Professional Documents
Culture Documents
Turkce Okuyorum 3 Readable
Turkce Okuyorum 3 Readable
[i]
Sinan- Ben lacivert bir ceket almak istiyorum, ama çok koyu la
civert olmasın ve üç düğmeli bir ceket olsun!
- f/l1 Satıcı- Buyurun, ceketlerimiz bu tarafta. Şu ceketin rengi nasıl?
Sinan- Fena değil. Peki, bunun altına ne renk pantolon alayım?
Nesip- Kırmızı pantolon al, bir de yeşil gömlek ve pembe kravat.
Sinan- Beni renk katalogu mu yapmak istiyorsun?
Nesip- Fena mı? Renkli bir kişi olursun. Üstünde çok renk ola
cak. Çok dikkat çekeceksin, herkes sana bakacak.
Sinan- Dalga geçme de pantolonlara bakalım. Beyefendi, panto
lonlar nerede?
Nesip- Uzun zamandır giyecek bir şey almadım. Hadi gidip bir
Satıcı- Buyurun, şu tarafta. Çok çeşitli renklerde pantolonlarımız
şeyler alalım!
var. Kesinlikle ceketin altına uygun bir pantolon bulacak
Sinan- Haydi gidelim! Ben de bir şeyler almak istiyorum. Nere
sınız.
den alacağız? Sinan- Şu pantalonu deneyeyim. Bu biraz küçük, bir beden bü
Nesip- Ben iyi bir mağaza biliyomm, oradan alalım! Çok kaliteli yüğü var mı?
şeyler var; gömlek, ceket, pantolon, takım elbise, kravat,
Satıcı- Buvurun.
çorap, ayakkabı ve başka şeyler.
Sinan- Bu tamam. Bayan reyonu nerede?
Sinan- Tamam, hadi gidelim! Bana da birkaç gömlek lazım. U- ,
Satıcı- İkinci katta. Buvurun bu taraftan!
zun zamandır spor bir ceketle pantolon almak istiyorum.
Nesip- Sinan, kardeşim! Bayan reyonunda ne yapacaksın??
* *
6
İŞ YOLU diyemem, çünkü benim işim bu. İşimin zorluğunu
[2]
veya kolaylığını düşünmeden işimi yapıyorum.
Ahmet - Boş zamanlarında ne yapıyorsun?
Thomas - Bazen arkadaşlarımla buluşup bara veya restorana
gidiyoruz. Ama Türk iş arkadaşlarım biraz ilginç.
Ahmet -Nasıl ilginç?
Thomas - Yani farklılar. Biz arkadaşlarla bir iki gün önce veya
o gün sabah görüşüp program yapıp buluşuruz.
Ahmet - Türk arkadaşların ne yapıyorlar?
Thomas - Sürpriz yapıyorlar.
Ahmet - Sürpriz mi yapıyorlar?
Thomas - Evet, sürpriz yapıyorlar. Hiçbir program yapmadan
arayıp bir yere davet ediyorlar.
Ahmet - Ne zamandır İstanbul'da çalışıyorsun? Ahmet - Nasıl yani?
Thomas Sekiz aydır, Thomas - Meselâ bazen akşam işten çıkıp eve gidip bir şeyler
Ahmet îşe neyle gidiyorsun? yedikten sonra telefon çalıyor. Ya Metin, ya Zeynep
Thomas Önce otobüse biniyorum. Durakta indikten sonra işe ya da diğer bir arkadaşım arayıp "Biz filan bardayız
1
kadar yaklaşık sekiz yüz metre yol kalıyor. Bu yolu veya restorandayız, eğer istersen, gel!' diyorlar.Yan
da yürüyerek gidiyorum. Bu yol çok güzel, yolun sa lış anlama, bundan rahatsız olmuyorum. Eğer o an is
ğında masmavi Boğaziçi var, keyifle manzarayı sey temiyorsam teşekkür edip " Maalesef, ama teşekkür
rederek ofise kadar yürüvorum. ler." diyorum.
Ahmet - Şirketteki işlerin nasıl? Zor mu? Ahmet - Yani bazen de gidiyorsun.
Thomas - Ben şirketin mulıasehe müdürüyüm, zor veya kolay Thomas - Tabii, bazen yemeğimi yedikten sonra TV seyredi-
8
A) LÜTFEN CEVAP VERİNİZ.
yorum, ama ilginç program yoksa sıkılıyorum. Bir 1- Thomas ise nasıl gidiyor?
arkadaşım arıyor, u Biz filan yerdeyiz, eğleniyoruz.
Atla, gel!" diyor, işte o zaman bir taksiye atlayıp he-
men gidiyorum. Onlarla sohbet etmeyi seviyorum, 2- Thomas niçin otobüsten indikten sonra işe kadar yürümeyi
çünkü her zaman gülerek, şakalar yaparak sohbet e- seviyor?
dip eğleniyorlar. Bazen kahkahalardan başka masa
lardaki insanlar rahatsız oluyor.
1 1
10
[3] BENIM GüZEL AILEM dc bitirebiliriz." dediler. Anlaştık. Cuma günü gelip boya
maya başladılar. Pazar günü öğleden sonra bitirip gittiler.
Nur - Şirketin kartını aldın mı? İleride biz de evi boyatabiliriz.
Özge - Aldım, aldım! On on beş tane broşür bıraktılar. Size veri
rim, bütün arkadaşlara vereceğim. Gerçekten çok iyi ve
planlı çalışıyorlar.
* *
Özge - Çocuklar, geçen hafta sonu evimi boyattım. Ne yedi? Ne içti? Ne yaptı? Bunlara hiç bakmadan okula
Nur - Evini mi boyattın? Daha önce boya hakkında hiçbir şey gönderip ben de koşarak işe gittim. Sonunda hasta oldu
söylemedin! yavrucuğum.
Özge - Murat'la bir aydan beri evi boyatmak hakkında konuşu Nur - Tabii, hem sen, hem de Murat çok üzüldünüz.
ta
yorduk. Ama ne benim, ne de Murat'ın zamanı vardı. Bir Özge - Hem de nasıl üzüldük! Ama Murat beni teselli etmeye ça-
gün ofiste arkadaşlara bundan bahsettim. Nilüfer bana lıştı, "Üzülme Özge! Bu benim suçum. Oğlumuz hastay
"Bir şirket var, her türlü bina işlerini çok çabuk yapıyor ken sen çok meşguldün, çok önemli bir proje için çalışı
lar. Evin bütün tamir işlerini onlara yaptırıyoruz." dedi. yordun, ama benim o hafta çok önemli işim yoktu. Biraz
Nur -Eee,.? egoistlik yaptım, ben de çocukla ilgilenmeden işe gittim."
Özge - Bunu Murat'la konuşup bu şirketin elemanlarını çağır dedi.
dık. Elemanlar gelip baktıktan sonra "Biz bu işi üç gün- Nur - Doğru söylüyor, gerçek suçlu o! Çocuklara sadece anneler
12 13
A) LÜTFEN CEVAP VERİNİZ.
bakmaz, çocuklar babaların da çocukları. 1- Özge ve Murat niçin bir aydır evlerini boyatmadılar?
Özge- Boş ver, Nur! Anneler çocuklarına her zaman daha çok
dikkat eder, biliyorsun!
Nur - Tabii ki öyle. Neyse, doktor ne dedi?
Özge- Doktor muayene ettikten sonra iki ilaç verip bana "Bu 2- Bu şirket sadece boya mı yapıyor'
ilaçları oğlunuza sabah, öğle ve akşam yemeklerden sonra
bir hafta boyunca içirin, bir hafta sonra ilaçları kesin! Uç
dört gün okula göndermeyin! Dışarı çıkarmayın, arkadaş
ları evinize gelip oynayabilirler." dedi.
3- Ozge'nin oğlu neden hastalandı?
Nur - Ne yaptın, çocuğu okula göndermedin mi?
Özge- Hayır, göndermedim. Hem de bir hafta okula göndermedim.
Nur - Ne yaptın sen, Özge! Çocuk dersleri kaçırdı.
Özge- Evet, kaçırdı, ama ben her gün okula gidip o günkü dersle 4- Nur'a göre çocuklara sadece anneler mi bakmalı? Niçin?
rini öğretmenine sordum. O da bana çok yardım etti; "Bu
dersi işledik, şu dersi işledik, şunu anlatın, bunu da anlatıp
beraber çalışın! Sorun olmaz, siz hiç üzülmeyin!" dedi.
Oğlumun öğretmeni çok iyi bir öğretmen. Bana çok yar
dım etti.
B) DOĞRU MU, YANLIŞ MI?
Nur - Sen ne yaptın?
5- Şirket Cuma günü evi boyamaya başladı. ( )
«»
Özge- Ben oğluma dersleri anlattım, ona Ödevlerini yaptırdım. 6- Bu şirket biraz plansız çalışıyor. ( )
Oğlum çok akıllı bir çocuk, her şeyi anladı. Sonra okula 7- Özge doktoru dinlemedi ve oğlunu okula gönderdi. ( )
gönderdim. 8- Murat "Egoistlik yaptım." dedi. ( )
15
14
Arzu - Bence güvenli, kaliteli ve rahat bir araba yeterli. Benim
f4] AH BİR ZENGİN OLSAM!
için çok lüks bir araba gereksiz.
Serhat - Ama havuzlu ev almak istiyorsun! Havuzlu ev çok lüks
değil mi? Niçin havuzlu ev alıyorsun?
Arzu - Biraz önce söyledim, ben yüzmeyi çok severim.
Ama araba hakkında düşüncelerim böyle. Eğer sen ara
baları çok seviyorsan ve çok lüks bir araba alırsan, ben
olumsuz düşünmem. Çünkü bu lüks arabaya binmek
seni mutlu edecek.
Serhat - Haklısın her kişi farklı. Herkes başka şeyler sever, baş
ka şeyler yapmaktan mutlu olur. Ben de araba kullan
maktan çok zevk alırım.
Rıdvan - Doğru, herkes farklı farklı şeyler sever. Arzu, sen bu
parayla başka ne yapmak istersin?
Serhat - Loto oynadın mı, Rıdvan? Bu hafta çok para veriyor.
Arzu - Şimdi şöyle düşünelim; bu büyük para bana çıktı ve
Rıdvan - Ben lotoyu sevmem, çünkü çalışarak kazanmak çok da
ben parayı alıp banka hesabıma yatırdım. Tamam mı?
ha iyidir. Çalışmadan para kazanırsan, mutlu olur musun?
