You are on page 1of 14

1

Erkekliğin Vegan Hali


Billur DOKUR & İrem İNCEOĞLU
İstanbul - BİA Haber Merkezi
07 Nisan 2012
PETA’nın “Erkek arkadaşım vegan oldu ve benim
canıma okudu” kampanyasının, hayvan eti yerine
sevgilinizin etini koyun, hayvanları köleleştirmek
yerine kadınları köleleştirin diyen alt metini
gözardı etmek çok zor.

Et yemek pek çok diyetin doğal parçası olarak


algılanırken, tarihsel olarak süregiden bir yeme
biçimi olarak gözlemlenir. Carol Adams (2010) 'Etin
Cinsel Politikası' (The Sexual Politics of Meat) adlı
çalışmasında etoburluk ve toplumsal cinsiyet
2

normları üzerine düşünme biçimleri geliştirir[i]. Et


yemenin basit ve doğal bir olgu olmadığı, aksine
eril kültüre maddesel, ideolojik ve sembolik pek
çok bakımdan sıkı sıkıya bağlı olduğu ileri sürer.

Bu bağlamda ataerkil toplumlarda et yemek


maskülenetinin toplumsal olarak icra ediliği bir
mite dönüşmüştür. Bu mit et yemeyi güçlü
olmanın ve güçlü kalmanın koşulu olarak görür. Bir
başka değişle et yemek ve eril gücün sağlanması ve
korunması arasında önemli bir bağlantı vardır. Bu
duruma eleştirel açıdan yaklaşan bazı feminist
araştırmacılar, yeme alışkanlıklarının toplumsal
cinsiyeti oluşturan önemli bir unsur olduğunu
savunurak feminizm ve vejetaryanlık arasındaki
tarihsel bağa dikkat çeker (bkz. Donovan 1990;
Adams 1991; Adams 2010)[ii].
3

Feminist bakış açısına göre ataerkil toplumlarda


kadına yönelik şiddetin kaynağı doğaya hükmetme
arzusunun bir uzantısıdır. Birinci dalga
feminizmden itibaren insan ve doğa arasındaki
bütünsel bağa dikkat çekilerek uyum ve barışın
hakim olduğu bir dünya düzeni tahayyül edilmiştir.
Vejeteryanlık bu düzenin kurulmasında, insan ve
doğa arasındaki hiyerarşiyi sorgulayan bir alternatif
olarak ortaya çıkmıştır. Feminizmin ortaya çıktığı
18. yüzyıldan itibaren vejeteryanlık ve/veya hayvan
haklarının korunması feminist söylemin parçası
olmuştur (Donovan 1990).

PETA: 'Erkek arkadaşım vegan oldu ve benim


canıma okudu'
1980 yılında Amerika'da kurulan ve uluslararası
platformda etkin olan PETA dünyanın en büyük
4

hayvan hakları koruyucusu örgütü olarak


biliniyor[iii].

Kar amacı gütmeyen kuruluş bugüne kadar


yaptıkları yankı uyandıran eylemlerle medyanın
gündemine hayvan haklarıyla ilgili birçok konuyu
taşıdı. "Hayvanların varoluş sebebi insanlara besin
ve giyecek sağlamak, denek olmak ya da insanları
eğlendirmek değildir" sloganıyla yola çıkan örgüt,
örneğin hayvanların denek olarak kullanılmalarına
karşı labaratuvarları basarak birçok hayvanı
serbest bıraktı veya kürk giyenlerin üzerine kırmızı
boya atarak dikkat çekti.

Grubun en güncel kampanyası ise internet


üzerinden duyurdukları "Erkek arkadaşım vegan
oldu ve benim canıma okudu"[iv] isimli kampanya.
Amacı özellikle genç erkekleri veganlığa, yani hiç
bir hayvansal ürün kullanmadan beslenmeye teşvik
5

etmek. Ancak kampanya veganlığı yazının başında


belirttiğim feminist bağlamından tamamen
çıkartarak, erkeklerin cinsel güçlerini gösterdekleri
bir alan ortaya koyuyor.

