Professional Documents
Culture Documents
1947 Yılında İstanbul’da doğdu. Sırası ile Moda İlkokulu, Selimiye Askeri
Ortaokulu, Kuleli Askeri Lisesi ve Kara Harp Okulunda eğitim gördü.
1967 Yılında Muhabere Teğmen olarak Türk Silahlı Kuvvetlerine katıldı.
Çeşitli Birliklerde Görev yaptı.
3
Bir Şirketler Grubu’nun Yönetim Kurulu Başkanlığını Sürdürürken, Fahri
olarak Genelkurmay ATESE Başkanlığı Türk Askeri Tarih Komisyonu
(TATK) Kurulu üyeliği, Stratejik Araştırmalar Merkezinde (SAREM)
Milli Güvenlik Dış Uzmanlığı çalışmalarına katıldı.
4
“28 Şubat Davası” 2018, KDP Amazon com
“Atatürk, Türk Tarih tezi ve Kayıp Kıta MU” 2018, KDP Amazon com
“Dağlık Karabağ Sorunu” 2018, KDP Amazon com
“Türkiye’nin Stratejik Önemi” 2019, KDP Amazon com
“Terör, Trörizm ve Ayrılıkçı Kürt Sorunu” 2018, KDP Amazon com
“Ermeni Mezalimi ve Ömer Necati Gören tarafından anlatılanlar”, 2015,
KDP Amazon com
“Kürtler Türk’müdür?, 2015, KDP Amazon com
“Ayrılıkçı Kürt Sorunu”, 2015, KDP Amazon com
TAVİSTOCK, Dünyayı Yöneten Örgüt”, KDP 2015, Amazon com
“ÖRTÜLÜ SAVAŞ”, 2015, Amazon com
“Sessiz Savaş ABD ve AVRUPA Sivil Toplum Örgütlerini (NGO)
Kullanarak Bağımsız Ülkeleri Nasıl Yönetiyor”, 2015, KDP Amazon com
“Evrende Yaşam” 2015, KDP Amazon com
“Uzay ve zaman” 2015, KDP Amazon com
“UFO ve Zaman Yolculuğu Teknolojisi-Time Travel Technology”, 2015,
KDP Amazon com
“Geleceğin Dünyası”, 2014, KDP Amazon com
“Türk Birleşik Devletleri, Türk Birliği”, 2014, KDP Amazon com
“Türkçülüğün Esasları”, 2014, KDP Amazon com
“Tarih Türklerle Başlar”, 2014, KDP Amazon com
“Atatürkçü Düşünce Sistemi, Uygarlık İdeolojisi”,2014,KDP Amazon com
“Atatürk ve Din, ”, 2014, KDP Amazon com
“AGARTA”, 2014, KDP Amazon com
“İnsandan Evrene”, 2014, KDP Amazon.com
“Çekiç Güç, Tarihimizdeki Kara Leke”, 2014, KDP Amazon com
“Atatürkçü Düşünce Sistemi, Uygarlık İdeolojisi”2014, KDP Amazon com
“Atatürk’ün Fikirleri ve Düşünceleri”, 2013, KDP Amazon com
“Çekiç Güç, Operation Provide Comfort,Huzur harekatı, Düzeltilmiş ikinci
baskı”, 2013, KDP Amazon com
“Ne Çektinbe Abi Şu E maillerinden-5”, 2013, KDP Amazon com
“Ne Çektinbe Abi Şu E maillerinden-4”, 2013, KDP Amazon com
“Ne Çektinbe Abi Şu E maillerinden-3”, 2013, KDP Amazon com
“Ne Çektinbe Abi Şu E maillerinden-2”, 2013, KDP Amazon com
“Ne Çektinbe Abi Şu E maillerinden-1”, 2013, KDP Amazon com
“Azınlık Faaliyetleri”, 2013, KDP Amazon com
“Türkiye’nin Stratejik Önemi”, 2013, KDP Amazon com
5
“ABD’nin Milli Menfaatleri, Stratejisi ve Kuvvet yapısı”, 2013, KDP
Amazon com
“Nağme-I İştiyak”, 2013, KDP Amazon com
“Türkiye, NATO, Avrupa Birliği (AB), Avrupa Güvenlik ve Savunma
Politikasındaki (AGSP) Gelişmeler” (Tez), 2013, KDP Amazon com
“İstiklal harbi Sırasında Atatürk’ün Nutkuna ve Diğer Resmi Belgelere
Göre Azınlıkların Faaliyetleri, Bunlara Karşı alınan Tedbirler”, 2013, KDP
Amazon com
“Yalan Ermeni Soykırımı İddiası”, 2013, KDP Amazon com
“Yalan Ermeni Soykırımı İddiasının Bugünkü Durumu”, 2013, KDP
Amazon com
“Sözde Ermeni Soykırımı İddiası”, 2013, KDP Amazon com
“Sözde Ermeni Soykırımı İddiasının Bugünkü Durumu”, 2013, KDP
Amazon com
“İçimizdeki şeytanlar”, 2008, Toplumsal Dönüşüm
“Uluslararası terorizm ve failleri”, 2008, Toplumsal Dönüşüm
“Çekiç Güç’ün Kürdistan Tuzağı”, 2008, Toplumsal Dönüşüm
“Çekiç Güç’ün Gizli Günlüğü”, 2008, Toplumsal Dönüşüm
“Tarihimizde Kara Leke Çekiç Güç”, 2008, Toplumsal Dönüşüm
“Türk Komutanın İzlenimleri ile Çekiç Güç”, 2008, Toplumsal Dönüşüm
“İrtica ve Terör”, 2008, Toplumsal Dönüşümı
“Kürt Sorununun Geleceği”, 2004, Q Matris
“Birleşik Türk Devletleri”, 2004, Q Matris
“Türkiyenin geleceği”, 2004, Q Matris
“Cybervision-Büyük Türkiye”, 2000, İrfan
İngilizce;
Türkçe;
6
“Yaşamından Zevk al”, Kadim Seri No:2, 2017, KDP Amazon.com
“Düşüncenin Gücü”, Kadim Seri No:1, 2017, KDP Amazon.com
“Bedenini sev”, 2015, KDP Amazon.com
“Mutlu Bir hayat İçin”, 2013, KDP Amazon com
“Düşüncenin Gücü”, 2013, KDP Amazon com
“Hayat basittir”, 2013, KDP Amazon com
“Yeniden Gençlik”, 2013, Amazon com
Şiir Kitabı;
7
Bu kitabı beni sevgiyle besleyen, koruyan ve beni her zaman destekleyen
biricik eşim Nedret Çora’ya ithaf ediyorum
8
28 ŞUBAT
DAVASI
9
Dr. Ali Nazmi CORA
Dr. Ali Nazmi Çora
1947 Yılında İstanbul’da doğdu. Sırası ile Moda İlkokulu, Selimiye Askeri
Ortaokulu, Kuleli Askeri Lisesi ve Kara Harp Okulunda eğitim gördü. 1967
Yılında Muhabere Teğmen olarak Türk Silahlı Kuvvetlerine katıldı. Çeşitli
Birliklerde Görev yaptı. Daha sonraki yıllarda Kara Harp Akademisini,
Milli Güvenlik ve Silahlı Kuvvetler Akademisini bitirdi ve TSK’lerinin
muhtelif karargahlarında Kurmay Subay olarak çalıştı.
10
“Hydrogen Fuel of the Future”, 2017, Amazon.com
“Globalization and Regional Economic Integration”, 2017, Amazon.com
“Global Governance and Globalization”, 2016, Amazon.com
“The Global Economic Crises” 2016, Amazon.com
“Armenian Genocide a Big Lie”, 2015, Amazon.com
“ISIS The Most Dangerous terrorist group” 2015, Amazon.com
“Grand Turkey”, 2013, Amazon.com
“Development Among Turkey, NATO. European Union (EU) and
European Security”, 2013, Amazon.com
“Patton vs Rommel”, 2013, Amazon.com
11
“Çekiç Güç, Operation Provide Comfort, Huzur harekatı, Düzeltilmiş
ikinci baskı”, 2013, Amazon com
“Ne Çektinbe Abi Şu E maillerinden-5”, 2013, Amazon com
“Ne Çektinbe Abi Şu E maillerinden-4”, 2013, Amazon com
“Ne Çektinbe Abi Şu E maillerinden-3”, 2013, Amazon com
“Ne Çektinbe Abi Şu E maillerinden-2”, 2013, Amazon com
“Ne Çektinbe Abi Şu E maillerinden-1”, 2013, Amazon com
“Azınlık Faaliyetleri”, 2013, Amazon com
“Türkiye’nin Stratejik Önemi”, 2013, Amazon com
“ABD’nin Milli Menfaatleri, Stratejisi ve Kuvvet yapısı”,2013, Amazon
com
“Nağme-I İştiyak”, 2013, Amazon com
“Türkiye, NATO, Avrupa Birliği (AB), Avrupa Güvenlik ve Savunma
Politikasındaki (AGSP) Gelişmeler” (Tez), 2013, Amazon com
“İstiklal harbi Sırasında Atatürk’ün Nutkuna ve Diğer Resmi Belgelere
Göre Azınlıkların Faaliyetleri, Bunlara Karşı alınan Tedbirler”, 2013,
Amazon com
“Yalan Ermeni Soykırımı İddiası”, 2013, Amazon com
“Yalan Ermeni Soykırımı İddiasının Bugünkü Durumu”, 2013, Amazon
com
“Sözde Ermeni Soykırımı İddiası”, 2013, Amazon com
“Sözde Ermeni Soykırımı İddiasının Bugünkü Durumu”, 2013, Amazon
com
“İçimizdeki şeytanlar”, 2008, Toplumsal Dönüşüm
“Uluslararası terorizm ve failleri”, 2008, Toplumsal Dönüşüm
“Çekiç Güç’ün Kürdistan Tuzağı”, 2008, Toplumsal Dönüşüm
“Çekiç Güç’ün Gizli Günlüğü”, 2008, Toplumsal Dönüşüm
“Tarihimizde Kara Leke Çekiç Güç”, 2008, Toplumsal Dönüşüm
“Türk Komutanın İzlenimleri ile Çekiç Güç”, 2008, Toplumsal Dönüşüm
“İrtica ve Terör”, 2008, Toplumsal Dönüşümı
“Kürt Sorununun Geleceği”, 2004, Q Matris
“Birleşik Türk Devletleri”, 2004, Q Matris
“Türkiyenin geleceği”, 2004, Q Matris
“Cybervision-Büyük Türkiye”, 2000, İrfan
İngilizce;
12
“Esoterica”, 2014, Amazon.com
“RE-YOUTH”, 2014, Amazon.com
“REJUVENATE” 2013, Amazon.com
Türkçe;
“İnsanları Anlamak”, Kadim Seri No:3, 2017, Amazon.com
“Yaşamından Zevk al”, Kadim Seri No:2, 2017, Amazon.com
“Düşüncenin Gücü”, Kadim Seri No:1, 2017, Amazon.com
“Bedenini sev”, 2015, Amazon.com
“Mutlu Bir hayat İçin”, 2013, Amazon com
“Düşüncenin Gücü”, 2013, Amazon com
“Hayat basittir”, 2013, Amazon com
“Yeniden Gençlik”, 2013, Amazon com
Şiir Kitapları;
13
Bu kitabı beni sevgiyle besleyen, koruyan ve beni her zaman
destekleyen biricik eşim Nedret Çora’ya ithaf ediyorum
14
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ 8
GİRİŞ 9
1.BÖLÜM 28 ŞUBAT 1997 TARİHLİ MGK TOPLANTISI VE 20
ALINAN KARARLAR
2.BÖLÜM TÜRKİYE EMEKLİ SUBAYLAR DERNEĞİ 27
BİLDİRİSİ
3.BÖLÜM BAŞLANGIÇTAN BUGÜNE 28 ŞUBAT DAVASI 31
4.BÖLÜM 28 ŞUBAT SANIKLARININ TUTUKLULUK VE 65
TAHLİYE BİLGİLERİ
15
ÖNSÖZ
16
GİRİŞ
Sanıklar ilk defa 2 Eylül 2013'te hakim karşısına çıktı. Davada 76'sı
tutuklu, toplam 103 sanık vardır. Davanın sanıkları arasında
bulunan eski Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı sağlık
sorunları olduğu için duruşmaya katılmadı.
