Professional Documents
Culture Documents
Nıda
nida@nidayayincilik.com.tr - nidayayincilik.com.tr
Baskı&Cilt Step Ajans Matbaa Ltd. Şti.
stepajans@stepajans.com - stepajans.com
Menna' el-Kattan
Tercüme
Yrd. Doç. Dr. Nurullah Agitoğlu
@.
Nıda
·İçindekiler
Müellifin Önsözü . . . .
...... ............. .......................... ............ ........................ ........................ ..... ... . . . 9
Hadis'in Önemi . .
.................................... .................. ............................................ ................... . 11
Sözlük Anlamıyla H adis . .
.................. ........................... ...................................................... .. . 13
M uhaddislerin ıstılahında H adis ..................................... .. . .. .
................ ........................ ... . 13
H a ber � . . . . . . . ...
...... ..................... ..... . ... .. . . . ............................................................................... . .... .. 16
Eser .............................................................................................................................................. 16
Kudsi Hadis . . . .
............. ............... ........................ .... .......... ......................... ............................... . 16
Kudsi Hadisin Rivayet Siğaları .
........................ ........................................... ....................... . 16
Kudsi H adis ile Kur'an Arasındaki Fark . . .
.. .. ........................ ............................................. 17
Kudsi Hadis ile Nebevi Hadis Arasındaki Fark ............................................................... 17
-6- GARIBUL HADİS İ LMi ........ .. ...... ...... .............. .............. ... . ............. .. 77
.. . .. . . .. . .. .
Ahad Hadis . .. . . . . .
.... . . . .. . . . . . .. . ..
.. .. . .... .. ..... .. ... ... . . . .. . ... ... ... . . . ..
.... ... . . . . . . . . . . . .. .. . . . . . 97
..... . .. . ... . . . . .... ... .. ... .... .
2- Aziz Hadis .
....................................................................... ...................................... ........... . ...........98
3- Garib Hadis . .
................... .............. ..................................................................................... ...........99
Sikalara Muhalefet . . .
......................... . ...... ................................................ .............................. . 133
8 Hadis İlmine Giriş
Müdrec . .
.. ........ ................................. .... .. . . .. . .
..... ............. .................. .............. .. . . ... . . ... . ..... ... ..... .... . . . 134
Müdrec nasıl bilinir? . . . .
............... ... ........... .... ......................................................................... . 1 36
Maklub ............................................................................................................................................. 1 36
el-Mezid Fi Muttasılı'l-Esanid . .
....... ..................... .................... ................. ....... ....... . . . ... ............ 1 38
Muzdarib . . . .
. .................... ........ ..................... ............. ..... ...... ........ ............... ..... .... . . . . . . .. . . ... ....... ....... 1 39
Musahhaf . . .
.......................... ....... .............. ....................... ... ..... .. .......... . ......... .. .............. . . . . .. . . .. . 141
.... ..
Hadis'in Önemi
İnsan, günlük hayatta birçok bilgiye ihtiyaç duyar. Bu bilgilerin kay
naklan iki temele bağlıdır: Nakle dayanan haber ve akla bağlı düşünme.
İnsanın ihtiyaç duyduğu; özelde dini, genel anlamda ise dünyalık
bilgilerin çoğunu nakle dayanan haber oluşturmaktadır. Bu konuda İs
lam ümmetinin asıl kaynaklan ise Allah'ın kitabı ve Resululllah'ın (sa/
lal/ahu aleyhi ve sel/em) hadisleridir.
19 E bO DavOd nakletmiştir.
20 Buhari ve Müslim kaydetmişlerdir.
21 Menna' el-Kattan, et-Teşrf' ve'l-Fıkh fi'l-İslam tarihan ve menhecen, s.87-88.
22 Tirmizi aktarmış ve hasen-sahih olduğunu belirtmiştir.
23 Tirmizi aktarmış ve hasen-sahih olduğunu belirtmiştir.
24 Tirmizi aktarmış ve hasen-sahih olduğunu belirtmiştir.
16 Hadis i lmine Giriş
Haber
Sözlük anlamının çoğulu ahbar (.J�I) olan bu kavramın ıstılah an
lamı ile ilgili üç görüş vardır:
1 - Hadisin eş anlamlısı olduğu ve ıstılahta aynı anlamı taşıdıkları
söylenmiştir.
2- Hadis'in Hz. Peygamber'den aktarılanlar; Haber'in ise sahabe
ve tabiündan aktarılanlar olduğu söylenmiştir.
3- Haberin hadisten daha genel olduğu; buna göre hadisin Hz. Pey
gamber'den aktarılanlar; haberin ise hem ondan (sal/al/ahu aleyhi ve sel
/em) hem de başkalarından aktarılanlar olduğu ifade edilmiştir.
Eser
Sözlükte, bir şeyin ardında bıraktığı iz anlamına gelir. Istılah anla
mıyla ilgili ise iki görüş vardır:
1- Hadisin eşanlamlısı olup ıstılahta aynı şeyi ifade ederler.
Kudsi Hadis
Hadisin sözlük anlamını vermiştik. Kudsi ise sözlükte, temiz olmak
anlamında 'kuds'a nisbet edilen şeydir. O, ta'zime işaret eden bir nis
bettir. Yani Allah'ın mukaddes zatına ait olan demektir.
Buna göre ıstılahta Kudsi hadis: Nebi'nin (sal/al/ahu aleyhi ve sel/em)
Allah Teala'ya nisbet ettiği (hadis)'tir.
2-Kur'an tilaveti ile ibadet yapılır, kudsi hadis okumak ile ibadet
yapılmaz.
Sözlükte Sünnet
Övülmüş veya yerilmiş olsun, yol ve gidişat anlamına gelir. Çoğulu
'Sünen'dir.
25 Muttefakun aleyh.
26 Müslim rivayet etmiştir.
20 Hadis İlmine Giriş
29 Mustafa es-Siba'i, es-Sünnetu ve Mekanetuha fi't-TeşrTI'- lslami, s.61; et-Teşri' ve'l-Fıkh ff'l-İslam s.86-87.
22 Hadis ilmine Giriş
Birincisi, Kitab (Kur'an) tevatür ile sübutu kat'i iken, sünnet sübu
tu genelde ahad31 haberlerle olan zanni bir delildir. Zira kat'i olan zanni
olandan önce gelir. Bu yüzden Kitab sünnetten öncedir.
31 Tevatür, yalan üzere birleşmeleri aklen mümkün olmayan sayıdaki bir topluluğun rivayetidir. Ahad ise
böyle olmayan rivayetlerdir.
32 Nesai veTirmizi tahric etmişlerdir. Bkz. el-Muvafakat, 4/5; Abdulvehhab el-Hallaf, Usulü'l-Fıkh, s.37-39.
Sünnet ve İslam Teşriindeki Yeri 25
Hz. Peygamber'in Kur'an'ı beyanı ile ilgili "Biz Zikr (Kur 'an 'ı) sana
insanlara indirileni açıklayasın diye indirdik" (Nah!, 44) ayetine gelince,
burada namazın kılınışı, haccın nasıl yapılacağı vb. gibi ameli tevatürle
kendisinden sadır olan hususlar kastedilmiştir. Bunun dışında kalan, söz
lü, fiili ve takriri, hadisler sıhhat şartlarını taşısa bile daimi ve genel bir
teşri olmayıp maslahata göre değişebilen ictihadlar hükmündedir.
Şayet deseler ki, ameli mütevatir sünnetler namaz vs. gibi kendisiy
le amel edile gelen sünnetlerdir. Bunun dışındakilere uymak gerekmez.
26 Hadis ilmine Giriş
2- Bazıları da, zann ifade ettiği için ahad haberin delil oluşunu inkar
ettiler ve dediler ki: Allah'ın bizi zann ile (ibadet etmemizi istemesi) caiz
olmaz. Buna da şöyle cevap verilir: Hz. Peygamber'e (sal/al/ahu aleyhi ve
sel/em) nisbeti sahih ise ahad haberle amel etmenin vücubiyeti kesinleşir.
Dinde ilim öğrenmek için adil birinin inzannı kabul etmek vacip
ise, adil-zabıt birinin öğrendiğini rivayet etmesini de kabul etmek vacip
olur.
Ona şöyle cevap verilir ki, siyer kitapları ile hadis ve fıkhın içiçe
olduğu kitaplar sünnet için temel kaynaklar değildir ki araştırmacı on
dan hadis ve isnadı için bir hükme ulaşsın. Bu konuda ancak muteber
hadis kaynaklarına ve isnadlarına bakılması gerekir. Hatta böylesi bir
çalışma ile ortaya çıkıyor ki isnad, Hz. Peygamber (salla/lahu aleyhi ve
sellem) zamanından beri vardır ve ilk asırda zirveye ulaşmıştır. Rivayet
ler çoğalmış ve alimler rivayetin sıhhati için başından sonuna senedin
28 Hadis ilmine Giriş
33 Dirastun fi'I Hadisi'n Nebevi ve Tarihi Tedvinihi, Dr. Muhammed Mustafa el-Azami
-3-
Sahibinin hayır niyetiyle hak yolda harcadığı mal ile öğretilip amel
edilen ilmi bir arada zikretmiş ve şöyle demiştir: " Ancak iki kişiye gıb
ta edilir. Biri, Allah'ın kendisine verdiği malı hak yolda harcayan, diğe
ri Allah'ın kendisine verdiği ilmi öğreten ve onunla amel eden kişidir."35
40 Buhari nakletmiştir.
41 Hakim, Marifetu Ulumi'l-Hadis, Talik: es-Seyyid Mu'zam Hasan, s.14.
42 Ramehurmuzi, el-Muhaddisu'l-Fasıl, Tahk. Muhammed Accac el-Hatib, s.235. Daru'l-Fikr Yay.
43 Önceki eser s.163. Taberani Evsat'ında kaydetmiş, Hatib Bağdadi de nakletmiştir.
32 Hadis i lmine Giriş
46 İbn Hacer, el-İsabe fi Temyizi's-Sahabe ve İbn Abdilberr, el-lstiab, 1/343 (el yazması), el-Mektebe-
tu't-ncariyye, Mısır, 2/366.
47 Muslim rivayet etmiştir. ikinci yarısı Buhari'de de geçmektedir.
48 Hatib el-Bağdadi, Takyidu' H lim, Tahk. Yusuf el-lşş, s.33, Daru lhyai's-Sunneti'n-Nebeviyye.
49 Darimi Sünen'inde, Hatib Takyidu'l-llim'de, İbn Abdilberr camiu Beyani'l-İlim ve Fazlihi'de nakletmişlerdir.
34 Hadis ilmine Giriş
İbn Salah dedi ki: "İlk nesil hadis kitabeti konusunda ihtilafa düştü.
Onlardan kimisi hadisi ve ilmi yazmayı hoşgörmüyor, ezberlenmesini
istiyorlardı; bazısı da buna cevaz veriyordu.
Hadislerin yazılmasını hoş gören veya hadis yazanlar: Hz. Ali, oğlu
Hasan, Enes, Abdullah b. Amr b. el-As vb. bazı Sahabi ve Tabiiler.53
2- Yasaklama; Hadis ile Kur 'an ' ın aynı sahifeye yazılıp karışması
endişesiyle olmuştur.
Tirmizi, Sa 'd b. Ubade 'nin Hz. Peygamber ' in bazı hadis ve sün
netlerini içeren bir sahifeye sahip olduğunu rivayet etmiştir. Bu değerli
sahabinin oğlu bu sahifeden rivayette bulunmuştur.
İbn Ömer bu sahife işine çok önem vererek şöyle demiştir: "Hayat
ta iki şey bana çok önemli görünür. Sadıka ve Vaht. Sadıka, Resulul
lah 'tan yazdığım hadislerin olduğu sahifedir. Yalıt ise, Amr b. el-As 'ın
sahip olup tasaddukta bulunduğu bir arazidir."55
54 A.g.e., s.162.
55 Bezzar Sünen'inde; lbn Abdilberr Camiu Beyani'l-ilim ve Fazlihi'de rivayet etmiştir.
36 Hadis İlmine Giriş
Hadisin Tedvini
Tedvin kitabetten ayn bir şeydir. Kitabet, bir şahsın bir sahife veya
daha fazlasını yazmasıdır. Tedvin ise sahifelerde yazılı olan, hafızalarda
korunmuş olanı toplamak ve tek bir kitap olması için tertip edilmesidir.
Daha önce kitabetten bahsedildi. Burada tedvinden bahsedeceğiz.
57 Darimi Sünen' inde, lbn Sa'd Tabakat'nda nakletmişlerdir. 'Amra'nın hadisleri' ifadesi ile Amra bt. Ab
durrahman el-Ensariyye kastedilmiştir ki bu şahıs Hz. Aişe'nin ilminden istifade etmiş birisidir.
38 Hadis i lmine Giriş
İbn Hacer dedi ki: "Bu konuda ilk eser verenler er-Rebi' b. Sabih
(ö. 1 60), Said b. Ebi An1be (ö. 1 56) ve üçüncü tabakanın büyüklerine
kadar bu iş böyle devam etti. İ mam Malik de Medine'de el-Muvatta'yı
telif etti. Abdulmelik b. Cüreyc Mekke'de, el-Evzai Şam'da, Süfyan-ı
Sevri Kufe'de ve Hammad b. Seleme b. Dinar Basra'da (tasnif esaslı
hadis eserleri verdiler)"60
Birincisi: Müsnedler
Müsnedler: Mesanid, senedin çoğulu olup, her sahabiden gelen
hadislerin sahih, hasen ve zayıf olmasına bakılmaksızın, o sahabinin
adı altında toplandığı eserlerdir.
