You are on page 1of 45

İKİNCİ TÜRK TARİH KONGRESİ

ESKİ TÜRKLERDE
H E ¥ E T VE T A K V İ M

FATİN GÖKMEN
MÜKADDtME

Şarkın en büyük âlimlerinden, en büyük heyetşınaslarından


olan «Nasiriddin-i Tusî» ( ‫ ) نم؛الدتي مأو“ى‬Zic-i Ilhanisinde Hitay
ve Türk Takvimi namile Moğolların kullandıkları Şem sî ve Ney-
yireycî (Luni-Solaire) bir takvimden bahseyliyordu. Kendisinden
sonra bütün İslâm heyetşinaslarının meşgul oldukları bu takvimi
evvelce tetkik etmek istemiştim Fakat son zamanıu ilim tarihçileri
bu takvimi Çin takviminin bir şubesi diye hüküm eylediklerini
görerek tetkikimi ileri götürmeğe lüzum görmemiştim. Şimdiye
kadar ilim cihanının ilk kanalı sayılan Gildani, ¥unan kanalının,
son zamanın tetkikatı ile, mazinin karanlıkları içinde Orta Asyaya
kadar uzanmış olması bu takvimin tekrar iyiden iyiye tetkiki lüzû-
muna beni sevkediyordu. Türklerin heyet ilmine ettikleri hizmetin
tesbiti hakkında Türk Tarihi Tetkik Cemiyetinin bana tevdi ettiği
vazife güzel bir vesile oldu. Türklerin İslâm medeniyetindeki heyet
mesailerinin tetkikinden evvel bu takvimi tetkike başladım.
Tusî, gerek takvim usullerini ve gerek istinat ettiği heyet esas-
larını izahsız ve isbatsız olarak yalnız nakletmişti. Ben bu esasları
izaha çalıştım, ve mühim neticelere vardım ve gördüm ki Tusîain
bize naklettiği takvim Batlamyus heyeti namını verdiğimiz «Hamil i-
merkez» heyetinden evvel yaşıyan ve anı tevlit eden ve ilmi seciye
itibarile müstakil olan müdevven bir heyet esası üzerine kurulmuş-
tur; ve kurulma zamanı da 206 asır kadar evveldir. Kuvvetli bir
ihtimal dahilinde olarak hendesenin ana davası olan «Fisagors»
davası da dahil olduğu halde tamamlanmış diyebileceğim bir satıh
hendesesi ve oldukça ilerlemiş bir hesap usulü kullanmışlardır.
Kadîm Çin heyetine dair yazılan ve mütalaamdan geçen garp
eserlerinde bu, 206 asır evvel tesis edilmiş olduğuna kani olduğum,
heyet esaslarına dair bir ize tesadüf edemedim. Çin heyeti ve tak-
vimi olarak tesbit edilen malûmatı bu eski heyet ve takvimin
perakende ve nakıa intikalinden ibaret gördüm; ve bu eserin 80-
nundaki münakaşalarda görüleceği veçhile şu neticeye vardım :
Çok muhtemeldir ki bu riyazî ve heyet malûmatı, tarihin üze-
rinde yü rü d ü ^ ve teyit ‫ ه؛ول‬deliller aıad]ğı kadim Orta Asya me-
deniyetinin bir cüzü ilmisi ‫ ا ه‬8‫ س‬.

Esas olarak Tusî’nin Zic-i-ilhanisindeki metni ald]m. Ve tet-


kik edeceklere kolaylık olmak üzere alınan metinlerin fasıllarım
sahife altında gösterdim. Diğer istifade ettiğim ana eserler şunlar-
dır : Nizameddin -i Nisaburi’nin ( ‫ ) لظامالد_ن با ء ر طد‬Zic -i• lihani şerhi
Keşfüllıakayık ( ‫ ر ك ث ف ا ل ة ا ؛ ق‬Uluğ B ey’in Şıc-i-Gürgânîsi, Zc-i-Gürgânî
şerhlerinden All Kuşçunun, Bercendî’ljîn, Miren Çelebî’nin ve
Abbas Vesim’in eserlerile tbni Ebilfethissofî’nin ( ‫) ان اهالفتحالموق;نك‬
«Risaletün fi Tarihil-Hita vel’ Uygur (‫ ) دالتف ىآد عال'ط'راالهدر‬ismindeki
telifi [ ‫]ل‬.
Bazı noktaların izahında şarkiD büyük heyetşinaslarından biri
olan Bercendîden çok istifade ettim.
Eseri beş kısma ayırdım. Son kısmını netayic ve "
tahsis ettim.
Eseri bir [Tez] olmak üzere tarih cemiyetine takdim ediyorum.
Bulduğum neticeleri ve edindiğim kanaatleri gelecek sene memle-
ketimizde toplanacak olan tarih kongresinde müdafaa edeceğim.
Bu netice ve kanaatlar zannediyorum ki dünya ilim tarihçilerinin
nazarı dikkatini celbedecek ve onların tetkik ve münakaşalarına
kuvvetli bir zemin teşkil eyliyecektir. Eser bu safhalardan geçtikten
sonradır ki cemiyet tarafından yazılacak 0‫ هها‬büyük Türk terihinin
mukaddemesine kuvvetli bir istinat teşkil edebilecektir.
1 Haziran 1936
M. Fatin Gökmen

[‫ ال‬Ibui E b ilfelh in ‫ الط‬r isa le si Maraga R asathanesinde T usî’nin m esaî


arkadaşı olan M uhiddin-i-Ibni Ebi Ş ü k riln ıağrıb i’niıı ( ‫ناهمالنر يى‬.‫ر م ح ى'لدت ي ا‬
Türk ta k v im i lıak k ın d iki 'l'akvimüledvaı• (، ‫ ز'ءرم' الددا‬adlı eserin e istinat etm ek -
ted ir. T akvim hak k ın d ak i m alum atı Tusî ‫ آظ؛ء‬asıl menbaından n ak letm iş olan
bu m ü ellifin e serin e m a a tteessü f rast g elem ed im . İstanbul kütüphanelerinde
y o k . Fakat E b ilfetlıin , r isa lesin d e, T usî’nin v erd iği m alûmatı te y it e ttiğ in i
g ‫؛‬irdüm .
1 — Şem sî takvim ve develeri [‫ال‬

Devirler ‫ ؛‬Takvim üç devir üzerine terkip edilmi§tir. Biri hay-


van isimlerde sayfan malûm on ikilik devirdir. Bu devir bütün
türkler tarafından kullanılmaktadır, isimleri şunlardır.

2
3
‫ل‬ ‫رء‬
‫ج;ال‬
Je
Çıva
Yim
Tseu
Tch’eau
Yim
‫كك ر‬
‫ ط‬.'
‫إد س‬
Kesku
Ot
Pars
Sıçan
Öküz
Pars
‫م‬-
4 «‘‫ط‬ Mavu Mao ‫ء'اووئق ن‬ Tavugkan Tav§aıı

6
5

7
‫ءى‬
‫ص‬
‫دد‬
Çen
Siy
Vu
Tch'en
Ssen
Van
‫لد‬
‫ي ال ن‬
‫اد ' د‬
Lu
Yılan
Yund
Ejderha
Yılan
At
‫ه‬ ‫دى‬ Vi Vei ‫أده‬ Koy Koyun
a ‫ءت‬ Şen Gheıı ‫ص‬. Piçen Maymun

11
١٥

12 ‫نا ق‬
Yuv

Ha yi
Yeau
Sae
Haı
‫داوئق‬
‫ت‬،‫ا‬
‫'ل ت ن دذ‬
Dakuk
İt
Tonguz
Tavuk
İt
Domuz

Sıra rakkam ından BODraki birinci sütun Çinlilerle h،taylıların


kullandıkları çin ce işim lerin arap harflerde zaptedilm iş şeklidir.
İkinci sütun bu şekillerin y en i harflerle okunuşudur [2]. ü ç ü n c ü
sütun garpta fransız telâffu zu n a göre zaptolunan şekildir. D ördüncü
sütun uygurların kullandıkları isim lerin arap harflerde şekli ve
b eşin ci sütun y en i harflerle okuauşudur. A ltıu çı sütuu ise bu isim-
leria b ugünk ü türkçesidir.

İkincisi onluk devir ki Çinlilerle beraber yalnız hıtaylılarca kul-


!anıldığı tesb it edilen devirdir, isim leri şunlardır.
‫م‬ Kâ Kia 6 Ki Ki
‫ض‬ Yi Yi 7 if Ken Keng
Bin Ping ‫ه‬ ،‫ش ه‬ Şim Sin
‫ت تيل ح م‬
‫دد‬
Tin (yiti)
Vu
Ting
W ou 10
‫و‬ ‫ذم‬
‫كوى‬
Zim
Kuy
Jen
Kouei

]‫ال‬ ‫ ل س م ؛’ا؛لل‬m ekale - Bir ‫ ؛‬.nci bap ■1 , 2 , 3, 4, inci fasıllar


Okunuş bazı e sk i ese r le ıd e k i harekelere g öred ir ]2[.
Sıra rakkamlarından sonra birinci sütun arap harflerile zapte-
dilen şekil; ikinci sütun yeni harflerle okunuş olup ü‫ ؟‬üncü sütun
da garpta fransız telâffuzuna göre zaptolunan şeklidir.
Üçüncü altmışlık devirdir ki iki evvelki devirden terekküp
eder. Sureti terkibi şu veçbiledir : Onluk devir isimleri sırasile bir
satır halinde yazılarak birbiri altında altı satırdan mürekkep bir
takım teşkil edilir. Ve bu isimlerin yanına sırasile 1 ‫ ق‬lik devir
isimleri ilâve olunur. Beşinci devir hitamında 60 çift isim elde
edilir ki bu isimler 60 İlk devreyi teşkil ederler. Bu tertibe dikkat
edilirse istenilen bir sıra rakkamının ismi bulunabileceği gibi bu çift
isimlerden istenilenin de sırası kolayca bulunabileceğini izaha ha-
cet yoktur [ ‫]ل‬.
Y e v m iv a s a t î v e a k ş a m ı : Takvimin tetkikinden anlaşılıyor‫؛؛؛‬
itibar ettikleri yevmivasatî, mu^ddülünnehar üzerinde hareketi - mü
tesaviye ile hareket eden ve mütekabil iki noktada ^ s ih a k ik in in
mürtesemi ile birleşen şem?imevhumun mahallin nisfünneharından
iki defa müruru arasında geçen zamandan başka bir şey değildir.
Kezalik muaddilünnehar üzerinde aldıkları bu iki noktanın biri
Hadıd ve diğeri Eve ‫ ه‬0‫ ^ ها ال س ط‬rtesen d eri olduğu anlaşılmak-
tadır. Söylemeğe hacet yokturki bu suretle tarif olunan şemsivasati
bugünkü gm sivasatinin ayni değil isede müddeti bugünkü yevmi
vasat! müddetinden farklı değildir.
Bir gvm ivasatinin 10000 de birine Finik namı verilmiştir.
Şems ve Kamer hareketine ait takvimde geçen makadir hep bu
yevmivasati ve Finik ile taktir edilmiştir. Çok muhtemeldifki 8,64
zaman saniyesinden ibaret bulunan bu f‫؛‬n‫؛‬k vahidi yalnız heyetşi-
naslar arasında müstamel olsun.
G ü llü n u ıııu ıııî t a k s im a tı b e ı* v ec h i a tid ir : Bir yevmî
vasatı 12 ye ayrılarak her birine «Çağ» ve bir çağda 8 e a y r ı l a r a k
her birine «Keh» denilmiştir.
Çağlar sırasile 12 devir isimlerini alırlar. Meselâ onuncu çağa
Tavuk çağı derler.
Güuün mebdei nısfılleyden başlarsada tam nısfılleyle birinci
çağın başlangıcı değil ortası muntabık olur; Yani tam nısfılleyl
anında Sıçan çağmn yarısı nısfılleylden evvele ve yarısı sonraya

