You are on page 1of 78

T.

ÇAĞ ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

PSİKOLOJİ ANABİLİM DALI

KAPAK

OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUĞUNA SAHİP ANNENİN ÇOCUK


YETİŞTİRME TUTUMU İLE ÇOCUĞUN DİNLEME BECERİSİ
ARASINDAKİ İLİŞKİNİN

İNCELENMESİ

TEZİ YAZAN

Gülhan ÇETİNEL

TEZ DANIŞMANI

Prof. Dr. Bekir Aydın LEVENT

YÜKSEK LİSANS TEZİ

TARSUS/MERSİN

EYLÜL – 2016

i
ii
ÖNSÖZ

Okul öncesi dönemdeki çocuk önemli süreçlerden geçmektedir. Bu süreçler kişilik


gelişiminde, psikomotor gelişimini, sosyal davranışı, dil gelişimini, bilişsel gelişimi büyük
ölçüde etkilemektedir. Bu dönemde ebeveyn ve çocuk dayanışması çok önemlidir. Çocuğun
kendini ilk bulduğu ortam, yetiştiği sosyal çevre ailesinin yanıdır. Anne baba, çocuğun
öğrenme, beceri kazanma, farkındalık geliştirme, dinlemeyi öğrenme davranışı açısından en
etkili kişilerdir. Bu sebeple dinleme becerisi bir takım etkinlikler ve eğitimlerle okul öncesi
dönemde kazandırılmaya çalışılmalıdır. Anne ve babanın bu konuda özen göstermesi
gerekmektedir çünkü insan hayatının büyük bir çoğunluğunu dinleyerek geçirmektedir. Bu
becerinin okul öncesi dönemde kazandırılması önemlidir. Bu düşünce doğrultusunda annenin
çocuk yetiştirme tutumunun çocuğun dinleme becerisi üzerindeki etkisi incelenmiştir.

Gülhan ÇETİNEL
26.09.2016

iii
ÖZET

OKUL ÖNCESİ DÖNEME SAHİP ANNENİN ÇOCUK YETİŞTİRME


TUTUMU İLE ÇOCUĞUN DİNLEME BECERİSİ ÜZERİMNDEKİ İLİŞKİNİN
İNCELENMESİ

GÜLHAN ÇETİNEL

Yüksek Lisans Tezi, Psikoloji Anabilim Dalı

Tez Danışmanı: Prof. Dr. Bekir Aydın LEVENT

Eylül 2016, 78 Sayfa

Yapılan araştırmanın, annenin çocuk yetiştirme tutumunun çocuğun dinleme becerisi


arasındaki ilişkiyi incelemektir. 2015-2016 eğitim-öğretim yılı Mersin ilinin Erdemli ilçesine
bağlı Limonlu, Kumkuyu, Esenpınar mahallelerinde bulunan, M.E.B’e bağlı ana sınıfındaki
çocuklara ve annelerine uygulanmıştır. Çocuk özellikleri: 5 yaş 6 ay, 6 yaş 6ay aralığı, anne
özellikleri: lise mezunu, çiftçilik yapan, 23-34 yaş. Bu özelliklere uyan 47 çocuk ve annesiyle
çalışılmıştır. Bu 47 anneye “ebeveyn tutum ölçeği” uygulanmış ve bu annelerin çocuklarına da
“dinleme becerileri” testi uygulanmıştır.

Uygulanan ebeveyn tutum ölçeği 46 maddeden oluşmaktadır. Bunlardan 17 tanesi


demokratik tutuma, 9 tanesi izin verici tutuma, 9 tanesi aşırı koruyucu tutuma ve 11 tanesi de
otoriter tutuma ait maddelerdir. Ebeveyn tutum ölçeği 5’li likert tarzındadır ve şu şekildedir:
Her zaman böyledir (5), çoğunlukla böyledir (4), bazen böyledir (4), nadiren böyledir (2),
hiçbir zaman böyle değildir (1) .

Çocuklara uygulanan dinleme becerisi testi ise harita şeklindedir. Haritada ev, kuşlar,
göl, deniz, ağaç, köpekler, çadır, ev, orman ve gemi vardır. Başlangıç ve bitiş yerleri “x” ile
gösterilmektedir. Çocuğun kavramları bilip bilmediği kontrol edilir, bilmiyorsa öğretilir ve
çocuktan tekrar söylemesi istenir. Kavramaları söylerken de eliyle ismini söylediği nesneyi
göstermesi beklenir. Testi uygulayan kişinin elinde harita ile ilgili 9 tane yönerge vardır ve bu
yönergeleri sırasıyla çocuğa söyler ve çocukta yönergeye uygun haritada bir rota oluşturur ve
yönergelerle haritayı çizerek bitirir. Burada amaç söyleneni dinleme, dinlediğini anlama ve

iv
anladığını uygulamaktır. Her doğru çizilen rota için “1” puan verilir. 5 puan ve altı başarısız, 6-
7 doğru orta, 8 ve üzeri ise başarılı sayılır.

Araştırma sonucunda, annenin demokratik, otoriter, izin verici alt boyutları ve


araştırmaya katılan çocukların dinleme becerisi arasında istatiksel olarak ilişki bulunmamıştır.

Anahtar Kelimeler: Dinleme becerisi, Okul öncesi dönem, Annenin çocuk yetiştirme
tutumu

v
ABSTRACT

PRE-SCHOOL CHILDREN OF MOTHERS RAISING CHILDREN WITH


THE ATTITUDE OF AN EXAMINATION OF THE RELATIONSHIP BETWEEN THE
CHILD’S LISTENING SKILLS

GÜLHAN ÇETİNEL

Master’s Thesis, Psychology Department

Advisor: Prof. Dr. Bekir Aydın LEVENT

September, 2016, 78 pages

This research was done to investigate the relationship between the listening ability of children and the
mother’s attitude of raising children.

The example groups of research was studied with 47 children whose ages were between 66 months and
78 months in 2015-2016 educational year. The children were students in the ministery of education’s
nursery school in Esenpınar,Kumkuyu,Limonlu wards in Erdemli in Mersin. Firstly, 120 personal
information forms were given to the parents of children and 70 numbers of these forms returned. 47
numbers of the forms ,which had the same specialities , were chosen for being homogeneous. The 47
mothers were the women whose ages were between 23-34. They were farmer and graduated from high
school. Their socioeconomis situations were low. The criterion test of parents’ attitude was applied to
the mothers and the listening ability test was applied to the children of the mothers.

The crterion test of parents’ attitude had 46 items. The 17 numbers of these items were about
democratic attitude, the 9 numbers of these items were about the attitude of giving permission , 9
numbers of these items were about excessively protective attitude and the 11 numbers of these items
were about authoritarian attitude. The criterion test of parents’ attitude is likert and like this : ALWAYS
(5) , USUALLY (4) , SOMETIMES (3) ,RARELY (2) ,NEVER (0).

The listening ability test applying to the children was like a map. There were birds, lake, house, forest,
castle, dogs, tent, tree, see and ship. The place of start and finish points were showed with a sign of “X”.
In the test it was controlled that if the children knew the things or not ; if they didn’t know the things
,they were thought and wanted to say them again. And also they were wanted to show the pictures of the
things while they were saying the things. The person who applied the test had 9 directives about the map
and s/he said these directives in turns to the children. The child set up a road on the map according to

vi
the directives and s/he finished the test by drawing the map according to the directives. Here, the aim
was listening to what was said, understanding what s/he listened, and applying what s/he understood.
One point was given for eaach correct drawn road. The children who took 5 points and below accepted
failure, who took 6 -7 points accepted succesfull of middling quality, who took 8 points and above
accepted succesfull.

According to finding of the study , the statistics relationship between the listening ability of children and
the lower democratic ,authoritirian,giving permission mothers isn’t found.

Keywords:Child Rearing Attitudes, pre-school education, listening skills

vii
TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1. Araştırmaya katılan çocukların cinsiyet tablosu…………………….…...39

Tablo 2. Araştırmaya katılan çocukların dinleme becerisi testi başarı tablosu…..39

Tablo 3. Araştırmaya katılan annelerin çocuklarına olan tutumlarının dağılımı…40

Tablo 4. Anne tutumunun, dinleme başarısına göre dağılımı………………….….41

Tablo 5. Ebeveyn tutumu ölçeği ve dinleme becerisi betimleyici istatistikleri…..42

Tablo 6. Ebeveyn tutum ölçeği normallik testi……………………….……………42

Tablo 7. Dinleme becerisi ile ebeveyn tutumu ilişki analizi…….………………...43

Tablo 8. Dinleme becerisi başarısının ebeveyn tutum ölçeği bakımından


karşılaştırılması……….…………………………………….……………...44

viii
KISALTMALAR LİSTESİ

M.E.B: Milli Eğitim Bakanlığı

Vs. : Vesaire

Vb: V benzeri

ETÖ: Ebeveyn Tutum Ölçeği

DB: Dinleme Becerisi

ix
TEŞEKKÜR

Bu çalışmada, annenin çocuk yetiştirme tutumu ile çocuğun dinleme becerisi


arasındaki ilişki incelenmiştir.

Öncelikle danışmanım Prof. Dr. Bekir Aydın Levent’e teşekkür ederim.

Yüksek lisans sürecinde benden desteğini esirgemeyen eşim ve anneme, yüksek lisans
çalışmam boyunca beni engellemeyen kızım Ayşe Deniz’e teşekkür ederim.

x
İÇİNDEKİLER

KAPAK…………………………………………………..…………......……….i

TEZ İMZA SİRKÜLERİ…………………….………………………..............ii

ÖNSÖZ…………………………………………………………………………iii

ÖZET.………………………………………………………………….....….....iv

ABSTRACT……………………..…………………………………………..…vi

TABLOLAR LİSTESİ……………………………………...…….....…….…viii

KISALTMALAR LİSTESİ……………………………..………........…….....ix

TEŞEKKÜRLER………………………………………...……….………….…x

İÇİNDEKİLER……………………………………………………….…….….xi

BÖLÜM I

1.GİRİŞ……………………………………………………………….…….…...1

1.1 Araştırmanın Amacı………………………………………….…….…...4

1.2 Problem Cümlesi………………………………………………….….….5

1.3 Hipotezler…………………………………………………………….….5

1.4 Araştırmanın Sayıltıları………………………………………….…….5

1.5 Araştırmanın Sınırlılıkları………………………………………….…..5

1.6 Araştırmanın Gerekçesi ve Önemi……………………………….……5

1.7 Temel Kavramlara İlişkin Tanımlar………………….…………….…6

xi
BÖLÜM II

2. OKUL ÖNCESİ DÖNEM, EBEVEYN TUTUMLARI VE DİNEME BECERİSİ

2.1 Okul Öncesi Dönemin Özellikleri…………………………….…..……7

2.1.1 Bedensel Gelişim…………………………………………..……….9

2.1.2 Psikomotor (Devinimsel) Gelişim…………………………..…….9

2.1.3 Bilişsel Gelişim……………………………………...…………..…10

2.1.4 Duygusal Gelişim………………………………………………....10

2.1.5 Sosyal Gelişim………………...…………………………………..11

2.1.6 Dil Gelişimi………………………………………...…….………..11

2.1.7 Cinsel Gelişim………………….…………………………...……..12

2.2 Annenin Çocuk Yetiştirme Tutumu….………………………………..…12

2.2.1 Demokratik Tutum…………………………………………….....14

2.2.2 İzin Verici Tutum………………………………………………....15

2.2.3 Otoriter Tutum……………………………………………………16

2.2.4 Diğer Tutumlar………………………………………………….....16

2.2.4.1 Dengesiz Anne Baba Tutumu.……………………………....16

2.2.4.2 Aşırı Koruyucu Anne Baba Tutumu….………………........17

2.2.4.3 Mükemmelliyetçi Anne Baba Tutumu……………….…….17

2.2.4.4 Güven Veren, Destekleyici Anne Baba Tutumu…….…….18

2.2.4.5 Reddedici Anne Baba Tutumu…………………………...…18

2.3 Dinleme Becerisi…………………………………………………………….19

xii
2.3.1 Dinleme Türleri…………………………………………………….24

2.3.1.1 Etkili Dinleme…………………………….…………………..24

2.3.1.2 Etkisiz Dinleme………………………….……………..…….25

2.3.2 Dinlemeyi Etkileyen Sebepler……………….……………..……..26

2.3.3 Okul Öncesi Dönemde Dinleme Becerisi…………………..…….27

2.3.4 Okul Öncesi Dönemde Dinleme Becerisi ile İlgili Etkinlikler….29

2.3.5 Anne Baba Tutumu ile İlgili Yapılan Araştırmalar.…………...31

2.3.6 Dinleme Becerisi İle İlgili Yapılan Araştırmalar…..…...………32

BÖLÜM III

3.YÖNTEM………………………………………………………………….35

3.1 Çalışma Grubu…...…………………………………………..……...35

3.2 Veri Toplama Araçları………………………………………..…….35

3.3 Ebeveyn Tutum Ölçeği (ETÖ)……………………………………...35

3.4 Dinleme Becerisi Değerlendirme Ölçeği……………………………37

3.4.1 İşlem….………………………………………………………….38

3.4.2 Verilerin İstatiksel Analizi…………………………………….38

BÖLÜM IV

4. BULGULAR………………………………………………………………….39

5. SONUÇ VE TARTIŞMA………………………………………………….…46

6. KAYNAKÇA.…………………………………………………………….…..49

7. ÖZGEÇMİŞ..…………………………………………………………………56

xiii
8. EKLER………………………………………………………………………..57

8.1 EK-1: Ebeveyn Tutum Ölçeği…….………………………………….58

8.2 EK-2: Dinleme Testi Yönergesi.….………………………………….60

8.3 EK-3: Dinleme Testi…………..………………………………………61

8.4 EK-4: İzin Yazıları…………………...……………………………….62

xiv
BÖLÜM I
1. GİRİŞ

Anne ve babaların çocukları için istedikleri, çocuğunun bedensel, ruhsal,


duygusal ve zihinsel yönden sağlıklı bir şekilde büyümesi ve gelişmesi, çocukların
topuma yararlı, pozitif, özgüvenli, yaratıcı ve bağımsız birey olması ve yeteneklerini en
üst düzeyde geliştirmesidir. Çocuğun ilk yıllarından itibaren ahlaki değerler, örf ve
adetler aktarılmaya başlar. Çocuk evde anne, baba ve toplumun etkisiyle öğrenir ve
kişiliği gelişir. 3-6 yaş dönemde ise ailenin verdiği temele eğitim de eklenir.
Anaokullarının amacı çocuğa temel yaşam becerilerini kazandırmaktır ayrıca zengin
uyarıcılarla dolu ortamlarda eğitim vererek çocuğu bedensel, zihinsel, duygusal yönden
hazırlar (Keskin,2015).

Çocuğun okul öncesi dönemde çocukla kurulan iletişim önemlidir. İletişim


kurabilmek için öncelikle çocuğu dinlemek gerekmektedir. Çocuğu dinlemek ve çocuğa
dinlemeyi öğretmek sağlıklı bir iletişim kurabilme açısından önemlidir. Dinleme
becerisinin gelişmesi için okul öncesi dönemde anne, baba ve öğretmene büyük iş
düşmektedir. Doğduğu günden itibaren sürekli annesiyle beraber olan bebek hayata dair
becerileri ilk anneyi taklit ederek öğrenir. Çocuğun ana dilini öğrenmesi, tanıması,
kullanması için anne ve babasının gerekli beceriyi çocuğa iletişim kurarak vermesi
gerekmektedir. Büyüyen çocuk ihtiyaçlarını karşılamak, yaşamını sürdürmek, duygu ve
düşüncelerini paylaşmak için iletişim kurmak zorundadır (Tekin, 1980). İletişimin
temeli ise dinlemedir.

Dinlemek önemli, gerekli ve kazanılması gereken bir beceridir. Dinlemenin


birçok tanımı yapılmıştır. Birkaç dinleme tanımı şöyledir:

Dinleme, dil becerilerinin temelini oluşturan bir beceridir (Özbay,2009) ve


aynı zamanda ses ve konuşulanların belleğimizde anlamlandırma sürecini
kapsamaktadır. Bu süreçte öncelikle dışarıdan gelen ses işitilir, işitilenler içinden ilgi
çekenler seçilir ve seçilenler belleğe gönderilir en son ise bellekte işlenen bilgi ve
düşünceler anlamlandırılır daha sonra ön bilgi ile bütünleştir ve bu şekilde işitilen ses
zihinsel olarak yapılandırılır ve dinleme gerçekleşmiş olur (MEB, 2009).

1
Dinleme, iletişim kurmanın en önemli bağıdır yani iletişim kurmak için
öncelikle dinlemeyi öğrenmek gerekmektedir (Güneş, 2013).

Doğan (2007), dinlemenin sonradan kazanılan, işitmenin ise doğuştan gelen bir
yetenek olduğunu ifade etmiştir.

“Dinleme bireyin, psikomotor becerisi ve duyuşsal becerisi ile alakalı bir


etkinliktir. Dinlerken bireyler pasif değildir aksine bireyler söylenen karşısında duygu
ve düşüncelerini sözel olarak ortaya koyan aktif alıcılardır” (Karadüz, 2010).

Epçaçan (2013) ise dinleme tanımını şu şekilde toparlamıştır: “ Dilin dört


temel işlevinden biri olan dinleme, kişiler arasındaki iletişimin vazgeçilmez bir unsuru,
anlatıcıdan gelen mesajları anlama ve yorumlama çabası; işitmeyi de içine alan
kapsamlı, karmaşık, aktif bir süreç; çok boyutlu bir olgu; amaçlı bir davranış ve insanın
seçme özgürlüğünün de bir yansıması olarak insan beyninin bilişsel süreçlerini
gerektiren zihinsel bir etkinliktir”.