Tamam! İki şeyi aldım; ev ve araba. Sonra ilginç ülke
Arzu - Eğer bana lotodan para çıkarsa, ben çok mutlu olurum.
leri görmeye giderim. Oralara gidip uzun bir seyahat
O parayla neler yaparım, neler!
yaparım.
Rıdvan - Ne yaparsın meselâ?
Rıdvan - Hangi ülkelere gitmeyi tercih edersin?
Arzu - İlk iş olarak hemen havuzlu bir ev alırım. Çünkü yüz-
Arzu - Once Asya ülkelerine, sonra Afrika ülkelerine ve sonra
meyi çok severim. Sonra arabamı değiştiririm, ama çok
Latin Amerika ülkelerine giderim.
lüks bir araba almam.
Rıdvan - Eğer bana para çıkarsa, Avrupa ülkelerine giderim,
Serhat - Niye lüks araba almazsın ki?
17
16
çünkü Avrupa'nın tarihini iyi biliyorum, bu tarihi yer Rıdvan -Yani görüşmedin! Ben Leyla'yı ziyaret ettim. O bir tu
leri görmekten çok mutluluk duyarım. rizm şirketi kurmuş. İşleri çok iyi, ama Leyla çok yo
Serhat - Sana para mara çıkmaz! Ne parası; hem loto oynamı- ğun, hiç zamanı yok. Biz beraber bir öğle yemeği yedik
yorsun, hem de para bekliyorsun. ve toplam iki saat sohbet ettik. Bir telefon geldi ve ko
Rıdvan - Doğru, yanlış söyledim. Eğer para çıkarsa değil, me nuşup izin istedi, tekrar ofisine gitti.
selâ, çıksa! Serhat - Bakın, çalışarak para kazanıyor.
Arzu - Hah, şimdi oldu. Sen sadece para hayâli kurabilirsin.
Serhat - Böyle, seyahat meyahat gibi düşler kuruyorsan, loto
oyna, kazan! Seyahatini yap ve mutlu ol, kardeşim!
Rıdvan - Yahu, Serhat. Lotonun reklamcısı gibi konuşuyorsun!
Serhat - Senin mutluluğunu istiyorum, niçin lotonun reklamını
yapayım? Eğer sen de loto oynarsan, benim şansım da
azalır. Ben şansımı azaltmak istemem, ama sen arkada -
şımsm, ben kazanamazsam, sen kazan!
Arzu - Keşke bizden bir kişiye çıksa! Ama boş verin bunu şim-
di, Leyla'dan haber var mı? izmir'e taşındıktan sonra
hiç görüşmedim. Ne e-mail yazdı, ne de telefon etti.
Rıdvan -Sen arayıp sordun mu?
Arzu - Geçen ay aradım, telefonunu annesi Hatice Teyze açtı
ve bana iş telefonunu verdi. İşini aradım, sekreteri "Şu
anda toplantı yapıyor, telefona bakamaz. Bir notunuz
varsa, iletirim." dedi. Ben de "Tekrar ararım, teşekkür
ler." deyip kapattım.
18 19
• •
A) LÜTFEN CEVAP VERİNİZ. [5] NE YAPABİLİRSİNİZ?
1- Rıdvan'a göre nasıl para kazanmak daha iyi?
,vw9
3- Arzu niçin havuzlu bir ev almak istiyor?
20 21
kazandı. Selâmi şakadan bana kızdı, "Seninle iki ay
mayı denedim, ama çok kötü çaldım. Bunun için ken-
uğraştım, ama kazanamadın, ayıp sana!" dedi. Eşimi
dime kızıp her gün piyano çalmaya başladım, iki haf
tebrik etti, "Yenge, iki üç yıl daha sen kazanacaksın,
ta sonra tekrar iyi çalmaya başladım.
eğer daha çok antrenman yapmazsa hep sen kazana
Thomas - Evet, olabilir.
caksın" dedi. Bence de bir süre daha eşim kazanacak,
Metin - Ben de ders alıp tenis oynamayı öğrendim, üç yıl bo
iki ay daha tenis antrenmanı yapamam, çok işim var.
yunca çok iyi, çok zevkli maçlar yaptım. Sonra dört-
* Thomas - Demek ki, pes ediyorsun!
dört buçuk yıl hiç tenis oynayamadım. işlerim o kadar Metin - Tamam, pes! Ama ben iyi tavla oynarım.
yoğundu ki, tenis oynamak için hiç zamanım yoktu. Maria - Metin, eşin nasıl tavla oynuyor?
Geçen ay eşimle halayına gittik. Balayımız çok iyi ge Metin - Bilmiyorum.
çiyordu, bir gün eşim tenis oynamayı teklif etti. Bu tek Maria - Demek ki, tavlada da kazanamayabilirsin!
lifi kabul ettim. Akdeniz'deki bu harika tatil şehrinde Metin - Olabilir, bakalım. Thomas sen izmir'e bilet bulabildin
hava çok sıcaktı. Bunun için sabah erken saatte oyna- mi?
dik. Eşim iyi oynuyordu, ama ben çok kötü oynuyordum
Thomas - Bulamadım, bütün uçaklar dolu, bu akşam gidemeye
Maria - Kim kazandı, peki?
ceğim. Bunun için haftaya gideceğim.
Metin - Eşim kazandı.
Metin - Arabayla gidemez misin?
Maria - işte kadının zaferi, bravo eşine! Tabii ki, sonra tekrar
Thomas - Gidebilirim, ama uzun yolda araba kullanmayı sevmi
oynadınız, sonraki maçlarda sen mi kazandın?
yorum, sıkılıyorum. Eğer bir yol arkadaşım olsa, soh
Metin - Hayır. Şirketten bir arkadaşım var, Selâmi. O her hafta
bet ederek gidebiliriz. Ama yol arkadaşım yok.
tenis oynar, çünkü o "Stres atmak için en iyi yol spor
Metin - Maria, sen Thomas'a yol arkadaşlığı yapamaz mısın?
yapmak." diye düşünüyor. O bir spor kulübüne üye,
Maria - Maalesef gidemem, bu akşam havaalanına gideceğim,
ben de bu kulübe üye oldum, bu kulüpte yaklaşık iki
annem geliyor. Annemle birkaç gün İstanbul'da gez
ay boyunca haftada bir gün tenis antrenmanı yaptım, >
dikten sonra biz de İzmir'e gideceğiz. İstersen, senle
sonra eşimle bu kulüpte tenis maçı yaptık, yine o
23
22
* •
A) LÜTFEN CEVAP VERİNİZ.
orada görüşebiliriz, Thomas. Ne dersin? 1- Thomas neden iyi futbol oynuyor?
Thomas - Ben İzmir'e haftaya gideceğim, iş görüşmesini ertele
dim. Roberta Teyze ve senle burada görüşürüz. Ben
de havaalanına geleyim, olur mu? 2- Thomas şimdi gitar çalabiliyor mu?
Maria - Tabii, annem memnun olur.
Thomas - Roberta Hanım yorgun olmazsa, aksam BoSaz'da ye-
mek yiyelim. Metin, siz de gelir misiniz? 3- Metin neden tenis maçım kaybetti?
Metin - Bilmiyorum, hanım bilir, bir sorayım.
Thomas - Biz rica ederiz, sen korkma!
Metin - Thomas Bey, tenis maçmı kaybettik, ama ailenin reisi 4- Metin'e göre bundan sonra tenis maçım kim kazanacak?
benim.
Thomas - Tabii, tabii!
24 25
Ufuk - Bence çoban salatasından daha iyi salata yok. Ben uzun
[6] DAHA İYİSİ NE?
süre çoban salatası yemeden duramam. Eğer uzun süre
çoban salatası yemezsem, mutiaka bir saiata yapıp bol
ı
salata çok iyi olmadı. Neden iyi olmadı, anlamadım! Emine - Olur mu öyle şey, kesinlikle her şeyi yiyerek, sadece
Emine - Limon koydun mu? spor yaparak kilo veremezsin. Sen dolmaları üçer beşer
Latife - Hayır, koymadım, bunun için salatanın tadı iyi olmaya yersen, kocaman bir tabak makarnayı da mideye indi-
bilir mi? rirsen, üstüne de bir porsiyon baklavayı yersen, asla
Emine - Sanmıyorum, ama ben limonlu salatayı limonsuzdan da spor yaparak kilo veremezsin.
ha çok seviyorum. Ufuk - Abartın, Emine! Şaka yapıyorsun galiba. Her şeyi yiye
Ufuk - Salatanın her çeşidi iyidir, her çeşidini severim. Tabii ki rek kilo verenleri sen çok iyi biliyorsun. Bu kadar çok
her gün salata yemek olmaz. yersen, tabii ki kilo veremezsin! Ama diyetisyenler ve
Latife - Ben yeşil salatayı daha çok severim. Çoban salatayı da doktorlar zayıflamak isteyen kişilere çok iyi programlar
severim, ama yeşil salata bambaşka. veriyorlar, bu programları uygulayan kişiler günde üç
27
26
• *
A) LÜTFEN CEVAP VERİNİZ.
öğün değil, altı yedi öğün, ama az az yiyerek kilolarını
1- Emine limonlu salatayı mı, limonsuz salatayı mı seviyor?
koruyorlar.
Emine- Bunları tabii ki biliyorum, espri yaptım. Bu diyeti ben
de uyguluyorum. Bu diyetle hem kilo vermek mümkün,
hem de çok sağlıklı bir beslenme yolu. 2- Ufuk'un kilo problemi var mı?
Latife - Emine, ben başka bir şey soracağım, o evi alacak mısın?
Emine • Maalesef alamayacağım, çünkü bankadan ev kredisi ala
madım. Bankaların ev kredisi faizleri çok fazla. Eğer 3- Ufuk ne zaman daha fazla spor yapıyor?
yüksek faizle kredi alırsam, geri ödeyemem.
Ufuk - Bankaların hepsinin kredi faizlerini öğrendin mi? Belki
bir tanesinde uygun faizli kredi bulabilirsin. 4- Diyetisyenler ve doktorlar kimlere zayıflama programları
Emine - Hepsine baktım, hiçbirinde yok. Boş verin! Biraz bekle I veriyor?
yebilirim. Bizim Erman ne yaptı? Bir şirket kurmak için
prosedürlerle uğraşıyordu, şirketi kurabildi mi?
Latife - Henüz şirketi kuramadı.
5- Latife niçin ev alamayacak?
Emine • işlemleri ne zaman bitirebilecek?
