You are on page 1of 49

+CXk (+cıḳ, +cik, +cuḳ, +cük; +çıḳ, +çik, +çuḳ, +çük)

Bu ek Batı Türkçesinin başından beri görülen ve


son zamanlarda çok işlekleşen bir ektir. Başlıca
işlevi addan küçültme ve sevgi ifade eden adlar
yapmaktır.
Bu iki işlevi bazen birbirine karışmış olarak,
bazen da tek başlarına görünürler: baba+cıḳ,
dudak+çıḳ, kulaḳ+çıḳ, ufa+cıḳ (< ufaḳ+çıḳ),
yumuşa+cıḳ (<yumuşaḳ+çıḳ), şura+cıḳ, arpa+cıḳ,
ḳısa+cıḳ, Mehmet+çik, anne+cik, körpe+cik,
ince+cik, kimse+cik, yavru+cuḳ, torun+cuḳ,
tosun+cuḳ, göl+cük, köprü+cük, küçü+cük
(<küçük+çük), öpü+cük (< öpüş+çük) vb.
Bu ek kök ve gövdelere esas itibariyle doğrudan
doğruya eklenmektedir. Kimi örneklerde araya
bir ünlü girer: bir+i+cik, az+ı+cıḳ, az+a+cıḳ,
dar+a+cıḳ gibi.
az+ı+cıḳ, az+a+cıḳ'tan çıkmıştır. /a/'lı şekil Eski
Anadolu Türkçesinde de vardı: azacuḳ gibi. Bu
bakımdan +acuḳ, +ecek'ü tek bir ek de kabul
edebiliriz. bir+i+cik şekli de her hâlde bunların
veya küçü+cük, öpü+cük, iki+cik gibi şekillerin
tesiriyle ortaya çıkmıştır.
Bu ekin bazı misallerde +CA ekinden sonra
gelmek şeklinde özel bir kullanımı da vardır:
usul+ca+cıḳ, yavaş+ça+cıḳ, demin+ce+cik,
ufa+cı+cıḳ (< ufa+ca+cıḳ) örneklerinde olduğu
gibi…
Gerçi +CA ekinde çekimden yapım ekliğine
geçme eğilimi de vardır. Ancak, buradaki
örnekler böyle olmayıp +CXk ekinin +lXḳ ve
özellikle +ki ekinde görülen duruma benzer bir
kullanışa sahip olduğu söylenebilir.
Ek bugün özellikle sevgi işlevi ile çok işlek bir
durumda bulunmakta; sevgi, yakınlık, içtenlik
ifadesi için hitaplarda sonuna iyelik eki de
getirilerek en geniş ölçüde kullanılmaktadır:
anne+ciğ+i+m, baba+cığ+ı+m, ḳardeş+çiğ+i+m,
abla+cığ+ı+m, yavru+cuğ+u+m, Ahmet+çiğ+im,
Gönül+cüğ+ü+m, Necla+cığ+ı+m,
Faruḳ+çuğ+u+m vb.
+CAk (+caḳ, +cek; +çaḳ, +çek)
Bu ek Türkçede başlangıçtan beri kullanılan,
fakat işlekliği gittikçe azalan bir ektir.
Yapım eki olarak başlıca işlevi küçültme ve sevgi
ifade etmektir. Bu hâli ile +CXk ekinin bir eşi
durumundadır. Bu yakınlığa ve +CXk ekinin
yeniliğine bakılırsa +CXk ekinin +CAk ekinden
türemiş olduğu düşünülebilir.
Eskiden +CAk ekli olan örneklerin sonradan
+CXk biçimli olması da bunu gösterir.
Az sayıdaki kimi örnekte kalmıştır: ḳuzu+caḳ,
yavru+caḳ, yumur+caḳ (<yumrucaḳ),
büyü+cek (<büyük+cek), küçü+cek (<küçük+cek),
demin+cek gibi.
sevdi+ceğ+i+m (< sev+dik+ceğ+i+m) örneğinde
olduğu gibi +DXk sıfat+fiil eki ile birlikte özel bir
kullanışı da vardır.
oyun+caḳ örneğinde ise ek küçültme ekliğinden
somut yapım eki hâline geçmiştir.
+caḳ, +cek ekinin bir de çekim eki işleviyle
karşılaşmaktayız. Yapım eki olarak işlekliğinin
gittikçe azalmasına karşılık ekin çekim işlevi
kuvvetlenmiştir. Çekim işlevi ile ek +CA görevini
üstlenme eğilimine girmiştir.
Kimi nadir örneklerde ekin çekim işlevi ile
karşılaşırız. «olarak» ve «birlikte» anlamları ile
+CA'nin yerine bazı örneklerde +CAk kullanılır:
çabu+caḳ (< çabuḳ+çaḳ), ev+cek, aile+cek gibi.
+cXğAz (+cığaz, +ciğez, +cuğaz, +cüğez)
Küçültme, sevgi, merhamet, şefkat, acıma
bildiren ektir. Ancak gittikçe işlekliğini yitirip
yerini +CAğIz ekine bırakmıştır.
hanım+cığaz+ı+m, bey+ciğez+i+m,
yavru+cuğaz+ı+m gibi nadir örneklerde vardır.
Batı Anadolu, Rumeli gibi kimi ağızlarda
işlekliğini korumaktadır.
+CAğIz (+cağız, +ceğiz; +çağız, +çeğiz)
Küçültme, sevgi, merhamet, şefkat, acıma
bildiren ektir. +cIğAz ekinin bir eşi olarak
işlevleri ortaktır. Ancak bu ekte zavallılık ifadesi
daha güçlüdür. İşlek olarak kullanılmaktadır:
çocuḳ+çağız, adam+cağız, ḳız+cağız,
hayvan+cağız, ḳadın+cağız, şu+n+cağız,
o+n+cağız, köy+ceğiz, ev+ceğiz, kedi+ceğiz,
efendi+ceğiz, göz+ceğiz gibi.
Bu ek +CAk ile +cığaz, +ciğez, +cuğaz,
+cüğez’den son zamanda ortaya çıkmış
görünmektedir.
Bu ekin, kalın şeklinin daha yaygın bir kullanımı
vardır. İnce kelimelere bile kalın şeklini getirmek
eğilimi görülür: bey+cağız+ı+m,
efendi+cağız+ı+m gibi.
Bu eklerde görülen +Az veya +z’nin bir abartma
ve kuvvetlendirme ögesi olduğu anlaşılmaktadır.
+CA (+ca, +ce, +ça, +çe)
Aslında sıfatlara gelen çekim eki görevindeki
vurgulu ekin işlevi küçültmedir. Ancak bu ek
kalıplaşarak veya işlev değiştirerek eskiden beri
yapım eki olarak da kullanılmaktadır.
Yaygın yapım eki işlevi kavim adlarından dil ve
lehçe adları yapmaktır: Alman+ca, Fransız+ca,
İngiliz+ce, Latin+ce, Fars+ça, Arap+ça, Türk+çe,
Özbek+çe, Türkmen+ce, Çuvaş+ça vb…