Dinleme ile ilgili birçok güzel sözler de vardır. Bu güzel sözler önemli insanlar
tarafından dinlemenin önemini vurgulamak için söylenmiş sözlerdir. Bu sözlere birkaç
örnek :

“Dinlemesini bilenler, ülkeleri fethetmesini bilenlerden daha büyüktür.”


(Benjamin Franklin)

“Güzel konuşmak için tek bir yol vardır, dinlemeyi öğrenmek.”


(ChristopherMorley)

“Bir güzel söz söyleme sanatı varsa, bir de güzel anlama ve dinleme sanatı
vardır.” (Epictetos)

“İyi bir dinleyici olmak, sanıldığı kadar kolay değildir. Uzun bir süre ilgilenmiş
görünmek, kaşları çok yorar.” (JaneGoodsell)

“Başkalarını iyilikle, saygıyla dinlemek, iç zenginliğinin en güzel belirtisi ve


daha iyi olmanın en büyük yardımcısıdır.” (John StuartMill)

2
“Bilginin doğal sonucu konuşmak, bilgeliğin ayrıcalığı ise dinlemektir.”
(OliverWendellHolmes)

“En önemli bir vazifemiz; kulaklarımızı, söylediklerimizi duymaya


alıştırmamızdır.” (Sydney J. Harris)

“Söz söylemek için önce duymak, dinlemek gerek, sen de söze dinlemek
yolundan gir.” (Mevlana)

Baumrind, okul öncesi dönem çocukları üzerinde edindiği gözlem ve yaptığı


araştırmalar sonucunda anne baba ile çocuk arasındaki etkileşimi incelemiş ve anne
baba tutumlarını sınıflandırmıştır. Bu sınıflandırma üç farklı şekilde yapılmıştır. Bunlar:
demokratik tutum, izin verici tutum ve otoriter tutumdur. Demokratik anne baba
tutumuna sahip anne babalar, çocuklarına söz hakkı verir, ev kurallarını fikir alışverişi
yaparak ortak koyar, çocuğun olumlu davranışlarını destekler aynı zamanda çocuğun
bağımsız olmasını önemser ve bu konuda çaba gösterir. Demokratik tutumla yetişen
çocuklar genelde bağımsız, kendini ifade edebilen, özgüvenli, sosyal, iletişim becerileri
yüksek çocuklardır. Ayrıca yapılan araştırmaların sonucuna göre demokratik tutumla
yetişen çocukların akademik başarısı diğer anne baba tutumlarıyla yetişen çocukların
akademik başarısından daha yüksektir (Uçar, 2009).

Otoriter tutumu benimseyen anne babalar, koydukları kurallara itiraz


edilmeden uyulmasını beklerler. Otoriter tutumda evde tek hakimiyet ebeveyndir.
Çocukla iletişim kısıtlıdır, fikir alışverişi genellikle yapılmaz. Sınırlayıcıdırlar ve
kurallara uyulmadığı zaman genelde ceza yöntemini kullanırlar. Otoriter tutuma sahip
ebeveynler çocuğa karşı hiddet gösterebilir. Bu stille yetişen çocuklar ise genelde korku
dolu, kaygılı, umutsuz, özgüveni olmayan çocuklardır (Santrock, 2012).

Son olarak da izin verici tutuma sahip anne babalar çok hoşgörülüdürler, o
kadar hoşgörülü ve yumuşaktır ki kuralları çocuklar koyar. İzin verici anne baba,
çocukla ilgilidir ama kontrol düzeyleri düşüktür, kontrol çocuktadır. Çocuğa aşırı
özgürlük verirler ve her türlü konuda çocuklara serbest davranırlar. Bu sınırsız hoşgörü
ve izin verilme durumu çocukla anne baba arasında saygının ortadan kalkmasına,
çocuğun kendi davranışlarını kontrol edemez duruma gelmesine sebep olabilir. Bencil,
hükmedici davranışlar sergileyebilirler. Aile ortamındaki iktidarlığı dışarıda da,

3
arkadaşlarına da uygulamak isteyebilir ve sonuç olarak akranlarıyla anlaşmazlık
yaşayabilir, sosyal ilişkileri, iletişim becerileri zayıf çocuklar haline gelebilirler
(Kuzgun, 1991).

Sonuç olarak en sağlıklı anne baba tutumu, demokratik anne baba tutumudur.
Bu tür ebeveyn sevgi doludur ve bunu çocuğuna şartsız gösterir. Çocuğunu destekler,
kararlar alırken fikir alışverişi yapar. Vatana yararlı, özgüvenli, iletişim becerileri
yüksek, başarılı, sosyal bireyler olurlar.

Bu çalışmada ise annenin çocuk yetiştirme tutumunun (okul öncesi dönem) ile
çocuğun dinleme becerisi arasındaki ilişki incelenmiştir.

1.1. Araştırmanın Amacı

Literatürdeki birçok çalışmada dinlemenin önemli bir beceri olduğu, bu


becerinin eğitimle geliştirilebileceği, annenin babanın dinleme becerisi varsa çocuğun
da dinleme becerisine sahip olma ihtimalinin yüksek olduğu savunulmuştur. Çocuklar
önce görürler ve taklit ederek beceri kazanırlar, öğrenirler. Taklit ettikleri ve hayata dair
her şeyi öğrendiği kişi ise sürekli beraber zaman geçirdiği anne ve babasıdır. Aile
dinleme becerisine sahipse çocukta dinleme becerisi kazanabilmektedir.

Okul öncesi dönemde ise öğrenme hızlıdır bu dönemde çocuklara verilecek en


önemli becerilerden biri de dinlemedir. Burada da en önemli görev ebeveyndedir. Okul
öncesi dönemdeki çocuk için dinleme bilinçsizdir, neden, nasıl, niçin bilmez, anlamını
sorgulamaz, sebep sormaz bilinçli dinlemez, ölçüsünü bilmez. Bilinçli bir dinleme
kazandırmak için ailenin bu konuda bilinçli olması gerekmektedir. Dinleme becerisi
öğretimi küçük yaşlarda başlamalıdır (Melanlıoğlu, 2012).

Bu kapsamda yapılan araştırmanın amacı, okul öncesi dönemdeki çocuğa sahip


annenin çocuk yetiştirme tutumu ile çocuğun dinleme becerisi arasındaki ilişkinin
incelenmesidir.

4
1.2. Problem Cümlesi

Okul öncesi dönem çocuğuna sahip annenin çocuk yetiştirme tutumu ile
çocuğun dinleme becerisi arasında nasıl bir ilişki vardır?

Alt problemler ise şunlardır:

1.Okul öncesi dönem çocuğuna sahip (5yaş 6 ay-6 yaş 6 ay) annenin sahip
olduğu çocuk yetiştirme tutumları nelerdir?

2. Annenin çocuk yetiştirme tutumunun, çocuğun dinleme becerisi üzerinde


etkisi var mıdır?

1.3. Hipotezler

1. Okul öncesi dönem çocuğuna sahip annelerin çocuk yetiştirme tutumları


farklıdır.

2. Annenin çocuk yetiştirme tutumunun çocuğun dinleme becerisi üzerinde


etkisi vardır.

1.4. Araştırmanın Sayıltıları

Araştırmanın dayandığı temel sayıtlılar şöyledir:

1.Annelerin ebeveyn tutum ölçeğinde yer alan sorulara içtenlikle ve


samimiyetle cevap verdikleri varsayılmıştır.

1.5. Araştırmanın sınırlılıkları

 Anneye uygulanan ebeveyn tutum ölçeği sorularına annenin verdiği


cevaplarla sınırlıdır.
 Çocukların dinleme becerisi testine verdiği cevaplarla sınırlıdır.

1.6. Araştırmanın Gerekçesi ve Önemi

1. Annenin çocuk yetiştirme tutumunun çocuğun dinleme becerisi üzerinde


etkisi varsa hangi tutumlar etkilidir bunun öğrenilmesi ile çocuklara dinleme becerisi
kazandırılmasında etkili olunması amaçlanmıştır

5
2.Çocuğun dinleme becerisine sahip olması için ne gibi etkinliklerden
yararlanılacağı, çocuğa bu beceri kazandırılırken annenin nasıl bir tutum sergileyeceği
hakkında bilgi vermesi

3.Dinleme becerisi, zor edinilen ve hayatımızın önemli bir kısmını oluşturan


bir beceridir ve bu beceri ile ilgili çok fazla araştırma yoktur, gerek duyulan bir konu
olması sebebiyle yapılacak olan başka araştırmalara ışık tutmaktadır.

1.7. Temel Kavramlara İlişkin Tanımlar

Araştırmada sürekli adı geçen kavramların anlamları şöyledir:

Okul öncesi eğitim: Çocuğun temel eğitim yaşına kadar geçen ilk altı yılını
kapsar. Bu altı yılda çocuğun kişiliğinin şekillendiği, psikomotor, sosyo-duyuşsal,
bedensel, zihinsel, dil gelişimlerinin büyük ölçüde bu ölçüde tamamlanır. Bu döneme
“erken çocukluk dönemi” de denir. (Aral, Kandır ve Can Yaşar, 2003).

Dinleme becerisi: Doğmadan önce duymayla başlayan, aile içinde gelişen,


okulla devam eden dinleme becerisi sesleri okumak ve anlamadır (Emiroğlu, 2013).

Tutum: Bireylerin, başka bireylere, kurumlara, eşyalara karşı kabullenme veya


reddetme durumuna olan eğilimidir. (Özgüven, 1998).

6
BÖLÜM II

2.OKUL ÖNCESİ DÖNEM, EBEVEYN TUTUMLARI VE DİNLEME BECERİSİ

2.1 Okul Öncesi Dönemin Özellikleri

Okul öncesi döneme "ilk çocukluk dönemi" de denir ve 2-6 yaş arasındaki
çocukları kapsar. Okul önces eğitimle, 2-6 yaş aralığındak çocukların gel ş m
aşamalarına ve çocukların bireysel özelliklerine göre uygun, zengin uyarıcı ortamlar
sağlaması ve onların devinimsel, bilişsel, duygusal ve sosyal yönden gel ş mler n
desteklemesi, kendilerini toplum içinde bir birey olarak görmeleri ve ilk öğret me
hazırlık açısından, çocukların gelişim süreçlerinin önemli bir parçasıdır (M ll Eğ t m
Şurası,1993).Bu dönemde çocuklar, günlük becerilerini geliştirmekle meşguldür.
Çevreyi keşfetmeye başlar ve arkadaşlık ilişkileri önem kazanır. Dikkatini kendi ile
alakalı bir işleve yönlendirse de dikkatini uzun süre koruyamaz. İhtiyaçlarını
karşılamaya yönelik etkinliklerde bulunur. Bu dönem çocukların hızlı geliştiği bir
dönemdir ve her yaş aralığında çocuklar farklı gelişimler gösterir (Eskicioğlu,2010).

Çocuklara okul öncesi eğitim ile dil, sosyal davranış, öz bakım becerileri,
yaratıcılık, ilköğretime hazırlık gibi temel konularda bilişsel ve duyuşsal bir hazırlık
sunulmaktadır. Okul öncesi eğitimle kazanılan sosyal ve duyuşsal yeterlilikler çocuğun
gelecek yıllardaki akademik, sosyal ve psikolojik gelişimi üzerinde etkisi çok büyüktür.
Okul öncesi eğitim almış çocukların akranlarıyla iletişimleri, öz güvenleri, bilişsel,
sosyal, psikomotor olarak hazır bulunuşluğu okul öncesi eğitim almamış çocuklara göre
daha iyidir. Araştırmalara göre okul öncesi eğitim alan çocuklar akranlarıyla daha çok
iletişim ve etkileşim halinde oldukları için konuşma, dinleme, dili kullanma becerileri
okul öncesi eğitim almamış çocuklara göre daha hızlıdır (Tusiad,2005).

Okul önces eğ t m, çocukta benl k kavramını, yaratıcılığı, kendini ifade etme


becer s n , kend n kontrol etme gücünü gel şt r r ve kend ne güven olan özgür bir
kiş l k kazanmasında büyük ölçüde etk l olur. Çocukların çevreleriyle, akranlarıyla
olumlu ilişkiler kurmasını, akıl yürütme yeteneğ n , b rlik beraberlik ve paylaşma
kavramını öğretir, çocuğun yaratıcılığını destekler (Ömeroğlu, 1990; yazar, 2007).

7
Okul öncesi dönemde, anne kavramı çocuk için önemli bir yere sahiptir.
Çocuk, bu dönemde anneyi memnun etmek ister, ne istediğini bilir, doğru ile yanlışı
ayırabilir ve merak duygusu gelişmiştir, neden, niçin soruları sorar. Kendine yetebilir,
anneye olan ihtiyaç azalmıştır. Koşma, sekme ve atlamada, koşarak oynan oyunlarda
iyidir ve küçük kas gelişimi ilerlemiştir mesela kalemi, makası rahatlıkla kullanabilir.
Karşılaştırmalar yapabilir. Kendini eleştirebilir. Dikkat süreleri artar ama yetişkin kadar
da dikkatini uzun süre dinç tutamaz. Gerçek ile hayali çok zor ayırt edebilirler.
(Yavuzer, 2007).

Okul öncesi dönem orta çocukluk döneminin başlangıcıdır. Bu dönemde çocuk


arkadaş edinmeye başlar. Kararlarını kendi vermek ister, anneye çevreye verdiği
tepkiler değişiklik gösterir. En hareketli dönemleridir, otururken dahi hareket eder,
dikkat çekmeyi sever, ilgi odağı olmak hoşuna gider ve takdir edilmek ister.
(Başaran,2009). Okul öncesi dönem çocukları evde ve dışarıda bağımsızca oynayabilir
çünkü gerekli becerileri gelişmiştir. Oyunlarda kız-erkek ayrımı görülmeye başlar.
Kelime dağarcığı gelişir. Akranları ile iletişim kuracak seviyededir. Basit alış verişleri
rahatlıkla yapabilir, paraları tanır. (Yavuzer,2005).

İlk çocukluk dönemi, büyümenin, gelişmenin, öğrenmenin en hızlı olduğu


dönemdir. Çocuk dünyaya geldikten sonra ilk bir yıl içinde beslenir, bakıma muhtaçtır,
yavaş yavaş hareket kapasitesi büyür, emekler ve yürür. Yürüdükten sonra anneye olan
bağımlılık zaman geçtikçe azalmaya başlar. İkinci yılda konuşmaya başlar ve zamanla
net cümleler kurar ve çevreyle iletişim halindedir. Her ihtiyacı çevreden karşılanan
çocuk zamanla ihtiyaçlarını kendisi karşılamaya başlar. Çocuklar 5-6 yaşlarında
arkadaşlarıyla, ailesiyle, çevresiyle paylaşan, iletişim kuran, başkalarının ve kendinin
farkında olan bir bireye dönüşür. Sözel olarak kendini net bir şekilde ifade edebilir
(Oktay, 2002).

Oyun çağı olarak da bilinen 3-6 yaş dönemi çocukların aktif, hızlı olduğu
dönemdir. Hayal gücü çok zengindir, enerji doludur, meraklıdır ve alıcıdır, her şeyi çok
kolay öğrenir. Kızlar kız gibi erkekler erkek gibi davranmaya başlar, iyiyi kötüyü ayırt
edebilirler ve kendi ihtiyaçlarını karşılar (Yörükoğlu, 1977).

Okul öncesi dönemde desteklenmesi gereken bazı gelişim alanları vardır. Bu


gelişim alanları:

8
1. Bedensel Gelişim

2. Devinimsel Gelişim

3. Bilişsel Gelişim

4. Duygusal Gelişim

5. Sosyal Gelişim

6. Dil Gelişimi

7. Cinsel Gelişim

8. Törel(Ahlaki) Gelişim

2.1.1 Bedensel Gelişim

Okul öncesi dönemde gelişim diğer dönemlere oranla çok daha hızlıdır. İlk üç
yılda çok hızlı olan büyüme 3-6 yaşta yavaşlar. Üç yaşındaki kızlarda boy ortalaması 94
cm ve kilo ortalaması ise 13 kg iken altı yaşına geldiğinde bu oran boy ortalaması 115
cm ve kilo ortalaması 15 kg civarında olmaktadır. Erkekler ise kızlardan az miktarda
uzun ve ağırdır (Günalp, 2007).

Bu dönemde çocukların kemikleri gelişir ve boyu uzamaya devam eder. İlk hali
kıkırdak olan kemikler çocuk büyüdükçe sertleşir ve yoğunluğu artar. Diş çıkarmaya
başlarlar. Sindirim sistemi, salgı bezleri, sinir sistemi gelişir (Cole, Morgan, 2001).

2.1.2 Psikomotor (Devinimsel) Gelişim

Çocuklar ilk zamanlar genel ve refleksi hareket ederler. Daha sonra oturma,
sürünme, yuvarlanma, emekleme, ayağa kalkma, yürüme gibi becerileri yapabilirler. 2-6
yaş aralığı ise motor gelişimi çok yoğundur. Parmak uçlarında, geri geri yürüme
hareketi yapabilirler. Tırmanma, atlama, sıçrama, sekme, pedal çevirme, takla atma,
denge hareketleri yaparlar. 6 yaşından sonra hareket gelişimi yavaşlar (Yavuzer,1999).

9
2.1.3 Bilişsel Gelişim

Doğduktan sonra zihinsel aktivitesi olmayan birey zamanla iletişim, çevre ve


sosyal hayatın gücü ve doğuştan gelen zeka yeteneği ile beraber bilişsel alanda gelişim
göstermektedir (Başaran,1966).

