You are on page 1of 63

Sıkça sorulan sorularla başlayalım.

Bitcoin nedir? -Devletlerden, kişi, kurum ve kuruluşlardan bağımsız bir


para birimidir.

Güvenliği nasıl sağlanır? -Zincirleme güvenlik yöntemi(blockchain) ile


yani dünyada epey yaygın olan Bitcoin madencisi olarak adlandırdığımız
insanlar gerçek zamanlı olarak Bitcoin transferlerini şifreleyerek ödül olarak
Bitcoin kazanmaktadırlar.

Buna neden güveneyim pek anlamadım? -Dünyada hızlıca büyüyen bu


sektörü çok geç olmadan anlasanız iyi olur çünkü Bitcoin'e yapılan yatırım 336
milyar doları aştı ve giderek artıyor.

1 Bitcoin alamıyorum lot falan olmasın? -Bitcoin virgülden sonra


100milyonuncu basamağa kadar birimlere ayrılabilir yani lot falan olmaz.

Bitcoin gerçekten güvenli mi ve Bitcoin gerçekten geleceğin


parası mı ?

1-Bitcoin gerçekten güvenli mi? Doğru önlemleri alırsanız elbette güvenli.


Dünyada 336 milyar dolar değerinde Bitcoin biriminde para var. Eğer güvenlik
açığı olsaydı bu miktarda para için bilgisayar korsanları onu yüzlerce kez bulurdu.

2- Bitcoin'in gerçekten geleceğin parası olup olmadığını söyleyemeyiz.


Ancak devletlerden bağımsız bir para birimine 336 milyar dolarlık bir yatırım
yapıldıktan sonra bunun bir geleceği olmadığını da kimse söyleyemez. Bitcoin şu
anda insanlığın yeni bir para tanımıyla tanışması için çok önemli bir konumdadır.
Bu e-kitap’ın amacı size kripto para ticaretini başlangıç seviyesinde
öğretmek ve yüksek risk almadığınız takdirde karlı yatırımlar yapabilmenizi
sağlamaktır.

Bilmeniz gereken terimler:

KRİPTO PARA BORSASI: Kripto paraların alınıp satıldığı ve değerlerinin


borsa misali hisse senetleri gibi değerlenip düşebildiği ticaret alanı.

ALTCOİN: Bitcoin ve Ethereum tabanlı değişik projeleri olan genellikle


daha küçük para birimleri.

FOMO(FEAR OF MİSSİNG OUT): “Partiyi kaçırma korkusu” aniden yükselen bir


para birimini yakalayacağım ve ben de kar edeceğim derken yüksekten almak ve
tekrar düşmesi sonucunda düşükten satmak zorunda kalmak ile sonuçlanan
hareket.

Direk konuya girmek istiyorum kripto nedir ne değildir bunları internette


herhangi bir videodan öğrenebilirsiniz ben yalnızca size işinize yarayacak ve
direk kullanabileceğiniz bilgiler vermek ve bu kitabı mümkün olduğunca kısa ve
öz tutmak istiyorum.
Kripto-para ticareti yapabilmek için öncelikle bir borsa platformuna
ihtiyacınız var. Borsa platformu seçiminiz Binance olmalıdır. Nedeni hem en
büyük hem de en güvenilir borsa platformu olmasından kaynaklı ayrıca
Türkiye’deki bankalarla anlaşması var ayrıca papara yoluyla birkaç dakika içinde
para çekme ve yatırma işlemleri yapabiliyorsunuz.
Bundan sonra borsada işlem yaparken dikkat etmeniz gerekenlere
geçebiliriz.

Kripto para borsası Bitcoin’den ve çeşitli “altcoin” diye tabir ettiğimiz


çeşitli küçük kripto paralardan oluşmaktadır. Bu paralar kripto paralarla alakalı
çeşitli sorunları çözdüklerini iddia ediyorlar ve aynı borsadaki bir şirketin
hisseleri gibi değeri insanlar satın aldıkça yükselen kendi para birimleri var.
Elbette borsada olduğu gibi çoğu yükseliş spekülatif ve çoğu düşüş ani
oluyor bu yüzden daha önce borsada işlem yaptıysanız çok aşina olduğunuz
“Stop” komutunu bilmiyorsanız size açıklayayım. Bunu anlatmak için öncelikle
analiz ve grafikleri bilmenizde fayda var. Önceden de söylediğimiz gibi kripto
paraların değerleri insanların alım satımlarıyla belirlenmekte. Bu yüzden bir para
düşmeye başladığında insanların korkuya kapılıp sattıkları ve paranın düşüşünün
ani bir hızla devam etmesi mümkün. Bu noktaları grafiklerle hesaplayan
analistler bir paranın hızla düşüşe geçeceği noktayı aşağı yukarı öngörürler ve bu
noktaya bir stop komutu girerek para bu noktaya düştüğünde otomatik satmasını
sağlarlar. Stop komutu bu işe yarar. Siz uyurken paranız aniden düşüşe geçerse
girdiğiniz stop komutu zararlarınızı minimumda tutmaya yarar. Elbette bu
düşüşleri ani yükselişlerin takip ettiği durumlar da olmaktadır ama bu kadarını
bilmemiz şu an bizim için yeterlidir. Aynı stop komutu ile bir para yükseldiğinde
de otomatik satma işlemi gerçekleştirip karınızı garantiye alabilirsiniz.
Binance’ta “Stop” komutunun nasıl kullanıldığını görmek için Google’a
“Binance stop komutu” yazıp kolayca görebilirsiniz.

Hangi borsa sitesini kullanacağımız ve basit kuralları öğrendiğimize göre


yatırım stratejimizi temel hatlarıyla anlatmaya başlayabiliriz. Bizim önerdiğimiz
yöntem kripto-para ticaretindeki en büyük isimlerin kullandığı yöntemdir.
Küçük “altcoin” leri araştırarak iyi projelere yatırım yapıp paranızın büyük
bölümünü altcoin’lere nazaran çok daha güvenli olan bitcoin’de tutmak.

Mesela elimizde 1000 TL gibi bir para var ve Kripto Para borsasına girmek
istiyoruz. Öncelikle kaybetmeyi karşılayabileceğimiz miktarı düşünmemiz
gerekiyor. Bu örneğimizde 100 TL olsun.

1000 TL’mizin 900’ü ile bitcoin alıyoruz ve o paraya dokunmuyoruz.


Sonrasında 100TL’miz ile “altcoin oyununu” oynamaya başlıyoruz. Reddit’te bu
paralar hakkındaki detaylı tartışmaları takip ediyoruz. Kripto para haber sitelerini
takip ediyoruz ve birkaç para biriminin göz önünde olduğunu görüyoruz.
Sonrasında bunlardan birini seçiyoruz ve araştırmaya başlıyoruz. Öncelikle
internet sitesine giriyoruz. Sonrasında projenin amacını ve ne yaptığını anlamaya
çalışıyoruz. Bu noktada dikkatli olmanız önemlidir spekülasyonlara veya
FOMO’ya kapılmadan dikkatli ve titiz bir analiz ve araştırma ile para seçimi
yapmalısınız. Bu noktada bir yatırım danışmanına danışabilirsiniz. Paranızı
seçtikten sonra elde etmek istediğiniz veya düşündüğünüz karı bilmelisiniz.
Mesela bu örneğimizde %15 olsun.
Seçtiğimiz para biriminin projesine güvendik. Websitesini ziyaret ettik,
Twitter’ına baktık, Reddit’te araştırdık ve sonunda bu projenin bir geleceği
olduğuna karar verdik. Bu parayı Binance’tan satın alıyoruz. Bu paranın biz
aldığımızda 1 TL değerinde olduğunu varsayalım ve elde etmeyi umduğumuz
kar %15’ti. Stop komutunu kullanarak 1.15’e satış emri giriyoruz. Bu noktada
duygusal davranmamak önemlidir çoğunlukla para 1.15’e yükseldiğinde amatör
yatırımcı duygusal hareket ederek paranın daha çok yükselebileceğini
düşünmekte ve karını alamadan paranın düşüşünü izlemektedir. Peki ya para
düşerse; paranın düşeceği direnç noktası bellidir. Bunu paranın önceki
hareketlerinden çıkarabilirsiniz. Birimler genellikle borsada olduğu gibi belli
yerlerde duraklar ve orada trendin yönü değişir. Bu noktanın hemen altına stop
loss limitimizi koyuyoruz. Bunu basitleştirmek gerekirse, örneğin düşüşte olan
bir para alacaksınız 5’ten düşüyor olsun biz paranın daha önce 3 noktasına
ulaşınca yükseldiğini görüp 3’ten almak istiyor olalım. Parayı 3’e aldıktan sonra
bir de hemen 2.97’ye stop loss komutu giriyoruz. Bunun nasıl yapıldığını kitabın
sonunda vereceğim linkten öğreneceksiniz. Bu yolla para 3 direncini kırıp düşüşe
devam ederse zararımız minimum oluyor. Duygusal hareket etmek bizim en
büyük düşmanımız. Eylemlerimizi önceden belirleyip plana sadık kalmak tek
dostumuz. Son olarak %15 karımızı elde ettikten sonra paramızı Bitcoin’e tekrar
çeviriyoruz. Çünkü yapabileceğiniz en akıllıca hamle budur. Yıllardır bu
sektördeki insanların bu yolu seçmesinin sebebi deneme ve yanılmadır.
Altcoin’ler güvenli değildir ancak mevcut atmosfer sonucu alımlarının artacağını
öngörüp karınızı alıp çıkmak size oldukça kazanç sağlayabilir.
Şimdi sıkça yapılan hataları öğrendiniz. Nasıl oynamanız gerektiğine dair
bir fikriniz var. Hepinize bu oyunda bol kazançlar dilerim!
Alım yöntemleri:

1-Yarı Yarıya Almak: Almayı düşündüğünüz paranın düşüşe devam


edebileceğini ancak günün sonunda karlı çıkacağınızı düşünüyorsanız
paranızı ikiye bölün. İlk yarısıyla anında alın. İkinci yarısıyla, destek
noktasının hemen üstüne alım komutunu girin. Trend tersine dönerse iptal
edip tekrar alış girebilirsiniz.

2-AL VE TUT(HODL): EN ESKİ BTC STRATEJİSİ Yıllar önce bu fikre


inanan insanlar Bitcoin'in dünyada ödeme yapılabilen bir para birimi
olacağına inanarak yatırım yaptılar. Bu insanlar şu anda milyoner ancak
bizim için hala çok geç değil hala Bitcoin potansiyelinden çok uzakta ve
insanlar çok yüksek beklentilere sahip. Bundan öğrenebileceğimiz şeyse
yükselişler ve düşüşlere bakmadan inandığımız fikirlere yatırım yapmak.
Bitcoin insanlığa devletlerden bağımsız enflasyondan etkilenmeyen bir para
alternatifi sundu. Buna inanıp yatıran insanlar milyonlar kazanırken yükseliş
ve düşüşlere takılanlar ya kaybetti ya da fikre inananların yanında hiç
sayılacak kadar kazandı. Bir yatırım yapacaksanız önce arkasındaki fikri
anlamalısınız. O zaman hata yapsanız dahi zorunuza gitmez.

3-Tok Alıcı Yöntemi: Bir para birimini almak için dibin dibini
bekleyenlerdenseniz, ben de aynı kafadayım. Çünkü bir parayı ederinin
üstüne aldıktan sonra satmanın zorluğunu iyi biliyorum. Bu yüzden her
zaman uyguladığım tok satıcı yöntemini kullanıyorum, para rahatlıkla üstüne
satabileceğim bir miktara düşmeden asla almıyorum. Bu dersi anlamak için
birçok sefer bir para birimini duygusal şekilde yetişemeyeceğim korkusuyla
satın alıp satarken ecel terleri dökmeniz gerek. Ancak bu terleri dökmeyin,
gelin anlaşalım. Bir para birimindeki karı kaçırmak dünyanın sonu değil, para
birimi yeteri kadar düşmemişse, almayın.
Satış Yöntemleri: Satış yöntemleri para biriminin güvenilirliğine göre benim
için çok değişiklik gösterir. Altcoin’lerin nasıl yıllarca düşüşlerine devam
ettiğini 2017’de görenler travmatik bir şekilde öğrenmiştir bu öğrendiklerimi.

Satış söz konusu olduğunda birim güvenilir değilse ilk fırsatta kaçmanızı
öneriyorum. Daha önceki bölümlerde güvenilir birimin nasıl ayırt edildiğini
ve ayırt etmenin önemini anlatmıştım. Eğer birim güvenilir değilse kendinizi
güvendim de aldım şu kadar bin zarardayım hikayelerinin içinde bulmanız
sadece an meselesidir. Benim sayfamda da yakaladığım coin yükselişlerinin
çoğu ilk 20 coin’lerdir. Şimdi birim güvenilir ise satış yöntemlerimize
geçebiliriz.

1-Satış yaparken kara geçtiğiniz her nokta iyidir. Bunu unutmayın. Her gün
gördüğünüz %200 yükselişler nadiren olur, belli şartlar altında olur,
yakalaması zordur. Genellikle %10-15 öpüp başa koyulur.

2-Kısa Vade: Bu elbette bir tercihtir ne kadar vade ile yatırım yapacağınız
size kalmıştır. Ancak ben altcoin’lerde kısa vadeli alım yaptığım için bunu
yazdım. Ama esaslı bir araştırma yapmışsanız ve biriminize güvenip
arkasında duracaksanız, tek diyeceğim bol kazançlar olur.

3-Tok Satıcı: Kara geçer geçmez satın dedim ama güvenilir bir birim
almışsanız ve iyi bir araştırma yapmışsanız. Heyecanlanıp hemen satmayın.
Getiri gelene kadar ufak düşüşleri görmezden gelin. Haberler alt piyasasında
etkili olabilir. Ayrıca yeni duyurular, özellikler de öyle.

4-Bunu satışa da yazabileceğimizi düşünüyorum.

SATMAMA YÖNTEMİ!: Sadece Bitcoin için geçerli olan bu yöntem, uzun


vadeli tutma opsiyonunuzu size hatırlatmak için yazıldı. Stresli ve iniş çıkışlı
bir günde dönüp bu el kitabına baktığınızda bu satırlara gözünüz çarparsa,
hedeflerinizin uzun vadeli olduğunu hatırlayın.

Önemli noktalar: Unutmaman Gerekenler

1- En önemli ve en basit tavsiye: Araştırmadığın şeye yatırma. Bir


yatırım yapıyorsan paranı kaybetme ihtimalini aklından çıkarma aldığın riski bil
ve beklediğin getiri gerçekçi olsun.

2- Shitcoin'lerden uzak dur. Kriptopara borsası iniş çıkışlı bir sürü


altcoin'le doludur. Bunlar spekülatörlerin ceplerini doldururken yeni gelenleri
adeta boş umutlarla soyar. Bir yatırım gerçekçi değilse belki de gerçek değildir?