[١١ Gerek Tusinin m etilinde ve gerek Zic-i-GUrgânîde bu devre cetv el


hatinde münderiçtii'.
gelmek su!"etile nısfılleyl Sıçan çağının 4 üncü K eh’nin iptidasından
başlar : Ve diğer çağlarda ayni veçhile tevali eder [lj.
H afta devri : Haftaları 60 gündür. Ve gün isimleri 60 İlk
devir isimlerini alır. Biz ileride bu hafta günlerinin isimlerini kul-
lanaeağımızdan çift isim yerine bazı şarihlerin yaptığı gibi yalnız
12 devre isimlerini alarak be§ defa devrettirmek ve her ismi devri
aded! ile tavsif etmek suretile haftayı saymağı tercih eyledik. Me-
selâ birinci haftanın üçüncü Tavuk günü denilirse birinci haftanın
31 üncü günü ©lduğu anlaşılmalıdır [2].
S e n e ve ak şa m ı : Seneleri şems!d‫؛‬r. Müddetini 365 gün ve
2436 finik yani 365 ‫ م‬4 ‫ ل)و‬yevmi vasatî ©larak takdir etmişlerdir ki
seneimedariye müddetinden başka bir şey değildir. Bir sene müd-
detini 24 müsayi kısma yani aya taksim etmişlerdir. Buna göre
bir kısmın müddeti 15 vasati ğün ve 2184‫ ؛‬finikdir. Birinci kısmın
ismi «Liçen - ‫ * ا; جهد‬ikinci kısmın ismi «Vuşi - ‫ * ودش‬ve 24 üncü
kısmın ismi «Zançen • ‫ ءذانحن‬dir. Bll aylara Hitaylıların verdiği
isimleri gerek ilhanî ve gerek Gürganî Ziçleri kaydetmiştir [3].
Seneyi dört mevsim itibar etmişlersede bizim !‫؛‬usulümüze göre
taksim etmemişlerdir. Bizimkinden yarım fasıl ileri almışlardır.
Meselâ ©nların bahar mevsimi bizim mevsimimizin ortasına gelir.
Sene başlarını nasıl tesbit ettiklerini ileride göreceğiz.
6 0 s e ııe l‫؛‬k d e v ir le r ‫ ؛‬Seneleri 60 İlk üç müteakip devre ile
saymışlardır. Birinci 60 İlk devreye «Şangün - ‫ ك و د‬-‫ » شا؛‬İkinciye
«Cungün - ،١^ ^ ٠ ve ü‫ ^؟‬n c ü y e « £ la v u n - ‫ » أ ر د ن‬devrsi isminini
vermişlerdir ki cem’an 180 senelik bir devirden ibarettir. Bir de
10 bin senedan ibaret «Vun - ‫ * ل ل ن‬namını verdikleri büyük bir
devre daha kullanmışlardır.
T arih m ebdei ‫ ؛‬Takvimin tarih mebdei aslisi bütün eski mil-
‫؛‬etlerde görüldüğü gibi hilkati âlemdir. Diğer cihetten Türklük âle-
mini fevkalâde alâkadar eden büyük hâdiselere yakın blılunan [4]
[‫ ال‬Bu tarz, küsurat] ceb retm em izd en yani 0,5 i teeavüz edince vab it at-
mam ızdan başka bivşey değildir. Buda bir ım tidadın en m anilkî tatadı ctduğu
aşik ârdır.
[2] 60 tık d ev rey e g ‫؛‬ire bugünün ism i «Tin - Yu ‫ دد‬- ‫ » آ ه‬dır.
[3] E lim d ek i garp eserlerin d e bu isim lere tesadüf edem edim .
[4] Y akııı kaydı m etinde yok tu r. Ben ilâve e ttim , ü erçi C engiz m ebdei
C eııgiziıı Hakan intihabından ٥١ sene so ııi’a gelen Şangiiıı mebdei intihap
©lunmu§ ise (le bu intihap, mebde i‫؛‬t]‫؛‬ıaz ed ilm e si lâzım gelen hâdiseden
sonra gelen §angüııüıı mebde itibar ed ilm esi için bir kaide olam az, Çünkü
m eselâ hâdise ‫؛‬jaııgiiıı devresin in onuncu sen esin e tesad ü f etse m ebdei 170
sen e sonraki d eğil on sene e v v e lk i Şangüne çık arm ak daha tabiîdir.
«Şangün» mebdei ‫س‬1‫ أ‬bir mebde intihap edilegelmiştir. Son inti-
hap edilen mebde Cengiz mebdeidir. Hatay ve Uygur Türkleri
ana mebdeden yani hilkati âlemden Cengizin cülûsuna kadar 8863
vun ve 8679 sene geçtiğini farz etmişlerdir. Şu halde Cengizin,
cülusu senesi bu tarihin «8863 9680» senesine tesadüf eder ki bu
da 60 İlk devreden « Cungün » devresinin son senesi olan beşinci
domuz senesidir.
Cengizin cülus tarihi Tus!nin tesbitine göre şarkta «Rumî tarih»
namîle maruf olan « Seleucides » tarihinin 151.4 üncü ve «Yezd-i
Cerd» tarihi namile maruf olan Farisî tarihin 572 inci senesine
tesadüf ettiği gibi Bicrî tarihin de 599 uncu senesine tevafuk eder.
Sene küsuratı verilmiyen ve sene başlan ayrı ayrı olan bu üç
muhtelif tarihin müşterek olduğu siai zamaniye 203‫ ل‬senei milâdî-
yenin 30 nisanile 11 eylülü arasında olduğundan Cengizin cülus
gününün bu araya tesadüf edeceği anlaşılır [1],
Cengizin cülusu senesine yakın bulunan 180 senelik devre
mebdei yanî Şangün mebdi işbu cülus senesinden 61 sene sonra
geldiğinden bu halde Cengiz mebdeinin Türk hilkat tarihinin «8863
9741» inci senesi iptidası olarak almışlardır ki bunun da 18 - fer-
verdin- 633 senesine tevafuk eylediği tesbit edilmiştir. [2]. Bu
Farisî tarihten diğer malûm tarihlere geçilecek Cengiz mebdei de-
diğimiz Cengizin cülusunun 61 inci senesine tesadüf eden Şangün
devresinin birinci senesi mebdei ‫؛‬
27 Rebiulevvel 662 Hicrî
28 Kânunsanî ‫ج أ‬ ‫م‬
pazartesi gününe tevafuk eder.
L içen m e th a l‫ ؛‬: Cengiz mebdeinin sene başı yani liçenin
ilk günü Sittini haftanın 11,7660 inci günü ile girdiği tesbit edil-
miş ve takvimin mühim bir sabitesi olan bir miktara Tusî, «Liçen
(1] Bu tarih garp eserlerin d e 1206 olarak za p ted ilm iştir.
[2] Tust ya ln ız 633 rakam ını tesb it etm iştir . Ke§f‫ ؛‬h a k a y ik sahibi de
küsuratla a ^ k a d a r o lm am ıştır. Ben 1$ - furudin-i § e m sett‫؛‬n ebülfethussufiden
aldım . ‫ ه‬da M uhittin Ebi Şükriilgarbîden alm ıştır- Maamafıh eb ü lfetin verd iği
bu tarihi U luğ B eyin zaptile te tk ik ve te y it e y led ik ten sonra kabul ‫ ؟‬ttim .
U lug B ey Türk tak vim im i için ayrıca m ebde aldığı C engizdeıı sonraki İk in ci
Şankün devrinin ilk gülliillü 28 l^ n u ıısa ııi 1755 Isk en d ere (1444 M ilâdi) teva-
fuk edeıı 8 -şavval- $47 lıicrîsile tesb it etm iştir , işte bu tarihten 180 s e ı . e e v -
v elin e g eçm ek su retile yukarıdaki Birinci Şankün m ebdeine tevafuk edeıı
tarih lerin doğru olduğunu tesb it ey le d im .
methali» ‫ ] هاله^ اا‬vermiştir. Gün küsurat‫ ؛‬vahit itibar edileceğiudeu
Cengiz Şangün mebdeinde Ligen methali Sittinî haftanın 12 incisi
olan birinci Temmuz günüdür ki bu da bizim haftamızın Pazartesi
gününe tesadüf etmiş olur.
H er h a n g i bil* se n e y e ait L içen m eth a lin in ta y in i :
Yukardan anlaşılmıştır ki Liçen methali, sene başlarının hangi sitinî
hafta günile girdiğini tayin eyledikten başka bugünkü hey’î sene
başlarının tayini için kullanılan «Bessel» sene mebdei gibi sene
başlarını Şangün mebdeine göre tespite yarar.
Şimdi senede hafta 6 defa devrettiğinden sene müddetinin bu
»١٤١ hafta müddetinden fazlası:
365,2436 — 6 X 60 = 5,2436
olduğuna dikkat ederek Şangün mebdeinden itibaren geçen sene-
sine ait e ile gösterilen Liçen methalini tayin için :
e - 5,2436 (n—1) + 11,?660 — 60 s ....‫ل‬
münasebeti kolayca bulunabilir, ikinci taraftaki son haddın hafta
devirlerinden ibarettir ki, s müspet adedi tam olmak ü zere:
0 < e< 6 0
şartına göre kıymetlendirilir.
Meselâ Cengiz birinci Şangün devresine ait birinci Tavuk yılı-
niD, yani 10 uncu yılın Liçen methalini bulalım,
n = 10 alınarak şarta göre s = 0 olacağından ‫؛‬
e = 58,9584
olur. Fakat e nin bu kıymetine göre ertesi gün mebdeine 4 6 ‫ ل‬Fi-
nik kaldığı ve halbuki yukarda görüldüğü üzere gün mebdei, Şem-
sivasatinin n ısfılleyle yarım Çağ yani 416-‫ ؟‬Finik kalma3in،lan baş-
layacağı cihetle 10 uncu sene başı, haftanın 59 uncu gününe ‫ه‬
Finik daha evvel girmiş olduğu görülür.
Liçen methalinin bu suretle tayininden sonra diğer ayların
methallerini bulmak için dahi methali matlup ay sırası m ile ve
methal e öl ile gösterilirse, bir kısmın müddeti 15,2184 ‫ ه‬gün etti-
ğinden :
[İJ Tusî n a k lettiğ i m ü n aseb etlerin h ep sin i e sk ile r in i mutadı olduğu
ve‫ ؟‬hile lisanı adi ile v erm iştir. Gerek bu ‫ ؛‬11‫ ؛‬m ünasebeti ve g erek geleeek
' lisa n ı riraziye yani form ül haline ben k oyd u m .
[2 ] Misal T usî’a in d ir.
olur, e sene başının Liçen methali olduğu gibi Sı in de şarta göre
bulunabileceğini söylemeğe hacet yoktur.
Meselâ şimdi geçen misaldeki senenin yaz başının yani yedinci
ayının methalini bulalım :
e, = 91,3109 + 59,9584 — 120 = 31,2693
olur ki mezkûr senenin yaz başı, Altmışlık haftanın 31 inci günü-
nün Tavşan a ğ ın ın altoncı Kehinin 93 üncü Finikine tevafuk
eyler.
(1) düsturuna diğer bir misal olmak üzere Uluğ beyin meb-
deini tetkik edelim. Uluğ bey yukarıda söylendiği veçhile ©eDgiz-
den sonraki ikinci Şankün iptidasını mebde olarak almış ve 847
Hicrisinin sekizinci Salı gününe tevafukunu kabul ettiği bu meb-
dein Liçen m ethalini:
55,6140
olarak tespit etmiştir. Filhakika (1) düsturuna tevfikan :
e = 5,2436 X 180 + 11,7660 — 60 X 15
e = 55,6140
bulunur.

*
* *

2 — Kam erî ayla>- [1]

Hitaylar ve uygurlar şemsî takvimden başka bir de Neyyirenî


« Luni - Solaire » takvim kullanmışlardır. Yani kamerin bir devri
içtimaisini ay olarak 12 ayı bir seneikameriye itibar etmişler ve
seneişemsiyeye r^te^em işlerdir. Fakat Neyyirenî takvim kullanan
diğer eski milletlerin yaptıkları gibi kameri ay başlarını vasati
içtima üzerine kurmamışlardır, içtimai hakikiyi esas almışlardır;
ve bunun için de Şems ile kamerin vasati mevzilerine geçmek
için icap eden tadilleri kullanmışlardır, işte bu takvimde gö•
rülen hususiyet ve fevkalâdelik burada toplanmaktadır. Bu vasıta

[1] A ltıncı fas]l


9

iledir ki Hitay ve Uygurların ve diğer eski Türkleria heyet hak-


kındaki bilgilerine ve usullerine vakıf oluyoruz [ ‫]ل‬.
Kullandıkları E devranı içtimaisi müddetini T u s î:
E = 29,5306
olarak vermiştir ki bu halde bir Kamerî sene müddeti 354,3672 gün
olur. Ve bununla kabul ettikleri sene‫ ؛‬şemsiye arasındaki fark V ile
gösterilerek,
V = 0,8764 ‫ل‬
bulunur. Bunu aşağıda bir sabite olarak kullanacağız.
Kamerî ayların birincisine «Aram ay» diyorlar. Diğer aylan
ise, İkinciye birinci ay, üçüncüye ikinci ay...... diyerek on birinci
aya kadar adet sırasile sayıyorlar. Ve son aya da “ Hakşabat ٠,
adım veriyorlar [2].
Kameıî sene mebdei olarak senei şemsiyelerinin İkincisi olan
Vuşi ayından evvelki içtîma’a hakikiyi alıyorlar. Yani bu içtimai
takip eden günle Aram ayı başlamış olur. Binaenaleyh bu içtima
zamanından, tabir aherle. Aram ay başından Vuşî mebdeine kadar
geçen zaman her sene için tesbit olunur. Aram - Vuş arası ismi
verilen, Kı ile gösterdiğimiz, bu fasılayı Tusî birinci Şangün dev-
rinin (Cengiz mebdei) ilk senesi için :
Ki = 1 4 ,4 6 7 6
olarak nakletmiştir.
Aram ay başını Vuşi iptidasından evvelki içtima olarak tesbit
etmek, tabir aherle, Aram ay başını daima Vuşi iptidasile senei
şemsiyenin son ayı olan Zançin arasında bırakmak için takriben
yirmi yedi seneyi kameriye içinde on seneyi 13 er ay itibar etmek
suretile bir Kebise usulü kullanmışlerdır. Çok aşağıda bu kebise
bahsine rucu edeceğiz
Şimdi her sene için Aram - Vuşin arasının nasıl tesbit edildi-
ğini söyleyelim. Fakat evvel emirde şu ciheti tevzih edelimki bu
takvimdeki bütün hareketler zamanen yani metalian takdir edildi-
[١١ Biz burada Şem s ٢(' Kam erin vasati lıa rek etierin e göre içtim a za-
m anlarını yan i vasati kam eri ay başlarını nasıl ta y in ettik ler in i ve şem.si
■v asatiye nasıl rapt e y le d ik tin ‫ ؛‬göreeegiz; ve bilâhare de aşağıda tadili m er-
kezleri kullanarak içtim a ih a k îk iy e geçm ek su ret‫؛‬le h ak ik î ay başlarını tayin
ey led ik lerin i izah ed eceğ iz.
2‫ ]؛‬Bu ay adları U ygurlar tarâfından kullanılan ay adtai'idır. Hitamların
kullandık ları ay adlar‫؛‬nı Tusî alm am ış olduğu gibi L lu ğb ey’de alm am ıştır.
10

ğindcii Şems ve Kamer yerine Muaddelünnühar üzerinde ‫ ؛ظ‬-mür


-tesemlerini alacağız> ve mukayeseyi bu mürtesemler üzerinde ya
pacağız. işte bu tevzihi nazarı dikkate aldıktan sonra o— va ،1 dairesi
Şekil ( : ‫ (ل‬Muaddünnübar olsun, ilk Şangünün birinci senesinin

Şekil : ‫ل‬

Vuşi iptidasında Güneşin mevkii V, Liçen ve Zançen iptidasında


da v0, V1 olsun ve a noktasında güneşin V ile V1 arasında bulun-
duğu esnadaki içtima‫ ؟‬hakikinin mevkii bulunsun. Biz bu a nokta-
sına Aram ayının girdiği nokta diyeceğiz. Aşikârdır kı av zamanı
k 1 den yani Aram - Vuş arasından başka bir şey değildir. Ertesi
sene aynı şart dahilinde Aram ayımn girdiği nokta aj ve ٥ sene
sonra aN olsun ; k2 , k3 , k4 . . . . . . . ile müteakip senelerin Aram•
Vuşi arası gösterilirse :
İkinci senenin Aram • Vuşi arası Kj = V + Kj
Üçüncü >١ » - » » K 3 = 2v + K — E

nm cı » » - » »
K n = (n — 1) V + Ki — ‫ ع‬E ١
0< K „ < E ).....3
olur ki sou müsavat istenilen bir senenin Aram - Vuşi arasmı veren
ifadeden ibarettir. Son ifadei şartiye ile Aram eybaşi, Vuşi ile da-
1‫آ‬

ima Zançen arasına icra edilmiş olur. ‫ ع‬ise bu şartın tahakkukunu


temin için bulunacak miisbet bir adet idiğini izaha hacet oimadiğı
gibi Kebise senesi adedini göstermiş olacağı da düşünülebilir. Fil-
hakika Cengiz mepdeinden itibaren n inci sene için ‫ ع‬ın alacağı
kıymet n sene zarfında geçen kebise senelerinin adedinden başka
bir şey değildir.
Mebdeden evvelki seneler için dahi ifadei sabıkayi K، e göre
hallederek ve Kj i Kn ve Kn i ‫ ! ة‬yaparak:
Kn = (n + 1) V + Kj - ‫ا‬- g' E ١
o < Kn < E ١ . . . . 3'

bulunur. Burada n bittabi menfi alınacaktır.

