Professional Documents
Culture Documents
Canımı sıkan şeyler eri girerken sol ayağımda bir dönmez açtım telefonu, N al
eçen gün arabayı otoparka
« ağn. Bi baktım ayakkabımın burlar ve Tırnak Makasçılar
G
1
Fkoydum, Akm erkez’ e g i altında koca bir çivi. Ayakka Derneği Başkanına. Hilmi
receğim. Orada sevgili dost, bıda kusur yok. M ilano’dan al mektepten arkadaşımdır. Yurt
büyük insan Falan Filan’ın çok mıştım geçen gidişimde . H e dışına gitti geldi, baba m esleği
hoş bir barı var. Barbara. İyi men Akmerkezin işletme ne geri döndü. Rahmetli baba
düşünürseniz başbaşa gibi çağ müdürünü çağırttırdım. Koşa sını da çok severdim. Cumhuri
rışım yaptığını farkedersiniz. rak geldi. Beyefendi bir adam. yetin ilk nalburlarındandı. Hat-
Adını ben buldum. Çok klas di Belki yüz sefer özür diledi. O
mi? Hoh kısmın temizliğinden sorumlu Şimdi yazacağım şeyo
bayılıyorum
Aferim hoh . L eziz iki kişiyi gözümün önünde iş ’B a r r - ı-Tifflfii
yemekler, ten attı. Müdürü, Avrupa Birli
Televizyonda bir çocuk Zeytinyağlı
kibar gar ğinin kapısından başımızı sok
var. Geceyansı çıkıyor. Tele sonlar. N e tuğumuz bu önemli günlerde
şinitzel.
Geçen akşam gittiğim üçüncü
fonlara bakıyor. Hazırcevap zih bir or ele güne karşı bu adamların
davette kimle karşılaştım*? Bilin ba
bir oğlan. Hanımla pek tam. H e eğitimi üzerinde hassasiyetle
kalım. Altıncı kooperatif evimi aldı
men her durması gerektiği konusunda
gülüyoruz ona. Amerikada ğım değerli müteahhit Ramazan
akşam uğ biraz haşladım. “ Dün köyün
Bey le. Birlikte çok güzel bir yemek
böyle programlar var ben rarım. Olur den kalkıp şehre gelmiş ada
yedik. Zaten ben bu Hilton'un ahç-
kaç kereyazdım niye bizde olmaz her mın eline süpürgeyi verirsen
ısının yemeklerini her zaman be
kesi içeri bu iş olmaz müdür” dedim.
de olmaz diye. Aferim çocu ğenirim. Hele bir zeytinyağlı şinitzel
almıyorlar. Canım sıkıldı. Hıfzısıhhayı
ğa. Bi tuhafda adı var.
vardı ki harikaydı. Şey de iyi
Tam iç aradım cep telefonumla. Türki
dir...Neydi? Tamam. Daha önce bir
y e ’de tetanoz aşısı
sefer de Salzburg da yediydim. En
üretilmediğini söyle
festi. Sordum. Şeyle yapıyorlar. Ee
İ A m a n dikkat. diler. Çok şaşırdım.
zeytinleri topladıktan sonra önce
Dikkat dikkat Hadi ben ithal aşı ge
tirtebilecek durum
ıslatıp sonra mikrofırınlarda kurutu
yorlar. Ondan sonra da fiberglas
ün sabah gazeteye geldim. Sekrete dayım. Peki vatandaş
D rim 'içişleri Bakanı telefonda’ dedi.
‘ Bağla bari’ dedim. Sayın bakan geçen
n’ apsm. Rakkamları
aldım. O hiç önemse
imbiklerden geçiriyorlar. İnanır mı
sınız sırf zeytinyağlı şinitzel yemek
için Salzburg'a turistler geliyormuş.
mediğim iz kıytırık
hafta benim bu sütunlarda çıkan ‘ Seçim
Biz hala pilav üstü kuruya talim
Senegal’de bile yıllık
edelim. Yaa. Adamlar yemek ola
gezilerinde kesilen kurbanlardan sıçrayan tetanoz aşısı üretimi
yından bile döviz kazanıyorlar.
kanları ne yapm alıyız? “ konulu yazım ı 3.900 ampulmüş.
Yaa. işte batılının yemek olayına
Yani pes biz bu ka
okumuş. Yazıdan çok etkilendiğini, bakışı bu sevgili okurlarım. Yaa.
fayla gidersek, A vru
Ya ben şu benim yazılarıma bayılı
hemen gerekli girişim leri başlatacağını, pa Topluluğuna biraz
yorum ya.
konunun üzerine hassasiyetle gideceğin zor gireriz.
den hiç kuşkum olmamasını bildirdi. Ben Gazeteye döner
yetkililerinin biz daha uyarmadan b ö y lç ^ ^s/Bir davetiye geldi. Kalburüstü Rotaryenler lösemili çocuklar yara-
rrına bir mayo ve tokyo defilesi düzenlemişler. Bir ara gideyim mi git
önem li konuların üzerine gitm elerini
meyeyim mi diye düşündüm. Sonra vazgeçtim. Gerçi güzel manken
istiyor, ama görüyorsunuz ki gene de biz kızlarımız var. Boylu poslu. Uzun bacaklı. Ama gene içki içeceğim.
Sonra ekşime yapıyor. Zaten bu aralar midem de azdı. Hep yazmı
uyarmadan olmuyor. Sayın bakanı hass
şımdır sağlık en önemli................................................................
asiyetinden dolayı kutlarım.
Benim imzamın günü
a ğ u s to s 1995 p e rşe m b e günü s a a t:
13.0 0 - 17.00 a ra sı İz m ir-İn c e s a z kita-
b e vin d e siz s e vg ili o k u rla rım la bu lu
ş u yo ru m . S izi “ K a fa m a ta k ıla n ş e yle r, Hoş ba k
tık la rım , B ak bi d a h a o lm a sın ha, A m a n d a ço k
ke yif a ld ık la rım , B ak bunu size de ta vsiye e ttikle
rim , geçti a rtık o d e v irle r d e d ikle rim , G üzeel ay
nen d e va m d e d ik le rim , S evgi h erşeyin başı, C a
n ım ı sık a n se y y a r s a tıc ıla r, K a p ıc ıla r, Y o ğ u rtç
ular, B izim site d e ki sü p e rm a rk e tin kasiyeri ve Bi
k a fa a ta rsa m " isim li k ita b ım ın im zam g ü nüne bek
İyi
liyo ru m . S a ğolsu n y a y ın c ım Şevki Bey’de aynı
s a a tle rd e k ita b ım ın yirm i se kizin ci b a s k ıy a u la ş
insanlar
m ası n e d e n iyle ban a bir a ltın b a m ya ödülü ta kd im Dün gece evde uzun uzun şe
e d e ce km iş. A y rıc a çeşitli s ü rp riz le r de va r. Sizi yi düşündüm. Larcivert eşofman
b e kliyo ru u u u m . larımı giydim. Biraz portakal soy
dum. Birden aklıma şey geldi, porta
kal yerken. Sahi neden hep memlekete
faydalı insanlar ortadan kaybolur. Neden
kenardan kaybolmazlar mesela. H iç
düşündünüz mü? Enteresan dii mi? Ö ylece dal
ta memleketimizi Avrupa’ da düzenlenen N a l mış gitmişim.
burlar Festivalinde çok kereler temsil etmiştir.
Çok emekleri geçmiştir rahmetlinin. Hatta hiç
unutmam bir gün benim de gençlik zamanla
rım tahsil için Brükseldeyim. Tabii çapkınız.
Yanımda Belçikalı bir hatun. A a bi baktım
Şemsi Am ca. A ğ zı da çok bozuktu rahmetli
nin. ‘ Ek şu karıyı da gel benle’ dedi. Aslında
içim kıyılmadı da değil ama ne de olsa
Günün sözü
büyüğümüz, o zamanlar büyüklere saygı vardı. Kırmızı yandı dur.
Çıktık gidiyoruz. N e var ne yok. Hoş beş fa
lan. “H ayrola’ dedim. ‘ Hayır hayır’ dedi. B elç
ika’ ya Kralın tırnaklarım kesmek için davet
edilmiş. Zamanının en usta tırnak kesicisiydi
rahmetli. Çok büyük adamdı çook. Şimdi işte
bu Şemsi Amcanın oğlu oldu dernek başkanı,
hanımını da severim, yazlıkta komşuyduk bir
çŞ/ününJıkrası
aralar, çoluk çocuk. Sonra onlar taşındılar. B i M e d y a ’yı ve K o m e d y a ’yı G ü z e lle ş tirm e D erne-
zim yazlığın da tadı kaçtı artık hakikaten. İyi ğ i’nden M edyalı h e m ş e h rile rim bir fık ra g ö n d e r
aklıma geldi. Şu belediye başkamın da ne za
m işler, sa ğ o lsu n la r. Ben o k u d u m ve ç o k
mandır arayacağım. ‘ O adamlar yolu oradan
güldüm .
geçirm eye hala niyetliler m i?’ diye soracak
izim Lazın biri eşe kte n d ü ş m ü ş . B a ş la m ış
tım. Geçende Hamsi Balığı ve Sibernetik D er
neğinin ikinci kuruluş yıldönümü kokteylinde
B a ğ la m a ya . Ö te kisi s o rm u ş , niye a ğ lıy o rs u n
diye. Bizim laz “ H açan ben sizin la z ın ız
bizim bakana da söyledim. Hatta Almanyadan
d e ğ ü lü m ” dem iş.
gelen konuk bakan da konuya ilgi gösterdi.