3- Reddit ve Twitterdaki haberleri ayrıca haber sitelerini mutlaka takip


et. Paranı önemsemek ayıp bir şey değil. Oku ve analiz et.

4- Kendine güven. Okuyup analiz ettiysen, boş umutlarla değil


doğrulanmış bilgi ve zekice çıkarımlarla hamleler yapıyorsan kendine güven ve
hamleni yap.
5- Sabırlı ol. Her yatırımın getirisi bir günde olmaz analizini ve
araştırmanı yaptıysan bilgilerini doğruladıysan kendine güven ve sonuna kadar
git.

Binance kullanımı konusunda herhangi bir sıkıntı yaşıyorsanız bu videoyu


dikkatlice izlemenizi tavsiye ediyorum - Binance Kullanımı
Bahsettiğimiz önemli konulardan biri sizi zarar etmekten kurtaracak olan
stop emrini Binance’ta nasıl vereceğinizi öğrenmek için buraya tıklayın.

Mobil Binance kullanımı için buraya tıklayın.

Ayrıca kendinizi geliştirmek için kullanabileceğiniz analiz sitelerini de


ileteyim

dyor.net üyelik ücretsiz ( birçok indikatörü aynı anda analiz ediyor


buradaki verilerin anlamlarını araştırarak kendinizi geliştirebilirsiniz)

tradingview.com/crypto-screener burada rating sıralaması yaparak birçok

grafiğin analiz edilmiş haline ulaşabilirsiniz

livecoinwatch.com bu basit bir coin izleme sitesi gibi görünse de tekerlek

kısmına tıklayıp birçok grafiğe ve veriye ulaşmak mümkün bu sitenin verdiği


istatistikleri de gördükçe anlamını bilmediğiniz şeyleri araştırarak kendinizi
geliştirebilirsiniz.
Takip edebileceğiniz ve benim de takip ettiğim

reddit başlıkları reddit.com/r/cryptomarkets

reddit.com/r/cryptocurrency

reddit.com/r/cryptocurrencies reddit.com/r/bitcoin

reddit.com/r/cryptocurrencytrading

İngilizce bilmiyorsanız sağ tıklayıp Türkçe’ye çevir diyerek okumanızı


burada ve haber sitelerinde bol bol vakit geçirmenizi piyasa hakkında tahminler
yapmanızı ve sonrasında bu tahminlerin doğruluğunu test etmenizi tavsiye
ediyorum. Zamanla daha az yanıldığınızı göreceksiniz. Ayrıca almayı
düşündüğünüz coinlerin de reddit başlıklarını araştırmanızı ayrıca twitter
sayfalarını ve websitelerini incelemeye çalışmanızı tavsiye ediyorum.

Destek ve direnç noktaları nasıl analiz edilir?

-Trend(birimin yükselişi ve düşüşlerini anlatan çizgi) aynı noktalarda sık


sık yön değiştiriyorsa bu piyasanın bu noktalara duyarlı olduğunu gösterir. Birim
bu noktaları yukarı veya aşağı yönlü kırdığında beklenmedik yükselişler veya
düşüşler yapabilir.
Kısa vadeli alım satımlarda en sık kullanılan göstergeler

1- RSI: RSI bir momentum indikatörüdür ve basitçe aşırı alım - aşırı satım
sinyalleri üretir.

Teknik analiz severlerin en çok kullandıkları göstergelerden olan RSI


göstergesinin iki temel kullanım amacı var.

1) Aşırı Alım veya Aşırı Satım Bölgeleri: Alış pozisyonundasınız ve


fiyatın nereye kadar yükselebileceğini tahmin etmeye çalıyorsunuz veya artık
yükseliş momentumunun doyuma ulaştığını düşünüyorsunuz ve bu enstrümanda
uygun bir satış seviyesi kolluyorsunuz. İşte RSI göstergesinin 70 seviyesinin
üzerinde çıkması alıcıların artık doyuma ulaşmaya başladığı anlamına geliyor ve
yükseliş momentumunun hız kaybedebileceğinin habercisi.

Aynı şekilde 30 seviyesinin altına gerilemesi satıcıların doyuma ulaşmaya


başladığının ve satış momentumunun artık hız kesebileceğini ima eder. Yani
satışta olan yatırımcı 30 altında indiğinde kar alımına gidebilir veya alış
düşünenler bu fiyat bu bölgedeyken pozisyon oluşturmaya başlayabilir.

2)Trend Takibi: Karşınızda bir grafik var trendin yukarı mı yoksa aşağı mı
olduğu konusunda karar vermek istiyorsunuz. Eğer RSI 50.0 seviyesinin
üzerindeyse yukarı yönlü trendi, 50.0 altındaysa aşağı yönlü trendi ima eder.

RSI ve Fiyat Ayrışması:

Fiyat ile gösterge uyumu bir hareketin momentumu ve gücü ile ilgili ip ucu
verir. Fiyat ve gösterge arasında ayrışma yaşanması ise hareketin devamlılığı
konusunda şüphelendirir. Örnekleyecek olursak eğer fiyat bir önceki dibi kırmış
(lower low) fakat RSI hala bir önceki dibinin üzerindeyse (higher low) bu
hareketin kalıcı olabileceği konusunda soru işaretleri yaratır. Aynı kural diğer
yön için de geçirlidir. Yani fiyatın bir önceki zirveyi geçmesine (higher high)
rağmen gösterge hala bir önceki zirvenin altındaysa (lower high) bu yükselişin
sahte bir yükseliş olma ihtimali vardır.
2- Bollinger bantları, ortalama fiyat değişimlerinin yanı sıra, standart
sapma değerlerini de dikkate alan bir indikatördür

Bollinger Bantları ve etkin kullanımı

Finansal piyasalarda alım satım sinyalleri üretmesi amacıyla etkin olarak


kullanılan Bollinger Bantları, ilk olarak ünlü analist ve trader John Bollinger
tarafından 1980 yılında piyasalardaki değişimleri daha hızlı ölçebilmek için
tasarlanmış bir tekniktir.

Yatırım aracının gelecekteki fiyatını tahmin etme, piyasadaki oynaklıkları


daha hızlı görme ve hızlı aksiyonlar geliştirebilme amacına hizmet eden Bolinger
Bantları, en çok kullanılan teknik analiz indikatörlerindendir. Özelikle Forex gibi
volatilitenin yüksek olduğu piyasalarda başarı oranı çok yüksektir. Bolinger
Bantları, trendlerle ilgili çok büyük sinyal sağlayıcıdır ve yatırımcıya sunduğu
avantajlardan bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz;

Yeni bir trend başlangıcının belirlenmesi,


1- Trendin yönü,
2- Tepe ve dip seviyeleri,
3- Fiyat hedefleri,
4- Fiyatlardaki sıkışma
5- Fiyat hareketlerinin volatilitesi

Bollinger Bantları, alt, orta ve üst olmak üzere 3 ayrı eğriden meydana
gelir. Orta Bollinger Bandı 20 günlük basit hareketli ortalamayı baz alarak
hareket eder. Alt ve üst bantlar 20 günlük hareketli ortalamanın aşağı ve yukarı
yönde 2 standart sapma değeri kadar kaydırılması ile oluşur. Üst ve alt bantların
rolü, ortalama kapanış fiyatlarının en yüksek ve en düşük noktalarının
belirlenmesidir. Alt bant ile üst bant önemli destek ve direnç seviyeleri
konumundadır.
John Bolinger baz alınan hareketli ortalamanın değerini 20 periyot olarak
önerse de bu değişken farklı piyasalarda, farklı enstrümanlarda ve farklı
sürelerde değiştirilerek optimize edilir. Uygulamada ise en çok 20 günlük
haraketli ortalama kullanılmaktadır.

Hesaplama Formülleri

Orta Bollinger Bandı = 20 Günlük Hareketli Ortalama

Üst Bollinger Bandı = Orta Bollinger Bandı + 2 Standart Sapma

Alt Bollinger Bandı = Orta Bollinger Bandı – 2 Standart Sapma

Piyasanın ve yatırım aracının özelliğine göre Bollinger bantlarında baz


alınan periyot ile birlikte standart sapmanın değeri de değiştirilir. Örneğin;
teknik analizin duayenleri, 20 yerine 50 periyotluk bir ortalama kullanılacaksa
uygulanacak olan standart sapmanın 2,5 olarak revize edilmesinin uygun
olacağını söylerler. Eğer periyot 10 gün olarak belirlenecekse standart sapmanın
da 1,5’a çekilmesinin daha sağlıklı olacağı belirtilir.

John Bollinger, Bollinger Bantlarının temel kurallarını oluşturan fiyatların


“yüksek ve düşük” olmasının göreceli olduğunu söyler. Yükseklik ve
düşüklüğün doğru alım – satım kararları verebilmek amacıyla fiyat ve indikatör
hareketlerini karşılaştırmak için kullanılabileceğinin altını çizer. John Bolinger
şu hususa da dikkat çeker: Fiyat hareketliliğini belirlemek için aynı kategoriden
iki indikatörün durumu onaylamasını beklemenin yanlış olduğunu, bunun yerine
hacim indikatörleri öncelikli olmak üzere Osilotörlerle Bollinger sinyallerinin
onaylanmasının daha başarılı sonuçlar üreteceğine vurgu yapar.
Bollinger Bantlarının Yorumlanması

Piyasa, gideceği yöne karar veremediği durumlarda Bollinger Bandı


Kanalı daralarak boru görünümü alır. Kanalda sıkışan fiyatların bir süre sonra
sıçrama yapması ve sıçrama yönünde de yeni bir trend oluşturması beklenir.

Fiyatların, Üst Bollinger bandını geçmesi durumunda yükseliş trendinin


devam etmesi, Alt Bollinger Bandını kırması durumunda ise düşüş trendinin
devam etmesi beklenir.

Fiyatlar Orta Bollinger Bandından alt banda yöneliyorsa düşüş, orta


banttan üst banda yöneliyorsa yükseliş beklenir.

Fiyatların üst veya alt Bollinger Bandının dışına çıkması durumunda,


fiyatların kısa sürede kanala tekrar gireceği kabul edilir,

Fiyatlar, iki periyotta üst banda yakın kapatıyorsa yükseliş trendi, alt bant
yönünde kapanış yapıyorsa düşüş trendine girme beklentisi güçlenir.

Eğer fiyat alt banttan uzaklaşır ve 20 günlük hareketli ortalamanın üzerine


çıkarsa bu yükseliş eğilimini gösterir. Yükseliş trendinde fiyat genellikle
ortalama ile üst bant arasında gidip gelir.

Bollinger bantlarının yüksek performansta kullanılması

Bollinger Bantlarının kullanımının çok kolay olması nedeniyle birçok


yatırımcı tarafından ilk tercih edilen indikatörlerdendir fakat yorumlamada bazı
detayların gözden kaçması analizin başarısını zayıflatmaktadır. Bollinger
Bantları ile yapılan analizden yüksek performans elde edilebilmesi için önemli
ipuçları;

Bollinger Bandı volatilitesi yüksek piyasalarda daha başarılı sonuçlar verir.

Fiyatların, Bollinger Bandının üst kanalını geçmesi durumunda, yükseliş


devam edeceği düşünülerek alımpozisyonunaçılması gerektiği düşünülür.
Kanalın alt bandını kırıldığında ise satış pozisyonu açılması beklenir.
Uygulamada ise her zaman kesin sonuç vermez ve mutlaka hacim indikatörleri
veya osilatörlerle teyit edilmesi gerekir.

Bollinger Bandının genişlediği, fiyatların sıçrama yaptığı zaman yeni trend


başlangıcı olarak kabul edilir. Pratikte ise kolların genişlediği her zaman işlem
açmak hatalı olur. Mutlaka diğer indikatörlerle teyit edilmelidir.

Fiyatların kanal sınırlarını geçmesi durumunda, fiyatların mutlaka iki


periyot aynı yönde kapanış yapmasını beklemek gerekir. Günlük işlem
yapılacaksa tek periyotluk kapanış da yeterlidir.

Volume Göstergesi
Piyasada belirli bir süre zarfında ne kadar coin’in el değiştirdiğini anlatan
bir gösterge olan volume, genellikle fiyat hareketlerinin yorumlanması ve
teyidinde kullanılmaktadır.

Yükselen bir piyasada yükselişe yüksek bir hacmin eşlik etmesi beklenirken
düşüş genellikle hacimde bir daralmayı da beraberinde getirir. Bu yönüyle volume
trendin dönüş yerlerinin tespitinde de yardımcı olabilmektedir. Şöyle ki, düşüşün
sonlarına doğru iyice azalan işlem hacmindeki artış toparlanmanın başladığına
işaret edebileceği gibi yükselişin sonlarına doğru azalmaya başlayan hacimde
gevşemenin habercisi olabilmektedir.

Buradan hareketle, artmakta olan hacmin azalmaya başlaması ve belirli bir


periyot boyunca azalan yada sabit kalan bir hacmin artmaya başlaması, var olan
trende ters yönlü bir gelişmenin olabileceğinin ilk sinyalleri olarak kabul
edilebilir.

Destek direnç bölgelerinde de durum aynıdır. Bir destek ya da direncin


kırılması sırasında artan işlem hacminin azalmaya başlaması bir başka destek ya
da dirence yaklaşıldığı ve burada oyalanacağı belki de döneceği anlamına
gelirken, artışın aynı hızda devamı trendin aynı yönlü olarak devam edeceğinin bir
belirtisidir.
Aynı zamanda yüksek işlem hacmi gerek yükselişlerde gerekse düşüşlerde
olsun trendin aynı yönde devam edeceği kanaatinin yaygın olduğunu gösterir.
Tersine düşük işlem hacimleri fiyatların dip oluşturduğu durumlar bir kenara
bırakılacak olursa bir kararsızlık halini işaret eder.

Dow kuramında da üzerinde oldukça durulan volume için "trendi


onaylamalıdır" denmektedir. Bunun kuramsal açıdan anlamı bir yükseliş trendi
içinde yükselişler sırasında işlem hacminin artması gevşemelerde ise azalmasıdır.
Tersine bir düşüş trendi içerisinde de düşüş sırasında işlem hacmi artmalı
yükselişlerde azalmalıdır.

Teknik Analiz'de Hareketli Ortalamalar (Moving Averages)

Kripto analizinde kullanılan en önemli göstergelerdendir. Belirli bir zaman


aralığında fiyat dizisinin ortalamasının hesaplanması için kullanılır. ‘’Hareketli
ortalama’’ tabir edilmesinin nedeni ortalamanın durağan olmayıp zaman içerisinde
eklenen veriye göre yeniden hesaplanmasıdır fiyatlar değiştikçe ortalamada fiyatlarla
birlikte aşağı veya yukarı doğru hareket eder. Hareketli ortalamalar trend yönünü
belirlemekte yardımcı olan önemli bir indikatördür.

Hareketli ortalama analizi trend yapan piyasalar için uygundur yatay piyasalarda
kullanıldığında fiyat hareketli ortalamanın etrafında oluşarak sürekli al sat sinyali üretir
bu durum yatırımcının gereğinden fazla işlem açarak risk almasına neden olabilir.