17
Dönemin hükümet ortağı DYP‘nin Genel Başkanı Tansu Çiller ile
İçişleri Bakanı Meral Akşener‘in, "mağdur" olarak gösterildiği
iddianamede, eski Bakanlar Hasan Celal Güzel, Teoman Rıza
Güneri ve Şevket Kazan, kapatılan Refah Partisi’nin
milletvekilerinden Şeref Malkoç ve Mehmet Bekaroğlu ile
kapatılan Fazilet Partisi‘nden 1999‘da millet vekili seçilen,
ancak TBMM‘de yemin edemeyen Merve Kavakçı, eski Emniyet
Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanı Bülent Orakoğlu‘nun
da aralarında bulunduğu 481 kişi "müşteki/ mağdur" olarak yer
aldı.
76 tutuklu sanıkla başlayan davada 19 Aralık 2013 tarihinde
İlkler
Mahkeme Heyeti
Hakim Tayyar Köksal (heyet başkanı)
Hakim Süleyman Köksaldı
Hakim Hakan Oruç
18
Hakim Kadriye Çatal (yedek üye)
Sanıklar
İsmail Hakkı Karadayı (Dönemin Genel kurmay Başkanı)
Çevik Bir (emekli orgeneral)
Çetin Doğan (emekli orgeneral)
Erol Özkasnak (emekli orgeneral)
Ahmet Çörekçi (eski kuvvet komutanı)
Hikmet Köksal (Eski Kuvvet K.)
Teoman Koman (edki Kuvvet K.) sağlık nedeni ile tahliye
Fevzi Türkeri (eski kuvvet komutanı)
Erdal Ceylanoğlu (eski kuvvet komutanı)
İlhan Kılıç (eski MGK Genel Sekreteri)
Engin Alan (MHP milletvekili, emekli korgeneral)
Kemal Gürüz (eski YÖK Başkanı)
Savunma avukatları[
Şule Nazlıoğlu
Mustafa Bir
19
Başta Mesut Yılmaz olmak üzere o dönemin en kilit iki ismi
Meral Akşener ve dönemin Adalet Bakanı Şevket Kazan'dı.
Her ikisi de geldi ve tanıklık yaptı. Her ikisi de bunun bir
darbe olmadığını söyledi. Bir tek Tansu Çiller buna darbe
dedi, çünkü yeni hükümet kurulurken başbakanlık görevi ona
verilmedi. Aklı sıra intikamını alıyor.
20
Refah Partisi 1995 genel seçimlerinde birinci parti olmuştur.
1996 yılında, seçimlerin ardından kurulan DYP-ANAP
koalisyon hükümeti, Refah Partisi'nin güven oyu için gereken
273 sayısına ulaşılamadığı için (257 kabul) güven oylamasının
geçersiz sayılması gerektiğini belirterek Anayasa Mahkemesi
ne yaptığı başvuru haklı görülerek güven oylaması geçersiz
sayıldığından dağılmıştır. Bunun üzerine TBMM'de birinci
parti durumunda olan Refah Partisi ile ikinci parti olan DYP
arasında kurulan 54. Hükümet (Refahyol hükümeti), 8
Temmuz 1996'da TBMM'de yapılan oylamada güvenoyu
almayı başarmıştır.
21
Yine Kayseri'nin Refah Partili Belediye Başkanı Şükrü
Karatepe, 10 Kasım 1996 tarihli Refah Partisi İl Divan
Toplantısındaki konuşmasında, Türkiye'de henüz gerçek
demokrasinin olmadığını, hâkim güçlerin herkesi kendi
görüşleri doğrultusunda hareket etmeye zorladığını söyledi.
Karatepe konuşmasında 28 Şubat süreci içindeki kararları
eleştirerek "Refah Partili olarak yeryüzünde tek başıma da
kalsam, bu zulüm düzeni değişmelidir. İnsanları köle gibi
gören, çağdışı bu düzen mutlaka değişmelidir. Ey
Müslümanlar sakın ha içinizden bu hırsı, bu kini, nefreti ve bu
inancı eksik etmeyin. Bu bizim boynumuzun borcudur."
demiştir. Ancak Karatepe bu konuşması nedeniyle 1 yıl hapis
ve 420.000 lira ağır para cezasına mahkûm edildi.
22
4 Şubat'ta Sincan'da askerler 20 tank ve 15 zırhlı araçla geçiş
yaptı.
23
4 Mart'ta dönemin Türkiye Başbakanı Erbakan, MGK kararları
yumuşatılmazsa imzalamayacağını söyledi ve daha sonra da
imzalamadı.
24
Fazilet Partisi 18 Nisan 1999 tarihinde yapılan seçimlerde 111
milletvekili çıkarmış ve meclisteki yerini almış, İstanbul'dan
milletvekili seçilen Merve Kavakçı 28 Şubat sürecinin ve
başörtüsü yasağının devam ettiği o günlerde başörtüsü
nedeniyle daha seçildiği ilk günden itibaren Türkiye
kamuoyunda yer bulmuş dönemin meclisin en yaşlı üyesi
TBMM geçici başkanı Ali Rıza Septioğlu ise Atatürk'ün şapka
devrimini işaret ederek ve Kavakçı'nın başörtüsüyle meclise
genel kuruluna giremeyeceğini ve yemin edemeyeceğini
söylemiştir.
25
28 Şubat sürecinde dikkat çeken isimlerden Fethullah Gülen
olmuş, 11 Ocak 1997'de Necmettin Erbakan, Ramazan
nedeniyle 51 tarikat ve cemaat liderini Başbakanlık Konutu'na
iftara çağırmış, Fethullah Gülen de çağrılanlar arasında olmuş
ancak iftar yemeğine katılmamış, olay kamuoyunda yoğun
tartışmalara neden olmuştur.
26
28 Şubat'ın en dikkat çeken isimlerinden birisi de dönemin
Türkiye Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel olmuştur. Süreç
içerisinde "irtica" ile mücadelesi için silahlı kuvvetleri
desteklemiş, Refahyol hükümetinin uygulamalarını eleştirmiş
ve Türkiye'de askerî müdahalelerin ağır sonuçları olduğunu
söyleyerek bir topluluk konuşmasında "Çıkın sokaklara, yıkın
bu hükümeti" demiştir. Demirel, 2006 yılında Habertürk'te
Melih Meriç'in sunduğu bir televizyon programında başörtüsü
yasağıyla ilgili olarak şöyle konuşmuştur:
27
YARGILAMALAR
BİRİNCİ BÖLÜM
28
Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nde (Çankaya) saat 15.00'de başlayıp
gece yarısına kadar (yaklaşık 9 saat) süren toplantıda ana
gündem konusu irticadır. Gündem kapsamında MİT
Müsteşarı Sönmez KÖKSAL, İçişleri Bakanlığı temsilcisi ve
Genelkurmay Bşk.lığı'ndan Gnkur. İKK ve Güv.D.Bşk.
Tümg.Fevzi TÜRKERİ irticaın geldiği noktayı anlatan birer
sunum yaparlar. Sonuçta MGK'nın 406 Sayılı Kararı ve o
kararın Ek'i olarak "Rejim Aleyhtarı İrticai Faaliyetlere Karşı
Alınması Gereken Tedbirler" başlıklı 18 maddelik bir önlem
paketi kararı alınır.
29
1. MGK, 28 Şubat 1997 günü Sn. Cumhurbaşkanı
başkanlığında Başbakan, Gnkur.Bşk., Dışişleri Bak. ve Bşb.
Yrdc., MSB, İçişleri Bak., Kuvvet K.ları, J.Gn.K. ve MGK
Gensek.'nin iştirakiyle aylık olağan toplantısını yapmıştır.
30
yasalar göz ardı edilerek yapılan çağ dışı uygulamaların
takipsiz kalmasının hukukun üstünlüğü ilkesiyle
bağdaşmayacağı hususlarında görüş birliğine varılmıştır.
31
2- Tarikatlarla bağlantılı özel yurt, vakıf ve okullar,
devletin yetkili organlarınca denetim altına alınarak Tevhid-
i Tedrisat Kanunu gereği Milli Eğitim Bakanlığı'na devri
sağlanmalıdır.
32
6- Mevcudiyetleri 677 sayılı yasa ile men edilmiş
tarikatların ve bu kanunda belirtilen tüm unsurların
faaliyetlerine son verilmeli, toplumun demokratik, siyasi ve
sosyal hukuk düzeninin
zedelenmesi önlenmelidir.
33
11 - Aşırı dinci kesimin Türkiye'de mezhep ayrılıklarını
körüklemek suretiyle toplumda kutuplaşmalara neden olacak
ve dolayısıyla milletimizin düşmanca kamplara ayrılmasına
yol açacak çok tehlikeli faaliyetler yasal ve idari yollarla
mutlaka önlenmelidir.
34
16 - Özel üniforma giydirilmiş korumalar ve buna neden olan
sorumlular hakkında yasal işlemler ivedilikle sonuçlandırılmalı ve
bu tür yasadışı uygulamaların ulaşabileceği vahim boyutlar dikkate
alınarak, yasa ile öngörülmemiş bütün özel korumalar
kaldırılmalıdır.
35
İKİNCİ BÖLÜM
36
YÜCE TÜRK MİLLETİ
37
Tutuklamalar başladığından bu yana “28 şubat soruşturması”
kapsamında basında yer alan eksik/yanlış bilgiler,
meslekdaşlarımız aleyhine ciddi haksızlıklara neden
olmaktadır. onların , devlet terbiyesi ve vakar içerisinde
gösterdiği sabır, sanki kendilerinin suçu sabitmiş ve
yapılanlar adalete, hukuka ve yasalara uygunmuş gibi
değerlendirilmekte ve kamuoyu yanlış yönlendirilmektedir.
Bu nedenle, vatandaşlarımızın doğru bilgilendirilmesine
ihtiyaç duyulmuştur.
38
Başbakan yardımcısı ve tüm Bakanlar imzaladı. Bu karar
ları uygulamak için, devletin tüm kurum ve kuruluşları,
(Bakanlıklar, MİT, Emniyet Genel Müdürlüğü, Valilikler,
Kaymakamlıklar gibi) takip ve koordinasyon kurulları kurup,
rapor sistemleri geliştirdiler ve çalışmalara başladılar.
