Professional Documents
Culture Documents
Aşırı İzleme (Bingewatching) Özet - Kübra Işık
Aşırı İzleme (Bingewatching) Özet - Kübra Işık
Kübra Işık
Selin Tüzün Ateşalp ve Gülşah Başlar, 2020 yılında yayınlanan "İnternette Dizi İzleme
Pratiklerinin Dönüşümü: Aşırı İzleme (Binge- watching) Üzerine Bir Araştırma" isimli
makalelerinde aşırı izleme (binge-watching) kavramı çerçevesinde televizyonun ve izleme
deneyiminin nasıl dönüştüğünü incelemektedirler (s.113). Çalışmada odak grup yöntemi
kullanılarak lisans ve lisansüstü düzeyde öğrenci olan toplam 20 kişi ile görüşülmüştür
(s.118). Odak grup tekniğinin seçilmesi ise görüşlerin grup ortamında etkileşimli olarak
anlaşılmasına olanak sağlamasındandır. Ancak Tüzün Ateşalp ve Başlar bu tekniğin,
katılımcıları fikirlerini ifade etmekten kaçınmalarına ya da genel yargıya uymalarına neden
olabileceği konusunda uyarmaktadırlar (s.117-118).
Makalenin 'Giriş' bölümünde Tüzün Ateşalp ve Başlar medya metinlerinin tüketim sürecinin
gelişen teknoloji ile birlikte şekillendiğini açıklamaktadır. Dijitalleşme içeriklere farklı
kanallar üzerinden ulaşmayı kolaylaştırmıştır. Bu durum televizyon yayıncılığını da
etkilemiştir. Dijitalleşme dağıtım olanaklarını arttırmıştır. Anaakım kanallarda kendine yer
bulamayan yapımların internet aracılığıyla kendisine dünyanın her yerinden izleyici bulması
olanağı ortaya çıkmıştır (s.111-112). Televizyon için üretilen içerikler internet ortamında,
kanaların web sitelerinde ya da video paylaşım sitelerinde yayınlanmaya başlamıştır. Marshall
(2009), özellikle üst sosyo-ekonomik sınıfa ait gençlerin dizileri internet üzerinden izlediğine
dikkat çekmektedir. İnternet üzerinden dosya takası yapmayı sağlayan BitTorrent'in
yaygınlaştığını söylemektedir. Öte yandan, izlenecek içerikler üzerinde televizyon
yapımcılarının hala söz sahibi olduğunu da ekler (Marshall, 2009: s. 41–42; akt. Tüzün
Ateşalp & Başlar, 2020: s. 112). Televizyonun dönüşümündeki en büyük dönüm
noktalarından biri ise Netflix'in VOD hizmetine geçiş yapması ile yaşanmıştır (Curtin, 2009:
s. 10-15; akt. Tüzün Ateşalp & Başlar, 2020: s.112). Türkiye'de de internetin televizyon
üzerindeki etkisi çevrimiçi dizi izleme siteleri ile yaşanmıştır. Ocak 2016'da Netflix ve Doğan
Yayın Holding iştiraki BluTV'nin kurulmasına kadar, televizyon kanallarının program ve
dizilerini yeni medya mecralarında yayınlaması ile kısıtlı kaldığı görülmektedir (s.113).
Makalede 'binge-watching' kavramı 'aşırı izlemek' olarak çevrilmiştir. 2016 bir makalede
kavramın Türkçe'ye tıkınmalı izleme olarak kullanıldığını ancak bu kullanımın aşırılıktan
ziyade hıza vurgu yaptığını dipnotta belirtilmiştir (s.114). Aşırı izleme (binge-watching)
kavramı İngilizce Oxford Sözlüğü'nde "fiili bir televizyon programının birçok bölümünü tipik
olarak DVD ya da dijital akış (digital streaming) hizmeti sunan ortamlar aracılığıyla art arda
izlemek olarak tanımlanır" (Tüzün Ateşalp & Başlar,2020: s.114). Aşırı seyretme (binge-
viewing) ve maraton izleme (marathon watching) olarak da kullanılan aşırı izleme (binge-
watching) ilk olarak DVD setlerinin yaygınlaşması ile gündeme gelmiştir. Ortaya çıkan yeni
izleme alışkanlığını anlatmak için binge (aşırı yemek ya da tıkınmak) kelimesinin metafor
olarak kullanıldığı görülmüştür (Brunsdon, 2010, s. 64-65; akt. Tüzün Ateşalp & Başlar,
2020: s. 114).
