You are on page 1of 4

JAMES JOYCE’UN EVELİNE ADLI HİKÂYESİNDE BAĞLANMA, KAÇIŞ VE (ve)

KANIKSANMIŞ TUTSAKLIK

İrlandalı yazar James Joyce, “Eveline” adlı hikayesinde Eveline isimli genç bir kızın

geçmişiyle, ailesiyle ve yaşadığı topraklarla kurduğu bağları ele alır. Eveline, geçmişini

sırtında taşımaktan yorulmuş, patriarkal otoriteye boyun eğmekten bıkmış bir kızdır. İçinde

bulunduğu durumdan bir kaçış aramaktadır. Kaçış arayışı ve tutucu bağlılık, kanıksanmış

tutsaklık haline evrilir ve nihayetinde “felçlik” biçiminde tezahür eder. Yazar, Eveline’ın

yadsımanın yadsınmasına riayet edecek şekilde içinden geçtiği aşamaları, yani; bağlanma,

kaçış arzusu ve kanıksanmış tutsaklık/felçlik halini, iç monologları, bilinç akışı ve tasvir

tekniğini (TEKNİKLERİNİ) kullanarak okuyucuya aktarmıştır. Hikâye boyunca yer yer

duyusal unsurların kullanımı, bilinç akışını tetikleyen etkenler olarak karşımıza çıkmıştır.

(OKUYUCUNUN KARŞISINA ÇIKAR) Yazar anlatımını ikilemelere başvurarak

güçlendirmekten geri durmamıştır. (DA GÜÇLENDİRİR)

Eveline yaşadığı yere ve sevdiklerine sıkı sıkıya bağlıdır. (Kİ) Yazar (BU SEBEPLE

HİKAYEDE) Evelin’ın yaşadığı muhite bağlılığını öncelemiştir. (ÖNCELER) Eveline

pencerenin kenarına oturmuş dışarıyı seyretmektedir. (SEYREDERKEN) Çocukluğunun

geçtiği muhit onu hatıralarına götürür: (BUNU ŞU ŞEKİLDE İFADE ETMELİSİN:

EVELİNE EVDE İŞLERDEN ARTA KALAN VAKİTLERDE CAMIN

ARKASINDAN/ARDINDAN DIŞARIYI İZLEMEKTE VE ÇOCUKLUK GÜNLERİNİ

DÜŞLEMEKTEDİR.) “(…) beton kaldırımda takırdayan, sonra da yeni kırmızı tuğla evlerin

önündeki çakılları gıcırdatan ayak seslerini(…)”(Joyce, 1914:1) işittiği anda, bilinç akışı

tekniğinin kullanımına şahit oluruz. (OLURUZ!! BİZ DİLİ KULLANMA!! VE ALINTIYI

BU ŞEKİLDE BAĞLAMA!!) İşitsel uyaran, Eveline’ın geçmişine ışık tutmamız (TUTMAK)

için (KULLANILAN BİR UNSURDUR.) bir fırsat sunmuştur: ”Bir zamanlar arsaydı orası,

her akşam bütün mahallenin çocuklarıyla birlikte oynarlardı.” (Joyce, 1914:1) Yazar
tetikleyicileri (NE DEMEK BU??) işitsel uyaranlarla kısıtlamaz: “burun deliklerinde tozlu

kreton kokusu” (Joyce, 1914:2) Kreton kokusu Eveline’ın evindeki kumaşların kokusudur ve

evine bağlılığı sembolize eder. Eveline’ın evine bağlılığı somut eylemlerine de yansımıştır:

“Başını pencerenin perdesine yaslamıştı.” (Joyce, 1914:1) ve: “Zaman yaklaşıyordu ama o

hala oturuyordu pencerenin yanında, başı pencerenin perdesine dayalı.” (Joyce, 1914:2)

Eveline’a her zaman eve “yaslanış”, “dayanış” hatta “bağlanış” durumu hakimdir 1. Yazar bu

durumu hem duyusal uyaranları devreye sokarak, hem de Eveline’ın fiziksel durumunu(N)

tasvire (TASVİRİYLE) başvurarak okura aktarmıştır.

