Professional Documents
Culture Documents
A NKARA
Gnkur. Basımevi
1 9 8 3
ÖNSÖZ
-I-
ölmekten çekiıtmediler. Bu nedenle, Yanya ve
çevresinin her karış toprağı, kahraman Türk
askerinin döktüğü kanla yoğrulmuştur denile
bilir.
Ranüz ERTEM
Hv. Korgeneral
As. T. ve Str. E. Bşk.
-II-
İ Çİ N D E K İ L ER
ÖNSÖZ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . I
GİRİŞ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1
BİRİNCİ BöLüM
- m -
İKİNCİ BÖLÜM
BALKAN HARBİ'NDE
YUNAN CEPHESİNDE
TüRK YUNAN KUVVETLERİ,
-
üÇüNCÜ BÖLÜM
YUNAN CEPHESİNDEKİ
MUHAREBELER VE TÜRK
KUVVETLERİNİN DURUMU
b. Dişkata Muharebesi . . . . . . . . . . . . 50
c. Kırkgeçit (Hayatlar) Muha-
rebesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 51
d. Katerin Muharebesi . . . . . . . . . . . . 52
- IV-
e. Nalbantköy Muharebesi . . . . . . 53
f. Yenice Muharebesi . . . . . . . . . . . . 55
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
BALKAN HARBİ'NDE
YANYA SAVUNMASI
-V-
(1) Komçiadis Muharebesi . . . ... 75
- VI -
(1) Yanya'nın Teslim Olması . . . 128
e. Sonuç . .. . . . . . . .. . . . .. . . . . . . . . . . . . . . 137
BEŞİNCİ BÖLÜM
ESAT PAŞA
- V II -
GİRİŞ
1
deki Yedi Ada'yı bağımsız hale getirmesi, Os
manlı İmparatorluğu topluluğundaki Türkten
gayrı unsurları, bu arada başta Balkanlıların
bağımsızlık fikir ve düşüncelerini biraz daha
kamçıladı, .Sonunda, bunlar, birer birer özerk
ve bağımsız devletler oluşturmaya başladılar.
2
ne saldırdı. Kendi topraklarını büyütmekle be
raber, Balkanlardaki azınlıklara da bir çok ya
rarlar sağladı. En azından, Osmanlı Ordusu
Ruslarla çarpışmakta olduğundan, azınlıkların
ayaklanmalarını gereği gibi bastıramamasına
sebep oldu.
3
Dahası, Osmanlı Devleti'nin , Bertin Barış
Antlaşması'nda, mümkün olan fedakarlığı gös
termesi ve iyi niyetli tutumu da Balkanlarda
kesin bir barış havası sağlayamadı. Her şeye
rağmen Osmanlı Devleti'nin kaygısı eksilmedi.
4
Ne var ki, Yunanlılar, büyük devletlerin sağ
ladıkları ve Osmanlı Devleti'ne kabul ettirdik
leri bu kadar ayrıcalıkları da beğenmediler.
Hatta daha ileri giderek büyük devletlere bir
nota da ve:rdiler. Girit'in Yunanistan'a katılma
sını kabul etmelerini istediler; hem de bu istek
lerinde direndiler. Bu girişimleri başarısız ka
lınca, Osmanlı Devleti'ne harp ilan ettiler (18
Nisan 1897).
5
ralık harp tazminatı ile kurtuldu. Bu tazminat
da, Rusların Osmanlı Devleti'nden almakta ol
duğu harp tazminatına mahsup edilerek Türk
lere ödenmedi.
7
Burada en önemli hususlardan birisi, Bal
kanlar konusunda, Rusların tutumu ve İtalya
ile yaptığı anlaşmadır. Şöyle ki; Torino güne
yindeki Racconigi Şatosu'nda yazılı hale soku
lan Rus - İtalyan Anlaşması'nın Balkanlar�a il
gili maddeleri konumuza önemli ölçüde ışık tu
tacaktır:
8
B İ R İNC İ BÖLÜM
9
Düşmanların, politikalarımn oluşturulması
için, gerek kendilerini, gerekse destekledikleri
d 2vlei.Jeri hazırlamakla yoğun
, birçalışma için
de bulundukları bu dönemde, Osmanlı Devleti
iflas etmiş bir pol i tikanın mahkumu halindey
di; bununla b irlikte onun dışında, devletten
kopmuş, karmaşık ırk ve dinlere mensup, ide
alleri çeşitli ve biribirine ters düşen insan top
luluğu halinde oluşu da diğeır önemli zayıf ta
rafını teşkil ediyordu.
özellikle, Balkanlar'daki toprak ve nüfus
dağılımı çok karmaşık bir görünümde ve oran
tısızdı. (Harita : 2)
10
düşmanlara karşı savunma hatları, onların yer
leştikleri bölgelerin içe risinde değil, daha geri
lerde planlanmıştı.
11
O tarihte Batı Rumeli nüfusu, 4.200.000 idi.
Bu nüfus : 880.000'ni Türk
1.200.000'ni Arnavut
12
Mareşal Fevzi ÇAKMAK bu konudaki söz
lerini :
2. Siyasi Durum
13
kışkırtmakta, bir türlü hazmedemedikleri 1897
yenilgisinin ezikliğinden kurtulmak fırsatları
kollamakta ve her çareye başvurmaktaydı.
14
leyen Rusya, her iki devlete baskı yönetimine
başvurdu. Hatta Rus Çarı, kişisel ağırlığını
kullandı. Bu iki devlet arasındaki anlaşma da
13 Mart 1912'de, imzalandı. [2]
[2] a. g. e. ; s. 336-338.
15
den, birbirlerini ayıran sınırlarını çizmek ve bu
insanları bir araya getirerek onları yaşatmak
imkansız denilecek derecede zor bir işti. Bu ka
dar zor bir işe rağmen, bunları birlikte hareke
te yönelten tek bir nokta vardı; o da, Türk
düşmanlığı idi.
16
raklarmdan geçiriyor, hükümetimiz de dostluk
larını kazanmak hülyasıyla buna müsaade edi
yordu. Halbuki, Sırpların müttefiki olan Bul
garlar, Sırpların bu silahlarını topraklarından
geçirmelerine müsaade etmemişlerdi. Bunun
sebebi, Bulgarların, Sırpların tam başarısını is
tememeleri gibi art niyetleri idi.
17
Rusya'nın Paris Elçiliğine,
Sasanof
18
o kadar kök salmıştı ki, Rumeli'de muharebeler
olduğu sırada bile Türk subaylarından bazıları;
" Statüko muhafaza edilecekmiş, niçin kan dö
küyoruz?" diyorlardı.
19
" ... Unutulmaması gereken bir gerçek var
dır ki, bu asla değişmez; Siyasal propagandanın
etkisi sinirleri gevşetir, buna aldananlar büyük
felakete düşerler. " [ 4 \ ..
[4] a. g. e.; s. 8.
20
terhis edilmeleridir. Bunların terh1siyle Silahl ı
kuvvetlerin savaş gücü de önemli ölçüde zayıf
lamıştı. Mevcut olanlar ayaklanmaları bastır
mak için, konuş ve görev yerleri dışında ve dağı
nık bir durumda bulunmaktaydılar.
21
1 - Elden geldiği kadar harpten kaçınmak,
2 - Eğer harpten kaçınılamayacak ise
mümkün olduğu kadar geciktirmeğe çalışmak...
22
İKİNCİ BöLüM
23
Merkezi Üsküp olan, 7 nci Kolordu'nun da
teşkilatına dahil 8 nci .Süvari Tugayı'mn konuş
yeri Üsküp idi. (Konuş : 1)
24
4 ncü Kolordu Komutanlığı Edime
"
10 ncu Tümen
11 nci Tümen Dedeağaç
12 nci Tümen Gümülcine
4 neli Süvari Tugayı Edirne
"
5 nci Hafif Süvari Tugayı
25
Türk Ordusu Başkomutanlığı, 1912 - 1913
Sefer Planları'nı muhtelif devletlerle girişilecek
ayrı ayrı veya müşterek bir harbin değişik uy
gulamaları göz önünde tutarak, 12 ihtimale gö
re hazırlamıştı. Bütün planların yapılışında, 5
numaralı proje esas kabul edilmiş, Bulgar, Sırp,
Karadağ ve Yunan ordularıyla savaşılacağına
göre tertiplenmişti.
26
Dahası, yukarıda da bir vesile ile sözü edi
ltıı, Ege ve Akdeniz sorunu da, yeni alınacak
veya eskiden alınmış düzenlere ve önlemlere en
büyük enge1 oluyordu. Yunanistan'ın savaşa
girişi, ortaya içinden çıkılması zor değişiklikleri
zorunlu kılıyordu. Çünkü, bu durumda, bu de
nizlere egemen Yunan donanması denizyolun
dan yararlanmamızı da imkansızlaştırıyordu.
Anadolu'dan gelecek takviye birlikleri nakledil
miyecekti.
27
gününden başlanarak, 5 numaralı planın boşlu...
ğunu kapatacak (1, 2, 3 Numaralı Projeler) ha
zırlandı.
