You are on page 1of 132

SEVGİN VASIF KARANİ

Hikmet Damlaları
(Katre-i Hikmet)

Londra – 2020

1
İÇİNDEKİLER

Takdim ................................................................

1. Mukaddime .........................................
2. Selâm .....................................................
3. Dünyâ ve âhiret ........................................
4. Kabir .............................................................
5. Bu yol nereye? ...........................................
6. Hamd-ü şükür .............................................
7. Tövbem .........................................................
8. Rabbim Allah ................................................
9. Münacatım ....................................................
10. Vird-ü zikrim ................................................
11. Dinim İslam ...................................................
12. Peygamberim ................................................
13. Hicret ............................................................
14. Ey oğul! .........................................................
15. Malazgirt ......................................................
16. Leyle-i Kadir ...............................................
17. Bayram ..........................................................
18. Ezan-ı Muhammedî .....................................
19. Lâ ilâhe illallah .............................................
20. Duâ (1) ...........................................................
21. Hüsran ............................................................
22. Kulluk ..............................................................

2
23. Cimri kardeşler .............................................
24. Bir mezar ......................................................
25. Evlâd-ı Fâtihan ............................................
26. İslam ..............................................................
27. İnsan ve şeytan ...........................................
28. İlâhî mektup ...................................................
29. Yevmu’l-Cum’a ..............................................
30. Müsâfir ..........................................................
31. Hoca ile amca ................................................
32. Dua (2) ..........................................................
33. Mağrur Kârun ..............................................
34. Teslimiyet .....................................................
35. Câhil ile âlim ..................................................
36. Kur’ân-i kerim ...............................................
37. Kıyâmet .......................................................
38. Mü’min ile kâfir ..........................................
39. Cehennem ...................................................
40. Kalbî niyâzim ................................................
41. Kaleme and olsun ......................................

Sözlük ......................................................................

3
Allah-u Teâlâ şöyle buyurur:

‫فَ ُقواَل هَل ُ قَ ْو ًال لَ ِّين ًا لَ َعهَّل ُ ي َ َت َذكَّ ُر َأ ْو خَي ْىَش‬


“Ona (Firâvuna) yumuşak söz söyleyin. Belki o, aklını
başına alır veyâ korkar (ve azğınlığından vazgeçer)!”

[Sûre-i Tâ-Hâ, 20/44]

4
Hz.Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

‫َّإن ِم َن الشّ ِ َع ِر حِمْك َ ٌة‬


“Muhakkak (zararlı olmayan, kötülüğü dile getirmeyen
ve hayırda kullanılan) şiirde hikmet vardır.”

[Buhari, Ebu Davud, İbn Mâce]

5
TAKDİM

Sevgili kardeşlerim!...

Elinizde bulunan bu küçük eserimiz, hikmet dolu olan


Kur’ân’ın âyet’lerinden ve Sevgili Peygamberimizin hadis-i
şerif’lerinden esenlenerek kaleme alınmıştır...

Bu âhir zamanda, kupkuru olmuş gönüller, bir rahmet


damlasına bile muhtaç olan ruhlar, bir nebze olsa da bu eser
çölleşmiş olan kalpler için Kur’ân-ı hakim’in ve Sünnet-i
seniyye’nin hidâyet deryasından bir katre-i hikmet (hikmet
damlası) olma niyetiyle, gönlümüzde olanları dile getirdik...

Umarım, gönülleri rahmete susamış olan kardeşlerim için, bu


nutk-u şerifler biiznillah hakîki bir hikmet damlası olur. Ve
temenni ederim ki, kendini gaflet çöllerinde kaybeden Allah'ın
kulları için, hidayet yolunu bulmalarına ve kurtuluşlarına
inşallah vesile olur...

Allah’tan arzum, bu eser hem O’nun kullarının, hem de


nefsimin felâha ermesine bir sebep olsun. Hem bu fâni
dünya’da ve hem de bâki olan âhiret’te bizleri selâmete
vardıran bir vesile olsun...

Hamd-ü senâ olsun, âlemelrin Rabbine...


Hamd-ü senâ olsun, gönüllerin Sâhibine,
Salât-ü selam olsun resûl-ü habibe,
Muhabbet olsun ihvetü’l- mü’mine...

Âmin, vesselam...
Hacıoğullu Sevgin V. KARANİ
E-mail: sevgin.karani@yahoo.co.uk

6
MUKADDİME
-1-

Allah’ın adını yâd ettim,


Katre-i hikmet’i hayal ettim...
İki hazineden himmet aldım,
Muhabbet ile onu kaleme çaldım...

Furkan ile geldi cihanşümûl...


Rahmeten lil-âlemin, oldu Resûl...
Muhabbet ile doldum,
Gâh gâh Mecnûn gibi oldum...

Siz buna şiir dersiniz... Biz ise nutk-u şerif...


Hâşâ, şâir değiliz biz!... Muhafaza buyur, yâ Latif!...

İlâhi!... Şu bîçâre-i kulun hacıoğullu hâceyi,


Silme onun gönlünden bu aşk-ı muhabbeti!...

Gönül diler ki, bu muhabbet-hâne’de,


Katre-i hikmet’ten okusun bir nâme...
Versin Mevlam bu aşktan cümlemize,
Varsın kalplerimiz muhabbet ahvâline...

Âmin, vesselam... (23 Ekim 2020)

7
SELAM
-2-

Es-selâmu kable’l-kelam...1
Önce selam, sonra kelam...
Buyurdu Peygamber-i zîşan...
Buna uysun her müslüman...

Es-Selâm’dır, Esmâu’l-husnâ’dan...
Rabbimin en güzel Esmâ’sından...
Kullarını selâmete çıkaran,
Cennet’teki bahtiyar kullarına, selam veren...

Selam’dır Rabbimizin en güzel ismi...


Selam’dır mü’minin açık beyan şifresi...

Selam’dır müslümanın sıfatı ve nişânesi...


Selam’dır hayrın ve bereketin kaynağı olan...2
Selam’dır kulu Rabbine yaklaştıran... 3
Selam’dır kulun cennete girmeye vesile olan... 4

1
Sahih-i Tirmizi, Cabir b. Abdullah el-Ensari (r.a.)’dan rivayet olunur.
2
Tirmizi, İsti’zan: 10.
3
Ebu Davud, Edeb: 133.
4
Tirmizi, Kıyâme: 42.

8
Selam’sızdır dinsizler...
Selam’sızdır edepsizler...
Selam’sızdır cimriler...5
Selam’sızdır tüm kâfirler...6

Ey kardeş!... Selam’sız kalma,


Selam’sızlara katılma!...
Selam’ı paylaş tüm mü’min karandaşınla,
Muhabbet versin ki, Allah size, aşkınla...

Ey Rabbine teslim olmuş kardaşım!...


Selam olsun tüm ömrün...
İslam olsun her yolun...
Selâmet olsun sonun!...

Selam olsun tüm Nebî’lere...


Selam olsun Ümmet-i Muhammed’e...
Selâmün kavlem-mir-rabbir-rahîm7
Rahîm Rabbinden selam olsun, cümlemize,
Firdevs-i cennet’te...

Âmin, vesselam... (5 Ekim 2020)

5
İbn Hibban, 10/349-350.
6
Muslim, Selam: 13.
7
Sûre-i Yâ-sin, 36/58.

9
DÜNYÂ VE ÂHİRET
-3-

Yalan dünya!...
Pıtraklı memleket!...
Asıl yurdumuz,
Kabir ve âhiret!...

Ey Âdem oğlu!...
Ne kazandın ise, önce...
Dünyâda kalır, her akçe...
Kabre girer seninle, sadece,
Bir cepsiz kefen, akça...
Ve sevabıyla günahın, ayrıca!...

Yalnız kalırsın karanlık kabirde...


Yoksa Kur’ân ile imanın kalbinde!...
Kurtarır seni kabir azabından...
Ancak duâ ile namazın, doğrudan!...

İnneme’l-kabrü ravdatün, min riyâdi’l-cenneh,


Ev hufratün, min huferi’n-nâr... 8
Kabir bir bahçedir, cennetten...
Ve yahut bir çukurdur, cehennemden!...
Buyurdu sevgili Peygamberim, sâhiden...

Bak mezar taşlarında ne yazar!...


8
Tirmizi, Kıyâme: 26, (2460).

10
“Ben senin gibi olmam... Hâsıl-ı kelam...
Lakin sen benim gibi olursun!...
Her yaptığını da, kabrinde bulursun!...”

Bil ki, “Dünyâ âhiretin tarlasıdır!...”9 buyurdu Resûl...


Ne ekersen bugün, onu biçersin o gün!...
Ne edersen bugün, onu bulursun o gün!...
Ne verirsen bugün, onu alırsın o gün!...

Bu nedenle... Ey derviş!..
Dünyâ içün, ölmeyecekmiş gibi çalış!...
Âhiret içün de, yarın ölecekmiş gibi, eyle didiniş!... 10

İsrâfil üfürdüğü Sûr’u o gün... Vaktinde...


Yerküre sallandığı o gün... Zelzelede...
Toprak ağırlıklarını attığı o gün... Felakette...
Ve kâle’l-insânü mâ lehê?...11
Ne oluyor buna?, insan dediği o gün!... Kıyâmet’te...

İşte o gün, toplanır insanlar...


Sürüler gibi, Mahşer’de...
Amellerini görmek içün, ömründe...
9
(ُ‫)َأدلُّ نْ َيا َم ْز َرعَ ُة ااْل آ ِخ َرة‬Aclûnî, Keşfu’l-hafa, 1/412.
10
Hadisin arapça metni ve tercümesi şudur: (,‫وت َأبَد ًا‬ َ ‫مْع َ لْ مَع َ َل ا ْمرٍِئ يَ ُظ ُّن َْأن ل َ ْن ي َ ُم‬
‫ِإ‬
َ ?‫“)وا ْح? َ?ذ ْر ح ََذ َر امْ? رٍِئ خَي ْىَش َْأن ي َ ُم‬Hiç
‫?وت غَدً ا‬ َ ölmeyeceğini zanneden biri gibi (dünyâ
için) çalış, yarın ölecek biri gibi de (âhiret için) tedbirli ol!” (Camiu’s-
sagir, 2/12, no: 1201.
11
Sûre-i Zilzal, 99/3.

11
Karşılığını almak içün, âhiret’te...

Fe-men ya’mel miskâle zerratin hayran yerah...


Ve men ya’mel miskâle zerratin şerran yerah!... 12

Kim zerre kadar hayır yapmışsa, onu bulur...


Hakîkatince...
Kim zerre kadar da şer etmişse, onu görür...
Âdilce...
Buyurdu Rabbim, sûre-i Zilzal’de...

Ey gâfil nefsim!... Yakında bileceksin!...


Hakikatı göreceksin!...
Elbette, hesab vereceksin!...
Unutma ki birgün, sen de öleceksin...

Şimdi... İman et tüm kalbinle,


Rabbine ve Peygamberine!...
Gönül ver, O’nun ilâhi sözüne!...
Kalbin gözüyle bak, işin hikmetine!...

İmdi, kulak ver şu ilâhi fermana!...


Vebtagi fîmâ âtâkellâhe’d-dêra’l-âhira,
Ve lâ tense nasîbeke mine’d-dünyâ... 13
Allah’ın verdiği ile sana,
Âhiret yurdunu ara,
Dünyâ’dan da, helal olan nasibini unutma!...
Buyurur Kur’ân’da Allah-u Teâlâ...

12
Sûre-i Zilzal, 99/7-8.
13
Sûre-i Kasas, 28/77.

12
El-Hakk ile hakîkata varasın,
Sırat-ı Müstakim’de!...
Es-Selâm ile selâmet bulasın,
Dünya’da ve âhiret’te!...

Âmin, vesselam!... (Şubat, 2020)

KABİR
-4-

Bir babadan olduk...


Bir anadan doğduk...
Allah’ın emriyle,
Bu fâni dünyâ’da var olduk...

Dünyâ pazarına geldik...


Birazcık eğlendik ...
Ancak bir parça kefen, satın alabildik...
Bir de günah ile sevaplar... Bedâvadan kazandık ...
Bir baktın, göçtük âhiret diyârına... Hiç anlamadık...

Kuruldu tahta teneşir... Üleştirim...


Yıkandı âciz bedenim...
Kefenlendi cesedim...

13
Konuldu karanlık mezara... Şimdi neyleyim?...

İnsanlar, şöyle dedi arkamdan:


Mâ ehhar? Ne bıraktı? Bu adam!...
Melekler ise, şunu sordu: Mâ kaddem?
Ne getirdi?...14 Gel bi’ bakalım, yakından!...

Geldiler, Münker ile Nekir... İmtihan melekleri...


Şimşekler içinde... Zat-ı âlileri...
Men rabbuke?... Ve men nebiyyüke?... Ve ma dînüke?...15
Sual ettiler birden bire... O iki büyük melâike...

Korkudan çenem kilitlenmiş idi...


Çok şükür, Rabbim izin verdi...
“Rabbim Allah!... Celle celâlühû...
Dînim, İslâm-ı mübîn!... Elhamdü lillâh... Hû...

Peygamberim, Hz. Muhammed,


Aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm!...16 Hû...”
Diyerek, tüm gücümle haykırdım... Hû...

Açıldı o an, gözümün önünde, bâdehu...


Bir cennet bahçesi... Âhû...
14
Ebu Hureyre (r.h.)’dan; Deylemî, el-Firdevs, 1/283, No. 1111.
15
Rabbin kimdir, dinin hangisidir, Peygamberin kimdir? (Kabir
sorgulaması için, bak: Buhari, Cenâiz, “Bab-ı Mâ câe fî azâbi’l-kabr”;
Muslim, Cennet, 17; Tirmizi, Cenâiz, 70; et-Tergib ve’t-Terhib,
3/369).
16
“Salât-ü selâm olsun ona.”

14
Kurulmuştu orada,
Bir saray ile altun tahtım... Hû...

Selam ederdi orada... Hazretleri...


Ulü’l-Azm peygamberleri...
Komşum idi, sevgili Peygamberim...

Çok şükür!... Nasip etti Rabbim...


Dünya’da hidayeti... El-hamdü lillah...
Âhiret’te de rahmeti, nasip eder inşallah...

Ey cân-ı gönül!... Teslim ol, yüce Rabbine!...


Sen de bir gün elbette,
Göçedeceksin, ebedî evine!...

Gâfil olma, ey canım!...


Aklet bu hakîkatı, cancağzım!...
Kurtar kendi canını!...
Görmeden önce, kabir azâbını...

Her dâim Allah’ın gazâbından korun,


O da, bu duâ ile, inşallah mümkün...

Allahümme innî eûzü bike min azâbi’l-kabr.


Ve min azâbi cehennem...17
17
Buhari, 2/102; Muslim, 1/412.

15
Ancak Sana Allahım!...Sığınırım cân-ı yürekten,
Kabir ve cehennem azâbından, sakınırım ben...

Es-Selam ile selâmet bulasın...


Er-Rahman ile rahmet bulasın...
İman ile cennete giresin...
Duâ et Rabbine, ey mü’min!...

Âmin, vesselam... (Mart, 2020)

BU YOL NEREYE?
-5-

Ey bu fâni dünya’nın yolcusu!... Ne bu kaçış?..

16
Nereye bu gidiş, nereye bu varış?...
Nereden geldin?... Nereye gidiyorsun?... Niye?..
Bir dur, düşün!... Bu yol nereye?...

Bu dünyâ’ya veled, gelmedin mi?... Zebûn...


Lâkin şimdi, koca adam oldun,
Ev-bark, mal-mülk sâhibi oldun,
Eş-dost, oğul-çocuk... Âile reisi oldun...
Peki, bu yol nereye?...Be Coşkun!...

Çalışıp kazandın, birikip çoğalttın,


Üst üste koyup, gümüş ve altın,
Kârun gibi, hep paralarını saydın...
Hep kıskandın, kimseyle paylaşmadın...
Firavun gibi, kimseye acımadın...
“Bana ne!...” Hep dedin!...
Hiç kimseyi, umursamadın...
Peki, bu yol nereye?... Be Aşkın!...

“Bunları ben yaptım!...


Bunları ben ettim!...” Hep diyorsun...
Ama asıl sâhibini unutuyorsun!...
Öyleyse, bu yol nereye?... Be Tayfun!...
Bu güneşi yaratan... Bu lüzgârı estiren...
Bu dünyâ’yı döndüren...
Rabbın değil mi?... Hakikaten!...
Öyleyse, bu yol nereye?... Aceleten...

17
Bu canı sana hediye eden,
Bu sağlığı sana veren...
Bu iki gözü sana bağışlayan, mükemmelen...
Yüce Allah değil mi?... Gerçekten!...
Öyleyse, bu yol nereye?... Âcilen...

Bu gurûr, bu kibir...
Bu benlik ve bencilik...
Bu umursamamak ve kulakasmamak,
Niye, niçin?...
Bu yol nereye?... Be Fahreddin!...

Değil mi Allah, el-Bâri’...


İnsanları ve cinleri,
Sadece Ona kulluk etsinler, diye halketti?...
Öyleyse, bu yol nereye?... Be Ferdi!...

Değil mi Allah, el-Müteâli...


Bu kâinatın Rabbi ve sâhibi?...
Bu güneşin ve yıldızların hâliki?...
Hesap günün mâliki?...
Öyleyse, bu yol nereye?... İllâki...

