Professional Documents
Culture Documents
I – SAVCILIK KURUMU
A – Tanımı
B - Ülkemizdeki Gelişimi
C – Teşkilatı
KAYNAKÇA
KISALTMALAR CETVELİ
I. SAVCILIK KURUMU
A – Tanımı
Savcı, suç haberinin kendisine ulaşmasıyla birlikte devlet adına araştırma ve
soruşturma faaliyetinde bulunmak, kamu davasının açılmasını gerektiren şartlar oluştuğunda dava açmak ve
yürütmek, mahkemelerin verdiği kararları yerine getirmek ve kanunla kendisine verilen diğer görevleri
yapmak durumunda olan ve yürütme erki içinde yer alan bir devlet memuru olarak tanımlanabilir.[1]
B – Ülkemizde Savcılığın Gelişimi
Osmanlı Devleti’nde şer’i mahkemeler zamanında savcılık kurumu bulunmuyordu. Savcılık kurumu
hukuk sistemimize Tanzimat Dönemi kanunlaştırma hareketleri ile birlikte girmiştir. Tanzimat Dönemi’nde
her ne kadar ilk kanunlaştırma hareketleri ceza hukuku alanında olmuşsa da 1840 ve 1858 tarihli ceza
kanunnamelerinin çıkarıldığı dönemde de Osmanlı adliye teşkilatında savcılık kurumu henüz yoktur.
Ancak 1864 tarihinde Vilayet Nizamnamesi ile başlayan düzenleme süreci 1870 tarihli Dersaadet ve
Mülhakat-ı İdare-i Zabıta ve Mülkiye ve Mehakim-i Nizamiyesine Dair Nizamname ile ilk kez “müdde-i
umumi” terimi kullanılmıştır. Savcılık 1876 tarihli Kanun-i Esasi ile birlikte anayasal bir zemine kavuşmuş
ve nihayet 1879 tarihinde çıkarılan Mehakim-i Nizamiyye’nin Teşkilat-ı Kanun-ı Muvakkatı ile de ülke
genelindeki mahkemelerde savcılık teşkilatları kurulmaya başlanmış ve aynı yıl çıkarılan Usul-i Muhakemat-
ı Cezaiye Kanun-ı Muvakkatı ile de savcılık kurumu görev ve yetkileriyle birlikte düzenlenmiştir.[2]
Cumhuriyetle birlikte yürürlüğe giren 1929 tarihli ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu ile de
savcılık kurumu gerçek hüviyetine bürünmüştür. Savcıların görev ve yetkileri ise çok çeşitli kanunlarda
dağınık bir şekilde düzenlenmiştir.
Ülkemizde savcılık teşkilatı kurulurken Fransız savcılık sistemi benimsenmiştir. Fransa’daki “Procureur
de la république” terimi dilimize “Cumhuriyet Savcısı”[3] olarak alınmıştır.[4] Bu sisteme göre savcı
devleti temsil eder ve yasalara bağlılığın da bir simgesidir. Devleti temsil ettiği için de suç ve suçlulukla
mücadelede yetkilerini devlet adına kullanır. Cumhuriyet Savcısı, sadece sanığın aleyhindeki delilleri
toplamakla yetinemez, sanığın lehine de delil toplamak görevleri arasındadır. Ayrıca savcı kamu davası
açtıktan sonra sanığın suçsuz olduğu kanaatine varırsa sanığın beraatını dahi talep edebilir. Dolayısıyla
savcılık kurumunun amacı, sadece sanığa suç isnat etmek için gereken delilleri toplayıp salt iddia faaliyetinde
bulunmak olarak anlaşılmamalıdır. Savcılıkta amaç yargılama sonucu adil bir karar verilmesine yardımcı
olmaktır.
C – Teşkilatı
Savcılık kurumu, yürütme içinde yer aldığı için savcılıkta idari bir görevdir. Savcılar da hukuki statü
bakımında devletin bir ajanı konumundadırlar.