28
Batı Rumeli'deki Arnavutluk Ayaklanması
sebebiyle bütün bu Tümenlerin çağrıya uymaz
ve savsaklar gibi davrandık.lan bu günlerde,
Balkan Devletleri, 30 Eylül 1912'de, Genel se
fE:rberlik ilan ederek şimdiye kadar gizli olarak
yaptıkları muharebe hazırlıklarını hızlandıra
rak açıktan açığa savaş hazırlığı yapmaya baş
ladılar.
29
ri gelenler ve reisler fahri bölük ve tabur komu
tanlıklarına getirilmiş iselerse de bu başıbozuk
topluluğun itaatsiz tutumları karşısında bun
ların da gerçek bir etkiler görülmemiştir.
Debreli1ere gelince; İşkodra'ya gitmeye
karşı geldiler. Verilen silahları almışlarsa da
gürültü patırtı ederek, bu sefer de, köylerin�
savuşmuşlardır.
Metroviça Redif Kıt'ası da, sınıra yakın
olduklarından çoluk çocuklarını düşmana çiğ
netmemek bahanesiyle bulundukları yerlerde
kalmışlar, Redif ve ikmal eri olarak plandaki
görev yerlerine gitmemişlerdir.
İşkodra ve İpek taraflarında mevcut kuv
vetlerden birçok Nizamiye birliklerinin Kara
dağ sınırında devamlı çatışmaya tutulmaları ne
deniyle seferberlik için garnizonlarına dönme
imkanı kalmamıştır.
30
" Ordu ve halk arasında, Makedonya'nın
ve Arnavutluk'un istiklali bir oldu bitti gibi te
lakki olunduğundan, harbin lüzumsuzluğuna bi
le inananlar vardı. Bir taraftan ordu seferber
likle meşgul iken , diğer taraftan Rumeli'deki ta
burlara karşı direnildiği ; önce silah altına top
lanmış olan ihtiyat erlerinin sevkleri sırasında
zorla trenlere bindikleri, bir anlamda başkaldır
ma hali gösterdikleri de oluyordu... " demekte
dir. Zeki Paşa'nın bu ifadesi, Rumeli'deki ben
zeri durumların Anadolu'da da olageldiğini gös
termektedir.
31
Mirliva (Tuğgeneral) Emin ( KORAL) ,
"Yanya Müdafaası" adlı kitabında, Yanya Kolor
du' sunun kuvvet durumundan bahsederken, he
men savaş öncesi günleri aşağıdaki satırlarla
dile getirmektedir :
32
gün içinde seferberliklerini tamamlayacak ve
yedinci günde Kolordu için planlanmış olan yığı
nak bölgesi Yanya'da, toplanacaklardı. Sefer
berlik uygulaması burada da düşünüldüğü gibi
gerçekleşemedi. Seferberlik ve yığınak uygula
ması, başka taraflarda olduğu şekilde, bu kolor
duda da birbirine karıştı. Nizamiye birliklerin
deki olumsuz ve karışık durum, Yanya Redif
Tümen birliklerinde daha da vahimdi. Planla
nan 17 - 18 Ekim günlerinde Redif Taburları
nın çoğu mevcutlarını 300 er'e çıkaramamışlar
dı. Yanya'da görev alacak taburlardan hala yol
da olanlar bile vardı. Redif Tümeni'nin çaresiz
Yanya'da toplanması istenmekte, bir taraftan
da taburlara muharebe görev yerleri bildiril
mekte idi.
33
68 nci Piyade Alayı, Arnavutluk olayları'
nı bastırmak amacıyla Harbiye Nezareti'nin
emriyle 5 Ekim 1912 günü, Tiran üzerine gön
derilmişti. Harp ilanının yakınlaşmış olduğu
kanısıyla Alay yoldan geri çevrildi. Böylece
Yanya'ya dönen Alay Bijan bölgesinde yığınak
durumuna geçirildi. Bir taraftan seferberlik ve
yığınağını tamamlamaya çalışırken öbür taraf
tan müstahkem mevki'in tahkim ve engelleme
çalışmalarına yardım görevi de aldı.
Delvina Taburu
Mişo Hanında
34
Pirmedi Taburu
Mişo Hanında
Leskovik Taburu
Pista'da
Tepedelen Taburu
Ka.libaki Hanında
35
Yunan Ordusu Başkomutanlığı
Atina'da
36
1 nci Dağ Topçu Taburu
Atina
Süvari Tugayı
Yenişehir (Larisa)
37
ordusu karşısında ; en uygun hareket tarzı di
ğer bir deyimle ana prensip karada savunma,
denizde taarruz kabul edilmiştir. Her iki kuv
vetin ortaklaşa yapacağı taarruzi bir harekat
la amaca daha çabuk ulaşılacağı akla gelirse de,
Türkiye'ye karşı böyle bir harekatı başarmak
Yunanistan'ın kudreti dışındadır. Yunan ordu
sunun tek başına böyle bir savaşı başarması
mümkün olamayacağına göre, amacının ger
çekleşmesi için, önce büyük devletlerin garan
tisini sağlaması, sonra da Balkan devletleriyle
ortak bir harekete girişmesi gerekmektedir. Ni
tekim bu harp de öyle olmuştur. Bu husus sağ
landıktan sonra :
38
Güçlü Müfrezelerle takviye edilen ve gerek
li yardımcı birliklerden oluşan bir karışık görev
kuvveti olan yaklaşık 20.000 kişilik bir kuvvet
Narda bölgesinde toplanacaktır. İkinci derecede
bir kuvvet olan bu ordunun görevi :
39
Gerçek esaslar üzerine oturtulmuş bulunan
bu sefer planı hemen ve aynen uygulanmıştır.
Kuvvet dengesi hesaplarında Yunan Genelkur
mayı, 1897 Türk-Yunan Harbi'ndeki gibi yanlış
lığa düşmemiştir. ( Adı geçen Savaş'ta, asıl lrnv
vet olarak Tesalya'ya 42.000, Epir'e 22.000 kişi
lik kuvvetler ayırmış ve her iki bölgede de za
yıf kaldıklarından yenilmişlerdi) .
40
3. Harbin İlam
Balkan Devletleri, ittifaktan aldıkları güç
ten ve Osmanlı Devleti'nin Türk-İtalyan Harbi
ile de belirgin hale gelen güçsüzlüğünden ya
rarlanarak, aynı günde ( 30 Eylül 1912) sefer
berlik ilan ettiler.
41
Devleti'nin egemenliği ile bağdaşmayan istek
lerle dolu bu nota, Osmanlı Devleti'nin sefer
berlik emrini geri almasına dair bir maddeyi
dahi içeriyordu.
42
4. Muharebelerin Başlaması
43
Bütün bunlar özetlenirse, harbin haşlama
sı, kronolojik srraya göre, aşağıdaki gibi cere
yan etti .
" "
16 Osmanlı Devleti, Bulgaristan ve
Sırbistan'la siy asi ilişkilerini
kesti ve harp ilan etti.
" "
16 Yunan çete kolu Velemiş sınır
kara;koluna saldırdı ve kara;kolu
" "
18 Osmanlı Devleti ile Yunanistan
karşılıklı harp ilanında bulun
dular.
" ,,
18 Sırp kuvvetleri sınırı tecavüz
etti.
44
Görülüyor ki, Balkan devletleri, genel gö
rünümüyle baskın denilebilecek bir tarzda, Os
manlı Devleti'ne saldırmış oluyorlardı. Birinci
Türk Ordusu, Bulgarlara ve Sırplara ; ikinci
Türk Ordusu, Sırp, Karadağ ve Yunanlılara kar
şı savaşacaktı. İkinci Ordu üzerine -Selanik'i Yu
nanlılara kaptırmamak için- Bulgarlar da bazı
kuvvetleriyle yürüdüler.
45
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
46
mak hem faydalı, hem de ibret vericidir. Bu
suretle Yanya Savunm ası'nın büyüklüğü ve an
lamı daha çok belirecektir.
4'T
Müslüman olmayanların moral bozucu propa
gandaları sonucu Redif birliklerinin topluca
firar etmeleri ve haris Arnavut reislerinin
kıtalarıyla birlikte çekip gitmeleri üzerine sa
vunma hattında meydana gelen gediğin kapa
tılması olanağı bulamamış, daha gerideki mü
sait bölgelerde savunmayı sürdürmek için çe
kilmek zorunda kalmıştır.
48
muharebelerinde galip gelmesi, elbette mümkün
olamazdı. Bütün bunlara rağmen yalnız Batı
Cephesi'ndeki muharebeler sırasında, Sırp ve
Bulgar ordularına 65.000'ne yakın zayiat ver
dirilmişti.
49
Buna karşılık, Mürettep 8 nci Türk Kolor
dusu Komutanı, göreve başladığı günden beri
yığınak ve muharebe bölgesine gelmemiş , Kolor
du'nun emir ve komutasını 22 nci Tümen Komu
tanı'na bırakmıştı.
50
Tabur Katibi (Hesap görevlisi) 'nin ifade
sine dayanarak Lojani Jantlarına Karakol Ko
mutanı : " . . . Efendim, Dişkata teslim oldu, va
ziyetinizi ona göre alınız ... " şeklinde bir rapor
vermektedir.