61 Aşere-i Mü beşşere: Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, Talha b. Ubeydullah, Zübeyr b. Avvam,
Sa'd b. Ebi Vakkkas, Said b. Zeyd b. Amr b. Tufeyl, Abdurrahman b. Avf, Ebu Ubeyde b. el-Cerrah -ismi
Amir b. Abdullah'nr- r.anhum.
62 er-Risôletu'/-Müstatrefe, 46-47.
40 Hadis ilmine Giriş
Meşhur Müsnedler
1 - Ebu Daviid Süleyman b. Daviid et-Tayalisi'nin (ö.204) Müsned'i,63
İkincisi: Mu'cemler
Mu'cem (çoğulu Me' acim), hadisçilerin ıstılahında, hadislerin sa
habe isimlerine, musannıfın şeyhlerine veya belde isimlerine göre alfa
betik olarak derlendiği kitaplardır.
Üçüncüsü: Cimi'ler
Dinin her alanı ile ilgili hadislerin derlendiği Tasnif
yöntemi
Cami' : Çoğulu Cevami' olup, dinin her alanıyla ilgili hadislerin
toplandığı eserlerdir. İman Kitabı, Taharet Kitabı, İbadetler, Muamelat,
Nikah, Siyer, Menakıb, Tefsir, Adab, Rikak, Fiten vb.
Meşhur Cami'ler
1- el- Camiu 's-Sahih: Şeyhu'l-Muhaddisin İmam Ebu Abdillah
Muhammed b. İsmail el-Buhar! (ö.256) tarafından te' lif edilmiştir. İlk
defa sadece sahih hadisleri derleyen ve buna yönelik te' lifte bulunan ilk
kişidir. Müellifi eseri konu esaslı hazırlamıştır. Bed'ul-Vahiy kitabı ile
başlamış, Kitabu'l-İman ardından İlim, Taharet vb. ile devam etmiş Ki
tabu't-Tevhid ile bitirmiştir. Toplamda 97 kitab (bölüm) içermektedir.
Her kitap da kendi içinde bablar içerir. Her bab içinde de değişik sayıda
hadisler bulunur.
64 er-Risaletu'l-Mustatrefe, 101-102.
65 Ulumu'l-Hadis, s.15.
42 Hadis ilmine Giriş
Sünen, Cami ' lerden ayrılır, zira onda Akaid, Siyer, Menakib gibi
bölümler olmaz, sadece ahkam hadisleri ve fıkıh bablarına göre düzen
lenmiştir. Kettani dedi ki: ' Onlardan sünen diye bilinen eserler vardır.
Onların ıstılahına göre bu kitaplar iman, taharet, zekat vb. fıkhi bablara
göre tertip edilmiş olup mevkuf hadis içermezler, çünkü mevkuf onların
ıstılahında sünnet diye isimlendirilmez, hadis diye isimlendirilir. '66
Meşhur sönenler
a- Sünenu Ehi Davud: Süleyman b. Davud el-Eş'as es-Sicistani (ö.275)
Meşhur Musannefler
el-Musannef: Ebubekir Abdurrezzak b. Hemmam es-San'ani
(ö.2 1 1 ) Tamamı basılıdır.
66 er-Risaletu'l-Mustatrefe, s 25.
44 Hadis İlmine Giriş
Muvatta'lar:
Muvatta, sözlükte kolaylaştırılmış demektir. Hadisçilerin ıstılahı
olarak, fılchi bablara göre düzenlenmiş, merfu, mevkuf ve maktu riva
yetleri içine alan eserlerdir. İsimleri farklı olsa da musannef gibidir.
Meşhur Muvatta'lar
el-Muvatta: Malik b. Enes el- Medini (ö. 1 79) Birçok baskısı ya
pılmıştır.
el-Muvatta: İbn Ebi Zi'b Muhammed b. Abdurrahman el-Medini
(ö. 1 5 8)
el-Muvatta: Ebu Muhammed Abdullah b. Muhammed el-Mervezi
(ö.293)
Meşhur Örnekleri :
Meşhur Örnekler:
Camiu'l-Usôl min Ehadisi'r-Resul, İbnu'l-Esir diye bilinen
Ebu's-Seadat'a (ö.656) aittir. Sahih-i Buhari, Sahih-i Muslim, Sünen-i
Ebu Davud, Sünen-i Tirmizi, Sünen-i Nesai'nin ve içinde çok fazla za
yıf hadis olduğu için Sünen-i İbn Mace yerine Malik'in Muvatta'ını
koymuştur. Bundan dolayı da bazı muhaddisler, İbni Mace'nin yerine
altıncı kitap olarak Darimi'nin müsnedinin olmasını arzuladılar.
Mecmeu'z-Zevaid ve Menbeu'l-Fevaid, Hafız Ali b. Ebubekir
el-Heysemi (ö.857) tarafından Kütüb-i Sitte'deki hadislere göre zaid
olan Ahmed'in Müsnedi'ndeki, Ebu Ya' la el-Mevsıli'nin Müsnedi,
Ebubekir el-Bezzar'ın Müsned'i, Taberani'nin üç Mu'cemi'ndeki ha
disleri toplamıştır.
Cem'ul-Fevaid min Camii'l-Usul ve Mecmei'z-Zevaid, Muham
med b. Muhammed b. Süleyman el-Mağribi (ö. 1 094) Müellifi İbnu'l-E
sir ile el-Heysemi'nin kitaplarını cemetmiştir. O iki kitaba ilaveten
Müsned-i Darimi'nin, İbn-i Mace'nin Sünen'inin Zevaid'ini eklemiştir.
On dört eserden derlenmiş, on bini aşan hadisi muhtevi bir hadis ansik
lopedisi meydana gelmiştir.
On dört eser: Sahihayn, Muvatta, dört sünen, Darimi'nin Müsned'i,
Ahmed' in Müsned'i, Ebu Ya' la'nın Müsned'i, Bezzar'ın Müsned' i ve
Taberani'nin üç Mu'cemi.
Dokuzuncusu: Cüzler
Cüz: Tek bir raviden gelen hadislerin veya tek bir konu ile ilgili
hadislerin toplandığı küçük hacimli hadis eserleridir.
Hadis-i Nebevi'nin Kitabeti ve Tedvini 47
Hz. Ömer çok hadis rivayet etmeyi hoş görmüyordu. Ebu Hurey
re ' ye -en çok hadis rivayet eden sahabidir- denildi: "sen Hz. Ömer za
manında rivayette bulunuyor muydun?" O şöyle cevap vermiştir: "şim
di rivayet ettiğim gibi onun döneminde rivayette bulunsaydım kırbacı
ile beni döverdi".68
Amr bin Meymun ' dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir:
"İbni Mes 'ud ile her Perşembe gecesi görüşürdüm. Hiçbir zaman onun
ağzından bir defalığına bile "Resfrlullah dedi ki" lafını işitmedim. Ta
ki, bir akşam birşey anlatırken ağzından "Resfrlullah dedi ki" sözü çıktı
ama o an durdu. Ayaktaydı, gömleğinin düğmeleri çözülmüş, gözleri
dolmuştu. Şah damarı iyice belirmişti. Sonra dedi ki: "Aşağı yukarı
böyle bir şey, ya da buna benzer bir şey söyledi. "69
Muhammed b. Sirin dedi ki: Enes b. Malik Hz. Peygamber' den bir
şey rivayet ettiğinde temkinli davranır veya ' Hz. Peygamber buna ben
zer bir şey söyledi derdi.70
ve dedi ki: Hz. Peygamber'in (nineye) altıda bir verdiğini duydum. Ona,
yanında (bunu duyan) başka kimse var mıydı? Deyince, Muhammed b.
Mesleme buna şahitlik etti. Hz. Ebubekir de hükmü bu şekilde uyguladı.''71
Ebu Said el-Hudri ' den nakledildiğine göre şöyle demiştir: "Ensarın
meclislerinden bir mecliste idim. Ebu Musa donakalmış gibi çıkageldi.
Dedi ki: "Hz. Ömer' in yanına girmek için üç defa izin istedim. Ve
rilmeyince geri döndüm. (Hz. Ömer) geri dönmemin gerekçesini so
runca şöyle dedim: 'Üç kere izin istedim verilmeyince döndüm. Zira
Hz. Peygamber, sizden biri üç kere izin istediğinde verilmezse dönsün,
buyurmuştur. Hz. Ömer, Vallahi buna delil getireceksin, içinizde bunu
Hz. Peygamber' den duyan var mı? dedi. Ubey b. Ka'b dedi ki: Vallahi
bu konuda kavmin en küçüğü dahi sana şahitlik edebilir dedi. Kavmin
en küçüğü bendim. Onunla beraber gittim ve Hz. Ömer ' e Hz. Peygam
ber 'in böyle buyurduğunu aktardım. Hz. Ömer Ebu Musa'ya, ben seni
itham etmedim sadece insanların Hz. Peygamber 'e söz isnad etmesin
den korkuyorum. "72
Bu şekilde hadis rivayet işini sıkı tutanların sadece tek ravisi olan
hadisleri aldığına dair de deliller bulunmaktadır.
Hz. Ömer 'in Mecusilerle ilgili, ben onlara nasıl muamele edece
ğimi bilmiyorum, dediği nakledilir. Abdurrahman b. Avf ona, Hz. Pey
gamber' in, ' onlara ehli kitabın hükümlerini uygulayın' dediğini işitti
ğini haber verdi. 73
71 Tezkiretu'l-Huffaz, s.2; imam Malik Muvatta'da, Ebu Davud, Tirmizi ve lbn Mace de kitaplarında nak
letmişlerdir.
72 Buharı, Muslim ve Mallk nakletmişlerdir.
73 Şafii, Malik ve Darekutni nakletmişlerdir.
Hadis-i Nebevi'nin Kitabeti ve Tedvini 53
Hz. Ebubekir ' in iki kişi arasında bir hüküm verdiği, Hz. Bilal ' in
bu hususta Hz. Peygamber'in tersi bir hüküm verdiğini haber vermesi
üzerine Hz. Ebubekir ' in (bu hükmünden) döndüğü rivayet edilir.
74 Talak, 1.
75 Talak, 6.
54 Hadis i lmine Giriş
kendisine zor geldiginden Hz. Pegamber ' e demediği bir şeyi nisbet et
mişlerdir. Şia'nın Hz. Ali hakkında hadis diye uydurduğu şu söz gibi,
"Kim ilmi bakımından Hz. Adem'e, takvası yönüyle Hz. Nuh ' a, hilmi
yönüyle Hz. İbrahim'e heybeti konusunda Hz. Musa' ya, ibadeti husu
sunda Hz. İsa'ya bakmak isterse Ali 'ye baksın" Buna karşılık Muaviye
taraftarları da şöyle karşılık vermişlerdi: "Emin olanlar üç kişidir: Ben,
Cebrail ve muaviye" Böylelikle hadis uydurma işi başladı.
İbni Mübarek şöyle demiştir: "Bizimle insanlar arasında isnad vardır. "78
Sened: Sözlükte, bir şeyi bir yere dayandırmak veya ona dayanaca
ğı bir dayanak veya direk yapmak gibi anlamlara gelir.
58 Hadis İlmine Giriş
İbn Hazın dedi ki: Hz. Peygamber 'e ulaşıncaya kadar sikanın si
kadan muttasıl olarak nakletmesi diğer ümmetlere değil de bu ümmete
has biz özelliktir.
Hafs b. Gıyas dedi ki: ''bir ravi hakkında zanna kapıldığınızda tarih bil
gisine başvurun. Yani onun yaşını ve ondan yazanların yaşını hesap edin. 81
Ufeyr b. Ma' dan el-Kula'i dedi ki : "Bize Ömer b. Musa geldi, mes
cidde etrafına toplandık, şöyle dedi: ' Şeyhiniz Salih bize haber verdi,
birçok kere böyle deyince, bizim şeyhimiz Salih kimdir? İsmini söyle
ki tanıyalım. Dedim. Şeyhiniz Halid b. Ma' dan 'dır dedi, hangi yıl kar
şılaştın onunla? Dedim. 1 08 yılında karşılaştım, dedi. Nerede karşılaş
tın? Dedim. Ermeniyye gazasında karşılaştım, dedi. Ben ona Allah'tan
kork, yalan söyleme dedim. Halid b. Ma' dan 1 04 yılında ölmüştür, sen
onunla öldükten 4 yıl sonra karşılaştığını iddia ediyorsun. Bir başka hu
sus da o Errnenistan gazasında bulunmadı, Rum gazasında bulundu." 82
81 el-Hatib el-Bağdadi, el-Kifaye fi llmi'r-Rivaye, s.1 19, Hint baskısı; Muhammed b. Abdurrahman es- Se
havi, Fethu'l-Muğis bi Şerhi elfiyeti Hadis li'l-lraki 4/133 hint baskısı; Ulumu'l-Hadis, s.343
82 el-Kifaye s.119.
83 Ulumu'l-Hadis, s.343.
60 Hadis i lmine Giriş
İbn Hacer dedi ki: "Bu konuda gördüğüm tanımların en sahihi şu
dur ki, sahabi, Hz. Peygamber ' i mümin olarak gören ve müslüman ola
rak ölen kişidir. Onunla arkadaşlığı kısa veya uzun olan, ondan rivayet
eden veya etmeyen, onunla savaşa katılan veya katılmayan sadece onu
görüp yanında oturmayan, körlük gibi bir sebeble onu görmeyen de
hepsi bu kapsama girer." 84
84 Bkz. Sahih-i Buhari: Fedailu's-sahabenin başı; lbnü's-Salaah, Ulumu'l-Hadis s.263; Ahmet Muhammed
Şakir, el-Baisu'l-Hasis Şerhu lhtisari Ulumi'l-Hadis, s. 179, Daru'l-Kutubi'l-llmiye; İbn Hacer, el-isabe fi
Temyizi's-Sahabe 1/4; Fethu'l-Muğis 4/29; Tedribu'r-Ravi, s.396.
