You are on page 1of 61

�OCUKLARIMIZA

ALLAH'I NASIL ANLATALIM


Dr. MEHMET EM�N AY
"Rahman ve Rahim olan Allah'�n ad�yla."
T�MA�
Tima� Bas�m Ticaret ve Sanayi Anonim �irketi
MEB Tavsiyeli
�OCUKLARIMIZA ALLAHI! NASIL ANLATALIM?
Dr. Mehmet Emin Ay
Uluda� �niversitesi �lahiyat Fak�ltesi
Din E�itimi Anabilim Dal�
��retim G�revlisi
3. Bask�
T�MA� YAYINLARI
�STANBUL
1993
�THAF
"Yeti�memde b�y�k emekleri olan, kendisine madd�-manev� pek �ok y�nden bor�lu
bulundu�um, ahl�k ve faz�let tims�li muhterem babam�n az�z ruhuna, rahmetler
niyaz�yla..." '
M.E.A
Bu eser 26.6.1989 tarih ve 2289 Say�l� Tebli�ler Dergisi'nde Mill� E�itim
Bakanl���'nca tavsiye edilmi�tir.
���NDEK�LER
KISALTMALAR........................................................................
.... VII
�NS�Z..............................................................................
.............. IX
G�R��..............................................................................
................. 13
I. B�L�M
�OCUK PS�KOLOJ�S� ve D�N� GEL���M (2-10 YA�) 21
A. �OCU�U TANIMANIN E��T�MDEK� YER� ve �NEM�.......... 23
B. �OCU�UN GEL���M SAFHALARI........................................... 24
1. �lk �ocukluk Devresi (2-6. Y�llar)..........................................
25
a. (2-4)
Ya�lar.....................................................;..................
25
b. �nat��l�k D�nemi................................................................
27
c. (4-6)
Ya�lar..................,.....................................................
28
2. Son �ocukluk Devresi (6-11. Y�llar)......................................
32
C. DUYGUSAL GEL���M.............................................................
36
1.
Sevgi..............................................................................
......... 36
2.
Korku..............................................................................
........ 38
D. Z�H�NSEL
GEL���M................................................................. 41
1. Zihin
Nedir?............................................................................
41
2. Zek� ve
Geli�imi....................................................................
42
a. Zek�
Nedir?........................................................................
42
b. Zek�
Geli�imi....................................................................
43
3. Dil
Geli�imi...........................................................................
. 44
4. �ocuk Zihniyetinin Temel Yap�lar�........................................
47
a.
Egosantrizm........................................................................
47
b.
Animizm............................................................................
. 49
II. B�L�M
�OCUKTA D�N DUYGUSU ve ALLAH TASAVVURU 53
A. �OCUKTA D�N� DUYGUNUN VARLI�I................................. 55
1. Memleketimizde Yap�lan Ara�t�rmalara G�re....................... 56
2. Bat�l� Psikologlara
G�re......................................................... 57
3. Kur'�n ve Hadislere G�re.......................................................
59
4. �sl�m Bilginleri ve Filozoflar�na G�re....................................
63
B. �OCUKTA D�N ve ALLAH �NANCININ GEL��MES�.......... 65
1. ��
Fakt�rler..........................................................................
.... 66
2. D�
Fakt�rler..........................................................................
66
C. �OCUKTA D�N� �LG� ve �NANMA �HT�YACI...................... 68
1. Din� �lgi ve
�stek..................................................................... 68
2. �nanma
ihtiyac�.......................................................................
69
D. �OCUKLARDA ALLAH TASAVVURU................................. 71
1. Tasavvur
nedir?........................4.............................................
72
2. �ocuklarda M�ahhas (somut) Tanr� Tasavvuru................... 72
3. �ocuklarda M�cerred (soyut) Tanr� Tasavvuru...................... 75
a. �ocu�un Allah'� �nsan� �zelliklerden Ay�rd��� �lk D�nem 75
b. �ocu�un M�cerred D��nceye Ge�mesine Yard�mc�
Olan Fakt�rler....................................................................
76
c. M�cerred Allah Tasavvurunda Egosantrik �zellikler........ 77
d. Allah Tasavvurunda 7-9. Ya�lar�n �nemi......................... 78
IU. B�L�M
�OCUKLARA ALLAH'A �M�N ��RET�M� 81
A. �SL�MIN �OCUKLARA VERD��� DE�ER.............................. 83
1. Kur'�n Ayetlerinde �ocu�un De�eri....................................... 84
2. Hz. Peygamber'in S�nnetinde �ocu�un De�eri...................... 86
B. D�N E��T�M�NDE A�LEN�N �NEM�........................................ 91
C. �OCUKLARA ALLAH'A �M�N ��RET�M�............................ 102
1. Allah'a �m�n ��retiminde Temel Duygular............................ 103
a. �mit ve Ba�lanma Duygusu.............................................. 103
b. Allah
Sevgisi......................................................................
104
c. Allah
Korkusu.................................................................... 105
2. Allah'a �m�n Duygusunun Ruh Sa�l��� ve Davran�
Tutarl�l���ndaki Rol�............................................................
108
3. Allah'a �m�n ��retiminde Genel Esaslar...........................,.... 109
a. Allah Sevgisini Esas Almak .............................................. 111
b. M�samaha ve Ho�g�r�yle Davranmak.............................. 116
c. Tedr�c�lik
Esas�................................................................... 119
d. Yer ve Zaman Fakt�rlerini Dikkate Almak........................ 123
e. �rnek ve �deal Karakterler Sunmak................................... 128
f. �ocuk Egosantrizminden Faydalanmak.............................. 131
SONU�..............................................................................
.............. 134
SUMMARY............................................................................
......... 137
B�BL�YOGRAFYA......................................................................
.. 139
KISALTMALAR
age. : ad� ge�en eser.
agm. : ad� ge�en makale.
agt : ad� ge�en tebli�.
a.s. : aleyhisselam.
ay. : ayn� yer.
b. : ibn.
bk. : bak�n�z.
bs. : bask�/bas�m.
bsk. : bask�s�.
c. : cild.
�ev. : �eviren.
haz. : haz�rlayan.
Hz. : Hazreti.
kr�. : kar��la�t�r�n�z.
ktp. : k�t�phanesi.
mad. : : maddesi/maddeleri.
n�r. : : ne�reden.
r.a. : rad�yall�hu anh/anh�
s. : sayfa.
s.a.v. : sallall�hu aleyhi ve sellem.
sy. : say�
thk. : tahkik eden.
ts. : tarihsiz.
v. : vefat�.
vb.: ve benzeri.
vs. : ve ��ire.
yay. : yay�n�.
VII
1
L�TERAT�R �LE �LG�L� KISALTMALAR
Ank. : Ankara.
A�EF. : Ankara �niversitesi E�itim Fak�ltesi. A�tFD. : Ankara �niversitesi �lahiyat
Fak�ltesi Dergisi. DE��F. : Dokuz Eyl�l �niversitesi �lahiyat Fak�ltesi. D�B. :
Diyanet �leri Ba�kanl���. E��F. : Erciyes �niversitesi �lahiyat Fak�ltesi. H�. :
Hacettepe �niversitesi. �A. : �sl�m Ansiklopedisi. in�EF. : �n�n� �niversitesi
Edebiyat Fak�ltesi.
1st. : �stanbul.
1�EF. : �stanbul �niversitesi Edebiyat Fak�ltesi. MEB. : Mill� E�itim Bakanl���.
MEDES. : Mill� E�itim ve Din E�itimi Semineri.
M��F. : Marmara �niversitesi �lahiyat Fak�ltesi. T.l.DES. : T�rkiye 1. Din E�itimi
Semineri. U�EF. : Uluda� �niversitesi E�itim Fak�ltesi. U��F. : Uluda� �niversitesi
�lahiyat Fak�ltesi. Y. : Yay�nlar�.
VIII
�NS�Z
��inde bulundu�umuz y�zy�l�n sonuna yakla��rken, d�nya devletlerinin bir yandan
silahlanma, �te yandan e�itim faaliyetlerine h�z verdikleri g�r�lmektedir. �nsan
g�c�nden en iyi �ekilde faydalanmas�n� bilen devletler, k�sa zamanda geli�mi� ve
yery�z�nde s�z sahibi olmu�lard�r. Bu geli�me ve ilerlemenin ard�ndaki en �nemli
ger�ek, bu devletlerin sistemli ve programl� bir e�itim yap�s�na sahip olmalar� ve
manev� de�erlerinden taviz vermemeleridir.
E�itim ve ��retim faaliyeti, ilk peygamber olan Hz. �dem (a.s.) ile ba�lat�labilir.
Peygamberleri birer e�itimci, mukaddes vazifelerini ise birer e�itim program�
olarak ele almak m�mk�nd�r. Allah Te�l�, �e�itli zamanlarda, hak yoldan sapm�,
dal�lete d�m� insanlar�, tekrar hid�yete y�neltmek i�in, peygamberlerle birlikte
iman ve ib�det esaslar� da g�ndermi�tir. Bu manada il�h� e�itim, Hz. �dem (a.s.)
ile ba�lam�, Hz. Muhammed (s.a.v.) ile de son bulmu�tur. Ancak O'nun getirmi�
oldu�u en son din olan �sl�m, k�yamete kadar insanl��a -her y�nden- ��k tutacak,
yol g�sterecek ve do�ruya ula�t�racak niteliktedir.
Bug�n din e�itimi, genel e�itim ve ��retim i�inde vazge�ilemeyecek bir yere
sahiptir. Din e�itiminin gereksiz oldu�u d��ncesinin ne kadar yanl� ve hatal�
oldu�unu zaman g�stermi� ve bu t�r d��ncelerin savunuldu�u y�llar geride kalm�t�r.
Art�k g�n�m�zde yap�lmas� gereken en �nemli g�rev, dinin as�l kaynaklar�na dayal�,
hurafelerden uzak bir din e�itimi ve ��retiminin temellerini haz�rlamakt�r. Bu
d��nceden hareketle, eserde, Din E�itimi'nin �nemli konular�ndan biri olan "Allah'a
�man ��retimi"nin nas�l yap�lmas� gerekti�i ele al�narak i�lenmi�tir.
Din E�itimi bilim dal�n�n memleketimizde yeni olmas� nedeniyle, bu alanda yap�lan
incelemelerin azl��� bir ger�ektir. Dolay�s�yla, Din E�itimi'ni ilgilendiren
konularda ortaya konulacak g�r�lerin, konusu insan olan di�er bilim dallar�nda
(Psikoloji, Sosyoloji...) yap�lan ara�t�rmalara dayand�r�lmas� gerekmektedir. Bu
nedenle, Allah'a im�n gibi y�ce ve fakat ��retimi birtak�m incelikler ta��yan bir
konuyu ele al�rken, ad� ge�en bilim dallar�ndan faydalanarak, eserin temelini
olu�turmaya gayret ettik.
Eserin b�l�mlerine k�saca de�inecek olursak; Giri�' te dinin insanl�k tarihindeki
yeri, Allah'a iman duygusu ve ilk �ocukluk y�llar�n�n �nemine k�saca temas
edilerek, eserin amac�n� belirleyen ifadelere yer verilmi�tir. 1. B�l�m'de, �ocuk
psikolojisini �e�itli y�nlerden ele alan kaynaklar tahlil edilerek, gerek �ocuk
psikolojisi, gerekse ya� d�nemlerine ait din� geli�imden bahsedilmi�tir. 2.
B�l�m'de, �ocukta din� duygunun varl��� ve geli�imiyle, ondaki Allah tasavvuruna
ait bilgiler, Din Psikolojisi ara�t�rmalar�na dayan�larak ortaya konulmu�tur. 3.
B�l�m'de ise, �sl�m'�n �ocuklara verdi�i de�er ile, ailenin din e�itimindeki yeri
ve �neminden bahsedilmi�, son olarak, eserin as�l konusunu te�kil eden, "�ocuklara
Allah'a �m�n ��retimi", �nceki b�l�mlerde elde edilen bilgiler ����nda belirlenmeye
�al��lm�t�r. Bu nedenle, son b�l�mde ortaya konulan esaslar�n yeterince
anla��labilmesi i�in, 1. ve 2. B�l�mler dikkatle okunmal�d�r.
Eserin temel kaynaklar�n�, Kur'an-� Kerim'in ayetleri ve Hz.Peygamber'in (s.a.v.)
hadisleri ile �ocu�u �e�itli y�nlerden ele alan psikolojik ve pedagojik eserler
olu�turmaktad�r. Bunun yan�nda, gerek bat�l� psikologlar�n, gerekse isl�m
bilginleri ve filozoflar�n�n g�r�lerine de yer verilmi� ve Din Psikolojisinde
�nemli bir kaynak olarak kabul edilen otobiyografilerden -edebiyat��lar�m�z�n
�ocukluk hat�ralar� esas al�narak- �rnekler aktar�lm�t�r.
Eserin haz�rlanmas�nda en �ok istifade edilen kaynaklar aras�nda, �ocuktaki din�
duygu ve d��ncenin geli�imini ele alan Prof. Dr. Kerim Yavuz'un, �ocukta Dini Duygu
ve D��ncenin Geli�mesi adl� ara�t�rmas�; e�itim tarihinde �nemli bir ����r a�an ve
bug�n bile bir�ok g�r�� ge�erlili�ini koruyan, JJ.Rousseau (Russo)'nun, Emili ve
�ocuklar�n din e�itimi ve ��retimi konusunda anne-babalar� bilgi sahibi k�lmak
amac�yla haz�rlanm� olan Do�. Dr. Halis Ayhan'�n, Din E�itimi ve ��retimi (�m�n-
�badet) adl� eseri, yer almaktad�r.
�al�malar�m s�resince gerek k�t�phanesi ve gerekse fikirlerinden istifade etti�im
sayg�de�er hocam Do�. Dr. Halis Ayhan'a ��kranlar�m� arzetmek benim i�in mutlu bir
g�revdir. Ayr�ca, kendi �al�malar�n� l�tfetti�i gibi, Almanca eserlerin terc�mesini
de �stlenen say�n Do�. Dr. Ali Osman �zcan ile, de�erli g�r�leri ve
y�nlendirmeleriyle bana ��k tutan say�n Do�. Dr. Mustafa Kara ve say�n Do�. Dr,
Mustafa �cal'a minnettar oldu�umu belirtmek isterim. Bu vesileyle, eserin bir an
�nce bas�lmas� y�n�nde beni te�vik eden say�n Prof. Dr. Hal�k Yavuzer'e de
i�tenlikle te�ekk�r ederim.
�lkokul 4. s�n�fla birlikte (10-11 ya�lar) "Din K�lt�r� ve Ahlak Bilgisi" dersiyle
kar��la��laca�� zamana kadar, ailesi taraf�ndan �ocu�a yerli yerinde, dinin �z�ne
uygun bir Allah inanc� verilmesini sa�lamak amac�yla kaleme al�nan bu m�tevazi
eser, her t�rl� yap�c� tenkide a��kt�r. G�zden ka�an birtak�m hatalar�n ho�g�r�yle
kar��lanaca��n� umuyoruz.
B�yle bir �al�may� muvaffak k�ld��� i�in Y�ce Mevl�m�za sonsuz minnet ve ��kranla
hamdediyoruz. Eserin anne-babalara, ��retmenlere ve konuyla ilgilenenlere faydal�
olmas� en b�y�k dile�imizdir.
11 Temmuz 1987, Bursa Mehmet Emin Ay
�K�NC� BASKIYA �NS�Z
Elinizdeki eserin ilk bask�s� k�sa s�rede t�kenmi�, ancak ikinci bask�y� yapma
f�rsat ve imk�n�n� bulamam�t�k. �zellikle ilkokul ��retmenlerinden gelen yo�un
istek �zerine, mevcudu kalmayan eserimizin ikinci bask�s�n�, ancak iki y�ll�k bir
aradan sonra ger�ekle�tirebiliyoruz. Bu imk�n� bah�eden Allah Te�l�'ya hamd �
senalar olsun...
�kinci bask�n�n, birinci bask�dan �nemli bir fark� olmamakla beraber, teknik
say�labilecek baz� terimleri, daha anla��labilir bir hale d�n�t�rd���m�z� ifade
etmeliyiz.
Ger�ekte Y�ksek Lisans Tezi olarak haz�rlanan ve sonradan kitap halinde ne�redilen
bu eserde birtak�m pedagojik terimlerin varl��� normal kar��lanmal�d�r. Bununla
birlikte, �sl�bun ak�c� ve anla��l�r olmas� hususunda gayret sarfetti�imizi de
belirtmek isteriz.
Eserin birinci ve ikinci b�l�mlerinin dikkatle okunmas�, son b�l�m�n daha iyi
anla��lmas� i�in �artt�r.
Konuyla ilgilenenlere faydal� olmas� dile�iyle...
12 Aral�k 1989, Bursa Mehmet Emin Ay

G�R��
�nsan�n yery�z�nde varolu�undan beri, as�rlard�r s�regelen ya�ant�s�na
bak�ld���nda, onun hi�bir zaman dinsiz ya�amad��� g�r�lecektir. Gerek Antropoloji,
gerekse Psikoloji ve Sosyoloji �al�malar� da bu ger�e�i ortaya koymu�tur. �nsanl�k
tarihi ara�t�rmalar�nda, mutlak manada dinsiz bir millet g�r�lmemi�, hangi insan
�rk� ve toplumuna bak�lm�sa, orada, basit ve bat�l da olsa bir dine, bir il�h
fikrine rastlanm�t�r.
"Her cem�atten be�-on dinsiz zuhur eyler, bu hal Pek tabi�dir. Fakat ilh�d� bir
kavmin pek muhal. Hangi millettir ki, efrad�nda yoktur hiss-i d�n?
En b�y�k akvama bir bak, d�ni her�eyden met�n." misralanyla M. Akif, insan
topluluklar�n�n din ile olan m�nasebetini dile getirirken�, J. J. Rousseau ise
konuya fert a��s�ndan bakarak,
1. Ayr�nt�l� bilgi i�in bk. A. Hamdi Akseki, �sl�m, �st. 1943,1. V vd. M. Rahmi
Balaban, �lim-Ahl�k-�m�n. Ank. 1974, s. 3; Osman Pazarl�, Din Psikolojisi, �st.
1972. s. 37.
2. M. Akif Ersoy, Safahat, �st. 1984, s. 226.
"B�t�n hayat� boyunca, kalbi i�inde 'Asla Tanr� yoktur' diyenler varsa, ya yalanc�,
ya da mecnundurlar." <3> demi�tir.
Ruh ve beden gibi, madd� ve manev� unsurlar� b�nyesinde bar�nd�ran insano�lu, bir
yandan madd� varl���n�n devam� i�in u�ra��p �abalarken, �te yandan ruh� g�das� olan
inan� duygusunu tatmin gayesiyle, bazen g�kteki G�ne�'e, Ay'a ve y�ld�zlara; bazen
de yery�z�ndeki ate�e, hayvanlara ve kutsal sayd��� birtak�m varl�klara
tap�nm�t�r/4) Irklar�, devirleri ve �lkeleri ayr�, birbirini tan�mayan insanlarda
g�r�len bu mutlak inan� birli�i, din fikrinin genel, Allah inanc�n�n da f�tr�
oldu�unu ispat etmektedir. Ayr�ca, b�t�n k�lt�rlerde din� faaliyetlerin bulunmas�
da emniyet ihtiyac�n�n evrensel oldu�unu g�stermektedir/5)
�nsandaki din duygusu ile, dinlerin k�k ve ba�lang��lar�, eskiden beri tart�ma
konusu olmu�tur/6) �ster emniyet, ister ba�lanma; hangi i�g�d� ile a��klan�rsa
a��klans�n, "insan, yap�s� itibariyle gerek �uurluca, gerek �uursuzca, mutlaka bir
inan� sahibi olmak zorundad�r."(7) ��nk� din, insanin d��nce, irade, his, vicdan ve
davran� gibi, b�t�n kabiliyet ve temay�llerine hitap etmektedir. Bu �zelli�iyle
din, insan�n akl�na ve g�nl�ne hitap eden ilim, felsefe ve sanat gibi yaln�z bir
cephesine y�nelmi� de�ildir. Bilakis din, insan�n b�t�n benli�ine y�nelen ve tesir
eden bir �uurdur/8) Bu nedenle, "be�er, bilimde ve fende ne kadar ilerlerse
ilerlesin, hi�bir zaman dinsiz ya�ayamayacakt�r."<9)
�lk peygamber olan Hz. �dem'den (a.s.) beri, yery�z� �e�itli
3. J. Jacques Rousseau, Emil, (�ev. H. �lken. A. �lgener, S. G�zey) �st. 1966, s.
243.
4. Bk. Mehmet Taplamac�o�lu, Din Sosyolojisi, Ank. 1975,67 vd.
5. Belma �zbaydar, Din ve Tanr� �nanc�..., 1st. 1970, s. 7.
6. Dinlerin k�k ve ba�lang��tan i�in bk. Taplamac�o�lu, age, s. 66
7. Muhammed Kutub, Kur" �n Ara�t�rmalar�, (�ev. A. Nuri) 1st. 1981,1. 16.
8. Halis Ayhan, Temel ve Orta E�itimde Din E�itimi (tebli�), MEDES, Ayd�nlar
Oca��, Ank. 1981. s. 165.
9. �nal Savi, Aileden Din E�itimi (tebli�) T. DES. Ank. 1981, s. 252.
dinlere sahne olmu�tur/10) Bunlardan, �u anda "�� b�y�k din" olarak bilinen
Yahudilik, H�ristiyanl�k ve �sl�miyet, d�nyada h�len b�y�k kitleleri
etkilemektedir. �sl�miyet, Kur'�n'�n ifadesiyle, "en son ve en m�kemmel bir dindir.
Ancak bu konuya fazla girmeden, �sl�miyetin di�er iki b�y�k din kar��s�ndaki �st�n
yerini, ilm� objektiflik s�n�rlar� i�inde tesbit eden Felsefe tarih�isi Weber'in,
"�sl�miyetin, Yahudi monoteizmi (tek tanr�c�l�k) ile H�ristiyan �niversalizmini
(cihan��mul) birle�tiren tek din oldu�u" g�r��n� aktarmakla, yetinece�iz/12)
Dinin insan hayat�ndaki rol� ve �sl�miyetin di�er dinler kar��s�ndaki yerini
belirleyen bu k�sa ifadelerden sonra, konumuzun esas�n� te�kil eden, Allah'a im�n
duygusu �zerinde durmak istiyoruz.
Hemen her dinde, �e�itli �ekillerde g�r�len ibadetler, inanc�n eseri ve
neticeleridir. �nan� olmadan, ibadetin varl��� d��n�lemez. Bu itibarla, g�r�len ve
g�r�lmeyen her �eyin bir yarat�c�s� oldu�una, k�inat� yaratan ve y�neten "Y�ce
kudref'in varl���na ve birli�ine im�n, �sl�m inan�lar�n�n ve di�er hak dinlerin
temelidir/13)
Allah'a im�n, insan ile yarat�c�s� aras�nda en de�erli ba�� te�kil etmektedir. Zira
yery�z�nde en �erefli varl�k insan^14), insan�n da en �erefli �zas�, kalbidir^15)
Kalbin sahip oldu�u en de�erli varl��� ise, im�nd�r. Nitekim Hz. Peygamber'e
(s.a.v.) "Amellerin en faziletlisi, hangisidir?" diye soruldu�unda, "Allah ve
Resul�ne im�nd�r" cevab�n� vermi�tir. (16>
10.Bkz. �. R�za Do�rul, Yery�z�ndeki Dinler Tarihi, �st. 1963, s. 26 vd.:
Taplamac�o�lu, Kar��la�t�rmal� Dinler Tarihi, Ank. 1966, s. 45 vd.: Adli Moran,
Dinler Tarihi, �st. ts. s. 17 vd.
11. Ahzab, 33/40; M�ide, 5/3.
12. Alfred Weber, Felsefe Tarihi (�ev. V. Eralp) �st. 1964, s. 144.
13. Din� Bilgiler K�lavuzu, D�BY, Ank. 1975.1. 14.; M. Abdullah Draz. �sl�m�n
�nsana Verdi�i De�er, (�ev. N. Demir) �st. 1983, s. 24.; Be�ir �slamo�lu, Kur�nda
M�minlerin �zellikleri, �st. 1984, s. 82.
14. Bakara, 2/31; �sr�, 17/70.
15. Buh�ri, �m�n, 39; M�slim, M�s�k�t, 107.
Allah'a im�n, inan� sisteminin ba�lang�� noktas� oldu�u gibi, �sl�m dininin ak�de
ve amel y�n�nden de en �nemli konular�ndan biridir. Zira im�n�n di�er r�k�nlerini,
(meleklere, kitaplara... im�n) Allah'a im�n�n b�l�mleri olarak kabul etmek
m�mk�nd�r.
Allah'a iman kavram�yla ilgili ifadelerimizi burada noktalayarak ilk �ocukluk
y�llar�n�n �neminden bahseden bilgilere yer vermek istiyoruz.
�ocuk psikolojisiyle ilgili kaynaklarda, ilk y�llarda verilen e�itimin, sonraki
hayat�nda �ocu�u b�y�k �l��de etkiledi�inden bahsedilmektedir. Bu konuda
yaz�lanlar� tahlil etmek, eserin amac�n� belirlemek a��s�ndan yararl� olacakt�r.
"A�a� ya�ken e�ilir" atas�z�, yerinde ve zaman�nda yap�lmas� gereken e�itimin
�nemini dile getirmektedir. Zira, "bir boya ile ilk defa boyanm� bir y�n, boyan�n
rengini �yle sa�lam bir tarzda emer ve al�r ki; onu art�k ikinci defa ba�ka bir
renge boyamak kolay olmaz. Bir ya� a�a� b�k�lerek kolayca �ember haline
getirilebilir; fakat kuruduktan sonra bu �emberi d�zeltmek ve a�ac� eski haline
getirmek istersek k�r�l�r. T�pk� bunun gibi, ilk izlenimleri insan ruhunda �yle
sa�lam, kuvvetli ve derin tesirler b�rak�r ki, onlar� beyinden s�k�p atmak adet�
imkans�zla��r.'/17)
Yukar�daki ifadelere, hadis olarak ta rivayet edilen �u s�z eklenebilir. "Bir�eyi
k���k ya�ta ��renmek, onu ta� �zerine nak�etmek gibidir."/18) Bu hikmet
do�rultusunda, �sl�m bilginlerinin pedagojik ger�eklere uygun g�r�lerine
rastlanmaktad�r. �mam Gazz�l�, (v. 505/1111) �ocu�un kalbini p�rlanta gibi temiz,
saf ve �ekil almaya, elveri�li olarak nitelendirilirken^19) K�nal�z�de de, (v.
980/1572) bu g�r�e kat�larak, �ocu�un zihnini sade ve temiz kabul etmi�(2�),
Ta�k�pr�z�de (c. 960/1560) ise, "�ocu�un kalbi hen�z �ekil almam�, cilalanmam�
demire benzer.'/21) demi�tir.
16. Zeynuddin zeb�d�, Tecrid-i Sarih, (�ev. A. N�im) Ank. 1980.1.39.
17. J. Am�s Camenius, Didactica Magna, (�ev. H. Aytuna) Ank. 1964, s. 49.
18. Acl�n�, Ke�fu'l-Haf�, Beyrut, 1352, II, 66.
19. Gazz�l�, �hy�u Ulum?d-Din, 1st. 1321, III, 66 vd.
�nsan�n �ocuklu�unda ald��� din� telkinlerin, hayat� boyunca onda derin tesirler
b�rakt��� eskiden beri bilindi�i22) gibi, bug�n de �ocuk psikojisi �zerinde yap�lan
ara�t�rmalar, �ocu�un ki�ili�inin temel �zelliklerinin ilk y�llarda olu�turdu�unu
ortaya koymu�tur. Hayat�n di�er d�nemlerini b�y�k �l��de etkileyen bu �zellikler,
g�n�m�zde e�itimcilerin ilgisini ilkokul �ncesi d�neme y�neltmi�tir/23) ��nk�
karakterlerin tohumlar� ilk �ocukluk y�llar�nda at�lmakta ve sonraki y�llarda
geli�meye ba�lamaktad�r/24)
�lk y�llarda al�nan din e�itiminin �ocuk �zerinde olumlu tesirler b�rakt��� bug�n
art�k bilinen bir ger�ektir/*) Yeri gelmi�ken, Mehmet Kaplan'�n bir hat�ras�ndan
bahsetmek yararl� olacakt�r. Yazar, bir eserinde, askerlik y�llar�nda talim
yaparlarken lise ve �niversite mezunu gen�lerin, sahipsiz bah�elere sorumsuzca ve
s�r�ler halinde h�cum edip, haram mal� g�le kap�a yediklerinden s�z ederek, ��yle
devam etmektedir: "...O zaman, bize �ocuklu�umuzda telkin edilen 'haram mala el
uzatmama' d�sturunun ulviyet ve derinli�ini hissettim ve anlad�m ki, l�ik terbiye
asla insanlara, c�hil m�sl�man ailenin vermi� oldu�u ahl�k terbiyesini
veremiyor.'/25)
Hangi y�nden bak�l�rsa bak�ls�n, ilk �ocukluk y�llar�n�n �nemi ortadad�r. Bu
ya�larda �ocu�un din� duygular� uyand���ndan, ona verilen e�itim bi�imi daha
sonraki y�llarda �ocu�un inan�, tutum ve davran�lar�n� da etkilemektedir/26)
20. K�nal�z�de, Devlet ve Aile Ahl�k�, Terc�man 1001 Temel Eser, ts., s. 63.
21. Ta�k�pr�z�de, Mevzu�tul-Ul�m, �st. 1313, II, 592.
22. Res�ilu �hv�ni's-Saf�, Beyrut, ts. I, 307 vd.
23. Ayla Oktay, Okul �ncesi E�itim ve Aile (tebli�) MEDES., s. 58. 24.Savi,agt, s.
254.
(*) Bu konudaki �rnekler i�in bk. M. Nuri Yard�m, Edebiyat��lar�m�z�n �ocukluk
Hat�ralar�, �st., 1986. s. 44. 177, 253,271. 25. Mehmet Kaplan, B�y�k T�rkiye
R�yas�, �st. 1964, s. 264.
bu ya�lar, Rousse-au'nun ifadesiyle, "insan hayat�n�n en tehlikeli anlar�d�r.''^27)
��nk� Genel kanaate g�re, �ocuklar�n �evrelerinden bu derece etkilenmeleri, zihn�
yap�lar�n�n kendilerine verilen her�eyi kabullenmeye gayet elveri�li oldu�undand�r.
��nk� �ocukta b�y�k bir uyum g�c� vard�r.^28) Bu �zellik ise, onda g�ze ilk �arpan
ve do�umundan olgunluk �a��na kadar �ocu�un ruhuna hakim olan bir durumdur.
�te bu uyum g�c�n�n, iyi bir �ekilde y�nlendirilerek, din e�itiminin ilk �ocukluk
y�llar�nda en m�kemmel �ekliyle verilmesine �al��lmal�d�r. Zira 10-12 ya�lar�na
kadar olan d�nemde, din ve ahl�k de�erlerinin b�y�k bir k�sm�, �ocuk taraf�ndan
�z�mlenmektedir. O halde, din e�itimi ve ��retiminin bu d�nem i�inde, b�y�k �l��de
tamamlanmas� gerekmektedir.
Bu ger�ekler kar��s�nda, memleketimizde, "din ile ilgili konular�n, bir s�re ba�ka
l�ik �lkelerde de, ba�lang��ta g�r�lm� oldu�u gibi, �deta tabu olmas� ve dinin
vicdan konusu olu�unun, onun ya�anan hayattan ayr� bir de�er olarak yorumlanmas�;
pek �ok yeti�kinin, �ocuklar ile inan� konusunda hemen hi� konu�ma gere�i duymamas�
ile sonu�lanm�t�r."^9)
Bu anlay��n bir uzant�s� olarak, ��retmen yeti�tiren okullarda okutulan pedagoji ve
psikoloji kitaplar�n�n -hemen hi�birinde- �ocu�un din� geli�iminden bahseden b�l�me
yer verilmemi�tir. Gerek yabanc� dilden terc�me edilen, gerekse memleketimizde
telif edilen
26. Fitzhugh Dodson, �ocuk Yasken E�ilir, (�ev. S. Cil�zo�lu), tst. 1976, s. 13;
Neda Armaner, Din E�itimine Psikolojinin �nemi. A��FD. XXIII, 219; Bertrand Russel,
Terbiyeye Dair. (�ev. H. Dereli) Ank. 1964, s. 3; Orhan �apl�, �ocuklar�n
Gen�lerin E�itimi, Ank. 1973. s. 76-77.
27. Rousseau, age. s. 54.
28. Guy Jacquin, �ocuk Psikolojisinin Ana �izgileri, (�ev. M. Toprak) �st. 1969, s.
23.
29. Beyza Bilgin, T�rkiye'de Din E�itimi, Ank. 1980, s. 15.
bu eserlerde, s�z konusu b�l�me yer verilmeyi�ini, y�llarca, yanl� yorumlanan
d��ncelerin, hatal� bir tezah�r� olarak kabul etmek m�mk�nd�r.
Her�ey okuldan beklenmekte ve �ocu�un din e�itimi de okula b�rak�lmaktad�r.
Okullardaki din e�itiminin yetersizli�i yan�nda, �ocu�un "Din K�lt�r� ve Ahl�k
Bilgisi" dersiyle ancak 10-11 ya�la-r�ndan sonra kar��la�mas� da, din e�itimi ve
��retimi konusunda bekleneni verememektedir. ��nk� hedefine ula�mas� istenen bir
e�itimin ilk �ocukluk y�llar�nda ba�lat�lmas� gerekti�i ve �ocu�un karakterinin
b�y�k bir b�l�m�n�n ilk be� y�l i�inde olu�tu�u, bug�n psiko-pedagojik bir
realitedir.
Bu ger�eklerden yola ��karak haz�rlad���m�z eserin amac�n�, bir kez daha ifade
edecek olursak;
a) 2-10 ya�lar� aras�ndaki �ocu�un, sosyal, zihinsel ve duygusal geli�imini
-Geli�im Psikolojisi kaynaklar�n� esas almak �zere �ocuk psikoloji ve e�itimiyle
ilgili eserlere dayanarak tesbit etmek ve yeri geldik�e, �ocu�un din� geli�imine
ait bilgilere de yer vermek; dolay�s�yla, anne-babalara �ocu�un psikolojik yap�s�
hakk�nda birtak�m temel bilgiler sunmak,
b) Bu tesbitler ve bilgiler ����nda, yeti�kinlerin, en do�ru �ekliyle ��retmek ve
kazand�rmak zorunda oldu�u, Allah'a im�n konusunda, dikkat edilmesi gereken
esaslar� belirlemeye �al�makt�r.
"�ocu�a kim demi� k���k bir�ey;
Bir �ocuk belki, en b�y�k bir �ey"
Abd�lhak Hamid