ḳara+ca, ala+ca gibi örneklerde ise çekim ekinin


kalıplaşarak yapım eki hâline geldiğini görüyoruz.
Küçültme veya eşitlik işlevli çekim ekinin tür adı olarak sıfat türetilmiş bir
bölümünün zamanla kalıcı ada dönüştüğü biçimler eksiltme yoluyla oluşmuştur:
akça ~ akçe ‘para, eki para birimi’ < *agı + ça ET agı ‘ipek; değerli maden; hazine’
kızılca ‘buğday türü’ < kızıl+ca
kokarca ‘bir tür kürk hayvanı’ <kok-ar+ca
yakarca ‘bir tür küçük sinek, tatarcık’ <yak-ar+ca
börülce ‘bir tür sebze’ <böğür+lü+ce
sivilce <siğil+ce

Sıfatlardan yer adı yapılmış biçimler çoktur: Düzce, Çatalca, Derince, Yenice,
Yarımca, Çamlıca, Küplüce.
Bazı adlardan da yer adı yapımında kullanılır: Darıca, Sapanca.

Farsçadan dilimize geçmiş +çA küçültme adları da vardır: bağçe > bahçe, nalçe >
nalça, kepçe, tarihçe, lügatçe, divançe.

Bu ek örneksenerek Türkçede yapılan ilçe, dilekçe, gerekçe vb. örnekler de


başlangıçta eleştirilmiş olmalarına karşın tutunup yaygınlaşmıştır. Sonradan da
sözlükçe vb. örnekler türetilmiştir.
Bu ekin belirgin özelliği vurguyu öne atmasıdır.
Türkçede vurgu genellikle son veya ilk
hecededir. Sözcüklerin çekimli şekillerinde ise
vurgunun yeri çekim ekine göre değişir. +CA eki
vurguyu kendisinden önceki heceye atma
özelliğini yapım eki iken de korur.
Dil adlarında vurgu diğer kök ve gövdelerden
farklı olarak sondan evvelki, yani +CA ekinden
önceki hece üzerinde bulunur.
kara+ca, ala+ca gibi kalıplaşmış örneklerde ise
bu iz silinmiş ve vurgu sonda, ekin üzerinde
kalmıştır.
+DAş (+daş, +taş)
Türkçede eskiden beri kullanılan, alanı çok
geniş olmamakla birlikte bir tip ad yapmakta
işlekliğini koruyan ve örnekleri son
zamanlarda artmış bulunan bir yapım ekidir.
Başlıca işlevleri eşlik, ortaklık ve
mensubiyet, bağlılık ifade eden isimler
yapmaktır: arḳa+daş, ḳarın+daş
(>ḳardaş>ḳardeş), yol+daş, soy+daş,
gönül+daş, meslek+taş, vatan+daş, yurt+taş,
çağ+daş.
TDK Türkçe Sözlük’te bu ekle yapılmış başka
sözcükler de vardır:
anlamdaş, boydaş, dildaş, dindaş,
duygudaş, işteş, kandaş, kıyıdaş, omuzdaş,
paydaş, sınırdaş, sırdaş, toplumdaş,
ülküdaş, yandaş.
Çok yakın zamanda ise mevkidaş sözü
türetilmiştir.

İnce ünlülü biçiminin kullanılışı


kararsızlıklar gösterir: iş+teş fakat
mevki+daş vb.
Birinci nasıl yazılır?

