Professional Documents
Culture Documents
HARUN AKAY
Tez Danışmanı
DOÇ. DR. MEHMET DEVRİM TOPSES
Çanakkale - 2020
T.C.
ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ
LİSANSÜSTÜ EĞİTİM ENSTİTÜSÜ
SOSYOLOJİ ANABİLİM DALI
Çanakkale – 2020
i
ÖZET
E itimde fırsat e itli i/e itsizli i modern toplumda tartı maya konu bir e itsizlik
alanıdır. E itsizlik temeli üzerine kurulan toplumsal sınıf ve tabakalara e itimsel e itsizlik
faktörü de eklenmi tir. Bu ba lamda e itimsel e itsizlik meselesi bilginin sermaye oldu u
bir dönemde toplumsal tabakaların olu umunda etkili oldu u sonucunu ortaya
çıkarmaktadır. E itim, modern toplumda belirleyici bir rol üstlenmektedir. Toplumsal
hareketlilik, toplumsal yapı, toplumsal de i me ve toplumsal tabakala ma gibi sosyal
bilimlerde önemli çalı ma alanlarının yolu do rudan veya dolaylı bir biçimde e itim
faktörü ile kesi mekte, bu durum kar ılıklı bir neden-sonuç ili kisi içermektedir.
E itim süreçlerinin toplumsal ili kilerini ele alan E itim Sosyolojisi, sosyolojinin
önemli alt dallarındandır. E itim Sosyolojisi’nin iki önemli makro kuramı olan
i levselcilik, toplumsal denge ve uyum; çatı macılık ise toplumdaki çıkar çatı maları
üzerinden e itim ve tabakala ma ili kisini ele almaktadır. levselselcilere göre e itimle
sa lanan liyakat sistemi sayesinde toplumsal tabakaların gerekli ve i levsel oldu u
sonucuna varılmaktadır. Çatı macılara göre ise e itimde bir e itsizlik söz konusudur.
E itim üst sınıfların çıkarlarına hizmet eden bir araç olup sonuç olarak toplumsal
tabakaları yeniden üretir. Dört ana bölümden olu an bu çalı ma nitel ara tırma
yöntemlerinden literatür taramasına dayalı kuramsal bir ara tırmadır. Çalı mada i levselci
ve çatı macı kuramlar perspektifinden e itimdeki fırsat e itli i tartı malarının toplumsal
yapı ve tabakalara etkileri gerek pozitivist gerekse yorumsamacı bir anlayı la kar ılıklı
analiz edilmi , tartı maya açılmı tır.
ABSTRACT
ÖNSÖZ
Bir Çinli dü ünür ‘yüz yıl ötesini dü ünüyorsanız halkınızı e itin’ demektedir.
E itim günümüzde toplumsal kalkınmanın vazgeçilmezlerinden biri olmu tur. Yeri
günümüzde bu denli öneme sahip bir olgunun siyasal, kültürel ve ekonomik bir araca
dönü memesi mümkün de ildir. E itlik ve adil ya am gibi üst düzey ahlaki kavramların
içinin bo altıldı ı ve dönü üme u ratıldı ı kapitalist ça da adaletli bir ya amın
mücadelesinin verilmesi bazı hakların kazanılması noktasında önem kazanmaktadır.
E itim de bu konudaki en büyük mücadele alanlarından biridir. E itimde fırsat e itli i
tartı malarının sürdü ü günümüzde yerle im yerleri, co rafi bölge, sosyokültürel ve
sosyoekonomik sebepler, ideolojik ve politik gerekçeler e itlik kavramına gölge
dü ürmektedir.
E itimsel e itlik/e itsizlik ve toplumsal tabakala ma ili kilerinin bazı kuramsal
perspektiflerden ele alındı ı bu çalı ma gelece imizi in a edecek olan çocuklarımızın
e itlik haklarına dikkat çekmek, bu konuda yapılacak di er çalı malara ve atılacak
adımlara ı ık tutmak ve neler yapabilece ini ortaya koyabilmek için hazırlanmı tır. Bu
çalı mayı, hazırlamamda bakı larında birçok ifadeyi barındıran ve bana ilham veren
ö rencilerim ile özgür dünyanın özgür çocuklarına arma an ediyorum. Ayrıca bu çalı ma
sürecinde beni aydınlatan ve cesaretlendiren tez danı manın Doç. Dr. Mehmet Devrim
TOPSES’e, her daim yanımda olan kıymetli e ime, benim bu günlere ula mamı sa layan
aileme ve üzerimde eme i olan herkese, küçük ya ta hayatı ö renmeye ba ladı ım beni
ben yapan kırsal topraklara te ekkürü bir borç bilirim.
Harun AKAY
Çanakkale-2020
iv
Ç NDEK LER
ÖZET …………………………………..…………………………………………….. i
ABSTRACT ………………………………………………………………………….. ii
ÖNSÖZ ………………………………………………………………………………. iii
Ç NDEK LER ……………………………………………………………………… iv
KISALTMALAR ……………………………………………………………………. vi
TABLO ve EK LLER ……………………………………………………………... vii
GRAF KLER………………………………………………………………………… viii
G R …………………………………………………………………………………. 1
B R NC BÖLÜM
ARA TIRMANIN GENEL YÖNTEM VE METODOLOJ S
K NC BÖLÜM
KAVRAMSAL VE KURAMSAL ÇERÇEVE
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
ANAL T K ÇÖZÜMLEMELER
KISALTMALAR
Çev. : Çeviren
Ed. : Editör(ler)
No. : Numara
Nu. : Number
p. : Page
s. : Sayfa
Vb. : Ve benzeri
Vd. : Ve di erleri
Vol. : Volume
vii
TABLO ve EK LLER
Tablo 3.1. levselci ve Çatı macı Yakla ımlarda Sosyal Tabakala ma Analizi 73
GRAF KLER
Aristoteles (2018: 13), Metafizik adlı ünlü eserine ‘tüm insanlar do al olarak
bilmek isterler’ diye ba lar. nsanın içindeki bilme iste i ve merak arzusu insanın kendisi
ve dı dünyası ile kurdu u ba ın temelini olu turur. Bilme içgüdüsü insanı dı dünyadan ve
di er insanlardan ayıran içkin bir özelliktir. Yani birey, birey olmanın özünü kendinde
kalan ve ba kasına geçmeyen ile bulmu tur. Do ayı, etrafı ve olup biteni duyumlayan
insan, bilme edimiyle bunları resim, söz, ekil, yazı vb gibi yöntemlerle dı a yansıtmı
gelecek nesillere bilme arzusunu bir nevi miras bırakmı tır. Bilme, bilgiye ula ma ve
bilgiyi aktarma eylemlerinin tarihi, insanlık tarihi kadar eskidir. Do anın bir parçası olarak
insan, hayatta kalabilme becerileri geli tirmi ve bu becerileri ça ın e itimi olarak kabul
edebilece imiz yöntemlerle gelecek nesillere aktarmı tır. Eski ça larda avlanma, sava ma,
hayatta kalma, zor do a ve iklim ko ullarına dayanabilme yetisi dönemin e itimi olarak
kabul edilmi tir. Yerle ik ya ama geçi ve yazının bulunması ile e itimin örgütsel ve
kurumsal temelleri atılmı tır (Soylu, 2019). Toplumsal yapının de i imi ve dönü ümünden
öncelikli etkilenen anlayı lardan biri olan e itim, lk Ça da bedeni ve ruhu e iterek iyi bir
vatanda olmayı, Orta Ça Avrupa’sında kilise ile i birli i içinde iyi bir dindar olmayı,
yine Avrupa’da Aydınlanma Ça ı’ndan sonra akılcılı ı ve özgür bireyler yeti tirmeyi
toplumsal amaç edinmi tir.
E itim, ‘çocukların ve gençlerin toplum ya ayı ında yerlerini almaları için gerekli
bilgi, beceri ve anlayı ları elde etmelerine, ki iliklerini geli tirmelerine okul içinde veya
dı ında, do rudan veya dolaylı yardım etme, terbiye’ olarak tanımlanabilir (TDK, 2020).
Özellikle modern ça ın öncesi dönemlerde e itim kelimesine kar ılık olarak ‘terbiye’
kavramının kullanılmasına sık rastlanmaktadır. Terbiye etme kavramının anlamından yola
çıkıldı ında, e itimin toplumlarda yaygın olarak kullanılma amacı hakkında bize ı ık
tutmaktadır. Toplumla bütünle mi ve bu denli kar ılıklı ili kiden beslenen e itim kavramı
ve bu kavramın toplumdaki i levi dü ünürler tarafından bireysel açılardan farklı yanlarıyla
ele alınmı tır. Örne in Antik Ça ’da Sokrates’in bir köleye geometri problemini
çözdürmesi üzerine geçen Menon ile diyalo unda insanın ruhunun bilgiyle birlikte var
oldu unu ve do ru e itim ile de bu bilgi potansiyelinin erdemli dü ünceye dönü ece i
vurgulanırken, Platon ise e itimi ruhun gücünü iyi olana yöneltme, adaletli ve erdemli
olarak bir yurtta ve devlet yöneticisi yeti tirme mekanizması olarak tanımlar (Gökberk,
1979: 147-153). Kant (2019: 7-14)’a göre e itim insan ihtiyacı olup ahlaki bilincin ve
2
tabakadan ba ka bir tabaya veya bir statüden ba ka statüye geçi olarak adlandırılan dikey
yönlü toplumsal hareketlilik sosyal sınıf ve tabakaların varlı ını me ru kılan bir
tanımlamadır. Böylece toplumdaki sınıf ve tabakala maların olu turdu u olumsuz
durumlar bireyin de gayreti sayesinde dikey toplumsal hareketlilik ile bertaraf edilebilir
eklindeki genellemelere varan yargılar toplumsal sorunları yüzeyselle tiren ve do rulu u
tartı maya bir konu oldu u söylenebilir.
Tabakala ma kavramı sosyal bilimlere jeoloji biliminden geçmi olup toplumdaki
grupları belli bir düzen çerçevesinde ayrı tırma ve sıralama yapmaya, bir nevi toplumsal
hiyerar iye kar ılık gelmektedir (Yalçın, 2019). Toplumsal tabakala maları olu turan
neredeyse insanlık tarihiyle birlikte var olagelmi toplumdaki sosyal e itsizliklerdir. Sosyal
bilimciler tarihsel süreç ve dönü ümlere göre toplumsal tabakala maları kölelik sistemi,
kast sistemi, feodal zümre sistemi, toplumsal sınıf sistemi gibi kategorilere ayırmı tır. Adı
ve ekli nasıl olursa olsun tabakala ma sisteminin temelinde e itsizlikler yatmaktadır.
Endüstri devriminden sonra ya anılan toplumsal de i meler ba lamında Karl Marx’ın
ekonomi ve toplumsal yapı üzerindeki çalı maları toplumsal tabakala maya ‘sosyal
sınıflar’ olarak yeni bir bakı açısı getirmi , sınıf kavramı sosyal bilimler literatüründe
sıkça adı geçen bir konu haline gelmi tir (Açıkgöz, 2000). Toplumsal sınıfların belirtilen
di er tabakala ma türlerine göre daha ekonomik ve kültürel temelli olu umlar oldu u
söylenebilir ( nce, 2017). Toplumsal de i me ve ilerlemenin toplumdaki çok çe itli
faktörlerce kar ılıklı belirlenim ili kisi içinde bulundu u göz önüne getirildi inde, toplum
içindeki tabakala ma ve sınıfsal etkilerin önemli bir toplumsal faktör olan e itimi ve e itim
kurumlarını etkilememesi mümkün de ildir. Sanayi devriminden günümüze okulun ve
okulla manın giderek yaygınla ması ve toplumda belirleyici bir konuma gelmesi, e itim
üzerine çe itli tartı maları da beraberinde getirmi tir. Çünkü artık e itim önemli bir
toplumsal ihtiyaç haline gelmi , bireylerin ve toplumların kaderlerinde söz sahibi olmaya
ba lamı tır.
Modern toplumda nitelikli i gücünün ve bilgi donanımının hemen her alanda
aranan üstün bir etken olması okul kurumlarının ve e itim sistemlerinin bireysel ve
toplumsal önemini arttırmı tır, onlara daha da sorumluluklar yüklemi tir. Geleneksel
kültürel de erlerin ta ıyıcı olan ve toplumsal statükonun temsilcisi kabul edilen geleneksel
okul uygulamaları, ça da topluma geçi ile birlikte ö retim uygulama ve yöntemlerini
ça da topluma göre biçimlendirmi bu ba lamda toplumda çe itli ele tiri ve tartı ma
düzlemlerinin merkezine yerle mi tir (Brubacher, 1962). Bilgi toplumu, ö renmenin
4
ya am biçimi halini aldı ı, bilginin stratejik bir kaynak konumuna geldi i, teknoloji
kaynaklı de i im ve geli imlerin ivme kazandı ı, küresel rekabetin yo unla tı ı bir
dönemi tanımlamaktadır (Ünal, 2009). Bilginin ekonominin temel hammaddesi ve en
önemli ürünü haline geldi i bu yeniça da, zenginli in sembolü olan bütün faktörler yerini
bilgiye bırakmaktadır. Bilginin bu denli öne çıktı ı ve belirleyici gücü elinde
bulundurdu u modern toplumda, bilginin aktarılması ve ula ılmasında en önemli aktör
e itim ve e itim kurumları olmu tur. E itim önemli bir toplumsal i lev olarak toplumsal
hareketlerin ve de i imlerin merkez noktasına yerle mi tir. Bu durum toplumun farklı
kesimlerinde e itimsel imkânlara ula ılabilme noktasındaki tartı malarını da beraberinde
getirmi tir.
Yeni bir sermaye türü haline gelen ve toplumdaki kültürel üretime do rudan etki
etmeye ba layan e itim, bu yapısıyla uygulamaları toplumsal sınıf ve tabakalarda göreceli
hale gelmi tir. Bilgi ça ında bireylerin kaderi e itimden geçmekteyse e er, e itimi bir
sermeye ekline getirmek yerine toplumun tüm kesimlerinin ihtiyacına göre düzenlemek
gerekir. Aksi durumda bireyler toplumsal konumlarına göre e itimsel bir e itsizlik ile kar ı
kar ıya kalırlar. Toplumdaki farklı sosyal grupların e itime e it bir ekilde katılım ve
eri im imkânlarının düzenlenmesi e itimde fırsat ve imkân e itli ine kar ılık gelmektedir
(Tabak, 2019). Bireyler toplumda e itim kaynaklarına e it ekilde ula malı, e itimsel
kazanımları e itlenmelidir. Ünal ve Özsoy (1999)’a göre modern demokraside en yaygın
e itlik türü fırsat e itli i olup, bunun bireyin toplumdaki sınıfsal konumuna bakılmaksızın
herkesin yetenekleri ölçüsünde yarı abilece ini kabul eden liberal bir ilke oldu unu ve
yasalarla güvence altına alındı ını belirtirler. E itimde fırsat e itli i, demokratik toplumda
e itlik anlayı ının iyi bir uygulama alanı olarak görülmektedir. Ancak toplumsal sınıf ve
tabakaların temeli e itsizli e daha çok da ekonomik e itsizli e dayanmaktadır. Hal
böyleyken e itim gibi toplumsal bir sistemin sınıfsal ayrı malardan ve ekonomik
faktörlerden etkilenmemesi neredeyse olanaksızdır. Günümüzde e itimde fırsat e itli i
konusu ya da bir fırsat e itsizli inin varlı ı gerçe i güncel bir tartı ma alanıdır. lerleyen
zamana göre toplumsal ihtiyaçlar de i ip geli tikçe e itim ihtiyacı da aynı oranda geli im
göstermektedir. E itlik anlayı ı cinsiyet, kültür, ekonomi gibi çok boyutlu de i kenleri
içerdi inden e itimsel e itli i bu de i kenlerden ayrı dü ünmek e itsizlik sorununa
yüzeysel bakılmasına neden olacaktır.
E itim, bireysel ve toplumsal geli meyi sa layan, ülkelerin ekonomik ve teknolojik
geli melerine imkân veren vazgeçilmez bir eylem olup toplumlardaki sürdürülebilir
5
kalkınma ve barı ı devam ettiren bir insani haktır (Erçetin ve Arifo lu, 2016). E itim,
bireylerin gelecekte toplumsal yapı içinde bulunaca ı statüyü belirleme açısından büyük
öneme sahiptir. Weber’e göre e itimin esas görevi, bireyin ilerleyen dönemlerde toplumsal
yapıdaki ula abilece i konumlara ki i ve grupları hazırlamaktır (Ergün, 1994: 10).
Toplumdaki çe itli insan grupları olan tabaka ve sınıfların varlı ı insani haklara e it olarak
ula abilme hususunda tartı ma konusu olu turmaktadır. Bütünsel olarak incelendi inde
e itim faktörü gerek kültür gerekse ekonomik alanda toplumsal tabakala manın yeni
dönem kurucu mimarları arasına girmi tir. Toplumdaki e itsizliklerin olu turdu u tabaka
ve sınıflara modern dönemde e itimin önemli bir faktör haline gelmesiyle e itimsel
e itsizlikler de eklenmi tir. E itimde fırsat e itli inin konu ulması bile esasen bir
e itsizli in var oldu unun göstergesidir. E itimde fırsat e itli i/e itsizli i ve toplumsal
yansımaları birçok kuram ve kuramcı tarafından farklı boyutlarıyla ele alınmı , çıkan
sonuçlar üzerinden çe itli genellemelere gidilmi tir. Toplumsal olay ve olgular bir zincir
gibi birbirine ba lı ve birçok faktörden etkilenen bir yapıdadır. Bu sebeple e itim
olgusunun toplumsal etki ve yansımaları toplumların içinde yer aldı ı tarihsel ve toplumsal
ba lam içinde bütünsel ve çok yönlü bir incelemeyi içeren yöntem anlayı ı ile ele
alınmalıdır ( nal, 1994). E itim sosyolojisi birey-toplum-e itim çerçevesi içinde
çalı malarını gerçekle tirirken çe itli kuramlar ve bunların pratikleri düzleminde
ilerlemektedir.
E itim sosyolojisinin temel kuramları çatı macılar, i levselciler ve yorumcu
yakla ımlar olmak üzere sosyal bilimciler tarafından ana hatlara ayrılmaktadır.
Çalı mamıza konu olan çatı macı ve i levselci yakla ımlar e itime genel ve geni bir
toplumsal çerçeveden baktıkları için makro kuramlar olarak adlandırılırlar. Bu iki makro
kuram pozitivist bir yakla ımla e itim olgusunu ele alırlar. Pozitivist görü , toplumsal
olgulardan yola çıkarak bir bütün içinde bu olguların genellemesiyle de i mez toplumsal
yapılara ula mayı amaçlayan ve çalı malarında bilimsel yöntemi kullanan bir yakla ımdır
(Akarsu, 1979: 15). Çatı macı kuram ‘toplumsal çatı ma’, i levselci kuram ise ‘toplumsal
denge’ kavramı üzerinden fikir üretmektedirler. Çatı macı kuramcılar toplumdaki çatı ma
ve mücadele alanlarına odaklanırken, i levselci kuramcılar toplumsal denge ve uyum
alanlarına odaklanırlar. Buradan hareketle i levselci kuramcılar toplumsal tabakala mayı
i levsel, e itimi ise e it ve adil bir ödül sistemi olarak; çatı macı kuramcılar ise toplumsal
tabakala mayı sınıfsal e itsizlik, e itimi ise egemen güçlere hizmet eden bir e itsizlik alanı
olarak kabul etmektedir (Tan, 1990). levselci kuramlar denge kavramına a ırı vurgu
6
yapıp de i me sorunlarını ihmal etti i ve çözümleyici anlayı tan yoksun oldu u iddiasıyla
çatı macı kuramcıların ele tirilerine u ramı tır (Eisenstant, 1970). Çatı macı kuramcılar
toplumsal e itsizli e daha fazla vurgu yaptı ı için e itim ve ekonomi ili kisini de göz
önünde bulundurarak e itim konusuna farklı yakla ım ve dü ünceler getirmi ler, bu konu
üzerine daha çok e ilmi lerdir.
E itimde fırsatların e itli i/e itsizli i ile toplumsal tabakaların iki makro e itim
sosyolojisi kuramı olan çatı macı ve i levselci yakla ımlarda kar ıla tırmalı incelenmesini
içeren bu kuramsal çalı ma dört ana bölümden olu maktadır. lk bölümde ara tırmanın
temel olarak genel yöntem ve metodolojisi açıklanmı tır. kinci bölüm, ara tırmada geçen
temel kavramların tanımlanması ve bu kavramların kuramsal çerçeve içinde
geni letilmesini ve açıklanmasını içermektedir. Üçüncü bölümde kavramsal ve kuramsal
çerçevenin neticesinde ortaya çıkan sonuçların analitik çözümlemelerini ve bu
çözümlemelere ba lı olarak bulguları kapsamaktadır. Çalı manın sonunda yer alan
sonuçlar ve öneriler ba lı ı ile bütün çalı ma boyunca elde edilen verilerin neticesinde
sonuçlar ortaya çıkarılmı ve bu sonuçlardan elde edilen veriler ı ı ında bazı öneriler
olu turulmu tur.
B R NC BÖLÜM
Ara tırmanın konusu, sosyolojide iki makro yakla ım olan i levselci yakla ım ve
çatı macı yakla ımın perspektiflerinden e itimde fırsat e itli i/e itsizli inin ele alını ının
kar ıla tırmalı irdelenmesi ve bu ba lamda toplumsal tabakala ma ile e itim ili kisinin her
iki kurama göre tanımlanması olarak belirlenmi tir. E itimde fırsat e itli inin veya fırsat
e itsizli inin yarataca ı toplumsal tabakala ma yapılarına nedensellik ba lamında
açıklanması i levselci ve çatı macı yakla ımlar açısından çok boyutlu olarak incelenmesi
ve analizi ara tırmanın içeri ini belirlemi tir. Her iki yakla ım e itim olgusunu di er
olgularla genel bir çerçeve içinde ele alır ve bu genel çerçeveden genel sonuçlara ula maya
çalı ır ( nal ve Kaymak, 2014: 16). Her iki makro kuram ve kuramcıları e itim ve toplum
ili kisini, e itimde fırsat e itsizli ini ve tabakala mayı pozitivizme yakın bir anlayı la ele
almı ve bu konunun toplum için öneminin üzerinde durmu tur. Her iki kuram için de
e itim olgusu toplumsal düzen ve denetim açısından önemli bir araçtır. Ancak e itimin
i levine yönelik analizleri ve ele tirileri konusunda bu iki görü birbirinden
ayrılmaktadırlar. Bu çalı manın konusu ise bu görü ler çerçevesinde e itimin i levlerinin
toplumda yarattı ı e itlik/e itsizlik durumları ile toplumsal tabakala ma ve sınıfsal
yapılanmalar arasındaki ili kilerin açı a çıkarılmasıdır.
1.1.2.Ara tırmanın Problemi
Toplumsal e itlik konusu tarih içinde çe itli disiplin alanları ve kuramlarda mercek
artına alınmı ve güncelli ini devam ettirmi bir tartı ma alanıdır. Tarih boyunca birey ve
grupların ya adı ı e itsizlik ko ulları ve e itsizli in tanımı, toplumsal e itli i sa lamanın
olanaklılı ının tartı ılması, e itlik/e itsizlik durumlarının toplumun yapısını,
mekanizmalarını ve kurumlarını etkileme biçimleri sosyolojinin önemli çalı ma
alanlarından olmu tur. Bu ve buna benzer sorunsallardan hareketle temel problemimiz
bireylerin e itiminde öne çıkan fırsatların e it(siz)li i ve bunun toplumsal yansınmalarıdır.
E itim, bir kültür olu turma ve onu yayma hareketidir (Binba ıo lu, 2014: 579). Bu
hareket dı ortamdaki birçok etmenden etkilenmektedir. E itim hem okullarda hem de
sosyal çevre ve bu çevre içindeki bile enlerde gerçekle en hem planlı hem de do al ve
8
kendili inden geli en bir süreçtir. Bu döngü içinde dünyadaki dönü üm ve geli meler,
sosyoekonomik ve kültürel hareketler toplumsal yapı ve düzeni etkisi altına almakta,
e itim ve e itimi kapsayan unsurlar bu dönü üm ve hareketlilikten çe itli ekillerde
etkilenmektedir. Bu tanımlama ve açıklamalardan hareketle ara tırmanın temel problemi
üç temel yapıda ekillenmi tir:
I. E itimde fırsat e itli i kavramının e itim sosyolojisinde iki makro kuram olan
i levselcilik ve çatı macı kuramlarda ele alını biçimlerinin analizi.
II. levselci ve çatı macı kuramlara göre; e itli i/e itsizli i yaratan temel unsurlar,
bunların toplumsal yansımaları ve bunlara toplumsal ve bireysel yarar-zarar hususunda
bakı açılarının ele alınması.
III. E itimde fırsat e itsizli inin ortaya çıkardı ı toplumsal tabakala manın yapısı
ve analizinin bu iki kuram perspektifinde incelenmesi.
E itimde olu an e it(siz)lik durumlarının ortaya çıkardı ı sonuçlar bireyi ve
toplumsal yapıyı etkileyecek güçtedir. E itim faktörünün toplumda ba latmı oldu u
de i me olgusu toplumsal yapının parçalarını etkiledi i gibi, kendisi de toplumsal yapıda
meydana gelen de i im ve etkile imlerden etkilenmektedir (Eskicumalı, 2014). Bu
ba lamda e itim sosyolojisi kuramları sosyal ve toplumsal yapılanmadaki birey-toplum-
e itim ili kisini farklı boyut ve perspektiflerde ele almaktadır. Ara tırmanın probleminin
temelinde e itim ve toplumsal yapı arasındaki kar ılıklı etkile im, de i im ve dönü ümler
bulunmaktadır. Hedef problem ise e itimde ya anan fırsat e itli i/e itsizli i tartı malarının
toplumsal ayrı tırıcı/birle tirici sonuçları olarak belirlenmi tir.
1.1.3. Ara tırmanın Amacı
Bu ara tırma ile e itim sosyolojisi alanının iki temel makro kuramı olan i levselci
(fonksiyonalist) ve çatı macı kuramlarda e itimde ortaya çıkan fırsat e it(siz)li inin neden
ve sonuçları ile toplumsal etkilerinin ve toplumsal yapıların de i imi ve dönü ümüne
etkisinin kar ıla tırmalı olarak ara tırılması amaçlanmı tır. Ayrıca e itsizli in toplumsal
tabakla ma ile olan ili kisinin her iki kuramda da benzerlik ve farklılıklarının ortaya
konulması, bu kuramların çözüm önerilerindeki uygulanabilirlik ba lamının kar ıla tırmalı
olarak incelenmesi amaç edinilmi tir. Ara tırmada e itim-birey-toplum ili kisi ve e itimin
toplumsal hareketlilik ve toplumsal tabakala ma ile olan ili kisinin i levselci ve çatı macı
yakla ıma göre açıklanması ve kar ıla tırılması da ara tırmanın amaçları arasındadır.
9
dü ünürler ve dü ünceleri ara tırma kapsamında yer alacaktır. Ayrıca konu bütünlü ünü
bozmadan çalı manın temelini ve tutarlılı ını sa lamak ve geli tirmek adına bazı kuram ve
kuramcılara da ara ara yer verilecektir.
1.2.3. Ara tırmanın Yöntemi
Ara tırma pozitivist yakla ımı benimseyen iki görü temelinde ekillenmi tir. Bu
nedenle bu çalı mada daha çok pozitivist yöntembilim ve yanında yorumcu ele tirel bir
bakı açısı kullanılacaktır. Nedensel bir bakı açısına sahip olan pozitivist yakla ım,
dünyadaki nesnel gerçekli i do a bilimlerindeki gibi sosyal bilimlerde de betimlemeyi ve
analiz etmeyi hedeflemi tir (Porta ve Keating, 2015: 43). Ancak ça da sosyal bilim
ara tırmaları tek bir bakı açısından ziyade ço ulcu bir perspektif ile olaylara yakla manın
daha sa lıklı ve derinlemesine ara tırmalar sa layaca ını belirtmektedir. Buradan hareketle
bu çalı mada pozitivist yakla ımın yanı sıra anlamacı yorumcu bakı açısına da yer
verilecektir. Yorumsamacı yakla ım eylemlerin altında yatan anlamları ortaya koymayı
amaçlamaktadır (Kaya, 2019). Pozitivist bakı açısıyla nesnel olarak elde edilen bilgiler
yorumcu bir bakı açısıyla analiz edildi inde ara tırmanın temel sorunsalları daha
derinlemesine incelenece i dü ünülmektedir.
Nicel ölçümler ve istatistiksel analizler problem durumuna uymadı ında ve mevcut
teorilerin incelenen problemin karma ıklı ını aktarmada yetersiz kaldı ı durumlarda nitel
ara tırmalar kullanılır ve nitel çalı malar ara tırma probleminin analizi için
yorumlayıcı/kuramsal çerçevelerin kullanımı ile ba lar (Creswell, 2018: 48). Ara tırmanın
yöntemi nitel ara tırma yöntemlerinden betimsel analiz olarak belirlenmi tir. Betimsel
analizde elde edilen bilgi ve bulgular verilen belli temalara göre özetlenip sınıflandırılır ve
yorumlanır. Veriler ve bulgular arasında neden-sonuç ili kisi kurulur (Karata , 2017).
Betimsel analiz için alan ile alakalı iyi bir alanyazın taraması (literatür çalı ması) yapmak
gerekir. Alanyazından elde edilen bilgi ve bulgular ı ı ında problemin temaları analiz
edilir, benzer ve farklı boyutları ortaya konur.
Nitel ara tırmacılar dokümanları inceleyerek, davranı ları gözlemleyerek, katılımcı
görü lerinden yararlanarak veri toplarlar (Creswell, 2018: 45). Çalı mamızda veri
toplanma a amasında izlenecek yöntem doküman inceleme tekni idir. Doküman
incelemesi ara tırılan olgu ve olaylar hakkında bilgi barındıran yazılı materyallerin
incelenmesi, sınıflandırılması ve analizini içerir. Çalı mada ayrıca daha çok ikincil
kaynaklar olan kitap, dergi, makale, bilimsel makale ve çalı malar, bilimsel tezler, raporlar
vb gibi kaynaklar kullanılmı tır. Ayrıca nitel çalı maların derinli i ve güvenilirli ini
11
toplumsal geli meler paralelinde birbirine miras bırakacak bilgi birikimleri ve kültürel
kodları olmu tur.