Eveline’ın annesi ölmüştür. (;) Bundan dolayı Eveline ve kardeşleri babalarıyla

yaşamaktadırlar. (ANCAK ODAK FİGÜR ) Eveline (ÖLMÜŞ OLSA DA) annesine oldukça

bağlı bir kızdır. Yazar (HEM) işitsel uyaranlar yoluyla (HEM DE BİLİNÇAKIŞI TEKNİĞİ

ARACILIĞIYLA) Evelin(İN ANNESİNE BAĞLILIĞINI VURGULAR) üzerinde bilinç

akışı tekniğini uygular: “Caddenin ilerisinden laterna sesi geldi. Ne tuhaf tam da bu gece

bunun çalması, evi elinden geldiği sürece ayakta tutmak için annesine verdiği sözü

hatırlaması..”(Joyce, 1914:3) Yazar laterna sesi ile(SESİYLE) Eveline’ın annesine bağlılığını

okurun zihninde eşleştirdiği (EŞLEŞME Mİ ELEŞTİRME Mİ???) gibi, (OKURUN

ZİHNİNDE ELEŞTİRMESİNE FIRSAT VERDİĞİ/YOL AÇTIĞI/SAĞLADIĞI GİBİ)

bununla (NEYLE??) patriarkal sistemde kadına biçilen “evi ayakta tutmak” kutsal vazifesini

(DE) sembolleştirmiştir. Annesine verdiği sözden dolayı, Eveline’ın evine bağlılığı artmıştır.

Yazar böylelikle Eveline’ın evine, tutsaklıkla karışık, bağlılığını bilinç akışı ve tasvir

tekniğine (TEKNİKLERİNE) başvurarak okura aktarmış, anlatımını duyusal uyaranlarla

perçinlemiştir. (VURGULU HALE

GETİRMİŞTİR/VURGULAMIŞTIR/BELİRGİNLEŞTİRMİŞTİR VB)

1
Eveline isminin etimolojik kökenine inildiği zaman, “ever lean” köküne rastlamamız mümkündür. Sürekli
yaslanma ve özne olarak eyleme geçmesi gereken anda, koltuk değneğini kanıksamaktan gelen bir pasifizm.
Eveline’ın tüm hikayesi ismidir.
Eveline’ın bağlanma sürecinden sonra geçirdiği için aşama “kaçış arayışı”dır. Kaçış

arayışına sebep olan başlıca etkenler: bağlanmanın getirdiği monotonluktan bıkkınlık,

babasının baskıcılığı ve geçimsizliğidir. Buna rağmen Eveline hayal kurmaktan

vazgeçmemiştir: (VAZGEÇMEZ) “Frank’le başka bir hayatı keşfe çıkacaktı. İyi yürekliydi

frank, mertti, açıktı. Geceleyin onunla vapura binecek, evlenecek…” (Joyce, 1914:2)

Monotondan ve “düzenden” bıkkınlık”, hikâyede “düzen” ve “zor” kelimelerinin aynı yerde

ikişer defa zikredilmesiyle de okura sezdirilmiştir: “iki küçük çocuğun okullarına düzenli

gidip yemeklerini düzenli yemelerini sağlamak için çok çalışması gerekiyordu. İşi zordu –

hayatı zordu-” (Joyce, 1914:2) Bu durum daha açık, ifadesini şu satırlarda bulur: (BU TİP

İFADELERE GEREK YOK!!!) “Pazar yemeğini hazırlamaya niyeti olup olmadığını sorardı.

O zaman bir aceleyle dışarı fırlayıp alışverişini tamamlaması gerekirdi; siyah deri cüzdanını

sımsıkı elinde itiş kakış kalabalıklardan geçer, geç bir vakit bir yığın yükle eve dönerdi.”