<bir+i+nci
+ncX (+ncı, +nci, +ncu, +ncü)
Türkçede eskiden beri işlek bulunan bu ek sayı
isimleri yapmakta kullanılır. İşlevi asıl sayı
adlarından sıra, derece ifade eden sayı adları
yapmaktır: bir+i+nci, iki+nci, üç+ü+ncü,
dörd+ü+ncü, beş+i+nci, altı+ncı, yedi+nci,
sekiz+i+nci, dokuz+u+ncu, on+u+ncu, yirmi+nci,
yüz+ü+ncü gibi.
Bu ekin sayılar dışında son+u+ncu, kaç+ı+ncı
sözlerinde de bulunduğunu görüyoruz.
+Ar / +şAr (+ar, +er, +şar, +şer)
Sayılarda kullanılan ve addan ad yapan eklerden
biridir. İşlekliği tam olup asıl sayı adlarından
dağıtma sayı adları yapar: bir+er, iki+şer, üç+er,
dörd+er, beş+er, altı+şar, yedi+şer, sekiz+er,
doḳuz+ar, on+ar, elli+şer, altmış+ar, yüz+er gibi.
Bu yapım sırasında diğerlerinde de olduğu gibi
yalnız dört’ün /t/ sesi ötümlüleşir. Bu ek sayılar
dışında az+ar ve ḳaç+ar sözlerinde de görülür.
Bu ek aslında yalnız +ar, +er şeklinde idi. +şar,
+şer şekli hece bölünmesi be+şer şeklinde olan
beş+er’in tesiri ile ortaya çıkmıştır.
+z
Sayılarda kullanılan yapım eklerinden biridir.
Asıl sayı isimlerinden yakınlık, eşlik ifade eden
topluluk sayı adları yapar. Eskiden beri işlek
olmakla birlikte kullanış alanı diğer sayı ekleri
kadar geniş değildir. Genellikle yediye kadarki
sayılarda kullanılır. Bunların içinde de, topluluk
ifade edemeyeceği için bir’e ve sonları /z/ ile
bittiği için sekiz ile dokuz’a getirilmez. Böylece
işlekliği ancak ikiden yediye kadar olan sayıları
içine alır: iki+z, üç+ü+z, dörd+ü+z, beş+i+z,
altı+z, yedi+z gibi. Daha çok doğum ile ilgili
+sX (+sı, +si, +su, +sü)
Batı Türkçesinde eskiden beri kullanılan ancak
bir iki sözcükte görülen bu ek «benzerlik, gibilik»
ifade eder. Bugün çocuḳ+su, insan+sı, erkek+si,
kadın+sı, yaban+sı gibi sözcüklerde kullanılır.
+msX (+msı, +msi, +msu, +msü)
Benzerlik ve gibilik ifade eden bu ek, Türkçede
eskiden beri kullanılır. İşleklik alanı genişlemiştir.
Hemen hemen her adın sonuna gelir. Renk
adlarında çok kullanılır: ağac+ı+msı, ekşi+msi,
tatlı+msı, acı+msı, duvar+ı+msı, tepe+msi,
yeşil+i+msi, mavi+msi, ḳırmızı+msı, ḳara+msı,
mor+u+msu, göl+ü+msü gibi.
+sX ekinin başına bir /m/ alarak bu şekle girdiği
düşünülmektedir. Ekin bunu, sonu /m/ ile biten
bir sözcükten alarak diğer örneklere geçirdiği
söylenebilir.
+mtıraḳ
Bu ek de benzerlik ve gibilik ifade eden eklerden
biridir. İşlev bakımından +msX ile aralarında
hiçbir fark yoktur. Ancak bu ekin kullanış alanı
daha dardır. Tat ve daha çok renk isimlerinden
tat ve renk adları yapmakta kullanılır:
acı+mtıraḳ, ekşi+mtıraḳ, beyaz+ı+mtıraḳ,
mavi+mtıraḳ, sarı+mtıraḳ, kırmızı+mtıraḳ,
yeşil+mtıraḳ gibi.
+rAk (+raḳ, +rek)
Türkçede eskiden beri kullanılan bu ek çokluk,
fazlalık ifade eden karşılaştırma ekidir. Eski
Anadolu Türkçesinde çokça kullanılırdı: yig+rek