Geleneksel televizyon ile ilgili izleyicinin pasif olduğu, ekran karşısında vakit kaybettiği ve
uyuştuğu algısı hakimdir. Öte yandan yeni televizyon kendisini genç, dinamik ve akıllı olarak
tanıtmaktadır. Kendilerini geleneksel televizyonun karşısına konumlandıran HBO ve Netflix
gibi video hizmet sağlayıcıları aşırı izleme kavramı ile özdeşleşmişlerdir (s.114-115).
Özellikle Netflix'in, dizilerin sezonlarını aynı anda yükleyerek aşırı izleme deneyiminin
yaygınlaştırılması stratejisini izlediği düşünülmektedir (Kolker, 2012; Boorstin, 2013; akt.
Tüzün Ateşalp & Başlar, 2020: s. 115). Netflix platformunda bir dizi bittikten saniyeler sonra
yeni bölümü otomatik olarak oynar. Ayrıca platform kullanıcılarının önceki tercihlerine göre
yeni seçenekler sunmaktadır (s.115). Netflix, sunduğu bu farklı deneyimi izleme sürecinin
bireysel olarak planlanması ile açıklamaktadır. Kendisini geleneksel televizyondan farklı bir
noktaya konumlandıran Netflix, odaklanılarak izlenilmesi gereken kaliteli dramalar yarattığını
iddia etmektedir. Wired dergisi ile hazırladığı "TV Got Better" kampanyası da bunu
göstermektedir. Netflix, eski pasif televizyon izleme deneyiminden farklı olarak televizyonun
viral hale geldiği yeni katılımlı izleme deneyimini pazarlamaktadır (Wired, 2014; akt. Tüzün
Ateşalp & Başlar, 2020: s. 115-116). Aşırı izleme deneyiminin Netflix'le özdeşleşmesini
kanıtlayan bir veri olarak Netflix'in 2013 yılında Harris Interactive'e yaptırdığı ankete göre
kullancılarının %61'i düzenli olarak aşırı izleme yapmaktadır ("Netflix Declares…", 2013;
akt. Tüzün Ateşalp & Başlar, 2020: s. 116).
Netflix'in aşırı izlemeyi sağlıklı bir tüketim biçimi olarak gösterme çabasına karşın ( Tryon,
2015: s.104-105; akt. Tüzün Ateşalp & Başlar, 2020: s. 115), aşırı izleme pratiğine yönelik
eleştiriler bulunmaktadır. Yapılan araştırmalar aşırı izlemenin dopamin salgılanmasına neden
olduğu dolayısıyla bağımlılık yaptığı bulgusuna ulaşmıştır (Page, 2017; akt. Tüzün Ateşalp &
Başlar, 2020: s.116). Makalede yetişkin izleyiciler için aşırı izleme pratiğinin "suçlu
haz"(guilty pleasure) gibi tanımlamalarla nitelendiğini vurgulanmıştır (s.116).
Çalışmada aşırı izlemenin Netflix platformu ile özdeşleştiğini ve Netflix'in bu deneyimi bir
pazarlama stratejisi olarak kullandığını vurgulanmıştır (s.116). Öte yandan Türkiye'de aşırı
izleme pratiği Netflix platformu öncesinde yasal olmayan CD ve DVD'ler ve çevrimiçi dizi
izleme siteleri ile yaygınlaşmaya başladığını belirtmektedirler (s. 116-117). Ece Vitrinel
(2018) korsan yayıncılığın Netflix ve benzeri platformların Türkiye'ye geç girmesinin
nedenlerinden olduğuna dikkat çekmektedir (s.5; akt. Tüzün Ateşalp & Başlar, 2020: s. 117).