Piaget’e göre çocuk 2-7 yaş döneminde sembolik düşünmektedir. Mantıksal


düşünme gelişmemiştir. Bu dönemde çocuk benmerkezcidir. Maddenin korunumu,
tersine dönebilirlik gibi zihinsel faaliyetler bu dönemde gelişmemiştir. Maddeleri tek bir
özelliğine göre sınıflandırabilir (Yavuzer,1999).

Bu dönemde okulda veya evde çocuğu benmerkezcilikten çıkarmak için


oyunlar oynanması ve etkinlikler yapılması çok önemlidir. Tiyatrolar yapmak, hikayeler
okumak, işbirliğine dayalı faaliyetlerde bulunmak, hikayeleri dramatize etmek,
paylaşmayı öğretmek sayılabilecek etkinlikler arasındadır (Küçükkaragöz, 2002).

2.1.4 Duygusal Gelişim

Çocuk dünyaya geldikten sonra ilk bir yıl sıkıntılarını elemini ağlayarak
gösterir. Altı ıslanınca, üşüyünce, bir yeri ağrıyınca, acıkınca rahatsızlığını ağlayarak
belli eder. Büyüdükçe işaret ederek iletişim kurmaya çalışır. Yaşı ilerledikçe de
konuşmaya başlar.

Okul öncesi dönem duyguların hepsinin yaşandığı bir dönemdir. Öfke,


kıskançlık, kin, saldırganlık, nefret gibi duyguları barındırabilir. İstediği olmayan
çocuk öfkelenir ve öfke sonucunda istediği verilmişse zamanla bir şeyi isteyipte
verilmediği zaman hep öfkelenme davranışını göstermeye devam eder. Bu şekilde
çocuk öfkelenmeye koşullanır ve bu durum alışkanlık haline dönüşür. Anne babanın
ilgisi, sevgisi, çocuğa olan alakanın bir şekilde başka yere kayması çocukta kıskançlık
duygusunun yaşanmasına sebep olabilir. Çocuklar doğumdan sonra ilk bir yılda
korkuyu bilmezler. Korkunun tavan yaptığı dönem beş altı yaş dönemidir. Köpekten,
şimşekten, karanlıktan, televizyonda gördüğü herhangi bir şeyden etkilenerek korku
gösterebilir. Korktuğu nesneye objeye karşı çocukla dalga geçilmemelidir. Çocuğu
korktuğu durumla karşı karşıya getirmekte doğru değildir, çocuğa güven vermek, sevgi
göstermek ve anlayışlı olmak korkuyu yenmesine yardımcı olur (Günalp, 2007).

10
2.1.5 Sosyal Gelişim

Çocuk ilk sosyal davranışı doğumdan sonra ailede gösterir. Çocuk doğduktan
sonra ihtiyaçlarını karşılayan, besleyen ve çokça zaman geçirdiği bakım veren kişiyle
sosyal ilişki kurar. Annesine dokunmak, yanında hissetmek, kokusunu almak çocuk için
çok önemlidir. Bu dönemde bebekler anneye bağlanma süreci içindedirler. Anneye
bağlanma, güvenli bağlanma ve güvensiz bağlanma olarak ikiye ayrılır. Çocuğun
ihtiyaçları anında karşılanmışsa, açlığı, susuzluğu, alt ıslaklığı, sevgi ihtiyacı yeteri
kadar karşılanmışsa bebek anneye güvenli bağlanır. Çocuğun ihtiyacı umursanmamış,
zamanında karşılanmamış, yeterli sevgiyi görmemişse anneye güvensiz bağlanmaktadır.
Annesine güvenli bağlanan bebekler ilerde kendine güvenen, sosyal, insanlarla iyi
iletişim kurabilen bireyler haline gelmektedir. Güvensiz bağlanan bebekler ise ileri
yaşamında edilgen bir kişilik yapısı geliştirmektedir (Aydın, 2000).

Okul öncesi dönemdeki çocuk arkadaşlarıyla paylaşmayı, işbirliği yapmayı


daha çok anaokulunda öğrenmektedir. 5-6 yaş aralığındaki çocuklar iletişime, birlikte
oyuna, sosyalleşmeye açıktır. Çocuk çevreyle sürekli alışveriş halindedir yani anne-
baba, arkadaş, kardeş arasında sürekli etkileşimlerde bulunur ve çocuk toplumsallaşır.
Okul öncesi dönemde sosyal gelişim hızlıdır.

2.1.6 Dil Gelişimi

Dil gelişimi zihinsel gelişimle paraleldir. Dil beyinde kurulan düşlerin,


düşüncelerin, hayal dünyasının dışa sembollerle yansımasıdır. Dil çocuğun kendini
ifade etme biçimidir. Bebekler önceleri çıkardıkları seslerle iletişim kurarken zamanla
bu sesler cıvıldamaya, agulamaya, hecelemeye ve tek kelimeler halini almaya başlar.
18 aya geldiğinde 20 kadar kelime kullanabilir. 2 yaş sonunda ise çocuğun kullandığı
kelime 200 e ulaşır. 5 yaş sonunda ise bu durum 2000 sözcüğü bulur. 18 aydan sonra dil
gelişimi hız kazanır. Fiziksel gelişim ile zihinsel gelişim dil gelişimi için zemin hazırlar
(Küçükkaragöz, 2002).

Çocuklar önce uzun süre dinler daha sonra konuşurlar. Yani alıcı dil, ifade
edici dilden önce gelişir. Çocuğun bu dil gelişimini etkileyen birçok faktör vardır.
Örneğin: sağlık, zeka, ekonomik durum, çocuğun cinsiyeti, çocuğun ailesiyle kurduğu
ilişki, ailenin çocuğu konuşmaya teşvik etmesi vs. Hastalık geçirmiş olan çocuğun

11
konuşması gecikebilir. Dil gelişimi ile zeka sıkı bir ilişki içerisindedir. Dil gelişimine
etkisi olan diğer bir husus ise cinsiyettir. Erkek çocukları genelde kızlardan daha geç
konuşur. Çocuğun konuşmaya teşvik edilmesi çok önemlidir. Konuşmaya teşvik edilen
çocuk daha çok çaba harcar. Örneğin annenin çocukla sürekli olarak konuşması,
çocuğuna sorular sorarak konuşmaya teşvik etmesi, çocuğun fikirlerini alması çocuğun
konuşmasını hızlandırır.

2.1.7 Cinsel Gelişim

Cinsel gelişim sağlıklı bir birey olmak için çok önemlidir. Çocukluk çağına
cinsellikle ilgili merak ettikleri şeyler bastırılmış, engellenmiş bireyler çevreye uyum
sağlamada problem yaşayabilir. 3 yaştan sonra cinsellikle ilgili sorular çocukların aklını
kurcalar. Filmlerde gördükleri sahneler, doğum, cinsel organlara karşı ilgi bu dönemde
çok fazladır. Çocuğun merakı bastırıldığı, sorduğu soruları cevaplanmadığı,
geçiştirildiği zamanda çocukta suçluluk duygusu geliştirebilir ve cinselliğe karşı
olumsuz tutum sergileme eğilimi gösterebilir. Cinsel gelişim bir gün birden bire
gelişmez, bir süre gerektirir. Çocuk daha küçük büyünce öğretirim denmemelidir.
Cinsel eğitim bir süreçtir. Çocukların cinsellikle ilgili sorduğu sorular yanıtlanmalı,
merak ettikleri konulara açıklık getirilmelidir. Anne baba ve çocuk arasında cinsel konu
hakkında iletişim sağlanmalıdır. Çocuğa cinsellik konusunda ayıp, pis, günah, yasak
gibi düşünceler aşılanmamalıdır çünkü bu tür davranışlar çocuğun gelecekte güzel bir
sevgi ilişkisi yaşamasına engel olabilir. Cinsellik konusunda suçluluk, çekingenlik,
tedirginlik yaşayabilir (Bayhan, Artan, 2004).

2.2 Annenin Çocuk Yetiştirme Tutumu

Ebeveyn tutumları 1920 yılından sonra araştırılmaya başlamıştır. Ebeveyn


tutumlarının çocuk davranışları üzerindeki etkisi davranışçı teorisyenleri ebeveyn
tutumlarını araştırmaya ve geliştirmeye yönlendirmiştir.

Çocuk doğumdan itibaren ebeveynleri ile özellikle de anne ile süreli iletişim
halindedir hatta doğumdan önce anne karnındayken bile iletişim vardır. Çocuk sürekli

12
öğrenir, anneyi ve babayı model alır, taklit eder. Bu taklitler olumlu davranışın
öğren lmes nde rol oynadığı g b olumsuz davranışların öğrenilmesinde de etkilidir
(Bandura ve Walters,1963).

Çocuğun kişilik özelliğinin belirlenmesinde, yaratıcı düşünmede, sorun çözme


becerisinin gelişiminde ve çevresiyle etkileşiminde anne babanın tutumu büyük öneme
sahiptir. Çocuk anneden ve babadan gelen geri bildirimleri taklit ederek davranış
becerileri geliştirir. Düzenli, kuralları olan, istikrarlı ve sevecen ailede yetişen
çocukların sosyalleşme süreci daha sağlıklı şekilde gerçekleşmektedir (Özkafacı,2012).

1927 yılında dünyaya gelen Diana Baumrind, anne baba tutumunun çocuk
üzerindeki etkileri üzerine bir çok teori ortaya atmıştır. Anne baba tutumunun önemi
üzerinde durmuştur. Anne, baba ve çocuk arasındaki etkileşim ve iletişimin önemini
vurgulamış ve teorisini dört başlık altında toplamıştır. Bunlar; kontrol, iletişimde
açıklık, olgunluk beklentisi, bakım-destek.

Kontrol: Anne ve babanın ev ortamında, sosyal çevrede çocuğa koyduğu


kurallara çocuğun ne kadarına, nasıl, ne ölçüde uymak durumunda olduğunu gösterir.

İletişimde Açıklık: Anne ve babanın ortak karar alması, istenmeyen, kabul


görmeyen davranış ve durumların nedenlerinin çocuğa açıklanması, çocuğun fikirlerine
de saygı gösterilerek çocuğun da düşüncelerinin, fikirlerinin dinlenmesi.

Olgunluk Beklentisi: Anne ve babanın çocuğun gelişim alanlarındaki


başarılarını, çocuğun geldiği noktayı çocuğa geri dönüt vererek ne kadar özendirdikleri
ile alakalıdır.

Bakım- Destek: Anne babanın çocuğuna karşı gösterdiği sevgi, merhamet,


ilgisinin ve alakanın, fedakarlığının, çocuğa sağladığı bakımın, şefkatin ne kadar içten
olduğu ile alakalıdır (yıldız,2012).

Baumrind, anne baba tutumlarını üç başlıkta toplamıştır. Bunlar; demokratik


tutum, izin verici tutum, otoriter tutum,

13
2.2.1 Demokratik Tutum

Bu stile sahip anne ve babalar kontrol, iletişimde açıklık, olgunluk beklentisi


ve bakım ve destek konusunda yüksek enerjiye sahiptirler. Bu tür aileler, çocuklardan
koydukları kurallara uymalarını isterler, çocuklarından olgun davranış beklerler.
Çocuklarına karşı ilgili ve alakalıdırlar. Çocuklarıyla iletişim kurarken göz kontağı
kurar, çocuklarını dinlerler, çocuğun düşüncelerine saygı gösterir ve fikir alışverişinde
bulunurlar. Çocuklarının sosyal, gelişimsel, zihinsel gelişimlerinde çocuklarının başarılı
olması için çocuğu desteklerler. Baumrind, demokratik ailede yetişen çocukların,
zihinsel ve sosyal yönden yeterli, yaratıcı düşünebilen, kendilerini daha iyi ifade
edebilen, özgüvenleri gelişmiş bireyler olduğunu ifade etmiştir (Özkafacı,2012).

Bu st le sah p anne baba, çocuğuna karşı duyarlıdır ayrıca kabul, talep ve


kontrol düzeyleri yüksektir. Ceza vermekten çok destekleyici olmayı tercih ederler,
açıklama yapmaktan, konuşarak anlaşmaktan yana davranırlar. Çocuklarının bireysel
yönlerinin ve yeteneklerinin farkındadırlar. Çocuğu olduğu gibi kabul eder, özgür
olmalarını ve bireyselleşmelerini desteklerler (Baumrind, 1967, 1971; Maccoby ve
Martin, 1983).

Demokratik tutuma sahip ebeveyn ile çocuk arasında gözle görülür bir iletişim
vardır. Aile çocuğunun stek ve görüşler n d le get rmes n destekler ve sıcak b r
let ş m kurarlar. Demokrat k anne baba tutumu, düzen sağlayıcı denet m ve sevg yle
b rl kte özerkl ğ de çermes yle, b r b r ne zıt k yaklaşım olan denet m ve sevg y b r
arada barındırmaktadır (Yavuzer, 2003).

Çocuk ebeveynin gözünde var olmak ister, birey olarak saygı duyulmasını,
değer verilmesini ister. Aile ortamı çocuğa benliğini tanıma ortamı sunarsa çocuğun
başarılı ve sosyal olmasına yardımcı olur. Demokratik ebeveyn tutumunda evde
uyulması gereken kurallar ve evin belli bir rutini vardır (Yavuzer, 1999).

Demokratik aile ortamı sıcaktır, ”karşılıklı saygı”, "koşulsuz sevgi”, "empatik


bir anlayış”, "işbirliği”, "paylaşma" vardır. Aile gerektiğinde sınırları koyar ama
kurallar beraber belirlenir. Demokratik tutuma sahip anne, sevecendir. Baba ile çocuk
arasındaki iletişim vardır ve korkunun yerini saygı alır (Özgüven, 2001).

14
2.2.2 İzin Verici Tutum

Bakım ve destek boyutu yüksek ailelerdir. Bu stile sahip ebeveynler çocukları


özgür bırakırlar, çocuklar kendi istediklerini yaparlar. Kurallar yok denecek kadar azdır.
Bu tutuma sahip anne baba, çocuklarını kontrol etmez ama sıcak ve sevecendirler.
Ebeveynin izin verici tutumla yetiştirdiği çocuklar genellikle kararsız, doyumsuz, ev içi
kurallara uyum sağlayamayan, bencil bireyler olmaktadır (Baumrind 1967,1971).

Çocuk ailede anne babadan daha fazla söz hakkına sahiptir ve çocuğa karşı
disiplin uygulanamaz. İzin verici tutuma sahip ebeveynlerin yetiştirdiği çocuklar
genellikle, bağımlı bireyler olurlar, sosyal ortamda sorumluluk almak istemezler, öz
denetim ve sosyal gelişim bakımından sorunlar yaşarlar, doğruyu yanlışı ayırt
edemeyebilirler ( PDR birimi 2011).

İzin verici tutuma sahip ebeveynler bazı hallerde ceza verilse bile, verilen
cezalar yetersiz kalır ve çocuk tarafından ciddiye alınmaz. Çocuk, ipleri elinde tutar.
Çocukla anne-baba arasında sağlıklı iletişim kurulamamıştır, çocuk anne babayı
umursamaz, kendi bildiğini yapar, çok aşırı sevgi ortamında büyüyen çocuk, şımartılır
(Turhan, 2014)

Maccoby ve Martin Baumrind’in üçlü modelini geliştirmişlerdir. Anne ve baba


tutumlarının iki boyutu vardır. Bunlar: duyarlılık ve talep ediciliktir. Baurmind ‘in
geliştirmiş olduğu izin verici stili, z n ver c /hoş görülü ve z n ver c / hmal ed c olmak
üzere k boyuta ayrılmıştır (Özkafacı, 2012).

İzin verici hoşgörülü tutum: Ebeveynler, çocuğa karşı sıcak bir yaklaşım
sergiler. Çocuğa yönelik denetim, beklenti ve iletişim düşük seviyededir. Çocuklarıyla
iletişim kurarlar ama anne babanın saygınlığı azdır. Çocuğa karşı duyarlı ve kabul edici
davranır ama kontrol edemez. Aile içinde cezaya başvurulmamaktadır.

İzin verici ihmal edici tutum: Çocuğa karşı ilgisizlik vardır. Çocuğun
ihtiyaçlarına ilgisiz kalmaktadırlar. Bu stile sahip ebeveynlerde duyarlılığı, kabul ve
kontrolü düşüktür. Denetim de yoktur (Yıldız, 2004).

15
2.2.3 Otoriter Tutum

Bu tutuma sah p ebeveynler, kontrol ve olgunluk beklent s boyutlarında


yüksek, açık let ş m ve bakım boyutlarında düşük olan ebeveynlerd r. Bu tutuma sah p
anne babalar yönetici rolündedir. Çocuklarının fikirlerini, düşüncelerini çok
önemsemezler, fikir alışverişinde bulunmazlar ve anne baba ne derse çocuk tarafından
kabul edilmesi beklenir. (Baumrind, 1971).

Otoriter tutumu benimseyen aileler, çocuğu anlama, düşüncelerine değer


verme, fikir alışverişinde bulunma, çocukla empati kurma çabası gütmez. Bu tutuma
sahip anne babanın yetiştirdiği çocuklarda; stres ve tedirginlik vardır, özgüven eksikliği,
sessizlik, çekingenlik vardır bazılarında ise ters tepki oluşturur ve saldırganlık ortaya
çıkar. Sürekli eleştirildiği için çocukta aşağılık kompleksi oluşur, sürekli dıştan
yönetilmeye alışan çocuk sürekli kendini yönetecek insanlar arar ( PDR birimi, 2011).

