You are on page 1of 29

BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ

İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ

ULUSLARARASI İLİŞKİLER BÖLÜMÜ

MUSTAFA KEMAL ATATÜK DÖNEMİ TÜRK-İNGİLİZ İLİŞKİLERİ

(DÖNEM ÖDEVİ)

BERAT AKİF KUZGUN

DOÇ. DR. KADER ÖZLEM

021860581

BURSA-2021

1
ÖZET

Bu makalede, Atatürk dönemi Türk-İngiliz ilişkileri incelenmiştir. Mustafa Kemal


Paşa’ya yönelik ilk haberler Erzurum kongresinden itibaren başlamıştır. İngiliz medyasındaki
Mustafa Kemal haberleri, ilk olarak küçümseyici ve önemsiz yakıştırmalar yapılarak
başlanmış fakat yapılan bu haberlerin küçümseyici bir şekilde başlamasına rağmen, Türk
ordusunun cephede aldığı büyük zaferlerden sonra Mustafa Kemal Paşa’ya yönelik
küçümseyici haberler, zaman ilerledikçe övgüye ve hatta tebrik haline dönmüştür. Daha
sonrasında Saltanatın ve hilafetin kaldırılmasını kullanmak isteyen İngiltere’nin amaçları
incelenmiş ve Cumhuriyetin ilanından sonra, Türkiye için kritik bir sorun olan Musul
sorununun çözülememesi Türkiye ile İngiltere arasındaki ilişkileri kötü etkilemiş ve bu etkiler
üzerine incelemeler yapılmıştır. Montrö boğazlar sözleşmesindeki İngiliz tavrı ve gelişen ikili
ilişkilerdeki Montrö Boğazlar Sözleşmesinin önemi üzerinde durulmuştur. VIII. Edward’ın
Türkiye ziyareti öncesi ve sonrasındaki durum ana hatlarıyla ele alınmıştır. Son olarak
İngiltere’nin Türkiye’ ye yönelik yatırımları ve bu yatırımlara ek olarak da Türkiye’ye verdiği
kredilerin Türkiye’de nasıl kullanıldığı üzerine durulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Türkiye, İngiltere, Medya, İlişki, Sorunlar

2
ABSTRACT

In this article, Turkish-British relations in the Atatürk period were examined. The first
news about Mustafa Kemal Pasha started from the Erzurum congress. The news of Mustafa
Kemal in the British media initially started with condescending and insignificant epithets, but
although these news started in a condescending way, the condescending news about Mustafa
Kemal Pasha after the great victories of the Turkish army at the front turned into praise and
even congratulations as time progressed. Afterwards, the aims of England, which wanted to use
the abolition of the Sultanate and Caliphate, were examined. After the proclamation of the
Republic, the fact that the Musul problem, which was a critical problem for Turkey, could not
be resolved, negatively affected the relations between Turkey and England, and these effects
were emphasized. The British attitude in the Montreux Straits Convention and the importance
of the Montreux Straits Convention in the developing bilateral relations are emphasized. VIII.
The situation before and after Edward's visit to Turkey is outlined. Finally, the UK's
investments in Turkey and in addition to these investments, how the loans given to Turkey are
used in Turkey are emphasized.

Keywords: Turkey, UK, Media, Relationship, Problems

İÇİNDEKİLER

3
ÖZET .................................................................................................................................... ii
ABSTRACT ........................................................................................................................ iii
GİRİŞ.....................................................................................................................................6

1.BÖLÜM: MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDEN CUMHURİYET’İN


KURULMASINA KADAR OLAN SÜREÇTE İNGİLİZ MEDYASININ MUSTAFA
KEMAL ATATÜRK’E OLAN BAKIŞ AÇISI VE BU DÖNEMDEKİ İLİŞKİLER
1.1. İngiliz Medyasının İnönü Savaşlarına Kadar Olan Kısmındaki Bakış Açısı Ve İlişkiler
................................................................................................................................................8
1.1. İngiliz Medyasının 1.İnönü Savaşından Cumhuriyetin İlanına Kadar Olan Süreçteki Bakış
Açısı ....................................................................................................................................11

2. BÖLÜM: SALTANATIN VE HİLAFETİN KALDIRILMASI VE


İNGİLTERE’NİN BAKIŞ AÇISI

2.1. Saltanatın Ve Hilafetin Kaldırılması .............................................................................15


2.2. İngiltere’nin Saltanatın Ve Hilafetin Kaldırılmasına Olan Bakış Açısı ........................16

3. BÖLÜM: MUSUL SORUNUNDAN KAYNAKLI TÜRK-İNGİLİZ


İLİŞKİLERİ
3.1. Musul’un Tarihi Ve Önemi ...........................................................................................18
3.2. Lozan Konferansında Musul Sorunu.............................................................................18
3.2.1 Konferans Öncesi Durum ............................................................................................19
3.2.2 Lozan Konferansı Sırasında Musul Sorunu ................................................................20
3.3. Haliç Konferansı ...........................................................................................................20

4
4.BÖLÜM: MONTRÖ BOĞAZLAR SÖZLEŞMESİNDEN SONRA TÜRK-
İNGİLİZ İLİŞKİLERİ
4.1. Montrö Boğazlar Sözleşmesi ........................................................................................20
4.2. Montrö Boğazlar Sözleşmesi Sonrası Türk-İngiliz İlişkileri ........................................21

5.BÖLÜM: İNGİLTERE KRALI VIII. EDWARD’IN TÜRKİYE ZİYARETİNİN


NEDENLERİ VE SONUÇLARI
5.1. VIII. Edward’ın Türkiye Ziyaretine Yol Açan Nedenler ..............................................22
5.2. VIII. Edward’ın Türkiye Ziyareti ..................................................................................22
5.3. İngiltere Kralı VIII. Edward’ın Türkiye Ziyaretinin Sonuçları .....................................23

6.BÖLÜM: ATATÜRK DÖNEMİNDE TÜRKİYE İLE İNGİLTERE


ARASINDAKİ TİCARİ İLİŞKİLER
6.1. İngiltere’nin Türkiye’ye Yaptığı Yatırımlar Ve Verdiği Krediler ................................24

SONUÇ ................................................................................................................................25
KAYNAKÇA ......................................................................................................................26

5
GİRİŞ

Bu araştırmanın amacı: 1.Dünya savaşı sırasında ve 1. Dünya savaşı sonrasında


mutlak ve büyük bir emperyalist bir güç olarak ortaya çıkan İngiltere’nin, Mustafa Kemal
Atatürk’e olan bakış açısı ve Atatürk’ün çok boyutlu, barışçıl, diplomatik ve üstün askeri
liderlik kabiliyetlerinin İngiltere ve İngiliz medyası tarafından okunuşu incelenmiştir.
Bununla birlikte yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin karşısına çıkan problemlerle
nasıl başa çıktığı, Mustafa Kemal Atatürk’ün bu problemler karşısında hangi diplomatik
taktiklerin izlendiği, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne karşı İngiltere ve İngiliz
medyasının bakış açısı, çalışmanın amacını ifade etmektedir.

Araştırmanın Kapsamı: Araştırma İngiliz medya kuruluşlarının Kurtuluş Savaşından


itibaren Mustafa Kemal Atatürk’le olan haberleri, Kurtuluş Savaşının kaderini etkileyen
1.İnönü, 2.İnönü, Eskişehir-Kütahya Savaşları ve Büyük Taarruzun İngiliz medyasındaki
kronolojik takvimini ortaya koymaktadır. Saltanatın ve hilafetin kaldırılmasından sonra
İngiltere’nin bu olayı nasıl değerlendirdiği, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin
İngiltere’deki yansımaları ve İngiliz kamuoyunun yorumlarını içermektedir. 1918’de
Musul’un işgalinden dolayı bir türlü çözülemeyen bu sorunun neden çözülemediği ve bu
sorunların beraberinde getirdiği sonuçlar üzerinde durulmuştur. Türkiye ve aynı zamanda
İngiltere ve Sovyetler Birliği için de çok önemli olan boğazlar sorunun çözümü ve bu sorunun
çözümünden kaynaklı Türk-İngiliz ilişkilerinin boyutları ele alınmıştır. Cumhuriyet’in
kurulmasından sonra çok kısa bir zaman içerisinde İngiltere Kralı VIII. Edward’ın Türkiye’yi
ziyaret etmesi ve bu ziyaret sonucunda ortaya çıkan gelişmeler üzerine durulmuştur. Gelişen
ilişkilerden kaynaklı İngiltere’nin Türkiye’ye yaptığı yatırımlar ve bu yatırımların nerelerde,
nasıl kullanıldığı, aynı zamanda İngiltere’den alınan kredilerin yatırım şekli incelenmiştir.

6
Atatürk Dönemi Türk-İngiliz ilişkilerinin boyutları, Türk dış politikası ve tarihi
açısından önemli bir yerdedir. Bunun sebepleri:

-Diplomasinin tam ve yetkin kullanılması

-Tarafların dolaylıda olsa hiç doğrudan savaşa girmemesi

-Dağıtılan ve parçalanan Türk ordusunun, tekrar düzenli birlikler haline getirilip


önemli zaferler kazanması

-Türk halkının bağımsızlık ve Cumhuriyet adına verdiği eşsiz direnişin tüm dünya da
kabul görmesi

-Atatürk liderliğinde çok zor şartlar altında Yunanlılara karşı kazanılan savaşlar ve
tüm bu zorluklara rağmen kurulan yeni Türkiye Cumhuriyeti bu dönemi eşsiz ve önemli bir
konuma getirmiştir.

Araştırmada Türk Devlet geleneğinin ve bu geleneğin sürdürülebilir oluşu ortaya


konulmak istenmiştir. Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde Türk ulusu ve Türk askeri
karşısında dünyanın en büyük emperyalist gücü olan İngiltere’de olsa bu eşsiz mücadelenin,
zafere ve yeni Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurulmasına neden olması araştırmanın en
önemli kısmıdır.

