You are on page 1of 8

ÇANAKKALE GEÇİLMEZ

TİYATRO GÖSTERİSİ

BU ESERDEKİ OYUNLAR; ÇANAKKALE’DE YAŞANMIŞ OLAYLARIN

CANLANDIRILMASI ŞEKLİNDE HAZIRLANMIŞTIR.

Kaynak Eser: Bir Destandır Çanakkale ( Mehmet Niyazi)

www.canakkale.gen.tr

OYUN BEŞ PERDEDEN OLUŞMAKTADIR


OYUNDA ONBEŞ ÖĞRENCİ GÖREV ALMAKTADIR.

HAZIRLAYAN: Mehmet HABEŞ

1
ÇANAKKALE GEÇİLMEZ TİYATRO GÖSTERİSİ

1. Oyuncu: 8 Temmuz 1914’te başlayıp 30 Ekim 1918’de biten 1. Dünya Savaşı içinde yer
alan sıcak savaşların en kanlı çarpışmaları Çanakkale savaşlarında olmuştur. Bu savaşta
İngiliz ve Fransızların planları Çanakkale’de düğümleniyor. Önce boğaz geçilmeliydi ki
Ruslara yardım ulaşabilsin. Sonra İstanbul ele geçirilsin. Almanya da Orta Avrupa’da sıkışıp
kalsın. Bu savaşı İtilaf devletleri kazansın.

2. Oyuncu: kısaca Çanakkale Türk milletinin binlerce Türk evladını sıra serviler gibi
toprağına verdiği ama Mustafa Kemal gibi bir dehayı tarihle yüzleştirdiği kahramanlık
destanıdır.

3. Oyuncu: O yıl zorlu bir kış yaşanmıştı Anadolu topraklarında. Zemheri soğukları yavaş
yavaş terk ediyordu boğazlarımızı. Güneşin sıcak yüzü yeni yeni görünmeye başlamıştı.
Toprak ısındıkça sürüyordu dallardaki tomurcuklara. Yeni yeni tomurcuklanmıştı dallar
boğazın iki yakasında.

4. Oyuncu: Seddül bahir 2 Kasım 1914 akşamı Seddül Bahir değildi artık. Kan, ölüm, barut
kokmaktadır Gelibolu’nun egeye bakan yamaçlarında.

5. Oyuncu: ne olduysa o baharda koptu kıyamet. Bir kızıl kıyamet ki Türkün onur savaşı.
İnsanlık dersi verdiği bir savaş yaşandı Çanakkale’de.

6. Oyuncu:
Şu boğaz harbi nedir?
Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi.
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya,
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tahaşşut ki ufuklar kapalı,
Nerde gösterdiği vahşetle, bu bir Avrupalı dedirir.
Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi.
Varsa gelmiş açılıp mahpesi yahut kafesi.

4 Oyuncu: Çanakkale ise bambaşka bir şeydi. Hiçbir sevgiliye, hiçbir sevgiye benzemeyen
Anadolu’yu avuçluyordu. Vatanı, Anadolu’nun her karış toprağından, analardan, bacılardan,
evlatlardan ayırmış, Çanakkale’ye bulut olmuş. Yahyalar, Ahmetler, Hasanlar ve Mehmetler
tek bir düşünce içindedirler bu soğuk 1915 kışında. Onların düşlerini bayrak ve vatan
süslemektedir. Yürekleri tek yumruk olmuş Çanakkale ve vatan diye çarpıyordu.

2. PERDE
Dekor: Şark usulü döşenmiş bir oda. Bir sedir, önünde sehpa, sehpanın üstünde bir tepsi,
arkada duvara ocak ve pencere motifi bulunmaktadır.
Anne ve kızı bir sedirde oturmaktadır. Evin reisi yavaşça gelir anne kız ayağa kalkar. Baba
annenin yanına gelir:
Baba: Oturun… Murat nerede kızım?
Gelin: Bilmem. Dışarı çıktı. Baba Murat dün gece hiç uyumadı. Hatta gece dışarıdan sesler
geldi.

2
Baba. Hayır olsun kızım. Ne yalan diyeyim. Ben de öyle. İnsanın gözüne uyku mu giriyor.
Düşman Çanakkale’ye dayanmış. Bin yıllık ata yurdunu elimizden almak istiyor. ( Baba,
anne, kız ellerini havaya kaldırarak dua ederler) Allah’ım bu nezih milletin ateşle imtihanında
yüzünü kara çıkarma ya Rabbim.
Hep bir ağızdan Amin.
(murat perdenin arkasından ağır adımlarla sahnenin önüne çıkar)

Murat: Selamun aleyküm.

