You are on page 1of 131

T.C.

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ


LİSANSÜSTÜ EĞİTİM ENSTİTÜSÜ

EĞİTİM SOSYOLOJİSİNDE İŞLEVSELCİ VE ÇATIŞMACI


YAKLAŞIMLARIN EĞİTİMDE FIRSATLARIN EŞİTLİĞİ VE
TABAKALAŞMA KAVRAMINA BAKIŞ AÇILARININ
KARŞILAŞTIRMALI İNCELENMESİ

Yüksek Lisans Tezi

HARUN AKAY

Tez Danışmanı
DOÇ. DR. MEHMET DEVRİM TOPSES

Çanakkale - 2020
T.C.
ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ
LİSANSÜSTÜ EĞİTİM ENSTİTÜSÜ
SOSYOLOJİ ANABİLİM DALI

EĞİTİM SOSYOLOJİSİNDE İŞLEVSELCİ VE ÇATIŞMACI YAKLAŞIMLARIN


EĞİTİMDE FIRSATLARIN EŞİTLİĞİ VE TABAKALAŞMA KAVRAMINA
BAKIŞ AÇILARININ KARŞILAŞTIRMALI İNCELENMESİ

Yüksek Lisans Tezi

Hazırlayan Tez Danışmanı


Harun AKAY Doç. Dr. Mehmet
Devrim TOPSES

Çanakkale – 2020
i

ÖZET

E T M SOSYOLOJ S NDE LEVSELC VE ÇATI MACI


YAKLA IMLARIN E T MDE FIRSATLARIN E TL VE
TABAKALA MA KAVRAMINA BAKI AÇILARININ
KAR ILA TIRMALI NCELENMES

E itimde fırsat e itli i/e itsizli i modern toplumda tartı maya konu bir e itsizlik
alanıdır. E itsizlik temeli üzerine kurulan toplumsal sınıf ve tabakalara e itimsel e itsizlik
faktörü de eklenmi tir. Bu ba lamda e itimsel e itsizlik meselesi bilginin sermaye oldu u
bir dönemde toplumsal tabakaların olu umunda etkili oldu u sonucunu ortaya
çıkarmaktadır. E itim, modern toplumda belirleyici bir rol üstlenmektedir. Toplumsal
hareketlilik, toplumsal yapı, toplumsal de i me ve toplumsal tabakala ma gibi sosyal
bilimlerde önemli çalı ma alanlarının yolu do rudan veya dolaylı bir biçimde e itim
faktörü ile kesi mekte, bu durum kar ılıklı bir neden-sonuç ili kisi içermektedir.

E itim süreçlerinin toplumsal ili kilerini ele alan E itim Sosyolojisi, sosyolojinin
önemli alt dallarındandır. E itim Sosyolojisi’nin iki önemli makro kuramı olan
i levselcilik, toplumsal denge ve uyum; çatı macılık ise toplumdaki çıkar çatı maları
üzerinden e itim ve tabakala ma ili kisini ele almaktadır. levselselcilere göre e itimle
sa lanan liyakat sistemi sayesinde toplumsal tabakaların gerekli ve i levsel oldu u
sonucuna varılmaktadır. Çatı macılara göre ise e itimde bir e itsizlik söz konusudur.
E itim üst sınıfların çıkarlarına hizmet eden bir araç olup sonuç olarak toplumsal
tabakaları yeniden üretir. Dört ana bölümden olu an bu çalı ma nitel ara tırma
yöntemlerinden literatür taramasına dayalı kuramsal bir ara tırmadır. Çalı mada i levselci
ve çatı macı kuramlar perspektifinden e itimdeki fırsat e itli i tartı malarının toplumsal
yapı ve tabakalara etkileri gerek pozitivist gerekse yorumsamacı bir anlayı la kar ılıklı
analiz edilmi , tartı maya açılmı tır.

Anahtar Kelimeler: E itim, E itimde Fırsat E itsizli i, Toplumsal Tabakala ma,


Toplumsal Sınıf, levselcilik, Çatı macılık
ii

ABSTRACT

COMPARATIVE INVESTIGATION OF THE PERSPECTIVES OF


FUNCTIONALIST AND CONFLICT APPROACHES IN
EDUCATIONAL SOCIOLOGY ON THE CONCEPTS OF EQUALITY
OF OPPORTUNITIES IN EDUCATION AND SOCIAL
STRATIFICATION

(In)equality of opportunity in education is an open-to-debate area of inequality in


modern society. Educational inequality factor has also been added to the social classes and
strata established on the basis of inequality. In this context, the issue of educational
inequality emerges as an effective factor in generating social stratification in an era when
information is capital. The paths of significant study areas of social sciences, namely social
mobility, social structure, social change and social stratification straight-forwardly or
implicitly coincide with education, which assumes a decisive role in society.

Educational Sociology, an important sub-branch of sociology, deals with the social


relations of educational processes. Two of significant macro theories of Educational
sociology are functionalist and conflict perspectives. While the former focuses on the
social stability and harmony, the latter deals with the relationship between education and
social stratification through conflicts of interest in society. According to the functionalists,
it is concluded that social layers are necessary and functional thanks to the system of merit
provided by education. According to the advocates of conflict theory, education, which
harbors inequalities, is a tool to serve the interests of the upper classes, and consequently, it
regenerates social strata. This qualitative study is a theoretical research based on the
literature review, and consists of four main sections. In the study, the effects of the debates
about the equality of opportunity in education on social structure and strata were analyzed
reciprocally both with a positivist and an interpretive perspective and opened for
discussion.

Keywords: Education, Inequality of Opportunity in Education, Social


Stratification, Social Class, Functionalism, Conflict Perspective
iii

ÖNSÖZ

Bir Çinli dü ünür ‘yüz yıl ötesini dü ünüyorsanız halkınızı e itin’ demektedir.
E itim günümüzde toplumsal kalkınmanın vazgeçilmezlerinden biri olmu tur. Yeri
günümüzde bu denli öneme sahip bir olgunun siyasal, kültürel ve ekonomik bir araca
dönü memesi mümkün de ildir. E itlik ve adil ya am gibi üst düzey ahlaki kavramların
içinin bo altıldı ı ve dönü üme u ratıldı ı kapitalist ça da adaletli bir ya amın
mücadelesinin verilmesi bazı hakların kazanılması noktasında önem kazanmaktadır.
E itim de bu konudaki en büyük mücadele alanlarından biridir. E itimde fırsat e itli i
tartı malarının sürdü ü günümüzde yerle im yerleri, co rafi bölge, sosyokültürel ve
sosyoekonomik sebepler, ideolojik ve politik gerekçeler e itlik kavramına gölge
dü ürmektedir.
E itimsel e itlik/e itsizlik ve toplumsal tabakala ma ili kilerinin bazı kuramsal
perspektiflerden ele alındı ı bu çalı ma gelece imizi in a edecek olan çocuklarımızın
e itlik haklarına dikkat çekmek, bu konuda yapılacak di er çalı malara ve atılacak
adımlara ı ık tutmak ve neler yapabilece ini ortaya koyabilmek için hazırlanmı tır. Bu
çalı mayı, hazırlamamda bakı larında birçok ifadeyi barındıran ve bana ilham veren
ö rencilerim ile özgür dünyanın özgür çocuklarına arma an ediyorum. Ayrıca bu çalı ma
sürecinde beni aydınlatan ve cesaretlendiren tez danı manın Doç. Dr. Mehmet Devrim
TOPSES’e, her daim yanımda olan kıymetli e ime, benim bu günlere ula mamı sa layan
aileme ve üzerimde eme i olan herkese, küçük ya ta hayatı ö renmeye ba ladı ım beni
ben yapan kırsal topraklara te ekkürü bir borç bilirim.

‘Kime e itimli diyece im? Ben, öncelikle ko ullar tarafından


yönetilmek yerine onlara egemen olan, her fırsatı yi itçe kar ılayan ve
zekice hareket eden, tüm i ve ili kilerinde onurlu olan, huysuz ki ilere
ve olumsuzluklara iyi yakla an, ayrıca zevklerini kontrol altında tutan
ve talihsizliklere boyun e meyen, ba arıyla ımarmayan insanlara
e itimli derim.’ -Sokrates

Harun AKAY
Çanakkale-2020
iv

Ç NDEK LER

ÖZET …………………………………..…………………………………………….. i
ABSTRACT ………………………………………………………………………….. ii
ÖNSÖZ ………………………………………………………………………………. iii
Ç NDEK LER ……………………………………………………………………… iv
KISALTMALAR ……………………………………………………………………. vi
TABLO ve EK LLER ……………………………………………………………... vii
GRAF KLER………………………………………………………………………… viii
G R …………………………………………………………………………………. 1

B R NC BÖLÜM
ARA TIRMANIN GENEL YÖNTEM VE METODOLOJ S

1.1. Ara tırmanın Konusu, Problemi ve Amacı ……………......………………. 7


1.1.1. Ara tırmanın Konusu ………..…………..……………….…………… 7
1.1.2. Ara tırmanın Problemi …………………………………….………….. 7
1.1.3. Ara tırmanın Amacı ………………………………………....………... 8
1.2. Ara tırmanın Önemi, Kapsamı ve Yöntemi …...…………....……………….. 9
1.2.1. Ara tırmanın Önemi ……………………………………….....……….. 9
1.2.2. Ara tırmanın Kapsamı ………………………………………………... 9
1.2.3. Ara tırmanın Yöntemi …………………………………….....……….. 10
1.2.3.1. Ara tırmanın Temel Sorunları ve Hipotezleri ……………... 11

K NC BÖLÜM
KAVRAMSAL VE KURAMSAL ÇERÇEVE

2.1. Kavramsal Çerçeve …………………………………………....………….….... 12


2.1.1. E itim ………………………………………......…………..….……….. 12
2.1.1.1. Formal E itim …………………………………………………. 14
2.1.1.2. nformal E itim ....…...………………………………………... 15
2.1.1.3. Ö retim …….............................................................................. 15
2.1.2. E itimde Fırsatların E itli i/E itsizli i ....…......................................... 16
2.1.2.1. Ekonomiye Dayalı E itsizlik ………………………………..… 25
2.1.2.2. Toplumsal Cinsiyete Dayalı E itsizlik ……………………….. 25
v

2.1.2.3. Sosyal ve Kültürel Sermayeye Dayalı E itsizlik ...…………… 26


2.1.3. Tabakala ma ... …………………………………………………………. 27
2.1.4. Toplumsal Sınıf ……………..…………………………………………... 30
2.1.5. Toplumsal Hareketlilik …………………………………………………. 35
2.1.5.1. Yatay ve Dikey Toplumsal Hareketlilik ……………………… 37
2.1.6. Toplumsal De i me …………………………………………………....... 38
2.1.6.1. Bazı Toplumsal De i me Kuramları …………………………... 40
2.2. Kuramsal Çerçeve ……………………………………………………………... 42
2.2.1. E itimde Çatı macı Yakla ımlar ve Tarihsel Kökleri ………………... 44
2.2.2. E itimde levselci Yakla ımlar ve Tarihsel Kökleri ………………… 53
2.2.3. E itim ve Sosyoloji li kisi ……………………………………………… 60
2.2.4. E itim, Sınıf ve Tabakala ma li kisi ………………………………….. 62
2.2.5. E itim, Toplumsal Hareketlilik ve Toplumsal De i me li kisi ……... 66

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
ANAL T K ÇÖZÜMLEMELER

3.1. Analitik Çözümlemeler ...…………..………………………………………….. 71

SONUÇ VE ÖNER LER ………………..…………………………………………... 85


KAYNAKÇA ...………………………………………………………………………. 94
EKLER ………………………………………………………………………………. 108
EK 1. NSAN HAKLARI EVRENSEL B LD RGES ..…………………………... 108
EK 2. ÇOCUK HAKLARI SÖZLE MES KISALTILMI ÖZET ...………….... 114
EK 3. 1739 SAYILI M LL E T M TEMEL KANUNU LG L MADDELER 118
ÖZGEÇM ….…………………………………………………………………….... 120
vi

KISALTMALAR

ABD : Amerika Birle ik Devletleri

Çev. : Çeviren

Ed. : Editör(ler)

ERG : E itim Reformu Giri imi

E.T. : Eri im Tarihi

GSY H : Gayri Safi Yurt içi Hasıla

MEB : Milli E itim Bakanlı ı

No. : Numara

Nu. : Number

OECD : Ekonomik birli i ve Kalkınma Örgütü

p. : Page

PISA : Uluslararası Ö renci De erlendirme Programı

s. : Sayfa

TDK : Türk Dil Kurumu

UNESCO : Birle mi Milletler E itim Bilim ve Kültür Örgütü

UNICEF : Birle mi Milletler Çocuklara Yardım Fonu

Vb. : Ve benzeri

Vd. : Ve di erleri

Vol. : Volume
vii

TABLO ve EK LLER

Tablo No Tablo/ ekil Adı Sayfa

Tablo 3.1. levselci ve Çatı macı Yakla ımlarda Sosyal Tabakala ma Analizi 73

ekil 2.1. Yatay ve Dikey Toplumsal Hareketlilik 38


viii

GRAF KLER

Grafik No Grafik Adı Sayfa

Ülkelere Göre 6-15 Ya Ö renci Ba ına E itim Kurumlarına Yapılan


Grafik2.1. 23
Kümülatif Harcama Miktarı

E itim Kurumlarına Yapılan Toplam Harcamaların Kaynaklara Göre


Grafik2.2. 24
Da ılımı
GR

Aristoteles (2018: 13), Metafizik adlı ünlü eserine ‘tüm insanlar do al olarak
bilmek isterler’ diye ba lar. nsanın içindeki bilme iste i ve merak arzusu insanın kendisi
ve dı dünyası ile kurdu u ba ın temelini olu turur. Bilme içgüdüsü insanı dı dünyadan ve
di er insanlardan ayıran içkin bir özelliktir. Yani birey, birey olmanın özünü kendinde
kalan ve ba kasına geçmeyen ile bulmu tur. Do ayı, etrafı ve olup biteni duyumlayan
insan, bilme edimiyle bunları resim, söz, ekil, yazı vb gibi yöntemlerle dı a yansıtmı
gelecek nesillere bilme arzusunu bir nevi miras bırakmı tır. Bilme, bilgiye ula ma ve
bilgiyi aktarma eylemlerinin tarihi, insanlık tarihi kadar eskidir. Do anın bir parçası olarak
insan, hayatta kalabilme becerileri geli tirmi ve bu becerileri ça ın e itimi olarak kabul
edebilece imiz yöntemlerle gelecek nesillere aktarmı tır. Eski ça larda avlanma, sava ma,
hayatta kalma, zor do a ve iklim ko ullarına dayanabilme yetisi dönemin e itimi olarak
kabul edilmi tir. Yerle ik ya ama geçi ve yazının bulunması ile e itimin örgütsel ve
kurumsal temelleri atılmı tır (Soylu, 2019). Toplumsal yapının de i imi ve dönü ümünden
öncelikli etkilenen anlayı lardan biri olan e itim, lk Ça da bedeni ve ruhu e iterek iyi bir
vatanda olmayı, Orta Ça Avrupa’sında kilise ile i birli i içinde iyi bir dindar olmayı,
yine Avrupa’da Aydınlanma Ça ı’ndan sonra akılcılı ı ve özgür bireyler yeti tirmeyi
toplumsal amaç edinmi tir.
E itim, ‘çocukların ve gençlerin toplum ya ayı ında yerlerini almaları için gerekli
bilgi, beceri ve anlayı ları elde etmelerine, ki iliklerini geli tirmelerine okul içinde veya
dı ında, do rudan veya dolaylı yardım etme, terbiye’ olarak tanımlanabilir (TDK, 2020).
Özellikle modern ça ın öncesi dönemlerde e itim kelimesine kar ılık olarak ‘terbiye’
kavramının kullanılmasına sık rastlanmaktadır. Terbiye etme kavramının anlamından yola
çıkıldı ında, e itimin toplumlarda yaygın olarak kullanılma amacı hakkında bize ı ık
tutmaktadır. Toplumla bütünle mi ve bu denli kar ılıklı ili kiden beslenen e itim kavramı
ve bu kavramın toplumdaki i levi dü ünürler tarafından bireysel açılardan farklı yanlarıyla
ele alınmı tır. Örne in Antik Ça ’da Sokrates’in bir köleye geometri problemini
çözdürmesi üzerine geçen Menon ile diyalo unda insanın ruhunun bilgiyle birlikte var
oldu unu ve do ru e itim ile de bu bilgi potansiyelinin erdemli dü ünceye dönü ece i
vurgulanırken, Platon ise e itimi ruhun gücünü iyi olana yöneltme, adaletli ve erdemli
olarak bir yurtta ve devlet yöneticisi yeti tirme mekanizması olarak tanımlar (Gökberk,
1979: 147-153). Kant (2019: 7-14)’a göre e itim insan ihtiyacı olup ahlaki bilincin ve
2