65 nci Alay'ın 2 nci Taburu'ndaki Hıristi
yan erler, Yunanlılar tarafına katılmışlardı.
Alasonyalı Türkler de kıtalarından kaçmışlar
dı. Bu yüzden bölüklerin mevcutları oldukça
azalmıştı. Ta.bur, savunm asını dört saat kadar
sürdürebilmiş, Yunanlıların bütün kuvvetleriyle
Dişkata doğrultusundaki taarruzları karşısında ,
dağınık bir şekilde çekilmek zorunda kalmıştı .
[13] a. g. e. ; s. 168-•171.
51
Lazarat Muharebesi (22 Ekim 1912) 'ndeki
başarısızlık tam bir yenilgi manzarası arz edi
yordu. Kolordusundan kopmuş, diğer bir deyim
le kolordusu ile bağlantısını kaybederek adeta
başıboş kalmış müfrezeler, ancak 25 Ekim'de
Soroviç'e ulaşabildiler.
[ 14 ] a. g . e. ; s. 192-196.
[15] a. g. e. ; s. 213.
52
bir şey kalmamış, kolordunun gö�terdiği isti
kamette (Karaferye'ye doğru ve buna paralel
olarak Karaferye'nin 17 km. kuzeydoğusunda
İnesel istikametinde) çekilmişlerdir. Böylece
Yunanlılar hiçbir engel ile karşılaşmadan rahat
lıkla en önemli bölgeyi ele geçirmiş oldu.
53
Daha başlangıçta, yenilgiyi kabul eder gibi,
olumsuz tertip ve düzen alış, bozguna neden ol
muştu. Bu öyle bir yenilgi idi ki, Kozana bölgesi
halkının döküntü er kafileleriyle birlikte göç
edişleri, hele bunların arasında bazı subayların
da görülmesi acı gerçeği iyice gözler önüne ser
mekteydi. [16]
[ 16] a. g. e. ; s. 242-250.
54
feyi yapamayınca, diğer bir deyimle, Soroviç
doğrultusu savunulamayınca, sakıncalı duru
mun düzeltilmesi için, 6 ncı Kolordu'nun Soro
viç' e gönderilmesi zorunluğu doğdu.
55
g. Selil.ııik'iıı Teslimi
Balkan Harbi'nde Mürettep 8 nci Kolordu
nun yaptığı buraya kadarki muharebelerin so
nuçları özet olarak sunuldu. Bu muharebelerin
en son halkası Selilnik'in Yunanlıların t:line ge
çişidir.
56
kıştırıyorlardı. En sonunda her istediklerini ka
bul ettirdiler. Selanik'te toplanmış olan Türk
Yunan Temsilcileri, 8 Kasım 1912 günü saat
20.000'de, Selanik'in ve Türk birliklerinin tes
lim protokolünü imzaladılar. (İmza edenler :
Osmanlı Ordusu Komutanı Hasan Tahsin ; Yu
nan Prensinin delegeleri, V. Dusmanis ve Jan
Metaksas)
57
Bu mağlubiyetin başlıca sebepleri :
58
( 3 ) Barış zamanı gerekli tatbikatların
yapılmaması,
( 4) Balkan Devletleri savaş hazırlıkla
rını yaparlarken, aksine Osmanlı Devleti'nin,
en yetişmiş erlerini terhis etmesi, (en iyi eğitim
görmüş (70.000) yetmiş bin er terhis edilmiştir) ,
(5) Harekat planlarının daha barış za
manında birliklere verilmemesi ve birliklerin
bunlardan habersiz oluşu,
(6) Yığınak bölgelerinde başlangıçtan
itibaren düşmana üstünlük sağlanamaması,
d. Orduda, emir-komuta ilişkileri, disiplin
ve vazife anlayışının zayıflığı,
e. Subaylar arasında, düşman tarafın yap
tığı "statüko muhafaza edilecek", propaganda
sına inanılmış olması ve hatta harbin olmaya
cağına kanmışların bulunması,
f. Savaş gereği çekilen birliklerin mahalli
mürettebatı, duruma güvensizlikleri ve aileleri
nin başında bulunmak telaşıyla hemen hemen
topluca firar etmeleri,
g. Eğitimleri zaten zayıf olan redif birlik
lerinin, düşmana karşı direnmemeleri, daha çar
pışmalar başlamadan mevzilerini terk etmeleri,
bu suretle cephede beklenmedik gediklerin açıl
ması,
Kısa bir ifade ile, Türk ordusunun, baştan
sona, bir harbe hazır olmayışı.
59
DÖRDüNCü BÖLüM
60
nan Tesalya toprakları, batıdan Adriyatik De
nizi ile çevrilmiş, 18.200 km2• genişlikte bir vi
layet idi. İlin o zamanki nüfusu 650.000, Yanya
Sancağı'nın ( sancak, il ile ilçe arasındaki idari
bölümlere denirdi) 166.691, Yanya şehrinin ise
35.000 kadardı. (Kroki : 2 )
61
Semen, Viyosa , Narda nehirleri ile Loros,
Vuve (Mavropotamo) , Kalamas, Bisterişa çay
larının vadileri, aynı zamanda bölgenin ana
yollarının doğrultularını da çizerler. Anayollar,
genellikle kıyıya paralel Kuzey-Güney doğrul
tusunda uzanırlar. Bölgedeki muharebe alanla
rını birbirilerine bağladıkları için bu yolların
önemleri daha da artmaktadır. O tarihte mev
cut yolların en önemlisi Yanya-Manastır şosesi
idi.
62
ve adını taşıyan "Yanya Gölü" batı kıyısın
da bulunmakla da kolay savunulacak bir doğa
ya sahipti. (Kroki : 2)
63
tahkimat kurallarında kaydedilen ilerlemeler de
göz önüne alınarak tahkimat hattı belirlendi ; ba
tarya mevzileri, avcı çukurları, irtibat hendek
leri ile kışlalar ve araç, gereç depolarının, yer
leri tespit edildi.
64
Tahkimatın inşasına 1910 yılı Mayıs ayı
içinde başlanmasına rağmen, 2 Ekim 1912 gü
nüne kadar geçen iki buçuk yıla yakın süre için
de neyazık ki savunmaya yeterli bir tahkimat
yapılamamıştı.
Seferberlik ilan edildiği gün Müstahkem
Mevkiin genel görünüşü şöyleydi : (Kroki : 3)
I nci Bölge' de : Altışar toplu üç batarya
mevziinin ince beton döşemeleri, şevleri, 20'şer
er'lik mahfuz mahaller, 120 metre kadar geride
taştan bir cephanelik, her batarya için gizlilik
düşünülmeden birer gereç barakası, bölge için
epeyce geride, taştan bir cephanelik yapılmıştı.
Bölge ile şehir arasındaki ulaşım, kısmen Ma
nastır-Yanya şosesi ve kısmen ,şoseden batarya
lara bağlanan basit yollarla sağlanıyordu. Yal
ruz, topçu erleri düşünülerek, 36 metreküp su
alabilen bir sarnıç yapılmıştı. Bataryadaki mer
miliklerin, barutların ve erlere ait yapıların
Üzerleri açıktı. Tahkimat olarak, bölgenin yal
nız kuzey kesiminde ve çökerek ateş edilebile
cek derinlikte avcı hendekleri hazırlanabilmişti.
II nci Bölge ( Sadoviça) da : Altışar toplu
dört mantelli batarya, beton döşeme ve şevleri,
iki batarya için er sığınağı , Sadoviça Köyü'nün
batısında ve bataryalardan 500-800 metre geri
de bir bölge cephaneliği, 36 metreküplük birer
sarnıç yapılmıştı. Bölgeyi şehre bağlayan yollar
arabaların işlemesine elverişli değildi. Bu bölge
de piyade için hiçbir tahkimat yapılmamıştı.
65
III ncü Bölge (Pristera) da : Biri dört top
lu 12 santimetrelik batarya, öteki altı toplu
Mantelli batarya için iki mevzi ve birer cepha
nelik yapılmış, ortak cephanelik yapımından
vazgeçilmişti. Topların irtibat hendekleri, avcı
hendekleri gibi tamamlayıcı düzenlerin hiçbiri
yapılmamıştı. Gruptaki bütün tesisler Çuka Te
pe'sine karşı açıktı. 12 santimetrelik batarya
mevzii ise tümüyle düşman tarafından yan ate
§ine alınacak durumda idi.
66
Bumda çok önemli bir durum belirtmek ge
rekir ; Tahkim Projesi'nin araziye tatbiki sıra
sında, tahkim komisyonunun sütreler gerisin
den atış yapılmasını esas kabul ederek tespit
ettiği top mevzileri, İstihkam inşaat Komisyo
nu tarafından değiştirildi. Bu cins topların an
cak açık mevziden ve görerek atış yapabilecek
leri dfrşüncesiyle önceden seçilen sütre gerisin
deki mevziler terkedildi. Böylece, bütün batar
yaların mevzileri amaca uygun olmaktan uzak,
göstermelik durumuna girmişti.