Peygamberleri gönderen...
Kitapları indiren,
Mü’minlere yardım eden,

18
Rahman olan, Allah değil mi?... Zâten...
Öyleyse, bu yol nereye?... Esasen...

Sana yol gösterdi...


Sana erzak verdi...
Seni donattı...
Seni eşrefü’l-mahlûkat etti...
Öyleyse, bu yol nereye?... Be Lütfi!...

Ahsen-i takvim ile insanı yarattı...


Ellezî ‘alleme bi’l-kalem,
‘Alleme’l-insâne mâ lem ya’lem...18
Kalemle yazmayı, okumayı tâlim etti...
İnsana bilmediği şeyleri, ona öğretti...
Akıl ve fikir, ilim ve bilim, hediye etti...
Ancak teslimiyet istedi...
Öyleyse, bu yol nereye?... Beyefendi!...

Ey bu fâni dünya’nın yolcusu!... Gel beri!...


Gel bu muhabbet-hâneye!... Şimdi!...
Rabbimize şâkir ve âbid, birlikte olalım,
Kulluk edelim!... Ona hakkıyla kul olalım!...
Aksi halde, bu yol nereye?... Be canım!...
18
Sûre-i Alak, 96/4-5

19
Bu yol Hakkın, hakikatın yoludur!...
Bu yol Furkân’ın, burhânın yoludur!...
Bu yol aşkın ve selâmetin yoludur!...
Bu yol âriflerin, âşıkların yoludur!...
Aksi halde, bu yol nereye?... Be Gafur!...

Gel sen de katıl, bu aşk kervanına!...


Gel sen de layık ol, O yüce sultanın fermanına!...
Gel sen de, kazan imtihanını!...
Gel al gönlünce, kendi berâtını!...
Yoksa, bu yol nereye?... Geç olmadan, Rabbını tanı!...

İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn...


Allah’tan geldik, Ona döneceğiz, bir gün...
Bu zâten kesin...
Allah’tan aldık, ona hesap verecegiz...
Sırat köprüsünden geçeceğiz, o gün...
Bıçak gibi keskin...
Öyleyse, bu yol nereye?... Almadan izin...

Ey yolcu!... Bu dünya’da, gârip ol!...


Sonsuz ukba’ya, da hâzır ol!...
Gelir bir gün, ansızın kopar kıyâmet’in...
İşte o gün, olur felâketin...
O zaman, bu yol nereye?... Ey gezgin!...

20
Bak ne diyor Allah’ın elçisi...
“Sen ne hazırladın o güne?...” Husisi!...
Günahından gayrı, var mı başka bir şeyin?...
Öyleyse, bu yol nereye?... Be Sezgin!...

Gel, hadi gel... Kaçamazsın bundan...


Ne yaparsan yap,
Sen de vereceksin hesap...
O zaman, bu yol nereye?... Ey ahpap!...

Evet... Bu yol kabrine doğru...


Evet... Bu yol Rabbine doğru...
Bu yol ya cennete, teberru...
Yahutta cehenneme doğru...

Ey yolcu!...
Unutma bu nasihatı,
İdrak et, bu hakikatı...
Yoksa, sen de boylarsın, o kızgın nârı,
Çünkü kaçırırsın, bu fırsatı...

Sübhânallâhi ve bi-hamdih,
Sübhânallâhi’l-azîm...19

19
Anlamı: “Yüce Allah’ı her türlü noksan sıfatlardan tenzih eder,
(ancak) O’na Hamd-ü senâ ederim.” Hz. Peygamer (s.a.v.) şöyle
buyurmuştur: “Sabah veya aksam, 100 kere bunu söyleyen kimse,

21
Estegfirullâhe’l-azîm,
Ve etûbü ileyh...
Dâima gönülden söyle!...20

Şimdi... Rabbine dön, nasuh tövbe ile,


Kalbini temizle, gözyaşın ile...

Bu tespih ile zikret Rabbini, gece gündüz,


Nasip etsin sana, Kur’an’ı kılavuz...
Nasip etsin sana, Peygamber yolunu...
Nasip etsin sana, cennet yurdunu...

Âmin, vesselam... (7 Eylül 2020)

HAMD-Ü ŞÜKÜR
başkası da onun kadar veya daha çok söylemedikçe, Kıyâmet
gününde onun getirdiğinden daha faziletli bir amel getiremez.”
(Muslim, 4/2071).
20
Anlamı: “Allah’tan bağışlama diler, O’na tövbe ve istigfar ederim.”
(Buhari, Fethu’l-Bâri, 11/101; Muslim, 4/2075).

22
-6-

Kün!... Fe-yekün...21,
Buyurdu yüce Rabbim... Ezelde...
Yarattı Allah, onsekiz bin âlemi... Evrende...
Cümle mahlûkâtı kıldı, kendine âbid...
Ancak nankörler kaldı, antropoit...

Göklerde felekler ve melekler,


Yerde ise ağaçlar ve çiçekler,
Hatta dağlar ve taşlar,
“Sübhânallah!” dedi, hepsi beraber...

Kıldı, yeryüzünü bir döşek... Sübhânallah!...


Dağları birer kazık... Elhamdü lillah!...
Uykuyu bir dinlenme... Mâşallah!...
Geceyi de bir örtü... Eyvallah!...

Kıldı gündüzü, çalışıp kazanma zamanı... Yâ Sabûr...


Yarattı Rabbim yedi sağlam göğü... Yâ Gafûr...
Taktı parlayan güneşi göğe... Yâ Şekûr...
Alev alev yanan, kandil gibi... Yâ Nûr!...
Yeryüzünde tohumlar, bitkiler, ağaçlar...
Sarmaş dolaş olmuş bağlar, ormanlar...
Bahçeler yetiştirmek içün... Yâ Gaffar!...

21
sûre-i Ya-sin, 36/82.

23
Üst üste yığılıp sıkışan bulutlardan... Yâ Rahman...
Şarıl şarıl akan yağmur ve sular... Yâ Müheymin...
İndirdi Rabbim”22 insanoğlu için!...

Ey Âdemoğulları!...
Hatırlayın ki Rabbiniz size... Yâ Kayyûm...
Lein şekertüm, le-e-zîdenneküm,
Ve lein kefertüm, inne azâbî leşedîd!... 23

Şükrederseniz eğer,
Artırırım ni’metimi size... Yâ Hamîd...
Nankörlük ederseniz eğer,
Azabım çok şiddetlidir, elbet!...
Kur’ân-i hakim’de, buyurdu yüce Rabbim... Es-Samed...

Ey insanoğlu!...
Düşürme dilinden, hamd-ü şükrü!... Yâ Selâm...
Şükret Rabbine her an dâim!... Yâ zü’l-celâli ve’l-ikram...
El-hamdü lillâhi Rabbi’l-âlemin... Olsun tespihin,
Dilinde ve kalbinde!... Yâ Metîn...

Bak masum Peygamberin... Yâ Kuddûs...


Kılardı nâfile namaz, gece gündüz:
Şükreden bir kul olmayayım mı?...
Ey Ayşe-i Hümeyra!... Yâ Rahîm...
22
Sûre-i Nebe’, 78/6-16.
23
Sûre-i İbrahim, 14/7.

24
Derdi, sevgili anamıza... Yâ Halîm...

Unutma ki bir gün... Yâ Azîz...


Duracaksın ilâhi huzura!... Yâ Muîz..
Vereceksin hesap, Ona... Yâ Hâfiz...
Bütün yediklerin ve içtiklerin içün... Yâ Bâis...

İmdi, can tende iken,


Azrail de beklemekte iken,
Rabbine şükret, secde’de!...
Kalbini temizle, gözyaşın ile tövbe’de!...

Er-Rahim ile rahmete kavuşasın...


Es-Selam ile selâmete varasın...
Nasuh tövbe ile Rabbine dönesin!...
Hamd ile Rabbine, dâima şükredesin!...
Şu duâ ile, gönülden niyaz edesin!...

Allâhümme e’ınnî alâ zikrike ve şükrik,


Ve husni ‘ıbâdetik...24

Ey güzelim Allah!... Yâ Rezzak...


Ancak Seni anmak,
Ancak Sana hakkı ile şükretmek,
Ancak Sana etmeye, güzelce ibâdet,
Eyle bana medet...
24
Ebu Davud, 2/86; Nesâi, 3/53;

25
Âmin, vesselam... (Haziran, 2020)

TÖVBEM
-7-

Ey yüce Rabbim!... Yâ Tevvab!...


Günah üstüne günah, işledim ben... Hergün,
Üst üstüne yığdım onları, dağlar gibi... Büsbütün...
Esteğfirullahe’l-azîm ve etûbü ileyh...

Bir yandan azgın nefsim, kudurgan...


Diğer yandan ise, mel’ûn şeytan...
Bu iki duşman, kaydırdılar ayağımı, dosdoğru yoldan...
Esteğfirullahe’l-azîm ve etûbü ileyh.

Baktı gözüm harama... Ajan gibi...


Konuştu dilim günahı... Saksağan gibi...
İşledi elim yasakları... Utanmadan,
Ne kuldan... Ne de Allah’tan...
Esteğfirullahe’l-azîm ve etûbü ileyh.

26
Pişmanım ben şimdi... Durmadan...
Yanarım vicdan azabından...
Korkarım, Senin gazâbından...
Lâkin... İş işten geçmişti... Çoktan...
Esteğfirullahe’l-azîm ve etûbü ileyh.

Bilirim ve inanırım... Tüm kalbimle...


Senin rahmetine ve mağfiretine!...
Umarım, beni de bağışlarsın... Rahmetinle!...
Esteğfirullahe’l-azîm ve etûbü ileyh.

Kur’an-ı Kerim’de buyurur yüce Allah:


Lâ teknetü min rahmetillah...25
Kesme Allah’ın rahmetinden ümit!...
Ey nefsine karşı haddi aşan müfrit...

Hadîs-i kudsî’de, buyurdun yâ Rabbî!...


İnne rahmetî galebet gadabî... 26
Şüphesiz ki, rahmetim gazabımı aştı...
Buyurdun Sen... Şefkatinle... Yâ Nâfi’!...

25
Sûre-i Zümer, 39/53.
26
Buhari, Tevhid: 15: Muslim, Tevbe: 14 (2751); Tirmizi, Da’avat,:
109 (3537).

27
Esteğfirullahe’l-azîm ve etûbü ileyh...

Kabul buyur, bu nasuh tövbemi... Yâ Gaffar!...


Bu günahkar, âciz kulundan... Yâ Cebbar!...
İnnallahe yeğfiru’z-zünûbe cemî’â... 27 Yâ Raûf!...
Çünkü Bağışlayansın Sen, günahları tümüyle!...
Yâ Afuv!...
Esteğfirullahe’l-azîm ve etûbü ileyh...

Bağışla günahlarını, bu bîçârenin!... Yâ Vedûd!...


Büyüğünü ve küçüğünü, adedince...
Çok bağışlayan Rabbim!... Mağfiretince...
İnnehû kâne tevvâbâ...28 Yâ Kerîm!...
İnnehû hüve’l-gafûru’r-rahim...29 Yâ Azîm!...
Esteğfirullahe’l-azîm ve etûbü ileyh...

Ey güzelim Allah!... Yâ Bâtın!...


Sen aff edicisin,
Aff etmeyi sevensin!...
Beni de aff eyle!...30 Yâ Mü’min!...
Olsun son sözüm bu tövbede... Yâ Müheymin!...
27
Sûre-i Zümer, 39/53
28
Şüphesiz ki, O (Allah) tövbeleri kabul edendir. Sûre-i Nasr,110/3.
29
Şüphesiz ki, O (Allah) Gafur (şefkatli) ve Rahim (merhametli)’dir.
Sûre-i Zümer, 39/53
30
Allâhümme inneke ‘afüvvün, tühibbü’l-‘avfe, fe’afü ‘annî. (Tirmizi,
Da’avat: 84; İbn Mace, Duâ: 5).

28
Esteğfirullahe’l-azîm ve etûbü ileyh...

Ey cân-ı gönül!... Unutma!...


Bir şefkatli Rabbin var senin...31 Yakınında32...
Ki, çok bağışlayan ve tövbeleri kabul edendir,33 dâima...
Analardan daha şefkatlidir... Ayrıca...
Ve tövbe eden kullarını sevendir...34 Hakça...
Esteğfirullahe’l-azîm ve etûbü ileyh...

Ey haddini aşan,
Günah bataklığında boğulan,
“Ben de Müslümanım!...”, deyen,
Canım, cânânım benim!...
Bak ne buyuruyor Kur’an’da,
Yüce Rabbim benim...

Ve tûbü ilallâhi cemî’â, eyyühe’l-mü’minûn,


Lealleküm tüflihûn. 35
Ey iman etmiş olanlar!... Mühterem-i azîz...
Cümleten, tövbe ile Allah’a dönesiniz,
Ki, kutuluşa eresiniz!...

Yâ eyyühellezîne âmenû,
31
Sure-i Nûr, 24/10.
32
Sûre-i Hud, 11/61.
33
Sûre-i Bakara, 2/37, 54, 128,160.
34
Sûre-i Bakara, 2/222.
35
Sûre-i Nûr, 24/31.

29
Tûbü ilallâhi tevbeten nasûhâ. 36
Nasuh tövbe ile dönesiniz Allah’a,
Ey iman etmiş olanlar Ona!...

Nasuh tövbe edin şimdi... Siz de,


Kalpten samimiyetle...
Buyurun hep birlikte,
Âdem ve Havva gibi... Cennette...
Diyelim içten... Şimdi yürekle...

Rabbenâ zalemnâ enfüsenâ


Ve in-lem teğfirlenâ ve terhamnâ
Lenekûnenne mine’l-hâsirîn.
Semi’nâ ve e’ata’nâ...
Gufrâneke rabbenâ
ve ileyke’l-masîr...37

Ey Rabbimiz!... Zülmettik biz kendimize,


Bağışla bizi rahmetinle!...
Muhakkak ki, hüsranda kalırız biz,
Sen bağışlamaz isen bizi...38 Yâ Azîz!...

Âmin, vesselam... (Haziran, 2020)

36
Sûre-i Tahrim, 66/8.
37
“İşittik ve itaat ettik. Ey rabbimiz, affına sığındık ve dönüş Sanadır
ancak...” (sûre-i Bakara, 2/285’den)
38
Sûre-i ‘Araf, 7/23.

30
RABBİM ALLAH
-8-

Allah’tır, benim Rabbim, el-Bâkî...


Allah’tır, melekleri ve hayvanı;
Cinni ve insanı yaratan...
Herşeyi halkeden, Rabbim Allah...

Allah’tır, semâların Rabbi, el-Vâli...


Allah’tır, gökleri ve yeri,
Dağları ve denizleri yaratan...
Herşeyi yoktan vareden... Rabbim Allah...

Allah’tır, insanların Rabbi!... er-Râfi’...


Allah’tır, kuşları ve balıkları,
Karıncaları bile doyuran...
Herşeyin rızkını veren... Rabbim Allah!...

Allah’tır, güneşin ve ayın Rabbi!... en-Nâfi’...


Allah’tır, yıldızları ve evrenleri,
Gökleri ve felekleri tutan...

31
Herşeyi idare eden... Rabbim Allah!...

Allah’tır, âlemlerin Rabbi!... el-Müteâli...


Allah’tır, Rahmân ve Rahîm olan,
Hesap günün Mâliki...
Herşeyi bilen ve işiten... Rabbim Allah!...

Allah’tır, herkesin Rabbi!... el-Hâdî...


Allah’tır, bir ve tek olan,
Anasız ve babasız...
Herşeyden münezzehtir... Rabbim Allah!...

Allah’tır, kulların Rabbi!... el-Aliy...


Allah’tır, sevapları ve günahları,
Sözleri ve fiilleri tartan...
Herşeyi kudretiyle kuşatan... Rabbim Allah!...

Allah’tır, hesap günün sâhibi!... el-Kaviy...


Allah’tır, can veren ve can alan!...
İnsanları Kıyâmette, hesaba çeken!...
Herşeyi rahmetiyle kuşatan... Rabbim Allah!...

Lâ ilahe illallah, Muhammedün rasûlüllah!...


Son olsun, bu fâni dünya’da sözümüz...
Bayram ola, iman ile ölmek...
Son nefeste ile, “Rabbim Allah!” demek...

32
Âmin, vesselam... (15 Ağustos 2020)

MÜNACÂTIM
-9-

Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.
El-Hamdü lillâhi Rabbi’l-âlemîn.
Er-Rahmâni’r-Rahîm. Mâliki yevmi’d-dîn.
İyyâke na’büdü ve iyyâke neste’în.
Ancak Sana ibâdet eder,

33
Ancak Senden medet diler!...39 Ey yüce Rabbim!...
Budur benim, sabah akşam yaptığım gönülden...
Münacâtım Sen’den!... Yâ Mukaddim...

İnanmışım ben Sana!... İlâhi!...


Güvenmişim ben, Senin rahmetine!...
Teslim olmuşum ben, Senin kudretine!...

Tek mâbudum Sensin!... Yâ Vâhid...


Ancak Sana taât-ü ibâdet eder... Yâ Mu’îd...
Tek mercim Sensin!... Yâ Mecîd...
Ancak Sen’den medet dilerim!... Yâ Raşîd...

Kabul buyur ibâdetini... Yâ Mâcid...