2.2.4 Diğer tutumlar

Kültürümüzde görülen başka ebeveyn tutumları da vardır. Bu tutumlar:


Dengesiz anne baba tutumu, aşırı koruyucu ve kaygılı anne baba tutumu, sınırsız
özgürlükçü anne baba tutumu, mükemmeliyetçi anne baba tutumu, tutarsız anne baba
tutumu, güven veren destekleyici anne baba tutumu, reddedici anne baba tutumu,
ayrımcılık yapan anne baba tutumu vs olarak sayılabilir.

2.2.4.1 Dengesiz Anne Baba Tutumu

Bu tutumda anne ile baba arasındaki görüş ayrılığı olabilir ve ya çocuğa karşı
gösterilen değişken tavırlar sergileniyor olabilir. Anne çocuğa olumlu davranırken
babanın olumsuz davranması ya da ebeveynin bir konuda açıklama yaparken önce
yumuşak ses tonu ile konuşup daha sonra sesini yükseltmesi, çocuğunu istediğini
yapmadığı için dövmesi ve dövdükten sonrada özür dilemesi bu tutuma sahip anne baba
davranışına örnek gösterilebilir. (Bilgin Aydın, 2003)

Dengesiz ve kararsız anne-baba tutumu çocuğun kişilik gelişimini baltalar,


çocukta iç çatışmalar ve huzursuzluklar gelişir, ardından dengesiz ve tutarsız bir yapının
oluştuğu gözlenir. Bu tutumla yetişen çocuklar toplumda yer edinemezler, karar

16
vermede zorluk çeken, nerde nasıl davranması gerektiğini bilmeyen birey haline gelir.
(Kabalı, 2012).

2.2.4.2 Aşırı Koruyucu Anne Baba Tutumları

Genellikle geç yaşta çocuk sahibi olan ailelerde veya geniş aile içinde
büyüyen, tek çocuğu olan ailelerde görülen bir tutumdur. Bu ortamda büyüyen çocuk
insiyatif sahibidir ve ebeveyn çocuğun istek ve arzularını kayıtsız şartsız kabul eder. Bu
tutumla yetişen çocuklar, anne babaya hükmeder ve anne babaya daha az saygı duyarlar
(Bilgin Aydın, 2003).

Aşırı koruyucu tutum ile yetişen çocuğun kişiliğine etkileri ise hayattan
alamadıkları deneyimler yüzünden zorlanırlar, yolunda gitmeyen durum karşısında
kaygılanılar ve huzursuz olurlar. Girişimcilik ve bağımsızlık yoktur. Anne baba çocuğu
için her türlü fedakarlığı yapar. Bireyselleşme çabaları engellenir. Özgüveni zayıf,
sorumluluk almayan bireyler olabilirler (Yıldız, 2004).

2.2.4.3 Mükemmeliyetçi Anne Baba Tutumu

Mükemmeliyetçi anne babalar çocuklarından her şeyin en iyisini bekleyen


anne babalardır. Her konuda yüksek başarı beklerler mesela resimde, müzik de,
konuşmada iletişimde hep en iyisi olmalıdırlar. Kendilerinin yapamadıklarını
çocuklarının yapmasını isterler, çocukları olduğu gibi kabul etmezler, sınırları zorlarlar.
Çocuklarını yetişkin bir birey olarak görürler ve çocuklarının arkadaşlarını dahi aile
seçer (Çakmak, Kaplan, 2015).

Mükemmeliyetçi anne-baba tutumuna sahip olan çocuklar, sevilmenin bir


bedeli olduğunu düşündükleri için kendilerini hiçbir zaman güvende hissetmezler,
hırçın olurlar ya da boyun eğerler. Başaramadıklarında büyük hayal kırıklığı yaşarlar bu
durum kendilerini değersiz hissetmelerine neden olur, çok sık depresyon yaşayabilirler.
Her konuda en iyi ve üstün olmak isterler, başarısız oldukları zamanda çok üzülürler.
Sürekli ailesine layık olmak için uğraşmaları yorulmalarına neden olabilir,
doyumsuzluk yaşarlar. Her konuda aşırı kaygılı ve tedirgin olurlar, tırnak yeme, alt
ıslatma, yalan söyleme gibi davranışlarda bulunabilirler. Arkadaş ilişkileri sorunludur.

17
Arkadaşlarını çok eleştirirler, onlardan çok fazla şey beklerler ve istedikleri gibi
davranmadıkları zaman arkadaşlarından uzaklaşırlar (Mestçioğlu Gökmoğol, 2012).

2.2.4.4 Güven Veren, Destekleyici Anne Baba Tutumu

Anne baba çocuğu olduğu gibi kabul eder, çocuk her konuda desteklenir.
Çocukların ilgi ve yetenekleri doğrultusunda çocuğa ortam hazırlarlar. Evde uyulacak
olan kurallara beraber karar verirler, huzurlu bir aile ortamı vardır. Çocuğun fikirleri
dinlenir, çocuğun ifade özgürlüğü vardır. Olumlu bir anne baba tutumudur (Çakmak,
Kaplan, 2015).

Güven veren, destekleyici anne baba tutumu ile yetişen çocuklar özgüven
sahibi, sosyal, kurallara uyan, insanlara saygı gösteren, aktif, huzurlu, içinde sevgi ve
şefkat barındıran, başarılı çocuklardır (Özkaya,2012).

2.2.4.5 Reddedici Anne Baba Tutumu

Çocuğa düşmanmış gibi davranan bu anne babalar çocuğuna karşı sevgi, ilgi,
şefkat göstermezler. Çocuğun başarısızlığı göz önünde olur ve çocuk eleştirilir.
Çocuğuna karşı emir vererek konuşurlar ve serttirler (Çakmak, Kaplan, 2015).

Reddedilen çocuğa evdeki diğer çocuklardan farklı davranılır. Aile çocuk için
sıcak, sosyal ve güven verici bir ortam sağlamaz. Anne-baba çocuğu sevmemekte,
anlamamakta ve onu diktatörce yönetmeye çalışmaktadır. Reddedici anne-baba
tutumuna sahip anne baba, çocuğu hor görür ve istenmediğini çocuğa her fırsatta
belirtir. Çocuk ele geçen ilk fırsatta aileden uzaklaştırılmaya çalışılır bu sebeple aile
büyüklerinin yanına gönderilebilir. Reddedici anne-baba tutumuyla yetişen çocuklar
yardım duygusundan uzaktır, sinirli ve agresif davranışlarda bulunurlar. Duygusal
kırgınlıkları sıklıkla yaşarlar. Genellikle kendinden küçüklere ve hayvanlara şiddet
eğilimi gösterirler.

Reddedici anne-baba tutumunun çok farklı sebepleri vardır. İstenmeyen bebek


olma, çocuğa anne babanın hazır olmaması, eşlerden birinin ihmal edilmesi ve ihmal
edildiğini düşünen eş çocuğu kendisine rakip olarak görebilmesi, çalışan bir anneyse
çocuğun anneye engel olması, çocuğun aile üyelerine benzemiyor olması veya anne

18
babanın sevmediği bir ferde benziyor olması gibi sebepler sayılabilir ama bunlar sadece
bahanedir. Hiçbir bahane çocuğun reddedilmesini haklı hale getirmez (Kabalı, 2012).

Kılıç (2013) göre olumsuz anne baba tutumlarından biri de çocuk ayırımıdır.
Çocuk ayırımı iki cinsten birini yani erkek çocuğu, kız çocuktan üstün tutmadır.
Toplumumuzun bazı kesimleri erkek çocuğu ayrımı yapmaktadır. Söz gelimi bu
kültürlerde erkek çocuğu annesi olmak da anneye değer katar yani kadının prestiji erkek
doğurmasına bağlıdır.

Çocuk ayırma, cinsiyet ayrımı olmasa da bazen çocuğa göre ayırma da olabilir
yani her çocuk ebeveyn için aynı değerde olmayabilir. Doğum sırası, bireysel deneyim,
psikolojik sebepler vs ailede bireylerin birbirinden farklı algılanmasını sağlayabilir.
Mesela en küçük çocuğun ayırımı sonucunda küçük çocuğun şımarık olması (Kılıç,
2013).

Sağlıklı bir anne baba tutumu sergilemek için sevgi ve eğitim birinci sırada
olmalıdır, çocuğu sahiplenmeli, korumalı, ilgi ve şefkati, güven duyguları çocuğa
sunulmalıdır.

Olumlu aile tutumlarında ebeveynler en uygun biçimde çocuğun


gereksinimlerini karşılarlar ve çocuğun kendi kendine yetebilme yetisini geliştirirler.
Sevgi ve eğitimi en sağlıklı biçimde doğru oranlarda uygularlar (Kılıçarslan, 2008)

2.3 Dinleme Becerisi

Her konuşmanın olduğu yerde dinleme kendiliğinden var olmaktadır. İyi


konuşmanın da ön koşullarından biri, iyi dinlemedir. Dinleme ve konuşma arasındaki
ilişkiyi Goethe şöyle belirtmiştir: "Konuşmak bir gereksinim ise dinlemek bir sanattır"
(Aydın, 2014).

Dinleme ile ilgili bir çok tanım yapılmıştır. Bu tanımlardan bazıları şöyledir:

Özbay (2005) Dinlemey , konuşan kişinin ne demek istediğini doğru olarak


anlayabilme olarak tanımlar. İnsan, bebekl k çağında kend çıkardığı sesler dışında
bilinçli bir dinleme becerisine sahip değ ld r. Çocuk dikkatlice dinlerken b r anda

19
dışarıdan gelen ses, ışık, hareket g b uyarıcıların etk s yle dinlemeyi bırakabilir.
Çocuklar D nlerken kend düşünceler n fade etme konusunda da son derece sabırsızdır.
Çocuğun d nleme becer s ndek bu gel şme ve algılama gücü on beş / on altı yaşına
kadar devam eder (Özbay, 2009). Bu ifadeden anlaşılan ise dinleme becerisinin
sonradan geliştirilebilir olmasıdır. Nasıl ki okuduğunu anlama becerisi zamanla
gelişiyorsa dinleme becerisi de öğrenilir ve öğretilir, geliştirilebilir.

Erg n (1995), ş tmey f zyoloj k, d nlemey se ps koloj k olarak


değerlend rmekted r. F zyoloj k olarak ş tme; ses dalgaları dış kulaktan kulak zarına
iletilir ve orta kulakta mekanik titreşimler yaratır, bu titrşimler iç kulakta da beyne
giden sinir akımlarına dönüşür bu süreç f zyoloj kt r. Ps koloj k d nleme de ise birey
sesler ile konuşmanın farkına varır ve sese dikkat eder. Bell ş tsel şaretler tanıması ve
hatırlamasıyla devam eder ve anlamlandırmasıyla son bulur. Yan ş t len her seste
d nleme yoktur fakat d nlen len her seste ş tme vardır.

Dinleme, konuşulanı anlama becerisidir. Dinleme, anlamaya dayalı eylemlerin


birbirleriyle olan ilişkilerinin edinimidir (Keçik ve Uzun, 2004).

Demirel (1999)’ a göre dinleme, “Konuşan kişinin vermek istediği mesajı,


pürüzsüz olarak anlayabilme ve söz konusu uyarana karşı tepkide bulunabilme
etkinliği” dir.

Dinlemenin tanımlarından anlaşıldığı gibi dinleme, düşünceye dayalıdır.


Öğrenmenin oluşması için doğru d nleme etk nl ğ öneml yere sahiptir (Aydın, 2009).

Gelb (2002)’e göre dinleme, beynin her iki tarafının kullanılmasını gerektirir.
Sol beyin: içer k ve olguları, sağ bey n: duyguları, beden dilini ve ses tonunu barındırır.

Dinleme, iletileni anlayabilme ve uyarana tepki vermedir yan konuşulan ya da


okunan iletinin kavranmasıdır (Gürgen, 2008).

D nleme, let lmek stenen mesaja yoğunlaşmak ç n ş t len sözel g rd ler n


çoğunu, zihinsel bir süzgeçten geçirir. Dinleme, işitmekten çok daha öte bir iştir
(jalongo, 1995: 13).

20
Dil becerileri içerisinde en çok kullanılanı ise dinlemedir. Dinleme, öğrenme
sürecinde önemli bir etmend r. Günlük yaşam ç ndek öğrenmeler ya da b lg ed nmek
amacıyla öğrenmeler öncel kle d nleme yoluyla gerçekleşmekted r. Yaşadığımız hayatta
sürekl olarak karşılaştığımız d nleme faal yet , nsanların let ş m kurma, b lg ed nme
ve anlama faaliyetlerinin temel taşıdır (Gümrükçüoğlu, 2013).

D nleme, d nley c n n söylenen le söylenenler arasında bağlantı kurma ve


let ş m ç ndek şlev n anlama yeteneğ d r (Temur, 2001). Kantem r (1997) ye göre
d nleme, İş tt ğ m z sözel let ler anlamak ve belleğe saklamaktır.

D nleme, çocuğun lk ana d l etk nl ğ d r, çocuk okul önces nde b lg ler n


çoğunu d nleme yoluyla öğren r (Özdem r, 1978). Hatta çocuk anne karnındak
dinlemelerle öğrenmenin adımlarını atmış olur.

“Doğumdan önce başlayan, a lede gel şen, okulda devam eden ve hayatın pek
çok alanında kullanılan dinleme becerisi, bir bakıma sesleri okuma ve
anlamlandırmadır. Her ne kadar sağlıklı b r nsan dünyaya geld kten sonra duyu
organlarından en çok gözlerini kullansa da, anne karnında kulaklarıyla çevres n fark
ett ğ ç n b r anlamda nsan dünyaya gözler n değ l, kulaklarını açar” (Em roğlu,
2013).

Çelenk ( 2005) e göre çocuk dinleme becerisini çevrenin etkisiyle informal


yollarla geliştirir. Dinleme okula giden çocuğun en temel öğrenme araçlarıdır. Dil
eğ t m n n temel nde d nleme vardır. D l etk nl ğ de d nlemen n üzer ne gel ş p
biçimlenir.

Dinleme becerisi ile ilgili Sever (2000) dinlemenin bireyin yaşamındaki


önemini vurgulamaktadır ve günlük yaşamda edinilen dinleme becerisinin ilk
öğret mden t baren özenle gel şt r lmes gerekt ğ n savunmaktadır.

D nleme hayatımızın her dönem nde öneml yere sah pt r, öğren m hayatında ş
hayatında, evlilik hayatında vs. hayatımızın her anında kullandığımız iletişim
becerisininde temelinde dinleme vardır. Kuzey Amer ka’da yapılan b r araştırmada
yönet c ler n % 80’ , ş hayatındak en öneml becer n n “d nleme” olduğunu bel rtm şt r
(Salopek, 1999: 58).

21
Eğitim hayatının, iş hayatının, günlük yaşantının önemli bir kısmı dinlemeyle
geçmekted r. “Yapılan araştırmalar, b r k mse b rl kte zaman geç rd ğ d ğer b reylerle
zamanının %42.5 s n d nleyerek geç rmekted r. Öğrenc ler, arkadaşlarını ve
öğretmen n günde 2,5-4 saat d nled kler n , okul başarısının da öğrenc n n d nleme
yeteneğ ne sıkı sıkıya bağlı olduğunu göstermekted r” (Göğüş, 1978).

Kavcar, Oğuzkan ve Sever (1997) göre d nleme sağlıklı ve gerekli bir


alışkanlıktır. Çocukların sağlıklı d nleme sürelerinin olduğunu bu nedenle konuşmanın
çok gereksiz ayrıntılardan uzak tutulması gerektiğini savunmaktadır.

Dinleme becerisi insanın kazandığı ilk beceridir. İnsan konuşmadan önce


dinler, bu beceri daha anne karnındayken kullanılmaya başlar. Annenin hamileyken
şiddetli sese uyarılması anne karnında dinleme işleminin gerçekleştiğini gösterir (Ömür,
2006).

Dinleme becerisi, anne karnındaki bebeğin annenin kalp sesini dinlemesiyle


başlar. Anne karnında 5. aydan itibaren işitme duyarlılığının başladığı düşünülmektedir.
Bu dönemde anne vücudunun seslerinden hariç dış sese de duyarlılık artmıştır.
(Robinshaw, 2007).

“Hayal, kullanılan d l koduna göre, z h nde aynı f kr uyandırır ve böylece


f k r, b r bey nden b r başkasına aktarılmış olur. İş tme anında y ş t lemeyen bazı
heceler ve başka kusurlar, ş ten tarafından sezgi ile düzeltilir ve tamamlanır ” (Dilaçar,
1968).

D nleme ses, ş tme, düşünme, anlama, l şk lend rme, eleşt rme, z h nde
yapılandırma gibi süreçlerden geçmektedir. İşitme ise anlama ve yapılandırma
sürecinden geçmektedir (Calp, 2005).

İyi bir dinleyici olabilmek için Münir Arıkan’ın şu sözlerine kulak verebiliriz:
“Dinlerken içinizden konuşmayı kesin. Cevap yetiştirmeye çalışmak yerine, olanları
anlamaya çabalayarak dinleyin.” ,”Marko Paşa gibi dinleyin: önemseyerek, gözlerinin
içine bakarak, anlamaya çalışarak ve anladığınızı belli ederek” (Arıkan,2011).

Bir İran Atasözünü ise dinlemenin önemini şöyle ele almıştır: ”Konuşan eker,
dinleyen biçer” (Cangökçe,2011).

22
Dinleme de konuşmak kadar iletişimin bir parçasıdır. Sadece konuşarak
diyalog kurulmaz aynı zamanda diyalog kurabilmek için iyi bir dinleyici olmak da
gerekir (Atmaca, 2007).


