Professional Documents
Culture Documents
B İL İM V E K Ü L T Ü R E SE R L E R İ D İZİS İ : 230
B a tı K lâ s ik le r i: 3 6
Kitabın adı
İT A L Y A
SE Y A H A Tİ
H
Yayın kodu
9 0 .34 .Y .0002.418
ISB N 975.11.0037.2 (T k . N o)
ISB N 975.1 1 .0 0 3 9 .9 (2. C ilt)
Baskı yılı
1990
Baskı adedi
5 .0 00
Dizgi, baskı, cilt
M İL LÎ E Ğ İTİM B A SIM E V İ
İTALYA
SEYAHATİ
II
Goethe
Ç eviren
SE N İH A BEDRİ G Ö K N İL
İstanbul 1990
İtalya Seyahati II. kısım
Napoli 1787
V elletri, 22 Şubat.
(1 ) Potin adalan.
(2 ) Cam ille B orgia, M alta şövalyesi, Cardinal E tienne Borgianın
kardeşi. A slen V elletri’li.
(3 ) Hıristiyanlığı yaymak için kurulmuş (C ongregatıo d e P ropo-
ganda fid e) teşkilâtı.
(4 ) V d sk la r: eski b ir İtalya kavm i. Lathım’un cenubunda yerleş
miş olan bu kavım , m . e . İÜ . asırda R om alıların hakim iyeti
altına girm işti.
İTALYA SEYAHATİ II 7
müzede bir iki parça mevcut. Bilhassa, Çin işi iki yazı
takımı kutusu dikkatimi çekti; birinin parçalan üze
rinde ipekböceği yetiştirilişi, diğerininkinde pirinç
ekimi tasvir ediliyor; bu sahneler oldukça etraflı ve
sâfça işlenmiş. Gerek kutular gerekse mahfazalan
son derece zarif ve benim evvelce bahsetmiş olduğum
propaganda kütüphanesindeki kitapla boy ölçüşele-
bilecek mahiyette.
(1 ) M intum e harabeleri.
(1 ) X III. asır sonlarına doğru, Charles d’A n jou zam anında inşa
edilen “ Castel N uovo” Bu m eydana şim di “ Piazza d e M unicı-
p jo ” adı verilm iştir.
16 İTALYA SEYAHATİ U.
N apoli, 9 Mart.
Seyahatin hoş bir tarafı da şu: A lelâde şeyler bile
yeni oldukları ve sürpriz olarak karşımıza çıktıkları
için âdeta bir macera mahiyetini kazamyorlar. C apo
di M onte’den dönüşümde, Filangieri’lere bir akşam
ziyareti yaptım. Salonda, kanapede ev sahibesinin
yanında bir kadın oturuyordu; kılığı kıyafeti bu
evdeki serbest ve samimi hereket tarzına pek uymu
yordu. İnce ipekten çizgili bir entari giymiş, başım
garip bir şekilde süslemişti, küçük ve zarif vücudü,
daha ziyade başkalarım süslemekten kendine bakma
ya vakit bulamıyan bir terziyi andırıyordu. B öyleleri,
emeklerine mukabil para kazanmaya öyle alışmışlar
dır ki, kendileri için bile bedava çalışmayı göze
almazlar! Benim odaya girişime pek aldırmadı ve
gevezeliklerine devam etti; son günlerde bapndan
geçen veya çılgınlıklarının başına getirmiş olduğu bir
sürü tuhaf hikâyeyi sıraya dizdi.
Ev sahibi hanım biraz da bana konuşma fırsatı
verm eye çalıştı, C apo di M onte ve oradaki kıymetli
eserlerden bahsetti. Garip misafir buna karşdık
hemen yerinden fırladı; ayaktaki hali oturuşundakin-
den daha da hoştu, ve gitmek için müsaade istedi.
V eda edip kapıya doğru koşarken, tam önümden
geçtiği sırada, “ Filangieri’ler bugünlerde bana yem e
ğe gelecekler, sizi de birlikte beklerim ” , dedi ve
cevabım ı beklem eden kayboluverdi. Sonradan öğ
rendim ki, bu kadın Fılangier’lerin yakm akrabaların
dan, prenses imiş. Filangieri’ler zengin değiller,
İTALYA SEYAHATİ D. 35
(1 ) H erculanum kapısı
36 İTALYA SEYAHATİ D
N apoli, 22 Mart.