N asıl ço k ko m ik d e ğ il m i?. H ala g ü lü y o ru m bu
Alman, Bavyera tarafındandı. Biraz kaba sa
fık ra y a . H ay siz çok y a ş a y ın em i.
baydı ama akıllı adamdı. Ha., ne diyordum
PI K - N I K başka birşey olmamıştır. Sonunda halim selim ka
allem ile kallem eski iki samimi arka
daştırlar. Hiç ayrı gayrıları ol dınlarla evlenmişler, evliliklerinde a şk m eşk olma
mamıştır. Çocuklukları aynı mahallede birbirlerine mışsa da ufak tefek sorunları saymazsak h ır g ü r
yakın iki evde geçmiştir. Fakat bugün tabii hayâl de yaşamamışlardır. Gel zam an g it zam an iy i
m eyal hatırlarlar. kötü birer ev bark edinmişler,dünya meseleleriyle
Büyüyünce yolları ayrılmış, her ikisi de ıvır zıvır pek iç içe geçmeden işlerine güçlerine bakmışlar
bir sürü işin peşinde farklı yollara gitmişlerdir. Yap dır.
tıkları işlerin aslı astarı olmadığını kendileri de Yaşlılıklarında dünyadan el etek çekmeye hazır-
bilmelerine karşın ya herrü ya m errü diyerek ya lanırlarken daha hâlâ birbirlerinden habersizdirler.
şam savaşına atılmışlardır, ikisi de birbirinden ha Allem bir gün üzerinde e ski p ü skü bir hırka,
bersiz birçok sıkıntılarla alt alta üst üste yaşamış, sallanan sandalyesinde oturmuş bir davet hazırlığı
eni konu yorulmuş, Hanya'yı K onya’yı görmüşler için ortalıkta koşuşturmakta olan gelinlerine çaktır
dir. Yaşadıkları onca eza cefa arasında bütün ama madan kaş göz arasında yaprak sarmalarını götür
çları evlenip doğru d ü rü st bir yuva kurmak, çoluk mektedir. Kallem ise yalnızdır. Çocuğu olmamıştır.
çocuklarının rızkını temin etmeye çabalamaktan Kabahat onda olmasına rağmen çocuksuz yarım
RESU L ABİ d I Y O R K I
ata yapan ölür. Ş eher uşağı yor, m eclis adam ı, m uha b b e t a d a m ı, hülasa
H o lm a n ın d a kendine ait bir töresi te r
biyesi va rd ır. D iyelim ki birini çok seversin,
delikanlı çocuk. B ana da hürm eti sonsuz.
İstanbul’da olduğunu b ilm e se m ş e h e r u ş a
iki g ö zündü r. O na bir şey olsa içinin yağı ğı* diyecem . M utlaka annesi v e y a h u t b a b a
erir. A m a bir hata yaparsa, gerek onu vu- sın ın buralardan bir dam arı va r. Ben sevdim
rasan. V urm asan nerden anlasın ha ta sın ı? çocuğu.
A h m e t s o ru yo r bana, “Ağbi niye kendini an V elhasıl bana dedi ki “ Resul A b i”** “ Biz bir
la tm ıyo rsu n , ta n ıtm ıyo rsu n kendini?" dergi çıka rıyo ruz, bize bir ş e y le r yazsana".
Ş im di ben ne diyeyim ? Kardeşim , biz şe h e r "İki gözüm , emrin başım gö zü m üstüne a m
uşağı terbiye siyle büyüdük. Bizi bilen bilir. ma velakin ben öyle ya zm a kta n m azm aktan
“Veli V e li’yi M e kke ’de, deli deliyi tekkede anlam am " dedim .
b u lu r” derler. Bizi anlam ak, tan ım a k, bilm ek "Abi sen konuş, kasede kaydet, biz onu y a
isteyen V eli'ysek M ekke'de, d e liyse k te k k e zarız dedi.
de bulur. Bizi M e kke ’de de bilirler, tekkede "Hele bir b a k a lım ” dedim .
de. Y eterki M ekke zam anı M ekke'de, tekke Şim di çocuk efendi, kıra m a y a c a ğ ım bir a r
za m a n ı tekke de ol, iki gözüm . Şim di ben kadaşı ile gelm iş. Ma ben şim di ne y a p a
bunu sö yleyese m genç uşak ne anlayacak. yım ? Çocuğu kırsam , g e re k kendim i v u ra
A nlam a dan bilm eden bilm eden cahilce bir yım . B aktım büyük ş e h e rle rd e eski m u h a b
laf edecek, ge rek o zam an A hm edi vu ra yım . bet m eclisleri kalm am ış, g e n ç uşa kla rın
U la oğlum A hm et, sen belanı mı a rıyorsun? feyz alacakları değerli m ühim şa h siye tle rle
Eceli gelen it cam i d u v a rın a işerm iş. Ula oğ de irtibatları yok, bari biz b ir a ğ b ilik ya p a lım ,
lum, ne sen itsen, ne de ben aziz m übarek feyz alsın uşaklar. Ç ok d a ısra r ettiler, k ıra
cam inin d u va rıyım . İki gözüm , gelm e m adım .
üstüm e. Bugün kafam bir hoştur ha! Şim diki gençlerden bir h a y ır d u a sı a lırs a k
G özlerinden öperim , uzak dur - bugün b e n ne mutlu bize.
den. G özlerinizden öperim .
Bizi bilen bilir. A h m e t de duym uş, kıram aya- * (şehirli, D iyarbakır kültürünü a lm ış olan
cağım bir arka daşla geldi ta n ışm a ya . Efendi çocuk).
çocuk, bilgili, okum uş. İnsan seçm esini bili- ** (B ana Abi der).
H R K N
ŞO FÖ R Ü KENDİNE...
Kapıda taksi dolu hemşerim! Sen onu cebine sor! Şimdiki şinde pırıl pırıl parlıyor. Ali şoföre parasını verdi. Taksi ar
zamanda uzak yakın kaldı mı?" dından toz kaldırıp gitti.
Korkunç bir pastane - Sait Faik Nazlı Eray - Ah Bayım Ah! - sayfa/162
Şoför Haşan, geceleri on birden sonra, bagajının kapağını Ford durdu. Önce, arabası gibi giysileri de yeni olan, bir
açar, oraya sofra kurardı. Rakı, buz, kavun, beyaz peynir, adam çıktı dışarıya.
karpuz olurdu yazları. Küçük ispirto ocağında menemen ya Bekir Yıldız-Sahipsizler-sayfa/75
pardı. Otomobil şimdi, sanki bozulmuş gibi sürekli çalan kornasıy
Yenişehir’de bir Öğle Vakti - S evg i So ysal - sayfa/241. la sabırsızlanıyor, daracık sokakta ilerleyip bütünüyle dura
Minibüs dolmak üzereydi. Dayısı çok üzgün görünen oğlan bileceği bir yer arıyordu.
la konuşmak gereğini duydu, kahvenin camına vurdu, “Bek Adalet Ağaoğlu - Yüksek Gerilim, sa yfa .176.
le geliyorum" anlamına. O yetişene kadar minibüs doldu. “Nereye gidiyoruz hanımefendi?1'Taksi şoförünün dikiz ay
Şoför beklemek istemiyordu, kızdı. nasındaki keskin bakışlarıyla kendine geldi. “Şey...1' diye
Ayla Kutlu - S en de Gitme Triyandafilis - sayfa/145 geveledi. Sesinde nereye gideceğini kendisinin de bilmedi
Aktörü Parmakkapı'daki odasına bıraktılar. Şoför olmasa ği birden apaçık belirdi.
onu taşıyamazdı. Kendini koyuvermiş, lapa gibi. Sonra taksi Buket Uzuner - Ayın En Çıplak Günü-sayfa 26.
evinin önünde durdu. Yol çok kısa geldi ona. Şoförün para Kâzım Efendi, kornaya basayım mı diye düşünürken, ka
sını verdi. ranlık sabahın ezikliği çökmüştü üstüne. Direksiyonu tutan
Yusuf Atılgan - Aylak Adam-sayfa/24. ellerine gitti gözü.
“Tetikçiler Caddesi’nden geçerken dikkat edin,” diye devam Tomris Uyar - Ru s Ruleti- sayfa/24
ediyor komutan S, “mümkünse bir taksiye binin. Şoför gere Bir taksiye bindik;-Haliç'e dedik.-Haliç'in neresine, dedi şo
keni yapacaktır.” för... -Mavnaların yapıldığı yere, Ayvansaray kıyısına.
Nedim G ürsel - Saraybosna’ya Dönüş. Çetin Altan - A l İşte İstanbul - sayfa/45
Otobüse biniyorsun. Kente doğru. Senden başka bir Şoför Kâmil'in bir çift gözü, dikiz aynasında fıldır fıldır
Amerikalı var. Şoför yabancı. Büyük otobüste üç yabancısı dönüyor. Bir gözüyle az önce binen yosmaları ayarlarken,
nız. Hamburg'da pazar günü cansız. Tek yaşayan rüzgar. öbürüyle de geriden yetişecek otobüsleri gözetliyor.
Şoför kaset çalıyor. İnsanın içinde duygular uyandıran gelişi Rıfat İlgaz - Şevket Ustanın Kedisi-sayfa/50
güzel bir müzik. Geceyarısı bir taksi tutup Sanayi Sitesine doğru yola çıkıyo
Tezer Özlü - Yaşamın Ucuna Yolculuk-sayfa/24 ruz. (Gözüm bir yandan şoförde) Dükkanın anahtarları on-
Taksi durağına, kentin en şanslı şoförlerinin beklediği kulü daymış, sabahları erken açıyormuş dükkanı.
beye doğru yürüdü. Ona gelmek için Ayşe her gece bu du Mu rathan Mungan - Kırk Oda - Sayfa 177
raktaki taksilerden birine biner ve bekleyen şoförlere kentin
en güzel kadınını -çok kısa sürse de- görme fırsatı verirdi. Sahicilik (Authenticlty) açısından edebiyatımızda
Mehmet Eroğlu - Yürek Sürgünü -sayfa/78 bakkal, garson, doktor, kedi, ... araştırmaları
Bizi, Nevşehir'den Derinkuyu'ya getiren taksi, öğlen güne önümüzdeki sayılarımızda devam edecektir.
