You are on page 1of 155

KAL�TEL� �NSAN Mustafa �e�itcio�lu

Alfa Yay�nlar�: 1272 Dizi No: 30


1.Bask� : Nisan 2003
ISBN : 975-297-285-3
Yay�nc� ve Genel Yay�n Y�netmeni: M. Faruk Bayrak
Yay�n Koordinat�r� ve Edit�r: Rana G�rtuna
Dizi Edit�r� : M�min Sekman
Pazarlama ve Sat� M�d�r� : Vedat Bayrak
Copyright � 2003, ALFA Bas�m Yay�m Da��t�m Ltd. �ti.
Kitab�n t�m yay�n haklar� ALFA Bas�m Yay�m Da��t�m San. ve Tic. Ltd. �ti.'ne
aittir. Yay�nevinden yaz�l� izin al�nmadan k�smen veya tamamen al�nt� yap�lamaz,
hi�bir �ekilde kopya edilemez, �o�alt�lamaz ve yay�mlanamaz.
ALFA Bas�m Yay�m Da��t�m Ltd. �ti.
Ticarethane Sk. No: 41/1 34410 Ca�alo�lu, �stanbul
Tel : (212) 511 5303-513 8751-512 3046 Fax : (212) 519 3300
www.alfakitap.com E-mail : info@alfakitap.com
ALFA7AKT�EL K�TABEV�
Bur� Sinema Pasaj� No: 34 Alt�parmak / BURSA Tel: (224) 223 60 16
MEL�SA MATBAACILIK
�iftehavuzlar Yolu Acar Sanayi Sitesi No: 8 Bayrampa�a-lstanbul
Tel/Fax : (212) 501 97 57
Bu kitab�, 1999 y�l�nda kaybetti�im rahmetli anneme ve hayat�ma anlaml� katk�larda
bulunan t�m ��retmenlerime ad�yorum.
TE�EKK�R
Nas�l ki, kaliteli bir �r�n�n ortaya ��kar�lmas� s�recinde bir �ok de�erli insan�n
eme�i ge�iyorsa; bu kitab�n ortaya ��kar�lmas�nda da bir �ok insan�n do�rudan ya da
dolayl� katk�s� oldu. i�te, bu katk�da pay� olan herkese te�ekk�r etmek istiyorum:
�ncelikle, benim d�nyaya gelmeme vesile olan anne ve babama; ilkokul
��retmenlerimden Haydar Do�ualp ve Sevim Yalmanc�'n�n �ahs�nda t�m ��retmenlerime;
ba�ta S�ke Lisesi'nden s�n�f arkada�lar�m Ay�e ��rak ve K�mile �erezci olmak �zere,
ele�tirileriyle ki�isel geli�imime katk�da bulunan arkada�lar�ma; cesaretle
yapt�klar� taklitlerle beni olgunla�t�ran ��rencilerime te�ekk�r ediyorum. Meslek
ya�am�mdaki destek ve yard�mlar�ndan dolay�; Kadri Ali Esener, ismail �zavar ve
Erdal Sar�zeybek'e te�ekk�r ediyorum.
iyi ve k�t� g�n�mde her zaman yan�mda olan, maddi ve manevi deste�ini hi� bir zaman
esirgemeyen sevgili karde�im Sezai �anak��'ya; emeklilik sonras� yelken a�t���m
yeni ya�am yolculu�umda bana sevgi ve dostlu�u ��reten Bahtiyar �im�ek'e sonsuz
te�ekk�rler. Ba�ta Richard Carlson ve Do�an C�celo�lu olmak �zere, bana ilham
veren, kendimi ger�ekle�tirmeme yard�m eden, bilgi havuzuma katk�da bulunan t�m
yazar ve d��n�rlere te�ekk�r ediyorum.
v���
Yazarl�k �al�malar�m esnas�nda beni cesaretlendirip destek veren, Prof. Dr. �st�n
D�kmen ve yazar Ahmet �erif �zg�ren'e; g�nderdi�i bilgilerle beni destekleyen
gezgin dostum Faruk Budak'a te�ekk�r ediyorum. Ayr�ca, kitab�n m�sveddelerini b�y�k
bir sab�r ve dikkatle g�zden ge�iren, ayr�nt�l� geri bildirimlerde bulunan y�netim
dan�mam ve liderlik d��n�r� Faz�l Oral'a da te�ekk�r etmeyi bir bor� biliyorum.
��phesiz, onun de�erli katk�lar� olmadan bu eser ortaya ��kmazd�.
Kitab�n bas�ma haz�rlanmas� a�amas�nda; de�erli katk�lar yapan, geri bildirimlerde
bulunan, ilgi ve deste�ini esirgemeyen yazar M�min Sekman da te�ekk�r etmem
gerekenler aras�nda. Bu arada Alfa Yay�nc�l���n de�erli �al�anlar�ndan; Ra-na
G�rtuna'ya da kitab�n yay�ma haz�rlanmas� a�amas�ndaki �st�n �zveri ve
gayretlerinden dolay� te�ekk�rler.
Nihayet, y�llar boyu aral�ks�z devam eden �al�malar�m s�resince bana g�stermi�
olduklar� sab�r, ho�g�r� ve destek nedeniyle; ba�ta sevgili e�im Zehra
�e�itcio�lu'na, k�zlar�m Can-su ve Bengisu'ya da kucak dolusu te�ekk�rler. E�er
e�imin sonsuz ho�g�r�s� ve deste�i olmasayd�, ��phesiz bu �retimi yapamazd�m. Son
olarak, beni, davran� bilimleri a��s�ndan e�siz bir laboratuar ortam�nda yaratt���
ve bu g�zel yetileri verdi�i i�in yaradana da te�ekk�rler...
Mustafa �e�itcio�lu 16 �ubat 2003
���NDEK�LER
Te�ekk�r .................................. VII:
�ns�z.................................... XI:
Giri�: Kaliteli Ya�am Felsefesi ............. 1
01. insan Ya�am�nda Denge .......................26
02. Zihin Y�netimi..............................58
03. Stres Y�netimi..............................91
04. Duygu Y�netimi............................134
05. i�sel De�erler..............................177
06. Ki�isel De�i�im.............................217
07. Misyon ve Hedefler..........................255
08. Zaman Y�netimi............................289
09. Ki�isel Geli�im .............................317
10. Birinci Etab� Bitirirken .......................357
Yazar Hakk�nda...............................372
Kaynak�a....................................375
�NS�Z
"BUG�N K�M OLDU�UMUZ, D�NK� TERC�HLER�M�Z�N SONUCUDUR.
YARIN K�M OLACA�IMIZ �SE, BUG�NK� KARARLARIMIZIN SONUCU OLACAKTIR."
Pat Mesiti
�nl� �ngiliz yazar� Samuel Smiles, 1859 y�l�nda yazd��� ve ki�isel geli�im alan�nda
bir d�nya klasi�i olan "Kendine Yard�m" adl� eserinde ��yle demektedir; "En y�ksek
vatan ve hay�rseverlik, kanunlar� ve kurumlar� de�i�tirmekle de�il, insanlar�n
serbest�e kendi kendilerini geli�tirmelerine ve yeti�tirmelerine yard�m etmekle
elde edilir." Emil Lytree ise; "insan�n nefsine ve topluma kar�� vazifeleri,
��renmek ve ��retmektir" der.
Ben de kendimi; s�rekli ��renmeye ve geli�tirmeye; ��rendiklerimi, ba�ta �lkem
insanlar� olmak �zere t�m insanlara ��retmeye; insanlar�n e�siz potansiyellerini en
�st seviyede kullanabilmeleri i�in onlara rehberlik etmeye, ya�am kalitelerine
anlaml� katk�larda bulunmaya, dengeli ve kaliteli bir ya�ama ula�malar� yolunda
hizmet etmeye adad�m. ��nk�, ortaokul ve liseyi "devlet paras�z yat�l�" olarak
okudum. Yine, y�ksek ��renimimi de yat�l� olarak tamamlad�m. Bu nedenle; do�up
b�y�d���m, ekme�ini yedi�im, suyunu i�ti�im bu �lkeye ve bu �lkenin g�zel
insanlar�na kendimi bor�lu hissediyorum.
�ocuklu�umu; duygular�m�n ye�ertilmedi�i, t�pk� bir bonzai a�ac� gibi s�rekli
olarak budand���, geleneksel aile ve �evre ikliminde ge�irdim. ��phesiz bu iklim,
davran� bilimleri
XII
a��s�ndan m�kemmel bir laboratuard�. Sa�l�ks�z ili�kilerin, i� d�nyamda yaratm�
oldu�u dengesizliklerin do�al bir sonucu olarak ba�layan aray�, �ncelikle benim
kendimle hesapla�mam� sa�lad�. ��sel ba�ar�y� elde etme yolunda, dokuz y�l �nce
kendimle m�cadeleye ba�lad�m.
Bu m�cadele sonunda; tek teker �zerinde giden dengesiz ve kalitesiz bir ya�amdan,
dengeli ve kaliteli bir ya�ama ula�t�m. ��sel ba�ar�y� yakalad�m. "Kaliteli Ya�am
Felsefesi"; bana �nceden hayal bile edemeyece�im mutlu, ba�ar�l�, dengeli ve
kaliteli bir ya�am�n kap�lar�n� a�t�. Mutluluk ve ba�ar� yolunda, geli�imime engel
olan kal�plar� "Kaliteli Ya�am Felsefesi" sayesinde k�rarak s�n�rlar�m�n d��na
��kt�m. Bu felsefeyi ya�am�ma ge�irmeye ba�lad���m andan itibaren, varolu�umu daha
anlaml�, daha co�kulu ya�amaya ba�lad�m. Ya�am kalitemde, �ok k�sa s�rede inan�lmaz
de�i�iklikler oldu. Yazar, i�adam�, ��retmen, ��renci, kaliteli ya�am rehberi,
birey, e� ve baba olarak bug�n; dengeli, mutlu ve kaliteli bir ya�am s�rmekteyim.
"Kaliteli bireyler kaliteli aileyi, kaliteli aileler kaliteli toplumu, kaliteli
toplumlar ise kaliteli �lkeyi olu�turur" ilkesini benimsemi� bir ki�i olarak, t�m
insanlar�n kaliteli ya�ama ula�malar�n� g�n�lden arzuluyorum. �te bu maksatla, d�rt
kitaptan olu�an "Kaliteli Ya�am Dizisi"ni haz�rlad�m. "Kaliteli Ya�am Dizisi";
ki�isel, aile, i� ve �evre ya�am alanlar�nda mutsuz ve dengesiz olan, kalitesiz bir
ya�am s�ren ve bir aray� i�erisinde olan insanlara adanm�t�r. Bu dizi, kendi
ya�am�n�z�n mimar ve m�hendisi olarak, ya�am�n�z� yeniden in�a etmenizde ve
kaliteli ya�am yolculu�unuzda sizlere rehberlik edecektir. Diziyi olu�turan
kitaplar �unlard�r:
x���
1. Kaliteli insan
2. Kaliteli Aile
3. Kaliteli Kurum
4. Kaliteli Toplum
Toplumsal kalite; t�pk� bir buzda��n�n (iceberg) g�r�nen k�sm� gibidir. Kaliteli
bir topluma ula�abilmenin yolu, buzda��n�n g�r�nmeyen k�s�mlar�n� olu�turan;
bireysel kaliteyi, ailede kaliteyi ve son olarak da kurumsal kaliteyi
ger�ekle�tirmekten ge�er. Bu yol, kestirme bir yol olmay�p, �inli filozof
KuanTzu'nun da dedi�i gibi kimi zaman bir as�r s�rebilecek bir yolculuktur;
Bir y�l sonras�ysa d��nd���n, tohum ek.
A�a� dik, on y�l sonras�ysa tasarlad���n.
Ama d��n�yorsan y�z y�l �tesini, halk� e�it o zaman.
Bir kez tohum ekersen, bir kez �r�n al�rs�n.
Bir kez a�a� dikersen, on kez �r�n al�rs�n,
Y�z kez olur bu �r�n, e�itirsen milleti.
"Kaliteli Ya�am Dizisi�ni olu�turan "Kaliteli Ya�am Felsefesi"; bal�k vermeyi
de�il, bal�k tutmay� ��reten bir felsefedir. S�z konusu bu dizi, "b�t�nc�l yakla��m
(holistic approach)" tekni�ine g�re yaz�lm� olup, t�pk� insan v�cudunda oldu�u
gibi, t�m konular birbiri ile ili�kilidir. �nsanlar�n ya�am kalitelerine anlaml�
katk�larda bulunacak her bir kitap, 360 derecelik sinerjik bir b�t�n�n par�alar�n�
olu�turmakla birlikte, birbirinden farkl� konulardan olu�maktad�r. S�z konusu bu
b�t�nc�l sistem, par�alar�n matematiksel toplam�ndan �ok daha fazlas�n� ifade
etmektedir.
XIV
"Kaliteli Ya�am Dizisi" mevcut �zellikleriyle, T�rk insan�na �zg� hususlar� da
i�ermektedir. Bu maksatla, sadece son iki y�l i�inde, 5.600 (be� bin alt� y�z)
saatlik bir �al�ma yapt�m. Ayr�ca, 1.000 saatlik �nternet taramas�n�n yan� s�ra;
Milli Prod�ktivite Merkezi, T�rk Tarih Kurumu, Psikologlar Derne�i, Ba�bakanl�k
Aile Ara�t�rma Kurumu, T�rkiye Metal Sanayicileri Sendikas�, Kalite Derne�i, Milli
E�itim Bakanl���, K�lt�r Bakanl��� gibi �zg�n eserler veren kurum ve kurulu�lar�n
t�m yay�nlar�n� inceledim. Son �� y�l�n gazetelerini ve dergilerini tarad�m.
Ayr�ca, Milli K�t�phane ba�ta olmak �zere, �e�itli k�t�phanelerde ara�t�rmalar
yapt�m. B�ylesine yo�un bir �al�man�n do�al sonucu olarak, zaman zaman baz� g�z ve
eklem sorunlar� ya�ad�m. Ancak, kaliteli ve defosuz �retme konusundaki hassas
ki�ili�im, beni b�ylesine titiz bir �al�ma yapmaya y�neltti.
�lkesini, �irketini ya da ailesini kurtarmak isteyen her insan�n, �ncelikle
kendisini kurtarmas� gerekti�ine inan�yorum. ��nk�, kendisine faydas� olmayan bir
insan�n, hi� kimseye faydal� olamayaca��n� d��n�yorum. �te bu nedenle, dizinin ilk
kitab� bireysel kaliteyi esas alan "Kaliteli �nsan"d�r. Dizinin bu ilk kitab�;
ba�ta kaliteli ya�ama ula�ma yolunda �aba sarf etti�im son dokuz y�ll�k
deneyimlerim olmak �zere, ya�am boyu edindi�im tecr�beler, �evremde yapt���m
g�zlemler ve �zellikle davran� bilimleri alan�ndaki bilimsel verilerin yo�rulmas�
sonucu elde edilmi�tir.
"Kaliteli �nsan", �o�u insan�n ba�ar� ve acil i�ler u�runa "�skalad���" ki�isel
ya�am konular�ndan olu�maktad�r. Konular�n ortak �zelli�i; "hardware"den �ok,
insan�n "sofware" kalitesini geli�tirmeye y�nelik olmas�d�r. Bu maksatla ilk
olarak,
XV
insan ya�am�nda denge kavram� irdelenerek, dengenin ya�am kalitesine olan
etkilerine de�inilmi�tir. Daha sonra; ki�isel varl���m�z�n �of�rl���n� yapmakta
olan ak�lc� ve duygusal zihin ile, ki�isel kaynaklar�n israf�na yol a�an stres
konular� ele al�nm�t�r. Bu sayede, ba�ar� ve mutluluk yolunda en b�y�k engel te�kil
eden, zihninizdeki fil kaz�klar�n� ve bunlar� olu�turan "zihinsel ar�iv
kay�tlar�"n� tan�yacaks�n�z. Kaliteli ya�ama ula�ma ve i�sel ba�ar�y�
ger�ekle�tirme yolunda, "i�sel kutup y�ld�z�"n�z� olu�turan ilke ve de�erlerle
tan�acak, ki�isel ya�am otob�s�n�z�n �of�r koltu�una oturacaks�n�z.
Bu s�re�te, zaman ve enerjinizi t�keten gereksiz a��rl�klardan kurtulacaks�n�z. En
�nemlisi de; aynada kendinizle y�zle�ecek, olumsuz tutum ve davran�lar�n�z�n
fark�na vararak, onlarla etkili bir �ekilde ba�a ��kmay� ��reneceksiniz. Daha
sonra, ilgi ve yetenekleriniz do�rultusunda misyon ve hedeflerinizi belirleyerek,
"d�sal kutup y�ld�z�n�z istikametinde kaliteli bir ya�ama yelken a�acaks�n�z. Bu
yolculuk zamanla, s�rekli geli�im ve de�i�im i�inde olaca��n�z, ba�ta zaman ve
enerji olmak �zere ki�isel potansiyelinizi etkili bir �ekilde kullanaca��n�z bir
meydan okumaya (challange) d�n�ecektir.
Dinamit, TNT, C3-C4 gibi patlay�c�lar, �ok g��l� potansiyele sahip olmalar�na
ra�men, onlar� yaln�z ba��na kibritle patlatamay�z. Patlatmak i�in, mutlaka
ba�lat�c� (starter) olarak adland�r�lan ve ilk hareketi sa�layan bir f�nyeye, di�er
ad�yla kaps�le ihtiya� duyar�z. Ancak ba�lanan�n �oku ile, patlay�c�n�n infilak
ettirilmesi m�mk�n olur. Patlay�c�lardaki bu s�n�rl� potansiyele ra�men, insano�lu,
muhte�em ve s�n�rs�z bir potansiyele sahiptir. �o�u kez, bu potansiyeli tek
ba��m�za harekete ge�iremez, patlay�c�larda oldu�u gibi bir ba�lat�c�ya ihtiya�
XVI
duyar�z. �te, i�inizdeki o muhte�em potansiyelin ortaya ��kar�lmas�nda, "Kaliteli
�nsan" ba�lat�c� vazifesi g�recektir.
Amac�m, sizleri de; t�m ya�am alanlar�nda dengeyi sa�lam�, ki�isel de�i�im ve
geli�imini ger�ekle�tirmi�, i�sel ba�ar�y� yakalam�, geli�imine engel olan
kal�plar� k�rarak s�n�rlar�n�n d��na ��km� yani eyleme ge�mi� bireyler haline
d�n�t�rmek istiyorum. Potansiyelinizi, �elikten yap�lm� bir tank i�inde hapsolmu�
olarak kabul edersek, ilk etapta "Kaliteli �nsan" bu deponun kapa��n� a�arak,
s�n�rlar�n�z�n d��na ��kman�za yard�mc� olacakt�r. Daha sonraki etaplarda, dizinin
di�er kitaplar�; ailede, kurumda ve toplumda kaliteyi ger�ekle�tirmenizde sizlere
rehberlik edecektir. �imdi elinizi kald�rmadan, a�a��daki dokuz noktadan d�rt do�ru
ge�ecek �ekilde noktalar� birle�tirmeyi deneyin, bakal�m ba�arabilecek misiniz!
Sorunun cevab�n� 2. K�s�m'da bulacaks�n�z.
O
"Kaliteli �nsan" bir transformasyon kitab� olup; mutlu, ba�ar�l�, sa�l�kl� ve
dengeli bir ya�ama giden denenmi� ilkeleri bu kitapta bulacaks�n�z. Kitab�mda; her
insan�n i�inde do�u�tan var olan iyi ve k�t�n�n m�cadelesini, ki�isel ya�am�mdan
kesitler sunarak ortaya koymaya �al�t�m. Yapt���m al�nt�lar�' "notlar" b�l�m�nde
belirttim. Ayr�ca, bilgi havuzuma katk�s� olan yay�nlar� "kaynak�a"'b�l�m�ne ald�m.
xvn
�zninizle, "Kaliteli Ya�am Seminerleri�me kat�lan bir ��rencimin, "Kaliteli Ya�am"
hakk�ndaki s�zlerini burada aynen tekrarlamak istiyorum: "Kaliteli ya�am
e�itiminden sonra, ya�ant�m�; 'Kaliteli Ya�am'dan �nceki hayat�m, Kaliteli
Ya�am'dan sonraki hayat�m' diye ikiye ay�rd�m. Bundan sonraki ya�ant�m, hi�bir
zaman eskisi gibi olmayacak. Sanki yeniden d�nyaya geldim." Ancak, bir hususu da
hat�rlatmak isterim: "Kaliteli �nsan", uygulama y�n� a��rl�kl� bir kitapt�r. Bu
nedenle, yeri geldi�inde gerekli uygulamalar� mutlaka yap�n. Aksi taktirde,
kitaptan tam olarak yararlanamazs�n�z.
�imdi, kaliteli ya�am yolculu�unun ilk etab�na ��kmaya haz�r m�s�n�z? Haz�rsan�z,
buyurun yolculu�a beraber ��kal�m.
G�R��: KAL�TEL� YA�AM FELSEFES�
Bal ar�lar�, �r�n kalitesi ve etkili �al�ma a��s�ndan, do�ada �rnek al�nmas�
gereken canl�lard�r. Bal ar�s�n�n �retti�i �r�n�n, do�ada e�i ve benzeri olmay�p,
kalitesi tek kelimeyle m�kemmeldir. �zmir 11 Tar�m M�d�rl���'n�n yay�n organ�,
Tar�m 35 Dergisi'nde ar�lar hakk�nda �u bilgiler verilmektedir:1
1) H�rriyet Gazetesi, 31 Ocak 2001.
Bir bilgisayar saniyede 16 milyar aritmetik i�lem yap�yor. Bilgisayar�n do�adaki
rakibi balar�s� ise, bu s�rede daha az enerji harcayarak 10 trilyon i�lem yapma
yetene�ine sahiptir. 10 mikrovattan daha az enerji t�keten balar�s�n�n beyni,
g�n�m�zde �retilen en verimli bilgisayardan 100 milyon kat daha �st�nd�r.
Balar�lar� bir pete�i doldurabilmek i�in 100 milyon �i�e�in nektar�n� emiyor ve 100
bin kilometre kanat ��rp�yorlar. [D�nyan�n �evresinin 40.076 km. oldu�u g�z �n�ne
al�nd���nda, bunun anlam�; d�nyan�n �evresinde yakla��k 2,5 tur atm� oluyorlar
demektir.]
U�an bir ar�n�n her kilometrede, enerji i�in yar�m miligram bala ihtiyac�
bulunuyor. Bir ar�, bir litre balla, 25 kilometre h�zla ve saniyede 200-250 kanat
��rparak 3 milyon kilometre kat ediyor. Ana ar�n�n bir g�nde yumurtlad��� yumurta
a��rl���, kendi a��rl���n�n 20 kat�na eri�ebiliyor. Ar�, v�cut a��rl���n�n 330 kat�
y�k �ekebiliyor.
"Kaliteli Ya�am Felsefesi'ni ya�am�na ge�irmi� bir insan�n faaliyetleri de, t�pk�
bal ar�s�n�n faaliyetlerine benzer. Katma de�eri y�ksek ve etkili faaliyetleri
kapsar. S�z konusu bu faaliyetlerin t�m�, "Kaliteli Ya�am Dizisi"nin de konular�n�
yani, "Kaliteli Ya�am Felsefesi"ni olu�turmaktad�r.
"Kaliteli Ya�am Felsefesi" Nedir?
"Kaliteli Ya�am Felsefesi" ya da bundan sonraki kullanaca��m�z �ekliyle "KYF",
t�pk� bir insana benzer; ruhunu olu�turan kaliteli ya�am ilkeleri ve i�sel de�erler
ile, bedenini olu�turan d�rt temel ya�am alan�n�n, denge �zerine oturtulmas�ndan
meydana gelir. Bir insan�n temel ya�am alanlar�n� te�kil eden; ki�isel, aile, i� ve
�evre ya�am alanlar�, ayn� zamanda dizinin kitaplar�n� olu�turmaktad�r. KYF'yi tam
olarak ya�am�na ge�irmi� olan bir insan, Yunus'un deyimini kullanacak olursak
"�nsan-� K�mil" yani "Olgun lnsan"d�r.
KYF, d�rt temel ya�am alan� olan; ki�isel, aile, i� ve �evre ya�am alanlar�nda bir
insan�n dengeli olmas�n� zorunlu k�lar. Ayn� zamanda, ki�isel ya�am alan�n� te�kil
eden; fiziksel (bedensel), zihinsel (bili�sel), duygusal (sosyal) ve tinsel (manevi
ve ruhsal) ya�am alanlar�nda da dengeli olmay� gerektirir. Denge olmadan, KYF
olmaz. Dengede mutluluk, dengede sa�l�k, dengede kalite vard�r. Bu verileri bir
�ekil �zerinde g�sterirsek, �eklimiz a�a��daki gibi olu�ur:
�ekil 1: Ya�am Alanlar� ve Denge
Temel ya�am alanlar�
Ki�isel ya�am alanlar�
Olgun �nsan'�n ilk �zelli�i, y�ksek i�sel de�erlere sahip olmas�d�r. Bu ba�lamda
Olgun �nsan, kaliteli ya�am ilkeleri ve 5. K�s�m'da anlat�lacak olan i�sel
de�erlerle daima uyumlu ya�ar. Nas�l ki matematikte bir i�lemin do�rulu�unu
"sa�lama" yaparak anlarsak; Olgun �nsan da s�z ve eylemlerinin do�ru olup
olmad���n�, bu ilke ve de�erlerle uyumlu olup olmad�klar�na bakarak anlar. Olgun
�nsan, y�ksek i�sel de�erlerin do�al bir sonucu olarak, y�ksek bir �zde�ere
sahiptir. Bu de�er; para, mal, m�lk, �an, ��hret, mevki ve makam vb. d�sal
de�erlere g�re art�p eksilmez. Bu y�zden, s�z ve eylemleri her zaman tutarl�d�r.
Di�er yandan, Olgun �nsan'�n denge ilkesi gere�i ba�nazl�kla hi�bir ilgisi yoktur.
Ba�nazl�k; bir inan� ya da d��nceye a��r� �l��de ba�lan�p ondan ba�kas�n�
d��nememek, ondan ba�ka her ��retiye, her inan�a kar�� olmakt�r. Hollanda as�ll�,
�nl� Amerikan yazar ve tarih�isi Hendrik Van Loon, d�rt t�r ba�nazl�k oldu�unu
belirtir. Bunlar; cehaletten do�an ba�nazl�k, menfaatten do�an ba�nazl�k,
al�kanl�ktan do�an ba�nazl�k ve korkudan do�an ba�nazl�kt�r. Bunlara, ilimi ve
bilimi reddeden ba�nazl�kla, manevi ve ruhsal ya�am� reddeden ba�nazl��� da
ekleyebiliriz.
Olgun �nsan'�n kar��t� ise, atalar�m�z�n "�i� insan" diye adland�rd�klar� "ham
insand�r. Bu haml�k; fiziksel, bili�sel, duygusal ve tinsel haml�k olmak �zere d�rt
�e�ittir. Ham insan'�n i�sel de�erleri geli�memi� olup, �zde�eri d�sal de�erlere
g�re azal�p �o�al�r. Ham insan, i�sel de�erlerindeki bu zay�fl���; d�sal de�erlerle
gidermeye �al��r. Mutlulu�unun, d�sal de�erlerin miktar�na (niceli�ine) paralel
olarak artaca��n� d��n�r. Ancak, bu bir yan�lsama olup, sonu daima h�sranla biter.
S�z� edilen bu d�sal de�erler, uyumsuzlu�u gideremedi�i gibi, var olan i�sel
dengesizli�i daha da art�r�r. Ham insan, ne kadar d�sal de�er elde ederse etsin,
mutlu olmay� bir t�rl� ba�aramaz.
Ham insan�n bu �zelliklerine kar��n Olgun �nsan, ba�kalar�n�n mutlulu�una ve
geli�imine katk�da bulunmay� misyon edinmi�tir. Bu yolda, bilin�li ve s�rekli bir
�aba sarfeder. Ya�am�n�n her an�n� doyas�ya ve ama�l� ya�ar. �leri do�ru ve verimli
yapmaktan �ok, do�ru i�leri yapar. Gerekli �artlarda risk al�r ve s�n�rlar�n�n
d��na ��kar. Pozitif d��n�r, pozitif ya�ar, pozitif davran�r. Daha �ok verici bir
ki�ili�e sahiptir ve ili�kide bulundu�u t�m insanlar� geli�tirir. Bolluk
zihniyetine sahip olup, i�birli�ine �nem verir. Kendisi ve �evresiyle bar��k, ayn�
zamanda zengin bir i� ya�ama sahiptir. Olgun insan'�n di�er �zelliklerinden
baz�lar� ise �unlard�r:
01. Ak�lc� ve duygusal zihnini etkili bir �ekilde y�netir.
02. G�nl�k ya�am�ndaki stresle, etkili bir �ekilde ba�a ��kar.
03. Kendisini tan�r.
04. Olumsuz tutum ve davran�lar�n� de�i�tirmeye �al��r.
05. Misyon ve hedeflerle ya�ar.
06. Ki�isel potansiyelini, misyonu do�rultusunda etkili kullan�r.
07. S�rekli geli�im ve de�i�im i�indedir.
08. Dengeli ve sa�l�kl� bir aile iklimine sahiptir.
09.Ya�am�ndaki �at�malar� etkili bir �ekilde y�netir.
10.E� ve �ocuklar�yla sa�l�kl� ili�kilere sahiptir.
11.K���k �eylerle mutlu olmas�n� bilir.
12.B�t�esini etkili bir �ekilde y�netir.
13.�evresiyle, dengeli ve kaliteli ili�kilere sahiptir.
14.Dinlemesini bilir.
15.Sa�l�kl� bir i� ileti�imi vard�r.
16.Y�ksek i�sel de�erleri sayesinde, bilin�li se�imler yapar.
17.Kendisi de dahil, t�m insanlar� ve canl�lar� sever.
18.� ya�am�nda da kalite �retir.
19.Y�ksek bir i�sel motivasyona sahiptir.
20. Ba�ar�s�zl��a g�n�ll�d�r.
21.Ya�am�n her alan�nda, y�netmekten �ok liderlik eder.
22.Ya�am tarz� nedeniyle, krizlere her zaman haz�rl�kl�d�r.
23. Yapt�klar�n� ve �evresinde olup biteni sorgular.
24. Sorunlara seyirci kalmaz, elinden gelenin en iyisini yapar.
Bu sat�rlar�n yazar�na g�re, "Kaliteli Ya�am" bir sanat, KYF'yi benimsemi� insan da
bir sanat��d�r. Malzemesi ise; insan�n fiziksel, zihinsel, duygusal ve tinsel
varl���d�r. �nsan�n ham varl���n� i�leyerek, m�kemmel bir eser meydana getirmeye
�al��r. De�erli bir eser meydana getirmek, bazen bir �m�r
boyu s�rer. �te bu y�zden, Olgun �nsan olma yolunda ilerleyen her birey, sayg�
duyulmas� gereken bir varl�kt�r.
Kaliteli Ya�am Felsefesinin �nemi
KYF'de, �ncelikle bireyin geli�imi esas al�nm�t�r. Ancak, bireyin �evresiyle olan
ili�kileri de, g�z ard� edilmemi�tir. Bu maksatla; "Kaliteli bireyler kaliteli
aileyi, kaliteli aileler kaliteli toplumu, kaliteli toplumlar ise kaliteli �lkeyi
olu�turur" ilkesi benimsenmi�tir. Bir anlamda KYF, bireyin geli�imindeki t�m
eylemlere y�n veren d��nce, de�er ve ilkelerden olu�ur. �lkemizdeki y�netim sorunu
da dahil olmak �zere, t�m sorunlar� halledebilmenin yolu, �ncelikle bireyin
geli�iminden ge�mektedir. Nitekim, ileti�im sosyolojisi alan�nda �al�malar�yla
tan�nan Frederick Harbison da, 75 �lkenin kalk�nma �abalar�n� inceledikten sonra,
�u sonuca varm�t�r:2
"Bir ulusun ilerlemesi, her �eyden �nce o ulusun bireylerinin geli�mesine ba�l�d�r.
Bireylerinin potansiyelini geli�tirmeyen ve onlar�n �evkini kam��lamayan bir ulus
ekonomik, siyasal ya da k�lt�rel hi�bir y�nde kalk�nmay� ger�ekle�tiremez.
Geli�memi� �lkelerin �o�unun temel sorunu do�al kaynaklar�n�n k�tl��� de�il, insan
kaynaklar�n�n k�tl���d�r. Bu y�zden geli�mek isteyen uluslar �nce insan
kaynaklar�n� geli�tirmeye ve de�erlendirmeye y�nelmelidirler. Bir ba�ka deyi�le;
�nce e�itim d�zenlerini geli�tirmeli ve bireylerine kalk�nmada yararl� beceriler
verebilmelidirler. Bir ulusun �yelerinin umutlu olu�u, ruhsal ve bedensel y�nden
sa�l�kl� olu�u, toplumsal kalk�nman�n �nde gelen ko�ullar�ndand�r."
2) C�celo�lu, Do�an. Yeniden �nsan �nsana, s. 230.
G�n�m�zde insanlar dengesiz ve kalitesiz ya�amaktad�rlar. Bu sorunun a��lmas�nda,
�ncelikle bireylerin geli�tirilmesi gerekmektedir. Bu maksatla KYF'de; sorunlar�n
sadece yapraklar� ya da dallar� ile u�ra��lmay�p, k�klere kadar inilmektedir.
K�klere inilmekle de kalmay�p, bu k�klerin ucuna kadar gidilmektedir. Sorunlar�n
temelinde yer alan paradigmalar� olu�turan "zihinsel ar�iv kay�tlar�" ile,
toplumsal yozla�malar�n temelinde yer alan "i�sel de�erler erozyonu" bu k�klerden
en �nemlileridir. �te bu nedenle KYF; bireyin, ailenin, kurumun ve nihayet toplumun
geli�imi i�in gerekli olan hayati konular� i�ermektedir.
Kaliteli Ya�am �lkeleri
Kaliteli ya�ama ula�mak isteyen her insan, do�rulu�u zaman i�erisinde de�i�meyen
bir tak�m ilkelere sahip olmal�d�r. S�z konusu insan bu �zelli�iyle, 100 metreci
de�il, bir maratoncudur. Ya�am�n her alan�nda uzun erimli d��n�r. Fast fo-od
evliliklere, fast food ili�kilere, fast food ba�ar�ya, fast fo-od beslenmeye, ve
nihayet fast food ya�ama kar��d�r. ��nk�, mutluluk ve ba�ar� yolunda, kal�c� olmay�
hedefler.
A�a��daki ilkelerle uyumlu ya�ad���m�z taktirde; mutlu, doyumlu, dengeli ve
kaliteli bir ya�am yolunda ilerleyebiliriz. KYF'nin de bir par�as�n� olu�turan,
kaliteli ya�am ilkeleri �unlard�r:
1. Denge ilkesi: "Bir �ok denge �e�idi vard�r: Masan�n �zerinde duran bir kitap
'mekanik denge', atom de�i� toku�lar�n� tamamlayarak hareketsiz kalan maddeler
'kimyasal denge',ak�m ge�medi�i zaman, yani �arj de�i� toku�u olmad��� zaman
'elektrik denge', �s� transferinin yok olmas� durumu 'termik denge', b�t�n bu
dengelerin t�m� ise 'termodinamik denge' kavramlar� ile ifade edilmektedir."3
3) Focus, Haziran 1997, 6. Say�, s. 28.
Bilimsel a��dan bir canl� varl���n mutlak dengeye ula�mas� imkans�zd�r. ��nk�,
bo�luk i�inde yal�t�lm�, d� d�nya ile her t�rl� al�veri�i kesilmi� bir nesne
"mutlak denge" durumundad�r. Bir anlamda mutlak denge demek, �l�m demektir. �te bu
durumu, her iki a��r� ucun yer ald��� bir �l�ek �zerinde g�stermek istersek, denge
skalam�z a�a��daki gibi olu�ur:
-100 -80 -60 -40 -20 S�f�r +20 +40 +60 +80 +100
Mutlak Denge
Fiziksel denge, durgunluk ve atalet halini ifade ederken; KYF'de s�z� edilen denge,
"dinamik" yani s�rekli hareket halinde olan bir dengeyi ifade etmektedir. Evrende
var olan her �ey, makro seviyede denge durumunda iken; mikro seviyede �ok h�zl� bir
de�i�imin ya�and��� dengesizlik hali mevcuttur. �rne�in; y�z milyon h�crenin
bulundu�u v�cudumuzdaki bir damla kan i�inde, her bir dakikada iki milyonu a�k�n
kan h�cresi yok olup, yerine yenisi �retilmektedir. Bu h�zl� de�i�im, canl�n�n
varolu�unu s�rd�rmesi a��s�ndan gerekli bir durumdur.
Denge i�in, de�i�im �artt�r. Bizler de�i�erek, �evremizdeki yeni �artlara uyum
sa�lar�z. Bu anlamda denge; de�i�im demektir, hareket demektir.
Canl� sistemler yakla��m�na g�re; "Sistemler birbirine ba��ml� ��elerden olu�an
b�t�nlerdir. ��eler s�rekli olarak birbirlerini etkiler. Her sistem kendi d��ndaki
sistemlerin bir par�as�d�r. Onlar� etkiler ve onlardan etkilenir. Her sistemin
dinamik bir dengesi vard�r. Yani ��elerin aras�ndaki denge kal�c� olmay�p, dinamik
ve zaman i�inde de�i�en bir dengedir. Bu dinamik dengeyi, bir �ehrin trafik ak��na
benzetebiliriz. Hem hareket vard�r, hem de yolun t�kanmas�, ba�ka bir deyi�le
dengenin bozulmas�, trafi�in aksamas�na yol a�ar."4
4) Horta�su, Nuran. �nsan �li�kileri, s. 15.
KYF'ye g�re denge, orta yoldur. Di�er bir deyi�le, iki a��r� ucun orta noktas�d�r.
Burada, iki t�r denge tan�mlamak istiyorum: Birincisi; iki a��r� kutbun orta
noktas�n� ifade eden ve "denge noktas�" olarak adland�rd���m skalad�r. Bu denge
skalas�, bundan sonraki konularda da s�k s�k kullan�lacakt�r, ikinci t�r denge ise,
herhangi bir nokta ifade etmeyip, iki a��r� u� aras�ndaki t�m alanlar� kapsayan ve
"denge �l�e�i" olarak adland�rd���m skalad�r.
a. Denge noktas�: Bu skalada, ger�ekle�mesi imkans�z mutlak olumsuzlu�u -100;
ger�ekle�mesi imkans�z mutlak olumlulu�u +100; her canl�ya g�re farkl� olan denge
halini ise, ��gen ok ile g�stermek istiyorum. Denge noktas� skalas�na bir �rnek
vermek gerekirse; a��r� negatif ve a��r� pozitif stres d�zeyleri iki a��r� ucu
olu�turur. Yeterli bir stres d�zeyi ise, denge
10
noktas�n� olu�turur. Bu denge noktas�, sabit bir nokta olmay�p, ki�iden ki�iye
de�i�iklik g�sterir. Yukar�daki fiziksel denge skalas�n�, her iki ucundan birbirine
do�ru itersek, yeni "denge noktas�" skalam�z� elde ederiz. Sonu�ta skalam�z,
a�a��daki gibi olu�ur:
Negatif stres -100
Dengeli stres 0
Pozitif stres + 100
b. Denge �l�e�i: A�a��da �rne�i g�r�len "denge �l�e�ine g�re, bir insan�n dengeli
say�labilmesi; skalan�n genelindeki t�m davran�lar� asgari d�zeyde g�sterebilmesine
ba�l�d�r. Denge �l�e�ine, Eric Berne'nin Freud'dan esinlenerek ortaya koydu�u,
ki�ilik teorisini �rnek verebiliriz: Buna g�re, bir anne ya da baban�n;
gerekti�inde anababa tavr� (ciddi), gerekti�inde �ocuk tavr� (�akac�), gerekti�inde
ise bu iki tav�r aras�ndaki olgun insan tavr� g�sterebilmesi, denge �l�e�ine bir
�rnek te�kil eder. Denge i�in, her bir davran��n tek ba��na g�sterilmesi yeterli
olmaz. Sonu�ta skalam�z, a�a��daki gibi olu�ur:
�ocuk tavr� -100
Olgun insan tavr�
11
Anababa tavr� 0
Bana g�re ya�am; s�rekli de�i�im halinde olan evrende, insan�n dengeyi sa�lama
m�cadelesidir. Dengede mutluluk, dengede sa�l�k, dengede kalite vard�r. Ancak, bu
uyumu sa�lamak her zaman m�mk�n olmaz. Ve dengenin sa�lanamad��� durumlarda, baz�
sorunlar ortaya ��kar. Bir anlamda bu sorunlar, dengesizli�in bedelidir. Bu bedel
bazen, Nasrettin Hocan�n hik�yesinde oldu�u gibi, organizman�n �l�m�ne de yol
a�abilmektedir:
Hoca gittik�e yoksulla�mas� nedeniyle, her �eyden k�st��� gibi, e�e�inin yemini de
azaltm�. Bakm� ki e�ekte bir de�i�iklik yok, yemi her g�n biraz daha azalt�r olmu�.
G�n�n birinde hayvan �l�vermi�. Hoca e�e�in �lmesine pek �z�lm� ve ��yle demi�;
-"T�h, e�e�i tam a�l��a al�t�rd�k ki �l�verdi!"
2. B�t�nl�k ilkesi: KYF'ye g�re ya�am, 360 derecelik bir b�t�nd�r. Temel ve ki�isel
ya�am alanlar�, KYF'nin b�t�nl���n� olu�tururlar. Temel ya�am alanlar�n� olu�turan;
ki�isel, aile, i� ve �evre ya�am alanlar�, bu sinerjik b�t�n�n
12
par�alar�d�r. Ayn� zamanda, ki�isel ya�am alan� da kendi i�inde 360 derecelik bir
b�t�n olup; fiziksel, zihinsel, duygusal ve tinsel ya�am alanlar�ndan olu�ur.
Bunlardan herhangi birinin eksik olmas�, b�t�n�n de eksik olmas� demektir. Sonu�ta
bu eksiklik; sistemdeki dengenin bozulmas�na, sistemin i�leyi�inin aksamas�na,
sistemdeki kalitenin azalmas�na yol a�ar.
Bu b�t�nl�kle beraber, ayn� zamanda ya�am alanlar� aras�nda bir dengenin de olmas�
gerekir. Bu b�t�nl�k ve denge olmad��� taktirde, kaliteli ya�ama ula��lamaz.
B�t�nl�k ilkesi gere�i insan, ola�an�st� durumlar ve ge�ici s�reler hari�, ya�am
alanlar�n�n hi� birini ihlal etmemesi gerekir. Temel ve ki�isel ya�am alanlar�n�,
b�t�nl�k ilkesine uygun olarak 360 derecelik bir daire �zerinde g�sterecek olursak,
�eklimiz a�a��daki gibi olu�ur:
�ekil 2: Ya�am Alanlar� ve B�t�nl�k
y~ no
/ 1. K���S�]. \A4AM A�LE YASAMI
1,1i'
4. �EVRE YA�AMI \ 3. � ya�am�
TEMEL YA�AM ALANLARI
K���SEL YA�AM ALANLARI
13
"Ge�talt psikolojisinde temelde �u savunulur: Bir par�ay�, ait oldu�u b�t�nden
soyutlay�p incelemek hatal�d�r. ��nk� bir b�t�n, kendisini olu�turan par�alar�n
basit bir toplam� de�ildir. Bir b�t�n, kendini olu�turan par�alar�n toplam�ndan
daha fazla bir �eydir; bir melodi, kendisini olu�turan notalar�n basit toplam�
de�il, bu notalar�n organizasyonunun �r�n�d�r."3
E�er bir insan�n, bir kolu, bir g�z� veya bir baca�� olmazsa eksiklik oran�nda
b�t�nl��� bozulur. Ayn� �ekilde, ya�am alanlar�n�n da bir tanesini ��kard���m�zda,
KYF'nin b�t�nl��� bozulur. KYF, t�m ya�am alanlar�n� kapsar. Bu felsefeyi
benimseyip, ya�am�na ge�iren ki�i, t�m ya�am alanlar�nda kaliteyi yakalar. Hepsinin
sinerjik bile�imi sonucunda, yan �r�n olarak ba�ar� ve mutluluk do�ar. hekimhan
3. Bedel ilkesi: Amerikal� d��n�r Emerson; "Kazand���n�z her �ey i�in, bir �ey
kaybedersiniz" demi�tir. Bu paradigmadan bakt���m�zda, ya�amda her �eyin bir bedeli
vard�r. E�er insan isterse, bu bedeli �demek ko�uluyla her �eye sahip olabilir.
Ancak �nemli olan, elde edilen �eye kar��l�k, �denen bedelin dengeli olmas�d�r.
�rne�in, sa�l���n kaybedilmesi pahas�na elde edilen bir ba�ar�da, denge yoktur. Bu
ilke bana, at�n haline imrenen e�e�in hik�yesini hat�rlat�r. Hik�ye ��yle:6
E�ek, at�n haline bak�p imreniyormu�: "Bol bol yediriyorlar, t�mar ediyorlar, bir
�eyi esirgemiyorlar; benim ise iyice bir karn�m� doyurdu�um olmuyor. Sonra da her
i�i bana g�rd�r�yor, etmedikleri eziyeti koymuyorlar!" demi�.
5) D�kmen, �st�n. Varolmak, Geli�mek, Uzla�mak s. 63.
6) Chambry, Emile. Masallar, s. 172.
14
Gel zaman git zaman, bir sava� a��lm�, ba�tan a�a�� demir ku�akl� bir yi�it ata
binmi�, hayvan� sava��n ta ortas�na s�rm�. Zavall� at ald��� yaralardan
kurtulamam�, �lm�. E�ek bunu g�r�nce eski dediklerinden vazge�mi�, ata ac�m�.
Hik�yeden de anla��laca�� gibi, g�rd���m�z olaylar �o�u kez bizi yan�ltabilir.
��nk�, olaylar� b�t�n�yle g�remeyiz. �stelik, b�t�n�n� g�rsek bile, g�rd�klerimizin
�o�unu do�ru alg�layanlay�z. Unutulmamas� gereken; elde edilen bir ba�ar�, refah ve
mutlulu�un bedelinin mutlaka �denmi� oldu�u ger�e�idir.
Bug�n refaha ula�m� t�m �lkeler, end�strile�menin bedelini bir �ekilde
�demi�lerdir. �rne�in, �kinci D�nya Sava�� sonunda yerle bir olan Almanya'y� ele
alacak olursak; bu �lkenin �al�kan insanlar�, hi�bir dikili ta��n kalmad��� bir
�lkede "Alman Mucizesi"ni ger�ekle�tirmi�ler ve �lkelerini k�sa zamanda tekrar
kalk�nd�rm�lard�r. Uluslararas� �al�ma �rg�t� (ILO) verilerine g�re, g�n�m�z
Almanya's�nda haftada 30 saat �al��lmakta ve �n�m�zdeki y�llarda bu oran�n daha da
d�mesi beklenmektedir. Oysa, 2. D�nya Sava�� sonras�ndaki Almanya'da; ��p��s�nden
belediye ba�kan�na, i��isinden genel m�d�r�ne, muhtar�ndan valisine, tezgahtar�ndan
fabrikat�r�ne, memurundan en y�ksek amirine kadar herkes haftada 72 saat �al�m�t�r.
Haftal�k �al�ma saatinin 40 saat oldu�u �lkemizde ise bizler, "Bor� yiyen
kesesinden yer" �zdeyi�inde oldu�u gibi; l�ks ya�amaya, �retmeden t�ketmeye,
IMF'den bor� dilenerek g�n� kurtarmaya devam ediyoruz. Medeni d�nyan�n; ilim, bilim
ve sanat liginde yokuz. Ancak, her alanda da k�t� de�iliz, birinciliklerimiz de
var; 350 bin lojman, 162 bin resmi telefon,
15
125 bin makam arabas�, 5500 meclis �al�an� ve y�ll�k 151 g�nl�k (1998 y�l�) tatil
ile savurganl�kta rekorlara imza at�yoruz. Y�ksekokol mezunlar� aras�nda i�sizlik
oran� en y�ksek �lkeyiz. IMF'ye bor�ta, enflasyonda, d� ticaret a����nda, en b�y�k
parada, banka hortumlamalarda, mafya ve uyu�turucu pazar�nda, depremde �len insan
ve yerle bir olan bina say�s�nda D�nya lideriyiz, i� kazalar�nda, her y�l 1500 �l�
ile Avrupa birincisiyiz. Yani anlayaca��n�z, yapt�klar�m�z�n bedelini �d�yoruz; "Ne
ekmi�sek, onu bi�iyoruz."
4. Kestirme yol olmamas�: T�rk milleti olarak bizler, kestirme yollar� �ok
seviyoruz. ��nk� kestirme yollar, kolay ve zahmetsizdir. Ayn� zamanda da, bu yoldan
elde edilen ba�ar�lar saman alevi gibi ge�icidir. Ayr�ca, kestirme yollardan elde
edilen ba�ar�lar�n sindirilmesi de zordur. Ba�ar�n�n bedeli �denmeli ve iyice
sindirilmelidir. Bu nedenle, KYF'de kestirme yollar�n yeri yoktur. Uzun erimlidir.
Bir insan kestirme yollardan, k�sa d�nemde ��kar ve ba�ar� sa�layabilir. Ancak,
uzun d�nemde; mutluluk, ba�ar� ve kaliteye ula�mas� m�mk�n de�ildir. Her �eye
ra�men ula�m� olsa bile, bu kal�c� olmaz. Yarat�lan dengesizli�in faturas� da, uzun
d�nemde mutlaka �denir.
Prof. Dr. Emre Kongar, "T�rkiye'nin Toplumsal Yap�s�" adl� kitab�nda, T�rk
insan�n�n sistematik ve etkili ��z�mler yerine; k�sa, kestirme ve aldat�c� ��z�m
yollar�n� deneme yanl�s� olmas�n�, yeterince end�stri k�lt�r� alamam� olmas�na
ba�lamaktad�r. �te, s�rekli krizlerle ya�amam�z�n nedenini �ok g�zel anlatan bir
hik�ye:7
7) Muallimo�lu, Nejat. Hitabet, s. 1046.
16
Sultan /kinci Mahmud, kar��s�ndaki gen� Prusyal� subaya bakm� ve i�ini hasretle
�ekerek, iradesini bekleyen Sadr�zam Benderli Ali Pa�a'ya dertlenmi�ti: "Pa�a, �u
Alman subay� gibi on kumandan�m olsa!"
Ondokuzuncu y�zy�l�n en b�y�k askerlerinden biri, Prusya devletinden Alman
birli�ini ve Avrupa'n�n en b�y�k kara imparatorlu�unu kuran Feldmare�al Kari
Benhard Moltke, otuzbe� ya��nda bir kurmay y�zba�� olarak, Osmanl� ordular�
m�avirli�i hizmetine, Padi�ah'�n bu hayranl��� ile girdi.
Yurdumuzda d�rt y�l sekiz bu�uk ay kalan Moltke, mevkileri ne olursa olsun, b�t�n
T�rkler'in m�terek bir taraf� oldu�unu yaz�yor: �in, kolay ve �abuk olan�n� se�mek.
Emek ve gayret isteyen, uzun vadeli i�lerin T�rkler'i pek memnun etmedi�ini
s�yleyen Moltke, Osmanl� ordusunun �slah� i�in �� plan haz�rlad�. Planlar, Sultan
Mahmud'a sunuldu�unda, Padi�ah dedi ki:
-"En k�sa zamanda hangisi tahakkuk edecekse [ger�ekle�ti-rileceksej onu anlat�n�z."
Moltke'nin bu sat�rlar� yazmas�n�n �zerinden, 150 y�ldan fazla bir s�re ge�mi�
olmas�na ra�men, ayn� al�kanl�klar�m�z� s�rd�rmekte; sosyal, k�lt�rel, politik ve
ekonomik alanda hep i�in kolay ve �abuk olan�n� se�mekteyiz.
5. Potansiyelin etkili kullan�m�: T�m insanlara e�it olarak da��t�lan en �nemli
potansiyel zaman olup, her insan g�nde 86.400 saniyeye sahiptir. Paradan da de�erli
olan bu servetin, i�lenerek mamul hale d�n�t�r�lmesi gerekir. T�pk�, F�rat ve Dicle
nehirlerinde oldu�u gibi. Nas�l ki, baraj kurup elektrik �reterek ba��bo� akan
sular� paraya d�n�t�rebilirsek; ayn� �ekilde zaman� da i�leyerek ya�am kalitemizi
art�racak katma
17
de�eri yaratabiliriz. Belirli bir d�nemi kapsayan zaman� kullanarak, kendimizi
istedi�imiz alanda yeti�tirebiliriz. Varl��a, paraya ula�mak bundan sonra daha
kolayd�r.
Di�er bir ki�isel potansiyel ise, enerjidir. G�n�m�zde insanlar�n �o�u, sahip
olduklar� enerjinin b�y�k bir b�l�m�n�; ileti�im �at�malar�na, aile i�i
didi�melere, nefret ve intikam duygular�na, endi�e ve kayg�lara harcamaktad�rlar.
Bu y�zden, as�l enerji gerektiren katma de�er yarat�c� faaliyetlere yeterli
enerjileri kalmad��� i�in, kendilerini bitmi� ve t�kenmi� hissederler. Temel ya�am
alanlar�ndaki �nemli faaliyetlere, t�pk� bir maratoncunun biti� �izgisindeki
t�kenmi�lik haliyle girerler. Yani enerjilerini, verimli ve dengeli bir �ekilde
kullanamazlar. Kaliteli bir ya�ama ula�mada, enerjinin misyon ve hedefler
do�rultusunda etkili ve dengeli kullan�lmas� �ok �nemlidir.
Potansiyelin etkili kullan�lmas� a��s�ndan, �nemli bir konuda ya�am h�z�d�r.
G�n�m�zde, �zellikle b�y�k �ehirlerde, ya�am temposu �ok h�zl�d�r. Bu h�z, �nceki
y�zy�llara g�re birka� kat artm�t�r. Bu nedenle; h�zl� yer, h�zl� i�er, h�zl�
hareket eder, h�zl� konu�uruz. Oysa do�an�n acelesi yoktur. Bu acelecilik, bizim
zihnimizden kaynaklanan bir tutumdur. Ya�am�n h�z�ndan daha h�zl� hareket etmemiz
sonucu, daha gergin ve daha stresli oluruz. Bir s�z; "Tanr�n�n de�irmenleri yava�
���t�r ama, iyi ���t�r" der. Kaliteli bir ya�am i�in h�z�m�z�, do�an�n h�z�na
uydurmal�y�z.
6. Sorgulama ilkesi: Kaliteli ya�am ilkelerinden bir tanesi de; ya�am�m�zdaki her
�eyi, her bilgiyi sorgulamakt�r. Bu nedenle, kaliteli bir ya�am i�in hayatta
yapt���m�z ve yapamad���m�z her �eyi sorgulamal�y�z. Her �eyin nedenini, ni�inini
��-
18
renmeliyiz. Bu konuda �nl� �ngiliz �airi Rudyard Kipling; "Benim alt� d�r�st
hizmetk�r�m var. B�t�n bildiklerimi onlar bana ��rettiler. �te adlar�: Ne, Nerede,
Ne zaman, Nas�l, Ni�in, Kim?" demektedir. Buhar g�c�n�n ke�fi de, b�yle bir
sorgulama sonucu ortaya ��km�t�r:8
"1698 y�l�nda Hollandal� (Flemenk) Deni� Papen, kendisine �ay kaynat�yordu. �ine
dalm�t�. �aydanl�k kapa��n�n buharla ��kard��� sesi duyunca, kendisine geldi ve
ate�i s�nd�rd�. Ama d��nme�e ba�lad�: E�er, �aydanl���n alt�ndaki ate�, bir s�re
sonra suyu kaynatm� ve buhar haline d�n��p �aydanl�ktan kurtulmak i�in kapa��
oynatabilmi�se, buhar bir g��t�r! �nsan bu g�c� kullanarak bir hareket
sa�layabilirse; bu hareketi yararl� bir i�te kullanmak da m�mk�n demektir!.."
Sonunda bu g��, kapal� bir silindirin i�indeki pistonu iten bir g�� haline
d�n�t�r�ld�. Art�k �arklar, kendili�inden d�n�yor, makineler insan g�c� olmaks�z�n
�al��yordu. B�ylece, d�nyada �a�da� sanayi d�nemi ba�l�yordu.
Sorgulama, insan�n kendisine sorular sormas�d�r. S�rekli olarak kendimize;
"Yapt���m�z �eyi neden yap�yoruz?", "Daha iyi yapman�n bir yolu var m�?", "Ya�am
kalitemize katk�s� nedir?" t�r�nde sorular sormal�y�z. Sordu�umuz sorular�n
kalitesi, ayn� zamanda ya�am kalitemizi belirler. Bu sorgulamalar sayesinde,
ya�am�m�zdaki yanl�l�klarla y�zle�ir, hayal k�r�kl�klar� ya�ar�z. Ancak bu hayal
k�r�kl�klar�, bizi s�rekli ��renmeye ve okumaya y�neltir. Bir s�re sonra,
sorunlar�n �evreden de�il, kendi paradigmalar�m�zdan kaynakland���n�n fark�na
8) Bozda�, ismet. K�lt�r ihtilalimiz, s. 166.
19
var�r�z. B�ylece, ki�isel geli�im ve de�i�im s�reci ba�lar. Kendimizle y�zle�meden,
bu hayal k�r�kl�klar�n� ya�amadan kaliteli ya�am yoluna giremeyiz.
�o�u zaman, yanl� da olsa paradigmalar�m�z� ve d��ncelerimizi sorgulamay�z. Onlar�,
evrensel do�rularm� gibi kabul ederiz. Bu y�zden de, yarg�lara varmadan �nce
deliller arama, kararlar�m�z� verilere dayand�rma gere�i duymay�z. �te as�l hatay�
da, bu noktada yapar�z. Bu durum ger�ekte, farkmdal�k d�zeyimizin d��kl���nden
kaynaklan�r. Bir insan�n sorgulama yetisi kazanabilmesi, ��renme iste�inin yan�
s�ra; �zsayg�, �zg�ven, �zbilin�, cesaret gibi y�ksek i�sel de�erlere sahip
olmas�na ba�l�d�r.
Bu ba�lamda, geleneksel kal�p yarg�lar�m�z� da sorgulamal�y�z: "B�yle gelmi� b�yle
gider", "Bana dokunmayan y�lan bin y�l ya�as�n", "�z�m�n� ye ba��n� sorma" gibi
inan� kal�plar� geleneksel k�lt�r�m�z�n olumsuz sonu�lar�ndand�r. Y�lana dokunmak
gerekir, bug�n dokunmazsak, yar�n daha b�y�k bir bedel �demek zorunda kal�r�z.
T�pk�, zaman�nda �denmeyen banka kredisinde oldu�u gibi!
7. S�rekli geli�im ilkesi: "Ba�kas�ndan �st�n olmam�z �nemli de�ildir; as�l �nemli
olan d�nk� halimizden �st�n olmam�zd�r" diyen Hint atas�z�, s�rekli geli�imin
�nemini ne kadar da g�zel vurgulamaktad�r. Amerikal� yazar ve hatip Will Rogers
ise, ��yle der; "Gitti�iniz yol do�ru bile olsa, e�er hep ayn� yerde oturup
kal�rsan�z, �i�nenirsiniz." Hz. Muhammed ise; "�ki g�n� bir olan, ziyandad�r"
demektedir. Bir insan�n kaliteli ya�ama ula�abilmesi; s�rekli geli�meye ve
de�i�meye ba�l�d�r. Her �eyin �ok h�zl� bir �ekilde de�i�ti�i ve geli�ti�i
20
evrende, bu de�i�eme ayak uyduramayan insan, varolu�unu s�rd�remez.
S�rekli de�i�im ve geli�imi en g�zel ifade eden s�zc�k "ka-izen"dir. Kazien, Japon
i� d�nyas�nda "s�rekli iyile�tirme" anlam�ndad�r. Bunun i�in, ya�am�m�zda s�rekli
olarak k���k k���k iyile�tirmeler yapmam�z gerekir. Bu k���k iyile�tirmeler, bir
s�re sonra �nemli de�i�imlere yol a�ar.
Ben de �u anki halimi, s�rekli geli�im ve de�i�imime bor�luyum. Bunu bana, KYF
sa�lad�. �u an, "kaliteli ya�am oku-lu"nun 9. s�n�f ��rencisiyim. Bu okuldan ancak,
15-20 y�lda mezun olabilece�imin fark�nday�m. Bu nedenle, mezun olmay� beklemeden;
bir yandan ��renip, di�er yandan ��rendiklerimi ��retmeye �al��yorum. Kaliteli
ya�am okulunun ilk s�n�flar�nda olmak bile, bir insan�n ya�am kalitesinde inan�lmaz
ve k�kl� de�i�iklikler yaratmaktad�r.
8. Evrensel de�erlere ba�l�l�k: KYF'yi ya�am�na ge�irmi� Olgun �nsan; fikir ve
inan� �zg�rl���, ekonomik �zg�rl�k, insan haklar�, �effafl�k, do�an�n t�ketilmeden
kullan�m�, hukukun �st�nl��� vb. evrensel de�erlere g�n�lden ba�l�d�r. Bu ba�lamda,
fikir ve ifade �zg�rl��� �zel bir �neme sahip olup, her t�rl� geli�imin de
temelidir. Bu nedenle KYF, her t�rl� fikir ve d��ncenin �zg�rce dile
getirilmesinden yanad�r. �zg�rce dile getirilemeyen fikirler, yer alt�na iner ve
gizli yap�l�r. Fikirlerin yasaklanmas� ya da cezaland�r�lmas� kestirme bir yol
olup, uzun d�nemde beklenen fayday� sa�lamaz. Bu y�zden, G�ne�'in bal��kla
s�vanmad��� gibi, ger�ekler de yasaklarla gizlenemez. Fikirleri susturarak,
sorunlar� g�rmezden gelmek yerine; semptomlarla u�ra�may� b�rak�p, sorunlar�n
kayna��na inerek etkili ��z�mler �retmek gerekir.
21
Ayr�ca, ekonomik �zg�rl�k de �ok �nemlidir. Ekonomik �zg�rl�k; insan�n insanca
ya�ayaca�� asgari bir gelir d�zeyine sahip olmas�n� ifade eder ki, bu h�rriyet
olmadan kaliteli ya�ama ula��lamaz.
9. Uygunluk ilkesi: Bu ilke; s�z ve eylemlerimizin mutlaka kaliteli ya�am
ilkelerine, i�sel de�erlere ve misyon bildirimine uygun olmas� gerekti�ini ifade
eder. Kaliteli ya�am ilkeleri ile i�sel de�erler bir insan�n "i�sel kutup y�ld�z�"
konumunda olup, insan�n ya�am yolculu�unda ona rehberlik eder. Misyon ise, "d�sal
kutup y�ld�z�" konumunda olup, ki�isel potansiyelin kullan�laca�� istikameti
belirler. Ayr�ca, bireyin y�n�n� kaybetmeden ilerlemesini ve ki�isel kaynaklar�n�
etkili kullanmas�n� sa�lar. KYF'yi ya�am�na ge�irmi� bir insan, ya�am yolculu�u
esnas�nda her ne zaman kafas�n� kald�rsa, bu kutup y�ld�zlar�n� g�rebilir. Bu
y�zden, kaliteli bir ya�ama ula�mak isteyen her insan; kaliteli ya�am ilkelerine,
y�ksek i�sel de�erlere ve bir misyon bildirimine sahip olmal�d�r.
10. Katk� ilkesi: Katk� ilkesinin iki boyutu vard�r: Birinci boyutu, di�er
insanlar�n ya�am kalitelerine katk� yapmay� esas alan bir paradigmaya sahip
olmakt�r. Tibetin ruhani lideri Da-lai Lama; "Bu d�nyada varolu�umuzun sebebi,
mutlulu�u aramakt�r. Mutlulu�a ancak, di�er insanlar�n ya�amlar�na katk�da
bulunarak ula�abiliriz" der. Katk�da bulunmak i�in, zengin olmay� ya da ya�lanmay�
beklememeliyiz. Katk� s�z�nden, sadece maddi konular anla��lmamal�d�r. �nsanl�k
ad�na herkesin katk�da bulunaca�� mutlaka bir �eyi vard�r. Bu anlamda, g�zel bir
s�z s�ylemek, insani bir ama� u�runda birka� saat �al�mak da katk�da bulunmakt�r.
Bu kitab�n amac� da; t�m in-
22
sanlar�n, kaliteli bir ya�ama ula�malar� yolunda katk�da bulunmak ve onlara
rehberlik etmektir.
�kinci boyutu ise, "katma de�er" yaratmayan olumsuz tutum ve davran�lar�n terk
edilmesi ile ilgilidir. B�t�n felaketlerin kayna��, negatif d��ncelerdir. Bir
olumsuz d��nceyi bilin� d�zeyinde bir kez kabul etti�imizde, bilin�alt�m�z onu
ger�ekle�tirmek i�in var g�c�yle �al��r. Enerji t�keten olumsuz tutum ve
davran�lar� terk ederek, yerine olumlu tutum ve davran�lar� koymak gerekir.
Kaliteli bir ya�am i�in, pozitif d��nmeli ve pozitif ya�amal�y�z. Sonu�ta katma
de�er �retmeyen, herhangi bir katk� sa�lamayan tutum ve davran�lar terk
edilmelidir.
11. insana sayg�: �nsan do�madan �nce kendi �zg�r iradesi ile; dinini, inanc�n�,
milliyetini, �rk�n� se�me hakk�na sahip de�ildir. D�nyada ya�ayan her insan; parmak
izleri, fiziksel ve ki�ilik �zellikleri, genetik yap�s� ile d�nyada "tek" ve "e�i
olmayan" bir varl�kt�r. Bu nedenle t�m insanlar, �nyarg�s�z sevilmeye ve sayg�
duyulmaya lay�kt�r. KYF; yery�z�nde ya�ayan t�m insanlar�n din, dil, �rk, inan�
farkl�l�klar�na bakmaks�z�n e�it olduklar�n� kabul eden bir anlay�t�r. Bu anlay�,
Yu-nus'un;
Yetmi� iki millete, Bir g�z ile bakmayan. Halka m�derris olsa, Hakikatte asidir.
dizelerinde anlam bulurken; ayn� konuda, Hz Muhammed "Veda Hutbesi" diye bilinen,
Arafat'ta yapt��� konu�mas�nda
23
��yle demi�tir; "Ey, insanlar! Rabb'iniz bir, ceddiniz birdir. Hepiniz �dem'den
t�remi� bulunuyorsunuz. �dem ise topraktan." Bu anlay�; t�m insanlar� hristiyan-
m�sl�man, siyah-beyaz, zengin-fakir diye ay�rmadan e�it kabul eden bir anlay�t�r.
Bu ba�lamda t�m insanlar, ayn� geminin yolcular�d�r.
Kaliteli ya�am ilkelerinin sonuncusu olan, "insana sayg�" ilkesini de a��klad�ktan
sonra, �imdi dengenin �nemini ve insan ya�am�na olan katk�s�n� yak�ndan
inceleyelim. Bunun i�in ele almam�z gereken konu, "�nsan Ya�am�nda Denge"
konusudur.
ESK� B�R TAPINAK DUVARINDAK� YAZIT
G�r�lt� ve pat�rt�n�n ortas�nda s�kunetle dola�; sessizli�in i�inde huzur
bulundu�unu unutma. Ba�ka t�rl� davranmak a��k�a gerekmedik�e herkesle dost olmaya
�al�. Sana bir k�t�l�k yap�ld���nda, verebilece�in en iyi kar��l�k unutmak olsun.
Ba��la ve unut. Ama kimseye teslim olma. ��ten ol; tela�s�z, k�sa ve a��k se�ik
konu�. Ba�kalar�na da kulak ver. Aptal ve cahil olduklar� zaman bile dinle onlar�;
��nk� d�nyada herkesin bir hik�yesi vard�r.
Yaln�z planlar�n�n de�il, ba�ar�lar�n�n da tad�n� ��karmaya �al�. Ne kadar k���k
olursa olsun, i�inle ilgilen. Hayattaki dayana��n odur. Sevece�in bir i� se�ersen,
ya�am�nda bir an bile �al�m� ve yorulmu� olmazs�n. �ini �yle seveceksin ki,
ba�ar�lar�n bedenini ve y�re�ini g��lendirirken, verdiklerinle de yepyeni hayatlar
ba�latm� olacaks�n.
Oldu�un gibi g�r�n ve g�r�nd���n gibi ol. Sevmedi�in zaman sever gibi yapma.
�evrene �nerilerde bulun ama h�kmetme. �nsanlar� yarg�larsan onlar� sevmeye zaman�n
kalmaz. Ve unutma ki insanl���n y�zy�llard�r ��rendikleri, sonsuz uzunlukta bir
kumsaldaki tek bir kum taneci�inden daha fazla de�ildir.
A�ka burun k�v�rma sak�n; onu k���msersen, sende besinsiz kal�r, k���l�rs�n. O
yo�un sevgi, ��l ortas�ndaki yemye�il bir
25
bah�e gibidir. O bah�eye lay�k bir bah��van olmak i�in her bitkinin s�rekli bak�ma
ihtiyac� oldu�unu unutma.
Kaybetmeyi ahlaks�z bir kazanca tercih et. �lkinin ac�s� bir g�n, �tekinin vicdan
azab� bir �m�r boyu s�rer. Baz� idealler o kadar de�erlidir ki, o yolda ma�lup
olman bile bir zafer say�l�r. Bu d�nyada b�rakaca��n en b�y�k miras onur ve
d�r�stl�kt�r.
Y�llar�n r�zgar gibi ge�mesine �fkelenme; gen�li�e yak�an tutkular� g�l�mseyerek
teslim et ge�mi�e. Yapamayaca��n etkinliklerin yapabileceklerini engellemesine izin
verme.
R�zgar�n y�n�n� de�i�tiremedi�in zaman, yelkenlerini r�zgara g�re ayarla; insanlara
g�re de�il ��nk� d�nya, senin kar��la�t���n f�rt�nalarla de�il, gemiyi limana
getirip getiremedi�inle ilgilenir. Ara s�ra isyana y�nelecek olsan da hat�rla ki,
evreni yarg�lamak imkans�zd�r. Onun i�in kavgalar�n� s�rd�r�rken bile kendinle bar�
i�inde ol.
Hat�rlar m�s�n do�du�un zamanlan; sen a�larken herkes sevin�ten g�l�yordu. �yle bir
�m�r ya�a ki, �ld���n zaman herkes a�las�n, sen mutlulukla g�l�mse. Sab�rl� ol,
sevecen ol, erdemli ol. Eninde sonunda b�t�n servetin kendinsin. �z benli�inle
g�rmeye �al� ki, b�t�n pisli�ine ve kalle�li�ine ra�men, d�nya yine de g�zeldir.
Baltimore, 1816
01
�NSAN YA�AMINDA DENGE
"A��r�l�klardan ka��n�n�z- Olmam� ye�il meyvelerle, fazla olgunlar, en k�t�
sanc�lara sebep olanlard�r."
H. Rhoa�es
Lev Nikolayevi� Tolstoy; ya�am� boyunca kendi kendisiyle hesapla�an, yanl�lar�ndan,
kendinde yanl� g�rd�klerinden dolay� hep ac� �ekmi� olan bir yazard�r. Tolstoy'un,
Oda Yay�nlar� taraf�ndan, Sevim Ra�a'nm terc�mesiyle dilimize kazand�r�lan "lvan
llyi�'in �l�m�" adl� eseri de, bu ana tema �zerine kuruludur:
Roman�n kahraman� lvan �lyi�, bir sorgu yarg�c� olarak g��l�d�r. Herkesin, herhangi
bir ayr�cal�k olmaks�z�n herkesin, kendine en �ok yetebilen kimselerin bile
avucunun i�inde oldu�unun fark�ndad�r. ��nk�, ba�l�kl� bir ka��t �zerine yazaca��
birka� s�zc�kle, herkesi tan�k veya san�k olarak kar��s�na getirebilir. Kar��s�na
gelen bu insanlara, izin vermedi�i s�rece sorular�na ayakta cevap vermek
zorundad�rlar.
lvan �lyi� i�in i�i �ok �nemlidir. Neredeyse b�t�n zaman�n� i�iyle ilgili g�revlere
harcar. Ya�amdaki varolu�u, s�rekli �al�mas�na ba�l�d�r. Bir i�kolik olarak;
ki�isel, aile ve �evre ya�am�-
27
n� hep ihmal eder. Ya�am� boyunca y�ksek mevki ve makamlara ula�mak i�in �al��r.
Hatta evde bile, i�iyle ilgili kitaplar okur, resmi yaz�lan g�zden ge�irir, hukuk
kitaplar�m kar�t�rarak notlar al�r.
Aile ya�am�nda ge�imsizdir. Kar�s�n� �ok kaba bir �ekilde ve s�rekli olarak
a�a��lar. Her zaman �fkelenecek, k�z�p ba��racak bir neden bulur. Masa �rt�s�
�zerindeki k���k bir leke, yeme�in tad�, o�lunun dirse�ini masan�n �st�ne koymas�,
k�z�n�n sa��n�n da��n�k olmas� gibi nedenler onu k�zd�rmaya yeter. �fkesi, ya
yeme�e otururlarken ya da tam �orba i�meye ba�larken patlar.
Ancak bir g�n �l�mc�l bir hastal��a yakalan�r. Roller de�i�mi�tir art�k. Doktorlar
g��l�, lvan llyi�'se g��s�zd�r. Doktorlar, kendisinin san�klara davrand��� gibi
davran�rlar, lvan �lyi�, �lmekte oldu�unu anlay�p, umutsuzlu�a kap�l�r. Ya�am�n�n
son d�neminde kendi kendisiyle ve ya�am�yla hesapla�maya giri�ir. Y�ksek
mevkilerde, insani de�erlerden yoksun, mevki ve makam i�in ya�anm� bir �mr�
sorgular. Ya�ad��� s�rece kendisine ba�ar� gibi g�r�nen p�r�lt�l� �eylerin; insan�
insan olarak zenginle�tirmekten ve mutlu etmekten uzak, koskocaman bir bo�luk
olduklar�n� g�r�r. Ger�ekten ya�amas� gerekti�i gibi ya�amad���n�n fark�na var�r.
Sa�l�kl� iken fark�na varamad���, hizmet�isi ] er asim'deki insani g�zellikleri
g�r�r. Ge�mi�teki davran�lar�ndan dolay�, kendisinden �z�r diler. Ayn� �ekilde,
pa�am� kendisine ve ailesine zehir etti�i i�in, e� ve �ocuklar�ndan da
ba��lanmas�n� ister. Hep �evresini ve e�ini su�layan k�t� ruhlu b�rokrat gitmi�;
ge�mi�e ba�ka bir g�zle bakan, hatalar�n� anlayan, dengesiz ya�ad���n� fark eden,
�mr�n�n son an�nda da olsa iyi insan olma yolunda ilerleyen bir lvan �lyi�
gelmi�tir. Bu �arp�c� de�i�imlerden sonra, �fke ve ba��rmalar�na son verir ve
rahatlar. E� ve �ocuk-
28
lan yan� ba��nda oldu�u halde, art�k �lmekte ve son nefesini vermektedir.
Sevim Ra�a, Tolstoy'un t�m eserlerini �ok iyi incelemi� bir insan olarak, �u
yorumda bulunur; "�van Ilyi�'in �l�m�' yaln�zca fiziksel bir g��� de�ildir. Bir
insan�n anlams�z ge�en ya�am�n�n �l�m kar��s�ndaki i�sel dram�d�r. Herkes bir
yan�yla �van llyi�'e benzer."1
Sizin de �van �lyi�'e benzeyen y�nleriniz var m�? Bu konuda hi� d��nd�n�z m�? Sivil
ve askeri b�rokraside bir �ok �van llyi�'ler tan�yorum. "Burunlar�ndan k�l
ald�rmayan" ve "K���k d�nyalar� ben yaratt�m" havas�nda olan bu insanlar, hem
kendilerine hem de ili�kide bulunduklar� insanlara ya�am� zehir etmektedirler.
Hayat�n hep eksik ve olumsuz yanlar�n� g�r�p, daima sinirlenecek bir �ey bulurlar.
Dolduk�a ve y�kseldik�e e�ilmek gerekti�i halde, bu insanlar bo� ba�ak gibi s�rekli
ma�rur ve gururludurlar. Ta ki, �l�m kap�lar�n� �a-lmcaya kadar.
Bir Ba�ka �van Ilyi�
1999 Y�l� Haziran ay�n�n son g�nlerinde, dispanserde muayene s�ram� beklerken, �ok
yak�ndan tan�d���m bir y�zba�� hakk�nda d��nmeye ba�lad�m:
Jandarma Kriminal Daire Ba�kanl���'nda y�zba�� r�tbesiyle, "Plan �ube M�d�rl���" ve
"Olay Yeri �nceleme �ube M�d�rl���" g�revlerini birlikte y�r�t�yordu. Kriminal
Daire Ba�kanl�-
1) Tolstoy, Lev N. tvan Ilyi�'in �l�m�, s. 16 .
29
��, her jandarma subay�n�n g�rev yapmay� arzulad��� bilimsel bir laboratuard�.
Gelecekte �ok iyi bir mesleki kariyer onu bekliyordu. �htisas sahibi oldu�u olay
yeri inceleme (erime scene) alan�ndaki �ube m�d�rl���, hen�z kurulmu�tu. Birka� ay
�nce, �sve�'in ba�kenti Stockholm'de yap�lan, "Avrupa Olay Yeri �nceleme Uzmanlar�
Toplant�s�"nda T�rkiye'yi temsil etmi�ti. Ekim ay� i�erisinde ise, Amerika'n�n
Miami �ehri'nde, uzmanl�k alan�yla ilgili bir kursa kat�lmak �zere onay alm�,
sadece pasaport i�lemleri kalm�t�. Ayn� zamanda; uzmanl�k alan�nda master yap�yor,
hafta sonlar� ise, ingilizce'sini geli�tirmek i�in yabanc� dil kurslar�na devam
ediyordu.
Jandarma Okullar Komutanl���nda kriminalistik dersi ��retim �yesi olarak g�rev
yapt��� d�nemde, 1000'e yak�n subay, astsubay ve uzman �avu� e�itmi�ti. A�a��
yukar� T�rkiye'nin her jandarma karakolunda bir ��rencisi vard�. Aynca, illerde
bulunan olay yeri inceleme sistemi i�in 600'�n �zerinde teknik eleman
yeti�tirmi�ti. Bu personel, olay yerinde delileri ara�t�ran, toplayan ve kriminal
laboratuarlara sevk eden personeldi. Bu sistemin hem hocas�, hem de sorumlusuydu.
�ine kendini adam�, tutkulu, mesle�ine ��k bir insand�.
Buna kar��l�k; ki�isel ya�am�na, ailesine ve �evresine hi� vakit ay�rm�yordu.
Dengesiz ve kalitesiz ya��yordu. �ocuklar�n�n sorumlulu�u, tamam�yla e�inin
omuzlanndayd�. Vakit yetersizli�inden, ailesi ve �evresiyle ilgilenemiyor, istese
de e�ine destek olam�yordu. Sanki d�nyay� o kurtaracakt�. Dengesizli�in fark�nda
olmas�na ra�men, �aresizdi. ��nk�, uyku ve yemek d��nda hayat�nda hep i� vard�. Bu
nedenle de, her zaman patlamaya haz�r bir bomba gibiydi. Do�al olarak, ili�kileri
bu durumdan olumsuz etkileniyordu.
Mesai saat 09.00'da ba�lad��� halde, verdi�i kurslar nedeniyle, y�l�n b�y�k bir
d�neminde mesaiye 07.00'de ba�l�yordu.
30
Kurslardan ancak, saat 16.00 civar�nda i�yerine d�n�yor, �ubelerin i�lerini
yeti�tirebilmek i�in gece ge� saatlere kadar i�yerinde kal�yordu. Her t�rl� yaz�y�
bilgisayarda kendisi haz�rl�yordu. Bu nedenle; ��retmen, �ube m�d�r�, subay,
astsubay, uzman �avu�, ayn� zamanda da daktilo ve evrak memuru rollerinin hepsini
yap�yordu. Ayr�ca, yazmakta oldu�u "Olay Yeri �nceleme Y�nergesi" i�in hafta
sonlar� da �al�mak zorundayd�.
Her ge�en g�n daha fazla �al�t��� halde, ajandas�ndaki yap�lacak i�ler listesi bir
t�rl� azalm�yor, aksine her ge�en g�n art�yordu. Bir i�kolik olarak, hastahaneye
muayeneye dahi gidemiyordu. Kimse "gitme" demiy ordu fakat, i�ler bir ki�inin
alt�ndan kalkabilece�i miktarda de�ildi. A��r� sorumluluk ve m�kemmellik duygusu
ile, i�leri aksatmamak i�in hep �zveride bulunuyordu, i�ler ne kadar �ok olursa
olsun, i�leri aksatm�yor ve �retim kalitesini d��rm�yordu. ihtiya� duydu�u ilave
zaman�, di�er ya�am alanlar�ndan �al�yordu.
Bu k�s�rd�ng� sonunda, 1999 y�l� Haziran ay�nda �enesinden rahats�zlanm� ve yemek
yiyemez duruma gelmi�ti. Muayene neticesinde doktor; a��r� �al�ma ve stres sonucu,
�enesinin gece uykuda kenetlenmesi neticesi, bu rahats�zl���n meydana gelmi�
oldu�unu s�yledi. Bu olay, onda �ok etkisi yapt�. Daireye d�ner d�nmez, birka�
sat�rl�k emeklilik dilek�esini yazd� ve i�lem yap�lmak �zere personel �ubeye verdi.
Asl�nda bu karar, ani al�nm� bir karar de�ildi. Subay oldu�u g�nden beri, yurt d��
daimi g�revlere gitmek istiyor ve �am Ata�eli�i i�in haz�rlan�yordu. Bu yolda en
b�y�k engel olan Arap�a dil s�nav�n�, 1995 y�l�nda ba�ar�yla ge�mi�ti. Ne var ki,
ayn� y�l ya�ad��� bir olay sonucu s�n�f de�i�tirmek zorunda kalm�, bu nedenle de
yurt d�� daimi g�rev �ans�n� b�y�k oranda kaybetmi�ti. Fi�istin'nin El-Khalil
kentine g�nderilen Birle�mi�
31
Milletler G�zlemci Subaylar� aras�na da, bu nedenle kat�lamam�t�.
Ancak bu de�i�iklikle, istedi�i zaman emekli olma �ans�n� elde etmi�ti. Bunun
�zerine hedeflerini yeniden belirlemi�, 1999 ya da 2000 y�l�nda emekli olma karar�
alm�t�. 1995 y�l�ndan itibaren de kendisini her y�nden emeklili�e haz�rlamaya
ba�lam� ve ki�isel de�i�im s�recini ba�latm�t�. 1999 y�l� ocak ay� geldi�inde,
art�k kendisini yuvadan u�maya haz�r hissediyordu, i�te s�z� edilen y�zba��, bu
sat�rlar�n yazar�d�r.
�nceki ya�ant�mda, ben de bir �van Ilyi�'tim. Bir i�kolik olarak dengesiz ya�ar,
kendimi ve ailemi hep ihmal ederdim. Olumsuzluklardan hep �evremi su�lard�m. Ancak
ivan Ilyi�'te oldu�u gibi, de�i�mek i�in �l�mc�l bir hastal��a yakalanmay�
beklemedim. 1999 y�l�nda emekli olarak, kaliteli ya�am yolculu�uma yelken a�t�m.
�nceki Ya�am�n De�erlendirilmesi
Askerlik mesle�ini bilin�li olarak se�medi�im halde, subayl��� severek yapan,
��retmenli�e ve kriminalistik bilimine ��k bir insand�m. Yetersiz personele ve
i�lerimdeki a��r� yo�unlu�a ra�men, yapt���m i�leri �ok seviyordum. Ayr�ca,
ba�kas�n�n emrinde �al�mak da beni rahats�z etmiyordu. E�er bu �oku ya�amam�
olsayd�m, emeklilik tarihimi �nceden belirlemi� olmama ra�men, mesle�ime olan a�k�m
nedeniyle emeklilik karar�m� kolay veremeyebilirdim. Peki o zaman, bu denli sevgiye
ra�men ni�in emekli olmu�tum?
Acaba bilin�alt�mda beni rahats�z eden, kamu sekt�r�nde insan�n de�erinin olmamas�
m�yd�? Yoksa testiyi k�ranla dol-
32
duran�n ayn� maa� ve �zl�k haklar�na sahip oldu�u bir sistem mi bana ters
geliyordu? Mevcut ortamda, yeteneklerimin �ok az�n� kulland���m�n, bunun b�y�k bir
b�l�m�n� de herkesin yapabilece�i rutin ve katma de�eri d��k i�lerde harcad���m�n
fark�na var��m m� beni huzursuz etmi�ti? Yoksa; ya��m otuz be� oldu�u halde, geride
anlaml� �eyler b�rakamad���m� ve mevcut �artlarda gelecekte de b�rakamayaca��m�
anlam� olmam m� beni rahats�z ediyordu?
�lkokul �a�lar�m hep ticaretin i�inde ge�mi�, k���k ya�larda para kazanman�n
zevkini tatm�t�m. Ailemizde, �e�itli meyve ve sebzelerin yan� s�ra; s�t, yo�urt ve
tereya�� gibi hayvansal �r�nler �retiliyor, ailenin ���nc� �ocu�u olarak bu
�r�nleri ben sat�yordum. Hatta o zaman komisyonun ne oldu�unu bilmeksizin, satt���m
tutar�n % 10'unu babamdan har�l�k olarak al�yordum. ��imde hep ticaret yapma
istedi�i vard�. Bu vir�s�n �ok k���k ya�larda kan�ma girmi� olmas� m� beni
heyecanland�r�yordu?
Ger�eklerle Y�zle�me
Asl�nda ben, h�zl� ve etkili bir de�i�im s�reci sonunda, lvan tlyi� kimli�imden
kurtulmak i�in emeklili�i tercih etmi�tim. Dengeli ve kaliteli bir ya�ama ula�ma
yolunda, kariyerimi lvan tlyi� kimli�ime kurban vermi�tim. Bug�n, ge�mi�te yapm�
oldu�um bu se�imden dolay� son derece memnunum. Ancak de�i�mek i�in ille de emekli
olmak gerekmez. Bu de�i�imi, bulunulan ortamlarda da ger�ekle�tirmek m�mk�nd�r.
Yeter ki, bu farkmdahk d�zeyine ula��lm� ve ki�isel potansiyel harekete ge�irilmi�
olsun.
. 33
� ya�am�ndaki ba�ar� u�runa, di�er ya�am alanlar�n�n feda edilmesi, bende �ene
rahats�zl��� olarak n�ksetmi�ti. Bir ba�ka insanda ise; e�iyle bo�anma, ilgisizlik
ve sevgisizlik nedeniyle �ocu�unun uyu�turucu kullanmas�, kendi sa�l���n� kaybetme
�eklinde olabilir. Bu durumda; �mr�n�z� verdi�iniz, kendinizi vazge�ilmez olarak
g�rd���n�z paradigmalar�n�z, kartondan kaleler gibi bir bir y�k�lacakt�r.
�imi �ok sevmeme, her t�rl� kariyer ve imkanlara ra�men mutlu de�ildim. ��nk�,
dengesiz bir ya�am�m vard� ve sadece i� ya�am alan�nda ya��yordum. Bir yandan
parlak bir mesleki kariyer yolunda ilerlerken, di�er yandan dengesiz bir ya�am
s�r�yordum. Sanki varolu�um, i� ya�am�mla �zde�le�mi�ti. �im yoksa, ben de yoktum.
Ya�am�mda bir �eylerin eksik oldu�unun, hayat�m� gerekti�i gibi ya�ayamad���m�n
fark�na vard�m. Ya�am�mdaki di�er alanlardan; ki�isel, aile ve �evre ya�am
alanlar�n� s�rekli olarak �skal�yor ve hep "ya��yormu�" gibi yap�yordum. Zaman
zaman i�imin yo�unlu�undan dolay� kendimi de�erli hissedip, sanal bir tatmin
duygusu ya��yordum. �imin yo�unlu�unu, gerekti�inde e�ime kar�� bir silah olarak
kullan�yor ve zaman zaman sorumluluklar�mdan ka��yordum.
T�m bu olumsuz durumlardan, �al�t���m yeri ve insanlar� sorumlu tutuyor, kendim hi�
sorumluluk �stlenmiyordum. ��nk�, ger�eklerle y�zle�memek i�in kestirme yollar�
tercih ediyordum. B�ylece, ger�eklerle y�zle�menin yarataca�� ac�lardan ka�m�
oluyordum. Zaman i�inde, t�m bu durumun �al�t���m yer ve insanlardan de�il, baz�
zafiyetlerimden kaynaklanm� oldu�unu anlad�m. Bu zafiyetlerimden baz�lar�; olay
yeri incelemeye ��k olmam ve kendimi bu alanda vazge-
34
�ilmez bir ki�i olarak g�rmem, a��r� sorumluluk bilincim nedeniyle kusursuz i�
yapma iste�im ve en �nemlisi de olumsuz tutum ve davran�lar�md�.
1995 y�l�ndan beri ya�ad���m ki�isel de�i�im ve geli�im s�reci sonunda, as�l �nemli
olan�n �al�t���m yer ve insanlar olmad��� sonucuna vard�m. B�t�n sorunlar benden ve
d��nce tarz�mdan kaynaklan�yordu. Olumsuz tutumlar�m�n fark�na vard���mda, ba�ar�
ve mutluluk yolunda en b�y�k engelin kendim oldu�umu anlad�m. Her nerede olursam
olay�m, mutluluk ve ba�ar� yolunda tutumlar�m� de�i�tirmem ve olumsuz
paradigmalar�mla sava�mam gerekiyordu. Olumsuz tutumlar� de�i�tirme yolunda
kendimle sava�ma, ba�ar�ya �ncelikle i� d�nyamda ula�ma iste�i, art�k benim i�in
ya�am�m�n as�l hedeflerinden bir tanesi olmu�tu. �te bu sonuca vard���m an, benim
yeniden do�u� s�recimin ba�lad��� and�r. Bundan sonra, en b�y�k mevki ve makamlar
bile anlaml� de�ildi. Ki�isel ya�ant�mda meydana gelen t�m olaylar�n sorumlulu�unu
ko�ulsuz olarak �stlenmem, yeni ya�am yolculu�umun da ba�lang�c� oldu.
Bug�nk� Ya�ant�m
Emeklili�imin �zerinden �� y�l� a�k�n bir s�re ge�ti. Bug�n; mutlu, huzurlu,
sa�l�kl� ve kaliteli bir ya�ant�m var. Mimar ve m�hendisi oldu�um yeni ya�ant�mda,
Olgun �nsan olma yolunda ilerliyorum. Sevdi�im ve yeteneklerimi de�erlendirdi�im
anlaml� i�lerle u�ra��yorum. Ya�amdan zevk al�yor, dolu dolu ya��yorum.
Bug�n; vatanda�, i�adam�, ��retmen, yazar, seminer veren, ��renci, e�, baba
rollerimi bir arada s�rd�rebiliyorum. Biri di-
35
gerine engel de�il, aksine roller birbirlerini destekleyip sinerji yarat�yorlar. ��
y�ll�k s�rede; �zel sekt�rdeki y�neticilik g�revimin yan� s�ra, yabanc� dilimi
geli�tirdim ve y�ksek lisans�m� tamamlad�m. D� ticaret uzman� oldum, ilk kitab�m�
yazd�m, kaliteli ya�am seminerlerine ba�lad�m. En �nemlisi de; ki�isel, aile, i� ve
�evre ya�am alanlar�nda dengeli ya�amay� ��rendim.
Ki�isel ya�am�mda, daima ilke ve de�erlerimle uyumlu ya��yorum. Kendimle bar��k bir
insan olarak; ki�isel kaynaklar�m�, ak�lc� ve duygusal zihnimi, misyonum
do�rultusunda etkili kullan�yorum. Zaman yetersizli�i gibi bir sorunum yok. ��nk�,
katma de�eri y�ksek, �nemli i�lere �ncelik veriyorum. Sevmedi�im ve katma de�eri
d��k i�leri ya�am�mdan ��kard�m. S�rekli de�i�im ve geli�im i�erisindeyim. Spor ve
sa�l�k konular�na gereken �zeni g�steriyorum.
Aile ya�am�mda, kaliteli ya�am iklimini tesis ettim. E� ve �ocuklar�mla doyurucu
ili�kilere sahip oldum. Onlar� hi�bir zaman ihmal etmiyorum. Ki�isel ve aile ya�am
alanlar�mdan elde etti�im, mutluluk ve enerji ile, i� ya�am�mda da kalite �retmeye
ve di�er insanlar�n ya�amlar�na anlaml� katk�larda bulunmaya ba�lad�m. �evre
ya�am�mda, sa�l�kl� insan ili�kilerine sahibim. Toplumun bir ferdi olarak, elimden
gelenin en iyisini yapmaya �al��yorum. Her �eyden �nce, dinlemeyi ��rendim. T�m
bunlar�, KYF'nin rehberli�inde ba�ard�m.
Temel Ya�am Alanlar�nda Denge
�van �lyi�'in ya�am�nda oldu�u gibi,'g�n�m�z insan� da dengesiz ya�amaktad�r. Bu
nedenle de, yaln�z ve mutsuzdur.
36
Bilim ve teknolojideki t�m ilerlemelere ra�men, insan�n yaln�zl��� her ge�en g�n
daha da artmaktad�r. Bu k�s�rd�ng�den kurtulman�n tek yolu, ya�am alanlar�nda
dengeyi sa�lamakt�r. E�er mutlu, sa�l�kl� ve kaliteli ya�amak istiyorsak, dengeli
ya�amal�y�z. Ayn� zamanda, tutum ve davran�lar�m�z�n da dengeli olmas� gerekir.
�nsan, bu dengeyi sa�layabildi�i �l��de ve s�rece mutlu ve huzurlu olabilir.
Dengede mutluluk, dengede sa�l�k, dengede kalite vard�r.
Yeni Freudcularm �nemli temsilcilerinden ve psikoanali-zin en �nde gelen
d��n�rlerinden olan Eric Fromm, "Erdem ve Mutluluk" adl� eserinde �a�da� insan�n
durumunu ��yle tasvir etmektedir; "�a�da� insan, kendini yine de tedirgin ve
gitgide daha �a�k�n hissetmektedir. �al��p �abalamakta, ama yapt��� i�lerin
bo�lu�unu belli belirsiz bir �ekilde fark etmektedir. Madde �zerindeki g�c�
artt�k�a, �zel hayat�nda ve toplum i�erisinde kendini g��s�z hissetmeye ba�lam�t�r.
Tabiata egemen olmak i�in yeni ve daha iyi ara�lar yaratt�k�a, bu ara�lar�n
karmakar��k a��na d�m� ve onlara anlam kazand�ran biricik gayeyi -yani kendisini-
g�zden ka��rm�t�r."2
Yak�ndan incelendi�inde g�r�lecektir ki, do�ada var olan her �ey; bir b�t�n�n
par�alar� olup, her par�a birbiriyle yak�n ili�ki i�erisindedir. Bu sistemde, bir
par�an�n varl��� di�erine ba�l�d�r. Zincirin bir halkasmdaki dengesizlik, t�m
halkalar� etkileyerek var olan uyumu bozar. Denge ilkesi gere�i, bu uyumsuzlu�un
faturas�n� ise t�m canl�lar �der. Do�ada oldu�u gibi t�m sistemler, dengede oldu�u
s�rece g�revlerini en iyi �ekilde yapmakta ve kalite �retmektedirler. Ancak,
dengenin bozuldu�u her durumda, bu dengesizli�in insano�luna bir
2) Fromm, Eric. Erdem ve Mutluluk, s.12.
37
faturas� vard�r. T�pk�; ozon tabakas�ndaki incelmede, k�resel �s�nmada (global
warming), asit ya�murlar�nda, erozyonda, n�kleer kirlenmede ve ��lle�mede oldu�u
gibi.
Do�ada oldu�u gibi, insan ya�am� ve davran�lar� da dengeli olmal�d�r. Dr. Sidney
Bremer, "Spirit of Apollo" (Apol-lo'nun Ruhu) adl� kitab�nda bu konuda ��yle der;
"Do�a denge �zerine kuruludur. O dengeyi bozamay�z, ��nk� neden-so-nu� yasas�n�n,
do�an�n yan�lmaz ve kar�� konulmaz yasas� oldu�unu biliriz. Ne var ki uluslar ve
bireyler olarak kendi dengemizi bulmay� ba�aram�yoruz; ��nk� ayn� yasan�n insan
ya�am�nda ve toplumda da, do�ada oldu�u kadar ka��n�lmaz bir �ekilde i�ledi�ini -
yani ne ekersek, onu bi�ece�imizi- hen�z ��renmi� de�iliz."3
Ki�isel, aile, i� ve �evre ya�am alanlar�m�z�n tamam� ya�am bah�emizi olu�turur.
Ya�am bah�emizin bah��van� olarak, bu alanlara gerekli bak�m ve �zeni
g�stermeliyiz. �zellikle ki�isel ve aile ya�am alanlar�m�z; kaliteli ya�am
yolculu�umuzda beslendi�imiz, enerji depolad���m�z alanlard�r. � ya�am�m�zdaki uzun
erimli bir ba�ar�, di�er temel ya�am alanlar�m�zdaki ba�ar�m�za ba�l�d�r. ��nk�,
ya�am bir b�t�nd�r. Bu nedenle; ki�isel, aile ve i� ya�am alanlar�na gereken �zeni
g�stermeliyiz.
��phesiz, zaman�m�z�n �o�unu ya�am alanlar�n�n bir tanesinde harcad���m�z d�nemler
de olacakt�r. �rne�in, yeni bir i� kurdu�umuzda, i�ler yoluna girinceye kadar
belirli bir s�re yo�un �al�mam�z gerekebilir. Ya da kriz d�nemlerinde, di�er ya�am
alanlar�ndan �zveride bulunmak zorunda kalabiliriz. Zaman�n b�y�k bir b�l�m�n� i�e
ay�rmak suretiyle, di�er temel ya�am alanlar�nda olu�acak muhtemel bir dengesizlik
�n-
3) Covey, Stephen R. �nemli �lere �ncelik, s. 60-61.
38
lenebilir. Ancak bu durumda, e� ve �ocuklar bilgilendirilerek, onlar�n da
deste�inin al�nmas� faydal� olur. Ayn� �ekilde, yeni do�um yapm� bir anne de ge�ici
dengesizlik ya�amak zorunda kal�r:
E�im, ikinci �ocu�umuzu d�nyaya getirdikten sonra, olduk�a s�k�nt�l� g�nler ya�ad�.
Kendisine ve di�er aile bireylerine vakit ay�ramamaktan, evdeki temizlik, tertip ve
d�zenin yetersizli�inden �ikayet etti. Bende kendisine; yapmas� gereken en �nemli
ve �ncelikli i�in �ocu�unu sevgi ile b�y�tmek oldu�unu, bu g�revi bir ba�kas�n�n
�stlenmesinin m�mk�n olmad���n�, bu d�nemde kendisine yard�ma haz�r oldu�umuzu
bildirdim. Bu i�ten zevk almas� gerekti�ini ve temel ya�am alanlar�nda bir s�re
dengesizlik ya�ayaca��n�, bunun gerekli oldu�unu anlatt�m.
Temel ya�am alanlar�nda dengeyi sa�lamak, kaliteli bir ya�am�n temelidir. Ayn�
�ekilde, ki�isel ya�am alan�m�z� olu�turan; fiziksel, zihinsel, duygusal ve tinsel
ya�am alanlar�nda da dengeli olmak gerekir. �o�u insan�n as�l sorunu, "tek teker
�zerinde gitmek"tir. Tek teker �zerinde gitmek demek; ki�isel, aile, i� ve �evre
ya�am alanlar�ndan bir tanesinde ya�ay�p di�er alanlar� ihmal etmek demektir.
Peki ya sizler? Bu konuda ya�am�n�z� hi� sorgulad�mz m�? Temel ve ki�isel ya�am
alanlar�nda nas�l ya��yorsunuz? Dengeli misiniz? Yoksa ba��ml�l�klar�n�z m� var?
Yani, zaman�n�z�n b�y�k bir b�l�m�n�, ya�am alanlar�n�zdan ya da rollerinizden bir
tanesinde mi harc�yorsunuz? L�tfen, bu konular �zerinde yeterli bir s�re d��n�n ve
ya�ant�n�z� ger�ek anlamda sorgulay�n.
39
Rollerde Denge
Bir insan�n, ya�am alanlar�nda yerine getirmesi gereken g�revlerin genel ad�na
"rol" denir. Hayatta �e�itli rollerimiz vard�r. G�ndelik ya�am�m�z�, by roller
sayesinde s�rd�r�r�z. Ki�isel ya�am alan�nda; birey, vatanda�, �of�r, hasta, sporcu
vb. rollerimiz vard�r. Aile ya�am alan�nda; kar� ya da koca, evlat, anne ya da baba
olabiliriz. � ya�am alan�nda; i�veren ya da i�-g�ren, memur, yazar, ��retmen,
��renci rollerinden bir ya da birka��na sahip olabiliriz. �evre ya�am alan�nda ise;
kom�u, arkada�, akraba, bir grubun �yesi ya da bir sivil toplum kurulu�unun
g�n�ll�s� olabiliriz. Bir insan genellikle, bu rollerin bir �o�unu birlikte
y�r�tmek zorundad�r.
KYF'ye g�re; nas�l ki ya�am alanlar�n�n dengeli olmas� gerekiyorsa, ayn� �ekilde
rollerin de dengeli olmas� gerekir. Yani, rollerin bir tanesinde kaybolup, di�er
roller deki g�revleri ihmal etmek KYF'ye uygun de�ildir. Bu ba�lamda, rollerin bir
tanesinde ba�ar�l� olmak da yeterli de�ildir. En az�ndan, t�m rollere ili�kin
g�revlerin asgari seviyede yerine getirilmesi gerekir. �rne�in, istedi�i makama ya
da paraya ula�m� ancak bu u�urda sa�l���n� kaybetmi� bir insan� ele alal�m: �
ya�am�ndaki rol�nde arzu edilen sonu�lara ula�m� olmas�na ra�men, ki�isel ya�am
alan�ndaki rollerinde ba�ar�s�z olmu�tur: Burada �denen bedel �ok y�ksek olup, elde
edilen kazan� ile orant�l� de�ildir. ��nk�, hayatta hi�bir �ey sa�l���n
kaybedilmesine de�mez. Bu nedenle de, elde edilen ba�ar� eksik ba�ar�d�r.
"Her rol�n hayati bir �nemi vard�r. Bir roldeki ba�ar�, di�er bir roldeki
ba�ar�s�zl���n gerek�esi olamaz. � hayat�ndaki
40
ba�ar� evlilikteki ba�ar�s�zl���, toplum hayat�ndaki ba�ar� da bir ebeveyn olarak
ba�ar�s�zl��� hakl� ��karamaz. Herhangi bir roldeki ba�ar� ya da ba�ar�s�zl�k,
di�er t�m roller ve bir b�t�n olarak ya�am kalitesi �zerinde etki yarat�r...
Rollerimizin her hafta ayn� kald��� ya da her hafta her rol� oynad���m�z anlam�na
da gelmez. Bizzat do�an�n dengesi, bize her �eyin bir d�nemi ve mevsimi oldu�u
ilkesini ��retir. Ya�amlar�m�zda �yle zamanlar vard�r ki, dengesizlik, denge
demektir; belirli bir alanda k�sa vadeli bir yo�unla�ma, ya�amdaki genel
misyonumuza katk�da bulunur."4
Ya�amda, rol ba��ml�s� insanlar oldu�u gibi, �zerine d�en rolle ilgili g�revleri
yerine getiremeyen insanlar da vard�r. �zerine d�en g�revleri yerine getiremeyen
ki�i, "rol kay�ts�zl���" ya��yor demektir. Bu duruma, ruhsal hastal��� nedeniyle
kom�uluk g�revlerini yapamayan bir insan� �rnek verebiliriz. Rol kay�ts�zl���na
sahip insan, denge skalas�mn negatif ucunda ya��yor demektir. Bu sa�l�kl� bir durum
de�ildir. ��nk�, dengeden yoksundur.
Rol kay�ts�zl���n�n aksine, herhangi bir rol i�erisinde kaybolmak da sa�l�kl� bir
durum de�ildir. Rol ba��ml�s� olan insanlar, neredeyse zamanlar�n�n tamam�n�
ba��ml� olduklar� rolde harcarlar. ��nk�, �zde�erleri bu role ba�l� olarak artar ya
da azal�r. Rol, ki�inin i�sel de�erlerini g�lgelemi� durumdad�r. Bu tarz bir
ya�amda kalite yoktur. ��nk�, denge ilkesinden yoksundur.
4) Covey, Stephen R. �nemli i�lere �ncelik, s. 139.
41
Rol kay�ts�zl��� -100
Rolde denge
Rol ba��ml�l��� 0
OLUMSUZ ALAN
OLUMLU ALAN
I
^
Denge Noktas�
+ 100
Bu duruma, varolu�unu ya�am boyu sadece annelik rol�nde s�rd�ren bir kad�n� �rnek
verebiliriz; "Bir kad�n�n t�m enerji ve zaman�n� sadece anneli�e adamas�, geri
kalan zihinsel ve yarat�c� kapasitelerinin giderek k�relmesine, kendini d� d�nyadan
soyutlamas�na, b�ylelikle de �zg�veninin azalmas� ve kendini eve ba��ml�
hissetmesine neden olur."5
G�nl�k hayatta bir �ok insan, ba��ml� bir �ekilde ya�ar. � ba��ml�l���, zevk
ba��ml�l��� (uyu�turucu, alkol, seks, kumar vb.), �nternet ba��ml�l��� bunlardan
baz�lar�d�r. Bu tip insanlar, ya�am alanlar�n�n veya rollerinin bir ya da
birka��nda ya�ay�p di�er alanlar� ihmal ederler. Di�er bir deyi�le, ba��ml�
insanlar ya�ama bir noktadan ba�l�d�rlar. Oysa Olgun �nsan, ya�ama d�rt farkl�
noktadan ve dengeli olarak ba�lanm�t�r. Bundan dolay�d�r ki; ya�amdaki f�rt�nalara,
hortumlara kar�� daha dayan�kl�d�r. Ki�isel ba��ml�l�klar, kalitesiz bir ya�am�n
g�stergesi olup, dengenin bulunmad��� yerde kaliteden s�z edilemez. �imdi, bu
ba��ml�l�klardan baz�lar�n� daha yak�ndan tan�yal�m.
5) Navaro, Leyla. Tapma��n �b�r Y�z�, s. 101.
42
Ki�isel Ba��ml�l�k Merkezleri
Ba��ml�l�klar; sorumluluklar�n yaratm� oldu�u zorlanmalardan ka��ta, bireyin
kulland��� kestirme yollard�r. �nsan�n sorunlar kar��s�nda ka��p s���nd���,
kendisiyle y�zle�memek i�in kulland��� kuytu limanlard�r. B�ylece, ki�inin
kendisini unutmas� ve sorunlar�n� ge�ici bir s�reli�ine de olsa ertelemesi m�mk�n
olur. Ba��ml�l�klar, sorunlar�n verece�i ac�dan bir ka��t�r. Bu ac�larla
y�zle�memek i�in insan, ba��ml�l�klar�na d�rt elle sar�l�r. Ancak bu durum, sorunu
hafifletece�ine daha da art�r�r.
Do�an C�celo�lu, "��imizdeki �ocuk" adl� kitab�nda; bireyin duygu, d��nce ve
davran�lar�nda belirleyici rol oynayan ba��ml�l�k merkezlerinin temelinde, ki�inin
kendi �z�n� de�ersiz bulmas�n�n yatt���m belirterek ��yle der; "�nsan�n kendini
de�ersiz bulmas�, �z�nde bir eksiklik oldu�unu d��nmesi ac� veren bir alg�lama
oldu�undan, ki�i kendi i� ger�e�iyle temas�n� kesmek i�in elinden gelen �abay�
g�sterir.
Kendi i� ger�e�iyle temas�n� kesmek i�in ki�i neler yapar? Tutkunluk, d�k�nl�k
dedi�imiz t�rden davran�sal ve duy-�usal ba��ml�l�klar geli�tirir. �rne�in, kendini
alkole verir; alkol�n uyu�turucu etkisi ki�inin kendi ger�e�iyle temas�n� �nler.
Baz�lar� kendini i�e verir ve geceli g�nd�zl� �al�arak kendini dinlemeye ve
anlamaya zaman ay�rmaz. Di�erleri sigara, esrar ya da cinselli�e a��r� d�k�nl�k
geli�tirirken, ba�kalar� kendilerini yobazca dine kapt�r�r. B�ylece, i�lerindeki
ac� veren bo�lu�u, anlams�zl���, yaln�zl��� g�rme f�rsat�m kendilerine vermezler;
hem kendileriyle hem de d� ger�ekle ili�kileri ad�m ad�m kaybolur, ortadan
kalkar."6
6) C�celo�lu, Do�an. ��imizdeki �ocuk, s. 91.
43
Yunan filozofu Diyojen; "Dengesiz arzular, insanlar� peri�an eden felaketlerin
kayna��d�r" der. Alman filozofu Arthur Schopenhauer ise; "Mutlulu�a giden en yanl�
yol, d�nya zevklerine ba�l� kalmakt�r" diyerek, ba��ml�l�klar�n insan� mutsuzlu�a
g�t�rd���n� belirtmi�tir. Odak noktam�z, daima i�sel de�erler ve kaliteli ya�am
ilkeleri olmal�d�r.
Toplumda ya�ayan bir �ok insan�n, �e�itli ba��ml�l�klar� vard�r. Bu ba��ml�l�klar
bir tane olabilece�i gibi, birka� tanesinin kar��m� da olabilir. Herhangi bir
merkez odakl� olmak; insan�n denge halinden uzakla�arak dengesiz bir ya�ama
s�r�klenmesine neden olur. Bu durum KYF'ye ayk�r� olup, mutsuzluk ve kalitesizli�e
sebep olur. �nl� yazar Stephen R. Co-vey, "Etkili �nsanlar�n 7 Al�kanl���" adl�
kitab�nda; ki�isel ba��ml�l�klarla ilgili olarak, dokuz tip merkezden s�z etmi�tir.
Bu merkezler �unlard�r:7
1. Mal, m�lk, ��hret, ya da makam merkezlilik: Bir �ok
insan�n ki�isel de�eri; sahip olduklar� mal, m�lk, �an, ��hret ya da makama
endekslidir. Bu tip insanlar, mutluluk ve ba�ar�y�, hi�bir zaman kaybolmayacak
i�sel ya�amlar�nda aramak yerine, d�sal ya�amlar�nda ararlar. Sahip olduklar� para,
ev, araba, ��hret ya da magazin bas�n�nda boy g�sterme say�lar� oran�nda
kendilerini mutlu ve de�erli hissederler. Ancak bu de�erler, her an kaybedilmesi
m�mk�n olan �eyler oldu�undan, g�venlikleri s�rekli tehdit alt�ndad�r.
�zde�erleri s�rekli dalgalanma g�sterir. Kendilerinden daha zengin ve ��hretli
kimselerin yan�nda, kendilerini daha de�ersiz; maddi varl�klar� daha d��k ve daha
az ��hretli in-
7) Covey, Stephen R. Etkili �nsanlar�n 7 Al�kanl���, s. 113-120.
44
sanlar�n yan�nda ise �st�nl�k duygusuna kap�l�rlar. Bu ne-^ denle, s�rekli olarak
daha fazla mal, m�lk ve paraya sahip olma gere�i duyarlar. Bir anlamda, d�sal
de�erlerin esiri durumuna d�erler. Sahip olduklar� de�erleri k�sa s�re i�erisinde
kaybetmeleri durumunda, intihar bile edebilirler. Bir �ok kimsenin, mal ve servet
u�runa kendini kurban etmesindeki yanl�l���, a� g�zl� bir maymunun hik�yesi bizlere
hat�rlat�r:8
Cezayir'de bir k�yl� a�aca bir kabak ba�lam� ve bunun i�ine de pirin� doldurmu�.
Kabaktaki delik ancak bir maymun elinin girece�i geni�likte imi�. Maymun gece
gelir, elini delikten i�eri sokar, pirinci avu�larm� ama avucu pirin�le �i�mi�
oldu�u i�in elini bir t�rl� kaba��n i�inden ��karamazm�. Avucunu bo�alt�p elini
�ekme�i de bir t�rl� ak�l edemezmi�. Sabaha kadar bu halde kal�r, k�yl� gelince de
ona aptal aptal bakar ve neticede yakay� ele verirmi�! Fakat b�t�n bu esnada
pirinci avucunun i�inde s�kar dururmu�!
2. Zevk merkezlilik: G�n�m�zde en �ok g�r�len ba��ml�l�k merkezlerinden bir tanesi
de, zevk merkezliliktir. Bu zevklere; uyu�turucu, seks, h�z, kumar, e�lence ve
alkol tutkusunu �rnek verebiliriz. Zevk ba��ml�s� insanlar, her seferinde bir
�nceki ya�am� olduklar� zevk d�zeyinden daha fazlas�n� elde etmek isterler. Ya�amda
bulduklar� anlam, ba��ml� olunan �eyin miktar�na ba�l�d�r. �rne�in, uyu�turucu
ba��ml�s� olan bir kimse, daha sonraki kullan�mlarda ilk kulland��� zamanki zevki
elde edemez. Ayn� zevki ya�amas� i�in, ba��ml� oldu�u maddenin miktar�n� her
seferinde art�rmas� gerekir. Bu durumu, en iyi "tolerans" kavram� a��klar.
8) Smiles, Samuel. Kendine Yard�m, s. 247.
45
"Bir kimyasal madde ilk al�nd���nda v�cutta en y�ksek tesirini yarat�r. ��nk�,
v�cut o maddeye yabanc�d�r. Ba���kl�k sistemi o maddenin tesirlerine kar�� tepki
geli�tiremez. Birka� kez kullan�ld���nda, v�cut art�k o maddeyi tan�r ve v�cudu
koruyucu madde olan antikor geli�tirir. Bu durumda uyu�turucunun v�cutta yarataca��
tesir gittik�e azal�r. Uyu�turucuya al�an ki�i, uyu�turucunun etkilerine zamanla
�o�alan bir arzu duyar. Ki�i, uyu�turucuyu ilk ald��� zamanki etkileri yeniden
ya�ayabilmek i�in gittik�e artan miktarda uyu�turucu almak durumunda kal�r. Bu
duruma 'tolerans' denir."9
A��r�l��a ka�madan ya�anan zevkler, hem bedeni hem de zihni dinlendirdi�i halde;
a��r� zevkler her zaman zararl�d�r. �nsan�n potansiyelini olumlu bir �ekilde
kullanmas�na izin vermez. Romal� filozof Seneka, g�n�m�zden 2000 y�l �nce; "B�t�n
a��r�l�klar zararl�d�r" diyerek ba��ml�l�klar konusunda insanlar� uyarm�t�r. Hz.
Muhammed ise; "�frat ve tefritten uzakla�" diyerek, dengeli olmam�z gerekti�ini
s�ylemi�tir.
Zevk ba��ml�lar�na �rnek olarak; �ovmen Mehmet Ali Erbil ve Pop�u Serdar Orta�'�
verebiliriz. 17 Ekim 2001 tarihli Sabah Gazetesi'nin haberinde; �lke �lke dola��p
kumar oynayan s�vmen Mehmet Ali Erbil ile, pop�u Serdar Orta�'m �zel u�akla kumar
oynamak i�in Romanya'ya gittiklerini ve 200 bin dolar harcad�klar�n� yaz�yordu.
Haber ��yle devam ediyordu; "Erbil, son evlendi�i e�i Sedef Erbil'e kumar
oynamayaca��na dair s�z vermesine ra�men, d���n gecesi kumar masas�nda 90 bin dolar
b�rakt�. .. Bug�ne kadar kumarda 2 milyon dolar kaybeden Serdar Orta� ise, �al�t���
Dalmaz Center'dan kovulmu�tu."
9) �e�itcio�lu, Mustafa. Kriminalistik ve Narkotik, s. 11.
46
Psikolog Suna Tanaltay; kumar tutkusunu bir davran� bozuklu�u olarak nitelemekte ve
kumardan vazge�emeyen bu iki �nl�n�n davran��m, susaymca deniz suyu i�en ve her
seferinde daha da susayan insanlara benzetiyordu. Ne dersiniz; "Ben adam olmam"
diyen Serdar Orta� hakl� de�il mi?
3. Din merkezlilik: Ya�am tarzlar�na ve d� g�r�n�lerine bak�ld���nda, din merkezli
olduklar� kolayca anla��labilecek bu insanlar, dini bir "ara�" de�il, "ama�" olarak
g�r�rler. Ya�amdaki her t�rl� olaya, din penceresinden bakarlar. Di�er insanlara
kar�� ba�naz olup, insanlar� "dindar" veya "dinsiz" diye kolayca etiketlerler. Din
merkezli insanlarda imaj ve g�r�n�m �ok �nemli hale gelebilir. Tinsel ya�am
alan�nda yer alan dinin, ki�isel ya�am alan�n�n d��na ��karak, di�er temel ya�am
alanlar�n� da y�netmeye ba�lamas� sa�l�kl� ve dengeli bir durum de�ildir.
4. Ben merkezlilik: "Bencil" olarak adland�r�lan bu insanlar, egolarmdaki eksiklik
nedeniyle kendilerini g�vende hissetmez ve s�rekli almak isterler. Nal�nc� keseri
gibi s�rekli almak, dengeli bir durum olmay�p insan ili�kilerinde sorunlar yarat�r.
Ben merkezli insanlar, s�rekli olarak kendi egolar�n� g�zeten insanlard�r.
5. Dost ya da d�man merkezlilik: �zellikle ergenlik d�nemine giren gen�ler, arkada�
grubunun �ekim alam i�indedir. Ait olma ihtiyac� nedeniyle, grubun isteklerine
kar�� koyamaz ve d�lanma kayg�s� ta��r. Arkada� gruplar� de�i�tik�e, bu kayg� daha
da artar. Bu sorun, �zbilin�, �zsayg�, �zg�ven, �zdenetim gibi i�sel de�erlerin
geli�tirilmesi sayesinde a��labi-
47
lir. Bu de�erlere sahip insanlar�n �zde�erleri de�i�ken olmay�p, �zg�venleri
tamd�r.
Baz� insanlar�n ya�amlar�n�n merkezinde ise, d�manlar� vard�r. Tutum ve
davran�lar�n� fark�nda olmadan d�manlar�n�n davran�lar�na g�re ayarlarlar. �lkeler
do�rultusunda proaktif se�imler yapmak yerine, �o�u kez reak�f davran�larda
bulunurlar. Bo�anm� sorunlu e�ler, kendisini kurban olarak g�renler ve �nemli bir
konuda kendisine haks�zl�k yap�ld���na inananlar bu konuya �rnek verilebilir. Baz�
insanlar evlilikleri sona erdi�i halde, zihinsel evliliklerini s�rd�rmeye devam
ederler. �ntikam almak i�in f�rsat kollarlar. Zaman ve enerjilerinin b�y�k bir
b�l�m�n� bu yolda verimsiz bir �ekilde harcarlar. Zay�f ki�ilikli bu tip insanlar,
ya�amda kendilerine rehberlik edecek ilkelerden de yoksundurlar.
6. Aile merkezlilik: Aile merkezli anababalar, �ocuklar�n� uzun erimli ilkeler
do�rultusunda yeti�tirmek yerine, k�sa d�nemli gereksinimlere odaklan�rlar. Bu
odaklanmada, �ocuklar� taraf�ndan sevilme gereksinimi �nemli bir rol oynar.
Sorunlar�n k�klerine inmek yerine, yapraklar�yla u�ra��rlar. Ailenin ge�mi�teki
��hretine ve gelene�ine �ok �nem verirler. �ocu�un kendine �zg� davran�lar
sergilemesi yerine, ailenin geleneksel imaj�na ya da ona bi�ilen role uygun
davran�larda bulunmas�n� beklerler. Kafalar�ndaki aile imaj�n� tehdit eden
davran�larda, hayal k�r�kl��� ya�arlar. �ocu�a olumsuz tepki g�sterip, �o�u kez
cezaland�rma yoluna giderler. Bir anlamda, �evreye odakl� insanlar olup,
�ocuklar�na ko�ullu sevgi verirler.
7. E� merkezlilik: Dengeli ve uyumlu bir aile iklimi, en doyurucu ili�kilerin
ya�and��� yerdir. Ancak bu ili�ki, dengeli ol-
48
du�u s�rece anlaml�d�r. KYF gere�i, aile i�i ili�kilerin de dengeli olmas� gerekir.
E�er bir insan e� merkezliyse, yani ya�am merkezinde e�i bulunuyorsa, ili�kiler
dengeli ve sa�l�kl� geli�emez. Uyumsuz evliliklerde, hem �at�malar�n say�s� hem de
ba��ml�l�k nedeniyle e�e duyulan gereksinim artar. Bu bir k�s�rd�ng� haline d�n��r.
Ayr�ca, bu t�r ili�kilerde insan�n ya�amla olan ba�� bir tek noktadad�r. Bu
nedenle, bu ba� oldu�undan �ok daha �nemli bir hale gelir. E�ler aras�nda
al�nganl�k ve hassasiyet artar. Bu ba� koptu�unda, e� merkezli ki�i kendini y�k�lm�
hisseder. ��nk�, g�venli�i e�i ile ili�kilerinin s�rmesine ba�l�d�r. Evlili�in
bitirilmesi gerekti�i durumlarda, �zg�ven eksikli�i nedeniyle ili�ki kopar�lamaz.
8. i� merkezlilik: Ya�amlar�n�n merkezinde i� bulunan insanlar "i�kolik" olarak
adland�r�l�r. I�kolik insan; ki�isel, aile ve �evre ya�am alanlar�n� ihmal ederek
zaman ve enerjisinin tamam�na yak�n bir b�l�m�n� sadece i� alan�nda harcar. ��nk�
ya�amda buldu�u anlam, s�rekli �al�mas�na ba�l�d�r.
"Bir insan�n i�ini benimsemesi ve g�revlerine �zen g�stermesi onun kendine kar��
olan sorumlulu�unun do�al bir par�as�d�r. Ama e�er bir insan her gece evine i�
g�t�r�yorsa, hafta sonlar� da �al�ma yerine u�ramadan edemiyorsa, tatil g�nlerinde
de evinde kendisine i� �retiyorsa ya da �al�ma saatleri d��nda da s�rekli i�inden
s�z ediyorsa, o zaman durum farkl�la��r ve ki�inin �al�ma ya�am� kendisine kar��
olan sorumluluklar�ndan ka�mak i�in kullan�lan bir uyu�turucu durumuna gelir."10
10) Ge�tan, Engin, insan Olmak, s. 102.
49
9. Para merkezlilik: Bir insan�n temel gereksinimlerini kar��lamas� ve varl���n�
s�rd�rmesi a��s�ndan para gereklidir. Para, mal ve hizmet sat�n almada �ok �nemli
bir ara�t�r. Ancak para, her �ey de�ildir. Ya�am�n merkezine paray� koymak, �o�u
zaman felaketi de beraberinde getirir. Ki�inin �zde�eri-nin, paraya ba�l� oldu�u
durumlarda, birey hep daha fazlas�na sahip olmak ister. �nsan egosundaki eksikli�i
ve de�ersizli�i, para ile dengelemeye �al��r. Ba�ar�l� olamad�k�a, paraya daha
fazla y�klenir. Y�klendik�e dengesizlik artar. ��nk� bu durum, bir yan�lsamadan
ibaret olup, egodaki dengesizli�in para ile giderilmesi m�mk�n de�ildir.
Dengeli Ya�am �l�e�i
Bu �l�e�i11 haz�rlamaktaki amac�m; bireyin temel ya�am alanlar�ndaki denge ya da
dengesizlik durumu hakk�nda rakamsal bir de�erlendirme yapmaktan �ok, ki�isel
farkmdal�k d�zeyine katk�da bulunmakt�r. �imdi, ya�am�n�z� sorgulayaca��n�z,
kendinizle y�zle�ece�iniz ve ya�am�n�z hakk�nda genel bir fikir edinece�iniz
"Dengeli Ya�am �l�e�f'ni belirtilen kriterleri dikkate alarak doldurun. E�er
a�a��daki �zelliklerin hepsine sahipseniz en y�ksek seviye olan 10 rakam�n�, aksi
taktirde sahip olmad���n�z her �zellik i�in bir seviye d��n�z. D�rd�nc� ve onuncu
maddelerde ise, sahip olmad���n�z her �zellik i�in iki seviye birden d��n�z.
1. Fiziksel alan: Fiziksel bir rahats�zl��� olmamak; d�zenli beslenmek; en az y�lda
bir kez check-up yapt�rmak; d�zenli uy-
11) �l�e�in haz�rlanmas�nda, "Balanced Living Awareness Scale"den esinlenilmi�tir.
Eri�im:http://www.hbhanetwork.com E. Tarihi:05.20.2001.
50
ku al�kanl���na sahip olmak; haftada en az �� kez spor yapmak; sigara kullanmamak;
dengeli beslenmek; a��r� alkol almamak; yeterli uyumak; d�zenli tatil yapmak.
2. Zihinsel alan: Pozitif bir ki�ili�e sahip olmak; ayda en az �� yeni kitap
okumak; her y�l tatil yapmak; misyon ve hedeflere sahip olmak; kendini s�rekli
geli�tirmek; a��r� miktarda gazete okuyup televizyon seyretmemek; stresi olumlu bir
�ekilde y�netebilmek; herhangi bir psikolojik rahats�zl��� bulunmamak; ge�mi�
ya�ant�da ba��lanamayan herhangi bir kimse ya da olaya sahip olmamak; s�rekli
ele�tirici bir ki�ili�e sahip olmamak.
3. Duygusal alan: Doyurucu ve sa�l�kl� bir duygusal ya�ama sahip olmak; duygular�n�
ba�ar�l� bir �ekilde y�netebilmek; an� ya�ayabilmek yani ge�mi�in pi�manl�klar� ve
gelece�in kayg�lan ile ya�amamak; �ocukluk ya�am�nda fiziksel cezalar g�rmemi�
olmak; �ocukluk ya�am�nda duygular�n ifade edilmesine izin verilen bir �evrede
b�y�m� olmak; aileden yeterince sevgi g�rm� olmak; mizahi bir ki�ili�e sahip olmak
ve gerekti�inde a�lay�p g�lebilmek; �fkeli bir ki�ili�e sahip olmamak; a��r�
olmamak kayd�yla e�lenceye yeterli vakit ay�rmak; herhangi bir ba��ml�l��a sahip
olmamak.
4. Tinsel alan: Ama�l� ve anlaml� ya�amak; ��kredici bir ki�ili�e sahip olmak;
doyurucu bir manevi ve ruhsal ya�ama sahip olmak; k���k �eylerden mutlu olabilmek;
bo� zamanlar�n� olumlu bir �ekilde de�erlendirecek hobilere sahip olmak.
5. Aile ya�am�: Sa�l�kl� ve mutlu bir aile ya�am�na sahip olmak; kad�nlar i�in iyi
bir "anne", erkekler i�in iyi bir "baba"
51
modeline sahip olmak; iyi bir anne ya da baba oldu�una inanmak; e� ve �ocuklar�n�
s�k s�k �pmek ve dokunmak; dengeli ve sa�l�kl� bir aile iklimine sahip olmak;
sa�l�kl� bir cinsel ya�ama sahip olmak; �at�malar� olumlu bir �ekilde y�netebilmek;
�ocuklara ko�ulsuz sevgi verebilmek; aile toplant�lar� yapmak; zorunlu durumlar
d��nda �ocuklar� ceza (fiziksel ceza hari�) ile terbiye etmemek.
Bekar ve ayr� ya�ayanlar i�in; sa�l�kl� ve mutlu bir aile ya�am�na sahip olmak;
kad�nlar i�in iyi bir "anne", erkekler i�in iyi bir "baba" modeline sahip olmak.
6. i� ya�am�: Mutlu ve doyumlu bir i� ya�am�na sahip olmak; di�er insanlar�n
ya�amlar�na anlaml� katk�larda bulundu�una inanmak; sevdi�iniz ve yeteneklerinizi
de�erlendirebildi�iniz bir i�te �al�mak; g�revinizi yerine getirmenize kar��l�k
mesai bitimi kendinizi t�kenmi� hissetmemek; s�re�ten �ok sonuca odakl� olmak;
planl� olmak; y�netmekten �ok liderlik etmek; insanlar� geli�tirici bir ki�ili�e
sahip olmak; krizlere �nceden haz�rl�kl� olmak; ba�ar�s�zl��a g�n�ll� olmak.
7. �evre ya�am�: �nsanlar� sevmek; kendinle bar��k olmak; nazik olmak; iyi bir
dinleyici olmak; verici bir ki�ili�e sahip olmak; doyurucu �evre ili�kilerine ve
yeterli arkada�a sahip olmak; gerekti�inde "hay�r" diyebilmek; �zg�r se�imler
yapabilmek; �vg� ve takdir duygular�n� yeterince ifade edebilmek; insanlar�
de�i�tirmeye �al�mamak.
8. E�itim: Sadece okur-yazar olmamak; okur-yazar; ilkokul mezunu; ortaokul mezunu;
lise terk; lise mezunu; �niversite
52
terk; �niversite mezunu; y�ksek lisans; doktora e�itim seviyelerinden, doktora ve
daha yukar� bir e�itime sahip olmak.
9. Zaman ve enerji: Zaman� misyon ve hedefler do�rultusunda etkili bir �ekilde
kullanmak; zaman yetersizli�inden �ikayet etmemek; enerjiyi misyon ve hedefler
do�rultusunda etkili bir �ekilde kullanmak; zaman�, zaman y�netimi ilkeleri
do�rultusunda harcamak; kendini bitkin hissetmemek.
10. Mali: Yeterli bir ekonomik gelire sahip olmak; tasarruf al�kanl���na sahip
olmak; yeterli ekonomik gelire sahip bir aile ortam�nda b�y�mek; bilin�li bir
t�ketici olmak; ekonomik konularda kendisini �evre ile k�yaslamamak.
53
K���SEL 5. 6. 7. 8. 9. 10
1. F�Z�KSEL 2. Z�H�NSEL 3. DUYGUSAL 4 T�NSEL A�LE �� �EVRE E��T�M
ZAMAN/ ENERJ� MALI

