Professional Documents
Culture Documents
Düşüncenin Derinliği
İncigül BAYTEN
ÇOCUK - Düşüncenin Derinliği
©Tüm hakları yazarına aittir. Yazarın izni alınmadan kısmen veya
tamamen çoğaltılması ve farklı biçimlere çevrilmesi yasaktır.
Yazar
İncigül BAYTEN
Baskı Tarihi
MART 2022
ISBN
978-605-184-363-6
Yayınevi
Sage Yayıncılık Reklam Matbaacılık San. Ve Tic. Ltd. Şti.
Baskı
1
2
Yolda yürüyene...
3
4
ÇOCUK
5
İçindekiler
Giriş..................................................................................8
Çocuk.............................................................................10
Gökyüzü.........................................................................12
Yaşamak........................................................................13
Mutlak Gri......................................................................14
Biliyordu.........................................................................15
İpler................................................................................17
Yanmak..........................................................................18
Aykırı..............................................................................19
Güç.................................................................................20
Başlangıç.......................................................................22
İnanıyordu......................................................................24
Güneş.............................................................................25
Korku..............................................................................26
Ölüme Dair.....................................................................28
Düşünüş.........................................................................32
İrade...............................................................................34
Amaç...................…........................................................37
Bravo..............................................................................39
Fabl.................................................................................41
Mutlak Kurallar..............................................................45
Ahlak Kuralları...............................................................51
Özgürlük.........................................................................54
İletişim...........................................................................56
6
Sevmek..........................................................................57
Yönlendirmek.................................................................59
Sesler.............................................................................60
O,....................................................................................65
7
Sorgulanmayan hayat yaşamaya değmez.
Sokrates'in Savunması - Platon
Giriş
8
Fakat girişi okumayarak bunu göz ardı ediyordu. Özel
hissetmek istiyordu belki. Yalnız, biricik ve özel. ~değildi.
Önsözün kitabın yazarı tarafından yazıldığını
düşündü çocuk. Ve şöyle söyledi “ben aptal değilim, yorumu
kendim yapar ve anafikri kendi düşünüşüm ile bulurum.”
Sonra kendine baktı. Bu sınırlı yeteneklerinden biriydi. Sanki
ruhu bedeninden ayrılır ve dışarıdan seyreder, düşünürdü.
“tanrı insan ilişkisine ne de benziyor bu saçma durum” Eğer
tanrı var ise bir önsöz yazmış olmalıydı. Kutsal kitaplarda
geçmişten kıssalar vardır, bilirsiniz. Ders çıkarmamız ve
hataları tekrarlamamamız için. Birey(ler)in toplum içinde
hayatını sürdürmektir. Örneğin, göreceksiniz ki çocuk sosyal
yeteneklerinin kısıtlılığını deneyimler ve çıkarımlar ile
kapatmaya çabalıyor. Kutsal kitap diye adlandırdığımız şey
insanların huzur içinde yaşamasının anahtarı olmalı. Öyle bir
kitap ki, muhteşem toplum düzeninin anahtarı..
9
Hassas bir ruh bütün
kaba şeylerin düşmanıdır.
Faust - Goethe
Çocuk
10
Ağlıyordu çocuk. Çünkü gözlerinden su gelmesi gülünç
bir şeydi. Çocuk deli olmadığını söylüyordu. Sonuçta
delirmek üzere olan henüz deli değildir.
Düşünüyordu çocuk. Bununla o kadar meşguldü ki
konuşmaya vakti olmuyordu. Anlatmazdı çocuk.
Anlayamayacaklarını bilecek kadar akilliydi. Ancak bir aptal
kendini anlamayacak birine kendini anlatırdı. Bağırıyordu
çocuk. Sessiz bir çığlıktan bahsediyorum.
O bir çocuktu ve büyümeyecekti.
11
Çatabiliyorsan önce
fikirlerime çat, sonra bana.
Montaigne
Gökyüzü
12
Ben..."Geceleri çok düşünmekten
gündüzleri başım ağrırdı."
Yaşamak - Ya Hua (Huozhe 2016)
Yaşamak
13
Herkes aynı şeyi düşünüyorsa
hiç kimse fazla bir şey düşünmüyor demektir.
Walter Lipmann
Mutlak Gri
14
Ama... Nasıl bir cesaret bu böyle?