Ricalu'I- Hadis İlmi 61
Cerh ve Ta' dil ilmi: Rivayetlerinin kabulü veya reddi için belli la
fızlarla ravilerin rerh ve ta' dillerini ele alan bir ilimdir.89
98 el-Kifaye, s.144.
99 Mukkadimetu'l-Cerh ve't-Ta'dil, 1/10.
Cerh ve Ta'dil ilmi 69
1- Ta'dil mertebeleri
Birinci mertebe: Ta'dilde mübalağaya işaret eder veya "ef'alu"
(Ja!I) vezninde ifade edilir. Örneğin; fülanun ilayhil münteha fi't-teseb
büt veya fülanun esbetu'n-nasi veya evsaku'n-nas ya da esbetu'n-nas
(U"\..jj\ �' J' U"\..jj\ l..)lJ' J' U"\..jj\ �'
.
••
• ."ili. J' ı.::.
. � . .ı..ıt.l\ �
, ....i ı.,rr-
.��Al\ "'-ı.11 �
• .
• ."ll ö) şekl'ınde.
Falanca kişi Tesebbüt yönünden en önde, insanlar içinde en Sebt
olanı, en Sika, en Zabıt kişidir.
İkinci mertebe: Adalet ve güvenilirliliğine delalet eden bir sıfat
la tekid edilmiş olarak ifade edilenlerdir. Bu da lafızla veya manayla
olabilir. Ötneğin; 'sika sika'veya ' sika sebt' veya 'sika me'mun'ya da
'sika hafız.
Cerh ve Ta'dil İlmi 71
Bu mertebelerin hükmü:
A. İlk üç mertebe, bazısı bazısından daha kuvvetli olsa da bu kim
selerin rivayeti ilim ehline göre delil sayılır
B. 4. ve 5. mertebenin rivayetleri ilim ehline göre delil sayılmaz,
ancak hadisleri yazılır ve zabtlan sika-zabıt ravilerin hadislerine arz
edilerek sınanır, onlara uygun düşerse ihticac olunur, yoksa ihticac
olunmaz. 5. mertebe 4. mertebeden daha aşağı sayılır.
C. 6. mertebeye gelince ilim ehline göre ihticac olunmaz, fakat ha
disleri itibar için yazılır. Bu onların Zabt yönlerinin belli olmayışından
kaynaklanır.
2- Cerh mertebeleri
Birinci mertebe: Cerhin en hafifine işaret eden lafızlar. Örneğin;
leyyinu'l- hadis veya fihi makal veya fihi za' f.
İkinci mertebe: Ravinin zayıflığına ve ihticac edilmeyeceğine delalet
eden lafızlar. Örneğin; la yuhteccu bih veya zayıf veya lehu veya meçhul.
Üçüncü mertebe: Ravinin aşırı derecede zayıflığına ve hadisinin
yazılmayacağına işaret eden lafızlar. Örneğin; zaifun cidden veya vahin
bi merretin veya la yuktebu hadisuhu ve ya la tahillu 'r-rivayetu anhu
veya leyse bi şeyin. Ancak İbn Main' e göre 'leyse bişey' ifadesi ravinin
hadislerinin az olduğuna delalet eder.-
72 Hadis ilmine Giriş
Bu mertebelerin hükmü
A. İlk iki mertebedeki ravilerin hadisleriyle ihticac olunmaz, ancak
hadisleri itibar için yazlılır. Ancak İkinci mertebe birinci mertebeden
daha düşüktür.
B. Son dört mertebedeki ravilerin hadisleriyle ihticac olunmaz, ya
zılmaz ve itibar için de ele alınmaz. 100 ·
Sahih meşhur görüşe göre bir kimse hakkında onu ta'dil edecek
bir şey söylenmese de o kişi adl sayılır. Çünkü adl sebebleri çoktur.
Teker teker söylenmesi zor olabilir. Ancak bir kimsenin Mecruh olması
ise ancak Cerh sebebi açıklandığında kabul edilir. Çünkü cerh tek bir
durumla da meydana gelir ve zikredilmesi zor değildir, çünkü insanlar
cerhin sebepleri hususunda ihtilaf halindedirler. Zira bir başkasına göre
cerh sayılmayan bir duruma göre bir diğeri onu cerh kabul edebilir.
Bu yüzden sebebini açıklamalı ki, gerçekten zedeleyici olup olmadığı
bilinsin.
Cerh ve Ta'dil ile ilgili eserlerin ilk müellifleri Yahya b. Main, Ali b.
el-Medini ve Ahmed b. Hanbel sayılır. Bu dönemlerden sonra yazılan
geniş çaplı ansiklopedik eserler bu ilim adamlarının görüşleri ve kana
atleri çerçevesinde oluşmuştur.
Müelliflerin Cerh ve Ta' dil konusundaki yöntemleri farklı olmuştur:
a. Bazı alimler eserlerinde sadece Zayıf ravilere yer vermiş
b. Bazı alimler eserlerinde sadece güvenilir ravilere yer vermiş
c. Bazı alimler de hem zayıf hem de güvenilir ravileri bir eserde
toplamıştır.
Müelliflerin çoğu ravi isimlerini alfabetik bir sırayla ele almışlardır.
Bu eserlerden bize ulaşanların en önemlileri şunlardır.
1 . Kitabu Ma'rifeti'r-Rical, Yahya b. Main (ö.233). Bir cüzü el
yazma olup tab edilmemiştir.
2 . Kitabu'd-Duafai'l-Kebir ile ed-Duafai's-Sağir, Muhammed b.
İsmail el- Buhari (ö.256). Hindistanda basıldı. Onun et-Tarihu'l-Kebir,
el-Evsat ve es-Sağir'i de vardır.
3 . Kitabu's-Sikat, Ebul-Hasen Ahmed b. Abdullah b. Salih el-leli
(ö.26 1). Mahtut
4. Kitabu'd-Duafa ve'l-Metruldn, Ebu Zür 'a Ubeydullah b. Ab
dulkerim er-Razi (ö.264). Mahtut.
5 . Kitabu'd-Duafa ve'l-Kezzabun ve' l-Metrukun min Asha
bi'l-Hadis, Ebu Osman Said b. Amr el-Berze'i (ö.292). Mahtut.
6. Kitabu'd-Duafa ve'l-Metrukin, Ahmed b. Ali en-Nesai (ö.303).
Buhari'nin Kitabu'd-Dua'afa'sı ile beraber Hindistan' da basılmıştır.
7. Kitabu'd-Duafa, Ebu Ca'fer Muhammed b. Amr b. Musa b.
Hammad el-Ukayli (ö.322). Mahtut
8. Kitabu Ma'rifeti'l-Mecruhin mine'l-Muhaddisin, Muham
med b. Ahmed b. Hibban el-Busti (ö.354). Mahtut. Onun Kitabu's-Sikat
adlı bir eseri daha olup, o da mahtuttur.
Bu anlamda yazılan bazı eserler genel anlamda Hadis ravilerinin ta
rihi ile ilgili olup belli başlı bir kitabın ravilerin biyografisini mevzubahis
74 Hadis İ lmine Giriş
101 en·Nihaye, 1/169-170. Zülhalese, Devs'in, Has'em'in, Guceyle'nin ve diğerlerinin putunun olduğu bir evdir.
80 Hadis ilmine Giriş
(H) "O çıktı. O esnada Kureyş düşmüştü" (� .b_,.ıL. �_.} J � _p. �I)
hadisi, yani onlar onun önüne düşmüşlerdi.
(S-H) Sehl b. Huneyf'in hadisi (� .l:..:ıli) "Amir b. Radia'ya nazar
değince titredi ve düştü" Yani titredi ve yere düştü.
(H) Hz. Aişe hadisinde şöyle geçer: (.ı..b,J:iJ �\ yy.::.:i) "Yetimi vu
ruyor ve itiyor" yani onu yere atıyor.
el-Haccac es-Sülemi'nin hadisinde şöyle geçer: "Mekke'ye girdi
ğinde müşriklere dediki: Yanımda sizi sevindirecek bir haber yoktur.
Onun devesinin yanında adeta birbirlerini itiyorlardı. (..ı.:ii\..ı � 1�) 102
İLELU'L-HADİS İLMİ
Bazen bir hadisteki illet isnadı incelemekle ortaya çıkar. Buna ör
nek vermek konuyu uzatır. Ve bu ancak biraz gayret gösterilerek anla
şılabilir.
İbn Ehi Hatim er-Razi der ki: "Babamın şöyle dediğini duydum:"
Bir hadisin (illetli olup olmadığını) bilmek yüz dinar değerinde olan bir
yüzük taşını bilmeye benzer. Bu kıymetli taşın aynı renginden başka bir
taş ise on dirhem değerindedir. 105
105 İlelu'l-Hadis, Ebu Muhammed Abdurrahman er-Razi el-Hahz İbnu'l-imam Ebi Hatim Muhammed b. İdris
(ö.327) el-Matbaatu's-Seleftyye ve Mektebetuha, Şeyh Muhammed Nasif yardımıyla basılmıştır, 1/10.
İ lelu'l-Hadis ilmi 83
Bundan dolayı bu tür eserlere "Tarih ve İlel" veya "Rical ve İlel" ismi de
verilmiştir.
Bu eserlerden bazıları
1. et-Tarihu ve'l-İlel, Yahya b. Main (ö.233). Kitap "İlelu'l-Ha
dis ve Marifetu'r-Rical" adıyla Abdulmu'ti Emin Kaleci'nin tahkik ve
ta' liki ile Daru' 1-Va' i yayınevi tarafından Halep 'te basılmıştır.
İbnu Salah "Ulumu' l Hadis adlı eserinde şöyle der: "Bazıları Fati
ha süresini besmelesiz okumayı caiz gören rivayeti illetli görmüşlerdir.
Zira birçoğunun rivayetinde şöyle geçmektedir: Onlar Kıraate "Elham
dulillahi Rabbil Alemin" diye başlarlardı. (Burada mesele kıratın baş
ladığı yerin tespitidir. Besmelenin Fatiha suresinin başında olup olma
dığı değil) Buhari ve Muslim' in ittifakıyla bu şekilde rivayet edilmiştir.
Biraz önce geçen lafızla rivayet edenlerin Muslim'in de içine düştüğü
yanlış anlama şeklinde manen rivayet ettiklerini söylediler. Yani, On
lar namazlarına ' Elhamdu lillahi rabbil alemin diye başlıyorlardı ' sözü
' Besmele okumuyorlardı ' şeklinde yanlış anlaşılmıştır. Çünkü hadiste
anlatılmak istenen şudur: Namazda kıraate başlarken Fatiha suresi ile
başlıyorlardı. Burada besmelenin Fatiha suresinin başında olup olma
dığı anlatılmamıştır. Buna ilaveten şu da söylenebilir: Enes b. Malik' e
Fatiha suresini Besmele ile okunması sorulduğunda, bu konuda Resu
lullah'tan herhangi bir şey öğrenmediğini söylemiştir.
Mufavvıza şu rivayeri esas alır: "Amel edin. Her şey yaratıldığı şey
için kolay kılınmıştır."
Hz. Ali 'yi öne çıkarmak için de şu rivayeti esas alırlar: "Sen bana
Harun'un Musa'ya olan durumu gibisin. Ancak şu kadar var ki, benden
Muhteliful Hadis ve Müşkilul Hadis ilmi 89
sonra peygamber yoktur . . . Alah'ım onu seveni sev, ona düşman olana
düşman ol."
Bu görüşün muhalifleri de ilk iki halifeyi öne çıkaran şu rivayeti
esas alırlar: "Benden sonra Ebubekir ve Ömer'e uyun! ", "Allah, Resulü
ve Müslümanlar sadece Ebubekir'i kabul ederler" . . .
İbni Kuteybe son olarak Mutezile'den Nazzam'ın makalelerini,
Ebu'l Huzeyl el-Allaf ve diğerlerinin sözlerini aktarır.
havuz onundur. O, yerin kendisi için yarıldığı ille kişidir. "Beni Hz. Yu
nus' a üstün tutmayın." sözü ile tevazuyu kast etmiştir. Bu Hz. Ebube
kir' in şu sözüne benzer: "Hayırlınız olmadığım halde başınıza geçtim"
Hz. Yunus bazı peygamberlerin -İbrahim, Musa, İsa- derecelerinden
daha aşağı olduğu için örnek olarak verilmiştir. Hz. Peygamber şunu
demek istemiştir: Ben, Yunus' a bile üstün tutulmayı istemezken daha
üstün peygamberlere karşı nasıl isteyeyim? Nitekim Allah şöyle buyur
muştur: "Rabbinin hükmüne sabırlı ol, balığın sahibi gibi olma " 1 1 1
Ebu Muhammed dedi ki: "Biz şöyle deriz: "Bu ayet miras ayeti ile
nesh edilmiştir." Şayet bize şöyle bir itirazda bulunsa: "Miras ayetlerinin
bu ayeti neshettiği ne malum? Nereden biliyorsunuz? Zira Anne babaya
hem mirastan pay hem de onlara yapılan vasiyet gereği de pay verilebilir."