Kant (2019: 19-22)’ a göre e itim, ahlaki birikimler ile talim i inin aynı potada
eritilerek bireye kazandırılması demektir. Bu ba lamda e itim, devlet eliyle, halka açık,
bilimsel ve akılcı olmalıdır. Ayrıca Kant, insanın e itimi esnasında terbiye olmalı, belirli
bir bilgi birikimi ve kültür edinmeli, medenile meli ve ahlaklı olmalı kazanımlarıyla
donatılması gerekti ini kabul eder. Kant, bireysel aydınlanmacı dü ünce sistemi ile
toplumsal bütünlü ü e itim kavramında birle tirir. E itim, hem bireysel hem toplumsal
etki ve tepkileri olan önemli bir i levdir. E itimde mevcut durumunda bir de i me ve
geli me esastır. Bu de i im ve geli im bazen planlı bazen plansız bir ekilde ortaya
çıkmakla beraber kültürden kültüre, toplumdan topluma farklılık göstermektedir. Tarih
boyunca ço u dü ünür e itime bilgi ve beceri aktaran, kültür ve ahlak kazandıran bir talim
olgusu olarak bakmaktadır.
Bireyler hayatları boyunca çe itli faktörler çerçevesinde de i mekte ve
geli mektedir. Bu durumda de i imlerin bazıları bireylerin geli imi olarak
adlandırılmaktadır. Birey ya amı boyunca zaman içinde çe itli i levsel özellikler edinerek
olgunla maktadır. Bireyin edindi i e itim ve ö retim ya antıları, içinde bulundu u
çevresel faktörler bu olgunla ma sürecine etki etmektedir. Ça da e itim anlayı ına göre
birey her yönden bir bütün olarak geli tirilmelidir (Ceyhan, 2013: 4). Günümüz e itim
uygulamaları bireyi merkeze alan çok yönlü bir e itim parolası ile yola çıkmaktadır. Hatta
bu durum bazı e itim ve ö retim programlarında ‘hayat boyu ö renme’ sloganı ile
kar ımıza çıkmaktadır. Sanayi sonrası dönemde ortaya çıkan nitelikli i gücü ihtiyacı,
toplumda nitelikli bireylerin yeti tirilmesi ihtiyacını do urmu tur. Giderek artan
aydınlanma hareketleri ve bilimsel geli meler ile birlikte e itim kavramı toplumda giderek
yer etmeye ba lamı tır. Bilgi toplumu ile birlikte kitlesel ileti im ve kitlesel
hareketlenmeler arttıkça e itim vazgeçilmez bir unsur, ö renme hayat boyu devam eden
dinamik bir süreç halini almı tır.
E itimin bireysel özelli inin yanı sıra toplumsal özelli i de bulunmaktadır.
E itimin bireye birtakım bilgi, beceri ve arzu edilen davranı ları kazandırması e itim
öznesi olan varlı a iyi sonuçlar vermesinin yanında e itimi uygulayan ki i veya
kurumların birey üzerinde bireyi a an bazı hedefleri de bulunmasına neden olmaktadır.
Kültürel çe itlilik içinde geli en bireylerin bu ba lamda dünyayı farklı ekillerde bilme ve
anlama tarzları vardır. Bu farklı bilme ve anlama tarzları e itim durumlarının ayrılmaz bir
14
parçasıdır. Immanuel Kant’a göre insan sadece bilme ihtiyacı içinde bir varlık de il, aynı
zamanda bildiklerini eyleme geçirme yani kendini pratik alanda gösterme iste i duyan bir
varlıktır (Arslan, 2017: 338). E itim ile birey hem etrafında olan biteni anlamaya çalı ır
hem de aktif olarak sahada kendini gösterme, bildiklerini uygulama fırsatı bulmaktadır.
E itim, bireyin sahip oldu u potansiyeli ortaya çıkarma ve bunları yetene e dönü türme
sürecidir. Bireyin kendi gereksinimleri onu di er bireylere göre özel kılmakta dolayısıyla
insanın de eri burada ortaya çıkmaktadır. Bu yakla ım ise bireysel tikelli e atıfta
bulundu undan onu ayrı bir varlık olarak ele almakta, e itimin ontolojik yapısı burada ön
plana çıkmaktadır. E itim, özü ve bireysel varolu sallı ı ortaya çıkaran ve onu geli tiren
bir süreçtir.
E itimin hem açık hem de gizil i levleri bulunmaktadır. Anayasa, mevzuat ve
tüzükler ile belirlenmi belli sistematik hedefler ve bunların sonuçları e itimin açık
i levlerine i aret etmektedirler. Gizil i levler ise amaç dı ında ve kendili inden ortaya
çıkan i levlere i aret eder. Bireyin kendine uygun e seçmesi, uygun bir çevre edinmesi,
kendi görü leri do rultusunda çocuk yeti tirmesi e itimin gizil i levine verilecek bazı
örneklerdir. Ayrıca e itim kavramının fırsat e itli i ba lamında seçme i levi, ekonomik
i levi, siyasal i levi, sosyal i levi gibi birçok bireysel ve toplumsal i levi bulunmaktadır.
Bu i levlerin önemi gün geçtikçe artmaktadır. Modern toplumda bilgi bir hammadde türü,
e itim sistemleri ve e itim kurumları ise bu hammaddeyi i leyen birer fabrika gibidir.
Antik Ça ’dan skolastik döneme, skolastik dönemden aydınlanmacı dü ünceye ve oradan
da modern topluma kadar uzanan e itim dü üncesinin serüveni felsefe, psikoloji ve
konumuza temel olan sosyoloji disiplininden uzak dü ünülemez. E itim kavramı
de erlendirmeye alınırken özellikle bu üç disiplin alanı ile birlikte ele almak konuya büyük
katkı sa layacaktır.
2.1.1.1.Formal E itim
Toplumlar eski ça lardan bu yana e itimi belli bir sistematik ve standart ko ullar
içinde yürütebilmek için çe itli uygulamalara ba vurmu lardır. Bireyi toplum ko ullarına
göre belli bir düzen içinde geli tirmek ve o düzeni bireye benimsetebilmek adına e itim
sistemleri geli tirilmi tir. Bireyde istenen davranı örüntülerindeki de i ikli i yakalamak
adına planlı, sistemli ve kasıtlı bir ekilde yapılan e itsel faaliyetlere formal e itim adı
verilir (Çoban, 2015: 9). Formal e itim, genellikle okul kurumlarının gözetiminde, okullar
dı ında çe itli mesleki e itim ve danı manlık alanlarında, sa lık sektöründe, endüstri
sektöründe, orduya asker yeti tirme gibi çe itli alanlarda uygulanmaktadır. Bu uygulamalar
15
laiklik ve özgürlük konuları gündeme gelerek e itimin bir kamu hizmetine dönü ümü
sa lanmı tır (Okçu, 2007). Görüldü ü üzere güç ve ayrıcalıklı sınıf etrafında ekillenen
e itim, zamanla tüm toplum kesimleri için ihtiyaç haline gelmi bu hususta gerek ulusal
gerekse evrensel düzeyde yasa ve uygulamalarla güvence altına alınmaya çalı ılmı tır.
E itimde fırsat e itli i kavramının politik bir yapıya dönü mesi 1789 Fransız
htilalcileri’nin ortaya çıkardı ı bir durumdur. Bu kavram, liberal yapıda hürriyet; sosyalist
yapıda e itlik olarak tanımlanmı tır. Bu tartı malar e i inde e itimde e itlik konusu devlet
politikaları haline gelmi tir. E itimde fırsat e itli i kavramının özü, her bireyin sahip
oldu u ekonomik ve sosyal geçmi e bakılmaksızın ona pozitif veya negatif imtiyaz
tanınmadan e itim olanaklarından e it ölçüde yararlanması ve yeteneklerini kendi
ölçüsünde ortaya çıkarabilmesi olarak tanımlanabilir (Ergün, 1994: 184). Fırsatların
e itli ini sa lama ve yürütme görevi okullara verilmi , kesintisiz ve zorunlu e itim gibi
uygulamalarla bu durum toplumsalla tırılmı tır. Ancak e itimin ba ladı ı yer kabul edilen
aile ve bu ailenin sosyal ve ekonomik ko ullarının etkisi bireyin imkânlardan yararlanma
durumunu belirgin ölçüde etkilemektedir.
Devletlerin, devlet yapılanmasına ba lı ve sadık yurtta lar yeti tirmek arzusu
e itim sürecinin belli bir bölümünün zorunlu olması gereklili ini do urmu ve zorunlu
ö retim ile devlet her yurtta ı belli bir süre e itme yetkisine sahip olmu tur (Ba aran,
2008: 25). Devletlerin e itim politikaları ise devleti yönetme yetkisi olan siyasal erk ve
iktidarların görü ve yakla ımları do rultusunda ekillenmi bu durum e itime ideolojik bir
boyut kazandırmı tır. E itimde e itli i sa lamak adına farklı perspektifler tarafından
yürütülen ve de i tirilen uygulamalar yeni tartı maları da beraberinde getirmi tir. Örne in
teknoloji destekli e itim uygulamalarına geçilen günümüzde her okulun ve ö rencilerin
teknolojik imkânlara sahip olabilme derecesi aynı de ildir. Devlet, e itimsel uygulamaları
yürürlü e koymadan önce sahip olunan temel ve altyapısal e itsizlikleri çözerek i e
ba lamalıdır.
E itimde fırsat e itli i kavramı bir toplumdaki tüm bireylere ayrım yapılmaksızın,
bireylerin yeteneklerini en uygun biçimde geli tirme ve e itim olanaklarından e it ölçüde
yararlanabilme durumu olarak tanımlanabilir (Kandemir ve Kaya, 2010). E itimden
yararlanma hakkı hukuki düzlemde çe itli yasa ve anla malar ile koruma altına alınmı tır.
Evrensel düzeyde e itim hakkı, 10 Aralık 1948 yılında Birle mi Milletler Genel
Kurulu’nda imzalanan ‘ nsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ ile hüküm altına alınmı tır.
18
Genel olarak bireylerin dünyaya e it insani haklar ile geldi i kabul edilir. Ancak
bireylerin içine do du u artların e it olması pek mümkün olamamaktadır. James
Coleman’ın 1966 yılında Amerika’da gerçekle tirdi i saha çalı masında bireyin ailesine ait
özelliklerin okul kaynaklarına oranla akademik ba arı üzerinde daha baskın oldu unu
ortaya koymu tur. E itimi toplumsal konumu ve sonuçları açısından de erlendirmenin
yanı sıra e itim ve e itim politikalarını yönlendiren toplumsal faktörlere odaklanılması
konusunda dikkati çeken bir çalı ma olmasının yanında sosyal sermayenin e itim
üzerindeki belirgin etkisi de dikkatleri çeken bir di er nokta olmu tur (Ba türk, 2012).
Coleman Raporu’undan anla ılaca ı üzere okul ve imkânlarının kalitesinde ve
niteli indeki bile enlerden ziyade, ö rencinin aile yapısının niteli i ve sahip oldu u
imkânlarının ölçüsünün önemi daha büyüktür. Fırsat e itli i için okula girdilerden çok
okuldan çıktıların e itli ine göre de erlendirilmelidir.
Okul kaynakları akademik ba arı üzerinde sınırlı bir etkiye sahiptir (Coleman,
1966). Bireylerin fırsatlara ula ma ko ulları ve ula abilme dereceleri okulun akademik
gücünün önüne geçmi tir. E itime finansal sermaye girdilerinin etkisinin yanında ailelerin
sosyal kontrolü ve beraberinde getirdi i di er sermaye türleri sosyal sermaye ili kileri
içinde de erlendirilmelidir. Bu ba lamda e itimde fırsatların e itli i durumunun
sa lanabilmesi için sosyoekonomik ve sosyokültürel ko ulların düzenlenmesi
gerekmektedir. Buradan da anla ılaca ı üzere e itimde fırsat e itli i her bireye e it e itim
vermekten ziyade fırsatlara ula mada bireyin ko ullarının düzenlenmesini içermektedir.
Geleneksel toplumdan modern topluma geçi te bireylerin gelece inin belirleyicisi olarak
okul ve e itim kurumları ön plana çıkmaktadır. Bu nedenle okul kaynaklarının
iyile tirilmesi üzerine yapılan çalı malar artı göstermi fakat yetersiz kalmı tır. Yetersiz
kalan nokta ise ö renci ba arısının sadece okul içi ko ullarda de il okul dı ı, ailesel ve
daha geni faktörlerce belirlendi inin ortaya çıkmasıdır (Köse, 1990). Tarihsel olarak
incelendi inde özellikle 1980 sonrası okul içi - okul dı ı faktörlerin e itimi etkileme gücü
ve bunun farklı toplumsal yapılara genellenmesi üzerine yapılan çalı malarda bir artı
olmu tur.
E itim, toplumsal bir kurum olarak toplumun süreklili ini sa layan ve toplum ile
uyum içinde bulunan bireyler yeti tirmeyi amaç edinmi tir. E itim ile birey kendi
potansiyelinin farkına vararak yeteneklerini geli tirip hem kendine hem topluma yararlı
hale gelir ve o toplumun bile enleri ile uyum gösterir (Közleme, 2018: 143).
Yeteneklerinin farkına varıp kendi potansiyelini gerçekle tirmek isteyen bireylere bu
20
E itim ve toplumun birbirlerini kar ılıklı etkileme hususundaki ili kisi toplumun
sınıflı yapısından payını almı e itimde de gerek gizil gerekse açık bir sınıflı yapı ortaya
çıkarmı tır. Temel haklardan olan e itim hakkının toplumsal sınıflara göre ekillenmesi ve
uygulama alanlarının da farklıla ması çeli kili bir durum yaratmaktadır. E it e itim ve
ö renim haklarıyla dünyaya gelen bireylerin sahip oldu u ekonomik sermaye ve kültürel
antropolojiye göre e itimsel sınıfla ması temel hak ve özgürlük anlayı ına ters bir
durumdur. Öyle ki aynı sistem ve mevzuat ile yönetilen okul kurumları kır ve kent
ayrımına göre, aynı ehrin farklı semtleri veya aynı ülkenin farklı co rafyalarına göre
ayrım göstermektedir. Fırsatların e itli ini sa lamak adına yola çıkılan bu e itsiz durumlar
toplumun sınıflı, tabakalı ve hareketli yapısıyla ili kisellik içindedir. E itimin ne’lik ve
niceli i günümüz sorunlarına göre tekrar ele alınmalı toplumsal yapıyla ve toplumsal girdi-
çıktılarla ba lantılı, bütüncül ve çok boyutlu karakteri derinlemesine incelenmelidir.
Örne in Gezer ve lhan (2018), Türkiye’de akademisyenlerin gözünden e itimde
fırsat e itsizli ine neden olan faktörlerin sıralamasını yapmak için bir çalı ma yürütmü ler
ve 102 akademisyene nicel ara tırma ve ölçme teknikleri uygulayarak e itimde fırsat
e itsizli ine yol açan belli sorunları öncelik derecesine göre sıralamı lardır. Bu çalı maya
göre Türkiye’de e itimde fırsat e itsizli ine neden olan faktörler sırasıyla sosyoekonomik
düzey, yerle im birimi (kır-kent), ebeveyn özellikleri, engel durumu, co rafi bölge, anadil,
cinsiyet, ailedeki çocuk sayısı, sahip olunan teknolojik imkânlar, din ve inanç, etnik köken
olarak belirlenmi tir. Görüldü ü üzere e itsizli e yol açan en önemli faktör
sosyoekonomik faktörler olarak belirlense de e itsizli in tek faktörü de ildir. E itimde
fırsat e itsizli inin önlenebilmesi için çok boyutlu ve geni çalı ma alanları olu turmak
daha kesin ve sa lam sonuçlara ula mamızı sa layacaktır.
Fırsat e itli i sorunsalının felsefi arka planının yanı sıra iktisadi, sosyal, kültürel,
siyasal alanlarda da pratikte kendine konum edinmi önemli bir çalı ma alanı olmu tur.
E itimde fırsat e itli i ilkesi ile amaç bireylerin sosyal statü ve rol kazanmasında
kar ılarına çıkan sosyal ve ekonomik ayrıcalıkları ortadan kaldırmaktır ( nan ve Demir,
2018). Toplumlarda bireyin konumuna bakılmaksızın kendi toplumsal konumlarını
de i tirecek ve iyile tirebilecek e it fırsatlara sahip olmalarının gereklili i kabul edilmi
buradan hareketle e itimin farklı sınıf ve tabakalara yayılması vurgulanmı tır.
Yukarıda bahsedilenlerden yola çıkarak özetle e itimde fırsat e itli ini
sa layabilmek için yapılacak uygulamaları u dört genel ba lık altında toplayabiliriz:
23
1- Bütün bireylere ula abilece i en üst noktaya kadar ö retim imkânı sa lamak.
2- Bütün bireylere asgari düzeyde de olsa ö renim hakkı sa lamak. (Zorunlu e itim
uygulamaları buna örnek verilebilir)
3- Bütün bireylerin kendi yetenek ve potansiyelleri ölçüsünde kendini geli tirmesini
sa lamak, onların kendi potansiyellerinden yararlanma hakkını getirmek.
4- Irk, co rafya, kültür, cinsiyet farkları gözetmeksizin herkesin e itim hakkından
e it derecede faydalanmasını sa lamak.
E itimde fırsat e itli ini sa lama konusunda en büyük görev devlet ve kurumlarına
dü mektedir. Günümüzde e itime ayrılan en büyük kaynak kamu kaynaklarıdır. Ayrıca
yasal düzenleme ve uygulamalar ile e itsizlik ma duriyetinin en önemli önleyici kurumu
devletin yine kendisi olmu tur. Ekonomik birli i ve Kalkınma Örgütü OECD, her yıl
yayınladı ı Bir Bakı ta E itim (Education at a Glance) raporu ile faklı ülkelerin e itim
sistemlerini analiz eder, birbiri ile kar ıla tırır ve devletlerin buradan bir sonuç çıkarmasını
amaçlar.
E itime ayrılan kaynakları OECD raporları do rultusunda de erlendiren Korlu
(2019), bütün çocukların nitelikli e itim alabilmesi için e itime yeterli kaynak ayrılması
gerekti ini belirtir. E itim sistemindeki ihtiyaçlara paralel olarak e itime ayrılan
kaynakların yeterlili i incelenmelidir.
Kaynak: OECD, 2019. *Satın Alma Gücü Paritesi’ne (SGP) göre hesaplanmı ABD doları
24
Kaynak: OECD, 2019. *Grafik ilkokul, ortaokul ve ortaö retim kurumlarına yapılan harcamaları
kapsamaktadır.
e itimde rol model olarak gösterilen ülkelerin e itime kamu kayna ı deste i oranının
oldukça fazla oldu u dikkati çekmektedir.
E itime ayrılan devlet bütçesinin oranı e itimsel e itsizlikleri önlemede önemli bir
etken olarak kabul edilmelidir. E itlik ilkesinin öncü uygulayıcısı, hukuksal temeller
üzerinden me rula an devlet kurumu olarak gösterilmektedir. Ancak bireylerin e itiminde
fırsat e itli inden bahsedebilmek için, bireylerin hukuk önünde e it e itim alma hakkına
sahip olmaları bu durumun garantisi olmamakla birlikte bu hakkı kullanabilme
imkânlarının da bulunması gerekir (Kandemir ve Kaya, 2010). Aksi halde e itim teorik
olarak bütünle tirici, pratik ve uygulama noktasında ise toplumu sınıflara ve tabakalara
ayrı tırıcı bir konuma gelecektir. E itimde e itlik sa lama sorunsalı dikotomik olarak
e itsizlik konusunu da güncel tutmakta, e itimde fırsat e itli i sa lama çabaları, ekonomik
e itsizli in yanı sıra etnik, kültürel, dini, sosyal ve cinsiyete dayalı e itsizlik engelleri ile
kar ı kar ıya kalmaktadır.
kadın ve erkek arasındaki toplumsal ve fiziksel farklılıkları ifade etmek için toplumsal
cinsiyet kavramı kullanılmaktadır. Sosyal tabakala manın önemli unsurlarından biri olan
toplumsal cinsiyet kavramı, erkek ve kadın arasındaki sosyal sınıf, statü, ırk biçimlerinde
öne çıkan bir toplumsal farklıla ma eklidir (Slattery, 2017: 344). Cinsiyete dayalı ayrımcı
davranı lar bireylerin e itimden faydalanabilme durumlarını olumsuz etkilemi tir.
sistemi, feodal zümre sistemi, toplumsal sınıf sistemi gibi tabakala ma biçimleri tarihsel
süreç içinde ortaya çıkmı tır. Tabakala ma, içine ki ilerin konuldu u bir yatay ve birbiri ile
ili kili bir tabaka durumunu kavramsalla tırır. Statü ve sınıf bakımından her grup ve her
toplum tabakalanmı tır (Fichter, 2006: 44). Belli özellikler ve imtiyazlar do rultusunda
kategorize edilmi toplumda sosyal e itsizlik durumu olu maktadır. Olu an e itsizlik
durumu toplumu olu turan bile enlere de genellenmektedir.
Macionis (2013: 248)’e göre tabakala ma, insan kategorilerinin toplumda
hiyerar ik bir ekilde sıralanmasıdır ve dört önemli ilkeye dayanır:
1-Sosyal tabakala ma toplumun bir özelli idir, basit bireysel farklılıklara
indirgenemez.
2-Sosyal tabakala ma nesilden nesile aktarılan bir özellik gösterir.
3-Sosyal tabakala ma evrensel fakat de i ken yapıdadır.
4-Sosyal tabakala ma içinde e itsizliklerle beraber inançlar da bulunur.
Tarih içinde toplumsal ili kiler karma ıkla tıkça tabakala ma daha geni kapsamlı bir hale
gelmi tir. Toplumdaki insan kategorileri toplumsal de i im süreçleri içinde yeniden
ekillenmi tir.
Toplumsal tabakala ma, bir grubu olu turan bireylerin tayin edilmi
konumlarındaki hiyerar ik farklıla madır. Tabakala manın temelini toplumsal bile enlerin,
bireyin hak ve sorumluluklarının, toplumsal iktidar ve etkilerinin e itsiz biçimde da ılımı
olu turmaktadır. Pitirim Sorokin’in tabakala ma kuramına göre; iktisaden tabakala mı
toplum, siyaseten tabakala mı toplum, mesleki bakımdan tabakala mı toplum olarak
toplumsal tabakala ma bu üç durumda gerçekle ir ve bu durumlar birbiri ile etkile im
halindedir (Karakaya, 2016). Her toplumun tabakala ma yapısı kendine has özellik
gösterir. Toplumsal örgütlenme beraberinde toplumsal tabakala mayı getirir. Tabakasız bir
toplumsal yapı dü ünülememektedir. nsanlı ın tabakala ma süreci sosyo-kültürel, etnik,
dini, ekonomik ve siyasal olup tabakala ma kapalı, yarı açık ve açık olmak üzere
kategorilendirilebilir (Özen, 2016). Kapalı tabakla maya örnek olarak kölelik ve kast
sistemi, yarı açık tabakala maya örnek olarak zümre sistemi, açık tabakala maya örnek
olarak toplumsal sınıf sistemi verilebilir.
Toplumsal tabakala ma genel hatlarıyla iki temel görü tarafından formüle
edilmi tir. Bunlardan biri Marx temelli çatı macı görü ler di eri ise i levselci
(fonksiyonalist) yakla ımdır. Marx’ın yakla ımında üretim araçlarına sahip olma
durumuna göre toplum, burjuvalar ve proleteryalar olarak iki temel sınıflı yapıya ve
29
Tarihi: 28.11.2019). Teorik bir zemine oturtulmu ve bu teorik zeminin uygulamasına veya
ele tirisine dayalı eylemler toplumsal yapıların analizinde daha faydalı olmaktadır.
Marx ve Engels (2017: 79)’e göre tarih öncesi dönemde ve tarih boyunca hemen
her yerde toplum ba tan a a ı katmanlara ayrılmı , toplumsal yapı çok katmanlı bir
biçimde konumlanmı tır. nsanlık yerle ik ya am öncesi dönemde avcı toplayıcı
toplumdan efendi ve köleye dayalı sınıflı sisteme, yerle ik düzenin do urdu u topra ın
mülkiyeti mücadelesi ile beraber ortaça da derebeylerin etrafında kümelenmi sınıfsal
feodal hiyerar iye, feodalitenin yıkılmasıyla birlikte kurulan kentsoylu düzende
kentsoylular ile proleterler arasındaki mülkiyet araçlarına sahiplik durumundan çıkan
sınıfsal çatı malara do ru dönü erek ilerlemi tir. Hemen her dönemde toplum bir sınıfsal
ayrım ve sava ım içindedir. Toplumsal sınıfların varlı ı tarihe ve dönemin ko ullarının
konumlandırmalarına göre bireylere pozitif veya negatif imtiyazlar tanımı tır.
Marx’ın toplum bireylerden de il sınıf mücadelesinde kar ı kar ıya gelen
sınıflardan olu ur görü ünden hareketle Louis Althusser (2017: 14), devletin ideolojik
aygıtlar olu turarak hem sınıf mücadelesinin verildi i hem de bu mücadeleye konu olan
ortak yeri olu turdu unu savunur. Sınıf mücadelesi ve sınıfların olu umu egemen
ideolojinin yapısalcılı ında gerçekle ir. Egemen ideolojinin varolu sal ko ulu kendini
yeniden üretmektir. Yeniden üretim artlarının belirleyicisi toplumdaki sınıfsal olu umlar
ve sınıfların mücadelesidir.
Marx (2017: 79), Komünist Manifesto’nun giri cümlesine ‘gelmi geçmi bütün
toplumun tarihi sınıf sava ımları tarihidir’ diyerek ba lar. Bu cümleden hareketle Marx,
toplumların bütün tarihsel süreç içinde ekonomik altyapısal ili kiler çerçevesinde sınıflara
ayrıldı ına ve bu ekonomik altyapı temelinde sınıflar arasında süre en bir mücadelenin
bulundu una i aret eder. Burada Marx’ın bize dü ünsel katkısı toplumsal sınıfların
varlı ını ke fetmesi de il, toplumsal sınıfları ve sınıf mücadelesini üretim ve mülkiyet
ili kileri nedenselli inde çözümlemi olmasıdır. Giddens (2012: 38-366)’a göre ise
bireyleri ekonomi ve istihdam ba lamında birer sınıf çatısı altında de erlendirmek
yetersizdir. Bununla beraber tüketim ögeleri, ya am tarzları, kültürel faktörler de göz
önüne alınmalı tüketim ile ilgili simgelerin sınıfın üzerindeki belirleyici faktörü
unutulmamalıdır.
Klasik sosyolojide Karl Marx’tan sonra ünlü sosyolog Max Weber’de sınıf kavramı
ile ilgili önemli görü lere imza atmı tır. Weber, ekonomik faktörlere dayalı sınıf
yakla ımını kabul etse de, ona göre sınıf üretim araçları mülkiyetine sahip olma
33
durumundan çok daha fazlasıdır. Weber’e göre sınıfın konumunu mülkiyetin yanı sıra,
beceri, bilgi, e itim, çe itli piyasa imkânları ve nitelikleri belirlemekte yani sınıfın konumu
piyasa konumu ile paralellik göstermektedir. Buna göre sosyal sınıflar ki iye özgü ve çok
sayıda olasılı a dayalı bir yapı alırlar.
Weber (1996: 269-270), sınıf artlarının olu abilmesi için bazı unsurların bir arada
olması gerekti ini belirtir. Birincisi, ‘bir grup insanın ya am olanaklarının belli bir
nedensel ö esi ortak ise’, ikincisi, ‘bu ö eyi mal sahibi olmak ve gelir sa lamak gibi salt
ekonomik çıkarlar temsil ediyorsa’, üçüncüsü ise, ‘bu ö e, meta ve i gücü piyasaları
ko ullarında temsil ediliyorsa’ sınıftan söz edilebilir. Marx’tan farklı olarak Weber sınıf
yakla ımına bireylerin sahip oldu u bilgi, beceri ve nitelikler gibi de i ken faktörleri de
katmı tır. Bu de i kenler bireyin piyasa konumundaki yerini de de i tirmektedir. Weber’e
göre sadece üretim de il tüketim ko ulları da toplumsal nitelikleri belirleyen ve sınıflar
üzerinde etkili bir de i kendir.
Max Weber görü lerinde sınıf ve statü ayrımına gider. Bu iki kavram birbiri ile
ba lantılıdır. Sınıf ve tabaka olu umunun temeli olan e itsizlik sadece ekonomik de il
bunun yanında toplumsal konumlar ve siyasal güce de ba lıdır. Ekonomik olarak üstün
olan gruplar aynı ölçüde toplumsal saygınlı a ula amamaktadır. Bireyler salt mülkiyet
üzerinden de il üretebilme kapasitesine göre faklıla ır. Weber, statü kavramı ile sınıfa
kültürel bir anlam ve mülkiyet sahipli i yerine ekonomik bir perspektif kazandırır. Bireyin
ya am tarzı, üretim ve tüketim biçimi, hayatı kavrayı biçimi statü gruplarını olu turur. Bu
ba lamda aynı ekonomik güce sahip bireylerin statüleri arasında büyük farklıla malar
olu abilir. Sınıf ve statü arasındaki ayrım sosyal tabakala manın sadece mülkiyete ba lı
maddi temelli bir olu um olmadı ı ortaya koyar.
Marx ve Weber’den etkilenen Ralf Dahrendorf ise sınıf çatı masının toplumsal
de i meyi do urdu unu kabul etmi tir. Dahrendorf’a göre sosyal de i menin temel
dinami i mülkiyet unsurlarına sahiplikten ziyade güce ve otorite konumlarına katılma ve
bu konumlardan dı lanma temeline kurulmu tur. Toplumdaki konumsal farklılıklara
dayanarak otorite miktarları da de i ir yani otorite konumlara aittir. Otorite konumunda
bulunanlar ile bu otoriteye itaat edenler arasında sürekli bir çatı ma bulunur. Toplumsal
sınıflar Dahrendorf’a göre bu çatı ma üzerinden kurulmaktadır (Slaterry, 2017: 182).
Özetle postkapitalist toplumlarda otorite ile bu konumdan dı lanmı olanlar arasında
zorunlu olarak bir çatı ma vardır ve bu çatı ma Marx’ın kuramındaki sınıf çatı masının
yerini almı , çıkar gruplarından çatı ma grupları do mu tur. E itim sistemleri ise
34
kullanmada fırsatlara sahip olmasının gereklili i ortaya çıkar. Bilgiye ula manın en önemli
faktörü e itimdir. Ekonomik temelleri bulunan e itimin ekonomik e itsizlikten etkilenen
bir yönü vardır. Ekonomik e itsizlikler arttıkça sınıfsal yapılanmalar toplum üzerinde
yeniden kurulmaktadır. Dolayısıyla ekonomik e itsizlik, e itim ve entelektüel
beceriler/elitist olma arasında kar ılıklı belirleyici bir ili ki bulunmaktadır.