39
halde şimdi yeniden siyasi mülahazalarla başlatılan bu
soruşturmanın, hukuki ve yasal dayanaktan yoksun olduğu
ve daha soruşturma aşamasında çöktüğü açık bir şekilde
görülmektedir.
SONUÇ OLARAK,
1. İddianamenin bir an evvel hazırlanmasını ve davanın
açılmasını,
2. Bütün tutukluların serbest bırakılmasını ve yargılamanın
tutuksuz yapılmasını,
3. Halkın rahatlıkla izleyebileceği bir ortamda yapılmasını,
4. Duruşmaların TV’den yayımlanmasını istiyoruz.
Şu anda tutuklu bulunan tüm silah arkadaşlarımıza buradan
sesleniyoruz: sizler, daha önce defalarca vatan için hayatınızı
hiçe saymış kahramanlarsınız. Sizinle gurur duyuyoruz.
Sizler meslek hayatınız boyunca içinde bulunduğunuz
şartların çok daha zorlarına vatan için katlandınız.
40
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
(1)
"Türkiye'de şeriat hukukuna dayalı bir İslâm Cumhuriyeti kurmayı
amaçlayan aşırı dinci grupların, demokratik, lâik ve sosyal hukuk devleti olan
Cumhuriyetimize karşı oluşturdukları çok yönlü tehdidin değerlendirilmesi"
amacıyla toplanan 28 Şubat 1997 tarihli MGK'da alınan 406 Sayılı Kararlar bu
kitaba bir bölüm olarak konmuştur..
41
sürecine bakıldığında aslında bu davanın cumhuriyetin temel
değerlerini ve bilhassa lâiklik ilkesini taviz vermeden
savunan - TSK dahil - bütün kişi, kurum ve kuruluşlara bir
"gözdağı verme" ve bir "intikam alma" davası olduğu açıkça
anlaşılmaktadır.
A. SORUŞTURMANIN BAŞLAMASI VE
TUTUKLAMALAR SÜRECİ
42
Hükûmeti) 18 Haziran 1997 tarihinde istifa etmesini bir darbe
ile ilişkilendirebilmek için dönemin Başbakanı Erbakan'ın
ölmesi beklenmiştir. Erbakan'ın sağlığında böyle bir
soruşturma ve dava açmaya kimse kalkışmamıştır,
kalkışamazdı da; çünkü buna itiraz edecek ilk kişi Erbakan'ın
kendisi olurdu. Zira merhum Erbakan, yaşadığı müddetçe,
başında bulunduğu 54'üncü Hükûmet'in istifa gerekçesini
hiçbir şekilde ve hiçbir yerde askeri darbeye bağlamamış,
askeri darbe ile düşürüldüğünü söylememiş, bir askerî
darbeden şikâyetçi olmamıştır.
GATA'da göz doktoru iken TSK'dan ihraç edilen Tamer TATAR'ın bilahare
(2)
43
başka bir göreve atanmış, 15 Temmuz kalkışmasından sonra o da
tutuklanmış ve meslekten ihraç edilmiştir.)
(4)
28 ŞUBAT DAVASI Sanıklarının Tutukluluk ve Tahliye Bilgileri EK-A'da
sunulmuştur.
44
gelmişler (ki aralarında yurt dışından bile koşup gelenler
vardır), ancak "kaçma şüphesiyle" tutuklanmaktan
kaçamamışlardır.
45
Aralarında Kuvvet Komutanlığı yapmış ve yaşı 80'i geçmiş
orgenerallerin de bulunduğu toplam 102 asker sanığın son
rütbelerine göre dağılımı şöyledir: 14 Org./ Ora., 17 Korg./
Kora., 15 Tümg. / Tüma., 15 Tuğg. / Tuğa., 37 Alb., 1 Bnb., 3
Astsb.
(5)
28 Şubat soruşturmasının tutukluluk ve cezaevi sürecinin tüm detayları,
28 ŞUBAT-SİNCAN'DAN TARİHE NOTLAR başlığı altında iki ciltlik "anı -
belgesel" kitap olarak yayınlanmıştır. Alibi Yayıncılık tarafından basılan kitaplar
Haziran 2017'de piyasaya çıkmıştır. Detaylı bilgi için anılan kitaba bakılması
önerilir.
46
tutuklamalarına değinerek "Bugün sabrın selamete erdiği,
mazlumun âhının aheste aheste çıktığı gündür. Bugün adaletin
tecelli ettiği, bağımsız yargının hiçbir baskı olmadan vazifesini
yerine getirdiği gündür" şeklinde söz etmiştir.
47
raporda en uzun ve kapsamlı bölüm 28 Şubat dönemi
olmasına rağmen, 28 Şubat için bir askerî darbe olduğu açıkça
söylenememiştir. İşin en ilginç yanı, ilgili ilgisiz o kadar kişiyi
dinleyip görüşlerine başvuran Meclis Darbeleri Araştırma
Komisyonu, 28 Şubat'ın en çok konuşulan ve sembol
isimleri olan Aczmendiler grubunun lideri Müslüm
GÜNDÜZ, Fadime ŞAHİN ve yine bunlarla bağlantılı sözde
tarikat şeyhi Ali KALKANCI gibi isimleri çağırmamış ve
dinlememiş, hatta açıkçası dinlemekten kaçmıştır. (Hal
böyleyken, çağrılmayan, dinlenmeyen bu kişiler hakkında
raporda "provokasyon amaçlı kullanılmış oldukları yapılan
tetkiklerde görülmüştür" diye yazmaktan kaçınılmamıştır.)(6)
(6)
İlginçtir ki, 15 Temmuz ihanet kalkışmasını araştırmak üzere yine bir AKP'li
milletvekili olan Reşat PETEK başkanlığında oluşturulan TBMM 15 Temmuz
Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu da olayın en kritik isimleri olan
Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi AKAR ve MİT Müsteşarı Hakan FİDAN'ı
dinlemekten ısrarla kaçınmıştır. Bu durum, bizde, her iki olayın da üstünün
örtülmeye çalışıldığı izlenimini uyandırmış, en azından bazı gerçeklerin ortaya
çıkmasının istenmediği şeklinde bir değerlendirmeye yol açmıştır. (Komisyon
Başkanı Reşat PETEK milletvekili olmadan önce 28 Şubat davasında bazı
müştekilerinin avukatlığını yapmaktaydı. Kendisi aynı zamanda "mağdur - müşteki"
olarak 28 Şubat davasında yer almaktadır.)
48
ifadede "Batı Çalışma Grubunu hatırlamadığını" söylemiş,
sorgusu sonunda mahkemece adli kontrol tedbirleri ile serbest
bırakılmıştır. Başka bir deyişle, bütün sanıkların komutanı
konumundaki kişi adli kontrol tedbirleri ile serbest
bırakılırken, maiyeti (emri altındakiler) "kaçma şüphesi" ile
aylarca tutuklu kalmıştır.
gibi "Kozmik Oda" davasında hâkim olarak görev yapmışlardı. Adı geçen şahıslar
da Şubat 2016'da HSYK tarafından açığa alınmışlar, 15 Temmuz ihanet
kalkışmasını müteakip bunların üçü de FETÖ üyeliği gerekçesiyle hâkimlikten
ihraç edilmiş, haklarında tutuklama kararı çıkarılmıştır. Nihal USLU ve Abdullah
BAHÇECİ cezaevine konurken Halil İbrahim KÜTÜK adresinde bulunamamıştır. Bu
yazı hazırlandığı tarihte adı geçen hâkim hâlâ firari durumdadır.
C. MAHKEME SÜRECİ
(9)
Hâkim Hakan ORUÇ da 15 Temmuz sonrası yürütülen FETÖ
soruşturması kapsamında meslekten ihraç edilmiştir.
(10)
Mahkemece kendisine yapılan yedi çağrıya rapor alıp katılmayan Çiller,
nihayet 8'inci çağrı sonunda, 18 Temmuz 2017'deki 89'uncu duruşmaya SEGBİS
(ses ve görüntü bilişim sistemi) yoluyla İstanbul'dan katıldı. Tansu Hanım, 28
Şubat'la ilgili geçmişteki konuşmalarının neredeyse tamamında "bu olay
askerlerden ziyade Çankaya darbesidir" derken, mahkemede şaşırtıcı bir şekilde
askerlerin rolünü öne çıkaran bir anlatım sergiledi. Ancak yine de "şikâyetçi
olmadığını" belirtti. Bu tutum değişikliğinde, Çiller'in 15 Temmuz olaylarının birinci
yıldönümü nedeniyle İstanbul ve Ankara'da düzenlenen anma / kutlama
etkinliklerine Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görülen yakınlığının önemli rolü olduğu
değerlendirilmektedir.
ÖZET VE SONUÇ
(11)
28 Şubat Davası'nın başlangıcından bugüne soruşturma ve kovuşturma
aşamalarında yer alan hâkim ve savcıların % 90'ı bugün meslekten ihraç edilmiş,
bir kısmı tutuklu, bir kısmı firari durumdadır. Bu konuda daha detaylı bilgi için altta
linki verilen "28 Şubat Davasında FETÖ'nün Rolü" başlıklı inceleme yazısın
öneririz.
https://www.facebook.com/permalink.php?
story_fbid=893483594114971&id=301039466692723&substory_index=0
SONUÇ İTİBARİYLE;
S. TUTUKL
TAHLİYE
N ADI SOYADI ANMA DİYECEKLER
TARİHİ
O TARİHİ
Org.İ.Hakkı 8'inci Dalgada (03.01.2013) savcılıkça ifadesi alındı,
1 adli kontrol tedbirleri ile serbest bırakıldı.
KARADAYI
2 Org.Çevik BİR 15.04.2012 19.12.2013 1'inci Dalga
5'inci Dalga, ayrıca
Org. Çetin BALYOZ
3 28.05.2012 19.12.2013
DOĞAN davasından
hükümlü
Tümg.Erol
4 20.04.2012 19.12.2013 2'nci Dalga
ÖZKASNAK
Tümg.
5 M.Erdal 09.05.2012 01.10.2013 4'üncü Dalga
ŞENEL
Tümg.Kenan
6 22.06.2012 19.12.2013 6'ncı Dalga
DENİZ
Org.İlhan
7 29.05.2012 05.09.2013 5'inci Dalga
KILIÇ
Korg. Yıldırım
8 26.04.2012 01.10.2013 3'üncü Dalga
TÜRKER
Korg. Çetin
9 09.05.2012 05.09.2013 4'üncü Dalga
SANER
Korg. 5'inci Dalgada
gözaltına alındı,
10 Kamuran 03.06.2012 05.09.2013
serbest bırakıldı,
ORHON tekrar tutuklandı
75
Korg. Vural
11 28.05.2012 07.11.2013 5'inci Dalga
AVAR
Ora. H.Bülent
12 13.02.2013 01.10.2013 9'uncu Dalga
ALPKAYA
Org. Hikmet
13 29.05.2012 05.09.2013 5'inci Dalga
KÖKSAL
Org. Ahmet
14 29.05.2012 05.09.2013 5'inci Dalga
ÇÖREKÇİ
Org. Teoman 5'inci Dalga,
15 03.06.2012 03.09.2013
KOMAN VEFAT (14.12.2013)
Tuğg. İdris
16 14.04.2012 19.12.2013 1'inci Dalga
KORALP
Org. Fevzi
17 26.04.2012 01.10.2013 3'üncü Dalga
TÜRKERİ
Tümg. Çetin
18 09.05.2012 07.11.2013 4'üncü Dalga
DİZDAR
Korg. Hakkı
19 09.05.2012 05.09.2013 4'üncü Dalga
KILINÇ
Korg. Mustafa
20 09.05.2012 14.06.2013 4'üncü Dalga
BIYIK
1'inci Dalgada
Alb. İ.Selman gözaltına alındı,
21 02.05.2012 14.06.2013
YAZICI serbest bırakıldı,
tekrar tutuklandı
Alb.A.Yavuz
22 14.04.2012 14.06.2013 1'inci Dalga
GÜRCÜOĞLU
Alb. Serdar
23 15.04.2012 14.06.2013 1'inci Dalga
ÇELEBİ
Alb. Mustafa
24 14.04.2012 14.06.2013 1'inci Dalga
BABACAN
Alb.Orhan
25 14.04.2012 14.06.2013 1'inci Dalga
NALCIOĞLU
Alb. İsrafil
26 14.04.2012 14.06.2013 1'inci Dalga
AYDIN
76
4'üncü Dalgada (09.05.2012) gözaltına alınmak
istendi, adresinde bulunamadı; mahkeme
Tümg.C.Teme
27 başladıktan sonra ilerleyen celselerde hakkındaki
l ÖZKAYNAK tutuklama kararı kaldırılınca mahkemeye gelip
ifade verdi.