^ 3 1 » m eth a li — Aram ayı ile giren sittini hafta gününe


Aram methalini bulmak için eğer vn, o senenin Vuşi mepdeinin
sitni hafta gününü irae eder [ ‫ ]ل‬ve aranılan Aram aybaşı hafta
günü de yani Aram methali de N ile gösterilirse :
N = Vn — Kn + 60 ‫) *ج‬
o< N < 60 J....4
olur ki şarta göre ‫ "ع‬emsali o veya 1 kıymetlerinden birini alır.
Diğer aybaşı hafta günlerini bulmak için de meselâ a ıncı
ayın Na hafta g ü n ü :
N a = N + a g —•6 0 g ')
o < N a < 6 0 ) . . . . . 4 ،

bulunur. ‫ *ح‬şarta göre takdir edilecek olan ve sıfırdan 5 e kadar


kıymet alabilen müsbet adedi tamdır.
§imdi Cengiz mebdeine göre Tosînin tesbit ettiği Aram ay
başından uluğ Beğiıı tesbit ettiği ikinci şangün devri mebdeinin
Aram ay başına geçelim, ikinci şangün mebdei cengiz mebdeinin
181 inci senesi olduğundan 3 üucü düstura tatbikan :
K = 10 ‫ م‬764,180 + 14,4676 — 29,5 ‫ت‬06 ‫ع‬
o < K < 2 9 ,5 3 0 6
veya
K = 1957,7520 — 29,5306 ‫ع‬
olurki şarta göre :
٢١] Vu§i mebdeinin sittini hafta giiııu, 2 ifadesindeki m i 2 almakla
buiunacağı aglkârdır.
12

3 = 66
olduğundan:
K — 23,200
bulunur .
Bu da Uluğ Beyin tesbit ettiğinin aynıdır.

٠٠٠

3 — Güneşin Tahalüf ٧© Tadili Merkezi [1]


içtima zamanlarının hareketi vasatiyeler üzerine nasıl tesbit
edildiği yukarıda îzah edilmişti. Şimdi de içtimai hakikî zamanla-
rina 1‫ لسمه‬in ti^ l olunduğunu, tabiri aharla. Şems ve Kamere ait
tahalüfüvasati ve tadili merkezin ne suretle tayin ve takdir edildi-
ğini izah eyleyeceğiz ve göreceğiz ki bu kadim heyet usullerinden
25 asırdan beri malûm olan heyet usullerinden tamamen başkadır.
Usulün tarzı ve neticesinin inceliği itibarile de şayanı hayrettir.
Ş e m sin tah alü fü v a sa tisi — Hıtay ve Uygur münec
cimleri Cengiz mebdeinin Vuşi ay başındaki şemsi vasatinin taha-
lüfünü bir sabite olarak almışlar ve kendi senei şemsiyelerinin SÜ-
düşüne müsavi olan :
60,8?40
mikdarile kıymetlendirmişlerdir. Biz buna Mebde tahalüf Sabitesi
namını vereceğiz ve m0 ile göstereceğiz.
Şimdi bu sabiteyi tetkik edelim. Yukarıda şemsî sene başı olan
Liçen mebdeinin kış ortasından itibar edildiğini söylemiştik. Tusî
kış ortasını hey’î bir tarife rapt etmemiştir. Bazı şaribler ise taha-
lüfü, Dairei husuf üzerinde saydıklarına zahi^ olarak kış ortasının
tul hakikî■ i şemsin 315 derece civarında bulunduğunu izah eyle-
mişlerdir [2]. Halbuki yukarıda söylediğimiz veçhile takvimdeki
kemiyetler hep itidali olup husufî hiç bir kemiyet kullanılmadığı
ve takvimiu istinat ettiği heyetin itidali bir heyetten başka birşey
olmadığı nazarı dikkate alınırsa şarhların bu izahı muvafık
görülmemek lâzım gelir. Binaenaleyh bir kış ortasını, ٥١٠ sa-
bitesinin zikrolunan kıymetine uygu düşebilmesini temin için şem-
sivasatî metaliinin 315 derece olduğu gün diye tarif edeceğiz. Bu
[١] Yedinci ve sek izin ci.
[2] Şarlıları bu hükm e sev k eden sebep mebde anında tul hak ik i 270°
y e çok y a k ın olduğundan m etali ile tulün b irleşm esi olsa g erek tir.
13

tarife göre tesbit edilecek kış ortası zamanı mevsim mebdelerinin


heyî tnrifine nazaran bulunan kış ortasından takriben 1,5 gün ileri
düşmüş olur. Yukarıdan anlaşılmıştır ki biz tahalüfleri metalian
yani Muaddelünnehar üzerinde saydıkları ve mebde olarak da Da-
ireihusuftaki hadıd noktasının Müddelünnehar üzerindeki mürtese-
mini aldıklarını kabul ediyoruz.
Bu izahata göre diyebiliriz ki Liçen mebdeinde şemsi vasat‫؟‬nin
metalii 315n olacaktır. Bu andaki m' tahalüf vasatisi ise cengiz
birinci Şangün devresi mebdeinde tul hakikî 270°.18‫ ء‬olduğundan
ve metalii de hemen ayni olacağından :
m' = 315°.0' — 270°. 18' = 44°. 42'
olur. Vasatî gün vahidine irca edildikte bir derece 1,0146 gün
edeceğinden : [ 1]
m' = 44,7° X 1.0146 = 45,35
gün ve binaenaleyh Vuşi mebdeinde :
m '= 45,35 + 15,22 = 60,57
gün bulunur ki bu da 0,30 farkla yukarıdaki kıymete yani sene
nin altıda birine müsavidir.
Görülüyor ki Cengiz mebdeinde hadıd noktası 270° civarında
bulunduğu cihetle tehalüf sabitesi şemsî senenin altıda birine te-
vafuk etmiştir.
Fakat bu tevafuk nasıl bulunmuştur ? Cengizin cülusu senesin
de bu sabite rasatla doğrudan doğruya veya heyî cetvellerle takdir
edilerek aşağı yukarı senenin altıda birine tevafuku görüldüğü
ve tesbit edildiği mevzubahs olamaz. Bu halde senenin altıda biri
8abi‫؛‬esini Hitay ve Uygur müneccimlerinin veya kâhinlerinin ev-
velce vaz edilmiş ve kendilerine kadar intikal etmiş basit bir kai-
deden çıkarmış olduklarını kabul etmek zaruretindeyiz.
Diğer cihetten tarih mebdeinden ayrıldıkça Vuşi mebde nokta-
sının haziz noktasına nazaran tebdili mevki etmesine göre bu sa-
bitenin değişmesi lâzım geleceği aşikârdır. Acaba değiştiriyorlar-
mıydı ? Eğer değiştiriyorlardise nasıl bir usul kullanıyorlardı ? Bu
kadim heyetin ehemmiyetli noktalarını teşkil eden bu cihetler ma-
lûm değildir. Gerek Tusî, gerek Muhiddin ve gerek Uluğ ve ge-
rekse Şarhlar bu bapta hiç bir mutaleada bulunmayorlar. Halbuki
takvimde tesbit edilen diğer makadir heyiyeye nazaran tadil mer-
‫إل؛‬ E r güllün muadil olduğu zaviye 59856, °0= 13,' ‫و‬
İ4

kez tayininde vasıl olunması lâzımgelen takribiyet, tehalüf t akdi•


rinde tecviz edilecek halayı bir derecenin fevkına çıkarmaması
lâzımgelir. Yani mebdein tehalüf sabitesirıi, mebdeden geçen za-
mana göre bir derece hata dahilinde bir tahavvule tabi tuttukları
kabul etmemiz icap eder. Bu kanunu tahavvül nasıl olabilir ? Ha-
tıra gelen ihtimalleri mukayese ederek ve 60 adedinin heyî ve
mümtaz bir adet olmasile beraber onların sene tadadında kullan
dıkları bir devre olduğunu nazar dikkate alarak şu ihtimali daha
muvafık buluyorum : Her altmışlık sene devri başında tehalüf
sabitesi namını verdiğimiz Vuşi iptidası tehalükünü bir gün tenkis
etmek. Bu ihtimalin kabulüne göre hadıd tulünün veya metaliinin
hareketi 60 senede 61 dakika ve yahut senede 61" olur. Yani tul
hadıdin malûm olan hareketine hemen hemen müsavi bulunur‘
Bu halde çok eskiden vazedilmiş ve Cengiz mebdeinin tayi-
ninde kullanılmış olmasını çok muhtemel gördüğüm tehalüf kaidesi
şu şekilde olması lâzım gelir: « Vuşi tehalüfü sene südüsünün
emsaline müsavi olan bir şangün mebdeinden itibaren tehalüfü
matlup seneye kadar geçen her altmış senelik bir devre için bir
gün ahnırsa ve bugün adedi mebde t^alüfünden tenkis edîlirse
matlup senenin Vuşi tehalüfü elde edilir. »
Bu kaideye göre Cengiz mebdeinden 180 lik 20 devir evvel
yani kablelmilât 2338 senesi Vuşi tehalüfü sene süddüsünün iki
misli olması lâzımdır. 1‫] إ‬
A ram ay başı tebalüfü — İstenilen senenin ‫ وص‬Vuşi meb-
dei tehalüfü bulunduktan sonra,k Aram Vuşi arşını ğöstermek
üzre. Aram ay başı tehalüf vasatisi:
‫ = رتتآ‬m0 — k. . . . . . 5
olur.
Diğer kameri ay başlarının tehalüf vesaitini bulmak için m! e
Aram aydan itibaren geçen devranı İçtimaî müddetlerini ilâve
etmek kifayet eder. Yani ayın sırası n ise rr،n tehalüf vasatisi :
‫ = ه؛اا‬mj -f ( n — 1 ) E ]
mu < 364
olur.
T adili m erk ez — Tehalüfü vasatiden sonra tadili merkezi
nasıl tayin ettikler‫؛‬ne gelelim. ‫ ص؛اأ‬tarihi noktai nazarından
[‫ ال‬Bu 2338 sen esi ‫ ال؛و‬kui'uniyat ve h ey etin e ait en e sk i m etni yazan
Yao zam anına tesad ü f etm esi ayrıca §ayanı d ik k attir.
15

çok mühim olan btı rüknü heyî için Tusinin verdiği münasebet
üzerinde mümkün ‫ ألواه‬tetkikatta buiunduğumu ve takvimin isti-
nat ettiği en kadîm heyet sahasını oldukça aydınlattığımı zan
ediyorum.
Tusî, ٣ ile gösterdiğimiz Güneş tadili merkezi için,
0>m<182
ise,
|، = | m ( 182 — m ) . . . . . 6

364 > m > 1 8 2

282) ٣ = ‫ — ي‬m) (364 - m) . . . . • 6'


münasebetlerini vermiştir. ٣ 1er f‫؛‬nik vahidiledir.
m — 182 = m'
farzedilerek İkincinin menfi işaretle birinciden başka bir şey olma-
d ğ] örü ld ü ğü ve k‫؛‬ymeti mutlakaları 182 ye mütenazn•
olduğu g ib i:
91 — m = m*
alınarak 91 e nazaran da mütenazır olduğu görülür.
m in 91 ve 273 e tevafuk eden ٣٠ nihaî kıymet mutlakası da:

٣٠ = ! 91 = 1840
finikten ibaret bulunur.
Şimdi bu. ٣ = q m (A — m)
tad ilim erk ez ifadei umumiyesinin nasıl bulunmuş ’
düşünelim.
Evvel emirde; her halde kabul etmek mecburiyetindeyiz ki,
Asya şimalinin bu kadim heyetcileri senei medariye müddetini,
şemsin yevm î hareketi metaliiyesini ve bir sene içinde bu yevmi
hareket miktarının yekdiğerinden pek uzaklaşmayan iki nihaî kiy-
met arasındaki tahavvülünü tayin eyledikten sonra bir şemsi vasati
kabul eylemişlerdir. Kezalik şemsi hakikî ile bunun ’
mukayese için en müsait mebde olmak üzere Evç ve hadid nok-
tatalarını bulmuşlar ve bu noktaların yeniden bir anda hareket
eden bu iki güneşin yarım sene nihayetinde mukabil noktada, bir
sene nihayetinde ayni noktada tekrar birleştiklerini ve bu iki nok-
taya eb’adı mütesaviyede bulunan diğer iki noktada yekdiğerinden
16
azamî aynldıklariDi keşf ve tayin eylemişlerdir; ve pek uzun müd-
det zarfında elde edilmiş olan bu esasat ve mekadiri heyiyeye ilâ-
veten her iki mebde noktasmın mevkii nücumisi ( sabit yıldızlara
nazaran mevkii) sabit olduğu halde mevsim başları mevkii nücu-
milerinin tabavvül eylediğini ve hadid noktasına doğru gerilediğini
görmüşlerdir [1]. işte bu takvimdeki esaslar ve takdirler bu hü•
kümlerin bilâ şüphe kabulünü istilzam ediyor.
Tesbit edilmiş mekadirin takribiyet derecesine gelince bilhassa
aşağıda körülecek olan Kamerin devri mikdarlarından bunun da
bir Finik dahilinde olacağım kabul edebiliriz.
Bir fİDİk hemen iki derece dakikasına m ü s a v i d i r . Adi vesaitle
tehdif edilen bir istikamet ise çıplak gözle iki dakika dahilinde
taktir edilebilir.
Bu izahattan sonra ٣ tadili merkez ifadesinin nasıl bulunabi-
leceğini düşünebiliriz' Şöyle ki : Her iki güueşin hadit noktasında
birleştikleri bir anı mebde alalım; ve bundan itibaren geçen gün-
lere m ve sene müddetinin günlerine de A diyelim. Her halde
bir rasat bulmuş olacaklardır ki şemsi vasatîden ciheti müstakime
de şemsi hakikiye kadar olan mesafeden haşka bir şey olmayan
٣ tadil merkezi :
1 — m in sıfır kıymetinde sıfırdır.