Toplumsal sınıf algısı ve sınıfların konumlandırılması o toplumun üretim, bölü üm,
emek, sermaye, kültür gibi ili kisel ve kompleks hareketlerinde ekillendirilir. E itim ve
toplum ili kisi dü ünüldü ünde, e itim faaliyetleri bu de i kenlerin etkisini tüm merkez ve
çeperlerinde derinden hissetmektedir. Temel hak ve özgürlükler toplumsal sınıflara göre
ekillendirildi inde sınıfsal ayrıma dayalı çok boyutlu e itim uygulamaları ortaya çıkar.
ktisadi ko ullardan beslenen toplumsal sınıfla ma, e itimde fırsat e itsizli ini do urur.
Toplumsal sınıfları olu turan birey ve grupların kendi konumlarını kabullenmesi ile sınıflar
arasındaki mesafe daha da açılmakta e itsizlik daha da büyümektedir.
2.1.5. Toplumsal Hareketlilik
Hareketlilik kavramı, sosyal bilimlerde, bir toplum içindeki birey ve grupların
fiziksel veya toplumsal hareketini ifade eder. Fiziksel hareketlilik ile kastedilen daha çok
göç ve göçün unsurlarıdır. Toplumsal hareketlilik ise daha çok sosyal hareketlenmeleri
kapsamaktadır. Toplum içindeki bireyler konumları bakımından sürekli de i kenlik
göstermektedir. Bireyin konumunun de i imine özellikle günümüz artlarında birçok
faktör sebep olmaktadır. Üretim ve tüketim ili kilerinin de i mesi ve geli mesi i
kollarında, toplumsal hayatın ya anı biçiminde, e itim yapılanmalarında, toplumun yapısı
ve anlayı ında de i imler yaratmı tır.
Bir toplumdaki temel grupların kar ılıklı ba ımlı ve düzenli ili kileri toplumsal
yapıyı olu turur. Toplumsal yapının hem dinamik hem statik bir özelli i bulunmakta
toplumsal hareketlilik zamanda ve mekânda kendine yer bulmaktadır. Bireylerin toplumsal
yapı içindeki statü ve durumunun de i imine toplumsal hareketlilik denir (Fichter, 2006:
180). Bireyin toplumsal statüsünün de i imi toplumda tabakala mı yapılar arasında veya
aynı tabakanın içinde gerçekle ebilir. Tabakaların açık, yarı açık veya kapalı olma özelli i
toplumsal hareketlili i önemli ölçüde etkiler (Özen, 2016). Örne in kapalı bir toplumsal
tabakala mada sınıflar arası geçi ve hareketlilik mümkün de ildir. Modern toplumdaki
açık toplumsal tabakala malar ise bireylere toplumsal hareket özgürlü ü sa lamaktadır.
Sosyal hareketliliklerin yapısı bir toplumun tabakala ma seviyesi hakkında önemli
fikirler vermekle birlikte sınıf olu umunu da aydınlatıcı niteliktedir (Korkmaz, 2005). Alt
36
ve üst tabaka ve sınıflar arasındaki geçi ler sosyal hareketlili in yaygınlık ve yo unlu u
hakkında bilgi verir. Toplumsal sosyal hareketlilikler toplum içindeki sosyal yapıla manın
etkenlerini ve unsurlarını anlama konusunda da aydınlatıcı olmaktadır. Toplum içinde
bulunan e itsizlikler sosyal hareketlenmelerinin yönü ve gidi atına olumsuz etkiler
bırakabilmektedir.
Modern toplumda, alt sınıf üyelerinin yetenekleri ölçüsünde üst sınıflara
geçebilmesi, üst sınıf üyelerinin ise konumlarının bireysel yetenek ve e ilimleri ölçüsünde
belirlenmesi ça da sosyoloji kuramları tarafından temel ölçüt olarak kabul edilmi ,
medeni toplumlar sınıf ve tabakalar arasında geçi hareketlerine imkân tanıyan toplumlar
olarak de erlendirilmi tir (Topses, 2014: 101). Toplumsal tabakalar arasındaki geçi
hareketleri ve bu geçi leri düzenleyen kriterler dönemin ko ul ve ihtiyaçlarına göre
de i im göstermektedir.
Sorokin’in ‘Toplumsal Hareketlilik’ adlı eseri üzerinde çalı an Karaya (2016),
toplumsal tabakala ma ve bu tabakalar arasında ve içinde ortaya çıkan hareketlilik
alanlarının koordinasyonuna toplumsal mekân kavramı ile tanımlandı ını belirtir.
Toplumsal hareketlilik bu toplumsal mekândaki yer de i tirmeleri ele alır. Ki inin
toplumsal konum ve statüsü toplumsal mekân içinde de i mekte, geli mekte ve kendine
yer edinmektedir. Toplumsal hareketlilik ve toplumsal tabakala ma dinamik ve bütünlük
kavramları içinde hareket eden iki durumdur. Toplumsal hareketlilik tanımlanmı
toplumsal mekânlar içinde gerçekle ir. Toplumsal mekânları do uran hareket alanlarının
toplumsal belirleyicileri toplumsal hareketlili i yönlendirme noktasında önemli bir rol
konumundadır.
Sanayi sonrası toplum olarak bahsedilen bilgi toplumu içinde toplumsal
hareketlili in en önemli aracı e itimdir. lk ö renme dönemlerinden itibaren kaliteli bir
e itim hayatına sahip olmu birey statü kazanma ve aktif bir toplumsal hareketlilik geçirme
konusunda toplumun daha alt kesimlerindeki bireylere oranla daha avantajlı bir
konumdadır. Hareketlili in, tabakala manın ve de i menin kaçınılmaz kabul edildi i bu
dönemde dezavantajlı bireyler e itim hayatından itibaren bir e itsizlik durumu ile kar ı
kar ıya kalmaktadır. E itsizlik durumları bireyin imkânları ve toplumsal statüsü
bakımından bireyleri daha alt basamaklara do ru bir hareketlili e itmektedir.
Tabakalar arasındaki hareketlili in en önemli etkenlerinden biri de e itim
faktörüdür. E itimin sosyal tabakala ma ile olan ili kisi tabakalar arası hareketlilik söz
konusu oldu unda kendini göstermektedir. Bireyi toplumsalla tıran e itimin aynı zamanda
37
mesle ine geçi yapmasına yatay hareketlilik; bir i çinin dı arıdan üniversite okuyarak
ö retmen olmasına dikey hareketlilik denir.
Yatay hareketlilikte benzer sosyal ve kültürel çevre içinde farklıla ma söz
konusudur. Yatay hareketlikte çok büyük de er de i imleri gözlenmemektedir. Birey,
sahip oldu u sermaye çe itlerinin toplamları içindeki hareket alanlarında gezinmektedir.
Dikey hareketlilikte ise bireyin sosyal konumunda ve statüsünde belirgin bir yükselme
veya alçalma söz konusudur. Birey ya amında daha üst statüye yükselebilir veya daha alt
statülere inebilir. Statüler ekonomik sermaye ile beraber bireyin ya antısına ba lı sermaye
türleriyle de ba lantılıdır. Hem yukarıya hem de a a ıya do ru dikey hareketlilikte
belirleyici birçok etken faktör bulunmaktadır. Özellikle yukarıya do ru dikey hareketlilikte
toplumsal tabakalar ve sınıflar arasından daha üst bir seviyeye geçi ya andı ından bireyin
sahip oldu u sermaye türlerinde belirgin bir artı ya anmaktadır.
Bireyler veya gruplar toplumsal yapı içinde fiziki mekân ba lamında veya tabakalar
arasında geçi ler ya arlar. Sosyoekonomik ko ullar, e itim, sa lık ve siyasal etmenler
yatay ve dikey hareketlilikte önemli rol oynarlar. Günümüz sosyoloji yakla ımları özellikle
e itim ve dikey hareketlilik üzerinde durmakta bunların aralarındaki ili kiselli e dikkat
çekmektedir. Fırsat e itli inin sa lanması bireyin önündeki e itimsel engelleri a ması
konusunda büyük bir etmendir. Ça da toplumlar e itimde fırsat e itli i ile bireyin
toplumsal hareketlilik imkânlarını geni letmenin önemi üzerinde durmaktadır.
2.1.6. Toplumsal De i me
De i im, bütün toplumların temel özelli idir. Her toplum belirli durumlara göre
ileriye veya geriye do ru diye nitelendirilen farklı hızlarda bir de i im ve dönü üm süreci
39
de erlendirmektedir (Bal, 2018: 54). Mevcut durumundan çe itli sebeplerle ho nutsuz olan
toplum üyeleri rasyonel bir bakı açısıyla, kültürel ve ideolojik çerçevede toplumsal
de i imi gerçekle tirmektedir. Toplumsal hareketlenmeler, toplumda olu an dengesizlik
durumlarını yeniden denge durumuna ula tırmak veya dengesizlikleri yaratıp bunun
üzerinden gerçek denge düzenine ula mak arasında gidip gelmektedir.
Sosyolojik perspektif toplumu çözümleyebilmek adına metodolojik olarak
toplumsal yapı ve toplumsal de i me alanlarını kendine sorunsal olarak seçmi tir.
Toplumsal yapının bütünlük, de i im ve dönü üm ve kendi kendini ayarlama olmak üzere
üç temel özelli i bulunmaktadır. Yapı kendinin de i im ve dönü ümlerini düzenleyerek
toplumsal hayatın devamını getirir. Toplumsal de i me, toplum yapısını olu turan ili kiler
a ının ve bu a ı düzenleyen kurumların de i mesidir. Yapı ve bu yapının de i im ve
dönü ümü ontolojik bir ili kisellik içinde deterministik bir karakterdedir. Toplumsal
de i menin çok boyutlu yapısı incelemek için birçok kuram ve görü ten faydalanmak
gerekmektedir.
2.1.6.1. Bazı Toplumsal De i me Kuramları
De i me olgusunun açıklanmasında büyük boy, orta boy ve küçük boy kuramların
çalı ma yaptı ı öne süren Bal (2018: 54), büyük boy kuramları organizmacı, evrimci ve
diyalektik; orta boy kuramları i levselci ve çatı macı; küçük boy kuramları ise grupsal ve
bireysel modeller olarak sınıflamaktadır. Ona göre büyük boy kuramlar genel toplumsal
de i me yasalarına ula mayı, orta boy kuramlar tek tek toplulukları inceleyerek de i me
ilkelerini bütün topluma genellemeyi, küçük boy kuramlar ki iler ve gruplar üzerinden
de i meyi açıklamayı amaçlamı lardır.
Auguste Comte, toplumsal de i imin kayna ı dü ünceler olarak belirlemi tir.
Toplumsal de i me dini dü ünceden ba layıp oradan metafizik dü ünceye geçen, metafizik
dü ünce aracılı ıyla modern bilimde pozitivist dü ünceye do ru de i en entelektüel insan
ürünüdür (Erol, 2011). Comte’a göre toplumlar teolojik, metafizik ve pozitivist olmak
üzere üç a amadan geçerler bu duruma ‘üç hal yasası’ adı verilir. Toplumlar insan
dü üncelerinin geli imine ba lı olarak bir dizi önceden belirlenmi geli im a amalarından
geçerler ve toplumsal de i imin temel yasalarını olu tururlar.
Comte gibi evrimci yakla ımı benimseyen Herbert Spencer, biyolojik
organizmaların evrim süreçleriyle toplumların de i imi arasında ba kurmu tur.
Toplumdaki birbirine ba ımlı yapısal ve i levsel parçalar birbirinden farklıla arak bir üst
düzeyde bütünle me sa lar. Toplumlar sürekli bir rekabet halinde bulundu undan bunun
41
sonucu ortaya çıkan ya am mücadelesi beraberinde toplumsal evrimi getirir (Ye ildal,
2012). Durheim’a göre ise toplumsal de i menin en önemli faktörü i bölümüdür.
Toplumsal düzenin yeniden in ası için i bölümü ve toplumun i levsel parçalarının
bütünlü ü önemli bir yer tutmaktadır. Dayanı macılık, i bölümü ve bütünlükçülük sa lıklı
bir toplumsal de i meyi beraberinde getirir.
Marx, toplumsal de i me dinami ini üretim araçları üzerinden yürütür. Üretim
araçlarına sahiplik durumu ve mülkiyetin konumu sınıf mücadelesini do urmu tur. Tarihi
yönlendiren ve belirleyen sınıf mücadelesidir. Üretim ve mülkiyet ili kileri çerçevesinde
olu an sınıf çatı ması toplumu belirli bir yönde toplumsal devrime ula tırır. Marx’ın
tanımladı ı toplumdaki alt yapı ve üst yapı bile enleri bu devrimler ı ı ında de i ime ve
dönü üme u rar. Olayların diyalektik örgüsü toplumsal de i imi gerçekle tirmi tir.
Weber ise toplumsal de erlere ve fikirlere vurgu yapmı , de erlerin fikirlerden
kaynaklandı ını öne sürerek Marx’ın görü lerinden bu noktada belirgin bir ekilde
ayrılmı tır (Goodwin ve Scimecca, 2015: 230). De erlerden hareketle toplumsal eylem,
rasyonalite, güç ve otorite çözümlemelerini yapan Weber nedensel ve ço ulcu bir bakı
açısına sahiptir. Toplumsal de i menin do asını ve nedenlerini ekonomik etkenlerin
yanında bireylerin duygu, dü ünce, güdü ve eylemlerinde anlamaya çalı mı toplumsal
eylemlere yönelmi tir. Ona göre toplumsal de i mede insanların dü ünceleri önemli rol
oynar.
Ça da sosyoloji yakla ımlarını bütüncül sistem kuramları, analitik-soyutlamacı
kuramlar, çatı macı kuramlar ve i levselci kuramlar olmak üzere dört temel kuram
çerçevesinde ele alan Erkilet (2015: 71,145,198,257), bu kuramların temsilcileri Sorokin,
Parsons, Dahrendorf ve Merton açısından toplumsal yapı ve de i meyi öyle
açıklamaktadır:
Sorokin de i meyi tarihsel süreç içinde meydana gelen de i melerin temel yasaları
yani makro ölçekte ve toplumlar temelinde mikro ölçekte ele alır. Bu iki ölçek ayrılmaz
birer bütünlük içindedir. Sorokin’e göre de i me sistemin kendi yapısallı ından
kaynaklanan bir durumdur ve buna ba lı olarak sistemler ve yı ınlar zaman ve mekân
içinde sürekli de i irler.
Parsons, de i me kuramında toplumsal de i meyi makro çözümlemelerden
hareketle ele alır. De i me kuramının ba lantı noktalarını açıklarken iç düzenlik ve
devamlılık ba lamından yararlanır. Parsons, toplumsal de i meyi adaptasyonu artıracak
düzenlemeler olarak görür. Toplum, evrimsel mekanizmalara dayanarak bir uyum sürecine
42
girmek için de i ir ve dönü ür. Ancak buradaki evrim i bölümüne ve bütünlü e dayalı en
iyi uyumu yakalamaya dayalı bir süreçtir.
Dahrendorf, toplumsal de i imin nedenini örgütlü çıkar gruplarının sistemin
yapısını kuran otorite ili kilerine etkisi olarak açıklar ve bu ba lamda kuramını mikro
birimler üzerinden geli tirir. De i me faktörlerini iç ve dı faktörler olarak
gruplandırmı tır. Toplumda de i me olgusu zaten mevcut olup bunun ba aktörü ise
çatı ma gruplarıdır. Otorite sorunsalında olu an çatı ma grupları sonuca varamayan bir
diyalektik mücadele içindedir. Otorite sahipleri ile otoritenin dı ında kalan gruplar arasında
çıkar çatı masına dayalı toplumsal statükoyu de i tirmek adına verilen mücadele
toplumsal de i meyi ekillendirmi tir.
Merton, i levselci bir bakı açısıyla toplumda bulunan bozuk i levlerin toplumsal
dinamik ve dengelere zarar verdi ini, bunların sistemin dengesini bozmayacak ekilde
denge altına alınması gerekti ini savunur. Merton’a göre toplumsal sorun olu turan
uyu mazlıkların çözümlenme süreçleri toplumsal de i menin temel nedenini
olu turmaktadır. Toplumdaki düzensizlik ve sapmaların neden ve sonuçları tahlil edilip bu
hususta çözümler tayin edilmelidir. Toplumsal sistem bu durumları denetim altına alıp
örgütlenme sürecinde de i im ve dönü üme u ramaktadır.
Toplumsal de i menin çok boyutlu, dinamik ve de i ken yapısı bu konuda birçok
kuram ve ara tırmaya kapı açmı tır. Tek bir kuramın açıklamada yetersiz kaldı ı de i me
olgusuna birey, toplum ve kültür ili kisinde yanıt aranmı tır. Bu kavramların her birinin
içinde u veya bu ekilde toplumsal bir olgu olan e itim kavramı yer almaktadır.
Toplumsal de i mede e itim kavramı ve e itimin bile enleri bazen bir araç bazen bir amaç
pozisyonunda de i menin gidi at ve seyrine önemli etkiler bırakmaktadır.
2.2. Kuramsal Çerçeve
E itim, davranı de i ikli ini öngören toplumsal yapı ve normlara uygun olarak
ilerleyen bir süreçtir. Bu ba lamda bireyin e itiminin olası iç ve dı faktörlerden etkilenme
oranı yüksektir. Yani e itim kavramı birçok bile eni içinde barındıran dinamik bir süreçtir.
Dünya’ya gelen birey içinde ya adı ı kültürü payla ır, o kültürün alıcısı ve bir üyesi
konumuna gelir. Ki iler ve kurumlar bireyin var oldu u düzenin içinde kültürle me
sürecinde görev alırlar. nsanların ve toplumların etkile iminde e itimin belirleyici rolü ön
plana çıkarken resmi ve resmi olmayan yollarla edinilen e itim faktörü insan potansiyeline
katkı sa layan sosyal düzenin de belirleyicisi konumundadır (Gutek, 2006: 5). Bireyi
43
toplumsalla tıran ve bir düzenin temsilcisi kabul edilen e itim kavramı çe itli
düzenlemeler ile evrensel bir hak ve özgürlük alanı olarak tanımlanmı tır.
Bilim ve teknoloji devrini ya adı ımız günümüzde, e itim faktörü devletlerin
bilimsel ve teknolojik açıdan kalkınmı lık ölçüsünün ba at faktörü haline gelmi tir. Sanayi
toplumundan enformasyon toplumuna geçi , hammaddeye verilen önemi e itim ve bilgi
yönüne do ru evrimle tirmi tir. Devletlerin kalkınmı lık düzeyini temelde belirleyen
e itimli birey, e itimli toplum olmu tur. Kapitalist toplum ili kileri adil bir toplumsal ili ki
düzenine izin vermemektedir. Kapitalizm, hayatta kalabilmek için eme ini satmak zorunda
kalan mülkiyetten yoksun insanı, bir sözle me ili kisi içinde çalı tırmaya dayanan ve
de erler sisteminin merkezinde çalı mayı temel de er olarak kabul eden bir toplumsal
düzendir (Bu ra, 2018: 10). Modern toplum ile birlikte anılan kapitalist toplum bireylere
politik özgürle me vaadi sunmaktadır. Ancak politik bakımdan özgürle en birey, insan
olarak özgürle ememektedir. nsanın insan tarafından sömürülmedi i bir toplumda ancak
e itlikten bahsedilebilir. Bu durum e itimsel anlamda da e itlik kavramı için önemli bir
sorun olu turmaktadır.
E itimin devletler için önem derecesi dü ünüldü ünde e itim uygulayıcılı ı ve
düzenleyicili i görevini de devletler üstlenmi tir. Toplumsal ya amın do urdu u hak
kavramı bir kimsenin isteyip talep edebilece i ve kullanabilece i durumları tanımlamakta
olup, bu durumlar devlet ve toplumun ortak konsensüsünde hukuk düzeni ve yasalar ile
güvence altına alınmı tır (Çallı, 2009). kinci Dünya Sava ı sonrası sosyal hak kavramının
ortaya çıkı ı sosyal devlet anlayı ını do urmu tur. 1948 yılında imzalanan nsan Hakları
Evrensel Beyannamesi sosyal haklara ve sosyal devlete vurgu yapan öncü giri imlerden
olmu tur.
Sosyal devlet anlayı ı, nsan Hakları Evrensel Beyannamesinde belirtildi i gibi
bireyin temel hak ve özgürlüklerini yönetme hakkı edindi i yurtta larına e it olarak
da ıtmak ile görevlidir. E itim hakkı da gerek ulusal gerekse evrensel anla malarda temel
hak ve özgürlükler kapsamında kabul edilmi tir. O halde her bireye e itimde e it haklar
yani fırsat e itli i sa lanmalıdır. E itimde fırsat e itli i kavramı, tüm bireylerin sunulan
e itim olanaklarına farklılık gözetmeksizin e it biçimde ula abilmesini ve sunulan
olanakların da herkese e it hale getirilmesini ifade eder (Ya ar, 2014). Toplumun yapısını
olu turan ayrı ma, bütünle me ve farklıla ma durumları çe itli alanlarda e itsizlik ortamı
yarattı ı gibi e itimde bir fırsat e itsizli i yaratmı tır. Ortaya çıkan e itsizlik durumu
toplumda sınıf ve tabakala ma yapısını etkilemekte ve onları ekillendirmektedir.
44
Marx (2017: 114)’a göre birey kendisinin toplumsal bir varlık oldu unun
bilincindedir. Bireyin kendi varolu u toplumsal bir etkinli e dönü ür ve bireyin kendini
getirdi i durum toplumu etkiler. Genel bilincin ya ayan biçimi olan gerçek topluluk,
toplumsal yapının kuramsal biçimidir. Genel bilincin etkinli i ki inin toplumsal bir varlık
olarak kuramsal varolu udur. Toplumsal bir varlık olan birey toplumu yeniden kurar.
Bireyin içinde olan toplumsallık içgüdüsü ve bilinci onu gerçek dünyada var eder. Marx,
birlikte ve ortak hareket etmeyi savunur. Bu birliktelik belli amaç çerçevesinde bir ideali
gerçekle tirmek üzerine kurulur ve sınıfsal temellidir. Bu ba lamda bireyi üretim
temelinde bütünsel olarak geli tirmeyi amaçlayan, parasız ve e it bir e itim ile yeti tirilen
birey yabancıla maz ve toplum için mücadele bilincini edinir.
Turner (1991), Marx’ın çatı ma teorisinin temel özelliklerini öyle açıklamaktadır:
1- Toplumsal ili kiler sistemli görünse de çıkar çatı maları ile doludur.
2- Sosyal sistemler sistematik olarak çatı ma yaratırlar.
3- Çatı ma, sosyal sistemler için kaçınılmaz ve yaygın bir özelliktir.
4- Çatı ma, kar ılıklı çıkar kar ıtlıkları üzerinden ortaya çıkar.
5- Kaynakların da ılımı, güç ve maddi zenginlik alanları çatı manın daha çok
ortaya çıktı ı alanlardır.
6- Çatı ma, sosyal sistemlerdeki de i menin ana kayna ıdır.
Çatı macı gelene in perspektifinden toplumsal düzen anlayı ı çıkar çatı ması
etrafında toplanan grup ve bireyleri barındırır. Toplum hem çatı malar içerir hem de açıkça
çatı ma olmadı ında bile toplumda bir tahakküm süreci ya anır (Collins, 2015: 55).
Mücadelenin ve çatı manın ekli ve yapısı birbirlerine göre farklılıklar gösterse de
çatı macı kuramcılara göre ekonomik, siyasi, sosyal, kültürel alanlarda ya anan çatı malar
topluma do ruyu buldurarak toplumsal dengeyi yeniden kurar. Çatı ma süreci toplumda
dengesizlik-yeniden denge yaratma sürecidir.
Weber, Marx’ın çatı ma görü ünden farklı olarak onun belirtti i mutlak de i imin
aktörü olan ekonomik çıkar çatı malarının tek geçerli neden olmadı ını belirtir. Weber’e
göre toplumsal çatı mayı olu turan ko ullar, güç-servet-prestij ili kisinin bir ba ka deyimle
parti-toplumsal sınıflar ve toplumsal statülerin arasındaki korelasyonel ili kinin durumu,
ödüllerin toplumda dengesiz da ılımı ve alt kademedeki bireylerin sahip oldu u dü ük
toplumsal hareketlilik imkanlarıdır (Turner, 1991). Bu üç önemli ko ul ve bu ko ulların
aralarındaki ili kilerin gerek pozitivist gerekse ele tirel anlamacı bir tutum çerçevesinde
analizi toplumsal çatı maların analizinde büyük rol oynamaktadır.
46
Çatı macılık görü üne göre insanlarda toplum tarafından belirlenmeyen çıkar
çatı maları vardır, güç toplumsal ili kilerin merkezindedir, toplumsal de er ve dü ünceler
gücü elinde tutanların amaçlarını gerçekle tirmek için bir araçtır kabullerine
dayanmaktadır (Aman, 2017). Çatı macılık kuramları ekonomik e itsizlik üzerinden bir
toplumsal grubun ba ka bir toplumsal grup üzerinde egemenlik kurma ve grupların
üzerlerinde kurulan tahakküm etkilerine direnme süreçlerini kapsamaktadır.
Toplumlarda ya anan e itsizli in temel unsuru çatı macılara göre toplumdaki
ekonomik yapılanmalar olarak dikkat çekmektedir. Ekonomik bile enlerin toplumsal
fırsatlara ula mada önemli bir unsur oldu u kabul edildi inde toplumda bazı de erler
piyasa ekonomisin sonuçları durumuna dönü mektedir. E itim ekonomisi, ekonomik
de i menin toplumsal yapı ve bireysel bilgi ve becerilerin arasındaki ili kileri ifade eder
(Carnoy, 1982). Bu durumda toplumun ekonomik kalkınmasının derecesi e itimsel
de i kenlerin üzerinde önemli bir etki bırakmaktadır. Toplumdaki gelir da ılımı
durumlarına göre bireyin ait oldu u toplumsal sınıf konumlandırılmakta, e itim faktörü ise
bu sınıfların yeniden yapılandırılmasında görev almaktadır.
Modern toplumda sosyal devlet anlayı ı ilkesine göre devlet vatanda larının temel
gereksinim ve ihtiyaçlarını kar ılamak, toplumda ya anan derin e itsizlik durumlarının
önüne geçmek ile sorumludur. Engels (2011: 205), devlet mekanizmasının sınıf
kar ıtlıklarını önlemek için ortaya çıktı ını fakat aynı zamanda sınıf çatı malarının
ortasında do an devlet kurumunun ekonomik bakımdan güçlü dolayısıyla siyasal
bakımdan da güçlü konuma gelen ve böylece ezilen sınıfı sömürmek için yeni araçlar
kazanan sınıfın devleti haline dönü tü ünü savunmaktadır. Antik devlette kölelik düzeni
ile ba layan sömürü düzeni modern devlette ücretli emek ve sermaye sömürüsüne
dönü mü tür.
Marx’a göre e itim burjuvazinin de er ve normlarını ö retir. Kapitalist sistem
içersinde yürütülen e itim faaliyetleri kapitalizme hizmet eder. Kapitalist sistemde bütün
yapı ve kurumlar burjuvaziye hizmet etmek için kullanılırlar. Toplumdaki insanlar
özellikle ekonomik açıdan e it olmadan e itim faaliyetleri de e it olamaz. Marx’a göre
gelece in e itimi kapitalist toplumun geli ime ba lı olmayan, üretken, anti-kapitalist,
toplumun gerçek tarihsel diyalektik hareketinden güç alan bir yapıda olmalıdır (Rikowski,
2004). Bu ba lamda kapitalist toplumdaki tüm e itsizlik biçimleri ile bunların toplumdaki
sermayeye ba lı de er üretiminin ele tirisi gelece in anti-kapitalist e itim anlayı ı
konusunda önemli bir ba langıç olmalıdır. Bu yakla ıma göre insanlar toplumdaki
47
ba layan hegemonik aygıtlardır (Fidan, 2017). Marksist gelenek okulları bürokrasinin bir
unsuru olarak kabul eder ve toplum üzerinde bir tahakküm kurma aracı olarak kabul eder.
Althusser’e göre ise e itim, devletin ideolojik bir aygıtı olup egemen sınıfın
hizmetinde olan baskıcı bir güçtür. E itim toplumsal hiyerar ik düzenin olu umunda ve
yeniden üretiminde hegemonik bir araçtır (Me e, 2018: 47). Okullar egemen sınıfın
çıkarlarına hizmet eden ve düzenin devamlılı ını sa layan bireyler yeti tirir. Bu görü ü
Ivan Illıch ‘Okulsuz Toplum’ adlı eserinde destekler niteliktedir. Althusser (2017: 55),
devletin hem baskı hem ideoloji aygıtlarını kullanarak i ledi ini, devlet zorunun yanı sıra
egemen ideoloji ile ideolojik aygıtlarını yapılandırdı ını ve bu ideolojik aygıtlardan birinin
de okullar oldu unu belirtir.
Burjuvazinin perde önündeki siyasal ideolojik aygıtı, burjuva hegemonyasını
kurmayı amaçlayan ve bu hususta kilisenin yerini almı olan ve bir numaralı egemenlik
kurma pozisyonuna gelen okullar olmu tur (Althusser, 2017: 64). Küçük ya lardan itibaren
çocuklar, devletin egemen ideolojisiyle bezenmi temel bilgi ve becerilere e itim sistemi
içinde maruz kalmaktadırlar. Böylece birey kendi kafasında sınıf ayrımı ve e itsizli i
me rula tıracak toplumun kendine biçti i görevi yerine getirmek için çabalayacaktır.
Okulların ideolojik bir devlet aygıtı olarak evrensel çapta sınıf mücadeleleri ve yeniden
üretim ili kilerini belirleyici rolü e itim sistemini önemli bir egemen ideolojisi faktörü
haline getirmi tir.
Aksoy ve Can (2016) çalı malarında Marksist üst yapı kuramcısı olarak
adlandırdıkları Gramsci’nin sivil toplum ve hegemonya kavramsalla tırması ile
Althusser’in Devletin deolojik Aygıtları kavramsalla tırmasının ortak noktada
bulu tuklarını belirtir. Her egemen ideoloji kar ı bir ideolojiyi yaratırken her hegemonya
alanı da kar ı hegemonik sızıntı alanları olu turur. Bu ba lamda okul kurumları ideolojik
bir aygıt olup aynı zamanda kar ı hegemonik sızıntı alanlarıdır. Okullar e itsiz bir topluma
ayak uyduran bireyler yeti tiren, belli kalıplara sokulmu bilgilerin dayatıldı ı yeniden
üretim kurumları olmanın yanında aynı zamanda bu olu umlara kar ı bir kar ı hegemonya
alanıdır.