Bugün C orreggio’nun satılık bir tablosunu gör
dük. İyi muhafaza edilmemiş olmasına rağmen cazi
besini tamamen kaybetmemiş. Bir M eryem Ana
resm i; kucağında çocu k, annesinin göğsüyle, küçük
bir meleğin kendisine uzattığı armutlar arasında
tereddüt ediyor. Yani, “ İsanın sütten kesilm esi.”
Fikir çok ince, kom posizyon canlı ve tabii, işleniliş
tarzı da çok sevimli. Bu resim hemen “ St. Katherina’-
mn nişanlanmasını” hatırlatıyor. Ben bunun Correg
gio’nun elinden çıkmış olduğundan şüphe etm iyo
rum.
N apoli, 23 M art. Cuma.
Kniep’le olan münasebetimiz gittikçe faydah bir
şekilde inkişaf etti ve sağlamıştı. Birlikte Paestum’a
gittik. Orada olsun, yolda olsun, durmadan çalıştı,
hep çizdi. B irçok güzel desenler meydana geldi. Bu
faal ve hareketli hayat çok hoşuna gidiyor çünkü,
böylece kendisinin de pek emin olm adığı istidadı
kamçılanmış oluyor. Bu işte kati olm ak lâzım, onun
titiz ve temiz eli bilhassa bunda kendini gösteriyor.
M eselâ resim için hazırladığı kâğıtlara bir çerçeve
çizm eyi hiçbir zaman ihmal etm iyor. Kullandığı en iyi
cins İngiliz kalemlerini durmadan sivriltiyor. Bu
kendisine âdeta çim ek kadar zevk veriyor. Bundan
dolayı da çizgileri cidden kusursuz.
66 İTALYA SEYAHATİ n
(1 ) U ıpflan ze: İlk nebat. Bütün nebatların m enşei olan ana nebat.
İTALYA SEYAHATİ D. 71
31 M art, Cumartesi.
Güneş denizden doğdu. Saat yedide bizden iki
gün evvel hareket etmiş olan bir Fansız gemisine
yetiştik. Gemimiz bu kadar yollu olduğu halde, gene
de bu yolun sonu gelmez gibi görünüyor.
U sticaf) adası bize biraz teselli verdi. Fakat
maalesef sol tarafımıza düşüyor, halbuki Capri’yi
olduğu gibi bu adayı da sağımıza almamız lâzım
gelirdi. Öğleye doğru rüzgâr büsbütün aksi istikamet
ten esmeye başladı, hep yerimizde sayıyoruz. Dalga
lar gittikçe çoğaldığı için, gem ide herkes hasta
Ben yatmakta devam ediyorum ; bütün piyesi
iyice düşündüm ve tasarladım. Eğer muzip Kniep
bana arasıra şarap ve ekmek getirdikçe öğle yemekle
rinin, nefasetini, genç kaptanın sevimliliğini ve neşe
sini, benim yemek yiyemediğime ne kadar üzüldüğü
nü yağlandıra ballandıra anlatmasaydı, saatlerin nasıl
geçtiğinin farkında olmıyacaktım. Dalgalar kendisi
nin iştihasuıa hiç dokunmamış, yolculann keyif ve
neşelerinin nasıl deniz tutmasına tahavvül ettiği, ve
bunun herkeste ayrı ayn tecelli ediş tarzı da kendisi
ne epey hikâye mevzuu veriyor. Öğleden sonra
dörtte, kaptan gemiye yeni bir istikamet verdi, büyük
yelkenleri tekrar açtılar, Ustica adası istikametinde
ilerlemeye başladık. Biraz sonra da Sicilya(12) dağları
nı adanın arkasında büyük bir sevinçle seçebildik.
1 Nisan, Pazar.
Sabahm üçünde sert bir fırtına çıktı. Ben yan
uyku ve rüya içinde dramımın plânım kurmaya
devam ettim. Güvertede bir konuşmadır gidiyordu.
Yelkenleri indirler, gemi dalgalar içinde çalkanıyor
du. Gün doğmasına yakın fırtına sakinleşti, hava
berraklaşmaya başladı. Ustica adasının artık tama-
miyle sağımıza almıştık. Bize uzaklarda yüzen bir
kamlumbağa gösterdiler, bunu ancak dürbünle canlı
bir nokta olarak seçebiliyorduk. Öğleye doğru Sicilya
kıyılarım, sahil dağlarım ve körfezlerini iyice fark
edebildik. Ç ok şiddetli bir rüzgâra tutulmuş sağa sola
yalpalıyorduk. Öğleden sonra sahile yaklaşmıştık.
Hava açmıştı, parlak güneşin altında LUyba'ia sahil
dağlarını ve körfezlerim , C apo G allo’ya kadar iyice
seçebiliyorduk.