Dinleme işlemi yoğun bir süreçtir. Bizi ilgilendiren önemli bir konuşmayı
dinleyeceksek dinleme öncesinde hazırlık yapmak konuşmanın bizim için faydalı
olmasını sağlar. Ses kaynağını rahat görebilecek ve duyabilecek pozisyonda oturma, dış
seslerden uzak durma, dinlenecek olan konuya odaklanma ve öncesinde konuyla ilgili
bilgi edinmiş olmak vs dinleme öncesi yapılacak hazırlıklar arasında sayılabilir. Aynı
zamanda dinleme esnasında önemli görülen konuların altının çizilmesi ya da not
alınması, ses kaydı yapılması dinlemenin kalıcı olmasını sağlar. Son olarak da dinleme
sonunda dinleme sırasında alınan önemli görülen notlar, sorulan soru ve cevaplarının
yer aldığı notlar, dinlenen konun özeti ile dinleme uygulamasının iyi şekilde
yapılmasını sağlar (Doğan, 2013) .

D nlemen n tanımının en kapsamlı hal n şu şek lde yapab l r z: İlet ler doğru
b r şek lde anlama ve yorumlama çabasıyla bel rl b r amaç doğrultusunda yapılan,
ş tmey de ç ne alan, çok farklı boyutları olan, öğren leb len ve öğren lmes gereken
b r d l becer s d r ayrıca karmaşık ve akt f b r sürec çeren, nsan beyn n n çeş tl
b l şsel süreçler n gerekt ren, d l n dört temel şlev nden biridir (Epçaçan, 2013).

Dinleme eylemi bir takım süreçlerden geçmektedir. Bu süreçler:

 Sesleri tanıma-anlama
 Parçalar üstü birimleri (vurgu, ezgi, ton) tanıma-anlama 

 Sözcükleri tanıma-anlama
 Söz diziminden kaynaklanan anlam özelliklerini anlama
 Met ndek b r mler ve bölümler arası l şk ler kavrama
 Konu ve alt konuları saptama
 Konuşma durumunu anlama ve değerlend rme
 Sezdirimlerden yararlanarak çıkarımlarda bulunma (keçik ve uzun, 2004:
125).

Dinleme iki şekilde gerçekleşir. Birincisi etkileşimli dinlemedir. Etkileşimli


dinleme dinleyici ile konuşmacının karşılıklı konuşmasını, dinleyicinin konuşmacıya

23
sorular sormasını içerir. Burada hem konuşmacı hem dinleyici etkin rol oynar. İkincisi
ise etkileşimsiz dinlemedir. Bu dinleme şeklinde konuşmacı konuşur, dinleyici soru
sormak ve ya konuya katılmak için araya girmez. Mesela konferans, konuşma ve ya
radyo dinleme gibi. Etkileşimli dinlemenin avantajları vardır. Bu avantajlar: anlamadığı
bir yeri konuşmacıya sorup daha detaylı anlatmasını sağlayabilir bu şekilde dinleme
işlemi daha sağlıklı olabilir. Konuşmacıyla göz teması kurar, konuşma ortamının
atmosferini yaşar, konuşmacı ile fikir alışverişinde bulunur.

2.3.1 Dinleme Türleri


2.3.1.1 Etkili Dinleme

Katılımcı Dinleme: Konuşmacının sözüne ve amacına d kkat eder (Durukan,


2011) .


Edilgen(pasif) Dinleme: D nleyen n, mesajı anlamaya çalışmadan, herhang b r


tepk vermeden d nleme durumudur. Konuşan akt f, d nley c pas ft r. İlet ş m sürec nde
dönütün olmadığı b r let ş m şekl d r (Özbay, 2005).


Empatik Dinleme: Eleşt rmeden karşıdak k ş n n duygularını anlayarak


d nleme (Doğan, 2007).

Yargısız Eleştirel Dinleme: “Neden, nasıl, niçin, nerede, ne oldu, ” gibi sorular
sorarak dinleme.

Aktif Dinleme: Konuşan insanla, çocukla göz kontağı kurarak, konuşandan


aldığı mesajları ona daha belirgin hale getirerek geri vermektir. Bu yöntem konuşan
kişinin daha iyi anlanıldığını düşünmesine, hissetmesine neden olur. Baş hareketleriyle
konuşan kişiyi anladığını hissettirmek, göz hizasına inmek de iletişimi kuvvetlendirir
(Cüceloğlu, 1997).

Dikkatli Dinleme: D nleyen n mot ve olduğu ve ger b ld r m verd ğ d nleme


stratej s d r (Aktaş ve Gündüz 2004).

24
Derinlemesine Dinleme: Kişiyi onun değer yargılarına göre içselleştirerek,
anlamaya çalışarak d nleme (Aktaş ve Gündüz 2004).

Çözümleyici Dinleme: Anlayarak dinlemedir. Konuşanın neler hissettiğini ne


anlatmaya çalıştığını ona hissettirerek dinlemedir. Arabasının tekeri çıktı diye üzülen bir
çocuğa: ” üzgün hissediyorsun, arabanın tekeri çıktığı için mi?” diye başlayan bir cümle
kurmak gibi (Atilla, 2015).

Yorumlayıcı Dinleme: Bir problemi çözmek için problemin nedenlerini,


problemin diğer öğelerini, bilgileri ayrıştırarak sonuca varma şeklindeki dinlemedir
(Atilla, 2015).

2.3.1.2 Etkisiz Dinleme

Yetersiz Dinleme: Farkında olmadan yada farkında olarak, dikkatin konuşan


kişide değil de kişinin kendisinde olması durumudur. (Aydoğan, 2014).

Kalıplaşmış dinleme: Kendi hayatımızda yaptığımız, yaşadığımız olaylardan


yola çıkarak , konuşan kişiyi yargılayarak dinlemektir ( Aydoğan, 2014).

Yüzeysel dinleme: Sırf b lg alımının olduğu herhang b r b l şsel sürec n


kullanılmadığı d nleme türüdür.

Görünüşte Dinleme: B lg akışının neredeyse h ç olmadığı b r d nleme türüdür


(Umagan, 2007).

Seçerek dinleme: Seçici dinleme, dinlenenlerin içinden ilgi ve ihtiyaca yönelik


olanların seçilerek dinlenmesidir (Aytan, 2011).

Duyguya saplanarak dinleme: Dinleyicinin tek bir duyguya saplanmış


olmasıdır. Konuşmacı ne konuşursa konuşsun o saplandığı duygunun dışına çıkamaz
(Çağlar, 2011).

Savunucu dinleme: Söylenen her cümleyi, her şeyi kendine bir saldırı olarak
algılamasıdır. Söylenenlerin kendi aleyhinde yerme olarak algılar ve kendini savunmaya
geçer. (Çağlar,2011)

25
Etkin bir dinleme yapmak için bazı becerilere sahip olmak gerekir. Örneğin:
Öncelikle konuşan kişiye kulak vermek, konuşmacının rahatça konuşabileceği bir ortam
yaratmak, konuşmacı ile göz kontağı kurarak dinlemek ve benim için önemlisin ve seni
dinliyorum mesajını vermek, ortamı konuşmacının rahat edeceği şekilde ayarlamak,
dikkat dağıtıcı ses, materyalleri ortadan kaldırmak, konuşan kişi dinlenirken kendini
konuşan kişinin yerine koyarak dinleme, empatik düşünmek, konuşan kişinin sözünü
kesmeden, başka bir şeylerle meşgul olmadan sabrederek konuşanı dinlemek, dinlerken
rahat olmaya dikkat etmek, yorumları en sona bırakmak ve konuşmacıya açık uçlu
sorular sorarak konuşma yoları açmak, konuşmacının lafını kesmemek ve susana kadar
beklemek, karşıdaki insanın algı düzeyi, sabrı, kapasitesini göz önüne alarak geri dönüt
vermek (Aktaran ve Tutar, 2002).

2.3.2 Dinlemeyi Etkileyen Sebepler

Başlıca dinlemeyi fiziksel nedenler, konuya olan ilgi, duygusal nedenler,


psikolojik nedenler etkiler. Dinlemeyi etkileyen diğer sebepler ise: dinlemenin aslında
öğrenmek, bilgi sahibi olmak için önemli bir unsur olduğunun farkında olmamak, ş tme
organlarının y çalışmıyor olması ve zekâ ger l ğ veya eks kl ğ g b unsurlara sah p
olmak. Bilmediği kelimelerin, kavramların olması, konuşmada küçük ayrıntılara takılıp
asıl konuyu atlamak, konuşanın ses tonuna, etrafa ve çevreye ilgi gösterip konuşmadan
uzaklaşmak konuşmanın olduğu yere yabancı olmak, konuşanı beğenmemek, konuşma
tarzını beğenmemek, çok yemek yemek, uykusuzluk kalmak, hava şartları, konuşan
kişinin monoton konuşması, yavaş veya hızlı konuşması vs. de unsurlar arasındadır
(Aktaş ve Gündüz, 200).

Düşünme hızı konuşma hızından ortalama üç, dört kat daha fazladır bazen bu
oran altı kata çıkabilir. Dinleyen kişi, konuşmacının kend d nleme hızına yet şmes n
bekler, bu da mkansız b r durumdur. Bu bekleme arasında d kkat dağıtacak herhang
küçük b r durum d nley c n n konsantrasyonunun bozulmasına, d nleme sürec nden
tamamen kopmasına, d nlemen n sekteye uğramasına sebep olab l r. İnsan dak kada
ortalama 125 sözcük konuşurken düşünce hızı ortalama 500 sözcük c varında
seyretmekted r. Bu arada z h n türlü şeylerle meşgul olup söylenenler n b r kısmını
kaçırmaktadır. D nlemek b r ç sess zl k gel şt rmem z gerekt r r, d nlen lenler n tam ve

26
doğru anlaşılab lmes ç n ç konuşmalar en aza nd r lmel hatta terk ed lmel d r
(Mackay, 1997, Özbay, 2009, Özer, 2002).

2.3.3 Okul Öncesi Dönemde Dinleme Becerisi

Dinleme becerisi yıllardır önemsenmeyen ve unutulan bir dil sanatı olmuştur.


Dinleme becerisi çok önemli bir beceridir. Dinleme becerisi eğitiminin gözden
geçirilmesi ve yeniden yapılandırılması gerekmektedir (Janusik, 2002).

D nleme sürec nde program öneml b r değ şken olup, kal tel b r program
çocukların dinleme becerilerine yönelik deneyimler ne katkı sağlayacaktır (Jalongo,
2010). Dinleme ve algılama zorluğu çeken çocuklar öğreneme güçlüğü çekiyor.
Akranları ilerlerken bu çocuklar dinleme ve anlama zorluğu çektiği için geri kalıyorlar
(Field,2001; Mendelsohn&Rubin, 1995; Schwarts, 1998).

Etk n d nleme çocuklara “sen anlıyorum, sen muhatap kabul ed yorum, sana
değer ver yorum, sana saygı göster yorum” g b ç nde sevg n n de bulunduğu mesajlar
iletir (Deniz, 2006). Pedegog Gözde Erdoğan çocukların can kulağı ile etkin bir şekilde
dinlenilmesiyle çocuğa, duygularını eleştirmeden, yargılamadan, küçümsemeden merak
ve ilgiyle seni dinliyorum mesajının verildiğini belirtmiştir (Erdoğan, 2015).

Dikkatli ve işitme problemi olmayan çocukların bile tam olarak dinleme


beceriler n n gel şmem s olduğunu düşünürsek öğretmenlere de ş düşmekted r.
Dinleme becerilerinin gelişmesi için çocuklara destek olamalı, etkinlikler yapmalıdır.
(Robinshaw, 2007). Çocukların dinleme becer ler n n değerlend r lmes , d ğer yaş
gruplarına göre zordur; çünkü çocuklar oldukları yaşların gelişim özelliklerinden dolayı,
sorulara cevap verememe ve d kkat n çabuk dağılması gibi sorunlar yaşayabilirler. Buna
rağmen, çocukların dinleme süreçlerini anlayacak çalışmalar yapmak önemlidir
(Jalongo, 2010).

Okul önces dönem çocuklarının d nleme becer ler n bel rlemeye ve


gel şt rmeye yönel k çalışmaların yeters zl ğ , d nleme becer ler ne yönel k yapılan
sınırlı çalışmalarda se, lköğret m öğrenc ler ne yönel k d nleme eğ t m etk nl kler ve
programları üzer nde durulduğu (Doğan 2007, 2008, 2010; Yılmaz, 2007)
görülmektedir. Dinleme becerilerinin, dil becerilerinin temelini oluşturduğu

27
düşünüldüğünde okul öncesi ve ilköğretim döneminde eğitim ve öğretimde dinleme
becerisinin önemine değinmek gerekmekted r. Dolayısıyla, bu becer lere yönel k eğ t m
programlarının oluşturulması ç n, d nleme becer ler n n tanımlanması ve çocukların
mevcut d nleme becer ler n n değerlend rmes gerekmekted r.

Durmuşoğlu Saltalı, Erbay (2013) yaptıkları "Okul Önces Öğretmenler n n


Konuşma, D nleme ve Empat Becer ler n n Çocuk Sevme Davranışı Açısından
İncelenmes " adlı araştırmalarında Öğretmenler n çocuk sevme davranışlarının en
yüksek düzeyde d nleme becer ler n poz t f yönde etk led ğ , konuşma ve empat
becer ler n se daha düşük düzeyde etk led ğ görülmüştür. Bu araştırma sonucuna göre
değerlend r ld ğ nde çocuk sevme davranışının d nleme becer ler n öneml ölçüde
olumlu yönde etk lemes d nlemen n let ş mde karşıdak k ş ye “sen önems yorum”,
“sana değer ver yorum”, “sen n söyled kler n ve sen ben m ç n öneml s n” g b
mesajlar iletmesi ile açıklanabilir.

Özetle çocuğu dinlemek, çocuğun kendine olan saygıyı, güven duyma, problem
çözme ve anlaşmazlıkları halletme becerisini geliştirir. Kafa yoran, karmaşık, dikkat
dağıtan uyarıcılarla dolu bu dünyada dinlemek, gerçekten önemli bir meziyettir. Özenle,
çocuğun hizasına inerek gözlerine bakarak, can kulağı ile anlayarak, dinlenen çocuk,
varlığının önemli olduğunu ve fark edildiği ve dinleyen kişi tarafından ilgilendiği
mesajını alır (Hoog&Blau, 2014).

Dinlemek insana yeni ufuklar, yeni alanlar açar. İyi bir dinleyici aynı zamanda
başarılıdır (Mackay, 1997). Etk l b r let ş m kurmak ç n çocuk öncel kle d nlemey
öğrenmel d r. Dinleme, öğrenmenin, let ş m sürec n n öneml b r bölümüdür (Özçel k,
1983). Çocuğun dinlemeyi öğrenmesi için öncelikle dinlenilmesi gerekmektedir.
Çocuğu önemseyerek, birey olarak düşünülüp empati kurarak özenle dinlemek çocuğun
kendini ifade etmesi, rahatlıkla problemlerini açıklayabilmesi açısından önemlidir.
Ayrıca özgüven sahibi olmasına yardımcı olmaktadır. Çocukların d nleyerek
geç rd kler zaman le d l gel ş m nde ve öğrenmede d nlemen n rolü göz önünde
bulundurulduğunda, okuldak programlarda d nlemen n s stemat k olarak öğret lmes n n
gerekl l ğ n vurgulamak gerek r (Coss tt, 1978).

Okul öncesi dönem dinleme becerisi açısından önemli bir dönemdir. Okul
öncesi dönemde çocuk dinler ama ne ölçüde olduğunu bilmez ve anlamlandıramaz

28
burda görev aileye düşmektedir. Aile bu konuda çocuğa dinleme becerisi kazandıracak
etkinlikler yapmalı, hikaye masallar okunmalı ve üzerine konuşmalıdır. Aile de gerekli
eğitimi almamış olan çocuklar için öğretmenler büyük rol oynamaktadır. Ama müfredat
da dinleme becerisi üzerine yeterli bir program yoktur. Aileler, okul öncesi dönemdeki
çocuğa dinleme becerisi kazandırmak için gerekli desteği vermelidir.

2.3.4 Okul Öncesi Dönemde Dinleme Becerileri İle İlgili Etkinlikler

Dinleme becerisi ile ilgili çocuklarla yapılan etkinlikler, çalışmalar, çocukların


çevrelerini bilinçli bir şekilde dinlemesine, duyduğu seslere yoğunlaşmasına, sesleri
tanıyıp tekrar etmesine ve bu şekilde anlayıp tanımasına yardımcı olur. Doğada bulunan
nesnelerin, varlıkların değişik ve farklı sesleri olduğunu kavratmak, sesler arasındaki
farkları anlamasına sağlamak için doğada bazı araştırmalar yapmasına yardımcı olmak
gerekir. Sesleri bulma ve dinleme çalışmalarında sesin kaynağını belirleyerek
eşleştirme, sesin nerden geldiğini anlayabilme, kavrayabilme faaliyetlerine yer
verilebilir. Ses dinleme çalışmalarından biri de çocuklara dinletilen seslerin kime ve
neye ait olduğunu söylemesi, dinledikleri sesleri gösterilen resimle eşleştirmesi
istenebilir. Dinletilen sesler hayvan, taşıt, arkadaşlarının sesleri, müzik aletleri, doğa
sesleri vb. olabilir. Çevredeki malzemelerden yararlanılabilir bu etkinlikler yapılırken
örneğin: cam sesi, tahta sesi, su, teneke, flüt, kitap sayfaları vs. Bir diğer ses dinleme
çalışması ise sesin geldiği yönün tahmin edilmesi çalışmasıdır. Çocuklar bu etkinlikte
sesin sağdan mı, soldan mı, önden mi, arkadan mı geldiğini, sesin şiddetini yani yüksek
mi, alçak mı olduğunu tahmin ederler. Kendi seslerini kasetten dinletme, efekt dinletme,
müzik dinletme çalışmaları da yapılabilir. Sınıf içinde fark etmeden çocukların sesini
kayıt edip daha sonra bu sesi çocuklara dinleterek, bilgisayardan doğa seslerini
dinleterek vs. seslerin kime ait olduğu sorulabilir. Çocuğun dinlediği sesi doğru olarak
tanıyıp tanımaması çok önemli değildir. Önemli olan sese dikkatini vermesi, dinlemesi
ve anlamaya çalışmasıdır (Nazire, 2014).