4'üncü Dalgada (09.05.2012)gözaltına alınmak
Alb.Eser
28 istendi, adresinde bulunamadı, duruşmalara hiç
ŞAHAN gelmedi / VEFAT (13.02.2015 - Romanya)
Prof.Dr.H.Ke
29 25.06.2012 05.09.2013 6'ncı Dalga
mal GÜRÜZ
77
KARABAY 2012
10'uncu Dalgada (21.02.2013) gözaltına alındı,
Korg. Doğan ayrıca BALYOZ davasından hükümlü;
37
TEMEL tutuksuz yargılanmak üzere 28 Şubat
davasından serbest bırakıldı.
11'nci Dalgada (27.02.2013) gözaltına alındı,
Tümg.Mehmet
38 tutuksuz yargılanmak üzere adli kontrol
BAŞPINAR tedbirleriyle serbest bırakıldı.
Tümg.Fuat 9'uncu Dalgada (14.02.2013) gözaltına alındı,
39 BÜYÜKCİVELE tutuksuz yargılanmak üzere adli kontrol
K tedbirleriyle serbest bırakıldı.
Alb. Hüsnü 14.04.
40 07.11.2013 1'inci Dalga
DAĞ 2012
Alb.Oğuz 15.04.
41 01.10.2013 1'inci Dalga
KALELİOĞLU 2012
5'inci Dalga, ayrıca
Korg. Metin 28.05.
42 14.06.2013 BALYOZ davasından
Yavuz YALÇIN 2012 hükümlü
Tuğg. Metin
14.02.
46 Yaşar 01.10.2013 9'uncu Dalga
2013
YÜKSELEN
47 Alb.A.Ziya 9'uncu Dalgada (14.02.2013) gözaltına alındı,
ÖZTOPRAK tutuksuz yargılanmak üzere adli kontrol
78
tedbirleriyle serbest bırakıldı.
10'uncu Dalga, ayrıca
Org. Şükrü 21.02.
48 07.11.2013 BALYOZ davasından
SARIIŞIK 2013
hükümlü
11nci Dalgada (27.02.2013) gözaltına alındı,
Org. Aslan
49 tutuksuz yargılanmak üzere adli kontrol
GÜNER tedbirleriyle serbest bırakıldı.
9'uncu Dalgada (14.02.2013) gözaltına alındı,
Korg. A.Atalay
50 tutuksuz yargılanmak üzere adli kontrol
EFEER tedbirleriyle serbest bırakıldı.
Tuğg. Refik 14.02.
51 07.11.2013 9'uncu Dalga
ZEYTİNCİ 2013
Tümg. Yücel 27.02.
52 01.10.2013 11'nci Dalga
ÖZSIR 2013
Alb. Cengiz 14.02.
53 14.06.2013 9'uncu Dalga
KOŞAL 2013
Tümg.Kurtuluş Gözaltına alındı, tutuksuz yargılanmak üzere
54
ÖĞÜN adli kontrol tedbirleriyle serbest bırakıldı.
Kora. Altaç
55 13.02.2013 07.11.2013 9'uncu Dalga
ATILAN
Kora. Aydan
56 15.02.2013 07.11.2013 9'uncu Dalga
EROL
Alb. M.Hakan
57 20.04.2012 14.06.2013 2'nci Dalga
BURAL
Alb. Y.Kemal
58 26.04.2012 14.06.2013 3'üncü Dalga
YAKIŞKAN
Astsb. Adem
59 26.04.2012 14.06.2013 3'üncü Dalga
DEMİR
1'nci Dalgada (14.04.2012) gözaltına alındı,
Alb. M.Şinasi
60 tutuksuz yargılanmak üzere adli kontrol
ÇALIŞ tedbirleriyle serbest bırakıldı.
79
ÖZKÜRKÇÜ
Alb.Y.Cem
62 15.04.2012 14.06.2013 1'nci Dalga
ÖZARSLAN
Alb. Ziya
63 07.05.2012 14.06.2013 4'üncü Dalga
BATUR
Alb. Bahaddin
64 20.04.2012 14.06.2013 2'nci Dalga
ÇELİK
Alb. Yüksel
65 15.04.2012 14.06.2013 1'nci Dalga
SÖNMEZ
1'nci dalga,
Alb. Salih
66 14.04.2012 14.06.2013 VEFAT
ERYİĞİT (05.04.2016)
Alb. Ruşen
67 15.04.2012 07.11.2013 1'nci Dalga
BOZKURT
Tuğg. M.Faruk
68 09.05.2012 12.07.2013 4'üncü Dalga
ALPAYDIN
Alb. Osman
69 20.04.2012 14.06.2013 2'nci Dalga
BÜLBÜL
1'nci Dalgada (14.04.2012) gözaltına alındı,
Tümg.Ümit sağlık nedenleri de dikkate alınarak tutuksuz
70
ŞAHİNTÜRK yargılanmak üzere adli kontrol tedbirleriyle
serbest bırakıldı
Alb. Ahmet
71 20.04.2012 14.06.2013 2'nci Dalga
DAĞCI
72 Alb. Veli SEYİT 20.04.2012 14.06.2013 2'nci Dalga
Alb.Seyfullah
73 20.04.2012 14.06.2013 2'nci Dalga
SÖNMEZ
Tuğg. Ünal
74 15.04.2012 07.11.2013 1'nci Dalga
AKBULUT
Alb.Aydın
1'nci Dalgada (14.04.2012) gözaltına alındı,
KARAŞAHİN
75 tutuksuz yargılanmak üzere adli kontrol
tedbirleriyle serbest bırakıldı
80
tutuksuz yargılanmak üzere adli kontrol
ÖZALTUN
tedbirleriyle serbest bırakıldı
Alb. K.Sezai
77 14.04.2012 14.06.2013 1'nci dalga
ÖKTE
Alb.Cengiz
78 15.04.2012 07.11.2013 1'nci dalga
ÇETİNKAYA
1'nci dalgada
gözaltına
alındı, serbest
Bnb. Ahmet
79 03.05.2012 14.06.2013 bırakıldı,
AKA savcılığın itirazı
üzerine tekrar
tutuklandı.
Alb. Alican
80 15.04.2012 14.06.2013 1'nci dalga
TÜRK
Alb. O.Atilla
81 26.04.2012 14.06.2013 3'üncü dalga
KURTAY
4'üncü dalga
Korg.Tevfik
82 09.05.2012 07.11.2013 VEFAT
ÖZKILIÇ (08.08.2017)
1'nci dalgada
gözaltına
alındı, serbest
Alb. M.Kemal
83 02.05.2012 14.06.2013 bırakıldı,
SAVCI savcılığın itirazı
üzerine tekrar
tutuklandı.
Tümg.Berkay
84 09.05.2012 14.06.2013 4'üncü dalga
TURGUT
1'nci Dalgada (14.04.2012) gözaltına alındı,
Alb. Arslan
85 tutuksuz yargılanmak üzere adli kontrol
DAŞTAN tedbirleriyle serbest bırakıldı
Tuğg. İ.Hakkı
86 26.04.2012 14.06.2013 3'üncü dalga
ÖNDER
87 Alb. Nazmi 02.05.2012 14.06.2013 1'nci dalgada
SOLMAZ gözaltına
81
alındı, serbest
bırakıldı,
savcılığın itirazı
üzerine tekrar
tutuklandı.