Çatı macı kuramcılardan kabul edilen Pierre Bourdieu kültürel yeniden üretim
yakla ımı ile e itimdeki sınıfsal e itsizlikler ve kapitalist toplumda sınıfın yeniden
üretiminin e itim sistemi ile ba lantılarını incelemi tir. Bourdieu’a göre e itsizli in
yeniden üretiminde tek etken ekonomi de il sahip olunan kültürel ve toplumsal
sermayelerdir. Sanayi toplumundaki e itim sistemleri sınıf e itsizliklerini me rula tırarak
49
e itimsel ba arı durumunu kültürel sermaye ve yüksek sınıf alı kanlıklarına sahiplik
durumu üzerinden açıklamaktadır (Sullivan, 2002). Bourdieu’a göre alt sınıftaki bireylerin
sahip oldu u kültürel sermaye yetersizli i onları e itimsel ba arısızlı a do ru itmektedir.
Bu durum e itimde sınıf e itsizli ine i aret etmektedir.
Bourdieu, kültürü okul içindeki en önemli kaynak olarak kabul eder ve bireyin
devam etti i okul türüne göre kendi bilincini olu turdu u bir takım temel ve derin
örüntüler kazandı ını savunur (Bates, 2001). Okullar, bireyler üzerinde belli kalıp
tanımları kabul ettirerek e itimin bireyin belli grupları kabul etme ve kendini belli gruplara
kabul ettirme aracı oldu u sonucuna varılabilir. Yani okullar büyük bir sosyal kontrol
aracıdır. Okulların devletin itaat mekanizması için kullanıldı ını Bourdieu (2016: 212)
öyle açıklamaktadır:
Devletin, nesnel yapılarla uyumlu bünyeye dâhil edilmi bili sel yapılar
üretebildi i ve böylece yerle ik düzene doksik bir boyun e meyi temin etti i
sürece, düzenli bir toplumsal dünya yaratmak için illaki emirler vermesi,
fiziksel baskı uygulaması veya disiplinci kısıtlar getirmesi gerekmez.
Devlet kurumunun özellikle de okullar aracılı ıyla istedi i dü ünce kategorilerini
üretme ve bireylere dayatma gücüyle donatılmı oldu u savunan Bourdieu (1995: 101),
savını Thomas Bernhard’dan yaptı ı ‘okul, devletin okuludur, orada gençler devletin
yarattıkları, yani devletin suç ortaklarına dönü ür’ alıntısıyla da desteklemektedir.
Bourdieu, toplumda gizil iddet olarak adlandırılan simgesel iddetin me ru bir iddet aracı
olarak görülmesinde e itimin ve okulların rolünün büyük oldu unu belirtir (Özsöz, 2009:
38). Böylece iktidarın me rula tırılması ve do al bir duruma dönü türülmesi kolayla ır,
kültürel sermayenin okullarda e itsiz da ılımı bireylere kabul ettirilir.
Var olan veya kazanılan kültürel sermayenin aktarılması ve bu sermayenin yeniden
üretimi devlet-okul-aile i birli i çerçevesinde me ru formlara dönü türülmektedir.
Bourdieu (2016: 205)’ a göre ‘tahakküm baskıya dayansa bile daima simgesel bir boyut
ta ır ve boyun e me, itaat edimleri toplumsal yapılarla birlikte her eye uygulanabilecek
bili sel yapıları hayata geçirir.’ Bu bili sel yapıların kurulmasında okullar önemli birer
aktör, birer araçtır. Böylece okul kurumları ve e itim uygulamaları gerek gizil gerekse açık
olarak e itsizli in yeniden üretilmesini toplumun gözünde me ru kabul ettirir. Artık
tahakküm etme ve edilme çabası toplumun üyelerinin kafasında yerle mi birer bili sel
emadır.
50
Pierre Bourdieu gibi kültürel yeniden üretim kuramını benimsemi olan Basil
Bernstein, e itim faktörünün toplumsal kontrol, egemenlik, iktidar ve güç ili kilerinin
toplumda düzenlenmesi ve yeniden üretilmesindeki rolü üzerinde durur. Bernstein’a göre
okul kurumlarında me ru olarak üretilen bilginin örgütlenme biçiminin ve pedagojik
etkilerinin ö renci ve ö retmenler arasındaki sembolik ve dilsel ili kileri çözümlenmeden
e itimdeki sınıfsal sorunlar anla ılamaz (Köse, 2001). Yani toplumdaki güç, iktidar ve
e itsizlik durumları, toplumsal i bölümü ile belirlenen ve sınıflar tarafından üretilen bilinç
ve dilsel kodlar üretimi ve bunların aktarılması süreci ile belirlenmektedir. Toplumdaki
kültürel, dilsel, söylemsel yeniden üretimin me ru temsilcisi ve toplumsal kontrol
ili kilerinin yasal temsilcisi okul kurumlarıdır (Köse, 2001). Okullar temsil düzeyinde
evrensel olmaktan çıkıp sadece belli bir üst kesimi ve onların kültürünü temsil etmektedir.
Böylece alt sınıfın kültürü yok sayılmakta, bu duruma uyum sa lamakta güçlük çeken
ö renciler sistem kurbanı olarak elenmektedir.
Bowles ve Gintis e itim kurumları ile e itsiz ekonomik yapı arasında ili ki
oldu unu, okulların toplumda var olan sosyal sınıf farklılıklarını peki tirerek farklı
sınıflara ait bireylerin rollerini ve konumlarını kabul etti ini ve buna göre ya ayıp dü ünce
sistemini buna göre geli tirdi ini belirtmi lerdir. Okullar fabrikalar gibi belli kalıplar
üretmek adına organize edilmi kurumlara dönü mü tür (Eskicumalı, 2014). Okullar
bireylere, toplumun dönü ümünde bireyin içinde bulundu u konumuna göre görevlerini
yerine getirmesinde ve rolünü kabul etmesinde ikna edici ve kabullendirici bir
pozisyondadır. Ekonomik güç toplumsal sınıfları ve e itim kurumlarını ekillendirerek
toplumsal dönü ümün yapısına do rudan etki etmektedir.
Ele tirel pedagoji e itimi, tarihi, politik, ekonomik, siyasi, ba lamda mevcut
yapıların içinde ba ımsız olmaksızın incelenmesi gerekti ini savunan özgürlükçü e itim
anlayı ını benimsemi yakla ımdır (Demirta ve Özer, 2015). Bu ba lamda Henry Giroux
ele tirel pedagojinin temellerini atar ve Althusser gibi e itimi bir hegemonya kurma,
egemen sınıfın çıkarlarına hizmet etme aracı olarak görür. Ancak Giroux’a göre okullar
ele tirel dü ünme, kolektif çalı ma, sosyal bir mücadele alanı olarak toplumsal de i imde
rol oynayan, ele tirel dü ünmeyi kolektif eyleme ba layan sosyal sorumluluk bilgi, güç ve
e itsizlik üzerine kurulu bir sistemdir (Rowan and Bigum, 2010: 189). Bu görü e göre
okullar ö rencilere ele tirel dü ünme, kamusal hayatın ekillendirilmesi ve bilgiyi
kullanma becerisi kazandırmalıdır. Bir ba ka açıdan e itim sistemi bireylere sınıfsal vb
51
düzenlenmeli, ö renci ve ö retmenler ele tirel ve heterojen bir bakı açısıyla bu sistemin
içinde yer almalıdır.
E itimde zihinsel özgürle me üzerinde duran Jacques Ranciére (2018: 89),
otoritenin kayna ını zihinsel zekâsal üstünlü ün belirledi ini savunur. Zekâların e itsizli i
toplumda tabakala ma olu turmaktadır. Bu e itsizli in temeli mevcut sistemin dayatmasını
yapısal bir araca dönü türen okullarda atılmaktadır. Okulda üstün oldu unu dü ünen birey
hayatın her bölümünde kendini üstün görmeye devam edecektir. Toplumda e itsizli e
duyulan kurumsalla mı inanç ancak e itsiz bir toplumda e it insanlar olmayı
ö renildi inde yani özgürle mekle yıkılabilir (Ranciére, 2018: 131). Kamusal alandaki
e itim e itsizli i zihinler üzerinde kurumsalla tırılır. E itim mevcut düzenin i levine
meydan okumalı ve özgürlü ü savunmalıdır. Özgürlük ise bireyin kendi zihinsel
kapasitesinin farkına varması, zekâların e itli ine inanması demektir.
Okulsuz toplumu savunan bir dü ünür olan Ivan Illich (2017: 22)’e göre zorunlu
e itim toplumu kutupla tırıp tabakalara ayırmakta ve bunu yaparken ekonomik sermaye ile
birlikte hareket etmektedir. Okul modern dünyada çe itli vaatler ile alt sınıf insanlara umut
a ılamaktadır. Okullar bireylere e it anslar tanımak yerine imkânların da ılımını
tekelle tirmektedir. Okullar hızlı geli en bir sektör olup yenidünyanın dinidir ve bir
sömürü düzenidir (Illich, 2017: 64). Bu ba lamda insanlar üzerinde ayrıcalık yaratan
okullar gereksizdir. Birey dolaysız deneyimleri ile en iyi ö renmeyi gerçekle tirir. E itim
ve ö retim kurumsalla tırılmamalıdır. Okullar ideolojik bir denetim kayna ıdır ve mevcut
toplumsal yapıyı yeniden üretip insanları kendisine yabancıla tırmakta, otoriteye ba ımlı
hale getirmektedir (Tezcan, 2013: 92). Okul bireyin özgürlü ünü kısıtlayan bir
yapılanmadır. Birey okulsuz toplumda rastgele ö renme ortamları ile özgürlü e kavu ur ve
toplumda e itime dayalı tabakala manın önüne geçilir.
Tan (1990), kar ılıklı çıkara dayalı çatı manın toplumsal de i imin ba at faktörü
oldu u çatı macı kuramlarda sistemin kar ıtlıklar ve denge bozucu odakları üzerinden
ekillendi ini belirtir. E itim faktörü e it olmayan gruplar tarafından egemenlik altına
alınmaya çalı ılır. E itimde fırsat e itli i ise üstün grubun ayrıcalıklı yanlarını
gizlemektedir. Tan’a göre çatı macı yakla ımlarda mevcut e itimin amacı, bireylere üst
sınıfların istenilen de erleri benimsetilerek mevcut düzenin desteklenmesini sa lamak ve
belli çıkar gruplarına hizmet etmektir.
Almı ve Yılmaz (2011), toplumun sürdürülebilirli i ve insanın toplumsal do ası
perspektifinden e itimi inceledi i çalı malarında e itim bireylere davranı de i ikli i
53
kazandırmanın yanında sınıfsal yeniden üretim ve sınıfsal bölünme sürecinin içinde rol
oynamaktadır. Ayrıca e itim kültür, din gibi üstyapısal kurumlar aracılı ıyla egemen
gruplarının kendi görü lerini topluma dayatma mekanizması haline gelmi tir. Eski
ça lardan bu yana insanın toplumsal do asından yola çıkarak toplumsalın devamında
önemli bir etken olan e itim gitgide iktidarın devamını sa lama ve küresel e itsizli i
sa lama araçlarına dönü mü tür. Günümüz e itim uygulamaları bireyin her yönüyle sahip
oldu u gizil gücü bulup geli tirmek yerine onu kendisine, topluma ve do aya
yabancıla tırmaktadır.
2.2.2. E itimde levselci Yakla ımlar ve Tarihsel Kökleri
Durkheim’cı gelenek toplumdaki i levsel parçaların bütünlü üne yöneldi inden
i levselcilik yakla ımının temelini olu turmu tur. Durkheim, bilimsel yöntemi toplumsal
yapılara uygulayarak bu i lem sonucunda çözümlemelere ula mayı hedefleyen kendi
içinde hem makro hem mikro boyutları bulunan bir yakla ım geli tirmi tir (Collins, 2015:
190-199). levselciler toplumun varlı ını, bütünlü ünü ve devamlılı ını açıklamaya
çalı ırlar ve bu açıklamalarını toplumun ayrı ayrı çalı an fakat bir bütün olarak i leyen yapı
ve kurumları üzerinden yaparlar (Kesici, 2018). Toplum içindeki birey ve grupların
i birli i ve dayanı ma içinde görevlerini yerine getirmesi ile toplumsal düzen sa lanır.
Toplumda bütünlük içinde çalı an alt sistemler genel sistemin dengesini olu turmaktadır.
Swingewood (1998: 272-274), i levselci paradigmanın temel özelliklerini öyle
açıklamaktadır:
1- Toplumlar bütünlük ta ıyan ve birbiri ile ili kili parçalardan kurulu bir
sistemdir.
2- levselcili in temeli sistem kavramına dayanır.
3- Sistemin ö eleri sisteme sa ladı ı i levler ölçüsünde de erlidir.
4- Denge kurma toplumsal sistemlerin temel yönelimidir.
5- Bütünle tirme i levi bulunmayan sapma, çatı ma gibi kavramlar i levsiz
olarak kabul edilir.
6- Toplumsal de i imin ardında evrimsel ve kontrollü süreçler
bulunmaktadır.
7- Toplumsal bütünle me ortak de erler sistemi etrafında gerçekle ir.
Durkheim’a göre toplumsal varlık dayanı ma ile sa lanır. Toplumsal dayanı mayı
mekanik ve organik diye ikiye ayıran Durkheim, toplumda benze meye dayalı
dayanı maya mekanik; farklılıklar üzerine kurulu dayanı maya organik dayanı ma adını
54
vermi tir (Aron, 2010: 221). Mekanik dayanı ma daha çok ilkel toplumlarda görülürken
organik dayanı ma modern toplumlarda ortaya çıkmaktadır. Toplumsal bir olgunun ba ka
bir toplumsal olgu ile açıklanabilece ini savunan Durheim’ın sosyolojik yönteminde,
toplumsal farklıla ma olgusu bireysel özgürlü ü do urmaktadır. Ancak bireysel
özgürlükler toplumdaki ortak bilinç dı ına çıkmamalı toplumsal i lev ve uyumu
bozmamalıdır. Bireyin ortak bilincin farkına varması ve buna uyum göstermesi sürecinde
e itim bireyi toplumsalla tıran önemli bir faktördür.
Toplum, ekonomik, sosyal, kültürel zorunluluklar nedeniyle birbirine ba ımlı insan
gruplarının olu turdu u, içinde barındırdı ı sosyokültürel grupların etkile imine dayalı
tabakalı ve olasılıklı bir organizasyondur (Erol, 2003). Yani toplum kendi iç
dinamiklerinden kendi olu umunu yaratabilen bir yapıdadır. Bu ba lamda tarih sahnesine
bakıldı ında toplum yapısında süregelen bir sınıf ve tabakala ma durumu bulunmaktadır.
Toplumların dünya ve birbiri ile ili kiler a ı çerçevesinde sınıfların ve tabakala maların
de i ti i ve dönü tü ü sonucuna ula ılmaktadır.
Toplumsal de i me, tarihsel bir olu umdur ve insanlık tarihinin ve toplumun
düzenleni inin, sürekli ve köklü de i imlerden geçi inin bir ifadesidir (Ozankaya, 1973).
Bu de i im, özgürlük ve zenginlik yönüne do ru hareket etmektedir. Toplumsal de i me
ve toplumsal hareketlilik olayları üzerinden yorumlandı ında bireye mevcut konumu ve
‘kaderini’ daha iyi bir duruma ta ıyabilecek imkânların toplumda varlı ı üzerinde tartı ılan
konulardandır. Bu imkânlardan e itim faktörünü ele aldı ımızda, e itim ile birey
toplumsal de i im ve hareketlenmeler ile kendine bir yol çizebilir, kendisini daha uygun
bir konuma ta ıyabilir.
E itim ve sosyal tabakala ma ili kisinin yanında e itim, tabakalar arasındaki
hareketlilik söz konusu oldu u durumlarda da önem arz etmektedir. Bu açıdan
dü ünüldü ünde e itim, tabakala ma ve toplumsal hareketlilik arasında bir ba ıntısallık
bulunmaktadır. Bireyin toplumsal konumlarında aynı statü veya farklı statüler arasındaki
hareketlenmelerine toplumsal hareketlilik denilmektedir. Birey, içinde bulundu u statüden
daha a a ı veya yukarı bir statüye geçi sa lamı ise buna dikey toplumsal hareketlilik
denir. levselci görü lere göre dikey hareketlilikte e itim faktörü önemli bir rol
oynamaktadır.
Günümüz ça ında sosyal hareketlilikte en önemli ve ça da araç e itim faktörüdür.
Bireyler e itim fırsatlarından e it oranda faydalanabildiklerinde onlara daha üst statülere
do ru hareket imkânı sa lamaktadır (Tatar ve Tatar, 2014: 207). Özellikle e itim ve dikey
55
toplumsal hareketlilik ili kisi incelendi inde, bireyler edinmi oldu u e itim imkânları ile
bulundu u konumdan sosyal, ekonomik, kültürel olarak daha üst konumlara ula abilme
ansı yakalamaktadır.
E itimin toplum ve birey üzerindeki etkileri gerek olumlu gerek olumsuz olarak
farklı görü leri de beraberinde getirmi tir. Durkheim’a göre e itim, bireyi ekillendirir ve
topluma uyumlu hale getirir. Toplum ve e itim insanın üzerinde otorite kuran önemli bir
güçtür. Bu otorite toplumun i levsel parçalarının düzeni ve uyumu için gereklidir.
levselcilere göre e itim ile toplumdaki çatı malar engellenir ve böylece toplumda
olu acak kuralsızlık durumlarının önüne geçilir. E itim bireyi topluma uyumlu hale
getirdi inden toplumun önemli temel i levlerindendir.
1945'te Davis ve Moore, Davis'in daha önceki bir formülasyonunu takiben,
tartı tıkları noktayı herhangi bir toplumsal düzende toplumsal e itsizlik için “evrensel
gereklilik” olarak açıklamayı amaçlayan i levsel bir tabakala ma teorisi önermi lerdir
(Hauhart, 2003). levselci kuramcılardan Davis ve Moore göre tabakala ma toplumun
sa lıklı olarak i leyi inin ve devamlılı ının bir gere idir (Tatar ve Tatar, 2014: 191). Aktif
toplumsal sistemde bireylere beceri ve bilgi durumlarına göre sosyal statüler
da ıtılmaktadır. E itsizlik durumları bireylerin yeteneklerini ön plana çıkartarak onları
ödül için rekabete te vik eder. Bu te vik mekanizmalarından birisi de e itim sistemleri ve
okul kurumlarıdır. Davis ve Moore’a göre e itim ile yetenekli bireyler seçilir ve toplumda
önemli rollere getirilir. E itim yeteneklere göre de i ir ve birbirinden ayrılır. Buna göre
toplumsal ödül olarak görülen i levsel görevler ve statüler bireyleri rekabete te vik eder.
Grandjean ve Bean (1975), yaptıkları çalı malarında da ıtıcı adalet kavramını ve
belli tabakala ma algılarını Davis-Moore teorisi ile ili kilendirerek teorik çerçevede bazı
bulgulara ula mı tır. Buna göre ödüller fonksiyonel öneme, yetenek ve e itime önemli
etkiler bırakmaktadır ve ödüllerin gerçekli i algılanan önem ile do rudan de i mektedir.
Toplumsal ödül sistemi e itim ile algılanan önemi ile güçlü bir ili ki içindedir. Dü ük statü
gruplarında e itim faktörü ile ödüle ula ılabilece i fikri güçlü ve yaygın bir kanı
olu turmaktadır.
Davis ve Moore toplumdaki tabaka sistemindeki i levsel olan önemli pozisyon ve
derecelerle ilgilenir. Onlara göre toplumsal tabakala ma, beceri ve yeteneklere sahip
insanların toplumun i levi ve süreklili i için önemli pozisyonlara getirilmesini sa layan,
pozisyonlar hiyerar isini içeren bir yapıdır (Ritzer ve Stepnisky, 2015: 64). Tabakala ma
plansız geli ir ve toplumların hayatta kalabilmesi için gerekli bir mekanizmadır.
56
bozuk i lev, açık i lev, gizil i lev gibi tanımlamalarla i levselcili e yeni bir yorum
kazandırmı tır.
Tezcan (1981: 9)’a göre e itim bir toplumsal de i im aracı olup toplumdaki bazı
i levleri yerine getirmektedir. Kültürel mirası aktarmak, bireyi toplumsalla tırmak,
yenilikçi düzene bireyin ayak uydurmasını sa lamak, mevcut siyasal düzene sadık bireyler
yeti tirmek, özel yetenekli bireyleri ayırarak toplumda yönetici ve lider kademelerine
getirmek, ekonominin ihtiyaç duydu u üretici ve tüketicileri yeti tirmek e itimin önemli
i levlerindendir. Ancak her toplumda olu an çe itli tabaka ve sınıf olu umlarına göre
e itim de i mektedir. Tezcan, toplumda sınıf farklılıklarının azaltılmasında e itimin
önemli bir araç oldu unu, bireyin e itim ile dikey hareketlilik gerçekle tirerek bir üst
statüye yükselebilece ini ve toplumsal de i imi etkiledi ini savunur.
Aydın (2014)’a göre Durkheim ve sonrasında olu an modern i levselciler, mutlak
e itli e inanmamı lar hatta e itsizli in toplumda daha i levsel oldu unu savunmu lardır.
levselcilerde tabakala ma bütün toplumların genel özelli idir ve toplumsal ya amın
devamlılı ı için gereklidir. levselcilik çıkarlardan çok de erler üzerine kurulmu tur.
Tabakala ma, kolektif bir uzla ım sonucu toplumdaki rol ve statülere göre hiyerar ik ve
demokratik i levsel bir olu umu yansıtmaktadır. E itimin seçme i levi bu konuda önemli
bir araçtır. E itim sayesinde gayret gösterip hak eden kimseler toplumda önemli konumlara
yükselirler. Bu ba lamda adil bir yarı sa lanmalıdır. levselcilerin odaklandı ı mutlak
e itlik anlayı ı mutlak düzene i aret etmektedir. Bazı i levselci görü ler e itsizlik
anlayı ının toplumda rekabete ve bunun sonucunda da liyakate dayalı dengeye ula tı ı
görü ündedir.
nal (1991), Durkheim’ın e itim anlayı ını ele aldı ı çalı masında toplumun moral
de erlerinin ve uyumlulu unun belirleyici oldu u yapıla mı bir sınıf ve okul sistemi
üzerinde durdu unu belirtir. Okul ö rencilere toplumsal arzuların bireysel arzulardan daha
önemli oldu unu ö retir. Bu durum Durkheim’ın i levselci bakı açısıyla toplumsal
olguların üzerine kurdu u kuramsal çerçevesi ile örtü mektedir. Toplumun süreklili inin
sa lanabilmesi için zorunlu bir ahlaki oyda ma gereklidir. Ahlaki bütünlük için toplumda
e itimin ve e itim kurumlarının rolü önemlidir.
ahin (2015), Aydınlanma Ça ı filozofu Immanuel Kant’ın e itim hakkındaki
görü lerini i levselci bir çerçeveden ele aldı ı çalı masında birey merkezli dü ünce
sisteminin i levselci yakla ımlardaki bütüncül yapı ile ba lantısına dikkat çekmektedir.
Bireysel özgürlüklere dayalı e itim sistemi uzun vadede bütün insanlı a yöneliktir. Kant’ın
58
serbest e itim ve okul e itimi kavramları ile çocuk toplumsalla ır, ideal toplumun
kurulmasına katkıda bulunur. deal toplumun in a süreci birey özelinde ba lamaktadır.
Kant’ın vurguladı ı ideal toplum ile i levselci paradigmanın vurguladı ı uyum ve denge
halinde bulunan toplum paralellik göstermektedir.
Karl Mannheim’ın dü üncelerinde daha çok Weber’in etkisi görülsede e itim
konusundaki görü lerinde Durkheim’ın etkisi görülür (Tezcan, 1985: 8). Mannheim’a göre
e itim, toplumsal kurumlar içinde mümkündür ve birlikte ya ayan bireylerin hayatta daha
ba arılı olmalarını sa layan dinamik bir süreçtir. Karl Mannheim, e itimi politik sistemler
içinde de erlendirerek demokrasi için gerekli ve önemli bir ko ul olarak kabul eder
(Whitty, 1997). nsanların gerçekte nasıl dü ündüklerini ele aldı ı deoloji ve Ütopya adlı
eserinde Mannheim (2016: 29), dü üncelerin ders kitaplarından ziyade kamusal alanda ve
politik ya amdaki kolektif faaliyet aracı olarak i levine vurgu yapar. Ona göre e itim hem
bireysel hem toplumsal dü üncelerin ve de erlerin ifadesidir. E itim toplumdaki bireyler
arasındaki çe itli farklılıkları azaltıp insanları birle tirici etki yaptı ı fikri Manheim’ı
i levselci görü e yakla tırmaktadır.
Tan (1990), i levselci paradigmanın e itime verdi i önemi iki temel i levle açıklar:
1- E itim ile toplumdaki yetenekli ki iler seçilerek yetkin ve azimli
olanların yüksek konumlara gelmesini sa lar. Ki i kendi statüsünü biyolojik
kökenden ziyade kendi çabasıyla belirler bu durumda toplumda fırsat
e itli inin yaratıldı ının göstergesidir.
2- Okullar modern toplumda ekonomik geli me ile birlikte bilgiye ba ımlı
hale gelen toplumun yeti kinlerinin rollerini gerçekle tirilmesi için gerekli
bilgi ve beceriyi ö reten kurumlardır.
Toplumsal olay ve olguları inceleyen bilim alanı olan sosyoloji toplumsal etkileri
fazlaca olan e itim konusuna da ayrı bir parantez açmaktadır. Bu alanda özel olarak çalı an
e itim sosyolojisidir. E itim sosyolojisi bilimsel yöntemlerle kuramsal bilgi elde etmeye
çalı ır. E itim sosyolojisi, e itim alanında yo unla arak e itimcileri, okulları ve e itsel
kurumları toplumsal ve kültürel çerçeveleri içinde anlamaya çalı ır, e itim ve toplum
arasındaki ili kileri geni bir biçimde ele alır (Tezcan, 1985: 9). Bu ba lamda olaylara
geni bir çerçeveden ve olgusal yakla an iki makro e itim sosyoloji kuramı olan
i levselcilik ve çatı macılık önemli bir yer tutmaktadır.
Dinçer (2003)’e göre i levselci kuram e itime toplumsal bir kontrol mekanizması
olarak bakmaktadır. Bu kurama göre e itim bireyleri toplumsalla tırarak toplumsal yapının
59
ve düzenin devamını sa lar. Bunun aksinde ise toplumda Durkheim’ın anomi dedi i
uyumsuzluk durumu ortaya çıkar. E itim ayrıca toplumdaki yetenekli ki ileri belirleyerek
bunların yüksek konumlara gelmesini sa lar ve sa lıklı bir toplumsal dönü üm sürecine
önderlik eder. Çatı macı kuramcılara göre ise toplumda ekonomik ve kültürel üstünlü ü
elinde tutan gruplar ile bunlara sahip olmak isteyen kar ıt gruplar arasında sürekli
mücadeleye dayalı sistem bir bulunmaktadır. Bu ba lamda e itim ve okullar siyasi ve
ekonomik gücü elinde bulunduran mevcut durumlarını korumaya yarayan bir araç haline
gelmi tir.
Marx’ın görü lerine dayanan çatı macı gelenek ve Durkheim’dan temel alan
i levselci gelenek sosyolojinin ana yakla ım modellerindendir. Toplumsal sınıf ve
tabakaların olu umu ve yeniden düzenlenmesi konusunda ekonomik sermayenin yanında
sosyal sermeye ve e itim ili kileri incelenmelidir. Toplumsal sınıf ve tabakala ma
çözümlemesi esas olarak iki kuramsal yakla ıma ayrılır. Bunlardan biri Amerikan
toplumsal bilim gelene ine dayanan, i levselcilik kökenli olup farklıla mayı servet düzeyi,
statü, iktidara göre konum gibi etkenler üzerinden açıklayan ve bunların sınıf ve
tabakaların yerlerini belirledi ini söyleyen yakla ımlardır (Boratav, 1991: 10). kinci
çözümleme ise tarihsel maddeci görü olan ve Marksist kuram üzerinden ekillenmi
çatı macılık yakla ımıdır. Bu yakla ıma göre toplumdaki sınıf ve tabakaların yerini üretim
ili kileri belirler (Boratav, 1991: 10). Her iki görü için toplumsal düzen önemli bir yer
tutmaktadır. Toplumsal düzeni ele alı , düzeni sa lama biçimleri ve toplumsal yapıları
çözümleme yakla ımları hususunda birbirinden ayrılmaktadır.
levselci paradigmaya göre birey toplumsalla ırken kültürel norm ve de erleri de
içselle tirerek toplumun ondan beklentilerine cevap vermeye çalı ır. levselcilere göre
e itim bireyleri yetenekleri oranında ayırarak bireylerin kendi çabaları ile yükselebilmesini
ve topluma yarar sa layabilmesini sa layan önemli bir unsurdur. E itim bireyleri topluma
adapte ederek toplumsal istikrar ve yapının sürdürülmesini sa lar. E itim toplumsal
de i meye ve yenilenmeye yol açar.
Çatı macı paradigma ise e itimin ekonomi ve siyaset ile olan ili kisi üzerinden
açıklamalar yapar. Toplum daima bir çatı ma ve yenilenme halindedir. Çatı ma ile
toplumsal de i me daha iyiye do ru evrilmektedir. E itimde fırsat e itli i yoktur. E itim
belli bir kesimin çıkar ve görü lerine hizmet etmektedir. E itim bireyler arasında
ayrıcalıklar ve tabakala malar do urmaktadır. E itim çe itli yollar ve devlet eliyle egemen
sınıfın görü ve istekleri do rultusunda ekillendirilmektedir.
60
Bu her iki makro yakla ımda mevcut düzenin sürdürülmesinde e itimin etkili bir
araç oldu unu kabul etmi lerdir. E itim geni bir çerçevede ele alınarak geni bir
toplumsal alanda anla ılabilir. E itim bir toplumsal düzenin sürmesini sa lar. Her iki
yakla ımda e itimin hizmet etti i amaç ve gruplar farklı ele alınmı tır. levselciler toplum
yararına düzeni ve bütünlü ü sa lamak için e itimin önemine vurgu yaparken, çatı macılar
e itimin do urdu u e itsizli in ve tabakala manın belli bir sınıfın düzenini korudu unu
savunurlar.