D
iç çam aşırları satılıyor. Yeni. kitap falanla oyalanabilirsiniz. Saat tam on dokuzda
Çok ucuz. Gişeleri biraz geçin pencereden yeşillikler görülmeye, başlıyor.
ce, seyyaren. 'Otomobilinizin İzmir Garajlarda tuvalete girerken önce para ve
camından’ ya da 'otobüsten rip makbuz alıyorsunuz, işiniz sonra. Koştururken
inip’ alış veriş yapma imkanı. bir yandan da paranızı hazırlayın. Hâlâ öyledir mi ?
Ankara'ya giderken sola sapıp Adapazarı Cad Türkiye'nin en ucuz garaj tuvaleti Diyarbakır’da.
delerinde donla saz çalıp dolaşan yaşlıca amcayı Trabzon’dakinin yarı fiatına . Diğerlerinden de oldu
görebilirsiniz. kça ucuz.
Bir başka yaşlı. İnebolu’da. Kastamonu’ya kadar Behramkale - Assos üç km. B irin ci vitesle inil-
otobüsle gidin. Oradan minibüsle devam edin. Önde meli. Çok dik. Dikkat. Yürüyorsanız eğer yolun sa
oturun ve hava da sisli olsun. Şoförle mutlaka soh ğından yürüyün her an bir otomobil sizi alabilir.
bet edin. Çam ormanlarının arasından akarak deni Altınızda beyaz bulutlar. Mavinin içindesiniz. Bu
ze iniyorsunuz. Dar sokaklardaki taş merdivenlerden lutların üstündesiniz. Uçak. Kemere, hava boşlukla
tepeye tırmanıyorsunuz. Amca tepede hâlâ yaşıyor rına, pilotaj hatalarına sağa sola, hostese, servise
sa size İnebolu’nun altm ış yıl önceki halini anla fazla takılmayın. Tanrfnın sesini dinleyin.
tıyor. Dinliyorsunuz. Yanınızda sevgiliniz de olmalı Kentte mini bir yolculuk. Arnavutköy Eğlence So
mümkünse. kak. Milyonlarca/sayısız erguvan taneleri. İnanılmaz
Keşan-Erikli sapağında kırm ızı çam ballarının güzeller. Sahi, erguvan ne renktir?
kavanozu yüz bin civarında. Siz gene de pazarlık Bebek’ten Rumelihisarı’na saat on altı’ dan sonra
edin. "Yüz çok be dayı. Siz de işi öğrendiniz valla. sahilden yürüyerek yolculuk yaptığınızda g ö lge ni
Az ötede yetmiş beşten veriyorlardı almadık" tarzın zin denize düşm esi hadisesi izlenebilir.
da başlanabilir. Çok çok yaşlıysanız ve torunlarınız sizin için “o
Marmara Adası’ndan geçerken. Aşmalı Köyü artık yolcu “ diyorlarsa, ‘evet’ deyin. En yakın ter
kahvesinde bir çay, binlerce nar ağacı etrafınızda. minalden gidip biletinizi alın.
“Şehirlerarası otobüslerde bagajınızı sağ taraf Doğru Aksaray’a. İndiğinizde taksi tutun, belediye
tan en son verirseniz indikten sonra ilk olarak bek otobüsünü boşuna beklemeyin. Sık gelmiyor. Şöfore
lemeden alırsınız". Bu bilgiye fazla itibar etmeyin. 'Ihlara' deyip susun. Uzaklara bakın. Bir damla da
Bu hususta muavin faktörü çok önemlidir. Önce mu yaş olsun gözünüzde. Ihlara girişinde inip vadiye da
avinin yüzüne iyice bakın. Muavin uykucu olabilir. lın. Vadinin öteki ucuna dek yürüyün ıslık çalarak
Gece uyku sersemi bir halde yarı yolda inen birinin rahat olun aceleniz olmasın, n’olur olmasın. Arada
eline bagajınızı tutuşturucu olabilir. Sonra çok ya Belisırm a’da mola verip peynirli omlet yeyin. Vadi
narsınız. çıkışında otostop. Aksaray-Nevşehir ayrımına dek.
Tatvan'dan Van’a vapurla. Güverte kocaman ge Sonra bir tane daha. Tercihan TIR. Bulgardan mal
niş büyük bir oturma salonu. Ahlat’ın önünden ge alıp İran’a giderken "hele bir gece eve uğrayayım
çerken dalgalar aynen Kilyos’ta olduğu gibi. Büyük, hanımı çoluğu çocuğu çok göresim geldi"diyen Nev
köpüklü. şehirli bir şöfore denk gelin.
Van’da indiniz. Doğru deniz kenarına. Oralarda Sonra. Sonrası Kapadokya. Güzel atlar ülkesi.
deniz derler. Sırtınız şehire doğru yüzünüz Birbaşka gezegen. Kanyonlara girin. Mağaralara tır
Süphan’a. Hele de karlıysa... manın. Farzedin ki kertenkelesiniz. Yaşlıydınız ma-
Odun İskelesi’nden Bozcaada’ya vapurla gidi lurn, öyle başlamıştık. Bağırın,"iyiydi be iyiydi" diye
yorsunuz, vapur yanaştığında hemen sağınızda kale rek gökyüzüne doğru. Sonra. Sonra artık....
duvarına yaslanmış 'harika sabah kahvaltısı veren’ Dönelim. Daha genciz. Gümüşhane’den Trab
kahvehane. Çayı duble söyleyin. zon’a doğru Hamsiköy'deyiz. Hamsiköy gide gide
Pamukkale Ekspresi. On yedi otuz’da Bandır bitmeyen köy. Mola yerinde 'çay ve mesqit’ yazar.
Sırt rengi turuncuya yakın sandır. Üreme zamanı çift çift gezerler.
REH B ERİ
Orada sütlaç yeyin. Gece otoDusierınae KOituKiarın usıunae yanan
Erzurum -Kars arası Doğu Ekspresi’ndesiniz. Lo küçük ışıkları inceleyin, hani meraklısına kitap
komotife girin bir yolunu bulup. Tren tünellere girer okutmaya da yarayan. Doğu ve Batı otobüsleri ara
ken öteki uçtaki ışığın küçücük bir beyaz noktadan sında bu açıdan önemli bir fark yoktur. Genelde ge
nasıl giderek büyüyerek sizi içine alıverdiğini görün ce bu ışıklar her iki otobüs grubunda da kapalıdır.
çıkışlarda. Hayat gibi. Doğum gibi. Milletçe uykuyu sevmekteyizdir.
Gece yarısı bir otobüs terminalinin mavi ışıklı ne “Otuz dakika yemek ve ihtiyaç molası. Çaylar
onlarının önünde elinizde valinizle durup sigaranızı müesseŞemizden." Zor bela uyuduktan sonra yapı
yakın. Derin bir nefes çekin . Biletinize bakın ve lan anons , açılan kapılar, yanan ışıklarla uyanarak
şehre dair herşeyi unutun. Gidiyorsunuz. dertli dertli söylenin. Müessese lafının ne tuhaf bir
Gidiyorsunuz. Yeriniz pencere kenarı. Gece. laf olduğunu, kastedilenin şöfor ve otobüs mü, termi
Gözünüz dolunayda. Muavin geldi, “nereye abi?”de- nal ve bitirim çığırtkanlarmı olduğunu, bu lafın mu
di. “Beni kiraz ağaçlarının orada indir gülüm" dedi avin çocukların ağzına yakışıp yakışmadığını
niz. Muavin gitti. Gün doğdu. “Evet kiraz ağaçlan” düşünün. Uyandınız artık ..İnin de bari tuvalete gi
diye seslendi şöfor arabayı durdurarak. İndiniz. Ki din. Büyük, küçük aynı fiat. Sinir olun. Yüzünüze de
raz ağaçlarına doğru uzaklaşıyorsunuz... yıkayın. Peçete de alın üç beş tane. Kanmayın ye
Gidiyorsunuz. Kiraz ağaçlarını geçtiniz, dutları da. mek tezgahlarındaki piliçlerin, kuzu etlerinin,patates
Tarlalar. Kurumuş toprak. Ayaklarınızın altında un lerin albenili görünümlerine, size öyle geliyor. İşinizi
ufak. Karıncalarla konuşuyorsunuz. Tarla anlarında garantiye alıp sadece pilav ve yoğurt isteyin. Çay iç
köylülerle selâmlaşarak gidiyorsunuz. in. Bir de sigara. Ayrı bir masada servis yapılan şo
Otomobille Orhangazi yönünden iz- förlerinize bakın. Komutanınıza, öğretmeninize, oto
nik'e gelmeden hemen önce bir lokan ritelerinizden birine benzetin onları. Uzaktan saygı
ta. Balıkçılar kooperatifinin orada duyun. Otobüsün arka taraflarında dolanma
‘Kopuğun Yeri’ . Nefis balık çor ya kalkmayın vakit geçirmek için. Benzin
bası. Bir zamanlar öyle olduğu alıyor. Koku yapar. Ha bayılı
söyleniyor. Biz de daha gitme yorsanız benzin kokusuna
dik. orasını bilemeyiz tabi.
Sivas-Erzincan arası Sa- Türlü türlü zevkler var.
kaltutan Geçidi'ne girme Bazen ne yapın biliyor
den önce kasisler. Kola içmeyin üstünüze dökülebi- musunuz? Eğer ağaçlıksa etraf
lir. yükünüz ağır değilse vaktiniz de varsa gideceğiniz
Erzincan. Gece indiniz. Ertesi gün pazar. Kalın yere varmadan beş altı kilometre önce inin.
canım sabah Şelale’ye gidersiniz. Mevsim de yaz Yürüyün. Sanki oraya öyle bir otobüs dolusu da de
dır. Karpuzlar sudadır. Rakı, peynir..saç tava..Oh! ğil, tek gelmişsiniz. Bahçelere dalın ayva koparın,
Pazartesi devam. Antep’e bağ evinde sahreye. hava sıcaksa bakın ilerde tulumba var. Kafanızı yı
Malatya’da yol kenarı lokantalarına itibar etmeyin, kayın, buz gibi soğuk su için . Birşey olmaz korkma
ezme filan. Sabredin Antep’de yersiniz. yın. Ne var canım yoldan geliyorsunuz, Tanrı misafi
Küçükkuyu Benzin istasyonunun karşısında biraz risiniz. Belki bir iki köpek havlar, belki mal sahibin
solda çok kocaman sahipsiz bir karadut ağacı den çok çok bir iki küfür işitirsiniz hepsi bu. O da ol
var. Mola verildiğinde bedava karadut sizi bekliyor. maz ya...