Hareketli ortalamaların en popüler kullanımı fiyat ortalamayı yukarı yönde


keserse al, fiyat ortalamayı aşağı yönlü keserse sat şeklindedir. Fiyatın hareketli
ortalamanın üzerinde seyretmesi boğa piyasası için fiyatın hareketli ortalamanın altında
seyretmesi ayı piyasası için bir teyit olarak kullanılabilir.

Aynı şekilde iki farklı vadeli ortalama kullanıldığında kısa vadeli ortalamanın
uzun vadeli ortalamayı yukarı yönlü kesmesi alış sinyali, aşağı yönlü kesmesi satış
sinyali olarak değerlendirilir. Hareketli ortalamalar fiyatların dışında başka
indikatörlerle birlikte de kullanılır indikatör ve ortalamanın kesişme noktası bulunarak
indikatör analiz edilir.
Hareketli ortalamaların, basit, üssel, değişken, üçgensel hareketli ortalamalar,
Welles Wilder gibi çeşitleri vardır.

Basit hareketli ortalama

Basit hareketli ortalama = kapanış fiyatının toplam değerlerinin zaman aralığına


bölünmesiyle hesaplanır. Mesela 5 günlük ortalama hesaplanırken, 5 günün kapanışları
toplanarak 5 e bölünür.

Üssel hareketli ortalama

En çok kullanılan hareketli ortalama türü üssel olarak hesaplanan hareketli


ortalamalardır. Basit hareketli ortalamalara göre daha sağlıklı sinyal üretirler
hesaplanma şekli çok daha karmaşıktır. Bugünkü oluşan fiyat belirlenen bir yüzde ile
dünkü üssel hareketli ortalamaya eklenerek bugünkü üssel hareketli ortalama bulunur.
Böylece son zamandaki kapanış fiyatlarına daha fazla ağırlık verilmiş olur.

Üssel hareketli ortamla yüzdesi hesaplanırken ; 2/(1+hareketli ortalamanın


belirlenen zaman periyodu) formülü kullanılır.

ÖR/ 21 günlük periyot için 2/ (1+21)= 0,09

Değişken hareketli ortalama

Üssel hareketli ortalamadır. En belirgin farkı yatay piyasada fiyatlar belli bir
aralıkta sıkıştığında diğer hareketli ortalamalardan daha hassas sinyal üretir. Trend
oluşturmayan yatay piyasalarda daha sağlıklı sonuç verir.

Üçgensel hareketli ortalama

Hesaplama şeklinde belirlenen gün sayısının ortasındaki günlerin ağırlığı daha


fazladır.

Welles Wilder

Ortalamayı bulan analistin adıyla anılır. En önemli özelliği yeni oluşan fiyatların
ağırlığının eski fiyatlardan daha fazla olmasıdır.

Hareketli ortalama yorumlanırken en önemli konu periyot belirlemektir. Fiyat


grafiğinin periyodu kısa seçilirse hareketli ortalama fiyat değişimlerinde sürekli sinyal
üretir. Eğer hareketli ortalama çok uzun vadeli alınırsa ortalama fiyatın gerisinde
kalacaktır.

Kısa, orta ve uzun vadeli analizlerde sıklıkla kullanılan hareketli ortalama


periyotları aşağıda belirtilmiştir.

MARKET VALUE - REALİZED VALUE (MVRV)

MVRV, Bitcoin'in "gerçeğe uygun değerine" göre fazla değerlendiğini veya


değerinin düşük olduğunu değerlendirmek için kullanılır. Piyasanın tepe ve dip
noktaları tespit edilir. Fiyattaki iskontoya işaret etmektedir.

Market Cap (Piyasa Değeri, Network Value): Bitcoin'in mevcut fiyatının


dolaşımdaki Bitcoin sayısıyla çarpılması sonucu bulunur.

Realized Cap (Gerçekleşen Değer): Her bir Bitcoin'in cüzdanlar arası


transferlerindeki son gönderilme fiyatını alır. Tüm bu fiyatlar toplanarak ortalaması
elde edilir. Daha sonra bu ortalama fiyatı dolaşımdaki toplam koin sayısıyla çarpılır.
Gerçekleşen Değer, Piyasa Değeri metriği içinde sahip olunan kısa vadeli piyasa
duyarlılığını ortadan kaldırır. Bu nedenle, o anki piyasa duyarlılığına bağlı kalarak
Piyasa Değerinin yukarı ve aşağı hareket ettiği koin değerinin daha 'gerçek' uzun vadeli
bir ölçüsü olarak görülebilir.

Glassnode verilerinden bir örnek ile açıklanacak olursa; 7 Kasım 2020’de


LTC/USD MVRV Z-Score son 24 saat içinde -0,063 seviyesinden -0,159 seviyesine
%151,7’lik düşüş yaşandı. Daha sonrasında da piyasada %7 geri çekilme gözlendi.

Z-skoru: Piyasa değeri ile gerçekleşen değer arasındaki verilerdeki uç noktaları


ortaya çıkaran bir standart sapma testidir.
[(Piyasa Değeri-Gerçekleşen Değer)/Piyasa Değeri], formülü ile hesaplanır.

Çıkan sonuç > 1 ise, Piyasa fiyatına göre daha üst limitten satıldığını gösterir.
Fiyatlardaki alım baskısına karşılık gelmektedir.

Çıkan sonuç < 1 ise, Piyasa fiyatına göre daha alt limitten satıldığını gösterir. Bu
durumda fiyatların geri çekilme sinyali verdiğini göstermektedir.

NETWORK VALUE (MARKET CAP)

Koinlerin maddi olarak piyasa değerini ifade eden kavramdır. Blockchain’de


dolaşımdaki miktarı değil piyasa değerini belirtir. Bunu bir örnek ile açıklamamız
gerekirse X para biriminin arzı 1000 adet olsun. Bu para birimi 1000 kişiye 5’er TL'den
satıldığını varsayalım. O zaman market cap değeri 5.000 TL olacaktır. Yatırımcılardan
biri A borsasında bir tanesini 20 TL’den sattığında yeni fiyat 20 TL olacağı için market
cap 20.000 TL’ye yükselecektir. Koinlere olan talebin artması Market Cap’i de
artırmaktadır.

REALİZED PRİCE: Gerçekleşmiş fiyat, gerçekleşen piyasa değerinin toplam


üretilen coin miktarına bölünmesiyle elde edilir. Kısa vadeli piyasa duyarlılığını
ortadan kaldırarak koin değerinin daha 'gerçek' uzun vadeli bir ölçüsünü sunar.

HASH RATE: Herhangi bir madencilik cihazının çalışma hızını ifade eder. Bir
madencinin saniyede diğer madencilere göre daha fazla tahmin hesaplaması
gerektiğinden, koin madencilik zorluğu yükseltilir. Daha hızlı çalışacağı için hash
oranı da artar.

Koin fiyatlarına etkisini ele alacak olursak, koin fiyatlarındaki artış hash
oranında artışına sebep olmaktadır. Fiyat yükseldiği için madenciler daha fazla
üretmek isteyecektir. Koin fiyatları ile hash rate arasında bir korelasyon vardır. Eğer ki
madenciler enerji sorunu sebebi ile cihazlarını kapatırlar ise hash oranında da geri
çekilmeye sebep olmaktadır. Azalan madenci sayısı piyasadaki satış baskısını
azaltabilir. Dolayısıyla fiyat olumlu etkilenebilir.
GAS PRİCE: Gas (gaz), Ethereum’da madencilerin başarılı bir şekilde işlem
yapmasına olanak sağlayan ücreti ifade eder. Ethereum ağındaki tüm işlemler, mevcut
gas talebine ve yürütülmeye çalışılan sözleşmenin büyüklüğü ile hızına bağlı olarak
belirli bir miktarda gas’a mal olur. Bir işlem yaparken yeterli miktarda gas
kullanılmazsa işlemler karşı tarafa iletilmemektedir. Madencilere ödeme yapmak için
kullanılır. Temelde, gaz ücretleri Ethereum'un yerel para birimi olan Ether (ETH)
cinsinden ödenir. Gaz fiyatları, kendisi de ETH'nin bir değeri olan Gwei cinsinden
belirtilir. Gaz ücretleri Ethereum ağını güvende tutmaya yardımcı olur. Ağ üzerinde
gerçekleştirilen her hesaplama için bir ücret talep ederek, aktörlerin ağa spam
göndermesini engellemektedir.

Ethereum Blokzinciri’nde Ethereum ve ERC-20 tabanlı tokenlara olan talebin


artışı ile ağ yoğunluğunda meydana gelen artış, gaz ücretlerinin de yükselmesine
sebep olmaktadır. Ethereum 2.0 ile Parça Zincirlerinin yeterince hızlı çalışacak olması
hem ağ yoğunluğunu azaltacak hem de gaz ücretlerinde artışı engelleyecektir.

GAS LİMİT:Gas Limit, bir işleme harcamak istediğiniz maksimum Gas birimini
ifade eder. Ethereum'da bir işlemi gerçekleştirebilmek için göndericinin işlemi ağa
yollamadan önce bir Gas sınırı belirtmesi gerekir. Gas limiti ağdaki merkeziyetsizliği
de sağlamaktadır. Gas sınırı çok düşük ve tükenmeye yakın ise reel olarak hiçbir şey
olmamış varsayılır ve işlem başlangıçta olduğu haline geri döner. Ancak madenciler
hesaplama maliyeti yaptıkları için gönderici ödemelerini yapmak zorunda kalacaktır ve
işlem hareketi durdurulur.

Madenciler tahmini olarak 6.700.000 kadarlık bir blok Gas sınırı ile sınırlıdır.
Gerçekleştirilecek en basit işlem minimum 21.000 Gas’a ihtiyaç duyar. Çok yüksek bir
Gas Sınırı’na sahip olmak mantıklı ve karlı değildir. Gerçekleştirilecek bir işlem için
gerekli olan Gas miktarının bir tık fazlasına sahip Gas sınırına ayarlamak en
mantıklısıdır.

Ethereum 2.0 ile Proof of Work (İş Kanıtı)’ten Proof of Stake (Hisse Kanıtı)’e
geçiş sağlanacağı için hem işlem hızı artış gösterecek. Ağ yoğunluğundaki azalma ile
Gas sınırında da geri çekilmelere gözlenecek.

RESERVE RİSK: Rezerv Riski, belirli bir anda koin fiyatına göre uzun vadeli
(HODL) koin sahipleri arasındaki güveni görselleştirmemizi sağlar. Rezerv Riski,
fiyatın (USD cinsinden) HODL Bank'a (bir varlığı tutmanın fırsat maliyeti)
bölünmesiyle hesaplanır.
Piyasa güveni yüksek ve fiyat düşük olduğunda, yatırımcı için riske karşılık
kazanabileceği miktar (ödül) potansiyeli daha yüksektir (Rezerv Riski düşüktür).
Piyasa güveni düşük ve fiyat yüksek olduğunda ise yatırımcı için riske karşılık
kazanabileceği miktar (ödül) potansiyeli daha düşüktür (Rezerv Riski yüksektir).

MİNİNG DİFFİCULTY: Bitcoin üzerinden açıklayacak olursak; Bitcoin


madenciliği temel olarak yeni bir blok oluşturmak ve bunun için bir ödül almak
anlamına gelir. Çıkarılan her blok başına ödül 6,25 BTC’dir. Bununla birlikte,
matematik problemini çözmek için ne kadar çok bilgisayar yarışırsa, bloklar o kadar
hızlı keşfedilecektir. Madencilik zorluğu arttıkça, yeni bir blok oluşturmak ve ödülü
kazanmak için gereken iş miktarı artar.

Her 4 yılda bir Bitcoin Halving (Ödül Yarılanması) gerçekleşmektedir. Her


halving döneminde Madencilik ödülleri yarıya indirilir ve madencilik zorluğu iki kat
artmaktadır. Harcanan enerji artışı madenci sayısında da geri çekilmelere sebep
olmaktadır. Azalan madenci sayısı piyasadaki satış baskısını azaltabilir. Dolayısıyla
fiyat olumlu etkilenebilir.

MİNİNG REVENUE: Kripto para madenciliğinden kazanç elde edebilmek için


yeterli donanıma ve altyapıya, cihazları barındıracak ve soğutulabilecek alana ve
cihazları işletebilecek teknik bilgiye sahip olmak gerekir. Düşük enerji maliyetlerinin
bulunduğu bölgelerde madenci masrafları da asgari düzeyde olduğu için madencilik
geliri daha fazla elde edilmektedir. Özellikle İş Kanıtı madenciliği yaparken, zorluk
seviyesi arttıkça gelirlerin düşeceğini unutmamak gerekir. Özellikle de Bitcoin
madenciliğinde her 4 yılda bir gerçekleşen Halving (Ödül Yarılanması) dönemi buna
en iyi örnektir. İş kanıtı madenciliğinde geliri korumak için düzenli olarak donanım
yatırımı yapmak, performansları azalan cihazları yenilemek gerekir.

Madencilik geliri azaldığında madenci sayısında da geri çekilme meydana gelir.


Fiyatlara olumlu etkisi bulunmaktadır.
FİBONACCİ DÜZELTMESİ
Fibonacci düzeltmesi (ya da Fib düzeltmesi) teknik analistler ve yatırımcılar
tarafından grafik üzerindeki önemli alanları tahmin etmek için kullanılan bir araçtır.
Bunu yaparken Fibonacci oranları yüzdeler olarak kullanılır. Fibonacci düzeltme aracı,
matematikçi Leonardo Fibonacci tarafından 13. yüzyılda belirlenen sayı dizisine
dayanır. Bu diziye Fibonacci dizisi adı verilir. Bu sayı dizisinde yer alan sayıların
arasındaki belirli matematiksel ilişkilerden oranlar yaratılır ve daha sonra bu oranlar
grafiğe yansıtılır. Oranlar şu şekildedir:

• %0
• %23,6
• %38,2
• %61,8
• %78,6
• %100

Teknik olarak bir Fibonacci oranı olmasa da bazı yatırımcılar, fiyat aralığının
orta noktasını oluşturduğu için %50 seviyesinin de öneme sahip olduğunu düşünür.
%161,8, %261,8 ya da %423,6 gibi %0-100 aralığının dışındaki Fibonacci oranları da
kullanılabilir.
Yatırımcıların bu yüzdeleri nasıl kullanabileceğinden ayrıntılı bahsedeceğiz fakat
ana fikir bu yüzdeler tarafından belirlenen seviyelerin piyasadaki önemli seviyelerle
korelasyon göstermesidir. Fibonacci seviyeleri bir fiyat grafiğine uygulandığında,
destek, direnç, düzeltme alanları, giriş noktaları, çıkış hedefleri ve kayıp durdurma
seviyeleri gibi önemli alanları belirlemek için kullanılabilir.