2.2.3. E itim ve Sosyoloji li kisi
Sosyoloji, toplumu ve toplumsal gerçekleri inceleyen ve yorumlayan bir bilim
dalıdır. Toplumları, kültürleri ve ili kileri sistematik bir ekilde inceler. Sosyoloji; insana
ait toplumsal ya amının, insan grupları ve toplumlarının bilimsel olarak irdelenmesidir
(Giddens, 2012: 38). Bu ba lamda toplumsal yapı ve kurumlar, toplumsal ili kiler ve
davranı lar sosyolojinin merkezindedir. E itim, gerek ontolojik gerekse epistemolojik
olarak toplumsal yapı ve hareketi etkileyen, kurumsal etki yaratan, de i me ve geli meye
yön verebilen bir güç unsuru halindedir. E itim ve onun kurumsalla mı hali olan ö retim
sosyolojik bir nesnedir.
Belirli toplumsal artlar e itim ve ö retimi açık bir ekilde etkilemektedir.
Ekonomik, teknik, siyasal, kültürel artlar toplumsal geli meye ve de i meye yön
vermekte bu süreç bireysel ihtiyaçlara e itimin cevap verebilme durumunu etkilemektedir.
Toplumsal de i menin beraberinde getirdi i ihtiyaç de i kenlerine kar ılık verebilmek
e itim sosyolojisinin i i olmu tur. Toplum ile e itsel faaliyetler arasındaki kar ılıklı
ba lantı ve ili kiselli i inceleyen alana e itim sosyolojisi denir (Ergün, 1994: 6). E itim
bir sosyalle me durumu olgusudur ve toplum içinde geli ir. Okullar, e itim ö retim
faaliyetlerini yönlendiren kurumlar toplumsal bir olgu olan e itimi organize eder ve ona
sosyal bir önem atfeder. Bu ba lamda yapılan yakla ım ve incelemeler e itim sosyolojisi
çatısı altında toplanmı tır.
Toplumsal yapıların biçimlendirilmesinde ve belirlenmesinde e itimin araçsallı ı
ve onun yapısı sosyolojinin konusu olmu tur (Ergun, 2005: 31). Toplum sınıflı, katmanlı
ve çe itli gruplardan olu an bir yapıya sahiptir. Bireyi ve onun geli imini bu bile enlerden
ayrı dü ünülemez. Ayrıca toplumun bile enleri bireyin çevresini olu turur. Toplumsal
de i menin önemli etkenlerinden olan bireyin e itim ö retim faaliyetlerini sistematik
olarak ara tırmak, onları sosyolojik düzlemde incelemek ve yorumlamak e itim
sosyolojisinin amaçlarındandır (Ergun, 1979: 151-152). E itimi, sosyoloji bilimi toplumsal
61
olamayan rekabetçi sistem toplumu belli kaynaklara sahip olanlar ve olamayanlar diye iki
farklı grup yaratarak toplumu bölmektedir.
Sembolik etkile imci yakla ıma göre tabakala ma, günlük hayattaki etkile imlerde
ortaya çıkar ve bu etkile imlere rehberlik eder. Günlük hayattaki ili ki durumları bireylerin
sosyal konumunu belirler. Toplumdaki e itsizlik adil olarak tanımlanabilir veya
tanımlanamaz. Bunu ili kisellik belirler. Bireylerin konumlarını belirleyen ki isel
farklılıklar e itsizlik durumlarından beslenebilir.
Toplumsal dayanı maya ve toplumun i levsel parçaları arasındaki bütünle meye
vurgu yapan i levselci görü lere göre tarih boyunca toplumsal e itsizlik ve bu e itsizli in
do urdu u toplumsal sınıf ve tabakala ma toplumlarda mevcuttur. lev, herhangi bir
sistem dengesi için gereklili in ya da zorunlulu un doygunluk noktası,
maksimizasyonudur (Tezcan, 1993: 9). levselcilere göre birey e itim sayesinde
yetenekleri ile ön plana çıkar ve üst tabakalara do ru hareket eder. E itim ile birey
toplumsal bilgi ve becerileri ö renerek içselle tirir ve kendi sınıfı içinde i levsel sistemin
bir parçası haline gelir.
Tezcan (1993: 12)’a göre i levselcili in temelini atan Durkheim, e itimi i levsel
toplumsal bir kurum olarak ele almı tır. E itim genç nesli toplumsalla tırmaktadır.
Toplumsal bir olgu olarak ele alınan e itimin sınıfsal bir temeli de bulunmaktadır. E itim
toplumdaki sınıf ve tabakalara göre farklılık göstermektedir. Toplumdaki sınıflar
arasındaki i bölümü ve dayanı ma ile toplumsal bütünlük sa lanır. Birey, yetenekleri ve
ba arısı ile üst konumlarda kendine yer edinebilmektedir. E itim ile birey bulundu u
toplumun yapısına ve i levsel parçalarına uyum sa lamakta ve katkıda bulunmaktadır.
Davis ve Moore göre her toplum içinde barındırdı ı bireyleri belli derecelerde
makam ve mevkilere yerle tirir. Bu mevkiler yüksek ödül derecesine göre bireyin
motivasyonunu sa lar. Toplumda i levsel görevler, statü ve saygınlık arzusu bireyleri
çalı mak için te vik eder. E itim, bu konuda bireylere fırsatlar sunmaktadır. Toplumdaki
tabakala ma i levseldir ve e itimdeki fırsat e itli i toplumdaki rekabete dayalı yarı ı
destekler konumdadır (Aydın, 2014). Bu görü e göre tabakala ma toplumlarda ola an bir
durumdur ve i levsel bir görevi vardır. E itim ile birey toplumda önemli konumlara
gelebilir, yüksek bir statüye ula abilir. Bu hususta e itimde fırsatlarım e itli i önemlidir.
Kurtkan (1980), ideal manada demokrasiyi her türlü sömürüyü ortadan kaldıran,
bireylere siyasi hak ve te kilatlanma hürriyeti tanıyan ve böylece sınıf farklarını etkisiz
hale getirebilen bir rejim olarak yorumlar. Ona göre fırsat e itli i ancak sa lam demokratik
64
bir düzlemde sa lanabilir. Ancak toplumda tabakala ma ve sınıf ayrımı her ko ulda
biyolojik veraset veya ‘idare edenler’ ‘idare edilenler’ ayrımı üzerinden devam eder. ‘ dare
edenler’ tarafında seçkinci bir zümreye ihtiyaç duyulmaktadır. Bu her toplum için
geçerlidir.
E itimin ekonomi ile ili kisi üzerinde duran çatı macı yakla ımlar e itimin
toplumsal rolüne ele tirel yakla maktadırlar. Toplumda her alanda oldu u gibi e itim
alanında da bir fırsat e itli inden ziyade bir fırsat e itsizli i yaratılmaktadır. Ekonomiye
dayalı sınıf olu umu e itim tarafından da desteklenmektedir. Toplumdaki ekonomik
ayrı ma ve kutupla ma e itim üzerine de hegemonya kurmu tur. Çatı macılara göre e itim
uygulamaları mevcut düzenin devamını ve ayrıcalıklı kesimin üstünlü ünü destekler
konumdadır. E itimim uygulamalarının sınıfsal bir yanı bulunmaktadır. E itimde fırsat
e itli i sa lamak söylemden öte geçememektedir. Toplumdaki sınıf ve tabakaların
olu umu e itimdeki e itsizli in boyutunu daha da arttırmaktadır.
E itim ve tabakala mayı ekillendiren aile geçmi i ve e itim sonuçları ili kisi,
okulun etkileri, e itimin ekonomik ve sosyal hareketlilik üzerindeki etkileri makro yapısal
güçler olarak adlandırılır (Buchmann and Hannum, 2001). Bowles ve Gintis (1976)’e göre
insani geli me, e itsizlik ve toplumsal de i im ile ilgilidir. Bireylerin bili sel becerilerinin
ekonomik bir temeli bulunmaktadır. Okul kurumu bireyleri modern toplumun hiyerar ik
yapısına uygun biçimde iyi i lev görebilmesi adına sosyalle tirerek bireysel ödüller ve
etkile imler üzerinden toplumsalla tırır. Ekonomik yönden güçlü durumda bulunan sınıf
e itimi de kontrol etmekte sınıf farklılıkları e itim programlarının organizasyonunu da
etkilemektedir.
Dündar (2007: 80)’a göre Bowles ve Gintis e itime sınıfsal yakla ırlar. Okullar
düzenin çıkarlarına hizmet eder, ö rencilere otoriteye itaat etmeyi ve kendi güçsüzlüklerini
kabul etmeyi ö retir. Okullar ö rencilerin ait oldu u sınıf yapılarına göre e itim
vermektedir. Okullar sınıflar arası e itsizlikleri yok etmek yerine onların yeniden üretim
mekanizmalarına dönü mü tür. Okullarda özgür e itim ancak radikal bir devrim ile
gerçekle tirilebilir.
Çatı macı Marksist bir kuramcı olan Louis Althusser, burjuvazinin hem baskıcı
devlet aygıtları olan polis, ordu gibi zorlayıcı güç kullanarak hem de ideolojik devlet
aygıtlarını kullanarak toplum üzerinde bir hegemonya kurdu unu savunmaktadır. Burjuva
ideolojisinin yayılmasını sa layan okul ve e itim kurumlarıdır. Althusser’e göre okullar
ideolojik devlet aygıtının bir parçasıdır ve hâkim güçlere hizmet etmektedir. Belli bir
65
grubun elinde olan e itim sistemi sınıfsal ayrımı ve düzeni devam ettirmek için ideolojik
bir baskı mekanizması gibi çalı ır ve bu sınıfsal e itsizli i toplumda me ru kılar.
Marksist gelenek e itimi, hâkim sınıfların kendi kültür ve ideolojisini toplumun
di er kesimleri üzerine kabul ettiren bir tahakküm aracı, ideolojik bir aygıt olarak
görmektedir. Toplumdaki hakim kültür toplumun kurumlarıyla beraber e itim kurumlarını
da yeniden üreterek toplumsal de i menin yönünü belirler ve toplumdaki tahakküm
yapısını muhafaza etmeye yönelik uygulamalarda bulunur (Fidan, 2017). Bu ba lamda
e itim kavramı kamusal sınıflandırmalar üzerinden i leyen bir kurumdur. Fırsat e itli i
kavramı, e itsizli i me rula tırmaktan ve toplumsal e itsizli i hafifletip kitlelere kabul
ettirmenin bir eklidir. Toplumda alt sınıf olarak görülen gruplar hem bürokratik alanlarda
hem de üst düzey konumlarda kendine yer bulamazlar. Sınıf ayrımı örgütsel yapıların içine
de nüfuz etmekte ve toplumdaki e itsizli in yeniden üretimine katkı sa lamaktadır.
levselci kuramlar toplumdaki sınıfsal ayrımı ve tabakala mayı kabul ederler.
Ancak buna bir fırsat olarak yakla ırlar. Birey toplumsal ödül sistemine göre çaba
harcayarak üst konumlara ula mak isteyecektir. Buna ba lı olarak bireysel beceri ve farklar
do rultusunda sınıflar ve tabakalar arası hareket gerçekle tirecek toplumsal bütünle me ve
i birli ine önemli katkılar sa layacaktır. levselcilere göre sistemin alt yapılarını olu turan
parçalar genel sistemi olu turur. E itim bireylere içinde bulundu u yapıları ortak bilinçten
ayrılmadan dinamik ve di er yapılar ile i birli i içinde genel sisteme hizmet eden bir
konuma getirmelidir. levselciler toplumda rekabete dayalı bir yarı oldu unu, bilgi ve
becerisiyle bu yarı tan galip gelen bireylerin ödülünü alaca ını savunur. Ancak bu yarı ın
adillik artları üzerinde i levselciler tarafından pek durulmamı tır. E itimin sınıf ve
tabakalara göre farklılık gösterdi i kabul edilir ancak bireyin bu durumu çalı ma ve ba arı
ile kendi lehine çevirebilece i savunulur.
Çatı macı kuramlara göre sınıf ayrımın temel faktörü ekonomiye dayalı e itsizliktir.
Ekonomik e itsizlik di er e itsizlik alanlarını da beslemektedir. Toplumsal sınıflar belli bir
düzene hizmet etmek için var olurlar. E itim kurumları ekonomik e itsizlik ba ta olmak
üzere di er e itsizlik alanlarından belirgin ekilde etkilenmektedirler. E itim sistemleri
toplum ve birey üzerinde hegemonik bir baskı alanı olu turur. Toplumsal e itlik daha çok
da mülkiyete dayalı e itlik sa lanmadan e itimde e itlik sa lanamaz. E itim çatı macılara
göre kültürel ve sınıfsal propaganda aracıdır. Toplumlar üzerinde gerek baskı ile gerek rıza
göstererek hâkim ideolojiyi kabul ettirme aracına dönü mü tür. E itim kurumları ve
66
ise toplum, temel gereksinimleri kar ılamak üzere daha çok kayna a ula mak adına
mücadele eden kar ıt grupların olu turdu u bir sistemdir (Dinçer, 2003). Dinamik bir
toplumun ö elerinde meydana gelen de i imler e itim sistemini olu turan yapısal ö elere
etki eder ve zorunlu olarak toplumsal gereksinimleri kar ılamak adına onu de i ime u ratır
(Dinçer, 2003). stenilen yönde de i me ve geli meyi do asında bulunduran e itim faktörü
ile toplumsal de i me arasında güçlü bir etkile im gözlenmektedir.
Toplumsal de i me kendi içinde toplumsal hareketlili i barındırmaktadır. E itim
farklı tabaka ve sınıflar arasında gerçekle tirilen dikey toplumsal hareketlili in bir aracı
olarak kabul edilmektedir. Durkheim (2016: 51)’a göre e itim tabakalara göre farklılık
göstermekte olup e itlikçi bir e itim için ancak tarih öncesi dönmelere gitmek
gerekmektedir. Toplumsal yapı homojen olmadı ı için e itimde de farklıla ma ya anacak
her toplum kendine özgü bir toplumsal çevre in a edecektir. Ancak birey kaderini
kabullenmeyip e itim faktörü ile tabakalar arasında dikey hareketlilik gerçekle tirebilir.
Davis ve Moore’a göre dikey hareketlilik için fırsat e itli inin derecesi önemlidir ve
bireyler ödüle ula mak için e it artlarda yarı malıdır (Aydın, 2014). Marx ise e itsizli i
ekonomik alt yapıya dayandırır. Sermayenin ve üretim güçlerinin e itsiz da ılımı her
alanda oldu u gibi e itimde de bir fırsat e itsizli i yaratır. Toplumsal de i me ve
hareketlilik burjuva sınıfının tekelindedir.
Modern toplum tanımı bili im ça ıyla beraber bilgi toplumu olarak anılmaktadır.
Toplumlarda bilgiye verilen önem bilgiyi üreten ve i leyen kurumları da önemli hale
getirmi tir. E itim sistemi ve e itim kurumları bilgiye ula ma ve bilgiyi yayma konusunda
olumlu veya olumsuz anlamda sorumluluklar üstlenmi tir. Toplumda önemli bir etken
haline gelen e itim, toplumsal yapı ve olaylara da yön vermektedir. E itim, tabakalar
arasında bir üst konuma geçebilmek adına dikey toplumsal hareketlilik için bir araçtır.
Ancak dikey toplumsal hareket ve fırsat e itsizliklerinin ve görece sosyal hareketlilik
anslarının bireyin içinde bulundu u sosyal sınıf yapısıyla ili kili oldu u görülmektedir
( engönül, 2008). Bu ba lamda görece üst sınıftaki bireylerin daha üst bir sınıfa geçmesi
kendinden daha alt sınıfta olan bireylere göre daha kolaydır. Dikey toplumsal hareketin
yapısı hareketi gerçekle tiren sınıfların konumlarına göre farklıla maktadır. Bu durum
toplumsal hareketlili i daha karma ık ve daha çok bile ene ba ımlı hale getirmektedir.
Gramsci’ye göre devrimci sosyal de i me, sosyal hegemonyanın parçasıdır ve
okullar hegemonik bir i levdedir. Burjuvazi, sivil toplum yoluyla hegemonik süreçleri
sürdürür ve yeniden in a eder. Hegemonya, e itim gibi kurumlar üzerinden bireylere rıza
68
kayna ı olur ve böylece gerek baskı gerek ikna yöntemi ile topluma nüfuz eder, toplumsal
de i me ve hareketlili e yön verir. Hegemonyanın sa lanması toplumsal düzen için
düzenlilik ve süreklilik sa lar ve bu hegemonik ili kinin sürdürülmesinde e itim faktörü
önemli bir ko uldur (Aka, 2009). Radikal sosyal de i me, e itimin aktarıcısı oldu u
kültürel gelenekten beslenir. E itim, hegemonik güçlere rıza gösterme ve toplumsal ikna
aracı olarak kullanılmaktadır. Gramsci dü üncesinde rızaya dayalı hegemonya önemlidir.
Üst yapı alanlarından biri olan e itim kurumları, ikna ve rızaya dayalı hegemonik anlayı ın
önemli birer unsurudur.
Bauman (2020: 70-71)’a göre toplumdaki e itim yoluyla yükselme algısı
e itsizlikleri kapatan bir incir yapra ıdır. Akademik kazanımlara paralel olarak elde edilen
toplumsal ödüller sistemi toplumsal hareketlikte yetersiz kalan bireyleri ba arısız olarak
nitelemektedir. E itim, gayret gösterip sıkı çalı anlara daha iyi konumlar vaat etmektedir.
Topluma yerle mi ve sürekli geni leyen e itsizlik için ortaya konulan bu durumun içi
günümüzde iyice bo almı tır. Bilginin mülkiyeti üzerine konumlanan bilgi toplumunda
e itsizlikleri giderme çabalarının içi daha da bo altılmaktadır. E itimin toplumsal
hareketlilikteki iyimser rolünü ve yarattı ı e itlik algısını kabul ederken dünya üzerindeki
üniversite diplomalı i siz ordusu ve istihdam sorunu da göz ardı edilmemelidir.
Hegel, toplumsal varlı ın in asını akıl ve özgürlük kavramlarının birbirini kar ılıklı
ko ullandırması ile kuruldu unu yani toplumun anlamının özgürlü ün gerçekle tirilmesi
oldu unu belirtir (Göçmen, 2016). Rasyonel ba lamda birey toplumdan kendi özgürlü ünü
çıkarmaktadır. Ancak günümüzde yani kapitalist insan ili kilerinin ba at unsur oldu u
ça ımızda toplumun bireyi özgürle tirici yapısı tartı ma konusudur. Bireyin içinde
bulundu u artları kaderci bir biçimde kabul etmesi ve mevcut durumun koruması
gereklili i bireye çe itli yollarla kabul ettirilmektedir. Aile ortamında ba layan bu
kabulleni durumu e itim sistemi içinde birey üzerinde daha da etkili olmaktadır.
E itim toplumsal bir süreci yansıtmaktadır. E itim, toplumsal kültürün
aktarılmasında rol alırken, toplum bütünlü ünü de sa lar. O halde e itim hem kökeni hem
i levi bakımından toplumsal bir olgudur (Arslan, 2001). E itim olgusu toplumsal
süreçlerden etkilendi i gibi toplumun yapısal dönü ümünü de etkilemektedir. Toplumsal
sınıf ve tabakaların varlı ı e itim faktöründen etkilenmi , sınıf ve tabakalar da e itim
faktörünü etkilemi tir. Toplumsal kaynakların e itsiz da ılımı e itim üzerinde bir fırsat
e itsizli i yaratmı tır. Yaratılan bu e itimsel e itsizlik ise toplumu sınıflara ve tabakalara
ayırmada önemli bir bile en olarak yerini almı tır.
69
Çatı macılara göre toplum içindeki gruplar belli bir amaç için mücadele halindedir.
Mülkiyete ve üretim araçlarına sahiplik durumuna göre olu an mücadele, statü, güç,
iktidar, hegemonya, sosyal sınıf alanlarına do ru geni lemi tir. Marx’a göre devlet burjuva
sınıfının bir organıdır ve ona hizmet etmektedir. Devletin yürüttü ü e itim faaliyetleri ise
bu amaç çerçevesinde egemen güçlerin iktidarını korumak ve sınıf ayrımı yaratıp sınıfları
yeniden üretimini sürdürmek adına i lemektedir. Bu ba lamda e itim e itsizlik
alanlarından biridir ve hâkim ideolojiye hizmet etmektedir. Ayrıca kültürel sermaye
açısından da birey e itsizli i me ru görme bilincini yine okullarda kazanmaktadır.
Toplumsal de i im sermaye sahiplerinin ve hegemonik güçlerin istedi i ve belirledi i
yönler do rultusunda ilerlemektedir. E itimde ya anan e itsizliklerin sonucunda toplumsal
hareketlilik bireyleri sınıfsal ayrıma maruz bırakmaktadır.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
ANAL T K ÇÖZÜMLEMELER VE BULGULAR
3.1.Analitik Çözümlemeler
Bireye ve toplumsal olana ve bunlar arasındaki ili kilere ait hemen her eyi
inceleme konusu yapan sosyoloji disiplini önemli bir toplumsal konu olan e itim konusunu
da içine alıp analiz etmektedir. E itim faktörü toplumsal yapıyı belirgin ölçüde
etkilemektedir. Sosyolojinin alt disiplini olarak kabul edilen e itim sosyolojisi belli bir
metodolojik alt yapı ile toplumsal yapı-e itim veya birey-toplum-e itim arasındaki
ili kiselli i bilimsel olarak analiz etme ve yorumlama çabasına girmi tir.
E itim sosyolojinde otoritelerce kabul edilen i levselci, çatı macı ve etkile imci
olmak üzere üç temel yaygın kuram vardır. Bu her üç kuram kendi çerçevesinden olay ve
olguları açıklama giri iminde bulunmaktadırlar. Bu çalı mada konu edinen i levselci ve
çatı macı kuramlar olay ve olguları açıklamada genel bir çerçeve çizdiklerinden makro
kuramlar olarak kabul edilmektedir. levselci ve çatı macı kuramlar bilimsel yöntemi
kullanarak kuramsal bilgi elde etmeye çalı ırlar. Kuramlar bize e itim gibi büyük sosyal
olguların toplumsal ba lamlarını analiz edebilecek bakı açıları sunar (Birkök, 2013: 29).
E itim alanındaki yöntemsel ve kuramsal bilgi toplama ve analiz çalı maları e itim
sosyolojisi ba lı ı altında toplanmı tır.
levselcilik ve çatı macılık yakla ımları toplumsal olayların do asını açıklamaya
çalı ırken bireyler üzerinde etki eden dı sal güçlere odaklanırlar. Pozitivist bir görü ü
benimseyen bu yakla ımlar olgu ve olayların sonuçlarını yine olgu ve olaylar üzerinden
nedensellik çerçevesinde açıklamaya çalı ırlar. Ampirik sosyolojik bakı açısı teorik bir
temele dayanmalıdır. Ancak bu ekilde somut olgular ve soyutla tırılmı kavramlar
arasında sistematik bir ba kurulabilir, toplumsal fenomenler arasındaki ili kiler
derinlemesine analiz edilebilir (Günay, 2006). Toplumsal ya amın ve de i imin neden ve
sonuçlarını belli bir dinamik genel çerçeve üzerinden analiz etme çabaları i levselci ve
çatı macı paradigmanın kesi im noktalarındandır denilebilir.
Birkök (2013: 36-40)’e göre i levselci yakla ımlar toplumu ayrı ayrı çalı an fakat
bir bütün olarak i leyen birbirine ba ımlı i levsel parçaların birle imi olarak görürler.
Toplumun bütünü ve parçaları, uyum ve devamlılık halinde olmalıdır. Bu uyumun en temel
parçası birey, bireyi ise topluma uygun hale getiren e itimdir. Çatı macı yakla ımlar ise
72
i levselcilerin aksine toplumu çıkarları birbirine zıt, aralarında çeki me ve çatı manın daim
oldu u birey ve gruplardan olu an bir yapı olarak görmektedirler. Toplumdaki çıkar
grupları arasındaki çatı macı mücadele toplumda belli bir hiyerar i, örgütlenme ve
yapılanma olu turur. Çatı macılarda e itim kavramı ise tüm bu durumların içinde makro
ba lamda analiz edilir.
levselcili e göre e itim, toplumsal sistemin içinde bir sosyalle me organıdır.
E itim ile toplumsal norm ve de erler bireylerce içselle tirilir, birey topluma uyumlu hale
getirilirken çatı macılara göre ise e itim, toplumsal çıkar çatı malarının ya andı ı bir
düzlemde üst sınıflara hizmet eden bir kurumdur ve e itim faktörü ile alt sınıflar üst
sınıfların egemenlik alanlarına ve hegemonyasına rıza gösterecek pozisyona gelir (Ta
Çetin, 2018: 2). Çatı macı kuramcılar, i levselcilerin e itimi bireyin toplumsala uyumu
fikri konusunda ele tirirler. Buna göre bireyin e itim ile uyum sa ladı ı daha do rusu
kabullendi i ey üst sınıfın kuralları, norm ve de erleridir.
Toplumdaki çıkar çatı maları ve güç ili kileri çatı macı yakla ıma göre e itim
sistemine etki etmektedir. Toplumdaki hâkim sınıflar iktidar ili kileri ba lamında e itim
sistemlerini kendi çıkar ve amaçları do rultusunda ekillendirirler. Böylece egemen güçler
toplumu gerek baskı gerek rıza ile istedi i gibi yönetebilir. levselci yakla ım ise bunun
tersine toplumdaki yapı ve i levlere odaklanmı lardır. Toplumsal de i menin yarataca ı
dengesizlik durumları e itim ile giderilebilir. Birey toplumsal norm ve de erlere uygun bir
ekilde e itildi inde toplumsalla ır, i levsel bir parça olarak toplumun denge ve refahına
hizmet eder.
Olay ve olgulara bütünlükçü ve genel çerçeveden yakla an makro kuramlar, yine
genel ve evrensel sonuçlar ula ma için çaba harcarlar. Makro kuramlardan çatı macı
yakla ımlar sosyal tabakala maya ekonomik sınıfsal bir çözümleme ile yakla ırken,
i levselci yakla ımlar sosyal tabakala maya toplumda gerekli ve zorunlu bir i lev olarak
yakla ırlar.
Bu yakla ımların sosyal tabakala ma analizi Macionis (2013: 262) tarafından Tablo 3.1.
deki gibidir:
73
Tablo 3.1. levselci ve Çatı macı Yakla ımlarda Sosyal Tabakala ma Analizi
SOSYAL TABAKALA MA
Yapısal levselci Yakla ım Sosyal Çatı macı Yakla ım
Tablo 3.1 de görüldü ü üzere i levselci ve çatı macı yakla ımlar sosyal
tabakala maya farklı bakı açılarıyla yakla maktadırlar. E itim kavramı toplumsal bir
yapıda olup iç ve dı etkenlerden etkilenmektedir. Toplumda olu an tabakala ma ve e itim
arasında kar ılıklı bir ili kisellik söz konusudur. Toplumsal düzen içinde farklı
perspektiflerde olsa da her iki yakla ım açısından e itim önemli bir çalı ma konusudur.
Çatı macılara göre bu tabakala ma sürekli bir e itsizlik durumu, i levselcilere göre ise
tabakala ma toplumsal sistemin devamını sa layan bir i levsel parça olarak yorumlanır.
levselcilerde tabakala ma önemli bir toplumsal i levdir ve hatta toplum için
yararlıdır. E itsizlikler toplumda bazı önemli i levleri do urur. Tabakala ma hem evrensel
hem de zorunludur. Tabakala ma sonucu ortaya çıkan e itsizlik durumları zorunludur
74
çünkü belli toplumsal konumlar sistemin devamı ve refahı için di erlerinden daha
önemlidir. Durkheim’a göre toplum her türlü otorite tipini üretir.
Toplumdaki e itsizli e konu olan ey toplumda itibar görüyorsa toplumsal
e itsizli in kayna ı yine o toplumun kendisidir. Durkheim, burada okul kurumlarını ve
e itimi devreye koyar. Ona göre okulların i levi topluma uyum konusunda bireylere belli
ahlak yapılarını i lemek, toplumsal bütünlü ü ve düzeni korumaktır. Toplumda bir
e itsizlik ve tabakala ma olsa da e itimde fırsat e itli i sa lanmalıdır. Çünkü e itim
bireylerin adil bir düzlemde yarı abilece i ve bireye statü kazandırabilecek bir alandır.
E itimde fırsat e itli inin sa lanmasında Durkheim, devletin önemli bir kurum oldu unu
belirtir.
Öte yandan Marx, devletin burjuva sınıfına ait bir kurum oldu unu, burjuva
sınıfının ve kapitalist sistemin çıkarlarına hizmet etti ini, toplumdaki kutupla ma ve
e itsizli in devamını sa ladı ını belirtir. Temel sosyal sınıfları üretim araçlarına sahip olan
burjuvazi ve bunlardan yoksun olan proleterya sınıfı olu turur ve bunlar arasındaki çatı ma
kaçınılmazdır (Goodwin ve Scimecca: 2015: 105). Marx çözümü ise sınıf mücadelesinde
ve çatı mada arar. Ezilen ve mahrum konumda bulunan gruplar bu durumda bilinçlenerek
tepkisel hale gelirler ve sisteme sava açarlar. Aksi takdirde toplumda e itsizlik ve
tabakala ma hiç bitmeyecek, hep yeniden üretilecektir. Durkheim’ın aksine Marx,
toplumdaki mükemmel denge yerine toplumsal çatı mayı ve sınıf mücadelesini öne sürer.
Alt sınıfların birlik ve hareketi ile ele geçirilen kurumlar belli zümre yerine tüm insanlı a
hizmet edecek duruma gelir ve toplumsal düzen i te o zaman sa lanır.
Marx’ın yakla ımına göre e itim sistemi ise kapitalistlere aittir. Toplum adil
olamadıkça e itimde hep bir e itsizlik ve sınıfsal ayrım ya anacaktır. Toplumsal sistemin
devamı ve üretimi konusunda çözümlemelerde bulunan Marx ve Durkheim bu durumlara
engel olan, i lerli ini yitirmi bireysel ve toplumsala dönük benzer ele tirilerde de
bulunmu lardır. Örne in Durkheim’da anomi (kuralsızlık) kavramına benzer olarak
Marx’ta yabancıla ma kavramını görürürüz. Bu ba lamda Marx çözümü sınıf mücadelesi
ve çatı mada ararken, Durkheim çözümü toplumsal i bölümü ve kolektif bilinçte arar.
E itim olgusuna bu çözümlemelerin içinde önemli görevler yüklemi tir.