Et, sanayileşmiş toplumlardan avcı topluluklara


kadar neredeyse evrensel bir erkeklik sembolüdür
ve et yemenin erkekliği güçlendirdiğine inanılır.
Fasulye ve benzeri bakliyatın ete alternatif bir
protein kaynağı olabileceği bilinirken pek çok
kültürde erkeklerin erkekliğe atfedilen işleri
yapmak (çalışmak, aileyi korumak, soyun devamını
sağlamak, savaşmak gibi) için gerekli gücü elde
edebilmelerinin yolunun et yemekten geçtiğine
olan inanç devam ediyor. Kadınların ise böyle bir
ihtiyacı kaydedilmiyor. Stanford'un belirttiği gibi
vejeteryan bir halterci ya da futbolcu fikri pek
çoğumuza inanılmaz gelecektir (Stanford 1999)[v].
6

Tüm bu yargılardan ve mitlerden yola çıkan PETA


işte bu söylemi bir yönüyle tersine çevirerek et
yemek ve erillik ilişkisini sebze yemek ve erillik
olarak yorumlamak yolunu seçiyor.

Havuçla beslenerek de "erkek" olabilmek


2012 yılında vegan diyet kampanyası için
yayınladıkları on kısa film ile etçil mağara
adamlarını aratmayacak bir otçul erkek tipi çizerek
havuç ile beslenerek de 'erkek' olunabileceğini
ispatlamaya çalışıyor.

Kampanyanın ana filmi, 14 Şubat Sevgililer


Günü'nde dolaşıma girdi. Film çıplak bedeninin
üzerine montunu giymiş genç bir kadının sokakta
tek başına yürüyen görüntüsü ile başlıyor.
Boynunda boyunluk olan kadının acı içinde olduğu
7

yüzünden okunuyor. Bir eliyle montunun önünü


kapatmaya çalışırken diğer eliyle de torba taşıyor.
Kamera kadını ağır ağır merdivenleri çıkarkan
arkadan gösteriyor ve kadının kilotla olduğunu
görüyoruz.
Tüm bu görsel dil ile ev içi şiddete veya tecavüze
uğramış bir kadınla karşı karşıya olduğumuz
izlenimi veriliyor. Tam o sırada dış ses bu genç
kadını bize tanıyor: "Bu, Jessica. 'Erkek arkadaşım
vegan oldu ve benim canıma okudu'
sendromundan muzdarip. Yani erkek arkadaşının
vegan olduktan sonra birdenbire porno yıldızına
dönüşmesiyle acılar içinde.[vi]"

Bu tanıtımın ardından eve giren Jessica


yataklarının yapışık olduğu duvarın önünde duran
erkek arkadaşına içi havuç ile dolu olan torbayı
veriyor. Duvar Jessica gibi perişan olmuş, üzerinde
oyuklar var. Çektiği acıya rağmen gülümsemeye
8

başlayan Jessica'nın tekrar sevişmek istemesini


ifade etmesiyle video bitiyor.

İçerdiği seks ve şiddet diskurundan dolayı sadece


internet üzerinden dolaşıma sokulan kampanya
yukarıda bahsettiğim film ile birlikte on videodan
oluşuyor. Videolar erkek arkadaşlarının cinsel
gücünün ne denli vahşi boyutlara ulaştığını ve
kendilerini nasıl 'perişan' ettiğini anlatan sekiz
kadının, bir gey erkeğin, ve kendisi vegan olduktan
sonra nasıl da seks makinasına dönüştüğünü
anlatan bir erkeğin anlatılarına odaklanıyor.
Bunların yanı sıra kampanyanın web sitesinde
sessizce çığlık atma ve seks sırasında yaralanmayı
azaltmaya yarayacak bir takım püf noktalar tavsiye
ediliyor.

Ataerkil anlayışın veganlık propogansadında


kullanılması
9

Kampanya direktörü Lindsay Rajt, New York Times


gazetesiyle yaptığı söyleşide bu filmlerle yüzlerde
gülümseme yaratacaklarını söylüyor. "Bizim
yapmaya çalıştığımız insanlara eğer sevgilileri
vegan olurlarsa başlarına matrak şeylerin
gelecebileceğini öğütlemek. O kadar çok güçle
karşılaşacaklar ki canların okunacak." Haber aynı
zamanda Rajt'ın filmlerin erkeklere çok ciddi bir
sağlık mesajını verdiğini, hayvansal ürünlerde
bulunan kolestrolün erkeklerde cinsel gücü
azaldttığını söylediğini de belirtiyor[vii].