«daha iyi», artuḳ+raḳ, görklü+rek «daha güzel»,
yahşı+raḳ «daha iyi», aşağı+raḳ vb.
Batı Türkçesinde sonradan, kullanılışı gittikçe
azalmıştır. Bugün ufa+raḳ (<ufaḳ+raḳ), küçü+rek
(<küçük+rek), aşağı+raḳ, boz+raḳ gibi bir kaç
örnekte ve daha çok benzerlik, gibilik ifadesinde
kullanılır.
+lX (+lı, +li, +lu, +lü) …… +lX(+lı, +li, +lu, +lü)
Türkçede eskiden beri görülen ve birbirine yakın
iki sözcükte çift olarak kullanılan bu ek, bir arada
bulunma ifade eder. İki nesnenin bir arada
bulunduğunu, iki nesnenin beraber olduğunu,
kısacası iki nesnenin meydana getirdiği
topluluğu gösterir. Ek, iki nesne, iki isim arasında
bir bağ vazifesi görür, «ve» anlamına gelir. iri+li
ufaḳ+lı, ana+lı baba+lı, gece+li gündüz+lü, sağ+lı
sol+lu, ince+li ḳalın+lı, büyük+lü küçük+lü gibi
örneklerde hem bu topluluk, beraberlik eki,
hem de sıfat eki ifadesi vardır.
Bu ek bugün sıfat eki zannedilerek onunla
karıştırılmıştır. Oysa Eski Türkçeden beri
kullanılan bu ek +lX ekinden farklıdır. Kalıp ektir,
ikilemeli kullanılır. Bugünkü +lX eki de Eski
Türkçede +lXg biçiminde idi.
+lAyIn (+layın, +leyin)
Birden fazla ekin birleşmesi ile meydana gelen
birleşik ektir. Eskiden bu ek +CA çekim ekinin
yanında onun gibi bir eşitlik çekim eki olarak
kullanılırdı. Eski Anadolu Türkçesinde böyle
çekim eki olarak «gibi» ve «göre» ifadesi ile
geniş ölçüde kullanılmıştır. elma+layın,
didüg+ü+m+leyin vb. Ek sonradan çekim eki
olarak kullanılmaktan çıkmış, birkaç örnekte
kalıplaşarak yalnızca bir yapım eki hâlinde ve
ince ünlülü olarak kalmıştır: sabah+leyin,
aḳşam+leyin, gece+leyin
şimdi+leyin ‘şimdiki zamanda’
bencileyin, bizcileyin sözlerinde de bu ek vardır.
Eşitlik eki ile birleşmeden dolayı +CA+lAyIn
birleşik bir ek ortaya çıkmıştır. Ünlüde darlaşma
meydana gelmiştir.
+lAyIn eki de birleşik bir ektir. Addan fiil yapma
eki olan +lA- ile +X zarf-fiil ekinin birleşerek bir
tek ek hâline gelmesi, sonra +n araç durum
ekinin de benliğini kaybedip bu birliğe katılması
ile oluşmuştur.
Ekin aslı +la-y-ı+n biçimindedir. /y/ yardımcı
sestir.
+An (+an, +en)
Ancak bir iki örnekte görülen az işlek bir ektir.
Bugün canlılığını kaybederek bulunduğu
kelimelerde köke karışmış durumdadır. Eklendiği
köklerin anlamlarını belirginleştirir:
oğl+an (< oğul+an), er+en gibi.
Eski Türkçede bu sözcüklere çokluk anlamı
katmıştır.
+kek
İşlek olmayan eklerdendir. Günümüz
Türkçesinde er+kek sözünde vardır. Eski
Türkçede eşkek şeklinde sözcük eşek kelimesinin
de aslında bu ek vardı. Ekte, kökün anlamını
belirginleştiren bir kuvvetlendirme, bir belirtme
işlevi olduğu anlaşılmaktadır.
+ḳan
İşlek olmayan eklerden biridir. Bugün yalnız
baş+ḳan kelimesinde görüyoruz. Eski Türkçede
daha çok kullanılan ekin unvan yapma işlevi
vardır.