Y�KSEK
OKTA 5
10 0. 0 0 (ZD 0 0 0 CD 0 CD
9 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0
8 CZD 0 0 0 0 �0 0 0 0 0
7 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0
6 0 0 0 0 0 0 0 0 CD 0
5 CD 0 0 0 0 0 0 0 0 0
4 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0
3 CZD 0 0 0 0 0 0 0 0 0
2 0 0 0 0 0 0 0 Q 0 R u
1 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0
0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 �
54
De�erlendirme: E�er; s�tunlarda y�ksek, sat�rlarda ise birbirine yak�n bir seviyede
sonu� elde etmi�seniz, dengeli ya��yorsunuz demektir.
�� Denge-D� Denge
�nsanlar�n ya�amdan haz alarak mutlu ve kaliteli bir ya�am s�rebilmesi; �nce kendi
i� d�nyas�yla, sonra da �evresi ile uyum i�erisinde olmas� ve sa�l�kl� ili�kiler
geli�tirebilmesine ba�l�d�r. KYFye g�re geli�im ve de�i�im, i�ten d�a do�ru olmal�
ve sonu�ta bir dengeye ula��lmal�d�r. KYF, i� ve d� d�nya aras�ndaki uyuma b�y�k
bir �nem verir. �nl� �spanyol d��n�r� Ortega Y. Gasset; "B�t�n yarat�klar i�inde,
bir i� d�nya yaratarak, bu i� d�nya ile d� d�nyay� ahenk i�inde tutmaya �abalayan
tek yarat�k insand�r"12 der.
�� d�nyam�zdaki denge, ki�isel ya�am alanlar�m�z aras�ndaki dengeye ba�l�d�r.
Ki�isel ya�am alanlar�m�z olan; fiziksel, zihinsel, duygusal ve tinsel ya�am
alanlar�m�z aras�ndaki denge "i� denge"yi olu�turur. Bu dengeyi sa�lamada bize,
i�sel de�erler rehberlik eder. Ya�am�m�z�n d�rt temel alam olan; ki�isel, aile, i�
ve �evre ya�am alanlar� aras�ndaki denge ise "d� denge"yi olu�turur. Bu dengeye
uyum sa�lamada bize, kaliteli ya�am ilkeleri rehberlik eder. Kaliteli bir ya�ama
ula�mada bu iki dengeyi de g�zetmemiz gerekir.
�� d�nyam�z gere�i ba��ms�z bir birey olmak, farkl�la�mak isteriz. D� d�nyam�z
gere�i ise; do�a ve toplumla b�t�nle�mek, onlara uyum sa�lamak isteriz. Bu �eli�ki
ya�am boyu s�rer gider. Bireysel �zg�rl�k ile toplum kurallar� aras�ndaki
55
dengeyi sa�lamak ciddi bir �aba gerektirir. �evremizle olan ili�kilerimizde ba��ml�
olmadan, ayn� zamanda da toplum d��na at�lmadan �zg�r olarak ya�amal�y�z. Toplum
d��na at�lmak, Maslow'un ait olma ve sayg�nl�k gereksinimlerini ihmali; ba��ml�l�k
durumunda ise, i� d�nyan�n yok say�lmas� anlam�na gelir. Her iki durumda, dengesiz
ve sa�l�ks�z a��r� u�lard�r.
��sel de�erleri y�ksek olan bireyler; i� d�nyalar�nda meydana gelen
dengesizliklerinin zaman�nda fark�na vararak, gerekli tedbirleri alma imkan�na
sahiptirler. ��sel de�erlerin y�kseltilmesi, dengesizliklerin giderilmesi a��s�ndan
bir zorunluluktur.
Ya�am Bir B�t�nd�r
Ya�am, t�pk� insan v�cudu gibi bir b�t�nd�r. Bu anlamda, ya�am alanlar�n�n her
biri, bu b�t�n�n sinerjik par�alar�d�r. Nas�l ki bir organdaki rahats�zl�k, t�m
v�cudu etkiliyorsa, temel ya�am alanlar�n�n bir tanesinde meydana gelen dengesizlik
de di�er alanlar� etkiler; "Ya�amdaki rollerin t�m�, bir b�t�n�n birbiriyle s�k�
s�k�ya ba�lant�l� par�alar�d�r. Her par�an�n di�er par�alar� etkiledi�i canl� bir
ekosistem olu�tururlar. Gandi'nin g�zlemledi�i gibi; 'Bir ki�i, ya�am�n herhangi
bir alan�nda yanl� yap�yorsa, di�er bir alan�nda do�ru olan� yapamaz. Ya�am,
b�l�nmez bir b�t�nd�r."13
D�rt temel ya�am alan�m�z olan; ki�isel, aile, i� ve �evre ya�am alanlar�m�zdan
herhangi birini ihmal edersek, asl�nda ya�am� ihmal etmi� oluruz. Ayn� �ekilde
ki�isel ya�am alanlar�-
13) Covey, Stephen R. �nemli �lere �ncelik, s. 133.
56
m�z olan; fiziksel, zihinsel, duygusal ve tinsel ya�am alanlar�m�z�n bir tanesinde
meydana gelecek dengesizlik, di�er ki�isel ya�am alanlar� ile birlikte, temel ya�am
alanlar�m�z� da etkiler.
�in'de e�itilmi� bir doktor olan Dr. David Eisenberg ise �u yorumda bulunmaktad�r;
"Bizler (Bat� d�nyas�nda) 'biyoloji', 'fizik', 'psikoloji' ve 'psikiyatri'yi
birbirinden ayr� tutan bir kavram icat etmi�iz. Sa�l�kla ilgilenirken yaln�zca
kimyasal ili�kilere ya da duygusal d�zeye bakarsak, resmin t�m�n� g�remeyiz. �n�mde
oturan hasta, beraberinde yaln�zca bedensel kimyas�n� de�il, ayn� zamanda ailesini,
ili�kilerini, duygular�n� ve karakterini de getirir. Bir hastanede zihinle beden
aras�nda ayr�m yaparsak, soyutlamalar yarat�r�z. Hasta h�l� b�t�n bir ki�idir ve
iyile�mesine yard�m etmek i�in yapmam�z gereken, onun t�m y�nlerini -bir insan�n
ya�ammdaki dengeleri-ele almakt�r."14
�nsanlar� bir b�t�n i�erisinde ele alan yakla��mlardan biri de sibernetiktir.
"Birbirleriyle etkile�im i�inde ve birbirine �e�itli ili�kilerle ba�l� olan
par�alardan olu�an b�t�ne sibernetik dilinde 'sistem' ad� verilir. Her sistemin �u
iki ortak �zelli�inin olmas� gerekir: Par�alar ve ili�kiler. Sistemin de�i�ik
par�alar� vard�r ve bu par�alar, belli ili�kilerle birbirlerine ba�lanarak tek bir
birim olu�tururlar."15
Canl� sistemler yakla��m�na g�re; "Sistemlerin varl���, sistem i�indeki ve d��ndaki
t�m de�i�kenlerin dengede olmas�na g�re programlanm� gibidir. Bu dengedeki herhangi
bir bozulma, sistemi tekrar dengeye d�nme aray�lar� i�ine sokar. T�m canl�lar bu
dengeyi s�rd�rme �abas� i�indedir. Sanki denge, varolu�un s�rmesine, dengenin
bozulmas� ise varolu�a
14) Covey, Stephen R. �nemli �lere �ncelik, s. 134.
15) K�lal�o�lu, Mine/Berkes, Fikret. �evre ve Ekoloji, s. 39.
57
bir tehdide e�ittir. Sistemler en basit d�zeyde h�creden ba�lay�p, daha karma��k
olana do�ru gittikleri i�in, sistemleri olu�turan ��elerde ya da sistem d��ndaki
herhangi bir durumda meydana gelen ufak bir de�i�iklik, sistemin t�m�nde de ufak ya
da b�y�k, fark edilebilen ya da fark edilemeyen de�i�iklik-lilere sebep olur.
Sonu�ta, sistem(ler)in bozulan dengesi yeniden dengeye getirilmeye �al��l�r.
Bununla beraber, 'de�i�me' ve geli�me olabilmesi i�in dengelerin ge�ici olarak
bozulmas� ka��n�lmazd�r."16
S�z�m�n �z�
�nsan ya�am�, denge �zerine in�a edilmelidir. KYF'ye g�re bu denge, d�rt temel
ya�am alan� olan; ki�isel, aile, i� ve �evre ya�am alanlar� aras�nda olmal�d�r.
Ayr�ca, ki�isel ya�am alan�m olu�turan; fiziksel, zihinsel, duygusal ve tinsel
ya�am alanlar�nda da denge sa�lanmal�d�r. Bu dengenin sa�lanamad��� her olay ya da
durumun, insana bir faturas�, bir bedeli vard�r. Her t�rl� t�bbi ve teknolojik
geli�meye ra�men, g�n�m�z insan� mutsuzdur. Bu mutsuzluk, dengesiz ya�amaktan
kaynaklanmaktad�r. Dengede mutluluk, dengede sa�l�k, dengede kalite vard�r.
Kitab�n 1. K�sm�n� olu�turan "�nsan Ya�am�nda Denge"yi burada bitirdikten ve
dengenin insan ya�ammdaki �nemini inceledikten sonra; �imdi de s�ra, zihinsel
kaliteye, yani "soft-ware" kalitesine ula�mak i�in gerekli konular� ele almaya
geldi. Bireysel kalite, b�y�k �l��de insan�n beynini etkili kullanabilmesine
ba�l�d�r. �te bu ba�lamda g�rece�imiz konu, "Zihin Y�netimi" konusudur.
16) �ahin, Nesrin H. Stresle Ba�a ��kma, s. 3.
02
Z�H�N Y�NET�M�
"�yili�i, hastal���, sefaleti, mutlulu�u,
zenginli�i, fakirli�i yapan; zihindir"
Edmund Spencer
S�k�lm� iki yumruk b�y�kl���nde ve ceviz i�i g�r�n�m�nde olan insan beyni; 1400
cm.lik hacmi, 1350 ile 1400 gram aras�ndaki a��rl��� ve yakla��k 14 milyar sinir
h�cresi (n�ron) ile e�siz bir potansiyele sahiptir. Beynin kapasitesini
anlatabilmek i�in, d�nyan�n t�m b�y�k kentlerinde ya�ayan insanlar�n, telefon
rehberlerindeki numaralar� ayn� anda arad�klar�n� varsayal�m. Herkesin bu i�i ayn�
anda yapmas� halinde, telefon �ebekelerinin kilitlenmesine neden olacak olan bu
durum, beynin, g�n�n her saatinde yapt��� s�radan bir olayd�r. D�nya n�fusunun 7
milyara yak�n oldu�u g�z �n�ne al�n�rsa, beynimiz 100 milyar h�creye ayn� anda
mesaj g�nderebilir.
D�nya Beyin Kurulu Ba�kan� Tony Buzan, bilinenin aksine, beyin kapasitemizin %
l'ini dahi kullanamad���m�z� belirterek ��yle der; "D�nyan�n t�m telefon sistemleri
a��n�n, e�er beyninizle do�ru k�yaslan�rsa, s�radan bir bezelye tane-
59
sinin b�y�kl���nde bir par�ay� i�gal edece�i hesaplanm�t�r."1
Madelyn Burley-Allen ise, "Zihinsel Becerileri Geli�tirmek" adl� kitab�nda,
ortalama bir yeti�kin insan belle�inin Britanni-ca Ansiklopedisi'nde yer alan
bilginin 500 kat� kadar bilgiyi saklayabildi�im s�ylemekte ve ��yle devam
etmektedir; "Beynin bilgi saklama kapasitesi �mr� boyunca saniyede 10 yeni bilgi
birimidir. Bu demek oluyor ki, bir dakikada 600 yeni bilgi, saatte ise 36.000
bitlik bilgi saklanabilmektedir. Normal bir �m�r s�resince, bir insan beyni 100
trilyon bitlik bilgiyi depolama kapasitesine sahiptir."2
Peki, b�ylesine muazzam bir potansiyelden ne kadar yararlan�yorsunuz? Sadece
belle�inizi mi dolduruyorsunuz? Yoksa, onu ama�lar�n�z do�rultusunda bilin�li ve
etkili bir �ekilde mi kullan�yorsunuz? �nsan beyni; i�i doldurulacak bo� bir �i�e
de�il, i�lenmesi gereken en k�ymetli madendir. Bu y�zden, bir insan�n beynini
kullanma �ekli, ayn� zamanda o insan�n ya�am kalitesini belirler.
Zihnin Yap�s�
Zihin, ola�an�st� enerjisi ve s�n�rs�z yetenekleri olan bir g��t�r. Kaliteli ya�ama
ula�mak i�in, bu s�n�rs�z g�� etkili bir bekilde kullan�lmal�d�r. Zihin; kayna��
beyin olan, d��nme, ak�l y�r�tme, bilgiyi depolama ve kullanma yetisi olarak ta-
nmlanabilir. Zihnin (beynin) serebrum olarak adland�r�lan D�lgesi; neokorteks ve
limbik sistem (limbic system) olmak
�l) Buzan, Tony. Akl�m En �yi �ekilde Kullan, s. 41.
|2) Burley-Allen, Madelyn. Zihinsel Becerileri Geli�tirmek, s. 26.

i,
'il'1 m1
I1 � I
60
�zere iki k�s�mdan meydana gelir. "�st beyin" ya da "bilin�li zihin" olarak da
adland�r�lan Neokorteks; his, d��nce, yarat�c�l�k, haf�za gibi insan�n d� d�nyayla
ba�lant�s�n� d�zenler. "Alt beyin" ya da "bilin�alt�" olarak da adland�r�lan limbik
sistem ise; i�g�d� ile ilgili davran�lar�, heyecan olaylar�n�, �ahs�n varl���n�
s�rd�rebilmesi i�in gerekli davran�lar� idare eder. "�lkel beyin" olarak da bilinen
limbik sistem, otonom sinir sistemi taraf�ndan idare edilir.
Vera Peiffer, "Olumlu D��nme" adl� kitab�nda zihnin yap�s� hakk�nda ��yle der;
"Ak�l, t�pk� bir buz da�� gibi iki b�l�mden olu�ur: Buzda��n�n, suyun �st�ndeki
b�l�m�ne benzeyen bilin� zihni, g�nl�k karar verme s�re�lerinde ve ak�lc� d��nce
yoluyla ne yapaca��m�z� ve nas�l yapaca��m�z� kestirmemize yard�m eder. Bunun yan�
s�ra bir de, bilin�alt� zihni vard�r ki, buzda��n�n suyun alt�nda kalan b�l�m�
gibi, zihnin daha b�y�k b�l�m�n� olu�turur. Bilin�alt�, ��renilmi� davran�lar�n
tekrar edilmesiyle u�ra��r."3
Zihnin b�l�mlerine ili�kin g�r�ler, temelde, Freud'un "ki�ilik" tan�mlamas�na
dayanmaktad�r. Freud'a g�re ki�ilik; yap�sal olarak birbirine ba�l�, birbirinin
i�ine ge�mi� ve s�rekli olarak birbirini etkileyen �� ana b�l�mden olu�mu�tur:4
"Ben" ya da "Benlik" anlam�na gelen "Ego", bilin�li zihne; mant�k kurallar�n�n
�al�mad��� "�d", bilin�alt�na; "�st ben" ya da "�st benlik" anlam�na gelen "S�per
ego" ise, vicdana kar��l�k gelmektedir. "Vicdan" olarak adland�r�lan S�per ego;
ki�ili�in kendi kendisini g�zetleyen, denetleyen, yarg�layan, e�riyi do�ruyu
birbirinden ay�ran b�l�m�d�r. S�per ego, d�
61
d�nyan�n yasaklay�c� g��lerinin i�e mal edilmesiyle olu�mu�tur.
Bilin�li Zihin
Neokorteks, �st beyin, mant�kl� (ak�lc�) beyin, Ego terimlerinin hepsi, beynin
sonradan geli�en b�l�m� olan bilin�li k�sm�n� ifade eden terimlerdir. Ak�l ve
sa�duyunun egemen oldu�u aland�r; "Freud'a g�re Ego; insan ki�ili�inin kendini
cendisi olarak alg�lamas�na imkan veren ve d� d�nya ile te-las halinde olan, d�
d�nyadan etkilenen b�l�m�d�r; ki�ili�in, ki�i ile ger�ek d�nya aras�nda
arabuluculuk yapan b�l�-l�d�r. Bu bak�mdan, ger�e�in alg�lanmas� ve ger�e�e uyum
sa�lama i�i, E�o'nun g�revidir. Eylemlerin denetlenmesi, ger-��eklere g���s germe,
edinilen izlenimlerin saklanmas�, d�-I��nme, i�te ve d�ta olup biten olaylar�n
�z�msenmesi, birbi-�riyle �eli�en d��ncelerin ba�da�t�r�lmas�, kar��t olan �eylerin
�uzla�t�r�lmas�, zihinsel yarat�c�l���n sa�lanmas� onun g�revle-fri aras�ndad�r."5
Beynin bilin�li k�sm�, sa� ve sol olmak �zere iki yar�m k�freden (lop) olu�ur. Sol
yar�m k�re; daha �ok matematik, mant�k, konu�ma, yazma, analizle ilgilenir. Sa�
yar�m k�re ise; ya-jrat�c� hayal g�c�, sezgi, renk, m�zik, ahenk ve sanatsal faali-
jyetleri idare eder; "Sol, s�zlerle ilgilenir, sa� ise resimlerle. Solun ilgi alan�
par�alar ve �zg�l �eylerdir, sa�mki ise b�t�nler ve par�alar aras�ndaki ili�kiler.
Sol kesim analizci, yani ��z�mleyiciyken; sa�, sentezcidir, yani par�alar�
birle�tirir. Sol kesim, neden-sonu� ili�kisiyle ilgilenir; sa� ise anl�k, simulta-
3) Peiffer, Vera. Olumlu D��nme, s. 13.
4) Fromm, Eric. Erdem ve Mutluluk, s. 46.
5) Fromm, Eric. Erdem ve Mutluluk, s. 46.
l�,,'
� ��1
Hl',1 I�',1
V,
1
62
ne ve b�t�nc�l d��nmeyle. Sol zamana ba�l�d�r; sa� ise de�ildir."6
Genellikle her iki lopun da kullan�lmas�na ra�men, her insanda loplardan bir tanesi
daha bask�nd�r. En ideali, her iki lopunda dengeli kullan�lmas�d�r. B�ylece, bir
yandan durum se-zilirken, di�er yandan mant�kl� kararlar almak m�mk�n olur. Bizler
asl�nda, sol beynin egemen oldu�u bir d�nyada ya��yoruz; "Sa� beyin kapasitemizden
ne kadar yararlan�rsak, hayal etme, sentez yapma, zaman� ve mevcut ko�ullar�
a�abilme, ne olmak ve ne yapmak istedi�imizle ilgili �� boyutlu bir resim
yaratabilme g�c�m�z de o denli artacakt�r."7
Covey, beynin etkili kullan�lmas� konusunda; "Soldan y�net, sa�dan liderlik et!"
demektedir. Sa� ve sol beyin, birlikte ve etkili bir �ekilde kullan�ld���nda,
beyinde hem denge hem de sinerji olu�ur. Sinerji basit olarak; iki insan�n birlikte
�retecekleri katma de�erin toplam�n�n, her ikisinin ayr� ayr� elde edecekleri katma
de�erden daima fazla olmas�d�r.
Bilin�alt�
Limbik sistem, alt beyin, eski beyin, ilkel beyin, duygusal beyin, �d terimlerinin
hepsi, beynin bilin�alt� k�sm�m ifade eden terimlerdir. �lkel beyin, milyonlarca
y�ldan beri de�i�meyen ve hep ayn� kalan beyindir; "Freud'a g�re Id'in bulundu�u
alan, ki�ili�in en alt b�l�m�n� olu�turur. Bu b�l�m her t�rl� i�tepilerin,
i�g�d�lerin, itkilerin yer ald��� ve bask� alt�na al�nm� duygular�n bar�nd���
b�l�md�r. Freud'a g�re Id'in
6) Covey, Stephen R. Etkili insanlar�n 7 Al�kanl���, s. 133.
7) Covey, Stephen R. Etkili �nsanlar�n 7 Al�kanl���, s. 134.
63
egemen oldu�u alanda mant�k kurallar� �al�maz. �d alan�nda bulunan ya da olup biten
her �ey bilin�d��d�r ve b�in�d�� olarak kalmaya mahkumdur."8
V�cudumuzun rutin olarak yapm� oldu�u sindirim, kan dola��m�, nefes al�p verme vb.
faaliyetler ile, t�m hayati organlar�m�z bilin�alt� taraf�ndan y�netilir. Zihinsel
ya�am�n % 90'dan fazlas�, bilin�alt� faaliyetleridir. Bilin�alt�, uykuda bile
i�ba��nda olan ve 24 saat s�rekli �al�an m�kemmel bir sistemdir. Bu m�kemmel sistem
sayesinde, daktilo ya da bilgisayar klavyesinin harflerine hi� d��nmeden basar�z.
Onun sayesinde, arabam�z�n viteslerini hi� d��nmeksizin otomatik olarak ge�irir,
ayn� zamanda arkada��m�zla sohbet etmeye devam ederiz. S�cak sobaya dokunup bir kez
elimiz yand���nda, bir dahaki sefere elimize bir kuma� par�as� almam�z� sa�layan da
yine bilin�alt�d�r.
Bilin�alt�, ��renilmi� ve d�zenli olarak tekrarlanan davra-n�lardaki b�y�k
yararlar�n�n yan� s�ra, bizi belirli s�n�rlar�n i�ine hapsetmesi de zararlar�
aras�ndad�r. Al��ld�k s�n�rlar�n d��na ��kmaya �al�t���m�zda da, kar��m�za ilk
olarak dikilen ve bizi engelleyen g�� yine bilin�alt�d�r.
Zihnin �al�ma �ekli
G�rd���m�z, i�itti�imiz, hissetti�imiz, tatt���m�z ve kok-lad���m�z t�m deneyimler
zihnimizde depolanmaktad�r. Be� duyumuzdan gelen bu bilgilerin de�erlendirilmesi ve
sorgulanmas� g�revini, zihnimizin bilin�li b�l�m� �stlenir. Kabul veya reddetmek
bilin�li b�l�m�n g�revidir. Her hangi bir �e-
8) Fromm, Eric. Erdem ve Mutluluk, s. 46.
64
yi do�ru olarak alg�l�yorsak -ki yanl� da olabilir-, bu �ey bilin�alt�na veri
olarak al�nacak ve bundan sonraki ya�am�m�zda t�m duygu, d��nce ve davran�lar�m�z
�zerinde etkili olacakt�r.
Bilin�alt�, zihnimizin bilin�li b�l�m�n�n g�ndermi� oldu�u t�m verileri do�ru
olarak kabul eder ve hi�bir zaman sor-gulamaz; "Bilin�alt� zihni, muhakeme
y�r�tmez; bilginin do�ru mu yanl� m�, makul mu mant�ks�z m�, ger�ek mi ger�ek d��
m� oldu�u konusunda yarg�da bulunmaz. Sad�k bir k�le gibi bilgileri saklar ve
sadece ileride uygun davran��n �retilmesi i�in bu bilgileri a���a ��kar�r."9
Bilin�alt�m�z bizi g�den, y�nlendiren b�l�md�r. E�er ana-babalar, k���k ya�larda
bizlere; "Sen d�nyada g�rd���m en aptal insans�n" ya da, "�ok sakar bir �ocuksun"
vb. s�zleri s�k s�k tekrar ederlerse, tekrarlanan d��nceler bilin�alt�nda k�k
salarlar. Zamanla, bizde bu s�zlere inanmaya ba�lar�z. Bu s�zleri, bilin�
d�zeyimizde do�ru olarak kabul etti�imiz an, veri olarak bilin�alt� belle�imize
g�nderilirler. Bilin�alt�, yeni duruma uyum sa�lamak, yani sakarl�k yapmak i�in var
g�c�yle �al��r. Nitekim Anadolu'da; "Bir �ocu�a 40 kez aptal dersen, aptal olur"
�zdeyi�i, bu durumu do�rulamaktad�r.
Ar�iv Kay�tlar�
�nsan, bir bilgisayar gibidir: Bedenimiz, bilgisayar�n fiziksel par�alar�m
(hardware); zihnimiz ise, yaz�l�m� (software) yani program� olu�turur. Bilgisayar
program� bir seferde y�klenebildi�i halde, g�n�m�z �artlar�nda zihinsel program�
bir
9) Peiffer, Vera. Olumlu D��nme, s. 17.
65
seferde y�klemek m�mk�n olmaz. S�z konusu program, ya�am�m�zdaki her t�rl� deneyim
ve an�lardan olu�maktad�r.
G�rd���m�z, i�itti�imiz dokundu�umuz, tatt���m�z, kok-lad���m�z, d��nd���m�z ve
hatta hayal etti�imiz her �ey, duygular�m�zla birlikte zihinsel belle�imizde
depolan�r. Zihnimizde depolanan bu verileri, "zihinsel ar�iv kay�tlar�" ya da
k�saca "ar�iv kay�tlar�" olarak adland�rmak istiyorum. Bu anlamda, ar�iv
kay�tlar�n�n olu�umu ya�am boyu devam etmektedir. Ancak, en �nemli kay�tlar
�ocukluk ya�am�m�z�n erken d�nemlerinde olu�an ve psikolojide "erken ya�ant�lar"
olarak adland�r�lan kay�tlard�r. Bu kay�tlar�n niteli�i (kalitesi) ve niceli�i
(say�s�), ayn� zamanda ya�am kalitemizi belirler.
�lkemizdeki ekonomik, k�lt�rel ve sosyal alanlardaki yetersizlikler nedeniyle, T�rk
toplumunu olu�turan bireylerin b�y�k �o�unlu�unun ar�iv kay�tlar�n�n yanl�
olu�turuldu�unu d��n�yorum. Bu olumsuz programlamadan dolay�, en �nemli
zenginli�imiz olan insan kaynaklar� potansiyelimiz, verimsiz kullan�lmakta ve hatta
israf edilmektedir. Bu t�r bir program ile, kaliteli ya�ama ve �a�da� uygarl�k
d�zeyine ula��lmas� m�mk�n de�ildir.
Ar�iv Kay�tlar�n�n Olu�umu
Duygu, d��nce ve davran�lar�m�z�n temelinde, ar�iv ka-fcy�tlar� olarak
adland�rd���m ge�mi�e ait veriler yer al�r. Bu ve-�riler; duyu organlar� taraf�ndan
alg�lanan �eyler, ya�am boyu | edinilen tecr�beler, aile, okul ve �evreden edinilen
bilgilerle birlikte; kitaplar, filmler, gazete haberleri, dedikodular, her