Latife - Haftaya işlemler bitecek. Bir hafta sonra da açılış yapacak
Ufuk - Bu iyi haber! Yıllardır "Çiftçilere doğal tarım ürünleri
yetiştirteceğim ve büyük şehirlerdeki insanlara bunları
ulaştıracağım. Şehirdeki insanlar çok uygun fiyata doğal B) DOĞRU MU, YANLIŞ MI?
yiyecekler yiyecek.'' diyordu. Bu onun hayâli, bu şirket 6- Erman şirketinin prosedürlerini bitirdi. ( )
ilk adım. İnşallah başarılı olur. Çünkü yapabilirse, iyi bir 7- Onlar Erman'ın şirketinin açılışında görüşecekler. ( )
şey yapacak. Haydi ben kaçıyorum. Erman'ın şirketinin 8- Yemek yiyerek kilo vermek mümkün. ( )
Latife - Görüşürüz.
29
28
eden müdürleri çok hastalanmış, işler aksamış. Aksayan
[7] TUFAN GELMİŞ
işleri düzeltmek için buradaki firmanın yetkilileriyle
geç saatlere kadar çalışmışlar.
Emin - Yarın da geç saate kadar çalışacak mı?
Kemal - Yok, yarın öğleden sonra boşmuş.
Berna - Eğer yarın öğleden sonra işi yoksa, sürpriz yapalım.
Emin - Nasıl bir süıpriz yapacağız?
Berna - Bizim çocuklara haber verelim, beraber bir piknik dü
Kemal - Dün Tufan Ta konuştum, iki gün önce İstanbul'a gelmiş.
zenleyelim. Sonra Tufan'ı davet ederiz, "Sen yoruldun,
Berna - Neden daha önce aramamış?
haydi biraz doğaya gezmeye gidelim, kapalı yere git
Kemal - Bir işi varmış, bunun için İstanbul'a gelmiş. Uçağı sa
mekten daha iyi." deyip piknik yerine götürürüz. Orada
bahın erken saatlerinde alana inmiş. Uçaktan inip he
bütün arkadaşlarını görüp çok şaşırır. Hem de çok sevi
men oteline gitmiş. Kahvaltı yapıp hazırlandıktan sonra
nir, güzel bir gün geçiririz. Nasıl ama?
hemen bir şirkete gitmiş. O şirkette akşam dokuza ka
Kemal - Bence çok iyi bir fikir. Haydi hemen organizasyona
dar çalışmışlar. O kadar yorgunmuş ki, oteline dönüp
baslavalım.
bir duş alıp birazcık daha çalışıp hemen uyumuş.
.1 -•
Sultan bir gün bir yarışma düzenlemiş. Bu bir yalan söy na çok sevinip "Sultanım, şimdi altın topu alabilir miyim?" diye
leme yarışmasıymış. Yarışmanın tek kuralı şuymuş: Yarışmaya sormuş. Sultan aslında kırk kiloluk altın topu hiç kimseye ver
katılanlar bir yalan söyleyecek ve eğer Sultan yalanı beğenirse meyi düşünmüyonnuş, bu yüzden iyi bir yalan söyleyen üçüncü
yalancıya kırk kiloluk altın bir topu ödül olarak verecekmiş. yarışmacıya da "Belki doğru söylüyorsun! Bu olabilir mi, bir dü
Tellallar bu haberi bütün ülkeye ilan etmişler. şüneyim! Hum., olabilir, olabilir." demiş.
Yarışmaya çok kişi gelmiş. İlk yalancı "Sultanım, bizim Ve yalan söylemek için gelen yalancılar tek tek ya
köyde iki yüz metrelik bir ağaç var. Ben bu ağaca çıkıp aşağı lanlarını söylemişler. Yalancılardan biri "Ben Sahra Çölümü ko
atladım ve ölmedim." demiş. Sultan yalanı dinledikten sonra şarak geçtim." demiş, diğeri "Ben ve kardeşim beraber çalıştık,
aslında beğenmiş, ama altın topu vermemek için "Hımm.. Böyle çalıştık ve en sonunda bir makine yaptık. Bu makineyle hem ha
bir şey olabilir mi. acaba? Hımm.. olabilir, olabilir." demiş. vada, hem suda, hem de karada yolculuk yapabilirsiniz." demiş.
SultanTn karşısına çıkan ikinci yalancı "Sultanım, be Ve saire, ve saire... Sultan söylenen her yalana "Olabilir." de
nim bir tavuğum var, bu tavuk haftada bir gün altın bir yumurta miş ve sıra son yalancıya gelmiş.
yumurtluyor. Sultanım artık altın yumurtaları koymak için yer Son yalancı "Sultanım, sizin babanız bir gün benim
bulamıyorum." demiş. Tabii ki Sultan buna hiç inanmamış ve babamdan kırk kilo altın borç almış ve geri ödememiş." demiş. O
"Bu adamın o kadar altını varsa, neden kırk kilo altın için bu zaman Sultan çok kızmış ve "Sen ne diyorsun? Benim babam
yarışmaya katılıyor. Ben aptal mıyım?" diye düşünmüş, ama yine benden önceki Sultan Mı. Senin babandan borç alamaz. Yalan
adama altın topu vermemek için "Olabilir mi böyle bir şey, hum.. söylüyorsun." demiş. Son yalancı "Sultanım kazandım mı?" diye
olabilir, olabilir." deyip altın topu bu adama da vermemiş. sormuş. Sultan yine "Hımm.. olabilir belki." demiş. Son yalancı
SultanTn huzuruna çıkan üçüncü yalancı da "Benim "Tamam, eğer yalan değilse, lütfen babanızın borcunu ödeyin!"
bahçemde yaşayan bir yılan var, bu yılan eğer isterse, ayaklan çı demiş. Sultan çaresizce bu yalanı kabul etmiş ve son yalancıya
kıyor ve yürüyor, hatta koşuyor, dans edebiliyor." demiş. Bu defa altın topu vermiş.
34 35
• •
A) LÜTFEN CEVAP VERİNİZ. [9] İSTANBUL TURU
e
1- Annesi Ali'y niçin kızıyordu?
den İslam dinini kabul eden. Hz. Eyüp'ün türbesi bu- lunmuş. Deniz Kuvvetleri'nde albaylığa kadar yükse
radadır. Emeviler zamanında Araplar istanbul'u fet len Pierre Loti bu bölgeleri gezerken başka ülkelerin
hetmek için kuşatmışlar, bu kuşatmaya Eyüp Sultan da kültürlerini öğrenmiş. Bunları romanlarında kullanmış,
katılmış ve şehit olmuş. Eyüp Sultan İslam'ın ilk yılla istanbul'a ilk kez 1876'da Fransız gemisinde subay o-
rında İslam tarihinde önemli yeri olan Bedir, Uhud ve 3arak gelmiş. Osmanlı yaşam biçiminden çok etkilen
Hendek savaşlarına da katılmış. Fatih Sultan Mehmed miş. Birçok kez İstanbul'da bulunmuş ve o zamanlar
İstanbul'u fethettikten sonra hocası Akşemseddin da Eyüp'te yaşamış. Her zaman Türk dostu olmuş. I.
Eyüp Sultan'ın mezarını bulmuş ve Fatih de buraya bir Dünya Savaş'mda ve Anadolu'nun işgalinde daima
türbe ve cami yaptırmış. Sonraki padişahlar da daha Avrupa'ya karşı Türkleri savunmuş. Bu yüzden Eyüp-
Stephan- İlginç. Şimdi nereye gidiyoruz? Tanya- Roman yazmaya Ortadoğu'da mı, Uzakdoğu'da mı
Mehmet- Şu tepeye yürüyeceğiz. Pierre Loti Kafesine. manı 1879'da yayınlandıktan soma "Bir Sipahinin
Stephan- Pierre Loti Kafesi mi? Neden bir Fransız'ın adım Romanı", "İzlanda Balıkçısı" ve diğer kitapları ya
kafeye vermişler. yınlandı. Onu bazı Türk yazarlar seviyordu, ama bazı
Mehmet- Bu kafenin adı 19. vüzvıhn sonlarına kadar Rabia sı sevmiyordu. Örneğin, ünlü şair Nazım Hikmet ona
Kadın Kahvehanesi idi. Sonradan bu ismi aldı. "Kalitesiz Fransız kumaşlarını doğuya satan bir burju
Tanya- Niçin ve Pierre Loti kim? va." diyordu, diğer ünlü bir şair Abdülhak Şinasi onu
Mehmet- Pierre Loti ünlü bir Fransız Romancı. Pierre Loti 1850 övüyor ve "Bütün romanları Türkçe'ye çevrılmeli."
On yedi yaşında Fransız Deniz Kuvvetleri'nc öğrenci Stephan- İlginç. Burada manzara çok güzel, belki burada ben bi-
38 39
I
le roman yazabilirim. Ben on beş yıl önce buraya gel A) LÜTFEN CEVAP VERİNİZ.
dim, o zaman Haliç kirliydi. Şimdi temiz, dün köprü 1- Hz. Eyüp'ün türbesi nerede?
lerde balık aıtan çok kişi gördüm. Umarım tekrar kir
lenmez.
Mehmet- Evet, Haliç eskiden çok pisti. Belediyeler uzun
2- Balıkadamlar yunusu nasıl kurtardılar?
yıllardan beri temizliyor. Hala temizlemeye devam edi
yorlar. Tabii bütün İstanbullular buna gerçekten çok
seviniyoruz.
Hiç unutmuyorum, çok önce bir gün bir yunus 3- Haliç şimdi niçin temiz?
40 41
[10] İŞİMİ BİTİRMELİYİM Suna - Ağabeyciğim, bana takılmaktan vazgeç! Ben işimi
daima tam zamanında yapıp bitiririm. Hatta çok defa
zamanından önce bitirip benimle çalışan arkadaşların
son fikirlerini alırım. Bunu en iyi sen biliyorsun.
Çetin - Tamam güzel kardeşim, kızma! Artık sana şaka yapa
mıyoruz. Ne oldu sana? Bu yeni işe başladıktan sonra
her şakaya kızmaya başladın. Böyle yapmamalısın.
Meral Yeni işin daha mı ağır?
Suna Meral, sen ağabeyimi dinleme! O hâlâ beni kızdırmaya
çalışıyor. Beni kızdırmayı çok sever, eğer kızdırabilirse,
o gün akşama kadar ağzı kulaklarında, mutlu bir gün
geçirir.
Çetin - Doğru söylüyor, Sıına'yı kızdırmak çok hoşuma gidiyor.