(anne baba aynı anda hem miras hem vasiyet kabul ettiğine göre demek ki
nesh olayı burada yok)
3 . Suyun necaseti ile ilgili çelişkili iki rivayet var, dediler. Bir ha
diste "Suyu hiçbir şey necis etmez" denilirken, başka bir rivayette "Su
iki kulleteyne ( 1 65-205 litre arası) ulaştığı zaman necis olmaz" rivayeti
vardır. Bu hadise göre kulleteyne ulaşmayan su necis olur. Bu ise birin
ci hadisin hilafınadır. Ebu Muhammed dedi ki: "Bize göre birinci hadis
ile ikinci hadis arasında ihtilaf yoktur. Hz. Peygamber, "suyu hiçbir şey
necis yapmaz" sözünü genel olarak, dere sulan, kuyular ve sel artığı
sular için söylemiştir. Hadisteki hususilik maksadından çıkarılmıştır.
Mesela "Sel suyunu hiçbir şey engellemez" sözü ile "duvar sel suyunu
engeller" sözü birbirine zıtlık göstermez. Zira ikisinin bağlamı farklıdır.
Yine şu örnekte olduğu gibi: "Ateşe hiçbir şey zarar veremez." Bu söz
ile elbette üflemekle sönen kandil ateşi ya da kıvılcım kast edilmemiş
bilakis yangın ateşi kast edilmiştir. Burası açıklığa kavştuğuna göre
kulleteyn' den maksadın ne olduğu anlaşılmıştır. Buna göre kulleteyn
miktarını aşan su necis olmazken; kulleteyn' den az olan su necis olur,
demektir. 1 14
MUSTALAHU'L-HADİS İLMİ
Hafız:
a- Birçok muhaddise göre muhaddis ile eş anlamlıdır.
94 Hadis i lmine Giriş
Hakim: Bazı alimlere göre çok azı hariç hadislerin hepsine vakıf
olan kişidir.
Mütevatir Hadis
Sözlükte tevatür, tetabu' demektir. Tevatere'l-Matar (µı _>il_;) de
nildiğinde "yağmur aralıksız yağdı," anlamındadır. Mütevatir, tevatü
rün ism-i faili olup mütetabi' anlamındadır.
gönderdik " ayetindeki sayıyı esas alıp on iki ( 1 2) kişi şarttır, diyenler
de olmuştur.
Bundan başka görüşler de mevcuttur. Ancak tüm görüşlerde öne
sürülen deliller belli bir olay için delil sayılırken, hadis ilminde tevatür
için gerekli sayı olma konusunda delil sayılmazlar.
115 Buhari ve Muslim, Ebu Hureyre, Ali, Enes ve Zübeyr kanallarıyla kaydetmişlerdir.
96 Hadis ilmine Giriş
Ahad Hadis
Ahad kelimesinin (.l.:ıı.I) çoğuludur. Bir demektir. Haberu'l-Vahid
ise, bir kişinin rivayet ettiği haberdir.
1- Meşhur Hadis
a. Sözlükte Şehera (�) kelimesinin ismi mefulüdür. Şehere
ti 'l-Emr (->'"\rı u�) dendiğinde, o işin ilan edildiği, ortaya çıktığı anla
şılır. Istılahta Meşhur: Her tabakada üç veya daha fazla kişinin rivayet
ettiği ancak tevatür derecesine ulaşmayan hadistir. Örneği : "Allah, ilmi
kullarının göğsünden, çıkararak kaldırmaz. Ancak alimleri (ruhlarını)
kabzederek ilmi alır. Öyle ki, alimler kalmayınca insanlar cahil kim
seleri baş edinirler, onlara sorarlar. Onlar da bilmeden fetva verirler.
Sapıtırlar ve saptırırlar."1 16 Bu hadis meşhur bir hadistir. Meşhur hadis
müstefiz olarak da isimlendirilir. İstifaze :. ..ıl) suyun çoğalıp sel ol
(t..:li:i.
ması anlamındadır ki, bu çeşit hadis de çok yayıldığı için böyle isim
lendirilmiştir. Meşhur hadis kavramı bazen ıstılah anlamının dışında da
kullanılır. Aslında meşhur hadis şartlarını taşımadığı halde ona meşhur
hadis deniliyor. Bu tür hadisler için Istılahi anlamdaki meşhurun şartla
rını taşıyıp taşımadığı önemli değildir. İsnadının olmaması veya sadece
bir isnadın olması veya birden fazla isnadının olması fark etmez. Özel
likle Hadis ehli arasında meşhur olmuş hadisler. Örneğin Hz. Enes'in
naklettiği " Hz. Peygamber bir ay boyunca rükı1dan sonra kunut okudu
ve Ra' l ile Zekvan'a beddua etti." hadisi. 1 1 7
2- Aziz Hadis
• •
Aziz sıfatı müşebbehe olup, ya
(2)(� jC. .hah) fiilinden; azaldı ve
. '
nadir oldu anlamındadır veya (3)(� ..)C. .bab) fiilinden olup; kuvvetli,
güçlü oldu manasındadır. Bu tür hadislere Aziz Hadis denilmesinin ne
deni ya az oluşu ya da başka bir rivayet ile güçlendiği içindir.
Bunu Enes 'ten Katade ve Abdulaziz b. Suheyb; Katade ' den Şu'be
ve Said; Abdulaziz'den İsmail b. Uleyye ve Abdulvaris rivayet etmiş
lerdir. Onların her birinden de bir topluluk nakletmişlerdir.
3- Garib Hadis
Sözlükte münferid veya yakınlarından uzak anlamında kullanıl
maktadır.
Makbul ve Kısımları
Makbul Hadis: Ravinin getirdiği rivayetin doğru olduğunun tercih
edilmesidir. Hükmü: Bu tür hadislerin delil olarak alınması ve onunla
amel edilmesi vaciptir.
Makbulun Kısımları
Makbul hadisin mertebeleri değişiktir. Alimler iki temel kısma
ayırmışlardır: Sahih ve Hasen. Sahih; ya Sahih li Zatihi veya Sahih li
Gayrihi olur. Hasen; ya Hasen li Zatihi veya Hasen li Gayrihi olur. Böy
lece dört kısım Makbul Hadis ortaya çıkar:
1-Sahih li Zatihi.
2-Hasen li Zatihi.
3-Sahih li Gayrihi.
4-Hasen li Gayrihi.
4- Şaz olmaması: Yani hadisin şaz olmaktan uzak olması. Şaz: Gü
venilir ravinin kendisinden daha güvenilir bir ravinin rivayetine muha
lefetidir.
4- Malik b. Enes' in, Nafi' den, onun da İbni Ömer' den aldığı riva
yet senedi.
127 Müslim'de tekrarlı hadis sayısı 12000 değil, 7275 civarındadır.(M ütercim)
1 04 Hadis ilmine Giriş
Istılahta Hasen Hadis: Zabt yönü biraz zayıf ancak adaleti tam
olan bir ravinin kendisi gibi ravilerden şaz ve illetli olmayan bir hadisi
ilk raviden son raviye kadar muttasıl bir senetle rivayet ettiği hadistir.
Sahih ile arasındaki fark; Sahih Hadiste ravinin zabt yönü tam iken
Hasen Hadiste biraz zayıftır.
Örneğin; Tirmizi ' nin rivayet etttği şu hadis: Bize Kuteybe, o Ca
fer b. Süleyman ed-Dab ' i ' den, o Ebu İmran el-Cevni ' den, o Ebube
kir b. Ebu Musa el-Eş ' ari 'nin şöyle dediğini haber verdi : "düşmanın
a. Hadisin iki ve ya daha çok senedi var ise anlamı şöyle olur. Bir
isnada göre Hasen, diğer bir isnada göre Sahihtir.
b. Tek bir isnadı var ise anlamı şöyle olur. Bazılarına göre bu hadis
Hasen diğer bazılarına göre Sahihtir.
Sahih li Gayrihi129
Sahih li gayrihi: Hasen li zatihi türü bir hadis kendisi gibi veya
kendisinden daha kuvvetli başka bir tarik ile rivayet edildiğinde Sahih
li Gayrihi diye isimlendirilir. Çünkü sıhhat bizzat senetten değil, başka
bir senedin desteği ile oluşmuş olur. Bu tür hadisler Hasen li Zatihi'nin
üstünde, Sahih li Zatihi 'nin altında bir mertebededir.
Örneğin: Tinnizi'nin Muhammed b. Aınr'dan, onun Ebu Sele
me'den, onun Ebu Hureyre'den naklettiği şu hadis, "Ümmetime ağır
gelmeyeceğini bilseyidim her namazda onlara sivakı (ağız temizliği)
emrederdim."
Muhammed b. Aınr b. Alkame hadis ilminde Mutkin bir ravi değil
dir. Bazılarına göre bu ravi hafızasının zayıflığından dolayı zayıf raviler
grubunda yer alırken, bazılarına göre ise doğruluğu ve şahsiyetinden
dolayı güvenilir raviler grubunda yer alır. Rivayet ettiği hadisler hasen
dir. Bu ravinin rivayetine başka bir senet ilave edildiğinde o zaman o
küçük kusurlar giderilmiş olur ve Hasen olan birinci rivayet ikinci ri
vayetin desteği ile Sahih olur. Böylece Alkame'nin Hasen olan rivayeti
de (bir nevi) Sahih olmuş olur. Zira Buhari ve Müslim Tirmizi de geçen
hadisi Ebu'z Zinad � el-A'rec � Ebu Hureyre tariki ile tahric etmiştir.
Hasen li Gayrihi
Hasen li Gayrihi Hadis: Zayıf bir Hadisin zayıf olma gerekçesi ravi
nin yalan söylemesi veya fasıklığı olmaması şartıyla birden fazla rivayeti
varsa Hasen li Gayrihi olur. Örneğin bir rivayette ravi Mestur (Hakkında
cerh ve ta'dil yapılmamış), hafızası zayıf veya Meçhul (Ravinin kim ol
duğu bilinmiyor) fakat başka bir rivayette bu kusurlar yok ise bu durumda
birinci rivayet Hasen li Gayrihi sayılır. Bu tür hadisler Hasen li zatihi'nin
derece olarak altındadır. Aynca bu tür hadisler Makbul hadis grubunda
Tirmizi dedi ki: Bu konuda Ömer, Ebu Hureyre, Hz. Aişe, Ebu
Hadretden rivayetler de vardır.
Asıl olan Makbul Ahad haberlerin zannı galip ifade etmesidir. Mü
tavatirin ifade ettiği zaruri, yakini ilim ifade etmez. Ancak Ahad habe
rin kuvvetini artıracak karineler varsa kendisi gibi Ahad olan ancak ka
rinesi olmayan haberlere tercih edilir. Hatta şöyle derler: O, ilmi nazari
ifade eder. Yani istidlal ve nazara ihtiyaç duyar.
Birinci yön: İbnü's-Salah ' ın da takip ettiği görüş olup buna göre
insanlarla birlikte olmakla geçen hastalıklar cahiliyye dönemindeki in
sanların zannettiği gibi Allah ' ın iradesi göz ardı edilerek sadece birlikte
olmaktan dolayı bulaşmaz. İnsanların birlikte olması hastalığın has
tadan sağlıklı olana geçmesine sebeptir. Bu sebeb Allah'ın iradesi ile
farklı olabiliyor. Sağlıklı biri, hasta ile iç içe olup hastalığa yakalanma
yabiliyor. Bu, günlük hayatta görülen bir şeydir. Sağlıklı olan hastadan
hastalık kaptığı gibi hasta da olmayabiliyor. Bazen de iç içe olmasa bile
hastalığa yakalanabiliyor.
"Aslandan kaçar gibi cüzamlıdan kaç ! " hadisi ise Seddi Zerai ' ba
bından bir uyandır. Allah ' ın emri gereği değil de sadece bulaşıcı has
talığı olan bir adamla birlikte olduğu için kendisine hastalık bulaştığı
zannına kapılmasın. Böyle bir zanna kapıldığı zaman bulaşıcı hasta
lığa yakalanma sebebini Allah'ın yaratması değil de hasta bir adamla
oturduğu için düşünmeye başlayacak. Böyle bir zan insanı günaha sevk
eder. Böyle bir zanna kapılmasın diye de bulaşıcı hastalığı olan adam
dan uzak durma emri verilmiştir.
Zayıf Hadis
Tanımı: Zayıf, sözlükte kuvvetlinin zıddıdır. Zayıftık, hissi ve ma
nevi olur. Burada kast edilen manevi zayıflıktır.
(Burada Sahabe ismi geçmesi senedi güçlü yapan bir şey değildir.
Bu sahabelerin ismi kullanılarak bir senet oluşturulmuş, ya da bu senet
teki ravilerden kaynaklanan bir nedenden dolayı senet zayıf olmuştur.
Senedin zayıflığı sahabe ile ilgili değildir.)
Örnek:
Bunu Ömer b. Raşid, Yahya b. Ehi Kesir' den, o Ebu Seleme' den,
o Ebu Hureyre ' den rivayet etti. Ahmed, Yahya b. Main ve Darekut
ni bu rivayette adı geçen Ömer b. Raşid'in zayıf ravilerden olduğunu
söylemişlerdir. Yine Ahmed: "onun hadisi bir şey etmez" demiştir. Bu
hari onu, Munkeru' l Hadis görmüş, çok zayıf ravi kabul etmiştir. İbni
Hibban onun sadece kötülüğünü ortaya koymak amacı ile zikredilmesi
caizdir, çünkü o; (Ömer b. Raşid) İmam Malik, İbni Ebi Zi 'b ve başka
kimseler adına hadis uyduruyor, demiştir.