1. B�L�M
�OCUK PS�KOLOJ�S� VE D�N� GEL���M (2-10 YA�)
A. �OCU�U TANIMANIN E��T�MDEK� YER� VE �NEM�
Bir din� inan�a ba�l� olmada, tabi� ve �uur d�� bir taraf oldu�u gibi/*) bir de
isteyerek ve bilerek inanma hali, yani e�itim yoluyla i�leni� y�n� vard�r. Bu
itibarla, tesir ve telkin yolu bak�m�ndan din� e�itim, ancak bir sistem dahilinde
yap�ld�k�a istenen ba�ar� sa�lanabilir/1) Dolas�yla din e�itimi ve ��retiminde,
genel e�itimin temelleri olan psikoloji ve pedagoji kurallar�n�n bilinmesi
ka��n�lmazd�r. ��nk� �ocu�u tan�mak, onun ruh ve beden geli�imini do�ru olarak
tesbit etmek, e�itim-��retim yapabilmenin ilk �art�d�r/2)
�zellikle din e�itimi gibi hassas bir konunun, en �nemli k�sm�n� olu�turan im�n
duygusunun i�leni�i hususunda, �ocu�un psikolojik yap�s�n�n �ok iyi bilinmesi
gerekmektedir. Rousseau bu ger�e�i, "�ocuk zek�s�n� �ok iyi tan�yan bir z�t�n
onlara mahsus bir ak�id kitab� yazmas�n� pek isterim." ifadesiyle dile
getirmektedir/3)
(*) Bu ifadeden, f�trat, taklit ve uyum g�c� gibi fakt�rler hat�rlanabilir.
1. N. Armaner-Z.�kmen, Din E�itimi ve ��retiminde Melodik De�erler. 1st. 1960, s.
5.
2. Halis Ayhan, E�itime Giri� ve Isl�miyetin E�itime Getirdi�i De�erler, 1st..,
1982, s. 193.
3. Rousseau, age, s. 297.
�nsan psikolojisini bilmek toplum y�netiminde vazge�ilmez bir esas oldu�u gibi/4)
�ocu�un ruh� yap�s�n� tan�mak ta psikolojik bir prensiptir. Nas�l ki, �ift�i
topra��n�, heykeltra� ta i�ledi�i mermerin cinsini ve �zelli�ini tan�mak
zorundaysa, e�itimciler de �ocu�u her y�n�yle; b�t�n kar��kl��� ve sadeli�iyle
tan�mak mecburiyetindedir.(5)
Bu ifadeler, �ncelikle �ocu�un duygusal ve ruhsal geli�imi hakk�nda bilgi sahibi
olman�n gere�ini belirtmektedir. Bu itibarla, bundan sonraki konularda, �ocu�un
geli�imini �e�itli y�nlerden ele alan eserleri tahlil ederek, �ocu�un psikolojik
yap�s� hakk�nda bilgiler verece�iz.
B. �OCU�UN GEL���M �A�LARI
�ocuk psikolojisiyle ilgili eserlere bak�ld���nda, �ocukluk �a��n�n �e�itli
devrelere ayr�ld��� g�r�lecektir. Bunun b�yle olmas�, hem incelemeyi
kolayla�t�rmakta hem de -sonu� itibariyle- daha elveri�li olmaktad�r. Ayr�ca bir
konuyu b�t�n olarak ele al�p incelemenin, b�l�mler halinde incelemekten daha zor
olaca�� da bir ger�ektir. Bundan dolay�, �ocu�un psikolojik yap�s�n� daha iyi
tan�yabilmek i�in, �ocukluk �a��n� �e�itli devrelere ay�rarak inceleyece�iz/6)
Genelde kabul edilen a�a��daki tablo bizim i�in esas olacakt�r.
Bebeklik
(Do�um-2. y�l)
�lk �ocukluk
(2.-6. y�llar)
Son �ocukluk
(6.-11. y�llar) K�zlar (6.-13. y�llar) Erkekler
4. Gustave Le Bon, Kaleler Psikolojisi (�ev. S. Demirkan) 1st. 1969, s. 25.
5. Jacquin, age, s. 19.
6. Bk. L. Cole-J. Morgan, �ocukluk ve Gen�lik Psikolojisi, (�ev. B. H. Vassaf) s.,
3; Refia Semin, Ruh Sa�l���, 1st. 1979, s. 18; Hal�k Yavuzer, �ocuk ve Su�, 1st.
1982, s. 13; Feriha Baymur,Genel[Psikoloji, 1st. 1984, s. 58.
1. �lk �ocukluk Devresi (2-6. y�llar)
Yukar�da esas olarak kabul edilen geli�im safhalar� �er�evesinde, ilk �ocukluk
devresini incelemeye ba�larken, bir noktaya de�inmek yerinde olacakt�r. �ocukluk
�a�lar�n� kesin s�n�rlar ve �izgilerle tasnife tabi tutman�n zor olaca��, hemen her
psikoloji kitab�nda ifade edilmekte ve bunda bir �ok fakt�r�n rol oynad���
belirtilmektedir/7) Ayn� �ekilde, ilk �ocukluk devresi i�inde yer alan y�llar� da
kesin �izgilerle ay�rman�n zorlu�u ortadad�r. Buna ra�men, bu devreyi, (2-4.) ve
(4-6.) ya�lar olarak ele al�p incelemenin daha uygun ve elveri�li olaca��
inanc�nday�z. �lk �ocukluk y�llar�n�n, �ocu�un gelece�i bak�m�ndan b�y�k bir �nem
arzetmesi, gelecekte ki�inin ya�ayaca�� dinin temellerinin b�y�k �l��de bu d�nem
i�inde olu�mas� <8) ve insanda ruh� hayat� olu�turan ilk �nemli etkenlerin bu
devreye ait olmas�/9) bu y�llar hakk�nda yeterli bilgiye sahip olmay�
gerektirmektedir.
a. (2.-4.) Ya�lar
Baz� psikologlar 2. ya��, hayat�n "saadet y�l�" olarak kabul etmektedir. ��nk�
�ocuk bu ya�la birlikte, y�r�me ve konu�ma gibi iki �nemli yetene�i kazanm�t�r/10)
S�t �ocuklu�unu geride b�rakan �ocuk, art�k �evresiyle ilgilenmeye ba�layacak,
dengesiz y�r�y��ne ve beceriksizli�ine bakmadan, her yere uzanmak ve her �eyi
tutmak isteyecektir. "M�stakil olma devresi" olarak ta bilinen bu �a��n �zellikleri
�u �ekilde '�zetlenebilir:
7. Baymur, age, s. 57; Atalay Y�r�ko�lu, �ocuk Ruh Sa�l���, Ank., 1984. s. 17;
Arman-er, Din Psikolojisi Giri� I, Ank. 1980, s. 80.
8. Kerim Yavuz, �ocukla Din� Duygu ve D��ncenin Geli�mesi, Ank, 1983, s. 27.
9. Alfred Adler, �nsan� Tan�ma Sanat� (�ev. S. Ba�ar) 1st. 1985, s. 13. 10. Russel,
age, s. 77.
Bebeklik �a��ndan ��kmas�yla birlikte �ocuk, art�k zaman�n b�y�k bir b�l�m�n�
yatakta veya kucakta ge�irmeyecektir. Y�r�me yetene�ini hen�z kazand���ndan, ayakta
durma denemeleri yaparak, yava� yava� y�r�meye �al�acak ve s�rekli hareket halinde
olmak isteyecektir. Ortaya ��kan kudret duygusuyla, ba�kalar�na muhta� olmad���n�
g�stermek istiyormu�cas�na elinin ula�abildi�i her e�yay� almak ve oynamak
isteyecektir. Durmadan konu�acak; usanmadan sorular soracakt�r. Her g�rd���ne sahip
��kacak, evde buldu�u kitab�, defteri, okuyormu� gibi yapacak, eline kalem
ge�irdi�inde ise rastgele �izecek, bazen de yutacakt�r. Buldu�u her �eyi, yenilir
olup olmad���na bakmaks�z�n a�z�na g�t�recek; evin i�inde, nerede ne bulursa
onunla, kimseye sormadan me�gul olacak ve kendi iste�ince oynayacakt�r/11)
Bu ya�larda �ocuk, �zellikle duygusal bir tabiata sahip oldu�undan, d��ncelerinde
ak�lc� (rasyonalist) davranamaz. Duygular� daha yay�l�c� oldu�undan, ba�l�
bulundu�u ki�ileri ve objeleri tan�rken, �nce duygular�yla hareket eder/12) Mesel�,
iki ki�iyle kar��la�t���nda, onlardan hangisi kendisine sevgi g�stermi�se, �nce ona
kar�� yak�nl�k duyar.
Bu �a� onun �ok �abuk ilerledi�i bir �a�d�r. Bu ya�tan itibaren aile d��ndaki
ki�ilerle de ilgilenmeye ba�lar; ayn� zamanda akranlar�yla da birlikte olmaktan
zevk al�r. <13)
�ki ya��ndaki �ocu�un t�m beceri ve e�ilimlerini, "g��l� olma ve ba��ms�zl�k"
duygular� b�y�k �l��de etkilemektedir/14) Bu ya�lardan itibaren �ocu�un din�
inan�la kar��la�mas� da ilgi �ekicidir/15) Ancak, onun bu kar��la�ma s�ras�ndaki
tavr�n�n, di�er olaylar kar��s�ndaki durumundan farks�z oldu�u g�z�n�nde
tutulmal�d�r. 16
11. Geni� bilgi i�in bk. Ayhan, age, s. 200.; Atalay Y�r�ko�lu, Gen�lik �a��, Ank.
1986. s. 13.
12. Yavuz, age, s. 198.
13. Yavuzer, age, s. 131.
14. Yavuzer, age, s. ay.
15. Bk. Yavuz, age, s. 41.
�ocu�un en erken, �� ya��ndan itibaren din� nitelikte bir korku ya da davran�la
ilgilenmeye ba�lad��� bilinmelidir/17)
b. �nat��l�k Devresi (Negativizm=Olumsuzluk)
�ki il� �� ya�lar� aras�nda ve genellikle 2,5 ya��ndan sonra, ge�ici bir s�re i�in
�ocukta inat��l�k ve uyumsuzluk g�r�lmektedir. 2,5 ya�lar�, �ocuk geli�imindeki
zorlu d�nemlerden biridir. "Serke�lik devresi" de denilen bu d�nemde �ocuk,
dengesiz, olumsuz, karars�z ve isyank�rd�r. B�y�klerinin s�z�n� dinlemez; hatta
s�ylenenin tersini yapar. Hareket ve davran�lar� k�s�tland���nda ise, �fkelenir.
Her i�i yard�m g�rmeden kendi ba��na yapmakta direnir. A��r� disiplin ortam�nda
negativizmin artt��� g�r�l�r. Bu d�nemde olu�an saplant�lar ve bunal�mlar ise
ileriki y�llarda inat��l�k ve diren� belirtileri �ekline d�n�ebilir/18)
Baz� psikologlar ise bu d�nemi, "�lk yeni yetmelik �a��" olarak niteleyerek,
�ocu�un bu devredeki davran�lar�n�, gen�lerin bul�� �a�� �ncesindeki durumlar�na
benzetirler/19)
Bu ya�lara olumlu a��lardan bak�lacak olursa, bu d�nemdeki �ocu�un enerjik, merakl�
ve hareketli oldu�u g�r�lecektir. Bu d�nemdeki �ocu�un y�klendi�i ba�l�ca g�rev,
g��l� bir benlik duygusu kazanmak ve kendi ki�ili�inin bilincine varmakt�r.
Negativizm d�neminin bitmesiyle, �e�itli huysuzluk ve uyumsuzluklann� terkeden
�ocuk, �� ya��ndan itibaren �evresiyle olumlu ili�kiler i�ine girmektedir. Bu
ya�larda anne-babas�n�, hatta karde�lerini bile ho�nut edecek davran�lara y�nelmi�;
ayr�ca, bekleme ve payla�maya da al�m�t�r.
16. �zbaydar, age, s. 12.
17. Armaner, age, s. 83.
18. C. I., Sandstr�m, �ocuk ve Gen�lik Psikolojisi (�ev. R. Semin) 1st 1971, s. 36;
Da-lat, age, s. 106.; Yavuzer, age, s. 134.
19. Dodson, age, s. 59,61 vd.
�ocu�un b�t�n d�nya ile bar� i�inde oldu�u kabul edilen ���nc� ya�a e�itim
y�n�nden, belirli kurallar�n yerle�tirilmesi i�in, en uygun d�nem g�z�yle
bak�lmaktad�r. �2�) �� ya��ndaki �ocu�un masallara, hikayelere ve �izgi filmlere
ilgisi artm�t�r. Elinde tutabilece�i k�sa �yk�ler ve ilgin� resimleri i�eren k���k
kitaplardan ho�lanmaktad�r. Bu kitaplarda �o�unlukla, ger�ek d�� �eyler
anlat�lmas�na ra�men, �ocuk bunlar� dinlerken b�y�k bir zevk duymaktad�r/21) Zira
�ocuklar�n bunlar� dinlerken b�y�k bir zevk duymas�, bu ya��n en belirgin
�zelliklerinden biridir/22)
Din� y�nden bu ya��n �nemli say�labilecek �zelliklerine gelince; �ocu�un masallara
ve hik�yelere kar�� i�inde b�y�k bir ilgi duydu�u bu s�ralarda, inanma ile ilgili
hik�yeler ve menk�beler, �ocu�un din� hayal g�c�n� ve duygusunu uyand�raca�� gibi;
e�yan�n i�inde ve �tesinde gizli kuvvetler oldu�u d��ncesinin geli�mesini de
h�zland�racakt�r. Neticede -soru sorma �a��n�n da ba�lamas�yla- �ocuk, ne, nas�l ve
neden? sorular�yla her �eyin asl�n� ��renmeye �al�acak; bu sorular�n bir devam�
olarak, ba�ta "Allah kimdir; nedir; nas�ld�r; ne kadar b�y�kt�r?" gibi sorularla
yarat�c� g�c� aramaya ba�layacakt�r/23)
c. (4.-6.) Ya�lar
�lk �ocukluk devresinin ikinci b�l�m�n� olu�turan 4 il� 6 ya�lar� aras�nda kalan
devrede, �ocuk yine birtak�m ini� ��k�lar�n tesiri alt�ndad�r. Ne var ki, inat��l�k
d�nemi atlat�ld�ktan sonra, �ocukta "biz" kavram� yava� yava� te�ekk�l ederek,
sosyalle�meye do�ru ad�m at�lacakt�r. �ocuk "biz" derken, anne baba, karde�ler ve
yak�n akrabalar�n� kasdetmektedir. Yard�mla�ma duygular�n�ngeli�mesiyle/24) �evreye
kar�� da a��k bir nitelik kazanacakt�r. Arkada�lar�yla pek iyi ge�inemese bile,
arkada�l�k etmek, onun i�in en �nemli olaylardan biridir.
20. Dodson, age, s. 63,93.
21. Yavuzer, age, s. 140.
22. Jacquin, age, s. 70 vd. 23.Yavuz, age, s. 40,71.
�ocukta bu olumlu geli�melerin yan� s�ra, birtak�m olumsuz y�nler de g�ze
�arpmaktad�r. Bu ya�taki her �ocukta, s�k s�k �l��y� ka��rma hareketlerine
rastlan�r. G�vde hareketlerinde �l��y� ka��r�r; vurur, tekmeler, tepinir.
Konu�mas�nda �l��y� ka��r�r, k�f�rleri, ay�p s�zleri �zellikle ba�kalar�n�n yan�nda
s�yleyerek, �st�nl���n� ispatlamaya �al��r. Ayn� �ekilde, ki�isel ili�kilerinde de
�l��y� ka��r�r; �evresindekilere buyruk vermeye ve h�kmetmeye �zenir, k�s�tlamalara
ve kurallara kar�� ��kar. Bu ya�ta hayal g�c�nde de b�y�k bir geli�me vard�r.
�ocuk, ger�ek ile hay�li �o�u zaman birbirine kar�t�r�r. Bu y�zden kafas�nda
kurdu�u hayalleri ger�ekmi� gibi anlat�r ve bu da annesi taraf�ndan yalanc�l�kla
su�lanmas�na sebep olur/25)
D�rt ya��ndaki �ocukta m�lkiyet duygusu yoktur. Egosantrik duygular�n tesiriyle,
g�rd��� her �eyin kendisine ait oldu�una inan�r/26) Bunun bir sonucu olarak,
kom�usunun evinde oynad��� oyunca��, giderken evine g�t�rmek ister. ��nk�, ona g�re
bir �eyi ele almak ile, ona sahip olmak ayn� �eydir.
Din� inanc�n�n canl�l�k kazanmas�, bu ya��n �nemli �zelliklerinden
say�lmaktad�r/27)
D�rd�nc� ya�tan sonra, ilk �ocukluk devresinin d���m noktas� olarak nitelendirilen
be�inci ya�, aile ve �ocuk a��s�ndan "alt�n ya�" olarak bilinmektedir. Kendine
g�veni artt��� i�in, eskisine oranla daha serin kanl�, daha yumu�ak, daha anlay�l�
ve ba�kalar�yla ili�kilerinde daha uyumludur.
24. Tuncel Al�nk�pr�, �ocu�un Ba�ar�s� Nas�l Sa�lan�r, 1st. 1979, s. 58.
25. Dodson age, s. 94 vd.; Fevzi Samuk, agt. s. 10.
26. Rasim Adasal, Medikal Psikoloji, 1st. 1977, s. 122.
27. Yavuz, age, s. 41; Yavuzer, age, s. 140.
Genellikle becerebilece�ini sezdi�i i�lere giri�ir ve bu y�zden de giri�ti�i
i�lerde ba�ar� sa�lar. D�rt ya��ndaki �ocu�un bocalamalar i�inde olmas�na kar��l�k,
be� ya��ndaki �ocuk, tutarl� ve kararl�d�r. D�rt ya��ndaki bir �ocuk, yapmakta
oldu�u resmin, bitinceye kadar ne resm� oldu�unu bilmedi�i halde, be� ya��ndaki
�ocuk, ne yapaca��n� �nceden tasarlar ve bu tasar�y� ger�ekle�tirmeye �al��r.
Ba�lad��� �eyi bitirmek ister; yapt��� i�i nerede bitirmesi gerekti�ini bilir.
Davran�lar�n� kontrol edebilir/28)
��inde bulundu�u yer ve zamanla s�n�rlanan d�nyas� ona yeterlidir. Hayal g�c�n�
kullanmaz. Nesneleri, kullan�l�l�k a��s�ndan tan�mlar: "Kuyu, kazmak i�indir.";
"Dondurma, yemek i�indir." gibi... Ne �evresiyle ne de kendisiyle �at�ma halinde
de�ildir. �� ya�lar�ndayken g�sterdi�i uyumu, bu ya�ta daha �st d�zeyde olmak �zere
yine g�sterir. Annesi h�len onun i�in her �eydir. Ona yak�n olmay�, ona yard�m
etmeyi, onu sevindirmeyi ister/29) Dolay�s�yla, be� ya��ndan itibaren, �ocu�un
kalbine hitabetmek ve ondan annesinin ho�una gidecek davran�lar� istemek
m�mk�nd�r/30) Zikredilen bu olumlu davran�lar yan�nda, yine de �ocuk �evresine
ba��ml�d�r, g��s�zd�r. Dolay�s�yla bak�lmak, korunmak ve kollanmak ister. H�zl� bir
zihin ve dil geli�mesi vard�r; s�rekli deneme ve ��renme i�indedir. Ancak zek� ve
zihn� geli�mesi tamamlanmam� oldu�undan, realiteleri, olaylar� hayal g�c�yle ve bir
tak�m korkular�yla �arp�tabilir. G�rd�klerini ve duyduklann� eksik idrak etti�i
gibi; yanl� bir �ekilde de yorumlayabilir.
Zaman kavram� hen�z l�y�k�yla geli�memi� olup, d��ncelerini ve duygular�n� oyun
vas�tas�yla ifade etmeye meyillidir. Bu ya�larda da d��ncesi, m�ahhas olan
(g�r�lebilen) �eylere y�neliktir. Canl� cans�z ay�r�m� yoktur,
28. Sandstr�m, age, s. 41; Yavuzer, age, s. 140.
29. Dodson, age, s. 96.
30. Jacquin, age, s. 84.
canl� olarak kabul etti�i bebe�iyle konu�ur, dertle�ir aya��na �arpan ve can�n�
ac�tan bir e�yaya ise gayet rahat bir �ekilde k�zarak onu azarlar/31)
B�t�n bunlar�n yan�nda denebilir ki, be� ya��ndaki �ocuk her y�nden denge
i�indedir. Kendi kendine yeterlili�i ve �evre ile uyumu vard�r. Kendine g�venir ve
ayn� zamanda kar��s�ndakilerle de ba� kald�rmadan uzla�abilir. Dikkatli, anlay�l�,
sezgi ve alg�lar�nda g��l�d�r. N�zik, d��nceli ve cana yak�nd�r. K�sacas�, be�
ya��ndaki �ocuk, �evresine sevin� getiren bir varl�kt�r/32)
Son �ocukluk d�nemine ge�meden �nce, genel anlamda ilk �ocukluk y�llar�n�
�zetleyici bilgilere ve bu y�llardaki din� geli�imin durumunu belirleyen ifadelere
yer vermek yararl� olacakt�r.
A�a�� yukar� 2. ya�tan ba�layarak 5-8. ya�lara kadar s�ren d�neme "oyun �a��" da
denmektedir. Bu ya�larda b�y�me ve fizyolojik s�re�ler kararl�l�k kazanm� olup,"
�ocuk kendi ba��na oynayabilecek ve baz� i�leri yapabilecek duruma gelmi�tir. Bu
ya�lardaki �ocuklar, rahat�a y�r�yebilmekte, ko�abilmekte ve konu�abilmektedir.
Ayr�ca, kendi kendine yemeyi, giyinmeyi, cinsiyet fark�n�, sevmeyi, sevilmeyi ve
sevgiyi payla�may� da ��renmi�tir. (33)
�lk �ocukluk y�llar�ndaki �ocuklarda ba�kalar�na benzeme ve b�y�kleri taklit etme
arzusu da g�r�lmektedir. K�z �ocu�u anneye, erkek �ocu�u babaya yard�mc� olmak,
onlar�n i�ini benimsemek gibi �zellikler g�stermektedir. K�z �ocuklar i�in anneler,
erkek �ocuklar i�in de babalar en g��l� ve en ba�ar�l� insanlard�r. (34)
Bu y�llara din� geli�im y�n�yle bak�lacak olursa; Bu �a�daki �ocuklar�n zek�s�
hen�z m�cerred (=g�r�nmeyen) kavramlar� anlayacak seviyede geli�medi�i i�in,
�ocu�un, din� e�itimde kullan�lan kelimelerin �o�unu anlayamad��� g�r�lecektir.
31.Samuk, agt, s. 11.
32. Dodson, age, s. 97.
33. Baymur, age, s. 57.
34. Ayhan, age, s. 201.
Baz� kelime ve c�mleleri papa�an gibi tekrarlayabilir; fakat bunlar, onun i�in
hen�z bir �ey ifade etmemektedir. Egosantrik duygular tesiriyle, dine olan al�kas�
da egosantriktir. Du�, �ocuk�a arzular�n yerine getirilmesi i�in ba� vurdu�u bir
yoldur. Allah'� ise, t�pk� anne-babas� gibi, bir �ey isteyince yerine getirecek bir
kimse olarak d��nmektedir/35) �lk �ocukluk y�llar�nda, �ocuklar�n din� hikayelerden
olduk�a etkilendikleri ve bu ya�larda dine kar�� b�y�k bir ilgi ve istek duyduklar�
da tesbit edilmi�tir. Ayr�ca, zihn� ve ruh� geli�menin imkanlar�na dayanarak
yarat�c� g�c�n mahiyetini ara�t�rma denemelerine giri�tikleri bu ya�lar, �ocuklar�n
kendilerine anlat�lanlardan da kolayca etkilendikleri bir d�nemdir/36)
2. Son �ocukluk Devresi (6-11. y�llar)
Genellikle 6. ya�tan ba�layarak, k�zlarda 11, erkeklerde ise 12. ya�a kadar s�ren
bu �a�a, "Son �ocukluk devresi" ad� verilmektedir. 37) Bu devreye sahne olan
y�llar�n, bir b�t�n olarak ele al�naca��n� �ncelikle belirtmek gerekir.
Ferd� farkl�l�klar nedeniyle, �ocuktaki geli�im safhalar�n� kesin s�n�rlarla
belirlemek m�mk�n olmasa da, 7-12. ya�lar, �ocukta a��k�a farkedilebilen, belli ve
�nemli bir geli�im d�nemi olmas�yla dikkati �ekmektedir. ��nk� yedinci ya�, �ocukta
tabii y�neli�lerin ortaya ��kmaya ba�lad��� ya�t�r/38) Ayr�ca bu y�llarda b�y�me
h�z�n�n istikrar buldu�u da g�zlenebilmektedir. �ocuk zaman kavramlar�n� ��renmi�
ve baz� oyunlarda beceri kazanm�t�r. Okuma, yazma ve hesaplama gibi temel okul
becerilerinin yan�nda, akranlar�yla ya�amaya da al�m�t�r. Ev d��ndaki ba�ka
yeti�kinlerle ili�ki kurabildi�i gibi; kendi davran�lar�n�n sorumlulu�unu da
y�klenebilecek bir duruma gelmi�tir. <
35. �zbaydar, age, s. 12.
36. Bk. Yavuz, age, s. 71; Yavuzer, age. s. 150-151.
37. Baymur, age, s. 58; Yavuzer, age, s. 151.
38. Yavuz, age, s. 2
Yedi ya��ndan itibaren, belirli ferd� idrak g�c�n� ortaya koyan, �ocuk, konu�makta,
h�k�m vermekte ve sonu� ��karmakta olduk�a ilerlemeler g�sterebilmektedir. Zihn�
fonksiyonlar�n i�lerlik kazanmas� sayesinde, e�ya ve olaylar hakk�nda tecr�d
(ay�rma) ve ta'm�m (genelleme) yoluyla bir tak�m kavramlar edinebilmektedir. Uzun
bir �al�ma pahas�na da olsa �ocuk bu ya�larda, soyut d��nceye l�zumlu fonksiyonlar�
elde ederek, m�ahhas olan �eylerden ve hay�lden s�yr�larak, m�cerred olan
kavramlara ve ger�eklere do�ru bir a��l� i�indedir/40)
6 il� 7. ya�lar�n ay�r�c� �zelliklerinden biri de zihn� a��dan, "ak�l �a��n�
olu�turmas�d�r. �ocuktaki zihin geli�imiyle ilgili ara�t�rmalar�nda Piaget, 6-7.
ya��ndan itibaren �ocu�un daha rahat�a "nereden, nereye" sorular�n� sormaya
ba�lad���n� tesbit etmi�tir/41) Bug�n baz� psikologlarca yedinci ya��n �ocukta
ay�rdetme (temy�z) ya�� olarak kabul edilmesi g�r��n�/42) y�llarca �nce Gazz�li'nin
de savunmas�, ilgi �ekicidir. Gazz�li'ye g�re, yedi ya��ndan sonra �ocu�un temyiz
g�c� art�k geli�mi� ve o, duyulan objelerin d��nda olan �eyleri de kavrayabilecek
bir duruma gelmi�tir/43)
Son �ocukluk devresinin di�er bir ad� ise, "��renme d�nemi"dir. ��nk� bu ya�lardaki
�ocu�un ruh� durumu, ��renmeye ve toplad��� bilgileri zihn� koordineye t�bi tutarak
i�lemeye; duygular�, d��nceleri ve davran�lar�yla, sosyal hayata uyum sa�lamaya
elveri�li bir hale gelmi�tir. K�saca, yedi ya��ndan itibaren �ocuklar�n, sistemli
bir e�itim ve ��retime ruhen haz�r bir duruma geldikleri s�ylenebilir/44)
39. Baymur, age, ay.
40. Jacquin, age, s. 101; Ayhan age, s. 203; Yavuz, age, s. 3, 197.
41. Bk. Yavuz, age, s. 3. dipnot: 3.
42. Yavuz, age, s. 3.
43 z7Mi,el-MunkizuMine'd-Dat�! (�ev. H. G�ng�r) Ank. 1960. s. 67.
Yedinci ya��n bizim a��m�zdan �nemli olan �zelliklerine gelince: Anlat�m yetene�i
olduk�a geli�mi� olan �ocuk, kendisini, t�rl� ili�kiler i�inde oldu�u gibi do�rudan
da anlatabilecek bir duruma gelmi�tir. �ocuk �zerinde, g�ven duygusu ve samimi bir
hava olu�turulacak olursa, geli�im derecesine g�re ondan din� duygu ve d��ncesi
hakk�nda zorlanmadan de�erli bilgiler al�nabilmektedir/45> Zira Piaget'nin
ifadesiyle, yedi ya��ndan itibaren, �ocuklar� s�zle anlamak ve onlarla anla�mak
m�mk�nd�r/46)
Bu ya�larda din� inan� geli�me d�neminde oldu�undan, �ocuklar�n din� kavramlar�
��renmeleri ve konu�ma diline aktarmalar� da olduk�a geli�mi�tir. Bu sayede onlar,
inan�lar�n� zorluk �ekmeden anlatmaya ba�lam�lard�r. Zaman zaman i�lerinde, Allah'a
g�ven i�inde inananlar oldu�u gibi, inan�lar�n�n sebeplerine de inebilen �ocuklara
rastlanm�t�r/47) Zaten genelde, 6-7 ya�lar�ndan sonra �ocuk, �evre ve hadiseleri,
m�nasebetleri i�inde kavramaya ve yava� yava� m�cerred aleme n�fuz etmeye
ba�lar/48) B�ylece bu �a�daki ruh� geli�imlerinde �ocuklar, tabii olarak Allah'�n
her yerde oldu�unu ve her t�rl� i�leriyle ilgilendi�ini d��nmeye haz�rd�rlar. 7-10
ya�lar� aras�ndaki y�llar, ayn� zamanda �ocukta ahl�k�n da istikrarl� bir hal
almas�na yard�m edecek olan derin bir din� geli�meye sahne olan y�llard�r. <49)
�lkokul d�nemindeki geli�mesi ilerledik�e, �ocu�un daha az egosantrik davran�lar
g�sterdi�i ve toplumsal y�nde de h�zla geli�ti�i g�r�lmektedir.
44. Yavuz, age, s. 4; Hz. Peygamber'in "�ocuklar�n�za, yedi ya��na geldikleri
zaman,
namaz� ��retiniz." (Eb� D�vud, Sal�t, 25) hadisi, ger�ekten dikkat �ekicidir.
45. Yavuz, age, s. 4.
46. Jean Piaget, �ocukta Dil ve D��nce, 1st. 1938, s. 67.
47. Bk. Yavuz, age, s. 247-248.
48. B. Ziya Egemen, Terbiye �lminin Problemleri... Ank. 1965, s. 104.
49. Jacquin, age, s. 97.
�zellikle, 8-10. ya�larda, �ocu�un sosyal, zihn�, fikr�, manev� ve estetik
bak�m�ndan sahip oldu�u ferd� kabiliyetleri, ilgiler vas�tas�yla ortaya
��kmaktad�r/50) D��nce tarz� ise, k�yas� (analogic) bir muhakemeden, t�mden gelime;
di�er bir ifadeyle, b�t�nden par�aya do�ru (deduction) geli�me g�stermektedir/51)
Bu ya�lardaki �ocuklar da mutlu tesad�flere, hurafelere, b�y�k bir inan�la
ba�l�d�rlar. <52)
Bu devrenin sonlar�na do�ru, 10 ya�lar�ndaki �ocuk, temel geli�imin doruk
noktas�ndad�r. Beden� ve ruh� y�nden �nemli �l��de olgunla�t��� gibi; b�y�klerle
ili�kilerinde de dengeli, uyumlu ve ba�ar�l�d�r. K�saca, �ocuklar�n en mutlu
olduklar� ya�, 10 ya�lar�d�r denilebilir.
Son �ocukluk devresinin, din� y�nden arzetti�i, �nem �u �ekilde �zetlenebilir: 7
il� 11 ya�lar�, �ocukta vicdan denilen �st-ben (s�per-ego)in olu�tu�u ve ahl�k�
�uurun geli�ti�i bir d�nemdir. �zellikle 9-10 ya�lar�ndan itibaren, �ocuk art�k
iyi-k�t�, hakl� haks�z kavramlar�n� ay�rabilecek bir durumdad�r/53) Ne var ki, bu
ya�larda kendisine, ideal bir insan tipi se�me ihtiyac�n� �iddetle hissedece�i <54)
i�in, yeti�kinlerin bu konuda dikkatli davranmas� gerekmektedir.
50. Yavuz, age, s. 67.
51. Jacquin, age, 106.
52. A. Osman �zcan, Din ve Ahl�k E�iliminde Ailenin Rol�, Kubbealt� Akademi mec.
sy. 4.1st. 1985, s. 16.
53. Yavuzer, age, s. 154.
54. Egemen, age, s. 104.