İnsan nasıl olurda
kendi türüne böyle güven ve inanç besler?
İnsanoğluna bu tür inancı öğretecek
öyle az şey oluyor ki dünyada.
Gazap Üzümleri - John Steinbeck
Biliyordu
15
eksik kalır hep. Biliyordu ve biliyordu. Kimse yardım
etmezdi.
Hikayenin sonunu en çok merak eden de kendisiydi.
Nitekim son paragrafın son noktasını koyacak olanın kendi
olduğunu biliyordu.
16
Ey sıkıntı şiddetlen,
nasılsa geçeceksin.
Nar Ağacı - Nazan Bekiroğlu
İpler
17
İlimleri elde etmek için kullanıyoruz aklı, oysa aklımızı
olgunlaştırmak için ilimleri kullanmalıyım.
Işık Doğudan Gelir - Cemil Meriç
Yanmak
18
İnsanlar, kişisel tercihlerine ve
duygularına göre taraf tutarlar.
Özgürlük Üzerine - John Stuart Mill
Aykırı
19
Malda mülkte gözüm yok benim.
Beni çileden çıkaran haksızlık.
Üç Kız Kardeş - Anton Çehov
Güç
20
Bilmek tutsaklıktır. Düşünen ise aramaya mahkumdur.
Arayan bulur. Bulan, bilen düzeltmelidir. Duzeltmezlerse
lanetlenirler asıl! Gelecek nesiller onları lanetler “ Tarihi
değiştiren olabilirdiniz, kahraman olup tarihe geçebilirdiniz.
Madem biliyordunuz ne diye korkaklık edip sustunuz?” Tanrı
da lanet eder o korkaklara “ Bilip de susmak ancak
şeytanlıktır.”
Çocuk düşünüyor ve ancak düşünüyordu. Düşünceleri
benimsemez ama farklı bakış açıları ile bakardı.
Düşünüyordu çocuk, bunun için yaratılmıştı.
21
Gerçek bir keşif yolculuğu yeni yerler aramak değil,
yeni gözlerle bakmaktır.
Her Güne Bir Nietzsche - Allan Percy
Başlangıç
22
Çocuğun tek bildiği önceki (sizin gerçek olarak
nitelendirdiğiniz) evrenindeki iç boğucu olaylardı. Zaten
onlardan kaçmaya çalışıyordu, ne saçma bir çıkmazdı.
Sonra okudu çocuk. Çok okudu çocuk. Her gün saatlerce
okuyordu.. Artık arkadaşları ile konusacak konusu vardı!
Romanlardan sıkıldı çocuk. Benziyorlardı hep. Hakkında
konuşmaya değecek bir şeylere ihtiyacı vardı.
Kavramsal sohbetlere başladı çocuk. Bilmiyordu ki bir
daha buradan çıkış yok. Kavramlar karışıktı.. Kendini
eğlendirmek için düşünmeye başlayan çocuk,
dusunebildigini kesfedecekti..
23
Dünyada sevecen merhametli insanlar olduğunu
anlamak insana ümit ve cesaret veriyor.
Cinayetler Oteli - Agatha Christie
Buna İnanıyordu
24
Kisilik, sayın bayım, en önemlisi budur işte; insanın
kişiliği bir kaya gibi sağlam olmalıdır.
Çünkü her şey onun üzerine inşa ediliyor.
Babalar ve Oğullar - Turgenyev
Güneş
25
Affedecek bir şey olmadığı zaman
affetmek kolaydır.
Martin Eden - Jack London
Korku
26
“Onlara teşekkür etmelisin, evlat. Bunlar olmasa değer
vermeye devam edecektin. Hak etmeyen kimselermiş onlar.
Üzülme. Bulanmasin miden.. Gelecek güzel günleri, inşaa
edeceğin güzel günleri hayal et ve uçuşsun rengarek
kelebekler midende!”
“Her zaman yanımda olacaksın değil mi?” dedi çocuk.
Sanki gözleri dolmuştu.
“Gitmem gerektiginde gitmesini bilirim.” Dedi dostu.
Kalmaya söz vermemişti. Çocuk onun elini tuttu sonra. Kalbi
gibi elleri de buz tutmuştu. Çocuk hiç bir zaman
cekinmeyecekti bu elleri tutmaktan. Birini öldürürken
kullandıkları ile aynı olsalar bile!
