You are on page 1of 20

TÜRKÇE 6

İLAN-I AŞK
İLAN-I AŞK

Artık illallah dedim kardeşim. Her sabah çekilmez bu artık! Tam da benim yattığım odanın
cumbası altında avaz avaz bağırıyor adam. Daha kargalar kahvaltı etmeden, tramvaylar
işlemeye başlamadan, pencerenin altına dikilir mübarek adam, başlar ünlemeye: —Simit
sıcak... Pamuk gibi!...Simit!... İllalallah be iki gözüm, bu simitçiden.
Zaten sabaha kadar tahtakurusu, sivrisinekten uyuyabilirsen uyu. Muhalifler gibi mübarekler,
ince ince vızıldayıp kaşındırırlar. Tam uykuya dalacağım, şafak söktü. Simitçi başlar
bağırmaya:
—Simit!... Sabah simidi, sıcak sıcak...
Adamın da hani bir sesi var!... Ses mi ses! Ayaz görmemiş bilmem neci...
Bir gün sabrettim, iki gün sabrettim. Bir ay sabrettim. İki ay sabrettim. Sabrın sonu selamettir,
dedim. Ne gezer Sabrın sonu felakettir, kardeşim... İşte motrası meydanda. Ben sabredip
sesimi çıkarmadıkça simitçi feryadı basıyor. Sabah sabah tam benim yattığım odanın cumbası
altında, kargalar zıkkımlanmadan:
—Simit!...
Sabrım tükendi artık. Fakat gene kibarlığı, asaleti elden bırakmadım. Bir hafta evvel, tam
simitçi feryadı basarken yataktan fırladım. Pencereyi açtım. Belime kadar aşağıya sarktım.
Kaşlarımı çattım. Aksi aksi baktım, tepeden simitçinin sıfatına. Adam bana baktı.
—Eh artık anlamıştır, dedim içimden. Küt diye camı kapattım. Girdim tekrar yatağa.
İki gün simitçinin sesi duyulmadı, iki gün sabah uykusu uyuyabildim. Üçüncü sabah,
tekrar:
— Sıcak simit! baskınıyla uyandım. Dördüncü gün gene bir şey yok. Beşinci gün tekrar
geldi.
Altıncı gün akşamdan kalmaydım biraz, iki gözüm kardeşim. Adam tekrar cumbanın
altında feryada başlayınca lastik top gibi fırladım yataktan. Sokak kapısını açtım. Sorgu
sual sormadan, ne oldu, ne oluyor demeye fırsat vermeden, ya Allah! deyip simitçinin
mübarek suratına aşkettim silleyi.
Adam hiç ses etmedi. Melül melül büktü boynunu. Yüzüme şöyle bir baktı ve gitti.
Vay sen misin, efendim, koca adamın bu halini gören. Bu hal, kardeşim, bir dokundu, bir
dokundu içime... Ben de ağlamaklı oldum adeta.
Ertesi sabahı dar ettim. Bütün gece uyuyamadım. Velakin sabahleyin simitçi geçmedi. Bir
hafta geçmedi. İşte bir aydır ki geçmiyor. O geçmiyor ama ben verem oluyorum,
kardeşim. Yediğim haltın mahcupluğundan yataklara düşeceğim, anacığım.
Başladım fırın fırın dolaşıp simitçiyi aramaya. Nihayet buldum adamı. Beni tanımadı,
belki de tanımazlıktan geldi. Ahbap oldum adamla. Bir hafta yedik içtik beraber. Bir de
ne öğreneyim? Meğerse adamcağız tam bizim kapı komşumuzun hizmetçisine âşıkmış.
Her sabah, daha kargalar kahvaltı etmeden yanık yanık simit satarak sevdiğine ilan-ı aşk
edermiş meğer.
Vay efendim, demek ben iki gönlü birbirinden ayırmışım ha! Yüreğimin başı
parçalandı. Gittim borç ettim, harç ettim, annemi görücü gönderdim komşunun hizmetçi
kızına, sevdalıları düğün dernek kavuşturdum birbirine. Şimdi her sabah
sıcak sıcak simit yiyorum bedavadan. Amma her bir simit bana kaç paraya geliyor
orasını hesap etmedim, doğrusu. Kalbim yufka olduğundan, hesabım kuvvetsizdir.
 
(Ben/Yeni Gün gazetesi, 4.7.1931) Nazım HİKMET
 
SÖZCÜK VE SÖZCÜK GRUBU
ÇALIŞMALARI
 Cumba:  Yapıların üst katlarında, ana duvarların dışına,
sokağa doğru çıkıntı yapmış balkon.
 Muhalif: Bir tutuma, bir görüşe, bir davranışa karşı
olan, aykırı olan kimse.
 Mübarek: Kutlu, kutsal, uğurlu.

 Asalet: Soyluluk, asillik.

 Sual: Soru.

 Ünlemek: Yüksek sesle çağırmak.


AŞAĞIDAKİ TABLODA VERİLEN SÖZCÜK
GRUPLARINI ANLAMLARINA GÖRE EŞLEŞTİRİNİZ.

a) Yataklara düşmek: Üzüntüden hastalanmak.

 
b) Halt etmek: Gaf yapmak.

c) Boynunu bükmek: Çaresiz kalmak.

 
d) Kalbi yufka olmak: Yumuşak kalpli olmak.
 