66
t�rl� duyumlar ve di�er kaynaklardan elde edilen datalardan olu�ur.
Ya�ad���m�z iyi ve k�t� her deneyim, gelecekte bir m�racaat dok�man� olarak
kullan�lmak �zere bilin�alt� ar�ivimize aktar�l�r. Her hatal� hareket, sinir
h�creleri taraf�ndan say�l�r, kaydedilir ve gelecekte aleyhimizde kullan�lmak �zere
depolan�r; "Bilin�li zihinden gelen bilgiler, do�rudan bilin�alt� zihnini besler.
Zihnin bu iki b�l�m� aras�nda g��l� bir ba� vard�r. G�rd���m�z, duydu�umuz, veya
ba��m�zdan ge�en her �ey, bilin� zihni taraf�ndan alg�lan�r ve bilin�alt� zihninde
bir an� olarak saklan�r. Bu an�, olay�n kendisi art� o anki duygular �eklinde
saklan�r.
Varsayal�m ki bir k�pek taraf�ndan �s�r�ld�mz. Bu olay� ya�arken beraberinde �ok,
ac� ve korku duygular�n� da ya�ars�n�z. Bu olay ve duygular �imdi bilin�alt�n�zda
saklanm�t�r. Bu an�, benzer durumlardaki davran�lar�n�z� etkiler. Bir daha k�pek
g�rd���n�zde bu an�ya g�re hareket edeceksiniz; ba�ka s�zlerle k�pe�in yan�ndan
korkarak ge�eceksiniz ve daha �nce ya�am� oldu�unuz �ok �ok kuvvetli ise, belki
k�pekten ka��nmak i�in yolun kar�� taraf�na ge�eceksiniz."10
Bu verilerin �nemli bir k�sm�n�, erken ya�ant�lara ait veriler olu�turur. S�z
konusu bu verilerin �o�u, �ocukluk ya�ant�m�zda teyit edilmeksizin, yani do�rulu�u
ara�t�r�lmaks�zm ar�ivimize at�lm� bilgilerdir. Ya�ant�m�z�n di�er b�l�mlerinde de,
zaman zaman belle�imize do�rulu�u ��pheli bilgiler girmeye devam eder. �rne�in,
gazetede okudu�umuz ya da televizyonda izledi�imiz yanl� bir haber, ertesi g�n
tekzip edilmi� olabilir. Ancak bu veri, bizim zihinsel ar�ivimizde �o�un-
10) Peiffer, Vera, Olumlu D��nme, s. 14.
67
lukla d�zeltilmeden �ylece kal�r. Ayr�ca, her g�n i�itti�imiz y�zlerce dedikodunun
da do�rulu�u ��pheli olup, bunlar� teyit etme imkan�m�z yoktur. Bilincimiz
taraf�ndan sorgulan-maks�zm inan�lan bu veriler, gelecekteki ya�ant�m�za y�n vermek
ve inan� kal�plar�m�z� olu�turmak �zere bilin�alt� belle�imize aktar�l�rlar.
Ar�iv Kay�tlar�n�n �nemi
��sel ya�ant�m�z�n derinliklerini indi�imizde; aile, okul ve �evrenin olu�turdu�u
geleneksel k�lt�r�n �zerimizde ne kadar derin izler b�rakm� oldu�unu anlar�z.
Genellikle bu ��renilen �eyler, sorgulama yap�lmaks�z�n bilin�alt�m�za kaydedilmi�
olan bilgilerdir. Bu bilgiler, yeti�kin bireyler oldu�umuzda da, fark�nda olmadan
hayat�m�z� y�netmeye ve y�nlendirmeye, yani bizi "g�tmeye" devam ederler. Ge�mi�e
ait olumsuz ar�iv kay�tlar�n�, zihnimizden ��kar�p atamay�z ancak, 6. K�s�m'da
anlat�lacak tekniklerle, bu verilerin niteli�ini ve niceli�ini de�i�tirebiliriz. Bu
de�i�iklik, kaliteli ya�ama ula�ma yolunda bizim i�in yeterlidir.
Ar�iv kay�tlar�, alg�lama �zerinde y�nlendirici bir etkiye sahiptir. Bir �ok
e�itimli anababanm, �ocu�unun en k���k bir hatas�n� g�r�r g�rmez, onu d�v�p
s�vmesinin nedeni budur. �o�unlukla, �ocuklu�unda ailesi ona k�zm�sa, o da �ocu�una
k�zar; e�er d�vm�se, o da d�ver. Oysa, bu olumsuz davran�ta bulunan insan, d�v�p
s�vmeyi hi� de arzulamamakta ve her seferinde pi�man olmaktad�r. Ancak, bu i�i
ni�in b�yle yapt���n�n �o�unlukla fark�na bile varamaz. ��nk�, bilin�alt�,
"otomatik pilot" gibi an�nda "hap ��z�mler" sunar. Bilin�alt�
68
bu ��z�mleri, belle�imizde yer alan ge�mi�e ait verilerin i�inden se�er. Bu olay o
kadar k�sa bir s�rede olur ki, mant�kl� olarak muhakeme etmemize f�rsat bile
kalmaz.
Bilin�alt�m�z� bir film makinesine benzetirsek, makineye hangi filmi koyarsan�z
ekranda onu g�r�rs�n�z. Ar�iv kay�tlar�m�zda hangi t�r veri varsa, o t�r davran�lar
sergileriz. Bu nedenle bilin�alt� ar�iv kay�tlar�m�z�n niteli�i ve niceli�i �ok
�nemlidir. Ar�iv kay�tlar�m�zda hangi veri bask�n ise, bilin�al-t�m�z o fikri kabul
eder ve uygular. Bu y�zden ar�iv kay�tlar�m�z� olumlu niteli�e �evirebilmek i�in;
olumsuz d��nce, olumsuz s�z ve olumsuz davran�lar� s�ratle azaltmak gerekir.
Bunlar�n yerine; olumlu d��nce, olumlu s�z ve olumlu eylemleri koymak gerekir.
K�saca, bilin�alt�na ne ekersek onu bi�eriz.
Zihin Bah�enizin Bah��van� Olun!
Bir bah�eden verimli ve kaliteli �r�n alabilmek i�in; topra�� aktarmak, iyi cins
tohum kullanmak, sulamak, g�brelemek ve gerekti�inde zararl� bitkilerle m�cadele
etmek gerekir. T�m bu faaliyetler, bizim s�rekli bah��vanl�k yapmam�z� gerektirir.
E�er bah��vanl�k yapmazsak; zararl� bitkiler bah�eyi i�gal ederek, ekti�imiz �r�n�n
suyuna ve g�bresine ortak olurlar. Sonu�ta, istedi�imiz �r�n� alamay�z.
Zihnimiz de, t�pk� bir bah�eye benzer. Ne ekersek onu bi�eriz, arpa ekip bu�day
bi�emeyiz. Zihnimizden en iyi �ekilde yararlanmak i�in, s�rekli bah��vanl�k
yapmal�y�z. Bah��vanl�k yapmak demek; d�zenli okumay�, her �eyi sorgulamay�,
ba��ml�l�klardan uzak durmay�, s�rekli geli�meyi, dengeli bes-
69
lenmeyi, sa�l���m�za dikkat etmeyi ve dengeli ya�amay� gerektirir. �fke, korku,
k�skan�l�k vb. olumsuz duygular� s�kerek bunlar�n yerine; sevgi, takdir, ho�g�r� ve
ne�e tohumlar�n� ekmemizi gerektirir.
�leti�imin alabildi�ince h�zland��� g�n�m�zde, zihnimiz s�rekli mesaj bombard�man�
alt�ndad�r. Kaliteli bir ya�am i�in, zihnimizi ama�lar�m�z do�rultusunda etkili bir
�ekilde y�netmemiz gerekir. ��nk� zihin, her t�rden bilginin i�gal etti�i bir
��pl�k de�ildir. E�er, zihin bah�emizi kendi kaderine terk edersek, zararl�
bitkilerin k�sa zamanda bah�eyi ele ge�irdi�ini g�r�r�z. Do�rulu�u teyit edilmemi�
veriler, geleneksel k�lt�rden kaynaklanan basmakal�p inan�lar ve olumsuz
paradigmalar bu zararl� bitkilerden baz�lar�d�r. Zihin bah�emizi i�gal eden bu
davetsiz misafirler, sonu�ta baz� alg� yan�lmalar�na yol a�arlar. Alg� yan�lmalar�
ileti�im kazalar�na, ileti�im kazalar� ise, zihnimizin etkisiz kullan�lmas�na ve
sonu�ta ya�am kalitemizin azalmas�na neden olur.
Duyu ve Alg�lama
Duyu; insanlar�n ve hayvanlar�n, d� d�nyan�n uyaranlar�n� g�rme, i�itme, koklama,
dokunma ve tat alma organlar� arac�l���yla hissetme yetene�idir. Alg�lama ise;
dikkati bir �eye y�nelterek, o �eyle ilgili olarak duyular arac�l���yla edinilen
bilgileri, bilin�te anlamland�rma ve yorumlama s�recidir. Alg�lama, alg�lanan
uyar�c�n�n ve alg�layan ki�inin �zelliklerinin etkile�imi sonucu olu�ur. Bu nedenle
alg�lamada, �nceki ya�ant�m�za ait bilgi ve tecr�belerimizin etkisi b�y�kt�r.
70
Feyzullah Ero�lu, "Davran� Bilimleri" adl� kitab�nda alg�lamay� ��yle
tan�mlamaktad�r; "�nsan beyninin, al�c� h�crelerin toplad��� verileri bireyin
i�inde bulundu�u ihtiya�lar�, ama�lar�, beklentileri, ge�mi� ya�ant�lar� ve di�er
sosyo-k�lt�-rel etkenleri de hesaba katarak se�me ve �rg�tleme i�lemlerine alg�lama
ad� verilmektedir."11
Do�an C�celo�lu ise, "�nsan ve Davran��" adl� eserinde, duyu ve alg�lama hakk�nda
�u bilgileri vermektedir; "Duyu, al�c� h�crelerin d� �evredeki fiziksel enerjileri
yakalayarak sinirsel enerjiye �evirmesiyle olu�ur. Bu sinirsel enerji beyinde
i�lenir ve i�lemin sonucunda bir alg�sal �r�n ortaya ��kar. Bu i�leme alg�lama
(perceiving) ve ortaya ��kan �r�ne de alg� (perception) ad� verilir.
Alg�, duyudan farkl�d�r. Alg�lama an�nda beyin, bireyin i�inde bulundu�u durumdan
beklentilerini, ge�mi� ya�ant�lar�n�, di�er duyu organlar�ndan gelen ba�ka duyulan,
toplumsal ve k�lt�rel etkenleri hesaba katar. Gelen duyulan, baz�lar�n� ihlal etme,
baz�lar�n� kuvvetlendirme, arada olan bo�luklar� doldurma ve beklentilere g�re
anlam verme bu a�amada yap�l�r."12
Sonu� olarak, duyu organlar�n�n beyine ilettikleri duyular basittir. Alg�lama ise,
ge�mi� ��renme ve deneyimlerimizin de i�in i�ine girdi�i, son derece karma��k bir
s�re�tir.
Ge�talt �lkeleri
Zihnimiz, �evremizdeki duyular� geli�ig�zel alg�lamaz. Bize ula�an duyulan, derler
toplar ve onlar� organize eder. Bu
11) Ero�lu, Feyzullah. Davran� Bilimleri, s. 14.
12) C�celo�lu, Do�an, tnsan ve Davran��, s. 118-119.
71
nedenle alg�lamada, baz� organizasyon kurallar� vard�r. Alg�lamada zihin, duyulara
bir anlam y�kler. ��kt� olarak adland�rabilece�imiz alg�lama, kendisini olu�turan
duyusal girdilerin toplam�ndan �ok daha fazlas�n� ifade eder. Alman psikologlar�n
"ge�talt" olarak adland�rd�klar�, s�z konusu organizasyon kurallar�ndan baz�lar�
�unlard�r:13
1. �ekil-zemin ili�kisi: B�t�n alg�lamalarda, �ekil ve zemin bulunur. �ekil, zemin
ile anlam kazan�r. �ekil-zemin ili�kisi b�t�n duyu organlar�nda vard�r. �rne�in,
s�rekli ve uzaktan alg�lad���m�z trafik g�r�lt�s� zemini, ku� sesleri ise �ekli
olu�turur. �imdi, a�a��daki �ekle bakal�m. �ekilde ne g�r�yorsunuz? Bir gen� k�z
y�z�m�, yoksa bir vazo mu?
�ekil 3: �ekil-Zemin �li�kisi
Ne g�rece�iniz, neyi zemin olarak kabul edece�inize ba�l�d�r. Burada �ekil ile
zeminin yer de�i�tirdi�ini g�receksiniz. Vazoyu zemin olarak kabul edersek, �ekil
insan y�z�; insan y�z�n� zemin olarak kabul edersek, bu sefer de �ekil vazo olur.
13) C�celo�lu, Do�an. �nsan ve Davran��, s. 123-125.
72
B�t�n alg�lamalarda �ekil-zemin ili�kisi vard�r. �lk alg�lanan ��e �ekildir. Dikkat
�ekmeyen ��e ise, zemini olu�turur. �ekil, zemin ile birlikte bir anlam kazan�r.
�rne�in, �l�m ve ya�am� ele alal�m: E�er, ya�am� zemin �l�m� �ekil olarak al�rsak,
zaman� s�n�rs�z kabul edip hi� �lmeyecekmi� gibi ya�ar�z. Aksine, �l�m� zemin
ya�am� �ekil olarak kabul edersek, ya�am�n s�n�rl� oldu�unun fark�na var�r, onu
etkili kullan�r�z. Bu durum, bizim ya�ama y�kledi�imiz anlam� yak�ndan etkiler.
Ya�am�n s�n�rl� oldu�unu anlad���m�zda, dolu dolu ya�amaya ve anlaml� i�lerle
u�ra�maya �zen g�steririz.
2. Tamamlama ilkesi: Bir nesnenin tamam�n� g�rmesek bile, tamamlama ilkesinden
dolay�, o nesnenin tamam�n� g�r�yormu� gibi alg�lar�z. ��nk�, bize eksik par�alar
halinde ula�an duyular�, beynimiz tamamlar. �imdi, a�a��daki Telsim ilan�n�
okuyal�m:
"Cp msj ksltmlr szl� gn�ltlm� 2. bsm"
Reklam metnini do�ru olarak okudunuz de�il mi? ��nk�, eksik olan yerleri zihnimiz,
tamamlama ilkesi gere�i bizim i�in otomatik olarak doldurdu, tlan metninin tam
�ekli ��yledir; "�ep mesaj k�saltmalar s�zl��� geni�letilmi� 2. bas�m."
�te zihin, g�nl�k ya�amda bu ilkeyi �ok s�k uygular. �o�u zaman eksik verileri,
kendili�inden -yanl� bile olsa- tamamlar. Bunun i�in de, �o�u zaman elimizde
yeterli veri olmad��� halde, insanlar� hemen etiketleyip damgalay�veririz. Bu
durum, ileti�im kalitemizi, ileti�im kalitesi ise ya�am kalitemizi olumsuz etkiler.
73
3. Yak�nl�k ilkesi: Bu ilke gere�i, birbirine yak�n nesneler, grup olarak
alg�lan�rlar. Bu husus, t�m alg�lama alanlar� i�in ge�erlidir. A�a��daki �rnekte
oldu�u gibi, yak�n �izgileri yak�nl�k kural�ndan dolay�, grup olarak alg�lar�z.
Ayr�ca, tamamlama ilkesinden dolay�, �st �izgileri olmad��� halde kare olarak
alg�lar�z. Zihnimiz, �st ve alt b�l�mlerindeki eksiklikleri bizim i�in tamamlar ve
sonu�ta kare olarak alg�lar�z. ��nk�, zihin ar�ivimizde say�s�z kare �rnekleri
vard�r. Bunlar�n, kenarlar� ve a��lar� birbirine e�it d�rtgenler oldu�unu biliriz
ve hemen tan�r�z.
�ekil 4: Yak�nl�k ilkesi
Ancak, bu olay her zaman b�yle ger�ekle�mez. ��nk�, bir insan�n her konuda her �eyi
tam olarak bilmesi m�mk�n de�ildir. Bu nedenle, zihnimiz s�k s�k hata yaparak, alg�
yan�lmalar�na yol a�ar.
G�recelilik Kuram�
Sevgilisi ile haftal�k bulu�mas�n� yapan bir insan, bir saatlik s�renin su gibi
akm� oldu�undan yak�nabilir. Ayn� alg�lama �ekli, olumsuz durumlar i�in de
ge�erlidir. Bu durum, tamamen zihnin yanl� alg�lamas�ndan kaynaklanmakta olup,
fizikte relativite (g�recelilik) kuram� olarak adland�n-
74
lir. Albert Einstein'a ait olan bu kuram; bir �eye ya da bir kimseye g�re olan bir
hususun, kesin olmay�p, ki�iden ki�iye, zamandan zamana, yerden yere
de�i�ebilece�ini �ng�ren
bir kuramd�r.
Amerika'n�n, 1991 y�l�nda �rak'a d�zenledi�i "��l F�rt�nas� Harekat�"mn da
komutanl���n� yapan General Norman Schwarzkopf, albay r�tbesinde Vietnam'da g�rev
yapt��� s�rada, may�n tarlas� i�indeki yaral� askeri kurtard�ktan sonra duygular�n�
��yle ifade etmi�tir; "May�n tarlas�nda ilerlemeye ba�lad�m, zemini yoklayarak
yava� yava� ad�m at�yordum. Her bir ad�m� att���mda dizlerim �ylesine fazla
titriyordu ki, baca��m� tutmak ve di�er ad�m� atmak i�in iki elimle onu kald�rmam
gerekiyordu. �ocu�a ula��ncaya kadar ge�en zaman bin
y�l gibi gelmi�ti."14
Ger�ekte, bin y�l ge�mi� olmas� m�mk�n de�ildir. Sadece, bir alg� yan�lmas�d�r.
Einstein bu konuda ��yle der; "Bir adam g�zel bir k�zm yan�nda bir saat oturursa,
bu ona bir dakika gibi gelir. Fakat o bir de s�cak bir soban�n �zerinde bir dakika
otursun, bu ona bir saatten de daha uzun gelir. �te relativite
(g�recelilik) budur."
Alg�da Se�icilik
�evremizde olup bitenlerin �o�unlu�unu, duyu organlar�m�z tespit eder, ancak tespit
edilen �eylerin b�y�k bir k�sm�n� alg�lamazlar. Zihnimiz, bilin� d�zeyinde s�n�rl�
�eylere odaklan�r ve �nemli bulduklar�n�n d��ndakileri eler. Psikoloji biliminde bu
duruma, "alg�da se�icilik" denmektedir.
Nitelikleri, s. 147.
75
Alg�lamada; ar�iv kay�tlar�, ilgiler, gereksinimler, inan�lar, ki�isel de�erler,
beklentiler gibi alg�lay�c�dan kaynaklanan de�i�kenlerin yan� s�ra; uyar�c�n�n
de�i�kenli�i, uyar�c�n�n �iddeti ve b�y�kl���, hareketli olup olmamas� ve renkleri
vb. uyar�c�yla ilgili de�i�kenler de �nemli bir rol oynar.
"�u anda �evremizde odaklanabilece�imiz milyonlarca �ey olup bitmektedir.
Kula��m�z�n damarlar�ndan ge�en kan�m�zdan, kollar�m�za dokunan r�zgara kadar. Ama
biz ayn� anda ancak birka� �eye odaklanabiliriz. Zihnimiz bizim bilincimiz d��nda
her t�rl� �eyi yapabilmektedir, ama bilin�lilik d�zeyinde ayn� anda
odaklanabilece�imiz �eylerin say�s� s�n�rl�d�r. Bu y�zden beyin, zaman�n�n b�y�k
bir b�l�m�n�, neye dikkat edece�imizi bir �ncelik s�ras�na sokmakla ge�irir. Daha
da �nemlisi neye dikkat etmeyece�imizi, yani neyi kapsam d�� b�rakaca��m�z�
kararla�t�r�r."15
Alg�lama Kalitesini Etkileyen Baz� Hususlar
�ki insan, ayn� nesneye bakmalar�na kar��n, farkl� alg�lamalarda bulunabilirler.
Hatta, aralar�nda anla�mazl��a d�ebilirler. Ve sonu�ta, her ikisi de hakl�
olabilir. ��nk� biz insanlar, d�nyay� ve olaylar� oldu�u gibi de�il, ar�iv
kay�tlar� ve onun olu�turdu�u paradigmalar do�rultusunda alg�lar�z. Ayr�ca,
alg�lamay� etkileyen de�i�kenlerde, ki�iden ki�iye de�i�iklik g�sterir. Alg�lama
kalitesini etkileyen hususlardan baz�lar� �unlard�r:
1. Veri yetersizli�i: Baz� insanlar, zihinlerini hep ayn� t�r verilerle
doldururlar. A�a��daki skalada da g�r�ld��� gibi,
15) Robbins, Anthony. i�indeki Devi Uyand�r, s. 240.
76
ba�naz ve yobaz bir insan�n bilgi skalas� dar ancak ayn� t�r verilerin say�s�
fazlad�r. Ayr�ca veriler, yetersiz ve �o�unlukla da do�rulanmam� bilgilerden
olu�ur. E�er bu skalay�, daire �l�e�e d�n�t�r�r sek, at g�zl���ndeki a��y� elde
ederiz. Bu tip insanlar, kendi bildikleri yoldan �a�mayan, "burunlar�n�n
do�rultusunda giden" insanlard�r. Kendi bilgilerini mutlak do�ru, di�er insanlar�n
g�r�lerini ise yanl� kabul ederler. Di�er bir deyi�le, verilerinin niteli�i ve
niceli�i ne kadar yetersiz ise, g�r�lerinin de o kadar do�ru oldu�una inan�rlar.
-100
Denge �l�e�i
Bir insan�n ar�iv kay�tlar�, skalanm k���k bir b�l�m�ne ait bilgileri i�eriyorsa,
do�al olarak bu yetersiz bilgiler ki�inin tutum ve davran�lar�nda belirleyici
olacakt�r. Ar�ivinde, skalanm hep ayn� b�l�m�ne ait veriler bulunan insanlar; bu
verilerden dolay� ba�naz ve �nyarg�l� olurlar. Kendi g�r�leriyle �eli�en hi�bir
fikri okumazlar ve dinlemezler. ��nk� onlara g�re, ki�isel ar�ivlerinde yer alan
bilgiler d��ndaki her �ey yanl�t�r, k�t�d�r. Bir insan�n bilgisi ne kadar az ise,
kendi d��ncesinin do�rulu�una olan inanc� o denli fazlad�r^
77
Onlar� bu sonuca, niceli�i ve niteli�i yetersiz ar�iv kay�tlar� g�t�r�r.
Bilgi skalam�zda yer alan verilerin yetersizli�i, kaliteli ya�ama ula�mam�z� ve
�evremize uyum sa�lamam�z� engeller. Bu nedenle, ar�iv kay�tlar�m�zdaki veriler,
skalanm t�m kesimlerini kapsamal� ve m�mk�n oldu�unca do�rulanm� bilgilerden
olu�mal�d�r. Ayr�ca, ar�iv kay�tlar�m�zdaki bilgi skalas�m geni�letmek gerekir.
Geni� bir skala, insana ho�g�r� ve geni� bir bak� a��s� kazand�r�r. Ya�am
kalitesini art�rman�n yolu, ar�iv kay�tlar�n� hem nitelik olarak, hem de nicelik
olarak geni�letmekten ge�er.
Bir s�z vard�r; "B�t�n �inliler ayn�d�r" diye. Ger�ekten b�t�n �inliler ayn� m�d�r?
Yoksa, bizim ar�iv kay�tlar�m�zda �inlilere ait veriler mi eksiktir? Ya�am boyu
g�rd���m�z �inlilerin says� ka� tanedir? Oysa, ya�ad���m�z �lkenin insanlar�na ait
sadece bir g�nde binlerce kay�t yapar�z. B�t�n �inliler ayn� de�ildir. Sadece bizim
zihinsel belle�imizdeki �inlilere ait veriler yetersizdir.
2. Verilerin niteli�i ve niceli�i: Bir insan�n ya�am kalitesi, b�y�k �l��de; ar�iv
kay�tlar�n�n niteli�ine ve niceli�ine ba�l�d�r. Nitelik, bilgilerin g�venilirli�ini
yani do�rulu�unu ifade eden bir terimdir. Nicelik ise, skalanm b�t�n alanlar�n�
kapsamas�n� ve yeterli say�da olmas�n� ifade eder. Ar�iv kay�tlar�n�n nitelik ve
niceli�i her insanda farkl� oldu�u i�in; farkl� g�r� a��lar�, farkl� fikirler ve
farkl� davran�lar ortaya ��kmaktad�r.
Cenap �ehabettin; "�yi adam dedi�imiz, kendimize en �ok benzeyen adamd�r" s�z�n�
tesad�fen s�ylememi�tir. "Bana arkada��n� s�yle, sana kim oldu�unu s�yleyeyim"
�zdeyi�inde
� I i �
78
oldu�u gibi; biz insanlar kendi paradigmalar�m�z�n, kendi ar�iv kay�tlar�m�z�n
niteli�ine ve niceli�ine benzeyen ki�ilerle arkada�l�k kurar�z. Onlar� be�enir,
onlar� daha �ok severiz. ��nk�, ar�iv kay�tlar�m�z�n niteli�i ve niceli�i birbirine
benzer.
Ayn� �ekilde, evlendikten sonra e�lerin de birbirlerine benzedikleri s�ylenir. Bu
durum do�rudur. ��nk� e�ler, kendilerine �zg� duygu, d��nce ve davran�lar� s�rekli
tekrarlayarak birbirlerinin ar�iv kay�tlar�na yeni ilaveler yaparlar. Sonu�ta
yap�lan ilave oran�nda, ar�iv kay�tlar� birbirine benzer hale gelir.
3. Par�a-b�t�n ili�kisi: Alg� farkl�l�klar�n�n nedenlerinden bir tanesi, par�a-
b�t�n ili�kisidir. �rne�in, makro d�zeyde ya�l� boyadan yap�lm� bir manzara resmine
bakt���m�zda �ok ho� bir izlenim edinirken; mikro d�zeyde manzara �zerindeki siyah
bir noktaya bakt���m�zda ruhumuz kararabilir. Bu iki bak� ac�s�ndan g�rd�klerimiz
farkl� olabilir. �o�u kez, par�alarla b�t�n hakk�nda sa�l�kl� karar veremeyiz.
Ayn� �ekilde, bir insan �MKB (�stanbul Menkul K�ymetler Borsas�)'nin kriz
y�llar�ndan birindeki performans�na bakt���nda, borsa hakk�nda karamsar bir tablo
�izerken; bir ba�kas�, ge�mi� y�llarda �ok y�ksek kazan�lar sa�lad��� y�llardan
birisine bakarak olumlu bir tablo �izebilir. Sa�l�kl� olan�, �MKB'nin
kurulu�undan bu yana g�stermi� oldu�u t�m performansa bakmakt�r. Par�alar, �o�u kez
bizi yan�ltabilir.
4. 360 derecelik bak�: Alg�lamada, olaylara 360 derece bakabilmek �nemlidir. Bir
�ehrin merkezindeki g�kdelenin do�u penceresinden g�rd�klerimizle, bat�
penceresinden g�r-
79
d�klerimiz ayn� olmayabilir. �rne�in, �stanbul'un Maslak semtindeki bir g�kdelenin
do�u penceresinden bakt���m�zda bo�az�n nefis manzaras�na tan�k olurken; bat�
penceresinden bakt���m�zda �arp�k kentle�meyi ve gecekondular� g�rebiliriz. Tek
y�nden bak�p, "�stanbul budur" diyemeyiz. Dersek yanl� olur mu? Hay�r. Peki eksik
olur mu? Evet. Tarifin tam olabilmesi i�in, �ehre t�m y�nlerden 360 derece bakmak
gerekir.
Davran�lar�m�z�n K�keni
Bireyin ya�am boyu geli�tirmi� oldu�u alg�sal kal�plar�n t�m�, ki�inin i�inde
yeti�mi� oldu�u aile ve �evre ikliminden kaynaklan�r. Alg�lamada, ge�mi�
ya�ant�m�za ait ar�iv kay�tlar� belirleyici bir rol oynar. Bu kay�tlar,
alg�lamam�z� ya�ad���m�z s�rece etkiler. Biz d�nyay� ger�ekte oldu�u gibi de�il,
sahip oldu�umuz zihinsel kal�plar, yani paradigmalar do�rultusunda g�r�r�z.
Zihinsel ar�iv kay�tlar�m�z�n nitelik ve niceli�inin, paradigmalar�m�z�n, inan�
kal�plar�m�z�n ne kadar fark�na var�r; ar�iv kay�tlar�m�zdan ne kadar
etkilendi�imizi anlarsak, sorumlulu�u o oranda �stlenebiliriz. B�ylece, di�er
insanlar� anlama ve dinlemeye bilin�li bir �aba sarf ederiz. B�t�n� g�rmeye ve bak�
a��m�z�n daha nesnel olmas� i�in gayret ederiz.
Belle�imizde yer alan ar�iv kay�tlar�m�z, paradigmalar�m�z� di�er bir deyi�le inan�
kal�plar�m�z� �ekillendirir. Paradigmalar�m�z ya da inan� kal�plar�m�z, d��ncelerin
�e�itli duygularla yo�rulmas� sonucu elde edilir. Paradigmalar�m�z, duygu ve
d��ncelerimizi, duygu ve d��ncelerimiz ise, davran�la-
81
80
r�m�z� belirler. Davran�lar�m�z�n da, bir tak�m sonu�lar� vard�r. Bu durum, "�mam
bildi�ini okur" �zdeyi�ini do�rulamaktad�r. Temelde; duygu, d��nce ve
davran�lar�m�z�n kalitesi, ar�iv kay�tlar�n�n nitelik ve niceli�ine ba�l�d�r.
K�sacas�, ar�iv kay�tlar� ya�am kalitemizi belirler.
�ekil 5: Davran�lar�n K�keni
Paradigma Kavram�
DUYGULAR
PARAD�GMALAR/�NAN� KALIPLARI
Herhangi bir olay� ele alal�m. Bu olay iyi mi - k�t� m�, yanl� m� - do�ru mu? Neye
g�re? Tabii ki, ar�iv kay�tlar�m�za ve paradigmalar�m�za g�re. Ar�iv kay�tlarmdaki
nitelik ve nicelik fark� ve paradigma farkl�l�klar� nedeniyle, her birey olaylar�
da farkl� alg�lar, farkl� tepkiler g�sterir. Bu ba�lamda her insan, kendi kaderini
kendisi olu�turur. Varl�k, k�tl�k, zenginlik, fakirlik, ba�ar� ve ba�ar�s�zl�k
tamamen bizim ar-. �iv kay�tlar�m�z�n olu�turdu�u paradigmalar�n bir �r�n�d�r.
Paradigma (paradigm); halen kullan�lmakta olan y�ntemin iyi �al�t��� ve ge�mi�te
denenmi� oldu�u, herhangi bir de�i�iklik yapma ihtiyac�n�n bulunmad���na dair bir
inan�t�r. Ancak, h�zla de�i�en bir d�nyada, yeni bulu�lar ve ke�ifler �u anki
inan�lar�m�z� ge�ersiz k�labilir. Ayn� sebeplerden dolay� modas� ge�ebilir ya da
pratik olmayabilir. Bu t�r inan�lar, zamanla, s�n�rlay�c� zihinsel kal�plar�n ve
belirli al�kanl�klar�n geli�tirilmesine yol a�ar. Olumlu (geli�tirici) ve olumsuz
(ka-hplay�c�) olmak �zere iki t�r paradigma vard�r. Kaliteli bir ya�am i�in,
olumsuz paradigmalar�n �ekim alan�ndan ��karak, olumlu paradigmalara sahip olmak
gerekir.
Do�an C�celo�lu, paradigmalar� g�z�m�zde s�rekli tak�l� olan g�zl�klere benzeterek,
i� ve d� d�nyam�z� onlar�n arac�l���yla g�rd���m�z� s�ylemektedir; "Alg�lamay�
etkileyen ki�iye ait t�m i� etkenler bir araya gelerek bir alg� d�zene�i
olu�turdu�u zaman bu sisteme paradigma ad� verilir. Paradigma dinamiktir ve �o�u
kez ki�i kulland��� paradigman�n far�mda de�ildir."16
Di�er bir deyi�le paradigma; insan�n duygu, d��nce ve lavran�lar�n� y�nlendiren
temel felsefedir. �nsan�n d�nyay� ve olaylar� alg�lamas�nda kesin belirleyici rol
oynar. �nsanlar olaylara, paradigmalar�na g�re bir anlam y�klerler. Paradigmalar,
ya�am� alg�lama �eklimizi ve ya�ama bak� a��m�z� belirlerler. Neye, ne kadar �nem
verece�imizi belirlerler. �imdi, paradigma kavram�n�n daha iyi anla��labilmesi
i�in, baz� �rnekleri inceleyelim.
16) C�celo�lu, Do�an. �yi D��n Do�ru Karar Ver, s. 56.
Farkl� Paradigma �rnekleri
82
Farkl� raramgiu�___
�lk �rne�i, Atat�rk'�n ya�am�ndan vermek istiyorum: �rd�n Emiri Abdullah,
T�rkiye'ye yapt��� bir ziyarette, s�z� kutsal yerlere getirerek �� peygamberin (Hz.
Musa, Hz. �sa ve Hz. Mu-hammed) de, Arap b�lgelerine g�nderilmesi nedeniyle �v�n�r.
Arap milletinin �st�nl���nden ve ya�ad�klar� b�lgelerin kutsall���ndan s�z eder.
Atat�rk, bu durumdan olduk�a rahats�z olur. Bilindi�i gibi, �sl�miyet �ncesi bu
b�lgelerde ya�ayan insanlar putlara tapmakta, k�z �ocuklar�n� diri diri
g�mmekteydiler.
Atat�rk, Emir gittikten sonra beraberindekilere �u a��klamada bulunur; "Y�ce Tanr�,
T�rk �lkeleri ve milletine bir peygamber g�ndermek ihtiyac� duymam�t�r. ��nk� T�rk
milleti, Isl�miyetten �ok �nce 'vahdaniyet' (tek tanr�) inanc�-� -; .*� aV�lnk
vamsm� 1 "'~ -~"^>tor olacak
peygamDei ^u^.-..
milleti, Isl�miyetten �ok �nce 'vahdaniyet' UeK uum, ��tM__
na sahipti ve ahlak yap�s�n� bir peygamber'e muhta� olacak kadar hi�bir devirde
kaybetmedi."17
��"-1- "� ^mir Abdullah'�n r. """^"�malan. farkl� ar�iv ka-
sahipt� ve amarv 7~r~ kadar hi�bir devirde kaybetmedi."17
Atat�rk ve Emir Abdullah'�n paradigmalar�, farkl� ar�iv ka- ( yular�ndan
kaynaklanan, farkl� bak� a��lar�n� yans�tan iki pa-ij radigmad�r. Bu iki farkl�
paradigma, sonu�ta; farkl� duygu, farkl� d��nce ve farkl� davran�lara yol a�ar.
T�pk�, a�a��daki logoda oldu�u gibi. "�arrefour" yaz�s�n�n yan�ndaki logoda ne
g�r�yorsunuz? Biri k�rm�z�, di�eri ise mavi renkli olmak �zere, iki tane ok
i�aretine benzer �ekil de�il mi?
�four Logosu
�ekil 6: �arrefour Logosu
�arrefour
83
Peki �imdi de; oklar� zemin, oklar aras�ndaki bo�lu�u ise �ekil kabul ederek
yeniden bak�n, ne g�receksiniz? �arrefour yaz�s�n�n ilk harfi olan, "C"yi
g�rebildiniz mi? "C" harfini g�rebilmek ve geli�ebilmek i�in, bak� a��m�zda
de�i�iklik yapmam�z yani, farkl� bir paradigmadan bakmam�z gerekir; "�nl� M�s�rl�
astronom Batlamyus (Ptolemi) i�in d�nya, evrenin merkeziydi. Ancak, Kopernik
merkeze G�ne�'i yerle�tirerek bir 'Paradigma de�i�imi' yaratt�. Bir hayli diren� ve
bask�ya da neden oldu. Birdenbire her �ey ba�ka t�rl� yorumlanmaya -ba�lad�."18
�imdi, bir paradigma �rne�i de, kendi ya�am�mdan �vermek istiyorum;
Emekli olmadan �nce, daire ba�kan�m benim emekli olma fikrimi ��rendi�inde; "Emekli
olup da ne yapacaks�n, alaca��n 5 milyar paray� da bat�rma" dedi. Ger�ektende bu
zihniyete sahip bir insan�n kazanma �ans� s�f�rd�r, kesinlikle bat�r�r. Bense
i�imden kaybetmeyi de�il, "5 milyar� nas�l 10 milyar yapabilirim" diye d��n�yordum.
E�er daire ba�kan�m�n paradigmas�na sahip olsayd�m, emeklilik karar�m� kesinlikle
veremez ve s�n�rlar�m�n d��na ��kamazd�m. ��nk� onun paradigmas�, olumsuz ar�iv
kay�tlar�yla dolu bir "korku paradigmas�"yd�.
Olumsuz paradigmalar, t�pk� korselere benzer. Bilindi�i gibi korse, �zellikle
kad�nlar�n ince g�r�nmek i�in i�lerine giydikleri, v�cudu �epe�evre sararak
(kal�playarak) onun sarkmamas�n� sa�layan bir malzemedir. Olumsuz paradigmalar da,
bizim zihinsel korselerimizdir. Zihnimizin, al��ld�k s�n�rlar�n d��na ��kmas�na
asla ve asla izin vermezler. Bunun i�in,
18) Covey, Stephen R. Etkili insanlar�n 7 al�kanl���, s. 25.
T^^M^Nejat. D��nen
�nsana Hazine, s. 102.
84
ba�ta "korku" olmak �zere her t�rl� duyguyu ustaca kullan�rlar. Bu ba�lamda,
geli�im ve de�i�imin �n�ndeki en b�y�k engellerdir.
S�n�rlar�n�z�n D��na ��k�n
�imdi de s�ra, �ns�zde sorulan soruyu cevaplamaya geldi. Sorunun ��z�m�, a�a��daki
gibidir. �ekilden de anla��laca�� gibi, soruyu ��zebilmek i�in, al��ld�k s�n�rlar�n
d��na ��kmak gerekir. �ns�zdeki noktalara tekrar bakacak olursak, zihnimiz, alg�da
tamamlama ilkesi gere�i, dokuz noktan�n etraf�na bir �izgi �ekerek �ekli dikd�rtgen
olarak alg�lamam�z� sa�lar. Bu s�n�rlama, ��z�m� imkans�z k�lar. Oysa, sorunu
��zebilmek i�in, �ekilde de g�r�ld��� gibi bu s�n�rlar�n d��na ��kmak gerekir.
�ekil7: Dokuz Nokta ve ��z�m�
Bir �in �zdeyi�inde; "Derin olan kuyu de�il, k�sa olan iptir" diyerek, paradigman�n
�nemini ortaya konmaktad�r. Giri-
85
�imcilik ve yarat�c�l�k; yukar�daki �ekilde yer alan dikd�rtgenin olu�turdu�u
s�n�rlar�n d��na ��kabilmeyi ve farkl� a��lardan bakabilmeyi gerektirir. �n�m�ze
bir f�rsat ��kt���nda; olumsuz paradigmalara sahip bir insan, kaybedece�i �eyler
�zerine odaklanaca�� i�in �o�u kez bu f�rsat� de�erlendiremez. Oysa olumlu
paradigmalara sahip insan, riske girebilir ve kritik kararlar verebilir.
Olumsuz d��nen insanlar�n kendileri ve �evrelerini su�lama e�ilimleri y�ksektir. En
ufak bir engel durumunda pes ederler, m�cadele g��leri zay�ft�r. Daire ba�kan�mda
oldu�u gibi, e�er kaybetmeye odaklanm�san�z, kazanma ve geli�me �ans�n�z s�f�rd�r.
��nk�, bu paradigma sizin geli�iminiz �n�ndeki fil kaz�klar�n� olu�turur:
Filler �ok k���kken, kaz�klara ba�lanarak e�itilirler. Bu kaz�klan her seferinde
zorlayan fil yavrular�, kaz�klardan kurtulmay� bir t�rl� beceremezler. Sonunda,
�artlan�rlar ve bir daha bu kaz��� zorlamay� d��nmezler. Yeti�kin bir fil
olduklar�nda bile, s�kebilecekleri bir kaz��a ba�land�klar� halde, hi�bir zaman bu
kaz�klardan kurtulmay� d��nemezler. ��nk�, �artlanm�lard�r.
Frans�z yazar Andre Gide; "K�y�y� g�zden kaybetmeye cesaret edemeyen insan, okyanus
ke�fedemez" der. Kaliteli ya�ama ula�mak i�in; geli�imimizi engelleyen kal�plar�
k�rmak ve s�n�rlar�n d��na ��kmak gerekir. Zihin y�netimi demek; duygu, d��nce ve
davran�lar�m�za y�n veren s�n�rlay�c� paradigmalar�m�z ile, bu paradigmalar�m�z�
olu�turan zihinsel ar�iv kay�tlar�m�z�n nitelik ve niceli�ini de�i�tirme yolunda
bilin�li
i.
bir �aba sarf etmek demektir. Zihnimizi ama�lar�m�z do�rultusunda etkili bir
�ekilde kullanabilmek demektir.
"Kal�planm� insan kendi ya�am�n�n anlam�n�, davran�lar�n�n temelinde yatan temel
ilke ve de�erlerin ne oldu�unu d��nmez; ��nk� kendine empoze edilen kal�plar�n d�ma
��kamam�t�r. �te yandan geli�mi� insan, kal�plar�n�n fark�na var�p onlar�n �tesine
ge�mi� ve ya�am�na y�n veren temel ilke ve de�erleri ke�fetmeye �abalam�
biridir."19
Paradigmalar�n �nemi
Napoleon H�l, "D��n ve Zengin Ol" adl� kitab�nda; bir veya daha fazla duygunun
d��ncelerle kar�t�r�lmas� sonucu, ki�inin her davran��n� y�neten inan�lar�n ortaya
��kt���n� s�ylemektedir. D��ncelerin inan� haline d�n�mesinde, ar�iv kay�tlar� �ok
�nemli rol oynar. Bu kay�tlar olumsuz �zellikte ise, olumsuz inanca; olumlu
�zellikte ise olumlu inanca sahip oluruz. Bu inan�lar ise, bizim davran�lar�m�z�
y�nlendirirler. Di�er bir deyi�le davran�lar�m�z� g�derler. Zihin ar�ivimizdeki
verilerin olu�turdu�u bu inan� kal�plar�, �nyarg�l� kavramlar� ve bir dizi "-meli,
-mal�" kurallar�n� da beraberinde ta��r. Bu inan� kal�plar�; d��nce ve
davran�lar�m�z� etkileyecek olan paradigmalar olup, eylemlerimizi y�netir.
"inan�lar�m�z� bir kere kabul etti�imiz zaman, bunlar sinir sistemimize tart��lmaz
emirler bi�iminde iletilir, bug�nk� ve gelecekteki olanaklar�m�z� geni�letme ya da
yok etme g�c�ne sahip olurlar."20
19) C�celo�lu, Do�an. �yi D��n Do�ru Karar Ver, s. 311.
20) Robbins, Anthony. ��indeki Devi Uyand�r, s. 93.
87
Bir ki�iyi anlaman�n yolu; o ki�inin duygu ve d��ncelerinin temelini olu�turan
paradigmalar�n� anlayabilmekten ge�er. Yani o ki�inin d�nyaya, bak� tarz�n�
alg�laman�z gerekir. Ya�amlar�m�zda �nemsiz de�i�iklikler yapmak istiyorsak,
dikkatimizi uygun bir bi�imde tutum ve davran�lar�m�za verebiliriz. Ancak, �ok
�nemli bir de�i�iklik yapmak istiyorsak, o zaman temel paradigmalar�m�z �zerinde
�al�mam�z gerekir.
"�ster ki�isel, ister i� hayat�nda olsun, sorunlar�n �o�unun temelinde 'kal�planm�'
insan paradigmas� yatar. Bir ba�ka deyi�le 'kal�planm�' insan paradigmas� olaylar�n
�o�unu sorun olarak ki�inin ya�am�na yans�t�r. 'Kal�planm�' insan paradigmas�n�n
bilincine varmad�k�a, ki�i sorunlar�na ��z�m bulamaz. Sorunlar ancak 'geli�mi�'
insan paradigmas� geli�tirerek ��z�lebilir."21
Kendi �n�n�zden �ekilin
Ba�ar� ve mutluluk yolunda en b�y�k engel, yine insan�n kendisidir. Kendi �n�m�zden
�ekildi�imiz zaman, yolun a��k oldu�unu g�r�r�z. Baz� insanlar; "Ba�ar�s�z olursam
�evrem ne der?", "Ya iflas edersem, nas�l ge�inirim!", "Bunu �imdiye kadar kimse
ba�aramad�" t�r�ndeki bozguncu fikirlere sahiptirler. Bilin�alt�na bu olumsuz
tohumlar ekildikten sonra, olumlu sonu�lar elde etmek m�mk�n de�ildir.
Bunun i�in d��ncelerinizde k�kl� de�i�iklikler yapmal�s�n�z. Ya�am�n�z�
de�i�tirmenizin yolu, d��ncelerinizi de�i�tirmekten ge�mektedir. Mucit James Ailen;
"Bir insan d��ncelerinde k�kten bir de�i�iklik yaparsa, ya�am�n�n maddi ko-
21) C�celo�lu, Do�an. �yi D��n Do�ru Karar Ver, s. 130.
88
89
il '
�ullannda ne h�zl� bir d�n��m oldu�unu g�r�p �a��racakt�r" der. Romal� filozof
Marcus Aurelius ise, bundan 1700 y�l �nce ��yle seslenmektedir; "D��nceleriniz ne
ise hayat�n�z da odur. Hayat�n�z�n gidi�at�n� de�i�tirmek istiyorsan�z,
d��ncelerinizi de�i�tiriniz."
KYFye ula�mada belirleyici olan �ey olaylar de�il, bizim bu olaylar kar��s�nda
tak�nd���m�z tav�rlard�r. Sorun; zihnimizin bizim lehimize mi, yoksa aleyhimize mi
�al�t���n�n tespitidir. Yani, araba kullan�rken bir taraftan gaza basarken, di�er
yandan ayn� anda frene bas�yor olabiliriz. Olaylar� kontrol edemeyiz fakat bu
olaylara g�sterece�imiz tepkileri belirleyebiliriz. Felsefemiz; "olumlu d��n,
olumlu davran"d�r. Kaliteli bir ya�am i�in; zihnimizden ve i�sel ya�ant�m�zdan
olumsuzluklar� ��kar�p atmal�y�z. Yap�lacak i�, olumsuz fikirler akl�m�za gelir
gelmez derhal zihnimizden kovmakt�r. Latin �airi Virgil bu konuda; "Biz hepimiz,
kendi cehennemimizi kendimiz ta��r�z" demektedir.
Uzun s�reden beri, her dalda ba�ar�l� olmu� insanlar�n biyografilerini okumaktay�m.
Farkl� �lkelerden, farkl� g�r�lere sahip ve �o�unun e�itim durumu da y�ksek olmayan
bu insanlar�n ortak paydalar�n�n; pozitif tutumlara sahip, zihinlerini etkili
kullanan, gelecek kayg�s� ve ba�ar�s�zl�k korkusu olmayan, s�n�rlar�n�n d��na
��kmay� ba�arabilmi� insanlar olduklar�n� g�rd�m.
Paradigmalar Diren� Olu�turur
Olumsuz paradigmalar, de�i�imin kar��t�d�rlar. De�i�ime kar�� diren� ve isteksizlik
yarat�rlar. Yani atalet olu�tururlar.
Atalet; isteksizlik, miskinlik, tembellik, hareketsizlik halidir. De�i�im, al��ld�k
s�n�rlar�n i�indeki normal ya�ama yap�lan bir tehdit olarak alg�lan�r. Bu nedenle,
stres ve korkuya yol a�ar.
De�i�ime kar�� g�sterilen dirence ve de�i�im konusundaki isteksizli�e ili�kin
�arp�c� bir �rne�i, 1970'lere kadar, son 600 y�ldan beri d�nyada tart�mas�z lider
olan �svi�reli saat �reticilerinin ya�amlar�ndan vermek istiyorum. Olay ��yle:22
Otuz y�l �ncesine kadar, �svi�re yap�m� saatler en �ok para eden saatlerdir. 1960
y�l�nda, Net Chantell saat �retim sekt�r�nde �cretle �al�an bir m�hendisti. O,
heyecanl� birjikir ortaya att�, fakat fikrini geli�tirecek zaman ve paraya ihtiyac�
yard�. Bu d��ncesini patronuna a�t� ve kendisinden, i� saatlerinde fikrini
geli�tirecek destek istedi. �stelik o, fikrini bir hayli olgunla�t�rm� oldu�unu ve
bulu�unun saat sekt�r�nde devrim yarataca��n� s�ylemi�ti. Ancak, iste�i patronu
taraf�ndan reddedildi. ��nk�, o bulu� al��ld�k �r�nlerden olduk�a farkl�yd�. Bu
nedenle, Chantell'in fikri de�erli bulunmam�t�.
Ayn� y�l Net, D�nya Ticaret Fuar�'nda bir stand kiralayarak �r�n�n� sergiledi. Ad�
dahi bilinmeyen bir Japon �irketi, onun sergisini g�rd� ve �r�n�yle yak�ndan
ilgilendi. Patentini sat�n alarak, 1961 y�l�nda ilk digital (elektronik) saatleri
piyasaya ��kard�. Bu Japon �irketinin ad� Seiko'ydu.
1960'a kadar, �svi�re d�nya saat piyasas�n�n % 85'ini elinde bulunduruyordu. 1970
y�l�na gelindi�inde ise, d�nya piyasas�n�n % 92'sini Seiko ele ge�irdi, isvi�re'de
saat�ilik sekt�r�ndeki firmalar�n arka arkaya kapanmas�yla 10 y�ll�k s�rede 50 bin
�svi�reli i�siz kald�.
22) 1 am not stressed. Eri�im: www.glaciermedicaled.com E. Tarihi: 06.01.2002.
90
Her insan, ya�am�nda �e�itli paradigmalara sahiptir. Bu paradigmalar�n niteli�i ve
niceli�i, ayn� zamanda ya�am kalitemizi belirler. Bu paradigmalar�n ne kadar
fark�na varabilirse!^ ya�am kalitemiz de o oranda artar. Odadan d�ar� ��kmaya
�al�an ancak, s�rekli olarak ayn� cama �arpan sinekte oldu�u gibi; ayn� �eyleri
yaparsak, hep ayn� sonu�lar� elde ederiz. Geli�im i�in yeniliklere ve de�i�ime a��k
olmal�y�z. Unutmamak gerekir ki; s�n�rl� insanlar, s�n�rl� sonu�lar �retir.
S�z�m�n �z�
�lkemizde kalite deyince �o�unlukla akla; bina, ara�, gere� vb. �eyler yani donan�m
(hardware) akla gelir. Oysa kalite, programla (software) ilgilidir. Kalite bilinci
olmayan bir kurumda, donan�m�n bir anlam� yoktur. Kalite; �emberlerde, duvarlara
as�lan s�sl� p�sl� tabelalarda de�il, aln�m�z�n hemen gerisindeki 1.5 kg.l�k et
par�as�n�n k�vr�mlarmdad�r. Mutlu, ba�ar�l� ve kaliteli bir ya�am i�in, bu m�kemmel
makineyi, yani beynimizi etkili kullanmal�y�z. Beyni etkili kullanman�n yolu,
paradigmalar�m�z� ve paradigmalar�m�z� olu�turan ar�iv kay�tlar�m�z� sorgulamaktan
ge�er. Ar�iv kay�tlar�m�- ; zm niteli�ini ve niceli�ini de�i�tirebildi�imiz �l��de,
kaliteli ya�ar�z.
1
2. K�sm� burada bitirdikten sonra, kaliteli ya�am yolculu�unda �imdi de s�ra,
g�nl�k ya�amdaki stresi tan�maya ve onunla etkili bir �ekilde ba�a ��kmaya geldi.
��nk� a��r� stres durumunda, ak�lc� zihin bloke olur ve zihnin etkili kullan�lmas�
m�mk�n olmaz. Bu sorunla ba�a ��kabilmek i�in ele almam�z gereken konu, "Stres
Y�netimi" konusudur.
03
STRES Y�NET�M�
"�nsanlar�n stressiz ya�amalar� imkans�zd�r."
Hans Selye
�imdi, iki milyon y�l �nceye gidelim ve bir ma�ara adam�n� hayal edelim. Binbir
zahmetle yakalay�p hen�z pi�irdi�i av�ndan tam birka� lokma ald��� s�rada, aniden
keskin di�li bir kaplan�n ma�ara adam�na yakla�makta oldu�unu d��nelim. Ma�ara
adam�n�n iki se�ene�i vard�r; ya kaplanla "sava�mak", ya da "ka�mak" zorundad�r.
Ya�am�n� s�rd�rebilmesi i�in ma�ara adam�, her iki se�enekte de ilave bir enerjiye
ihtiya� duyacakt�r.
�te, milyonlarca y�ldan beri tehlikeli durumlarda insan� koruyan ve varolu�unu
s�rd�rmesine yard�mc� olan sistem, "Sava� ya da Ka� (fight or flight)" sistemidir.
Kaplan� g�r�r g�rmez, ma�ara adam�n�n beyni adrenal bezlere saniyeler i�inde bir
mesaj g�ndererek, "Sava� ya da Ka�" sistemini harekete ge�irir. �nsano�lu, bu
m�kemmel sistem sayesindedir ki, tehlikeler kar��s�nda sava�arak ya da ka�arak
bug�ne kadar varolu�unu s�rd�rmeyi ba�arabilmi�tir.
92
"Sava� ya da Ka�" Sistemi
"Sava� ya da Ka�" tepkisini ilk tan�mlayan ki�i olan Har-vard T�p Fak�ltesi'nden
Walter B. Cannon; yapt��� deneylerde, bir tehlike ile kar��la�an t�m hayvanlar�n
bedenlerinde bir tak�m fizyolojik de�i�melerin oldu�unu tespit etmi�tir. Beynf
herhangi bir d� uyar�y� tehlike olarak alg�lar alg�lamaz, Can-non'un "Sava� ya da
Ka�" olarak adland�rd��� stres mekanizmas� �al�maya ba�lar. Hipotalamus'un,
sempatik sinir sistemini uyarmaya ba�lamas� sonucu, b�brek�st� bezleri taraf�ndan
Adrenalin ve Noradrenalin hormonlar� salg�lan�r. Bu hormonlar�n salg�lanmas� ile
birlikte, v�cudun sava�maya ya da ka�maya haz�rlanmas� i�in bir dizi ani
de�i�iklikler meydana gelir. Bu de�i�ikliklerden baz�lar� �unlard�r:
1. Kalp, normal h�z�ndan birka� kat daha h�zl� �al�arak, kol ve bacaklarda bulunan
ana kaslara daha fazla yak�t ve oksijen gitmesini sa�lar. Bu nedenle, kalp at�lar�
h�zlan�r, kan bas�nc� artar.
2. Depo edilmi� glikozun, enerjiye d�n�ebilmesi i�in gerekli olan oksijenin
sa�lanmas�na y�nelik olarak, solunum h�zlan�r. Daha rahat ve daha h�zl� nefes al�p
verebilmek i�in, bron�lar gev�etilir.
3. Dalak, bir yaralanma halinde kan�n daha �abuk p�ht�la�mas�n� sa�lamak i�in,
baz� kimyasal maddeler salg�lar.
4. Kan, herhangi bir yaralanma durumunda kan kayb�n� azaltacak �ekilde deri
y�zeyinden, beyin ve g�vde kaslar�na do�ru y�nelir.
5. G�zlere daha fazla ��k girmesi i�in, g�z bebekleri b�y�r. Bu durum, insana bir
tehlike an�nda daha geni� ve daha keskin bir g�r� sa�lar.
93 �
6. Enerji tasarrufu i�in, v�cudun en �ok enerji t�keten sistemlerden bir tanesi
olan sindirim sisteminin faaliyetleri yava�lar. Bu maksatla, t�k�r�k salg�lamas�
durdurulur.
7. V�cudun a��n �s�nmas� �nlemek i�in, terleme artar.
8. Kaslar, sava�maya ya da ka�maya haz�r bir hale gelir ve gerginle�ir.
9. Karaci�er ve kaslarda depolanm� glikozun sal�nmas� ile birlikte, v�cut bir anda
enerji ile dolar. Bu sayede, daha h�zl� ko�abilir, daha iyi d�v�ebilir, daha iyi
g�rebilir ve daha iyi i�itebiliriz.
V�cutta ya�anan bu ani de�i�iklikler, bizim m�cadele esnas�nda di�er tarafa
�st�nl�k sa�lamam�za ya da daha h�zl� ka�arak kurtulman�za yard�m eder. B�t�n bu
faaliyetlerin sonunda, v�cudumuzda hissettiklerimiz ise �unlard�r:1
1. Nab�zda art�
2. Terlemede art�
3. Midede kas�lma
4. Kaslarda gerginlik
5. Kalbin h�zl� �arp��
6. Nefeste daralma
7. Di�lerin g�c�rdat�lmas�, �enenin kas�lmas�
8. Konsantrasyon g��l���
9. A��r� tedirginlik lO.Duygulannyo�unla�mas�d�r.
"Eski beyin her zaman tehlike sinyallerine duyarl�d�r: Y�ksek g�r�lt�ler, ani
hareketler, ac� veren uyar�c�lar, h�zl� beden-
1) Roskies, Ethel. "Sava� ya da Ka�" Tepkisi. Stresle Ba�a ��kma, s. 24.
94
sel de�i�meler, �s�daki ini� ve ��k�lar, barometrik bas�n� de�i�meleri, ��k
yo�unlu�undaki ani farkl�la�malar, keskin sesler, rahats�zl�k veren s�zel olmayan
davran�lar, tan�d�k olmayan kokular gibi. �a�da� d�nyan�n karma��k ve kalabal�k
ya�ant�s� i�inde, bu eski, hayvans� beynin g�nde ka� kez tehlike sinyali verdi�ini
hi� d��nd�n�z m�? Belki de y�zlerce kez. Acaba her tehlike sinyalinde ne oluyor?
Eski beyin bir refleks hareketiyle, bedeni 'sava�maya ya da ka�maya' haz�rl�yor."2
Modern insan�n Durumu
D�v�en ya da ka�an ma�ara adam�n�n aksine, g�n�m�z insan� �o�u kez ne
sava�abilmekte ne de ka�abilmektedir. ��nk�, g�n�m�zdeki sorunlar�n niteli�i
de�i�mi� olup, �o�u "Sava� ya da Ka�" sistemiyle ��z�lebilecek t�rden de�ildir.
Dolay�s�yla bu sistem, g�n�m�z sorunlar�n�n ��z�m�ne bir katk� sa�lamad��� gibi;
v�cudumuzda kas gerginli�ini art�rarak ve ani enerji patlamas� yaratarak yeni
sorunlara yol a�maktad�r.
"Sava� ya da Ka�" tepkisi nedeniyle ortaya ��kan enerjinin, olumlu bir �ekilde
bo�alt�amad��� durumlarda, bu enerji bize zarar vermeye ba�lar. "Sava� ya da Ka�"
eylemi esnas�nda �ok i�e yarayan adrenalin ve noradrenalin salg�lar�, eylemsizlik
esnas�nda bir zehre d�n��r. Bu yanl� alarmlar�n s�k s�k tekrarlanmas� durumunda;
kalp hastal���, y�ksek tansiyon, ast�m gibi ba���kl�k sistemi hastal�klar�, migren,
uyku ve cinsel sorunlar gibi strese dayal� bir tak�m hastal�klar meydana gelir. �
i
95
V) \Vhitlington, H.G. Bir Psikiyatristin Ger�ek�i ve B�t�nc�l Yakla��m�. Stresle
Ba�a ��kma, s. 51.
Sorun, ilkel beynin �a�da� ya�ant�ya uyum sa�layacak �ekilde geli�ememi�
olmas�r�lan kaynaklanmaktad�r. Yani alt beyin, milyonlarca y�l �nceki �al�ma
sistemini g�n�m�zde de aynen s�rd�rmektedir. Ma�ara devrinden bug�ne kadar,
teknolojik alanda meydana gelen ola�an�st� geli�melere paralel olarak, beynimizin
bilin�li b�l�m�nde �ok b�y�k de�i�iklikler olmas�na ra�men; "Sava� ya da Ka�"
sistemini y�neten ilkel beynimizde herhangi bir de�i�iklik olmam�t�r. Bu durum,
de�i�imin olabildi�ince h�zl� artt��� g�n�m�zde, beynimizin s�k s�k yanl� alarmlar
vermesine yol a�maktad�r.
Trafik s�k��kl��� nedeniyle �nemli bir randevumuza yeti�emedi�imizde ya da i�ten
at�lma korkusu ya�ad���m�zda da ayn� sistem �al�maya ba�lar. Sorunun kavga ya da
ka��la a��lamad��� durumlarda, "stres" olarak adland�r�lan gergin bir bekleyi�
d�nemi ba�lar.
Stres Nedir?
Borsaya yat�r�m yapan i�adam�; hipodrumda at yar�lar� izleyen seyirci; trafi�in �ok
yo�un oldu�u bir kav�akta g�rev yapan trafik polisi; �niversite s�nav�na girecek
��renci; �ocuklar� �nemli bir hastal��a yakalanan anababa; d���n t�reni
haz�rl�klar�n� s�rd�ren gelin ve damat aday� i�inde bulunduklar� durumu hep "stres"
kavram� ile a��klamaktad�rlar. Stres kavram�; t�p, biyoloji, antropoloji,
sosyoloji, psikoloji vb. alanlarda da s�k s�k kullan�lmakla birlikte, standart bir
stres tan�m� bulunmamaktad�r.
Stres terimi, Latince'de "Estrica", eski Frans�zca da "Estre-ce" s�zc�klerinden
gelmektedir. T�rk�e s�zl�klerde; gerilim,
96
bask�, tazyik, zorlama vb. anlamlarda kullan�lmaktad�r. Stres terimi, ilk kez 17.
y�zy�lda fizik�i Robert Hooke taraf�ndan kullan�lm� olup, elastiki nesne ve ona
uygulanan d� g��^ara-smdaki ili�kiyi a��klamak �zere kullan�lm�t�r.
Hooke'dan y�z y�l kadar sonra, Thomas Young isimli bu* ; ba�ka fizik�i bunu bir
form�l �zerinde g�stermi�tir; "Young'a g�re stres, maddenin kendi i�inde olan bir
g�� ya da diren�- >� tir. Madde, kendi �zerine uygulanan d� g�ce kar�� kendi di- ;
renci oran�nda bir tepki g�sterir. Elastiki k�tle, bu stres tepkisi sayesinde
e�rilip b�k�lerek bu d� g�c� dengelemeye ona uyum yapmaya �al��r. Ancak, e�er d�
g�� elastik k�tlenin kendi i�indeki diren�ten daha b�y�kse, b�yle bir dengeleme
m�mk�n olmaz ve madde niceliksel bir de�i�ime u�rar (k�r�labilir) . D�tan gelen
g�c�n (bas�nc�n) a��r� b�y�kl��� durumunda ise niteliksel de�i�meler olabilir."3
Fizik alan�ndaki bu �l��lebilir duruma kar��l�k, canl� sistem yakla��m�nda b�yle
bir �l��lebilirlik yoktur; "Canl� sistemler yakla��m�nda stres, en yalm anlam�yla,
sisteme giren ve sistemden ��kan madde, enerji ya da bilginin yetersizli�i,
a��r�l��� ya da uyu�mazl��� durumunda, dengenin bozuldu�una ve yeniden uyum
yap�lmas� gerekti�ine y�nelik bir
i�arettir."4
Genel bir stres tan�m� yapacak olursak, ��yle diyebiliriz: Canl� organizman�n
�evresiyle etkile�imi sonucu; organizmadaki fiziksel, zihinsel, duygusal ve tinsel
uyum halinin bozulmas� durumunda ortaya ��kan belirtilerdir. K�saca, v�cudun
�e�itli i�sel ve d�sal uyaranlara verdi�i otomatik bir tepkidir.
3) �ahin, Nesrin H. Stres Nedir? Ne De�ildir? Stresle Ba�a ��kma, s. 2.
4) �ahin, Nesrin H. Stres Nedir? Ne De�ildir? Stresle Ba�a ��kma, s. 5.
97
StresTurleri
Pozitif (eustress) ve negatif (distress) stres olmak �zere, iki t�r stres vard�r.
Pozitif stres, ho�umuza giden aktivitelerin yaratm� oldu�u strestir. �ok anlaml�
bir i�le u�ra�t���m�zda, bir �d�l ya da ba�ar� elde etti�imizde, evlilik t�reni ya
da bir parti �ncesi ya�ad���m�z stres, bu t�r strese �rnektir. Pozitif stres �ok
�nemli bir i�in yap�lmas� s�ras�nda ihtiya� duyulacak ilave motivasyonu sa�lar. Ani
adrenalin salg�s� ile bizi yapt���m�z i�e motive eder. Ancak, a��r� ve kontrolden
��kan pozitif stres de zararl� hale d�n�ebilmektedir.
Negatif stres ise, kendimizi s�rekli olarak bask� alt�nda hissetmemize yol a�an bir
stres t�r� olup, uygun bir �ekilde ba�a ��k�lamad��� durumlarda sorunlar yarat�r.
�nsan�n; sab�rs�z, endi�eli, aksi ve sinirli olmas�na yol a�ar. �ocuklar�m�z
hastaland���nda, trafik s�k�t���nda, i�ten at�lma korkusu ya�ad���m�zda, bir
ba�kas� tarafmdan haks�zl��a ya da hakarete u�rad���m�zda ya�ad���m�z stres, bu t�r
olumsuz stres �rnekleridir. Modern insan�n �ok s�k kar��la�t���; bitkinlik,
yorgunluk, a��n hassasiyet, ya�am sevincinin kaybolmas�, ama�s�z ya�am vb.
sorunlar�n kayna�� olarak, g�n�m�zde negatif stres g�sterilmektedir. Negatif
stresin �iddetli ve s�rekli oldu�u durumlarda, s�k s�k bireyin �evresi ile ba��n�
koparmas�na, ya�ama iste�inin azalmas�na ya da ki�isel bak�m�n� ihmal etmesine yol
a�abilmektedir.
Stresin �nemi
California �niversitesi T�p Fak�ltesi'nden Prof. Ken Pelle-tier, g�n�m�z
Amerikas�'ndaki hastal�klar�n % 80'inin stresle ili�kili oldu�unu belirtmekte ve
��yle demektedir; "A�a�� yu-
96
bask�, tazyik, zorlama vb. anlamlarda kullan�lmaktad�r. Stres terimi, ilk kez 17.
y�zy�lda fizik�i Robert Hooke taraf�ndan kullan�lm� olup, elastiki nesne ve ona
uygulanan d� g�� aras�ndaki ili�kiyi a��klamak �zere kullan�lm�t�r.
�*
Hooke'dan y�z y�l kadar sonra, Thomas Young isimli bir ba�ka fizik�i bunu bir
form�l �zerinde g�stermi�tir; "Young'a g�re stres, maddenin kendi i�inde olan bir
g�� ya da diren�tir. Madde, kendi �zerine uygulanan d� g�ce kar�� kendi direnci
oran�nda bir tepki g�sterir. Elastiki k�tle, bu stres tepkisi sayesinde e�rilip
b�k�lerek bu d� g�c� dengelemeye ona uyum yapmaya �al��r. Ancak, e�er d� g��
elastik k�tlenin kendi i�indeki diren�ten daha b�y�kse, b�yle bir dengeleme m�mk�n
olmaz ve madde niceliksel bir de�i�ime u�rar (k�r�labilir). D�tan gelen g�c�n
(bas�nc�n) a��r� b�y�kl��� durumunda ise niteliksel de�i�meler olabilir."3
Fizik alan�ndaki bu �l��lebilir duruma kar��l�k, canl� sistem yakla��m�nda b�yle
bir �l��lebilirlik yoktur; "Canl� sistemler yakla��m�nda stres, en yal�n anlam�yla,
sisteme giren ve sistemden ��kan madde, enerji ya da bilginin yetersizli�i,
a��r�l��� ya da uyu�mazl��� durumunda, dengenin bozuldu�una ve yeniden uyum
yap�lmas� gerekti�ine y�nelik bir i�arettir."4
Genel bir stres tan�m� yapacak olursak, ��yle diyebiliriz: Canl� organizman�n
�evresiyle etkile�imi sonucu; organizmadaki fiziksel, zihinsel, duygusal ve tinsel
uyum halinin bozulmas� durumunda ortaya ��kan belirtilerdir. K�saca, v�cudun
�e�itli i�sel ve d�sal uyaranlara verdi�i otomatik bir tepkidir.
3) �ahin, Nesrin H. Stres Nedir? Ne De�ildir? Stresle Ba�a ��kma, s. 2.
4) �ahin, Nesrin H. Stres Nedir? Ne De�ildir? Stresle Ba�a ��kma, s. 5.
97
Stres T�rleri
Pozitiygustress) ve negatif (distress) stres olmak �zere, iki t�r stres vard�r.
Pozitif stres, ho�umuza giden aktivitelerin yaratm� oldu�u strestir. �ok anlaml�
bir i�le u�ra�t���m�zda, bir �d�l ya da ba�ar� elde etti�imizde, evlilik t�reni ya
da bir parti �ncesi ya�ad���m�z stres, bu t�r strese �rnektir. Pozitif stres �ok
�nemli bir i�in yap�lmas� s�ras�nda ihtiya� duyulacak ilave motivasyonu sa�lar. Ani
adrenalin salg�s� ile bizi yapt���m�z i�e motive eder. Ancak, a��r� ve kontrolden
��kan pozitif stres de zararl� hale d�n�ebilmektedir.
Negatif stres ise, kendimizi s�rekli olarak bask� alt�nda hissetmemize yol a�an bir
stres t�r� olup, uygun bir �ekilde ba�a ��k�lamad��� durumlarda sorunlar yarat�r.
�nsan�n; sab�rs�z, endi�eli, aksi ve sinirli olmas�na yol a�ar. �ocuklar�m�z
hastaland���nda, trafik s�k�t���nda, i�ten at�lma korkusu ya�ad���m�zda,
i bir ba�kas� taraf�ndan haks�zl��a ya da hakarete u�rad���m�zda ya�ad���m�z stres,
bu t�r olumsuz stres �rnekleridir. Modern
j insan�n �ok s�k kar��la�t���; bitkinlik, yorgunluk, a��r� hassasiyet, ya�am
sevincinin kaybolmas�, ama�s�z ya�am vb. sorunlar�n kayna�� olarak, g�n�m�zde
negatif stres g�sterilmektedir. Negatif stresin �iddetli ve s�rekli oldu�u
durumlarda, s�k s�k bi-
I reyin �evresi ile ba��n� koparmas�na, ya�ama iste�inin azalma-
j s�na ya da ki�isel bak�m�n� ihmal etmesine yol a�abilmektedir.
Stresin �nemi
California �niversitesi T�p Fak�ltesi'nden Prof. Ken Pelle-tier, g�n�m�z
Amerikas�'ndaki hastal�klar�n % 80'inin stresle ili�kili oldu�unu belirtmekte ve
��yle demektedir; "A�a�� yu-
98
kar� t�m hastal�k ve sa�l�k durumlar�n�n, psikosomatik oldu�una karar
verebilirsiniz. Amerika Birle�ik Devletleri'nde bug�n g�r�len 4 temel hastal�k
grubu (kalp ve damar hastal�klar�, kanser, romatizma ve solunum bozukluklar�),
art�k psikosomatik olarak de�erlendirilmektedirler. Bana g�re, belli bir vir�se
ba�l� enfeksiyonlar�n neredeyse t�m�, stresle ili�kilidir. T�m ate�li hastal�klar
da stresle ili�kilidir. Stresle ili�kili olmayan tek bozukluk travmatik
yaralanmalar yani kazalard�r."5
Stresin bu olumsuz ��hretine ra�men, dengeli ve yeterli bir stres d�zeyinin
organizman�n varolu�u a��s�ndan gerekli ve yararl� oldu�u uzmanlarca ifade
edilmektedir. �nl� stres ara�t�rmac�s� Hans Selye, "�nsanlar�n stressiz ya�amalar�
imkans�zd�r" demekte ve stresin belirli bir oran�n�n insan sa�l��� i�in ya�amsal
bir �neme sahip oldu�unu �srarla vurgulamaktad�r. Bu oran, ki�iden ki�iye
de�i�mekte olup, ayr�ca motivasyon ve ba�ar� i�in de gereklidir.
Negatif stres -100
Dengeli stres
Pozitif stres O
+100
Stresle ilgili yap�lan ara�t�rmalarda, ister negatif isterse pozitif olsun, �ok
d��k ve a��r� stres d�zeylerinin ba�ar�y�
5) Black, David. T�p, �la�lar ve Zihin. Stresle Ba�a ��kma, s. 73-74.
99
olumsuz etkiledi�i; dengeli bir stres d�zeyinin ise, bireyin yap��fei�e
odaklanmas�n� sa�layarak olumlu katk� sa�lad��� tespit edilmi�tir. Yukar�daki
skalas�nda da g�r�ld��� gibi, en iyisi, dengeli ve bireyin uyum yetene�ini
bozmayacak bir stres d�zeyine sahip olmakt�r. Bunun i�in �ncelikle, stres
vericileri (stressors) iyi tan�mam�z gerekir.
" Stres Vericiler
Stres vericiler olarak adland�r�lan a�a��daki fakt�rler, i�imizdeki stresli durumu
ba�latan nedenlerdir. Stres vericilerin, daha iyi tan�nmas� ve zaman�nda fark�na
var�labilmesi, stresle ba�a ��kmada b�y�k bir �neme sahiptir. Stres verici
fakt�rlerden baz�lar� �unlard�r:
1. Fiziksel fakt�rler: Kaza ya da hastal�k, fiziksel engellilik hali, uykuda
d�zensizlik, beslenmenin ihmal edilmesi, cinsel sorunlar, a��r� yeme ve a��r� alkol
alma, sigara ve uyu�turucu kullanma, d�zenli spor yapmama, al��ld�k davran�larda
de�i�iklik vb.
2. Zihinsel fakt�rler: Yeterince sevilmeme, yeterince sayg� g�rmeme, a��r� gelecek
kayg�s�, k�skan�l�k, mizahtan yoksunluk, kolay parlama, konsantrasyon bozuklu�u,
hatalar� tekrarlama, yetersizlik hissetme, ba�ar�s�z olma endi�esi vb.
3. Ya�am tarz�ndan kaynaklananlar: Zay�f ili�kiler, zaman yetersizli�i, maddi
sorunlar, aile sorunlar� ve sorumluluklar�, hava ve ses kirlili�i, kalabal�k ve
trafik s�k��kl���, kuyruklar-
100
da bekleme, konut sorunlar�, uzun s�redir tatil yapamama,
do�adan uzak kalma vb.
4. i� ya�am�ndan kaynaklananlar: Sevmedi�i bir i�te �al�-^ ma, i�koliklik, ki�isel
ya�am� etkileyen a��r� i� y�k�, zay�f i� y�k� ve d��k �cret, ayr�mc�l�k, �al�ma
�artlar�n�n uygun olmamas�, �al�ma arkada�lar� ile ge�inememe, takdir g�rmeme,
h�zl� karar alamama vb.
Stres verici bir olay, her canl� taraf�ndan de�i�ik alg�lan�r. Bir insan�n �ok
stresli buldu�u herhangi bir olay, bir ba�kas� taraf�ndan rahats�z edici
bulunmayabilir. ��nk� her insan; farkl� ar�iv kay�tlar�na, farkl� paradigmalara,
farkl� genetik yap�ya, farkl� inan�lara, farkl� ama�lara ve farkl� ihtiya�lara
sahiptir. Bu ba�lamda, strese uyum yetene�i de ki�iden ki�iye de�i�iklik g�sterir.
Kaliteli bir ya�ama ula�abilmek i�in, stres vericilere ilave olarak stres
belirtilerinin de iyi tan�nmas� gerekir. Ancak bu sayede, stres kaynaklar�n�n ve
stres belirtilerinin zaman�nda fark�na var�p, strese yol a�an sorunlarla etkili bir
�ekilde ba�a ��kabiliriz.
Stres Belirtileri
G�n�m�zde stres, insan�n varolu�unu tehdit eden en �nemli olgulardan bir tanesidir.
S�z konusu bu tehdidin; fiziksel, zihinsel, duygusal ve tinsel boyutlar� vard�r.
Stresle ba�a ��k�lamad��� durumlarda, g�r�len belirtilerden baz�lar� �unlard�r:
' 101
%.
1. Fiziksel belirtiler: �iddetli ba� a�r�s�, kalp �arp�nt�s�,
sindirim sistemi rahats�zl�klar�, ses ve g�r�lt�ye kar�� a��r� hassasiyet, uyku ve
beslenme d�zeninde bozulma, s�rekli yorgunluk, bitkinlik, boyun ve ensede a�r�,
a��r� gerginlik, uykuda di� g�c�rdatmalar, so�uk ya da s�cak basmas�, ellerde
titreme vb.
2. Zihinsel belirtiler: Unutkanl�k, konsantrasyon zay�fl���, zihin kar��kl���;
karamsarl�k, matematiksel hatalarda art�, karar verme g��l���, zihinsel durgunluk
vb.
3. Duygusal belirtiler: A��r� gerginlik ve sinirlilik hali, a��r� kayg�, g�lme ve
a�lamada a��r�l�k, duygularda dengesizlik, huzursuzluk, sald�rganl�k veya
kay�ts�zl�k, ne�esizlik ve durgunluk, a��r� al�nganl�k, ho�g�r�s�zl�k vb.
4. Tinsel belirtiler: Ya�amda anlams�zl�k, kendini yetersiz g�rme, kendini
de�ersiz'g�rme, tinsel ya�amda bo�luk, gelece�e ili�kin �mitsizlik vb.
Her an, her �eyin b�y�k bir h�zla de�i�ti�i bir evrende ya�amaktay�z. Makro
seviyede denge i�in, mikro seviyede b�y�k bir de�i�imin ya�anmas� gerekir. T�pk�,
kanda oldu�u gibi: Bir damla kanda yakla��k 100 milyon kan h�cresi bulunmakta ve
her bir dakikada yakla��k iki milyonu a�km kan h�cresi yok olarak yerine yenisi
�retilmektedir. Ayn� �ekilde, makro seviyede �ok dengeli g�z�ken ve her g�n
kusursuz bir �ekilde do�up batan G�ne�'te de, mikro seviyede h�zl� de�i�imler
ya�anmaktad�r. Hidrojen atomlar�n�n helyuma d�n�t��� reaksiyonlar esnas�nda,
G�ne�'in merkezindeki �s� 40 milyon dere-
102
ceye ula�maktad�r. Stres olgusunun iyi bir �ekilde anla��labilmesi i�in,
irdelenmesi gereken di�er bir konu da, "de�i�im" konusudur.
De�i�im-Stres �li�kisi
�nsan ya�am� asl�nda bir �rma�a benzer. S�z konusu bu �rmak, da�lar�n zirvelerinden
do�up, denize d�k�l�nceye kadar �ok farkl� b�l�mlerden olu�ur. Bazen sakin akarlar,
bazen �a�layan olup kayal�klardan s�z�l�rler, bazen �elale olup y�kseklerden
d�k�l�rler, bazen de girdaplar olu�tururlar. Zaman zaman kayalarla ya da a�a�larla
kar��la��rlar. Baz� b�l�mleri ise, �amurlu, akmt�s�z ve ��p y��mlar�yla doludur.
�te, t�pk� bir �rmakta oldu�u gibi ya�am yolculu�umuzda da; �e�itli ba�ar�lar,
engeller, meydan okumalar ve a�mazlar vard�r. G�vende ve mutlu oldu�umuz d�nemler
sakinli�i; her g�n ayn� �eylerin tekrarland���, yeni bir olay�n olmad��� zamanlar
girdaplar�; olumlu ya da olumsuz heyecanlar �a�layanlar�; zor kararlar ve
s�n�rlar�m�z� zorlayan a��r� stres verici olaylar �elaleleri; ama�lar�m�za giden
rotada kalabilmemiz i�in �nlem almam�z gereken engeller kayalar�; beklenmeyen
s�rprizler a�a�lar�; hi� arzu etmedi�imiz halde, hedefe ula�abilmek i�in mutlaka
yapmam�z gereken g�revler ise, �amurlu ve ��p y��mlar�yla dolu alanlar� olu�turur.
Ancak insano�lu, �evresindeki bu de�i�imlere kendisini de�i�tirmek suretiyle uyum
sa�lar.
�u an, atalar�m�z�n ya�ad��� d�nyadan �ok farkl� bir d�nyada ya��yoruz. 20.
y�zy�l�n ba�lar�nda ya�am �ok kar��k de�ildi. Basit ve tahmin edilebilirdi. Ancak
g�n�m�zde de�i�imin
103
h�z�, katlanarak artmakta ve insano�lunun uyum yetene�inin s�n�rlar�m
zorlamaktad�r. �nsan�n uyum yetene�inde dengesizlikler yaratan bu h�zl� de�i�im,
strese neden olmaktad�r. Gelecek bilimci Alvin Toffler, "�ok" adl� eserinde;
"De�i�imin psikolojik bir bedeli vard�r. De�i�im ne kadar k�kl�yse, bedeli de o
denli a��rd�r" der. Dr. Ransom J. Arthur ise, �� bin denizci asker �zerinde
yapt�klar� ya�am-de�i�im ara�t�rmas� hakk�nda �unlar� s�ylemektedir; "K�sa s�re
i�inde ya�am�m�zda b�y�k de�i�imler olursa, bunun v�cudumuza �nemli etkiler
yapt���n� saptad�k... K�sa s�re i�inde �ok say�da de�i�im, v�cudun uyum sa�lama
mekanizmas�n� �al�amaz duruma getirmektedir."6
Sonu� olarak ya�anan de�i�im; ne kadar ani, ne kadar �iddetli ve ne kadar uzun
s�reli olursa, olu�acak stres de o denli artar.
Uyum ��in, De�i�im �artt�r
Alvin Toffler de�i�imle ilgili ��yle demektedir; "De�i�im, ya�am i�in yaln�zca
gerekli bir olgu de�ildir; ya�am�n kendisidir." Evrende var olan her �ey,
ya�ad���m�z her an de�i�im halindedir. �nsano�lu, bu de�i�imi durdurma g�c�ne sahip
de�ildir. Ancak kendisi de de�i�erek, yeni duruma uyum sa�layabilir. �o�u kez, bu
de�i�ime ayak uyduramayan canl�lar�n, Darwin'in "Do�al Ay�klama Kuram�" gere�i
varl�klar�n� s�rd�rmeleri m�mk�n olmaz.
�nsan�n toplumsal uyumunu koruyabilmesi i�in; �evrede ve organizmada de�i�en
ko�ullara uyum sa�lamas� gerekir.
6) Toffler, Alvin. �ok, s. 258.
104
Organizma bu uyumu g�steremezse; fiziksel, zihinsel, duygusal ve tinsel ya�am�nda
sorunlar ortaya ��kar. Uyumsuzluk oran�nda bireyin sa�l�kl� ya�amas� tehlikeye
girer. Dengeyi koruman�n en �nemli yolu, de�i�imlere ayak uydurmakt�r. Yani, denge
de�i�imle sa�lanabilir. Ancak bu uyum, ki�inin ilke ve de�erlerine de uygun
olmal�d�r. Aksi halde, bu kez de bireyin i� d�nyas�nda dengesizlikler meydana
gelir.
"Bir organizman�n t�m ya�am s�reci, s�rekli olarak dengelenmeyi gerektirir... Bir
insan, etkinliklerinde sa�l�kl� bir dengeye ula�abilmesi ve bunu s�rd�rebilmesi
i�in, -t�pk� dengesini bulmu� usta bir bisiklet�i gibi- kendi durumundaki
farkl�l�klar� ay�rt edebilip ona g�re hareket edebilmelidir."7
�rne�in, g�z bebe�imizi ele al�rsak, ��k �iddetini art�rd���m�zda, g�z bebe�imiz
k���l�r; ��k �iddeti azald���nda ise, g�z bebe�imiz b�y�r. Bu �ekilde denge
sa�lanm� olur. Yani uyumla�ma demek, ger�ekte de�i�im demektir. Ancak, son
y�zy�ldaki de�i�im �nceki y�zy�llara g�re o denli h�zl� bir �ekilde artm�t�r ki,
sonu�ta insano�lu de�i�ime uyum sa�lamakta zorlanmaya ba�lam�t�r. �zellikle genetik
bilimi ba�ta olmak �zere, bilgi teknolojisi, elektronik vb. alanlardaki de�i�im ve
geli�im ba� d�nd�r�c� bir h�za ula�m�t�r.
De�i�imin H�z�
Toffler, de�i�imin h�z� konusunda da �u bilgileri vermektedir; "E�er insanl�k
tarihinin son 50.000 y�l� yakla��k 62 y�ll�k ya�am s�relerine b�l�nse, 800 ya�am
s�resi ge�irildi�i ortaya ��kar. 800 ya�am s�resinin 650'si ma�aralarda ge�mi�tir.
An-
7) Perls, Hofferline, Goodman. Ge�talt Terapisi, s. 99.
105
cak, son 70 ya�am s�resi boyunca insano�lu deneylerini gelecek ku�aklara iletme
olana��n� bulmu�tur; �rne�in yaz� gibi ara�larla. B�y�k insan kitlelerinin bas�l�
s�zc�kleri g�rebilmeleri ancak son 6 ya�am s�resi i�inde ger�ekle�mi�tir. Zaman�
kesinlikle �l�me olana�� son 4 ya�am s�resinde sa�lanm�t�r. Elektrik motorunun her
yerde kullan�labilmesiyse son iki ya�am s�resinde s�z konusu olmu�tur. G�nl�k
ya�am�m�zda kulland���m�z e�yalar�n �o�u �imdilerde, 800'�nc� ya�am s�resi i�inde
geli�tirilmi�tir."8
�te, de�i�ik kaynaklardan derledi�im, Toffler'i hakl� ��karan ve en son zaman
diliminde (800'�nc�) ya�anan de�i�im ve geli�imlerden baz�lar�:
� 1946 ilk bilgisayar�n yap�l��.
� 1947 �lk mobil telefon yap�ld�.
� 1957 �lk uydu y�r�ngeye oturtuldu.
� 1960 �lk lazer �retildi.
� 1961 �nsanl� ilk uzay yolculu�u yap�ld�
� 1967 �lk kalp nakli ger�ekle�tirildi
� 1969 �lk kez Ay'a ayak bas�ld�
� 1969 �nternet icat edildi.
� 1969 Otomatik para �ekme makinesi yap�ld�.
� 1977 �lk uzay meki�inin uzaya g�nderildi.
� 1978 �lk t�p bebek d�nyaya geldi
� 1981 �lk ki�isel bilgisayar piyasaya s�r�ld�
� 1985 �lk "com"lu resmi �nternet sitesi kuruldu.
� 1988 �lk �nternet vir�s�n�n ortaya ��k��.
� 1991 World wide web (www) kuruldu.
Toffler, Alvin. �ok, s. 23.
106
� 1992 �lk cep telefonu mesaj�n�n g�nderilmesi.
� 1994 Genlerde de�i�iklik yap�larak ilk domates �retimi.
� 1997 �lk kopya koyun, "Dolly" d�nyaya geldi.
� 1998 Uluslar aras� uzay istasyonunun ilk b�l�m� uzaya ^ g�nderildi.
� 2001 Biyonik g�z bulundu.
Toffler, de�i�imin h�z�m anlatabilmek i�in bir ba�ka �arp�c� �rne�i ise, ula��m
sekt�r�nden vermektedir; "S�zgeli�i M.�. 6000 y�llar�nda yolculuklar, insan�n
elindeki en h�zl� ula��m olana�� olan deve kervanlar�yla sa�lan�rd�. H�zlar� saatte
ortalama 13 kilometreydi. M.�. 1600 y�llar�nda araban�n yap�lmas�yla en b�y�k h�z,
yakla��k olarak saatte 32 kilometreye ula�t�.
Arabayla ilgili bulu� �ylesine yeterli olmal� ki, 3500 y�l sonra 1784'te
�ngiltere'de �al�maya ba�layan posta arabas� bu h�z s�n�r�n� a�amad�. S�z konusu
posta arabas�n�n h�z�, saatte ortalama 16 kilometreydi. 1825'te kamuoyuna sunulan
buharl� lokomotif, saatte ancak 21 kilometre yap�yordu. Zaman�n b�t�n gemilerinin
h�z�ysa bunun yar�s� kadard�. �nsano�lu geli�tirilmi� buharl� lokomotifleri
kullanarak 1880'lerde saatte 160 kilometrelik h�za ula�t�. �nsan �rk�n�n bu rekora
varabilmesi i�in milyonlarca y�l�n ge�mesi gerekmi�ti."9
Toffler, s�zlerini ��yle s�rd�rmektedir; "Oysa bu h�z s�n�r�n� d�rt katma ��karmak
yaln�zca 58 y�l ald�. 1938'de havac�lar saatte 640 kilometrelik s�n�r� a��yorlard�.
Yine 20 y�l gibi bir s�re i�inde h�z sm�r� iki katma ��k�yordu. 1960'larda roketler
saatte 7.700 kilometrelik bir h�za eri�tiler. Uzay kaps�l-
I
107
leri i�indeki insanlar, d�nyan�n �evresinde, saatte 29.000 kilometre h�zla
d�n�yorlard�."10 Bu h�zl� de�i�imi, a�a��da oldu�u gibi bir grafi�in �zerinde
g�sterirsek, son y�llara gelindi�inde �izginin pik yapt��� ve dikine y�kseldi�i
g�r�lecektir.
GRAF�K 1: ULA�T�RMA ARA�LARININ HIZI
soooo
25000 20000 15000 10000 5000
Sonu� olarak, stressiz bir ya�am, �l�m demektir. Ya�am i�in de�i�im gerekir.
De�i�im ise, stres yarat�r. Bir anlamda, ya�aman�n bir bedeli vard�r, bu bedel de
strestir.
�lkemizdeki Stres Verileri
Her ge�en g�n artan teknoloji ve yeni bulu�lar hayat�m�z� kolayla�t�rmaktad�r.
Ancak, ara�t�rma sonu�lar�n�n da g�ster-
9) Toffler, Alvin. �ok, s. 32-33.
10) Toffler, Alvin. �ok, s. 33.
108
di�i gibi, bunun bedelini insano�lu stresle �demektedir; "ABD kamuoyu ara�t�rma
kurulu�u Roper Starch Worldwi-de'm 30 �lke aras�nda ger�ekle�tirdi�i bir
ara�t�rmada, T�rkiye en stresli �lkeler aras�nda birinci s�rada yer ald�. 30
�lkeden, ya�lar� 13 ile 65 aras�nda de�i�en 1.000'er ki�i aras�nda ger�ekle�tirilen
ara�t�rmada, telefon ve korna sesi ba�ta olmak �zere her t�rl� g�r�lt�, bilgisayar,
e-mail, faks gibi modern teknoloji ara�lar�n�n insanlar� s�rekli stres alt�nda
tuttu�u belirlendi. Ara�t�rmada, �ngiltere, T�rkiye'nin ard�ndan ikinci s�rada yer
al�rken, Malezya ve Endonezya en sakin �lkeler oldu."11
Ara�t�rma, stresten en �ok yak�nanlar�n �al�an kad�nlar oldu�unu da ortaya ��kard�.
�ocu�unu tek ba��na yeti�tiren, ayn� zamanda �al�makta olan her d�rt kad�ndan biri
ise, sadece yak�nmakla kalmad�, "s�per stres" i�inde oldu�unu a��klad�. �lkemizde
A&G Ara�t�rma �irketi'nce yap�lan bir ba�ka stres ara�t�rmas�n�n sonu�lar�na g�re
ise, kad�nlar�n yar�ya yak�m, kendini genellikle gergin, stresli ve sinirli
hissediyor. Uzmanlar, ekonomik krizle birlikte ya�am ko�ullar�n�n giderek
g��le�mesinin, kalabal�k kent yap�s�n�n, trafikte ya�anan sorunlar�n insanlar� daha
sinirli ve gergin hale getirdi�ine dikkat �ekiyor.
A&G Ara�t�rma �irketi'nin, T�rkiye n�fusunu temsil eden (k�r-kent-b�y�k�ehir) 21
ilde, 102 mahalle ve k�yde 18 ya� �st� 1836 ki�i ile yapt��� �al�mada �u sonu�lar
elde edilmi�tir; "Ara�t�rmaya kat�lanlara, 'Kendinizi genellikle ne kadar s�kl�kta
gergin, stresli veya sinirli hissediyorsunuz' sorusu y�neltildi, �lki 2000 y�l�nda
yap�lan ara�t�rman�n ikincisi, 2002
11) H�rriyet Gazetesi, 21 May�s 2001.
109
y�l�nda ger�ekle�tirildi. 2000 y�l�nda toplumun % 32.5'i her zamaf� sinirli,
stresli ve gergin olduklar�n� dile getirirken; 2002 y�l�nda bu oran, % 38.7'ye
y�kseldi. Kad�nlar�n % 40.8'i 'Kendimi s�rekli sinirli, stresli ve gergin
hissediyorum' derken, bu oran erkeklerde % 36.7 oldu."12
De�i�im ve stres denince, ele al�nmas� gereken di�er bir konuda hayat olaylar�d�r.
Hayat olaylar� (life events); insan�n g�nl�k ya�am�nda meydana gelen �e�itli
de�i�imlerin, organizman�n yap�s�ndaki var olan uyumu bozarak hastal�klara yol
a�abilece�i bilimsel ara�t�rmalarla tespit edilmi�tir. De�i�imin; ani, �iddetli ve
uzun s�reli olmas� halinde organizmada ciddi sorunlar ortaya ��kmaktad�r.
Hayat Olaylar� Listesi
Psikiyatr Thomes Holmes ve Psikolog Richard Rahe, 1962 y�l�nda, ya�amda uyum
sa�lamay� gerektiren de�i�ikliklerin hassas olarak tespit edilmesine y�nelik bir
�l�ek geli�tirmi�lerdir. "Hayat Olaylar� �l�e�i (Life Events Scale)"13 olarak
adland�r�lan bu �al�ma, ilk kez 1967 y�l�nda, Journal of Psycho-somatic Research'de
yay�nlanm�t�r.
"Hayat Olaylar� Listesinin �n �al�mas� s�ras�nda, 88 hekimden son 10 y�l� i�ine
alacak bi�imde, her y�l i�in bir tane liste doldurmalar� istenmi� ve her y�l�n
puanlar� ayr� ayr� hesaplanm�t�r. Bunun yan� s�ra her hekimin ayr�nt�l� bir sa�l�k
hik�yesi al�nm�t�r. Yap�lan inceleme sonunda alerjik enfeksiyona ba�l�,
psikosomatik ve iskelet kaslar� ile ilgili hastalar�n
12) Cumhuriyet Gazetesi, 31 A�ustos 2002.
13) Life Events. Eri�im:http://www.geoci�es.com E. Tarihi: 12.02.2002.
110
% 93'�n�n, 150 veya daha yak�n 'hayat de�i�ikli�i' alman iki y�l i�inde ortaya
��kt��� g�r�lm�t�r."14
Holmes ve Rahe'nin Hayat Olaylar� �l�e�i'ni kendinize uygulamak suretiyle, son bir
y�ll�k d�nemdeki stres d�zeyinizi tespit edebilirsiniz. Yap�lmas� gereken,
listedeki uyum gerektiren olaylardan son 12 ayl�k d�nemde ya�ad�klar�n�z�
belirleyin. Listeyi tamamlad���n�z zaman, elde etti�iniz puanlar� toplay�n. �l�e�e
g�re, son 12 ayl�k d�nem baz al�nd���nda; 0-125 aras� puan d��k stresi, 125-250
aras� normal stresi, 250 puan ve yukar�s� ise y�ksek stresi ifade etmektedir. E�er
y�ksek stres d�zeyine sahipseniz, stresle ba�a ��kma tekniklerini uygulaman�z
yararl� olacakt�r. �te hayat olaylar� ve a��rl�k puanlar�:
111
HAYAT OLAY� A�IRLIK PUANI
1. E�in �l�m� 100*
2. Bo�anma 73*
3. E�le ayr� ya�ama 65*
4. Hapsedilmek 63
5. Yak�n aile �yelerinden birinin �l�m� 63*
6. �nemli bir ki�isel yaralanma ya da hastal�k 53
7. Evlenme 50*
8. �ten at�lma 47
9. E�le bar�ma 45*
10.Emekli olma 45
11.Bir aile �yesinin sa�l���nda �nemli de�i�me 44*
12.Hamilelik 40*
13.Cinsel sorunlar 39* �
14) Balta�, Acar. /Baka�, Zuhal. Stres, s. 72.
14.Aileyeyeni kat�l�m (Do�um, b�y�klerin
eve yerle�mesi vb.) 39* 15.�
ortam�ndaki yeniden d�zenlemeler (�irket evlili�i,
y�netici de�i�ikli�i, yeniden yap�lanma vb.) 39 16Mali durumdaki
�nemli de�i�iklikler
(Daha iyi ya da daha k�t� 38
17.Yak�n bir arkada��n �l�m� 37
18.� ortam�nda yer de�i�ikli�i 36
19.E�le olan tart�malar�n say�s�ndaki art� 35 2O.B�y�k miktarda
bor�lanma
(Ev alma, i� kurma vb.) 31
21.ipotek yoluyla mal ya da paraya el konmas� 30
22.� ortam�ndaki sorumluluklarda de�i�me 29 23.Erkek ya da k�z
�ocu�un uzun s�reli
evden ayr�lmas� 29
24.�nemli hukuki sorunlar 29
25.�nemli bir ki�isel ba�ar� 28
26.E�in i�e ba�lamas� ya da i�i b�rakmas� 26
27.Okula ba�lama ya da mezun olma 26 28.Ya�am
�artlar�nda �nemli de�i�iklik (Yeni ev
kurmak, daha k�t� bir semte ta��nmak vb.) 25
29.Ki�isel al�kanl�klarda de�i�iklik 24
30.�verenle ya�anan sorun 23 31.�al�ma
�artlar�nda ya da saatlerinde
�nemli de�i�iklik 20
32.Yeni bir yere ta��nma 20
113
112
33.0kul de�i�ikli�i
34.E�lence hayat�nda de�i�iklik
35.Dini faaliyetlerde �nemli de�i�iklik
36.Sosyal aktivitelerde �nemli de�i�iklik
37.B�y�k miktarda olmayan bor�lanma
(Beyaz e�ya vb.)
38.Uyku al�kanl���nda �nemli de�i�iklik 39Aile bireylerinin bir araya geli�
say�s�nda
de�i�iklik (Daha s�k ya da daha seyrek) 4O.Be$lenme al�kanl���nda �nemli de�i�iklik
(D�zenli-d�zensiz beslenme, daha az ya da daha �ok yeme) 41. Tatil
42.Y�lba�� ve �nemli kutlamalar 43.K���k �apl� hukuki soia�nlar (Trajik cezas� vb.)
20 19 19 18
17 16
15
15 13 12 11
Yap�lan ara�t�rmalar�n sonu�lar�na g�re, gelecek iki y�l i�erisinde stres kaynakl�
bir hastal��a yakalanma ihtimalinin; 150-199 aras� hayat olaylar� puan� elde
edenlerde % 30, 200-300 aras� puan elde edenlerde % 50, 300'den fazla puan elde
edenlerde ise % 80 oldu�u belirlenmi�tir.
Hayat olaylar� listesinde de g�r�lece�i gibi (y�ld�zl� olanlar); en �nemli 14 hayat
olay�ndan 10 tanesinin aile ya�am� ile ilgili olmas�, aile ya�am�n�n ne denli
�nemli oldu�unu ortaya koymaktad�r. Di�er bir �nemli nokta ise, sadece olumsuz
de�i�imlerin de�il; e�le bar�ma, �nemli bir ki�isel ba�ar� ve �nemli kutlamalarda
oldu�u gibi, olumlu de�i�imlerin de strese yol a�t���d�r.
Ki�isel Deneyimim
Hayat olaylar� ile ilgili olarak, emekli olduktan sonra ya�ad���m ki�isel bir
deneyimimi sizlerle payla�mak istiyorum. Bu deneyimimi sizlerle payla�maktaki
amac�m, hayat olaylar�n�n �nemine sizlerin dikkatinizi �ekmektir.
Emekli olduktan sonraki bir y�l i�inde, "alerjik" sorunlar ya�amaya ba�lad�m.
Yap�lan testler sonucu, baz� polenlere | kar�� alerjimin oldu�u tespit edildi.
Alerjik sorunlar, sebebi tam olarak bilinmemekle birlikte; �evresel fakt�rlerin
etkisiyle, v�cudun biyolojik dengesindeki bozulmalardan kaynaklanan, imm�nolojik
k�kenli bir rahats�zl�kt�r. �te, emeklilikten sonraki bir y�l i�inde ya�ad���m
hayat olaylar�:
HAYAT OLAY�
1. Annemin vefat� 63
2. �ene rahats�zl���m 53
3. Emeklilik 45
4. Aileye yeni bireyin kat�lmas� 39
5. Yeni i�e uyum 39
6. Mali durumda iyile�me 38
7. Ki�isel al�kanl�klarda de�i�me 24
8. Ev ta��ma 20
9. �ok b�y�k olmayan bor�lanma 17
10.Uyku al�kanl���mda de�i�me 16
|11 .Beslenme al�kanl���mda de�i�me 15
Toplam Puan 369
A�IRLIK PUANI
hekimhan
116
zin g�nl�k stres d�zeyiniz hakk�nda bir fikir verecek ve t�kenip t�kenmedi�inizi
ortaya koyacak olan a�a��daki durumlara, l'den 5'e kadar puanlar verin. Nadiren
do�ru olan durumlara 1, her zaman do�ru olan durumlara ise 5 puan verin. �te
t�kenme belirtileri:
1. Yeterli uyudu�um zamanlar bile, kendimi yorgun hissederim.
2. �imden ho�nut de�ilim.
3. Hi�bir sebep yokken bile, kendimi k�t� hissederim.
4. �u g�nlerde �ok unutkan�m.
5. A��n al�ngan ve k�nay�m.
6. i� ve ev ya�am�mda, insanlarla temastan ka��n�yorum.
7. �e�itli endi�eler nedeniyle, uyuma g��l��� �ekiyorum.
8. Erken kalkt���mda, kendimi hasta hissediyorum.
9. G�lme ve mizah yetimi kaybettim.
10. i� performans�m d��yor.
11. Ara s�ra, alkol ve yat�t�r�c� maddeler kullan�yorum.
12. Eskiye oranla, daha ele�tirici bir ki�ili�e sahibim.
13. Konsantrasyon g��l��� �ekiyorum.
14. Kendimi �o�unlukla sab�rs�z hissediyorum.
15. �ok �al�t���m halde, ba�ar�l� olamad���m� d��n�yorum,
16. Kendimi sinirli hissediyorum.
17. Sorumluluk almaktan korkuyorum.
18. Sosyal aktivitelerden ka��n�yorum.
19. A�k ve seks ya�am�mdan zevk alm�yorum.
20. Yaln�z olmay� ve d��ncelere dalmay� tercih ediyorum.
21. Hayatta beklentilerim yok.
22. i� saatleri d��nda can�m s�k�l�yor.
117
23. T�m ili�kilerim olumsuz seyrediyor.
24. Gelecekten umutsuzum.
De�erlendirme:
24-50 puan : �yi durumdas�n�z.
51-75 puan : Tedbir alman�z gerekir.
76-100 puan : T�kenme a�amas�na yakla��yorsunuz.
101-120 puan : T�kenme a�amas�ndasm�z.
E�er bir balonu s�rekli olarak �fleyecek olursak, onu bir s�re sonra patlat�r�z.
Onu patlatmamak i�in, hem �fleme miktar�n� ayarlamak, hem de balondan bir miktar
havan�n ka�mas�n� sa�lamak gerekir. T�pk�, d�d�kl� tencerede oldu�u gibi. �te,
modern insan� da s�rekli �flenen bir balona benzetebiliriz. �nsan�n sa�l�kl� olarak
ya�am�n� s�rd�rebilmesi; g�nl�k ya�amda daha az stres y�k� edinmesine ve kontrol
d�� edinilen stresi sa�l�kl� bir �ekilde bo�altacak etkili mekanizmalara sahip
olmas�na ba�l�d�r. Stresle etkili bir �ekilde ba�a ��kmada, stres art�r�c�
fakt�rlerin iyi bilinmesi gerekir. Bu sayede, g�nl�k ya�amdaki stres y�k�m�z�
azaltabiliriz.
Stres Art�r�c� Etmenler
KYF, dengeli bir stres d�zeyine sahip olmay� ama� edinir. Bu maksatla, d�rt temel
ya�am alan�nda a��r�l�klardan ka��nmaya ve daha stres olu�madan �nce proaktif
davran�larda bulunmaya �zen g�sterilir. Buna ra�men, olu�acak kontrol d�� stresle
de etkili bir �ekilde ba�a ��kmay� �ng�r�r. Bu amaca ula�abilmek i�in, kaliteli
ya�am yolculu�una ��kan bireylerin,
118
stres art�r�c� etmenleri iyi tan�malar� gerekir. Bu taktirde, etkili bir stres
y�netimi m�mk�n olur. Stres art�r�c� etmenlerden baz�lar� �unlard�r:
1. Olumsuz beslenme al�kanl�klar�: Baz� besinler; ya sempatik sinir sistemini
uyararak "Sava� ya da Ka�" tepkisinin ba�lamas�na ya da yorgunlu�u ve sinirsel
duyarl�l��� art�rarak stres olu�umuna katk�da bulunurlar. Her iki durumda da,
stresle ba�a ��kma yetimiz zay�flar. Daniel A. Girdano ve Ge-orge S. Everly'in
"Stresi Art�ran Beslenme Al�kanl�klar�" adl� makalelerinde dile getirdikleri,
olumsuz beslenme al�kanl�klar�ndan baz�lar� �unlard�r:16
a. Sempatomimetik maddeler: Sempatomimetik maddeler, sempatik stres tepkisini
taklit eden ve xantine grubu kimyasal maddeler i�eren g��l� uyar�c�lard�r. Xantine
i�eren bu maddeler, almma oran�na ba�l� olarak stres olu�umuna katk�da bulunurlar.
Xantine grubu uyar�c�lar i�eren besin maddelerine; �ay, kahve, �ikolata gibi
g�dalar �rnek verilebi-. lir. Ayr�ca �ay, kafeinin yan� s�ra; teobromin ve teofilin
gibi di-* �er xantinleri de i�erir.
b. Vitamin yoksunlu�u: �zellikle stresli zamanlarda, sinir sistemimiz ve i� salg�
bezlerimiz baz� vitaminlere daha �ok ihtiya� duyarlar. Bu vitaminler, C vitamini ve
B kompleks vitaminleridir. �zellikle, B kompleks vitaminlerinden; B-l (thi-amine),
B-2 (riboflavin), niacin, B-5 (pantotenic acid), B-6 (pridoksin hidroclorid) ve
cholin �ok �nemlidir. �rne�in, filo) Girdano, Daniel AV Everly, George S. Stresi
Art�ran Beslenme Al�kanl�klar�. Stresle Ba�a ��kma, s. 136-142.
119
1, B-5 ve B-6 eksikli�i; kayg� reaksiyonlar�, depresyon, uykusuzluk ve
kardiyovask�ler zay�fl�klara yol a�ar. Vitamin eksikli�i, stres yaratan fakt�rlere
kar�� g�sterece�imiz tolerans� azaltarak, bu fakt�rlerle ba�a ��kma yetimizi
zay�flat�r. Bu y�zden, ihtiya� duyulan vitaminlerin yeterince al�nmas�na �zen
g�sterilmelidir.
"Vitaminler, stres tepkisinin ger�ek mekanizmas�nda da �nemli bir rol oynarlar.
Karbonhidrat �z�mlemesi ve gluko-genesis (daha fazla enerji i�in v�cudun glukoz
�retme y�ntemi) i�lemi s�ras�ndaki rolleri nedeniyle, B-l, B-2 ve niacin, stres
tepkisi s�ras�nda daha fazla miktarlarda t�ketilir. Ayr�ca, stres tepkisi s�ras�nda
salg�lanan adrenal hormonlar�n�n �retimi i�in de B-5 ve C vitaminleri gereklidir.
Bu y�zden, uzun s�re devam eden a��r� stres durumlar�nda v�cuttaki bu vitaminler
t�ketilirler. Bu t�ketim sonucu B-kompleks eksikli�inin yarat��� yan etkilere ve
stres olu�turucu fakt�rlerden etkilenmeye daha a��k olursunuz."17
c. �eker: V�cuttaki B kompleks vitamini eksikli�ine neden olan maddelerden birisi
de, rafine �ekerdir. Rafine �ekerin enerji amac�yla kullan�labilmesi i�in, B
kompleks vitaminine ihtiya� duyulur. Sonu�ta, a��r� �eker t�keten ki�ilerde B
vitamini eksikli�i ortaya ��kar. Bu durum insanda; kayg�, huzursuzluk ve sinirlilik
olarak kendini g�sterir. Stres hormonlar�nda da y�ksek miktarda B vitamini
kullan�lmas�, bu vitamine olan ihtiyac� daha da art�r�r. Bu y�zden, rafine �eker
kullan�m�n� azaltmak gerekir.
17) Girdano, Daniel A./ Everly, George S. Stresi Art�ran Beslenme Al�kanl�klar�.
Stresle Ba�a ��kma, s. 137-138.
120
d. Tuz: "Tuz (sodyum klorid), v�cudun su dengesi d�zeninden en �ok sorumlu olan
mineraldir. Tuzdaki sodyum iyonlar� bedende su tutulmas�na neden olur. Y�ksek
d�zeydeki sofra tuzu ya da do�al olarak y�ksek miktarda sodyum i�eren besinlerin
al�nmas�, bedende fazla s�v� tutulmas�na yol a�ar. Fazla s�v� tutulmas� ise �dem
yaparak (anormal s�v� birikimi), sinir dokular�nda ve beyin dokular�nda sinir
gerginli�ini art�r�r. Bedende fazla s�v� tutulmas� ayr�ca y�ksek kan bas�nc�na da
(y�ksek tansiyon), yol a�ar. Y�ksek tansiyon bir �ok insanda stres tepkisinin en
iyi bilinen g�stergesidir."18
Sonu� olarak; olumsuz beslenme al�kanl�klar�m�z� de�i�tirerek, enerji d�zeyinizi,
strese g�sterilen tepkileri ve genel sa�l�m�z �zerindeki kontrol�m�z�
art�rabiliriz.
2. Olumsuz tutumlar: Stresli bir durumda, insan temelde iki t�r i� ileti�ime
sahiptir; birincisi olumsuz yani ki�inin kendine zarar veren t�rden bir ileti�im,
di�eri ise olumlu yani sorunu ��zmeye y�nelik ileti�imdir. �� ileti�im, bir anlamda
insan�n kendi kendine yapt��� i�sel konu�malar�d�r. Bu konu�malar�n niteli�i ve
niceli�i ya�am kalitemizi do�rudan etkiler.
Zihinsel tutumlar ve i�sel diyolo�un etkileri �zerine; Al-bert Ellis, Aaron Beck ve
Donald Meichenbaum uzun s�reli ara�t�rmalar yapm�lard�r. Ara�t�rmalar� sonunda �u
sonuca varm�lard�r; "Olaylar kar��s�nda g�sterilen olumsuz tutumlar ya da daha
a��k�as�, ki�inin kendi kendine s�yledi�i olumsuz s�zler, o olay s�ras�nda
hissedilen gerginli�i art�rmaktad�r."19
18) Girdano, Daniel A./ Everly, George S. Stresi Art�ran Beslenme Al�kanl�klar�.
Stresle Ba�a ��kma, s. 141.
19) Roskies, Ethel./ Albrecht, Kari. Stresle Ba�a ��kmak ��in Kendinizle Olumlu
Diyalog. Stresle Ba�a ��kma, s. 93.
121
Ki�inin stres d�zeyini azaltabilmesi i�in, olumsuz d��nce tarzlar�n�n fark�na
varmas� ve onlar� etkili bir �ekilde y�netmesi gerekir. Ethel Roskies ve Kari
Albrecht'in, "Stresle Ba�a ��kmak ��in Kendinizle Olumlu Diyalog" adl�
makalelerinde yer alan ve stres d�zeyini art�ran 10 olumsuz tutum �unlard�r:20
a. "Ya hep ya hi�" t�r� d��nme: Bu t�r d��nceye sahip bir insan, olaylar� ya
"siyah" ya da "beyaz" olarak g�r�r. Oysa, ya�amda hi�bir �ey, mutlak anlamda siyah
ya da beyaz de�ildir. Arada, say�s�z gri tonlar vard�r. "Ya hep ya hi�" t�r�
paradigmaya sahip bir insan, kusursuz ve m�kemmel olmayan her i�i ba�ar�s�zl�k
olarak alg�lar.
"Ya birinci olurum, ya da bu i�i b�rak�r�m."
b. A��r� genelleme: Bu tutum sa�l�kl� bir durum olmay�p, yetersiz verilerle ki�i
ya da olaylar hakk�nda yarg�larda bulunmay� kapsar. Farkl� a��larda, yeni ar�iv
kay�tlar�n�n y�klenmesi halinde yarg�lar�n de�i�mesi her zaman m�mk�nd�r.
"Bu i�i elime y�z�me bula�t�rd�m. Zaten beceriksiz bir in-
san�m.
c. Zihinsel s�zge�: Ki�ilerin ve olaylar�n yaln�z olumsuz y�nleri g�r�lerek ve bu
olumsuzluklar �zerine yo�unla�mak suretiyle, sonu�ta olumsuz yarg�lara ula��l�r.
20) Roskies, Ethel./ Albrecht, Kari. Stresle Ba�a ��kmak i�in Kendinizle Olumlu
Diyalog. Stresle Ba�a ��kma, s. 93-98.
122
"E�imle sorunlar ya��yorum, i� arkada�lar�mla uyu�am�yorum. Patronumz da bug�n beni
azarlad�. Kimse beni sevmryor. Ben k�t� bir insan�m."
d. Olumluyu ge�ersiz k�lmak: Zihnimizdeki kal�p yarg�larla �eli�en olumlu durumlar�
g�rmezlikten gelerek, onlar� yok saymay� esas alan bir paradigmad�r.
"E�er arkada��m yard�m etmeseydi, ben bu notu alamazd�m." e. Hemen bir sonuca
varmak: Bu t�r bir zihinsel �arp�tmada; ya elimizde yeterli veri olmad��� halde bir
tak�m yarg�lara var�r�z, ya da gelece�e ili�kin olumsuz tahminlerimizi ger�ekmi�
gibi alg�lar�z.
"K�z�m bu hafta telefon a�mad�, mutlaka bir sorunu olmal�." f. A��r� b�y�tme ya da
a��r� k���ltme: Bu paradigmaya < sahip bir insan; olumlu ve olumsuz olaylar�n
�nemini ya a��r� abart�r, ya da a��r� derecede �nemsiz g�r�r. Bak� a��s�, denge- |
den yoksundur.
y
"B�yle bir hatay� nas�l yapar�m. Art�k, ya�amam imkans�z." g. Duygusal mant�k
y�r�tme: Olaylar� ve insanlar�, i�inde bulunulan duygusal veriler ����nda
yorumlamak ve anlamland�rmakt�r .
"Ona kar�� olumsuz hisler i�erisindeyim. O k�t� bir insan." h. "~meli", "-mal�"
c�mleler: Olaylar� ve insanlar�, em-patiden yoksun bir �ekilde ve "at g�zl���" ile
de�erlendirdi-
123
�imiz, olaylara ve insanlara yaln�z ve yaln�z kendi paradigmalar�m�zdan bakt���m�z
sa�l�ks�z bir durumdur.
"Arkada��m bana, b�yle davranmal�."
i. Etiketleme: Etiketleme, a��r� genellemenin en u� noktas� olup, sorunlar�n
kayna��na inerek sebeplerini irdelemek yerine, olumsuz yarg�larda bulunmay� esas
alan kestirme bir yoldur.
"Yine bir �ey k�rd�m. Benim gibi sakar bir insandan ba�ka ne beklenir ki..."
j. Ki�iselle�tirme: Bir insan�n hi�bir sorumluluk �stlenmedi�i olaylarda bile,
olumsuzlar�n nedeni olarak kendisini g�rmesidir.
"E�er ben olmasayd�m, annem ve babam ayr�lmazlard�."
Stresli durumlarda, bu t�r yarg�larda ve zihinsel �arp�tmalarda bulunmadan �nce,
"Her ini�in bir ��k�� vard�r" tarz�nda, cesaretlendirici; "Sorun b�y�meden
yapabileceklerim neler" tarz�nda, mant�k y�r�t�c�; "Bu olay�n �zg�venimi
azaltmas�na izin vermeyece�im" tarz�nda, ba�a ��kmay� kolayla�t�r�c�; "�te
ba�ard�m, kendimle gurur duyuyorum" tarz�nda, �d�llendirici ve olumlu ifadeler
kullanmaya �zen g�stermeliyiz.
3. A tipi davran�: Stres art�r�c� di�er bir etmen ise, A tipi davran�t�r. A tipi
davran�, kardiyolog Meyer Friedman ve Ray Rosenman'm �al�malar� sonucu tan�mlanm�
olup, strese yatk�n ki�ilik �zelliklerinin tamam�m ifade etmektedir. Bir
i1
124
benzetme yapacak olursak, A tipi davran�lar sergileyen bir insan� 100 metre
ko�ucusuna; B tipi davran�lar sergileyen bir insan� ise, maratoncuya
benzetebiliriz:
"A tipi sendromu veya davran��, sosyal ve fiziki �evreyle bir m�cadele halindedir.
A tipi, i�leri h�zl� bir �ekilde yapma �abas�ndad�r, az bir zamanda �ok i� yapma
e�ilimindedir, yeme�i �abuk yer, �evik ve ko�ar gibi y�r�r, a��r� rekabet�idir,
zamana kar�� yar� halindedir, ihtirasl� ve sald�rgand�r. Bu davran� bi�iminin
kar��s�nda ise B tipi davran� �zellikleri yer al�r. Buna g�re, B tipi sakin ve
yumu�akt�r, rekabet�i de�il, uzla�mac�d�r, sab�rl�d�r, temkinli ve babacan
tav�rl�d�r, kendini yormadan �al�may� tercih eder ve hadiseler kar��s�nda
so�ukkanl�d�r."21 /
Friedman ve Rosenman; ya�am bi�imi ile kalp hastal��� aras�ndaki ili�kiyi tespit
etmek amac�yla, on y�l s�ren ve 31 ile 59 ya�lar� aras�ndaki 3500'den fazla erkek
dene�i kapsayan ara�t�rmalar yapm�lard�r; "Ara�t�rman�n denekleri, o zamana kadar
hi�biri kalp hastal��� belirtisi g�stermeyen ki�ilerden se�ilmi�tir. Ancak,
�al�man�n sonunda 257 denekte bu belirtilere rastlanm�t�r. Bu 257 denekten %
70'inin ise 'A tipi' ki�ilik �zelliklerini sergiledikleri g�r�lm�t�r.
Fredman ve Rosenman'a g�re, 'A tipi' davran� ile kalp hastal��� aras�nda bir ili�ki
vard�r ('A tipi'nin 'B tipi'ne g�re kalp hastal���na yakalanma olas�l��� 3 kez daha
y�ksektir). Ancak bu bulgu, 'A tipi' davran��n, kalp hastal���na 'yol a�t���'
�eklinde anla��lmamal�d�r. Bu t�r davran�lar�n de�i�tirilmesinin kalp hastal���n�
'�nleyebilece�ine' ili�kin bir kan�t da yoktur."22
125
Daha Az Stres Edinmek ��in
Stresle ba�a ��kman�n en iyi yolu, daha az stres olu�turan bir ya�am tarz�
benimsemektir. Bu da ancak, dengeli bir ya�amla m�mk�nd�r. Chicago
�niversitesi'nden Suzanne C. Kobasa ve Salvatore R. Maddi'nin �al�malar�, strese
kar�� diren�li ki�ilerin baz� �zelliklere sahip olduklar�n� ortaya koymu�tur.
Kobasa ve Maddi, bu �zelliklere "psikolojik sa�laml�k (psychological hardiness)"
ad�m vermi�lerdir.
Kobasa ve Maddi, 259 ki�ilik idareci grubu �zerinde iki y�l s�reyle yapt�klar�
ara�t�rma sonunda; de�i�ime a��k, stresli olaylar� tehdit yerine bir f�rsat olarak
g�renlerin, kendilerini i�lerine veren ve olaylar�n kontrol�n�n kendi ellerindey-
mi� gibi alg�layanlar�n daha sa�l�kl� kald�klar�n� tespit etmi�lerdir:
"Di�er bir deyi�le, stresli olaylar� tehdit olarak g�rmek yerine, bir m�cadele
f�rsat� olarak g�rebilen ki�ilerin, ba�lar�na gelen olaylar� kendi avantajlar�na
d�n�t�rebildikleri ve b�ylelikle stres d�zeylerine azaltabildikleri s�ylenmektedir.
Bunun tersine, psikolojik sa�laml�k konusunda daha yetersiz olanlar, 'ka�ma'
taktiklerini daha fazla kullanmaktad�rlar. �rne�in, daha fazla TV seyretmekte; daha
fazla i�ki, sigara i�mekte, ila� almakta ya da daha fazla uyumaktad�rlar. Bunlar,
ki�inin kendine zarar veren al�kanl�klard�r. ��nk� ger�ek stres kayna��na d�n�k,
onu daha az stresli hale getirecek hi�bir �ey yap�lmam�t�r. Rahats�z edici �ey her
ne ise, ki�inin zihninde de�i�memi� bir �ekilde kal�r."23 Daha az stres y�k�
edinmek i�in, di�er �nerilerden baz�lar� ise �unlard�r:
21) Ero�lu, Feyzullah. Davran� Bilimleri, s. 326.
22) Stresle Ba�a ��kma, s. 61.
23) Pines, Maya. Psikolojik Sa�laml�k. Stresle Ba�a ��kma, s. 45.
126
1. Yapamayaca��n�z bir �ey i�in s�z yermeyin.
2. Ula��labilir hedefler belirleyin.
3. Erteleme al�kanl���n� terk edin.
4. Olaylara mizahi a��dan bak�n ve mizahi y�n�n�z� geli�tirin.
5. Duygular�n�z� bast�rmay�n, yap�c� bir �ekilde ifade edin.
6. Sabahlar� erken kalk�n.
Daha az stres y�k� edinmek i�in, bilin�li bir �aba harcad�ktan sonra, yap�lmas�
gereken di�er bir konu da kontrol d�� olu�an stresle etkili bir �ekilde ba�a
��kabilmektir. Bunun i�in de, stresle ba�a ��kma yollar�n�n iyi bilinmesi ve g�nl�k
ya�amda tatbik edilmesi gerekir.
I Stresle Ba�a��kma Yollar�
Stres ki�iye �zg� bir durum olup, ba�a ��kma y�ntemleri de ki�iden ki�iye
de�i�iklik g�sterir. Baz� insanlar, stresin yava� yava� biriktirilmesi sonucu
aniden bir volkan gibi patlarken, baz�lar� ise son derece �zg�n ve t�kenmi� durumda
olabilirler.
Stres, ba�ar�l� bir �ekilde y�netilebilir, azalt�labilir ya da bertaraf edilebilir.
Stresin zaman�nda fark�na var�lmas� durumunda, ortaya ��kan enerjinin olumlu bir
�ekilde kullan�lmas� m�mk�n olur. Gerilmi� kaslar�n gev�etilmesi ile, istenmeyen
bir tak�m patlamalar�n da �n�ne ge�ilmi� olur. Stresle ba�a ��kman�n ihmal
edilmesi, var olan stres y�k�n� daha da art�r�r. Bu nedenle, kaliteli ya�ama
ula�mak isteyen her insan, stres y�k�n� azaltacak kendine �zg� tekniklere sahip
olmal� ve g�nl�k ya�amda etkili bir �ekilde kullanabilmelidir. �te, stresle ba�a
��kman�zda kullanabilecek baz� teknikler:
127
1. Yeterince dinlenin: Uyku sorunlar�, a��r� stres y�k�n�n en �nemli belirtisidir.
Huzursuzlu�a sebep olur ve sabahleyin dinlenmi� olarak kalkamay�z. Belirli
zamanlarda uyand���m�zda tekrar uyumak isteriz. E�er �al�ma saatleriniz zaman zaman
de�i�iklik g�steriyor veya gece vardiyalar�na kal�yorsan�z, v�cudunuz bu duruma
uyum sa�lamakta zorlanabilir. Stres seviyenizin azald��� durumlarda, kendinizi daha
�ok dinlenmi� ve zinde hissedersiniz. Uyuma g��l��� �ekiyorsan�z; kitap okuyun,
y�r�y� yap�n, gev�eme egzersizleri yap�n. Gerekirse, k�sa ya da uzun bir tatile
��k�n. Bu molalar, stresinizin zirvede oldu�u zamanlarda v�cudumuzun dinlenmesine
yard�mc� olacakt�r. Yaln�z, beraberinizde i�inizi de g�t�rme-meniz kayd�yla.
2. �nceliklerinizi iyi belirleyin: Ya�am�n�zda �ncelikleri g�zden ge�irin.
Gerekiyorsa, sizin i�in �ok �nemli olan �eyleri yeniden belirleyin. En b�y�k zaman�
neye harc�yorsunuz? Zaman�n�z�n �o�unu, en �nemli ve �ncelikli sorunlar�n�za m�
harc�yorsunuz? Zaman�n�z�n b�y�k bir b�l�m�n�, �nemli i�lerinize harcamaya
ba�lad���n�zda stres y�k�n�z�n hafifledi�ini g�receksiniz.
3. � y�k�n�z� dengeleyin: Haftal�k �al�ma saatiniz ne kadar? E�er haftada 40
saatten fazla �al��yorsan�z, stres y�k�n�z de o oranda art�yor demektir. Uzmanlar,
g�nl�k 24 saatlik zaman�n; 8 saatin i�, 8 saatin uyku, kalan 8 saatin ise
ya�am�m�zdaki di�er faaliyetlere harcanmas� gerekti�ini s�yl�yorlar. Bu denge hangi
oranda bozulursa, v�cut dengemizde o �l��de bozulacakt�r.
128
4. Beslenmenize dikkat edin: V�cudumuzun besin ihtiya- ; c� sabahlar� en y�ksek
d�zeyde olup, g�n boyu azal�r. Geceleri ise, en d��k d�zeye iner. �o�umuz,
sabahlar� hafif bir kahvalt�, ��lenleri de fast-food t�r� haz�r yiyeceklerle ge�i�-
^ tiririz. Ak�amlan ise, a��r ve yiyeceklerle midelerimizi t�ka basa doldururuz.
Dolay�s�yla, en a��r yeme�i v�cudumuzun besine en az ihtiyac� oldu�u zaman al�r�z.
Alman enerji har-canamaz ve kilo yapar.
Ayr�ca; a��r� et, un, tuz ve rafine �eker t�ketimi stresi art�r�c� bir etki
yapmaktad�r. Beslenme uzmanlar�, bu t�r besinlerin yerine; �zellikle topra��n
�st�nde yeti�en, bol g�ne� alan meyve ve sebzeleri �nermektedirler. Beynimizin
salg�lad��� se-rotonin adl� madde, uykuyu d�zenler, kayg�y� azalt�r, duygusal ve
tinsel sa�l���m�za olumlu katk�lar yapar. Stres y�k�m�z azald��� zaman, beynimizin
salg�lad��� serotonin miktar� da artar. Sebzelerin �o�u, serotonin ihtiva eder.
5. Ba��ml�l�klar�n�z� terk edin: G�n�m�z toplumunda, insanlar�n �o�u stresle ba�a
��kmak i�in; sigara ve i�ki kullanmakta, a��r� yemek yemekte, �ay ve kahve gibi
kafeinli i�ecekler ya da yat�t�r�c� ila�lar almaktad�r. Bunlar, ge�ici bir iyilik
sa�lamakla birlikte ger�ekte, strese yol a�an fakt�rleri ortadan kald�rmaz. Kafein,
stres �artlar� olmaks�z�n "Sava� ya da Ka�" tepkisini ba�latarak, bizim olaylar
kar��s�nda dengesiz davran�larda bulunmam�za sebep olur. Sigara ise, nefes
borusu, bron� ve akci�erler h�crelerini tahrip eden g��l� bir uyar�c� ve toksindir.
Dengeli ve kaliteli bir ya�am i�in, bu t�r ba��ml�l�klar� terk etmek gerekir.
129
6. Egzersiz ve spor yap�n: Sa�l�kl� bir ya�am tarz�, stresin etkilerini azalt�r.
Uzun d�nemde sevdi�iniz ve ilgi duydu�unuz fiziksel egzersizler yap�n. Bu
egzersizler, en az haftada �� g�n ve 30 dakika s�reli olmal�d�r. Egzersizler
esnas�nda, g�nl�k stres ve s�k�nt�lardan uzakla��rs�n�z. Bu sayede; fiziksel
sa�l���n�z geli�ir, hastal�klara direnciniz artar. Gerilen kaslar�n�z ve zihniniz
gev�er, duygusal olarak rahatlars�n�z. Kayg�lar�n�z azal�r, etkinli�iniz artar.
Daha rahat uyursunuz. Ancak ya��n�z 35 ve �zerinde ise, fiziksel egzersizlere
ba�lamadan �nce bir doktor kontrol�nden ge�meniz faydal�d�r. Fiziksel egzersizlerin
yan� s�ra, solunum egzersizlerini de ya�am�n�z�n bir par�as� halir�e getirmeniz
durumunda, kendinizi daha �ok rahatlam� hissedeceksiniz.
Bu konuda daha fazla bilgi i�in, Balta�'larm "Stresle Ba�a ��kma" adl� kitab�na
ba�vurabilirsiniz.
7. Meditasyon ve yoga yap�n: Zihninizi sakinle�tirmek i�in, meditasyon yap�n. Ben
bu maksatla, daha �nce zihnime kaydetmi� oldu�um ve izlemekten her seferinde zevk
ald���m resimleri kullan�r�m. Genellikle bu resimler; u�ak yolculu�u esnas�nda
bembeyaz bulutlar �zerinde, g�ne�in p�r�l p�r�l par-lad��� ve yak�n�m�zdan
u�aklar�n ge�ti�i bir ensta'ntene ya da, denizde g�rm� oldu�um ve zihnime daha �nce
kaydetmi� oldu�um bir g�r�nt�d�r. Bu resimlerden herhangi birini hayalimde
canland�r�r ve onu bir s�re izlerim. Sonunda zihnimin �ok rahatlad���n� hissederim.
8. Hobiler edinin: Enerjinizi y�nlendirebilece�iniz faaliyetler, stresin etkilerini
olduk�a azaltacakt�r. Dikkatimizi ya�am�n
130
sorunlar�ndan herhangi bir nesneye �ekecek aktiviteler, zihnimizi dinlendirir ve
v�cudumuzu yeniler. Burada, rahmetli kay�npederimden i�itti�im bir s�z� tekrarlamak
istiyorum:
Aya��n� s�cak tut, ba��n� serin, **
Kendine bir i� bul, d��nme derin.
G�n�m�z d�nyas�nda, ger�ekten ho�land���m�z �eylere vakit bulmak gittik�e
zorla�maktad�r. Okuma, dans, m�zik, g�zel sanatlar, her t�rl� hobiler, sinema ve
tiyatro, sportif faaliyetler vb. di�er aktiviteler stres y�k�n� azaltmak i�in
yap�labilecek �nemli etkinliklerdir. Zaman y�netim planm�z�\ yaparken, mutlaka bu
t�r faaliyetleri de planlaman�z gerekir.
9. Sosyal zorunluluklar�n�z� dengeleyin: Ya�am�m�zda yerine getirmemiz gereken
sorumluluklar nedeniyle, kendimize yeterince vakit ay�rmaz ve bazen bunald���m�z�
hissederiz. Sosyal zorunluluklar�n azalt�lmas�, stresle ba�a ��kmada
kullan�labilecek tekniklerden bir tanesidir. Yeterli vakit ve enerjinizin
bulmad���n�z durumlarda, �nem ve �nceli�i d��k baz� sosyal etkinliklere ve
davetlere "hay�r" deyin. Her insan, ara s�ra yaln�z kalaca�� ve zihnini
dinlendirece�i biraz zamana ihtiya� duyar. Rahats�z edilmeden; sevdi�iniz bir
kitab� okuma, uyuma, banyo alma ya da meditasyon gibi faaliyetlerden birini
yapt���n�zda kendinizi rahatlam� hissedeceksiniz. Yaln�z bu durumlarda, cep
telefonunu kapatmay�, ev telefonunun da fi�ini �ekmeyi unutmay�n!
10. D�zenli sa�l�k kontrol� yapt�r�n: Stresle ba�a ��kma yetene�inizi engelleyen
bir �ok sa�l�k sorunlar� vard�r. Bu �artlar,
131
bazen yanl� olarak alg�lan�p stres olarak de�erlendirilir. Tiro-id bezi, kalsiyum
dengesizli�i, anemi, �eker hastal���, depresyon, karaci�er rahats�zl�klar�, b�brek
yetmezli�i, vitamin ve hormon yetersizlikleri sa�l�k kontrol�n� gerektiren
durumlard�r. �rne�in, y�ksek kan bas�nc� gibi sa�l���n�z� ciddi tehdit edebilecek
sorunlar, doktor kontrol�nde belirlenebilir.
11. V�cudunuzu iyi tan�y�n: Ya�am�m�z� ba�ar�l� bir �ekilde s�rd�rebilmek i�in,
v�cudumuzdaki belirtilerin zaman�nda fark�na varmam�z gerekir. Strese yola a�an bu
belirtilerin baz�lar� �unlard�r; uyku d�zenindeki de�i�meler, yorgunluk ve
bitkinlik, ya�am zevkinin azalmas�, kayg� n�betleri, �e�itli a�r�lar, depresyon,
a��r� hassasiyet, y�ksek kan bas�nc�, anormal kalp ritmi.
�lave �neriler
Stres ve gerilim, herhangi bir tehlike durumunda v�cudu korumaya y�nelik do�al
tepkilerdir. Bu tip tehlikeler, kazalardan, mali s�k�nt�lardan, i� ve aile
ya�am�ndaki sorunlardan kaynaklanabilir. Fiziksel, zihinsel, duygusal ve tinsel
sa�l���m�za zarar verebilecek bu zorlanmalarla ba�a ��kman�n �e�itli yollar�
vard�r. Stresle etkili bir �ekilde ba� edebilmek i�in bu yollar� iyi bilmek ve
ya�am�n bir par�as� haline getirmek gerekir.
Ancak �o�u insan, zorlanmalarda kestirme yollar� tercih ederek; alkol, sigara,
kafein gibi ba��ml�l�klara y�nelir. Ya da her seferinde, antrenman etkisi yapacak
�ekilde �fkesini d�a vurur. Bu t�r kestirme yollar, stresi azaltaca��na her
seferinde daha da art�r�r. Bunun i�in, uzun erimli ba�a ��kma y�ntemle-
132
rini uygulamak gerekir. Stresle ba�a ��kmada kullan�labilecek
ilave �neriler �unlard�r:
1. Ya�am�n�zdaki de�i�ikliklerin fark�nda olun. 2.Zaman�n�z� etkili y�netin.
3. G�n�ll� faaliyetlere kat�l�n.
4. Yeteri kadar arkada� edinin. ;
5. �al��rken, k�sa molalar verin.
6. Ayn� anda birden fazla, i� yapmaya �al�may�n.
7. M�kemmel olmaya �al�may�n, elinizden gelenin en iyisini yap�n.
I )
8. A��n rekabet�i olmay�n. ;!
9.Yap�c� olmaya �zen g�sterin.
10.Hayat�n mizahi yan�m g�r�n ve bol bol g�l�n. 11.Bilgisayar ba��nda a��n zaman
harcamay�n. ll.Sizi mutlu eden olaylar� tekrarlamaya �al��n. 13.Sizi mutsuz eden
olaylar� �nlemeye �al��n. M.Sabahlan iyi bir kahvalt� yap�n.
Avusturya do�umlu bir bilim adam� olan ve stresin fizyolojisi �zerindeki
�al�malar�yla tan�nan Hans Selye'nin dedi�i gibi; de�i�imin olabildi�ince
h�zland��� g�n�m�zde, stressiz bir ya�am imkans�zd�r. Sorun, stresin varl���
olmay�p, a��r� yani dengesiz olmas�ndad�r. Belirli bir stres d�zeyi, organizman�n
varolu�u a��s�ndan gereklidir. Kaliteli ya�am i�in, �ncelikle stres art�r�c�
dengesiz bir ya�amdan ka��nmak, buna ra�men ortaya ��kacak stresi y�netmek ve
onunla etkili bir �ekilde ba�a ��kmak gerekir.
133
S�z�m�n �z�
Bir s�z; "Bir insan�n ger�ek ki�ili�ini tan�mak istiyorsan, onun stres alt�nda
g�sterdi�i davran�lara bak" der. Bu s�z ger�ekten do�rudur. A��r� stres alt�nda
oldu�umuz d�nemlerde, normal zamanlarda ba�kalar�ndan gizlemeyi ba�ard���m�z,
ki�ili�imizin olumsuz y�nleri a���a ��kar. Stresle etkili bir �ekilde ba�a
��k�lamad��� durumlarda, zihnimizde ilkel beyin iktidara gelir. Bu durum,
beklenmeyen yer ve zamanda, patlamalar ya�amam�za, �evremizdeki insanlar� k�r�p
d�kmemize yol a�ar. Ba�ta aile ili�kilerimiz olmak �zere, t�m ili�kiler zarar
g�r�r. Sonu�ta, ya�am kalitemiz azal�r. Kaliteli bir ya�am i�in, ilkel beynin ve
onun y�netiminde olan duygular�n da etkili bir �ekilde y�netilmesi gerekir.
3. K�sm� da burada bitirdikten sonra, �imdi de s�ra, duygular�m�z� tan�maya,
dengesiz ve olumsuz duygularla etkili bir �ekilde ba�a ��kmaya geldi. Bunun i�in
ele almam�z gereken konu, "Duygu Y�netimi" konusudur.
1
04
DUYGU Y�NET�M�
"Kendini y�net, d�nyay� y�netecek g�c� bulursun."
Plato (Eflatun)
19 �ubat 2001 g�n� yap�lan Milli G�venlik Kurulu Top-lant�s�'nda, Cumhurba�kan�
Ahmet Necdet Sezer ile, Ba�bakan B�lent Ecevit aras�nda, Cumhuriyet tarihinde ilk
kez "Anayasa'nm F�rlat�lmas� Olay�" ya�and�. 20 �ubat 2001 tarihli H�rriyet
Gazetesi'nin haberine g�re, olay ��yle meydana geldi:
Milli G�venlik Kurulu toplant�s� �ncesi, Ba�bakan Ecevit Cumhurba�kan� Sezer'e;
"Y�netsel yetkilerimi kullanmay� engelliyorsunuz. Bankac�l�k Denetleme Kurulu'ndan
elinizi �ekin" diyerek muhtemel bir krizin ilk sinyallerini verdi. Sezer ise,
toplant�n�n ba�tnda; "G�ndeme ge�meden �nce s�ylemek istediklerim var" diyerek
konu�maya ba�lad�. "Siz yolsuzluklar�n �zerine gidilmesinden, pisli�in
temizlenmesinden neden rahats�z oluyorsunuz?" diye konu�mas�n� s�rd�rd�. Kar��l�kl�
konu�malar sonunda, ortam iyice gerginle�ti. Sezer'in Anayasa kitap����n� Ecevit'e
f�rlatmas�yla ipler koptu ve toplant� salonu terk edildi.
135
Ba�bakan Ecevit, toplant� sonras� a�lamakl� bir ifade ile, piyasalar� alt�st eden
ve ekonomik krizi ba�latan o �ok a��klamas�n� yapt�. Anayasa kitap����n�n
f�rlatmas�yla patlak veren ekonomik krizin faturas�, T�rk halk�na pahal�ya maloldu.
06 �ubat 2002 tarihli Sabah Gazetesi'nde yer alan veriler, T�rk halk�n�n �demi�
oldu�u bedelin, ne kadar a��r oldu�unu a��k�a g�stermektedir:
T�rkiye'nin 2000 y�l�nda 201.3 milyar dolar olan milli geliri, kriz nedeniyle
150.3 milyar dolara indi. Kriz �ncesi, 2962 dolar olan ki�i ba��na y�ll�k gelir de
2182 dolara d�t�. Yani herkesin cebinden 780 dolar ��kt�. 14 Milyar dolarl�k
sermaye, yurt d��na ka�t�. Resmi kay�tlara g�re 1,5 milyon ki�i i�inden . oldu.
Yeni ekonomik hedefler tutturulursa; milli gelir 2000'de 165.6 milyar dolara,
2003'de 183 milyar dolara, 2004'te ise 201.3 milyar dolara ula�acak. Yani, 4 y�l
sonra, 2000 y�l�ndaki milli gelir d�zeyine ancak ula�abilece�iz- K�sacas�, bu
krizle T�rkiye, son d�rt y�l�n� kaybetti.
Devletin en y�ksek mevki ve makamlar�nda bulunan insanlar, bu makamlar�n
gerektirdi�i sorumlulu�a sahip olmalar� ve duygular�n� ba�ar�l� bir �ekilde
y�netmeleri gerekir. Olumsuz duygularla ba�a ��kamamanm faturas�, bu olayda oldu�u
gibi bazen �ok a��r olabilmektedir.
Duygular�n�z� Tan�y�n
Duygu, hareket halinde bir enerji olup, ya�am kalitemizi �nemli oranda etkiler.
Duygular, olumlu (pozitif) ve olumsuz (negatif) olmak �zere iki ana gruba
ayr�l�rlar. Olumlu duygu-
136
lar, zevk ve mutluluk verirken; olumsuz duygular, bir �eylerin yanl� gitti�i
konusunda bizleri uyar�rlar. Korku, �fke, �z�nt�, keder gibi olumsuz duygular;
mutsuzluk ve �zg�ven eksikli�i yaratan, bireyin kendisini ve �evresini olumsuz
olarak alg�lamas�n� sa�layan hislerdir. Bu t�r duygular asl�nda, m�kemmel birer
geri bildirimler olup, onlardan en iyi �ekilde yararlan�lmal�d�r.
�o�u insan, olumsuz duygular�n� kontrol edemeyece�ine inan�r. Bu t�r insanlar,
olumsuz duygular�n kendilerinden �ok; genetik yap�dan ve �evresel fakt�rlerden
kaynakland���na inan�rlar. B�ylece, olumsuz duygularla ba�a ��kmada kestirme
yollar� tercih ederler. Elbette, �evresel ve biyolojik fakt�rlerin belirli
duygular�n olu�mas�ndaki �nemi inkar edilemez. Ancak, olumsuz duygularla ba�a
��kmada bilin�li tepkiler �ok etkili olup, i�sel mekanizmalar�n geli�tirilmesi her
zaman m�mk�nd�r.
Duygular, insano�lunun varolu�undan beri hayatta kalmas�n� sa�layan do�al savunma
mekanizmalar�n� olu�tururlar. Ancak duygular�n �iddeti artt���nda ve denge
bozuldu�unda; bu durum ki�inin sa�l�kl� d��nebilme ve do�ru a��dan bakabilme
yetene�ini bozar. �nsanlar b�yle durumlarda, yaln�z g�rmek istediklerini g�r�r,
i�itmek istediklerini duyarlar. S�k s�k tekrarlanan ve uzun s�ren olumsuz duygular,
yerini sa�lamla�t�rarak al�kanl�k haline d�n��rler. E�er tedbir al�nmazsa,
depresyon gibi ila� tedavisi gerektiren rahats�zl�klara neden olabilirler. Bu
nedenle, olumsuz duygularla ba�a ��kma yetisi kazanmadan, kaliteli bir ya�ama
ula�mak m�mk�n de�ildir.
137
Duygusal Zihnin �ktidara Gelmesi
"Duygusal Zeka" adl� kitab�n yazar� Daniel Goleman, birisi ile d��n�p di�eri ile
hissetti�imiz iki zihne sahip oldu�umuzu belirterek ��yle der; "Birbirinden tamamen
farkl� bu iki kavrama tarz�, zihinsel ya�ant�m�z� olu�turmak i�in etkile�im
halindedir. Ak�lc� zihin, �o�unlukla fark�nda oldu�umuz bir kavrama tarz�d�r;
bilincimize daha yak�nd�r, d��ncelidir ve tart�p yans�tabilir. Bunun yan� s�ra
fevri ve g��l�, bazen de mant�ks�z olan bir kavrama sistemi daha vard�r; bu da
duygusal zihindir."1
Duygusal zihin -100
Denge hali
Ak�lc� zihin O
+ 100
Zihnin ak�c�-duygusal dengesinin belirli bir orant�s� vard�r; hisler yo�unla�t�k�a
duygusal zihin devreye girer ve ak�lc� zihin etkisini yitirir. Hislerimiz artt�k�a
yani denge bozulduk�a, zihnimize duygusal b�l�m hakim olmaya ba�lar, ak�lc� b�l�m
pasif konumda kal�r. Daniel Goleman, bu konuda da ��yle der; "Genelde duygusal ve
ak�lc� zihinler bir denge ha-
I
1) Goleman, Daniel. Duygusal Zeka, s. 23.
138
�ndedir. Duygu ak�lc� zihnin i�leyi�ine katk�da bulunur, ak�lc� zihin ise duygusal
verileri �ekillendirir ve bazen reddeder. Ancak yine de duygusal ve ak�lc� zihinler
yar� ba��ms�z melekelerdir. Her ikisi de, beyindeki farkl� ama birbiriyle
ba�lant�l� devrelerin i�leyi�ini yans�t�r.
�o�u zaman bu iki zihin ola�an�st� bir i�birli�i i�erisindedir; duygu d��nceler
i�in, d��nceler ise duygular i�in vazge�ilmezdir. Ancak tutkular bu dengeyi
sarst���nda, duygusal zihin �st�nl�k sa�lar ve ak�lc� zihni etkisiz b�rak�r."2
I Duygular�n G�c�
Normal olarak, duygular�m�z d��ncelerimizi takip eder. Ancak, beynin herhangi bir
olay� tehdit ya da tehlike olarak alg�lamas� durumunda yani, "Sava� ya da Ka�"
tepkisinin ortaya ��kt��� durumlarda, duygular d��ncelerden �nce olu�ur. Bu
d�nemlerde, a��r� duygular�n etkisi ile, duygusal zihin ak�lc� zihni devre d��
b�rak�r. �te bu d�nemler, "ge�ici delilik" olarak da adland�r�lan, �o�unlukla
pi�man olaca��m�z kararlar verip sonra da, "Ben bunu neden yapt�m?" diye kara kara
d��nd���m�z d�nemlerdir. T�pk�, bir bardak su getirmedi�i i�in, 50 y�ll�k e�inin
kafas�na baltayla vurarak �ld�ren, Halil G�der'in haberinde oldu�u gibi:3
Halil G�der (73), e�i Na/iye G�der'den (69) kendisine su getirip k�l tablas�n�
bo�altmas�n� istedi. Ya�l� kad�n�n; "Hep ben mi sana hizmet edece�im? B�kt�m art�k
senden" demesi �rerine ara-
2) Goleman, Daniel. Duygusal Zeka, s. 24.
3) Yeni �afak Gazetesi, 1 A�ustos 2002.
139
lannda tart�ma ��kt�. E�inin bu s�zlerine i�erleyen ya�l� adam, eline ge�irdi�i
balta ile kanepe �zerinde uyuyan Nafiye G�der'in kafas�na 4 kez vurarak �ld�rd�.
California �niversitesi �nsan Etkile�imi Laboratuar�ndan Paul Ekman ve
Massachussetts �niversitesi'nden klinik psikolog Seymour Epstein, birbirlerinden
ba��ms�z olarak yapt�klar� �al�malarda, duygusal zihnin �al�ma sistemi hakk�nda �u
bilimsel, modeli ortaya koymu�lard�r; "Duygusal zihin ak�lc� zihinden �ok daha
h�zl�d�r ve bir an bile durup ne yapt���n� g�zden ge�irmeden eyleme at�l�r. Bu h�z,
d��nen zihnin bir i�areti olan �l��l� ve analitik d��nmeye imkan tan�maz...
Duygusal zihin bizim tehlikeye kar�� radar�m�zd�r; e�er biz (ya da evrim s�recinde
atalar�m�z) bu t�r yarg�larda bulunmak i�in ak�lc� zihni beklemi� olsayd�k, sadece
hata yapm� olmaz, �lm� de olurduk. Bu t�r izlenimlere ve sezgisel yarg�lara g�z
a��p kapayana kadar vard���m�zdan, yan�lg�l� ya da yanl� y�nde olabilmeleri de
dezavantajd�r."4
New York Sinir Bilimleri Merkezi'nde �al�an n�rolog Jo-seph LeDox, saniyelerin
binde biri kadar k���k bir zaman diliminde ger�ekle�en bu ani tepki sistemi
�zerinde �e�itli ara�t�rmalar yapm�t�r. Ara�t�rmalar� sonunda, beynimizde ak�lc�
zihinden �nce tepki veren kestirme bir yol oldu�unu bulmu�tur. Bu kestirme yol,
duygular�n g�c�n� ve akla olan �st�nl���n� �ok iyi a��klamaktad�r:5
4) Goleman, Daniel. Duygusal Zeka, s. 362-363.
� 5) LeDoux, Joseph E. Emotion, Memory and the Brain. Scientific American,
Special Edition, p. 62-71.
140
Resim 1: Duygusal Beynin �al�ma Sistemi
G�rsel taiamus
"-��.
t *
G�rsel korteks.
Amigdala
A
4--4.....'i
Kalp al� h�z�
Kan bas�nc�
Kaynak: Scientiflc American
Kaynak: Scientific American
Yukar�daki resimde de g�r�ld��� gibi; LeDoux, kortekse giden b�y�k n�ron
toplulu�unun yan� s�ra, talamustan amig-dalaya uzanan k���k bir n�ron demetinin -
sinirsel kestirme yol- varl���n� ke�fetti. �te bu kestirme yol sayesinde amigda-la;
duyulardan gelen sinyalleri direkt olarak alabiliyor ve daha hen�z neokorteks
taraf�ndan de�erlendirilmeye f�rsat kalmadan ani tepki vermesini sa�l�yor.
141
Duygularda Denge
Normal �artlarda zihin, ak�lc� ve duygusal k�s�mlar�n bir denge i�erisinde �al�t���
m�kemmel bir sistemdir. Ayn� �ekilde, t�m duygular�m�z�n kayna��m olu�turan
duygusal zihin de, kendi i�inde hassas bir denge �zerine kurulmu�tur. Bir u�ta,
a��r� olumlu duygular�n sergilendi�i pozitif kutup; di�er u�ta ise, a��r� olumsuz
duygular�n sergilendi�i negatif kutup yer al�r. A�a��daki �ekilde de g�r�ld���
gibi, a��r� u�lar tek ba��na kaliteli bir ya�am i�in yeterli de�ildir. ��nk�,
dengeden yoksundur. �ster olumlu ister olumsuz olsun, s�rekli hale gelen a��r�
duygular her zaman sa�l�ks�zd�r. Bu duruma, s�rekli mutluluk hali olan "mani" ve
s�rekli mutsuzluk hali olan "depresyon"u �rnek verebiliriz:
Depresyon -100
Denge hali
+.100
Prof. Dr. �zcan K�knel, "Dolu Dolu Ya�amak" adl� kitab�nda bu konuda ��yle der;
"�nsan�n s�rekli haz ya da elem duygular� i�inde olmas� d��n�lemez. Ya�amdan
s�rekli haz duyan, mutlu olan, a��r� ne�e, sevin� duygular� i�inde b�t�n insanlarla
ilgilenen, �ok konu�an, d��nceleri u�u�an, kendi-
142
ni ak�ll�, zeki, g��l�, g�zel, b�y�k ve �st�n g�ren insanlara
bir duygulan�m bozuklu�u olan 'mani' tan�s� konur...
Bu tablonun aksine, ya�amdan haz duymayan, mutsuz, ilgisiz, isteksiz, sevgisiz
ya�ayan; ya�ama sevincini yitirmi�, karamsar, k�t�mser insanlara 'depresyon' tan�s�
konur. Elem do�rultusunda artm� olan kayg�, endi�e, korkuyla birlikte kendim
su�lama ve yetersizlik d��ncelerinin egemen oldu�u duygu durumuna manevi elem,
keder ad� verilir. G�r�l�yor ki, s�rekli haz ya da elem do�rultusunda artm� olan
duygu durumlar� ruhsal bozukluk, hastal�k belirtisidir."6
Ya�amda g�ne�li g�nler oldu�u gibi; karl�, f�rt�nal�, ya�murlu g�nlerde olacakt�r.
B�t�n mevsimleri olgunlukla kar��lamak gerekir. ��nk� bunlar, hayat�n renkleri
olup, her rengin kendine has bir g�zelli�i vard�r. Hayatta her zaman g�zellikler
olmayacakt�r; ac�lar, �z�nt�ler ve s�k�nt�lar da olacakt�r. Kaliteli bir ya�amda,
denge �l�e�indeki t�m duygular�n, dengeli bir �ekilde ya�anmas� gerekir. Oysa,
g�n�m�z insan� s�rekli olarak ac�dan ka�makta ve u� noktalardan biri olan zevk ve
mutluluk ekseninde ya�amak istemektedir. Bu durum, dengenin olmad��� bir ba��ml�l�k
halidir. Denge yoksa, kalite de
yoktur.
Ayr�ca, duygusal zihindeki dengesizli�i simgeleyen her iki u�, ayn� zamanda ak�lc�
zihnin y�netimde olmad��� zamanlar� da ifade eder. Bu d�nemde alman hayati
kararlar, �o�unlukla hatal� olur ve pi�manl��a yol a�ar. �te, Anayasa'nm
f�rlat�lmas� olay� (a��r� olumsuz duygular�n sergilendi�i); duygusal zihnin, ak�lc�
zihni kovarak iktidara geldi�i bir anda meydana gelmi�tir. Olumsuz a��r� duygular�n
iktidarda oldu�u d�nem-
6) K�knel, �zcan. Dolu Dolu Ya�amak, s. 130-131.
143
lerde, �fke n�beti ge�iren bir insan, kavga etti�i insan� bile �ld�rebilir. ��nk�,
ilkel beynimizi temsil eden duygusal zihin, �mr�m�z�n hapishanelerde ge�ece�ini
d��nemez.
Di�er kutupta ise, birbirlerine a��k olan gen� �iftler (a��r� olumlu duygular�n
sergilendi�i), b�t�n olumsuzluklar� g�z ard� ederek, �m�r boyu "so�an-ekmek"
yiyebileceklerini s�yleyerek hayal aleminde ya�ayabilirler. Duygusal zihin, so�an
ekmekle bir �m�r ge�irilip ge�irilemeyece�ini hesap edemez. Bu d�nem, olumlu a��r�
duygular�n iktidarda oldu�u yani, duygular�n mant��� esir alm� oldu�u bir d�nemdir.
Uzmanlara g�re; birbirlerini yeterince tan�madan a��k olup evlenen �iftler, en ge�
3 y�l i�inde ayaklar� yere basmaya ba�lar ve hayat�n ger�ekleri ile y�z y�ze
gelirler.
Duygular�n etkili bir �ekilde y�netilememesi halinde, baz� duygusal dengesizlikler
ya�an�r. Bu duygusal dengesizlikler; ya�am kalitemizin azalmas�na, mutsuzlu�a ve
�e�itli psikolojik sorunlara yol a�arlar.
Davran�larda Denge
�nsan davran�lar�n� inceleyen bilim adamlar�, �e�itli ki�ilik teorileri ortaya
atm�lard�r. Bunlardan en �ok bilineni, Fre-ud'un; �d, Ego ve S�per ego'dan olu�an
ki�ilik tan�mlamas�d�r. Freud'un ki�ilik tahlilinden 2. K�s�m'da s�z etmi�tik.
Di�er teoriler ise; Alfred Adler'in ki�ilik yakla��m�, Eric Berne'nin ki�ilik
teorisi, Cari Gustav Jung'un ki�ilik yakla��m� ve Karen Horney'in ki�ilik
teorisidir. Konumuzla olan ilgisi nedeniyle, �imdi Eric Berne'nin. teorisini daha
yak�ndan inceleyelim.
Eric Berne'in ki�ilik teorisine g�re, insan a�a��daki �� ki�ilik �zelli�inin bir
sentezinden ibaret olup, bu �zellikler de�i-