Meral - Suna, yarın denize geliyorsun, değil mi? Çok kolay kızmıyor, çok sabırlı ve her zaman ciddi bir
Suna - Yarın çok işim var, en az on saat çalışmalıyım. iş kadını gibi davranmaya çalışıyor. Genellikle bunu ba
Meral - Eğer yarın on saat çalışırsan, işlerini bitirebilecek misin? şarıyor. Ama ben onu bazen kızdırabiliyorum.
Suna - Emin değilim. Belki birkaç gün daha çalışmam gere Meral - Allah muhabbetinizi artırsın da, sen gerçekten geleme
kebilir. yecek misin? Seni görmek isteyen arkadaşlarımız biraz
Meral - Ama bütün arkadaşlar seni çok özledi, seni görmeyi bozulacaklar.
çok istiyorlardı. Bu haberi duyarlarsa, çok bozulacaklar. Suna - Tamam, ben de arkadaşlarla görüşmeyi çok istiyorum,
Çetin - Kardeşim, işlerini zamanında yapmalısın. Zamanında ama bu iş çok büyük, mutlaka zamanında bitirmeliyim.
yapmazsan, böyle birikir ve sıkışırsın, geç saatlere kadar Eğer zamanında bitiremezsem, şirketim zarar edecek,
çalışmaya mecbur olursun. îlk defa işimi zamanında yetiştiremeyeceğim galiba!
42
43
Çok sinirliyim.
A) LÜTFEN CEVAP VERİNİZ.
Çetin - Allah Allah! Seni mutsuz görüyorum. Suna, sana yardım
1- Suna'ya göre Çetin onu kızdırabilirse, ne yapıyor?
edebilir miyim?
Suna - Sağ ol Çetin!
Çetin - İlk defa seni kızdırmaktan hoşlanmadım.
Suna - Yarm çalışmak zorundayım. Sizi ararım, moral verirsiniz.
2- Çetin'e göre Suna işlerini zamanında yapmazsa, ne olur?
44
45
[11] APOLLON VE DEFNE Bu bitki ilk olarak Doğu Akdeniz'de görülmüş, sonra
Doğu Akdeniz iklimine benzeyen diğer yörelere yayılmış. Soğuk
bölgelerde ise ev bitkisi olarak yetiştirilebilir, çünkü sıfırın altın
daki soğukta yaşayamayan bir bitkidir. îki ile altı metre boyunda
bir ağaçtır. Bazı defne ağaçlan on metre olabilir. Yaprakları ok
gibidir. Dünyadaki yıllık defne yaprağı üretiminin %80'i Türki
ye'dedir. Bu üretim ülkemize yılda sekiz milyon dolar getirir.
Bu faydalı ağaç hakkında bir efsane var. Efsaneye göre
Defne çok güzel bir genç kızmış ve sonradan bir ağaç olmuş.
Efsane şöyle: Bir gün usta okçu Apollon, kendisi gibi
usta okçu olan Eros'a rastlar, ona "En iyi okçu benim; senin ka
dar küçük, kısa boylu bir kişi benden daha iyi olamaz." der. Eros
onun bu sözüne çok kızıp Apollon'a ceza vermek ister. Bunun
için Apollon yoluna devam ederken onu takip eder. Apollon bir
ırmağın kıyısında çok güzel bir kız görür. Irmağın kenarında
Defne, Ege ve Akdeniz kıyılarında, özellikle nemli çiçeklerle konuşan bu kız Defne'dir. Tam o sırada Eros, Apol-
yerlerde yetişen çok güzel kokulu ve hiç kurumayan bir ağaçtır. lon'a altın bir ok ve Defne'ye de gümüş bir ok atar. Eros'un altın
Her mevsimde yeşil kalır. Bu ağaç o kadar faydalıdır ki; bu oku değen bir kişi, ok değdikten sonra bir kişiyi görürse, ona he
ağacın yapraklarını yemeklere tat katmak için yemeklerimizde, men aşık oluyormuş; gümüş oku değen kişi de ok değdikten son
güzel koku elde etmek için evlerimizde, sabunlarda ve ra bir kişiyi görürse, ondan korkuyor ve nefret ediyormuş.
şampuanlarda, bazı hastalıklar için doğal ilaç olarak kullanınz.
ApoUon, Defne'yi görüp aşık olur, ama Defne Apol-
Örneğin, romatizma, deri kızarıkları ve kulak ağrıları için
lon'dan korkup kaçmaya başlar. Defne kaçar, Apollon onunla
faydalıdır.
konuşabilmek için arkasından koşar. Apollon koşarken Defne'ye
46 47
bağırır, "Lütfen dur! Ben kötü bir kişi değilim, ışık tanrısıyım, A) LÜTFEN CEVAP VERİNİZ.
* «
sana kötülük yapmam. Dur lütfen!" der. Defne durmaz, ama koş 1- Defne ağacının yaprakları nerelerde kullanılır?
maktan gücü biter. O zaman su tanrısı olan babası Peneus'tan
yardım ister. Nesneleri değiştirebilen Peneus, kızı Defne'yi bir
ağaç yapar, Defne'nin kolları dal, saçları da güzel kokulu yap
raklar olur. Apollon, Defne'yc sarılmak isterken bir ağaca çarpar 2- Eros7un altın okunun hüneri neymiş?
ve şaşırır. O günden sonra Apollon, defne yapraklarından yapılan
bir çelengi saçlarına takar.
48 49
[12] ÇALIŞIRKEN GÜRÜLTÜ İSTEMEM Necla - Ne demek, bilmiyordum?
Timur - Yasin, bence sus!!
Yasin - Yok yok, biliyordum da, çok kızgınsın, bu fırsatı kaçır
mayıp şaka yaptım. Kızarsan, gözlerin kocaman oluyor,
bu çok hoşuma gidiyor, beni güldürüyor. Bak yine göz
lerin kocaman oldu. Aynı dedeme benzedin. O da eğer
mahallenin çocukları bahçesindeki ağaçlardan elma, ka
yısı, şeftali gibi meyvelerden alırsa kızıyor, gözlerini
kocaman açarak onlara bağırıyordu, "Yaramazlar, yara
Necla - Dün ofiste çalışırken arkadaşlar kahkaha atarak sohbet mazlar!" diyordu.
etmeye başladılar, ben çalışırken gürültüden hiç ama hiç Necla - Yasin! Sen beni dedene mi benzetiyorsun?
hoşlanmam. Yasin - Seni nasıl dedeme benzetebilirim, senin kadar güzel bir
Yasin - Galiba çok kızdın. Ne yaptın, onlan uyardın mı? kadını! Mümkün değil. Bir: sen çok güzelsin, iki: sen
Necla - Evet, çok kızdım, ama çok keyifliydiler, keyiflerini çok sempatiksin, üç: çok çalışkansın, dört: sen mükem
bozmak istemedim. Ben onlann şefiyim, ama bu kadar mel bir kadınsın, ama dedem de yakışıklı bir adamdı. Haa?
keyifliyken onlara kızamam, bu kesinlikle doğru olmaz. Necla - Şimdi de aşırı iltifat ediyorsun ve demagoji yapıyorsun!
diyorsun, ama onları uyarmıyorsun. Niye? Necla - Doğru değil. Neyse, bu konuyu kapatalım!
sakinken uyanrsam, hem ben boş yere sinirlenmem, hem Sevda - Dün pazara giderken Gülşah'la karşılaştım. Küçük oğlu
onlar uyarılarımı daha dikkatli dinler ve anlarlar. küçük bir kaza geçirmiş, çok korkmuş.
Yasin - Sen profesyonel, gerçekten profesyonel bir yöneticisin. Timur - Yapma ya! Ne kazası geçirmiş?
Bu kadar profesyonel olduğunu bilmiyordum. Sevda - Trafik kazası.
50 51
Yasin - Ne! Trafik kazası mı? Sekiz yaşındaki çocuk araba mı bana niye sarıldı ve kızmıyor." diye düşünüyordum,
kullanıyormuş? komşumuz Altan Amca da hemen geldi, araba Altan
Sevda - Yok canım, ne araba kullanması. Küçücük çocuk araba Amca'nın arabasıydı, o da hiç kızmadı, "Timur iyi,
kullanabilir mi? çok şükür! Seni yaramaz seni!" deyip güldü.
Timur - Kullanabilir. Necla - Yani sen araba maraba kullanmamışsın, sadece yara
.•
Sevda - Nasıl kullanabilir? mazlık yapmışsın. Bir de "Sekiz yaşımda araba kullan
Timur - Ben sekiz yaşındayken araba kullandım. dım." diyorsun.
Yasin - Atma, Timur! Sekiz yaşında nasıl araba kullandın? O Timur Tamam, tamam! Kızgınlığın hâlâ geçmedi.
yaşta ancak bisiklet kullanabilirsin. Necla Sana kızarsam, haksız mıyım?
Timur - Atmıyorum. Bir gün babam eve geldi, evde çantasını u- Timur Her zaman haklısın, ben alınmam. Sen haksız yere kız
nutmuş. Ben bahçede kedimizle oynuyordum. Babam a- mazsın. Ve sen gerçekten sinirlenip kızarsan, ben anla
rabadan inip koşar adım eve girdi, araba çalışıyordu. rım ve hemen susarım. Allah korusun! Ölmeye niyetim
Ben arabaya bindim, bir süre direksiyonu tutup "vınn, yok.
vınn" diyerek şoförcülük oynamaya başladım, sonra gö
züm vitese takıldı, arabayı vitese takıp gaza bastım, ara
ba hareket etti.
Necla - Yani o yaşta arabayla gezdin!
Timur - Hayır, gezemedim. Elli metre ilerideki komşumuzun a-
ra basına çarptım. Babamla annem koşarak gelip beni
arabadan çıkardılar.
Yasin - Baban sana kızmadı mı?
Timur - Sadece "Oğlum ne yaptın? Ödümüzü kopardın." dedi.
Beni kucağına alıp sarıldı. Ben anlayamadım, "Babam
52 53
A) LÜTFEN CEVAP VERİNİZ. [13] NEREDE NE YAPILIR, NE YAPILMAZ?
1- Necla gürültü yapan iş arkadaşlarını niçin sonra uyaracak?
7- Necla hiçbir zaman ofisinde çalışanları uyarmaz. Dede - Tabii ki oğlum, elin garaj kapısına araba park edilmez.
( )
Metin - Dede, elin garaj kapışma araba park edilmez de, komşu
9- Sevda, Gülşah'la pazara giderken karşılaştı. ( )
nun kapısına araba park edilir mi? Sen her zaman Fatih
54 55
Abi'nin evinin kapısına park ediyorsun, ama o kızmıyor.
tamam mı?