67
durumunu gözden geçirili. Garp Ordusu Komu
tanlığı Kurmay Başkanı olan Yarbay Fevzi (Ma
reşal Fevzi ÇAKTu1AK) bazı noksanları görerek
takviyesi gerektiğini söyledi. Böylece, yeniden
bir savunma düzeni oluştu ve yeni planlamaya
göre çevre, altı bölgeye bölündü. Bu tarihte
Müstahkem Mevki Karargahı Ka çka'da idi.
68
Muhabere şebekesi de bir problem olmuştu.
En son anda gelen araç ve gereçlerin tarifna
meleri Türkçe olmadığından başlangıçta gelişi
güzel yapılmış, sonradan zamanla düzeltilmişti.
Telgraf merkezi Müstahkem Mevki Karargahı'n
da kurulmuştu. Bu merkez aracılığı ile uzun sü
re dış merkezlerle bağlantı sağlanabildi. Ada
başta olmak üzere birkaç yere de telefon bağ
lantısı yapıldı. Telli bağlantı dışında birkaç te
peye pırıldaklar kondu. Ova bölgesini geceleyin
aydınlatma amacıyla Pristera'ya bir ışıldak
mevzilendirildi. Birkaç ışıldak daha istenmişse
de, Harbiye Nezareti (Savunma Bakanlığı) mev
cudu olmadığından gönderilemiyeceği cevabını
verince Pristera'daki ışıldak buradan alınarak
daha önemli görülen Gasteriça.'ya nakledildi.
69
husus, Korgeneral Esat BÜLKAT' a Atina'da
bulunduğu sırada bizzat Ataşemiliter Frans ta
rafından açıklanmıştır) [ 18] .
70
- Toparlanan birliklerin karşı taarruza
geçmesini desteklemek ve kaybedilmiş arazi ke
simlerini geri almalarına yardımcı olmak.
71
23 neli Nizamiye Tümen Komutanı, 19/20
Ekim gecesi, taarruzlarını yinel�yeceklerini dü
şünerek Redif Taburları dahil bazı kuvvetleri
tehlikeli bulduğu yerlere kaydırarak bazı dü
zenlemeler yaptı ve önlemler aldı. Kolordu Ko
mutanlığı da, Tümeni zor duruma düşürecek
düşman saldırılarından korumak için bazı yer
lere kuvvetler sevketti.
72
rıya geçtiler. Fakat, bu saldırıları, Türk topçu
ateşiyle panik derecesinde bozguna uğratıldığ1
gibi, bir gün önce taarruza uğrayan Türk Sınır
Karakollarının 30 er'lik küçük bir kuvvetiyle
karşılaşan Yunan kuvvetleri, geri çekilmek zo
runda da bırakıldı.
73
kuvvetlerden) başka, Nizamiye Tümeninden
tek er'in dahi ayrılın.asına olanak yoktur. Bu
nedenle, emrinizdeki Nizamiye Taburu ve katı...
lacak Müstahfız Taburları ile son nefesinize
kadar savununuz . . . " emrini verdi. Bu emrin ve
rilmesinden kısa bir süre sonra Preveze ile
Kolordu arasındaki fiili bağlantı kesildi.
74
(1) Komçiadis Muharebesi
75
Bu muharebeler sonunda varılan sonuç,
düşmanla karşılıklı kuvvet dengesi kurulduğu
merkezindedir. Düşmanın, Türk subay ve erle
ri üzerinde bıraktığı izlenim sonucıu Türk Kuv
vetlerinde korkusuzluk ve çarpışma azmi ve
şevki hakim olmuştur.
76
Komçiadis Muharebesi'nde Rediflerin sağ
ladıkları başarı, Yanya Kolordusu Karargahı'n
da daha güçlü bir atılım heyecanı ve umut ya
ratmıştı. Bu çarpışmalarda pek etkili görev
yapmamış olan 23 ncü Tümen'e, taarruz için
hazırlık yapılması emri verildi.
77
mıştı. Kolordu ve Tümen Komutanları, Saat
20.00'ye doğ·ru, Loros kışlasına gelerek hareka
tı buradan izlemişlerdir.
24 Ekim sabahı, için de piyade ve topçu
takviyesi için gen�kli emirleri verdiler.
78
Yunanlıların ise ; 1 subay, 3 er ölü ; 2 su
bay, 38 er yaralı, oldu.
Türklerin bu zayiatının çok oluşunda ge
ceki olayın büyük etkisinin olduğu kuşkusuzdu.
79
Gribova Muharebesi her ne kadar yenilgi ile
sonuçlanmışsa da , Türk kuvvetlerinde çöküntü
oluşmuştur denilemez. 24 Ekim 1912 günü saat
14.30 sıralarında Gribova sırtlarında hala mev
zilerini koruyan Türk kuvvet grupları vardı.
67 nci Piyade Alayı.'nın 1 nci Tabur Komutanı :
" . . . Asker tümüyle geri çekildi. Burada 8 _, 10
kişi ile kaldım, emirlerinizi bekliyorum . . . ' ' diye
rapor göndermişti.
80
Kolordu Komutanı paniğe dönüşmeyi ön
lemek için, soğukkanlı ve güvence verıcı bir
ifade kullanmaktadır. Halbuki, gerçekte, Garp
Ordusu Komutanlığı'ndan çekilme değil taarruz
için yeni bir görev alınmıştı. Fakat, gerek Ni
zamiye Tümeni'nin gerekse Redif Tümeni'nin
mevcutlarının çok düşük oluşu, ikmal erlerinin
ötedenberi bilinen durumları, sahra topçusunun
hareket kaabiliyetinin olanak dışı bulunuşu, dağ
topçusunun yokluğu . . . gibi nedenlerle stratejik
değeri takdir edilen hareketlerin bile şimdilik
yapılamayacağı. . . cevabı verilmiş ve kolordu"'
nun kararı bildirilmişti.
81
maktadır. Doğal o�arak, tüm iyi niyetlere rağ
men, yukarıdaki bölümlerde sözü edilen neden
lerle, başarısızlıklar birbirini izleyecıektir.
82
Drisko Muharebeleri (10-11 Aralık 1912) , Aya
Saranda (7-11 Aralık 1912) , Pista (11-12 Aralık
1912) gibi başarısızlıkla sonuçlanan muharebe
ler izledi. Bundan sonra, Türk Kuvvetlerinin
Yanya Kalesi'nde toplanmasıyla Kale'nin sa
vunması safhası başladı. Bu suretle Yanya çev
resindeki muharebeler dönemi kapanmış olu
yordu.
Yanya Müstahkem Mevkii, Türk yığınağını
örtmek, seferberliğin tamamlanmasını emniye
te almak ve kolaylaştırmak, seyyar ordunun
harekatını desteklemek görevlerini, gücü ora
nında yapabilmiş, ordunun yenilmesiyle şim
di sıra Kale sınırları içinde savunmaya gel
mişti.
83
miştir. Halbuki, o1uşumu itibariyle, Yanya Mü
dafaası hemen hemen Plevne Müdafaası'nın di
ğer bir örneği gibidir denilebilir.
Genel harekat bakımından, Yarıya Kale
si'nin savunmasına kadar olan safha ile Plevne
Şehri savunmasına kadar olan safha birçok ba
k;mdan birbirine benzemektedir. Emir komuta
kargaşalığı, sevk ve idare aksaklıkları ve düzen
sizliği, muhabere noksanlığ·ı ve birbiriyle ilişkisi
oLan diğer çeşitli bağlantısızlıklar . . . burada da
aynen olmuştur.
Hele Selanik'in Yunanlıların eline geçişine
kadarki muharebeler, Tuna Nehri'nin Ruslar
tarafından aşılmasından, Plevne kapılarına da
yanmalarındaki muharebelerin adeta bir benze
ri gibidir.
Kader bakımından da a.şağı yukarı aynıdır
sanki. Şu farkla, Yanya Kalesi çevresinde Plev
ne'deki gibi köklü ve yeterli bir tahkimat oluş
turulamamıştır ve bir de Yanya Kalesi bir hu..
ruç (çıkış) harekatı sonucu teslim olmamış ; sa
vunma, çekilebilen kuvvetlerden artakalan kuv
vetlerin teslimi suretiyle son bulmuştur. Sonuç
ne olursa olsun, Yanya Savunması ve Esat Pa
şa'nın ba�arısı da, övgüye değer niteliktedir.
84
me emrine göre Müstahkem Mevki çevresinde,
önceden belirtilmiş yerlerde toplanmışlardı.
13/14 Aralık 1912 gecesi, Müstahkem Mevki
Komutanlığınca, bölgenin komutanlarının ala
cakları düzeni belirten emir verildi. Kolordu
birlikleri tü mi.i.yl e Müstahkem Mevki çevre sa
vunmasına dağıtılmıştı. İ leri karakollar kendi
bölgeleri içindeki önemli yolları ve arazi kesinı
lErini devamlı gözaltında tutacaklar, aralıksız
keşifte bulunacaklar, düşmanın küçük taarruz
hıxını defedeceklerdi. Topçu da karşı taarruz
gruplarının harekatını destekleyecek gibi mev
zilenecek, önemli istikametleri ateş altına ala
caktı.
