You are on page 1of 49

Dünya üç beş bilgisizin elinde

Onlarca bütün bilgi kendilerinde

Üzülme eşek eşeği beğenir

Hay1r var sana kötü demelerinde

Ömer Hayyam
Şizofreııgi.
Sayı 4 Eylül 1992
İki Ayda bir çıkardı, kısmet değilmiş.

Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü


Ayşegül Akyapraklı Haromefendi

Yayın Kurulu
Yağmur, Kültegin, Banu, Güno, Fatih

Tasarım, yapım
Graf, 260 40 00

Katkıda Bulunanlar
Hakan Atalay, Erdogan Özmen, Ali Babaoglu, Peykan
Gençoglu, PTT'nin Pesi, Patlıcanın Pastanesi, Mehmet
Şenol, Elizabeth Taylor, Mustafa Şafak, uykusuz ve dolu
aysı z geceler, E.S.B., İzmir'den Levent ve Yeşim Küey,
Ankara'dan Talip, Yurdaer, Elif, Aysun, Hasan, Aziz Ediz,
Beyoglu'ndan Pehlivan ve Bereket lokantaları,
Eskişehir'den Aylin, Montajcı Belamir Bey, Berna Murat
Cemiloglu, Mert Teközel, Birgül Yürüker, Prefah Sprout,
Tekel 2000 satan benim bakkalıın, benim esnafım, Nevzat
Çalışkan, dergiyi okuyan sizler, dergiyi oraya buraya
taşıyan bizler, dergiyi basan matbaacılar, dergiyi sergileyen
Beyoglu Pandora ve Mephisto, Kadıköy Yeni İskele,
Ankara Dost, İınge, lletişim, İzmir lleri kitabevleri,

inzivahanelerimiz, Journal of Polymorphous Perversity,


Changes, Napoli Radyosu, Sabri Gürses, Serdar Koçak,
Antrakt'tan Ugur Vardan, Deli'den Tan Cemal Genç,
yürekten Cezmi Ersöz, Anne Bak! Kral Çıplak, küçük
İskender, Raşit Tükel, Şile Yolcuları,
Düşlerimiz.

Allah Şizofrengi okuyanlarm ne muradı varsa versin.


Anıin,l992

2
İ ;��..
ç ,ı:� İ ��=· N {:,. D ...:..
�:.· E '�?.· K --�;).- İ ��:=- L -�-· E {ı, R

4 30
Dostoyevski ve intihar Çocukluğun etiyolojisi ve tedavisi
Foy/Rojcewiez J ordan Smoller

8 34
Ben Napoli Radyosu Nonnallik üst�e
Serdar Koçak Kültegin Ogel

lO 36
Aykırı .. Deha ve ben
Talip Ozcan Sabri Gürses

13 38
Bezgin Kaşif Krokiler-dört
Berna Murat Cemiloğlu Nevzat Çalışkan

14 39
Negatif psikoanaliz ve Marksizm Anlaşmalı itiraf
Heinrich Regius Ediz Evrenosoğin

17 40
Altı Pozitivist anlayış nedir?
Küçük İskender Yurdaer Altınöz

18 41
Ne olacak bu psikiyatrinin hali? Sarı Günler
Ali Babaoğlu Durul Taylan

21 42
Normal nedir? Reddediyorum
E.S.B. Birgül Yiirüker

22 43
Pseudo/Yalan roman Üzerine Esrime
psikolojik de olmayı deneyen bir Aysun Yavuz., Güno Bilger
inceleme
Mert Teközel 44
Şile yolcuları
25 Bir Ş ile Yolcusu
Kliniğin doğuşu Üzerine
denemeler-I 46
Güno Bilger Tüh! Yine beceremedik

26 47
Gidiyom gidemiyom Psikohidrooşinoterapi
Levent Küey AFP

48
28 Bölünmeler
Söylem tipleri üzerine Neil Peart
Erdoğan Özmen
Fyodor M. Dostoyevski, herkesin
t iJJiği gibi çağdaş edebiyat, dinsel
düşünce ve psikolojiye olan katkıla­
rından dolayı dünya edebiyatının

Dost�yevski
devlerinden biridir. Yazar, psikolo­
jiyi görkemli eserlerindeki artistik
çabanın bir yan dalı olarak kullan­
masına rağmen, insan karakterine

ve Intihar
derinlemesine dalışı, motivasyon ve
tutkulann belirsiz köşelerini insan
davranışlarının geniş sınırlan içeri­
sinde aydınlatma becerisi ile günü­
müz okuyucusunu derinden etkile­
m�ye devam etmektedir.
Romanlarmdaki bu özellik, Fre­
ud, Adler, Rank, Stekel, Alexander
ve Horney gibi dinamik psikiyatri­
nin kurucu ve önderlerine örnek
Dostoyevski yazımndaki intiharların bir çoğunu ezik, acı çeken,
·oluşturmuştur.
aldatılmış, kötüye kullamlmış (misused) bireylerin gerçekleştirdiği
Freud bilinen bir denemesinde
Dostoyevski'nin çalışmalannda par­ 'kurban intiharlan' oluşturur.
ricid temasını araştınr ve yazann
epileptik nöbetleri (sara hastalığı) ile Çoğunlukla bu gruptakiler, çocuk ya da genç kadınlar, özellikle de
kompulsif kumarbazlığını Oedipus
kompleksinin ışığı altında analize cinsel temaruzo uğramış genç kızlordır. ''Yazarın Günlüğü" bu
yönelir. Adler 1918'deki bir konfe­
ransında Dostoyevski'nin artistik,
türden bir çok örnek içerir ve Dostoyevski'nin çalışmalurında
etik, filozofik ve psikolog taraflannı
"Kurban-çocuk" teması bol miktarda bulunur.
övgülendirir. Rank P. sikanalitik ça­
lışması "The Double - Öteki" (1 925)
de, Dostoyevski'nin aynı adlı uzun
öyküsünü oldukça tatırbcı ve 'Dop­
pelganger' temasının derin bir sunu­ psikolojik motivasyonlarma çekmiş­ zmmda, gazeteciliğinde ve kendi öz
lutu olarak tanımlar. Ça�esiz Gol­ lerdir. Camus, Krilov'un mantıksal yaşamındaki yeri incelenecektir.
yadkin daha sonra yıkımın ve ölü­ ve ideolojik intiharının absürd nite­
mün habercisi olacak rakiliini kop­ liğine çarpılmışbr. Farher'in intihar Edebiyat
yalayan bir narsisistdir. İntihar do­ üzerine varoluşçu fenomenolojik de­ Dostoyevski yazınında intihar
laylı yoldan ima edilir ancak Gold­ nemesi "Despair and the Life of Sui­ çoktur; 17 karakterden fazlası ken­
yakin'in kaderi kuıkusuz psikozdur, cide; in the Ways of the WiW, Kri­ dini öldürmüş, diğerleri de intihan
intihar deiil. S tekel, Horney, Ale­ lov'un mazur gösterilmiş intiharı ile tasarla�ış ya da intihara yeltenmiş­
xander ve Laing nörotik karakterler ilitkisinin tartışılmasını içerir. Bu­ tir. Bunlardan bazıları, intiharları
üzerine görüşlerini Dosteyevski ka­ her sakin ve ussal Stavrogin'i intiha­ dolayımlı yollardan verilmiş ana ka­
rakterlerine baŞvurarak berraklaş­ ra sürükleyen utanç ve suçluluk rakterlerdir. Diğerleri, intiharlan
brmışlardır. · duygularını araşbrmıştır. bazen romanın gelişimi açısmdan zo­

Varoluşçu yazarlar ise Dosto­ Dostostoyevski yazınındaki inti­ runlu, ya da aksiyonun en dış halka­
yevski'� intihara yatkın karakter­ har teması psikolojik kompleksileler sını oluşturan minör karaktcrlerdir.
lerini yeniden ketfetmitler ve dik­ açısmdan çok zengindir. Bu yazıda Arada sırada da yalnızca raslan­
katlerini bu karakterlerin karmaşık intihar davranışının Dosteyevski ya- bsal veya tamamen ilgisizdir. ·

4
Dostoyevski romanında intihann üç karakterdir. edince parayı geri verir ve aynı oda­
rolünü anlamak için ilk önce onun "Suç ve ceza" başlangıçta intihar da uyumakta olan annesinin yanm­
bir ex nihilo yaratmadığı akılda tu­ kurbanlarını belimler. Svid rigailov da kendini asar. Karanlıkta yazıl­
tulmalıdır. Onun bağımsız dehası tarafından intihara kışkırtılan iki mış bir intihar notu bırakır: "Sevgili
bir edebi gelenek içerisinde dışa vu­ kişiye kısaca değinildiği bölüm, bu anne, henüz haşlanndayken· yata­
rulmuştur. Kullandığı dramatik tek­ temarun ana karakteristik ve belirti­ rnma son vererek, &eni kede� hoğ­
niklerin, karakterizasyonların, ent­ lerini berraklaştırmaya hizmet eder. duğu için kızıru affet. Senin Olga'n"
rika yapılarının, helimlernelerin vb. Dostoyevski yazınındaki daha son­ "Delikanlı"daki kurhan-intihar
bir çoğu Avrupa edebiyatının ana raki örnekler, bu basit çekirdeğin temalannın sonu, nazik ve bilge bir
akımlarıyla, özellikle de Gotik ve tümüyle kabülü ve m antıki geliştiril­ serf olanMakar lvanoviç tarafınd.an
Fransız ya:r.ınıyla sıkı sıkıya bağıntı­ mesidir. Svidrigailov, kendi kazanç­ öykü içinde öykü tekniğiyle anlatır.
hdır. larını uğruna insanları idare eden, Önemi ve duyarlı çekiciliği anlatıcı­

İntiharlannın çokluk biçim ve aşağılayan ve alay eden, ben-mer­ mn şu sözleriyle ironik bir biçimde
dramatik niteliği Balzac'ın "İnsanlık kezci hedonist birisidir. Uşağına çok açığa çıkar: " Öyküyü atlamak iste­

Komedya"sındaki bu tür davranışla­ kötü davranır ve onu intihara sü­ yen, bunu yapabilir." Küçük çocuk
n ve bunların önemini çağrıştırır. rükler. Svidrigailov bir genç kızı yoksul ve dul annesiyle birlikte ya­
Gerçekten de Dostoyevski edebi ka­ cinsel temaruza uğratır ve çocuk şamaktadır. Annesinin zengin bir
riyerinin başlangıç dönemlerinde, kendini öldürür. Son derece drama­ tüccardan yardım isteği geri çevril­
büyük oranda Balzac'tan etkilen­ tik bir sahnede Svidrigailov kendi miş, bu yüzden de dört kız kardeşi
miş, adeta onun aktarıcısı konu­ intiharından hemen önce, bu kızın ölmüştür. Çocuk tesadüfi ola­
mundadır. trajik yazgısım düşünde görür. Bu rak,tüccar tarafından merhametsiz­
Dostoyevski'nin intiliarı betimle­ düşle 14 yaşında genç kız kendini ce dövülür.Daha sonra tücaar çocu­
.
medeki dehası, ne intiharı gelişkin suda boğar ve güler: "Soluk dudak­ ğun koruyucusu olmaya ve onu eve
bir edebi anlatımla sunmasında, ne larındaki tebessüm sınırsız, hiç de almaya karar verir. Tüccar tarafm­
.
de edebi geleneği alt üst ederek ol­ çocuksu olmayan bir keder ve kes­ dan sürekli tedirgin edilen çocuk
maktadır. Daha çok insanın duru­ kin bir acıyla doluydu." tam bir terör içinde yaşar (zayıf ve
munun derin ve bütünsel bir kavra­ "Delikanlı" bir çok intihar ve in.: sessizdir ç.n) Bir gün çocuk kazayla
yışı nedeniyledir. tihar girişimi içermesinin yanında, değerli bir lamhayı kırar ve panik
Dostoyevski yazınındaki intihar­ üç kurban-intihar örneği barmdınr. içinde dereye doğru koşmaya baş­
ların bir çoğunu ezik, acı çeken, al­ Bu tür intiharla, Dostoyevski'nin lar. Tüccar da peşinden gider, göz­
datılmış, kötüye kullanılmış (misu­ roman için notlarında da görülebile­ dağı verir. Bunun üzerine çocuk- iki
·sed) bireylerin gerçekleştirdiği 'kur­ ceği gibi romanın ilk planlarmda ta­ yumruğunu iki meme başına daya­
han intiharları' oluşturur. Çoğun­ sarlanmıştır. mış,gözlerini gökyüzüne dikmiş bir
lukla bu gruptakiler, çocuk ya da Lidya Ahmakov 17 yaşlarında, durumda - suya atlar ve boğulur.
genç kadınlar, özellikle de cinsel te­ 'kötü, entrikacı ve yalancı' Versi­ Bundan sonra düşleri tüccarı rahat
maruza uğramış genç kı:t.lardır. "Ya­ lov'a aşık, hastalıklı bir kızdır. Ver­ hırakmaz. (Bu düşleri kimseye an­
zarın Günlüğü" bu türden bir çok silov'un kızın üvey annesine aşık ol­ latmaz) Dir öğretmene çocuğun inti­
örnek içerir ve Dostoyevski'nin ça­ duğu söylentisi mevcuttur. Hüyüle­ harını anlatan bir resim ısmarlar.
lışmalannda "Kurban-çocuk" teması yici bir atmosferde, duygularının Resimde çocuk gökyüzünde cenne­
bol miktarda bulunur. ikiyüzlü ve uroarsız manipülasyo­ tin melekleri tarafından karşılanı­
Bu intiharlardan ikisi; "The ma­ nuyla kız kendini zehirler. Kısa bir yar olacaktır.(Çocuk resimde inti­
ke one"daki isimsiz kahraman ve süre sonra babası, kızının ölümü­ har etmek üzereykenki haliyle görü­
11EcinnÜer" deki Stavrogin tarafın­ nün yasının etkisiyle felçten ölür. necektir: iki yumruğu iki meme ba­
dan tecavüz edilen genç kız Matr­ Olga, dul annesiyle birlikte şeh­ şına yapışmış olarak ç.n.) Ressam
yosha'dır, ve aşağıda daha ayrıntılı re yeni gelmiş bir genç kızdır. Bir böyle bir resmi yapmasının müm­
tartışılacaklır. Bu gruptaki diğer ör­ baştan çıkarma ve 'gcnelev' olaym­ kün olmadığını söyleyerek bu isteği
nekler; "Suç ve Ceza"daki S idr.igei­ dan sonra Versilov'a borçlanır. An­ geri çevirir. Ve Şöyle bir resim �ne­
lov'un kurhanlan ve "Delikanlı"daki cak Versilov'un 'kötü' kişiliğini fark rir: Çocuğa doğru gökyüzünden in-

5
dirilmiş bir ışık huzmesi olacak. Da­ yor hana. Ne daha önceki, ne de
ha sonra tüccar çocuğun annesiyle sonraki hali Küçücük yumruğunu
evlenir, 'iyi ve şefkatli' bir adam havaya kaldırıp beni tehdit etmek
olur. Bir çocuklan olur ancak tüc­
l(urban-intihar­ için salladığı hali yalnızca... Yalnız­
car ölen çocuğun düşünü görmeye lar, }{endilerine acı ca o an, yalnızca o baş sallayışı ...
devam etmektedir. Sonunda kendi Beni tehdit edişindeki tavn artık
çocuğu da hastalıklı büyür ve ölür.
çel{tirmiş olanları gülünç değil, acı vericiydi benim
Tüccar tüm servetini kansına bıra­ sürel{li rahatsIz için. Acıdan çıldıracak gibi oluyor­
karak göçer ve hacı olur. dum. Bu acıdan kurtulmak için be­
ederler, özellil�le
Dostoyevski romanlannda daha denimi işkence masasma yatırtıbilir­
bir çok kurhan-intihar mevcuttur. düşlerde. dim. Suç işlediğime, ona, onun ölü­
Bunlar çokluk genç, yardıma muh-
. Svidrigailov }{endi müne acımıyorum, yalnızca o bir
taç ve yoksuldur. ana dayanarnıyorum bir türlü. Çün­
Diğer bir karakteristik,kurhan­
intiharindan kü o günden beri hiç gitmiyor gözle­
lann hep aynı özelliklere sahip ol­ henıen önce, rimin önünden, cezaya çarpbrıldığı:­
ması ve öykiiye olan dolaylı konu­ mı da kesinlikle biliyorum. O gün­
mudur. Makar'ın öyküsündeki ço­
}{endini öldüren den beri buna dayanarnıyorum işte,
cuğun ismi verilmez. "DelikanlıM da­ }{IZI düşünde daha önce de dayanamıyordum ya,
ki Lidya ve Olga 1mn adlan ise, inti­ farkında değildim, hemen hergün
görür.
harları öykülendikten sonra veri­ geliyor gözlerimin önüne. Kendi
lir.Sıklıkla bu intiharlar ana öykü­ kendine gelmiyor, kendim çağırıyo­
den yalıtı.lnuş olarak verilirler. Tüm rum, çağırmadan edemiyorum, on­
bu teknikleri kullanıyor olması, suz yaşayamıyorum. Ah, ayıkken
Dostoyevski1nin hu intiharların bir kere görebilsem Matryoşa1yı.
açıklamasına girmekten kaçındığını Hayalini görmeye de razıydım. Bir
destekliyor gihi görünmektedir. kere hile olsa, iri, hasta gözleriyle o
Kurhan-intiharlar, kendilerine zamanki gibi gene haksın hana isti­
acı çektirmiş olanlan sürekli rahat­ yorum, gözlerimin içine bakıp da
sız ederler, özellikle düşlerde. Svid­ gülümsesin... Budalaca bir umut,
rigailov kendi intiharından hemen olacak şey mi bu. (Cinler, Türkçesi;
önce, kendini öldüren kızı düşünde Ergin Altay, Can Yayınlan 1984)11
görür. Son romanlardaki ana karakter­
kuskusuz yalnızca kendisini suçla­
Stovrogin düşlerinde: lerin intiharları incelendiğinde,
yan, henüz hiçbir seyi anlayaınayan
"Karşımda Matryoşa•yı (Ah, ger­
zavallı bir yaratıgın acıklı umutsuz­
hepsinin de aynı grupta toplanabil­
çek değildi bu. Gerçek olsaydı, bir diği görülür. (Svidrigailov, Kirilov,
lugu. Keııdiıni bildim bileli böyle bir
kerecik hiç değilse bir kerecik... bir Stavrogin ve Smerdyakov). 11Suç ve
sey gelınemisti basuna. Gece olunca­
saniye için, hiç değilse bir saniyecik Ceza 11daki Svidrigailov acımasız,
ya kadar oturdum yatagunın içinde,
gerçek olsaydı. Konuşabileceğim, kendi doyumuna düşkün, paragöz
kıpırdanıadım yerimden zamanı da
canlı Matryoşa olsaydı karşımda.): biridir. Kahramanımızın kızkarde­
unutmusum. Su anda içimdekileri
pek zayıflamış, ateşli hasta olduğu şini baştan çıkarmaya çalışır. Kiri­
kagıda dökebilmeyi� otel odasında
gözlerinden belli Matryoşa•yı tıpkı o lov ve Stavrogin "Cinler"de belirir­
çektiklerimi aniasılır bir dille anla­
zaman odamın kapısında durmuş, ler. Kirilov devrimci bir örgüt üye­
tabilmeyi çok isterdim. Vicdan aza­
başını sallar, küçücük yumruğuyla sidir fakat çevresindeki insanlarla
bı. ya da pismanlık dedikleri bu
beni tehdit ederken olduğu haliyle duygusal kopukluğu olan, içine ka­
mudur acaba! Bilmiyorum, hiçbir
karşımda gördüm. Ömrümde hiç bir panık birisidir. Smerdyakov(Ka­
zaman da bilemedim bunu. Ama
zaman bu denli acı çekmedim. Beni ramazov Kardeşler) epileptiktir ve
yalnızca bir seye dayan amı yo ru m .

tehdit etmeye çalışan (Neyle? Ne ya­ yaşlı Karamazov1un gayrı meşru oğ­
Onun o hali, özellikle, adamın ka­
pahilirdi hana, ah tanrım!) ama ludur. Kibirli ve egoistdir, başkala-
pısında durdugu o hali çok agır ge li -

6
nnın değerleriyle alay eder. nunda söylenebilir. "Budala"daki İppolit belki de
Bu dört karakterde de abartıl­ Kurban-intihar ve egoislik-inti­ Dostoyevski'nin en dramatik intihar

mış bir irade, benlikçilik ve narsi­ har arasındaki ortak bir öğe de din­ vakalanndan biridir. Üç aylık bir
yaşamı kaldığını öğrendikten sonra,
sizm ortaktır. Hepsi de toplumun sel perspektiftir. "The Meek
insanla dolu bir odada yukandaki­
her türlü normuna boyun eğmeyi One"d ..ki kadın kahraman ölümüne
lere benzer egoistik ögeler taşıyan
reddeder. Bunlar Durkheim'ın "ego­ bir kutsal ikona sarılarak atlar.
itiraflar ve haklılaştırmalarla dolu
istik inlih<Ar'' örnekleridir. Kendi ki­ "Delikanlı'daki yaşlı hacı Makar, in­
bir makale okur: "Aklımı çelen baş­
tisel "ego"larının gücünü göstermek tihara ilişkin Tanrı bağışlayıcılığını
ka birşey daha var: Yaşam üç hafta­
için, insan varlığını destekleyen her tartaşır ve hemen ardından zengin
lık hükmüyle elimi kolumu kıskıv­
türlü aile, grup, kişi ve ilişkiler tüccar tarafından intihara sürükle­ rak bağlad lğı na göre hana yapacak
ağından kendilerini mahrum bıra­ nen çocuğun uzun öyküsünü anla­ tek şey kalıyor, o da intihar. Kendi
kırlar. tır. Tüccar, çocuğun intiharını an­ gücümle başlayıp biti rcb il eceği m tek
Aşırı irade teması Kirilov'da ol­ latan bir resim ısmarlar. Resimde iş bu. Kimbilir, belki ben de bir işte
dukça kaba bir biçimde görünür çocuk gökyüzünde, cennetin melek­ akla gelebilecek son olasılıktan ya­

hale gelir. Ki rilov'un "Cinler"de söy­ leri tarafından karşılanmaktadır. rarlanmak istiyorum. Bazen baş

lediği sözler, Dostoyevski'nin tutuk­ Dostoyevski ku rba n - inti ha rları kalt!ırma da önemli bir iştir... " (Bu-.
dala, Türkçesi:Mehmet Özgül, Cem
lanmasındt�n hemen önce, devrimci haklılaştırmaya çalışırken, eski Rus
Yayınevi s.ll-94)
bir topluluğa karşı verdiği söylevde­ din adamlanndan büyük orand a et­
İppolit daha sonra çevresine ba­
kilerin hemen hemen aynısıdır: kilendiği görülür. Bu din adam ları ­
kar, bir pistolü şakağına dayar ve
"Kendimi öldürmek zorundayım, nın; ölümün Büyük Peter'in zulüm­
te t iğc basar. Pistol ateş almamıştır
çünkü özgürlüğümün doruğu kendi­ lerine boyun eğmekten iyi olduğu,
çünkü ateşleyici kapsülleri yoktur.
mi öldürmemdir." {a.g.e.s.587) yakalarak ölümün yaklaşmakta olan
"Başlangıçta hf!rkesin üstüne çö­
Tüm bu egoistik karakterler, in­ "son yargı) ama"nın habercisi olduğu kcn korku yavaş yavaş dağılarak
tihar yanında saldırganlık davranı­ ve en azından bazı gruplarda inti­ yerini gülüşmelere bıraktı. Bazıları
şını da sık sık gösterirler. Hepsi de barın bir kurtuluş olabileceği gibi ise büyük bir zevkle, kahkahalannı
homicid'e {cinayet) yatkındır. Svid­ inanışları vardır. gi z le rn eden pis pis gülüyorlardı. İp-·
rigailov karısmı öldürür. Smerdya­ Egoistik intiharlardaki dinsel tc­ polit sinir nöbetine tutulmuş gibiy­
kov yaşlı Karamazov'un gerçek ka­ ma örneğin; "Karamazov Kardeş­ di. Bir yandan hüngür hüngür ağla­

tilidir. Stavrogin cinayete yeltenme­ ler"deki Smerdyakov'un ilk konuş­ yarak çaresizlik içinde kıvranıyor,

diği halde, birçok karakterin ölü­ masında görülür. Burada Serdya­ bir yandan da önüne gelene dcrdini
anlatmaya çalışıyordu... bir sürü
münden suçluluk duyar. İntihar no­ kov Rus halkı�a olan inancını yitir­
yemin ve rerek kapsülü koymayı
tunda Kirilov, Şalov'u öldürdüğünü diğin den kendini mantıksal bir bi­
gerçekten unuttuğunu, bunda bir
kabul eder. çimde öldürür, ki bu "kendini öldü­
kastı o l m a dığı n ı s ö y l e d i ."
Dostoyevski yazılarında intihar rür, çünkü Rus kilisesinin k uts al
(a.g.e.,s.501)
ve cinayet arasındaki yakın ilişkiyi misyonuna olan inancını yitirmiştir"
Sonunda baygın düşer. Böylece
belimler ve ikisi arasındaki teorik şeklinde yorumlanahilir . absürditeye indirgenen bu melodra­
antagonizmanın yüzeysel olduğuna Din ve egoizm arasındaki karşıt­ matik sahne, öykünün devamında
değinir. Bu formülasyon l..cster ta­ lık ilişkisi bağlamında, Kirilov en İppolit'in t übe rkü lozdan ölecek ol­
rafından doğrulanmıştır{Lester D., kaba çi zilmi ş karakterlerden biri­ masını kabullcnmemizi sağlar.
dir. "Eğer Tann varsa herşey onun
Why people kill themselves:A surn­
iradesidir ve ben ondan kaçamam.
mary of research findings on suici­
Eğer yoksa, bu ta mamen benim ira­
dal behavior, l 972). Öte yandan
demdir ve ben irademi göstermeye
Durkheim yıllar önce, intiharın
mecburum. "Kendini öldürmekle
farklı çeşitleri olduğunu söylemiş,
K.irilov Tanrı olacağını iddia etmek­ Foy/ Rojccwicz'den kısaltarak
bazılarının cinayetle akraba, bazı­
tedir. Yaşamının bu son anlarındaki Türkçeleştiren
larının ise antagonist olduğunu be­ ajitasyonu onun mantıksal planının Yağınur Taylan
lirtmiştir. Dostoyevski karaklerle­ kaba bir rasyonalizasyona ve histe­ {Devam ede cek)
rinde saldırganlığın bu iki formu- riye dönüştüğünü gösterir" .