144
�ik d�nemlerde ya�am�m�zda bask�n rol oynamaktad�r. Her �zellik, insan�n do�umundan
�l�m�ne kadar her a�amada vard�r. Feyzullah Ero�lu'nun "Davran� Bilimleri" adl�
kitab�nda da yer alan bu �zellikler �unlard�r:7
1. Ki�ili�in anababahk y�n�: Fert, ana ve babas�n�n benlik durumlar�n�, kendi
alg�lad��� bi�imde zihninde yeniden in�a ederek bir anlamda, kendi benli�inde bir
ebeveynlik (anababahk) bi�imlendirir. Fertlerin, ba�kalar�na yol g�sterme, nasihat
etme, yasaklar koyma, davran�lar� d�zenleme ve s�n�rlama �eklindeki tav�rlar�,
onlar�n i�inde ta��d�klar� ebeveynlik y�nlerinin birer d�a yans�mas�d�r. Freud'un
S�per ego kavram�na denk d�mektedir. x
2. Ki�ili�in �ocukluk y�n�: �ocukluk kavram�n�n �a�r�t�rd��� temel izlenimler ise
ba��ml� ve edilgen davran�lar, bencil ve sorumsuz tav�rlar, sadece i�inde bulunulan
zaman� d��nmek, s�n�rl� davran� alternatifleriyle hareket etmek, �o�unlukla e�lenme
ve oyuna d�k�n olmak, s�n�rs�z ve i�g�d�sel isteklerle dolu olmak gibi hususlard�r.
Freud'un �d kavram�na benzemektedir.
3. Ki�ili�in olgunluk y�n�: Nisbeten ba��ms�z ve aktif davran�lar, y�ksek bir
sorumluluk ve duyarl�l�k d�zeyi, i�inde bulunulan zaman ile birlikte ge�mi�i ve
gelece�i de d��nmek, �ok alternatifli bir davran� zenginli�i, �al�ma ve ba�ar�l�
olmaya �nem verme, istek ve arzular�n sosyo-ekonomik �evre �artlar�na g�re
s�n�rland�r�lmas� gibi hususlar, yeti�kinli�in ve olgunlu�un �a�r�t�rd��� temel
davran� standartlar�n�
7) Ero�lu, Feyzullah. Davran� Bilimleri, s. 158-159.
.*'���
145
meydana getirmektedir. Freud'un Ego kavram�na denk d�mektedir.
Ki�ili�in anababahk y�n�n�n sergiledi�i davran�lara "anababa tavr�", �ocukluk
y�n�n�n sergiledi�i tav�rlar� "�ocuk tavr�" ve olgunluk y�n�n�n sergiledi�i
davran�lar� ise "olgun tavr�" olarak adland�ral�m. Bu �� tavr� denge �l�e�imizde
g�sterecek olursak, �l�e�imiz a�a��daki gibi olu�ur:
�ocuk tavr� -100
Olgun tav�r
Anababa tavr� 0
Denge �l�e�i
Kaliteli bir ya�am i�in, bu �� tavr�n her biri tek ba��na yeterli olmaz. Bu
tav�rlar aras�ndaki denge �ok �nemlidir. En ideali, daha �ok "olgun tav�r"
sergilemek kayd�yla; gerekti�inde "anababa", gerekti�inde ise "�ocuk tavr�"
g�sterebilmektir. B�ylece, her �� tavr� da sergilemek suretiyle, dengeli hareket
etmi� ve dengeli ya�am� oluruz.
Duygu Y�netimi Nedir?
Duygu y�netiminin temeli; duygular� tan�maya ve fark�na varmaya, fark�na var�lan
olumsuz duygularla ba�a ��kmaya da-
146
yan�r. Duygular�n zaman�nda fark�na var�lmas� �ok �nemli olup, ancak fark�na
varabildi�imiz duygular� y�netebilme �ans�na sahip oluruz. Aksi taktirde, olumsuz
duygular bizi esir alarak, zaman ve enerjimizin israf edilmesine, arzu edilmeyen
yer ve zamanda y�k�c� davran�lar sergilenmesine neden olurlar.
Bu ba�lamda duygu y�netimi, y�ksek bir duygusal yetene�e -duygusal zeka (EQ)- sahip
olmak i�in, bilin�li ve ama�l� faaliyetlerde bulunmakt�r. Duygusal zekan�n genetik
�zellikler ile ya�am tecr�belerinin bile�iminden olu�tu�unu s�yleyen Daniel
Goleman, "Duygusal Zeka" adl� kitab�nda konunun �nemini ��yle a��klamaktad�r:
"Bir �ok bulgu g�steriyor ki, duygusal yetenek sahibi Aen-di duygular�n� tan�yan ve
idare edebilen, ba�kalar�n�n duygular�n� okuyup onlarla etkili bir �ekilde ba�a
��kabilen- ki�iler, hayat�n her alan�nda -gerek romantik yak�n ili�kilerde, gerekse
kurulu� i�i politik ili�kilerde ba�ar�y� belirleyen s�zs�z kurallar� kavrama
becerisinde- avantajl�d�rlar. �yi geli�mi� duygusal becerilere sahip ki�iler
ya�amlar�n� daha doyumlu ve etkili bir �ekilde s�rd�rerek, kendi verimliliklerini
besleyecek zihinsel al�kanl�klar� edinebilir; duygusal hayat�n� bir �ekilde kontrol
alt�na alamayan ki�iler ise, kendi i�lerinde, i�e odaklan�p a��k�a d��nmelerini
sa�layacak yetenekleri baltalayan
sava�lar verir."8
Bana g�re, duygu y�netimi demek; duygusal zihnin iktidara gelmemesi i�in gerekli
tedbirleri alarak beyni ak�lc� zihnin y�netiminde tutmak, duygular� iyi tan�yarak
onlarla etkili bir �ekilde ba�a ��kma yolunda bilin�li bir �aba g�stermek, daha
�nceden bilin�alt�na bast�r�lm� olan duygular� zarars�z
8) Goleman, Daniel. Duygusal Zeka, s. 53.
. � 147
hale getirmek, son olarak da an� ya�ama yetisi kazanmak demektir.
Kaliteli bir ya�am i�in, ki�isel potansiyelimizin israf edilmesine neden olan
dengesiz duygular�m�zla dost olmam�z gerekir. Bunun i�in, duygular�m�z� �ok iyi
tan�y�p, onlarla etkili bir �ekilde ba�a ��kmay� ��renmeliyiz. Bu tan�ma,
duygular�n farkmdal�k d�zeyine y�kseltilmesini gerektirir. Farkmdal�k d�zeyi y�ksek
ve duygular�m iyi tan�yan bireyler; i� d�nyalar�nda meydana gelen duygusal
dengesizliklerin zaman�nda fark�na vararak, gerekli tedbirleri alma �ans�na
sahiptirler.
�imdi, g�nl�k ya�amda en �ok sorun yaratan duygulardan baz�lar�n� g�relim.
Engellenme ve �at�ma
�nsano�lunun ya�am�n� s�rd�rebilmesi i�in, �e�itli ihtiya�lar�, arzu ve istekleri
vard�r. Bu gereksinimlerin tatmin edilememesi, organizmada �e�itli olumsuz
duygulara yol a�ar. T�m bireyler, ba�ar�l� olmak, sevilmek ve say�lmak, takdir
edilmek ihtiyac� duyarlar. Ancak, �o�u zaman elimizden geleni yapmam�za ra�men
ama�lar�m�za ula�amay�z. ��nk�, a�amad���m�z bir tak�m engeller vard�r. �te, bir
iste�in, bir gereksinimin ya da bir davran��n belli bir sonuca ula�mas�n�n
�nlenmesi durumunda ortaya ��kan duyguya "engellenme"
denir.
Engellenme, �evresel ve toplumsal fakt�rlerden kaynaklanabilece�i gibi,
organizman�n fiziksel ve zihinsel yap�s�ndan da kaynaklanabilir. Engellenme
durumuna, her birey farkl� tepkilerde bulunur. Engellenmeyle birlikte; endi�e,
kayg�, k�z-
148
.
gml�k, �fke, sald�rganl�k ya da duygusal ��k�nt� hallerinden bir ya da bir ka��
g�r�lebilir. Arzu edilmeyen bu gibi durumlar, d� k�r�kl��� yarat�r. D� k�r�kl���
ya�ayan birey, ya iste�inden vazge�er ya da olumsuz duygular yaratan engelleri
ortadan kald�rmaya y�nelir.
Bazen de, engellenmenin kayna�� "�at�ma" olabilir. �at�ma; farkl� iki veya daha
fazla g�d�n�n organizmay� etkilemesi durumunda, bunlardan birinin se�ilememesi
halidir. Bazen ki�i istemedi�i halde, iki �eyden birini se�mek ya da yapmak zorunda
kalabilir. Bu durumda; karars�zl�k, psikolojik �at�ma, pi�manl�k duygular�
ya�anabilir. Ki�i sald�rganla��r ya da i�ine kapanabilir. Psikologlarca tan�mlanm�
�� t�r �at�ma vard�r:
1. Yakla�ma-yakla�ma: Arzu edilen iki veya daha fazla �eyden birisinin se�ilememesi
halidir. Bu �at�ma t�r�nde, her iki ama� da olumlu olup, ikisinin ayn� anda
ger�ekle�tirilmesi m�mk�n olmaz. Sadece bir tanesine yetebilecek paraya sahip gen�
bir insan�n, hem pantolon hem de kazak almak istemesi bu t�r �at�maya �rnek
verilebilir.
2. Ka�mma-ka�mma: Bu �at�ma t�r�, yakla�ma-yakla�ma �at�mas�n�n tam tersidir. Yani,
iki olumsuz �eyden bir tanesini hi� de arzu etmedi�imiz halde se�mek zorunda
kald���m�zda bu �at�may� ya�ar�z. Hem �iddetli di� a�r�s� �eken, hem de di��iden
korkan bir �ocu�un durumu bu t�r bir �at�maya �rnektir.
3. Yakla�ma-ka�mma: Bazen yapaca��m�z se�im, b�nyesinde olumlu ve olumsuz
�zellikleri birlikte barmd�rabilir. �e-
149
ker hastas� olan bir insan�n, baklava yemek istemesi bu �at�ma t�r�ne �rnektir.
Stressiz bir hayat olmad��� gibi, engellenme ve �at�malar�n olmad��� bir ya�am da
m�mk�n de�ildir. �nemli olan, engellenme ve �at�malara yap�c� bir �ekilde yakla�mak
ve olumlu ��z�mler bulabilmektir. Aksi taktirde bireyin, mutsuz ve huzursuz olmas�
ka��n�lmazd�r.
Anksiyete (Kayg�/Endi�e)
Prof. Dr. Engin Ge�tan'a g�re anksiyete; "Hafif bir kayg�dan yo�un pani�e kadar
de�i�ebilen ve farkl� yo�unluklarda ya�anan bir duygudur." ��ten ve d�tan y�nelen
tehditlerle organizman�n ba�a ��kamad��� durumlarda, ki�iye anksiyete duygusu hakim
olur. Kayg� ve endi�e hali olarak bilinen anksiyete, organizma dengesinin
bozuldu�unu ya da bozulmakta oldu�unu haber veren yararl� bir geri bildirimdir.
Anksiyete ortaya ��kt���nda, insan� bir �eyler yapmaya g�d�ler. Bunun sonucu insan,
tehdit edici durumdan ka�abilir, tehlikeli d�rt�lerini bast�rabilir ya da
vicdan�n�n sesine uyar.
Yetersiz kayg� d�zeyi, gerekli motivasyonu sa�layamamas� nedeniyle ba�ar� i�in bir
engel te�kil eder. A��r� kayg� ise; bize ilk ad�m� atma cesaretini vermez, olumlu
duygular�m�z� zay�flat�r, olumsuz duygular alt�nda ezilmemize neden olur. Kronik
kayg�lar, hem tehlikeli hem de sa�l�ks�zd�r. Bulundu�umuz an� ya�amam�za izin
vermezler. Bunlar hi�bir olumlu etkisi olmayan, s�rekli tekrarlanan ve enerjimizi
t�keten tasalard�r. Fobi ve saplant�lara d�n�ebilirler. Uyku d�zenimizin
bozulmas�na yol a�arlar. Bu nedenle, kayg�s�zl�k ve a��r� kayg� hali sa�l�kl�
de�ildir.
150
En iyisi, dengeli bir kayg� d�zeyine sahip olmakt�r. Dengeli bir kayg� d�zeyi,
organizman�n varolu�u a��s�ndan da gereklidir. E�er atalar�m�z kayg�s�z ve korkusuz
olsalard�, vah�i hayvanlara yem olurlard� ve insanl�k medeniyeti bug�ne dek
ula�amazd�. A�a��daki skalada da g�r�ld��� gibi, normal bir kayg� d�zeyi; bizim
daha uyan�k olmam�z�, muhtemel tehlike ve aksakl�klara kar�� �nceden ��z�m
�retmemizi sa�lar.
A��n kayg� -100
Normal kayg�
Kayg�s�zl�k
+100
Yap�lan ara�t�rmalar, y�ksek ve d��k kayg� d�zeylerinin ba�ar�s�zl��a yol a�t���n�
ortaya koymaktad�r; "Kayg� her t�rl� akademik ba�ar�y� da engeller. 36.000 ki�i
�zerinde yap�lan 126 farkl� �al�mada, bir insan tasalanmaya ne kadar yatk�nsa,
akademik ba�ar�s�n�n da, neyle �l��l�rse �l��ls�n -s�nav notlar�, not ortalamas�
veya ba�ar� testleri- o kadar d��k oldu�u
ortaya ��km�t�r."9
�imdi de, anksiyete ile ba�a ��kamad���m�z durumlarda, bilin�sizce ba�vurulan
savunma mekanizmalar�n� g�relim.
�l
151
Savunma Mekanizmalar�
Kayg� ve endi�e yaratan a��r zorlanmalarla kar��la�an bir insan, bu durumdan
kurtulmak i�in; �abaya y�nelik davran�lar�n yan� s�ra, bir tak�m savunma
mekanizmalar�na da ba�vurur. Bundan ama�, insan�n psikolojik olarak zedelenmesini
ya da de�erinin azalmas�n� �nlemektir. Bilin�d�� ger�ekle�en bu mekanizmalar,
organizman�n psikolojik b�t�nl���n� ve dengesini korumay� ama�lar.
Engin Ge�tan'm "Normald�� Davran�lar" adl� kitab�nda yer alan ve anksiyete
durumlar�ndan korunmam�z� sa�layan, bilin�alt� savunma mekanizmalar�ndan baz�lar�
�unlard�r:10
1. Bask� (Repression): ��g�d�sel d�rt�lerin insan�n iste�i d��nda "bilin�d�mda"
tutulmas� ve bilince ��kmalar�n�n �nlenmesine bask� (repression), uygun g�r�lmeyen
istek ve an�lar� bilin�ten uzakla�t�rma mekanizmas�na ise bast�rma (sup-ression)
denir. �rnek; �l�m korkusunun bast�r�lmas� nedeniyle, g�nl�k ya�amda �l�m
korkusunun akla gelmemesi.
2. Yads�ma (Denial): E�er ki�i tehlikeyle ba� edemez ya da ondan ka�mamazsa,
kullan�labilecek tek yol bu tehlikeyi yok saymak olur. �rnek; h�rs�zl�k yapan bir
�ocu�un, h�rs�zl�k yapt���n� inkar etmesi.
3. Mant��a uydurma (Rationalization): Ge�mi�te ve �u anda ya�ad���m�z ya da gelecek
i�in tasarlad���m�z davran�lara, mant�kl� ve toplumun onaylad��� a��klamalar
getirme bi�iminde i�ler. Mant��a uydurma, bir insan�n varolu�unun so-
, Daniel. Duygusal Zeka, s. 111.
10) Ge�tan, Engin. Normald�� Davran�lar, s. 66-98.
152
rumlulu�unu �stlenmekten ka��nmak i�in en s�k kulland��� mekanizmalardan bir
tanesidir. �rnek; cinayet i�leyen birinin, "Benim yerimde kim olsa, ayn� �eyi
yapard�" diye bir d��nce geli�tirmesi.
4. Yans�tma (Projection): Birey, sorumluluktan ka�arak meydana gelen olaylar�n
su�unu di�er ki�i yada kurumlara y�kler. �rnek; trafik kazas� yapan bir ki�inin,
su�un Karayol-lar�'nda oldu�unu s�ylemesi.
5. �d�nleme (Compensation): Herhangi bir alanda engellenen bireyin, bir ba�ka
alanda doyum sa�layarak, kayg�lar�n�^ azaltmas�d�r. �rnek; �elimsiz bir
delikanl�n�n, bedensel yetersizli�ini, akademik ya da sanatsal ba�ar� ile
gidermesi.
6. Y�celtme (Sublimation): Toplum taraf�ndan onaylanmayan cinsellik ve
sald�rganl�k gibi ilkel e�ilimlerimizin, bi�im de�i�tirerek toplumun kabul edece�i
etkinliklere d�n�t�r�lmesidir. �rnek; kad�nl�k e�ilimleri bask�n olan bir erke�in,
kadm rollerine girece�i bir televizyon program� yapmas�. Ya da, �iddet e�ilimi olan
bir insan�n, uzak do�u sporlar� hocas� olmas�.
7. �zde�le�me (Identification): Bireyin, kendisini bir ba�ka insan�n yerine
koymas� ve onun gibi davranmas�d�r. Bu ki�i, anne ya da baba olabilece�i gibi, bir
sinema ya da m�zik sanat��s� da olabilir. �rnek; baz� gen�lerin, Michael Jackson
gi-i. bi giyinip, onun gibi davran�lar sergilemesi.
8. Yer de�i�tirme (Displacement): Belirli bir uyaran�n neden oldu�u tepkinin,
�e�itli nedenlerle a���a vurulamamas�
153
halinde, ba�ka bir kimseye tepki g�sterilmesi durumudur. �rnek, patronu taraf�ndan
azarlanan bir baban�n evde e�ine k�zmas�, e�inin de k�zg�nl���n� �ocuklar�ndan ya
da apartman�n kap�c�s�ndan ��karmas�.
9. Kar��t tepki olu�turma (Reaction Formation): Ger�ek duygular�n ifade edilmesinin
ho� kar��lanmayaca�� durumlarda, tam kar��t davran�lar�n sergilenmesi halidir.
�rnek; ger�ekte babas�ndan nefret eden bir gencin, ana babaya k�z�lma-mas�
gerekti�i d��ncesi ya da toplumun bask�s�ndan �ekinmesi nedeniyle ona a��r� sevgi
g�stermesi.
Bilin�siz olarak yap�lan bu t�r savunma mekanizmalar�, g�nl�k ya�amda herkes
taraf�ndan kullan�lan sa�l�kl� davran�lard�r. Ancak, bu mekanizmalar�n s�reklilik
kazanmas�, bireyin �evresiyle uyum yetene�ini bozarak, ili�kilerinde dengesizli�e
yol a�ar. Bu durumda, uzman yard�m� almak gerekir.
Korku
Korku; ger�ek bir tehlike, tehlike olas�l��� ya da d��ncenin, insanda yaratt���
kayg� duygusudur. Bir tehlike ya da tehlike olas�l��� kar��s�nda uyanan; co�ku, y�z
sararmas�, a��z kurumas�, y�rek vuru�u ve solunum h�zlanmas� gibi belirtileri olan
ya da daha karma��k fizyolojik de�i�melerle beliren bir duygudur.
Alfred Adler, "�nsan� Tan�ma Sanat�" adl� kitab�nda korkuyu ��yle tan�mlar; "Daha
�ocukluk y�llar�ndan ba�layarak ya�l�l��a kadar insana musallat olan [insan�n
yakas�na yap�an], hayat� hissedilir derecede zehirleyen, her t�rl� insani
ili�kileri d�zenlemekte ba�ar�s�zl��a g�t�ren, sakin bir hayat s�rmek-
154
ten ve verimli i�ler yapmaktan al�koyan bir duygudur."11 Na-poleon Hill ise, "D��n
ve Zengin Ol" adl� kitab�nda; "... Mant�k yetisini felce u�rat�r, hayal g�c�n� ve
kendine g�veni yok eder, co�kuyu �ld�r�r, inisiyatifi ki�inin elinden al�r, ama�
belirsizli�ine yol a�ar, ertelemeyi te�vik eder, kendini kontrol� imkans�z hale
getirir"12 demektedir.
Korku, insan�n i� d�nyas�ndan kaynaklanabilece�i gibi, d� d�nyadan da
kaynaklanabilir; ba�ar�s�zl�k korkusu, ele�tirilme korkusu, yoksulluk korkusu,
hastal�k korkusu, �l�m korkusu en yayg�n korkular aras�ndad�r. Korkular, t�pk� bir
arac�n freni gibidir. �o�unlukla insanlar�n ilk ad�m� atmalar�na engel olurlar.
Korkan insan�n hareketleri yava�lar, karar vermekte zorlan�r ve mazeretler �retir.
Zihnimiz bir kez mazeret bulmaya ba�lad� m�, potansiyelimizi harekete ge�iremeyiz.
Mazeretler, t�pk� bir orduda ki bozguncular gibidir ve �ok tehlikelidir.
Enerjimizin, verimsiz bir �ekilde zihni bo�u�malarla harcanmas�na yol a�ar. G�nl�k
ya�amda �o�u insan g�ven i�inde ya�ayamaz ve s�rekli korku duyar. Bu t�r insanlar,
bulunduklar� an� ya�ayamazlar ve s�rekli olarak; iflas etmekten, mal varl�klar�n�
kaybetmekten, hastalanmaktan, e� ve �ocuklar�n� kaybetmekten korkarlar.
Korkulan �ey, korkunun kayna��ndan �ok, korkunun zihnimizde yaratm� oldu�u
d��ncelerdir. Bu korku ve kayg�lar, zihinsel bir tutum olup, olumsuz ar�iv
kay�tlar�n�n olu�turdu�u paradigmalardan kaynaklan�r. �stelik, zihnimizdeki kayg�
ve korku duydu�umuz olaylar�n b�y�k bir �o�unlu�u ger�ek hayatta meydana gelmez.
T�pk�, rahmetli kay�npederimden dinledi�im nalbantm hik�yesinde oldu�u gibi:
11) Adler, Alfred. �nsan� Tan�ma Sanat�, s. 191.
12) Hill, Napoleon. D��n ve Zengin Ol, s. 215.
155
. >
Bir zamanlar, �ok g�zel kar�s� olan bir nalbant varm�. Padi�ah nalbantm kar�s�na
g�z koymu�. Saraya �a��rt�p;
-"Sana �� g�n m�saade; seksen sarat, doksan dorat, y�z bin k�rat�n nal�m m�h�n�
yap�p getiremeden, idam olacaks�n" demi�. Adam �aresiz, "Emredersin padi�ah�m"
diyerek �zg�n bir vaziyette evine d�nm�. Han�m� ve k�z�, ni�in �zg�n oldu�unu
sorduklar�nda durumu anlatm� ve; "Bunlar�n yap�lmas� imkans�z" demi�. Nalbantm
han�m�;
-"�z�lme bey, ak�am�n ve sabah�n sahibi vard�r" demi�. Adam gece boyu g�z�n�
k�rpmadan, nal ve m�hlar�n nas�l yapaca��n� kara kara d��n�yormu�. ���nc� g�n
sabah� nalband�n kap�s� d�v�lm�. Nalbant; "Han�m hakk�m helal et" dedikten sonra,
pencereyi a��p kimin geldi�ine bakmak istemi�. Padi�ah�n
adamlar�;
-"Padi�ah �ld� de tabut yap�lacak, seni �a��r�yorlar" demi�ler.
Asl�nda korku, bizi tehlikeler kar��s�nda uyaran bir sistemdir, insanl���n
varolu�undan bug�ne kadar, bir tehlike an�nda "Sava� ya da Ka�" tepkisini harekete
ge�irerek atalar�m�z�n hayatta kalmas�n� sa�lam�t�r. E�er korkusuz olsayd�k,
ge�mi�te vah�i hayvanlara yem olurduk. G�n�m�zde ise, g�c�m�z� a�an i�lere girer,
iflas ederdik. Ancak, t�m a��r� olumsuz duygularda oldu�u gibi, korkunun da
a��r�s� sa�l�ks�zd�r. A��r� korku, insan�n potansiyelini kullanmas�na izin vermez.
Korkunun hakim oldu�u yerde, g�ven filizleri ye�ermez. Bu g�venin olmamas�-
nedeniyle herkesin her an diken �zerinde ve gergin oldu�u doyumsuz ili�kiler ortaya
��kar. K�saca korku; "Az� karar, �o�u zarar" olan bir duygudur.
156
K�zg�nl�k
Psikolog Charles Spielberger'e g�re k�zg�nl�k; "�ok hafif bir rahats�zl�ktan, yo�un
bir �fke ve hiddete kadar de�i�ik yo�unluklarda ya�anan bir duygudur." K�zg�nl�k,
sadece insana �zg� bir duygu olmay�p, pek �ok hayvan t�r�n�n de sahip oldu�u do�al
bir savunma mekanizmas�d�r. K�zg�nl�k, canl� organizman�n varl���n� tehdit eden
olaylara kar�� g�stermi� oldu�u bir tepkidir. Bu nedenle, belli bir d�zeyde
k�zg�nl�k duygusu varolu�umuz i�in gerekli olup, fizyolojik ve biyolojik
de�i�melerle birlikte ya�an�r.
Amerikan Psikoloji Derne�i (American Psyhological Asso-sication/APA) k�zg�nl�k
konusunda ��yle demektedir; "K�zg�nl�k t�m�yle normal ve genellikle de sa�l�kl� bir
insani duygudur. Ama kontrolden ��k�p da y�k�c� hale d�n�t���nde, okul ya da i�
hayat�n�zda, ki�isel ili�kilerinizde ve genel ya�am kalitenizde sorunlara yol a�ar.
Kendinizi, kontrol edemedi�iniz, ne zaman ortaya ��kaca��n� bilemedi�iniz g��l� bir
duygunun k�lesi olmu� gibi hissedersiniz."13 f
K�zg�nl�k, "Sava� ya da Ka�" tepkisini harekete ge�iren duygulardan bir tanesidir.
Bu tepkinin harekete ge�mesiyle birlikte, 3. K�s�m'da anlat�ld��� gibi v�cutta bir
dizi ani de�i�iklikler ya�an�r. Salg�lanan adrenalin ve noradrenalin hormonlar�n�n
etkisiyle; kaslar gerilir, kalp damarlar� geni�ler, solunum h�zlan�r, stoklanm�
glikoz rezervlerinin serbest b�rak�lmas� sonucu enerji patlamas� ya�an�r. Sindirim
sistemi yava�lar, d��nce ve ba���kl�k sistemi ge�ici olarak bloke
13) Controlling Anger Before it Controls You. Eri�im: http://helping.apa.org E.
Tarihi:18.03.2002.
157
olur. V�cut sald�rmaya ya da ka�maya haz�r hale gelir. Bu durum, bizim �fkelenme
e�i�imizi a�a��ya �eker ve kontrol alt�na al�namad��� taktirde, sald�rganl��a
d�n�ebilir.
Genellikle, her k�zg�nl���n alt�nda bir kural ihlali yatar. Bunlar, sahip oldu�umuz
"-meli, -mal�" kurallar�d�r. �o�u kez bizi k�zd�ran ki�inin davran�� de�il,
kurallar�m�z�n ihlal edilmesidir. Bireyin, olaylar� kendisine y�nelik tehdit ve
tehlike olarak alg�lamas� k�zg�nl���n olu�mas�nda �ok �nemli bir fakt�rd�r. Bu
nedenle; �zellikle erken ya�ant�lar�m�z�n etkin oldu�u zihinsel ar�iv
kay�tlar�m�z�n niteli�i ve niceli�i �ok �nemlidir. Ar�iv kay�tlar�m�z taraf�ndan
�ekillenen paradigma ve inan� kal�plar�m�z, olaylar� alg�lama �eklimizi dolay�s�yla
k�zg�nl�k derecemizi belirler.
�fke
�fke; engellenme, incinme, a�a��lanma, reddedilme, sald�r�, tehdit vb. durumlarda
g�sterilen �iddetli k�zg�nl�k halidir. �fke, ani olmas�n�n yan� s�ra ayn� zamanda
y�prat�c�d�r. �retkenli�imizi ve ya�ama sevincimizi azalt�r. �fkeli bir insan�n
zihinsel huzuru ve so�ukkanl�l��� kaybolur. Beynin yarg�lama ile ilgili b�l�m�
bozulur, sa�l�kl� �al�amaz. �fkenin oldu�u yerde ak�l olmaz. �fke ile ak�l, bir
arada bulunmaz.
�fke �fkeyi besler, ak�l devreden ��km� oldu�u i�in, hiddet patlayarak �fke ve
�iddete d�n��r. Bu durumda olan insanlar; ba��lamayan, misilleme d��nen, mant���n
devreden ��km� oldu�u bir ki�ili�e b�r�n�rler ve ak�lc� zihin devrede olmad��� i�in
sonu�lar�n nereye varabilece�ini de hesap edemezler. Hz. Muhammed bo�una;
"D�manlar�n�z�n en g��l�-
158
s� i�inizdedir" dememi�tir. �nl� filozof Spinoza ise; "Yaln�z ak�l taraf�ndan
y�netilebilen kimse �zg�rd�r" diyerek duygu- , larm kontrol�n�n �nemine i�aret
etmi�tir.
�nsan�n temel ihtiya�lar�n�n tatmin edilememesi, olumsuz duygular� harekete
ge�irir. S�z konusu olumsuz duygular�n ba��nda ise, �fke gelir. �fke, bireyin kendi
paradigmalar�ndan ya da �evresinden kaynaklanabilir. Asl�nda �fke, iyi
yararlan�lmas� gereken bir geri bildirimdir (feed back): �nsana haks�zl�k
yap�ld���n�n, ihtiya�lar�n�n kar��lanamam� oldu�unun, ilke ve prensiplerini
�i�nemek zorunda kald���n�n yani kendi �z� ile �eli�ti�inin ya da potansiyelini tam
olarak ortaya koyamad���n�n bir belirtisi olabilir. Bu belirtilerin anla��lmas�,
sorunun ��z�m�ne y�nelik olumlu bir katk� sa�lar. Aksi taktirde, Amerikal� filozof
Ralph Voldo Emerson'un dedi�i gibi; "�fkeyle ge�en her dakika, mutluluktan �al�nan
60 saniyedir."
Dr. Thomas Gordon, �fke olgusunu bir buzda��na benzetir; "Buzda��n�n suyun �zerinde
kalan k�sm� �fkedir, oysa suyun alt�nda kalan k�sm� �ok daha geni�tir, yani �fkenin
ortaya ��kmas�na yol a�an pek �ok duygu burada gizlidir. Suyun alt�nda kalan bu
duygulara temel duygular ad� verilir. Temel duygular birikip, sertle�ip,
kat�la��nca, buzda��n�n tepesindeki �fkeyi olu�turur. S�z� ge�en temel duygular ise
k�skan�l�k, �z�nt�, merak, yaln�zl�k, itilmi�lik, kayg�, hayal k�r�kl���,
haks�zl�k, anla��lamamak ve s�k�nt� gibi duygulard�r, insanlar�n �o�u, �fkeyi
buzda��n�n tepesinde ya�ar ve bir t�rl� ��z�mlenmemi� bu duygulara s�k� s�k�
tutunur. Oysa, �fkenin kaynaklar�n� ortadan kald�rmay� ba�armak i�in buzda��n�n
alt�ndaki temel duygular�n anla��labilmesi gerekir."14
14) Bilim ve Teknik, May�s 1997, Say� 354, s. 81.
�����*
159
^ Olumsuz Duygularla Ba�a ��kma
Kaliteli ya�am i�in, zihnin etkili bir �ekilde kullan�lmas� gerekir. Zihni etkili
kullanman�n yolu, belirlemi� oldu�unuz ama� ve hedefler do�rultusunda onu me�gul
etmektir. E�er siz zihninizi bilin�li bir �ekilde me�gul etmezseniz, o mutlaka
me�gul olacak bir �eyler bulur. �nsan�n s�rekli olarak olumsuz duygularla me�gul
olmas� sa�l�kl� bir durum de�ildir. S�rekli olarak, duygusal zihnin iktidarda
olmas� bizlerin sa�l�kl� kararlar vermemizi engeller. Sonu�ta, ki�isel
potansiyelimizin verimsiz bir �ekilde kullan�lmas�na neden olur. Sorun olumsuz
duygular�n meydana gelmesi de�il, onlarla uygun bir �ekilde ba�a ��k�lamamas�d�r.
A��n duygular�n ya�and��� her durumda, "Sava� ya da Ka�" sisteminin harekete
ge�irilmi� olmas�ndan dolay�, ortaya ani bir enerji ��kar. Ortaya ��kan bu
enerjinin bilin�li ve yap�c� bir �ekilde; �retici alanlara ya da spor vb.
faaliyetlere y�nlendirilmesi gerekir. Enerjinin etkili bir �ekilde y�netilmesi,
bireyin gev�eyip rahatlamas�n� sa�lar. Aksi taktirde, �zellikle ili�kilerde baz�
y�k�c� sonu�lara yol a�abilir.
Ayr�ca, olumsuz duygu ve d��ncelerin zaman�nda fark�na var�lmas�, onlarla ba�a
��kmada �nemli bir katk� sa�lar. �rne�in, k�zg�nl�k ve �fkeye yol a�an duygu ve
d��ncelerimizi zaman�nda fark edebilmemiz; ba�lang��ta sa�l�kl� bir �ekilde ifade
ederek, onlar�n sald�rganl��a d�n�meden kontrol alt�na alabilmemizi imkan sa�lar;
"Psikolog Dolf Zillmann, �fkeyle ba�a ��kmada iki ana m�dahale yolu �nermektedir.
�fkeyi da��tman�n bir yolu, �fke dalgas�n� ba�latan d��nceleri yakalay�p bunlara
meydan okumakt�r. ��nk�, ilk �fke patlamas�n� onaylay�p te�vik
160
eden, bir etkile�imin ba�lang��taki de�erlendirilmesidir; alev- i leri
k�r�kleyen ise bunu izleyen de�erlendirmelerdir. Za- i maniama �nemlidir; �fke
d�ng�s�ne ne kadar erken a�ama- ; da m�dahale edilirse, o kadar etkili olur.
Asl�nda yat�t�r�c� bilgiler �fke devreye girmeden �nce gelirse, �fkenin �n� tamamen
kesilebilir.
�kinci yol ise, �at�ma ya�anan ki�iden bir s�re uzak durmakt�r. Yat�ma s�reci
boyunca, �fkelenmi� ki�i d�manca d��ncelerin t�rman��n� frenlemek i�in dikkatini
ba�ka y�ne �ekecek, oyalanacak bir �eyler arayabilir, ilgisini ba�ka bir noktaya
y�neltmek, Zillmann'a g�re olduk�a basit bir nedenle, ruh halini de�i�tirmek
a��s�ndan son derece g��l� bir y�ntemdir. Ho��a vakit ge�irirken �fkeli kalmak
zordur."15
K�zg�nl�k ve �fke ba�ta olmak �zere, t�m olumsuz duygularla ba�a ��kmada
kullan�lacak di�er tekniklerden baz�lar� ise �unlard�r:
1. Duygular�n�z� biriktirmeyin, sa�l�kl� bir �ekilde ifade edin.
2. Duygular�n�z� oldu�u gibi yaz�ya d�k�n.
3. Bitmemi� i�lerinizi bitirin.
4. Derinli�ine i�sel yolculuklar yap�n.
5. Ba��lama yetisi kazan�n.
6. An� ya�amay� ��renin.
Olumsuz duygularla ba�a ��kma tekniklerinin g�nl�k ya�am�n bir par�as� haline
getirilebilmesi i�in, �ncelikle iyi anla��lmas� gerekir, i�te bu nedenle,
yukar�daki teknikleri tek tek ele alal�m.
i Zeka, s. 85. ;
161
Duygular�n�z� Bast�rmay�n, �fade Edin!
Bast�rma, daha �nce savunma mekanizmalar� aras�nda sayd���m�z bilin� d�� �al�an bir
sistemdir; "insanlar�n, �e�itli sosyal normlar, ahlaki ve dini kurallara g�re
yasaklanm�, ay�p ve g�nah say�lm� duygu ve fikirlerin, hi� kimse -bazen kendisinin
bile- taraf�ndan bilinmemesi ve fark�nda olunmamas� i�in bilin� alt�na itilmesi ve
orada depolanmas�na bast�rma mekanizmas� denmektedir."16
Kaliteli bir ya�am i�in, t�m duygular�n sa�l�kl� bir �ekilde ifade edilmesi
gerekir, ifade edilmeyen, di�er bir deyi�le bast�r�lan duygular bilin�alt�nda
depolan�r. Daha sonra; �fke, k�zg�nl�k, sald�rganl�k vb. �ekillerde ortaya
��kabilir. �fade edilmeyen bu duygular, zamanla; bireyin zaman ve enerjisini
t�keten kin, nefret, intikam vb. duygulara d�n�ebilir. Ayr�ca, olumsuz duygular�n
sa�l�kl� bir �ekilde ifade edilememesi halinde, bast�r�lan bu duygular ki�inin
kendisine zarar vermeye ba�lar. �e�itli psikosomatik (zihin-beden ili�kisinden
kaynaklanan) rahats�zl�klar�n yan� s�ra, depresyon gibi duygusal sa�l���m�z� bozan
rahats�zl�klar da ortaya ��kabilir.
Vera Peiffer, "Olumlu D��nme" adl� kitab�nda bu konuda ��yle demektedir;
"Duygular�n bast�r�lmak zorunda oldu�u durumlarda, psikolojik denge bozulur; bu da
fiziksel belirtilere yol a�ar. Bu belirtiler, alt�nda yatan problemi simgeler
nitelikte olabilir: D��n�te kat�l�k, kol ve bacaklarda sertle�meye; duygular�m�z�
bast�rmaya �al�man�z kab�zl��a; �fkeyi d�a vuramayrp i�e atmak depresyona; ki�inin
kad�nl���n� kabul-
16) Ero�lu, Feyzullah. Davran� Bilimleri, s. 55.

162
lenmekte isteksiz olmas� adet g�rmeyle ve cinsellikle ilgili sorunlara yol
a�abilir."17
Geleneksel k�lt�rde, s�rekli olarak duygular�n bast�r�lmas� beklenir. Baz� insanlar
ise, duygular�n� kontrols�z bir �ekilde s�rekli d�a vururlar. A�a��daki skalada
oldu�u gibi, her iki durum da sa�l�kl� olmay�p, dengeden yoksundur. Oysa,
psikolojik y�nden sa�l�kl� bir ya�am, duygular� sa�l�kl� bir �ekilde d�a vurmay�
gerektirir. Yazar Jerry Greenwald, sa�l�kl� olmayan bu iki u� davran��, "duygusal
kab�zl�k" ve "duygusal ishal" olarak adland�rmaktad�r. �nsanlar�n duygular�na
s�rekli olarak ket vurmalar�n� "duygusal kab�zl�k"; hi�bir denetleme gereksinimi
duymadan duygular�n oldu�u gibi sal�verilmesini ise, "duygusal ishal" olarak
tan�mlamaktad�r.18
Duygusal ishal -100
Sa�l�kl� ifade etme
OLUMSUZ ALAN
+100
Duygusal ishal olan bir insan, her t�rl� stres ve gerginlik durumlar�n� s�rekli
olarak �evresine bo�alt�r. B�ylece, her seferinde tekrarlanan olumsuz duygular daha
da g��lenmi� olur.
17) Peiffer, Vera. Olumlu D��nme, s. 160.
18) Greenwald, Jerry. Ba��ml�l�k m�? Ba��ms�zl�k m�? s. 77.
'��*'
163
T�pk�, v�cut geli�tirme sporunda oldu�u gibi: V�cut geli�tirme sporu ile
u�ra�anlar, ilk ba�ta b�y�k bir a��rl���n alt�na girmezler. �nce k���k a��rl�klarla
ba�lay�p, her ge�en g�n a��rl��� art�r�rlar. Zamanla, ba�lang��ta kald�rmalar�
m�mk�n olmayan a��rl�klar� kolayca kald�rabilirler. Olumsuz duygular�n her
defas�nda tekrar edilmesi, t�pk� v�cut geli�tirme sporcular�n�n yapm� olduklar�
antrenman etkisini yapar. Olumsuz duygular her seferinde daha da g��lenerek,
zamanla bizi esir al�rlar.
T�m olumsuz duygularda oldu�u gibi, k�zg�nl�k ve �fkenin de kontrols�z bir �ekilde
s�rekli d�a vurulmas�, bu duygular�n daha da g��lenmesine yol a�maktad�r. Yap�lan
ara�t�rmalar; k�zg�nl�k ve �fkeyi inkar etmenin ya da bast�rman�n, bu duygularla
ba�a ��kmada sa�l�kl� bir yol olmad���n� g�stermektedir. En iyisi, k�zg�nl�k ve
�fkeye neden olan duygu ve d��nceler ba�lang��ta sa�l�kl� bir �ekilde ifade
edilmelidir.
"Genellikle �at�man�n erken a�amalar�nda k�zg�nl�k bast�r�l�r ve daha sonraki
evrelerinde d�a vurulur. Yap�lmas� gereken ise, bunun tam tersidir. �at�man�n erken
evrelerinde d�a vurulan k�zg�nl�k, duygusal olarak rahatlamay� ve problemin yap�c�
bir bi�imde ��z�lmesini sa�layabilir. Y�netilen k�zg�nl�k, �at�man�n yap�c� bir
nitelik kazanmas�n� sa�lar. Y�netilmedi�i zaman da �at�may� yo�unla�t�r�r ve daha
�ok k�zg�nl��a neden olur."19
Duygular�n�z� Yaz�ya D�k�n
Nas�l ki, bir barajda a��r� su birikmesi ve fazlal�k suyun
�hliye edilememesi durumunda a��r� bas�n� meydana gelir ve 0 Karip, Emin. �at�ma
Y�netimi, s. 29.
'i!?:
164
tehlike do�urursa; depo edilen yo�un duygular da, ayn� �ekilde tehlike yarat�r.
Baraj kapaklar�n�n birka� tanesi a��larak, fazlal�k suyun tahliye edilmesi ve
bas�nc�n azalt�lmas� gerekir. Ayn� �ekilde, i�imizde biriktirdi�imiz yo�un
duygular�n bir k�sm�n�n da tahliye edilmesi gerekir. Aksi taktirde, istenmeyen yer
ve zamanda tehlike yarat�rlar.
Duygular�n tahliye edilmesinde kullan�labilecek tekniklerden bir tanesi, duygu ve
d��ncelerin oldu�u gibi yaz�ya d�-k�lmesidir. D�zenli olarak tutulan bir g�nl�k,
i�imizdeki dengesiz duygular�n bir k�sm�n�n bo�alt�lmas�n� sa�lar. En iyisi bu
duygular� sevdi�imiz insanlarla payla�makt�r ancak; sevdi�imiz, g�vendi�imiz ve her
t�rl� sorunumuzu rahatl�kla konu�abilece�imiz bir insan�n olmamas� durumunda,
duygularla ba�a ��kmada kullan�labilecek etkili bir y�ntemdir. Bunun i�in
duygular�n�z� oldu�u gibi yaz�ya d�k�n. Daha sonra bu notlar� ister y�rt�p atm,
isterseniz saklay�n. �nemli olan bizi rahats�z eden duygu ve d��nceleri zihinden
atmakt�r.
Bitmemi� �lerinizi Bitirin
Bitmemi� i�ler (unfinished works); zaman ve enerji t�keten, ba�ar� ve mutlulu�u
engelleyen, an� ya�amam�za izin vermeyen k�sacas� kaliteli ya�ama ula�ma yolunda
�n�m�zdeki en b�y�k engellerdendir. Bitmemi� i�ler, s�rt�m�zda s�rekli olarak
ta��d���m�z gereksiz a��rl�klara benzer. Mutlu ve ba�ar�l� olmak isteyen her insan,
bu a��rl�klardan en k�sa s�rede kurtulmal�d�r.
Ge�talt psikoterapisinin kurucular�ndan Frederick Perls "bitmemi� i�ler"i, ki�inin
i� d�nyas�nda olu�an bir dengesizlik hali olarak tan�mlamaktad�r. Perls'e g�re;
nas�l ki ki�inin be---
165
deninin yemek i�mek gibi biyolojik ihtiya�lar� varsa, ki�inin psikolojik
varolu�unun da ihtiya�lar� vard�r. Bu ihtiya�lar kar��lanmay�nca, ki�i
fenomenolojik y�nden dengesizlikler i�ine girer ve bitmemi� i�ler ertaya ��kar.
Do�an C�celo�lu ise; bitmemi� i�leri, s�rekli olarak bizi kendi gitmek istedikleri
y�ne do�ru s�r�kleyen Kangal k�peklerine benzetmekte ve bilin�alt�nda depolanan bu
i�lerin i�inde bulundu�umuz an� doyas�ya ya�amam�z� engellediklerini
s�ylemektedir'.
Bitmemi� i�ler; ge�mi�te ya�anm� ve bilin�alt�na bast�r�lm�, �imdiye kadar da
��z�mlenememi� duygusal sorunlard�r. Bizler genelde ��z�mleyemedi�imiz duygusal
sorunlar�, savunma mekanizmalar� taraf�ndan otomatikman bilin�alt�na bast�r�r�z.
T�pk�, �mraniye ��pl���'nde oldu�u gibi! Ge�mi�te �mraniye ��pl���'ne at�larak
�zeri kapat�lan ��pler, ger�ekte hi�bir zaman kaybolmad�. Sadece ge�ici bir s�re
onlar� g�remedik. Zaman i�inde, birikerek metan gaz� �retmeye devam ettiler. Ve bir
g�n, aniden patlayarak can�m�za ve mal�m�za zarar verdiler.
�te bilin�alt�n�n derinliklerine depolanan bitmemi� i�lerde, kaybolmay�p negatif
enerji �retmeye devam ederler. Bizler onlar� g�remeyiz. Bast�r�lan bu olumsuz
duygular, sa�l�kl� bir �ekilde bo�alt�kmad��� taktirde, beklenmedik yer ve zamanda
patlayarak ili�kilerimize zarar verirler. G�n gelir, ortada hi�bir sebep yokken,
bir bardak suda f�rt�na kopar�lmas�na neden olurlar. E�er bir insan, �ok kolay
k�z�p �fkeleniyorsa ve bunu al�kanl�k haline getirmi�se, bu ki�inin bilin�alt�nda
��z�mlenmemi� sorunlar� var demektir. Kaliteli bir ya�am i�in, bitmemi� i�lerin
bitirilmesi ve ge�mi�te olu�an bu duygularla mutlaka ba�a ��k�lmas� gerekir.
166
Derinli�ine ��sel Yolculuklar Yap�n
Duygularla ba�a ��kmada kullan�lacak di�er bir etkili yol da; bilin�alt�n�n en alt
katmanlar�na ula�mam�z� sa�layacak, derinlemesine sohbetlerdir. Bitmemi� i�lerin
bitirilmesi maksad�yla taraflar, birbirlerinin i�sel d�nyalar�n�n derinliklerine
bilin�li yolculuklara ��kmalar� gerekir. Bitmemi� i�ler, duygular�n yo�unluk
derecesine g�re, bilin�alt�n�n farkl� katmanlar�nda depolanm�t�r. Bast�r�lan
duygular a��s�ndan, bilin�altimiz t�pk� bir so�ana benzer. En �ok rahats�zl�k
yaratan sorunlar, so�an�n "c�c���nde" oldu�u gibi, en i�te yer alanlard�r. Bu
sohbetlerde, bilin�alt�n�n derinliklerinde yer alan t�m katmanlar�na ula��lmal�d�r.
Yolculuk esnas�nda tespit edilen bitmemi� i�ler, zaman s�n�rlamas� olmaks�z�n tek
tek ele al�narak, enine boyuna konu�ulmal�d�r.
Bu yolculuklarda, bilin�alt� belle�inizin derinliklerinde katmanlar olu�turmu�
olan bitmemi� i�lerin �oklu�u kar��s�nda hayret edip �a��racaks�n�z. Bu
yolculuklar, taraflar�n birbirlerini daha yak�ndan tan�malar�, doyumlu duygusal
beraberlikler a��s�ndan ya�amdaki en kaliteli etkinliklerindendir. �zellikle
e�ler taraf�ndan, birbir�erinin i� d�nyalar�na yapacaklar� bu yolculuklar, ge�mi�e
ait bitmemi� i�leri bitirmenin yan� s�ra, halen dolu olan bardaklar�n�n da sa�l�kl�
bir �ekilde bo�alt�lmas�n� sa�layacakt�r. Aksi taktirde dolu bardak, beklenmeyen
yer ve zamanda ta�arak �fke n�betlerine d�n�ecek ve evlili�e onar�lmas� zor
zararlar verecektir:
ikinci k�z�m Bengisu'nun do�umundan beri, e�im ile birbirimizi ihmal etti�imizin ve
birbirimizle nitelikli beraberlikler ya�amad���m�z�n fark�na vard�k. ��nk�, en
�nemsin bir konuda
167
dahi birbirimizin s�zlerinden incinir olmu�tuk. Bunun �zerine d�zenli olarak,
birbirimizin i� d�nyas�nda yolculuklar yapabilece�imiz zamanlar yaratmaya karar
verdik. �ocuklar�m�z ve telefon da dahil olmak �zere, hi�bir �eyin bizi rahats�z
etmeyece�i birliktelikler yaratt�k. Bu d�nemde, bir �ok bitmemi� i�imizi bitirdik.
Bu birliktelikler esnas�nda; birbirimizi �nyarg�s�z ve empa-tik olarak dinlemeye,
duygu ve d��ncelerimizi b�t�n derinli�imle anlamaya gayret ettik. Birbirimizi iyi
anlayabilmek i�in, teredd�t etti�imiz konularda sorular sorduk. Hi�bir su�lamada
bulunmaks�z�n ve birbirimizin s�z�n� kesmeksizin konu�tuk. Duygular�m�z�,
kar��l�kh'olarak "Ben Dili" ile ifade ettik. Tek bir olay� alarak, b�t�n
boyutlar�yla ve derinlemesine konu�tuk. Bu konu�malar esnas�nda, �zellikle e�imin
bir �ok bitmemi� i�ini bitirdik, i�te bunlardan bir tanesi:
"E�imde y�llard�r bir yolluk saplant�s� vard�. Yolluk �ok iyi durumda olmad��� ve
yaz s�ca��nda ihtiya� duyulmad��� zaman bile, evin bo� kalan her yerine yolluk
seriyordu. Bazen s�k�nt�m� dile getirdi�imde, istedi�im sonucu elde edemiyor ve
can�m s�k�l�yordu. Bu birliktelikler esnas�nda ��rendim ki; biz yeni evlendi�imizde
evimizde hal�m�z olmad��� i�in, misafirler gelince �ok derin rahats�zl�klar duymu�.
O tarihte borcumuz nedeniyle ancak bir tane hal� alabilmi�, o da �ok geni� olan
salonun ancak k���k bir b�l�m�n� kaplam�t�. E�imin, duygular�n� dinleyince
kendisine hak verdim ve �u anda bu konu beni eskisi kadar rahats�z etmiyor. E�imde
eskisi gibi davranm�yor art�k. Elde etti�imiz bu sonucu, e�imle birlikte i�
d�nyalar�m�za yapt���m�z yolculuklara bor�luyuz."
Bu yolculuklar sonunda, her ikimiz de bitmemi� i�lerin �oklu�u kar��s�nda hayret
ettik. Oysa, bu yolculuklara ba�la-
e-a
H � w
3 e, �
o gog< n a
1 o -3
er g
sa 3
rtHr�nt
ga^aroo^p^
j? � p EI s- e- &
lillUflll
�l^s-33.<p.31S
"� .^' 3 sa
&> 3 S 2 ��' "O
* s g � < S- J^f-
n
f � 3
' & N �
^ _ ro
S* 3
- a S ~
~ a a* '�'
sllslatifi I
-s
S
sa
3' S l
(/> fi
(T)
a
c3.
s 11- S-1
1151:
er
03 OTO'
�v�
1
3. &� 3
P sa p. !^ fb
S >S
2 3 o� pL ^ 3
ON
oo
sa.
3 �
111
P- N ^1.
Cs ' �en
3 � ^.
^ r-r a'
^< S 3
31
CfQ<
n
g �.
V
G3 r-t-R (T)
5� a
C/l
N

C/l
N
</)
3 | g ^ s:
P/ t/> w p- K g. � w o ^ a
N
3
< � i�
S 3 o
^ er �
d p-
%f
?.^
pr </�
R 3
�4
& o
fS �-l
V ^
1 &.� P �� 3 g. � 3 �
�' "C/l <
a a
a a-a

t! �l
CX3
re a
3
� 9 a
1 � e
i- I S
w S. ^
^ 9 |
�VI
I a � l s �
D a a, S. s a
!2 O Oi OJ m "
�l-a?-
� p
^ -S'
o n " P. � ?T 3 < ^
o

P' N pL ^
m
t� R
5- ^^
3 3
� 3 7?
^ 5>" >S
3 g7 3 er o3< S � H' S o; g.
- - e- 3 S a k 3 �.
52 3
03 3 I
3 s �
rs
a" a-
CKSt O

a � a- II
� 3
S' a ? ^ ? 3. a-
i� P h?t
O N P^
a p- c er w _.
3' <� <� �' 5;gS
3^3 P^
3
d 3 �o
- - � a 'S ,-2L P- er =; 2- 3
3 P-
, *> a S p- S " SL^ S d
p^ �.
3 ^ a sa
-1 �
�s % fi
2 3 ST
3 R" 3 f �� �
^ fi
< w
sa N
^ 3 n> S'
^ 3
3' o.
I
S 1 .�.
o- 3 �-S 3 I*
3 re =
3 aL ��� a-
a
O w P- 3 ..
gg 1 3^^ ^
0Q -T1 ^
-3
a
a
cg< p> g 3 3 ��
3^3
3 33
H�'�

H
0Q
< sa <;
&^ � & 3 P-S
3. 3
N S.
w ' � S*
S cxa
a -t a
o" 3
3
o
H 0�
& 5
;� ora'
3 w
5 sa
a i�L
1� sa
o a
2 ero
E-
S. o-
a �i
170
yazd�m. En son, e� ve �ocuklar�mla ilgili maddeleri de yazarak, listeyi tamamlad�m.
Ve listeyi y�rtarak, trenin ��p sepetine att�m. Ba��lama �stesini bitirdi�imde,
listenin uzunlu�u kar��s�nda �ok �a��rd�m. O g�nden bug�ne, listede yazm� oldu�um
ki�ilere -kendim de dahil olmak �zere- sevgi ile bakabiliyorum. Ne zaman olay ve
ki�iler akl�ma gelse, zihnime; "Ben sizleri isvi�re Alpleri'nde b�rakt�m" cevab�n�
veriyor ve zihnimden kovuyorum. Ka/am o kadar huzurlu ve bo� ki. Buradan tasarruf
etti�im zaman ve enerjiyi, bug�n istedi�im �retici alanlara kullanabiliyorum.
Bitmemi� i�leri bitirmekle, ya�am kalitem �nemli oranda
artt�.
Bu olaydan bir s�re sonra, k�z�m Cansu'ya dersleri ve davran�lar� y�z�nden birka�
kez k�zd���m� tespit ettim. Anlad�m ki; �svi�re yolunda yazm� oldu�um ba��lama
listesinin Cansu ile ilgili b�l�m�nde eksiklikler vard�. Hemen oturdum ve zihnimde-
kileri yaz�ya d�kt�m. Yazd�klar�m, yar�m sayfadan fazlayd�. Cansu'ya, o g�nden beri
daha ho�g�r�l� davran�yor ve kendisini �ok seviyorum.
L�tfen, �imdi sizde bir ka��t ve kalem al�n. Enerjinizi t�keten, ya�am kalitenize
olumsuz katk�larda bulunan, sizin daima ge�mi�teki kin, nefret, �fke, intikam vb.
duygularla ya�aman�z� sa�layan ki�i ve olaylar� tek tek yaz�n. Daha sonra listeyi,
ister y�rt�p ��p sepetine at�n, isterseniz saklay�n. Ancak, bu deneyimi ya�amadan
l�tfen kitab�n di�er b�l�mlerine ge�meyin. Bunu yapmakla, i�inizdeki canavar� d�ar�
atm� ve size ayak ba�� olan olumsuz duygular�n�zdan kurtulmu� olacak-
171
sm�z.
An� Ya�aman�n �nemi
!
Bizler genellikle, ya ge�mi�in pi�manl�k, kin, nefret ve intikam duygular� ile, ya
da; gelece�in kayg�, korku ve endi�eleriyle ya�ar�z. Bu duygularla ya�amak,
mutluluk ve ba�ar� yolunda bize hi�bir �ey kazand�rmad��� gibi, �retkenli�imizi ve
ya�ama sevincimizi de al�r g�t�r�r. Bu sorun, kaliteli ya�ama ula�ma yolu,nda ciddi
bir engel olup, kesinlikle ortadan kald�r�lmal�d�r.
An� ya�amak; belirli bir zaman diliminde, i�inde ya�ad���m�z �evrenin zihinsel ve
duygusal boyutta fark�nda olmak ve o andaki ya�am�m�z� anlaml� bulmakt�r. Ya�am�n
her an�n�n tad�n� ��karmak gerekir. Zihnimiz bulundu�umuz anda de�ilse, ya�am�n
tad�na varamay�z. Baz� insanlar tatile ��karlar. Fakat, zihinleri de�il bedenleri
tatildedir. Zihinleri hala i� yerinde oldu�u i�in, d�nyan�n en g�zel yerine de
gitseler, yapt�klar� tatilden zevk alamazlar. Sokrat, "Dertliyim, yolculu�a ��kt�m
iyi ge�medi" diyen dostuna; "Kendini de birlikte g�t�r-m�s�nd�r de ondan" diye
cevap vermi�. Eski Frans�z Ba�bakan� Clemanceau ise, ba�ar�s�n�n sebebini
soranlara; "Ba��m� tararken, sa�lar�mdan ba�ka bir �ey d��nmem" dermi�.
S�rekli olarak, zaman ve enerjimizi ge�mi�teki olumsuzluklara ya da gelecek
kayg�lar�na harcaman�z bizlere hi�bir �ey kazand�rmaz. Bu, ge�mi�ten ders almayal�m
ya da gelece�i d��nmeyelim olarak alg�lanmamal�d�r. Ge�mi�teki olaylardan ders
almas�na alal�m ancak, geriye de�il ileriye do�ru gidelim. An� tam olarak
ya�ayabilen insan; �imdiki zamandan ayr�maks�zm, gerekli durumlarda bir s�reli�ine
ge�mi� ya da gelece�e bakma �zg�rl���ne de sahip olan insand�r.
172
An� Ya�ama Yetisinin Kazan�lmas�
�nceki ya�ant�mda, % 99 oran�nda ya ge�mi�in pi�manhk-lar�yla ya da gelece�in
kayg�lar�yla ya�ayan bir ki�iydim. An� ya�ama oran�m, neredeyse s�f�rd�. S�rekli
ge�mi�te ya�ar, ge�mi�te meydana gelen olaylar� d��n�r keyfimi ka��r�rd�m. A�a��
yukar� t�m enerjimi bu yolda harcard�m. G�n�n sonunda, t�pk� biti� �izgisindeki
maratoncular gibi bitap d�er; kendime, e� ve �ocuklar�ma harcayacak enerjimin
kalmad���n� hissederdim. Ge�mi�te ya�amad���m zamanlarda ise, s�rekli gelece�i
d��n�rd�m. Endi�e ve kayg�larla ya�ar, bulundu�um an�n tad�n� alamazd�m. Bu y�zden
s�rekli stresli ve gergin olur, kendimi her an ta�maya haz�r dolu bir bardak ya da
patlamaya haz�r bir bomba gibi hissederdim. Bu d�nemlerde ho�g�r�m azal�rd�. Bu
nedenle, e� ve �ocuklar�m� �o�unlukla gereksiz
yere incitirdim.
An� ya�ama al�kanl��� kazanabilmek i�in, i�imde �ok ciddi bir sava� ya�ad�m.
Farkmdal�k d�zeyimi y�kselttim ve ya�am yolculu�umda arabam�n direksiyonuna ge�tim.
Ya�am�mdaki her �eyin sorumlulu�unu �stlendim. Zihnimi t�pk� k���k k�pek yavrular�
gibi yeniden e�ittim. Zihnim, ge�mi� ya da gelece�e her uzakla�t���nda hemen
yan�ma, yani o ana d�nmesini s�yledim. Ba�lang��ta b�y�k ba�ar�s�zl�klar ya�ad�m.
Bir s�re sonra, bulundu�um an� doyas�ya ya�ayan bir insan oldum. Ya�ad���m
mutlulu�u kelimelerle anlatamam. An� ya�ama yetisini edindi�im zaman, s�rt�mdaki
gereksiz y�klerden de kurtuldu�umu hissettim.
An� ya�ama al�kanl��� kazanabilmek i�in, zihnimizi e�itmemiz gerekir. Nas�l ki,
iki-�� ya�lar�ndaki �ocu�umuz yan�-
173
m�zdan her uzakla�t���nda, onu tekrar yan�m�za getiriyorsak; zihnimizde her ge�mi�
ya da gelece�e gitti�inde, tekrar ya�ad���m�z ana geri getirmeliyiz. Ayn� zamanda,
her ge�mi� ya da gelece�e gidi�i ve ne kadar s�re kal�nd���n� da g�nl�k olarak
k���k bir,bloknota kaydetmeliyiz. Bu uygulamay� belirli bir s�re sistemli olarak
yapt���m�zda, an� ya�ama al�kanl���n� edinmeye ba�lar�z. Zaman ge�tik�e, ge�mi� ve
gelecekte kalma s�resinin k�sald���n�, ge�mi� ya da gelece�e her gidi�inizde olay�n
fark�na vard���n�z� g�receksiniz. Bu sayede, an� ya�ama yetisi kazanacaks�n�z.
Ya�am� Ertelemeyin
G�nl�k sorunlar�m�z nedeniyle, genelde bulundu�umuz an� ya�ayamay�z. E�er ��renci
isek; "Hele �niversiteye bir girelim, ...", "Okul bitince, ...", "Askerli�i
yap�nca, ...", "�u d���n� bir yapay�m, ..." diye ya�amay� s�rekli erteleriz. E�er
anababa isek; "Kooperatifin borcunu bir bitireyim, ...", "Emekli olursam, ...",
"�ocuklar okulu bitirince, ...", "Araban�n borcu bitince, ..." gibi bahanelerle
mutlulu�umuzu s�rekli erteleriz. B�ylece ya�amay� da ertelemi� oluruz.
Asl�nda, yar�nki ya�am�m�z i�in, Allah'�n kredi a��p a�mayaca��n� bilmiyoruz. Bu
y�zden ya�ad���m�z an� �ok iyi de�erlendirmemiz gerekir. Her g�n�m�z�, �mr�m�z�n
son g�n�ym� gibi ya�amal�, kar��la�t���n�z insanlara da �m�rlerinin son g�n�ndeymi�
gibi davranmal�y�z. Bu, �al�madan yiyelim i�elim keyfimize bakal�m olarak
alg�lanmamal�d�r. Los Angeles Times yazarlar�ndan Ann Welss, a�a��daki yaz�-
174
smda karde�inin getiriyor:20
�l�m�nden sonraki duygular�n� ��yle dile
Eni�tem; k�z karde�imin tuvaletinin en alt g�z�n� a�t� ve ince ka��da sar�lm� bir
paket ��kard�. "Bu" dedi, "s�radan bir �ama��r de�il." Ka��d� a�t� ve �ama��r� bana
uzatt�. Zarif ve ipekliydi. Kenarlar� eli�i dantelle s�slenmi�ti. Astronomik bir
fiyat ta��yan etiketi hala �st�ndeydi.
"Jan bunu Nevv York'a ilk gitti�imizde alm�t�. Nereden baksan sekiz, dokuz y�l
olmu�tur. Hi� giymedi. �zel bir g�n i�in sakl�yordu." �ama��r� benden ald� ve
cenaze evine g�t�rmek �zere ay�rd���m�z di�er giysilerle birlikte yata��n �zerine
koydu. B�rak�rken eli bir an yumu�ak kuma�� ok�ar gibi oyaland�. Tuvaletin g�z�n�
h�zla kapatt� ve bana d�nd� ve dedi ki: "Hi�bir �eyini �zel bir g�n i�in saklama.
Ya�ad���n her g�n
�zeldir."
Cenazeyi izleyen g�nlerde, eni�teme ve ye�enime beklenmeyen bir �l�m�n arkas�ndan
yap�lmas� gereken t�m �z�c� i�lerde yard�mc� olurken, s�k s�k bu s�zleri
hat�rlad�m. Karde�imin ailesinin ya�ad��� �ehirden Cali/ornia'ya d�nerken u�akta
yine bu s�zleri d��nd�m. Karde�imin g�remedi�i, duyamad��� veya yapamad��� b�t�n
�eyleri d��nd�m. Hala eni�temin s�zlerini d��n�yorum ve hayat�m de�i�ti.
Art�k daha �ok okuyor, daha az toz al�yorum. Balkonda oturup bah�emi seyrediyorum,
uzayan �imlere ald�rmadan. Ailem ve dostlar�mla daha �ok vakit ge�iriyorum, i�
toplant�lar�nda daha az. M�mk�n oldu�u kadar s�k, "hayat�n katlan�lmas�
20) Ya�ad���n her g�n �zeldir. Eri�im:http://www.balca.net E. Tarihi:
01.06.2001.
175
_ gereken bir dertler zinciri yerine zevk al�nacak olaylar silsilesi olarak
g�r�lmesi" gerekti�ini hat�rlat�yorum kendime. Her an�n g�zelli�ini duyumsayarak
ya�amak istiyorum. Hi�bir �eyimi �zel g�nler i�in saklam�yorum.
K�ymetli tabak �ana��m� her "�zel" olayda kullan�yorum. Birka� kilo vermek, t�kanan
lavaboyu a�mak, bah�emde ilk a�an �i�ek gibi �zel olaylarda...En pahal� ceketimi
can�m isterse s�permarkete giderken giyiyorum. Pahal� parf�m� �zel partiler i�in
saklam�yorum..."Bir g�n" kelimesi da�arc�mdaki yerini kaybetti. Bir �ey, e�er
g�rmeye, duymaya veya yapmaya de�er-se, onu �imdi g�rmek, duymak ve yapmak
istiyorum.
Hepimizin "Ya�ayaca��m�za garanti g�z�yle bakt���m�z yann� g�rmeyece�ini" bilseydi
e�er k�z karde�im, neler yapard� kim bilir? San�r�m aile fertlerini veya yak�n
arkada�lar�n� arard�. Belki eski birka� arkada��n� aray�p aralar�nda ge�en
s�rt�meler i�in �z�r dilerdi. Belki bir lokantaya en sevdi�i �in yeme�ini
�smarlard�. Bunlar�n hepsi birer tahmin. Karde�imin neler yapamadan �ld���n� hi�bir
zaman bilemeyece�im. Ya ben...?
E�er say�l� saatimin kald���m bilseydim, yapamad���m �eyler oldu�u i�in k�zard�m.
Yazmay� erteledi�im mektuplar� yazmad���m i�in k�zard�m. "Bir g�n arar�m" dedi�im
dostlar� g�rmedi�im i�in k�zard�m. E�ime ve k�z�ma onlar� ne kadar �ok sevdi�imi
yeterince s�k s�ylemedi�im i�in k�zard�m. Art�k hayatlar�m�za kahkaha ve renk
katacak hi�bir �eyi yanna ertelememeye, duygular�m� dizginlememeye �al��yorum.
Ve her sabah g�zlerimi a�t���mda kendime o g�n�n "�zel bir g�n" oldu�unu
s�yl�yorum. Her g�n, her dakika, her nefes ger�ekten Allah'tan bize bir arma�an."
176
S�z�m�n �z�
Olumsuz ve a��r� duygular; an� ya�amam�za engel olan, ki�isel potansiyelimizi israf
eden ve sonu�ta ya�am kalitemizi azaltan en �nemli fakt�rlerdendir. Bu nedenle,
kaliteli bir ya�am i�in; her t�rl� duygu ve d��ncenin zaman�nda fark�na var�larak,
dengesiz duygularla etkili bir �ekilde ba�a ��k�lmal�d�r. Bitmemi� i�lerin
bitirilmesi, ko�ulsuz ve �arts�z bir ba��lama yetisinin kazan�lmas� ve an� ya�ama
al�kanl���n�n
da edinilmesi gerekir.
4. K�sm� bitirdikten sonra, �imdi de s�ra; ya�am yolculu�umuzda rotam�zdan sapmadan
"kutup y�ld�z�" istikametinde ilerlememizi ve g�venilir bir insan olmam�z�
sa�layacak temel ilkeleri g�rmeye geldi. Bunun i�in ele almam�z gereken konu,
"i�sel De�erler" konusudur.
05
��SEL DE�ERLER
"S�zde ve harekette do�ruluk, karakterin bel kemi�idir."
Samuel Smiles
T�rkiye'nin, sporda �anl� zaferleri vard�r. �te, ata sporu g�re�te elde edilen
zaferlerden baz�lar�: 1948 Londra Olimpiyatlar�'nda; 6 alt�n, 4 g�m� ve 2 bronz.
1960 Roma Olimpiyatlar�'nda; 7 al�m ve 2 g�m�. Di�er yanda, t�m bran�larda 59
sporcu ile kat�ld���m�z 2000 Sydney Olimpiyatlar�'nda ise; 3 alt�n ve bir bronzla
yetinmek zorunda kald�k. Bu sonu�la; Etiyopya, Bulgaristan, Yunanistan gibi
�lkelerin bile gerisinde kald�k. �te, Sydney Olimpiyatlar�'nm yap�ld��� g�nlerde
�lkemizdeki gazetelerde yer alan haberlerden baz�lar�:
Boksta; 48 kiloda Ramazan Ball�o�lu, 51 Kiloda Halil �brahim Tuna ilk turda elendi.
Serbest g�re�te; 130 kiloda Ayd�n Po-lat��, 85 kiloda Ali �zen, 69 kiloda Y�ksel
�anl�, 58 kiloda Harun Do�an, 97 kiloda Ahmet Do�u birinci turda elendi. Grekoremen
g�re�te; 76 kiloda Nazmi Avluca, 54 kiloda Ercan Y�ld�z, 130 kiloda Fatih Bak�r, 97
kiloda Hakk� Ba�ar, 73 kiloda �eref Ero�lu birinci turda elendi. Halterde; 94
kiloda Sunay Bulut s�f�r �ekti. Uzay�p giden liste ile, sizleri daha fazla s�kmak
istemiyorum.
178
Halterci Sunay Bulut, fazla kilosu y�z�nden tart�ya girmedi ve m�sabakas�na
��kmad�. Federasyon Ba�kan� A�ao�lu, Bulut'u "Vatan haini" ilan etti. Harun Do�an,
T�rk milletinin utan� kayna�� oldu. Milli mayosunun �zerindeki ayy�lchz�, "g��s�me
bat�yor" diye ��karan bu g�re��i, Rus rakibinden korktu�u i�in
mindere de ��kmad�.
Oysa ayn� g�nlerde, Avustralya gazeteleri Tanzanyal� Akh-vveri'nin 1968 Mexico
Olimpiyatlar�nda ya�anan hik�yesine geni� yer veriyorlard�; "Tanzanyal� bu
maratoncu, yar�ma sona erdikten, stadyum bo�alt�ld�ktan, ��klar s�nd�r�ld�kten
sonra mendille ba�lanm� yaral� baca��ndan s�zan kanlarla adeta s�r�nerek stadyumun
kap�s�na yakla��rken, 'Yapma, kendine i�kence yapma: b�rak, zaten sonuncusun'
diyenlere �u cevab� vermi�: '�lkem beni, yan�a ba�lamam i�in de�il, bitirmem i�in
g�nderdi.'"
Fazla s�ze gerek var m� bilmiyorum. Y�ksek i�sel de�erlere sahip bir insan�n,
hi�bir maddi varl�kla mukayese edilemeyecek kadar de�erli oldu�unu, Akhweri'nin
hik�yesi bize �ok g�zel anlatmaktad�r.
��sel De�erler Nedir?
��sel de�erler, bir insan�n ki�ilik ve karakterini yani �z�n� olu�tur. ��sel
de�erler, miza� de�ildir. Permanente Medikal Grubundan Dr. Barbara Betz ve John
Hopkins'ten Dr. Caroli-ne Thomas'a g�re miza�, do�umla birlikte gelen kal�t�msal
bir �zelliktir; "Betz'in deyi�iyle 'miza�'m, bili�sel (cognitive) beceriler ya da
zeka ile bir ili�kisi yoktur. Miza�, hareketlilik d�-1) Muallimoglu, Nejat. D��nen
�nsana Hazine, s. 1257-1259.
179
zeyi, sakinlik ya da heyecan d�zeyi gibi �zelliklerle ili�kilidir."2
Ki�ilik ve karakter ise, do�u�tan varolmay�p sonradan edinilen bir �zelliktir.
P�sk�ll�o�lu'nun s�zl���nde ki�ilik; bireyin toplumsal ya�am i�inde edindi�i
al�kanl�klar�n ve davran� bi�imlerinin t�m� olarak tan�mlanmaktad�r. Karakter ise;
ki�inin kendi kendisine egemen olmas�n�, kendisiyle uyum i�inde' bulunmas�n�, d��n�
ve eylemlerinde, davran�lar�nda tutarl�, sa�lam kalabilmesini sa�layan �zelliklerin
bile�kesidir. Bir nesnenin, bir bireyin ya da toplulu�un kendine �zg� olan, onu
di�erlerinden ay�ran, onun davran�lar�n� belirleyen ana �zelliklerdir. K�saca
karakter; ya�amda bize neyin do�ru, neyin yanl�, neyin �nemli oldu�unu g�steren
ilkelerin b�t�n�d�r.
Avusturyal� psikiyatr Alfred Adler, karakter konusunda ��yle der; "Karakter
do�u�tan kazan�lan bir �ey de�ildir. Tersine, insan�n hayat kal�b�na uygun olarak
benimsedi�i, i�inde bulundu�u durumda kendi ferdi b�t�nl���n� ortaya koymas�na
yarayan y�n �izgisidir."3 Alman filozofu Eric Fromm ise, karakter hakk�nda �u
bilgileri verir; "Daha �ok bir insan�n ya�ant�lar� ile, �zellikle ilk �ocukluk
g�nlerindeki ya�ant�lar� ile olu�mu�tur; ger�e�i kavramak ve yeni ya�ant�lar
edinmekle bir dereceye kadar de�i�ebilir."4
Kaliteli ya�am yolculu�una ��kan bir insan, ya�am yolculu�u esnas�nda �evrenin
onay�na ba��ml� olmay�p, kendi ilke ve de�erlerinin rehberli�inde ilerler. Kaliteli
ya�am yolculu�un-
2) Black, David. T�pT ila�lar ve Zihin. Stresle Ba�a ��kma, s. 78.
3) Adler, Alfred. �nsan� Tan�ma Sanat�, s. 128.
4) Fromm, Eric.Erdem ve Mutluluk, s. 72.
180
da, ona rebberlik eden kutup y�ld�zlar� vard�r. Bu kutup y�ld�zlar�ndan birincisi
"i�sel kutup y�ld�z�"d�r. ��sel kutup y�ld�z�, a�a��daki �ekilde de g�r�ld��� gibi
kaliteli ya�am ilkeleri ve i�sel de�erlerden olu�ur.
�ekil 8: i�sel Kutup Y�ld�z�
KAL�TEL� YA�AM �LKELER�
VE ��SEL DE�ERLER
Kutup y�ld�z�, bilmedi�imiz bir arazide ilerlerken, gidece�imiz y�n ve takip
etmemiz gereken rota hakk�nda bize rehberlik eder. Kafam�z� her ne zaman kald�rsak,
onu kolayca g�rebiliriz. Kutup y�ld�zlar�ndan ikincisi ise, "d�sal kutup y�ld�z�"
d�r. D�sal kutup y�ld�z�n�, 7. K�s�m'da ele alaca��m�z misyon bildirimi
olu�turmaktad�r. Kutup y�ld�zlar�, ki�isel potansiyelimizi olu�turan zaman, enerji
ve yeteneklerimizi harcayaca��m�z istikameti belirlerler. Yolculuk s�ras�nda,
s�rekli bize rehberlik ederek y�n�m�z� kaybetmemizi, ki�isel potansiyelimizi israf
etmemizi, sonradan pi�man olaca��m�z i�ler yapmam�z� engellerler. E�er kutup
y�ld�zlar�na sahip olmazsak, herhangi bir zamanda kendimizi hi� de arzu etmedi�imiz
bir limanda bulabiliriz.
181
��sel De�erlerin �nemi
Samuel Smiles, "Self-Help (Kendine Yard�m)" adl� kitab�nda karakterin �nemini �u
c�mlelerle vurgular; "Karakter, tecr�beden ge�mi� bir itibar�n, do�rulu�un ve
prensibe ba�l�l���n neticesidir. Bunlar �yle meziyetlerdir ki, ihtimal di�er b�t�n
meziyetlerden ziyade, insanl���n g�venine ve sayg�s�na h�kmeder... Milletlerin
kuvveti, end�strisi ve medeniyeti... B�t�n bunlar ferdin karakterine ba�l�d�r ve
medeni emniyetin temeli bunun �zerine in�a edilmi�tir."5
KYF, y�ksek bir benlik de�erine sahip olmay� gerektirir. Y�ksek bir benlik de�erine
ise, g��l� bir karakter yani y�ksek i�sel de�erler ile ula�abiliriz. ��sel
de�erler; �zsayg�, �zg�ven, �zbilin�, �zdenetim, vicdan, d�r�stl�k vb. ilkelerden
olu�ur. Y�ksek i�sel de�erlere sahip bir insan, yenilmez armada demektir. Havan�n
ya�murlu, karl�, g�ne�li, bulutlu ya da f�rt�nal� olmas� onu etkilemez. Yani,
d�ar�dan gelecek ele�tiri ve �vg�ler ki�inin ya�am�nda belirleyici de�ildir. Hata
yapmas� durumunda, kendi ki�ili�ine ve �z�ne olan inanc� ve g�veni hi�bir zaman
azalmaz. Ba��na ne gelirse gelsin, asla yenilmi�-lik duygusuna kap�lmaz ve pes
etmez. Her seferinde gerekli dersi alarak, co�kuyla yeniden dener.
Kaliteli ya�am yolunda ilerlerken; gerek kaliteli ya�am ilkelerine, gerekse i�sel
de�erlerimizi olu�turan ilkelere uygun hareket etmeliyiz. T�pk�, bir orkestrada
oldu�u gibi, tutum ve davran�lar�m�z kutup y�ld�zlar�yla uyumlu olmal�d�r. �atlak
ses ��kmamal�d�r. Aksi taktirde, i�sel dengesizlikler ve �at�malar ya�an�r. Hi�bir
zaman, hi�bir menfaat u�runa, ki�isel il-
5) Smiles, Samuel. Kendine Yard�m, s. 302.
182
keler ve de�erler �i�nenmemelidir. Ki�isel yap�, i�sel kutup y�ld�z�m�z� olu�turan
bu ilkeler ve de�erler �zerine bina edilirse, kolay kolay y�k�lmaz. Bunu
ba�arabilen insan, en f�rt�nal� d�nemlerde, en g�� �artlarda bile sars�l�r ama
y�k�lmaz. Bu g�c�, kendi ilke ve de�erlerinden al�r.
Yarat�c� hayal g�c� yetimi kullanarak, se�eneklerimi belirlerim. Vicdan�mla,
se�eneklerimin ilkelerime uyup uymad���n�n sa�lamas�n� yapar�m. �zg�r irademle,
se�eneklerimden birini ya da birka��n� se�erim. �zbilin� ile, se�eneklerimin
kalitesini ve verimlili�ini de�erlendiririm. Yine �zg�r irademle, tercih etmi�
oldu�um se�ene�i eyleme ge�iririm. �zg�ven ile, y�lmadan kar��ma ��kan engelleri
bir bir ge�erim. �zdenetim ile, rotamda ilerlerken beni amac�mdan al�koyacak baz�
d�rt�leri reddedebilirim. Ho�g�r� sayesinde, gerekli esnekli�i g�sterebilirim. T�m
bu yetileri ya�am�ma ge�irdi�imde, elde edece�im sinerji ile, kaliteli ya�am
yolunda emin ad�mlarla ilerleyebilirim.
Uzun d�nemde mutlu ve ba�ar�l� olabilmemizin tek yolu, kendi ilkelerimize g�re,
yani "Ben" gibi ya�amakt�r. Aksi taktirde, meydana gelen i�sel dengesizliklerin
faturas�n� �demek zorunda kal�r�z. Ya�am�m�z� ilkelerimize g�re de�il de,
�evremizin onay ve beklentilerine g�re s�rd�r�rsek, mutlulu�u bu ; yolla elde
etmeye �al��rsak, sonu�ta h�srana u�rar ac� �ekeriz.
T�rk Toplumunda ��sel De�erler
Nas�l ki bir insan�n, karakterini olu�turan i�sel de�erleri, varsa; toplumlar�n da
de�erleri vard�r. Bu de�erler, t�pk� bir atomun �ekirde�i gibidir. Bir �lkeyi
y�kman�n en ak�lc� yolu;' sava�mak de�il, o �lkeyi ayakta tutan de�erleri yok
etmektir.'
183
�nanc�m odur ki, T�rk milletini ayakta tutan de�erler, son y�llarda bilin�li olarak
erozyona u�rat�lmaktad�r. "Televole k�lt�r�" toplumda bir vir�s gibi yay�lmakta,
toplumsal yozla�ma h�zla artmaktad�r. Toplumsal yozla�madaki bu h�z, kalitesizli�i
de beraberinde getirmektedir. De�i�im �artt�r. Ancak de�i�irken, toplumlar�n
�ekirde�ini olu�turan ve o toplumu ayakta tutan olumlu de�erler mutlaka
korunmal�d�r.
Son y�llarda, T�rk toplumunun ar�iv kay�tlar� yanl� olu�turulmakta ve gen�lerimizin
zihinleri yanl� programlanmaktad�r. "K�eyi d�n de, nas�l d�nersen d�n" felsefesi,
"Kestirme yollardan ba�ar� elde etme" paradigmas� bir yan�lg� olup, e�er b�yle
devam edersek bunun bedelini er ya da ge� toplum olarak �deyece�imizi d��n�yorum.
Dilerim, bizi biz yapan de�erlerin bilin�li bir �ekilde yok edilerek; yerine g��,
para, ��hret gibi de�erlerin konmas�n�n bedelini, yak�n bir gelecekte
�zg�rl���m�zle �demeyiz. Tarihin, beni yan�ltm� olmas�n� arzu ederim.
Yeri gelmi�ken, Zafer tlbars hocamdan dinledi�im bir ara�t�rman�n sonu�lar�n�
aktarmak istiyorum; "1980'li y�llar�n ba��nda, Ankara'n�n bir gecekondu semtinde
yap�lan �al�mada; bayanlar�n ekseriyeti banka memuru, erkeklerin ise, polis ve
astsubay olmak istedikleri saptanm�. Ayn� b�lgede, Prof. T�lin ��li y�netiminde
2000 y�l�nda yap�lan bir �al�mada ise; bayanlar�n �o�unlu�u manken ve �ark�c�,
erkeklerin ise futbolcu ve mafya �yesi olmak istedikleri belirlenmi�tir." Bu durum
de�i�ikli�inde, k�lt�rel yozla�man�n yan� s�ra, i�sizlik ve gelir da��l�m�
adaletsizli�inin b�y�k rol� oldu�unu d��n�yorum.
Oysa, ingiliz yazar Samuel Smiles, yakla��k 150 y�l �nce bi-^i bu konuda uyarmakta
ve ��yle demektedir; "Bir milletin ilerlemesi, fertlerin �al�kanl���, enerjisi ve
ahlak d�zg�nl���
II
184
gibi faziletlerin muhassalas�d�r [bile�kesidir]. �te yandan bir milletin ��kmesi,
fertlerin tembelli�inden, menfaate ve ahlaks�zl��a olan d�k�nl�klerinden ileri
gelmektedir."6
Bir arkada��m; "Yeni yeti�en gen�lerin demir ve �imentosu eksik" diyor. Ben ayn�
kan�da de�ilim ancak, arkada��m�n s�ylediklerini de g�z ard� edemem. Nas�l ki,
demir ve �imentosu eksik bir bina, en k���k bir depremde yerle bir olursa; i�sel
de�erleri eksik olan bir bireyinde en k���k bir sars�nt�da ayakta kalmas� m�mk�n
de�ildir. Ayn� �ekilde, de�erleri yok edilen bir toplumun da ilerlemesi m�mk�n
olmaz. G�n�m�z T�rkiye'sinde ilim, bilim, adalet, ahlak, �al�ma vb. de�erlerin
yerini; g�� (mafya), para ve ��hret (kestirme yollardan elde edilen) vb. de�erler
alm�t�r. G�n�m�zde bir �ok insan, ilke ve de�erlerden yoksun bir �ekilde; �retmeden
t�ketmekte, g�n�n� g�n etmekte ve T�rk toplumunda bir asalak gibi ya�amaktad�r. Bu
durum; ilke ve de�erlerden yoksun di�er insanlar i�in de k�t� bir �rnek te�kil
etmekte ve s�z konusu bu insanlar�n mutsuz, verimsiz, dengesiz ve kalitesiz bir
ya�am s�rmesine yol a�maktad�r. Demir ve �imentosu eksik bu tip insanlar, a�a��daki
hik�yede oldu�u gibi, benlik de�eri d��k insanlard�r:7
Timur bir g�n Hoca ile hamama gider. Soyunur d�k�n�r, i�eriye girerler.
Y�kan�rlarken birdenbire Timur sorar:
-"Hoca, der ben kul olsam ka� ak�a ederim?" Hoca'n�n da pervas� m� var? ��yle bir
yalanc�ktan zihin yorar:
-"Bana sorarsan ben y�z ak�a derim." Timur k�zar:
I
6) Smiles, Samuel. Kendine Yard�m, s. 2.
7) Bayrak, Mehmet. Halk G�lmecesi, s. 99-100.
185
-"Amma da yapt�n, Hoca!... Yaln�z �u pe�tamal eder y�z ak�a" der. Hoca, bu s�ze
bay�l�r g�lmekten. E�ilir, Timur'a der ki yava��a:
-"Ben de zaten ona fiyat bi�mi�tim."
Yazar Mina Urgan, "Bir Dinozorun An�lar�" adl� kitab�nda, son yar�m y�zy�lda
toplumumuzda meydana gelen yozla�ma ve bozulma konusunda; "T�ketim toplumunun
k�lt�rden yoksun bir ortamda egemenlik kurmas�n�n do�al bir sonucu olan baya��l�k,
fa�izm kadar �irkin, fa�izm kadar tehlikeli benim g�z�mde. Belki bu da bir
dinozorluk belirtisi say�lacak ama davran�ta, konu�ma �slubunda, k�l�k k�yafette,
m�zikte, her konuda baya��l��a �iddetli bir tepki i�indeyim. Son yar�m y�zy�lda
�lkem de, d�nya da daha da baya��la�t��� i�in, tepkimde giderek �iddetleniyor"
s�zleriyle duygu ve d��ncelerini dile getirmektedir.
i�inde bulundu�umuz d�nemde insanlar, �ocuk yeti�tirmekten korkar hale geldiler.
��nk� k�lt�rel yozla�ma ve bozulma en �st seviyededir. Do�al olarak anne ve
babalar, sa�l�ks�z ortamdan endi�e etmektedirler. Halbuki �ocuklar, zamanlar�n�n
�o�unu aile d��ndaki ortamlarda ge�irmektedirler. �stesek de, �ocuklar�m�z� kontrol
edip, tam anlam�yla denetlememiz m�mk�n de�ildir. Ayr�ca bu durum, sa�l�kl� da
olmaz. Bunun tek yolu; �zg�veni, �zdenetimi, �zg�r iradesi, �zbilinci y�ksek
k�sacas�, y�ksek i�sel de�erlere sahip �ocuklar yeti�tirmekten ge�er. Y�ksek i�sel
de�erlere sahip �ocuklar, i�ten denetimli bireyler haline gelirler. ��ten denetimli
�ocuklar, her t�rl� ortamda sa�l�kl� ve do�ru kararlar alma ve uygulama yetisine
sahip olurlar.
186
E�er ya�am yolculu�umuzda; mutlu, ve ba�ar�l� olmak, dengeli ve kaliteli bir ya�am
s�rmek istiyorsak, y�ksek i�sel de�erlere sahip olmal�y�z. Ancak bu sayede,
dengemizi koruyarak kaliteli bir ya�ama ula�abiliriz. Bu bilgilerden sonra, �imdi
de i�sel de�erleri olu�turan ilkeleri tek tek ele alal�m.
�zsayg� (�zde�er)
�zsayg�, s�zl�kte; "Kendi ki�ili�ini al�altmaktan insan� al�koyan ve ba�kalar�nca
da al�alt�lmay� ho� kar��lamayan duygu, ( ki�inin kendi �z�ne, ki�ili�ine besledi�i
sayg�" olarak tan�m- � lanmaktad�r. �nsan�n duygu, d��nce ve davran�lar�n� etkile-
yen �nemli bir yetidir. Her insan, y�ksek bir �zsayg� ile dun- ^ yaya gelir. Ancak
bu y�ksek �zsayg�, zamanla aile ve �evre taraf�ndan erozyona u�rat�l�r. �zellikle;
ko�ullu sevgi, �ocu�un �z�ne sayg� g�sterilmemesi, ilgi ve ho�g�r� yetersizli�i,
s�rekli ele�tirel tav�rlar sergilenmesi �zsayg� yetisini zay�flat�r.
"Benlik Kavram�" adl� kitab�n yazar� Seymour Epstein, �z-; sayg�n�n �nemi konusunda
��yle demektedir; "Y�ksek �zsayg�s� olan ki�iler ger�ekten de, ba�ar�lar�ndan gurur
duyan ve ba�ar�s�zl�klar�n� ho� kar��layan sevgi dolu ebeveynlere sahiptirler. Bu
gibi kimselerin hayat hakk�nda optimistik bak� a��lar� vard�r ve a��r� kayg�l� bir
hale gelmeden, streslerle ba�a ��kma yetene�ine sahiptirler. Belirli deneyimler
sonucunda hayal k�r�kl���na u�ray�p fazlaca �z�lseler de, y�ksek �zsayg�ya sahip
ki�iler �abucak iyile�irler; t�pk� annesinin sevgisi ile g�vende olan �ocuklar
gibi..."8
8)Goleman, Daniel. Hayati Yalanlar Basit Ger�ekler, s. 143.
187
Bunlara z�t olarak, azalm� �zsayg�ya sahip ki�iler sert ve ho�nutsuz ebeveynlerin
psikolojik y�k�n� ta��maktad�rlar; "Bu insanlar ba�ar�s�zl��a kar�� a��r� duyarl�
olma e�ilimindedirler; reddedilmi� hissetmeye hep haz�rd�rlar ve hayal
k�r�kl�klar�n� atlatmak i�in �ok uzun zamana ihtiya�lar� vard�r. Hayata bak�
a��lar� pesimistiktir; t�pk� ebeveynlerinin sevgisinde g�vende hissetmeyen bir
�ocuk gibi..."9
Hayatta b�y�k riskler alma cesaretini g�sterebilmi� insanlar, y�ksek �zsayg�ya
sahip insanlard�r. T�pk�, Roza Parks'ta oldu�u gibi. Rosa Parks'm ya�anm� hik�yesi,
insan�n kendi �z�ne duyaca�� y�ksek bir sayg�y� g�steren e�siz bir �rnektir. Hik�ye
��yle:10
Amerika'n�n Montgomery �ehrindeki �rk��l�k yasalar�na g�re, �ehir i�i ula��m�
sa�layan otob�slerin �n koltuklar� beyazlar i�in ayr�lm�t�. Otob�ste hi�bir beyaz
yolcu olmasa bile, siyahlar bu koltuklara oturamazd�. Beyaz yolculara oturacak yer
kalmad���nda, ayn� �creti �demi� olmalar�na ra�men siyahlar beyazlara yer vermek
zorundayd�. T�m otob�s �of�rleri bu kurallar�n uygulanmas�ndan, kurallara
uymayanlar�n cezaland�r�lmak �zere polise teslim edilmesinden sorumluydular. Hatta
baz� otob�s �of�rleri, siyah yolcular� �n kap�dan almamakta, arka kap�dan indirip
bindirmekteydi.
1955 y�l�n�n, 1 Kas�m gecesi, Rosa Parks olduk�a yorgundu. Biletini alarak,
otob�ste siyahlara ayr�lm� olan b�l�m�n ili? s�ras�na oturdu. Bir s�re sonra, beyaz
yolcular�n fazla olmas� nedeniyle, �of�r kendisinden yerini beyazlara terk etmesini
istedi. Arka kap�dan binmedi�i i�in, 12 y�l �nce kendisini otob�sten d�ar� atan bu
�of�r� g�r�r g�rmez tan�m�t�. B�t�n �srarlara ra�-
9) Goleman, Daniel. Hayati Yalanlar Basit Ger�ekler, s. 143. 10) Rosa Parks.
Eri�im: http://www.biography.com E. Tarihi:02.11.2001.
188
men, yerini beyazlara vermedi. Sonunda polis �a�r�ld� ve Rosa Parks polis
karakoluna g�t�r�ld�. �nceden planlanmam� olan bu hareket, Amerika'da �rk
ayr�mc�l���na kar�� yap�lan m�cadelenin ilk k�v�lc�m� oldu. Bu olaydan sonra, t�m
siyahlar otob�sleri boykot ettiler. 380 g�nl�k ba�ar�l� bir boykotun sonunda,
Anayasa Mahkemesi �rk ayr�mc�l���na son veren karar�n� a��klad�.
�zsayg�lar� d��k insanlar, genelde ba�kalar�n�n beklentilerine g�re ya�arlar. Bu
davran��n alt�nda; reddedilme, ele�tirilme ve d�lanma korkusu yatar. Kendi
benliklerini de�ersiz g�ren bu tip insanlar, ba�kalar� taraf�ndan be�enilmeye daha
�ok gereksinim duyarlar. Bu nedenle, sosyal maskeler takar ve rol yaparlar. �nsan�n
i� d�nyas�na ayk�r� olan bu durum, i�sel bir dengesizlik meydana getirir. Bu
dengesizlik, sonu�ta bireyin mutsuz ve ba�ar�s�z olmas�na yol a�ar.
Yeterli �zsayg�ya sahip insanlar; kendisi ve �evresi ile bar��k olan, kendisi sorun
olmayan insanlard�r. Ne�eli, verici ve di�er insanlara kar�� daima ho�g�r�l�d�rler.
Bu ki�ilerin benlikleri, kendilerine y�nelik olumsuz tutumlardan zarar g�rmez.
�zg�ven
�zsayg�, bir insan�n kendi potansiyeline olan inanc�n� ifade eder. Bu inan�,
ki�inin kendi �z�ne g�ven duymas�n� sa�lar. Bu anlamda �zg�ven, y�ksek bir �zsayg�
sonucu olu�an ve ki�inin kendine duydu�u g�veni ifade eden bir yetidir; "�nsan�n
g�ven duygusu kazanmas�, �ocukluk ve gen�lik �a��nda anne baba ve toplumsal
ortamdan g�rd��� ilgi ve sevgiye ba�l�d�r. �ocukluk ve gen�lik �a��nda, yeterince
ilgi ve sevgi g�rmeyen insanlarda a�a��l�k ya da �st�nl�k duygusuna ba�l� g�-
189
vensizlik duygusu geli�ir. G�vensizlik duygusu, insan�n kendisini ve ba�kalar�n�
ger�ekd�� ve olumsuz olarak de�erlendirmesine neden olur."11
�zsayg� ve �zg�ven d��kl���, ki�ide korku ve endi�e yarat�r. �evrenin kendisi
hakk�nda olumsuz d��nmelerinden kayg�lan�r. Bu y�zden, i�sel eksikli�ini; para,
mal, m�lk, �an ve ��hret gibi d�sal de�erlere y�nelerek kapatmaya �al��r. Ancak bu
eksiklik, d�sal de�erlerle azalaca��na, daha da artar. Ayr�ca �zg�veni d��k
insanlar, gerekti�inde risk almaktan da ka��n�rlar. Kendisine g�veni olmayan bir
insan�n, inanc� da olmaz. Y�ksek bir �zg�ven, y�ksek bir inand�r�c�l��� da
beraberinde getirir.
A��r� �zg�ven ise, gereksiz risklere at�lmaya neden olur. �nsan�n kendisine �izdi�i
imaja, �evresi de ayn� de�eri vermedi�i zaman hayal k�r�kl���na u�rayabilir. Bu
hayal k�r�kl��� neticesi, insanlara nefret ve �fke duyabilir. Bu nedenle, yetersiz
ve a��r� �zg�venin her ikisi de sa�l�ks�zd�r. En iyisi, a�a��daki skalada da oldu�u
gibi, dengeli ve yeterli bir �zg�vene sahip olmakt�r.
D��k �zg�ven -100
Yeterli �zg�ven
A��n �zg�ven 0
+ 100
11) K�knel, �zcan. Zorlanan insan, s. 194.
I
190
Yeterli �zg�vene sahip insanlar, kendileri hakk�nda herhangi bir teredd�de
d�mezler. ��nk� kendilerini iyi tan�rlar. B�ylece her t�rl� olumsuz durumda,
kayg�lanmadan yollar�na devam ederler. Kendi benli�ini de�erli g�ren bu insanlar�n,
ba�kalar� taraf�ndan be�enilmeye olan gereksinimleri daha azd�r. Kendi kendisine
g�lebilen, kendisi ile dalga ge�ebilen insanlar, genellikle y�ksek �zg�vene sahip
insanlard�r.
Her insan�n �zg�venini yans�tan ve Stephen R. Covey'in "Duygusal Banka Hesab�"
olarak adland�rd���, bir banka hesab� vard�r. Hedefler belirleyip, kendimize k���k
s�zler verip yerine getirdi�imizde, banka hesab�m�za bir miktar yat�r�m yapm�
oluruz. Bunu tersi olarak, yerine getirmedi�imiz bir s�z i�inde, hesab�m�zdan her
seferinde bir miktar �ekeriz. Hesab�n y�ksekli�i; kendimize duydu�umuz �zg�venin
y�ksekli�ini g�sterir. Hesab�n d��kl��� halinde ise, �zg�venimiz zay�flar. Yaln�z,
verilen s�zler �evrenin y�nlendirmesi ile de�il, bizim i�sel de�erlerimizden
kaynaklanmal�d�r. ��sel de�erlerimizden kaynaklanmaz ise, o i�i sevemeyiz.
Sevmedi�imiz bir konuda ise, ba�ar� ve kaliteye ula�amay�z.
"Duygusal Banka Hesab�, bir ili�ki i�indeki g�ven oran�n� belirleyen bir
benzetmedir. Bu, ba�ka bir insan�n yan�nda kendinizi emniyette hissetmenizdir.
�ncelik, sevecenlik, d�r�stl�k ve size verdi�im s�zlere ba�l� kalmak yoluyla
'Duygusal Banka Hesab�'na yat�r�m yaparsam, bir birikim yaratm� olurum. Sizin bana
olan g�veniniz artar, ben de gerekti�i zaman bu g�venden yararlan�r�m. Hatalar�m da
olabilir. Ama o g�ven , d�zeyi, o duygusal birikim bunu telafi eder. �leti�imim
a��k se�ik de�ildir belki, ama siz yine de ne demek istedi�imi anlars�n�z. Bir
s�zc�k y�z�nden beni su�lamazs�n�z. G�ven he-
191
sabi kabar�k oldu�u zaman, ileti�im rahat, �abuk ve etkili olur."12
Ki�isel B�t�nl�k (Tutarl�l�k)
Ki�isel b�t�nl�k demek; bir insan�n �z�, s�z� ve eylemlerinin birbiriyle uyumlu
olmas� demektir. Ayn� zamanda, s�zleriyle beden dili aras�nda da bir uyum
olmal�d�r. Ki�isel b�t�nl��� olan insanlar, rol yapmazlar ve maske takmazlar. �� ve
d� d�nyalar� aras�nda b�y�k bir ahenk vard�r; "Ki�isel b�t�nl�k ki�inin d��nce,
duygu ve davran� d�nyas�n�n birbiriyle tutarl� olmas�ndan kaynaklan�r. Kendine
sayg�s� olan ki�i d��ncelerim, inand��� de�erleri davran�lar�nda yans�tmaya �zen
g�sterir; de�i�ik durum ve ko�ullarda zorlansa dahi, kendine sayg�s� oldu�undan,
ilkeleriyle tutarl� olarak hareket
etmeye �al��r."13
Ki�isel b�t�nl��e yat�r�m i�in; s�z verip, verilen s�z� yerine getirmek gerekir.
S�z vermenin k�����, b�y���; �nemlisi �nemsizi yoktur. Konf��yus bu konuda ��yle
demektedir; "Olgun insan g�zel s�z s�ylemesini bilen insan de�il, s�yledi�ini yapan
ve yapabildi�ini s�yleyebilen insand�r." Milattan sonra 121-180 y�llar� aras�nda
ya�am�, Latin bilge ki�isi Mar-cus Antuninus ise; "D�nyadaki hi�bir ��kar,
verdi�iniz s�z� tutmamaya veya kendinize olan sayg�n�z� kaybetmeye de�mez"
demi�tir.
Birisine bir s�z vermeden �nce, �ok iyi d��nmek gerekir. S�z verildikten sonra da
her ne pahas�na olursa olsun, o s�z
12) Covey, Stephen R. Etkili insanlar�n 7 Al�kanl���, s. 196-197.
13) C�celo�lu, Do�an. �yi D��n Do�ru Karar Ver, s. 244.
192
yerine getirilmelidir. Yerine getirilmeyen her s�z, duygusal banka hesab�nda bir
miktar azalmaya yol a�ar. Bireyin g�venilirli�ini ve kendine olan �zsayg�s�n�
azalt�r. Ki�isel b�t�nl��� olmayan bir insan, duygusal banka hesab�ndan s�rekli
�eken insand�r. Bu durum o bireyi, g�venilmez ve de�ersiz bir , insan yapar.
>l
Ki�isel b�t�nl��e sahip insanlar; davran�lar� �nceden kestirilebilir ve g�ven
verici insanlard�r. Bu tip insanlar, s�ylediklerini yapan, yapt�klar�n� s�yleyen
insanlard�r. Kendi prensiplerine �nce kendileri uyarlar. Sa�� solu belli olmayan
insanlar, tutars�z ve ki�isel b�t�nl�kten yoksun insanlar olup, �evreleri
taraf�ndan g�venilmez ki�iler olarak alg�lan�rlar. T�pk�, Nasrettin Hocan�n
hik�yesinde oldu�u gibi:14
Hoca, Ak�ehir'de kad�l�k etti�i s�rada adam�n biri gelip: -"Efendim, k�rda sizin
oldu�unu duydu�um bir alaca inek, bizim ine�i boynuzuyla vurup �ld�rm�... Buna
�er'an ne l�z�m gelir?" diye sormu�. Hoca:
-Bu i�te sahibinin ne g�nah� var? Hayvand�r... demi�. Adam
bu sefer:
-"E/endi, affet. Yan�lm��m. �ld�r�len inek benimki de�il, seninki..." deyince, Hoca
ka�lar�n� �atarak:
-Ha.. Bak! �imdi mesele �atalla�t�. Bana �u raftaki kara kapl� kitab� indiriver de
bakal�m! demi�.
Ki�isel b�t�nl�k ilkesine ili�kin bir �rne�i de, 57. h�k�metin uygulamalar�ndan
vermek istiyorum: s
14) Kas�m, Naci. B�y�k Nasreddin Hoca, s. 186.
";?
193
��l� koalisyon h�k�meti (DSP, MHP ve ANAP), IMF'nin de deste�iyle 1999 y�l�nda
enflasyonla m�cadele program�na ba�lad�. Halka, dolar�n y�ll�k bazda art�
oranlar�n� a��klad�lar. Do�al olarak, ba�ta sanavici ve i�adamlar� olmak �zere
herkes, h�k�mete g�venerek d�vizle bor�land�lar. Fakat, 22 �ubat 2001 tarihinde
d�viz kurlar� dalgalanmaya b�rak�ld�. D�viz; kurlar�nda bir anda, y�zde y�zlere
varan art�lar ya�and�. Bu arada, h�k�metin s�z�ne g�venerek d�vizle bor�lanan bir
�ok insan�n can� fena halde yand�. Bu t�r �rnekler, ge�mi� h�k�metler d�neminde de
(1994 ekonomik krizinde oldu�u gibi) s�k s�k ya�and�. Ba�bakan dahil olmak �zere,
h�k�met yetkililerinin s�zlerine g�venenler hep zararl� ��kt�lar. Bu insanlar bir
daha h�k�mete g�venebilir mi? Vatanda��n, h�k�mete g�veni olabilir mi?
Burada h�k�metin bir t�zel ki�ilik olarak, ki�isel b�t�nl���nden ve tutarl�l���ndan
s�z edemeyiz. Ki�isel b�t�nl�k ve tutarl�l���n olmad��� yerde de g�venilirlik
olmaz. Siyaset kurumuna olan g�ven eksikli�inin ve ekonomik krizlerin temelinde,
siyaset�ilerin ki�isel b�t�nl�kten yoksun olu�lar� yatmaktad�r. Ki�isel b�t�nl��e
sahip olmak i�in; tutulamayacak bir s�z�n verilmemesi, verilen s�z�n ise her ne
pahas�na olursa olsun tutulmas� gerekir. G�ven ve g�venilirlik olay�n�n temeli,
ki�isel b�t�nl�kte yatmaktad�r.
�zbilin� (Fark�ndal�k)
�zb�in�; bireyin kendini tan�mas� ve i� d�nyas�nda olup biten her �eyin fark�nda
olmas�d�r. �zbilin�, duygu y�netimi i�in de gerekli temel yetilerden bir tanesidir.
�zbilin�li insanlar; kendi s�n�rlar�ndan emin, psikolojik olarak sa�l�kl�, haya-