FİBONACCİ DÜZELTMESİ NASIL HESAPLANIR ?,

Bu yüzdeler tüm Fibonacci düzeltme araçlarında aynı olduğu için, herhangi bir
manuel hesaplama yapmanız gerekmez. Fakat bu yüzdeleri elde etmek için Fibonacci
sayılarının kullanılması gerekir.
Örneğin sıfır ve birle başlayan bir sayı dizisi oluşturalım ve son iki sayıyı
toplayarak yeni sayıyı oluşturalım. Buna sonsuz şekilde devam edersek Fibonacci dizisi
adlı sayı serisini elde etmiş oluruz.
Tabi ki bu sayılar doğrudan fiyat grafiğinde kullanılmaz. Fakat Fibonacci
düzeltmesi aracında kullanılan seviyelerin tamamı bir şekilde bu sayılardan
türetilmiştir.

İlk birkaç sayı haricinde, eğer bir sayıyı kendinden sonra gelen sayıya bölerseniz
her zaman 0,618'e yakın bir oran elde edersiniz. Örneğin 21'i 34'e bölerseniz sonuç
0,6176'dır. Ve eğer bir sayıyı kendisinden iki sonraki sayıya bölerseniz 0,382'ye yakın
bir oran bulursunuz. Örneğin 21, 55'e bölündüğünde sonuç 0,3818'dir. Fibonacci
düzeltmesi aracındaki oranların tamamı (%50 dışında) bu yöntemin kullanıldığı bazı
hesaplamalara dayanır.

FİBONACCİ DİZİSİ VE ALTIN ORAN

Daha önce de belirttiğimiz gibi Fibonacci dizisi matematikçi Leonardo Fibonacci


tarafından 13. yüzyılda belirlenmiştir ve Altın Oran da (%0,618 yada %1,618) bu
sayılardan türetilmiş matematiksel bir orandır. Peki bu sayı neden bu kadar önemlidir?

Altın Oran, evrendeki çok sayıda oluşumun oranlarını tanımlar ve doğanın her
köşesinde bu oranla karşılaşmak mümkündür. Atomlar, yıldızlar, galaksi
formasyonları, kabuklar ve hatta bal arıları – en küçükten en büyüğe kadar her şey bu
oranın örneklerini teşkil ediyor olabilir.

Dahası Altın Oran, estetik bakımdan çekici kompozisyonlar yaratmak için yüz
yıllardır sanatçılar, mühendisler ve tasarımcılar tarafından kullanılır. Piramitlerden
Mona Lisa'ya ve Twitter logosuna kadar birçok ünlü sanat eseri ve tasarım bir şekilde
Altın Oranı kullanır. Görünen o ki bu oran finansal piyasalarda da önem teşkil ediyor
olabilir.
FİBONACCİ DÜZELTMESİ NASIL KULLANILIR?

Fibonacci düzeltmesi aracının ne olduğunu ve nasıl çalıştığını öğrendiğimize


göre bu aracın finansal piyasalardaki kullanımını inceleyebiliriz.

Genellikle araç bir tepe ve dip noktası gibi iki önemli fiyat noktası arasında
çizilir. Daha sonra bu aralık, ileride yapılacak analizlerin temeli olarak kullanılır. Araç
genellikle aralık dahilindeki seviyeleri belirlemek için kullanılır fakat aynı zamanda
aralığında dışındaki fiyat seviyeleri hakkında önemli içgörüler de sunabilir.

Bu aralık genellikle altta yatan trende göre çizilir. Yani bir yükseliş trendinde dip
nokta 1 (ya da %100) ve tepe nokta 0 (%0) olabilir. Yatırımcılar Fib düzeltmesi
seviyesi çizgilerini bir yükseliş trendinin üzerine çizerek, piyasanın geri çekilmeye
başlaması (düzeltme gelmesi) durumunda test edilecek potansiyel destek seviyeleri
hakkında bilgi edinebilir. Düzeltme kavramı da buradan gelir.
Bunun aksine bir aşağı trend sırasında dip nokta 0 (%0) ve tepe nokta 1 (%100)
olur. Fiyat aşağı trendde olduğu için bu durumda geri çekilmenin dip noktadan
olduğuna yani bir sıçrama yaşandığına dikkat edilmelidir. Fibonacci düzeltmesi aracı
bu örnekte piyasanın yukarıya hareket etmesi durumunda potansiyel direnç seviyeleri
hakkında bilgi verir.

FİBONACCİ SEVİYELERİ YATIRIMCILARA NEYİ


GÖSTERİR?

Yatırımcılar potansiyel giriş alanlarını, fiyat hedeflerini ya da kayıp-durdurma


noktalarını belirlemek için Fibonacci seviyelerini kullanabilir. Bunlar kişisel tercihlere,
kullanılan stratejiye ve alım satım stiline göre farklılık gösterebilir.

Bazı stratejiler belirli iki Fibonacci seviyesi aralığında kar elde etmeye odaklanır.
Yukarı trendi takip eden bir düzeltmeyi örnek alırsak %38,2 düzeltme seviyesinden
almak ve %23,6 seviyesinden satmak ilginç bir strateji olabilir. Bu yaklaşım elbette
büyük oranda kişisel stratejilere ve diğer birçok teknik faktöre bağlıdır.

Dalga yapıları ve potansiyel ilgi alanları arasındaki korelasyonları belirlemek için


Fibonacci seviyeleri çoğu zaman Elliott Dalga Teorisi ile birlikte kullanılır. Düzeltme
seviyelerinin, belirli bir piyasa yapısının farklı dalgalarına nasıl yansıyacağını tahmin
için bu yaklaşım güçlü bir strateji olabilir.
Diğer teknikler gibi Fibonacci düzeltme aracı da en güçlü hale başka teknik
analiz göstergeleriyle birleştirildiğinde gelir. Kendi başına bir al ya da sat sinyali
olmayan şeyler diğer göstergelerle doğrulandığında sinyale dönüşebilir. Örneğin fiyat
belirli bir Fibonacci seviyesine ulaştığında, geri dönüşe geçebilir ya da geçmeyebilir.
Bu nedenle risk yönetimine ek olarak piyasa koşullarını ve diğer etmenleri dikkate
almak çok önemlidir.

Fibonacci uzantıları
Daha önce belirttiğimiz gibi Fibonacci seviyeleri, düzeltme ya da sıçrama
alanlarını (aşağıdaki animasyonda 1 numara) değerlendirmek için kullanılabilir. Fakat
buna ek olarak, mevcut aralığın dışındaki potansiyel önemli seviyeleri belirlemek için
de Fibonacci seviyelerinden faydalanılabilir. Bunlara uzantı seviyeleri adı verilir (2
numara).

Grafik oynamıyorsa üzerine tıklayınız.

Fibonacci uzantı seviyeleri potansiyel alım satım hedefleri olarak görülebilir. Her
bir yatırımcı farklı bir uzantı seviyesini hedefi (veya hedefleri) olarak seçebilir. İlk
uzantı seviyeleri %138,6, %150 ve %161,8'dir – bunları %261,8 ve %423,6 takip eder.

Yani Fibonacci uzantısı seviyeleri bir sonraki fiyat hareketlerinin nereye


ulaşabileceğini gösterebilir. Fakat bunlar doğrudan bir alım satım sinyali olarak
yorumlanmamalıdır.
SON FİKİRLER
Fibonacci sayıları ile doğanın her yerinde karşılaşmak mümkündür ve birçok
yatırımcı bu sayıların finansal piyasa grafiklerinde de kullanışlı olduğunu düşünür.

Fakat tüm teknik göstergelerde olduğu gibi fiyat hareketleri, grafik formasyonları
ve göstergeler arasındaki ilişki bilimsel ilkelere ya da fizik kanunlarına dayanmaz. Bu
nedenle Fibonacci düzeltmesi aracının sunduğu faydalar bu aracı kullanan piyasa
katılımcılarının sayısıyla ilişkili olabilir. Fibonacci düzeltme seviyeleri somut herhangi
bir şeyle korelasyon göstermese bile önemli alanları tahmin etmeye yardımcı bir araç
olarak çalışabilir.

Wyckoff Yöntemi Nedir?


Wyckoff Yöntemi, Richard Wyckoff tarafından 1930'lu yılların başlarında
geliştirilmiştir. Tacirler ve yatırımcılar için tasarlanmış bir dizi prensip ve stratejiden
oluşur. Wyckoff hayatının önemli bir kısmını öğretmeye adamıştır ve çalışmaları
modern teknik analizlerin (TA) çoğunu etkilemektedir. Wyckoff Metodu esasen hisse
senetlerine odaklanmış olsa da şimdilerde her türlü finansal piyasaya uygulanmaktadır.

Wyckoff'un çalışmalarının pek çoğu diğer başarılı tacirlerin alım satım


yöntemlerinden ilham almıştır (özellikle Jesse L. Livermore). Günümüzde Wyckoff,
Charles H. Dow ve Ralph N. Elliot gibi diğer önemli kişiler ile aynı seviyede
tutulmaktadır.

Wyckoff derinlikli araştırmalar yapmış ve bu çalışmalar birçok teorinin ve alım


satım tekniğinin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bu makale, Wyckoff'un
çalışmalarının genel bir özeti niteliğindedir ve şunları içerir:

Üç temel yasa;

Kompozit Adam kavramı;

Grafikleri analiz etme yöntem bilimi (Wyckoff Şemaları);

Piyasaya beş-adım yaklaşımı.


Wyckoff Nokta ve Şekil grafikleri (N&Ş) bazlı kendine has bir grafik yöntemi
yanında yine kendine özgü Alım ve Satım Testleri geliştirmiştir. Testler tacirlere daha
iyi giriş noktaları belirlemelerinde yardımcı olurken, N&Ş yöntemi alım satım
hedeflerini tanımlamada kullanılır. Ancak bu makale bu iki konuda detaya
girmeyecektir.

Wyckoff'un Üç Yasası:
Arz ve Talep Yasası
İlk yasa, talebin arzdan fazla olduğu durumlarda fiyatların yükseleceğini ve az
olduğunda da bunun tam tersinin geçerli olacağını ifade eder. Bu finansal piyasaların
en temel prensiplerinden biridir ve Wyckoff'un çalışmalarına has değildir. İlk yasayı üç
temel denklem ile gösterebiliriz:

Talep > Arz = Fiyatlar Yükselir

Talep < Arz = Fiyatlar düşer

Talep = Arz = Önemli bir fiyat değişimi olmaz (düşük dalgalanma)

Diğer bir deyişle ilk Wyckoff yasası, talebin arzdan yüksek olması durumunda
fiyatların yükseleceğini çünkü alıcı sayısının satıcı sayısından fazla olacağını ifade
eder. Ancak alımdan fazla satış olması durumunda arz talebi geçer, bunun sonucunda
da fiyatlar düşer.

Wyckoff yöntemini takip eden pek çok yatırımcı arz ve talep arasındaki ilişkiyi
daha iyi görselleştirmek için fiyat hareketi ile hacim göstergelerini karşılaştırır. Bu
karşılaştırma genelde, gelecekteki piyasa hareketleri konusunda içgörü sağlar.

Neden ve Sonuç Yasası


İkinci yasa arz ve talep arasındaki farkların rastgele olmadığını ifade eder.
Aksine, farklar belirli bazı olayların sonucunda ve hazırlık dönemlerinin ardından
ortaya çıkar. Wyckoff'a göre, bir birikim dönemi (neden) nihayetinde bir yükseliş
trendine (sonuç) yol açar. Buna karşın, bir dağıtım dönemi (neden) nihayetinde düşüş
trendine (sonuç) sebep olur.
Wyckoff bir nedenin potansiyel etkilerini tahmin etmek için kendine has bir
grafik tekniği uygulamıştır. Bir diğer deyişle, birikim ve dağıtım dönemlerine
dayanarak alım satım hedeflerini tanımlayan yöntemler yaratmıştır. Bu durum ona, bir
birikim ya da alım satım aralığının (TR) kırılması durumunda piyasa hareketinin
muhtemel uzantısını tahmin etme imkanı sağlamıştır.

ÇABA VE SONUÇ YASASI


Wyckoff'un üçüncü yasası, bir varlığın fiyatındaki değişimin alım satım hacmi ile
temsil edilen bir çabanın sonucu olduğunu ifade eder. Eğer fiyat hareketi hacim ile
uyumlu ise fiyat hareketinin devam etmesi ihtimali yüksektir. Ancak hacim ve fiyat
önemli ölçüde ayrışıyorsa, piyasa hareketinin son bulması ya da yön değiştirmesi
muhtemeldir.

Örneğin Bitcoin piyasasının uzun bir ayı trendinin sonrasında çok yüksek bir
hacim ile birikim döneminde olduğunu düşünün. Yüksek hacim büyük bir çabayı ifade
ederken yatay seyir (düşük dalgalanma) ufak bir sonucu işaret eder. Yani, çok sayıda
Bitcoin el değiştirmektedir ancak artık önemli bir fiyat düşüşü görülmez. Böylesi bir
durum aşağı trendin sona erebileceği ve piyasa hareketindeki yön değişiminin yakın
olduğu anlamına gelebilir.

KOMPOZİT ADAM
Wyckoff piyasanın hayali kimliği olarak Kompozit Adam (ya da Kompozit
Operatör) fikrini yaratmıştır. Yatırımcıların ya da tacirlerin menkul kıymetler
piyasasını sanki bu piyasa sadece tek bir varlık tarafından kontrol ediliyormuş gibi
çalışmalarını önermiştir. Bu sayede piyasa hareketlerini belirlemek kolaylaşacaktır.

Özünde Kompozit Adam, varlıklı bireyler ya da kurumsal yatırımcılar gibi en


büyük oyuncuları (piyasa yapıcılar) temsil eder. Her zaman düşük fiyattan satın almak
ve yüksek fiyattan satmak için kendi çıkarlarına uygun olarak hareket eder.

Kompozit Adamın davranışı perakende yatırımcıların çoğunun tersi yönündedir


ve Wyckoff bu yatırımcıların sıklıkla para kaybettiğini gözlemlemiştir. Ancak
Wyckoff'a göre Kompozit Adam bir dereceye kadar tahmin edilebilir bir strateji
izlemektedir ve yatırımcılar bundan faydalanabilir.
Kompozit Adam kavramını kullanarak basitleştirilmiş bir piyasa döngüsü örneği
verelim. Böylesi bir döngü dört ana fazdan oluşur: birikim, yükseliş trendi, dağıtım ve
düşüş trendi.

BİRİKİM
Kompozit Adam varlıkları pek çok yatırımcıdan daha önce biriktirir. Bu fazda
genellikle yatay bir hareket görülür. Birikim, fiyatların önemli ölçüde değişmesinden
kaçınmak için kademeli bir şekilde yapılır.

Yükseliş Trendi
Kompozit Adam yeteri kadar hisse tuttuğunda ve satış gücü azaldığında, piyasayı
yukarı yönde itmeye başlar. Doğal olarak ortaya çıkan trend daha fazla sayıda
yatırımcının ilgisini çeker ve talebin artmasına neden olur.