kültür bilincinin kazanılmasını, gözetim, talim, terbiye süreçlerini içeren ve nesillerce


kusursuza ula tırılması gereken bir sanattır. Rousseau (2019: 63), e itimi hem kendisinin
hem de etrafının bilincinde olan, kendi içinde anlamlar bulan ve çocukların özgür
bırakılması ve kendi de er yargılarını olu turması gereken bir süreç (Korkmaz ve Öktem,
2014) olarak tanımlar. Durkheim (2016: 8-9)’a göre ise e itim, genç neslin
toplumsalla ması, toplumsal varlı ı in a etmesidir. Buradaki ifade ve tanımlardan da
anla ılaca ı üzere tarih boyunca toplumlar e itime genellikle olumlu ve düzeltici-
iyile tirici bir anlam yüklemi lerdir. Bu suretle e itim toplumsal ve bireysel rolü ile i levi
tartı ma konusu olarak süregelmi tir.
E itim, toplumda gerçekle en bir süreç, bir toplumsal kurum olup toplum
tarafından birbirlerini kar ılıklı etkileme ve biçimlendirme özelli ine sahip bir yapıdadır
(Arslan, 2001). Bu açıdan bakıldı ında e itim ile toplumsal kurumlar arasındaki kar ılıklı
etkile imleri ve e itimin toplumsal temellerini inceleyen alan E itim Sosyolojisi olmu tur.
Toplumlar kaçınılamaz ve önlenemez bir de i im ve dönü üm sürecindedir. Toplumsal
yapılar iç ve dı etkenlerden etkilenen hareketli bir zemin üzerindedir. Dolayısıyla e itim
ve birer toplumsal kurum olan e itim kurumları da bu hareketli zeminden olumlu/olumsuz
anlamda etkilenmektedir. Toplumsal yapı, toplumdaki alt ve üst yapı de i kenlerinin
etkile imleri sonucunda ve tarihsel geli im süreçleri içinde olu ur (Kongar, 1971). E itim
ve kültür ili kisi e itim üzerine görü geli tiren çe itli kuramların önem verdi i bir alandır.
Eagleton (2019: 15)’a göre kültür, sanatsal dü ünsel eserler toplamı, ruhsal ve zihinsel bir
geli im süreci, insan ya amına yön veren gelenek, de er ve simgesel pratikler, bütün bir
ya am tarzı gibi anlamlara gelmekle birlikte karma ık bir kelimedir. Yaygın olan görü lere
göre e itimin toplumdaki mevcut kültürü muhafaza etme ve toplumsal de i imlerin içinde
aktif olarak yer alan aktörler üretme gibi i levsel iki temel görevi vardır (Sa , 2003). Yine
e itimin toplumsal i levine olumlu yakla mayan, hatta mevcut e itimin i levsiz oldu unu
savunan görü ler de yabana atılmayacak kadar fazladır. Bu ba lamda e itim ve e itimin
i levleri konusuna farklı açılardan yakla an pek çok kuram ve kuramcı bulunmaktadır.
Bir bireyin toplum içindeki farklı statü ve tabakalar arasındaki hareketi ve statü
de i imi toplumsal hareketlilik olarak tanımlanır. Toplumsal yapının bir parçası olan
toplumsal hareketlilik, süreç içerisinde toplumun çe itli faktörlerinin birbiri ile yakın
ili kiler kurması çerçevesinde ekillenir. Hareketlilik bireylerin fiziksel mekânda veya
sosyal pozisyonlarda göç etmesini kapsar. Toplumsal hareketlili in varlı ı toplumdaki
tabaka, sınıf ve statü bazlı grupla maların oldu unun bir göstergesidir. Özellikle bir
3

tabakadan ba ka bir tabaya veya bir statüden ba ka statüye geçi olarak adlandırılan dikey
yönlü toplumsal hareketlilik sosyal sınıf ve tabakaların varlı ını me ru kılan bir
tanımlamadır. Böylece toplumdaki sınıf ve tabakala maların olu turdu u olumsuz
durumlar bireyin de gayreti sayesinde dikey toplumsal hareketlilik ile bertaraf edilebilir
eklindeki genellemelere varan yargılar toplumsal sorunları yüzeyselle tiren ve do rulu u
tartı maya bir konu oldu u söylenebilir.
Tabakala ma kavramı sosyal bilimlere jeoloji biliminden geçmi olup toplumdaki
grupları belli bir düzen çerçevesinde ayrı tırma ve sıralama yapmaya, bir nevi toplumsal
hiyerar iye kar ılık gelmektedir (Yalçın, 2019). Toplumsal tabakala maları olu turan
neredeyse insanlık tarihiyle birlikte var olagelmi toplumdaki sosyal e itsizliklerdir. Sosyal
bilimciler tarihsel süreç ve dönü ümlere göre toplumsal tabakala maları kölelik sistemi,
kast sistemi, feodal zümre sistemi, toplumsal sınıf sistemi gibi kategorilere ayırmı tır. Adı
ve ekli nasıl olursa olsun tabakala ma sisteminin temelinde e itsizlikler yatmaktadır.
Endüstri devriminden sonra ya anılan toplumsal de i meler ba lamında Karl Marx’ın
ekonomi ve toplumsal yapı üzerindeki çalı maları toplumsal tabakala maya ‘sosyal
sınıflar’ olarak yeni bir bakı açısı getirmi , sınıf kavramı sosyal bilimler literatüründe
sıkça adı geçen bir konu haline gelmi tir (Açıkgöz, 2000). Toplumsal sınıfların belirtilen
di er tabakala ma türlerine göre daha ekonomik ve kültürel temelli olu umlar oldu u
söylenebilir ( nce, 2017). Toplumsal de i me ve ilerlemenin toplumdaki çok çe itli
faktörlerce kar ılıklı belirlenim ili kisi içinde bulundu u göz önüne getirildi inde, toplum
içindeki tabakala ma ve sınıfsal etkilerin önemli bir toplumsal faktör olan e itimi ve e itim
kurumlarını etkilememesi mümkün de ildir. Sanayi devriminden günümüze okulun ve
okulla manın giderek yaygınla ması ve toplumda belirleyici bir konuma gelmesi, e itim
üzerine çe itli tartı maları da beraberinde getirmi tir. Çünkü artık e itim önemli bir
toplumsal ihtiyaç haline gelmi , bireylerin ve toplumların kaderlerinde söz sahibi olmaya
ba lamı tır.
Modern toplumda nitelikli i gücünün ve bilgi donanımının hemen her alanda
aranan üstün bir etken olması okul kurumlarının ve e itim sistemlerinin bireysel ve
toplumsal önemini arttırmı tır, onlara daha da sorumluluklar yüklemi tir. Geleneksel
kültürel de erlerin ta ıyıcı olan ve toplumsal statükonun temsilcisi kabul edilen geleneksel
okul uygulamaları, ça da topluma geçi ile birlikte ö retim uygulama ve yöntemlerini
ça da topluma göre biçimlendirmi bu ba lamda toplumda çe itli ele tiri ve tartı ma
düzlemlerinin merkezine yerle mi tir (Brubacher, 1962). Bilgi toplumu, ö renmenin
4

ya am biçimi halini aldı ı, bilginin stratejik bir kaynak konumuna geldi i, teknoloji
kaynaklı de i im ve geli imlerin ivme kazandı ı, küresel rekabetin yo unla tı ı bir
dönemi tanımlamaktadır (Ünal, 2009). Bilginin ekonominin temel hammaddesi ve en
önemli ürünü haline geldi i bu yeniça da, zenginli in sembolü olan bütün faktörler yerini
bilgiye bırakmaktadır. Bilginin bu denli öne çıktı ı ve belirleyici gücü elinde
bulundurdu u modern toplumda, bilginin aktarılması ve ula ılmasında en önemli aktör
e itim ve e itim kurumları olmu tur. E itim önemli bir toplumsal i lev olarak toplumsal
hareketlerin ve de i imlerin merkez noktasına yerle mi tir. Bu durum toplumun farklı
kesimlerinde e itimsel imkânlara ula ılabilme noktasındaki tartı malarını da beraberinde
getirmi tir.
Yeni bir sermaye türü haline gelen ve toplumdaki kültürel üretime do rudan etki
etmeye ba layan e itim, bu yapısıyla uygulamaları toplumsal sınıf ve tabakalarda göreceli
hale gelmi tir. Bilgi ça ında bireylerin kaderi e itimden geçmekteyse e er, e itimi bir
sermeye ekline getirmek yerine toplumun tüm kesimlerinin ihtiyacına göre düzenlemek
gerekir. Aksi durumda bireyler toplumsal konumlarına göre e itimsel bir e itsizlik ile kar ı
kar ıya kalırlar. Toplumdaki farklı sosyal grupların e itime e it bir ekilde katılım ve
eri im imkânlarının düzenlenmesi e itimde fırsat ve imkân e itli ine kar ılık gelmektedir
(Tabak, 2019). Bireyler toplumda e itim kaynaklarına e it ekilde ula malı, e itimsel
kazanımları e itlenmelidir. Ünal ve Özsoy (1999)’a göre modern demokraside en yaygın
e itlik türü fırsat e itli i olup, bunun bireyin toplumdaki sınıfsal konumuna bakılmaksızın
herkesin yetenekleri ölçüsünde yarı abilece ini kabul eden liberal bir ilke oldu unu ve
yasalarla güvence altına alındı ını belirtirler. E itimde fırsat e itli i, demokratik toplumda
e itlik anlayı ının iyi bir uygulama alanı olarak görülmektedir. Ancak toplumsal sınıf ve
tabakaların temeli e itsizli e daha çok da ekonomik e itsizli e dayanmaktadır. Hal
böyleyken e itim gibi toplumsal bir sistemin sınıfsal ayrı malardan ve ekonomik
faktörlerden etkilenmemesi neredeyse olanaksızdır. Günümüzde e itimde fırsat e itli i
konusu ya da bir fırsat e itsizli inin varlı ı gerçe i güncel bir tartı ma alanıdır. lerleyen
zamana göre toplumsal ihtiyaçlar de i ip geli tikçe e itim ihtiyacı da aynı oranda geli im
göstermektedir. E itlik anlayı ı cinsiyet, kültür, ekonomi gibi çok boyutlu de i kenleri
içerdi inden e itimsel e itli i bu de i kenlerden ayrı dü ünmek e itsizlik sorununa
yüzeysel bakılmasına neden olacaktır.
E itim, bireysel ve toplumsal geli meyi sa layan, ülkelerin ekonomik ve teknolojik
geli melerine imkân veren vazgeçilmez bir eylem olup toplumlardaki sürdürülebilir
5

kalkınma ve barı ı devam ettiren bir insani haktır (Erçetin ve Arifo lu, 2016). E itim,
bireylerin gelecekte toplumsal yapı içinde bulunaca ı statüyü belirleme açısından büyük
öneme sahiptir. Weber’e göre e itimin esas görevi, bireyin ilerleyen dönemlerde toplumsal
yapıdaki ula abilece i konumlara ki i ve grupları hazırlamaktır (Ergün, 1994: 10).
Toplumdaki çe itli insan grupları olan tabaka ve sınıfların varlı ı insani haklara e it olarak
ula abilme hususunda tartı ma konusu olu turmaktadır. Bütünsel olarak incelendi inde
e itim faktörü gerek kültür gerekse ekonomik alanda toplumsal tabakala manın yeni
dönem kurucu mimarları arasına girmi tir. Toplumdaki e itsizliklerin olu turdu u tabaka
ve sınıflara modern dönemde e itimin önemli bir faktör haline gelmesiyle e itimsel
e itsizlikler de eklenmi tir. E itimde fırsat e itli inin konu ulması bile esasen bir
e itsizli in var oldu unun göstergesidir. E itimde fırsat e itli i/e itsizli i ve toplumsal
yansımaları birçok kuram ve kuramcı tarafından farklı boyutlarıyla ele alınmı , çıkan
sonuçlar üzerinden çe itli genellemelere gidilmi tir. Toplumsal olay ve olgular bir zincir
gibi birbirine ba lı ve birçok faktörden etkilenen bir yapıdadır. Bu sebeple e itim
olgusunun toplumsal etki ve yansımaları toplumların içinde yer aldı ı tarihsel ve toplumsal
ba lam içinde bütünsel ve çok yönlü bir incelemeyi içeren yöntem anlayı ı ile ele
alınmalıdır ( nal, 1994). E itim sosyolojisi birey-toplum-e itim çerçevesi içinde
çalı malarını gerçekle tirirken çe itli kuramlar ve bunların pratikleri düzleminde
ilerlemektedir.
E itim sosyolojisinin temel kuramları çatı macılar, i levselciler ve yorumcu
yakla ımlar olmak üzere sosyal bilimciler tarafından ana hatlara ayrılmaktadır.
Çalı mamıza konu olan çatı macı ve i levselci yakla ımlar e itime genel ve geni bir
toplumsal çerçeveden baktıkları için makro kuramlar olarak adlandırılırlar. Bu iki makro
kuram pozitivist bir yakla ımla e itim olgusunu ele alırlar. Pozitivist görü , toplumsal
olgulardan yola çıkarak bir bütün içinde bu olguların genellemesiyle de i mez toplumsal
yapılara ula mayı amaçlayan ve çalı malarında bilimsel yöntemi kullanan bir yakla ımdır
(Akarsu, 1979: 15). Çatı macı kuram ‘toplumsal çatı ma’, i levselci kuram ise ‘toplumsal
denge’ kavramı üzerinden fikir üretmektedirler. Çatı macı kuramcılar toplumdaki çatı ma
ve mücadele alanlarına odaklanırken, i levselci kuramcılar toplumsal denge ve uyum
alanlarına odaklanırlar. Buradan hareketle i levselci kuramcılar toplumsal tabakala mayı
i levsel, e itimi ise e it ve adil bir ödül sistemi olarak; çatı macı kuramcılar ise toplumsal
tabakala mayı sınıfsal e itsizlik, e itimi ise egemen güçlere hizmet eden bir e itsizlik alanı
olarak kabul etmektedir (Tan, 1990). levselci kuramlar denge kavramına a ırı vurgu
6

yapıp de i me sorunlarını ihmal etti i ve çözümleyici anlayı tan yoksun oldu u iddiasıyla
çatı macı kuramcıların ele tirilerine u ramı tır (Eisenstant, 1970). Çatı macı kuramcılar
toplumsal e itsizli e daha fazla vurgu yaptı ı için e itim ve ekonomi ili kisini de göz
önünde bulundurarak e itim konusuna farklı yakla ım ve dü ünceler getirmi ler, bu konu
üzerine daha çok e ilmi lerdir.
E itimde fırsatların e itli i/e itsizli i ile toplumsal tabakaların iki makro e itim
sosyolojisi kuramı olan çatı macı ve i levselci yakla ımlarda kar ıla tırmalı incelenmesini
içeren bu kuramsal çalı ma dört ana bölümden olu maktadır. lk bölümde ara tırmanın
temel olarak genel yöntem ve metodolojisi açıklanmı tır. kinci bölüm, ara tırmada geçen
temel kavramların tanımlanması ve bu kavramların kuramsal çerçeve içinde
geni letilmesini ve açıklanmasını içermektedir. Üçüncü bölümde kavramsal ve kuramsal
çerçevenin neticesinde ortaya çıkan sonuçların analitik çözümlemelerini ve bu
çözümlemelere ba lı olarak bulguları kapsamaktadır. Çalı manın sonunda yer alan
sonuçlar ve öneriler ba lı ı ile bütün çalı ma boyunca elde edilen verilerin neticesinde
sonuçlar ortaya çıkarılmı ve bu sonuçlardan elde edilen veriler ı ı ında bazı öneriler
olu turulmu tur.
B R NC BÖLÜM