7
1.Milli MÜCADELE DÖNEMİNDEN CUMHURİYETİN KURULMASINA
KADAR OLAN SÜREÇTE İNGİLİZ MEDYASININ MUSTAFA KEMAL
ATATÜRK’E OLAN BAKIŞ AÇISI VE BU DÖNEMDEKİ İLİŞKİLER (1919-1923)

1.1 İngiliz Medyasının İnönü Savaşlarına Kadar Olan Kısmındaki Bakış Açısı

1919 yılının Temmuz ayından itibaren Mustafa Kemal Paşa ile ilgili İngiliz Basınında
ilk haberler yer almaya başlamıştır. The Times muhabirinin ilk defa 2 Temmuz günlü haberinde
Mustafa Kemal Paşa’yı andığını belirtmiştir.1

İlk olarak bu haberlerin İngiliz Medyasında çıkmasından sonra, Mustafa Kemal Paşa,
İstanbul hükümeti tarafından İstanbul’a davet edilmiş fakat Mustafa Kemal bu daveti
reddederek 8- 9 Temmuz 1919 gecesi saat 22.50’de Harbiye Nezareti’ne, saat 23.00’te
Padişah’a resmi görevinden istifa ettiğini belirtmiştir.2

Mustafa Kemal Paşa’nın 8-9 Temmuz gecesi İstanbul ile yapılan telgraf görüşmeleri
neticesinde gerçekleşen istifası, yaklaşık 10 gün sonra The Times Gazetesi’nde “Türk General
Kanundışı” başlığıyla İstanbul muhabirinin kaleme aldığı haberde bildirilmiştir. Ayrıntılarda,
Mustafa Kemal Paşa’nın İstanbul’a geri dönme çağrılarını reddettiği, istifa ederek Erzurum’a
gittiği ve hükümet tarafından yasadışı ilan edildiği bilgisi verilirken Kürdistan garnizonundan
ateşkes şartlarına uygun olarak alınan silah ve cephanenin teslimi konusunda vazgeçip
Erzurum’da yerel bir meclis kurup kurmayacağının merak edildiği bilgisi de paylaşılmıştır.3

Berlin mahreçli ve 11 Eylül 1919 tarihli haberde, Filistin’de savaşmış kumandanlardan


biri olarak adlandırılan Mustafa Kemal Paşa’nın, verilen kesin emirlere rağmen denetim için
gönderildiği Anadolu’dan geri dönmediği; bu ve buna benzer durumların Almanları
cesaretlendirdiği, ancak Türk direniş hareketinin Almanlarca “biraz fazla gözde büyütüldüğü”
belirtilmiştir. Anadolu’dan gelen bazı istihbaratın Charles Tower ismindeki muhabir tarafından
değerlendirildiği haberde, “her ne kadar İngilizlerce abartılı bulunsa da”, “ülkenin Türk
halkının %90’ının silah ve paralarıyla direnişin tarafgiri olduğu” bilgisine de yer verilmiştir.

1
Aylin Hacihanifioğulu, Milli Mücadele’nin İngiliz Basınındaki Yankıları (1919-1922), (İstanbul: İstanbul
Üniversitesi, Atatürk İlke Ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi,2019),s.42-43.
2
Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, İstanbul: Alfa Basım Yayım, 2016, s.37
3
Aylin Hacihanifioğulu, Milli Mücadele’nin İngiliz Basınındaki Yankıları (1919-1922), (İstanbul: İstanbul
Üniversitesi, Atatürk İlke Ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi,2019),s. 43.

8
Türk direnişi ile ilgili bu ilk haber çok önemli bir yerde tutmuştur. Haberin başlığı, “Asi, Türk
Meclisine Hükmediyor” olmuştur.4

Almanya’nın imzaladığı Versay Antlaşmasının şartları çok ağırdır. Bunlara


verilebilecek örnekler: Silahsızlanma, Tamirat Borçları, Gemilerin müttefikleri gibi maddeler
Almanların Osmanlı topraklarındaki çıkan Mustafa Kemal haberlerinden etkilendiğini
göstermiştir.5

Bu haber Türk halkının aslında bir lider tarafından yönetilebileceğinin ilk sinyallerini
vermiştir. Bu ilk sinyal Anadolu’daki silahların Mustafa Kemal Paşa tarafından
toplanmadığının ve isyana dönecek bu hareketin ilk haberi de olmuştur.

22 Eylül 1919 tarihli haberde, The Times Gazetesi’nin “Bir Anadolu Cumhuriyeti”,
“Mustafa Kemal Tehdidi” başlıklarıyla İstanbul’dan gönderilen haberinde, Sivas’ta Mustafa
Kemal liderliğinde toplanan ‘Ulusal Kongre’nin Ferit Paşa Kabinesi’nin beceriksiz ve
İzmir’deki Yunan işgalinden sorumlu olduğuna dair açıklaması paylaşılmıştır. Ayrıca İzmir’in
işgalinin Türk bakış açısına göre Ateşkes şartlarının ihlali olduğu, Yunanistan ve Türkiye
arasında bir savaş ilanı olmadığı belirtilmiştir. Kongrenin, kabinenin Ulusçuların lehine olacak
şekilde istifa etmesini talep ettiği, aksi takdirde Mustafa Kemal’in başkanı olduğu bağımsız bir
Anadolu Cumhuriyeti’nin ilan edileceği tehlikesinden bahsedilmiştir.6

Sivas Kongresi yapıldıktan bir süre sonra, İngiliz basını dikkat çekmeyecek şekilde
haberler vermeye başlamıştır. Nitekim 23 Eylül 1919 tarihli The Daily Express Gazetesi, Sivas
Kongresi’ni “Pan Türklerin İsyanı” başlığı ile şöyle vermiştir: “Mustafa Kemal Paşa’nın
Liderliğinde Pan-Türkist Ulusçu Kongre Sivas’ta toplandı ve 13 Eylül’de Ulusçuların,
Yunanistan’a savaş ilan edilmediği için ateşkesin ihlali olarak gördükleri İzmir’in Rumlar
tarafından işgaline izin verdiği için Merkezi Hükümeti tanımama kararı aldı. Geçici hükümet
yönetimi elinde tutuyor ve Anadolu’nun paylaşılmasını içeren her barış koşuluna karşı etkili
direnç uyarısında bulunuyor.” ifadelerini kullanmıştır.7

4
Erdem Güven, İngiliz Basınında Mustafa Kemal Atatürk İmgesi: 1919-1923 Yılları Arası Daily Mail Gazetesi’ne
Bir Bakış, Kastamonu İletişim Araştırmaları Dergisi, Cilt No: 1, Sayı No:3, Aralık-2019, s.24
5
Fahir Armaoğlu, 20.Yüzyıl Siyasal Tarihi (1914-1980), Ankara: İş Bankası Yayınları, 1988, s.151
6
Aylin Hacihanifioğulu, Milli Mücadele’nin İngiliz Basınındaki Yankıları (1919-1922), (İstanbul: İstanbul
Üniversitesi, Atatürk İlke Ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi,2019),s. 45.
7
Aylin Hacihanifioğulu, Milli Mücadele’nin İngiliz Basınındaki Yankıları (1919-1922), (İstanbul: İstanbul
Üniversitesi, Atatürk İlke Ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi,2019),s. 47.

9
1920’li yılların başlarından itibaren Mustafa Kemal Paşa’ya yönelik çıkan haberler daha
da artış göstermiştir. Bu artışın nedenlerinden en belirgini Anadolu’da devam eden ve hızla
büyüyen direniş ve kurtuluş hareketlerinin etkisi büyük dengi önemli olmuştur.

İngiliz medyasında kara propaganda daha da hız kazanmış ve 12 Mart 1920 tarihinde
Daily Mail gazetesinde Mustafa Kemal Paşa’nın “Ermeni katliamını yapan ordunun” mensubu
olduğunu belirtmiş ve bu tavrıyla Daily Mail Türk Kurtuluş Savaşı’na leke getirmeye
çalışmıştır.8

Yine aynı tarihli 12 Mart 1920 The Times Gazetesi’nde ise “Türk Baskısı”,
“Mustafa’nın Birlikleri” başlıkları büyük puntolarla verilen haberde Anadolu’daki Yunan
Birliklerinin, Mustafa Kemal’in liderliğindeki Ulusçuları dağıtmak için hazırlandığı, birliklerin
15.000 kişilik altı bölükten oluştuğu, toplamda 90.000 kişi olduğu, 55.000 süngü ve silah gücü
olduğu belirtilmiştir. Mustafa Kemal’in birliklerinin ise 40.000 kişi kadar olduğu, eski Türk
Ordusu’ndan sadece küçük bir bölümün katıldığı bilgisinin yanı sıra, disiplinin bozuk olduğu,
ekipman kalitesinin çeşitlilik gösterdiği ve Mustafa Kemal’in adamlarının dikkate değer şekilde
dağılmış olduğu yorumu yapılmıştır. Ayrıca Yunanistan’ın, 6 bölüğün kuvvetine eşdeğer 7.
Bölüğü göndermeye hazırlandığı da dile getirilmiştir.9

1920 yılının haziran ayı, gazetenin Mustafa Kemal’e ilişkin haberleri yoğunlukla
işlediği bir dönemdir. “Küstah Kemal” başlıklı haberde, Mustafa Kemal’e bağlı Türk
milliyetçilerinin, İtalyan pasaportlu bir iş adamını tutukladıkları, soydukları ve kötü
davrandıkları belirtilmiştir. Ancak haberdeki önemli nokta ilk kez Mustafa Kemal’den “Türk
milliyetçisi” ve “İtilaf devletleri karşıtı asi” olarak söz edilmiştir. 10

Temmuz ayından itibaren, Mustafa Kemal gazete tarafından artık “lider” olarak
adlandırılmaya başlanmıştır. Bundan daha da önemlisi, Bolşevik Ordularının Anadolu’daki
direnişe katılacaklarına yönelik duyumlar ve bundan kaynaklanan endişeler olmuştur.11