Bu emi rl e r
14 Aralık 1912 günü uygula...
,
85
( a) Manulasa Muharebesi
Tarihe Manulasa Muharebesi olarak geçen
bu düşman üzerine atılış, 15 A ralık 1912 sabahı
erkenden başladı . Geçmiş günlerdeki çarpış
malarda moral çöküntüsüne uğramış askeri,
düşman üzerine atılmaya yöneltmek pek de ko
lay olmadı. Her ne kadar ilerleniyorsa da, sayı
ca azlık ve kendine güvensizlik harekatın geliş
mesinde etkili oluyordu. Askeri gayrete getir
mek için komutanla r ellerinden geleni yapıyor
lardı. Örneğin, 21 nci Tümen Komutam Tuğ-'
general Cavit, erlerin moralini yüks eltmek için,
taarruzu geliştirmek amacıyla, kılıcını çekmiş,
ileri atılmıştı. Muharebe alanında adeta kükrü
yordu : "ASKER, BAKINIZ ŞU KORKAK
DÜŞMANIN KURŞUNU BANA DOKUNUYOR
MU ? ALLAH AŞKINA SİZ DE KALKIN,
KORKMAYIN, HÜCUM EDİN . . " diye haykı
.
86
coşkulu olarak düşman üzerine atılıyorlardı.
tl.Iar.
a rasındaydı.
87
(b) Lüze� Muharebesi
15 Aralık 1912 günü fecirle başlayan bu
muharebe 25 Aralık 1912 tarihine kadar ara
lıksız denilebilecek gibi çet;n çarpışmalarla geç
ti. Bu savaşta, bir önceki muharebenin olumlu
e tkisiyle de, özellikle Niw miye birlikleri, çok
başarılıydılar ; adeta harbin kaderini değiştire
cek gibi döğüştüler. Ne yazık ki, sava ş ö:�.�esin
den başlayan aksaklıklar, emir ve kcmuta, ast
ve üst ilişkileri ve eğitim. n oksanl,ğı kendini gös"'
teriyor, beklenmedik anlarda herşcyi akyhe
döndürüyor, tüm çabalar boşa gidiyor, dökiilen
kanlarla hiçde orantılı olmayan bir sonuca sü
rükleniliyordu.
88
larda dahi biraz olsun iyi bir sevk ve idare ile
bir karış vatan toprağı düşmana çok pahalıya
mal edilmektedir ve bu savaşta da aynı durum
görülmektedir.
89
16 Aralık 1912 günü, çok çetin çarpışma
larla geçti. Bu çarpışmalar gece de sabaha ka
dar devam etti. Bu geceki muharebede 67 ve
69 ncu Piyade alaylarının taburları giriştikleri
taarruzlarla Yunanlıların saldırılarını durdur
dukları gibi, en önemliİ. arazi kesimini elinde
bulunduran Yunan müfrezesini de kuşatır ha
le geldiler. Bundan başka, diğer Yunan kuv
vetleri de başarısız kaldılar ve bu arada Yunan
Müfreze Komutanı yaralandı ve 10 ncu Efzun
Taburu Komutam O'nun görevini üstlendi. Yu
nanhlar ne kadar saldırdılarsa da tüm kuvvetle
ri püskürtüldü, sabaha karşı muharebe alanın
dan dağılmış olarak geri çekildiler. Bu muha
rebenin sonunda Yunan birliklerinden 1 nci Gi
rit Taburu, muharebe gücünü kaybettiğinden,
başka birlikle değiştirildi.
Yanya Cephesi'nde kanlı çarpışmalar tüm
çevreye yayılmıştı. Saat 15.00'e geldiğinde Yu
nan birliklerinde çözülmeler başladı. Yunan ko
mutanları şaşırmış durumdaydılar. O kadar ki,
dağ bataryaları geri çekilmekte olan kendi bir
liklerini düşman sanarak ateş altına aldılar.
Çarpışmaların en kritik döneminde 3 ncü Yu
nan Alayı Komutanı görevini 1 nci Tabur Ko
mutanı'na bırakarak savaş alanından kaçtı.
Yunan mevzilerine yerleşen Türk 21 nci Tümen
birlikleri, çok yorgun olduklarından, gerekli ol..ı
duğu halde, Yunan birliklerini takip edemediler.
90
Bu takip edememe, düşmana, toparlanma olana
ğı sağladı. Kendine çeki düzen veren Yunan
birlikleri, diğer taze kuvvetlerin de katılmasıyla
Türklerin bu yorgunluğundan faydalandılar ve
karşı taarruza geçtiler. Türk birlikleri, iste
meyerek eski mevzilerine çekilmek zorunda kal
dılar. Buna rağmen, ufak da olsa, yer yer başa
rılı savaşlar vermekteydiler. Örneğin, Zagor
bölgesindeki Yüzbaşı Bekir (Grebeneli ) Seyyar
Müfrezesi bugün iki köyü işgal etıniş bulunu··
,
yordu.
91
Türk komutanlarını düşündüren diğer bir
husus da, dolaylı veya doğrudan doğruya çar
pışmalarda etkili olan Rum çetecileriydi. Garp
Ordusu Komutanlığı, çeteler üzerine Nizami
ye birlikleri göndermeyi öngörmekte fakat
kuvvet tertip etmeyip bunu Yanya Kolordusu'
nun yapmasını istemektedir. Yanya Kolordusu
Komutanlığı zaten yetersiz miktarda olan bu
birliklerinden kuvvet ayıramamakta, mütema
diyen ordudan yardım istemektedir. En so
nunda, Vardar Ordusu'na bağlı kalmak şartiyle
13 neli Tümen bölgeye gönderildi.
92
Heyecanları volkan haline gelmiş erler, yal
çın yamaçlara doğru dalgalar halinde saldırdı
lar. Ne varki, buraları her ne pahasına olursa
olsun elden çıkarmama önlemleri almış düşman
karşısında, o kadar can kaybına rağmen, ba
şarılı olamadılar. Olamadılar ama, Yunanlıların
da kollarını kanatlarını kırdılar, taarruz cesa
retlerini iyice kaybettirdiler.
93
sinde başarıyla gelişen muharebenin yakında
bir kat'i neticeye ulaştırılması gayret ve hiz
metinizden önemle beklenmektedir. . . " denilerek,
yalnız bu umut ve kanaat açıklanıyordu.
94
Yunanlılar, Meçova bölgesinde, uğradıkları
yenilgiler ile iyi'Ce şaşkın bir hale gelmişlerdi.
Durumu yerinde incelemek üzere Fransız Askeri
Kurulu Başkanı Genera1 Edu ve aynı kuruldan
Albay Bornto Meçova'ya gönderildiler.
95
mutanı Yüzbaşı Ahmet, bölgesindeki dengeyi
fıağladıktan başka Yunanlıların elindeki bir kö ...
yü de işgal etmişti.
96
lere daha başka görevler de yüklenmekte, Ko
lordunun istekleri dışında emir ve talimatlar ve
rilmekteydi.
97
Türk Komutanı'nın : "Biz, askeri namu
sumuzu, siz de vatanınızı kurtaracaksınız . . . "
demesi üzerine Arnavut Beyi : "Avrupa bi
,
zim sınırlarımızı temin etmiştir ve bizim döke
cek fazla kanımız yoktur . . . " cevabını vermiştir.
98
( 2) İkinci Yanya Muharebesi (20-23
Ocak 1913)
99
Halbuki, Birinci Yanya Muharebesi sonra
sı durum Türkler için oldukça müsaitti. Yunan
lılarda moral diye bir şey kalmamıştı. Birlik
lerindeki yılgınlık görüntüsü açık bir şekilde se
zi liyordu.
100
Bundan başka, Sakız Adas.ı'ndan, 28 subay,
4.475 muharip er de aynı yol ile gelmiş, bu ta
rihte onlar da muharebe alanındaki yerlerini
almış, göreve hazır durumdaydılar.
101
5 Ocak 1913'de başlayıp beş gün, 9 Ocak
tarihine kadar süren Dristinik Muharebesi ile
6-8 Ocak tarihi arasında cereyan eden Aydo
nat ( Çamlık) Muharebesi örnek olarak gö::tc ri
Iebilir.
102
da araç, gereç, cephane ve hayvan bırakarak
kaçtı�ar. Takip sırasında iki subay ve bir er
de e f:ir alındı.
103
Yunanlılar tam bunu öğrenmişti ki, 26
Aralık 1912 günü, Arnavut çetelerinin de Yu
nan mevzilerini yararak ordularının güneybatı
doğrultusunu tehdit ettiği haberi geldi. Bu du"'
rum üzerine Epir Ordusu Komutanı hayli te
laşlandı ve o bölgeye takviyeler göndermeye
başladı.
104
Türk Ordu Komutanlığı tarafından takvi.ı
ye birlikleri gönderildiğini haber alan Epir Or
dusu Komutanlığı buradaki Yunan kuvvetlerini
takviyeye devam etti. Bu takviyeler gönderilir
ken Türklere taarruza devam edilmesi talimatı
da verildi.
105
Bütün bunlara rağmen, Yunanlılar, aralık_.
sız Türk kuvvetlerine yükleniyorlardı. Ne varki,
tüm gayretleri sonuçsuz kalıyordu. 19, 20 Ocak
günleri bir harp gemisinin topçu ateşi desteğin
de yapılan taarruz da neticeyi değiştiremedi.
