Professional Documents
Culture Documents
Herşey Enerjidir Ve Herşey Yalnızca Bundan Ibarettir
Herşey Enerjidir Ve Herşey Yalnızca Bundan Ibarettir
Sahip olmayı istediğiniz gerçekliğin frekansına uyumlandığınızda artık yapacak bir şey yoktur, o
gerçeklik size ait olur.
1920 yılında Raymond Rife, frekansları kullanarak virüsleri yok etmeye başarmıştır.
Biyofizikçi Alman doktor Fritz Albert Popp, DNA ve tüm canlı hücrelerin ışık saçtığı ve frekans
yayınladığını saptamıştır.
1980 li yıllarda Radyolog Bjorn Nordenstrom elektrot içinde yerleştirilen tümörün verilen akım ile
eridiğini bulgulamıştır.
Amerikalı Dr Bruce Tainio, insanların biyofrekanslarını geliştirdiği cihaz ile ölçülmesini sağlamıştır.
Grip 58 hrz
Kanser 42 hrz
"Yapılan araştırmalar, insanda üç çeşit temel duyunun olduğunu tespit etmiştir. Bunlardan
birincisi dokunmak, fiziksel temas, ışık gibi mekanik duyular; ikincisi, tat, koku gibi kimyasal
duyular; üçüncüsü ise, manyetik duyulardır. 'Manyetik duyu' hayvanlarda da vardır. 'Altıncı
his' gibi ifadelerle anlatmaya çalıştığımız bu duyu, olacakları hissedebilme yetisinin
hayvanlarda da olduğunu göstermektedir. Bu arada şu soru da akıllardan uzak tutulamaz:
Manyetik duyuların insandaki yüksek duyguların kapısı, onların algılama kısmı olup
olamayacağına dair sorulması muhtemel soruyu bir duyumuzu modelleyerek
cevaplandırabiliriz: Ses titreşimini mekanik kulakta algılarız; iç kulağımızda 'quartz
kristalleri' vardır. Titreşimler, 'piezo-elektrik' denilen bir olayla, kulağımızdaki ses enerjisini
elektrik enerjisine dönüştürür. İşitme duyusu olarak kulak, işitme enerjisini elektrik enerjisine
dönüştürmekle görevlidir. İşte insanda da sevgi, nefret, öfke gibi duygular mevcuttur.
Bu duygular, beyindeki elektrik enerjisini radyo enerjisine çevirir. Yahut da çevreden gelen
sevgi gibi manyetik enerjiyi beynimizin bir bölgesi elektrik enerjisi haline getirerek, beynin
algılamasını sağlar. Manyetik duyguyu, duyu ve enerjiye çeviren beyin, onu kimyasal ve
elektriksel olarak 'proses' eder ve biz de bu yolla algılamaya başlarız. Bu durum, henüz
kanıtlanmış olmasa da aklî veriler ışığında beynimizdeki manyetik enerjiyi elektrik enerjisine
dönüştüren mekanizmanın varlığını ve kablosuz bağlantılarımızın gerçekleşme halini
göstermektedir.
Konuya ilişkin bir başka örnek ise köpeklerdir. Köpekler, kendilerinden korkan kişileri
hissedebilirler. Korku, salınım ve titreşim yoluyla köpek tarafından algılandığında; saldırma
ihtimali ortaya çıkar.
Aynen bunun gibi, birine karşı sevgi hissettiğimiz zamanlarda da ürettiğimiz bir salınım ve
titreşim vardır. Korkan insanın yaydığı enerji farklıdır; sevgi ve güven sahibi insanın enerjisi
farklıdır. Kalbi yoğun olan insanın yaydığı ancak şu anda bizim ölçemediğimiz bu salınım,
evren de bağlanılabilir bir frekansla iletişime geçebilir.
Nasıl ki bir radyo frekansının gönderdiği frekans cihazlar kanalıyla buluşup onları
dinlememize vesile oluyorsa; bizden yayılan frekanslar da kendimize benzeyen insanlardaki
frekansla uyuşup, bağlantıya dönüşüp, adeta ilahi kaynaktan gelen titreşimleri düzenleyerek,
onların birbirleriyle duygusal alışveriş yapmalarını sağlamaktadır" diyor...