27
Ne zaman ne de tembellik yok edebilir
sonsuz hayal gücümü.
Sherlock Holmes
Şüphe Asla Uyumaz - A.C. Doyle
Ölüme Dair
28
Y: Heiddeger’in de dediği gibi insan bir kaygı varlığıdır.
Doğru. Ölüm her an gerçekleşebilecek bir olaydır ve insan
tarafından tehdit olarak algılanır. Hiç ölmeyecekmiscesine
hırs bile ölüm kaygisindan kaynaklanır temelde.
X: temelde! Çünkü çoğu insan ölümü unutur da yaşar.
Başarı için, para için, makam icin yaşarlar. Oysa dünya
uzerindeki tüm canlılar ölmek üzere doğmuştur.
Y: Söylediğin, yanlış anlasilmaya müsait. Ölmek için
doğduğumuzu dusunebilirler. Oysa amaç bu değil.
Anlamamiz gereken dünya hayatının geçici olduğu. Sınırlı
ömrümüz amaç değil araç olduğu.
X: Peki insan ölüm kaygısı çekse de her saniye
düşünmez ölümü. Nedendir bu?
Y: Biz faniler ölümü dislariz. Bir başkasının ölümünü
gördüğümüz zamanlar dışında ölüm yokmuş gibi davranırız.
Epikuros ne der bilirsin –
X: Bunun nedeni “biz varken ölümün olmayışı, ölüm
varken bizim olmayışımız”dır.
Y: Peki öleceğini bilmek özgürlük hissetmemizi sağlamaz
mı bir bakıma?
X: Öyle. Bir yaşanmışlığin üzerinde çok düşünürsek, bu
düşünceye zaman algimizin üzerinde yeni bir boyut
kazandiririz. Belki bu düşünce bizim için her zamana taşınır
ve bizi esir alır.
Y: geçmişte zaten o var. Şimdi de onu düşünüyorsun.
Gelecekte de yakanı bırakmayacak.
29
X: eğer yalnızca şimdiki zamanda düşünüp, gelecekte
şimdiki zamanı geçmiş olarak nitelendirecek an geldiğinde
düşüncenin üzerine toprak atabileceksen düşünmen
zararsız.
Y: ben bunu başaramam. Oralarda takılı kalırım.
X: ölümün bilincinde olan insan kafaya pek de takmaz.
Fakat ölüm bilinci kiminde “ne istersem yaparım” algısı
oluşturur. Kafaya takmak istiyorsa takar. İstemezse takmaz.
İstediği gibi yaşar.
Y: Yaşamak istemiyorsa?
X: Kast ettiğin intihar mı?
Y: Kesinlikle. Öleceğinin bilincinde olanı intihardan
alıkoyan ne?
X: Emin değilim. Ama intihar çabalamaya değmez
demektir. İsteyerek ölmek, bir alışkanlıktan, yaşamadan
vazgeçmektir.
Y: Yaşamın yaşamaya degmez olduğunu düşünmek
gülünç bir şey. Diğerlerinin seni hak etmediğini düşünürsen:
sen onları hak etmek için ne bedel odedin?
X: öyleyse yaşamak için ne bedel ödedik de ölmek
istiyoruz.
Y:Bir hediyeyi beğenmesen bile teşekkür edersin. Çünkü
bu hediye için ödeme yapmamissindir. Hediyeyi istemeyip
iade etmek kabalık olur.
X: Tanrı diyorsun. Bize yaşamı hediye ettiği, değer verip
yarattığı için teşekkür etmeliyiz diyorsun.
30
Y: doğru anlamışsın. İntihar saçmadır. İntihar kabaliktir.
Kabalık affedilmez.
31
Bir şeyler düşünmek istyor,
fakat etrafında dolaşan fikirleri
bir türlü yakalayamıyordu.
Kuyucaklı Yusuf - Sabahattin Ali
Düşünüş
32
İşin öte noktasında onları var eden gücü, gücün
kaynağını merak ediyoruz. Yaratılışın veya varoluşun amacı
bu belki.
Bana kalırsa düşünüşlerimiz bizi var ediyor. Ne kadar
düşünürsen o kadar varsın. Ve ben.. Düşünüyorum öyleyse
varım!”
33
Cahiller cennetten yer beğendi,
arifler son nefesten korktu.