Baba: Ve aleyküm selam oğul.

Murat: Baba

Baba: Söyle oğlum.

Murat: Baba ben de gideceğim.

Anne: Nereye evladım.

Baba: Anlıyorum oğlum. Ne zaman?

Murat: Hemen, şimdi. Arkadaşlar bekliyor. Hep beraber gidiyoruz.

Anne: Nereye oğlum.

Murat: Çanakkale’ye anne. Öğretmenimiz Kemal derdi ki: “Çocuklar, vatan için kan lazım,
iman lazım, irfan lazım. İşte bugün o gündür. Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. Bu
ülkenin tapu senetleri şehit kanlarıyla yazıldı. Bu topraklar için toprağa düşenleden daha
kıymetli insanlar değiliz.( anne, baba ve kız ayağa kalkar ve Murat’ın yanına gelirler. Baba
elini Murat’ın omzuna koyar)

Baba. Allah’a emanet ol oğul. Bizi değil, kendini, ülkeni atanı düşün. Yarın, vatanım işte bu
topraklar diyebilmek için dövüş oğlum.

(Murat babasının elini öper. Sonra kucaklaşırlar. Hadi oğul. Ben seni bugünler için doğurdum.
Hamurunu insan sevgisiyle, vatan aşkıyla yoğurdum. Git oğul, ben oğulsuz kalayımç yaralı
bağrıma kara taşlar basayım. Git evladım git, ya gazi ol ya şehit.

Gelin: Düğünümüzü, düğünümüzü daha yeni yaptık Muradım. Ya Hasan’la Ayşe gibi olursa
sonumuz. Nasıl da künyesi gelmişti Hasan yerine. Ayşe aklını oynatmıştı. Ya senin de künyen
gelirse Muradım. Dayanamam ben ölürüm. ( gelin yere eğilir, başını önüne eğer ve ağlamaya
başlar.
Murat: Elifim, Elifim üzme kendini. Yakında kavuşuruz inşallah.

( Murat arkasını dönüp giderken annesi seslenir.)


Anne: Muradım, yavrum dur hele. Az önce yaptıydım. Hele şu ekmekten bir parça ye. Sen
askerden geldiğinde kalanını kuşlara verirsin muradım. ( Murat ekmekten bir lokma ısırır ve
gider.)
Murat: Hakkınızı helal edin. Vatan sağ olsun.
Anne geline doğru yaklaşır

3
Anne: Kızım, güzel kızım. Ağlama Elifim ağlama. Bak gör. Tez zamanda sağ salim gelecek
Muradımız inşallah. Ağlama Elifim ağlama, ağlama, ağlama…Perde kapanır.

Asker Yolu Beklerim türküsü çalınır.

5. Oyuncu: Bir İngiliz kurvazörü Seddül Bahir cephaneliğini 11 ton barut ve 360 top
mermisiyle birlikte havaya uçurdu. Türk milleti Çanakkale Muharebesindeki şehitlerini 3
Kasım 1914 gününün soğuk sabahında veriyordu. Beş subay ve seksen bir er şehit olmuştu.
Kars’tan, Bursa’dan, Hatay’dan, Gümüşhane’den, Urfa’dan, Edirne’den, Adana’dan…
Anadolu’nun bağrından kopup gelen binlerce yiğidimiz Çanakkale’de ölüme seve seve
koşacaklar, vatan için dövüşecekler, öleceklerdi. Ama Çanakkale geçilmeyecekti.

1. Oyuncu: Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın bu toprak


Bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın,
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.

Bu ıssız gölgesiz yolun sonunda,


Gördüğün bu tümsek anadolunda,
İstiklal uğrunda, namus yolunca,
Can veren Mehmet’in yattığı yerdir.

Bu tümsek koparken büyük zelzele,


Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmet’in düşmanı boğduğu sele,
Mübarek kanını kattığı yerdir.

Düşün ki haşrolan kan, kemik, etin;


Yaptığın bu tümsek amasız çetin,
Bir harbin sonunda bütün milletin,
Hürriyet zevkini tattığı yerdir.