Araştırma Bulguları
Araştırmadan edinilen bulgular izleme eyleminin bilgisayar, telefon veya tablet üzerinden
gerçekleştiğini göstermektedir. Çoğunluk bilgisayarı kullanmakta, az sayıda da olsa telefon ve
tablet de tercih edilmektedir (s.118). Televizyonun ise bir arayüz olarak kullanıldığı
belirtilmiştir. Katılımcılardan Sinem (22) son 5-6 yıldır televizyon izlemediğini belirtmiştir (s.
119).
Bilgisayar, telefon ve tabletin tercih edilmesinde bireysellik ve mobillik temaları öne
çıkmıştır. Katılımcılar, televizyon için üretilen içeriklerin herkese hitap etmemesi durumunda
farklı ekrandan kendi istediklerini izleyebildiklerini belirtmiştir. İnci (24) bu durumu
"özgürlük" olarak tanımlamıştır (s. 119). Ayrıca mobilite de önemli bir özellik olarak
vurgulanmıştır. Bilgisayar, telefon ve tablet ekranından istenildiği zaman istenilen yerde
içerikler tüketilebilmektedir. Bu noktada makale, izleme deneyiminin bireyselleşmesi ile
tüketim kültüründe bireyselleşmenin artması arasındaki bağlantıya dikkat çekmektedir
(s.119).
Aşırı izleme yapmalarının bir başka nedeni olarak katılımcılar sosyalleşmeyi göstermişlerdir.
Makalede televizyon izleme sürecinin değişmesi ile birlikte televizyon içeriğinin
sosyalleştirici etkisinin de dönüştüğünü ancak hala devam ettiği açıklanmıştır (s. 126).
Katılımcılar diziler hakkında yapılan konuşmalara katılmak ve dışarıda kalmamak için dizileri
aşırı izleme eğiliminde olduklarını belirtmişlerdir. Ayrıca spoilerdan kaçma isteği de aşırı
izlemenin bir başka nedeni olarak gösterilmiştir (s.126). Katılımcılar dizi izlemeyi bir sosyal
etkinlik olarak deneyimlediklerini söylemişlerdir (s.127).
Aşırı izlemenin bir diğer nedeni ise odaklanarak izleme isteğidir. Katılımcılar duygu
bütünlüğünü bozmamak, yoğunlaşmak ve dizi evreninden kopmamak gibi sebepleri aşırı
izlemelerinin nedeni olarak sunmaktadır (s.127). Bunların dışında 3 katılımcı düşük maaliyetli
bir boş zaman aktivitesi olması nedeniyle aşırı izleme yaptıklarını, 3 katılımcı ise gündemden
kaçmak istedikleri için aşırı izleme yaptıklarını söylemişlerdir (s. 128). Tüzün Ateşalp ve
Başlar, bu noktada Adorno ve Horkheimer'ın (2007: s.75; akt. Tüzün Ateşalp & Başlar, 2020:
s.128) kültür endüstrisinin gündelik yaşamdan kaçış vaad ettiği görüşlerini hatırlatmaktadırlar
(s. 128). Katılımcılar, gündelik hayattan kaçıp kurgu evrene odaklanmak istediklerini
açıklamışlardır (s.128).
Katılımcıların 5'i aşırı izlemeden sonra dizi bittiğinde üzüldüklerini belirtmişlerdir (s.129).
Katılımcılar açısından aşırı izleme deneyimi bağımlılık çağrışımı yapmaktadır. Katılımcılar
açıklamalarında "mahkûm", "köle", "esir olma" gibi olumsuz nitelikli kelimeler
kullanmışlardır (s.129). Ayrıca aşırı izleme etkinliğinin vakit kaybı ve yorgunluk yarattığını
vurgulamaktadırlar. Bu konuda katılımcılardan Adli (28) aşırı izlemeyi 'çürümek' ile, Onur
(24) ise beynin uyuşması ile ilişkilendirmişlerdir (s.130). Üç odak grupta da aşırı izlemenin
yorgunluk ve sersemlik yarattığına dair görüş birliği bulunmaktadır (s.131). Katılımcılar aşırı
izleme sonrasında metnin akılda kalıcılığı ile ilgili de akılda kalıcılığın azaldığı üzerinde fikir
birliği oluşturmuşlardır (s. 131).