Professional Documents
Culture Documents
El ve kol hareketlerinin nasıl anlamları varsa ayak ve bacak hareketlerinin de anlamaları vardır.
Ayak ve bacak hareketlerimizde duygu ve hislerimizi yansıtabilmekte ve karşı tarafa
düşüncelerimiz hakkımızda bazı ipuçları verebilmektedir. Aslında beden dilinde en doğru bilgiyi
ayaklar vermektedir. Oturuş şekilleri de kişinin düşünceleri ve kişiliği hakkında bilgi
verebilmektedir.
Kişi eğer koltuğun ucunda oturuyorsa yani koltuğun ucuna iyice yaklaşmışsa ve ellerini dizlerinin
üzerine koymuşsa, kişi artık görüşmeyi bitirmek istiyordur. İnsanlar bir yerden kalkacakları
zaman oturdukları yerin ön tarafına gelerek ellerini dizlerinin üzerine koyup hadi bana müsaade
diyerek bir hamlede kalkarlar. Bundan dolayı da bu hareket kişilerin gitmek istediklerini veya
görüşmeyi bitirmek istediklerini belli eden bir hareket olmaktadır. Sizi ziyarete gelen arkadaşınız
yavaş yavaş oturduğu koltuğun ucuna doğru geliyorsa bu hareketiyle kısa bir süre sonra
kalkacağını belli etmeye çalışıyordur. Bu kalkış şekline fakir kalkışı denilmektedir. Yani kişi yavaş
yavaş kalkacağını belli etmekte ve size daha başka ikram edeceğin bir şeyler var ise bak ben
birazdan kalkacağım hemen getir de yiyeyim demek istemektedir. Kişi koltuğu tamamıyla
dolduracak şekilde otururken birden bire koltuğun ucuna gelerek hadi bana müsaade derse yani
kalkacağını hiç belli etmeden aniden ayaklanırsa bu kalkış şekline de zengin kalkışı
denilmektedir. Çünkü kişi kalkış sinyallerini vermeden yani başka ikramın varsa getir mesajı
vermeden kalktığı için zengin kalkışı olmaktadır.
Bir kişinin koltuğun ucunda ha kalktım ha kalkacağım der gibi oturması bir özgüven eksikliğinin
belirtisidir. Kişi eğer bu hareketi kalkmak için yapmıyorsa yani kalkmak için koltuğun uç tarafına
gelmediyse ve geldiğinden beri bu şekilde sandalyenin ya da koltuğun ucunda oturuyorsa bu
kişinin kendisine olan güveni eksik demektir. Kişide bir özgüven sorunu vardır. Ancak bu
hareketin anlamı bulunulan yere göre değişmektedir. Ev sahibi daha çabuk hareket edebilmek
için, daha hızlı hizmet edebilmek için konuklarının yanında koltuğun ucunda otururlar yani
burada özgüven eksikliği yoktur. Hastanede, postanede, bankada vb. yerlerde sırasını bekleyen
kişiler de genelde oturdukları yerin ucunda otururlar burada ki maksat sıraları geldiğinde zaman
kaybetmeden kalkabilmektir. Burada koltuk ucunda oturmak özgüven eksikliğinden
kaynaklanmaz. Bir doktora muayeneye gidildiğinde hastalar genelde koltuğun ya da sandalyenin
ucuna otururlar. Burada ki gaye kısa süreliğine oturulduğundan dolayı kalkmanın kolay olması
içindir. Burada da bir özgüven sorunu yoktur. Ancak bir arkadaş toplantısında bazı arkadaşlarınız
koltuğun tamamına otururken bazıları kotlun ucunda oturuyorsa burada bir özgüven sorunu var
demektir.
Oturdukları koltukları tam dolduran insanlar özgüvenleri yüksek olan ve bulundukları yeri hak
ettiklerini düşünen insanlardır. Koltuğu doldurmak terimi de buradan çıkmıştır. Bazı yüksek
mevkide oturan kişilere adam oturduğu koltuğu dolduruyor denilmektedir. Burada o kişinin
kendisine çok güvendiği ve oturduğu koltuğu hak ettiği kast edilmektedir.
