Professional Documents
Culture Documents
(Hoca derste Vurun Kahpeye uyarlamalarından 2 soru geleceğini söylemişti. Ama bayağı
zaman geçti unutup, sormayabilir.)
Lütfi Akad – Vurun Kahpeye (1949) (Türk Sineması’nın Sinemacılar Çağı’nı başlattı.)
Jenerik Hitchcock tarzı. Jeneriğe filmle alakasız olarak korku filmi müziği konulmuş.
Filmin başlangıcında araba ortadan gelip köşeden büyüyerek çıkıyor. Filmde
Amerikan esintileri var.
Aliye Öğretmen’in (Sezer Sezin) kaldığı ev eşraf evinden uzak (eşraf evinin özelliği
dışı normal kasaba evi gibiyken evin içi daha Avrupai döşelidir, Art Nouveau esintileri
vardır fakat bu filmde evin içi eşraf evine uygun değil) Adapazarı’nda çekildi.
Tiyatro dönemi kuralları devam etmekte, oyunculuklar teatral.
Orhan Aksoy – Vurun Kahpeye (1964) (Ticari)
Filmin jenerik müziği hatalı, korku, suspence filmi müziği.
Filmin başından sonuna kadar hatalar var. Taşra gerçeği ile uygunsuz (Hülya
Koçyiğit’in at arabasından camdan sarkması gibi mantık hataları var)
Aliye Öğretmen’in kasabaya ufak bir el valizi ile gelmesi, kasabadaki okul kitaplığının
çok büyük olması.
Kitap ücra bir kasabada geçerken film koca bir şehirde, kentte geçiyor. Aliye
Öğretmen buna rağmen adres dahi sormadan gideceği yeri bulabiliyor.
Evin içi eşraf evine uygun.
Halit Refiğ – Vurun Kahpeye (1973) (Dini)
Ulusal ve Milli Sinema (1973), batıya dönüşten ziyade ulusa dönüş.
Millilikten çok dinilik var. Ve çok önde, çiğ kullanılmış.
Müzik hala korku, suspence filmi müziği.
Açılış cami ile, “namuslu ve Müslüman” ifadesi ile dindarlığa vurgu.
Aliye Öğretmen’in (Hale Soygazi) evinde kalacağı eşrafın takke ile çıkması (dini bir
sembol), diğerlerinde fes ve sarık vardı.
Ev eşraf evinden uzak, otantik nesneler, dini motifler.
Milli olan öz, dini bir öze evrilmiştir.
Birçok planda fonda minareler yer almakta.
Hoca üç farklı siyasi dönemin eserlerde oluşturduğu farkları gösterebilmek adına izletti. Üç
filmin de giriş sahnesi, Amerikan sineması esintisi taşıyan korku uyandıran müzikle başlar.
Anadolu’nun ücra köşesi atmosferini verememişlerdir. Üç yönetmenin de uyarlaması eserin
ruhunu kavrayamamıştır. Eserin özünden soyutlayıp yörüngesinden sapmışlardır.
Milli Sinema, savunduğu ideoloji iktidara gelince çöktü. İnsanlar bu filmlere sinema
seyircisi oldukları için değil; savundukları, kıstırılmış, baskılanmış ideolojilerinin
temsilini görmek için gidiyorlardı.
Halit Refiğ, Metin Erksan Ulusal Sinema (Metin Erksan birçok başyapıt ortaya
koyunca yapımcılar ile arasına soğukluk girdi. Sonrasında yeniden popüler türe
yöneldi.)
Ulusal filmler: Vurun Kahpeye, Bir Türk’e Gönül Verdim (Halit Refiğ)
Yedinci Adam, Anadolu insanının ve John Berger’in isim babalığını yaptığı iç ve dış
göç gerçeğinin sinemada yansımasıdır. İç göç Gurbete Kuşları’ndan Bir Avuç
Cennet’e kadar uzanır.
Yılmaz Güney
Yılmaz Güney dönemin en önemli yönetmeni. Taşra sinemalarında büyük üne
kavuştu. “Bir Çirkin Adam” filmini çekti. “Umut” filmi sayesinde aydın kesim
tarafından da tanındı. Hapiste yazdığı “Yol” filmiyle Altın Palmiye kazandı.
Türkiye’den gittikten sonra son filmi “Duvar” (1983)’ı çekmiştir. 1984 yılında
Fransa’da hayatını kaybetmiştir.
Zavallılar (Yılmaz Güney hapse girdiği için bir kısmını Atıf Yılmaz yönetmiştir),
Arkadaş (1974), Umutsuzlar, Baba, Acı)
Şerif Gören
Endişe (Yılmaz Güney filmi çekerken hapse girdiği için tamamlamıştır) filmiyle
ortaya çıkmıştır.
Yol (1981)
Ömer Kavur - Yatık Emine , Tunç Okan – Otobüs, Yavuz Özkan - Maden, Demiryol
Zeki Ökten - Sürü (1978) (Senaryosunu Yılmaz Güney yazmıştır)
SİNEMAMIZDAKİ 3 BÜYÜK KRİZ
BİRİNCİ KRİZ (TV VE SEKS FİLMLERİ DÖNEMİ - YİTİK YILLAR) (1974-
1978) TV ile ulusal düzeyde oldu.
İKİNCİ KRİZ (VİDEO DÖNEMİ (78-86)) videonun ülkemize girmesiyle başladı.
Videotek açıldı.Video dönemi, yabancı sinema ülkeye girdi, Yeni Dalga, Yeni
Gerçekçilik, Sovyet Sineması, Mısır Filmleri vs. gibi Türkiye’de gösterim şansı
bulamayan filmler video kasetler ile ulaşılabilir hale geldi. 80-82 Yükselen sermaye.