Koro: Çanakkale Türküsü

2. Oyuncu: Kasım bombardımanından sonra Çanakkale grubuna Barbaros Hayrettin ve


Turgut Reis zırhlılarından dökülen toplarla zayıf tabyalarımız takviye edildi. Su uyuyor,
denizler duruyor, düşman saldırmaya devam ediyordu. Sir Churchill’in isteği üzerine İngiliz
ve Fransız ortak kuvvetleri tarafından Seddül Bahir tekrar bombalanmaya başlandı. Seddül
Bahir ve Kumkale kışlaları cehennem ateşi altında kaldı.

4
7. Oyuncu: Kara bulutlar gibi karaydı Fransız uçaklıları.
Şeytan bacağını döktüler Mehmetçiği siperlerine
Lanet şey, dört macaklı olta,
Otların arasında görünmez, bir battı mı kol dirsek parçalar. Ey Fransız; sen
beni tarihten iyi tanırsın. Deden, dedeme yalvardı diye mi kin kusarsın. Lakin bu öfken niye?
Hala inanmak, kabullenmek istemiyorsun. Bu topraklar Türkiye.
1. Oyuncu: 5Mart 1915’te Quinn Elizabeth’in ilk top atışlarıyla amansız saaş
başlıyordu. Türk tabyalarından da 12 sularında karşılık verilmeye başlandı.
Türk topçularının ustaca yaptığı top atışları düşman gemilerini neye
uğradıkları şaşırttı
2. Bir taraftan da İngiliz mayın tarama gemileri boğazdaki mayınları
temizlemeye çalışıyordu. Fakat düşman bir türlü istediği sonuca
ulaşamıyordu. Bu başarısızlıktan dolayı görev Amiral Gorrebet’e verildi.
Türk tarafı da boğazı mayınlamakta zamanla yarışıyordu. Bir gün önce kalp
krizi geçiren Yüzbaşı Hakkı Bey sağlığını hiçe sayarak 7-8 Mart geceleri
Nusret Mayın gemisiyle Erenköy’den Karanlık Limana kadar yüzer metre
aralıklarla 26 mayın yerleştirdi. Yüzbaşı Hakkı bey birkaç gün sonra şehit
oldu.
1. Oyuncu: boğazı sürekli gözetleyen ve mayından arındıran düşman boğaz kıyılarına
paralel döşenen bu 26 mayını anlayamadı. Mayın temiz raporu alan Amiral
Gorrebet komutasındaki itilaf donanması 18 Mart 1915’te tarihin en korkunç
taarruzuna başladı. Dünyanın en güçlü donanması üç kol halinde boğaza girmeyi
hedefliyordu.

8. Oyuncu: 18 mart 1918 Çanakkale Ay yıldızla haçın boy ölçüştüğü ferah belde. Anadolu
çocuklarına gün doğmuştu artık. Düşman tanımalıydı Türk’ün kimliğini. Sen misin göz koyan
toprağıma. Sıra gelmişti Seyid Onbaşıma. Havranlı yiğit öyle bir ders vermişti ki
düşmana.üne

SEYYİD ONBAŞI

Seyit Onbaşı sahnenin önüne gelir:


Seyit: vaaay hain düşman. Heeey güzel vatanım. Seni verir miyim ellere. Düşman, düşman
ayak basarsa karaya, yeminim var, yeminim var inmem kara toprağa. Sana sığındım
yaradanım. Can ver, kuvvet ver bana güzel Allah’ım. Ya Allah; kaldır şu topun mermisini
Koca Seyit. Bak şu gavurun gemisine sen. Ama durmak, geri durmak yok düşmandan. İşte,
işte oldu. Bir de ateş alsa mübarek top. Mermi kaması çalışsa! ( Arkadan patlama sesi verilir.)
İşete, işte oldu. İşte yanıyor geminin filikaları. Durdu, durdular. Bir adım bile kımıldamıyor.
Vurdum, vurdum. Nişan aldım ve vurdum. Urtuldu benim öz yurdum. Heeey gafil düşman,
nereye göçüyorsun. Bilmez misin bin yıldır burası Türk eli. İşte geliyor tepelerden zafer
sesleri. Açıyor Çanakkale’de kan gülleri.

Türkü

2. Oyuncu: denizdeki çarpışmalar 5 Mart’tan 18 Mart’a kadar sürdü. Karşılıklı


cehennem atışlar Türk tabyalarına ve düşman zırhlılarına büyük zararlar vermişti.
Türk askerleri siperlerinde kahramanca direniyor güçlü düşman gemilerinin
manevralarına karşı koyuyordu. Quinn Elizabeth, Agememnon, İrresistible yara
almıştı. Saat 13:55’te büyük bir patlamanın ardından Fransız Bouvet zırhlısı
boğazın derinliklerine gömüldü. Ardından Ocean. Dünyanın en büyük

5
donanmasının üç dört saat içinde modern olmayan toplarla ve Nusret Mayın
gemisinin dökmeyi başarabildiği 26 mayın düşmanın geri çekilmesini sağladı.