1.2 İngiliz Medyasının 1.İnönü Savaşından Cumhuriyetin İlanına Kadar Olan


Süreçteki Bakış Açısı

8
Erdem Güven, İngiliz Basınında Mustafa Kemal Atatürk İmgesi: 1919-1923 Yılları Arası Daily Mail Gazetesi’ne
Bir Bakış, Kastamonu İletişim Araştırmaları Dergisi, Cilt No: 1, Sayı No:3, Aralık-2019, s.25
9
Aylin Hacihanifioğulu, Milli Mücadele’nin İngiliz Basınındaki Yankıları (1919-1922), (İstanbul: İstanbul
Üniversitesi, Atatürk İlke Ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi,2019),s.69.
10
Erdem Güven, İngiliz Basınında Mustafa Kemal Atatürk İmgesi: 1919-1923 Yılları Arası Daily Mail
Gazetesi’ne Bir Bakış, Kastamonu İletişim Araştırmaları Dergisi, Cilt No: 1, Sayı No:3, Aralık-2019, s.25-26
11
Erdem Güven, İngiliz Basınında Mustafa Kemal Atatürk İmgesi: 1919-1923 Yılları Arası Daily Mail
Gazetesi’ne Bir Bakış, Kastamonu İletişim Araştırmaları Dergisi, Cilt No: 1, Sayı No:3, Aralık-2019, s.26

10
9 Ocak-11 Ocak 1921 yılında meydana gelen 1.İnönü savaşını, Türklerin kazanmasının
ardından 1 hafta sonra İngiliz basınında yer almaya başlamıştır. Nitekim “Yunan Felaketi
Anadolu’daki Muharebede 4000 Ölü Rapor Edildi.” başlığı taşıyan 21 Ocak 1921 tarihli The
Daily Express Gazetesi’nde yer alan haber şöyledir: “Chicago Tribune Gazetesi’nin Paris
baskısının muhabirinin telgrafına göre Anadolu’nun içinden gelen raporlara göre Kemalistler
Yunanlara karşı genel bir hücuma başladı. İzmir’e iki bölük gönderildi. Ulusçular piyade ve
süvarilerin Yunanları İzmir’den püskürttüğünü ve Simav’ı işgal ettiklerini iddia ediyor. Türkler
İnönü Muharebesi’nden sonra başarılı ordularının düşmanları takip ettiğini, kaybedilen yerleri
geri alarak birçok esir ele geçirdiğini iddia ediyor. Son olarak pazar akşamı Bursa’ya girdiler.
Türkler Mudanya’da 4000 Rum’un öldürüldüğünü, 4300 yaralanmamış Rum’un esir alındığını,
ayrıca çok miktarda silah, cephane ve medikal stok ele geçirdiklerini ilan ettiler. Paris’teki
Yunan Elçiliği Türklerin Bursa’ya girdiğini inkâr etmiştir.12

23 Mart 1921 yılında başlayan 2.İnönü savaşı daha savaşın başlarında İngiliz
medyasında haber olmuştur. Nitekim 26 Mart 1921 tarihli The Daily Express Gazetesi’ndeki
haberler ise aynen şöyle verilmiştir: “Yunan İlerleyişi. Türkler Bir Zafer Kazanacaklarına
İnanıyor. Anadolu’da Türklere karşı Yunan hücumunun Uşak Bölgesinde başladığı resmi
olarak ilan edildi. Yunanlar Uşak hattını işgal etti ve düşmanı geriye attı. Bursa bölgesinde ise
düşmanın ileri bölümlerine hücum ederek geri çekilmesini sağladı. Yunan ilerleyişi uşağın 90
mil doğusuna ulaştı. Köylerin alındığı rapor edildi. Sert Türk direnci ile karşılaşıldı. Bir Türk
resmî raporuna göre Türkler çekilmeden sonra takviye alarak Yunanları mağlup etti. 1700 esir
ve 20 silah ele geçirdiler haberi olmuştur.13

1 Nisan 1921 tarihli “Yunan Bozgunu. Birlikler Bir Türk Tuzağına Yakalandı.” Başlıklı
The Daily Express Gazetesi’nin verdiği haberde Eskişehir’de Yunanlar ve Türklerin şiddetli
çatışma halinde olduğu bildirilmiştir. Ayrıca Türklerin geri çekilerek Yunanları tuzağa
düşürdükleri ve aniden saldırdıkları, birçok Yunanı yakaladıkları belirtilmiştir.14

The Daily Express gazetesinin 4 Nisan 1921 tarihli sayısında “Yunanlar İçin Felaket.
Binlerce Ölü ve Yaralı.” Başlıklı haberin detaylarında Yunanların Eskişehir’de 5 gün süren
çatışmalardan sonra tamamen bozguna uğradığı, Pazarcık ve Karaköy’ün Türkler tarafından

12
Aylin Hacihanifioğulu, Milli Mücadele’nin İngiliz Basınındaki Yankıları (1919-1922), (İstanbul: İstanbul
Üniversitesi, Atatürk İlke Ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi,2019),s.115.
13
Aylin Hacihanifioğulu, Milli Mücadele’nin İngiliz Basınındaki Yankıları (1919-1922), (İstanbul: İstanbul
Üniversitesi, Atatürk İlke Ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi,2019),s.135.
14
Aylin Hacihanifioğulu, Milli Mücadele’nin İngiliz Basınındaki Yankıları (1919-1922), (İstanbul: İstanbul
Üniversitesi, Atatürk İlke Ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi,2019),s.136.

11
geri alındığı, binlerce esir ve derin kayıplar olduğu belirtilmiştir. Yunanların hızlı bir şekilde
Bursa’ya doğru çekildiği çok sayıda yaralı olduğu, Yunanların Eskişehir’i alması durumunda
vaziyetin günden güne endişe verici olacağı vurgusu yapılmıştır. Son bölümde Mustafa
Kemal’in ulusa silah kullanabilen herkesin orduya katılmasına dair çağrı yaptığı bildiriden söz
edilirken Yunanların bozguna uğraması halinde son çatışma olacağı vurgulanmıştır. The Daily
Express gazetesinin 6 Nisan 1921 tarihli sayısında ise “Yunan Ordusu Mahvoldu. Kemalistlerin
Yolu İstanbul’a Açık. İtilaf Devletleri Araya Girecek Mi?” başlığıyla yer verilmiştir.
Yunanların geri çekilişleri ile ilgili ayrıntılı bilgi verilmiş, bilgiler harita ile desteklenmiştir.
Ayrıca Kemalistlerin düşmanın tam anlamıyla bozguna uğradığını ilan ettikleri, Yunan
kayıplarının esirler hariç 4000 olduğu ve 150 yetkilinin öldürüldüğü dile getirilmiştir. Ayrıca
Yunan Ordusu’nun bozgununun engellenmesinin İtilaf Devletleri arabuluculuğuna ya da
ateşkese bağlı olduğu yorumu yapılmıştır.15

10-23 Temmuz 1921 tarihli Kütahya Eskişehir Muharebeleri, İngiliz Medyasında yer
bulmuştur. The Daily Express gazetesinin 2 Ağustos 1921 tarihli sayısında “Türk Kayıpları”
başlıklı haber şu şekilde: “Patris” Gazetesi, Türk kayıplarının 9000’i esir 9000’i asker kaçağı
ve 12000’i ölü ve yaralı toplam 30000 olduğunu tahmin ediyor. Yunan Birlikleri Eskişehir’in
50 mil doğusuna ilerledi. Buradaki operasyonlar hattı düzeltmek için geçici olarak durduruldu.
İyi bilgi alan çevreler Ankara’ya ilerleyişin birkaç gün içinde İnebolu ve Samsun’daki Yunan
Birlikleri ile eş zamanlı olarak gerçekleşeceğine inanmışlardır.”16

17 Ağustos 1921 tarihli The Times Gazetesi’nde “Ankara’ya Yeni İlerleyiş” başlıklı
İzmir’den gönderilen haberde Yunan Birlikleri’nin ilerlemeye devam ettikleri ve az direnişle
karşılaştıkları, Mandra-Kaymaz-Ak Köprü hattını işgal ettikleri belirtilirken Mustafa Kemal
Paşa’nın geri çekildiği, direnme imkânı olmadığı ya da isteksiz olduğu iddia edilmiştir. Yunan
hareketinin amacının Ankara’nın geçici olarak işgali ve bütün demir yollarının zarar görmesinin
olduğu, daha sonrasında Eskişehir’e dönmeleri beklendiği dile getirilmiştir. Aynı gazetenin 18
Ağustos 1921 tarihli sayısında “Yeni Yunan Hattı” başlığıyla verilen haber ise şöyledir:
“Sivrihisar Yunanlar tarafından işgal edildi. Mustafa Kemal Paşa Ankara’ya kadar olan bütün
bölgenin tahliye edilmesi talimatını verdi.” Aynı gazetenin 29 Ağustos 1921 tarihli sayısındaki
haber ise şöyle verilmiştir: “Türkler direnç gösteriyor. Akgöl’de detayları bilinmeyen şiddetli
bir çatışma var. Dumlupınar’da Türkler Yunanlara saldırdı ancak püskürtüldü. İkinci saldırı da

15
Aylin Hacihanifioğulu, Milli Mücadele’nin İngiliz Basınındaki Yankıları (1919-1922), (İstanbul: İstanbul
Üniversitesi, Atatürk İlke Ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi,2019),s.136-137.
16
Aylin Hacihanifioğulu, Milli Mücadele’nin İngiliz Basınındaki Yankıları (1919-1922), (İstanbul: İstanbul
Üniversitesi, Atatürk İlke Ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi,2019),s.164.

12
püskürtüldü, sert çatışmalardan sonra iki taraf da derin kayıplar verdi. Mustafa Kemal sağlam
bir şekilde yerini koruyor” haberleri olmuştur.17

Bu gelişmeler ardından büyük kayıplar veren Türk Ordusu Mustafa Kemal Paşa’nın
emriyle Sakarya Irmağı’nın doğusuna çekilmiştir. Kütahya-Eskişehir savaşlarının hezimeti
Kurtuluş Savaşı’nı tehlikeli bir konuma getirirken, Mustafa Kemal Paşa’nın Başkomutan
seçilmesi ve güven ortamı oluşturması yaşanan sıkıntıları azalacaktır.18

21 Ağustos-13 Eylül arasında gerçekleşen Sakarya Meydan Muhaberesi 1683 yılında


başarısızlıkla sonuçlanan II. Viyana Kuşatmasından itibaren süre gelen geri çekilme durumunda
olan Türk Ordusu, bu savaşla çekilmeyi durdurmuştur. Sakarya Meydan Muharebesi, 22 gün
22 gece sürerek çok çetin, askeri mücadelenin hat safhada olduğu ve Millî Mücadele açısından
dönüm noktası görülmüştür.