ARA TIRMANIN GENEL YÖNTEM VE METODOLOJ S

1.1. Ara tırmanın Konusu, Problemi ve Amacı

1.1.1. Ara tırmanın Konusu

Ara tırmanın konusu, sosyolojide iki makro yakla ım olan i levselci yakla ım ve
çatı macı yakla ımın perspektiflerinden e itimde fırsat e itli i/e itsizli inin ele alını ının
kar ıla tırmalı irdelenmesi ve bu ba lamda toplumsal tabakala ma ile e itim ili kisinin her
iki kurama göre tanımlanması olarak belirlenmi tir. E itimde fırsat e itli inin veya fırsat
e itsizli inin yarataca ı toplumsal tabakala ma yapılarına nedensellik ba lamında
açıklanması i levselci ve çatı macı yakla ımlar açısından çok boyutlu olarak incelenmesi
ve analizi ara tırmanın içeri ini belirlemi tir. Her iki yakla ım e itim olgusunu di er
olgularla genel bir çerçeve içinde ele alır ve bu genel çerçeveden genel sonuçlara ula maya
çalı ır ( nal ve Kaymak, 2014: 16). Her iki makro kuram ve kuramcıları e itim ve toplum
ili kisini, e itimde fırsat e itsizli ini ve tabakala mayı pozitivizme yakın bir anlayı la ele
almı ve bu konunun toplum için öneminin üzerinde durmu tur. Her iki kuram için de
e itim olgusu toplumsal düzen ve denetim açısından önemli bir araçtır. Ancak e itimin
i levine yönelik analizleri ve ele tirileri konusunda bu iki görü birbirinden
ayrılmaktadırlar. Bu çalı manın konusu ise bu görü ler çerçevesinde e itimin i levlerinin
toplumda yarattı ı e itlik/e itsizlik durumları ile toplumsal tabakala ma ve sınıfsal
yapılanmalar arasındaki ili kilerin açı a çıkarılmasıdır.
1.1.2.Ara tırmanın Problemi
Toplumsal e itlik konusu tarih içinde çe itli disiplin alanları ve kuramlarda mercek
artına alınmı ve güncelli ini devam ettirmi bir tartı ma alanıdır. Tarih boyunca birey ve
grupların ya adı ı e itsizlik ko ulları ve e itsizli in tanımı, toplumsal e itli i sa lamanın
olanaklılı ının tartı ılması, e itlik/e itsizlik durumlarının toplumun yapısını,
mekanizmalarını ve kurumlarını etkileme biçimleri sosyolojinin önemli çalı ma
alanlarından olmu tur. Bu ve buna benzer sorunsallardan hareketle temel problemimiz
bireylerin e itiminde öne çıkan fırsatların e it(siz)li i ve bunun toplumsal yansınmalarıdır.
E itim, bir kültür olu turma ve onu yayma hareketidir (Binba ıo lu, 2014: 579). Bu
hareket dı ortamdaki birçok etmenden etkilenmektedir. E itim hem okullarda hem de
sosyal çevre ve bu çevre içindeki bile enlerde gerçekle en hem planlı hem de do al ve
8

kendili inden geli en bir süreçtir. Bu döngü içinde dünyadaki dönü üm ve geli meler,
sosyoekonomik ve kültürel hareketler toplumsal yapı ve düzeni etkisi altına almakta,
e itim ve e itimi kapsayan unsurlar bu dönü üm ve hareketlilikten çe itli ekillerde
etkilenmektedir. Bu tanımlama ve açıklamalardan hareketle ara tırmanın temel problemi
üç temel yapıda ekillenmi tir:
I. E itimde fırsat e itli i kavramının e itim sosyolojisinde iki makro kuram olan
i levselcilik ve çatı macı kuramlarda ele alını biçimlerinin analizi.
II. levselci ve çatı macı kuramlara göre; e itli i/e itsizli i yaratan temel unsurlar,
bunların toplumsal yansımaları ve bunlara toplumsal ve bireysel yarar-zarar hususunda
bakı açılarının ele alınması.
III. E itimde fırsat e itsizli inin ortaya çıkardı ı toplumsal tabakala manın yapısı
ve analizinin bu iki kuram perspektifinde incelenmesi.
E itimde olu an e it(siz)lik durumlarının ortaya çıkardı ı sonuçlar bireyi ve
toplumsal yapıyı etkileyecek güçtedir. E itim faktörünün toplumda ba latmı oldu u
de i me olgusu toplumsal yapının parçalarını etkiledi i gibi, kendisi de toplumsal yapıda
meydana gelen de i im ve etkile imlerden etkilenmektedir (Eskicumalı, 2014). Bu
ba lamda e itim sosyolojisi kuramları sosyal ve toplumsal yapılanmadaki birey-toplum-
e itim ili kisini farklı boyut ve perspektiflerde ele almaktadır. Ara tırmanın probleminin
temelinde e itim ve toplumsal yapı arasındaki kar ılıklı etkile im, de i im ve dönü ümler
bulunmaktadır. Hedef problem ise e itimde ya anan fırsat e itli i/e itsizli i tartı malarının
toplumsal ayrı tırıcı/birle tirici sonuçları olarak belirlenmi tir.
1.1.3. Ara tırmanın Amacı
Bu ara tırma ile e itim sosyolojisi alanının iki temel makro kuramı olan i levselci
(fonksiyonalist) ve çatı macı kuramlarda e itimde ortaya çıkan fırsat e it(siz)li inin neden
ve sonuçları ile toplumsal etkilerinin ve toplumsal yapıların de i imi ve dönü ümüne
etkisinin kar ıla tırmalı olarak ara tırılması amaçlanmı tır. Ayrıca e itsizli in toplumsal
tabakla ma ile olan ili kisinin her iki kuramda da benzerlik ve farklılıklarının ortaya
konulması, bu kuramların çözüm önerilerindeki uygulanabilirlik ba lamının kar ıla tırmalı
olarak incelenmesi amaç edinilmi tir. Ara tırmada e itim-birey-toplum ili kisi ve e itimin
toplumsal hareketlilik ve toplumsal tabakala ma ile olan ili kisinin i levselci ve çatı macı
yakla ıma göre açıklanması ve kar ıla tırılması da ara tırmanın amaçları arasındadır.
9

1.2. Ara tırmanın Önemi, Kapsamı ve Yöntemi


1.2.1. Ara tırmanın Önemi
Hem çatı macı hem de i levselci kuram e itimin bireyi topluma ve toplumsal
dönü üme hazırladı ını, bireye ortak de er ve tutumları yüklemede önemli bir i leve sahip
oldu unu öne sürer (Tezcan, 2013: 46). levselciler e itimin ça da toplumun sorunlarına
akılcı çözümler üretece ini savunurken; çatı macılar ise okulların toplumun yararını de il
egemen sınıfın denetiminde onların hak ve menfaatlerini korumaya yönelik bireyler
yeti tirdi ini öne sürer. Bu iki yakla ım da e itimin ve etkilerinin geni bir toplumsal
çerçevede incelenip anla ılabilece ini savunmaktadır.
Yöntemsel olarak pozitivist yöntemi benimseyen ve aynı kaynaktan beslenen bu iki
yakla ım e itim hususunda sorunları ele alı tarzları ve çözüm önerileri ba lamında
birbirinden ayrılmaktadır. Hem çatı macıların hem de i levselcilerin bireyin e itimi,
e itimde fırsat e itsizli i ve tabakala ma hususunda ortaya koydukları öneri ve
çözümlemeler belli oranlarda kabul ve reddedilmi ve bu sayede e itim-toplum-birey
ili kisine farklı bakı açılarının ve önerilerinin geli mesine zemin hazırlamı , tartı mayı
daha dinamik ve sürekli kendini yenileyen bir düzleme oturtmu tur. Gerek kabul gerekse
reddedilen görü ve önerileriyle di er çalı malara zemin hazırlayan i levselci ve çatı macı
kuramın e itimde fırsat e itsizli inin yarattı ı toplumsal tabakala maya bakı açıları
özelinde irdelenmesi bu ara tırmanın önemini olu turmaktadır.
1.2.2. Ara tırmanın Kapsamı
Bu ara tırmanın kapsamı temeli Durkheim’a dayandırılan i levselci yakla ımlar ile
Marx’ın görü lerine dayanan çatı macı yakla ımların e itimde fırsat e itsizli i, e itim ve
toplum ili kisi, toplumsal tabakala ma ve hareketlilik ile ilgili görü ve yakla ımlarına
dayanmaktadır. levselci teori, Durkheim’ın görü leri do rultusunda e itimde fırsat
e itsizli i ve toplumsal tabakala ma ili kisi üzerine dü ünceler geli tirmi bazı i levselci
dü ünürlerin konu ile ilgili görü ve çalı malarıyla birlikte ele alınacaktır. Çatı macı teori
ise Marx’ın görü leri do rultusunda konu ile ilgili farklı açılardan çalı malar yapmı
çatı macı dü ünürlerin görü lerine de yer verilecektir.
Ara tırma e itim sosyolojisi alanının temel kuramlarından kabul edilen i levselcilik
ve çatı macılık kuramları üzerinden yürütülecektir. Ancak konu derinli ini yakalamak ve
temel bir analiz yapabilmek adına metin içinde hedef aldı ımız kuram ve kuramcıların
dı ına çıkılabilse de ara tırma içindeki görü ve hedeflerden ba ımsız olmayacaktır.
levselci ve çatı macı gelenekten gelen ve konu üzerinde görü belirtmi bazı temel
10

dü ünürler ve dü ünceleri ara tırma kapsamında yer alacaktır. Ayrıca konu bütünlü ünü
bozmadan çalı manın temelini ve tutarlılı ını sa lamak ve geli tirmek adına bazı kuram ve
kuramcılara da ara ara yer verilecektir.
1.2.3. Ara tırmanın Yöntemi
Ara tırma pozitivist yakla ımı benimseyen iki görü temelinde ekillenmi tir. Bu
nedenle bu çalı mada daha çok pozitivist yöntembilim ve yanında yorumcu ele tirel bir
bakı açısı kullanılacaktır. Nedensel bir bakı açısına sahip olan pozitivist yakla ım,
dünyadaki nesnel gerçekli i do a bilimlerindeki gibi sosyal bilimlerde de betimlemeyi ve
analiz etmeyi hedeflemi tir (Porta ve Keating, 2015: 43). Ancak ça da sosyal bilim
ara tırmaları tek bir bakı açısından ziyade ço ulcu bir perspektif ile olaylara yakla manın
daha sa lıklı ve derinlemesine ara tırmalar sa layaca ını belirtmektedir. Buradan hareketle
bu çalı mada pozitivist yakla ımın yanı sıra anlamacı yorumcu bakı açısına da yer
verilecektir. Yorumsamacı yakla ım eylemlerin altında yatan anlamları ortaya koymayı
amaçlamaktadır (Kaya, 2019). Pozitivist bakı açısıyla nesnel olarak elde edilen bilgiler
yorumcu bir bakı açısıyla analiz edildi inde ara tırmanın temel sorunsalları daha
derinlemesine incelenece i dü ünülmektedir.
Nicel ölçümler ve istatistiksel analizler problem durumuna uymadı ında ve mevcut
teorilerin incelenen problemin karma ıklı ını aktarmada yetersiz kaldı ı durumlarda nitel
ara tırmalar kullanılır ve nitel çalı malar ara tırma probleminin analizi için
yorumlayıcı/kuramsal çerçevelerin kullanımı ile ba lar (Creswell, 2018: 48). Ara tırmanın
yöntemi nitel ara tırma yöntemlerinden betimsel analiz olarak belirlenmi tir. Betimsel
analizde elde edilen bilgi ve bulgular verilen belli temalara göre özetlenip sınıflandırılır ve
yorumlanır. Veriler ve bulgular arasında neden-sonuç ili kisi kurulur (Karata , 2017).
Betimsel analiz için alan ile alakalı iyi bir alanyazın taraması (literatür çalı ması) yapmak
gerekir. Alanyazından elde edilen bilgi ve bulgular ı ı ında problemin temaları analiz
edilir, benzer ve farklı boyutları ortaya konur.
Nitel ara tırmacılar dokümanları inceleyerek, davranı ları gözlemleyerek, katılımcı
görü lerinden yararlanarak veri toplarlar (Creswell, 2018: 45). Çalı mamızda veri
toplanma a amasında izlenecek yöntem doküman inceleme tekni idir. Doküman
incelemesi ara tırılan olgu ve olaylar hakkında bilgi barındıran yazılı materyallerin
incelenmesi, sınıflandırılması ve analizini içerir. Çalı mada ayrıca daha çok ikincil
kaynaklar olan kitap, dergi, makale, bilimsel makale ve çalı malar, bilimsel tezler, raporlar
vb gibi kaynaklar kullanılmı tır. Ayrıca nitel çalı maların derinli i ve güvenilirli ini
11