194
ta olumlu bakabilen insanlard�r. K�t� bir ruh haline girdiklerinde bu durumdan
kolayca s�yr�labilirler. Farkmdal�k d�zeyini y�kselten yani, bilin� alan�m
geni�leten bir ki�i; daha kaliteli bir ya�ama ula�ma yolunda, d� d�nya ile etkili
ileti�imlerde bulunabilir.
"Ge�talt terapisinin kurucusu Frederick S. Perls, �� t�r fark�nda olma alan�
tan�mlar. �lk katman ki�inin kendinin fark�nda olmas�d�r. Bu fark�nda olu� temel
bir bilin�tir. ���nc� katman, d� d�nyan�n fark�nda olu�tur. �kinci katman ise;
ki�inin kendinin fark�nda olu�u ile d� d�nyan�n fark�nda olu�u aras�nda yer al�r.
Bu kavramsal alg�laman�n, dil ve k�lt�r�n yer ald��� d�nyad�r... Bu orta katman
deneyimli ��retmenlerin s�zlerini, sizin annenizin ve baban�z�n inan�lar�m,
toplumun e�itimle ilgili de�erlerini i�erir. Bu orta katman sizin kendi �z�n�z�n ne
oldu�u ile ilgili alg�laman�za olanak vermez. Kendi �z�n�z� alg�layabilmeniz i�in
bu orta katman�n etkisinden kurtulman�z gerekir."15
�zdenetim (��sel Disiplin)
�zdenetim; daha �nemli bir amaca eri�ebilmek i�in ki�inin tepkilerini,
davran�lar�n� ya da ba�ka amaca y�nelme e�ilimi-� ni denetleyip s�n�rlamas�, kendi
kendini denetleme i�idir. Bir ama� u�runa, arzular� ve d�rt�leri reddetme
yetene�idir. Sa-muel Smiles; "Kendi kendini disipline al�t�rmak ve nefsini kontrol
etmek, pratik olgunlu�un ba�lang�c�d�r" s�zleriyle �zdenetimin �nemini ortaya
koymaktad�r.
195
�zdenetimi zay�flat�c� istekler, �zellikle gen�lerin arkada� �evresinden gelir.
Alkol, sigara, uyu�turucu vb. al�kanl�klar�n edinilmesinde; "Bir sefer denemekle
bir �ey olmaz" t�r�ndeki masum s�zler ki�inin �zdenetimini zay�flat�r. Sonu�ta,
duygular�m�z akl�m�za galip gelir. Bu olay, bir fermuar�n a��lmas�na benzer. Bir
kez a��ld���nda, hangi di�lide duraca��m bilemezsiniz. �zellikle, sevgiden yoksun
b�y�yen ve "ait olma" gereksinimi nedeniyle bir gruptan d�lanmaktan korkan gen�ler,
�o�unlukla �zdenetimsizliklerinin kurban� olurlar.
�zdenetim, olumsuz duygu ve davran�lar�n frenlenmesi i�in gerekli bir yetidir.
�zdenetimi g��lendirmek suretiyle, beynin bedene hakim olmas�n� sa�lar�z. Bu yeti,
kaliteli ya�am yolculu�umuzda, bizi ama�lar�m�zdan al�koyacak anl�k zevklere
sapmam�za engel olur. Duygusal �zdenetim ise; doyumu erteleyebilme ve fevri
davran�lar� frenleyebilme yetene�idir. Ba�ar�l� olmak isteyen her insan,
duygular�na hakim olmal�d�r. E�er duygular ki�iye hakim olursa, insan �zdenetimini
kaybeder.
Psikolog "VValter Mischel taraf�ndan, �o�unlu�unu ��retim �yesi �ocuklar�n�n
olu�turdu�u Stanford �niversitesi karnpu-sundaki yuvada bir �al�ma yap�lm� ve bu
�ocuklar liseden mezun oluncaya kadar izlenmi�lerdir. �al�mada, �ocuklara �u teklif
yap�lm�t�r; "Yapmakta oldu�um g�revi bitirmemi beklersen, iki lokum alabilirsin.
E�er o zamana kadar bekleye-mezsen, hemen �imdi, ama sadece bir tane
alabilirsin."16
�ocuklardan baz�lar�; lokumlardan g�zlerini ka��rarak, uyumaya �al�arak, �ark�
s�yleyerek, kendi kendilerine konu�arak, g�zlerini kapayarak ba�tan ��kar�c�
lokumlar� alma d�r-
16)
Zeka, s. 107-108.
196
t�lerini engelleyerek, iki lokumu almaya hak kazanm�lard�r. �zdenetimleri zay�f
olan �ocuklar ise, daha ilk saniyelerde tek lokumu midelerine indirmi�ler.
12 ile 14 y�l aras�nda izlenmeye devam edilen bu iki �ocuk grubu aras�nda,
�ok .ciddi duygusal ve sosyal farkl�l�klar tespit edilmi�tir. �zdenetimleri g��l�
olanlar; ki�isel olarak etkili, sosyal a��dan yeterli, m�cadeleden ka�mayan,
zorluklar kar��s�nda direnen, kendine g�venen, inisiyatif alan, kendilerini ortaya
koyan, hayatta kar��la�t�klar� zorluklarla daha iyi ba�a ��kan gen�ler olmu�lard�.
�zdenetimleri zay�f olanlar ise; sosyal temastan ka�man, zorluklar kar��s�nda kolay
pes eden, tart�mac� ve kavgac�, kolay sinirlenen, sinirlendiklerinde a��r� ve sert
tepki g�steren, m�cadeleden ka�an gen�ler olmu�lard�.
�zdenetim; insan�n kendi iradesi ile sa�lad��� i�sel bir disiplin olup, d�ar�dan
ba�kalar�nca dayat�lamaz. �zdenetim yetisi o kadar �nemli bir �zelliktir ki;
�zdenetim yetersizli�i bazen, u�runda y�llarca emek verilen de�erlerin bir anda yok
olmas�na ya da insana �m�r boyu ac� ve pi�manl�k duygular� ya�atacak i�ler
yapmas�na yol a�abilir.
Ki�isel Sorumluluk >
Ki�isel sorumluluk; bir insan�n �st�ne ald���, yapmak zorunda bulundu�u ya da
yapt��� bir i� i�in gerekti�inde hesap verme durumudur. Sorumluluk hesap vermeyi
gerektirir. En b�y�k hesap verme, vicdana kar�� verilendir. Sorumluluk sahibi
insan; yak�nmaz, mazeret �retmez ve ba�kalar�n� su�lamaz. Yak�nmak ve mazeret
�retmek; sorumluktan ka�mak, kestirme yollan tercih etmek demektir.
197
�nsanlar do�as� gere�i, ya�ad�klar� kayg�dan bir an �nce kurtulmak ve vicdanlar�n�
rahatlatmak isterler. Bu nedenle; ki�isel sorumluluktan ka�arak, sorumlulu�u
�evresindeki ki�i ya da nesnelere y�klemek suretiyle kestirme yollar� tercih
ederler. Ancak bu kestirme yol, olumsuz tutum ve davran�lar�m�zla y�zle�memize,
hatalar�m�z� fark etmemize ve geli�memizi engel olur. Sorumluluk sahibi bir insan,
vermi� oldu�u her t�rl� karar�n sorumlulu�unu �stlenir. Kararlar�n sorumlulu�unu
�stlenmek demek; o kararlar u�runa �l�m dahil olmak �zere, her t�rl� riski g�ze
alabilmektir:
Kurtulu� sava��nda, �smet Pa�a'n�n komuta etti�i Garp Cephesi Kuvvetleri'nin
K�tahya ve Eski�ehir bozgunlar� �zerine; Ankara'n�n bo�alt�larak, h�k�met
merkezinin Kayseri'ye ta��nmas�na karar verilir. Bu karar� mecliste
milletvekillerine Genel Kurmay Ba�kan� Fevzi �akmak a��klar. Milletvekilleri,
bozguna sebep olanlar�n cezaland�r�lmas�n� isterler. Bunun �zerine Fevzi �akmak,
bozgunun sorumlulu�unu �st�ne alarak k�rs�de ��yle der; "... Stratejik komuta
hatalar�na gelince, Genel Kurmay Ba�kan� olarak onlardan ben sorumluyum.
Verece�iniz cezay� �imdiden kabul ediyorum ve ben �l�mden korkmam, milletin u�runa
seve seve �ehit olmas�n� bilirim."17 �lkemizin i�inde bulundu�u bug�nk� durumdan
da, t�m T�rk halk�n�n sorumlu oldu�unu d��n�yorum. Birincisi; yapt���m�z
yanl�lardan dolay� sorumluyuz. �kincisi; yap�lan yanl�l�klara g�z yumdu�umuz,
sorunlara duyars�z kald���m�z ve "neme laz�mc�" zihniyette oldu�umuz i�in
sorumluyuz. ���nc�s�; yap�lan yanl�l�klardan az ya da �ok ��kar sa�lad���m�z i�in
sorumluyuz. Bu durumu; "Bir devlette her birey,
198
devletin y�kseli� ve d���nden sorumludur" diyen �in �zdeyi�i �ok g�zel
a��klamaktad�r.
Bug�nk� ya�ant�m�z, ge�mi�te yapt���m�z bilin�li ya da bilin�siz se�imlerimizin
sonucudur. Bu se�imlerimizin sorumlulu�u bize aittir. Ba�kalar�n� su�lamak ve
sorumlu tutmak; onlar�n bizim �zerimizdeki denetimlerini s�rd�rmelerine izin
vermektir. Ya�am�m�z �zerindeki denetimleri kald�rman�n yolu, ya�ant�m�zdaki b�t�n
olaylar�n sorumlulu�unu �stlenmekten ge�er.
�zg�r �rade
�zg�r irade; istek duyulan, i�ten gelen, istenilen herhangi bir �eyi
ger�ekle�tirmeye bilin�li olarak karar verme ve bu karar� yerine getirme g�c�d�r.
�zg�r irade �ylesine muazzam bir g��t�r ki; kendi varl���n� bile amac�na feda
edebilen bir insan�n iradesi kar��s�nda, hi�bir �ey direnemez. �zg�r irade; ki�isel
misyonumuza ula�mak i�in yapaca��m�z yolculukta, rotam�zdan sapmaks�zm uygun
kararlar alabilmemizi sa�layan bir yetidir. �zg�r irade sayesinde, i�sel
ya�am�m�z�n derinliklerinden gelen sese kulak verebiliriz; "Irade'yi psikolojiye
kazand�ran ki�i Otto Rank't�r. Rank'a g�re insan, bilin�li, ama�l�, se�imler
yapabilen ve bu se�imler do�rultusunda davran�lar�na y�n verebilen bir varl�kt�r.
�radenin iki temel bile�eni var. Bunlardan birincisi se�me/karar verme; ikincisi
ise eylem. Ki�i, �zg�r se�imlerini eyleme d�n�t�rebildi�i �l��de iradesini kullanm�
olur. �zg�r se�imler yapamad���m�z, se�im yapsak bile bu se�imler do�rultusunda
eylemde bulunamad���m�z zaman bir irade eksik-
199
ligi ya�ar�z. �rade eksikli�i g�sterdi�imiz zaman kalitesi d��k bir varolu�
sergilemi� oluruz."18
Se�im yapabilmek i�in, insan�n �zg�r olmas� gerekir. �zg�rl�k; ki�inin anlaml� ve
mutlu bir ya�am s�rebilmesi i�in, olmazsa olmaz ko�uldur. �zg�rl�k; bireyin kendini
ger�ekle�tirme yolunda ki�isel potansiyelini kullanabilmesi, se�imler yapabilmesi,
kararlar alabilmesi ve ald��� kararlar�n sorumlulu�unu ta��mas�n� ifade eder. �zg�r
insan, i�sel yetilerini istedi�i gibi kullanabilen insand�r.
Do�um ve �l�m elimizde olmayan ve de�i�tiremeyece�imiz iki ger�ektir. Ancak do�um
ve �l�m aras�nda ge�irdi�imiz s�reci, �zg�r irademizle yapaca��m�z se�imlerle bir
noktaya kadar de�i�tirmek elimizdedir. Bu de�i�im noktas�, ki�iden ki�iye
de�i�iklik g�sterir. Se�imlerimiz; �zg�r irademize dayanan, bilin�li, ama�l� ve
planl� eylemler olmal�d�r. Kendi yapaca��m�z se�imlerle, �zg�r irademizi sergilemi�
ve kendi benli�imizi yans�tm� oluruz; "Varolu��u felsefeye g�re, nesneler ve
hayvanlar kendi varolu�lar�na katk�da bulunamazlar; ancak insan, kendi varolu�una
katk�da bulunabilir; insan, ne ise �yle kalmak zorunda de�ildir, �zg�r se�imlerle
kendisini de�i�tirebilir.
Sartre'a g�re insan �zg�rl��e mahkumdur; insan, kendisini yoktan var etmez; ancak
bir dizi se�imler ve kararlar arac�-j l���yla kendi �z�n� olu�turur."19
Hayatta iyi ya�amak, potansiyelini de�erlendirmek, kendini ger�ekle�tirmek
istiyorsan; "chalange" yapmal�s�n. Yani hayata meydan okumal�s�n. Bunun i�in;
ya�am�nda k�kl� de�i-
18) D�kmen, �st�n. Varolmak Geli�mek Uzla�mak, s. 217.
19) D�kmen, �st�n. Varolmak Geli�mek Uzla�mak, s. 218.
200
siklikler yapmaya, riskler almaya ve f�rt�nalarla dolu bir yolcu�a ��kmaya haz�r
olmal�s�n. Ancak, ��kaca��n bu deniz yolculu�unda, f�rt�nalara ve tehlikelere kar��
da haz�rl�kl� olmal�s�n. Bu y�zden, te�hizat ve donan�m�n tam olsun. E�er y�zme
bilmiyorsan, bu yolculu�a ��kma, maceraya gerek yok.
�lk ad�m� atma cesaretini g�steren ki�i, atmayanlara g�re bir ad�m �ndedir.
Atalar�m�z bu konuda; "Erken ��kan yol al�r" demi�lerdir. D�nyan�n en g�zel
planlar�na sahip olal�m, e�er eyleme ge�ir emiyor sak, bu planlar�n de�eri
s�f�rd�r. Atat�rk bu konuda; "Tatbik eden, karar verenden daima �st�nd�r" diyerek,
eylemin �nemini vurgulam�t�r. M.S. birinci as�rda ya�ayan �sa peygamber ise,
Zey�nda�� vaaz�nda ��yle demi�tir; "Dileyin ki verilsin. Aray�n ki, bula��n�z.
Kap�y� �al�n ki a��ls�n. ��nk�, dileyene her zaman verilir; arayan her zaman bulur
ve kap�y� �alana da kap� a��l�r."20
Bir �in atas�z�nde; "Binlerce kilometrelik bir yolculuk, ilk ad�mla ba�lar" der.
�lk ad�m� att���m�zda, di�er ad�mlar onu takip eder. Ancak, roketin f�rlat�l��nda
oldu�u gibi, en fazla diren�le de ilk ad�mda kar��la��r�z. Gerekli haz�rl�klar�
yapt�ktan sonra yap�lacak en �nemli �ey, ilk ad�m� atmakt�r. Bir �ok �st�n
yetenekli insan, ilk ad�m� atma cesaretini g�steremedikleri i�in, ho�nut
olmad�klar� bir ya�am� s�rd�rmeye devam etmektedirler. �lk ad�m� atmam�z� engel
olan �eyler; tamamen olumsuz nitelikli ar�iv kay�tlar�m�zdan ve paradigmalar�m�zdan
kaynaklanan korku, kayg� ve endi�elerimizdir. Kendimizi hakl� ��karmak i�in,
mant��a b�r�nmek suretiyle �e�itli mazeretler �retir, vicdan�m�z� rahatlat�r�z.
B�ylece i�sel dengesizli�imizi, dengeye kavu�turmu� oluruz. 20) Muallimo�lu, Nejat.
Hitabet, s. 626. ;
201
E�er ben ge�mi�te emeklilik dilek�emi vermemi� olsayd�m, bug�nk� ya�ant�ma sahip
olamazd�m. ��nk� ikinci ya�am yolculu�umun ilk ad�m�n�, emeklilik dilek�emi vererek
att�m. Her g�n emekli olan, her g�n i� kuran bir �ok insan tan�yorum. �lk ad�m�
atma cesaretini g�steremedikleri i�in, bug�n h�l� yerlerinde say�yorlar. E�er
hayallerinizle ilgili, fizibilitesi yap�lm� hedeflere sahipseniz, i�e bal�klama
daim! Kafan�zdaki �artlar�n ger�ekle�mesini beklerseniz, kaybedersiniz. �lk ad�m�
att���n�z zaman, di�er ad�mlar�n da kendili�inden geldi�ini g�receksiniz.
Yarat�c� Hayal G�c�
Yarat�c� hayal g�c�; bir nesneyi, bir durumu zihinde tasarlama, bi�imlendirme
yeti�idir; "Hayal g�c� kelimenin tam anlam�yla insan taraf�ndan yarat�lan b�t�n
planlar�n haz�rland��� at�lyedir. Zihindeki hayal kurma yetisinin yard�m�yla d�rt�
ve arzulara �ekil, bi�im ve hareket kazand�r�l�r."21
Yarat�c� hayal g�c� yetimiz; korku, endi�e vb. olumsuz duygulara sahip oldu�umuzda
ortadan kaybolur. Zorlamayla �al�an bir yeti de�ildir. Tam tersine, yarat�c� hayal
g�c�ne ihtiya� duyulan konu, bilin� alt�na verildikten sonra, zihnimizi serbest
b�rakmal�y�z. Sevdi�imiz ve yapmaktan zevk ald���m�z hobilerle u�ra�mal�y�z.
Bilin�alt�m�z bizim i�in durmadan �al�arak, istedi�imiz ��z�mleri beklemedi�imiz
bir anda bize verecektir. Dikkat edilirse, bir �ok bulu� ve icad�n b�yle durumlarda
ortaya ��kt���n� g�r�r�z.
21) Hill, Napoleon. D��n ve Zengin Ol, s. 86.
202
Yarat�c� hayal g�c� yetimizi kullanarak, ama�lar belirledi�imizde, g�r�nmezi
g�r�n�r hale d�n�t�rm� oluruz. Bu ad�m, ba�ar�n�n temelini olu�turur. �catlar,
bulu�lar ve sanatta ortaya konan her �r�n, bu yarat�c� hayal g�c� yetisinin bir
sonucudur. Albert Einstein bu konuda; "Hayal g�c�, bilgiden daha �nemlidir" der.
Asa Candler, Coca Cola'ya o benzersiz tad� veren harc�, yarat�c� hayal g�c�
sayesinde bulmu�tur. Ar-�imed'in yer �ekim yasas�n� bulmas� yine o e�siz yeti
sayesindedir. Microsoft'un yarat�c�s� Bili Gates de, ayn� yetiyi kullanm�t�r. Bug�n
sesten h�zl� u�uyorsak, uzaya ke�ifler yap�yorsak, t�m bunlar�n temelinde yarat�c�
hayal g�c� yetisi vard�r. Bir i� yeri mi a�mak istiyorsunuz? Onu �nce hayalinizde
a��n, ofisinizi d�eyin, odan�z�n kap�s�ndan i�eri girin. M�terilerinizi,
dostlar�n�z�, arkada�lar�n�z� a��rlay�n. Bir kez kaynaklar�n�z� bu y�ne kanalize
etti�inizde, sizin de hayal edemeyece�iniz de�i�imler olmaya ba�lar.
Sebat ve Kararl�l�k
Sebat; karar�nda ya da s�z�nde direngen olma durumu, bir karar� sonuna de�in
uygulama, bir i�i sonuna kadar s�rd�rme yeti�idir. Baz� insanlar tam mucizeyi
ger�ekle�tirmek �zere iken vazge�erler, gerekli sebat� g�steremezler. "Y�ze y�ze
kuyru�una geldik, ha gayret" derler fakat, daha �teye gidemezler. Hayat�n en b�y�k
�d�lleri, ba�ar�ya ula��ncaya kadar sonu gelmez bir adanm�l�k g�sterenlere
ayr�lmaktad�r.
Eski bir s�zde; "Ta�� delen damlalar�n g�c� de�il, o damlalar�n s�reklili�idir"
denmektedir. Bunun ne anlama geldi�ini l iyi bilenlerdenim. ��nk� ge�mi�te, deyim
yerindeyse biraz
en
203
maymun i�tahl�yd�m. �ok b�y�k hevesle bir i�e ba�lar, yar�s�na gelmeden s�k�l�r ve
o i�i b�rak�rd�m. Sab�rs�zl��a kap�l�r, alaca��m �d�l� beklemeden o i�i terk
ederdim. Ge�mi� ya�ant�mda bir �ok hatalar yapt�m ve bu hatalar�mdan gerekli
dersleri ald�m:
En b�y�k derslerden birini, 70'li y�llar�n ortas�nda S�ke Lise-si'nde okudu�um
zaman ald�m. Ortaokul y�llar�mda, anket defteri yazd�rmak modayd�. �e�itli
sorulardan olu�an bir anket defterine sahiptim. S�n�f�m�zda, Ay�e ��rak isminde
bedensel �z�rl� fakat �ok zeki ve y�ksek �zbilince sahip bir arkada��m vard�. Anket
defterime yazm� oldu�u paragraflardan bir tanesinde; "Ba�lad���n i�i sonland�rma
azim ve sebat�na sahip de�ilsin" diye yazm�t�. Bug�n; hi�bir i�i yanm b�rakmayan,
netice al�ncaya kadar sebatla o i�i kovalayan bir ki�ili�e, bu arkada��m sayesinde
sahip oldum. Kendisine ne kadar te�ekk�r etsem azd�r.
Tarih sayfalar�, sebat ve kararl�l�klar� ile d�nya milletlerine �rnek olmu� nice
insanlarla doludur: Tamamen sa��r ve k�r olan Helen Keller, �nl� bir yazar ve
konu�mac� oldu. Frank-lin D. Roosevelt; �ocuk felcine yakalanmas� sonucu �z�rl�
olmas�na ve y�r�yememesine ra�men, Amerikan Ba�kanl���na kadar y�kseldi. �stelik
tarn d�rt kez ba�kanl�k yapt�. Newton, "Ghronology" adl� eserini tam on be� defa
yazd�. Bethoven sa��r olmas�na ra�men, d�nyan�n en iyi senfonilerini besteledi.
Leonardo Da Vinci, "Son Ak�am Yeme�i" adl� eserini on y�lda
tamamlad�.
D�nyan�n gelmi� ge�mi� en b�y�k hatiplerinden kabul edilen Demosten, bir kekemeydi.
�yi bir hatip olmak i�in b�kmadan usanmadan �al�t�. Ege Denizi sahillerinden
toplad���
204
�ak�l ta�lar�m a�z�na doldurarak, her g�n saatlerce �al�t�. Nefesini geli�tirmek
i�in de, ko�arak da�lara tepelere t�rmand�. �ok ele�tirilen y�z ifadelerini
yumu�atmak i�in, ayna �n�nde pratik yapt�. Demosten bug�n, tarih boyunca gelmi�
ge�mi� b�t�n b�y�k hatipler aras�nda, en �nde gideni kabul edilmektedir.
Demosten'den ba�ka, Edison da sebat ve kararl�l��� ile t�m insanlara �rnek olmu�
bir �ahsiyettir:
Edison, binlerce kez denedikten sonra, ampul� ke�fedeme-yince asistan�; "iki
bininci ba�ar�s�zl��� da g�ze alacak m�s�n�z?" diye sorar. O da cevap verir;
"Ba�ar�s�z; olmad�m, yaln�zca ampul�n ke�fine gitmeyen 2.000 yol oldu�unu ��rendim"
der. Ve y�lmadan b�y�k bir sebatla �al�arak, yeni deneyler yaparak, ampul� icat
etmeyi ba�ar�r.
Bir i�te derinlemesine bilgi sahibi olmak ve i�in p�f noktalar�m ��renebilmek,
yeterli bir s�re o i�e sebat etmekle m�mk�nd�r. Bu noktadan sonra, k���k
farkl�l�klar bizi m�kemmelli�e g�t�r�r ve ba�ar� yolunda di�erlerinin �n�ne
ge�irir. Bu noktada alan de�i�tirdi�imizde, her seferinde ko�uya yeniden ba�lam�
oluruz. Bu durum, verimsizlik yarat�r ve uzun s�re o i�te �al�anlar�n i�inden
s�yr�larak �d�le ula�mam�z� zorla�t�r�r. Hayatta edindi�im en yararl� ilkelerden
birisi de, bir i�in meyvesini al�ncaya kadar sebat etmektir.
Vicdan
Vicdan; ki�iyi kendi davran�lar�yla ilgili olarak bir yarg�da bulunmaya y�nelten,
ki�inin kendi ahlak de�erleri �zerinde
205
dolays�z ve kendili�inden yarg�lama yapmas�n� sa�layan, ki�iye do�ruyu ve iyiyi
yapma y�k�m�n� de y�kleyen i�sel g��t�r. Ki�ili�imizin bir par�as� ve Freud'un,
S�per ego olarak adland�rd��� �eydir; "Vicdan, insan davran�lar�m d�zenleme
konusunda d� otoritelerden duyulan korkudan �ok daha etkilidir; ��nk� insan d�
otoritelerden ka�abilirse de, kendinden, dolay�s�yla kendisinin bir par�as� haline
gelmi� olan i�e-mal-edilmi� otoriteden ka�amaz."22
��sel de�erler ve vicdan�n g�z ard� edilmesi sonucu meydana gelen i�sel
dengesizli�in olu�turdu�u rahats�zl���, Inter-net'te itiraf eden bir vatanda��n
duygular�n� aynen aktarmak istiyorum:23
Bundan 14 y�l �nce, devlet memuruyken ald���m bir r�vet, ne zaman akl�ma gelse beni
rahats�z ediyor. Kendime bak��m� negatifle�tiriyor. R�vet ald���m d�nemde, yeminle
s�yl�yorum, maddi durumum iyiydi. Ald���m r�vet de 10 milyon TL'ye tekab�l ediyor
bug�n�n paras� ile. "�yleyse neden ald�m?" diye kendime soruyorum. Man�n hi�bir
ihtiyac�m olmad��� d�nemde, "Yahu herkes al�yor, senin neyin eksik?" diye d��nerek
ald���m� kendime itiraf etmem, beni daha �ok yerin dibine bat�r�yor.
Bu paran�n 50-100 mislini, de�i�ik hay�r i�lerine vermem de beni hi� mi hi�
rahatlatm�yor. Son �are r�veti ald���m ki�i e�er ya��yorsa, kendisini bulup, paray�
verece�im ve ayn� ki�iye �ste para verip kendime tokat atmas�n� isteyece�im.
Art�kdayanamayan, Erkek, 33, �stanbul.
22) Fromm, Eric. Erdem ve Mutluluk, s. 173.
23) Art�k Dayanamayan Erkek. Eri�im: http//www.itiraf.com E. Tarihi:
01.05.2001.
206
Kar��la�t���m�z sorunlar�n bir �o�u; vicdan�n g�z ard� edilmesi, yads�nmas�,
�i�nenmesi sonucu ortaya ��kar. Vicdan�n sesi, iyi bir yol g�sterici olup, yanl�
yapt���m�zda su�luluk duygusu hissederiz. Vicdan, t�pk� bir a�ac� i�ten i�e kemiren
kurt gibidir. �nsan� zaman i�erisinde cezaland�r�r. Bir insan�n ka��p
kurtulamayaca�� en b�y�k g��, kendi vicdan�d�r. Vicdan konusuna bir ba�ka �rne�i
de, kay�npederim H�seyin Te-zel'in �kinci D�nya Sava�� y�llar�nda bizzat ya�ad���
olay� anlatarak vermek istiyorum:
Kay�n pederim'in bo�az�nda, tehlikeli bir �i�lik meydana gelir ve il�edeki tek
doktor olan belediye doktoruna giderler. Doktor bakar ve; "Bu �ok tehlikeli, derhal
�orum'a yeti�tirin" der. Yeterli paralar� olmad���ndan �orum'a gidemezler. Eve
d�nerken kay�n pederimin babas� Bekir Efendi; "Bir de Saat�i Mustafa Efendi'ye
g�sterelim, o bu i�lerden anlar" der. Mustafa Efendi bakar ve y�z liras� olan
insan�n parmakla g�sterildi�i bir devirde, 25 lira para ister. "�orum'a
g�t�r�rseniz, 50 lira harcars�n�z" diye de ekler.
O �aresizlik i�inde, Samuel ad�ndaki Ermeni Berber'e giderler. O devirde Samuel;
berberli�in yan� s�ra, ayn� zamanda di� �ekmekte ve bu t�r yaralan da tedavi
etmektedir. Samuel; "Tedavi ederim ancak, 3 liran�z� al�r�m" der. Bekir Efendi'nin
cebinde ise, iki liras� vard�r. Bekir efendi de, "�ki lira param var, onu vereyim"
der. O s�rada, t�ra� olmak istemen birka� ki�inin i�eri girmesiyle birlikte konu
unutulur. Bunun �zerine, kay�n pederimle babas� eve d�nerler.
Ertesi sabah Bekir efendi, ayakkab� imalat� yapt��� d�kkan�n�, her sabah oldu�u
gibi erkenden a�ar. Samuel sabah erkenden d�kkana gelerek; "Ben bu �ocu�u d�n niye
kurtarmad�m, gece
207
boyunca uyuyamad�m. �ocu�u g�nder de tedavi edeyim, para da istemiyorum" der.
Samuel, hastan�n bo�az�n� ne�ter ile delerek, iltihab� bo�alt�r. Deli�in �zerine
balmumu s�r�lm� kendir fitil koyarak, yaray� kapat�r. Bekir efendi de iki Zira
�cret �deyerek, d�kkandan ayr�l�rlar. Bir s�re sonra yara iyile�ir ve kay�npederim
sa�l���na kavu�ur.
Bir M�sl�man ki; �l�mc�l bir hastal�kta ve insanlar �aresizlik i�inde iken, yaray�
tedavi i�in 25 lira para istiyor. Bir H�ristiyan ki; M�sl�man'�n sekizde biri olan
�� lira istiyor, bu paray� da veremeyen insan� tedavi etmedi�i i�in gece boyu
uyuyam�yor, vicdan� rahats�z oluyor. Sabah erkenden, hasta olan insan�n d�kkan�na
giderek �cretsiz tedavi etmek istedi�ini s�yl�yor.
insanlar�; �rk, din ve inan�lar�na g�re etiketleyip, damgalamak do�ru bir davran�
de�ildir. ��nk�, Allah korkusu ve vicdan�n kimde oldu�unu bilemeyiz. Her milletin
iyisi de vard�r, k�t�s� de.
D�r�stl�k
D�r�stl�k; bir insan�n i�inde, s�z�nde ve davran�lar�nda do�ruluktan ayr�lmamas�
halidir. G�n�m�z T�rkiye'sinde d�r�stl�k bir meziyet haline gelmi�. Oysa d�r�stl�k,
her insan�n sahip olmas� gereken temel bir �zelliktir. Verilen s�zlerin, her ne
pahas�na olursa olsun tutulmas�n� gerektirir. Mutlak d�r�stl�k ise; sadece s�z ve
eylemlerimizde de�il, ayn� zamanda zihinsel faaliyetlerimizde de d�r�st olmam�z�
gerektirir. Ka-
& s
v b
6, 3 ~ 3 ^ 3. &
�- 3
�3' c
f > 3 2 a- s.
S1 -5*
a. s
"3
S" 3
S S" 3
& S ?
3 �
*�' "� �/� Su

a a <2 v
2 v
3 ^- ~ s:
3 3 S" C
* �r 9 3
"i a
II
3 3
a g- s
* si 3 -& � �* 3.
S. 3 S
t �: s. s
& ��
& .3
a a
're s: s 3
3 3
�l a g.
2. a
a > ~
3 S. 3"
-S
2TCrq
� ~J. 4 a.
1 -s-�
� 2" 3' 2-a- s' a s:
3 3
o 3
S- 2l
�-1- a -<~> �,
^ � =� �T
2a ST a
~ re
2 S
.U�
& S S 3 a
s 03 H- �y
?r �> 3
= 3 su a a a ;
t-*. *-*� re "-* 2 �T^
!�!�
I S
S 3
V� � �
�li
<sll
3 S

S: s
s- 2 �
3 3 ^ re � 5. -i' S
3. d,
a- 3 ^^
3 S
3 � 3 ^. 3
3 a
n, < vi a
a s.

g a
. 3
5* &S^�
5 S
3 2-
a �3'
s a ^ �� ^ 3
re " >-�
_ 3-1 a^ &4 ~ o re
n O- S"
rt �"'
3 j ^
O
J
210
Bir s�z; "Tanr� ��karma ve b�lme bilmez. Zaman� gelince �yle bir toplar ki, h�z�na
�arpma bile yeti�emez" der. �evrenize bak�n, s�te su kat�p zengin olmu�,
kazand�klar�m a��z tad� ile yemek nasip olmu� ka� insan g�receksiniz. �nemli olan,
faturay� ve faturan�n nereden geldi�ini anlayabilmektir. Bunu g�rebilmek i�inse,
y�ksek i�sel de�erlere sahip olmak gerekir.
Ho�g�r�
Ho�g�r�; kendisininkilerle �eli�se bile, ba�kalar�n�n duygu ve d��ncelerini �zg�rce
dile getirmelerinden rahats�z olmama, onlar�n ge�erliliklerine tepki g�stermeme
halidir. Ho�g�r�l� olmak; di�er insanlar�n fikirlerini �n yarg�s�z anlamaya y�nelik
b�y�k bir �aba sarf etmeyi gerektirir. Bu yetimizi, kendi g�r�lerimizin d��ndaki
de�i�ik yay�nlar� okuyarak, farkl� g�r�lere sahip insanlarla sohbet ederek
geli�tirebiliriz. Meyve a�ac�n�n dallar� meyveler olgunla�t�k�a sarkar, ba�ak
taneleri dolduk�a e�ilir. �nsanlar�n da, t�pk� meyve a�a�lar� ve ba�aklar gibi
bilgi ile dolduk�a e�ilmeleri gerekir. Baz� y�neticiler tan�yorum; korkudan kimse
yanlar�na yana�am�yor, s�rekli insanlar�n hatalar�n� g�r�yorlar, bulunduklar�
kurumda ter�r estiriyorlar. Bu tip insanlar�n davran�lar�n�n k�keninde; olumsuz
ar�iv kay�tlar�na sahip olmalar�ndan dolay� kendileriyle bar��k olmamalar�, aynada
kendileriyle y�zle�erek olumsuz tutum ve davran�lar�n�n sorumlulu�unu �stlenecek
i�sel de�erlerden yoksun olmalar� ve ya�am alanlarm-daki dengesizlik yatmaktad�r.
Amerikal� yazar Lowell Thomas; "�nsanlarla u�ra��rken hep hat�rlayaca��m�z nokta,
mant�kl� yarat�klarla de�il, duy-
211
gulu kimselerle u�ra�t���m�z� unutmamam�zd�r. Her insan�n kendine g�re inan�lar�,
gururlar� ve onurlar� oldu�unu unutmayal�m. Ba�kalar�n� ele�tirece�imiz yerde
onlar� anlamaya �al�al�m" der. �nsanlar, ak�ll� olduklar� kadar da duygulu
yarat�klard�r. Kimi zaman, duygular�m�zdaki yo�unluk nedeniyle, ak�lc� d��nemez ve
gerekli ho�g�r�y� g�steremeyiz. Bu konuda, ya�ad���m bir an�m� sizlerle payla�mak
istiyorum:
1999 �ubat'�n�n karl� ve buzlu bir ak�am�nda, e�im markete gitmi�ti. D�nerken iki
e�i dolu oldu�u halde aya�� kay�nca, s�rt�st� d��p, kafas�n�n arkas�n� buzlu yola
�arpm�. Yoldan ge�en bir vatanda� kendisini evimize getirdi�inde, �uuru yerinde
de�ildi ve hi�bir �eyi hat�rlam�yordu. �stelik anlams�n ve s�rekli tekrar eden
sorular soruyordu. Derhal hastaneye g�t�rd�m, yolda da kendinde de�ildi. E�imi �ok
seviyor ve ciddi olarak endi�eleniyordum. Hastaneye vard���mda, derhal N�roloji
Klini�ine sevk ettiler. Klinikte belli bir s�re hi� kimse ilgilenmemi�ti.
Odalarda doktor ararken buldu�um hem�ire, bulmaca dol-duruyordu. Sanki normal
muayeneye gelmi� bir hasta gibi dav-ran�lmas� nedeniyle m�thi� k�zm�t�m.
Doktorlar�n derhal e�imin yan�na gelerek, muayene etmeleri ve di�er personelin de
ilgilenmelerini bekliyordum.
Daha sonra bir an i�in, orada �al�an personeli d��nmeye ba�lad�m: "Bu t�r olaylar�
onlar her g�n ya��yorlard�. Ve i�lerinden bir �o�u �l�mle neticeleniyordu. Ayr�ca
klinikte yatan hastalar i�inde de, �ok a��r hastalar olmal�yd�. Belki de e�imin
sa�l���nda hayati bir durum yoktu, olsa �imdiye kadar m�dahale edilirdi" diye
d��nd�m.
"Ben burada �al�may� ister miydim?" diye d��nmeyi s�rd�rd�m. "Onlar�n da ya�amalar�
gereken bir hayatlar�, e� ve �o-
212
cuklan vard�. Neticede onlarda etten kemikten yap�lm�, duygular�, �mitleri olan
insanlard�. Onlar�n da herkes gibi ya�amaya haklar� vard�. �stelik �al�ma ko�ullar�
da �ok a��rd�." Alt� saat sonra e�imin �uuru yerine geldi. Gerekli muayene ve
tedaviler yap�ld�ktan sonra, hastaneden taburcu edildi. Bu olayda oldu�u gibi,
hepimiz zaman zaman hislerimize kap�l�r, duygusal tav�rlar sergileriz. Her zaman
mant�kl� d��nemeyiz ve �nyarg�l� davran�larda bulunuruz. Ayr�ca, anne ve baba
olarak bizler, k�rd�klar� d�kt�kleri �eyler i�in �ocuklar�m�za s�k s�k a��r�
tepkiler g�steririz. Asl�nda, her �eyin bir �mr� vard�r. Zaman� gelince, her �ey
�mr�n� dolduracak, bir g�n k�r�lacak ya da kullan�lmaz hale gelecektir. Bu mant�kla
hareket ederek, �ocuklar�m�za ve �evremize kar�� biraz daha ho�g�r�l� olabiliriz.
Ahlak
Kitaplar yaz�labilecek, b�ylesine geni� bir konuda fazla bir �ey s�ylemeyece�im.
Yaln�zca, ki�inin ahlakl� olup olmad���n�n tespitinde kullan�lan ve Peter F.
Drucker'm "21.Y�zy�l ��in Y�netim Tart�malar�" adl� kitab�nda yer alan "ayna testi"
hik�yesini aktarmakla yetinece�im:24
Hik�yeye g�re, bu y�zy�l�n -yirminci- ilk y�llar�nda b�y�k g��lerin diplomadan
aras�nda en �ok say�lan�, Londra'n�n Almanya b�y�kel�isiydi. Almanya Federal
�ans�lyesi olmasa bile, �lkenin en az d�i�leri bakan� olacak kadar y�ksek gayelere
y�-
24) Drucker, Peter F. 21. Y�zy�l ��in Y�netim Tart�malar�, s. 190.
213
nelmi�ti. Ancak 1906'da birdenbire istifa etti. VII. King [kral] Edward be� y�ld�r
ingiltere taht�ndayd� ve kordiplomatik kendisine b�y�k bir yemek verecekti. Alman
b�y�kel�isi kordiplomati�in en k�demli �yesi olarak -on be� y�la yak�n Londra'da
bulunuyordu- bu yemekte ba�kanl�k edecekti.
. Kad�nlara d�k�nl��� ile nam salan VII. King Edward ne t�r bir yemek istedi�ini
a��k�a s�yledi. Yeme�in sonunda tatl� servisinden sonra, kocaman bir pasta gelecek
ve i�inden lo� ��klar alt�nda bir d�zine kadar ��plak fahi�e f�rlayacakt�. Alman
b�y�kel�isi bu yeme�e ba�kanl�k etmektense istifa etti. "Sabah t�ra� olurken aynada
bir pezevenk g�rmek istemiyorum" diyordu.
Ayna testi budur. Ahlak, ki�inin kendisine: "Sabah t�ra� olurken veya rujumu
s�rerken nas�l bir ki�i g�rmek istiyorum?" diye sormas�n� gerektirir. Di�er bir
deyi�le ahlak, a��k bir de�er sistemidir. �ok fazla de�i�mez; bir kurum veya
durumda ahlaki davran�, di�er bir kurum ya da durumda da ahlaki davran�t�r.
Cesaret
Cesaret; bir insan�n rahat�n�, �zg�rl���n� ya da hayat�n� tehdit eden tehlikelerden
y�lmaks�zm belli bir ama� do�rultusunda davran�lar g�stermesidir. D��ncelerini
a��k�a s�ylemekten �ekinmemesi, hi�bir �eyden korkmamas�, kar��s�na ��kan
engellerden ve tehlikelerden korkmadan ileriye at�lmas�, g�z� pek ve y�rekli
davran�lar sergilemesidir.
Cesaret; ya�am alanlar�ndaki dengeden, hizmet anlay��na dayanan evrensel bir
misyondan, anlaml� hedefler belirleme ve bunlara ula�ma gayretinden, verdi�imiz
s�zleri yerine ge-
214
tirmekten, ki�isel b�t�nl���m�z� olu�turan de�erlerden, aci-liyete de�il �neme
dayal� bir paradigmadan, kar��l�kl� ba��ml�l�k ve sinerji anlay��n� esas alan bir
zihniyetten kaynaklan�r. Huzura giden yolun en �l�mc�l engellerinden birisi de,
cesaretin kaybedilmesidir. Cesaretsizlik; bor�lu ve k�rg�n oldu�umuzda, sa�l�kl�
ili�kiler geli�tiremedi�imizde, gidece�imiz y�n belli olmad���nda, ya�am�n bir
anlam ve �nemi kalmad���nda, dengesiz bir ya�am s�rd���m�zde, verdi�imiz s�zleri
tutamad���m�zda, de�erlerimizi koruyamad���m�zda ortaya ��kar. G�n�n acil, s�n�rl�
perspektifi i�inde kayboldu�umuzda, karar an�nda ki�isel b�t�nl���m�z�
koruyamad���m�zda ortaya ��kar. Falih R�fk� Atay, "�ankaya" adl� kitab�nda,
Kurtulu� Sava��'mn hangi �artlarda yap�ld���n� g�steren bir cesaret �rne�ini ��yle
anlatmaktad�r:25
Erzurum'dan Sivas'a gitmek i�in paralan yoktu. Bir emekli binba�� t�m paras�n�
�d�n� verdi ki 900 lira idi, 100 lira da aralar�nda topl�yarak 29 A�ustos 1919 da
Erzurum'dan ayr�ld�klar� vakit Heyet'i Temsiliyye'den be� fei�i idiler. D�rd�
gelmemi�lerdi.
Erzincan bo�az�na geldiklerinde baz� jandarma subay ve erleri otomobilleri durdurup
bo�az�n haydutlar taraf�nda tutulmu� oldu�unu bildirdiler. Merkezden kuvvet
istedikleri i�in, bu kuvvet gelip bo�az� a��ncaya kadar beklemelerini s�ylediler.
Erzincan'a d�necekler, kim bilir ne kadar orada kalacaklard�. Fakat daha b�y�k
tehlike tam g�n�nde Sivas'a varmamakt�. Mustafa Kemal, �ift mitralyozlu [makineli
t�fekli] bir otomobili �ne katarak hemen y�r�mek karar�n� verdi. Ufak tefek
ate�lere �nem verilmiyecek, vurulanla �lenle u�ra��lm�yacak, haydutlarla ya-
215
k�n kar��la�ma olursa hepsi arabalar�na atlay�p �arp�acaklar, sa� kalanlar yola
devam edeceklerdi.
Nerede olursak olal�m, cesaret geli�tirmenin en iyi yolu bir hedef belirleyip
ula�mak, bir s�z verip tutmakt�r. Hedef ya da s�z�n k���k olmas� hi� �nemli
de�ildir; bu tek davran�, karar an�nda ki�isel b�t�nl��� koruma yetene�imize
duydu�umuz g�veni art�rmaya ba�lar.
Son Bir Hik�ye
Y�ksek i�sel de�erlere sahip bir insan, ayn� zamanda centilmen bir insand�r.
Centilmenlik; cesur olman�n yan� s�ra, nazik ve �zverili olmay� da gerektirir.
T�pk�, a�a��daki hik�yede oldu�u gibi:26
Evve� zaman i�inde, Adige �rma�� birdenbire ta�m�, ortadaki kemer hari�, Verona
k�pr�s�n� sular al�p g�t�rm�. Bu kemerin �st�nde de bir ev bulunuyormu�.
��indekiler pencerelerden feryat ederek yard�m istemi�ler. Bu esnada temellerin
hemen hemen y�k�lmak �zere bulundu�unu da g�rm�ler. Sahilden bu manzaray� seyreden
zaman�n zenginlerinden Kont Spolverini orada toplanm� olan kalabal��a:
-"�u zavall�lar� kim kurtarmak cesaretini g�sterirse ona y�z Frans�z alt�n�
veririm" demi�. Kalabal���n i�inden gen� bir k�yl� f�rlayarak bir sandal yakalam�
ve �rma�a itmi�. Kuvvetli cereyanlara ra�men g��bela kemerin kenar�ndan yakalayarak
b�t�n aileyi sandala doldurmu� ve sa� salim karaya ��karm�. Kont delikanl�ya:
25) Atay, Falih R., �ankaya, s. 190.
26) Smiles, Samuel. Kendine Yard�m, s. 316-317.
216
-"�te �d�l�n burada" demi�. "Al bunlar� bakal�m yi�it delikanl�!"
-Delikanl� cevap vermi�: "�stemem efendim, ben hayat�m� sat�l��a ��karmad�m; bu
paray� �u zavall� aileye veriniz, ��nk� onlar�n buna ihtiyac� vard�r."
Ger�ek bir centilmen, d�sal de�erler elde etmek ya da di�er insanlar taraf�ndan
be�enilmek gibi bir sorunu yoktur. Yapt��� ve yapmas� gereken her �eyi, kendi �z
de�erleri i�in yapar. En �nemlisi de, kendisine sayg� duydu�u i�in yapar.
S�z�m�n �z�
Bir insan�n mutlu, huzurlu ve ba�ar�l� olmas�nda i�sel de�erlerin rol� �ok
b�y�kt�r. Kaliteli ya�ama ula�mak isteyen her insan, ya�amdaki olaylar� i�sel
de�erlerini geli�tirmede bir f�rsat olarak g�rmelidir. Bu de�erler sayesinde;
ki�isel kaynaklar�n� etkili bir �ekilde kullanabilir, ya�am yolculu�unda rotas�ndan
sapmadan ilerleyebilir, �zg�r se�imler yapabilir, ba��ml�l�klar�n� dizginleyebilir,
k�sacas� olmas� gerekti�i gibi bir ya�am s�rebilir. Sonu�ta; mutlu, huzurlu ve
kaliteli bir ya�ama ula�abilir.
5. K�sm� burada bitirdikten sonra, �imdi de s�ra, ki�ili�i-mizdeki "pis kokular"dan
ve "ayr�kotlar�"ndan kurtulmaya geldi. �te, bunu sa�layabilmek i�in ele almam�z
gereken konu, "Ki�isel De�i�im" konusudur.
06
K���SEL DE����M
"D�nyada de�i�iklik yapmakta ba�ar�l� olanlar,
de�i�ikli�e kendilerinden ba�layanlard�r."
George Bemard Shaw
A�a��daki g�vercinin hik�yesi bana, �ok y�ksek bir bili�sel zekaya (IQ) sahip
olmas�na ra�men, duygusal zekas� (EQ) yeterli olmayan eski bir arkada��m�
hat�rlat�r. Hik�ye ��yle;1
Titiz mi titiz bir g�vercindi ve ya�ad��� yerin temizli�ine son derece �nem
verirdi. Ama bir t�rl� anlayamad��� bir nedenden �t�r�, yuvas�n� bir kokudur
kapl�yor ve oray� ya�an�lmaz hale getiriyordu. Bu y�zden defalarca yuva
de�i�tirmi�ti, ama her yeni yuvada ayn� sorun kendisini aray�p buluyordu.
Temiz bir yuvada mutluluk i�inde ya�ama �zlemini bir t�rl� ger�ekle�tiremeyen bu
g�vercin, bir g�n, dal�n �zerinde d��nceli d��nceli t�n�yordu. Yan�na, ya�l� bir
g�vercin geldi. Halini hat�r�n� sorduktan sonra, mutsuzlu�unun nedenini ��renmek
istedi. Gen� g�vercin ba��ndan ge�enleri tek tek anlatt�. Te-' miz yuva sorununu
bir t�rl� ��zemedi�inden �ikayet etti. Ya�l�
1) �iftkaya, Murat. G�l�mseyen �yk�ler, s. 104-105.
218
g�vercin anlay�la kafas�n� bir iki defa �ne arkaya sallay�p �u
cevab� verdi ona:
"De�erli dostum, sen her yuva de�i�tiri�inde sorunu ��zm�yorsun ki! Asl�nda hi�bir
�ey de�i�miyor. ��nk� seni rahats�z eden koku, yuvadan de�il senden gelivor. Yapman
gereken, fark�nda olmadan s�rd�rd���n al�kanl�klardan vazge�mek ve kendim
de�i�tirmek..."
Benden on ya� kadar b�y�k olan arkada��m, mesleki ya�am�nda �ok ba�ar�l� olmas�na
ra�men, herkesle �at�ma halindeydi. S�rekli olarak �evresini su�lar, kendi tutum ve
davran�lar�n� hi� sorgulamazd�. Bu �at�malar�n do�al bir sonucu olarak, herkese
sitem ederek meslekten ayr�ld�. Yeni ya�am�nda, �� i�yeri -benim bildi�im
kadar�yla- de�i�tirdi. Hi�bir yerde mutlu olamad�. Her �al�t��� yerden ayn� �ekilde
�at�malar ya�ayarak ayr�ld�. Kendisiyle ne zaman konu�sam; hep �evresini ve
�al�t��� insanlar� su�lar, duydu�u kin ve nefret duygular�ndan s�z ederdi. Hi�
aynada kendisine bakmaz, kendisinde hi�bir sorun g�rmezdi.
Fakat benim g�zlemlerime g�re; s�rekli olarak kusurlara odakl�, karamsar yap�da,
daima bir barda��n bo� b�l�m�n� g�ren, kendisi ile bar��k olmayan bir ki�ili�i
vard�. Sorunlar�n temelinde, bu olumsuz ki�ilik yat�yordu. Kendisi son derece zeki
bir insan olmas�na ra�men, duygusal ya�am�n� y�netmekte yetersiz kal�yordu. Her
nereye giderse gitsin, sorunlar�n� da beraberinde g�t�r�yor, bu nedenle de mutsuz
oluyordu. ��nk�, zaman ve enerjisinin �ok b�y�k bir b�l�m�, "ayr�kotlar�"
taraf�ndan �alm�yordu.
219
Ya�amm�zdaki Ayr�kotlar�m Temizleyin
Ayr�kotu, s�zl�kte; "Bu�daygillerden, �abuk �o�al�p geli�en ve yay�lan, tar�ma
zarar veren, k�k�nden idrar s�kt�r�c� olarak yararlan�lan, birka� t�r� bulunan, �ok
y�ll�k yaban�l bir bitki" olarak tan�mlanmaktad�r. Ayr�kotu, ekmi� oldu�umuz
sebzelerin nefes almalar�na izin vermeyen, besinlerini �almak suretiyle onlar�
c�l�z b�rakan, �ok say�da kolu olan yabani bir bitki t�r�d�r. Ekilen sebzeleri
t�pk� bir ahtapot gibi kollar�yla sararak, onlar�n geli�imlerini engeller. Sonu�ta
ayr�kotlar�, sebzelerin ya�am yolculuklar�nda verimsiz ve ba�ar�s�z olmalar�na yani
c�l�z kalmalar�na neden olurlar.
Ayr�kotu �ylesine zararl� bir bitkidir ki; onu k�k�nden komple s�k�p ��karmad���n�z
taktirde, �ok k�sa bir s�rede ve daha g�r bir �ekilde yeniden ��kar. �rne�in, 20
tane kolu olan bir ayr�kotunu kesti�imiz zaman, bir tanesinin ucu kopmu� olsa bile,
o bir tane u�tan, ayn� ayr�kotu tekrar �rer. Hem de daha g�r bir �ekilde. Ayr�ca,
ayr�kotlarmm derinlikleri de ayn� olmay�p, her ayr�kotu farkl� derinli�e sahiptir.
Baz�lar�n�n k�kleri �ok derinlerdeyken, baz�lar� daha y�zeyde yer al�r.
Bir insan�n sahip oldu�u olumsuz tutum ve davran�lar ile, bu davran�lar�n temelinde
yer alan olumsuz paradigmalar da t�pk� ayr�kotlarma benzer. Ya�am�m�zdaki bu
ayr�kotlar�; ki�isel kaynaklar�n verimsiz kullan�lmas�na, ileti�im kazalar�na,
bireyin ya�am yolculu�unda mutsuz ve ba�ar�s�z olmas�na yol a�an al�kanl�klar�
olu�tururlar. Ayr�kotlar� oldu�u s�rece, misyon ve hedeflere, ba�ar� ve mutlulu�a
ula�mak m�mk�n de�ildir. Ula��lm� olsa bile, eskilerin deyimiyle "Astar� y�z�nden
pahal�" olur. Yani, �ok a��r bir bedel �deriz. Bizi bir
220
ahtapot gibi saran bu olumsuz al�kanl�klardan kurtulmad�k�a, kaliteli bir ya�ama
ula�mak m�mk�n de�ildir.
Ki�isel De�i�im ve �nemi
Ki�isel de�i�im; bireyin kendi tutum ve davran�lar�n�n fark�na vararak, ki�isel
kaynaklar�n�n verimsiz kullan�lmas�na yol a�an ve ki�isel geli�imine engel olan
olumsuz tutum ve davran�lar� ile sava�mas� demektir. Bunun i�in, ilk �nce
d��ncelerimizi de�i�tirmemiz gerekir. Roma imparatoru Mar-cus Aurelius;
"D��nceleriniz ne ise hayat�n�z da odur. Hayat�n�z�n gidi�ini de�i�tirmek
istiyorsan�z, d��ncelerinizi de�i�tiriniz" der. �nl� Frans�z generali Napoleon
Bonaparte ise; "En g�zel sava�, insan�n kendi �z varl��� ve tutkular�na kar��
giri�ti�i sava�t�r" diyerek ki�isel de�i�imin �nemini vurgulam�t�r.
Ba�ar� ve mutluluk yolunda en b�y�k engel, yine insan�n kendisidir. Ya�am�m�z�n bir
b�l�m�nde, insan ili�kilerinde ciddi sorunlar ya�am� olabiliriz. Bu sorunlar�n
temelinde, �o�unlukla olumsuz paradigmalar�m�z ve inan� kal�plar�m�z yatmaktad�r.
Ar�iv kay�tlar� paradigmalar�; paradigmalar duygu ve d��nceleri; duygu ve d��nceler
davran�lar�; davran�lar al�kanl�klar�; al�kanl�klar ise kaderimizi belirler.
Kaderimizi de�i�tirmek istiyorsak, bu olumsuz tutum ve davran�lardan kurtulup, yeni
al�kanl�klar kazanmal�y�z. B�ylece, hayat�m�z�n kalan b�l�m�n�, mutlu ve huzurlu
bir �ekilde s�rd�rebiliriz. Bunun i�in; duygu, d��nce ve davran�lar�m�za y�n veren
paradigmalar ile, bu paradigmalar� olu�turan ar�iv kay�tlar� �zerinde �al�mam�z
gerekir. Bu �al�ma, bak� a��m�zda ve
221
d��nce tarz�m�zda ciddi de�i�iklikler yapmam�z demektir. Bu da, kararl� bir
m�cadeleyi gerektirir. T�pk�, bal ar�s�nda oldu�u gibi:
Bir balans�, bir damla bal� ortalama 18 saatte �retmektedir. Yar�m kilograml�k bir
bal�n �retilebilmesi i�in; yakla��k 17.000 balans�n�n g�rev almas� ve 10 milyon
�i�e�in ziyaret edilmesi gerekir. Toplam 50.000 km.lik yol kat edilir ki, bu mesafe
d�nyan�n �evresinden daha uzundur.
G�r�ld��� gibi kaliteli i�ler; emek ister, sab�r ister. Kestirme yollar ve �ark
kurnazl�klar� ile, kaliteli �r�nler �retilemez. �retilse bile, kal�c� olamaz. E�er
�evremize bakacak olursak, en uzun s�re saklanan �eylerin, b�y�k emek ve �aba
sonucu �retilen �eyler oldu�unu g�r�r�z. Bir insan�n, ki�isel ar�iv kay�tlar�n�n ve
paradigmalar�n�n niteli�ini de�i�tirerek ki�isel de�i�imini ger�ekle�tirmesi de,
�etin bir m�cadele s�recini gerektirir. Kaliteli ya�am yolunda yap�lmas� gereken bu
de�i�im, t�pk� bal �retiminde oldu�u gibi kaliteli bir faaliyettir. Bu de�i�im uzun
y�llar s�rse bile, elde edilecek sonu� harcanan eme�e de�ecektir.
Bilge insanlar, en b�y�k sava�lar�n insan�n kendisine kar�� verdi�i i�sel sava�lar
oldu�unu s�ylemi�lerdir. Kaliteli bir ya�ama ula�mak i�in; davran�lar�m�z�
de�i�tirmeliyiz. Davran�lar�m�z� de�i�tirebilmemiz i�in �ncelikle d��ncelerimizin;
d��ncelerimizi de�i�tirebilmemiz i�in paradigmalar�m�z�n; paradigmalar�m�z�
de�i�tirebilmemiz i�inde ar�iv kay�tlar�m�z�n fark�na varmal�y�z. Bu fark�ndal�k
d�zeyine, ancak kendimizi �ok iyi tan�makla ula�abiliriz. Yani dikkatimizi d�
d�nyadan, kendi �zerimize �evirmeli ve kendimizi sorgulamal�y�z.
222
Kaliteli ya�am yolculu�una ��kmadan �nce, ba�ar� ve mutlulu�umuzun temeli olan
i�sel ba�ar�y� yakalamam�z gerekir, t�sel ba�ar� demek; olumsuz duygular�, olumsuz
d��nceleri, olumsuz davran�lar� de�i�tirmek, kendisiyle bar��k bir insan olmak
demektir. Konf��yus bu konuda ��yle der; "D�nyaya g�zel karakterlerini g�stermeyi
isteyen eskiler, �nce devletlerini bir d�zene koymaya �abalad�lar. Devletlerini
d�zenlemek isteyenler, �nce evlerine �eki d�zen verme gere�ini g�rd�ler. Evlerini
d�zene koymak isteyenler, �nce ki�iliklerini terbiyeden ge�irmeleri gerekti�ini
anlad�lar."2
Kaliteli ya�am yolculu�una ��kmadan �nce, ki�ili�imizdeki ayr�kotlarm� temizlemek
gerekir. Bunun yolu ise, ki�isel de�i�imden ge�mektedir. Ki�isel de�i�im;
istenmeyen olumsuz al�kanl�klar�n k�r�larak, yerine arzu edilen olumlu davran�lar�n
al�kanl�k haline getirilmesini i�erir.
Al�kanl�klar�n Olu�umu
�bn-i Haldun'a g�re insan, al�kanl�klar�n �ocu�udur. Ba-con; "Mademki al�kanl�klar
hayat�m�z� y�netiyor, �yleyse iyi al�kanl�klar edinmeliyiz" der. Peki �yleyse nedir
al�anl�k? Al�kanl�k; i� ve d� etkilerle, eylem ve davran�lar�n hep ayn� �ekilde
yap�lmas� sonucu kazan�lan ko�ullu davran�t�r. Al�kanl�klar; zihnimizin bir
fonksiyonu olup, ayn� davran�lar�n s�rekli tekrarlanmas� ve bilin�alt�nda kal�c�
izler b�rakmas� sonucu olu�urlar. Davran�lar al�kanl�k haline geldi�inde yani
�artland���m�zda, bilin�li zihin bu g�revi bilin�alt�na devreder.
2) C�celo�lu, Do�an. ��imizdeki Biz, s. xi�.
223
Kar ya�d�ktan hemen sonra, bir a��k araziye bakarsak herhangi bir yol ve iz
g�remeyiz. Daha sonra insanlar�n gelip gitmesi sonucu bir tak�m yol ve izler
olu�ur. Baz� yerler vard�r ki, oradan insanlar daha s�k gelip giderler. �te bu s�k
gelip gidilen yerler, bir s�re sonra yol haline d�n��r. Ve bu yerler, herkesin
fark�nda olmadan kulland��� yollar� olu�turur.
Kar �zerindeki her y�r�y�; bir duygu, d��nce ya da davran�� temsil eder. �te
zamanla zihnimizde de, t�pk� kar �zerinde olu�an yollar gibi yollar meydana gelir.
Bu yollar, s�rekli kullan�mdan dolay� iyice belirginle�ir ve bizi g�den zihinsel
kal�plar� olu�turur. G�r�nmeyen bu zihinsel kal�plar, geli�imimizi engelleyen
al�kanl�klard�r:
�rne�in, h�rs�zlan ele alal�m: H�rs�zlar�n �e�itli teknikleri vard�r ve bu
tekniklere g�re adland�r�l�rlar; musluk�ular, cep�i-ler, vay anam vayc�lar,
pislik�iler, maymuncukla �al�anlar, merdivenle girenler vb. H�rs�zlar, ustalar�ndan
ne ��renmi�ler-se, ya�amlar� boyunca hep ayn� y�ntemi kullan�rlar. Hi�bir zaman,
ko�ullanm� olduklar� teknikleri de�i�tirmeyi d��nmezler. �rne�in, maymuncukla
evlere kap�dan giren bir h�rs�z, evin penceresi a��k unutulmu� olsa bile, hi�bir
zaman pencereye bakmay� ak�l edemez- ��nk�, �yle al�m�t�r.
Al�kanl�klar, g�nl�k ya�am�m�zdaki rutin faaliyetlerin yap�lmas�nda b�y�k kolayl�k
ve zaman tasarrufu sa�lar. Bu sayede hi� d��nmeden, bilgisayar�n klavyesine
dokunur, hatas�z bir �ekilde yazar�z. Ayn� �ekilde, yolda arac�m�zla seyahat
ederken, hi� d��nmeden vites de�i�tiririz. Ancak, t�m bu kolayl�klar�na kar��n;
al��ld�k s�n�rlar�n d��na ��kmaya kalkt���m�zda da, kar��m�zda yine bu
al�kanl�klar� buluruz.
224
Al�kanl�klar De�i�ime Kar��d�r
Her an de�i�en bir d�nyada, kaliteli ya�ama ula�mak i�in geli�mek ve de�i�mek
gerekir. Geli�im ve de�i�im ise, al�kanl�klar�m�z�n olu�turdu�u s�n�rlar�n yani
zihinsel kal�plar�n k�r�lmas� demektir. Al��ld�k s�n�rlar�n d��na ��kmaya
kalkt���m�zda, diren�le kar��la��r�z. ��nk�, al�kanl�klar�n �ekim g�c� vard�r.
T�pk�, uzaya g�nderilen bir rokette oldu�u gibi. Uzaya g�nderilen bir rokette,
yak�t�n b�y�k bir b�l�m� ilk f�rlat�l�ta harcan�r. ��nk� roket, yer �ekiminden
dolay� en b�y�k diren�le ilk f�rlat�l�ta kar��la��r.
Tarihte yap�lan bulu�lar, yenilikler ve de�i�imler; her zaman b�y�k tepki g�rm�,
�ok b�y�k diren�le kar��la��lm�t�r. Bu diren�, al��ld�k s�n�rlar�n d��na
��k�lmas�ndan yani paradigma de�i�iminden kaynaklanmaktad�r. �i�ek a��s�n� bulan,
gen� doktor Jenner'de bu diren�ten nasibini alanlardand�r. �te Jenner'in hik�yesi;3
Dr. Jenner, gen� bir k�z�n; "Ben �i�ek hastal���na tutulmam. ��nk� �nceden
ineklerden �i�ek hastal��� kapm�t�m" s�z�n� i�ittikten sonra, bu konuda �al�maya
ba�lad�. D��ncesini meslekta�lar�na a�t���nda, onunla alay ettiler ve bu sa�ma
fikirlerle u�ra�maya devam ederse, arkada�l�klar�na son vereceklerini s�ylediler.
D��ncesini anotomist John Hunter'e de a�t�. Hunter; "D��nme, yaln�z dene; sab�rl�
ol, titiz davran!" dedi.
Yirmi y�ll�k bir �al�ma sonunda �i�ek a��s�n� bulmay� ba�ard�. Sonu�tan o kadar
emindi ki, a��y� kendi �ocu�u �zerinde �� defa denedi ve olumlu sonu� ald�.
Bulu�unu 1798 y�l�nda yay�nlad�ktan sonra �ok b�y�k d�manl�klarla kar��la�t�. Bir
tek dok-
3) Smiles, Samuel. Kendine Yard�m, s. 117.
225
toru bile a�� yapmaya ikna edemedi. Herkes onunla alay ediyordu. Gazetelerde, inek
memesinden al�nan hastal�kl� maddelerle insanlar� "hayv anla�t�rmaya" �al�t���,
a��lanan �ocuklar�n sonradan "�k�z suratl�" olacaklar�, a�� yap�lan yerden boynuz
��kaca�� yaz�l�yordu. A��y� "�eytani bir bulu�" olarak niteleyen kilise de,
Jenner'i aforoz etmi�ti.
A��y� denemeye kalkanlar, halk taraf�ndan lin� edilmi�ti. Sonunda, iki asil kad�n
�ocuklar�n� a��latma cesaretini g�sterdiler. Jenner �ld��� zaman, t�m d�nyada onun
ad� bir kurtar�c� olarak an�ld�.
�te rokette ve Dr. Jenner'in hik�yesinde oldu�u gibi, insanlar al�m� olduklar�
s�n�rlar�n d��na ��kmaya kalkt�klar�nda b�y�k bir diren�le kar��la��rlar.
Bildi�imiz ve al��k oldu�umuz alan�n terk edilmesi, ki�ide korku ve stres yarat�r.
Bu nedenle, ilk ad�mda �ok b�y�k diren�le kar��la��r�z. ��sel de�erlerimiz ve
motivasyonumuz yeterli de�ilse, s�n�rlar�m�z� terk edemeyiz. E�er, ilk ad�m�
atabilirsek di�er ad�mlar kendili�inden gelecektir. �te ilk ad�m�n at�lmas�, bu
a��dan �ok �nemlidir.
De�i�im M�mk�nd�r
Bilim adamlar�n�n yapt��� ara�t�rmalara g�re; beynimizin yap�s�, zihnimizin
sistemli bir �ekilde e�itilerek, olumlu duygular �zerinde yo�unla�arak, olumsuz
zihinsel tutumlar�n de�i�tirilmesini m�mk�n k�lmaktad�r. Beynimiz i�lenerek, yeni
d��nce ve deneyimlere uygun olarak ba�lant�lar yeniden d�zenlenebilir. Amerikan�n
en b�y�k bilgelerinden William James bu konuda; "Benim ku�a��m�n yapt��a en b�y�k
ke�ifler-
226
den biri, insan�n d��ncelerini de�i�tirerek ya�am�n� da de�i�tirebilece�i ger�e�ini
bulmas�d�r" demi�tir.
"Olumsuz davran�lar�m�z ve d��ncelerimizi yeni �artlanmalar yoluyla
de�i�tirebilece�imiz d��ncesi Bat�l� psikologlar taraf�ndan payla��lmakla
kalmamakta, ayn� zamanda �a�da� davran�sal tedavinin dayanak ta�lar�ndan biri
olarak kabul edilmektedir. Bu t�r bir terapi, insanlar�n b�y�k �l��de, nas�l biri
olacaklar�m ��rendikleri temeline dayanmaktad�r ve yeni �artlanmalar yaratmak i�in
stratejiler �nerilmesiyle, davran�sal terapinin pek �ok sorun kar��s�nda �ok etkili
oldu�u
kan�tlanm�t�r."4
Bilim adamlar�, beynin do�as�nda var olan de�i�me kapasitesini "yo�rulabilirlik"
olarak adland�rmaktad�rlar. Beynin bu ba�lant�lar� de�i�tirme, yeni n�ral
ba�lant�lar kurma becerisi, Doktor Avi Karni ve Doktor Leslie Underleider'in Ulusal
Zihinsel Sa�l�k Enstit�s�'nde (National �nstitutes of Mental Health) yapt�klar�
deneylere benzer deneylerle kan�tlanm�t�r. Bu
deneyde ara�t�rmac�lar:
"Deneklerden basit bir motor hareket olan, parmakla vurma egzersizini yapmalar�n�
istemi�ler ve MR1 beyin g�r�nt�s�n� alarak beynin bu hareketin yap�lmas�na kat�lan
b�l�mlerini tan�mlam�lard�r. Bu parmak egzersizini d�rt hafta boyunca her g�n
tekrarlayan denekler, gittik�e daha g��l� ve h�zl� yapmaya ba�lam�lard�r. D�rt
haftal�k d�nemin sonunda, beyin g�r�nt�s� tekrar al�nm� ve bu hareketin yap�lmas�
s�ras�nda beynin i�e kar�an o b�lgesinin geni�ledi�i g�r�lm�t�r. Bu da bu hareketin
d�zenli ve s�rekli olarak yap�lmas�n�n yeni sinir h�crelerini devreye soktu�una ve
hareketin yap�l-4) Lama, Dalai / Cutler, Hovvard C. Mutluluk Sanat�, s. 247-248.
227
mas�na katk�da bulunan n�ral ba�lant�lar� de�i�tirdi�ine i�aret
etmektedir."5
Beynin bu �nemli �zelli�i sayesinde; nas�l biri olaca��m�za karar verdikten sonra,
buna y�nelik yeni d��ncelerin s�k s�k tekrarlanmas� suretiyle, beynin n�ral
ba�lant�lar�n� geli�tirebiliriz. Sonu�ta, beynimizin �al�ma sistemini de
de�i�tirmi� oluruz.
Ki�isel De�i�imin �z�
Biz insanlar, deneyimlerle ��reniriz. Bu deneyimlerin her seferinde tekrarlanmas�
sonucu, al�kanl�klar�m�z olu�ur. Yani bir anlamda, bilin�alt�m�z �artland�r�lm�
olur. Al�kanl�k haline gelmi� olan duygu, d��nce ve davran�lar, do�u�tan bir miza�
�zelli�i olmay�p; �zellikle erken ya�ant�lar sonucu, sonradan kazan�lan bir
�zelliktir.
"Bilimin, k�sa bir s�re �nce ki�inin genetik e�iliminin onun olaylara verdi�i
karakteristik tepkilerde a��k�a rol oynad���n� a��klam� olmas�na ra�men, pek �ok
sosyal bilimci ve psikolog, davranma, d��nme ve hissetme tarz�m�z�n b�y�k �l��de
yeti�memiz ve �evremizi saran sosyal ve k�lt�rel g��lerin sonucu olan ��renme ve
�artlanma ile belirlendi�ini d��nmektedirler."6
Duygu, d��nce ve davran�lar�m�z�n temelinde, paradigmalar yatar. Paradigmalar ise,
ar�iv kay�tlar�n� olu�turur. Dolay�s�yla, davran�lar�m�zda de�i�iklik yapmak
istiyorsak, paradigmalar ve paradigmalar� olu�turan ar�iv kay�tlar� �zerinde
5) Lama, Dalai / Cutler, Howard C. Mutluluk Sanat�, s. 55.
6) Lama, Dalai / Cutler, Howard C. Mutluluk Sanat�, s. 247-248.
228
�al�mam�z gerekir. Bir benzetme kullanacak olursak, a�ac�n yapraklar�
davran�lar�m�z�; g�vdesi duygu ve d��ncelerimizi; k�kleri ise paradigmalar�m�z� ve
paradigmalar�m�z� olu�turan ar�iv kay�tlar�n� temsil eder. Kopar�lan yapraklar her
seferinde yeniden ��kt��� halde, k�klere yap�lan m�dahale kesin netice verir. Bu
y�zden ki�isel de�i�im; yapraklara de�il, k�klere y�nelik olmal�d�r.
Amerikal� d��n�r Thoreau'nun dedi�i gibi; "K�t�l���n yapraklar�n� kesen her bin
ki�iye kar��l�k, ancak bir ki�i k�k�ne sald�r�r.' Biz de ya�ant�m�zda �ok �nemli
de�i�iklikler yapmak istiyorsak, o zaman tutum ve davran��m�z�n yapraklar�n�
kesmekten vazge�erek k�kler �zerinde, yani, tutum ve davran�lar�m�z�n kayna�� olan
paradigmalar �zerinde �al�mal�-
y�z."7
Zihin y�netimi konusunda, film makinesi �rne�ini vermi�tik. Bu �rne�e tekrar
d�necek olursak, ar�iv kay�tlar� ve paradigmalar makinenin filmini; duygu, d��nce
ve davran�lar ise ekrana yans�yan g�r�nt�y� temsil ederler. Nas�l ki, filmi
de�i�tirmeden ekrandaki g�r�nt�y� de�i�tirmemiz m�mk�n de�ilse, ayn� �ekilde, ar�iv
kay�tlar� ve paradigmalar� de�i�tirmeden de davran�lar�m�z� de�i�tiremeyiz. Ki�isel
de�i�imde ba�ar�l� olmak i�in; dikkatimizi kesinlikle ar�iv kay�tlar� ve
paradigmalara vermeliyiz.
"D�nyay� g�r�, alg�lama, anlama ve yorumlama sistemi anlam�nda kulland���m�z
paradigmalar bizim tutum ve davran�lar�m�z�n kayna��d�r. Ba�ka bir deyi�le
paradigmalar, ara s�ra etkisini g�steren, di�er zamanlar pasif �ekilde duran
depolanm� sistemler de�ildir; etkilerini duygu, d��nce ve davra-
7) Covey, Stephen R. Etkili insanlar�n 7 al�kanl���, s. 27.
229
n�lar�m�zda do�rudan ya da dolayl� olarak her an g�sterirler. Ki�inin belirli
konudaki davran� ya da tutumu bozuksa, �nce o bozuk davran� ve tutumun alt�nda
yatan alg�lama d�zenini, paradigmay�, d��nsel haritay� anlamam�z gerekir. Bozuk
davran� ve tutumu, alt�nda yatan paradigmaya hi� dokunmadan de�i�tirmeye kalkarsak
ba�ar�l� olamay�z."8
Ki�isel de�i�im; olumsuz nitelikli eski al�kanl�klar�n k�r�larak, yerine olumlu
nitelikteki yeni al�kanl�klar�n konmas�d�r. Al�kanl�klar; i� ve d� etkilerle, eylem
ve davran�lar�n hep �zde� bi�imde yap�lmas� sonucu kazan�lan ko�ullu davran�lard�r.
Al�kanl�klar; zihnimizin bir fonksiyonu olup, ayn� davran�lar�n s�rekli
tekrarlanmas� ve bilin�alt�nda kal�c� izler b�rakmas� sonucu olu�urlar. Davran�lar
al�kanl�k haline geldi�inde yani �artland���m�zda, bilin�li zihin bu g�revi
bilin�alt�na devreder.

Bu de�i�im iki t�rl� olabilir: Ya i�sel motivasyon ara�lar� ile ya da, �d�l (zevk)
ve ceza (ac�) gibi d�sal motivasyon ara�lar� ile ger�ekle�ebilir. Bendeki de�i�im,
bilin� d�zeyimin artmas� sonucu lvan llyi� kimli�imi fark etmem ve bu kimlikten
rahats�z olmam sayesinde yani, i�sel motivasyon sonucu ger�ekle�mi�tir. Di�er
insanlarda ise, farkl� yollarla ger�ekle�ebilir. �rne�in, bir insan�n kansere
yakalanmas� sonucu doktorunun yasaklamas� ile sigara al�kanl���n� b�rakmas� d�sal
motivasyon sonucu ger�ekle�en bir de�i�imdir. Kaliteli ya�am i�in arzu edileni,
i�sel motivasyon sonucu ya�anan bir de�i�imdir.
D�nyaca �nl� Rus yazar� Leo Tolstoy; "Herkes d�nyay� de�i�tirmek istiyor, kimse
kendisini de�i�tirmek istemiyor" de-
8) C�celo�lu, Do�an, iyi D��n Do�ru Karar Ver, s. 62.
230
mistir. �evremizi de�i�tiremeyiz, ancak istersek kendimizi de�i�tirebiliriz. Bu
de�i�ikli�in sonucu olarak, alg�lama �eklimiz de de�i�mi� olur.
�evrenizi De�il, Kendinizi De�i�tirin!
�o�u insan sorunu �evresinde g�rerek; zaman ve enerjisini, kendi tutum ve
davran�lar�n� de�i�tirmeye harcamak yerine, �evresini de�i�tirmek i�in harcar. Oysa
kendini de�i�tirmek, �evreyi de�i�tirmekten �ok daha kolayd�r. �evreyi de�i�tirmek
hemen hemen imkans�z olup, bu yolda harcanan ki�isel kaynaklar verimsiz bir �ekilde
kullan�lm� olur. Bunun i�indir ki, d��n�r George Bernard Shaw; "Mant�kl� bir insan,
kendini d�nyaya uyarlar. Mant�ks�z olan ise, d�nyay� kendine uydurmaya �al��r"
demi�tir.
Ben de �nceki ya�ant�mda �evremi de�i�tirmeye a��r� gayret eden, bu u�urda ciddi
zaman ve enerji harcayan bir insand�m. �zellikle de babam� de�i�tirmeye u�ra�t�m.
Fakat itiraf etmeliyim ki, bu i�te hi� ba�ar�l� olamad�m. Ne zaman ki, kendimi
de�i�tirmem gerekti�ini anlad�m, o zaman kaliteli ya�am yolunda ciddi bir paradigma
de�i�ikli�i ya�ad�m. Benim hayat�m� de�i�tiren, �nemli kilometre ta�lar�ndan bir
tanesi budur. T�pk�, ya�l� ve g�ng�rm� adam�n hik�yesinde verilen mesajda oldu�u
gibi. Bilge ki�i hik�yesinde ��yle der:9
Ben gen�li�imde, �lkemi ba�tanba�a d�zeltmek, de�i�tirmek istedim, fakat biraz
b�y�y�nce, bunun m�mk�n olamayaca��n� g�rd�m ve kendi kendime dedim ki: "Ben, �imdi
ya�ad���m ka-
9) Muallimo�lu, Nejat. Hitabet, s. 862-863.
231
sabay� de�i�tirmeye �al�aca��m." Yine ba�ar�l� olamad�m ve bu arada biraz daha
ya�land�m. Ama �evremdeki k�t�l�kleri d�zeltmek i�in bir �eyler yapmak gerekti�ine
inand���mdan, bu defa kendi ailemi d�zeltmeye �al�t�m. Gelgeldim onu da
ba�aramad�m. Art�k iyice ya�lanm�t�m. �te o zaman anlad�m ki, ben ba�lang��ta i�e,
kendimi d�zeltmeye �al�makla ba�lam� olsayd�m, belki olduk�a ba�ar�l� da
olabilirdim.
Ba�ka insanlar� de�i�tirme �ans�na sahip de�iliz. Ancak insan isterse, kendi
kendisini de�i�tirebilir. Bu s�re�te biz ancak, de�i�mek isteyen insana; istedi�i
taktirde ve duygusal banka hesab�m�zda kredimiz varsa yard�mc� olabiliriz. Bu
konuda di�er bir husus da, su�lama konusudur. E�er bir insan, s�k s�k �evresini ve
di�er insanlar� su�luyorsa, as�l sorun ki�inin kendi d��nce ve tutumlarmdad�r. Bu
tip insanlar, �o�unlukla olaylardaki sorumluluklar�n� �stlenmezler, kendi
hatalar�n� kabul etmezler. Bak�n�z, Yunus Emre bu konuyu ne g�zel ifade etmi�:
Hararet nardad�r, sa�ta de�ildir, Keramet ba�tad�r, ta�ta de�ildir. Her ne ararsan,
kendinde ara, Mekke'de, Kud�s'te, Hacda de�ildir.
Ba�kalar�n� su�lama, yak�nma ve s�zlanma gibi davran�lar enerji t�keten gereksiz
tutumlard�r. E�er ba�ar�l� ve mutlu olmak istiyorsak; asla ba�kalar�n� su�lama,
yak�nma ve s�zlanma t�r� davran�larda bulunmamal�y�z. Daima problemin kayna��n�
kendimizde arayarak, kendimizin hangi alanlarda yetersiz oldu�umuzu tespit
etmeliyiz. E�er ki�i; kendi davran�lar�n�
�'�

232
sorgulamaya ve tutumlar� �zerinde d��nmeye ba�lam�sa,
ki�isel de�i�im ba�lam� demektir.
Ki�isel de�i�im s�recinde ge�mi� ya�ant�lar�m�z� de�i�tire-meyiz ancak, yeni
deneyimlerle ar�iv kay�tlar�n�n nitelik ve niceli�ini de�i�tirebiliriz. Bu sonu�,
bizim i�in yeterli olup, kaliteli ya�ama yolunda ama�lar�m�za hizmet eder.
Ar�iv Kay�tlar�nda De�i�iklik
Bizler her �eyimizle, zihnimizin bir �r�n�y�z. Varl�k, yokluk, mutluluk, mutsuzluk
her �ey zihnimizdedir. T�pk�, film makinesinden sinema perdesine yans�yan g�r�nt�de
oldu�u gibi. Ya�amda mutlu ve ba�ar�l� olmak, dengeli ve kaliteli ya�amak
istiyorsak, olumlu ar�iv kay�tlar�na sahip olmam�z gerekir. Ar�iv kay�tlar�n�n
olumsuz olmas� durumunda, davran�lar�m�zda de�i�iklik yapmak ancak ar�iv
kay�tlar�n�n nitelik ve niceli�ini de�i�tirmekle m�mk�nd�r.
Ar�iv kay�tlar�n�n nitelik ve niceli�ini de�i�tirme yollar�ndan bir tanesi, bol
miktardaki do�rulanm� olumlu bilgiyi k�sa s�rede zihin ar�ivimize "boca etmek"ten
ge�er. Bu da, s�rekli ��renmekle ve d�zenli okuma al�kanl��� kazanmakla m�mk�nd�r.
Bu sayede, zihin ar�ivimizde 20-30 y�ll�k s�rede olu�an bilgiye yak�n bir bilgiyi,
birka� senede olu�turabiliriz. B�ylece, negatif �zellikli bir ar�ivi, pozitif
d��ncenin iktidara geldi�i bir ar�ive d�n�t�rebiliriz.
Eski olumsuz bilgileri de, zaman i�erisinde zihin ve duygu y�netimi ilkeleri ile
y�netebiliriz. Yok etmemiz zorunlu de�ildir. �nemli olan, zihnimizin olumlu bir
yap�ya kavu�mas� ve bizim lehimize �al�acak dt�ruma gelmesidir. Bu i�-
233
lem, bir boyan�n renginin a��lmas� gibidir. Bir kg.l�k boyaya birka� litre su ilave
edersek, rengini olduk�a a�m� oluruz. Boyan�n rengini tamamen de�i�tirenleyiz, ama
istedi�imiz tonu elde etmi� oluruz.
Ki�isel de�i�im, zor ancak ba�ar�lmas� m�mk�n bir olayd�r. Bunun i�in ciddi bir
bilin� d�zeyi, kararl�l�k ve m�cadele ruhu gereklidir. Ki�isel de�i�imin ilk ad�m�,
kendini tan�makt�r. Kendimizi tan�ma ise, kendimizi g�zlemle ba�lar. Bunun i�in,
dikkatimizi �evremizden kendi �zerimize y�neltmeliyiz. G�nl�k ya�amdaki
davran�lar�m�z�n fark�na varmal�y�z.
Ki�isel De�i�im, Kendini G�zlemle Ba�lar!
Bu maksatla, �ncelikle g�nl�k ya�amda nas�l davrand���m�z� tespit etmeliyiz. Nas�l
davran�yorsak, biz o ki�ili�e sahibiz. G�nl�k ileti�im kazalar�na ait tutaca��m�z
kay�tlar, davran�lar�m�z�n genel resmi hakk�nda bir fikir edinmemizi sa�lar. Bu
sayede, dikkatimizi �evremizden kendi �zerimize �evirmi� oluruz. Aynadaki ki�inin,
hangi oranda kendimiz olup olmad���n� ��reniriz. Bu husus, olumsuz tutumlar�m�z�
tan�ma ve de�i�tirme yolunda ilk ad�mlardan birisidir.
"Y�re�inin G�t�rd��� Yere Git" adl� roman�n yazar�, Su-sanna Tamaro; "Yapmaya
de�ecek tek yolculuk, i�imize yapaca��m�z yolculuktur" der. Ger�ektende kendimizi
tan�mak i�in, i�sel yolculuklar yapmam�z gerekir. Bunun i�in; i�sel g�zlemlerde
bulunmak, t�m davran�lar�m�z�n kayd�n� tutmak, e� ve yak�n arkada�lar�m�z�n
fikirlerini almak, kendimizi tan�makta kullanaca��m�z y�ntemlerden baz�lar�d�r.
Kendimizi tan�ma s�recinde, davran�lar�m�z� g�nl�k olarak kaydetmemiz, �ok �nemli
yararlar sa�lar. Sonu� olarak; "Sorgulan-
234
mam� hayat ya�amaya de�mez" diyen Socrates'in s�z�nde oldu�u gibi, t�m �abalar
ya�am�m�z� sorgulamaya y�neliktir.
Kendini Bil, Kendini Tan�!
Kendini bilmek demek; ki�inin kuvvetli ve zay�f taraflar�n�, ileti�imde sorun
yaratan tutumlar�n�, gitmek istedi�i yeri ve bu d�nyada ni�in var oldu�unu bilmesi
demektir. Kendini tan�mak demek; bireyin t�m d��nce ve duygular� ile ili�ki
kurmas�, i� ve d� d�nyas�nda meydana gelen duygusal ve d��nsel s�re�lerin fark�nda
olmas� demektir. Kendini tan�yan insan;
�lim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsen, Ya nice
okumakt�r.
diyen Yunus'un dizelerinde oldu�u gibi, eksik ve noksanlar� ile potansiyelinin
ger�ek anlamda bilincinde olan insand�r. Kendini tan�yan insan; kendisi ve
�evresiyle uzla�abilen insand�r. Bu sayede; �at�ma ve s�rt�nmeleri azaltarak,
gereksiz enerji kayb�n� en aza indirir. Kendisi ve �evresiyle uzla�an insan�n,
kaliteli ya�ama ula�mas� kolayla��r.
Ki�inin kendini tan�mas� ya�am boyu devam eden bir s�re� olup, her ge�en g�n
kendisiyle ilgili yeni ke�ifler yapar. Bilin� ve farkmdal�k d�zeyimiz ne kadar
y�ksek, ayr�kotlarm� yok etme konusunda ne kadar kararl� olursak, o kadar fazla
mesafe al�r�z. E�er, su�lama ve ele�tirmeyi b�rak�p, kendi davran�lar�m�z �zerinde
�al��rsak, k�sa zamanda olacak olumlu de�i�iklikler bizi �a��rtacakt�r.
235
Bulundu�unuz �evrede herkes size �vg�ler ya�d�rabilir, bu �nemli de�ildir. As�l
�nemli �ey, sizin aynadaki g�r�nt�n�zle y�zle�menizdir. Aynadaki ki�i ger�ekten siz
misiniz? Herkese yalan s�yleyip aldatabilirsiniz, fakat aynadakini asla. Bir ba�arr
yolculu�una ��kmadan �nce, aynadaki g�r�nt�n�zle y�zle�-meli ve size ait olmayan
�zelliklerinizi belirlemelisiniz. Ayr�ca, bunlarla sava�maks�n�z. Ba�ar� ve
mutluluk yolculu�una ��karken, aynadaki adamla mutlaka dost ve bar��k olmal�s�n�z.
Kendini Tan�mada D�rt Alan
Kaliteli ya�am, b�y�k oranda; ki�ilik ve karakter �zelliklerimizin, tutum ve
davran�lar�m�z�n hangi oranda fark�nda oldu�umuza ba�l�d�r. Temel ya�am
alanlar�m�zda ve rollerimizde ba�ar�l� olmam�z, mutlu ve kaliteli bir ya�am
s�rd�rebilmemiz, b�y�k oranda bu bilince ba�l�d�r. Bu bilin� d�zeyine, �ncelikle
kendimizi ve davran�lar�m�z�, sonra da beraber ya�ad���m�z insanlar� ve
davran�lar�n� tan�makla ula�abiliriz.
Amerikal� yazar, gazeteci ve hatip Mark Twain; "Herkes Ay'a benzer. Karanl�k bir
taraf� vard�r ve onu kimseye g�stermez" der. Fyodor Dostoyevski ise, "Yeralt�ndan
Notlar" adl� kitab�nda ��yle der; "Herkesin, herkese de�il fakat sadece
arkada�lar�na anlatt��� an�lar� vard�r. Zihninde, arkada�lar�na bile a��klamad���,
sadece kendisinin bildi�i sorunlar da vard�r; bunlar gizlidir. Fakat bir kimsenin
kendisine bile s�ylemekten korktu�u ba�ka �eyler de vard�r. Ve her iyi insan
zihninde depolanm� bulunan bunun gibi bir �ok �eye sahiptir."10 Dosto-
10) Goleman, Daniel. Hayati Yalanlar Basit Ger�ekler, s. 160.