2 — m in ‫ؤ‬ kıymetinde dahi sıfırdır.

3 — m in ” ve ‫ي‬ kıymetlerinde nihaîdir.

Rasat vasıtasile vasıl oldukları bu üç neticeye dördüncü bir


esas olarak, ecramı semaviyenin hareketleri daima daire üzerinde-
dir, şeklindeki eski heyetçilerin kullandıkları maruf mevzuayı ilâve
etmekle beraber hençesî mülâhazaya de istinat etmiş olacaklardır.
Kuvvetli bir ihtimal dahilinde gördüğüm bu hendesî mülâhazayı
biraz aşağıda izah edeceğim.
Artık bunlardan :

‫ؤ ) هاو = ء م‬ - m )

[1] Yukarıda işaret e ttiğ im iz veçJliie itidal v e inkilâp noktalarını ve


daire‫ ؛‬hüsufi !)ildiklerini fakat hüsuf‫ ؛‬v a ziyatı knllanm adıklarını kabul edi-
yoru z.
‫?ل‬

münasebetinin düşünülebileceği kabul edilebilir. Ve :

ile de q emsali tayin edildikten sonra U- için bulunacak kıymelte-


rin rasatla tevakufu tahkik edilerek ifade tamamen tesis edilmiş
olabilir.
istinat ettiklerini muhtemel gördüğüm hendesî mülâhaza «bir
dairenin muhiti üzerindeki bir noktadan kutruna indirilen amudun
kutru taraf, vasat nisbeti üzerine taksim eder.» davasıdır.

Filhakika (şekil 2 ‫ )؛‬aa' = ‫ ؤ‬kutru üzerine a Cj a'

:2

dairesi resmedilir; ve a dan itibaren kutur üzerinde ac = m ile


alınan c noktasından geçen cc‫ ؛‬amudu, m ve ‫ — ؤب‬m arasında va-
sat mütenasip idüginden ٣ nin CCJ amud murabbaı ile mütenasip
olduğu görülür [1], Gerçi bu suretle daire üzerinde bulunan Cı
noktası güneşin mevkii olmaması ve bu noktadan gerek vasati ve
* geçmenin de pek basit bulunmamsı
[1 ] aa' + a' c = H1 alınarak (6' ) ye a it ٣ ün dahi ٠٠‫ ؛‬am ut murabhaı
ile m ütenasip idügini sö y le m e ğ e hacet y o k tu r. Cj gibi üst n ıs ıf daire üzerin-
deki noktalarla alınan amut m urahbalarınm m üsbet, alt tarafa ait olanların
m enfi itibar ed ilm iş olduğuna dik k at ed ilm elid ir.
2
18

h e n d e s î m ü lâh azaya istinat etm iş o lm a la r ihtim alinin zadına bir


d elil teşk il ed erse de CCJ = ov ahnarak V den aa' ye m uvazi ce-

kilen hattın daireyi m,-g- — m taraflarından k]ymeti mutlakası


küçük olanın cihetinde katetdiği at noktası, aşağıda görüleceği vec-
hile, vasatî şems çok yakın bulunduğuna dikkat etmiş olduklarını
ve böylece dördüncü esas olarak zikrettiğimiz mevzuayı bir müna-
sibet aşırı mülâhaza eylemiş bulunduklarını düşünebiliriz [1].
T a h lilî iza h — 6 münasebetlerinin tahlilî izahına bizde bu
‫ ره‬noktasını taysit ederek gireceğiz. Şöyle ki :

0CCj , o v v 1 m ü selleslerinin m ü şab eh etin d en :

‫ ء‬،‫— ؤا ل‬ ‫ = رل ه‬€ ‫اه‬ = ‫جر ه ؤ‬

olmakla ٣ nun ‫ ره‬s ile mepsutan mütenasip olduğu görülür. Yani


٣ .daha basit bir münasebete raptedilmiş bulunur
Yukarıda ٣٠ -azamî tadil merkezini 1840 finik olarak göster
" ' miştik. Bu miktar, Kamer kendi hareketi vasatiyei
-azamî tadili - merkez zaviyesini kat için geçen zamanın finik ola
rak kıymetinden ibarettir. Bu halde tadil merkezi zaviye cinsinden
i ile gösterir isek ‫؛‬٠ azamî kıymeti :

‫؛‬° = 360 295406 = 2,242


oiurki mahreç finik olarak takdir ettikleri deveranı İçtimaî müdde-
tinden başka bir şey değildir.
Füneşe ait bir hareket miktarını Kamerin hareketi vasatiye‫؛‬
içtimaiyesine göre taktir eylemeleri mukayeseyi teshil içindir. Çünki
takvimde şemsin mevkii hakikisinin lüzumu içtima anlarını bulmak
içindir [2],
[2J A yni m ülâhaza 182 — m, 364 — için de yü rü tü leceğin i sö y lem eğ e
hacet y o k tu r.
[İJ Hıtay ve Uygur türklerinitı za v iy e v e ja k avis val،i‫؛‬leri olarak yev-
m ivasati kullaııdiklarıunı takivden anlaşıldığını yukarıda sö y lem iştik . Bu, şu
d em ek tir ki zaviye mefhumunda bugün bizim kullan d ığım ız gibi kavsi b‫؛‬ı•
im tid a t d eğil, zam anı bil' ım tidat dü şü n ü lecek tir. Bir daire m ulliti üzerinde
alınan bir n ok taya gore diğer ik in c i bir noktanın vaziyetim i biz aralarındaki
kavs ile te sb it ederiz; ve k avs k ıy m e tin ‫ ؛‬lıatti veya zaviyemi olarak tak tir
e y le ı iz . ©nlar ise ik in ci noktanın b irin ciy e nazaran vazı zam anisini mülâ-
haza e y le d ik le r i a n la şılıy o r. ¥ a n i birinci noktadan kalkan bir m üteharrikin
ifadesini alalım. Evvelâ miktarı sabitleri tetkik edelim.
Hadid noktasından birlikte kalkan şemsi vasatî ve hakikî evçte
tekrar birleşeceklerinden ‫ؤ‬ sabitesi nısıf senei medariye müddeti,
y ^ i l 8 2 g kadar olma lâzımgelir; 183 veya daha doğrusu 182,5
alınmıyarak 182 alınması şayanı dikkattir. Çünkü ٣ yi âzamî ya-
pacak olan m0 kıymetini gün vahidile 91 almaları onu zaviye va-
hidile 90° den yarım dereceye kadar aşağı düşürmek oluyorki ha-
kikata daha yakındır. Eilhakika hamili merkez heyetinin 90° olarak
aldığı m0 tehalüfü malûm olduğu veçhile zaviyei kaimeden bir
bir derece kadar küçüktür [1].
٩ emsalinin ‫ ؤ‬alınması ise bilrasat bulunan ٢ nini tahkikine
mülayim gelen en basit bir kesir olmak üzere bulunmuş olsa ge-
rektir [2].

İk in ciye g eiin c ey e kadar geçird iğ i zam anı (yevm i v a sa ti cin sin d en ) tak tir
ediy© rlar. Ve bittabi m üteharrikin süratine göre ayni za v iy e y i m u h telif za-
m anî k ıy m e tle i’ie ifade e y ie y o r la r . Bu izahata nazaran a z a v iy esin i m, m',
m", . . m ü teharrik leri h arek eti d ev ra ı^ y eleriie t, t', t*, . . . zam anlarında ka-
te tse le r bu zam anlar a z a v iy esin in k ıy m e tle r i ©lur; ve bunların devir müd-
d etleri q, q ', q", ... olsa m m ü teh arrik in i şem sî vasatî fa rzettiğ im ize göre
‫ ل = و‬olacağından

•••
olu rk i bu m üsavat ile a za v iy esin in herhangi bir zam anı k ıy m etin d en diğer-
lerine g eçileb ilir. Gün m üddetini bugünkü zaman ta k sim a tile alır ise k t, m e-
selâ m etalilerd e k u llan d ığım ız z a v iy e i zam an iyed en ibaret bulunur. A rtık
anlaşılır k i m eselen in u m d esin i hangi h arek eti d evran iyye teşk il ed iyorsa
m eseley e ait za v iy e y i harek etin sürati za v iy e sin e , tabiri aherle m üddeti dev-
rana göre k ıy m etlen d iriy o rla r.
is te m eselem izd e aranıian cih et k am erin içtim a zam anları olduğundan
tad ilim erk ezi ona göre k ı ^ e t l e ı d i r m i ‫ ؛‬lerdir. T usî’nin n a k illerin d e h iç kul-
lanılm adığına göre dairenin 360 a tak sim i esası heııüz carı olm adığından
gün vahidine göre alınan t yi ih tim a lk i basit za v iy e takdirlerinde de istim al
ediyorlardı.
[ ‫ ]ل‬Ham ili m erk ez h ey etin d en daha istik n a h i olan bu n etice şayanı
d ikkattir-
[2‫ ا‬٣ ifad esin in şek lin d en p ek âlâ an laşılır!‫ ؛؛‬bu kadim heyet£İnaslar
harek eti seyya ra tı bir sistem e rap tetm em işlerd ir. K ullî k aid elere ve ifadelere
tecrübî olarak icra a çalışm ışlard ı.
20
Tadili merkezin ifadei sabıkasındaki m tehalüf günleri dereceye
tahvil edilerek M ile ve ٣ nin kide i ile gösterilirse :

‫ ا‬- ‫ة‬ ‫م‬ ‫م‬ “ ‫م س م‬ - “ ‫ر‬

bulunuz, n derece vahidile şemsin hareketi vasatıyyei yevmiyesin-


den ibarettir. Münakaşamızı teshil için 179°,4 yerine 180 alınarak
[1] ve i vahidinin derece olduğuna dikkat ederek ifadei anife ‫؛‬
i = 0,000277 (180 ■M) M
olur. M = 90 için i nin azamî kıymeti :
‫؛‬٠ ‫ء‬ 0,000277 . 90 ‫ = ء‬243,2°
olur ki yukardakinin aynıdır.
Gelelim; şekildeki dairenin nısıf kutru 90 alındığına göre :
-2 —2 2— ‫ج م‬ /'S
M (180 — M) = ccı = 90 8‫ قهأ‬a 0 ci = 9 0 s i n a 0 ‫ رو‬olur vaya
y s
a o a، = N
farzile :
i = 2,244 sin N . . . . . g
elde edilerek i nin N zaviyesinin ceybi ile mütenasip olduğu
anlaşılır.
Artık N i M e raptetmek kalır ki bunun için de :
N — M = ٨

alınarak yukarkı ;
90 ‫ ة‬sin N == M (180 — M) . . . . . ‫آت‬
den M in o, 90, 180, kıymeti için ‫ دث‬m sıfır olacağı ve azami kıy-
meti de küçük bulunacağı düşünülerek :
A = a sin 2 M + b sini 4 M + . . . .
şeklinde alınabilir, a ve b yi tayin için ‫ ح‬nin azamî kıymeti (H)
dan bitteharri M = 36° için 3°,80 bulunacağından ‫ ه‬nin kendisile
müştakkından :
a = 3 5 8 ,‫م‬
b = 0°,64
[179, 4 ‫ ال‬yerin e 180 alm aktan ‫؛‬٥ k ıy m e ti a za m iy esie i m ü teessir kılm a-
m ak İçin em salin in son rakam ı biraz teb d il ed ilm iştir.
21

bulunur. Elhasıl :
2°,244= q
yapılarak ve A nin ilk haddile iktifa edilerek (g) münasebeti ânifesi:
i = q sin (M + a sin 2 M)
veya emsalleri üçüncü mertebeden olanlar atılarak :
i = q sin M + a q COS M sin ‫ ة‬M . . . . 7
elde edilir ki emsaller kıymetlendirilirse :
i = 2°,244 sin M + 0 ‫ر‬14 ‫ ل‬COS M sin 2 M . . . . 7
olur.