sa lamak adına kullanılan karma ık akıl yürütme yöntemleri yani tümevarımsal ve


tümdengelimsel akıl yürütme becerileri çalı ma içinde birlikte kullanılmı tır.
1.2.3.1. Ara tırmanın Temel Sorunları ve Hipotezleri
E itim ve e itim uygulamalarının bireyi düzen ile uyum içinde toplumsalla tırıcı
etkisi ile bireyi toplum içinde sınıf ve tabakalara ayırıcı etkisinin ontolojik, epistemolojik,
aksiyolojik ve metodolojik çatı altında de erlendirilmesi ve tartı maya açılması
ara tırmanın temel sorunlarını olu turmaktadır. E itimde fırsat e itli ini sa lamanın
mümkünlü ü ve bu durumun kendi içinde do urmu oldu u sorunsallar bir di er ara tırma
sorunu olarak dikkat çekmektedir.
E itim sosyolojisinde iki makro kuram olan i levselci ve çatı macı teoriler e itim-
toplum-birey ili kilerini nedensellik ve ili kisellik çerçevesinde nasıl ele aldı ı
sorunsalından hareketle bu iki kuramın kar ıla tırılması ve betimlenmesi amaçlanılarak
a a ıdaki temel hipotezler olu turulmu tur:
I. E itimle toplumsal hareketlilik arasında do rudan bir ili ki vardır.
II. Toplumsal düzenin korunmasında e itimin önemli bir rolü bulunmaktadır.
III.E itimde ya anan fırsatların e itli i/e itsizli i bireyin toplum içindeki
konumunu/statüsünü belirler.
IV. E itim anlayı ve uygulamaları toplum içindeki iç ve dı etkenlerden etkilenir.
V. Toplumsal tabakala ma, hareketlilik, sınıf kavramlarının olu umunda e itimin
ve e itimde görülen fırsat e itli i/e itsizli inin etkisi vardır.
Yukarıda bahsedilen problem ve hipotezlerden yola çıkılarak e itim olgusunun
bireysel ve toplumsal etkileri tartı maya açılmı tır. Toplumsal bir yapısı olan e itim
faktörü birey ve toplumun kar ılıklı etkile iminde, bireyin toplum içinde
konumlandırılmasında ve toplumsal hareketinde belirleyici bir rol oynamaktadır. Bu
ba lamda e itimin toplumsal de i medeki gücü ve toplumsal yapıların in asında ve
yeniden yapılandırılmasındaki etkisi ara tırmada inceleme altına alınmı tır.
K NC BÖLÜM
KAVRAMSAL VE KURAMSAL ÇERÇEVE
2.1. Kavramsal Çerçeve
2.1.1.E itim
E itimin konusu öncelikle insandır. Belli bir sistem içine do an birey kendi öz
varlı ını, içinde bulundu u toplumu ve dı dünyayı algılamak ve ayırt edebilmek için
e itimden yararlanmaktadır. Toplumlar ise bireyi belli bir kültür içerisinde ekillendirmek
için e itim ve e itimin i levlerine önemli görevler yüklemi tir. E itim, bireyi içinde
ya adı ı topluma uyumlu hale getirmektedir. nsanın tarihsel yolculu uyla birlikte onun
üzerine dü en görev ve sorumlulukları yerine getirmek adına farklı yöntem ve stratejiler
geli tirilmi insanı toplumsal bir varlık olarak tanımlamak için ihtiyaç düzeyinde onu
mükemmelle tirmek ve ehlile tirmek çabası e itim adını almı tır. Bu çaba dinamik bir
süreci ifade etmektedir. Belli bir amaç do rultusunda geli tirmek ve dönü türmek olarak
güncel hayatta yorumlayabilece imiz terbiye etmek ile e itmek kavramı dilimizde aynı
anlamda kullanılmaktadır (TDK, 2020). Buradan hareketle, daha çok geçmi dönemlerde
e itim kavramı yerine terbiye kavramının kullanıldı ı sonucuna ula ılabilir. E itim, bir
nevi bireyi terbiye etmek, bireye terbiye vermek sürecidir. Modern ça ile birlikte e itimin
ve okulla manın önemi daha da anla ılmı , e itim ba lı ba ına bilimsel, sistematik bir
disiplin alanı haline dönü mü tür.
E itim, tarih boyunca bireyin toplum içinde yer edinmesi ve toplumun bireye yön
verebilmesi açısından önem te kil etmektedir. Toplumların e itim anlayı ları, e itimden
bireysel ve toplumsal beklentileri zaman içinde de i im ve dönü üme u ramı tır. Sanayi
Devrimi öncesi dönemine bakıldı ında tüm toplum kesimlerine hitap edebilecek programlı
ve örgütlü bir e itim düzeni görülememektedir. E itim daha çok egemen kesimin
ihtiyaçlarına cevap verebilmek için kullanılmı tır. Sanayi Devrimi ile beraber ki isel hak
ve özgürlüklerin gündeme gelmesi e itim konusunda da bazı düzenlemeleri beraberinde
getirmi tir. Birey ve toplumun kar ılıklı ili kisi ve toplumun yeniden düzenlenmesinde
e itimin önemi fark edilmi tir. E itim kavramını Durkheim (2016: 54), genç neslin
toplumsalla ması olarak yorumlamı tır. Birey, istenilen hedef ve kazanımlar do rultusunda
kendi ya antısından yola çıkarak kasıtlı ve istendik bir de i im sürecine girmekte kasıtlı
olarak kültürlenmektedir (Ertürk, 1988). E itim, bir nevi toplumun sahip oldu u kültürel
hazinenin ku aktan ku a a aktarılmasıdır. Tarihsel süreç boyunca e itimin kültürden ayrı
dü ünülemedi i görülmektedir. nsanlı ın yerle ik ya am öncesinde ve sonrasında
13

toplumsal geli meler paralelinde birbirine miras bırakacak bilgi birikimleri ve kültürel
kodları olmu tur.
Kant (2019: 19-22)’ a göre e itim, ahlaki birikimler ile talim i inin aynı potada
eritilerek bireye kazandırılması demektir. Bu ba lamda e itim, devlet eliyle, halka açık,
bilimsel ve akılcı olmalıdır. Ayrıca Kant, insanın e itimi esnasında terbiye olmalı, belirli
bir bilgi birikimi ve kültür edinmeli, medenile meli ve ahlaklı olmalı kazanımlarıyla
donatılması gerekti ini kabul eder. Kant, bireysel aydınlanmacı dü ünce sistemi ile
toplumsal bütünlü ü e itim kavramında birle tirir. E itim, hem bireysel hem toplumsal
etki ve tepkileri olan önemli bir i levdir. E itimde mevcut durumunda bir de i me ve
geli me esastır. Bu de i im ve geli im bazen planlı bazen plansız bir ekilde ortaya
çıkmakla beraber kültürden kültüre, toplumdan topluma farklılık göstermektedir. Tarih
boyunca ço u dü ünür e itime bilgi ve beceri aktaran, kültür ve ahlak kazandıran bir talim
olgusu olarak bakmaktadır.
Bireyler hayatları boyunca çe itli faktörler çerçevesinde de i mekte ve
geli mektedir. Bu durumda de i imlerin bazıları bireylerin geli imi olarak
adlandırılmaktadır. Birey ya amı boyunca zaman içinde çe itli i levsel özellikler edinerek
olgunla maktadır. Bireyin edindi i e itim ve ö retim ya antıları, içinde bulundu u
çevresel faktörler bu olgunla ma sürecine etki etmektedir. Ça da e itim anlayı ına göre
birey her yönden bir bütün olarak geli tirilmelidir (Ceyhan, 2013: 4). Günümüz e itim
uygulamaları bireyi merkeze alan çok yönlü bir e itim parolası ile yola çıkmaktadır. Hatta
bu durum bazı e itim ve ö retim programlarında ‘hayat boyu ö renme’ sloganı ile
kar ımıza çıkmaktadır. Sanayi sonrası dönemde ortaya çıkan nitelikli i gücü ihtiyacı,
toplumda nitelikli bireylerin yeti tirilmesi ihtiyacını do urmu tur. Giderek artan
aydınlanma hareketleri ve bilimsel geli meler ile birlikte e itim kavramı toplumda giderek
yer etmeye ba lamı tır. Bilgi toplumu ile birlikte kitlesel ileti im ve kitlesel
hareketlenmeler arttıkça e itim vazgeçilmez bir unsur, ö renme hayat boyu devam eden
dinamik bir süreç halini almı tır.
E itimin bireysel özelli inin yanı sıra toplumsal özelli i de bulunmaktadır.
E itimin bireye birtakım bilgi, beceri ve arzu edilen davranı ları kazandırması e itim
öznesi olan varlı a iyi sonuçlar vermesinin yanında e itimi uygulayan ki i veya
kurumların birey üzerinde bireyi a an bazı hedefleri de bulunmasına neden olmaktadır.
Kültürel çe itlilik içinde geli en bireylerin bu ba lamda dünyayı farklı ekillerde bilme ve
anlama tarzları vardır. Bu farklı bilme ve anlama tarzları e itim durumlarının ayrılmaz bir
14

parçasıdır. Immanuel Kant’a göre insan sadece bilme ihtiyacı içinde bir varlık de il, aynı
zamanda bildiklerini eyleme geçirme yani kendini pratik alanda gösterme iste i duyan bir
varlıktır (Arslan, 2017: 338). E itim ile birey hem etrafında olan biteni anlamaya çalı ır
hem de aktif olarak sahada kendini gösterme, bildiklerini uygulama fırsatı bulmaktadır.
E itim, bireyin sahip oldu u potansiyeli ortaya çıkarma ve bunları yetene e dönü türme
sürecidir. Bireyin kendi gereksinimleri onu di er bireylere göre özel kılmakta dolayısıyla
insanın de eri burada ortaya çıkmaktadır. Bu yakla ım ise bireysel tikelli e atıfta
bulundu undan onu ayrı bir varlık olarak ele almakta, e itimin ontolojik yapısı burada ön
plana çıkmaktadır. E itim, özü ve bireysel varolu sallı ı ortaya çıkaran ve onu geli tiren
bir süreçtir.
E itimin hem açık hem de gizil i levleri bulunmaktadır. Anayasa, mevzuat ve
tüzükler ile belirlenmi belli sistematik hedefler ve bunların sonuçları e itimin açık
i levlerine i aret etmektedirler. Gizil i levler ise amaç dı ında ve kendili inden ortaya
çıkan i levlere i aret eder. Bireyin kendine uygun e seçmesi, uygun bir çevre edinmesi,
kendi görü leri do rultusunda çocuk yeti tirmesi e itimin gizil i levine verilecek bazı
örneklerdir. Ayrıca e itim kavramının fırsat e itli i ba lamında seçme i levi, ekonomik
i levi, siyasal i levi, sosyal i levi gibi birçok bireysel ve toplumsal i levi bulunmaktadır.
Bu i levlerin önemi gün geçtikçe artmaktadır. Modern toplumda bilgi bir hammadde türü,
e itim sistemleri ve e itim kurumları ise bu hammaddeyi i leyen birer fabrika gibidir.
Antik Ça ’dan skolastik döneme, skolastik dönemden aydınlanmacı dü ünceye ve oradan
da modern topluma kadar uzanan e itim dü üncesinin serüveni felsefe, psikoloji ve
konumuza temel olan sosyoloji disiplininden uzak dü ünülemez. E itim kavramı
de erlendirmeye alınırken özellikle bu üç disiplin alanı ile birlikte ele almak konuya büyük
katkı sa layacaktır.
2.1.1.1.Formal E itim
Toplumlar eski ça lardan bu yana e itimi belli bir sistematik ve standart ko ullar
içinde yürütebilmek için çe itli uygulamalara ba vurmu lardır. Bireyi toplum ko ullarına
göre belli bir düzen içinde geli tirmek ve o düzeni bireye benimsetebilmek adına e itim
sistemleri geli tirilmi tir. Bireyde istenen davranı örüntülerindeki de i ikli i yakalamak
adına planlı, sistemli ve kasıtlı bir ekilde yapılan e itsel faaliyetlere formal e itim adı
verilir (Çoban, 2015: 9). Formal e itim, genellikle okul kurumlarının gözetiminde, okullar
dı ında çe itli mesleki e itim ve danı manlık alanlarında, sa lık sektöründe, endüstri
sektöründe, orduya asker yeti tirme gibi çe itli alanlarda uygulanmaktadır. Bu uygulamalar
15

toplumun çe itli ihtiyaç de i kenlerine göre hazırlanmakta, istendik ölçüde bireyler


yeti tirilmek amaçlanmaktadır. Formal e itim yönetmelik, yasa, mevzuat gibi resmi
kanallarla kontrol altına alınmı tır. Uygulayıcılar tarafından çe itli ekillerde denetime ve
ölçüme tabi tutulmaktadır. Kontrol mekanizması olan resmi kanallar formal e itim
uygulamalarını güncele göre esnek ve de i ken bir yapıda sürdürmektedir.
2.1.1.2. nformal E itim
E itim kapsamlı, karma ık, zaman ve mekan bakımından sınırlanması zor bir
süreçtir. Geni ve çok yönlü toplumsal bir faaliyet alanı olan e itim, her daim belli bir sınır
ve plan içerisinde i lemeyebilir. Belli bir plana ba lı olmaksızın bireyin olu turdu u
ya antısal süreçlerinde çevresi ile edindi i ili kiler sonucu kendili inden ortaya çıkan tüm
ö renme ortam ve biçimlerine informal e itim denilir (Bilici, 2017). Birey çevresi ile
etkile im kurarak gözlem ve taklit yollarıyla ö renme gerçekle tirir. Bireyin ö renme
süreci toplumsal hayatın içinde ya am boyu devam eden bir olgudur. Bu süreçlerin
içerisinde ekonomik, kültürel, siyasal geli melerin etkisi bireyin e itim faaliyetlerini
do rudan veya dolaylı olarak etkilemektedir.
E itim sürecinde birey kendi ya antılarından yola çıkarak toplum tarafından kabul
gören davranı ve tutumları kazanmaya çalı ır. Bu davranı ve tutumlar belli bir plan,
sistem ve örüntüden olu tu u gibi kendili inden plansız bir biçimde de gerçekle ebilir.
Belli bir plan ve program çerçevesinde hazırlanmı sistematik olarak i leyen e itim formal;
ya am içinde kendili inden gerçekle en dü ünce ve davranı de i ikliklerine informal
e itim adı verilir (Türer, 2009: 11). Bireyin toplumsalla ma sürecinde hem formal hem de
informal e itim önemli bir rol oynamaktadır. Bu iki e itim türü kar ılıklı olarak birbirinin
ko ullarından etkilemekte, birbiri üzerinde belirleyici etki yapmaktadır.
2.1.1.3. Ö retim
Bireyde istenilen davranı ların kazanılabilmesi için belli bir plan ve program
çerçevesinde okullarda gerçekle tirilen ö retme faaliyetlerinin tümü ö retimi
kapsamaktadır. Ö retim okullarda, sınıflarda önceden belirlenmi amaçları
gerçekle tirmek üzere düzenlenir. Ö retim belli bir zaman ve mekan çerçevesinde
geli imsel ve akademik bir sıra izler. E itimin sistematik hale sokulmu ve okul benzeri
kurumların çatısı altında faaliyetini gösteren hali ö retimdir. Kısaca ö retim, bir e itim
kurumunda evvelden hazırlanmı bir program çerçevesinde belli bir amaca dönük, planlı,
kontrollü ve sistemli olarak yürütülen faaliyet ve uygulamalardır (Güne , 2014: 2).
16