9. Oyuncu: 18 Mart 1915 10:30 Çanakkale. Çelik yığınağı olmuş yürür deniz. Demir canavar
olmuş yürür deniz.
Murat: gemiler 18’i çelik yığını. Gemiler, 12’si kruvazör, 12 denizaltı,. Gemiler uçak gemisi,
36 mayın gemisi, 86 nakliye, 200 çıkarma gemisi.

Koro: Çelik yığını olmuş yürür deniz. Demir yığınları olmuş yürür deniz. Derim ki:

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar.


Benim iman dolu göğsüm gibi serhattim var.
Ulusun! Korkma nasıl böyle bir imanı boğar.
Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar.

10.Oyuncu: İşte bu büyük zaferdi. Dünyanın en güçlü donanması Çanakkale’yi


geçemeyevekti.
11. Oyuncu: uzak köylerin minarelerinde akşam ezanı okunmakta. Mehmedim cephede ölüm
şahadeti getirmekte. Seddül Bahir’de kan ve barut kokuları birbirine karışmakta. Yiğit
Mehmet hiç korkar mıydı ölümden? Ölüm ne ki. Ölüm en mukaddes vuslat değil mi? Vatan
söz konusu olunca hoş gelmiş safa gelmiş önümüze.
Koro: Bu millet yetim mi öksüz mü? Bu topraklar sahipsiz mi, ıssız mı? Derim ki
Mustafalarım var Kemallerim var. Deli Fatma, Nene Hatun yarenlerim var.

12. Oyuncu: 18 Mart 1915. 10:45 Çanakkale. Canavar yüzlü batı, barut renkli bulut, kan rengi
deniz.
11: oyuncu: ve sonra Yahya çavuş dikildi düşmanın karşısına. Bire zalim düşman ne istersin
benim yurdumdan. Dünyayı çevirdiniz daha doymadınız. Bu topraklara ayak basamazsınız.
Gidin buralardan gidin bre gafiller. Bu vatan bizim!

Murat’ın şehit olma sahnesi. Murat ve iki arkadaşı yere çömelmiş bir vaziyette ve
düşüncelidirler.

1. Asker: Murat daldın yine hayrola.


Murat: Köyümü özledim. Bizim oralar şimdi ne güzeldir.
1. Asker: sadece köyünü mü?
Murat: Karıştırma şimdi. Elifim, Elifim şimdi ne yapıyordur acaba. Anamı da çok
özledim.
1. Asker: murat sana bir şey diyeyim mi?
Murat: De bakalım.
1. Asker: senin özlediklerin var. Dönüşünü bekleyenler var. Benimse hiç kimsem yok.
Babam Balkan Harbinde şehit düştü. Anam acısına dayanamadı. Mekanı cennet olsun.
Peşi sıra gitti.
Murat: Bak kardeş. Bu savaş bir bitsin, bize gideriz. Anam da çok sevinir.
1. Asker: Gideriz de mi?
Murat: Gideriz, gideriz.
2.Asker: Erzurum dağları da kar ile boran. Daraldı yüreğimi de dert ile figan.

Bu esnada ateş sesleri gelir ve çatışma başlar. Işıklar yandığında Murat şehit olmuştur ve 1
asker yanı başında ağlamaktadır.

6
1. Asker: Murat diye haykırır. Sıhhiye, sıhhıye yok mu? Murat.

Nurettin’e ağıt türküsü çalınır.


Bu esnada Murat’ın evinde anne ve gelin konuşmaktadırlar.

Elif: Of anam of. İçim öyle bir daralıyor ki. Allah hayre çıkarsın. Bugün Muradımı rüyamda
gördüm.
Anne: hayır olsun kızım. Nasıl gördün.
Elif: Böyle bir tepenin üzerinde. Beyaz bir atın üstünde bize doğru geliyordu.
Anne: Hayır olsun kızım, hayır olsun.
Murat’ın bir parçasını yiyip gerisini bıraktığı ekmek duvardan yere düşer.

Anne: Murat, Muradım. Yoksa, yoksa Muradım. Hani, hani askerden geldiğinde kalanını bu
ekmeğin kuşlara verecektin. Muradım, biliyodum, biliyodum.
Elif: Anne, anne Murada bir şey mi oldu.
Anne: oğlum, oğlum, Muradım.