7
Bir kafedeyinı, önümde bir fincan çay var. içimde bir gül var ve gölde alıcı verici bir tel­

hızla yudumuluyorum onu, tahakta şekerler siz. allah 16 yaşında bir kız, siyah lale filmin­

duruyor, karşı nıasada bir çift: ikisi de genç de sevnıek bilmiyor, bütün yapabildiği ses çı­

ve aktiviteleri oldukça fazla; sık sık biri diğe­ kartnıak: İspanya radyosu yüksek frekansta

rinin elini tutuyor, birbirlerine bakıyorlar, bi­ ışık salgılıyor ve Amerikalıların cihazı bozulu­

ri hitirnıeden diğeri konuşmaya başlıyor, hen yor. Radyoyu dinlemek için televizyonları giz­

sabahtan beri konuşnıayı haşaramıyorum, yi­ lemek lazım. Franko allahın yeğeni olmaktadır

ne sesler duymak istiyorum, kafaının içindeki ve sinemaları sever Frankonun ajanları şehir­

radyo sustu: Amerikalılar yerleştirdikleri ve­ de seslerin durdurulduğu hastaneler kurmuş­

riciyi hastanede geri almış olabilirler, yeniden lardır renkleri yoketmek için beyaz üniforma­

yerleştirecekleri zamana kadar beklemediğim, lar giyerler bu yüzden hen anne hana hamile­

hem düşünülenleri kaydeden, hem yayınını dir radyo annemin içinde radyo benim içimde
kesmeyen radyoyu, o beni istiyor, gömleğinıin hen olmazssanı anne allah olur ve dinleyenıez
düğmelerini açıyorunı, araçlar sesin üzerinıe radyoyu o zanıan ağlar çok terler deniz ve
yaydığı etkiden paylarını alıyorlar, araçları radyo annenin içinden çıkarlar çay kolaylaştı­
kullanan insanlar yavaşlıyor, radyonun ko­ rır radyo dinlemeyi beyaz ünifornıalı kadınlar
nuşnıa hızı arttıkça, o sesini yükselttikçe in­ çocuk doğurnıaz onlar Frankonun akrabası­
sanların konuşnıası parazideniyor, insan bir dırlar ve kendilerinden baba diye sözederler
yandan nıüzik dinlerken bir yandan da konu­ bu sakin sakin konuşurken öfkeli olmaların­
şuyor onunla, insanların küstahlıkları orta­ dan anlaşılır anne Amerikalıları sever baba İs­
dan kalkıyor ama susuyor şinıdi ses koııuşnıa­ panyolları İspanya ve Anıerika henİnı kafam­
yı haşaramıyorunı çünkü Anıerikalılar düşün­ da vapur saati ile yöneltilen iki ııahiyedirler
me dinanıiğinıi değiştirdiler, hislerim oluştuk­ olurlar sevaş halinde Nagazaki ve Hiroşima­
ları atmosferde kalıyor, iletilenıiyor çünkü ar­ dırlar annenıin radyosunda yeni hir çay geldi
tık konuşma yok ses olmazsa. bütün bunları karşı nıasadaki çift gitti ikisi de üniversite öğ­
bir peçete kağıdıııa yazıyorum ve yaznıak için rencisi beni gördükleri için gördüler nahiyele­
içinıdeki sesi uyandırmaya çalışıyorum. henüz ri sesleri daha iyi duyabilnıek için yatmaya git­
cünıle yapımı hoznıayı başaramadım, kendiu­ tiler çok ses çıkarttığını için ve allah oluyorkeıı
den ben diye sözeden kişi kendini bölmüştür, kadınlar ben çay içer eski zanıaııda, bahçesi
hen kendini hissediyor, ses büyük yosun kra­ bir göl kıyısında ve mavi sözlü sandallar peçe­
terleri arasında gelnıektedir, ses sevnıez za­ te bitti ses net ben Napoli radyosu tam özerk
mirleri hen aklımın içinde bir yanardağım,

8
Ülkeler bir biri içine geçmiş rım olmuştu. Gülizar ablayı

15 Ağustos 1952
İngi l iz le r dükkan açıınş düşünmek gibi, cehennemde

Araplar şarkı söylüyor vapur yanarını önce, sonra cennete


Göbek bağımı kesnıek için

nıakas bulanıadım evdeki tek Ka l a m ı ş'a u ğ r a m ı y or , giderim, orada sonsuza kadar

makas konışu daydı, bıçak sanıyorum beni tarih ve rahat yaşarım, kafaının içinde

kul lan d ı nı kananıa oldu coğrafya içinde yolculuğu çı­ bomba olmadan,. Ben nanıaz

yeniden hastanedeyim. Ruh karıyorlar. Galata'da iki tane kılnıayı bilmiyorum, Allah af­

hastası olduğunı için beni köprü var bir tanesinden feder. O heryerde dolayısı ile

doğruc a d e li ler e v ı ne geçnıek yasak bir tane çok hen yokum. Ama neden hen

getirdi ler. Kısa bir süre kalabalık ve çirkin eski onu onaltı yaşında bir kız sa-

Dahiliye servisinde bakınıa Kö prüyü kaldırnuşlar vapur ıı ıyorunı bunu bilnıiyorum.

a l ı n d ı nı iyi o l d u. oraya da yanaşıyor. Artık Doktarlara soramıyorum·çün­

Am er i k a l ı 1 a r ın b e y n i nı i tarihleri karıştınyorum kaç kü soru sorduğum zanıan rad­

düzenlenıeleri için fırsat çıktı. yaşında olduğumu bilnıiyorum yo susuyor köşede rahatım.

Bu arada göbe k bağ ı m ı bu yüzden koııuşnıuyorunı, Hangi yıldayız Ben doktor ol­

yeniden diktiler henı aııııenı göhek bağı ml a kendime bağlı duğumu sanıyorunı anıa yını-

henı haham; henı Hiroşinıa olduğunı iç in s a n dalyede lıyor olabilirinı. Belki hafıza-

henı N agasaki bu günahla oturannyorunı iki duvarııı nu kaybetnıişinıdir. Kendiın

nasıl yaşayacağıın kinı idanı bitiştiği köşeye çömeliyorum olınak istiyorum, göbek bağı­

eder ö lnıüş hiı�ini. Yaşadığımı gözlerim önüme düşüyor ve ını kesnıek. Ben intihar etmek

a çı kl anıa nı ak için beni dizlerimi böcckler kenüriyor istenıiyorunı, ölınek günah.

dışarda tutuyorlar henı ama köşede rahat ediyoruın.

çıksam bile İsp any o llar Opera Allah akluna geliyor beni af­

s ı n e nıa s ı ıı ı sak l ı y o r l a r fe t t iği ııi düşünüyoruın. Anıe­

Hastane d e kaldığın1 süre rika keşfedilimeden önce her

içinde binaların yerin.; şey benin1 heyniınde. değildi;

değiştirnıeyi ba şarıınşl ar. herkes gibi henİnı de günahla-


üyük taşkından sonra ekmek kadın mı erkek mi olduğu ve hangi
ağaçlarının doksan üçüncü kez bol
sülaleye ve hangi meslek örgÜtüne
ürün verdiği yılın hasat mevsiminin
mensup olduğu oylamanın kargalara
son günleriydi.
kapalı olması nedeniyle sır olarak
Büyük tapınağın girişindeki sunak
kalmış ve bu tek sır tek başına
yerinin önündeki kuyruk gittikçe
herkesin birbirinden
uzuyordu. Büyük taşkından ne
şüphelenmesine , toplumda huzur
kadar süre önce ve hangi teknikle ·

ve güvenliğin bozulmasına sebebiyet


yapıldığı bilinmese de atalarının •
vermış ve aykın sözü en büyük
ll ll

kendilerinin ve kendilerinden
manevi hakaret olarak "anayın­
sonrakilerin CAN-MAL ve IRZ
mına korum" sözünün yerine
güvenliğini sağlaması için kurmuş
kullanılır olmuştu.
olduklan rivayeti ağızlarda
Çağın en büyük felaketi olarak
dolaşmakta idi. Tapınağın bilinmez
adlandırılan bu kelimenin açtJb
bir yerindeki taş defterdeki
yaralan sarmak ve daha önemlisi ıie
sözleşme metninde bu sıralama wıun
anlama geldiğini tespit ve tescil
tartışmalardan sonra kimin saydığı
ederek ters aşılama usulüyle sorunu
bilinmeyen oy çokluğuyla alınan
kökünden çözmek için tapınağın
karar uyarınca üzerinde titizlikle
etrafında mantarlama tekniğiyle
durularak-özellikle belirtilmiş,
kurulan yapılarda bir sürü uzman,
sözleşmeye karşı çıkan tek kişinin

10
uzman yardımcısı, uzman yardımcısı "aykın"nın kökeninden habersiz, en ödemeliydi; ödemeliydi ki tapınağın
adaylan ve onların hizmetkarları büyük manevi küfür" anayın mına ve ülkenin hölünmez bir bütün
aynı ülkü etrafında bir yumruk gibi korum"un yerine kullanılışı üzerinde olarak ayakta kalması sağlanabilsin
birleşmiş, gece hile kandil ışığıyla durarak büyük bir erkeklik örneği idi.
yumruğun ineceği yeri arıyor, gösterip aslında aykırı nın bu anlama O mevsim ki son kurhanlar verilmiş,

gündüzleri ise, yazıyor, çiziyor, gelmedijini kanıtlamak için dağların bedeller ödenmiş sunağın kapısı
ölçüyor, hiçiyor, boşa kouyor dol­ arasmda gözden uzak bir köşede ertesi yılın hasat mevsimi sonunda
muyor, doluya koyuyor olmuyor vb. kurdukları kendi tapınaklarmda yeniden açılmak üzere kapatılmış ve
deneme -yanılma ve başka yollarla lekeleri temizlerneye çalışıyorlar ve bütün ahali ödedikleri hedellerin
çalışıyorlar ve her yıl, yapılan fakat yalnızca lekeleri temizlerneye kabul edilmesi için dualar okumak
çalışma sonuçlan adına mahsus bir çalışınakla kalmıyor aynı zamanda üzere büyük meydanda boy
toplantıda değerlendirilip kayda fırsat buldukça özellikle gece sıralamasma göre toplanmış,
değer görülenlerkayıt edilip bu bela karanlığından yararlanarak büyük yüzlerini hatmak üzere olan güneşe
üzerine yazılmış bedduaların bir cesaretle büyük tapınağa kadar çevirmiş, tapmak görevlilerinin
depolandığı depoların yanındaki sokulup temeline sıçıyorlardı; sunduğu tatlı şarabı yudumlayarak
depoara tozlanmak üzere sıçışlar çoğahp tapınağın dört bir tanrısal sesi duyabilmek için şarabm
kaldırılıyor ve bu tozluklar mantar tarafı hok içinde kaldığında ortaya zihinleri köreittiği o anın gelmesini
binaların arasmda olmadı çıkacak o müthiş koku halkın büyük büyük bir sessizlik ve umutsuzluk
arkasında, tapınağın etrafında yeni tapınaktan soğumasına orayı terki içinde hekliyorlardı. Ve nihayet
bir halka oluşturuyordu. diyar edip kendi tapınaklarına uzun yıllardır bekledikleri şey
Araştırmalarm sayısı o kadar sığınmasına ve dolayısıyla her yıl gerçekleşti; hatmak üzere olan güneş
artmıştı ki araştırmalar üzerine ödenen ve kendilerince nereye gittiği yavaşça yeniden yükseldi,
yapılan araştırmalar ve onların yeni bilinmeyen bedelierin aykırının yükseldikçe parlaklığı artıyor,
yorumlarını saklayacak yer bulmak hizmetinde kullanılmak üzere kendi parlaklık arttıkça ısı düşüyor,
zorlaşmış halktan bazı kimseler tapınaklarmda toplanınası bulutsuz gökyüzünde şimşekler
evlerini kiraya verip saz sağlanmış olacak idi. çakıyor, tüm ülkenin .ve t�pınağın
kulübelerde yaşamaya başlamış ve İşte analır gözyaşına hoğan ve temellerini sarsan rüzgar
bu büyük kargaşa ortamında katlanılmaz vicdan azaplarına şiddetleniyor, yer altından garip
eşyanın tabiatı gereği, bir ermişin de sürükleyen bu anarşi ve terör sesler geliyordu. Güneş, görünen
belirttiği gibi asıl araştırılması ortarnında büyük sağduyu Tapınağı gökyüzünün tam ortasma yi.ikselip
gereken şey ilk aykırının aykırı önünde oluşan bedel ödeme kuyruğu yeniden, batmak üzereyken sahip
düşünceleri nereden aldığı, gittikçe uzuyor, kuyruk uzadıkça olduğu kızıllığa ve durgunluğa
sözle§lllenin tamamma mı yoksa . sunak yerinde ödenen bedelierin eriştiğinde büyük rneydanda
yalnızca can-mal-ırz sıralamasına mı oluşturduğu dağlar birbiriyle yanşı­ toplananlardan eser kalmamış�.
karşı olduğu ve belki de hepsinden yordu. Herkesin ödeyeceği bedelin Her biri ftrlatılıp atıldığı kendi
önenılisi tapınakla sözleşme türü ve miktarı önceden biliniyordu, köşesinde acılar içinde
arasında ne tür bir neden sonuç ekmek ağacı yetiştiricileri ekmek, . kıvranıyordu. Ve ilk ve son tanrı
ilişkisi olduğu ve türdeş sorulara kuşcular kuş sütü-yumurtası veya sözcüsünün büyük tapınağın
gerekli hassasiyet verilmiyor hatta tüyü, bağcılar şarap, bunlara sahip planlannın çizildiği ve temele ilk
büyük taşkının 68. yılından sonra olmayanlar neye sahipse ondan bir harem atıldığı büyük taşkından çok
şurda burda seyrek de olsa parça can, ırz, sevgi, onur, yiğitlik uzun yıllar önce söylediği sözler
görüldüğü söylenilen ve önceleri kısaca herkes kendince neye sahip ülkenin her tarafından duyulan bir
başka adlar kullanırken, 80. yıldan olduğunu söylüyor ise ondan bir gök gürlemesi şeklinde bizzat
sonra kendilerine "yeni aykırılar" parça vermek zorundaydı ama tannnm kendisi tarafından tekrar
adını veren tarikat mensupları bile istisnasız herkes bir bedel ediliyordu: Gözünüzün gördüğü,

1 1
kulağınızın duydutü, ellerinizle Yol Dağ'ına kazımışlardı. soğuktu. O kadar soğuktu ki
dokunduğunuz bu dünya ve büyük Altı kuşak boyunca taş toprak, çer donmaktan kendini kurtaramayan
bir gaflet ve delalet içinde benimdir çöp ne bulunursa yukarı taşınıp bazı ruhlar daha ilk vardıklannda
benim dediğiniz bedenleriniz gerçek harç olarak kullanılmış Tek Yol. parçalanmış ve her bir parça İyi'nin
değildir. Gerçek dünya benim Dağı dışında ülkede ne bir yükselti hizmetkarlarınca Donmuş
dünyam, Fikirler Dünyasıdır; ne de gölge verecek bir nesne Düşünceler Dünyası'nda kendilerine
görünen dünya ve sizler bu kalmıştı. Gerçi güneş elle tutulacak ayrılan bölgelere yerleştirilınişti
fik:irlerin sönük birer kadar yakınlaşmamışsa da yolun hile. Burada ruhlan karşılayan
yansımasından başka bir şey çoğu gidilmiş azı kalmıştı, ülke Tann, askeri tören düzenlemediği
değilsiniz. Acılannızdan kurtulmak, halkının gönüllü sorumlusu, gibi "nasılsınız" diye de sormadı.
gerçek mutluluğa ve gerçeğin kendisi yöneticisi ve akıl babası olan -Nasılsınız diye sormuyoruro çünkü
olan hana, benim dünyama ulaşmak aykırılar tarikatı mensuplan uzun nasıl olduğunuzu biliyorum, hatta
istiyorsanız, her türlü tartışmalar ve ince eleyip sık eski sefıl yaşantımza dönmek için
· yanılsamanın, dünyevi zevklerin, dokumalardan sonra en yaşlılardan can attığınız halde, sanki
maddenin karanlığının ve bütün başlamak üzere üretkenlik düzeyine hayatınızdan memnunmuş.sunuz
kötülüklerin anası olan, göre "bireylerin" kendi rızasıyla gibi, hep bir ağızdan "sağol"
gökyüzünün en yüksek noktasına olmazsa zorla öldürülerek diyeceğinizi de biliyorum. Asl�da
çıkardığım, artık parlayan ama istiflenmesine ve bu şekilde güneş bütün bunlan sizde biliyorsunuz.
ısıtmayan şu güneşin parlamasını yolunun tamamlanmasına ve Hatta, size güneşin parlamasını
önlemelisiniz. Ancak o zaman karann halk oyuna sunulmasının da önleyin dediğimde bunun kurtuluş
Gerçeğin Dünyası kapılarını siz gereksizliğine kanun hükmünde değil gerçek ölüm olacağını da
zavallılara açacaktır, dedi ve kararname çıkararak ayrıca karar hiliyordunuz; öte taraftan her ne
başkaca bir söz demedi. verdiler. Ve "teori pratiğe kadar sonucu hilsek de başka türlü
Bu tanrısal uyanyla ruhlan uygulanıp" nihai hedefe yapamayacağımızın da
binlerce yılın karanlığından ulaşıldığında ülke halkının yarıdan farkındaydık... ller neyse sözü
kurtulan ama bedenlerine küsen çoğu telef olmuştu, ayakta kalanlar daha fazla uzatmayalım. Artık
ülke halkı vakit geçirmeden milli son görevi de yerine getirip artık yolun sonuna geldik dolayısıyla
birlik ve beraberliklerini borçlu ihtiyaçları olmayacak olan şunu size açıklamamda da bir
olduklan yüce amacı giysilerini birbirine ekleyerek sakınca kalmadı: Büyük sağduyu
gerçekleştirmek için aykırılar yaptıklan örtüyü güneşin üstüne Tapınağının taş defterini hen
tarikatımn önderliğinde çalışmaya örttükleri anda ruhları beden sakladım ve sözleşmeye karşı çıkan
haşlamişlardı. Tapınaklan yüksek zindanından kurtulup Fikirler da hen idim. Böyle yapmakla kendi
dağlarlaçevrili olduğundan diğerleri Dünyası'na doğru yol almaya sonumu hazırladığırnın
gibi dağılınayıp bir arada kalmayı başlamıştı hile. Uroulanın aksine, farkındaydım; biliyorum ki sizlerin
başarmış olan aykırılar beyinlerinin merkezinde soluk mavi ışık saçan "aykınyı" ortaya çıkarması aykın
sol arka tarafında bulunan eleştiri­ İyi Fikri'nin olduğu bu evren olmanın anlamını kavraması
özeleştiri, somut koşulların somut soğuktu ve ilk uğrak yerleri olan olanaksızdı. Eğer Olanaksızlar
tahlili, ülke gerçekleri vb. Düşünülmüş Düşünceler Dünyasına Dünyasının yerini keşfedehilseydik
mekanizmaları harekete geçirerek ulaştıklarında bedenin sıcaklığını hem ben hem de sizler kurtulmu�
zaman kaybetmeden bir an evvel kaybetmiş olan ruhlar üşüyordu. olacaktmız, ama olmadı. Haydi
dağılmış olan sürüyü toplamış, Nisbeten daha sıcak olan Olası bakalım, sözü uzatmadan gidelim,
işbölümü gerçekleştirilmiş ve "Akın Düşünceler Dünyası'na Karanlıklar Tanrısı bizi bekliyor.
var akın güneşe akın güneşi vardıklarında biraz sevinselerde
zaptedeceğiz güneşin zaptı yakm" sevinçleri kursaklarında kaldı;
sloganını güneş yolu için ilk harcın İyi'ye en yakın dünya olan Donmuş
atıldıb ve kurbanlarm kesildiği Tek Düşünceler Dünyası çok daha

12

BEZGIN KASIF f
Bu bezgin kaşifin hikayesiydi

Sevinmişti bezgin kaşif, burnunu keşfetmişti

Kafası iyiydi her gün, aradığı tek şey değildi sevgi

Ama, at görür sevinirdi, rüzgar eser sevinirdi

Bir gün isteksizce balığa gitti

Kurtlanmış bir armut taktı ucuna

Takıldı beşgen bir ayı oltasına, bezgindi çekmedi

Ah diyordu, vah demek istemedi

Anlasınlar dedi, 'beni'

Bana inanın, ben bir yalancıyım

Fala inanmam ama fal da bakardım

Cambazlar kralıydı kaşif, yalancılar kralı

Çok mutluyum diyerek haykırırdı

Tanrıydı o kendince, ya da çok iyi bir falcı

Gökyüzünde yürüyordu görÜnmeden

Sayıklıyordu ışıksızım diye, ben

Sarmaşıkiara tutunun diyordu hepiniz


. .

Hırsızları soyan bir deliden akıl dilendi

Nedensiz gülmeleri, okşamaları hissiz

Yine de mutluydu dilenciler meyhanesinde

·Bağırıyordu, "insanların yarısı maymun• diye

Ve ekledi, 1maymunlar pislemiş diğerlerine•

Bakın kısalıyor sarmaşık gecenin karanlığında

Fakat uzuyor ışıkların yarattığı gölge ada ·

Ada şimdi herkesten çok daha büyük

Bezgin kaşif aylanmıyor o adanın denizinde artık

Balıksız kaldı dalgalı, yaşlı deniz

Isianmış bezginliğiydi onun son keşfi

Kefenleri giymiş geziyor kaşif ve peygam herleri

Berna Murat Cemiloğlu

1991-İstanbul.

13
ki gerçekleşmesine ilişkin bütün so­

NEGATIF f�IK�ANAlll
runlar karşısındaki geç k avrayı­
p"dır. B u arada psişik (tinsel) boyut
yitmiştir ya da en azından sosyaliz­
min pratik içeriği hakkındaki ku­
ramsal sorunlara taşınırken sulandı­
nlmıştır.

�� Lukacs felsefi boyutu psişik boyut­


tan tam amıyla a yınr; psişik boyutun .
politik yorumunu k oşullara bağlı ve
deneyimsel olarak görür. Ona göre

MARK�IlM
psikolojik bilinç anlık ve pozitivist ­
burjuva toplumun içinde kalan- bir
bilinçtir; kuramı yoktur. ''Sınıf bi­
linci ne proletaryanın tek tek üyele­
rinin psikolojik bilinciyle , ne de pro­
leta ryanın bir bütün ola rak (kütle­
vaşı sonrası Alm anyasındaki kısa psikolojik) bilinciyle aynı şeydir;
Bir dilenci düşünde
devrimci dönem üzerine "1918 Ka­ tersine , SlNlFlN TARİHSEL RO­
bir milyoner gördü. sım 'mı izleyen a ylarda burj uvazinin LÜNÜN BİLİNCİNE YARMA DUY­
Uyanınca bir psikoa­ örgütlü politik gücü ezilip görünür­ GUSUDUR." "Oportünizm yanlış
de kapitalizmden sosyalizme geçiş ola ra k PROLETARYANIN GÜN­
naliste gitti. Psikoa­
yolunda başka bir engel yokken , b ü­ CEL PSİKOLOJİK DURUMUNU,
nalist ona milyonerin yük şans yakalanamadı, çünkü ya­ ONUN SINIF BlLlNCl SANAR . H
babasının simgesi ol­ kalanması için SOSYOPSİKOLOJİK
önkoşullar eksikti." diye yazmıştı. Eleştirel kurarn iki pozitivizm hiçi­
duğun u açıkladı. "İl­ Reich gibi sol Freudculann da odak­ mine de ka·rşı çıktı: Bir yandan bur­
ginç " dedi dilenci. laştıkla n bu 'sosyopsikolojik önko­ juva ve liberal düşüneeye özgü psi­
şullar', öznel harekitti. kolojizm (toplumsal kavramla rın bi­
Batı Marksizminde öznelliğin seyri reysel ve psikolojik kavrarnlara in­
Heinrich Regius başından beri olumsuzdu: Öznelliğin dirgenmesi), öte yanda sosyalist ve
(Max Horkheimer), 1 934 niçin gösterilmediği, 'büyük şans'ın Marksist d üşüneeye özgü sosyolo-
niçin yilirildiği ve burjuva toplumun
I.D ünya Savaşını izleyen yılla rda zulm ünü sürdürdüğü kavranmaya
Marksist parti ve hareketlerdeki çö­ çalışıldı. Bunun için otom a tik, me­ Psikoanaüzin gerçek
küşün ve iflasın çözümlenmesi ama­ k anik toplumsal değişim öğretileri­
cıyla başlayan ve Georg Lukacs'la nin yapm akta olduğu gibi öznenin
diyalektiği budur;
Karl Korsch'un çalışmalarında kris­ doğasını gözden kaçırmak değil, onu
talleşen eleştirilerde· egem en Mark­ açıklam ak gerekiyordu. B u öğretiler
sizmdeki öldürücü eksikl�, onun özne-SlZ oldukça toplumsal değişi­ görünürde toplumun
'mekanik' ya da 'otom atik' niteliği ol­ min diyalektiğini anlayam a zlardı.
d uğu öne sürüldü; tam ola rak eksik Ne Lukacs, ne de Korsch öznelliğin
olan, Marksizmin öznel , insani ve fel- felsefi (ya da tarihsel) ve psikolojik (evreJUelin) karşıtı olan
. sefi içeriğiydi. Lukacs ve Korsch'un , iki boyutundan ikincisini inceledi­
sonra da Frankfurt Okulu vd. nin ça­ ler. Devrimin 'sosyopsikolojik önko­
şullan' Korsch tarafından psikolojik
psikoanaliz, ıekte (bireyde)
balan Marksizmin bu yitik boyutunu
-özncl}iti- kurtarm aya yönelikti. olm ayan ya da neopsikolojik terim­
Avrupa devriminin nesnel koşullan leric yorumlandı . Ona göre eksik evreni(ıoplumu) keşfeder.
uzun süre önce olgunl aşmış gibiydi. olan şey sosyaljzmin uygulanabilirli­
Çünkü "devrimci koşullar her zaın an ğine olan 'inanç'tır; nedeni de sosya­
olgundu!' Karl Korsch I . Dünya Sa- list "kuram "ın "sosyalizmin pra tikte-