Eğer güzergahınızın üzerinde Maraş varsa ve Çıkın. Başınızı kaldırın. Gidiyorsunuz. Gökyüzü
şöforünüz sürekli ağzını oynatıp duruyorsa hemen rehberiniz, yolunuz açık olsun. Dönünce ararsı
tıbbi bir mesele aramayın altında.Birşeyler çiğniyor nız...evde yoksak bize telesekreterle, çağrı cihazıy
olabilir. Nitekim öyle. Maraş otu var ağzında. Maraş la, cep telefonuyla, faksla, bilgisayarla, şunla bunla
otu kafa yapar. Korkmayın kaza yapmıyorlar, adam ulaşabilirsiniz....Daha iyisi siz gidin kendinizi kurta
lar alışık. rın.
Yeşil, mavi, beyaz, eflatun, lacivert benekleri vardır.
FOR
NEY
RATING
u tbol m açı naklen y a y ın ın ı tırılabilir. Körlerle sağırlarda. Kellerle fodullar
F
hayatlarında hiç maç seyretm e da. Hom oseksüellerle travestilerde. Delilerle
miş iki yaşlı ve çok geveze nine doktorlarda. Ratingine bağlı bir şey. Maç sıra
anlatacak. Ve hiç susm ayacak sında sahaya yüzlerce çuval dolusu tavuk ya
lar. Akıllarına ne gelirse söyle da tavşan salınabilir. Money for rating. Everyt
yecekler. Futbolcuları değil to hing for rating.
pun neden zıp zıp zıp la d ığ ın ı, Ortam biraz kanlı olsun isteniyorsa hakemle
ortada bir o yana bu yana koşup duran karalar re tabanca verilerek hata yapan futbolcuların
giymiş biçare adamın niye kendisini helak etti vu ru lm a sı için p e n a ltı n o k ta s ın d a n tek a tış
ğini anlam aya çalışacaklar. K ızlarına televiz hakkı tanınabilir.
yondan haber yollayacaklar, fasulyeleri suya Diğer programlara dair önerilere gelince: Bi
koysun diye. Ortanca damadın huysuzluğun ze sorarsanız spikerlerin dekoltesiyle uğraşıl
dan, torunlarının arsızlığından söz edecekler. masın hiç. Spiker haberler biterken ‘Gerçekleri
Küfreden seyircilere çıkışacaklar. Bir yandan izlediniz' der demez,
da örgü örecekler. Yayın sırasında onlara fut stiriptiz yapmaya başlasın olsun bitsin.
bolcuların ve hakemlerin hanımları, kızları, an Talk showlara çıkmayan kimse kalmadı .Ar
neleri konuk olacak. Konuklar da ağzı en bo tık fil falan çıkarsınlar. Fil olabilir, gergedan,
zuk ve patavatsız olanlardan seçilecek. Örne kanguru, konuşan kedi ya da okuma yazma bi
ğin m aç s ıra s ın d a s e rt b ir h a re k e tle yere len maymun olabilir.
düşen bir futbolcunun annesi “Gözü kör olası Reality Showlarda am eliyatların ya da trafik
calar. Ben gül gibi oğlumu tekmeleyesiniz di kazalarının canlı yayını düşünülebilir. Kaza ol
ye mi yetiştirdim? Kıçınız kopsun emi!” diyebi ma olasılığı fazla olan yollara kamerayla pusu
lecek. İcabında bir çırpıda sahaya girebilecek. atılabilir. Kaldırım lara muz kabuğu konup, ka
Ekrana renk gelecek. buğa basan kişi sonuca bağlı olarak olay ye
Futbolculara'da mikrofon takılacak. Maç es rinde hazır bulunan şaka program ı ya da re
nasındaki küfürleşmeleri, fauller sırasında at ality show özel timlerince ekrana getirilebilir.
tıkları çığlıklar anında canlı canlı ekrana yan Bilek güreşleri ünlüler arasında. Ç atır ça tır
sıtılacak. kemik sesleri.
Devre arasında gösteri yapan kızlar yaşı elli Deve güreşleri develer arasında dev yorum
yi geçmiş ve asgari yüz elli kilo çekenler ara cularla desteklenerek.
sından seçilecek. Milletvekilleriyle iskambilden kule, grafon ka
Bu değişiklikler yeterince ilgi görmezse ğıdından kedi merdiveni, yakan top, inleyen
Ünlü futbolcular kadın elbiseleri ile ya da nağmeler konulu yarışmalar.
palto- pardesü ile maç ettirilecek. Ş işkolarla Her şey rating için.Televizyon adı verilen ça
zayıflar ya da çıplaklarla giyinikler de karşılaş dır tiyatrosunda h e ry o lm ü b a h .
:LUKS BİR
ALIŞKANLIK i m z a : a * /f
ize kita p la rd a n söz e tm e k istiyorum . g e liyo r ki, o nlar da a yrı bir dert, g id ip bir
S K ita p la r derke n kitap o ku yu cu la rı da
b u n a d ahil. İn s a n la rd a ga ze te le rin k u p o n
b a rd a paraları h a rc ıy o rla r o n dan s o n ra
biraz ç a k ır ke yfo lu n ca eve g id e rke n
la a n sik lo p e d i v e rd iğ in d e n beri o ku m a yo ld a ki herhangi bir k ita p ç ıy a u ğ ra y ıp
a lış k a n lığ ı biraz olsun ilerledi, tabii ki b irkaç kitap alıyo rla r. S ıra p a ra ö d e m e y e
bunu y ü zd e ye v u ra c a k o lu rsa k ta h m in i gelince sö yle d ikle ri ilk sö z “ S izd e in d irim
ra kam yü zd e beş gibi bir a rtış olduğu va r m ı? ” H ayır c e v a b ın ı a lın c a “A m a biz
s a p ta n a b ilir. Ben de bunu te le vizyo n ve ö ğ re n ciyiz, bize ö ğ renci in dirim i y a p ın “
g a z e te le rd e n , öze llikle de kitap d a ğ ıtım diye bir p a z a rlığ a tu tu ş u y o rla r a m a iç tik
firm a la rın d a n ö ğ re n iyo ru m . leri b arda ö ğrenci indirim i hiç kim se
S on k ita p z a m la rın d a n so n ra b ird e istem iyor. G erçi içki işi z e v k işi a m a
k ita b ın K .D .V .,si yü kse lin ce ben kendi ka rdeşim bundan s o n ra da kita p o k u m a k
ke n d im e "T a m a m artık, her kitap o k u y u lüks bir ze vk ola ca k (b enden s ö y le m e s i)
cusu lüks bir insan o ld u la r“ d iye re k o na göre herkes ze vkin i d ü ş ü n ü y o rs a ,
k e n d im le k o n u şm a ya b a şla d ım . ço k iyi d ü şü n m e si lazım .
G e rçe kte n kita p o k u m a k a lış k a n lık a m a Bir de kitap h ırs ız la rı va r ki, b u n la r bu işi
a rtık lü ksb ir a lış k a n lık olduğu bu son k e n dilerine a d e ta m e sle k e d in m iş le r.
z a m la rd a n s o n ra ke sin lik ka za n d ı. O k u m a k için değil s a tm a k için ç a lıy o rla r
A rtık bir k ız iste m e ye gid in ce anne ve artık. S a tm a k için öne sü rd ü k le ri
b a b a la r o ğ lu n u zu n ya da k ız ın ız ın 'ka ç b a h a neleri ise "Bu kita p la r b a n a h e d iye
kita b ı v a r' d iye so ra c a k la r belki de. K itap g e lm işti am a bende a y n ıs ın d a n v a r, ben
ç e yizle rd e y e r ala ca k. Bu şim d ilik kom ik bunları sa tm a k istiyorum çünkü p a ra y a
bir v a rs a y ım . A m a belli mi olur? ih tiya cım v a r“ y a da “ Ben bu kitabı
Ben kendim i kitap o ku yu c u la rı ve kitapları a lm ış tım am a eve g id e c e k param
ta k ip etm e kle çok iyi bir iş y a p tığ ım a kalm adı bana bu kitabın yarı fiy a tın ı
in a n d ırd ım , a m a bu işin en zo r yanı v e rirse n iz size sa tm a k istiyo ru m "
h iç b ir şe y b ilm ed en fa ka t h e r şeyi çok iyi Ben yine de işimi çok s e v d iğ im için bütün
b iliyo rm u ş gibi da vra n a n o ku yu cu la r. kitap o k u y u c u la rın ı ço k s e viyo ru m .
B azen de öyle p a za rlıkçı o ku yu cu la r
Üstteki değerli tablonun a d ı' Karadeniz'. Malzeme: Yağlı boya+tuval. imza: A yvazovsky.
Siyah bulutlar, köpükler, uçurum, taşlar, bir, iki, üç martı sonra uzakta bir tane daha.