Fabrika Ayarı - Hayati İnanç
İrade
34
X: kötü şeyler insanın başına geldiğinde içindeki kötülük
tahrik olur. Onu dışa vurmak istersin.
Y: Sınav bunun hakkındadır işte. Kötülüğe karşı iyi
kalabilmek. Ne de zor bir şey bu.
X: Onlar direnemediler arkadaşım. Kaybettiler.
Y: Bu birbirini etkileyen, birbirini başlatan olaylar
zincirinin ilk halkasını merak ediyorum. Ne vardır, kim vardı
ilk kötü olarak?
X: insanın, ilk insanın öfkesi neye karşı olabilir ki? Mm,
yaratılışa ne dersin? Zira yaratılış zorlu, yaşam cefalı bir
süreç. Bu sürece sebep olduğu için Tanrıya kızgın olan insan
hıncını kötülük ederek çıkarmış olabilir.
Y: ilk kötünün tanrı olduğunu mu söylüyorsun?!
X: öyle söylemedim.
Y: ima ettin..
X: belki!
Y: peki; kaynaklarda geçen, yeryüzündeki ilk çatışma!
Habil ve Kabil. Kabil kıskandı, Kabil öldürdü. Yani kötülük
insanın içindeydi.
35
Kabil onu öldürecek olsa bile Habil karşılık vermedi!
Kötülüğe karşı iyiliği seçti. Tanrının hoşuna gidecek olanın
bu olduğunu biliyordu.
X: ...
Y: Kendi korkakligini Tanrıya bağlama, pek sevgili
arkadaşım. Tanrının seni ne diye yarattığını unutma.
36
Aman Tanrım! Ne yaman bir gerçek.
İnsan ne alçak bir yaratıkmış.
Suç ve Ceza - Dostoyevski
Amaç
37
Eskiden neydi, neyden yapıldı; şimdi ne olabilir, şimdi ne
olacak? Benzetmeler den hoslandigim kesin ama gerçekliğe
dönmenin vakti geldi. Ben kırılganım. Ben düştüm. Ben
kırıldım. Eskisi gibi olamam. Hiç bir şey eskisi gibi olamaz.
Ben neydim? Amacım neydi? Şimdi ne olabilirim? Amacım
ve kimliğim ne olacak?”
38
Seni bir makine biçimine sokmuşlar.
Seçme hakkını elinden almışlar.
Otomatik Portakal - A. Burgess
Bravo
39
Ben de bu sayfaya düşüncelerimi ekleyeyim.
40
Sanki ahmaklık yarışında arkalarda kalmak
bağışlanamayacak bir cürümmüş gibi...
Deliliğe Övgü - Erasmus
Fabl
41
Planlamışlar işlerini.
Önce tüm sürüye anlatmalıydılar gerçeği.
Farkındalık en önemlisiydi.
Ardından ayrılacaklardı sürüden.
Amaç isyan değildi
Anarşi çözüm olamazdı.
Hatadan dönmeyi amaçlıyorlardi.
Çabaları bundandı.
Kurt her şeyden haberdardı.
Yönetmek bunu gerektirirdi.
Bilge koyunun sözleri kabul gördü.
Haklılığı şüphesizdi.
En koyunu bile görebilirdi.
Fakat ayrılmaya sıra gelince katılmadı diğerleri.
“N’olacak” dediler “kurt bulursa bizi!!”
Ayrıldılar cehaleti yenenler.
Bazı şeyleri sadece düşünenler görürler.
Kurt konuştu tekrardan,
“sürümüzün başına ne geldiyse onlardandır.
Keçiler onları kullanmıştır.
Tek doğru benimdir.
İnkar eden kesilecektir.”
Bilirsiniz,
Yöneticilerin silahı korkudur.
Umarım düzen bir gün son bulur.
Sürünün geri kalanı,
42
Cehaleti yenenleri dışladı.
“Siz belki de keçisiniz.
Az daha kandıracaktı bizi sözleriniz!”
Kurt kanun çıkardı,
“Koyunlar kurda sadıktır.
Kurtun yönetimi sorgulanamazdır.”
Koyun da olsalar
İnanmazlardı kurda.
Dedim ya,
En koyunu bile bilir.
Bize gereken günah keçisidir.
Fakat ses çıkarmadılar.
Sürüye sessizlik hakimdi
İçlerinden biri göz yumarken:
Bal tutan parmağını yalan dedi.