Ancak ilim adamları zayıf hadisler ile amel etmenin imkanını araştır
mışlardır. Bu konuda farklı göriişler öne sürmüşlerdir. Bunlar:
c. Bazı alimler zayıf hadisi değişik gruplara ayırarak ona göre hü
küm vermişlerdir. Onlar, Terğib-Terhib ve amellerin fazileti konulann
da zayıf hadis ile amel edilebileceğini; akaid, helal ve haram ahkamı
konulannda ise zayıf hadis ile amel edilemeyeceği görüşündedirler.
a. Zahiri düşme : Ravi ile şeyhi arasında lika omadığı veya şeyhiyle
aynı dönemde yaşamadığından hadis alimleri bunu bilirler.
1 . Müddeles
2. Mürsel
Şimdi de yukarıda geçen Zayıf Mevzu kısımlarının açıklaması ya
pılacaktır.
Muallak
Tanımı: Muallak bir şeyi bir şeye asmak, bağlamak anlamındaki
Allaqa (Jİc.) fiilinin ismi mef'uludur. Bu tür senetlere Muallak denil
mesinin nedeni şudur: Senedin aslı (Sahabe kısmı) muttasıl iken aşağı
kısmı (son ravi) kopuktur. Tavana asılı bir şeyin durumuna benzemiş
oldu.
Örnek
1 . Buhari; Macişun adlı raviden, o da Abdullah b. Fudayl' dan, o da
Ebu Seleme' den, o da Ebu Hureyre' den rivayet ederek Resulullah'ın
2. Kesinlik ifade etmeyen bir siğa ile getirilen muallaklar: (� 'fa ıJ.ıi)143
Bu siğalardan sonra gelen rivayetlerin kesin sahih olduğu söylenemez. Bun
lardan Sahih, Hasen ve Zayıf olanlar olabilir. Ancak her halükarda bu Sahih
eserlerde aşın derecede zayıfhadis yoktur.
Mürsel 144
Tanımı: Mürsel, "salıverdi" anlamında ' Ersele (J...)) fiilinin ismi
mef'uludur. Mursil (Ravi) isnadı salıvermiş; belirli bir ravi ile takyit
etmemiştir.
şöyle yaptı veya onun huzurunda şöyle yapıldı" derse -Tabiin, Resulul
lah'ı görmediği ve sahabeden aldığı bu rivayeti sahabe ismi söylemeden
rivayet ettiği için- bu hadis Mürsel olur.
Örnek: Müslim'in Kitabu'l Buyu'da (Alışveriş Bölümü) getirdiği
şu hadis: Bize Muhammed b. Rafı' , ana Huceyn, ona Leys, ona Ukayl,
ona İbni Şihab, ona Said b. Museyyeb dedi ki: "Resulullah (sal/al/ahu
aleyhi ve sel/em) Müzabene alışverişini yasakladı."145
Hükmü:
1 -Muhaddislerin cumhuru, fakihlerden bir grup Mürsel hadisin za
yıflığına hükmetmişlerdir. Hadisteki ravinin durumunun bilinmemesin
den dolayı onu merdut rivayetlerden saymışlardır. Senedden düşen kişi
sahabi veya tabii olabilir. Eğer sahabi ise sahabenin hepsi adildir. Eğer
tabii ise zayıf olma ihtimali vardır. Bununla beraber bu mahzuf ravinin
adil olup olmadığı bilinmez. Şayet bu Mürsel hadis, bize sadece güve
nilir ravilerden nakil yapan bir tabiinden geliyorsa, bu bile o mahzuf
ravinin kim olduğunu belirlemede yeterli olmaz.
2-Başka bazıları da Mürsel hadisin ihticac edilen sahih bir hadis ol
duğunu söylemişlerdir. Özelliklerle Tabiin sadece güvenilir ravilerden
rivayet ediyorsa.
Bu İmam-ı Malik'in meşhur görüşüdür ve Ahmed'in iki görüşün
den birisidir. Ebu Hanife'nin de görüşü böyledir.
3-Şafıi, Tabiinin ileri gelenlerinin Mürsellerinin; bu mürsel rivaye
tin başka bir rivayet ile -mürsel dahi olsa- veya bir sahabenin sözü ile
desteklenmesi şartıyla kabuledileceğini söyler.
145 M üzabene: Ağaçtaki taze hurmanın kuru hurma karşılığında tahmini bir ölçekle satılmasıdır.
118 Hadis İ lmine Giriş
Mu'dal146
Tanımı: Mu'dal sözlükte 'A'dele (J,..4c. 1) fiilinin ismi mefuludür.
Yordu ve yoruldu anlamına gelmektedir Muhaddis sanki yorulmuş,
bundan dolayı ondan rivayet alan kişi -ravileri mübhem durumda bı
raktığı için-herhangi bir fayda elde etmemiştir.
Istılah anlamıyla Mu'dal Hadis: Senette arka arkaya iki veya daha
çok ravinin düştüğü hadistir.
Örnek: Hakim En-Nisaburi Marifetu' l Hadis adlı eserinde Ka'be
ni'den; Ka'beni Malik'ten, Malik de Ebu Hureyre'den naklen şu riva
yette bulunur: Resulullah (sa/lal/ahu aleyhi ve sel/em) buyurdu ki: "Köleye
örfe göre yiyeceği ve giyeceği verilir. Gücünün yettiği kadarıyla da iş
yaptırılır." Hakim der ki: Bu hadis İmam Malik'in Mu' dalı sayılır. Zira
Muvatta'da bu şekilde rivayet etmiştir.
146 Nüzhetu'n-Nazar s.37; Tedribu'r-Ravi s.129.
Mustalahu'l-Hadis İlmi 119
1 . Bir hadis aynı anda hem Mu' dal hem de Muallak olur. Eğer sene
din başından (son ravi) peşpeşe iki ravi düşerse buna hem Mu' dal hem
de Muallak hadis denilebilir.
Munkatın47
Tamın: Munkatı ' sözlükte İttisal 'ın zıddı olup, İnkita' (tll:.i.il) keli
mesinden ismi failidir. Istılah anlamıyla Munkatı: Mutekaddim alim
lere göre: Senetteki kopukluk nerede olursa olsun (başta, ortada, sonda,
peşpeşe, ayrı) Muttasıl olmayan her türlü rivayettir.
veya peşpeşe olmamak şartıyla birçok yerde olsun fark etmez. Bu tanı
ma göre Munkatı' ; Mürsel, Muallak ve Mu' dal' ı kapsamaz.
Örnek:
1 - Ebu Davud'un Yunus b. Yezid'den, onun İbni Şihab'tan, onun
da Ömer b. Hattab'tan rivayet ettiğine göre, Hz. Ömer minberde iken
şöyle dedi: "Ey insanlar! Resulullah' ın görüşleri doğrudur. Zira Allah
ona doğruyu gösteriyordu. Ancak bizim görüşlerimiz ise zan ve tekellüf
ifade eder." Bu hadisin senedinin ortasından bir ravi düşmüştür. Zira
İbn Şihab, Hz. Ömer'i görmemiştir.
2- Abdurrezzak'ın Sevri' den, onun Ebi İshak'tan, onun Zeyd b. Yu
sey' den, onun da Huzeyfe'den merfu olarak rivayet ettiğine göre Re
sulullah (sal/al/ahu aleyhi ve sel/em) şöyle buyurdu: "Şayet Ebuekir'i başa
geçirirseniz o kuvvetli ve emindir."
Bu hadisin senedinde iki yerde inkıta' vardır:
Birincisi: Abdurrezzak bunu Sevri' den işitmemiştirAbdurrezzak
bunu Nu'man b. Ebi Şeybe'den, o da Sevri'den işitmiştir.
İkincisi: Sevri onu Ebu İshak'tan işitmemiştir. Sevri bunu Şe
rik'ten, Şerik de Ebu İshak'tan işitmiştir.
Hükmü:
Alimler Munkatı' hadisin zayıf olduğu hususunda ittifak etmişler
dir. Bunun sebebi ise hazfe giden ravinin durumunun bilinmemesidir.
Müdelles148
Tanım: Tedlis mastarından (�) ismi mefuldür. Tedlis, sözlükte
malın ayıbını müşteriden gizlemektir. Kelimenin kökü Dels (uJ..l) karan
lık veya karartma anlamına gelmektir. Tedlis yapan (Müdellis) hadisin
148 Tedribu'r-Ravi, s.139; Ulumu'l-Hadis, s.66; el-Baisü'l-Hasis, s.53; Nüzhetü'n-Nazar, s.39; Teysiru Mus
talahi'l-Hadis, s. 79.
Mustalahu'l-Hadis ilmi 1 21
Tedlisin Kısımları:
Tedlisu'l-İsnad ve Tedlisu' ş-Şuyuh diye iki kısımdır.
Örnek:
Hakim ' in rivayet ettiği şu hadis ki; Ali b. Haşrem dedi ki, bize İbn
Uyeyne söyledi, ona da Zühri söyledi. Ali b. Haşrem'e: sen Zühri 'den
işittin mi? diye sorulduğunda, hayır, ne Zühri ' den ne de ondan duymuş
birisinden dedi. Bana Abdurrezzak, Ma'mer' den o da Zühri ' den haber
vermiştir, dedi.
Gördüğün gibi İbn Uyeyne, Zühri ile muasır ve mülaki olduğu hal
de ondan bu rivayeti duymamıştır. O, Abdurrezzak'tan, Abdurrezzak
Ma'mer'den duymuştur. Ma' mer de Zühri' den işitmiş ve hadis almış
kişidir.
Hükmü:
Bu çeşit hadis rivayeti alimlerin çoğu tarafından zemınedilmiştir.
Şafii: Bu tür hadise en çok karşı çıktığı bilinen kişi Şu'be'dir. İmam
Şafı'nin "Tedlis yalanın kardeşidir" dediği nakledilmiştir.
Tedlisu 't-Tesviye
Tedlisu 'l İsnad' ın Tedlisu't Tesviye diye bir çeşidi vardır. Bu isim
lendirmeyi Ebu' l Hasan El-Kattan yapmıştır. Şu şekilde olur: Ravi bir
hadisi hocasından rivayet ediyor. Sonra birbiriyle muasır güvenilir iki
ravi arasında bulunan zayıf raviyi düşürüyor. Böylece senette sadece gü
venilir raviler kalmış oluyor. Bu sayede hadis güzel görünmüş oluyor.
Daha açık ifade ile şöyle anlatılabilir: Bir ravi bir hadisi güvenilir ho
casından alıyor. Bu güvenilir hocası ise bu hadisi zayıf bir raviden almış.
Bu zayıf ravi ise bu hadisi güvenilir bir raviden almıştır. Bu zayıf raviye
hadis veren hocası ile ondan hadis alan talebesi de aynı asırda yaşamış
ve birbirlerini görmüşlerdir. İşte bu durwnda tedlis yapan kişi devreye
giriyor ve birbiriyle karşılaşmış olan bu iki güvenilir ravi arasındaki zayıf
raviyi düşürüyor. Senedi de sanki bu iki ravi birbirlerine rivayet etmiş
gibi aktarınca senedin tamamı güvenilir ravilerden oluşmuş gözüküyor.
Örnek:
İbn Ebi hatim el-İlel adlı eserinde şöyle der: Babamdan işittim -
İshak b. Rahuye'nin Bakiyye' den, onun Ebu Vehb el-Esedi 'den, onun
Nafı' den, onun İbn Ömer ' den aldığı hadise göre (Resulullah s.a.v) şöy
le demiştir: . " Bir kimsenin sağlam inancı ve görüşünü bilinceye kadar
onun Müslümanlığını övmeyin"
Fakat Bakiyye adlı ravi (Tedlis yapan kişi) Ubeydullah b. Amr adlı
kişiye Ebu Vehb el- Esedi diye nispet ve künye vermiştir. Böylece bu
Mustalahu'l-Hadis ilmi 1 23
ravi başka bir ravi gibi gözükmüş oldu. Öyle ki, rivayet senedindeki
İshak b. Ebi Ferve düşürülse bile o ravinin kim olduğu bilinmeyecek.
Not: Dikkat edilirse Bakiyye adlı kişi tedlis esnasında hem bir ravi
yi değişik bir şekilde tanıtıyor hem de bir raviyi iskat ediyor.
Hükmü:
Tedlisu't-Tesviye Tedlisu'l-İsnaddan bir çeşit olsa da en kötü ted
listir. Iraki, bunu kasıtlı yapan kişinin adaletini zedeler demiştir.
ifade eden ve ittisale delalet eden; "bize söyledi, bize haber verdi, işit
tim" gibi lafızlar ile gelmiştir. Bu rivayetler Sufyan b. Uyeyne, Sufyan
Es-Sevri, A'maş, Katade ve Huşeym b. Beşir' den gelmiştir.
İbnu's-Salah demiştir ki: "Semaya açıkça delalet eden bir lafızla gele
nin makbul olacağı; böyle olmayanın reddedileceği görüşü doğru olandır."
Tedlisu 'ş-Şuyuh:
Ravi, hocasından bir rivayette bulunuyor. Fakat hocasını meşhur
olmadığı bir ismiyle, künyeyle, bir kabileye, bir şehre, bir mesleğe
nispetle vb. bir şekilde tanıtır. Bunu yaptığı zaman hocası tanınmamış
veya hakkında bilgi sahibi olma zorlaşmış olur.
Örnek:
Kurra' imamlardan Ebubekir b. Mücahid'in "bize Abdullah b. Ebi
Abdillah haber verdi" demesi. Halbuki kasdettiği kişi Ebubekir b. Ebi
davud es-Sicistani 'dir.
Hükmü:
Tedlisu'ş-Şuyuh'un keraheti - Tedlisu'l İsnat'tan daha hafiftir. Çünkü
burada müdellis kimseyi düşürmemektedir. Burada sorun kendisinden riva
yet edilen hocanın durumunun dinleyen tarafından bilinmesinin zorluğudur.