Bir ayağın bileği diğer ayağın dizine konulmuşsa bu oturuş şekline Amerikan oturuşu
denilmektedir. Bazen de bu oturuş tarzına 4 oturuşu denilebilmektedir. Bu oturuş şekli ben bu
bölgenin hâkimiyim anlamına gelmektedir. Çok kaba bir oturuş şeklidir. Kadınlarda bu oturuş
tarzına pek rastlanmaz. Genelde erkeklerin sergilediği bir oturuş şeklidir ve insanlar tarafından
pek onaylanmaz. Bu oturuş şekli aynı zamanda rekabetçi bacak bacak üstüne atmaktır. Bu oturuş
şekli kişinin değişine kapalı olduğunu göstermekle birlikte tehdit ve saldırganlık içermektedir. Bu
oturuş şekliyle oturan kişileri değiştirmeye çalışmadan önce oturuşlarının düzeltilmesi
gerekmektedir. Çünkü bu insanların oturuşunu düzelttirmeden kişiyi değiştirmeye çalışmak
kişide bir değişiklik yapmak pek mümkün olamamaktadır. Kişi eğer üstteki bacağının dizini
elleriyle tutarak kendisine doğru çekiyorsa bu kişide rekabet duysu fazlasıyla var demektir.
Sandalyeye ters oturmak asiliğin ve kurallara uymayışın bir göstergesidir. Bu şekilde oturan
kişiler ben asi bir insanım ve bakın kurallara bile uymuyorum demek istiyordur. Aslında bu
asiliğin arkasında korkaklık, tedirginlik ve çekingenlik vardır. Çünkü sandalyeyi ters çevirerek
sandalyenin yaslanılacak tarafını kişi önüne alıp kendisine bir koruma kalkanı oluşturmakta ve
karşı taraftaki kişilerle arasına bir engel koymaktadır. Araya engel konulması gerginliğin bir
göstergesi olmaktadır. Kişi önüne sandalyenin yaslanılacak tarafını alarak gerginliğini azalmaya
çalışmaktadır. Bazen de bu oturuş şekli muhabbet olsun diye yapılabilmektedir. Genelde aynı
statüde olan kişiler arasında bu oturuş şekli kullanılıyorsa muhabbet amacıyla yapılmakta ve
samimiyetin, içtenliğin göstergesi olmaktadır. Kişi bu şekilde oturarak bulunduğu ortamdan
memnun olduğunu ve ortadaki muhabbetten çok hoşlandığını belli etmeye çalışıyordur.
Koltuğun kolçağına yani kenarlarına oturmak üstünlük göstergesi anlamına gelmektedir. Çünkü
koltuğun kolçağı koltuğun oturma yerinden hem daha yüksektedir hem de daha serttir. Koltuğun
kolçağına oturan kişi diğer kişilerden daha üstün olduğunu göstermeye çalışıyordur. Genelde
diğer kişilerden yüksek olma meyli içinde olan kişiler bu oturuş şeklini sergilemektedir.