C. DUYGUSAL GEL���M
Bu b�l�mde, baz� psikologlar�n bebek do�du�u andan itibaren ba�latt�klar� duygusal
geli�im, sevgi ve korku fakt�rleri �zerinde durularak ele al�nacakt�r.
1. Sevgi
Hemen her psikoloji kitab�n�n his ve heyecan b�l�m�nde yer alan sevgi i�in,
psikolog ve pedagoglar pek�ok �ey yazmakta ve hepsi de sevginin gere�i �zerinde
birle�mektedirler.
Bebek ilk aylarda, tamamiyle pasif ve al�c� bir varl�kt�r. Bu d�nemde onun ruh�
ihtiyac�, tek kelimeyle sevgidir. Annenin ilgisi, �efkati, s�cakl���, hatta kokusu,
�ocu�un s�tten daha �ok ihtiya� hissetti�i g�dalard�r. Annenin bebe�ini kuca��na
almas�, ok�amas�, koklamas�, ona g�lmesi, bebek i�in en b�y�k saadet kayna��d�r.
Onun bu sevgi ve �efkat dolu yakla��m�, bebe�in zihn� ve ruh� geli�mesi i�in en
kuvvetli vitamindir/55)
Sevginin �nemi psikologlarca bu �ekilde ifade edilirken, t�bb� y�nden �ocukla
ilgilenenler de bu g�r�lere kat�lmaktad�rlar.
55. Anne sevgisi veya onun yerini tutabilecek yak�n ki�inin sevgisi ile b�y�yen
�ocuklarla, b�yle bir sevgiden uzak, istenmeyen �ocuk olarak b�y�yenler, g�dalar�
bilimsel olarak verilmi� olsa bile, beden geli�mesinden zihin geli�mesine,
hastal�klara kar�� koyma g�c�ne kadar varan farkl�l�klar g�stermektedirler. Bu
ihtiyaca i�aret olarak anne sevgisine "b�y�me vitamini" denilmi�tir. (Bk. Beyza
Bilgin) "Okul �ncesi �a�� �ocu�unda Din� Kavramlar" MEGSB. Din ��retimi Dergisi,
Ank. 1986, sy. 8-9. s. 21.
Nitekim pediatristler (�ocuk hastal�klar� uzmanlar�) bug�n bir �ok varl�klar�n
geli�melerini sa�lamak i�in yap�lan en etkin fizik� itinan�n dahi yeterli
olmad���n� daha iyi anlam�lard�r. Sevgi ve �efkat g�rmeyen �ocuklardan �o�u k�sa
zamanda canl�l�klar�n� kaybetmekte ve hatta �lmekte iken, sevgi ve �efkat i�inde
b�y�yen �ocuklar sa�l�k ve g�da bak�m�ndan k�smen mahrum olsalar bile, yine de
kuvvetli ve sa�l�kl� olarak yeti�mektedirler/56)
Sevginin �nemini �u ifadeler daha belirgin bir �ekilde dile getirmektedir.
Mukayeseli ara�t�rmalar, s�t verme esnas�nda sert ve ha�in davranan, sevgi
g�stermeyen annelerin �ocuklar�n�n, sinirli, sald�rgan ve uyumsuz oldu�unu
ispatlam�t�r/57) Sevgi, a�l�k, susuzluk gibi, s�rekli doyurulmak isteyen bir
duygudur/58) �ocuk temiz havaya nas�l muhta�sa, ayn� �ekilde sevgiye de muhta�t�r
ve bu ihtiya� hayat devam etti�i s�rece hissedilecektir/59)
Zihn� ve ruh� geli�menin neredeyse tek kayna�� say�labilecek sevginin, bebekli�in
ilk g�nlerinden ba�lat�l�p, devaml� ve �l��l� bir �ekilde olmas� gerekmektedir/60)
��nk� sevginin bo�lu�unu doldurabilecek ve onun yerine ge�ebilecek ba�ka bir �ey
g�sterilemez/61)
B�t�n bu ifadeler, sevginin �ocuk i�in �nemi k���msenemeyecek bir ger�ek oldu�unu
belirtmektedir. Her�eyden �nce, insan ancak sevildikten sonra sevebilmektedir.
�ocuklu�unda yeterli sevgi g�rmeyen insanlar�n, ba�kalar�n� sevmekte zorluk
�ektikleri bilinmektedir. Bu itibarla, ba�ta Allah ve Peygamber olmak �zere din�
kavramlar� �ocu�a sevdirebilmek i�in, onu yeterli ve �l��l� bir �ekilde sevmek ve
bu sevgiyi de hissettirmek gerekir.
56. Armaner, age, s. 82.
57. Arthur JeTs�ld,�ocuk Psikolojisi (�ev. G. G�nce) Ank. 1979, s. 359.
58. Hal�k Yavuzer, �ocuk Psikolojisil., 1st. 1982, s. 24.
59. Jacquin, age, s. 35.
60. Samuk, agt, s. 6. 61.Y�r�ko�lu,age,s. 138.
2. Korku
Duygusal geli�imin i�inde yer alan di�er bir duygu da korkudur. Korku, canl�
varl�klar�n, g�r�nen ve g�r�nmeyen tehlikeler kar��s�nda g�sterdikleri en tabi�
tepkidir denilebilir. Psikologlar, �ocukluk �a��nda s�k s�k g�r�len bu ruhsal
durumu, canl�y� uyaran ve kendi savunmas�n� sa�layan yararl� bir mekanizma olarak
g�rmekte^62) ve korkuyu, "hem ka��n�lmaz, hem de temel bir duygu" olarak
nitelemektedirler/63)
Do�du�u andan itibaren, �evresiyle �e�itli ili�kiler i�ine giren �ocuk i�in
herhangi bir korku objesi s�z konusu de�ildir. Genellikle �ocuklarda korkular 2-3.
ya�larda ortaya ��kmaktad�r. Bu ya�lar ise, zihn� geli�imin ba�lad��� �a�a
rastlamaktad�r/64) Bu ya�larda ortaya ��kan korkular�n da ne kadar�n�n telkin
neticesi, ne kadar�n�n i�g�d�sel oldu�u tart��labilir. Nitekim yap�lan
ara�t�rmalarda, k���k �ocuklar�n sadece kulaklar� dibinde duyduklar� kuvvetli bir
ses ve dengelerini kaybederek d�mekten korktuklar�, ortaya ��km�t�r/65)
Korkular genellikle ya�a paralel olarak artmaktad�r. Ancak bir �ocu�un ne zaman ve
neden korkaca��n� tesbit etmek olduk�a zordur. ��nk� korkunun meydana geli�inde,
�evre �artlar�, ge�mi� ya�ant�lar ve o andaki psiko-fizyolojik durum rol
oynamaktad�r. Mesel�: K�y �ocuklar� incelenmi� ve korkuya sebep olan fakt�r�n %
75'ini hayvanlar�n olu�turdu�u tesbit edilmi�tir; erkek �ocuklar vah�i
hayvanlardan, k�z �ocuklar ise b�ceklerden korkmaktad�r/66) Yap�lan bir di�er
ara�t�rmada, �ocuklar�n korktuklar� konular �u �ekilde s�ralanm�t�r/67)
62. Y�r�ko�lu, age, s. 9,220.
63. Jers�ld, age, s. 373; �brahim A. G�vsa, �ocuk Psikolojisi, 1st. 1940. s. 192
64. Russel, age, s. 18.
65. Fikret Kanad, Ailede �ocuk Terbiyesi, 1st. 1976, s. 76 vd.; Russel, age, s. 77.
66. Yavuzer, age, I, 39.
67. Hans Zulliger, �ocuklar�m�z�n Korkular� (�ev. K. �ipal) 1st. 1975, s. 91,92.
96. �Karanl�k (�at� kat�, bodrum), hayvanlar (k�pek, y�lan vb,) %
�Beden� sakatl�klar, % 95.
�Hayaletler, cinler, d�ar�dan eve zorla giren insanlar, % 91.
�Otoriter ki�iler, % 82.
�Korkulu d�ler, % 81.
�Yabanc�lar, k�t� insanlar, % 80.
�Anne ya da baba taraf�ndan terkedilmek, % 63.
�Su, deniz, nehir, % 41.
�G�k g�r�lt�s�, �im�ek, % 39.
Bu tesbitler ����nda, �ocukta korku uyand�ran objeler �� grupta toplanabilir.
1. �ocu�un yaln�z kalmas�.
2. Karanl�kta bulunmas�.
3. Kendisine �in� oldu�u bir kimsenin yerine ba�ka bir yabanc�y� g�rmesi/68)
�ocuklarda rastlan�lan korkular�n % 90'�n�n hatal� ve yanl� e�itimden kaynakland���
ger�e�i^69) bizi, korkunun en �nemli nedeninin bunlar oldu�u sonucuna
g�t�rmektedir. ��nk�, hakk�nda hi�bir fikre sahip olmad��� herhangi bir �eyi �ocuk
-telkin vas�tas�yla- sevebilir veya ondan korkabilir. Nitekim bunu do�rulay�c�
mahiyette olan �u hadiseyi zikretmek m�mk�nd�r.
Bir k�z �ocu�una, alt� ayl�kken oynamas� i�in zehirsiz bir y�lan verilmi�tir.
Bundan sonraki y�llarda da y�lanla birlikte olan ve onunla bir oyuncak gibi oynayan
�ocuk, yeti�kin bir k�z oldu�unda, b�t�n y�lanlara korkmadan yakla�abilen biri
haline gelmi�tir/70)
68. Zlliger, age, s. 12; Jers�ld, age, s. 381 yd.
69. Kanad, age, s. 79.
Bu bilgiler, �ocuklar�n Allah, cehennem vb. korkular�n�n olmad���n� g�stermekte ve
bizi, bu korkular�n genellikle yeti�kinlerin hatal� telkinlerinden kaynakland���
sonucuna ula�t�rmaktad�r.
70. N. Munn, Psikoloji, (�ev. N. Tendar) �st. 1975, s. 99.
D. Z�H�NSEL GEL���M
�ocuktaki zihn� geli�imi incelemeye ba�larken, zihnin ne oldu�una de�inmek yerinde
olacakt�r.
1. Zihin nedir?
Eski terbiye kitaplar�ndan birinde, "Zihin bir meleke-i um�miyyedir ki, nefs an�nla
kesb-i ma'rifet eder. Ma'rifet veya ma'l�m�t (ise) ruhun bir fiilidir, bir
vak�ad�r. denilmektedir. G�n�m�z e�itim s�zl�klerinde ise �e�itli tariflere
rastlanmaktad�r. Birka��n� s�ralayacak olursak;
"Zihin, bilincin irade ve heyecan kar�madan alg�lama ve d��nme k�sm�, anlay� ve
kavray�t�r."^
"Zihin, her t�rl� bilin�lilik ve zek� bi�imlerini anlatan genel bir terimdir."<73)
"Zihin, anlama, bilme ve unutmama kuvvetidir."^74)
Zihn� geli�imin hangi ya�ta ba�lad��� kesin s�n�rlarla belirlenemez.
71. Necmeddin S�d�k, �lm-i Terbiye-i Elf�l, 1st. 1333, s. 37.
72. Pars Tu�lac�, Okyanus, 1st. 1972, VI, 3093.
73. R. Alayl�o�lu-A. O�uzkan, Ansiklopedik E�itim S�zl���, 1st. 1976, s. 348.
ancak, bazen birinci ya��n sonunda, fakat �o�u kere ikinci ya��n ba�lar�nda
beliren y�r�me hareketleri, e�yay� birbirinden ay�rdetme ve dildeki geli�meye,
�ocu�un zihn� g��lerinin faaliyet ve inki��f� g�z�yle bak�labilir.*75) Bu inki��f
ba�lad��� andan itibaren geli�me ve olgunla�ma g�sterecektir. Bu s�re� i�inde ise,
zek�, taklit, hay�l ve dil gibi di�er zihn� g��ler ortaya ��kacakt�r.
Biyolojik geli�me gibi zihn� geli�me de �nceden bilinebilen bir s�ra takip etmekte,
do�u�tan mevcut olan baz� kabiliyetlerin ortaya ��kmas� ve bunlara yenilerinin
eklenmesiyle kendini g�stermektedir. S�zgelimi, do�u�tan konu�ma kabiliyetine sahip
olan bebek, ba�lang��ta birtak�m manas�z seslerden sonra, heceler ve kelimelerle
c�mleler kurabilmektedir.*76)
Zihn� geli�im i�inde s�ras�yla, zek� ve geli�iminden, dil geli�imi ve �ocuk
zihniyetinin temel yap�lar� olarak bilinen Egosantrizm ile Artifisializm'den
bahsedece�iz.
2. Zek� ve Geli�imi a. Zek� Nedir?
Zaman zaman zihinle ayn� manada kullan�lan zek� i�in kesin bir tarif vermenin zor
oldu�u hemen her psikoloji kitab�nda ifade edilmektedir/77) ��nk� zek�n�n ne oldu�u
hen�z yeterince bilinemedi�i gibi, nas�l �l��lece�i konusunda da ula��lan kesin
sonu� yoktur.
Tarifi zor olmas�na ra�men, bug�ne kadar zek� i�in �e�itli �eyler s�ylenmi�tir.
K�saca ifade etmek gerekirse, 74. Ferit Develio�lu, Osmanl�ca-T�rk�e L�gat, Ank.
1970, s. 1428.
75. Egemen, age, s. 103.
76. Samuk, agt, s. 2
77. Bk. Cavit Binba�o�lu, Geli�im Psikolojisi, Ank. 1975, s. 98. Ethem, Ba�aran,
E�itim Psikolojisi, Ank. 1982, s. 82.
"Zek�, zihnin ��renebilme, ��renilenden yararlanabilme yetene�idir."*78) Ayr�ca
zek�y�, canl�y� bilin�li davran�a y�nelten bir g�� olarak* kabul etmek te
m�mk�nd�r.*79)
b. Zek� Geli�imi
Zek� geli�imi �ocuklarda baz� farkl�l�klarla birlikte genellikle, 1,5 il� 2
ya�lar�ndan itibaren ba�lamaktad�r. Bu ya�tan �nce g�r�len zek�, zihnin bir
fonksiyonu olup, zihn� geli�im ise ancak 1,5-2 ya�lar�ndan sonra inki��f
edebilmektedir.*80)
Zek�n�n inki��fiyla ba�layan geli�me seyri, 4-6 ya�lar�nda h�zlanmakta ve bu durum
15-16 ya�lar�na kadar devam etmektedir. Zek�daki bu h�zl� geli�meyi 4-6 ya�lar�nda
belirgin bir �ekilde hissetmek m�mk�nd�r.*81) Denilebilir ki, insan zek�s�n�n
yar�s� d�rt ya��na geldi�inde, ��te ikisi de alt� ya��na geldi�inde te�ekk�l etmi�
durumdad�r.*82)
Kelime da�arc���ndaki art� ile ba�layan zek� geli�imi,*83) en basit ��renme
olaylar� ve al�kanl�klar ile bu geli�im seyrine devam eder.*84)
Yap�lan ara�t�rmalarda, zek�n�n her �ocukta ayn� h�zla geli�medi�i g�r�lm�t�r. Bu
farkl�l�k, ya� ilerledik�e daha da artmaktad�r. Bunda gerek fizik� geli�imin*85),
kal�t�m ve beslenmenin, gerekse �evre �artlannm rol� olmaktad�r.
78. G. Fi�ek-Z. S�kan, �ocu�unuz ve Siz, �st. 1983, s. 14. Bu tarif E�itim
S�zl�klerinde de yer almaktad�r. Bk. Alayl�o�lu-O�uzkan, age, s. 192.; Tu�lac�,
age, VI, 3086.; Zek�n�n psikolojik manalar� i�in bk. Selmin Evrim. Psikoloji
A��s�ndan Zek� Soru-nu.h�. 1978, s. 219.
79. Bk. Binba�o�lu, age, s. 98.; Ba�aran, age, s. 82.
80. Egemen, age, s. 103, 104
81. Herbert Sorcnson, E�itim Psikolojisi (�ev.G. Yazgan)Ist. 1975, s. 52.
82. ibrahim Canan, Hz. Peygamberin S�nnetinde Terbiye, 1st. 1982, s. 78.
83. A. Osman �zcan, Geli�im Psikolojisi Ders Notlar�. �n �EF, Malatya, ts. s. 5.
84. Sorenson, age, s. 52
85. Binba�o�lu, age, s. 103 vd.
"Zek�, zihnin ��renim durumunun yan�nda, e�itim d�zeyinin etkisi de
unutulmamal�d�r. B�t�n bu fakt�rler yan�nda zek�n�n �st�nl��� ya da gerili�inde en
b�y�k rol� kal�t�m�n oynad���n� da eklemeliyiz. <M)
�ki ya�lar�ndan ba�layarak �e�itli a�amalarla geli�en zek�, bu geli�imini yirmi
ya��ndan sonra da devam ettirmektedir. Ne var ki, ergenlik �a��ndan sonra g�r�len
zek� geli�imi, pratik ak�l y�r�tmekten �ok, m�cerred ak�l y�r�tme ve kelime ��renme
�eklinde olmaktad�r/87)
3. Dil Geli�imi
�ocuktaki zihn� geli�imin b�l�mlerinden biri olan dil geli�imi, �ocuk taraf�ndan
ilk kelimelerin telaffuz edilmesiyle ba�lar. Baz� ara�t�rmac�lar�n tesbitine g�re
ilk kelimeler 8-10. aylarda duyulmaktad�r. <88) Fakat anla��labilecek ilk kelime
belki de ancak 10. aydan sonrad�r/89)
Genellikle �ocuklar birinci ya��n sonunda konu�maya ba�lamaktad�rlar/90) Hem erken,
hem de d�zg�n konu�ma y�n�yle k�zlar erkeklerden ba�ar�l�d�r. (91)
Eski terbiye kitaplar�ndan birinde, �ocu�un dil geli�imi �� safhaya ayr�lm�t�r.
1. Te�ebb�s ve temrin (al�t�rma, exercise) devresi.
2. Kelime ve c�mle devresi.
3. C�mle devresi/92)
86. Jacquin, age, s. 101; Ayhan, age, s. 203; Yavuz age, s. 3,197.
87. Jers�ld, age, s. 568.
88. N. ibrahim �zg�r, �ocuk Psikolojisi, 1st. 1979, s. 113.
89. Cole-Morgan, age, s. 322.
90. Dalat, age, s. 51; Sorenson, age, s. 39.
91. �zg�r, age, s. 122; G�vsa, age, s. 155. Jers�ld, age, s. 497.
92. G�vsa, age, ay.
Bu eserde, yukar�daki safhalar�n hangi ya�larda oldu�una dair bilgiye
rastlayamad�k, ancak Piagefnin bu konudaki g�r�leriyle konuyu b�t�nle�tirebiliriz.
�� ya��ndan �nce �ocuk, bizzat kendi kendine konu�may� sever. Piaget buna "Monolog
d�nemi" (kendi kendine konu�ma) ad�n� vermektedir. Bu ilk a�amadan sonra �ocukta,
bildi�imiz "Kollektif monolog" g�zlenebilir. �ocuk belirli bir ki�iye bakmadan,
"Bak! veya dikkat!" diyerek konu�ur. 5-6 ya�lar�ndan itibaren ise, yava� yava�
sosyalle�mi� dile ge�i� var-
Bir ba�ka psikolog ise, �ocuktaki dil geli�imini iki d�neme ay�rarak
incelemektedir/94)
1. Pasif d�nem (1-2. ya� aras�ndaki d�nem).
2. Aktif d�nem (2-3. ya� aras�ndaki d�nem).
Buna g�re; pasif d�nem denilen devrede, �ocuk konu�ulanlar� sadece dinler, anlamaya
�al��r ve ancak anlad�ktan sonra konu�ma �abalar� g�sterir. Bu devrede dikkat
edilmesi gereken �ey, �ocu�a sevgiyle yakla�arak, do�ru ve yeterli bir �ekilde
konu�makt�r. Aktif d�nemin ba�lamas�yla, �ocuk e�yaya ad verme iktidar�n� kazanarak
tek kelimelik c�mlelerden, �ok kelimeli c�mlelere ge�meye muvaffak olacakt�r.
Konu�mas� giderek �nem kazanacak ve �ocuk bu d�nemde uydurma kelimelerden de
vazge�ecektir/95) Dilin iyi konu�uldu�u bir �evrede, �� ya��ndaki bir �ocu�un
ortalama olarak 1000 kadar kelimeyi anlaml� olarak kulland��� tesbit edilmi�tir/96)
"Dil geli�imi a��s�ndan 3. ve 4. ya�lar �zellikle �nemli y�llard�r; ��nk�
s�zc�kleri do�ru olarak seslendirememe, kekemelik gibi konu�ma bozukluklar� bu
ya�larda ba�lar. Bu d�nemde �ocu�a ya��n�n d�zeyinde iyi modeller vermek �ok
�nemlidir." <97)
93. �zcan, Geli�im Psikolojisi ders notlar�, s. 20-22.
94. Dodson, age, s. 72.
95. G�vsa, age, s. 154; Dalat, age, s. 52 vd.
96. �zcan, Geli�im Psikolojisi ders notlar�, s. 12.
97. Yavuzer, age, s. 136.
Aile �evresinde �ocu�un konu�mas�n�n desteklenmesi, ailenin sosyo-ekonomik
durumunun iyi, k�lt�r seviyesinin y�ksek olmas� �ocu�un dil geli�imini
h�zland�rmakta; bunun aksi durumlar ise geli�imi yava�latmaktad�r. Ayr�ca anne
sevgisi ve bak�m�n�n da dil geli�imine �nemli katk�s� olmaktad�r. Yeti�tirme
yurtlar�ndaki �ocuklar�n dil geli�iminim, anne babas� taraf�ndan b�y�t�lm�
�ocuklar�n dil geli�iminden daha a�a�� oldu�u tesbit edilmi�tir. *98)
Dilin konumuz a��s�ndan �nemine gelince: Bilindi�i �zere dil, zihn� bir
ileti�imdir. Bir ki�iden di�erine aktar�lacak konular� ihtiva etmektedir. Ailenin
dili �ocuk i�in konu�ulan dil olmakta ve buradaki manev� hayat dile yans�maktad�r.
Yine ailede kullan�lan dil, o ailenin d�nya g�r��n� de yans�tmaktad�r. Manev�
hayat�n a��rl�k noktas� dil �zerinde toplanmakta ve �ocuk bu manev� atmosfer i�inde
geli�ip olgunla�maktad�r/")
Konuyla ilgili bir �yette, "Allah sizi annelerinizin karn�ndan hi�bir �ey bilmeyen
kimseler olarak ��karm�t�r."(10�) buyurularak, her �e�it k�lt�rel kazanc�n konu�ma
devresinden itibaren kazan�ld���na i�aret edilmi�tir. E�itim a��s�ndan da, �ocuk
i�in en �nemli devre onun konu�maya ba�lad��� devredir. ��nk� �ocuk art�k
s�ylenenleri anl�yor, d��ncelerini anlatabiliyor, k�sacas� muhatap olabiliyor
demektir. Bu durum ise -k�lt�r ve e�itim konusu k�lmas� y�n�yle- �ocu�u, di�er
canl�lardan ay�ran bir �zelliktir/101)
Hz. Peygamberin (s.a.v.) f�trat ile ilgili hadisinin/102) M�sned'deki varyant�nda
da konuyla ilgili ifadelere rastlanmaktad�r. "Do�an her �ocuk f�trat �zere
yarat�lm�t�r. Konu�maya ^ba�lay�ncaya kadar bu hal �zere devam eder.
98. Ba�aran, age, s. 97.
99. �zcan, E�ilim Psikolojisi Ders Notlar�, U�EF, Bursa, ts., s. 21.
100. Nahl. 16/78.
101. Canan, age, s. 100.
102. M�slim, Kader, 23.
Bundan sonra ebeveyni onu Yahudi veya Hristiyanla�t�r�r"*103) denilmekte ve
do�u�tan getirilen f�trat h�linin konu�ma devresine kadar devam etti�ine dikkat
�ekilmektedir.
�evrenin �ocuk �zerindeki etkisi ve �ocu�un taklide gayet elveri�li oldu�u*104),
bug�n art�k bilinen bir ger�ektir. Hz. Peygamber'in de �ocuktaki bu �zellikleri g�z
�n�nde tuttu�u g�r�lmektedir. O, konu�ma �a��na gelmi� �ocuklara �zel bir ilgi
g�sterirdi. �bn �uayb (r.a.) ��yle rivayet etmektedir: "Abdulmuttalib o�ullar�ndan
bir �ocuk konu�maya ba�lay�nca, Hz. Peygamber ona,'De ki, hi�bir evlat edinmeyen ve
m�lk�nde hi�bir orta�� olmayan Allah'a hamdolsun.'*105) mealindeki ayeti, yedi defa
okutarak ��retirdi �(106) yine Hz. Peygamber'in, "�ocuklar�n�za ilk ��retece�iniz
kelime 'L�il�he illallah' olsun."*107) buyurarak, �ocuk konu�maya ba�lad��� andan
itibaren ona �sl�m'�n �z� olan Kelime-i Tevh�d'in ��retilmesini tavsiye etti�i
g�r�lmektedir.
4. �ocuk Zihniyetinin Temel Yap�lar� a. Egosantrizm
Egosantrizm, "�ocu�un �evresini ke�fetti�i, bu �evrenin kendisi i�in yarat�ld���
inanc�n� ta��d��� ve ba�ka kimselere ald�r� etmedi�i bir d�nemdir."*108) �ocu�un
kendisi ile kendi d��nda olanlardan ay�ramad��� bu d�nem*109), genellikle 2-6
ya�lar�n� kapsamaktad�r/110)
103.M�sned, IV, 24.
104. Jacquin, age, s. 23.
105. �sr�, 17/111.
106. Abdurrezz�k San'ln�, Musannef, Beyrut, 1970, IV, 334.
107. San'�n�, age, IV, 334,6. no'lu dipnot.
108. A�ayho�lu-O�uzkan, age, s. 27.
109. Mithat En�, Ruhbilim Terimleri S�zl���, Ank. 1974, s. 30.
110. Refia Semin, Karakter Formasyonu, 1st 1968, s. 17; A. O�uzkan E�itim Terimleri
S�zl���, Ank. 1974, s. 25.
Egosantrizm d�nemindeki �ocuk, d�nyay� yaln�z kendi bak�m�ndan g�rmektedir. Ona
g�re, �evresindeki ki�iler ve etraf�ndaki e�yalar kendisi gibi d��n�rler ve
hissederler. Bundan dolay� inan�lar� da g�nl�k tasavvur ve idraklerinden ayr�
de�ildir/111)
�ocuktaki egosantrik d��nceler zaman zaman �e�itli �ekillerde tezah�r eder; �ocuk
konu�malar�nda hep kendisinden bahseder, oyuncaklar�yla ba�kalar�n�n oynamas�na
izin vermez. Anne babas�n�n yaln�z kendisiyle ilgilenmesini ister ve bu y�zden,
yeni do�an karde�ini k�skan�r, onu istemez.
�ocuk egosantrizminin �e�itli tezah�r �ekillerinden biri de, "Finalizm
(Gayecilik)"dir. �ocuktaki finalizme g�re her�ey insan�n i�ine yaramak i�in
yarat�lm�t�r ve her�eyin hayatta bir g�revi vard�r/112) �ocu�un bu t�r bir d��nceye
sahip olmas�nda yeti�kinlerin rol� k���msenemez. ��nk�, g�z�n� a�t��� andan
itibaren b�t�n ihtiya�lar� b�y�kleri taraf�ndan kar��lanan �ocuk, d�nyadaki
her�eyin kendisine hizmet i�in yarat�lm� oldu�una inanmakla pek hatal� say�lmaz.
Son �ocukluk y�llar�na kadar devam eden bu d��ncenin tesiriyle, �ocuk her �ey
hakk�nda pratik bir �ekilde ak�l y�r�tmektedir. Mesel�, "G�ne� bizi ayd�nlatmak
i�in yarat�lm�t�r."; "nehir, �zerinde kay�kla gezmek i�in akmaktad�r.''^113)
�nsana yarat�l�tan bu t�r duygular�n verilmi� olmas� dikkat �ekicidir. Acaba
insan�n, kendisine �e�itli nimetler sunan yarat�c�s�n� aramas� m� istenmi�tir?
Yoksa, her �eyin oldu�u gibi, bu d�nyaya g�nderili�in de bir gayesi oldu�u
d��ncesine, bir y�nlendirme mi vard�r? Kur'�n-� Ker�m'de insano�lunun egosantrik
duygular�na hitab eden pek �ok �yetin varl��� da dikkat �ekicidir.
111. Pazarl�, Din Psikolojisi, s. 24; A. Vergote, �ocukta Din. (�ev. E. F�rat)
A��FD. XXH.323.
112. Jacquin, age, s. 79
113. Jacquin, age, s. 45.
Allah Te�l�, "Ademo�lunu �erefli k�larak, onlar�n karada ve denizde gezmelerini
sa�lad���n�, temiz nimetlerle onlar� r�z�kland�rd���n�"*114) bildirirken; ba�ka
bir�ok �yette ise, "�nsan i�in yery�z�nde ve g�ky�z�nde olan her�eyi; G�ne�'i,
Ay'�, y�ld�zlar�, denizi, geceyi, g�nd�z�, nehirleri... m�sahhar (faydalan�labilir)
k�ld���ndan(115) bahsetmektedir.
b. Animizm
Animizm i�in e�itim ve psikoloji s�zl�kleri, "�ocu�un �evresindeki e�yalar� canl�
sayd��� d�nemdir.'^116> diye s�z ederler. Zihn� inki��f�n ba�lamas�yla, animizm
d�nemi de ba�lam� demektir.
Animizm d�nemindeki �ocuk, etraf�ndaki varl�klara; g�ne�e, suya, evlere hatta �ak�l
ta�lar�na bile hi� fark g�zetmeden canl� ve �uurlu varl�klar g�z�yle bakar. (117>
�evresindeki varl�klar� canl� veya cans�z olarak ay�ramad��� i�in oyuncaklar�yla
konu�ur, bebeklerine isimler takar, odadaki veya bah�edeki her�eyi kendi iste�ine
g�re birer �ah�s olarak tahayy�l eder; bazen de ba��n� �arpt��� masay�, "pis masa!"
diyerek tekmeler/118)
"Be� ya��ndaki k�z �ocu�u �emberini �evirirken birden durur ve annesine ��yle der:
'San�yorum bu �ember canl�; ��nk� nereye istersem oraya gidiyor!' �ki ya��ndaki bir
�ocuk ise, parmaklar�n� g�ne�e do�ru tuttuktan sonra, k�rm�z� renkte g�rd���
parmaklar� i�in, 'G�ne� parmaklar�m� kanat�yor!' demi�tir. Bir ba�ka o�lan �ocu�u
da ya�murlu bir g�nde, garajdaki otomobili, 'Ya�mur ya�d��� i�in garajda uyuyor"
diye d��n�r."(119)
114. Isr�, 17/70.
115. Ra'd, 13/2; �brahim, 14/32, 33; Nahl, 16/12,13,14; Hacc, 22/65.
116. Tu�lac�, age, I, 103; T�rk�e S�zl�k. T. D. K. Ank. 1983,1, 57; Alayl�o�lu-
O�uz-kan, age, s. 42; En�, age, s. 43.
117. Jacquin, age, s. 78.
118. G�vsa, age, s. 98; Y�riiko�lu, age, s. 10.
119. Alt�nk�pr�, age, s. 16, 18.
Yukar�daki ifadeler �ocuk animizminin bilinen �rnekleridir. �� ya��ndaki bir k�z
�ocu�u, "Evler ni�in y�r�m�yor"^120) diye rahatl�kla sorabilir; ��nk� ona g�re ev,
kendisini bar�nd�ran canl� bir varl�kt�r. ?
Ara�t�rmalara g�re �ocuklar bir su�un k�t� bir tesad�ften do�an bir olayla
cezaland�r�lm� oldu�una inanmaktad�r. Mesel� k�pr�, alt�ndan ka�makta olan bir
h�rs�z�n �st�ne ��ker. �ocuklara g�re bu inan�, orada kendili�inden var olan
adaletin tezah�r�d�r. Pia-ge buna �ocu�un animizmi g�z�yle bakmaktad�r/121)
Jacquin'e g�re, egosantrizmin, animizmle a�a�� yukar� ayn� zamanda g�r�nen bir
ba�ka sonucu da Artifisializm'dir. Buna g�re �ocuk, her varl��a bir sanat eseri
olarak yap�lm� g�z�yle bakmaktad�r. Ona g�re, �rmaklar�n yata��n� kazan, g�ne�i
ileri do�ru iten, r�zg�r� estiren �ok b�y�k bir insand�r. <122)
Piaget ise artifisializmi, "Tabiat�n bir insan taraf�ndan yap�ld���n� veya insan
tekni�ine benzer yolla kendi kendini meydana getirdi�ini d��nmek" �eklinde
anlamaktad�r.
Piaget'nin anlat�m�yla, Bovet'nin bir eserinden konuyla ilgili ifadeleri aynen
aktar�yoruz.
"�ocu�un kendine vergi bir �ok fikirleri vard�. Yery�z�n�n d�z, g�ne�in de ate�ten
bir top oldu�unu zannediyordu. �lk olarak bir�ok g�ne�in var oldu�unu, her g�n
bunlardan bir tanesinin do�du�unu d��n�yor, nas�l do�up batt�klar�n� anl�yam�yordu.
Bir ak�am tesad�fen �ocuklar�n iple ba�l� ya�lanm� ve ate�lenmi� yumaklar� havaya
at�p �ektiklerini g�rd�. Yine akl�na g�ne� geldi; g�ne�in de ayn� �ekilde havaya
at�l�p �ekildi�ini d��nd�. Fakat hangi kuvvet yap�yordu bu i�i? B�y�k, kuvvetli bir
adam�n San-Fransisko'yu �evreleyen tepelerin arkas�nda gizlendi�ini farzetti.
120. Dalat, age, s. 92
121. Vergole, agm, XXII, 324
122. Jacquin, age, s. 78.
G�ne� bu adam�n oyunca�� idi; adam her sabah onu g�klere f�rlat�p ak�amlar�
�ekmekten ho�lan�yordu."^^
Piaget, bundan sonraki ifadelerinde, �ocu�un g�kte b�y�k ve kuvvetli bir adam
olarak tasavvur etti�i varl���, sonradan Tanr� olarak kabul etti�ini
belirtmektedir. Ayn� �ekilde Jacquin, �ocu�un i�inde ya�ad��� �evre, onun zihnine
�ok g��l� bir Allah fikrini yerle�tirmese bile �ocuk, bu artifisialist d��ncesiyle
her �eyin bir yarat�c�s� ve y�neticisi oldu�unun fark�na varaca��n� ifade
etmektedir/124)
123. Bovet,age,s. 72.
124. Jacquin, age, s. 78.
"Yery�z�nde bildi�im en �st�n ki�iyi, Allah'�n huzurunda, ifade edilmez bir hu�u
i�inde, sayg�yla ba��n� e�mi� olarak g�rd�m. Maneviyat�m�z, benli�imizin en i�ten
mertebesine �zellikle �ocuklukta eri�ir."
Cariyle

II. B�L�M
�OCUKTA D�N DUYGUSU VE ALLAH TASAVVURU
A. �OCUKTA D�N� DUYGUNUN VARLI�I
Konuyu incelemeye ba�larken, duygu ve din� duygunun ^ ne oldu�u gibi psikolojik
tahlillere girmeden, do�rudan do�ruya �ocuktaki din� duygunun varl���ndan
bahsedece�imizi belirtmeliyiz.
"Din duygusu, k�kleri ve kaynaklar� itibariyle insan f�trat�na ba�l� der�n� bir
heyecan ve duygudur."^ Dolay�s�yla bu duygunun insan yavrusu olan �ocukta da
bulunmas� gayet tabi�dir. �ocukta kendili�inden gelen din� bir hissin bulundu�u ^
ve �ocu�un kal�t�m bak�m�ndan din� (religious) say�ld��� bug�n psikolojik bir
ger�ektir.(3)
Son zamanlarda yap�lan din psikolojisi ara�t�rmalar� da, �ocu�un ruhen dine yabanc�
olmad���n�, bilakis onun da kendine g�re bir din� inanc�n�n oldu�unu ispatlam�t�r.
Ayn� �ekilde, pedagojik tecr�beler de �ocukta b�y�k bir din� potansiyelin varl���n�
ortaya koymu�tur.(4)
(1) Bu konuda geni� bilgi i�in bk. Kerim Yavuz, �ocukta Din� Duygu ve D��ncenin
Geli�mesi, Ank. 1983, s. 27-34.
1. Mustafa �cal, Din K�lt�r� ve Ahl�k Bilgisi �zel ��retim Y�ntemleri, ders
notlar�,
U��F, 1985-86, Bursa, s. 63.
2. Hayrani Alt�nta�, Ailede Din E�itimi (tebli�) T.I. DES. Ank, 1981, s. 269.
3. N. �brahim �zg�r, �ocuk Psikolojisi, 1st, 1979, s. 217.
�ocukta din ve inan� duygusunu �e�itli y�nlerden ele alaca��z. �nce memleketimizde
yap�lan ara�t�rma sonu�lar�n� ortaya koyacak, sonra bat�l� psikologlar�n g�r�lerine
yer verece�iz. Ayr�ca bu duygunun Kur'�n ve Hadis'te ne �ekilde yer ald���na
de�inerek, �sl�m bilginleri ve filozoflar�n�n bu konudaki g�r�lerini tahlil
edece�iz.
1. Memleketimizde Yap�lan Ara�t�rmalara G�re
Bilindi�i gibi, Din E�itim ve Din Psikolojisi, memleketimizde hen�z kurulan ilim
dallar�ndand�r. Bu durum, ad� ge�en ilim dallar�ndaki ara�t�rmalara da tesir
etmektedir. Nitekim �ocuktaki din� geli�imi ele alan psikolojik ara�t�rmalar�n yok
denecek kadar az oldu�u s�ylenebilir. Ancak Prof. Dr. Yavuz'un bu konuda
ger�ekle�tirmi� oldu�u ara�t�rmadan bahsetmek ve ortaya konulacak g�r�lerin de bu
kayna�a dayand�r�laca��n� belirtmek yerinde olur.
�e�itli ilkokullarda, 7-12 ya� grubundaki �ocuklara uygulanan anketler sonucunda
Yavuz, �u sonu�lara varmaktad�r: "�ocuklar�n Allah inanc� ile kar��la�mas� �ok
k���k ya�larda ba�lamaktad�r. �ocu�un din� inan�larla kar��la�mas�, kendisine
olduk�a duygusal bir zenginlik kazand�rmaktad�r. Bu onun Allah ve din ile ilgili
hususlar� ��renmek i�in g�sterdi�i �zel ilgiden daha iyi anla��labilir."(5) Yap�lan
anketler sonucunda, �ocu�un dine kar�� canl� bir ilgi duydu�u, merakla ba�ta
Allah'� ��renmek ve anlamak istedi�i, k���k ya�lardan itibaren dua, namaz gibi din�
pratiklere kar�� istek duyarak, bir yandan bunlar� denemeye �al��rken, �te yandan
din� konulara kar�� sonsuz bir ��renme �zlemi i�inde bulundu�u ��renilmi�tir.(6)
4. A. Vergote, �ocukta Din (�ev. E. F�rat) A��FD. XXII. 315.
5. Yavuz, age, s. 41.
6. Yavuz, age, s. 248.
Yine ayn� ara�t�rmada, �ocuklar�n en �ok Allah'� merak ettikleri ve b�t�n ilkokul
d�nemi boyunca zihn� ve ruh� g��leri �er�evesinde O'nu d��nd�kleri ve anlamaya
�al�t�klar� ortaya ��km�t�r. Onlar ba�ta Allah'�n z�t�, fiilleri, yaratmas� ve
yaratt��� varl�klar ile ilgilenmektedirler. Yavuz'a g�re �ocuklar O'nu ak�llanyla
kavramakta g��l�k �ekmelerine ra�men, neticede neredeyse il�hiyat�� d��n�rlerin
benimsedi�i gibi, "varl���nda kesinlikle ��phe bulunmayan" Allah Te�l�'n�n var
oldu�unda karar k�lmaktad�rlar.^ �ocuklar�n bu �ekilde bir inanca sahip olmalar�nda
bir�ok fakt�r�n etkisi vard�r. Bunlar, f�trat, kolay inan�rl�k, din� haz�rl�k ve
uyumdur. Yeri geldik�e her birisine de�inece�imizi belirterek; Yavuz'un bu konudaki
di�er g�r�lerini �u �ekilde �zetleyebiliriz:
�ocuklar Allah'� inanmak i�in ilgi, e�ilim, aray� ve �zlemlerini daha k���k
ya�lardan beri d�ar�ya yans�tmaktad�r. Onlar Allah'a inan�rken, itiraz etmeden,
ku�kulanmadan, nedenini ara�t�rmadan inanmaktad�rlar. Ancak �uras� ifade
edilmelidir ki, �ocuk dininin karakteristik �zelliklerinden birisi de din�
geli�menin hen�z tam �ekillenmemi� ve belli prensiplere ula�mam� olmas�d�r. Buna
ra�men �ocu�un inanc�n�n tabi� oldu�u da g�zden ka��r�lmamal�d�r.(8)
2. Bat�l� Psikologlara G�re
Bat�da yap�lan ara�t�rmalarda, Rousseau'nun, "�ocu�un dine kar�� yabanc� oldu�u,
ona din� bilgiler ��retilmesinin yanl� olaca�� ve ancak 12-13 ya�lar�ndan sonra,
�ocuk istedi�i zaman ona dinden bahsetmek gerekti�i" g�r��n�n(9) tesirlerini g�rmek
m�mk�nd�r. Nitekim y�llarca �ocuk psikolojisiyle ilgili �al�malarda dinden ya hi�
bahsedilmemi� ya da pek az s�z edilmi�tir. Ancak
7. Yavuz, age, s. 249.
8. Yavuz, age, s. 41.
9. Rousseau, age, s. 223-224.
son zamanlarda baz� bat�l� psikologlar, tarafs�z ve �nyarg�dan uzak bir �ekilde
yapt�klar� ara�t�rmalar sonucunda dinin, �ocu�un ruhuna seslendi�i ve onun ruh�
yap�s�na uygun d�ece�i g�r��nde birle�mi�lerdir/10*
C. G. Jung, insanda tabi� olarak bir din� faaliyetin var oldu�una inanmakta ve
"�nsan�n ruh sa�l��� ve kararl�l���, i�g�d�lerinin oldu�u kadar bu do�al dinsel
i�levinin de (tabi� din� faaliyet) uygun bir bi�imde ifade edilmesine ba�l�d�r."
demektedir.(11)
Remplein de, �ocu�un ruhuna din� e�ilim ve duygular�n yerle�tirildi�i ve b�y�k bir
ihtimalle her �ocu�un Tanr�ya inanmak i�in haz�r bir durumda oldu�u kanaatindedir.
Ayr�ca O, "Her�ey-den b�y�k ve her �eyi yarat�p istedi�i gibi idare eden bir Tanr�
d��ncesi �ocu�un ruh� ve manev� geli�mesine tamamen uygundur" demekte ve bu g�r��n�
�u ifadelerle daha belirgin bir �ekilde vurgulamaktad�r. "Din� inanc�n tohumlar�
hi� ��phesiz insan�n ruhunda ve benli�inde bulunmaktad�r. Nas�l insanl�k daha ilkel
basamakta iken din� tasavvur ve duygulara sahip idiyse, o zamandan bu zamana kadar
�ocu�un ruh� ve manev� geli�mesi, nesillerden nesillere s�r�p gelen bir geli�menin
devam�d�r."(
Gemelli ise �ocuktaki din� duyguyu insiy�k� bir temay�l olarak g�rmekte ve d�rt
ya��ndan k���klerde bile, ��renme ve taklitten ayr� bir din� tutumun varl���na
inanmaktad�r. O, "H�rmet etme ve ba� e�me tutumlar�, �evre tesiriyle dahi
a��klansa, bu insiy�k� temay�l�n bir sonucudur." demektedir/13*
�te yandan A. Vergote de �ocukta b�y�k bir din� potansiyelin var oldu�una
inanmaktad�r/14*
10. Yavuz, age, s. 39.
11. Friada Frodham, Jung Psikolojisinin Anahatlar�, (�ev. A. Yal��ner) 1st 1983, s.
94.
12. Hans Remplein, Die Seelische Entwicklung..., s. 254.
13. �zbaydar, Din ve Tanr� �nanc�..., s. 12.
14. Vergote, age, XXH. 315.
Bat�l� psikologlar�n, "do�al dinsel i�lev; din� e�ilim ve duygu; din� inan�
tohumlar�; insiyaki temay�l; din� potansiyel" ad�n� verdikleri kavramlar�, �sl�m
inanc�ndaki f�trat prensibiyle a��klamak m�mk�nd�r.
Bu d��ncede olan di�er bat�l� psikologlar�n ortak g�r�lerine g�re, �ocu�un din�
inanc�nda i�ten gelen tabi�, i�g�d�sel ve duygusal ba�lanma temay�l� rol
oynamaktad�r. Onlar, din� duygunun insiy�k� bir temay�l oldu�unu s�ylerken; ayn�
zamanda ferd� ya�ay��n temelinde de din� istidad�n varl���n� kabul
etmektedirler/15*
3. Kur'�n ve Hadislere G�re
. Din duygusu, Kur'an ve Hadis'de ��yle ifade edilmektedir:
Kur'�n'da "Y�z�n� do�ru bir din olan �sl�m'a, insanlar�n f�trat�na uygun olan dine
�evir."(16) buyurularak, insan�n dini kabullenmeye yetenekli bir tarzda
yarat�ld���na i�aret edilmi�tir. Yine Kur'�n'da, Hz. �brahim'in (a.s.) i�ten gelen
bir kuvvetin tesirinde kalarak hakiki olan il�h� kudreti aramaya �al�t���ndan,
d��nce ve muhakemelerden sonra, g�kleri, yeri yaratan, sonra da onlar� emri alt�na
alan tek varl�k olan Allah'� nas�l buldu�undan bahsedilir/17* Hz. �brahim'i buna
sevkeden, yarat�l��ndaki din duygusundan ba�ka bir�ey de�ildir. ��nk� "Allah, insan
f�trat�na kendisini ara�t�r�p ibadet etme temay�l� ihsan etmi�tir."(18* Di�er bir
ayette de bu hususa dikkat �ekilerek ��yle buyurulmu�tur: "Rabbin, insano�lunun
sulb�nden soyunu al�p devam ettirmi�, onlara, 'Ben sizin Rabbiniz de�il miyim?'
demi� ve buna kendilerini �ahit tutmu�tu. Onlar da, 'evet �ahidiz' demi�lerdi."(19*
15. Bk. Yavuz, age, s. 39.
16. R�m, 30/45.
17. Bk. En'�m, 6/75-80.
18. M. Kutub, Kur'�n Ara�t�rmalar�, 1,31.
19. A'raf, 7/172.
Elmal�l� Hamdi Yaz�r, yukar�da ilk olarak ele al�nan ayetin (R�m 30/45) tefsirinde,
"�nsan�n, insan ruh ve zek�s�n�n asl�, f�trat�, hakk� tan�mak ve hak yaradan�ndan
ba�kas�na kul olmamak i�indir." demektedir. O, "Her ferdin ruhuna bir hak duygusu
ve Allah'� bilme g�c� yerle�tirmi�tir."(20) derken, insan ruhunun as�l f�trat�
Allah'� tan�mak ve Ona ba�lan�p teslim olmakt�r, demek istemektedir. Yaz�r'a g�re
ruh insana Allah'� duymas�, O'na uymas�, kendini ve Allah'� tan�mas� ve itaat
etmesi i�in verilmi�tir.(21) Ayr�ca Yaz�r, bu duygunun tesiriyle ba�lar� s�k�t���
zaman en az�l� k�firlerin bile derinden derine, Yaradana kar�� bir iltica hissi
duyduklar�n� da eklemektedir.(22)
Burada, Hz. Peygamber'in, f�trat'� konu alan hadislerinden de s�z etmeliyiz/** Bu
hadislerin ortak manas�n� ele ald���m�zda, �u ifadeleri buluruz: "Her �ocu�u,
annesi f�trat �zere d�nyaya getirir. Onun bu h�li, konu�ma �a��na kadar devam eder.
Sonra ebeveyni onu, h�ristiyan, yah�di, mec�s� (ate�perest) veya m�rik yapar. E�er
anne babas� m�sl�man iseler, �ocuk da m�sl�man olur." Bu ifadeler ayn� zamanda,
inanc�n te�ekk�l�nde rol oynayan i� ve d� (irs� ve �evre) fakt�rleri de a��k bir
�ekilde ortaya koymaktad�r. Hadislerde ge�en "f�trat" kelimesi l�gatte, "Allah'�n,
mahl�k�t�, kendisini bilip tan�yacak ve idrak edecek bir h�l �zere yaratmas�"(22)
anlam�na gelmektedir.
20. M. Hamdi Yaz�r, Hak Dini Kur"�n Dili, 1st. 1978, VI, 3824; Ayr�ca bk.
Ta�k�priz�de, Mevz��t�1 l-Ul�m, H. 592.
21. Kr�. Yaz�r, age, VI, 3822.
22. Yaz�r, age, VI, 3822. Bu konuda Kur'�n'daki �yetlerden biri ��yledir: "sizi
karada ve denizde y�r�ten Allah't�r. Bulundu�unuz gemi, i�indekileri g�zel bir
r�zg�rla g�t�r�rken yolcular ne�elenirler, bir f�rt�na ��k�p, onlar� her taraftan
dalgalar�n sard��� ve �epe�evre ku�at�ld�klar�n� sand�klar� anda ise, Allah'�n
dinine sar�larak, 'Bizi bu tehlikeden kurtar�rsan and olsun ki ��kredenler oluruz*
diye O'na yalvar�rlar." Y�nus, 10/22.
(*). Hadis kaynaklar�ndan tesbit edebildi�imiz kadar�yla, onbir (11) de�i�ik
varyant� olan f�trat hadiseleri i�in bk. Buhari, Cen�iz, 79; M�slim, Kader, 23,25;
�m�n, 264; M�sned. H. 233; m, 435; IV. 24; V. 9.
Ancak burada �nemli olan nokta �udur ki, insanlardaki Allah inanc� biyolojik olarak
f�tr� (yarat�l�tan gelen) de�ildir. E�er b�yle olsayd�, hi�bir ateist (dinsiz)in
dinsiz olmamas� gerekirdi/23*
Sonu� olarak f�trat, insan�n do�u�tan, tabii olarak Allah'a inanmaya yetenekli ve
din� inanc� kabul etmeye elveri�li bir yarat�l�ta oldu�u anlam�na gelmektedir. Zira
�ocuk, iyili�e ve k�t�l��e elveri�li oldu�u gibi, do�ruya ve yanl�a inanmaya da
yetenekli bir yarat�l�a sahiptir/ 4* �ocuk ruhen zihn� ve manev� de�i�melere
22a. �bn Manz�r, Us�n�'l-Arab, Beyrut, ts., V, 56.
23. Yavuz, age, s. 108; F�trat hakk�nda �u bilgileri vermeyi faydal� buluyoruz.
Malik B. Bedri, f�trat hakk�nda �unlar� s�yler: "F�trat, insan� �ocuklu�unun ilk
y�llar�ndan itibaren, Allah�n birli�ini tan�maya ve iyilik yapmaya veya e�er
ahl�ks�z ya da ateist (dinsiz) bir ana-baba taraf�ndan yeti�tirilmi�se, onu k�t�
yola sevkedebilen din� ve ahl�k� bir i�g�d�d�r, "(bk. M�lik B. Bedr�, M�sl�man
Psikologlar�n ��kmaz�, (�ev. H. �encan) 1st, 1984. s. 60) Bu g�r�� destekler
mahiyette olan �u ifadeyi de zikredebiliriz: "F�trat, �ocu�un ana karn�nda, iyili�e
ve k�t�l��e (hakka veya b�t�la) meyilli bir �ekilde yarat�lmas�d�r." (�bn Manz�r,
age, V. 56.) Bu konuda Cevdet S�id'in s�yledikleri ise ger�ekten dikkate de�erdir.
O, "F�trat �zere do�mak demek, M�sl�man olarak do�man demek de�ildir. �ocuk,
'bilisti'dat M�sl�man olarak do�mu�tur. Bunu 'bilfiil' M�sl�manl��a d�n�t�rmesi
ancak nefsi ar�nd�rma ameliyesi ile olur. ��nk� �ocuk etraf� yal�t�lm� bir bi�imde
b�rak�l�rsa 'bilfiil' M�sl�man olamaz. Onu M�sl�man k�lan �ey yine de �evresinin,
ana-babas�n�n ya da onlar�n yerine ge�ebilecek fakt�rlerin etkisidir." (Bk. Cevdet
S�id, Bireysel ve Toplumsal De�i�menin Yasalar�, (�ev, I. Kutluer) 1st. 1986, s.
54) derken, �deta Hz. Peygamber'in, "Her �ocu�u annesi f�trat �zere d�nyaya
getirir. Sonradan ebeveyni onu Yah�d�, H�ristiyan ve Mecus� yapar. E�er ana-babas�
M�sl�man iseler �ocuk da M�sl�man olur." (M�slim, Kader, 25.) hadisine at�fta
bulunmaktad�r. �u ifadeleri de zikretmekte fayda vard�r. "F�trat�, bir suyun ak��na
benzetebiliriz. Nas�l ki bu su, mecras�nda akmas�na m�d�hele edilmedi�i takdirde,
kolayl�kla hedefine do�ru ak�p giderse; f�tratta m�dahale edilmedi�i ve �evre
tesiriyle ba�ka bir dine y�neltilmedi�i zaman ki�i de hak dine y�nelecektir.
Nitekim, �ocu�un samimiyetini, do�rulu�unu, hilesiz ve saf bir davran� i�inde
bulundu�unu, pek �ok kereler m�ahede etmi�izdir. Ama, sonradan yak�nlar�n�n telkin
ve tesir etmesiyle yalan s�ylemeyi, hilek�rl���, m�raili�i ��renerek f�trat�
bozulmaktad�r." (bk. H�bil �ent�rk, "Din Duygusu, Din �uuru ve �ahsiyet geli�mesi"
MEGSB., Din ��retimi Dergisi, Ank. 1987. sy. 10. s. 39.
24. Bk. Beyza Bilgin, E�itimin imk�n� ve S�n�rlar� �zerine, A��F, isl�m ilimleri
Enst. Dergisi, IV, 211; Ayr�ca bk. Ayhan, E�itime Giri�, s. 15 vd.: M. Faruk,
Bayraktar �sl�m E�iliminde ��retmen-�grenci M�nasebetleri, 1st 1984, s. 19-24.
Bu, iyiden k�t�ye do�ru geli�ebilece�i gibi, k�t�den iyiye ve hayra do�ru da
geli�ebilir.(25) �te burada, �evrenin �ocuk �zerindeki m�sbet veya menfi tesiri s�z
konusudur. Zira Hz. Peygamber (s.a.v.), f�trat ile ilgili hadislerinin hepsinde
".... sonra ana babas� onu h�ristiyan, yah�di, mec�si veya m�rik yapar, e�er ana
baba m�sl�man ise �ocuk ta m�sl�man olur." buyurarak burada en �nemli fakt�r�n,
�ocu�un en yak�n �evresini olu�turan ana baba oldu�una dikkat �ekmektedir. ^
G�r�ld��� gibi �ocuk dine yabanc� de�ildir. Aksine onun i�inde dine kar�� bir
e�ilim vard�r ve �ocuk inanmaya istidatl�d�r. Esasen �ocuk d��nmeden, ��phelenmeden
ve itiraz etmeden inanmaya haz�r oldu�undan, s�ylenenlere i�tenlikle inan�r. Buna
sadece dilin kabul edip inan�� denmez, ayn� zamanda ruhun da kabul� ve inan��
denir. Tabii olan da budur. ��nk� �ocuk inanmakla kendini g��lenmi� ve Allah'a
yak�nla�m� hisseder. Onda bu duygu yay�ld�k�a Allah'�n kendisine yak�nl��� da o
�l��de artacakt�r. B�ylece �ocuk hayat� iyi, g�zel ve ya�amaya de�er bulacak; o
nisbette de ya�ama g�c� artacakt�r.
Bu durumdaki �ocuk, inanc�n�n nedenini ara�t�rmaya yatk�n de�ildir. O, inanc�
�zerinde tahlil yapamad��� gibi, �uurlu bir �ekilde anlama ve fikir y�r�tmede de
bulunamaz. E�er bu s�rada �ocu�un sorular� g�r�l�rse, o bunlar� cevaplar�na
inanaca�� i�in sorar. B�ylece, inanmaya i�tenlikle haz�r olan �ocuk, yoklay�c�
sorularla din� d�nyaya girmeye �al��r. �ocuk inanmaya o kadar haz�rd�r ki, dinle
ilgili ��retilenlerin ve duyduklar�n�n �ok �abuk etkisinde kald���ndan, onlara
itiraz etmeden inan�r.(26)
25. Yavuz, age, s. 109.
(*). Hadislerin kaynaklar� i�in bundan �nceki sayfaya bak�n�z.
26. Yavuz, age, s. 42
4. �sl�m Bilginleri ve Filozoflar�na G�re
�sl�m bilginleri ve filozoflar� ise, genellikle biraz �nce ele ald���m�z �yet ve
hadisler do�rultusunda d��nmektedirler. Tarih� s�raya g�re g�r�lerini aktaraca��m�z
filozoflar�n ilki olan �bn Miskeveyh (v. 421/1030), �ocu�un ruhunu son derece
temiz, i�lenmemi� ve �ekillenmemi� olarak kabullenmekte ve onun, kendisine
yap�lacak b�t�n telkinleri kabul edecek bir ruh� yap�ya sahip oldu�una
inanmaktad�r.(27) �bn S�n� (v. 428/1036) ise, �ocu�un do�arken beraberinde bir�ok
kabiliyetler getirdi�ini; fakat bunlar�n geli�tirilmesi gerekti�ini ifade etmekte
ve �ocu�un ruhunu, kendisine verilenleri kabule haz�r ve elveri�li olarak
nitelemektedir. Di�er bir ifadeyle O, �ocu�un din� prensipleri anlamaya ve
alg�lamaya, elveri�li ve kabiliyetli oldu�unu savunmaktad�r/28^
Bu konuda �bn Hazm (v. 456/1064), "el-Fasl" adl� eserinin mukaddimesinde "Ev�liu'l-
akl" diye isimlendirdi�i ilk prensipler kavram�yla^, �ocukta din� duygu ve
d��ncenin f�tr� (yarat�l�tan, oldu�unu kabul etmektedir.(30)
Gazz�linin de (v. 505/1111) �ocuk ruhu ve kalbi hakk�nda �nemli g�r�leri vard�r. O,
f�trat hadisini esas alarak, �ocu�un kalbini, "tertemiz, bombo�, saf, her�eyi
almaya kabiliyeti ve y�neltildi�i her�eyi yapmaya meyilli" olarak nitelemektedir.
Bunun yan� s�ra Gazz�l�, ruhun yarat�l�� itibariyle ger�ekleri kabullenmeye
yetenekli oldu�una ve Allah'� bulup kavrayacak g�c�n de onda bulundu�una
inanmaktad�r/31^
27. Bk. I.Ag�h �ubuk�u, �sl�m D��ncesi Hakk�nda Ara�t�rmalar. Ank. 1983, s. 56 vd.
28. Bk. Lewis Malouf, M�lakat... Beyrut, 1908. adl� eser i�inde �bn Sina,
Kil�bu's-Siy�sei; �ubuk�u, Makaleler, Ank. 1967, s. 126; Ahmet �elebi, Isl�mda
E�itim ve ��retim Tarihi (�ev. A. Yard�m) 1st. 1983, s. 296 vd; H. Ziya Ulken, IA.,
�bni Sina mad.
29. Bk. ibn Hazm, el-Fasl fi' l-Milel... Beyrut, 1975,1.6 vd.
30. Bekir Topalo�lu, Allah�n Varl���, Ank. 1975, s. 174.
31. Gazz�li, �hy�, 3-57,59; El-munkiz, s. 15; �elebi age, s. 293.
�bn Tufeyl'e (v. 581/1185) gelince; roman stilinde yazd��� "Hayy b. Yakzan" adl�
eserinde filozof, �ocu�un din� inan� bak�m�ndan yetenekli oldu�unu ve "insan�n
�eriat gelmese de akl� ile ger�ekleri bulabilece�ini ve il�h� s�rlara
dalabilece�ini anlatmak istemi�tir."^
32. �bn Tufeyl, Hayy bin Yakzan (sad. A. �zalp) s. 1-24; �ubuk�u, �sl�m
D��n�rleri, Ank. 1977, s. 49; Yukar�da �bn Haldun (v. 808/1405) dan
bahsetmeyi�imizin sebebi, �ocukta din� duygunun varl���n� ifade eden g�r�lerine
rastlayamad���m�zdand�r. O, �ocukta taklit ve kabul�n rol�n� ele alm�t�r. Bk.
�ubuk�u, Makaleler, s. 133 vd.
33. Vergote,agm,XXn,315.
B. �OCUKTA D�N VE ALLAH �NANCININ GEL��MES�
, Bu ba�l�k alt�nda, bundan �nceki konuda tesbit edilen inan� duygusunun geli�me
d�nemindeki �zellikleri ele al�nacakt�r.
Psikolojik �artlar olu�turuldu�u takdirde din� inanc�n erkenden ortaya ��k�p
geli�ece�ini ifade eden Vergote, bunda bir�ok fakt�r�n rol oynad���ndan s�z
etmektedir. ^ Zira din� ya�ay��n geli�mesi y�n�nde te�vik edilen �ocuklarda din�
uyan� a��k�a farkedilmektedir/34) Bu uyan��n, psikolojik tecr�beler ����nda, 3-5
ya�lar�nda ba�lad��� s�ylenebilir/3^ �ocu�un hikaye ve masallara ilgi duydu�u bu
ya�larda(36), ona s�cak ve ok�ay�c� din� hikayeler, menk�beler ve buna benzer
�eylerin anlat�lmas�, g�zlemleriyle idrak etti�i say�s�z olaylar�n etkileri, onun
hen�z �ok taze ve i�lenmeye haz�r^ ruhuna yay�ld�k�a, �ocuk dine kar�� i�inde
gittik�e artan bir ilgi duyacakt�r/38^ Ancak bunun ne zaman ba�layaca�� kesin
olarakbilinemez;
34. Yavuz, age, s. 52.
35. Armaner, Din Psikolojisi, s. 83; Yavuz, age, s. 41.
36. Jacquin, age, s. 70 vd.
37. Bk. Gazz�l�, �hy�, HI. 57,59; Ta�k�pr�z�de, age, H, 592.
38. Yavuz, age, s. 45; �ocukluk d�neminde �nleMer ve hik�yenin �nemi i�in bk.
Walter Schraml. J. Einf�hrung in die Moderne Eintwicklungspychologie, Stuttgart,
1983, s. 329.
��nk� �ocuktaki din� duygunun uyan�� ve geli�mesi, onun zihn� ve ruh� geli�imiyle
do�rudan alakal�d�r.(39) Bununla birlikte, ilk �ocukluk d�neminin sonlar� �ocuktaki
din� duygunun uyan��n�n; son �ocukluk y�llar� da bu duygunun geli�iminin ba�lad���
devrelerdir denilebilir.(40)
�ocu�un din� geli�iminde iki temel fakt�r s�z sahibidir. Birisi �ocu�un istidat ve
kabiliyetleri denilen ruh� g��leri, di�eri de onun k�lt�rel �evresidir.. Bu iki
etken geni�letildi�inde ise ortaya, inanc�n geli�mesine tesir eden "i� ve d�
fakt�rler" ��kar.
1. �� Fakt�rler
a. ��ten gelen din� inan�.
aa) Ferd� kabiliyet ve ruh� haz�rl�k. . bb) Merak ve duygusal aray�, cc) Al�ka,
istek ve e�ilim, dd) Zihn� aray�.
b. ��ten gelen inanc� destekleyen d� fakt�rler. aa) Ruh� haz�rl�k.
bb) Duygusal aray��n uyan��.
cc) Din� tecr�benin kazan�lmaya ba�lanmas�.
dd) Din� ilgi, istek ve e�ilimin uyan��.
2. D� Fakt�rler
a. Aile fertleri.
b. B�y�kler (Dede, nine, teyze, hala, amca, vs.).
39. Yavuz, age, s. 53.
40. Vergote, agm, XXII, 315; Yavuz, age, s. 41
c. Aile ve aile d��nda olu�an din� ve ahlak� atmosfer i�inde �ocu�un ferd�
g�zlemleri.
d. Aile ve ona yak�n �evrede �ocu�un dinledi�i din� konular.
e. Din g�revlilerinin e�itici ve ��retici katk�s�.
f. Okul ve oyun arkada�lar�n�n etkisi/4^
�ocu�un din� inanc�n�n geli�imine olumlu y�nde katk�da bulunan bu fakt�rlerden
sonra �u sonu�lara var�labilir.
1. �ocuk inanc�n�n belirmesini ilk te�vik eden, uyanmas�n� ve geli�mesini
destekleyen unsurlar�n ba��nda aile gelmektedir. Onun ilk din� tecr�beyi burada
edindi�i bir ger�ektir. �ocu�un din� uyan� ve geli�imine tesir eden aile
fakt�r�nden sonra, di�er bir �ok k�lt�rel etkenler s�z sahibidir.
2. Du� ve ibadetlerin �ocukla beraber yap�lmas�n�n, onun �zerinde �nemli etkisi
vard�r/42^
3. Ebeveyn taraf�ndan a��klanmak �zere �ocu�un sordu�u din� sorulara verilen
doyurucu cevaplar, onda din� ya�ay��n uyan��na yard�mc� olur. Ayr�ca �ocu�un din�
ya�ay�ta kazand��� �ahs� tecr�beler, onu din� ya�ay��n derinle�mesine do�ru
g�t�r�r/43^
G�r�ld��� gibi, �ocu�un inanan bir insan olabilmesi i� ve d� fakt�rlere ba�l�d�r.
�zellikle �ocu�un din� duygular y�n�ndeki geli�imi i�in d�tan gelen etkilerin �nemi
k���msenemez. Ara�t�rmalarda, d� etkenlerin en �nemli fakt�r�n�n aile oldu�u ve
�ocukta inanma yetene�inin ilk �nce burada ortaya ��kt��� ^ vurgulanm�t�r.
41. Yavuz, age, s. 62,63,106.
42. Laurence Pemoud, �ocu�umu B�y�t�yorum (�ev. K. Denizyaran) 1st 1975, s. 368.
43. Yavuz, age, s. 47.
44. Ayr�nt�l� bilgi i�in bk. Jers�ld, �ocuk Psikolojisi, s. 177 vd; Yavuz, age, s.
27 vd.
C. �OCUKTA D�N� �LG� VE �NANMA �HT�YACI
1. Din� �lgi ve �stek
�ocuklar�n k���k ya�tan itibaren dine kar�� ilgi ve istek duyduklar�, yap�lan
ara�t�rmalarla ortaya konulmu�tur. Onlar ba�lang��ta din� kavramlar�n muhtevas�n�
anlayamazlarsa(45*da dualar ve ibadetlere kar�� ilgileri y�ksektir. �badet edenleri
merakla seyrederek, onlar� taklit ile din� pratikleri denemeye �al�malar�,
�ocuklardaki ilgi ve isteklerin ifadeleridir.
Her ne kadar ��renim haz�rl��� ve imk�n�na g�re ilgi ve isteklerin ortaya
��kmas�nda farkl�l�klar g�zleniyorsa da, bunlar�n yedi ya��ndan �nce uyanmaya
ba�lad��� bir ger�ektir/46* Genellikle yedinci ya�tan sonra �ocuklardaki din� ilgi
ve isteklerde yay�lma g�r�l�r. Bu ya�lardan itibaren �evre ve k�lt�rel etkenlerin
tesiri, zihin ve dikkatin yard�m�, gittik�e artan duygusal bir cazibe ile �ocukta
d� d�nyaya ve din� konulara kar�� b�y�k bir merak g�zlenmektedir.(47) Zaten yedinci
ya�tan evvel �ocu�un b�yle bir ilgi ve istek atmosferine girmesi d��n�lemez; ��nk�
hen�z o, mant�k� y�nden
45. �zbaydar, age, s. 12.
46. Yavuz, age, s. 45.
47. Yavuz, age, s. 79.
muhakeme yapabilecek seviyeye gelmemi�tir/48* Bu itibarla, din� ilgi ve istekler
ancak yedi ya�lar�ndan itibaren "�uurlu" bir �ekilde ortaya ��kar denilebilir.
2. �nanma �htiyac�
�ocukta, kendisine yard�m edecek ve onu koruyacak "sonsuz bir kuvvet' aray��
vard�r. �ocuk sahip oldu�u bitmez t�kenmez merak duygusuyla hen�z isim takamad���,
fakat zamanla ��renece�i ilah� kuvveti durmadan arar/49* �ocukta g�r�len bu aray�
ondaki ihtiyac�n bir ifadesidir. Zira �ocu�un birtak�m temel ihtiya�lar� vard�r.
Emniyet, g�ven, dayanma, korunma, s���nma, kabul g�rme, teslim olma, sevilme bu
ihtiya�lardan en �nemli olanlardand�r/50*
�ocuklar�n baz� sorulara verdikleri cevaplara bak�ld���nda, onlar�n gerek �uurlu ve
gerek �uursuzca olsun, inanmadan ya�ayamayacaklar�n� ifade ettikleri g�r�lmektedir.
Allah'a inanma iste�i genellikle onlarda vazge�ilmez bir istek olarak ortaya
��kmakta ve onlar Allah'� ger�ek ve ka��n�lmaz bir s���nak, dayanak ve emniyet
kayna�� olarak kabul etmektedirler/51* ��nk� ya�ant�lar� i�inde �e�itli
s�n�rl�l�klar�n� ve ger�ekle�meyen isteklerini g�ren �ocuklar, Y�ce bir kuvvete dua
etmeyi kolayl�kla kabul etmekte ve dillerinden d��rmedikleri "�sterdim ki.../Ah!
ke�ke benim olsayd�" gibi c�mleler, hemen bir duaya d�n�erek, "Allah�m ne olur
bana... ver" olabilmektedir/52*
Yukar�daki ifadelerde her ne kadar egosantrizmin �zellikleri hissediliyorsa da,
denilebilir ki �ocu�un Allah'a inanma iste�i pek tabii olup, bu istek onun i�ten
gelen bir ihtiyac�n� kar��lamakta ve
48. Bk. �zbaydar, age, s. 12.
49. Yavuz, age., s. 40
50. Baymur, Genel Psikolojisi, s. 64.
51. Yavuz, age, s. 96,98,130. Ancak bu ifadelerinin, 7-12 ya� grubu �ocuklara ait
oldu�u unutulmamal�d�r.
52. Jers�ld, age, s. 612.
inanma iste�i �deta �ocu�un iradesi d��nda olu�up geli�mektedir. Asl�nda her �ocuk,
kendili�inden gelen bir duygu ile g�venme, ba�lanma ve s���nma e�ilimi
g�stermektedir. Esasen �ocuk ailesinde otorite, korunma, ba�lanma, g�venme,
s���nma, dayanma ve emniyetin ne oldu�unu ��renmektedir, ve o bunlar� ya��
ilerledik�e, hayat tecr�beleri �o�ald�k�a, her ge�en g�n �l�m�n ve hayat�n manas�n�
��rendik�e, daha iyi anlayacakt�r/ '
7-12 ya�lar� aras�ndaki �ocuklara uygulanan anket sonucunda, k�z ve erkeklerin
nerede olursa olsun -b�y�k oranda- Allah'a muhta� olduklar�n� ifade ettikleri ve
O'na g�venip ba�lanmak, s���nmak istedikleri g�r�lm�t�r.(54)
"Herkesin Allah'a ihtiyac� var m�d�r, yok mudur? Bunun i�in insan�n Allah'a
s���nmas� ve g�venmesi �art m�d�r, de�il midir? sorusunu cevaplayan 7-12 ya� grubu
�ocuklar, herkesin, her zaman Allah'a muhta� ve O'na s���nmak zorunda oldu�unu, O
istemeseydi hi� bir �eyin olamayaca��n�, zor zamanlarda O'na s���nd�klar�n�,
kendilerini yaratan, ya�atan ve koruyan Allah'a her zaman i�in g�vendiklerini b�y�k
bir samimiyetle dile getirmi�lerdir.(55)
B�t�n bu ifadeler, �ocuklar�n eksikliklerini, zay�fl�klar�n� hissettiklerini, bunun
fark�na vard�klar�n� ve neticede her�eyi yaratan Allah'a inanma ve g�venme
ihtiyac�n� duyduklar�n� g�stermektedir.
53. Bk. Yavuz, age, s. 98,136.
54. Ancak ara�t�rmalarda, k�zlar�n arzular�n�n daha i�ten ve canl� oldu�u sonucuna
var�lm�t�r. Din� konulara kar�� ilgide k�zlar daha i�ten ve istekli davrand�klar�
gibi; inanmaya daha yatk�nd�rlar. Ayr�ca onlar, din� pratikleri yerine getirme
hususunda da erkeklerden daha canl� ve i�ten davranmaktad�rlar. Bk. Yavuz, age, s.
55, 95, 103,249; Ayr�ca bkz. lacquin, age, s. 200.
55. Anket sonu�lar� i�in bk. Yavuz, age, s. 134 vd.