■ ■ ■K Ü Ç Ü K
ŞEYLER ...
ski pantolonunuz ya da çan ce saatler süren um utsuz a ra yışla rın
tanızda u n u ttu ğ u n u z b ir pa sonuna gelindiğinde buzdolabının arka
rayı birdenbire bulmak • ge sın a sa kla n m ış b ir f ilt r e li s ig a ra y a
cenin bir va kti d a k ik a la rc a rastlamak • ‘İstemeden gitm e’ zorunlu-
süren uğursuz bir o to m o b il ğu ile verilen randevunun son anda ip
alârm ının birden susması • nisan sonu talini duymanız • gece geç vakit apart
tarla çileğinin bol pudra şekeri ile sev man giriş kapısında pek çok anahtarını
giliniz tarafından ikram edilmesi • tele zın arasında kilide ilk soktuğunuz anah
vizyonda naklen seyrettiğiniz ‘futbol fi- tarın kapıyı açıvermesi • yolda otomo
nali’nin ilk devresi 2-2 berabere bittiğin bilinizin kırm ızı benzin ış ığ ı ile inatlaş
de devre arasız demlediğiniz yeni çay • manız ve tam benzin istasyonuna girdi
g ü v e rc in le re yem verm ek • çok taze ğinizde benzinizin bitm esi, sizin değil
bol tuzlu ja p o n ay çe kird e ği ile akşam canım • gece tam çöp tenekesinin ya
ye m e ğ in d e n sonra ya p ıla n p iya sa • nından geçerken, içinden önce kıpırda
a rap kızının birden camdan bakmaya yıp sonra fırlayan bir şey/gölge, dünya
başlaması ve (yine-birden) ortaya çıkan güzeli bir sokak kedisi ile bakışmanız •
toprak kokusu • gece eve yaklaşmışken omlet yaparken bir yumurtanın ‘iki s a rı
pis iğrenç sokak köpekleri sürüsünün lı’ çıkması • hava çok soğuk, yolda bir
ya n ın ız d a n sizinle h iç ilg ile n m e d e n arkadaşınıza rastladınız, konuşuyorsu
g e ç ip g itm e le ri • d o lg u n u z u n nuz, bira z önce a lm ış o ld uğ u s ıc a k
düştüğünü sanıp dilinizle kontrol ettiği ‘kestane kebaplardan birini size veri
nizde onu yerinde bulmanız • kalabalık yor. Kestaneler sarı siya h , çok güzel
ta gri kahverengi bakışla rla yürürken görünüyorlar doğrusu • yeni a ld ığ ın ız
aniden b ir so ka k m üzisyeninin notala- gül fidanının ne renk açacağını merak
rın a g irm e k • b ird e n g ird iğ in iz la beklerken, tabii bu arada fidan da
ölümcül/uçurumlu sıkı bir çukurdan son ilerlemekte, ‘aa m o r’ deyişiniz • gece
ra da otom o b ilinizin g idiyor olm ası •
önce aldığınız ‘para ü s tü ’nün fazla ol
masına ses çıkarmayıp sonra geri ver
meniz • e y v a h ’lı, acaba’lı, y o k s a ’lı regl
gecikmesi sorularını ortadan kaldırara-
rak başlayan ağrılarınız • Kadıköy-Be-
şiktaş vapurunda martıların havada uç
an s im it parçaları ile beslenmesi • ge
Z 1
(6
va
pA
V ita
Y İL d p erd eye
sinmiş
apXa^ ^ eski
V
y a y 1-
t í , t ku tu «-- s e s le n
S U
t a h t a ç u b u
s a k t enek
1 erengi
c le lik
¿ECE
landırılmış/aydınlatılmış Hisar’ın arka fonu ile çakıştırdım.
Gülümsemelerini yakaladım. Memnun oldum.15 Mayıs
Pazartesi: Harem. Kız Kulesi’nin karşısında sahilde otu
rup ayaklarımı denize sarkıttım. Biraz sonra Üsküdar -
Beşiktaş vapuru geçti. Peşinde martılar. Soluk mehtap
tÇığı martıları aydınlatıyordu. ’Beyaz kanatları' bacanın,
zel bir banka, Orta ve Kuzey Anadolu’da yer alan şu
Ö belerinde bir fotoğraf sergisi açmaya, ‘Fotoğraf sergi
dumanın civarında çektim. Kanlıca’ya gittim. Deniz Tak-
ştım. Üç saat için 500 bin lira. Boğaz’a açıldık.
si turnesi' yapmaya karar vermiş. 1995^>ieiTTrfiur2Ö_^
Uzaktan Kanhca*ya-yaklaşan vapur 'Caddebostan'. Üzer
Ağustos 30. Adı "Sıladaki istanbyiVTeklif geldi. Ben de
leri demir tellerle sarılrfâvan ampullerini zoomladım. 23
bir-iki aydır düşündüğürp-'-tfİr konuyu, İstanbul'un en
Mayıs Salı: Heybeliada’nın üŞtl^rinde yamaçta Şakayık
önemli özelliklerinden>ifini -belki de birincisini - ‘Gece va-
Sokağı'nın tam köşesinde makinanîlxayaklarını kurdum.
purları'nı önerdim^Kabul ettiler. Örnek olarak Samsun,
30 derece bir açıyla deniz görünüyor?sK)5 objektif kul
Ağrı, E rzurum ^H orasan gibi yörelerdeki öğretmenleri
landım. 'Sarayburnu' vapuru iskeleye yaklaşırken; gece
söyledilerj^tfnlara yönelik bir bakış açısını yakalayabilir
doğarken. 24 Mayıs Çarşamba :Akşam Çanakkale oto
misin? eflye sordular. Evet dedim. Uğraşacak, elimden
büsüne bindim. Gelibolu - Burhanlı Mevki'indeki Wsane-
geleni/yapacaktım. Kabul ettiler. Anlaştık. Gecelen çalış
de/yolda indim. Kıyıda iki terkedilmiş eski vapur; yıllardır
maya başladım.
orada. 'Altınkum 74' ve 'Göztepe'. Yine ayrıntı çalışta
24 Nisan Pazartesi: llford C41 siyah - beyaz film. 400
Geçen bir otobüsle sabaha karşı İstanbul’a döndüm.
İsa. Arnavutköy iskelesine gittim. Tahmin ettiğim gibi is-
Haziran Pazartesi: Boyacıköy sırtlarında Hakkak Yümni'
'keleye bağlı iki vapur. Bomboş. Sabah ilk seferleri için
Sokağı'nda eski Hayat Bahçesi’ne gittim. Önümde dik bir
beklemekteler. Adları 'Mehmet Akif Ersoy' ve ‘istinye’ .
yamaç, inşaatlar, çöpler ve arsalar arasından aşağısı kuş
Objektifimde hem vapurun demir tavanı hem eski ahşap
bakışı görünüyordu; tüm boğaz. Makineyi kurdum. Çok
döşemeleri hem de karşı tarafın cılız ışıkları. 4 Mayıs
zayıf, üzerleri dökülen iki kişi şarap içiyordu. Sadece siga
Perşembe: Yeniköy iskelesinin yanında sırasını bekleyen
ra istediler, ilgilenmediler. ‘Ortaköy' vapurunu Kanlıca ko
boş Beykoz motorlarından birine çıktım, ince bir yağmur
yunu geçerken. 6 Haziran Salı: Rüzgar vardı; Yağmur...
yağıyor, ‘Şehit Teğmen Kalmaz' vapuru kalkış saatini bek
ışıklar çok iyi. Sevindim. Beylerbeyi Camii. Durumu anlat
liyordu. Vapurun burnundaki projektör kulübesi. 55 objek
tım, hocadan izin aldım. Şerefeye çıktım. İskele meyda
tif kullandım. Film değiştirdim. 1600 asa. Sonra motorla
nındaki çınar ağaçlarının üst dalları arasından geçen
Beykoz’a geçtim. İskeledeki ‘Karşıyaka’ adlı gemiye yak
ışıklı vapurlar. ‘Bayraklı’ nın projektör kulübesi yoktu. Va
laştım. Üst katın boydan boya çiğ neon ışıkları ile alt katın
purun burnundaki V harfininnn hemen yanında iki daire-
puslu sarı lamba ışıklarının arasından kareler. Vapur kal
lumboz deliğinden sızan koyu sarı ışıkta vapurun gözlerini
karken kıç tarafında oluşan beyaz köpükleri zoomladım.
buldum.17 Haziran Cumartesi: Çeşitli boyutlarda ısmar
Biraz üstünü, biraz altını. Pervanenin gece telaşı.6 Mayıs
ladığım basılmış fotoğrafları alıp çerçeveciye bıraktım. 28
Cumartesi: Üsküdar-Beşiktaş motorundayım. Yaptığım
Haziran Çarşamba: Çerçevecide tüm tamamlanmış işleri
hesaplara göre Eminönü vapuru Hayrettin iskelesinden
dikkatle inceledim. Defalarca. İki tanesini beğenmedim,
kalkacaktı. 'Kilyos III' iskeleden ayrıldı. Soluğumu tuttum.
ayırdım. Kalanları otomobille Bankanın Kültür İşleri Da-
^Deklanşör. Tam İnönü Stadı hizasına geldiğinde arkada
iresi’ne götürüp, teslim ettim. Ayrıldım.
sce maçı oynanan stadı aydınlatan 4 büyük yoğun be-
Meltem’e telefon ettim. Yarın için çağırdım/davet ettir
yaV çiğ ışık demetinde açık gri görünmeye başladı. 7 Ma
Gece. Patates kızarttım. Yanına pilav ve salata yapJKrn.
yıs Xazar: Ortaköy. Sandalcıyla anlaştım, iki yüz metre
Yoğurt evde vardı. Kahve içtim. Hür Yumer’in “Ahdynvar”
açıldılOsCaminin biraz ilerisinde sandalcıya, kayığı akıntı
adlı kitabını okumaya başladım, yağmur yağmaya^oaşladı
ya k a rş ı\y e rin d e s a y d ırm a sın ı söyledim . Çocuklar
(bütün pencereleri açtım); sabaha doğru bpti Öğleyin
büyüklerin etlerinden tutuyordu. Kaptanın profilini köşkün
Meltem geldi. Gece dışarı çıktık, makinemLevde bıraktım.
den bakarken yakaladım. Sıra sıra turuncu daire cankur
Bir paket filtreli Gitane aldım. Eminönü>raen gece turistik
taran simitlerini değişik açılardan tespit ettim. Sigara içen
boğaz vapuruna bindik. VValkmerıtfiı de getirmiş; bana
lerin yarı gri/sarı yüzlerbT^ksiye atladım, doğru Bostancı.