D a ir ei h u su le ir c a — Bu 7 ifadesi gerek hâmil-i-merkez


hey’etinde gerek bugünkü hey’ette tadilimerkez namını verdiğimiz
miktarı hey’îden başka bir şey değildir. Yukarıda söylenildiği veç-
hile bu kadim heyetin bütün makadiri şüphe yok ki yalnız muad-
dülünnehar üzerine istinat ediyordu. Ve vahitleri de yevmi vasati-
den ibaretti. Düşünebiliriz ki şems hadıd noktası civarına geldiğiğinde
nısfınnehardan iki müteakip müruru arasındaki zamanın asgarî,
ve mukabil noktasında zzamî olduğunu tesbit etmişler ve bu aza-
mî, asgarî iki kıymet mecmuunun nısfı yevmi vasatiye müsavi gel-
diğini görmüşlerdir. Ve bu iki noktanın birinden ve meselâ hadıd
itibaren geçen her yevmi hakikinin yevmi vasatiden
ayrıldığı miktarı ve tahavvülâtını tayin ederek yukarıda geçen tec-
rübî kaideye rapteylemişlerdir. Bu ana yol üzerinde ne gibi İVİ-
c a ç l^ a y ü r ü ^ ^ u r la r s a olsunlar bu miktarları tayin etmek ve
düsturunu ' için yukarıda söylenilen neticelere ve mev■
zuaya ilâveten herhalde şunların da kabul edilmesini zarurî gö-
rüyorum :
1 — Rasatlarını nısfınnehar üzerinde yapıyorlardı.
2 — Zamanı her hangi bir vasıta ile muhafaza ediyorlardı.
Bu iki esası da kabul eyledikten sonra artık yukarıdaki i yi
bildiğimiz bugünkü tadil merkezle mukayese edebiliriz [1].
[İJ Şunu da ilave ed el m ‫ ل؛ا‬Güneşin ve atid e görü leceği v eçh ile Kame-
rin m üteakip müruru nısfın n elıa rileri arasındaki müddeti tayin e tm iş olduk-
larını kabul e tm em izle Daire hüsufu ve m ahreki kam eri bild ik lerin i kahul
etm iş oluyoru z, ya ln ız yalıı،z yukarıda sö y led iğ im iz veçh ile za v iy e le r i za-
m anî olduğundan m ahrek üzeaiıı^ekt h a rek etlerin m u k a y esesin i doğrudan
doğruya zam anla yap ıyorlar ve tabiatile m uaddilünneharı ku llan m ış olu yor-
lardı.
22

Bu mukayeseyi yapabilmek için gerek i yi ve gerek M yi


: Dairei hüsufa ircâ efcmeğe çalışacağız. Şöyle ki
O , A güneşin bir andaki tûl ve metalii olsun . ‫ص‬-ile tulü ha
-did ve I ile daire hüsuf üzerinde bildiğimiz tadili merkez gösteri
lirse, M bildiğimiz tahalüf olmak üzere
O — A = w - f M + l
idüğünden , ‫ ء‬,ile meylânı gösterirsek

)Q - A = t g ^ s i n 2 ((ı> + M + I
.olur
Meselemiz için I yi o n‫؛‬n ve i yi A nın miktarı tezayüdü
: alabileceğimizden

dO — ‫ م ه‬- = ‫ ثج; م ث ة ل — أ‬2 ٠٠® 2 )‫ ص‬+ )M + I


: veya
I = i + 2 I tgs I cos 2 )‫ ص‬+ )M + I
.olur
w + M 4 - I) yerine ( )،٠١ + M), yani tuli hakikî yerine tuli
: vasatî alınır, ve i nin 7 müsavisi konur, ve

2 ٩ taga 2 = p
yapılarak kabili terk bir kıymeti haiz olan a q ß emsalini havi had
atılırsa, kâfi bir takribiyetle ‫؛‬
I = (q + ß) sin M + a q cos M sin 2 M — 2 ß sin M sin ‫)) ؛؛‬ö) + M
.elde edilir
Son hadlere karışmış olan sin M i onlardan müstakil kılarak
: birinci hadde ithal için
sin ‫) ؟‬w + M) = cos 2 ‫] ي— له‬cos 2 ‫ص‬cotag ‫— ئه‬sin 2 w] sin 2 M
: mütabakatı alınır; ve lâzımgelen tasarrufat yapılırsa
I = (q — ß ٠٠^ 2 ‫ (له‬sin M — [ß sin 2 w sin M
a q — ß cos( — 2 ‫ (ص‬COS M] sin 2 M . . . . . 8
veya
ß sin 2 w = f COS — ‫؛‬p
a q — cos 2 ،û = f sin ٩١
ile :
23

I == (q — ß cos 2 w) sin M + f sin (M + ‫ ) م‬sin 2 M . . . . 8'


bulunur ki eski heyetin, bu günkü manasile, Güneş tadil merke-
zinin şekli umumideki ifadelerinden ibarettir.
§imdi bu tadili merkez düsturunu 1900 mikatına ( Epoque ‫ر‬
göre kıymetlendirelim. 1900 için :
w = 281°,13'
( Azami kıymet) 10 = 115,2
dir. İmdi 8 veya 8' den azamî tadil ifadesi,
M = 90
için. O', 1 takribiyetle,
I = p — ş COS* ،٠ . . . . . . . . . . ‫و‬

idüğünden bundan q ve ß emsalleri :

٩ 1 — 2 tag*.|• cos 2 ،‫)؛‬


2 I0 tağ3 t
1 — 2 togs ‫ إ‬cos 2 ‫ص‬
ifadelerine raptedilir. Velhasıl I0, w, g larm 1900 e ait kıymetlerile
q = 106',6 ß = 9',2 a q = 7',o
bulunur. Ve binaenaleyh eski heyete göre 1900,0 e ait tadili mer-
kez düsturu:
I = 115',2 sin M + [ 3'5 sin M — 1°,6 cos M ] sin 2 M
veyahut‫؛‬
I = 115',2 M + 3 ,8 sin (M — 25°) sin 2 M
olur.
Bunu, bu günkü tadili merkezin, aynı 1900,0 mikatına ait,
I' = 115',2 sin M + l ' , 2 sin 2 M
ifadesile mukayese edecek olursak aralarındaki azatt'î fark, o ile
90 arasında, M 7° için, l',0 olur. Kezalik 90 ile 180 arasında,
M = 135° için, 2',5 ye kadar çıkar. M in 180 ile 860 arasındaki
k،ymetleri için de işaret farkile bu mikdarların aynı gibidir.
Görülüyor ki azamî farklar çıplak gözle takdir hududunun
dahilinde bulunuyor [1]
(1) Hamil -i- y e m erk ez h e y ،tin ‫؛‬ıı verdiği tadili - m erk ezle m u k ayese
e d ilecek olur ise M 11‫ ؛‬o ile 90 ‫ ي‬arasındaki k ıy m e tle r i için daha ince ve
diğer k ،y m etle r i için ona yakın bulunduğu nazarı d ik k a ti çelb etm elid ir.
24

K n r u n iy a ti bir tetk ik : — Şimdi mühim bir noktaya giri-


yorum. Yukarıda görmüştük ki bu eski heyetin bize naklolunan q
güneş tadili merkez sabitesinin kıymeti 134',6 dır. Acaba bu kıy-
metin takdir edildiği zamandan 1900 e kadar kaç sene geçmiştir?
Bunu arayacağız.
Ben milâddan t' sene evvel takdir edilmiş olan azamî tadili
merkez miktarında tecviz edilen hatayı onların yapmış oldukları
taktirleri, bilhassa bulmuş oldukları Kamerin deveran müddetlerini
nazarı dikkate alarak bir finik yani 0,0001 gün kabul ediyorum.
Ve binaenaleyh q de muhtemel hatayı 2 ‫ ' ي‬alıyorum.
Şimdi; bu eski heyetin daireyi husufa irca edilmiş olan Gü-
neş tadil merkezinin miktarı azamisini veren 9 münasebetlerinde
ki q nun kıymeti 134',6 dır; ß ise '•
ß = 2 q tag* f
den, ‫ ج‬yi, miktarı tahavvülünü bilâhare mülâhaza etmek üzere,
şimdilik sabit gibi alarak ve 23°,5 kabul ederek,
ß = ‫م'ل ل‬
bulunur. Bu halde ;
6'134 ‫أ‬ ٠ , — l l ',6 COS 2 ،»'
münasebetinde ye t' zamanındaki kıymeti verilecek olursa I،,,
itidali bir kıymet olan q nunu t' zamanında daireyi hüsufe irca
edilmiş kıymetinden ibaret olur.
Diğer cihetten biz biliyoruz ki ID, meselemiz için gayri mah-
sus bir farkla 2 e ye müsavidir [ 2]. Yani üçüncü mertebe ve yu-
karısı terkedilmek suretile Newcomb sabitelerine göre :

2= ‫ هل‬e = 1 1 5 '. 10"—0", 1?242 t'— 5", 2 ‫ء ه ' ه‬

dır. t' lerin sene vahibi karne (bir karne bin senedir, tebdil edilerek
t ile gösterilir ve 9 ile muadelet yapılırsa meselemiz için gayri
mahsus bir takribiyet dahilinde ;
COS 2 5 0,248 + ?1,6 = '‫ص‬t + 0 ‫ م‬0 ?5 ‫م‬
ifadesi bulunur. [ 1]
[1] Bu ifade 9 m ünasebetinden d olayı tak rib en 3 ten büyük k u v v etler
için m evhum dür. Çünkü am pirik bir ifadeden başkabir şey olm ayan 9 müna-
seb eti hâdise tabiat‫؛‬na m untabık bir ifade n eticesi d eğild ir. Binaenaleyh tesis
zamanından uzak laştık ça htç k ıy m eti kalm a y a b ilir. N asıl k i 1‫ ه‬için 123' da-
dak ik ayı asgar! bir gaye k ıy m eti olarak g ö ster m ez d ir.
25

Zaman vahidi yine karn olmak üzere,


،٠١ = ‫ق‬8 ‫مل‬,2 + 17°,1 0 1 + 0°,0045 ‫ء‬
ifadei malûmesini de alalım, tşte bu iki ifadeyi tahkik eden t ce-
zirlerinden biri aranılan zamandan ibaret olur.
Bu cezirlerden beş evvelkinin kıymetleri resmiye usulile tayin
edilerek :
t = — 4,6; — 8,5; — 13,7; — 20,6; — 25,4
bulunmuştur.
Yukarıda s5yienilen + 2 ' hata cos2w' müsavisinin haddi malû-
munda + 0 .1 7 olacağından t de hatta ‫ ي‬0 ‫ لر‬dahilinde olur. Binae-
naleyh q nun 134'6 olarak tayin ve tesbit edildiği tarih milâttan
e v v e l:
2700 ± 100 6600 + 100
11800 ± 100 18700 ± 100
23500 + 1 0 0 . . . . . . . . .
senelerinden biri olacağını kabul etmek icabeder.
Misallerdeki sabitelerin hatasile üçüncü mertebe haddinin he-
saba katılmaması ve ihtilâl ifadeleri emsal-i- adedîlerinin zamanı-
mızdan beş altı kamdan daha ileri ve geri zamanlara intibakının
şüpheli bulunması bilhassa t nin son iki kıymetini biraz değiştirirse
de bu tesirin ehemmiyet verilecek bir miktara varamıyacağı tah-
min edilebilir. 134,6 daki hata dahi yukarıda dediğim gibi bir Fe-
nik dahilinde olduğunu kabul ediyorum. Aşağıda görüleçek olan
Tusî nin naklettiği Kamerin medarî, tehalüfî ve içtima! deveran
müddetleri hemen bir Finik takribiyet dahilinde bugünkü kıymet-
lerine tevafuk eylemesi bu kabulümü tesdik eder mahiyettedir.
Binaenaleyh bu cezir kıymetlerine sahib nazarile bakılabileceği
kanaatindeyim.
Fakat bu kıymetlerden acaba hangisini almalıyız ? Bu baptaki
tarih! görüş ve sezişlerle hiç alâkadar olmaksızın beşinci kıymetin
alınması için oldukça kuvvetli kuruniyatı bir tercih delili gösteri-
yorum :
Bu eski tekvimde sene‫ ؛‬medariye müddeti bir Finik hata ile
365.2436 olarak takdir edilmiş olduğunu yukarida görmüştük, 1900
den itibaren senei medariye müddetinin tahavvülünü gösteren ifade,
t vahidi karn olmak üzere, malûm olduğu veçhile;
26

365,2422 — ‫ ت ج‬t

dir ١٤‫ ؛‬buna göre 365,2436 nin tesbit zaman ! :

‫م‬ = - ‫ب مء ق‬
veya takdir deki bir Finik takribiyet nazarı dikkate alınarak :
t = 22800 ± 1 5 0 0
olur ki beşinci cezrin alınmasına kuvvetli bir delil te§kil eder.
Eğer senei medariye müddetindeki hatayı — 3 veya — 4 Finik
tutarak §arta azami bir genişlik verncek olursak dördüncü cezri de
meselemizin cevabı olarak alabiliriz [ 1].
Bu halde m evzuuna u zu teşk il eden tak vim m ilâttan
1 8 7 0 0 v e y a 2 3 5 0 0 se n e e v v e l te sis e d ilm iştir hükmünü
verebiliriz.
Biraz yukarıda ‫ ج‬meyelânmı sabit almış ve tahavvülünün na-
zarı dikkate alınmasını sonraya bırakmıştık. 1900 mikatından 206
veya 254 asır evvelki g meyelânı, meyelân tahavvülünü veren
malûm silsileye dikkat edilirse belki iki dereceden aşağı bir tena-
kusa duçar olabilir. îki derece kabul edecek olursak ß yı takriben
0,20 kadar düşürür ki bunun da netice üzerinde büvük bir tesiri
olmaz.