Her asliye ceza mahkemesinin yargı çevresinde bir Cumhuriyet Başsavcısı ve yeteri kadar da Cumhuriyet
Savcısı bulunur. Ağır ceza mahkemesi, asliye ceza mahkemesinin bir dairesi olduğundan ayrıca bir savcılık
teşkilatı kurulmamıştır. Dolayısıyla ağır ceza mahkemesi yanında bulunan savcılık aynı zamanda ağır ceza
mahkemesinin de savcılığı olmaktadır. Sulh ceza mahkemelerinin savcılık teşkilatı da o yer asliye ceza
mahkemesi yanında bulunan savcılık teşkilatıdır.
Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri
Hakkında Kanun’un 1 Nisan 2005’te yürürlüğe girmesiyle ilk derece mahkemeleri teşkilatı yeniden
yapılandırılmış olacaktır.[5] Bu kanunla birlikte aynı zamanda ilk derece cumhuriyet başsavcılığı teşkilatı
yeniden düzenlenmiştir. ( m 16 ila 22 ) Mahkeme bulunan her il merkezi veya ilçede o il veya ilçenin adı ile
anılan bir Cumhuriyet Başsavcılığı kurulacaktır. Yani her ilçede asliye mahkemesi yargı çevresinde görevli
ve yetkili olacak bir savcılık teşkilatı kurulması uygulaması son bulacaktır. Artık iş yükü yoğunluğu dikkate
alınarak hangi ilçelerde ceza mahkemesi kurulacağı Adalet Bakanlığı’nca belirlenecektir.
İl ve ilçe Cumhuriyet Başsavcı vekilleri atanması yetkisi, gerekli görülen yerlerle sınırlı olarak ve Adalet
Bakanlığı’nın önerisi üzerine, HSYK’ye verilmiştir. ( m 16 / 2)
Ağır ceza mahkemesin Cumhuriyet Başsavcısının, ağır ceza mahkemesinin yargı çevresinde görevli
Cumhuriyet Başsavcıları, Cumhuriyet Başsavcı vekilleri, Cumhuriyet Savcıları ile bağlı birimler, asliye ceza
mahkemesi Cumhuriyet Başsavcısının ise o yer yargı çevresinde görevli Cumhuriyet savcıları üzerinde
denetim ve gözetim yetkileri olacağı hükme bağlanmıştır.
Bölge adliye mahkemeleri kurularak yargılama sistemimiz iki derecelilikten üç dereceli bir hale
getirilmiştir. Bölge adliye mahkemeleri, bölgelerin coğrafi durumları ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak
belirlenen yerlerde, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü alınarak Adalet Bakanlığınca
kurulacaktır (m.25).
Her bölge adliye mahkemesinde bir Cumhuriyet başsavcılığı bulunacaktır ve başsavcılık, Cumhuriyet
başsavcısı ve yeteri kadar Cumhuriyet savcısından oluşacaktır. En kıdemli Cumhuriyet savcısı, Cumhuriyet
başsavcı vekili olarak görev yapacaktır.
Yargıtay’ın yanında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı bulunur. Yargıtay’ın savcılık teşkilatı, Cumhuriyet
Başsavcısı, Cumhuriyet Başsavcı Vekilli, Cumhuriyet Başsavcı Yardımcısı ve Cumhuriyet başsavcı
yardımcılarından oluşur. Anayasa Mahkemesi’nin Yüce Divan sıfatıyla baktığı davalarda da savcılık görevini
Yargıtay Cumhuriyet başsavcısı veya Cumhuriyet Başsavcı vekili yapar.
Danıştay’da savcılık görevini Başkanunsözcüsü ve diğer savcılar yapar. Askeri mahkemelerde ise savcılık
görevi askeri savcılar eliyle yürütülür.
Cumhuriyet başsavcısı ile Cumhuriyet savcıları arasında bir hiyerarşi bağı olması dolayısıyla Cumhuriyet
Başsavcısı’nın diğer Cumhuriyet savcıları üzerinde bir gözetim (nezaret) ve denetim yetkisi vardır.Bu
hiyerarşi ilişkisi iç ilişkide geçerlidir. Dış ilişkide ise savcılık bir bütündür. Savcılıktaki bu birlik bir
hiyerarşinin varlığıyla işlevsellik kazanmış ve bütün savcıların Adalet Bakanı’na bağlanmasıyla bu hiyerarşi
bir teşkilat hüviyetine bürünmüştür.