D. �OCUKLARDA ALLAH TASAVVURU


Bundan �nceki konularda, �ocukta din duygusunun varl���, geli�imi, �ocu�un Allah'a
inanma iste�i ve ihtiyac�ndan bahsetmi�tik. �ocuktaki bu duygunun varl��� ve ondaki
inanma ihtiyac� neticesinde Allah'� tasavvur temay�l� ortaya ��kar. Zaman zaman
anne babalar�n �ocuklar� taraf�ndan "Allah nerede?/ Allah ne kadar b�y�k?/Nerede
oturuyor, onun evi var m�?" gibi sorulara muhatab olmalar� , bu temay�l�n bir
sonucudur.(56)
�ocuklar� en �ok me�gul eden ve ilgilerini �eken konu, ��phesiz Allah't�r.(57)
Onlar�n Allah'� bu denli merak etmelerinde, yarat�l�tan getirdikleri inan�
duygusunun tesiri oldu�u gibi; "�ocukluk �a��n�n bir vak�as� olan, �ocuklar�n
tabiat �st� kuvvet ve varl��a kar�� duyduklar� temay�l�n"^ de pay� vard�r.
Konuya girmeden �nce bir noktaya de�inmek yerinde olacakt�r. Din E�itimi ve Din
Psikolojisinin, memleketimizde hen�z kurulan ve pek az ara�t�rmaya sahip ilim
dallar� oldu�undan daha �nce bahsetmi�tik.
56. N. Armaner-Z �kmen, Din E�itim ve ��retiminde Melodik Bilgiler, 1st. 1960, s.
15; Yavuz, age, s. 71.
57. Yavuz, age, s. 83.
58. Armaner-Z. �kmen, age, s. 12.
Bunu bir kez daha ifade ederek 2 il� 7 ya� aras�ndaki �ocuklar�m�z�n Allah'� ne
�ekilde tasavvur ettiklerine dair hemen hi�bir bilgiye sahip olmad���m�z ve yedi
ya��ndan �nceki m�sl�man �ocuklar�n Allah tasavvurlar� hakk�nda a��k bir kanaatte
bulunman�n fazla bir at�lganl�k olaca�� g�r��ne(59) kat�ld���m�z� belirtmeliyiz. Bu
itibarla, yedi ya��ndan �nceki �ocuklar�n m�ahhas Tanr� tasavvurlar�n� ele al�rken,
genellikle H�ristiyan kaynakl� pedagojik eserlere dayand�r�lan bilgilere yer vermek
zorunda oldu�umuzu ifade etmeliyiz.
Konuyu incelemeye ba�larken �nce tasavvurun tarifini yapmak gerekecektir.
1. Tasavvur nedir?
"D��ncenin b�r t�r�" olarak kabul edilen(60) tasavvurun pek �ok �e�idi oldu�u
s�ylenebilir. Hatta ne kadar idrak (alg�) varsa, o kadar da imaj(61) t�r� vard�r
denilebilir.(62) Ayr�ca tasavvuru, "ruhsal g��ler veya duygusal uyar�larla zihninde
�nceden olu�an herhangi bir nesnenin, olay�n, fiilin ya da bir kavram�n, istekli
olarak yeniden, �zel bir �ekilde �ekillenmesi, canlanmas�, anlam kazanmas� veya
hat�rlanmas�"(63) olarak tarif etmek te m�mk�nd�r.
2. �ocuklarda M�ahhas (somut) Tanr� Tasavvuru
�ocuklar�n genellikle �� ya��ndan itibaren din� nitelikte bir korku ve sayg�yla,
kutsal olan varl��a kar�� ilgi duydu�u bilinmektedir.(64)
59. Yavuz, age, s. 175.
60. Yavuz, age, s. 159.
61. imaj, tasavvur ve hayal kelimeleri ayn� manadad�r. Bk. G�vsa age, s. 52;
Dwelshau-vers, G. Psikolojisi (�ev. M. �. Tun�) 1st 1938, s. 230.
62. Paul Guillaume, Psikoloji (�ev. R. Semin) 1st. 1970, s. 138.
63. Yavuz, age, s. 159.
Bu korku ile beraber olan sayg� duygusu, ebeveynin, bilhassa baba imaj�n�n
arkas�nda akseden Allah imaj� ger�e�i ile kuvvetlenir.(65) Rousseau bunu, "Tanr�
kudretinden �ocuklara bahsolununca, babalar�n�n kudretini �l�� al�rlar ve Tanr�y�
babalan kadar kuvvetli varl�k olarak tasarlarlar" �eklinde ifade etmektedir.(66)
Bu duygunun animizm d�nemiyle ayn� zamanda ba�lamas� ise ba�ka y�nden dikkate
de�erdir. ��nk� �ocuk, ateist bir �evrede ya�am� olsa bile, gerek animist ve
artifisialist, gerekse egosantrik d��nceler tesiriyle, "ni�in ve neden"li sorular
sorarak, kendisinin bu d�nyaya neden ve nereden geldi�ini, ni�in ve kim taraf�ndan
yarat�ld���n� bilmek isteyecektir.(67) Bu sorulara kar��l�k olarak ald��� cevaplar
sonucu, kendisinin bir yarat�c�s� oldu�unu ��renecek ve O'na kar�� ilgi duymaya
ba�layacakt�r. Genellikle, Allah hakk�nda fikir y�r�tmeye ba�lad��� d�nem d�rt ya�
civar�d�r. Bu ya�taki �ocu�un Allah'� tasavvurda herhangi bir g��l��� yoktur. Zira
bu ya� onun din� d�nyaya ilgisinin alt�n ya��d�r/68^
Bu ya�lardaki �ocuklarda Allah tasavvuru, antropomorf (insana benzetme) bir �zellik
arzeder. Onlar hen�z m�cerred (soyut) kavramlar� anlayabilecek durumda
olmad�klar�ndan(69), kavrama kabiliyetleri ancak g�r�nen �eylere y�neliktir. Bu
itibarla �ocu�a Allah'tan bahsedildi�inde, o, Allah'� kendi zihn� s�n�rlar� i�inde
64. Remplein ve Hansen'e g�re, �ocuk �� ya�lar�nda din� bir tasavvur kazan�r, ancak
bu din�'tasavvur ve ondaki Allah imaj� rasyonel (ak�lc�) olmaktan �ok majik
(sihirli) dir. Schraml, age, s. 322.
65. Vergote, agm, XXII, 31; Armaner, Din Psikolojisi, s. 83.
66. Rousseau, age, s. 195. Ancak burada �u noktaya dikkat edilmelidir. Hristiyan
inanc�nda, Tanr�'ya, "Babam�z" diye hitap edilmektedir. M�temadiyen bunlar� duyan
�ocu�un Tanr�'y� babas� ile �zde�le�tirece�i tabiidir. Bir ba�ka ifadeyle,
Rousseau'nun bu g�r�� hristiyan toplumunda yeti�en �ocuklar i�in normal
kar��lanabilir, ama bu M�sl�man bir toplumda yeti�en �ocuklar i�in s�z konusu
olmaz.
67. Yavuzer, �ocuk Psikolojisi, 1, 37; Halis Ayhan, Din E�itimi ve ��retimi, Ank.
1985, s. 107.
68. Vergote, agm, XXII, 317; Armaner, Din Psikoljisi, s. 84.
69. �zbaydar, age, s. 12.
hayal ederek, yine kendisine has birtak�m yorumlarla anlamaya �al�maktad�r. Nas�l
ki, "�ocuk bir kelimeyi ��rendi�i vakit onun manas�n� da bellemekte"*70* ise, ayn�
�ekilde "Allah ile ilgili i�ittiklerini ve ��rendiklerini, ki�isel alg�larla
basitle�tirip sadele�tirerek ve kendine �zg� bir de�i�ikli�e u�ratarak, yine kendi
anlay��na uygun ve yararl� bir duruma getirmektedir."*71*
3-7 ya� aras� �ocuklardaki Allah tasavvurunun anropomorf �zellikler ta��d���
�e�itli �rneklerden anla��lmaktad�r; Allah'� b�y�k bir insan �eklinde tasavvur
ederek "Allah g�ky�z�nde oturan sakall� bir dededir"*72* diyen �ocuklar oldu�u
gibi, �e�itli insan resimleri i�in, "Allah bu mu?" diye soranlar da
��kabilmektedir.*73*
G�r�ld��� gibi bu ya�lardaki �ocu�un d��ncesi ve tasavvurlar� antropomorf bir
karakter ta��makta ve �ocuk tasavvur etti�i yarat�c�s�n�, genellikle insana
benzetmekte veya benzetmek istemektedir. Ancak ya��n�n ilerlemesiyle ondaki
antropomorfist kavray��n, yerini gitgide sembolik ve ruhan� bir anlay�a terketti�i
g�r�lecektir. �zellikle m�sl�man �evrede ya�ayan �ocuklarda bu de�i�me daha kolay
bir �ekilde te�ekk�l etmektedir. Nitekim baz� bat�l� psikologlar h�ristiyan �evrede
yeti�me sonucu antropomorfist bir Tanr� anlay��na sahip olan �ocuklar�n bile,
ya�lar� ilerleyip bul�� �a��na vard�klar�nda bu t�r d��nceleri terkederek soyut bir
Tanr� anlay�� kazand�klar�n� iddia etmektedirler.*74* Hatta Allport, antropomorf
Tanr� tasavvuruna �ocukluk d�neminde bile tepki uyand���n� ve bu c�mleden olarak,
ahl�k ve insanl�k d�� davran�larda bulunan ki�iden Tanr� olamayaca��n� d��nen
�ocuklar�n ��kt���n� belirtmektedir.*75*
70. Guillaume, age, s. 263.
71. Yavuz, age, s. 172.
72. Y�r�ko�lu, �ocuk Ruh Sa�l���, s. 10.
73. Bu konudaki �rnekler i�in bk. Armaner, age, s. 84.
74. Bk. Yavuz, age, s. 176.
Ayr�ca, h�ristiyan toplumunda rastlanan, Allah'�n Noel baba veya periye
benzetilmesi fikrinin do�ru olmad���n� savunan bat�l� pedagog ve psikologlar�n
varl��� da bilinmektedir.(76)
�ster m�sl�man, ister h�ristiyan �evrede yeti�mi� olsun, hemen her �ocukta
rastlanabilen ve zaman zaman ifadelere d�k�len antropomorfist Tanr� tasavvuru, 3-7
ya�taki �ocuklar i�in tabii say�lmal�d�r. Zaten �ocuktan daha fazlas�n�n
beklenemeyece�i de bir ger�ektir. ��nk� �ocu�un zek�s�n�n m�cerred kavramlar�
anlayacak seviyeye gelmesi uzun bir zaman almaktad�r. Burada �nemli olan, �ocu�a
m�cerred anlay�a sahip olabilmesi i�in gerekli olan zihn� geli�imin sa�lanmas�d�r.
�te yandan, �ocu�un bu t�r d��nce ve s�zlerinden dolay� sorumlu olmad���n�*77*
belirtmekle birlikte, e�itim yoluyla, bu t�r d��ncelerini terketmesinde anne
babalar�n �ocuklara yard�mc� olmas� gerekti�ini de ifade etmeliyiz.
3. �ocukta M�cerred (soyut) Allah Tasavvuru a. �ocu�un Allah'� �nsan� �zelliklerden
Ay�rd��� �lk D�nem:
Genellikle �ocuk 5-7 ya��ndan itibaren yava� yava� tasavvur etti�i "Y�ce Kudret"i,
insanlardan ay�rdetme�e ba�lamaktad�r. Bunda, ona verilen cevaplara, �ocu�un hayal
g�c�n� de eklemesinin etkisi vard�r.*78*
75. Allport, ��yle bir olay anlat�r: Alt� ya��nda bir �ocuk dua ederken, duan�n
giri�indeki "Babam�z" kelimesini s�ylemeyi reddetmi�tir. Bunun sebebi
ara�t�r�l�nca, �ocu�un babas�n�n, ayya� ve dinini terk eden biri oldu�u ve �ocu�un
Allah kavram�yla, kendi babas� aras�nda bir ili�ki kurmaya tahamm�l edemedi�i
anla��lm�t�r. Bk. W. G. Allport, The Individual and His Religion, London, 1954, s.
34.
76. �zg�r, �ocuk Psikolojisi, s. 219.
77. Bir hadiste Hz. Peygamber (s.a.v.) ��yle buyurmaktad�r. "�� ki�iden kalem
kald�r�lm�t�r. Bul��a ermeyen �ocuk, uyuyan kimse, kendine gelmeyen deli" bk.
Tirmiz�, Hud�d, \;Eb�Davud, Hud�d, 16;Nes��, Talak, 13;D�rim�, Hud�d, 1.
Ancak, onun Allah hakk�ndaki m�ahhas d��ncelerinin zay�flamas�na ve yok olmas�na
�zellikle bir insan olan babas�n�n, "her �eye g�c�n�n yetmedi�ini g�rmesi" sebep
olmakta; b�ylece �ocu�un �uurunda Allah'�n insanlardan farkl� oldu�u fikri ortaya
��kmaktad�r. ��nk� ona g�re Allah her�eye kadir, onu her t�rl� k�t�l�kten koruyacak
g��tedir. Bu d��ncenin bir uzant�s� olarak, �ocuk i�in Allah, art�k bir insan
de�il, "Meleklerle birlikte egemenli�ini s�ren, g�r�nmeyen, resmi �izilemeyen ve
her yerde olan bir varl�kt�r.)>(79)
b. �ocu�un M�cerred D��nceye Ge�mesine Yard�mc� Olan Fakt�rler:
�ocu�un m�cerred anlay�a ge�mesinde bir �ok fakt�r rol oynar. Bunlardan en �nemlisi
olarak kabul edilen, �ocu�un, ebeveyninin g�c�n�n s�n�rl�l���n� hissederek hayal
k�r�kl���na, u�ramas�na az �nce de�inmi�tik. Di�er fakt�rlere ge�meden �nce,
�ocu�un ne zaman m�cerred d��nceye ge�ece�inin, kesin s�n�rlarla
belirlenemeyece�ini ifade etmek gerekecektir. Bununla birlikte, esas olarak kabul
edilen 5-7 ya�lar�na bak�ld���nda, bu ya�larda �ocu�un oku-ma-yazmay� yava� yava�
kavrad��� g�r�lecektir. Dolay�s�yla, �ocuk bu ya�larda telkine, e�itim ve ��retim
faaliyetlerine elveri�li bir duruma gelmi�tir denilebilir.
�ocu�un m�cerred Allah tasavvurunu kazanmas�nda rol oynayan di�er fakt�rlerden biri
de ailedir.(** Daha sonra e�itim ve ��retim gelmektedir, ��nk� �ocu�a, Allah'�n
insan veya insana benzer bir varl�k olmad��� �e�itli yollarla ��retilebilir. Bu
konuda, ona -kolayca kavrayabilece�i i�in- bol resimli, az yaz�l� din� hikaye
kitaplar�n�n faydas� olacakt�r/***
78. Armaner, age, s. 86.
79. Vergote, agm, XXII, 318,329.
(*): Aile fakt�r�, Di. B�l�m�nde, etrafl�ca ele al�nacakt�r.
Bunlar�n yan�nda, �ocu�un sa�l�kl� bir v�cut yap�s�na paralel olarak ruh� ve zihn�
g��lerini geli�tirecek di�er fakt�rlerin de (oyun, arkada� vs.) etkisi oldu�u
unutulmamal�d�r.(80>
c. M�cerred Allah Tasavvurunda Egosantrik �zellikler:
�ocuktaki m�ahhas Allah tasavvurunun temel karakteristi�i nas�l ki antropomorfizm
(=insana benzetme) ise, m�ahhas d��nceyi yava� yava� terkederek, m�cerred bir
anlay�a sahip olan �ocukta da bu kez egosantrik duygular�n tesirinde kalan bir
Allah tasavvuru s�z konusudur. Bu kanaatimizi, a�a��daki bilgilerle temellendirmek
m�mk�nd�r.
Yap�lan ara�t�rmalarda, yarat�c�s�n�n bir insan veya insana benzeyen bir varl�k
olmad���n� ��renen �ocuk, O'nun ruhan�, g�r�nmeyen, kendisini, ailesini,
yak�nlar�n� besleyen, b�y�ten ve koruyan bir varl�k oldu�una inand��� sonucuna
var�lm�t�r.(81) Egosantrik duygular�n tesirinde kalan �ocu�a g�re Allah, ba�ta
kendilerinin yarat�c�s�d�r. Sonra O, anne-baba ve karde�ler vermi�, ya�amalar� i�in
gerekli yiyecekler, i�ecekler haz�rlam�t�r. "Allah yan�m�zda/Her zaman ba�
ucumuzda/S�rekli bizimle beraber" gibi ifadeler, �ocuk egosantrizminin Allah
tasavvuruna yans�yan y�nleridir/82*
�ocuklara g�re Allah, onlar� tehlikelerden, g�� durumlardan, s�k�nt�lardan
kurtard��� gibi; onlar�n dilek ve isteklerini de geri �evirmeyip kabul
etmektedir/83*
(**) Memleketimizde son zamanlarda yay�nlanan din� nitelikli �ocuk kitaplar�, onun
Allah hakk�ndaki d��ncelerinin olumlu y�nde geli�mesinde olumlu katk�larda
bulunacakt�r.
80. Bk. Baymur, age, s. 56; Yavuzer, age, s. 1. 64 vd.; Y�r�ko�lu, age, s. 46.
81. Yavuz, age, s. 254.
82. Yavuz, age, s, 183.
83. Yavuz, age, s. 103-174.
Egosantrik duygular, 10-12 ya�lar�na nisbeten 7-9 ya�lar�nda daha g��l�d�r. Ayn�
zamanda bu farkl�l�k, k�y �ocuklar� ile �ehir �ocuklar�nda da ortaya ��kmaktad�r.
�zellikle k�y �ocuklar� tabiatle i� i�e olduklar�ndan, da�, ta�, g�ne�, ay,
y�ld�zlar vs. �ocuklar� �ok yak�ndan etkilemektedir. �ocuk b�t�n bunlar� yak�ndan
izleyerek, egosantrik bir tutum i�inde Allah ile ili�ki kurmaktad�r. Tabiatta
g�rd��� b�t�n olaylar ve Allah'�n kendisine verdi�i say�s�z varl�klar ve �r�nleri
g�zlemesi, onda hayret uyand�rmakta; b�ylece inanc�n�n sa�lamla�mas�nda etkili
olmaktad�r.(84)
Buna kar��l�k �ehir �ocuklar� �evrelerindeki b�y�leyici atmosferden, k�y �ocuklar�
kadar etkilenmemektedir. Fakat tabiat ve tabiat olaylar�na hi� de yabanc�
olmad�klar� onlar�n Allah tasavvurlar�ndan anla��labilir.(85) Ayr�ca �uras� da
ifade edilmelidir ki, her t�rl� ihtiyac� anne-babas� taraf�ndan kar��lanan varl�kl�
aile �ocuklar�na g�re, fakir ve gecekondu �evrelerinde, �e�itli yoksulluklar i�inde
ya�ayan �ocuklar�n Allah tasavvurunda egosantrizmin tesirleri, daha bariz bir
�ekilde ortaya ��kmaktad�r.(86)
G�r�ld��� gibi, bir tak�m farkl�l�klar arzetmesine ra�men bu ya�lardaki (5-7)
�ocuklar�n hemen hepsinde, egosantrizmin tesirinde kalm� bir Allah tasavvuruna
rastlamak m�mk�nd�r.
d. Allah Tasavvurunda 7-9. Ya�lar�n �nemi:
M�ahhas anlay�� terkederek, m�cerred Allah anlay��n� kavramaya ba�layan �ocuklar,
yedi ya��ndan itibaren, Allah'a duygular� ve idrakleriyle yakla�maya �abalarken,
bir yandan da s�ylediklerini mant�k kontrol�nden ge�irmeye �al��rlar. 7-8
ya�lar�ndaki �ocuklar�n Allah tasavvurlar�na bak�ld���nda, bunlar�n canl� ve
s�rekli bir geli�me i�inde oldu�u g�r�lebilir.
84. Yavuz, age, s. 1.71.
85. Bk. Yavuz, age, s. 161-165.
86. Yavuz, age, s. 174.
Ancak bu ya�lardaki �ocuklar�n, Allah'� kavray�lar� de�i�ken ve ak�c� oldu�undan
veya geli�me s�recini devam ettirdi�inden, hen�z yeterince k�kle�mi� oldu�u
s�ylenemez/ ' ��nk� m�cerred kavramlar�n kazan�lmas�na yard�mc� olan fakt�rlerden
"kas ve sinir sistemi"nin geli�mesi uzun bir zaman� gerektirmektedir.(88) Bununla
birlikte, yedi ya��ndan itibaren �ocu�un Allah tasavvuru olduk�a a��kl�k kazanm�t�r
denilebilir. Allah'�n nas�l oldu�unu, ba�ta kendisinin, yak�nlar�n�n ve
ba�kalar�n�n yarat�c�s� ve hakimi olu�unu, �ocuklar zengin bir bi�imde
anlatmaktad�rlar/89^
Allah'�n varl���, �zellikle z�t� ile daha �ok 7-9 ya� grubu �ocuklar me�gul
olmaktad�rlar. Onlar, ba�ta Allah'�n b�y�kl���ne, nas�l, nerede?, neden bir tane
oldu�unu ve neden onun e�i, benzeri, orta�� olmad���n� merak ederek, "Allah
olmasayd�, biz olmasayd�k ne olurdu?" gibi sorular�n yan�nda, "O yemez, i�mez,
uyumaz, O'nun buna ihtiyac� da yoktur peki ama yeri g��� yaratan, �i�eklerle
donatan Allah'�n asl� nedir?" gibi metafizik sorular�n da cevab�n� ��renmeye
�al�maktad�rlar/90* Bundan ba�ka, bu ya�taki �ocuklar Allah'� "�ok y�ce, her �eyden
ve herkesten b�y�k, her �eyi yaratan, her �eyi bilen, duyan ve g�ren, g�z, kulak,
ak�l gibi nimetler veren, kullar�n� koruyan, ac�yan, k�t�leri cezaland�ran, d�nyay�
insanlar�, hayvanlar�, bitkileri, yiyecek ve i�ecekleri yaratan, kendilerini
besleyen, b�y�ten Ulu bir varl�k" olarak tasavvur etmektedirler.(91)
Genellikle bu ya�lardaki �ocuklar Allah'�n g�kte ve her yerde oldu�unu
d��nmektedirler. �ocuk, Allah i�in, "g�ktedir" derken, O'na kendisinin �imdiye
kadar d��nebildi�i ve tasavvur edebildi�i y�ksekliklerde uygun bir yer ay�rmak
istemektedir. Y�ce ve
87. Yavuz, age, s. 171.
88. Selman Erdem, Psikoloji, 1st. 1972. s. 119.
89. Yavuz, age, s. 170.
90. Yavuz, age, s. 83.
91. Yavuz, age, s. 159-162.
Ulu bildi�i Allah, mek�n�yla da Uludur. �ocuk i�in Allah nas�l Y�ce ise, g�k de
y�ce bir yerdir. Bu, "Allah her zaman, her yerdedir" tasavvuru i�in de ge�erlidir.
Allah'�n s�n�rs�z b�y�kl���ne, e�siz g�c� ve s�n�rs�z h�kimiyetine uygun bir yer,
�ocu�un dilinde, bildi�i ve d��nebildi�i kadar�yla ancak "O, her yerde, her zaman
h�z�r ve naz�rd�r." c�mlesiyle mana kazanmaktad�r.(92)
Bu m�sbet ifadelere kar��l�k, az da olsa �ocuklardan, "O'nun nas�l oldu�unu
d��nemiyorum/ Allah insana benzer/ Allah'� b�y�k, korkun� bir �ey san�yorum ama
d��nemiyorum/ �nsandan Allah olabilir/ Bizleri yaratan ulu bir kimsedir, bir tek
ki�idir/ Allah y�ce bir insand�r/ Allah b�y�k m�sl�man bir insand�r" gibi cevaplar
da al�nm�(93) ve ayn� zamanda, daha olu�umunu tamamlamam� ya da uydurulmu�
tasavvurlara da rastlanm�t�r/94^ Bunlar, �ocuklar i�in normal kar��lanmas� gereken
ifadelerdir. Burada e�itim, ruh� yap�, �evre ve daha bir�ok fakt�r�n varl��� s�z
konusudur. Bir ba�ka ifadeyle, bu fakt�rler, �ocu�un Allah tasavvurunu �e�itli
y�nlerden etkilemekte ve bunlar�n tesiriyle �ocuk, Allah'� farkl� �ekillerde
d��nmektedir. Zaman i�inde �ocuk, gerek ya��n�n ilerlemesi, ruh� ve zihn� y�nden
geli�mesi ve gerekse ald��� e�itim ile, hatal� ve yanl� tasavvurlar�n� d�zeltme ve
de�i�tirme imk�n� bulacakt�r.
�zetle, �� ya��ndan itibaren Allah hakk�nda bilgi edinmeye ba�layan �ocuk, �nceleri
antropomorf bir nitelik ta��yan tasavvurlar�n� 7-9 ya�lar�nda m�cerred bir �ekle
d�n�t�rmektedir. Yine bu ya�larda Allah'�n g�kte oldu�una inan�rken, 10-12
ya�lar�nda ise O'nun her zaman ve her yerde oldu�unu kabul etmekte ve di�er
y�nlerde oldu�u gibi, Allah'� tasavvur hususunda da bir geli�meye y�neldi�i
g�r�lmektedir.
92. Yavuz, age, s. 181.
93. Anket sonu�lar� i�in bkz. Yavuz, age, s. 159-166.
94. Yavuz, age, s. 168.
"�ocuklar�n�z, Allah'�n size bir ba���d�r."
"Allah'tan korkunuz da �ocuklar�n�z
aras�nda adaletli davran�n�z."
Hz. Muhammed (s.a.v.)