Tezcan (2013: 46-47)’ın çalı masından yola çıkarak e itim konusunda i levselci ve
çatı macı yakla ımların benzer ve farklı özellikleri ile bu yakla ıma getirilen ele tiriler
ba lamında a a ıdaki sonuçlara ula ılabilir:
75
1-Bu iki yakla ımın ortak noktalarından biri e itime geni bir toplumsal çerçeveden
bakmalarıdır. Toplumsal sistemlerle ba lantılı olan e itim, düzenin devamlılı ını sa lar.
2-Her iki kuram da ça da dünyada e itimin toplumsal hareketlilik ve ortak
de erler olu turma i levini kabul ederler. Fakat i levselcilere göre e itim ça da toplumun
akılcı çözümlemeler tarafını olu tururken, çatı macılara göre ise okul kurumları ve e itim
egemen seçkinci sınıfın toplum üzerindeki denetimini gerçekle tirir.
3- levselci yakla ımlarda okullar önemli toplumsal bir i levdir. Okul yeni nesli
e iterek sistemin dengesini, toplumsal refahı, e itli i sa lamaktadır. Okulların nitelikleri
ö renci ba arısını do rudan etkiler. Bu sebeple okul kaynakları iyile tirilmelidir.
Çatı macılar ise okul dı ı ailesel ve ekonomik etkenlere daha çok atıfta bulunurlar. Buna
göre toplumsal etmenlerin bireyin e itim hayatı üzerinde büyük etkisi olmakla birlikte
toplumsal e itlik sa lanmadan okullarda e itlik sa lanamaz. Bu ba lamda akademik ba arı
sadece sınıfsal ayrıcalıklı konumlara ait olur.
4- levselcilere göre e itim ça da toplumda bireylere fırsat e itli i sunmu tur.
Böylece bireyler e itimden yararlanarak kendi yetenekleri ile belli bir konuma eri mi tir.
Çatı macılara göre ise e itimde fırsat e itli i bir aldatmacadır. Fırsat e itli i üst sınıfın
kendi çıkarlarını korumak için toplum üzerinde olu turdu u bir kurmacadır. Böylece
e itimde ba arısız olanlar suçu sınıfsal ayrımcılık ve e itsizlik uygulamalarında de il
bireylerdeki yeteneksizli e ve tembelli e ba larlar.
5- levselci yakla ımlar toplumsal gruplardaki e itimsel ba arı farklarını genellikle
okul dı ı faktörlere ba lamaktadırlar. Çatı macılara göre ise e itsel ba arı farkları okul içi
ve okul dı ı süreçlerde yatmaktadır. E itim ö retim programları ve yöntemleri alt sınıf
ö rencileri olumsuz etkileyecek ve bir ayrıma maruz bırakacak biçimde tasarlanmı tır.
6- levselci ve çatı macı kuramcılar, bireyleri toplumsalla manın bir ürünü olarak
gördükleri ve insanın bireysel özgürlü ünü ihmal ettikleri noktasında ele tirilirler. ki
yakla ımda da topluma a ırı vurgu vardır. Bu ba lamda bireylerin e itim hayatındaki
mikro boyutlardaki devinimleri ve karma ık ili kiler a ının göz ardı edildi i kabul
edilmektedir.
levselci kuramcılardan Davis ve Moore, 1945 yılında yayınladıkları
‘Tabakala manın Bazı lkeleri’ adlı çalı malarında toplumda mutlak anlamda bir e itli in
olmadı ını ve toplumsal tabakala manın evrensel bir zorunluluk oldu unu savunmu lardır.
Tabakala ma ile bireyler belli mevkilere gelerek topluma i levsel katkı sa larlar.
Toplumda bazı konumlar di erlerine göre daha fonksiyoneldir. Tabakala manın temel
76
fonksiyonu bireyleri sosyal yapılar içinde belli mevkilere yerle tirip motive etmektir
(Aydın, 2014). Toplum, yetenekli ve e itimli ki ileri önemli ve i levsel konumlara
getirerek ödüllendirir. E itim dikey toplumsal hareketlilik için bireylere bir fırsat kapısıdır.
E itimde ödüllere ula ma konusunda e it artlar altında bir yarı vardır.
Yukarıda özetlenmi olan Davis ve Moore’un e itim ve tabakala ma konusundaki
görü lerine Tumin (1953), u ele tirileri getirir:
1- Davis ve Moore’un bahsetti i toplumsal mevkilerin önem derecesinin
nesnel bir ölçümü yoktur. Bu ba lamda toplumdaki bütün mevkiler aynı
ekilde önemlidir.
2- Mevkilere yerle im konusundaki tek faktör ödül sistemi de ildir, ki isel
istek ve talepler göz ardı edilmemelidir.
3- Farklı sosyal tabakaların içinde bireylerin yeteneklerini açı a
çıkarabilmeleri hususunda fırsatlar e it olmamaktadır. Bireyin yetene ini
ortaya çıkarmasını engelleyen tabakala ma içinde kast sistemleri
bulunmaktadır.
4- Yetenekleri ölçen etkili bir sistem yoktur. levsel olarak önemli
mevkilere gelenlerin üst düzey yeteneklerinin olması gereklili i gösteren bir
kanıt da yoktur.
5- Yetenek konusu sınıfsal bir konudur. Üst sınıflar yetenek seçimlerini
kendi ilkelerine göre yaparlar.
6- Ekonomik adil da ıtımın olmadı ı toplumlarda tabakala ma i levsel
de ildir. Toplumdaki e itsizlikler sosyal çatı maları tetiklemektedir. Bu
çatı malar göz ardı edilmemelidir.
Bu açılardan bakıldı ında Tumin’e göre Davis ve Moore’un ortaya koydu u
tabakala ma yakla ımı nesnel gerçekli i tam olarak yansıtmamaktadır. Tabakala ma
hakkındaki görü leri bir bilimsel formül gibi her toplumda geçerli olamaz, aynı etkiyi
yaratması beklenemez. Buna ek olarak toplum içindeki i levsel pozisyonların önem
dereceleri tartı maya açık bir noktadadır. Ayrıca Tumin’e göre Davis ve Moore’un
kuramında toplumdaki ekonomik e itsizlikler göz ardı edilmi tir. Ekonomik sebepler
birçok toplumsal olayın geli iminin temelini olu turur. Ekonomik etkenlerin dikkate
alınmadı ı sistemde sınıfsal ayrımlar, fırsat e itsizlikleri ve tabakalar arasında olu an derin
ayrımlar toplumu i levsellikten uzak bir noktaya ta ınmaktadır.
77
vurgu toplumsal gerilimleri görmezden gelmi tir (Aydın, 2014). Ona göre bir toplumsal
yapıda geçerli olan i lev ba ka bir yapıda aynı olumlu etkiyi bırakmayabilir.
Evrensel i levsel norm ve de erler bütün toplumlarda olumlu i lev yaratmaz. Bu
ba lamda bazı i levler olumsuz yani bozuk bazıları da i levsiz olabilir. Örne in e itimsel
yakla ım ve uygulamalar bazı toplumlarda olumlu bir i lev yaratırken bazılarında bozuk
i lev do urabilir. Anomi kavramı da toplumdaki bozuk i levler ile ili kilidir. Merton,
i levselcili in evrensel bir düzene ve uyuma odaklandı ını belirterek bu a ırı dengeci
tutumu ele tirmi toplumsal yapıda açık i lev, bozuk i lev, gizil i lev gibi ayrımlara
giderek daha orta boy bir görü ortaya koymu ve böylece klasik i levselci yakla ımlardan
ayrılmı tır.
Parsons ile birlikte adı anılan modern i levselci görü sanayile en modern toplumda
e itimin sınıflar arasında bir dikey hareketlilik aracı oldu una vurgu yapar. Toplumsal
konumlar liyakate göre da ılır, ba arısı ölçüsünde birey ödüllendirilir. E itim bireylere
e itlik sa lar. Çünkü okullar objektif ölçütlerle herkese e it bir yarı ma ansı tanır. Torun
(2016)’a göre çatı macılık temelli yeniden üretim kuramları bu görü e kar ı çıkar. Yeniden
üretimcilere göre toplumda korunan ey sınıfsal konumlar ve mevcut e itsizliklerdir.
Yukarıda bahsedilenler mevcut sınıfsal yapıyı ve e itsizli i gizlemek için birer kılıf
rolündedir. E itimin sınıfsal yapısını ve e itsizli i yeniden üreten konumunu Althusser
yapısal olarak ele almı , Bourdieu ise kültürel süreçler üzerinden ele alarak ele tiri
getirmi tir.
E itimde liyakat sistemine (meritokrasi) dayalı i levselci görü lere kar ı çıkan bir
di er yeniden üretim kuramcısı Basil Bernsteindır. Bernstein’ a göre okullarda ö retilen
müfredat ve onun ö retilme biçimleri ile ö retmen ve ö renciler arasındaki güç ili kileri
toplumdaki güç ili kilerinin yansımasıdır. Bu durum okul kurumlarını liyakat temelinden
uzakla tırır. Böylece okullar fırsat e itli i kılıfının ardına sı ınan sınıfsal ve kültürel
yeniden üretim kurumlarına dönü ür. Buradan anla ılaca ı üzere Berstein, liyakat
sistemine de il, günümüzdeki liyakat anlayı ve yapısına kar ı bir tavır içindedir. Bu
ba lamda ekonomik indirgemecilikten uzak bir görü sergilemeye çalı an Berstein, klasik
Marksist kuramcılardan ayrılmaktadır. Bu ba lamda Berstein’da çatı macı, i levselci ve
hatta simgesel etkile imci kuramsal esintiler oldu u söylenebilir. Ayrıca Bernstein,
Durkheim’ın toplumsal düzenin ve istikrarın temeli olarak öne sürdü ü toplumsal
i bölümü fikrine toplumdaki sınıfların yapılandırıldı ı ve yeniden üretildi i yerler olarak
bakmaktadır.
79
Köse (2001)’ye göre Berstein, e itim ve sembolik dilsel kodlar ili kisi üzerinde
çalı malar yapmı tır. Ona göre e itim ve e itim örgütlenmeleri orta sınıfın karma ık dilsel
ili kileri üzerinden örgütlenmi , alt sınıfın basit dilsel kod ili kileri üzerine egemenlik
kurarak onları yok etmektedir. Bu iki sınıfa mensup çocukların bilme biçimleri arasındaki
fark bilmenin maddi bir temele indirgenmesinden kaynaklanmaktadır. Bu durum e itimde
alt sınıf aleyhine bir fırsat e itsizli i yaratmaktadır. Bersntein, ba ta okul olmak üzere di er
toplumsal kültür ve yapı üreten kurumlarda da üretilen dil, söylem, iktidar ili kilerinin
üretilme biçimlerinin kural ve ilkelerini çözümlemeye giri mi tir (Köse, 2001). Kültürel
alanlar üzerinde çalı malarını yo unla tıran Berstein, özellikle e itim kurumlarındaki
me ru bilgi üretimi ve sistem yapısının toplumdaki egemenlik üretilmesi ve
me rula tırılmasına katkısını incelemi tir.
E itimin seçme i levi ve bu hususta devlet stratejilerinin sorunlu noktaları üzerinde
duran ele tirel çalı malar, i levselci yakla ımın ideolojik düzeyde e itimsel e itsizli i
me ru kabul etmesi ve kapitalist toplumun yeniden üretiminde e itime yüklenen
anlamların tespiti üzerinden tartı malar getirmi tir (Rysakova, 2017: 4). Bowles ve Gintis
ile Louis Althusser’in konu ile ilgili teorik çalı maları e itim ve ekonomi alanlarındaki
kar ılıklı toplumsal ili kiler üzerinden yürüyen bir kar ılıklılık ilkesi kavramı olu turması
ve bunu ele tirel de erlendirmesi konuya teorik açıdan geni bir alan yaratmı tır.
Tan (1990), iki çatı macı kuramcı olan Bowles ve Gintis ile Althusser’i
kar ıla tırır. Bowles ve Gintis kapitalist e itim sistemini ele tirirken e itli in sa lanması
için kapitalist ekonominin tümüyle dönü türülmesi gerekti ini savunur. Althusser ise
üretimin gerçekle mesi için üretim ili kilerinin yeniden üretiminin gereklili ini öne atar.
Bowles ve Gintis’ten farklı olarak Althusser, e itimi kapitalist bir devlet aygıtı olarak
tanımlar. Toplumun üst yapısal kurumlarının bütünü devlet aygıtının bir parçasıdır. E itim
de üst yapısal bir kurum olarak devlet aygıtının bir parçasını olu turur. Bu görü ü ile
geleneksel Marksist kuramın devletin toplumdaki üst yapı kurumlarından sadece biri
oldu u görü ü noktasında ayrılır.
Ayrıca Tan (1990), Althusser’in okul toplumsalla tırmasının ba arılı oldu u
varsayımı ve Durkheim ile Parsons’a benzer olarak sürekli mevcut düzeni açıklama
yönelimi ve e itimsel statükonun devamı analizi çerçevesine i levselci görü lerle benzerlik
ta ıdı ını savunur. Althusser, e itim sisteminden çıkanların herhangi bir yaratıcılık,
özgürlük veya farklıla ma gibi tepkiler yarataca ına inanmamaktadır. Bu görü ü ile
Althusser ele tirel pedagoji kuramcılarından ayrılmaktadır.
80
Kaymak (2016), ele tirel pedagog Giroux’un e itim anlayı ını kaleme aldı ı
yazısında e itimin ona göre politik ve kendi sınırlarını a an bir yapısı olması gerekti ini
savundu unu söyler. E itim alanı güç ve otorite dengesine ı ık tutar, sosyal haklar ve
adalet için bir mücadele alanı olu turur. Birey, e itim sistemi ile içinde bulundu u sınıfsal
ayrıma ve e itsizli e kolektif ileti im olu turup kar ı gelerek ele tirel bir tutum kazanır,
hak ve özgürlükleri için mücadele alanları yaratır.
Ayrıca Kaymak (2016), Giroux’un ve ele tirel pedagojisinin Bourdieu ve
Althusser’in e itimi yeniden üretim mekanizması olarak gördü ü yakla ımlarına kar ı
çıktı ını belirtir. Giroux için kültür önemlidir. Ona göre okullar sayesinde okul bile enleri
(ö retmen, ö renci, kurumlar vb) politik düzlemde sahip olması gereken itibarı kazanır,
e itlikçi ve özgürlükçü bir ruha kavu ur.
Gramsci, siyasal ve ekonomik faktörler yerine ideolojik, ahlaki ve kültürel
etkenlere, entelektüeller önderli inde devrimsel harekete ve devlet mekanizmasının
a abilmek için kitlesel sınıf bilincinin önemine de inir (Slattery, 2017: 244). Toplumsal üst
yapıların analizi ile kapitalist ideolojiyi sorgulayacak ve sınıf bilinci edinmek için i çi
sınıfını e itecek ve örgütleyecek alternatif bir kar ı hegemonya olu turur. E itim kurumları
egemen güçlerin hegemonyasını topluma temelden a ılamak için bir araç olsa da bu
kurumların tabakala tırıldı ı sivil toplum kitleleri kar ı hegemonya ile e itilmeli ve
devrimci bir hareket içinde birle tirilmelidir. Böylece Gramsci, klasik Marksist kuramın
topyekün devrimci ve reformist yapısına kar ı ideolojik, rızaya dayalı, e itimli kitlelerin ve
önder entelektüellerin gerçekle tirece i hareketi vurgular. E itim ve toplumsal tabakalar da
bu hareketin içinde önemli yer tutarlar. Ayrıca Gramsci’nin toplumdaki vicdana verdi i
önem Durkheim’ın toplumsal ahlaka verdi i öneme benzetilebilir.
Gramsci’ ye göre e itim ve okul kurumları devlet hegemonyasını, piyasa
ekonomisini ve bireysel çıkarları ortak kültür üzerinden dayatacak ekilde örgütlenmi tir.
Althusser, e itimi devletin ideolojik bir aygıtı olarak e itsizli in yeniden üretildi i bir alan;
Bourdieu ise e itimi kültürel yeniden üretim üzerinden e itsizliklerin üretildi i bir alan
olarak tanımlar. Fidan (2017)’a göre Yeni Marksist gelenek (Apple, Giroux, Willis vd.)
okulların e itsizli i yeniden üretme özelli ine kar ı direnç kuramını geli tirmi lerdir. Buna
göre e itsizliklerden ma dur olan e itim sisteminin bile enleri üst sınıfların kültürel
hegemonyasını sürdürmeye hizmet eden e itim sisteminin uygulamalarına kar ı direnç
göstermektedirler. Ö retmen ve ö renciler pasif de il aktif birer aktördür ve yaratılan
e itsizliklere yaratıcı tepkiler geli tirmektedirler.
81
Ranciére ve Freire’nin e itim anlayı larını kar ıla tıran Me e (2018: 46), her
ikisinin de ortak noktasının mevcut e itim anlayı ına ve mevcut düzene uyum i levine
kar ı çıkarak e itimde özgürlü ü savunan bir yapılarının oldu unu belirtir. Bu ba lamda
her iki dü ünür de e itimde e itli i savunur, e itsizli e dayalı sınıf ve tabaka olu umlarının
özgürle me ile önüne geçilmesi gerekti ini belirtir. Freire ‘nin ele tirdi i bankacı model ile
Ranciére’in ele tirdi i eski e itim modelleri paralellik göstermektedir. Ancak Me e ’ye
göre bu iki yakla ımın özgürlük anlayı ı farklılık göstermektedir. Ranciére, e itim
sisteminde bireysel zihinsel özgürle me ve zekâların e itli ine vurgu yaparken; Freire
özgürlü e kolektif politik bir anlam yükler ve toplumsal dönü üme vurgu yapar.
Radikal okul ele tiricisi Ivan Illıch ile yeni Marxçı ve ele tirel pedagoji
temsilcilerinden Paul Freire ve Henry Giroux’un e itim anlayı ları kar ıla tırıldı ında her
iki görü de e itimde e itsizliklerin oldu unu ve e itimin sınıfsal bir yapısı oldu unu kabul
eder. Illıch’e göre okullar kapitalist sisteme hizmet eden kurumlardır ve bireyleri sistemin
kölesi yapar. Okullarda derin bir e itsizlik ve tabakala ma söz konusudur. Bu nedenle
okullara ihtiyaç yoktur. Zorunlu e itim bireyleri kutupla tırıp tabakalara ayırmakta, alt
sınıfa sahte bir umut a ılamaktadır. Buna göre en iyi ö renme bireyin kendi ya antıları
yoluyla gerçekle ir. Giroux ve Freire ise tam tersine okulların bir mücadele alanı oldu unu,
bireylere mevcut olan e itsizliklere kar ı bir bütün olarak hareket edebilme özgürlü ü
kazandırdı ını savunmaktadır. Illıch’e göre çözüm okulları tamamen ortadan kaldırmak;
Freire ve Giroux’a göre ise çözüm okulları demokratik politik birer yapıya dönü türerek
krizden fırsat yaratmaktır.
Tan (1983), Illich ve okulsuz toplumunu konu edindi i çalı masında Illich’in
toplumsal gerçekli in bütün hepsinin kurumsalla tı ını, kendine kurumsal dayanak arayan
her gerçeklikte bir alt toplumsal sınıf olu tu u savundu unu belirtir. Okul kurumu da
e itimi kullanarak bu amaca hizmet etmektedir. Tan, ça da toplumun e itim dâhil bütün
kurumlarının radikal ele tirisinin Magna Carta’sı kabul edilen okulsuz toplumun
yıkıldıktan sonra yerine sa lam kanıtlara dayalı bir düzen önerilemedi ini ancak okula
kar ı alınan bu ele tirel tavrın e itim çevrelerine uyarıcı etki etti ini ve okul kurumunun
fonksiyonlarını daha etkili bir hale getirmek için daha somut adımlar atılmasını sa ladı ını
savunmaktadır.
Yukarıdaki yakla ımıyla Tan, bazı eksiklikler ve e itsizliklere ra men okulları
toplumsal de i imin ve düzenin sa lanmasının bir aracı olarak kabul etti i sonucuna
varılabilir. Okulsuz toplumda okulun toplumsal gücünün yerine geçebilecek sa lam
82
temellere dayalı bir eylem ve hareket eması olu turulamaz. Bu görü ü ile i levselcilere
benzetilebilir. Ayrıca okulsuz toplum görü ü çerçevesinde okul ve e itim kurumlarına
getirilen ele tirilerin, toplumda konu ile ilgili farklılık yaratma ve bilinç uyandırma
bakımından hareket yarataca ı ve e itimsel eksiklikleri gidermek için adımlar atılaca ı
konusundaki görü leri ile de ele tirel pedagojiye yakındır denilebilir.
Son olarak kar ıla tırma açısından Weberci kurama göre e itim ve tabakala ma
ili kisi ele alındı ında Weber, sosyal tabakala manın çatı maya neden oldu u konusunda
Marx ile aynı fikirdedir fakat Marx’ın ekonomik temelli modelini basit bularak ona farklı
yakla ımlar getirmi tir (Macionis, 2013: 261). Weber, tabakala ma kuramına ekonomik
e itsizli in yanı sıra ‘statü grupları’ ve güç kavramını getirmi tir. Statü grupları, ekonomik
ve sınıfsal nedenlerle kar ılıklı ili ki halindedir ve bireylerin sınıflar içindeki hayat tarzını
ve sosyal itibarını yansıtmaktadır. Bu ba lamda belli bir statü kültürünün olu turulması
açısından e itim önemli bir alandır. E itim ile belli statü kültürleri ö rencilere aktarılır.
Toplum içindeki statü gruplarını ekillendiren ise toplumdaki egemen güçlerdir. E itim
sistemi ile toplumdaki güçlü ve güçsüz gruplar kendi kültürlerini bireyler üzerine
yerle tirmektedir. Okullar, egemen gruplar tarafından ekillendirilen sosyal statü
gruplarının yeniden üretildi i kurumlardır.
E itim, dar anlamda bir davranı de i tirme süreci olarak tanımlansa da toplumda
ekonomik, siyasal, sosyal birçok i levi bulunan toplumsal yapılara ve hareketlere yön
veren önemli ve tarihsel bir süreçtir. Kültür ile sa lam bir ili kisellik içinde olan e itim,
ayrıca toplumdaki kültürel farklılıklara göre çe itli anlamlarda kar ılık bulmu ve çe itli
görevler üstlenmi tir. Eski ça lardan günümüze, günümüzden gelece e e itimin birey ve
toplum üzerindeki önemi tartı ılan ve üzerinde dü ünülen vazgeçilmez bir faktör olarak
kabul edilmi tir. E itim, günümüzde belli bir ya ve alan ile sınırlanmaktan ziyade ömür
boyu süren bir faaliyet olarak kabul edilmekte, ya antılar ve düzenlemeler buna göre
planlanmaktadır. Ömür boyu i levi olan bir faaliyet özellikle bilgi toplumunda tüm toplum
kesimleri için yüksek bir önem derecesi arz etmektedir.
Hayatın vazgeçilmez bir parçası haline dönü en e itim, temel bir haktır. Bütün
temel haklar gibi e itimden e it imkânlarda yararlanma hakkı da güvence altına alınması
gereken bir noktadadır. E itimi piyasa ekonomisi, endüstriyel bir hammadde, ideolojik bir
egemenlik alanı olarak görmek ve kullanmak zaten toplumda var olan ve kanayan sosyal
e itsizlikleri daha da derinle tirmek demektir. Öncelikle e itlik ve adalet gibi kavramlar
tüm dünya insanlı ı tarafından içselle tirilmeli ve bu durum toplumsal hayatın praksisi
83
haline getirilmelidir. Aksi takdirde atılan her adım, yapılan her faaliyet hep bir eksik
kalacaktır. E itimde fırsatların e itli inin sa lanması için evrensel ve ulusal çapta yasalar
olu turulmalı ve bu yasaların somut bir ekilde uygulanması ve denetimi yapılmalı,
e itimin kamusal de eri korunmalı ve tekelle mesine izin verilmemelidir. Bilimsel veriler,
yöntemler ve ara tırmalar ı ı ında e itim ve toplumun çok boyutlu yapısı bütüncül bir
ekilde de erlendirilmelidir. Bu ba lamda iki makro e itim sosyolojisi kuramı olan
i levselci ve çatı macı kuramların eksi iyle fazlasıyla ortaya koymu oldu u veriler daha
iyi bir toplum ideali için önemli ve büyük bir bilimsel basamak olu turmaktadır. E itim,
toplumsal sınıf, tabaka ve zümreler yerine bütün insanlı a hizmet eden önemli bir i levsel
toplumsal sistem haline getirilmeli ve bu konudaki çalı malar hiçbir zaman yeterli
görülmeden devamlı arttırılmalıdır.
Delphi’deki Apollon Tapına ının giri ine Yedi Bilgelerden biri olan Spartalı
Khilon tarafından yazılan ‘Nosce Te psum’ yani ‘Kendini Bil’ ö üdü Sokrates’ten
Platon’a, Platon’dan Aristo’ya ve daha sonra tüm insanlı a bir düstur olarak sunulmu tur
( çsel Kaleli, 2015). nsanın kendini bilme arzusu ve merak duygusu çevresindeki olup
biteni anlama ve anlamlandırma çabasıyla birlikte bir kor gibi büyümü , insanlı ın
evvelinden ezeline bu sonsuz duygunun var olaca ı kesinle mi tir. Bilme ve bilgelik
sevgisi geni kitlelere yayılmasıyla bu durumu belli bir sistem içine sokma çabaları modern
dönemdeki e itim kurumlarının temellerini olu turmu tur. O zamandan bu zamana olayın
temelinden farklı sapmalar ya ansa da e itimin bireysel ve toplumsal i levi günümüzde
halen tartı maya ve geli meye açık bir konumdadır. E itim faktörünün tarihsel süreç
boyunca sosyal, siyasal, kültürel, ekonomik sebeplere ba lı olarak gerek mikro gerek
makro boyutta iç ve dı etkenlerden etkilendi i görülmektedir. Bu etkile im, e itimin
hareketli zemini üzerinde ortaya çıkan de i im ve dönü ümlerde açık olarak kendini
göstermektedir.
Küreselle me ve kapitalizm örgüsü içinde simülasyonun ve gerçe in ayırt
edilmekte zorlanıldı ı modern ça da, e itim gibi toplumun merkezinde atan bir olgunun
gösteri toplumunun bir parçası olmaması adına sözde pozitif tablolar yaratmanın önüne
geçilerek bilimsel veriler ı ı ında, teori ve prati i ba lamında somut adımlar atılması daha
do ru olacaktır. Özgürlü ün engeli olan toplumsal e itsizliklerin yarattı ı grupla maların
e itim gibi temel ve insani haklara ket vurmasına engel olunarak bireysel ve toplumsal
özgürlük ortamı yaratmak daha ideal bir dünyanın kapısını aralamaktadır. Aksi takdirde
de erlerin çabuk tüketildi i, özden çok biçimin öne çıktı ı ça ımızda, Rousseau (2019:
84
102)’nun ‘görünü te özgür olmak kadar insanı esir yapan hiçbir ey yoktur’ sözü daima
toplumlar için geçerli olacaktır
SONUÇ VE ÖNER LER
Çalı mada elde edilen veriler do rultusunda i levselci yakla ımlarda e itim ve
tabakala ma ili kisi incelendi inde e itimin kitlesel ve zorunlu olmasının gereklili i
üzerinde duruldu u görülmektedir. Sanayi toplumunda bireyler becerilerine göre
mesleklere yerle tirilmelidir. Modern kapitalist toplumun meritokratik yapısı
i levselcilerde özgürlük ve e itlik ba lamında açıklanabilir. Toplumda ortaya çıkan
e itsizlikler ve toplumsal tabakala ma düzenin devamı için i levselciler tarafından olumlu
ve gerekli kabul edilir. E itim faktörü bireylere fırsatlara ula mada e it ans tanıyan
önemli bir etkendir. Birey, kendine sunulan e it fırsatları kullanarak toplumda tabakalar
arasında hareket edebilir, üst konumlara ve statülere yükselebilir. levselci kuramcıların
toplumsal düzenin devamı için e itim konusuna yükledi i sorumluluklar önemli ve kayda
de erdir. Ancak o düzenin kime hizmet etti i ve toplumun temelinde var olan çatı maları
görmezden geldi i, toplumdaki olumsuz i lev ve bozukluklara yeterli önemi vermeyip
tamamen olumlu i levlere yönelmesi, kısmen kabul edilebilir tabakaların ve mesleki
önemin i levini ortaya koyup toplumsal e itsizlikleri ve bunun ba layıcı gücünü bir nevi
yok sayması noktalarında i levselci yakla ımlar ele tirilmekte, eksik görülmektedir.
Çatı macı yakla ımlarda e itim ve tabakala ma ili kisi incelendi inde ekonomik ve
sınıfsal e itsizliklerin daha çok ön plana çıktı ı görülür. Bu ba lamda çatı macı
yakla ımların e itim konusunda i levselcilere göre daha fazla ve daha farklı
perspektiflerde görü leri söz konusudur. Ekonomik alt yapı temelli klasik Marksist
görü ler, Marksist üst yapıya dayanan üst yapı teorileri ve yeniden üretim kuramcıları,
radikal okul ele tiricileri, ele tirel e itim görü leri gibi yakla ımlar toplumsal e itsizlik ve
tabakala ma temelinde e itimi farklı ekillerde yorumlamı lardır. Çatı macı görü lerdeki
sürekli çatı ma fikri ve hatta radikal ba lamda yıkıcı görü leri, ekonomik indirgemeci
görü ler eksenindeki analizleri, deterministik ve tarihsel biçimde genel bir toplumsal
formülasyon elde etme çabaları, toplum içindeki mikro etkile im ve ileti imleri görmezden
gelmeleri veya yeterli önem vermemeleri gibi noktalarda çatı macı kuramcılar
ele tirilmekte, eksik görülmektedir. levselci görü ler mükemmele yakın ve çatı madan
uzak toplumsal denge ve uyum formülasyonu ile çatı macı görü ler ise özellikle klasik
Marksist görü ler do rultusunda belli bir tarihsel a ama ile ortaya çıktı ı kabul edilen
toplumsal dönü üm ve de i imleri salt çatı ma olgusuna ba layan görü leri ile ütopik
kabul edilmektedir. Çatı masız ve salt denge halinde bir toplum dü ünülemedi i gibi her
çatı manın toplumsal denge ve olumlu bir toplumsal dönü üm yaratması da beklenemez.