4 -a k v im nokta-i-nazarından tehalüf
٧ ^ tadili kam er [2]

Vasat-ı- mütenasip heyetinden Kamer hareketine ait Tusînin


bize naklettiği kısım her seneye ait hakikî bir takvim-i- neyyireynî
(Calendrier Luni Solair) hesap edebilmek için yalnız içtima ١- ha-
kikî zamanlarını bulmğa yarayan kısımdır. Binaenaleyh bu eski
heyetşinasların herhangi bir zamana ait tehalüf ve tadil • i - kamer
kıymetleri için kullandıkları usulü umumî malûm değildir, işte bu-
rada tehalüf-ü kamerin yalnız içtima zamanlarındaki kıymetlerinin
tayini usulünü gösterebileceğiz.
[‫ ال‬Şartın tev siin e beni sevk ed en sebep Çin ıa k v im ‫؛‬n‫؛‬n m ebdei bizim
takip ettiğ im iz yoldan büsbütün ba§a bir^yol ile milâttan I 880O sen e ev v elin e
çık aran HollandalI m eşhur ç in iy a tçı S ch leg elle b irleşm ek
[2] Fasıl - Y ed in ci, Dokuzuncu, Onuncu.
27

tçtim a ‫ ا ا؛‬،‫؛ لمأاا‬،‫’ ؛ ثا‬ta d il-i- k a m er = Tusî Cengiz mebde


senesinin Vuşi iptidasında kamerin kendi Eve noktasından itibaren
alınan ^ ٠ tehalüfünü ‫؛‬
^ ٠ = 78,3944
olarak tesbit etmiştir . ] 1[
: Tusî c ile gösterdiğimiz diğer bir sabitenin kıymetini de
c = 9,0338
olarak vermiştir ki buna kendisi “sene-i- şemşiye müddeti ile 13
tehalüf-ü- kamer deveranı arasındaki fark olmalıdır„ diyor. Bu
halde Kamerin D deveran-1- tehalüfîsini ‫؛‬
D = 27,5546
.olarak tayin etmişler demektir
Şimdi tehalüfü matlup sene A ile ve Cengiz mebdei A(, ile
.gösterilirse
B = B + c (A — A#) — n D . . . . . 10
ile bulunan B miktarı A senes ‫؛‬nin Vuşi iptidasına irca edilmiş
,tehalüf sabitesi olacağı gibi Aram - Vuşi arası K ile gösterilerek
)B — K + nj D = M
M == L 9 ‫ ’ ' ’ ’ ' ر‬11
•ile bulunan M de A senesinin Aramay başındaki Kamerin teha
lüf-ü• vasatisinden ve L ise 9 mislinden ibaret olur, n ile n1 :
‫ه > ة > م‬
0 > N < D
şartlarına ğöre tam olarak kıymetlendirilir, nj adedi o ve 1 den
başka kıymet alamaz. L, 124 den büyük olmamalıdır. Eğer büyük
olursa 124 tenkiş edilir.
Diğer kamerî ay başlarından birinin ve meselâ a nıncı ay ba-
şının tehalüfünü bulmak için, Le birinci aydakini işaret ettiği Cİ-
hetle L, e tebdil edilerek
La = Lj + 17,7754 (a — 1) — 248 n12 . . . . . ‫؛؛‬
‫ ]]ل‬B° sa b itesi D tehalüf-ıi- deveranından küçük olm ak lazım g elirk en
büyük alınm ası ( 10) düsturunun m enfi olm ası ihtim alin i kaldırm ak için olsa
g erek tir.
28

düsturti kullanılır ki La ‫ر‬ a mncı ay başının tehalüfünden ibaret-

٨ - —
şartına göre kıymetlendirilir; 248 adedi 124 ün ‫؛‬ki ‫ للو؛عأ‬olmak
üzere alınmıştır. Gerek 9 emsali ile 124 adedini ve gerek 17,7754
emsalini biraz aşağıda izah edeceğiz.
Şimdi Tûsinin verdiği yakardaki düsturları bu eski heyetcilerin
usullerine göre izah edelim : Cengiz mebdeinde yani Ao senesinin
Vuşi ihtidasında, D müddetine göre sayılan Muaddilünnehar üze-
riude Evc-i- kamerin mevkii V (Şekil : 3) ve Kamerin mevkii

( Ş e k il : 3 )

Mj olsun; B # sabitesi V M7 dır [ 1‫ل‬. K 0 gün kadar evvel geçen


aram ay başında ise Kamerin mevkii Mj den I\ 0 (aram - vuşi
arası) kadar ricî hareket edilerek varılan M'j noktası olacağından
V M} M1J = M dahi Aram aybaşındaki tehalüf-ü kamerden ibaret
bulunur.
Meselemizin zamanı zaviyesi Kamerin devran ı- tehalüfisine
göre alınmış idüğine ve binaenaleyh kamerin müteakip devranı
tehalüklerinde Ve Evc*i kameri Muaddilünnehar üzerinde sabit
bırakılmış olacağına dikkat edilirse kolayca görülür ki 3‫ ل‬devran 1
tehalüfî sonra yine M‫ ؛‬e gelecek olan Kamer c kadar ilerileşerek
M^ noktasına gelince Şemis de tekrar Vuşi iptidasındaki mevkiine
gelmiş olur [2]. Ve Aram■ Vuşi arasını gösteren K de 3 e göre K،
[1] Ba m evk ilerin nedar kam erden Muaddilünnehar üzerine düşen
m ürtesem n o k ta la n olacağını sö y lem eğ e hacet yo k tu r.
[2] Yani Vuşi iptidası g irm iş olur.
29

kıymetini almış olacağından Kamere Ma den Kj kadar ricî hareket


verilerek varılan M '2 noktası, ikinci sene aram ay başındaki mev-
ki l kamer olur; ve V Mı M'2 dahi o andaki tehalüf Ü- kamerden
ibaret bulunur, işte bu mülâhaza müteakip senelere teşmil edilerek
yukarıdaki 10, 11 düsturları izah edilmiş olur.
12 Düsturuna gelince Aram ay başındaki tehalüfü M! olan
Kamerin ikinci ay başındaki tehalüfü, E devran -1 içtima! müdde-
tini göstermek üzere,
‫ أءه‬+ E — D;
ve a nıncı ay başında da bittabi:
M، + (E — ‫ ه) ( ه‬- ‫)ل‬
olur ki D dan küçük olması şart konularak 9 misli alınırsa 13
düsturu da bulunmuş olur. 9 (E — D) in 17,7754 edeceğini biraz
aşağıda gareceğiz.
M isal — Uluğ Beyin Türk takvimi için tesis etmiş olduğu
mebdein Vuşi iptidasındaki tehalüf-ü- kamer sabitesini yani B yi
bulalım. [ 1] bu sabite (10) a göre :
B = 7,0338 X 180 + 78,3948
— 48 X 27,5546 = 21,8580
bulunur. Uluğ Bey bu sabiteyi ‫؛‬
21,8600
olarak almıştır. 20 Finik fazlalık yuuarlak için tecviz edilmiş sa-
yılabilir.
T a d il- i m e r k e z — Tusî Kamerin ٣ ile gösterdiğimiz tadil
merkez ifadesini 0<x،<124 için :
٣ = L (242 — L) . . . . 13
gibi basit bir şekilde vermiştir [2]. Buna göre ٣ azamî kıymeti:

٣٠ = 6 2 ~ 2 = 3844 . . . . 14
Finiktir.

[‫ ا ا‬Uluğ Beyin tesis e ttiğ i mebde Cengiz m ebdeinden son rak i ik in ci


Şangün d ev resi başıdır.
[2] 258 >L> 124 için ‫؛‬
124) ٣ ' ‫د‬ —L—) (2 4 8 - L )
dır.
so
Şimdi bu ifadeyi izah edelim; vasat-ı• mütenasip heyetine ait
-tadil-i- merkez ifadesinin güneş tadil-i merkezinde görülen şekl-i
umumisîne 9öre Kamerin tadil-i merkezi :

‫ =*؛‬q ) ‫ؤ‬ — ‫ اا‬،‫ ر‬m . . . . e

şeklinde olması lâzımdır ki buna göre azamî miktar :

den ibaret bulunur, imdi ‫ و‬sabitesini tayin için ;

veya D = 275546 ‫ ر‬alınarak :

\/q ~ = 9,0003
olur ki kabil-i tecviz bir farkla :

bulunur, (e) de yerine konuldukta :

elde edilir k i :
٣ = L (124 — L ) . . . . . 13
den ibarettir.

müsavatına sahih nazarile bakılacak olur isek :

D = 27,5555 = ‫م‬ J-

bulunur ki Tusî bunu doğrudan doğruya deveran 1 tehalüfî olarak


göstermiştir.
12 Düsturun sabitesi için ‫( و‬E —D) deki D yerine bu son kıy-
met, yani D' konulursa :

q (29,5306 — 27,5555 17,7754 = ‫؛‬


‫ة‬1

dahi bulanmuş olur; ve bu suretle gerek 9 ve 124 adetlerinin ve


nlaşılmış bulunur 17,7754 ] 1[
Aşikârdır ki tehalüf mebdei Evcde alındığından L m o ile 124
arasındaki kıymetleri için ٣ -menfi ve 124 ile 248 arasındaki kıy
.metleri için müsbettir
14 deki ٣٠ azami miktarın zaviye kıymeti

-olarak bulduktan sonra Kamerin bu günkü ihtilâf makadiri ile mu


;kadiri ile mukayese edelim. Dört ihlilâf makadiri
Tadil -i- merkez : ‫؛‬١ = . . . . + sin L + 969" sin 2 L "22640
İhtilâf-i• salis : ‫ ؛== و؛‬sin ( 2 D — L ) + 31" sin "4586

İhtilâf •1- sani ‫ن ة‬sin D + 2370" sin 2 D "125 = 3 4- . . . .


. . . . . . + 'Tadil -i- senevi : i 4 = 668" sin L — 7" sin 2 L
: dir. Bu ifadelerdeki
L — Lr — Wr Kamerin tahalüf Ü-vasatisi
D == Lr — L Bu’dü neyyireyn

L' = L — w Şemsin ‫ ؟‬tahalüf-ü-vasatîsidir. r müşiresi

.Kamere o müşiresi Şem se aittir


-İçtim a aDinda yan i D = 0 h alinde ihtilâfı sani sıfir olacağın
dan t»di)-i- merkezle ihtilâfı salisin mecmuunu I farzederek ‫؛‬
[١] Q E m salindeki ta k rib iyetiıı ٣ e v ereceğ i te sirin eh em m iy etsiz
bulunduğunu sö y lem eğ e hacet yoktuı•.
Gerek iih an ı şarihları ve g er ek Uluğ ziçi şa n lıla rı D n bu ik i k ıy m e tile
ep eyce m eşgul olm uşlardır. Buna seb fp Tusınin ‫ ه‬için 27,5556 k ıy m etin i gös«
te ım e s i ve sahih lııym etin in m erbut bulunduğu c iç ir d e yukarıda söylen d iği
veçh ile ،Bpııim zanııım ca bu c , sene m üddetile tehalüfüdeveran m üddetinin
13 m isli arasındaki farktän ib arettir.» suretinde ifadede bulunm asıdır. Bütün
şarihler Kam erin deveranı tahalüfi m ik tarı olarak 10 fin ik hatalı olan ik in c i
D k ıy m etin in kabul ed ilm iş olduğunu Tusiııin bu veçh ile k a y ıt ve ifade ey -
lem esln e ve Uluğ b ey zipçinin de bunu aynen kopya etm iş bulunm asına isti-
ııaden iddia ed iyorlar
~ E büfetlıülsifinin eserinden anlaşıldığına göre Muhyiddin Ebü-
şükrülm ağrihî dahi D k ıy m e tin i aldığı an laşılm ak tad ır. Y alnız Uluğ şarhı
Bercendi Türklerce deveran tuhalüfü olarak D ın d eğil ‫ ه‬k ıy m etin in kabul
ed ilm iş olduğunu sö y lü y o r. Ve şüpheyi izale ed iy o r.
82

I = 18054" sin L + 738' sin 2 L -f 36" sin 3 L + . . . .


bulunur. Ve buna göre I0 azamî J^ymeti:
: = 18083" = 5° . 1' . 23"
olur ki evvelkinden 3" kadar ayrılmıştır.
Ehemmiyetli bir rükn-ü heyîinin binlerce seD e evvel bulunan
bir kıymeti bu günkü kıymetine keûdi takribiyet derecesi dahilin-
de tevafuk etmesi ve hatta gari? bir tesadüf eseri ©larak 3' farkla
tıpkısı olması hayret edîlecek bir mahiyette olduğu gibi Kamerin
t^ıafüü■ vasatisini buluş tarz ve usulü de nazarı dikkati celbede-
cek bir şekilde buiunduğunu izaha hacet görmem.
D iğ er bir n o k te daha var ki o da I ihtilâflar m ecm uu ifade-
sine Tadil-i senevisinin girmemiş olmasına ve azamî kıymeti mut-
lakasının 11 küsür dakika bulunmasına rağmen yukarıdaki tavafu-
kun vuku bulmasıdır. Bundan şunu istidlâl edebiliriz ki takvimde
geçen mekadiri heyiye uzun zaman imtidat eden resadatın vasa-
tisinden ibarettir. Diğer miktar heyi kıymetlerinde görünen oldukça
yüksek derecedeki istiknah da bundan îleri gelmektedir. Filhakika
Hadid-i kamerin deveran müddeti zarfında 110 kadar devri İçtimaî
bulunacağından meselâ bir asır zarfında ki rasatlardan müteşekkil
bir gurupta, tahalüf ü şemsin her hangi bir kıymet alması müte-
saviyen mümkün görülebileceğine dikkat ederek, tadilisenevî mec-
muunun sıfıra yalaşması lâzım geleceği anlaşılabilir.
Bu mülâhaza diğer küçük ihtilâflara da teşmil edilebileceğini
gibi bilhassa tadili merkezin Daire-i hüsufa ircaına da teşmil edi-
lebilir. Bunnn içindir ki Kamerin tadili merkezini dairei husufa
ircaa lüzum görmedim. Çünkü metalii olarak bulunan muhtelif ta-
dil-i merkez azamilerinin meselâ bir asır zarfındaki vasatisi daire-i-
husufa gendiliğinden irca edilmiş olur.
iç tim a ı-ı- h a k ik î — K' içtima -1- vasatî ( şe k il : 4 ) ٧ ^٥١.