3. B�L�M
�OCUKLARA ALLAH'A �MAN ��RET�M�
A. �SL�MIN �OCUKLARA VERD��� DE�ER
K�z �ocuklar�n�n diri diri g�m�ld��� bir topluma*1) peygamber olarak g�nderilen Hz.
Muhammed (s.a.v.) k�z olsun, erkek olsun, b�t�n �ocuklara e�it muamele ve sevgi
g�stermeyi emrediyordu. �sl�m nazar�nda insan, "ahsen-i takvim" (=en g�zel bir
yarat�l�) �zere yarat�lm� (2> ve mahl�kat�n en �ereflisi olarak kabul edilmi�tir^.
�nsan yavrusu olan �ocu�un da bu �zelliklere sahip olaca�� gayet tabi�dir. Nitekim
gerek Kur'�n-� Ker�m, gerekse Hadis-i �eriflerde, �ocu�un de�erinden bahseden
ifadelere s�k s�k rastlamak m�mk�nd�r.
1. "Aralar�nda birine bir k�z� oldu�u m�jdelendi�i zaman i�i gamla dolarak y�z�
simsiyah kesilir, kendisine verilen k�t� m�jde y�z�nden halktan gizlenmeye �al��r;
onu utana utana tutsun mu, yoksa topra�a m� g�ms�n? Ne k�t� h�kmediyorlar." Nahl,
16/58,59.
2. "And olsun ki, biz insan� en g�zel �ekilde yaratt�k." Tin, 95/4.
3. "And olsun ki, biz insano�ullar�n� �erefli k�ld�k, onlar�n karada ve denizde
gezmesini
sa�lad�k, temiz �eylerle onlar� r�z�kland�rd�k, yarat�klar�m�z�n pek �o�undan �st�n
k�ld�k." �sr�, 17/70.
4. Kehf, 18/46.
�sl�m, Kur'�n'�n ifadesiyle �ocuklar�n, d�nya hayat�n�n bir s�s� oldu�unu*4)
bildirirken; Hz. Peygamberin diliyle de s�lih evlad�, ki�inin �l�m�nden sonra,
sevab�n� devam ettirecek bir hay�r kayna�� olarak nitelendirmektedir/5) Kur'�n'daki
pek �ok �yetin bizzat �ocuklardan ve �ocuklarla ilgili pek �ok hadisin ve nitekim
Hz. �mer'in (r.a.) �ocuklara bul�� �a��na kadar 100 dirhem nafaka ba�lamas�/6)
�ocu�un �sl�mdaki yerinin ve de�erinin ifadeleridir.
1. Kur'�n Ayetlerinde �ocu�un De�eri
Kur'�n-� Ker�m, anne babalar�n evlatlar�na kar�� yarat�l�tan ve i�ten gelen bir
sevgi ve �efkat beslediklerini ifade etmektedir. Bu durum baz� ayetlerde �ocuk
kelimesi yerine, g�zbebe�i manas�na gelen "kuratu ayn" tabirinin kullan�lmas�ndan
anla��ld��� gibi*7); Hz. Yusuf un (a.s.) kaybolmas� kar��s�nda, Hz. Yakub'un (a.s.)
ona kar�� duydu�u �efkat ve hasretten dolay�, g�zlerinin k�r olmas�na sebep olan
a�lay� ve �zd�raplar�n� dile getiren ayetlerden de<8) anla��labilir.
K���k bir bebek iken Nil nehrine at�lmak zorunda kalan Hz. Musa'n�n (a.s.)
annesinin durumunu anlatan �yetler de<9), annenin �ocu�a kar�� duydu�u derin sevgi
ve �efkatin etkileyici ifadeleridir.
D�nyada ho�a giden her �e�it g�zelli�in topland��� yer olan ahiret ve cennet
hayat�nda da �ocuklar�n varl���ndan bahsedilmektedir. Kur'�n-� Ker�m �� ayr�
s�rede, "sa��lm� inciler"e benzetilen cennet �ocuklar�ndan bahsetmektedir/10)
Kur'�n'da �ocu�un insanlara sevimli g�sterildi�inden bahsedilmi�tir. ancak
m�'minlerin dikkatli olmalar� gere�i hat�rlat�larak, mal ve �oluk-�ocu�un, onlar�
Allah'� anmaktan al�koymamas� emredilmi�tir/12)
5. M�sned, V, 269.
6. San'an�, Musaimef, V, 311.
7. Furk�n, 25/4; Kasas, 28/9.
8. Y�suf, 12/84-86.
9. T�h�, 20/40; Kasas, 28/10-11.
10. �nsan, 76/19; Vak�a, 56/17; T�r, 52/24. �l-i�mr�n,3/14.
Bir ayette ise, mal ve �ocuklar bir fitne (imtihan vas�tas�) olarak
nitelendirilerek, ger�ek m�k�fat�n Allah kat�nda oldu�una dikkat �ekilmi�tir/13)
Kur'�n'da direkt olarak �ocuklardan bahseden ayetlerin say�s� 297'dir. Ancak
�e�itli y�nlerden �ocukla al�kal� ayetlerin say�s� 342'yi bulmaktad�r/14) �te
yandan �ocukla ilgili en �nemli kavramlardan biri olan terbiye (e�itim) fiilinden
bahseden "Rabb" kelimesi ise, Kur'�n'da Allah isminden sonra en �ok zikredilen bir
kelime olup<15), 965 defa an�lm�t�r/16)
Konumuz a��s�ndan Kur'�n'a bak�ld���nda, �e�itli �yetlerde yer alan baba-o�ul
ili�kilerinin t�m�nde, baban�n o�ula hitap tarz�n�n her zaman �efkat ve merhamet
ifadesi olan "Yavrucu�um, O�ulcu�um" �eklinde oldu�u g�r�lecektir/17)
12.M�n�f�k�n,63/9.
13. Te��bun, 64/15; Bu ayetteki "fitne", Ibn Kes�r'e g�re imtihan ve s�nama arac�
demektir. Kul bunlarla imtian edilerek, Allah'a �si veya �bid oldu�u bilinmi� olur.
Bk. Ibn Kes�r, Tefs�ru Kur'�ni'l-Az�m, Kahire, ts. IV, 376.
14. Geni� bilgi i�in bk. Canan, age, s. 17-20.
15. M. Fuad Abdulb�ki, Mu'cem�Sl-M�fehres. 1st. �s., "Rabb" mad.
16. Nevzat Ayasbeyo�lu, Isl�miyetin E�ilime Getirdi�i De�erler, 1st. 1968, s. 16.
17. Bu �yetlerin tamam�nda "B�neyye" kelimesi ge�mektedir ki, bunun T�rk�emizdeki
tam kar��l��� "O�ulcu�um" demektir. Ancak dilimizde �efkat ve sevgi ile hitap
tarz�n�n k�z erkek ay�r�m� olmaks�z�n, daha ziyade "Yavrucu�um" kelimesiyle ifade
edildi�ini belirtmek isteriz. Bu konuda Kur'�n-� Ker�m'de hem baban�n evl�d�na, hem
de evl�d�n babaya kar�� hitap �ekillerini g�steren �yetler �unlard�r: "Gemi, da�lar
gibi dalgalar i�inde onlar� g�t�r�rken, N�h, bir kenarda ayr� kalm� o�luna "Ey
o�ulcu�um! bizimle beraber gel, k�firlerle birlik olma" diye seslendi." H�d, 11/42.
Babas� (Hz. Ya'k�b, o�lu Hz. Y�suf'a) �unlar� s�yledi: "O�ulcu�um! R�yan�
karde�lerine anlatma, yoksa sana tuzak kurarlar, zira �eytan insan�n apa��k
d�man�d�r." Yusuf, 12/5.
"Lokman, o�luna ���t vererek: "Ey o�ulcu�um! Allah'a e� ko�ma, do�rusu e� ko�mak
b�y�k bir zul�md�r" demi�ti... "Ey o�ulcu�um! i�ledi�in �ey bir hardal tanesi olsa
da, bir kayan�n i�inde veya g�klerde, yahut yerin derinliklerinde bulunsa, Allah
onu getirip meydana kor. Do�rusu Allah latiftir, her�eyden haberd�rd�r... Ey
o�ulcu�um! Namaz� k�l, iyili�i emredip, k�t�l��� �nle, ba��na gelen �eye sabret;
do�rusu bunlar azmedilme�e, de�er i�lerdir." (Lokman, 31/13, 16, 17.
Di�er kutsal kitaplarda (Tevrat, �ncil) rastlanmayan <*> bu hitap tarz�n�n,
�sl�m'�n kutsal kitab� Kur'�n-� Ker�m'in pek�ok ayetlerinde yer almas� dikkate
de�er bir konudur. Ger�ekten, baba-evl�t ili�kilerinde sevgi ve �efkat y�kl� bu
ifadelerin Kur'�n ayetleri arac�l��� ile insanlara duyurulmas� bile -�sl�m'�n
�ocuklara verdi�i de�eri belirtmesi bak�m�ndan- yeterlidir kanaatindeyiz.
2. Hz. Peygamber'in S�nnetinde �ocu�un De�eri
"�lemlere rahmet olarak g�nderilen"*18) Hz. Muhammed (s.a.v.), ilk �nce k�z-erkek
ayr�m�n� ortadan kald�rm� ve �ocuklar aras�nda e�it davran�lmas�n� emretmi�ti/19)
Ayn� �ekilde �ocuklara beddua etmeyi yasaklam�, 20) "K���klerimize �efkat
g�stermeyen bizden de�ildir."(21> buyurarak, �ocuklara kar�� sevgi ve �efkat
g�stermeyi manev� m�eyyidelerle topluma kabul ettirmi� ve bunda da olduk�a ba�ar�l�
olmu�tu. Bu ba�ar�da, Hz. Peygamberin bizzat kendi hayat�nda �ocuklara kar��
g�sterdi�i sevgi ve ilginin rol� b�y�kt�r.
"�ocuk (Hz. ismail) kendisinin yan�s�ra y�r�meye ba�lad��� �a�a ula��nca, (Hz.
�brahim): Ey o�ulcu�um! Do�rusu ben uykuda iken seni bo�azlad���m� g�r�yorum, bir
d��n, ne dersin?" dedi. (Hz. �smail) "Ey babac���m! Ne ile emrolonduysan onu yap,
in��allah sabredenlerden oldu�umu g�receksin" dedi. S�ff�t, 37/102. Y�suf babas�na
"Babac���m! R�yamda onbir y�ld�z, g�ne� ve ay'in bana secde ettiklerini g�rd�m"
demi�ti... Ana babas�n� taht�n �zerine oturttu, hepsi ona h�rmet i�in e�ildiler. O
zaman Y�suf: "Babac���m! �te bu, vaktiyle g�rd���m r�yan�n ��k��d�r. Rabbim onu
ger�ekle�tirdi..." Y�suf, 12/4,100.
"(Hz. �brahim) babas�na ��yle demi�ti: "Babac���m! �itmeyen g�rmeyen ve sana hi�bir
faydas� olmayan �eylere ni�in tap�yorsun?.. Babac���m! Do�rusu, sana gelmeyen bir
ilim bana geldi. Bana uy ki, seni do�ru yola eri�tireyim... Babac���m! Do�rusu sana
Rahman kat�ndan bir azab�n gelmesinden korkuyorum ki, b�ylece �eytan�n dostu olarak
kal�rs�n." Meryem, 19/42,43,44,45.
(17). Kr�. Kitab-� Mukaddes Eski ve Yeni Ahit (Tevrat ve �ncil)-Terc�me-IsL 1981.
18. "Ey Muhammed! Biz Seni �lemlere ancak bir "rahmet" olarak g�nderdik." Enbiy�,
21/107.
19.Ato/�m,Hib�t, 13.
20. M�slim, Birr, 87.
21. El-H�kim, M�stedrek ala's-Sah�hayn, Beyrut, ts. 1,62.
O'nun �ocuklara kar�� �efkat ve merhametinin �e�itli misallerini aktarmak yerinde
olur.
Hz. Peygamberi (s.a.v.), "�ocuklar�na ve ailesine kar�� insanlar�n en �efkatlisi"
olarak vas�fland�ran Hz. Enes (r.a.), ��yle demektedir: "Ailesine kar�� Ondan daha
�efkatli olan hi� kimseyi g�rmedim. O�lu �brahim'in, Medine'nin kenar
mahallelerinde oturan s�t annesi vard�. S�t annenin kocas� demircilik yapmaktayd�.
Beraberinde biz de oldu�umuz halde Hz. Peygamber, oraya �ocu�u g�rmek i�in giderdi.
Var�nca, duman dolu eve girer, �ocu�u kuca��na alarak koklar ve �per, bir s�re
sonra d�nerdi."*22) Hen�z s�t emme �a��nda iken vefat eden �brahim'in �l�m �n�n�
konu alan bir hadiste ise, Hz. Peygamber'in can vermekte olan o�lunu kuca��na al�p
�pt���, bu s�rada g�zlerinden ya�lar bo�and��� bildirilmekte ve bu durumu g�ren
Abdurrahman b. Avf'�n (r.a.), "Siz de mi a�l�yorsunuz, Y� Res�lallah" demesi
�zerine, "Bu a�lay� rahmet ve merhamettendir. G�z a�lar, kalp mahzun olur, fakat
biz ancak Rabbimizin ho�nud olaca�� �eyi s�yleriz. �brahim! Senden ayr�ld���m�z
i�in ger�ekten mahzunuz." cevab�n� verdi�i, rivayet edilmektedir/23) Yine buna
benzer bir olayda, kuca��nda can vermekte olan �ocu�a bak�nca dayanamam� ve g�zleri
ya�la dolmu�tu. O'nun a�lad���n� g�renler, "Bu nedir Y� Res�lallah?" diye sorunca,
"Bu, Allah'�n, kullar�n�n kalplerine yerle�tirdi�i bir rahmet ve merhamettir.
Allah, kullar� aras�nda ancak merhametli olanlara rahmetiyle muamele eder."*24)
buyurmu�tu.
Hz..Peygamber'in �ocuklar� �pt���n� g�ren bir bedevi, bunu yad�rgam� ve "Demek siz
�ocuklar� �p�yorsunuz ha!... Halbuki biz onlar� hi� �pmeyiz!" demekten kendini
alamam�t�. Bunun �zerine Hz. Peygamber "�ayet senin kalbinden Allah merhameti s�k�p
alm�sa, ben ne yapabilirim."*25) buyurarak, �ocuk sevgisinden yoksun bir kalpte
merhametin de bulunamayaca��n� ifade etmi�ti.
22. Buh�r�, Edeb, 18.; M�slim, Fed�il, 63; el-H�kim, age, IV, 40.
23. Buh�r�, Cen�iz, 44.
24. Zeb�d�, Tecrid-i Sarih, IV, 376.
Hadis kitaplar�nda daha pek�ok �rne�ini bulabilece�imiz, �efkat ve merhameti bu
dereceye varan Hz. Peygamber'in �ocuklara olan sevgisini �e�itli y�nleriyle g�rmek
m�mk�nd�r. Zaman zaman torunlar� Hz. Hasan ve Hz. H�seyin'i (r.a.) ba�r�na basarak
�pen ve onlar i�in du� eden*26) Hz. Peygamber, bu sevgi ve �efkati di�er �ocuklara
da g�stermekteydi. �ocuklu�unun b�y�k b�l�m�n� Hz. Peygamber'in torunlar�yla
birlikte ge�iren ve y�llar sonra �sl�m ordusunun komutanl�k g�revini �stlenen �s�me
b. Zeyd (r.a.), Hz. Peygamber'in bir dizine kendisini, di�er dizine de torunu
Hasan'� oturttu�unu, sonra ikisini de ba�r�na basarak, "Ey Rabbim, bunlara merhamet
et; ��nk� ben de bunlara kar�� merhametliyim" diyerek du� etti�ini rivayet
etmektedir.*27) Yusuf b. Abdullah (r.a.) ad�ndaki sahab� de, "Hz. Peygamber beni
kuca��na oturttu, ba��m� ok�ad� ve bana Yusuf ismini verdi" demektedir/28)
A�a��daki hadis ise daha ilgi �ekicidir. Hz. Enes anlat�yor: "Yahudilerden bir
�ocuk hastalanm�t�. Neb� (s.a.) onu ziyarete gitti. Ba�ucunda oturarak ona,
'M�sl�man ol!' dedi. Bunun �zerine �ocuk, yan�ndaki babas�na bakt�; babas�, 'Ebu'l-
K�s�m'a**) itaat et* deyince, �ocuk m�sl�man oldu. Sonra Neb� (s.a.v.), 'Benim
vas�tam ile onu cehennemden kurtaran Allah'a hamdolsun' diyerek kalkt�/29)
�ocuklara ikram� ve onlar�n terbiyelerini g�zelle�tirmeyi emreden*30) Hz. Peygamber
(s.a.v.), insanlara emrettiklerini kendi hayat�nda da tatbik etmekteydi.
25. Buh�r�, Edeb, 18.; M�slim, Fedail, 65.
26. Tirmiz�, Men�k�b, 31. 27.Buh�r�,Etteb,22.
28. B-C�m�Fadlullahi's-Samedf�tavd�hi'l-Edebn-M�fred, Kahire, 1388,1,461. (*). Hz.
Peygamberin k�nyesidir.
29. Eb� D�vud, Cen�iz, 5. Buh�r�, Cen�iz, 79.
Madd� ikram� "y�l�n ilk turfanda meyvesini huzurunda bulunanlar�n en k�����ne
vermekle"*31) yaparken; manev� ikram� da �e�itli �akala�malar, h�l-hat�r sormalar
ile yerine getirirdi. Bazen kendi torunlar�n�*32), bazen de ba�ka �ocuklar�*33)
omuzunda ta��yarak, onlar� sevindiren Hz. Peygamber'in, onlarla �akala�mas� da
dikkate de�erdir. Mahm�d b. Reb�' (r.a.) adl� sahabi, kendisi be� ya�lar�nda iken
Hz. Peygamber'in, bir kovadan a�z�na su alarak y�z�ne p�sk�rtt���n� rivayet etmekte
ve y�llar ge�mesine ra�men y�z�n�n hi� ihtiyarlamad���n�, �v�nerek ifade
etmektedir/34) Hz. Enes ise, "Res�lullah (s.a.v) bizlerle �akala��r, hatta k���k
karde�ime, Ey Eb� Umeyr, k���k ku�un ne oldu' diye latife eder, tak�l�rd�."*35)
demektedir.
Manev� ikram kabilinden zikredece�imiz �u hadise ise, Hz. Peygamber'in �ocuklara
kar�� ho�g�r�l� olu�unun en g�zel �rneklerinden biridir. "�ocu�un k���kl���ndeki
yaramazl���n�, b�y�d��� zaman akl�n�n �ok olaca��na bir al�met olarak"*36) kabul
eden Hz. Peygamber, yaramazl�k yapan �ocuklara hemen m�dahale etmemeyi
emretmi�tir/37) Bir defas�nda, Ensar'dan**) birisinin sahibi bulundu�u hurma
a�a�lar�n� ta�layan k���k yaramaz Rafi' b. Amr'�, bah�e sahibi yakalay�p Hz.
Peygamber'in huzuruna getirmi�ti. "Yavrucu�um, a�a�lar� ni�in ta�l�yorsun" diye
soran Hz. Peygamber'e Rafi', "A� idim y� Res�lallah, karn�m� doyurmak i�in
ta�lad�m" cevab�n� verince, "Bir daha a�a�lar� ta�lama yavrum, alt�na d�enleri al�p
ye!" buyurmu�, sonra da Raf�'in ba��n� ok�ayarak, "Allah'�m, bu yavrunun karn�n�
doyur" diyerek duada bulunmu�tu/38)
31. Muvatta', Medine, 2; Heysem�, Mecmauz-Zev�id, Beyrut, 1967, V, 39.
32. Tirmiz�, Men�k�b, 50.
33. El-H�kim, age, IE, 555-56.
34. Buh�ri, Him, 18, Daav�t, 31.
35. Buh�ri, Edeb, 81; �bn M�ce, Edeb, 24.
36. M�n�v�, age, IV, 310.
37. Bug�n�n Pedagoglar� da fazla uslulu�u bir hastal�k olarak kabul etmektedirler.
Bk. Jacquin, age, s. 38.
�te yandan rivayetler, Hz. Peygamber'in, torunu �m�me s�rt�nda oldu�u halde mescide
girdi�ini, namaz k�larken r�k�a gitti�inde onu yere b�rak�p, kalk�nca da
kald�rd���n�*39); yine namaz k�larken, secdede Hasan ve H�seyin'in, Hz.
Peygamber'in s�rt�na' ��kt���n� ve onlar d�mesin diye secdesini uzatt���n�*40),
aya�a kalk�nca d�memeleri i�in eliyle tuttu�unu*41), hatta hutbede iken bile
minberden inerek torunu Hasan'� kucaklad���n�*42) ve yan�na ald���n� haber
vermektedir. Annesinin �ocu�una kar�� �efkatini tam manas�yla takdir eden Hz.
Peygamber, "Uzun k�lmak niyetiyle namaza dururum, derken bir �ocuk a�lamas� i�itir;
annesine s�k�nt� vermesin diye k�sa keserim" buyurmaktad�r/43)
Bizzat ayet ile hu�u' emredildi�i gibi*44), Hz. Peygamber de namaz�n hu�u i�inde
k�l�nmas�, ba�ka �eyle me�gul olunmamas� i�in �e�itli uyar�larda bulunmu�tur/45)
Buna kar��l�k, Hz. Peygamber'in namazda �ocuklarla me�guliyetinden bahseden
rivayetler, onlara g�sterilmesi gereken m�samaha ve anlay��n hudutsuzlu�unu ifade
etmektedir. Ayr�ca, Hasan, H�seyin, Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Cafer, Abdullah
b. Z�beyr gibi hen�z bul�� �a��na gelmemi� �ocuklar�n� Matlar�n� kabul etmesi
de*46), �ocuklara verdi�i de�erin bir di�er �rne�idir.
38. �bn M�ce, Tic�r�t, 67.
39. Buh�ri, Sal�t, 106; Muvatta", Sefer, 81.
40. Heysem�, age, M, 182. 41.Af�s/im,Mes�cid,42.
42. Buhari, Fiten, 20; Tirmizi, Men�k�b, 31.
43. Buh�ri, Ezan, 65.
44. M�'min�n, 23/1-2.
45. Buh�ri, Ezan, 88; �bn M�ce, ik�met, 68.
46. Heysem�, age, VI. 40., DC, 285.
B. D�N E��T�M�NDE A�LEN�N �NEM�
Bundan �nceki b�l�mlerde ortaya konulan "�ocu�un din� karakterini, ailesi i�inde
kazanaca��" ger�e�ini etrafl�ca ele almak ve din� fonksiyonun kazan�lmas�nda
ailenin �nemine, dolay�s�yla anne baban�n rol�ne de�inmek, konumuz a��s�ndan
yararl� olacakt�r.
"�nsan�n do�du�u zaman zay�f ve yard�ma muhta� oldu�undan" bahseden �yet*47),
bug�n�n Pedagoji ve Psikoloji ilimlerince kabul edilen "insan yavrusunun bak�lmaya
ve korunmaya muhta� olu�una"*48) i�aret etmektedir. Ona bu bak�m ve koruma ile
�efkat sunacak olan yeg�ne m�essese, aile olaca��d�r.
Hz. Peygamber'in, "Her do�an �ocuk f�trat �zere do�ar, sonra ebeveyni onu
h�ristiyan, yah�di veya mec�si yapar. E�er ana babas� m�sl�man ise �ocuk da
m�sl�man olur"*49) hadisini tekrar ele almak istiyoruz. ��nk� burada, anne babadan
olu�an aile m�essesesinin etkisi pek bariz bir �ekilde ortaya konulmakta ve ailenin
�ocuk �zerinde, onu -�sl�m dinini kabullenmeye yatk�n bir �ekilde yarat�lm�
olmas�na ra�men- hristiyanla�t�racak, yahudile�tirecek... kadar s�z sahibi oldu�u
vurgulanmaktad�r.
47. R�m, 30/54.
48. Baymur, Yeni Do�mu� �ocuk..., s. 14; Y�r�ko�lu, age, s. 9. 49.Af�s/im,Kader,25.
Hz. Peygamber'in bu veciz hadisi, g�n�m�z�n Sosyoloji, Psikoloji ve Pedagoji
ilimlerinin de ortaya koydu�u ger�eklerle a��klanabilir. Zira burada, hem irs� bir
fakt�r olan f�trat kavram�ndan, hem de �ocu�u, mensubu bulundu�u toplumun dinine
y�nelten �evre fakt�r�nden bahsedilmektedir.
Yap�lan psiko-pedagojik ara�t�rmalarda, �ocu�u insan olma yolunda ilk y�nlendiren,
ona mensubu bulundu�u k�lt�rel de�erleri kazand�ran tek sosyal kurumun aile oldu�u
sonucuna var�lm�t�r. <50> Ayn� �ekilde, psikolog ve sosyologlarca, aile ile din
aras�ndaki ba�lar�n varl��� tesbit edilmi� ve din� formasyonun kazan�lmas�ndaki
fakt�rler -�nem s�ras�na g�re- aile, ki�iye ait fikirler ve okul (e�itim) olarak
s�ralanm�t�r/51) ��nk�, �zellikle okul �ncesi d�nemde �ocuk, kendini �zde� tutaca��
model olarak, anne ve babas�n� al�r. Onlar�n �zellikleriyle de�er yarg�lar�n� �rnek
olarak benimser, hareketlerini, konu�ma ve davran�lar�n� taklit etmeye u�ra��r. Bir
ba�ka deyi�le, �ocuk, d� d�nyay� anne ve babas�n�n g�zl��� arac�l���yla g�rmeye
�al��r/52)
Din� formasyonun kazan�lmas�nda ailenin en �nemli fakt�r olu�u, bir tak�m
sebeplerle ba�lanabilir:
Sosyologlar, m�esseselerin tahlili seviyesinde Din Psikolojisi ile aile psikolojisi
aras�nda yak�nl�k bulmakta ve din� tav�rlar�n te�ekk�l�nde ailenin etkisinin daha
bask�n oldu�unu a��klamaktad�rlar. Ailenin b�nyesinde din e�itimi �ocuklar� derin
bir �ekilde etkiliyorsa, bu, ailenin ayn� zamanda din� de�erlerin ve din�
ili�kilerin modeli olmas�ndan ileri gelmektedir/53)
50. A. Osman �zcan, Din ve Ahl�k E�itiminde Ailenin rol�, Kubbealt� Akademi
mecmuas�, sy. 4, 1985, s. 13.
51. Armaner, Din Psikolojisine Giri�, I, 89; Vergote, agm, XXII, 316; Yavuz, age,
s. 46; Al�nta�, H. Ailede Din E�itimi (tebli�) T. 1. DES, s. 255; Yavuzer, �ocuk
Psikolojisi, 1,49-52.
52. Hal�k Yavuzer, Ana-Baba ve �ocuk, 1st. 1986, 24.
�ocuk psikolojisi ara�t�r�c�lar� ise, �ocu�un bir modele ve �rne�e ihtiyac� oldu�u
g�r��nde birle�mektedirler. ��nk� �ocuklar sosyal ve din� tutumlar�n� geni� �l��de
aile i�inde, anne babalar�n�n konu�ma ve davran� modellerinden elde
etmektedirler/54) Bu �rnek veya model �ocu�un ruhuna i�lemekte, duygular�na tesir
etmekte ve onu belli bir y�ne �evirmektedir. B�ylece �ocuk, taklit etme �zelli�iyle
<55), g�vendi�i ve etkisinde kald��� anne ve babas�n� kopya etmeye �al�maktad�r/56)
Yine yap�lan ara�t�rmalarda, �ocuklardaki din� tav�rlarda yeti�kinlerin izlerinin
oldu�u ortaya konulmu�tur. Bunun b�yle olmas�nda, �ocuklar�n, anne babalar�n�n
der�ni davran�lar�n� hissettikleri ger�e�inin*57), rol� k���msenemez.
Bu konuda yap�lan di�er �al�malar, �ocuklar �zerinde en �nemli etkiyi anne baban�n
davran�lar�n�n yapt���n�, m�sbet davran�lar�n�n do�rudan �ocu�a yans�d���n� ve onun
din� ya�ant�s�na olumlu bir �ekilde katk�da bulundu�unu da ortaya koymu�tur/58) Bu
bilgilerden sonra, �ocu�un manev� tabiat�n�n iyi bir �ekilde geli�mesinde, din�
e�itim d��nda ve onun elveri�li aile �evresi haricinde ba�ka bir �eye ihtiyac�
olmad���, bu konuda anne baban�n davran� ve �rnek olma hallerinin belli ba�l� esas
oldu�u <59) g�r��ne kat�lmak m�mk�nd�r.
Sahip oldu�u din� duygunun varl���yla, inanmaya meyilli ve merakl� olan �ocu�un,
sa�l�kl� ve dengeli bir bi�imde ilgi g�rmesi gerekmektedir. Bunun ilk olarak
pratikle�ti�i ve de�er kazand��� yer aile olmakta ve
53. Vergote, agm, ay.; �nver G�nay T�rkiyede Din� Sosyalle�me, (tebli�) T. 1. DES.
s. 197.
54. �zg�r, �ocuk Psikolojisi, s. 220; G�nay, agt, s. 198.
55. Jacquin, age, s. 35.
56. Yavuz, age, s. 148.
57. Pemoud, �ocu�umu B�y�t�yorum, s. 368; Alt�nta�, agt, s. 259,265.
58. Ara�t�rma sonu�lar� i�in bk. Yavuz, age, s. 155-156.
59. Alt�nta�, agt, s. 262.
din� hayat�n prensiplerini uygulayan bir ailede ya�ayan �ocukta, din� kavramlar�n
daha erken ortaya ��kt��� g�zlenmektedir/60) Dolay�s�yla, ailenin, �ocu�un din�
uyan�� ve geli�imine bir zemin olu�turdu�u ortaya ��kmaktad�r. Zaten psikologlar,
�ocuk dindarl���n�n geli�mesinde, yeti�kinlerin �nemli etkilerini tesbit ederek,
neticede din� uyan��, yeti�kinlerin te�vik, destek ve etkilerine ba�lamaktad�r/61)
O halde, �ocuk dindarl���n�n uyanmas� ve geli�mesinde birtak�m sosyal ve
k�lt�rel^62) fakt�rler rol oynamakta ve bunlar�n ba��nda da aile gelmektedir. ��nk�
�ocu�un ilk din� tecr�beyi burada edindi�i bir ger�ektir/63)
Ailenin �nemi �ocuklar�n Allah tasavvurunda da ortaya ��kmaktad�r. �yle ki,
m�sl�man bir �evrede yeti�en �ocuklar Allah'� �Kur'�n'�n ��retti�i tarzda� m�cerred
(soyut) s�n�rlar �er�evesinde d��n�rlerken, bat�da yap�lan ara�t�rmalara
bak�ld���nda, hristiyan �evrede yeti�en �ocuklar�n ise genellikle m�ahhas (somut)
ve insana benzetilen bir Tanr� anlay��na sahip olduklar� g�r�lmektedir/64)
Bu sebeplerin a��klanmas�ndan sonra, konuya bir de �sl�m a��s�ndan bakmak yararl�
olacakt�r.
"Bir muallim olarak g�nderildi�ini'^65) ifade eden Hz. Peygamber (s.a.v.),
�ocuklar�n e�itiminden anne babay� sorumlu tutmu�tur/66) �e�itli hadislerinde bu
hususu dile getiren Hz. Peygamber, "�ocu�a g�zel bir isim verilmesini ve onun
edebinin g�zelle�tirilmesini, �ocu�un anne babas� �zerindeki haklar�ndan (67)
olarak kabul etmi�tir.
60. Yavuz, age, s. 71; Alt�nta�, agt, s. 265.
61. Remplein, Die Seelische Entwicklung..., I, s. 254. vd; Yavuz, age, s. 44.
62. K�lt�rel etkenler, oyun, arkada�, okul, cami, din� kurslar, kitap, dergi,
gazete vb. olarak s�ralanabilir. Bk. Yavuz, age, s. 46.
63. Yavuz, age, s. 47.
64. Bk. Yavuz, age, s. 168.
65. Ibn M�ce, Mukaddime, 17.
66. Buh�ri, Ves�y�, 9.
67. �bn M�ce, Edeb, 3; M�n�v�, age. II, 134; Canan, Hz. Peygamber'in S�nnetinde
Terbiye, s. 44, Kur1 �n'da �ocuk, s. 136.
�sl�m �limleri de baba olmad��� takdirde dede, anne, vs. kim �ocu�a bakmay� �zerine
alm�sa ona; hi�birinin bulunmad��� hallerde ise, devlet ba�kan�na devrederek,
�ocu�u e�itimsiz b�rakmaman�n ve �ocuk e�itime elveri�li bir �a�a ula��nca, Allah
Peygamber ve di�er din� konularda bilmesi gerekenleri ona ��retmenin v�cib oldu�una
h�kmetmi�lerdir/68) Bu konuda Gazz�linin �u g�r��n� aktarmakta yetiniyoruz. "�ocuk
ana babas�n�n yan�nda bir em�nettir. Temiz kalbi de her �e�it nak� ve suretten h�l�
(bo�), saf, k�ymetli bir cevherdir. O her nak�a kabiliyetli oldu�u gibi,
meylettirildi�i her �eyi almaya da elveri�lidir. E�er o, hayra al�t�r�l�r, hay�r
(iyi, faydal�, olumlu �eyler) ��retilirse, hay�r �zere b�y�r, d�nya ve ahirette
mesut olur."^69)
Ailede, anne baban�n davran�lar� �ocuk taraf�ndan ya�� k���k oldu�u nisbette kesin
ger�ekler olarak idrak edilir. Mesel�, anne babas�ndan birini namaz k�larken g�ren
3-4 ya��ndaki �ocuk, �nce onlar� g�zler, davran�lar�n� takip eder, daha sonra
onlar�n yan�nda namaza durur ve onlar� taklit eder. Namaz k�lmak i�in gerekli
bilgileri, du�lar� ve �artlar� ��renip uygun bir �ekilde namaz k�larken
heyecanlan�r. Zira ilk defa din� tecr�beyi ruhunda ya�ar, benli�inde hisseder. Bu
duygular� �mer Seyfettin ��yle dile getirir:
"�imdi teselli muhitinden ne kadar uzak bulundu�um annem, d�nyada yeg�ne sevdi�im
bu muhterem v�cut; i�te, hat�rl�yorum, on be� sene evvel beni ilk sabah namaz�na
kald�rm�t�. Galiba yine b�yle bir k�t�. Onun odas�na biti�ik olan k���k karyolamda
uyurken sert ve �efkatli bir �p�c�k aln�m� ok�ayan nazik eliyle, n�zik ince
parmaklar�yla sa�lar�m� tarayarak:
�Haydi �merci�im kalk, demi�ti, kalk, haydi yavrucu�um.
Ben g�zlerimi a�m�t�m. K�edeki k���k yaz�hanemin �zerinde yanan k���k gece kandili
�ah, bunu unutamam, bu bir kedi
69.Gazz�l�,/A>a, H,72.
kafas� idi� iki pencereli olan odam�n beyaz, mu�amba perdelerinin esmerliklerini
ayd�nlat�yor ve ye�il camdan g�zleriyle bak�yordu.
�Fakat anneci�im, demi�tim, daha gece... Her vakit �pt��� yerden, sol ka��m�n
ucundan tekrar �perek:
�Yok yavrucu�um, saat oniki, sonra vakit ge�er...
Diye koltuklar�mdan tutarak kald�rd�. ��ifanileli k���k terliklerimi giyerek ve
g�zlerimi yumruklar�mla o�u�turarak onu takibettim. Karanl�k sofadan bir anda
ge�erek odas�na girdik. Ba�da� kurmu� bir zenciye benzeyen siyah ve al�ak soba
g�r�ldeyerek yan�yordu.
�Aa... Pervin de kalkm�...
Pervin �hizmet�imizdi� elindeki sar� g���m� soban�n �zerinden indiriyordu. Onun
kalkaca��na hi� ihtimal veremezdim. Annem demi�ti ki:
�Pervin her sabah kalkar.
Ben hi� kalkmad���m halde onun her sabah kalkmas�na hayret ettim. H�rkam�
��kard�lar, kollar�m� s�vad�lar, abdest le�eninin yan�na ��meldim. Anneci�im.
��yle yorulursun.
diye k���k iskemleyi alt�ma koydu, ona oturdum:
�Haydi, besmele �ek!..
Pervin �l�k suyu ellerime d�k�yor, annem ba� ucumda.
�Y�z�n�... Kollar�n�, yine �� defa...
diye f�s�ld�yor, unuttuk�a:
�Aa, hani ba��na mesih?..
Gibi ihtarlarla yanl�lar�m� bana tekrar ettiriyordu. Abdest bitince annemle beraber
yava� bir sesle namaz dualar�n� okuyarak kollar�m� ve y�z�m� kurulad�m. Pervin de
ayaklar�m� kurulad�. Ve �oraplar�m� giydirdi. Is�nmak i�in soban�n �n�ne gitmi�tim.
Arkama d�n�nce, arakiye seccadeyi a��yor g�rd�m... Sonra ba��na ye�il bir ba�
�rt�s�n� �rterek beni �a��rm�t�: �Gel...
Gittim. K���c�k ben, onunla bir seccadede, bir yavru samimiyet ve saadetiyle o
muazzez, hassas anne ve v�c�dunun yan�nda durdum. �ki l�k�rd� ile, bana yapaca��m�,
evvelden ��rettiklerini tekrar etti:
��ki rekat s�nnet... Gece ��rendiklerini tekrarla, unutmad�n ya?..
�Hay�r... �Haydi...
O, iftitah (namaza ilk ba�lama) tekbirini ellerini omuzlar�na kald�rarak kad�n gibi
yaparken, ben de elimde olmayarak onu taklit etmi�tim. S�nneti bitirdikten sonra,
bana g�zlerinin tatl� ve etkileyici bir tebess�m� ile g�lerek:
�Yavrum, demi�ti, sen kad�n m�s�n?.. Kad�nlar �yle ba�lar, sen erkeksin, ellerini
kulaklar�na g�t�receksin.
Ve hararetli elleriyle benim k���k ellerimi kulaklar�ma kald�rarak:
��te b�yle.... diyerek erkek iftitah�n� ��retti. Ben de tekbiri �yle al�p annemden
fark�m�, ni�in erkek oldu�umu, erkekli�in ne oldu�unu, erkek olman�n yaln�z k���k
k�zlar� d��mek ve onlara h�kim olmaktan ba�ka da farklar� olaca��n� d��nerek namaz�
bitirdim.
Dua ederken sordum ki:
�Nas�l dua edece�im anne?..
O dua ediyor ve dudaklar� hareket ettik�e ba� �rt�s� de titrer gibi oluyordu.
Ba��n� sallad�, duas�n� bitirdikten sonra, daha h�l� hat�r�mda:
Evvel� �sl�m oldu�um i�in ey Cen�b-� V�cib�'l-V�c�d hazretleri (varl��� gerekli
olan y�ce Allah) sana ham ederim de... Sonra vatan�m�z�n d�manlar�n� peri�an etmeni
senden istirham ederim, de... Sonra da b�t�n eziyet �eken, hasta olan, fel�kette
bulunan, fakir olan m�sl�manlar�n sel�met ve s�hhatlerini senden temenni ederim,
de... Kendin i�in, kendi iyi olman ve �eytan�n yalanlar�na aldanmaman i�in dua et!
demi�ti. Ben bu basit ve T�rk�e duay�, annemin dolab�ndaki birbiri �st�ne duran ve
kar�t�rmad���m "dua kitaplar�d�r, �ak�n ili�me!" ihtar� ile daima engellenen,
y�pranm�, Arap�a ve esreli �st�nl� kitaplar� hat�rlayarak i�imden s�yledim.
Annem seccadeyi toplayarak bana uyuyup uyumayaca��m� sordu, uykum var m�yd�? Bunu
bilmiyordum... Cevap vermedim.
�Haydi �yleyse, git kitab�n� getir, dersini dinleyeyim.
�Peki.
Art�k esmer ve duman gibi bir ayd�nl�kla ��klanan sofadan h�zla ge�tim. Odam�n
perdeleri biraz beyazla�m�, k���k gece kandilinin ye�il g�zleri s�nerek siyah iki
nokta gibi kalm�; sanki, geceleri kendisine bakarak uyudu�um bu kedi kafas� �lm�,
hayat� terketmi�ti. Yaz�hanemin �st�nde a��k duran kitab�m� kapt�m, annemin yan�na
ko�tum, hi� yanl��m ��kmad�. Annem geceleri derdi ki:
�Yatmazdan evvel dersini �� defa oku, yavrum, uyurken melekler sana onu ��retir.
O melekler bu gece de uykumda bana dersimi ��retmi�lerdi. Annem �efkatli
aferinlerle sa�lar�m� ok�ad�. Ve:
�Daha mektebe �ok vakit var.
Diye beni kendi yata��na yat�rd�." ^ '
70. Yard�m, age, s. 143-146.
�ocu�un ki�ili�inin olu�mas� ve g��lenmesi i�in tutarl� bir aile ortam�nda
yeti�mesi gere�ini^71) Rousseau �u c�mleleriyle ifade etmektedir: "Do�ar do�maz,
onu zabt ve rabt alt�na al�n�z ve adam oluncaya kadar onu b�rakmay�n�z. B�yle
yapmazsan�z muvaffak olamazs�n�z. Hakiki s�tnine ana oldu�u gibi, hakiki m�rebbi de
babad�r. Ana ile baba sistemleri hususunda birbirleriyle anla�s�nlar. �ocuk birinin
elinden �tekinin eline ge�sin. Makul ve mahdut zihinli bir baba taraf�ndan terbiye
edilmek, d�nyan�n en mahir hocas� taraf�ndan yeti�tirilmekten daha iyidir."^72)
�ocu�un, �ocukluk d�nemini geride b�rak�p, gen�lik �a��na girdikten sonra b�t�n
din� inanc�n� bir kenara b�rakmas�nda, �ocukluk �artlar� ve dolay�s�yla aile, en
�nemli kayna�� te�kil etmektedir. <73> Bu itibarla, anne ve baba akrabalardan
olu�an ilk �evre, �ocukluk �ncesi, �ocukluk ve gen�li�e uzanan yolda en etkili
fakt�r olarak g�r�lmelidir. 74) �zellikle anne, �ocu�un din� y�nden geli�iminde
b�y�k rol oynamaktad�r. Dindar bir anne dinin ilk ��retmeni olarak tel�kki
edilebilir. 75) Asl�na bak�lacak olursa, �ocuk yeti�tirilmesinde kad�n�n erkekten
daha elveri�li oldu�u g�r�lecektir. Zaten annenin �ocu�una bak�p b�y�tmesi, onu
sevip ok�amas� elinde olmay�p; onu buna zorlayan annelik i�g�d�s�n�n etkisi s�z
konusudur, 76) �ocu�un e�itiminde en �nemli g�revin annelere ait oldu�u hususunda
Rousseau ��yle demektedir: "Birinci ve en m�him terbiyenin kad�nlara ait oldu�u su
g�t�rmez. E�er tabiat�n Halik� bu terbiyeyi erkeklere tahsis etseydi, onlara
�ocuklar� beslemek i�in s�t de ihsan ederdi."(77)
71. Dodson, �ocuk Ya�ken E�ilir, s. 179.
72. Rousseau, age, s. 258. 73.
74. Salih Tu�, �ocuktan Gen�li�e Ge�i�te �evre ve Yeti�me Fakt�r�, T�rk Gen�li�inin
Meseleleri Semineri, 1st., 1985, s. 1.
75. Armaner-�kmen, age, s. 15.
76. Bovet, Din Duygusu, s. 33.
77. Rousseau, age, s. 8.
Denilebilir ki, her �eyden �ciz olarak do�an �ocu�un, emziren, kuca��na alan ve her
t�rl� ihtiyac�n� kar��layan bir annesi olmasayd�, ya�amas� imk�ns�zd�, 78) �ocuk
i�in biyolojik a��dan annesi bu denli �nem ta��d��� gibi, onun duygusal y�nden de
�ocuk ruhunda �nemli bir yeri vard�r. Biraz �nce annesinin te�vikiyle ilk defa
namaz k�l��n� aktard���m�z �mer Seyfettin, namaz sonras�nda yata��ndan annesini
seyrederken hissetti�i duygular� �u ifadeleriyle anlat�r:
"Uykum yoktu, anneme bak�yordum. Ye�il ba� �rt�s� ba��nda, bu ��kl� karanl�k
i�inde, bir hay�l gibi hareket ederek Kur�n'�n� ald� ve pencerenin kenar�na, geni�
sedire oturarak dokunakl� ve ince sesi ile okumaya ba�lad�. Ruhumda inleyen bir
�iirin m�sralar�n�n yank�s�n� b�rakan bu g�zel sesi dinleyerek... B�y�k, ye�il, ba�
�rt�s�n�n alt�nda, t�pk� �len bir k�z karde�ime benzeyen g�zel ve temiz �ehresini
g�rerek... Ve yava� yava� sallanan ba��n�n ahenkli ve az sesli duas�n� seyrederek
dal�yordum. Perdelerin alt�ndan g�r�len dumanl� sema gittik�e ayd�nlan�yor, ge�
kalm� bir ka� y�ld�z koyu l�civert bir atlasa d�m� mavi ve nadide (�ok de�erli,
g�r�lmemi�) elmaslar gibi parl�yor, son ��klar�n� yayarak parl�yorlard�. Annemi bir
mele�e benzetiyordum. Bu hay�l ile melekleri d��nerek... Kur�n okuyan annemin �imdi
etraf�na toplanmalar� gereken melekleri m��dede ediyorum zannederek dal�yordum.
Y�z�m�n �st�nde, �hirette g�ller bitecek ve cehenneme girecek olursam katiyyen
yanmayacak olan sol ka��m�n ucunda tatl� bir zanbak ayd�nl���yla parlayan
dudaklar�n�n k�m�ldanmas�na bakarak... O g�r�lemeyen meleklerin kanatlar�n�n
sa�lar�ma, annemin �imdi Kur'�n tutan ince parmaklar�yle ok�ad��� sar� ve �ok
sa�lar�ma dokunduklar�n� hisseder gibi oluyor ve dal�yordum."(79)
78. Kutub, Kur1 �n Ara�t�rmalar�, 1,38.
79. Yard�m, age, s. 147.
Buraya kadar edinilen bilgiler ����nda denilebilir ki, aile, ilk
y�llarda �ocu�un her y�nden geli�mesi hususunda tek sorumlu say�l�r(8�) ve �ocuk en
k���k ya�lardan itibaren aile i�inde "dindar" yahut "dine kar�� kay�ts�z" olmaya
ba�lar/81) �ocuk, Allah'� �evresinin, �zellikle ailesinin kendisine anlatt���
�ekilde, kendi ruh� g��leriyle i�leyerek tasavvur ve idealize etmeye �al��r/82)
Hangi y�nden bak�l�rsa bak�ls�n, ailenin, �zellikle annenin, �ocu�un gerek psiko-
fizyolojik, gerekse din� geli�iminde en �nemli fakt�r oldu�u g�r�lecektir. Bunun
b�yle olmas�nda, �ocu�un, zaman�n�n b�y�k bir b�l�m�n� ailesi i�inde ge�irmesinin
ve ideal olarak se�ti�i insan tiplerinin ba��nda, anne babas�n�n gelmesinin b�y�k
�l��de etkisi vard�r.
80. Ayla Oktay, Okul �ncesi E�itim ve Aile (tebli�) MEDES, s. 60.
81. Armaner-�kmen, age, s. 15.
82. Yavuz, age, s. 167-168.
C. �OCUKLARA ALLAH'A �MAN ��RET�M�
Bu ba�l�k alt�nda, daha �nceki b�l�mlerde elde edilen pedagoji ve din psikolojisi
tesbitleri ����nda, Allah'a im�n ��retimindeki temel duygular ve ��retim
faaliyetinde dikkat edilmesi gereken esaslar �zerinde, durulacakt�r.
�nan� sistemi, insanlar� k�t�l�kten uzakla�t�r�p, iyili�e y�nelten en b�y�k
�mildir^1) Ayn� zamanda b�t�n dinlerin hareket noktas� da Allah'�n varl���na ve
birli�ine im�n etmektir. Allah'� bilmek, tan�mak, kalbiyle tasdik edip, diliyle de
O'na im�n etti�ini s�ylemek, bir ki�inin m�'min olmas�n�n ilk ve vazge�ilmez bir
�art�d�r/2)
�nsanlar ancak be� duyu organ�yla alg�layabildikleri varl�klar hakk�nda bilgi
sahibi olabilmektedir. Bu �zelli�in �ocuklar i�in de s�z konusu oldu�u ve onlara
m�cerred bir kavram olan Allah'a im�n ��retiminin zorlu�u ortadad�r. Ne var ki bu
zorlu�a ra�men, im�n ��retiminin bertaraf edilemeyece�i de bir ger�ektir. <3) 1.
Ahmet �nkal, Res�lullah�n �sl�m'a Davet Metodu, Konya, 1984, s. 16.
2. Halis Ayhan, Din E�itimi ve ��retimi, Ank., 1985, s. 105.
3. Bk. �zg�r, age, s. 219.
Rousseau bunu, "...Bize do�ru olmam�z�, birbirimizi sevmemizi, d�ima iyi ve
merhametli davranmam�z�, herkese, akrabam�za ve d�manlar�m�za bile vaadlerimizi
tutmam�z� emreden, insan mukadderat�na h�kmeden bir H�kim-i Mutlak bulundu�unu,
�ocuklar�n bilmesi icap eder."W ifadesiyle dile getirmektedir. Ancak bu ger�ek,
�ocu�a Allah ile ilgili bilgilerin ne �ekilde verilece�i; ba�ka bir deyi�le im�n
��retiminin �en do�ru �ekliyle� nas�l yap�lmas� gerekti�i konusunu da beraberinde
getirmektedir. Bu sorular�n cevab�n� bulmak maksad�yla, konu iki b�l�mde ele
al�nacak; �nce im�n ��retiminde s�z sahibi temel duygular �zerinde durulacak, sonra
da bu ��retimde dikkat edilmesi gereken esaslar, ortaya konulacakt�r.
1. Allah'a �m�n ��retiminde Temel Duygular a. �mit ve Ba�lanma Duygusu:
�nsandaki duygular� ve bunlar�n nas�l geli�ti�ini inceleyen Psikanaliz, insanda en
temel iki duygunun sevgi ve ba�lanma duygusu oldu�unu ileri s�rmektedir/5) Ger�ekte
im�n, �mit ve korku duygular�n� bir arada ihtiva eden bir kavramd�r. Kur'�n-�
Kerim'de m�'minlerin vas�flar� anlat�l�rken, onlar�n hem Allah'�n rahmetini �mit
ettiklerinden; hem de azab�ndan korktuklar�ndan bahsedilmektedir/6) Nitekim im�n
duygusu sevgi ve korkudan kaynaklanarak(7), sonradan �mit, ba�lanma ve hayranl�k
duygular�na d�n�mektedir/8)
4. Rausseau, age, s. 299.
5. G�lseren G�nce, Yurt D��ndaki ��ilerimiz ve Din (tebli�) MEDES, Ank, 1981, s.
221.
6. Bakara, 2/218; A'r�f, 7/59; Y�nus, 10/15; Isr�, 17/57; Bu konudaki ayetlerin
tamam�
i�in bk. Abdulb�ki, age, "Havf' ve "Rec�" mad.
7. N. Armaner, fnan� ve Hareket B�t�nl��� Bak�m�ndan Din Terbiyesi, ist., 1967, s.
23.
8. �zbaydar, age, s. 7.
Duygusal geli�menin, zihinsel geli�meden �nce oldu�unu tesbit eden psikologlar^),
her �eyden �nce �ocu�un kalbini kazanarak10 ondaki g�ven, �mit ve ba�lanma
duygular�n� geli�tirmenin gerekli oldu�unu ortaya koymu�lard�r.
b. Allah Sevgisi:
Duygusal geli�imin temel unsurlar�ndan biri olan sevgi, ayn� zamanda dinin de
temelini olu�turan duygulardand�r/11) Allah sevgisi insanda yarat�l�tan mevcut olan
bir duygu olup, Allah'a kar�� sevgi telkin etmeyen bir dinin d��n�lmesi ise
insanl�k duygusuna ayk�r�d�r/12) Psikologlarca da sevgi, din ile en �ok ilgisi olan
bir duygu olarak kabul edilmektedir/13)
G�n�m�z e�itim anlay��nda, �zerinde en �ok durulmas� ve geli�tirilmesi gereken
duygunun sevgi duygusu oldu�u ��phesizdir. E�er �ocuk, Allah sevgisine ula�an bir
insan olabilirse, ba�ta insanlar olmak �zere, b�t�n yarat�klar� sevecektir. Bu
sevgi ise, ona her t�rl� g��l��� yenmesinde yard�mc� olacakt�r/14)
�ocuk psikolojisi alan�nda yap�lan ara�t�rmalarda, hem psikolojik, hem de din
bak�m�ndan en �nemli kavram�n Allah sevgisi oldu�u, vurgulanm�t�r/15) Allah sevgisi
konusu, "�m�n ��retiminde Genel Esaslar" b�l�m�nde geni��e ele al�nacakt�r. Konuya
zenginlik kazand�rmas� y�n�yle bir - iki �rnek vermek yerinde olacakt�r.
Bir din g�revlisi, 3-4 ya�lar�ndaki k�z�na, bir kandil gecesinde din� konularda
bilgi vermek ister. En �ok her �eyi yaratan Allah'�; sonra da bize iyi ve g�zel
davran� �ekillerini ��reten Peygamberimizi sevmemiz gerekti�ini s�yleyince �ocuk,
"Ben Peygamberi Allah'tan daha �ok seviyorum" der. Babas� �a�k�nl�kla sebebini
sorunca: "Annem bana, 'Allah yalan s�yleyeni cehennemde yakar,' dedi. Allah'�n
cehennemi varm�, Peygamberin cehennemi olmad��� i�in ben onu daha �ok seviyorum"
cevab�n� verir.
9. Clifford Morgan,, Psikolojiye Giri� (�ev. Komisyon) Ank., 1984, s. 59.
10. �ocu�a sevgiyle yakla�man�n gere�ine inanan Pestalozzi'nin fikirleri i�in bk.
H. Fikret Kanad, Pedagoji Tarihi, 1st 1963,1,413.
11. Jers�ld, �ocuk Psikolojisi, s. 614.
12. H�seyin Atay, Kur�n'a G�re �m�n Esaslar�, Ank. 1961, s. 62.
13. Bovet,age, s. 21.
14. E�itime Giri�, s. 61.
15. Jers�ld, Gen�lik Psikolojisi (�ev. �. N. �zg�r) IsL, 1978., s. 399.
Alt� ya�lar�nda bir o�lan �ocu�u yaramazl�k yapt��� zaman m�temadiyen, "Allah seni
sevmez, cehennemde yakar." telkinleriyle vazge�irilmeye �al��lmaktad�r. Bir sabah
kahvalt�s�nda �ocuk birdenbire, "Baba, bizim k�yde de Allah var m�?" diye sorar.
�ocu�un bu sorusunu merak eden babas�, "O�lum, Allah her yerde vard�r; ama ni�in
soruyorsun?" deyince �ocuk, "E�er orada Allah yoksa, oraya gidecektim de..."
cevab�n� verir 16*
G�r�ld��� gibi, hatal� telkinler �ocu�un ruhunda derin izler b�rakmakta ve sevip
ba�lanmak istedi�i Allah'tan korkmaya ba�lamaktad�r.
c. Allah Korkusu:
Anne babalar�n, �ocuklar�n� istenmeyen davran�lardan vazge�irmek gayesiyle s�k s�k
ba�vurduklar� Allah korkusu, konumuz a��s�ndan �nem ta��d��� i�in, �e�itli
y�nlerden ele al�nacakt�r. �nce Allah korkusu hakk�nda bilgi verilecek, daha sonra
toplumumuzda ne �ekilde telkin edildi�i ve ne gibi sonu�lara yol a�t���na
de�inilecektir.
Psikologlar korkuyu, insandaki temel ve ka��n�lmaz duygulardan biri olarak kabul
etmektedirler/17) Dini do�uran bir fakt�r olarak ele al�ns�n veye al�nmas�n, her
din� heyecanda korkuyu bulmak kabildir/18)
16. Ayhan, Din E�itimi..., s. 198-199.
17. Jers�ld, �ocuk Psikolojisi, 373.
18. �zbaydar, age, s. 7.
Mutlak manada korkunun, her zaman zararl� oldu�u s�ylenemez. Bug�n say�s�z bulu� ve
ke�iflerin ger�ek korkuya bor�lu bulundu�u ifade edilmektedir.*19) �te yandan,
dinin do�u�undaki temel fakt�rlerden biri say�labilecek korku duygusunun h�rmet,
hayranl�k ve minnettarl�k gibi daha yumu�ak heyecanlara d�n�ebilece�i de*20)
unutulmamal�d�r.
Kur'an-� Kerim'de, insanlar�n ve m�'minlerin Allah'tan korkmalar�
emredilmekte,*21), bir ayette ise, "Kim Rabbinin azametinden korkup ta kendisini
k�t�l�kten al�koyarsa, ��phesiz ki varaca�� yer cennettir."*22) buyurularak, Allah
korkusunun insan� g�nahtan vazge�iren bir m�eyyide ve cenneti kazanmaya bir vas�ta
oldu�una dikkat �ekilmi�tir. Allah korkusu ile ahl�k ili�kisini i�eren bir �iirinde

