Professional Documents
Culture Documents
Muhammed Analiz1
Muhammed Analiz1
KANIKSANMIŞ TUTSAKLIK
İrlandalı yazar James Joyce, “Eveline” adlı hikayesinde Eveline isimli genç bir kızın
geçmişiyle, ailesiyle ve yaşadığı topraklarla kurduğu bağları ele alır. Eveline, geçmişini
sırtında taşımaktan yorulmuş, patriarkal otoriteye boyun eğmekten bıkmış bir kızdır. İçinde
bulunduğu durumdan bir kaçış aramaktadır. Kaçış arayışı ve tutucu bağlılık, kanıksanmış
tutsaklık haline evrilir ve nihayetinde “felçlik” biçiminde tezahür eder. Yazar, Eveline’ın
yadsımanın yadsınmasına riayet edecek şekilde içinden geçtiği aşamaları, yani; bağlanma,
duyusal unsurların kullanımı, bilinç akışını tetikleyen etkenler olarak karşımıza çıkmıştır.
Eveline yaşadığı yere ve sevdiklerine sıkı sıkıya bağlıdır. (Kİ) Yazar (BU SEBEPLE
DÜŞLEMEKTEDİR.) “(…) beton kaldırımda takırdayan, sonra da yeni kırmızı tuğla evlerin
önündeki çakılları gıcırdatan ayak seslerini(…)”(Joyce, 1914:1) işittiği anda, bilinç akışı
için (KULLANILAN BİR UNSURDUR.) bir fırsat sunmuştur: ”Bir zamanlar arsaydı orası,
her akşam bütün mahallenin çocuklarıyla birlikte oynarlardı.” (Joyce, 1914:1) Yazar
tetikleyicileri (NE DEMEK BU??) işitsel uyaranlarla kısıtlamaz: “burun deliklerinde tozlu
kreton kokusu” (Joyce, 1914:2) Kreton kokusu Eveline’ın evindeki kumaşların kokusudur ve
evine bağlılığı sembolize eder. Eveline’ın evine bağlılığı somut eylemlerine de yansımıştır:
“Başını pencerenin perdesine yaslamıştı.” (Joyce, 1914:1) ve: “Zaman yaklaşıyordu ama o
hala oturuyordu pencerenin yanında, başı pencerenin perdesine dayalı.” (Joyce, 1914:2)
Eveline’a her zaman eve “yaslanış”, “dayanış” hatta “bağlanış” durumu hakimdir 1. Yazar bu
durumu hem duyusal uyaranları devreye sokarak, hem de Eveline’ın fiziksel durumunu(N)
yaşamaktadırlar. (ANCAK ODAK FİGÜR ) Eveline (ÖLMÜŞ OLSA DA) annesine oldukça
bağlı bir kızdır. Yazar (HEM) işitsel uyaranlar yoluyla (HEM DE BİLİNÇAKIŞI TEKNİĞİ
akışı tekniğini uygular: “Caddenin ilerisinden laterna sesi geldi. Ne tuhaf tam da bu gece
bunun çalması, evi elinden geldiği sürece ayakta tutmak için annesine verdiği sözü
bununla (NEYLE??) patriarkal sistemde kadına biçilen “evi ayakta tutmak” kutsal vazifesini
(DE) sembolleştirmiştir. Annesine verdiği sözden dolayı, Eveline’ın evine bağlılığı artmıştır.
Yazar böylelikle Eveline’ın evine, tutsaklıkla karışık, bağlılığını bilinç akışı ve tasvir
GETİRMİŞTİR/VURGULAMIŞTIR/BELİRGİNLEŞTİRMİŞTİR VB)
1
Eveline isminin etimolojik kökenine inildiği zaman, “ever lean” köküne rastlamamız mümkündür. Sürekli
yaslanma ve özne olarak eyleme geçmesi gereken anda, koltuk değneğini kanıksamaktan gelen bir pasifizm.
Eveline’ın tüm hikayesi ismidir.
Eveline’ın bağlanma sürecinden sonra geçirdiği için aşama “kaçış arayışı”dır. Kaçış
vazgeçmemiştir: (VAZGEÇMEZ) “Frank’le başka bir hayatı keşfe çıkacaktı. İyi yürekliydi
frank, mertti, açıktı. Geceleyin onunla vapura binecek, evlenecek…” (Joyce, 1914:2)
ikişer defa zikredilmesiyle de okura sezdirilmiştir: “iki küçük çocuğun okullarına düzenli
gidip yemeklerini düzenli yemelerini sağlamak için çok çalışması gerekiyordu. İşi zordu –
hayatı zordu-” (Joyce, 1914:2) Bu durum daha açık, ifadesini şu satırlarda bulur: (BU TİP
İFADELERE GEREK YOK!!!) “Pazar yemeğini hazırlamaya niyeti olup olmadığını sorardı.
O zaman bir aceleyle dışarı fırlayıp alışverişini tamamlaması gerekirdi; siyah deri cüzdanını
sımsıkı elinde itiş kakış kalabalıklardan geçer, geç bir vakit bir yığın yükle eve dönerdi.”
(Joyce, 1914:2) Her Pazar düzenli bir şekilde koşuşturmak ve hiç kimseden yardım almadan
tek başına evin yükünü sırtlanmak Eveline’ın evi terk etme isteğinin en önemli
sebeplerindendir, ama tek sebebi değildir. Eveline babasından korkmaktadır: “Şimdi bile, on
tükenmez para kavgası tarifsiz bir utanç kaynağıydı şimdi… Babası onun parayı çarçur
ettiğini söylüyordu,… ve daha neler neler söylüyordu… sonunda parayı verir yemek
kadınlık görevini yapması yani yemek pişirmesi beklenmektedir. Yazar böylelikle Eveline’ın
YARARLANMIŞTIR)
BAĞLANMAYA bir) dönüştür. Odak figürün bağlılık ve kaçış duyguları arasında gidip
geldiği çelişkili bir dönemin sonunda, bağlılığı galip gelmiş ve kaçış arzusu eylem boyutuna
çıkmıştır: “Razı olmuştu gitmeye, evinden ayrılmaya. Doğru mu yapmıştı? Evindeyken hiç
değilse barınağı, yiyeceği vardı: hayatı boyunca çevresinde bildiği inşalar vardı…” (Joyce,
da devam ettiği gayet aşikârdır. Kaçacakları gün gelir ve Eveline bunu başaramaz: “(frank:)
‘gel!’. Dünya’nın bütün denizleri yüreğini kuşattı… İki eliyle demir parmaklığa sarıldı 2…
Hayır! Hayır! Hayır! Olamazdı. Elleri deli gibi tutundu demirlere…” (Joyce, 1914:3) Eveline
evinden kopamamış, her şeye rağmen kaçmayı son kertede reddetmiştir. Yazar dış
James Joyce, Eveline adlı hikayesinde, evine bağlı olan fakat monotonluktan ve
2
Sarılma tutunma imgesi tekrar kullanılmış