Professional Documents
Culture Documents
Deli Kurt - Nihal Atsız (PDFDrive)
Deli Kurt - Nihal Atsız (PDFDrive)
KADIN
- Çakır Ağa !
- Buyur sultanım !
- Neden durduk ?
Işık kaybolmuştu.
- Geldik sultanım !
- Kim o ?
BALA HATUN
Bursa'daydı.
Çaresiz vuruşacaklardı.
şimdi yaşamayacaktı.
Çakır,biraz düşünmüş,sonra :
- Benim,ben dedi.
- Anladık. Ne istiyorsun ?
- Kağnıda ne var ?
- Azık !
- Mektubu ver !
BARAKOĞLU ÇAKIR
Çakır yirmi yaşında,Karasılı bir sipahiydi.
Küçük bir tımarı vardı. Tımarın geliri
kendisinden başka iki cebeli'nin de savaşa hazır
bulundurulmasını sağlayacak kadardı.
Osmanoğullarının,dedeleri de Karasıoğullarının
ordusunda hizmet etmişlerdi. Barakoğlu ailesi
çok eski,küçük bir beğ ailesiydi. Selçuk
padişahları zamanından beri sipahi oldukları
söylenirdi.
öğreniyorlar,iradelerini keskinleştiriyorlardı.
Rum oğlanları gibi yalnız yiyip içip eğlenecek
değillerdi ya...
Pervasızca sordu:
- Gebertin !
- Evet beğ !
- Evet beğ !
Bütün bu kargaşalıklar,vuruşmalar,tehlikeler
arasında da Bilecikli bir kızı sevmiş,onunla
evlenmiş,iki kız çocuğu olmuştu. Şimdi Ayşe
beş,Fatma üç yaşındaydı.
Gülümseyerek :
Çakır,atından atlamıştı.
- Hatun nerde ?
- Hatun yok !
-Gitti mi ?
- Hayır !
- Ne oldu ?
sesle :
- Çocuk ne oldu ?
Birden sordu :
- Murad nerde ?
- Büyüdüler mi ?
- Deli Kurt mu ?
- Evet !
- O da kim ?
- Sipahiyim ya !
- Olursun İnşallah...
- Nasıl bilmiyorum ?
HAYÂLETLER
Ve o zaman...
- Murad'ı yetiştir.
- Beni de an oğlum !
Çakır heyecanlandı :
Çakır,ısrar etti :
Hayâlet fısıldadı :
- Olmaz ....
- İzinli değilim,olmaz.
Anası tamamladı :
- Bizi unutma !. .
- Bizi an !. .
Babası fısıldadı :
- Unutmakta ölmektir.
- 'Yaşıyor demektir....'
DİL SÜRÇMESİ
Ne dersin beğ ?
- Neden ağam ?
bulundu ve :
- Hoşça kalın !
İLK SAVAŞ
kararlaştırmışlardı.
Geceleyin yatmadan önce Evren,Deli Kurt'a
sokuldu :
koştu...'
- Evet ağam !
- Yaralı mısın ?
- Evet.
- Evet !
- Sonra ?
- Sonra ?
- Sen ne dedin ?
- Sonra ?
***
Çakır,müjde verdi:
Evren gülümsedi :
***
***
- Ne zaman ?
- Ne zaman isterseniz...
Fakat söktüremedi.
***
GİZLİ YOLCULUK
olarak kalmıştı.
***
Gece olurken üç atlı Marmara'ya doğru at
sürüyordu. Piç İlyas çok hızlı gidemediği için
Çakır'la Deli Kurt da ona uymaya mecbur
oluyor,hiç konuşmadan ilerliyorlardı.
- Evet,sonra ?
Çakır:
- Pekmez,ağam !
Çakır,büsbütün öfkelendi:
***
- Hepsi bu kadar mı ?
- Bu kadar.
- Evet .
Çakır hayretini gizlemedi :
- Ya nece konuştun ?
- Cenevizce konuştum.
- Neden ?
- Görmeyecekler...
- Gözlerini mi bağlayacağız ?
- Eflatun mu ?
Çakır sordu :
- Girilirse ne olur ?
Buna İlyas cevap verdi :
- Söylesine,başka ne ısmarladın ?
- Nasıl pekmez ?
- Başka ?
- Şimdi n'olacak ?
- Ne olur ?
- Nasıl ?
- Sayende ağam !
Çakır anlamıştı :
***
HASAN ÇELEBİ
vurdu.
- Evet..
***
- Görürsem ne olacak ?
- Bana inanacaksın !
- Neden ?
- Ne yapacaksın ?
- Nereye gideceksin?
- Kastamonu'ya... Candaroğlu da İsa Beğ'in
dostu idi...
Yeniden sustular...
***
***
ON YIL SONRA
- Otuz bir.
- Yirmi dokuz.
-Biz yiyeceğiz.
- Pınara gidiyoruz ?
- Hangi pınara ?
- Yürüğün pınarına.
Kadın güldü :
GÖKÇEN KIZ
- Varsın gelsin.
- Kim bu hayalet ?
- Gökçen Kız mı ?
Oturdu.
- Neden ?
- Bu kız deli mi ?
İhtiyar kadın gülümsedi.
- Ne oldu ?
- Belli değil...
Çakır sordu :
- Ne diyorsun ana ?
- Neyi ?
- Başka ne diyor ?
Çakır gülümsedi :
Murad,yoğurtta yemedi.
düşünmüştü.
aklına getiremiyordu.
edip bırakırlardı.
diyordu.