Bu âciz kulunun!... Yâ Vâcid...
İsticâbe buyur duâsına... Yâ Hâfid...
Yapmış olduğu, sabah akşam münacâtına... Yâ Kâbid...

İhdine’s-sırâta’l-müstakîm.
Hidayet ve istikamet dilerim,
Ben Senden... Yâ Hakîm...
Ümmet-i Muhammed’e...
Yöneltesin bizleri, Sırât-ı müstakim’e!...40

Sırâtallezîne en’amte ‘aleyhim.


39
Sûre-i Fâtiha, 1/5.
40
Sûre-i Fâtiha, 1/6.

34
Nimetlendirilmiş olan nebîlerin,
Sâdıkların ve sâlihlerin yoluna!... Yâ Alîm!...
Rahmetin ve mağfiretin,
Selâmetin yoluna ilet bizi!... Yâ Kerîm!...

Gayri’l-mağdûbi ‘aleyhim.
Gazâbına uğrayan kafirlerin, münâfıkların
Ve şeytanların, yoluna değil!... Yâ Müntekim!...

Vele’d-dâllîn.
Sapıkların ve günahkarların, yoluna da değil!...41
Yâ Mukaddim!...
Âmin... Allahım!...

Budur benim... Yâ Rahîm!...


Sabah akşam yaptığım, gönülden... Yâ Alîm!...
Münacâtım Sen’den... Yâ Halîm!...

Düşürme dilimden onu... Yâ Kerîm!...


Sildirme kalbimden onu!... Yâ Azîm!...
Aman Allahım!...

Budur benim niyâzım Sen’den,


Ey âlemlerin Rabbi olan, Allah!...
Budur ancak, benim isteğim Sen’den,
41
Sûre-i Fâtiha, 1/7.

35
Ey Rahmân ve Rahîm olan, Allah!...

Budur benim münacâtım Sen’den,


Ey Hesap günün Mâliki olan, Allah!...
Umarım, kabul buyurursun onu,
Bu âciz kulun, sevginden...
Rahmet buyurursun ona, rahmetinden...

Âmin, vesselam... (6 Haziran 2020)

VİRD-Ü ZİKRİM
-10-

Bismillah’tır, her hayrın başı...


Zikrullah’tır, her kalbin tâcı...
Elhamdü lillah’tır, şükrün özü...
Lâ ilahe illallah olmalı, her kulun sözü!...

36
Aklım der Allah... Sübhanallah.
Kalbim der Allah... Elhamdü lillah.
Dilim der Allah... Vallahu ekber.
Ruhum der Allah... Lâ ilâhe illallâh.

Gece gündüz, Hakkı zikreyler dilim...


Sübhânallah deyip, seyreder kalbim...
Gece gündüz, Elhamdü lillah vird eder dilim...
Allahu ekber deyip, vuslata varır kalbim...

Sübhânallah... Elhamdü lillah,


Lâ ilâhe illallâh, vallâhu ekber... Yâ Allah!...
Semâvatta, herşey bu tespihi çeker...
Deryalarda balıklar bile, bu vird ile yüzer...

Sen de zikret Cenab-u Hakkı,


Ey rahmete susamış canım!...
Gece gündüz olsun, bu tespih,
Dilinde ve kalbinde!... Bu çağrım...

Hasbi Rabbi cellallah,


Mâfi kalbi gayrullah.
Nur Muhammed sallellah,
Lâ ilâhe illallah...

Ey Hakkı unutan, gâfil canım!...

37
Allah’ı zikret, her yerde dâim!...
O da, zikreylesin seni, göklerde,
Ve dahi Firdevs-i cennet’te!...

Allâh-u Teâlâ’ya
Hamd-ü senâ olsun!...
Onu zikreden kullarına,
Cümleten selâm olsun!...

Âmin, vesselam... (15 Ağustos 2020)

DîNİM İSLAM
-11-

İslam’dır, benim dinim Allah’tan,


İslam’dır, benim özüm Hakk’tan!...
İslam’dır beni, hayırlı insan yapan,
İslam’dır beni, şirk’ten ve küfürden ayıran...

İslam’dır, hakkı hukuku koruyan,


İslam’dır, adâleti ayakta tutan...
İslam’dır, dinim Elest-ü bezmi’den,

38
İslam’dır, beni Müslüman eden...

İslamdır, namazı kılan,


İslamdır, orucu tutan...
İslamdır, zekatı veren,
İslamdır, hacca giden...

İslam’dır , Allah’ın dîni,


İslam’dır, hakikatin dili...
İslam’dır, haramı yasaklayan,
İslam’dır insanları, kötülükten koruyan...

İslamdır, mazlumun hakkını kollayan,


İslamdır, zâlımın ellerini kıran...
İslam’dır, beşeriyeti hidayete vardıran,
İslam’dır, insanları cennete sokan...

İslam’dan gayrı, yok başka hakîkat,


İslam’dan gayrı, yok başka hayrat...
İslam’dan gayrı, yok başka hak nizam,
İslam’dan gayrı, yok başka ilâhi ihtişam...

Hakka teslimiyettir, İslam,


Hakkı bilip, bildirmektir İslam...
Hakkı korumaktır, İslam,
Hakka yönelmek, yönlendirmektir İslam...

39
İnne’d-dîne ‘ındallahi’l-islam...42
Der Allah-u Teâlâ, Mushaf’ta...
İslam’dır tek din, Allah katında!...

Ey hakkı arayan canım!...


İslam ol, tez vakitte!...
İslam ile yaşa, bu âhır vakitte!...
İman ile haşrolunasın, Kıyâmette...

Canım, gâfil olma bu dâvete!...


Kulak ver, Hakkın hakîkatine!...
Kur’ân, birçok şey der... Ama sen bi’şey kavramazsın...
Azrail gelir apansızın... Hiç anlamazsın!...

Allâhümme ente’s-selâm,
Ve minke’s-selâm,
Tebârekte yâ ze’l-celâli ve’l-ikram...43

Allahım!... Sensin ancak Selam,


Ve Sendendir tüm selâm...
Ey sâhibu’l-celali ve’l-ikram!...
Yüceler yücesisin Sen!... Velhâsıl-ı kelâm...

Şimdi duâ et, Rabbine!...


Hidâyet versin, kalbine!...
42
Sûre-i Âl-i İmran, 3/19.
43
Muslim, 4/414.

40
İslam nasip etsin, sana ve âilene!...
Selâmet ile gidesin, Cennetine...

Allahümme yâ mükallibe’l-kulûb!...
Sebbit kalbî alâ dînik!...44
Ey kalpleri bir halden,
Başka hâle geçiren... Yâ Allah!...
İslam dinin üzerinde,
Benim kalbimi de, sâbitle!... İnşallah!...

Âmin, vesselam... (15 Ağustos 2020)

PEYGAMBERİM
-12-

Peygamberim, hazreti Muhammed,


Aleyhis-salâtu ve’s-selam...
Rahmet olarak, âlemlere gönderdi onu, Rahman...
Yüce Rabbim... Şefkatiyle... Aleyhi’s-Selam...

Doğdu o, Mekke-i Mükerreme’de,


Fil senesi, 12. Rebiu’l-evvel... 571’de...
Babası Abdullah’tır, yetim olmadan önce...
Âmine hatun anası, yatandır Ebvâ’da, sessizce...
44
Tirmizi, Deavat, 124.

41
Dedesi Abdulmuttalip, himâye etti,
Ebu Talip emmisi idi...
Koca Hamza dahi, ona himâye etti,
Ebu Cehil gibisi, ona duşmanlık edendi...

Peygamber oldu, vardı 40 yaşına,


Cebrail (aleyhi’s-selam) geldi yanına...
İkra bismi rabbike’llezî halak!...45
Hira dağına, ilk âyet indi... Bi’l-hakk!...
“Yaratan Rabbinin ismiyle oku!...” Şimdi!..
İlk ilâhi emir, işte bu idi...

İndi âyet âyet, göklerden Kur’an,


23 sene döktü, ılm vü hikmet el-Furkan...
13 yıl, zahmetle Mekke’de geçti,
Sonra Peygamber, Medine’ye göç etti...

Kurdu orada Resûl, ümmet ve devlet...


Muhâcir ve Ensar ile, kurdu uhuvvet...
Bedir’de melek ordusu, gönderdi Allah yardıma...
Cibril dahi yetişti, mü’minlerin imdadına...

Uhut’ta düştü birçok şehid...


Peygamberin kanı aktı, mücâhid...
Ve dişi dahi, oldu şâhid...
45
Sûre-i Alak, 96/1.

42
Hendek’te Salman-ı Fârisi ile, sahabesi...
Korudu Resûl, Medinetü’l-Münevvere’yi...
Fethetti Peygamber müşriklerden,
Öz vatanını, Mekketü’l-Mükerreme’yi...

Göçtü peygamber, 63 yaşında... Refîk-i âlâ’ya,


Bıraktı Kitabı ve Sünneti... Müslümanlara...
Yüceltsin İslam’ın sesini, tüm dünyâ’da...
Ezan-ı Muhammedî ile, tâ fizanda...

Önderlik etsin, tüm dünyâda mü’minler...


Adâlet kılsın, tüm cihâna halifeler...
Yolunda gitsin, tüm ârifler, velîler...
Vârisleri olsun ona, tüm âlimler...

Salât-ü selam olsun, o Resûl’e!...


Melekler, Allah dahi selam eder, o Habîb’e...
Salât-ü selam olsun, şanlı Nebi’ye!...
Selam olsun, Ümmet-i Muhammedi’ye!...

Âmin, vesselam... (15 Ağustos 2020)

43
HİCRET
-13-

Hz.Muhammed Mustafa... 622’de...


Hicret etti, Mekke’den Medine’ye...
Salât-ü selam olsun, o şanlı Nebi’ye!...

Müşrikler öldürmek istedi, Allah’ın Habîb’ini...


Toplandı kâfirler, Peygamberin evine...
Girdiler eve, Peygamberin... Kinleriyle...
Buldular Ali’yi, yatağında Nebî’nin... Cesâretiyle...

Bir avuç toprak üfledi nebi havaya,


Ve ce’alnâ min beyni eydîhim sedden,
Ve min halfihim sedden,

44
Fe-egşeynâhüm fehüm lâ yübsirûn...46
Okudu yüce âyeti, şanlı resûl...

Çektik önlerinden bir set,


Ve arkalarından da bir set...
Onları kapattık...
Göremezler artık...

Müşrikler bîhaber...
Sıyrılıp kurtuldu aralarından, Hz.Peygamber...

Hicret etti, onunla birlikte, sâdık,


Yâr-ı güzîn Ebâ Bekr-i es-Sıddık...
Yoldaş oldu ona, o kutlu yolda...
Sevr dağının, Hicret yolunda...

Düştüler müşrikler, onların izine...


Gelmişler idi dahi, onların dizine...

Örümcek, örmüştü bağını...


Kuş, yapmıştı yuvasını...
Yılan bile gelmişti, oraya,
Peygamberin ziyaretine... O mağaraya...

Mağaranın başına, müşrikler geldi...


O iki arkadaşı, onlar göremedi...
46
Sure-i Ya,sin, 36/9.

45
Çünkü üçüncüsü, Allahu teâlâ idi...

Lâ tehzen, innallahe me’anâ!...


Korkma!... Üzülme!... Allah bizimle! ...47
Dedi Peygamber, sâdık arkadışına...
Üç gün kaldılar orada... Kutlu mağarada...

Düştüler yola vîrân...


Arkadaşı ile cânân...
Vardılar Kûba şehrine, baştan...
Kıldılar orada evvel, Salat-i Cumâ... Açıktan...

Yesrib, beklerdi Allah’ın Peygamberini...


Yesrib, Medine-i Münevvere olsun...
Müslümanlar gözetlerdi son Peygamberi...
Medineliler, Ensar olsun...

Mekke’den Medine’ye, Hicret etti Müslümanlar...


Mekkeli mü’minler, Muhâcir olsun...
Medineli Ensar ile, kardeş olsun...
Ümmete ve cihana dahî, örnek olsun...

Salât-ü selam olsun, o Resûl’e...


Melekler, Allah dahî salât eder, o Habîb’e...
Selam olsun, Ensar ve Muhâcir’e...
Selam olsun, Ümmet-i Muhammed’e...
47
Sûre-i Tevbe, 9/40.

46
Allahümme salli ale’l-Mustafâ,
Bedîu’l-cemâli ve bahri’l-vefâ,
Ve salli aleyhi kemâ yenbegıy,
Es-Saddik Muhammed aleyhi’s-selam...

Âmin, vesselam... (16 Ağustos 2020)

EY EVLAD !...
-14-

Muradım nasihat... Bunu şunu söylemek,


Sana layık olan, onu dinlemek...

Evladım!...
Aldanma bu fâni dünya malına,
Çoluk-çocuk... Parana...
Hepsi yalandır, kalırlar bu yalan dünyâ‘da...
Her şey kalır, sen gidersin sonsuz Ukbâ’ya...

Mal mülk dediğin, dünyâ zîneti...


Para pul dediğin, onun bunun kıymeti...
Bakma oraya buraya...

47
Mâzallah, düşersin bir dipsiz kuyuya...

Ey evlad!...
Allah yek ve tek,
Ondan gayrı ilah olan, şek...
Bil ki Kur’an, Allah kelâmı...
Bil ki İslam, Allah nizâmı...

Ey evlad!...
Bil ve tanı, ceddini, atanı...
Koru canınla yurdunu, vatanı!...
En büyük zenginlik bil, imanı...
En büyük nimet bil, İslam’ı...

Aklınla, malınla gayret et dînine...


Canınla, hayrınla yardım et milletine...
Bayrağını, sancağını, yükselt havaya...
Canınla malınla, gayret et dâvaya...

Duşman bil, azgın nefsini!...


Koru her daim, izzet ve şerefini!...
Diline, eline ve dahi beline,
Sahip ol, tüm ömründe!...

Dinle Lokman Hâkimi,


Oğluna nasıl öğüt verir idi...

48
Evladım!
İşin, bir hardal tanesi ağırlığında bile olsa,
Öyle ki, bir kayanın içinde gizli olsa,
Hatta yüksek göklerde de olsa,
Yerin dibinde bile olsa...
O yüce Allah ki, Latîf ve Habîr,
Muhakkak ki, onun karşılığını sana verir!...

Ey evlad!
Namazını, vaktinde edâ et,
İyiliği de, hakkı ile emret,
Kötülükten, kesinlikle men’et,
Başına gelene de, güzelce sabret!...

Hem insanlardan, kibir ile yüzünü yan çevirme,


Yeryüzünde de, böbürlenerek yürüme...
Olma, kendini beğenen, üstelik çok övünen,
Bilki o, Rabbinin sevgisini kaybeden...

Yürüyüşünde de mu’tedil ol,


Sesinde de ol, hoşnevâ,
Çünkü eşeklerindir, en çirkin olan sedâ...

Kur’ân olsun yoldaşın!...


Peygamber olsun kardaşın!...
İslam olsun, yolun!...
Cennet olsun, sonun!...

49
Âmin, vesselam... (16 Ağustos 2020)

MALAZGİRT
-15-

1071, Malazgirt muhârebesi,


Bilirmisin sen onu, husûsi?
Ey mü’min!... Müslüman!...
Unutma, kahraman atanı... Cennet mekan...

26 Ağustos, Oğuzun Zafer bayramı...


Anadolu oldu, Türkün yeni vatanı...
50 bin Türk ve Kürd, dinde kardeş,
Helak etti 200 bin, Rum kalleş...
Emir buyurdu Bağdat halifesi, Kaim Biemrillah,
Duâ etsin tüm mü’minler, namazda,

50
Hatipler ve imamlar dahi, Cumâ’da,
Hutbede ve duâda...

Giydi Alp Arslan sultan, akça kaftanı,


Arslanlar gibi atladı...
“Kefenim, bu olsun!...”, dedi,
Askerleri ile duşmana hücum etti...

Duâ etti Rabbine büyük komutan...


Açtı ellerini, istedi Cenâb-ı Hak’tan...
“Zafer ver Allah’ım mü’mine,
Mahveyle kuffarı, kahrınla birlikte!...”

Âmin deyin, siz de,


Ey mü’minler, bu duâ’ya...
Niyâz edin Rabbinize,
Zafer versin Allah, Türk mü’mine!...

Alp Arslan sultan, büyük kahraman...


Düştü Roma kayseri, Romen Diyojen...
Allahu ekber ve hamden lillah...
Diyelim rabbimize... Şukran lillah...

İnnâ fetehnâ leke fethan mübînâ,


Buyurur yüce Allah, Kur’ân’da:
Muhakkak, büyük fetihler,
İhsan ettik Biz sana!... Ey Nebî!...

51
Zaferler ver bizlere de,
Yâ Fettah... Yâ Ganî!...

Âmin, vesselam... (18 Ağustos 2020)

LEYLE-İ KADİR
-16-

İnnâ enzelnâhu fî leyleti’l-Kadr!...


İndirdik biz bu Kur’ân’ı, Kadir gecesinde!...

Vemâ edrâke mâ leyletü’l-Kadr?...


Bilir misin sen, ey canım, nedir o... Leyle-i Kadir?

Leyletü’l-Kadri hayrun min elfi şehr...


Bin aydan hayırlıdır o... Leyle-i Kadir...

Tenezzelü’l-melâiketü ve’r-Rûhu,
Fîhâ bi-izni rabbihim min kulli emr.