Klaus Nomi, dinletti. Yanımızda oturan turistin İstanbul
Mendireğin en ucuna yürüduhvld iki kaya arasına fotoğ
Streets ve İstanbul kitaplarınım karıştırırken bazı
raf makinesinin bacaklarını kurdumT^fai^aoturanlarla lâf-
aralıkla^diJikattTriiçektı. Sokak değil aralık. Eylül /Ekim
ladım. Lâfladık. Bira ikram ettiler, içtim. AnaHotuttekUcöy.
aylarında bir ara Beyoğlu'nun aralıklarını 04.00-07.00
öğretmenlerine bir sergi hazırladığımı anlattım. İlgilenme
arası fotoğraflamaya karar verdim. İnsan ağırlıklı. Portre
diler. Biri gülüp başını salladı. Öteki de transferlerden
ler. Onlar gece hareketleri içinde iken. Bu aralıkların isim
konuşmaya devam etti. Büyükadadan gelen/yaklaşan
lerini ve yerlerini haritada bulup bir kağıda yazdım/çizdim:
vapur görüş alanıma girdi, sonra da makineme. 11 Mayıs
Beyoğlu bölgesi: Emin Çeşmesi Aralığı, Halıcıoğlu
Perşembe: Kandilli’den vapura bindim. Anadoluhisarı ön
Aralığı, Sakızağacı Aralığı, Taş m erdiven Aralığı,
lerinde 24 objektif ile vapur içini, boş tahta sıraları, yor
Bostan Aralığı.
Kumu muhit olarak seçmiştir.
Kavuniçi: Karakterlidirler. Dışarıdan sert çekimlerinde, güçlük çekildiği dönemlerde
görünmelerine karşın içleri yumuşacıktır. açığa çıkmıştır. Hem karanlıkmış, hem de
Cool muhabbetleri vardır. aydınlıkmış hissi verir. İyidir...
C am göbeği: Kilolu camlarda olur. Tam Sıçankuyruğu: Çok hızlıdır. Tek parça
karşıdan bakıldığında belli olmaz. Kapalı canlı görmek nâmümkündür.
havalarda bazen denizde aynı renk olur. Ördekbaşı: Söğüş ya da sote olabilir. Ka
K ahverengi: örgütlüdürler. Granül olan rides ve siyah zeytinle tabakta uyumluluk
ları yuppie’dir ve telvesizdirler. Ardında gösterir.
telve bırakmayana kız vermezler. Kremrengi: İkizler burcudur. Çift karak
Vişneçürüğü: Çekirdeği kınlamaz. Hava ter gösterir. Gece “kremrengi” , gündüz
ile okside olur, çürür. Havasız ortamda li “mayonezrengi”dir. Anlaşamam...
körü yapılır, içilir. Gülkurusu: Evde kalmış, bakımlı, ağdalı
Yavruağzı: Fetişist bir yaklaşım. Yavru- gül. Sevicidirler, demetler halinde
bacağı da olabilirdi. görülürler.
G eceren gi: Filmlerin karanlık açık hava
X L V I I I .
e n d in i b e ğ e n m iş şiş k o H ititli tü c c a rla Köprücücesinin bu yıl için yaptığı bayrağı daha
K köprücücesi, ilk kez Lamponia Panayırı'nda
karşılaştılar. Tüccar, cücenin deri ve kumaşlarla
kimse görmemişti henüz, sadece sol yanağı mor
yanık izli çingene sevgilisi biliyordu, bayraktaki
yaptığı rengarenk “Dokuz öpüşen balık” bayrağı resimin neye benzediğini.
nı çok beğenmişti. Deniz kenarındaki panayır Panayırın iki gece öncesi cüce, uzun ve keyifli
meydanının yüksek taş duvarı üzerinde rüzgâr sevişmesinin /sevişmelerinin neşesiyle sabahtan
da ya da rüzgârsız olağanüstü güzel görünüyor itibaren gün boyu herkeslere takılmış, köydekile-
du. Tüccarın panayır bittikten sonra bu bayrağı ri eğlendirmiş; çeşitli güzel taşkınlıklar, muziplik
satın almak istemesini genç cüce bir şartla kabul ler yaparak, etrafındakilere ‘nedenini bir türlü an
etti. Karşılığında altın ya da para istemiyordu. lamadıkları’ değişik hoşluklar saçmıştı. Bir şekil
Yıllardır duyduğu ama bir türlü göremediği “Kar- de küçük liman köyündeki herkesi neşelendir
dansçıları çıngırağı" istiyordu; üstelik üç tane. meyi bilm iş/başarm ıştı. Gün sonunda, akşam
Herkesin bildiği kadarıyla bu kar dansçıları çok üzeri, hem rıhtımda mavi çizgili bir toprak testi
uzak bir ülkede yaşıyor ve gece ya da gündüz den karadut şurubu içip balık tutuyor hem de ar
her kar yağışında flüt ve çıngırak eşliğinde açık tık dinleniyordu.
yeşil elbiselerini giyip dans ediyorlardı. Peki de Aynı saatlerde, gece doğmaya hazırlanırken ,
di tüccar gözlerini kısıp. Ama ancak seneye, tek şişman Hititli tüccarın köydeki tek hana geldiği
rar bu panayıra geldiğinde getirebilirdi istedikle duyuldu. Biraz sonra da tüccar kısa bir soruştur
rini. Bayrağı şimdi alabilir miydi? Kısa bir sessiz madan sonra yerini öğrendiği, kıyıda balık avla
lik oldu aralarında. Evet dedi cüce ve uzattı ko yan köprücücesine elindeki küçük deri torbayı
caman bayrağı, aynı anda etraflarındaki panayır uzattı, içinden yeşil-kırmızı-siyah bakırdan yapıl
kalabalığın dan gizli bir m ırıldanm a yükseldi. ma üç küçük çıngırak çıktı, aynı anda da etraf
Cüce şakadan somurtarak ve de gülümseyerek tan büyük bir alkış koptu. Herkes çok sevindi. Bu
“ Hem karşım ızdakinin nasıl b ir ‘o ’ olduğunu, arada cüce kaşlarını çatarak kendisinin taklidi
hem de o ’nu o ld u ğu g ib i kabu! e tm eyi 'E vet” ' yaparken bir yandan tebessüm ederek “ Bazen
dem enin dışında başka ha n g i yo lla öğrenebi h a k lı ç ık m a k 'E v e t'in n e re s in d e s a k lıd ır ? ”
liriz k i! ” dedi neşeyle. Bu arada tüccar bayrağı dedi. Herkes cücenin ertesi sabah asacağı yeni
katlayıp oradan uzaklaşmaya başlamıştı bile. panayır bayrağı daha da çok merak etmeye baş
Aradan bir yıl geçti. Lamponia Panayırı yak ladı nedense.
laştıkça herkes tüccarın yolunu gözlüyordu.
I
SOK OLMAK” T I Y O R U Z
“ İn s a n o la m ıy o ru z n a lla r a ra s ın d a şöyle ra (k ıs a c a s h o w d i g e le n B e lg e m e n ’ e
bari şo k o la lım gitsin b ir ç ılg ın y o lc u lu ğ a yeceğiz) h e rke s e lin b e lg e s in i k a m e ra y a
b e ! ” d iy o r u z . Y a n i çıksa k, ke n d im izi te de b e lg e le ri, d o s y a (k a m u o y u n u n g ö z ü -
y a n lış m ı d ü ş ü n ü y o le v iz y o n u z a y ın d a ları ile gelsin. kam ugöz) d o ğ ru
ruz? ü z e rim iz e ü z e rim iz e ‘ B e lg e s i o lm a y a n y a k la ş ık on beş s a
B irileri-bir şe y le r b i g e le n 'ş o k b e lg e ’ iç e ri g ir e m e z , h a d i niye tu ta ra k fa zla d a n
zi ş o k etm eli ve va k it m e te o rla rın ın a ra s ı girdi d iy e lim h a y a tta b ir k o n u ş m a h a k k ı
geçm e li. na k u m a n d a (n ı)m ız - ç ık a m a z ’ y a z ılı b ir ta n ıy ın .
iç im iz d e n g e ç e n la ış ın la s a k , m e m le le vh a a sın ö n c e lik le Show s ır a s ın d a
d ü ş ü n c e le r şu k e t im iz in s e v ile n stüdyonun k a p ıs ın a . b e lg e m e n le rin g e tir
s ö z c ü k le r in iç in d e d ü rtü le rin d e n şo k o l G iriş k a p ıs ın a ta rtı d ik l e r i d o s y a la r ın
gizli. m a d ü r tü m ü z ü d o - k o y d u ru p n o te r h u ü z e rin e ç ık ıp g ü re
İş te b u ra d a : "Ş o k y u rs a k ” d iy o r u z . z u r u n d a b e lg e le r i ş ç ile r gibi bir d a k ik a
o lm a k istiyo ru z. K ılı G ö rü ld ü ğ ü g ib i ç o k ta rttırın . B e lgeler için k a d a r p o z v e rm e s in i
m ız ı k ıp ırd a tm a d a n güzel k o n u şu yo ru z. in a n d ır ıc ılık e ş iğ in i s a ğ la y a r a k (d ile y e n
s e r s e m le m e k , a p B u ra d a n b ü tü n T V 2 k g . d o la y la r ın d a m illi m a r ş ı y a d a
ta lla ş m a k is tiy o ru z . k a n a lla rın d a k i ya p ım a ğ ır lık o la ra k s ta n s e v d iğ i b ir b a ş k a
B una ço k ih tiy a c ım ız s o r u m lu la r ın a , s p i d a rtla ş tırın . 2 kg .dan e s e ri o k u y a b ilir, s a
v a r. Ne m utlu ki T V ke rle re s e sle n iyo ru z: aşağı belgesi o la n la k ın c a s ı y o k ) b ir s e
k a n a lla rı ş o k b e lg e "Ş o k edin bizi. B a rı içeri a lm a y ın . Bo re m o n i g e r ç e k le ş ti
le rd e n , m ü h im ifş a kın size tüyo v e riy o şu n a ka fa m ızı ü tü le r ir s e n iz ç o k ç o k iyi
a t la r d a n , t ü y le r ruz." m esinler. olur.