Bütün dünyada panik ve ön görülemeyen bir durum olan Sakarya Zaferi, Mustafa Kemal
Paşa’nın komutanlığıyla beraber, T.B.M.M hükümetinin Türk halkının gerçek temsilcisi
olduğunu tüm dünyaya kabul ettirilmiştir.

Sakarya Zaferi’nin en büyük mimarı olan Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, farklı bir
askeri taktik izleyerek bütün askeri stratejik kurallardan farklı olarak vatan savunmasının
gerçekleşmesini sağlamıştır.19

16 Eylül 1921 tarihli The Daily Express Gazetesi’nde “20.000 Yunan Kaybı” verilen
haberde Yunanların Eskişehir’den ilerlemeye başladığından beri kayıplarının 20.000’i geçtiği,
Polatlı Tren istasyonunu geçemedikleri ve tamamen başarısız oldukları belirtilirken
İstanbul’dan alınan bir mesajda Türklerin karşı saldırıda başarılı olacaklarına inandıkları
bilgisine yer verilmiştir. Son olarak “Bizim Savaşlarımız” başlığıyla yer alan haberde
Londra’daki Yunan Bakan Yunan Ordusu’nun ciddi bir bozguna uğradığı ancak hazır olduktan
sonra tekrar hücum edeceğini belirterek şu şekilde konuşmuştur: “Biz Doğuda İngiltere ve İtilaf
Devletlerinin savaşları için mücadele ediyoruz.” Buna cevap olarak gazetede “Kimse
Yunanistan’dan bizim savaşlarımız için mücadele etmesini istemedi” cümlesine yer
verilmiştir.20

17
Aylin Hacihanifioğulu, Milli Mücadele’nin İngiliz Basınındaki Yankıları (1919-1922), (İstanbul: İstanbul
Üniversitesi, Atatürk İlke Ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi,2019),s.166
18
Sebahattin Selek, Milli Mücadele ( Ulusal Kurtuluş Savaşı), İstanbul: Örgün Yayınevi, 2002, s.183-184
19
İlber Ortaylı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, İstanbul: Kronik Kitap, 2018, s.217-218
20
Aylin Hacihanifioğulu, Milli Mücadele’nin İngiliz Basınındaki Yankıları (1919-1922), (İstanbul: İstanbul
Üniversitesi, Atatürk İlke Ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi,2019),s.170

13
20 Eylül 1921 tarihli The Daily Mirror Gazetesi’ndeki haber şöyle yer almıştır: “Yunan
Ordusu Türk Ulusçuların başkenti Ankara’nın 50 mil yakınlarına hiç ulaşmadı, şehir Mustafa
Kemal Paşa’nın kontrolünde. Yunanlar İzmir’den 300 mil ilerleyebildiler, Eskişehir’i
almalarına rağmen Türkler silahlarının çoğunu aldı. İki hafta sonra Türkler büyük kuvvetle
hücum için geri döndü ancak çok bitkin ve silahlarını kaybetmişlerdi.”21

2 Eylül 1922 tarihli Daily Mail Gazetesi, “Yunanlılar Geri Çekilmeye Devam Ediyor”
başlıklı haberinde, “Yeni Türk Ordusu” alt başlığını kullanmış ve Mustafa Kemal Paşa’yı
“Ankara’daki Milliyetçi Türk Hükümeti’nin Başı” olarak açıkça tanımıştır. Haberde ayrıca
Paşa’nın gerçek bir fotoğrafı kullanılmıştır.22

Yunan Ordusu’na karşı zaferi kazanan Mustafa Kemal Paşa’nın yeni hedefleri, Daily
Mail gazetesinin 15 Eylül 1922 tarihi nüshasında kendi ağzından belirtilmiştir. “Kemal
şartlarını ortaya koydu” başlıklı haberde Mustafa Kemal Paşa’nın şartları şöyle sıralanmıştır:
“Biz Trakya ve İstanbul’u istiyoruz! Boğazların özgürleştirilmesini arzuluyoruz! Hâlihazırda
yönetimde olan Sultan ülkeyi terk etmelidir!”. G. Ward Price’ın özel haberinde kendisinden
“Türk milliyetçilerinin lideri” olarak bahsedilen Kemal Paşa, “kutsal İslam şehirlerinden biri
olan Edirne’den Yunanlıların çekilmesi gerektiğine” vurgu yapmıştır. Bu arada, Padişahın
“Kemalist Ordu’ya Kızılay (Hilal-i Ahmer) vasıtasıyla 5000 Türk Lirası yardım gönderdiği” de
belirtilmiştir. Mustafa Kemal Paşa’nın ifadeleri gazetede şöyledir: “Ben tüm iyi niyetimle barışı
arzuluyorum. Bu savaşı ben istemedim. Ancak, Yunanlıların Küçük Asya’dan çıkmalarının
başka bir yolu mevcut değildi. Türkiye için belirlediğimiz sınırlar, Suriye ve Mezopotamya’yı
kapsamıyor. Ancak, Türk milletinin yaşamakta olduğu her bölgeyi talep ediyoruz. Bizim
taleplerimiz zaferden önce neyse bugün de o. Biz Anadolu’yu, Meriç Nehri’ne kadar Trakya’yı
ve İstanbul’u istiyoruz. Çanakkale’den geçiş konusunda gerekli özgürlüğü sağlamayı garanti
ediyoruz. Ancak büyük devletler, Marmara kıyılarında bir savunma hattı oluşturmamızı kabul
etmek zorundalar. Çünkü İstanbul’a sürpriz bir saldırıdan şehri korumak zorundayız. Eğer İtilaf
devletleri bu isteklerimizi reddederlerse, Başkente İstanbul’a yürürüz.”23

21
Aylin Hacihanifioğulu, Milli Mücadele’nin İngiliz Basınındaki Yankıları (1919-1922), (İstanbul: İstanbul
Üniversitesi, Atatürk İlke Ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi,2019),s.172
22
Erdem Güven, İngiliz Basınında Mustafa Kemal Atatürk İmgesi: 1919-1923 Yılları Arası Daily Mail
Gazetesi’ne Bir Bakış, Kastamonu İletişim Araştırmaları Dergisi, Cilt No: 1, Sayı No:3, Aralık-2019, s.27
23
Erdem Güven, İngiliz Basınında Mustafa Kemal Atatürk İmgesi: 1919-1923 Yılları Arası Daily Mail
Gazetesi’ne Bir Bakış, Kastamonu İletişim Araştırmaları Dergisi, Cilt No: 1, Sayı No:3, Aralık-2019, s.27-28

14
Cumhuriyetin kurulduğu 1923 yılına girildiğinde, sorunlar devam etmekteydi. Mustafa
Kemal Paşa, özellikle kapitülasyonlar sorunu hakkında Batı medyasına sert demeçler
vermekteydi. Paris Journal Gazetesi’ne verdiği bir demeçte, “Lozan’da tartışılan
kapitülasyonların Türk milletinin amour propre (izzet-i nefsine) bir hakaret olduğunu, bu
şartların farklı isimlerle yeniden Türklerin karşısına getirilmesi halinde, köle olarak
yaşamaktansa son nefese kadar mücadele verileceğini” belirtmiştir. Rum Patrikhanesi ile ilgili
olarak “İstanbul’daki varlığına karşı olduğunu, bunun sebebinin geçmişte buranın entrika ve
ihanetin mekânı olarak bilindiği” yönünde bir açıklama yapmıştır. Misak-ı Milli sınırları içinde
gördüğü Musul’un ise “İngilizlerin adaletsizliği ile Türk yurdundan koparılmaya çalışıldığı”
konusuna değinmiştir.24

2. SALTANATIN VE HİLAFETİN KALDIRILMASI VE İNGİLTERE’NİN


BAKIŞ AÇISI

2.1 Saltanatın Ve Hilafetin Kaldırılması

Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılması ile birlikte Türk tarihinde yeni bir dönem
başlamıştır. 20 Ocak 1921'de kabul edilmiş olan anayasada, egemenliğin millete ait olduğu
belirtilmişti.

Ancak bu tarihlerde Kurtuluş Savaşı devam ettiğinden, saltanatın kaldırılması için


şartlar uygun olmamıştır. İtilâf Devletleri, Lozan Barış Konferansına, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Hükümeti ile birlikte İstanbul Hükümeti'ni de davet edilmiştiler. Osmanlı Hükümeti bu
daveti kabul etmiş. Galip devletler bu davranışlarıyla, Türkler arasında ikilik çıkararak,
menfaatlerini daha iyi savunacaklarını düşünmüşlerdir.

Osmanlı Hükümeti'nin konferansa katılma arzusu, millî mücadelenin ruhuna ve


anayasaya aykırı olmuştur. Bu durum, Mustafa Kemal Paşa'nın saltanatın kaldırılmasıyla ilgili
düşüncelerinin haklılığını bir defa daha ortaya koymuştu. Aynı zamanda saltanatın kaldırılması
için haklı bir gerekçe olmuş oldu.