(Şekil : 4)
33

‫ ته؛نظ‬gösterirsin. Ve bu anda Güneş s de ve Kamer de L de


bulunsun ve K noktası da içtima 1- hakiki mevkii olsun. K nokta-
sim bulmak istiyoruz; meseleyi eski Türk heyetşinasları gibi
halletmek için LSK Muaddelülniharinin devrini E devera- 1- içtimai
müddeti gibi alacak olur isek, ٣ = s K Giişin, t،' = L K Ka-
merin E müddetine göre Finik olarak tadil i merkezleri olaca-
ğından K noktasında b ir l^ b ilm ^ r ‫ ؛‬i^n K a m e ^ e s d i hareket i-
içtimaiyesile takriben [l] L s i katetmesi icabeder ki bunun için
de E cinsinden sarfedilecek zaman yine kendisi olacağını yani L s
den ibaret bulunacağını bu da tadiller mecmuundan bir şey olma-
dığını izaha hacet yoktur. Binaenaleyh bu mecm ٣١ ile göste-
rilerek

olur ki tadil i- mü rekkep namını verdikleri bu ٣} mecmuuna 4


ile bulunan Aram methalini ilâve etmekle içima-i- hakikî
bulunur [2].
Tadilleri zaviye ile kıymetleedirdiğinize göre biz bu meseleyi
şöyle hallederiz: Muaddelünnehar üzerinde alınan tadil merkezleri
i, i' kavislerile gösterecek olursak İçtimaî vasatiden içtima-1- ha-
kikîye kadar geçen zamanı t farzile :

olur ki D Şemsin D Kamerin deveran-1- medarîsi müddetidir. E


deveran ı- İçtimaî müddeti :

E =
D'

D
idüğinden :

- ‫م‬-‫نبنم‬
‫ ]] ا‬Vasatî ve h ak ik î içtim alar arasında her ik i ta d il-i- m erk ez sabit
kabul ed iliy o r . E ski h ey etin istik n ah d erecek in e nazaran bundan m ü tev ellit
hata gayri m ahsustur.
[2] ٣ ta d ii-î- m ü rek k eb in i m ecm u olarak alm ış oldukiarından ‫ اإل‬K am er
‫ ل س‬1‫ ن‬m erk ezin in işaretin i d eğ iştirm işlerd ir. Tahalü،-ü- şem si lıadiddan aldı-
ğ ım ız halye tahalüf-U- k am eri e v çten ald ığım ızın sebebi budur.
3
34

bulunur ki bu da

§ekl‫؛‬nde y a z ı l a r a k yukarıdaki ٣! den başka birşey olmadığı gö-


rülür [1],

A y b a ş ıla r ı — Yukarıda N ile gösterdiğimiz vasati Aram


methalinin a ile gün adedini ve ß ile de Finik kusuratım gös-
tererek ;
S = ß + ‫األ‬
mecmuunu alalım. E ğ‫ ؟‬r ‫ ة‬o güne ait gece müddetinin yarısı ile
gündüz müddeti mecmuundan az ise 1, çok ise 2 alınarak bulunan
a -f- 1 veya a + 2 gün adetleri,! hakikî Aram aybaşınm Altmışlık
hafta devrinden hangi güne tevafuk eylediğini gösterir. Gün kes-
rinin bu suretle nısfılleylden guruba kadar olan müddetinden kü
çük olunca bir, büyük o!unca iki gün alınması demek ertesi günü-
nün aybaşı yapılması için içtima zamanının guruptan evvel olması
demekten başka birşey değildir.
D ğer aybaşları dahi ayni suretle hafta devrine göre tesbit
edilir.
Aşikârdır ki bu suretle bulunacak müteakip aybaşlarımn ara•
smda geçen gün adedi 30 veya 29 gelir. 30 günlük ayın üçten,
29 günlük ikiden fazla taakubu tecviz edilemez.
Aybaşları hafta günlerile tesbit edildiğinden ve hafta günleri
de şemsî takvim bahsinde görüldüğü veçhile msfılleylden itibar
edildiğinden kamerî günlerin dahi nısfılleylden itibar edileceği ta-
biidir. Bu suretle kameıî gün başları nısfılleylden itîbar edildiği
halde guruptan evvel olan içtima zamanlarının alınması şartını
' sebebi ise bu kamerî ayların halka mahsus idüği
düşünülerek rüyet i - hilale imkân vermek için olsa gerektir. Çünki
içtimain guıuptan evvel olması şarlı üçte iki kadar ihtimal i‫؛‬e ay
başlarının rüyelle tahkikini temin edebilir. Ve hatta so günlük
aym üçten, 29 günlük ayın ikiden fazla taakubunun tecyiz edilme-
mesi ‫ ال(ا‬rüyet imkânını temin için konulmuştur denebilir. Bu iti•
barla e«ki Tikklerin kamen takvimleri bugün tevkiatı diniyemizde
‫ ء ل ال‬، < ‫ إ ا ا‬،، zaııidiı uıH'humile mülâhaza etm ekle, tabiri diğerle eski
türkl،>f gibi <lü§üıımekle bu meselenin bizim bugünkü halimize ııisbeten ne-
k ad a r basit bir şekilde halledildiği şayanı dikkattir.
35

kullandığımız hilâlin Hicrî takvime mümasildir. Şu farkla ki Hicrî


takvimde hilâlin rüyeti her halde şarttır. Bu da içtima zamanını
aşağı yukarı zavalden evvel olması demektir. Bir de Hicrî ay gün-
lerinia mebdei guruptandır.
Aram ay başının sene-i- şemsiyeye raptı (1), ile bulunan e
Liçen methali ile kolayca bulunur. Yani,
a + ( l veya 2) — e = n 15
yapılarak, n müspet ise şemsî sene başı olan Liçen mebdeinden
itibaren geçen gün adedini, eğer menfi ise Liçen mebdeine kalan
gün adedini göâterir. Yalnız e deki gün kesrinin vahit alınacağı
unutulmamalıdır.

K ebise a y ı — Her sene başının Aram Vuşi arasını veren.


Kn = (n — 1) V + K 1 — ‫ ج‬E
(3) ifadesini :
O < Kn < E
şartile beraber alalım, işbu şarta göre takriben her üç senede bir
ayın açıkta kalması icabeder. işte açıkta kalan bu ay, malûm ol-
duğu veçhile, kebis edilen aydan ve bu ayı tekrar sıraya sokarak
saymak tarzı da kebise usulünden ibarettir.
Şimdi kebise senesi olduğu anlaşılan n ıncı sene aylarından
hangisinin kebis edileceğine gelince Tıisi bunuu için berveçhiati
kaideyi nakletmiştir. Kebise senesi içinde şemsî kısımlardan yalnız
bir kısım mebdeini havi olan ay kebis edilir ve asıl ayı müteakip
sıraya konur.
Bu kaidenin izahına gelince Aram-Vuşi arasını diğer aylarda
arayarak yani her kamerî ay ile kendinden sonra gelen şemsî
kısım arasındaki farkı bularak şart-1- anifin hangi ayda tahakkuk
edeceğini tayin etmekten ibarettir. Şöyle k i : Kebise olan senenin,
vasatî hesap üzerine, birinci kamerî ayı ile ikinci kısmı arası
yani Aram - Vuşi arası K' ise ikinci kamerî ay ile dördüncü kısım
ararı ^ + K', ve üçüncü kamerî ay ile altıncı kısım arası 2‫ج‬

+ K , velhasıl m inci kamerî ay ile 2m inci kısım arası ‫ وأ‬- (m —1)


+ K olacağı bellidir.
Demek k i;
K + ( m - l ) ‫ ؟‬ğ < E < : K ' + m !2
ise m inci ay için kebise şartı tahakkuk etmiş olur.
36

İmdi, Aram - Vuşi ‫ اوا؛ءع‬K' kadar demek, ikinci kamerî ay


-başının Vuşi mebdeinden yani sene-i• şemsiye ikinci kısmının meb
deinden E — K' kadar ileride bulunması demek ©lduğundan diğer
: aylar için de ayni veçhile düşünülerek
ikinci ay başının ‫؛‬kinci kısım mebdeinden ileriliği E—K' kadar
Üçüncü ay başının dördündü kısım mebdeinden ileriliği E —

m inci ay başının 2 (m — 1) kısım mebdeinden ileriliği:

kadar:

velhasıl m + 1 ay başının 2 m mebdeinden ileriliği:

kadar

olur ve m inci ayın kebise olmaşı şartı :

E ‫ مح‬0
şeklini alır. Bu şartlar gösterir ki m nci ay başı 2 (m — 1 ) nci
kısımdan sonra başladığı halde m f l nci ay başı 2 m nci kısım■
dan evvel veya onunla beraber başlar, ve binaenaleyh m nci ay
tamamen iki müteakip çift kısım başlarının arasına girmiş bulunur.
Aşikârdır ki bu da kamerî ay dahilinde sıra rakamı tek olan ٢*]
yalnız bir kısım başı kalıyor demekten başka birşey değildir.

5 — Netice ve münakaşa

-ZİC-İ- ilhanının mukaddemesinden anlaşıldığı veçhile Tûsi Men


gü Hane intisap etmiş ve Müragade tesis ettiği büyük rasathane
-de rasata başlamış ve Hülâgunun oğlu Abaka Han zamanında ik
mal ederek meşhur ziçini tertip eylemiş ve Abaka Hana takdim
etmiştir. Bu eserin birinci makalesinin birinci babıni Hatay ve
]‫ رم‬Bazı şarilıler sıra rak sm ın ın tek olduğunu sö y le m ‫§؛‬l e r ; Fakat adeta
bir §art-ı- lâzım ‫؟؛ § س‬ibi ifade etm işlerd ir. •Görülüyor ki bu bir şart -1 lâzım
d eğil asıl kaidenin m evzum » olan bir n eticed ir.
37

Türk takvimine tahsis e.vl‫ ؟‬miştir ki bizim yegâne menbaım]z bu


makaledir. Çok mümkündür ki Tûsî bu takvimin usul ve esaslarını
-ya Mengü Hanın etrafında bulunan Hatay ve Uygur müneccimle
rinden nakletmiş veyahut kendisine verilmiş eski Hatay ve Uygur
eserlerinden almıştır. Ne suretle vakıf olmuşsa olsuu takvimdeki
mekadiı•‫ ؛‬heyiye ve usulleri ve heyet esaslarjnı tamamen sadıkane
nakleylemiş olduğunda şüphe yoktur. Bir kerre heyet usulleri kendi
zamanındaki usullerden büsbütün ayrıdır. Sonra da naklettiği m ‫؛‬k
tarlar ve saoiteler bizzat kendi tayin eyliyerek Zici ilhanisine dere
ettiklerinden farklıdır. Zaten hüviyet- İlmiyesi garplılarcada çok
yüksek tanınan Tûsî kendini nakil gösterdikten sonra nakletmiş
olduğu şeyler üzerinde tasarruf etmiş olmasını düşünmek hiç bir
v eçh ile doğru o la ia a z .
‫ — ه‬Tûsî bu takvimi Hıtay takvimi olarak kaydediyor; ve bir
-kaç yerde Hıtayların ve Türklerın takvimi diyerek Türkleri de ilâ
ve ediyor; ve birine‫ ؛‬makalenin başında «bizim Padişahlarımızın
kullandığı tarih Hıtaylarm ve Türklerin tarihidir...» diyerek ] ‫[ل‬
tnkvimin Türk - Moğol hükümetlerine‫ ؛؛‬-kuilanılmakta olduğunu tes
.bit eyliyor
Uluğ Bey Ziçinde ise Hıtay ve Uygur takvimi deniyor. Gerek
Zic i- tllıani ve gerek Gürgani şarihleri ise metindeki hükümleri
.te’yit ediyorlar
-Menbaı Muhiddin Ebi Şükr i lmağribî olduğu anlaşılan Şem
şeddin ibni Ebilfeth-Ü ssufînin eserinin başlangıcında Hıtay ve
Uygura Türkü de ilâve ediyor [2]. Ayni eserin diğer bir yerinde
Türkü ilâve etmiyor. Fakat Hıtay ve Uygurların Türk oduğunu
-söyliyor [3] Bunlara diğer müellif ve şarihlerin dediklerini de ka
-tarak şu neticeye varıyorum ki Cengiz zamanında takvim kül ola
rak Hıtay ve diğer Türk müneccimlerince malûm idi. Türkler bu
-külden yalnız onluk ve binaenaleyh altmışlık hafta devrini kullan
mıyorlardı. Zaten gerek Tûsî ve gerek Uluğ, onluk devrin yalnız
Hataylar tarafından kullanıldığını tasrih etmektedir .
• • • • ‫ت‬-‫ءت‬y , ‫ ث‬، ‫'ا ر ع‬ ) 4 ،* ‫دثاهك ا ; ء ى داد‬،,‫م‬ ‫الا‬