52
Rablerinin emri ile iner melekler ve Rûh-u Cibril,
O gece... Leyle-i Kadir’de...

Selâmun, hiye hattâ matle’ı’l-fecr...


Esenlik ve selâmet doludur, tâ fecre,
O gece... Leyle-i Kadir’de...
Buyurur yüce Allah, Kur’ân-i Kerim’de.

Nasip et, bizlerede yâ Rabbi!...


O geceyi, Leyle-i Kadri!...
Nasip et, bizlere de yâ Rabbi!...
O esenliği, o selâmeti!...

Âmin deyin, bu duâ’ya,


Ey selâmete susamış gönuller!...
Versin Allah cümlemize...
Hidayeti ve mağfireti, Leyle-i Kadir’de!...

Duâ edin Rabbinize, o gece...


Layle-i Kadir’de, Ayşe-i Sıddika gibi...
Muhakkak, Sen aff edicisin...
Aff etmeyi çok sevensin!...
Ey Rabbimiz yüce!...
Bagışla bizi, bu gece,
Leyle-i Kadir’de!...

Âmin, vesselam... (22 Ağustos 2020)

53
BAYRAM
-17-

“Allahu ekber, Allahu ekber!...


Lâ ilahe illallahu vallahu ekber!...
Allahu ekber ve lillahi’l-hamd!...” Sedâlarıyla...
Tekbir getirir tüm mü’minler...
Bugün bayramdır, bayram!...

Allahu ekber, Allahu ekber!...


Der müslümanlar, tüm dünya’da,
Camii’de ve cadde’de...
Bugün bayramdır, bayram!...

Lâ ilahe illallahu vallahu ekber!...


İle coşar yürekler ve tüm mü’minler...

54
Bugün bayramdır, bayram!...

Allahu ekber ve lillahi’l-hamd!...


Olsun bu kelâm, hergün ömrümüzde... Bayram...
Bayram etsin Allah, son günümüzü de... Bayram!...

Âmin, vesselam... (22 Ağustos 2020)

EZAN-I MUHAMMEDÎ
-18-

Allahu ekber, en büyüktür, O Allah...


Allahu ekber , en yücedir, O Allah...
Allahu ekber der, her cânân...
Allahu ekber haykırır, koca cihan...

Eşhedü en lâ ilâhe illallah, şâhitlerin zikri...


Eşhedü en lâ ilâhe illallah, şehitlerin virdi...
Eşhedü enne Muhammeden resûlüllah, sâdıkların aşkı...
Eşhedü enne Muhammeden resûlüllah, âriflerin ışkı...

55
Hayye ale’s-salah, haydi salâha...
Hayye ale’s-salah, haydi namâza...
Hayye ale’l-felah, haydi felâha...
Hayye ale’l-felah, haydi kurtuluşa...

Es-salatu hayrun mine’n-nevm...


Namaz uykudan hayırlıdır, ey nefsim!...
Es-salatu hayrun mine’n-nevm...
Bağırır her sabah müezzin...
Uyan artık, bu gaflet uykusundan,
Ey gâfil nefsim!...

Allahu ekber der, her mücâhid asker...


Allahu ekber ile, olur her veled alper...
Lâ ilâhe illallah,
Yoktur başka ilah... İllallah...
Son sözümüz olsun,
Bu fâni dünyâ’da... İnşâAllah...

Gaflet uykusunda olan, Müslüman!... Uyan!...


Yaratanımıza, ecdâdımıza vefâdir, ezan!...
Yaratanın huzuruna, secdeye dâvettir, ezan!...

Şiârımızdır bu bizim, fi’d-dîni İslâmî...


Sedâmızdır bu bizim, Ezan-ı Muhammedî...
Uyanışımızın alâmetidir, bu ezanlar...

56
Dirilişimizin muştusudur, bu sedâlar...

Ezanlar bizim, mânevî marşımız...


Ezanlar bizim, özgürlük sedâmız...
Ezanlar okunsun kulağımızda...
Ezanlar inlesin vatanımızda...

Ey yüce Rabbim!...
Susturma, bu kutlu sedâyı...
Dindirtme, Ezan-ı Muhammediyî...
Yükselt onu göklerde...
Yerleşsin gönüllerde...

Yükselsin semâlarda,
Allahu ekber, bu hoş sedâ...
Onun uğrunda düştü,
Allahu ekber şühedâ...
Canımız olsun ona fedâ...

Âmin, vesselâm... (1 Eylül 2020)

57
LÂ İLÂHE İLLALLAH
-19-

Lâ ilâhe illallah, meliku’l-hakku’l-mübîn...


Muhammedün resûlüllah, sâdiku’l-va’di’l-emîn... 48

Lâ ilâhe illallah,
Allah’tan gayrı, yoktur başka ilah...
Muhammedün resûlüllah...
Muhammed Mustafa, Hatemu’l-enbiyâullah...

48
Cibril (a.s.): “Ya Muhammed! Kim ki bu kelâmı her gün 100 defa
derse, bu onun için fakirlikten (belâ ve müsibetten) kurtulmaya
vesile olur.” (Zebidi, İthaf, 5/131; Kenzu’l-umman, no: 5058).

58
Lâ ilâhe illallâh,
Tek Rabbim Allah...
Muhammedün resûlüllah...
Kurbanın ola’m, güzelim Allah...

Lâ ilâhe illallâh,
Yoktur benim için sahte ilahlar...
Canlı cansız putlar ve tâğutlar...
Allah ile aracılar ve muskalar...

Lâ ilâhe illallâh,
Allah’ındır şartsız ve kayıtsız hâkimiyet...
Lâ ilâhe illallâh,
Allah’ındır şeksiz şüphesiz, rubûbiyet...

Lâ ilâhe illallâh, red ederim tüm tanrıları tanrıcaları...


Lâ ilâhe illallâh, kabul ederim ancak tek Allah’ı...

Lâ ilâhe illallah’tır benim Tevhid sancağım...


Lâ ilâhe illallah’’tır benim hayat bağım.

Lâ ilâhe illallâh,
Telkin etti peygamberler, bunu ümmetlerine...
Lâ ilâhe illallâh,
Telkin et sende ey Âdemoğlu, bunu kalbine!...

59
Bir ve tek olan Rabbine et kulluk...
Bu hakikati kalbine nakşet buyruk...
Aldanma şeytanlara ve tâğutlara...
Cahim ve Lezâ’yı hazırlamıştır onlar için, Hüdâ...

Lâ ilâhe illâ ente sübhânek,


İnnî küntü mine’z-zâlimîn...49 Yâ gufrânek!...
Kul olma, nefsine ve hevesine...
Kül olursun sonra cehennemde, öylesine...

Lâ ilâhe illallah de, her an dâim...


Lâ ilâhe illallah diyebilesin, son anında, Ona teslim...
Lâ ilâhe illallah olsun, gece gündüz, dilinde zikrin...
Lâ ilâhe illallah ile olsun, kalbin mutmain...

Âmin, vesselam... (7 Eylul 2020)

49
Hz.Yunus (a.s.)’ın tövbe duası: (Allahım!...) Senden başka ilah
yoktur, Sen her türlü noksanlıktan uzaksın. Şüphesiz ben kendine
yazık edenlerden oldum (bağışla beni). (Sûre-i Enbiya, 21/87)

60
DUÂ (1)
-20-

Allâhümme innî es-elüke...


Ey güzel Allah’ım, ancak Senden isterim,
El-hüdâ ve’t-tukâ... Hidâyeti ve takvâyı...
Ancak senden dilerim... ve’l-‘afâfe ve’l-gınâ...50
İffeti ve gönul zenginliği... Yâ Ganî Allah!...

Allahım!...
Sensin ancak, hidayeti kullarına veren!...
Sensin ancak, takvayı kalpere yerleştiren!...
Sensin ancak, iffeti nasip eden!...
Sensin ancak, zenginliği bahşeden!...
Esirgeme bu kulundan, hidayeti ve takvayı!...
Nasip et ona da, iffeti ve gönül zenginliği!...

Ey bu çölün ortasında, yalnız kalmış nefsim...


İste Rabbinden ki, O da sana versin...

50
Muslim, Zikir: 72: Tirmizi, Da’avat: 72.

61
Bil ki, hiç bir şey eksiltmezsin, Onun mülkünden...
Çünkü, O’dur her şeyin sâhibi, hakikaten...
Çünkü, O’dur her şeyin mâliki, gerçekten...

Âmin, vesselam... (7 Eylül 2020)

HÜSRAN
-21-

Bu insanoğlu, çok enteresan,


Hiç korkmuyor yaradan Allah’tan,
Utanmıyor ne çoluk çocuktan, ne de kuldan...
Ama böylesinin sonu, kesinlikle hüsran...

Allah akıl vermiş, bedâvadan...


Kitaplar indirmiş, semâlardan...
Peygamberler göndermiş, her zaman...
Ama bu insan, bir türlü yola gelmiyor, azgınlığından...

Ezanlar okunuyor, sabah akşam...


Hocalar vaaz-ü nasihat ediyor, televizyondan...
Selâ’lar okunuyor, imamlardan...
Lâkin, bizim sözde müslüman, hiç yok oradan...

62
Cenâzeler kalkıyor, dosttan akrabadan...
Mevlit’ler okutuluyor, komşudan...
Dualar ediliyor, mü’min müslümandan...
Fakat bir türlü akıllanmıyor, bizim oğlan...

Ve’l-asr... İnne’l-insâne lefî husr...


Yemin olsun asra, şüphesiz ki insan hüsranda... 51
Buyuruyor Yüce Kur’an...
Ancak, umrunda değil, bizim kalpazan...

Hüsran, zarara uğramaktır, boş zamandan,


Hüsran, acıyı hissetmektir, kaybettiğin umduğundan.
Hüsrandadır insan imansızlıktan,
Hüsrandadır insan hayırsızlıktan...

Kazançtadır her Kur’ân’a inanan...


Kazançtadır her hayır işleyen müslüman...
Kazançlıdır, her ibâdet eden...
Kazançlıdır, hakkı ve sabrı tavsiye eden...

Ey Rabbim!... Kazananlardan eyle bizi...


Hüsrana düşmekten koru nesillerimizi...
İnsanoğluna, hidâyet ver rahmetinden...
Kurtar onu, bu cehâletinden...

Âmin, vesselam... (8 Eylül 2020)


51
Sûre-i Asr, 103/2.

63
KULLUK
-22-

Ey Allah’ın kulu!... O’nun kulu değilmisin?


Neden geldin bu dünyaya, bilirmisin?...
Ancak Allah’a kulluk yapmaya!...
Varmısın Allah’a hakiki kul olmaya?...

Ve mâ halektu’l-cinne ve’l-inse illâ li-ya’budûn!...52


Yarattım ben cinneti ve’n-nâs elbet...
Ancak bana etsin, ibadet!...
Buyurdu yüce Allah, Kur’ân'da. Buna aklın ile fikret!...

Kul olmak nedir, bilirmisin?... Ey Allah’ın kulu!...


Kul olmak, “abd” demektir... Ey insanoğlu!...
Ancak abd olmak, maksat değildir...
Her canlı ve cansız abd’tır, ama âbid değildir...

Peki, âbid ne demektir?...


Âbid, kulluk eden, demektir!...
52
Sûre-i Zâriyat, 51/56.

64
Demek ki, abd olmak değil,
Âbid olmak gerektir...

Peki kulluk ne demektir?


Kulluk, Allah’a tapmak demektir!...
Tapmak ise, seni yaradanı bilmektir,
Onun sevgisiyle, aşk fırınında, kül olmak demektir!...

Rabbini bilmek, nasıl olur?


Elbette, nefsini bilmekle olur!...
Men arefe nefsehû,
Fekad arefe Rabbehû...
Yani, “kendini bilen, Rabbini bilir”,
Her can, Rabbini bilmelidir!...

Sen de bil, kendi nefsini!...


Seni yaradan Rabbini!...
Hesap günün mâlik’ini!...
Rızkını veren râzıkini!...

Bil ki, her şeyin sâhibidir, Allah...


Her kulun Rabbi’dir, Allah...
Her can, Ona tapar...
Her inanan, Ona kulluk yapar...

Hey Allah’ın kulu!... Gel bu muhabbet-hâneye!...


Etme asla, bahane!... Deme artık: “Bana ne”!...

65
Gel, sen de kulluk et, güzelim Allah’a!...
Gel, sen de katıl, bu aşk kervanına!...
Gel, sen de nâil ol, şu ilâhî fermanına!...

Yâ eyyühe’n-nefsü’l-mutme’ınne!...
İrci’î ilâ rabbiki râdıyeten merdıyye...
Fe-dhulî fî ibâdî, ve-dhulî cennetî!...53

Huzura kavuşmuş, ey nefs-ü can!... Mes’ut...


Sen Ondan hoşnut... O da senden hoşnut...
Olma anut! Dön Yüce Rabbine!...
Katıl, seçkin kullarımın meclisine!...
Gir cennetime!... Buyurdu Hüdâ... Dostâne...

Ey güzelim Allah!...
Sana ibâdet ederiz biz, gönülden!...
Ancak Sen’den medet dileriz, gerçekten!...
Eyle bizi âbid kullarından!...
Nasip eyle bize, en güzel cennetinden!...

Âmin, vesselam... (3 Ekim 2020)

53
Sûre-i Fecr, 89/27-30.

66
CİMRİ KARDEŞLER
-23-

Ey kendini beğenmiş, hırsına teslim!...


Sadece kendini düşünen, azgın nefsim!...
Şimdi kulak ver, şu cimri kardeşlerin kıssasına,54
İbret al ki, düşmeyesin onların durumuna...

Hani henüz fakirler görmeden,


Mahsulünü devşireceklerdi bahçelerinden...
Yemin eden kardeşler, sabaha ulaşan kimseler iken...

Lâkin, onlar uykuda iken,


Sarıverdi o gece bahçeyi bir ateş, Rabbinden...
Oluverdi kapkara o bahçe, âniden...
“Sakın! Bugün orada bir fakir yanınıza sokulmasın”,
dediklerinden...

Sabah oldu, gittiler bahçelerine, erkenden.


Lâkin, bahçeyi perişan halde şaşkın gördükten,
“Yanlış yere geldik gâliba, şaşırdılar hayretten...
Hayır! Muhakkak mahrum bırakılmışız biz bu nimetten.
İçlerinden biri: Biz, Rabbimiz için garibana da
vermeliyiz,
54
Sûre-i Kalem, 68/17-32.

67
Dememiş miydim, sizlere ben?” Yâ Aziz!...

“Subhâne Rabbinâ innâ künnâ mine’z-zâlimin.”55


Dediler pişmanlıkla birbirlerine cümleten... Elalemin...
“Yazıklar olsun bize. Doğrusu azgınlaşmışız biz.
Olur ki, daha hayırlısını verir bize Rabbimiz.
Rabbimizin rızasına yönelenleriz artık biz!...
Şüphesiz!...”

İbret al, ey can, bu kur’ânî kıssadan!...


Sen de görmeyesin azab, kıskançlığından...

İlâhi!... Etme bizi cimrilerden,


Koru bizi açgözlü nefsimizden!...
Islah eyle amellerimizi,
Felah eyle neslimizi,
Selâmete çıkar ümmetimizi!...

Âmin, vesselam... (3 Ekim 2020)

55
Subhâne Rabbinâ innâ künnâ mine’z-zâlimin - Anlamı: “Rabbimizi
tenzih ederiz, doğrusu biz zâlim kimselermişiz.”

68
BİR MEZAR
-24-

Ziyâretten murad, duâ’dır...


Bugün bana ise, yarın sanadır!...
Yazıyordu bir eski mezar taşında...
Sanki diyordu bunu bana,
Oradaki ölü, bir mezar başında...

Şâhid oluyordu o taş, o mezara...


Kim bilir, ne görüyordu o ölü, berzahta...
Duâ diliyordu o mevta, o mezarda,
O ise, kendine bile duâ etmedin sen, bu dünyâ’da...

Ayrıca mezar diyorsun da,


Ne demek mezar, biliyor musun hâ?

Mezar, ziyaret edilen mekândır, anlamı arapçadan...


Hem diriden ve ölüden,
Hem küçükten ve büyükten,
Hem erkekten ve dişiden,
Hem fakirden ve dahî, zenginden...
Yâni, herkesden ...

69
Ey güzel canım!...
Zannetme ki, ziyâret etmedinse hiç kabristanı,
Görmeyeceksin o öz vatanını?...
Kurtaracakmısın sandın?... O anı...
İster istemez, kabre gireceksin!...
Maksat ise, oraya ne ile gideceksin?...

Şimdi bir bak hâline...


Ne var elinde, gönlünde?...
Bakmazlar orada, parana mülküne...
Bakarlar ancak, ameline ve kalbine!...

Bak ne diyor Kur’an’da yüce Allah!...


Yâ eyyühe’llezîne âmenu’t-tekullah,
Ve’l-tenzur nefsun mâ kaddemet ligadin,
Ve’t-tekullah...56

Ey iman edenler!... İttikâ edin Rabbinizden...


Bir bakın ne hazırlamışsınız yarın için, bugünden!...

Ey gâfil aymaz, paraya doymaz!...


Her işte kurnaz, ama hocayı duymaz...
Bir türlü akıllanmaz, çünkü umursamaz...
Ne kılar namaz, ne dinler vaaz...
Hem utanmaz, hem de vurdum duymaz...