Az işlek eklerden biridir. Eskiden beri ata+ç,
ana+ç, baba+ç gibi birkaç sözcükte görülür.
Anlamı kuvvetlendirme işlevi vardır.
+GA (+ḳa, +ge)
İşlek değildir. Eskiden beri, donmuş olarak,
birkaç sözcükte bulunur: baş+ḳa, öz+ge. Aynı
anlama gelen bu iki sözcükte ekin kökün
dışındakini ifade işlevi olduğu görülmektedir.
Yakın dönemde türetilen im+ge, genel+ge,
sim+ge sözlerinde de bu ekten yararlanılmıştır.
+CXl (+cıl, +cil, +cul, +cül, +çıl, +çil, +çul, +çül)
Az işlek eklerden biridir. ev+cil, ben+cil, balıḳ+çıl,
tavşan+cıl, yılan+cıl, ana+cıl, baba+cıl
örneklerinde bir şeye düşkünlük; ölüm+cül
«ölüm hâlinde», ḳır+çıl, aḳ+çıl «aka çalan»
örneklerinde benzetme ifade eder. Genellikle bir
benzetme ve daha çok abartma anlamı vardır.
+dXrXk (+dırıḳ, +dirik, +duruḳ, +dürük)
İşlek olmayan bir ektir. Birkaç sözcükte görülür.
İşlevi âlet adları yapmaktır: boyun+duruḳ,
çiğin+dirik «omuzluk», burun+duruḳ
«burunluk», eğin+dirik «sırt örtüsü, çul» gibi.
+mAn (+man, +men)
Genellikle abartma ve benzerlik bildirir:
ḳoca+man, ḳara+man, aḳ+man, köle+men,
küçü+men (<küçük+men), göç+men, şiş+man,
kat+man, *toraman, yaman, dikmen, Türkmen.

*Genç irisi, iri ve cahil.


<tor sözünden geliştiği sanılmaktadır. Ekin önündeki
/a/ sesinin kocaman, karaman gibi sözcükleri
örnekseme yoluyla çıkmıştır.
+Aç (+aç, +eç)
İşlek olmayan bir ektir. Benzetme ve ilgi işlevi
vardır. top+aç, baḳır+aç (>baḳraç), ḳır+aç,
boz+aç «boza çalan»
+şIn (+şın, +şin)
İşlek olmayan eklerdendir. Renklerde kullanılır.
İşlevi yakınlık, benzerlik ifade etmektir. sarı+şın,
ḳara+şın, mavi+şin, aḳ+şın, gök+şin sözlerinde
bu ek vardır.
+Ak (+aḳ, +ek)
İşlek olmayan bir ektir. Benzerlik bildirir. top+aḳ,
sol+aḳ, baş+aḳ, ben+ek örneklerinde bu ek
vardır.
+ḳ, +k
Bu da işlek olmayan bir ektir. Benzerlik ifade
eder. top+u+ḳ, ḳovu+ḳ (< ḳovı+ḳ), ḳab+u+ḳ,
bebe+k misallerinde bu ek görülüyor.
+t
İşlek olmayan bir ektir. Denklik ifade eder.
yaş+ı+t, yeni yapılan eş+i+t misallerinde bu ek
vardır.
ağıt < ağ+ı+t sözünün yapısında da bir +t eki
olduğu görülüyor. İşlev bakımından yaşıt, eşit
sözleriyle örtüşmese de buradaki +t ekinin de
addan ad yapan ek olduğu anlaşılıyor. Ağıt sözü
ET sıgıt ‘ağıt’ sözünün yerlileştirilmiş biçimi
olabilir. Bunun için de +t eki kullanılmıştır.
+tX (+tı, +ti, +tu, +tü)
Yansıma sözcüklerde kullanılan işlek bir ektir:
parıl+tı, şırıl+tı, cıvıl+tı, gümbür+tü, şanġır+tı
+Az (+az, +ez)
İşlek olmayan bir ektir. İlgi ifade eder. ay+az
sözünde bu ek vardır.