Ayrılan koyunları teker teker avladı kurt
Geriye kalanlar dedi,
Elbet onlar da suçludur!
Sürüden ayrılmak akıl kârı mıdır?
Avlanmaktan korkan koyunlar
Sürüye geri döndüler.
Kefaret olarak,
Kurda, ayrılanların yerini söylediler.
Hikayenin sonunu bilmiyorum.
Bu aptal sürüye güzel son öngörmüyorum.
Onlara dokunmayana
43
Uzun ömür duaları
Ama kurt hala aç
Bunu unutmamalı!
44
Halkın bütünü için hiç bir temel yasa yoktur ve olamaz,
hatta toplum sözleşmesi bile.
Toplum Sözleşmesi - J.J. Rousseau
Mutlak Kurallar
1- Giriş
Yönetim biçimi olarak çoğunluğun düşüncelerini
uygulamak bazı koşullarda hata olur.Eğer çoğunluk aptal ise
aptalca kararlar alınır
Eşitlik,fikrimce, sosyal anlamda en önemli anahtar
kelimedir
45
olur! Yönetim biçiminin ve yöneten kimselerin seçiminde
katkıları olmadığı için bu insanlara anarşi çıkarma hakkı
doğar. Madem onlar vatandaş olarak görülmüyor, fikirleri
sorulmuyor; o zaman yönetimin yapacaklarıbu kimseleri
etkilememeli. Vatandaş olmamalılar. Öte yandan bu
kimseler seçen olamıyorsa seçilen olmak isteyecektir.
Eğitimlerini tamamlayıp hayata erken başlamaları onlar için
avanataj olacaktır. Zaten her tür insan ile karşılaştıkları için
toplumdaki insan gruplarını yönetmeleri zor olmayacaktır.
Neyse ki bu aptal düşünce aciz bir insancığa aitti.
3-Mutlak Kurallar
Yönetici kavramı, fikrimce, saçmadır. Bir ülkeyi,
toplumu, ırkı yönetmek bir beşerin ya da beşeri grubun
görevi olmamalı. Daha tanrısal bir şey gerek. Mutlak Kurallar
dan bahsediyorum. Elbet bu kurallar de beşer sözü olacak.
Ama değişmez olacaklar. Ülkeyi seçimle başa gelmiş bir
beşer değil, doğrudan Mutlak Kurallar yonetecek. Bahsi
geçen yönetim sisteminde elbet bir seçim söz konusu. Fakat
yönetici değil yürütücü seçilecek. Paraları yürütmekten
bahsetmiyorum (kimseyi güldürmeyi başaramayan bu
latifeyi bir kenara bırakalım) Mutlak Kuralları tüm insanların
benimsemesini sağlayacak birinden bahsediyorum. Ama bir
yürütücü olması durumunda eşitlik ilkesi tam uygulanmamış
oluyor. Ki zaten eşit bir dünya mümkün değil. Denklik
mümkün ama eşitlik imkansız. Yine de hayal etmeye devam
46
edelim. Peki tüm insanların yürütme işinde rolü olsa ne
olurdu? Herkesin kendinden sorumlu olması gibi bir
durumdan bahsediyorum.
Mutlak Kurallarin ilahî bir güç gibi görünmesi için etkili
yaptırımlar gerekli. Kuralların tanrı yerine geçmesi gerekli.
Dinden çıkmak büyük bir yaptırım. Tanrıyı inkar edersen
dinden çıkarsın. O zaman Mutlak Kuralları inkar edersen de
vatandaşlığın elinden alınmalı. Burada yol ikiye ayrılıyor.
Mutlak Kuralların gücünü ve doğruluğunu inkar edersen mi,
kuralları uygulamazsan mi inkarcı olursun? Ama tanrı
günahları affeder. Günah işlemek bizi dinsiz eylemez.. Bu
sorunun cevabı açık.
Kurallar tanrı mi yoksa tanrının sözleri mi? Kural
koyucuları tanrilastirmamak için tanrının kurallar olduğunu
söylemeyi seçiyorum.
4-Karşılaştırma
Kurallar, anayasalar ile benzerlik taşıyor. Ancak bizim
yeni yasa üretme yetkisine sahip insanlarımız var.