56
Sûre-i Haşr, 59/18.

70
Ey beynamaz!...
Yapma naz, sonra olursun papaz!...
Yap duâ ve niyaz, illâ bulursun imtiyaz...
Sanma kendini dokunulmaz...
Gelir Azrâil, olursun bembeyaz...

Şimdi fırsat elde iken ve can tende...


Tövbe et yüce Rabbine!...
Duâ et hem nefsine!... Hem dahî nesline...
Bir de bu fakir kardeşine...
Duâ et ki, Rabbin versin rahmetinden,
Ecdâdına ve âile-i efrâdina, cümleten...

Lâ ilâhe illallah, dâima dilinde olsun...


Ve dahi, son sözün...
Muhammedun resûlullah olsun,
Kalbinde aşk közün...

Es-Selam ile selamet bulasın... Dünyâ’da...


Er-Rahman ile rahmet bulasın... Ukbâ’da...

Âmin, vesselam.... (5 Ekim 2020)

71
EVLAD-I FÂTİHAN
-25-

Kimin oğluyum ben,


Atamı bilirmisin sen?...

Atam, Oğuz han, büyük Türk kağan...


Atam, Alper Tunga, bozkırların fâtihi...
Pers’leri dize getiren...
Atam, Mete han, güçlu komutan...
Büyük Hun devletini kuran...
Atam, Attila kağan, Avrupa ve Roma’yi korkutan...
Atam, Bilge kağan, Göktürk devletine hâkan...
Evlâd-ı Fâtihan’ım ben!... Bunu bilirmisin sen?...

Atam, Alp Arslan, Malazgirt fâtihi...


Büyük Selçuklu devletine sultan...
Atam, Süleyman-şah oğlu Ertuğrul gâzi,
Kayı obanın beyler beyi...
Bizansın kalbine saplanmış, Selçuklunun uç-beyi...
Evlâd-ı Fâtihan’ım ben!... Bunu bilirmisin sen?...

Atam, sultan Gâzi Osman han, Devlet-i Âliye’nin bânisi...

72
Atam, sultan Gâzi oğlu Gâzi Orhan han, Bursa ve İznik
fâtihi,
Rum ve Slav keferelerini bozan. Çimpe’de hilallı sancağı
dalgalandıran.
Evlâd-ı Fâtihan’ım ben!... Bunu bilirmisin sen?...

Atam, sultan Murad Hüdâvendigâr,


Koca Balkan’ın fâtihi, Kosova şâhidi...
Atam, sultan Yıldırım Bayezid han, Niğbolu’da frenkleri
Tuna’ya gömen...
Evlâd-ı Fâtihan’ım ben!... Bunu bilirmisin sen?...

Atam, sultan Gâzi Murad han,


Varna’da haçlıları yok eden... Hepsini perişan eden...
Atam, sultan Fâtih Mehmed han,
Hz. Peygamberin övdüğü komutan...
Kostantiniye’yi fetheden...
Haçı deviren... Orayı İslambol eden...
Evlâd-ı Fâtihan’ım ben!... Bunu bilirmisin sen?...

Atam , sultan Yavuz Selim han,


Ümmet-i Muhammed’e halife olan...
Atam, sultan Kânûni Süleyman han,
Tüm Avrupa’yı korkutan...
Evlâd-ı Fâtihan’ım ben!... Bunu bilirmisin sen?...

Atam, sultan Abdulhamid han, büyük hâkan...

73
Cihan devletini ayakta tutan...
Sionistlerin rüyalarında karabasan,
hülyâlarını bozan...
Atam, Gazi Osman paşa, Plevne kahramanı...
Rus çarını ayağa kaldıran...
Evlâd-ı Fâtihan’ım ben!... Bunu bilirmisin sen?...

Atam, Altaylar’dan Tuna’ya kadar,


Bozkırlara hükmeden... Birçok devleti bozan...
Üzerlerine onaltı Türk devleti kuran...
Atam, üç kıtaya hükmeden...
Tüm ümmete hizmet eden,
Harameyn-i Şerifeyn’e hâdim olan...
Evlâd-ı Fâtihan’ım ben!... Bunu bilirmisin sen?...

Benim atalarım, Alperenler ve Fâtihler...


Benim atalarım, Erler ve Gâziler...
Benim atalarım, tüm cihana göğüz erenler...
Evlâd-ı Fâtihan’ım ben!... Bunu bilirmisin sen!...

Benim atalarım, Ebu Bekirler, Ömerler,


Osmanlar ve Aliler...
Benim atalarım, Eba Eyub, Ebu Zer,
Ve Ebu’d-Derda sultanlar...
Benim atalarım, Halid-i Velidler, Târik Ziyadlar...
Evlâd-ı Fâtihan’ım ben!... Bunu bilirmisin sen?...

74
Benim atalarım, Nizâmülmülkler ve Sarı Saltuklar...
Benim atalarım, Edep Aliler ve Akşemseddinler...
Benim atalarım, Yunus Emreler ve Mevlana Rûmiler...
Benim atalarım, tüm cihana adâlet ve medeniyet
getirenler ...
Evlâd-ı Fâtihan’ım ben!... Bunu bilirmisin sen?...

Rahmet eyle ey Allah’ım, atâlarıma!...


Erdir beni onların makâmına...
Hamd-ü şükürler olsun, Allah’ıma,
Evlad eyledi beni, şanlı Osmanlı ecdadıma...
Buyurun ey Evlad-ı Fâtihan...
Cümleten ruhlarına deyü,
Lillâhi’l-Fâtiha... Yâ Hû...

Âmin, vesselam... (5 Ekim 2020)

75
İSLAM
-26-

İslam’dır benim yüce dinim, İslam...


İslam’dır benim yolum, İslam...
İslam’dır, Allah katında tek din ve nizam...
İslam’dır, insanlara adâlet ve hürriyet kazandıran...

İslam’dan gayrı din aramam...


İslam’dan gayrı nizam tanımam...

İslam’dır her inanan...


İslam’dır her âbid olan...

Tâzim li-emrillah’tır İslam...


Şefkat alâ halkillah’tır İslam...

İslam’sız bırakma bizi Rabbim!...


İslam’sız bırakma vatanımı benim!...

İslam olsun neslim!...


İslam’a olsun teslim!...

Âmin, vesselam... (6 Ekim 2020)

76
İNSAN VE ŞEYTAN
-27-

Küntü kenzen mahfiyyen,


Fe-ahbebtü en ‘urafe,
Fe-halektü’l-halka li-ya’rifûnî...57
Yüce Allah, bir gizli hazine idi,
Bilinmeyi muhabbet etti,
Bilinsin diye mahlukatı halketti...

Bir avuç toprak, biraz da sudan,


Yarattı Allah Âdem’i, kendi ruhundan...

En güzel biçimde onu tasvir etti,


Bilmediklerini ona öğretti...

Melekler Adem’e secde etti,


Ancak mel’un İblis isyan etti...

“Ben sana emretmişken, ey İblis!...


Nedir secdeden men’eden, seni?”, dedi Mevlâmız.

“Ben daha üstün ve hayırlıyım, ondan...


57
Suyûti, ed-Düreru’l-müntesire, s.125; Acluni, Keşfü’l-hafa, 2/132;
Ali el-Kâri, el-Esraru’l-merfûa’, s.273.

77
Sen beni yarattın ateşten, onu ise çamurdan...”
Dedi mel’un şeytan.

“Öyle mi?... Haddini bil... İn oradan!...


Sen aşağılıklardansın artık!...“ Buyurdu Yüce yaradan.

“İnsanların dirileceği güne kadar mühlet ver bana,


Ey Rabbim!...”
“Öyle olsun, sen mühlet verilenlerdensin artık!...”
Buyurdu el-Hakim...

“Beni azdırmana karşılık, ben de insanları azdırırım...


And olsun...
Yanlarına her taraftan yaklaşırım...
Sözum olsun...
Senin dosdoğru yolundan sapıttırırım, azgınları,
Sana şükretmekten uzaklaştırırım, ahmakları...”

“Kim uyarsa sana, gerçekten,


Doldururum cehennemi Ben, ins-i ve’l-cinni’den!...”

“Ey Adem!... Yerleşin cennet’e, Havva ile birlikte,


Yeyin ve için, ama şu ağaca yaklaşmayın!...”
Buyurdu Allah, Yüce...

Derken, azgın şeytan yaklaştı hile ile yanlarına,

78
“Rabbiniz, bu ağacı sırf melek olursunuz,
Yahut burada ebedi kalırsınız,
Diye yasakladı size...
Ben ise ancak öğüt verenlerdenim size.”
Kandırdı şeytan Âdem‘i ve eşini, büyük bir tuzak ile...

Anladılar hatasını Âdem ile Havva,


Tövbe ettiler ânında, Allah’a...

Rabbenâ zalemnâ enfüsenâ


ve in lem tegfirlenâ ve terhamnâ
lenekûnenne min’l-hâsirîn!...
Yalvardılar nedâmet ile Rabbına...

“Ey Rabbimiz!... Zülmettik biz kendimize,


Bağışla bizi, rahmetinle!...
Muhakkak, hüsranda kalırız biz,
Sen bağışlamazsan bizi...”58 Yâ Aziz!...

Âmin de, bu duâya, sen de, ey dayı!...


En küçük bile, günahından dolayı,
Sonra olmayasın, pişman kabadayı...
Zannetme ki, cehennemde var balayı...

Ey Âdemoğlu!... İbret al bu kıssadan,


Sen de yanmayasın sonra, pişmanlıktan...
58
Sûre-i ‘Araf, 7/23.

79
İş işten geçer, hiç anlamazsın...
Azrail geliverir, hiç duymazsın...

Uyma hâin şeytana!...


Uyma azgın duşmana!...
Tüm şeytanlardan uzak olasın,
Onlardan, şu kur’ânî duâ ile korunasın!...

Eûzü billâhi mine’ş-şeytâni’r-racîm.


Bismillahir-rahmanir-rahim...
Kul!... Eûzü bi-rabbi’n-nâs,
Meliki’n-nâs,
İlâhi’n-nâs,
Min şerri’l-vesvâsi’l-hannâs,
Ellezî yüvesvisü fî sudûri’n-nâs,
Mine’l-cinneti ve’n-nâs...59

Âmin, vesselam.. (14 Ekim 2020)

59
Anlamı için, Türkçe meal Kur’ân tercümesine bak: Sûre-i Nas,
114/1-6.

80
İLAHÎ MEKTUP
-28-

Ey Âdemoğlu!...
“Oku!...”
Bu, Allah’ın kesin emri...
İlk ilâhi emir, bu idi...

Allah, Âdem atanı, kalem ile tâlim etti,


Ona bilmediklerini, hikmet ile öğretti...
Sen de oku, bu ilâhî mektubu,
Sonra olmayasın, putperest Hindu...
Bu mektuba, tüm nebiler uydu...
Ümmetlerinde pek çok veliler oldu...

Ey Fatma dudu!...
O eski mektup, nereye kondu?...
Bilirmisin nereye gider, bu yolun sonu?...
Var bu yolun sonunda, bir sonsuz âhiret yurdu!...

Dikkat!...
Şeytan kurmuştur, bu yolun üzerine,

81
Her türlü pusu...
Bekler seni her yerde,
Türlü türlü şeytânî ordu...

Al bu rabbanî mektubu!...
Rabbın adıyla, gönülden onu oku!...
Kalp gözün ile onu, sonuna kadar koru!...
Bil ki, bu dünyâda, fânidir Âdem’in oğlu!...

Göz yaşın ile, oku onu!...


Bu Allah’ın mektubunu!...
Unutma âhiret yurdunu!...
Kaybetmeyesin sonra, cennetin yolunu...

„Zâlike‘l-kitâbu lâ raybe fîh...“


Buyurur Rabbin bu Mushaf‘ta...
„Yoktur ne şek, ne şüphe bu Kitap‘ta...“
Bir bak, sen hangi yolu tutmuşsun bu hayatta?!...

Âmin, vesselam... (9 Aralik 2020)

82
YEVMU’L-CUM’A
-29-

Haftanın en hayırlı günü Cuma...


Haftanın bayramıdır yevmu’l-Cum’a...
Bayram kılmış, Allah onu müslümana,
En hayırlı gün, yevmu’l-Cum’a...60

Adem’in yaratıldığı gündür, yevmu’l-Cum’a...


Cennete konulduğu ve çıkarıldığı gündür Cuma...
Nuh’un gemisi ile kurtulan mü’minlerin bayramıdır,
Cuma...
Kurban İsmail’in kurtuluşudur, Cuma...
En hayırlı gün, yevmu’l-Cum’a...

Haftanın son günüdür, Cuma...


Gonüllerin huzur bulduğu gündür, Cuma...
Mu’minlerin Allah için toplandığı gündür, Cuma...
Yüreklerin birleştiği gündür, Cuma...
60
Muslim, Cum’a: 18.

83
En hayırlı gün, yevmu’l-Cum’a...

“Yâ eyyuhe’llezîne âmenû,


İzâ nûdiye li’s-salâti min yevmi’l-cumu’a
Fes’av ilâ zikrillâhi vezeru’l-bey’a...” 61
Buyurur Furkan’da yüce Hüdâ...

“Ey mü’min kardeş!...


Koş câmiye, kıl salat-ı Cuma!...
Zikret Rabbini, terket alış-verişi, pazarda...
Bil ki, en hayırlı gündür yevmu’l-Cum’a...”

Çok salat-ü selam eyle Habibe, Cuma’da...


Çok dua et Rabbine, Cuma’da,
Rabbim gizlemiştir bir anı, Cuma’da,
Makbul kılmıştır o vakti, hayır dua’da...
En hayırlı gün, yevmu’l-Cuma’da...

Ey nefsim!...
“Bil ki, mühürler kalbini Allah-u Teâlâ,
Terkedersen üç hafta, peşpeşe salat-ı Cuma...”62

“Rabbini çok anasın,


Kurtuluşa varasın,
Namaza yapışasın!...
61
Sûre-i Cum’a, 62/9.
62
Ebu Davud, Salat: 210; Tirmizi, Cum’a: 7.

84
Kopmadan evvel Kıyamet, yevmu’l-Cuma’da...”

Bil kıymetini bu hayırlı günün, yevmu’l-Cum’a,


Bil kıymetini elindeki vaktin, az kala...
Bilemezsin ne zaman, Azrâil gele,
Bilemezsin ne zaman, vaktin bite...

Hayırlar feth ola,


Şerler def ola,
Gönüller şâd ola...
Cuma-i şerifiniz, mübârek ola...

Âmin, vesselam... (16 Ekim 2020)

85
MÜSÂFİR
-30-

“Nerelisin, ey yolcu?”, sorar insanlar...


“Âdem babam, Cennet-i Âlâ’dan,
Ben ise, bu dünya’dan bir gariban!...”
Cevaplarım onları her zaman...

Ancak!...
Ben de bir gün, göç edece’m,
Bu ecnebî diyarlardan...
Dönece’m anama-atama,
Gidece’m asıl vatanıma...

Terkedece’m birgün buraları,


Ben de birgün görece’m oraları...

Kim kalmak istemiş te burada kalmış,


Ki ben de kalayım...
Kim gidip te oradan dönmuş,
Ki ben de döneyim...

Bu fâni dünya, bir bey konâğ,


Geldik, gördük ve gidiciyiz uçmağa...
Geldik torlak, bilmedik doymak...
Unuttuk ki, bu dünyâ, ancak bir konak...

86
Göründü bize, yalan dünya kırnak...
Her şeyi istedik, banmak ve yutmak...
Lâkin, dünya ise, koskoca bir muğlak...
Bilmeliydik bunu önceden, mutlak!...

Ey hancı!
Bir şey istiyorum, sana sormak...
Senden sonra, bu han kime kalacak?
Bilmezmisin ki, her şey yıkılacak,
Sen de yok olacaksınız...
Olacaksın ancak, bir kuru toprak...

O zaman, ne toplarsın yığmak,


Sanki düşmeyecekmiş bu çardak...
Görmezmisin ki, her tarafı çatlak...
Hiç bilmiyorsun ki, gece gündüz durmak...

Anladın mı şimdik,
Nereden gelek, nereye gidek!...
Nicin gelek, neden gidek!...

Bil ki, bu dünya, ancak bir konmak,


Sen de onda, bir kısa oturak!...
Senden önce, böyleydi bu dünyâ...
Senden sonra da, böyle kalacak bu hülyâ...

87
Ey hancı!...
Aldanma paraya, turaya...
Sallanma oraya, buraya...
Mâzallah, düşersin bir pusuya...
Bak şuraya, dosdoğru yola!...
Nereye gider bu acaba?!...

Aç gözünü ve kalb kulağını!..


Ver gönlünü, al dermanını!..
Bak ne buyuruyor Mevlam’ın Kur’ân’ı!..

“Züyyine li-nnâsi hubbu’ş-şehevâti mine’n-nisâi,


Ve’l-benîne ve’l-kanâtîri’l-mükantarati,
Mine’z-zehebi ve’l-fiddati,
Ve’l-hayli’l-müsevvemeti,
Ve’l-en’âmi ve’l-hars...” 63
“Süslendi nefsânî arzular insanlara,
Bilhassa kadınlara ve oğullara,
Yığın yığın biriktirilmiş gümüş ve altınlara,
Salma atlara, ekinlere ve hayvanlara...”