Montessori’nin çatışmaları çözmek için uyguladığı “barış masası” etkinliği de


çocuklara dinleme becerisi kazandıran bir etkinliktir. Bu etkinlikte bir tane barış masası
oluşturulur bir masa, iki sandalye ve bir zil vardır. Tartışan iki çocuk aralarındaki
anlaşmazlığı çözmek için bu masaya oturur. Kendini mağdur hisseden çocuk bir elini

29
kalbine diğerini masanın üzerinde koyar ve neler hissettiğini söyler. Anlaşmazlığın nasıl
giderileceğini ifade eder. Daha sonra ikinci çocuğun sırası gelir ve konuşur.
Anlaşmazlık giderilene kadar dialog devam eder. Mesele halledilmezse anne, baba veya
büyük kardeş arabuluculuk yapar. Mesele yine halledilmezse aile konseyi toplanır
mesele çözülür. Mesele halledilince birlikte zili çalarlar. Barış masası etkinliğinin
öğrettiği ise boyları, yaşları, aile içindeki pozisyonları ayıt edilmeksizin, olayların
çocukların bakış açısıyla dinleniyor olmasıdır (Seldin, 2007).

Türe (2012), çocukları dinlemenin önemini vurgulamıştır ve kitabında dinleme


becerisi ile ilgili bir kaç örnek vermiştir ve bu örnekler şöyledir:

”-Anne kardeşime bakar mısın her şeyimi alıyor!

-Olsun oğlum sen abisin.

-Ama kalemlerimi de aldı!!!!

-Neden veriyorsun oğlum,idare edemedin gitti.

Bu anne çocuğunu dinledi mi? Dinlemedi. Dinlemek duyguların ötesine


geçmektir. Bu konuşmada duygular hiç hesaba katılmadı. Büyük olan kardeş,küçük için
bir çözüm istiyor, yardım istiyor. Anne bu sıkıntıyı anlamış olsaydı, küçük kardeşi
başka bir şeyle oyalayarak, ağabeyinin ders çalışmasını sağlar üstelik de idare
edemediği için de suçlamazdı. Sizce abi bir kez daha annesi ile bu veya buna benzer bir
durumu paylaşır mı? Paylaşmaz. Çünkü dinlenmedi. Kendi işini kendi görür ve bildiği
gibi yapar.

Diğer bir örnek ise:

-Baba bu yıl matematik bana zor geliyor.

-Neden aklın almıyor mu çocuğum!!!!

Çocuk neyi paylaşmak istedi? Yaşadığı bir zorluğu paylaşmak istedi. Neden
paylaşmak istedi? Yaşadığı zorluğa güvendiği insanlar çözüm bulsun diye. Sonuç ne
oldu. Sorun çözülmedi ve suçlandı”.

30
Çocuklar doğru ya da yanlış davranışı bizden öğrenirler bu davranışların
arasında dinleme de vardır. Çocuğu dikkatli bir şekilde dinleyerek çocuğun sorunun ne
olduğunu, onu neyin üzdüğünü veya neyin sinirlendirdiğini, neyi merak ettiğini kolayca
anlayabiliriz. Dinlemek bir sorumluluk ve saygı belirtisidir. Başka insanlarında ne
h ssett ğini ve dünyaya nasıl baktığını anlama sorumluluğudur. Çocuk d nlen rken
verilen mesaj önemlidir. Ona birey olarak değer verildiğini, umursandığını,
düşüncelerinin önemli olduğunu hissettirir (Mckay,2006).

Çocuk önyargı ile dinlenildiği zaman hem çözümün hem de çocuğun uzağında
kalırız ve bu şekilde çocukla kurulan iletişim kesilir. Çocuğun gözünün içine bakarak,
onu anlayarak dinlemek önemlidir ve dinlerken de başka hiçbir şey ile ilgilenmemek
gerekir. Çocuk nasıl ilgi ve merakla dinlenirse çocuk da aynı ilgi ve merakla dinler ve
bu şekilde kendini daha iyi ifade etmesini öğrenir. Başkalarını dinlerken tıpkı öğrendiği
gibi can kulağı ile dinler ve kimsenin sözünü kesmez. Rahatsız olduğu durumlarda
bunu açıkça ifade eder, kendini güvende hisseder ve duygularını tanıyarak, çözümü
kendi bulur. Dinlemek zor kazanılan bir beceridir. Herkes her sesi duyar ama dinlemek,
anlamak, değer katmak beceri gerektirir. Dinleme becerisi eğitimle kazanılabilen bir
beceridir. Dinleme becerisi edinmiş bireyler dinleme yetisine sahip bireyler yetiştirirler
çünkü ebeveyn çocuk önündeki en güzel örnektir. Çocuk ebeveyni taklit eder, inceler,
örnek alır ve öğrenir.

2.3.5 Anne Baba Tutumları ile ilgili Yapılan Araştırmalar

Okul önces dönem (5–6 yaş grubu) çocuğa sah p 762 ebeveyn n katıldığı A le
Tutum Envanter kullanılarak anne ve babaların demograf k özell kler ne göre çocuk
yet şt rme tutumlarının ncelend ğ b r çalışmada anneler n babalara göre daha
demokrat k olduğu görülmüştür. Anne ve babaların öğren m düzeyler arttıkça
çocuklarına karşı demokrat k tutumlarının da arttığı görülmüştür (Tezel Şah n ve
Özyürek, 2008).

Anneler n Çocuk Yet şt rme Tutumlarını Etk leyen Etmenler n ncelend ğ b r


araştırmada Anneler n eğ t m düzey yükseld kçe aşırı koruyucu ve sıkı d s pl n
tutumlarının azaldığı görülmüş aynı zamanda çalışan annen n aşırı koruyucu ve sıkı
disiplin tutumları yine az bulunmuştur (Şanlı ve Öztürk 2012)

31
Mızrakçı (1994), 3-6 yaş arasındaki 145 çocuğun annelerinin çocuk yetiştirme
tutumunu etkileyen faktörleri incelemiş ve çocuk yetiştirme tutumu üzerinde en etkili
faktörün annenin eğitim düzeyi olduğu sonucuna varmıştır. (Mızrakçı,1994).

Aktaş Ökafacı (2011), Annenin Çocuk Yetiştirme Tutumu ile Çocuğun Sosyal
Beceri Düzeyi Arasındaki İlişkiyi incelemiş ve demokratik tutumun, çocuğun sosyal
becerisi üzerinde olumlu yönde etkisi olduğu ortaya çıkmıştır. Annenin otoriter, aşırı
koruyucu, izin verici çocuk yetiştirme tutumunun, çocuğun sosyal becerisi üzerinde
olumsuz yönde etkilediği sonucuna varılmıştır.

Şahin ve Özyürek (2008), Okul Öncesi Dönem 5-6 Yaş Çocuğuna Sahip
ebeveynin Çocuklarına Karşı Tutumlarının incelendiği bir çalışma yapmışlardır. Sonuç
olarak da annelerin çocuklarına olan tutumlarının, baba tutumlarına göre daha
demokratik olduğu görülmüştür. Annelerin sergilediği tutumların, anne yaşı mesleği ve
çocuğun cinsiyeti, doğum sırası gibi etmenlerden etkilenmediği, baba tutumlarının ise
yaş, öğrenim düzeyinden etkilenmediği sonucuna varılmıştır.

Günalp (2007) de Farklı Anne Baba Tutumlarının Okul Öncesi Eğit m


Çağındak Çocukların Özgüven Duygusunun Gel ş m ne Etk s n ncelem ş ve
demokrat k tutum serg leyen anneler n çocukları le özgüven duygularının gel ş m
arasında pozitif yönde ilişki görülmüştür. Buna karşın baskıcı tutum, lg s z tutum ve
koruyucu tutum le özgüven duygusunun gel ş m arasında negatif bir ilişki
görülmüştür.

2.3.6 Dinleme Becerisi İle İlgili Yapılan Bazı Araştırmanın İncelenmesi

Doğan (2008), İlköğretim 7. sınıf öğrencilerinin dinleme becerisini


geliştirmede etkinlik temelli çalışmaların etkililiğini araştırmıştır. Sonucunda ise
etkinlik temelli dinleme becerilerin, klasik eğitim öğretim uygulanan çocukların
dinleme becerilerine oranla daja başarılı olduğu ortaya çıkmıştır.

Tüzel, Keleş (2013), Dinleme öncesi ve dinleme sonrası verilen soruların 5.


sınıf öğrencilerinin dinlediğini anlama becerileri düzeyine etkisini incelemişlerdir.
Sonucunda ise dinleme öncesi sorular verilipte dinlenen dinlenme etkinliği ile sorular

32
verilmeden dinlenen dinleme etkinliği karşılaştırıldığında başarılarında soru tipi ve
metin türünün önemli bir değişken olduğu saptanmıştır.

Aytan (2011), Aktif öğrenme etkinliklerinin dinleme becerisi üzerindeki


etkisini incelemiştir. Öncelikle deney ve kontrol grubu oluşturmuş ve on hafta boyunca
takip etmiştir sonucunda ise dinleme becerilerinde anlamlı şekilde artış olmuştur. Deney
grubuna aktif öğrenme tekniği kullanılarak, kontrol grubuna ise öğretmen klavuzunda
bulunan teknik uygulanarak dinleme becerisi eğitimi verilmiş ve sonuç olarak aktif
öğrenme tekniği kullanılarak yapılan dinleme becerisi eğitimi daha başarılı olmuştur.

Doğan ve Özçakmak (2014) Dinleme becerisinin eğitimi üzerine yapılan


lisansüstü tezlerin belirlenmesi üzerine araştırma yapmıştır. Bu kapsamda 1998-2013
yılları arasında yazılan 49 tez incelemiş ve son 5 yılda yazılan tezlerin iğer yıllardan
daha fazla olduğu ortaya çıkmıştır. Yani dinleme becerisine verilen önem son
zamanlarda artmıştır denebilir. Fakat diğer dil becerileri ile ilgili yapılan çalışmalara
kıyasla dinleme becerileri ile ilgili yapılan araştırmalar çok daha azdır.

Epçaçan (2013), Temel bir dil becerisi olarak dinleme ve dinleme eğitimi adı
altında bir araştırma yapmıştır. Araştırma sonucunda dinleme becerisini ölçme ve
değerlendirme konusunda sıkıntı olduğu ortaya çıkmıştır. Dinleme becerisini ölçmek ve
değerlendirmek içinse yeni teknikler ve etkinlikler geliştirilmesinin faydalı olacağı
sonucuna varılmıştır.

Saltalı, Erbay (2013), Okul Öncesi Öğretmenlerinin konuşma, dinleme ve


empati kurma becerilerinin çocuk sevme açısından incelenmes le lg l b r araştırma
yapmıştır. Araştırma sonucunda çocuk sevmen n empat , konuşma ve d nleme becer s
üzer nde anlamlı, poz t f yönlü b r etk s olduğu ortaya çıkmıştır. Öğretmenler n çocuk
sevme davranışları, empat ve konuşma becer s n düşük düzeyde ve dinleme becerisini
yüksek düzeyde açıklamıştır. Çocuk sevme dinleme becerisi üzerinde çok etkilidir
sonucu çıkarılabilir.

Şah n (2016), İlköğret m 6. Sınıf Öğrenc ler n n D nleme Becer s


Farkındalıklarının Sosyo - Ekonom k Düzeye Göre İncelenmes adlı araştırmayı
yapmıştır. D nleme becer s ölçeğ n 5 boyutunda ncelenm şt r. Ölçeğ n beş boyutu;
Görgü Kurallarına Göre D nleme, Anlama-Çözümleme Durumlarına Göre D nleme,

33
Değerlend rme Yapab lme Durumlarına Göre D nleme, Söz Varlığını Gel şt rme
Durumlarına Göre D nleme, D nleme Alışkanlıklarının Etk l l ğ ne Göre D nlemed r.
Tüm bu boyutlar baz alınarak yapılan değerlendirmede sosyo-ekonomik seviye
düştükçe dinleme becerisinin de düştüğü sonucuna varılmıştır.

34
BÖLÜM III
3.YÖNTEM
3.1 Çalışma Grubu

Araştırma, Mersin Erdemli ilçesine bağlı Esenpınar, Limonlu, Kumkuyu


mahallerinde M.EB.’e bağlı ana sınıflarında uygulanmıştır. Araştırmayı demografik
değişkenlerin çok etkilememesi için homojen bir grup oluşturmak istenmiştir. Bu
sebeple çocuklara dinleme becerisi testi uygulayabilmek için 5 yaş 6 ay- 6 yaş 6 ay yaş
sınırına uygun olması gerekmektedir, annelerin özellikleri ise lise mezunu, 23-34 yaş
aralığında çiftçilikle uğraşan annelerdir. Araştırma bu özellikleri taşıyan 47 tane anne ve
çocuk üzerinde yapılmıştır. Esenpınar ilköğretim okulunda bu şartlara uyan 14 anne ve
çocuk, Limonlu İlköğretim okulunda 17 anne ve çocuk, Memduh Türkoğlu ilköğretim
okulundan ise 16 anne ve çocuk vardır. Toplamda örneklem grubu 47 çocuk ve onların
annelerinden oluşmaktadır. Çocukların 24’ü (%51,1) erkek, 23’ü (%48,9) kızdır.
Çocuklar 5 yaş 6 ay- 6 yaş aralığındadır. Anneler lise mezunu, ev hanımı ve 26-35 yaş
aralığındadır. Aileler genellikle çiftçilikle geçinmektedir.

3.2 Veri Toplama Araçları

Veri toplama araçları: Ebeveyn tutum ölçeği (ETÖ), Okul Öncesi Dönemde
Dinleme Becerisi Ölçeği ve Ebeveyn Bilgi Formu.

3.3 Ebeveyn Tutum Ölçeği (ETÖ)

Ebeveyn tutum ölçeği, Karabulut Demir ve Şendil (2008) tarafından


geliştirilmiştir. Bu ölçek 2-6 yaş arasındaki çocukların aileleri tarafından nasıl bir
tutumla yetiştirildiğini göstermektedir. Bu ölçek dört alt boyutta incelenmektedir. Bu
boyutlar; demokratik tutum, izin verici tutum, aşırı koruyucu, otoriter tutumdur. Toplam
46 maddedir ve bu ölçek okul öncesi 2-6 yaş dönemdeki çocuğun ebeveyni tarafından
doldurulur.

ETÖ demokratik tutumda “ Çocuğumu bir şeyleri kendi başına yapması


konusunda cesaretlendiririm”, “Çocuğuma bağımsız olmayı öğrenme konusunda
yardımcı olurum”, “Çocuğumun kendi başına becerebileceği şeyleri denemesi için ona
fırsat veririm”, Çocuğumla her konuyu konuşabilirim” gibi ifadeler vardır. Bu boyutta

35
17 madde vardır. Bu maddeler: 2, 5, 6, 7, 10, 13, 14, 15, 18, 20, 23, 25, 29, 36, 38,
42’dir.

İzin verici tutumda “Çocuğumun herşeyi yapmasına izin veririm”, “Çocuğumu


şımartırım”, “Çocuğumun herşeyi yapmasına izin veririm” gibi ifadeler vardır. İzin
verici tutum boyutu ise 9 maddeyle ölçülmüştür: 1, 17, 24, 30, 31, 33, 34, 43, 44.

Aşırı koruyucu tutumda ise “Çocuğumun duygularını serbestçe ifade etmesine


izin veririm”, “Çocuğumu hayatın ufak tefek güçlüklerinden korurum”, “Arkadaşları
çocuğuma sataştığı zaman onu korurum” tarzında ifadeler vardır. Bu boyut ise 9 madde
ile ölçülmüştür: 4, 8, 12, 16, 21, 22, 28, 41, 46.

Son olarak da otoriter tutumda yer alan ifadelere bir kaç örnek vermek
gerekirse: “Çocuğum söz dinlemediğinde ona vururum”, “Çocuğum yanlış bir şekilde
davrandığında ona bağırırım”, “En ufak bir hatasında çocuğumu cezalandırırım”.
Otoriter tutumu ölçen madde sayısı 11’dir. Bunlar: 3, 9, 11, 19, 26, 27, 32, 35, 39, 40,
45.

Ebeveyn tutum ölçeği 5’li likert tarzdadır.

Her zaman böyledir (5)

Çoğunlukla böyledir (4)

Bazen böyledir (3)

Nadiren böyledir (2)

Hiçbir zaman böyle değildir (1) bu şekildedir.