Konu, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde tartışılmış. Mustafa Kemal Paşa bir konuşma
yapıp, milletin kendi gayretiyle hâkimiyeti ele aldığını ve saltanatın kaldırılmasının
gerekliliğini belirtmişi.1 Kasım 1922'de kabul edilen bir kanunla, halifelik ve saltanat
birbirinden ayrılıp, saltanat kaldırıldı. Böylece, Osmanlı Devleti hukukî olarak sona ermiş ve
Türk inkılâplarının en önemlilerinden biri gerçekleştirilmiştir. Saltanatın kaldırılması ile

24
Erdem Güven, İngiliz Basınında Mustafa Kemal Atatürk İmgesi: 1919-1923 Yılları Arası Daily Mail
Gazetesi’ne Bir Bakış, Kastamonu İletişim Araştırmaları Dergisi, Cilt No: 1, Sayı No:3, Aralık-2019, s.32

15
İstanbul'daki Osmanlı Hükümeti istifa etmiştir. Son padişah Vahdettin, 17 Kasım 1922'de
İngilizlere sığınıp İstanbul'u terk etmiş. Bunun üzerine Osmanlı sülâlesinden Abdülmecit
Efendi, Büyük Millet Meclisi'nin kararı ile halife seçilmiştir.25

Halifelik, Saltanat gibi hemen kaldırılamamış çünkü kamuoyu henüz halifeliğin


kaldırılmasına hazır değildi. Ama Cumhuriyet’in ilanı ve devlet başkanının seçilmesi ile
halifeliğin rolü kalmamıştı. Saltanatın kaldırılması ve Cumhuriyet’in ilanından sonra eski rejim
taraftarlarının ve devrimlere karşı olanların sığınabilecekleri tek güç olarak halifelik kalmıştı.
Bazı TBMM üyeleri, halifeyi milletin üstünde görmeye başlamışlar, “TBMM, halife de
TBMM’nindir” şeklinde propagandalara girişmişlerdi.

Halifelik makamı, Milliyetçilik ve Ulusal Egemenlik anlayışına ters düşmekteydi.


Türkiye, çağdaşlaşma yolunda olduğuna ve laikliği amaçladığına göre halifeliğin böyle bir
rejimde yeri yoktu. Abdülmecit Efendi, zamanla padişah gibi davranmaya, hatta saltanat için
propaganda yapmaya başlamıştı. Halife olan Abdülmecit Efendi’nin, zamanla hükümetin
talimatlarının dışına çıktığı görüldü. Kendisini devlet başkanı gibi görmeye başlamıştı. Bu
durum ise yeni rejim için bir huzursuzluk kaynağı olmuştu.

Buna karşı derhal tedbir alınması gerekmişti. Ayrıca Türkiye’de gerçekleştirilmesi


düşünülen inkılâpların yapılabilmesi için halifeliğin kaldırılması zorunlu idi. Bu sebeplerden
dolayı 3 Mart 1924’te TBMM’de kabul edilen bir kanunla halifelik kaldırıldı. Aynı gün;
Tevhid-i Tedrisat Yasası (Eğitim-Öğretimin birleştirilmesi) çıkarıldı. Şer’ iye ve Evkaf
Vekâleti (Şeriat İşleri ve Vakıflar başkanlığı) kaldırılarak yerine Diyanet İşleri Başkanlığı ve
Vakıflar Genel Müdürlüğü kuruldu. Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Vekâleti kaldırıldı. Böylece
Genel Kurmay Başkanlığı’nın hükümet ve siyaset dışına çıkması sağlandı.26

Osmanlı hanedan üyelerinin ülke sınırları dışına çıkarılması kararlaştırılmıştı. Laikliğe


geçişin en önemli adımı gerçekleşmişti. Yapılacak inkılâpların önündeki en büyük engel
ortadan kaldırılmış. Bunlara ek olarak Türkiye’de ümmetçilik anlayışları sona erdi, ulusal
egemenlik daha da güçlendi. Eski rejim karşıtları önemli bir dayanaklarını kaybettiler.
Cumhuriyet rejiminin temelleri sağlamlaştırıldı. Milliyetçiliğin temelleri güçlendirildi.
Bağımsız bir dış politika izlenmesine zemin hazırlanmıştır.

2.2 İngiltere’nin Saltanatın Ve Halifetin Kaldırılmasına Olan Bakış Açısı

25
http://www.meb.gov.tr/belirligunler/10kasim/inkilaplari/siyasi/saltanat.htm (e.t.1.01.2022)
26
Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, İstanbul: Alfa Basım Yayım, 2016, s.601-606

16
İngiltere, ilk olarak milli mücadele sonrası Türkiye’nin konjonktürel durumlarını
yakından takip etmekle işe koyulmuş, Kasım 1922’de saltanatın kaldırılması Müslüman
dünyanın bir kısmında şaşkınlık yaratmış ve Ülke dışındaki farklı kanallardan Mustafa Kemal’e
“Hilâfeti kaldırırsanız bütün İslâm âlemindeki prestijinizi kaybedersiniz.”27Mesajı verilse de
1924 yılında halifelik de kaldırılmıştı. Bu da özellikle Ulusal Kurtuluş Savaşı sırasında
Ankara’yı destekleyen Hintli Müslümanların bir kısmında büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştı.

Halifeliğin kaldırılmasını da İngiltere kendi lehine çevirmek istemiş ve bu durumun


‘Yeni’ Türkiye’nin yararına olmadığı görüşünü çeşitli yollardan dillendirerek bu görüşü
özellikle kendi Müslüman tebaası içerisinde pekiştirmiş ve böylece Türkiye’ye olan güven ve
saygının azalmasına uğramasına yardımcı olmuştu. 1931 yılında İngiliz Dışişleri için hazırlanan
bir raporda Mustafa Kemal’in “Türkiye’de İslam’ı devlet dini olarak oldukça başarılı bir şekilde
kaldırmasının” Türkiye’nin Müslüman dünyanın, özellikle de Hindistan Müslümanlarının
gözünde sahip olduğu önemi sonlandırdığı iddia etmiştir.28

Türkiye halifeliği kaldırmakla abartılarak dillendirilen Panislamizm tehlikesini İngiltere


açısından belki azaltmıştı, ama ‘Yeni’ Türkiye başka yönlerden İngiltere için daha büyük bir
tehdit oluşturmuş. Türkiye’nin başarılı bir anti-emperyalist savaştan sonra bağımsız bir ulus
devlet kurması, bunu özellikle dönemin en önemli gücü İngiltere’ye rağmen başarabilmesi, onu
kendine yakın hisseden sadece Müslüman değil bütün emperyalist baskı altındaki halklar
gözünde yeni bir konuma oturtmuştu. Filistin’den Hindistan’a kadar kolonilerinde sorunu olan
İngiltere açısından Türkiye toprak sal bir tehdit değil ama bir model olabilirdi. İngilizlerin de
1920 yılında çok net şekilde tespit ettikleri gibi aidiyet tanımlamasında dinin yerini ırk, kültür,
dil ve/veya anti-emperyalist ve toprak temelli bir kimlik tanımlamasından kaynaklanan ulus
anlayışına bırakması, Büyük Britanya İmparatorluğu için sonuçlarının nereye varacağını
bilmediği yeni bir meydan okuma idi.29

İngiltere’nin Saltanatın ve Hilafetin kaldırılmasında yönelik takındığı tavır ve yaptığı


eylemlere bakıldığında her durumu veya her olayı kendi çıkarları doğrultusunda hareket
edebilecek ve uygulayabilecek bir durumda olduğu görülmektedir. İngiltere’nin bu durumu
Türkiye’ye karşı Müslüman Devletleri kışkırtarak, itibarını zedeleyerek yaptığını görmüş
olduk.

27
Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Politikada 45 Yıl, İstanbul: İletişim Yayınları, 2002, s. 50
28
Ebru Boyar, Türk-İngiliz İlişkilerinde Prestij Faktörü, Belleten, 78 Cilt No 78, Sayı. 283, Aralık-2014, s.1165-
1166
29
Ebru Boyar, Türk-İngiliz İlişkilerinde Prestij Faktörü, Belleten, 78 Cilt No 78, Sayı. 283, Aralık-2014, s.1166

17
3. MUSUL SORUNUNDAN KAYNAKLI TÜRK-İNGİLİZ İLİŞKİLERİ

3.1 Musul’un Tarihi Ve Önemi

Ortadoğu'nun merkezinde yer alan Mezopotamya'nın kuzey bölgesi olan Musul,


M.Ö.800'de Kerkük şehrinin inşa edilmesinden itibaren, sırasıyla Asur, Babil, Medine (Arap),
Emevi, Abbasi. Hemdaniler, Ukayliler, Tuluniler, Büyük Selçuklular, Irak Selçukluları,
Zengiler, Erbil Atabeyliği, Karakoyunlu. Akkoyunlu, Safaviler ve Osmanlı egemenliğinde
kalmıştır.30

Musul, Selçuklu İmparatorluğu'ndan itibaren yaklaşık 800 yıl kadar, Türk devletlerinin
toprağı konumunda olmuştur. Osmanlı'nın Irak toprakları, Musul, Bağdat ve Basra vilayetlerine
ayrılmış, 1890'dan itibaren Musul merkeze bağlı kazalar Kerkük ve Süleymaniye sancakları
şeklinde yönetilmiştir.31

Kerkük ve Musul bölgesi, son derece ılıman bir iklime sahiptir. Çok çeşitli tarım
ürünlerinin yetiştirilmesi ve hayvancılık için de uygun bir sahadır. Bölgede; Dicle, Huser,
Hebzel, Zap ve Gazer gibi akarsular bulunmakta, bu da ekonomik hayata önemli katkılar
sağlamaktadır. Ayrıca, petrol başta olmak üzere yeraltı kaynakları bakımından da oldukça
zengin bir bölgedir.32

3.2 Lozan Konferansında Musul Sorunu

3.2.1 Konferans Öncesi Durum

15 Kasım 1918’de İngilizlerin eline geçmiş olan Musul, Millî Mücadele döneminde
İngiliz işgalinden kurtarılamamış ve bu sorun Lozan Konferansı’na bırakılmıştır.