Kararnameler, Kanun Hükmünde Kararnameler çıkarma
yetkisine sahip olanlar var . Oysa Mutlak Kurallara yenisi
eklenmez, olan değiştirilemez. İnsanlar eşit yetkiye sahip
olduğundan dokunulmazlık da söz konusu değildir. Evet,
belki Mutlak Kurallar baskıcı ama esitlikcidir.
47
5-İnsanlar
İnsanların ne yapacağını biliyorum. Dürüst
olmayacaklar. Kendi kusurları görmezden gelindi diye
diğerlerininkilere göz yumacaklar. Peki yürütücü bir
kuruldan bahsetsek? İnsanların yaşam standartları çok
değişken. İnançları, kültürleri ve yaşamlarını sürdürdükleri
coğrafyalar; eşitlik kavramının asla mümkün olmayacağını
söylüyor. Bu koşullar eşit olsaydı bile kişilik ve psikolojik
yapıları benzer olmadığından insanlar arası bir eşitsizlik yine
söz konusu. Yürütücü kurulun her kesimden insan
barındırmasını düşünürsek bir bakıma eşitsizliği dillendirmis
oluruz “her kesim”
6-Parseller
Yönetimini belirleyecegimiz bölgeyi ortak özelliklere
sahip olan parsellere ayırmak nasıl olurdu? Kültürleri,
gelirleri belki dinleri benzer olanlar aynı parselde yaşardı.
Her parselin kuralı başka olurdu. Fakat insanları
sınırlandırmıs olurduk. Doğduğun parsel kaderin olurdu.
Aslına özgürlük umrumda olan bir ilke değil. Ben eşitlik
istiyorum. Yani herkesin özgürlüğü kısıtlanmış olacağından
eşitlik hâlâ mevcut.
7-Yasacı
Mutlak Kuralları kimin koyacağı da tartışmalı bir konu.
Ben yasacı değilim. Lider de değilim. Ben sadece
48
düşünürüm. Bu yüzden yasacının kim olması gerektiğini
düşünecegim.
Yasalar demokratik düzende toplumun genel
istemleridir. Eşit olunması için tüm vatandaşlar kurallara
katkı sağlamalı. Bunun çok aptalca olduğu açık. Çünkü birisi
şöyle diyebilir:
“Günlük süt alınması zorunludur.”
Bu kuralı koyan Kişi sütçüden başkası değildir.
Bu basit benzetmeden de anlarız ki kurallarin kimsenin
özel istemine hizmet etmemesi için herkese kural koyma
yetkisi verilemez. Genel istemler toplumun geneline hizmet
etmeli. Belki kural önerileri yapılabilir ve bir seçim ile
bunlardan bazıları benimsenebilir. Şimdi biraz daha aptal bir
çocuk olsam derdim ki seçim yapildigi takdirde kiminin
istediği olacak kimininki olmayacak. Eşitlik nerede? Fakat
bunu sormam çünkü biliyorum ki eşitlik herkesin
memnuniyeti demek değildir. Herkesin tek oy kullanma
hakkı var ve bu oyların değeri eşit..
8-Fikrin Saçmalığı
Henüz geliştirme aşamasında olan, detaylı
dusunebilmek için yazıya geçirdiğim bu sistem eksik ve
yanlış. Bu ne cüret, diyorsanız da bilin ki 3 sene sonra oy
kullanma hakkina sahip bireylerden olacağım. Oy kullanmak
demek söz sahibi olmak demek. Vatandaş olmak demek.
Vatandaşlık ise vatanını en yüce konuma taşıyacak fikirleri
49
söyleyebilmen demek. Birey olunca insan olursun ancak. Ve
insan düşünmelidir.
Mantıklı konuşsaydim bile , ki ileride bunu yapacağım,
kurallar gerçek hayatta uygulanamaz. Değiştirilemezlik
mümkün değil. Başlangıçtan beri olmayan sonsuzluğu
yakalayamaz. Başlayan son bulur. Tanrı yaratılamaz.
9-Bitiş
Zıtlıklara dayalı bir dünyada yaşadığınızdan iyi ve kötüye
dayalı anlaşılır bir sistem ile yönetiliyoruz. Korku ile
yönetiliyoruz. Bazı kimseler diğerlerinden daha eşit.
Çelişkiler ile dolu bir sistem bizi yöneten. Herkes diğerinin
konuşmasını beklediği için, yılanın tekrar acıkmayacağını
sanıp, bana dokunmuyorsa yaşasın dediğimiz için HAK
EDİYORUZ!