Dem r ve Şend l (2008) ‘ n ETÖ’nün güven rl k anal zler sonucu Cronbach


alfa değerler “demokrat k” boyut ç n .83, “otor ter” boyut ç n .76, “aşırı koruyucu”
boyut için .75 ve “izin verici” boyut için ise .74 olarak bulunmuştur. Geçerl k ve
güven rl k anal zler sonuçları, bu çalışma le oluşturulan Ebeveyn Tutum Ölçeğ ’n n
(ETÖ), yeterl düzeyde ps kometr közelll klere sah p olduğunugösterm şt r.

Bu araştırma için cronbach alpha güvenirlik katsayısı, demokratik tutum için


.89, koruyucu tutum için .86, izin verici tutum için .76 bulunmuştur.

36
3.4 Dinleme Becerisi Değerlendirme Ölçeği

Bu test Sneddon ve Kent (1996) tarafından b r araştırmada kullanılan har ta


akt v tes nden (TheMapTask) yola çıkılarak gel şt r lm şt r. Erg n (2004) tarafından
okul öncesi dönem çocuklarına uygulanmak amacıyla test geliştirilmiştir.

Test b r har ta üzer nde gerçekleşt r lmekted r. Har tada göl, kuşlar, ev, orman,
okul, kale, köpekler, çadır, ağaç, den z ve b r gem olmak üzere toplam 11 tane res m
vardır. Başlangıç ve b t ş noktaları "X" şaret le göster lm şt r. Çocuğun har tada
bulunan kavramların bilip bilmediği öğrenilir. Bilmediği kavram varsa öğretilir ve teste
başlarken çocuktan haritadak kavramları söylemes ve söylerken de el yle göstermes
sten r. Daha sonra çocuğa: ”Ş md senden bu har ta üzer ne b r yol ç zmen
steyeceğ m. Ancak yolu ç zeb lmen ç n ben çok d kkatl d nlemen gerek yor. Çünkü
sadece ben m söyled ğ m yerlerden geçerek bu yolu çizeceksin." denir. Yönergelerin bir
kez söyleneceği çocuğa iletilmelidir. Ardından çocuk haritayı çizmek için kalemi alır ve
aşağıdaki yönergeler sırayla çocuğa söylenir.

"Yukarıdak çarpıdan başla, kuşların altından geç " sonra kuşlarla evin
arasından geç," ormanla okulun arasından da geçtikten sonra
" kalenin yanından
denizin kıyısına in.

"Ş md aşağıdak köpekler le çadırın arasından geç," sonra da çadır le ağacın


arasından geç ve
" tekrar denizin kenarına git. Denizin kıyısına çarpmadan
(dokunmadan) kıyı boyunca aşağı doğru n.
" Sonra ağacın yanına g t ve ağacın
etrafında bir kez dön
" ve ağacın yanındak çarpının üzer nde dur.
Her doğru ç z len
rota için “1” puan verilecektir. Bu bölümden toplam "9" puan elde edilir. 5 ve altı
doğru da başarısız, 6-7 doğru orta, 8 ve üzeri doğru yapan çocuklar başarılı sayılmıştır.

"D nleme Test " le lg l test-tekrar test çalışması ç n ölçekler b r hafta ara le
aynı çocuklara k kez uygulanmıştır. Beklenen sonuç k uygulama arasında stat st ksel
açıdan en az 0,05 düzey nde anlamlıdır. "D nleme Test " ç n yapılan k uygulama
arasında 0,01 düzey nde anlamlı b r l şk olduğubel rlenm şt r. Bu sonuç "D nleme
Test " n n güven l r b r test olduğunu göstermekted r.

37
"Dinleme Test " ç tutarlılık katsayılarına bakıldığında; güven rl k kat-
sayısının Cronbach Alfa Tekn ğ ne göre 0,71, Spearman Brown Tekn ğ 'ne göre 0,59,
GuttmanTekn ğ 'ne göre se 0,58 olarak bulunmuştur ( Erg n, 2009).

Bu çalışmanın güvenirlik katsayısı ise 0.91 dir. Bu sonuca göre uygulanan


dinleme becerisi testi güvenilirdir.

3.4.1 İşlem

Uygulama içim MEB e bağlı devlet anaokullarında uygulanmıştır. Bu


anaokulları sosyo ekonomik düzeyi orta ve alt düzeyde insanların yaşadığı
mahallelerdedir. Testin uygulanacağı okul müdürüyle görüşülmüştür, sınıf
öğretmenleriyle görüşülmüş ve izin alınmıştır. MEB den gerekli izin alınmıştır.
Araştırma grubu 5 yaş 6 ay ve 6 yaş 6 ay aralığında 47 çocuk ve bu 47 çocuğun benzer
demografik özelliklere sahip annelerinden oluşmaktadır. Bu 47 anneden ebeveyn tutum
ölçeğini doldurmaları istenmiştir. Ebeveyn tutum ölçeğini dolduran annelere bilgilerin
araştırma amacıyla kullanılacağı ve sadece araştırmacının bileceği açıklaması
yapılmıştır.

3.4.2 Verilerin İstatiksel Analizi

Çalışma verileri değerlendirilirken istatiksel metodlar kullanıldı. Verilerin


analizi SPSS 23 programı ile yapılmış ve %95 güven düzeyi ile çalışılmıştır.

Çalışmada parametrik olmayan test tekniklerinden Spearman korelasyon,


Kruskal Wallis, parametrik test tekniklerinden ANOVA kullanılmıştır.

Çalışmada ölçek puanlarının ilişkisi Spearman korelasyon testi ile ölçek


puanlarının Dinleme Becerisine göre farklılık gösterme durumu ise ANOVA ve Kruskal
Wallis testleri ile analiz edilmiştir.

38
BÖLÜM IV
4. BULGULAR

Tablo 1. Araştırmaya katılan çocukların cinsiyet tablosu

Cinsiyet Frekans Yüzde

Erkek 24 51,1

Kız 23 48,9

Toplam 47 100,0

Bu çalışmaya toplam 47 kişi katılmış ve katılanların %51.1 i yani 24 ü erkek,


%48.9 u yani 23’ü kız olarak gözlenmiştir.

Tablo 2. Araştırmaya katılan çocukların dinleme becerisi testi başarı


tablosu

Dinleme Frekans Yüzde

Düşük 20 42,6

Orta 14 29,8

Başarılı 13 27,7

Toplam 47 100,0

39
Araştırmada yapılan “Dinleme Testi” nde katılımcıların % 42.6sı (20 si)
“düşük” yani 5 ve altında doğru yapmış (33 ve altında puan almış), %29.8 i (14 ü)
“orta” yani 6-7 arasında doğru yapmış (47-67 arasında puan almış) ve %27.7 si de (13
ü)” başarılı” yani 8 ve üzeri doğru yapmıştır (82 ve üzerinde puan almıştır).

Tablo 3. Araştırmaya katılan annelerin çocuklarına tutumlarının dağılımı

Ebeveyn tutumları Frekans Yüzde

Demokratik tutum 27 57,4

Koruyucu tutum 18 38,3

İzin Verici tutum 2 4,3

Otoriter tutum 0 0,0

Toplam 47 100,0

Tablo 6.3.’de bakıldığınında 47 katılımcılıdan %57,4’ü yani 27’si


“demoktratik tutum” %38,3’ü yani 18’i “koruyucu tutum” %4,3’ü yani 2’side “izin
verici tutum” sergilediği gözlenmiştir. “otoriter tutum” sergileyen anneye
rastlanmamıştır.

40
Tablo 4. Anne tutumunun, dinleme testinin çocuk başarsına göre dağılımı

Dinleme

Ebeveyn tutumu Düşük Orta Başarılı

Demokratik tutum Erkek 6 4 6


Kız 5 4 2
Otoriter tutum Erkek 0 0 0
Kız 0 0 0
Koruyucu tutum Erkek 3 3 1
Kız 6 3 2
İzin Verici tutum Erkek 0 0 1
Kız 0 0 1

Araştırmaya katılan çocukların anne tutumları ve cinsiyetlerine göre dinleme


becerisinin dağılımı Tablo 6. 4.’de verilmiştir. Bu tabloya göre otoriter tutum sergileyen
anne yoktur. Demokratik tutum sergileyen 27 tane anne vardır ve demokratik tutum
sergileyen annelerin çocuklarından 11 tanesi dinleme becerisi testinden başarısız, 8
tanesi orta derecede ve 8 tanesi de başarısız olmuştur. İzin verici tutum sergileyen 2
anne vardır ve bu iki annenin çocukları dinleme becerisi testinden başarılı olmuştur.
Koruyucu tutum sergileyen 18 tane anne vardır ve bu annelerin çocuklarından 9’u
başarısız, 6 tane si orta derecede, 3 tanesi de başarılı olmuştur. 47 annenin çoğunluğu
demokratik tutum sergilemektedir.

41
Tablo 5. Ebeveyn Tutumu Ölçeği ve Dinleme Becerisi Betimleyici
İstatistikleri

Ebeveyn
tutumları N Minimum Maksimum Ortalama Std. Sapma

Demokratik
47 17 64 31,79 11,67
Tutum

Otoriter Tutum 47 26 55 41,30 7,20

Koruyucu Tutum 47 9 34 17,40 6,63

İzin Verici Tutum 47 16 44 32,23 6,12

Dinleme Becerisi 47 0 9 5,77 2,40

Demokratik Tutum puan ortalaması 31,79±11,67 , Otoriter Tutum puan


ortalaması 41,30±7,20 , Koruyucu Tutum puan ortalaması 17,40±6,63 , İzin Verici
Tutum puan ortalaması 32,23±6,12 , Dinleme Becerisi doğru cevap sayısı ortalaması
5,77±2,40’dır.

Tablo 6. Ebeveyn Tutumu Ölçeği Normallik Testi

Kolmogorov-Smirnov
Ebeveyn tutumları
İstatistik sd p

Demokratik Tutum ,115 47 ,153

Otoriter Tutum ,088 47 ,200

Koruyucu Tutum ,143 47 ,017

İzin Verici Tutum ,166 47 ,002

42
Ebeveyn Tutumu ölçeği alt boyutları için yapılan Kolmogorov Smirnov
normallik testine göre;

Ölçek puanları için yapılan normallik testi sonuçlarına göre Demokratik


Tutum, Otoriter Tutum puanları normal dağılım gösterdiklerinden (p>0,05) parametrik
yöntemler, Koruyucu Tutum ve İzin Verici Tutum puanları normal dağılım
göstermediklerinden karşılaştırma analizlerinde parametrik olmayan yöntemler
kullanılmıştır (p<0,05). Kolmogrov-Smirnov Z testi sonunda P değerleri 0,05 anlamlılık
seviyesinden (demokratik p: ,153, otoriter p: ,200) büyütür. Dolayısıyla normal
dağılıma uygundur. Koruyucu tutum ve izin verici tutum için ise Kruskal-Wallis testi
uygulanmıştır.

Tablo 7. Dinleme Becerisi ile Ebeveyn Tutumu İlişki Analizi

Demokratik Otoriter Koruyucu İzin Verici


Tutum Tutum Tutum Tutum

R
-,113 ,079 ,136
,070
Dinleme
P
Becerisi ,450 ,600 ,362
,642

N 47 47 47 47

Dinlenme Becerisi ile Ebeveyn Tutum ölçeği boyutları arasındaki ilişki için
yapılan Spearman korelasyon testine göre;

Dinleme Becerisi ile Demokratik Tutum, Otoriter Tutum, Koruyucu Tutum,


İzin Verici Tutum puanları arasında istatistiksel anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır
(p>0,05).

43
Tablo 8. Dinleme Becerisi Başarısının Ebeveyn Tutum Ölçeği Bakımından
Karşılaştırılması

Dinleme Becerisi N Ortalama Std. Sapma F P

Başarısız 20 32,60 13,50


Demokratik
Orta 14 32,79 7,91 ,348 ,708
Tutum
Başarılı 13 29,46 12,53

Başarısız 20 42,00 7,61


Otoriter
Orta 14 39,86 6,05 ,770 ,469
Tutum
Başarılı 13 41,77 7,97

Farklı dinlenme becerisi başarı grupları için yapılan ANOVA testine göre;

Dinlenme becerisi başarı grupları arasında Demokratik Tutum, Otoriter Tutum


puanları bakımından istatistiksel anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0,05).

Dinleme Becerisi durumu N Sıra Ortalama X2 P

Başarısız 20 22,33
Koruyucu
Orta 14 24,86 ,544 ,762
Tutum
Başarılı 13 25,65

Başarısız 20 22,40
İzinVerici
Orta 14 27,18 1,100 ,577
Tutum
Başarılı 13 23,04

Farklı dinlenme becerisi başarı grupları için yapılan Kruskal Wallis testine göre;

Dinlenme becerisi başarı grupları arasında Koruyucu Tutum, İzin Verici Tutum
puanları bakımından istatistiksel anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0,05)

44
Araştırmanın temel amacı doğrultusunda, annelerin çocuk yetiştirme tutumu ile
çocukların dinleme becerisi arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır.

Annenin demokratik alt boyut puanı ile çocuğun dinleme becerisi arasındaki
ilişkiyi incelemek için yapılan istatiksel işlemlerde dinleme becerisi ile demokratik
tutum arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. (r= -,113; p=0,450>0.05). Demokratik
tutumun dinleme becerisi üzerinde etkili olabileceği düşünülmüş olsa da literatürde
gerçekleştirilen bir çok araştırmada bu düşünceyi destekler bir çalışma yapılmamıştır ve
yapmış olduğum bu çalışmanın sonucu da demokratik tutumun, çocuğun dinleme
becerisi üzerinde bir etkisi olmamasıdır.

Otoriter tutumun (r=,070; p=,642>0.05), izin verici tutumun (r=,136;


p=,362>0,05), koruyucu tutumun (r=,079; p=,600>0.05), çocuğun dinleme becerisi ile
aralarında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır.

45
5. SONUÇ VE TARTIŞMA

Bu araştırmanın amacı, annenin çocuk yetiştirme tutumunu ile çocuğun


dinleme becerisi arasındaki ilişkiyi araştırmaktadır. Bu araştırmada annenin çocuk
yetiştirme tutumunu ebeveyn tutum ölçeği ile çocuğun dinleme becerisi ise okul öncesi
dönemde dinleme becerisi testi ile ölçülmüştür. Baumrind’in ebeveyn tutumları
sınıflandırması baz alınmıştır. Dinleme becerisi testi ise Ergin (2004) tarafından okul
öncesi dönem çocuklarına uygulanmak amacıyla geliştirilen dinleme becerisi testi
kullanılıştır.

Temelde 3 hipotez vardır. Bunlar:

1. Okul öncesi dönem çocuğuna sahip annelerin çocuk yetiştirme tutumları


farklıdır.

2. Annenin çocuk yetiştirme tutumunun çocuğun dinleme becerisi üzerinde


etkisi vardır.

Bu araştırmaya MEB’e bağlı ana sınıflarında eğitim gören 5 yaş 6 ay ve 6 yaş 6


ay arası 47 çocuk dahil dolmuştur. Bu çocuklarda 24’ü erkek, 23’ü kızdır. Araştırmaya
dahil olan 47 çocuğa uygulanan dinleme becerisi testinden alınan başarı seviyesi, 20
tanesi yani %42,6 sı testden başarısız, 14 tanesi yani %29,8 i orta, 13 tanesi yani %
27,7 si başarılı şeklindendir.

Sonuç olarak çocukların çoğunluğu dinleme becerisi testinden başarısız


olmuştur.

47 annenin çocuk yetiştirme tutumu farklılık göstermektedir. 47 annenin çocuk


yetiştirme tutumu şu şekildedir: 27 tanesi demokratik tutum, 18 tanesi koruyucu tutum,
2 tanesi izin verici tutum özelliği gösterirken otoriter tutum sergileyen anne yoktur.
Araştırmaya atkılan annelerin çoğunluğu demokratik tutum sergilemektedir.
Demokratik tutum sergileyen 27 annenin çocuklarından sadece 8 tanesi başarılı olmuş,
koruyucu tutum sergileyen 18 annenin 3 çocuğu başarılı olurken, izin verici tutum
sergileyen 2 annenin 2 çocuğu da başarılı olmuştur. Demokratik tutum sergileyen
annenin çocukları daha başarılı gibi görünsede istatiksel olarak demokratik, otoriter,
izin verici, aşırı koruyucu tutumlar ile çocuğun dinleme becerisi arasında anlamlı bir

46
ilişki bulunmamıştır. Ayrıca demokratik tutum sergileyen annelerin erkek çocukları,
kız çocuklara göre daha başarılıdır, koruyucu tutum sergileyen annenin kız çocukları
erkeklere oranla daha başarılıdır. Ama istatiksel olarak çocuğun dinleme becerisi ile
cinsiyetleri arasında da anlamlı bir ilişki bulunamamıştır.

Olumlu anne tutumu olan demokratik ebeveyn tutumuna sahip annenin


çocuğunun da dinleme becerisi, demokratik tutum ile ilişkisiz çıkmıştır. Demokratik
tutum sergileyen anne çocuğunu dinleyen, söz hakkı veren, destekleyen, yanında olan,
çocuğu olduğu gibi kabul eden, kuralları çocuğu ile beraber koyan, çocuğuyla sıcak ve
sevgi dolu iletişim kuran bir yapıya sahip olmasına rağmen çocuğun dinleme becerisi
üzerinde etkisinin olmadığı yapılan araştırma sonucu ortaya çıkmıştır. Annenin diğer
çocuk yetiştirme tutumlarının da, çocuğun dinleme becerisi üzerinde etkili olmadığı
araştırma sonucunda ortaya çıkmıştır.