106
Epir Ordusu birlikleri arasında da, komu..ı
tanlan Sapuncakis'e karşı hoşnutsuzluk ve gü
vensizlik hakimdi. Özellikle, tümen komutanla
rıyl::ı� Epir Ordusu Komutam ara2mda gorus
ayrılıkları ve uyuşmazlık had safhadaydı.
107
Dahası, Arnavutların Yunanlılarla anlaşma im
zaladıkları da öğrenilmişti. Bu durumda, Yan
ya Kolordusu için, emrinde bulunan Arnavut
lardan yararlanma oLan:ağı kalmıiimış, kuvvet
yönünden zayıf düşülmüştü. Doğal olarak taar
ruz fikri de tahakkuk edememişti.
[23] a. g. e. ; s. 584-•590.
108
luydu. Yeni hastalar için yer kalmamıştı. Kısa
cası, Yanya Kolordusu ve Yanya birlikleri güç
lenme bakımından gelişme göstereceğine, gün
den güne erimekteydi. Bunlar da birliklerin
taarruz azmini zayıflatmış ve komutanın kara
rını etkilemişti.
109
farın üstüne yüklendiler. Saat 11.30'a kadar bu
bölgeye atılan binlerce mermi yeterince tahri
bat yaptı. Müstahkem Mevki Topçusunun su
bay ve ederinden % 75'i şehit ve yaralı olarak
n�uharebe dışı ka�dı. Her bataryada ancak bir
top ateş edebilecıek durumdaydı. Türk tarafı
nın topçu ateşi hayli zayıflamıştı. Bütün bun
hıra rağmen, sağ kalanlar paniğe kapılmanrş ,
lardı, kalan toplar ile atışlarım sürdürüyorlar
dı.
110
atılan birkaç mennmın yakınlarına düşmesi
üzerine yerlerine yapıştılar ve bu korku ile 2
nci Yunan Tümeni bir daha taarruza geçemedi.
111
nan 38 nci Piyade Alayı'nın 3 neti Taburu'nun
büyük bir kısmını karşı taarruzla süngüden ge
çirmişti.
112
Bu acı gerçeği Garp Ordusu karargahına
yansıtan Yanya Kolordu Komutanlığı, her za.
man olduğu gibi, bu sefer de üzücü bir karşılık
aldı. 22 Ocak 1913 tarihli Garp Ordusu Komutan
lığı'nın verdiği cevap, Balkan Harbi sonucunu
hazırlayan zihniyeti belirtmesi açısından il
ginçtir.
113
ması gücüne Kolordu sahip değildir. Son atım
ve son ere kadar savunmaktan başka çare yok
tur. Eğ·er Garp Ordusu Komutanlığınca duru
ma uyarlı bir başka çözüm görülüyorsa "hun u
gerçekleştirecek komutanın hemen gönderilme
si..." cevabı verildi. f 24)
Her geçen gün şartlar ağırlaşıyordu. Kış
iyice bastırmış, her taraf kar, çamur ve batak
halindeydi. Barınma yetersiz, birlikler kar ve
sularla do1u siperler içerisindeydiler. İhtiyatta
birlik olmadığından, biraz istirahat etsinler di-'
ye yetiştirme de yapılamıyordu. Bir aydan beri
sıcak yemek verilemiyordu. Ekmeklik un kal
mamıştı. Yakın köylerden zorlukla sağlanabi
len mımr (koçanı ve sapı ile) öğütülerek ekmek
ihtiyacı karşılanıyordu. Mühimmat başta topçu
mermisi olmak üzere iyice azfllmıştı. Durum her
yönüyle acıklıydı.
114
( c ) Prens Konstantin'in Teslim Oluıııniası
Teklifi
115
yönden yitirilmiştir. Bu durumda, şehrin savun
ması için ısrara sebep görmüyorum. Eğer bu
husus, silahın şan ve şerefi için ise, kati taar
ruzdan önce, şehir orduma teslim edildiği tak
dirde, ordunuz bütün şan ve şeref-i harbiyesiy
le, silahları ve askeri eşyasıyla şehirden çıkma
sına ve uygun bir noktaya nakledilnıesine mü
saade etmeye hazırım. Aynı zamanda, Müslü
manların din, can ve mallanna saygı gösterile
ceğine kefil olurum. Barışın yakın olduğu ümi
diyle o zamana kadar Yanya'yı elde bulundur
mak hususundaki ısrar boşunadır. Haber aldığı
ma göre, barış görüşmeleri kesilmiş ve İstan
bul'da baş göstermiş olan son olaylar, barışıLl
yakında yapılıp onaylanacağı zan ve ümidini
vermemektedir.
116
Üstün saygılarımın kabulünü dilerim Paşa
hazretleri." [25]
Makedonya ve Epir Orduları Genel Başkomutanı
Isparta Dükü
Konstantin
117
cılığıyla müracaat ed:Jmesini, Hükümetç2 barı
::;m onaylanmasına kadar ateşkesin uygun görü
lüp görülmediğinin açıkça bildirilmesinin bek
lendiğfai.." bildirdi.
Garp Ordusu Komutanlığı'ndan "Prens
Konstantin'in teslim teklifinin kabul olunması
kabil değildir. Genel Başkomutanlıkla muhabere
edilememektedi r. Bundan ötürü, teklifin Başko
mutanlığın mütalaasına bırakılması d�ğru de
ğildir. Buna göre Yunanlılara cevap verilmesi ... "
karşılığı geldi.
Prens Cenapları ;
118
ne inanıldığından dolayı, özellikle teşekkürleri
mi belirtirim. Ancak, zatı asilaneleri gibi, ben de
bir görev almış, her ne pahasına olursa olsun,
onun yapılmasına ve bitirilmesine karar vermiş
ve azmetmişimdir. Cesur ordunuzla çarpışmayı,
scnuna kadar sürdürmek, şerefim gereği'.:lir. Dö
külen ve dökülecek o1an kanlardan dolayı, insan
lık ve medeniyet, beni ve ordumu kınamaz. İlalıi
adalet ( Aflahın adaleti) bu sorumluluğu savaşa
sebep danlara yükler. Yüksek nezaketinize te
şekkür eder, derin saygılarımın kabulünü rica
ederim.
119
rak, biz teslim olmayacağız... " cevabını verdi.
Çavuş bu cevaptan sonra saygıyla subayı selam
ladı : "Biz de bunu öğrenmek istiyorduk. .. " dedi.
Bu kısa kornışına, Yanya için çarpışanların,
en umutsuz bir dönemde bile ne kadar üstün bir
morale ve bağımsızlığa olan tutkularına güzel
bir örnek teşkil etmektedir. [26]
120
Gerçekten de, yaptığı teklife olumsuz cevap
alan Epir Ordusu Komutanı, ordunun sıkışık du
rumunu Krala, Milli Savunma ve Dışişleri Ba
kanlarına bildirmişti. Bu arada, genel bir taar
ruza kalkacak güçte olmadığım, sağlık, beslenme
ve cephane ikmali... gibi ihtiyaçlarının iyi yürü
tülemediğini, araç yetersizliğinden dolayı ikmal
aypılamadığını, özellikle taşıt hayvanlarının so
ğuktan büyük ölçüde ölmüş bulunduğunu, bu
maksat için mekkare ve kamyon gibi taşıt araç
larının gönderilmesini... bütün ayrıntılarıyla
açıklamıştı .
Bu gösteriyor ki, İkinci Yanya Muharebesi
diğer bir deyimle muharebeleri , Yunanlıların ba
:?arısızhğı ile sonuçlanmışb. 30 Ocak 1913 günü
Yarıya Kolordusu Komutanlığı'na gönderilen
teslim teklifini kapsayan mektup, bu muharebe
de Yunan yenilgisini maskeleme çabasının kur
nazca düzenlenmiş bir belgesiydi. Tesalya ve
Makedonya'da kolay ve çabucak gerçekleşmiş
başarılara alışmış olan Yunanlılar, Yarıya Mu
harebelerinde olumlu sonuç alamamanın telaşı
ve huzursuzluğu içerisindeydiler.
Özet olarak, denilebilirki, İkinci Yanya Mu
harabesi'ne katılan Yunan kuvvetleri , Birinci
Yanya Muharebesi'ne katılanın iki katından çok
olmasına, rağmen, bu muharebelerin sonunda
Yunanlıların elinde başarısız, hiçten ibaret bir
sonucun şaşkınlığı kalmıştır.
121
(3) Üçüncü Yanya Mulıarebesi (5 - 6
Mart 1!113)
rihli raporunda
122
" ... Yanya'ya karşı uygulanacak bir taarrm:
için gerekli insan ve ateş gücü yetersizdir, Yapı
lan stratejik, taktik, teknik. .. destekler bir p1a11
dahilinde değildir. Hükümet Yanya'nın silah zo
ruyla zaptını istiyorsa -ki bundan bac:;ka hal tar
zı olmadığı meydandadır-, ciddi ve ayrıntılı bir
planla gerekli yardım yapılmalıdır. Bugünkü
durumuyla Epir Ordusu'nun istenilen sonuca
erişmesi olanaksızdır. Kötü hava ı;artları, başa
rısız savaşlar nedeniyle verilen kayıplar, baş ·
gösteren olaylar, muharip sayısının hayli azal
masına, moral ve disiplin çöküntüsüne sebep ol
muştur. Bütün bunlar düzene konmadan yeni bir
harekata girişilemez... " demektedir.