Paylaş:
Yazının tüm hakları tarafımıza aittir. İzinsiz kullanılamaz ve yazar ismi kullanılmadan
kopyalanamaz ve paylaşılamaz.
Şaşırdınız mı?!
Birim zamanda (genellikle 1 saniye) oluşan tekrar (titreşim) sayısına frekans denir.
Frekansın birimi “Hertz” (Hz) dir. Frekans boşlukta veya madde içinde yayılan enerjinin
titreşimidir. Bir yerden başka bir yere yayılan enerjinin sinyalidir. Frekans aslında enerjinin
ifadesidir. “Eğer frekansa sadece bir dalga olarak bakarsak o halde bunun tanımı,
bir zaman döngüsü içinde sabit bir noktadan geçen dalga sayıları, şeklinde olur.”
(hayatinisaretdili.com) Dalga sayıları aynı zamanda dalga uzunluğu ile belirlenir. Bu
dalgaların yaydığı güce ise enerji denir. Dalga boyu uzun olanların dalga sayısı az
dolayısıyla frekansı düşük ve yaydığı enerji düşüktür. Bu yayılan enerjiye ise
elektromanyetik dalga adı verilir. Her şeyin etrafına yaydığı bir elektromanyetik dalgası
vardır. Örneğin; Bir beton binanın yaydığı frekansın dalga boyu uzun, dalga sayısı az
dolayısıyla titreşimi ve yaydığı enerji düşüktür. Elektromanyetik alanı ise dardır. Binalara
baktığımızda içimizin daralması, göz zevkimizin bozulmasının nedeni budur. Aşağıdaki
görsele bakarak bazı frekans değer aralıklarını (elektromanyetik spektrum) görebilirsiniz.
(Bknz:Görsel:1)
Görsel: 1
Evrende görünen ve görünmeyen her şey madde veya enerji formunda bulunmaktadır.
Madde, titreşimlerini yavaşlatarak (kabalaştırarak) kendini gösteren enerjiden başka bir
şey değildir. “E=mc²” formülü ile kütle ve enerjinin aynı fiziksel varlık olduğunu ve
birbirlerine dönüşebileceklerini açıklayan, Albert Einstein‘ın Özel Görelilik Kuramı‘ndaki
denklemidir. (Alıntı:evrenbilim) Einstein bu formülle bize enerji ve madde arasındaki
dönüşümün en net formülünü vermiştir. Yani madde olarak gördüğümüz her şey
(vücudumuz da dâhil) enerjidir ve ilk önce enerji, ardından maddeler oluşur. Fakat bizim
beş duyumuzla algıladığımız frekans değerleri sınırlıdır. Mesela; Gama ve X-Ray
ışınlarının dalga boyu kısa ve sık, yani titreşimi yüksektir. Bizim duyumuzun dışındadırlar
fakat etkilerini deneyimleyebiliriz. Örneğin radyasyonun zararlı etkilerine maruz
kalmamak için röntgen teknisyenleri kurşun geçirmez yelek giyerler. Fakat, ultraviyole
ışınının bir kısmı bizim duyu alanımıza girer. Örneğin; Güneş ışığı. Aşağıdaki görselden bu
ışınların elektromanyetik spektrumuna bakabilirsiniz. (Bknz: Görsel:2) İşitmede de aynı
şey geçerlidir. Kulağımız sadece belli aralıktaki sesleri ayırt edebilir. Fakat bazı psişikler
bu aralığın dışındaki sesleri duyabiliyorlar. Kediler ve köpekler de bizden daha fazla ses
duyar. Görsel:3’e bakarak, insan ve bazı hayvanların işitme sınırlarını da görebilirsiniz.