Dinleme becerisinin okul öncesi dönemde çocuğa kazandırmak zor olabilir bu


dönemde çocuklar hızlı düşünür, hızlı gelişir ve ufacık bir ses veya herhangi bir uyarıcı
dikkatlerini dağıtabilir. Okul öncesi dönemde bu beceriyi eğitimle, etkinliklerle
geliştirmek mümkündür. Dinleme sürecinde okulda işlenen program çok önemlidir,
kaliteli bir program çocuğun dinleme becerisini kazanmasında etkili olacaktır. İşitme ile
dinleme aynı şey değildir. İşitme bedenseldir, dinleme ise psikolojiyle alakalıdır.
Ailenin çocuğa dinleme becerisi kazandırması için dinleme becerisi ile alakalı çocukla
oyunların oynanması, dinleme becerisini geliştirecek etkinlikler, aktivitelerin yapılması
önemlidir. Çünkü okul öncesi dönemdeki çocuk duyduğu şeyleri anlamlandırma
becerisi tam kazanmadığı için bu dönemde dinleme zordur ama bu beceri eğitilerek
geliştirilebilir. Yapılan bir araştırmada öğretmenlere, çocukların dinleme becerisinin
nasıl geliştirecekleri ile ilgili bir eğitim verilmiş ve nu eğitim verildikten sonra
öğretmenin sınıfındaki çocukların dinleme becerilerinin geliştiği gözlenmiştir (
Crosskey ve Vance, 2011). Bu araştırmadan da anlaşılacağı üzere dinleme öğrenilebilir.
Dinleme becerisini okul öncesi dönemdeki çocuğa kazandırmak anne babanın tutumu
ile değil daha çok anne babanın dinleme becerisi sahibi olup, çocuğuna da bu beceriyi
kazandırmak için eğitim vermesiyle alakalıdır. Dinleme becerisi kazanmak için önce
konuşulan iletiyi duymak ve beyinde belli süreçlerden geçtikten sonra anlamlandırmak
gerekmektedir. Okul öncesi dönem çocukları bu süreci yaşı gereği sağlıklı

47
geliştiremeyebilir. Bu noktada okul öncesi öğretmenine ve annelere bu becerileri
geliştirmeleri için büyük iş düşmektedir.

Dinleme becerisi önemli bir dil san’atı olmasına rağmen önemsenmeyen,


araştırmaların kısıtlı olarak yapıldığı bir beceri olmuştur. Bu çerçevede bu araştırma,
başka araştırmalar için bir basamak olacak ve ışık tutacaktır. Pasif bir beceri olarak
algılansa da dinleme becerisi aktif düşünmeyi gerektirmektedir. Şansa bırakılmamalı
çocukların bu beceriyi kazanmaları için gerekli adımların hem evde hem okulda atılması
için gerekli çalışmalar yapılmalıdır.

48
6. KAYNAKÇA

Ackay, I. (1997). Dinleme Becerisi. (Çev.: Aksu Bora ve Onur Cankoçak). Ilk kaynak
yayınevi, Ankara.

Aktas¸, S¸., ve Gündüz, O. (2004). Yazılı ve Sözlü Anlatım Kompozisyon Sanatı (5.
Baskı). Akçay yayınevi, Ankara.

Aktas¸, şerif ve Gündüz, Osman. (2001). Yazılı ve Sözlü Anlatım. Ankara: Akçağ
Yayınları

Aktaş Özkafacı, A. (2012). “ Annenin Çocuk Yetiştirme Tutumunun Çocuğun Sosyal


Beceri Düzeyi Arasındaki İlişkinin İncelenmesi” Yüksek lisans Tezi, Arel
Üniveristesi, İstanbul.

Arıkan, M. (2011), Aile Zekası, Hayat yayınları, İstanbul.

Aslanargun,E., Tapan, F. (2011). Okul Öncesi Eğitim ve Çocuklar Üzerindeki


Etkileri, Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, sayı:2

Atilla, M.(2015) Analitik Düşünme Ne Demektir ve Ne Nasıl Uygulanır?,


http://blog.milliyet.com.tr/analitik-dusunmek-ne-demektir-ve-nasil-uygulanir-
/Blog/?BlogNo=485113 (Ocak, 2015).

Atmaca, A. (2007), Gençler İçin Görgü Kuralları, Nesil Yayın Grubu, İstanbul.

Aydın, G. (2009). Zihin Haritalama Teknigˆinin Dinleneni Anlamaya Etkisi. (Yayım-


lanmamıs¸ Yüksek Lisans Tezi), Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Erzurum.

Aydın, N. (2014), Dinleme Sanatı, Yeni Yüksektepe Dergisi 46. sayı.

Aydoğan, D. (2014), Kişilerarası İletişim, http://slideplayer.biz.tr/slide/9200726/

Aytan, T. (2011). Aktif Öğrenme Tekniklerinin Dinleme Becerisi Üzerindeki Etkisi,


Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi Ana Bilim Dalı Doktara Tezi,
Konya.

49
Başaran,E. 6 Yaş Çocuğunun Özellikleri ve Karşılaştıkları Güçlükler Nelerdir?,
http://blog.milliyet.com.tr/6-yas-cocugunun-ozellikleri-ve-karsilastigi-guclukler-
nelerdir-/Blog/?BlogNo=189720 , (Temmuz 2009).

Baumrind, D. (1967). Child CarePracticesAnteceding Three Patterns of Preschool


Behavior, GeneticPsychologyMonographs,.

Baumrind,D.(1971). HarmoniousParentsAndTheir Preschool Children,


Developmental Psychology

Bilgin Aydın, H. (2003), Çocuk Ruh Sağlığı, Morpa Kültür Yayınları, İstanbul.

Calp, Mehrali. (2005). Özel Öğretim Alanı Olarak Türkçe Öğretimi. Konya: Eğitim
Kitabevi

Cossitt, M. (1978). Curriculum Guide For Elementary Language Arts. Alberta


Education

Crosskey, L. ve Vance, M. (2011). Training teachers to support pupils’listening class:


An evaluation using pupil questionnaires. Child Language Teaching and Therapy,
27(2),165-182.

Cüceloğlu, D. (1997).Yeniden İnsan İnsana, Remzi Kitabevi, İstanbul.

Çağlar, O (2011), Konuşma ve Dinleme Becerileri, http://notoku.com/konusma-ve-


dinleme-becerileri-yasamin-icinden/ (Şubat 2011).

Çakmak,K.,Kaplan,N .(2015). Aydın il emniyet müdürlüğü rehberlik ve psikolojik


danışma büro amirliği Çocuk yetiştirme tarzları ve anne-baba tutumları.

Çelenk, S. (2005). Ilk Okuma Yazma Programı ve Ögretimi. Anı Yayınları, Ankara.

Deniz, M. E. (2006). Sınıf İçinde iletisim, Sınıf yönetimi. Ed. Ramazan Arı ve M.
E.?Deniz. (129-150.). Ankara: Nobel Yayıncılık.?

Dilaçar, A. (1968). Dil, Diller ve Dilcilik. Ankara: TDK Yayınları

50
Doğan, Y. (2007). Ilkögretim ikinci Kademede Dil Becerisi Olarak Dinlemeyi
Gelistirme Çalısmaları. Yayımlanmış doktora tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri
Enstitüsü, Ankara.

Doğan ve Özçakmak, Y,H (2014). Dinleme becerisinin eğitimi üzerine yapılan


lisansüstü tezlerin belirlenmesi, Ana Dili Eğitimi Dergisi

Doğan, (2008). Türk Eğitim Bilimleri Dergisi Bahar 2008, 6(2), 261-286 İlköğretim
Yedinci Sınıf Öğretmenlerinin Dinleme Becerisini Geliştirmede Etkinlik Temelli
Çalışmaların Etkililiği

Durmuşoğlu saltalı, N., Erbay, F. (2013). Okul Öncesi Öğretmenlerinin Konuşma,


Dinleme ve Empati Becerilerinin Çocuk Sevme Davranışı Açısından İncelenmesi. Ahi
Evran Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi Dergisi (KEFAD) Cilt 14, Sayı 1, Nisan
2013, Sayfa 159-174?

Emiroğlu, S. (2013). Türkçe Öğretmeni Adaylarının Dinleme Sorunlarına İlişkin


Görüşleri. Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi

Epçaçan, C. (2013). Türkçenin Eğitimi ve Öğretimi , Adıyaman Üniversitesi Sosyal


Bilimler Fakültesi dergisi, sayı 11

Erdoğan, G. (2015), Hayat Evde Başlar, yakamoz yayınları, İstanbul.

Ergin, A. (1995), Öğretim teknolojisi – İletişim, PegemA Yayınları, Ankara.Gürgen,

Eskicioğlu,İ.(2010)., Okul Öncesi Çocuğunun Gelişim Özellikleri, Rota Dergisi

Gelb, M. J. (2002). Düşünmenin Tam Zamanı (çev. Taylan Bilgiç), Istanbul: Arion
Yayınevi.

Göğüş, B. (1978). Orta Dereceli Okullarımızda Türkçe ve Yazın Eğitimi. Ankara: Gül
Yayınevi

Gümrükçüoğlu, S. (2013). Din Eğitiminde Dil ve İletişim Etkinliliği Olarak Dinleme.


Yalova Sosyal Bilimler Dergisi SAYI:5?

51
Hogg&Blau, T.,M. (2014), Çocukluğa Geçiş Sorunlarına Mucizevi Çözümler (
çeviren: Orhan Tuncay), Gün Yayıncılık, İstanbul.

İbrahim. (2008). Türkçe Öğretimi. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları.

İ Tezel Şahin, Özyürek (2008), Okul Öncesi Dönem 5-6 Yaş Çocuğuna Sahip Anne ve
Babanın Çocuklarına Karşı Tutumlarının incelenmesi, Türk Eğitim Bilimleri Dergisi.

İstanbul Üniversitesi (2013), Etkili İletişim Becerileri ppt, İstanbul.

Kabalı, N. (2012), Dengesiz ve Kararsız Anne-Baba Tutumu, Çine Madran Gazetesi,


Aydın.

Kantemir, Enise. (1997). Yazılı ve Sözlü Anlatım. Ankara: Ankara Üniversitesi Eğitim
Fakültesi Yayınları.

Keçik, Ilknur ve Uzun, Leyla. (2004). Türkçe Sözlü ve Yazılı Anlatım. Eskişehir:
Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Yayınları.

Kılıç, M. (2013), Gerçek Yaşam Tadında Gelişim Dönemleri 1 Çocukluk-Okul, Pegem


Akademi, Ankara

Kılıçarslan, F., (2008), Çocuğumu Nasıl Eğitmeliyim, Turkuaz Kitaplığı, İstanbul.

Maden, S., Durukan, E. (2011). Türkçe Öğretmeni Adaylarının Dinleme Stillerinin


Çeşitli Değişkenler Açısından Değerlendirilmesi (The Evaluation of Listening Styles
of Turkish Teacher Candidatesin Terms of Different Variables). Mehmet Akif Ersoy
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi

McKay, M.,Davis, M. &Fanning, P. (2006). İletişim Becerileri. HYB Yayıncılık,


Ankara.

Melanlıoğlu, D.(2012). Dinleme Becerisinin Geliştirilmesinde Ailenin Rolü, Sosyal


Politika Çalışmaları cilt:7 sayı:29.

MestçioğluGökmoğol, Ö. (2012), Mükemmelliyetçi Anne Baba Tutumu, Bebeğim ve


Biz Dergisi, İstanbul.?

52
Mızrakçı, Ş. (1994). Annelerin çocuk yetiştirme tutumlarına etki eden faktörler:
demografik özellikler, kendi yetiştiriliş tarzları, çocuk gelişimine ilişkin bilgi düzeyleri
ve çocuğun mizacına ilişkin algıları. Yüksek lisans tezi, Ege üniversitesi sosyal bilimler
fakültesi, İzmir.

Milli Eğitim Şurası (1993). Raporlar, Görüşmeler, Kararlar, 27-29 Eylül, Milli Eğitim
Basımevi, İstanbul

Nazire, (2014). S Özkan, Y., Coşkun L. (2015). Okul Öncesi Dönem Çocuklarına
Yönelik Dinleme Becerilerini Değerlendirme Ölçeğinin Geliştirilmesi dinleme, Ses
ayırt etme ve ses üretme çalışmaları, makale

Ömeroğlu, E. (1990). Anaokuluna Giden 5-6 Yas¸ındaki Çocukların Sözel


Yaratıcılıklarının Gelişiminde Yaratıcı Drama Eğitiminin Etkisi, Doktora Tezi
(Basılmamıs¸). Ankara: Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü.

Ömür, M. (2006). Kulağımızın Göz Kapağı Yoktur, Cumhuriyet Bilim.

Özbay, M. (2005), Bir Dil Becerisi Olarak Dinleme Eğitimi. (1.Baskı). Ankara, Akçagˆ
Yay.

Özdemir, Emin. (1987). Ilkokul Öğretmenler için Türkçe Öğretimi Kılavuzu. Istanbul:
Inkılâp Kitabevi.

Özgüven, I·. E. (2001). Ailede Iletişim ve Yaşam, Pdrem yayınları, Ankara.

Özkaya, D. (2012), Güven Verici, Destekleyici Anne Baba Tutumları,


Annelikhayatım.com

PDR, (2011). Anabilim Eğitim Kurumları 1987

Robinshaw,H. (2007). Acquisition of hearing, listening and speechskillsbyand during


key stage 1. Early Child Development andCare, 177(6/7), 661-678.

Salopek, , J. J. (1999). Is Anyone Listening? Training Development. 53: 9, p. 58-59.?

Santrock, J.,W. (2012), Yaşam Boyu Gelişim (çvr: Tülin ŞENER KILIÇ ve Ayşe Esra
ASLAN), Nobel yayınları, İstanbul.

53
Seldin, T. (2007), Montessori Yöntemiyle Harika Çocuk Nasıl Yetiştirilir?, kaktüs
yayınları, İstanbul??Doğan, Y. (2013), Dinleme Eğitimi, Pegem Akademi, Ankara

Şahin ve Öztürk, D.,C. (2012). Annelerin Çocuk Yetiştirme Tutumları Etkileyen


Etmenlerin İncelenmesi, Buca Eğitim Fakültesi Dergisi 32.

Şahin, A (2016). Ilköğretim 6. Sınıf Öğrencilerinin Dinleme Becerisi


Farkındalıklarının Sosyo - Ekonomik Düzeye Göre Incelenmesi, Çankırı Karatekin
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 2(1): 178-188.

Tekin, H. (1980), Okuduğunu Anlama Gücü ile Yazılı Anlatım Becerisini Geliştirme
Yönünden Okullarımızdaki Türkçe Öğretimi, Mars matbaası, Ankara

Temur, Turan. (2001). Dinleme Becerisi. Konu Alanı Ders Kitabı Inceleme Kılavuzu
Türkçe 1-8. Ankara: Nobel Yayınları.

Turhan, C. (2014)., Anne Baba Tutumları, makale,İstanbul

Türe, G. (2012), Çocukların İyiliği İçin Anne-Baba Rehberi Güvem’ce, Ömür


Matbaacılık, İstanbul

TÜRKEL, A.(2012). Dinleme Eğitimine İlişkin Teknikler ve Değerlendirmeleri, Buca


Eğitim Fakültesi Dergisi 34, İzmir.

Uçar, Ş. (2009), Anne Baba Tutumu Araştırmaları, makale.

Umagan, S. K. Ahmet ve A. Hayati (Ed.) (2007), İlköğretimde Türkçe Öğretimi,


Dinleme Eğitimi. Pegem Yay, Ankara.

Whirter, J Volton Acar, N., (1985). Çocukla iletişim. Ankara: No ve Yayınları

Yavuzer, H. (1995). “ Yaygın Anne-baba Tutumları”. Ana-Baba Okulu, Remzi


Kitabevi, Istanbul.

Yavuzer, H. (2003). Çocuğu Tanımak ve Anlamak, Remzi Kitabevi, Istanbul.

YAVUZER, Haluk. (2005), Çocuk Psikolojisi, Remzi Kitabevi, istanbul

YAVUZER, Haluk. (2007), Çocuğu Tanımak ve Anlamak, Remzi Kitabevi, istanbul

54
Milli Eğitim Dergisi (2001), Okul Öncesi Eğitim Programlarında Yaratıcılığın
İncelenmesi, sayı 151.

Yıldız, B. (2012), Aile Sosyolojisi, Gündem Türkiye

Yıldız,A.(2004)., Ebeveyn Tutumları ve Saldırganlık. Polis Bilimleri Dergisi, İstanbul

Yrd doc dr Adnan çoban ebeveyn tutumları ve etkileri

55
7. ÖZGEÇMİŞ

Kimlik Bilgileri

Adı soyadı: Gülhan ÇETİNEL

Doğum yeri: Mersin/Silifke

Medeni hali: Evli

E-posta: gulooow@hotmail.com

Adresi: Limonlu bel. Akdeniz mah. Lamos cad. no:5/b Erdemli/Mersin

Eğitim

Lise: Erdemli Anadolu Öğretmen Lisesi

Lisans: Abant İzzet Baysal Üniversitesi

İş deneyimi: MEB bağlı Erdemli Esenpınar İlkokulu’nda okul öncesi


öğretmeni olarak görev yapmaktadır. Öğretmenlikte 5. Yılı.

Montessori, Stanford Binet zeka testi, objektif testler, oyun terapisi, geleneksel
çocuk oyunları eğitimi almıştır. Yaratıcı drama eğitimi almaktadır.

56
8. EKLER

8.1 EK-1: Ebeveyn Tutum Ölçeği

57
58
8.2 EK-2: Dinleme Testi Yönergesi

59
8.3 EK-3: Dinleme Testi

60
8.4 EK-4: İzin Yazıları

61
62
63
64

You might also like