Ö retim, e itim hedefleri do rultusunda belirlenmi planlamaların resmi kurumlar


tarafından denetlenebilen ve ölçülebilen uygulamalarına dayalıdır.
E itim ö retimi kapsayan daha geni ve uzun süreçlerden olu ur. Toplumun
e iterek olu turmak istedi i birey prototipi ö retimin amaç ve planları arasında yerini alır.
Bireyden beklentiler ve ihtiyaçlar, toplumun kültürel ö eleri, siyasi ve ekonomik
de i kenler okullarda, sınıflarda, ders sıralarında ö retimin perspektifini belirleyici
unsurlardır. E iterek olu turulmak istenen birey modeli toplumsal yapı içinden okul
kurumlarına da yayılır. Ö retim sonucunda bireyde meydana gelen kalıcı de i iklikler yani
ö retimin çıktıları e itim olarak nitelendirilir. Bireyde hedeflenen davranı de i imleri
ö retim sonucunda e itimi destekler hale getirilir.
Tanımlamalardan da anla ılaca ı üzere e itim ya antıya dayalı istendik davranı ları
edinim sürecidir. stendik davranı ların temel belirleyicisi toplum ve toplumun kabul
gördü ü, üzerinde uzla ıya vardı ı tutum ve duygulardır. Her davranı de i ikli i e itimin
hedefleri olarak kabul edilemez. Bu süreçte açık veya örtük olarak birey sistematik dı ında
davranı lara yönelebilir. Toplumlarda görülen yerle ik davranı kalıpları arasındaki
ili kiselli in ifadesine toplumsal yapı denmektedir. Toplum hareketli ve de i ken bir
yapıda oldu undan toplumun birey üzerinden istek ve beklentileri de i ime u rayabilir. Bu
istek ve beklentiler toplumun içinde bulundu u iç ve dı ko ullardan etkilenir. E itim ve
toplum ili kisi, birbirini tamamlayarak dönü üme u ratmaktadır. E itim toplum içinde
vuku bulan sosyal bir olay oldu undan sosyolojik yakla ımların ilgi alanına dahil olarak
sosyolojinin çalı ma nesnesi haline gelmi tir.
2.1.2.E itimde Fırsatların E itli i/E itsizli i
E itim hakkı, evrensel düzeyde kabul gören temel insan haklarının ba ında
gelmektedir. E itim kavramı ilkel topluluklardan bu yana kar ımıza çıkmaktadır. Avlanma,
savunma, toplayıcılık faaliyetlerinin çe itli ekillerde ö renilmesi dönemin e itimi kabul
edilirken sınıflı topluma geçi ile beraber e itimin anlayı ve uygulamaları dönü üme
u ramı tır. Bilim ve teknolojideki geli meler, iktidarın yapısından kaynaklı yönetim
uygulamalarının farklı kılıklarda ortaya çıkması gibi faktörler bireye ve topluma farklı
anlamlar yüklemi dolayısıyla e itime bakı açısı da de i ime u ramı tır. Örne in, Eski
Yunan’da cinsiyete dayalı ve fiziksel özelliklerin ayrımına göre e itim yapılırken; kölelik
düzeninin görüldü ü Atina ehir devletlerinde e itim ayrıcalıklı sınıfın ihtiyaç ve çıkarları
içindi. Hristiyanlık kültürünün kilisede kurumsalla tı ı dönemlerde e itim din adamlarının
kontrolündeyken; yeniça da akılcılık önderli inde aydınlanma devri ba lamı e itimde
17

laiklik ve özgürlük konuları gündeme gelerek e itimin bir kamu hizmetine dönü ümü
sa lanmı tır (Okçu, 2007). Görüldü ü üzere güç ve ayrıcalıklı sınıf etrafında ekillenen
e itim, zamanla tüm toplum kesimleri için ihtiyaç haline gelmi bu hususta gerek ulusal
gerekse evrensel düzeyde yasa ve uygulamalarla güvence altına alınmaya çalı ılmı tır.
E itimde fırsat e itli i kavramının politik bir yapıya dönü mesi 1789 Fransız
htilalcileri’nin ortaya çıkardı ı bir durumdur. Bu kavram, liberal yapıda hürriyet; sosyalist
yapıda e itlik olarak tanımlanmı tır. Bu tartı malar e i inde e itimde e itlik konusu devlet
politikaları haline gelmi tir. E itimde fırsat e itli i kavramının özü, her bireyin sahip
oldu u ekonomik ve sosyal geçmi e bakılmaksızın ona pozitif veya negatif imtiyaz
tanınmadan e itim olanaklarından e it ölçüde yararlanması ve yeteneklerini kendi
ölçüsünde ortaya çıkarabilmesi olarak tanımlanabilir (Ergün, 1994: 184). Fırsatların
e itli ini sa lama ve yürütme görevi okullara verilmi , kesintisiz ve zorunlu e itim gibi
uygulamalarla bu durum toplumsalla tırılmı tır. Ancak e itimin ba ladı ı yer kabul edilen
aile ve bu ailenin sosyal ve ekonomik ko ullarının etkisi bireyin imkânlardan yararlanma
durumunu belirgin ölçüde etkilemektedir.
Devletlerin, devlet yapılanmasına ba lı ve sadık yurtta lar yeti tirmek arzusu
e itim sürecinin belli bir bölümünün zorunlu olması gereklili ini do urmu ve zorunlu
ö retim ile devlet her yurtta ı belli bir süre e itme yetkisine sahip olmu tur (Ba aran,
2008: 25). Devletlerin e itim politikaları ise devleti yönetme yetkisi olan siyasal erk ve
iktidarların görü ve yakla ımları do rultusunda ekillenmi bu durum e itime ideolojik bir
boyut kazandırmı tır. E itimde e itli i sa lamak adına farklı perspektifler tarafından
yürütülen ve de i tirilen uygulamalar yeni tartı maları da beraberinde getirmi tir. Örne in
teknoloji destekli e itim uygulamalarına geçilen günümüzde her okulun ve ö rencilerin
teknolojik imkânlara sahip olabilme derecesi aynı de ildir. Devlet, e itimsel uygulamaları
yürürlü e koymadan önce sahip olunan temel ve altyapısal e itsizlikleri çözerek i e
ba lamalıdır.
E itimde fırsat e itli i kavramı bir toplumdaki tüm bireylere ayrım yapılmaksızın,
bireylerin yeteneklerini en uygun biçimde geli tirme ve e itim olanaklarından e it ölçüde
yararlanabilme durumu olarak tanımlanabilir (Kandemir ve Kaya, 2010). E itimden
yararlanma hakkı hukuki düzlemde çe itli yasa ve anla malar ile koruma altına alınmı tır.
Evrensel düzeyde e itim hakkı, 10 Aralık 1948 yılında Birle mi Milletler Genel
Kurulu’nda imzalanan ‘ nsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ ile hüküm altına alınmı tır.
18

30 maddelik bu beyannamenin 26. maddesinde bulunan ifadeler bireyin e itimde fırsat


e itli i hakkına i aret etmektedir.
Ülkemizde ise e itim ve ö retim, 1982 Anayasası’nın ‘E itim ve Ö renim Hakkı
ve Ödevi’ ba lı ını ta ıyan 42. maddesinin 3. fıkrası uyarınca devletin denetimi ve
gözetimi altındadır. Bu madde ile e itim hem hak, hem özgürlük, hem de bir kamu
hizmeti olarak düzenlenmi tir (Algan ve Algan, 2013). Ayrıca 1973 tarihli ve 1739 sayılı
Milli E itim Temel Kanunu’nun 8. maddesinde ‘E itimde kadın erkek herkese fırsat ve
imkan e itli i sa lanır’ ifadesi yer almı tır. Bireylerin e itimsel haklarının hukuk önünde
e it kabul edilmesi, bu haklardan tam olarak e it ölçüde yararlanabilece i anlamı
ta ımamaktadır. Her ne kadar bu durum yasalar ile güvence altına alınmı ise de bireylerin
toplumsal konumları ve ekonomik artları e itim hakkını kullanabilme ölçüsünü
etkilemektedir. Temel hak ve özgürlükleri veya do u tan getirilen hakları anayasa ve
yasalar ile güvence altına almak önemli bir a ama olmakla birlikte yetersiz kalmaktadır.
Temel hakların uygulanması konusunda ortaya çıkan olumsuz durumlar iyi analiz edilmeli,
sistemli ve bilimsel bir çalı ma örüntüsü içinde ideal olana ula ma çabaları devam
etmelidir.
E itimde fırsatların e itli inin sa lanmasında adalet ve içerme kavramlarının
boyutlarının geli tirilmesi gerekir. Adalet boyutu ile sosyoekonomik, kültürel
de i kenlerin ve cinsiyete dayalı algıların e itim üzerindeki olumsuz etkilerinin
kaldırılması gerekti i vurgulanmaktadır. çerme boyutu ile anlatılmak istenen ise toplumda
ihtiyaç olarak kabul edilen temel becerilerin toplumun tüm kesimine kazandırılması
gereklili ini ifade etmektedir (Önür, 2013: 96). Adalet ve içerme boyutları e itimde fırsat
e itli inin sa lanabilmesi hususunda toplumlarda temin edilmesi gereken iki temel
noktadır. Ayrıca belli bir sıra eklinde ilerleyen ki isel geli im a amalarında ‘kritik
dönemler’ bulunmaktadır. Kritik dönem, belli dönemlerde belli davranı ların kazanılması
gereken, kazanılmadı ında telafisinin bireysel geli im için çok zor hatta olanaksız oldu u
kabul edilen geli im dönemlerine kar ılık gelmektedir (Bacanlı, 2009: 43). Bireylerin kritik
dönemlerinde ya adıkları e itsizlik durumları onları kendilerine göre daha anslı
konumlarda bulunan birey ve gruplardan geriye dü ürmektedir. Bu durum temelden yani
çocukluk ça ından toplumsal e itsizli in haliyle e itimde fırsat e itsizli inin temelinin
atıldı ının göstergesidir.
19

Genel olarak bireylerin dünyaya e it insani haklar ile geldi i kabul edilir. Ancak
bireylerin içine do du u artların e it olması pek mümkün olamamaktadır. James
Coleman’ın 1966 yılında Amerika’da gerçekle tirdi i saha çalı masında bireyin ailesine ait
özelliklerin okul kaynaklarına oranla akademik ba arı üzerinde daha baskın oldu unu
ortaya koymu tur. E itimi toplumsal konumu ve sonuçları açısından de erlendirmenin
yanı sıra e itim ve e itim politikalarını yönlendiren toplumsal faktörlere odaklanılması
konusunda dikkati çeken bir çalı ma olmasının yanında sosyal sermayenin e itim
üzerindeki belirgin etkisi de dikkatleri çeken bir di er nokta olmu tur (Ba türk, 2012).
Coleman Raporu’undan anla ılaca ı üzere okul ve imkânlarının kalitesinde ve
niteli indeki bile enlerden ziyade, ö rencinin aile yapısının niteli i ve sahip oldu u
imkânlarının ölçüsünün önemi daha büyüktür. Fırsat e itli i için okula girdilerden çok
okuldan çıktıların e itli ine göre de erlendirilmelidir.
Okul kaynakları akademik ba arı üzerinde sınırlı bir etkiye sahiptir (Coleman,
1966). Bireylerin fırsatlara ula ma ko ulları ve ula abilme dereceleri okulun akademik
gücünün önüne geçmi tir. E itime finansal sermaye girdilerinin etkisinin yanında ailelerin
sosyal kontrolü ve beraberinde getirdi i di er sermaye türleri sosyal sermaye ili kileri
içinde de erlendirilmelidir. Bu ba lamda e itimde fırsatların e itli i durumunun
sa lanabilmesi için sosyoekonomik ve sosyokültürel ko ulların düzenlenmesi
gerekmektedir. Buradan da anla ılaca ı üzere e itimde fırsat e itli i her bireye e it e itim
vermekten ziyade fırsatlara ula mada bireyin ko ullarının düzenlenmesini içermektedir.
Geleneksel toplumdan modern topluma geçi te bireylerin gelece inin belirleyicisi olarak
okul ve e itim kurumları ön plana çıkmaktadır. Bu nedenle okul kaynaklarının
iyile tirilmesi üzerine yapılan çalı malar artı göstermi fakat yetersiz kalmı tır. Yetersiz
kalan nokta ise ö renci ba arısının sadece okul içi ko ullarda de il okul dı ı, ailesel ve
daha geni faktörlerce belirlendi inin ortaya çıkmasıdır (Köse, 1990). Tarihsel olarak
incelendi inde özellikle 1980 sonrası okul içi - okul dı ı faktörlerin e itimi etkileme gücü
ve bunun farklı toplumsal yapılara genellenmesi üzerine yapılan çalı malarda bir artı
olmu tur.
E itim, toplumsal bir kurum olarak toplumun süreklili ini sa layan ve toplum ile
uyum içinde bulunan bireyler yeti tirmeyi amaç edinmi tir. E itim ile birey kendi
potansiyelinin farkına vararak yeteneklerini geli tirip hem kendine hem topluma yararlı
hale gelir ve o toplumun bile enleri ile uyum gösterir (Közleme, 2018: 143).
Yeteneklerinin farkına varıp kendi potansiyelini gerçekle tirmek isteyen bireylere bu
20

hususta e it imkânlar tanınmalıdır. Modern ça da, her bireyin e itimden e it ölçüde


faydalanabilme düsturu ulus devlet yapılanmasının bir ürünü olarak kabul edilmektedir.
Toplumu dönü türme ve geli tirme görevi yüklenen bireyler, fırsat ve olanaklara e it bir
biçimde ula abilmedir. Aksi halde belli bir kesimin olu turdu u ve kar ılıklı belirlenim
halinde oldu u toplumsal yapı ve bu yapıya itaat edenler olarak ikili bir grup kar ımıza
çıkacak, denge e itimsel açıdan avantajlı grupların lehine bozulacaktır.
4 Temmuz 1776 tarihinde yürürlü e giren Amerikan Ba ımsızlık Bildirgesinde
bütün insanların e it yaratıldı ı ve do u tan bazı vazgeçilemez haklar ile dünyaya geldi i,
bu hakların korunmasında yönetim rızasını halktan almı hükümetlerin mükellef oldu u
belirtilmi tir. Her bireyin dünyaya e it haklarla geldi i kabul edildi ine göre, toplumu
dönü türme konusunda da bireylerin e itimsel fırsatlara e it ölçüde ula abilmesi
gerekmektedir. Aksi durumda co rafi, kültürel, ekonomik kodlara göre e itim
kurumlarında kademelenmeler olu acak ve bu kademeler politik yapılar ve toplum
tarafından me rula tırılacak ve bu durum toplumda sürekli bir hal alacaktır.
Sosyoekonomik ko ullar ö renci ba arısı üzerinde belirleyici bir etkiye sahiptir.
E itim kurumlarındaki kademelenme toplumsal sınıflar arasındaki e itsizli i yeniden
üretme mekanizmaları haline dönü mekte buna ba lı olarak birey bulundu u sınıfsal
konumu özümsemi ve kabullenmi bir durumda e itsizli in yeniden üretimi potasında
kendine yer bulmaktadır (Ural, 2014). E itim sistemindeki uygulamalar ve toplumsal
e itsizlik kar ılıklı birbirinden beslenmekte birbirlerine yol ve güzergâh tayin
etmektedirler. E itim faktörü toplumsal e itsizli i arttırıcı de il önleyici bir rol
oynamalıdır.
E itimde fırsatların e itli i teması evrensel çapta bir sorunsal olarak ele alındı ına
göre esasen ortada e itlik gerektiren bir fırsat e itsizli i bulunmaktadır. E itlik kavramı
kapitalist geli meler ile birlikte ‘fırsatların e itli i’ kavramına dönü mü tür. Fırsat e itli i
özsel olarak bir e itsizlikten do maktadır. Fırsat kavramı katmanlı ve sınıflı bir toplumun
e itlik algısının zamanla biçimsizle tirmi ve ahlaki bir anlam düzlemi üzerinde kendi
içinde çeli ki yaratmı tır (Hesapçıo lu ve Dündar, 2011: 81). E itlik kavramı modern ça
ile birlikte fırsat e itli i temasını do urmu , toplumsal dönü üm ve e itim uygulamalarının
kar ılıklı etkile imine ba lı olarak ortaya çıkan sorunlar bu temayı fırsat e itsizli e do ru
evrimle tirmi tir.
21