63
Sûre-i Âl-i İmran, 3/14.

88
“Metâü’l-hayati’d-dünyâ,
Vallahu ‘ındehû husnü’l-meâb...”
“Bil ki, bunlar dünyanın geçici menfaatleri...
Halbuki, varılacak güzel yeri...
Ancak Allah’ın katıdır...”
Bre hemşeri!...

Şimdi, ey yoldaş!..
Duâ et Rabbine,
Göz yaşın ile,
Versin muhabbeti kalbine!..
Nasip etsin sana ve âilene,
En güzel cennetini,
Ve dahî güzel cemâlini...

Ya Rabb!.. Nasip et bu fakir kuluna,


Firdevs-i Cennet’ini,
Müşâhede etsin oradan,
Senin nur cemâlini!...

Âmin, vesselam... (17-18 Ekim 2020)

89
HOCA İLE AMCA
-31-

Varmış evvel zaman, bir hoca,


Bir de, bir câhil fransız amca...
“Şaşarım bu insanların hâline aklımca...”
Dermiş her zaman, o amuca...

„Ne diye şaşarsın, be amca!?...


Bilmezmisin ki, bu böyle yüzyıllarca!...
İnsanoğlu yaşar kitapsızca, hesapsızca,
Elbette görür bunun karşılığını, acımasızca...“ Demiş
bizim hoca...

Kur’an indi arapça,


Sen ise konuşursun fransızca...
Ne anlarsın sen aklınca?...
Peygamber dedi, öz ve kısaca,
Sen ise diyorsun: “Bu bir uydurmaca!”...
Ne olur senin bu hâlin, acaba?...
Bu kafa ile gidersen, bre abdallah!...

Bak ne buyuruyor Kur’an doğruca,


“Velekad edalle minküm cibillen kesîrâ,

90
Efelem tekûnü te’akılûn...”64 Arapça...
“Şeytan kandırıp saptırdı birçoğunuzu sizden,
Akıl erdiremiyor musunuz, hâlen?...”

“Hâzihî cehennemü-lletî küntüm tûadûn...


İslevhe’l-yevme bimâ küntüm tekfürûn!...65
İşte, vâdedilen cehennemdir bu size... Ey kâfirûn!...
Girin bugün oraya, inkarınızın sebebiyle!... Hâlidûn...

Yâ!... Boştur hocanın sözü,


Yoksa Mevlâ’dan sözü...
Yok dinde, onun bunun sözü,
Yoksa kelamın, Allah’tan özü!...

Rabbim nasip etsin, cümlemize hidâyeti...


Dünyâ’da istikâmeti ve dahî selâmeti,
Âhiret’te de, rahmeti...

Güldürmek niyetiyle...
Ömrünüz dolu olsun, gül bereketiyle...
Neşe ve sevinç sokmuş isem gönlünüze,
Ne âlâ bizim hâlimize...
Allah nasip etsin, cümlemize...

Âmin, vesselam... (18 Ekim 2020)


64
Sûre-i Ya, Sin, 36/62.
65
Sûre-i Ya, Sin, 36/63-64.

91
DUA (2)
-32-

Allâhümme innî es-elüke...


‘Ilmen nâfiâ,
Ve rizkan tayyibâ,
Ve amelen mütekabbelâ...66

Ey güzel Allah’ım!... Ancak senden isterim...


Helal ve tertemiz rızkı...
Ancak Senden dilerim,
Faydalı ilmi... Ve makbul ameli...

Allahım!...
Ancak Sensin, ilmi ve rızkı veren!...
Ancak Sensin, hidâyeti nasip eden!...
Ancak Sensin, takvâyi kalplere yerleştiren!...
Ancak Sensin, müttakîlerin amellerini kabul eden!...

66
İbn Mâce, no: 925.

92
Esirgeme bu kulundan, takvayı ve hidayeti!...
Nasip et, ilminden ve rızkından, onun nasibini!...

Ey bu çölün ortasında, yalnız kalmış nefsim...


İste Rabbinden ki, O da sana versin...

Bil ki, hiç bir şey eksiltmezsin, Onun mülkünden...


Çünkü, O’dur her şeyin Rabbi, ezelden...
Çünkü, O’dur her şeyin sâhibi, ebediyen...

Âmin, vesselam... (19 Ekim 2020)

MAĞRUR KÂRUN67
67
Sûre-i Kassas, 28/76-83.

93
-33-

Evvel zaman, kambur zaman,


Vardı bir mağrur adam,
Mûsa’nın kavminden idi,
Adı, azgın Kârun idi...

Çok zengin idi, bu Kârun,


Hazineleri dolu idi, gümüş ile altun...
Lâkin dost idi ona, duşman Firavun...
Şimdi cehennem’de yanan, çürük bir odun...

“Böbürlenme ey Kârun!...
Böbürlenleri sevmez, o yüce Kayyum...
Sana verilen servet ile,
Âhiret içün hasene eyle...
Nasıl ki, iyilik etti sana Rabbın,
Sen de hayır eyle kullarına, Mevlanın!..
Dünyada da, terk etme nasibini!”...
Kavmin adamları, ona dedi...

“Aman!... Yeryüzünde çıkarma fesad!


Olur sonra işin kesat...
Çünkü, sevmez Allah, çıkaranları kargaşa...”

94
Hâşâ!... Sonra atar Rabbim seni, kızgın ataşa...

Mağrur Kârun ise şöyle cevap verdi:


“Bu servet bana ancak,
Bende bulunan bilgi sayesinde verildi...”
Unuttu ondan evvel, Allah helak edenleri...

Derken, ziynetli ihtişâmıyla geliverdi,


Kârun kavminin karşısına çıkıverdi.
Dünya hayâtını arzulayanlar onu görünce, şöyle dedi:
“Keşke Kârun’a verilen servet gibi,
Bizim de olsa idi,
Şübhesiz, o büyük bir kısmet sâhibi, elbet idi.”

Kendilerine ilim verilenler ise şöyle dedi:


“Yuh, size yazıklar olsun!...
Daha hayırlıdır sevâbı, Allah’ın...
Mü’minler ve sâlihler içün,
Kavuşur ona da ancak, sâbirûn.”

Nihâyet, Kârun’u da, sarayını da,


Allah yere batırıverdi...
Ona yardım edecek bir topluluk da kalmamış idi...

95
Değildi kendi kendini kurtarabilecek,
Allah’tan gayrı, yoktu kime güvenecek...
Elbette, Kârun’lar gibileri, cezâsını görecek...
Günahkârlardan günahı sorulmaz, hemencek...

Dün onun yerinde olmayı isteyenler,


“Vay! Demek şu bir gerçek,
Ki, Allah dilediğine rızkı bol verecek,
Dilediğinden de biraz kesecek...

Eğer Allah lütfetmiş olmasaydı bize,


Yere batırırdı... Azab ederdi, şüphesiz bize.
Vay! Demek şu bir gerçek,
Ki, kâfirler kurtuluşa ermeyecek!...”

Ey Âdemoğlu!...
İşte âhiret yurdu!
Veririz biz onu,
Yeryüzünde büyüklenmeyenlere,
Ve bozgunculuk istemeyenlere...

Güzel âkıbet ise, ancak müttakîlere...


Buyurur yüce Allah, Kur’ân-i Kerim’de...

Altuna köle olmuş, ey nefsim!...


İbret al, bu kıssadan emin!...
Gelmeden önce, dünyadan gitme izin...

96
Aç ellerini, şu duâ’ya söyle âmin!...

Allahümme-hfeznâ min sûi’l-âkıbe...


Yalvar gözyaşın ile Rabbine...

Her türlü azgınlıktan, Allahım!...


Bizi muhafaza eyle!...
Sonumuzu da hayırlı eyle!...
Dünyada da hasene... Âhirette de, yâ Rabb!...
Hasene nasip eyle!...68
Tüm günahlarımızı, magfiret eyle!...
Cehennem ateşinden de,
Cümlemizi muhâfaza eyle!...

Âmin, vesselam... (21 Ekim 2020)

68
Sûre-i Bakara, 2/201.

97
TESLİMİYET
-34-

Bismillah, Tevekkeltü alallah,


Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah...
Ey yüce Allah!...
Kullarına yardım eden, yâ Allah!...

Kudret sahibi ancak Sensin, yâ Kadîr!...


Bâki olan ancak Sensin, yâ Bâkî!...
Hiç bir şeye muhtaç değilsin, yâ Samed!...
Yoktur Senin benzerin, yâ Vâhid!...
Ancak Sana tevekkül ettim... Yâ Vekîl...
Ancak Sana güvendim... Yâ Mü’min...

Her dâim Sana dönerim... Yâ Semi’...


Ancak Senden selamet dilerim... Yâ Rabbi...

Ey yoldaş, Abdullah!...
Bak, bir zamanlar, o yüce Allah,
Ne buyurmuştu O, İbrahim’e, Halilullah...

İz kâle lehû rabbuhû eslim!...


Kâle eslemtü li-rabbi’l-âlemin!...69
Rabbi ona: “Müsluman ol!”, demişti...
69
Sûre-i Bakara, 2/131.

98
O da: “Alemlerin Rabbine teslim oldum!”, cevap
vermişti...

Şimdi... Âlemlerin Rabbine teslim ol, sen de hemen!...


Selâmet bulasın, âniden...
Âlemlere rahmet olana tabii ol, cân-ı gönülden!...
Velâyete varasın, hakîkaten...

Bil ki, yoksa kulluk, yoktur teslimiyet...


Yoksa teslimiyet, yoktur samimiyet...
Yoksa samimiyet, yoktur İslamiyet...
Yoksa İslamiyet, yoktur selâmet...

Rabbenâ ve-c’alnâ müslimeyni lek,


Ve min zürriyyetinâ ümmeten müslimeten lek...70
Ey Rabbimiz!... Bizi, Sana teslim olanlardan eyle!...
Neslimizden de, Sana teslim olan bir ümmet eyle!...

Yâ ilahe’l-âlemin!...
İbrahim’e verdiğin gibi,
Teslimiyet misali, ver bize...
Hacer’e verdigin gibi,
Teslimiyet misali, nasip et eşlerimize...
İsmail’e verdigin gibi,
Teslimiyet misali, ihsan eyle neslimize...
O şanlı nebi’ye verdiğin gibi,
70
Sûre-i Bakara, 2/128.

99
Teslimiyet misali, ver ümmetimize...

Ey kardaş!... Sen de, “âmin” de, bu duâ’ya!...


Sakın aldanma, bu yalan dünyâya!...
Şeytanlara da kanma, bedavaya!...
Nefsini de terbiye et, ibadet ile!...
İki cihanda bulasın saâdet, teslimiyet ile...

Âmin, vesselam... (8 Aralik 2020)

CÂHİL İLE ÂLİM


-35-

Evvel zaman, kambur zaman,

100
Varmış bir zaman,
Bir âlim, bir de bir câhil adam...

Âlim tâlim edermiş, küçüğü büyüğü,


Cahil ise, saymazmış ne büyüğü, ne küçüğü...
Tanımazmış ne hakkı, ne hukûku,
Her işinde varmış, bir pis koku....

Âlim ferâset sahibi, hissi-kable’l-vuku,


Bizim câhil ise, dünyâdan bile,
Yokmuş haberi, kable’l-vuku...
Lâkin her şeye, gösterirmiş aptalca tutku...

Âlimin kalbi, dolu imiş, coşku ile,


Câhilin kalbi, her gece titrermiş, korku ile...
Yaşarmış bir zavalli ömür, kuşku ile...
Hayâtı geçermiş, daluyku ile...

Hel yestevi-llezîne ya’lemûn,


Vellezîne lâ ya’lemûn?
Hiç olur mu bir, bilenlerle bilmeyenler?... Ey ahpap!...
İnnemâ yetezekkeru’l-elbâb... 71
Ancak akıl sahipleri hakkıyla
Düşünür bunları, doğrusu... Aklıyla...

İşte âlim ile câhil arasında, fark bu!...


71
Sûre-i Zumer, 39/9.

101
Biri acemborusu çiçek;
Diğeri ise tahtakurusu böcek...

Âlim calışır, bal arısı misali,


Câhil ise, hiç bir işe yaramaz, leylekgagası gibi...
Biri, başkomutan milletlerarası,
Diğeri ise, “Makron” makarnası...

Biri, ışık saçan kandil,


Diğeri ise, gece gündüz, körkandil...
Âlim, özüyle sözüyle ehl-i dil...
Cahil ise, kullanılmış mendil...

Âlim, 72 millete hâdim,


Câhil ise, simülasyon benzetim...

Ne diyelim böylesine?!...
“Allah, akıl nasip etsin!...”, şöylesine...
Hadi, biz de bu duâya,
“Âmin” diyelim, öylesine...

Âmin, vesselam... (29 Ekim 2020)

102
KUR’ÂN-İ KERİM
-36-

Kitapların kitabı, Kur’ân-i Kerim,


Kitapların anasıdır, Kur’ân-i Hakim...
Yoktur onda ne şek, ne şüphe,
Yoktur onda ne yalan, ne buhtan...

Hakikatın kaynağıdır, Kur’ân-i Kerim,


Adâletin dayanağıdır, Kur’ân-i Azim...
Yoktur onda, beşer lafzı,
Yoktur onda, yalnış yazı...

İndi semalardan Kur’ân, âyet âyet...


Her tarafı doldu, İslâmiyet...
Bertaraf oldu, tüm cehâlet...
Çünkü, gelmişti devr-i saâdet...

Doldu yeryüzü adâlet...


Yok oldu hertürlü eziyet...
Yok oldu tüm dalâlet...
Çünkü, geldi Kur’ân ile, hidâyet...

Ey Âdemoğlu!...

103
Gel imdi birlikte,
Diyelim hep birlikte... Kelime-i şehâdet...
Kurtulalım bu kör gafletten, ile’l-ebed...

Eşhedü en lâ ilâhe illallah, hâlikunâ ve râzikunâ...


Ve eşhedü enne Muhmmeden resûlellah, abdellah...
Şehâdet ettim ben, bir ve tek olan,
Mevlam Allah’a...
Şehâdet ettim ben, resul olan,
Muhammed Abdullah’a...

Kabul buyur bu şehâdetimi, ey yüce Mevlam,


Koru onu kalbimde, tâ Kıyâmete...
Nasip et onu ömrüme, tâ kabrime...
Nasip et bu şehâdeti, dahi cümle neslime...

Ey mühterem kardaş!...
Elif, lâm, mîm... Kur’an olsun, sana yoldaş...
Yâ, sîn... Peygamber olsun, sana arkadaş...
Hâ, mîm... Cennet olsun, vatanın...
Nûn... Unutma ki, ölüm çok yakın!...

Amin, vesselam... (11-12 Aralık 2020)

104
KIYÂMET
-37-

Ey insanoğlu!...
Bilirmisin, nedir Kıyâmet?
Nasıl kopar, o felâket?
Beklenen, o büyük dehşet!...

Kulak ver şimdi, bu ilâhi habere,


Dikkatlice, gönülden dinle!...

Sûr, bir defa üfürülünce, vaktince...


Yeryüzü ve dağlar çarptılınca, birbirine...
İşte o gün olacak olmuş...
Gökyüzü dahi yarılmış...
Artık o da çökmeye yüz tutmuş...
Anladığın... Beklenen o büyük Kıyâmet, kopmuş...

Melekler göğün etrafında, hâl-i hazır durmuş...


O gün, Rabbinin Arş'ı, muntazır olmuş,
Bunların da üstünde, Amele-i Arş mütenâzır,
Sekiz melek Arş-u Âla’yı taşır...

105
O gün, hesap içün, kaçınılmaz,
Allah'a arz olunursunuz, biraz.
Biliniz ki, hiçbir sırrınız, gizli kalmaz.

İşte o zaman, gerçek müslüman...


Kitabı kendisine verilen, sağından,
Sevinçle şöyle der, o an:
"Gelin, kitabımı okuyun!", açıktan,
"Çünkü ben, hesabımla karşılaşacağımı biliyordum,
uzaktan."
Artık o, hoşnud bir hayat içinde...
Çünkü kendisi Firdevs-i cennette...

Onun meyveleri sarkar, toplanması da pek kolay...


Şöyle denir onlara, orada:
"Dünyâda yaptıklarınıza karşılık”, burada...
“Âfiyetle yiyin ve için”, her şeyden, şurada...

Kitabı kendisine sol tarafından verilen,


Kefere ise şöyle der:
"Keşke kitabım bana verilmeseydi... Nitekim...
Hesabımın ne olduğunu da bilmeseydim.
Keşke ölüm her şeyi bitirseydi. Efendim!...
Malım bana hiçbir fayda vermedi. Güzelim!...

106
Saltanatım da yok olup gitti.” Yardım edecek, kim?...

Allah, cehennem zebânilere şöyle emreder:


“Yakalayıp bağlayın onları!, üçer, üçer...
Sonra cehenneme atın onları!, ikişer...
Sonra uzunluğu yetmiş arşın olan, birer,
Zincire vurun o, gâvur olan Hindu’yu.
Çünkü o, Azîm olan Allah'a, iman etmiyordu.
Üstelik, yoksulu doyurmaya da engelliyordu.”

Bu sebeple, bugün burada,


Onun bir dostu yoktur, şurada.
Kanlı irinden başka, bir yiyeceği de yoktur, yanında...
Onu da ancak günahkârlar, ve kafirler yer, orada...72

İşte budur, o büyük Kıyâmet...