Musul, güvenlik ve petrol yönünden hem Türkiye hem de İngiltere için çok önemliydi.
İngiltere, Musul bölgesini seçimle Kral Faysal yönetimindeki Irak’a vermek istemişse de, bu
seçim başta Şiilerin, Kürtlerin, Türkmenlerin ve diğer Musul halkının onayını almamış, ancak
tüm bu tepkileri göz ardı ederek Musul bölgesini Irak yönetimine bırakmıştır. Musul sorunu,
ilk kez İsmet Paşa ile Lord Curzon arasında yapılan 26 Kasım 1922 tarihli görüşmede dile
getirilmiş ve barış içinde bir çözüme bağlanması konusunda hemfikir olmuşlardır. Bu
görüşmelerin ikincisinde Türkiye, Musul petrolünden pay istemişse de bu İngilizler tarafından

30
Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü. Musul-Kerkük ile İlgili Arşiv Belgeleri, 1525-1919, Yayın No:
11, Ankara, 1993, ss. 14 -37.
31
Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü. Musul-Kerkük ile İlgili Arşiv Belgeleri, 1525-1919, Yayın No:
11, Ankara, 1993, ss. 3-7
32
Remzi Kılıç, "Musul ve Kerkük'ün Tarihi Coğrafyası", Yeni Türkiye Dergisi, Cilt.22, Sayı 82, Ocak-Haziran
2016, ss.246,

18
reddedilmiş ve bunun üzerine Türk temsilcileri Londra’ya giderek konuyu İngiliz petrol
uzmanlarıyla görüşmüşler, fakat bir sonuç elde edememişlerdir. Musul konusu çözülmek üzere
Lozan Konferansına bırakılmıştır.33

3.2.2 Lozan Konferansı Sırasında Musul Sorunu

Lozan Barış Konferansı (11 Kasım 1922–24 Temmuz 1923), İsviçre'nin Lozan şehrinde
8 ay sürmüş ve Türk tarafının kayıtsız şartsız bağımsızlık talebi nedeniyle çetin geçmiştir.
Görüşmelerde Türkiye'yi İsmet Paşa başkanlığındaki heyet temsil etmiştir.34

Lozan Konferansı’nda Türk tarafı için hayati ve stratejik önemi hem de Misak-ı
Millî’nin vazgeçilmez öğesi olan Musul, İngiltere için ise petrol ve Hindistan yolunun güvenliği
meselesiydi. Konferansta, en çetin görüşmeler bu konuda olmuş hatta konferansın kesilmesine
sebep olmuştur.

Oturumda, Lord Curzon, yapılması planlanan Barış Antlaşması’nın maddelerine konu


olması gereken sorunlar arasında, Türk topraklarının güney sınırının saptanması gerektiğini
söylemiş ve İsmet Paşa etnoğrafik, siyasal, tarihi, coğrafi, ekonomik ve askeri nitelikler
nedeniyle Musul’un başka bir devlete bırakılamayacağını içeren bir bildiri okumuştur. Bu
bildiride özellikle nüfus sorununu açıklayan İsmet Paşa, İngilizlerin, öne sürmüş olduğu
rakamlara itiraz etmelerine rağmen Türkiye yüzyıllardır Musul vilayetinin gerçek sahibi olmuş
ve nüfus istatistiklerini çok iyi bilmektedir ve İngilizler Musul vilayetinin hiçbir zaman gerçek
sahibi olamamışlar, üstelik halen Süleymaniye Sancağı’na da girememişlerdir, diyerek tezlerini
açıklar. Ayrıca dil meselesi, Türkmenlerin Türklüğü, Tel-Afr şehrinin Türklüğü ve Kürtlerle
Türklerin soy, inanç ve görenek açısından bir bütün olduğunu söyleyerek İngilizlerin isteklerine
etnik açıdan karşı çıkmıştır.35

Lord Curzon ise ortaya koyduğu karşı tezlerle İsmet Paşa’nın tezlerini çürütemeyince,
Musul Meselesini normal seyrinden çıkarıp petrol tesiriyle bu taleplerde bulunduğunu
saklamayı başarmıştır. Bundan dolayı Türkiye dünya kamuoyu nezdinde elde edebileceği
haklılığını İngiltere’nin hamlesiyle ile kaybetmiş oldu.36

23 Ocak 1923 tarihinde başlayan ikinci oturumda ise Türkiye, halk oylaması teklifinde
bulunmasına rağmen İngiltere’nin meseleyi Milletler Cemiyetine havale etmesi ile

33
Sezen Kılıç, Musul Sorunu ve Lozan, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Cilt 24, Sayı.71, Temmuz-2008,
ss.327-328,
34
(https://tr.wikipedia.org/wiki/Lozan_Bar%C4%B1%C5%9F_Konferans%C4%B1) (e.t.03.01.2022)
35
(https://www.turkyurdu.com.tr/yazar-yazi.php?id=1676) 03.01.2022
36
Sezen Kılıç, Musul Sorunu ve Lozan, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Cilt 24, Sayı. 71, Temmuz-2008,
ss.327-328,

19
karşılaşılmıştır. Böylece Musul Meselesi, daha da çözülemeyecek bir evreye doğru yönelmiştir.
Hatta İngiltere’nin istediği çözüm yoluna doğru yönelmiştir. Görüşmeler bu çerçevede
kesintiye uğramıştı. İki buçuk aylık sürecin sonrasında konferans tekrar başlamış ve 4 Şubat
1923 tarihli teklif Türkiye ile Irak sınırının on iki aylık bir süre içinde Türkiye ile İngiltere
arasında dostça bir çözüm yoluyla belirlenmesi, anlaşmaya varılmazsa Milletler Cemiyeti’ne
götürülmesi teklifi kabul edilmiştir. Fakat İngilizlerin itirazı üzerine on iki aylık süre dokuz aya
indirilerek 23 Haziran 1923 tarihinde kabul edilmiştir. Bu karar, Büyük Millet Meclisi’nde
Misak-ı Milli’nin delindiğine yönelik itirazlara rağmen kabul edilmiş ve Türkiye’nin Sevr
Antlaşması’na rağmen bağımsız bir devlet olarak uluslararası politika arenasına tekrar girişini
belgelendirmiştir.37

3.3 Haliç Konferansı

19 Mayıs 1924 yılında başlayan toplantılarda TBMM başkanı olan Fethi Okyar
Türkiye’yi temsil etmiştir. Toplantılar sırasında İngiltere ise Sir Percy Cox tarafından temsil
edilmiştir.38

Türk heyeti belgelerle Musul ve çevresinin ekseriyetle Türk olduğunu ve Türkiye’ye


bırakılması gerektiğini söylemiş. Türk tarafının isteği ise Musul’da referandum yapılması
yönünde olmuştur. İngiliz temsilciler ise bu isteği reddetmiştir.

Türkiye’nin taleplerini çıkarmış oldukları ve destekledikleri ayaklanmaklar ile


geçiştiren İngilizler, konferans süresince aynı tutumlarını devam ettirmişlerdir. İstenen
sonuçların alınamaması nedeniyle Musul Sorunu 6 Ağustos’ta Milletler Cemiyeti’ne konu
olmuştur. Ancak sorun en nihayetinde 28 Ekim 1924’te Musul’un Irak’a bırakılması ile
çözülmüştür.39

4.MONTRÖ BOĞAZLAR SÖZLEŞMESİNDEN SONRA TÜRK-İNGİLİZ


İLİŞKİLERİ

4.1.Montrö Boğazlar Sözleşmesi

Montrö Boğazlar Sözleşmesinin imzalanmasından önce, 1923 tarihli Boğazlar


Sözleşmesi ile İstanbul ve Çanakkale boğazları ile ilgili geçici düzenlemeler getirmişti. Buna
göre, askeri olmayan gemi ve uçakların barış zamanı boğazlardan geçmesi, her iki yakasının da

37
(https://www.turkyurdu.com.tr/yazar-yazi.php?id=1676) (e.t.03.01.2022)
38
(https://dspace.ankara.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/20.500.12575/68039/438.htm?sequence=1&isAllowed=y)
(e.t.03.01.2022)
39
(https://dspace.ankara.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/20.500.12575/68039/438.htm?sequence=1&isAllowed=y)
(e.t.03.01.2022)

20
askeri güçten arındırılması ve Türk askerinin girişinin yasaklanması öngörülüyordu. Bunun için
de başkanı Türk olan bir uluslararası kurul oluşturulmuştu.

Türkiye daha sonrasında Lozan Antlaşması'yla getirilen bu geçici düzenlemenin


değiştirilmesi ve kalıcı, yeni bir düzenleme yapılmasını istemiş ve Türkiye'nin çabaları 1936’da
karşılık bulmuştur. Başta İngiltere olmak üzere, Balkan ülkeleri yeni bir düzenleme yapılması
için İsviçre'nin Montrö kentinde bir konferans düzenlenmesini kabul etmiştir. Montrö Boğazlar
Sözleşmesi 1936’da imzalanmış ve Türkiye’nin İstanbul ve Çanakkale boğazları üzerinde
kontrol ve savaş gemilerinin geçişini düzenleme hakkı veren uluslararası sözleşmedir.
Sözleşme, Türkiye'ye Boğazlar üzerinde tam kontrol hakkı verir ve barış zamanı sivil gemilerin
özgürce geçişini garantiler. Sözleşme, Karadeniz'e kıyısı olmayan ülkelere ait savaş
gemilerinin geçişini sınırlar. Möntro Boğazlar Sözleşmesine Türkiye'nin yanı sıra Bulgaristan,
Fransa, İngiltere, Avustralya, Yunanistan, Japonya, Romanya, Sovyetler Birliği ve Yugoslavya
imza atmıştır.40

4.2 Montrö Sözleşmesinden Sonraki Türk-İngiliz İlişkileri

Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Türk-İngiliz ilişkilerinde bir dönüm noktası teşkil


etmiştir. Türk-İngiliz yakınlaşması bu konferansta en önemli gelişmesini kaydetmiştir. Eğer
İngiltere'nin rızası ve anlayışı olmasaydı, Türkiye'nin Boğazlar Rejimini bu derece kendi lehine
değiştirmesi mümkün olamazdı. İngiltere'nin Türkiye'ye karşı bu sempatik davranışı ise,
İtalya'nın Doğu Akdeniz bölgesinde ortaya çıkarttığı tehditten doğmuştur. Böyle bir tehdide
karşı İngiltere Türkiye'de sağlam bir dayanak görmüş ve Türkiye'yi kendi tarafına çekmek
istemiştir. İşte böyle bir tehdit karşısında Türkiye'nin de askeri güç bakımından zayıf bir
Sovyetler Birliği yerine, denizlerde kuvvetli olan İngiltere’ye kayması tabi ki daha doğru
olmuştur. Bu etkenler Montrö'den sonra Türk-İngiliz ilişkilerini geliştirmiş ve Türkiye
Akdeniz’deki İtalyan tehlikesi karşısında bu şekilde İngiltere’ye yaklaşmıştır.41