50
Bilinçsizce yaşanan ahlak erdem değildir.
Olsa olsa güdüsel taklitçiliktir.
Aşkın Gözyaşları - Sinan Yağmur
Ahlak Kuralları
51
gerçekleştirmememizin yegane nedeni empati. Öldürme
eylemi kötü gelir bizlere. Çünkü ölen kişi olmak istemeyiz.
Öldürülenin yakını olsaydık neler hissedeceğimizi biliriz.
Tamam ama öldürme eylemi gerçekten de kötü mü? Benim
yanlış bulmam, öldürme eyleminde bulunan birini
yadırgamam, öldürme eyleminin yanlış olduğunu
kanıtlamaz.
Şimdi ben ahlaki nihilizmi savunsaydim: dünyada
ahlakın olmadığını söylerdim. Dünyanın ahlaksız olduğunu
söylemezdim zira ahlak kavraminin varlığını kabul etmek
olurdu bu.
Eğer herhangi bir tanrnın kitabını kabul etmiyorsa o bir
referans noktamız olmayacağından iyi ve kötü sıfatları
geçersiz olur.
Ahlaki değerler değişmez ve doğuştan olmadığına göre
insanlarin sosyal yaşamda birbirlerinden öğrendikleri ahlâkî
bilgiler mevcuttur sadece.
Kanaatimce eğer ahlâkî değerler bütünü asılsız ile bile
etik, bireylerin toplum olabilmesi için gereklidir.
Yasaların toplumun yazılı genel istemleri olması gibi
ahlaki değerler de toplumun davranışsal genel istemidir. Her
ikisinde de kültürlere göre değişen kurallar mevcutken,
temel maddeler benzerlik gösterebilir. Bu kurallar
bütününün yaptırımları vardır. Etik olmayan davranışları
sergileyen kişi kınanır hatta dışlanır.
52
Ahlaki değerler tarihin ilerleyişine gore de farklılıklar
gösterir. Bir çok kural denatüre olur, eskiden katı biçimde
yasak olan durumlar gelecekte hoş görülür.
İnsanlar uyumlu olmak için ahlaki değerlere uygun
davranıyorlar.
Kendimi kontrol ettiğimde gördüm ki nezaket benim için
çok önemli. Açıkça nazik biriyim de. Ancak bunun nedeni
diğerlerinin bana nazik davranmasını istememdir. Yalnızca
ben değil, birey(ler) bencildir. Birey(ler) sosyal ilişkiye
mecburdur.
Toplumsal ahlakı oluşturan, bireysel ahlak mıdır peki?
Tilkiler ve farelerin oluşturduğu bir toplumda fareler
çoğunluktadır. O zaman genel ahlak yargısı şu olur: Fare
avlamak kötüdür! Bu çoğunluğun perspektifidir. Güçlü
olanın, tilkiler in söylemi ise fare avlamakta bir sorun
bulunmadığı yönündedir. Ortada bir etik kurallar savaşı..
Birey(ler) kendi çıkarları için çabalar. Bu çaba belki bencillik
olarak adlandırılamaz
-dogru kelimeyi bilmiyorum ama eminim bencillik değil-
Etik, birey ve genelin çıkarlarının uyumunu garanti
etmeye çabalayan kurallar bütünüdür.
53
Kimsenin düşüncesine müdahale etmek istemem,
Yeter ki beni de
keyfince düşünmekte özgür bıraksınlar.
Felsefe Konuşmaları - D. Diderot
Özgürlük
54
Özgürce düşünün. Düşüncelere kelepçe takılmaz,
söylemedikçe. Fakat kendiniz olun. Düşünmeyi veya
düşünmemeyi özgürce seçin.. Özgürlük budur.
Özgürlük kazanılması mümkün olmayan ama uğrunda
belirli miktarda çabalanmasi gerekendir. Özgür birey
mümkün olsaydı toplulugu yonetenlerin vaatlerinden
vaatlerinden olmazdı bu kavram.
Özgür insan yoktur. Özgür olmak dış etkilerden,
baskılardan bağımsız eylemlerde bulunma, düşünme
özerkliğini kazanmaktır. İnsan ise sosyal bir varlıktır.
İletişime ihtiyaç duyar. Sözlerin etki alanı ve kapasitesi
oldukça geniştir, bilirsiniz. Farkında olaraktan veya
bilincsizce bir başkasını etkiliyoruz her gün. Düşünceleri
onlara dayatiyoruz. Yapmaları gerekeni söylüyoruz.