Görsel: 2
Görsel: 3
Yani konserve yiyebilirsiniz fakat bu sadece sizin açlığınızı giderir. Sizin beden
titreşiminize etkisi olmaz. Ayrıca belli frekanslardaki müzik de bizleri olumlu ya da
olumsuz etkileyebilir. Mesela; Beatles’ın bir konseri İsrail’de iptal edilmiştir, sebebi ise
“kitlesel histeri yaratması, cinsel istekleri tetiklemesi ve saldırganlığı tırmandırması”
olarak belirtilmiştir. Bugün A yani La notası 440 Hz’e sabitlenmiş ve buna “Standart
Tunning” adı verilmiştir. Normalde insan bedenine iyi gelen ve yükselten frekans 444 Hz
hatta 528 Hz’dir. Müziğin ruhun gıdası olduğunu, ses dalgalarının yarattığı titreşimlerin,
su moleküllerini değiştirebildiğini ve bedenimizin de %80’ninin suyla kaplı olduğunu
bildiğimizde, müzikten etkilenmemek pek de mümkün gözükmemektedir.
Bununla ilgili çeşitli iddialar var. Radyo tekelini elinde bulunduranların “Standart Tunning”
dedikleri bu frekans ile mekanik olarak dinleyicilerin duygularını kontrol altına almaya
yönelik çalışmalar yaptığı ve bu sayede kitlelere ticari ilgi alanlarını önceden
dayattırdıkları yönündedir. Hatta müzik sektörünün buna göre konumlandırılması da kitle
denetimi ile ilgili olabileceği söylenmektedir. Ayrıca 1. ve 2. Dünya Savaşı sırasında
frekans teknolojileri alanında bilimsel çalışmaların yapıldığı bilinmektedir. Petrokimya ve
ilaç devleri tarafından frekans teknolojisinin bu savaşlarda kullanılmış olduğunu
düşünürsek, bu iddianın pek de asılsız olduğunu söyleyemeyiz. Sadece radyo değil
televizyon, sosyal medya, yazılı medyanın da direkt olarak bizim algı frekansımıza etki
ettiğini pekâlâ söyleyebiliriz. Zira bir düşünceyi ya da ideolojiyi dikte etmek de aslında
frekans sisteminin kullanılmasından ibaret. Popüler kültüre hiç girmiyorum bile!
“Müzik ruhun gıdasıdır.” demiştik; işte müzikle ilgili bir diğer örnek ise; Solfeggio Frekans
sistemidir. ‘Solfeggio Frekansları’ – ‘Solfeggio Skalası’ antik çağlardan gelen, müzikal bir
ton skalasıdır. Eskiler, bu ton skalasının evrenin prensipleriyle uyumlu olduğuna inanmış
ve bu skalanın ruh ve madde dünyasının mükemmel uyumunun bir yansıması olduğunu
söylemişlerdir. Hatta ilahilerde bu skala kullanılmış fakat daha sonra yasaklanmıştır.
Günümüzde ise bunu tekrar gündeme getiren kişi Dr. Joseph Puleo’dur. Puleo, ilk olarak
çalışmalarına 1988 yılında başlamış ve kendisi bu unutulmuş bilgiyi tekrar ortaya çıkaran
kişi olmuştur. Dr. Joseph Puleo mistik bir vizyon görmüş, ardından teorisini oluşturmaya
başlamış ve kendisini bu konuya adamıştır. Kendisi DNA’nın kollektif hafızayla bağlantılı
olduğunu, her şeyin bir bütün olduğunu belirtmiş ve çalışmalarını DNA’nın aktivasyonu
üzerinde yoğunlaştırmıştır. Spesifik olarak 528 Hz frekansın DNA üzerinde iyileştirici
etkilerini bulgulamıştır. “Healing Codes for the Biological Apocalypse“ adlı kitabında ise
skalasını pisagor karesi metodu adı verilen bir çeşit numeroloji metodu ile oluşturduğunu
yazmıştır.
“Her şey enerjidir ve her şey yalnızca bundan ibarettir. Sahip olmayı istediğiniz
gerçekliğin frekansına uyumlandığınızda artık yapacak bir şey yoktur o gerçeklik size ait
olur. Bundan başka bir yol yoktur. Bu felsefe değildir. Bu fiziktir.” Albert Einstein
‘’Düşünce şeklimiz ve tarzımız bir devrim geçirdi. Artık eskiye göre daha farklı gözlerle
bakıyor; farklı kulaklarla duyuyor ve farklı düşünüyoruz.’’ Thomas Paine
Gelgelelim ki; sistem, enerji ile bu kadar tümleşik bir şekilde yapılanmışken, bunu
görmezden gelmemiz mümkün gözükmemekte. Zaten bu konuda ilgimiz de gün geçtikçe
artıyor. Çağımızda hiç olmadığı kadar enerji terapisti var, her 5 insandan 2’si enerji nedir
biliyor. Yoga ve meditasyon gibi sistemlere dönüş arttı. Bununla ilgili kitaplar da çoğaldı.