1'nci Dalgada (14.04.2012) gözaltına alındı,
Bçvş.Necdet
88 tutuksuz yargılanmak üzere adli kontrol
BATIRAN tedbirleriyle serbest bırakıldı
Tuğg. Mehmet
89 09.05.2012 14.06.2013 4'üncü dalga
Ali YILDIRIM
Tuğg. Metin
90 09.05.2012 14.06.2013 4'üncü dalga
KEŞAP
TUTUK
S.N TAHLİYE DİYECEKL
ADI SOYADI LANMA
O TARİHİ ER
TARİHİ
Tuğg.Celalettin
91 09.05.2012 14.06.2013 4'üncü dalga
BACANLI
Alb.Mustafa
92 26.04.2012 14.06.2013 3'üncü dalga
KÖSEOĞLU
11'nci Dalgada (27.02.2013) gözaltına alındı,
Alb.Cumhur
93 tutuksuz yargılanmak üzere adli kontrol
YATIKKAYA tedbirleriyle serbest bırakıldı
Alb.M.İhsan
94 20.04.2012 14.06.2013 2'nci Dalga
TAVAZAR
Tuğg.Abdullah
95 14.04.2012 05.09.2013 1'nci Dalga
KILIÇARSLAN
Tuğg. Lokman
96 26.04.2012 14.06.2013 3'üncü dalga
EKİNCİ
4'üncü Dalgada (09.05.2012) gözaltına
Alb. Erkan
97 alındı, tutuksuz yargılanmak üzere serbest
YAYKIR bırakıldı
98 Alb.Mehmet 3'üncü Dalgada (26.04.2013) gözaltına
AYGÜNER alındı, tutuksuz yargılanmak üzere serbest
bırakıldı
82
Org.Erdal
99 27.02.2013 14.06.2013 11'nci dalga
CEYLANOĞLU
9'uncu Dalgada (14.02.2013) gözaltına
Org. Ergin
100 alındı, tutuksuz yargılanmak üzere adli
CELASİN kontrol tedbirleriyle serbest bırakıldı
Korg. İzzettin
101 06.03.2013 05.09.2013 12'nci dalga
İYİGÜN
3'üncü Dalgada (26.04.2013) gözaltına
Alb. C.Hakan
102 alındı, tutuksuz yargılanmak üzere adli
PELİT kontrol tedbirleriyle serbest bırakıldı
9'uncu Dalgada (14.02.2013) gözaltına
Tuğg.İzzettin
103 alındı, tutuksuz yargılanmak üzere adli
GÜRDAL kontrol tedbirleriyle serbest bırakıldı
83
BEŞİNCİ BÖLÜM
84
Semizkumlar mahallesi, Silivri Ceza İnfaz Kurumları
Kampüsü, 5 nolu L tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Koğuş F-9
Alt Silivri/İSTANBUL
E.Org. İlker BAŞBUĞ
E.Org. Hurşit TOLON
E.Tuğamiral Alaettin SEVİM
85
E.Tuğamiral Hüseyin HOŞGİT
E.Tümamiral Özer KARABULUT
E.Koramiral Feyyaz ÖĞÜTÇÜ
E.Tümamiral Engin BAYKAL
E.Dz.Kur.Alb. Ümit ÖZCAN
E.Alb. Ökkeş Alp KIRIKKANAT
86
E.Tuğa. Ahmet TÜRKMEN
E.Tuğa. Hakan ERAYDIN
E.Tuğa. İsmail TAYLAN
E.Tuğa. Fatih ILGAR
E.Tuğa. Abdullah GAVREMOĞLU
E.Kur.Alb. Yüksel YALÇIN
E.Kur.Alb. Ahmet TOPDAĞI
E.Kur.Alb. Ali Rıza SÖZEN
87
E.Tümg. Salim Erkal BEKTAŞ E.Tuğgeneral Mehmet Kaya
VAROL
E.Tuğg. Halil KALKANLI
E.Tuğg. İzzet OCAK
E.Alb. Bülent TUNCAY
E.Alb. Erdal AKYAZAN
88
Semizkumlar Mah., Silivri Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü 4
nolu L tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Koğuş B-8
Silivri/İSTANBUL
E.Oramiral Özden ÖRNEK
E.Orgeneral Halil İbrahim FIRTINA
E.Orgeneral Şükrü SARIIŞIK
E.Alb. Mehmet Kemal GÖNÜLDAŞ
E.Alb.Harun ÖZDEMİR
E.Alb. Ali İhsan ÇUHADAROĞLU
E.Kur.Alb. Recai ELMAZ
E.Üsteğmen Ahmet ŞENTÜRK
Semizkumlar Mah., Silivri Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü 4
nolu L tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Koğuş B-7
Silivri/İSTANBUL
E.Kora. Mehmet OTUZBİROĞLU
E.Kora. Kadir SAĞDIÇ
E.Korg. Korkut ÖZARSLAN
E.Hv.Korg. Yurdaer OLCAN
E.Tüma. Haydar Mücahit ŞİŞLİOĞLU
E.Hv.Tümg. A. Bertan NOGAYLAROĞLU
E.Hv.Tuğg. Mustafa İLHAN
E.Hv.Alb. Hakan BÜYÜK
89
Semizkumlar Mah., Silivri Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü,
4 no.lu L Tipi Cezaevi, B-4 Koğuşu, Silivri/İSTANBUL
E.Alb.R.H. TUFAN
90
Soner YALÇIN – Oda TV
Oktay YILDIRIM
91
Semizkumlar Mah., Silivri Kapalı Cezaevi ve İnfaz Kurumları
Kampüsü, L Tipi, 1 nolu Cezaevi, F-6, Alt koğuş,
Silivri/İSTANBUL
Tuncay ÖZKAN
Mustafa BALBAY
92
SİLİVRİ’DE OLAN ANCAK CEZAEVİ VE KOĞUŞU BELLİ
OLMAYANLAR
E.Org. Ergin SAYGUN
E.Tümg. Halil HELVACIOĞLU
E.Tümg. Abdülkadir ERYILMAZ
E.Tuğg Ali AYDIN
E.Öğr.Alb. Berna DÖNMEZ
E.Alb.Erden ÜLGEN
E.Alb.Yavuz KILIÇ
E.Dz.İk.Yb. Turgay YAMAÇ
E.Astsb. Tuncay KÜÇÜK
E.Alb.Mehmet Fikri KARADAĞ
YERİ BİLİNMEYENLER
93
Dz.Kur.Alb. Alpay Çakarcan, Halil Yıldız, Refik Hakan Tufan,
Erhan Kuraner, Mustafa Çalış, Fatih Altun, Behçet Alper
Güney, Emin Küçükkılıç, Mehmet Alper Şengezer, Doğan
Fatih Küçük, Timuçin Erarslan, Dursun Tolga Kaplama,
Doğan Temel, Hamdi Poyraz, Hasan Hakan Dereli, Aytekin
Candemir, Bahtiyar Ersay, Nedim Ulusan, Soydan Görgülü,
Ayhan Gedik, Fatih Uluç Yeğin, Hakan İsmail Çelikcan,
Kahraman Dikmen, Erdinç Atik, Abdurrahman Başbuğ,
Ahmet Tuncer, Mehmet Ulutaş, Doğan Uysal, Refik Levent
Tezcan, Ahmet Hacıoğlu, Armağan Aksakal, Aşkın Öztürk,
Aydın Sezenoğlu, Ayhan Türker Koçpınar, Aykar Tekin, Aziz
Yılmaz, Bahadır Mustafa Kayalı, Dz.Alb.Binali Aydoğdu,
Celal Kerem Eren, Derya Günercin, Devrim Rehber, Erhat
Kubat, Gürkan Yıldız, Gürkan Koldaş, Hakan Ilıca, Hannan
Şayan, Hüseyin Dilaver, İlker Yunus, E.Alb. Kadri Sonay
Akpolat, Kürşad Güven Ertaş, E.Dz.P.Alb.Mehmet Aygün,
Dz.Bnb. Mehmet Cem Çağlar, Mehmet Koray Eryaşa, Mehmet
Seyfettin Alevcan, Muharrem Selçuk Ünal, Alb. Mustafa
Haluk Baybaş, Osman Başıbüyük, E.Dz.Kur.Alb. Osman Fevzi
Güneş, Dz.Kur.Alb. Ramazan Kamüran Göksel, Şenol
Büyükçakır, Yaşar Dilber, Yusuf Afat, Yusuf Volkan Yücel,
Yüksel Gamsız, Nurettin Işık, Gökhan Murat Üstündağ, Emin
Hakan Özbek, Dz.Kur.Alb. Alpar Karaahmet,
Dz.Kur.Alb. Bayram Ali Tavlayan, Enver Aksoy, Oğuz
Türksoyu, Dz.Alb. Sencer Başat, Özgür Ecevit Taşçı, Turgay
Bülent Göktürk
94
MAMAK ASKERİ CEZAEVİ (12 kişi)
Tümgeneral Mehmet Faruk Alpaydın
Tuğgeneral İsmail Hakkı Önder
Tuğgeneral Lokman Ekinci
Tuğgeneral Celalettin Bacanlı
Tuğgeneral Metin Keşap
Albay Mustafa İhsan Tavazar
Albay Mustafa Hakan Bural
Albay Ahmet Dağcı
Hv. Albay Seyfullah Sönmez
Albay Mustafa Köseoğlu
Albay Yahya Kemal Yakışan
Astsb. Üçvş. Adem Demir
SİNCAN CEZAEVİ (43 kişi)
E. Orgeneral Çevik Bir
E. Orgeneral Fevzi Türkeri
E. Orgeneral İlhan Kılıç
E. Orgeneral Hikmet Köksal
E. Orgeneral Ahmet Çörekçi
E. Orgeneral Teoman Koman
E. Korgeneral Yıldırım Türker
E. Korgeneral Mustafa Bıyık
E. Korgeneral Hakkı Kılınç
E. Korgeneral Vural Avar
E. Korgeneral Kamuran Orhon
E. Korgeneral Tevfik Özkılıç
E. Tümgeneral Erol Özkasnak
E. Tümgeneral Erdal Şenel
E. Tümgeneral Çetin Dizdar
E. Tümgeneral Çetin Saner
E. Tümgeneral Berkay Turgut
95
E. Tuğgeneral Ünal Akbulut
E. Tuğgeneral Abdullah Kılıçarslan
E. Tuğgeneral İdris Koralp
E. Tuğgeneral Mehmet Ali Yıldırım
E. Albay Hüsnü Dağ
E. Albay Sezai Kürşat Ökte
E. Albay Ahmet Nazmi Solmaz
E. Dz. Albay Serdar Çelebi
E. Albay İbrahim Selman Yazıcı
E. Albay Bahattin Çelik
E. Albay Osman Bülbül
E. Hv. Albay Veli Seyit Akarbaşı
E. Albay Yüksel Sönmez
E. Albay Yahya Cem Özarslan
E. Albay Ruşen Bozkurt
E. Albay Oğuz Kalelioğlu
E. Albay Cengiz Çetinkaya
E. Albay Alican Türk
E. Albay Abdurrahman Yavuz Gürcüoğlu
E. Albay İsrafil Aydın
E. Albay Mustafa Kemal Savcı
E. Albay Ziya Batur
E. Binbaşı Salih Eryiğit
E. Binbaşı Ahmet Aka
E. Yüzbaşı Mustafa Babacan
E. Yüzbaşı Orhan Nalcıoğlu
ALTINCI BÖLÜM
96
102 NCİ CELSE
97
Mağdur müşteki avukatlarından biri bu sözlere "İftira" diye
tepki gösterirken Aras şöyle devam etti:
"Biz buraya hiçbir zaman süklüm püklüm de gelmedik.
Sadece sayın heyete hürmetimizi gösterdik. Asla kişilik
bozukluğu olarak süklüm püklümlüğümüz yok. "
98
cemaatini, "Zararlı virüs ve gayrı nizami unsular" olarak
nitelendirip, TSK'nın bunlara karşı çeşitli tedbirler aldığını, çalışma
grubu kurulmasının da bunlardan birisi olduğunu söyledi.
İddianameyi hazırlayan, "FETÖ"den tutuklu eski savcı Mustafa
Bilgili'nin BÇG'yi karalamak için sahte, kurgulanmış belgeler
kullandığını kaydeden Koralp, BÇG'nin kimlerden oluştuğunu,
hangi görevleri yaptığını anlattıktan sonra şöyle konuştu:
"BÇG kimsenin türbanı, sakalı, işinden aşından atılmasıyla
uğraşmamıştır. Sıradan bir karargah faaliyetidir. Asla bir gizli
örgüt ve cunta değildir. Asla emir-komuta dışında faaliyette
bulunmamıştır."
99
olarak TSK ve devletimizi ele geçirmek için faaliyet gösteren adı
dün cemaat, hizmet hareketi, bugün FETÖ olan örgütün üyelerini
tespit için çalışmalar yapılmıştır. Ayrıca DKK'nı her türlü bölücü,
yıkıcı faaliyetlerden korumak için gayret sarfedilmiştir" dedi.
Aygüner'den sonra dönemin YÖK Başkanı Kemal Gürüz'ün
savunmasına geçilirken, Mahkeme Başkanı Mustafa Yiğitsoy, 10
sanığın kaldığını, gelecek duruşmanın 12-13 Mart'ta yapılacağını
açıkladı.
100
olarak ben suçlanmaktayım? Anayasal kurumlardan resmi
kanallardan gelen ve başka bir anayasal kurumda arşivlenen resmi
yazıları, darbe teşebbüsünün kanıtı olarak kabul etmek hukukun
ötesinde mantık ve vicdana sığar mı?"