236
yevski'nin s�zlerini e�er bir tablo haline d�n�t�r�rsek, far-
kmdal�k a��s�ndan d�rt alan elde ederiz:
Tablo 1: Ki�isel Farkmdal�k Tablosu
B�Z�M B�LD�KLER�M�Z
II

o
W
I
pa Z Z
U"
III
IV
S
z
I
tu
B�Z�M B�LMED�KLER�M�Z
Birinci alan�, bizim bildi�imiz ancak �evremizin bilmedi�i an�lar ve ki�isel
�zellikler olu�turur. �kinci alan�, hem bizim bildi�imiz, hem de �evremizin bildi�i
an�lar ve �zellikler olu�turur. Birinci ve ikinci alanlar, bizim taraf�m�zdan
bilindi�i i�in sorun yok demektir. ���nc� alan�, bizim bilmedi�imiz ancak �evrenin
bildikleri bilgiler olu�turur. Ki�isel de�i�im s�recinde, �ncelikle ���nc� karede
�al�mak gerekir. Bunun i�in, ba�ta e�imiz olmak �zere yak�n arkada�lar�m�z�n fikir
ve
237
d��ncelerini almam�z gerekir. Bu sayede, fark�nda olmad���m�z �zelliklerimizi k�sa
s�rede ��renmi� oluruz.
D�rd�nc� alan ise, hem bizim hem de �evremiz taraf�ndan bilinmeyen an�lar ve
�zellikler olu�turur. Ki�isel de�i�im s�recinde, �zellikle yo�unla�mam�z gereken ve
b�y�k �l��de ya�am kalitemizi belirleyen alan bu aland�r. ��nk�, bizi en fazla
rahats�z eden an�lar, bilin�alt�m�zm derinliklerinde depolanm� olan an�lard�r.
�ekilde de g�r�ld��� gibi, en b�y�k alan� bu alan olu�turur. Farkmdal�k d�zeyimiz
artt�k�a, bu alan k���lecektir.
Bilin�alt�m�z� bir so�ana benzetirsek, en i�te yer alan so�an�n c�c��� en fazla
dirence sahiptir. Bu nedenle en b�y�k �abay�, so�an�n c�c���ne inebilmek i�in
harcamal�y�z. Farkmdal�k d�zeyimiz ne kadar artarsa, en alt seviyedeki katmanlara
da o kadar inebiliriz. E�imizle ya da psikotepi�tlerle yap�lacak derinlemesine
sohbetler, bilin�alt�m�zm derinliklerine inmemizi sa�lar.
Ki�isel de�i�imde ba�ar�l� olabilmek i�in, �� �eyin bilinmesi gerekir; �u anki
ki�isel �zellikler, edinilmek istenen �zellikler ve bu �zelliklerin edinilmesi
s�recinde kullan�lacak ki�isel de�i�im teknikleri. �imdi bir �rnek olmas�
a��s�ndan, benim ki�isel de�i�im s�recime ait genel panoramay� sunmak istiyorum.
Ki�isel De�i�im S�recim
Benim de�i�imimin temelinde, �nceki hayat�m� anlaml� bulmamam yatmaktad�r. 1995
y�l�n�n ilk g�nlerinde, bir gece uyuyamad�m. Ya�am�n anlam� ve �l�m �zerine uzun
bir s�re kafa yordum. Yolun yar�s�na geldi�imi ve anlaml� �eyler yapa-
239
238
madi�imi; anlaml� dostluklar�m�n az oldu�unu d��nd�m. �nsanlar�n sistem i�erisinde
de�ersiz g�r�ld���n�, oysa kendimin ve potansiyelimin �ok de�erli oldu�unu, mevcut
potansiyelimin �ok az�n� kullanabildi�imin fark�na vard�m. O g�ne kadar hep �evreyi
de�i�tirmek i�in u�ra�t���m� anlad�m. Oysa, de�i�mesi gereken ki�inin kendim
oldu�umun fark�na vard�m. �nce genel ya�ant�m� mercek alt�na ald�m. �ki y�l s�ren
ve hayat�m�n her an�n� kapsayan g�zlemlerde bulunarak onlar� d�zenli olarak
kaydettim. Kendimi tan�mam ve davran�lar�m�n as�l kayna��na eri�mem �ok uzun s�rd�.
Bunun i�in, g�nl�k olarak sergiledi�im olumlu ve olumsuz her davran�� kaydettim. Ne
zaman sorunun kendimde oldu�unu anlad���mda, ger�ek zenginlik ve mutluluk yolunda
ilerlemeye ba�lad�m. Ve anlad�m ki, zihinsel ar�ivimin olumsuz �eylerle ve k�t�
�rneklerle dolu oldu�unu g�rd�m. ��nk� ben, istemedi�im davran�lar� sergiliyordum.
Sonu�ta ben, mutluluk yerine mutsuzluk; olumlu y�nleri g�rme yerine olumsuzluklar�
g�rme; �d�l yerine cezaland�rma; vericilik yerine bencillik formatmda ya�amakta
oldu�umu anlad�m. �te o zaman, d�nyay� ve en y�ksek makamlar� bana verseler, bir
anlam�n olmad���n� ve mutlu olamayaca��m� fark ettim. Kendimle sava�mam gerekti�ini
anlad�m. Bunun i�in stratejileri belirledim ve eylem planlar�m� yapt�m. Bug�ne
kadar ya�ad���m de�i�imin �nemli kilometre ta�lar� ve genel g�r�n�m� a�a��daki
gibidir:
Tablo 2: Ki�isel De�i�im S�recim
YILLAR YA�
D�NEM ADI
1966-1987 0-21 AR��V KAYITLARININ OLU�UMU
1988-1994 22-28 DENGES�Z YA�AM
1995-1996 29-30 KEND�N� TANIMA
1997 31 M�SYON VE ARA HEDEFLER�N TESP�T�
1997-? 31-..? K���SEL DE����M VE GEL���M
2001-? 35-..? KEND�N� GER�EKLE�T�RME VE KEND�N� A�MA
A�IKLAMALAR
A�IKLAMALAR
KAL�TEL� YA�AM
FELSEFES�N�N OLU�TURULMAS�
Ba�lang��ta kendimle sava��m, t�pk� bir a�ac�n yapraklar� ile m�cadeleye
benziyordu. Bunun fark�na vard���mda; dallar, hatta a�ac�n g�vdesi ile m�cadelenin
bile yetersizli�ini anlad�m. Sorunlar�n k�k�ne inmek gerekti�ini, tek tek, planl�
ve ailemin de deste�ini alm� olarak sava�mam gerekti�ini kavrad�m. Her olumsuz
davran�la m�cadele s�rem de�i�ik oldu. Nas�l ki, aynkotlarm�n derinlikleri ayn�
de�ilse, benim al�-kanl�klar�mmda derinlikleri ayn� de�ildi. Her al�kanl���n farkl�
derinli�e sahip olmas� nedeniyle, onlarla ba�a ��kmada farkl� s�re�lere ihtiya�
duydum.
Eflatun (Plato); "Kendi kendini yenmek, zaferlerin en b�y���d�r" der. Benim de
bug�ne kadar elde etmi� oldu�um ba�ar�lar�m i�inde en �nemlisi, i�sel ba�ar�md�r.
Bundan daha g�zel bir ba�ar�, hen�z tan�mad�m. Ancak bu s�re�, bitmi� olmay�p halen
devam etmekte ve ya�am boyu devam edecek olan bir s�re�tir.
240
Kendimi Tan�ma S�recim
Kendimi tan�ma s�recim; g�zlem ve analiz olmak �zere iki a�amadan olu�maktad�r.
Birinci a�amay� olu�turan ve 1995-1996 y�llar�n� kapsayan iki y�ll�k s�rede,
�ncelikle; ya�am�m�n her alan�ndaki olumlu ve olumsuz davran�lar�m� g�zlemledim. Ve
bu g�zlemlerimin hepsinin g�nl�k olarak kayd�m tuttum. Bu g�zlemler, kendi
davran�lar�m� anlay�ncaya ve kendimi tan�ymcaya kadar -ki bu s�re iki y�l s�rd�-
devam etti.
�kinci a�amada ise; kay�tl� davran�lar�m�n analizini yaparak, hangi ki�ilik
�zelliklerine sahip oldu�umu ve nas�l ya�ad���m� belirledim. Bu davran�lar�m�n
alt�nda yatan paradigmalar�m� ve bu paradigmalar� olu�turan ar�iv kay�tlar�n�n
niteli�inin ve niceli�inin fark�na vard�m. ��sel g�zlemlerim sonucu elde etti�im,
olumlu ve olumsuz ki�isel �zelliklerimi, tek tek listeleyerek 9. K�s�m'da
anlat�lacak olan "Ki�isel Geli�im" dosyama takt�m:
Tablo 3: Benim Tespitlerim
OLUMSUZ �ZELL�KLER�M
An� Ya�ayamama � Kendini �nemseme � I�koliklik
OLUMLU �ZELL�KLER�M
� disiplini
Organizasyon yetene�i Yarat�c� hayal g�c�
� ?
.] I 1 !
241
Ayn� d�nemde, e�imden de davran�lar�m� g�zlemlemesini, olumlu ve olumsuz tutum ve
davran�lar�m� belirlememde bana yard�mc� olmas�n� rica ettim. Kendisi memnuniyetle
kabul etti. Ayn� s�re� sonunda, e�imin benim hakk�mdaki d��nce ve g�zlemlerini
ald�m. E�imin g�zlemlerinde, benim tespit edemedi�im baz� maddeler de vard�. �te
e�imin g�zlemleri:
Tablo 4: E�imin Tespitleri
OLUMSUZ �ZELL�KLER�M
Tutumsuzluk Aileye kar�� ilgisizlik Biraz bencillik
OLUMLU �ZELL�KLER�M
' Zekilik 1 �al�kanl�k Azim ve Sebat
Kendimi tan�d�ktan sonra, �evremdeki insanlar� da tan�may� ��rendim. Dikkatimi
kendi �zerime verme s�recim, otomatik olarak beni �evresini de �ok dikkatli
g�zlemleyen bir insan yapt�. Hayat�m�n ak�� bu g�zlem s�recinde de�i�ti
diyebilirim. Ancak, S�ke Lisesi'nde okudu�um y�llarda, K�mile �erezci ve Ay�e ��rak
gibi s�n�f arkada�lar�m�n geri bildirimlerinin yan� s�ra; Jandarma Okullar
Komutanl���'nda ��retim �yesi olarak g�rev yapt���m d�nemde, y�l sonunda
��rencilerime benimle ilgili yapt�rd���m taklitlerin, ki�isel de�i�im ve geli�imime
�ok �nemli katk�lar yapt���m da itiraf etmeliyim.
242
Yeni Kimli�imi Olu�turma S�recim
Kaliteli ya�am yolunda bundan sonra; olumsuz �zelliklerimi t�rp�lemem, olumlu
�zelliklerimi ise geli�tirmem gerekiyordu. Bunun i�in, �ncelikle yeni bir kimlik
olu�turarak i�e ba�lad�m. Kazanmak istedi�im olumlu tutum ve davran�lar�, tek tek
yazd�m. Olumsuz tutum ve davran�lar�m�n, yani olumsuz �zelliklerimin tersini
alarak, yeni kimli�ime ait �zellikleri a�a��daki gibi belirledim:
Tablo 5: Yeni Kimli�im
01.01.1997'DEN SONRA;
1. Bulundu�u am �totoya ya�ayabilen,
2. M�tevazi,
5. Ailesine kar�� ilgili.
6. Daha �ok verici,
B�R �NSAN OLACA�IM.
Ya�ad���m h�zl� de�i�im ve geli�imde; yeni kimli�imi belirlememin yan� s�ra, bu
kimli�ime uygun davran�lar sergilememin �nemli katk�lar� oldu. Yeni kimli�ime,
ki�isel de�i�im teknikleri sayesinde ula�t�m. Her bir olumsuz �zelli�imle, tek tek
sava�t�m. Bu sava�lar, bazen aylarca s�rd�. ��nk�, t�m "ayr�k otlar�"nm k�k� ayn�
derinlikte de�ildi. Sonunda,
243
�nemli i�sel ba�ar�lar elde ettim. Ki�ili�imin olumsuz �zelliklerini, yeteri kadar
t�rp�ledim. Yani, onlar� y�netimden indirerek, iktidara olumlu �zellikleri
getirdim. Bu zihinsel devrim, ya�am kalitemde inan�lmaz ve �nceden hi� tahmin
edemeyece�im sonu�lar do�urdu.
Asl�nda, iki y�ll�k kendimi tan�ma s�recimde, olumsuz �zelliklerimle de sava�t�m.
Ancak bu s�re�te, ba�ar�l� olamad�m. ��nk�, olumsuz tutum ve davran�lar�m�n hepsi
ile birlikte m�cadele etmi�tim. 1997 y�l�ndan itibaren ise, paradigmalar�mla tek
tek sava�maya ba�lad�m. Di�er yandan ise, h�zla ar�iv kay�tlar�m�n niteli�ini ve
niceli�ini de�i�tiriyordum. Bu de�i�ikli�in sonucu, ya�am kalitem h�zla art�yordu.
K�sa bir s�rede inan�lmaz sonu�lar ald�m ve hayat�m tahmin edemedi�im �ekilde
de�i�meye ba�lad�. Ben art�k ya�ad���m co�kular nedeniyle, kabu�una s��mayan bir
ki�i olmu�tum. De�i�imin tad�n� alm�, ya�am kalitemdeki de�i�iklikleri g�rm�t�m. Bu
y�zden, emeklilik karar�m� vermekte hi�bir sorun ya�amad�m.
Ki�isel de�i�im ve geli�im, vakit alan bir s�re� i�idir. Paradigmalarla ba�a
��kabilmek, ar�iv kay�tlar�n�n nitelik ve niceli�ini de�i�tirebilmek; y�ksek bir
farkmdal�k d�zeyinin yan� s�ra, g��l� bir motivasyon ve kararl�l�k, azim ve sebat
gerektirir. Ancak, meyvesinin tad� da tarifi m�mk�n olmayan derecede tatl�d�r. Ben
bu lezzeti tatt�m. Herkesinde tatmas�n� g�n�lden arzuluyorum.
�te ki�isel de�i�im s�recinde kullan�lacak, olumsuz �zelliklerimizle ba�a
��kabilmemizi sa�layacak, ki�isel de�i�im teknikleri iki tanedir: Birinci teknik,
al�kanl�klar�n de�i�tirilmesinde kullan�lan tekniktir. �kinci teknik ise, k�kleri
�ok daha derinde olan ba��ml�l�klardan kurtulmada kullan�lan tek-
244
niktir. Birinci teknikle sonu� alamad���n�z durumlarda, ikinci
tekni�i uygulay�n. �imdi bu teknikleri g�relim.
Al�kanl�klar� De�i�tirme Tekni�i
Kaliteli ya�ama ula�mak isteyen bir insan, en k�sa s�rede olumsuz al�kanl�klar�ndan
kurtulmas� gerekir. G�nl�k ya�amda, s�rekli tekrarlanmak suretiyle al�kanl�k haline
gelmi�, olumsuz tutum ve davran�lar�m�zdan kurtulmak m�mk�nd�r. Bu al�kanl�klar
yerine istedi�imiz bir davran�� koyabiliriz.
Mark Twain; "Bir al�kanl�ktan kurtulmak istiyorsan�z, onu pencereden at�p
kurtulamazs�n�z. Onu merdivenden basamak basamak indirmek gerekir" der. Bu y�zden,
al�kanl�klar� de�i�tirmede alt� a�amal� ki�isel de�i�im tekni�ini uygulamak
gerekir. �te, al�kanl�klar�m�z� de�i�tirmede kullanaca��m�z ki�isel de�i�im
tekni�inin a�amalar�:
1. Kendinizi tan�y�n: Ba�ar�l� bir de�i�im i�in, zengin bir i�g�r� yetisi
kazanmal�y�z. Ki�inin kendi d�nyas�n� ke�fetmesi, ciddi ve bilin�li bir �aba
gerektirir. Ki�isel de�i�im s�reci, kendini tan�ma ile ba�lar. Kendini tan�yan bir
insan, de�i�tirmek istedi�i olumsuz tutum ve davran�lar�n�n fark�na var�r; "Kendi
kendimize olan tutumumuzu, ba�kalar�yla olan ili�kilerimizi ve onlar�n bize
verdikleri tepkileri daha bilin�li bir �ekilde g�zlemledi�imizde, kendi olumlu ve
olumsuz davran� bi�imlerimizi ke�fedebiliriz." u
Bu maksatla; e� ve �ocuklar�n�z ile, sizi yak�ndan tan�yan dostlar�n�z�n
g�r�lerini alabilirsiniz. Ayr�ca, yeterli bir s�re,
11)
Greenwald, Jerry. Ba��ml�l�k m�? Ba��ms�zl�k m�? s.
17.
245
g�nl�k ya�amm�zdaki her t�rl� tutum ve davran�lar�n�z� g�zlemleyin. Bunlar� g�nl�k
olarak kaydedin. Yazmak, olumsuz tutum ve davran�lar�m�z�n alt�nda yatan
paradigmalar� daha kolay anlamam�za yard�mc� olur. Bu kay�tlar�, ki�isel geli�im
dosyan�z�n ilgili b�l�m�ne de tak�n.
2. G�zlem sonu�lar�n� sorgulay�n: Bu sorgulaman�n, iki amac� vard�r. Birincisi,
de�i�tirmek istenen tutum ve davran�lar ile, bunlar�n alt�nda yatan paradigmalar�n
tespit edilmesidir. �kincisi ise; olumsuz tutum ve davran�lara kar��l�k �denen
faturan�n fark�na var�lmas�d�r. Bir anlamda, mevcut kimli�imizi olu�turan ki�ilik
�zelliklerimizin muhasebesini yapar�z. Yeni kimli�imizi belirledi�imizde, her iki
durumu k�yaslar�z. Eski kimli�imizin bize kaybettirdikleri ve yeni kimli�imizin
bize kazand�racaklar� �zerinde d��n�r�z. Bu sayede, de�i�im i�in ihtiya� duyulan
motivasyon ve enerji ortaya ��kar.
De�i�im i�in motivasyon �artt�r. Bu motivasyon i�sel kaynakl� olabilece�i gibi,
d�sal kaynakl� da olabilir. Yap�lacak sorgulama sonucu, bir tutumu de�i�tirme
zorunlulu�u hissetmemiz, bize �ok b�y�k bir arzu ve istek verir. Olumsuz
davran�lar�n yaratm� oldu�u tahribat� kavramak, ihtiya� duyulan enerjinin a���a
��kmas�n� ve gerekli motivasyonu sa�lar. Bu sorgulama sonunda, i�sel motivasyonu
sa�layacak inan�lmaz bir g�� do�ar. �te bu g��, bizim de�i�imde kullanaca��m�z
yak�t�m�z olacakt�r.
3. Olumlay�c� ifadeler haz�rlay�n: Bu a�amada, ula��lmak istenen yeni tutuma
ili�kin davran� �zelliklerinin, olumlu bir �ekilde ortaya konmas� gerekir. Bunun
i�in de, olumsuz davran�lar�m�z�n tersini almak suretiyle, olumlay�c� c�mleler
246
yazmam�z gerekir. �rnek olmas� a��s�ndan, i�te "nezaket" yetisi kazanmakta
kullan�lacak olumlay�c� ifadelerden baz�lar�:
a. Her ge�en g�n, daha nazik bir insan oluyorum.
b. Herkesin, en az benim kadar �nemli oldu�unu kabul ediyorum.
c. �nsanlar�n �zel alanlar�na girmem gerekti�inde, izin al�yorum.
d. "L�tfen", "�z�r dilerim", "affedersiniz", "rica etsem", "sak�ncas� yoksa" vb.
ifadeleri ya�am�m�n her alan�nda s�k s�k kullan�yorum.
e. Her zaman, empatik etkin dinleme yap�yorum.
f. "Sen" yerine "siz" ifadesini kullan�yorum.
g. Ki�ilere daima isimleri ile hitap ediyorum.
h. "Anlad�n m�?" demek yerine; "Anlatabildim mi?", "Anlatamad�m galiba?"
ifadelerini kullan�yorum.
4. Eyleme ge�in: De�i�imin en temel ilkesi, eyleme ge�mektir. Eyleme ge�ilmedi�i
s�rece, d�nyan�n en iyi planlar�na sahip olunmas�n�n bir anlam� yoktur. �nemli
olan, ilk ad�m� atabilmektir. De�i�im, o k���k bebek ad�mlar� ile ba�lar. Bu
ifadeleri g�nde iki kez, sabah uyan�nca ve ak�am yata�a yatmadan �nce ayna
kar��s�nda sesli olarak tekrarlamak gerekir. Bu zamanlar, bilin�alt�na yeni bir
d��ncenin y�klenmesi i�in en ideal zamanlard�r. Ayn� zamanda, okunan her bir
maddenin olumlu ve olumsuz sonu�lan �zerinde de, bir s�re d��nmeliyiz.
5. Davran�lar�n�z� kaydedin: Bu a�amada, ifade edilen maddelerden herhangi birini
ihlal etti�inizde ya da ona uy-
247
gun davran� sergiledi�inizde bunlar� her seferinde kaydedin. Bu �al�may� birer
ayl�k periyotlarla, sonu� al�ncaya kadar s�rd�r�n.
6. De�erlendirin: Bu a�ama, elde edilen sonu�lar�n de�erlendirilmesi a�amas�d�r. Bu
kay�tlar� zaman zaman ��kar�p, g�z at�n ve �zerinde bir s�re d��n�n. Bu s�re�te,
de�i�tirmek istedi�iniz tutum ve davran�lar� mikroskop akma alm� ve farkmdal�k
d�zeyinizi art�rm� olacaks�n�z. B�ylece, beyninizin s�z konusu davran�lara
y�nlendirmi� olmas� sonucu, zihnsel ar�iv kay�tlar�n�za ula�acaks�n�z. Ve, onlar�n
nitelik ve niceli�ini ke�fedeceksiniz. Bu a�amada ula��lamayan sonu�lar�n nedenleri
�zerine kafa yorarak, sonu� al�ncaya kadar her seferinde yeniden deneyin.
K�kleri derinde olmayan olumsuz tutum ve al�kanl�klar�m�z� bu teknikle
de�i�tirebiliriz. Bu teknikle de�i�tirmekte ba�ar�l� olamad���m�z al�kanl�klar ve
k�kleri daha derinde olan olumsuz tutumlar i�inse, ba��ml�l�klardan kurtulma
tekni�ini kullan�n.
Ba��ml�l�klardan Kurtulma Tekni�i
Jeremy Bentham; "Do�a insano�lunu iki efendinin y�netimine vermi�tir, ac� ve zevk.
Bunlar bizim her yapt���m�z�, her s�yledi�imizi, her d��nd���m�z� y�netirler;
onlar� devirmek i�in g�sterece�imiz her �aba, ancak durumumuzu daha kesin bi�imde
onaylamaya yarar" demi�tir.
Anthony Robbins ise; "��indeki Devi Uyand�r" adl� kitab�nda ac� ve zevkin olumsuz
davran�lar�n de�i�tirilmesi ve olum-
��
� O

3t=3
P- il
er g-
>-� m 5T
CfQ< P-. rj.
p, ro
P P- er 77
3 3
CTQ
5 ^
cw<

3
3 CTQ< S
3 3. ?.
� Q!2t-
N N
a�
3 3
s1
O 3
ro rs
3i 3 cT o m tv, S�
-v 0Q< O
O
^ 3
00
en
S"
P 02.
3? ^-< s3 P- O P-
4 Z
C N S7
3 S�
3 o
o
P-
w p-
* S�
3- O
,-� $x
P- > 3
&
s.�
3 n
S� S�
3 %
3 p;
& 3
p- p-
</� tn pj 7T 3. 3 <& 3
� p
0Q<
P" S "O,
S� P-
p. rt
CTQ
� 3
S�
ro
CfQ
P- S�
cra
' n ora
p- o-
H 2 S.
3 3^
g 3. 3 cd 55
P- �!2.
a 2 g:
s H^
a. w 3 ^
re s- 2. w
w 3 a 3
3:3
3 �:
i �
n 3-
o &
^ n
3 �" ^ �p S-
CTQ<
5 a Q"a< ~

S" a
re 3
S 3
g 5 �
m
a --t a
11
l
- O:
3 ^
g. � el S
>T3 o
a 3
i. �
fi
a a
t/i
l: � ~ S gr re �
5^ 3 o ^ � v �
re �
<T a
a a.,
D3 ,S.
re 3
a"
a s�' ^'
a cT ^ 3
0 3 7? <�,
1 3
5-1
�l
3
ro
771
ro
I 3
g
3 �
er
S�
S�
I

7?
� �S
rt>
CfQ<
3
N
ro
7T
ro 11 ro 3
3 3
o-
od p-
3 ro
S�
n
�!2'.
r-r 1
3
ro
P-
n
I El ^3
3- s�
3 ^
s� 3
r
3
n
�?
o
$
�I.
P- 3' 2- -
er ctq'
3

�� S�
250
Bu s�zleri ki�isel de�i�im a��s�ndan irdeleyecek olursak; daire ba�kan�m, a�a��daki
skalada da g�r�ld��� gibi, de�i�imi yani emeklili�i korku ve ac�ya ba�lam�t�. Bu
durumda, de�i�imin ge�ekle�mesi m�mk�n de�ildir. Daire ba�kan�mda oldu�u gibi, ac�
ve korku paradigmas�na sahip insanlar, de�i�imi ger�ekle�tirecek g�c� bulamazlar.
��nk�, de�i�memeye ba�lad�klar� g��, de�i�ime ba�lanan g��ten �ok daha fazlad�r. Bu
durum, direncin en fazla oldu�u bir noktada ilk ad�m�n
at�lmas�na izin vermez.
G�nde on defa emekli olan insanlar tan�yorum. Ayn� �ekilde, zararl�
al�kanl�klar�ndan kurtulma karar� alan bir �ok insan tan�yorum. Bunlar�n emekli
olamamalar�n�n ve al�kanl�klar�ndan kurtulamamalar�n�n nedeni, kald�ra�lar�n�n
yeterince g��l� olmamas� ve de�i�imi ac�yla �zde�le�tirmi� olmalar�d�r. Yani
de�i�imi, ac�ya ba�lam�lard�r. A�a��daki skalada da g�r�ld��� gibi, bir insan�n bu
durumda de�i�mesi m�mk�n de�ildir:
De�i�im -100
De�i�meme 0
+100
251
E�er ben emeklili�i ac� ve korkuya ba�lam� olsayd�m, kesinlikle emekli olamazd�m.
Ancak, emeklili�i ki�isel de�i�im ve geli�im yolunda bir f�rsat olarak g�rd�m.
Olgun �nsan olma, kaliteli bir ya�am s�rme, temel ya�am alanlar�mda dengeyi ve
kaliteyi sa�lamak i�in bir �ans olarak g�rd�m. Bir an �nce de�i�ebilmek i�in,
i�imde s�n�rs�z bir co�ku ve heyecan duydum. Bu nedenledir ki, kolay bir �ekilde bu
de�i�imi ger�ekle�tirdim. Daire ba�kan�m�n aksine, benim sahip oldu�um paradigma
a�a��daki skalada oldu�u gibidir:
De�i�meme -100
De�i�im 0
+100
Sorun �udur; ac� ve zevk mi bizi kullanacak? Yoksa, biz mi ac� ve zevki
kullanaca��z? E�er biz kullan�rsak, ya�am�m�z� kontrol alt�na alabiliriz; "Ger�ek
�udur ki, biz zihinlerimizi, v�cutlar�m�z� ve duygular�m�z� �artland�rabilir, ac�y�
ve zevki neye istiyorsak ona ba�layabiliriz. Ac�y� ve zevki neye ba�lad���m�z�
de�i�tirerek, davran�lar�m�z� da bir anda de�i�tirebiliriz."15
Sonu� olarak de�i�im, bir motivasyon sorunudur: Olmak istedi�imiz ki�ilik ile, �u
anki davran�lar�m�z aras�ndaki fark
15) Anthony Robbins. ��indeki Devi Uyand�r, s. 73.
252
bize bu i�sel motivasyonu sa�lar. Bunun i�in, ya�am� sorgulamak gerekir. �imdiki
davran��n�zdan �ok �ikayet�i de�ilseniz, gerekli de�i�iklikleri yapmak �zere motive
olamazs�n�z. De�i�ebilmek i�in; de�i�memenin �ok ac�l� oldu�una, de�i�me fikrinin
ise cazip ve zevkli oldu�una y�rekten inanmal�y�z. Ancak de�i�ime, hem ac�y� hem de
zevki birlikte ba�lamamak gerekir. E�er de�i�ime, hem ac� hem de zevki birlikte
ba�larsak; bu durumda beynimiz ne yapaca��na karar veremez ve t�m potansiyelini
etkili bir �ekilde kullanamaz.
3. S�n�rlay�c� Paterni Kesin: De�i�im i�in, al��ld�k kal�plar�n k�r�lmas� ve
par�alanmas� gerekir. Bunun i�in al��ld�k paradigmalara ters, yeni �eyler yapmak
gerekir. �ok ciddi olaylar�, �ok komik ve g�l�n� olarak alg�lamak, sonu�ta al��ld�k
paradigma kal�plar�n� e�ip b�kmek gerekir. �rne�in, ge�enlerde �fkelendi�im bir
anda e�im Zehra, bir dondurma rekla-mmdaki �ark�n�n s�zlerini kendine �zg� bir
�ekilde (Cornet-tom, a�k�mla erir misin? Cornettom, bir �p�c�k verir misin? diye)
m�r�ldand�. O anda sinirimi unutup, bende g�lmeye ba�lad�m, i�in daha da �nemlisi,
art�k istesem de k�zamazd�m. ��nk� duygusal paternim k�r�lm�t�.
4. Yeni ve G��lendirici Bir Alternatif Yarat�n: Daha �nce s�yledi�imiz gibi,
insan�n �z�nde ac�dan ka��, zevke y�neli� vard�r. Eski al�kanl���n yerine, ayn�
derecede zevkli yeni davran�lar koyamazsak, tekrar eski kal�plara d�neriz. Bu
nedenle, al��ld�k eski davran�lar�n yerine zevkli ve olumsuz y�nleri olmayan yeni
davran�lar koymak gerekir. �rne�in, sigaray� b�rakan bir ki�i; eski davran��n�n
sa�lad��� yararlar� telafi edecek, eski davran��n� b�rakman�n yaratt��� bo�lu�u
doldu-
253
racak ve olumsuz etkileri olmayan yeni yollar bulmas� gerekir. �rne�in, sak�z
�i�nemek gibi.
5. Yeni Paterni Yerle�tirinceye Kadar �artland�r�n: De�i�imden sonraki yeni
davran��n kal�c� olabilmesi i�in, onu s�k s�k tekrar etmek ve gerekti�inde takviye
etmek gerekir. Napo-leon Hill'inde belirtti�i gibi, bu kal�plar bir d��ncenin
duygularla yo�urulmas� sonucu olu�ur. Bu nedenle, yeni davran��n al�kanl�k halini
alabilmesi i�in, duygusal yo�unluklu provalar yapmak gerekir. Onun i�indir ki, baz�
siyasi ya da inan� gruplar� (radikal), sempatizanlar�n�n eylemlerini sloganlarla
desteklerler.
Duygu ve d��ncelerimizin s�rekli bir hale gelmesi, �artlanmaya ba�l�d�r. �artlanma
i�inse, takviye gerekir. Takviye edilen her duygu ya da her davran�, k�sa zamanda
�artlan�lm� bir tepki halini al�r. Takviye edilmeyen davran�lar ise, zamanla s�ner,
yok olur. Takviye, bir �d�l olabilece�i gibi; bir s�z, bir jest ya da bir eylem de
olabilir. Ancak bu takviyelerin, olumlu ve de�i�ken olmas� daha faydal�d�r.
6. S�nay�n: Deneyin bakal�m, sonu� veriyor mu! Sizi eskiden kayg�land�ran bir durum
d��n�n, art�k ondan kayg� duymad���n�z� g�r�n.
S�z�m�n �z�
Kaliteli ya�am i�in; zihnimizdeki ayr�kotlar�ndan yani olumsuz tutum ve
davran�lar�m�zdan kurtulmam�z gerekir. Bunun i�in, �ncelikle olumsuz
paradigmalar�m�z� ve bu para-
254
digmalarm kayna��m olu�turan ar�iv kay�tlar�m�zda de�i�iklik yaparak, i�sel
ba�ar�y� ger�ekle�tirmemiz gerekir. Kendimizi g�zlemleyerek, bu yolculu�a ilk ad�m�
atmal�y�z.
6 K�sm� da burada bitirdikten sonra, �imdi de s�ra; bize y�n�m�z� g�sterecek olan
"d�sal kutup y�d�z�"m olu�turmaya ve ya�am yolculu�umuz esnas�nda ilerleyece�imiz
rotay� belirlemeye geldi. �te, bunun i�in ele almam�z gereken konu "Misyon ve
Hedefler" konusudur.
07
M�SYON VE HEDEFLER
"Amac� olmayan gemiye, hi�bir r�zgar yard�m etmez."
Montaigne
Vizyon ve misyon olu�turmada en �nemli nokta; i�inizde f�rt�na ve co�ku seli
yaratacak ama�lar bulabilmektir. O zaman baraj kapa��n�n a��ld���n� ve s�n�rs�z
enerjinin harekete ge�ti�ini g�receksiniz. Misyon ve hedefleri do�ru olarak
belirledikten sonra, sihirli bir g�c�n size dokundu�unu hissedeceksiniz. Bu g��,
s�rekli olarak ya�am kalitenizi art�rman�z i�in sizi te�vik edecektir. T�pk�,
Stanislavsky Lech'in ka�� �yk�s�nde oldu�u gibi:1
Yahudi Stanislavsky Lech, hi�bir neden yokken Naziler taraf�ndan tutuklanarak,
Krakow'daki �l�m kamp�na yolland�. E�ini ve o�lunu g�zlerinin �n�nde kur�una
dizdiler. Bu �l�m kamp�ndan hemen ka�maya karar verdi. Di�er tutuklular hep,
ka�man�n "aptall�k" olaca��n� s�ylediler. Kendini ka�maya, sa� ve sa�l�kl� olarak
kurtulmaya adad�.
Bir g�n �al�t�r�ld��� yerin birka� ad�m �tesinden bir insan eti kokusu ald�. Bir
kamyonun arkas�na k�rekle at�lm� bir y�-
1) Robbins, Anthony. ��indeki Devi Uyand�r, s. 224-225.
256
�m ceset g�rd�. Gaz odas�ndan ��kar�lm� bir y���n kad�n, erkek ve �ocu�un cesedi.
Sahip olduklar� her �ey onlardan al�nm�, di�-lerindeki alt�n dolgular da
��kar�lm�t�. M�cevherleri, hatta giysileri bile. "Ka�mak i�in bundan nas�l
yararlan�r�m" diye kendisine sordu. Cevab� bir anda bulmu�tu.
Ak�am �al�t�klar� yerden d�nerken, Lech kamyonun arkas�na ��meldi. Kimsenin
g�rmedi�i bir anda, �st�nde ne varsa ��kar�p cesetlerin aras�na dald�. �l� gibi
numara yapt�. Daha sonra �zerine yeni cesetler at�ld���nda, a��rl�ktan ezilecek
gibi oldu�u zaman bile hi� k�p�rdamad�. ��r�yen et kokusu, cesetlerin kal�nt�lar�
her yan�n� sarm�t�. Sab�rla bekledi o. Onca �l�n�n aras�ndaki bir tek canl� v�cudu
hi� kimsenin fark etmeyece�ini
umdu.
Sonunda motorun �al�t���n� duydu. Kamyon titredi. �l�lerin aras�nda yatm� durumda,
bir anda i�inde umudu hissetti. Sonunda kamyon durdu, korkun� y�k�n� bo�altt�.
D�zinelerce ceset, bir de �l� taklidi yapan adam, kamp�n d��nda kaz�l�p haz�rlanm�
dev bir mezar�n i�indeydi. Lech, ortal�k karard�ktan sonra da saatlerce yerinden
k�p�rdamad�. Sonunda �evrede hi� kimse kalmad���ndan emin olunca, kadavralar�n
aras�ndan kalkt�, ��plak olarak yirmi be� mil ko�up �zg�rl���ne kavu�tu.
Amac�n�za ula�ma yolunda, iste�inizin "a�k"a d�n�mesi ve hedeflerinizi g�n�n her
an�nda y�re�inizde hissetmeniz gerekir. Adeta, kalbiniz her saniye onun i�in
�arpmal�d�r. Bunu ba�arabildi�iniz an, ba�ar� yolunda en �nemli ad�m� atm�s�z-s�n�z
demektir.
257
�l�m Ger�e�i
�nsano�lu da t�m canl�lar gibi �l�ml�d�r. �l�m ka��n�lmaz bir ger�ektir. Nitekim
Kur'an'da, Ali �mran Suresi'nin 185. ayetinde; "Her canl�n�n �l�m� tadaca��"
bildirilmektedir. Ayn� zamanda, insanlar�n �ld�kten sonra hesaba �ekilecekleri
hususu da, Kuran'�n �e�itli ayetlerinde yer almaktad�r. �te bu ve benzeri
sebeplerden dolay� insanlar, �l�mden korkuyorlar. ��nk�, �ld�kten sonra hesaba
�ekilmekten, hesap verememekten ve cehennem ate�inde yanmaktan korkuyorlar. James
Diggory ve Doreen Rothman, �l�m korkusu �zerine yapt�klar� bir �al�mada, 563
ki�iden �l�m�n birka� sonucunu korkunun �iddetine g�re s�ralamalar�n�
istemi�lerdir. �l�mle ilgili yayg�n korkular�n, azalan bir oranla s�ralan��
a�a��daki gibidir:2
1. �l�m�m akrabalar�ma ac� verir.
2. B�t�n plan ve projelerim sona erer.
3. �l�m s�reci ac� verebilir.
4. Art�k hi�bir deneyimim olamaz.
5. Art�k bana ba��ml� olanlara bakamam.
6. �l�mden sonra hayat varsa ba��ma geleceklerden korkuyorum.
7. �l�m�mden sonra bedenime ne olaca��ndan korkuyorum.
Ge�mi�te ya�ayan insanlar �ld�ler, bug�n de �l�yorlar, yar�nda �lecekler. �l�mden
de�il, iyi ya�ayamamaktan korkmak gerekir. �l�m korkusunu yok edemeyiz, ancak onu
hafifletebiliriz. Bunun yolu; ama�l� ya�amak, insanlar� sevmek,
2) Yalom, Irvin. Varolu��u Psikoterapi, s. 72-43.
258
di�er insanlar�n ya�amlar�na katk�da bulunacak faaliyetlerde bulunmak ve biz
�ld�kten sonra da ya�ayacak eserler b�rakmakt�r.
�l�m Bilinci
Korkular�n en b�y�klerinden birisi, ��phesiz �l�m korkusudur. Yazar Ernest Becker,
"Escape from Evil (G�nahtan Ka��)" adl� eserinde, �l�m�n m�cadele etmemiz gereken
en b�y�k d�man oldu�unu belirtir. �nsano�lu'nun �l�m�, arkalar�nda kendilerinden
bir �eyler b�rakarak, "hesaba kat�larak" ya da �nem verilerek a�maya �al�t���n�
savunur ve ��yle der; "insan�n yaln�zca i�tah�n� beslemeye devam ederek de�il,
�zellikle hayat�nda bir anlam, kendisinin de i�ine uydu�u daha geni� bir �ema
bularak �l�m� a�ar... Bu ya�ama iste�inin bir ifadesidir, yarat���n hesaba
kat�lmak, gezegende bir fark yaratmak i�in duydu�u yak�c� arzudur, ��nk� orada
do�mu�, �al�m�, ac� �ekmi� ve �lm�t�r."3
�l�m�n kendi kap�s�n� hi� �almayaca�� varsay�m�yla ya�amakla; her zaman ve her
yerde kap�m�z� �alabilece�i ger�e�ini kabul ederek s�rd�r�len bir ya�am aras�nda,
ya�am kalitesi bak�m�ndan b�y�k farklar vard�r; "�nsan�n ki�isel �l�m�yle ('benim
�l�m�m') y�zle�mesi benzersiz s�n�r durumudur ve insan�n d�nyada ya�ama �eklinde
b�y�k bir de�i�im yapma g�c�ne sahiptir... �l�m�n fark�nda olu� insan� �nemsiz
me�guliyetlerden uzakla�t�r�p hayata derinlik, lezzet ve tamamen farkl� bir bak�
a��s� kazand�r�r."4
3) Yalom, Irvin. Varolu��u Terapi, s. 731
4) Yalom, Irvin. Varolu��u Terapi, s. 260-261.
259
D��n�rlerin bir �o�u; "�l�m fark�ndah��"n�n, bireyin ya�am�n� zenginle�tirdi�i
sonucuna varm�lard�r. Bireyin �l�m ger�e�ini kabul etmek suretiyle zaman�n�n
s�n�rl� olu�unun fark�na varmas�, ya�am felsefelerinde k�kl� de�i�ikliklere neden
olmaktad�r. Bu farkmdal�k sayesinde, insan zaman ve enerji gibi ki�isel kaynaklar�m
etkili bir �ekilde kullanma imkan� bulur; "Stoik felsefeye inananlar, �l�m�n
hayattaki en �nemli olay oldu�unu s�ylerler. �yi ya�amay� ��renmek iyi �lmeyi
��renmektir; ve bunun tersine iyi �lmeyi ��renmek iyi ya�amay� ��renmektir."5
Kaliteli ya�ama ula�mak isteyen insan, �l�m�n bilincindedir. �l�m�n bilincinde olan
insan, bu hayat� anlaml� ve ama�l� ya�ar. Zaman�n�n s�n�rl� oldu�unun fark�ndad�r.
Bu y�zden, ki�isel kaynaklar�n� anlaml� ve ama�l� faaliyetlere harcar. Bu nedenle
de ya�ama ba�l�d�r. Di�er insanlar�n ya�amlar�na katk� yapacak faaliyetlerde
bulunur. B�ylece, kendi ya�am kalitesini de art�rm� olur.
Ya�am�n Anlam�
Ya�am�n anlam� �zerine �e�itli ara�t�rmalar ve anketler yap�lm�t�r. Bunlardan bir
tanesi de Amerikan E�itim Konseyi taraf�ndan yap�lan ankettir; "Ankete kat�lan 171.
509 ��renci aras�nda, belirlenen en y�ksek hedefin (y�zde 68.1'i taraf�ndan),
'anlaml� bir ya�am felsefesi geli�tirmek' oldu�u ortaya ��km�t�r. K�rk sekiz
kolejden 7984 ��renci �zerinde yap�lan ve Ulusal Ruh Sa�l��� Enstit�s� ad�na John
Hopkins �niversi-
5) Yalom, Irvin. Varolu��u Terapi, s. 52.
260
tesi taraf�ndan y�r�t�len bir ba�ka anket �al�mas�nda, ankete kat�lanlardan sadece
y�zde 16's� ilk hedeflerinin '�ok para kazanmak' oldu�unu s�ylerken, y�zde 78'i
'ya�am�mda bir ama� ve anlam bulmak' se�ene�ini i�aretlemi�tir."6
�nsan�n anlaml� ya�amas�, ki�iden ki�iye de�i�iklik g�sterir: Akademik kariyer
yapmak; di�er insanlar�n ya�amlar�na anlaml� katk�larda bulunacak �zg�n eserler
vermek; bir bulu� veya icat u�runa hayat�n� adamak, geli�mi� �lkelerden �lkemize
yeni bir bulu� ya da teknoloji getirmek; y�zlerce insana i� ve a� verecek bir i�
yeri kurmak; iyi insan olma yolunda kendisi ile sava�mak; kendini ya�l� veya
�z�rl�ler i�in �al�maya adamak; bir dernek, vak�f yada hay�r kurumunda �al�mak gibi
hedefler ki�iler i�in anlaml� olabilir.
Alfred Adler, ya�am�n anlam� konusunda ��yle demektedir; "Ya�am demek, insan
soyda�lar�na ilgi g�stermek, b�t�n�n bir par�as� olmak, elden geldi�ince insanl���n
esenli�ine katk�da bulunmakt�r."7 Stres ara�t�rmac�s� Hans Selye ise, bu konuda;
"Uzun, sa�l�kl� ve mutlu bir ya�am; katk�da bulunman�n, insan� heyecanland�ran ve
ba�kalar�n�n ya�amlar�na katk�da bulunarak bu hayatlar� kutsayan anlaml� hedeflere
sahip olman�n bir sonucudur"8 der.
Ya�amda �e�itli anlam t�rleri vard�r. Dini bir yakla��m� i�eren kozmik anlam ve din
d�� yakla��mlar� i�eren di�er anlamlardan olu�ur. Irvin Yalom'un "Varolu��u Terapi"
adl� kitab�nda s�z etti�i anlam t�rlerinden baz�lar� �unlard�r:9
6) Frankl, Viktor E. Duyulmayan Anlam ���l���, s. 27-28.
7) Adler, Alfred. Ya�am�n Anlam ve Amac�, s. 11.
8) Covey, Stephen R. Etkili insanlar�n Yedi al�kanl���, s. 320.
9) Yalom, Irvin. Varolu��u Psikoterapi, s. 662-690.
261
1. Kozmik anlam: Kozmik anlam; ya�ama dini ve ruhani a��dan yakla�an, bireyin
d��nda ve ondan �st�n olan bir d�zenin varl���n� kabul eden bir anlay�t�r.
Yaln�zca basit bir inan� varl���ndan, a��r� tutuculu�a kadar de�i�en bir yelpazeye
sahiptir. Bu anlam; d�nya hayat�n�n ilahi emirler do�rultusunda ya�anmas�n�,
Tanr�'n�n emirlerine uygun bir �ekilde ya�and��� taktirde �ld�kten sonra insan�n
�d�llendirilece�ini �ng�r�r. Kozmik anlama sahip insanlar, d�nyevi ya�amlar�m sahip
olduklar� bu anlam do�rultusunda s�rd�r�rler.
2. �zgecilik: D�nyay� i�inde ya�anacak iyi bir yer olarak b�rakmay�, ba�kalar�na
hizmet etmeyi, yard�m derneklerine katk�da bulunmay� esas alan bir anlay�t�r.
�nemli bir anlam kayna�� olup; vericili�in, yard�mc� olman�n, d�nyay� di�erleri
i�in iyi hale getirmenin iyi oldu�u inanc� bir �ok din ve felsefede de yer alan bir
anlay�t�r.
3. Bir nedene adanmak: �nsan�n bir "neden" i�in �al�mas� ve kendisini adamas�
gerekti�ini ifade eden din d�� bir anlay�t�r, insan�n kendisinden daha b�y�k bir
�eyin par�as� olmas�n� ve katk�da bulunmas�n� ifade eder.
4. Yarat�c�l�k: T�m alanlarda yenilik ve yeni bir �ey yaratman�n, anlams�zl�k
hissine kar�� en g��l� panzehir oldu�unu savunan bir anlay�t�r. �nsan�n yaln�z
kendisi i�in de�il, di�erlerinin ho�nutlu�u i�in de yarat�c� faaliyetlerde
bulunmas�, �zgecilikle �rt�mektedir.
5. Hedonistik ��z�m: insan benli�ine y�nelik bu g�r�; hayat�n amac�n�n yaln�zca
dolu dolu ya�amak, hayat�n do�al
262
ritmine kendini b�rakmak, d�nyada m�mk�n oldu�unca zevk
ve haz aramak gerekti�ini savunan bir anlay�t�r.
6. Kendini ger�ekle�tirme: �nsan benli�ine y�nelik di�er bir anlam kayna�� olan
kendini ger�ekle�tirme; insano�lunun kendini ger�ekle�tirmeye �al�mas� yani ne
olmak, ne yapmak istiyorsa bu yolda gayret g�stermesi gerekti�ini savunan bir
anlay�t�r. �nsan�n sahip oldu�u ki�isel potansiyelini kullanarak, i�indeki en iyiye
ula�ma fikrini benimser. Abraham Mas-low; "Ne i�in ya��yoruz?" sorusuna,
"potansiyelimizi ger�ekle�tirmek i�in" diye cevap verir.
7. Kendini a�ma: Maslow kendini a�may�; kendini ger�ekle�tiren bireylerin, kendi
benliklerini a�an ama�lara adanmalar� olarak ifade eder. D�nyan�n ya da ya�ad���m�z
�evrenin ekonomik, k�lt�rel ve sosyal sorunlar�n� ��zmeye, i�inde ya�ad�klar�
toplumun bireylerinin ki�isel geli�imlerine katk�da
bulunmaya y�nelirler.
Ya�am, t�pk� yanan bir mum gibidir, iki defa yakmak m�mk�n de�ildir. Bu y�zden,
ya�amda anlaml� i�lerle u�ra�mak, di�er insanlar�n ya�amlar�na anlaml� katk�larda
bulunmak ve ki�isel potansiyeli etkili kullanmak gerekir.
Dr. Frankl'a G�re Ya�am�n Anlam�
Freud ve Adler'den sonra, 3. Viyana Okulu olarak �nlenen
� ve psikiyatrinin insanc�lla�t�r�lmas� olarak tan�mlanan bir
ekol�n kurucusu olan Viktor E. Frankl; babas�, annesi, erkek
karde�i ve kar�s� toplama kamplar�nda �lm� ya da gaz f�rm-
263
larma g�nderilmi�, k�z karde�i hari�, ailesinin tamam� bu kamplarda yok olmu� bir
psikiyatr'd�r. Toplama kamplar�nda, her �eyini kaybeden, b�t�n de�erleri yok
edilen, a�l���n, so�u�un ve ac�mas�zl���n alt�nda ezilen, her an her saat imha
edilmeyi bekleyen bir tutuklu olarak ya�am�t�r. Toplama kamplar�nda kendi "��plak
varolu�undan" ba�ka her �eyini yitiren ama anlam duygusunu koruyan, yenilgiyi bir
insan onuru zaferine d�n�t�rmeyi ba�arabilmi� bir insand�r.
Auschvvitz Toplama Kamp�'na al�nd���nda, yayma haz�r olan kitab�n�n metnine el
konur. Bu metni tekrar yazmaya y�nelik derin arzusu, ya�ad��� kamp�n a��r
�artlar�nda hayatta kalmas�na yard�m eder. Frankl, "�nsan�n Anlam Aray��" adl�
kitab�nda bu konuda ��yle der;
"Kendi ad�ma, Auschwitz Toplama Kamp�'na al�nd���mda, yay�na haz�r olan kitab�m�n
metnine el konmu�tu. Ku�kusuz, bu metni tekrar yazmaya y�nelik derin arzum,
ya�ad���m kamp�n a��r �artlar�nda hayatta kalmama yard�m etti. �rne�in,
Bavaria'daki bir kampta tif�s ate�iyle hasta d��nce, �zg�rl�k g�n�ne kadar
ya�ayabildi�im takdirde kitab� tekrar yazabilmek amac�yla, k���k ka��t par�alar�na
s�rekli not al�yordum. Bavaria Toplama Kamplar�'nm karanl�k barakalar�n�n arkas�nda
kaybetti�im kitab� yeniden yazma i�inin kardi-yovask�ler ��k� tehlikesinin
�stesinden gelmeme yard�m etti�inden eminim."10
Dr. Frankl, Logoterapi'ye g�re ya�am�n anlam�n� �� farkl� yoldan
ke�fedebilece�imizi s�ylemektedir. Bu yollar �unlard�r:

10) Frankl, Viktor E. �nsan�n Anlam Aray��, s. 99.


264
�lk yol; bir eser yaratarak ya da bir i� yaparak elde edebiliriz. Bir di�er yol;
bir �ey ya�amak ya da bir insanla etkile�imde bulunmakt�r; "Bir �ey -iyilik,
do�ruluk, g�zellik gibi- ya�amak, do�ay� ve k�lt�r� ya�amak son ve bir o kadar
�nemlisi de olanca e�sizli�iyle bir insan� ya�amakt�r. Yani onu sevmektir... Bir
ba�ka insan� ki�ili�inin en derindeki �ekirde�inden kavraman�n tek yolu sevgidir.
Hi�bir kimse sevmedi�i s�rece bir ba�ka insan�n �z�n�n tam olarak fark�na
varamaz."11
Nihayet sonuncu yol ise; ka��n�lmaz ac�ya y�nelik bir tav�r geli�tirmektir.
De�i�tiremeyece�i bir kaderle y�z y�ze gelen umutsuz bir durumun �aresiz kurban�
bile kendini a�abilir, kendi �tesine geli�ebilir ve b�ylece kendini de�i�tirebilir.
Ki�isel trajediyi bir zafere d�n�t�rebilir. "Bir trafik kazas� sonucu sakat kalan
bir ki�inin, kendisini sakatlar�n ya�am kalitelerine katk�da bulunmaya adamas�"
ya�amdaki anlam aray��na
bir �rnektir.
Sonu� olarak; �l�m korkusu ile ba�a ��kmak, ya�amda bir anlam bulmak, geride kal�c�
eserler b�rakmak, ki�isel potansiyelimizi verimli bir �ekilde kullanmak, kaliteli
ya�amak istiyorsak, ilgi ve yeteneklerimiz do�rultusunda bir tak�m ama�lar ve
hedefler belirleyip uygulamal�y�z.
Ya�am�n�z�n Mimar ve M�hendisi Olun!
Yeni bir ev yapmak istedi�imizde, �ncelikle baz� kararlar vermemiz gerekir: Hangi
�lkeye ya da hangi �ehre yerle�mek istiyoruz? Hangi mahallesine? Nas�l bir ev
istiyoruz? Bah�eli, m�stakil bir ev mi? Yoksa, dubleks, tripleks ya da bir apart-
11) Frankl, Viktor E. insan�n Anlam Aray��, s. 105-106.
265
man dairesi mi? Peki salon nas�l olacak? ��inde Amerikan mutfa�� bulunacak m�?
istedi�imiz di�er detaylar nelerdir? �te, zevklerimiz do�rultusunda ya�amak
istedi�imiz evi bu �ekilde planlar�z. Bu ayr�nt�lar� belirledikten sonra da, evin
plan�n� �izdiririz. Temel atar, evi in�a etmeye ba�lar�z. Daha sonra, evi nas�l
d�eyece�imizi planlar�z. Bu arada, �evre d�zenlemesini de unutmamam�z gerekir.
B�yle bir evde ya�amaktan keyif al�r�z. ��nk� evimizi, bilin�li bir �ekilde ve
i�sel de�erlerimiz do�rultusunda in�a ettik.
Kaliteli ya�ama ula�mak i�in de, gelece�imizi t�pk� ev yap�m�nda oldu�u gibi
titizlikle planlamal� ve in�a etmeliyiz. Nas�l ki bir ev in�a edilmeden �nce plan�
�iziliyorsa; bizler de ya�amak istedi�imiz hayat� bilin�li bir �ekilde
planlamal�y�z. Bu planlama; ilgi ve yeteneklerimize, �zlem ve hayallerimize, ilke
ve de�erlerimize de uygun olmal�d�r. Eyleme ge�meden �nce; ki�isel kaynaklar�m�z�n
seferber edilece�i kaliteli planlar haz�rlamal�y�z. Bu plan� tamamlad�ktan sonra,
ya�am�m�z�n mimar ve m�hendisi olarak gelece�imizi in�a etmeye ba�layabiliriz. S�z
konusu plan, a�a��daki �ekilde de g�r�ld��� gibi; vizyon, misyon ve ara hedeflerin
tespitinden olu�an bir pland�r.
Planlar, bizi ama�lar�m�za ula�t�racak olan yol haritam�z -d�r. Ama�lar�m�za ula�ma
yolunda bize hizmet eden ara�lard�r. Amac� ve plan� olmayan bir insan, rotas�z
gemiye benzer. Bir �ok �st�n yetenekli insan, ama�s�z ve plans�z ya�amalar�
nedeniyle ger�ek potansiyellerini etkili bir �ekilde kullanamazlar. G�ndelik acil
i�lerin aras�nda kaybolup giderler. Ancak planl� olal�m derken de, planlar�m�z�n
esiri olup ayr�nt�larda kaybolmamal�y�z. Bunun i�in planlar�m�za; gerekti�inde
mikroskopla, gerekti�inde ise d�rb�nle bakabilmeliyiz.
266
�ekil 9: Misyon Bildiriminin A�amalar�
V�ZYON
M�SYON B�LD�R�M�
M�SYON
STRATEJ�
(UZUN VADEL� ARA HEDEFLER)
TAKT�K
(ORTA VADEL� ARA HEDEFLER)
UYGULAMA / OPERASYON (KISA VADEL� ARA HEDEFLER)
ARA HEDEFLER
Yazar Peter Senge, "Be�inci Disiplin" adl� kitab�nda vizyon ve misyon tespitinden
�nceki durumu; "Enerjileri ters y�nlerde i�leyen farkl� insanlar�n, bir b�t�n
olarak i�lev yapmas�" olarak a��klamaktad�r. "Kendi hayatlar�nda farkl� y�nlere
giden .ve farkl� derecede 'ki�isel g�ce' sahip ki�ilerin bir araya geldi�i bir
ortam" olarak tan�mlamakta ve bu durumu a�a��daki �ekille sembolize etmektedir.
267
Senge, y�n birli�i olu�turulduktan sonraki durumu ise "hizalanma" olarak
adland�rmakta ve ��yle demektedir; "Ortada bir ama� ortakl���, payla��lan bir
vizyon ve birbirlerinin �abas�n� tamamlama y�n�nde bir anlay� vard�r. Bireyler
kendi ki�isel ��karlar�n� daha b�y�k tak�m vizyonu u�runa feda etmezler, daha
ziyade payla��lan vizyon ki�isel vizyonlar�n�n bir uzant�s� haline gelir."12
Vizyon, misyon ve ara hedeflerin tespiti, ba�l� ba��na kaliteli bir faaliyettir.
Hayat�m�zda verece�imiz, en �nemli kararlardan bir tanesidir. Vizyon ve misyon
�al�mas�; bir mercek ile g�ne� ��nlar�n� bir noktada toplay�p, ate� yakmaya benzer.
Yani, ki�isel kaynaklar�m�z�n bilin�li ve etkili bir �ekilde bir noktaya
odaklanmas�n� sa�lar. Vizyon ve misyon, gelece�imize y�n veren ki�isel karar�m�z�
olu�turur. Bu nedenle, ula�mak istedi�imiz yeri, buraya ula�makta kullanaca��m�z
yeteneklerimizi, �n�m�ze ��kabilecek engelleri, sahip oldu�umuz de�erleri �ok iyi
irdelememiz gerekir. Ki�isel yeteneklerimiz, ilgi ve sevgi duydu�umuz alanlar ve
ki�isel zafiyetlerimizi �ok iyi et�t etmemiz gerekir.
12) Senge, Peter. Be�inci Disiplin, s. 255-256.
268
Misyon Bildiriminin ��eleri
Vizyon ve misyonun birlikte ifade edilmi� halini, bundan sonra "misyon bildirimi"
ya da k�saca "misyon" olarak adland�raca��m. Misyon bildirimi; yarat�c� hayal
g�c�m�z� ve di�er i�sel de�erlerimizi kullanarak, gelecekte ula�mak istedi�imiz
makro ama�lar� ve ilerleyece�imiz y�n� belirleyen ki�i ya da kurumlara �zg� bir
resimdir. Bu bildirimler; ba�ta zaman ve enerji olmak �zere, t�m ki�isel ve
kurumsal kaynaklar�n harcanaca�� istikameti belirler. Bu bildirim, t�pk� bir evi
in�a etmeden �nce �izilen mimari proje gibidir. Misyon bildirimleri; ne kadar
g��l�, ne kadar insanc�l, ne kadar evrensel ise, ortaya ��kacak enerji ve
motivasyon miktar� da o denli b�y�k
olacakt�r.
Ki�isel ve kurumsal misyon bildirimleri d�sal kutup y�ld�z� olup; ya�am
yolculu�unda nereye ve ni�in gidilece�ini g�steren "yol haritas�"d�r. Vizyon; "Ne?,
Ne olmak?, Ne yapmak?, Nereye gitmek?" sorular�n�n cevab� olup, gidece�imiz y�n�
belirler; "Vizyon; ileriyi g�rmek, bir �eye inanmak, inand���n�z do�rultuda hareket
etmektir. Bu hedeflere ula�mak i�in b�t�n g��leri seferber edip gelece�i
planlaman�z gerekir. Her �eyden �nemlisi de bir �eyler yapabilece�inize, bir
�eylerin varl���na, olaca��na inanman�zd�r. Daha do�rusu karanl�kta bir ��k g�r�p
pe�inden gitmenizdir.
Napolyon, sava�tan sava�a ko�arken, bu bitmez maceradan usanan bir generali gelip,
'Yeter art�k; nereye ko�uyoruz?' der. Bu y�lg�n komutan�na, kar�� da��n ard�ndaki
y�ld�z� g�r�p g�rmedi�ini sorar Napolyon. 'Nas�l g�reyim, da��n ard�ndaki y�ld�z
g�r�l�r m�?' der general. 'Ben g�r�yorum!' der Napolyon.
269
'Zaman� geldi�inde siz de g�receksiniz. �imdilik hep birlikte o y�ld�za do�ru
gidiyoruz!'"3
Misyon ise; "Ni�in?, Neden?" sorular�n�n cevab�d�r, i�imizdeki "en iyiyi" ortaya
��karmak i�in �ok g��l� bir neden olmal�d�r, i�te bu neden, gerekti�inde insan�n
can�n� bile vermesini sa�lar. Bu nedenler; bizi her sabah co�kuyla yataktan
kald�racak, onu d��nd���m�z her an heyecanland�racak, s�n�rs�z potansiyelimizi
ate�leyecek nedenler olmal�d�r. Misyon bildirimi; hedeflerimizi ger�ekle�tirme
yolunda arzular�m�z�n "a�k"a d�n�mesini, ama�lar�m�z� g�n�n her saatinde
y�re�imizde hissetmemizi, ama�lar�m�za adanmam�z� sa�layacak kadar b�y�k ve
evrensel olmal�d�r. Bu durumda, zaten i�imizde potansiyel olarak var olan ve bizi
ama�lar�m�za ula�t�racak olan o s�n�rs�z enerji ortaya ��kacakt�r. Yeter ki, bu
enerjiyi ortaya ��karacak g��te "neden" ve "ni�in"leri bulabilelim.
Misyon bildirimleri, ki�ilerin ve kurumlar�n anayasas� olmakla birlikte, de�i�mez
tabular de�ildir. Bilin� d�zeyimizin geli�mesi, zaman�n de�i�mesi, bilim ve
teknolojideki de�i�melere paralel olarak, ki�isel ve kurumsal anayasalarda da
gerekli de�i�iklikler yap�lmal�d�r. Bu sayede, en iyiye ula�ma f�rsat�n�
bulabiliriz. Ancak bu de�i�iklikler, hi�bir zaman ki�isel ve kurumsal ilke ve
de�erlere ayk�r� olmamal�d�r.
Misyon Bildirimlerinin �nemi
Genellikle bizler, ya�am yolculu�umuzda gelece�imizi planlamadan, �n�m�zdeki
yollardan bir tanesine tesad�fen sapar�z. Bu yol bizi bir mesle�e, bir ya�am
�ekline g�t�r�r.
13) �ahin, Kemal. Zirvedeki �ahin, s. 168-169.
270
�o�unlukla, bu yolculuk sonunda vard���m�z yer bizim ger�ekten gitmek istedi�imiz
yer de�ildir. Fakat aradan y�llar ge�mi�, �oluk �ocuk sahibi olmu�, bir s�r� zaman
ve emek harcam��zd�r. Sa��m�z a�arm� ve 4O'l� ya�lara gelmi�izdir art�k. Lewis
Carroll'un "Alice Harikalar �lkesinde" adl� eserinde Alice, ormanda ama�s�zca
dola��rken bir d�rt yol kav�a��na gelir ve orada Vankara Kedisi ile kar��la��r.
Kediye sorar:14
-"L�tfen s�yler misin bana, hangi yoldan gideyim?" -"Bu, gitmek istedi�in yere
ba�l�. Nereye gitmek istiyorsun?" diye sorar kedi.
-Alice: "Neresi olursa olsun, �nemi yok" diye cevap verir.
Kedi de;
-"Nereye gidece�ini bilmiyorsan, hangi yoldan gitti�inin hi�bir �nemi yok. Ne yana
gitsen olur" der.
Seneca; "Baz� insanlar hayatta hi�bir gayeye sahip olmadan ya�arlar. Bu gibi
insanlar, bir nehir �zerinde ak�p giden saman ��plerine benzerler. Onlar gitmez;
ancak suyun ak��na kap�larak akar, giderler" der. Kedinin s�zlerinde oldu�u gibi,
gitti�imiz y�n her �eyden �nemlidir. Yazar Stephen R. Covey, gidece�imiz y�n�n
belirlenmesini "merdiveni do�ru duvara dayamak" olarak adland�r�r. E�er y�n�m�z
do�ru de�ilse, i�leri �ok verimli yapman�n bir �nemi olmaz.
E�er bir vizyon ve misyondan yoksunsak, �evremizden gelen mesajlar do�rultusunda
ilerlemeye �al��r�z. Bu mesajlarda y�n birli�i olmad���ndan, ayn� noktada d�ner
dururuz. Yani bir anlamda, hep kendi kuyru�umuzu kovalar�z. �stelik, hi�
14) Carroll, Lewis. Alice Harikalar �lkesinde, s. 72.
271
kimseyi de memnun edemeyiz. S�rekli olarak ba�kalar�n�n beklentilerini kar��lamaya
�al�t���m�zda, kendi gereksinimlerimizi unuturuz. Ve, potansiyelimizi israf eder,
kalitesiz bir ya�amla bo�u�uruz.
Misyon bildirimi olarak adland�rd���m�z yol haritas�, bizim "d�sal kutup
y�ld�z�"m�zd�r. Nas�l ki, bilmedi�imiz bir ormanda ilerlerken, ihtiya� duydu�umuzda
kafam�z� kald�r�p do�ru istikamette ilerlemek i�in ondan yararlan�rsak, ki�isel
anayasam�zdan da istedi�imiz an, bizi ama�lar�m�za ula�t�racak y�ne do�ru ilerlemek
i�in yararlan�r�z.
�ekil 10: D�sal Kutup Y�ld�z�

M�SYON B�LD�R�M� / DI�SAL \ � fy ( KUTUP


] \ YILDIZI /

Misyon bildirim �al�mas�; kaliteli ya�am karesi etkinliklerimizden olup, kaliteli


ya�am yolculu�una ��kmadan �nce yap�lacak, en �nemli ve temel �al�malardand�r. 5.
K�s�m'da anlat�lan "i�sel kutup y�ld�z�" ise, bizim kendimize �zg� ilke ve
de�erlerimizi ifade eden bir simge olup, benli�imizi olu�turur. Bu kutup
y�ld�zlar�; her nerede olursak olal�m, bizim y�n�m�z� bulmam�z� ve rotam�zdan
sapmadan ilerlememizi sa�larlar.
272
Ama� ve Hedeflerin G�c�
Ama� ve hedeflerimizi belirleyip, dikkatimizi ideallerimize ve kazanacaklar�m�za
y�neltti�imizde b�y�k bir co�kuya sahip oluruz. Co�kulu insanlar, olumlu tutumlara
sahiptirler. Co�kulu insanlar, gayretli ve ba�arma yolunda b�y�k bir enerjiye
sahiptirler. Albert Einstein bu konuda; "Co�ku, zekadan daha �nemlidir" diyerek,
co�kunun �nemini vurgular. Co�kulu olmak i�in, anlaml� hedeflere sahip olmam�z
gerekir. �rne�in benim i�in; "Kaliteli Ya�am Dizisi", hayat�mda s�n�rs�z co�ku
yaratan etkinliklerden sadece bir tanesidir. Di�er insanlar�n geli�imine katk�da
bulunmak, �ok anlaml� ve mutluluk veren bir olayd�r.
Misyonun g�c�, i�imizdeki potansiyelin ne kadar�n�n harekete ge�irilece�ini
belirler. �nsanlar i�sel ve d�sal kutup y�ld�zlar�n� bulmak amac�yla, kendi i�sel
ya�ant�lar�n�n derinliklerine yapacaklar� yolculukta; �rk, k�lt�r, din s�n�rlar�n�
a�arak evrensel de�erlere ula��rlar. Organizasyonlar�n veya ki�ilerin sahip olaca��
en g��l� misyon bildirimleri; din, dil, �rk gibi farkl�l�klar� g�zetmeksizin t�m
insanlar�n ya�am kalitesini y�kseltmeyi hedefleyen, evrensel misyonlard�r. Bu
bildirimler sayesinde; kurum ve ki�iler aras�nda y�n birli�i
olu�ur.
G��l� ve evrensel bir misyon bildirimi; kendimize �zg� yetenekleri kullanarak,
i�imizdeki en iyiyi ortaya ��kar�r. Nas�l ki biz, d�nyada e�i ve benzeri olmayan
"e�siz bir varl�k" isek, misyon bildirimimizde bize �zg� ve "tek" olu�umuzun
ifadesi olmal�d�r. Ki�isel, aile, i� ve �evre ya�am alanlar�nda denge ve doyuma
ula�mam�z� sa�lar. ��sel de�erlerimizin k�lavuzlu�unda bizi, kaliteli ya�ama
ula�t�r�r. Ya�am alanlar�m�z-
273
daki t�m rollerimizi kapsar. Bizim ger�ek potansiyelimizi harekete ge�irebilmemizi
sa�layacak motivasyonu sa�lar.
"Ara�t�rmalar, gelece�e odakl� rol tasar�mlar� olan �ocuklar�n okulda �ok daha
ba�ar�l� ve hayat�n zorluklar�yla ba�a ��kmakta �nemli oranda daha yeterli oldu�unu
g�steriyor. G��l� bir misyon anlay�� olan tak�m ve kurumlar, vizyon g�c�ne sahip
olmayanlara k�yasla �nemli oranda daha b�y�k ba�ar� g�sterirler."15
�nsan hedeflerini belirledi�i andan itibaren i�indeki s�n�rs�z enerji harekete
ge�er. Bu andan itibaren ki�i kendini hedefine adamas� gerekir. Bu adanma, istek ve
arzunun "a�k"a d�n�mesi demektir. Art�k ki�i, gitmek istedi�i yeri net olarak
biliyor demektir. �te bundan sonra, mucizeler ba�lar, art�k r�zgar sizin lehinize
esmeye ba�lar. Belirlemi� oldu�unuz misyon, sizin d�sal kutup y�ld�z�n�z olur. Ara
hedeflere do�ru ilerledi�iniz s�rada, daima size rehberlik eder. Zaman, enerji ve
her t�rl� ki�isel kaynaklar�n�z�, sizi misyonunuza ula�t�racak olan ara hedeflere
ula�ma yolunda harcars�n�z.
Misyon Bildiriminin �zellikleri
G��l� bir misyon bildirimini uygulamak ve ya�ama ge�irmek, yazmaktan daha
�nemlidir. Ya�ama ge�irdi�imizde, zaman y�netimi plan�m�z�n kalitesini art�racak ve
ya�am�m�z� anlaml� k�lacakt�r. Misyon bildiriminin son halini almas�, aylarca
s�rebilir. Kesinle�en misyon bildirimini, beynimize ve kalbimize kaz�mal�y�z. Bir
misyonda bulunmas� gereken �zelliklerden baz�lar� �unlard�r:
15) Covey, Stephen R. �nemli i�lere �ncelik, s. 113.
274
1. Co�ku yaratmal�: Misyon bildirimleri �ylesine g��l� olmal� ki, t�pk� bir
kald�ra� gibi, i�imizde var olan s�n�rs�z potansiyeli harekete ge�irebilmelidir.
Ama�lar�m�za adanmam�z� sa�layacak, co�ku ve motivasyonu yaratmal�d�r. Bunun i�in;
t�m insanlar�n ya�amlar�na katk� yapacak, anlaml� ve evrensel ama�lara sahip
olmal�y�z.
2. Dengeli olmal�d�r: Misyon, d�rt temel ya�am alan�m�z olan; ki�isel, aile, i� ve
�evre ya�am alanlar�n�n hepsini kapsamal�d�r. Ayr�ca, ki�isel ya�am alanlar�n�
olu�turan; fiziksel, zihinsel, duygusal ve tinsel alanlar� da i�ermelidir.
3. Kaliteli ya�am ilkelerine uygun olmal�d�r: ��sel kutup y�ld�z�m�z�n bir
par�as�n� olu�turan bu ilkeler, k�sa d�nemli ba�ar� ve mutlulu�u de�il; uzun
d�nemli, dengeli, kal�c� bir ba�ar� ve mutlu�u esas alan ilkelerdir. Bu nedenle,
misyon bildirimleri ilkelerimizle uyumlu olmal�d�r.
4. ��sel de�erlere uygun olmal�d�r: Misyon bildirimleri, bize �zg� ki�isel
de�erlerimizle de uyumlu olmal�d�r. ��sel dengesizli�e yol a�mamal�d�r. Bu
de�erler, ba�ar� u�runa g�zden ��kar�lacak �eyler de�ildir.
Ara Hedefler
Ara hedefler; stratejik, taktik ve operasyon hedeflerimizin toplam�d�r. Bizi,
misyon bildiriminde yer alan nihai ama�lar�m�za ula�t�racak, zamana duyarl� bir
dizi ara hedeften olu�ur. "Nas�l?" sorusunun cevab�, ara hedeflerimizi olu�turur.
Stratejik hedefler, 5 y�l ve daha uzun s�reli ara hedeflerimizi; tak-
275
tik hedefler, 2-5 y�l s�reli ara hedeflerimizi; operasyon hedefler ise, 0-2 y�l
s�reli ara hedeflerimizi ifade eder. Operasyon hedeflerinin g�nl�k ya�amda prati�e
ge�irilmesi yani uygulanmas�, 8. K�s�m'da anlat�lacak olan "Haftal�k Faaliyet
Plan�" sayesinde m�mk�n olur.
Misyon bildirimleri; "T�rk milletini �a�da� uygarl�k d�zeyine ��karmak" ifadesinde
oldu�u gibi, �o�unlukla somut bir eylem i�ermeyen, makro d�zeydeki nihai ama�lardan
olu�ur. Oysa ara hedefler; ister uzun vadeli, ister orta vadeli, isterse k�sa
vadeli olsun, bizi nihai amac�m�za ula�t�racak bir dizi somut eylemlerden olu�ur.
�rne�in; "2010 y�l�na kadar, ki�i ba��na d�en milli geliri 10 bin dolar�n �zerine
��karmak" ifadesinde oldu�u gibi.
Hedef belirlemek ve bu hedefe kilitlenmek, yetenekli olmaktan daha �nemlidir.
Hayatta ki�inin yetenekleri ve ilgisi do�rultusunda bir hedef belirleyerek, t�m
potansiyelini bu hedefe y�neltmesi ya�amda elde edilecek ba�ar� ve doyum a��s�ndan
�ok �nemlidir.

Hedeflerin belirlenmesinde, ana felsefemiz �u olmal�d�r: "Herhangi bir insan, sahip


oldu�u bir mermi ile; ser�e, keklik, tav�an, ceylan ya da geyik avlayabilir. Veya,
bu mermiyi bo�a da atabilir. KYF'yi benimsemi� bir insan, geyik vurmay� hedef-
lemelidir. Elindeki mermi; bireyin kaliteli ya�am yolunda kullanabilece�i zaman,
enerji ve di�er ki�isel kaynaklar� ifade eder. Minumum girdi ile, optimum (en
uygun) ��kt� elde edilmesi as�l ama�t�r. Bu y�zden, ama� ve hedeflerimizi bu ana
d��nce do�rultusunda belirlemeliyiz.
Bu verimlili�e ula�abilmek i�in, iyi et�t edilmi� ara hedeflere ihtiya� duyar�z.
Ara hedefler belirlenirken, ayn� zaman-
276
da; ki�isel, aile, i� ve �evre ya�am alanlar�na ait roller aras�ndaki denge de
g�zetilmi� olmal�d�r. Misyon ve ara hedefler; di�er insanlar�n ya�amlar�na
sa�lad�klar� katk� �l��s�nde tatmin sa�layacak ve yarat�lacak enerji miktar� da o
oranda artacakt�r. Bu y�zden misyon ve ara hedeflerinizi belirlerken, zihninizi
serbest b�rakman�z ve s�n�rlar�n�z�n d��na ��kman�z gerekir.
Ayr�ca hedefleriniz, sevdi�iniz ve yeteneklerinizi kullanabilece�iniz faaliyetleri
kapsamal�d�r. Hedefleriniz sizi tarif etmeli ve bu hedeflerde kendi ki�ili�inizi
bulmal�s�n�z. �ncelikle hedeflemi� oldu�unuz i� ve ya�am �ekli sizin sevdi�iniz
faaliyetleri i�ermelidir. Sonra size �zg� yeteneklerinizi at�l durumdan kurtaracak
hedefler olmal�d�r. Bu y�zden, hi� kimseyi taklit etmeden onlardan
esinlenmelisiniz.
Ara Hedeflerin �zellikleri
Makro ama�lar�m�z� olu�turan misyon bildirimi tamamland�ktan sonra; bizim bu
ama�lara ula�mam�z� sa�layacak ara hedeflerin de a��k se�ik tan�mlanmas� gerekir.
Ara hedeflerde bulunmas� gereken baz� �zellikler ise �unlard�r:
1. Belirlilik: Hedefler net ve belirli bir eylemi ifade etmelidir. �rne�in;
"Doktora yapmak" gibi.
2. �l��lebilirlik: Hedefler �l��lebilir olmal�d�r. �rne�in; "2001 y�l�nda, bir
milyon dolar k�r etmek" gibi.
3. Ula��ab�irlik: Hedefler, ger�ek�i ve ula��labilir olmal�d�r. Aksi taktirde,
insan�n �evkini k�rar ve motivasyonunu
277
azalt�r. Ba�ar�lan her ara hedef ise, bize moral verir. Di�er hedefler i�in,
g�d�lenmenizi sa�lar. Ger�ek�i hedefler belirledi�imizde, ula��lan her ara hedefe
bizim i�in �d�l olur ve motivasyon sa�lar. Hedeflerinizi odan�zda veya bulundu�unuz
mekanlara yazman�z, motive olman�z a��s�ndan yarar sa�lar.
4. �lkelere uygunluk: Hedeflerimiz; inan�lar�m�zdan, ilke ve de�erlerimizden
kaynaklanmal� ve beslenmelidir. Aksi taktirde, hedefe ula�acak enerji ve g�c�
bulamaz, yar� yolda kal�r�z. Hedeflerimize ula�ma iste�imizin alt�nda yatan
nedenleri �ok iyi bilmeliyiz.
5. Misyon bildirimine uygunluk: Ara hedefler, bizi misyon bildirimimizdeki nihai
ama�lar�m�za ad�m ad�m yakla�t�racak noktalar olmal�d�r. Misyon bildirimimizde
�stanbul'a gitmeyi ama� olarak belirlemi�sek, bizi Adana'ya g�t�recek faaliyetlerle
-b�y�k bal�k bile olsa- u�ra�mamal�y�z.
6. S�reli (miadl�) olmal�d�r: Hedeflere hangi zaman diliminde ula��laca��
belirlenmi� olmal�d�r. Birden �ok y�l� kapsayan hedeflerin yanma, ba�lang�� ve
biti� y�llar� yaz�lmal�d�r. �rne�in; "2001 y�l� i�inde d� ticaret kursu g�rmek"
veya, "2001-2005 y�lar� aras�nda master yapmak" gibi. Enerjinizin do�ru yerde ve
do�ru bir �ekilde kullan�lmas�nda, bu husus b�y�k bir �neme sahiptir.
7. Elastikiyet: Ara hedefler; de�i�en ko�ullara uygun olarak s�rekli g�zden
ge�irilmelidir. Hedeflere ula�ma konusunda esnek olmak ve gereken de�i�iklikleri
zaman�nda yapmak gerekir. Bu konuda, ak�ll� f�zeleri �rnek verebiliriz. F�rlat�l-
278
diktan sonra hedefe var�ncaya kadar, bir �ok yeni d�zeltmeler
yaparlar ve hedeflerine mutlaka ula��rlar.
Ya�am Amac�n�z� Sorgulay�n
Bu �al�ma, kendi i� d�nyan�zla ba� ba�a kalabilece�iniz, sakin bir ortamda
yap�lmal�d�r. Telefonun �almayaca��, hi� kimsenin sizi rahats�z etmeyece�i,
g�r�lt�s�z bir yer ve zaman dilimi belirlemelisiniz.
Bu �al�mada a�a��daki sorular� kendinize sorarak, i� d�nyan�zdan bu sorular�n
samimi cevaplar�n� alman�z� �neririm. Baz� sorular �zerinde; g�nlerce, hatta
haftalarca, belkide aylarca d��nmeniz gerekebilir. �nemli olan, kendi �z�n�zle yani
i�sel de�erlerinizle ba�lant� kurabilmenizdir. Cevaplar da
size �zg� olmal�d�r.
�u anda, bir s�reli�ine kendi cenaze namaz�n�z� k�ld���n�z� hayal edin. Mezarl��a
do�ru ilerlerken, �u sorular �zerinde iyice d��n�n:
1. Size g�re, ya�am�n anlam� nedir?
2. �l�nceye kadar anlaml� i�ler yapabildiniz mi?
3. Ya�amda anlaml� buldu�unuz bu i�ler nelerdir?
4. Bu i�ler ni�in anlaml�d�r?
5. Geriye kal�c� eserler b�rakabildiniz mi?
6. Para ve zaman sorununuz olmasayd�, �lmeden �nce neler
yapmak isterdiniz?
7. �ld�kten sonra, nelerle an�lmak isterdiniz?
8. �lmeden �nce neler ba�arm� olmay� arzu ederdiniz?
279
�imdi de, 10 y�ll�k bir �mr�n�z�n kald���n� ��renmi� bulunuyorsunuz. Bu zaman�
nas�l kullan�rd�n�z? Neler yapard�n�z? A�a��daki sorular �zerinde g�nlerce,
gerekirse haftalarca d��n�n. ��inizdeki en iyiyi bulmaya �al��n:
1. Hayat�n�z� anlaml� k�lacak �eyler nelerdir?
2. Hayatta en �ok yapmay� arzu etti�iniz �eyler nelerdir?
3. Maddi sorunlar�n�z olmasayd�, hangi i�lerle u�ra�mak isterdiniz?
4. �u anda kullanamad���n�z, di�er insanlara g�re �st�n yetenekleriniz nelerdir?
5. Di�er insanlardan daha iyi yapt���n�z becerileriniz nelerdir?
6. Pazarlayabilece�iniz de�erleriniz ve �zellikleriniz nelerdir?
Neleri yapmaktan derin bir zevk al�yorsunuz? hb kii bilmedi�i ne gibi bece
7. 8.
Neleri yapmaktan derin bir zevk al�yoz
Ba�ka hi�bir kimsenin bilmedi�i, ne gibi becerilere sahip-
siniz?
9. Kesinlikle ba�ar�l� olaca��n�z� bilseniz, hay�tta ne yapmak
isterdiniz?
10. Sevdi�iniz i�ler nelerdir?
11. Hayattan beklentileriniz nelerdir? �inizde ba�anl� olmak, mutlu ve sa�l�kl�
olmak, yeterli miktarda ger�ek dost edinmek, iyi bir e� ve baba olmak, kaliteli bir
ya�am s�rmek, geriye anlaml� eserler b�rakmak? Hangisi, yoksa hepsi birlikte mi?
Richard Carlson, "Endi�eyi B�rak Zengin Olmaya Bak" adl� kitab�nda ��yle der; "�l�m
d�e�inizde veya hayat�n�z�n
280
son g�nlerinde ��yle bir d�n�p ge�mi�inize bakt���n�z zaman herhalde kendinize ne
kadar para kazanm� oldu�unuzu veya ka� tane m�lk edindi�inizi sormazs�n�z. Hayat�n
amac�n�, ba�ar�lm� i�ler koleksiyonu veya hedeflere ula�ma olarak da g�recek
de�ilsiniz. Bence hayat�n amac� olarak g�rece�iniz �ey, iyi ve sevecen bir insan
olmak, olgunla�mak ve ba�kalar�yla payla�m� olmakt�r. E�er bu arada hayattan zevk
almay� ihmal etmi�seniz, �ok pi�man olursunuz."16
�rnek Bir �al�ma
Vizyon, misyon ve ara hedeflerinizi belirlemenizde yard�mc� olmak i�in, a�a��da
kendi misyon bildirim �al�mamdan ve ara hedeflerimden baz� b�l�mler bulacaks�n�z.
Bu �al�may� dikkatle inceledi�inizde, sizin hayal g�c� yetinizin de harekete
ge�ti�im g�receksiniz. Size d�en g�rev, bir ka��t kalem alarak i�inizden gelen bu
sesleri kaydetmek olacakt�r:
1. Misyon bildirimi: 1995 y�l�nda belirlemi� oldu�um ki�isel anayasam�, emekli
oldu�um 1999 y�l�nda g�ncelle�tirdim. Yeni misyon bildirimimi; kaliteli ya�am
ilkeleri, i�sel de�erlerim, ki�isel yeteneklerim ve �zlemlerim do�rultusunda
a�a��daki �ekilde yeniden belirledim:
"Kendisi ve �evresiyle bar��k, sevgi ve huzur dolu bir insan olmak; Olgun �nsan
olma yolunda kendimle sava�mak; ki�isel potansiyeli etkili kullanmak; s�rekli
geli�im ve de�i�im i�inde olmak, (Ki�isel Ya�am) 16) Carlson, Richard. Endi�eyi
B�rak Zengin Olmaya Bak, s. 197.
281
iyi bir e� ve baba olmak; sa�l�kl� ve huzurlu bir aile ikliminde kaliteli bir ya�am
s�rmek, (Aile Ya�am�)
Ama�lar�m i�in gerekli olan ekonomik kayna�� temin etmek maksad�yla, belirlemi�
oldu�um alanlarda �al�mak, (� Ya�am�)
Ba�ta �lkem insanlar� olmak �zere, t�m insanlar�n kaliteli ya�ama ula�malar� ve
potansiyellerini tam olarak kullanabilmeleri yolunda onlara rehberlik etmek; bu
ama�la gerekli faaliyetlerde bulunmak. (�evre Ya�am�)"
2. Stratejik hedefler: Daha sonra, misyon bildirimimle uyumlu olacak �ekilde, 5 y�l
ve daha uzun s�reli stratejik hedeflerimi belirledim. Ara hedefleri, her y�l
g�ncelle�tirmeye devam ediyorum. 2001 y�l�nda g�ncellenmi�, stratejik hedeflerimden
baz�lar� �unlard�r:
Tablo 6: Stratejik Hedefler Listesi
YA�AM ALAN�
K���SEL
A�LE
��
�EVRE
HEDEF�N C�NS�
S�RE
Olgun insan olmak Doktora yapm� olmak �yi bir yazar olmak
Kaliteli bir aile iklimine sahip olmak
Aile bireylerinin ya�am kalitelerine katk�da bulunmak
Sa�l�kl� aile ili�kilerine sahip olmak
En az bir �irketin y�netim kurulu ba�kan� olmak
Ekonomik faaliyetlerimi y�r�tece�im organizasyonlar kurmak
Ayl�k,.....$'hk bir ekonomik gelire sahip olmak
Hizmet i�in gerekli organizasyonlar� kurmak Sa�l�kl� ve kaliteli �evre ili�kilerine
sahip olmak Hizmet alanlar�nda g�revler �stlenmek
15 10 20
10 20 10
20 15 20
15 15 20
282
3. Taktik hedefler: Daha sonra, misyon bildirimim ve stratejik hedeflerimle uyumlu
olacak �ekilde 2-5 y�l s�reli taktik hedeflerimi belirledim. 2001 y�l�nda
g�ncellenmi� taktik hedeflerimden baz�lar� �unlard�r:
Tablo 7: Taktik Hedefler Listesi
YA�AM ALAN� K���SEL
A�LE
�� �EVRE
HEDEF�N C�NS�
Olgun insan olma yolunda ilerlemek �kinci kitab�m� yazm� olmak �kinci y�ksek
lisans� tamamlamak
Kaliteli bir aile iklimi yaratma yolunda �aba sarfetmek Sa�l�kl� bir aile i�i
ileti�ime sahip olmak
Profesyonel i� ya�am�m� s�rd�rece�im ilk organizasyonu kurmak
50 adet yurti�i seminer vermi� olmak
Hizmet organizasyonunun alt yap� �al�malar�n� yapmak
S�RE (Y�L)
5 5
5
5
4
4. Operasyon Hedefleri: Son olarak, misyon bildirimim, stratejik ve taktik ara
hedeflerimle uyumlu olacak �ekilde, 2001 ve 2002 y�llar�na ili�kin operasyon
hedeflerimi belirledim. Bir fikir vermesi a��s�ndan, operasyon hedeflerimden
baz�lar� �unlard�r:
Tablo 8: Operasyon Hedefler Listesi
YA�AM ALANI YIL HEDEFLER
Haftal�k faaliyet plan�m (HFP) uygulamak
> Haftada 3 g�n spor yapmak
> Check-up yapt�rmak
>Ayda en az 3 yeni kitap okumak >An� ya�ama al�kanl��� kazanmak
> Ba��lama yetisi kazanmak
> Empatik etkin dinleme yetisi kazanmak
> Ki�isel geli�im plan� (KGP) uygulamak Birinci kitab� kaleme almak
Birinci y�ksek lisans� tamamlamak
K���SEL
A�LE
��
�EVRE
2001
2002
Haftal�k faaliyet plan�n� (HFP) uygulamak
> Haftada 3 g�n spor yapmak
> �nleyici muayene ve tedavileri yapt�rmak
> Ayda en az 10 yeni kitap okumak
> Kendimi �nemseme al�kanl���mla ba�a ��kmak
> Bitmemi� i�leri bitirmek
> Ki�isel geli�im plan� (KGP) uygulamak Birinci kitab� kaleme almak
Birinci y�ksek lisans� tamamlamak
E� ve �ocuklar�ma gerekli vakit ay�rmak
2001 Aile toplant�lar� yapmak
E� ve �ocuklar�m�n tedavilerini yapt�rmak
E� ve �ocuklanma gerekli vakit ay�rmak
2002 Aile toplant�lar� yapmak
E� ve �ocuklar�m�n tedavilerini yapt�rmak
Profesyonel i� ya�am�ma devam etmek : Kendi i�imin alt yap� �al�malar�n� s�rd�rmek
Oftm Profesyonel i� ya�am�ma devam etmek
Kendi i�imin alt yap� �al�malar�n� s�rd�rmek
Seminer alt yap� �al�malar�n� tamamlamak 2001 �lk semineri vermek
�evre ili�kilerime gerekli zaman� ay�rmak
-.�-., En az 10 adet seminer vermek
zuuz .... .., ... ,
�evre ili�kilerime gerekli zaman� ay�rmak
283
1
284
5. Haftal�k faaliyet plan�: Misyon bildirimi ve ara hedeflerimi bu �ekilde
belirledikten sonra, bunlar� 8. K�s�m'da anlat�lacak olan haftal�k faaliyet
planlar� ile eyleme ge�irdim.
6. G�ncelleme: Her y�l sonunda, elde etti�im sonu�lar� de�erlendirerek, hedeflerimi
yeniden g�zden ge�iriyorum. Ula��lmayan hedeflerin nedenlerini bularak,
g�ncellemeye devam ediyorum. Bu de�i�im ve geli�im �ark�, ya�am boyu s�recek bir
faaliyettir.
Kendi Gelece�inizi Kendiniz Belirleyin! Gelece�iniz b�y�k bir oranda sizin
elinizdedir. Ya�am�n�zda memnun olmad���n�z her �eyi de�i�tirebilirsiniz, yeter ki
isteyin; tutumlar�n�z�, i�inizi, sevgilinizi, oturdu�unuz yeri ve her �eyi. Bunun
i�in, kararlar vermeli ve se�imler yapmal�s�n�z. Karar verdikten sonra, korku
duvarlar�n� y�karak eyleme
ge�melisiniz.
Zihninizde hayal etti�iniz ya�am�n�zla, �u anki ya�am�n�z aras�nda ciddi bir fark
m� var? O zaman ni�in ayn� d�zeye getirmek i�in vakit kaybediyorsunuz? �imdi
sizleri ya�am�n�z�n sorumlulu�unu �stlenmeye, kaliteli bir ya�ama ula�ma yolunda
ki�isel kararlar�n�z� almaya ve ya�am otob�s�n�z�n direksiyonuna ge�meye davet
ediyorum. Ya�am�n�z�n komutan� olmaya haz�r m�s�n�z? Hemen �imdi, kaderinizi
belirleyecek ilk bebek ad�mlar�n� atarak misyon ve ara hedeflerinizi belirlemeye
ba�lay�n.
L�tfen, �imdi elinize bir ka��t kalem alarak akl�n�za gelen ilk d��ncelerinizi -ne
kadar basit olursa olsun- yaz�n�z. Yaz-
285
d�klar�n�z� "Ki�isel Geli�im Klas�r�"n�z�n ilgili b�l�m�ne tak�n�z. �lerleyen
g�nlerde ve haftalarda, akl�n�za gelecek yeni fikirleri de ilave ederek ki�isel
misyon bildiriminizi olgunla�-
t�rm�z:
Ki�isel misyon bildirimim;
Daha sonra, bu misyon tik ve operasyon hedeflerinizi tespit ediniz.
bildiriminin ����nda; stratejik, tak-
Stratejik hedeflerim;
286
Taktik hedeflerim;
Operasyon hedeflerim;
Okyanusa Deniz Y�ld�z� Atmal�y�z!
Bu �lkede herkes, halinden �ikayet etmek yerine bir misyon �stlenmeli ve elinden
gelenin -her ne yap�yorsa- en iyisini yapmal�d�r. Ge�mi�te rahmetli Bar� Man�o,
�lkemizin tan�t�m�na de�erli katk�larda bulundu. G�n�m�zde Kemal �ahin; sanayici
olarak kaliteli mal �retiyor, binlerce insana i� ve-
287
riyor ve �lkemizin Almanya'da tan�t�m�na katk�da bulunuyor. Fatih Terim; teknik
direkt�r olarak �lkemizi yurt d��nda en iyi �ekilde temsil etti ve etmeye devam
ediyor. Levent K�rca ve Oya Ba�ar, krizlere ra�men halk�m�z� biraz olsun
g�ld�rebil-mek i�in �al��yorlar. �ktisadi Kalk�nma Vakf� Ba�kan� Meral Gezgin Eri�,
Avrupa Birli�i yolunda �aba harc�yor. Tarkan, b�t�n y�pratmalara ve sald�r�lara
ra�men, k�smeden dar�lmadan m�zi�i ile �lkemizin tan�t�m�na katk�da bulunuyor.
Nasuh Mahruki liderli�indeki Akut, her t�rl� felakete bir H�z�r gibi yeti�iyor.
Hayrettin Karaca; "T�rkiye ��l Olmas�n" slogan�yla, y�llard�r �lkemizin erozyona
kar�� a�a�land�r�lmas� ve �evre bilincinin olu�mas� i�in u�ra� veriyor. Ali K�rca
yapt��� kaliteli programlarla, T�rk halk�n� bilin�lendiriyor. Bedrettin Dalan,
�stek Vakf� arac�l���yla de�erli hizmetlerde bulunuyor. T�naz Titiz, ezbersiz
e�itimle ilgili �al�malar y�r�t�yor. Nejat Muallimo�lu, Do�an C�celo�lu, �st�n
D�kmen, M�min Sekman, Faz�l Oral ve daha niceleri; insanlar�m�z� bilin�lendirmek ve
e�itmek i�in, t�pk� bir ipekb�ce�i gibi kozalar�n� �r�yorlar.
Televolelerde g�remeyece�iniz bu insanlar�n bir �o�u ve daha ad�n� anamad���m
binlerce isimsiz kahraman, bu �lkeye hizmet etmek i�in �aba harc�yor, kaliteli
i�ler yap�yor. T�pk�, okyanusa deniz y�ld�z� f�rlatan insan�n hik�yesinde oldu�u
gibi:17
Bir adam okyanus sahilinde y�r�y� yaparken, denize tela�la bir �eyler atan birine
rastlar. Biraz daha yakla��nca bu ki�inin, sahile vurmu� denizy�d�zlann� denize
att���n� jark eder ve;
17) Maxwell, John C. Liderlik Nitelikleri, s. Arka Kapak.
288
"Ni�in bu dcnizy�d�zlann� denize at�yorsunuz?" diye sorar. Toplad�klar�n� h�zla
denize atmaya devam eden ki�i, "Ya�amalar� i�in" yan�t�n� verince, adama
�a�k�nl�kla; "�yi ama burada binlerce denizy�ld�z� var. Hepsini atman�za imkan yok.
Sizin bunlar� denize atman�z neyi de�i�tirecek ki?" der. Yerden bir denizy�ld�z�
daha al�p denize atan ki�i,
-"Bak onun i�in �ok �ey de�i�ti" kar��l���n� verir.
Yapt���m�z i�i k���msemeden, herkes elinden gelenin en iyisini yapmal�, defosuz
�retim ve defosuz hizmet sunmal�y�z. Bunu kendimize duydu�umuz sayg�dan dolay�
yapmal�y�z. Bu �lkenin; toplumsal yozla�ma ve aymazl���n en �st noktada oldu�u �u
g�nlerde, deniz y�ld�z� f�rlatan "adam gibi adamlara" her zamankinden daha �ok
ihtiyac� var.
S�z�m�n �z�
Her insan, d�nyada bir iz b�rakmaya, di�er insanlar�n ya�amlar�na katk�da bulunacak
anlaml� ve kaliteli i�ler yapmaya �al�mal�d�r. Bunun i�in, ki�isel potansiyelini
etkili bir �ekilde kullanmas�na imkan verecek, d�sal kutup y�ld�z�na sahip
olmal�d�r. Bu sayede, varolu�unu daha anlaml�, daha co�kulu, daha mutlu ve daha
kaliteli ya�ayabilir.
07. K�sm� burada bitirdikten sonra, �imdi de s�ra, en b�y�k sermayemiz olan zaman�
etkili bir �ekilde kullanmaya geldi. D�nyan�n en iyi planlar�na sahip olsak bile,
ya�ama ge�irile-meyen planlar�n hi�bir de�eri yoktur. S�z konusu planlar�, haftal�k
faaliyet plan� sayesinde ya�am�m�z�n bir par�as� haline getiririz. Bunun i�in
g�rmemiz gereken konu, "Zaman Y�netimi" konusudur.
08
ZAMAN Y�NET�M�
"Kullan�lmayan maddi kaynaklar
muhakkak kaybolmu� say�lmazlar,
jakat kullan�lmayan insani kaynaklar
daima yok olmu� demektir."
Jerome Wiesner
B�t�n insanlara e�it olarak verilen ve �o�alt�lamayan tek �ey "zaman" olup, her
insan g�nde 86.400 saniyeye sahiptir. Zaman, t�pk� bir kum saatine benzer. Giden
zaman� geri getirmek m�mk�n de�ildir. Bu y�zden, zaman� etkili kullanmak gerekir.
Kay Lydos; "D�n, iptal edilmi� bir �ektir. Yar�n, emre yaz�l� bir senettir. Bug�n
ise; pe�in parad�r. Bug�nden yararlan�n�z" diyerek zaman�n �nemini ne kadar da
g�zel vurgulam�t�r.
Bir ba�ka a��dan bak�ld���nda, zaman, F�rat ve Dicle nehirlerinin suyu gibidir.
Nas�l ki, suyu i�leyip elektri�e d�n�t�rd���m�zde, ya�am kalitemizi art�racak bir
katma de�eri yarat�yorsak; benzer �ekilde, zaman� da belirli bir d�nemde etkili bir
�ekilde kullanarak, ya�am kalitemizi art�racak katma de�eri yaratabiliriz. Aksi
taktirde, bo�u bo�una akan suda oldu�u gibi, bu rezervi bir daha kullanma �ans�m�z
olmaz, i�te zama-

