You are on page 1of 6

Yosr Laribi

Panoramanın bu bölümde sizinle Fransanın Marsilya’da mimarlık okuyan sırt çantalı gizgin,
macera arayan harika bir kızla yaptığımız basit ve benzersiz konuşmayı paylaşmaya hazırız.

● Adı Soyadı: Yosr Laribi


● Uyruk: Tunus
● İş/Başlık/seviye: Mimar
● Sosyal medya adresi: @snowflakeyoss (instagram)
● Mevcut konum: Marsilya, Fransa
● Dil yeteneği: Arapça, Fransizca, İngilizce, Türkçe ve başlangıç seviyede Almanca

1. Mimar olma kararınızı vermenize ne etkilendi? Mimarlığın sizin için en iyi yön
olduğunu nasıl öğrendiniz?
Dürüst olmak gerekirse, çok komik bir karardı. Hayatım boyunca doktor, cerrah,
gazeteci, sanatçı gibi birçok şey yapmak istedim. Sonunda lisedeyken kendime “Tam olarak
ne yapmaktan hoşlanırım?” diye sormuştum. Cevabım ise: matematik, geometri, sanat,
yaratıcılıktı. O anda aklıma gelen ilk düşüncem şuydu ki “evet, Mimarlık bütün bunları
içerebilen bir meslektir”.
Boylece mimarlığın benim için en iyi meslek olduğunu öğrenmiştim.
2. Yaşam tarzınızı nasıl tanımlarsınız? Bizi normal bir gününüze götürür müsünüz?
Belli bir yaşam tarzım olduğunu düşünmüyorum, sürekli değişiyor. Bütün günlerim aynı
değil. Mesela bugün geç kalktım ve 15 dakikada okula hazırlanıp çıktım. Evimden okula
sadece 5 dakika sürüyor ve çok sevdiğim şey ise yol boyunca güzel ormanlarla çevrili. Bugün
çok interesan “Mimarlık tarihi” dersim vardı (en sevdiğim derslerden biri). Daha sonra
okulun restoranında Fransız arkadaşlarımla öğle yemeği yeyip bir sonraki “BİM programları
kullanarak 3D modelleme” dersine girdim.
Eve her zamankiden biraz erken geldim (3PM), bir sonraki Kuzey Avrupa seyahatımı
planlayıp ucuz uçuş aramak için birkaç saat oturdum ve sonunda rotamı yaptım. 3 haftada 6
şehire geziceğim. Akşam yemeğimi hazırlarken kendi kendimle konuşup ertesi günün
planlarımı yapmaya yetiştim ve şimdi yatma vaktim geliyor. Yarın daha yoğun bir gün olacak!
Şehir merkezine gidip bir şeyler alacağım ve sonra okula dönüp model üzerinde çalışacağim.
Görüyor musun, her günlerim aynı degil.
3. Boş zamanlarında ne yapmaktan hoşlanıyorsunuz?
Ben boş zamanlarımda resim yapmaktan, tığ işi yapmaktan, bir sonraki
seyahatımı planlamaktan, mimarlık üzerine kitaplar okumaktan, bazen sadece yüksek
sesli müzikle dans etmekten hoşlanıyorum. Ama genelde dışarılarda olmayı severim.
Önceki örnekler genellikle bazı fena günlerde yapılan şeylerdir.
4. İş (Öğrenci) ve sosyal hayatınızı nasıl dengeliyorsunuz?
Ben Türkiye’deyken öğrenci ve sosyal hayatı dengelemek çok zordu. Özellikle
mimarlık dersleri o kadar yoğundu ki sınıf dışında sosyalleşmek için zaman bulmak zordu.
Ama Fransa’da durum farklı. Burdaki mimarlık okulunun size özel hayatınızda vakit
geçirmeniz için yeterli zamanı vereceğini düşünüyorum. O yüzden tüm işlerimi hafta içi
yapıp hafta sonlarda eğlenmeye çalışıyorum. (Dikkatli olun, burda hafta sonları Perşembe
günü başlıyor lol)
5. Daha verimli çalışmak için favori bir kolay yönteminiz veya “hack”iniz varsa bizimle
paylaşır mısınız?