Dede - Komşunun garaj kapısına park edilmez, ama kapısına
Metin - Dede, sen bugün devamlı "Kurallara uyalım!" diyorsun.
park edilir oğlum, çünkü komşumuzla kavga etmeyiz.
Dede - Oğlum, sen başlattın.
Bir: Ben Fatih'ten büyüğüm, o daha dünkü çocuk. Bü
Metin - Nasıl? Ben mi başlattım?
yüklere kızılmaz, sabırlı olunur. İki: Gelir, "Amca araba
Dede - Biraz önce "Dede, ne yapıyorsun? Buraya araba park edil-
nızı yana çekebilir misiniz?" der. Gidip hemen arabamı
mez!" diyerek sen başlattın tabii ki!
zı çekeriz, o da kendi arabasını kapısına park eder. Ya da
Nine - Hadi bırakın tartışmayı! Masa hazır, sizin için hazırlanan
bakar, o anda bizim kapımızın önü boşsa oraya park eder.
masa bekletilmez.
Metin - Evet, ama Fatih Abi hiçbir defa gelip sana söylemiyor.
Dede - Bak, ninen ne diyor!
Arabasını uzak yerlere park ediyor.
Metin - Ninem bir şey derse, o doğrudur.
Dede - Fatih hem iyi, hem büyüklere saygılı bir çocuk. Senin
Nine - Güzel oğlum benim, akıllı oğlum!
baban gibi değil. Bak, bu akşam yine geç kalacak.
Metin - Geldik, geldik güzel ninem!
Metin - Dede, haydi eve girelim, açlıktan ölüyorum yaa!
Dede - Bizim koca çocuk nerede?
Dede - Girelim oğlum, ben de acıktım. Ninenle annen neler pi-
Nilay - Kapı çalmıyor, geldi sanırım.
şirmiş bakalım.
Tuna - Merhaba hayatım!
Metin - Ooo.. nefis yemek kokuları geliyor. Nine, patlıcan mı
Nilay - Merhaba! Neden geç kaldın? Baban seni soruyor.
pişirdin? Oh, oh böreklere bak, dede!
Tuna - Geldim işte, sadece on dakika geç kaldım.
Dede - Börekler harika, ama ben yiyemem, çünkü bu börek be
Nilay - Baban sana kızacak.
nim için fazla yağlı. Doktor bana yağlı yemekleri yasakladı.
Tuna - Niçin kızacak ki?
Metin - Bir defa da doktoru dinleme dede yaa! Şunlarm güzelli
Nine - Oğlum, hoş geldin!
ğine bak! Hiç yenmez mi?
Tuna - Hoş bulduk, anne! Merhaba baba!
Dede - Oğlum, doktor bir şeyi yapma derse yapılmaz, bunu yap
Dede - Merhaba oğlum, merhaba da, biliyorsun ki; bugün aile
derse yapılır. Yoksa hastalığın iyileşmez. Bunu unutma,
ce yemek yiyeceğiz. Neredesin? İnsanlar bekletilmez
56
57
m*
oğlum. Bir randevuya, toplantıya, yemeğe geç kalınmaz.
Dede - Yok hanım yok, tartışmıyoruz. Baba, oğul sohbet ediyo
Tuna - Geldim baba, kızma! Elini öpeyim!
ruz. Değil mi oğlum?
Dede - Elimi öpme, bir daha geç kalma yeter!
Tuna - Eee.. tabii anne. Sohbet.
Tuna - Baba, sen de büyütüyorsun. Sadece on dakika geç kaldım.
Metin - Ne oldu, dede? Ninemden korktun mu? Ben dinledim,
Dede - Bak, bir de cevap veriyorsun. Senden büyük bir kişi kı
siz tartışıyordunuz. Dede, yalan kötü bir şeydir. Özellik
zarsa, ona cevap verilmez. Sen iyice saygısız olmaya
le çocukların yanında yalan söylenmez. He, he!
başladın be!
Tuna - Metin! Sen sus! Dedenle nasıl konuşuyorsun!
Tuna - Özür dilerim, baba! Benim işim hep itiraz etmek, hep ce
Nilay - Hadi baba, sofraya! Size annemle harika yemekler pişirdik.
vap vermek. Bunun için sana da cevap verdim. Refleks!
Dede - Tamam kızım. Babanla annen neden gelmediler? Ali
Özür dilerim.
Bey'le tavla oynamayı özledim. Çok şakacı bir kişi. O da
Dede - Tamam, tamam! Avukatsın, biliyoruz. Seni kim okuttu?
avukat, ama bizim Tuna gibi değil.
Tuna - Baba, neden böyle yapıyorsun?
Nine - Sami, uğraşma oğlumla. Nilay, kızım! Çorbayı getir, bun
Nine - Samii! Sofra hazır! Bırakın gevezeliği! Bir sofra hazırsa,
ların her yemekte çeneleri düşüyor. Çorba içerken konuşa
hanımlar bekletilmez. Sofraya oturup hanımlara
mazlar.
teşekkür edilir, iltifat edilir.
Nilay - Emin misin, anne?
Tuna - Bak baba! Annem ne diyor!
Dede - Hadi sofraya avukat! Kaçmak için fırsatı buldun, hiç ka-
çırmıyorsun. Annene güveniyorsun, ama beni kızdırma!
Tuna - Annem buraya gelmeden sofraya oturalım.
Dede - Hadi gidelim! Yoksa annen yemeğin sonuna kadar susmaz.
Nine - Ne konuşuyorsunuz siz orada? Yemekleri soğutacaksınız.
Metin - Ne konuşacaklar nineciğim! Tartışıyorlar.
Nine - Neyi tartışıyorsunuz?
58
59
A) LÜTFEN CEVAP VERİNİZ.
[14] SEMTLERE AD VERENLER
1- Sami Dede'ye göre komşunun kapısına araba park edilir mi?
Niçin?
•*
2- Sami Dede'ye göre, doktor "Şunları yap, şunları yapma!
derse ve yapılmazsa, ne olur?
Vs
63
62
"Tabii, burada çok yer var." demiş ve onlar da buraya evler yap A) LÜTFEN CEVAP VERİNİZ.
mışlar. Sonra başka insanlar da gelmiş. Orası bir şehir olmuş. 1- Adem niçin başka bir yere taşınmaya karar vermiş?
65
64
[15] YAZ GELSE DE DONDURMA YESEK! mamıştır. Karcılar yüksek dağlarda kuyular açıyorlar, kışın bu
kuyuları karla doldurup üstünü kapatıyorlar ve yazın eşek veya
atlarla bu kuyulardaki karları şehre indirip dondurmacılara satı
yorlardı. Dondunnacılar da bu karı kullanarak dondurma yapı
yorlardı. Sütlü dondurma, vişneli dondurma, limonlu dondurma.
Çocuklar bu dondurmaları büyük bir iştahla yiyordu. Zaman
geçti, geçti. Dondurma değişti. Teknolojiyle birlikte dondurma
dan kar çıktı. Karalık mesleği de öldü.
Siz kışın kar yediniz mi? Eskiden kışın temiz kar
toplanıp eve getiriliyor, şeker veya çeşitli meyveler rendelenip
karıştırılarak yeniyordu.
Zaman geçti ve bugünkü dondurma teknolojisi çıktı.
Dün gibi hatırlıyorum; çocukken dondunna yemek için Dondurma dükkanları açıldı. Bu dükkanlar pastane gibi dizayn
yazı bekliyorduk. Yazın dondurmacılar üç tekerlekli dondurma ediliyordu, ama bu dükkanlarda yazın dondurma, kışın sahlep ve
arabalarıyla sokaklarda geziyor, "Kaar, buuz, dondurrrmaaa!" baklava satılıyordu. Derken dondurma fabrikaları kurulmaya
diye bağırarak dondurma satıyorlardı. Dondurmacının sesini du başlandı. Bir, iki, üç fabrika, sonra başka fabrikalar. Şimdi büyük
yan çocuklar neşeyle sokağa fırlıyordu, ama sokaktaki bazı ço bir sektör olan dondurma imalat sektöründe çalışan firmalar rek
cuklar da eve koşuyordu. Hayır, dondurmacıdan korkup kaçmı lamlar yapıp "Dondunna yalnız yazın yenmez, kışın da dondur
yorlardı, annelerinden dondurma parası almak için eve koşuyor ma yiyebilirsiniz." diyerek insanlara kışın da dondurma yeme
lardı. alışkanlığını kazandırdılar. Şimdilerde kışın sıcak evlerimizde
Dondurmacılar "Kaar, buuz dondurmaaa!" diye bağlı oturuyoruz ve dondurma yiyoruz.
yorlardı, çünkü o zamanlar dondunna karla yapılıyordu. Karcılar
vardı. Hiç böyle bir meslek duydunuz mu? Bence genç nesil duy-
66 67
• •
Dondurma ilk olarak ne zaman, kimler tarafından yapıl A) LÜTFEN CEVAP VERİNİZ.
dı? İlk olarak üç bin yıl önce Çinliler tarafından üretildi. Çinliler 1-Sokaktaki bazı çocuklar niçin eve koşuyorlardı?
68 69
116] KAPADOKYA güp ve Göreme "Peri Bacaları" denilen jeolojik kaya evleriyle
ünlüdür. Bu bölge 60 milyon yıl önce Erciyes ve Hasan Dağı'nm
püskürttüğü lavlardan ve küllerden oluşan yumuşak kayalarla
meydana gelmiş: Yağmur ve rüzgar volkanik tabakaları milyon
larca yıl aşındırmış, böylece şapkalı, konik, mantar biçimli Peri
Bacaları oluşmuş. Buradaki kayalar kolayca kazılır, oyulur.
Yöre halkı tarafından oyularak kullanılan bu kayalar
sadece ev olarak değil; otel, restoran ve şarap evi olarak da kulla
nılır. Kapadokya'ya giderseniz, çok lüks oteller de bulabilirsiniz,
kayalara oyularak yapılan taş oteller de bulabilirsiniz; hangisinin
fiyatı daha pahalı sizce? Lüks otellerle taş otellerin fiyatı aşağı
yukarı aynıdır.