290
nm bu �zelli�inden dolay�, Benjamin Franklin; "Unutma, vakit nakittir!" demi�tir.
Her canl� gibi �l�ml� oldu�unu, zaman� gelince kendisinin de �lece�inin bilincinde
olan bir insan, zaman�n�n s�n�rl� oldu�unun fark�ndad�r. Bu farkmdal�k; bireyin
zaman�n� anlaml� i�lere harcamas�na, onu optimum verimlilikle kullanmas�na ve
hayat�n�n her an�n� dolu dolu ya�amas�na neden olur. �ngiliz �airi Rudyard
Kipling'in dedi�i gibi; "Bir daha geri d�nmeyecek olan altm� saniyeyi, insanl��a
yararl� i�lerle doldurmak gerekir":1
Ba�dat'ta bir adam Harun Re�it'e gelir, izin al�p marifetini g�sterir. Me�er adam,
bir �uvald�z�n g�z�nden k�rk tane i�neyi uzaktan at�p ge�irirmi�. G�renler bu
ustal��a �a�ar kal�rlar. Harun Re�it, bu adama k�rk alt�n ba��lar, k�rk tane de
de�nek vurulmas�n� emreder. Adam durumu anlayamaz ve ni�in sopa at�ld���n� sorar.
Harun Re�it de; "Zaman�n� ve kabiliyetini b�yle bo� yere harcayaca��na, faydal� bir
i�e harcasayd�n, insanl��a daha yararl� olurdun" diye cevaplar.
Harun Re�it'in dedi�i gibi zaman�; sadece kendi ya�am kalitemize katk�da bulunacak
faaliyetlere de�il, t�m insanl��a faydal� olacak i�lere harcamal�y�z. Bunun i�in
zaman�, etkili bir �ekilde kullanmay� ��renmeliyiz. Bu maksatla yapmam�z gereken
�ey, zaman�m�z� harcayaca��m�z yerleri ve bu yerlerin �nceliklerini zaman�nda
planlamakt�r. Bu amac�m�za, "�nemli i�lere �ncelik" veren bir paradigmay� esas
alan, zaman y�netimi sayesinde ula�abiliriz.
1) �zdemir, Emin. Yazma �gretimi-Yazma Sanat�, s. 134-135.
291
'�nemli �lere �ncelik" Paradigmas�
Askeri literat�rde, "siklet merkezi prensibi" diye bir prensip vard�r. Bu prensip;
di�er cephelerden tasarruf edilerek, nihai amaca ula�may� sa�layacak ve en �ok
ba�ar� �ans� olan cepheye, kesin sonu� almak �zere �o�unluk kuvvetlerle taarruz
edilmesi anlam�na gelir. Zaman y�netiminde bu prensibin ad�, "�nemli i�lere
�ncelik" prensibidir. T�pk� sava�ta netice almaya y�nelik tutumda oldu�u gibi; bizi
misyonumuz olan d�sal kutup y�ld�z�na ula�t�racak faaliyetlerin en �nemlilerine,
�ncelik vermeyi gerektirir. �nemli i�lere �ncelik paradigmas�, zaman ve enerji gibi
ki�isel kaynaklar�n, �ncelikli hedefler do�rultusunda kullan�lmas�n� gerektirir.
Yazar Stephen R. Covey, "�nemli �lere �ncelik" adl� kitab�nda bu konuda ��yle
demektedir; "�nemli i�lere �ncelik, ya�am�n �z�nde yer alan bir sorundur. Hemen
hepimiz, yapmak istedi�imiz �eyler, bizden talep edilenler ve ta��d���m�z bir�ok
sorumluluk aras�nda paraland���m�z� hissederiz. Hepimiz, zaman�m�z� en iyi �ekilde
kullanmak i�in her g�n ve her an yapmak zorunda oldu�umuz se�imlerle kar�� kar��ya
kal�r�z.
Mesele 'iyi' ile 'k�t�' aras�nda se�im yapmak oldu�unda, i�imiz kolayd�r.
Zaman�m�z� harcayabilece�imiz baz� �eylerin ne kadar gereksiz, zihnimizi uyu�turucu
nitelikte, hatta y�k�c� oldu�unu g�rebiliriz. Fakat �o�umuz i�in, mesele 'iyi' ile
'k�-t�'y� de�il, 'iyi' ile 'en iyi'yi ay�rt etmektir. �o�u zaman da, 'en iyi'nin
d�man�, 'iyi'dir."2
Covey'in de dedi�i gibi; ya�am kalitesi, "�nemli i�lere �ncelik" paradigmas�n� ne
denli benimsedi�imize ve onu g�nl�k
2) Covey, Stephen R. �nemli i�lere �ncelik, s. 17-18.
292
ya�am�m�z�n bir par�as� haline hangi oranda getirdi�imize ba�l�d�r. D�nyaca �nl�
y�netim gurusu Peter F. Drucker; "�leri do�ru yapmaktan �ok, do�ru i�leri yapmak
daha �nemlidir" der. Bu do�ruluktan kastedilen; zaman�m�z�n �o�unu harcad���m�z
faaliyetlerin, bizi misyon bildirimimizdeki nihai ama�lar�m�za ula�t�racak ara
hedeflere y�nelik olmas�d�r.
"Deli gibi �al��p listenizde o g�n yap�lacak i�ler olarak g�sterilenlerin hepsini
bitirdi�iniz, ama ak�am olunca yine de kendinizi tatmin olmam� hissetti�iniz oldu
mu hi�? Bunun nedeni, o an i�in acil olan ve dikkatinizi gerektiren �eylerin
hepsini yapt���n�z halde, esas �nemli olan �eyi yapmam� oldu�unuz-dand�r, o da uzun
vadede fark yaratacak olan �ey ya da �eylerdir. Tam tersine, bazen de g�nl�k
gereklerin yaln�zca bir ka��n� yapabilmi� oldu�unuz halde, ak�am oldu�unda �ok
�nemli bir g�n ya�am� oldu�unuzu hissedersiniz. �te b�yle g�nler, acil �eyler
yerine �nemli �eylere odakland���n�z g�nlerdir."3
Her insan�n, temel ya�am alanlar�nda �stlenmi� oldu�u �e�itli roller vard�r. �te bu
roller gere�i, g�nl�k ya�am�m�zda yerine getirmemiz gereken faaliyetler vard�r. Bir
k�s�m faaliyetler, ya�am kalitemizi art�rarak bizi mutlu ve ba�ar�l� k�larken;
di�er bir k�sm� ise, ki�isel kaynaklar�m�z�n israf edilmesine ya da verimsiz
kullan�lmas�na yol a�ar. �imdi, bu faaliyet �e�itlerini daha yak�ndan g�relim.
Faaliyet �e�itleri
G�nl�k ya�am�m�zdaki faaliyetleri, Stephen R. Covey'in "�nemli �lere �ncelik" adl�
eserinde de belirtti�i gibi d�rt ana
3) Robbins, Anthony. i�indeki Devi Uyand�r, s. 605.
293
grupta toplayabiliriz:4 Bir sonraki sayfada bulunan tabloda da g�r�lece�i gibi, hem
acil, hem de �nemli i�ler "yang�n" karesini; acil olmayan �nemli i�ler, "kaliteli
ya�am" karesini; acil �nemsiz i�ler, "yan�ltma" karesini; hem acil, hem de �nemli
olmay�p g�nl�k vakit �ld�rmeye yarayan faaliyetler ise, "israf karesini olu�turur.
Kaliteli bir ya�ama; yang�n karesi faaliyetleri ihmal edilmeksizin, daha �ok
kaliteli ya�am karesindeki faaliyetler ile ula��l�r. Kaliteli ya�am karesi; temel
ya�am alanlar�nda verimlili�i, bu ya�am alanlar�nda dengeyi, sa�l�kl� ili�kileri,
ki�isel kaynaklar�n do�ru kullan�lmas�n�, kutup y�ld�z� do�rultusunda esnek bir yol
izlenilmesini m�mk�n k�lan faaliyetlerden olu�ur.
Kaliteli ya�am karesi etkinlikleri, t�pk� bir bambu a�ac�na benzer: K�sa s�rede
sonu� al�nmaz, ancak netice al�nmaya ba�lad���nda, ya�am kalitemize inan�lmaz
�l��de katk�da bulunurlar. Kaliteli ya�am karesi faaliyetleri, �r�n al�nmad���
d�nemlerde bile, bah��vanl�k yapmam�z� gerektiren faaliyetlerdir; "�in'de yeti�en
bambu a�ac�, toprak haz�rland�ktan sonra dikilir ve ilk d�rt y�l boyunca toprak
alt�nda b�y�r. Toprak �st�nde g�r�len tek �ey, k���k bir so�an ve i�inden ��kan
k���k bir filizdir. Be�inci y�lda ise; bambu a�ac� 25 metreye kadar boy atar. Bu 4
y�ll�k s�rede, bu y�kseklikteki bir a�ac� ta��yabilecek k�k salarm�."5
4) Covey, Stephen R. �nemli i�lere �ncelik, s. 38-40.
5) Covey, Stephen R. �nemli �lere �ncelik, s. 294.
292
ya�am�m�z�n bir par�as� haline hangi oranda getirdi�imize ba�l�d�r. D�nyaca �nl�
y�netim gurusu Peter F. Drucker; "�leri do�ru yapmaktan �ok, do�ru i�leri yapmak
daha �nemlidir" der. Bu do�ruluktan kastedilen; zaman�m�z�n �o�unu harcad���m�z
faaliyetlerin, bizi misyon b�dirimimizdeki nihai ama�lar�m�za ula�t�racak ara
hedeflere y�nelik olmas�d�r.
"Deli gibi �al��p listenizde o g�n yap�lacak i�ler olarak g�sterilenlerin hepsini
bitirdi�iniz, ama ak�am olunca yine de kendinizi tatmin olmam� hissetti�iniz oldu
mu hi�? Bunun nedeni, o an i�in acil olan ve dikkatinizi gerektiren �eylerin
hepsini yapt���n�z halde, esas �nemli olan �eyi yapmam� oldu�unuz-dand�r, o da uzun
vadede fark yaratacak olan �ey ya da �eylerdir. Tam tersine, bazen de g�nl�k
gereklerin yaln�zca bir ka��n� yapabilmi� oldu�unuz halde, ak�am oldu�unda �ok
�nemli bir g�n ya�am� oldu�unuzu hissedersiniz, i�te b�yle g�nler, acil �eyler
yerine �nemli �eylere odakland���n�z g�nlerdir."3
Her insan�n, temel ya�am alanlar�nda �stlenmi� oldu�u �e�itli roller vard�r. �te bu
roller gere�i, g�nl�k ya�am�m�zda yerine getirmemiz gereken faaliyetler vard�r. Bir
k�s�m faaliyetler, ya�am kalitemizi art�rarak bizi mutlu ve ba�ar�l� k�larken;
di�er bir k�sm� ise, ki�isel kaynaklar�m�z�n israf edilmesine ya da verimsiz
kullan�lmas�na yol a�ar. �imdi, bu faaliyet �e�itlerini daha yak�ndan g�relim.
Faaliyet �e�itleri
G�nl�k ya�am�m�zdaki faaliyetleri, Stephen R. Covey'in "�nemli �lere �ncelik" adl�
eserinde de belirtti�i gibi d�rt ana
3) Robbins, Anthony. ��indeki Devi Uyand�r, s. 605.
293
grupta toplayabiliriz:4 Bir sonraki sayfada bulunan tabloda da g�r�lece�i gibi, hem
acil, hem de �nemli i�ler "yang�n" karesini; acil olmayan �nemli i�ler, "kaliteli
ya�am" karesini; acil �nemsiz i�ler, "yan�ltma" karesini; hem acil, hem de �nemli
olmay�p g�nl�k vakit �ld�rmeye yarayan faaliyetler ise, "israf" karesini olu�turur.
Kaliteli bir ya�ama; yang�n karesi faaliyetleri ihmal edilmeksizin, daha �ok
kaliteli ya�am karesindeki faaliyetler ile ula��l�r. Kaliteli ya�am karesi; temel
ya�am alanlar�nda verimlili�i, bu ya�am alanlar�nda dengeyi, sa�l�kl� ili�kileri,
ki�isel kaynaklar�n do�ru kullan�lmas�n�, kutup y�ld�z� do�rultusunda esnek bir yol
izlenilmesini m�mk�n k�lan faaliyetlerden olu�ur.
Kaliteli ya�am karesi etkinlikleri, t�pk� bir bambu a�ac�na benzer: K�sa s�rede
sonu� al�nmaz, ancak netice al�nmaya ba�lad���nda, ya�am kalitemize inan�lmaz
�l��de katk�da bulunurlar. Kaliteli ya�am karesi faaliyetleri, �r�n al�nmad���
d�nemlerde bile, bah��vanl�k yapmam�z� gerektiren faaliyetlerdir; "�in'de yeti�en
bambu a�ac�, toprak haz�rland�ktan sonra dikilir ve ilk d�rt y�l boyunca toprak
alt�nda b�y�r. Toprak �st�nde g�r�len tek �ey, k���k bir so�an ve i�inden ��kan
k���k bir filizdir. Be�inci y�lda ise; bambu a�ac� 25 metreye kadar boy atar. Bu 4
y�ll�k s�rede, bu y�kseklikteki bir a�ac� ta��yabilecek k�k salarm�."5
4) Covey, Stephen R. �nemli �lere �ncelik, s. 38-40.
5) Covey, Stephen R. �nemli i�lere �ncelik, s. 294.
294
Tablo 9 : Faaliyet �e�itleri
AC�L
YANILTMA YANGIN
Hemen yap�lacak i�ler �alan telefonlar
�at kap� g�r�meler �nemli krizler
Baz� toplant�lar Acil ve �nemli i�ler ;
D��k katma de�erli acil i�ler Acil sa�l�k sorunlar�
Baz� mektuplar G�nl� �demeler
G�nl� �nemsiz yaz�lar M�teri problemleri
�nemli miadl� yaz�lar
[ DE�U Kazalar MLI
a UJ z �SRAF KAL�TEL� YA�AM �NE
o A��r� gazete okumak Spor yapmak ;
Televizyon ba��ml�l��� �nleyici sa�l�k hizmetleri
Kahvehane al�kanl��� Tatil yapmak, e�lenmek
Gereksiz telefon konu�malan Ki�isel geli�im faaliyetleri
Dedikodu yapmak Aile ve �evre ili�kileri
A��n uyumak �nemli projelere vakit ay�rmak
Personeli e�itmek
Sistem kurma �al�malar�
Kalite art�r�c� �al�malar
AC�L DE��L
1. Yang�n karesi: Yang�n karesi, �o�unlukla bizi rotam�zdan sapt�ran faaliyetleri
kapsar. Hem acil, hem de �nemli olan i�ler bu karede yer al�r. Bu karedeki
faaliyetlere zaman harcamak gerekir. Aksi taktirde, zaman�nda �nlem al�nmayan ya da
son ana b�rak�lan i�ler, aciliyet kazanabilir. Bu alan�n ihmal edilmesi, �ok ciddi
sorunlara yol a�acak krizlere d�n�ebilir.
295
2. Kaliteli ya�am karesi: �nemli ancak, acil olmayan faaliyetlerden olu�ur. Bu
karenin ihmal edilmesi durumunda; yang�n karesindeki faaliyetler h�zla artarak,
s�rekli yang�n s�nd�rmek zorunda kal�r�z. Bu durum, zaman i�inde bizim bile�i ta��
gibi erimemize, zaman ve enerjimizin t�kenmesine yol a�ar. Bu nedenle kaliteli
ya�am karesi, katma de�eri y�ksek ve etkili faaliyetleri kapsar: Uzun vadeli
planlar �zerinde �al�ma, �nleyici tedbirler alma, ailemize ve kendimize vakit
ay�rma, krizleri �nceden g�r�p tedbirler alma, m�teri ve di�er insanlarla
ili�kileri geli�tirme, kendimize ve personelimize yat�r�m yapma bu karede yer alan
faaliyetlerden baz�lar�d�r.
�nleyici tedbirler; kaliteli ya�am karesi etkinliklerinden olup, sorunlar� daha
ba�lang��ta tespit edip, kriz haline d�n�meden gerekli tedbirleri almay� ve sorunu
��zmeyi sa�layan tedbirlerdir. Kaliteli ya�am karesinde ne kadar �ok vakit
harcarsak; o kadar az yang�n s�nd�rmek zorunda kal�r�z. Kaliteli ya�am karesi
etkinlikleri; insana ve gelece�e yat�r�m yapan, �nleyici tedbirleri esas alan
proaktif faaliyetleri kapsar. Bu karedeki zaman� art�rmak i�in, yan�ltma karesinden
tasarruf etmeliyiz.
3. Yan�ltma karesi: Acil ancak, �nemsiz faaliyetlerden olu�ur. Aciliyetin art�p
�nemin azald��� faaliyetlerde, yang�n karesinden yan�ltma karesine ge�eriz. Ben bu
t�r faaliyetlere, "k�l-t�y i�ler" diyorum. K�l-t�y i�ler; ya�am kalitemize herhangi
bir katk� yapmad��� halde bizi esir alan, katma de�eri d��k faaliyetlerdir.
Yan�ltma karesinin yang�n karesinden fark�, �nemsiz faaliyetlerden olu�mas�d�r. Bu
kare; daha �ok di�er insanlar�n �ncelik ve beklentileri do�rultusunda duygu-
296
sal tepkiler g�sterdi�imiz, kendimizi yang�n karesinde sand���m�z faaliyetlerden
olu�ur.
4. israf karesi: Hem �nemsiz, hem de acil olmayan faaliyetlerden olu�ur. Bu kare;
sorunlardan ka�� karesi olup, ayn� zamanda ki�isel potansiyeli israf eden
faaliyetleri kapsar. �sraf karesi faaliyetleri; verimsiz ve katma de�eri �ok d��k
faaliyetler i�erdi�inden, bu karede zaman harcamamak gerekir.
�nemli �lere �ncelik Verin
�nemli i�lere �ncelik vermek demek; sizi misyon bildiriminize g�t�recek yani, d�sal
kutup y�ld�z� istikametindeki faaliyetlerin en �nemlilerine �ncelik tan�man�z
demektir. KYF'yi benimsemi� bir insan�n ya�am�nda bask�n olan paradigma aciliyet
de�il, misyon bildirimi ve ara hedeflere uygunluk yani �nem paradigmas�d�r.
Ya�amm�zdaki �nemli proje ve faaliyetleri -ki bunlar bizi nihai ama�lar�n�za
g�t�recek ara hedeflerdir- belirleyerek, �ncelik s�ras�na koyun. Zaman�n�z� bu
�ncelikler do�rultusunda kullan�n. Bu �nemli i�ler; ya�am kalitenizi art�racak,
sizi mutlu ve ba�ar�l� k�lacak i�lerdir.
Zaman� planl� ve �nceliklere g�re harcad���m�zda, en �nemli i�lerimize vakit
bulabilece�imiz gibi, zamans�zl�ktan da �ikayet etmeyiz. Zaman�n yetersizli�inden
�ikayet edenler, ihtiya� duyduklar� zaman� yine kendi zaman pastalar�nda
bulacaklard�r. Bu zaman� bulabilmek i�in, d��k katma de�erli k�l-t�y i�leri
ya�am�m�zdan ��kar�p atmam�z gerekir. Bunlar�n yerine, b�y�k ta�lar� yerle�tirmek
gerekir. A�a��daki hik�ye, Kellog Business S�hool'da (Northvvestern �niversitesi)
i� ida-
297
resi master ��rencileri ile, zaman y�netimi dersi veren profes�r aras�nda ge�er:6
Profes�r, "Bug�n zaman y�netimi konusunda deneyle kar��k bir s�nav yapaca��z"
dedikten sonra, masas�n�n alt�ndan ��kard��� ta�lar� b�y�k bir �zenle bir kavanoza
yerle�tirmeye ba�lar. Kavanozun ba�ka ta� almayaca��ndan emin olduktan sonra
��rencilere, "Kavanoz doldu mu?" diye sorar. ��renciler, "evet" diye cevap
verirler.
Profes�r, "Bakal�m �yle mi!" der ve masas�n�n alt�ndan bir miktar �ak�l ��kararak,
kavanozun bo� kalan yerlerine d�ker. Kavanozu sallayarak, �ak�llar�n ta�lar�n
aras�na iyice yerle�mesini sa�lar. Ve tekrar sorar, "doldu mu?" diye. Bir ��renci
"hay�r" diye seslenir. Profes�r, e�ilip masas�n�n alt�ndan bu seferde bir miktar
kum al�r ve onu da kavanozun bo� kalan yerlerine bo�alt�r. "Doldu mu?" diye
sordu�unda, ��renciler hep bir a��zdan "hay�r" diye cevap verirler. Profes�r
"g�zel" dedikten sonra bir kez daha e�ilip, bir miktar su ��kar�r ve kavanoz
doluncaya kadar hepsinin �zerine d�ker.
Profes�r, ��rencilerden birini kald�rarak; "Bu deneyden ne sonu� ��kard�n?" diye
sorar. ��renci; "Ne koyarsak koyal�m, yine de bo� yer vard�r" diye yan�tlar.
Profes�r "hay�r" dedikten sonra, kendi sorusunu kendisi cevaplar; "Buradan ��kan
sonu�, ilk �nce b�y�k ta�lar� koyman�z gerekti�idir. E�er b�y�k ta�lar� ba�lang��ta
koymazsan�z, onlara asla bir daha yer bulamazs�n�z" der.
i�te profes�r�n de belirtti�i gibi, hepimizin ya�am�nda b�y�k ta�lar vard�r. Ancak
�o�u insan, hayat�ndaki b�y�k ta�lar�n fark�nda olmadan, zaman ve enerjisinin
�o�unu ya�am ka-
6) Radyo Bek'de (89,5) dinlemi�tim.

298
litesine hi�bir katk�s� olmayan k�l-t�y i�lere harcar. Bir de bakar ki; �l�mc�l bir
hastal��a yakalanm� ya da �mr�n�n son g�nlerine gelmi�. �ocuklar�n� sevemeden,
onlar� �p�p kokla-yamadan yuvadan u�up gitmi�ler.
Peki ya sizler! Ya�am�mzdaki b�y�k ta�lar�n fark�nda m�s�n�z? Ya�amm�zdaki b�y�k
ta�lar nelerdir, hi� d��nd�n�z m�? G�nl�k ya�am�n�zda, onlara gerekli �nem ve
�nceli�i veriyor musunuz? Yoksa, aciliyet ve me�guliyet paradigmalar�n�n esiri
misiniz?
Aciliyet ve Me�guliyet Paradigmalar�
Acil i�ler; �o�unlukla g�nl�k ya�amda rotam�z�n kaybolmas�na yol a�an, bizi kutup
y�ld�z� istikametinden sapt�ran en �nemli engellerden bir tanesidir. Bu nedenle;
d�meni daima kutup y�ld�z� istikametinde tutmak, kaliteli ya�am yolculu�umuzda en
�nemli g�revimiz olmal�d�r. S�rekli olarak, i�leri do�ru yapmaktan �ok, do�ru
i�leri yap�p yapmad���m�za bakmak birinci vazifemiz olmal�d�r.
Katma de�eri d��k, acil k�l-t�y i�lerle u�ra�mak, insan�n vicdan�nda rahats�zl�k ve
tatminsizlik yarat�r. Bu acil i�ler, bazen bizi esir alarak hayat�m�zdaki temel
ya�am alanlar�n� �skalamam�za neden olur. Sa�l���m�z�, e�imizi, �ocuklar�m�z� ve
dostlar�m�z� ihmal etti�imizden dolay� kendimizi su�lu hissederiz. Bu nedenle
aciliyet paradigmas�, se�imlerimizi �nemli oranda etkileyen ve rotam�z� de�i�tiren
olumsuz bir tutumdur. Halledilmesi gereken as�l sorun, aciliyetin kendisidir.
Tyranny of the Urgent (Aciliyet Zulm�) adl� eserinde, Charles Hummel bu konuda
��yle demektedir:
299
"�nemli olan g�revin [�nemli bir faaliyetin] hemen bug�n, hatta bu hafta yap�lmas�
nadiren gerekir... Acil g�rev [acil bir faaliyet] an�nda eylem ister... Bu
g�revlerin anl�k �a�r�s� kar�� durulmaz ve �nemli gibi g�z�k�r ve t�m enerjimizi
yutar. Ancak zaman perspektifinin ���� alt�nda, o aldat�c� �nemleri sara-r�p solar,
bir �eyleri yitirmi� olman�n verdi�i bir duyguyla, bir kenara itmi� oldu�umuz as�l
hayati g�revi hat�rlar�z. Aciliyet zulm�n�n k�leleri oldu�umuzu o zaman anlar�z."7
Aciliyet paradigmas�n�n egemen oldu�u organizasyonlarda, �nem g�zden ka��r�l�r.
�nsanlar kendisinin vazge�ilmez elemanlar olduklar�n� g�stermek i�in, s�rekli
me�gul g�z�k�rler. B�ylece �nemli bir ki�i olduklar� izlenimini vererek, egolar�n�
tatmin eder ve kendilerine g�ven duyarlar. Yeti�tirilme tarz�m�z gere�i, insanlar
s�rekli olarak bir �eylerle u�ra�mam�z� beklerler. Hatta ne kadar �ok me�gul
olursak, �evremiz taraf�ndan o kadar �nemli bir insan olarak alg�lan�r�z. Ayn�
�ekilde, kendi kendimizi de �nemli bir insan olarak alg�lar, sanal bir mutluluk
ya�ar�z. B�ylece, zaman ay�ramad���m�z �nemli u�ra��lardan ka�mak, vicdan�m�z�
rahatlatmak i�in de iyi bir mazeret bulmu� oluruz.
A��r� me�guliyet, bir insan�n yarat�c� fikirlerinin a���a ��kmas�n� da engeller.
Resmin tamam�na y�nelik makro bak� a��s�n� kaybetmesine ve g�ndelik s�radan acil
i�lerle bo�u�mas�na neden olur. Toplumumuzda genellikle, �ok me�gul olan�n �ok
�al�t��� zannedilir. Ger�ekte, �al�man�n �l��s� �retilen katma de�erle orant�l�d�r.
�ki ki�iden birisi, g�nde 10 saat �al��p "pamuk helva" �retirken; di�eri, 5 saat
�al��p "polen (bal)" �retebilir. �te kaliteyi yaratan fark da buradad�r.
7) Covey, Stephen R. �nemli i�lere �ncelik, s. 37
300
�nceki Ya�ant�mda Zaman
�nceki ya�ant�mda, neredeyse zaman�m�n tamam�n� yang�n ve yan�ltma karelerinde
harcar, kaliteli ya�am karesine hi� u�ramazd�m. Bir i�kolik olarak, s�rekli acil
i�lere ko�turur, yang�n s�nd�r�rd�m. Katma de�eri �ok d��k olan bu acil i�ler
nedeniyle, varolu�umu bir t�rl� ya�ayamazd�m. Her ge�en g�n daha fazla i� �retmeme
ra�men, yap�lacak i�ler listesi bir t�rl� azalmaz, aksine gittik�e artard�. Bile�i
ta�� gibi biledik�e, kendim de erirdim. Acil i�lerden dolay�, her zaman s�k��k bir
vaziyette olur, kafam� ka��yacak vakti bulamazd�m. Bu s�k��kl���, ba�ta e�im olmak
�zere gerekti�inde herkese kar�� bir koz olarak kullan�rd�m. �lerimin yo�unlu�u
nedeniyle kendimi �nemli hisseder, sanal bir mutluluk duygusu ya�ard�m. Ben i�leri
de�il, i�ler beni y�netirdi.
Oysa bug�n, daha �ok kaliteli ya�am karesinde ya�amakla birlikte, yang�n karesini
de ihmal etmiyorum. �ok �nemli i�lere ay�racak bo� vakte, her zaman sahibim. Zaman
yetersizli�i gibi bir sorunum yok. ��nk�, �ncelikle b�y�k ta�lar� yerle�tiriyorum.
�nemli i�lere �ncelik paradigmas�n�, ya�am�m�n her alan�nda etkili bir �ekilde
kullan�yorum. Fiziksel, zihinsel, duygusal ve tinsel y�nden geli�mek; e� ve
�ocuklar�ma vakit ay�rmak; spor yapmak; d�zenli okumak; olumsuz tutum ve
davran�lar�mla sava�mak; �nleyici sa�l�k hizmetlerine �nem vermek; dost ve arkada�
ziyaretlerinde bulunmak; �nemli projeler �zerinde �al�mak; di�er insanlar�n ya�am
kalitelerine katk� yapacak anlaml� faaliyetlerde bulunmak, �nemli i�lerimden -yani
b�y�k ta�lardan- baz�lar�d�r.
�nceki ya�am�mda, katma de�eri yok denecek kadar az onlarca i�le bo�u�urken; bug�n,
80 seviyesinde (100'l�k bir
301
skalada) katma de�ere sahip bir i� listeye bile giremiyor. ��nk� 80 de�erindeki bir
i�, 90-95 seviyesindeki "�ok iyi" i�lere g�re "iyi" seviyesinde bir i�tir.
"VVilliam Shakespeare'in; "�yi, �ok iyinin d�man�d�r" s�z�ne uygun olarak, haftal�k
faaliyet plan�m� haz�rlarken, �ok iyinin d�man� olan bu iyilerin listeye girmesine
izin vermiyorum, i�te, ya�am kalitemizi belirleyen, bu �ok iyilerin say�s�d�r.
Misyon Bildiriminden G�nl�k Faaliyetlere
Vizyon ve misyonun birle�ik ifadesi olan misyon bildirimini, 7. K�s�m'da
haz�rlam�t�k. Daha sonra bu misyon bildirimi do�rultusunda; stratejik, taktik ve
operasyon hedeflerimizi belirlemi�tik. Operasyon hedeflerinin, haftal�k faaliyet
plan� sayesinde eyleme ge�irilece�ini de belirtmi�tik. �te, operasyon hedeflerimize
uygun olarak belirlenen g�nl�k faaliyetlerin, ya�am�m�zda prati�e d�k�lmesi ile;
a�a��da g�r�ld��� gibi misyondan g�nl�k faaliyetlere uzanan zincir tamamlanm� ve
misyon bildirimimiz hayata ge�irilmi� olur.
M�SYON B�LD�R�M�
OPERASYON j HEDEFLRt i �-----s
HAFTALIK FAAL�YET PLANI <=> G�NL�K FAAL�YETLER
Haftal�k faaliyetler; ki�isel, aile, i� ve �evre ya�am alanlar�ndaki rollerimiz
gere�i yapmam�z gereken t�m etkinliklerdir. �te bu etkinlikler, bizim ara
hedeflerimize ve nihai amac�m�z olan misyon bildirimimize ula�mam�z� sa�layacak
faaliyetler-
I
302
den olu�ur. Di�er bir deyi�le, haftal�k faaliyetler; t�m ama� ve hedeflerimizin
prati�e yans�t�ld���, ya�ama ge�irildi�i etkinliklerdir. Bu faaliyetlerin yer
ald��� plan� da, "Haftal�k Faaliyet Plan� (HFP)" olarak adland�rmak istiyorum.
G�nl�k faaliyetler; misyon bildirimi, stratejik ve taktik ara hedeflerle uyumlu
olmakla birlikte, �zellikle operasyon hedeflerini g�nl�k ya�amda prati�e d�kecek
etkinliklerden olu�ur. �te bu etkinlikler, zaman y�netimi plan�m�z olan HFP'yi
olu�tururlar. HFP; her hafta tekrarlanan, s�rekli geli�im �ark�m�z� da olu�turan ve
9. K�s�m'da anlat�lacak olan "Ki�isel Geli�im Plan� (KGP)"nm da bir par�as�n�
te�kil eder. �imdi, HFP'yi daha yak�ndan tan�yal�m.
Haftal�k Faaliyet Plan� Nedir?
HFP; 7 g�n, 24 saatlik t�m etkinlikleri kapsayan bir pland�r. Bir anlamda;
faaliyetlerimizin tamam�n�, haftal�k perspektifte bir b�t�n olarak g�rmemizi
sa�lar. Bu plan, daha �ok kaliteli ya�am karesi etkinliklerini i�ermelidir.
Kaliteli ya�am karesi faaliyetleri; mevcut durumu korumay� de�il, s�rekli de�i�meyi
ve geli�meyi ama� edinir. Planlama esnas�nda �zellikle, temel ve ki�isel ya�am
alanlar�nda dengeyi sa�lamaya �zen g�sterilmelidir. Ayr�ca, g�nl�k faaliyetlerin
mutlaka misyonla ba�lant�s� olmal�d�r. Ba�lant�s� olmayan faaliyetlere, yer
verilmemelidir.
S�z konusu bu plan, bizim d�sal kutup y�ld�z�na yapaca��m�z yolculukta bize hizmet
eden bir ara�t�r. Bu nedenle, planlar�n esiri de�il, hakimi olmal�y�z. Nas�l ki
ormanda ilerlerken kutup y�ld�z�na bakarak yolumuzu buluyorsak, ara hedefleri-
303
mize do�ru ilerlerken de misyon bildirimimize bakar�z. Bu sayede y�n�m�z� muhafaza
eder, ki�isel kaynaklar�m�z� etkili bir �ekilde kullan�r�z. HFP; bizi rotam�zdan
sapt�racak faaliyetlerin zaman�nda fark�na varmam�z�, gerekti�inde yan�ltma ve
israf karesi faaliyetlerini reddetmemizi sa�lar. HFP ile; �nemli i�lere �ncelik
tan�yabilir, aciliyetin bizi esir almas�na f�rsat vermeden gerekli tedbirleri
alabiliriz. Ger�ekle�meyen faaliyetleri sorgulayabilir, gerekti�inde bir sonraki
haftaya aktarabiliriz. Bu sayede, y�n�m�z� kaybetmeden nihai ama�lar�m�za do�ru
ad�m ad�m ilerleyebiliriz.
HFP'yi planlarken; b�t�n g�nleri doldurmamak, �n�m�ze ��kabilecek katma de�eri
y�ksek ani faaliyetler i�in bo� yerler b�rakmak gerekir. Bu sayede, s�rpriz bir
�ekilde ortaya ��kacak �nemli faaliyetler i�in zaman bulmakta s�k�nt� �ekmemi�
oluruz. Faaliyetlerin planlanmas� bak�m�ndan di�er bir �nemli nokta ise, stres y�k�
�ok fazla olan faaliyetleri ayn� g�ne planlamamak gerekir. Bu t�r faaliyetleri,
m�mk�nse haftan�n de�i�ik g�nlerine yayarak, ki�isel sigortam�z�n atmas�na neden
olabilecek a��r� y�klenmelerden ka��nmak gerekir.
Sonu� olarak HFP; s�rekli geli�im ve de�i�im i�inde oldu�umuz, misyon bildirimi ve
ara hedeflerimizi ya�ama ge�irdi�imiz bir pland�r. Bu plan, kaliteli ya�ama ula�ma
yolunda yap�lacak en �nemli ve katma de�eri en y�ksek faaliyetlerin ba��nda gelir.
��nk� HFP, ki�isel kaynaklar�m�z� israf etmeden, bir ama� do�rultusunda etkili bir
�ekilde kullanmam�za imkan sa�lar. Hatta, zaman� kullanmadan �nce, tasarruf
etti�imiz bir pland�r.
304
Haftal�k Faaliyet Plan�n�n Haz�rlanmas�
Haftal�k faaliyet plan�n� haz�rlamak i�in; �ncelikle gelecek haftalarda yapmam�z
gereken faaliyetleri, akl�m�za geldik�e ajandam�z�n ilgili sayfas�na not al�r�z.
B�ylece; hem yapmam�z gereken faaliyetlerin gereksiz yere zihnimizi me�gul etmesine
izin vermemi�, hem de haftal�k faaliyet plan� i�in gerekli veri-� leri �nceden
haz�rlam� oluruz. Bu sayede, HFP'yi haz�rlarken, sadece ajandam�z�n ilgili
sayfalar�na bir g�z atmam�z yeterli olur.
Plan� haz�rlamak i�in, haftada bir g�n -hafta sonu olabilir-15-20 dakikal�k bir
s�re ay�rmak yeterli olacakt�r. HFP'yi, bilgisayardaki �nceki haftalara ait
planlardan bir kopya alarak, kolayca haz�rlar�z. E�er bilgisayar yoksa, fotokopi
ile �o�alt�lan formlar� bu ama�la kullanabiliriz. Bu planlama esnas�nda; misyon
bildirimimiz, temel ve ki�isel ya�am alanlar�m�zdaki rollerimiz, ara hedeflerimiz
ve bir �nceki haftaya ili�kin plan�m�z� da g�zden ge�iririz. B�ylece, hem
�nceliklerimizi belirler, hem de ya�am alanlar�nda dengeyi sa�lam� oluruz.
Gerekti�inde, katma de�eri d��k ve hedeflerimize uymayan faaliyetleri i�sel
de�erlerimiz sayesinde reddedebiliriz.
Planlama esnas�nda; "Bir ta�la, iki ku� vurmak" deyimine uygun olarak, farkl� ya�am
alanlar�ndaki faaliyetlerin baz�lar�n� birle�tirebiliriz. �rne�in; aile ya�am
alan�ndaki babal�k rol�m gere�i yerine getirmem gereken faaliyetlerden bir tanesi
olan, b�y�k k�z�mla ilgilenme faaliyetini; ki�isel ya�am alan�ndaki spor faaliyeti
ile birle�tirerek, k�z�mla beraber y�zmeye gidebilirim. Bu taktirde, zaman� �ok
daha etkili kullanm� olurum.
305
HFP'yi haz�rlad�ktan sonra uygular, uygulama sonu�lar�n� her yeni plan� haz�rlarken
g�zden ge�iririz. Faaliyetlerin haftal�k bazda planlanmas�, bize gerekli
haz�rl�klar� �nceden yapabilme ve �ncelikle ya�am�m�zdaki b�y�k ta�lan
yerle�tirebilme imkan� tan�r. HFP sayesinde, ya�am kalitemizi art�racak �nemli
etkinlikleri �ncelikli olarak ya�ama ge�irme imkan� buluruz. Bu planlama esnas�nda,
sadece kendi ya�am�m�z� zenginle�tirmeyi de�il, ayn� zamanda di�er insanlar�n ya�am
kalitelerine katk� sa�layacak faaliyetleri de planlama f�rsat�n� elde ederiz.
�rnek Bir Haftal�k Faaliyet Plan�
HFP'yi haz�rlarken ilk olarak, operasyon hedeflerimize ula�mam�z� sa�layacak o
ha/taya ili�kin faaliyetleri belirleriz. Daha sonra bu faaliyetleri, �nem ve
�nceliklerine g�re s�ralar�z. Faaliyetleri s�ralad�ktan sonra, ��mdi de HFP'ye
i�lememiz gerekir. Plan esas olarak, iki b�l�mden olu�maktad�r. Birinci b�l�m, d�rt
temel ya�am alan�nda �stlendi�imiz roller ve bu rollerle ilgili yerine getirmemiz
gereken g�nl�k faaliyetleri kapsar. Faaliyetler, mutlaka �nem ve �nceliklerine g�re
s�ralanm� olmal�d�r. Ayr�ca, zamana duyarl� faaliyetlerin yan�na bir i�aret
konmal�d�r, i�aretli faaliyetler, zamana duyarl� faaliyetler olup, mutlaka
belirtilen zamanda yap�lmas� gereken etkinliklerdir.
�kinci b�l�m ise, haftan�n yedi g�n�n�n saatlere b�l�nmesi ile elde edilen bir
�izelgeden olu�ur. Ayr�ca, her g�n�n alt b�l�m�nde, o g�ne ait �nem ve �ncelikli
i�ler aras�nda yer almayan ancak yerine getirmemiz halinde faydal� olan di�er fa-
306
aliyetlerin yaz�laca�� bir b�l�m vard�r. Zaman i�inde, faaliyetleri do�rudan HFP'ye
aktaracak prati�i kazan�r�z. �rne�in, benim 03-09 Eyl�l 2001 d�nemini kapsayan
haftal�k faaliyetlerim, temel ya�am alanlar�na g�re ��yleydi:
Tablo 10: �rnek Bir Haftal�k Faaliyet Plan�
YA�AM ALANI
K���SEL
A�LE
�EVRE
FAAL�YETLER
1. Check-up i�in randevu al�nmas�
2. Ki�isel Geli�im: Empatik etkin dinleme
3. Spor
4. Kitap yaz�m�
5. Master kay�t yenileme i�lemleri
6. Ay�n kitaplar�n�n se�ilmesi
1. K���k k�z�m�n muayenesi
2. Aile toplant�s�
3. Ailece sinemaya gidilmesi
4. B�y�k k�z�m�n drama kursu kayd�n�n yenilenmesi
5. Evdeki tamiratlar�n yap�lmas�
1. ihra� edilen mallarla ilgili g�mr�k sorununun ��z�lmesi
2. Personelin e�itilmesi
3. �haleye kat�l�m
4. Ara�t�rma raporunun okunmas�
5. Yunanistan'a numune g�nderilmesi
6. Teklif dosyas�n�n haz�rlanmas�
7. �hale i�in teklif verilmesi
1. Hastane ziyareti
2. Seminer sunumu
3. l.B. ziyareti
4. Piknik koordinesi
5. Apartman y�neticisi se�imi
307
36. HAFTALIK FAAL�YET PLANI * (03-09 Eyl�l 2001)
ALANLARI 1 "OU*RVE FAAL�YETLER
B�REY. YAZAR, O�REKC1
* Haftal�k Faaliyet Plan�'n�n haz�rlanmas�nda, Stephen R. Covey'in "�nemli i�lere
�ncelik" adl� eserinden yararlan�lm�t�r.
308
36. HAFTALIK FAAL�YET PLANI (03-09 Eyl�l 2001)
�AR�AMBA 05
PER�EMBE O6
Ki�isel
Kitap yazan�
Kitap yaz�m�
K.,U.�
CUMARTESl-08 i PAZ4RO8
�clOtliJ�n) S"Bti | imiatl C"H;lm saati
tur�p vaz���

Kiittp va&�U
Kitap vaam�

JjUsiflelGeU D��ER �t��


Kitap vazt
Hastane mure�
Miistcr kaval vcnHeine"

Kitap y
Evdeki lan�ira�ia!-

Adg toplant�s�
(tm)- -^^^____I
�~

K�tt�g yazan�

��ER QHC,
Kitap yaxtt?i�
i�isel GtU�lm ��E& �SC
Kitap yaz�m�

"Haftal�k Faaliyet Plan�"m g�rd�kten sonra, �imdi de s�ra, zaman� etkili


kullanabilmek i�in gerekli hususlar� ��renmeye geldi. Bu ba�lamda, zaman�m�z� �alan
etmenleri iyi tan�mam�z gerekir.
Zaman H�rs�zlar�
309
G�nl�k ya�amda, zaman�m�z� �alan bir �ok etmen vard�r. Bu etmenler, gerekli tedbir
al�nmad��� taktirde bizi strese sokan, g�nl�k ya�amdan ald���m�z tad� azaltan,
dengesiz ya�amam�za neden olan etmenlerdir. Bunlardan baz�lar� �unlard�r:
1. Kesintiler: S�k s�k �alan telefonlar, �at kap� yap�lan g�r�meler, alarm veren ve
an�nda m�dahale gerektiren olaylar bu kesintilerden baz�lar�d�r. Etkili bir zaman
y�netimi i�in, bu kesintilerin minumum seviyeye indirilmesi gerekir.
2. An� ya�ayamama: insanlar�n �o�u, ya ge�mi�teki kin, intikam, nefret ve pi�manl�k
duygular�yla; ya da gelece�in kayg� ve endi�eleriyle ya�arlar. Bu t�r olumsuz
duygular�n hi�bir yarar� olmad��� gibi, zaman�m�z� �alarak bizi verimsiz k�larlar.
Bu nedenle, 4. K�s�m'da anlat�lan teknikler sayesinde bu t�r duygulardan bir an
�nce kurtulmak gerekir.
3. Erteleme al�kanl���: �e�itli sebeplerden dolay� sevmedi�imiz ya da zor
buldu�umuz i�leri s�rekli erteleriz. Bu kestirme yol, bize bir fayda sa�lamad���
gibi, zihnimizi s�rekli me�gul ederek verimlili�imizi azalt�r. Hatta moralimizi
bozar. Bu sebeple, erteledi�imiz sevimsiz ve zor i�leri, sabah�n erken saatlerinde
yaparak gereksiz y�kten kurtulmak gerekir.
4. Ayn� anda birden �ok i� yapma: Baz� insanlar, ayn� anda birden �ok faaliyetle
u�ra��rlar. Bu t�r �al�ma y�ntemi, baz� insanlar� �ok verimli k�larken, baz�lar�n�
ise verimsiz k�lmaktad�r. Bu nedenle, insan�n kendisini iyi tan�mas�, ki�isel
�zellikleri do�rultusunda bir y�ntem belirlemesi gerekir.
310
5. Da��n�kl�k: Da��n�kl�k da, zaman�m�z� �alan fakt�rlerden bir tanesidir. �nsan�n
arad��� bir �eyi kolayca bulabilmesi i�in, �nceden bir planlama yapmas� gerekir. Bu
ba�lamda, ihtiyac� olan �eyleri bir d�zen i�erisinde belli yerlere koymas� gerekir
ki, ihtiya� halinde kolayca bulabilsin.
6. Plans�zl�k: �lkemizin ve T�rk insan�n�n zaman�n� �alan en �nemli husus,
plans�zl�kt�r. Plans�zl�k, ba�ta zaman olmak �zere t�m kaynaklar�m�z�n israf�na yol
a�an en �nemli toplumsal hastal���m�zd�r. Plans�z insanlarda ya da kurumlarda, bir
y�n birli�i olmad���ndan, her seferinde ko�uya yeniden ba�lan�r.
7. �ncelikleri belirleyememe: �nceliklerin belirlenmemi� olmas�, d��k katma
de�erli faaliyetlere de zaman harcanmas� sonucunu do�urur. �nceliklerimizin
fark�nda olmay��m�zdan dolay�, hay�r dememiz ve reddetmemiz gereken faaliyetleri
reddedemeyiz. Sonu�ta, zaman�m�z� etkisiz kullanm� oluruz.
8. A��n k�rtasiyecilik: B�rokrasi olarak da adland�r�lan bu durum, kaynaklar�m�z�
israf eden, zaman�m�z� �alan en �nemli fakt�rlerdendir. Kay�t tutmak, konular�
yaz�l� hale getirmek gereklidir, ancak gere�inden fazla k�rtasiyecilik israfa yol
a�ar. Bu sorunun temelinde, insanlar�n birbirine olan g�vensizli�i yatar.
Zaman� Etkili Kullanman�n Yollar�
Alman filozofu Schopenhauer; "S�radan bir insan zaman�n� nas�l harcayaca��n�
d��n�r, ak�ll� bir insan nas�l tasarruf edece�ini" der. Zaman� kesinlikle tasarruf
etmeliyiz. En iyi tasar-
311
ruf, planlarken yap�lan tasarruftur. Kaliteli bir ya�am i�in, ba�ta zaman olmak
�zere ki�isel kaynaklar�m�z� etkili bir �ekilde kullanmal�y�z. Zaman� tasarruf
etmenin ve etkili kullanman�n yollar�ndan baz�lar� �unlard�r:
1. Zaman�n�z� y�netin: Zamandan �ok kazanman�n en iyi yolu, az harcamakt�r. Her
zaman eyleme ge�meden �nce d��n�n. Zaman�n�z� bir plan dahilinde etkili bir �ekilde
y�netin. Bu konuda en �nemli nokta; i�leri do�ru yapmak de�il, do�ru i�leri
yapmakt�r. Bu nedenle ataca��m�z ilk ad�m, misyon ve ara hedeflerimizle uyumlu
�nemli faaliyetleri ve bunlar�n �ncelik derecelerini belirlemektir. Zaman�m�z�n
b�y�k b�l�m�n�, kaliteli ya�am karesi etkinliklerine ay�rmak gerekir.
2. Yar�m i� b�rakmay�n: Bir i�e ba�lad���n�zda her zaman onu bitirmeye �al��n.
Stres, yorgunluk, heyecan ve motivasyon kayb� �o�unlukla bitirilmemi� i�lerden
kaynaklan�r.
3. Erken kalk�n: Zaman� etkili kullanman�n yollar�ndan birisi de, erken kalkma
al�kanl��� edinmektir. Bir insan sabahlar� erken kalkma al�kanl��� edindi�i
taktirde, hayatta huzur, mutluluk ve zenginlik yolunda en �nemli ad�m� atm�
demektir. Yapmak isteyip de vakit bulamad���n�z �nemli i�lerinizi yapabilir;
kimsenin sizi rahats�z etmedi�i bu saatlerde, �nemli projeler �zerinde kesintisiz
olarak �al�abilir; kendinize vakit ay�rabilir ya da sevdi�iniz bir kitab�
okuyabilirsiniz. Veya, sessizli�in sesini dinleyerek, kendi i� d�nyan�zda bir
yolculu�a ��kabilirsiniz.
4. Erteleme al�kanl���n� terk edin: Sevimsiz ve zor buldu�unuz g�revleri
ertelemeyin. S�rekli erteledi�iniz i�lerin �ze-
312
rine gidin. En verimli oldu�unuz zaman dilimlerinin fark�nda olun, zor i�leri bu
d�nemlerde halledin. Bunu ruh sa�l���n�za olumsuz katk�da bulundu�u i�in yap�n.
Yeni bilgiler toplaman�z gerekiyorsa toplay�n.
5. �leri par�alay�n: Henry Ford; "E�er bir i�i par�alayabi-liyorsan�z,
��z�lmeyecek sorun yoktur" der. Bu nedenle �ok zor i�leri, par�alayarak halledin.
6. Her �eyi organize edin: Zaman� etkili kullanabilmek i�in gerekli hususlardan
bir tanesi de, organize olmakt�r. Yeni bir sorunla kar��la��ld���nda yap�lacak ilk
i�, derhal sistem kurmakt�r. Bu nedenle, zaman�n�z� �alan her konuyu organize edin
ve d�zenleyin. Arad���m�z� en k�sa s�rede bulabilece�imiz sistemler kurun. �inize
yaramayan, kalabal�k eden �eyleri ise derhal ��pe at�n.
7. �leri delege edin: Bir ba�kas�n�n, sizden daha iyi yapabilece�i bir i�e vakit
harcamay�n. O i�i en iyi yapanlara delege edin, sizler zaman�n�z�n b�y�k bir
b�l�m�n� projenizin kilit noktalan �zerinde �al�arak ge�irin. Veya tasarruf
edece�iniz zaman� kendiniz ya da aileniz i�in harcay�n. Delege etti�iniz i�leri,
yap�lmas� gereken g�nden birka� g�n �ncesine ajandan�za kaydederek takibini yap�n.
Takibini yapmad���n�z bir i�in, zaman�nda sonu�land�r�lmayaca��m bilin.
8. Haz�rl�kl� olun: Her yerde �retim yapacak, ekstradan ��kacak zaman�
de�erlendirecek bir konumda olmal�s�n�z. Beklenmedik r�tarlar, trafik s�k��kl��� ve
randevulardaki gecikmeleri faydal� bir �ekilde de�erlendirmek ve gereksiz stresten
313
ka��nmak i�in, �antan�zda okuyaca��n�z veya �zerinde �al�aca��n�z yeterince konu
olsun.
9. An� ya�amay� ��reniniz: Ge�mi� veya gelecekte de�il, bulundu�unuz an� ya�amay�
��reniniz. B�ylece, s�rt�n�zdaki gereksiz y�klerden kurtulacak, ya�amdan b�y�k zevk
alacaks�n�z. Ge�mi� ve gelece�e gitmeniz gerekiyorsa, bunu belirli s�reler i�in,
bilin�li bir �ekilde yapman�z gerekir.
10. Kesintileri azalt�n: Zaman�n verimli kullan�lmas� yolunda en b�y�k engellerden
biriside kesintilerdir. �inizi yaparken b�l�nmeleri ve kesintileri en aza
indirgeyin. Kesintileri en az seviyeye indirmek i�in; g�r�melerinizi organize
edecek bir sekreterden yararlanabilir yada telesekreter kullanabilirsiniz.
Kesintisiz zaman dilimleri halinde �al�maya �zen g�sterin.
11. Dinlenmeye vakit ay�r�n: Bir insan�n dengeli ve kaliteli bir ya�am s�rmesi
i�in, ki�isel ya�am alanlar�na yeterince vakit ay�rmas� gerekir. Dinlenmeye yeterli
vakti ay�ramayan insanlar�n, �retkenlikleri de zamanla azal�r. Fiziksel, zihinsel,
duygusal ve tinsel sa�l�klar�nda bozulma meydana gelir. Bu bozulma neticesi;
mutlulu�u, verimlili�i ve ya�amdan alaca�� zevk de azal�r.
314
T�rk Toplumunda Zaman Kavram�
Ne yaz�k ki, T�rk toplumunda zaman kavram� diye bir �ey yok. Zamana gereken �nem
verilmiyor. �nsanlar�m�z, en b�y�k hazinenin hen�z bilincinde de�iller. Herhangi
bir sipari� verdi�inizde, "Ka� dakikada haz�r olur?" diye sordu�unuz zaman, hep
ayn� kli�ele�mi� cevab� al�yorsunuz; "Be� dakkada haz�r abi." Bu s�z�n anlam�n�
bilmeyenlere terc�me etmek gerekir; burada kastedilen, s�re olarak be� dakika
(5x60=300 saniye) de�ildir. Yani vatanda� demek istiyor ki; "�abuk olmas� i�in
elimden gelen gayreti g�sterece�im. Ancak, ne kadar bekleyece�inizi bilemem."
T�rk insan� olarak bizler, randevular�m�za da sad�k de�iliz. S�zlerimizi, s�z
verdi�imiz zamanda nadiren yerine getiririz. Bu durum, �o�u kez art niyetli
oldu�umuzdan de�il, zaman konusundaki bilin� eksikli�inden kaynaklan�r. Yani, zaman
konusunda gerekli k�lt�r� tam olarak alabilmi� de�iliz. Bu arada, �ark kurnazl���n�
da �ok iyi bildi�imizi ilave etmeliyim.
Kemal �ahin, "Zirvedeki �ahin" adl� kitab�nda, hen�z T�rkiye'deki �irketlerini
kurmadan �nce i� yapt��a ki�ilerin, ortada mal olmad��� halde; "Bug�n
y�kleyece�im,.yar�n y�kleyece�im, gece kamyonu yola ��kar�yorum" diyerek kendisini
s�k s�k aldatt�klar�ndan s�z ederek �u �rne�i verir: "Bir Alman i�adam� anlat�yor,
sipari� verdi�i mal i�in 'TIR ��kt�' demi�ler. Bir hafta ge�mi�, 10 g�n ge�mi� TIR
yok! Atlay�p T�rkiye'ye gitmi� [gelmi�]. B�rak�n TIR'�n ��kmas�n�, daha mal�n bile
�retilmedi�ini g�r�nce �ok olmu�."8 Zaman konusunda �ok hassas bu Alman
vatanda��n�n ya�ad��� durumu tahmin edebiliyor
8) �ahin, Kemal. Zirvedeki �ahin, s. 101.
315
musunuz? Zamana verilen �nem konusunda, bir �rnekte kendi ya�am�mdan vermek
istiyorum:
Arap�a ��rendi�im kurs merkezinde, ders z�i �ald��� halde ��retmenler derse
zaman�nda girmezler, �o�u zamanda dersten erken ��karlard�. Zaman konusunda bir
standard�n olmad��� ve zaman kavram�n�n bulunmad��� bu kurs merkezinde, �o�unlukla
Arap ve T�rk ��retmenler �al��rd�. Son dersin biti� zili ise, genellikle 5-6 dakika
erken �alard�. Bir g�n, zilin erken �almas�n�n sebebini ara�t�rmaya karar verdim.
Zil �alan g�revliye, zilin erken �al�nmas�n�n sebebini sordu�umda bana, saf bir
�ekilde; "O saatte kalkan belediye otob�s�ne yeti�mek i�in erken �al�yorum" dedi.
Bu kurs merkezinde, bir g�revlinin otob�se yeti�mesi, 200 ki�inin dersinden daha
�nemliydi.
�ngilizce'mi geli�tirdi�im kurs merkezinde ise, tam tersi bir anlay� vard�: M�d�r
de dahil olmak �zere, t�m ��retmenler �ngiliz vatanda��yd�. �ki y�l s�reyle devam
etti�im kurs merkezinde, ��retmenlerden herhangi birinin derse ge� geldi�ine ya da
dersten erken ��kt���na bir kez olsun tan�k olmad�m. Hatta bazen kendimi k�t�
hissetti�im zamanlar, dersin bir an �nce bitmesini ister, son dakikalar� iple
�ekerdim. Tam o s�rada ��retmen, dersi oyunla ��retmeye ba�lard�. Ders bitti�inde,
�o�unlukla da ders bir ka� dakika ge�mi� olurdu. ��retmenlerin ders disiplinine ve
zaman konusunda g�stermi� olduklar� titizli�e her zaman sayg� duydum.
Her insan, sahip oldu�u zamana b�y�k bir �zen g�stermelidir. Daha da �nemlisi,
�zellikle ili�kide bulundu�u di�er insanlar�n zaman�na gerekli �zeni g�stermelidir.
Bu �zen, ayn� zamanda o insan�n olgunluk derecesinin de bir g�stergesidir. �lkeleri
inceledi�imizde; �lkelerin geli�mi�lik d�zeyi ile, za-
316
man� kullanma becerilerinin birbirine paralel oldu�unu g�r�r�z. Zaman� etkili
kullanan toplumlar, ayn� zamanda; ekonomik, sosyal, k�lt�rel ve bilimsel y�nlerden
de geli�mi� toplumlard�r.
S�z�m�n �z�
Kaliteli ya�ama ula�mak isteyen her insan, ki�isel kaynaklar�n�n en �nemlisi olan
zaman�, d�sal kutup y�ld�z�n� olu�tu,-ran misyon bildirimi do�rultusunda etkili bir
�ekilde kullanmay� ��renmelidir.
8. K�sm� da burada bitirdikten sonra, �imdi de s�ra; fiziksel, zihinsel, duygusal
ve tinsel y�nden tam bir iyilik hali i�inde olmam�z i�in gerekli hususlar�
��renmeye geldi. �te, bunun i�in ele almam�z gereken konu "Ki�isel Geli�im"
konusudur.
09
K���SEL GEL���M
"Ba�kas�ndan �st�n olmam�z �nemli de�ildir; �nemli olan d�nk� halimizden �st�n
olmam�zd�r."
Hint Atas�z�
Asl�nda ya�amda, her insan�n ki�isel bir portf�y� vard�r. Bu portf�yde olanlar,
ya�am kalitesi a��s�ndan �ok �nemlidir. Bizler, ya�am�m�z boyunca ki�isel
kaynaklar�m�z� -zaman, para, enerji, yetenek vb.- kullanarak, portf�y�m�ze bir
�eyler katar�z, ikinci ya�am�m�zda -emeklilik, yeni bir i� kurma vb.-ise, bu
portf�y�m�ze katt���m�z �eyleri kullan�r�z. Yani, birinci ya�am�m�zda portf�y�m�ze
att�klar�m�z, ikinci ya�am�m�zda bizim sermayemiz olur. "Ne katarsan a��na, o ��kar
kar��na" atas�z�nde oldu�u gibi, bir anlamda ne ekmi�sek onu bi�eriz. �yi bir
e�itim almak, sa�l��� korumak, yabanc� dil ��renmek, kaliteli aile ili�kilerine
sahip olmak, iyi bir mesleki kariyer edinmek, kaliteli dostlara sahip olmak,
tasarruf edilmi� para potf�ydekilerden baz�lar�d�r.
Peki ya sizin portf�y�n�zde neler var, hi� d��nd�n�z m�? Bug�ne kadar ki�isel
portf�y�n�ze neler katt�n�z? Portf�y�n�ze her g�n yeni bir �eyler ilave ediyor
musunuz? Ki�i-
318
sel potansiyelinizi etkili bir �ekilde kullan�yor musunuz? S�rekli geli�im ve
de�i�im i�inde misiniz? Yoksa, ki�isel kaynaklar�n�z� israf m� ediyorsunuz?
Portf�y�n�zde bir �eyler olmas� i�in; ki�isel potansiyelinizi belirlenmi� ama�lar
do�rultusunda bilin�li ve etkili bir �ekilde kullanman�z, s�rekli geli�im ve
de�i�im i�inde olman�z gerekir. T�pk�, Milton Humason'un a�a��daki hik�yesinde
oldu�u gibi. �te, Humason'un ger�ek ya�am �yk�s�:1
2O.Y�zy�hn ba�lar�nda, d�nyan�n en b�y�k teleskopu Los Angeles yak�n�ndaki Wilson
Da�� �zerine yerle�tiriliyordu. Teleskopun �ok b�y�k par�alar�n�n da� tepesine
kat�r s�rt�nda ta��nmas� gerekmi�ti. Kat�r s�r�lerine sahip olan Milton Humason
ad�nda biri, da��n tepesine mekanik, optik malzemeyle bilgin, m�hendis ve yetkili
ki�ileri kat�r s�rt�nda ta��ma g�revini �stlendi. At�yla kat�r kervan�n�n �n�ne
ge�en Humason, da�a t�rman�rken semerin hemen ard�nda duran k�pe�inin pen�eleri de
omzundan eksik de�ildi. T�t�n �i�neyen, kumarbaz, polo oyununda ba�ar�l� ve o
zamanlar han�mefendilerin erke�i tan�m�na giren biriydi. Ortaokuldan �te bir
e�itimi yoktu. Ama zekiydi. Her �eyi inceden inceye soru�turur, ��renmeye �al��rd�.
Bu arada da��n zirvelerine ta��d��� ayg�tlar�n da neyin nesi oldu�unu sormaktan
geri kalmazd�.
Derken Humason g�zlemevinde bir s�r� garip g�revlere atand�; elektrik�i
yard�mc�l���na, kap�c�l��a, kurulmas� i�in malzemesini ve ayg�tlar�n� getirmeye
yard�mc� oldu�u teleskop donan�m� temizleyicili�ine. Bir gece, s�ylendi�ine g�re,
teleskop ^g�zlemci yard�mc�s� hastalanm� ve Humason'dan yerine ge�mesi istenmi�.
Ayg�tlar� kullanmada �ylesine �zen ve ustal�k g�s-
319
termi� ki, k�sa zamanda teleskop teknisyeni g�revi verilmi�. Ayn� zamanda g�zlemci
yard�mc�s� da olmu�.
Birinci D�nya Sava��ndan hemen sonra Wilson'a �n� k�sa zamanda yay�lan Edwin Hubble
geldi. �ok parlak bir astronomdu. Sarmal bulutsular�n asl�nda "evren adalar�"
olduklar�n�, bizim kendi Samanyolu Galaksimiz gibi �ok say�da kocaman y�ld�z
k�melerinden ibaret bulunduklar�n�, sonu�ta kan�tlayan Hubble'd�r. Galaksilere olan
uzakl�klar� �l�meye yarayan y�ld�zlara ili�kin ��k birimini Hubble ak�l etmi�tir.
Hubble ve Humason inan�lmayacak kadar uyum i�inde �al�an bir ekip olu�turdu.
Lowell G�zlemevinde �al�an astronom V.M.Slipher'in bir bulu�una dayanarak uzak
galaksilerin tayf incelemesine koyuldular. Sonradan Homason'un uzak galaksiler tayf
�l��m�nde b�y�k bir ustal�k kazand��� g�r�ld�. Profesyonel astronomdan daha iyi
sonu�lar elde etti. K�sa zamanda vVilson G�zlemevi kadrosuna al�nd�, bilimsel
verilerin �o�unu ��rendi. Astronomlar camias�nda say�lan ve zengin bir ki�i olarak
�ld�.
Humason'un ya�am �yk�s�, ger�ek bir ki�isel de�i�im ve geli�im �yk�s�d�r.
Humason'da oldu�u gibi; insan isterse ve potansiyelini etkili ve do�ru bir �ekilde
kullan�rsa, ba�aramayaca�� hi�bir i�, ula�amayaca�� hi�bir hedef yoktur. Yeterki
muhasebemizi g�nl�k olarak yapal�m. Ve, her g�n kendimize; "Bug�n kendimi
geli�tirecek ne yapt�m?", "Di�er insanlar�n ya�am kalitelerine herhangi bir katk�da
bulundum mu?" diye soral�m. Ki�isel geli�im; ya�, cinsiyet vb. fakt�rlere de ba�l�
de�ildir.
1) Sa�an, Cari. Kozmos, s. 210.
320
Ki�isel Geli�imin Ya�� Yoktur!
D�nyada ve �lkemizde �yle insanlar vard�r ki, mesleklerinin zirvesine, �an ve
��hrete olduk�a ileri ya�larda ula�m�lar ve adlar�n� tarihe alt�n harflerle
yazd�rm�lard�r. �te, Nejat Mu-allimo�lu'nun "Hazine" adl� eserinden derledi�im baz�
isimler:2
1. Churchill, 65 ya��nda iken ingiltere Ba�bakan� oldu.
2. Bismarck, Alman Birli�i'ni sa�lad��� vakit 70 ya��nda idi.
3. Mimar Sinan, b�y�k eseri S�leymaniye Camii'ni bitirdi�i zaman 70'ini ge�mi�ti.
4. Baz� m�zikologlar, Verdi'nin operalar� aras�nda en iyisinin, "Otello" oldu�unu
s�ylerler. Verdi, Otello'yu besteledi�i zaman 75 ya��nda idi.
5. Astronom Laplace, 78 ya��nda �ld��� zaman i�inin ba��nda idi; son s�z� �u oldu:
"Bildiklerimiz hi�bir �ey; bilmediklerimiz muazzam."
6. Alman �airi ve dramatisti Goethe, 83 ya��nda �ld�; en b�y�k eseri Faust'u,
�l�m�nden bir iki y�l �nce bitirdi.
7. Michelangelo, ger�ekten hayat�n�n sonuna kadar ��renmekte devam etti; en b�y�k
eserini, Pieta'y� (�ld�r�lm� Hz. �sa'y� annesi Meryem'in kollar�nda g�steren
heykeli) tamamlad��� zaman, 87 ya��nda idi.
8. T�rk k�lt�r�ne 173'den fazla eser veren tarih�i Cemal Ku-tay, "T�rk�e ibadet"
adl� eserini 89 ya��nda yazd�.
9. George Bernard Shaw, piyeslerinden biri ilk defa sahnelendi�i vakit 94 ya��nda
idi.
lO.Me�hur ressam Titian, Leponto Sava�� adl� �l�ms�z eserini, �l�m�nden bir y�l
�nce, 98 ya��nda iken tamamlad�.
2) Muallimo�lu, Nejat. Hazine, s. 163-166.
321
�te, ""��renmenin ya�� yoktur" s�z�ne uygun �ok g�zel bir �rnek daha: Milliyet
Gazetesi'nin haberine g�re;3 "Jaws", "E.T.", "Jurassic Park", "Er Ryan'�
Kurtarmak"gibi d�nyaca �nl� filmlere imza atan Oscar �d�ll� Amerikal� y�netmen Ste-
ven Spielberg, 55 ya��nda �niversite mezunu oldu. 34 y�l �nce Hollywood u�runa
b�rakt��� California Eyalet �niversite-si'ndeki ��renimini, bu y�l tamamlad�.
G�r�ld��� gibi, ki�isel geli�imin ya�� yoktur, yeter ki insan istesin.
"Kapasitelerini sonuna kadar kararl�l�kla kullanmalar� halinde en yoksul insanlar
bile �ok �ey ba�arabilirler; g�� d�nemleri sadece tehlike olarak de�il, ��renme
f�rsat� olarak da g�r�n; zorluk ve ba�ar�s�zl�k durumlar�nda, insan daha g��-�
lenmi� olarak yeniden do�abilir; ba�ar�, kendini be�enmi�li�e ve riskten nefret
etmeye yol a�arsa, ki�isel geli�imi durdurabilir; ba�ar�lar�n� m�tevaz� ve d�r�st
bi�imde de�erlendirmeye istekli olmak ki�isel geli�imin �z�d�r."4
Ki�isel geli�im; Olgun insan olma yolunda, bireyin sahip oldu�u potansiyeli etkili
bir �ekilde kullanarak, ya�am�nda s�rekli iyile�tirmeler yapmas�d�r. Bu geli�im;
fiziksel, zihinsel, duygusal ve tinsel olmak �zere d�rt alan�n� kapsar. Bu d�rt
al�ndaki s�rekli geli�im ve de�i�im, "Ki�isel Geli�im Plan� (KGP)", sayesinde
m�mk�n olur. Planlanm� hususlar ise, 8. K�s�m'da anlat�lan haftal�k faaliyet
plan� ile g�nl�k ya�ama ge�irilir. �imdi, ki�isel geli�imimizi sa�layaca��m�z d�rt
ya�am alan�n� tek tek ele alal�m.
3) Milliyet Gazetesi, 16 May�s 2002.
4) Kotter, John P. Matsushita Liderli�i, s. 212.
322
Fiziksel Alanda Geli�im
"Sa�lam kafa sa�lam v�cutta bulunur" �zdeyi�ine uygun olarak; fiziksel y�nden
geli�mek, fiziksel olgunlu�a eri�mek i�in yap�lmas� gereken faaliyetleri kapsar. Bu
faaliyetlerden baz�lar� �unlard�r; d�zenli ve dengeli beslenmek, �nleyici sa�l�k
hizmetlerinden (check-up vb.) yararlanmak, d�zenli ve dengeli uyumak, spor yapmak,
dinlenmek, bedene zarar verecek al�kanl�klardan uzak durmakt�r.
1. Sa�l�kl� ya�am: G�nl�k ya�amda; evde kulland���m�z en k���k aletlerin bile
kontrol ve bak�m�n� ihmal etmeyiz. Arabam�z�n bile, her ay d�zenli olarak bak�m�n�
yapt�r�r�z. Ancak, i� ki�isel muayene ve bak�ma gelince onu �o�unlukla ihmal
ederiz. Bu durum; lokomotifin ihmal edilip, vagona bak�m yapt�r�lmas�na benzer.
Lokomotifin bak�m� ihmal edildikten sonra, vagonun bak�m�n� yapt�rmak neye yarar?
Sa�l���m�z, arabam�zdan daha az m� �nemlidir?
Bir televizyon program�nda izledi�im, rahmetli Vehbi Ko�'un s�zleri h�l�
kulaklanmdad�r. Bug�n gibi hat�rl�yorum, aynen ��yle demi�ti; "Hayatta elde
etti�iniz ev, araba, mal, m�lk, para gibi t�m ba�ar�lar i�in bir s�f�r yaz�n.
Yaln�z bir �eyin de�eri Tdir, o da sa�l�k. E�er ba��nda '1' yoksa, istedi�iniz
kadar s�f�r yaz�n, sonu� yine s�f�rd�r." �nl� Alman �air ve yazar� Goethe ise,
sa�l���n �nemini �u s�zlerle dile getirir; "�nsanlar �nce para kazanmak i�in
sa�l�klar�n�, sonra da sa�l�klar�n� kazanmak i�in paralar�m harcarlar." �te,
sa�l�kl� bir ya�am i�in baz� �neriler:
323
a. Yemeklerinizi yava� yiyin, her lokmay� iyi �i�neyin.
b. Ak�amlan az yiyin.
c. K�rm�z� et yerine, beyaz eti tercih edin.
d. Bol meyve ve sebze t�ketin.
e. Sigara i�meyin.
f. Fazla alkol almay�n.
g. A��n miktarda kahve ve �ay i�meyin, h. En az y�lda bir kez check-up yapt�nn. i.
Sevdi�iniz i�leri yap�n.
j. D�zenli olarak spor yap�n.
k. Tatil yapmay� ihmal etmeyin.
1. Hobiler edinin.
m. D�zenli uyuma al�kanl��� edinin.
2. Sa�l�kl� beslenme: Sa�l�kl� olmak i�in, az yemeli ve yediklerimizi iyi
�i�nemeliyiz. Ayr�ca dengeli beslenmeli ve daha �ok sebze ve meyve t�ketmeliyiz.
Dr. Paul Dudly White bu konuda; "Zengin bir adam�n sa�l�kl� ya�amas� i�in bir yol
vard�r; bol egzersiz yapmak ve fakir bir adam gibi az yemek yemek" der.
Az yemenin �nemi hakk�nda, Anthony Robbins "S�n�rs�z G��" adl� kitab�nda bir
ara�t�rmadan s�z etmekte ve ��yle demektedir; "Dr. McCay yapt��� deneyde; denek
farelerin yiyecek miktar�n� yar� yar�ya azaltt� ve farelerin �mr� iki kat artt�.
Benzer fakat daha ilgin� bir deneyi daha sonra Dr. Edward J. Masaro yapt�. Dr.
Masaro; denek farelerini 3 ayr� gruba ay�rd�. Birinci gruba istedi�i kadar yiyecek
verildi, ikinci grubun yiyecek miktar� % 60 azalt�ld� ve ���nc� gruba da
istedikleri kadar yiyecek verildi fakat burada protein miktar� yar� yar�ya
324
azalt�ld�. 8-10 g�n sonra birinci grubun % 13'�, yiyecek miktar� % 60 azalt�lan
ikinci grubun % 97'si, ���nc� grubun % 50'si ya��yordu. K�saca az yiyin, �ok
ya�ay�n! Daha da �ok ya�amak istiyorsan�z su bak�m�ndan zengin g�dalar yiyin."5
T�rkiye'de her 100 ki�iden 9'u �eker hastas�, bu hastalar�n y�zde 90'm� 35 ya�
sonras� �eker hastas� olanlar olu�turuyor. ABD'li diyabet uzman� Prof. Harold E.
Lebovitz; d�zenli beslenmeme, fast-food yiyeceklerle ���n ge�irme, egzersiz
yapmama, a��r� k�rm�z� et t�ketimi, alkol ve kolal� i�ecekler t�ketmenin k�saca,
Bat�l� ya�am tarz�n�n �eker hastal���na neden oldu�unu belirtmekte ve �u �nerilerde
bulunmaktad�r; "S�k s�k ama az yiyin, bol bol su t�ketin, kolal� i�ecekler yerine
taze s�k�lm� meyve sular� t�ketin, do�al bitkisel �aylar i�in, meyve ve sebze
a��rl�kl� beslenin, her g�n d�zenli olarak y�r�y� yap�n."6
Sa�l�kl� bir ya�am i�in alman g�dalara dikkat edilmesi gerekti�ini b�t�n doktorlar
s�yler. Ancak, ABD'nin �nde gelen e�itim kurumlar�ndan Harvard T�p Fak�ltesi
uzmanlar�, yapt�klar� ara�t�rmalar sonucunda 9 besin maddesinin sofradan kesinlikle
eksik edilmemesi gerekti�ini s�yl�yorlar, i�te ABD'li doktorlar�n, "sa�l�kl�
ya�am�n temeli" dedikleri 9 besin ve faydalar�:7
a. Brokoli: G�nl�k C vitamini ihtiyac�n�z�n % 97'si-ni kar��lar. Kanseri �nleyici
besin de�eri vard�r. V�cudun hormon �retimini artt�r�r. G���s kanseri, romatiz-
5) Robbins, Anthony. S�n�rs�z G��, s. 184
6) Sabah Gazetesi, 2 Haziran 2002.
7) Dokuz Hayati Besin. G�nderen: farukbudak@hotmail.com Al�c�: mcesitciog-
lu@hotmail.com Elektronik Posta Tarihi: 11.09.2001.
325
ma, diyabet ve kalp hastal�klar� riskini azalt�r. Ba���kl�k sistemini g��lendirir.
Haftada 3-4 kez yar�m kase yemeniz gerekir.
b. Sar�msak: Kolesterol seviyenizi d��r�r, antibak-teriyel etkiye sahiptir.
Ba��rsak ve g���s kanseri riskini azalt�r. Her g�n bir di� sar�msak yemek gerekir.
�yice ezildikten sonra 10 dakika bekletilip �i� yenen sar�msak daha faydal�d�r.
c. Kuru fasulye: Bakliyatlar�n en sa�l�kl�s� olup, kolesterol d��r�c� bir etkiye
sahiptir. Kalp hastal�klar�, fel� ve kolon kanseri riskini en aza indirir. Midede
yava� sindirildi�i i�in diyabetiklere tavsiye edilir. En az iki g�nde bir ha�lama
ya da yemek olarak yar�m kase yemek gerekir. �zellikle pilavla bir arada
yendi�inde, yeterli hayvansal protein al�namad��� durumlarda, v�cudun temel protein
ihtiyac�n� en iyi �ekilde kar��larlar.
d. Ya�s�z s�t: Kemikleri g��lendirir, i�erdi�i kalsiyum ve D vitamini v�cudu
yeniler. Az ya�l� yiyeceklerin yan�nda al�nd���nda tansiyonu d��r�r. B�brek ta��
riskini de olduk�a d��r�r. 50 ya��n �st�ndeki erkek ve 65 ya��n �st�ndeki
kad�nlar�n g�nde en az 1000 miligram kalsiyum (3 bardak) almas� gerekiyor.
e. Portakal: So�uk alg�nl���m iyile�tirir, kolesterol seviyesini d��r�r, kemikleri
g��lendirir, b�brek ta�� olu�mas� ve ba��rsak kanseri riskini azalt�r. Bir
portakal, g�nl�k C vitamini ihtiyac�m�z�n % 110'unu kar��lar. G�nde en az 1
portakal yemek gerekiyor.
326
f. Bal�k: Uzmanlar bal�klar i�erisinde de somonu tavsiye ediyor. Bal�k ya�� omega
3'�n kalp krizine kar�� korudu�u, kalsiyum ve sodyum ihtiyac�n� kar��lad���,
romatizma yanmalar�na iyi geldi�i, adet d�nemi sanc�lar�n� hafifletti�i
belirtiliyor. Haftada bir kez bal�k yemek gerekiyor.
g. Tofu: Soya s�t�yle haz�rlanan tofu (peynire benzer bir yiyecek), kalbi korur.
Kolesterol d��r�c� etkiye sahiptir. Menopoz d�nemini k�salt�r, b�brekleri korur.
G�nde 35-50 gram aras�, yani k���k bir kase tofu yemek gerekir.
h. Domates: Ba�ta prostat olmak �zere mide ve ba��rsak kanserine kar�� koruyucu
etkiye sahiptir. Ya�l�l���n etkilerini geciktirir. Kanserin yay�lmas�n� engeller.
Haftada 4-5 kez �i� olarak yemek gerekir.
i. Su: Yorgunlu�u al�r, kaslar� rahatlat�r. V�cut �s�s�n� normal seviyede tutar,
b�brek ta�� olu�mas�n� �nler. G�nde 5 bardaktan fazla su i�mek, kad�nlarda ba��rsak
kanseri riskini yar� yar�ya azalt�r.
3. Spor: D�zenli spor yapman�n, sa�l�k �zerinde inan�lmaz etkileri vard�r. Spor;
kaslar�m�z� gev�eterek, gerginli�imizi azalt�r. Terleme yoluyla v�cudumuzdan kirli
at�klar�n at�lmas�n� ve bedenimizin temizlenmesini sa�lar. B�t�n organlar�m�za bol
oksijen gitmesine sebep olarak, onlar�n daha iyi �al�mas�n� sa�lar. Bize kalori
harcatarak, kilomuzu kontrol eder ve �i�manlamam�z� engeller. V�cudumuzdaki endor-
fin hormonunu art�rarak, rahatlamam�z� sa�lar. Ba���kl�k
327
sistemimizi kuvvetlendirerek, hastal�klara kar�� m�cadele etmemizi kolayla�t�r�r.
D�zenli spor yapman�n di�er faydalan ise �unlard�r;8
a. Kalbinizi ve akci�erinizi g��lendirir.
b. Kolesterol seviyenizi d��r�r.
c. Dikkatinizin artmas�n� ve haf�zan�z�n kuvvetlenmesini sa�lar.
d. Seks g�c�n�z� art�r�r.
e. �zg�veninizi geli�tirir.
f. Ruh durumunuzun d�zelmesini sa�lar.
g. Yorgunlu�a kar�� direncinizi ve dayan�kl�l���n�z� art�r�r.
h. Kaslar� ve kemikleri geli�tirir, v�cudunuzun iyi beslenmesini sa�lar, i. Kan
bas�nc�n� d��r�r, j. Kalp krizine yakalanma riskini azalt�r, k. Daha iyi
uyumam�z� sa�lar.
Zihinsel Alanda Geli�im
�nl� Amerikan hatibi Mark Twain'in; "E�itim, kafay� geli�tirmek demektir. Belle�i
doldurmak de�il" s�z�ne uygun olarak, bili�sel y�nden geli�mek, zihinsel olgunlu�a
ula�mak i�in yap�lmas� gereken faaliyetleri kapsar. Bu faaliyetlerden baz�lar�
�unlard�r; ��renmeyi ��renmek, d�zenli okuma al�kanl��� kazanmak, ki�isel geli�im
seminerlerine kat�lmak, yaban� dil ve �e�itli mesleki kurslara kat�lmak, ba�ta
tatil olmak �zere zihni dinlendirecek etkinliklerde bulunmak. D��nce-8) R�wshan,
Arthur. Stres Y�netimi, s. 111-112.
328
me g�re zenginlik, malda ve m�lkde de�ildir. As�l zenginlik, beynimizin
k�vr�mlarmdad�r. Bu nedenle, en �nemli geli�im zihinsel geli�imdir.
1. ��renmeyi ��renme: S�rekli geli�im ve de�i�im i�in, ��renmeyi ��renmek gerekir.
Bu da, s�rekli olarak kendimizi e�itmekle m�mk�n olur. Bu zihinsel tranformasyon
sonucu elde edilecek bilgi ve donan�m sayesinde, yeni denizlere korkusuzca yelken
a�abiliriz. Bu nedenle Gibbon; "Her insan iki t�r e�itime sahiptir. Birincisi
ba�kalar�n�n ona verdi�i e�itim; ikincisi ki bu daha �nemlisidir, onun kendi
kendine sa�lad��� e�itimdir" der.
�nsan�n kendisi istemeden, hi�bir kimse ona yard�mc� olamaz. Bu nedenle, de�i�imi
ve geli�imi ki�inin kendisi istemelidir. Kaliteli ya�ama ula�ma yolunda
g�sterilecek en b�y�k �aba, ki�isel geli�im i�in harcanmal�d�r. Ki�isel geli�im,
s�rekli geli�meyi ve ar�ivimize yeni bilgiler ilave etmeyi gerektirir.
Bir insan�n kaliteli ya�ama ula�abilmesi; s�rekli geli�meye ve de�i�meye ba�l�d�r.
Her �eyin �ok h�zl� bir �ekilde de�i�ti�i ve geli�ti�i bir evrende, bu de�i�eme
ayak uyduramayan insan geri kal�r. Bu s�rekli de�i�im ve geli�imi en g�zel "kaizen"
s�zc��� ifade eder. Japon i� d�nyas�nda, �ok s�k kullan�lan bu kelimenin anlam�,
"s�rekli iyile�tirme" demektir. Yani, her g�n, her an ya�am�m�zda k���k
iyile�tirmeler yapmal�y�z. Hint atas�z�nde oldu�u gibi, s�rekli olarak d�nk�
halimizden �st�n olmaya �aba harcamal�y�z. T�pk�, Hz. Peygamber'in; "�ki g�n� bir
olan, bizden de�ildir" s�z�nde oldu�u gibi.
2. Okuman�n �nemi: ��phesiz, kaliteli ya�am yolunda en b�y�k silah�n�z, d�zenli
okuma al�kanl��� edinmektir. Oku-
329
duk�a ve yeni bilgiler ��rendik�e, bilgi havuzunuz dolacak, dolduk�a ho�g�r� ve
bilgelik kazanacaks�n�z. �nemli olan, d�zenli okuma al�kanl��� kazanabilmektir. Her
ne kadar ezbere dayal� ��retim sistemimiz insanda okuma al�kanl���n� k�reltiyorsa
da, d�zenli okuma al�kanl��� her insan i�in bir ya�am tarz� olmal�d�r.
Okuman�n �nemi hakk�nda, Sir John Herchel; "Her t�rl� hal ve �artlar alt�nda
de�i�meden benim olacak, b�t�n �mr�m boyunca hayat�n keder ve �st�raplar�ndan beni
koruyacak, bana mutluluk ve ne�e kayna�� olacak bir zevk vermesi i�in Allah'a dua
etseydim; muhakkak ki ona, bana okuma zevki vermesi i�in yalvar�rd�m" demektedir.
P. Pelaut ise; "Okuma al�kanl��� kazanmayan bir insan�n ��retimi yar�m kalm�
demektir" diyerek, konunun �nemini ne kadar da g�zel vurgulam�t�r.
Ancak her �n�m�ze geleni geli�ig�zel okumamak gerekir. Zaman, her �n�m�ze ��kan
kitaba harcanmayacak kadar de�erlidir. Bu konuda se�ici olmak, ihtiya� duyulan ya
da okunmas� gereken kitaplar� �nceden belirlemek gerekir. Bu sayede; para, zaman ve
enerji etkili bir �ekilde kullan�lm� olur. Kitaplar �ok �e�itlidir; dinlenmek i�in
okunacak kitaplar vard�r, ��renmek i�in okunacak kitaplar vard�r ve d��nmek i�in
okunmas� gereken kitaplar vard�r. Nitekim bu konuda Bacon; "Baz� kitaplar tat
almak, baz� kitaplar yutmak, baz� kitaplar da �i�neyip sindirmek i�indir"
demektedir. Sonu� olarak, ama�l� ve bilin�li se�imler yaparak okumal�y�z.
3. Okuma(ma) al�kanl���: D�zenli okuma al�kanl��� kazanarak, ya�am yolculu�umuzda
d�nyan�n gelmi� ge�mi� en
330
b�y�k bilgelerini kendimize rehber yapabiliriz: Edison'nun y�lmak bilmeyen azmini;
Emerson'un do�a anlay��n�; Napole-on'un insanlar� etkileme g�c�n�, Lincoln'�n
adalet, sab�r, mizah ve ho�g�r� yetilerini; Ford'un kendine g�ven ve �srarc�l���n�;
Amerika'n�n en b�y�k sanayicilerinden Andrew Carne-gie'nin, kendinden zeki
insanlardan yararlanma becerisini; Atat�rk'�n liderlik �zelliklerini ki�isel
karakter �zelliklerimize dahil edebiliriz.
Okuma al�kanl���; d�zenli olarak, belli aral�klarla ve belli yo�unlukla okuma
i�levinin s�rd�r�lmesi halidir. Prof. Dr. T�lin Sa�lamtun�'un "�a�da�
K�t�phanecilik ve D��nce �zg�rl��� �zerine" adl� eserinde belirtti�ine g�re; "Bir
�nceki y�lda; 1-5 kitap okuyan insan 'az okuyan', 6-20 kitap okuyan insan 'okuyan',
21 ve daha fazla kitap okuyan insan '�ok okuyan', bir okul bitirdi�i halde ders d��
kitap okumayan insanlar ise 'okumayan' olarak adland�r�lmaktad�r."9
Ne yaz�k ki, �lkemiz insanlar�n�n yeteri kadar okuduklar�n� s�yleyemeyiz. Ankara
Sosyal Ara�t�rmalar Merkezi'nin (ANAR) 1465 ki�i �zerinde yapt��� "2001 Y�l�
T�rkiye G�ndem Ara�t�r-mas�"nm sonu�lar�na g�re; T�rk halk�n�n % 54.1'i hi� kitap
okumamaktad�r. Yine, Piar-TN-Nelson'un "T�rkiye Profili" ara�t�rmas�na g�re ise, %
44.9'u hi� kitap okumamaktad�r.
Avrupa Birli�i �lkelerinde, her 2.ki�iye 1 gazete d�mekte iken; T�rkiye'de,
yakla��k 22 ki�iye 1 gazete d�mektedir. 122 milyonluk Japonya'da ise, 57 milyon
g�nl�k gazete sat�lmaktad�r. Japonya'n�n yar� n�fusuna sahip T�rkiye'de ise g�nl�k
gazetelerin sat� toplam�, 3 milyon civar�ndad�r. �lkemizde, k�t�phane ve kaliteli
kitap say�s�n�n da yeterli oldu�unu s�y-
9) �zen, Ferhat. T�rkiye'de Okuma Al�kanl���, s. xvm.
331
lemeyiz. C�neyt �lsever, H�rriyet Gazetesi'ndeki k�esinde, "Kitaps�z T�rk Milleti!"
ba�l��� alt�nda k�t�phane ve kitap say�m�za ili�kin �u bilgileri veriyor:
Tablo 11: K�t�phane ve Kitap Say�lan
S. NO
�LKE
K�TAP K�T�PHANE K�TAP/N�FUS
SAYISI SAYISI ORANI !
1 BULGAR�STAN 41.245.762 4.237 5.15
2 �SV��RE 27.881.000 2.498 3.83
3 ALMANYA 149.205.000 14.372 2.50
4 :: �NG�LTERE 131.680.00 5.183 ; 2.19
1 � T�RK�YE 11.296.391 :�� 1.310 0.16
Bizim insanlar�m�z; her �e�it ka��t oyunlar�n�, mankenlerin ve sanat��lar�n �zel
ya�amlar�n�, kurba�an�n solunga� solunumunu nas�l yapt���n� ve daha bir �ok
gereksiz �eyi ��renir. Ancak hayatta en �ok gerekli olan; ki�isel sa�l���n�
korumay�, mutlulu�a ula�ma yollar�n�, dinleme yetisi kazanmay�, nas�l anababa
olunaca��n� ve daha bir �ok hayati konuyu ��renmez.
4. Okumaman�n sebepleri: G�n�m�zde T�rk insan�; zaman�n�n b�y�k bir b�l�m�n�
fiziksel ve g�venlik gereksinimlerini kar��lamak i�in harcamaktad�r. Yani insanlar,
i� ve a� derdindedir. Ancak, bu okumamak i�in tek neden de�ildir. ��nk� ayn� insan,
istedi�i taktirde Marlboro sigaras� i�in para bulabilmektedir. Di�er bir neden ise,
�zellikle son 20 y�lda; mevcut de�erlerin yerine paray� koyan, okumadan ve �al�-
332
madan zengin olunan, kestirme yollardan paraya ula��lan bir sistem yaratt�k. O
zaman insanlar, ne diye okusun ki?
��phesiz bu nedenler, okumay� olumsuz etkilemekle birlikte, okumamak i�in yeterli
nedenler de�ildir. As�l sorun, �ocuklara ailede okuma al�kanl���n�n
verilememesidir. Okuma al�kanl���n�n temelleri ailede at�lmal�d�r. Bunun i�in
�ncelikle, anne ve baba okuma al�kanl���na sahip olmal�d�r. Ailede temelleri at�lan
okuma al�kanl���, okul �ncesi e�itim kurumlar�nda geli�tirilip daha sonraki
e�itimler ile peki�tirilmelidir. Ne yaz�k ki, �lkemizdeki ezbere dayal� e�itim
sistemi; ��rencilerimize okuma al�kanl��� kazand�rmak ��yle dursun, var olan� da
al�p g�t�rmekte ve okuma nefreti kazand�rmaktad�r. Bu nefretle b�y�yen gen�lerimiz,
uzunca bir s�re ellerine bir daha kitap almamaktad�rlar.
Oysa, plajlarda g�rd���m�z turistlerin b�y�k bir �o�unlu�unun s�rekli okudu�unu
g�r�r, onlara hayranl�k duyar�z. Onlara okuma al�kanl���, hem aileleri, hem de
e�itim sistemleri taraf�ndan �ok k���k ya�larda verilmektedir. Atalar�m�z bo�una,
"a�a� ya� iken e�ilir" dememi�lerdir; "�nl� romanc� Re�at Nuri G�ntekin, bir
yaz�s�nda ��yle der; 'Niye okumuyorlar?' demek, 'Niye piyano �alm�yorlar' demek
gibi bir �eydir. Kafay� kitap okumaya al�t�rmak, parmaklar� piyano �al�maya
al�t�rmaktan kolay de�ildir. Ona g�re yeti�mek, haz�rlanmak laz�m. Okumak, bir
kitaptan alman elamanlarla kendine manevi bir d�nya yapmak, onun i�inde tek ba��na
ya�ayabilmek demektir. Bu, ta �ocukluktan ba�layan, uzun al�t�rmalar ve egzersizler
neticesidir."10
10) �zen, Ferhat. T�rkiye'de Okuma Al�kanl���, s. 7.
333
Okumama sebeplerine ili�kin, �niversite ve dengi okul mezunlar� aras�nda yap�lan
bir ara�t�rmada, "Ni�in Okumuyorsunuz?" sorusuna verilen cevaplar ve y�zdeleri
a�a��daki gibidir:11
Tablo 12: T�rkiye'de Okumaman�n Nedenleri
Y�ZDES�
S. NO NEDEN
1 TELEV�ZYON �NSANLARI K�TAP OKUMAKTAN UZAKLA�TIRIYOR 30.3
2 OKUL E��T�M�NDE OKUMA ALI�KANLI�I VER�LEM�YOR 19.7
3 GE��M KO�ULLARININ A�IR OLMASI
4 K�TAPLAR PAHALI
5 ��RENC� �DEVLER�NtN FAZLALI�I
6 K�TABA KAR�I YASAK�I TUTUM
7 OKUYAN �NSANLARA DE�ER VER�LMEMES�
8 D��ER NEDENLER
15.6
10.3
5.3
4.3
4.0
11.1
5. Okuma al�kanl��� kazanma: Toplumlar, beyinlerini tembellikten kurtarabildikleri
�l��de kaliteli ya�arlar. Bunun yolu ise, �ocuklar�m�za ya�amlar�n�n erken
d�nemlerinde kitap okuma al�kanl��� kazand�rmaktan ge�er. �ocuklar�m�za okuma
al�kanl��� kazand�rma yollar�ndan baz�lar� �unlard�r:
a. Anne ve baba olarak, evde kitap okuyarak �ocuklara �rnek olmak.
b. Ak�amlan yatarken, onlara hik�yeler okumak.
11) �zen, Ferhat. T�rkiye'de Okuma Al�kanl���, s. 7.
334
c. �zel g�nlerde ve �d�llendirmek gerekti�inde, kitap hediye etmek.
d. �ocuklar�, kitap��lara g�t�rmek.
e. �ocuk dergilerine abone yapmak.
Baz� insanlar ise, okumak i�in vakit bulamamaktan yak�n�rlar. Bu konu, nelere
�ncelik verdi�inize ba�l�d�r. Ben, g�nde en az �� saat okuyorum. �yerime arabamla
de�il, servisle gidiyor, servisteki yakla��k iki saatlik gidi�-geli� zaman�m�
okumak i�in de�erlendiriyorum. Ayr�ca yeni hayat�mda istisnalar hari�, ak�am
23.00'de yat�p, 05.30 da kalk�yorum. Bir saat de sabahlar� okuyorum. ��leyin de bir
miktar okuma imkan� buluyorum. �antamda her zaman okumak �zere bir �eyler
ta��yorum, trafik s�k�t���nda, beklemem gereken yerlerde derhal kitab�m� a��yor ve
okuyorum. �nsanlar istedikleri taktirde, okumak i�in gerekli zaman� kendi ya�am
pastalar�ndan yarat�rlar. �te size, okumaya vakit yaratacak baz� �neriler;
a. Gereksiz telefon g�r�melerini azalt�n.
b. Televizyon izlemeyi azalt�n ve izlediklerinizde se�ici olun.
c. Gazete okumay� azalt�n.
d. T�m tasarruf edece�iniz zaman�, okumaya ay�r�n.
e. Erken kalkma al�kanl��� edinerek, okumaya zaman yarat�n.
f. Hesapta olmayan r�tar ve gecikmeler i�in haz�rl�kl� olun.
g. Yolculuklar�n�z� kitap okuyarak de�erlendirin.
335
6. TV'nin etkisi: Televizyon �ok yararl� bir e�itim arac� olmas�na ra�men, a��r� ve
kontrols�z kullan�mlarda zararl� olabilmektedir; "Kitle ileti�im arac� olarak �ok
yayg�n kullan�lan televizyon, fertlerin daha az d��nmelerine ve kolaya
y�nelmelerine, ekran kar��s�nda hareketsiz ve tepkisiz pasif bir varl�k durumuna
d�melerine neden olarak, onlar� s�radan ve basit ki�iler konumuna d��rmektedir."12
Televizyonun en �nemli etkisi ise, kontrols�z kullan�ld���nda ar�iv kay�tlar�m�za
niteliksiz veriler eklemesidir. Bu y�zden, programlarda se�ici olmak gerekir;
"Nielson Index rakamlar�na g�re, bir �ocuk liseyi bitirene kadar, s�n�fta
11.000 saat ge�iriyor; televizyon ekran� �n�nde ge�irdi�i saatlerin say�s� ise
15.000. Rakamlar� tekrar edeyim: Bir �ocuk 18 ya�ma geldi�i zaman, televizyon
ekran� �n�nde, okulda ge�irdi�i saatlerden daha fazla zaman harcam� olacak. Bu
�ocuk, 18 ya��na geldi�i zaman, 18.000 cinayete, teferruatlar� ile g�sterilmi�
say�s�z h�rs�zl��a, kasten yang�n ��karma hadiselerine, bomba at�lmalar�na,
kur�unlanmalara, sahtek�rl�klara, ka�ak��l�klara ve zulme �ahitlik etmi� olacakt�r.
Bu ger�ek, on ya��n alt�ndaki k���k �ocuklar i�in haz�rlanan �zel televizyon
dizilerinde, her bir dakikada bu t�r bir hadisenin g�sterilmesine e�it. Genel
olarak s�ylemek gerekirse, her televizyon dizisinin y�zde yetmi� be�inden
fazlas�nda, bir saatlik g�steride, yedi tane deh�et uyand�r�c� vak'a var."13
Bilim ve teknolojideki h�zl� geli�im, her ge�en g�n insan eme�ine olan ihtiyac�
azalt�yor. Bu durum, insan�n zorunlu ihtiya�lar�n� kar��lamak i�in daha az �al�mas�
anlam�na geli-
12) Ero�lu, Feyzullah. Davran� Bilimleri, s. 134.
13) Muallimo�lu, Nejat. Hitabet, s. 112.
336
yor. Sonu� olarak, insan�n kendisine ay�raca�� bo� vakitleri (leisure) art�r�yor.
Ancak bu bo� vakitlerin, �lkemizde oldu�u gibi israf edilmemesi gerekir. Bu bo�
vakitlerin de�erlendirilme �ekli, toplumlar�n ya�am kalitelerinin belirlenmesinde
etkili olacakt�r. Nitekim Bat�l� �lkeler, bu konuda birbirleriyle yar� halindedir;
"Bat�l� insanlar, bu yar�ta geri kalmamak i�in, arta kalan bo� vakitlerini zihni ve
bedeni geli�meleri u�runda, genel k�lt�r seviyelerini geli�tirmek u�runda, hissi
melekelerini g�zelden zevk alacak tarzda geli�tirmek u�runda de�erlendirirlerken
bizler, b�y�k bir �o�unlukla, saatlerce televizyon ba��ndan ayr�lm�yor, okumuyor,
zihni ve bedeni geli�memiz i�in hi�bir �ey yapm�yor, bizlerin, daha iyi, daha olgun
insanlar olmam�z yolunda de�erlendirilmesi gereken vakitlerimizi ac�mas�zca
�ld�rt�yoruz."14
Kaliteli bir ya�am i�in; daha az TV izlemek, buradan tasarruf edilecek zaman� ise
kitap okumaya kullanmak gerekir.
7. Zihni sakinle�tirme: Kaliteli, mutlu ve huzurlu bir ya�am i�in, sakin bir zihne
sahip olmak gerekir. Zihni sakinle�tirmenin ve sakin bir zihne sahip olman�n baz�
yollar� �unlard�r:
a. An� ya�amay� ��renin.
b. Haberkolik olmay�n, t�m gazeteleri bitirinceye kadar okumay�n.
c. Gerginli�i art�ran; �ay, kahve gibi Kantine grubu besin maddelerinin
t�ketimini azalt�n.
d. Zihniniz- camlan bir konuyu, ajandan�z�n ilgili sayfas�na not almak suretiyle
kafan�zdan at�n.
14) Muallimo�lu, Nejat. Hitabet, s. 1045.
337
e. S�k�nt�lar�n�z� e�inize ya da �ok yak�n bir arkada��n�za anlat�n. Anlatacak
kimseniz yoksa, t�pk� anlat�yormu� gibi yaz�ya d�k�n. Yazd�ktan sonra da y�rt�p
at�n.
f. Meditasyon ve yoga yap�n.
g. Erteleme al�kanl�klar�n�zdan vazge�in, h. Yeterli miktarda ve d�zenli uyuyun.
i. Zihninizde bo�alan yerlere, olumlu d��nceler yerle�tirin.
8. Zihni etkili kullanma: Akl�m�za bazen, en olmad�k yerlerde ve zamanlarda, �ok
ilgin� fikirler gelir. E�er bunlar� zaman�nda kaydetmezsek, onlardan bir daha
yararlanma imkan�m�z kalmaz. ��nk�, o fikirden yararlanabilmemiz i�in, ayn� ilham�n
yeniden gelmesini beklemeliyiz. Bu t�r fikirler, �o�unlukla bir daha gelmez. Gelse
bile art�k yaralanma imkan� kalmayabilir. Akla gelen ilgin� ve �nemli fikirler -�ok
u�uk fikirler de olabilir-, derhal kaydedilmelidir.
Benim bu kitab� nas�l yazd���m� anlatay�m: Uyku da dahil olmak �zere, her zaman ve
her yerde 24 saat �retim yapacak �ekilde bir sistem kurdum. Bu nas�l m� oldu?
Sadece k���k bir bloknot ve bir kalem sayesinde. Fikirler akl�ma geldik�e,
bloknotuma konunun ana fikrini k�saca not ald�m, ak�amlar� eve d�nd���mde de
bilgisayar�m� a�arak konuyu detayl� bir �ekilde yazd�m. ��zemedi�im sorunlar� ise,
yatmadan �nce bilin�alt�ma verdim, sabah uyand���mda �o�unlukla sorunlar� ��z�lm�
olarak buldum. �te bu kitab�n yaz�m a�amas� b�yle ge�ti.
Bu nedenle, her zaman yan�m�zda, akl�m�za gelen ilgin� fikirleri kaydedebilece�imiz
bir bloknot ve kalem ta��mal�y�z.