1 4
jizm (bireysel kavramiann kuru bir olaylara dek izlenir. erken yaşlardaki eğitimde vb. ke;>k
tarih ve toplum anlayışına indirgen­ sal�uş , 'geçmişin bugünde demirle­
mesi). Her ikisi de toplum ve birey Nesnel bir öznellik kuramı 'iki kere' miş aracı'ydı. Maddeci görüşlerae
antagonizminden çıkmıştır; ilki so­ nesneldir; öznelliği yalnızca toplum­ "insani ideolojilerin güncel ekono­
mik koşullann ürünü ve üstyapısm­
yut bir birey, ikincisi soyut bir top­ sal ve nesnel belirleyicilerini orta ya
dan başka birşey olm adıklarını söy­
lum anlayışı lehine . Yeni-Freudcula­ çıkarana değin incelemez, varolma­
leyerek onu bir yana ittiler. Bu doğ...:
nn liberal psikoanalitik revizyonla­ yan özneyi yönetmiş olan toplumu
rudur, am a çok olası ki doğrunun
nyla psikoanalizin karşısındaki da açığa çıkanr. Öznelliğin kuramı, tamamı değil. İnsanoğlu asla bütü­
Marksizm arasındaki yakınlık bura­ özneyi ortadan kaldıran burjuva nüyle bugünde yaşam az . Geçmiş . . .
dadır: İkisi de sosyolojizmden muz­ toplumun da kuramıdır. Birey bi­ süperegonun idelojilerinden yaşamı­
dariptir. Başından beri öznelliği ih­ reysizleştirilir, öznesizleştirilir. nı sürdürür ve onun aracılığıyla ça­
mal eden Sovyet Marksizmi içeriksiz "Burjuva toplumda senn aye bağım­ lışarak insan yaşammda ekonomik
bir toplum anlayışına vanrken , ye­ sızdır ve bireyselliğe sahiptir, oysa koşullardan bağımsız, güçlü· bir rol
ni-Freudcular toplum un rolünü bul­ yaşayan kişi bağımlıdır ve hiçbir bi­ oynar . U
ma hevesleriyle yavan bir toplum reyselliği yoktur." Bu gerçekliğe uy­
anlayışına ulaşırlar. Oysa kendi po­ gun düşecek bir öznellik kuramı bi­ Psikoanalizin araya girdiği yer tam
da burasıdır: "İki uç nokta arasın­
litikalarına bakm aksızın, bireysel linçli olarak çelişkindir; öznelliği,
da; bir uçta toplumun ekonomik ya­
psikenin oluşumunu ve yapısını iz­ tabir caizse , gözden yitene değin iz-
pısı, ötekinde ideolojik üstyapı a ra­
lerken toplumun, bireyin içindeki . ler; onun psikoanalizi negatiftir:
sında bir takım ara atamalar gö­
ve üzerindeki iktidanm kanıtlayan, Öznesiz bir öznenin {ya da daha öz­ rür." Otto Fenichel "ekonomik ko­
Freud ve ardıll a n olmuştur. Psikoa­ gürleşmemiş bir öznelliğin kuramı­ şullann bireye doğrudan değil do­
nalizin gerçek diyalektiği budur; gö­ dır. Öznelliğin kavranabilmesinden layh olarak, psişik yapısında d�­
rünürde toplumun (evrenselin) kar­ önce, bireyi sakatiayan gerçek mad­ şiklik yoluyla etkilediğini" yazmıştı.
şıtı olan psikoanaliz, tekte(bireyde) di ve toplumsalkoşullar derinliğine Buna Reich'm belki de en önemli
evreni(toplumu) keşfeder. Yalıılan­ kavranm alıdır. Birey va rolabilme­ katkısı 'yeniden üretim' kavramıydı.
mış birey sahteliğinin içyüzünü, den, birey haline gelmeden önce , he­ Uk bakışta mülkiyet ilişkilerinden
onun sosyo-seksüel-biyolojik temel nüz ne oranda varolm adığı bilin me- . çıkan ideoloji ve baskıcı ahlak niha­
dayanağıyla kavrar. Derinlik psiki­ lidir. Bireyleşmeden önce , birey ya­ yetinde "ahlakın kitle bireyince ka­
lojisi kendi m antığını izleyerek sos­ nılsaması dağltılmalıdır. Öznellik bullenilmesi'yle sonuçlamr. Bu da
toplumsal ve gerici bir güç haline ­
yoloji ve tarihe dönüşür. Genelliğin nesnelliğe götürülmeli ki kavrana­
psikolojik olarak yeniden üretilen , ­
nesnelliğe geçtiği yer burasıdır; öz­ bilsin . Sorunun özü bud ur.
ideolojiye dönüşür.
nellik, özneye önhiçimini veren ve
onu çarpıtan toplumsal ve tarihsel Öyle görülüyor ki öznellik terimi iki Freud'un öğrencisi bir sosyalist olan
ayn olguyu temsil ediyor: Tarihin Federn, sosyalist örgütlerde bile ör­
(potansiyel) öznesi olarak proletar­ tülü olarak bulunan , derinlere yer- ·
ya ve pazarın sunduğu sorunsal öz­ leşmiş babaerkil tutumun burjuva
ne olarak burj uva özne. Bu belirsiz­ toplum u ayakta tuttuğunu öne sür­
Burjuva toplumda sermaye lik gerçekliğin belirsizliğidir ve yal­ dü. Ona göre "daha önceki bütün
nızca kavramsal değildir; asıl sorun , örgütler önderden aşağı doğru ör­
bağımsızdır ve bireyseUiğe Lukacs'ı izlersek , proletaryanın sı­ gütlenmişti; örgütlenme pirarnidi
nıf bilinci yönünde seyreden özgül ideal olarak baba-oğul ilişkisini ko­
şulluyordu . . . Yeni örgütlenme
sahiptir, oysa yaşayan niteliklerinin , sınıf bilincini yokeden
-konseyler- , kitlelerden çıkarak ge­
özgül burjuva özelliklerle (geçici
lişir ve itici gücünü 'biraderlerin
kişi bağunlıdır olarak?) kaplanmasıdır. Çünkü ilişkisi'nden alır." Otoriter baba­
burjuvazide egemen olan bireysellik oğul ilişkisi Reich , Fromm ve
ve biçimi burjuvaziyle sınırlı değildir; Frankfurt Okulunda 'karakter' kav­
tersine , proletaryanın içine rarnma genelleştirildi . Karakter,
işler ve onun , kendisini tarihsel bir psikeyle toplumun kesişmesinin çö­
hiçbir bireyselliği yoktur. özne olarak oluşturma sürecini en­ keltisiydi ; aile de karakteri etkile­
geller. menin önemli bir aracıydı . Reich'a
göre "kara k ter yapısı verili bir çağın
Freud'a göre süperego anababa da, toplumsal sürecinin kristalleşmesi-

15
dir; . . . burjuva toplumun ekonomik Bilinç ve düşünce n e öznel kökenie­
yapısıyla ideolojik üstyapısı arasm­ rine indirgenmeli, ne de ondan tü­
daki aracıdır." Horkheimer de "Çıp­ m üyle soyutlanm alıdır. Kimi sol­
lak biçimiyle zor hiçbir �ekilde ege­ Freudcular gibi yeni -Freudcular da
men sınıfın niçin bu kadar uzun sü­ b u diyalektiği koruyam adılar . Psi­
ÖzneUiğin re boyunduruğunu sürdürdüğünü koanaliz de sulandırılarak ya psiko­
açıklam aya yetmez; özellikle ekono­ lojik bir uyurolaştırma tekniğine ya
mik a ygı tın daha iyi bir üretim süre­ da yüzeysel bir toplum kuramma in­
kavranabilmesinden ci için olgunlaştığı, kültürün çözül­ dirgendi. Her ikisi de birbirini hes­
düğü ve mülkiyet ilişkileri ve genelde ler; psikoanalizin sağlık ve uyum va­
varolan yaşam biçimlerinin toplum­ adeden bir bireysel terapi olarak
önce , bireyi sakaıkıyan sal güçler için açıkça engel haline ilan edilmesi için, kuramın eleştirel
geldiji dönemlerde yetersiz kalır" di­ ve toplumsal hileşenleri �kart aya çı­
ye yazar. Bunun anlaşılması için "çe­ karılmalıdır. Böyle bir içerijin (Fre­
gerçek maddi �itli toplumsal gruplardaki insanla­ ucl'un üstkuramının) korunması ,
rm psişik hileşimini11 bilmek gerekir. eleştirel kuramın psikoanaliz oku­
Aile yine canalıcı önemdedir. "En m asının özüne uygundur. Bu üstku­
ve ıoplumsallroşuUar önemli eğitim araçlarından biri ola­ ram (öznelliğin nesnel bilimi ola rak
rak aile , in san karakterinin yeniden psikoanaliz) Marksizme intikal eder;
üretilmesiyle ilgilidir ve büyük oran­ negatif psikoanaliz Marksizmden kı­
derinliğine da burjuva düzenin bağımlı olduğu rılarak geçen psikoanalizdir. B u kı­
otoriter tutuml arı insan karakterine nlma bireyin -psikoanalizin esnesj­
katar.'' nin- Freud'un formülasyonlarından
kavranmalıdır. bu yana ki gelişmeler ışığında ince­
Sözgelimi kapitalistin paradan hü­ lenmesini gerektirir. Öyle ki, tekilci
yülenmesini , çocuğun dışkıyla ilişki­ kapitalizme geçiş bireye ölümcül bir
Birey varokıbibneden, sine b ağlayan ve "barsak içeriğinden darbe vurmuştur. Horkheimer'in
alınan zevk . . . kokusuz, susuz bir dediği gibi: "Birey kategorisi dev en­
pislikten başka birşey olm adığı gö­ düstri ye karşı koyamamıştır." Bu­
birey haline gelmeden
rülen paradan hoşlanma haline ge­ nun için psikoanaliz nega tifleşir; öz­
lir." diye yazan Sandor Ferenczi vb. nelliği kendi varlığı dışında idare
ne yamtında Fenichel şöyle der : "İç­ edilen özneyi araştırır .
önce, henüz ne oranda
güdüler genel eğilimi temsil ederler,
oysa para ve varlıklı olm a a rzusu Negatif psikoanaliz yalnızca negatif
konulan genel eğilimin yalnızca kimi bir ilişki tanır; tarih ve sınıf bilinci­
varolmadığı bilinmelidir.
belirli toplumsal koşullar olması ha­ ni saptırmış, engellemiş ya da dağıl­
linde üstlenehileceği özgül hiçimi mış olan psişik biçimleri inceler. Psi­
Bireyleşmeden Önce, temsil ederler . . . Biriktirmede erojen şik ve karaktere ilişkin şeyleşme bi­
bir zevkin bulunm ası, Ferenczi'nin çimleri tarihsel olara k özgüldü rler.
sermaye sahibi sermayesini artırma­ Max Weber'den bu yana kapi taliz­
birey yanılsaması ya çalıştığında bunu çok mantıklı min -kendisi değil am a- ruhu onarıl­
nedenlerle yaptığı gerçeğini gözden mıştır. Psişik boyut, sermayenin
kaçırmasına neden olur: Kapitalist, kendisi kadar akışkan ve ta rihsel bir
dağılılmalulır. ÖzneUik daha büyük ölçekli üretim yapan ra­ değişkendir; kapitalist biçimlerin
kiplerince buna zorlanır . . . Bu tür­ seyri hızİandıkça , psişik biçimler de
den bir toplumsal sistem biriktirme onla n izler. Negatif psikoanaliz ola­
nesnelüğe götürülmeli gereksinimine hizmet eden erojen · rak eleştirel kurarn zevk için yaşa­
dürtülerden yararlanır ve onlan mın içinde kendisine av arayan yeni­

güçlendi rir; buna kuşku yok. Bu­ lenmecile rin tuzağına düşmeyecek
ki kavranabilsin. nunla birlikte va rolan ekononıik ya da eski sloganiara sığınm ayacak­
üretim koşullarının biyolojik dürtü sa , hüzün ve isyan çığlıklan adına
tarafından yaratılıp yaratılm adığı psişik derinliklerin aslını açığa çı­
Sorunun özü budur. çok kuşkulu." Sonuç ola rak "varlıklı karmalıdır.
olma gibi bir dürtü bir zam anlar
yoktu ve gelecek bir zamanda da ar­
tık olm ayacak . " TürkÇ eleştiren Hakan Atalay

16
or çak ı l ı yordu kas ıklarım ıza.
S ana uzattığım elim i le göğüsle­
rinin arasında bir yıldız k ayıyor­
du. Gözbebek leri nden biri
mars' tı , ötek i satürn. Güzel .
B i r yer gösteric inin hayatı.
O adam sana hiç dokunmaına­
lıydı. O adam sana hiç yaklaş­
m amalıyd ı . o adam sana bir söz
söylememel iyd i . O bı çak ya­
n ı mda olm am al ı ydı . Batacaktık ,
'· am bir geminin güvertesinde farkındaydık . W ar lock bunu se ­
bulunacak ölüleri miz. Altımız ni nle t anıştı ğı m ız gün asansörde
okyanus. Binlerce deni zatı baş­ kaldığı mızda gel i p belirtm i şti.
larını kaldırıp yukarı bakacak­ Esrarlı sigaram ızdan bir nefes
lar. Sen in bir gözün diri k ala­ çekm i şti. Hal at i ncel m işti . Al­
cak , benim bir dudağı m. İkim i ­ tıncı kattaydık . Kat al tıydı, sen
z i n avucund a da ipek m end il 1er. altıyd ı n , ben al tıydrrn. Uyandı­
Nereden düşmüşüz, niye düş­ ğında ben başuc undum seni n .
müşüz, k i m i tm i ş : bi l i nmeye­ Güzel . Dostlukların son günü.
cek. Faytona bağl ı at k urtul a­ Sonra resm i m i z i çekmek isteyen
cak . Güzel . o sokak fotoğrafçısı. Adamı n
Benim Sinemalarım. üstüne döktüğüm su. Fl3:ştaki
Temiz bir aşk yaşad ı k , mesela aküden alcıvermişti elektrik , be­
yoktu kılavuzumuz. Tehl i keyi denine. O y anarken biz kaçmış­
göze alarak aç ıldık. B atacaktık, t ık. El ele tutuşarak caddeler bo­
fark ındaydık. Battık gü lümseye­ yu koşmuştuk. Tutuşmuş iki el
rek . Battık b irbirimizi seyrede­ koşuyordu adeta orada. Birbiri­
rek. G üzel . Sessiz ev. m izi sınırsız şımartrnıştık.
Sen d ans etmeyi seviyordun . Güzel . Erkek hikayeleri.
Tek başına . Pikaba bir pl ak ko­ Ne Paris düştü so nra, ne durgun
yuyordun. O çalmıyordu ama akınayı sürdürdü Don. Tavana
· sen oynuyord un . Ben oturuyor­ ast ığımız film afişleri sarad ı :
dum. Oral arda bir yerlerde otu­ En çok d a The Doors. Sen git­
ruyordum. Beni görmen imkan­ mek isted in de, açamadın kapı­
sızd ı . İçimde altı katl ı bir bina yı . Anahtarı h iç bir yerde bula­
çöküyordu. Ağzımdan bumum­ m adık. Su almaya başlam ı ştı
dan toz duman çıkıyordu. Kuru­ odamız. Batacaktık, farkınday­
m ası için rüzgara ası l m ı ş bir ça­ dık. Battık, kahkahalarla. Battık ,
m aşır gibi salınıyordun. Güzel . birbi rim i ze şi irler okuyarak.
Sudaki iz. Güzel . A k ış ı olmayan sular.
Her gece biz sevişirken y atağı­ Mesela.
m ı za yen i peygamber iniyordu,
küçük periler lir çal arak uçuşu­ 1 4 . 8 . 1 992
yorrlu beyaz bey az çarşafa bu­
l anmış siyah vücutl arım ı z ı n ü s­
tünde. Yıldız saçıyorl ard ı . Yal­ KÜÇÜK İSKENDER
dız saçıyorl ardı . Arada bir mete-

1 7
okunm ayan bu günlerde durup da psikiya trinin gelece­
ğinin nasıl olacağı üzerinde ahkam yürütmeye çalışm ak

Titrerim Mücrim cesa ret istiyor. Am a , bana kalırs a , 11Ne olu rsa olsun 1
yav. Kıvınrız evel Allah . Hem a yrıca elle gelen d üğün 1

Gibi Bakt1kca
bayra m . "deyip rahat bir vatand aş olma k da , oldukça

'
büyük bir cesaret istiyor. (Onun için m il let fala ba kı­

istikbalime
yor. Astroloji mi dersiniz, Tarot m u , Memiş m i , bildiği­
miz kahve fal ı m ı ! ) . Dokuz yüz , dokuz yüz, dokuz yüz
bilmem ka ç n u m a rayl a 11Alo, Ne ol acak bu psiki ya trinin
hali?" hattı kurulana kadar iş başa düşüyor gene. Çün­

ya h u t
kü , mektepten yeni mezun ya da yeni asistan olmuş, d u­
ma nı üstünde genç meslektaşl anmız , ortala m a 35-40 yı1
b u meslekte kalacaklar demektir ve eğer e rken emekli
olm a k um u tları yoks a , 2025-2030 yıllarında ne işlerle

Ne Olacak Bu meşgul olacakl annı üç aşağı , beş yukarı bilip ona göre
"vizyon" sahiJ:>i olm alıdırlar. Sahi, bu perşembenin gele­

Psikiyatrinin Hali ceği çarşambad an , hatta salıdan, pazartesiden belli de­


ğil miydi gerçekten ve cuma mı yoksa cumartesi mi gele­
ceğini de perşembeden bilemez m iyiz , acep?
Türkiye'de ön üm üzdeki yüzyılda icra-yı psikiya tri
Akli �ağı geldiğinde ruh hastalan, akiisızca olan edecek ga ribanın 2/3'ü nün l lS'ini yeti ştirecek kim se ola­
rak naçiz kafaını bu işle yormaktayım ve bazı şeyler gö­
bütün öbür �eyler gibi gene gündelik ya,am ve rür gibiyim . Müsa adelerinizle a rzedeyi m , beğenen alsın .
Bilgi ve düşüncelerin hepsi benim değil, elbet te . Benim­
toplum örgütlenmesinin dl$1da barakddılar. ki daha çok montaj i şçiliği.
Psikiyat rinin ve psikoloj inin, sanat ve bilim dalı ola­
Ancak bu kez, akıllı toplumun, bu büyük i'e
rak ortaya çık tığı zam an d ilimine b akıldığında bunu n 1
yaramazlar ordusunun tecavüzünden m anifaktür döneminin sonu , endü stri devriminin b aşına
denk geldiği görül ür. Bir· buluş, bilgi ya da tekniğin or­
korunabilmesi isin büyük ve kahn taya çıkm ası ve at ıl ma sında çağının ve öncesinin ha zır­
layıcı koşul ve etkilerinin var olm ası gerekir. Ancak ge­
kalelerin, tımarhanelerin i�inde turulmalan ne de bi� ve sana tçıların kişisel ve keyfi tut um ve yak­
laşımları , o gizemli öğe , "Merak11 hepsinin temelinde d u­
daha uygun görüldü.
ran ortak temel taşıdır. A m a bir bilgi ve tekniğin , bir bi­
lim ve sana t halini alması için bu ilisani özellikten fazl a
Ali Babaoğlu olarak iki şey gerekl idir: Toplumda o bilim ve s a n a ta
ge re ksinim duyulm ası ve o bil im ve sanalla uğraşm aya
ha :r.ır ve istekli başka insanla rın da b ulunm ası . Yani bi­
i r kaç yıl içinde olup bitenle r, genel olara k li m ve sanat dalı, toplumun bir kurum udur ve toplum­

B
i çinde bulunduğumuz (son günlerde ve ne an­ sal ku ralla ra tabidir. Bilimin hangi yönde a ra ştırın a ya­
lama geldiğini pek de kav rayam adan kulla nır pacağını ve gel işeccğini saptayan , bilim adamının , bili­
olduğu m u z deyimiyle) Küresel değişim karma­ mi n içinde kendi işlevi ve topl um içinde kendi yeri hak­
şası içinde kendi geleceğinin na sıl olaca ğını bi­ kınd aki kan aatı, ideol ojisi ve bilimsel çalışm anın kendi
lehilen herha.ngi bir özel ya da tüzel kişi bırakm ış old u­ süreci içinde ortaya çıkaca k ol an kura rn ve kurallardır.
ğunu pek s anmıyorum . Bu değişim , pek bi rden geldi ve Bilim sel devrimler, toplum sal devrimlerden çok da­
bu perşem benin geleceğini ç arş a m badan bilebilm ekle ha etkin ve kalıcı olm a l a rına ka rşın bu devri mleri ya­
küresel olara k yaya kaldık. B u d a , b ü tün benzeri ka­ pan bili m adam l a rı , bilim sel devrimciler, Gallilei , Co­
tastrof durumla rında olduğu gibi , insanla rın kendi bilgi pernicus, Keppler, Lavoisier , Darwin , Einstein ve öb ür­
ve deneyi m lerine ka rşı gü venle ri ni sarstı . Ne bütün so­ leri , diğer devri mcilerle yalnız bir şeyi paylaşırlar; top­
ruların yanıtları babalırınd an miras kalmış keskin dev­ lum karşısınd aki duya rlılık, toplumsal fraj ilite . Psiki­
rim ciler kaldı, ne de bütün sorula rın yanıtla nnı kendi­ yatri ve psikoloji ise tam bir devrim ortamında ortaya
leri ya ratmış bilginle r. Şi mdi, tozdan dum andan ferman çık m ıştı r. Dah a sonra da de vrimsel da vranış , b u iki ala-

18
nın gelişimi sıra sında çok sık olarak rafında yürü tülmesi demekti . O hal­ ruh h astal a n , bulunduklan koşul­
görülm üştür. Psikiyatri'nin babası de daha· büyük insan gücüne gerek­ l a rd a , bulund ukları toplum l a rda
Pinel , onu izleyen Esquirol , Baillar­ sinim vardı. Endüstri devriminin ilk uygun olm ayan bir davramşı göster­
ger, La segue , Capgras ve öbür m ü­ adımları , ne kadar büyük sayıda in­ dikleri için ha sta saylım aktadırlar
bare k in s a nlar toplum tarafından san ha rcandığını göstermişti. O hal­ ve a ynı davranış belki öbür toplum ­
son derecede k u tsanmışlardı . Pinel de d aha ilk adımda, kentlerin va roş­ l a rda ve başka koşullarda pekala
za vallı delileri Bicetre tımarhanesin­ lannda kendi kendilerine ölüp giden uygun bir davramş sayılacaktır . Ör­
de zincirlerinden kurt a rırken halk sefil ve deli kitlelerinin değerlendi­ neğin, 40 derece ateşi olan bir insan,
onu Robespierre, Danton ve Marat rilmesi akla geldi. İş m erhametli he­ ister eskim o , ister hintli olsun , a teşi
ile eşdeğerli görüyordu . Pekala , ne­ kimlere ha vale edildi ve onlar da he­ olan bir hastadır. Oysa agressiv dav­
den? m en , bu işin üstesinden gelebilm ek ramş gösteren bir kim se , b u davra­
R uh hastala rı ortaç ağda klerikal için, iki bilim dalı i c at ediverdiler. nışını bir belediye otobüsünde diğer
alana bırakılmış ve toplumdan tümü Bu kitlelerin kol gücünün restoras­ yolculara karşı gösteriyorsa uygun­
ile dışianmış kimselerdi. Ha çlı sefer­ yonu ve işe yarar halde tutulm ası suz , cephede düşm ana karşı gösteri­
leri öncesi , sırası ve sonrasında Av­ için toplum sağlığını ve bu ki tleler yorsa u ygun bir d avranış içindedir .
rupayı d old uran bütün öbü r işe ya­ içinde işe yarayacak olanlarla işe ya­ Dola yısı yla da birinci durumda has­
ramazlar, cüzzamlılar, vcbal ıl ar, di­ ramıyacakları yani deli, aptal ve sa­ ta , ikinci durumda ise kahramandır.
lenci , h a ydut , serseri , orospu ve katları ayıklamak için de psikiyatri­ O ha lde psikiya t r her d u rumda ,
öbür sakatlarla birlikte köyden kö­ yi . Gerçekten de ttbbın bu iki dalı önündeki insanın da vranışl a rını , o
ye , kentten kente sü rüler halinde aynı gü nlerde ortaya a tılm ıştır. Ve insanın kendi toplum u ve koşulları­
dolaşır, yan kork u , yarı merhamet gerçekten de toplu m d a yönetime na göre değerlendirmek zorundadır
uyandırarak yaşamlarını sürd ü rme­ egemen olanlar, bu iki bilim ve sanat ve b u sırada tek tutu nacağı dal, to­
ye çahşırl a rdı . Akıl çağı geldiğinde dalını büyük bir hevesle alıp kabul lumun değer yargıları sistemidir. B u
ruh hastaları , akılsızca ol an bütün e tm i ş , korkunç desteklemişlerd i r . değer yargıla n sisteminden bir psi­
öbür şeyler gibi gene gündelik yaşam l9 .yy'ın sonlarında yönetimlerin, tıp kiyatr kendini hiç bir zam an soyut­
ve toplum örgütlenmesinin d ışında biliminin em rine, bu gün akla sığm a­ layam az.
bıra kıldıla r . Ancak bu kez , a kıllı yacak kada r büyük bir yaptırım gü­ Bi reylerin beden sel ve zihi nsel
toplum u n , bu büyük işe yaram azlar cü sağladıkları görül ü r . Polis, j an­ güç ve yetenekleri, bi r u yga rlı k dü- .
ordusunun teca vüzünden korunabil­ darma ve bütün ordu ya lnız sözel zcninin temelini oluşturduğu sü rece ,
mesi için büyük ve kalın kalelerin , beyanla bile dcrhal ve itirazsız he­ topl umdaki yeteneksiz ve hasta bi­
tım a rb a nelerin içinde tu tulm aları kimlerin em rine gi rebil mekteyd i . reylerin başa rılı o labilme şansı hiç
daha u ygun görüld ü . Bunlardan kol Virchow v e Neumann gibi büyük he­ yoktur. Ç ünkü düzen , toplum için
gücü yerinde olanlarınsa sömürgele­ kimler, hekim liklerinden daha d a üre tim ve göreve katkıda bulunanla­
re gönderilmele ri ya da söm ürge sa­ fa zla , b u polisiye rolü engellemeye nn, ürettikleri değerlerden , katkıla­
v aşlarında telef edilmeleri u ygun gö­ çalışm a l a rı i çi n k u tsanmalıdırl a r . rı oranında pay almasını istemekte­
rülmekteyd i. Amerikan kolonileri , Psikiya trinin daha doğuşund a , işte dir. Ancak, II. Büyük Savaş sonra­
A v us t ra l y a , O r t a Ameri k a d a k i böylece , toplumun kendisine yükle­ sında durum değişmiştir. Savaş ?n­
Fra nsız kolonileri hep bu eski p a­ diği , u ygun olanlarla uygun olm a­ cesi ve sırasında olağan üstü boyutla­
çavrala r tarafınd an uygarlığa kaza­ y a nl a rı ayırdetme sip a ri şi bulun­ ra ulaşm ış ve ü retimini savaş için tü­
nılmışlardır. (Belli oluyor) . Ancak m aktadır. Bu yüzden psikiyatr, sü­ keterek doymuş olan endüstri , üret­
deliler b u işe de yaram adığından an­ rekli ol arak , doğa bilimleri ile top­ tiğini tü ketecek olan kitle pazarına
cak tım a rbanelere u ygun görülmek­ lum bilimleri arasında ki gerilim ala­ ge reksini m i doğurd u . Son savaşı n
teydiler. Zaman geçti ve m anifaktür nında bul unu r ve kendisi bunun far­ dehşeti v e a tom s avaşı tehdidi de ,
kendi toplum unu , kendi ahlakını ve kında olmasa d a , mesleği boyunca endüstrinin üretim ini savaşlar yo­
ideolojisini geliştirdi . Artık burj uva topl u ms al ge rçeklik ve toplum sal luyla tüke tebilmesi için gereken or­
devrim i oluşm aktaydı. Burj uva dev­ yargılar sisteminin ortasında ve on­ tamı yok etm işti .
riminin çekirdeğinde endüstri devri­ lan hesaba ka tarak ç�lışm ak zorun­ Yeni bağımsızlığa kavuşan ülke­
mi embriyo halindeydi . Endüstri de­ dadır. Tıbbın diğer uzm anlık alanla­ le rde , tüke time aç yeni sosyal sınıf­
mek, o zamana kad a r usta ve eğitim­ nnda çalışanlar, m esleklcrini , ana­ l a r doğm a kta olduğu , savaşta yıkıl­
li ustalar ve ka lfalar tarafından gö­ tomi ve fi zyolojisi son bir kaç yüz mış ülkelerin halkların tüketim için
türülen üretimi n , daha az eğitimli ve bin yıldır değişmem iş olan evrensel yü kse k bir ihtiras gösterdikleri ve
becerisiz, ama sayıca çok kitleler ta- insan üze rinde İ c ra ederler. Oysa bunun yüksek bi r s a tınal m a gücü