Daha sonrasında Türk-İngiliz münasebetlerini daha da geliştirilmiş ve 1937 yılında


Karabük Demir-çelik fabrikası İngiltere’nin yardımı ile kurulmuştur. 1938 yılında ise İngiltere
Türkiye’ye, 10 milyonu ticari kredi ve 6 milyonu da savaş gemisi ve savaş malzemesi satın
alınması için, 16 milyon İngiliz liralık bir kredi açmıştır.42

40
(https://tr.wikipedia.org/wiki/Montr%C3%B6_Bo%C4%9Fazlar_S%C3%B6zle%C5%9Fmesi)
(e.t.03.01.2022)
41
Hüseyin Tosun, Montrö Boğazlar Sözleşmesi (Boğazlar Sorununda Son Aşama), Ankara Üniversitesi Türk
İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, Cilt 4, Sayı.13, Mart-1994, ss.109
42
(https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/montreux-montro-bogazlar-sozlesmesi-22-haziran-20-temmuz-1936/)
(e.t.04.01.2022)

21
İkili ilişkilerin bu denli yüksek seviyede olması, Türkiye için Dünya kamuoyunda
önemli bir prestij kazanmasına da neden olmuştur. İngiltere’nin 1.Dünya Savaşından mutlak
güç olarak çıkması ve lobi faaliyetlerinin çok güçlü olması Türkiye’nin çıkarları açısından
İngiltere ile yakınlaşması büyük önem arz etmiştir.

5. İNGİLTERE KRALI VIII. EDWARD’IN TÜRKİYE ZİYARETİ,


NEDENLERİ VE SONUÇLARI

5.1 VIII. Edward’ın Türkiye Ziyaretine Yol Açan Nedenler

VIII. Edward, babası V.George Ocak 1936’da öldükten sonra tahta geçmiştir. Edward
tahta geçtikten sonra birçok sorunla karşı karşıya kalmıştır ki bu sorunlar şöyledir: Faşist İtalya
ile Habeşistan savaşı, Nazi Almanya’sının Lokarno Antlaşmasına uymadan Ren bölgesini işgal
etmesi, İspanya’nın iç savaş halinde olması, Sovyetler, Nazi Almanya’ ve İtalya’nın iç savaşın
eşiğinde bulunması, adeta Avrupa’daki sıkıntıyı göz önüne seriyordu. Adeta yeni bir savaşın
tohumlarının ekildiği yıllardır. Bu zamanda İngiltere için Türkiye önemli bir hale gelmiş ve bu
durum, Türkiye’yle olan yakınlaşma hatta Türkiye’ye ziyareti beraberinde getirecektir.43

Atatürk ile İngiltere Kralı VIII. Edward’ın arasında tahta geçtikten sonra çeşitli
konularda telgraflaşmalar olmuştur. Bunları: V.George’nin ölümü dolayısıyla taziye telgrafı,
VIII. Edward’ın doğum günü kutlama telgrafı ve sonrasında Kral tarafından teşekkür geri dönüş
telgrafı, Kral Edward’a karşı Temmuz 1936’da suikast girişimi olmuş ve Atatürk tarafından
geçmiş olsun telgrafı gönderilmiş ve bu telgrafa Kral tarafından teşekkür edilerek cevap
gönderilmiştir.44

İki lider arasında gerçekleşen bu dostane ve müttefik devlet anlayışına uygun olan
telgraflaşmalar Kral VIII. Edward’ın Türkiye ziyaretinde önemli bir yer bulundurmuştur.

5.2 VIII. Edward’ın Türkiye Ziyareti

İngiltere Kralı VIII. Edward İstanbul’a gelirken uğradığı Çanakkale’de 3 Eylül 1936
günü şehit mezarlıklarını ziyaret etmiştir. İngiltere Kralı Edward’ın özel yatı Nahlin
Dolmabahçe önüne demir atmış ve Atatürk tarafından karşılanmıştır. Atatürk, İngiltere Kralı
VIII. Edward’ı Dolmabahçe Sarayı Somaki Oda’da kabul etmiş ve kabul esnasında İngiltere
Büyükelçisi Percy Loraine ve Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras da hazır bulunmuşlardır.

43
Tarık Saygı, İngiltere Kralı VIII. Edward’ın Türkiye Ziyareti Ve Bu Ziyaretin İçteki Ve Dıştaki Aksileri,
(İstanbul: İstanbul Üniversitesi, Atatürk İlke Ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi,2003),s.7.
44
Tarık Saygı, İngiltere Kralı VIII. Edward’ın Türkiye Ziyareti Ve Bu Ziyaretin İçteki Ve Dıştaki Aksileri,
(İstanbul: İstanbul Üniversitesi, Atatürk İlke Ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi,2003),s.7-10.

22
Akşam Kral onuruna Dolmabahçe Sarayı’nda bir ziyafet verilmiş ve gece de şehirde fener alayı
düzenlenmiştir.45

Kral VIII. Edward, İstanbul’da bulunduğu süre içerisinde Topkapı Sarayı Müzesi,
Yerebatan Sarnıcı ve diğer müzeleri, başta Sultanahmet ile Ayasofya Camii olmak üzere
mabetleri ve Kapalıçarşı’yı dolaşarak bolca resim çektirmiş ve bilgi almıştır. Kral şerefine
İstanbul, İngiliz ve Türk bayraklarının yanı sıra Atatürk ve Kral Edward’ın resimleriyle
donatılmış, ayrıca Moda’da kayık yarışları yapılarak Sarayburnu ve Selimiye’den itibaren
Kuzguncuk’a kadar bütün sahil elektrikle aydınlatılmıştır. 6 Eylül 1936 günü Moda’da yapılan
deniz yarışlarını Mustafa Kemal ve İngiltere Kralı birlikte izlemişlerdir.46

Kral daha sonra Florya’daki Deniz Köşkü’nde düzenlenen kokteyle katılmıştır. Bir saat
kadar burada Atatürk ile görüştükten sonra yatına dönen Kral Edward, 6 Eylül 1936’da bu gayr-
i Resmi Türkiye ziyaretini tamamlamıştır. Cumhurbaşkanı Atatürk’ün özel treni ile Sirkeci
İstasyonundan bizzat uğurladığı misafiri de iade-i ziyaret için kendisini Londra’ya davet ederek
Viyana’ya doğru yola çıkmıştır. 47

Kral Edward’ın bu ziyaret iki ülke arasındaki ilişkilere olumlu bir hareket kazandırmış,
dünya diplomasi tarihinde İngiltere ve Türkiye arasındaki en önemli durumlardan biri olarak
karşımıza çıkmaktadır.

5.3 İngiltere Kralı VIII. Edward’ın Türkiye Ziyaretinin Sonuçları

Türk basınında Kral Edward’ın Türkiye ziyareti ve Mustafa Kemal ile görüşmesi önemli
bir yer bulmuştur. Her iki liderin de barışsever olduğunu müttefiklik durumunda
dünya barışı için büyük katkı sunacağı vurgulanmış ve gazetelerde her iki liderinde dünya
barışına olacak katkıları belirtilmiştir. Aynı zamanda İngiltere Kralı’nın Türkiye ziyareti dünya
kamuoyunda da yankı uyandırmıştır. Kral’ın Türkiye de güzel bir şekilde karşılanması İngiltere
kamuoyunda da sevgiyle karşılanmış ve İngiliz halkının Türkiye’ye olan sempatisini
arttırmıştır.48

45
(https://isteataturk.com/Kronolojik/Tarih/1936/9/4/Ingiltere-Krali-VIII-Edwardi-Dolmabahce-Sarayi-
Rihtiminda-karsilarken-04091936/15) (e.t.05.01.2022)
46
(https://www.dunyabulteni.net/tarihten-olaylar/turkiyeyi-ziyaret-eden-ilk-ingiltere-krali-h226426.html)
(e.t.05.01.2022)
47
(https://isteataturk.com/Kronolojik/Tarih/1936/9/4/Ingiltere-Krali-VIII-Edwardi-Dolmabahce-Sarayi-
Rihtiminda-karsilarken-04091936/15) (e.t.05.01.2022)
48
Osman Baki, İngiltere Kralı VIII. Edward’ın Türkiye Ziyareti, Academia Eğitim Araştırmaları Dergisi,
https://www.academia.edu/36124309/%C4%B0NG%C4%B0LTERE_KRALI_VIII_EDWARDIN_T%C3%9CRK%C4%B
0YE_Z%C4%B0YARET%C4%B0 (e.t.05.01.2022)

23
Bu da Türk-İngiliz ilişkileri için pozitif anlamda bir gelişme olmuştur. Bunun etkisi
Montrö Boğazlar Sözleşmesine yansımış ve İngiltere’nin Türkiye lehine taraf olmasını da
sağlamıştır.