Oturduğumuz yer insanın kişiliği hakkında bilgi vermektedir. Kapıya yakın oturmak özgüven
eksikliğinin bir göstergesi olmaktadır. Psikolojik olarak sırtın duvara verilmesi kişinin kendine olan
güvenini artıran bir durum olmaktadır. Bundan dolayı eğer herhangi bir yere gidildiğinde tedirgin
olunmak istenmiyorsa sırtın mutlaka duvara verilmesi gerekmektedir. Çünkü sırtın kapıya veya
pencereye verilmesi kişiyi huzursuz ve tedirgin etmektedir. Eğer evinize gelen misafirinizin çok
fazla oturmasını istiyorsanız gelen konuğunuzun sırtı duvara gelecek şekilde oturtulması yerinde
bir davranış olur. Eğer gelen konuğunuzun fazla oturmasını istemiyorsanız sırtını kapıya ya da
pencereye gelecek şekilde oturtmanız gerekmektedir. Kişinin sırtı kapıya ya da pencereye dönük
olursa kişi huzursuz olacağı için bulunduğu yerde uzun süre oturamayacaktır. Arkayı sağlama
almak deyimi insanların bu özelliğinden ortaya çıkmıştır. İnsanlarda her zaman arkayı sağlama
alma düşünce bulunmakta ve daima buna göre hareket edilmektedir. Arkanın sağlama
alınmasının temelinde de sırtın duvara gelmesi yatmaktadır. Çünkü arkanı göremezsin eğer arkan
duvara dönük olursa duvardan sana karşı bir tehlike gelmez. Oysaki arkanın kapıya ya da
pencereye dönük olması da oralardan her an tehlike gelebileceğini işaret ettiği için kişiyi
huzursuz ve tedirgin etmekte, kişi rahat edemediği için bulunduğu yerden bir an önce ayrılmak
istemektedir.
Bacak bacak üstüne atmak olumsuz bir anlam içermektedir. Ancak burada kişi uzun süre
oturduğunda bir rahatlama ihtiyacından dolayı da bacak bacak üstüne atabilir. Oturma süresi
arttığında buna bağlı olarak kişi rahatlama ihtiyacı duyar. Ne kadar fazla oturuluyorsa bacaklar o
kadar çok ağrıyacak ve rahatlama ihtiyacı artacaktır. Bundan dolayı kişi değişik pozisyonlarda
oturmaya çalışacaktır. Burada bacakların ne anlamda üst üste atıldığının anlaşılabilmesi için
kolların durumuna bakmak gerekmektedir. Bacak bacak üstüne atıldığında eğer kollarda göğüs
hizasında kavuşturulduysa kişi olumsuz ve savunmacı bir tutum içine girmiştir. Karşısındaki
kişiye karşı büyük bir direnç geliştirmiş ve kendisini tamamıyla karşısındaki kişiye kapatmıştır.
Ayakların ve kolların birlikte kapatılması Olumsuz bir ruh halini göstermektedir. Kişi bu ruh
halindeyken emniyetsizlik duygusu içine girmiştir. Eğer kişi böyle bir oturuş sergiliyorsa bu kişiye
kesinlikle evet ya da hayır tarzında cevaplar içeren soru sorulmamalıdır. Çünkü kişi olumsuz bir
ruh halinde olduğu için muhtemelen hayır cevabını verecektir. Kişinin tamamıyla kendisini
kapatması hem bacaklarının hem de kollarının çapraz bir hal almasıdır. Kişi rahatlamak amacıyla
bacak bacak üstüne attıysa tamamıyla kendisini kapatmamıştır yani kollar kavuşturulmamıştır.
Eğer kişi hem bacak bacak üstüne attı hem de kollarını kavuşturduysa kişi karşısındaki kişiye
tamamıyla direnç gösteriyor demektir.
Ayakların ayakta dururken çapraz yapılması meydan okumayı ve rekabeti temsil etmektedir. Eğer
kişi ayakta dururken ayaklarını çapraz yaptıysa yani bir ayağının bileğini diğer ayağının bileğinin
üzerine koyduysa karşısındaki kişiye meydan okumakta ve karşı tarafla rekabet etmeye hazırım
demek istemektedir. Eğer karşınızdaki kişi ayaklarını bu şekilde tutuyorsa bu hareket kişinin sizi
rakip olarak gördüğünün belirtisi olmaktadır.