Başsavcı savcılık makamını temsil eder ve diğer savcılara emir verebilir. Cumhuriyet Başsavcıları, bu
yetkisini savcılığı yönetmek, denetlemek, Cumhuriyet savcılarına dava açma konusunda emir vermek ve
ikame yetkisini kullanıp bir davayı bir Cumhuriyet savcısından alıp diğer bir Cumhuriyet savcısına vermek
veyahut da davaya kendisi devam etmek suretiyle kullanabilir.
Bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcıları birinci sınıfa ayrılmış ve Yargıtay üyeliğine seçilme
hakkını yitirmemiş; bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcıları hâkimlik ve savcılık mesleğinde fiilen en
az sekiz yıl görev yapmış ve üstün başarısı ile bölge adliye mahkemesinde yararlı olacağı anlaşılmış bulunan
adlî yargı hâkim ve savcıları arasından Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nca atanacaktır.
Bunlar, dört yıldan önce başka bir yere veya göreve atanamayacaklar, ancak meşru mazeretleri durumunda
muvafakatleri alınarak veya haklarında yapılacak soruşturma sonunda görev yeri veya görevlerinin
değiştirilmesine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nca karar verilebilecektir.
Savcılık adli görev ifa eden bir organ olarak kabul edilir. Belirli bir bölgedeki mahkeme teşkilatlarında
görevli savcılar tek bir savcılıktır. Savcıların aynı mahkemede şahıs olarak değişmiş olsalar bile aynı
savcılığı temsil etmelerine savcılığın bölünmezliği ilkesi denilmektedir.[6]
Savcıların atanması konusunda literatürde “savcının devlet tarafından atanması” ve “savcının halk
tarafından atanması” olmak üzere iki sistem vardır. Bizim hukuk sistemimiz açısından geçerli olan savcıların
devlet tarafından atanmasıdır. Savcıların mesleğe alınmaları, atanmaları ve her türlü özlük işleri ile
ilgilenmek üzere Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kurulmuştur.[7]
Savcılar sadece idari görevleri bakımından Adalet Bakanı’na bağlıdırlar. İdari görevleri dışında kural
olarak bağımsız hareket ederler. Anayasa’nın hakimler için tanımış olduğu hakimlik teminatı savcılar için de
geçerlidir. ( 1982 A.Y. 139) Savcıların da hakimler gibi birtakım teminatları varsa da, onlar gibi bağımsız
değildirler. Ancak cumhuriyet savcıları görevlerini yaparken mahkemelerden bağımsız hareket ederler.
Mahkemeler savcılara emir veremeyeceği gibi, savcılarla hakimler arasında da herhangi bir hiyerarşi bağı
yoktur.
Adalet bakanı kamu davası açması için Cumhuriyet Savcısına emir verebilir. Ancak bu durum hiçbir
zaman açılması gereken bir kamu davasının açılmaması veya belirli bir zaman diliminde açılmaması gibi
olamaz. Adalet Bakanı’nın emir vermesinin amacı kamu davasının açılması için gerekli şartlar oluştuğu
halde kamu davasını açmayan Cumhuriyet Savcısını harekete geçirmektir. Yoksa Adalet Bakanı, idari
bakımdan kendisine bağlı olan savcıları partisinin siyasi bir temsilcisi haline getirmemelidir.[8] Adalet
Bakanı’nın savcıya dava açması konusunda emir vermesi halinde savcı kamu davasını açmak
mecburiyetindedir.(CMUK.148) Fakat savcı davayı açtıktan sonra ileri süreceği iddia konusunda serbesttir.
Sanığın mahkumiyetini isteyebileceği gibi beraatını da talep edebilir.