Bir Yunus balığı sürüsü gemimizi takibediyordu.
Geminin ön tarafında iki yandan yüzüyorlar ve
durmadan öne doğru sıçrıyorlardı. Balıkların, kâh
şeffaf dalgalar altında yüzüşlerim, kâh altın ve yeşil
renklerle pmldıyan sırtlarım ve yüzgeçlerini meydana
çıkararak suların üzerinde sıçrayışlarını seyretmek
pek hoştu.
78 İTALYA SEYAHATİ Q
(1 ) Ponte F elice
80 İTALYA SEYAHATİ D.
(1 ) M onte C atalfano.
(2 ) “ Ö bür taraftaki denize” : M onte Pellegrino’nun doğusuna, bu
dağla G alla bum u arasına.
İTALYA SEYAHATİ H. 85
*
**
( I ) Baron Bivana.
116 İTALYA SEYAHATİ II.
(1 ) K ataloklik m ezhebi.
İTALYA SEYAHATİ O 127
Segesta’ dan’(1
2) aşağı doğru inen sular kalker
taşından başka boynuz taşlan da sürüklüyorlar.
Lâcivert, kırmızı, san, kahverengi olan bu taşlar
oldukça sert. Renkleri de çok çeşitli. Kalker kayalan
arasında tabakalar halinde çakmak ve boynuz taşlan-
na da rasladım. Bunlar kalkerle bağlı. A lcam o’ya
varıncaya kadar bütün bu taşlardan müteşekkil tepe
lere tesadüf ettik.
ğı v&diler; her taraf ekili fakat etrafta tek bir ağaç bile
görünm üyor. İçleri iri taşlarla dolu çakıl kayaları, bu
arazinin vaktiyle deniz dalgalan altında buluduğunu
gösteriyor. Toprak iyi karışmış; şimdiye kadar gör
düklerimizden daha iyi, çünkü burada kum da var.
Salemi bir saat kadar ilerde, sağımızda kalıyor.
Buraya, kalker dağlarını kaplıyan alçı kayalan aşarak
geldik. Toprak gitgide daha zenginleşiyor. D oğu
tarafında uzaklarda denizi görüyoruz, ön plânda
tepelerin dalgalandırdığı arazi var. Yapraklanmış
incir ağaçlarına rasladık, fakat en çok hoşumuza
giden, yol üzerindeki sonsuz çiçek kümeleri oldu.
Bunlar geniş yolların kenarlarında kendiliklerinden
yetişiyorlar, muhtelif renk ve cinslerin meydana
getirdiği küm eler, geniş satıhlar halinde birbirlerin
den ayrılıyorlar, bu renk cenneti alabildiğine uzanıp
gidiyor. En güzel öksüzurganlan, (W inden) hibicus-
lar, ebegüm eciler, yer yer küme küme yoncalar, ve
bunların arasında alliumlar ve keçisedefleri. Bu renk
renk halılar üzerinde atlarımızla, birbiriyle çaprazla
şan patikaları takibediyonız.
Etrafta kızıl kahverengi güzel inekier otluyor;
boylan pek büyük değil, yapılan çok şirin, bilhassa
küçük boynuzlarının biçimi çok zarif.
Kuzey-doğu tarafında dağlar sıra halinde, arala-
nnda yalnız tek bir tepe, Cuniglione, yükselerek
kendini belirtiyor. Çakıltepelerinde pek az suya
tesadüf ettik. Anlaşılan buralara pek az yağmur
düşünüyor. N e su yarıklarına, ne de suların sürükle
dikleri taşlara rashyoruz.
İTALYA SEYAHATİ D 143
(1 ) P orto E m pedod e.
(2 ) Akragas: G irgenti’ nin doğusunda bulunan ve şim di, Fium e
San B iagio adım alan n eh ir...
(3 ) Bu vaso 40 sene kadar evvel. A grigente’ nin m ezarlarından
birinde bulunm uştur.
156 İTALYA SEYAHATİ O.
27 Nisan, Cuma.
Kniep’in eğer bütün tasarladıklarını gerçekleştir
mek istiyecek olursa, durmadan resim yapması lâzım
gelecek. Bense bu arada ihtiyar kılavuzumla bitlikte
dolaşıp duruyorum. Denize doğru bir gezinti yaptık,
eskilerin rivayetine göre Girgenti buradan çok iyi
görülüyormuş. Gözlerim in uzak dalgalara daldığı
sırada, kılavuzum dikkatimi ufuk hattı üzerinde
yayılan uzun bir bulut çizgisi üzerine çekti.