Fırsat e itli i kavramı özellikle Marksist kuramcılar tarafından kendi içinde


çeli kili kabul edilmi tir. Fırsat e itli i kendi içinde bir e itsizli i gerektirir çünkü sınıflı
toplumsal yapıda fırsat, bir üst sınıfa ve ya am seviyesine geçmeye kar ılık gelmektedir
(Ünal ve Özsoy, 1999). Güncel tartı maların yönü, toplumda fırsat e itli ini yaratmaktan
çok ortaya çıkan fırsat e itsizli ini önlemeye do ru kaymı , e itli i sa lamak üzerine atılan
adımlar ancak e itsizliklerin azaltılmasını sa lamı tır. Bugün dünya üzerinde atılan adımlar
ve alınan önlemlere bakıldı ında var olan e itsizlikleri ortadan kaldırmaktan ziyade
e itimdeki e itsizlikleri azaltmak bir politika haline dönü mü tür.
Liberal görü lere göre fırsat e itli i bireylere seçme hakkı ve özgürlük tanımı ,
haklı rekabet ortamında fırsatları iyi de erlendirenlerin daha iyi toplumsal konumlara
yükselebilece i belirtilmi tir. Öte yandan sosyalist yakla ımlar ise fırsat e itli inin ancak
sınıfsız ve ayrıcalıklar barındırmayan bir toplumda mümkün olabilece ini aksi halde
e itsizli in sürekli var olaca ını savunmu tur. E itimde fırsat e itli i dört farklı anlama
i aret etmektedir. Birinci anlamı herkese miktar bakımından e it e itim uygulamaları,
ikincisi bireyi belli bir standarda ula tırıncaya kadar yeterli düzeyde e itim sa lanması,
üçüncüsü fırsat e itli i sa lamanın kendisi bizi fırsat e itli ine götürecek yol olması,
dördüncüsü ise fırsat e itli ini gerçekle tirebilmek için ö retim maliyetlerinin sonucunda
elde edilenlere bakılmasıdır (Dündar, 2010). E itimin bireye statü kazandırma ve daha üst
konuma yükseltici etkisi ile ayrı tırıcı ve e itsizli i destekleyici etkisi arasında tartı malar
toplumsal hareketlenmeler ı ı ında devam etmektedir.
E itimde fırsatların e itli i e itim olanaklarına ula mada çe itli faktörlerin
dengelenmesini ihtiva etmektedir. Modern kapitalist ça ın ortaya çıkardı ı e itimde fırsat
e itli i sa lanması kavramı fırsatların e itsizli i sorunsalından do mu tur. De i en iktisadi
ko ullar bireylerin e itim olanaklarından faydalanabilme durumunun derecesini ortaya
çıkarmı tır. Bireyin dünyaya çe itli temel hak ve özgürlükler ile geldi i kabul edilmi se de
bu hak ve özgürlüklerin kapsayıcılı ı ve payda lı ı toplumsal yapılara, co rafi konuma,
ekonomik ve sosyal sermayeye, kültürel sermayeye göre farklılık göstermekte e itim
olanaklarından yararlanma ölçüsü de bu oranda de i mektedir. E itim, bireyin ki isel
geli iminden çok ekonomik sisteme hizmet edecek ve bu sistemin devamlılı ı sa layacak
donanımlı bireyler yeti tirmeye odaklanmı ve bu durumun sonucunda e itsizlik
sosyoekonomik artlar altında daha da derinle mi tir (Çelebi vd., 2014). Ekonomik artlar
temelinde toplum tabakalı ve sınıflı bir yapıya ayrılmı e itsizlik tabakala ma ve sınıf
üzerinden e itim kurumları ve uygulamalarına yansımı tır.
22

E itim ve toplumun birbirlerini kar ılıklı etkileme hususundaki ili kisi toplumun
sınıflı yapısından payını almı e itimde de gerek gizil gerekse açık bir sınıflı yapı ortaya
çıkarmı tır. Temel haklardan olan e itim hakkının toplumsal sınıflara göre ekillenmesi ve
uygulama alanlarının da farklıla ması çeli kili bir durum yaratmaktadır. E it e itim ve
ö renim haklarıyla dünyaya gelen bireylerin sahip oldu u ekonomik sermaye ve kültürel
antropolojiye göre e itimsel sınıfla ması temel hak ve özgürlük anlayı ına ters bir
durumdur. Öyle ki aynı sistem ve mevzuat ile yönetilen okul kurumları kır ve kent
ayrımına göre, aynı ehrin farklı semtleri veya aynı ülkenin farklı co rafyalarına göre
ayrım göstermektedir. Fırsatların e itli ini sa lamak adına yola çıkılan bu e itsiz durumlar
toplumun sınıflı, tabakalı ve hareketli yapısıyla ili kisellik içindedir. E itimin ne’lik ve
niceli i günümüz sorunlarına göre tekrar ele alınmalı toplumsal yapıyla ve toplumsal girdi-
çıktılarla ba lantılı, bütüncül ve çok boyutlu karakteri derinlemesine incelenmelidir.
Örne in Gezer ve lhan (2018), Türkiye’de akademisyenlerin gözünden e itimde
fırsat e itsizli ine neden olan faktörlerin sıralamasını yapmak için bir çalı ma yürütmü ler
ve 102 akademisyene nicel ara tırma ve ölçme teknikleri uygulayarak e itimde fırsat
e itsizli ine yol açan belli sorunları öncelik derecesine göre sıralamı lardır. Bu çalı maya
göre Türkiye’de e itimde fırsat e itsizli ine neden olan faktörler sırasıyla sosyoekonomik
düzey, yerle im birimi (kır-kent), ebeveyn özellikleri, engel durumu, co rafi bölge, anadil,
cinsiyet, ailedeki çocuk sayısı, sahip olunan teknolojik imkânlar, din ve inanç, etnik köken
olarak belirlenmi tir. Görüldü ü üzere e itsizli e yol açan en önemli faktör
sosyoekonomik faktörler olarak belirlense de e itsizli in tek faktörü de ildir. E itimde
fırsat e itsizli inin önlenebilmesi için çok boyutlu ve geni çalı ma alanları olu turmak
daha kesin ve sa lam sonuçlara ula mamızı sa layacaktır.
Fırsat e itli i sorunsalının felsefi arka planının yanı sıra iktisadi, sosyal, kültürel,
siyasal alanlarda da pratikte kendine konum edinmi önemli bir çalı ma alanı olmu tur.
E itimde fırsat e itli i ilkesi ile amaç bireylerin sosyal statü ve rol kazanmasında
kar ılarına çıkan sosyal ve ekonomik ayrıcalıkları ortadan kaldırmaktır ( nan ve Demir,
2018). Toplumlarda bireyin konumuna bakılmaksızın kendi toplumsal konumlarını
de i tirecek ve iyile tirebilecek e it fırsatlara sahip olmalarının gereklili i kabul edilmi
buradan hareketle e itimin farklı sınıf ve tabakalara yayılması vurgulanmı tır.
Yukarıda bahsedilenlerden yola çıkarak özetle e itimde fırsat e itli ini
sa layabilmek için yapılacak uygulamaları u dört genel ba lık altında toplayabiliriz:
23

1- Bütün bireylere ula abilece i en üst noktaya kadar ö retim imkânı sa lamak.
2- Bütün bireylere asgari düzeyde de olsa ö renim hakkı sa lamak. (Zorunlu e itim
uygulamaları buna örnek verilebilir)
3- Bütün bireylerin kendi yetenek ve potansiyelleri ölçüsünde kendini geli tirmesini
sa lamak, onların kendi potansiyellerinden yararlanma hakkını getirmek.
4- Irk, co rafya, kültür, cinsiyet farkları gözetmeksizin herkesin e itim hakkından
e it derecede faydalanmasını sa lamak.
E itimde fırsat e itli ini sa lama konusunda en büyük görev devlet ve kurumlarına
dü mektedir. Günümüzde e itime ayrılan en büyük kaynak kamu kaynaklarıdır. Ayrıca
yasal düzenleme ve uygulamalar ile e itsizlik ma duriyetinin en önemli önleyici kurumu
devletin yine kendisi olmu tur. Ekonomik birli i ve Kalkınma Örgütü OECD, her yıl
yayınladı ı Bir Bakı ta E itim (Education at a Glance) raporu ile faklı ülkelerin e itim
sistemlerini analiz eder, birbiri ile kar ıla tırır ve devletlerin buradan bir sonuç çıkarmasını
amaçlar.
E itime ayrılan kaynakları OECD raporları do rultusunda de erlendiren Korlu
(2019), bütün çocukların nitelikli e itim alabilmesi için e itime yeterli kaynak ayrılması
gerekti ini belirtir. E itim sistemindeki ihtiyaçlara paralel olarak e itime ayrılan
kaynakların yeterlili i incelenmelidir.

Grafik 2.1.Ülkelere Göre 6-15 Ya Ö renci Ba ına E itim Kurumlarına Yapılan


Kümülatif Harcama Miktarı, 2016

Kaynak: OECD, 2019. *Satın Alma Gücü Paritesi’ne (SGP) göre hesaplanmı ABD doları
24

Yukarıdaki grafi e bakılarak uluslararası sınavlarda (PISA vb.) ba arı ortalamaları


yüksek olan ülkelerin e itime daha çok kaynak ayırdı ı sonucuna da varılabilir. Ayrıca
e itime ayrılan kaynak miktarlarını ülkelerin gayri safi yurtiçi hasılaları oranında
de erlendirmek gerekir. E itime ayrılan gayri safi yurtiçi hasıla (GSY H) OECD
ortalaması % 3,49 olarak belirlenmi tir (Korlu, 2019). E itime yapılan harcamalar erken
ya larda ve en alt kademe sınıflardan ba layarak arttırılması hem e itimde niteli i arttırır
hem de bireylerin e it artlarda e itime ba lamasını sa lar.

Grafik 2.2.E itim Kurumlarına Yapılan Toplam Harcamaların Kaynaklara Göre


Da ılımı, 2016

Kaynak: OECD, 2019. *Grafik ilkokul, ortaokul ve ortaö retim kurumlarına yapılan harcamaları
kapsamaktadır.

OECD (2019), Türkiye’nin de aralarında bulundu u bazı devletlerde e itim


sistemine ayrılan kaynakların da ılımını yukarıdaki grafikteki gibi belirlemi tir. E itimde
fırsatların e itli ini sa lama konusundaki en büyük rol devlet kurumuna aittir. Buradan
hareketle kamu kaynaklarının e itime katkısının artması aynı oranda fırsatların
e itlenmesini sa layacaktır. E itimde hane halkının ve özel kaynakların kullanım oranının
fazla olması demek e itimde ekonomik bir sınıfsal e itsizli in habercisidir. Bugün
25

e itimde rol model olarak gösterilen ülkelerin e itime kamu kayna ı deste i oranının
oldukça fazla oldu u dikkati çekmektedir.

E itime ayrılan devlet bütçesinin oranı e itimsel e itsizlikleri önlemede önemli bir
etken olarak kabul edilmelidir. E itlik ilkesinin öncü uygulayıcısı, hukuksal temeller
üzerinden me rula an devlet kurumu olarak gösterilmektedir. Ancak bireylerin e itiminde
fırsat e itli inden bahsedebilmek için, bireylerin hukuk önünde e it e itim alma hakkına
sahip olmaları bu durumun garantisi olmamakla birlikte bu hakkı kullanabilme
imkânlarının da bulunması gerekir (Kandemir ve Kaya, 2010). Aksi halde e itim teorik
olarak bütünle tirici, pratik ve uygulama noktasında ise toplumu sınıflara ve tabakalara
ayrı tırıcı bir konuma gelecektir. E itimde e itlik sa lama sorunsalı dikotomik olarak
e itsizlik konusunu da güncel tutmakta, e itimde fırsat e itli i sa lama çabaları, ekonomik
e itsizli in yanı sıra etnik, kültürel, dini, sosyal ve cinsiyete dayalı e itsizlik engelleri ile
kar ı kar ıya kalmaktadır.

2.1.2.1. Ekonomiye Dayalı E itsizlik

Ekonomik de i kenler birçok yapılanmanın ba at faktörü oldu u gibi e itimsel


yapılanmaları da büyük ölçüde etkilemektedir. Sanayi devriminden sonra artan rekabetçi
ekonomi anlayı ı, üretim, tüketim ve meta kültüründe olu an köklü de i iklikler bireyler
ve toplum arasındaki ili kiselli i mülkiyet çerçevesinde ekillendirmi tir. Rekabetçi
anlayı ve de i en toplumsal sınıf yapıları gelir düzeyi adaletsizli ini ve bunun toplumsal
kurum ve ili kilere yansımasını beraberinde getirmi tir. Önemli toplumsal kurumlardan
biri olan e itim kurumu toplumda olu an gelir da ılımı adaletsizli ini ve ekonomik
e itsizli i merkezinde hissetmekte hatta e itimsel kurumlar bu e itsizlik üzerinden yeniden
yapılandırılmaktadır. Ekonomik sermaye farklılı ının e itime olan etkisi bireylerin e itim
imkânlarına ula ma ko ullarını etkileyerek e itimde ekonomik temelli bir e itsizlik
do urmu tur. Bireyin temel hak ve özgürlüklerinden olan e itim hakkı ayrıcalıklı gruplara
göre farklılıklar göstermektedir.

2.1.2.2. Toplumsal Cinsiyete Dayalı E itsizlik

nsanlı ın tarihsel sürecinde toplumlar içinde çe itli faktörlere ba lı olarak


ayrıcalıklı kesimlerin olu umu gözlemlenmi tir. Bu ayrım, cinsiyet özelliklerine dayalı
yani bireyin erkek veya kadın olu u üzerinden de kendini göstermi tir. Basit bir ifade ile
26

kadın ve erkek arasındaki toplumsal ve fiziksel farklılıkları ifade etmek için toplumsal
cinsiyet kavramı kullanılmaktadır. Sosyal tabakala manın önemli unsurlarından biri olan
toplumsal cinsiyet kavramı, erkek ve kadın arasındaki sosyal sınıf, statü, ırk biçimlerinde
öne çıkan bir toplumsal farklıla ma eklidir (Slattery, 2017: 344). Cinsiyete dayalı ayrımcı
davranı lar bireylerin e itimden faydalanabilme durumlarını olumsuz etkilemi tir.