Valilerde kamu davası açılması için kendi görev alanları içindeki savcılara emir verebilir. Savcılar mucip
bir sebep ileri sürerek dava açmaktan kaçınabilirlerse de valiler Adalet Bakanı’ndan dava açılması konusunda
bir talepte bulunabilir.Adalet Bakanı bu talebi haklı görürse dava açılmasını Cumhuriyet savcısına
emredebilir. (CMUK.148/4)
Cumhuriyet Savcıları, idari, mali ve denetime ilişkin görevlerini yerine getirirken ise Adalet Bakanlığı’nın
yayımladığı genelgeleri ve müfettişlerin tavsiyelerini dikkate almak durumundadır.
II.CUMHURİYET SAVCILARININ GÖREV VE YETKİLERİ
Cumhuriyet Savcıları bir yargılama sujesi olduklarından bazı görev(ödev)lere sahip oldukları gibi
birtakım yetkileri de haizdirler.
Savcıların görev yetkileri, yargılama sujesi olarak hukuki ilişkilerde aktif veya pasif olmalarına göre
belirlenebilir. Pasif görünüş göreve, aktif görünüş ise yetkiye işaret eder.
Dolayısıyla Cumhuriyet Savcısı, ceza yargılamasında pasif suje olduğunda görevli, aktif suje olduğu
durumlarda ise yetkilidir.[9]
Savcının pasif suje olduğu ilişkilerde zorunlu ve ihtiyari bazı görevleri vardır. Savcının zorunlu
görevlerinin başında kamu davasını açmak ve yürütmek gelir. Savcı bu görevlerini yaparken hangi
mahkemenin savcılık teşkilatında görevli ise, o yerde yetkilidir.
Savcı bakımından yetki genel ve özel olarak ele alınabilir. Özel anlamda savcının yetkisi denildiğinde
ceza yargılamasına ilişkin bazı işlemler akla gelir. Örnek olarak savcının ifade alması, keşif ve otopsi
yapmasını verebiliriz. Genel anlamda yetki ise bir adli organ olarak savcılığın faaliyet alanına işaret eder.[10]
Yetki, madde, görev ve yer bakımından ayrı ayrı ele alınabilir. Madde bakımından yetki denildiğinde
savcılığın bir adli organ olarak kullanabileceği yetkinin tamamı anlaşılır. Hukuk sistemimizde madde
bakımından yetki konusunda savcılar arasında bir farklılık yoktur. Görev bakımından yetki denildiğinde ise
ilk derece, bölge adliye mahkemeleri ve Yargıtay’ın savcılık teşkilatları arasındaki fark anlaşılır. Yer
bakımından yetki sebebiyle her savcılık teşkilatının faaliyet alanı, ülkenin belirli bir parçasına tekabül
etmektedir. Savcıların yer bakımından yetkileri yanında bulundukları mahkemenin yetkisi ile belirlenir.
Belirli bir ağır ceza mahkemesinin yer bakımından yetkili olduğu işlerde, o mahkemenin yanında durumunda
olan savcılık da yetkilidir. Buna karşılık araştırma işlemleri bakımından yetkili olup olmamak söz konusu
değildir. Hangi savcılığın görev alanına girdiği belli olmayan suçlarda kendisini yetkili gören savcı derhal
olaya el koyabilir.
Cumhuriyet savcılarının görev ve yetkilerini yargısal ve idari görevler olarak ayırmak mümkündür.
KİTAPLAR
BAKICI, Sedat; Olaydan kesin Hükme Kadar Ceza Yargılaması ve Ceza Kanunu Genel Hükümler, Adalet
Yayınevi, Ankara 2000.
BARDAK, Cengiz; Ceza Davalarında Soruşturma Duruşma ve Kanunyolları, Yetkin Yayınları, Ankara
1999.
BARDAK,Cengiz; Ceza Muhakemesinde Hazırlık Soruşturması,Yetkin Yayınları, Ankara 1998.
CİHAN, Erol – YENİSEY, Feridun; Ceza Muhakemesi Hukuku, Beta Basım Yayım, İstanbul 1998.
EREM, Faruk; Ceza Yargılaması Hukuku, 1986 Ankara.
GÜNAY, Erhan; Uygulamada Cumhuriyet Savcıları İle Ceza Hakimlerinin Görev ve Yetkileri, Adil
Yayınevi, Ankara, 1997.