Müdellisi buna sevkeden gayeye göre hükmü değişir.
Bazen mekruhtur: mesela kendisinden yaşça küçük veya ilimden
kendisinden daha aşağı olan birinden rivayet ederken tedlis yapması vb.
Bazen de haramdır: Mesela güvenilir olmayan bir ravide tedlis ya
parak onun kim olduğunu saklamaya çalışıyor veya onun adında yaptı
ğı değişiklik ile güvenilir olmayan raviyi güvenilir olan ravilerin ismi
ve künyesi ile tanıtıyor. Böylece başkaları bu kişiyi de güvenilir bir ravi
zannediyor.
Mürsel-i Hafi150
Tamını: Mürsel kelimesi İrsal (JL....Jl) kelimesinin ismi mefuludur.
Salıvermek anlamına gelir. Yani Mursil (ravi) rivayeti öylesine salıver
miş, muttasıl bir senet getirmemiştir. Hafi kelimesi "açık" gelimesinin
zıddı olup, gizli anlamına gelmektedir. Zira bu senetteki irsal açık ol
mayıp sadece araştırmayla ortaya çıkabilir.
Mevzô m2
Ravideki ta'n sebebi Hz. Peygamber' e karşı kizb (yalan söyleme)
ise onun hadisi Mevzu diye isimlendirilir.
Tanımı: Mevzu kelimesi vada'a (�J) kelimesinden ismi meful
dur. Bir şeyi düşürmek anlamında kullanılmaktadır. Bu tür hadisler dü
şürüldüğü için bu şekilde isimlenmiştir.
Mevzu hadis ısıtılahta: Hz. Peygamber'e yalan yere nisbet edil
miş uydurma sözdür.
Zayıf hadislerin en kötüsü ve en çirkinidir. Bazı alimler ise hadisle
ri dörde ayırır: Sahih, Hasen, Zayıf ve Mevzu. Mevzu hadisleri müsta
kil bir çeşit olarak kabul ederler.
Metruk156
Ravideki ta'n sebebi töhmet-i kizb ise -ikinci sebep- rivayet ettiği
hadise metruk denir.
Tanımı: Metn1k sözlükte terk(�.Ji) kelimesinden ismi mefuldür.
Tarh (c.):.) anlamında bırakmak, atmak demektir. Metruk de faydasız
olduğundan bırakılan demektir.
Istılah anlamıyla Metruk Hadis: İsnadında Müttehemu'n bi' l Kizb
(Yalan söylemekle itham edilen) bir ravi olan hadistir. Ravinin yalancı
lıkla itham edilmesi de iki şekilden biri ile olur:
Birincisi: Hadisin ancak onun tarafından rivayet edilmesi ve alim
lerin istinbat ettiği şeriat naslarının genel ilkelerine muhalif olması.
İkincisi: Günlük hayatta yalan söylediğinin bilinmesi. Ancak hadis
rivayeti hususunda yalanının tespit edilmemiş olması.
Örnek:
Amr b. Şimr el-Cu'fi el-Kufi eş-Şii'nin Cabir'den, onun Ebü't-Tu
feyl'den, onun Ali ve Ammar'dan rivayet ettiği şu hadis: "Hz. Peygam
ber sabah namazında kunut okurdu. Arefe günü sabahtan başlayarak tek
birleri okur, teşrik günlerinin son günü ikindi namazında son verirdi."
en-Nesai ve ed-Darekutni ve diğer bazı alimler; Amr b. Şimr hak
kında "Metruku'l Hadis" demişlerdir. Zayıf hadislerin en kötüsü Mevzu
hadistir. Ardından Metruk hadis gelmektedir.
Münker157
Ravideki ta'n sebebi Fuhşu'l Galat (çok bariz hataları olan)veya
Kesretu'l Gaflet (Hadislerde aşın dikkatsiz, hatalı davranan) veya Fısk
(açıktan günah işleyen) ise bu ravilerin hadisi Münker diye isimlendi
rilir.
Tanımı: Münker sözlük anlamıyla; inkar kelimesinden türemiş
ismi meful olup; inkar etmek anlamına gelip, ikrar (itiraf etmek) etme
nin zıt anlamlısıdır.
Münker hadisin ıstılahi anlamı için alimler iki meşhur tanım yap
mışlardır.
Birinci tanım:
Fuhşu'l Galat (çok bariz hataları olan)veya Kesretu'l Gaflet (Hadis
lerde aşın dikkatsiz, hatalı davranan) veya Fısk (açıktan günah işleyen)
veya tek başına rivayeti kabul edilemeyecek derecede güvenilirliğini
kaybetmiş bir ravinin bir hadisin rivayetinde tek başına kalmasıdır.
Örnek: en-Nesai ve İbn Mace'nin Ebu Zükeyr Yahya b. Muham
med b. Kays'tan, onun Hişam b. Urve'den, onun babasından, onun da
Hz. Aişe kanalıyla merfu olarak rivayet ettiği şu hadis: "Kuru hurmayı
taze/koruk hurmayla beraber yiyin. Zira şeytan böyle yapmanıza kızar"
Nesai demiştir ki: Bu münker bir hadistir. Zira Ebu Zükeyr bu ri
vayette teferrüd1 5 8 etmiştir. O "Şeyhun Salih"tir. 159 Müslim onu mütabi 1 60
rivayetlerde tahric eder. Ancak o, rivayette teferrüd edip de rivayeti ka
bul edilenler açısından uygun görülecek biri değildir
İkinci tanım: Zayıf ravinin sikaya (güvenilir ravi) muhalefet ede
rek rivayet ettiği hadistir.
Ma'rôf
Tanımı: Ma'n1f sözlükte a-r-f'den (u�) ismi mefuldür.
Istılah anlamıyla Ma'rôf hadis: Sika (güvenilir) ravinin zayıf ra
viye muhalif olarak rivayet ettiği hadistir.
Örnek:
Biraz önce zikrettiğimiz, "Habib b. Habib ez-Zeyyat" hadisini bazı
sika raviler: Ebu İshak7el-Ayzar b. Hureys7İbn Abbas'tan Merfu bir
rivayet olarak değil de Mevkuf bir rivayet olarak almıştır. Yani bu sözü
Resulullah değil de İbni Abbas söylemiştir.
Habib sika bir ravi değildir. Yukarıdaki hadisi Hz. Peygamber'in
sözü olarak rivayet etmiştir. Bazı sikalar da onu mevkuf olarak rivayet
etmiştir. İki taraf muhalefet durumuna düşmektedir. Sika yoluyla gele
ne "Maruf', sika olmayan yoluyla gelene "Münker" ismi verilmiştir.
Mustalahu'l-Hadis ilmi 1 33
Muallel161
Ravideki ta'n sebebi vehm olduğunda rivayet ettiği hadis Muallel
diye isimlendirilir.
Tanımı: Muallel, sözlükte Ealle (Jc.I) fiilinden ismi mefuldür. Sarf
kurallarına göre bu fiilin ismi mefulu Muallun (J-) gelmelidir. Ancak
hadisçiler onu kıyasa aykırı olarak Muallal (Ji-) şeklinde ifade ederler.
Ancak bazı hadisçiler de onu Malul (J_,ı...).. diye ifade etmişlerdir ki, bu
kıyasa daha da uzaktır. İlelu'l Hadis bölümünde bundan söz etmiştik.
Istılah anlamıyla Muallel hadis: zahiren problemsiz görünse de
sıhhatine zarar verecek bir illeti bulunan hadistir.
İllet: Hadisin sıhhatine zarar verecek gizli bir kusurdur.
İlletin anlaşılmasında; ravinin teferrüdünden veya güvenilir bir ra
vinin bu raviye muhalefetinden ya da bu alanda uzmanlaşmış alimlerin
tespit edebileceği başka karinelerden yararlanılır. Mesela Mevsul (Mut
tasıl) olarak rivayet edilmiş bir hadisin Mürsel çıkması Merfu olarak
rivayet edilmiş bir hadisin Mevkuf olduğunun tespit edilmesi, bir hadisi
başka bir hadise karıştırmak vb. durumların tespiti ile hadisin sıhhatinin
olmadığına hükmedilir.
İllet bazen senette bazen de metinde olur. Bazen de her ikisinde
olur. İlelü'l-Hadis İlmi bahsinde örnekleri geçmişti.
Sikalara Muhalefet
Ravideki ta'n sebebi Sika ravilere muhalefet olduğunda, bu muha
lefetten beş hadis kısmı ortaya çıkar. Bunlar: Müdrec, Maklub, el-Me
zid fi Muttasılı'l-Esanid, Muzdarib, Musahhaf.
Muhalefet; isnadın siyakının değiştirilmesi veya Mevkuf rivayetin
Merfu rivayet diye gösterilmesi şeklinde olursa bu tür hadisler Müd.rec
diye isimlendirilir. Muhalefet; isnat veya metinde takdim- tehir yapıl
ması durumunda bu tür hadislere Maklub hadis denir.
Muhalefet; isnatta bir ravinin ziyade edilmesiyle olursa bu tür ha
dislere El-Mezid fi Muttesili'l Esanid denir.
161 UIOmu'l-Hadis, s.81; Tedribü'r-RSvT, s.161; Teysiru Mustalahi'l-Hadis, s.99; el-Bfüü'l-Hasis, s.63.
1 34 Hadis İlmine Giriş
Muhalefet; bir ravinin başka bir ravi ile değiştirilmesi veya Sika
raviye olan muhalefet metinde olur ancak bu metnin tercih edilmesini
gerektirecek bir neden yoksa bu tür hadislere Muzdarip denir.
Muhalefet; metnin siyakı değişmediği halde metindeki bazı lafız
ların değişmesi şeklinde olursa buna Musahhaf hadis denir. Şimdi bu
kavramları açıklayacağız.
Müdrec162
Tanımı: Müdrec sözlükte bir seyi bir şeye girdirmek, eklemek an
lamında Edrece (�yl) fiilinden ismi mefuldür.
Istılah anlamıyla Müdrec hadis: Senedin siyakı (ravi sırası) de
ğiştirilen veya parantez açmadan metne ilave yapılmasına Müdrec ha
dis denir. Müdrecu'l İsnad ve Müdrecu'l Metin- metin diye ikiye ayrılır.
Müdrecu'l İsnad: İki şekilde olur:
Şeyh (hadis hocası) hadisin senedini aktarırken bir nedenden do
layı senetle ilgisi olmayan bir şeyler söyler. Orada hazır bulunan bazı
dinleyiciler de bu sözü de senedin bir parçası zannedererek bu şekilde
rivayet ederler.
Örnek:
İbn Mace'nin Sabit b. Musa ez-Zahid kıssasını rivayet ederken tah
ric ettiği şu hadis: "Kimin gece namazı çok olursa yüzü gündüz güzel
olur."
Bunun aslı, Sabit b. Musa el-Abid ez-Zahid, Şureyk b. Abdullah
el-Kadi'nin yanına girdiğinde onun (el-Kadi'nin) şu sözüne denk geldi:
Bize el A'meş, Ebu Sufyan'dan, o Cabir'den şöyle rivayet etti: "Hz.
Peygamber dedi ki: . . . " ve Müstemlinin1 63 yazdırması için bir müddet
bekledi. Bu bekleme esnasında Sabit b. Musa'ya iltifat etmek, onun
takvasına ve zühdüne dikkat çekmek için şöyle dedi: "kimin gece na
mazı çok olursa yüzü gündüz güzel olur." Fakat Sabit b. Kays bu sözün
adı geçen senedin metni olduğunu zannederek rivayet etti.
162 Nüzhtu'n-Nazar s.45; Teysiru Mustalahi'l-Hadis s.103; Ulumu'l-Hadis s.86; el-Ba'isu'l-Hasis s.73; Ted
ribu'r-Ravi s.173
163 Hadis meclisi kalabalık olduğunda hocanın sesini uzakta oturanlara yüksek sesle ulaştıran kişidir.
Mustalahu'l-Hadis ilmi 1 35
Maklôb166
Maklub, sözlükte bir şeyi ters çevirme anlamındaki "Kalp" (�)
masdanndan ismi mefuldür.
Istılah anlamıyla Maklub hadis: Hadisin senedinde veya metnin
de takdim veya tehirle bir lafzı başka lafız ile değiştirmektir.
Kısımları:
Maklubu's Senet ve Maklubu'l Metin diye iki ana kısma ayrılır.
Maklubu's Sened: İbdalin sadece senette gerçekleştiği hadis çe
1.
şididir. Bu da iki şekilde olur:
166 Nüzhetu'n-Nazar s.47; Teysiru Mustalahi'l-Hadis s.107; Ulumu'l-Hadis s.91; el-Ba'isu'l-Hasis s.87;
Tedribu'r-Ravi s.191.
Mustalahu'l-Hadis İlmi 1 37
Kalb'in hükmü:
Maklub hadis merdut zayıf çeşitlerindendir. Ancak kalb etme sebe
bine göre hükmü değişebilir. Kalb 'iğrab' kastıyla (senedi olduğundan
farklı göstermek) yapıldığında caiz değildir. Çünkü hadis değiştirilmiş
oluyor. Bu da uydurmacılann işlerindendir.
el-Mezid Fi Muttasılı'l-Esanid167
Mezid kelimesi sözlükte ziyade (ö..ı\.:ıj) masdannın ismi mefulüdür.
Muttasıl daMunkatı'ın zıddıdır. Esanid ise isnadın çoğuludur.(�l....I :� ..ıU.J.. )
el-Mezid fi Muttasılı'l-Esanid ıstılahta şu anlama gelir: Zahiren
muttasıl gözüken bir senedin ortasına ravinin yaptığı ziyadedir.