338
Ayr�ca zihin, her t�rden bilginin i�gal etti�i bir ��pl�k de�ildir. Zihnimizi i�gal
eden d��nceleri not alarak, zihnimizi rahatlatabiliriz. Bu maksatla, akl�m�za gelen
ilgin� fikirleri bir yere kaydetmek, ve daha sonra gere�ini yapmak gerekir.
B�ylece, hem bu ilgin� fikirleri de�erlendirmi�, hem de zihnimizi gereksiz
i�gallerden ar�nd�rm� oluruz.
Duygusal Alanda Geli�im
Duygusal y�nden geli�mek, duygusal olgunlu�a ula�mak i�in yap�lmas� gereken
faaliyetleri kapsar. Bu faaliyetlerden baz�lar� �unlard�r; sevmek ve sevilmek, an�
ya�ama al�kanl��� kazanmak, duygular� sa�l�kl� bir �ekilde ifade etmeyi ��renmek,
mizah ve ho�g�r� yetisi kazanmak, e�lenceye vakit ay�rmak, olumsuz duygularla ba�a
��kma ve ba��lama yetisi kazanmak.
Duygusal ya�am�n �nemini, Vera Peiffer "Olumlu D��nme" adl� eserinde �u c�mlelerle
dile getirir; "Fiziksel sorunlar, her zaman duygusal uyumsuzlu�un bir i�aretidir.
Duygular�n�z� ya�ayamad���n�z zaman gerilim do�ar. Gerilim, sald�rganl�k yarat�r,
e�er �u ya da bu �ekilde bo�alt�lamazsa i�e d�ner ve zihinsel ya da fiziksel
hastal��a neden olur."15
Kaliteli bir ya�am i�in, duygusal y�nden sa�l�kl� olmak gerekir. Duygusal geli�im
a��s�ndan en �nemli konu, sevmek ve sevilmektir. Sevgi konusu, �neminden dolap ayr�
bir konu olarak "Kaliteli Aile"de ele al�nm�t�r. Duygusal geli�imle ilgili di�er
konular ise; 4. ve 6. K�s�mlarda ayr�nt�l� olarak ele al�nd���ndan, ayr�ca burada
de�inilmemi�tir.
339
Tinsel Alanda Geli�im
15) Peiffer, Vera. Olumlu D��nme, s. 190.
Manevi ve ruhsal a��dan geli�mek, tinsel olgunlu�a ula�mak i�in yap�lmas� gereken
faaliyetleri kapsar. Bu faaliyetlerden baz�lar� �unlard�r; tinsel inan�lara y�nelik
rit�ellerde bulunmak, sivil toplum kurulu�lar�nda g�n�ll� olarak �al�mak, hay�r
i�leri yapmak, �e�itli hobiler edinmek, her t�rl� yard�m faaliyetinde bulunmak.
G�r�ld��� gibi, tinsel ya�am alan�; dinin gerektirdi�i t�m faaliyetleri, her �e�it
tinsel inan�lardan kaynaklanan rit�llerle-ri ve insan�n i� d�nyas�na y�nelik di�er
etkinlikleri de kapsar. "Tinsel inan�" deyimini, en geni� ba�lamda; t�m dinleri,
din olarak kabul edilmeyen felsefeleri, dinsel ama�l� olmayan insan�n i� d�nyas�na
y�nelik her t�rl� sosyal faaliyetleri de kapsayan bir deyim olarak kullan�yorum.
Tinsel y�nden geli�mek i�in; d�zenli olarak hastane, bak�mevi ve mezarl�k
ziyaretleri yap�n. Kimsesiz �ocuklar� sevindirin. �ncelikle ya�ad���n�z �evredeki
d�k�n ve kimsesizlere yard�m edin. Muhta� ailelere destek olun. Yard�m
derneklerinde aktif rol al�n. Mezarl�k ziyaretleri; her canl� gibi bizimde bir g�n
�lece�imizi, zaman�m�z�n sonsuz de�il s�n�rl��� oldu�u ger�e�ini kavramam�z�
sa�lar. B�ylece, elimizdeki ki�isel kaynaklar� etkili kullanmam�z i�in gerekli olan
bilince eri�memize yard�mc� olur.
Fiziksel, zihinsel ve duygusal sa�l���m�zla ilgilendi�imiz kadar; manevi ve ruhsal
ya�am alan�m�z olan, tinsel geli�imimize de gerekli �zeni g�stermeliyiz. Bu d�rt
alan, ki�isel ya�am alan�m�z� olu�turan ve birbirini tamamlayan sinerjik
par�alard�r.
340
1. Tinsel inan�lar�n �nemi: Sosyal yap�y� d�zenlemesi ve fertlerin davran�lar�n�
etkilemesi bak�m�ndan, topluml hayat�nda �nemli bir yere sahip olan sosyal
kurumlardan bir tanesi de dindir. Din; Tanr� d��ncesine dayal� toplumsal bir kurum
olup, insanlar�n do�a�st� g��lere, kutsal sayd�klar� varl�klara, tanr�lara ya da
Tanr�'ya inanma, tap�nma bi�iminde kat�ld�klar� gizemsel olgudur.
Ba�ta semavi dinler ve uzak do�u felsefeleri olmak �zere t�m tinsel inan�lar,
insanlar�n manevi ve ruhsal ihtiya�lar�n�n tatmin edilmesi a��s�ndan yads�namaz bir
�neme sahiptirler. Ayn� zamanda da, herhangi bir tinsel inan� grubunun �yesi
olarak, ait olma ihtiyac�n�n tatmin edilmesine katk�da bulunurlar. Ve, ya�amdaki
zorluklarla ba�a ��kmam�zda bizlere �e�itli derecelerde yarar sa�larlar. �te,
katlan�lmas� zor ac� ve �z-d�raplara dayanmada tinsel inan�lar�n katk�s�na ili�kin
ger�ek bir hik�ye;16
S�radan bir insan oldu�u halde 1985'de bir sabah Beyrut'ta sokak ortas�nda
ka��r�lan Terry Anderson �rne�i pek �o�umuza tamd�k gelecektir. �zerine bir �rt�
at�lm�, bir arabaya at�lm� ve sonraki yedi y�l boyunca, k�ktendinci a��r� u�ta
Isl�mi bir grup olan Hizbullah'�n elinde rehin olarak tutulmu�tur. 1991'e dek,
nemli ve pislik i�indeki bodrum katlar�nda ve darac�k h�crelerde hapis tutulmu�,
uzun s�reler boyunca g�zleri ba�l� ve zincirli kalm�, d�zenli olarak d�v�lmeye ve
k�t� ko�ullara dayanmak zorunda kalm�t�r.
Sonunda serbest b�rak�ld���nda, d�nyan�n g�zleri onun �zerine �evrilmi� ve
kar��s�nda ailesine ve hayat�na kavu�tu�u i�in
16) Lama, Dalai./ Cutler, Hovrard C. Mutluluk Sanat�, s. 318-319.
341
son derece sevin�li fakat �a��rt�c� bir �ekilde �ok az ac� �eken ve kendisini
ka��ranlara kar�� nefret duymayan bir insan bulmu�tur. Gazeteciler ona, bu dikkate
de�er g�c�n�n kayna��n� sorduklar�nda, inanc� ve duay� zorluklara ve i�kencelere
dayanmas�na yard�mc� olan etkenler olarak tan�mlam�t�r.
Budist Rahip ve Tibet'in ruhani lideri Dalai Lama, "Mutluluk Sanat�" adl� eserinde,
tinsel inan�lar�n �nemi konusunda ��yle demektedir; "Ba��ms�z ara�t�rmac�lar ve
anket organizasyonlar� taraf�ndan y�r�t�len ara�t�rmalarda, dini inanc� g��l� olan
ki�ilerin, dini inanc� olmayan insanlara oranla daha s�k olarak kendilerini mutlu
hissettiklerini ve ya�ad�klar� hayattan tatmin olduklar�n� rapor etmektedirler.
Ara�t�rmalar, inanc�n sadece ki�inin kendini iyi hissetmesine neden oldu�unu de�il,
ayr�ca g��l� bir dini inanc�n insanlara kritik durumlar� ve travmatik olaylar�
atlatmada ya da ba�a ��kmada yard�mc� oldu�unu g�stermi�tir. Ek olarak
istatistikler, dini inanc�n g��l� oldu�u ailelerde genellikle, ihmal, alkol ve
uyu�turucu ba��ml�l��� ve y�pranm� evliliklere daha az rastlan�ld���n�
g�stermektedir."17
Mormon inanc�na sahip, yazar Stephen R. Covey ise; "�nsan do�as�n�n, yasalar�n ya
da e�itimin eri�emeyece�i yanlar� oldu�una, onlarla ba�a ��kmak i�in Tann'nm
g�c�n�n gerekti�ine inan�yorum" demektedir.
2. Tinsel inan�lar�n �e�itlili�i: Dinlerin ve felsefelerin �e�itlili�i konusunda �u
benzetmeyi yapabiliriz: Herhangi bir yerden �stanbul'a; karayolu, denizyolu ya da
havayolu ile ula�-
17) Lama, Dalai / Cutler, Howard C. Mutluluk Sanat�, s. 319.
342
mam�z m�mk�nd�r. �rne�in, karayolu ile gideceksek; motosiklet, otomobil, kamyon,
otob�s vb. se�eneklerimiz mevcuttur.
Nas�l ki bir yere, �e�itli ara�larla ula�mak m�mk�n ise, ayn� �ekilde yaradana
ula�man�n da �ok �e�itli yollar� vard�r. Hi�bir yol, di�erinden daha iyi ya da daha
�st�n de�ildir. ��nk�, insanlar�n ar�iv kay�tlarmdaki farkl�l�klar nedeniyle,
herkesin do�rular� farkl�d�r. Asl�nda, kullan�lan yollar ne kadar �e�itli ve farkl�
olursa olsun, ula��lmak istenen yer ayn�d�r. Bu a��dan t�m dinler ve felsefeler;
iyiye ve g�zele ula�may�, di�er insanlar�n ya�amlar�na anlaml� katk�larda
bulunmay�, sevmeyi ve sevilmeyi, k�saca insan olmay� �zendirir. Bu y�zden, t�m
dinlere ve inan�lara sayg�l� olmak gerekir. Nitekim bu konuda, Mahatma Gandhi;
"Dinler ayn� noktaya y�nelmi� ayr� yollard�r. Ayn� inanca ula�aca��m�za g�re ayr�
ayr� yollardan gitmenin ne zarar� var?" diye sormaktad�r:18
Havvai adalar�ndaki �inli'lerin, �l�lerinin mezarlar�na pirin� serptikleri
y�llarda, bir �inli'nin, bir Amerikal�'ya verdi�i cevap olduk�a ilgin�tir.
Amerikal�, elinde bir demet �i�ekle kendi �l�s�n�n mezar�n� ziyarete giderken, bir
�inli'nin de, kendi �l�s�n�n mezar�na pirin� serpti�ini g�r�nce sordu: "Arkada��n,
pilav� ne zaman kalk�p yiyecek?" �inli cevap verdi: "Senin arkada��n kalk�p
�i�ekleri koklad��� zaman."
3. Ya�am alanlar�-Din ili�kisi: KYF'ye g�re, tinsel ya�am alan�; bir insan�n temel
ya�am alanlar�n� sinerjik olarak etkiler ancak tek ba��na y�netemez. Di�er bir
deyi�le, y�netmemeli-
18) Muallimo�lu, Nejat. Hitabet, s. 1026.
343
dir. Baz� insanlar, ya�amdaki anlam� tinsel inan�larda bulabilir. Bu tip insanlar,
di�er ya�am alanlar�n� ihmal ederek, yaln�z tinsel inan�lardan kaynaklanan
rit�ellere y�nelebilirler. Bu durumda tinsel ya�am alan�, bireyin di�er t�m ya�am
alanlar�na egemendir. E�er bu alan, bireyin t�m ya�am alanlar�na ege-mense yani
onlar� tek ba��na y�netiyorsa, o birey "ba��ml�" bir insand�r. Ba��ml� bir insan�n
ya�am�, dengeli de�ildir. Denge ise, kaliteli ya�am�n "olmazsa olmaz"
ilkelerindendir.
�rne�in ba�bakanl���n kurulu� �emas�n� d��nelim: Ba�bakanl��a ba�l� �ok say�da
bakanl�k, bu bakanl�klara ba�l� genel m�d�rl�kler ve her genel m�d�rl��e ba�l�
daire ba�kanl�klar� vard�r. Herhangi bir bakanl��a ba�l�, bir daire ba�kanl���n�n
di�er bakanl�klar� y�netmesi ne kadar sa�l�ks�z ise; ayn� �ekilde, tinsel ya�am
alan�n�n da, t�m temel ya�am alanlar�n� y�netmesi sa�l�kl� de�ildir. Temel ya�am
alanlar�n�, bir kurulu� �emas� �zerinde g�sterdi�imizde, konu daha iyi
anla��lacakt�r.
�EK�L 11: KURULU� �EMASI

KAL�TEL� YA�AM t � �.-. �� J


1
f K���SEL 1 { YA�AM j A�LB }
( |, YASAMI j | YASAMI �EVR�! 1
YA�AMI J
L,..................................................., ........................
, ,..........
f F�Z�KMI. ] f Z�H�MSB1. ] f DUYGUSAL 1 f
T�NSEL ) i YA�AM YA�AM
YA�AM | YA�AM 1. J k
J 1 i K )

1
f GOM�LL0 ] ( D�N� 11
�T MED�TASYONf FAAL�YETLK ! FAAL�YETLER | i H08�LBR i
YOGA 1 J ':
1 < ) 1 ] "" HAYIH
") ��LER�

344
�ekilde de g�r�ld��� gibi, bu durumda kaliteli ya�am, ba�bakanl���; temel ya�am
alanlar�, bakanl�klar�; ki�isel ya�am alanlar�, bakanl�klara ba�l� genel
m�d�rl�kleri; tinsel ya�am alanlar� ise, her bir bakanl�k b�nyesindeki daire
ba�kanl�klar�n� temsil eder. Burada, bir daire konumunda olan dinin ya da tinsel
inan�lar�n, t�m ya�am alanlar�n� y�netmesi dengeli ve sa�l�kl� bir durum de�ildir.
Tinsel ya�am alan� d��ndaki di�er ya�am alanlar�n�n; din taraf�ndan de�il, ilim ve
bilimin rehberli�inde d�zenlenmesi en ak�lc� yoldur.
Nitekim bu konuda, Bo�azi�i �niversitesi ��retim �yelerinden Prof. Dr. Binnaz
Toprak ve Do�. Dr. Ali �arko�lu'nun T�rkiye Ekonomik ve Sosyal Et�dler Vakf�'n�n
(TESEV) deste�iyle y�r�tt�kleri bir ara�t�rman�n sonu�lar� da, T�rk halk�n�n
�o�unlu�unun benzer bir g�r�� payla�t���n� ortaya koymaktad�r.
Frekans Ara�t�rma, Saha ve Bilgi i�lem Hizmetleri taraf�ndan ger�ekle�tirilen bir
anket �al�mas�na dayanan ara�t�rman�n sonu�lar�na g�re; T�rk halk�n�n �o�unlu�u
dinin kamu ve siyaset ya�am� �zerinde etkili olmamas� gerekti�ini d��nmektedir.
K�saca ifade etmek gerekirse T�rk halk�, dinin kamu alan�nda etkin olmas�na kar��
��karken, ayn� zamanda devletin de kendi inan� ve ibadetine kar�mamas�n�
istemektedir, i�te, s�z konusu ara�t�rmada elde edilen sonu�lar:
a. T�rk halk�n�n % 67.2'si dinin devlet ve siyaset d�zenini y�nlendirmesini
zararl� bulmakta, buna ka��n % 16.4'� bu g�r�e kat�lmad�klar�n� belirtmi�lerdir.
b. T�rk parti sistemi i�inde din temelinde politika yapan partilerin olmas�
gerekti�ini savunanlar�n oran� % 24.6 iken, bu g�r�e kar�� ��kanlar�n oran� %
60.6'd�r.
345
c. Halk�n % 42.6's� bug�n T�rkiye'de dindar insanlara bask� yap�ld���n� d��nmekte,
bu bask�ya �rnek vermeleri istendi�inde bask� yap�ld���m d��nenlerin % 64.8'i
"t�rban sorunu"nu g�ndeme getirmektedir.
d. Devlet memuru kad�nlar�n ve �niversite ��rencisi k�zlar�n, isterlerse ba�lar�n�
�rtmelerine izin verilmesi gerekti�ini d��nenlerin oran� % 66.6'd�r.
e. T�rkiye'de �eriata dayal� bir din devleti kurulmas�n� isteyenlerin oran�, %
21.2'dir. Aynca, Medeni Kanundaki h�k�mlerin de�i�tirilip �sl�m hukukuna uygun
h�k�mlerin benimsenmesini isteyenlerin oran�, % 12.2'dir. Zina konusunda Kur'an'a
g�re ceza verilmelidir diyenlerin oran� ise, % 4'd�r.
f. Her M�sl�man kad�n�n muhakkak ba��n� �rtmesi gerekti�ini d��nenlerin oran�, %
59'dur. Ayr�ca, Allah'a ve Peygam-ber'e inan�yorsa ba��n� �rtmese bile M�sl�man
say�laca��n� s�yleyenlerin oran� % 85, tersini d��nenler ise % 8.3'd�r.
g. "Oturdu�unuz mahallede tesett�rl� kad�n ve gen� k�zlar �o�unlukta olsa bu durum
sizi rahats�z eder mi?" sorusuna "hay�r" cevab� verenlerin oran� % 83.5'dir. Ayn�
�ekilde, "Bir lokantada tesett�rl� kad�n ve gen� k�zlar �o�unlukta olsa bu
lokantada yemek yer misiniz?" sorusuna, % 86'l�k bir kesim "evet" cevab�n�
vermi�tir.
Ayr�ca, "Tesett�rl�, yani �rt�nen kad�n ve gen� k�z ayn� zamanda makyajl�, yani
y�z� boyal� olsa, bu durum sizi rahats�z eder mi?" sorusuna, % 56.2'lik bir kesim
"hay�r rahats�z etmez" cevab� vermi�tir. Benzer �ekilde, "Oturdu�unuz mahallede
k�sa etek giyen kad�n ve gen� k�zlar �o�unlukta olsa, bu durum sizi rahats�z eder
mi?" sorusuna, "hay�r rahats�z etmez" diyenlerin oran� % 66.3'd�r.
346
Ara�t�rman�n sonu�lar�ndan da g�r�lece�i gibi, T�rk halk�n�n b�y�k bir �o�unlu�u,
bir yandan tinsel inan�lar� do�rultusunda �zg�r bir �ekilde ya�amak isterken; ayn�
zamanda, dinin di�er temel ya�am alanlar�n� d�zenlemesine de kar�� ��kmaktad�r. Bu
g�r�, KYF'ye de uygun bir g�r�t�r. Co-vey ise, "Etkili �nsanlar�n Yedi Al�kanl���"
adl� kitab�nda; "Din kurumunu amaca y�nelik bir ara� de�il de, bir ama� gibi
g�rmek, ki�inin bilgeli�ini ve denge kavram�n� zay�flat�r" demektedir.
4. Din-ak�l ili�kisi: KYF a��s�ndan, bireyin tinsel inan�lar�n� �zg�r bir �ekilde
diledi�i gibi ya�amas� esast�r. Ancak bu ya�am, tinsel ya�am alan� ile s�n�rl�
olup, bireyin; aile, �evre ve i� ya�am alanlar�n� da y�netmez. Bu �� alan, ilim ve
bilimin rehberli�inde d�zenlenmelidir. Ayr�ca tinsel inan�lara, bir tak�m tinsel
ama�l� hurafelerle ve dogmalarla de�il, ak�l ile yakla�mak esast�r. �smet Bozda�,
"K�lt�r �htilalimiz" adl� eserinde ��yle der; "D�nya'da, Dinlere ak�l ile sar�lan
�lkeler hep ilerlemi�ler; Nakl'e ba�l� kalanlar -hangi zengin do�al kaynaklara
sahip olurlarsa olsunlar- geri kalm�lard�r!"19
Ger�ekten de, ilimde, bilimde, sanatta ve ekonomide ileri olan Bat� medeniyetlerine
bakt���m�zda; Almanya, Fransa, �ngiltere, �svi�re, Hollanda gibi dine ak�l ile
yakla�an �lkelerin (Protestan) Bat� uygarl���n�n �nc�leri olduklar�n� g�r�r�z. Ayn�
�ekilde, dine ak�l ile yakla�mayan (Katolik); �talya, �spanya, Portekiz, Polonya ve
Avusturya gibi �lkelerin teknolojide ve geli�mi�likte �teki �lkelere g�re daha
geride olduklar�n� g�r�r�z.
19) Bozda�, ismet. K�lt�r �htilalimiz, s. 231.
347
5. D�nya-ahiret dengesi: Tinsel geli�im a��s�ndan de�inmemiz gereken bir di�er konu
da, d�nya-ahiret dengesidir. KYF a��s�ndan, ikisi aras�nda bir denge sa�lanmal�d�r.
Her ikisi de tek ba��na, kaliteli bir ya�am i�in yeterli de�ildir. Nitekim, Hz.
Muhammed de bu konuda; "ifratla tefrid aras�nda olunuz" diyerek bizleri
uyarmaktad�r.
Tefrid, b�t�n varl��� Tanr� varl��� bilip d�nyadan vazge�erek, tamamen Tanr� ile
me�gul olmad�r. Yani, d�nya i�lerini tamamen b�rak�p, sadece �b�r d�nyaya y�nelik
faaliyetlerde bulunmakt�r. �frat ise, �b�r d�nyay� d��nmeksizin sadece bu d�nyaya
y�nelik �eyler yapmakt�r. Yani, hedonist bir yakla��mla, bu d�nyada g�n�n� g�n
etmektir. Her ikisi yakla��mda sa�l�kl� de�ildir, ��nk� dengeden yoksundur. Denge
yoksa, kalite de yoktur.
B�y�k T�rk D��n�r� Yusuf Has Hacip, yakla��k 900 y�l �nce yazd��� "Kutadgu Bilig"
adl� eserinde ��yle demektedir; "Tap�nmakla i� bitmez, insanlar�n Tanr�'ya
g�revleri oldu�u gibi, kendi karde�lerine kar�� da g�revleri vard�r. H�ner, ikisini
birlikte y�r�tmektedir. Yaln�z birisini yerine getirmek el-
vermez.'
6. Her �ey g�r�nd��� gibi de�ildir!: Her �ey her zaman g�r�nd��� gibi de�ildir,
i�ler bazen istendi�i gibi gitmez g�r�nd���nde, asl�nda olan budur. �er gibi
g�z�ken bir i� hay�rl�, hay�rl� gibi g�z�ken bir i� de �er olabilir. E�er inan�l�
isen, her i�te bir hay�r oldu�unu d��n�rs�n. O hayr�n ne oldu�unu da, bir s�re
sonra zaten anlars�n. T�pk�, a�a��daki hik�yede oldu�u gibi:21
20) �zmen, Murat. Yaza Yaza Ya�amak, s. 83.
21) G�r�nd��� Gibi De�il. G�nderen: farukbudak@hotmail.com Al�c�: mcesit-
cioglu@hotmail.com Elektronik Posta Tarihi: 21.12.2000.
348
ti
�ki melek yery�z�n� dola�maya ��km�lar. Tabii insan k�l���nda. Ak�am olmu� kentin
en zengin semtinde l�ks bir villan�n kap�s�n� Tanr� misafiri olarak �alm�lar. Ev
sahipleri somurtarak buyur etmi�ler onlar�. Yemek filan teklif etmemi�ler. S�cac�k
misafir odalar� yerine, buz gibi ve nemli bodruma iki �ilte at�p; "Geceyi burada
ge�irebilirsiniz" demi�ler. �ilteleri betona sererken, ya�l� melek duvarda bir
�atlak g�rm�. Elini uzatm�, ��yle bir s�rm� yar��a. Duvar eskisinden sa�lam olmu�.
Gen� melek; "Niyeyapt�n bunu?" diye sormu� merakla. "Her �ey her zaman g�r�nd���
gibi de�ildir" demi�, ya�l� melek yava��a.
Ertesi ak�am melekler bir k�y evinde �ok fakir, ama �ok iyiliksever bir aileye
misafir olmu�lar. Her �eyleri bir tanecik inekleri imi�. Onun s�t�n� sat�p
ge�iniyorlarm�. Ev sahipleri m�tevaz� sofralar�na alm� onlar�. Allah ne verdiyse
beraber yemi�ler. Yatma zaman� gelince kad�n; "Siz uzun yoldan geliyorsunuz, yorgun
olmal�s�n�z. Bizim yatakta siz yat�n, bir rahat uyuyun. Biz �u divanda idare
ederiz" demi�.
G�ne� do�arken uyanan melekler, zavall� adamla kar�s�n� iki g�zleri iki �e�me
a�larken bulmu�lar.Hay attaki tek servetleri inekleri bah�ede �l� yat�yormu�. Gen�
melek �fkeden deliye d�nm�. "Bunu nas�l yapars�n. Bu kadar iyi insanlar�n tek
servetinin �lmesine nas�l izin verirsin. �nceki gece gitti�imiz villada her �ey
vard�, ama k�t� ev sahipleri bize hi�bir �ey vermediler. Sen onlar�n bodrumlar�n�
tamir ettin. Bu fakir insanlar bizimle her �eylerini payla�malar�na ra�men,
ineklerinin �lmesine g�z yumdun" demi�.
"Her �ey her zaman g�r�nd��� gibi de�ildir evlat" demi�, ya�l� melek yine. "Nas�l
yani?" diye daha da �fkeyle yinelemi� sorusunu gen� melek. "Her �ey her zaman
g�r�nd��� gibi de�ildir evlat" demi�, ya�l� melek bir daha. Ve anlatm�; "tik
gitti�imiz zengin evindeki duvar �atla��n�n i�inde, y�llar �nceden sak-
349
lanm� bir hazine vard�. Ev sahipleri, zenginlikleri ile �ok ma�rur, ama hi�
payla�may� sevmeyen insanlar olduklar� i�in, bu defineyi bulmay� hak etmemi�lerdi.
�atla�� kapay�p, onlar� bu hazineden ebediyen mahrum ettim. D�n gece fakir k�yl�n�n
yata��nda yatarken �l�m mele�i, adam�n kar�s�n� almaya geldi. Kad�n�n hayat�n�
ba��lamas�na kar��l�k, ona ine�i verdim" demi�.
i�ler her zaman iyi gitmez, t�pk� her g�n�n g�ne�li ge�medi�i gibi. Biz insanlar,
neyin hay�rl�, neyin �er oldu�unu �nceden tam olarak bilemeyiz. �er gibi g�z�ken
bir i�in sonu hay�rl� olabilece�i gibi, tersi de olabilir. �nemli olan nihai
sonu�tur. Bu tutum kadercilik olmay�p, inan�larla ilgili bir durumdur. �imdi,
Milliyet Gazetesi'nin bir haberini beraber okuyal�m:22
Adanal� G�ler Ailesi ge�en hafta b�y�k bir mutluluk ya�ad�. Manifaturac� baba E�ref
G�ler, cumartesi �ekilen Say�sal Lo-to'da 4-7-17-18-24-35 rakamlar�n� bilerek, tam
109 milyar liral�k ikramiyenin sahibi olmu�tu. B�y�k ikramiyenin sevincini
payla�mak i�in Mu�la'da doktorluk yapan o�lu Berkand'� �a��rd�lar.
M�jdeyi alan Berkand G�ler, hemen kendisi gibi doktor olan arkada�� Bayram Bulut'la
yola ��kt�. Ancak, Ak�ehir yolundaki hatal� sollama sonucu, iki doktor da ya�am�n�
kaybetti. G�ler Ailesi art�k lotonun ad�n� bile duymak istemiyor.
7. �anakkale ruhu: Ecdad�m�z �anakkale'de; yokluklar i�inde ve en a��r �artlar
alt�nda, yedi d�vele kar��, tarihte benzeri g�r�lmemi� bir destan yazm�t�r.
�anakkale muharebele-
22) Milliyet Gazetesi, 04 Mart 2001.
350
rinin yap�lm� oldu�u Gelibolu Yar�madas�'n� ziyaret etti�inizde, benim gibi baz�
�eli�kiler ya�ars�n�z. Sonucu bilmeseniz, sanki zaferi ingilizlerin kazand�klar�n�
zannedersiniz. �ngilizlerin devasa Hessel An�t� ba�ta olmak �zere, di�er an�tlar�n�
ve bak�ml� mezarl�klar�n� g�rd�kten sonra; 1 tak�mla 10 tabur (54 tak�m) d�man
askerim 10 saat oyalayan Yahya �avu�'un mezar�na geldi�inizde i�iniz burkulur.
Yahya �avu�'un m�te-vazi mezar ta�mdaki, Vali Nail Memik'in yazm� oldu�u �iiri
okudu�unuzda, g�zleriniz dolar. Yahya �avu� �iiri, �anakkale ruhunu ne kadar da
g�zel anlatm�;
Bir kahraman tak�m ve de Yahya �avu�'tular, Tam �� Alayla burada g�n�lden
vuru�tular. D�man t�men san�rd� bu �aheser erleri, Allah'� arzu ettiler, ak�ama
kavu�tular.
T�rk milletinin sava� meydan�ndaki kahramanl��� ve azmini, Gazi Mustafa Kemal ��yle
anlat�r: "Kar��l�kl� siperler aras�ndaki mesafemiz, sekiz metre idi. Yani �l�m
muhakkak. Birinci siperdekiler, hi� biri kurtulamadan kamilen �ehit d��yor,
ikinciler onlar�n yerine ge�iyor. Fakat ne kadar imrenilecek bir itidal ve tevekk�l
ile; biliyor musunuz? �ehit olan� g�r�yor, �� dakikaya kadar �ehit olaca��n�
biliyor, en ufak bir f�tur bile getirmiyor. Sars�lmak yok. Okuma bilenler ellerinde
Kuran-� Kerim, cennete girmeye haz�rlan�yorlar. Bilmeyenler kelime-i �ahadet
getirerek y�r�yorlar. Bu T�rk askerinde-ki iman� ve ruh kuvvetini g�steren, �ayan-�
hayret ve �ayan-� tebrik bir misaldir."
351
�anakkale'de galip gelen bu maneviyat ruhu; bizi biz yapan ve T�rk milletinin
varolu�undaki temel de�erlerden bir tanesi olup, �zenle korunmal�d�r. Cennet
vatan�m�z� Afganistan ya da Cezayir yapmaya �al�an ba�naz ve yobaz d��nce ile,
�anakkale ruhu birbirinden ayr� tutulmal�d�r. Bu ba�lamda, din ve vicdan �zg�rl���
konusunda gerekli ho�g�r� g�sterilmelidir. Uzak ge�mi�te �anakkale'de, yak�n
ge�mi�te ise, G�neydo�u'da ba�ar�y� sa�layan ayn� ruhtur. Hi�bir zaman ihmal
edilmemelidir.
8. Bize �zg� de�erlerimiz: isl�m, Atat�rk��l�k, Milliyet�ilik vb. de�erler, T�rk
milletine �zg� de�erlerden baz�lar�d�r. Bunlar hi�bir zaman siyaset ve ��kar
malzemesi olarak kullan�lmamal�d�r. Her T�rk vatanda��, bu de�erlerin "rant arac�"
yap�lmas�na izin vermemelidir. Her T�rk insan�, bu de�erlere az ya da �ok sahiptir.
T�pk�, polis kalkan�na yap�lan sald�r�larda oldu�u gibi, bu de�erler kalkan
yap�ld���nda; bu de�erleri kalkan yapanlar de�il, sonu�ta bu de�erler zarar
g�rmektedir. Bunun yolu, T�rk halk�n�n bilin�lenmesinden ve de�erlerine sahip
��karak rant elde edilmesine izin vermemesinden ge�er.
Rant arac� yap�lan de�erlerin ba��nda, Din ve Atat�rk gelmektedir. Atat�rk'� sevmek
demek, onu anlamak demektir. Onu dogma yapmak ve onu putla�t�rmak demek de�ildir.
Nitekim, Harp Akademileri'nin 2001-2002 ��retim d�nemi a��l� t�reninde konu�an,
Harp Akademileri Komutan� Orgeneral Nahit �eno�ul yapt��� konu�mada,
"Atat�rk��l���n b�st yap�p rozet takarak uygulanamayaca��n�" s�yleyerek bir ger�e�i
itiraf etti; "Yakam�za Atat�rk rozeti takarak, her okula, her ye-
352
re Atat�rk b�st� dikerek, Atat�rk�� olaca��m�z� zannettik, yan�ld�k. Onun ilke ve
ideallerinden uzakla�t�k"23 dedi.
Bu sat�rlar�n yazar�na g�re, "Atat�rk��l�k" demek; herkesin, her nerede olursa
olsun, ne i� yaparsa yaps�n, elinden gelenin en iyisini yapmas� ve defosuz hizmet
vermesi demektir. Bunun anlam�; sporcunun en iyi rekorlar� k�rmas�, bilim adam�n�n
yeni bulu�lar yapmas�, sanayicinin kaliteli �r�nler �retmesi ve ihracat�n�
art�rmas�, yazar�n kaliteli eserler yazmas�, memurun ise defosuz bir hizmet
vermesidir. KYF'yi ya�am�na ge�iren bir insan; yukar�daki hususlar� yerine getiren,
vatan�n� ve milletini seven, �ncelikle kendi �z�ne sayg� duyan insand�r.
Ki�isel Geli�im Plan�
Ki�isel geli�im ve de�i�imin, etkili ve s�rekli olmas� i�in planl� olmal�y�z, i�te
ki�isel geli�im i�in kullan�lan bu planlar�n hepsini, "Ki�isel Geli�im Plan� (KGP)"
olarak adland�rmak istiyorum. KGP, bilgisayarda a�aca��m�z bir klas�r olabilece�i
gibi, bilgisayar�n olmad��� durumlarda f�yler yard�m�yla �e�itli b�l�mlere ayr�lm�
bir klas�r de olabilir. KGP'yi olu�turacak klas�r, a�a��daki b�l�mlerden
olu�abilir:
1. Ki�isel de�i�im: 6. K�s�m'da anlat�ld��� gibi, bu b�l�m; tutum ve
davran�lar�m�za y�nelik, g�nl�k olarak yapt���m�z i�sel g�zlemlere ili�kin
kay�tlar�, ki�isel analiz sonu�lar�n� yani mevcut ki�ilik �zelliklerimizi ve yeni
kimli�imizi olu�turacak hususlar� kapsar. Daha �ok, olumsuz tutum ve
davran�lar�m�z� de�i�tirmede yararlanaca��m�z bilgileri i�erir.
23) H�rriyet Gazetesi, 3 Ekim 2000.
353
2. Misyon ve ara hedefler: 7. K�s�m'da anlat�ld��� gibi, bu b�l�m; d�sal kutup
y�ld�z�m�z� olu�turan misyonumuz ile, misyon bildirimine uygun olarak haz�rlanm�;
stratejik, taktik ve operasyon hedeflerinden olu�ur. Misyon ve hedeflerin, ilke ve
de�erlerimize uygun bir �ekilde g�ncellenmesi ve geli�tirilmesi gerekir.
3. Haftal�k faaliyet planlar�: Her hafta d�zenlenen, her t�rl� faaliyetimizi
haftal�k perspektifte g�rebilece�imiz, zaman ve enerjimizi optimum verimlilikle
kullanmam�za yard�mc� olan bir pland�r. 8. K�s�m'da anlat�lan HFP; misyon ve ara
hedeflerimizin ya�ama ge�irildi�i bir pland�r. Bu plan ayn� zamanda, ki�isel
geli�im ve de�i�imle ilgili hedeflerimizin de yer ald��� bir pland�r. Ki�isel ya�am
alan�m�z� olu�turan ve 9. K�s�m'da anlat�lan; fiziksel, zihinsel, duygusal ve
tinsel geli�im konular� da bu plan sayesinde tatbik edilir. D�zenli bir uygulama
s�reci sonunda, otomatik olarak uygulad���m�z bir al�kanl�k haline gelir.
4. Aile toplant�lar�: Aile ya�am�m�zda, kaliteyi yakalamak i�in ayda bir kez
yap�lan d�zenli toplant�lardan olu�ur. T�m aile bireylerinin kat�ld��� ve her t�rl�
aile sorunlar�n�n ele al�nd��� bir demokrasi platformudur. Toplant� sonunda alman
kararlar, yaz�l� hale getirilerek KGP'n�n ilgili b�l�m�ne tak�l�r. Aile
toplant�lar� konusu, dizinin 2. kitab� olan "Kaliteli Ai-le"de yer almaktad�r.
5. B�t�e y�netimi: Aile b�t�esi ile ilgili, her t�rl� plan�n yer ald��� bir
b�l�md�r. Bu plan; �nemli ihtiya�lar�m�z�n g�zden ka�mas�n�, kredi kartlar� ile
gereksiz harcamalar yap�lma-
5
354
sini �nler. K�saca, ekonomik konular�n bizi mutsuz k�lmas�na izin vermez. Her y�l
sonu tahmini olarak haz�rlanan, �nceden y�ll�k ve ayl�k bazda t�m gelir ve gider
kalemlerini g�steren planlar bu b�l�mde yer al�rlar. B�t�e y�netimi ile ilgili
konular da yine, 2. Kitapta yer almaktad�r.
6. G�nl�k ve an�lar: �zellikle bizi duygusal y�nden rahats�z eden, sa�l�kl� olarak
bo�lat�lamad��� taktirde bitmemi� i�lere d�n�ebilecek konular�n yaz�larak
dosyaland��� bir b�l�md�r. Psikolojik y�nden rahatlamam�z� sa�layacak bu kay�tlar,
saklanabilece�i gibi y�rt�p at�labilir de. Ancak bu kay�tlar sakland��� taktirde,
zaman zaman a��l�p okundu�u taktirde farkmdal�k d�zeyimizin geli�mesine olumlu
katk� yaparlar.
7. ihtiya� duyulacak di�er b�l�mler: Burada belirtilmeyen ancak; her bireyin
ki�isel, aile, i� ve �evre ya�am alanlar�nda ihtiya� duyaca�� di�er b�l�mlerden
olu�ur.
Baltan�z� Bileyin
KYF'ye g�re sa�l�kl� olmak demek; fiziksel, zihinsel, duygusal ve tinsel y�nlerden
tam bir iyilik hali i�inde bulunmak demektir. Sa�l�kl� olmak i�in; hem temel ya�am
alanlar�n� hem de ki�isel ya�am alanlar�n� ihmal etmemek gerekir. Sadece ihmal
etmemek yetmez, ayn� zamanda bu ya�am alanlar� aras�ndaki dengeyi de g�zetmek
gerekir.
Ancak g�nl�k ya�amda, hepimiz zaman zaman ya�am alanlar�ndan baz�lar�n� ihmal
ederiz. Ya�am alanlar� aras�nda dengeyi de tam olarak sa�layamay�z. Bazen, istesek
de denge-
355
yi sa�lamak m�mk�n olmaz. Ge�ici dengesizlikler olabilir, ancak bu dengesizlikler
al�kanl�klara d�n�memelidir. Aksi taktirde, dengesizliklerin uzun s�rmesi halinde,
bile�i ta�� gibi biledik�e a��n�r�z. Bir s�re sonra, b�rak�n �evreye yararl�
olmay�, kendimize dahi faydam�z olmaz. ��nk�, baltam�z k�-relmi�tir:
19. y�zy�l�n sonlar�nda bir i�adam�, sat�n alm� oldu�u geni� arazi par�as�ndaki
a�a�lan kestirmek ister. Bu ama�la gazetelere ilan verir. Cazip �cretleri duyan �ok
say�da orman i��isi, �al�mak i�in ba�vurur. �adam� araziyi biran �nce temizletmek
istedi�inden, bir haftada en fazla a�a� kesecek olana b�y�k bir �d�l koyar.
T�m i��iler, b�y�k �d�l� alabilmek i�in hi� durmadan �al�maya ba�larlar. Hi�
dinlenmeden, baltalar�n� bilemeden s�rekli �al��rlar. ��nk�, di�erleri taraf�ndan
ge�ilmekten korkarlar. Bir s�re sonra, baltalar�n�n k�relmesi nedeniyle yorulur ve
yava�larlar. Sadece �d�le odaklanm� olduklar�ndan dolay�, dinlenmeyi ve k�r
baltalar�n� bilemeyi ak�l edemezler. ��lerinden bir tanesi ise, endi�eye kap�lmadan
ve kazanaca��ndan emin bir �ekilde, her saat ba�� bir s�re dinlenir. Bu dinlenmeler
esnas�nda da, her seferinde k�relen baltas�n� biler. Sonu�ta, yar�� da bu i��i
kazan�r.
A�a� kesen i��ilerde oldu�u gibi; g�ndelik ya�ant�m�zda kendimizi a�a� kesmeye o
denli kapt�r�r�z ki, baltam�z� bilemeyi dahi unuturuz. G�nl�k ko�u�turmalardan
f�rsat bulup, kendimize zaman ay�ramay�z. Bu nedenle de; verimsiz, stresli ve
dengesiz ya�ar�z. Ki�isel ya�am�m�zda, "baltay� bilemek" demek; t�m ya�am
alanlar�na vakit ay�rmak, onlar� ihmal et-
356
meden dengeli ya�amak demektir. Ki�isel baltam�z� bilemek, bizi uzun d�nemde
ba�ar�l�, mutlu ve etkili k�lar.
S�z�m�n �z�
�nsan, ki�isel potansiyelini etkili bir �ekilde kullanarak kaliteli bir ya�ama
ula�abilir. Mutlu ve ba�ar�l� olabilir. Ayr�ca, ya�am s�rekli �al�maktan ibaret
de�ildir. �imiz d��nda, ki�isel ya�am alanlar�na da vakit ay�rmal�y�z. Di�er
alanlar� ihmal ederek, ula��lan ba�ar� eksik ba�ar�d�r. Bu nedenle, d�zenli olarak
kendimize de vakit ay�rmal�y�z. Hobilerle ilgilenmeliyiz. Bu hobiler; bal�k tutma,
evcil hayvanlar beslemek, sosyal ama�l� derneklerde �al�mak, yeni yerler g�rmek
olabilir. Bu hobiler aras�nda, okuma ve sporu saymad�m. ��nk� okuma ve spor yapma,
kaliteli ya�am karesi etkinliklerinden olup, ya�am boyu aksat�lmadan yap�lmas�
gereken temel aktivitelerdir.
9. K�sm�'da burada bitirdikten sonra, birinci etab�n sonuna yakla��yoruz. Art�k
sizlere veda etme vaktim geliyor. �te, sizlere veda etmeden �nce de�inece�im son
konu, "Birinci Etab� Bitiriken" konusudur.
10
B�R�NC� ETABI B�T�R�RKEN
"Uygarl���n ger�ek �l��s� ne n�fus �oklu�u, ne
kentlerin b�y�kl���, ne de �retim bollu�udur.
Ger�ek �l��, �lkenin yeti�tirdi�i insanlar�n kalitesidir."
Ralph Voldo Emerson
Tebrikler... "Kaliteli lnsan"� okumu� ve 4 etaptan olu�an kaliteli ya�am
yolculu�unun ilk etab�n� ge�mi� bulunuyorsunuz. �imdiye kadar; ya�am alanlar�nda
dengeli ya�ay�p ya�amad���n�z� sorgulam�, dengesizli�in sebeplerini anlam�
olmal�s�n�z. Kendinizi ve ki�isel potansiyelinizi tan�m�, gitmek istedi�iniz yeri
ve istikameti belirlemi�, ki�isel de�i�im ve geli�iminizi ba�latm� olmal�s�n�z.
E�er bu hedeflere ula�amam�samz, kitab� yeni ba�tan �z�mseyerek bir kez daha
okuyunuz.
Asl�nda bu hedeflere ula�m� olsan�z bile, bir s�re sonra mutlaka bir kez daha
okuyun. Sadece kitab� okumakla kalmay�p, t�m sevdi�iniz insanlara da tavsiye edin.
Edin ki, sevdi�iniz insanlar da bir an �nce kaliteli ya�am yolculu�una
ba�layabilsinler. Edin ki, t�m sevdikleriniz ya�amlar�n�n ikinci b�l�m�n�; daha
anlaml�, daha doyumlu, daha mutlu, daha ba�ar�l�, k�saca daha kaliteli
ya�ayabilsinler.
358
Ancak, sorumlu bir birey olarak sadece kendimizi geli�tirmemiz yeterli olmaz, T�rk
toplumunu da d�n�t�rmek gerekir. Bunun i�in, T�rk insan�n�n "hardware"inde yani
ambalaj�nda de�il; "software"inde yani paradigmalar�na y�n veren zihinsel
program�nda R�nesans'� ger�ekle�tirmek gerekir. Toplumsal bozulman�n en �st
seviyede oldu�u g�n�m�zde, bu de�i�ime her zamankinden daha �ok ihtiya�
duymaktay�z. Ancak bu noktada, i�imizin kolay olmad���n� da bilmemiz gerekiyor.
Bunu anlayabilmek i�in, �lkemizdeki trafi�i g�zlemlemek yeterlidir.
Toplumlar�n medeniyet ve kalite d�zeylerini g�steren en iyi kriterlerden bir tanesi
de trafiktir. Trafikte seyreden ara�lar ve �of�rlerin davran�lar� izlenerek,
toplumlar�n karakteristik �zellikleri net bir �ekilde g�zlemlenebilir. Trafikte,
insanlar�n birbirlerine sab�rl� ve ho�g�r�l� davrand���, kar��l�kl� olarak
birbirlerinin haklar�na sayg� g�sterdi�i, nezaketle davrand��� bir toplum kaliteli
ya�ama ula�m� demektir.
T�rk'� Trafikte Okumak
Bug�n T�rk toplumunun sosyal durumunu, en iyi trafikteki ho�g�r�s�zl���m�z
yans�tmaktad�r. �lkemizdeki trafi�in genel durumunu �ok g�zel ifade eden bir metni,
yaln�z ba�l���n� de�i�tirerek aynen a�a��ya al�yorum. Metnin, T�rk toplumunun
i�inde bulundu�u durumu ne kadar yans�t�p yans�tmad���na siz karar verin, i�te
metin:1
1) Ey �stanbul �of�r�. Eri�im: www.oto-park.com E. Tarihi:20.06.2001
359
"Ey T�rk �of�r� !
Birinci vazifen, �n�ndeki arac� ge�mektir. Bu, senin en b�y�k tatmin kayna��nd�r.
�n�ndeki arac� ge�erek; seni a�a��layan, hor g�ren, sana yavru muamelesi yapan,
bask� uygulayan herkesten h�nc�n� alm� olacaks�n. �n�ndeki arac� ge�mekten
vazge�ersen, seni hayata ba�layan t�m ba�lar kopmu� olur. Kendini �ok k�t�
hissedersin. Buna asla izin verme. Bilhassa ve �zellikle erkekler ve erkek gibi
araba s�renler, �unu iyi bilmelisiniz ki, �n�ndeki arac� ge�meyenin cinsel g�c�
dumura u�rar. Cinsel g��, insan�n en b�y�k hazinesidir. Bug�n veya gelecekte, seni
bu hazinenden mahrum etmek isteyecek, ara� i�i veya ara� d�� k�t� niyetli insanlar
olacakt�r. Onlara kulak asma.
E�er seni ge�en bir ara� olursa onu izle ve ge�. Unutma, seni ge�en ara�lar�n b�y�k
motor g��leri varsa, senin de cesaret dolu y�re�in var. Durma at�l, �n�ndeki arac�
ge�.
Bu ge�i� �� be� ki�inin yaralanmas�yla ve hatta �lmesiyle sonu�lanacak bir kazaya
sebebiyet verebilir. Kazaya u�rayacaklardan biri sen olacak olsan bile, �l� ve
yaral� say�s�n� d��nme. �n�ndeki arac� bir an �nce ge�meye bak. Ge�i�i soldan
yalam�yorsan sa�dan dal; k�vr�l sola kay. Ref�jler ve ar�za �eritleri, senin bu
arzunu kar��lamak �zere in�a edilmi�tir. Kullan onlar�. �n�ndeki arac�n �n�, sa��
ve solu dolu olsa da, yol iste! S�k�t�r onu. Selekt�r yap, korna �al, egzozunu
koklayacak kadar yakla�; gerekirse hafiften tosla...ama mutlaka ge�.
Ey T�rk �of�r�!
�n�ndeki arac� ge�mek i�in, i�inde bulundu�un durumun ahval ve �artlar�n� d��nme.
Ko�ullar t�m�yle elveri�siz olabilir. Sen yorgunluktan bitap d�m�, g�z�n� a��k
tutamaz halde alkoll� hatta sarho� olabilirsin, yol kaygan hatta buzla kapl�
olabilir; tepe �st�ne yakla��yor veya viraja giriyor olabilirsin;
|>� V
360
hemen ileride bir demiryolu hemzemin ge�idi bulunabilir; tren d�d�k �alabilir;
'arac�n eski, lastiklerin kabak, frenlerin patlak olabilir; gece karanl�k, hatta
zifir olabilir; farlar�n yanmayabilir, �n cam�n �amurla kaplanm� olabilir;...
B�t�n bunlardan daha elim ve vahim olmak �zere, arac�n�n i�inde bulunanlar, "aman
yapma, sak�n ge�me" diye ba��rabilir; daha da ac�s� bu ki�iler senin kar�n,
�ocuklar�n, anan, baban, karde�in olabilir; ara� i�indekiler can kayg�s�yla,
davran�lar�n�, trafik polisinin hatal� ge�i�i engelleme �abalar�yla birle�tirmi�
bile olabilirler.
Ey T�rkiye'nin her ya�tan gen� �of�r�!
�te b�t�n bu �artlar alt�nda dahi birinci vazifen, �n�ndeki arac� ge�mektir. Muhta�
oldu�un kudret, aya��n�n alt�ndaki gaz pedal�nda mevcuttur."
Z�lf� Livaneli'nin Sabah Gazetesindeki k�esinde yazd���na g�re, New York Times
temsilcisi Stephen Kinzer, T�rkiye hakk�nda; "Mevcut durumuyla, olmas� gereken yer
aras�nda bu kadar b�y�k u�urum bulunan ba�ka �lke bilmiyorum" demi�. Kinzer, yerden
g��e kadar hakl�d�r. Ancak, kendisinden ��renmek isterim; "Televole" k�lt�r� ile,
bu seviyeden daha ileride olan ba�ka bir �lke var m� acaba?
Televole K�lt�r� ve Arabesk Ya�am
G�n�m�zde, bir Arabesk k�lt�r olan "Televole" k�lt�r� t�pk� bir kanser mikrobu gibi
T�rk toplumunu esir alm�t�r. Feyzullah Ero�lu, "Davran� Bilimleri" adl� eserinde;
"Arabesk k�lt�r�n en belirgin �zelli�i, kurals�zl�k ve ilkesizliktir. Nas�l
361
ki, arabesk m�zikte, makam ve nota yoksa, d�zg�n diksiyon ve g�zel T�rk�e kayg�s�
yoksa, arabesk davran�larda da tutars�zl�k hakimdir" dedikten sonra, s�zlerini
��yle s�rd�rmektedir; "Arabesk k�lt�r�n davran�sal ba�ka bir �zelli�i ise, kitle
insan�n�n a��r� duygusal olmas� ve akli kontrol�n erimesidir. Arabesk k�lt�rde akim
yerini, duygular ve i�g�d�ler almaktad�r. Rasyonel davran�lar�n yerine, �o�unlukla
d��n�lmeden ger�ekle�tirilen rastgele ve irrasyonel davran�lar ikame edilmi�tir."2
�te, Star Gazetesi ar�ivlerinden derlenmi�, Ero�-lu'nu hakl� ��kartacak t�rden,
yurdum insan�n�n ya�ad��� ger�ek olaylardan bir demet:3
1. �ki oday�, tek oda yapmak isteyen ev sahibi i�i abartt�. Tek duvar i�in kazma
yerine dinamit kulland�, mahalleyi havaya u�urdu, kendisi de yaraland�.
2. Anne, ya�mur girmemesi i�in bacay� t�kad�. Sobadan ��kan karbonmonoksit evi
doldurdu. Anne ve o�lu �ld�, �� �ocuk komaya girdi.
3. Asabi �oban, ot yemeyen koyunu t�fe�inin dip�i�iyle d�vmeye ba�lad�. T�fek ate�
ald�, �oban �ld�.
4. Acemi avc� ihtiya� molas� verdi. T�fe�i bacaklar�n�n aras�na k�st�r�p
tuvaletini yapmak istedi. O s�rada k�pe�i ku-. ca��na atlad�, teti�e dokundu. Avc�
�enesinden giren fi�ekle �ld�.
5. Tarlada otlayan iki koyun, bir evin �n�ndeki in�aat kumunu da��tt�. Koyunun
sahibi aile ile, kum sahibi aile birbirine girdi. �ki aileden 5 ki�i �ld�.
2) Ero�lu, Feyzullah. Davran� Bilimleri, s. 136.
3) Star Gazetesi, 16 Haziran 2002.
362
6. �a�k�n k�yl�, evinin teras�ndaki k�m�rl�kte buza�� beslemeye ba�lad�. Buza��
b�y�d�, 250 kiloluk inek oldu. Odaya s��mayan inek, �� katl� evden vin�le
indirildi.
7. Karadenizli iki karde�, �at�daki hurdalar� satmak istedi. A�abey �at�ya ��kt�,
demir y���nlar�n� a�a��daki karde�ine atmaya ba�lad�. Karde�i hepsini tuttu, biri
hari�; buzdolab�. Onun alt�nda kal�p a��r yaraland�. Hastanede; "H�zl� att�,
tutamad�m" dedi.
8. Askerden yeni d�nen gen�, d�nya evine girdi. Gerdek gecesi e�ine, askerlik
an�lar�n� anlatmaya ba�lad�. Bir ara kendini kapt�rd�, yan�nda getirdi�i el
bombas�n� g�sterdi; "Bak bunu �ekince patl�yor" dedi ve pimi �ekti. Yeni evli �ift
�ld�.
9. Yeni do�an ye�nini seven bir day�, faciaya yol a�t�. Bebe�i "Hoppala" diye
havaya f�rlatt�, talihsiz bebek tavandaki vantilat�re �arparak �ld�.
Sonu� olarak; ak�lc� zihnin kullan�lmad���, insanlar�n daha �ok duygu ve hisleriyle
hareket etti�i bir �lkede, krizlerin ya�anmas� ka��n�lmazd�r. Ancak, her alanda
oldu�u gibi, krizler konusunda da kantar�n topuzu bir hayli ka�m�t�r.
Krizlerin Etkisi
Ekonomik krizlerin arka arkaya patlad��� yeni milenyu-mun ilk y�llar�nda, ulus�a
inim inim inliyoruz. Tiyatrolar�n bile bir bir kapand��� �u g�nlerce, T�rk milleti
olarak g�lmeye hasret kald�k:
363
Adam ruh doktoruna gider; "Ne olur doktor bey bana yard�m edin. Hi� g�lemiyorum"
diye dert yanar. Doktor, "Bak�n" der, "Bu konuda �ikayeti olan birka� hastam vard�.
�ehrimize yeni gelen �u me�hur sirke g�nderdim. Orada bir palya�o var. B�t�n
hastalar�m evlerine kahkahalar atarak d�nd�ler. Eminim siz de onu izleseniz,
g�lmekten k�r�l�rs�n�z." Adam, bir �nceki halinden daha da �aresiz bir ses tonuyla
cevap verir:
-"Opalya�o benim!..."
Bir �eyi �ok merak ediyorum. Halk�n durumunu bilmesine biliyorum ama, t�m olanlara
ra�men bizleri g�ld�rmeye �al�an insanlar�n sa�l�klar�n� merak ediyorum! Umar�m;
Nejat Uygur, Levent K�rca, Ali Poyrazo�lu, Cem Y�lmaz, Y�lmaz Erdo�an gibi g�ld�r�
sanat��lar�m�z�n sa�l�klar� yerindedir!... Fakat bir �eyi de itiraf etmeliyim; her
hafta ailece severek izledi�imiz "Olacak O Kadar Televizyonu"nda, Levent K�rca'dan
hi� de iyi sinyaller alm�yorum!...
T�m olumsuzluklar�na ra�men krizleri; uzun y�llardan beri milleti s�m�ren ayn�
��kar �evrelerinin ay�klanaca��, �lkemizin ba��rsaklar�n�n temizlenece�i bir
d�nemin ba�lang�c� olarak g�rmekteyim. Nitekim, bunun etkilerini k�smen 3 Kas�m
2002 se�imlerinde g�rd�k. Bu transformasyon s�reci 10-15 y�l s�rebilir ancak, t�m
insanlar�n "insan" olarak ya�amalar� yolunda kap� aralanm�t�r art�k. De�i�imlerin
hep ola�an�st� d�nemlerde ve toptan yap�ld��� �lkemizde krizler, de�i�im s�recini
ba�latan d�nemlerdir. Krizlere bir de bu a��dan bakmak gerekir.
364
T�rk Toplumunda De�i�im
T�rk insan� olarak bizler, ola�an d�nemlerde yap�lmas� gereken normal de�i�imleri
tedricen yapmay� bug�ne kadar ba�aramam��z. De�i�imleri, hep ola�an�st� d�nemlerde
ve bir kalemde toptan yapm��z. Uzun erimli ve planl� hareket etme-rri�iz. Hareket
etmek i�in, hep yumurtan�n kap�n�n a�z�na gelmesini beklemi�iz. "The Economist"
Dergisi bu konuda; "T�rklerin kendilerine �zg� bir sa�duyular� var. En b�y�k
bunal�mlar�n i�inden, her t�rl� �mitlerin kesildi�i anda bir ��z�m yolu bulup
��k�veriyorlar" diyor. T�pk� a�a��daki hik�yede oldu�u gibi:4
F�kra me�hur... �ki T�rk pilot, u�a�� havaland�rmadan �nce son s�rat pistin sonuna
do�ru ilerler. Yolcular tedirgin bir �ekilde u�a��n kalkmas�n� beklerler; ama bir
t�rl� tekerlekler yerden kesilmez. Havaalan�n�n sonundaki ormanl��a tam dalacakken,
kabinde bulunan yolcular can havliyle ���l��� basarlar. Pilot son anda d�meni
yukar� �evirir ve u�ak havalan�r. Oynad��� bu tuhaf oyundan garip bir haz edan
kaptan pilota, yard�mc�s� sitem-k�r konu�ur:
-"Bir g�n yolcular ba��rmayacak ve biz kalkar kalkmaz yere �ak�laca��z!"
H�rriyet Gazetesi yazar� C�neyt �lsever de; "Hem Osmanl�, hem de T�rkiye
Cumhuriyeti'nde, �lkenin ba�� derde girmeden ve bat� de�i�im i�in bast�rmadan
de�i�im yap�lamad���n�"5 yaz�yor. Veriler, �lsever'i hakl� ��kar�yor. �te, T�rk ta-
4) Zaman Gazetesi, 14 Haziran 2002.
5) H�rriyet Gazetesi, 20 �ubat 2002.
365
rihinde toptan de�i�imin yap�ld��� zamanlardan derledi�im bir demet:
� 1839 Tanzimat Ferman�
� 1856 Islahat Ferman�
� 1876 I. Me�rutiyetin �lan�
� 1908 II. Me�rutiyetin ilan�
� 1923 Cumhuriyetin �lan�
� 1960 27 May�s �htilali
� 1972 12 Mart Muht�ras�
� 1980 12 Eyl�l �htilali
� 1997 28 �ubat (Post Modern �htilal)
T�rkiye'de, art�k hi�bir �eyin eskisi gibi olmayaca�� bir de�i�im s�reci
ba�lam�t�r. Bu de�i�im iste�i, halktan gelmektedir. Zaman i�erisinde �o�alarak, ���
haline d�n�ecek olan kar topu yuvarlanmaya ba�lam�t�r. Bu ���, de�i�ime direnenleri
ve kar��s�na ��kacak t�m engelleri ezip ge�ecektir.
Bug�n T�rk Milleti; ekonomik krizler, hortumlamalar, toplumsal de�erlerimizdeki
yozla�ma ve ahlaks�zl�klar nedeniyle b�y�k bir �mitsizli�e d�m�t�r. �unu
unutmamal�y�z ki, de�i�imi ger�ekle�tiren ve �lkelerini refaha ula�t�ran liderler,
hep bu t�r ortamlarda do�mu� ve b�y�m�lerdir. Yani bu olumsuz iklim, lider
iklimidir. T�pk�, Atat�rk de oldu�u gibi: Atat�rk 19 May�s 1919'da Samsun'a ��kt���
g�n do�mad�. O, Osmanl� �mparatorlu�u'nun en g��s�z oldu�u, s�m�r� ve d�a
ba��ml�l���n en �ok artt���, yolsuzluk ve koku�man�n en yo�un oldu�u ��k� d�neminde
yeti�mi�tir. Bu gibi olumsuz ortamlar, t�pk� topra�a at�lan bu�day�n ��r�d���nde
yeni bir fi-
366
liz vermesi gibidir. Filizin ye�erdi�i d�nem, ��r�menin en fazla oldu�u d�nemdir.
Di�er bir deyi�le; "Gecenin en karanl�k zaman�, �afak s�kmeden �nceki zamand�r."
Parlak Bir Gelecek Bizi Bekliyor, Ancak...
Bug�n �lkemizde, sanayici ve i�adamlar� ba�ta olmak �zere, toplumun her kesiminden
yeni taze filizler s�rmekte oldu�unu sevin�le g�r�yorum. Birbirinden ba��ms�z
olarak ye�eren bu filizler, �lkenin gelece�inde �ok �nemli g�revler �stlenecek ve
gelecekte bir zincirin halkalar�n� olu�turacaklard�r.
T�rk halk� olarak bizler, yeni kurtar�c�lar beklemeden, her ne yap�yorsak onun en
iyisini yapmam�z gerekir. Kurtar�c� bekleme devri �ok gerilerde kalm�t�r. Ancak,
geminin kaptanl���n� yapacak di�er bir deyi�le, orkestra elemanlar�n�n uyum i�inde
ve optimum verimlilikle �al�mas�n� sa�layacak liderlere ihtiya� duymam�z da
ka��n�lmazd�r. Tarihte �rnekleri oldu�u gibi bu �lke, T�rk halk�n�n ihtiya� duydu�u
liderleri mutlaka ��karacakt�r. Kendi ad�ma, T�rk halk�n� �ok g�zel bir gelece�in
bekledi�ine y�rekten inananlardan�m. Yaln�z, bir �eyi yapmak kayd�yla:6
Baku �niversitesi'nde k�rs� sahibi bir �ngiliz Profes�r, �niversiteye do�ru
y�r�rken, "Kesmece karpuz!" diye ba��rarak karpuz satan bir karpuzcuyu seyretmeye
ba�lar. Adam arabas�ndan ald��� herhangi bir karpuza bir iki deja avucu ile
dokunduktan sonra, b��a��n� vuruyor ve k�pk�rm�z� karpuzu m�teriye g�stererek
veriyordu.
6) Muallimo�lu, Nejat. Hitabet, s. 1026.
367
Adam�n ba��ndaki m�terileri da��ld�ktan sonra, profes�r karpuzcuya yakla��r ve
sorar: "Arabadaki karpuzlar�n hepsi k�pk�rm�z� m�?"
Karpuzcu, "Hay�r, i�lerinde ham olanlar da var" deyince, �ngiliz Profes�r rastgele
�� karpuz se�er ve karpuzcuya "�unlar� kes de i�ini bana g�ster" der. Se�ti�i
karpuzlar�n ��� de ham ��k�nca, �ngiliz profes�r karpuzcuya, "Pekiyi, siz �imdi
benim i�in bir karpuz se�in" der.
Karpuzcu, arabadaki karpuzlardan bir ikisini ��yle bir yoklad�ktan sonra, bir
tanesini al�r ve b��a��n� vurur. Karpuz k�pk�rm�z�d�r. Karpuzcunun paras�n� �deyen
profes�r, ba��n� hayret i�inde iki yana sallayarak ��yle der;
-"Kafa �ok yah�i, ama sadece karpuza �al��yor."
Karpuzcunun hik�yesinde oldu�u gibi, T�rk insan�n�n zekas� �ok �st d�zeydedir.
Ancak bu zekam�z�; hep kestirme yollara, ��ka��t��l�klara, aln�m�z terlemeden
kazanmaya, k�sa s�rede k�eyi d�nmeye, l�ks ya�amaya harc�yoruz. E�er, T�rk
toplumunun zihinsel program�n� m�mk�n olan en k�sa s�rede yenisi ile
de�i�tirebilirsek, bizleri �ok parlak bir gelecek beklemektedir. Aksi taktirde,
d�nya medeniyetinin amat�r liglerinde top ko�turmaya devam edece�iz.
Son S�z
"Evreni yaratan Tanr�, Hollanday� yaratan Hollandal�lard�r" �zdeyi�inde oldu�u
gibi; her T�rk insan�na b�y�k g�revler d�mektedir. Gerekli ve zorunlu durumlar
hari� olmak �z-re, �keyi terk ederek kestirme yollar� tercih etmenin do�ru bir yol
olmad���na inan�yorum. Kendi ad�ma, g�rev ve sorumlu-
368
lu�umun, omzumdaki y�k�n a��rl���n�n bilincindeyim. Bu y�k�m�, kendim �lkesine ve
toplumuna adam� insanlarla payla�mak arzusunday�m. Bu maksatla; �z�m�ze ait
de�erlerimizi koruyarak, ilim ve bilimin rehberli�inde �a�da� uygarl�k d�zeyine
ula�mak isteyen toplumun t�m kesimleri ile b�t�nle�mek istiyorum. Hizmet
yolculu�umda; d��ncelerimi payla�an, kaliteli ya�ama ula�ma yolunda hizmet etmeye
g�n�ll� t�m insanlarla bir g�n bir yerde bulu�may� �mit ediyorum.
i�te bu s�re�te; �lkesini, �irketini ya da ailesini kurtarmak isteyen insanlar�n
�ncelikle kendilerini kurtarmalar� gerekti�ine inan�yorum. Dizinin ilk kitab�n�n,
bireysel kaliteyi ve etkili liderli�i esas alan "Kaliteli insan" olmas�n�n nedeni
de budur. Bu s�reci daha da h�zland�rmak i�in sizlere, se�mi� oldu�um kitaplardan
bir demet �neriyorum, i�te kitaplar�n adlar�;
1. �nsan�n Anlam Aray��/Victor E. Frankl/�teki
2. han llyi�'in �l�m�/ Tolstoy/Oda
3. Kendine Yard�m/Samuel Smiles/YKY
4. Mutluluk Sanat�/Dalai Lama/Dharma
5. Ki�isel Ataleti Yenmek/M�min Sekman/Alfa
6. D��nce Atlas�/N�vit Osmay/�ark
7. Etkili �nsanlann 7 Al�kanl���/Stephen R. Covey/Varl�k
8. Sava���/Do�an C�celo�lu/Sistem
9. �nsan� Tan�ma Sanat�/Alfred Adler/Say
10.Mizah�n �yile�tirici G�c�/Ailen Klein/Epsilon
Bu kitab�, ki�isel ya�am�n�z�n mimar ve m�hendisi olarak, ya�am�n�z� yeniden in�a
etmenizde sizlere rehberlik etmesi
369
i�in yazd�m. Bu amac�ma bir par�a olsun ula�abildiysem, ki�isel misyonumu
ger�ekle�tirme yolunda kendimi bahtiyar hissedece�im. Bu arada; "Kaliteli Ya�am
Felsefesi"nin ya�am�n�za yapt��� katk�lar�, yolculuk s�recinde ve daha sonraki
s�re�lerde ya�am� oldu�unuz ilgin� deneyimleri ve kitap hakk�ndaki g�r�lerinizi de
sizlerle payla�maktan mutluluk duyaca��m. En k�sa s�rede, kaliteli ya�am
yolculu�unun ikinci etab� olan "Kaliteli Aile"de sizlerle yeniden bulu�mak i�in
sab�rs�zlan�yorum.
i�inizde var olan e�siz g�zellikleri ve zenginlikleri ke�fetmeniz; kutup
y�ld�z�n�za bir an �nce ula�man�z; ve sonu�ta mutlu, dengeli ve kaliteli bir ya�am
s�rmeniz dile�imle... �imdilik, ho��akalm...
�leti�im i�in:
PK 434 Yeni�ehir/Ankara
E-mail : mcesitcioglu@hotmail.com
I
E�ER
E�er; �evrenizdekiler kendilerini kaybedip seni haks�z yere su�lad�klar� zaman, sen
so�ukkanl�l���n� muhafaza edebilirsen,
E�er; herkes senden ��phelendi�i halde,sen onlar�n bu ��phelerini ho�g�r� ile
kar��layabilir, onlara hak verirjakat kendine olan g�venini asla kaybetmezsen,
E�er; bekleyebilir ve beklemeden usanmazsan,veya hakk�nda yalanlar uydurulup, sana
kara s�r�lmeye �al��ld���nda,sen de yalan ve iftiraya ba�vurmazsan, yahut senden
nefret edenlerden nefret etmezsen,ne �ok iyi g�r�nmeye, ne de �ok bilgi�lik
taslamaya kalkmazsan,
E�er; hayal kurabilir,fakat hayallerinin esiri olmazsan,
E�er; d��nebilir,fakat d��ncelerinin esiri olmazsan,
E�er; zafer ve felaketle y�z y�ze geldi�inde bu iki sahtekar� da ayn� olgunlukla
kar��layabilir ve ne ��manr,ne de ��k�nt�ye u�ramazsan,
E�er; ger�ek s�zlerin,d�zenbazlar taraf�ndan bozulup ahmaklar� aldatacak bir tuzak
haline getirilmesine tahamm�l edebilir sen,yahut �mr�n� ve gen�li�ini vakfetti�in
�eylerin bir anda y�k�l��n� g�rd���nde,e�ilip y�pranm� aletlerle onlar� yeniden
kurabilirsen,
371
E�er; cahillerle konu�tu�un halde kendine ait iyi huylar�n� koruyabilir sen, veya
krallarla dola�t���n halde gururlan�p benli�ini kaybetmezsen,
E�er; ne d�manlar�n,ne de sevgili dostlar�n s�zleri seni incitmezse,
E�er; herkese de�er verir,sayg� g�sterir,fakat kimseye fazla g�venmezsen,
E�er; bir daha geri d�nmeyecek olan altm� saniyeni insanl��a yararl� i�lerle
doldurabilirsen,
�te o vakit,d�nya ve i�indeki her �ey senindir.
Ve hatta sen o zaman daha fazla bir adams�n o�lum.
Rudyard Kipling
YAZAR HAKKINDA
1966 y�l�nda Sungurlu'da do�an Mustafa �e�itcio�lu, ilk ��renimini memleketinde
tamamlad�ktan sonra, ortaokulu S�ke Lisesi'nde "Devlet Paras�z Yat�l�" olarak
okumu�tur. S�ke Lisesi'nde ba�lad��� lise ��renimini, Sungurlu Lisesi'nde
tamamlam�t�r. 1982 y�l�nda kazand��� �stanbul Hukuk Fak�ltesi'ne devam etmeyip,
ayn� y�l Kara Harp Okulu'na girmi�tir. 1986 y�l�nda Te�men r�tbesiyle mezun
olduktan sonra, �e�itli Jandarma birliklerinde g�rev yapm�t�r.
1993 y�l�nda atand��� ve ��retim �yesi olarak g�rev yapt��� Jandarma Okullar
Komutanl���'nda, maddi delillere ve beden diline g�re �a�da� sorgulamay� esas alan
"Sorgulama Tekni�i" adl� kitab�; 1996 y�l�nda atand��� Jandarma Kriminal Daire
Ba�kanl���'nda ise, "Olay Yeri �nceleme Y�nergesi" adl� eseri yazm�t�r. Ayr�ca, t�m
illerde olay yeri incelemesinde g�revlendirilen 600 civar�nda teknik eleman�
e�itmi�tir. T�rkiye'yi, "Avrupa Olay Yeri inceleme Uzmanlar� Toplant�s�nda da
temsil eden Mustafa �e�itcio�lu; en son g�rev yapt��� Jandarma Kriminal Daire
Ba�kanl���ndaki �ube m�d�rl��� g�revinden, 1999 y�l�nda kendi iste�i ile emekli
olmu�tur.
373
1999-2002 y�llar� aras�nda, �zel sekt�rde �st d�zey y�netici olarak �al�m�t�r.
1995-2003 y�llar� aras�nda "Kaliteli Ya�am Dizisi�ni haz�rlam� olup, halen bu
konudaki �al�malar�na devam etmektedir. Yazarl�k �al�malar�n�n yan� s�ra,
profesyonel i� ya�am�n� "Kaliteli Ya�am Seminerleri" vererek s�rd�rmektedir.
Ayr�ca, T�rk Silahl� Kuvvetleri'nin 15 e�itim merkezindeki konferanslar�na devam
etmektedir. Bu maksatla, �imdiye kadar 10 bin ki�iye ula�m�t�r. Profesyonel i�
ya�am�nda verdi�i seminerlerin adlar� �unlard�r;
1. Kaliteli insan
2. Kaliteli Aile
3. Kaliteli Kurum
4. Kaliteli Toplum
5. ili�kilerde ve ileti�imde Kalite
6. Ki�isel De�i�im ve Geli�im
7. Ki�isel Potansiyelin Etkili Kullan�m�
Ba�ta T�rk insan� olmak �zere, t�m insanlar�n ya�am kalitelerine katk�da bulunmay�
ve bu yolda hizmet etmeyi misyon edinen Mustafa �e�itcio�lu; kaliteli ya�am
konusunda faaliyet g�sterecek bir sivil toplum kurulu�unun alt yap� �al�malar�n� da
s�rd�rmektedir. Y�ksek lisans�n� Ankara �niversitesi'nde tamamlayan yazar, evli ve
iki �ocuk babas� olup, iyi derecede �ngilizce ve Arap�a bilmektedir.
GENEL KAYNAK�A
Adler, Alfred. �nsan� Tan�ma Sanat�. �ev: �. Ba�ar. Dergah Yay�nlar�, �stanbul,
1979.
Adler, Alfred. Ya�am�n Anlam� ve Amac�. �ev: K. �ipal. Say Yay�nlar�, �stanbul,
2000.
Akta�, �erif. / G�nd�z, Osman. Yaz�l� ve S�zl� Anlat�m Sanat�. Ak�a� Yay�nlar�,
Ankara, 2001.
Akyol, Taha. Hayat Yolunda. Do�an Kitap, �stanbul, 2001.
Ali, �erafettin. Timur ve T�z�kat�. �ev: K. Kutay. Academyplus Yay�nevi, Ankara,
2000.
Allan, Jane. Zaman Y�netimi. �ev: M. Zaman. Hayat Yay�nlar�, istanbul, 1999.
Altan, �etin. Kullar ve Sultanlar. �nk�lap Kitabevi, �stanbul, 2001. '
Altan, �etin. Tarihin Saklanan Y�z�. �nk�lap Yay�nevi, �stanbul, 1999.
Atay, Falih R�fk�. �ankaya. Bate� A.�., �stanbul, 1998.
Ate�, Toktam�. D��nce Parlamentosu. �a�da� Yay�nlar�, �stanbul, 1996.
Aydo�an, Metin. Bitmeyen Oyun. Otopsi Yay�nlar�, �stanbul, 2000.
Aydo�mu�, Kay�han ve arkada�lar�. Ana-Baba Okulu. Remzi Yay�nevi, �stanbul, 1999.
Balta�, Acar. Ekip �al�mas� ve Liderlik. Remzi Kitabevi, istanbul, 2001.
Balta�, Acar. �st�n Ba�ar�. Remzi Yay�nevi, istanbul, 1993.
Balta�, Zuhal/ Balta�, Acar. Bedenin Dili. Remzi Yay�nevi, istanbul, 1999.
Balta�, Zuhal/ Balta�, Acar. Stres ve Ba�a��kma Yollar�. Remzi Yay�nevi, istanbul,
2000.
376
Baykal, Adnan N. Mustafa Kemal Atat�rk'�n Liderlik S�rlar�. Sistem Yay�nc�l�k,
�stanbul, 1999.
B��ak��, Ula�. Ba�ar�n�n Olmayan Rotas�. Rota Yay�nlar�, �stanbul, 1999.
B��ak��, Ula�. Paradigma ve Ya�am Kalitesi. Sistem Yay�nc�l�k, �stanbul, 2001.
Boeckel, Johannes F. Pratik Meditasyon Tekni�i. �ev: E. Tuzcular. Remzi Kitabevi,
�stanbul, 1996.
Bozda�, ismet. Atat�rk'�n Fikir Sofras�. Tekin Yay�nevi, istanbul, 1999.
Bozda�, ismet. K�lt�r ihtilalimiz. Tekin Yay�nevi, istanbul, 1999.
Burg, Bob. Birlikte Kazanmak. �ev: S. Yeni�eri. Beyaz Yay�nlar�, istanbul, 1999.
Burley-Allen, Madelyn. Zihinsel Becerileri Geli�tirmek. Rota Yay�nlar�, istanbul,
1997.
Burnell, Ivan. Pozitif Hareketin G�c�. �ev: A. A��kg�z. Form Yay�nlar�, �stanbul,
1997.
Buzan, Tony. Akl�n� En iyi �ekilde Kullan. �ev: B. Erg�der. Arion Yay�nlar�,
istanbul, 1999.
Cahandler, Steve. Ki�isel Ba�ar� ��in 100 ipucu. �ev: A. �nver. Rota Yay�nlar�,
istanbul, 1998.
Canfield, Jack. / Hansen, Mark V. / McNamara, Heather. Tavuk Suyuna �orba: Her
Zaman Ayakta Kalmay� Ba�aranlar�n Y�re�inizi Is�tacak �yk�leri. �ev: G. T�mer. HYB
Yay�nc�l�k, Ankara, 2002.
Carlson, Richard. Endi�eyi B�rak Zengin Olmaya Bak. �ev: E. �ren. Alk�m Yay�nlar�,
istanbul, 1998.
Carlson, Richard. Ufak �eyleri Dert Etmeyin. �ev: E. �ren. Alk�m Yay�nevi,
istanbul, 1998.
Carnegie, Dale. Dost Kazanma ve insanlar� Etkileme Sanat�. �ev: K. Keskiner. Alk�m
Yay�nlar�, istanbul, 1995.
Carrol, Lewis. Alice Harikalar �lkesinde. �ev: T. Uyar. Can Yay�nlar�, istanbul,
2001.
Casteneda, Carlos. talan Yolculu�u. S�z Yay�n, istanbul, 2000.
Chambry, Emile. Masallar. �ev: N. Ata�. Milli E�itim Bakanl��� Yay�nlar�, Ankara,
2001.
377
Chapman, Gary. Be� Sevgi Dili. �ev: B. �elik. Sistem Yay�nc�l�k, istanbul, 1996.
Chopra, Deepak. Ko�ulsuz Ya�am. �ev: E. Karan, ink�lap Yay�nevi, �stanbul, 1997.
Cialdini, Robert B. Iknanm Psikolojisi. MediaCat Kitaplar�, istanbul, 2002.
Clark, Dan. Sat�l�k K�pek Yavrular� ve Esin Kayna�� Olacak Ba�ka �yk�ler. HYB
Yay�nc�l�k, Ankara, 2001.
Cloud, Henry/ Tovrasend, John. S�n�rlar. �ev: I. G�pg�po�lu. Sistem Yay�nc�l�k,
�stanbul, 2001.
Condrill, J.& Bough, B. 101 ileti�im Yolu. �ev: A. �ahin. Beyaz Yay�nlar�,
istanbul, 2000.
Covey, R. Stephen. First Things First. Simon & Schuster, Rockefeller Center, 1230
Avenue of the Americas, New york, New York 10020, 1990,
Covey, R. Stephen. The 7 Habits of Highly Effectives People. Simon & Schuster,
Rockefeller Center, 1230 Avenue of the Americas, New york, New York 10020, 1990.
Covey, Stephen R. Etkili insanlar�n 7 Al�kanl���. �ev: G. Suveren/ O. Deniztekin.
Varl�k Yay�nlar�, istanbul, 1999.
Covey, Stephen R. �nemli �lere �ncelik. �ev: O. Deniztekin. Varl�k Yay�nlar�,
istanbul, 1998.
C�celo�lu, Do�an. ��imizdeki Biz. Sistem Yay�nc�l�k, �stanbul, 2001.
C�celoglu, Do�an, i�imizdeki �ocuk. Remzi Kitabevi, �stanbul, 2000.
C�celoglu, Do�an, insan ve Davran��. Remzi Kitabevi, istanbul, 1999.
C�celo�lu, Do�an, iyi D��n Do�ru Karar Ver. Sistem Yay�nc�l�k, istanbul, 1994.
C�celoglu, Do�an. Sava���. Sistem Yay�nc�l�k, istanbul, 1999.
C�celoglu, Do�an. Yeniden insan insana. Sistem Yay�nc�l�k, istanbul, 1995.
�e�itcioglu, Mustafa. Kriminalistik ve Narkotik. Jandarma Okullar Komutanl���
Yay�nlar�, Ankara, 1996.
�e�itcioglu, Mustafa. Soru�turma ve Sorgulama Tekni�i. Jandarma Okullar Komutanl���
Yay�nlar�, Ankara, 1995.
378
�iftkaya, Murat. G�l�mseyen �yk�ler. Tima� Yay�nlar�, �stanbul, 2002.
Damasio, Antonio R. Descartes'in Yan�lg�s�. Varl�k Yay�nlar�, istanbul, 1999.
Davuto�lu, Ahmet. Stratejik Derinlik. K�re Yay�nlar�, �stanbul, 2001.
De�i�im. Harvard Business Review. T�rkiye Metal Sanayicileri Sendikas� Yay�n�,
istanbul, 1999.
Denton, J. Michael. Nature's Destiny: How the Laws of Biology Reveal Purpose in the
Universe, The Free Press, New York, 1998.
Dicle, �lk�. Bir Y�netim Arac� Olarak �rg�tsel Haberle�me. Milli Prod�ktivite
Merkezi Yay�nlar�, Ankara, 1974.
Dimitrius, Jo-Ellan / Mazzarella, Mark. insanlar� Okumak. Ar�tan Yay�nevi,
istanbul, 2001.
Dincer, M�jde K. Ki�isel �maj. Alfa Yay�nlar�, istanbul, 1998.
Dinler, Veysel. Do�u Bilgelerinden �zdeyi�ler. Beyaz Yay�nlar�, istanbul, 1999.
Do�adaki Ayak izlerimiz. Do�al Hayat� Koruma Derne�i Yay�m, �stanbul, 2000.
Dornan, Jim. Ba�ar� i�in Stratejiler. �ev: I. G�pg�po�lu. Sistem Yay�nc�l�k,
�stanbul, 1995.
Doubtfire, Dianne. �nsanlarla �yi Ge�inmenin Y�ntemleri. �ev: E. Kayra. Rota
Yay�nlar�, �stanbul, 1997.
D�kmen, �st�n. �leti�im �at�malar� ve Empati. Sistem Yay�nc�l�k, �stanbul, 2000.
D�kmen, �st�n. Varolmak Geli�mek Uzla�mak. Sistem Yay�nc�l�k, istanbul, 2000.
Drucker, F. Peter. 21. Y�zy�l ��in Y�netim Tart�malar�. �ev: I. Bah��-vangil/ G.
Gorbon. Epsilon Yay�nlar�, istanbul, 2000.
Drucker, Peter F. Gelecek ��in Y�netim. T. i� Bankas� K�lt�r Yay�nlar�, Ankara,
2000.
Drucker, Peter F. Sonu� i�in Y�netim. �nk�lap Yay�nlar�, istanbul, 1998.
Drucker, Peter F. Y�netim. Orta Do�u Teknik �niversitesi Yay�n�, Ankara, 1994.
Elmac�o�lu, Tuncer. Bilgece Ya�amak. Beyaz Yay�nlar�, istanbul, 1999.
379
Ercan, Ahmet R. E�itimde Biz ve �ocuklar�m�z. Milli E�itim Bakanl��� Yay�nlar�,
Ankara, 2000.
Erkan, H�sn�. Bilgi Toplumu ve Ekonomik Geli�me. T�rkiye i� Bankas� K�lt�r
Yay�nlar�, Ankara, 1998.
Ero�lu, Feyzullah. Davran� Bilimleri. Beta Yay�nlar�, istanbul, 2000.
Esirci, ��kr�. �a��m�zda G�rg� ve Nezaket Kurallar�. �edele Matbaac�l�k, istanbul,
1989.
Etkin ileti�im. Harvard Business Revievv. T�rkiye Metal Sanayicileri Sendikas�
Yay�n�, istanbul, 2000.
Fisher, Edwin B. / Goldfarb, Toni L. 7 Ad�mda Sigaras�z Hayat. �ev: M. Y�r�en.
Phoenix Yay�nevi, Ankara, 2001.
Frankl, E. Victor. Duyulmayan Anlam ���l���. �ev: S. Budak. �teki Yay�nevi, Ankara,
1999.
Frankl, Victor E. insan�n Anlam Aray��. �ev: S. Budak. �teki Yay�nevi, Ankara,
2000.
Fritz, Robert. Ba�kas�na �al�arak Zengin Olunmaz. �ev: �. Nudral�. Alk�m
Yay�nc�l�k, istanbul, 2000.
Fromm, Erich. Erdem ve Mutluluk. �ev: Dr. A. Y�r�kan. T. i� Bankas� K�lt�r
Yay�nlar�, istanbul, 1999.
Fuat, Memet. Nasrettin Hoca F�kralar�. T�rkiye i� Bankas� Yay�nlar�, istanbul,
2002.
Gabor, Don. K���k �leri Do�ru Yapt���n�zda B�y�k �ler Ba�ar�rs�n�z. HYB Yay�nc�l�k,
Ankara, 2000.
Ge�tan, Engin, insan Olmak. Remzi Kitabevi, istanbul, 2000.
Ge�tan, Engin. Psikodinamik Psikiyatri ve Normald�� Davran�lar. Remzi Kitabevi,
�stanbul, 2000.
Gerber, Michael E. Giri�imcilik Tutkusu. �ev: T. Keskin. Sistem Yay�nc�l�k,
�stanbul, 1996.
Giblin, Les. Kendine G�ven ve G��. �ev: I. G�pg�po�lu. Sistem Yay�nc�l�k, istanbul,
1995.
Goleman, Daniel. Duygusal Zeka. �ev: B. S. Y�ksel. Varl�k Yay�nlar�, istanbul,
2001.
Goleman, Daniel. Emotional Intelligence. Bantam Books, 1540 Broad-way, New York,
New York 10036, 1997.
380
Goleman, Daniel. Hayati Yalanlar Basit Ger�ekler. Arion Yay�nevi, istanbul, 1999.
Gordon, Thomas. Aile ileti�im Dili. �ev: E. Aksay. Sistem Yay�nc�l�k, istanbul,
1996.
Gordon, Thomas. �ocukta D� Disiplin mi? i� Disiplin mi?. �ev: E. Aksay. Sistem
Yay�nc�l�k, �stanbul, 1999.
Gordon, Thomas. Parent Effectiveness Training. Three Rivers Press, New York, New
York, 2000.
Goulston, Mark/ Goldberg, Philip. Kendi �n�n�zden �ekilin. �ev: Z. Y�ld�r�mo�lu.
Kurald�� Yay�nc�l�k, istanbul, 1999.
Green, Joey. Ba�ar�ya Giden Yol Ba�ar�s�zl�ktan Ge�er. �ev: O. Akar. Beyaz Balina
Yay�nlar�, �stanbul, 2001.
Greenstein, George. The Symbiotic Universe: Life and Mind in the Cos-mos, New York:
William Morrow, New York, 1988.
Greenwald, Jerry. Ba��ml�l�k m�? Ba�l�l�k m�? �ev: Z. Y�ld�r�mo�lu. Kurald��
Yay�nlar�, �stanbul, 1999.
Grimm, Jacob. / Grimm, Wilhelm. Masallar I-II. Milli E�itim Bakanl��� Yay�nlar�,
Ankara, 2001.
G�ven�, Bozkurt. T�rk Kimli�i. Remzi Yay�nevi, istanbul, 2000.
Hamel, Gary. / Prahalad, C. K. Gelece�i Kazanmak, ink�lap Yay�nlar�, istanbul,
1996.
Hanks, Kurt. insanlar� Motive Etme Sanat�. Alfa Yay�nlar�, istanbul, 1999.
Harp, David. �� Dakikal�k Meditasyon. �ev: N. Altunel. �tesi Yay�nc�l�k, istanbul,
1998.
Hill, Napoleon. D��n ve Zengin Ol. �ev: Z. I. Babayi�it. Alt�n Kitaplar, �stanbul,
1999.
Hoffer, Eric. Kesin �nan�l�lar, im Yay�n Tasar�m, istanbul, 1998.
Horta�su, Nuran. insan ili�kileri, imge Kitabevi, Ankara, 1997.
Ibsen, Henrik. Nora Bir Bebek Evi. Milli E�itim Bakanl��� Yay�nlar�, Ankara, 1997.
iktisat Dergisi Say�: 418-419. �stanbul �niversitesi iktisat Fak�ltesi Mezunlar�
Cemiyeti Yay�n�, istanbul, 2001.
incil. Elif Ofset, istanbul, 1996.
381
insanlar� Y�netmek. Harvard Business Review. T�rkiye Metal Sanayicileri Sendikas�
Yay�n�, istanbul, 1999.
Izg�ren, Ahmet �. Dikkat V�cudunuz Konu�uyor. Academyplus Yay�nevi, Ankara, 1999.
Izg�ren, Ahmet �. Gelece�in Organizasyonunu Yaratmak. Academyplus Yay�nevi, Ankara,
2001.
Jeffers, Susan. Ya�amla Dans Et. �ev: O. T�rkkan. Sistem Yay�nc�l�k, istanbul,
2000.
Kabacah, Alpay. F�kralar Se�kisi. �zg�r Yay�nevi, istanbul, 1988.
Ka��t��ba��, �i�dem, insan ve insanlar. Evrim Yay�nevi, istanbul, 1999.
Karip, Emin. �at�ma Y�netimi. Pegem Yay�nc�l�k, Ankara, 1999.
Karizma Dergisi Say�: Nisan-May�s-Haziran 2002. Karizma Yay�n A.�. Yay�n�,
istanbul, 2002.
K�lal�oglu, Mine./ Berkes, Fikret. �evre ve Ekoloji. Remzi Yay�nevi, istanbul,
1999.
King, Larry. iyi Konu�man�n S�rlar�. �ev: Y. �zdemir. ink�lap Yay�nevi, istanbul,
1998.
Klein, Ailen. Mizah�n �yile�tirici G�c�. �ev: S. Karayusuf. Epsilon Yay�nlar�,
istanbul, 1999.
Konfu�y�s'�n ��retileri. �ev: A. Manav. S�mer Kitabevi, istanbul, 1998.
Kongar, Emre. K�zlar�ma Mektuplar. Remzi Yay�nevi, istanbul, 2001.
Kongar, Emre. T�rkiye'nin Toplumsal Yap�s�. Remzi Yay�nevi, istanbul, 1997.
Kotter, John P. Matsushita Liderli�i. �ev: T. Ertan. Sistem Yay�nc�l�k, istanbul,
1998.
K�knel, �zcan. Dolu Dolu Ya�amak. Alt�n Kitaplar, istanbul, 1998.
K�knel, �zcan. Zorlanan insan. Alt�n Kitaplar, istanbul, 1987.
Kravitz, S. Michael. Olumsuz insanlar� Y�netme. �ev: H. C. ikizler. Alfa Yay�nlar�,
istanbul, 1999.
Lafollette, Hugh. Ki�isel ili�kiler. Ayr�nt� Yay�nlar�, istanbul, 1999.
Lama, Dalai/ Cutler Howard C. Mutluluk Sanat�. �ev: G. Tokcan. Dhar-ma Yay�nlar�,
istanbul, 2000.
382
LeDoux, Joseph E. Emotion, Memory and The Brain. Scientific American, Special
Edition, 2002.
Littauer, Florence. Ki�ili�inizi Tan�y�n. �ev: D. Dizman. Sistem Yay�nc�l�k,
�stanbul, 1995.
Lovelock, J.James. Gaia, Oxford University Press, Oxford, 1987.
Luhn, Rebecca R. K�zg�nl�kla Ba�a ��kma. �ev: Y. Or�an. Alfa Yay�nlar�, �stanbul,
1999.
Maddux, Robert B. Tak�m Kurma. �ev: C. ikizler. Alfa Yay�nlar�, �stanbul, 1999.
Mandino, Og. Ya�aman�n Daha �yi Bir Yolu. �ev: B. �ekmece. Sistem Yay�nc�l�k,
istanbul, 1999.
Manisal�, Erol. Avrupa ��kmaz�. Otopsi Yay�nlar�, istanbul, 2001.
Matsushita Felsefesi. T�rkiye Metal Sanayicileri Sendikas� Yay�n�, istanbul, 1999.
Maxwell, John C. Liderlik Nitelikleri. �ev: 1. �ener. Beyaz Yay�nlar�, �stanbul,
1999.
Mccormack, Mark H. Ba�ar�l� Y�netim Teknikleri. �ev: E. A�ca. Form Yay�nlar�,
istanbul, 2000.
Mcginnis, Alan L. Dostlu�un G�c�. �ev: E. Sungur. Beyaz Yay�nlar�, istanbul, 1999.
Meri�, Cemil. Bu �lke. �leti�im Yay�nlar�, �stanbul, 2002.
Mesiti, Pat. Hayalleri Olanlar Asla Uyumaz. �ev: E. C. Karderin. Sistem Yay�nc�l�k,
istanbul, 1996.
Montaigne. Denemeler. �ev: C. �ner. Oda Yay�nlar�, �stanbul, 2002.
Moore, Patrick. Gezegenler Klavuzu. T�bitak Yay�nlar�, Ankara, 1996.
Muallimo�lu, Nejat. B�t�n Y�nleri ile Hitabet. Avc� Ofset, �stanbul, 2000.
Muallimo�lu, Nejat. D��nen �nsana Hazine. Avc� Ofset, istanbul, 2002.
Murphy, Joseph. Bilin�alt�n�n G�c�. �ev: A. Babacan. �tesi Yay�nc�l�k, �stanbul,
2000.
Navaro, Leyla. Beni Duyuyor musun?. Sistem Yay�nc�l�k, �stanbul, 1999.
383
Navaro, Leyla. Bir Cad� Masal�. Remzi Kitabevi, istanbul, 1999.
Navaro, Leyla. Tap�na��n �b�r Y�z�. Remzi Kitabevi, istanbul, 2000.
Noyan, Ahmet. Fizyoloji. Meteksan Matbaas�, Ankara, 1999.
Nutuk. T�rk Dil Kurumu Yay�nlar�, Ankara, 1981.
Ortayl�, Ilber. Osmanl� Toplumunda Aile. Pan Yay�nc�l�k, istanbul, 2001.
Osmay, N�vit. D��nce Atlas�. �ark Kitabevi Yay�nlar�, Ankara, 1994.
Osmay, N�vit. insan M�hendisli�i. Fahrettin Telseren Yay�nlar�, Ankara, 1983.
Ozankaya, �zer. D�nya D��n�rleri G�z�yle Atat�rk ve Cumhuriyeti. T�rkiye i� Bankas�
K�lt�r Yay�nlar�, istanbul, 2000.
�zbay, H�seyin. / Tat��, Mustafa. Yunus Emre. Milli E�itim Bkanh�� Yay�nlar�,
Ankara, 2001:
�zdemir, Emin. / Binyazar, Adnan. Yazma ��retimi Yazma Sanat�. Papir�s Yay�nlar�,
istanbul, 1998.
�zdemir, Emin. S�zl� Yaz�l� Anlat�m Sanat�. Remzi Kitabevi, �stanbul, 2000.
�zen, Ferhat. T�rkiye'de Okuma Al�kanl���. K�lt�r Bakanl��� Yay�nlar�, Ankara,
2001.
�zmen, ismail. D�nya D��nce Antolojisi. Saypa Yay�nlar�, Ankara, 1994.
�zmen, Murat. Yaza Yaza Ya�amak. T.C. K�lt�r Bakanl��� Yay�nlar�, Ankara, 2001.
Peale, Norman V. Olumlu D��nmenin G�c�. �ev: �. C�celo�lu. Sistem Yay�nc�l�k,
istanbul, 1997.
Peiffer, Vera. Olumlu D��nme. �ev: Daryo Bahar. Alfa Yay�nlar�, istanbul, 1997.
Perls, Frederick S./ Hefferline, Ralph F./ Goodman, Paul. Ge�talt Terapisi
i�imizdeki �ocuk. �ev: N.Erkmen. S�z Yay�nlar�, Istanb'ul, 1996.
Pfeffer, Jeffrey. Rekabette �st�nl���n S�rr�: insan. Sabah Kitaplar�, �stanbul,
1995.
Phillips, Horace. A Remarkable T�rk. Wilton 65, Fiat Top Hause, Bis-hop Wilton,
York, Yo4 lry, England, 1997.
384
Pine, Arthur. Bir Kap� Kapan�r Bir Kap� A��l�r. �ev: U. Kaplan. Sistem Yay�nc�l�k,
�stanbul, 1996.
Pitino, Rick. Ba�ar�l� Olmak Bir Tercihtir. �ev: T. B�y�konat/ S. Yeni�eri. Beyaz
Yay�nlar�, istanbul, 1998.
Prager, Dennis. Mutluluk Ciddi Bir Sorundur. �ev: O. Tuncay. Alk�m Yay�nlar�,
istanbul, 1999.
Press, Frank / Siever Raymond. Earth, New York: W. H. Freeman, New York, 1986.
P�sk�ll�o�lu, Ali. T�rk�e S�zl�k. Yap� Kredi Yay�nlar�, �stanbul, 1999.
Reich, "VVilhelm. Dinle K���k Adam. �ev: �. Ye�in. Payel Yay�nevi, istanbul, 1993.
Rifenbary, Jay. Mazeret Yok. U. Kaplan. Sistem Yay�nc�l�k, istanbul, 1998.
Robbins, Anthony. i�indeki Devi Uyand�r, ink�lap Kitabevi, istanbul, 1995.
Robbins, Anthony. S�n�rs�z G��. �ev: M. De�irmenci. �nk�lap Yay�nevi, istanbul,
1993.
Rosen, Robert H. insan Y�netimi. T�rkiye Metal Sanayicileri Sendikas� Yay�n�,
istanbul, 1998.
Ross, Hugh. The Fingerprint of God: Recent Scientific Discoveries Re-veal the
Unmistakable Identity of the �reator. Whitaker House, 30 Hunt Valley �ircle, New
Kensington, PA 15068, 1989.
Rowshan, Arthur. Stres Y�netimi. �ev: �. C�celo�lu. Sistem Yay�nc�l�k, istanbul,
1998.
Sa�an, Cari. Kosmos. �ev: R. A���o�lu. Alt�n Kitaplar, istanbul, 1990.
Sara�ba��, Ertu�rul M. Dam�t�lm� S�zler. Yap� Kredi Yay�nlar�, istanbul, 2001.
Satir, Virginia. Conjoint Family Therapy. Science And Behavior Books, Inc. Palo
Alto, California.
Satir, Virginia. insan Yaratmak. Beyaz Yay�nlar�, �stanbul, 2001.
Schmincke, Don. Y�neticinin Kanunu. �ev: A. Tatl�er. Anahtar Kitaplar Yay�nevi,
istanbul, 2000.
Schwartz, David J. B�y�k D��nmenin B�y�s�. �ev: T. T�rko�lu. Sistem Yay�nc�l�k,
�stanbul, 1996.
385
Selye, Hans. The Stress of Life. The McGraw-HHl Companies, Inc., 1978.
Senge, Peter. Be�inci Disiplin. �ev.A. ildeniz, A. Do�ukan. Yap� Kredi Yay�nlar�,
�stanbul, 2001.
Smiles, Samuel. Kendine Yard�m. �ev: S. Berkem. Yap� Kredi Bankas� K�lt�r
Yay�nlar�, istanbul, 1960.
Soysal, Suat. � Ararken. Remzi Yay�nevi, istanbul, 2000.
Spurgeon, Richard. Ekoloji. T�bitak Yay�nlar�, Ankara, 2000.
Stresle Ba�a ��kma. T�rk psikologlar Derne�i Yay�nlar�: 2, Ankara, 1994.
�ahin, Kemal. Zirvedeki �ahin. Hayat Yay�nlar�, �stanbul, 2000.
Talu, Erc�mend E. B�y�k Nasreddin Hoca. istanbul Maarif Kitaphane-si, istanbul,
1954.
Taylor, John. Kara Delik. Onk Ajans, E Yay�nlar�, istanbul, 1992.
Toffler, Alvin. �ok. �ev: S. Sorgut. Alt�n Kitaplar, istanbul, 1996. Tolstoy, Lev
N. Ivan llyi�'in �l�m�. �ev: S. Ra�a. Oda Yay�nlar�, istanbul, 1994.
Urgan, Mina. Bir Dinozorun An�lar�. Yap� Kredi Yay�nlar�, �stanbul, 1998.
Vannoy, Steven W. En B�y�k 10 Arma�an. �ev: I. User. Boyner Holding Yay�nlar�,
istanbul, 1997.
Vester, Frederic. D��nmek, ��renmek, Unutmak. �ev: A. Ar�tan. Ar�tan Yay�nevi,
istanbul, 1997.
Witt, Scott. Beyin G�c�n� % 100 Kullanma Tekni�i. �ev: M. �zmez. G�n Yay�nc�l�k,
istanbul, 1999.
Yalom, Irwm. Varolu��u Psikoterapi. �ev: Z. I. Babayi�it. Kabalc� Yay�nevi,
istanbul, 1999.
Yamako�lu, Cihan. Derin D��nce D��te, Anar�i ve Ter�r Y�kseli�te.
Takav Matbaac�l�k A.�., Ankara, 2001.
Yavuzer, Haluk. Ana-Baba ve �ocuk. Remzi Kitabevi, istanbul, 2001.
Y�lmaz, Emre. Gen� Bir i�adam�na, ilk Kaynak Yay�nlar�, Ankara, 1998.
Y�r�ko�lu, Atalay. �ocuk Ruh Sa�l���. �zg�r Yay�nlar�, istanbul, 1993.

You might also like