"Ne irfand�r veren ahl�ka y�kseklik ne vicdand�r. Fazilet hissi insanlarda Allah
korkusundand�r. Y�reklerden �ekilmi� farzedilsin havf� Yezdan'�n
Ne irfan�n kal�r te'siri kat'iyyen ne vicdan�n"
demekte*23) ve fazilet hissinin insanlarda ancak Allah korkusuyla sa�lanabilece�ini
vurgulamaktad�r.
Hz. Peygamber (s.a.v.) ise, "�nsan�n cennete girmesine en �ok vesile olan �eylerin
neler oldu�unu biliyor musunuz? Onlar Allah korkusu ve g�zel ahl�kt�r."*24)
buyurmaktad�r. Ger�ekten yapt��� davran�lar�n Allah taraf�ndan g�r�ld���n� d��nen
insan, baz� davran�lar� terketmekte; b�ylece Allah korkusu, vicdan�n olumlu bir
�ekilde geli�mesine yard�mc� olmaktad�r.*25)
19. Zulliger, �ocuklar�m�z�n Korkular�, s. 17.
20. Armaner, age, s. 23.
21. Bakara, 2/278; �l-i �mr�n, 3/102; Nisa, 4/1; M�ide, 5/35.
22. N�zi�t, 79/40.
23. M. Akif Ersoy, Safahat, s. 307.
24. Tirmiz�, Birr, 62.
25. A. Osman �zcan, Gen�li�in Ahl�k� E�itimi (tebli�) ��EF, s. 26.
Allah korkusu hakk�nda bu �n bilgilerden sonra, toplumumuzda Allah korkusunun
�ocuklara ne �ekilde telkin edildi�i ve ne gibi sonu�lar do�urdu�u konusuna
de�inilecektir.
Zaman zaman ilm� tart�malarda ortaya konulan ve uzmanlar�n �zerinde �srarla
durduklar� Allah korkusu hususunda ifade edilenler dikkat �ekicidir. Bir
psikiyatrist son y�llarda �ocuk psikiyatrisi klini�ine ba�vuran hasta say�s�n�n
giderek artt���n� ifade etmektedir. G�sterdikleri a��r ruhsal belirtilerin, a��r�
kayg� hissi, ba��rma, �a��rma ve vurma k�rma gibi davran� bozukluklar� oldu�u
belirtilen hasta �ocuklar�n, psikiyatrik incelemeleri sonucunda, hastal���n
olu�umunda rol oynayan etkenin a��r� derecede geli�mi� "Allah korkusu" oldu�u
ortaya ��km�t�r.*26)
Geli�me d�nemlerinde �zellikleri tesiriyle, ba��ms�z hareket etmeye �zenen �ocu�un,
kendi istekleri do�rultusunda hareket etmesi gerekti�ine inanan b�y�kler, kendi
tehdit ve cezalar� bo�a gitti�i zaman "Annenin s�z�n� dinlemeyeni Allah ta� yapar/
Yeme�ini taba��nda b�rakan� cehennemde yakar/ K�t� laf s�yleyeni dilsiz yapar."
gibi uyar�lar�yla Allah korkusunu �ocu�un kafas�na yerle�tirmektedir.*27) Ya da
kimi ailelerde vicdan geli�mesi anne ve baban�n �rnek davran�lar�yla de�il, Allah
korkusu ve din� bask�larla sa�lanmaya �al��lmakta ve Allah'�n, yap�lan her hatay�
g�nah defterine yazd���ndan ve ahirette �ekece�i i�kencelerden bahsedilerek �ocuk
sindirilmektedir. Bu yola s�k s�k ba�vurulacak olursa �ocuk kendisini su�lu
g�recek, ayn� zamanda Allah'a kar��, korkuyla kar��k bir �fke de
geli�tirecektir.*28) Nitekim psikiyatri klini�inde, �� ya��ndaki bir �ocu�un
anormal davran�lar�n�n k�kenine inildi�inde, dedesinin, �ocu�un her istenmeyen
davran��n� Allah'tan korkutarak �nlemek istedi�i ��renilmi�tir. 28
26. Mualla �zt�rk, Din E�itimi ve �ocuk Ruh Sa�l��� (tebli�) T. 1. DE�, Ank., 1981,
s. 206.
27. �zt�rk, agt, s. 207.
28. Y�r�ko�lu, age, s. 171 vd.; Fi�ek-S�kan, �ocu�unuz ve Siz, s. 62.
2. Allah'a �m�n Duygusunun Ruh Sa�l��� ve Davran� Tutarl�l���ndaki Rol�
�nanc�n�n insana sa�layaca�� pek �ok faydalar vard�r, ancak bu konuya girmeyece�iz.
Burada, Allah inanc�n�n, �ocu�un ruh sa�l���na nas�l bir etkide bulundu�u ve
�ocu�un bu im�n ile e�ya ve olaylara kar�� nas�l bir bak� a��s�na sahip oldu�unu
k�saca ele alaca��z.
Modern toplumlarda g�r�len ruh� bozukluklar ve sinir hastal�klar�, genellikle
�midini ve manev� deste�ini kaybeden inan�s�z ve �mitsiz insanlarda ortaya
��kmaktad�r. �ntiharlar�n y�zde 95 'i de ayn� �ekilde, inan�s�z ve manev� deste�ini
kaybedenler aras�nda g�r�lmektedir/30)
�m�n sahibi kimselerin ruh� y�nden huzurlu olmalar�n�, bizzat im�n sa�lamaktad�r.
��nk� im�n, kelime m�n�s� itibariyle de "Kalbe emniyet huzur ve s�k�n vermek"(31>
demektir. Baz� durumlarda din, fel�keti bile ac� taraflar�ndan tecrid edebilecek ve
adaletsizlikten �zd�rap �eken insanlar� sevgi ve �mide g�t�rebilece�i gibi<32),
Allah'a im�n da insana �e�itli zorluklara kar�� dayanma g�c� verecektir/33)
Ayn� �ekilde �ocuk, Allah'a inanmakla kendini g��lenmi� ve O'na yak�nla�m�
hissetmektedir. 29. �zt�rk,agt,s.2O9.
30. Pazarl�, Din Psikolojisi, s. 196.
31. �bn Manz�r, Lis�nil l-Arab, Beyrut, ts. XIII, 21; As�m Efendi, Kamus
terc�mesi, 1st. 1304, IV, 548; Cevheri, es-�hah, V, 2071 el-�sfeh�n�, el-
M�fred�t..., M�s�r, 1/324, s. 24; Yaar, age, 1,178.
32. U. John Nef,Sanayile�menin K�lt�r Temelleri (�ev. E. G�ng�r) 1st. 1969, s. 127.
33. Ayhan, age, s. 63; Cihat Tun� Y�ce Allah'a �m�n ve Bunun �nemi, E�IF, dergisi,
H, 8-9.
Allah'�n, kendisini her zaman koruyaca��na ve su�lar�n� affedece�ine inanmak �ocu�a
b�y�k bir rahatl�k ve huzur vermektedir/34) B�ylece �ocuk hayat� iyi, g�zel ve
ya�amaya de�er bulmakta ve o nisbette ya�ama g�c� artmaktad�r/35)
Hay�r ve �errin Allah'tan geldi�ine inanmak, sonsuz bir dayanma g�c� demektir.
Sonsuz kudret sahibi bir varl��a inanan, olaylar�n O'nun iradesi ve yaratmas�yla
meydana geldi�i inanc�nda olan bir kimse, i�inde b�y�k bir �mit ve dayanma g�c�
bulacakt�r. �m�n g�c� sayesinde �mitsizli�e d�meyerek, kurtulu� �areleri
arayacakt�r. �m�n�n sa�layaca�� moral g�c� ile her durumda dengeli, ba�ar�l� ve
�mitli olman�n i� huzurunu duyacakt�r. <36)
Sa�lad��� ruh� huzur yan�nda, Allah'a im�n, e�ya ve olaylara bak�ta da insana
birtak�m faydalar sa�lamakta ve davran� tutarl�l���na olumlu katk�larda
bulunmaktad�r. �zellikle, yak�n�n� kaybeden �ocuklara telkin edilecek din� manadaki
s�zler, onda derin tesirler b�rakmaktad�r. �len yak�n� i�in yararl� i�lerde
bulunmas�ndan dolay� Allah'�n onu ba��layaca��na inanmak, �ocuk i�in b�y�k bir
teselli olmaktad�r/37)