Kapadokya vadileri, peribacalan, yer altı şehirleri ve Taş yapıların; ev ve otellerin içindeki sıcaklık yaz kış
mağaralarıyla bir peri masalı gibidir. Kapadokya bölgesinin adı 11 derecedir. Ev ve otellerden başka önemli diğer bir yapı da
Pers dilinden gelir. Pers dilinde bu bölgeye Kapatukya, yani Gü mahzenlerdir. Bu mahzenlerde Kapadokya şarapları depolanıp
zel Atlar Ülkesi denir. Bugünkü kayalık Kapadokya bölgesi Uç- ziyaretçilere satılır. Kapadokya, Ürgüp şarap festivalleri ile de
İstanbul'a 730 km. uzaklıktadır, otobüs veya özel aracınızla gide Bölgenin tarihi Paleolitik döneme kadar gider. Burada
bilirsiniz. Eğer uzun kara yolculuğu yapmayı sevmiyorsanız, yaşayan Hititler'in imparatorluğu Milattan önce 12. yüzyılda
uçakla Kayseri'ye gidip oradan bir saat kara yolculuğu yaparak çöktükten sonra genç Hitit kralları küçük küçük krallıklar
Kapadokya İç Anadolu Bölgesi'ndedir. Doğası ve ta almak ister, M.Ö. 332 yılında Persler i yener, ama Kapodokya'da
rihiyle Türkiye'nin çok önemli turizm merkezidir. Özellikle Ür- dirençle karşılaşır ve bu dönemde Kapadokya Krallığı kurulur.
70 71
Bölgede MÖ IIL Yüzyılın sonlarında Romalıların gücü hisse A) LÜTFEN CEVAP VERİNİZ.
dilir. Kapadokya'nın krallarını generaller atarlar veya tahttan 1- Kapadokya'ya Pers dilinde ne denir?
72 73
[17] FETHİYE jma yatıp denizi seyretmek insana büyük keyif verir.
Mihaella - Evet, ben okudum ve duydum, ama hiç gitmedim.
Fethive'den sonra Ölüdeniz'e ulaşım kolay mı? Nasıl
gidilir?
Dursun - Çok kolay. Fethiye'den Ölüdeniz'e giden bir yol var.
Bu yoldan arabayla ve dolmuşlarla gidilebilir. Bu yol
çam ağaçlarının arasındadır. Yolun sonunda karşına
çok güzel bir manzara çıkar, burası Belcekız Koyu'-
dur. Koyun harika kumsalında biraz yürürsen, Ölüde
niz'e varırsın. Ölüdeniz sırtını Babadağı'na yaslar.
Yerli ve yabancı turistler Babadağı'ndan paraşütle at
larlar, yani yamaç paraşütü yaparlar. 1975 metre yük
Mihaella - Mavi bir vazo aldım.
seklikten güzel manzarayı seyrederek aşağı süzülmek
Dursun - Bakayım. Bu mavi değil Mihaella, bu türkuaz.
çok zevklidir, sanırım.
Mihaella - Türkuaz mı, Türk mavisi mi?
Mihaella - Niçin "Sanırım" dedin, sen hiç yamaç paraşütü yap
Dursun - Türk mavisi; açık yeşile benzeyen bir mavi. Sen
madın mı?
Ölüdeniz'e gittin mi? Ölüdeniz'in rengi türkuazdır.
Dursun - Yapmadım, biraz korkuyorum, ama bir defa deneye
Mihaella Evet, Ürdün'deki deniz, değil mi?
ceğim. Eğer beğenirsem, sık sık yapanm.
Dursun Hayır, o başka bir Ölüdeniz. Fethiye'deki Ölüdeniz''
Mihaella - Fethiye'nin başka neleri güzel?
den bahsediyorum. Fethiye'ye 14 kilometre uzaklıkta
Dursun - Fethiye'de mavi yolculuk yapabilirsin. On iki Adala
harika bir tatil yeri. Bu deniz türkuaz renginde, dal
ra ve Ölüdeniz tarafına turlar var. Dalış yapmak iste
gasız, çarşaf gibi, ölü gibi hareketsiz bir denizdir. Bu
yenler bu adalara gider, Fethiye'de dalış öğretmenleri
nun için buraya "Ölüdeniz" diyorlar. Ölüdeniz'in pla-
var. Eğer dalış yapmayı öğrenmek istersen, onlar çok
74
75
iyi öğretiyorlar. Benim bir arkadaşım da orada dalış Dursun - Evet, dramatik bir aşk hikâyesi1. Eski çağlarda bura
öğretmeni. Adalar tarafına gidersen, bir adadan diğer dan geçen gemiler açıkta durup su alıyormuş. Bir gün
adaya yüzmeyi deneyebilirsin, çünkü bu adalar birbi bir yaşlı kaptanın oğlu da su almak için sandalla kıyı
rine çok yakın. Ölüdeniz tarafına mavi tur yaparsan, ya yanaşmış ve orada dünya güzeli Belcekız'ı görmüş
koyları gezersin. Bu koylar cennetten birer parça gi ve hemen aşık olmuş. O günden sonra her defasında
bidir. Bunlardan başka tarihi eserler de çoktur. Örne koydan su almak için sadece kaptanın oğlu koya gel
ğin, Antik Telmessos Kenti'nin kalıntıları, Kral Me meye başlamış, diğer tayfalara izin vermiyor, hemen
zarları, Osmanlı eserleri, Fethiye Hamamı, Fethiye "Ben giderim." diyormuş. Çünkü Belcekız'ı özlüyor-
Dursun - Evet, Kelebekler Vadisi. Bu vadide milyonlarca kele Yine bir gün koya gelmişler ve o anda bir fırtına çık
bek var. Önce bu kelebekleri kolay göremezsin, bir gü mış. Kaptanın oğlu babasına "Bu koyda güvenli bir
rültü çıkarsa, binlerce kelebek uçar ve gökyüzünü kele yer var, gemiyle oraya yanaşıp bekleyelim, fırtına din
bekler kaplar. Kelebekler Vadisi'ne gitmek için önce dikten sonra yolumuza devam ederiz." demiş, ama kap
Ölüdeniz'e gitmelisin, Ölüdeniz'den tekneyle vadinin tan inanmamış, "Oğlum sevgilisini görmek için yalan
kumsalına gidip oradaki iki patikadan birinde yürüme- söylüyor." diye düşünüp koya yanaşmamış. Gemi kaya
lisin, ama bu yürüyüş biraz zordur. Fethiye'de daha bir lara çarpıp batmış, herkes Ölmüş. Belcckız bunu gör
çok harika yer var: Saklıkent, Tlos Antik Kenti, Osman müş, o da kayalardan denize atlamış. O günden sonra
lı kaleleri, Likva duvar kalıntıları ve benzeri, bu yerin adı Belcekız olmuş.
www.kultur.gov.tr
16 77
A) LÜTFEN CEVAP VERİNİZ. [18] İ L K GEMI
5) Gemidekiler niçin ölmüş? ilk gemiyi Nuh Peygamber yapmış. Nuh peygamberin
halkı putlara tapıyormuş, Allah doğru yolu anlattırmak için Hz.
Nuh'u peygamber olarak seçmiş. Hz. Nuh halkına "Putlara tap
mayın, bu yanlış! Allah'a inanın, Allah size anlatmam için bana
görev verdi," demiş. Ama halkı ona inanmamış, hatta karısı ve
B) DOĞRU MU, YANLIŞ MI? oğlu da inanmamış.
6) Ölüdeniz hakkındaki hikaye dramatik. ( ) inanmayanlar Hz. Nuh'a ve ona inanan az sayıdaki
7) Ölüdeniz'in dalgalarında çok iyi sörf yapılır. ( ) kötülük yapmaya başlamışlar. Nuh Peygamber 950 yıl halkını
8) Ölüdeniz'de yamaç paraşütü pek iyi olmaz. ( ) ikna etmek için çalışmış, ama yalnız seksen kişi ona inanmış.
Sonunda Allah, Nuh'a "Onlar sana inanmayacaklar, ama sen
79
78
farklı yiyecekleri karıştırarak yapabilir. Herkesin aşuresi farklı
üzülme ve bir gemi yap, gemiye inanan insanları, aileni ve her
olabilir. Bu kadar karışık bir yiyeceğin tadı nasıl bu kadar harika
hayvandan birer çift al!" demiş. Bu emri alan Nuh gemiyi yap
olur, bilemem. Bu harika tatlıyı mutlaka yemelisiniz.
maya başlamış. İnanmayanlar o gemi yaparken gelip seyrediyor
Nuh'un gemisi çok sayıda arkeolog, tarihçi ve araştır
ve alay ediyorlarmış. "Şimdi de gemi ustalığına mı başladın?"
macının ilgisini çeker. Tufan Efsanesi Sümer zamanına kadar gi
deyip gülüyorlarmış.
der, Babil ve Asur yazmalarında da bu efsane anlatılır. Kutsal ki
Geminin inşası bittikten sonra Hz. Nuh inananları, aile
taplardan Tevrat, İncil ve Kuran'da da tufan anlatılır.
sini ve her hayvandan birer çifti gemiye bindirmiş. Herkes gemi
Uzun yıllardır bir çok ülkeden arkeolog ve araştırmacı
ye bindikten sonra tufan başlamış, her saat sular yükseliyormuş.
Ağrı'ya gelip Nuh'un gemisini bulmaya çalışır. Son zamanlarda
Nuh inanmayanları gemiye almamış. Çünkü Allah "İnanmayan
uydu fotoğrafları çekerek de bu ilk gemiyi bulmaya çalışıyorlar.
hiç kimseyi gemiye bindirme!" demiş.
Nuh'un gemisinin yeri hakkında farklı görüşler vardır.
Bütün dünya sular altında kalmış ve gemiye binmeyen
Bazı araştırmacılar "Ağrı'da." diyor. Bazıları da "Van'da veya
herkes ve bütün canlılar ölmüş. Sonra sular çekilmeye başlamış,
Karadeniz'de." divor.
yedi ay on gün sonra gemi karaya oturmuş. Burası bir dağın üs-
tüymüş ve bu dağ Ağrı Dağı'ymış. O gün Nuh'un gemisindeki
insanlar bunu kutlamak için bir yemek yapmak istemişler, gemi
de kalan tahılların ve meyvelerin hepsini karıştırıp yemeği pişir-
misler. Bu yemeğin adı aşuredir.
Türkiye'de her yıl hicri takvimin Muharrem ayı aşure
ayıdır. Her Muharrem ayında insanlar aşure pişirip komşu-larına
ikram ederler. Aşure, Türk mutfağının en güzel tatlı lan ndandır;
içinde çok şey vardır. Örneğin, şeker, tuz, baharat, çok çeşitli
yiyecekler; mesela çam fıstığı, nohut, fasulye ve kuş üzümü,
kayısı, incir, portakal gibi bazı meyveler vardır. Herkes aşureyi
81
80
A) LÜTFEN CEVAP VERİNİZ, [19] TÜRK LOKUMU
1- îlk gemi ne zaman yapılmış?