Bir yükseliş trendi sırasında birikim evresinin birden çok fazı olabilir. Bunlara
yeniden birikim fazları diyebiliriz. Bu dönemde daha büyük trend durur ve yukarı
yönlü hareketi sürdürmeden önce bir süre daha birikim devam eder.

Piyasa yükseldikçe diğer yatırımcılar da alım yapmak için cesaretlenir.


Nihayetinde sıradan piyasa oyuncuları bile katılmak için heyecan duymaya başlar. Bu
noktada talep, arzdan önemli ölçüde daha yüksek hale gelir.

Dağıtım
Sonrasında Kompozit Adam elindeki hisseleri dağıtmaya başlar. Karlı
pozisyonlarını piyasaya geç girenlere satar. Dağıtım fazı tamamen sona ermeden önce
genellikle talebin karşılandığı yatay bir seyir izler.

Düşüş Trendi
Dağıtım fazından sonra piyasa düşüş yönüne dönmeye başlar. Bir diğer deyişle
Kompozit Adam hisselerinin önemli bir kısmını satmış ve piyasayı aşağı yönde itmeye
başlamıştır. Sonunda arz talepten çok daha büyük bir hal alır ve düşüş trendi sağlanmış
olur.
Yükseliş trendinde olduğu gibi düşüş trendinde de yeniden dağıtım fazları
olabilir. Bu fazlar temel olarak büyük fiyat düşüşleri arasındaki kısa dönemli birikim
alanlarıdır. Bunlar gerçekleşmeyecek bir trend dönüşünü bekleyen bazı alıcıların
düştüğü, boğa tuzağı olarak da bilinen Ölü Kedi Sıçrayışlarını da içerebilir. Ayı trendi
sona erdiğinde yeni bir birikim fazı başlar.

Wyckoff Şemaları
Birikim ve Dağıtım Şemaları Wyckoff'un çalışmasının muhtemelen en popüler
kısımlarıdır - en azından kripto para topluluğunda. Bu modeller Birikim ve Dağıtım
fazlarını ufak bölümlere ayırır. Bu kısımlar çeşitli Wyckoff Olayları ile Beş Faza
(A'dan E'ye kadar) bölünür. Wyckoff Olayları aşağıda kısaca açıklanmıştır.

Birikim Şeması

A Fazı
Satış gücü azalır ve düşüş trendi yavaşlamaya başlar. Bu fazda genellikle işlem
hacminde bir artış görülür. Öncü Destek (Preliminary Support (PS)) bazı alıcıların
ortaya çıktığını ancak bunların düşüş hareketini durdurmaya yetmediğine işaret eder.
Satış Zirvesi (Selling Climax (SC)) yatırımcıların teslim olduğu yoğun bir
satış aktivitesi ile oluşur. Bu genellikle yüksek dalgalanmaların olduğu bir noktadır ve
panik satışları büyük mum grafikleri ve çubukları oluşturur. Güçlü düşüş, büyük
miktarlı arzın alıcılar tarafından absorbe edilmesiyle hızlıca geri dönerek bir sıçramaya
ya da Otomatik Ralliye (Automatic Rally (AR)) dönüşür. Genellikle Birikim Şemasının
alım satım aralığı (TR) Satış Zirvesi'nin (SC) dibi ve Otomatik Ralli'nin (AR) üst
noktası ile tanımlanır.

İsminden de anlaşılacağı üzere İkinci Test (Secondary Test


(ST)) fiyatların SC bölgesi yakınına düşerek, düşüş trendinin gerçekten sonra erip
ermediğini test etmesiyle oluşur. Bu noktada işlem hacmi ve piyasa dalgalanması
düşük olma eğilimindedir. ST, SC'ye kıyasla genellikle daha yüksek bir dip nokta
oluşturur fakat bunun aksi durumlar da görülebilir.

B Fazı
Wyckoff'un Neden ve Sonuç Yasasına göre B Fazı Sonuca sebebiyet veren
Neden olarak görülebilir.

Esasen B Fazı, Kompozit Adam'ın topladığı varlık sayısının en yüksek seviyeye


ulaştığı birikim aşamasıdır. Bu aşamada piyasa, alım satım aralığının hem direnç hem
de destek seviyelerini test etme eğilimindedir.

B Fazı boyunca çok sayıda İkinci Test (ST) olabilir. Bazı durumlarda A Fazının
Satış Zirvesi (SC) ve Otomatik Rallisine (AR) kıyasla daha yüksek tepe noktalar (boğa
tuzağı) ya da daha düşük dip noktaları (ayı tuzakları) ortaya çıkabilir

C Fazı
Tipik bir Birikim C Fazı, Spring adı verilen durumu içerir. Piyasanın daha
yüksek dip noktalar oluşturmasından önceki son ayı tuzağıdır. C Fazı boyunca
Kompozit Adam piyasada çok az arz kaldığından (örneğin satmak isteyenlerin
halihazırda sattığından) emin olmak ister.

Spring sıklıkla tacirlerin stoplarını patlatmak ve yatırımcıları yanlış


yönlendirmek için destek seviyelerini kırar. Spring'i yükseliş trendi başlamadan önce
hisseleri daha düşük bir fiyattan almak için son deneme olarak tanımlayabiliriz. Ayı
tuzağı perakende yatırımcıların varlıklarını satmalarına neden olur.
Ancak bazı durumlarda destek seviyeleri tutunmayı başarır ve Spring
oluşmayabilir. Bir diğer deyişle Birikim Şeması Spring hariç diğer tüm elementleri
gösterebilir. Yine de genel şema geçerliliğini sürdürür.

D Fazı
D Fazı Neden ve Sonuç arasındaki geçişi temsil eder. Birikim bölgesi (C Fazı) ve
alım satım aralığının kırıldığı bölgenin (E Fazı) arasında durur.

Tipik olarak D Fazı işlem hacminde ve dalgalanmada önemli artışlar gösterir.


Genellikle, piyasa yukarı hareketlenmeden önce daha yüksek bir dip noktası oluşturan
bir Son Destek Noktası (Last Point Support (LPS)) barındırır. LPS genellikle direnç
noktalarının kırılmasından önce gelir ve daha yüksek tepe noktaları oluşturur. Bu
durum önceki direnç noktalarının yeni destek noktalarına dönüştüğü Güç İşaretlerini
(Signs of Strenght (SOS)) yaratır.

Biraz kafa karıştırıcı terminolojiye rağmen D Fazı boyunca birden fazla LPS
görülebilir. Genellikle yeni destek seviyelerini test ederken bir yandan da artan bir
işlem hacmine sahip olurlar. Bazı durumlarda fiyat, daha büyük alım satım aralığını
kırıp E Fazına geçmeden önce ufak bir birikim bölgesi oluşturabilir.

E Fazı
E Fazı Birikim Şemasının son adımıdır. Artan piyasa talebi nedeniyle alım satım
aralığının belirgin şekilde kırılmasıyla belli olur. Bu durumda alım satım aralığı net bir
biçimde kırılmıştır ve yükseliş trendi başlar.
Dağıtım Şeması
En özünde Dağıtım Şeması Birikimin aksi yönünde çalışır fakat biraz farklı bir
terminolojiye sahiptir.

A Fazı
İlk faz, yerleşmiş bir yükseliş trendinin azalan talep nedeniyle yavaşlamaya
başlamasıyla ortaya çıkar. Öncü Arz (Preliminary Supply (PSY)) satış gücünün kendini
göstermeye başladığını işaret eder ancak halen yükseliş trendini durdurmaya yetecek
kadar güçlü değildir. Daha sonra yoğun bir alım faaliyeti sonucunda Alım Zirvesi
(Buying Climax (BC)) oluşur. Bu genellikle deneyimsiz tacirlerin duygusal
alımlarından kaynaklanır.
Daha sonra, aşırı talep piyasa yapıcılar tarafından karşılandıkça, yukarı yönlü
güçlü hareket bir Otomatik Reaksiyona (Automatic Reaction (AR)) neden olur. Bir
diğer deyişle Kompozit Adam varlıklarını geç gelen alıcılara dağıtmaya başlar. İkinci
Test (Secondary Test (ST)) piyasa yeniden BC bölgesine ulaştığında ve genellikle daha
düşük bir tepe noktası oluşturduğunda ortaya çıkar.

B Fazı
Dağıtımın B Fazı düşüş trendinin (Sonuç) öncesinde oluşarak bir birikim bölgesi
(Neden) gibi hareket eder. Bu faz boyunca Kompozit Adam kademeli olarak
varlıklarını satar ve piyasa talebini absorbe ederek zayıflatır.

Genellikle, alım satım aralığının üst ve alt bantları defalarca test edilir ve bu
süreç kısa vadeli ayı ve boğa tuzakları içerebilir. Piyasa bazen Alım Zirvesi (BC)
tarafından oluşturulan direnç seviyesinin üstüne çıkarak Yükselme (Upthrust (UT))
olarak da adlandırılan bir İkinci Test'e (ST) sebep olabilir.

C Fazı
Bazı durumlarda piyasa, birikim fazının ardından son bir boğa tuzağı daha
sunabilir. Buna Dağıtım Sonrası Yükselme (Upthrust After Distribution)(UTAD))
denir. UTAD temelde, Birikim sürecindeki Spring'in tersidir.

D Fazı
Dağıtımın D Fazı Birikimdeki D Fazının neredeyse ayna görüntüsü gibidir.
Genellikle aralığın ortasında bir Son Arz Noktası (Last Point of Supply (LPSY)) yer
alır ve daha düşük bir tepe oluşturur. Bu noktadan destek bölgesinin etrafında ya da
altında yeni LPSY'ler oluşur. Piyasa, destek çizgilerinin altına indiğinde belirgin bir
Zayıflık Noktası (Sign of Weakness (SOW)) ortaya çıkar.

E Fazı
Dağıtımın son fazı düşüş trendinin başlangıcını işaret eder. Talebe kıyasla arzın
güçlü egemenliği sonucu alım satım aralığının belirgin şekilde kırıldığı görülür.

Wyckoff Metodu çalışıyor mu?


Doğal olarak piyasa bu modelleri her zaman bire bir şekilde takip etmez. Pratikte
Birikim ve Dağıtım Şemaları farklı şekillerde oluşabilir. Örneğin bazı durumlarda B
Fazı beklenenden çok daha uzun sürebilir. Ya da Spring ve UTAD şemada hiç
bulunmayabilir.

Yine de Wyckoff'un çalışması kendi teorilerine ve prensiplerine dayanan çok


çeşitli ve güvenilir teknikler barındırır. Çalışması dünya genelinde binlerce yatırımcı,
tacir ve analist için oldukça kıymetlidir. Örneğin finansal piyasaların genel
döngülerinin anlaşılmasına çalışıldığında, Birikim ve Dağıtım şemaları kullanışlı
olabilir.

Wyckoff'un beş adım yaklaşımı


Wyckoff ayrıca kendine ait pek çok prensip ve tekniği baz alarak piyasaya
yönelik beş adım yaklaşımı geliştirmiştir. Bu yaklaşım, Wyckoff'un öğretilerini pratikte
uygulamanın bir yolu olarak görülebilir.

Adım 1: Trendi belirleyin.

Mevcut trend nedir ve hangi yöne gitmesi muhtemeldir? Arz ve talep arasında
nasıl bir ilişki vardır?

Adım 2: Varlığın gücünü belirleyin.

Varlık piyasaya kıyasla ne kadar güçlü? Aynı mı yoksa farklı yönde mi hareket
ediyorlar?

Adım 3: Yeterli “Nedene” sahip olan varlıkları arayın

Pozisyona girmek için yeterli sebep var mı? Neden, potansiyel ödül (Sonuç) için
riskleri almaya yetecek kadar güçlü mü?

Adım 4: Hareketin ne kadar muhtemel olduğunu belirleyin.

Varlık hareket etmeye hazır mı? Daha büyük trend içerisindeki pozisyonu nedir?
Fiyat ve hacim neyi işaret ediyor? Bu adım genellikle Wyckoff'un Alım ve Satım
Testlerinin kullanılmasını içerir.
Adım 5: Giriş zamanınızı belirleyin.

Son adım tamamen zamanlama ile ilgilidir. Çoğunlukla hissenin genel piyasaya
kıyasla analiz edilmesini içerir.

Örneğin bir tacir bir hissenin fiyat hareketini S&P 500 endeksi ile kıyaslayabilir.
Böylesi bir analiz, Wyckoff Şeması içindeki bireysel pozisyonuna bağlı olarak varlığın
sonraki hareketleri konusunda içgörü sağlayabilir. Bu da nihayetinde iyi bir giriş
yapılmasına yardımcı olur.

Bu yöntem genel piyasa ya da endeks ile birlikte hareket eden varlıklarla daha iyi
çalışır. Ancak kripto para piyasalarında bu korelasyon her zaman mevcut değildir.

Son Düşünceler
Wyckoff Yönteminin ortaya çıkışının üzerinden neredeyse yüz yıl geçti ancak
yöntem bugün bile yaygın bir şekilde kullanılıyor. Wyckoff Yöntemi pek çok prensip,
teori ve alım satım tekniği içermesi nedeniyle sıradan bir TA göstergesinden çok daha
fazlası.

Wyckoff Yöntemi en özünde yatırımcıların duygusal davranmak yerine mantıklı


kararlar almasına yardımcı olur. Wyckoff'un kapsamlı çalışması, yatırımcılara ve
tacirlere başarı şanslarını artıracak ve risklerini azaltacak çeşitli araçlar sunar. Yine de
konu yatırım olduğunda hata riski barındırmayan bir teknik mevcut değildir. Kişinin
riskler hakkında özellikle de yüksek seviyede oynaklığa sahip kripto para piyasaları
dahilindeki riskler konusunda her zaman dikkatli olması gereklidir.
Elliott Dalgası nedir?
Elliot Dalgası yatırımcıların ve tacirlerin teknik analizde kullanabilecekleri bir
teoriyi (ya da prensibi) ifade eder. Prensip, finansal piyasaların zaman aralığından
bağımsız olarak belirli yapılar gösterme eğiliminde olduğu fikrine dayanır.

En temelde Elliott Dalga Teorisi (EWT), piyasa hareketlerinin kitle psikolojisi


döngüleri dizisini takip ettiğini iddia eder. Yapılar, ayı ve boğa arasında gidip gelen
piyasa duyarlılığına göre ortaya çıkar.

Elliott Wave prensibi, Amerikalı bir muhasebeci ve yazar olan Nelson Elliott
tarafından 1930'larda yaratılmıştır. Fakat teori ancak 70'lerde Robert R. Prechter ve A.
J. Frost'un çabaları sayesinde popülerlik kazanmıştır.

EWT'ye başlangıçta insan davranışlarını tanımlamak üzere kullanılan Dalga


Prensibi adı verilmiştir. Elliott'ın bu prensibi, piyasa verileri üzerinde özellikle de hisse
senedi piyasalarına odaklanarak yaptığı kapsamlı araştırmalara dayanır. Araştırmaları
en az 75 yıllık bilgiyi kapsar.