Kimin için, devr-i saâdet,
Kimin için de, mahcûbiyet...

Kimin için, müvaffakiyet,


72
Sûre-i Hakka, 69/13-37.

107
Kimin için de, mağlûbiyet...
Kimin için, emniyet,
Kimin için de, hezimet...

Kimin için, cennet,


Kimin için de, melâmet...
Kimin için, selâmet,
Kimin için de, rezâlet...

Allahümme ecirnî mine’n-nâr!...73


Allahümme edhilnâ fî cennetü’l-ebrâr!...74
Bi şefâati-l’muhtar!...

Âmin, vesselam... (1 Kasım 2020)

73
Allahümme ecirnî mine’n-nâr - Anlamı: “Allahım, beni cehennemin
ateşinden koru!...”
74
Allahümme edhilnâ fî cennetü’l-ebrâr - Anlamı: “Allahım, bizi en
güzel cennetine yerleştir!...”

108
MÜ’MİN İLE KÂFİR
-38-

Onlara, şu iki adamı örnek ver, ey derviş!...


Allah, onlardan birine, iki üzüm bağı vermiş,
Bağların çevresini hurmalarla donatmış,
İkisinin arasına da bir ekinlik koyuvermiş.

Her iki bağ da meyvelerini vermiş,


Ve ürünlerinden hiçbir şeyi, eksik bırakmamış.
Bu iki bağın arasından, bir de nehir, fışkırırmış.

Derken onun büyük bir serveti oldu...


Arkadaşıyla konuşurken ona şoyle buyurdu:
"Benim malım daha çok, seninkinden.
Adamlarım ile, daha üstünüm, senden."

Derken kâfir, kendine zulmederek, bağına girdi.


Ve: "Bunun sonsuza dek yok olacağını sanmıyorum."
Dedi.

109
"Kıyâmetin kopacağını da hiç sanmıyorum, zâten.
Rabbime döndürülsem bile, andolsun gerçekten,
Bundan daha iyi bir sonuç bulurum, mühtemelen."
Dedi... O kendini beğenen...

Mu’min arkadaşı, ona cevap vererek, şöyle dedi:


"Seni topraktan,
Sonra bir damla döl suyundan yaratan,
Sonra da seni, bir insan şeklinde düzenleyen,
Allah'ı inkâr mı ediyorsun?" Hiç düşünmeden...

"Fakat, O Allah, benim yüce Rabbim.


Hiç kimseyi ortak koşmam ben Rabbime, el-Kerim...
“Mâşallah! Kuvvet yalnız Allah'ındır!...”
Deseydin ya, bağına girdiğinde, ey zevk-i selim!...”

Eğer benim malımı ve çocuklarımı,


Kendininkilerden daha az görüyorsan,
Belki Rabbim bana, senin bağından,
Daha iyisini verir, kendi tarafından.

Seninkinin üzerine de, gökten bir âfet indirir,

110
Bağ kupkuru yalçın, bir toprak hâline geliverir.
Ya da suyu, çekiliverir,
Hatta damlası bile, kuruyuverir."

Derken o mücrimin bütün serveti helâk edildi.


Yıkık çardakları, üzerine çökmüş hâldeki,
Bağına yaptığı harcamalar karşısında, ellerini...
Oğuşturuyor ve şöyle diyordu, o pîr-i fâni:
"Keşke Rabbime hiçbir kimseyi,
Koşmasaydım ortak... Keşke olmasaydım, şeytânî...”

Allah'tan başka, kendisine kimseleri yoktu gelecek,


Ve ona, orada yardım edebilecek...
Kendi güçte de değildi, kendini kurtarabilecek...
Hani, mü’mine karşı böbürleniyordu ya, demincek...
Ama herşeyini kaybediverdi o an, hemencek...

Hey kendini beğenen nefsim!...


Bu kurânî kıssadan, al kendine de pay, bir kesim...
Olmayasın sonra, o azgın kâfir gibi, magazin...
Vermez sonra bir fayda, hiç bir vitamin...

111
Unutma ki, Allah bu dünyanın Rabbi!...
Unutma ki, Allah bu dünyada her kulun Râziki!...
Sevmez O, böbürlenen kâfirleri ve benzerleri...
Atacaktır cehenneme tüm münkirleri, mecbûri...

Gel şimdi, tövbe et Rabbine!... Merhametli...


Doyur yolda kalmış, aç müsâfiri!...
Hakkını ver yalnız kalmış, yetimi!...
Zekâtını ver!... Koru Allah’ın beş vakit emrini!...

Sakın böbürlenme, bu gâvur gibi,


Sonun olmasın, o zengin Kârun gibi...
Bunun bahçesinin suyu kurudu,
Kârun ise serveti ile, yer yuttu...

Kanma, ona buna!...


Bakınma, oraya buraya!...
Gel dosdoğru yola!...
Bulasın her türlü hayrı, bol bola...

Rabbine teslim ol, tez vakitte!...


Tertemiz ol, gitmeden öte!...
Yapma yapmacık görünüşte!...
Kimse kanmaz sahte sosyeteye, ey enişte!...

El-mâlü ve’l-benûne,
Zînetü’l-hayâti’d-dünyâ,

112
Ve’l-bâkıyâtü’s-sâlihâtü,
Hayrun ‘ınde rabbike sevâbâ,
Ve hayrun emelâ...75 Buyurur yüce Mevlâ...

“Mallar ve evlatlar, dünyâ hayâtının süsüdür, ancak...


Rabbinin katında, sevap olarak da, korunacak...
Ümit olarak da, daha hayırlı olacak...
Sâdece sâlih ameller, bâki kalacak...”

Yâ Rabbi!... Etme bizi nankörlerden!...


Muhâfaza eyle bizi, her türlü elemden...
Koru bizi, nefsimizin kötülüğünden,
Şeytanların ve kâfirlerin şerrinden...

Âmin, vesselam... (22 Aralik 2020)

75
Sûre-i Kehf, 18/46.

113
CEHENNEM
-39-

Ey azgın nefsim!...
Olma gâfil mücrim...
Bekler hazır, o kızgın Cahîm...
Olmaya bak, her dâim müslim!...

Hazır bekler, o Hutame,


Yolunu şaşırmış, her gâfile...
Vâdedilmiştir o, tüm kâfire,
Kızgın alevler içinde olan, Hâviye...

Atılacaktır oraya, yirmiyüzlü münâfıklar,


Girecektir oraya, tüm günahkârlar,
Ve dahi, puta-taşa tapanlar,
Beklemektedir onları, kızgın Sakar...

Her türlü zâlimler ve nankörler,


Şeytana uyanlar ve müşrikler,
Vardır onlar için de, bir Saîr
Ve dahi, buz gibi Zemherir...

Ey mücrim nefis!...
Kendine olsun izzet-i nefis...
Uyma duşmanın her oyuna, pis...
Şükret Rabbine bahşettigi için, leziz...

114
Yeterince verdiği, kifâf-i nefis...

Olma o mücrimler, tamu’da gibi,


Düşmeyesin sende, o kızgın Lazâ, onlar gibi...
Gelir bir gün, olursun Ashâb-ı Nar gibi...

“Ey cennettekiler!... Oradan!...


Bize de biraz, içtiğiniz serin sulardan,
Üzerimize dökun... Yukardan...
Verin bize de, o cennet rızkından...”
Dedikleri gibi...

Lâkin, kılmıştır Allah, haram o nimetleri,


Tüm nankörlere, ve dahi,
Her ünlü majestelere...
Onlar için vardır, hazır cehennemde,
Zakkum ve Gislin,
Gassak ve Hamim...
Yiyecektir bunları, tüm gayr-i müslim,
Hatta terkeden olan, İslâm-ı mübîn...

Bu sebeple, ey müslim!...
Her dâim, ol akl-ı selim...
Bir de, hiss-i selim...
Kurtulabilesin ile, kalb-i selim...

115
Rabbine ol ancak, yürekten teslim!...

Allahümme ecirnî mine’n-nâr...


Allahümme edhılnâ fî cennetü’l-ebrâr...
Bi şefâati’l-muhtar...

Âmin, vesselam... (5 Ekim 2020)

KALBÎ NİYÂZIM
-40-

Ey insanların ğöğüslerini İslam’a açan... Allah!...76


Benim ğöğüsümü de İslam’a iftah eyle... Yâ Allah!...
Ey kalpleri iki parmağının arasında tutan... Allah!... 77

76
Sûre-i En’am, 6/125; Zümer, 39/22.
77
Muslim, Kader, 17; İbn Mâce, Mukaddime, 13; Tirmizi, Da’avat,
89, Kader, 7.

116
Ey kalpleri sâbit kılan... Yâ Allah!...
Ey kalpleri değiştiren, evirip çeviren... Allah!...
Kalbimi dînin üzerine sâbit kıl...78 Yâ Allah!...

Ey kalpleri nurlandıran... Allah!...79


Kalbimi nurlandır... Yâ Allah!...

Kalbimi temiz eyle... Yâ Allah!...80


Kalbimi iman ile doldur... Yâ Allah!...

Kalbime hidâyet ver... Yâ Allah!...


Kalbime samimi iman yerleştir... Yâ Allah!..
Kalbime huzur ve sekînet,
İtminan ve sebat nasip et... Yâ Allah!... 81

Kalbimi habbetü’l-kalb eyle... Yâ Allah!...


Kalbimi ilâhi aşk ile doldur... Yâ Allah!...
Kalbimi şefkatli ve insaflı eyle... Yâ Allah!... 82

Yâ mukallibe’l-kulûb!...
Kalbimin kör olmasından,
Kasvetleşmesinden,
78
Müsned, 2/168,173; Muslim, İman, 1,2; Tirmizi, Da’avat, 89, 124.
79
Buhari, Da’avat, 9, Muslim, Müsâfirin, 181.
80
Sûre-i Mâide, 5/41; Ahzab, 33/53.
81
Sûre-i Bakara, 2/260; Âl-i İmran, 3/126; Mâide, 5/113; Enfal, 8/10;
Ra’d, 13/28; Fetih, 48/4, 18.
82
Sûre-i Âl-i İmran, 3/103; Hadîd, 57/27; Teğabün, 64/11.

117
Taşlaşmasından,
Mühürlenmesinden,
Kilitlenmesinden,

Üzerine perde çekilmesinden


Ve saptırılmasından muhâfaza eyle... Yâ Allah!...

Kıyâmette, huzuruna kalb-i selim ile,


Çıkmayı, bana nasip eyle... Yâ Allah!... 83
Bu pâk ve hak niyâzıma, isticâbe buyur!...
Yâ Allah!...

Âmin, vesselam... (22 Ekim 2020)

KALEME AND OLSUN!...


-41-
83
Sûre-i Şuara, 26/89; Saffat, 37/84.

118
Kaleme and olsun!...
Câhiller âlim olsun!...
Verdi Rabbim ilm-u irfan,
İnsan ârif diye olsun...

Kaleme and olsun!...


Kalplere hidâyet olsun!...
İndi Kur’an âyet âyet,
İnsanlar müslim olsun...

Kaleme and olsun!...


Müslümanlar ümmet olsun...
Hz. Muhammed Mustafa,
Âlemlere rahmet olsun...

Kaleme and olsun!...


Bu Katre-i Hikmet,
Muhabbet arayanlara,
Hayırlı olsun!...

Kaleme and olsun!...


Bu muhabbet-hâne’den
Irak kalanlara da,
Muhabbete dâvet olsun...

Kaleme and olsun!...

119
İmanlarımız kavî olsun!...
Aşk olsun, muhabbet olsun!...
Rabbim cümlemizden râzı olsun!...

Kaleme and olsun!...


Âşıkların rûhu şâd olsun!...
Nebilere selâm olsun!...
Cümlemize cennet nasip olsun!...

Âmin, vesselam... (23 Ekim 2020)

....

Bu kelâmın hatmi hoş oldu tamam,


Top dolu 41 nâme dendi tastamam.

1442 yılında Hicretin,


Lafzı erdi sonuna bu fakirin...

Her kim dinlerse bu kavli, ey Rahim!...


Rahmetin olsun ona her dem dâim...

Her nefes bin rahmeti Hakk’ı ona,


Yazana da, okuyana da mağfiret eyle onlara...

Âmin, vesselam...
El-Fâtiha...

120
SÖZLÜK

A
Abdallah (arab.) – Allahın kulu.
Âbid (arab.) – kulluk eden kişi, hakiki kul.
Aceleten (arab.) – acele-acele, çabuk-çabuk, çabucuk.
Acemborusu (türk.botnk) – canlı kırmızı renkli çiçek açan bir süs
bitkisi (Bignonia radicams).
Âdabsız (arab.türk.) – âdâbı edebi olmayan, edepsiz.
Âhiret (arab.) – öteki dünya, ölumden sonraki hayat.
Ahsenu’l-takvim (arab.) – en güzel biçim. Sûre-i Tin, 95/4.
Ahvâl (arab.) – haller; durum, vaziyet.
Âhû (fars.) – güzel mi güzel.
Aile-i efrad (arab.) – aile ferdleri: ana-baba, eş ve oğul-çocuk.
Âkıbet (arab.) – son, sonuç, nihâyet, gelecek, istikbal.
Aklet (arab.turk.) – düşün.
Allahu ekber (arab.) – “Allah en büyüktur.” Tekbir sözcüğüdür.

121
Allahu ekber ve hamden lillah - Anlamı: “Allah en büyüktür ve
Allah’a hamd-ü senâlar olsun.”
Aleyhi’s-salatü ve’s-selam (arab.) – Ona salat-ü selam olsun.
Peygamberimizin adı anıldığında söylenen Salat-ü selam duası.
Alper (eski türk.) – kahraman, cesur ve bahadır erkek ve asker.
Antropoit (fran.) – insansı.
Anut (arab.) - inatçı, ayak direyici.
Ârif (arab.) – hakkıyla bilen. Allah’ı, kâinatı, nefsini tanıyan ve bilen.
Allah’ın ezeli sırları kendisine açılmış olan seçkin kul. Mânevî
gerçekleri gören ve anlayan.
Ashâb-ı nâr (arab.islm.) – cehennemdeki ateş halkı (toplulugu).
Ataş (eski türk.) – ateş, cehennem ateşi.
Azab (arab.) – ceza. Kabir ve cehennem azabı.

B
Bâdehu (arab.) – ondan sonra, daha sonra.
Bâni (arab.) – bina eden, kuran, kurucu.
Berâet (arab.hukuk.) – temize çıkmak, suçsuz olduğu anlaşılmak,
aklanmak ve cezâdan kurtulmak.
Berzah (arab.) – dünya ile âhiret arasında ruhların kıyâmeti
bekledikleri yer. Kabir hayatı.
Beşeriyet (arab.) – insanlar.
Bey-namaz (fars.) – namazsız, namaz kılmayan kimse.
Bezm-i elest (arab.) – Allah’la yaratışları sırasında insanlar arasında
yapıldığı kabul edilen sözleşme (misak, and) için kullanılan tabir.
Bak: Sûre-i A’raf, 7/172.
Bîçâre (fars.) – çâresiz, âciz.
Burhan (arab.) – kanıt, delil.
C
Cânan (fars.) – sevgili.

122
Cahim ve Lezâ (arab. islm.) – günahkârlar ve müşrikler için
hazırlanmış Cehennem tabakaları. Kat kat yanan, alevi ve ısı derecesi
yüksek ateş. Bak: sûre-i Mâide, 5/10.

Cihan (fars.) – dünya, yeryüzü. Bütün insanlar, dünyada yaşayan


herkes. Yaratılmış olan şeylerin bütünü, evren, kâinat.
Cihanşümul (fars.) – evrensel.

D
Daluyku (turk.) – uyku dalgını.
Dudu (eski) – tete, teyze; yaşlı kadınlar için kullanılan ünvan sözü.

E
Ebedi (arab.) – sonsuz.
Ebvâ (arab.) – Medine’nin 190 km güneyinde bulunan Ebvâ köyü.
Hz.Peygamberin annesi Âmine hatunun kabrinin bulunduğu yer.
Ecdad (arab.) – atalar.
Edâ etmek (arab.türk.) – üzerine borç olan şeyi yerine getirmek,
yapmak, ifâ etmek, icrâ etmek.
El-Bâri’ (islm.) – Allah’ın en güzel isimlerinden biri. Mânası: eşyayı ve
herşeyin vucüdunu birbirine uygun halde yaratan.
Elem (arab.) – ızdırap, gam, tasa, üzüntü, acı, dert, keder.
El-Habîr (arab.) – Esmâ-i hüsnâ’dan, Allah’ın en güzel isimlerinden
biridir. Herşeyin iç yüzünden gizli taraflarından haberdar olan.
El-Hakk (arab.) – Allah’ın 99 En güzel isimleri (Esma-i hüsna’sı)ndan
bir adı ve sıfatı. Varlığı hiç değişmeyen duran.
El-hamdü lillâhi Rabbi’l-âlemin - Manası: “Âlemlerin Rabbi olan
Allah’a hamd-ü senâ olsun.” Sûre-i Fâtiha’nın 2. âyeti. Hamdele-i
şerif duâsı.
El-Latîf (arab.) – Esmâ-i hüsnâ’dan, Allah’ın en güzel isimlerinden
biridir. En ince işlerin bütün inceliklerini bilen ve kullarına iyilikler
ulaştıran.