Hatta psikoloji bilimi Mindfulness ile, temeli bu sisteme dayanan yeni bir tekniği literatüre
soktu. Üstelik araştırma sonuçlarına göre bu teknikleri düzenli kullanan kişilerde
psikolojik rahatsızlıkların iyileşmesinde olumlu etkiler de görülmüştür. Kısacası kaotik
olduğu kadar müthiş potansiyel yüklü bir zamanda yaşadığımızı çoğumuz artık fark
etmeye başladık. Tıpkı yaklaşan bir depremi hissedip huzursuzlanan hayvanlar gibi siz de
büyük bir değişim için gizliden gizliye hazırlandığınızı seziyor olabilirsiniz. Gitgide iç ve
dış enerjinin, bu enerjilerin niteliklerinin ve hangi prensiplerle (frekans, vibrasyon,
rezonans, dalga, salınım, döngü vb.) işlediklerinin daha çok farkına varmaktayız. İnsanlık
değişiyor, insanlık tekâmül ediyor ve insanlık frekansını yükseltiyor. Artık bilgi çağı (bilgi
toplumu) evrim geçiriyor ve sezgi çağına (sezgi toplumu) doğru evriliyor. Artık
salt akıl sorunları çözmeye yetmiyor. Akıl, sezgi ile birleştirildiğinde anlam ifade ediyor.
Bizler frekans anlamında gerçekleşen evrim sürecindeyiz. Bu süreç bizim duygularımıza
ve düşüncelerimize ivme kazandırıyor. Dolayısıyla daha hassas, daha uyanık ve daha
empatik bir hale geliyoruz. Ama bununla birlikte sistemi yanlış kullanan kişiler/kurumlar
tarafından etkilere de daha açık hale geliyoruz. Bu sebeple sevgili okurlar, iyice öğrenin ve
araştırın. Zira bu sistem çok hassas bir terazide işlemekte ve bir silah olabileceği gibi bir
şifa da olabilmekte…
Yazının tüm hakları tarafımıza aittir. İzinsiz kullanılamaz ve yazar ismi kullanılmadan
kopyalanamaz.
Kaynaklar:
Web Siteleri:
http://www.cochlea.org/en/hear/human-auditory-range
https://hayatinisaretdili.com/frekans-titresim-ve-salinim/
https://www.mindvibrations.com/528-hz-dna-repair/
http://www.butundunya.com/pdfs/2016/05/115-119.pdf
http://www.mistikakademi.com/dr-robert-becker-ve-dr-john-zimmerman-in-arastirmalari
https://courses.lumenlearning.com/introchem/chapter/plancks-quantum-theory/
https://socratic.org/questions/how-does-energy-relate-to-wavelength-and-frequency
https://www.quora.com/What-are-the-postulates-of-Planck-s-quantum-theory
https://byjus.com/physics/frequency-and-wavelength/
https://listelist.com/zehirli-frekans/
https://dergipark.org.tr/download/article-file/177808
https://mindfulnessinstitute.com.tr/mindfulness-bilincli-farkindalik-nedir/
https://www.iris.edu/hq/inclass/animation/
building_resonance_the_resonant_frequency_of_different_seismic_waves
https://www.emfresearch.com/the-body-electric/
https://www.goodtherapy.org/learn-about-therapy/types/biofeedback
https://medium.com/meducated-org/how-to-heal-your-body-by-using-the-frequency-of-
life-9307af550fbb
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/22947381
https://innerself.com/content/living/health/healing-disciplines/9755-how-to-clear-heal-
energize-and-protect-your-energy-frequency.html
https://www.magnificentu.com/vibrational-medicine-energy-healing/
Kitaplar:
The Promise Of Energy Psychology- David Feinstein, Donna Eden, Gary Craig
Frekans-Penney Pierce
-NİKOLA TESLA
Nikola Tesla’nın yukarıdaki sözünden yola çıkarak her şeyin bir enerjisi, titreşimi ve
frekansı varsa dünyanın da bir frekansı var mıdır?