1 9·
oluşturduğunu ilk farkeden sanırım ka tkıda bulunm a k
Hdki y alimcla hir 'Aio
v arsa , onların da
Japonlar oldu . Onlann silah ürete­ değil , yatarndan tü­ neden orta ya gire­
l,�ikolt• ra pi ' hattı da lwrulur
rek soğuk savaşın silahianma yan­ ketimle pay alm a k meyeceklerini, or­
\'C �ayı birka\! hint� \� ıkahi lir .
gında� faydalanabilmeleri yasa klan- oluştura caktı . Böy­ tanm sağla yacağı
Ama ncrt�sindcn haksamz 5-
. mıştı . Bunun üzerine onlar ve biraz lece "Dünya nimet­ a r a çl a r l a i sp a t
6 milyon 'psilwlt�rapiı;tc
da Almanla r, büyük bir iç pazarla leri " , herkesin öz­ ediveriyoruz. 'Bir
ı.;c · rd"sini m ulac·aktır. O
1aranti alt md a tutulan tükelim m alı gün zevki ve bu zev­ kaç milyon m uka­
halclt� � i mcl iclc • n
pazarlamasma zorlandılar. Bu alan ke göre y a t a m a sı b ili r u h u n u z u n
mu�tu layabiliriz, t•kmt!k
o kadar verimli çıktı ki öbür ülkele­ kutsanmaya , yaşam h a ritası çık a rılır
k a pı mı z k ap a n m a y ac· ak .
rin endüstrileri de buraya d ön mek ve beğeni çeşitliliği b a yım . Bakınız
. zorunda kaldılar. övülüp özendirilrne- MRI'nız sizin or­
Dünya ekonomisinin kend isin i , ğe başlandı . Yaşam v e davranış öz­ ganik bir vaka olduğu-nuzu aççık
bu tüketim esaslı sisteme uyariaya­ gürlüğü ve özgünlüğü insanın temel seççik gösteriyor. Kusura bakm ayı­
bilmesi i çin çeyrek yüzyıl gerekti . ihtiyaçlanndan olarak kabul edildi. nız, sizi töyle alalım .'
Am a sonunda b u oldu . Korkunç ho- Toplumun mo ral doğrulan gittikçe Anc a k , bizim de elimiz a rm ut
. yutlarda gelişmiş ola n kitle iletişim genişletHip gevşetiliyord u. Kitle ha-: toplamıyor , yani . Bu gidişle yapa­
edildi ve talebi berietme sistemi bü tün gücü yle bu­ cak işimiz kalm ayacağım şimdiden
. araçla rı seferher
oıuşturacak kitlelerin dünya gör­ nu kırbaçlıyordu. gördüğümüzden , bu yeni düzen içe­
dütleri ve beklentileri , değer sistem- Yeni düzenin yeni insanlara ha­ risinde yerimizi alalım . Peki am a ,
. leri baştan başa değiştirilmeye b aş­ zırlop giydirilmesi yerine, biraz mü­ n e yapalım ?
landı . Artık bireyler, topluma üre- cadele ile elde edilmiş gibi yapılma­ Bir kere zor m arj inallerin orta
. timle katkıda bulunduklan ölçüde sı, yutturulacak olan lokm arun daha sınıfa geçirilmesi için gayret sar(ede­
değil, tüketimden aldıklan pay ölçü­ lezzetli olm asını sağlayaca ktı . Bu­ biliriz. Sonra , orta sınıfta hiç işe ya­
sünde sasyal prestij kazana caklardı. nun i çin m a rjinallerin m ücadeleleri ram ayacak ol a nla n kenarda tutm a
İyi giyinmek , pahalı m a rkaları kul- pompalandı. işlevini sürdürehiliriz . Ama bu işleri
- lanm ak, pahalı uğraşiara para ve Piyasaya yüklenen büyük satı­ bilgisayar teknisyenleri de yapabile­
zaman ayırabilmek, u zun ve pahalı nalm a talebi sonucunda enflasyonun cek yakınd a. Bize emek yoğUn iŞler
ta tiller yapabilmek sosyal prestij faziletleri ke'şfedildi . (Dönüşümün gerek ki sayıca . azalm a k zor unda
için, yani toplum içinde "Hava basa­ olduğu an, doların altına endeksli kalmayalım . İşte burada ge�e psiko­
bilmek" için · gerekli değerler halini olm a k ta n çıka nldığı günd ür.) Bu terapiler görünüyor falımızda , üç
al ı yo r�u . Bu hava hasm ak uğruna enflasyon sayesinde kendi kendini vadeye kadar. O rtada olanların
insaniann harcam aya hazır old uk­ şişiren para büyük bir hızla , toplu­ orada tut u nm asını sağlam ak , kenar­
lan para, her türlü silahianma ya n­ m un çeki rdeğini oluşturan gruba da kalaniann da kenarda mutlu ve
§llld a harcanabilecek olanın çok üs­ atıyor. Par� dan üretilen para bu çe­ sorunsuz yaşayıp gitmesi için psiko­
tünde ve risksizdi. Bu duru m da , k irdeği besliyor. Bu enfl asyonu terapi yapılır. Çünkü bu n e sneyi ay­
çok ve .b üyük istekleri olan, b u i s­ kontrollu bir şekilde tulumbalaya­ nı anda bir kişiye, hadi bilemediniz
tekleri uğrunda büyük para harca- bilmek için de beğeni çeşitliliği esas 8-1 O kişi ye sonabilirsiniz bir anda .
. yahilecekleri ola n bir kitlenin, top-. muha rrik kuvveti oluşturuyor. Mar­ Belki yakında bir 'Alo Psikoterapi'
lum d üze n inin çekirdeğini oluştur­ jinaldeki beğenilerin de norm al be­ hattı da kurulur ve sayı birkaç bine
matı 'kaçımlmazdı. Artık emek har­ ğeni çeşitliliği kataloğuna almabil­ çıkabilir. Ama neresinden bakaanız
camadan para harcayabilir durum a mesi işi de gene biz ruh konfeksi­ 5-6 milyon p sikoterapiste gereksi­
ge�mit olan, kısa bir çalışma döne­ yonculanna veriliyor. Önce eski nim ol acaktı r. O ha lde tim diden
m inde hiriktirdikleri tasa rrufun perversiyonlar törenle marjdan çı­ m u ştula yahiliriz , ekmek kapım ız
rantıyla diledikleri havalı yaşamı kanlarak merkezdeki saygın yerle­ kapanmayacak. Belki psi ki y a t ri alt
aağlayahilecek genç emekliler de ay­ rini alıyorlar. Gene de inat edip daUara , ş ub ele re b öl ün ür . Orga n ik
m çekirdeğe a lı nm ah ydı . Aynı değer m a rjda kalacak olanlar için de baş­ gerekçelerle orta sınıfın hekçiliğini
yargılanm benim semiş , bu değerlere ka iyilikler dütünüyoruz. Bir sürü ·yapacak neuro-science mensuplan
göre kendilerini hazırlayan gençler eski şizofreni alıp, sürekli ilaç kulla­ ve · ruhiann kırışıklıklannı ü tüleyip
de şimdiden bu çekirdekte yerlerini narak ortada kalabilecek ol an af­ düzellecek olanlar ayn bilim dallan
almalıydı. Toplumun prestij çekir­ fektif b ozukl uk olarak ilan ediyo­ oluştururlar. Ama , her ilcimize de
değini oluşturan bu kitle için , m oral ruz . Bu saygı değer Çekirdeğin ger­ ekmek var ileride. Korkm ayın.
değerlerin temelini, y a ta m a üretimle çekten kullanamayacağı m a rjinaller

2 0:
nsanlar d ü n y aya geld i k leri a n d a n i ti b a­
re n , m e şgul olm � eylem i n i a r a m ış ve ka­
nunlar yapm ış , Dinler çıkarmıştı r . İnsan­
lar bu topl um yasalarını k e n dile ri koyup
tapmışlardır. Tıpkı p a ra y ı b u l u p taptık­
ları gibi . .
B iz bu t opl u m yapılarının esiri , ve t ahu
haline gel m i ş t opl um yasaları hiz i yöne t­
m e k t ed i r. E l e ş t İ rime b aşla ma d a n ön ceki
"- • önsözüm bun lardır.
G e l e l i m Toplum ya rgı l a rı v e n or m a l l ik ·

konusuna ;
NormaJ n ed i r?
B u so r u y u k e n d i m i z e S or m a d a n e v v e l .
Normal insa nların ve Topl u m u n u y u mu n­
d a y aşayan i n s a n n o r m al k a b u l e d i l i r .
Nor m al l ik Toplum yargıları n ı n
tem el t uğla taşların d a n birisidir . .
Nor m a l l i k Topl u m yargıları n ı n cetvelsel
öl ç ü tl e r i d i r . T o pl u m u n k a b u l e t me d i ği
dışla dığı insanlar a n ormal kabul ed il m iş­
tir. Yani toplumda b i r k l a n l aş m a söz ko­
n u s u d u r . İnsanların gettoda yaşad ı ğı y üz­
yılda u y u m en başta gel m ek ted i r . İ m�anla­
rarası u y u m barışı ve h uz uru ge tirir.
Norm all i k old uğu s ü rece D ü n y a barışını
İ n sa n l a r k on� yamaz . Pe k i y i i n s an la r n e­
den ll u tartışmayı sald ırgan halleri bırak-
m ıyor .
nedir bu? normallik anorm al lik
İ n s a n d oğa s ı n d a uy u m s u zl u k ve b e n l i k
kargaşası ö l e n e d e k gi t mekte n ormal h a­
r e k et t a rz ı , i n sa n l a r böy l e y apıyor de­
mek t i r .
Anorm al i se b i z e u y mu yor demek tir, böy­
lel i k l e İ n s a n l a r ı n k e n d i k a n u n l arıy l a
u y u m s ağlam a k n o r m a l l i k o l u ms u z u ise
Anormal l ik olarak , diğer toplu m yaşantı­
s ından ş u tl a n ı r .
E. S . B

2 1
GiRiŞ

İn celerneyi d ü ş ü n d ü ğü m b u
yapı l a � n e b i r yazın eleştiricisi
gibi yöntem li e l e ş t i re l bir
y a kl aşım la ne d e psikolog y a d a
b i lim i n sanı tavrıyla çöz ü m leyici
bir yaklaşımla yaklaşa cağı­
m ı b e l i rtmel i y i m . Çünkü hem
yeterl i 1 i k-yetk i n l i k h em d e rolsel
bel i rl e n i ş a ç ı l a rı n d a n � i k i s i d e
d eğil im . B u peşi nen bel irtilen b i r
a n l a m d a v e b i r tür a c iz l i k ola ra k
d ü ş ü n ü le b i l e c e k sa pıa m a d a n
sonra � yaz ı m ı � ne t ü r bir v a rol u ş
koşu l u n a s o k a c a ğm ı ş i m d iden
kestiremed iğim (a ma en azı n d a n
b a n a b u ya z ı yı b i t i rebi J m e g ü c ü
v e ye tk i n l i ği verecek olan) oku r
( be l k i de ö ğ re n c i ) ol m a
b i l i n c i nden sözetmek i st i yoru m .
Her ne kadar gü n l ü k ( h at t a
y a z ı n s a l ) k u l l a n ım d a b u b i l i n ç
çokça ind irgenmiş de olsa o n u n ,
yaşamı ta lep e d e n v e araya n
i n s a n b i l i n c i n d e n
ayrı l a m a yaca ğmı d ü ş ü n ü yoru m .
B öyles i bi r belirleyişle, bu
b i l i n ci n � b i r a n l a m d a yönte m s i z ,
y i ne b i r an l a m d a el yord a m ı y l a
d a olsa bili msel , felsefi , eleş tirel
soru l a r sorm a ve yan ıtlar arama
yetk i n liği h a t ta bel k i de ken d i
yön temini yara t olasıl ığı vardır.

BÖLÜM 1
PSEUDO/YAr..AN·ROMAN
Ya p ı t ı n yazınsal bir y a pı t
o l m a s ı n i tel iği ön celikle yazınsal
bir değinmeyi gerek li kılıyor.

ÜZERiNE da
K i t a b ı n y azarı E m i l Aj a r y a
Romain Gary ya d a Paul
Pa vlow i tc h , hepsi birden , birkaçı
ya da h i ç b i ri . Kitabın baş
k a h r a m a n ( l a r)ı a y n ı z a m a n d a
PSiKOLOJiK D E OLMAYI DENEYEN yazarı . K i tap h e m bitiriimiş hem
de yazıl m a k ta .
Oru ç A ruoba<2> yazı l ı a n l a m
ü ze r i n e bir yaz ı sın d a post­

BiR iNCELEMEn, m odern b i r k ahram a n ı n , m o dern


b i r k a h ra m a n d a n fa rklı olarak
s a b a h k a l k t ı ğ ı n d a
i.MERT TEKÖZEL h a m a m höceğ i n e d ö n ü ş m em i ş

22
olduğunu g ö re r e k y a şa m a k görerek , yakl a ş ı m ı m ı , k i şi leri d e B u n l ar ı söyledik ten sonra iki
zorunda old uğu n u söyler. Tek ve a n l a m l a r ı d a kend i b ü t ü nsell i ği boyutlu bir · bel irlem eye ·

b ü tü n b i r · k a h r am an d a n içinde kapsayan s a r m a l1 a r girebi li riz .


sözedemed i ği m iz b u yapıtta i se , üzerinde yoğu n l a ş t ı rm a k
b e l k i d e , b u v e b u n u n g i b i olası istiyoru m . FARKlNDA OLMA
tüm bel i r1e y i ş 1 e r i( pre- m o d e r n , Dah a ö n c e de belirtt iği m gib i
m od e rn , p o s t -m o d e r n ) hem ya pı t , k e n d i ya r a t t ığı temel b i r Fa r k ı n d a o l m a ; b i l m e , b i r
k ab u l hem d e red edebilecek b i r çel i ş k i ye ; y a z ıl m ı ş- b i t m i ş olm a ­ b i l i m insanı y a d a 'mera k l ı insan'
içerik s ö z k o n u s u d u r . Bö yle b i r yaz ı l m a k t a olma ç e l i ş k i s i n e­ tavrıyla gerçeği a r a m a ve bu l m a
k a h ra m a n a , t a n rı , d ü nya n ı n d ayanıyor. Ya n i hem b i tm i ş b i r d eği l , a n a h t a rı gerçeğe 'ra ğmen
yazınsal nedenlerle yaratıldığı n ı , m e ti n , hem de o'nu n içinde d ü ş ü n e b i l m e ' e t k i n l iğ i n d e o l a n
ya z ı n s a l b a ş y a p ı t l a r ı n b i r aydın l a n m a ç a b a s ı ve
ya r a t ı l m ası i ç i n a c ı n ı n d ur u m u d u r . Bu açıdan
gere k l i old uğu n u , Yapıt, kendi yarotflğı temel bir çelişkiye; yazılmış-bitmiş b a k ıl d ığ ı n d a a n l ama ve
başy apıtl arm a n l a m i a n d ı r m a ç a b a s ı ve
b o l luğununsa d u ru m u d u r . Bu açıdan
b a şa r ı s ı n ı n g ö s te rge s i olmo-yazılmakta olma çelişkisine dayanıyor. Yani hem b a k ı l d ı ğı n d a a n l a m a ve
o l d u ğ unu s ö yleye b i l i r . a n lamiandırma
Ya lan-Roman a dıyla b i r k a vram l a r ı n d a n çok ,
s a r s ı n ıı y ı m üj d el e y e n bitmiş bir metin, hem de o 'nun içinde yazılmakta olon ' a n l a ya m a m a ' k a v ra m ı n a
y a z a r i s e ' b a ş y a p ı tl a r d a h a y a k ı n d ı r . Ni tek i m ,
o l a c ağı n a Pinochet b a k ı ş l a rı anlamazlıkla
olma sın daha ıyı. bir onlamda bunaltıdon kurtulma aracı . Bir onlamda dolu, bun u ona kimin
S o lj e n i t s i n o l a c ağı n a y ap t ığ ı n ı , n i ç i n y a p t ı ğı n ı
bok ve kan olma sın . sorar g i b i ola n. b i r insanın
Savaş ve B a rışın m a li yet
diyorum çünkü iyileşm enin gerçekliği Ve gerçekten b a k ışl a rı n ı n , her tür bi lgi
fi ya t ı fa z l a y ü k se k . • ve dehanın ö t e s i n de ,
S öz leri yle roma n a gerçe k l i ğe E i n s te i n ' d a n
i h a netini kesi nlcr.
istendiği de kuşkulu. (" Bütün gönüllü göçmenler gizlice d a h a y a k ı n o l d u ğ u n dan
sözed il i r k e n b u ya k ı n l ı k
Ye r y ü z ü a c ı l a r ı n ı n
red d i adına ro m a n a kesinlenir. A yrıca ,
i h a ne t edere k , kendi h a lkl a rın ve i n s a n l a rı n
a c ı l a rı y l a YA LAN­
b.ır gun
- d onece
- ki en um ud unu bes1 er1 er ve ne yazık k'ı en
·

b i rbirle r i n i a n l a m a d ıkl arı


R OMA N ' • y.aratmıştır. ıçın değil, aks ine
a n l a dı k l a r ı i ç i n d a l aşıp
BÖLÜM 2 kararı ı şızofr en 1 erın b'lı e çogun1 u ki o g en d'onm eyı k o b u 1
· · - · ·
s a v a ş tı k l a r ı s ö y le n i r ken
ise, a yn ı z a m a nda ,
Ya p ı t ı n , ruhsaI 11)· a n l a m a n ın m a l i ye t i de
b u n a lı m ı a r ı oıan' ettiki eri bilinen bir gerçektir. o rtaya k o n u r .
psikotik tabir edilen D ö ne l i m ger ç e k ' e . Ya n i
e ğ i l i m ler g ö s te re n b i r 1her günkü h i k a yeye .
adamı a nl a t ı y o r olm ası , bu yazıl makta olan bir anlamda Onun ger çe k d ı ş ı , normali
n e d e n le de bir böl ü m ü n ü n b u n a l t ı d a n k u r t u l m a a ra c ı . B i r anorm al d iye n i tel e n d i r m e k
p si k i y a tr i s ö y le m i n den a l ı n m ı ş anlamda d i y o ru m çünk ü öyles i ne kolaydır k i . . . ITer gü n k ü
söz lerle k u r u l m u ş o l m a sı , onu n , iyileşmenin gerçe k l i ğ i ve h i k ayelere ş ö y l e b i r g ö z a t m a k
p s i k oloj i k boy u t u n u kesinle m ez . gerçe k ten i s te n d iği d e k uş k u l u . y e te r : Savaşlar , ka t l i a ml ar,
Bu bo y u t , on u n , yazınsal e Bü t ü n gö n ü l l ü göçm en ler gizJice işkenceler, Beyru t ' t a m e me s i
b oy u tuyla i ç i çe y a ra tm ı ş olduğu bir gü n d ö n e ce k leri u m u d u n u kesilen k a d ınlar . . . S a d e ce b u
anlam sarmalları içeri s i n d e beslerler v e n e yazık k i e n k ararlı kadarıyla b ile, son s u z bir
a ra n m a l ı d ı r . S a rm a l d e y i n ce­ şizofre n ierin b i le çoğu nl u k l a geri h a k l ı l ığı da yedeğine a larak , ·
s adece a nl a m l a r için deği l ; kişi ve d ö n m e y i k a b u l e t ti k l e ri bilinen ken d i n i kesinleyen 'fark ı n d a oluş'
k işili k ler, giderek t ü m yapıt i ç i n b i r gerçe k t i r . w) B u n d a n sonra bed e l i öden m e k ü zere d ü n y a y ı
s özkonusu d u r b u . B u d u ru m d a şöyle bir d o k u n ac a ğ ı m her kazanır. Bu z a ferl e , örne ğ i n
p s i k o l oj i k yaklaşım adına , sarm a l , yapıtın tem el şöyle bir s a p ta m ay ı gö n ü l
t ip ie r i n çözü mlemesinin çel i şki s i n den bağımsız r a h a t l ığıy]a y a p ab i l i r : ' İ n s a n l ı k
ya pı l m a s ı d o ğru olm az. Bu n u d ü şü n ü l memelidir. ağaçta büy ümeyip yere d üşen tek

23
m e yved i r . M ü m kü n ol a n tek Ve ö l , herkes adına söylediğin doğmuştu . Pek i ş im d i yine e rken
çöz ü m , d üşm ü ş , başarısı z , s ak a t için . d oğ a n b i r An t i - İ s a ( y o k s a
· k i ş i l i ği m iz i fa r k e t m e m e y e Kitap •bu benim son k itabım• yazınsall ığı gözönü n de
çalışarak kabul e t m e k tir. s öz ü y le sonlanır. Paul b u l u n d u ru p A n ti- K a hra m an m ı
Psi kiyatrl a r d a b u ku tsal görevi Pavl owi tch ve Emil Aj a r yazı nsal demeliyd i m ) ta vırd a n sözedebilir
yer i n e ge t i r m e k l e , y a n i b i l i n ç neden lerle varol d u kların d a n , bu m iyiz?
fa z l a J ı k l a rı y l a s a va ş m a k l a söz o n l a rı n ö l ü m ü n ü , d a h a İşte i lk aşamada göze ç a rp a n ,
yük üm l ü d ü rler. • Hatta daha ileri doğrus u intiharını kesi nler. İşin k e s i n l i kle çoğa l t ı l a bilecek b a z ı
gidere k , herkes i n , pseu d o , m ı ş i lginci , bütün bunların yaratıcısı , s o ru l a r . K a z ı y a l ı m b a k a l ı m
gibi o y u n u o y n a y a n o y u n c u l a r yazar Hornain G a ry de birkaç y ı l a l tın d a n yeni umutlar
old uğu n u söyleyebilir. s o n ra i n t i h a r e d e r . Hem d e ç ı k abilecek m i ? Ya d a y e n i
ö l ü m ü n den bir y ı l k a d a r önçe , u m u t l a r a ve y e n i b e d e l l e re
BEDEl YA DA MESiH(E a rd ı n d a t ü m y a z ı n tari h i n i n gerçekten hazı r m ıyız ?
EGi tiMlER ger iye şiirsel b i r y a n ılsama hile
h ı ra k m a dığı n ı belirten bir son­ 1 0 . 2 . 1992
Bedel, 'farkında ola n i n sa n 'ın yazı bırakara k .
her gü n k ü h i k a ye ( y er y ü z ü Tüm bu m acera bedeli ölüm
(ı) PSEUOO/YAlA�OMAN Rormin Gory , Ç8Y:
a c ı l a rı ) karşısında olana ksız b i r ve acılarla ödenmiş yeni sorular
e y le m i i l i k le k a rş ı k a r ş ı y a a c ı bırak mıştır geriye:
Rozo Hakmen Can Yayınion 1 988
çekmesid i r . Buradaki K a l ı t ı m ı d ı ş l a y a r a k , orospu
Bu yazıya ilk boşlod�ımlo nasıl bir sonuca
Mesihsel l i k , k u ts a l ı n koru n m ası çocuğu ol m a d a n , MIŞ GİBİ
gidec�ini bstirerrediQirOOen sodece BIR
a d ı n a -insanın a c ı l ı v a rolu şu n u n yap m ad a n kendi yapı tım ız
yasallaştırı l m ası a d ın a-en büyük ola b i l i r m iy i z ? B a ş l angıç ge n i , INCELEME olon bo�ığı, ertesi gün bnirdiDirme ise
acıya(acılar topl a m ı n a ) razı olan ay n a s ı ziarı v e n ü k l ee r ideo lojisi nasıl bir sonuca ulo�ığını (yo do bir sonuaı ulaşıp
İsa'dan b i raz fa rklı tabii. B u kez olm ayan bir insan türü uloşmodıQını) onloyormdıQımdon yine öyle
a c ı l ı v a rol u ş u n re d d i a d ı n a , yara tahilir m i yiz? Pinochet'le İdi kolrTIŞh. Şirmiyse daha belirli bir belirsizlik �eren
düş ünsel boyu tta (çoğu d ü ş ünsel A m in ' i n de insan old uğu b i r insan
bo�ık bulduğum için memnun um. Aslında pekokı
bo y u t t a ) gerçekleştiği i ç i n b i r old u ğ u b ir d ün y a d a gö n ü l
değil bi rço k k e z çarm ı h a geri len rahatlığıyla i n s a n o l u n a b i l i r m i ?
KUŞAbJMA SORUlAR do olabilirdi. Yanlış
fa r k ı n d a olan insan Batı'nın, d ü n ya n ı n d i ğer onloşılrmsın; olrmrmsının nedeni yanıtion bulmuş
sözkon us u d u r . Örn e ğ i n b u c ı bölgelerindeki acılar duy u l m as ın olrmm dean geç kolnış olmormır. Reklam
çekiş Beyru t'ta ölenlerin sesleri d i ye yükse l t i l m i ş d u v a rl a r ı n ı n bddbordlonndo gördüğü� ·yeni kuşok-yeni seçim·
duyulm asın d iye d u va rla rı ard ı n d a ( yı k ı l a n B e r l i n D u varı sloganlannın bono, seçimini yapmış bir kuşego
. k a l ı n l a ş t ı r ıl m ı ş D a n i m a r k a n ı n kesi n l i k le b i r y a n ı l s a m a d ı r )
S()rulor S()rmo ukololığıno düşme korkusu
psikiyatri kliniklerinde insanlık suçu işlemeden , k o layca
vermesinin ötesinde (yeterince özgün olmadığımı
yaşanabilir. s o l u k a l ı n ı p - ve r i l e b i l i r m i ?
B ü tü n b u n l a r ı s ö y l e d i k te n Gerçeği n ge rçek - d ı şı , n o r m a l i n bUiyorum orm ... ) kuşok esprisinin tekronylo bir de
sonra fark ı n da o l a n i n s a n ı n e n a n o rm a l , h e r gü n k ü h i k ayen i n eskimiş olrm korkusu verecekti. 1 .8.1 992
k es k i n yaşamsal soru n u n a k a b u l edilemez old uğu d ü nyad a ,
değinebil i riz . B u insa n B EN ' de n deliliği saçm alık ol arak ni telerne k
sözederken İNS AN'dan ne k a d a r d oğru d u r?( Ne k a d a r
(2) HUmi Y'nin Acoyip Metinleri, Oru� Aruır
söz e t t i ğ i n i , yani aydın lan m a gere k iyorsa o k a d a r doğru d u r
bo,Cumhuriyet Kitap sayı:69
m a cerası s ı ra s ı n d a e n büyük da ; gerçeği k im a k l a ya b i l i r ? )
ya l n ı z l ı k a n l ar ı n d a b i l e y a l n ı z Ge rçeğ i n o l m a d ığı n ı deği l , eğer (3) Ivan Korormzof
olamad ığını b i l i r . Ke ndis ine t ü m b i r gerçek v a rs a o n u n k a b u l
insanlık a dına konuşabilme edilemez · ol d u ğu n u koyan
yeteneğ i , a m a a y n ı z a m a nd a d a İVAN'ıne> a n l a m sarm a l l a rında $iZOFRENGi'nln notuı
sor u m l u luğu veren b u d u r u m u yen i d e n d o ğuşu d ü şü n ülebi l i r
G-.•• say•••ıclca inivanlteR dost•
oldukça i y i ifa d e edeb i leceği n i m i ? Ta n rı 'n ı n ( k u ts a l ı n ) nefrete
d ü ş ün d ü ğ ü m R e ne C h a r ' i n b i r - lar�••ıa fllğradca ltulu•nwştuk. llıe
karş ı ken d ini sayısız k ü ç ü k baba
şürini alıntılamak istiyoru m : ile k orud uğu savı bunun kanıtı ula.-• ltu lik "öclev"l• salallal Mert
S ÖYLE . . . o la b i l i r mi? Ya bu yen i den d oğuş Teköıel, Ege Üalversltesl
Söyle ateş i n s ö y le m e ye daha önce s o z u n u e tt i ğ i m
Eelalaiyat Fakültesi Psllcololl
çek in d iğini , Mes i hsel l i kle fark l ı b i r a çı d an
H a va n ı n güneş i , gözüpek 1. ••••f öğreaclsl, au111 arcua cia
b ağl anabilir m i ? Örn eği n ş öyle :
aydınlık , S a n ı rı m İ s a m i l a t t a n ö n c e 0463 1 .