Doğuya doğru uzanan bu bulut uzaktan bir dağ
silsilesini andırıyordu. Kılavuzun rivayetine göre bu,
A frika sahillerinin iriymiş. Fakat burada benim asıl
garibime giden şey başka bir tabiat hâdisesi: bir ayağı
Sicilya sahillerine dayanan ince bulutlardan müteşek
kil bir kem er, mavi ve berrak semada yüksek bir
kavis çizdikten sonra, doğuya doğru inerek denizde
nihayetleniyor. Batan güneş yavaşça hareket halinde
olan bu kemeri hafif renklendiriyordu. Garip olduğu
İTALYA SEYAHATİ D. 157
28 Nisan 1787.
Caltanisettanın arkasındaki tepeler oldukça dik
meyillerle muhtelif vâdiler istikametinde iniyor. Bu
vâdilerin hepsi de sularını Salso(12) nehrine akıtıyor
lar. Toprak kırmızımtırak ve oldukça killi. B irçok
kısımlar etkili değil, işlenmiş olan yerlerdeyse ekim
fena değil, fakat geçtiğimiz yerlere nispetle daha o
kadar ilerlememiş.
30 Nisan, yolda
St. Paolo nehrinin kavisler çizerek aktığı vâdi-
den geçiyoruz. Toprak kırmızımtrak-siyah ve aşınmış
kalker dolu. Ekilmemiş geniş sahalar. Küçük nehir
İTALYA SEYAHATİ □ . 167
Hâtıralarımdan.
Herder’e
( 1) Neptün m&bedi.
İTALYA SEYAHATİ O. 219
(1 ) H om er ve eskiler.
220 İTALYA SEYAHATİ D.
1 Haziran 1787.
Pasaportumu hazırlatıp getiren uşak, gideceğime
eseflenerek şunlan anlattı: geniş bir lâv kitlesi Vezüv-
den akmaya başlıyarak denize doğru ileriiyormuş,
dik sırtlardan akanlar aşağılara varmışlar bile. Bu lâv
seli birkaç güne kadar sahile dayanacakmış. Kendimi
şimdiden bir çıkmaz içinde hissetmeye başladım.
İTALYA SEYAHATİ O. 249
Akşam.
Fakat teşekkür için yaptığım ziyaretler zevksiz
ve boş geçm edi. Şimdiye kadar sonraya bıraktığım
veya görm eye fırsat bulamadığım bazı şeyleri bana
gösterdiler. Hattâ, Cavaliere Venuti, bana bazı gizli
hâzineleri de gösterdi. Bu arada eşsiz “ Ulyss” i,
parçalanmış olmasına rağmen büyük bir zevkle sey
rettim. C. Venuti, vedalaşmadan evvel beni porselen
fabrikasına da götürdü. Burada “ Herküles” i kafama
iyice nakşettim, ve kampania vazolarım doya doya
seyrettim.
Hakikî sevgi ve dostluk hisleri içinde vedalaşır
ken, Cavaliere bana kendisini üzen bir meseleyi açtı.
Burada kendisiyle birlikte daha taraz kalmamı can
dan, yürekten arzu ediyorm uş. Yem ekten evvel
kendisine uğradığım bankacım da beni yem eğe alı
koydu. Lâv akınım görm ek arzusiyle yanıp tutuşma-
saydım. bütün bunların zevkini çıkaracaktım
Hesaplarımı görmek ve eşya toplamakla gün
geçip gitti, karanlık olur olm az M olo’ya koştum.
250 İTALYA SEYAHATİ U.
Y olda. 4, 5, 6, Haziran.
Bu defa yalnız seyahat ettiğim için, son ayın
intihalarım tekrar hatırlamaya fırsat buluyorum ; bu
nu büyük bir huzur içinde yapabiliyorum. Bu arada
da müşahedelerimde sık sık boşluklara raslıyorum:
seyahat, onu başarmış olanın gözleri önünden bir
bakışta geçip gitse ve muhayyilesinde inkıtasız bir
şerit gibi belirse bile, insan onu tasvire kalkışır
kalkışmaz, bu işi kusursuz bir şekilde yapmanın
imkânsızlığını hissediyor. Çünkü anlatılanların hepsi
parça parça tasvir ediliyor; o halde bunlar, üçüncü bir
şahsın muhayyilesinde nasıl bir bütün meydana geti
rebilir?
Bu sebepten son mektuplarınızda verdiğiniz
haberler bana bilhassa seviç ve teselli verdi. İtalya ve
256 İTALYA SEYAHATİ D.