86
Marksist çatı macı kuramcılara göre e itim; kapitalist sisteme hizmet eden, sınıf
ayrımı ve toplumsal e itsizlikleri yeniden üretmeye katkı sa layan bir araçtır. E itim
sistemi sınıfsal e itsizliklerden ve kültürel birikimlerden ba ımsız olamaz. Sınıfsal yapının
yeniden üretilmesi konusunda okulların i levi hitap etti i ö renci profiline göre farklılık
göstermekte mesleki tabakala manın toplumsal temelleri burada atılmaktadır. Kapitalist
toplumun herkese e it fırsatlar sundu u inanı ı bireyler üzerine kurulan bir aldatmaca
oldu u söylenebilir. Böylece devlet kurumunun bir parçası olan okul kurumları gerek baskı
ile gerekse me ru yöntemlerle alt sınıf bireylerin bulundukları konumları kabul etmesi ve
bu konumlara göre ya am biçimlerini düzenlemesi gereklili ini kabul ettirir. Ele tirel
pedagoji kuramcılarına göre mevcut e itim sistemi bireyleri pasif, sorgulamadan uzak ve
kendilerine verileni kabullenici bir yöntemle sisteme uyumlu hale getirmektedir. Toplumda
ezilenlerin, sınıfsal ayrıma ve uygulamalara maruz kalanların bilinçlenmesi ve
e itsizliklere müdahale etmesi mevcut e itim sistemi ile engellenmektedir. deal e itim,
bireyleri özgürle tiren ve toplumdaki e itsizliklere kar ı birlikte hareket eden yurtta lar
yeti tirmelidir. E itim faaliyetleri serbest piyasa ko ullarına göre ekillenmi , yoksulluk
artı ıyla birlikte toplumsal tabakala malar artmı tır. E itim konusu serbest piyasanın eline
bırakılmamalıdır. E itim ile bireyler demokratik ele tirel alanlar yaratarak toplumu
e itlikçi bir biçimde dönü türme imkânı bulurlar.
E itimde fırsat e itli i/e itsizli i konusuna bakıldı ında i levselci ve çatı macı
görü lerin birbirinden ayrıldı ı görülür. levselcilere göre önemli olan toplumsal
bütünlü ün devamıdır. Toplumsal tabakala ma i levsel olarak var olmalıdır. Birey, e itim
yoluyla toplumdaki hedefledi i üst statülere ula abilir. Bu ekilde e itimde fırsat e itli i ve
liyakat sistemi sa lanabilir. Çatı macı görü ler ise i levselcileri toplumsal e itsizlikleri
özelliklede ekonomi faktörünü görmezden gelmekle ele tirir. Çatı macılara göre e itimde
fırsat e itli i bir aldatmacadır ve tam tersine toplumda bir fırsat e itsizli i söz konusudur.
E itim ve e itim kurumları egemen güçlere ve üst tabakalara hizmet etmektedir. Alt sınıf
bireyler ise e itimden faydalanamamakta, kendine sunulan ve me rula tırılan e itsizli i
kabul etmeye zorlanmaktadır. Belirtilen noktalardan hareketle e itimsel süreçler ve
e itimde ya anan fırsat e itli i/e itsizli i ile toplumsal tabaka ve sınıfların olu umu ile
toplumsal hareketlilik arasında bir ili ki oldu u sonucuna ula ılabilir. levselci
yakla ımlarda bu ili ki adil ve e itlikçi bir mücadeleyi temsil etmektedir ve haklı olanın
hak etti i derecede toplumsal ödül sistemi ile ödüllendirilmesi ile sonuçlanacaktır.
Çatı macı görü ler ise e itim faktörünün bireysel ve toplumsal etkilerini kabul etmekte
87
toplumsal düzen ve denge üzerinden e itim faktörünü ve bunun etkilerini analiz etme
çabasına girerler. Çatı macı yakla ımlar ise daha çok düzenin kimin düzeni oldu u,
e itimin kime hizmet etti i ve kime yarayaca ı konusunda görü ler belirtmi lerdir. E itlik
olgusu her iki görü için de önemlidir. Ancak bu iki görü ün e itli e bakı açıları ve
e itli in elde edilme ekilleri farklılık göstermektedir ve bu durumu bu iki kuramın sınıf ve
tabakala ma analizleri bize ispatlamaktadır.
E itimin bireysel ve toplumsal konumunun i levi/i levsizli inin tartı maya açıldı ı
bu çalı mada i levselci ve çatı macı paradigmalar temelinde farklı kuram ve kuramcıların
da görü leri do rultusunda konunun derinlemesine analizi ile e itimde fırsat
e itli i/e itsizli i ve toplumsal sınıf ve tabakala malar ile ili kisi sosyolojik boyutlarıyla
birlikte ele alınmı tır. E itim-birey-toplum ili kileri çerçevesinde e itim olgusunun ve
e itim kurumlarının ideolojik ve toplumsal misyonlarının toplumsal dönü üm, de i im ve
yapılara etkisi ba lamında analiz ve kar ıla tırması yapılan bu çalı mada i levselci ve
çatı macı yakla ımlardan kopmadan farklı kuram ve kuramcıların katkısı da alınarak
ortaya çıkan görü lerin harmanlanmasıyla çalı mada belirtilen problem ve hipotezler
desteklenerek u öneriler olu turulmu tur:
1- E itim, bireyin toplum içindeki gelece ini/konumunu belirleyen ve bireye bazı
nitelikler kazandıran toplumsal bir süreçtir. Tarih boyunca toplumların çe itli anlamlar
yükledi i e itim, bilgiyi sermaye olarak kullanan modern toplumda ya amı ekillendiren
önemli bir etkendir. Toplumsal yapı ile bu denli etkile im halinde bulunan e itim faktörü
toplumdaki çe itli ekonomik, siyasal, kültürel de i im, dönü üm ve e itsizliklerden
etkilenmektedir. Tarih içinde farklı biçimleriyle kar ımıza çıkan ve toplumdaki insan
grupları arasındaki hiyerar ik konumlanmaya kar ılık gelen toplumsal tabakala maların
temelinde toplumsal e itsizlikler vardır. E itsizlik temeli üzerine kurulan toplumsal sınıf ve
tabakalara e itimsel e itsizlik faktörü de eklenmi tir. E itimin belirleyici rolü, e itimde
fırsat e itli i/e itsizli i tartı maları ve bu durumun toplumsal yansımaları üzerine
tartı maları beraberinde getirmi tir. E itimde ya anan fırsat e itsizli i ekonomik etkenler
ba ta olmak üzere di er toplumsal etkenler tarafından ekillendirildi i görülmektedir. Bu
ba lamda e itimde fırsat e itli i/e itsizli i, e itsizlik temelli olan toplumsal tabakaların
olu umunda ve yeniden üretiminde önemli bir role sahiptir.
2- Zaman geçtikçe önemi daha da ortaya çıkan e itim faktörü, e itim bilimleri,
e itim felsefesi, e itsel sosyoloji, e itim sosyolojisi gibi disipliner alanlarda çe itli
açılardan inceleme konusu olmaya devam etmektedir. Bu çalı mada ele alınan e itim
89
e itli inin sa lanması hususunda özellikle Önür (2013)’ün çalı malarında bahsi geçen
adalet ve içerme boyutlarının sa lanması gerekti i sonucu ortaya çıkmaktadır.
6- Bireyin okul içi ya antıları kadar (okul, sınıf ortamı, ö retmen vb) okul dı ı
ya antıları (aile, ekonomi, kültür vb) önemlidir. Bu ba lamda e itim açısından hem okul
içi hem okul dı ı etkenler göz önüne alınarak de erlendirme yapılmalıdır. Bireyin sahip
oldu u veya içinde bulunmak zorunda kaldı ı okul dı ı etkenlerin e itime etkisinin
oranının fazlalı ı kabul edilen bir gerçektir. Bu konuda özellikle Coleman ve Berstein’ın
çalı maları bize ı ık tutmaktadır. Bireyin sahip oldu u okul dı ı etkenler e itsizli e neden
olmakta, evrensel bir hak olan e itimden yararlanma hakkının önüne geçip e itimde fırsat
e itsizli i yaratmaktadır. Özellikle e itim konusunda ortaya çıkan okul içi ve okul dı ı
olumsuz etkenlerin engellenmesi e itimde fırsat ve olanaklara eri imi daha da
kolayla tıraca ı ortaya çıkan bir önemli bir sonuçtur.
7- Toplumsal tabakaların hem bireysel hem toplumsal boyutu oldu u
anla ılmaktadır. Bireyin kendi çabası ve kar ıla tı ı toplumsal kabuller, toplumsal
tabakaların olu umunu ve tabakalar arasındaki hareketi belirler. Ayrıca sosyal tabaka
bireye ailesinden bir bakıma miras olarak geçebilir. levselcilerin savundu u gibi e itimde
fırsat e itli i arttıkça e itim sayesinde bireyin kazanımları da artar ve birey toplumsal
statüsünü yükseltebilir. Ancak e itime yapılan yatırımlar ve aktarılan kaynakların azlı ını
veya bu kaynakların e it da ıtılamaması söz konusu oldu unda e itim konusunda bireyler
yeterli fırsat ve imkânlara ula amazlar ve sonuç olarak çatı macı kuramcıların deyimiyle
bir nevi alt tabakada ya amaya mahkûm kalmaktadırlar. Hem çatı macı hem i levselci
görü ler e itim ve toplumsal tabakala ma arasındaki ili kiye önem vermi lerdir. Ancak
e itim ile yaratılan toplumsal tabakalar i levselcilere göre sistemin dengesini ve adaletini
sa layan bir durum iken, çatı macılara göre e itimsel e itsizlikler bireyleri tabakalara göre
konumlandırmakta tabakaların konumları ise e itimden yararlanabilme derecesini büyük
ölçüde etkilemektedir.
8- stisnai durumlar ortaya çıksada genellikle gelir seviyesi ve e itim durumları
arasında paralel bir ili ki vardır. Tabakaların yapısı ba lamında gelir seviyelerinin tabaka
olu umlarında tek etken olmasa da önemli bir etken oldu u açıktır. Buradan hareketle
tabakaların seviyesi ile e itim durumları arasında da do rusal bir ili ki oldu u söylenebilir.
Bir bakıma e itimde fırsat e itsizli i sosyal tabakalardan önemli derecede etkilenir. Hem
çatı macı hem i levselci kuram tarafından bu yakla ım kabul görür niteliktedir. Sanayi
toplumu ve sonrasında e itimde fırsat e itsizli inin azaldı ı görülmektedir. Bu durum
91
yapılan dönü üm çalı malarından kaynaklı de il daha çok e itimsel alanda talep artı ı ve
güç dengesinin hammadden çok bilgiye kaymasıyla açıklanabilir. Bilgi toplumunun
olu ması ve bu toplumda e itim talebinin artması alt sosyal tabaka ve sınıflardaki
bireylerin yüksek e itim seviyesine ula ması ve statüsünü yükseltmesini arttırdı ının
do rulu u hem i levselcilerin hem de Weber’in bazı görü leri içinde kar ımıza
çıkmaktadır. Ancak alt tabaka bireylerin yüksek e itim seviyesine ula abilmesi gerçe i
genel dünya düzenine oranla hala yetersiz gözükmektedir. E itim alanında kazanılan bazı
durumlar tamamen sosyal e itsizli i engelleyecek güce ula amamı tır.
9- Toplumsal tabakalara sadece toplumun kademelendirilme dereceleri olarak
bakmak onu basite indirgemek, toplumdaki sosyal ve statü grupları ile sınıfları ve bunlar
arasındaki çatı maları görmezden gelmek demektir. Tabakalar arasında hem dayanı ma
hem çatı ma bulunabilir. Tabakaları i levselci kuramlar gibi sadece i levsel bir toplumsal
parça olarak görmek toplumdaki güç ili kilerine ve siyasal çatı malara önem vermemek
anlamına gelir. E itim kurumları bu çatı maların ortasında kalmakta ve tabakaların
karma ık yapısından fazlasıyla etkilenmektedir. Her sosyal tabaka belli evrensel ko ullar
ta ıdı ı gibi kendilerine özgü kültürel farklılıklardan da etkilenir. Sosyal tabakala maları
ve tabakala manın e itim faktörüne etkisini derinlemesine analiz edebilmek için tabakalar
arasındaki mülkiyet, toplumsal i bölümü faktörleri ile dini, siyasal, sosyal ve kültürel
etkenleri ve bu etkenlerin birbiri ile ili kilerini ciddi biçimde de erlendirmek gereklili i
i levselci-çatı macı görü lerin tartı ma düzleminden çıkarılacak önemli bir sonuçtur.
10- Neredeyse insanlık tarihi ile birlikte süregelmi toplumsal sınıf ve
tabakala malar ile ekonomik faktörlerin toplumların tarihine yön verebilme gücü
dü ünüldü ünde önemli bir toplumsal parça olan e itim konusunun bu durumdan
etkilenmemesi imkânsız görülmektedir. Bu ba lamda toplumun bütün kesimlerine fırsat
e itli inin sa lanması mümkün de ildir ve hatta daha ileri giderek fırsat e itli i diye bir
ey yoktur savı ortaya atılmaktadır. Bu sav Marksist dü ünceyi destekler niteliktedir.
Ancak bireyler, toplumlar ve kurumlar arasında adalet boyutunun içselle tirilmesi ile
toplumdaki kaynakların hakkaniyetli da ılımını, seçme-yerle tirme i lemlerini ve adil bir
yarı ı mümkün kılabilir. Bu faktörler sa landı ında i levselci görü lerin ortaya sunmu
oldu u liyakat sistemi devreye girebilir. Sonuç olarak adaletli ve altyapısı geni çerçevede
hazırlanmı bir liyakat sistemi ile e itimsel e itsizlik olabildi ince azaltılabilir ve e itim
yardımıyla gerçekle tirilebilecek dikey toplumsal hareketlilik zor ula ılabilir bir hedef
olmaktan çıkar, adil bir özellik kazanır.
92
11- Toplumsal yapı ve hareketler incelendi inde ekonomi önemli bir faktör hatta
bazı çatı macı görü lere göre en önemli faktördür. Ancak salt ekonomik indirgemeci bir
yakla ım ile bireylerin ve toplumların ili kileri ve karma ık yapıları açıklanamaz ele tirisi
çatı macılara yöneltilen bir ele tiridir. E itim olgusunun toplumda iç ve dı etkenlerden
etkilendi i açık bir durumdur. Bu ba lamda toplumların kültürel sermayeleri, davranı
örüntüleri ve kar ılıklı etkile imleri ekonomi ile birlikte incelenmeli, e itimin sınıfsal
yapısı ve olanakları çok boyutlu bir yapı ile analiz edilmelidir. Ayrıca toplumdaki mikro
etkile imlerin göz ardı edilmesi gibi ula ılan sonuçlar ise mikro kuramcıların bahsi geçen
makro kuramlara (i levselci ve çatı macı) bir ele tirisi olarak kabul edilebilir.
12- E itim sistemlerini özellikle klasik i levsel teorinin kabul etti i toplumsal
düzeni ve ahlakı sa layan, daima toplum için iyi olanı üreten bir mekanizma olarak
görmek belli sıkıntılar yaratmaktadır. Beklenmeyen durumlarda, isteyerek ya da
istemeyerek e itim olumsuz i lev ve etkiler yaratabilir. Olumsuz i lev konusu bir ba ka
i levselci dü ünür olan Merton’un bazı i levsel görü lere ele tirisidir ve haklılık payının
bulundu u görülmektedir. Toplumsal sistemi kusursuz olarak görmek yanlı oldu u gibi
çatı macı kuramcılara dâhil edilen radikal okul ele tirisi kuramlarının kabul etti i ekilde
e itimi ve okulları toplum için tamamen yararsız ve negatif etki yaratan mekanizmalar
olarak görmek de yanlı bir algılama biçimidir.
13- E itim ve e itimde fırsat e itli i/e itsizli i tartı ma konusunun sınıfsal
dayanakları göz ardı edilmemelidir. Bu durum çatı macılar tarafından i levselcilere
yöneltilen bir ele tiridir. Toplumdaki sınıf ve tabakaların i levselli ini tek ba ına e itim
ile sa lamak mümkün de ildir. Kaldı ki Davis ve Moore tezi olarak bilinen toplumsal
tabakaların i levselli i ve bu ba lamda zorunlulu unun kabulü tartı malı bir konudur. Bu
noktalarda çatı macı kuramcılar i levselcileri ele tirmektedir. Birey elinde olmayan
sebepler ile alt tabakalara itilmi veya do u tan belli bir kast sisteminin içine dü mü
olabilir. Bu durumdan çıkabilmek için i levselcilerin tezi olan bireyin tek çaresinin
çalı mak, yetenek ve beceri ile e itimsel artları kullanarak yükselmek oldu u fikri bireyin
içinde bulundu u ekonomik yoksunlukları ve di er yoksunlukları görmezden gelmek
demektir. Sonuç olarak bireye yetenek ve becerilerini gösterebilece i adil, e itlikçi, somut
ortamlar yaratılmalı, toplumdaki bütün mikro makro bile enleri göz önüne alacak ekilde
adımlar atılmalıdır.
14- E itimin kültür aktarıcı ve bireyi topluma uygun hale getirici özelli i
yadsınamaz bir gerçektir. Aktarılan bu kültürün egemen güçlere veya topluma hâkim olan
93
kültürel de erlere göre ve hatta iktidar ve ideolojilere göre ekillendi i ortaya çıkmaktadır.
E itim, bir baskı ve hegemonya kurma süreci olmanın yanında bu duruma kar ı bir kültür
olu turma ve muhalif tutum geli tirme alanıdır da ayrıca. Toplumun temelini olu turan
bireyi küçük ya lardan itibaren belli kalıplar içinde yeniden üretim sürecine sokan e itim
olgusu diyalektik bir tarzda bu sonuca kar ı çıkanları da yeniden üretmektedir.
Çatı macılar içinde yer alan ele tirel pedagoji kuramcılarından hareketle e itimi bir
ma lubiyet alanı olmaktan çok bir mücadele alanı, bir bilinç geli tirme alanı olarak
görmek çözüm yaratmak adına daha do ru bir yakla ım kabul edilebilir.
15- E itim toplumsal hareketlilik içinde önemli bir etkiye sahiptir. Özellikle e itim
ile dikey toplumsal hareketlilik arasında do rusal bir ili ki oldu u görü ü yaygın bir
görü tür. Birey için e itim, dikey toplumsal hareketlilik gerçekle tirip statü kazanmak için
önemli bir fırsattır. Modern toplumda sınıflar ve tabakalar arasındaki geçi lerin en adil ve
rasyonel yolunun e itim ile sa lanabilece i kabul edilmektedir. Bu durumun kısmen
do rulu u kabul edilebilir. Ancak gerekli ekonomik zemin sa lanmadıkça, i sizlik ve
istihdam sorunlarının önüne geçilmedikçe e itim ve dikey toplumsal hareket ili kisi
sanıldı ı kadar do rusal olamaz ve toplumda diplomalı bir i siz ordusunun artarak
ço aldı ı gözlenmektedir. Hatta birey e itim ile bir üst statüye geçi yapmak hayali ile
çıktı ı yolda süreç sonunda kendi mevcut statüsünden de daha alt bir konuma dü ebilir.
Ayrıca bireylerin içinde bulundu u sosyal sınıfların ko ulları bireylerin dikey sosyal
hareketlili ini etkilemekte, sosyal sınıflara göre dikey toplumsal hareketliliklerin boyutu
farklıla maktadır.
16- Di er e itsizlik türleri gibi e itimde ya anılan fırsat e itsizli i de toplumsal
tabakala ma ve grupla maları beslemekte, yeniden üretmektedir. levselciler tarafından
bireysel beceri ve çalı malar ile toplumda bir e itlik durumu yaratıldı ı ve e itim ile
bireyin dikey toplumsal hareketlilik yapabilece i savunulsa da uygulama noktasında tam
olarak bu yakla ım gerçeklerle örtü medi i görülmektedir. Toplumun ba ta ekonomi
olmak üzere di er birçok bile eni olaya dâhil olmaktadır. Sermayenin bilgi oldu u bilgi
toplumunda bilgiye ula abilme fırsatları yeni toplumun sosyal tabakalarını
ekillendirmektedir. Bilgiye ula manın temel yolunun ise e itim ve e itim kurumlarından
geçti i unutulmamalıdır.
KAYNAKÇA
Açıkgöz, Özkan (2000). ‘Sosyolojinin Problemli Bir Konusu Olarak, "Sosyal Sınıf"
Kavramı Üzerine Önemli Sosyologların Dü ünceleri ve Yorumlar’. Sosyoloji
Konferansları. Cilt 0 sayı 26. s. 281-308
Aka, Asiye (2009). ‘Antonio Gramsci ve Hegemonik Okul’, Balıkesir Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Dergisi. Cilt 12, Sayı 21, Haziran 2009 s. 329-338
Akarsu, Bedia (1979). Ça da Felsefe. Milli E itim Bakanlı ı Yayınları Dü ün Dizisi: 3.
stanbul: Milli E itim Basımevi. s. 15
Akgül, Erdem Ali (2019). ‘E itimde Fırsat E itli i-Cinsiyet Ayrımı Faktörü Üzerine Bir
Ara tırma’, International Journal of Social and Humanities Sciences (IJSHS),
3(1), s. 127-142
Aksoy, lhan ve Can, Ça da (2016). ‘Hegemonya ve Kar ı-Hegemonik Sızıntılar: Yeni
Bir Kavramsalla tırma Denemesi’, PESA Uluslararası Sosyal Ara tırmalar
Dergisi, cilt 2, sayı 3, s. 62-76
Aksu, Mualla Bilgin ve Kaya, Ahmet (2009). ‘Fırsat ve Olanak E itli inin Sa lanmasında
Bir Adım Olarak Ta ımalı E itim’, Electronic Journal of Social Sciences, cilt 8,
sayı 27, s. 177-189
Algan, Bülent ve Algan, Müberra (2013), ‘E itim Hakkı ve Özgürlü ü Ba lamında E itim
Hizmetlerinin Ruhsat Usulü ile Özel Ki ilere Gördürülmesi’, Gazi Üniversitesi
Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVII, Y. 2013, Sayı 3. s.147-194
Almı , Selman ve Yılmaz, Mehmet Taki (2011). ‘ nsanın Toplumsal Do ası ve
Toplumsalın Sürdürülebilirli i Açısından E itim’, E itim Bilim Toplum Dergisi
cilt 9, sayı 33, s. 28-40
Althusser, Louis (2017). deoloji ve Devletin deolojik Aygıtları (6. Baskı, çev.
A.Tümertekin), stanbul: thaki Yayınları, s. 14, 55, 64
Aman, Fatih (2017). ‘Sosyoloji Teorilerine Aktörler-Faktörler Ba lamında Bir Bakı
Denemesi’, Sinop Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: I, Sayı: 1, Yıl: Ocak-
Haziran 2017. s.17-28
Aristoteles (2018). Metafizik. (4.Baskı, çev. G.Sev). stanbul: Pinhan Yayıncılık. s. 13
Aron, Raymond (2010). Sosyolojik Dü üncenin Evreleri (8.baskı, çev. K. Alemdar),
stanbul: Kırmızı Yayınları, s. 221
95
Binba ıo lu, Cavit (2014). Ba langıçtan Günümüze Türk E itim Tarihi (2.baskı), Ankara:
Anı Yayıncılık, s. 579
Birkök, Cüneyt (2013). E itim Sosyolojisinde Kuramsal Yakla ımlar. E itim Sosyolojisi
(Ed. M.Türkkahraman ve .Keskin). stanbul: Lisans Yayıncılık. s. 36,40
Boratav, Korkut (1991). 1980’li Yıllarda Türkiye’de Sosyal Sınıflar ve Bölü üm, stanbul:
Gerçek Yayınevi, s. 10
Bottomore, Thomas Burton (1975). ‘Toplumsal Tabakala ma’ (çev. Mahmut Tezcan),
Ankara Üniversitesi E itim Bilimleri Fakültesi Dergisi, 8(1), sf.247-267, Yazarın
‘sociology, a guide to problems and literature’ eighty Impression, isimli yapıtının
11. bölümünün çevirisidir.
Bottomore, Tom (2018). Modern Toplumda Sınıflar (çev. Ü. Tatlıcan vd.), Bursa: Sentez
Yayıncılık, s. 16,17
Bourdieu, Pierre (1995). Pratik Nedenler, Eylem Kuramı Üzerine (çev. H.Tufan). stanbul:
Kesit Yayıncılık, s. 101
Bourdieu, Pierre (2016). Akademik Aklın Ele tirisi (2.baskı. çev. B.Yalım). stanbul: Metis
Yayıncılık. s. 205,212
Bowles, Samuel and Gintis, Herbert. (1976) Schooling in Capitalist America, New York:
Basic Books (2002) “Schooling in capitalist America revisited,” Sociology of
Education, 75: 1–18.
Brubacher, John S. (1962). ‘Modern Philosophies of Education’. McGraw-Hill, New York,
(Çev. F.O uzkan), s. 189-200
Buchmann, Claudia and Hannum, Emily (2001). ‘Education and Stratification in
Developing Countries: A Review of Theories and Research’, Annual Review and
Sociology, vol.27:77-102
Bu ra, Ay e (2018). Kapitalizm, Yoksulluk ve Türkiye’de Sosyal Politika (9.baskı).
stanbul: leti im Yayıncılık. s. 10
Carnoy, Martin (1982). Economics and Education, Encyclopedia of Educational Research,
McMillan Cor. (çev. N. Tural), s. 519-525
Carr, Wilfred (1995). ‘Education and Democracy: confronting the postmodernist
challenge’ Journal of Philosophy of Education, vol 29, Issue 1, page 75-92
Ceyhan, Aydo an Aykut (2013). ‘E itim ve Psikoloji li kisi: E itim Psikolojisi’, E itim
Psikolojisi (3.baskı Ed. G.Can) , Anadolu Üniversitesi Yayınları s.4
97
Fidan, Tuncer (2017). ‘Tahakküm Metaforu: Tahakküm Araçları Olarak E itim Örgütleri’
Bartın Üniversitesi E itim Fakültesi Dergisi, cilt 6, sayı 2, s. 623-639
Gezer, Melehat ve lhan, Mustafa (2018). ‘Akademisyenlerin Perspektifinden Türkiye’de
E itimde Fırsat E litsizli ine Neden Olan Faktörlerin Sıralama Yargılarıyla
ncelenmesi’. Yüksekö retim Dergisi, 8(3), 301–312.
Giddens, Anthony (2012). Sosyoloji (çev. H.Özel), stanbul: Kırmızı Yayınları, s. 38, 366
Glenn, Rikowski (2004). ‘Marx and the Education of the Future’, Policy Futures in
Education, Volume 2, Numbers 3 & 4, 2004
Goodwin, Glenn A. ve Scimecca, Joseph A. (2015). Klasik Sosyolojik Teori Sosyoloji
Vaadinin Yeniden Ke fi (Ed. Ü. Tatlıcan), Ankara: Say Yayınları, s. 105,230
Göçmen, Do an (2016). ‘Modern Felsefede Tabakala ma Özgürlük ve Adalet’, Uluda
Üniversitesi Uluslararası IV. Felsefe Kongresi: Yoksulluk, Dayanı ma ve Adalet,
Kongre Bildirisi, 2016 Ekim
Gök, Ramazan (2019). ‘Türk E itim Sisteminde Liyakat (Meritokrasi) Esaslı E itim
Yöneticili i’. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi E itim Fakültesi Dergisi. Sayı 52.
s. 39-64
Gökberk, Macit (1979). Felsefenin Evrimi. Milli E itim Bakanlı ı Yayınları Dü ün
Dizisi:2. stanbul: Milli E itim Basımevi. s. 147,153
Gramsci, Antonio (1967). Aydınlar ve Toplum (Denemeler). (Çev. V.Günyol, F.Edgü,
B.Onaran). Ankara: Çan Yayınları, s.26
Gramsci, Antonio (2018). Hapishane Defterleri. (Çev. A.Özüpek), Eski ehir: Dorlion
Yayınları, s. 39
Grandjean, Burke D. and Bean, Frank D. (1975). ‘The Davis-Moore Theory and
Perceptions of Stratification: Some Relevant Evidence’, Social Forces, vol 54, no 1
(Sep. 1975), 166-180
Günay, Ünver (2006). ‘Kuramsal Yakla ım ve Türk Sosyolojisi’. Sosyal Bilimler Enstitüsü
Dergisi. sayı : 21. yıl : 2006/2 . s. 509-542
Güne , Firdevs (2014). ‘Tanım ve Kavramlar’, Ö retim lke ve Yöntemleri, Ankara: Pegem
Akademi Yayıncılık, s. 2
Gutek, Gerald L. (2006). E itimde Felsefi ve deolojik Yakla ımlar, (3.baskı, çev.N.Kale),
Ankara: Ütopya Yayıncılık, s. 5
Günkör Cumhur ve Özdemir, M. Ça atay (2017). ‘Sosyal Sermaye ve E itim li kisi’.
Türk E itim Bilimleri Dergisi, cilt 15, sayı 1, s. 70-90
100
Hauhart, Robert. (2003). ‘The Davis–Moore theory of stratification: The life course of a
socially constructed classic’, The American Sociologist, 34(4), pp.5-24.
10.1007/s12108-003-1013-y.