Baş nereye bakarsa baksın beden ve ayakuçları hangi yönü gösteriyorsa beyin o yöne gitmek
istiyordur. Bir kişi ayakta dururken kişinin ayakuçlarına bakarak o kişinin neyle ilgilendiğini
anlamak mümkün olmaktadır. Bir kişinin kiminle ilgilendiğini anlamak istiyorsanız eğer, kişinin
ayakuçlarına bakmanız yeterlidir. Kişinin ayakuçları kimi gösteriyorsa o kişi aslında ayakuçlarının
dönük olduğu kişiyle ilgileniyordur. Ayaklar beyinden en uzak olan organlar olduğu için beyinden
en bağımsız organlar olmaktadır. Bundan dolayı ayaklar asla yalan söylemezler. Ayaklar
bilinçaltının asıl yüklenmek istediği yeri göstermektedir. Çünkü ayaklar üzerinde beyinin baskısı
çok azdır. Bundan dolayı ayakların verdiği mesajları iyi değerlendirmek lazımdır.
Bir kişiyle diyalog halindeyken kişinin sizinle sohbet etmek isteyip istemediğini kişinin
ayaklarından ve gövdesinin yönünden anlamanız mümkün olmaktadır. Eğer kişi size yarı dönük
bir vaziyette ya da hiç size dönmeden sadece başını çevirerek konuşuyorsa bu kişi sizinle
muhabbet etmek istemiyordur. Gövdesi size dönük ancak başı başka tarafa bakan kişi aslında
sizinle ilgileniyor ve sizinle konuşmak istiyordur ancak kişi elinde olmayan bazı nedenlerden
dolayı da bir tarafları kontrol etmek zorunda kalıyordur. Bu kişinin gövdesinin size dönük olması
sizinle ilgilenmek istediğini göstermektedir. Kişi sevmediği bir kişiyi gördüğünde sadece başını
çevirerek selam verir. Kişinin bedeni ve ayakuçları aslında o kişiye selam vermek ya da o kişiyle
konuşmak falan istememektedir. Ancak kişi adabımuaşeret kuralları gereği selam vermeye
kendisini mecbur hissettiği için gövdesini ve ayakuçlarını çevirmeden sadece başını çevirerek
selam vermektedir.
En güvenilir bilgiyi ayakuçları vermektedir. Daha sonra gövde en son olarak da baş vermektedir.
Bakın burada baştan en uzak olan organ en güvenilir bilgiyi vermekte baş ise en az güvenilir
bilgiyi vermektedir. Bundan dolayı beden dilinde en çok ayakların verdiği mesajlara dikkat etmek
gerekmektedir.
Oturma düzeni ve mesafesi kişiler arasındaki samimiyet derecesini, uzaklık ise samimiyetsizliği
göstermektedir. Kişinin yönü kime dönüyorsa kişi ona daha fazla ilgi ve alaka gösteriyor demektir
ve onunla iletişim kurma isteği içerisindedir. Otururken herhangi bir kişiye eğilmek o kişiye ilgi
gösterildiğinin belirtisidir. Kişi kime eğiliyorsa o kişi ile iletişim kurmak istiyordur.
Bacak bacak üstüne atıldığında üstteki ayağın ucu ilgi gösterilen kişiyi üsteki ayağın dizi ise
ilgilenilmeyen ve rekabet halinde olunan kişiyi göstermektedir. Diz vücudun en sert
yerlerindendir. Kişi dizini nereye çeviriyorsa o kişiye karşı bir gerginlik ve rekabet içindedir
demektir.
Eğer iki kişi konuşurken siz bu konuşmaya daha sonra katıldıysanız ve oradaki kişiler size doğru
dönmüyorlarsa siz orada çok fazla arzu edilmiyor ve istenmiyorsunuz demektir. Kişiler size karşı
dönmeyerek sizi istemediklerini belli ediyorlardır. Eğer üç kişide birbiriyle konuşmak istiyorsa
herkes birbirine eşit açıyla dönmelidir. Buradaki en uygun oturuş şekli eş kenar üçgen şeklinde
olmaktadır. Eğer kişiler oturmuyor da ayakta ise yine eş kenar üçgen şeklinde durmak en uygun
duruş şekli olur.