6.1 İngiltere’nin Türkiye’ye Yaptığı Yatırımlar Ve Verdiği Krediler

Atatürk Döneminde, İngiltere’nin Türkiye’ye yeni sermaye yatırımları 1930 yılına


kadar, artarak devam etmiş ve 1925’te Adana’da bir İngiliz firması büyük bir çırçır fabrikası
açmıştır.1927 Teşvik-i Sanayi Kanunu’ndan sonra, yatırımlar artan bir tempoyla devam etmiş
ve Ankara’da İngiltere tarafından Elektrik ve Gaz Şirketi açılmıştır.49

Gelişen ilişkilerden dolayı Türkiye, İngiltere’den dış finansman kredisi için 1936’da
İngiltere’den 3 milyon sterlin tutarındaki kredi almıştır. Karabük Demir Çelik Tesisleri’nin dış
finansmanı İngiltere’den alınan bu dış krediyle sağlanmıştır. İngiliz Hükümeti, böylece
Karabük Demir Çelik Fabrikası’nın yapım ihalesini bir İngiliz firmasının almasını bu krediyle
desteklemiş oldu. Türkiye, yeni bir borçlanma için 1938 yılında İngiltere’ye yönelmiş ve
1938’de yapılan Türk-İngiliz kredi anlaşması uyarınca: İngiliz Hükümeti, Türkiye’nin
İngiltere’den satın alacağı sanayi makine ve gereçleri için 10 milyon sterlin, silah ve askeri
gereçler için 6 milyon sterlin olmak üzere toplam 16 milyon sterlin tutarında bir kredi
açmıştır.50

Türkiye ve İngiltere arasında ticaret ve gümrük alanında 2 Eylül 1936 tarihli Türkiye –
İngiltere Ticaret ve Kliring Antlaşması’nın ek bir antlaşması niteliğinde olan İngiliz – Türk
Garanti Antlaşması imzalanmıştır. 27 Mayıs 1938 tarihli Antlaşma’nın, İngiltere’de üretilen
ürünlerin Türkiye’de satışının yapılmasına yönelik çeşitli garantiler içerdiği görülmektedir.51

Verilen bu kredilerin ve yatırımların, 2. Dünya savaşından önce Türkiye’de yatırıma


dönüşmesi, Türkiye ve Türk toplumu için önemlilik arz etmiştir. İngiltere ile kurulan bu ikili
ilişkilerin ticarete de yansımış olması taraflar arasında güven ve işbirliğini de beraberinde
getirmiştir.

49
Bige Sükan, İmparatorluk’tan Cumhuriyet’e Türkiye’de Yabancı Sermaye Anlayışı, Ankara Üniversitesi Türk
İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, Cilt 14, Sayı.54, Mart-2014, ss.213
50
Bige Sükan, İmparatorluk’tan Cumhuriyet’e Türkiye’de Yabancı Sermaye Anlayışı, Ankara Üniversitesi Türk
İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, Cilt 14, Sayı.54, Mart-2014, ss.218
51
Efe Sıvış, 1930’lu Yıllarda Türk Dış Politikasındaki Değişim: Amerikan Dışişleri Belgelerinde Türkiye’nin
Alman Ekonomik Ve Siyasi Baskını Dengeleme Girişimleri, Belgi Dergisi, Cilt.2, Sayı.19, Ocak-2019, ss.1861

24
SONUÇ

Mustafa Kemal Atatürk döneminde, Türk-İngiliz ilişkilerinin boyutları sorunlarla


başlamıştır. Bu sorunlar Milli mücadele döneminde kendisini göstermeye başlamış ve yeni
kurulacak Türkiye Cumhuriyeti’nin de ana sorunlarının başlangıç noktası olmuştur.

Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, saha da önemli başarılar alırken masada da
kaybetmeyerek önemli kazanım olan Lozan Konferansından da Musul dışında isteklerini kabul
ettirmiş ve sahadaki başarıyı masada da kazanmıştır.

Sorunların büyük bir bölümü ikili ilişkiler ve uluslararası arenada çözüme kavuşmuştur.
Fakat Musul gibi Atatürk’ün Misakı Milli sınırlarından taviz verilememesi konusunda katı
olduğu bir konu da Türkiye ve İngiltere arasında sorunlar yaşanmış ve bu sorunun
çözülememesi ikili ilişkileri kötü etkilemiştir. Musul’un, hala daha önemli bir belirsizlik içinde
olması da bu sorunun ne denli büyük bir mesele olduğunu göstermektedir.

İkili ilişkilerin önemli derecede arttığı Montrö Boğazlar Sözleşmesinde taraflar


sözleşmenin boyutları ve maddeleri arasında anlaşmaları Türk-İngiliz ilişkilerini sıcak ve
müttefik konumuna getirdiğini söyleyebiliriz. Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin Türkiye için
çok önemli bir kazanım olduğunu, 2.Dünya savaşında görülmüş ve hatta şuan bile İstanbul ve
Çanakkale Boğazlarının kontrol ve denetiminin Türkiye Cumhuriyeti’nde olması hem güvenlik
hem de stratejik açıdan çok önemli bir kazanım olduğu görmekteyiz.

Dönemin en büyük süper gücü olan İngiltere’nin kraliyet nezdinde Türkiye’ye olan
ziyareti, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin kısa zamanda çok büyük işleri başardığını
ortaya koymaktadır. Bu yüzden İngiltere Kralı VIII. Edward’ın Türkiye’ye olan ziyareti hem iç
medya da hem de dünya kamuoyunda büyük ilgi odağı olmuştur. VIII. Edward, tahta kalma
süresinin kısa olmasına rağmen bir İngiltere Kralı’nın Türkiye’ye gelmesi Atatürk tarafından
ağırlanması uluslararası kamuoyu ve Türkiye’nin prestij kazanmasında önemli bir etken
olmuştur. Bu ziyaret Türk-İngiliz ilişkilerini de olumlu etkilemiştir.

İngiltere’nin yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’ne yaptığı yatırımlar, ülkeyi


kalkındırmış ve yeni iş imkânlarını ortaya çıkarmıştır. Aynı zamanda İngiltere’den alınan
krediler Türkiye’nin yeni yatırım yapma ve istihdam sunma konularında önemli bir konu
olmuştur.

Türkiye’nin 2.Dünya savaşının tohumlarının ekildiği ve sıcak çatışmaya az bir süre kala
İngiltere’den bu yatırımları alması dünya da ortaya çıkacak vahim durumda bir nebzede olsa
Türkiye’nin kalkınmak ve üretim yapmaya devam etmesi için önemli bir takviye olmuştur.

25
KAYNAKÇA

Armaoğlu Fahir, 20.Yüzyıl Siyasal Tarihi (1914-1980), Ankara: İş Bankası Yayınları, 1988.

Atatürk Mustafa Kemal, Nutuk, İstanbul: Alfa Basım Yayım, 2016.

Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü. Musul-Kerkük ile İlgili Arşiv Belgeleri, 1525-
1919, Yayın No: 11, Ankara, 1993, ss. 14 -37.

Baki Osman, İngiltere Kralı VIII. Edward’ın Türkiye Ziyareti, Academia Eğitim Araştırmaları
Dergisi,
https://www.academia.edu/36124309/%C4%B0NG%C4%B0LTERE_KRALI_VIII_EDWARDIN_T
%C3%9CRK%C4%B0YE_Z%C4%B0YARET%C4%B0 (e.t.05.01.2022)

Boyar Ebru, Türk-İngiliz İlişkilerinde Prestij Faktörü, Belleten, 78 Cilt No 78, Sayı. 283,
Aralık-2014, ss.1165-1166.

Güven Erdem, İngiliz Basınında Mustafa Kemal Atatürk İmgesi: 1919-1923 Yılları Arası Daily
Mail Gazetesi’ne Bir Bakış, Kastamonu İletişim Araştırmaları Dergisi, Cilt No: 1, Sayı
No:3, Aralık-2019, ss.24.

Hacihanifioğulu Aylin, Milli Mücadele’nin İngiliz Basınındaki Yankıları (1919-1922),


(İstanbul: İstanbul Üniversitesi, Atatürk İlke Ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, Yüksek Lisans
Tezi,2019),ss.42-43.

Karaosmanoğlu Yakup Kadri, Politikada 45 Yıl, İstanbul: İletişim Yayınları, 2002.

Kılıç Remzi, "Musul ve Kerkük'ün Tarihi Coğrafyası", Yeni Türkiye Dergisi, Cilt.22, Sayı 82,
Ocak-Haziran 2016, ss.246.

Kılıç Sezen, Musul Sorunu ve Lozan, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Cilt 24, Sayı.71,
Temmuz-2008, ss.327-328.

Ortaylı İlber, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, İstanbul: Kronik Kitap Yayınları, 2018.

Saygı Tarık, İngiltere Kralı VIII. Edward’ın Türkiye Ziyareti Ve Bu Ziyaretin İçteki Ve Dıştaki
Aksileri, (İstanbul: İstanbul Üniversitesi, Atatürk İlke Ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, Yüksek
Lisans Tezi,2003),ss.7.

Selek Sabahattin, Milli Mücadele ( Ulusal Kurtuluş Savaşı), İstanbul: Örgün Yayınevi, 2002.

26
Sıvış Efe, 1930’lu Yıllarda Türk Dış Politikasındaki Değişim: Amerikan Dışişleri Belgelerinde
Türkiye’nin Alman Ekonomik Ve Siyasi Baskını Dengeleme Girişimleri, Belgi Dergisi, Cilt.2,
Sayı.19, Ocak-2019, ss.1861.

Sükan Bige, İmparatorluk’tan Cumhuriyet’e Türkiye’de Yabancı Sermaye Anlayışı, Ankara


Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, Cilt 14, Sayı.54, Mart-
2014, ss.213.

Tosun Hüseyin, Montrö Boğazlar Sözleşmesi (Boğazlar Sorununda Son Aşama), Ankara
Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, Cilt 4, Sayı.13, Mart-
1994, ss.109.

http://www.meb.gov.tr/belirligunler/10kasim/inkilaplari/siyasi/saltanat.htm (e.t.1.01.2022)

(https://tr.wikipedia.org/wiki/Lozan_Bar%C4%B1%C5%9F_Konferans%C4%B1)
(e.t.03.01.2022)

(https://www.turkyurdu.com.tr/yazar-yazi.php?id=1676) 03.01.2022

(https://dspace.ankara.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/20.500.12575/68039/438.htm?sequence=
1&isAllowed=y) (e.t.03.01.2022)

(https://tr.wikipedia.org/wiki/Montr%C3%B6_Bo%C4%9Fazlar_S%C3%B6zle%C5%9Fmes
i)

(https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/montreux-montro-bogazlar-sozlesmesi-22-haziran-
20-temmuz-1936/) (e.t.04.01.2022)

(https://isteataturk.com/Kronolojik/Tarih/1936/9/4/Ingiltere-Krali-VIII-Edwardi-Dolmabahce-
Sarayi-Rihtiminda-karsilarken-04091936/15) (e.t.05.01.2022)

(https://www.dunyabulteni.net/tarihten-olaylar/turkiyeyi-ziyaret-eden-ilk-ingiltere-krali-
h226426.html) (e.t.05.01.2022)

27
28
29

You might also like