Kendileri olmalarını engelliyoruz. Fakat insanın karakteri bu
biçimde oluşur.
Hayatlarındaki insanlar, başlarından geçen olaylar,
karşılaştıkları durumlar kendilerini bulmalarını sağlar. Belki
de her olgu, özümüzü bulmada bizi özgür kılıyor.. Özünü
bulan kişi ise özünü aramaktan azad olur..
55
Bir genç ancak konuşmak ve kendini ifade etmekle
sağlıklı bir benlik duygusu geliştirir.
Yavaşla - Kemal Sayar
İletişim
56
Sevmek ile beğenmek arasındaki farkı
biliyor musun Pooh?
-Hayır Piglet. Anlatsana.
-Eğer bir çiçeği beğenirsen onu koparırsın.
Ama onu seversen hergün gelir sularsın.
Winnie The Pooh
Sevmek
57
Ölümü düşünmek yenilmek,
Sevmek ölümü yenmektir.
Yalnızlık Paylaşılmaz - Özdemir Asaf
58
Hepimiz aynı şeye bakıyoruz
ama herkes farklı bir şeyler görüyor.
Sürü - Frank Schatzing
Yönlendirmek
59
Kalabalık içinde yalnız yaşamak,
kalabalık içinde gezip beraber bir köşeye kaçmak,
işte asıl zevk budur.
Eylül - Mehmet Rauf
Sesler
60
Yalnızlığa mahkum olmak sorun değil. Peki bu pozitif bir
düşünce mi?
61
Konuşmalarım olgunca değil miymiş? Seni aptal!
Çocuklar depresif olmaz ki : )
62
Tahammülsüzlük, kargaşa ve kaos. Vakit kaybı, gereksiz
paylaşım ve lanet baş ağrısı. Sosyal kavramlar, ilişkiler ve
iletişim. Tüm bu gürültü beni çıkarıyor. Neden
uzaklaşamıyorum tüm bu kalabalıktan? Yalnızlık değil
korktuğum. Gerçek manada yalnız kalamamam sorun.
İçimdeki o şey ile baş başa kalmak beni ürküten. Bu
çekilmez gürültü canavarın sesini bastırıyor. Bana canavar
olmadığımı söylüyorsun. Yalnızca kafam karışıkmış. Kafamı
karıştıranın lanet bir canavar olduğunu biliyorsun. Öyle işte.
Canavarı yaratanın ben olmamam canavarın benim
olmamam anlamına gelmiyor. Evet, işte. Bu kadar karışık
her şey. Canımı acıtıyor, dostum! Beni kurtarmanı değil
onları korumanı istiyorum. Bunu benim için yapar mısın?
63
Çocuğun yaşamı buydu. Bu durum çocuğun elinde
olmayan bir şeydi. Öylesine konuşuyordu kafasının içindeki.
Bir şeytan olsaydı konuşan, daha kolay olurdu çocuk için.
Çocuğun cesaretlendirilmeye ihtiyacı vardı. Fakat
yönlendirilmiş ve düşünülmüş bir kötülük etmek için
çocuğun işinde iyi bir şeytana ihtiyacı vardı.. Konuşan zaten
şeytan değildi. Vicdan da vardı arada çünkü. Ve çoğu zaman
iyi olarak nitelendirileni bulurdu çocuk. Düşünen bulur..
64
Sevgi, ayrılık saati gelene kadar
bilmez kendi derinliğini.
Ermiş - Halil Cibran
"O"
65
bambaşkaymış. “O” gidince her şey daha zor gelmiş çocuğa.
Yazmış çocuk.. Başka ne gelir ki elinden!
Ayrı
Görürdüm, anlardım gözlerinden
Yüreğin acırdı.
Umarsızca ağlamak gelirdi içinden
66
Öfke dolmuşlar tüm ülkeye
Aynıyız demişler, lüzum yok kibre.
Ötekileştirilenlerin çocukları onlar.
Bir damga taşıyorlar!
VeBu bizim direnişimiz,
Bize direnemezsiniz!
67
Çocuk bu kadardı. Birkaç kitap sayfasında anlatılabilecek
kadar aşağı. Anlatılmaya değecek kadar yüce.
SON
68
69