123
mekteydi. Buna bir de firarlar eklenirse Kolor
dunun gücü zaman geçtikçe azalmakta, başvu
rulan bütün önlemler etkisiz kalmaktaydı. Her
ne kadar genel kuvvede 28.000 kadar muharip
görülmekteydi ise de, bunun yarısı takatsız has
ta, büyük bir kısmı da muharip değildi. 28 kilo
metrelik cephe ancak 10.000 piyade ile savunul
maktaydı.
124
Garp Ordusu'nun durumu da pek iç açıcı de
ğildi ; günden güne fenalaşmaktaydı. Bu günler
de görüşülmekte olan, diğer devletlerle ateşkes
anlaşması, olumlu bir sonuca bağlanamamış.
böyle olunca Garp Ordusu'nun diğer bölgelere,
bu arada Yanya'ya kuvvet kaydırma olanağıda
kalmamıştı.
125
püskürtülmüştü ve hayli de zayiat verdirilmişti.
Ne var ki, Yunan Kuvvetleri bir takım arazi ke
simlerini ele geçirmeye de muvaffak olmuşlardı.
Türk Kuvvetleri artık büyük kısmı ile Kale'
ye çekilmişti . Bundan sonraki mücadele Kale'nin
savunması için verilecekti. 1 - 3 Mart 1913 gün
leri Yunan Denizi trafiğinde olağanüstü hare
ketlere de şahit olunmaktadır. Örneğin, Yu
nan kruvazörleri, Türk Kuvvetleri üzerine, ate�;
yağdırmış, taşıt gemileri de kıyıya kuvvet, si
lah, araç ve gereç çıkarmışlardır.
Yunan birlikleri ayrıntılarıyla tasarlanan bir
plan dahilinde, yerlerini aldılar. Yine bu plana
göre , 4 Mart 1913 günü, Yanya Türk mevzilerinı
akşama kadar topçu ateşi altında tuttular. Bu
suretle Türk mevzileri çökertilecek, tahrip iyi
ce gerçekleşince 5 Mart 1913 günü taarruz baş
latılacaktı. Her türlü imkandan mahrum 10.000
kadar Türk kahramanı üzerine (çeteler hariç)
40.000 Yunan askeri saldıracaktı.
126
nunda o bö'.gede canlı ve iş yapabilir bir varlığın
kalmadığı endişesine kapıldı. Fakat, sonu� hiç
Je kcrkulduğu kadar olmadı. Gün süresince Yu
nanlıların attığı yaklaşık 10.00D kadar mermi
ve y.sr yer açılan piyade atef;le!'i altında, ölüm ü
hiçe sayan, korkusuz Türk eviatlarının kayıpları
pek büyük olmamıştı. Bütün kayıplar, tamir edil
mesi mümkün 10 mantelli, iki 150 milimetrelik
top, içinde 10 mermi bulunan bir sahra topuydu.
tnsan olarak da, 11 şehit (biri subay) , 53 yaralı
(ikisi subay) dan ibaretti.
127
inatcı direnişleriyle karşılaştı, Yunan müfrezesi
çekilmek zorunda kaldı ve gerisindeki ormanda
kayboldu.
En nihayet beklenen Yunan Genel Taarruzu,
5 Mart 1913 günü, erken saatlerde, bütün cephe
de, yoğun topçu ateş desteğinde başladı. Düşman
üç koldan saldınya geçmişti. Hava açık ve ol
dukça ılıktı. Düşman bu yönden şanslı sayılırdı.
Yukanda belirtildiği gibi, insan, ateş ve ha
reket gücü çok üstün, savaş inisiyatifi elinde
olan Yunanlılar, her şeyden yoksun, yalnız iman
gücüyle direnen Türklere saldırmış bulunuyor
lardı. Adeta gözleri dönmüş bir canavar gibi,
hasta, yaralı, yaşlı, çocuk demeden, her önlerine
geleni öldürüyor, yakıp yıkarak ilerliyorlardı.
Ama, her kanş toprak kendileri için çok pahalı
ya mal oluyor, yer yer perişan da ediliyorlardı.
128
Bütün bunlara rağmen, Yanya kapılannı tu
tan Yunan taarruz kolları henüz şehre gireme
mişlerdi. Diğer bir deyimle, şehre girme cesa
retleri yoktu, çevrede ordugaha geçmişlerdi.
[27] a. g. e. ; s. 665.
129
mesi ,Epir Ordusu Komutanı ile Türk Komu
tanları arasında görüşme sağ'lanması için aracı
olmaları istendi.
130
Yunan topçu ve piya::1c ate?_;leri 6 Mart 191'.J
sabahı saat 05.30'da verilen emirle durdu ve tüm
cephede silah sesleri kesildi. Saat 11.0D'de G2-
neral Suços komutasındaki Yunan Süvari Aiayı
Yanya'ya girdi. Bu g::neral Yanya Askeri Vali
görevini de üstlendi.
[ 28] a. g. e. ; s. 665.
131
sındada süngülenerek yol kenarındaki hendekle
re atıldılar. O kadar insandan, sağ olarak üç su
bay, 1.997 er ancak Yanya'ya dönebildi.
" PROTOKOL
edilmiştir.
[29] a. g. e. ; s. 668.
132
6 Mart 1913 (21 Şubat 1328)
133
Çeşitli sebeplerle, Yanya Savunması'nda Türk
kuvvetleri mevcudunda zaman zaman artış ve
eksilmeler olmuşsa da, kesin bir adet vermek ge
rekirse, Türk birliklerinin toplam mevcu:ln or
talama 15.000 insandan fada değildi. Buna kar
şılık, Yunan kuvvetleri (diğer cephel2rden geti
rilen kuvvetle,,., Giritliler, Epirli çeteler, gönül
lüler, Garibaldilerin katılmasıyla ) , en az 60.000
mnharipti.
134
Ordusu uzun süre Epir'e bağlanmış, maddi ve
manevi yönden yıpranmış, Yunanlıların genişle
me ve yayılma ihtirasları dizginlenmiştir.
135
Yanya Kalesi'nin düşmesinin ertesi günü,
Yunan Ordusu Karargahında bulunan ve Yan
ya'ya gelen tarafsız devlet ataşemiliterleri, ba
sın mensupları, Yunan Komutanlarının sözünü
ettikleri hayali zırhlı tabya ve kuleleri görmeye
gittiler . Onların gittiğinin ertesi günü de Prens
Konstantin buraları gezdi. Gördüğü basit siper
lerden utanarak, değil yabancıların, kendi su
baylarının bile gezmesini yasakladı. Çünkü, taş
ve topraktan oluşan siperler arkasına sığınmış
bir avuç Türk karşısında üç ay hareketsiz kal
mışlardı ve başarı sağlayamamışlardı. [31]
136
" - Yanya Kalesi daimi değil, geçici değil,
hatta sahra usulü ile bile yapılmış istihkamlar
dan uzak bir tahkimat idi. Böyle taş toprak ar
kasında yapılan kahramanca bir savunma önün
de Yunan kuvvetlerinin aylarca duraklaması,
öğretmeni olduğum Yunan Ordusu için yüz ka
rasıdır. . " [32 ]
.
e. Sonuç
İtiraf etmek gerekir ki, !Balkan Harbi yenil
gisinde, Türk Ordusu, çöküntü derecesinde bir
sarsıntı geçirmiştir. Bu çöküntü tarif edilmeye
cek kadar büyüktür.
Bu harbin sonunda, Balkanların zengin, ve
rimli toprakları kaybedilmiş, çok sayıda Türk
topluluğu anavatan toprakları dışında kalmış
tır.
[32) a. g. e. ; s. 298-306.
137
ne, kısa bir deyimle ; gelecekteki başarılarına
temel olabilir. Nitekim, Balkan Harbi'ni izleyen
Birinci Dünya Harbi'nde Türk Ordusu , Çanak
kale'de, Galiçya'da... bu düşüncenin güzel örnek
leırini vermiştir.
138
B E Ş İ N C İ B Ö L Ü M
ESAT PAŞA
139
aldığım halde, Genel Tarih'ten sıfır aldım ve sı
nıfta kaldım. Fakat bundan sonra, üç yıl lise
sınıflarını birincilikle bitirerek 1884'de Pangal
tı'da (Harbiye) bulunan Harp Okuluna geçtim.
Askerliğim bu tarihten itibaren başlamıştır.
Harp Okulu smıflarını yine birincilikle geçe
rek, Teğmen rütbesiyle Kurmay sınıfına geç
tim. Bir sene sonra Üsteğmenliğe yükseldim.
İki sene sonra Harp Akademisi sınıflarındaki
öğrenimimi de birincilikle bitirerek 1890'da
Kurmay Yüzbaşı olarak okuldan çıktım ve
Kurmay Vazifeleri öğretmen Muavinliğine atan
dım.