EWT artık bir teknik analiz aracı olarak piyasa döngülerini ve trendleri
belirlemek amacıyla kullanılır ve birçok farklı finansal piyasaya uygulanabilir. Fakat,
Elliott Dalgası bir gösterge ya da ticari teknik değildir. Bunun yerine piyasa
hareketlerini tahmin etmeye yardımcı olan bir teoridir. Prechter da kitabında bunu
şöyle ifade eder:
Dalga Prensibi öncelikli olarak bir tahmin aracı değildir, piyasaların nasıl hareket
ettiğine yönelik ayrıntılı bir tanımlamadır.
– Prechter, R. R. Elliott Dalga Prensibi (p.19).
Temel Elliott Dalga yapısı
Temel Elliott Dalga yapısı tipik olarak beş Hareket Dalgası (ana trendle aynı
yönde hareket eden) ve üç Düzeltme Dalgasından (ters yönde hareket eden) oluşan
sekiz dalgalı bir yapı ile tanımlanabilir.

Yani, bir ayı piyasasında tam bir Elliott Dalgası döngüsü şu şekilde gözükür:

İlk örnekte beş Hareket Dalgasının yer aldığı görülebilir: üç tanesi yukarı yönde
hareket eder (1, 3 ve 5) ve iki tanesi de aşağı yönde hareket eder (A ve C). Özetle, ana
trendle uyumlu olan tüm hareketler bir Hareket Dalgası olarak kabul edilebilir. Bu da 2,
4 ve B'nin üç Düzeltme Dalgası olduğu anlamına gelir.
Fakat Elliott'a göre finansal piyasalar fraktal özellikli yapılar yaratır. Dolayısıyla
daha geniş bir zaman aralığından bakmaya başlarsak 1'den 5'e kadar hareketler tek bir
Hareket Dalgası (i) olarak değerlendirilebilir ve A-B-C hareketleri tek bir Düzeltme
Dalgasını temsil edebilir (ii).

Ayrıca, daha kısa bir zaman aralığına odaklanırsak, tek bir Hareket Dalgası (3
gibi) bir sonraki bölümde gösterilen şekilde daha küçük beş dalgaya bölünebilir.

Bunun aksine ayı piyasasındaki bir Elliott Dalgası şu şekilde gözükür:


Hareket Dalgaları
Pretcher'ın tanımladığı üzere Hareket Dalgaları her zaman daha büyük trendle
aynı yönde hareket eder.

Biraz önce belirttiğimiz gibi Elliott dalga gelişimini iki türe ayırır: Hareket ve
Düzeltme Dalgaları. Daha önceki örnek beş Hareket ve üç Düzeltme Dalgası içerir.
Fakat tek bir Hareket Dalgasına odaklanırsak bu dalganın daha küçük bir beş-dalga
yapısından oluştuğu görülebilir. Elliott buna Beş-Dalga Yapısı adını vermiş ve dalganın
oluşumu için üç kural ortaya koymuştur:

Dalga 2, kendisinden önceki dalga 1'in hareketinin %100'ünden daha fazla geriye
gidemez.

Dalga 4, kendisinden önceki dalga 3'ün hareketinin %100'ünden daha fazla


geriye gidemez.

1, 3, 5 numaralı dalgalar arasında dalga 3 en kısa olamaz ve genellikle en uzun


olandır. Ayrıca, Dalga 3 her zaman Dalga 1'in son noktasından daha ileri hareket eder.
Düzeltme Dalgaları
Hareket Dalgalarının aksine Düzeltme Dalgaları tipik olarak üç-dalgalı yapıdan
oluşur. Genellikle, iki daha küçük Hareket Dalgası arasında görülen küçük Düzeltme
Dalgası şeklinde ortaya çıkarlar. Üç dalgaya genellikle A, B ve C adı verilir.

Hareket Dalgalarıyla kıyaslandığında Düzeltme Dalgaları daha küçük olma


eğilimindedir çünkü büyük trendin aksi yönüne hareket eder. Bazı durumlarda böylesi
bir karşı-trend çekişmesi Düzeltme Dalgalarını belirlemeyi çok daha zor hale getirir
çünkü bu dalgalar uzunluk ve karmaşıklık bakımından büyük farklar gösterebilir.

Prechter'a göre Düzeltme Dalgalarına yönelik akılda tutulması gereken en önemli


kural bu dalgaların hiçbir zaman beş dalgadan oluşmadığıdır.
Elliot Dalgası işe yarıyor mu?
Elliott dalgalarının etkinliğine yönelik tartışmalar devam etmektedir. Bazıları,
Elliott Dalga prensibinin başarısının büyük oranda tacirin piyasa hareketlerini net bir
şekilde trendlere ve düzeltmelere bölme becerisine dayandığını iddia eder.

Uygulamada dalgalar Elliott'un kurallarına karşı gelmeden birkaç farklı yoldan


çizilebilir. Bu da dalgaları doğru şekilde çizmenin hiç de basit bir işlem olmadığı
anlamına gelir. Bunun sebebi doğru çizim işleminin yalnızca deneyim gerektirmesi
değil aynı zamanda yüksek oranda öznellik içermesidir.

Buna bağlı olarak eleştirmenler, büyük oranda öznel doğası ve katı şekilde
belirlenmemiş kurallara dayanması nedeniyle Elliott Dalga Teorisinin geçerli bir teori
olmadığını iddia eder. Yine de Elliott'ın prensiplerini kar elde edecek şekilde
uygulamayı başaran binlerce başarılı yatırımcı ve tacir bulunur.

İlginç bir şekilde, gitgide daha fazla tacir başarı oranlarını artırmak ve riskleri
azaltmak için Elliott Dalga Teorisini teknik göstergelerle birleştirmektedir. Fibonacci
Düzeltme Seviyesi ve Fibonacci Uzantısı göstergeleri muhtemelen en popüler
örneklerdir.

Son Fikirler
Prechter'a göre Elliott hiçbir zaman piyasaların neden 5-3 dalga yapısı gösterme
eğiliminde olduğuna yönelik tahminlerde bulunmamıştır. Bunun yerine yalnızca piyasa
verisini incelemiş ve bu sonuca varmıştır. Elliott'un prensibi, insan doğasının ve kitle
psikolojisinin yarattığı kaçınılmaz piyasa döngülerinin basit bir sonucudur.

Daha önce de belirttiğimiz gibi Elliott Dalgası bir TA göstergesi değil bir
teoridir. Dolayısıyla bunu kullanmanın doğru bir yolu yoktur ve dalga doğası gereği
özneldir. EWT ile piyasa hareketlerini doğru şekilde tahmin etmek pratik ve beceri
gerektirir çünkü tacirler dalga sayılarını nasıl çizmeleri gerektiğini keşfetmelidir. Bu da
dalga kullanımının özellikle yeni başlayanlar için riskli olabileceği anlamına gelir.
Dow Teorisi Nedir?
Dow Teorisi en özünde, Charles Dow'un piyasa teorisine yönelik yazılarına
dayanan, teknik analiz için bir çerçevedir. Dow, Wall Street Journal'ın kurucusu ve
editörü ayrıca Dow Jones & Company'nin kurucu ortağıdır. Şirketin bir parçası olarak,
Dow Jones Taşımacılık Endeksi (DJT) olarak bilinen ilk hisse senedi endeksinin ve
bunu müteakiben de Dow Jones Endüstri Ortalamasının (DJIA) yaratılmasına yardımcı
olmuştur.

Dow fikirlerini hiçbir zaman belirli bir teori olarak yazmamış ve paylaştıklarını
bu şekilde adlandırmamıştır. Yine de birçok kişi Dow'un Wall Street Journal'daki
yazılarından faydalanmıştır. Ölümünden sonra William Hamilton gibi diğer editörler
Dow'un fikirlerini bir araya getirmiş ve yazılarını kullanarak günümüzde Dow Teorisi
olarak bilinen teoriyi oluşturmuştur.

Bu makale Dow Teorisine bir giriş niteliğindedir ve Dow'un çalışmalarına


dayanarak piyasa trendlerinin farklı aşamalarından bahseder. Birçok teoride olduğu gibi
bahsedilecek prensipler mutlak değildir ve yoruma açıktır.

Dow Teorisinin temel prensipleri


Piyasa her şeyi yansıtır
Bu prensip, Etkin Piyasa Hipotezi (EMH) ile yakından ilişkilidir. Dow piyasanın
her şeyi yansıttığına inanır, bu da mevcut tüm bilginin hali hazırda fiyatlara yansımış
olduğu anlamına gelir.

Örneğin eğer bir şirketin pozitif gelir artışı raporlaması bekleniyorsa piyasa
henüz gerçekleşmeden bunu yansıtır. Raporlar yayınlanmadan önce şirketin hisse
senetlerine yönelik talep artar ve beklenen pozitif raporun en nihayetinde
yayınlanmasının ardından fiyat büyük bir değişiklik göstermez.

Dow bazı durumlarda iyi haberin yayınlanmasının ardından şirketlerin hisse


senedi değerlerinin düştüğünü gözlemlemiştir çünkü haberler beklendiği kadar iyi
değildir.

Birçok tacir ve yatırımcı özellikle de teknik analizi daha çok kullananlar bu


prensibin doğru olduğuna hala inanır. Fakat temel analizi tercih edenler bu fikre
katılmaz ve piyasa değerinin hisse senedinin gerçek değerini yansıtmadığına inanır.
Piyasa trendleri
Bazı kişiler Dow'un çalışmalarının, günümüzde finans dünyasının başlıca
öğelerinden biri olarak görülen piyasa trendi kavramının doğmasına neden olduğunu
söyler. Dow Teorisine göre başlıca üç tür piyasa trendi bulunur:

Ana trend – Aylardan birçok yıla kadar sürebilir, başlıca piyasa hareketidir.

İkincil trend – Haftalardan birkaç aya kadar sürebilir.

Üçüncül trend – Bir haftadan daha kısa süre içinde yok olur ya da 10 günden
daha uzun süre etkili olmaz. Bazı durumlarda yalnızca birkaç saat ya da bir gün
sürebilir.

Yatırımcılar bu farklı trendleri gözlemleyerek fırsatlar yaratabilir. Ana trend


dikkate alınması gereken anahtar trend olsa da karlı fırsatlar ikincil ve üçüncül
trendlerin ana trendle çeliştiği durumlarda ortaya çıkma eğilimi gösterir.

Örneğin, bir kripto paranın pozitif bir ana trend gösterdiğine inanıyorsanız fakat
negatif bir ikincil trend gösteriyorsa bu kripto parayı düşük fiyattan almak ve değeri
yükselince satmak için bir fırsat ortaya çıkabilir.

Buradaki sorun gözlemlediğinizin ne tür bir trend olduğunu belirlemektir ve daha


derin teknik analiz bu noktada devreye girer. Günümüzde yatırımcılar ve tacirler,
karşılarında ne tür bir trend olduğunu anlamak için birçok farklı analitik araç kullanır.

Ana trendlerin üç aşaması


Dow uzun vadeli ana trendlerin üç aşamadan oluştuğunu belirtir. Örneğin bir
boğa piyasasında aşamalar şu şekilde olur:

Biriktirme – Önceki ayı piyasasını takiben piyasa duygusallığı yaygın olarak


negatif olmayı sürdürdüğü için varlıkların değeri hala düşüktür. Akıllı tacirler ve piyasa
yapıcılar fiyatlarda önemli bir artış olmadan önce bu dönemde biriktirmeye başlar.
Genel Katılım – Akıllı yatırımcıların daha önceden gözlemlediği fırsatlar
piyasanın geneli tarafından da fark edilir ve daha büyük bir topluluk aktif olarak satın
almaya başlar. Bu aşamada fiyat hızla yükselme eğiliminde olur.

Fazlalık & Dağıtım – Üçüncü aşamada genel topluluk spekülasyona devam


eder fakat trend sona yaklaşmaktadır. Piyasa yapıcılar birikimlerini dağıtmaya başlar
(örn. trendin değişmek üzere olduğunu fark etmeyen diğer katılımcılara satarak).

Bir ayı piyasasında bu aşamalar tersine döner. Trend, işaretleri fark edenlerin
dağıtıma geçmesiyle başlar ve genel katılımla devam eder. Üçüncü aşamada genel
topluluk umutsuzluk içindedir fakat gelen değişimi gören yatırımcılar tekrar biriktirme
sürecine girer.

Prensibin geçerli olacağının garantisi yoktur fakat bu aşamalar binlerce yatırımcı


ve tacir tarafından harekete geçmeden önce dikkate alınır. Kayda değer şekilde
Wyckoff Yöntemi de birikim ve dağıtım aşamalarına dayanır ve benzer bir piyasa
döngüsü (bir aşamadan diğerine geçen) kavramını ortaya atar.

Çapraz endeks korelasyonu


Dow, bir piyasa endeksinde görülen trendlerin diğer piyasa endeksinde görülen
trendlerle onaylanması gerektiğine inanıyordu. O zamanlar bu görüş öncelikle Dow
Jones Taşımacılık Endeksi ve Dow Jones Endüstri Ortalamasına yönelikti.

O tarihlerde, taşımacılık piyasası (genellikle demir yolları) endüstriyel


faaliyetlerle yakından ilişkiliydi. Dolayısıyla daha fazla ürünün üretilmesi için
öncelikle gerekli ham maddeleri sağlayacak demir yolu faaliyetlerinde bir artış
gerekliydi.

Bunun sonucunda üretim sektörü ve taşımacılık piyasası arasında açık bir


korelasyon vardı. Bunlardan biri sağlıklıysa diğerinin de sağlıklı olması olasıydı. Fakat,
çapraz endeks korelasyonu prensibi günümüzde eskisi kadar güçlü değil çünkü artık
birçok ürün dijital ve fiziksel taşımacılık gerektirmiyor.
Hacim önemlidir
Günümüzdeki birçok yatırımcı gibi Dow da hacmin önemli bir ikincil gösterge
olduğuna inanıyordu. Yani güçlü bir trende yüksek işlem hacmi eşlik etmelidir. Hacim
ne kadar yüksek olursa hareketin piyasadaki gerçek bir trendi yansıtması o kadar
olasıdır. İşlem hacmi düşük olduğunda fiyat hareketleri gerçek bir piyasa trendini
yansıtmayabilir.

Trendler bir dönüş olduğu doğrulanana kadar geçerlidir


Dow, piyasa bir trend içindeyse bu trendin devam edeceğine inanıyordu. Yani
örneğin bir işletmenin hisseleri olumlu haberlerin ardından yükseliş trendine geçerse,
kesin bir trend değişimi görülene kadar yükselişe devam etmeliydi.

Dow bu nedenle yeni bir ana trendin başladığı doğrulanana kadar trend
dönüşlerine şüpheyle yaklaşılması gerektiğine inanıyordu. Tabi ki bir ana trend ile
ikincil trendi birbirinden ayırmak kolay değildir ve tacirler sıklıkla yalnızca bir ikincil
trend olduğu ortaya çıkan yanıltıcı trend değişimleriyle karşı karşıya kalır.