Şimşek ve yıldırımlar şeklinde yeryüzüne ulaşan elektrik enerjisi, yer kabuğu ile
iyonosfer arasındaki boşlukta çeşitli elektromanyetik rezonans alanları diğer bir
deyişle değişik frekanslarda titreşen elektromanyetik alanlar meydana getirirler.
Oluşan bu alanların titreşimine onu keşfeden fizikçinin adı verilerek ‘’Schumann
rezonansı’’ denmiştir. Dünyanın kalp atışı olarak ifade edilen Schumann
rezonansının frekansı 7,8 Hertz olarak ölçülmüştür.1952 yılından itibaren düzenli
olarak ölçülen frekans değerlerinin 1980 yılından sonra 11 Hertz’in üzerine çıktığı
gözlemlenmiş.*
Delta dalgaları (1-3 Hertz) = Derin uykuda, bilinçsiz haldeyken beynin yaydığı
elektromanyetik titreşimlerdir
Teta dalgaları (4-7 Hertz) = Derin gevşeme, uyuşukluk, hafif uyku halinde
beynin yaydığı elektromanyetik titreşimlerdir.
Alfa dalgaları (7-11 Hertz) = Rahatlamış bir halde iken ve uykudan önceki
safhada beynin yaydığı elektromanyetik titrşimlerdir.
Beta dalgaları (11-25 Hertz) = Beyin aktifken, uyanık haldeyken, çalışırken,
dikkat ederken, bilgi alıp verirken beynin yaydığı elektromanyetik
titreşimlerdir.
Gama dalgaları (25-60 Hertz) = Öğrenme, anlama, idrak için zihnin zorlandığı
sırada beynin yaydığı elektromanyetik titreşimlerdir.’’***
Buna göre;
Asıl dikkat çekmek istediğim konu ise; dünyanın frekansının giderek yükselme
eğiliminde olduğu ve bu frekanslarla uyumlu hale gelmeyen insanların bundan çok
olumlu etkilenmeyeceğini fark etmesidir. Frekanslarımızı yükseltme yollarını bulmak
ve uygulamak durumundayız.
Öncelikle eğer hayatınızda isteklerinizin olmadığını hissettiğiniz, her şeyin gelip sizi
bulduğunu düşündüğünüz anlar çoğaldıysa, içinize dönüp bakmanın tam zamanı.
Bütün bunların sebebi sizin yaydığınız titreşimlerin düşük olmasından
kaynaklanabileceğini düşündünüz mü?
Düzeltmek için sadece cesaret edip yola çıkman yeterli. İçeri bakmaya hazır mısın?
Kaynakça:
1. * tr.wikipedia.org/wiki/schumann_rezonansı
2. ** en.wikipedia.org/wiki/Hans_Berger
3. ***Tolga Ayşe/’’Titreşimini Yükselt Hayatın Değişsin’’
Karma yazısı için
Frekanlas ve Şifa Özellikleri
337 Hz: Kan dolaşımını düzene sokar 396 Hz korkulardan arınmamıza 528
Hz frekansı tüm evreni şifalandıracak kapasitede mucizevi titeşimlere
sahiptir. DNA onarıcı gücü vardır.
537 Hz: Endokrin sistemini düzene sokar (büyüme, gelişme, cinsellik,
metabolisma ilşe alakalı hormonal denge) 582 Hz ruhumuzla bağlantıya
geçmeye yarar.
625 Hz: Böbrek fonksiyonları
635 Hz. Hipofiz bezi (pituary)
654 Hz: Pankreas
662 Hz: Epifiz bezi (pineal)
696 Hz: Kalp 741 Hz farkındalığın artmasına
751 Hz: Karaciğer
763 Hz: Tiroid
764 Hz: Sinir sistemi
835 Hz: Bağışıklık sistemi
1335 Hz: Adrenalin, stresle mücadele
1565 Hz: Ruhsal şifa