ü r p e r tic i g e r ç e k le r S ö y le y in a ç ık o tu B e lg e a ğ ır lı ğ ı 10 Bu g ö rü n tü k a m u
de n g e ç ilm iy o r. K a- rum ve ta lk -s h o w ’la- kg.ı a ş a n la rı belge- oyuna kam ugözden
men ko ka rtı ta k a ra k g ö s te r ilir k e n , h a n g i
k o ltu k la ra , 10 k g .ın B e lg e m e n ’ in d a h a
a ltın d a k ile r i belge- ik n a e d ici b ir m e rte
boy k o k a rtıy la trib ü b eye ye rd e n y ü k s e k
ne o tu rtu n . 5 kg ve lik o la r a k e riş tiğ in e
a lt ın d a k ile r i h iç b ir d a ir b ir m ini re fe ra n
ye re o tu rtm a y ın .Bu d u m g e r ç e k le ş tir
o n la r a d e rs o ls u n , m e z s e n iz v a lla
a y a k ta d ik i ls i n le r . g ö z ü m ü z a ç ık gider.
K okart fa la n d a ta k B e lg e m e n ’ le r in
m ayın. "E lim d e belge va r" ti
S h o w ’da ilk ve son- ra d ın a k a rş ılık s u n u
s ö z h a k k ı iç in en c u la rın “ İyi de kaç k i
a ğ ır b e lg e le r i g e ti lo ? N e k a lit e d e ?
r e n le r i (1 0 k g . v e B a ş k a ne v a r? ” gibi
ü s tü ) d ik k a te a lın . y e rs iz s o ru la rla z a
Söz s ıra s ın ı ta rtı so m an k a y b e tm e m e le
ru m lu s u n u n s p ik e re ri için:
v e rd iğ i ta rtı b e lg e s i 1. S h o w s ır a s ın d a
d o ğ ru ltu s u n d a b ilim B e lg e m e n be lg e sin i
sel o la ra k s a p ta y ın . h a v a y a k a ld ı r a r a k
O p o b je ktif olun. H ak g ö s te rm e y e b a ş la d ı
ge çm esin. ğ ın d a a lt y a z ı l a r l a
Y a p ıla n d e ğ e rle n - B e lg e m e n ’in y a ş ın ı,
"'m e y e göre birin ci d a h a ö n ce kaç a d e t
ğustos 1995. Haymana Ovası. zengin tabii, canları tatlı.) Neymiş? Kor
Haymana Ovası gazoz yuvası. kulacak birşey yokmuş. Ulan kanat kop
H a y m a n a lı ünlü g a z o z c u tu gidiyor bu mürettebat hala görev yap
Rüstem imalathaneyi kapamış, akşam ma peşinde. (Lafa da bak, mürettebat...)
namazını eda edip eve gelmiş, hanım ı Gerçekçi olun biraz gerçekçi. Düşüyor
nın yaptığı az şekerli kahvesini çoktan sunuz işte. Kabul edin. Düşen uçağın
içmiş, bahçedeki gölgelikte kestiriyor, içinden görüntüler. Her şey birbirine ka
arada da sol bacağını tatlı tatlı kaşıyor. rışmış. Feryatlar, çığlıklar falan. İnsanlar
Hafif, serin bir rüzgar esiyor. alabora. Tatsız görüntüler. Hiç anlatma
Aynı.saatler. Haymana Ovası açıkları. yalım daha iyi. Zaten b ira zd an uçak
Gökyüzü. Bir uçak. İçinde Coca Cola fir düşünce hep birlikte olay yerine bağla
masının üst düzey yöneticileri. Ne kadar nacağız.
üst düzey? Çok üst düzey. Coca Co- Gazozcu Rüstem gölgelikte burnuna
la’nın sırrını yani hayatın gerçek tadını konan sineği kovalıyor. Oh! Pek de tatlı
bilen on kişiden sekizi (biz bilmiyoruz, uyuyor. Çok özendik.
sadece tadıyoruz, ama şimdilik... biraz Büyük bir gürültü, ardından patlama.
dan herşey değişecek ...hah ha... bura Dumanlar. Coca Cola’cıların uçağı Hay
da sinsi sinsi güleriz). Keyifleri yerinde mana Ovası'nda param parça. Rüstem
Gobi Çölü'ne gidiyorlar. Bir orası eksik gürültüye uyanıyor. Atlayıp traktörüne,
kalmış, orayı da Coca Cola’ya kavuştu bir saatte enkaza ulaşıyor. Parçalanmış
racaklar. cesetler. Uçağın motoru hâlâ yanıyor,
Aynı saatler Los Angeles açıkları. Ka küçük patlam alar oluyor. P ilot kabini
rayolu. Highway 97. Bir trafik kazası. İki gövdeden kopmuş uzaklarda. Kara kutu
ceset. Üstlerinde birerden iki tane un nerede? Rüstemin işi değil o. Kara ku
derground gazete örtülü. Yakın plan. tuyla televizyon seyircileri ilgilendirilecek
Ölenler Coca Cola'nm sırrına sahip di akşam haberlerinde. D um anların ara
ğer iki kişi. Kaderin garip bir cilvesi. Biri sından “help... help...” diye bir inleme
si ölmeden önce asfalta kanıyla iks çiz duyuluyor. Colacı K risto fır’dan inleyen
miş. Cesetlerin başında düşünceli iki ki nağmeler dinliyoruz. Şiddete çok alışık
şi. İki polis. Biri Dörti Heri Clint Eastwo bir millet olduğumuz için ölm ek üzere
od, d iğ e ri onun için e k a p a n ık am a olan Cola'cı Kristofır’ın sesi bize nağme
gözünü budaktan sakınmaz ortağı Julio gibi geliyor. Gazozcu Rüstem help ne
Andy Garcia. Kamera cesetlerin üzerin dir bilmez ama adam kelp dese de fark
deki gazeteden bir uçağa doğru uzakla etmez. Çünkü Rüstem insan ca n lıs ı.
şarak kararıyor. Alıp Kristofır’ı traktöre yerleştiriyor. Se
Haymana açıklarındaki uçakta ani bir kiz Cola'cıdan yedisi sırla rıyla birlikte
motor gürültüsü. Uçak hızla irtifa kaybe Gobi’yi göremeden ebediyete intikal et
diyor. Mürettebat paniğe kapılan Cola'- miş dürümdalar. Kristofır ise fena yara
cıları teskin etme telaşında. ( Adamlar lanmış, belden aşağısı tutmaz durumda.
R
M A V İ 6 4 Ö K Y O 2 Ü
uçAn uçan
h uŞ
h u$
uçan
uçan
\
kus?
u
A İ Konmuş ^ \ D
•y v 9-
^ \
b
katı k a lk a n
kola kutusu
arada başka şeyler düşünülür. Çocuk gözetlenir; düşme
P A R K L A R I K İM A Ç A R ? sin, kavga etmesin diye. Ağaçların altına yüzükoyun yatı
lır, bazen pabuçlar çıkartılır. Geçen yabancı turistler ıs
abahın en erken saatlerinde ışığın her şeyi (uzakla
rı da) yavaş yavaş görünür kılmaya başladığı saat rarla/göz dikilerek seyredilir.
Çay bile içebiliriz bazı parklarda. Kıyılarında bir ke
lerde, kimsesiz, bomboş, sakin, in cinin top oynadı
ğı parklara ilk ve en önce kimler gelir? Simitçi, fal narlarında mutlaka kirli küçük plastik sa n d a lye cile rle
cı, işsiz baba ve küçük kızı, köpeğini gezdiren çok süslü çay ocakları vardır. Gazeteler karıştırılır/okunur.
Buralardaki insanlar daha çok otobüse/minibüse bi
yaşlı teyze, izinli asker, bebekli yorgun anne, geli
niyle kavgalı kaynana, okul kaçağı çocuklar ya da nenlerden oluşur. Parklarda faydalı bilgiler edinir, tanı
madıklarımızla tanışır, konuşuruz. Yemek tarifleri alışve
ilk seferinden (06.10) önce sigara içen otobüs şo
rişleri yapar, köpek cinslerinin ne kadar çok olduğuna şa
förü. Hangisi?
Hayvanlar da parkların tadını çıkarırlar; otomobil şırırız. İşsiz-güçsüzlerin çokluğu dikkatimizi çeker. Ma
halle tamircilerinin (elektrikçi, şofbenci...) yerlerini (yeni
ve cadde tehlikeleri yoktur burada. Üstelik kendileri
ne merakla yaklaşan çocuklarla oynama ve beslenme gelenleri ya da ustalarını) öğreniriz.
imkanları da vardır. Köpek, kedi, serçe, güvercin, martı Ve sonra bir ara ışık azalmaya başlar. Gece kendi ko
yuluğunu parklara örter. Karanlığın kuralları çıkar ortaya.
mutludurlar buralarda. Eğer günlerden pazarsa piknik
yapan aileler, çıraklar, kalfalar, izinli garsonlar/askerler, Şarap ve rakı içenler sinsice gelir, sessizce parkın koyu
siyah bir yerlerinde içkiye otururlar. Arada bazen kızlı er
kapıcılar ve tabii ki çocuklar ve ötekiler doldurur buraları.
Sesier daha da artar, baloncular da pazarları gelirler. kekli sarhoşlar gelir otomobillerle; salıncakta sallanır,
Arada kaset satıcıları da görünür/kaybolur. Kitap okuyan bağırırır çağırır giderler. Ya da bir başka kuytuda müna
yalnızlara daha çok hafta içi öğlen civarında rastlanır. Ço kaşa edenlerin sadece sesleri dolaşır havada. Bazen
cuklar: Oynar, ağlar, birşeyler yer. Büyükler: Vakit geçi sessizce öpüşenler gizlice kımıldar dururlar soluk soluğa.
rir, bekler, uğrar, dinlenir, ya da oradan geçerler.