Bu yıl içerisinde, Edirne ve Kırca'lı tarafla
rında yapılan kurmay gezilerine katıldım. Bil
gimi artırmak için, Almanya'ya gönderildim.
IBerlin'de altı ay kadar kısa bir sürede, oldukça
bildiğim Almancayı kuvvetlendirdim.
1890 yılı Haziranı başında Strazburg'da 138
nci Prusya Alayı'nın 12 nci Bölüğünde ; Yüzbaşı
lık rütbem Alman Hükümeti'nce kabul edilme
yerek ve Hükümetimin de onayı ile, Alman Or
dusunda bulunduğum süreye mahsus olmak üze
re, Alman uyruğuna girdim ve Alman Teğmeni
rütbesiyle takım komutanı olarak atandığım
dan, vazifemi takım komutanı olarak yaptım.
Bir sene süren bu vazifem sonunda -1891 yılı
Haziran ayı başında- Alman Üsteğmeni rütbe
sine yükneldim. Aynı günlerde, yine Strazburg'
140
da bulunan 15 nci Topçu Alayı'na, topçuluk için
piyade üniformamı muhafaza etmek şartiyle,
nakledildim.
141
1895 senesi Eylül ayının ortalarında, Fran
sa' da 5 nci Fransız Kolordusunun Sonbahar Ma
nevrasında bulundum. İstanbul'a dönüşümdeı
Milli Savunma Bakanlığı'na, raporumu takdim
ettim.
142
bastırdım. Karmaşık bir halde bulunan özel ve
genel sınavların uygulanması hakkında yöner
geler hazırladım ve yayınladım.
Harp Akademisi sınıflarında kurmay deyi
minin namzete değiştirilerek o vakte k adar her
biri en çok 15 okuru geçmeyen kurmay sınıfla
rının mevcutlarının 40'a kadar çıkarılması sağ
landı. Bu namzetlreden ordunun ihtiyacı ora
nında kurmaya ayrıldıktan sonra gerisi "MüM
TAZ" unvaniyle ve yüzbaşı rütbesiyle kıtalal'a
gönderildi. Bu suretle bilgili subay yetiştirme
mümkün oldu. Kurmayların iki sene çeşitli sı
nıflarda bilfiiJ bölük komutanlığı yaptıktan
sonra Kolağasılığa (Kıdemli Yüzbaşılığa) terfi
ettirilmesi gibi önemli bir yeni düzenleme yapıl
dı. Eğitim ve öğretimi yetersiz kılan Pangaltı
Harp Okulu'nun kalabalığını önlemek ve daha
bilgili subay yetiştirmek maksadiyla İstanbul
dışındaki ordularda (Edirne, Manastır, Erzin
can, Şam ve Bağdat'ta) birer Harp Okulu ac;ıl
dı. Bütün bunlar, sekiz yıl devam eden Ders Na
zırlığım (Öğretim Kurul Başkanlığım) zama
mna ait faaliyetim meyanındadır.
Öğretim Kurulu Başkanlığım zamanında
yetişmiş olan birçok kurmay, nıümtaz ve mu
harip subaylar arasında ATATÜRK ve İNÖ
NÜ gibi... dahiler de vardır. Mümtaz subaylar,
sonraları tümüy1e yeteneklerini ispat ettirerek
kurmay olmuşlardır.
143
Hizmetlerim takdir olunarak rütbem 27 Ka
sım 1902'de Mirlivalığ·a (Tuğgeneralliğe) ve 17
Ocak 1906'da Ferikliğe ( Tümgeneralliğe) yük
seltildi.
144
istifam üzerine 16 Martta, Piyade Müşavirler
Kurulu Başkanlığına, 1911'de Gelibolu'da 5 nci
Nizamiye Tümeni, çok geçmeden Tekirdağ'ında
2 nci Kolordu ve 12 Temmuz 1911'de İskodra
Mürettep Kuvvetler Komutanlığına atandım.
İtalya'nın harp ilan etmesi üzerine , 16 Eylül
1911'de, Yanya Bağımsız Tümen Komutanı ve
seferberlik projesi gereği olarak 10 Ekim
1911'de Yanya Kolordusu Komutanı oldum.
145
Barış Antlaşmasını müteakip, Milli Savun
ma Bakanımdan, esirlerimizin sevk ve nakli
emrini aldım. Bana güvenerek göndermiş oldu
ğu 15.000 liranın 13.800 lirasıyla ve Yunan Hü
kümetinin de yardımıyla 30.063 er, üçü Tuğge
neral olmak üzere 1.448 üst rütbeli subayın 17
gün içerisinde rahatlıkla anavatana taşınması
nı başardım. Ben de İstanbul'a ge1dim ve elim
de kalmış olan 1.200 lirayı, fatura, makbuz ve
sair harcama belgelerini mazbata karşılığında
Genel Levazım İşleri Başkanlığına verdim .
146
Şimdiye kadar ki hizmetlerime ödül olarak,
15 Eylül 1915'te Ferikliğe (Tümgeneralliğe)
yükseldim.
147
keri Okulların adları var kendileri yoktu. İkin
ci Ordu Genel Müfetitşliği de mevcut olmayan
kıtalardan müteşekkildi.
148
Kısaca görevlerim :
1 Osmanlı - Yunan Harbi'nde Tümen
-
Kurmayı,
2 Harp Okulu Öğretim Kurulu Başkanı,
-
meni Komutanı,
13 Balkan Harbi'nde
- Yanya Bağım.sız
Kolordu Komutanı,
14 - Tekirdağ'ında 3 ncü Kolordu Komuta-
nı,
15 Birinci Dünya Harbi'nde Çanakkale'de
-
149
Maaşımın azlığını gözden uzak tutmayan
Ü İ
ATAT R'ün, emriyle , stanbul Sigorta ve da
ha sonra Tramvay Şirketi Yönetim Kurulu Üye
liğ-ine, MiUet Meclisi Başkanı Mustafa Abdül
halik Renda'nın isteğiyle Göçmen Olmayanlar
Komisyonuna ve nihayet Cumhurbaşkanımız
İsmet İN ÖNÜ 'nün büyük lutuflarıyl:a Cam ve
Şişe - Fabrikaları Yönetim Kurulu Başkanlığına
atandım. Bugüne kadar geçim sıkıntısını du-
yurmamış olan adı geçenlerin şükran borçlusu
ve ezeli 'minnettarıyım.
Esat BüLKAT
26 Haziran 1946 i 33 1
150
Bir süre Mustafa Kemal Paşa (ATATÜRK)
ile birlikte, bazen da emrinde bu muharebeler
de, çeşitli kademelerde komutanlık yapmıştır.
151
mutanı bulunmaktadır. Ferikliğe (Tümgeneral
liğe) terfi etmiştir. Mustafa Kcemal Bey (ATA ...
TÜRK) , Esat Paşa'yı tebrik etmiştir. ATA
TÜRK'ün bu tebriki için Esat Paşa : "Rütbe ter
fiimi en evvel tebrik eden 19 ncu Tümen Ko
mutanı Mustafa Kemal Bey'dir." demekte, Fe
rikliğimi, şu telgrafla kutladı, diye telgrafı her
vese göntermektedir. ATATÜRK'ün telgrafı
şöyledir :
152
Mahza (özellikle ) sizin gibi faal, cesur silah
arkadaşlarımın gösterdikleri fedakarlık ve kah
ramanlık neticesidir ki bugün bu rütbeyi ihraz
eyledim (bu rütbeye ulaştım ) . Bu bapta (bu
hususta) en büyük medar'ı iftiharım (iftihar
vesilem) 19 ncu Tümen ve muhterem müteşeb
bis komutanıdır. Tebrikat'ı vakıanızdan ( kutla
malarınızdan ) dolayı teşekküratı samimanemin
(içten teşekkürlerimin) kabulünü rica ederim.
153
YARARLANILAN KAYNAKLAR
1
J.. , Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt
(ATASE ) Başkanlığı Arşivi. [ * ]
2. ARMAOGLU, Fahi r ; Siyasi Tarih 1789-
1960, Sevinç Matbaası, Ankara, 1964.
3. BAYUR, Hikmet ; Türk İnkılap Tarihi ; c.
III, İstanbul, Maarif Matbaası.
4. Birinci Ferik Zeki (Vardar Ordusu Komu
tanı) ; Balkan Harbi'ne Ait Hatıratım, As
keri Basımevi, İstanbul, 1337.
5 ÇAKMAK, Fevzi ; Garbi Rumeli'nin Suret-i
Zıyaı ve Balkan Harbi'nde Garp Cephesi,
Konferans, Akademi Basımevi, İstanbul.
6. GeneLkurmay ATASE Başkanlığı ; Balkan
Harbi, c. I.
7. Genelkurmay ATASE Başkanlığı ; Balkan
Harbi (1912-1913) c. III, Ks. 2, Gnkur. Ba
sımevi, Ankara, 1981.
8. ILGAR, İhsan ; Esat Paşa'nın Çanakkale
Anıları, Baha Matbaası.
9. MİRLİVA Min (Tuğg. Koral) ; Yanya Mü�
dafaam, Askeri Basımevi, İstanbul, 1927.
154