Hesapçıo lu, Muhsin ve Dündar, Selma (2011). Türkiye’de E itimde Fırsat E itsizli i ve
Postmodernizm. Konya: E itim Kitabevi Yayıncılık, s. 81
Illich, Ivan (2017). Okulsuz Toplum (34.baskı, çev.M.Özay), stanbul: ule Yayınları,
sf.22,64
nal, Kemal (1991). ‘Durkheim’ın E itim Anlayı ı’, Ankara Üniversitesi E itim Bilimleri
Fakültesi Dergisi, cilt 24, sayı 2, s. 511-518
nal, Kemal (1992). ‘Bazı Paradigmalarda E itim ve Özgürlük li kisi’. Ankara
Üniversitesi E itim Bilimleri Fakültesi Dergisi. Cilt 25 sayı 2. s. 795-820
nal, Kemal (1994). ‘E itim Sosyolojisinde Yorumcu Paradigma’nın Ele tirisi’. Ankara
Üniversitesi E itim Bilimleri Fakültesi Dergisi. Cilt 27 sayı 2. s. 679-690.
nal, Kemal ve Kaymak, Murat (2014). ‘Toplum ve E itim li kisinin Bilimi: E itim
Sosyolojisi’, E itim Sosyolojisi (Ed. M.Ç. Özdemir), Ankara: Pegem Akademi,
s. 3-16
nan, Mahmut ve Demir, Murat (2018). ‘E itimde Fırsat E itli i ve Kamu Politikaları:
Türkiye Üzerine Bir De erlendirme’, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi
ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi Dergisi 20/2, s. 337-359
nce, Murat (2017). ‘Toplumsal Tabakala ma ve E itsizlik’. Gazi Üniversitesi ktisadi ve
dari Bilimler Fakültesi Dergisi 19/1 (2017) 294-319
Kandemir, Orhan ve Kaya, Ferudun (2010). ‘Gelir Da ılımının Yüksek Ö renimde Fırsat
E itli ine Etkisi: Türkiye’de Özel Üniversite Gerçe i’, Kastamonu E itim Dergisi
Cilt:18 No:2 Mayıs 2010, s. 557-566
Kant, Immanuel (2019). E itim Üzerine. 4. Baskı (çev.S.Emre Bekman). stanbul: z
Yayıncılık. s. 7,14,19,22
Karakaya, Fatih. (2016). ‘Son klasik, ilk modern: Pitirim Aleksandroviç Sorokin ve
Toplumsal Hareketlilik’, Sosyoloji Dergisi, 36(1), 207–226
Karakaya, erafettin (2006). ‘Sosyal Bir Süreç Olarak E itim’, Kazım Karabekir E itim
Fakültesi Dergisi, sayı 13, s. 391-396
Karata , Zeki (2017). ‘Sosyal Bilim Yakla ımında Paradigma De i imi: Nitel
Yakla ımınYükseli i’, Türkiye Sosyal Hizmet Ara tırmaları Dergisi 1(1) 2017
s.68-86
101
Kavurgacı, enay ve Selvitopu, Abdullah (2019). ‘Frankurt Okulu Ba lamında Ele tirel
Teori ve E itim’. Karamano lu Mehmetbey Uluslararası E itim Ara tırmaları
Dergisi. Cilt 1 Sayı 2. s. 99-108
Kaya, Ferat (2019). ‘Yorumsamacı Yakla ımda Anlama Kavramının Önemi ve Pozitivizm
Ele tirisi’. Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi. Yıl 11, sayı 22,
s.271-280
Kesici, Ahmet (2018). ‘Durkheim’in Görü leri Do rultusunda Küreselle me Olgusu ve
E itimin Küresel levi’, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi,
Haziran 2018, 22(2): 977-988
Kesik, Fatma ve Arslan, Bayram (2015). ‘E itim Sisteminin Ele tirel Pedagoji
Perspektifinden Bir De erlendirmesi’, Mersin Üniversitesi E itim Fakültesi
Dergisi, 11(3), s. 900-921
Kılıç, Yalın (2014). ‘Türkiye’de E itimsel E itsizlik ve Toplumsal Tabakala ma li kisine
Dair Ampirik Bir Çalı ma’ [The relationship between educational inequality and
social stratification in Turkey: An empirical study]. E itim Bilimleri Ara tırmaları
Dergisi - Journal of Educational Sciences Research, 4 (2), 243-263.
Kongar, Emre (1971). ‘Toplumsal De i me’. Amme daresi Dergisi. Cilt 4 Sayı 1. s. 63-90
Korkmaz, Abdullah (2005). ‘Sosyal Hareketlilik: E itim ve Mesle in Sosyal Hareketlili e
Etkisi’, Sosyoloji Konferansları, cilt 0, sayı 31, s. 79-92
Korkmaz, Murat ve Öktem, Gönül (2014). ‘Rousseau’nun E itim Anlayı ı’. E itim ve
Ö retim Ara tırmaları Dergisi. Cilt 3 Sayı 1. s. 174-186
Korlu, Özgenur (2019). ‘Bir Bakı ta E itim 2019’a Göre Türkiye’de E itimin Durumu’.
E itim Reformu Giri imi (ERG)
Köse, Ruhi (1990). ‘Aile ve Okulun Ö renci Ba arısı Üzerindeki Etkileri: Kuramsal ve
Ampirik Geli meler’. stanbul: E itim ve Bilim, Cilt 14, Sayı 76.
Köse, Ruhi (2001). ‘Basil Bernstein: Kültürel Üretim ve Yenidenüretim Sürecinde E itim,
Dil ve Dil Biçimsel Farklılıklar Üzerine’. ODTÜ Geli me Dergisi, 28 (3-4), 2001,
s. 361-382
Közleme, Arif Olgun (2018). ‘E itim ve Din’, E itimin Sosyolojik Temelleri (Edit. D.A.
Arslan), Çanakkale: Paradigma Akademi, s. 140-157
Kurtkan, Amiran (1980). ‘Demokrasi, Fırsat E itli i ve Seçkinler’. Sosyoloji
Konferansları Dergisi. Sayı 18. s. 51-68
102
Ranciére, Jacques (2018). Cahil Hoca Zihinsel Özgürle me Üstüne Be Ders, 4.baskı,
(çev.S.Kılıç), stanbul: Metis Yayıncılık, s. 89,131
Ritzer, George ve Stepnisky, Jeffrey (2015). Ça da Sosyoloji Kuramları ve Klasik
Kökleri, 4. Edisyon, 2.baskı (çev. I. Ertuna Howison), Ankara: De Ki Basım Yayım,
s. 64,156
Rousseau, Jean Jacques (2019). Emile ‘Bir Çocuk Büyüyor’. 30. Baskı (Ed. Ü. Akagündüz)
stanbul : Selis Yayıncılık. s. 63,102
Rowan, Leonie ve Bigum, Chris (2010). At The Hub Of It All: Knowledge Producing
Schools as Sites For Educational and Social Innovation, The School as Community
Hub Beyond Education’s Iron Cage (Ed. David Clandfield and George Martell),
Our Schools/Our Selves Special Issue in association with Everybody’s Schools: an
Education Policy Institute, vol 19/4, s.189
Rysakova, Polina (2017). Ele tirel Pedagoji: Toplumsal Yeniden Üretim Mekanizması
Olarak E itim. Ele tirel E itim Seçkisi (2. Baskı. Ed. N.Baykal, A.Ural, Z.Alica).
Ankara: Pegem Akademi Yayıncılık, s. 4
Sa , Vahap (2003). ‘Toplumsal De i im ve E itim Üzerine’. C.Ü. Sosyal Bilimler Dergisi
Mayıs 2003 Cilt: 27 No:1 s. 11-25
Sam, Rıza (2017). ‘Entelektüeller: Toplumsal De i im ve Geli im Sürecinin Öncüleri’.
Sosyoloji Konferansları, No: 55 (2017/1), s. 333-350
Selvi, Kıymet; Sönmez, Belgin; Özüdo ru, Fatma (2014). ‘John Dewey: Okul ve E itim’,
Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Aralık,2014 s.25-34
Slattery, Martin (2017). Sosyolojide Temel Fikirler, 9.baskı (çev. Ü. Tatlıcan, ve
G.Demiriz) , Bursa: Sentez Yayınları, s. 182,241,244,344,376
Sullivan, Alice (2002). ‘Bourdieu and Education: How useful is Bourdieu's Theory For
Researchers?’, The Netherlands’ Journal of Social Sciences, vol.38, no.2
Swingewood, Alan (1998). Sosyolojik Dü üncenin Kısa Tarihi. Çev. O.Akınhay. Ankara:
Bilim ve Sanat Yayınları. s. 272,274
ahin, Muhittin (2015). ‘E itime levselci Bir Yakla ımla Kant Okuması’,Ufuk
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, yıl 4, sayı 8, s. 87-100
engönül, Turhan (2008). ‘Sosyal Sınıf Kökeni, E itimsel Kazanım ve Dikey Sosyal
Hareketlilik li kisi’. Hacettepe Üniversitesi Sosyolojik Ara tırmalar E-Degisi,
no.80, s. 1-26
104
Tabak, Hasan (2019). ‘Türk E itim Sisteminde E itimsel Fırsat E itli ine Kuramsal Bakı :
Roller ve Sorumluluklar’. Türk E itim Bilimleri Dergisi, Cilt 17, Sayı 2, s. 370-393
Tan, Mine (1983). ‘Ivan Illich ve Okulsuz Toplum’. Ankara Üniversitesi E itim Bilimleri
Fakültesi Dergisi. Cilt 16, sayı 2. s. 45-59
Tan, Mine (1987). ‘E itsel Fırsat E itli i’. Ankara Üniversitesi E itim Bilimleri Fakültesi
Dergisi,cilt 20, sayı 1, s. 245-259
Tatar, Hüsniye ve Tatar, Taner (2014). ‘Sosyal Tabakala ma, Hareketlilik ve E itim’,
E itim Sosyolojisi (Edit. M.Ç. Özdemir), Ankara: Pegem Akademi, s. 191,205,207
Tezcan, Mahmut (1981). E itimin Sosyolojik Temelleri E itim Sosyolojisi ve Giri ,
Ankara: Ankara Üniversitesi E itim Fakültesi Yayınları, s. 9
Tezcan, Mahmut (1985). E itim Sosyolojisi (4.baskı), Ankara: Ankara Üniversitesi
Basımevi, Ankara Üniversitesi E itim Bilimleri Fakültesi Yayınları No:150, s. 9
Tezcan, Mahmut (1993). E itim Sosyolojisinde Ça da Kuramlar ve Türkiye, Ankara:
Ankara Üniversitesi E itim Bilimleri Fakültesi Yayınları No: 170, s. 9,12
Tezcan, Mahmut (2013). Sosyolojik Kuramlarda E itim (2.baskı), Ankara: Anı Yayıncılık,
s. 46,92
Topakkaya, Arslan (2009). ‘Tarihsel Materyalizm ve Diyalektik’, Sosyal Bilimler Enstitü
Dergisi, sayı 27/2, s. 65-77
Topses, Mehmet Devrim (2014). E itim Sosyolojisi (2.baskı). Ankara: Nobel Yayıncılık.
s. 101
105
EK-1
10 Aralık 1948
Ba langıç
nsanlık ailesinin bütün üyelerinin do al yapısındaki onuru ile e it ve devredilemez
haklarını tanımanın dünyada özgürlük, adalet ve barı ın temeli oldu unu,
nsan haklarını göz ardı etmenin ve hor görmenin, insanlı ın vicdanında infial uyandıran
barbarca eylemlere yol açtı ını ve insanların korku ve yoksunluktan kurtulması, konu ma
ve inanma özgürlü üne sahip olaca ı bir dünyanın ortaya çıkmasının sıradan insanların en
yüksek özlemi olarak ilan edilmi bulundu unu, insanın zorbalık ve baskıya kar ı son çare
olarak ba kaldırmak zorunda kalmaması için, insan haklarının hukukun egemenli iyle
korunmasının önemli oldu unu,
Uluslar arasında dostça ili kiler geli tirmenin önemli oldu unu,
Bu hak ve özgürlüklerde ortak bir anlayı a sahip olmanın, bu taahhüdün tam olarak
gerçekle mesi için büyük önem ta ıdı ını göz önüne alarak,
Genel Kurul
Bütün halklar ve uluslar için bir ortak ba arı ölçüsü olarak bu insan Hakları Evrensel
Bildirgesini ilan eder; öyle ki,
108
Her birey ve toplumun her organı bu Bildirgeyi daima göz önünde bulundurarak, bu hak ve
özgürlüklere saygının yerle mesini amaçlayan e itim ve ö retim yoluyla; ve hem üye
Devletlerin halklarında hem de egemenlikleri altındaki halklarda bu hak ve özgürlüklerin
evrensel ve etkin olarak tanınmasını ve gözetilmesini amaçlayan ulusal ve uluslararası
tedrici önlemler alarak çaba göstersinler.
Madde 1
Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından e it do arlar. Akıl ve vicdanla
donatılmı lardır, birbirlerine karde lik anlayı ıyla davranmalıdırlar.
Madde 2
1. Herkes ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da ba ka türden kanaat, ulusal ya da
toplumsal köken, mülkiyet, do u veya ba ka türden statü gibi herhangi bir ayrım
gözetilmeksizin, bu Bildirgede belirtilen bütün hak ve özgürlüklere sahiptir.
2. Ayrıca, ba ımsız, vesayet altında ya da kendi kendini yönetemeyen ya da egemenli i
ba ka yollardan sınırlanmı bir ülke olsun ya da olmasın, bir ki inin uyru u oldu u ülke ya
da memleketin siyasal, hukuksal ya da uluslararası statüsüne dayanarak hiçbir ayrım
yapılamaz.
Madde 3
Herkesin ya ama hakkı ile ki i özgürlü ü ve güvenli ine hakkı vardır.
Madde 4
Hiç kimse, kölelik ya da kulluk altında tutulamaz; her türden kölelik ve köle ticareti
yasaktır.
Madde 5
Hiç kimseye i kence ya da zalimce, insanlık dı ı ya da a a ılayıcı muamele ya da ceza
uygulanamaz.
Madde 6
Herkesin, nerede olursa olsun, yasa önünde bir ki i olarak tanınma hakkı vardır.
Madde 7
Herkes yasa önünde e ittir ve ayrım gözetilmeksizin yasa tarafından e it korunmaya hakkı
109
vardır. Herkes, bu Bildirgeye aykırı herhangi bir ayrımcılı a ve ayrımcı kı kırtmalara kar ı
e it korunma hakkına sahiptir.
Madde 8
Herkesin anayasa ya da yasayla tanınmı temel haklarını ihlal eden eylemlere kar ı yetkili
ulusal mahkemeler eliyle etkin bir yargı yolundan yararlanma hakkı vardır.
Madde 9
Hiç kimse keyfi olarak yakalanamaz, tutuklanamaz ve sürgün edilemez.
Madde 10
Herkesin, hak ve yükümlülüklerinin belirlenmesinde ve kendisine herhangi bir suç
isnadında ba ımsız ve yansız bir mahkeme tarafından tam bir e itlikle, hakça ve kamuya
açık olarak yargılanmaya hakkı vardır.
Madde 11
1. Kendisine cezai bir suç yüklenen herkesin, savunması için gerekli olan tüm
güvencelerin tanındı ı, kamuya açık bir yargılanma sonucunda suçlulu u yasaya göre
kanıtlanıncaya kadar suçsuz sayılma hakkı vardır.
2. Hiç kimse, i lendi i sırada ulusal ya da uluslararası hukuka göre suç olu turmayan
herhangi bir fiil yapmak ya da yapmamaktan dolayı suçlu sayılamaz. Kimseye, suçun
i lendi i sırada yasalarda öngörülen cezadan daha a ır bir ceza verilemez.
Madde 12
Hiç kimsenin özel ya amına, ailesine, evine ya da yazı masına keyfi olarak karı ılamaz,
onuruna ve adına saldırılamaz. Herkesin, bu gibi müdahale ya da saldırılara kar ı yasa
tarafından korunma hakkı vardır.
Madde 13
1. Herkesin, her Devletin sınırları içinde seyahat ve oturma özgürlü üne hakkı vardır.
2. Herkes, kendi ülkesi de dahil, herhangi bir ülkeden ayrılma ve o ülkeye dönme hakkına
sahiptir.
Madde 14
1. Herkesin, sürekli baskı altında tutuldu unda, ba ka ülkelere sı ınma ve kabul edilme
hakkı vardır.
110
Madde 15
1. Herkesin bir ülkenin yurtta ı olmaya hakkı vardır.
2. Hiç kimse keyfi olarak uyruklu undan yoksun bırakılamaz, kimsenin uyruklu unu
de i tirme hakkı yadsınamaz.
Madde 16
1. Yeti kin erkeklerle kadınların, ırk, uyrukluk ya da din bakımından herhangi bir
sınırlama yapılmaksızın, evlenmeye ve bir aile kurmaya hakkı vardır. Evlenmede, evlilikte
ve evlili in bozulmasında hakları e ittir.
2. Evlilik, ancak evlenmeye niyetlenen e lerin özgür ve tam oluruyla yapılır.
3. Aile, toplumun do al ve temel birimidir; toplum ve Devlet tarafından korunur.
Madde 17
1. Herkesin, tek ba ına ya da ba kalarıyla ortaklık içinde, mülkiyet hakkı vardır.
2. Kimse mülkiyetinden keyfi olarak yoksun bırakılamaz.
Madde 18
Herkesin dü ünce, vicdan ve din özgürlü üne hakkı vardır; bu hak, din veya inancını
de i tirme özgürlü ünü ve din veya inancını, tek ba ına veya topluca ve kamuya açık veya
özel olarak ö retme, uygulama, ibadet ve uyma yoluyla açıklama serbestli ini de kapsar.
Madde 19
Herkesin kanaat ve ifade özgürlü üne hakkı vardır; bu hak, müdahale olmaksızın kanaat
ta ıma ve herhangi bir yoldan ve ülke sınırlarını gözetmeksizin bilgi ve fikirlere ula maya
çalı ma, onları edinme ve yayma serbestli ini de kapsar.
Madde 20
1. Herkes, barı içinde toplanma ve örgütlenme hakkına sahiptir.
2. Hiç kimse, bir örgüte üye olmaya zorlanamaz.
Madde 21
1. Herkes, do rudan ya da serbestçe seçilmi temsilcileri aracılı ıyla ülkesinin yönetimine
111
Madde 22
Herkesin, toplumun bir üyesi olarak, toplumsal güvenli e hakkı vardır; ulusal çabalarla,
uluslararası i birli i yoluyla ve her Devletin örgütlenme ve kaynaklarına göre herkes insan
onuru ve ki ili in özgür geli mesi bakımından vazgeçilmez olan ekonomik, toplumsal ve
kültürel haklarının gerçekle tirilmesi hakkına sahiptir.
Madde 23
1. Herkesin çalı ma, i ini özgürce seçme, adil ve elveri li ko ullarda çalı ma ve i sizli e
kar ı korunma hakkı vardır.
2. Herkesin, herhangi bir ayrım gözetilmeksizin, e it i için e it ücrete hakkı vardır.
3. Çalı an herkesin, kendisi ve ailesi için insan onuruna yara ır bir ya am sa layacak
düzeyde, adil ve elveri li ücretlendirilmeye hakkı vardır; bu, gerekirse, ba ka toplumsal
korunma yollarıyla desteklenmelidir.
4. Herkesin, çıkarını korumak için sendika kurma ya da sendikaya üye olma hakkı vardır.
Madde 24
Herkesin, dinlenme ve bo zamana hakkı vardır; bu, i saatlerinin makul ölçüde
sınırlandırılması ve belirli aralıklarla ücretli tatil yapma hakkını da kapsar.
Madde 25
1. Herkesin, kendisinin ve ailesinin sa lı ı ve iyi ya aması için yeterli ya ama
standartlarına hakkı vardır; bu hak, beslenme, giyim, konut, tıbbi bakım ile gerekli
toplumsal hizmetleri ve i sizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, ya lılık ya da kendi denetiminin
dı ındaki ko ullardan kaynaklanan ba ka geçimini sa layamama durumlarında güvenlik
hakkını da kapsar.
2. Anne ve çocukların özel bakım ve yardıma hakları vardır. Tüm çocuklar, evlilik içi ya
da dı ı do mu olmalarına bakılmaksızın, aynı toplumsal korumadan yararlanır.
112
Madde 26
1. Herkes, e itim hakkına sahiptir. E itim, en azından ilk ve temel ö renim a amalarında
parasızdır. lkö retim zorunludur. Teknik ve mesleki e itim herkese açıktır. Yüksek
ö renim, yetene e göre herkese e it olarak sa lanır.
2. E itim, insan ki ili inin tam geli tirilmesine, insan haklarına ve temel özgürlüklere
saygıyı güçlendirmeye yönelik olmalıdır. E itim, bütün uluslar, ırklar ve dinsel gruplar
arasında anlayı , ho görü ve dostlu u yerle tirmeli ve Birle mi Milletlerin barı ı koruma
yolundaki etkinliklerini güçlendirmelidir.
3. Ana-babalar, çocuklarına verilecek e itimi seçmede öncelikli hak sahibidir.
Madde 27
1. Herkes, toplulu un kültürel ya amına özgürce katılma, sanattan yararlanma ve bilimsel
geli meye katılarak onun yararlarını payla ma hakkına sahiptir.
2. Herkesin kendi yaratısı olan bilim, yazın ve sanat ürünlerinden do an manevi ve maddi
çıkarlarının korunmasına hakkı vardır.
Madde 28
Herkesin bu Bildirgede ileri sürülen hak ve özgürlüklerin tam olarak gerçekle ebilece i bir
toplumsal ve uluslararası düzene hakkı vardır.
Madde 29
1. Herkesin, ki ili inin özgürce ve tam geli mesine olanak sa layan tek ortam olan
toplulu una kar ı ödevleri vardır.
2. Herkes, hak ve özgürlüklerini kullanırken, ancak ba kalarının hak ve özgürlüklerinin
gere ince tanınması ve bunlara saygı gösterilmesinin sa lanması ile demokratik bir
toplumdaki ahlak, kamu düzeni ve genel refahın adil gereklerinin kar ılanması amacıyla,
yasayla belirlenmi sınırlamalara ba lı olabilir.
3. Bu hak ve özgürlükler, hiçbir ko ulda Birle mi Milletlerin amaç ve ilkelerine aykırı
olarak kullanılamaz.
Madde 30
Bu Bildirgenin hiçbir hükmü, herhangi bir Devlet, grup ya da ki iye, burada belirtilen hak
ve özgürlüklerden herhangi birinin yok edilmesini amaçlayan herhangi bir etkinlikte ve
eylemde bulunma hakkı verecek ekilde yorumlanamaz.
113
Madde 12: Her çocuk kendisini ilgilendiren herhangi bir konu ya da i lem sırasında,
görü lerini serbestçe ifade etme, görü lerinin dikkate alınmasını isteme ve katılma
hakkına sahiptir.
Madde 13: Çocuk, isteklerini ve dü üncelerini seçti i bir yolla özgürce açıklama hakkına
sahiptir.
Madde 14: Devlet, çocu un dü ünce, vicdan ve din özgürlü ü haklarına, anne babanın
uygun yol göstericili ine ba lı olarak saygı gösterir.
Madde 15: Çocuklar, ba kalarıyla bir araya gelme, dernek kurma ve kurulu derneklere
katılma hakkına sahiptirler.
Madde 16: Çocuklar onurlu ve saygın birer insandır. Hiç kimse onların onurlarını
kıramaz, onları küçük dü üremez. Ya adı ı konut ve kurumdaki özel ya antısına
karı amaz.
Madde 17: Devlet, çocu un toplumsal, ruhsal, ahlaki, bedensel ve zihinsel geli imi için
ulusal ve uluslararası her türlü kaynaktan bilgi ve belge edinmesini ve bunları
yaymasını destekler. Çocu un bir azınlık gruba ya da yerli bir halka üye olu undan do an
dil gereksinimlerinin kar ılanması için kitle ileti im araçlarını te vik eder.
(**) Madde 18: Devlet, çocu un yeti tirilmesinden sorumlu olanlara gerekli deste i
verir.
Madde 19: Çocu un yeti tirilmesinden sorumlu olanlar, haklarını çocuklara zarar
verecek ekilde kullanmazlar.
Madde 20: Devlet, uygun aile ortamından yoksun çocu u özel olarak korumak ve bu
amaçla çocu un kültürel kimli ine saygı gösterecek uygun çözümler bularak
bakımını sa lamakla yükümlüdür.
Madde 21: Çocu un evlat edinilmesi, çocu un yüksek yararı göz önüne alınarak
gerçekle tirilir.
Madde 22: Devlet, mülteci çocuklara özel koruma ve yardım sa lamakla yükümlüdür.
Madde 23: Engelli çocuklar, devlet tarafından özel olarak korunurlar, kendilerine yeten
birer insan olmaları için bakımları, e itimleri ve i bulmaları sa lanır.
Madde 24: Devlet, her çocu un sa lı ını güvence altına almakla yükümlüdür.
Madde 25: Devlet, çocuklarla ilgili her türlü kurumun çocuk haklarına uygun olarak
yeniden düzenlenmesi ile yükümlüdür.
Madde 26: Her çocuk, sosyal sigorta dahil, sa lık, bakım ve e itim imkanlarından
yararlanma hakkına sahiptir.
116
Madde 27: Her çocuk, fiziksel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve sosyal geli mesi açısından
yeterli ya am standardına ula ma hakkına sahiptir. Çocu un yeterli ya am
standardına sahip olmasını sa lamak, en ba ta anne babaların sorumlulu udur.
Devlet, gerekirse anne babalara maddi yardımı da kapsayan her türlü
imkanı sa lamakla yükümlüdür.
Madde 28: Çocuk, e itim hakkına sahiptir. Devletin görevi, ilkö retimin zorunlu ve
parasız olmasını sa lamak, her çocu u yararlanabilece i çe itli orta ve yüksek
e itim imkanlarına kavu turmaktır. Okul disiplini, çocu un haklarına ve
saygınlı ına uyumlu olmalıdır.
Madde 29: Her çocuk, cinsler, dinler, ırklar ve etnik kökenler arası e itlik, barı ve
ho görü anlayı ı ile insan haklarına ve temel özgürlüklere, farklı kültür ve
de erlere saygılı bir e itim görme hakkına sahiptir.
(**) Madde 30: Bir azınlık grubuna ya da yerel halka üye bir çocuk, bu toplulu un
üyeleri ile birlikte kendi kültüründen yararlanma, kendi dinine inanma ve
uygulama ile kendi dilini kullanma hakkına sahiptir.
(**) Madde 31: Çocuk, dinlenme, bo zaman de erlendirme, oyun oynama, kültürel ve
sanatsal etkinliklere katılma hakkına sahiptir.
Madde 32: Çocuk, sa lı ına, e itimine ve geli mesine zarar verecek her türlü i e kar ı
korunma hakkına sahiptir. Devlet, i e kabul için ya sınırı tespit etmek ve uygun
çalı ma ko ullarını düzenlemek zorundadır.
Madde 33: Devlet, çocukları; ba ımlılık yaratan zararlı maddelerin kullanımından,
üretimine ve kaçakçılı ına alet olmaktan korumalıdır.
Madde 34: Devlet, fuhu ve pornografi dahil, cinsel sömürü ve kötüye kullanımdan
korumakla ve bu amaçla gereken her türlü önlemi almakla yükümlüdür.
Madde 35: Çocukların satı a, kaçırmaya ve fuhu a konu olmalarını önlemek üzere her
tür çabayı göstermek devletin görevidir.
Madde 36: Taraf devletler, çocu u esenli ine zarar verebilecek ba ka her türlü sömürüye
kar ı korurlar.
Madde 37: Hiçbir çocuk, i kenceye, zalimce davranı lara ya da cezaya, yasa dı ı
tutuklamaya tabi tutulamayacak ve keyfi biçimde özgürlü ünden yoksun
bırakılamayacaktır.
Madde 38: Devlet, 15 ya ından küçük hiçbir çocu u askere alamaz ve çocukların
sava tan korunmaları için her türlü önlemi alır.
117
Madde 39: Devlet; ihmal, sömürü, i kence, her türlü zalimce, insanlık dı ı veya
a a ılayıcı muamele, ceza uygulaması ya da sava nedeniyle ma dur olan çocukların
sa lıklarına yeniden kavu turulmaları ve toplumla bütünle melerini sa lama
amacı ile uygun önlemler almakla yükümlüdür.
Madde 40: Ceza yasasını ihlal etti i öne sürülen ve bu nedenle suçlanan ya da yasayı
ihlal etti i kabul edilen her çocuk saygınlık ve de er anlayı ını geli tiren, ya
durumunu gözeten ve toplumla yeniden bütünle mesini hedefleyen tarzda muamele
görme hakkına sahiptir. Devlet, çocu a temel güvencelerin yanı sıra, kendini savunması
için her türlü yardımı ve konunun adil bir duru ma ile gecikmeksizin karara
ba lanmasını sa layacaktır.
Madde 41: E er devletin yürürlükteki yasa hükümleri, çocuk haklarının
gerçekle tirilmesi bakımından bu sözle mede yer alanlardan daha üstün standartlara
sahipse, o hükümler geçerli olacaktır.
Madde 42: Devletin bu sözle mede yer alan hakların, uygun ve etkili araçlarla
yeti kinler ve çocuklar tarafından yaygın biçimde bilinmesini sa lama yükümlülü ü
vardır
NOT: Çocuk Hakları Sözle mesi 54 maddeden olu maktadır. Sözle menin bundan sonra
54’e kadar devam eden maddeleri, sözle menin devletler tarafından nasıl imzalanaca ı,
onaylanaca ı ve yürütülece i ile ilgilidir. ** Türkiye’nin çekince koydu u maddeler
118
EK 3
1739 SAYILI M LL E T M TEMEL KANUNU
(KONU LE LG L BÖLÜM VE MADDELER KAPSAR)
K NC BÖLÜM
Türk Milli E itiminin Temel lkeleri
Madde 13 – Her derece ve türdeki ders programları ve e itim metotlarıyle ders araç ve
gereçleri, bilimsel ve teknolojik esaslara ve yeniliklere, çevre ve ülke ihtiyaçlarına göre
sürekli olarak geli tirilir. E itimde verimlili in artırılması ve sürekli olarak geli me ve
yenile menin sa lanması bilimsel ara tırma ve de erlendirmelere dayalı olarak yapılır.
Bilgi ve teknoloji üretmek ve kültürümüzü geli tirmekle görevli e itim kurumları
gere ince donatılıp güçlendirilir; bu yöndeki çalı malar maddi ve manevi bakımından
te vik edilir ve desteklenir.
XI – Planlılık :
Madde 14 – Milli e itimin geli mesi iktisadi, sosyal ve kültürel kalkınma hedeflerine
uygun olarak e itim – insan gücü - istihdam ili kileri dikkate alınmak suretiyle,
sanayile me ve tarımda modernle mede gerekli teknolojik geli meyi sa layacak mesleki
ve teknik e itime a ırlık verecek biçimde planlanır ve gerçekle tirilir. Mesleklerin
kademeleri ve her kademenin unvan, yetki ve sorumlulukları kanunla tespit edilir ve her
derece ve türdeki örgün ve yaygın mesleki e itim kurumlarının kurulu ve programları bu
kademelere uygun olarak düzenlenir. E itim kurumlarının yer, personel, bina, tesis ve
ekleri, donatım, araç, gereç ve kapasiteleri ile ilgili standartlar önceden tespit edilir ve
kurumların bu standartlara göre optimal büyüklükte kurulması ve verimli olarak
i letilmesi sa lanır.
XII – Karma e itim:
Madde 15 – Okullarda kız ve erkek karma e itim yapılması esastır. Ancak e itimin
türüne, imkan ve zorunluluklara göre bazı okullar yalnızca kız veya yalnızca erkek
ö rencilere ayrılabilir.
XIV – Her yerde e itim:
Madde 17 – Milli e itimin amaçları yalnız resmi ve özel e itim kurumlarında de il, aynı
zamanda evde, çevrede, i yerlerinde, her yerde ve her fırsatta gerçekle tirilmeye çalı ılır.
Resmi, özel ve gönüllü her kurulu un e itimle ilgili faaliyetleri, Milli E itim amaçlarına
uygunlu u bakımından Milli E itim Bakanlı ının denetimine tabidir.
120
ÖZGEÇM
Ki isel Bilgiler
E itim
Deneyimi
Yabancı Dil
ngilizce
Yayınlar