UNICEF Raporlarına göre, günümüzde özellikle kadına yönelik olumsuz tutum ve


uygulamalar hafife alınamayacak boyuttadır. Bu ayrımcılık daha çocukluk ya larından
itibaren toplumsal ve kültürel kalıp dü üncelerin etkisiyle aile ve toplumda ba ladı ını ve
kız çocuklarının olanaklar bakımından dezavantajlı konumda bulundu unu göstermektedir
(Özaydınlık, 2014). Kız çocuklarının okulla masına kar ı geli tirilen olumsuz kültürel
kodlar ve toplum içinde kadınların cinsiyet özelliklerinden dolayı e itim ve ö retimden
faydalanabilme hususunda kar ıla mı oldu u olumsuz tutum ve yakla ımlar e itimde
cinsiyete dayalı e itsizlik durumunu ortaya çıkarmı tır.
E itim hakkından kadın ve erkeklerin e it olarak yararlanmasını sa lamak devletin
anayasal görevidir. Bunun ön ko ulu ise toplumsal cinsiyet e itli inin sa lanmasıdır (ERG,
2019: 36). Devlet kız ve erkek çocuklarının e it miktarda okulla masını sa lamanın
yanında toplumdaki cinsiyet ayrımcılı ının da önüne geçmelidir. E itim sistemi içinde kız
ve erkek çocukları kendi potansiyellerini e it ekilde ortaya çıkaramadı ı için e it hak ve
özgürlükler sa lanamaz. Bu durum cinsiyete dayalı fırsat e itsizli ini ortaya çıkarmaktadır.
Toplumdaki egemen güçler toplumsal cinsiyet e itli ini destekleyecek ekilde
yapılandırılmalı öncelikle toplum gözündeki cinsiyete dayalı e itsizlik algısı ve bu
e itsizlik algısının yarattı ı uygulamalar yıkılmalıdır.
2.1.2.3. Sosyal ve Kültürel Sermayeye Dayalı E itsizlik
Birey, e itim yoluyla sosyalle erek içinde bulundu u toplumun sosyal ve kültürel
sermayesini kazanır. E itimin sosyalle me etkisi bireyin sosyal sermaye birikimine olumlu
katkı sa lar. E itim ile birey, sosyal sermaye ve statüsünü artırma fırsatı bulacak
gelecekteki toplumsal konumunu bunun üzerinde ekillendirebilecektir. Ancak bireyin
daha e itim hayatının ba ında sahip oldu u kültürel ve sosyal sermaye, içinde bulundu u
toplumun hâkim sermaye çe itleri ile uyumsuzluk gösterdi inde veya onlardan geriye
dü tü ünde birey dezavantajlı konuma dü mekte e itim hayatında fırsat e itsizli ine maruz
kalmaktadır.
27

Sosyal sermaye toplumun birer birimi olan bireylerin ve grupların arasındaki


ili kiler a ının toplamı olarak ifade edilebilir (Günkör ve Özdemir, 2017). Bourdieu, sosyal
sermayeyi aktörün sahip oldu u de erli ili kiler, kültürel sermayeyi ise aktörün sahip
oldu u me ru bilgi çe itleri olarak tanımlamı tır (Ritzer ve Stepnisky, 2013: 156). Bireyin
içinde ya adı ı demografik artlar, ırk, dil, dini inanç ve ritüeller, toplumsal ili ki ve ya am
biçimleri, do u tan getirdi i veya sonradan edindi i tüm sosyal ve kültürel birikimlerin
toplumun genel kabul düzeyine göre farklılı ı bireyi e itim hayatında dezavantajlı duruma
dü ürerek bir e itsizlik durumu yaratmı tır.
2.1.3.Tabakala ma
Tarih öncesinde ilk insanların ya am biçimleri incelendi inde i bölümüne dayalı
bir sosyal yapılanmanın olu tu u görülmektedir. Herhangi bir sınıf, statü, tabakala ma
ayrımının belirgin biçimde gözlenmedi i ilkel topluluklarda e itli e dayalı ili kisel bir
temel bulunmaktadır. Yerle ik ya ama geçilmesi ile birlikte özel mülkiyet alanları
olu turulmu , bu alanların korunması ve geni letilmesi adına çe itli hükümlerin do u u
tabakalı toplumların temelini olu turmu tur. Mülkiyet üzerinden konumlanan ayrı malar
Tanrı’nın buyru una dayalı din ve inanç sistemleri ve bunları temsil eden kurumlar
üzerinden daha me ru kılınmı , din ve inanç sistemlerinin araçsalla tırılması ile bu durum
daha geni alanlara yayılmı tır.
Toplum içinde arzu edilen noktalara ve imtiyazlara ula ma çabası toplumsal
e itsizlikler ve farklılıklardan beslenerek toplumun tabakalı yapısını olu turmu tur. Bir
bireyin sahip oldu u imkânlar ve özellikler ait oldu u toplumsal grubun yapısal
özelliklerine göre ekillenerek farklı grupların kaynaklara eri imi bakımından sistemli ve
hiyerar ik bir ayrı mayı olu turur. te bu toplumsal hiyerar ik konumlanmaya toplumsal
tabakala ma denir (Babahan, 2018: 72). Tabakala ma kavramı farklı insan grupları
arasında meydana gelmi e itsizlikleri ifade etmek için kullanılır. Toplumdaki e itsizlikler
bireyler ve gruplar arası bir düzene ve tanıma sahip hiyerar iler meydana getirmi tir.
Tabakala ma, toplumsal farklıla ma ve e itsizlikler ile birlikte dü ünülmelidir. Toplumsal
tabakala ma toplumdaki zorunlu i bölümünün kurumsalla mı biçimi olmakla beraber
toplumsal e itsizliklerin yeniden üretim süreci olma özelli i de ta ımaktadır ( nce, 2017).
Neredeyse her toplumun kendi de erlerine özgü olarak içinde barındırdı ı bir e itsizlik ve
tabakala ma sistemi bulunmaktadır.
Toplumsal e itsizlikler zamandan ve mekândan ba ımsız olarak var olmu bu
e itsizlikler toplumsal tabakala mayı yaratmı tır. Geçmi ten günümüze, kölelik, kast
28

sistemi, feodal zümre sistemi, toplumsal sınıf sistemi gibi tabakala ma biçimleri tarihsel
süreç içinde ortaya çıkmı tır. Tabakala ma, içine ki ilerin konuldu u bir yatay ve birbiri ile
ili kili bir tabaka durumunu kavramsalla tırır. Statü ve sınıf bakımından her grup ve her
toplum tabakalanmı tır (Fichter, 2006: 44). Belli özellikler ve imtiyazlar do rultusunda
kategorize edilmi toplumda sosyal e itsizlik durumu olu maktadır. Olu an e itsizlik
durumu toplumu olu turan bile enlere de genellenmektedir.
Macionis (2013: 248)’e göre tabakala ma, insan kategorilerinin toplumda
hiyerar ik bir ekilde sıralanmasıdır ve dört önemli ilkeye dayanır:
1-Sosyal tabakala ma toplumun bir özelli idir, basit bireysel farklılıklara
indirgenemez.
2-Sosyal tabakala ma nesilden nesile aktarılan bir özellik gösterir.
3-Sosyal tabakala ma evrensel fakat de i ken yapıdadır.
4-Sosyal tabakala ma içinde e itsizliklerle beraber inançlar da bulunur.
Tarih içinde toplumsal ili kiler karma ıkla tıkça tabakala ma daha geni kapsamlı bir hale
gelmi tir. Toplumdaki insan kategorileri toplumsal de i im süreçleri içinde yeniden
ekillenmi tir.
Toplumsal tabakala ma, bir grubu olu turan bireylerin tayin edilmi
konumlarındaki hiyerar ik farklıla madır. Tabakala manın temelini toplumsal bile enlerin,
bireyin hak ve sorumluluklarının, toplumsal iktidar ve etkilerinin e itsiz biçimde da ılımı
olu turmaktadır. Pitirim Sorokin’in tabakala ma kuramına göre; iktisaden tabakala mı
toplum, siyaseten tabakala mı toplum, mesleki bakımdan tabakala mı toplum olarak
toplumsal tabakala ma bu üç durumda gerçekle ir ve bu durumlar birbiri ile etkile im
halindedir (Karakaya, 2016). Her toplumun tabakala ma yapısı kendine has özellik
gösterir. Toplumsal örgütlenme beraberinde toplumsal tabakala mayı getirir. Tabakasız bir
toplumsal yapı dü ünülememektedir. nsanlı ın tabakala ma süreci sosyo-kültürel, etnik,
dini, ekonomik ve siyasal olup tabakala ma kapalı, yarı açık ve açık olmak üzere
kategorilendirilebilir (Özen, 2016). Kapalı tabakla maya örnek olarak kölelik ve kast
sistemi, yarı açık tabakala maya örnek olarak zümre sistemi, açık tabakala maya örnek
olarak toplumsal sınıf sistemi verilebilir.
Toplumsal tabakala ma genel hatlarıyla iki temel görü tarafından formüle
edilmi tir. Bunlardan biri Marx temelli çatı macı görü ler di eri ise i levselci
(fonksiyonalist) yakla ımdır. Marx’ın yakla ımında üretim araçlarına sahip olma
durumuna göre toplum, burjuvalar ve proleteryalar olarak iki temel sınıflı yapıya ve
29

buradan do an tabakalı sisteme ayrılır. Mülkiyet üzerinden bir tabakala ma vardır.


Toplumsal konumlarının bilincine varan tabaka içindeki gruplar sınıf adını alır ve ona
kar ıt sınıf ile sistematik bir mücadeleye girer. levselcilere göre ise toplum birbirine ba lı
bütünlüklü bir organizmadır ve hiçbir toplum sınıfsız ve tabakala mamı durumda de ildir
ve hatta tabakalı ve sınıflı yapıya yol açan evrensel i levsel gereklikler bulunmaktadır.
Sanayi toplumunda tabakala mayı biçimlendiren yalnız toplumsal sınıflar de il
statü gruplarıdır. Max Weber’e göre sınıflar malları edinmeye ve üretime göre statü
grupları ise onların özel ya am tarzlarını yani malların tüketim ilkelerine göre konumlanır.
(Bottomore, 1975). Weber’e göre çatı ma ve sosyal e itsizlik son bulmaz. Bürokrasi gere i
e itsizlik ve tabakala ma tüm toplumlarda insan ili kilerinde ortaya çıkmı tır. Modern
toplumda tabakala ma ekonomik temelde sınıf, toplumsal hiyerar i bakımından statü ve
siyasal düzeyde ise parti kavramalarının ortakla a olu turdu u bir yapıdır.
Weber, e itsizlik ve tabakala mayı olasılı a dayalı çok boyutlu nedensellik
ba lamında de erlendirmi çok boyutlu faktörlerin insan ya amlarını önemli derecede
etkiledi ini ortaya koymu tur. Weber, sınıf ile statü ko ullarını birbirinden ayırır ancak
statü gruplarının ekonomi ile yakın bir ili kisi bulundu unu, ekonomik açıdan daha üstün
bir sınıfın üst bir statü grubuna yükselece ini belirtir. Sınıf yapılanmaları ve statü grupları
biri mülkiyet üzerinden di eri ise pratik ya am alanı üzerinden tabaka olu turmada birbiri
ile ba lantılı iki farklı mücadele alanıdır.
Weber’in e itsizlik ve tabakala ma görü ü, modern toplumların karma ık
ba lantılarını tanımlayan ve birbiri içine girmi süreçleri tüm yönleri ile ele alan, bu
konudaki ana teması ise toplumsal e itsizlik ve tabakala manın karma ık ve çok boyutlu
nedenselli e dayalı bir do asının var oldu unu kabul eden bir yakla ıma dayalıdır (Aydın,
2018). Weber’e göre ortak ya am tarzına sahip insanların olu turdu u sosyal yapıların en
önemli belirleyicisi iktisadi ko ullar olsa da bunun dı ında bulunan di er belirleyici
faktörler de önemli bir yer tutar. Bu faktörler iç içe geçmi ve birbiriyle ba lantılı olarak
tabakala manın do asını olu turur.
Modern toplumdaki tabakala ma biçimi olarak adlandırılan toplumsal sınıf sistemi,
di er tabakala ma sistemlerinden farklı olarak hukuksal açıdan ya da dini ba lam
tarafından tanımlanmayan, herhangi bir normdan güç almayan ve yükümlülük içermeyen
bir yapıdadır (Yalçın, 2019). Tabakala ma kavramı Weber’in statü gruplarından yola
çıkarak belli bir toplumsal sıradizinsel derecelendirme ve ili kiselli i ortaya koymaktadır.
ktisadi durumların aksine statü bireyin toplumdaki pozisyonunun yansımasıdır. ktisadi
30

sınıflar ve statü grupları birle ip sosyal sınıfları ve bunların tabakala mı yapılarını


olu tururlar.
Marx temelli sınıf yakla ımında ise bir derecelendirme söz konusu de ildir.
Marx’ın sınıf kuramında sınıfsal e itsizlikten çok üretim ili kilerine dayalı bir e itsizlik
bulunmakta tabakala ma kavramı sınıf kavramının altında bir ifade olarak
tanımlanmaktadır (Kılıç, 2014). Sınıf kavramı toplumda var oldu u kabul edilen ancak
sınırları tam olarak çizilmemi ve daha çok Marx’ın ekonomik temelli görü lerine dayalı
bir ili kiselli i ifade eder. Toplumsal tabakala ma ise birbirinden ayrımlanmı ve
derecelendirilmi , iktisadi unsurların yanı sıra çok boyutlu faktörlerden (statü, dil, cinsiyet,
din vb.) etkilenen ili kisel ve basamaklı bir yapıyı ifade etmektedir.
Sosyal tabakala ma ve sınıf kavramı e itsizlikler sonucu ortaya çıkmı
kavramlardır. E itsizlik ve tabakala ma birçok toplumda normal olarak algılanmı , bütün
toplumlarda rastlanılan bir durum haline gelmi tir. Ekonomik ve sosyokültürel olgular
e itsizli in belirleyicisi halindedir ve bu olgulara dayanarak bazı insanlar di er insanlara
göre aynı toplum içinde farklı statü ve konumlara gelirler. Sosyal tabakala ma ise farklı
insan grupları arasında meydana gelmi e itsizlikler olarak tanımlanmı tır (Yıldırım,
2017). Bahsedilen e itsizlik her alanda ortaya çıktı ı gibi e itim alanını da bo
geçmemektedir. E itim insan gruplarının önemli bir faaliyet alanıdır.
Tabakala ma kavramı her ne kadar gelire ve mülkiyete göre ölçüt alınmı olsa da
güç ve statü, bireylerin konumları ve mülkiyete göre sosyal pozisyonları tabakaların
olu umunda önemli rol oynamaktadır. Özellikle batı toplumlarında ekonomik, siyasal,
sosyal, kültürel, e itimsel faktörlerin toplum bile enlerine da ılmasıyla tabakala ma
kavramı daha karma ık bir hale gelmi yeniden tanımlanmaya ihtiyaç duyulmu tur.
Toplumsal sistemlerin ba ında gelen e itim faktörü tabakala ma ile kar ılıklı olarak
birbirini belirleyici bir konuma sahiptir. Tabakala mı toplumsal yapılar e itimde e itsizlik
do urabildi i gibi e itimsel e itsizlikler de toplumsal tabakala mayı destekleyen yapı ve
uygulamaları ile bu sürece dahil olmaktadır. E itimin toplumsal tabakala mayı düzenleyici
ve yeniden in a edici özelli i günümüzde önemli bir tartı ma alanıdır.
2.1.4. Toplumsal Sınıf
Sınıf kelimesi Fransızcada 14. yüzyılda ‘classe’, ngilizcede ise ‘class’ kavramı ile
16.yüzyıldan itibaren belli bir grubu ayırmak için kullanılmı ve literatüre girmi tir. Bu
kelime her iki dilde de Latince ‘classis’ kökünden türemi tir (Beneton, 1991: 11). Bir
dilbilimci olan Thomas Blount hazırladı ı ngilizce sözlükte ilk kez sınıf kavramını
31