Gün boyu pek çok şeyler yenir parklarda. Ayçekirdeği, K İ M K A P A R ?
simit, sandviç, lahmacun, beyazpeynirdomatesli sandviç,
Gece geçer. Sıra parkların kapanmasına gelmiştir.
mısır, dondurma, pamuk helvası, macun, elmaşekeri...
Ayrıca yaşlıların sarı leblebi gibi kuruyemiş atıştırmaları Son gölgeler de çekilir, salınarak. Çok yaşlı ve bilge ve
ile devamlı çenelerini oynatm aları kendi kendilerine çok kirli ve bakışsız bakan iki sokak köpeği uzanır çöp te
konuşuyorlarmış gibi, karşımıza sık sık çıkan manzaralar nekeleri ile salıncaklar arasında bir yerlere; onlar kapatır
dan sadece bir tanesidir. parkları tüm tecrübeleri ile duydukları ile gördükleri ile
Neler yapılır: Genellikle dinlenilir. Yerlere, otlara ağa yaşadıkları ile gelecekleri ile rüyaları ile ...
çlara, oynayan çocuklara, genç annelere bakılır ve bu
A F İY E T E
DOĞRU
aynar suda pişm iş makarnayı kevgire boşaltın ve soğuk suyun altında bir güzel, bol bol y ı
S kayın. Bunu neden yapıyoruz? Çünkü onları, sıcaktan gevşemiş, rehavet çökm üş d u ru m
larından kurtarm ak istiyoruz. Boş tencerenin içine biraz katı yağ (kahvaltılarınızdan artan
sağına soluna / yağlı kağıdına eski reçellerin bulaşm ış olduğu bir margarin parçasından)
koyun. Soğuk sularla yıkanm ış, artık tertem iz ve de üşümüş makarnayı eski tenceresine boşal
tın. T ekrar geriye bıraktığı ılık yerine dönen makarnayı burada um m adığı/tanım adığı, ilk kez kar
ş ısın a çıkan sarı yum uşak bir plastik parçası gibi bir şey bekliyordur. Yine kısık ateşte onları be
raberce yavaşça karıştırın. Yağın nasıl eridiğini, beyaz çubuklar arasında nasıl saklana/gizlene
d oland ığın ı görün. Onu çatalınızla sessizce itekleyerek tencerin dibine doğru yuvarlayın. K urca
ladıkça yağ topağının nasıl küçüldüğünü hayretle göreceksiniz. Evet, sabırla bu gezdirm eye de
vam edin. Sonunda, evet sonunda beyaz topak yağ eriye eriye gözlerinizin önünde yok olacaktır.
Um utsuz bir aşk gibi. O artık yoktur. Yüzlerce makarna çubuğunuz yalnız ve p ırıl p ırıl yağ içinde
kalm ıştır. Hepsi de birbirlerine sarılm ış öylecene duruyorlardır. Kalabalık ve de tek başlarına.
Ç atalınızı çektiğinizde kım ıltısız öylecene kalakalırlar... (Bütün hüner sosta. Kim ler m akarnayı
sevm ez. M enem enin süzgece bakış açısı . Makarna burcu’na kimler inanır. A kıllılar zeytinyağı
mı kullanıyor? Hakiki acılı salça ne renktir? Ev sahibi geldiğinde makarna nasıl ve neden
saklanır?... ile ilgili açıklam alarım ız önümüzdteki sayılarda devam edecektir).
Ağlara takılm asıyla raslantı sonucu bulunur.
ÇOK ESKİD EN
BİR
YILL A R ÖNCE MENT EŞE A D
¿ÜN..
L A R L A R BİLE. R İ V A Y E T E G Ö DÜŞER.
LI K Ö Y V A R M I Ş . Bİ R G Ü N , RE A R T I K BU İ L G İ S İ Z L İ Ğ E OLAY GERÇEK VE DE
H E R K E S BİR T E L A Ş L A R D A . D A Y A N A M A Z İ H T İ Y A R KI DOĞRU.
D Ü Ğ Ü N Z A R VE " A Ş I N I Z K U R T , Y E M ENTEŞE'NİN O TO M OBİL
H A Z I RLI K L A R I N D A. K A R İ N İ Z Y U R T " O L S U N DE R , Y O L U Y O K . EŞEKLE A N C A K
ZAN KAZAN KEŞKEKLER L Â N E T O K U R VE K A Y B O U L A Ş I L A B İ L İ Y O R . BİR ÇO K
Y A P I L M A K T A . T A M BU LUR. K İ MS E Ü Z E R İ N D E BİLE T E R K E D İ L M İ Ş H A N E S İ İLE
CURCUNADA AKŞAM VAK D U R M A Z , O M U Z SİLKER- H A Y A L E T K Ö Y G İ B İ . ÇA-
Tİ YA Ş L I BİR İ H T İ Y A R GE Lİ R LE R . A M A A A K A Z A N L A R I N A K K E L E / A Y V A C I K' A B A Ğ
K ÖY E ; O G Ü N E K A D A R H İ Ç A Ç T I K L A R I N D A BİR DE NE LI BEHRAM KALE
G Ö R M E D İ K L E R İ V E SU İ S GÖRSÜNLER T Ü M KEŞKEK KÖYÜNÜN KAHVESİNDEN
TER KOŞUŞTURANLARDAN. LERİN YER İN D E KU RTLAR ( E Ğ E N İ N EN G Ü Z E L K A H V E
KİMSE İ LG İL EN M EZ Y A DA K A Y N A M I Y O R M U? Sİ) O V A Y A B A K T I Ğ I N I Z D A
A N L A T I L A N L A R I N BİR Bİ Çİ VE İŞTE O G Ü N D E N S O N R A İ L E R İ DE Ki Y A M A C I N T A M
M İ N E G ÖR E DE " Bİ RAZ BİZE H A STA LIK , FELAKET, K IT ÜZERİNDE BİRAZ SAĞINDA
Y A R D I M ET HELE S O N R A LIK.. D E R K E N K Ö Y İFLAH YE R A L IY O R . Z A R Z O R DA
Y İ Y E C E K - İ ÇE CE K V E R İ R İ Z " O L M A Z . VE T A Ş I N M A L A R OLSA G Ö R E B İL İR S İN İZ .
D E R L E R . Y A R D I M EDE R İ H VE G Ö Ç L E R V E A Y R I L M A EVET, U Z A K T A BİR K Ö Y
T İY A R C IK A M A SONRA L A R B A Ş L A R . K Ö Y BOŞ A L I R V A R O R A D A , Y ILL A R ÖNCE
Y İ N E DE K İ M S E O N U N L A VE DE K O C A K Ö Y ÇOK A Z T E R K E Dİ LMİ Ş . . .
İLGİLENMEZ H A T T A A Z A R BİR SA Y ID A HANEYE
O R T + B I R
1- SOUR TIM ES - PORTISHEAD Süre: 4'11
Solist: BETH G I BBON $ Albümün adı: D U M M Y .
Yollar ve insanlar. Birliktelikleri çok zor, biraraya geldiklerinde dünyayı değiştirebilirler.
1 - GLORY B O X -PORTISHEAD Süre: 5'06
Solist: BETH G I BBO N S Albümün adı: D U M M Y .
G erçek ve sanalın birleştiği yerde zemin kaygan, hava kötü.
MYSTERONS - PORTI SH EAD - Süre: 5'02
Solist: BETH G I BBON $ Albümün adı: D U M M Y .
H angi yönü izlerseniz izleyin birşey farketmeyecek. Yol ayrımları depresifdir.
4 - N O B O D Y LOVES M E- PORTISH EAD- Süre: 5.01
Solist: BETH GIBSON Albümün adı: DUMMY.
Biz sizi seviyoruz. ’
+1- PROTECTION- MASSIVE ATTACK
>ir süre için ya da bütünüyle. Şehirden yarın sabah ayrılıyorsunuz. G id e ce ğ in iz yerde sevgiliniz sizi
beklemiyor. G ece saat :3 :0 0 ’ten sonra, son bir şehir turu. Bütün şehir, tek plan.
M A R İF E T L E R İ:
• dördüncü yıla girm ek
• 18 sayıdır sürmek
• akşam ları geç yatm ak
• sabahları küfrede ede erken kalkmak
• evlerden mümkün olduğunca çıkm am ak
• üç kitap çıkarm ak: Ş izo fre n g i Kitabı/Şizofrengi
Ş a şkın K a ra yo lu B alinaları/F atih Altınöz
Y a şa yıp , ö lm e k, a şk ve a v a re lik ü zerine kısa b ir rom an/S üreyyya Evren
Para bulunursa bir tane daha çıkarmak..
E rd em in P eşinde/A fter Virtue, Alasdair Mc Intyre, çeviri Muttalip Özcan
Y A Y IN K U R U LU : ( D ü n y a d a b u l u n m a sürelerine göre)
M ehm et Şenol, Fatih Altınöz, Kültegin Ögel, Yağm ur Taylan
Libero: Tarık Sipahi
Mizanpaj: Faruk Baydar
Dizgi: Erkan Altun
Düzelti: Alp er Zorlu
Y ardım cı erkek oyuncu: M uzaffer Göçüncü
Y ardım cı kadın oyuncu, niyet ederse Oscar bile alabilir: Zülal C anpolat
Müzik: Dead Can Dance, Portishead, Cam ouflage, Oil on Canvas,
T ra ffic , Sertab Erener, Erik Satie, Oregon
Executive Producer: Muğlak
Matbaada: Y ılm az Dinçberk Flarmoni Orkestrası
Kağıtta: İnsaflı satıcılar
Dağıtım da: M em leketin v e Avrupa’nın orasındaki burasındaki d ostlar
Duyuru: Bir dahaki sayı aşk ağırlıklı
Leylekler: fatih, tarik, dörti heri, m eltem , haymanalı rüstem, b ebek li
yorgun anne, abdurahman ç e leb i, yağmur, allem kallem, kültegin, faruk,
resul abi, neil armstrong, turgut, remzi, g e c e vapurları, m eh m et