Kampanyayı yapanlar canları acıyarak ve


sakatlanmış bedenlerini göstererek konuşan
kadınların durumdan pek de sikayetçi olmadıklarını
ima etmelerinin kadına yönelik şiddet açısından bir
sorun yaratmadığına ikna olmuş görünüyor. Ne de
olsa erkek arkadaşlarının seks makinasına
dönüşmesini her kadın ister...
10

Seksin iki yetişkin insan arasında karşılıklı bir


etkileşim temeline dayalı olması yerine bir tarafın
(erkek) diğer tarafı (kadın) fiziksel/cinsel gücüyle
yerlere yeksan ederek sakatlayacak şekilde ona
sahip olması olarak yorumlayan ataerkil anlayışın
veganlık propagandasında da kullanılması,
hayatlarının büyük kısmını hayvan haklarına,
vejeteryanlığa/veganlığa adamış feministlere karşı
yapılan büyük bir haksızlık olduğunu düşünüyoruz.
Adeta hayvan eti yerine sevgilinizin etini koyun,
hayvanları köleleştirmek yerine kadınları
köleleştirin diyen alt metini gözardı etmek çok zor.

PETA vegan erkek arkadaş kampanyası ile et


yemeyen erkeklerin de en az et yiyenler kadar
'erkek/eril' olduklarını ispatlamaya çalışırken
ataerkil normların tek bir taşını bile yerinden
11

oynatmayarak gerçek erkek olmayı, partnerini


cinsel gücüyle sakatlamak ile eşitliyor.

Ataerkilliğin ve eril gücün kadınlar tarafından


içsellestirilerek erkek arkadaşlarını, kocalarını,
babalarını kendilerinde olmayan fallusa dolaylı
yoldan da olsa sahip olmak arzusunda olduğu
varsayımıyla adeta kadınların bu güç gösterisi
karşısında memnuniyetsiz olamayacağı gibi bir
sonuca varılıyor.
Eviçi şiddet davalarında "sayın yargıç, niyetim
eşimi incitmek değildi. Bir süredir veganım ve tofu
ve sebzeler cinsel gücümü hatırısayılır derecede
arttırdı ve biraz kontrolden çıktım. Evet, eşime
fazla yüklendim ve sakatlanmasına neden oldum
ama her seferinde geri dönünce düşündüm ki o da
bundan zevk alıyor" gibi savunmalar duymaya
başlarsak şaşırmamalıyız. Hayvanlara uygulanan
şiddeti eleştirerek vegan/vejeteryan olmayı güya
12

ahlaki bir duruş olarak ortaya koyan bir


kampanyanın, her nasılsa kadına yönelik şiddeti bu
kadar övünülesi bir durum haline getirmesi de
PETA'nın açmazlarından biri olsa gerek. (BD/İİ/ÇT)

-------
[i] Adams, C. J. (2010) The Sexual Politics of Meat
20th Anniversary Edition,New York: Continuum
International Publishing Group.

[ii] Adams, C. J. (1991) "Ecofeminism and the


Eating of Animals", Hypatia, Vol. 6 (1), pp. 125-
145.
Donovan, J. (1990) "Animal Rights and Feminist
Theory", Signs, Vol. 15 (2), pp. 350-375.
13

[iii] http://www.peta.org/

[iv] Boyfriend Went Vegan and Knocked the


Bottom Out of
Me (BWVKBOM)http://www.bwvaktboom.com

[v] Stanford, C.B. (1999) "Meat's Patriarchy" in The


hunting apes: meat eating and the origins of
human behaviour, New Jersey: Princeton
University Press.

[vi] This is Jessica. She suffers from


BWVAKTBOOM, 'Boyfriend Went Vegan and
Knocked the Bottom Out of Me,' a painful
condition that occurs when boyfriends go vegan
and can suddenly bring it like a tantric porn star."
14

[vii] http://articles.nydailynews.com/2012-02-
14/news/31060903_1_peta-ad-anti-milk-new-ad,
erişim Mart 2012.

http://www.bianet.org/biamag/toplumsal-
cinsiyet/137475-erkekligin-vegan-hali

You might also like