(Joyce, 1914:2) Her Pazar düzenli bir şekilde koşuşturmak ve hiç kimseden yardım almadan

tek başına evin yükünü sırtlanmak Eveline’ın evi terk etme isteğinin en önemli

sebeplerindendir, ama tek sebebi değildir. Eveline babasından korkmaktadır: “Şimdi bile, on

dokuzunu geçmişken, babasını kaba kuvvetinden korkuyordu. Çarpıntılarının bundan ileri

geldiğini biliyordu.” (Joyce, 1914:1) Eveline bundan dolayı babasıyla tartışmaktan

kaçınmakta ve babasının isteklerine boyun eğmek zorunda kalmaktadır: “(babasıyla) bitmez

tükenmez para kavgası tarifsiz bir utanç kaynağıydı şimdi… Babası onun parayı çarçur

ettiğini söylüyordu,… ve daha neler neler söylüyordu… sonunda parayı verir yemek

hazırlAmaya niyeti olup olmadığını sorardı…” (Joyce, 1914:2) Eveline tartışmadan

kaçınmasına ve masum olmasına rağmen hem babası tarafından aşağılanmakta, hem de

kadınlık görevini yapması yani yemek pişirmesi beklenmektedir. Yazar böylelikle Eveline’ın

kaçış/kurtuluş arzusunu; babasının negatif tavrı ve üzerine yüklenen görevlerin

monotonluğuyla temellendirmiş, bunu okura: (MESAJI AKTARIRKEN) ikileme sözcükleri


(İKİLEMELERDEN) ve iç monolog tekniğini kullanarak aktarmıştır. (TEKNİĞİNDEN

YARARLANMIŞTIR)

Eveline’ın duygusal durumunun gelişiminde üçüncü ve son süreç yadsımanın

yadsınmasına riayet edecek şekilde; birinci duygu durumuna (YANİ (bağlanma)

BAĞLANMAYA bir) dönüştür. Odak figürün bağlılık ve kaçış duyguları arasında gidip

geldiği çelişkili bir dönemin sonunda, bağlılığı galip gelmiş ve kaçış arzusu eylem boyutuna

çıkamamış, pasifize edilmiştir. Eveline’ın kararsızlığı sürekli sorgulamalarıyla gün yüzüne

çıkmıştır: “Razı olmuştu gitmeye, evinden ayrılmaya. Doğru mu yapmıştı? Evindeyken hiç

değilse barınağı, yiyeceği vardı: hayatı boyunca çevresinde bildiği inşalar vardı…” (Joyce,

1914:1) Bu sorgulamaların kararını verdikten ve (BUNU) sevgilisi Frank’a bildirdikten sonra

da devam ettiği gayet aşikârdır. Kaçacakları gün gelir ve Eveline bunu başaramaz: “(frank:)

‘gel!’. Dünya’nın bütün denizleri yüreğini kuşattı… İki eliyle demir parmaklığa sarıldı 2…

Hayır! Hayır! Hayır! Olamazdı. Elleri deli gibi tutundu demirlere…” (Joyce, 1914:3) Eveline

evinden kopamamış, her şeye rağmen kaçmayı son kertede reddetmiştir. Yazar dış

monologlardan (BU, GİRİŞTE VAR MIYDI??) yararlanarak, Eveline’ın kararsızlığını ve

sonunda kaçmamaya karar verişini okura aktarmıştır.

James Joyce, Eveline adlı hikayesinde, evine bağlı olan fakat monotonluktan ve

patriarkal baskıdan bıkan Eveline’ın bağlanma, kaçış arzusu ve kanıksanmış tutsaklık/felçlik

halini, (ALT TEMALARIN BURADA YOK!!!) (BAĞLANMANIN GETİRDİĞİ

MONOTONLUKTAN BIKKINLIK, BABASININ BASKICILIĞI VE GEÇİMSİZLİĞİDİR,

BUNLAR NEREDE??) iç monologları, bilinç akışı ve tasvir tekniğini (TEKNİKLERİNİ)

kullanarak okuyucuya aktarmış, yer yer ikilemelerden (DE) faydalanmıştır.

2
Sarılma tutunma imgesi tekrar kullanılmış

You might also like