3. Allah'a �m�n ��retiminde Genel Esaslar


Bu ba�l�k alt�nda, gerek pedagojik kaynaklar, gerek din psikolojisi ara�t�rmalar�
����nda, �ocuklara Allah'a im�n ��retimi yap�l�rken dikkat edilmesi gereken
esaslar� belirlemeye �al�aca��z.
�ncelikle belirtmeliyiz ki, genel e�itimde tehdit, tenkit, aleyhte k�yaslama,
k�skand�rma vb. hatal� davran�lardan ka��nmak, esas oldu�u gibi<38), bu durum din
e�itimi ve dolay�s�yla Allah'a im�n ��retiminde de s�z konusudur.
34. Cole-Morgan, age, s. 361.
35. Yavuz, age, s. 42.
36. Ayhan, age, s. 62,63.
37. Ayhan, age, s. 110.
38. Geni� bilgi i�in bk. Ayhan, E�ilime Giri�, s. 237 vd.
Din psikolojisi ara�t�rmalar�, �ocu�un ikinci ya�tan itibaren din ile
kar��la�t���n�*39), 3-4 ya��ndan sonra ise, "nas�l/neden?" sorular�yla her �eyin
asl�n� ve bu arada yarat�c� g�c�n mahiyetini ara�t�rd���n� ortaya koymu�tur.*40)
Hatta �ocuktaki artifisialist d��ncenin, ona her �eyin bir yarat�c�s� oldu�u
fikrini verece�ini; �ocu�un ateis (dinsiz) bir �evrede yeti�mi� olsa bile yine
yarat�c� g�c� aramaya giri�ece�ini belirten ifadelere de rastlamak m�mk�nd�r/41)
�zetle aktar�lan bu bilgiler bize, �ocukta din� duygu ve d��ncenin var oldu�unu
tekrar hat�rlat�rken; bu duygular�n nas�l y�nlendirilmesi, ne �ekilde bir din
e�itimi yap�lmas� gerekti�i sorusunu da beraberinde getirmektedir. ��nk�, art�k
dinin insan hayat�nda ve �ocuk ruhunda ne derece �nem ta��d���, tart�malar�n
gerisinde kalm�t�r. Bug�n i�in �ncelikle ele al�nmas� gereken, Allah'a im�n
��retiminin hangi esaslara dikkat edilerek yap�lmas� gerekti�i konusudur. Zira
b�y�k bir incelik ve dikkatle ��retilmesi gereken im�n kavram�, �ocuk �zerinde en
b�y�k tesire sahip olan "Aile" taraf�ndan �o�u kez yanl� telkin edilmekte ve bu da,
"Allah korkusu" b�l�m�nde ele al�nan �rneklerde oldu�u gibi, olumsuz neticeler
do�urmaktad�r.
Bu ifadelerden sonra bahsi edilen genel esaslar�, �nem s�ras�na g�re �u �ekilde ele
alabiliriz.
a. Allah Sevgisini Esas Almak
�ocuklara her zaman ve her hususta sevgi ile davran�lmas�, �sl�m� prensiplerden
biridir/42) �zellikle im�n ��retimi konusunda
39. Yavuz, age, s. 41.
40. Armaner, Din Psikolojisi, s. 83; Yavuz, age, s. 40.
41. Jaquin, age, s. 78.
42. Bu konuda geni� bilgi i�in bk. HI, B�l�m, "�sl�m'�n �ocuklara verdi�i de�er"
konu-
sevgiye dayal� bir ��retim metodu takip etmenin gerekti�i inanc�nday�z; ��nk�,
bundan �nceki konulardan, "Allah'a �m�n ��retiminde Temel Duygular" b�l�m�nde,
�ocuktaki en temel duygular�n sevgi, �mit ve ba�lanma duygular� oldu�una
de�inmi�tik. Bu itibarla, Allah inanc�n� �ocuklara sevgi ye ba�lanma duygular�n�
geli�tirerek ��retmek ve telkin faaliyetine bu duygulardan hareket "ederek ba�lamak
daha do�ru olacakt�r. Bu t�r bir e�itim -en az�ndan- �ocu�un daha ne�eli, �mitli,
at�lgan ve medeni cesareti yerinde bir ki�ili�e kavu�mas�na yard�mc� olacak*43) ve
�ocuk psikologlar�n�n �zerinde �srarla durduklar� "�ocu�a ya�ama sevincinin
verilmesi gerekti�i d��ncesine"*44) de olumlu katk�da bulunacakt�r.
Psikolojik olarak ele ald���m�z bu ger�e�i, pedagojik a��dan da de�erlendirmek
m�mk�nd�r. �zellikle �sl�m e�itim sisteminde sevgiye dayal� bir e�itim esast�r. Bu
g�r�� a�a��daki bilgilerle temellendirebiliriz.
Kur'�n-� Kerim'de, baba-o�ul ili�kisini i�eren ayetlere bak�ld���nda, her defas�nda
baban�n o�ula hitap tarz�n�n "Yavrucu�um; O�ulcu�um" �eklinde oldu�u
g�r�lecektir/45) Ayn� �zellik hadislerde de g�ze �arpmakta ve Hz. Peygamber'in
(s.a.v.) b�t�n �ocuklara kar��, "Yavrucu�um" �eklinde sevgi ve �efkat ifadesiyle
hitap etti�i g�r�lmektedir/46)
�sl�m e�itim sistemi i�inde yer alan �sl�m bilginleri de, Kur'�n ve S�nnetin
�ocuklara bah�etti�i sevgi esas�na gereken �nemi vermi�lerdir.
�mam Gazz�li, "Eyy�he'l-Veled" isimli eserinde, nasihatlerine "Ey sevgili ve aziz
o�lum" hitab�yla ba�lamaktad�r/47)
43. Ayhan, Din E�itimi..., s. 114.
44. Y�r�ko�lu, Ruh Sa�l���, Ahl�k De�erleri ve Din E�itimi, (tebli�) T. 1. DES, s.
214,
45. ilgili ayetler i�in bk. D� B�l�m, "Kur'�n-� Ker�m'de �ocuk" konusu.
46. Bu konudaki hadisler i�in bk. Wensick, el-Mu'cemui'1-M�fehres li elf�zi'l-
Had�si'n-Nebev�, Leiden, 1943,1,225.
47. Gazz�li, Eyy�he'l-Veled (�ev. L. Do�an) IsL 1963. s. 10 vd.
�ranl� �air ve mutasavv�f Ferid�ddin-i Att�r (v. 589/1193) "Pendn�me" adl� me�hur
eserinde, muhatab�na '"Yavrum/O�lum/Ey aziz can/Ey g�zel huylu/Biricik yavrum" gibi
tatl� ifadelerle hitap etmektedir. *48)
Keykavus'un (V/XI. y�zy�l) yazm� oldu�u "Kabusn�me" adl� eserde de buna benzer
hitap tarz�n� g�rmek m�mk�nd�r. Bu kitapta "Ey ci�er p�rem/�mdi ey o�ul ��yle
bilmi� ol ki/Ey sevgili evlad�m" gibi sevgi belirten ifadelerle �ocu�un kalbi
kazan�lmaya �al��lmaktad�r/49)
Y�llar sonra Rousseau'da da aym hitap �eklini g�rmekteyiz. "Emil" adl� eserinde o
da, "Azizim Emil/Sevgili Emil/Sevgili �ocu�um Emil" gibi ifadeler
kullanmaktad�r.*50)
B�t�n bu aktar�lanlar, �ocu�a sevgiyle yakla�man�n de�i�ik ve �arp�c� �rnekleridir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) i�in her�eyin temel noktas� olan sevgi*51), bug�n
psikolojinin �zerinde �nemle durdu�u bir kavramd�r/52) Rousseau'nun bu konudaki
tesbiti ise ger�ekten dikkate de�erdir. O, "Bir �ocu�un ilk hissi kendini sevmek
hissidir. �lkinden do�an ikinci hissi ise, kendisine yakla�anlar� sevmektir..."
demekte ve ayr�ca �ocu�un tabiaten iyili�e meyilli oldu�u fikrini savunmaktad�r/53)
�nsan, psikolojik olarak iyi muamele, yumu�ak davran� g�zel s�z ve tatl� dilden
ho�lanmaktad�r/54) Kur'�n'da yer alan, "E�er sen kaba, kat� y�rekli olsayd�n,
��phesiz etraf�ndan da��l�p gitmi�lerdi bile..."<55> ayeti de bu ger�e�e dikkati
�ekmektedir.
48. Geni� bilgi i�in bk. �A., H, 6-12.
49. Keykavus, Kabusn�me (�ev. M. Ahmed) Terc�man 1001 Eser, I, 84, 87, 91, 102,
119,199.
50. Rousseau, age, s. 356,382-87-88. 51.Gazz�li,thy�,IV,364.
52. Jers�ld, �ocuk Psikolojisi, s. 358.
53. Rousseau, age, s. 158,215.
54. �nkal,age, s. 161.
�te yandan, "Rabbinin yoluna hikmet, g�zel ���t ve g�zel m�naka�a ile davet et"*56)
ayetiyle, Hz. Ai�e (r.a.)'dan rivayet edilen, "Muhakkak ki Allah her hususta r�fk
ve yumu�akl�k ile muamele edilmesini sever"*57) hadisi, bu c�mleden olarak
zikredebilir.
Eski terbiye kitaplar�nda, �ocuklar�n sevgiyle ve �g�zel s�zle terbiye edilmesi
gerekti�ine dair bilgilere rastlan�ld��� gibi*58), bug�n�n pedagoji
ara�t�rmalar�nda da �ocu�a sevgiyle yakla�man�n gere�ine inananlar�n g�r�lerini
bulmak m�mk�nd�r. �ocuklara kar�� kalb� al�ka ve l�tufk�r muamelelerin, hediyeden
daha faydal� ve etkili olaca��n� savunan Rousseau, "�nsanlar! �yi kalbli olunuz; bu
sizin ilk vazifenizdir... �ocuklu�u seviniz..."*59) demektedir. Bir ba�ka psikolog
ise, sevme yetene�ini, kendini ger�ekle�tirmek isteyen insan�n "en �nemli dayana��"
olarak nitelendirmektedir/60)
Sevgiyi konu alan bu ifadelerden sonra, im�n ��retiminde bug�n -hatal� olmas�na
ra�men- daha �ok ba�vurulan Allah korkusu �zerinde tekrar duraca��z. Her ne kadar
bu konu "Allah Korkusu" b�l�m�nde ele al�nd�ysa da, tamamlay�c� bilgilere yer
vermek yararl� olacakt�r.
�nan� duygusunun temeline bak�ld���nda iki esas duygu g�r�lecektir. Allah sevgisi
ve Allah korkusu/61) Bu duygular insan� ibadete y�nelten en b�y�k fakt�rlerdir/62)
Ancak bizim i�in s�z konusu olan, hen�z ibadet ile m�kellef olmayan �ocukta bu iki
duygunun nas�l bir etki b�rakt�klar�d�r. ��nk� Allah korkusu konusunu i�lerken,
yerli yersiz telkin edilmesi sonucu bir tak�m olumsuz sonu�lara yol a��labilece�ini
g�rm�t�k.
55. �l-i imran, 3/159.
56. Nahl, 16/125. 57.Zeb�d�,age,Xn, 133.
58. Mehmet �eker, Tar�ku'l-Edeb'de E�itim (tebli�) T. f. DES. s. 85.
59. Rousseau, age, s. 41,56.
60. Jers�ld, age, s. 614.
61. Armaner, �nan� ve Hareket B�t�nl��� Bak�m�ndan Din Terbiyesi, s. 23.
62. Habil �ent�rk, �badetin Mahiyeti ve �ahsiyet Geli�imindeki Fonksiyonu, DE�IF,
dergisi, II, 224.
Bu bilgiler ve tesbit-ler sonucunda �unu ifade etmeliyiz ki, ilk ya�lardan itibaren
ba�lat�lmas� gereken Allah'a im�n ��retiminde, Allah sevgisi ��retim faaliyetinin
temel ta�� olmal�d�r. ��nk�, �ocukta hakl� haks�z ay�r�m�n� yapmaya yarayan vicdan,
en erken yedi ya��ndan ortaya ��kan ve geli�imini ancak 3-4 y�lda tamamlayabilen
bir kavramd�r. (63> O halde, yedi ya�lar�ndan evvel �ocu�a uygulanacak ceza�
m�eyyideler ve dolay�s�yla telkin edilecek Allah korkusu, onun i�in ancak cayd�r�c�
bir unsur olacakt�r. Bunun da tesirinin kal�c� olmas� d��n�lemez.^) Bu nedenle,
�ocuklara k���k ya�larda telkin edilen Allah korkusunun, hemen hi�bir faydas�
olmayaca�� gibi, yerli yersiz yap�lan bu telkinlerin bir �ok zararl� sonu�lar
do�uraca�� da unutulmamal�d�r.
Hen�z m�cerred kavramlar�, su�, ceza ve g�nah�n ne demek oldu�unu kavramayan bu
ya�lardaki �ocuklar�n hayat�nda, �nemli bir rol oynayan korku duygusunun, Allah
korkusu �eklinde d�n�t�r�lmesi ve ebeveynin bundan faydalanma yoluna gitmeleri
yanl� bir tutumdur. Daha �nemlisi, �ocu�un ilk e�itimcisi olan anne babalar�n^64),
�ocu�un herhangi bir yanl� hareketini g�rd�kleri zaman "Allah ta� yapar/G�z�n� k�r
eder/Cehennemde yakar" vb. ifadelerle vazge�irmeye �al�malar�, �ocu�un gerek ruh
sa�l��� ve gerek sonraki hayat� i�in zararl� olacakt�r. Her�eyden �nce, �ocu�a,
Allah'� cezaland�ran, azap veren biri olarak tan�tmak, �sl�m e�itim sistemine ters
d�mektedir.
63. Yavuzer, �ocuk ve Su�, s. 154; Jacquin, age, s. 97.
(*). �u ifadeler, g�zel bir �rnektir: "Ben k���kken, Allah bana, kendisinden her
zaman korkmam gereken biri olarak tan�t�ld�. -Allah senin yapt�klar�n� g�r�yor,
e�er yalan s�ylersen, a�larsan seni �arpar! gibi s�zler s�ylendi. Ben de, duya
duya, Allah'�n yaln�zca azap verici oldu�unu zannederdim. Daha sonralar� �yle
olmad���n� ��rendim ve b�y�klerim yaln�zca susmam i�inya da kendilerini rahats�z
etmemem i�in �yle s�ylemi� olduklar�n� anlad�m. Bilgin, agm, s. 29
64. Armaner-Ekmen, age, s." 15.
��nk� Allah'�n, Cel�l (z�limleri kahreden k�t�leri cezaland�ran) s�fatlar�n�n
yan�nda pek�ok Cem�l (kullar�n� seven, koruyan...) s�fatlar� da vard�r.t65)
Ger�ekten kullar�n� seveni56) ve onlara say�lamayacak nimetler veren Allah'�,
�ocu�un hen�z i�lenmemi�, temiz ve sade olan zihninde k�zan, ceza ve azap veren
biri olarak �ekillendirmenin hi�bir do�ru taraf� yoktur
Bunun yan�nda, entellekt�el tabakada rastlanan di�er bir hatal� telkin �rne�i de
�ocu�un, "Allah baba k�zar, seni cezaland�r�r" ifadesiyle korkutulmas�d�r. Bu ifade
tarz�n�n H�ristiyanl�kta teslis inanc�n�n bir taklidi oldu�u ve �sl�m ak�desine
tamamen ters d�t���n� de eklemek gerekecektir. <67>
Allah sevgisi ve korkusunu m�stakil olarak incelemenin ve bunlar�n �ocu�a neler
kazand�raca�� ve neler kaybettirece�ine dair bilgileri aktarman�n yan�nda gerek
�yet ve hadisler, gerek �sl�m bilginleri ve di�er yerli-yabanc� psikologlara
dayan�larak ortaya konulan ger�ekler sonucunda, �ocu�a sevgiyle yakla�man�n ve im�n
��retiminde Allah sevgisine dayal� bir ��retim metodu takib etmenin gere�i ve
zorunlulu�unu tekrar belirtmeliyiz. ��nk� �ocukta, din ile ilgisi en �ok olan duygu
sevgidir. �ocuk Allah'a �mit ve sevgiyle ba�lanmak istemektedir. Allah sevgisine
dayal� bir im�n ��retimi, �ocukta temel duygulardan say�lan �mit ve ba�lanma
duygular�yla birle�ecek, kuvvetlenecek ve sa�lam bir im�n�n temellerini
olu�turacakt�r.
G�n�m�z din psikolojisi �al�malar�nda da �ocu�un din e�itiminin sevgi �zerine
kurulmas� ve Allah'�n azab�ndan �ok rahmetinden, esirgeyici ve ba��lay�c�l���ndan
bahsedilmesi gere�ini vurgulayan ifadeleri bulmak m�mk�nd�r.
65. Ayasbeyo�lu, Kur'�nda Allah ve Rabb kelimelerinden sonra en �ok an�lan
kelimelerin, Allah'�n, "Rahmanv e Rahim s�fatlan oldu�unu s�yler Bkz. Ayasbeyo�lu
age, s. 16.
66. Bakara, 2/207; M�ide, 5/54; Hacc, 22/65.
67. Alt�nta�, agt, s. 260.'
<68> �zellikle son y�llarda �ocuk psikiyatrisi klini�ine ba�vuran pek�ok hasta
�ocu�un, a��r� bask�l� ve �rk�t�c� din e�itimi veren kurumlardan oldu�una dikkat
�eken uzmanlar, "...�ocuklara, Allah'�n seven, koruyan, ho�g�ren, affeden, cezadan
�ok �d�llendiren bir varl�k olarak tan�t�lmas� ve konunun bu yan�n�n etkin bi�imde
i�lenmesi gerekti�ini ifade etmektedirler. �uras� unutulmamal�d�r ki, �ocuk ruhunu
Allah korkusuyla disipline etmek -bir m�ddet i�in- m�mk�nd�r ama bu kal�c� olmad���
gibi -�rneklerini g�rd���m�z- birtak�m zararl� sonu�lar da do�uracakt�r. Onun
ruhunu Allah'a ba�lamak i�in yeg�ne duygu vard�r; o da sevgi, bir ba�ka ifadeyle,
*Allah sevgisidir.
b. Musamaha ve Ho�g�r�yle Davranmak
�sl�m'�n temel prensiplerinden biri olan ho�g�r� ve m�samahan�n en g�zel
�rneklerini Hz. Peygamber'in (s.a.v.) hayat�nda bulmak m�mk�nd�r. �zellikle
�ocuklara kar�� engin ho�g�r� ve anlay�� dikkat �ekmektedir. Bizzat �yet ile hu�u
ve huzur i�inde yap�lmas� emredilen^70) namaz ibadetinde bile, Hz. Peygamber'in
�ocuklarla me�guliyetinden bahseden rivayetler^71), onlar�n g�nl�n� ho� etmede
g�sterilmesi gereken m�samaha ve anlay��n hudutsuzlu�unu ifade etmektedir. Bu
itibarla, �ocuklar�n din e�itiminde, �zellikle Allah'a im�n ��retiminde bu esas�
g�z �n�nde bulundurmak gerekmektedir. B�ylece hem �sl�m� prensiplere uyulmu�, hem
de �ocu�un yarat�l��na uygun bir ��retim metodu izlenmi� olacakt�r.
68. Alt�nta�, agt, s. 270; Kem�l G�ran, Halk i�in Din E�itimi, (tebli�) MEDES, s.
205.
69. �zt�rk,agt,s.24O.
(*). �ocuklara Allah korkusunun, onlar�n vicdan geli�imine tesad�f eden 10-11
ya�lar�ndan sonra ve gerekti�i Zaman telkin edilmesinin daha do�ru olaca��
kanaatindeyiz. ��nk� bu ya�larda hakl�- haks�z, su�, ceza, sevap, g�nah, cennet,
cehennem gibi m�cerred kavramlar�n anla��lmas�na yard�mc� olan zihn� geli�im de
yeterince te�ekk�l etmi�tir.
70. M�'min�n,23/1,2.
71. Buh�r�, Sal�t, 106; M�slim, Mes�cid, 42; Tirmiz�, Men�k�b, 31.
�ocuk, i�inde din� duygunun uyan�� ve Allah tasavvuruna m�sait bir zihin yap�s�na
sahip olmas�yla birlikte Allah hakk�nda, bazen ilgin�, bazen manas�z, bazen de din�
a��dan uygun olmayan sorular sorabilir. �te bu durumda, "�ocuklar�n bul�� �a��na
gelinceye kadar d�nen sorumlu say�lmad���..."^2) hat�rlanmal� ve �ocuk hemen sert
bir bi�imde ele�tirilmemelidir. Zira bu Hadis'e g�re �ocu�un, "�ocukluk �a��nda
yapt���, yahut yapaca�� hatalar, yanl�lar, g�nahlar, yeti�kin insanlar�n yapt���
yanl�lar�n sonucunu do�urmayacakt�r."^73) �sl�miyetin �ocuklara tan�m� oldu�u bu
m�samaha ifadesi, yeri geldi�inde onlardan esirgenmemelidir. �zellikle, b�y�klerin
bile zaman zaman yapmaktan ka��namad�klar� k���k hatalar ve kusurlar, �ocuklar
taraf�ndan i�lendi�inde, bunlar birer g�nah olarak telkin edilmemelidir. W Bu
konuda Rousseau, "Do�mak �zere bulunan zevklerine, cepheden y�r�yerek kar��
koydu�umuz ve hissetti�i yeni ihtiya�lara, su� imi�ler gibi muamele etme�e
ba�lad���n�z zaman, �ocu�unuzun sizi uzun m�ddet dinlemeyece�inden emin olunuz"^75)
demektedir.
�simlerinden biri Halim (kullar�na kar�� ho�g�r�l�) olan Allah Te�l�'n�n, Hz. M�s�
ve Hz. Harun'u -yapt��� zul�mlerle tan�nan Firavun'a g�nderirken, ��yle buyurmu�
olmas� konumuz a��s�ndan dikkat �ekicidir: "Firavun'a gidin, do�rusu o azm�t�r.
O'na yumu�ak s�z s�yleyin, belki ���t dinler veya korkar, "
(*). Yap�lan bir anket sonucunda verilen cevaplardan biri konumuza �rnek olacak
mahiyettedir. (�nv. I. ��r.) "Allah �ok b�y�kt�r derlerdi. Ben Karadeniz'in
k�y�s�nda b�y�d�m. Sordum. -Ne kadar b�y�kt�r, �u denizin ortas�nda dursa, ba��
g��e de�er mi? B�y�klerim bana o kadar k�zd�lar ki, hi� unutmuyorum." Bilgin, agm,
s. 27.
72. Tirmiz�, Hud�d, 1; Eb� D�v�d, Hud�d, 16; Nes��, Talak, 13.
73. Ayhan, E�itime Giri�, s. 236.
74. Ayhan, age, s. 242.
75. Rousseau, age, s. 245.
Hz. Peygamber'in, yaramazl�k yapan �ocuklara hemen m�dahale edilmesini
yasaklamas�*77) ile, Rousseau'nun, "arzu ettikleri vakit �ocuklar s��ramal�,
ko�mal� ve ba��rmal�d�rlar. Zira �ocuklar�n bu hareketleri, kuvvetlenmeye yeltenen
b�nyelerinin ihtiya�lar�d�r./.. .�ocu�un oyunlar�na, e�lencelerine, sevimli
insiyaklar�na d�ima h�rmetkar olunuz." 78) g�r�lerini birle�tirmek m�mk�nd�r.
�ocu�un yapm� oldu�u hatalar� d�zeltirken, �ocu�a sert davranman�n ona zarar
verece�ini belirten �bn Haldun, bunlar�n, �ocu�un g�nl�n� alarak ve ona kar��
yumu�ak davranarak d�zeltilmesi gerekti�ine inanmaktad�r/79)
Dolay�s�yla, gerek di�er zamanlarda, gerekse im�n ��retimi yap�l�rken, �ocuklara
m�samaha ve anlay�la davran�lmal�d�r. S�zgelimi, din� ve ahl�k� y�nden uygun
olmayan kelimeler s�yleyen bir �ocuk, sert bir bi�imde ele�tirilip,
cezaland�r�lmamal�, bunun yerine ona, b�yle kelimeleri konu�man�n do�ru olmad���,
�ocu�un anlayabilece�i bir dille ifade edilmelidir. Ancak burada �unu belirtmeliyiz
ki, �ocu�a kar�� ho�g�r�l� olmakla, onun ��marmas�na imk�n verecek bir tav�r i�inde
olmak, ayn� �eyler de�ildir. A��r� ve gereksiz ho�g�r�den do�an ��mar�kl�k, �ocuk
i�in olduk�a zararl�d�r. ��nk� �ocuk, a��r� ho�g�r�l� ve ��marmas�na imk�n verilen
bir ortamda yeti�ecek olursa, kendine olan g�venini yitirebilece�i gibi, her
istedi�ini zahmetsizce elde etti�i i�in, ba�ka insanlar�, arzular�n�n tatmini i�in
bir ara� olarak g�rmeye ba�layacakt�r. Bu ise, hem ba�kalar�na hem de kendisine
olan sayg�s�n� kaybetmesine yol a�acakt�r.
76. T��, 20/44. Bu �yetle ilgili ��yle bir olay nakledilir. Halife Me'm�n,
kendisine sert bir dille va'z ve nasihat eden bir vaize, "Be adam, m�layim ol.
G�rmez misin, Allah senden daha hay�rl� olan� (Hz. M�s�) benden daha hay�rs�z oha
(Firavun) g�nderdi de m�layim olmas�n� emrederek, "Var�n da ona yumu�ak s�z
s�yleyin, olur ki nasihat dinler yahut korkar." dedi." diyerek ��k�m�t�r.. Canan,
Hz. Peygamber'in S�nnetinde Terbiye, s. 275.
77. M�n�v�, age, IV, 310.
78. Rousseau, age, s. 41,47.
79. �bn Haldun, Mukaddime (�ev. S. Uluda�) 1st. 1982,1,1300.
c. Tedric�lik Esas�
Allah'a im�n ��retiminde, sevgi ve m�samaha esas�ndan sonra dikkat edilecek bir
di�er husus, Tedric�liktir/*) E�itim ve ��retimde, kolaydan zora do�ru bir metod
takip etmenin �nemi tart��lmaz. Bunun �rnekleri, Kur'an ve Hadislerde de yeterince
bulunmaktad�r/80) "Her�eyden �nce, b�t�n din� hayat�n temeli olan; cehd ve
yorgunluktan �ok kalb� bir tasdikten ibaret bulunan im�n esaslar� telkininin
birinci plana al�nmas�"(81)da bu �rneklerden biridir.
Allah hakk�nda sorular sormaya ba�lad��� devreden itibaren k�sa ve do�ru bilgiler,
�ocu�un anlayabilece�i c�mlelerle verilmelidir. Bunu yaparken, ona sorular sorma
f�rsat� da verilmelidir/82) ��nk� insan tabiat�nda soru sorarak bilgi edinme
�zelli�i vard�r/83) Ancak verilecek cevaplar�n sade, s�k�nt�s�z, laubalilikten
uzak, ciddi, k�sa ve teredd�de meydan vermeyecek �ekilde olmas�na dikkat
edilmelidir/84)
"Herkese derecesine g�re davran�lmas�n�"*85) emreden Hz. Peygamber (s.a.v.),
"�nsanlarla anlayabilecekleri seviyede konu�unuz�(86) buyurmaktad�r.
(*) "Azar azar, derece derece ilerlemek" (bk. Tu�lac�, Okyanus, VI, 2799), �eklinde
tarif edilen tedr�cilik esas hakk�nda geni� bilgi i�in bkz. �nkal, age, s. 14S vd.;
M. Ya�ar Kandemir, �rneklerle �sl�m Ahl�k�, 1st. 1980. s. 354. vd.; Bayraktar
Bayrakl�, �sl�m'da E�itim, 1st., 1980, s. 159, 212; M. Faruk Bayraktar, �sl�m
E�itiminde ��retmen-��renci M�nasebetleri, 1st. 1984, s. 31 vd. 60 vd.
80. Bakara, 2/219; Nisa, 4/43; M�ide, 5/90; Isr�, 17/106; Buh�ri, �lim, 12;
M�slim, M�n�fik�n, 19.
81. Canan, Hz. Peygamber'in S�nnetinde Terbiye, s. 128.
82. Soru sorarak e�itim Kur'an ve Hadislerde s�k s�k rastlan�lan bir metoddur. Bk.
Mehmet T�t�nc�, Kur'�n ve Hadisler'de E�itim Esaslar�, DE��F, dergisi, n, 240.
83. Bayraktar, age, s. 37.
84. Rousseau, age, s. 167.
85. Eb� D�vud, Edeb, 22
Ayr�ca, her hususta prensip olarak kabul edilecek, "Kolayla�t�r�n�z,
g��le�tirmeyiniz; m�jdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz"<87> hadisinin de gerek din
e�itimi, gerekse Allah'a im�n ��retiminde, g�z �n�nde tutulmas� gerekmektedir.
Tedr�cilik esas�na �rnek te�kil etti�inden, Sehl b. Abdullah et-T�ster�'nin (v.
237/886) bir hat�ras�n� nakletmek yerinde olacakt�r.
�nl� veli ve mutasavv�f**), ��yle anlatmaktad�r:
"Hen�z �� ya�lar�nda idim. Gece kalk�p, day�m Muhammed b. Sivar'�n namaz k�l��n�
seyrederdim? Bir g�n d�n�p bana ��yle dedi: 'Seni yaratan Allah'� hi� anmaz m�s�n?'
Ben de, 'Nas�l anay�m?' dedim. Bunun �zerine day�m, 'Gece yatt���n zaman, dilini
hareket ettirmeden kalbinle �� defa, "Allah ��hidimdir; benimle beraberdir ve beni
g�r�yor" de!' dedi. Ben de bu g�zel s�ze bir ka� gece devam ettim; sonra durumu
day�ma bildirdi�imde bana, 'Onu her gece yedi defa s�yle" diye tavsiyede bulundu.
Dedi�i �ekilde bir s�re daha devam ettikten sonra durumu kendisine bildirince, bu
defa bana, 'Onu her gece on bir defa s�ylemeye devam ef dedi. Devam ettim; bu s�z�n
tatl�l���n� kalbimde hissetmeye ba�lad�m. Bir y�l ge�tikten sonra day�m bana, 'Sana
��retti�im o s�z� haf�zanda tut ve kabre girinceye kadar devam et; ��phen olmas�n
ki, o sana d�nyada da ahirette de fayda verir" dedi. Ben de y�llarca buna devam
ettim. Bu defa onun tatl�l���n� i� �lemimde iyice hissetmeye ba�lad�m. Sonra day�m
bir g�n bana, Ey Sehl! Allah'�n beraber oldu�u, �ahidi bulundu�u ve nazar etti�i
bir kimseye, hi� g�nah i�lemek yak��r m�?' dedi."(88)
Rousseau'nun, "Hareketlerinde, d��ncelerinde, fazilet i�lemelerinde, hatta
e�lenceleri aras�nda, H�lik'� (Allah) daima �ahit
86. M�n�vi,age,ni,377.
87. Buh�ri.�lim, 11.
(*). Hakk�nda geni� bilgi i�in bk. Ku�eyr� Risalesi, (haz. S. Uluda�) 1st. 1981, s.
128; Hucriv�, Ke�fu'l-Mahc�b, (hz. S. Uluda�) 1st. 1982, s. 242.
88. Abdullah Ulvan, Terbiyet�'l-Evl�d f�'l-Isl�m, Beyrut, 1978,1,169.
bulundurmalar�na, s�rf Allah'� sevdiklerinden dolay�, iyili�i g�steri�siz
yapmalar�na; ileride zararlar� �denece�inden, fenal��a �ikayet etmeden
dayanmalar�na; huzuruna ��kt�klar� vakit g�n�l rahatl��� ile g�r�nebilmek i�in her
g�nk� ya�ay�lar�nda Allah'� g�z �n�nde bulundurmalar�na al�t�r�n�z"*89)
ifadeleriyle ana babalara yapt��� tavsiyeleri, Sehl et-T�ster�'nin day�s�n�n,
tedric� bir �ekilde uygulad���n� ve bunda da ba�ar�l� oldu�unu g�rmekteyiz.
Kolaydan zor olana do�ru bir yol izleyece�imize g�re dil geli�imiyle birlikte,
�ncelikle �ocu�a, �sl�m'�n tevh�d inanc�n� i�eren "Kelime-i Tevhid ve "Kelime-i
�ehadeti,^ bunun yan�nda, "�sl�m'�n �artlar�" ile im�n edilmesi gereken konular�
belirleyen "Ament�"y�(* ezberletmekle im�n ��retimine ba�lanmal�d�r. Nitekim, Hz.
Peygamber'in (s.a.v.) "�ocuklar�n�za ilk ��retece�iniz kelime 'L�il�he illallah'
olsun"*90) tavsiyesine uyarak, Ash�b-� Kir�m'�n �ocuklar�na Kelime-i Tevh�d'i yedi
kez okutarak ezberlettiklerini*91) g�rm�t�k.
Konu�maya ba�lad�ktan itibaren kendilerine ��retilen kelimeleri ezberlemede.,
�ocuklar i�in herhangi bir zorluk yoktur. Onlar, yak�nlar�n�n ilgisini �ekmek i�in
bol bol konu�tuklar� bu devrede, din� nitelikli kelime ve c�mleleri, du�lar�,
zevkle tekrarlay�p duracaklard�r. �te yandan, g�n�m�zde Anadolu'da h�len devam
etmekte olan soru-cevapl� ��retimin faydal� oldu�unu pek�ok yeti�kin ifade
etmektedir.*92)
89. Rousseau, age, s. 306.
(�) "L�il�he illallah, Muhammedu'r-Res�lullah."
(**) "E�hed� en l�il�he illallah ve e�hed� enne Muhammeden abd�h� ve res�l�h."
(**�) (Kelime-i �eh�det, Namaz, Oru�, Hac, Zek�t).
(*��*) "Ament� Billahi ve Mel�iketih� ve K�t�bih� ve Rus�lih� ve'l-Yevmi'l-�hiri ve
bi'l-Kaderi Hayrih� ve �errih� mine'll�hi Te�l� ve'l-Ba's� ba'del'l-Mevti Hakkun,
E�hed� en..."
90. San'�n�, age, IV, 334,6. no'lu dipnot. 91.San'�n�,age.rv,334.
92. Do�. Dr. Beyza Bilgin'in, �niversite I. s�n�f ��rencilerine uygulad��� anket
sonu�lar�ndan ��yle bir �rnek aktarabiliriz: "Dedem bizleri (karde�lerimi ve di�er
torunlar�n�) yan�na al�r. -Allah ka�? diye sorard�. Biz hep bir a��zdan- Bir! diye
cevap verirdik. Dedem devamla, -Kimin kulusun? diye sorard�. Biz,- Allah'�n!
derdik. -Kimin �mmetisin? Peygamber'in! -Kimin milletindensin? ibrahim
Peygamber'in�-Allah nerede? -Ne yerde, ne g�kte and���n her yerdedir! -Seni,
anneni, baban� kim yaratt�? -Allah! Allah! ��renimimiz b�yle toplu olurdu. �imdi de
hen�z 3,5 ya��nda olan karde�ime b�yle ��retiyoruz" (bk. Beyza Bilgin, "Okul �ncesi
�a�� �ocu�unda Din� Kavramlar" MEGSB, Din ��retimi Dergisi, Ank. 1984, sy. 8-9. s.
26.

�ocuklara ezberletilen bu kavramlar� onlar taklit yoluyla, tekrarlay�p dururlar.


��nk� �ocuk ruhunda ortaya ilk olarak ��kan ve y�llarca etkisini s�rd�ren taklit
duygusu/93) onun s�yledi�i ilk kelimelerde de kendisini g�sterir/94) Dolay�s�yla,
�ocu�a ne ��retilirse, onu s�yler. Bunun sebebi ise, �ocu�un �nce kendisine
��retilenleri sadece dinlemesi, dinlediklerini anlamaya �al�mas� ve nihayet
anlayabildi�i kelimeleri s�yleme�e gayret etmesidir/95) Hz. Peygamber'in f�trat
hadisindeki "...Bu (f�trat) h�li konu�ma �a��na kadar devam eder; sonra ebeveyni
yah�di, hristiyan veya mec�s� yapar"(%) ifadesinde i�aret edilen ger�ek burada bir
kez daha ortaya ��kmaktad�r. Zira �ocuk, mensubu bulundu�u toplumun diniyle iki
yolla kar��la�maktad�r. Bunlar, "Dil Geli�imi" ile "Zihinsel ve Duygusal
Geli�im"dir/*)
�ocuk din� nitelikteki kelime ve c�mleleri, dualar�, aynen tekrarlayacakt�r. Ancak
buna, kuru bir taklit g�z�yle bak�lmamal�d�r. ��nk� �ocuk ezberledi�i kavramlar�n
manas�n� da ayn� zamanda zihninde �ekillendirmeye �al��r/97)
93. Jacquiri, age, s. 23; �zbaydar, age, s. 12.
94. Cole-Morgan, ge, s. 323.
95. Dil Geli�imi i�in bk. G�vsa, �ocuk Psikolojisi, s. 154. Dalat, age, s. 52.
96. M�sned, IV, 24.
(*). "�ocuklar din ile ilgili kavramlarla nas�l kar��la��yorlar? Bunu genelde "iki
yolla" diye cevapland�rabiliriz. Birincisi dil ��renmeye paralel olarak; �ocuklar
hayata g�zlerini a�t�klar� andan itibaren. Ma�allah! Allah �m�r versin! gibi
temennilerle, "H� H� H� Allah -Sen uykular ver Allah" gibi ninnilerle, Allah
kelimesiyle i�i�edirler...
�kincisi, Zihinsel ve Duygusal geli�meye paralel olarak. Her�eyin nas�l oldu�unun,
nereden geldi�inin merak edildi�i �a�da sorular, ilk insan�n, ilk hayvan�n, ilk
bitkinin, g�ne�in, ay�n ve d�nyan�n yarat�l��na kadar gider. G�nl�k hayat�n
getirdi�i olaylar, �zellikle ciddi olaylar, �l�mler, felaketler kar��s�nda
b�y�klerin �aresizli�i, �ocuklar�n bu hayattan sonras�n� da soru yapmaya yol a�ar."
Bk. Bilgin, agm, s. 25.
Burada �nemli olan, �ocu�un taklit duygusunu olumlu bir �ekilde y�nlendirmek ve bu
kavramlar�n �ocu�un ruhunda yerle�mesini sa�lamakt�r. �ocukluk �a��ndan sonra,
inan�lar�n tahlil edilerek ak�l s�zgecinden ge�irilmesi sonucunda olu�acak olan
"Tahk�k� �mand�r. (ger�ek ve sa�lam inan�) temel vazifesi g�recek olan bu kelimeler
ve dualar, �ocu�a b�y�k bir �zen, sab�r ve sevgi ile ��retilip ezberletilmelidir.