; 9
2- Allah Nuh'u ne için peygamber olarak seçmiş: c
3- Kimler ölmüş?
wvvvv.kultur.sov.tr 85
84
Bakanı - Buyurun! A) LÜTFEN CEVAP VERİNİZ.
Churcill - Sade lokum bitmiş mi? Hah., bir tane varmış! 1- Lokumun Türk sosyal hayatındaki önemi nedir?
Osmanlı İmparatorluğu'nda 16. yüzyılda şekerleme
yapmak için bal ve pekmez kullanılıyormuş. 18.yüzyılda Avru
pa'da, rafinerilerde üretilen şeker Osmanlı İmparatorluğu'na gel 2- Hacı Bekir nasıl sarayın baş şekercisi olmuş?
miş. 181 l'de bir Alman bilgin tarafından bulunan nişasta da gel
miş. Hacı Bekir bu iki ana malzemeyi kullanarak bugünkü loku
mu yapmış. 3- "Ali Muhiddin Hacı Bekir" markasındaki isim sıralamasında
neye dikkat edilmiş?
88 89
A) LÜTFEN CEVAP VERİNİZ. [21] TÜRK ÇAYI
1) Namık fırçayı nerede aradı?
8) Namık üşenmeden çay içmeye Ortaköy'c gitmiş. ( ) Kafkasya'dan gelmiş. Çayın vatanı Güney Doğu Asya'
dır. Çay 1834'te Hindistan'a getirildi. Çay tekeli İngiliz
lerin elindeydi, hatta İngiliz Parlamentosu çaym tekelini
90 91
"Karalahana.com" sitesinden aldığımız bu bilgilere "be-
devam ettinnek için yasa çıkardı. Çayı İngilizler'den alan tagıda. com.tr" sitesinden faydalı bilgiler eklemek istiyoruz; Çay
Rusya'ya 1917 yılındaki Bolşevik îhtilali'nden sonra İngi ve sağlığımız arasında ne gibi ilişki vardır? Çay sağlıklı bir içe
lizler ambargo koydu, bunun için Rusya çay alamadı ve cektir. Çinliler çayı ilaç olarak da kullanmışlardır. Çay, mide ağrı
Kafkasya'da Batum civarında çay yetiştirmeye başladı. ları, idrar yolları iltihabı, baş ağrısı, kalp hastalıkları ve tümörlere
Çaydan daha çok kahve içen Türkler'de çay üretimi iyi gelir. Şimdi de bilim adamları çayın hastalıklara faydalı etkile
1930Tu yıllarda başladı. Daha sonra sistemli bir şekilde rini araştırmaktadır ve şimdiye kadar şunları buldular: Çay iyi ko
teşvik edilen çay üretimi, Doğu Karadeniz'in en önemli lestrolü yükseltip kötü kolestrolü düşürüyor, kalp krizi riskini ve
gelir kaynağı oldu. Bugün de çay, Doğu Karadeniz'in felç olma riskini azaltıyor.
önemli gelir kaynaklarından biridir. Çayın bir sırrı vardır. Bu sır şudur; çayın içinde 30 kadar
kimyasal karışım vardır. Bunlar vitaminler, özellikle C ve E
Türk Çayı nasıl demlenir? Çeşitli çay demleme yolları vitamini.
vardır. Bunlardan biri şudur: Suyu büyük demliğe koyduktan sonra Japonlar yeşil çayı araştırmışlar ve şunu bulmuşlar: Eğer
ısıtmak için ocağa koyarsınız, kaynamaya bırakılan demliğin üstü yeşil çay içerseniz, yeşil çay vücudunuzdaki bakterilerin ve zararlı
ne küçük demliği koyarsınız. Küçük demliğin içine yeteri kadar virüslerin çoğalmasını engeller. Çayda demir vardır, eğer çayı li
çay koyup biraz ıslatırsınız ve suyun kaynamasını beklersiniz. Su monlu içerseniz, demir oranı artar. Çayı içerek veya vücudunuza
kaynadıktan sonra içinde çay olan demlik suyla doldurulur ve ça sürerek güneş çarpmasına karşı korunursunuz. Ayrıca çay sadece
yın demlenmesi beklenir. On, on beş dakika sonra çay hazır olur, sağlığımızı korumuyor, insanı güzelleştiriyor. Kozmetik sanayisin
afiyetle içebilirsiniz. Türk çayında gıda boyası gibi hiçbir katkı de de çaydan çok faydalanılmaktadır.
maddesi yoktur, bunun için ve çayın türünden dolayı demlenmesi
biraz uzun sürer. Çay ucuz olduğu için kahvenin yerini almış, her
eve, dolayısıyla kültüre girmiştir. Artık gelen misafire kahve değil,
çay ikram edilmektedir.
93
92
• •
A) LÜTFEN CEVAP VERENİZ. SÖZLÜK
1- İngiliz parlamentosu ne için yasa çıkardı?
abartmak: npeyBejiHmiBaTb
abone: aooHCHT
2- Rusya niçin Kafkasya'da çay yetiştirmeye başladı ?
acenta: areıiTCTBO
aç: rojıOAHbiii
açık deniz: OTKpbnoe Mope
3- Türk çayının demlenmesi niçin biraz uzun sürer ?
açılış: OTKpbmıe, npe3eHTaunfl
açlık: rojıoa
adında: noA HMeHeM
4- Çayın içinde neler vardır ? afîyet(le): arıneraTHO
ağır (iş): T5DKe;ıafl (paDora)
ağız tadıyla: c Hacjia^caeHHeM
94 95
albay: IIOJIKOBHHK aşırı: Hpe3MepHbnı
al birini vur ötekine: OAHH xy>K*e npyroro atın terkisi: 3anHfl* qacxb KOHHOTO ccajıa
alan: 30Ha; npocTpaHCTBO atmak: (pasa,) xBacTaTb?BbinyMbiBaib
alay etmek: ınneBaibca Han (ıceM, neM), HancMexaTbca X I *"
"atla gel!": "obicxpeHbKO npne3>Karı!
aleykümselam: OTBCT Ha pejnıni03H0e npHBercTBne "Selamimaleyküm" atölye: xyno/KecTBeHHaa MacrepcKaa
alınmak: oöımeTbca avrupa yakası: eBpoııencKafl HBCTB (cTopona)
alışkanlık: npıiBbiHKa ayazma: CBameHHbiii ponHHK (rpen.)
alışkanlık kazandırmak: npıiBUTb npıiBbiHKV ayıp: cTbin, CTMAHO
"Allah bilir": "Ajuiax 3Haex (Bor 3Haex)" ayran: aiîpaıı (HamrroK 113 fiorypxa ıı BOAM)
amatörce: jnoÖHTejibCKHH, HenpocJıeccHOHajibHbiö ayrıca: KpoMe TOTO, üOMHMO oxoro
ambargo: 3\ı6apro azalmak: vMeHbiuaxbca, CHH/KaTbCH
ameliyat: (Men) onepaıuıa
B
ana malzeme : OCHOBHOH MaTepııajı
badem: MHHAajib
antrenman yapmak: xpeHiipoBarbCH
bademli: MiiHnajibHbiH
aptal: nypaK, npiuypox
bağırmak: KpımaTb
"araba maraba": (pasa.) "MauiHHbi H nonoÖHoe / MauniHbi rı T.A-"
baharat: enemiş
araç: cpencTBo, opyzuıe
bakır: \ienb
aramak: HcxaTb / 3B0HHTB I
bakteri: öaKiepHfl
artırmak: noBbiuıaTb
bal: Men
arzu (etmek): ncıcpeHHe >Ke;ıaTb (XOTCTB)
balıkadam: Hbipa/ibuniK
asıl (adı): nonnHHHoe, HacTonmee (HMA)
bambaşka: coBepnıenHO npyroik HenoBTopıiMbin
asla: HiiKorna
banka hesabı: öanKOBCKim CHöT
aslında: Ha caMOM ne.ıe, BOOOHIC-TO
banka hesabına para yatırmak: ııo.ıoacMTb (nepenııcjııiTb) neHbnı Ha
aşık: BJitoojıeıiHbiH (BJnoGjıeHHaa)
ÖaHKOBCKHH CHCT
aşındırmak: pa3i>enaTb
baskı: jaBJiemie (npecc)
96 97
boş ver : Aa, opocb TBI! ne AyMafi 06 OTOM! ne oopaman BHHMaHHa!
başarmak: Aoonxbca ycnexa
boş yere : Ha nycxoM Mecxe, HanpacHO
başından atmak: oxAeJibiBaxbCK ox
boya : xpacxa
batıl inanç: cyeBepııc
boyatmak : Kpacmb (He caMOMy, a nepei xpexbe JIHUO)
bavan: aceHimma
boyun eğmek : CAaBaxbca, riOAAaBaxbcn, KannxyjinpoBaxb
beden (giysi): pa3\ıep (on;e>KAbi)
bozulmak : HcnopxnTbca, cnoMaxbcn
bel: xajiiiH, none
bölge : peniOH, o6;iacxb
belediye: MyHHminajiHxex
börek : nupor
benzetmek: C4nxaxb noxo^cHMw/nyxaxb (Koro?c KeM?) / HSÖHBaTB AO
böylece : max, xaxuM oopa30M
nojiycMepxH
b r o ş ü r : öpoımopa
bereket: Aocxaxox
bulunmaz hint kumaşı : (nepen. 3HüIL) He-iaMCHiiMbiü HCTTOBCK
beslenme: nnıarnıe
(BClUb) (HeMHOrO Iip0HH4H0)
bırakmak: ocxaBiixb / öpocnrb (rıpHBbiHKv)
buluşmak : BcxpenaxbCfl:
bilezik: 6pacjıex
b u z u l : jıeAHHK
bilgi: 3HaHHH, CBezteHHfl:
büyülü : napyıomnH
bilgin : 3HahOiımiL opyAHpOBaHHbiü nejiOBex
büyütmek (abartmak) : npeyBCJiHHHBaTb
bilim : Hayıca
bilişim : ımabopMaTHKa
bina : 3AaHiıe c a n l ı : /KHBOH
birazcık : coBce\ı Ma.no, nyxb-nyxb ceviz : rpeuKHH opex
birikmek : Konnxbca cevizli : c rpemuiM opexoM
b i t k i : pacxeHHe ceza : naKajaHne, uiTpa(|)
bol b o l : oÖHJibHO, B H3O6HJIHH cızır cızır: co 3ByK0M «A>KHHH3» (acapHTbca ıı Tvn.)