Örnek:
İbnü'l-Mübarek'in şu rivayeti. Bize Süfyan; Abdurrahman b. Ye
zid'den, o Büsr b. Ubeydillah'tan, o Ebu İdris'ten, o Vasile'den, o Ebu
Mersed'den Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu haber verdi: "Kabir
lere oturmayın, onlara doğru namaz da kılmayın. " 168
167 Teysiru Mustalahi'l-Hadis s.110; Nuzhetu'n-Nazar s.48; el-Ba'isu'l-Hasis s.176; Tedribu'r-Ravi s.392.
168 Müslim ve Tirmizi rivayet etmiştir. İkisi de Ebu İdris'in ziyadesi ve hazfiyle aktarmışlardır.
Mustalahu'l-Hadis ilmi 1 39
Muzdarib170
Tanımı: Izdırab (yl�I) masdanndan ismi faildir. Durumun ka
rışması ve düzeninin bozulması demektir.
Istılah anlamıyla Muzdarib hadis: Kuvvet bakımından eşit ancak
farklı vecihlerle rivayet edilen ve aralarında cem' imkanı olmayan; biri
diğerine tercih edilemeyen hadis demektir. Zaten cem yapmaya imkan
olsa ızdırab ortadan kalkar ve hepsiyle amel etme imkanı olur. Birini
tercih etme imkanı bulunsa racih ile amel edilir.
169 Zira hadis ilminde "Ahberena, Haddesena ve Semi'tu" gibi lafızlar farklı manada kullanılır. Örneğin
"Semi'tu" denildiğinde iki ravi aynı asırda yaşamış, mülaki olmuş ve biri diğerinden rivayeti bizatihi
·
Kısımlan:
Izdırab bazen senette bazen metinde olur. Ancak senette daha çok
meydana gelir.
a- Muzdaribü's-Sened: Örneği, Hz. Ebubekir'in şu hadisinde ol
duğu gibi. Hz. Ebu Bekir: "Ya Resulallah, seni yaşlanmış görüyorum."
deyince Hz. Peygamber cevap verdi: "Beni Hud suresi ve kardeşleri
yaşlandırdı. " 1 7 1
Darekutni dedi ki: Bu hadis muzdaribdir. Sadece Ebu İshak tan
kiyle rivayet edilmiştir. Bu hadis hakkında yaklaşık on yönden ihtilaf
edilmiştir. Kimi onu Mürsel olarak, kimi mevsul olarak rivayet etmiştir.
Bazısı Ebubekir'in Müsnedi, bazısı Sa'd'ın Müsnedi olarak aktarmıştır.
Tüın tariklerin ravileri de aynca sikadır. Bundan dolayı bir tariki diğe
rine tercih etmek imkansız oluyor. Tüın bu hadisleri cem' etme imkanı
da yoktur. Bundan dolayı bu hadis Muzdarib'tir.
b- Muzdaribü'l-Metin: Örneği, Tirmizi'nin Şerik'den, onun Ebu
Hamza'dan, onun Şa'bi'den, onun Fatıma bt. Kays'dan rivayet ettiği
şu hadis: Resulullah'a (sal/al/ahu aleyhi ve sel/em) zekat hakkında soruldu.
Şöyle cevap verdi: "Malda zekatın dışında da bir hak vardır." Halbuki
aynı senetle İbni Mace şu hadisi rivayet etmiştir: "Malda zekattan başka
hak yoktur"
El-Iraki dedi ki: "Burada tevil edilemeyecek derecede bir ızdırab
vardır."
Hükmü:
Zabtın olmadığı hissini uyandırdığından Müzdarib hadisin zayıf
olması gerekir.
Bu alanda İbn Hacer "el-Mukterab fi Beyani'l-Muzdarib" adlı bir
eser hazırlamıştır. Bu eserini Darekutni'nin el-İlel adlı kitabından ya
rarlanarak ve bazı ilavelerde bulunarak yazmıştır.
Musahhaf172
Tanımı: Sözlükte tashif ( iy.. 0i) masdarından ismi mefuldür. Sahi
· ·
172 Ulumu'l-Hadis s. 252; el-Ba'lsu'l-Hasis s. 170; Tedribu'r-Ravi s. 384: Nuzhetu'n-Nazar s. 49; Teysiru
Mustalahi'l-Hadis s.114.
1 42 Hadis ilmine Giriş
Şaz ve Mahfuz1 73
Tanımları: Şaz sözlükte, tek kaldı anlamında (ı�) fiilinin ismi fai
lidir. Cumhura göre münferid ve tek kalan anlamındadır.
Istılah anlamıyla Şaz hadis: İbn Hacer'e göre, güvenilir ravinin/
ravilerin kendisinden zabt yönünden daha zayıf olan raviden/ravilerden
muhalif rivayette bulunması veya bu ravileri tercih etıne sebebinin -ra
vinin senedi Ali senet olursa vb.- bulunmasıdır.
173 Ulumu'l-Hadis s. 68-72; el-Ba'isu'l-Hasis s. 56; Tedribu'r-Ravi s. 533: Nuzhetu'n-Nazar s. 55; Teysiru
Mustalahi'l-Hadis s.117.
Mustalahu'l-Hadis ilmi 1 43
174 Üç tane senetten iki tanesi hadisi Muttasıl rivayet etmişken, bir tanesi de Mürsel olarak rivayet etmiş
tir. Bu ravilerin hepsi de güvenilirdir. Bundan dolayı (aynı hadiste hem muttasıl hem munkatı senet)
muhalefet meydana geldi. Böyle bir durumda tercih sebebi sayılan ravllerin sayısı bir yerde daha
fazladır. O da bu hadisin Muttasıl olduğudur. Böylece bu hadislerden Muttasıl olduğunu söyleyenlerin
hadisi Mahfuz, Mürsel olduğunu söyleyenin hadisi de Şaz sayılır. (Mütercim)
1 44 Hadis ilmine Giriş
diğer sika raviler içinde tek kaldı. Abdulvahid tankiyle gelen hadis -o
Cehaletü 'r-Rivi175
Tanımı: Cehalet sözlükte ilmin zıddı olan cehlin (�) masdandır. Ce
haletü'r-Ravi ile kasdedilen de ravinin tanınmaması ve bilinmemesidir.
Sebepleri:
1 - Ravinin isim, künye, lakap, sıfat, soy, nesep vb. meşhur olduğu
özelliklerinin çok olması., Bunun yanında herhangi bir sebeple meşhur
olduğunun dışında bir özellikle zikredilmesi ve böylece onun başka bir
ravi zannedilmesi. Örnek Muhammed b. es-Saib b. Bişr el-Kelbi' nin
bazıları tarafından dedesine nisbet edilmesi, kimileri tarafından da
Hammad b. es-Saib olarak isimlendirilmesi, Ebu'n-Nadr, Ebu Said ve
Ebu Hişam gibi künyelerle anılması gibi.
Mechulün Tanımı:
Mechul, kendisi veya sıfatı bilinmeyen ravi demektir. Buna göre;
175 Tedribu'r-Ravi s. 210; Ulumu'l-Hadis s. 100; Teysiru Mustalatıi'l-Hadis s.119; Nuztıetu'n-Nazar s. 51.
Mustalahu'l-Hadis ilmi 1 45
Bid'at176
Tanımı: Bid'at Geçmişteki asıl şeklinden farklı olarak gelen şeydir.
Istılah anlamıyla Bid' at: Hz. Peygamber 'den sonra din konusunda
şer ' i bir dayanağı olmadan ortaya çıkarılmış şeydir.
Çeşitleri:
Bid'at Mükeffıre ve Müfessika diye ikiye ayrılır.
1 - Bid' at-ı Mükeffıre: onunla amel eden kişinin küfre düştüğü bi
dattır. Böyle bir bidatı işleyen kişi, dinin zaruri prensiplerinden müte
vatir bir emri inkar eden veya aksine inanan kişidir. Böylesinin rivayeti
reddedilir.
176 N uzhetu'n-Nazar s.53; Ulumu'l-Hadis s.103; el-Ba'isu'l-Hasis s. 100; Tedribu'r-Ravi s.216; Teysiru Mus
talahi'l-Hadls s.123.
1 46 Hadis ilmine Giriş
Suu'l-Hıfz
Tamını: Seyyiü'l-Hıfz: Hatalarına karşı isabetli taraftan tercih edi
lemeyen kişidir.
4- Maktu'
Merfu m9
Tamını: Merfu sözlükte; "koydu, bıraktının" zıddı olan ( e;9.J) "yük
seltti" fiilinin ismi mefulüdür. Yüksek makam sahibi olan Hz. Peygam
ber 'e nisbet edildiği için böyle isimlendirilmiştir.
177 Küçük yaştan itibaren ezberde tutma problemi yaşayan, ravileri ayırt edemeyen vb. (M ütercim)
178 Muhtalit: karıştıran demektir. Yaşlılıktan vb. nedenlerden dolayı rivayetlerde bütünlük yetisini kaybe
den kimsedir. (Mütercim)
179 Nuzhetu'n-Nazar s.56-69; Teysiru Mustalahi'l-Hadis s.128; Tedribu'r-Ravi s. 109; Ulumu'l-Hadis s.41;
el-Ba'isu'l-Hasis s.45.
Mustalahu'l-Hadis ilmi 1 47
Merfu Hadis ıstılahta; ister açık bir şekilde ister hükmi bir şekil
de; ister sahabe tarafından isterse tabiin tarafından; ister senedi muttasıl
olsun isterse de munkatı olsun; Resulullah'a (sal/al/ahu aleyhi ve sel/em)
nispet edilen her türlü söz, fiil, takrir ve sıfattır.
Çeşitleri:
Bu tanımdan Merfu hadisin sekiz çeşidi ortaya çıkmaktadır. Söz,
fiil, takrir ve sıfat. Merfu hadisin bu her dört kısmı tasrihan veya hük
men gelebilir.
Örnekleri:
1- Tasrihan Kavli Merfu'a örnek: Sahabinin: "Hz. Peygamber ' in
şöyle dediğini işittim, Resulullah bize şöyle haber verdi, Hz. Peygam
ber dedi ki, Hz.Peygamber'den şöyle dediği nakledildi, vb."
180 Burd: İki menzil arasındaki mesafe, konaklama yeridir. Her burd 12 mil mesafesi kadardır. Bir mil 1.60
km'dir. 12 mil 19.2 km'dir. Böylece dört Burd 76.8 km etmektedir. (Mütercim)
1 48 Hadis ilmine Giriş
Mevkuf
Tanımı: Mevkuf sözlükte vakf (UiJ) masdanndan ismi mefuldür.
Zira ravi hadisi sahabide durdurduğu için böyle isimlendirilmiştir.
Örnekleri:
1- Kavli Mevkuf: Ravinin şöyle demesi: "Hz. Ali dedi ki: "İnsan
lara bilecekleri, anlayacakları şeyleri anlatın, haber verin. Onların Al
lah'ı ve Resulünü yalanlamalarını ister misiniz?" 1 82
2- Filli Mevkuf: Buhari ' nin şöyle demesi gibi: "İbni Abbas teyem
3
müm ile imamlık yaptı." 1 8
Maktu'
Tamını: Maktu' sözlükte "kesti" manasına (�") fiilinin ismi me
fulüdür.
Örnekleri:
1- Kavli Maktu' : Hasan el-Basri'nin, bid' at ehli bir kimsenin ar
kasında namaz kılmakla ilgili şu sözü gibi: "arkasında namaz kıl, bidatı
kendinedir. " 1 84
2- Abdurrezzak'ın Musannef' i,
Ziyadetü 's-Sika186
Ziyedetu's-Sika'dan maksat; sika bir ravinin bir hadiste başka sika
ravilerin rivayet ettiklerine ziyade olarak gördüğümüz lafızlardır. Hadis
imamları bu çeşide önem vermişlerdir. Onlardan bazıları:
a. Ebubekir Abdullah b. Muhammed b. Ziyad en-Neysaburi,
b. Ebu Nu'aym el-Curcani,
c. Ebu'l-Velid Hassan b. Muhammed el-Kureşi,
186 Ulumu'l-Hadis s.77; Nuzhetu'n-Nazar s.26; Tedribu'r-Ravi s. 156; Teysiru Mustalahi'l-Hadis s.137.
Mustalahu'l-Hadis İlmi 151
189 Ulumu' l·Hadis s.74; Tedribu'r·Ravi s.153; Nüzhetu'n-Nazar s.30; Teysiru Mustalahi'l-Hadis s.141.
Mustalahu'l-Hadis İlmi 1 53
1 . Bazıları Şafü'nin İbn Ömer ' den "süreyi otuza tamamlayın" laf
zıyla gelen rivayette Şafü'nin teferrüd ettiğini zannettiler.
a- el-Ka'nebi senedin başından İbn Ömer ' e kadar Şafü ile, "otuza
tamamlayın" lafzı üzerinde müşareke etti.
Sonuç olarak Şafi 'nin rivayeti Garib değildir. Zira ister İbni
Ömer' den ister başka sahabiden olsun aynı lafız veya mana ile başka
ortak rivayetler de gelmiştir.
Sahabe ravisi farklı olması şartıyla; lafzen veya manen bir hadisin
başka raviler tarafından rivayet edilmesine ise Şahid denir.
Buna göre:
Istılahta, Ferd gözüken bir hadisin Iafzen veya manen başka ra
viler tarafından da rivayet edilmesidir. Ancak aynı sahabeden gelmesi
gerekiyor.
Istılahta, Ferd gözüken bir hadisin Iafzen veya manen başka ravi
ler tarafından da rivayet edilmesidir. Ancak bu hadisin farklı sahabeden
gelmesi gerekiyor.