Herhangi bir şeyi zamanında bitirmek için kötü bir insanım, bu yüzden sana
herhangi bir tavsiyede bulunabileceğimden şüpheliyim lol. Ama zaman planlaması!
Verimli çalışmak için en önemli şeyin zaman yönetimi olduğunu söyleyebilirim. Ve her
zaman hatırla! Bir şey yapmadan önce, onu yapmanın en kolay yolunu düşünmeye
çalışın. Çok düşünme! Bu gerçekten faydalı bir yöntem!
6. Yapmanız gerekenleri nasıl takip ediyorsunuz?
Mimarlık öğrencisi olduktan kısa bir süre sonra büyük bir hafıza sorunu yaşadım.
Muhtemelen geceleri uyanık kaldığım o günlerden kaynaklıdır (şimdi hiçbir zaman
geceleri uynık kalmıyorum, çok zararlı bir şey!)
Hatırlamam gereken her şeyi bir "çalışma kitabına" koydum. Yarın için bir planım
olduğunu söylediğimi hatırlıyor musun? Şu an çalışma kitabımda. 🙂
O yüzden unutmadan yapman gerekenin arkasına sığınmak için bir sürü satır
yazmak zorunda kalıyorsun lol.
7. Sırt çantasıyla seyahat ettiğini duydum. Şimdiye kadar kaç ülke gezdin? En sevdiğiniz,
en ilginç veya maceralı seyahat anılarınızı bizimle paylaşmak ister misiniz?
Ne gerçek! Sırt çantamla şu ana kadar(Türkiye) Sırbistan, Azerbaycan, Malezya,
Tayland, Fransa ve Almanya olarak 6 ülkeye seyahat ettim. İlk yalnız seyahatim
Malezya’ydi, sahip olduğum en iyi anlardan birisiydi. Tüm hayatımı değiştirdi diyebilirim.
Yalnız seyahat etmek, daha fazlasını keşfetmemi ve öğrenmemi sağlıyor gibiydi.
En sevdiğim anılarımdan bazıları, Azerbaycan’nın Bakü’ya seyahat ederken en
saygı duyduğum mimar Zaha Hadid'in yapıyı gördüm, Malezya'nın Langkawi şehrinde bir
timsahı öptüğüm an ve Tayland'da kurtarılan bir fili beslediğim andı.
Bunlar hayatımda çok büyük ve özel anlar. Ancak her yolculuğun kendine has bir
hikayesi vardır. Tıpkı yolda karşılaştığım ve yolda orada burada tanıştığım (otostopla)
insanların hikayeleri gibi. Bunların hepsi harika!
8. Neden seyahat etmeye karar verdiniz? Sizinle diğer gezginler arasındaki fark nedir?
Türkiye'ye gelip birçok yabancı insanlarla tanıştıktan sonra dünyanın hayal
ettiğimden çok daha büyük olduğunu anladım. İstanbul'daki arkadaşlarımdan başka
kültürler hakkında bilgi almaktan gerçekten keyif aldım. Daha fazlasını bilmek, daha
fazlasını görmek istiyordum. Ayrıca bir mimar olarak her zaman bir yerlerdeki binaları
incelemekle ilgileniyoruz ve onları gerçek hayatta görmek benim hayalimdi!
Öğrendiğimde, seyahat edecek çok yer ve seyahat etmek için çok az zaman olduğunu
düşünmeye başladım.
Diğer gezginlerden ne kadar farklı olduğumdan emin değilim. Belki de sadece
yolculuğumun akışını takip ediyorum. Seyahatimi o kadar çok planlamayı bıraktım.
Biletimi alıp havalimanına indiğimde, şehri keşfetmek ve yolculuğuma başlamak için
Google'ı kullanıyorum.
Ve insanların hikayeleri hakkında konuşmayı her şeyden çok seviyorum!
Birbirinden farklı birçok insanla (mülteciler, kaçak göçmenler, gezginler, yerliler)
tanışıyorum ve onların harika hikayelerini yazmaya devam ediyorum. Gerçekten tüm
hikayelerimi düzenlemek ve yakında sizinle paylaşmak istiyorum.
9. Şimdiye kadar ziyaret ettiğiniz en güzel şehir hangisidir?