123
El-Müteâli (islm.) – Esmâ-i Hüsnâ’dan. Mânası: aklım mümkün
gördüğü herşeyden, her hal ve tavırdan dahâ yüce.
Esmâ (arab.) – isimler.
Estegfirullahe’l-azim ve etûbu ileyh (arab.) – “Ey Azim Allah,
günahımı bağışla ve tövbemi kabul eyle.” Tövbe-i istiğfar duâsı.
Es-Selam (arab.) - Allah’ın 99 En güzel isimleri (Esma-i hüsna’sı)ndan
bir adı ve sıfatı. Kullarını selâmete çıkaran ve cennet’teki bahtiyar
kullarına selam veren.
Ensar (arab.) – yardımcılar. İlk medineli müslümanlar için kullanılan
tabir.
En-Nâr (arab.) – cehennem ateşi.
Er-Rahim (arab.) - Allah’ın 99 En güzel isimleri (Esma-i hüsna’sı)ndan
bir adı ve sıfatı. Çok merhamet eden ve büyük nimetler veren.
Er-Rahmân (arab.) - Allah’ın 99 En güzel isimleri (Esma-i
hüsna’sı)ndan bir adı ve sıfatı. Btüün yaratılmışlar hakkında hayır ve
merhameti tercih eden.
Eşrefu’l-mahlûkat (arab.) – mahlukların (yaratılanların) en şereflisi.
İnsan. Bak: Sûre-i İsra, 17/70.
Evlâd-ı Fâtihan (arab.osm.) – Fâtihlerin evladı.
Evren – kâinat, cihan, kosmoz.
Eûzü billâhi mine’ş-şeytâni’r-racîm - Anlamı: “Taşlanmış şeytandan
Allah’a sığınırım.”
Ezel (arab.) – başlangıç.

F
Fâni (arab.) – geçici, sonu olan.
Ferâset (firâset) (arab.) – hemen anlama, çabuk kavrama, zihin
uyanıklığı, anlayış, sezgi.
Felek (arab.) – gök yüzü, semâ, evren, âlem, dünya, devran.
Fiiller (arab.) – yapılan işler.
Fi’d-dîni islam (arab.) – İslam dininde.
Fil senesi – eski arab takviminden bir yıl adı.
Firavun (islm.) – Mûsa (a.s.)’ın dönemindeki kâfir olan eski Mısır’ın
hükümdarı.

124
Firdevs-i cennet (arab.) – Firdevs cenneti. Cennete ki en üst ve Arş-u
âlâ’ya en yakın cennet bahçesi.
Fizan (arab.türk.) – en uzak ve çorak yer.
Furkan (islm.) – Kur’an’ın isimlerinden biri. Doğruyu yalnıştan ayıran
anlamındadır.

G
Gâfil (arab.) – aymaz, şaşkın.
Gâh (fars.) – zaman, vakit; arasıra, bazen, bazı zaman.
Gazap (arab.) – öfke.

H
Habbetü’l-kalb (arab.) – muhabbetli kalp, ilâhi aşk ile dolu kalb.
Hacıoğullu hâce – Hacıoğlupazarcık, Bulgaristanın Kuzey-doğusunda
bulunan Güney Dobruca yöresinin merkezi olan memleketim Dobriç
şehrinin eski osmanlıca adıdır. Hâce, osmanlı türkçesinde “hâce”
yazılır, ancak “hoca” okunur. Ayrıca kadın hacılarına da hâce denilir,
erkeklere ise hacı.
Hâlidûn (arab.) – “huld” uzun müddet kalmaktan, sonsuz, bâki,
ebedi. Dâimî ve bâki olanlar.
Halketmek (arab.türk.) – yaratmak, can vermek.
Hamd-ü senâ (arab.) – Hamd: kulun Allah’ın yüceliğini, sonsuz lütuf
ve ihsanı karşısında yaratanına minnet ve şükran duygularını
bildirmesi. Senâ: övmek, medhetmek.
Hasene (arab.) – iyi ve hayırlı iş, iyilik, güzellik.
Hasıl-ı kelam (arab.) – kısaca, sözün kısası.
Haş(i)r (arab.) – kıyamette ölülerin diriltip toplanması.
Hatemu’l-enbiya (arab.) – peygamberlerin sonuncusu. Son
peygamber.
Hatim (arab.) – sona erdirme, tamamlama, sonlandırmak.
Hâviye (arab.islm.) - cehennem tabakalarından biri. Uçurum, derin
çukur. Bak: sûre-i Kâria, 101-9-11.
Hayrat (arab.) – iyilikler, hayırlı işler.

125
Hazret (arab. fars.) – şahıs veya kutsal sayılan varlık isimlerin
başında söylenir ve saygı ifâde eder. Meselâ, Hz.Allah, hz. Kur’an
veya hz.Peygamber gibi.
Hemencek (türk.) – çabucak.
Hemşeri yâni hemşehri (fars.) – aynı şehirden, memleketten.
Arkadaş. Ahbap.
Hidayet (arab.) – doğruyu bulmak, doğru yola erişmek.
Himâye (arab.) – korumak, esirgemek, sâhip çıkmak.
Himmet (arab.) – ihsan; mânevî yardım; lütuf.
Hissi-kable’l-vuku (arab.) – vuku öncesi his (sahibi).
Hoşnevâ (fars.) – hoş ses/li, güzel ses/li.
Hoşnut (fars.) – memnun, râzı.
Hutame (arab. islm.) – cehennem tabakalarından biri. Kırmak,
ufalayıp, tahrip eden. Bak: sûre-i Hümeze, 104/4-7.
Hüdâ (fars.) – ilah, Allah (c.c.).
Hülyâ (arab.) – gerçekleşmesi özlenerek zihinde kurulan ve insanı
oyalayıp avutan hayal, tatlı kuruntu, tahayyül.
Hû, Hüve (arab.islm.) – O (Allah, celle celâlühû).

I
Irak (esk.türk.) – uzak.
Işk (esk.türk.) – aşkın eski metinlerde rastlanan asıl şekli
(lugatim.com). Işık anlamına da gelir.

İ
İbâdet (arab.) – kulluk.
İffet (arab.) – dürüstlük; namus.
İftah (arab.) – aç!
İle’l-ebet (arab.) – sonsuzadek, hayatın sonuna kadar.
İlm-u irfan (arab.) – bilme, anlama; gerçeği anlama hususundaki
güçlü seziş yeteneği.
İmtiyaz (arab.) – ayrıcalık.
İns (arab.) – insan.

126
İslam-ı mübin (arab.) – apaçık ve kolay anlaşılan İslam dini.
İsticâbe (arab.) – kabul buyur; cevap ver. Allah’ın kulun duâsını
kabul etmesi.
İstikamet (arab.) – doğru yön.
İtminan (arab.) – emin olma, emniyet; iç huzur, gönül rahatlığı,
tatmin olmuşluk hali; güvenme, emniyet etme, îtimat.
İttika (arab.) – korkmak, sakınmak.
İzzet-i nefis (arab.) – öz saygı.

K
Kable’l-vuku (arab.) – olay öncesi.
Kalbî (arab.) – kalpten, gönülden gelen.
Kalb-i selim (arab.) – Rabbine teslim olmuş ve selâmete ermiş kalp.
Karabasan (esk.türk.) – kâbus.
Kârun (islm.) – Kur’ân’da çok zengin, ama mağrur ve inatçı olarak
bahsedilen bir kâfir kişi.
Kasvet (arab.) – sert, acımasız; sıkıntı, gam, keder, tasa.
Kavî (arab.) – güçlü, kuvvetli; sağlam, güvenilir.
Kavl (arab.) – söz, kelam.
Kayser (lat.) – Roma imparatorlarına verilen ünvan.
Kayyûm (arab.) – Esmâ-i hüsnâ’dan, Allah’ın isimlerinden biri.
Anlamı: gökleri, yeri ve herşeyi tutan.
Kesad (arab.) – kıtlık, yokluk, azlık. Alış-verişte durgunluk. İşlerin
hareketli olmaması.
Konâğı – konak.
Kifaf-i nefis (arab.) – yaşamaya yetecek kadar olan rızık.
Kudret (arab.) – güç, kâdir olmak.
Kur’ân-i hakîm (arab.) – hikmetli Kur’ân.
Kün, fe-yekün (arab. islm.) – “Allah, “Ol!, Diye buyurur... O da
oluverir.” (sûre-i Ya-sin, 36/82).

127
Lâ ilâhe illallah (arab.) – “Allah’tan başka ilah yoktur.” Kelime-i
tevhid sözcüğü.
Lafız (arab.) – söz, kelâm.
Lüzgâr (esk.türk.) – rüzgâr.

M
Mâbud (arab.) – kendisine ibâdet olunan varlık.
Mağfiret (arab.) – aff etmek, bağışlamak.
Mahlûkât (arab.) – yaratılmış olan şeyler, bütün yaratıklar.
Mahşer (arab.) – Kıyamette insanlar diriltikten sonra toplanadkları
mekânın adı.
Makbul (arab.) – kabul edilen, reddedilemeyen. Geçerli, mûteber.
Beğenilen, hoşa giden, hoş.
Mecnûn (arab.) – deli, çıldırmış, divâne; aşk yüzünden aklı başından
gitmiş; kara sevdaya tutulmuş. Arap edebiyatında Leylâ ve Mecnûn
diye meşhur bir aşk hikâyesinden erkek kahramanın adı.
Medet (arab.) – imdad, yardım.
Melâmet (arab.) – azarlama, kınama, ayıplama.
Mel’un (arab.) – Allah’ın lânetine uğramış, rahmetinden mahrum
kalmış. Lânetlenmiş, lânetli.
Men’et (arab.) – yasakla/mak.
Mercî (arab.) – bir iş için mürâcaat edilecek makam veya kişi.
Mevlâ (arab.) – koruyucu ve dost olan Allah subhanehu ve teala.
Muhabbet (arab.) – sevgi, aşk, sevda.
Muhâcir (arab.) – hicret eden, göç eden. Medineye göç eden
mekkeli müslümanlar için kullanılan tabir.
Muğlak (arab.) – anlaşılmaz, karışık, çapraşık.
Muntazır (arab.) – bekleyen, gözleyen.
Murad (arab.) – erişilmek istenen, olması, gerçekleşmesi arzu edilen
şey, istek, dilek, amaç.
Mushaf (arab.) – sayfalar. Sayfa halinde tolanmış kitap. Kur’ân-i
kerim.

128
Mu’tedil (arab.) – orta olmak, düzgün, yani ne hızlı ne de yavaş.
Mutmain (arab.) – şüphe, korku ve endişelerden kurtulup
rahatlamış, gönül huzuruna kavuşmuş, emniyete ermiş.
Mücâhid (arab.) – Allah yolunda din duşmanları ile çarpışan, cihad
eden.
Mücrim (arab.) – suçlu, günahkâr.
Müfrit (arab.) – aşırıya, ifrata kaçan kimse. Haddini aşan.
Mühlet (arab.) – vâde, belirli süre, zaman tanımak.
Mükemmelen (arab.) – eksiksiz, kusursuz.
Münafık (arab.) – ikiyüzlü kişi. Kendini müslüman gösteren kâfir.
Münezzeh (arab.) – tertemiz noksanlıklardan uzak.
Münkir (arab.) – iman esaslarını inkâr eden kimse, kâfir, inkârcı.
Müslim (arab.) – müslüman, Allah’a boyun eğmiş ve teslim olmuş,
barışa ve selâmete ermiş.
Müşâhede (arab.) – gözle görmek.
Mütenâzır (arab.) – yüz yüze olan, karşılıklı.
Müttakî (arab.islm.) – takva sahipleri. Her türlü günah ve haramdan
uzak duranlar, Allah’ın gazabından (öfkesinden) hakkıyla sakınanlar.
N
Nafile namaz (arab.) – sünnet namazlar.
Nâme (fars.) – mektup; sevgiliye yazılan mektup, aşk mektubu.
Nasihat (arab.) – öğüt.
Nasuh (arab.) – samimi, tertemiz, gönülden.
Nebi (arab.) – peygamber.
Nedâmet (arab.) – pişmanlık.
Nef(i)s (arab.) – can, ruh; insan, kişi.
Niyaz (fars.) – yalvarmak, yakarış, dilek, dua.

O
Ola’m – olayım.

129
Pak (fars.) – tertemiz.
Pîr-i fâni (fars. arab.) – ölümlü, ihtiyar adam, çok yaşlı kimse, ölüme
yakın.

R
Rebiu’l-evvel (arab.) – hicri-islam takviminden 3. sıradaki ayın adı.
Rubûbiyet (arab.) – Rab olmak, Tanrılık.

S
Sâbirûn (arab.) – sabredenler, sabırlı olanlar.
Saîr (arab.islm.) - cehennem tabakalarından biri. Tutuşturulmuş
alevli ateş.
Sakar (arab.islm.) - cehennem tabakalarından biri. Şiddetli bir ısı ile
yakıp kavuran. Bak: sûre-i Müddessir, 74/28-29.
Sâlihîn (arab.) – Allah’ın iyi ve hayrlı kulları.
Secde (arab.) – alnını yere koyup yere kapanmak.
Sedâ (arab.) – ses. Sûre-i Lokman, 31/16-19.
Sekînet (arab.) – rahat ve sâkin, sâkinlik, sükûnet; huzur, şüphe,
korku, endişe ve sıkıntılardan kurtulma.
Sıla-i rahim (arab. islm.) – akraba ilişkileri.
Sırat-ı müstakim (arab.) – dosdoğru yol, Allah’ın, İslam’ın ve
cennet’e götüren yol.
Sual (arab.) – soru.
Sübhânallah (arab.islm.) – Anlamı: “Allah’ı her türlü noksanlardan
tenzih ederim.” Tespih duâsıdır.
Sûr (arab. İslm.) – Kiyâmet günü, Allah’ın emri ile görevli melek
İsrafil (a.s.) “sûr” isminde bir borazan gibi bir boynuzdan (Tirmizi,
2547) üfürecek ve Kıyâmet kopacak. (Muslim) İkinci üfürmesinde
insanlar, cinler ve hayvanlar (sûre-i Tekvir, 81/5) canlanacak (sûre-i
Rûm, 30/56), kabirlerden kalkacak (sûre-i Yâ-Sin, 36/51-52; Zümer,
39/68; Kaf, 50/42) ve Mahşer denilen yere toplanacaklar. (Kıyâmet
sahnesi için bak: Sûre-i Hakka, 69/13-37).

Ş
Şâd (fars.) – sevinçli, memnun, mesrur.

130
Şâhid (arab.) – şehid.
Şâkir (arab.) – şükreden.
Şefkat alâ halkılah (arab.) – “Allah’ın yaratıklarına şefkat etmek.”
Şek (fars.) – şüphe, zann.
Şer (arab.) – kötülük, fenâlık.
Şirk (arab.) – Allah’a eş ve ortak koşmak.
Şühedâ (arab.) – şehitler.

T
Tahtakurusu (türk.zoo.) – yarım kanatlılardan, oturulan ve yatılan
yerlerde üreyen, kan emerek beslenen, pis kokulu böcek; tahta biti
(Cimex lectularius).
Tâğut (arab.) – şeytan, put vb. Allah’tan başka tapınılan her şey.
Tamu (eski türk.) - cehennem.
Tazim li-emrillah (arab.) – “Allah’ın emirlerine saygı göstermek.”
Teberru (arab.) – bağış, karşılıksız olarak vermek. Allah’ın inâyeti
(lütfu ve ihsanı).
Tevhid (arab.) – Allah’ın birliğine inanma inancı.
Torlak (türk.) – genç, toy, acemi. Terbiye görmemiş, evcilleşmemiş,
hergele. Tekkeye yeni giren acemi derviş.

U
Uçmak (eski türk.) – cennet.
Uhuvvet (arab.) – kardeşlik.
Ukba (arab.) – âhiret, öbür dünya, bâki (sonsuz) olan âlem.
Ulu’l-Azm Peygamberleri – beş büyük peygamberler: Nuh, İbrahim,
Musa, İsa ve Muhammed (s.a.e.).

V
Veled (arab.) – çocuk.
Vîrân (fars.) – çökmüş, yıkılmış.
Vird (arab.) – belirli zamanlarda mânevi bir görev olarak düzenli
şekilde okunan âyet/ler, esmâ-i hüsna veya dua/lar.

131
Vuslat (arab.) – sevdiğine kavuşma.

Y
Yâ mukallibe’l-kulûb (arab. islm.) – “Ey kalpleri evirip çeviren
Rabbim!... “
Yar-i güzin (fars.) – yakın ve seçkin dostlar. Hz.Peygamberin
sahabesinden en yakın arkadaşları için kullanılan tabir.
Yek (fars.) – bir.
Yevmu’l-Cum’a (arab.) – Cuma günü.

Z
Zakkum, gislin, gassak ve hamim (arab.islm.) – cehennemdeki
yiyecek türleri.
Zebânî (arab.) – cehennem bekçisi.
Zebûn (fars.) – güçsüz, zayıf, âciz.
Zelzele (arab.) – yer depremi.
Zemherir (arab.islm.) - cehennem tabakalarından biri. Buhari,
Bed’u’l-halk, 10 (4/89).
Zikir (arab.) – anmak, ismini söylemek, sözünü etmek. Allah’ın
isimlerini (esma-i husna’yı) söylemek süretiyle yapılan ibadet.

132

You might also like