4. İtibar:
Sözlükte ' i 'tebere ' (fa l) fiilinden mastardır.
191 Bir hadisin benzer rivayetlerini araştırmaya i tibar; şayet benzer rivayeti var ve sahabe ravisi de aynı ise
buna mutabi, sahabe ravisi farklı ise buna şahid denir. (Mütercim)
-10-
192 Tedribu'r-Ravi s.236; Ulumu'l-Hadis s.118; Nüzhetu'n-Nazar s.76; Teysiru Mustaahi'l-Hadis s.158.
1 56 Hadis ilmine Giriş
2- "Bana dedi, bana hatırlattı" (.) .fi°J ' .) J\!) sözlerine gelince bun
lar müzakere esnasındaki dinleme manasına gelir. Şeyhe Kıraat, mu
haddislerin çoğu arz olarak isimlendirir. Talebe şeyhinin rivayetlerini
okur, şeyh ondan düzeltmek için dinler. Talebenin okuması veya baş
kasının okuyup onun dinlemesi farketmez. Kıraatin hıfz veya kitaptan
olması da farketmez. Şeyhin hıfzından okuyana mütabi olması veya ki
tabının aslını tutması veya başka bir sikanın tutması da farketmez.
Çeşitleri:
a- Şeyhin muayyen için muayyene izin vermesi: (Kısmi icazet) "Sana
Sahih-i Buhari için icazet verdim" demesi gibi. Bu en efdal şeklidir.
Bazıları buna cevaz vermişse de doğru olan görüşe göre caiz de
ğildir.
Eda lafızları: "Falan bana şu rivayeti vasiyet etti, falan bana vasiyet
ile tahdis etti vb." (�J � �:.::... d� � �J ı,r-))
Muhaddis hadisi bir isnadla nakledip ardından başka bir isnad geti
rirse (metni getirmeksizin) bitiminde "Mislehü" der; ikincinin isnadı ile
yetinip birincinin isnadından sonra onun lafzını getirmiştir.
bitülih" Hadis böyle devam ediyor. . (.U� �ı fa) derse; burada ravi
.
193 Müellifin kendi eseri olan Mebahis fi Ulumi'I Hadis adlı eser de ilave edilebilir. Bu eser bir anlamda
Tahhan'ın, Teysiri Mustalah'ul Hadis eserinin biraz daha anlaşılır hale gelmiş şeklidir. İki eserin tertibi
ve konular içinde değindiği meseleler neredeyse aynıdır. (Mütercim)
- 11 -
Tahricin Tarihi
İlk alimlerimizin sünnet kaynaklarına vukufiyetleri geniş idi. On
lardan birine bir hadis zikredildiğinde, o hadisin sünnet kitaplarındaki
yerini bilmeleri zor olmuyordu. Bu işe verilen önem zayıflaynca ha
dislerin yerlerini bilmek zorlaştı ki, bu hadisler şer-i ve diğer ilimlerde
alimlerin delil alma kaynaklarıydı. Bazı alimler uyandılar; bazı kitap
ların hadislerini tahric ettiler, o hadislerin asıl kaynaklarındaki yerine
işaret ettiler. Tariklerini zikrettiler. Sahih ve zayıf olup olmadıklarını
açıkladılar. Bu aşamadan sonra Tahric kitapları ortaya çıktı. En meşhur
Tahric eserleri şunlardır:
Örnek:
et-Telhisu'l-Habir kitabından bir örnek;
İbn Hacer dedi ki: Hz. Ali' den rivayet edilen şu hadis: Abbas (radi
yal/ahu anhu), Hz. Peygamberden; zamanı gelmeden önce zekat verme
nin hükmünü sordu. Hz. Peygamber ona izin verdi."
194 lbn Hacer' in de el-Keşşaf'ın hadislerinin tahrici hususunda el-Kafiü'ş-Şafi eseri vardır.
Tahric İlmi ve isnad Araştırmaları 1 63
Tahric Yolları
Tahricin birçok yolu vardır. Burada sadece önemlilerine değineceğiz.
Birinci Yol: Hadisin sahabeden olan ravisini bilinmesiyle ilgili yol:
1 - Bir hadisin Sahabe ravisini bildiğimizde üç tür eserden araştırma
yaparak bu hadisi bulabiliriz. Müsnedler: Bunlar her sahabinin hadis
lerini bir arada verir. Sahabe ismi bilindiği sürece onun rivayet ettiği
hadis veya hadisler bu eserlerde kendi isminin altında zikredilir.
2- Mu'cemler: Bu eserlerin tertibi; sahabe, şeyhler (hadis hocaları)
veya beldelere göre alfabetik bir şekilde hazırlanmıştır. Sahabe ismini
bilmek onun rivayet ettiği hadisleri bulmakta kolaylık sağlar.
3- Etraf kitapları: Etraf türü eserlerde müellifler genellikle sahabe
müsnedi tertibini esas alarak alfabetik olarak hadislerin baş kısmını ya
zar. Hadise müracaat eden kişi hadisin baş tarafını biliyorsa bu eserlerin
işaret ettiği asıl kaynaklara başvurup hadisin tamamını bulabilecektir.
İkinci Yol: Hadisin ilk lafzını bilinmesiyle yapılan tahric.
1 - Bu eserlerden istifade edilir: Dillerde hadis diye meşhur olmuş
rivayetleri derleyen kitaplar. Mesela; Suyuti'nin ed-Dureru'l-Müntesire
fi'l-Ehadisi'l-Müştehire'si; İbn Hacer'in el-Leali'l- Mensure fi'l-Eha
disi'l-Meşhure'si; Sehavi'nin el-Mekasidu'l-Hasene fi Beyani Kesirin
Mine'l-Ehadisi'l-Müştehire ale'l-Elsine'si; İbnü'd-Deybe' eş-Şeyba
ni'nin Temyizu't-Tayyib Mine'l-Habisi Fi ma Yeduru ala Elsineti 'n-Na
si Mine'l-Hadis'i; Acluni'nin Keşfu'l-Hafa ve Muzilu'l-İlbas An ma
İştehere mine'l-Ehadisi ala Elsineti'n-Nas.
14 kitap şunlardır:
1 . Sahih-i Buhari
2. Sahih-i Müslim
3 . Süneni Ebu Davud
4. Camiu't-Tirmizi
5 . Sünen-i Nesai
1 O Sünen-i Darimi
1 1 . Müsned-i Zeyd b. Ali
1 2 . Siretu İbn Hişam
1 3 . Meğazi'l-Vakidi
1 4. Tabakatu İbn Sa'd.
İsnad Araştırmaları
İsnat araştırmalarından maksat şudur: Senette geçen her bir ravinin
biyografisini ortaya koymak, hangisinin kuvvetli, hangisinin zayıf ravi
olduğunu ve gerekçelerini tespit etmek, senedin muttasıl veya munkatı
olduğunu açığa çıkarmak, ravilerin doğum yerleri, vefat tarihlerini bul
mak, Cerh ve Tadil' e müteallık vesair meseleleri tespit etmektir.
Bu incelemeden sonra hadisin isnadı hakkındaki hüküm tespit edi
lir. Mesela, "isnadı sahihtir" veya "isnadı zayıftır" ya da "isnadı mev
zudur" denilir.
Hadisin metni hakkındaki hükme gelince, bu durum daha başka
hususlara ihtiyaç duyar. Örneğin hadisin metninde, ona zarar verecek
şazlık veya illet var mı? Bu durum göz önüne alınarak hadisin metni
hakkındaki hükmü verilir. "Bu hadis sahihtir" veya "zayıftır" dememiz
gibi. Bu sadece isnad hakkında hüküm vermekten daha zor ve daha
ince bir iştir. Bu işi ancak bu alanda uzun zaman çalışmış ve çok çaba
sarfetmiş alimler yapabilir.
Bu incelemelerde - Cerh-Ta'dil ve Rical kitaplarından yararlanılır.
Cerh-Ta'dil ve Rical tarihini işlerken bu alandaki meşhur eserlerden
bahsetmiştik.
Meşhur imamların sened ve metinlerinde inceleme yaptıkları ha
disleri tekrar incelemeye gerek yoktur. Buhari, Muslim, sahih olduğu
kanıtlanmış Müstehraç türü eseler, İbni Huzeyme ve İbni Hibban'ın
Sahihaynı, Buhari ve Müslim üzerine yapılan Müstedrek türü eserler,
Meşhur muteber Sünenler gibi alimlerin sıhhatlerine ittifak ettiği eser
ler ve diğerleri . . .
1 66 Hadis İlmine Giriş
Nazil İsnad: Ravi sayısı daha az olan bir senede nispetle ravi sayısı
çok olandır.
Nazil İsnatta, Ali İsnatta olmayan bir meziyet, yani ricali daha sika,
daha hafız, daha fakih olma durumu var ise, o zaman Nazil İsnat daha
evla olur.
Müselsel1 97
Tanım: Müselsel "silsile" kelimesinin (�) ismi mefulüdür. Bir
şeyin bir şeye bağlanması demektir.
198 Bu hadisi rivayet eden raviler Hı.Peygamberin Muaz b. Cebel'e söylediği gibi iltifat etmişler. Böylece
tüm raviler hadiste geçen bir durumu bir diğer raviye aktarmışlar. Bu duruma Müselsel denir.(Müter
cim)
199 Ebu Davut aktarmıştır.
200 Hakim, Marifetu Ulumi'l-Hadis'te nakletmiştir.
201 Hakim, Marifetu Ulumi'l-Hadis'te nakletmiştir.
Ta hric İlmi ve isnad Araştırmaları 1 69
Rivayetü'l-Ebna Ani'l-Aba205
Tanımı: Hadisin senedinde babasından rivayette bulunan bir oğlun
bulunmasıdır.
202 Ulumu'l-Hadis s.276; Tedribu'r-Ravi s.423; Nüzhetu'n-Nazar s.73; Teysiru Mustalahi'l-Hadis s.189.
203 Abadile: Abdullah ismini taşıyan bazı sahabilerdir. Abdullah ibni Abbas, Abdullah ibni Ömer, abdulah
b. Zübeyr ve Abdullah b. Amr b. As. (Mütercim)
204 Tedribu'r-Ravi s.431; Nüzhetu'n-Nazar s. 73
205 Tedribu'r-Ravi s.433; Nüzhetu'n-Nazar s. 73
1 70 Hadis İ lmine Giriş
Örnek:
1 - Ebu' l-Aşra' ın babasından rivayeti gibi.206
2- Amr b. Şuayb'ın babasından, onun da dedesinden rivayet etmesi gibi.
Müdebbec ve Rivayetü'l-Akran207
Akran'ın tanımı: sözlükte "arkadaş" demek olan "karin'in" (0!.)I ı.J:!_))
•
çoğuludur.
Örnek:
1- Sahabe ' de: Hz. Aişe'nin Ebu Hureyre ' den; Ebu Hureyre 'nin de
Hz. Aişe ' den rivayeti gibi.
206 Kendisinin ve babasının ismi konusunda ihtilaf edilmiştir. Meşhur görüş Usame olduğu yolundadır.
207 Ulumu'l-hadis, s.278; Tedribu'r-Ravi s.426.
Tahric ilmi ve lsnad Araştırmaları 1 71
Sabık ve Lahık208
Tamını: Sabık sözlükte öne geçen anlamında sebk (J:ı..ı) masdann
dan ismi faildir.
Örnek:
1 - Muhammed b. İshak es-Serrac (h.2 1 6-3 1 3) Ondan rivayet alma
noktasında el-Buhari (ö.256) ve el-Haffaf (ö.393) ortaktırlar. Ancak iki
sinin vefat tarihi arasında 1 3 7 yıl bulunmaktadır.
Marifetü 'r-Rüvat
Hadis alimleri ravilerin bilinmesi, sahabe veya tabiun tabakasından
olduklarının bilinmesi, erkek ve kızkardeşlerin bilinmesi, neseblerinin
bilinmesi, künye, lakapların bilinmesi, vb. hususlara, hataya düşmemek
için özen göstermişlerdir. Bu konuda eserler vermişlerdir. Önemli olan
lara burada değineceğiz:
Müttefik ve Müfterik299
Tamını: Farklı kimselerin kendi isimleriyle baba ve dede isimleri
nin aynı olmasıdır.
Örnekleri:
1 - el-Halil b. Ahmed: Bu isimde altı kişi vardır. Bu isimde meşhur
olan ilk kişi Sibeveyh' in şeyhidir. .
Mü'telif ve Muhtelif10
Tanımı: Yazılışta aynı ama telaffuzda farklı olan isim, lakap, künye
ve nispetlerdir. Örnekleri:
Müteşabih211
Tanımı: Ravilerin isimleri yazılış ve telaffuzda aynı ancak babala
rının isimleri yazılış veya telaffuzda farklı olduğunda gerçekleşir.
Örnekleri:
1 -Muhammed b. Ukayl ile Muhammed b. Akil gibi. ( ' � ıY. �
JıiC. ıY. �)
2-Şureyh b. en-Nu' man ile Süreye b. en-Nu'man gibi. Ravi isimleri
farklı ama baba isimleri aynıdır. (L.Jl..w ıY. �->""' ' rl..w ıY. �Y:)
e l - H a ti b .
A h m ed M u h a m ed Şakir.
e l - Katta n .
12-et-Telhisu'l-Habir, İ b n H a ce r.
M u stafa el-Azami.
20-S ü n e n - i İ b n Mace.
23-Sa h i h-i B u h a ri .
24-Sa h i h-i M ü s l i m .
25-İlelu'l-Had is, İ b n E b i Hatim.
3 1-Lisanu' l-Arab, İ b n M a nz u r.
37-el-Muvafakat, eş-Şatıbi.