Şimdiye kadar birkaç şehri ziyaret ettim, ama her zaman hatırlayacağım bir tane
var. Vatanımdan ayrıldıktan ve evim olduktan sonra ilk ziyaret ettiğim yer İstanbul oldu.
Oradaki insanların sıcaklığını Avrupa'nın hiçbir yerinde bulmak kolay değil. Her ne kadar
kalabalık ve kaotik görünse de, Boğaz'ın kıyılarında güneşin batışını izlemek ve denizin
sesine karışan martıları duymak bana tüm üzüntümü unutturmuş gibiydi. Dünyanın her
köşesinden bir tarih parçasına bir ceketi kaybetmek hakkında insanlarla İstanbul
hakkında konuşmayı her zaman severim.
Bir mimarlık öğrencisi olarak, Ayasofya'ya kurulmuş bir şehirde yaşamanın ne
kadar önemli olduğunu kolayca anlayabilirsiniz. Her gün sanki hiçbir şey olmamış gibi
harika yerlerden geçtiğimizi hayal edin. İstanbul'daki okulumun binası tarihi bir yapıdır.
Bütün kampüs bir Osmanlı sarayının parçasıydı!
İzanın sesi ve eşsiz İstanbul Silüeti'ni betimleyen birçok harika tapınağı hala
özlüyorum!
10. Şu anda Fransa'da okuyorsunuz. Buraya geldiğin süreç ve sebebin hakkında konuşur
musunuz?
Evet, şu anda Fransa'dayım. Şehir Marsilya olarak adlandırılır ve Fransa'nın
güneyinde, Akdeniz kıyısında yer alır. Erasmus değişim programıyla iki dönemdir
buradayım.
Değişime katılmak isteyen öğrencilerin gelmeden önce İngilizce dil sınavına
girmeleri gerekiyor ve bana göre bu bana yüksek puan alıp benim mevcut okul Yıldız
teknik üniversitesi ile anlaşmalı okullardan istediğim okulu seçme şansımı arttırdı.
Sonunda Marsilya'yı Fransızca bildiğim için seçtim ve dil becerilerimi kullanmak
için harika bir fırsat olacağını düşündüm. Marsilya'nın güzel havası, önemli mimari
anıtları ve güzel binaları da tercihimi etkiledi.
***Erasmus, Avrupa üniversiteleri arasında bir öğrenci değişim programıdır. Bu,
başka bir ülkedeki başka bir üniversitede bir veya en fazla iki yarıyıl okumanıza olanak
tanır ve ardından kredilerinizi fakültenize aktarabilirsiniz. Erasmus programı aynı
zamanda gençlerin harika bir deneyim yaşamalarına da olanak tanıyor. Her şehrin
Erasmus programı ile gelen geniş bir öğrenci topluluğu vardır. Avrupa'yı gezmek,
Avrupa'yı keşfetmek ve kültür alışverişi yapmak gibi harika bir açık hava atmosferi
yaratırlar. ***
11. Genelde hangi şarkıları dinlersin? Bu şarkılar K-pop gibi Asya şarkılarını içeriyor mu?
Birçok farklı şarkı dinliyorum. Rock şarkılarını severim. İngilizce, Türkçe ve Arapça
gibi birçok dili dinliyorum. Ayrıca çok fazla Türkçe şarkı ve bazen de klasik müzik
dinliyorum.
Kpop dinlemiyorum. Ama bazı anime müzikleri iyi hissettiriyor. Böylece Japonca
şarkılara güvenebilirsiniz! 🙂
12. Sizin için mükemmel partner nedir? Partneriniz hakkında ne hissediyorsunuz?
Benim için birlikte çalışılacak en iyi insan kararlı insandır. Karar veremeyen veya
çok şüpheci insanlarla çalışmak gerçekten zor. Ne istediğinizi belirlemek ve bilmek
önemlidir. Entelektüel yetenek, elbette, ilk gereksinimlerden biridir. En azından konuyu
veya çalışmayı iyi anlamamız gerekir.