"5 aralık 2003 günü yök başkanlığından ayrıldıktan birkaç gün sonra
bu davanın 1 numaralı mağduru olarak gösterilen Tansu Çiller
telefonla arayarak, YÖK başkanlığım sırasında yaptığım başarılı
101
hizmet ve çalışmalarımdan dolayı tebrik ve teşekkürlerini iletti. Ne
gariptir ki, bugün Tansu Çiller'in ortağı olduğu hükümeti cebren
devirmekle suçlanıyorum. Aldığımız kararların hepsiyle gurur
duyuyorum. Bugün de olsa aynı kararları alırdım. Türk milleti'nin
geleceği, Türk varlığının bu topraklarda sürmesi için alındı o
kararlar"
Gürüz'ün Avukatı Nevra Didem Yaşar'ın da savunmasını
yapmasının ardından bugünkü celse saat 20.35'de sona erdi.
YEDİNCİ BÖLÜM
102
ALİCAN TÜRK’ÜN SAVUNMASI
103
yazısını okusaydı belki biraz ürperir, böyle bir mütalaa
hazırlayamazdı diye düşünmüştüm.
104
Ben bir askerdim. Hâlâ askerim... Çünkü askerlik bir "yaşam
biçimidir" denir... Emekli olsanız bile o yaşam biçiminizden
sıyrılamazsınız. Bir askerin icabında vatan, millet ve görev
(vazife) gibi değerler uğruna gözünü kırpmadan ölüme
gidebilen yüksek bir ruh yapısına, doğruluk ve mertlik gibi
sağlam bir karaktere sahip kişi olması beklenir.
105
O yüzden tane tane, ama açık ve net konuşacağım. Gelelim
savunmama...
106
savcılık ifadelerine bakıldığında, sanki "BÇG”den
kaçılıyormuş" izlenimi doğacak anlatımlar ortaya çıktığını
gördük. Bunun nedenini çok geçmeden anladım. Mesele,
savcının soruları hazırlama, sorgulama biçimi ve oluşturduğu
psikolojik atmosfer ile ilgiliydi. Savcının taktiği şuydu: Önce
sizin önünüze altında Çevik Paşa'nın imzası görünen 4-5 adet
yazıyı peş peşe koyuyor ve sonra söze şu girişle başlıyordu:
107
sonra da "iyi ama benim bunlardan haberim yok, bunlar
yapılmışsa yanlış yapılmış" diyerek geri çekilmeye, BÇG'yi
reddetmeye, hatta giderek belki başkalarını suçlamaya
başlıyor. Eh, zaten olayların, dönemin, evrakların üzerinden
15 yılı aşkın bir zaman da geçmiş... Yani hatırlan(a)mayan
olayların, evrakların stresi de işin cabası...
108
Bu kapsamda ben de hemen bir parantez açıp huzurunuzda
ifade edeyim ki;
109
tasavvur edilip öyle anlatılıyor; böyle bir algı oluşmuş ya da
oluşturulmuş. Size bir örnek vereyim: Geçtiğimiz celselerde
müşteki olarak burada sizin huzurunuzda ifade veren, sık sık
bir kısım televizyonlarda ve gazetede açıklamalarda bulunan
asker kökenli bir müştekinin Aralık 2017 sonlarında
gazetelerde çıkan bir demecini okuduğumda çok şaşırdım.
Diyor ki bu arkadaşımız, “Ben 28 Şubat sürecinde generallik
bekleyen albaydım. Beni ‘Gaziantep Batı Çalışma Grubu
(BÇG) Komutanı' dönemin yüzbaşısı (falan kişi) 'irticacıyım’
diye ihraç etti"... Yazıyı okuyunca "yuh!" dedim içimden...
İnsaf! Birincisi bu kişi benim alt devrem biri... Yani ben o
tarihte yüzbaşıyken o albaymış. İkincisi, bu zatın sınıfı da
benim gibi "öğretmen"... Biz yardımcı sınıf personeliz ve
öğretmen sınıfından general olmaz (ya da çok çok nadir olur;
meslek yaşantım süresince general olan öğretmen subay sayısı
sanıyorum 2 idi). Üçüncüsü, "Gaziantep BÇG Komutanı"
diyor... Bakın Sayın Başkan ve Değerli Heyet, TSK'nde ne 28
Şubat döneminde ne de sonrasında ne BÇG Komutanlığı diye
bir komutanlık var, ne BÇG'nin böyle görevlendirdiği
personel var, ne de böyle bir kadro var... Yani insanlar BÇG
üzerine kendilerince obsesif bir dünya kurmuşlar, tam bir
"takıntı" halinde BÇG'yi her yeri ahtapot gibi saran, her yerde
insanları takip eden ve TSK'dan ayırmaya çalışan bir birim
olarak kendi hayal dünyalarında bir yerlere oturtmuşlar.
110
teferruatlı olarak ortaya koydular. Kısaca özetlemek gerekirse,
bütün bu faaliyetlerin;
111
- Özellikle yıkıcı - bölücü ve irticai türdeki
yayınları izlemekte midir? Bunların isimleri nedir? Bu
yayınları ast ve arkadaşlarına öneriyor mu?
112
Şimdi bakın, bu kapsamda bir noktaya daha
değineyim. Terörist olduğu iddiasıyla halen cezaevinde
bulunan Bilgili adlı şahıs iddianamede diyor ki:
Şimdi bunlar özel yaşamla ilgili değil mi? Peki bir asker şahıs
kalkıp, "Sana ne kardeşim, ben mesaiden sonra kör kütük, zil
zurna sarhoş oluncaya kadar içerim, kalkıp gider kumar
salonlarında sabahlarım, kadınlarla düşüp kalkarım, seni
113
ilgilendirmez" diyebilir mi? Diyemez! Bu hususlar da özel
yaşamla ilgili olmasına rağmen komutanlar astlarının bu gibi
özel durumlarını da takip etmekle yükümlüdür ve - personel
uyarılara rağmen kendisine çeki düzen vermediği takdirde -
bu gibi haller de yasal dayanakları gereğince TSK'dan ihraç
nedenidir.
114
çok çarpıcı örnekler vardır. Örneğin bıyık meselesi... TSK'da
1970'lerin ortalarına kadar personelin bıyık bırakması
serbestti. Yani bizim subay - astsubaylarımızdan isteyen bıyık
bırakabilirdi. Ama dikkat edin, bıyık bir dönemde bir siyasi
simge haline geldi, insanların siyasi tercihleri bıyıklarının
şekline göre anlaşılır oldu. İşte olay bu mecraya dökülünce
TSK'da bıyık yasaklandı. (Sahi, şimdi personel "kardeşim,
bıyık benim özel yaşamımla ilgilidir, TSK benim bıyık bırakıp
bırakmama ne karışırmış" diyebilir mi? Saç uzunluğu, saç
kesimi bile kurallara bağlanmıştır, "ben saçımı böyle
keseceğim, şöyle uzatacağım" diyebilir mi?)
Yine bir başka simge kot pantolon... Burada bir sayın avukat
arkadaşımız da kısmen değinmişti, 1990'ların ortalarına kadar
kot pantolonla orduevlerine girmek bile yasaktı... Neden?
Çünkü kot pantolon 12 Eylül döneminde sol grupların bir
simgesi olarak kabul ediliyordu. Yani düşünebiliyor
musunuz, bir siyasi simge olduğu için yasaktı. Peki, türban
konusu farklı mı? Hayır! Geçmişte Anayasa Mahkemesi
türbanın bir siyasi simge olduğu konusunda karar vermiş.
Hem de üç kez... Tıpkı bıyık meselesinde olduğu gibi, tıpkı
kot pantolon meselesinde olduğu gibi, "eğer devletin en üst
yargı mercii bunun bir siyasi simge olduğunu söylüyorsa ben
kışlamdan içeri siyaset sokmam" mantığı işlemiştir burada...
Yani sembollerin iletişimdeki yeri ve önemi TSK'yı belli tutum
ve davranışlara sevk etmiştir. Sosyoloji eğitimi almış biri
olarak benim bu konudaki kişisel tespitim ve kanaatim budur.
115
personel... Yani onların asli görevi bu yönergeye göre gerekli
kontrolleri yapmak... Yani BÇG'ye gerek yok ki! Savcılık
(İddia makamı) TSK'daki işleyişi bilmediği için bu görevi
yapan herkesi BÇG'ci diye görüyor, öyle tanımlıyor.
116
10.45 saatleri arası BÇG'de görev yapanlarla birlikte olduğunu
düşünüyorum. (Hatta 17 kişiye bile hiçbir zaman
erişilemediğine kalıbımı basarım, ki İç Güvenlik Harekât
Dairesi (İGHD)'nde görevli İdris Koralp Paşam da bunu açıkça
zikretti.) Oysa iddianamede ve CD 5'te BÇG personeli olarak
adı geçen 45 - 46 kişi var. E ne yapsın şimdi insanlar?
Gitmediği yere gittim mi desin? Sonra da birileri çıkıp "yok
efendim sanıklar inkâr yoluna sapıyorlar" falan diye haber ve
propaganda yapıyor. Hayır, kimse burada inkâr yoluna
sapmadı... Çalışanlar "ben çalıştım" dedi, çalışmayanlar ise
kendilerine yöneltilen bu durumu "hayır, çalışmadım" diye
yanıtladı.
117
Sayın Başkanım, bizde bir personel yurtdışı bir kursa tefrik
edildiğinde adama "hadi yarın sabah yurt dışında şurada
kursa gidiyorsun" diye akşamdan tebliğ etmezler. O kişinin
kursa gideceği en geç 1 ay, hatta daha da öncesinden bellidir.
Kurs tarihi yaklaştığında o kişi "NATO Seyahat Emri"
çıkarılması, görev yolluğu ve harcırahının alınması, yurtdışı
görev brifingi, vb. bir sürü bürokratik işlemler için en az 15
gün öncesinden göreviyle ilişkisi kesilir, kurs ve yol
hazırlıklarına koyulur. Dolayısıyla benim de en geç Nisan
ortalarında görevden kopmuş olmam gerekir. Buradan şu
sonucu çıkardım: "İşte, eğer BÇG görevlendirme listesi diye
bir liste gerçekse ve beni BÇG'ye seçmiş olsalar da, belki
İngiltere'deki kurs nedeniyle bana böyle bir görev
verilmemiş / tebliğ edilmemiş olabilir." dedim. (O zaman
bütün iyi niyetimle böyle düşünmüş ve bunları söylemiştim.
Söz konusu kursun belgesini EK-A'da sunuyorum.)
118
Söz konusu madalyaya ilişkin 15 Temmuz 1997 tarihli
Madalya Beratını EK - B'de sunuyorum.)
119
bazı sivil memurlar ile sanıklardan Hamza ÖZALTUN'un
beyanlarına dayandırmaya çalışmıştır. Oysa huzurda tanık
olarak dinlenen sivil memurlar da Hamza Özaltun da
isimlerin baskı altında alındığını, adını zikretmediği kişilerin
bile ifade tutanağına eklendiğini gördüklerini belirtmişlerdir,
benim BÇG'de görev yapmadığımı onaylamışlardır.
PSİKOLOJİK HAREKÂT
120
kişi de cezalandırılması istenenler arasında yer alıyor. Bu
durum çok ilginç geldi bana... Bu konuda az sonra başka bir
değerlendirme yapacağım (Daire üzerine oynanan oyunlar ve
dairede görev yapanlar üzerine kumpaslar), ama önce şu
hususun altını çizmek istiyorum: Sayın Başkanım, sizin,
heyetinizin ve Savcı Bey'in görev yaptığınız bu 5. Ağır Ceza
Mahkemesine atanmanız ne kadar yasal ise, benim ve benim
gibi burada yargılanan 6 subayın Genelkurmay Psikolojik
Harekât Daire Başkanlığı'na atanması da o kadar yasaldır.