. ." . ‫ ^ ^ ر ال؛ن ر ر ر ااز<نت ؛;غول ا ذأ م مب م ؛ضثمح ا ال م‬١ ■


‫ ع‬.‫ا آل آ ر‬-‫ا ما د‬ { ]2 [
‫ق آدع' الءال‬ ‫د'ال ة‬

‫د' ال ل ءد ر‬
. . . ‫' ء د ث ل ث أ ’ <داد‬:‫ن‬:• ‫ دم«ل محك‬، ‫س م ر ا ن م ح' ل 'ا ا د'الئغور‬ ]3 [
‫ ضد‬، ‫ال ة ق م ع ' ال خ ط ا يا ال‬-‫ر‬
Hat»yları□ kullandığı 12 lik ve 10 luk ve bittabi altmışlık — 3
devirlerin aynı isimlerle Çinliler tarafından kullanıldığı ve hayvau
isimlerinden ibaret ©lan 12 devir isimleri Çince clduğu ve Tusî’nin
f‫؛‬lıtayca olarak naklettiği diğer takvim ve heyet ıstılahlarının bir
kaçının da Çinliler tarafından kullanıldığı ve Çir‫؛‬ce olduğu Garp
eserlerinden anlaşılmaktadır. Hıtaylar esasen Çın lisanını almış
-olduklarından [ 1] diğer ıstılahların da ç،n lisanından alınmış oldu
ğu kabul edilebilir. Hıtaylardan başka diğer Türkler yalnız 12 lik
" ' devir isimlerde kamerî ay isimlerini Türkçe olarak
dır ‫ إ‬2‫■ل‬
-Bu ıstılahlardan bazılarinın garp asarında görülen tarifleri Tu
sî’nin tarifine muvafık değildir. Meselâ H ıtay takvimine Yun veya
Vun ile gösterilen devir on bin seEe olduğu halde Çinliler de
.Yuen» 4517 senelik bir devrin ismi olduğu anlaşılıyor«
Çin takvimi ve takvimle alâkadar heyet bilgileri hakkında — 4
müracaat ettiğim garp eserlerinden anlaşıldığına göre Çinlilerin
takvim ve heyet bilgilerde bizim izah ettiğimiz Hıtay ve diğer
Türklerin bilhassa Şem sî Takvimi arasında her halde büyük bir
müşabehet ve münasebet vardır. Her ikisini de bir membadan
.veya biri diğerinden çıkmış olduğunu kabul etmek icabediyor
İkinci ihtimali ele alalım. Bizim izah ettiğimiz Türk Takvim ve
esasatı tamamile vazıh ve noksansız bir kül halindedir; müessese
bir Şems ve Kamer heyeti üzerine istinat ettiği de anlaşılıyor. Çin
Tai ]1['‫ ؛‬h ‫ ؛‬n ana hatlai '1 , ‫؛‬،،‫ ؛‬n e ‫ ؛‬c ‫؛‬l ،; ' s a h ‫؛‬fe — 233
]2‫ ا‬Yalnız kameri ayların il k ‫ ؛‬-olan Aram ay ile sonuncusu olan ve el
yevm meden! tak vim im izd e k u lla n d ır ın ız §ubat ile alâkası var g'ilıi görülen
.Hakşab§t» isimlerinin Türkçe olup olm adıklarını b ilm iy o ru m ،
3J La Science Orientale, Able R e y . Sa [. 36 9 .
Birde Şanffün, Hataylarda 60 İlk üç devrin birincisi olarak gösterildiği
halde ‫ ؛؛‬in K ^ u ı ı i y a t ı ^ E ^ - Y u e n ’in 143 bin senelik bir devir olarak
kullanıldığı ve yalnızca Clıan’ın 19 seneden ibaret Meton devresi olduğu
.kaydediliyor
Abel R eyden aldığım bu malûmat arasında Jı‫ ؟‬ngi zamanı tesbit ettiği
- bildirilm iyen ve uydurma bir adet diye tavsif edilm iş olan 8 8 6 3 9 4 6 0 a d e d i n a
zarı d ikkatim i celbetm iştir ki bu adet yukarıda gdsterilmlği veçhile hilkat
,mebdeine göre Cengizln cülûs tarihidir
Yine ga ip eserlerinde Çinlilerin şemsi ‫ ؟‬eııeyi 12 ye taksim ettikler ■‫ ؛‬-g ö
- rülüyor l،i g erek Tusl ve gerek diğerleri Hataylarda böyle bir taksim oldu
ğunu k aydetm iyorlar. Hatayların her birine Silıo ) ‫ ر س ص‬- dedikleri 24 taksi
mat ise «:Tsie-Ki» namile ayrıca Çinlilerde de vardır. Bio Çinlilerin kebise
aynıı k amerî ayıtı bu on iki k ısm ın birinde tamamen dahil olm asile tayin
ettik lerin i söy liy o r ki Tusînin 24 taksimata göre naklettiği kaidenin a y n ıd ır ,
ta k v ‫؛‬mi ‫ ءو؛‬çok n a b s ve p e r a k e n d e d ir ; sa b ite le r ‫ ؛‬p e k kabadır
G e r ç i *bir ııey y irey n î takvam k u lla n d ık la rı a n la şılıy o r sa d a v a satı

Kat^ıer'r'rrıevki-i vasatilerinden m evki hakikîlerine geçm ek için


kullanılan ve bir heyet temelini teşk il eden esasların Çin heyetinde
izine olsun tesadüf edemedim ,
‫ _ ج‬Qeng ‫؛‬-z mebdeinde Şem sin tehalüfü vasatisinin tarif edi
len ğene başına göre ehemm iyetsiz bir hata ile takdir ed ilm iş ol

‫;ث‬ı • 1‫ ؛‬h‫ ؛ ؛‬ı akml' ‫ ؟‬n ^ a g e r e k ç f 1‫ ™؛؛‬°l T b r .k


T u k l e r Î T f nJan
‫ ؛؛'؛‬rasat yapılmış olduğu hatıra bile gelm ez Eğer böyle bir heyet
ınembaı olsaydı ilim tarihine geçer ^e bize bütiia tafsilâtile intikal
-ederdi. Böyle bir şey olmadığından her halde kabul etm ek mf cbu
,rivetindeyiz ki çok evvelden hadid noktasının hareketi bulunmuş
takdir edilmiş ve bir düstura bağlanmış; gerek bu ve gerek diğer
malumat H ıtay ve Uygur Türkleri tarafından tevarüs edilmiş ve
.Cengiz zamanına kadar muhafaza olunmuştur
En iptidaî zamandan Cen ‫ ؟‬-iz zamanına kadar Çin heyeti na
mile ort‫^؛‬-a konmuş olan malûmatta ise t‫؛؛‬halüf mebdeinin tayini
sF,',|p dursUn bizzat tehalüfteıı bile bahsedilmiyor. Zaten Çin heye -
‫ ؛‬.inin malûm olan Seviyesi bundan bahis edecek da değildir
Kamerin deveren 1- İçtimaî ve tehalüfîsi müddetleri hemen
bugünkü kıymetlerinin aynı olduğu görülüyor ki hem takdirlerinde
k ‫ ؛‬jncelik ve hem kamerin hareketini ‫ ؛ ه ب‬1‫ مت‬yaraması i^ibarile
şayanı tezgâr bir takdirdir, içtima zamanlarında kamerin nihaî ta -
‫ انة‬merkezi namını verdikleri sabitenin bugünkü kamer hareket
v a s a t i y e s i l e hareket hakikiyesi arasındaki farka hemen müsavi
gelmesi ayrıca hayret verici bir tevaffıktır. Bilmnkayese görülüyor
ki bu ve ‫ أجغ؛ي‬-tayinler adeta Batlamyus heyetinin orta zamanla
rlDa ait tayin derecelerinin seviyesindedir .
‫ — ج‬Bu eski heyetin s a y e s in i gösteren tadili merkez usulünü
yukanda uzun uzadıya tetkik ve izah ettim ve ilim tarihine ait şu
hakikati ortaya kodmuş oldum ki eski miişterekilmerkez hamili
merkez heyetile bugünkü kat’ı nakıs heyetinden başka birde pek
esk ‫ ~ ؛‬vasat ١. mütenasip » heye(i vardır. Ve bu lıeyet makadiri
-itıbarile himili merkez ' bir derecededir. Çok muhtemel
d ‫؛‬r ki bu tehalüf ve tadili merkez usulleri diğer seyyaratada tatbik
edilmiş olsun ,
40

7 — Ve،ha 8il pek eski zamanda, §em s ve kamerin vasatı ha-


seketieri çıplak gözle mümkün ©labileçek derecenin hududünde
takdir edilmiş ve bu vasatı hareketlerden zahirî hareketlere geç-
mek için hadıd noktasının mebde ittihazı lüzumu anlaşılmış ve
mevkii tayin edilmiş, tahalüf miktarı ve tahavvülü bulunmuş ve
malûmatın en mülıimmini teşkil eden tadil i- merkez prensibi vaz-
edilmiştir.
Yani Batlaymus heyetile hiç alâkası olmayan başlı başına bir
heyetin ağılları keşfolunmuş, usulleri de vazedilmiş ve bu usuller
üzerine müessis bic takvim de yedi asır evveline kadar Hıtay ve
Uygur türkleri tarafından muhafaza edilmiş ve kullanılmıştır.
Şunu da ilâve edeyim ki bu heyetin itidali bir heyet olması
seviyesini düşüremez. Bugün kullanmakta olduğumuz H eyeti tat-
bikiye dahi itidal! heyetten başka bir şey değildir. Zamandan
müstakil zaviye alamamış olduklarından Şemsin mabrekini bildik-
leri halde itidali heyetten husufi heyete geçememiş oldukları mü-
lâhaza edilebilir.
8 — G ö r ü l ü y o r ki Tusînin naklettiği takvim Türkler tarafın-
dan kullanılan bir takvimdir. Şimdiye kadar malûm olmayan
esaslı bir Güneş heyeti üzerine müstenittir. Aym takvim nakıs
olarak ve muayyen heyet esası üzerine istinat etmiyerek Çiûlıler
tarafından kullanılıyor. Eğer şu iki mukaddimenin hükümleri mak-
ûs olsaydı gerek takvimi ve gerek hey’î istinatlarını Türklerin
Çinlilerden aldığını şeksiz olarak hüküm altına alabilirdik halbuki
emir bilâkistir. Yani Türklerinkini asıl ve Çinlilerinkini fer’ı olarak
kabul etmemiz icabediyor. Bu ise ilim tarihçilerinin ve bilhassa
çiniyatçı tarihçilerin ârasına muhalif bir icabdır ki biraz cesurane
verilmiş bir hüküm demektir. Fakat ne olursa olsun bu hükmün
değişmesi geçen iki mukaddimenin makûs olduğunu göstermekle
kabildi،•■ Çin mazisine ait asar 1 kadimenin tamamen tetkik edilmiş
olduğu garp müelliflerinin ifadelerile anlaşıldığından değişikliği
mucip olacak yeni delillere vusul ‫ للهعء؛اطن‬yok demektir.
Milâddan iki asır evvel Çindeki İlmî eserlerin imha edilmiş
olduğunu ve bu meyanda bir çok hey’î eserlerin ziyaa uğramış
bulunduğu kaydedilmektedir. Hatıra gelir ki Çinlilerin elindeki yük-
sek malûmat bu suretle tahribe uğramış olur da Hıtayların veya
diğer T ek lerin elindeki malûmat kurtulmuş bulunur. Lâkin bu
hatıranın naza« dikkata alınacak değeri yoktur. Bir kere ahkâmı
41

nücuma ait eserlerin muhafaza edildiği kaydediliyor ki bu hey’et


ve takvim usullerinin muhafaza edilmiş ©lmas‫ ؛‬demektir. Sonra
tahribat zamanile telâfisine ba§lanmas) zamanı arası uzun değildir.
Bütün hey’î eserlerin tahrip edilmiş olduğunu kabul eylesek bile
aynı tahrip tesiri altında kalmış olması tabiî olan şimalî Çinin
yani Hıtayların ve Uygurların bu esasatı muhafaza edebilmesi
kendilerinin heyetle daha fazla alâkadar olduğunu yani kendileri-
nin malı olduğunu gösterir.
9 — Yukarıda takvimin istinat ettiği makadiri hey’iyenin mi-
lâttan 19000 yahut 23000 sene evvel tesis edilmiş olması lâzımgel-
diğini göstermiştim. Ortaya koyduğum bu iddianın ilim tarihi mü-
tehassıslarımn bir çoğu çetin bir makulsüzlüğe uğrayacağını zan-
nediyorum. Fakat tarihin oldukça hududu haricine çıkan bu raka-
mın istinadettiği hey’î ve riyazî mukadderat vazihtir. Kullandığım
usule ve hesaplarıma itimat ediyorum. Usulde noksanlık ve hesap-
larda hata varsa bu derakap meydana çıkar.
Şanu da ilâve edelim ki ben bu iddiamda ister lehe olsun
ister aleyhe, tarih unsurlarını hiç nazarı dikkate almadım; Tama-
mile hey’î ve kuruaiylî bir silsile üzerinde yürüdüm, iddiamın ana-
sırı tarihiye ile beraber mütaleası ise ihtisasımın harici bir mese-
ledir. Şu itibara göre ben bu baptaki anasırı tarihiye mevamua
yeni bir İlmî unsurun ithal etmiş ve bu unsura, kendi kö‫؟‬esinde ala-
leceği kuvvete göre, mevki verilmesini mütehassıslarıma bırakmış
oluyorum.
Belki güneş tadili merkez mikdarıazvmisine verdiğim istiknah
derecesine itiraz edecekler bulunur. Acaba bundan 200 asır evvel
2 dakikahk hata dahilinde bir istikametin tayin ve takdir edilebi-
leeeğini düşünmek doğrumudur? Bu suale verilecek cevabın müs-
bet olacağı pek tabidir. Çünkü çıplak gözün tefrik kabiliyeti bir
dakika olunca, iki dakikalık zaviyenin takdiri imkâm tabiatile mev-
cut demektir. Bu imkâni temin edecek vesaiti rasadiyeyi ihzara
elverişli fenni ve sınaî terakkinin varolup olmadığına gelince Fi-
sagors davasına müstenit vasat mütenasip davasını tatbik eylediği
anlaşılan ve bir heyet esasını kurmuş olan maşanlarını asrın bu
vesait rasadiyeyi ihzar edilemiyeceği düşünülemez. Senei medariye
müddetinin tahavvülüne verdiğim kıymete gelince gerçi bu mik-
tardaki istiknah derecesi biraz zayıf ise de cezirlerin intihabında
kullanmış olmam dolayısile takribiyet derecini 0,0002 almak bizim
için kâfidir. Beş asır farklı iki rasadın mukayesesile senei meda-
42

riye müddetinin bu kadar takribiyet altında tayini kabil olabilece-


ğini izaha lüzum görmem. Halbuki ben takribiyet derecesini 0,0004
e çıkararak 4 üncü cezri de m eseleye cevap olarak aldım.
10 — Şu tetkikatımdan çıkardığım neticelere tarihi bir hükmü
rapt etmek meselesi ben kendi selâlıiyetim dahilinde görmüyorum.
Fakat bu netayicin şu hakikati ifade ettiğine kani bulunuyorum :
Çin şimaline yerleşmiş olan Türkler, 20,000 seneden evvel teessüs et-
miş oldukça yüksek bir ilmin mirasçılarıdır. Bu mirası muhafaza ‫ءهء‬-
memişler, ellerinde yalnız küçük bir şey kalmış, ٠ da bizim bu tetkiki“■
mize esas teşkil eden Türk takvimi.

F a tin G ökm en

Burhanettin Basımevi

You might also like