- Adın ne sipahi ?
- Murad !
- Neden istemezsin ?
- Onunla evlenirim.
- Gösteririm !
- Ona bir ziyan gelmez mi ?
- Alıştırırım !
- İç , dedi.
redetmeye kıyamadı :
gerekti.
- Neden ?
- Öğrendim...
Evren gülümsedi.
- Söylesene, neymiş ?
- Bir erkek , Gökçen Kız'a gönül vermiş !
- Bu erkek kimmiş ?
***
kaldın ?'
Yoktu.
Kadın'dı.
UMULMAYAN BİRİSİ
***
***
ŞEYTAN DAĞI
- O yeniçeri öldü mü ?
***
***
- Hayır , Osmanlı !
Çobanın gözleri fal taşı gibi açıldı :
- Ne ? Osmanlı mı ?
- Osmanlı...
- Savaşıyoruz.
***
Yürekleri yandırana,
Yalazından is mi verir ?
Gücenoğlu ! Bu ne yara ?
Güneş doğmuş sanki kara.
- Olurum.
Kadın ilgilendi.
- Şu kızın adı ne ?
- Gökçen...
- Tümenoğlu Gökçen mi ?
- Evet...
***
Kadın gülümsedi :
- Evdeşinden kaçtı.
- Gözlerinde ne var ?
- Hayır !
- Amcan öldü.
Kısaca :
- Ya o kadın kimdi ?
- Anası...
- Kimin anası ?
- Gökçen'in ! ...
- Anlıyamıyorum dedi.
GÖKÇEN'İN ANASI
- Neden yapılır ?
- Kısrak sütünden..
- Hem de nasıl...
Öteki gülümsüyordu :
- Beni yengene götür diyorum.
- Aklım başımda...
- Gökçen'e mi ?
- Yenge !...
- Osmanlıdan mı ?
- Evet...
- Buyursun...
- Gireyim mi bacım ?
- Gir !
- Ölmezsin...
vardı.
- Çağatayların ataları...
- Müslüman değilim.
- Nesin ?
- Türküm dedim ya ..
KAVAL VE KILIÇ
Çakır'da :
- Nasıl geçirdin , diye sordu ve :
çıkacaktı.
şimdi başlayacaktı.
- Kurtulacaksınız ...
- Değil !
unutturmuştu.
SEVGİ
***
- Kalkma !
- Bunu iç !
- Evet..
KUTLU GECE
- Bu bir sipahi mi ?
- Evet !
- Adı Murad mı ?
- Evet !
- Sonra ?
- Sonra seninle ok atıp yarışıp güreşeceğiz..
- Üzülmez mi ?
mıydı ?
- Başını eğ !
- Yaşayacaksın...
Ve oddan yaratılmış.
KAYBOLAN SİPAHİ
***
***
***
***
akarak :
- Adın ne ?
- Murad.
- Nerelisin ?
- Karasılı
- Kaç yaşındasın ?
- Otuz altı.
Mikloş , şaşkın :
- Kavalı ...
***
***
- Yürü !
- Gavura mı benzeyecektim ?
- Bu kılık ne ?
İZLEDİ GEÇİDİ
- Ne gibi ana ?
***
***
***
- Yaralı mısın ?
KORKUNÇ AYDINLIK
- Nerde ?
- Çadırın önünde...
söyleniyordu.
***
- Kızlar.
- Şunda ?
- Ya bu kimin ?
***
İSA
Çakır Ağa !
göstererek :
Şaşkınlıkla :
İSA
- İsa olsun !
Satı Kadın'ın gülümsemesi dudaklarında donup
kaldı. Kaşları çatıldı. Gözleri yerdeki sandığa ve
onun dağılan eşyasına ilişti. Her şeyi anlamıştı.
Fakat artık yaptığı yanlışı düzeltmeye imkan
yoktu. Bu sandıkta bir iki mektubun saklı
olduğunu , o mektuplarda Deli Kurt'un
bilmemesi gerekli sırlar bulunduğunu biliyordu
ama artık olan olmuştu. Buna rağmen itirazdan
geri kalmadı :
UNUTULMAZ AYRILIK
- Kimsin ?
- Ya bu ne ?
***
***
Tepe'ye yöneldi.
- Sipahi !
***
***
***
vardı.
Birden zırhlı bir Macarın , iki eliyle kaldırdığı
büyük kılıcını korkunç bir indirişle indirdiği
görüldü. Sekbanbaşı Yazıcı Doğan bu kılıçla
yere serilmiş , Deli Kurt da kılıcını , karnına
doğru Macarın atına batırmıştı. Fakat arkadan
Macar kralı Ladislas geliyordu. Kılıcını Deli
Kurt'un başına doğru savurdu. Eğer o sırada bir
azap eri vuruşu çelmeseydi , Deli Kurt sağ
***
YOLLARIN SONU
Bu nice iştir ?
***
İşte şimdi padişahın izniyle , orduyu
beklemeden köyüne , tımarına , çoluk çocuğuna
, Gökçen'e dönüyordu. Murad Beğ'in hediye
ettiği atlar yedeğinde , alay beği buyrultusu
koynunda olduğu halde dört nala yol alıyordu.
***
Kekeleyerek mırıldandı :
- Obadalar mı ?
- Evet ağam !
- Ya çocuklar ?
- Ya İsa ?
- O da öldü !
- Evet !
- Gökçen mi ?
***
***
ATSIZ
Maltepe, 30.07.1958