24
Kliniğin Doğuşu Üzerine
Denemeler · 1

A kı l hastala rının kapatılma ta rihi , başlad ı . Cüzzam 'ın giderek ortadan zincirleriyle t ü m ü yle uçma ola nağını
ortaçağ'da delile rin büyücülük silinmesiyle beraber cüzzam lıl ardan yiti rmiştir. Büyük kapatıl m a , norm­
suçlamala rıyla yakıld ığı dönemden arta kalan yerleri delile r d ol d u rd u . dışı olanı, yeni çağın rasyonellik
sonra başlamış sayılır. Avrupa'da Eskiden cüzzamlılan yalıtan şehir anla yışıyla zincirlerken bir yandan
delilerin bulundurulduğu "akıl di şında ki merkezleri yavaş yavaş da norm alleri aklın bu kanatlı
hastaneleri" 1 8 . yüzyıl 'ın son unda başka bir aykırı nüfus alm aya biçiminden soyu tla yarak tek bir
ku rulm aya başlandı. Fak a t bu başladı . Ayrıksıl ıkları nedeniyle yolu dayatıyordu . Yalnızca bir tek
kurulan yeni me rkezlerin delil iği dışl anan bu yeni nüfus sadece bir yol var: Bunun dışında sadece deli,
teda vi etmekten çok salt toplumdan zamanlar cüzzamhlann ola n sadece k riminal . Belki de hala
yalıtma işlevini görd üğü mekanları değil a y n ı zam anda sokakla rda delile ric karşılaştığımız
söylenebilir. Öyleki İngiltere'de cüzzama ve cüzzaml ılara ait bütün zaman, du yduğumuz sakınaklı
Bedla m'da hastaların zinci riere imgeleri de devraldılar. Deliliğin ürküntünün nedeni , hal a deliliğin
vurul�rak deliliğin düşkünlük ve kötülükle ilgili bağlannı koparm ası suçl a , kötülükle olan bağını n ,
sefaletle karışık insanlık dışı ve hastalık olarak adlandı rılm asında kültürel bilinçdışından bir türlü
m anzarasının para ka rşılığı o dönemde egemen olan hum a nizm silinememiş olm ası sayıl abilir.
soyl ulara seyrettirildiği ve rasyonal izm dalgası nın büyük Bununla birlik te deli , normal
bilinmektedir. Anca k , tıbbı n payı vardı r. Fransız Devrim i 'nin olm ayand ır; kanatsız
ilerlemesiyle ortaçağ hıristiyan Pinel'in delilere insa nca yaklaşma bırakılmışlığımızın maddcleşmiş
a nl ayışında yer alan, delinin ruhuna düşüncesinin temel dayanağı olduğu halidir. Artık kapatılma başka bir
şeytan gi � iş, günahka r kişi olduğu bilinmektedir. Oysa Foucault'ya anlam kazanmı ştı r: Tüm üyle uçma
düşüncesi , yavaş ya vaş ye rini göre bedenlerden sökülen zincirler özgürlüğünü yitirmiş insan
. delinin hasta olduğu düşüncesine ruhlara ta kılmış ve insan aklının topluluklarının, farklılıklara olan
bıraktı . Ve böylece deliliğin insan üzerindeki tahakkümünü taham m ülünü azal t a rak yere
kurumsallaşma süreci başladı. Tuke sağlayacak yeni bir yol icat bağımlı hayat tarzını koru m a k . Ne
ve Pinel , delileri zincirlerinden edilm iştir. Kanatları kopanlan kada r geleneksel olu rsa olsun , ne
kurtarma ve daha insani olanaklar aykın ruh, artık "deliler gemisi" kadar psikiya tri kendi içinde
.
tanıma d üşüncesiyle, ilk yol uyla bile, kendi aklının kapa tma dış ı pra tikler için
"tımarhane" dediğimiz yerleri yeryüzündeki sürgünlüğünü çabalarsa çabalasın , deli a rtık en
k urdular. O dönemde bu yaşayamayacak duruma çok topl u m u korumak için
kurumlarda delilere iyi getirilm iştir. En azından del iler kapatıhn a ktadı r.
davranılarak, moral açıdan gemisinde , deniz üstünde bilinmeyen Artık önemli olan s�m u t kap atılma
desleklenerek iyileştirilebileneceğine coğrafyalara u çm ak henüz korkusu değil, cüzzamın yerini alan
inanılıyord u . Foucault'nun sözünü yaftalanmamış bir biçimde delilikle ilgili söylem ve söylenlerdir.
ettiği "bü yük kapatılma" işte böyle olanaklıyken, şimdi ruh ideolojik GÜNO BiLGER

25
gidiyom gidemiyom
düş gördüm/s�'emiyom

kızı l a y post anesinin önü nde i n s an l a r b i ri lcrini be k l e r .


gözleri y ol l a rd adı r.
gelmesi gerekene d a i r binbi r çeş i t imge u ç u ş u r zih inlerinde.
geleni geçeni yokl a rla r . imgele ri n e uyar mı d i ye .

gelenlerden bir a d a m geld i . a ğır a d ı m l arl a .


m ey d a n ın k öşesinde bi r yere . k a l d ı n m ın kı y ısına i l işti .
ora ya b u r a y a hızl a koşuşturan
yeti şe n yetiştiren insanların a y akl arı d ibine .
ye rleştirdi i ri gövdesini.
kaba k u m a ştan bol p a ntalonunun ceple ri nden
b u r u ş u k k a ğı t parç a l a n çıka rd ı önce .
a rd ınd a n ç a lı çırp ı . i nce k u r u a ğa ç d a l l a r ı .
ça ktı kibritin i , t u tu şturd u önü ndeki yı ğını birden .
bulut beyazı koc a m a n pallo s u n u n cep l e ri nden
o r a ya nasıl sığdı rdı ğı bilinmez
ağaç k ü t ü kleri koca koca tom r u kl a r çı k a rdı
ka ttı fi li zlenen a levlerin içine .
çam o d u n l a rı , meşe , a rd ı ç , ıhl a m u r , iğde dal l a rı
koku l a rı k at tı .

koşu şt u r a ni a nn a ya k l a rı
bu sıca k l ı k da neyin nesid ir d i ye i rkildi ler
yön değişti rd iler .
meyd a n ateşiçeki m inin gücüyle
halka h a l ka oldul a r çevresinde.
beklenenlerin imgeleri duman oldu u ç tu .
beklenm eyen ağaç d a ll a n gözlerinin ön ü nde t u t u şt u .

a d am ın bakışları d a l dı y a l ı ro l a rın i çine.


t a a ı r a k ü l kelerin ıra k da ği a n n a k a v u şt u .
b i r çoc u k v a rdı d a ğl a rd a .
günle k a l k a r sul a ra y o l aç a rd ı toprağın k arnın d a
e l le ri yle okşardı top rağı . s u l a r dök ü n ü rd ü başın d a n a ş a ğı .
g ü n ü e şelerd i g ü ne ş in s a rı sıcaklığınd a .
b i r y a n d a n toprağa k a nşı rd ı a y akl arı kök s al a rdı gü nboy u .
bi r yand an k a v a k yelleri eserdi ba şınd a .
gü nbatım ını çamlıkta karşı l a rd ı çocuk .
gündoğumu n i ce s a n t u r.uncu i se
günbatım ı öylesi k ı rmızı m o rd u .
günb atım m m m orluğu çekerdi çocuğu .

genişce bir d ü z l ü k v a rdı d a ği a nn bağrında .


geceyle birl i k te d a ğl a rın t ü m ç a l ı l a r ını çı r p ıl a rını
bu d ü z lüğe y ığa rd ı çocuk.
çam odunl a rını m eşe a rd ı ç ıhl a m u r i ğde d a ll a rını
öbek öbek ederd i o rta yerin e .
b i r kib rit çaka rdı böğrüne öbeğin
a levle r y ü kselirdi gö k y ü z ü n ü n k a ranl ığın a
t a a y ıld ı zl a ra y ü z ü ne v u ru rd u y a l ı m l a r ı n gecese ri n sıcakl ığı
bir o yand an uzam rd ı ıhl am u r k o k u lu ell e ri a le vle ri n
bir b u yand an a rdıç b uğu l a n .
sımsı cacık bi r kırm ızılık oynaşırdı çocuğun zihnind e .
reçi ne k o k u l u çam d u rn am teninde .

26
d a l a r giderdi tutu şan dallarm çıtırdılı ezgisine
bir yıldız l a ra bir toprağa bir uçuşup bir öpü şen
alevle rin ü flemel i seslerine .
öbek erirdi yana yana .
yal ım l a r sok u l u rd u toprağa , kor ol u rd u k oca koca tomrukl a r.
çoc u k uzun bir hayı t dalıyl a ya yardı korl a n toprağa .
korl a r göz kırpardı çocuğa .
çoc u k göz kı rp a rdı korlara .
kaldırırn ı n o rta yerinde
a d a m ın b a k ışl a n d a ldı ta a yalım lann i çine .
b i r tel aş a l dı a teşin çevresindeki ayaklan .
koş u ş t u rm a bağırış çağı nş.
kenti yakacak b u adam
deli mi ne deli m i ne deli m i ne
nerede polisi zabıt ası
nerede nerede nerede
telefon l a r edin telefonla r
i t fai yeye hasta neye
kapa tsın l a r şu a d a m ı tı rn a rha neye
hemen şi m d i hemen şi m d i
kapatsınlar tırn a rha neye
a teşle oyun m u ol u rm uş kentin göbeğinde
oyun mu olurm u ş oyun m u
ken tin göbeğine d a ğdan m ı i n m iş ne
d ağd a n inm iş d ağdan m ı ne.

ıyiarn ceplerinden ağır ağır çıka rdığı od u n l a rı


a1evlere katı yordu
ağı r ağır dans ediyord u alevler
kıpı rtısız yüzünde

çağrıl anl ar beklet meden gel diler si renle riyle .


sipere y a ttı a s kerler toplar t ü fekler
köp ü k ler sıktıl a r a leviere
y ü klendi seki z on ta nesi adamı
huzurl u m o rlu alevler d ö k ü l d ü om uzlanndan aşağı .
birileri birilerin i beklerneye geri dönd ü ler
uygun u yga r u ya r a d ı m la rla
a ğı r ağır kora dönüştü ıhla m u rl a r çarnl a r ardıçl a r
köpüklerin arasından göz k ı rpıyordu korl a r
korl a r göz kırpıyo rdu kara n l ığa.

ırak ü lkele rin ıra k dağl a nnda bi r adam


dupduru su ve toprak k o k u lu bir kadını n
güneş sıcağı koy nuna koyverdi gövdesini .

bir a d a m göz kı rpı yord u öte h a yata


gecenin karanlığı nd a taa yıldızlara

oyn a sevd iği m oynal bu d ü nya kal maz böyle

1\'larl 88 , Ankara
Levent K ücy

27
ideolojik üstyapılar, psikanalitik

Söylem " Bazen bütün sınıf çatışmaları teori ve dilbilimsel alana ilişkin
ç alışmaların sonuçlarını tarihi
maddeciliğin imkanl arıyla eklem­
bir kavramın leyerek bir söylem teorisi kurma­
mn politik önemini yadsıyor deği­

Tip·l eri bir boşko kavramla savaşı


lim-Yabancısı değiliz: Hayatın
içinde var etmeye çalıştığımız te­
mel hedeflerin /amaçlarm -bu
bağlanmanın- biz ve ba şkaları
olarak özetlenebilir.
·

••
arasında yeterli farklılığa işaret

Uzerine Belirli kavramlar (kelimeler)


ettiğine inanmanın reha veti, çok
sık olarak bu farklılığın dilisöz­
cük düzeyindeki 'izdüşümlerinin'
peşine düşmenin önemini iptal

birbirler�le edebiliyor. Fuzuli bir ayrım uya­


rınca ; politik eyleme ayarlı bir
ba kış açısının ba sıncı, sözümüzü
düşmanlar gibi sovoşırlar" nasıl ve neye göre oluşturduğu­
muz sorusunu değersiz kılabili­
yor. • B azen bütün sınıf ça tışma­
oyso, 'söylem 'in ları b ir kavramın bir başka kav­
ramla savaşı olarak özetlenebilir.
Belirli kavramlar (kelimeler) bir­
yerleşik geleneği ve birleriyle düşmanlar gibi savaşır­
lar' oys a , 'söyle m 'in yerleşik gele­

düzeninden temelli neği ve düzeninden temelli bir


kopuşun ana gerekçeleri ve im­
kanlarının izini sürmeye değer.
bir kopuşun ono gerekçeleri ve 'Söylem'i, konu edindikleri
nesneler alanını kendi mantığı ve
kuruluş gerekçelerine göre -anla-
imkonlarının
·

mın üretilmesi sürecinde bir dü­


zene tabi tutan telaffuz edilmiş
veya yazılmış somut pra tikler
izini sürmeye değer olarak en geniş anlamda kullanı­
yorum. Burada 'içerilen; bir
önermenin, bir sözcüğün asıl an­
Söylem üzerine kapsayıcılbütün­ lamına a ncak, belirli bir söylem
. . . her defasında insanUğa, lüklü bir yazı yazmak değil ama­ tipi içinde başka önermeler ve
cım. s·öylemin iç teorik sorunları­ sözc üklerle kurduğu ilişkiler sa­
kendi kişinde olduğu kadar nı tartışmayı denemek, bir söy­ yesinde kavuştuğu ve gidere!< be­
lem süreçleri bilimsel tahliline gi­ lirli söylem tiplerinin hayatiyeti­
rişmekte değil daha çok politik nin de bizatihi daha kapsamlı bir
ba§ka herkesin kiıisinde de,
pratik açısından; yeterince tah­ söylem üretme kurallarına/bağla­
ripkar olduğunu düşündüğüm rnma tabi oluşunda yattığıdır.
sırf araç olarak davranacak (o tahribatın basit ama can yakı­ Yeterince açık ; ancak bir söylem
cı örneklerine sıradan bir De­ içinde kurul muş olan anla mın bı­

biçimde �ylemde bulun. mokratik Kitle Örgütü ilişkilerin­ raktığı, kolayca erişebilirlik/açık­
de bile rastlamak her zaman ola­ lık duygusu her ne kadar o söyle­
sı) bazı özelliklerini sapta maya me bir özerkliklkendi başınalık
I. Kant
çalışacağım . Böylece örneğin; karakteri veriyorsa da , söylem·

28
üretiminin tabi olduğu bu verili ğı toplum yoktur . . . Kendi kültür hiyerarşik iktidar ilişkileririden
kurallarm anlaşılması önemli. sistemimiz içinde, bunlann han­ beslendiğini ve o ilişkiler ağına
gileri olduğunu biliyoruz dini ya gönderme yaptığını, hatta insan­
1 bana göre, söylemin üreti­
• • • da hukuki metinlerdir bunlar . . . • lar arasmda bu türden bir ilişki
mi, her toplumda, görevleri onun (M. Foucault, Söylemin Düzeni) b içimini varsaydığını söylemek
gücünü ve tehlikelerini önlemek, bile daha fazla. Bir başka düzey­
bellisiz olagelişini dizginlemek, Nemenem bir 'Kamu Yaran• , den bakarak; bu tarz bir söyle­
ağır, korkulu maddiliğini savuş­ 'Kamu Vicdanı• vb . yi tartışmasız min ben-merkezci bir dizgeye yo­
turmak olan bir takım yollar, teorik veriler/yanıtlarolarak kul­ la çtığını ve seslendiği /çağırdığı
hem denetlenmiş, hem ayıklan­ lanan bütün bir muhalif önerme­ insanlar nezdinde yersiz bir 'te­
mış, hem de örgütlenmiş ve yeni­ ler yığını ve cennet, cehennem , peden -inmecilik' duygusu bırak­
den paylaştırılmıştır. • (M. Fouca­ kıyamet gibi ancak ait olduğu tığını da eklemeliyim.
ult, Söylemin Düzeni). Özgün ve dinsel dizge içinde bir anlam ilet­
bize ai� bir söylem tarzının önko­ mesi beklenen kavramları refe­ Söylemin alanının görece
şulu bu bağımlılık ilişkisinin, de­ rans olarak seçen metinlerin taşı­ özerk bir alan olarak , deyim ye­
netleme ve sınırlama usullerinin dığı paradoks bu anlamda bir rindeyse teorik bir kerte olduğu
aşılması olabilir . Burada sözü hayl i çarpıcıdır, can sıkıcıdır. söylenebilir. Kendisine bir tür çı­
edilecek özellikler tam da bu ba­ kış iıkisi sağlayan teorik formas­
ğımlılık ilişkisiyle ilgili . 2) Söylemin ben ·ile başkalan yonlada arasında birebir teka­
arasındaki ilişkilerin karmaşıklı­ büliyeder ol maması , giderek ke­
l) Her türden söylemin üreti­ ğını ve çok -yönlülüğünü gözet­ m ikleşen bir söylem tarzının ken­
mine katılan ve söze başlamanın meyen , bireysel farklılıklara di çıkış noktasından bir hayli
ancak kendisiyle mümkün olduğu hürmet etmeyen bir bakış açısıy­ uzağa savrulmasıyla sonuçlanabi­
hazır ifadelerin, yorumların ve la kurulması . Bir yandan birey­ lir. Bu yüz den, örneğin; ekono­
sözcüklerin oluşturduğu, her tür­ ci/bencil bir kültürel atmosferin mist bir konunun terkedilmesi ,
den söylemin zaten kurulu olan ağırlığı, diğer yandan egemen ey­ söylemin otoriter/ ikameci özelli­
parçası: Bu özellikleriyle bildiği­ lem ve örgütlenme anlayışlarının ğini aşmanın garantisi olmayabi­
miz/ herkesin bildiği, her zaman/ mantığı gereği ; tek tek bireyleri lir.
her yerde varolan önsel savlar ıskalayan/araştıran perspektifte­
olarak ideolojik bir işieve sahip­ rin bağlayıcılığı altında, bir tür Evet. Bunlar başka her tür­
tir. Öznenin kendini ancak bir dışlama ve globalleştirmeyi (tam den söylemin kuruluşuna katıla­
söylem (=ideoloji) dolayımıyla ta­ da olmaması gereken yerde) ken­ rak , onun özelliği olabilir. Öz­
nımladığı ve kurduğu, bu özellik­ di varoluş gerekçesi olarak algıla­ gürlükçü ve eşitlikçi bir söyle­
le birlikte düşünüldüğünde bir yan; ben ile başkaları arasındaki min , asla .
dönüştürme pratiğinin ideolo­ ilişkileri bir denge ve uyum getir­
jik/kültürel boyutunun içermesi meyi zül sayan söylemin, bu anti­ Not: Deyim yerindeyse söylemin
gereken malzeme yığınının bir etik özelliğinin hayli ciddi politik gerçekleşme imkanlanndan birisi
hayli derinde/kökleşmiş olduğu etkileri olabiliyor. olan üsluhun ; hiç bir kesinlik ve ka­
bilgisine sahip olması gerektiği tılık takmbsı taşunayan bir yumu­
ileri sürülebilir. 3) İnsanİ ekonomik çıkar ve şaklığa ve esnekliğe sahip olması ge­
motifler ekseninde tanımiayarak rektiğini düşünüyor�m . Öğrenci-Ya­
'Pek fazla da emin olmaksı­ · (duygu ve inancın marjinalleŞti­ zar Komitesi'nin çıkardığı metinler
zın, öyle sanıyorum ki, durma­ rildiği bir hayatın içindeiı konu­ hemen her za man parmak ısırtacak
dan aktarılan, yinelenen ve de­ şurak) ekonomist bir insan ve bir kesinlikle . Evet. Ne korkunç
ğiştirilen asal anlatıların, iyice dünya görüşünün uzantısından güçlükİerle doğurulduklannı göste­
belirlenmiş koşullara uygun ola­ yer alan ideolojik tavrın bir dışa­ ren en ufak bir ipucuna rastlanmı­
rak ezberden okunan a yinleştiril­ vurumu olarak; başkalarına çı­ yor"
mif söylem bütünlerinin, metinle­ kar ve a maçlarını 'tebliğ' etmek (Marguerite Dura s , Yeşil Gözler)
rin , formüllerin ; bir kez söylen­ için söz alan , bu haliyle konuşan
miş ve de içlerinde bir kerarnet ve dinleyen konumlarını mutlak­
veya giz vehmedildiğinden hep laştıran söylemin otoriter/ikame­
korunagelmiş şeylerin varolmadı- ci özelliği. Bu özelliğiyle mevcut Erdoğan Özmen

29
çünkü bezı he k i m 1 er bu
k o n u d e y e t e rl i b i 1 g i y e

ÇOCUKLU�UN s e h i p o l m a y a b i l i r.

Konj eni tel


başl ang1 ç:
ET i Y O L OJ i S i V E T E D A V i S i B u k o n u d a y ay ı n l a n m ı ş
n e d i r m e k e l e 1 e rd e n b i ­
ri n d e , ç o c u k l u ğ u n n e ­
ç ocuk l uk yekı n ze­ 1 i r, ç ü n k ü k i ş i s e l b i l · re d e y s e d e i m e d o ğ u ş ­
m e n l e re d e k d o k t o r­ d i ri m 1 e rd e n e 1 d e e d i - t e n i t i b a re n v e ro l d u ğ u
l e r t e re f ı n d e n c i d d i y e 1 e n b u v e ri l e r, t o p 1 u m b i l d i ri l m e k t e d i r. A y n ı
al ı nmayen bi r send­ t e re f ı n d e n k a b u l mekel ede, bezen bu
ro m o l m a k l e b e ra b e r, edi 1 m e i steği yüzün­ d u ru m u n y ı l l a rc a f a r­
hestel ı ğı n çok eski den ç e rp ı t 1 1 m 1 ş kedi l m eden k a l e bi l e­
z e m e n l e rd e o l a b i l i r. ceği , h et t e ö m ü r boyu
b l l e b l l i n d i ğ i t e ri h i Ç o c uk l uğun k e n d i b e ­ s u b k 1 i n i k s e y re d e b i 1 e ­
k a y ı t l e rd e n a n l a ş ı l ­ ş ı n e b i r o l g u o l e re k c e ğ i k o n u s u n d e u y e r1
m a k t a d ı r. T e 8 . y ü z ­ kebul edi l meye beş­ y e p ı l m e k t e d ı r. Ç o c u k ­
y ı l d e i re n ' l ı t e ri h ç i l enmesı , DSM IV l uğun bi yol oj i k yönüne
Ve l e t n om k ı s e b o y l u k e p s e m ı ne al ı n m e ­ e ğ i l e n e re ş t 1 r m e c ı l e r J
, g ü rü l t ü c ü y e re t ı k - s ı yl e k e s i n1 i k k a z a n ­ ' o rg e n i k ç o c u k l u k ' e re ­
1 e rd e n s ö z e t m e k t e - m ı ş t ı r . S e n d ro m u n s ı n d e k i e y rı m 1 k e s i n ­
d i r k i , b u n 1 e rı n b u g ü n t e m e 1 ö z e l l i k 1 e ri l e ş t i rm e ç e b e s ı n ı s ü r·
'çocuk' dedi ği mi z t e s l e k t e ş ö y l e b e l i r­ d ü rm e k t e d i r.
v e rl 1 k l e r l e e y n ı o l ­ l e n m i ş t i r;
m a s ı m u h t e m e l d i r. N e 1 -Konj eni tel C ü c e 1 1 k:
ver ki , çocukl u ğun te­ başl angı ç Çocukl uğun en i yi bi l i ­
davi si yüzyı l ı m1 ze, 2 - Cü c e l l k n e n b e 1 i rl e y i c i s i k u ş ­
' ç o c u k p s i k o 1 o g l e rı ' 3-Duygusel dengesi z­ k u s u z c ü c e 1 i k t i r.
v e ··ç o ç uk p s i k i y e t - l i k ve ge l i ş m e m i ş l i k Ç o c u k 1 e rı n g e n e 1 t o p -
1 u m e or en 1 e k 1 s e o 1 -
ri s t 1 e ri · n i n o rt e y e 4- B i l g i s i z l i k
d u k l e rı s u g ö t ü rm e z
ç ı k ı ş ı n a d e k n e re d e y ­ 5-Sebze i ştehsı zl ı ğı
b i r g e rç e k t i r. ö z e l l i k ­
se i mkens1 zd1 . Ta­
l e, tek di ş l i küçük ço­
ri h s e l i h m e l e u ğ ra ­ Çocukl uğun K1 1 n1k c u k l e r ı n ( b u n 1 e re b e ­
mış b u s e n d ro m u n ö z e l l i k 1 e r1 b e k d e d e n m e k t e d i r)
t o p 1 u m u n y e r1 s 1 n d e n Bu makel eni n emecı t e d e v i s i ç o k g ü ç t ü r.
f e z l e s ı n ı d i re k t o l e ­ tedavi konusuna ı ş ı k B u t ü r ç o c u k l e rd e i n ­
re k e t k i l e m i ş o 1 m e s 1 t u t m a k o 1 m e k l e b e ra ­ f e n t i 1 d e v re n ı ş g ö z l e ­
h e y re t v e ri c i d i r. H e t ­ b e r, k l i n i k ö z e l l i k l e r n i r v e i ç g ö rü l e ri k e
t e , g e rç e k ra k a m l e r ü z e ri n d e k ı s e c e d u r­ s i n l l k l e y o k t u r.
ç o k d e h e v tı h i m o l e b i - m e k t e y e re r v e rd ı r, (bkz. Tom ve Jerry� 1 96 7).