13. Hayatındaki en zor olay neydi? Başa çıkmak için ne yaptın?
Hayatımda birkaç zorlukla karşılaştım, bu da beni yavaş yavaş en büyük
mücadelem olan depresyona itti. Bir zamanlarda "hayatta kalmak" (intihar etmemek) için
antidepresanlar (antidepresanlar) almak zorunda kaldım.
Depresyon asla geçmedi, ama bir süre sonra almayı bıraktım. Uyuşturucu almanın
birçok yan etkisi oldu ve onlarsız hayatta kalmaya çalıştım. Seyahat etmek muhtemelen
şu anda benim antidepresanlarımdan biri.
14. Yurtdışında okuyan uluslararası bir öğrenci olarak "Türkiye" ve "Fransa"nın kültürel
farklılıkları, avantajları ve dezavantajları ve zorlukları nelerdir?
Bu çok zor bir soru çünkü iki ülkeyi karşılaştırabileceğimden emin değilim ama
İstanbul ve Marsilya farklı! Bunun nedeni, İstanbul ve Marsilya'nın Türkiye ve Fransa'daki
diğer şehirlerden çok farklı olmasıdır. Her ikisi de "özel" anlamına gelir. Temel fark,
Marsilya çok küçük bir şehir olmasa da, İstanbul'a (20 milyon kişi!) kıyasla "küçük bir
kasaba" olmasıdır, yani bu iki yerde hayat çok farklıdır. İnsanlar arasındaki farklılıklara da
değinmek gerekir. Örneğin bir Türk, tamamen yabancı biriyle karşılaştığında bile ona bir
tanıdığıyla tanışmış gibi davranır. Fransızlar ise yabancılara karşı daha saygılı, bu da
kendilerini çok boş hissettiriyor. Ama onları tanımak ne güzel! Belki de bu bir tür kültürel
farklılıktır.
Benim için en zoru o ülkeye/dile alışmış olmamdı, çünkü Türkçe konuşuyordum ve
kendimi o dilde ifade ediyordum ve hatta gerektiğinde şaka yapıyordum.
"Fransa" gelince, her şey boştu. Daha önce öğrendiğim Fransızca sokak dilinden
ziyade gramerdi. Bu yüzden her şeyi yeni öğrenmem zorlaştı. Ama düşününce tıpkı
İstanbul'a ilk geldiğimde yaşadığım sorunlar gibi. Yeni bir ortama alışmamız her zaman
zaman alır!
Ah, neredeyse evrak işlerini unutuyordum! Evrak işleri, yeni bir ülkeye taşınmanın
ayrılmaz bir parçasıdır. Türkiyede'de İkamet İzni alıyorsunuz ve Fransa'da carte de sejour
alıyorsunuz. Aynı bürokrasi!
Sonuçta, her iki şehir de güzel! Her ikisi de sahilde yer almaktadır. Denizi ne kadar
çok seviyorum! Marsilya muhtemelen İstanbul'dan daha yeşildir. Burada, milli parkın
ortasında yaşıyorum, yani her yer yeşil. İstanbul çok sayıda parka sahip olmasına rağmen,
yoğun nüfuslu olduğu kadar yeşil değildir.
15. Gelecekteki kariyeriniz için plan yapıyor musunuz?
Hiçbir şekilde planlamıyorum. Tek bildiğim, yapmak istediğim şeyin "mimarlık"
olduğu ve bunu bir yerde yapacağım. Nerede olduğunu bilmiyorum. Her zaman yeni bir
kapı açılabilir. O yüzden şu anda kendimi sınırlamak istemiyorum. Her şey mümkün,
bakalım bizi neler bekliyor.
16. Geçen yıla kadar başınızı örtüyordunuz (hicab takıyordunuz). Sakıncası yoksa, bu kararı
vermenizde sizi tam olarak neyin etkilediğini söyleyebilir misiniz? (Artık tesettürünüzü
kapatmadığınızı/çıkardığınızı görenlerin tavrı değişti mi?)
İnsanların zamanla değiştiğine inanıyorum. Özellikle yeni bir ülkeye taşınmak gibi
özel etkinlikler söz konusu olduğunda, başımı örtmeye/başörtüsü takmaya ilk karar
verdiğimde çok dindardım. Ama yavaş yavaş değiştim ve çok dindar olmadığımı fark
ettim. Bu yüzden devam etmek için bir nedenim yoktu. Sadece o. Ailem bu kararı
beğenmedi. Ama herkes bunu normal kabul etti. Birçok arkadaşım bana destek oldu.