d. Yer ve Zaman Fakt�rlerini Dikkate Almak


�m�n ��retimi yap�l�rken dikkat edilmesi gereken hususlardan biri de yer ve zaman
fakt�rleridir. Asl�nda yer ve zaman fakt�rleri, her t�rl� telkinde dikkat edilmesi
gereken esaslardan oldu�u gibi/98) bu husus din e�itimi ve ��retiminde daha da
�nemlidir.
�m�n ��retimi yap�l�rken, Cuma ve Bayram g�nlerinden ve dinimizce �zel bir de�eri
olan, M�ra�, Berat ve Kadir gecelerinden faydalan�lmal�d�r/99) B�yle zamanlarda
�ocu�un ilgisini �ekmek i�in ona hediyeler almal� ve bunlar�n da din� nitelikte
olmas�na �zen g�sterilmelidir/100) Bu �ekilde �ocu�un m�barek g�n ve geceler
hakk�nda soru soraca�� bir zemin haz�rlanm� olacakt�r. Din� bak�mdan de�eri olan
yerler, �zellikle camilerin manev� havas� �ocuklar� derin bir �ekilde
etkilemektedir. Bunu edebiyat��lar�m�z�n �ocukluk hat�ralar�nda en �arp�c� �ekliyle
g�rmek m�mk�nd�r. Bir yazar�m�z, �ocuklu�unda camiye devam etti�i g�nleri, "En
mutlu anlar�m" diye vurgulad��� yaz�s�nda ��yle anlat�r:
97. Guillaume, Psikoloji, s. 263.
98. Osman Pazarl�, Din E�itimi ve ��retiminde Genel Metodlar, 1st. 1967, s. 26.
99. Bu konuda geni� bilgi i�in bk. S�leyman Uluda�, �sl�m'da �r�ad, �st., 1982, s.
110 vd.
100. Ayhan, E�itime Giri�, s. 244.
Bir aral�k �ok sofu oldum. Sevab� �ok diye namazlar� evde de�il, camiye gidip
k�lard�m. Erken uyan�r, sabah namaz�na dahi camiye giderdim. Anam, babam pek
memnundu. �tiraf ederim ki; benim de d�nyada en saadetli devrim budur. �l�h� bir,
ne�'e i�inde idim. �n�mde parlak bir istikb�l, semav� bir �mit, mes'ut ve emin bir
�hiret g�r�yordum. Ta�, toprak, her�ey bana mutluluk telkin ederdi. Her�ey bana
bahtiyarl�k verirdi. Ezan okunurken deh�etli heyecanlar duyard�m. Kendimi ku� gibi
hafif hissederdim. Yerlere s��mazd�m. Y�r�rken adeta u�tu�umu san�rd�m. Sanki
g�kler benim diyar�md�. P�r�zs�z, en ufak bir lekeden uzak, temiz bir insand�m. O
her�eye kadir Allah'�n her ihsan� benim i�indi. Bu h�l bir y�l s�rd�. Namaz�
b�rakt�m. Bir daha bu tatl� ve mes'ud hayat� bulamad�m. Bin yaz�k!.. �imdi dayanma
g�c� olmayan, �mitsiz, emelden mahk�m, k�t�mser, kederden yana biten bir mahl�kum.
"S�leymaniye'de Bayram Sabah� adl� �iirinde Yahya Kem�l:
"Artarak g�nl�m�n ayd�nl��� her saniyede, Bir meh�betli sabah oldu S�leymaniye'de.
Kendi g�k kubbemiz alt�nda bu bayram saati, Dokuz asr�nda b�t�n halk�, b�t�n
memleketi Yer yer aksettiriyor mavile�en manzaradan, Kalk�yor tozlu zaman perdesi
her �n aradan Gecenin bilmeye y�z tuttu�u andan beridir, Duyulan g�kte kanad, yerde
ayak sesleridir. Bir geli� var!.. Ne m�barek, ne g�rib �lem bu! Hava boydan boya
binlerce hayaletle dolu...
101. R�za Nur'un �ocukluk hat�ralar� i�in bk. Yard�m, age, s. 162.
Ulu m�bedde kar�t�m vatan�n birli�ine, �ok ��k�r Tanr�ya, g�rd�m, bu saatlerde yine
Ya��yanlarla beraber bulunan ervah�,
Doludur g�nl�m ��klarla bu bayram sabah�." * m�sralar�yla, bir bayram sabah�nda,
S�leym�niye Camiinde hissetti�i duygular� yans�t�rken, bir yaz�s�nda da camilerin
�ocuklar i�in ta��d��� �nemi �u ifadeleriyle dile getirir:
"Kendi kendime diyorum ki: �i�li, Kad�k�y, Moda gibi semtlerde do�an, b�y�yen
oynayan, T�rk �ocuklar� milliyetlerinden tam bir derece nas�b alabiliyorlar m�?
Semtler deki minareler g�r�nmez, ezanlar i�itilmez, Ramazan ve Kandil geceleri
hissedilmez. �ocuklar m�sl�manl���n r�yas�n� nas�l g�r�rler?
�te bu r�'y�, �ocukluk dedi�imiz bu m�sl�man r�'y�s�d�r ki bizi hen�z bir millet
halinde tutuyor. Bug�nk� T�rk babalar�, havas� ve topra�� m�sl�manl�k r�yas�yla
dolu semtlerde do�dular, do�arken kulaklar�na ezan okundu, evlerinin odalar�nda
namaza durmu� ihtiyar nineler g�rd�ler, m�barek g�nlerin ak�amlar� bir minderin
k�esinden okunan Kur�n'in sesini i�ittiler; bir raf �zerinde duran Kitabullah'�
indirdiler, k���c�k elleriyle a�t�lar, g�l-ya�� gibi bir ruh olan sar� sahifelerini
koklad�lar. �lk ders olarak besmeleyi ��rendiler, kandil g�nlerinin kandilleri
yanarken ramazanlar�n, bayramlar�n, toplar� at�l�rken sevindiler: Bayram
namazlar�na babalar�n�n yan�nda gittiler. Camiler i�inde �afak s�kerken tekbirleri
dinlediler..."
Toplu olarak k�l�nan namazlar, okunan sal�vat ve il�hiler, yap�lan dualar�n da
�ocuklar�n ruhunda derin izler b�rakt��� bilinen bir ger�ektir/104) Bu konuda da
edebiyat��lar�m�z�n hat�ralannda
102. Y. Kem�l Beyatl�,KendiG�kKubbemiz, 1st. 1967., s. 3,7.
103. Beyatl�, Aziz �stanbul, 1st. 1969, s. 126.
104. Pazarl�, age, s. 31; Ayr�ca bk. Pazarl�, Din Psikolojisi, s. 47.
yeterli �rnekler bulmak kabildir/105) Halide Ed�b, bir hat�ras�nda,
S�leymaniye'deki teravih namaz�n� ��yle anlat�r:
"Ak�am namaz�n� acele ile evde k�ld�ktan sonra, s�tbaba elindeki feneri sallayarak
ve bir omuzuna beni yerle�tirerek bac� ile �akala�arak tekrar S�leymaniye'ye
teravih namaz� k�lmak i�in gittik. Sokaklar hareket halinde y�zlerce fenerle
doluydu. Kalabal�k bir ate� b�ce�i kafilesi hareket ve minarelerden "Allahuekber,
Al-lahuekber" nidalar� havaya yay�l�yordu.
Bu ak�am ilk defa mahya denilen �eyi g�rd�m. Minareden minareye havadan uzanan
��ktan yaz�lar, mavi kubbede ne garip ve tabiat�st� bir nur tecellisi... Ramazan�
kar��layan bu nurdan yaz�lar, beni belki Bel�azaf�n duvarda g�rd��� yaz�lar, kadar
�a��rtt�. Karanl�k ve esrarl� dar sokaklar�n i�inde sallanarak hareket eden
��klar�, o kalabal���n i�indeki en boylu adam�n omuzundan seyrediyordum. Nihayet
yine S�leymaniye'ye ula�t�k.
�imdi g�nd�z�n kur�uniye ka�an hava alt�n yald�zl�. Havada titreyen bu y�zlerce
kandilin alt�nda muazzam bir kalabal�k diz ��km� oturuyor. Bir tek bo� yer yok. Bu,
adeta �zerinde her �e�it renk, ya�, k�yafet ve cins insanlardan �r�lm� bir hal�ya
benziyor.
Kad�nlar yukar�da idiler. Nevres Bac� beni kad�n s�ralar�n�n aras�na s�k�t�rd��� an
birden bire "Sall� ala Muhammed" nidas�, yerdeki insanlardan havay� aya�a kald�rd�.
Bir tek ses, imam�n sesi, her hareketi idare ediyor. Her hareket muazzam ve kar��k
bir ahenkle tek falso yapmadan bir hareket senfonisi halinde birbirini takip
ediyor. M�temadi bir ��lt� bu insan k�tlesinin kalkt���n�, e�ildi�ini al�nlar�n�n
seccadeye kapand���n� g�r�yor ve i�itiyorsunuz. Nihayet her �ey s�k�t.
Bana bu hareket ebediyen devam edecek hissini verdi�i an birden bire herkes
dizlerinin �zerinde kald�, i�lerinden kopup gelen, bir a��zdan havay� sarsan "�min,
�min" korosu o muazzam kubbeye �arpt� durdu. Camiden ��kt�k."<106)
�sl�m dininin mukaddes kitab� Kur'�n-� Ker�mde, �ocuklar� olduk�a etkilemektedir.
Okunan Kur'�n'� dinlemek onlar�n ruhlar�nda b�y�k bir ferahl�k meydana getirdi�i
gibi, "Mushaf-� �erif ad� verilen kitap halindeki varl��� da, dini ilgi ve
uyan�lar�na vesile olmaktad�r. Zira �ocuklar m�ahhas varl�klar� daha rahat
kavrayabilmekte ve bunlar vas�tas�yla Allah hakk�nda sorular da sorabilmektedirler.
Yine bir hat�ra ile konumuzu b�t�nle�tirebiliriz. "�mer'in �ocuklu�u" isimli
eserinde, �ocuklu�unda Kur'�n okurken hissetti�i duygular� Muallim Naci, �u
ifadelerle dile getirmektedir:
"Bir gece babam 'Mushaf-� �erifi al da buraya getir" dedi. Ald�m, �p�p ba��ma
koyduktan sonra kab�ndan ��kard�m, yan�na g�t�rd�m. Kendisi de b�y�k bir sayg� ile
ald�, �pt�, ba��na koydu. 'Dersini bul' diye bana geri verdi. A�t�m, buldum. Dersim
'Tar�k s�resiymi�1. 'Oku �mer'im' dedi. 'E�z� Besmele'den sonra S�re-i �erifin
ba��ndan, heceleyerek bir iki kelime okudum. Pek iyi okuyam�yordum. Kendisi a��r
a��r okumaya ba�lad�. Ben de onunla bir a��zdan okudum. O kutsal s�zleri yedi sekiz
kez tekrarlad�k. Ben, art�k oraya kadar do�ru olarak okumaya ba�lad�m.
Ezberlemi�tim. San�r�m, dersin o kadarm�. S�renin alt taraf�n� okudu�umuzu
hat�rlam�yorum. Babam�n o kutsal s�zleri okurken duydu�um sesi h�l� kula��mdad�r.
Ben sekiz on kez okudum. Babam: 'Aferin o�lum, daha g�zel okuma�a �al�. �n�allah
siz benim gibi kalmazs�n�z, Kur'�n-� Kerim'in m�n�s�n� da g�zelce anlars�n�z' dedi.
Annem ise sevin� g�zya�lar�n� d�kme�e ba�lad�. Ben, bir babama, bir anneme bakt�m.
G�nl�m� garip bir duygu kaplad�. O ne sevin�, ne de �z�nt�yd�. Y�ce kitab�m�z
Kur'�n-� Kerim'i �p�p ba��ma koyarak yerine g�t�rd�m" 107>
105. Bk. Yard�m age, s. 87,111,132,178.
106. Yard�m, age, 133-134.
107. Yard�m, age, s. 44
�ocukluk �a�lar�nda ezan, Kur'�n ve camilerin, �ocuk ruhunda derin ve kal�c� izler
b�rakt��� verilen �rneklerden anla��lmaktad�r. Bu nedenle, �ocuklar zaman zaman
camilere g�t�r�lmeli, ezan ve Kur'�n'� dinlemelerine imk�n sa�lanmal�d�r. �zellikle
Cuma ve Bayram namazlar�nda oldu�u gibi, b�t�n m�'minlerin bir arada topluca ibadet
ettikleri zamanlarda hissettikleri manev� zevk, �ocuklara da tatt�r�lmal�d�r.
Gerekirse hediye ve arma�anlarla, onlar�n k���k ya�tan itibaren mabedlere ilgi
duymalar� sa�lanmal�d�r. Bu �ekilde davranmakla, �ocu�a din� hayatla i�-i�e olma
f�rsat� verildi�i i�in hem din� inanc�n�n kuvvetlenmesi sa�lanm� olacak; hem de
k���k ya�tan itibaren m�barek g�n ve gecelere h�rmet etmeyi ��renerek, cami ve
mescidlere gitme al�kanl��� da elde etmi� bulunacakt�r.
e. �rnek ve �deal Karakterler Sunmak
Okul �ncesi d�nemde ba�kalar�n� taklide �zenen �ocuk, bu devrede sosyal bir ferd
olaca��n� ��renirken; ayn� zamanda en k���k ayr�nt�s�na kadar kopya edece�i bir
modele de ihtiya� duymaktad�r/108) Ayr�ca, �ocuklar�n manev� hayatlar�nda,
anlat�lan hikaye ve menk�belerin, onlar�n ruh� tecr�belerini ve din� �uurun
geli�mesini de etkiledi�i bir ger�ektir/109) �teden beri e�itim-��retimde "K�ssayla
e�itim" metodundan faydalan�lmaktad�r/110) ��nk� anlat�lan k�ssa (hik�ye,
menk�be...) daki renkli anlat�m ve zengin dekor havas�, �ocuklar� b�y�k �l��de
etkilemektedir/111)
108. Haluk Yavuzer, 6-12 Ya� �ocuklar�n Psiko-Sosyal Geli�mesi. Pedagoji Dergisi,
1st. 1980. s. 39; Ayr�ca bk. Egemen, age, s. 103,104.
109. Schraml, Einf�hrun..., s. 329; Jacquin, age, s. 70 vd; Yavuzer, �ocuk ve
Su�, s. 140; Yavuz, ge, s. 79.
110. Gerek Kur'�n ve Hadislerde gerek �sl�m e�itimcilerinin eserlerinde pek �ok
�rne�i bulunan bu metod hakk�nda ayr�nt�l� bilgi i�in bk. Bayrakl�, age, s. 159;
Kandemir, age, s. 390; Bayraktar, age, s. 48.
111. Kandemir, age, ay.
Hikayede ge�en ideal kahraman, �ocu�un ruhuna i�lemekte ve onun benli�inin �deta
bir par�as� olmaktad�r. Neticede �ocuk, hikayenin kahraman�na �zenmekte ve onun
gibi hareket etme iste�i duymaktad�r/112) Edebiyat��lar�m�zdan F�z�l Ahmet Ak�ay'�n
bir hat�ras� konuyu ayd�nlatacakt�r. Yazar ��yle anlat�r:
"Galiba vatan co�rafyas�ndan ilk ��rendi�im isim Malatya'd�r. Seyyit Battal
G�zi'nin do�up b�y�d��� bu �ehri g�rmek isterdim. Ve yats� namaz�ndan sonra Allah'a
etti�im en yak�c� dualar, beni g�rb�z ve kuvvetli bir kahraman etmesi i�indi.
�sterdim ki ben de, o menk�belerini dinliye dinliye kendimden ge�ti�im fevkal�de
insan gibi, bir narada yetmi� bin k�fir k�ray�m."
�ocuklar�n, hik�ye veya menk�bede ge�en kahraman ile �zde�le�mek istedi�ini de ayn�
yazar�n �u ifadelerinde g�rmekteyiz:
"...Bana demi�lerdi ki: 'Anadolu evl�d� esmer olur. G�rb�z ve din� olur.' Halbuki
benim aksi gibi sa�lar�m sar�yd� ve kendim ��p gibi cans�z bir �eydim.
G�ne�te �ok gezmeye ba�lad�m ki, y�z�m�n derisi iyice yan�p karars�n. Fakat
sa�lar�m i�in hi�bir �are bulam�yordum. Ya��m ilerledik�e bunlar�n kararaca��n�
babam s�yledi, korkumu giderdi."(113)
�ocuklar�n din� hik�ye ve menk�belerden de zevk ald�klar� ve bunlar�n y�llar
ge�mesine ra�men unutulmad��� bir ger�ektir/114) Bu zevki, Necip F�z�l bir �ocukluk
h�t�ras� olarak ��yle anlat�r:
"Yatakta da b�y�k babamla beraberim ve hep k�rk�n�n i�indeyim...
�lk din� telkinlerimi ondan ald�m.
112. A. Osman �zcan, Dede Korkut Kitab�nda E�itim (tebli�) T�rkoloji Kongresi,
1st., 1984. s. 5.
113. Yard�m,age, s. 137,139.
114. Yavuz, age, s. 71.
Yatakta ondan din� menk�beleri dinliyorum.
�te, ���nc� katta, bizim yatak odam�z�n kar��s�ndaki b�y�k yatak odas�nda, kocaman
bir ceviz karyolada b�y�k babam�n yan�nda ve k�rk�n�n i�indeyim. Hazret-i Ali'ye,
onun misalsiz kuvvet ve �ecaatine dair bir menk�be dinlemi� bulunuyorum.
Soruyorum;
�B�y�k baba, Hazret-i Peygamber mi daha kuvvetliydi, Hazret-i Ali mi?
Be�-alt� ya��ndaki �ocuk saffetinin i�inden f�k�ran bu sual, b�y�k babama hem
�ocuklara, hem de b�y�klere verilebilecek cevaplar�n en g�zelini verdiriyor:
�O kimseyle �l��lmez, O' nda Peygamber kuvveti vard�.
B�y�k babam�n 'O'nda Peygamber kuvveti vard�' s�z�n�, hecesi hecesine hi�bir �n
unutmad�m.
Allah b�y�k babama rahmet eylesin..."115*
G�r�ld��� gibi, �ocuklar din� hik�ye ve menk�beleri b�y�k bir ilgi ve zevkle
dinlemektedirler. Bu nedenle onlara 3-4 ya�lar�ndan itibaren bu t�r kitaplardan
b�l�mler okunmal� ve �ocu�un din� duygular� peki�tirilmelidir. Bu konuda Kur'�n'da
ge�en peygamberlerin hayatlar�n� i�eren �ocuk kitaplar�, olduk�a faydal�d�r/*)
Peygamberlerin inan�lar� u�runa, �ektikleri s�k�nt� ve eziyetlere kar�� sa�lam bir
irade ve metanetle g���s germeleri; gerekti�i zaman mucizeler g�stermeleri ve
sonu�ta Allah'�n yard�m�yla ba�ar�ya ula�malar�..., b�t�n bunlar, �ocuk ruhunda
derin ve olumlu izler b�rakacakt�r. �zellikle Hz. peygamber'in hayat�; �ocuklu�u,
mucizeleri, sava�lar�... �ocuklar i�in zevkle dinlenen konulard�r/116)
115. Yard�m, age, s. 271.
(*). Son y�llarda bir k�sm� Kur'�n-� Ker�m kaynak al�narak yaz�lan din� nitelikli
�ocuk hik�ye kitaplar� isimlerini burada zikredemeyece�imiz derecede zengin ve
doyurucudur.
Mekke'den Medine'ye hicret ederken, ma�arada gizlenmeleri olay�n� dinleyen pek�ok
�ocuk, Peygamber'in g�r�lmesine engel olmak i�in a� �ren �r�mce�e; yumurta yapan
g�vercine minnet duygular�yla sevgi beslemekte ve g�nl�k ya�ant�s�nda onlar�
koruyup g�zetmektedir.
Uykudan �nce dinledi�i s�cak ve tatl� ifadelerle y�kl� bir din� hik�ye, �ocu�un
ruhunu saracak, tertemiz kalbine Allah ve Peygamber sevgisinin yerle�mesine ve
huzur i�inde uykuya dalmas�na vesile olacakt�r.
�rnek veya ide�l karakter fakt�r� konusunda �u �nemli ger�e�i tekrar dile
getirmeliyiz. �ocuk i�in en �nemli, en etkili �rnek ve onun g�z�nde en ide�l
karakter, anne babas�d�r. Bu nedenle, anne babalar, her�eyden �nce din� prensipleri
bizzat ya�ayarak �ocu�a �rnek olmal�d�rlar.
f. �ocuk egosantrizminden faydalanmak
1. B�l�mde ayr�nt�l� bir �ekilde ele ald���m�z egosantrizm duygusunun(*), im�n
��retiminde �nemli bir yeri oldu�u unutulmamal�d�r. Hat�rlanaca�� �zere, bu
duygunun tesiriyle �ocuk, her�eyin ona hizmet i�in yarat�ld���na ve her�eyin bir
gayesi oldu�una inanmaktayd�. Ondaki bu duygunun uzun y�llar etkisini s�rd�rd���n�
de eklemeliyiz.
Etraf�nda g�rd��� t�m varl�klar�n, ona faydal� olmas� amac�yla Allah taraf�ndan
yarat�ld���, �ocu�a anlat�lmal�d�r. Bu konuda Kur'�n-� Kerim'deki ilgili ayetler,
�ocu�un dikkatini �ekecektir/**) Bunun yan�nda, Allah'�n, yaratt��� varl�klar�
sevdi�inden, �zellikle �ocuklan daha �ok sevip, onlan k�t�l�klerden korudu�undan da
bahsedilmelidir. Bu �ekilde yap�lan a��klamalar, �ocu�un benlik duygusuna hitap
etti�i i�in, olduk�a ho�una gidecektir.
116. Yap�lan anket i�in bk. Yavuz, age, s. 79. (*). Bu konuda geni� bilgi i�in bk.
1. B�l�m, Egosantrizm konusu. (**). Bu ayetler i�in bk. R�'d, 13/2; ibrahim, 14/32;
Nahl, 16/12-14.
Ayr�ca Allah'�n insana, �e�itli g�zelliklerde, say�lamayacak nimetler sundu�u,
yanl� davran�lar� hemen cezaland�rmay�p, tevbe edilmesi i�in zaman tan�d���, iyi ve
be�enilen davran�lara kat kat m�kafatlar verdi�i ve O'nun, bizim Y�ce Rabbimiz
oldu�u da anlat�lmal�d�r/117)
�ocuk�a isteklerinin yerine getirilmesi arzusunda olan �ocuk i�in, du�, �nemli bir
s���nakt�r. Du� etmekle o, bir bak�ma rahatlamakta ve huzur bulmaktad�r. Zaman
zaman �ocuklar, ger�ekle�ip ger�ekle�meyece�ine bakmaks�z�n, "Allah'�m bana... ver"
diyebil-dikleri gibi(118>, zaman i�inde du� anlay�lar�nda -a�a��daki �rnekte oldu�u
gibi- geli�meler de olabilmektedir.
"Annesi, ilkokul birinci s�n�fdaki �ocu�una, Allah'a du� etmesini, Allah'tan
her�eyi isteyebilece�ini s�ylemi�. �ocuk bir elektronik u�ak oyunca�� istiyormu�.
Duas�n� annesine ��yle anlatm�: "�Biliyorum, Allah bana g�kten oyuncak atacak
de�il. Ama senin kalbine,� �ocu�uma bir elektronik u�ak alay�m! iste�i verebilir.
Sen de bana bu oyunca�� al�rs�n." *119*
G�r�ld��� �zere, �ocuk duay� egosantrik duygular� i�in bir vas�ta olarak
g�rmektedir. Ancak burada �nemli olan, �ocu�un her konuda ve her iste�inde, Allah'a
y�nelmesini sa�lamakt�r. Bu nedenle, anne babalar, �ocu�a her zaman i�in, Allah'a
du� etmesini tavsiye etmeli ve ezberleyebilece�i k�sa dualar� ona ��retmelidirler.
B�ylece �ocuk, k���k ya�tan itibaren dualar ile Allah'a y�nelip ba�land��� gibi,
istek ve arzular�m O'na b�y�k bir i�tenlikle arzetti�i i�in ruh� y�nden de huzur
i�inde olacakt�r.
Uykudan �nce �ocu�a, "Allah'�m! Beni, annemi, babam�, karde�lerimi ve b�t�n
m�'minleri Sen koru" vb. �ekilde du� etmesi tavsiye edilmeli ve b�yle yapt���
takdirde, meleklerin onu sabaha kadar koruyaca�� anlat�lmal�d�r. Bunun �ocuk
ruhundaki olumlu etkisi k�sa zamanda g�r�lecektir.
117. Ayhan, Din E�itimi, s. 112-113.
118. Jacquin, age, s.
119. Bilgin, agm., s. 29.
SONU�
�nsan hayat�nda �nemli bir yeri olan ibadetlerin as�l dayana�� inan� sistemidir.
�m�n olmadan ibadetin varl��� d��n�lemez. O halde, her�eyden �nce sa�lam bir im�n
temeli olu�turulmal�d�r. Bu temelin en �nemli yap� ta�� Allah'a im�n oldu�una g�re,
bunun yeti�kinler taraf�ndan yeti�mekte olan nesillere kazand�r�lmas� en �nemli
g�revdir.
�sl�m dininde �ocu�un m�stesna bir yeri ve de�eri oldu�u, gerek Kur'�n-� Ker�m'in
�yetleri, gerekse Hz. Peygamber'in (s.a.v.) hadislerinden anla��lmaktad�r. O halde,
Allah ve Resul�n�n verdi�i bu de�er, onlardan esirgenmemelidir. �ocuklara her
konuda sevgi ve anlay�la yakla��lmas�, �sl�m� bir prensip oldu�u gibi, pedagojik
realiteye de uygundur.
�ocukluk �a��nda ilk y�llar�n �nemi ve sonraki y�llara etkisi, bug�n art�k
tart��lmaya gerek duyulmayan bir ger�ektir. Bu y�llarda verilen e�itimde, �evrenin
rol� olduk�a b�y�kt�r. �evre fakt�r�n�n ilk ve en �nemli unsuru ise ailedir. ��nk�
aile, �ocu�a en yak�n ve onun �zerinde en �ok s�z sahibi olan ilk ve tek
m�essesedir. Dolay�s�yla anne babalar, �ocu�un ilk e�itimcileridir; ve �ocuk ilk
din� bilgilerini ailesinden almal�d�r.
Duygusal geli�imi i�inde �ocuk sevgi ve korku duygular�yla i� i�e ya�amaktad�r.
Ancak sevgi, onun i�in vazge�ilmez bir ruh� g�dad�r. Psikologlara g�re �ocu�un
sevgiye olan ihtiyac�, havaya, suya, besine olan ihtiyac� gibidir. Bu nedenle,
�ocu�a verilecek her t�rl� e�itimin sevgiye dayal� olmas� gerekmektedir.
Duygusal ve zihinsel geli�imiyle birlikte �ocuk, sosyalle�erek �evresiyle
ilgilenmeye ba�lar. Konu�ma yetene�ini kazand�ktan sonra ise her�ey hakk�nda
sorular sorarak, b�k�p usanmaks�z�n konu�ur. Bu sorularla birlikte, 3-4 ya�lar�ndan
itibaren Allah hakk�nda sorular sormaya ba�lar, ve Y�ce Kudret hakk�ndaki merak�n�
gidermeye �al��r. Bu ya�larda, bazen Allah hakk�nda, bazen de din� kavramlar
konusunda, ilgin� ya da yad�rganabilecek sorular da sorabilir. �te bu noktada,
�ocuklar hemen ele�tirilerek sindirilmemeli, sordu�u sorulara b�y�k bir sab�r ve
sevgiyle cevaplar verilmeli ve �ocuk ayd�nlat�lmal�d�r. Bu konuda Hz. Peygamber'in,
"Herkese anlayabilece�i kadar konu�ulmas�n�" tavsiye eden hadisi �rnek al�narak,
verilen bilgilerin sade ve anla��labilir olmas�na �zen g�sterilmelidir.
�ocuk ruhunu korku veya ceza ile disipline etmek, �ocu�u bunlar vas�tas�yla
sindirmek ve istenmeyen davran�lardan vazge�irmek, k�sa bir zaman i�in
s�zkonusudur. Bunlar�n �ocuk ruhunda tesirinin kal�c� olmad��� gibi, olumsuz
sonu�lar da do�urdu�u bir ger�ektir. �te yandan, dinin �z�ne uygun olmayan a��r� ve
gereksiz bask�larla yap�lan din e�itiminin faydal� olmad��� ve sonraki ya�larda
ibadetlerin terkedilmesinde, bu bask�lar�n rol� oldu�u ifade edilmektedir. �ocu�un
kalbini kazanmak i�in yeg�ne duygu vard�r; ki o da sevgidir. Bu nedenle, �ocuklara
Allah'a im�n gibi �nemli bir konunun ��retimi yap�l�rken, Kur'�n ve Hadislerin
ruhuna uygun olan, sevgi, merhamet ve m�samahaya dayal� bir metod takip
edilmelidir. Bunun yan�s�ra, �ocuklara peygamberler ve �zellikle Peygamberimizin
hayat�n� konu alan eserler okunmal� ve di�er �sl�m b�y�klerinin hat�ralar�
anlat�larak �ocu�a �rnek alabilece�i ideal karakterler sunulmal�d�r. �ocuk ruhunda,
y�llarca silinmeden canl�l���n� koruyan toplu ibadetlerin; bayram ve cuma
namazlar�n�n manev� havas�ndan onlar da faydaland�r�lmal�d�r.
Allah sevgisi esas al�narak, �ocu�un �mit ve g�ven duygular�n� geli�tiren bir im�n
��retimi, �ocu�a pek�ok y�nden fayda sa�layacak ve b�yle bir e�itim sayesinde
�ocuk, �mit ve ne�e dolu bir �ekilde, hayata sevgi ile bakacakt�r. �nsan ruhu i�in
gerekli olan Allah korkusu ise, ancak �ocu�un vicdan duygusu gerekli Olan Allah
korkusu ise, ancak �ocu�un vicdan duygusu geli�tikten sonra, bir ba�ka ifadeyle,
cennet, cehennem ve ahiret... gibi m�cerred kavramlar� anlayabilecek zihin yap�s�na
sahip oldu�u zaman telkin edilmelidir. 12-13 ya�lar�ndan sonra ve gerekti�i zaman
ona Allah korkusunun telkini, vicdan geli�imine olumlu katk�da bulunacakt�r.
SUMMARY
The Islam, gives great importance to children. Actually, it can be easily seen both
in the verses of Holy Quran and in the hadiths of Eminent Muhammed (Peace upon to
Him). In this book, you will be aware of the fact that the verses and the hadiths
incorporate with the psycho-pedagogical realities and offer a solution for our
educitional purposes.
Believing in God is the greatest shelter for human beings. Ate-istic people are
uneasy and mentally-troubled. The fact that believing in God carries great
importance for children has been proved by many researches in recent years.
Therefore, It's parents' duty to provide their children with this belief. That's
the reason why this book was prepared. It consists of the fundemental principles in
understanding and grasping the real meaning of God. On the other hand, the first
section of this book gives information about the psychology of this book gives
information about the psychology of children and this information was taken from
various sources.
Wat is meant in this book is this: When we explain the meaning of God, we should
follow the way of giving them "The Lowe of God" at the very beginning. Howewer, the
fear of God mustn't be told to children for the first few years, since it has been
proved that this has a bad impression on children. So, "The Love of God" should be
the basic principle of giving children the real meaning of God.
With the hope to be advanageous to parents and teachers...
B�BL�YOGRAFYA
A) ESERLER
ABDULB�K�, Muhammed Fu�d;
el-Mu'cem�'l-M�fehres li elf�zi'I-Kur'�n, 1st. ts. ACL�N�jsm�il b. Muhammed;
Ke�fu'1-Haf�, II. c. 3. bs. Beyrut, 1352. ADASAL, Rasim;
Medikal Psikoloji, 3 bs. 1st. 1977. ADLER, Alfred;
�nsan� Tan�ma Sanat� (�ev. S. Ba�ar) 4. bs. 1st. 1985. AHMED, b. Hanbel;
el-M�sned, I-VI Beyrut, is. AKSEK�,Ahmed Hamdi;
�sl�m I, Matbaa-i ebuzziy�, �st. 1943. ALAYLIO�LU, Ru�en-O�UZKAN, A. Ferhan;
Ansiklopedik E�itim S�zl���, 1st. 1976.
ALLPORT, Gordn W;
The Individual and His Religion, London 1954. (Bo�azi�i
�niv. ktp. Kat No: 201. ALTINK�PR�, Tuncel;
�ocu�un Ba�ar�s� Nas�l Sa�lan�r, tst 1979. ARMANER,Neda;
inan� ve Hareket B�t�nl��� Bak�m�ndan Din Terbiyesi,
MEBY. 1st. 1967.
Din Psikolojisi Giri� I. Ank. 1980. ARMANER, N. -�KMEN* A. Zeki;
Din E�itim ve ��retiminde Metodik Bilgiler, MEBY. 1st.
1960. AYASBEYO�LU, Nevzat;
�sl�miyetin E�itimimize Getirdi�i De�erler ve Kur'�n-� Kerim'in E�itim ile �lgili
Ayetlerinin Tahlili, MEBY. �st. 1968. AYHAN, Halis;
E�itime Giri� ve �sl�miyetin E�itime Getirdi�i De�erler, �st
1982.
Din E�itimi ve ��retimi (�m�n-�badet) D�BY. Ank. 1985. BALABAN, M. Rahmi;
Son Asr�n �lim Adamlar�na G�re �lim-Ahl�k-�m�n, 4. bs.
D�BY. Ank. 1974. BA�ARAN, �. Ethem;
E�itim Psikolojisi, Ank. 1984. BAYMUR, Feriha;
Yeni Do�mu� �ocuk ve S�t �a��nda E�itim, MEBY. Ank.
1952.
Genel Psikoloji, Ank. 1982. BAYRAKLI, Bayraktar;
isl�m'da E�itim, �st. 1980. BEYATLI,Yahya Kem�l;
Kendi G�k Kubbemiz, �st. 1967.
Aziz �stanbul, 1st 1969. B�LG�N, Beyza;
T�rkiye'de Din E�itimi ve Liselerde Din Dersleri, Ank.
1976. B�NBA�O�LU, Cavit;
Geli�im Psikolojisi, 3. bs. Ank. 1975. BOVET, Pierre;
Din Duygusu ve �ocuk Psikolojisi, (�ev. S. Odaba��) Ank.
1958. BUH�R�, Ebu Abdillah Muhammed b. �smail;
el-C�miu's-Sah�h, I-VIII. 1st 1979 (ofset) CANAN, ibrahim;
Hz. Peygamber'in S�nnetinde Terbiye, 2. bs. 1st. 1982.
Kur'�n'da �ocuk, 1st. 1984. CEVHER�, Eb� Nasr ismail b. Hamm�d;
es-S�hah, 3. bs. Beyrut 1979. C�L�N�, Fadlullah;
Fadlullahi's-Samed fi tavd�hi'l-Edebi'l-M�fred, I. c. 2. bs.
Kahire, 1388. COLE, Luella-MORGAN, John;
�ocukluk ve Gen�lik Psikolojisi, (�ev. B. H. Vassaf) 2. bs.
MEBY. 1st. 1975. COMEN�US, Jan Amos;
Didactica Magna, (�ev. H. Hasip Aytuna) Ank. 1964. �APLI, Orhan;
�ocuklar�n ve Gen�lerin E�itimi, Ank. 1974. �ELEB�, Ahmed;
�sl�m'da E�itim-��retim Tarihi, (�ev. A. Yard�m) 1st. 1983. �UBUK�U, �. Ag�h;
Mezhepler, Ahl�k ve �sl�m Felsefesiyle �lgili Makaleler,
A��FY. No: LXXII, Ank. 1967.
�sl�m D��ncesi Hakk�nda Ara�t�rmalar, ��FY. No: 158.
2. bs. Ank. 1983.
�sl�m D��n�rleri, A��FY. No: 137. Ank. 1977. DALAT, Ziya;
�ocuk ve Gen� Ruhu, 2. bs. Ank. 1956. DAR�M�, Eb� Muhammed Abdullah b. Abdirrahman;
es-S�nen, I-II. Beyrut, ts. DEVEL�O�LU, Ferit;
Osmanl�ca-T�rk�e Ansiklopedik L�gat, 2. bs. Ank. 1970. D�N� Bilgiler Klavuzu, I. c.
3. bs. D�BY. Ank. 1975. DODSON, Fitzhugh;
�ocuk Ya�ken E�ilir, (�ev. S. C�l�zo�lu) 1st. 1976. DO�RUL, �. R�za;
Yery�z�ndeki Dinler Tarihi, �st. 1963. DRAZ, M. Abdullah;
�sl�m'�n �nsana Verdi�i De�er, (�ev. N. Demir) �st. 1983. DWELSHAUVERS, G.;
Psikoloji, (�ev. M. �. Tun�) �st. 1938. EB� D�V�D, S�leyman b. E�'as es-Sicist�n�;
es-S�nen, I-IV. Beyrut, ts. EGEMEN, Bedii Ziya;
Terbiye �lminin Problemleri ve Terbiye Felsefesi, A��FY.
No: LIV. Ank. 1965. EN�, Mithat;
Ruhbilim Terimleri S�zl���, Ank. 1974. ERDEM, Selman;
Psikoloji, 3. bs. Ank. 1972. ERSOY, M. Akif;
Safahat, 18. bs. �st. 1984. EVR�M, Selmin;
Psikoloji A��s�ndan, I-Zek� Sorunu II-Toplum Hizmetinde
Psikoloji, ��EFY. No: 2451.1st. 1978. F��EK, G�ler-S�KAN, Zafer;
�ocu�unuz ve Siz, MEBY. �st. 1983. FRODHAM, Friada;
Jung Psikolojisinin Anahatlar�, (�ev. A. Yal��ner) 1st. 1983. GAZZ�L�, Eb� H�mid
Muhammed b. Muhammed (v. 505/1111);
�hy�u Ul�mi'd-D�n, I-IV. �st. 1321.
el-Munkizu mine'd-Dal�l, (�ev. H. G�ng�r) 2. bs. Ank. 1960. G�VSA, �. Alaattin;
�ocuk Psikolojisi, �st. 1940. GU�LLAUME, Paul;
Piskoloji, (�ev. R. Semin) ��EFY. No: 1567.1st. 1970. H�K�M, Eb� Abdillah el-H�kim
en-N�s�b�r�;
el-M�stedrek ala's-Sah�hayn, I-IV. Beyrut, ts. HEYSEM�, Nureddin Ali b. Eb� Bekr;
Mecmau'z-Zev�id ve Menbau'l-Fev�id, I-X. 2. bs. Beyrut
1967. �BN ALLAN, Muhammed b. Allan es-S�dd�k�;
Del�l�'l-F�lih�n li turuki Riy�d's-S�lih�n, Ta'lik; M. H. Rebi.
M�s�r 1971. �BN HALDUN, Abdurrahman b. Haldun;
Mukaddime, I. c. (�ev. S. Uluda�) 1st. 1982. �BN HAZM, Eb� Muhammed Ali b. Ahmed
el-Fasl fi'1-Milel ve'l-Ehv� ve'n-Nihal, I. c. 2. bs. Beyrut 1975. �BN KES�R,
�m�du'd-Din Eb� Fid� �smail;
Tefs�ru Kur'�ni'1-Az�m, IV. c. Kahire, ts. �BN M�CE, Eb� Abdillah Muhammed b.
Yez�d;
es-S�nen, I-II. Kahire 1954. �BN MANZ�R, Ebu'1-Fadl Cem�leddin Muhammed;
Lis�nu'l-Arab, IXI. Beyrut ts. �BN TUFEYL, Eb� Bekr Muhammed;
Hayy b. Yakzan, (Sad. A. �zalp) 1st. 1985. �HVAN�'S-SAF�;
Res�ilu �hv�nis-Saf�, I. c. Beyrut, ts.
141
tSFEH�N�, Ebu'l-K�s�m er-R���b;
el-M�fred�t fi �ar�bi'l-Kur'�n, M�s�r, 1324. �SL�M ANS�KLOPED�S�, MEBY, 1966.
�SL�MO�LU, Be�ir;
Kur'�n'da M�minlerin �zellikleri, �st. 1985. JACQUiN, Guy;
�ocuk Psikolojisinin Ana �izgileri, (�ev. M. Toprak) �st.
1976. JERSILD, Arthur. T;
Gen�lik Psikolojisi, (�ev. I. N. �zg�r) �st. 1978.
�ocuk Psikolojisi, (�ev. G. G�nce) A�EFY. No: 79, Ank.
1979. KANAD, H. Fikret;
Ailede �ocuk Terbiyesi, 2. bs. MEBY. �st. 1976.
Pedagoji Tarihi I-II. �st. 1976. KANDEM�R, M. Ya�ar;
�rneklerle �sl�m Ahl�k�, 2. bs. 1st. 1980. KAPLAN, Mehmed;
B�y�k T�rkiye R�yas�, (K�lt�r Enst. Yay.) �st. 1969. KEYK�VUS, Em�r Unsur el-Me�l�;
Devlet ve Aile Ahl�k�, Terc�man 1001 Temel Eser. KUTUB, Muhammed;
Kur'an Ara�t�rmalar�, I. c. (�ev. A. Nuri) �st. 1981. LEBON, Gustave;
Kitleler Psikolojisi (�ev. S. Demirkan) �st. 1969. M�L�K b. Enes;
el-Muvatta M�s�r, 1951. MALOUF, Hewis;
Mak�l�t, Felsefiyyet�n Kad�miyyet�n li ba'z� Me��hiri
Fel�sifeti'1-Arab, N�r. H.Edde-L. �eyho, Beyrut, 1908. MORAN,Adli;
Dinler Tarihi, H�rriyet Yay. �st. ts.
MORGAN, Clifford;
Psikolojiye Giri�, (�ev. Komisyon) 3. bs. HUY. Ank. 1984. MUNN, Norman;
Psikoloji, (�ev. N. Tendar) 4. bs. MEBY. 1st. 1975. M�N�V�, �ems�ddin Muhammed
Zeyn�ddin Abdurra�f;
Fezyu'l-Kad�r, I-VI. Beyrut, 1972. M�SL�M, Ebu'l-H�seyn M�slim b. Haccac el-
Ku�eyr�;
Sah�hu M�slim, I-V. Thk. M. Fu�d Abdulb�ki, 3. bs. Beyrut,
1972. NEF, U. John;
Sanayile�menin K�lt�r Temelleri, (�ev. E. G�ng�r) 1000 Temel Eser, MEBY. 1st. 1970.
NES��, Eb� Abdirrahman Ahmed b. �uayb;
es-S�nen, I-VIII. Kahire, 1964. O�UZKAN, A. Ferhan;
E�itim Terimleri S�zl���, TDK. yay. Ank. 1974. �NKAL, Ahmet;
Res�lullah'�n �sl�m'a Davet Metodu, 2. bs. Konya, 1984. �ZBAYDAR, Belma;
Din ve Tanr� �nanc�n�n Geli�mesi �zerine Bir �nceleme, �st.
1970. �ZG�R, �brahim N.;
�ocuk Psikolojisi, 1st. 1979. PAZARLI, Osman;
Din E�itimi ve ��retiminde Genel Metodlar, �st. 1967.
Din Psikolojisi, 2. bs. �st. 1972. PERNOUD, Laurence;
�ocu�umu B�y�t�yorum, (�ev. K. Denizyaran) 2. bs. �st.
1975. P�AGET, Jean;
�ocukta Dil ve D��nce, Devlet Bas�mevi, �s. 1938. Remplein, Hans;
Die Seelische Entwicklung des Meschen im Kindes und Ju-
gendalter, 14. Aufl. 1966. (A. Osman �zcan ktp.) ROUSSEAU, Jean Jacques;
Emil Yahut Terbiyeye Dair, (�ev. H. Z. �lken, A. R. �lgener,
S. G�zey) 6. bs. �st. 1966. RUSSEL, Bertrand;
Terbiyeye Dair, (�ev. H. Dereli) A�. Bas�mevi, Ank. 1964. SADIK, Necmeddin;
�lm-i Terbiye-i Etf�l, Matbaai Amire bsk. 1st. 1333. SANTSTR�M, C. I.;
�ocuk ve Gen�lik Psikolojisi, (�ev. R. Semin) �AEFY. No:
1614.1st. 1971. SAN'�N�, Abdurrezzak b. Muhammed;
Musannef, I-XI. Beyrut, 1970. SCHRAML, Walter J;
Einf�hrung in die Moderne Entwicklungspsychologie f�r
Padagogen und Sozial Padagogen. Klett-Cotta, Stuttgart 1983.
(A. Osman �zcan ktp.) SORENSON, Hebert;
E�itim Psikolojisi, (�ev. G. Yazgan) 3. bs. MEBY. 1st. 1975. SEM�N, Refia;
Karakter Formasyonu, 1�EFY. No: 1324,�st. 1973.
Ruh Sa�l���, �st. 1979. TAPLAMACIO�LU, Mehmet;
Kar��la�t�rmal� Dinler Tarihi, Ank. 1966.
Din Sosyolojisi, 2. bs. A��FY. No: 156, Ank. 1975. TA�K�PR�Z�DE, Ahmed Efendi;
Mevz��tu'l-Ul�m, (�ev. K. Mehmed Efendi) I-H. 1st. 1313. T�RM�Z�, Eb� �sa Muhammed
b. �s�b. Sevre;
es-S�nen, I-V. Thk. A. Muhammed �akir, Kahire, ts. TOPALO�LU, Bekir;
Allah'�n Varl��� (lsb�t-i V�cib) D�BY. Ank. 1975.
TU�LACI, Pars;
Okyanus Ansiklopedik S�zl�k,lst. 1972. ULUDA�, S�leyman;
�sl�m'da �r�ad, 1st 1982. UL VAN, Abdullah;
Terbiyet�'l-Evl�d fi'l-�sl�m, I. c. Beyrut, 1978. WEBER, Alfred;
Felsefe Tarihi, (�ev. V. Eralp) 1st. 1964. WENSCtK, A. J.;
el-Mu'cemu'l-M�fehres li elf�zi'l-Hadisi'n-Nebev� (CONCORDANCE) Leyden. 1936.
YARDIM, Mehmet Nuri;
Edebiyat��lar�m�z�n �ocukluk Hat�ralar�, 1st 1984. YAVUZ, Kerim;
�ocukta Din� Duygu ve D��ncenin Geli�mesi (7-12 ya�)
D�BY. Ank. 1983. YAVUZER, Haluk;
�ocuk ve Su�, �st 1982.
�ocuk Psikolojisi I. Duygusal ve Toplumsal Geli�im, 1�EFY.
No: 2927,�st. 1982.
Ana Baba ve �ocuk, �st. 1986. YAZIR, Elmahl� Muhammed Hamdi;
Hak Dini Kur'�n Dili, MX. 3. bs. �st. 1979. Y�R�KO�LU, Atalay;
�ocuk Ruh Sa�l���, 7- bs. Ank. 1984.
Gen�lik �a��, 3. bs. Ank. 1986. ZEB�D�, Zeyn�ddin Ahmed b. Abdillat�f;
Sah�h-i Buh�r�, Tecr�d-i Sarih Tercemesi (�ev. A. Naim-K.
Miras) I-XII. 5. bs. D�BY. Ank. 1980. ZULL�GER, Hans;
�ocuklar�m�z�n Korkular�, (�ev. K. �ipal) �st. 1975.
B) TEBL�� MAKALE VE DERS NOTLARI
ALTINTA�, Hayrani;
�ocukluk Devresinde Aile'de Din E�itimi (tebli�) T. 1. DES.
Ank. 1981. ARMANER, Neda;
Din E�itiminde Psikolojinin �nemi (makale) A��FD. XXII.
Ank. 1978. AYHAN, Halis;
Temel ve Orta E�itim'de Din E�itimi (tebli�) MEDES. Ayd�nlar Oca��. Ank. 1981.
B�LG�N, Beyza;
E�itimin �mk�n� ve S�n�rlan �zerine (makale) A��F. �sl�m
�limler Enstit�s� Dergisi, IV. Ank. 1980.
Okul �ncesi �a�� �ocu�unda Din� Kavramlar (makale)
MEGSB. Din ��retimi Dergisi, sy. 8-9, Ank. 1986. G�NAY, �nver;
T�rkiye'de Din� Sosyalle�me (tebli�) T. 1. DES. Ank. 1981. G�NCE, G�lseren;
Yurt D��ndaki ��ilerimiz ve Din (tebli�) MEDES... G�RAN, Kem�l;
Halk ��in Din E�itimi (tebli�) T. 1. DES... �CAL, Mustafa;
Din K�lt�r� ve Ahl�k Bilgisi Dersi �zel ��retim Y�ntemleri
1985-86 ders notlar�, U��F, Bursa, 1985. OKTAY, Ayla;
Okul �ncesi E�itim ve Aile (tebli�) MEDES... �ZCAN, Ali Osman;
Din ve Ahl�k E�itiminde Ailenin Rol� (tebli�) �n�EF. Malatya, ts.
Geli�im Psikolojisi ders notlar�, �n�EF. Malatya, ts.
Dede Korkut Kitab�nda E�itim Anlay�� (tebli�) T�rkoloji
Kongresi, 1984.
Din ve Ahl�k E�itiminde Ailenin Rol� (makale) Kubbealt�
Akademi Mecmuas� sy. 4. y�l 1985.
E�itim Piskolojisi ders notlar�, U�EF. Bursa, ts. �ZT�RK, Mualla;
Din E�itimi ve �ocuk Ruh Sa�l��� (tebli�) T.l. DES... SAMUK, Fevzi;
�ocukluktan Gen�li�e Ge�i�te Psiko-Seks�el Y�n (tebli�)
T�rk Gen�li�inin Meseleleri Semineri, Ayd�nlar Oca��, 1st.
1985. SAV�, Saime tnal;
Aile'de Din E�itimi (tebli�) T. 1. DES... �EKER, Mehmet;
Tar�ku'l-Edeb'de E�itim (tebli�) T.l. DES... �ENT�RK, Habil;
�badetin Mahiyeti ve �ahsiyet Geli�imindeki Fonksiyonu
(makale) DE��F. Dergisi II. �zmir 1985.
Din Duygusu, Din �uuru ve �ahsiyet Geli�mesi, MEGSB. Din
��retimi Dergisi, Ank. 1987. sy. 10. TU�, Salih;
�ocukluktan Gen�li�e Ge�i�te �evre ve Yeti�me Fakt�r�
(tebli�) T�rk Gen�li�inin Meseleleri Semineri, �st. 1985. TUN�, Cavit;
Y�ce Allah'a �m�n ve Bunun �nemi (makale) E��F. Dergisi
II. Kayseri 1985. T�T�NC�, Mehmet;
Kur'�n ve Hadisler'de E�itim Esaslar� (makale) DE��F, II.
�zmir, 1985.
Din Duygusu, Din �uuru ve �ahsiyet Geli�mesi, MEGSB. Din
��retimi Dergisi, Ank. 1987. sy. 10. VERGOTE, A.;
�ocukta Din (�ev. E. F�rat) makale, A��FD. XXII. Ank. 1978.
YAVUZER, Hal�k;
6-12 Ya� �ocuklar�n Psiko-Sosyal Geli�mesi (makale) Pedagoji Dergisi, 1st 1980.
Y�R�KOGLU, Atalay;
Ruh Sa�l���, Ahl�k De�erleri ve Din (tebli�) T. 1. DES...
T�MA� YAY INLARI
KAYNAK ESERLER
Kur'an-� Kerim I Hamid Ayta� Hatt�
T�rk-�sl�m Hukuk'Tarihi, (3 cilt) I Prof. Dr. H. Cin, Do�. Dr. A. Akg�nd�z Tarih�e-
i Hayat, (3 cilt) I Abd�lkadir Bad�ll�
Yeni Ansiklopedi, (4 cilt) I Heyet
Ayet ve Hadislerle Hac I Mehmed Emre
�sl�m'�n Esaslar�m �z�mlemek I Dr. Deyim As�mgil
L�GATLER
Kur'�n-� Ker�m L�gati I Mahmut �anga Kur'an-� Kerim I Abd�lvehhab �zt�rk
ARA�TIRMA - �NCELEME
�sl�m Anayasas� I Do�. Dr. Ahmet Akg�nd�z
T�rkiye'de Gen�lik Olay� I Do�. Dr. Sami �ener
Ana Hatlar�yla �sl�m Ekonomisi I Prof . Dr. Servet Arma�an
�sl�m'da �nsan Haklar� Beyannamesi I Do�. Dr. Ahmet Akg�nd�z
Vahdet-i V�cud I Ali �pek
AKT�EL ARA�TIRMA
Do�u Ger�e�i ve M�sl�man K�rtler I H�seyin Y�lmaz
G�ndemin �a�r�s� �sl�m I Necati G�ro�lu Namus Fitnesi Mut'a I Prof. Dr. ibrahim
Canan
F�KR� ESERLER
Bir Millet Vyan�yor I Hekimo�lu �smail % D��nceler I Hekimo�lu �smail
Yoku� I Hekimo�lu �smail
Yapraklar I Hekimo�lu �smail
Derdimi Seviyorum (4 kitap) I Hekimo�lu �smail
�l�m Yokluk mudur? I Hekimo�lu �smail
Neye Nas�l �nan�r�m? I Hekimo�lu �smail
M�sl�man ve Para I Hekimo�lu �smail
Bat�n�n Dara�ac�nda �syan I Recep ��kr� Apuhan
Ruhumda Darp �zi Var I Recep ��kr� Apuhan
Demokratik Ate� Yalama Toplant�s� �R. ��kr� Apuhan
At Nal�nda Di� Yaras� I Sadettin Kaplan
Nas�l M�sl�man�z I Vehbi Karaka� M �st umana Muhtac�z I Vehbi Karaka�
Ni�in Namaz I Vehbi Karaka� Uygarl���n G�zya�lar� I �ule Y�ksel �enler
K�z ve �i�ek I �ule Y�ksel �enler Gen�li�in Izd�rab� I �ule Y�ksel �enler
Ash�b-� Suffa I Dr. Mustafa Bakt�r
D�nya �sl�m'a Muhta�, (2 kitap) I Ahmed Selim
Din, Medeniyet ve L�iklik /Ahmed Selim
Elveda Karanl�k I Mustafa Yazgan
�nsanl���n Ruh Mimarlar�/ AbdurrahimBalc�o�lu
De�i�en Toplumun Bunal�m� I Adil Do�ru
�slam� Kimlik Aray�� I Adil Do�ru
Ayd�nlar �haneti I Osman Sar�
Bedi�zzaman ve Siyaset I Bekir Berk
Bilgiden Tevhide Y�kseli� I Ekrem Sa��r o�lu
Namus K�r�m� I Ayla �elikt�rk D��nce ve �zg�rl�k I ismail K�ll�o�lu
A�LE SER�S�
Fert ve Ailede Mutluluk Yolu I Dr. Sevim As�mgil Benim M�sl�man Yavrum I Dr. Sevim
As�mgil
Bebe�imi B�y�t�yorum I Ali �ank�r�l� Sofra Nimetleri I Abdurrahman Cerraho�lu
Aile Sa�l��� Ansiklopedisi I Heyet
B�y�k �sl�m �lmihali I �mer Nasuhi Bilmen
Doktorunuz Diyor kil Dr. Sefa Sayg�l�
Aile Sa�l��� Ansiklopedisi I Heyet
�ifal� Bitkiler I Dr. Adil As�mgil
�ocuklar�m�za Allah'� Nas�l Anlatal�m? I M. Emin Ay
���RLER
Safahat I Mehmed �kifErsoy
YAKIN TAR�H SER�S�
Son Bozgun, (3 cilt) I Vehbi Vakkaso�lu �nk�lab Kurbanlar� I H�seyin Y�lmaz
Ayasofya I H�seyin Y�lmaz
�ld�kten Sonra Allah Diyen Bakan I H�seyin Y�lmaz �ttihad-� �sl�m ve Hil�fet I
H�seyin Y�lmaz
Devlet Ter�r� /H�seyin Y�lmaz Za�ra M�ft�s�n�n H�t�ralar� I Haz. M. Ertu�rul D�zda�
Kemalizm'in Alfabesi I Metin Karaba�o�lu
�stikl�l Harbimizin Esaslar� I K�z�m Karabekir
Bir D�ello Bir Suikast I K�z�m Karabekir
Devrimin �ak�l Ta�lar� I Sad�k Albayrak
�a�da� Devrim Yobazlar� I Sad�k Albayrak
Y�r�yenler ve S�r�nenler I Sad�k Albayrak
�slam Birli�i �zerine Oynanan Oyunlar I Burhan Bozgeyik
SOSYAL K�LT�REL ESERLER
�nce Alk�lad�lar, Sonra �ld�rd�ler I Vehbi Vakkaso�lu
Bu Vatan� Terkedenler I Vehbi Vakkaso�lu
D�nyada �sl�m'a Ko�anlar I Vehbi Vakkaso�lu
Yeniden Do�anlar I Vehbi Vakkaso�lu
Ard�m�zdaki Y�llar I Ahmed Ers�z
Bu �lkede Ya�amak I Ahmed Ers�z
Yak�n Ge�mi�in G�lgesinde I Ahmed Ers�z
Serdenge�ti /Abdurrahim Balc�o�lu
H�TIRALAR
Senin ��in A�layaca��m / Recep ��kr� Apuhan
Terleyen Duvarlar I Abdurrahim Balc�o�lu
�ilenin B�ylesi I H�seyin �zmez
�u Bizimkiler I H�seyin �zmez
Tilki Tuza�� I Selam� �ekmegil
Davam I A. Rahmi Erdem
G�NL�K - HATIRA
Sefer Vakti I Esma Yakar
H�K�YELER
Menan Cinleri I Hekimo�lu �smail
Su� I H�seyin Karatay
Alt�n Beyinli Adam I Bat� Edebiyat�ndan Se�me Hik�yeler Yunus Meltemi I Sadettin
Kaplan
ROMANLAR
Minyeli Abdullah I Hekimo�lu �smail
Maznun I Hekimo�lu �smail
Huzur Soka�� I �ule Y�ksel �enler
, Yan�k Bu�daylar I Ahmed G�nbay Y�ld�z
�i�ekler Susay�nca I Ahmed G�nbay Y�ld�z
Dallar Meyveye Durdu I Ahmed G�nbay Y�ld�z
Gurbeti Ben Ya�ad�m I Ahmed G�nbay Y�ld�z
Soka�a A��lan Kap� I Ahmed G�nbay Y�ld�z
Azat Ku�lar� /Ahmed G�nbay Y�ld�z
Bo�luk I Ahmed G�nbay Y�ld�z �� Deniz �tesi I Ahmed G�nbay Y�ld�z
Sitem /Ahmed G�nbay Y�lda Bir D�nya Y�k�ld� I Ahmed G�nbay Y�ld�z
Figan I Ahmed G�nbay Y�ld�z
Aynada Batan G�ne� I Ahmed G�nbay Y�ld�z
Sular Durulunca I Ahmed G�nbay Y�ld�z
Hazin G�� I Ahmed Y�lmaz Boyuna�a
Zafer R�zgarlar� I Ahmed Y�lmaz Boyuna�a
End�l�s �ahini /Ahmed Y�lmaz Boyuna�a
K�r�k Han�er /Ahmed Y�lmaz Boyuna�a
Hil�l U�runa I Ahmed Y�lmaz Boyuna�a
Hind Sular�nda I Ahmed Y�lmaz Boyuna�a
Kan ve G�l I Ahmed Y�lmaz Boyuna�a
Malazgirt'in �� Atl�s� I Ahmed Y�lmaz Boyuna�a
Korkusuz Cengaver I Ahmed Y�lmaz Boyuna�a
Fetih Sancaklar� I Ahmed Y�lmaz Boyuna�a
I
Ya�ad���m�z bu �a��n sonuna yakla��rken,
d�nya devletlerinin bir yandan teknoloji yar��n� h�zland�rd�klar�, �te yandan
e�itime
h�z verdikleri g�r�lmektedir.
�nsan g�c�nden en iyi �ekilde faydalanmas�n�
bilen devletler, k�sa zamanda geli�mi� ve yery�z�nde s�zsahibi olmu�lard�r. Bu
geli�menin ard�ndaki en �nemli ger�ek, bu devletlerin sistemli ve programl� bir
e�itim
yap�s�na sahib olmalar�n�n yan� s�ra, manev� de�erlerinden asla taviz
vermemeleridir.
�nsan hayat�nda ihmale gelmez ve vazge�ilmez bir yeri olan �ocukluk d�nemi
e�itiminde anne ve babalara, anaokulu ve
ilkokul ��retmenlerine b�y�k destek sa�layaca��na inand���m�z bu de�erli
�al�may� okuyucular�m�z�n dikkatlerine iftiharla sunuyoruz
ISBN: 975-362-095-0

You might also like