30
Duygusal g ö z l e m 1 e r d e d o ğ ru l e ­ z ı k k i , bez ı k u rb a n 1 a r
Dengesi zl i k m l ş t ı r. çocukl uğe öyl esi ne
ve Gel i şmem1ş11k: (bkz. Tem e l Re is, 1 9 5 7). b e t m ı ş l e r d ı ri< i , ç a l l ş ­
Genel l i kl e tenı i çi n bu m e 1 e rı i m k a n s ı z d 1 r.
k ri t e r y e t e rl i d i r. Bu ÇOCUKLUGUN U m u t v a a t e d e n b i r re ­
yüzden de di ğer yön- . ET i V O L OJ i S i : h e b i l i t e s y o n p ro g re ­
l e rd e n n o rm e 1 b i r ç o k S o n y ı l l e rde ç o c u k l u ­ m l n d e e ğ 1 r d e re c e d e
y e t i ş k i n , p ro f e s y o n e l ­ ğ u n n e d e n l e ri k o n u s u n ­ ç o c u k 1 u k k u r be n 1 er 1 n 1 n
l e r h e t t e y e k ı n ç e v re ­ d e p e k ç o k k u re m ü re ­ l i monete setecek dü-
l e ri t e r e f ı n d e n ' ç o c u k ' t i l m i ş t i r. B u n l a r e re ­ z e y e k e d e r i y i 1 e ş t i ri l -
o 1 e re k e t i k e t 1 e n i r v e s ı nde en ek l e yekı n m e s i s a ğ l a n m ı ş t ı r.
sosya l sti gmey1 öm ür o l a n l e rd e n b i rk a ç ı
b o y u t e ş 1 m e k z o ru n d e a ş a ğ ı d e d 1 r. Bi yol oj i k Model :
k e 1 1 r l e r. Çocukl uğun doğuşten
Sosyol oj i k Model : i t i b e re n g ö r ü l ü y o r o 1 -
Bil gi si zlik: Çocuk1 uğun so syo 1 oj i k mesı , ·bi yol oj i k model i
A s l ı n d e b i rç o k ç o c u ğ u n n e d e n 1 eri n e i l k e ğ i l e n o r t e y e ç 1 k e rm 1 ş t 1 r .
z e k e s e v i y e s i n o rm e 1 i n k i ş i E m i 1 e D u r k i n d ' d i r. Ç e k m e k t a ş ve Jetgi l l e r
ü z e ri n d e d i r, e n c e k h e ­ Çocukl er hakkı nde i k i ( 1 9 3 9 ) t e re f ı n d e n y e -
men temam1 çok cahi l ­ en ehter gözl em yep­ P1 1 e n b i r er eş t 1 r me d e,
d i r. G e rç e k b i r ç o c u k l a m ı ş t ı r; çocukl uğun ei 1 ese1 o l ­
k e rş ı l e ş m l ş b i ri , bi · 1 ) Ç o c u k l e rı n b ü y ü k d u ğ u k e n 1 t 1 e n m 1 ş t 1 r.
re z c 1 k g e n e 1 k ü l t ü r g e ­ ç o ğ u n l u ğ u i ş s i z d i r, 8000 e i l ede yepı l en
re k t i re n b i r k o n u d a b i ­ 2) çocukler topl umun b i r çe 1 1 ş m e , y er1 de n
l e , o n u n 1 e t a rt 1 ş m e n ı n en ez eği t i m el ml ş ke­ fazl as ı nde en ez i ki
i m k e n s ı z l ı ğ 1 n ı k e v re ­ s i m i n e d a h i l d i r. G e r­ çocuk bul unduğunu
m ı ş t ı r. Ç o c u k l a r, y e ­ ç e k t e n d e , ç o c u k 1 e rı n g ö s t e rm i ş t i r. i l e ri
şedı k l erı dünyeye i1i� %20'si nden ezı i l kokul e r e ş t ı rm e l e r , ç o c u k s u
k i n ç o k e z ş e y b i l i rl e r d ö rd ü n c ü s ı n ı f a k e d e r e i l e b i re y 1 e ri n i n b i l e
Pol i ti ka, senet, i l i m ge 1 me yi b a ş e re b i 1 m i � b e l l i b i r s ü re i ç i n ç o -
k o n u s u n d e e ş ı rı c e h l l ­ t i r. c u k 1 u ğ e t u t u 1 d u k 1 e rı n 1
d i rl e r . Bel k i de bu ce­ Ç o cu k l e r e ç ı kçe bi r o rt e y e k o y m u ş dr. K ü l ­
hal et nedeni yl e , ço­ ' d ı ş g ru p ' t u r. E n t e 1 1 e k ­ t ü rl e r e r a s ı ç e l ı ş m e l e
c u k 1 e rı n , k e n d i d e ç o ­ t ü e 1 y e t e rs i z 1 i k 1 e ri ei l es e1 çocuk l u ğun
c u k o 1 m e y a n e rk e d e ş ı nedeni y1 e bezı çocuk- Uzak Doğu'de dehe yay­
n a d i re n o l u r. 1 er oy h a k k ı n d e n b i 1 e gı n ol duğunu eç1 ğe ç l ­
m a h r u m b ı r e k ı l m ı ş t ı r. k e rm ı ş t ı r.
Sebze i ştahs1 z1 1ğ1: Sosyol oj i k bakı ş eçı ­ Ç ocukl uğu n g e n et i k
En umul med1 k öze1 1 i k S l n e g ö re , t e d a v i ç o ­ özel l i ği konusunde ye­
b u d u r. Ne var ki hel k c u k 1 e rı n g e n e 1 t o p 1 u m e P ıl e n i l gi n ç b ir ereş­
e re s ı n d e y e y g ı n o 1 a n es si m i 1 e e d i 1 m es i ne t ı rm e d a 1 0 6 ç i f t i k i z
bu i nan 1 ş 1 em pi ri k y ö n e l t i l m e l l d i r. N e y e - i ncel enmi ş, tek yu-

31
m u rt e i k i z l e ri n d e h e s ­ l e rd e hümeni st ve temde b üyük öl çüde
t e l 1 k g ö rü l m e o re n 1 n 1 n si stemeti k tedevi e t k i s i z k e l m 1 ş t 1 r.
şeş1 rt1 c1 d e re c e d e p ro t o k o l l e ri u y g u l a n ­ p ro g ra m 1 n . g e t i rd i ğ i
yüksek ol duğu enl eş1 1 - meye beşl em ı ş t ı rBu m u e z z e m v e rg i y ü k ü ­
m 1 ş t 1 r - y e n i i k i z l e r­ re f o rm , ç o c u k l u k t e n n ü n y e n 1 s 1 re , ç o c u k l u ­
d e n b i ri n e ' ç o c u k ' t e n l ­ m u z d a ri p b i re y l e ri n ğ u n g ö rü l m e s 1 k l 1 ğ1 n­
s 1 k o n m u ş s e , d i eri n i n s e y 1 s 1 n d e k i ert 1 ş s o ­ d e k i e rt 1 ş d e d u r d u ru ·
de çocuk o l m e ol es1 1 1 - nucu g e rç e k l e ş m i ş l e m e m 1 ş t 1 r.
ğ l ç o k y ü k s e k t i r. o l a b i l i r. B u k e y g 1 v e ri ­ B u b e ş e r 1 s 1 z l 1 k v e e r­
c i e rt 1 ş s o n u c u devl et ten çocukl uk sel g1n1 ,
Psi kol oj i k Model : müdehel esi keç 1 n 1 l mez e k l l s e ğ l 1 ğ 1 i l e u ğ ra -
Bu konude bir çok ku­ h e l e g e l m i ş t i r. 1 9 . y y ş e n p ro f e s y o n e l l e r i
re m v e rd 1 r. E n f e z l e günümüzde de çocukl u­ çocukl uğun tedavi si
i l g i g ö re n m o d e 1 S e ­ ğ u n tedevi si konusunde konusunde dehe ci ddi
l i g m e n ' l n ' ö ğ re n i l m i ş e n k e p s e m l l p ro g ra m ç e l 1 ş m e l e re y ö n e l t ­
ç o c u k l u k ' m o d e l l d i r. o 1 m e ö z e 1 1 1 ğ i n i k o ru ­ m i ş t i r. F re u d ' u n ö n e
B u n e g ö re , ç o c u k m u ş y e n ' d e v l e t o k u l l e rl ' n 1 n s ü rd Ô ğ ü k u r e m 1 e r 1 Ş l ­
g i b i d e v re n l l e n b i re y - o rt e y e ç 1 k 1 ş 1 n e s e h n e ğl nde çocuk psi kol og ­
1 e r s o n u ç t e p e s e d e re k o l m u ş t u r. l e rl v e p s i k i y e t ri s t 1 e ri
ç o c u k h e l i n e g e l i rl e r. B u p ro g re m d e h i 1 i n d e ö n e m 1 i k 1 i n i k b e ş e r1 -
B u k u re m l e re k e r ş 1 ç 1 · b i re y l e r d u ru m l e r1 n 1 n 1 e r e 1 d e e t t i k 1 e ri n i
ken bez1 uzm enl er i se v e h e m e t i n e g ö re e y r1 1 - i l e ri s ü rm ü ş , encek
ç o c u k l u ğ u n g e rç e k t e m 1 ş t e d e v i g ru p l e r1 n e 1 9 5 0 ' 1 e rd e b u i y i m -
v e r o 1 m e d 1 ğ 1 n ı i 1 e ri y e r l e ş t i r i l i r . Ö rn e ğ i n , s e r l i k l e ri k e y b o 1 m u ş ­
s ü rm e k t e d i r. S z e s z .en eğ1 r bir şeki l de tu­ t u r. V 1 l l e r s ü re n v e ç o k
( 1 980) çocukl uğu fey­ tul muş ol enl er 'ene m e s re f l l e n e l l z s o n re ­
d e c 1 b i r e t i k e t o l e re k o k u l u ' p ro g re m 1 n e s o ­ s1 nde b i l e k u rb e n 1 e r1 n
t e n 1 m l e r. K o n f o rm i t e k u l u r. B u d ü z e y d e k i h e l e ' ç o c u k ' k e l d 1 k l e r1
e re y 1 ş 1 i ç i n d e , k u r e l - h e s t e l e r t i p i k o l e re k g ö z l e n m i ş t i r.
l e re u y m e y e n b i re y l e ­ k 1 s e , k u re l l e re u y m e ­ Kuşkusuz t bl o t ü m d e n
ri · ç � c u k ' o l e r e k e t i ­ y e n , d u y g u s e l o l e re k k e re n 1 1 k d e ğ i 1 d i r. B e z 1
k e t 1 e y e re k t o p 1 u m d 1 - gel i şmem i ş ve cehi l e r e ş t 1 r m e c 1 l e r, p ro g ­
Ş 1 n e i t e ri z , v e o n l a r­ k i ş i l e rd i r. nozun esl 1 nde o keder
d e n k u rt u l u ru z . B u n l e r1 n t e d e v i s i , kötü o 1 med1 ğ1 n1, ye­
m e c b u re n , e n e l t d ü ­ t e rl i i z l e m e ç a l ı ş m a s ı
ÇOCUKLUGUN z e y d e t e ra p i i l e m ü m ­ yep1 l m ed1 ğ1 i çi n öyl e
TEDAV i S i k ü n d ü r. Ç o c u ğ u n b e z 1 g ö z ü k t ü ğ ü n ü i l e ri s ü r­
Çocukl u ğu t edevi etme . t e m e l y e t i l e ri k e z e n ­ m e k t e d i r.
g i r i ş i m 1 e r i s e n d ro m u n mesl ( ö rn . p e rrn e k b o ­ Bi r y1 l 1 1 k i zl em e ça-
· k e n d i s i k e d e r e s k i l e re y e l e r1 n 1 k u l l e n m e k ) 1 1 ş m e l e r1 , ç o c u k l u ğ u n
d e y e n 1 r. N e y e z 1 k k i s e ğ l e n 1 r. t edav i ye d i re n ç l i b i r
e n c e k m o d e rn z e m e n - Ne y e z 1 k k i , bu s i s - bozukluk o1 duğunu dü-

32
ş ü n d ü rm e k t e i k e n , 1O d ü ş dk ı e ri g ö z ı e n m i ş t i r. S i b i ry e P s i k o l o j i D e rn e ğ i ' n i n

y1 l l 1 k bi r dönemi k ap­ Aç1 k t 1 r k i bu si nsi 38. topl entı s ı n d e sunul e n

seyen bi r çel 1 şm e ge­ hestel 1 ğe yekel anm1 ş b i l di ri

n e l k ü l t ü r, o l g u n l u k , o l a n m i l � o n l e rc e k u r­
boy ve sebze yememe b a n a ü m i t v e rm e d e n 3 - S m y t h e v e B e rn e s ( 1 980)
' D e v r e m ş t e d e v i s i d i Şirüme­
k o n u l e r1 n d e h e s t e 1 e r1 n önce daha bir çok ko­
si n i ö n l e r·
n o rm e 1 s t e n d e r t 1 e r1 n u d a a re ş t 1 r m e y e p l l ­
D e v r e n ı ş ç ı O rt o d o n t i D e rg i s i
y e k e l e d 1 ğ 1 n 1 g ö s t e r­ m e s l g e re k i r.
m i ş t i r. A y n 1 ç a l ı ş m a d a
4- P o t e s h v e H o s e r ( 1 980)
kendi l i ği n den i yi ı eşme
· s m y t h e v e B e rn e s · ı n i ı e ri s ü r­
o re n 1 n 1 n % 9 5 o 1 e re k K tJ y n a k l a r:
. d ü ğ ü k u re m ı n y e n l ı ş l e r ı ·
septen m es1 bi r kl i ni k 1 - B e rb y - K e n n ( 1 97 1 ) · o e v re -
D e n t e l P s i k i y e tri D e rg i s i
nı şı n P l esti s i tesi '
re f o rm o l e re k d e ğ e r-
P s i k o t e re p i 1 e r
1 e n. d i r i 1 m i ş t i r . s - · S m y t h e v e B e rn e s ( 1 98 1 )
B u se vi ndi ri c i so nuç- ' S i z i n e r e ş t ı rm e n ı z b e rb e t y e ­
2- Ç e k m e k t e ş v e J e t g i ı ( 1 939
1 er e r eğm en , ç o c uk 1 u k p ı l m ı ş ; P o t e s h � e H o s e r· e y e ­
' i ş e n l e ş m e z l ı kl erı m n k o gn i t i f
günümüzde ek l l seğl 1 ğ1 nıt'
çözüml emesi '
i l e u ğ r e ş e n l e r1 en çok S u P s i k i y e t ri s i D e rg i s i
Gü n ü m ü z d e E n d ü s t ri y e l
meşgul eden ci ddi ve Psi k o l o j i
h1zle yey1 l en bi r hes­ 6- Potesh ve Hoser ( 1 98 1 )
' A n n e ı e ri n i z p a s t e l g i y e r d i ;
t e l l k o l a ra k y e ri n i k o ­ 3- R ei sJ ( 1 957)
·

S m y t h e v e B e rn e s · e y e m t '
ru m e k t e d l r. ü s t e l i k , · u ç v e k e l erde ı s p e n e k
B ö c e k l e ri n V e ş e m ı D e rg i s i
p s i k o l o j i k re h e t s 1 z 1 1 - kul l e m m ı ·
ğ1 n ötesi n de bir çok S e b z e Bi l i m l e ri D e rg i s i
7 - ' S m y t h e ve B e rn e s ( 1 982)
f i z i k s e 1 re h e t i l Z l l k t e
' P o t e s h v e Ho s e r·ı n c i n s e l y e ­
b u b i re y l e ri d a h a f a z l a 4- R e i s ,T ( 1 968) ·ı spenek; fe­
ş e m l e rı n d e k i u t e n ç v e r i c i e n ­
e t k i l e m e k t e d i r. 20 y1 1 n o m e n e ı o j i k b i r p e rs p e k t i f '
l e r; i l e ri y e m t
önce yep1 l en bi r çel l ş­ V erol u ş ç u Bateni
Newsweek
mede, su çi çeği , kl ze­
ml k ve k ebekul eğ1 n ço­
S -T o m , C & J e r ry , M ( 1 967) J o rd e n W. Smol ler

·sı çenı enl e me d e b i r model Journ a l o f P o l y m o rp h o u s P e r v e rs ı ty


c u k l e rd e n o rm e 1 k o n t ­ K 1 s e l t a nı k ç e v i re n :
o l e re k i n s e n d e v re n ı ş l e r ı ·
ro l l e re o re n 1 e 6 k e t Benu Büyükkal
C e z e m n Ö d ü l l e ri
d a h a s 1 k g ö rü l d ü ğ ü k e ­
n 1 t l e n d l . A y r1 c e , k e z a
Dkum e ön srl l srt;
ri s k i d e d a h a y ü k s e k ­ 1- C h ri s t , J ( 1 9 8 0 ) · ç o c u k l e r­
t i r. N o rm a l y e t i ş k i n - de b ü y ü k l ük
1 e rl e k e rş 1 1 e ş t 1 r1 1 d 1 - f i k i rl e ri ·
ğ1 nde ç o c u k l u k k u r­ U y g u l e m e l ı T e o l o j i D e rgi s i
b a n l e r1 n 1 n ç o k d a h a s 1 k
o 1 e re k d i z l e ri n i a c 1 t - 2- K i s s o f , K . G . B . ( 1 975) ' Ö ğ re ­

t 1 k 1 e r1 , d i ş 1 e r i n i k 1 r­ ni l m i ş

d 1 k l e r1 v e b i s i k l e t t e n d e v re n ı ş ı n s ö n d ü rü l m e s i ·

33
normal k abul edi len davranış ve
töreler d i ğer kül türler için
anormal olabil ir. Ku şaklar
boyuncada anormal l i k kavramı
NORMALLİK USTUNE değişir.
O Bir kişinin her yönden
fevkalede olması bckl cncmez.
Normal değerleri saptamak için derecelerine karar verilir. B ir veya birkaç özellik
"anorm al " derecede çok görüş "Normal", Çan eğrisine uyar. bakım ından bir parça kusurlu
ileri sürülmüş, bunl ardan (İstati stik norm) ol abilir. Eğer birçok
birkaçı aşağıda sıralanm ıştır. O B ir değer ideal olarak özel liklerinde beli rgin
saptan ı r ve bundan sapmal ara yetersizl ik varsa, o zaman bu
O Eğer k işinin kişisel göre arıormal l i k kişi m uh temelen anormaldir.
özellikleri ve i şlevsel görevleri değerlend irilebilir. İstat istik O S ağlık genel an l amda
arası nda bir uyum ve yeterl i l ik normdan fark ı n i teliksel fiziksel , ruhsal ve sosyal bir
varsa ruh sağl ığı yerindedir. olmasıdır ve J ebrri sinc uyar i y i l i k halidir, sadeec h astalığın
Sözkonusu kişi kendi kendini , (İdeal norm ). yokl uğu anlamına gelemez.
ya da toplumu rahatsız ediyorsa, O Emosyoncl güçlük leri Norm allik i le sağl ı k eş an lam l ı
anorm all iğe işaret eder. olmay an bir insan ol amayacağı değildir.
O Herhangi bir i nsanda i ç i n norm al ded iğim i z insan l ar O Eğer insan bi r iş ve
bel irgin k l i n i k semptom yoksa asl ında normal deği l , sadece aile sahibi olabi liyor, yasa ve
normal k abul eunek gerekir. normal sını rlar iç inde ol an l ard ı r. ·sosyal kural l arla çatışm adan
Yani hastalı k belirti ve bulgusu O K ü l l ürel görüşe göre güçlüklerden sıyrılabil iyor ve
vermediğiniz s ürece normal bir kimsen in davranışları içinde zevki için ol ağan fırsatlardan
olarak değerlendiri lebil irsiniz. bul unduğu sosyal ya da kül türel y ararl anabi l iyorsa normaldir.
*En sık rastl adığımız değerlerin ortama göre normal veya O Normal davran ı ş sosyal
ortalamasına en y ak ın değerler anormal kabul ed il ir. Toplwnun ortanıla k i ş i arasında k i
normal değerler olup, bu değere normal l i k ya da anorm allik etki leşmenin sonucudur. B i reyin
oları uzaklığına göre öteki yargıları o topl uma özgü temel doyu munu etkil emeyecek
değerlerin anorm al l i k . yargılara dayan ır. Bir kül türde kadar büyük değil ve bireyi n

34
tam potansiyeline yakın işlevine Neler normaldir?
Sıntmak, kandınnak, dalga geçmek,
izin veriyorsa normal ol arak
övUnmek, hırslanmak, sözünde durur
kabul edilebilir. gibi yapmak nonnal midir?
O Normallik istenen Kıskanmak, öfkelenrnek, bağınp

birşey değildir. Normallik, çağırmak, içinden geldiği zaman şarkı


söylemek patolojik m idir?
yaratıcı düşüncenin olmaması
Kazık atmak, hava atmak, bakış
ile eşittir. Yaratıcılık kişiyi
atmak, dalga geçmek normal; kapris
diğerlerinden ayıran birşey yapmak, aşk yapmak, keyif yapmak
ortaya koyması dır. Normallik anormal midir?

için uğraşanlar, bel l i bir psişik Reddetmek, zıplam ak, hoplamak,


fırlamak, kendi kendine konuşmak
dengeyi korusalar bile yaratıcı
sağlıksız mıdır?
olmayanlardır. Ağlamak, çocuklaşmak, yardım
O Normal lik adaptasyon etmek, düşünmemek, altta kalmak,

kavramı ile ilgilidir. Ancak otlanmak, mızlanmak, n azlanmak,


diklenmek, bitlenmek hangi gruba
adaptasyon, toplumun emrine
girer?
girip, pasif biçimde kendini Bu işi kim bilir? Bilenler normal
bırakmak değil , iç ve dış midir? Normal var mıdır? Yoksa yok

etkenierin sentezi ile oluşan bir mudur? Bunları düşünmek anormal


midir?
dengedir.
O Kişinin gerçeklik
HA YDİ MAHKEMEYE
duygusu var, gerçekle i lişkisi JJ. Rousseau insanın doğuştan
tam ve gerçeği test eune itibaren toplum i le bir sözleşme

kapasi tesi yeterli olması onun yaptığından bahseder. Ancak


günümüzde birey ve toplum
sağlıkl ı olma ofasılığını artınr.
arasındaki bu sözleşmenin, sadece tek
taraflı uygulaıur hale geldiğinden söz
etmek, ukalalık olmasa gerek. B irey
topluma uymak ve yaptığı
sözleşmenin kurallarını yerine
getirmek için, bütün varlığıyla
savaşırken (kimi zanian varlığı ile ters
düşerek) toplum bireye ısrarla
ANORMALLER, uymuyor, aksine kendini oluşturan Bir toplumun üyekrinin kafa yapılıı ­
bireylere karşı tavır alıyor. Aynca nnda aldatıcı olan şey,
ANORMALLERE İYİ elindeki sınırsız gücü kullanarak, benimsedikkri görüşlerin "h erkesçe
bireyleri kendine uymaları için geçerli sayılan " görüşkr olmasıdır.
DAVRANANLARDIR zorlamakta. Toplum zorla getirdiği Büyük bir saflı/da insanlar,
kısıtlamalarla içgüdüleri sürekli çoğunluğun belü bazı jikirkri ya da
engelliyor, yasaklar koyuyor, ve bu duyguları paylaşmasının, o fıkir ve
yasaklanna günah,ayıp,anormal" gibi
·• duygulann doğruluğunu
Mustafa Demirtaş önemli isimler veriyor. kanıtladığına inanular. H4bir şey
B irey i se, kendi inançlarını, bundan daha yanlış olamaz.
sevgilerini, özgürlüklerini feda ederek, E.Fromm
toplumun kölesi olmaya çanak
tutmaya pek meraklı! Sözleşmeyi tek
taraflı fesh eden topluma yaptırım
uygulama zamanı geldi de geçiyor bile! KÜLTEGİN ÖGEL

35
Deh a , d ü n yaya al ı ş a m a m ı ş ol an­ ba ğh . Bi r yerlere izl e r b ı r ak m ı ş ol­
d ı r . Şa şkın i n s a n d ı r . Onu k an d ır­ m alı yı m .

DEHA
m ay a ç alışı rl a r , k a nd ıranl arı kandı­ Doğa d a d o ğu m , öl ü m ü h a şl a t ı r .
ra b i l i rse d e h a s ı n ı gös te rm i ş o l u r . D ü şünce gerçe k d oğadı r , kendisini
Birl i k te yaşad ığı kişiler o n u kendile­ d oğ u r u r ve öld ü rü r . Genel ol ara k ,
rinden ayırt edem ezle r, ç ü n k ü ayırt d ü şüncenin k o n u su ola n şey , d ü şün­
etm e le ri ond an a y rılm a k demektir: cenin konusu ol m a k t a n çıkarılm a k
Biz ve Dch a . Oysa d a h a , onlara ge­ için varol u r . Kend isi n in doğu r ma dı­
rek t i ği zam a n Biz1den ayr ı l m a s ı ge­ ğı öl ü k o n u l a r ı elde edt:n bi r d ü ş ün ­
rekendi r. Ona k a tlan ı rla r , am a hır­ ce, onl a rı toprağı n a k a t m a y a çalışır
pal a y a r a k . İsm i n i söyled i kleri z a ­ ve a n c a k top rağa göm d ü k ten son ra
m a n o m ahv olm u ş t u r , o n a bağırm a­ onl arın b a ş k a şeylere d ö n ü şe rn eye­
ya k a l k a rl a r , n a sıl ge rçek bir deha cek y a p a y a rt ı kl a r olduğunu görü r .
olac ağım öğretm eye kalkışırla r . Onu B a şk a sının çocuğu a n c a k kon u k ol a­
anl a m a k istedik lerini söyle rken , ölü­ bili r, gü l ü m se riz , seve riz , ve a k ş a m
m ü n ü i s tedikleri a nl a ş ıl ı r . Onu l a ­ evine d ön e r . Ya k a ybolm u ş , e vden
n e tl e rl e r . Ö l m e m e s i de gere kl idi r , a t ı l m ı ş ç o c u kl a r? B i rk a ç resm i iş­
işe y a r a m a l ı d ı r , o n a i ş h u y u r u rl a r . lemden son ra evde y a ş a y abili rler ,
Uzm anlaşlırm a yı dene rle r. Ka rşı sın­ a m a bir g ü n ge rçek a n neleri geli rse
d a , on u n l a b i rl i k te k on u ş a m azl a r , h iç d u ra k sam adan gid e rler.
k o n u ş m a y a u yg u n deği l d i r o . O d a Düşünce önce ken d i s i ni b a şl a t ı r ,
onl a rla konuşm ayı dert etmez z a ten . s o n r a dehası n ı y a ra t ı r . Me kan , za­
Kendi saptadıkl a rı 11Ge rçek Deh a y a man ve y üzey u ygunluğu varclı r : Da­
Uygun D a v r a n ı ş K u r a l l a rı 11n a u y a ­ h a d ü ş ü n cen i n ke n d i si ol a ra k d ü ­
m a zl a r , öfkeyl e , i ş i n i hem en b i ti rip ş ü n ce yi s ü r ü k l e r , k e n d i k e n d i n i n
gi t mesini söylerle r . Sık sı k , onu i h ti ­ başlangıcı d ı r böylece . Ken disi ol u r ,
y a ç t a n y a n l a rmd a t u t t u kl a rı n ı h a ­ kendisine d o k u n u r . Anc a k kend isi­
u rl a tırla r. Dch a , işçili k yap a r . n i n de başl a t m ı ş olabi leceği b i r d ü ­
Asl ında d e h a y o k t u r . G ü çlerin m a tcm a tiğe uzanan yol u dchalar m ı şünceyle b i rlcşcbil i r , o n u sürd ü rcbi­
aşırı toparla n ı ş ı vard ı r anca k . K o r­ y a ratm ı ş t ı r , yoksa o dehasını göster­ lir. Ba ş k a d u r u m l a rd a , b a ş k a s ı n ı n
k u l a rını yenern eyen ve güçlerini t o­ sin diye b a ş k a l a rı m ı ? Son u nd a , d o­ dehasını tekrarl a r v e s ü rd ü rler, d ü ­
p a rl a y a m a ya n b u d a l a l a nnsa , elbet­ ğan çocuk ça resizce k abu llen i l i r , işe ş ü n ceyi d eğil : D ü ş ü nce ge rçekleş­
te b a ş k a birine ih tiyacı ol u r . Deh a , y a ra m a zl ı ğı sü re k l i b a ş a k a l k ı l ı r . mez , ke nd ined ok u n a m a z ) çünkü ne
onların o r t a k korku la rını n , i s tek ve Delil iği n in i çi n d en ç ı k t ı ğ ı n ı ki m se ayna ne de gö rüntü ol u r .
a l ı ş k a n l ı kl a rı n ı n ço cu ğ u d u r . O n u fa rke tmez . Yine d e , b ü y ü d ü ğü za­ He·r şey s ü r ü klenm eye cği l i m l i y ­
d o ğ u r u rl a r , besl e y ip b ü y ü t ü rle r . man o d a başkal a rı n ı d oğuraca k t ı r , ken , d ü ş üncenin ken d isi olm akla uğ­
Hep s i n i n top l a m ı ve t a pl a m d a n d a i ster i stemez. raşm a s ı ge ri k alış s a y ı l ı r . D ü ş ü n ce ·
fa zlasını i sterler. içi n , zam a n i çi ne d ağı lm ış ol uşumla­
Deha i se , y a l n ı zca kend i s i d i r ve 2. rın fa rkı n d a oluş i ç i n , y a n i bilinç
kend i n d e n fa zlası . D i ğerleri ne ha­ (Doğu 1da Düşü nce ve Deh a) i ç in öne m l i d i r bu: Doğ u m , öl üm ve
kar, bağl a rı n ı hissede r , k ü çümser. D ü ş ü n ce, kendisi o l d u ğ u n u n a sıl s ü reklilik h e r şek ilde s ü rer . Dcha
He r şeyi küçü m ser. Ke n d i n i k ü çü m � anlayab il ir? D ü ş ü n cesin i n d ü şü ncesi ise, mekan içinde yer a l ı p y ü zey ü ze­
sey işini gizler genelde , ç ü n k ü herke­ olarak m ı ? Ayn a sı n a bakıp kendine rinde zaman r ü zga rın a k a rşı d u rd u­
sin b ü y ü k se rn es i onu deha y apm ı ş­ dokunarak m ı ? Şey , oluşum içi ndey­ ğu i çin b öyle y a ş a ya m a z : Ya yokol ur
t ı r . Beklen t i lerin tıpkısa olm a y a yö­ ken o l u ş u n u k a vr a y a b i l i r m i ? Ya ya d a hönle şir.
n e l t i l d i ği n i b i l i r , onu k u l l a n m a y a ş ü pheye d ü şerse ol u ş i ç i n d e old u -
k a l k ı ş a n l a ra kıza r . Kızdığı z a m an . ğundan y a d a gerçek b i r ol u ş oldu­ 3.
gü çlerini y a s a v u r u r kend i n den ge­ ğund a n . Bir y a ğ m u r or m a n ı n d a 11Ama insanın y ükselişi, se vilen
çerek c·Kendini h a rca r11), ya da on­ kayb ol u yorum v e h e r yön b i rbirine insanlarca ge r ç ek le ş tir il me d i . O in­
l a rı topariayıp e t k i n kılm a y a çahşn benzi y o r , a m a elb e t t e gel d iği m ve sanların i k i özelliği vard ı : M . uaz­
(11Eli n dekini i yi ku llanır11) . ileried iğim iki yön v a rd ı , birbi rine zam bir d ürüs tlük ve en azın d an
Ne olursa ols u n , a l a y edilir. bir parça de h a. 11