1. isim Duru, sakin havada çıkan kuru soğuk


"Sürüp gider en sert ayazlarda bile
Bir tatlı sıcak kış vakti" - B. Necatigil

2. Çok soğuk hava


+Ay (+ay, +ey)
gün+ey, kuzey (<ḳuz+ay) gibi birkaç sözde
görülen işlek olmayan eklerden iken yakın
zamanda türetilen ad+ay, yüz+ey, düz+ey,
dik+ey, uz+ay gibi sözler türetilmiştir.
İlgi bildirir.
+l
İşlek olmayan eklerden biridir. Benzerlik ifade
eden yeş+i+l (<yaş+ı+l), ḳız+ı+l sözlerinde vardır.
buz+u+l, kum+u+l, taş+ı+l yeni türetimlerdir.
+sXl (+sıl, +sil, +sul, +sül)
İşlek olmayan eklerden biridir. Benzerlik, ilgi
ifade eder. yoḳ+sul ve sonradan türetilen
var+sıl, damak+sıl, dudak+sıl, ağız+sıl sözlerinde
vardır.
+sAl (+sal, +sel)
Başlangıçta ḳum+sal sözünde görülürken
sonradan yeni türetmelerle çok işlek hâle gelen
eklerden biridir:
belge+sel, bilim+sel, bitki+sel, bölge+sel,
gök+sel, kişi+sel, yöre+sel,
akça+sal, anıt+sal, duygu+sal, kara+sal, kır+sal,
kut+sal, sayı+sal, tanrı+sal…
+GXl (+ġıl, +gil, +ġul, +gül, +ḳıl, +kil, +ḳul, +kül)
İşlek olmayan bir ektir. İlgi bildirir. ḳır+ḳıl, iç+kil,
dört+gül «dört köşeli» sözlerinde bu ek vardır.

Bu ekin +gil, bugün özellikle ağızlarda çok


işlektir. Kişi, akrabalık, unvan adından aile ve ev
adı yapmak için geniş ölçüde kullanılır:
Ali+gil, Yaşar+gil, Hasan+gil, Oğuz+gil,
Orhan+gil, Paşa+gil, ḳaymaḳam+gil.
Akrabalık adlarının iyelik şekillerine de getirilir:
dayı+m+gil, ana+n+gil, hala+sı+gil gibi.
Edebî dilde bu ek görülmekle birlikte son
zamanlarda bunun yerine aile ve ev ifadesi için
çokluk eki kullanılmaktadır: Perihan+lar,
Bekir+ler, yüzbaşı+lar, dayı+m+lar…
Aile ve ev ifade eden +gil eki ünlü ve ünsüz
uyumlarına uymadan tek şekilli olarak
kullanılmaktadır.
Ek, bugün bitki bilimi, böcek bilimi gibi kimi
bilim dallarında tür ve aile terimleri yapımında
da kullanılmaktadır: turunç+gil, serçe+gil,
barbunya+gil, turna+gil;
asma+gil+ler, fok+gil+ler…
+lA (+la, +le)
Birkaç sözde işlek olmayan ve addan ad yapan
bu ek, aslında işlek bir addan fiil yapan ektir.
ḳış+la, yay+la, tarla* sözlerinde görüldüğü gibi
yer adı yapar.
Ancak bunların aslı kış+la-; yay+la- fiilinden
yapılan ḳış+la-ġ, yay+la-ġ şeklinde olup sondaki
/ġ/ sesinin erimesi ile ḳış+la, yay+la şekline
geçmişlerdir. Bu nedenle +la- addan fiil yapma
eki bir addan ad yapma ekine dönüşmüştür.

You might also like