Adalet Bakanlığı nasıl ki bir tasarrufta bulunarak sizi bu
mahkemeye atamışsa, Genelkurmay Başkanlığı da benzer bir
tasarrufla bizleri o daireye atayıp istihdam etmiştir. Hiçbir
fark yoktur. Siz bu mahkeme heyeti olarak görevinizi ne
kadar onur duyarak yapıyorsanız, ben de atandığım görevde
aynı onuru duyarak görev yaptım.
121
Bir muharebe alanını şekillendirirken dost unsurların moral
ve motivasyonunu yükselten, mücadele azim ve
kararlılıklarını artıran, onları sevindiren vs. aklınıza gelen her
eylem psikolojik harekâttır. Örneğin, muharebe öncesi
komutanın ortaya çıkıp askerlerine "Haydi yiğitlerim, sizden
bu millete lâyık evlatlar olduğunuzu göstermenizi istiyorum;
ölürsek şehidiz, kalırsak gazi..." diye seslenmesi, onları motive
etmesi dahi...
122
Ancak bir de normal günlük yaşamda aslında planlı olmayan
ama bireyler ya da toplum üzerinde psikolojik etkisi olan
davranışlar vardır. Örneğin siz tamamen sıradan, gelişigüzel,
plansız programsız biçimde, yaşamın olağan akışı içinde bir
davranışta ya da faaliyette bulunursunuz, ama bir bakarsınız
o davranışın bireyler ya da toplum tarafından algılanışı ve
etkisi bambaşka olur. İşte buna psk. hrk. değil, "ETKİSİ
PSİKOLOJİK OLAN DAVRANIŞ / FAALİYET" adı verilir.
123
Dost, düşman ve tarafsız gruplarda arzu edilen davranış
değişikliklerini oluşturmak üzere yürütülen bu faaliyetler yeni
değildir, bütün insanlık ve harp tarihi boyunca vardır ve var
olmuştur.
124
çalışılmıştır. 2004 yıllında Taraf gazetesinin (ki bu gazetenin
ne olduğu, neye / kime hizmet ettiği herkesçe malûmdur)
"Uğur Mumcu'nun öldürülmesi de psikolojik harekât mıydı"
şeklindeki bir manşetini dehşetle hatırlıyorum. Sonuçta bunlar
Genelkurmay'da en üst düzey komutanlar arasında bile öyle
kafa karıştırdı ki, 1995 yılı sonlarında kurulan Psikolojik
Harekât Daire Başkanlığı, 2005 yılı başında adını değiştirmek
zorunda kaldı ve İngilizlerdeki gibi "Bilgi Destek Dairesi" adı
verildi. (Tıpkı Özel Harp Dairesi gibi... Oranın adı da belli
çevrelerce kasıtlı olarak "kötü ve pis" işlerle anılarak
gösterilince nihayet Özel Kuvvetler olarak değiştirilmişti.)
125
İkinci hedef Özel Kuvvetler ve bilhassa ona bağlı Seferberlik
Daire Başkanlığıdır. Kozmik Odaya girme meselesinin özü
budur; Kozmik Oda olayı ile bir savaş ve / veya işgal
durumunda işgale karşı direnişi yürütecek kesimlerin (yani
Kurtuluş Savaşımızda Kuvva-i Milliye olarak anılan ve
direnişi örgütleyecek kesimlerin) ortaya çıkarılması
hedeflenmiştir. Bu, çok önemli bir savunma kalkanımızdı(r).
Ne var ki Mustafa Bilgili denen hainin yine bir hain olan
Muharrem Köse ile birlikte yürüttükleri süfli (sefilce)
gayretlerle en önemli savunma kalkanımız delinmiş, yılların
birikimi ile oluşturulan ÇOK GİZLİ bilgiler "birilerinin" eline
geç(iril)miştir.
126
edilerek bazısının terfii engellenmiş, nihayet sonuçta TSK'da
psikolojik harekât birimi çökertilmiştir. O dairede görev yapan
ve dairenin kurucusu Oğuz Kalelioğlu, Cengiz Çetinkaya,
K.Sezai Ökte, Ahmet Aka ve Serdar Çelebi Albaylar, yani bu
davada yargılanan bizlerin nasibine de 28 Şubat davası
düşmüştür.
127
Genelkurmay Psikolojik Harekât Başkanlığında görev
yaptığım 1996 - 2005 yılları arasında yasadışı hiçbir iş
yapılmamıştır. Yapılamaz da... Çünkü Sayın Başkan, TSK'da
psikolojik harekât bağımsız olarak planlanmaz... Bütün
psikolojik harekât planları devlet çapında hazırlanan ana
planlar çerçevesinde olur. Yani ana çerçeveyi devlet çizer...
Ana psikolojik harekât planlarının altında başbakanların
imzası vardır; başbakanın onaylamadığı hiçbir plan
Genelkurmay'a gelmez, Genelkurmay da o planı icra etmez!
Devletin bütün birimleri de işte o planda kendisine verilen
görevlere göre alt planlar hazırlar ve icra eder.
128
(Her hükûmette Devlet Bakanlıklarından biri "devlet
çapındaki psikolojik harekâttan" sorumludur.)
129
Bu planların tamamı TSK'nın değil, devletin psikolojik harekât
planlarıdır ve GİZLİ gizlilik derecelidir. Bilgili denen zat
sadece art niyetliliğinden değil, aynı zamanda cehaletinden,
yani devletin nasıl çalıştığını, kurumlar arasındaki işleyişi ve
işbirliğini de bilmediğinden, devletin gizli kalması gereken
bilgilerini de ifşa ederek bu iddianameyle ayrı bir suç
işlemiştir ki bu da ayrı bir ihanettir. (Bunu ilk savunmamda da
söylemiştim.)
130
partiye mi darbe yapacakmışım?" diye ifade vermişti.
131
GÜNDÜZ, Fadime ŞAHİN ve Ali KALKANCI'yı çağırıp
dinlememiştir. Çünkü bence o Komisyon görevini doğru
dürüst yapmamış, hatta 28 Şubat'la ilgili bazı konuların
aydınlatılmasını istememiştir. Söz konusu kişilerle
görüşmemesine rağmen hazırlanan rapora "Bu kişilerin
provokasyon amacıyla kullanılmış oldukları yapılan
tetkiklerde görülmüştür" diye yazmaktan kaçınmamışlardır.)
132
koyduğumuz dosyada şikâyetçi olduğumuzu belirtmiştik.
Bunu müvekkilime bir daha sormak istiyorum" deyince
Başkan aynı soruyu tekrar sordu, Şevket Bey aynı şekilde
"Hayır, dediğim gibi, ben vicdan sahibiyim, şikâyetçi değilim"
diye tekrarladı. Öyle olunca bizim avukatlarımız da "Madem
Sayın Kazan şikâyetçi değil, o halde bizim de sorumuz yok!"
dediler. Ben el kaldırdım. Burada bizim avukatlarımız hepsi
"Hayır, gerek yok, sorma!" diye tepki gösterdiler. Ben ısrarla
söz aldım ve önce Sayın Kazan'a merhum Mehmet Ali
BİRAND'ın "Son Darbe: 28 Şubat" adlı belgeselinde
Aczmendilerle ilgili yaptığı açıklamayı hatırlattım. Belgeselde
Şevket Bey "O dönemde birden Aczmendiler denen bir grup
ortaya çıktı. Biz bunlar nereden çıktı derken öğrendik ki meğer
bunları JİTEM organize ediyormuş. Sisi adında kadın mı erkek
mi biri vardı, o bunları ayarlıyormuş. Gazetelerde çıktı bunlar"
mealinde açıklaması vardı. (Belgeseldeki açıklamasını aynen
bir kâğıda yazıp kendisine okudum.) Ve sonra Sayın
Akşener'e sorduğum soruyu, yani "Bakanlığınıza bağlı
birimlerden (mahkemeler, savcılıklar falan) size bu konuda
ulaşan herhangi bir bilgi, belge, doküman olup olmadığını"
sordum. Cevaben, "O günlerde ZAMAN gazetesinde çarşaf
çarşaf yayınlandı bunlar" dedi. İtiraz ettim, "Sayın Bakanım,
gazete kupürleri ile değil, ben size gazete kupürlerinin dışında
bakanlığınıza ulaşan bir bilgi olup olmadığını soruyorum"
dedim. Sayın Kazan da "Hayır, başka bilgi gelmedi" dedi. Ve o
zaman Mahkeme Başkanına dönerek:
133
Aczmendilerin askerlerle bağlantısı olmadığına. Artık bundan
sonra kimse Aczmendilerin askerlerle bağlantısı olduğunu,
psikolojik harekât maksadıyla kullanıldıklarını ileri süremez,
134
görev çerçevesinde gazetecilere mihmandarlık yaptım, birlikte
yemek yedik, çay içtik, sohbetler ettik. (O gazeteciler arasında
burada tanık olarak ifade veren İlnur ÇEVİK de vardı. İlnur
Bey'in o dönem TSK hakkında yüceltici, övücü yazılarını
hatırlıyorum, bir de burada söylediklerini düşünüyorum da,
bu değişim karşısında şaşırmadım desem yalan olur. Neyse,
yorum yapmayacağım.)
135
yerleştirilmesi konusundaki faaliyetlerine engel olmak üzere
Yunanistan ve Kıbrıs
üzerinde çalışma yürütüldüğünü hatırlıyorum, ama ben o
çalışmalarda yer almadım.
136
Psikolojik harekât mı dediniz? Söyleyeyim... Asıl
psikolojik harekât;
137
Psikolojik harekât mı dediniz? Asıl psikolojik harekât;
138
Mustafa BİLGİLİ
139
3. İnsanları icabında ölüme götürecek iftiralar atan bir
tetikçidir.
4. Medyaya bile gerçek dışı bilgiler vererek bilerek
kamuoyunu yanıltan bir yalancıdır.
5. Sanıklara karşı gerçek anlamda kin, nefret ve
husumetle hareket eden bir kindardır.
140
3. Varsa yasalara aykırı hareket edenler hakkında ilgili
mülki makamlarla koordine ederek tahkikat başlatılması,
Veya orijinali;
141
Yine Ruhsar Amiral'in de anlattığı gibi slaytların yeri
ile oynayıp işine gelenleri alt alta dizerek özel bir anlam
çıkmasını sağlamış,
142
kininiz sizi adaletsizliğe sevk etmesin" diye emreden?
Peygamberimize en başta adaletle yönetmesi emredilmemiş
mi? Hatta adalet konusunda Müslümanlarla Yahudiler,
Hıristiyanlar hatta putperestler arasında eşit olacaksın
denmemiş mi?
143
bir mektup göndererek "Sizi HSYK Başkanvekili Ahmet
HAMSİCİ, HSYK Üyesi Nesibe ÖZER, Adalet Bakanı Sadullah
ERGİN, Başbakan R.Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı
Abdullah GÜL de dahil 30 ayrı yere şikâyet ettim. Ancak
tamamından şikâyetiniz işleme alınmamıştır" yanıtı geldi
diyen Türk, ayrıca "Amacım sizi şikâyet etmek değil, hukuk ve
yargılama sistemindeki yetersizliklere dikkat çekmektir.
Şikâyetimin siz ve şahsınızla alâkası yok" demişim.