Ş a şkınl ı ğı sevil m e z , ç ü n k ü başkalan J. Bronowski .


a l ı ş m ı ş t ı r her şeye , o n u a lışkan l ı ğı
bozs u n d i ye i s teme zler, yeni a lışkan­ Sabri Gürses Deha d ü rüst olm a l ı m ı dır ? Y aş a­
lıklar ya r a ls ı n d i ye isterler. Şi irden yışının i s tekl erinin bel irlenm işlik or-

36
talamasına göre d ü zenleniyor ol m a­ ten kaçabileceği başka bir yer yok­ m ızın nasıl ol acağına karar vereme­
sı , a hi ağı d a i sıekiere göre y ap a r . Lur. Dehası a ncak burada dehadır, den (daha önce denenmiş ola nı) ya­
Ancak i s tedi kleri olabild i ği k a d a r . çünkü başka hiçbir yerde onu yara­ şam a ya başh yoru m . Ya şayı şım baş­
Ahlak , yaşayışı sürdürm eyi d üzen­ tan olm a y a c a k t ı r ve b u ra d a - onu ka d a ol abili rd i , am a böyle . Yaşayı­
ler, n a sıl yaşıyorsak öyle ahla klıyız­ y a r a t a n l a r , y a r a tıl m a yı bekl c rl e r . şın bana daya t ılışı o yaşa yış içinde
dır. Evrensel olabilece k ahl a k , be­ Yeniden ya ratması d üzenlemesi ge­ yer almış olan ve yer ala n dehala­
nim nasıl yaşam a k istediğimden, na­ reken o , h i çbi r zam an d ü rü s t ola­ rın , dehası yer alacak ola n b i r deha
sıl ilişki kurm a k ve varolm a k istedi­ m az. D ü şünce , hiçbi r zam an old u ğu türünün d ayatılm asıdır. (Uzm a nlık
ğimden öteye gidemez. Başkalannın gibi gerçekİeşme m iştir. dışı dehayı yaşantılamadan , uzm a n­
bana dü rüstçe davranm asım i s tiyo­ l aşm am isten i r . ) Deh anın o r t a k ve
rum , çünkü bilgi eksikliği ve şüphe 4. Deniz'e, te k old uğu , ve o d eh al a rı n b e n i m
beni ted irgin eder. Ba şkası h a kkın­ D e h a bended i r ve b a şk as ı n d a yaşa yışım ı şekillendirdiği varsayılır;
da edindiğim bilgi , benim onu şekil­ gerçekleşir. oysa onl a rı n şekillendi rdiği y a ş a yış­
lendirmemi sağlar. O, benim "şöyle" • Deha oluş b a şk asın a göredi r . l a r beni m y a ş a n tı m ı etkil e r . S a a t
oluşunu bildiğim kişidi r. Onun bana O ysa b e n kendim i , varl ığırom doğal kullanırım , am a l SOO'lerden b ugün
verdiği yetmez , bi lgi sayıl m a z b u , d urum u olar a k düşü n ü rUm : Başka doğru ol an saat tarih i ni yaşantıl a ya­
güven verici d eğildir; benim ond an n a sıl olabilirim ki! Olu ş u m u n her m a m , geriye doğru kısa ba kışlı ya­
aldığım rah a tlatır, bilgilenirim . h ali bende saklıdır; kend i m e çok az şantı tasarl a rım ; t a rihler birleşm iş
D ürüstlü k olm ayan şeyd i r ; ç ü n­ şaşırırım , kend i m e şaşkınlığım daha v a rsa yılı r . B i l gi s a y a r k ull a n ı rım ,
k ü ben b a şk a sı h a kk ı nd a bi lgiy e çok h e yecanla nm a , va rl ığı ın ı n ol­ otoyoll a rda gezerim , plak d i nlerim ,
ulaştıysam , bu , ond an ayrı bi r şey­ gunluğunu h i ssetm e ol a rak belirir. a m a ta rihleri yoktur. Yaşay ışım şe­
dir, benim ona söylem ediğim , o far­ Başk a l a rıys a , k a v ra y a m ad ığım da­ killenmez, evrilmez, kısaca bozu l u r .
ketm eden aldığım bilgidir ve çoğun­ h iyane yapılar ola rak kalır. Her iki Y a ş a y ı ş dehaların deği ş tirdiği şey
ca ona geri de s u n am a m . Birisi bana şekilde de: Aptalın aptal oluşu n a sıl i se , tarih d eh a l a n n ili şkileri üzerine
karşı dürüst old uğu z a m a n , benim s ü rekli olabilir, deh anın deha ol uşu k u rulu yorsa , varolu rum , am a yaşa­
d ü r ü s ts ü z l ü ğ ü m b a şl a r . Am a n e n edir? Her şey dışandadır, her şeyi y am am , ta ri hsizimdir.
olursa olsun bir anlaşm a v a rd ı r ve a n c a k deha m d a n geçi rere k i ç i m e
·s
beli rli bir yaşayışm ve söyle m in d ü­ a labilirim v e b u , yine ban a a i t şey­ .
rüstlü k old uğunu va rsay a rı z . Ş u a n ler anlamına gelir, her şey yine dışa­ Dch a yok-olan şeydir. Zam andır.
v e şu a nki y aşayış onayla nır. Daha rı da kalır. Başkal a rı içi n , benim dı­ Z a m a n s a y a şa yışın s ü re kliliği d i,r .
dü rüst m ü d ü r? D ü rüst olm ası ola­ şa v u rd uğum şeyler her şeyin içine Kesinti uğrayama z oluşu , on u varo­
naklı m ı d ı r? Evren h a k kı n d a bir k atılır, a m a bana göre her şey onla­ lu şa aldırm az kılar. Varol u ş ise , za­
kavrayışı vard ı r , dehası içinde bir rın dışı n daki şeylerdir. S ü rekliliğim i m a nla birlik te ve onun dışında a k­
bütünlük k u ra r ve a kt a rdığını v a r­ sağlaya n şey b ud u r : Başkalarına gö­ m a k zoru ndadır. Ya şayış i çindeki
sayar. Bisiklet dahiyane bir alettir, re olu ş . varolu ş dehayı y a r a tı r . Dehanm iz­
a m a bizim onun ne olduğunu k avra ­ • Dahiyane yapılarla k a rşı karşı­ leri , y a ra ttıkları , birl i k te ve dışarda
yışımız y a ra tıcısıyla eş m idir? Kütle­ yayım : Form üllcre bakarım , deney­ olm a h a reketini s ağl a r . Herşey ken­
sel çekim formülleri , Newton ' u n on­ l e ri incclcri m , ş i i rleri , rom anl a rı d isi ol u r . Deh a , v a r ol u şun zam a n
lan kurarken ne düşündüğünü ifade okurum . . . Deha ürün üdür bunla r . i çinde düze nlenmesini sağl a y a n d ı r ,
eder mi? Ya d a , l isimli soyu t ve ke­ Benim yara tm adığım şeyler. Yarat­ ·ya ni k e n d i kend ini d ü zenleyen za­
sin bir zaman birimini varsayarke n , m adı ğım şeyle ri kavra yabil i yoru m . m an . İn sanl ı k t a rihinin y a r a tılmış
şehrin s a a t k ulesiyle k a rşı k a rşıya Ö yleyse onları ben d e y a ra t abilir­ şeyl e re göre d ü zenlenmesi bu y üz­
olan Newton , televizyon kanall a nm el i m . G ö recel i k K u ram ı nı k a vraya­ dcndir.
değiştirerek kesin ve birbirine geçiş­ b il iyorum , öyleyse ben de yaratabi­ Oysa i n sanlık tarihi nin p a rçalan­
li bir zamana d üşen bizlere ne anla­ lirdim . Ben yaratm adım , çünkü , ya m ış olduğu bilgisi, dehayı za m an ol­
b r? Deha çaresizdir, evreni k avrayı­ zaman beni dışarı a ttı , göreceli k leu­ m a ktan çık�nyor ve d üzenlediği va­
şını başka k a vrayışla rın ü zerine ramından sonra yım , ya da deha ger­ rol uşun i çine k a tıp a n c a k yaşa yışı
k u rm a k zoru nd adır, onl a rl a birleş­ çekleşmesi zorunlu şey değildir, sa­ açı kla yıcı şey h aline geti riyor. Hiç­
tirmek zorundadı r. Heisenberg, be­ dece vardır, varolur. bir zaman birlikte ve dışarda olm a
l i rsizlik der, a m a elbette k i doğayı (Beni çeşi tli deha t ü rl e r i ne sü­ hareketi gerçekleşmemiş, yerine geç­
düşü nüşü bu kadar belirsiz bir söz­ rükleyen bu yapıtiara gerçekten ih­ mc ve içinde ol m a h a reketi v a rmış.
cükle a ç ı kl a n a c a k k a d a r d ü ş ü k ve tiyacım va r m ı ? Gerçe k ten , deham İnsanlık t a rihi yen iden d ü zenlenir­
apacık değildir. Deha , dehasını aç­ bu t ü rden olması gere ken bir dcha? ken , bundan sonraki tek olası a şa­
m alda birlikte tulsa klaşır, yaşayış Dehanın başka şekilleri olamaz m ı?) m a , dchanın yeni doğm uş i n s a n ve
biçimlerine, düzenlenmiş doğaya ve • Birleşen d ünya üzerinde bi rleşen birli k te ya şayan insanlık ola rak or­
ahlağa , k u ruluşl a ra tesli m olu r; za- y aşam biçimleri doğuyor. Yaşayışı- taya çıkması olabilir.

37
Krokiler·dört

kopının açılışını hissetmiyorum. sırtını okşomoyo devam ediyorum

lepisko soçlının. hafifçe dönüyor. gözlerimiz gözlerimizi görmeyi istemiyor ve

soruyorum ono:

• karşıdaki denizi seyreder misin geceleri ?

' hayır· diyor. 'geceleri annemle konuşuruz. sözlerine inonırım onun, yolancı

olduğuna inandığım kadar. o derki: kız gibidir deniz, ono güvenilmez-.


ve kovonm başımda dönüp duran korson ları.

sonsöz yerine
gizlidir denizlere duyulan özlem�
çıkar bazen yatağının olnndon,
alır götürür onu sevişrnelerden ırak den izlere.
deniz ölüdür ve öldürür cinsell�ini

N e v z o t Ç o l ı ş k o n .

38
y o ru m e k ş e m ı n s e s i b u l d u
beni , yenı nde beden i m e uy­
g u n b i r rü z g e r v e r d e n i z d e n
. .. g e l e n , i k i s o k a ğ ı n b i rl e ş t i ğ i

ANLAŞMAL 1 IT I RAF y e rd e d ö n ü p s o l e b e k ı y o ru m ,
d ö r t k i ş i y ü rü y o r e re d e b i r·
b e n i m , d ö rt k i ş i y ü r ü y o r
Bir bede_n vermekt es in m e z , ç ü n k ü s ü rd ü ğ ü n y o l d e o r e d e g ü l ü y o rl e r, y ü z ü m e
dünytJytJ, i ş e re t l e r v e r d ı r e n l e m l e rı n b e k ı y orum e c ı onu b e ğ l e d ı ­
hep tJyn 1 s1n T kendin inkin i ç ö z m ü ş s ü n d ü r , g ö z l e ri n v e ğı m i çi n k ı z g ı n , i p i n fe z l e
Sen, ben benzerliks izsin b e y n i n b ü y ü t e ç d e ğ i l d i r e r­ d e y e n m e y e c e ğ ı n ı b i 1 i y o ru m .
P e u l El u e rd t ı k . G e rç e ğ i g ö rü rs ü n e m e D ö r t k i ş i y ü rü y o r e re d e b i ri
onunl e dost olmazsı n o ses­ b e n i m , k ö p rü m e d e n i b i r
E rk e k : Güneş bettı, siz ç ı ğ l ı k e t ı y o r, m a rt ı l e r
b a t e rk e n b a t e rk e n d e ğ ı n i k i b i r düş mend ı r göl gen ol du­ i nsen kokusu ve mey ı s one
y e m e c ı e ç ı l d ı v e d e ğ ı i ç e ri ğ u n u d ü ş ü n ü r s ü n , s o n i ş a re t.. k e r ı ş ı y o r, k ü ç ü k d ö r t k i ş i y �
el dı l e r, i s t e k l i y d i l e r on s e e t y ı ğ ı l ı t o m ru k l e n n ü z e ri n ­ b e k ı y o r s o n re k u m y ı ğ ı n ı n ­
s o nre beşke i k i yem e ç d e d i r, y e n ı n d e m e v i t u l u m l u deki böcekl e oynemeye de­
y e n i s i n i d o ğ u re c e k . B e n i m d e m i ry o l u i ş ç i s i e rk e d e o r­ v e m e d i y e r, k ü ç ü ğ ü n e n n e s i
sonum böyl e bi r gün1 e menl er sı ktı r ve seni çağı - a d e ı ş ı ğ ı n ı y e k ı y o r, e s k i v e
b e ş l e y e c e k , b e l ı k p u l l e rı , rı rl e r: k ü f k o k u l u s e rı b i r ı ş ı k e h ­
k ö p rü d e m i rl e ri , v e p u r Atl esene ş e p e v d e n d ı ş a rı f ı r l ı y o r,
d ü d ü k l e ri , k e re v e B i ra z d e n h e re k e t e d e c e k d ö rt k i ş i o n e ç e rp ı y o r, k e d ı r.
ş e ri t l e r i m l e y a t ı y o r Gi di yor g ü l ü m s ü y o r, s e rı ı ş ı k k e n e ­
o l e c e ğ ı m b i r p e n c e re i ş ç i e 1 s e l l er, y e p ra k l er hı ­ r e ç e k i 1 i y e r.
d i b i nde. ş ı rd e r, y e ş i l l i ğ i n e r t e s ı n d e D ö rt k i ş i y ü rü y o r o re d e b i r
K 8 d 1 n : A rn a v u t ç o c u k l e r c e m l e r e t e ş e t e r­ ben ben mi yi m ?
k e 1 d ı r ı m 1 e r ı n ı n e·re s ı n d e k i ı e r y ü z l e ri n d e c o ş k u y l a , k ü · K a d 1 n : Cem l er ı s l e n d ı , b e ­
ç i m re ri , t e ş t e n s e t l e ri v e ç ü k d u d e ğ ı n ı b ü z ü p e ğ l e r, t o n z e m i n y e ğ m u r k u s u y o r,
eteş b ö cekl eri n i sen de onunl e E k i m S a ğ u ğ u u z a k l e rd e n
·b u l u ş t u ru r d u m , m e r t ı l e r b i rı i k te n e d e n i n e y n ı o 1 d u ­ g e l d i , b i r ö n c e k i E k i m g i r­
g ri , t u r u n c u , m e v i d ü ş ü rü rd ü ğun e i n eneb i l i r mi s i n? depl ı bir kebustu, bu eki m
h e r y e re , K 8 d l n: O e n v e s e s s i z l i k b e ş k e y e rd e e ç t ı m g ö z ü m ü
d e n i z i n k o k u s u b u rn u m u d ü n y a n ı n e n i y i d o s t u d u r, ş e ş k ı n l ı k l e ç e v re m e . b e k ­
k e n e t ı rd ı . s a p ı l ı rk e n ç o k h e r y e re y a y ı l ı r v e s i n e rl e r, tı m, son gün şeşkı n yatak­
c e n ı m y e n e rd ı , d ü z l ü ğ e kokusu üstünden gi tmez, ten kel ktı m, düşündüm göv·
. u l e ş ı r e re n e d e k i e r s l a n l e r ı k i b r i t ç ö p ü y e p e y m e k a n l e r­ d e m e ğ ı rd ı .
ve d ü n y a n ı n s o n u n u bi l e n de i se çı kmayen mide bu- G e l e cek, Eki m b u d em i r ke­
s i y e h p e l e ri n ı i e d e m ı ı e n d ı rı c ı b i r i z b ı re k ı r. pı den çı keceğ ı m , ekl ı mde
e n l e t ı rd ı m o n e . H e r ş e y s e s s i z d i r e rt ı k , s a ­ · k e b u s u n i z l e ri v e d ı ş e n b e ­
V e rs ı n . d e c e b ü y ü k b i r de p r e m s o n ­ keceğı m.
E rk e k: Ağı r gel i r çok eğı r re s ı n d e b ö y l e b i r i z y e ş e n ı r Dı şerı Sl
g e l i r, F e k e t d e n i z s e n i k a l ­ Ge n i ş b i r b o z k ı r rüy e l e rd e i ç e ri s i y m i ş .
d ı rı r, e ğ l e re t e k ı l m e z s ı n g ö rü l e n , k o y u s e rı y e ş i 1 t e ­
e m e t o p ra k t e y s e n b o z k ı r p e l e r b i r e z y u k e rı d e
s en i g ö m e r ü s t ü n d e d e h i ç b i re z y u k e rı d e ç i z g i b i r e y ,
b i r ş e y y e t i ş m e z , t re n i n b i r s e l t o - m a rt e l e d ü ş ü n ü ­
p e n c e re s i n d e n b a k e rs ı n y o rs u n t e k ş e n s ı n ı n o l d u ­
k u z g u n u z a k l e rd e s e n i ö z - ğ u , t e p e l e re ç e rp m e k t e n
ı e r, o n u k ork u y orsu n .
g ö rd ü ğ ü n z e m e n d ö n ü ş ü n o l ö y ı e U z e k k i ...
Ed; z EVRENOSOGLU
m e d ı ğ ı n ı e n l e r s ı n , ş e ş ı rt - E rk e k: Yokuşten eş eğı i n i ·

39
N E D i R ? başlıgı düzenlilik
paranoyasının yeni bir göstergesi
olarak büyük bir iç huzuruyla atılır.

Pozitivist An lay1ş Bu düzen kitabın sonuna kadar


böyle gidecektir, ne b üyük

N ed ir?
mutluluktur yazar için . (yazar
dostları a rasmda bilim adaım, pro­
Ka�a Ayr• llr? Bir Örnekle • • • fesör olarak d a anılmaktadır. ) Bu
yeni b aşlık sonrası ilk cümleler
mutlaka hem egitim hem psikolojiyi
Kitaplardan Bir Kitap ayrılmaktadır, unutulmamalıdır. bir arada kapsayacak biçimde
Bir "Giriş"i vardır. 'Formel' Türkçe bir sözcük degildir kurulmalıdır. Böylece ilişki kurulup
"lçindekiler"den sonra yazılması diyenler olabilir mi? Ols un. Onlar son tarnın için gerekli zemin
gerekir ve şöyle başlar: bilimin temel niteliklerinden ikincisi hazırlanır. Magoon ve Garrison
(Konumuzun adı 'Egitim Psikolojisi' ( ! ) olan (-ilki ampirik olmasıdır) isimli bilim ad amları t anımı şöyle
olsun . Aslın da ne olsa gider, "bilim evrenseldir" maddesini yaparlar . "Egitim Psikolojisi, insan
red d edilmez . ) bilmeyenlerdir. Bilim dilinin de , zihni ve davranışlannın egitim­
"Egitim Psikolojisinin ne bilimin kendisinin de Türkçesi, ögretim süreçleriyle ilişkili olarak
oldugunu anlamak için konuyla ilgili Portekizcesi, J aponcası yoktur. incelenmesidir.
kavramlarm in celenmesi �erekir. " Anlayan anlamaktadır. Egitim Psikolojisi bir bilimdir,
Mükemmel bir giriş cümlesidir. Formel Eğitimi valla hilla bilimdir; bunun
Böylesine çarpıcı bir b aşlangıç, a) örgün b) yaygın olmak üzere kanıtlanması zaman geçirilmeden
okuru sarsmakla kalmayıp , merakı ikiye ayırdıktan sonra (burada yapılmalıdır, acele edilmelidir.
da arttıracaktır. Yazar bu sorun a dikkat edilmesi gerekilen Egitim Felsefesinden Egi tim
hemen açıklık getirecek v e şunu maddelernede 'sayılar' yerine Psikolojisini a yırmak ilk adımdır,
diyecektir: 'harflerden' yararlanılmasıdır. Akı­ bu yapılır . "Egitim Felsefesi ne,
Egitim Psikoloj isiyle ilgili cılıgı saglar, iyidir. ) egitiınin tamını neden , niçin sorularına cevap
kavramlar ikiye aynhnaktadır. I­ için yer ve zaman uygun demektir. ararken , E�itim Psikolojisi neyin,
Egitim kav ramı , 2- Psikoloji (egitim tanımının sayı da degişebilir, nasıl ve ne z aman yapılması
kavramı . Herşey apaçık ortadadır uzman sayısının artması tanım gerekligini araştırır. "
a r tık. Yazar iyi yoldadır, devanı sayısım etkilemektedir. ) Daha önce Böylece bu anlayışın en acayip
eder ve ilk önenıli ba şlıgını bu anda hazırlanıınş olan tarnınl ar, önermelerinden biri daha
yazar . kavramlar torbasında yerini alır. sarfedilmiş olunur. B aşta d a
1. Eği1im N edir? Böylece Egitim Psikolojisinin belirtildi , sadece Egitim
Egitim Psikolojisini ikiye ayırmak 'egitim'i açıklanmış, sıra Psikolojisine ait bir yapılanış
yetmez , egitiınin ne olduğunu da psikoloji'sine gelmiştir. değildir bu. Egemen olan bilim
belirlemek gerekmektedir . B u ll. P S i K O L O J i N E D i R ? sorusu anlayışının , yöresel boyutt a en çok
sorudan sonra yazılacak olan tam burada yer almalıdır. Tarihten uygulanan biçimidir. Anlamaya ,
. "Eğitim, insanlıgın yaradılışından yine sözedilecek ve "psikoloji görmeye ç alıştıgımız ilk günlerden
beri süren bir faaliyettir, çünkü . . . " b aşlangıç tarihi belli olmamakla bu yana bize verilmeye, ögretilmeye
diyerek süren bir cümledir birlikte . . . " diye süren bir cümle ile ugraşılan ve çoklukla başaniandır.
muhtemelen . Bu cümle yazann b aşlanabilecektir. Felsefeyle ilgisi Sistem isteklerini üretmeye devam
tarihsel boyuta derinlemesine inme b urada kurulursa iyi olur. ediyor. İşievlerini yerine getiriyor.
görevidir. Bu görev mutlaka yerine (Amaç tabü ki felsefeden nasıl Ampirisizme tapınarak,
getirilmelidir . Sınıflama çalışmalan kurtulup bilim mertebesine eriştigini araştınnalara dayanarak p aket
elbette sürecektir, sürmelidir. göstermek olmalıdır . ) Öte yand an yaşantılar sunmayı sürdürüyor. ·
Egitim önce ikiye ayrılır (Üç, dört , psikoloji tanımı biran önce verilip­ Yurdaer Altmöz
beş rakamianna da ayrılabilir ama psikolojinin alt daUarına
bu ayrumn birilerine göre olması geçilmelidir. Bunlarda "b aşlıca alt
z orunludur. ) l. Forınel Egitim 2. dallar" başlıgı ahında birer cümle ile
Informel Egitim açıkça açıklanacaktır.
F ormel Egitim de ikiye l l l. E GiTiM PSi KOLOJiS i

40
çöp gibi değerlendiriyor . belirtisi olduğunu anla tmaya

Ben burad aki anl amı çalışıyor . Ben kendimi

arıyorum ve buluyorum . gerçekten kötü

Uzandığım yerd�ki endişe hiss ediyorunı , hen kendimi

çocuğu yaralı yazıl ar endişe çocuğu ile bir

yazıyor sol eliyle . Ben tutuyorum . Uzandığım yerin

bunlara aşık oluyor ve tam ortasın da oturan en dişe

düşünüyorunı . endişe çocuğu yazıların a duyduğum

çocuğu aşık olnıamı istiyor aşkı hissedemiyor. Bu çocuk

ve alıklaşıyor. Ruhumun çok yaralı , en azından

cünılelerini sevınİyorum ve alışkanlıklarınuzı düşünerek

endişeleniyorum . Bu hayat aranuzdaki dağişikliği

ne olacak , ve bu ölümler ne anlıyorum. Benİnı y aralarım

olacak diye. Oysa o sağ elle yazılıyor.

Sar• durm adan yazıyor ve ona

uz aııdığınıı her seferinde


Beııiınkiler koııuşnı aya .

değnıez , ondan uzaıııyorum

yeniden ha tırlıyor . endişe çocuğun a . İkimiz ,

Gü n ler
Ruhumun cümlelerini ayağa kalkıyoruz , ve o�a sol

sevmiyorum ve endişe elini kesnı esini fısıldıyoruro . .

çocuğunun yazıl arını bir kez Endişe çocuğu alaruna

dah a okuyorum . İsa'yı götürüyor sol elini. Benim

Uz andığını yerde bir endişe hatırlıyorunı bu �azıl arda , kağıt kalemİnı yok , b enim

çocuğu oturuyor . Ben onu İs a'yı uıı utuyorum bu alık cümlelerim ve çöp gibi

şinıdiden k anıksadını . O yazılarda. Uzandığım yaşamım var. Endişe

bana ruhu yardımıyla yerede , köşesine büz ülümüş çocuğuyunı hen , endişe

ulaşnı aya çalışırken ben ona endişe çocuğu birden ona çocuğuy um h en , endişe

daha çok uzanıyorunı . aşık olduğunın sanıyor , çocuğuy unı hen , uzandığım

Biliyorunı ki yazmayı kesiyor , sol eliyle yerdeyim hen . Sol elini

alışk anlıklarınuz aramız daki bana ruhunun cümlelerini kesen endişe çocuğuyunı

farklılığın b elirtisidir. O sevnıenıenıi, hen , o gün b ugündür sağ

bunu daha çok biliyor . alışkanlıklarımızın elimle yazıyorum.