“ELEDİM ELEDİM” TÜRKÜSÜ ÇALINIR

1. Oyuncu: 25 Nisan 1915. Arıburnu, Seddül Bahir


Koro: Ve Kumkale kıyılarına kum sayısınca indiler. Bir avuç kıyıda 75 bin kişiydiler.

13. Oyuncu: Ben bir Türküm. Dinim cinsim uludur.


Sinem, özüm ateş ile doludur. 26 Nisan
Koro: Gelsinler
13. Oyuncu: 27 Nisan.
Koro: saldırsınlar. Mustafa Kemal Paşa gibi komutanım var.
Esat Paşa gibi cesur yüreklim var.
Göğüs göğse, süngü süngüye çarpışan Mehmetlerim var.
Biz biliriz işimizi. İşimiz kimseden sorulmamıştır.
Kılıçla, mızrakla, topla, tüfekle başımız bir kere eğilmemiştir.
Kuzumuz var, yaylalarda meleşir.
Yazımız var pehlivanlar güreşir.
Bu toprağa kimse girememiştir.
Davranır da deli gönül davranır.
Kemal Paşa dinlemiyor fermanı.
Anası, bacısı, kızı, kızanı;
Bizim gibi millet görülmemiştir.

“KIRMIZI GÜL” TÜRKÜSÜ ÇALINIR

KÜÇÜK ASKER

Asker kayıt memuru sandalyeye oturmuş askere gönüllü gidecek olanların isimlerini
yazmaktadır.
Asker: adın?
Genç: Hakim.
Asker: Doğum yerin?
Genç: İvrindi.

7
Asker: Doğum Tarihin?
Genç: 1895
Asker: geç.

Asker: Adın ?
Hasan: Hasan
Asker: Doğum yerin:
Hasan: Hatay
Asker: Doğum Tarihin?
Hasan: 1900
Asker. Yaşın çok küçük, istersen?
Hasan: Hayır gideceğim. Babamla abim de gitti. Ben de gitmek istiyorum Çanakkale’ye.
Kız: Ana, ana Hasan kendini askere yazdırıyor.
Anne: Amanın vay başıma gelenler. Hasanım da mı? Kocam Çanakkale’de, aslanım
Mehmedim Çanakkale’de. Şimdi Hasanım da mı gidecek. Ne olur gitmesin dayanamam.
( Bu arada anne Hasan’ın yanına gelir ve kolundan tutar.
Asker: yaşının küçük olduğunu söyledim. Dinlemedi.
Hasan: Gideceğim ana.
Anne: gitmene bir şey demem a gözüm. Canım oğlum. Ana yüreği işte. Baban, abin gitti
şehit oldu. Off of yüreğim yanıyor. Alim, Alim yoldaşım. Seni çok özledim Alim!
Kokunu özledim Alim. Oğlum Mehmedim, selvi boylum. Hasretin yüreğimde kor olmuş
yanıyor şimdi. Hasanım da gelecek biliyorum. Hasanım da gelecek. Git evladım git.
Yalnız senden bir isteğim var. Bu duvak, bu duvak babandan bana yadigar. Bu duvağı al,
babanın mezarını bul, başucuna koy.

Işık söndürülür.
Murat: Şehit haberleri, kırmızı kurdeleli zarflarla şehit ailelerine ulaşıyor.
Bir asker Hasan’ın şehit olduğunu bildiren zarfı kız kardeşe verir.
Kız. Hasan! Bunu anama nasıl söylerim ben.
Anne: oğlum, oğlum Hasan’ım.
Mektubu açarlar. Bu arada arkadan bir ses mektubu okur.
Sevgili Anam;
Ben oğlunuzun bölük kumandanı Mülazım Önder. Hasan Conkbayırı’nda düşmana karşı
yapılan taarruzda şehit düşüp, Hakkın rahmetine kavuştu. Böyle bir kahraman evlat
yetiştirdiğiniz için sizi tebrik eder, hürmetle ellerinizden öperim.
Muhterem Hanımefendi, oğlunuz Hasan babasının mezarını çok aradı ama bulamadı.
Babasının kabrine koymak için verdiğiniz duvağı vasiyeti üzerine ben kendi elimle oğlunuzun
başucuna koydum. Saygılarımla. Mülazım Ender… Conkbayırı Çanakkale.

You might also like