144
Hemen bir hatırlatma yapmak istiyorum. Gözaltına
alındığımda bize şu meşhur 5 tane evrakı göstermişler ve ona
ilişkin bildiklerimiz sormuşlardı:
145
Dipnot olarak şunu ekledim:
İşte Sayın Heyet... Buradaki ben dahil bütün sanıklar böyle bir
tezgâhın içinden geçerek bugüne geldik.
İşte şimdi Savcı Bey'in böyle bir iddianame ile, yani suç
işlenerek, ahlâksızlık yapılarak, suçlu üretmek için evraklarda
sahtecilik yapılarak, örgüt bağlarıyla hukuk çiğnenerek ve
146
hukuk dışı belli bir maksada dönük (TSK’ya kumpas)
hazırlanmış iddianame üzerinden bizim idam fermanımızı
talep etmesi tıpkı bunlara benzer bir durumdur. İddia makamı
"Hey, bir dakika kardeşim, bu araba suç barındırıyor, ben bu
arabaya ne binerim, ne gezerim" diyeceği yerde gayet
normalmiş gibi bunu kabulleniyor, anahtarı almış geziyor.
SONUÇ
147
Bizler de 6 yıldır bu dava ile cebelleşiyoruz. Burada
yargılanan birçok sanık gibi ben de 6 yıldır kendime, aileme
doğru dürüst zaman ayıramadım. Bazı konularda iş önerileri
aldım, ama halen devam eden bir davada sanık olmaktan
dolayı, hele hele 28 Şubat gibi bir davada yargılanıyor
olmaktan dolayı sırf insanları zor durumda bırakmamak için
kabul etmedim / edemedim. Ailemin rızkının önemli bir
kısmını yol paralarına, barınma ücretlerine harcamak zorunda
kaldım. Yazık!
148
olarak... Tabii ki Sayın Başbakan'ın propaganda
konuşmalarında Ziya Paşa'dan alıntıyla sık sık dile getirdiği
'Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri' sözü sizler için
de geçerli... Yani görevde başladığınızdan beri 10 aydır
verdiğiniz kararlar eseriniz olarak tarihe yazıldı bile ve
bundan sonrakiler de yazılacak.
149
onaylayan bir tutum içinde olmasaydı. Bu anlamda Savcı
Bey'in mütalâasını da kötü bir eser sayıyorum.
150
Mektuba devam edelim:
151
"Senden başka çıkıp konuşan var mı?" diyorlar... Ve Sayın
Başkanım, sırf bunun için, yani konuştuğum için sizin bana
ceza vereceğinizi söylüyorlar.
152
Evet, o hâkimlerden tahliyemi istemedim. Çok şükür ki
onların elinden de tahliye olmadım.
153
Evet, cezaevine girişimin 9'uncu ayında günlüğüme işte böyle
yazmışım.
154
koskoca savcısı hakkımdaki mütalâasından vazgeçmediği
taktirde, onun dediği gibi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası
ile cezalandırılmamı talep ediyorum.
Saygılarımla...
Alican TÜRK
Sanık
SEKİZİNCİ BÖLÜM
155
SON DURUŞMA-DÜŞÜNCELER
DEĞİŞİKLİKLER OLUMSUZ
156
gerekse tanık ve sanık ifadeleri ile iddiaların çürütülmesini
görmezden geldi. Güven sarstı. Sanık ve avukatların
iddianameye yönelik tenkitlerine karşı kendini tutamayıp
müdahale etti. İlk defa bir savcının duruşma sırasında izinsiz
konuştuğuna tanık oldum.
MAHKEMENİN ÇABASI
157
ilginci o dönemde daha çocuk yaşta olanlar
(Cumhurbaşkanı’nın kızları gibi) hayli fazlaydı. Benzer
şekilde o dönemde irtica nedeniyle TSK’dan ilişiği kesilenler
veya memuriyetten atılanlar az değildi. Sebep olarak askerleri
görüyorlardı. Oysa Eski Başbakan Mesut Yılmaz konuyu o
kadar güzel bağladı ki; “ Türbanı biz siyasiler yasakladık.
Askerlerin ne alakası var!” diyerek . Davanın darbe davası
olduğunu unutan mahkemeye de uyarıydı aslında.
158
DOKUZUNCU BÖLÜM
159
Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya sanıklar,
müdahiller ve tarafların avukatları katıldı. Tarafların salondaki
yerlerini almasının ardından mahkeme heyeti, duruşma salonuna
geldi.
160
Başkanı Yıldırım Türker ve dönemin YÖK Başkanı Prof. Dr. Halil
Kemal Gürüz, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve lehlerine olan
765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 147. maddesi uyarınca "Türkiye
Cumhuriyeti hükümetini cebren düşürmeye ve devirmeye iştirak"
suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırıldı.
Bu suça ilişkin 765 sayılı Kanun'da 10 yıllık asli zaman aşımı süresi
bulunduğuna dikkati çeken mahkeme, bu sebeple sanıklar
hakkındaki kamu davasını zaman aşımından düşürdü.
161
68 SANIK HAKKINDA BERAAT KARARI
Mahkeme, 68 sanık hakkında ise yüklenen suçları işlediklerinin
sabit olmaması nedeniyle beraat kararı verdi.
Bu sanıklar şunlar:
162
maddelerinin uygulanmasına hükmetti. Buna göre, karar
kesinleşirse 19 asker sanık rütbelerini kaybedecek.
163
ONUNCU BÖLÜM
SONUÇLAR-GERÇEKLER
164
Bu yazıyı okuyanlar “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu”
söyleminin daha uygun olabileceğini de düşünebilir.
165
“çağrılmayanlar da var, onların da çağrılması gerekir, patronların
gizli kalan gerçekleri açıklaması lazım. Çünkü bu defter açıldı.
kolay kolay kapanamaz” diyerek yargıya açıkça talimat vereni
eminim sadece sanıklar hatırlıyordur.
Dava sürecini takip edenler hala bu kesimlerin başının üzerinde
eğreti olsa da "Demokles’in Kılıcının" tutulmaya çalışıldığını fark
etmişlerdir. Nihayet Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 13 Nisan
2018 tarihli gerekçeli kararından aşağıda yaptığımız alıntı söz
konusu kesimin bir bölümünü "Davanın Şerikleri" (Davanın
Ortakları) olarak nitelemiştir:
166
28 ŞUBAT DAVASININ NİÇİN TÜRK ADALET TARİHİNDE
ÖZGÜN BİR YERİ OLACAKTIR?
167
Müşaviri olmak üzere "15 Ağustos Darbe Girişimi" sonrası
tutuklanmışlardır. Soruşturma aşamasında yapılan bu işbirliğinin
somut kanıtları mahkemeye sunularak davanın genişletilmesi
yolunda yapılan talepler mahkemece reddedilmiştir.
168
bulunmamaktadır. Davanın mağdur ve müştekileri üç gruba
ayrılmaktadır.
169
nedeni, görev yerlerinin değiştirilmesi, istifaya zorlamak
için "sürgüne gönderilmeleri" veya işlerine son verilmesidir. Bu
grubun mağduriyetlerinin sanıkların eylemlerin den
kaynaklandığını gösteren tek bir maddi kanıt bulunmamaktadır.
170
Başbakanı Merhum Erbakan’ın en yakın dava arkadaşı bilindiği gibi
dönemin Adalet Bakanı Sayın Şevket Kazan’dır. Kendileri 28 Şubat
sürecinin en yakın tanığı olarak 54. Hükümetin niçin istifa ettiğini
açıklayan "28 Şubat Gerçeği" adlı bir broşürile üç ciltlik "Öncesi ve
Sonrası ile 28 Şubat" adlı kitap yayınlamıştır. Bunların içeriklerinde
28 ŞubatDavası sanıklarını suçlayıcıyı hiçbir referans
bulunmamaktadır. FETÖ’cu savcılara "mağdur" sıfatı ile ifade veren
Sayın Kazan, 18.02.2015 tarihinde mahkemede ayrıntılı beyanda
bulunmuştur.
171
içinçok gizli olan MGK tutanaklarının istenmesi talebinde
bulunulmuştur. Konuya ilişkin talebimizi Başkan Şıngar ‘Naip
Hakimler’ tayin ederek karşılamıştır. Aynı şekilde 54. T.C.
Hükümetinin 406 sayılı MGK kararlarının müzakeresi için13 Mart
1997 tarihinde yaptığı gizli toplantının tutanaklarının incelenmesi
talebimiz Mahkeme Başkanı tarafından kabul görmüş, bu amaçla
da "Naip Hakim" tayin etmiştir.
172
erken seçim vaadi ile Y. Çiller başkanlığında kurulacak hükümeti
destekleme sözü alınmıştır.”
173
mahkeme, ülkemizde ‘adaletin mülkün temeli olduğu’
söyleminin sadece duvarlara kazınmış, göstermelik bir
bezemeden ibaret olduğu yaygın kanıyı yok eder. Bu davaya
ilişkin vereceğiniz karar sanıklardan daha çok türk adaleti ve
mahkeme heyetinin gelecek kuşaklara bırakacağı mirasa ilişkin
olacaktır.” Denmiştir… Ama,
Mahkeme Heyetinin sanıklar hakkında verdiği kararı, adaletin
ülkemizde mülkün temeli olmaktan çıkarak zulmün aracı haline
geldiğinin resmen bir kez daha tescilidir. Bu yalın gerçeği hiçbir
kuşkuya yer vermeden ortaya koymak için 54. Hükümetin istifasını
verdiği 18 Haziran 1997 tarihi ve sonraki gelişmeleri özetlememiz
uygun olacaktır:
174
bölümünün da telefonla kendisini arayarak, attıkları imzaların
‘hatır imzası’ olduğunu belirtmişlerdir. ”Bunun üzerine,
TBMM’den güven oyu alacağını tespit ettiği Sayın Mesut Yılmaz’a
yeni Hükümeti kurma görevini vermiştir.
“Bu ne biçim darbedir ki; darbe ile devrildiği iddia edilen 54. TC.
hükümeti istifasından sonra yeni hükümet kuruluncaya kadar 10
gün daha işbaşında bulunuyor? bu ne biçim darbedir ki; hükümet
ve parlamento görevine devam ediyor ve de hiç kimsenin kılına
dokunulmuyor? Bu ne biçim darbedir ki darbeyi yapanların bir
kısmı ağustos 1997 YAŞ kararları ile emekli ediliyor veya benim
gibi başka görevlere atanıyor. (15 ağustos 1997 tarihinde Gnkur.
Harekât başkanlığından ayrılarak Diyarbakır’da Jandarma Asayiş
Komutanı olarak göreve başladım.)"
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
175
2-3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu 1.
Maddesinde “Terörün” yapılan tanımında,“Cebir ve Şiddet
unsurunun kullanılması” esas alınmakta, yöntem olarak da
“Korkutma, Yıldırma, Sindirme veya Tehdit
Yöntemleri” sayılmaktadır. Aynı maddenin devamında terör
eylemleri sayılmaktadır. Aynı Kanunun 2. Maddesinde ise kişilerin
terör suçlusu olmasını “Birinci maddede belirlenen amaçlara
ulaşmak için meydana getirilmiş örgütün mensubu olma” şartını
belirtmektedir.
176
*Bu bölümde Çetin Doğan, Odatv.com dan faydalanılmıştır.
177