Son Fikirler
Bazı eleştirmenler Dow Teorisinin özellikle çapraz-endeks prensibiyle (bu
prensip bir endeks ya da ortalamanın diğerini desteklemesi gerektiğini belirtir)
günümüz şartlarına uymadığını iddia eder. Yine de birçok yatırımcı Dow Teorisinin
hala geçerli olduğuna inanır. Bunun nedeni teorinin yalnızca finansal fırsatları
belirlemeye yönelik olması değil aynı zamanda Dow'un çalışmalarının yarattığı piyasa
trendleri kavramıdır.
Stokastik(Stok veya Stoch) RSI Nedir?

Stokastik RSI ya da kısaca StokRSI, bir varlığın fazla alım ya da satımda


olup olmadığını göstermenin yanı sıra mevcut piyasa trendlerinin belirlenmesini
sağlayan bir teknik analiz göstergesidir. İsminden de anlaşılacağı gibi Stok RSI,
standart Göreceli Güç Endeksinden(RSI) türetilmiştir ve bu yüzden de bir
göstergenin göstergesi olarak kabul edilir. Bir osilatör türüdür yani merkezi bir
hattın üzerinde ve altında dalgalanma gösterir.

StokRSI ilk olarak 1994 yılında, Stanley Kroll ve Tushar Chande’nin “New
Technical Trader” kitabında tanımlanmıştır. Borsacılar tarafından sıklıkla
kullanılır fakat Forex ya da kripto para piyasaları gibi diğer ticari alanlara da
uygulanabilir.

StokRSI nasıl çalışır?

StokRSI göstergesi, strandart RSI’a stokastik osilatör formülü uygulanarak


elde edilir. Elde edilen sonuç, merkez çizginin (0.5) çevresinde 0-1 aralığında
dalgalanma gösteren tek bir numerik değerdir. Fakat, sonuçları 100’le çarparak
değerlerin 0-1 yerine 0-100 aralığında olmasını sağlayan modifiye StokRSI
versiyonları da vardır. Ayrıca StokRSI çizgisiyle birlikte sinyal çizgisi görevi
gören 3 günlük bir basit hareketli ortalamaya (SMA) bakmak da sıklıkla
kullanılır. Bu sayede alım satımlarda yanlış alarm riski azaltılmış olur.

Standart Stokastik Osilatör formülü bir varlığın belirli bir zaman aralığı
içindeki en yüksek ve en düşük noktalarıyla birlikte kapanış fiyatını dikkate alır.
Fakat formül, StokRSI hesaplamak için kullanıldığında, doğrudan RSI verisine
uygulanır (fiyatlar dikkate alınmaz)
Stok RSI = (Mevcut RSI - En düşük RSI)/(En yüksek RSI - En düşük RSI)
Aynı Standart RSI gibi, StokRSI’da da en yaygın kullanılan zaman ayarı
14’lü aralıklardır. StokRSI hesaplamalarında kullanılan 14’lü aralıklar grafik
zaman dilimine dayanır. Yani, günlük bir grafik son 14 günü değerlendirirken
(mum grafikler), saatlik bir grafik son 14 saate dayanan bir StokRSI oluşturur.

Zaman aralıkları günlere, saatlere ve hatta dakikalara ayarlanabilir ve


kullanımları ticaret yapan kişiden kişiye büyük fark gösterebilir (profillerine ve
stratejilerine göre). Aynı zamanda,uzun vadeli ya da kısa vadeli trendleri
belirleyebilmek için zaman aralıklarının sayısı arttırılabilir ya da azaltılabilir.
20’li aralık ayarı StokRSI göstergesi için popüler olan bir başka seçenektir.

Daha önce belirtildiği gibi, bazı StokRSI grafik şekilleri 0-1 yerine 0 ve 100
arasında değerleri kullanır. Bu grafiklerde, merkez çizgisi 0.5 yerinde 50’dedir.
Bu nedenle, genellikle 0.8’de görülen fazla alım sinyali 80’de, fazla satım sinyali
de 0.2 yerine 20’de görülür. 0-100 ayarında grafikler çok az farklı gözükebilir
ama uygulamaya yönelik değerlendirilmeleri temelde aynıdır.

StokRSI nasıl kullanılır?


StokRSI göstergeleri, aralıklarının alt ve üst sınırlarında en önemli ve
anlamlı değerlendirmeleri sunar. Bu nedenle, bu göstergenin başlıca kullanımı
potansiyel giriş ve çıkış noktalarının yanı sıra fiyat terse dönüşlerini belirlemektir.
Yani, 0.2 ve altı bir değer bir varlığın muhtemelen aşırı satımda olduğunu, 0.8 ve
üstü bir değerde muhtemelen aşırı alımda olduğunu gösterir.

Buna ek olarak, merkez çizgiye yakın değerler piyasa trendlerine yönelik


faydalı bilgiler sunabilir. Örneğin, merkez çizgi destek olarak hareket ediyorsa ve
StokRSI 0.5 çizgisinin üzerinde istikrarlı bir şekilde hareket ediyorsa, bu durum
bir yükselişi ya da boğa trendinin devamını gösteriyor olabilir, özellikle de
çizgiler 0.8’e doğru harekete başlarsa. Benzer şekilde, okumalar sürekli olarak
0.5’in altındaysa ve 0.2’ye doğru eğilim gösteriyorsa, bu da aşağı doğru ya da ayı
trendini gösteriyor olabilir.

StokRSI ve RSI karşılaştırması


Hem StokRSI hem de RSI, tacirlerin olası fiyat terse dönüş noktalarının
yanı sıra potansiyel aşırı alım ve aşırı satım koşullarını belirlemesini kolaylaştıran
bantlı osilatör göstergeleridir. Kısacası standart RSI, bir varlığın fiyatının belirli
bir zaman aralığına (periyot) göre, ne derecede ve ne kadar hızla değiştiğini takip
etmek için kullanılan bir ölçektir.

Fakat, Stokastik RSI ile kıyaslandığında, standart RSI az sayıda ticari sinyal
veren görece olarak daha yavaş hareketli bir göstergedir. Stokastik Osilatör
formülünün standart RSI’a uyarlanması daha yüksek hassasiyete sahip bir
gösterge olan StokRSI’ın yaratılmasına olanak sağlamıştır. Sonuç olarak, yarattığı
sinyal sayısı çok daha fazladır ve bu sayede tacirlere piyasa trendlerini be
potansiyel alım satım noktalarını belirlemek için daha çok fırsat sunar.

Diğer bir deyişle, StokRSI oldukça değişken bir göstergedir ve bu durum


onu tacirlere yardımcı olmak için daha çok ticari sinyal veren daha hassas bir TA
aracı haline getirirken bir yandan da daha riskli kılar çünkü çok sayıda gürültü de
(yanlış alarm) yaratır. Daha önce belirtildiği gibi, bu yanlış sinyallere yönelik
riskleri azaltmak için basit hareketli ortalamaların (SMA) kullanımı oldukça
yaygın bir yöntemdir ve çoğu zaman StokRSI göstergesinin varsayılan ayarlarına
3-günlük SMA da dahildir.
Son düşünceler
Daha yüksek hızı ve piyasa hareketlerine daha hassas olması nedeniyle
Stokastik RSI, analistler, ticaret yapanlar ve yatırımcılar için hem uzun hem de
kısa vadeli analizlerde çok faydalı olabilir. Fakat, daha çok sinyal daha fazla risk
anlamına da gelir ve bu nedenle de StokRSI verdiği sinyalleri teyit edecek diğer
teknik analiz araçlarıyla beraber kullanılmalıdır. Kripto para piyasalarının
geleneksel olanlara kıyasla daha değişken olduğu bu nedenle de daha fazla yanlış
alarmın gelebileceği unutulmamalıdır.

Ichimoku Bulutları Nedir?

Ichimoku Bulutu, tek bir grafikte birden fazla göstergeyi bir araya getiren
bir teknik analiz yöntemidir. Potansiyel destek ve direnç fiyat bölgeleri hakkında
bilgi sağlayan bir alım satım aracı olarak mum grafiklerinde kullanılır. Aynı
zamanda, bir tahmin aracı olarak da kullanılır ve birçok tacir gelecek trendlerin
yönü ve piyasa ivmesini belirlemeye çalışırken bu yöntemden faydalanır.

Ichimoku Bulutu, 1930’lu yılların sonlarına doğru Goichi Hosada adlı bir
Japon gazeteci tarafından kavramsallaştırılmıştır. Ancak bu yenilikçi alım satım
stratejisi, on yıllar süren çalışmalar ve teknik geliştirmeler sonrasında 1969 yılında
yayınlanabilmiştir. Hosada, bu sisteme Japonca’da ‘bir bakışta denge grafiği’
anlamına gelen Ichimoku Kinyo Hyo adını vermiştir.
Nasıl çalışır?
Ichimoku bulut sistemi hem öncü hem de gecikmeli gösterge sistemine
dayalı verileri gösterir ve grafik 5 çizgiden oluşur:

• Dönüş Çizgisi: 9 periyotluk hareketli ortalama

• Temel Çizgi: 26 periyotluk hareketli ortalama

• Öncü Span A: Dönüş ve Temel çizgilerinin gelecekteki 26


periyotluk hareketli ortalamaları

• Öncü Span B: 52 periyotluk hareketli ortalamanın gelecekteki 26


periyottaki gösterimi

• Gecikmeli Span: Mevcut periyodun kapanış fiyatının 26 periyot


geçmişteki gösterimi

Okumayı kolaylaştırmak amacıyla bulutlar standart olarak ya yeşil ya da


kırmızı renkle gösterilir. Öncü Span A’nın (yeşil bulut çizgisi) Öncü Span B’den
(kırmızı bulut çizgisi) yüksek olduğu durumlarda yeşil bir bulut oluşur. Doğal
olarak tam tersi bir durumda kırmızı bir bulut ortaya çıkar.

Diğer yöntemlerin aksine, Ichimoku stratejisi tarafından kullanılan hareketli


ortalamaların mumların kapanış fiyatlarını baz almadığını belirtmemiz gerekir.
Bunun yerine ortalamalar, belirli bir periyot içinde kaydedilen üst ve alt noktalara
göre hesaplanır (üst-alt ortalaması).
Örneğin, 9 günlük Dönüş Çizgisinin standart hesaplaması şu şekildedir:

Dönüş Çizgisi = (9 günlük üst + 9 günlük alt) / 2

Ichimoku Ayarları
Otuz yıllık araştırma ve testin ardından Goichi Hosada, (9, 26, 52)
ayarlarının en iyi sonuçları verdiği kararına vardı. O dönemde Japon çalışma
takvimi Cumartesi günlerini de içerdiğinden 9 rakamı bir buçuk haftayı temsil
ediyordu (6+ 3 gün). 26 ve 52 rakamları ise sırasıyla bir ve iki ayı işaret
etmekteydi.

Bu ayarlar çoğu alım satım ortamında halen tercih edilse de, grafikçiler
farklı stratejilere uyması için ayarlarda herhangi bir zaman düzenleme yapabilir.
Örneğin kripto para piyasalarında pek çok tacir, Ichimoku ayarlarını -(9, 26,
52)’yi (10, 30, 60) olarak- değiştirerek 7/24 piyasaları yansıtacak şekilde düzenler.
Bazıları daha da ileri giderek hatalı sinyalleri azaltmak amacıyla ayarlarını (20,
60, 120) olarak belirler.

Halen ayarları değiştirmenin ne kadar verimli olduğu konusunda süregelen


bir tartışma vardır. Bazıları ayarları değiştirmenin anlamlı olduğunu iddia ederken
diğerleri standart ayarları terketmenin sistemin dengesini bozacağını ve çok sayıda
hatalı sinyal üreteceğini savunur.
Grafiği analiz etmek
Ichimoku alım satım sinyalleri
Ichimoku Bulutu, birden fazla unsura sahip olması nedeniyle farklı tipte
sinyaller üretir. Bunları momentum ve trend takip eden sinyaller olarak ikiye
bölebiliriz.
Momentum sinyalleri: piyasa fiyatları, Temel Çizgi ve Dönüş Çizgisi
arasındaki ilişkiye göre oluşur. Dönüş Çizgisi ve piyasa fiyatından birinin ya da
her ikisinin Temel Çizgi’nin üzerine çıktığı durumlarda yükseliş momentumu
sinyalleri üretilir. Dönüş Çizgisi ve piyasa fiyatından birinin ya da her ikisinin
Temel Çizgi’nin altına düşmesi durumunda ise düşüş momentumu sinyalleri
ortaya çıkar. Dönüş Çizgisi (Tenkan-sen) ve Temel Çizgi (Kijun-sen) arasındaki
kesişmeye ise genelde TK geçişi adı verilir.

Trend izleyen sinyaller: bulut rengine ve piyasa fiyatının buluta


kıyasla nerede konumlandığına bağlı olarak oluşur. Daha önce de
belirtildiği gibi bulutun rengi Öncü Span A ve B arasındaki farkı
işaret eder.

Basitçe ifade etmek gerekirse, fiyatların sürekli olarak bulutların üzerinde


olduğu durumlarda, varlığın fiyatının artış eğiliminde olması ihtimali daha
yüksektir. Bunun aksine, fiyatların bulutların altında hareket etmesi ayı piyasası
göstergesi olarak bir düşüş trendini işaret eder. Birkaç istisna haricinde, fiyatların
bulut içerisinde yatay yönlü hareket etmesi durumunda trendin düz ya da nötr
olduğu kabul edilir.

Gecikmeli Span (Chikou Span), tacirlerin potansiyel trend dönüşümlerini


yakalamalarına ve teyit etmelerine yardım eden bir diğer unsurdur. Fiyat
hareketlerinin gücüne yönelik öngörü sağlayarak, piyasa fiyatının üzerine doğru
bir hareket olduğu zaman boğa trendini ve piyasanın altına doğru bir hareket
olduğu zaman da ayı piyasasını doğrular. Gecikmeli Span genellikle, kendi başına
kullanılmak yerine Ichimoku Bulutu’nun diğer öğeleri ile birlikte kullanılır.
Özetlemek gerekirse:

• Momentum sinyalleri

• Piyasa fiyatı Temel Çizgi’nin üstünde hareket ediyorsa (artış), altında


hareket ediyorsa (düşüş)

• TK geçişi: Dönüş Çizgisi Temel Çizgi’nin üstünde hareket ediyorsa


(artış), altında hareket ediyorsa (düşüş)

Trend izleyen sinyaller

• Piyasa fiyatı bulutun üstünde seyrediyorsa (artış), altında


seyrediyorsa (düşüş)

• Bulut rengi kırmızıdan yeşile geçiyorsa (artış), yeşilden kırmızıya


geçiyorsa (düşüş)

• Gecikmeli Span piyasa fiyatlarının üstünde seyrediyorsa (artış),


altında seyrediyorsa (düşüş)
Destek ve direnç seviyeleri
Ichimoku grafiği, aynı zamanda destek ve direnç noktalarını belirlemek için
de kullanılabilir. Tipik olarak Öncü Span A (yeşil bulut çizgisi) artış trendlerinde
destek çizgisi, düşüş trendlerinde ise direnç çizgisi olarak rol alır. Her iki durumda
da mumlar Öncü Span A’ya yaklaşma eğiliminde olurlar ancak eğer fiyat bulutun
içine girerse Öncü Span B bir destek/direnç çizgisi gibi hareket edebilir. Dahası,
her iki Öncü Span’in de 26 periyotluk geleceği işaret etmesi, tacirlerin yakında
oluşacak destek ve direnç bölgelerini tahmin etmelerine imkan verir.