E ndişe çocuğu yaş anunı bir aramızdaki farklılığın Durul Taylan

41
Midas gibi eşek kulaklı , çoğu
zaman kana susamış bir cana­
var ,

milyonlarca hiçim ama asla

RED D EDIYORUM ben değil, asla o yaralı kız de­


ğil .
Üz ülme dedim bilinçaltıma
Cezmi Ersöz'e eşek kulaklı old u ğunu hiç bir
zaman söylemeyeceğim kimse­
ye .
Geceyarısını çoktan geç m iş ol­ luktu bir tür. İyi k i ölüm var Değişimleri yaşarken suratım
malı. Yalırdım kendimi son ded im kendi kendime, iyi kendimi hile kokutuy ordu
nefeslerim e , ellerim göğsümde ki. . . . doğrusu. MUKTEDİRSİN KI­
patlatm aya ha zırlanıyo rum iç lşığı görd ü m yolculuğun so­ ZlM , dedim . Deforme edip su­
dünyarnın kalın , ağır hüzün nunda , O VOLKANI ratını korkut onları , korkut.
taşlarından yapılmış duvarla­ Dedi ki birisi 11 Sonra bir ayna Çocuklara y aptıklarını onlar
rını. Sonra bırakıp ken d im i verecekler eline ve sen orada gib i altlarına işeyerek ödesin­
bütünüyle p atla manın verdiği hızı saliselerle ölçülen değişim­ ler ve yaşasınlar çocuklar gib i
sarsın tılara giriyoruro i çimde­ ler yaşayacaks ı n . Kaygan de­ bunun utancıyla .
ki öl ülerin dünyasına . ğişimler bunlar, sen hile ay­ O radan dedi ki birisi, besbelli
Yatağım tabu tudur şimdi dış rımsayamıyacaksın . . aklıındı bu ve büyük lokma
yaşantılarımın . İşte mutlusun küçük kız . B u yutar , hüyü k laf ederdi hep.
Önce karanlık, d i psiz bir ku­ sensin , s e n i n iç dü nyan . Ku­ 11Bırak artık kendine acımayı,
yu ya d üşeceks in d iyor biris i . d u rgan bir den iz , kaygan ü r­ kendi yolunu kendi çizer i n­
san . Kendisi yaratır kaderini
Kolay değil öyle ulaşmak taa k ü tücü değiş imler ülkesi ve sa­
elleriyle . " Hassiktir , dedi bi­
derin lere. D üşece.k sin d üşe­ yısız patlamalar . lstesende
linçaltı m . " Burası olması gere­
ceksi n . Elierin hoşuna araya­ k imseyi sokamazsın bu raya .
kenler ülkesi değil , burası ol­
cak gü ndelik yaşamın d a tu­ B u rası gizli kalmış örsel enme­
duğumuz yer. "
tunduğun o sıradan ilişk ileri . ler, suçluluk duyguları, ga rip
Aklımı koydum yine yan cebi­
Bilmed iğin ama sana ait şeyle­ istekler · ül kesidir. Korkma , me sonra devam ettim o ür­
re dair bu ndan sonrası . B ilin­ kahusların el verse de onları künç ülkedeki seyahatim e .
mezlik hep korkutucu gel miş­ b iraz , hangi hilgiç doktor pat­ Değişimler bitti. Korkmaktan
tir ya insanoğluna , sen de kor­ latabilir sen in gibi o volkanı ve korkutmaktan yorgun öyle­
kacaksın ili klerine kadar, buz ya da hangisi sen in gibi kay­ ce d urmuş volkana bakıyo­
giÇ i soğu yacaksın hatta. Sonra gan değişimler yara tabilir su­ rum. Geri m i dönmeliyim sizce
karanl ığı n soğuk dokunmala­ ratınd a . doktor ? O Volkan yakıp yo­
rından kurtardım derken ken­ MUKTED l R S İN Ş İ M D İ kedebilir sıradan yaşantıının

dimi işte sana bir ateş yığm ı , Bırak sana gözl ükleri üzerin­ uy umlu kimliğini . Oys a s iz , o
küçük kimyasal bileşimieriniz­
bir volka n her d a im patlayan . d en bakan dok tu run volkan­
le nasıl da uyumlu yapabilirsi-
G l RD İM karanlık kuyuya . lar üzerine kimyasal ve ku­
niz ben i . Ama hen , ben . . . . . . . . .
Beni uyaran aklımı d inleme­ rumsal yorumlar yapmaya de­
REDDE D İYO RUM .
dim. Ç ıgl ıklarımı içime atıp vam etsin .
her zamanki gibi kapattım ağ­ Değişi mler ülkesi n i geç tim
zımı sıkısıkıya. Ölüme gider böylece. Zor oldu tak ip e tmek UİRGÜL YÜRÜKER
gib i değildi bu ama. Sonsuz- kendi s u ratımı. Kimi zaman

42

e s r ı m e • • •

••
nce sıkınb vardı. trnjedi §Cyimiz yok mli)'Clu? Bir inanç ya da bir ilene gecenin ülketöine ki orda kahve içmenin

o
tanıklığı. akmayan güzy� mckıın . İnsanlar, çocuklar. Deruze hakan birçok an1anu vardır. Gir o eve iler-le, durma

&Onra avubıcu sanl.mulnr, evlcr. bakma aıkana, kaç kendi sesinden.

teskin edemezdi. Unutuşa Bank, su, dalga, yalnız ama k.ıılahal« bU Kon1l§lll8k her zaman güzeldir, taılı bir hüzün

vurduk kendimi:ti, atlanmış bir acr, göeteren öf;;leden sonra, her ter böyle başlar de� ürcı.iir ortak okı.ınmuş romanlardan. Ya da

kendini ha§ka JOOklarda. Suçluyduk, Yavaş yavoş yürür karumım yaşamaklığın istersen benim kölem ol ne dersem yap,

diğerleri gibi duyarsız taıUc. olunan zdı iri. ŞD§lnlll§bn· Deniz, gök ve ruhumu al ve karanlıklı:ı.rında dolaş. Bir

trajediye. Zayıf bir çocuk heklcrdi evde, yıılnuLğından gelen ııJaklnr. Muktedir değikik mum1uk �ık zıunaru ne k.udnr yeter ki

kendi hıilinde -alt katın poljt; o turduğun u Naf�cyd.i, smyordu ucuz :arhın deliklct"indcn karanLklanJTW.J g<)nncye. Acele ettin gooe

bilebilir miydi?- Mavilik ilc avu tmuk duygusııl i<ileırkrin . lk.aeyelim de� ülkesini geçmek için, Lc:Jcdin günün

kendiıü, gözlerinin mavi ile birlcş� yerde miydim? ikileyd..im. Ba§langıçta bct ki§iydik. ağarmı:ı.sou, zafer tadıdır §imdi ce2..ruı. H.aydi

suçun büyüdü. İşte avunı.u1nr ülkesine Sonra çoğıı1dık gün ağarana dek. Dolu nay k�, geri di>nmek ve kutsanınak için kendi

seldin, unubı§la baştan çıkarmayı ne za.man vardı geç. Yak.ıırn<Yılar. Dolunayın efendince. Ey efendim, ne muı1u ki ihtsınU

�lin. Kirn6csizdik aslında bıı.suk1ı.rxlır gövdelerimiz dedim ağlarruş oğlan �ı.rtbm ve oyun oynndım ona, ne muılu!

pahuçlarırrnz kadar, ıslak, iiklcrine kadar, çoc��' inanrnııdı. Sen de inanmad.ın . Ama bcD.i olmaz koca bir gün ün nııeıl

sarı �' boş evler, p«jamo.lı ndamlur, Yan.ılswnuJarı.ıruza yuluımozlar bın�lk edebilir hazınunacnğı hir duhnki ccpheye.

öksürük. Mücadde edeceğimiz hiçbir mi? Onlar yarulunar, purlak. Onlar yanıJtırlar, Giıtin c arkandan bütün y�ıklnrı
yadsıyan uzun yağmurlar y�, ne kok.u ne
purLık. On1nr yan�unar, parlak. lluyııllerimizi
yaz ne de deniz tı:ışumyor artık i:derini
ü, kişiyle b a şka arumııya gittik bir �ݧC him biçiminde içtik hir
yaşadıklarımmn . 1\-laviydi g<Yılerin, sarıydı
yudumda. Başka hayaılar, hayaDer var �
t ü r lü kon u ş u lu r, saçları, esnerdi teni, güçlüydü �eri.
olllJUJ1tlk i;Lenen, içine almak y� k üç ük Gövdt�er dcni2ıe ve rü:t� karşı yakrrwkıa
b ir kiş iyle gö-.t.lcrirrü uğu- ağır. Ü:t�-ün, yalnız ve mut.suz
büyük, doğru y� yalnız k.alal:ıalJ<, yubnak

K e n din i a 1ıklar bazen sindirrneıden .


gibi lıis8ettirirdi kcnJ.ini uçucu kaçıcı oları, ne

r.abuk k.ayar cl.irni.ulcn "an" diyorum içimdcn.


in s a n -Hey kü ç ük kuş eve koş , yaruyor evin.
O kendini mukı.edir lı&;c�n tenısa çık
-C üve n ve kendini sevrnek demişlin
Bir va lt ş e t gib i de
()ncelikle
yeniden ve �a geriye saymaya, Lir iki üç
- Koş öylcysc,koş. herşe)' bitti, bu kadar yuşnyıp
o lsa yara t ı lır
Yruuyor,çıkıyor dumanlar, bir bidon bcnzinle göreLileccklerin . İki �� bir şeyin tadı

o rda u m u t koşmuk yangına ? Çoğııl �ı;ın yııngııu kuş, ckşimeye başlıyor birden. Kaçar elbet
k.ııç mah , it.kmnbildcn kuldcr yapt.Kr..a
Hızlı b ir ili r e ye YllJ1.6Ul � da, başka evler, � yüzleri
kend.imi2den. Temizleıdim, siklim bütün
dön e r y ü r e k s e rrwtswıuğumuzun. Yersa.yurtsuz bu-ak
Ukrini senin duvarlardan, �iınli sadece
mut.suzluğu; evsiz bu.rbız yalruz, yapayalnız
Ya şa m ı n ı içimde, sadece i�..irnlc, sııdece içimdesin
kendini vıırcdecek 1'11d<.ansız. soluksuz Lir günün sonunda � kulmış iblis?
i1 e r irk en b ir
Bı.ruk. kendini geceye , teslim ol ey esrik ve
yan da n her daim suçlu kOOın . Umk.ta bir yerde buk

iş le r ö l ü m ü n ü de. King Criın;on çıılıyor bir soytan , gö:dcri A'j Wl Yavuz..G üno Bilger

ge>�rin kadar delici(e), bin sırtına soytarının Tcnunuz, 92


Edip Ca nse ve r

43
p s i i y a 1 r i d e

Çeşi tli hastanelerden 1 990 Şubatında Ş i le'de b i r otele


asistan ların katıldığı, doğru yanlarına biraz da hayal
kendiliğind-en bir topla nt ıyla , kırıklığı alarak yola çıktılar.
ç ı k tılar yola . Toplantı 'Nasıl bir Otelin bir böl ü m ü , topl a n tı
psik iya tri isti yoruz • kon u l u , salo n u haline getirild i . Ve i çeri
yöneticisi olmayan b i r gird iler. Çıktıklarında
toplan tı ydı. Yerlerden Mersi n , arkalarında bardaklar dolusu
zam anlardan 1 989, h a d i h a vaları i ç ii m iş çay ve kahve, küllükler
da söyleyel i m , haval a rd a n ı lı k dolusu sigara izmariti ve saatler
havalard ı . dolusu kon uş u l m u ş p s i k iyatri
Ö n ce b irb irlerini ta nı dılar. bırak m ıştıla r.
Varolan , kendilerinden Bazı k a rarlar almıştı1ar,
öğrenmeleri istenen , kimi yerde kendilerince . Ne gibi mi? Şu gib i .
emred ilen psikiya triden Asis tan eğit i m i n i n olabildiğince
rahatsızd ılar. Ne ya pmaları stan d a rtize edilmesi ,
gerek tiğini kon uştular. İlkin , psikiyatrinin koruyucu ,
eği tim meseles ine el atmaya toplu msal yön ünün gel iştirilmes i ,
karar verd iler. Her şeh i rde kötüye kullanım ın ın önlenmesi
koordinatörl ükler oluşturd ular psiki ya tri dernekleri nin
ve her h a s tanede temsilcil ikler. işlevler i n i n arttırılması, tabib
iık topla n t ı tarih i n i belirledi ler. odaları i le bağlantıların
Şubat 1 990 , İstanbul . güçlen di rilmesi yol u n d a
Bu s ü re koord i na törleri n , çalaşı lması .
kongreye katılma yan 2 . topla n tılarını Nis a n l 990'da
hastanelere , asistanlara ulaşma Anka ra da yaptı l a r . Bu kez
çabalarıyla geçild i . Sonra Ş ubat yaklaşık 20 kişiydiler. Eğitim
gel d i . İsta n b u l Ş i le 'de bir otel ve veren ku ru mların durumu ve
bu otele gidecek temsilc ileri asistanların beklentilerin i
taşıyacak bir otobüs tutu l du . belirlemeye yönelik b i r anket
Otobüs, Topkapıya yak ın bir hazırlanmasını ve b ü t ü n
yere çek i l i p , d iğer il lerden asistanlara ulaştırılm asını
gelecek tem silcilerin planladılar. Kası m l990'da
karşıl anması için beklenıneye yapılacak kongreye dek anket
başl an d ı . Son u ç ta gelenlerin sonuçlarının derlen mesini ve
say ı sı toplam (şofö r dahil) on üç kongreye dek a n ket son u çl arının
k işiyd i . Olumsuz hava koşulları derlen mes i n i ve kongrede sadece
beklenmedik rah a tsızlıklar ve asistanla rın panelist olarak
benzeri makul gerekçeler i va rd ı , k a tılacağı bir panelde eği t i m
gelemeyenlerin . Anlayışla sorun u n u bu veriler çerçevesi n de
k arşılandılar. Zaten başka tartışmayı hedeflediler .
ya pacak bir şeyde yok tu . 12 k i ş i , . Kasım'da Ş ile yolcularının bir
50 kişilik b i r otob üse serpişip kısmı panelisttiler. Ve pancileri n

44
laf ebeliği ötesinde bir işe değişebilecek . En azından düşler zırhı altın daki insanlık
yaraması için panelin sôn u n d a bu merkezde. suistimalieri ne karşı k oymaya
hemen orada kurumlardan b i r 1989 dan 1992 ye dek alınan çabaladılar. (Herh a ngi bir
öğretim üyesi v e bir asi stan ı n yolda asista nlar motor gücü k u rumun fi ili olarak varlığını
temsilci olara k ka tılacağı bir oluşturd u l a r . Bu hareketlilik k abul ed ip, içine gird i k te n
komisyon ol uşturulmasını ve bu bazı öğretim üyelerince sonra , ona , a ncak çabala ma
komisyonun bi r daha ki psikiya tri açısı ndan 'tari h i' tarzında karşı konulabil irdi,
kongreye dek psikiya tri olarak nitelend irild i. ç ü nkü) yabancı paten tli bilgiyi
eğitiminin biçim ve içeriğine Şimdi diyeceksiniz k i , bütün dolayım larında
yönelik ana başlıkları yaptığınız nedir, k ardeşim sizi n ? eleş tird iler. He p ku şkulandılar.
saptam asım önerd iler. Öğretim Toplantı , komisyon , panel , B u amaçla dergiler çıkardılar,
üyeleri ki tamamıyle kongre, karar gibi beş altı kalem makaleler derlediler.
izleyiciydiler. (Belk i de ilk kez) s özcüğü çek ip alsak Psiki ya trin i n b ilgisini
bu çağrıyı ben im se d iler. Ş ilc c ü m lelerinizden ne kalır ken dileri için bir sınıf atlama
yolcuları pa nelden sonra bir elin izde? aracı , bir ticari meta , bi r medya
toplantı ya ptılar. Yaklaşık 40 Bu bağlamda 3 yıllık kartviziti olarak görmediler.
k işiyd iler . yolculuğun uğra kları neler ol d u ? Şimd ilerde k i m isi u zm a n old u ,
Oluşturu lan komi syon 1 99 1 A rzu edersen iz bahsi m izin kim isi öğre tim ü yesi , kim isi
Antalya kongresine dek ü ç kez şimdiki kısmında da kısaca bu yurtdışına gitti, k i m i hala
toplandı ve A ntalya'da herkes i n m ü h im meseleye biraz tem as asistan . Ama hala düş
elinde, ps ikiyatri eği t i m i n i n edey i m . görüyorlar. Hala ak ılları bir
b i ç i m ve içeriğine i lişkin tavsiye B u ü ç yıl içinde, asistanlar karış havada. A d a m olamadılar,
kararlarının yer aldığı b i r meti n kendi hastanelerindeki yıllık n iyetleri de yok . Ucuz
tutmasını sağladı. Bir panel de eği tim progra mlarını ol uşturup, lokantalarda karın doyuru p ,
orada yapıl d ı . Metin a ksaksızbir biçimde sinemaların indirimli
· çerçevesi n de bu kez asis t a nl a r ve u ygulanm ası n ı sağladılar, sea nslarının iz ini sürüyorlar,
öğretim ü yeleri birlikte fakültelerdek i k ü rs ü ayın sonunu güç bela getiriyorlar
tartıştılar, aynı konuyu. 1992 k u rullarında arkadaşların ı ve akıl işi ol mayan tasarıla r
Şubatında İstanbul'da a y n ı temsil ettiler. (ilk kez) peş i nde, anakronik seyahatlere
amaçla yeniden buluşuldu . Ankara da bir dernek çıkıyorlar.
Tavsiye kararl a rı genel kurulca k urdular. Psikiya tri Asistan ları Şile Yolcuları 3 yıldır süren
ona ylan mıştı ve koordinasyon ve Uzmanları derneği . yolcu lukları boyunca belki
kuruluna gene aynı temsil İsta nbul'da Nöropsikiyatri psikiyatri denizine sadece bir
sistemiyle doğru yön verildi Derneğinin yönetim kurul u n d a d amla olara k düşebildiler. A m a
çalışmalara. 1 992 Eylülünde yer aldılar. kendi lerini v e birbirleri n i
Hacettepe de yapılacak ola n B i li m sel çalaşmaların tanı dılar, sürekli , öl üm süz
kongrede her kurumun kend i derlendiği indexle r onlar d os tl u k lara kulaç attılar
temsilcisiyle ka tıl ıp, görüş ü n ü tarafından yayınla n d ı . Eği tim birl i k te . Bu bile tek başı na iyi
getirebileceği ve bu toplantı �arı onlar tarafından bir şey değil m i d ir? Hiç kimseye
ortaklaşalığın varolan soru nları d üzenle n d i . bi rşey olma d ığını kabul e tsek
çözchileceği bir imkan olarak Sıradan insanlara yönel ik bile, onlara 'oldu' yetmez m i ?
ufukta göz ükt ü , koordinasyon ps ikiyatrik içerikli faaliyetler (Yaprakları n bile a m a n gürü l tü
kurulu adındaki göreec onlar tarafı n dan planian d ı ve olmasın diyerek k ımıldam aya
demokratik platform . Belki de y ü rü tülmeye başla n d ı . {çü n k ü zahmet etmediği bu ölüm
bu h a reketlilik zamanla on lar da sırada ndı. B u yüzde n sess izliğinde, son cümle b i raz d a
psikiyatri n i n kendi özel de ileti şimsizl i k gibi bir sorunları züğürt teseliisi gibi old u , a m a ,
tarihinde temsili demokrasiden yoktu . Olm a d ı ve olmayaca k . ) yazdık b i r kere a rtık)
doğrudan demokrasiye d oğru Hastaneleri n deki psikiya tri Bir Şile Yoleusu • • •

45
Tüh ! Yine Beceremedik...
Dergimizin Şubat ayında yayınlanan 1 . soyısında "Bir Soru-Akabinde-Bir Yanıt" başlıklı
bir yazı yer alıyordu. Tornamen kurmaca bir yozıydı. Kendi halinde bir mizoh teşebbüsüy­
dü. Boşommomışız. Fena halde ciddiye olınmışız. Bunu 1 2 Temmuz tarihli Milliyet Gaze­
tesi' nin Pazar Mogazin ekini görünce anladık. Öyle ba kokoldık. Neclo Akgökçe "Geçer­
ken · adlı köşesinde "Yeni Dünya Düzeni ve Kadınlar" başlıklı ve kadıniann giderek daha
fazla om nda ruhsol bunalıma girmesini konu olon çok cıödi bir makale yozmışh. Yazının
sonunda ise anlattıklan nı destekler mahiyette bulduğu için herhalde, bizim mizoh teşülr
büsündeki rakamlar ve om nlardon alıntı yapıyordu.

Alınnn ın sonunda Neclo Hanım makalesini "evet kadın lar, du rumumuz çok vahim" d�
yerek bitiriyordu.

Şimdi 1 . soyımııda yer olan sözkonusu yozımızı yeniden yayın lıyor, ·vehameti n" tok­
dirini size bım kıyoruz:

$izofrengi

.. B ir S o ru-Alla b i nd e-B i r Ya n 1 t ..
· (Yani Gecilcmeli M uhabbet)
Soru- Ben 3 günd ü r Nöroz servi sinde yatma ktayı m . G e­ l a rı ta rafın dan ziya ret e d i l m e ol a sıl ığı %26' d ı r . Bu oran
leli beri kocam zi yaretime gelm e d i . Me r a k ed i yoru m . evl i l i k le 1. y ıl ını s ü renle rede %89 . 6, 20 yıl Lk evl iliklerde
i se %3 .5'tur. Çocuk sahibi ol ma ile ilk hafta i çinde ziya­
Yanıt- Ha nımefend i . Bu soru y u b izim i çi n sorun h a l ine
ret ed ilme a ra sında ise istatistiki ola rak anlamlı b i r ili şi­
getirmeyin l ü t fen . Soru şöyle ol abi l i rd i , bakınız. S a y ı n
ki saptanam a m ı şt ı r. Jou rnal of Housewife'ın 1987 Şubat
Editör h a s t a neye geleli üç g ü n ol uyor. Ben 3 4 yaşında 1 3
sayısı nd a i se Pakista nl ı beyin göçü Mazall ah ve arkad aş­
yıllık evli e v kad ını yım . 2 çocuğu m var. B ü y ü k 1 0 ya şm­
l a rı n ı n aynı konuda b i r a raştırm a sı bul u n m a ktad ı r. B u
da (Allah bağışlasın). Küçük bu yıl ilkokula başladı (Ma ­
çalışmada çocuk sahibi o l m a n ı n (özellikle 2 çocuk v e ü s­
vi önlüğü var) . Kocamın ilk bir hafta i çinde beni ziy a rete
t ü ) ziyarete gelme ol asıl uğı n ı a r tırd ığı i d d i a edil mekte­
gelme ol a sılığı istatisti ki ola ra k ned i r ?
d i r . Fa k a t bu a ra ş t ı rm a d a kontrol grubu kull anılm adı­
Şimdi bu soruya y a n ı t verebil i riz. ğından sonuçl a rın gü venili rliği ş ü pheli d i r . Aslma b a k a r­
sanız, herhangi b i r başka konu gibi bu konuda yazarlar
Hanımefend i . 1 982'de ABD'de Schwartz ve a rkad a şla rı­
arasında ta rtı şm alıd ı r . Öyle d e d i yen vard ı r . Böyle d e .
nın yapliğa çalışm a y a göre ha staneye y a t a n 30-40 y a ş
S i z en i yisi kocamza telefon edip neden h a l a ziya retinize
grubu 1 3 yıl l ı k evli e v k a d ı nl a rı nın ilk h a fta içi nde koca-
gel mediği ni sorun .

46
p s i k o h i d r o o ş i n o t e r a p i
Ps ikoh id rooş i n ot erapi h astal a r ilk on d a k i k a kelebek
a d ı n d a yeni bir bilim dalı ve k u rb ağalama st i l i n d e
k eş fed il d i . İki psik iyatr yü zmeye hı rak ıld a k ta n son ra ,
t u ristik bir gez i için s a l ı n kenarına t u t u n a rak 30
b u l u n d u kları Japonya'da dak ikalık terapi seansına
i nsanlarm sulard a y il zerk e n al ı n d ılar. B u s ü rede su i ç i n d e
y a d a dald ıklarmda d e n izin d iledi klerince ayak l arını
d ib i n d e , k e n d ileri n i i y i oyna tmal arı ve b ir m ik tar su
h issettik lerin i h ayre tl e y u tmaları serbes u i . Terapide
görü nce (ki beş y ü z y ı l d ı r hek i m v e hasta k l asik Freud­
böyley m i ş , ora lar·d a) hemen yen anlayıŞın ters i n e
oracık t a bu yen i bil im d a l ı n ı y üzyüzeyd ilcr. Hatta sala
k eş fettil er . Hemen h i r bü t ü n gü cüyle y ü k l e n e n iki
a raştırma p rogra m ı "ağır" h as ta y ü z ü n d e n , i k i
oluşturdular. Programa göre psikiyatr d e n geleri n i
ruh sal soru n u ol an 30 k işi , k a ybede rek - i n a n m az s ı n ız­
onarl ı 3 gruba ayrıld ı . el biseleriyle suya d ü ştüler.
G ru plar yaş cinsiyet v e ruhsal (Durum çok k om i k ti ama
soru n açı s ı ndan birbirlerine hereket versi n b u ı s i a n malar
t ü rd eş k ı l ı n d ı . Ç a l a ş m a çalışman ı n sonucunu
ö ncesi nde denek l ere 77 çeş i t etkilcmed i . ) Sean slar h a ftada
ölçek uyguland ı . Sorulan iki kez tekrarla n arak otuza
s oru lara dayanarnayıp tam amland ı . Çal a ş m a
d u rumu i y ice ağı rlaşan 8 kişi , sonucunda y a p a l a n t ablolar ,
çalışmadan çıka rılarak gra fikler , ya tes d üz el t m eleri ,
yerleri n e daha dayan ıklı 8 k iş i i t t i rm eler kak tı rm alar,
a l ı n d ı 1 0' l u gru plard a n birine Pearson , J a m eson , Mendelson
p lasebo (yalancı il aç) , d i ğerine sayıl arı , t testi , t cetvel i , k i
h ak i k i ilaç başlan d ı . Son u n cu kare v e k i mcne tes tleri ,
gru p ise psikoh id rooşi notera p i varyans ve a l y a n s a nalizleri ,
sean sları na a l ı n d ı . Seanslar psikohid rooş i n otera p i n i n en
ç içeği b u r n u nd a bil im dalı n ı n az ilaç tedavisi kadar etk i l i
i s m i gereği okya n u s k ı yı s ı n d a ol d uğ u n u gös terd i .
gerçek leş t i ril d i . Hastalar A raştırmacılar, b u bilimsel
m ayolarıyla ku msal d an d e n ize çalışmay ı , tebl iğ ettik ten
gird il e r , psikiyatrlar ise d e n i z sonra , çal ışma sırasın d a
ü st ü n d e k i b i r sald a , "hım h ı m " boğu larak çalışma d ış ı kalan
efek tleri , b a ş sall a m a jestleri , iki h astayı mezarları başmda
Auod.aıed Faıilı Pre.. (AFP) k ravatları ve takım rahm e lle a n d alar . .
]apon.ya 'nuı ulclc lu.uıuallaruı­ elbiseleriyle ciddi ciddi
dan bildiriyor. yerleri n i aldılar. De n ize giren

47
• •

• •

UNME
LER
Şeh ri n kenarlarında uzan ı yor · Bölünm eler- Razıları hayallerini

geometrik düzende ayakal tı barlarmda küçük istekleri içi n satacak

tecrit edilmiş bir sınır arabal arı n arka koltukları n- ya da yarışı farelere kaybedip

parlak ışıklar arasından da tık ırdayan k apanl ara

v e uzaklard a ya soğukkanh o l ya da d ışlan yakalanacak

henüz aydınl atılma mış Bir kaçı ş , ve b i r ye ri n

b i r bilinmeyen çekici olmayan gerçek leri h aya l i n i gör m eye başlayıp

sind irm ene yard ı m c ı olab i l i r bit meyen uçuşlarını

B ü tü n herşey ama ra h atiatacak

o kadar tek yönlü ki varoşların cazibesi yoktur Hafızamın bir y erleri nde

tüm seçenekler sağlanmış gençliğin d izginlenemeyen sessiz geceler

gelecek önceden belirlenmiş hayallerini yatıştıracak ayd ı n lanmış sokaklar

ayrılmış ve böl ü n m üş

toplu üretim bölgesinde Pervaneler gibi yorgun

şehre s ü rükleniyoruz

Bölünmeler- zamansız eski cazibeler Söz: Neü Pea rt Rus h,

okul koridorlarında h areketienirken ortalı k HSubdivisions ". Bu pa rça ,

alışveriş m erkezlerin d e bir ateş böceği gibi topluluğun HSignals "

uyum göster y a d a dışlan parılda ya rak . alhümünde yer almaktadır.

sadece yaşayan geceyi Çeviren: ı.tehmeı Şenol

h issetmek içi n .

48

You might also like