 3. “İki gözüm” ve “kaşlarını çatmak” sözcük
gruplarının anlamlarını karşılayan birer söz öbeği
bulunuz. Bunları birer cümlede kullanınız.

 Canciğer arkadaşım ben seni yarı yolda bırakır


mıyım?

 İsteklerin olmayınca öfke göstermeye


başlıyorsun.
ANLAMA VE ANLATIM ÇALIŞMALARI
 1. Yazarın şikayetçi olduğu konu nedir? Neden?

 Yazarın şikayetçi olduğu konu, simitçinin her


sabah erken saatte gelip yazarı uykusundan
etmesidir. Çünkü simitçi yazarın cumbasının
altında avaz avaz bağırarak simit satmaktadır.
 2. Yazar simitçiye ne kadar zaman sabretti? Sabrı
bitince ne oldu?
 Yazar simitçiye iki ay boyunca sabretti. Sabrı
bitince pencereyi açtı, beline kadar uzandı ve
kaşlarını çatarak simitçiye kötü kötü baktı.
 3. Yazara adamın hangi hali dokundu? Yazar neden
yataklara düşecek hale geldi?

 Yazar, simitçinin erken saatte sokağa gelmesine


ve cumbanın altında yüksek sesle bağırmasına
katlanamadığı bir gün aşağıya inerek simitçiye
bir tokat attı, simitçi bu duruma hiç ses etmediği
gibi boynu bükük öylece yazara baktı. Simitçinin
bu hali yazarın içine dokundu, yazar
üzüntüsünden yataklara düşecek hale geldi.
 4.Yazar simitçiyi nasıl buldu? Sonrasında ne
oldu?

 Yazar simitçiyi fırın fırın arayarak buldu. Simitçi


önce yazarı tanımadı belki de tanımazlıktan
geldi. Daha sonra yazar ve simitçi ahbap oldular,
bir hafta birlikte yiyip içtiler.
 5. Simitçinin her gün mahalleye gelmesinin esas
sebebi nedir?

 Simitçinin her gün mahalleye gelmesinin esas


sebebi, yazarın kapı komşusunun hizmetçisine
aşık olmasıdır. Yanık yanık simit satarak
sevdiğine aşkını ilan eder.
 6. Yazar iki gönlü birleştirmek için ne yaptı?

 Yazar iki gönlü birleştirmek için annesini


komşusunun hizmetçisine görücü gönderdi. Borç
harç edip düğün dernek kurdu ve sevdalıları
kavuşturdu.
 7. “Kalbim yufka olduğundan hesabım kuvvetsizdir.”
diyen yazar hangi özeleştiriyi yaptı?

 "Kalbim yufka olduğundan hesabım


kuvvetsizdir.” diyen yazar öfkesini eleştirdi.
Çünkü öfkesine hakim olamayıp simitçiye tokat
attı. Arkasından yaşayabileceği vicdan azabını
hesaba katmadı ve tokadının bedelini simitçinin
düğününü yaparak ödedi.
8. Metnin konusunu ve ana düşüncesini yazınız.

Konusu: Pişmanlık

Ana düşüncesi: Olayların arkasındaki gerçek


sebebi öğrenmeden harekete geçmemeliyiz.
TÜR ÇALIŞMASI
 Hikaye: Yaşanmış veya tasarlanmış bir olayı, bir
durumu; yer, kişi ve zaman belirterek anlatan kısa
yazılara denir.

 1. Aşağıda verilen hikaye unsurlarını metne göre


yazınız.

 Olay: Simitçinin sabahın erken saatlerinde bağırarak


simit satması ve yazarın ona bir tokat atması.
 Yer: Sokak.

 Zaman: Sabah saatleri.

 Kişiler: Simitçi, yazar.

 
 İlan-ı Aşk adlı hikayenin bölümleri aşağıdadır.

 Serim bölümünde; simitçinin her sabah erken


saatlerde yazarın sokağında bağırarak simit
satması,
 düğüm bölümünde; yazarın simitçiye bir tokat
atması, sonra pişman olarak onu aramaya
çıkması ve simitçinin, yazarın komşusunun
kızına aşık olduğunu öğrenmesi,
 çözüm bölümünde; yazarın, pişmanlığını telafi
etmek için simitçiyle komşusunun hizmetçisine
düğün yapması ve düğün masraflarını
karşılaması anlatılır.
 3. Hikayeler bakış açılarına göre birinci veya üçüncü
kişili anlatım ile aktarılır. Olayı yaşayan kahramanın
anlattığı anlatımlara, birinci kişili anlatım; gözlemci
kişinin anlattığı anlatımlara, üçüncü kişili anlatım
denir. Bu bilgilerden hareketle «İlan-ı Aşk» adlı
hikaye hangi bakış açısıyla yazılmıştır?

 Birinci kişi bakış açısıyla yazılmıştır. Çünkü


buradaki olay yazarın kendi ağzından
anlatılmaktadır.
 «Ön yargılı-sevecen-sinirli-yumuşak kalpli- cömert-
munis-aşık-çekingen-utangaç-kararlı- affedici»

 Yukarıda simitçi ve yazarın kişilik özelliklerini belirten


sözcükler karışık olarak verilmiştir. Aşağıdaki tabloları
bu kahramanların özelliklerine göre doldurunuz.

 Yazar: Önyargılı, sinirli, yumuşak kalpli,


kararlı, cömert.

 Simitçi: Munis, aşık, çekingen, utangaç,


affedici, sevecen.
DERSİMİZ BİTTİ…

You might also like