Bolşevik : EöJibineBHK ciddi: cepbe:3Hbifi
borç almak : B3HXL B AOJir, 3aHaxx (Aener) Cİlt : K0yKa(4CJI0BCKa) / TOM (KHHni)
boş (olmak) : öBITB CBOöOAHBIM (He paSoxaxb, He HMexb paooxxi) cinayet: y6nficxBû
99
98
cip : A7KHD JIVK, nepeu)
çoban salata : JICTHHH cajiax H3 CBCJKHX Bomefı (noMH^opbi, orypubi, demlemek : 3aBapnBaTb
100 101
demagoji : ^eMarorna
dondurma : MOpoaceHoe
demir : )Ke:ıe3o
duygusal: ceHTHMeHTanbHbin
denemek : npoöoBaTb
düğme (giysi): nyroBuııa
dengeli: ypaBHOBenıeHHbin
düğün : CBa^böa
denize açılmak : BBIXOAHTB B oTKpbixoe Mope
dünkü çocuk : MOJIOAOH HeonbiTHbin nenoBCK (öyKB. «BnepaniHini
denk gelmek : noAXO/nxxb, cooxBeTCTBOBaxb / cüBna^aTb no BpeMeHH
peÖÖHOK»)
depolamak : 3auacaTbca, xpamiTb Ha CKJia^e •
dikkat etmek : oopamaTb BmiMaHiıe / 6biib ocTopo>KHbiM el: pyxa (KHCTb) / qy>KOH nenoseK (Hû POACTBCHHHK)
sit (alanı): iicxopiixecKoe KJIH AoiicxopiinecKoe Mecxo (30Ha), şehit: naBixiHU CMepibto xpaopbix, MyneHHK
taraf (Avrupa tarafı) : cTOpona, nacxt (eBponeîicKajı nacTb) tereyağı: C-IMBOKHOC .\ıac;ıo
123
122
tuzak: jiOBvuiKa. KamcaH
u
tümör : onyxonb ülser: £3Ba
u üretmek: npoH3BormTb
ürpermek : co^poraTbcn, B3^parnBaTb
uçurum : nponacn*
ürün : nporryıcr
uğraşmak : (mpeu.3H.) no;upa3HHBaxb, 3aHHMaxbCfl (neM?)
üşenmek: jıemiTBca
ulaşım : TpaHcnopx. nepeB03Ka
üye : qjieu
ulaştırmak: xpaHcnopxnpoBaxb, nepenpaBRHTb
üzülmek : paccxpaiiBaxbca
upuzun : oneHb rrjuiHHbiü
ustalık: MacrepCTBO, npocj)eccMOHajiH3M
u y a r ı : npeAOCTepeyKemîe vadi: üOJiıiHa
127
126
yükseklik : BbicoTa
Yükselmek : noLiHHMaxbca (B Kapbepe) noBbiinaxbca (ypoBCHb MOpa)
CEVAPLAR
yün : niepcxb (xaK MaxepHan), ınepcraHoS 1) GİYECEK BİR ŞEYLER ALALIM!
yürüyerek: neııiKOM
** mm_
1) Bir kaç gömlek, ceket ve pantolon alacak. 2) Renkli bir kişi
yürüyüş : nporyjixa
olacak. 3) Kadınlar günü için eşine hediye alacak. 4) Eşi hediyeyi
yüzük : KOJIBUO
beğenmezse Nesip'le konuşmaz. 5) Yanlış 6) Yanlış 7) Doğru
VÜZÜStÜ : JIHUOM BHI13
128
129
ı
4) AH BİR ZENGİN OLSAM!
7) TUFAN GELMİŞ
1) Ona göre çalışarak para kazanmak daha iyi. 2) Havuzlu bir ev,
1) Hemen otele gitmiş, kahvaltı yapıp hazırlandıktan sonra şirkete
bir araba almak ve ilginç ülkeleri görmek istiyor. 3) Çünkü
gitmiş. 2) İstanbul'daki Türk firmasıyla işleri organize eden
yüzmeyi çok seviyor. 4) Çünkü lüks bir arabaya binmek Serhat'ı
müdürleri çok hastalanmış. 3) Bir piknik düzenleyecekler ama
mutlu edecek. 5) Çünkü Avrupa'nın tarihi-ni iyi biliyor ve bu ona "Doğada gezmeye gideceğiz." diyecekler. 4) Alışveriş yapıp
ülkeleri gömlekten mutluluk duyacak. 6)Yanhş 7) Yanlış yiyecekleri hazırlayacaklar. 5) Yanlış 6) Yanlış 8) Doğru
8) Doğru
8) SON YALANCI
1) Çünkü futbol oynamayı çok seviyor. 2) Hayır, şimdi çalamıyor. 2) Harikaydı. 3) Önce haberleri, sonra halk hikayeleri dinliyorlardı.
3) Çünkü eşi iyi oynuyordu ve Metin kötü oynuyordu. 4) Ona göre 4) Kırk kiloluk altın topu ödül olarak verecek. 5) "Olabilir."
eşi kazanacak. 5) Tavlayı. 6) Doğru 7) Yanlış 8) Yanlış 9) Doğru diyordu. 6) Yanlış 7) Yanlış 8) Yanlış 9) Yanlış
9) İSTANBUL TURU
6) DAHA İYİSİ NE?
1) Eyüp Sultan Camisi'ndeki türbenin içinde. 2) Yunusu Haliç'ten
1) Limonlu salatayı daha çok seviyor. 2) Hayır, onun kilo Marmara Denizine götürdüler. 3) Çünkü belediyeler uzun yıllardan
problemi yok. 3) Kilo vermek isterse, 4) Zayıflamak isteyen beri temizliyor. 4) Çünkü hem suda oksijen yoktu, hem de sudaki
kişilere. 5) Çünkü bankadan kredi alamadı. 6) Yanlış 7) Doğru kimyasal maddeler onu zehirliyordu. 5) Doğru 6) Doğru
8) Doğru 9) Doğru 7) Yanlış 8) Doğru
130 131
10) İŞİMİ BİTİRMELİYİM?
13) NEREDE NE YAPILIR, NE YAPILMAZ?
1) Akşama kadar ağzı kulaklarında, mutlu bir gün geçiriyor. 2) İşler
1) Edilir, çünkü komşu gelip söyler ve arabamızı çekeriz. 2) Eğer
birikir, Meral sıkışır ve geç saatlere kadar çalışmaya mecbur olur.
yapılmazsa, hastalık iyileşmez. 3) Çünkü yemeğe geç kaldı.
3) Kardeşi Suna'yı kızdırmak. 4) Suna'ya göre o ilk defa işini
4) Cevap verilmez. 5) Hanımlar bekletilmez, sofraya oturup
zamanında bitiremeyecek. 5) Yanlış 6) Yanlış
hanımlara teşekkür ve iltifat edilir. 6) Yanlış 7) Yanlış
8) Yanlış 9) Yanlış 10) Yanlış
11) DEFNE
1) Çünkü keyiflerini bozmak istemedi ve onlar sakinken uyaracak, 15) YAZ GELSE DE DONDURMU YESEKÎ
hem Necla sinirlenmeyecek, hem de iş arkadaşları onu daha dikkatli 1) Annelerinden dondurma parası almak için. 2) Yüksek dağlarda
dinleyip anlayacaklar. 2) Gözlerini kocaman açarak "Yaramazlar, kuyular açıp kışın bu kuyuları karla doldurup üstünü kapatıyorlar ve
yaramazlar." diye bağırıyormuş. 3) Güzel, sempatik, çalışkan, yazın dondurmacılara satıyorlardı. 3) Dondurma teknolojisi
mükemmel bir kadın. 4) Sekiz yaşında. 5) "Timur iyi, çok şükür! çıktıktan sonra dondurmadan kar çıktı. 4) Reklam yaparak, "Kışın
Seni yaramaz seni." deyip güldü. 6) Yanlış 7) Yanlış da dondurma yiyebilirsiniz." diyerek. 5) İngilizler yapmış.
8) Doğru 9) Doğru 6) Yanlış 7) Doğru
132
133
16)KAPADOKYA 19) TÜRK LOKUMU
1) Kapatukya yani güzel atlar ülkesi denir. 2) Otobüs veya özel 1) Bayramların değişmez tatlısıdır, düğünlerde, nişanlarda gelen
araçla gidilebilir ve uçakla Kayseri'ye gidip oradan bir saat kara davetlilere, evimizde ofisimizde bizi ziyaret eden arkadaşlarımıza
yolculuğu yaparak ulaşılabilir. 3) Çünkü bölgeyi iyi yönetemediler. ikram ederiz. 2) Hacı Bekir İstanbul'a geldikten sonra lokumu
4) Çok lüks oteller de bulabilirsiniz, kayalara oyularak yapılan üretmiş. Lokum dönemin padişahı tarafından beğenilmiş ve Hacı
Bekir sarayın baş şekercisi olmuş. 3) İsimde ilk torunun adı, ikinci
oteller de bulabilirsiniz. 5) Avanos'ta ilk akla gelen Çanak çömlek
oğlunun adı en sona da Hacı Bekir'in adı konmuş, icad eden Hacı
atölyeleridir. 6) Doğru 7) Doğru 8) Doğru
Bekir'e saygı gösterilmiş. 4) İngiliz bir seyyah İstanbul'a gelmiş ve
lokum alıp ülkesine götürmüş. 5) Avrupalılar tarafından bulunmuş.
6) Doğru 7) Yanlış 8) Yanlış 9) Doğru 10) Yanlış
17) FETHİYE
1) Nuh Peygamber zaman nida yapılmış. 2) Doğru yolu anlattırmak 1) Çayın tekeli olmayı devam ettirmek için. 2)İngilizlerin
için. 3) Nuh'a inanmayıp gemiye binmeyenler ölmüş. 4) Sular ambargosundan sonra Ruslar, İngilizlerden çay alamadı. 3) Çünkü
Türk çayında gıda boyası gibi katkı maddesi yoktur ve türünden
çekilmeye başlamış, yedi ay sonra gemi karaya oturmuş, burası Ağrı
dolayı uzun sürede demlenir. 4) 30 kadar kimyasal karışım ve
Dağı'nın üstüymüş. S) Herkes aşureyi farklı yiyecekler karıştırarak
çeşitli vitaminler vardır. 5) İnsanı güzelleştirir ve kozmetik
yapar. 6) Yanlış 7) Yanlış 8) Doğru 9) Doğru sanayinde çaydan faydalanılır. 6) Yanlış 7) Yanlış 8) Doğru
9) Doğru
134 135