Sinyal Kuvveti
Ichimoku Bulutu tarafından oluşturulan sinyallerin kuvveti, büyük ölçüde
bu sinyallerin daha büyük trend ile uyumlu olup olmadıklarına bağlıdır. Daha
büyük ve net bir şekilde tanımlanmış bir trendin parçası olan bir sinyal, baskın
trendin aksi yönünde aniden ortaya çıkan bir sinyale kıyasla çok daha güçlü
olacaktır.

Başka bir deyişle, bir artış trendi ile desteklenmeyen bir artış sinyali yanlış
yönlendirici olabilir. Bu nedenle bir sinyal ortaya çıktığında, bulutun rengini ve
pozisyonunu da değerlendirmek önemlidir. İşlem hacmi de dikkate alınması
gereken bir diğer noktadır.

Ichimoku’yu daha kısa zaman aralıklarında (gün içi grafiklerde)


kullanmanın çok miktarda gürültü ve hatalı sinyale neden olabileceğine dikkat
etmek gerekir. Genelde, daha uzun zaman aralıkları (günlük, haftalık, aylık
grafikler) daha güvenilir momentum ve trend izleme sinyalleri üretecektir.
Son Fikirler
Goichi Hosada, şimdilerde tüm dünyada milyonlarca tacir tarafından
kullanılan Ichimoku sistemini yaratıp geliştirmek için hayatının 30 yılını harcadı.
Çok yönlü bir grafik yöntemi olan Ichimoku Bulutları, piyasa trendlerini ve
momentumunu tanımlamak için kullanılır. Buna ek olarak, Öncü Spanler,
grafikçilerin henüz test edilmemiş potansiyel destek ve direnç seviyelerini tahmin
etmelerini kolaylaştırır.

Grafikler ilk bakışta çok kalabalık ve oldukça karmaşık gözükse de, diğer
teknik analiz yöntemlerindeki gibi öznel insan katkısına dayanmazlar (örn. trend
çizgileri çizmek). Ve Ichimoku ayarlarına yönelik süregelen tartışmalara rağmen,
stratejiyi kullanmak görece kolaydır.

Ancak her gösterge gibi Ichimoku da, trendleri teyit etmek ve alım satım
risklerini minimize etmek için diğer teknikler ile birlikte kullanılmalıdır. Ayrıca,
bu grafiklerin sunduğu bilgi miktarı yeni başlayanlar için zorlayıcı olabilir. Bu
tacirler için Ichimoku Bulutları ile çalışmaya başlamadan önce daha temel
göstergelerde yetkinleşmek iyi bir fikir olacaktır.

Parabolik SAR Göstergesi İçin Kısa Bir Rehber

Parabolik SAR nedir?


Teknik analist J. Welles Wilder Jr. Parabolik Bitiş ve Dönüş (SAR)
göstergesini 1970'lerin sonlarında geliştirmiştir. Bu kavramı Teknik Yatırım
Sistemlerinde Yeni Kavramlar kitabında Göreceli Güç Endeksi (RSI) gibi diğer
popüler göstergelerle birlikte sunmuştur.
Aslında Wilder bu yaklaşıma Parabolik Zaman/Fiyat Sistemi adını vermiş
ve SAR kavramını da şu şekilde sunmuştur:

SAR, Dur ve Dön anlamındadır. Burası bir Uzun yatırımdan çıkılan ve bir
Kısa yatırıma girilen ya da bunun tam tersinin yapıldığı noktadır.

- Wilder, J. W., Jr. (1978). Teknik Yatırım Sistemlerinde Yeni Kavramlar


(p. 8).

Günümüzde sistem yaygın olarak Parabolik SAR göstergesi adıyla


bilinirken, piyasa trendlerinin ve potansiyel dönüş noktalarının belirlenmesine
yardımcı olan bir araç olarak kullanılmaktadır. Wilder çok sayıda teknik analiz
(TA) göstergesini manuel olarak geliştirmiş olsa da artık bu göstergeler çoğu
dijital yatırım sisteminin ve grafik yazılımının bir parçası olmuştur. Dolayısıyla bu
teknikler artık manuel hesaplamalar gerektirmez ve kullanım kolaylığına sahiptir.

Nasıl çalışır?
Parabolik SAR göstergesi, piyasa fiyatının üzerine ya da altına yerleştirilen
küçük noktalardan oluşur. Noktaların birleşimi bir parabol meydana getirir fakat
her bir nokta tek bir SAR değerini temsil eder.

Kısacası, bir yukarı trend sırasında noktalar fiyatın altına yerleştirilirken bir
aşağı trend sırasında da fiyatın üzerine yerleştirilir. Piyasanın yatay hareket ettiği
biriktirme dönemlerinde de noktalar yerleştirilir fakat bu durumda noktalar bir
taraftan diğerine çok daha sık geçer. Diğer bir deyişle Parabolik SAR göstergesi
trend göstermeyen piyasalarda daha az kullanışlıdır.
Faydaları
Parabolik SAR piyasa trendlerinin yönü ve süresi dışında potansiyel dönüş
noktaları hakkında da içgörü sağlayabilir. Dolayısıyla yatırımcıların iyi alım ve
satım fırsatları yakalama şanslarını artırabilir.

Bazı yatırımcılar stoplarının piyasa trendleriyle beraber hareket edebilmesi


için Parabolik SAR göstergesini dinamik stop-loss fiyatlarını belirlemek için
kullanır. Böylesi bir tekniğe genellikle takip eden stop-loss adı verilir.

Parabolik SAR en temelde yatırımcıların hali hazırda elde ettikleri karları


kilitlemelerine imkan tanır çünkü trend değiştiği anda pozisyonları kapanır. Bu,
bazı durumlarda yatırımcıların karlı bir pozisyonu kapatmasını ya da bir yatırıma
çok erken girmesini de engelleyebilir.

Sınırlamalar
Daha önce de belirtildiği gibi Parabolik SAR özellikle trend gösteren
piyasalarda kullanışlıdır fakat biriktirme dönemleri için çok kullanışlı değildir.
Göstergenin, belirgin bir trend olmadığında önemli kayıplara sebep olabilen yanlış
sinyaller vermesi daha olasıdır.

Değişken bir piyasa da (aşağı ve yukarı çok hızlı hareket eden) çok sayıda
yanıltıcı sinyal yaratabilir. Yani Parabolik SAR göstergesi fiyatların daha
kademeli şekilde değiştiği durumlarda en iyi performansı gösterir.
Dikkate alınması gereken bir diğer konu da manuel olarak ayarlanabilen
gösterge hassasiyetidir. Hassasiyet ne kadar yüksekse yanlış sinyallerin görülmesi
ihtimali de o kadar yüksektir.

Bazı durumlarda yanlış sinyaller yatırımcıları kazançlı pozisyonları çok


erken kapatmaya, hala kazanç potansiyeli barındıran varlıkları satmaya
yönlendirebilir. Daha da kötüsü sahte kırılma noktaları yatırımcılarda gerçeğe
dayalı olmayan bir iyimserlik yaratarak, erken alımlara neden olabilir.

Son olarak bu gösterge, işlem hacmini dikkate almadığı için bir trendin gücü
hakkında yeterli bilgi sunmaz. Büyük piyasa hareketleri her bir nokta arasındaki
boşluğun genişlemesine neden olsa da bu güçlü bir trendin göstergesi olarak kabul
edilmemelidir.

Yatırımcıların ve tacirlerin ne kadar bilgi sahibi olduğundan bağımsız


olarak riskler finansal piyasaların her zaman bir parçası olacaktır. Fakat birçok
kişi riskleri en aza indirmek ve sınırlamaları ortadan kaldırmak için Parabolik
SAR'ı diğer stratejiler ve göstergelerle birleştirir.

Wilder, trendlerin gücünün belirlenebilmesi için Ortalama Yön Endeksi ile


Parabolik SAR'ın birlikte kullanılmasını önermiştir. Bunun dışında bir pozisyona
girmeden önce analize hareketli ortalamalar ya da RSI göstergesi de eklenebilir.

Parabolik SAR hesaplaması


Günümüzde hesaplamalar bilgisayar programları tarafından otomatik olarak
yapılır. Fakat konuyla ilgilenenler için bu bölümde Parabolik SAR hesaplamasının
kısa bir açıklamasını sunacağız.
SAR noktaları mevcut piyasa verilerine göre hesaplanır. Yani bugünün SAR
değerini hesaplamak için dünün SAR'ı ve yarının SAR değeri için de bugünün
SAR'ı kullanılır.

Bir yukarı trend sırasında SAR değeri daha önceki tepe noktalara dayanarak
hesaplanır. Aşağı trend sırasında ise daha önce dip noktalar kullanılır. Wilder, bir
trenddeki en yüksek ve en düşük noktalara Uç Noktalar (EP) adını vermiştir.
Fakat, hesaplama aşağı trend ve yukarı trend için aynı değildir.

Yukarı trend için:

SAR = Önceki SAR + AF x (Önceki EP – Önceki SAR)

Aşağı trend için:

SAR = Önceki SAR – AF x (Önceki SAR – Önceki EP)

AF, hızlanma faktörü anlamına gelir. 0,02 ile başlar ve piyasanın her yeni
tepe noktası (yukarı trendlerde) ya da dip noktası (aşağı trendlerde) için 0,02 artış
gösterir. Fakat eğer 0,20 limitine ulaşılırsa trend süresince bu değer korunur (trend
değişene kadar).

Uygulamada bazı grafik kullanıcıları göstergenin hassasiyetini değiştirmek


için AF'i manuel olarak ayarlar. 0,2'den yüksek bir AF daha fazla hassasiyet sunar
(daha fazla dönüş sinyali). 0,2'den düşük bir AF ise bunun tam tersini yapar. Yine
de Wilder kitabında 0,02 yükselişlerin genel anlamda en iyi sonucu verdiğini
belirtir.
Hesaplama oldukça basit olsa da denklemin önceki değerleri gerektirmesi
nedeniyle bazı yatırımcılar Wilder'a ilk SAR'ın nasıl hesaplanacağını sormuştur.
Wilder'a göre ilk SAR, bir piyasa trendi değişiminden önceki son EP'ye dayanarak
hesaplanabilir.

Wilder yatırımcıların grafiklerinde geri dönerek belirgin bir trend değişimi


bulmalarını ve bu EP'yi ilk SAR değeri olarak kullanmalarını önerir. Daha sonra,
en son piyasa fiyatına ulaşılana kadar takip eden SAR'lar hesaplanabilir.

Örneğin, eğer piyasa yukarı trend gösteriyorsa bir yatırımcı daha önceki bir
düzeltmeyi bulana kadar birkaç gün ya da hafta geriye gidebilir. Daha sonra, bu
düzeltme için yerel dip (EP) noktasını bularak takip eden yukarı trend için ilk
SAR olarak bu değeri kullanabilir.

Son Fikirler
Parabolik SAR 1970'lerde geliştirilmiş olsa da günümüzde halen sıklıkla
kullanılmaktadır. Yatırımcılar bu göstergeyi günümüzün Forex, emtia, menkul
değer ve kripto para piyasaları gibi birçok yatırım alternatifine uygulayabilir.

Fakat hiçbir piyasa analitiği %100 doğruluk garantisi vermez. Dolayısıyla


Parabolik SAR ya da başka bir strateji kullanmadan önce yatırımcıların finansal
piyasalar ve teknik analiz hakkında yeterli bilgiye sahip olduklarından emin
olmaları önemlidir. Bunun yanı sıra kaçınılmaz riskleri en aza indirgemek için
uygun alım satım ve risk yönetimi stratejilerine sahip olmaları da gerekir.
Kripto paralara yatırım yapmak istiyorsanız öncelikle neye yatırım
yaptığınızı araştırıp çok iyi bilmelisiniz. Gelecekte devlet paralarının yerini
alacağı iddia edilen enflasyondan bağımsız(sınırlı arz) bir para birimine yatırım
yapıyorsunuz.

Ne kadar?
Az önce size fikirden kısaca bahsettim, fikre ne kadar güveniyorsanız o
kadar yatırım yapmanızın en doğru karar olacağını düşünüyorum. Fikri daha iyi
anlamak için bol bol araştırma yapmanızı, haberleri takip etmenizi tavsiye
ediyorum isteyen herkese de gerekli kaynakları iletiyorum. Kazanacağınızın
garantisi yok ve hiçbir zaman olmayacak. Bilinçli yatırım yapmak demek her
zaman kazanmak demek değildir, aldığınız riskleri bilmek demektir. Bu yüzden
araştırıp fikri ve riskleri iyice anladıktan sonra kendi kararınızı vermenizi
öneriyorum.

Nasıl?
Bir plan ile. Kripto yatırımlarda ve normal yatırımlarınızda bir plana sahip
olmak ve ona sadık kalmak işinize yarayacaktır. Çünkü yatırım yapmanın zor
kısmı yatırım yaptıktan sonrasıdır. Paranızın ne durumda olduğunu sürekli kontrol
etmek istersiniz farkında olmadan çok yanlış bir karar verip vermediğinizi
anlamak istersiniz. Bunun üstesinden gelmenin tek yolu sakin ve mantıklı iken bu
yatırımdan beklentilerinizi, beklentilerinizin süresini, işler yolunda giderse ve
gitmezse ne yapacağınızı belirlemek.
"Planlı bir aptal, planı olmayan bir dahiyi yenebilir." Warren Buffet
Nereden?
Bu konu sizin tercihinize kalmış ancak ben yine her koşulda Binance'ı
önermekten çekinmeyeceğim. Bütün borsaların yarısından daha fazlası
büyüklüğünde ve borsa büyüklüğü alım ve satımlarda önemli bir unsur. Bir parayı
satarken birine sattığınızı ve alırken birinden aldığınızı unutmayın. Ne kadar
büyük bir borsa ile çalışırsanız yüksek iken alıcı bulmanız ve düşük iken satıcı
bulmanız o kadar muhtemel olur.

Ayrıca analiz araçlarının ve göstergelerin tek amacı insanların ne yapacağını


kestirmektir. Bu yüzden teknik analiz, indikatörler ve göstergeler hakkında
bilginiz yoksa bile haberleri yakından takip ederseniz bana kalırsa piyasa
hakkında bir fikir yürütmeniz mümkün.

You might also like