Benim için ilk başta çok endişelendim ama şimdi iyiyim.
17. 3 yıl önceki Yosr ile şimdiki Yosr arasındaki fark nedir?
Bugünün "ben"i birçok sınavdan geçmiş "harika" bir insandır. Son üç yılda
kazandığım tecrübe ve sıkı çalışma bugün beni muhtemelen tanımlayacak. Üç yıl önce,
olacaklardan çok korkuyordum. Ama şimdi bizi bekleyen geleceği görmek için
sabırsızlanıyorum.
18. Eminim Moğolistan'ı duymuşsunuzdur. Ülkemiz hakkındaki düşüncelerinizi bizimle
paylaşır mısınız? Moğolistan'a gitsen ne yapmak istersin?
Evet! Moğolistan'ı duydum. Çok geniş toprakları, ancak çok küçük nüfusu ile
bilinir. Moğolistan'ı ziyaret etmek ve geleneksel göçebe konutlarını ziyaret etmek
istiyorum. Ben de yöresel yemek yiyip at sütü (kısrak sütü) içmek istiyorum! Moğolların
misafirlerine karşı çok arkadaş canlısı olduklarını duydum. Kartal avı kulağa korkunç
geliyordu ama kalbime dokundu! Belki de (Kırmızı Kitap'ta) nesli tehlikede olduğu
söylenen kar leoparını görmeye giderim. Ve ziyaret etmek istediğim o kadar çok manastır
var ki! Sonunda, çölü geçen bir trene binmek istiyorum!
19. 3 yıldır Türkiye'de yaşıyorsunuz. Ülke hakkındaki görüşlerinizi ve deneyimlerinizi
paylaşın. Bu ülkeyi seviyor musun?
Türkiye'nin benim ikinci evim olduğunu söylemek istiyorum. Bu ülkeyi seviyorum
ve bunu her yerde söylüyorum. Böyle bir "bağlı" duygu var. Komşularınız, yeriniz,
insanlarınız, çevreniz. Söylediğin her şey burada görünüyor. Orası benim için İstanbul.
Bana bu duyguyu başka hiçbir yer veremez. Benim için İstanbul, özgürlüğümün ve
bağımsızlığımın başlangıcıydı. Oradayken her zaman iyi eğitimli, sorumlu, bağımsız ve
olgun bir birey gibi hissediyorum. Bu duygu benim için ne kadar özel!
Bu arada, şimdi neredeyse akıcı bir şekilde Türkçe konuşuyorum ve herhangi bir
Türk'ü kolayca anlayabiliyorum. Bahsettiğimden daha çok "bağlı" bir duygu. Geriye
dönüp baktığımızda o günler İstanbul'da kolay değildi. Kalabalık yerler, trafik sıkışıklığı,
hükümet yetkililerinin bürokrasisi ve bazen de bazı ayrımcı kişiler.
20. 3 yıl içinde kendinizden ne bekliyorsunuz?
Üç yıl sonra mimar olmayı umuyorum. Aslında, bir "boş yıl" alıp, ilk kez inşa
edilmiş, sınırlı bir tatil dönemi olmadan tüm bir yıl boyunca seyahat etmek istiyorum. Ve
sonra belki çalışmaya başlayabiliriz. Ama bilmiyorum çünkü gelecekte kendime baskı
yapmak istemiyorum.
21. Son olarak bu yazıyı okuyan herkese bir tavsiyede bulunmak ister misiniz? Bizimle
paylaşmak istediğiniz bir şey var mı?
Hayat çok kısa! Kulağa bir efsane gibi geldiğini biliyorum. Ama bir daha düşün!
Görülecek yerler, tanışılacak insanlar, çizilecek tüm binalar ve duyduğumuz tüm
hikayeler... hayat gerçekten kısa değil mi? Her anı değerlidir. Bu kısa sürede sahip
olabileceğimiz en kötü şey nedir? Pes etmek! Yardıma ihtiyacınız varsa, arayın. Ve
yaşadığın gibi YAŞA!

You might also like