KEYMAN, Selahattin; Ceza Muhakemesinde Savcılık, Ankara 1970
KUNTER, Nurullah – YENİSEY, Feridun; Ceza Muhakemesi Hukuku, Beta Basım Yayım, İstanbul
1998.
ÖZTÜRK, Bahri; Ceza Muhakemesi Hukukunda Koğuşturma Mecburiyeti, Ankara 1991.
ÖZTÜRK, Bahri – ERDEM, Mustafa R. – ÖZBEK, Veli Özer; Uygulamalı Ceza Muhakemesi Hukuku,
Seçkin Yayınevi, Ankara 1999.
TOSUN, Öztekin; Türk Suç Muhakemesi Hukuku Dersleri, C.1,1984 İstanbul.
YURTCAN, Erdener; Ceza Yargılaması Hukuku, 1993 İstanbul.
MAKALELER
BIÇAK, Vahit; Avrupa Birliği ile İlişkilerin Hazırlık Soruşturmasına Etkisi, GÜHFD, 1997 s.1 sf.
HACIOĞLU, B. Caner; 1999 tarihli CMUK Tasarısında Muhakemenin Yürüyüşüne İlişkin Düzenlenen
Ara
Soruşturma Devresi ( Orta Aşama ) Üzerine Bir İnceleme, AÜEHFD 2002 s.1-4 sf.147 vd.
KARABEYOĞLU, Ünal Hamdi “Ceza Muhakemesi Kanunu”,
http://www.ceza-bb.adalet.gov.tr/makale.htm 03.03.2005
KAYNAK, Ali Osman; Hazırlık Soruşturmasında Cumhuriyet Savcısının Takdir Yetkisi, ABD 1998 s.2
sf.52 vd.
ÜNVER, Yener; Yargı Bağımsızlığı Açısından Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, İÜHFM 1991 s.1
sf.153 vd.
ÖZDEMİR, Kenan – BALO, Yusuf Solmaz; Bölge Adliye Mahkemeleri, ABD 2004 s.2 sf.1vd.
ÖZKORKUT ÜNAL, Nevin; Savcılık, Avukatlık ve Noterlik Kurumlarının Osmanlı Devleti’ne Girişi,
AÜHFD 2003 s.4 sf.147 vd.
ZAFER, Hamide; Küçük / Genç Ceza Muhakemesinde Hazırlık Soruşturmasının Özellikleri, MAÜHFD
Prof.Dr. Ayferi GÖZE’ye Armağan, 2004 s.1-2 sf.291 vd.
KISALTMALAR CETVELİ
[15] BAKICI,Sedat Olaydan Kesin Hükme Kadar Ceza Hukuku ve Ceza Yargılaması, Ankara 2000, sf
113 vd.
[16] CMUK’da 1985 yılında 3206 sayılı kanunla yapılan bazı değişikliklerle ilk soruşturmanın
kaldırılması uygulamada kuvvetli şüphe sebeplerinin elde edilmeden ve eksik soruşturmalara dayalı olarak
hazırlanan iddianameler esas alınarak yürütülen bir son soruşturmanın eksikliklerinin duruşmada
tamamlanmaya çalışılması uygulamasının duruşmaların uzamasına ve ceza adaletinin gecikmesine neden
olduğu hk. Bkz. HACIOĞLU, B. Caner “1999 tarihli CMUK tasarısında muhakemenin yürüyüşüne ilişkin
düzenlenen ara şoruşturma devresi (orta aşama) üzerine bir inceleme” AÜEHFD, 2002 C.6 S.1-4 sf.147 vd.
[30] El koyma ve aramada elde edilen deliller savcı ve hakim tarafından incelenmesi şartının pratikte
mümkün olmadığı ifade ediliyor.
[31] Emirlerin dizüstü bilgisayarlar aracılığıyla ulaştırılabileceği, imza konusunda da sanal imza
kullanarak bu sorunun aşılabileceği ileri sürülmektedir.
[32] KARABEYOĞLU, Ünal Hamdi Ceza Muhakemesi Kanunu,
http://www.ceza-bb.adalet.gov.tr/makale.htm 03.03.2005