‘insanların çe itli hiyerar ik derecelere göre da ılımını ya da sıralanmasını’ belirten bir


kavram olarak tanımlamı tır (Dworkin, 2012: 42-43). Sınıf sözcü ünün etimolojik
kökeninden yola çıkıldı ında sosyolojik anlamıyla kavramsal ele alını ı 18.yüzyıla
dayanmaktadır. Sınıf sözcü ü buradan itibaren toplumsal ili kileri niteleyen, toplumsal
olay ve olguları açıklamaya yönelen bir araç olarak kullanılmaya ba lanmı tır (Ba aran,
2017). Sınıf kavramı toplumsal ili kileri analiz etme ve açıklamada sosyal bilimlerde
önemli bir çalı ma alanı olu turmu tur.
Toplum içindeki e itsizlikler insanlık tarihi boyunca süregelmi , insanlık tarih
boyunca birbirlerini belli bir hiyerar ik düzen üzerinden konumlandırmı tır. Tarih boyunca
bireyler arasında belli hiyerar ik kalıplar de i memi olsa da de i en bu hiyerar ik
konumlandırmanın aracı ve nesnesi olmu tur. Örne in feodal düzende insanların do u tan
kan ba ı ile getirdi i bir hiyerar i bulunurken, kapitalist toplumlarda ise hiyerar i mülkiyet
ve iktisadi güç üzerinden yapılanmı tır. Toplumsal yapının de i imi ve dönü ümü, güç ve
gücün unsurları ile ihtiyaçların da dönü ümünü beraberinde getirmi tir. Toplumun sınıfsal
yapılanması güç unsurlarının elde edili i ve bu unsurların da ıtımı üzerinden yeniden
üretim süreciyle birlikte i lemekte, toplumun sınıflı yapı düzeni dinamik ve canlı bir
güzergâh izlemektedir.
Toplumsal sınıflar di er yapılanmalardan farklı olarak de facto (hukuken ifade
edilmemi ve yaptırımlanmamı ) gruplar olup kapalı de il açıktırlar ve ekonomik temele
dayanırlar. Sosyologlar tarafından üst sınıf, i çi sınıfı, orta sınıf ve hatta köylü sınıfı olarak
dört temel sınıf belirlenmi tir. Bu sınıfların birbirlerine ba lılı ı ve toplumsal rollerinin
gelece i tabakala ma kavramını ortaya çıkarmı tır (Bottomore, 1975). Tabakala ma
kavramı, i bölümlerinin toplumda belirgin hatlarla ayrıldı ı ekonomik ve toplumsal
eylemlerin geli mesine ba lı olarak toplumsal ili kilerde çe itli grupla malar ve belirli
düzey basamaklanmaların olu turuldu u bir sisteme kar ılık gelmektedir. Sınıf ise
bütünlükçü bir yapı altında çe itli faktörlere ba lı ortak özelliklerin toplandı ı birimleri
ihtiva etmektedir.
Toplumsal sınıf kavramı kendine daha çok Marksist literatürde yer bulmaktadır.
Toplumun sınıfa dayalı hiyerar ik ili kiler bütünü tarihsel geli im a amalarına göre bu
dü üncede bölümlere ayrılır. Toplumsal sınıf olu umlarının teorik ve ampirik düzeyde
in ası ve tanımlanması kapitalizmin içinde bulundu u ko ulları da göz önüne alındı ında
karma ık ve tartı malı olsa da bu durumun ampirik olarak tanımlanmasında daha çok
Marksist ve Weberci dü üncüler bize teorik alt yapı hazırlamaktadır (Bahçe vd., Eri im
32

Tarihi: 28.11.2019). Teorik bir zemine oturtulmu ve bu teorik zeminin uygulamasına veya
ele tirisine dayalı eylemler toplumsal yapıların analizinde daha faydalı olmaktadır.
Marx ve Engels (2017: 79)’e göre tarih öncesi dönemde ve tarih boyunca hemen
her yerde toplum ba tan a a ı katmanlara ayrılmı , toplumsal yapı çok katmanlı bir
biçimde konumlanmı tır. nsanlık yerle ik ya am öncesi dönemde avcı toplayıcı
toplumdan efendi ve köleye dayalı sınıflı sisteme, yerle ik düzenin do urdu u topra ın
mülkiyeti mücadelesi ile beraber ortaça da derebeylerin etrafında kümelenmi sınıfsal
feodal hiyerar iye, feodalitenin yıkılmasıyla birlikte kurulan kentsoylu düzende
kentsoylular ile proleterler arasındaki mülkiyet araçlarına sahiplik durumundan çıkan
sınıfsal çatı malara do ru dönü erek ilerlemi tir. Hemen her dönemde toplum bir sınıfsal
ayrım ve sava ım içindedir. Toplumsal sınıfların varlı ı tarihe ve dönemin ko ullarının
konumlandırmalarına göre bireylere pozitif veya negatif imtiyazlar tanımı tır.
Marx’ın toplum bireylerden de il sınıf mücadelesinde kar ı kar ıya gelen
sınıflardan olu ur görü ünden hareketle Louis Althusser (2017: 14), devletin ideolojik
aygıtlar olu turarak hem sınıf mücadelesinin verildi i hem de bu mücadeleye konu olan
ortak yeri olu turdu unu savunur. Sınıf mücadelesi ve sınıfların olu umu egemen
ideolojinin yapısalcılı ında gerçekle ir. Egemen ideolojinin varolu sal ko ulu kendini
yeniden üretmektir. Yeniden üretim artlarının belirleyicisi toplumdaki sınıfsal olu umlar
ve sınıfların mücadelesidir.
Marx (2017: 79), Komünist Manifesto’nun giri cümlesine ‘gelmi geçmi bütün
toplumun tarihi sınıf sava ımları tarihidir’ diyerek ba lar. Bu cümleden hareketle Marx,
toplumların bütün tarihsel süreç içinde ekonomik altyapısal ili kiler çerçevesinde sınıflara
ayrıldı ına ve bu ekonomik altyapı temelinde sınıflar arasında süre en bir mücadelenin
bulundu una i aret eder. Burada Marx’ın bize dü ünsel katkısı toplumsal sınıfların
varlı ını ke fetmesi de il, toplumsal sınıfları ve sınıf mücadelesini üretim ve mülkiyet
ili kileri nedenselli inde çözümlemi olmasıdır. Giddens (2012: 38-366)’a göre ise
bireyleri ekonomi ve istihdam ba lamında birer sınıf çatısı altında de erlendirmek
yetersizdir. Bununla beraber tüketim ögeleri, ya am tarzları, kültürel faktörler de göz
önüne alınmalı tüketim ile ilgili simgelerin sınıfın üzerindeki belirleyici faktörü
unutulmamalıdır.
Klasik sosyolojide Karl Marx’tan sonra ünlü sosyolog Max Weber’de sınıf kavramı
ile ilgili önemli görü lere imza atmı tır. Weber, ekonomik faktörlere dayalı sınıf
yakla ımını kabul etse de, ona göre sınıf üretim araçları mülkiyetine sahip olma
33

durumundan çok daha fazlasıdır. Weber’e göre sınıfın konumunu mülkiyetin yanı sıra,
beceri, bilgi, e itim, çe itli piyasa imkânları ve nitelikleri belirlemekte yani sınıfın konumu
piyasa konumu ile paralellik göstermektedir. Buna göre sosyal sınıflar ki iye özgü ve çok
sayıda olasılı a dayalı bir yapı alırlar.
Weber (1996: 269-270), sınıf artlarının olu abilmesi için bazı unsurların bir arada
olması gerekti ini belirtir. Birincisi, ‘bir grup insanın ya am olanaklarının belli bir
nedensel ö esi ortak ise’, ikincisi, ‘bu ö eyi mal sahibi olmak ve gelir sa lamak gibi salt
ekonomik çıkarlar temsil ediyorsa’, üçüncüsü ise, ‘bu ö e, meta ve i gücü piyasaları
ko ullarında temsil ediliyorsa’ sınıftan söz edilebilir. Marx’tan farklı olarak Weber sınıf
yakla ımına bireylerin sahip oldu u bilgi, beceri ve nitelikler gibi de i ken faktörleri de
katmı tır. Bu de i kenler bireyin piyasa konumundaki yerini de de i tirmektedir. Weber’e
göre sadece üretim de il tüketim ko ulları da toplumsal nitelikleri belirleyen ve sınıflar
üzerinde etkili bir de i kendir.
Max Weber görü lerinde sınıf ve statü ayrımına gider. Bu iki kavram birbiri ile
ba lantılıdır. Sınıf ve tabaka olu umunun temeli olan e itsizlik sadece ekonomik de il
bunun yanında toplumsal konumlar ve siyasal güce de ba lıdır. Ekonomik olarak üstün
olan gruplar aynı ölçüde toplumsal saygınlı a ula amamaktadır. Bireyler salt mülkiyet
üzerinden de il üretebilme kapasitesine göre faklıla ır. Weber, statü kavramı ile sınıfa
kültürel bir anlam ve mülkiyet sahipli i yerine ekonomik bir perspektif kazandırır. Bireyin
ya am tarzı, üretim ve tüketim biçimi, hayatı kavrayı biçimi statü gruplarını olu turur. Bu
ba lamda aynı ekonomik güce sahip bireylerin statüleri arasında büyük farklıla malar
olu abilir. Sınıf ve statü arasındaki ayrım sosyal tabakala manın sadece mülkiyete ba lı
maddi temelli bir olu um olmadı ı ortaya koyar.
Marx ve Weber’den etkilenen Ralf Dahrendorf ise sınıf çatı masının toplumsal
de i meyi do urdu unu kabul etmi tir. Dahrendorf’a göre sosyal de i menin temel
dinami i mülkiyet unsurlarına sahiplikten ziyade güce ve otorite konumlarına katılma ve
bu konumlardan dı lanma temeline kurulmu tur. Toplumdaki konumsal farklılıklara
dayanarak otorite miktarları da de i ir yani otorite konumlara aittir. Otorite konumunda
bulunanlar ile bu otoriteye itaat edenler arasında sürekli bir çatı ma bulunur. Toplumsal
sınıflar Dahrendorf’a göre bu çatı ma üzerinden kurulmaktadır (Slaterry, 2017: 182).
Özetle postkapitalist toplumlarda otorite ile bu konumdan dı lanmı olanlar arasında
zorunlu olarak bir çatı ma vardır ve bu çatı ma Marx’ın kuramındaki sınıf çatı masının
yerini almı , çıkar gruplarından çatı ma grupları do mu tur. E itim sistemleri ise
34

bireylere, otoritenin hangi noktalarında konumlanaca ı konusunda yol göstermekte bireyin


tercihlerinin ve bu tercihleri belirleyen ko ulların bireyin kaderine yön verme noktasında
önemini bireye kabullendirmektedir.
Sınıfların olu umunda ve belirlenmesinde Pierre Bourdieu’ya göre ekonomik
sermaye, kültürel sermaye, simgesel sermaye ve sosyal sermaye olmak üzere dört
de i kenin önemini vurgulanmaktadır. Bourdieu dü üncesinde sosyal ve kültürel boyuta
daha fazla önem vermektedir. Olu turdu u de i kenlere göre ise; her türlü sermayeye
sahip tahakküm halinde üst sınıf, üst sınıfın taklitçisi konumda bulunan küçük burjuvazi ve
her türlü sermayenin mülkiyeti zayıf olan alt sınıf halk tabakası olarak üç temel sınıf
belirlemi tir (Ünal, 2011). E itim faktörü sermaye türlerine ula ma konusunda önemli bir
rol oynamaktadır. E itim hakkının e it olarak da ıtılamaması tahakküm araçlarına sahip
olup olamama durumlarını ve bireylerin konumlarını önemli ölçüde etkilemektedir.
Tarih boyunca toplumların geçirmi oldu u evreler, ekonomik geli meler ile
birlikte hareket etmi , toplumsal yapılar ekonomik faktörlerin etkisine bariz ekilde maruz
kalmı tır. Toplumsal yapının önemli bir parçası olarak kabul edilen e itim kurumları
ekonomik yapılanmadan etkilenmi , ekonomik geli meler süreç içerisinde bireyin temel
ihtiyaçlarının boyutlarını ve bu ihtiyaçların kar ılanma ekillerini de i tirmi tir. Ekonomi
kavramı zenginlik ve yoksulluk temalarına indirgenebilecek kadar yalın bir durumda
de ildir. Toplumsal yapılanmadaki birçok kavram çözümlenmeden e itim ve ekonomi
ili kisi tam olarak anla ılamaz (Topses, 2018: 120). Ekonomik temelli bir kavram olan
sınıf kavramının toplum tarafından algılanma ekli toplumsal dinamiklere ve toplumun
çe itli faktörlerine göre farklılık gösterir.
Arslan (2003)’a göre toplumdaki e itsizlik olgusunu temel alarak toplumun iktidar
ve güç ili kilerini açıklayan sınıf ve elit teorisi olmak üzere iki önemli görü vardır.
Ekonomik e itsizliklerden yola çıkılarak sınıf teorisi sınıfsal farklıla maları açıklarken, elit
teorisinde ise sosyopolitik e itsizlikler ve farklıla ma üzerinde durulur, elit-halk
farklıla ması açıklanır. Toplumsal sınıf yapısına alternatif bir bakı açısı getiren elit
teorisinde aktörler mülkiyete dayalı gruplar de il bilgi ve beceriye dayalı entelektüellerdir.
Sam (2017)’a göre ise entelektüeller, toplumsal de i im ve dönü ümün hızında
savrulan toplumları dengeleyen, olu an aksiliklere direnç gösteren ve toplumsal uyumu
kolayla tıran sermayesi ise bilgi olan sınıflardır. Entelektüeller stratejik bilgi ba lamında
direncin ve direnmenin yanında iktidar olmak içinde uygun bir konumdadır. Bu açılardan
baktı ımızda entelektüellerin iyi ve kaliteli bir e itim alması gerekti i, bilgiye ula ma ve
35

kullanmada fırsatlara sahip olmasının gereklili i ortaya çıkar. Bilgiye ula manın en önemli
faktörü e itimdir. Ekonomik temelleri bulunan e itimin ekonomik e itsizlikten etkilenen
bir yönü vardır. Ekonomik e itsizlikler arttıkça sınıfsal yapılanmalar toplum üzerinde
yeniden kurulmaktadır. Dolayısıyla ekonomik e itsizlik, e itim ve entelektüel
beceriler/elitist olma arasında kar ılıklı belirleyici bir ili ki bulunmaktadır.
Toplumsal sınıf algısı ve sınıfların konumlandırılması o toplumun üretim, bölü üm,
emek, sermaye, kültür gibi ili kisel ve kompleks hareketlerinde ekillendirilir. E itim ve
toplum ili kisi dü ünüldü ünde, e itim faaliyetleri bu de i kenlerin etkisini tüm merkez ve
çeperlerinde derinden hissetmektedir. Temel hak ve özgürlükler toplumsal sınıflara göre
ekillendirildi inde sınıfsal ayrıma dayalı çok boyutlu e itim uygulamaları ortaya çıkar.
ktisadi ko ullardan beslenen toplumsal sınıfla ma, e itimde fırsat e itsizli ini do urur.
Toplumsal sınıfları olu turan birey ve grupların kendi konumlarını kabullenmesi ile sınıflar
arasındaki mesafe daha da açılmakta e itsizlik daha da büyümektedir.
2.1.5. Toplumsal Hareketlilik
Hareketlilik kavramı, sosyal bilimlerde, bir toplum içindeki birey ve grupların
fiziksel veya toplumsal hareketini ifade eder. Fiziksel hareketlilik ile kastedilen daha çok
göç ve göçün unsurlarıdır. Toplumsal hareketlilik ise daha çok sosyal hareketlenmeleri
kapsamaktadır. Toplum içindeki bireyler konumları bakımından sürekli de i kenlik
göstermektedir. Bireyin konumunun de i imine özellikle günümüz artlarında birçok
faktör sebep olmaktadır. Üretim ve tüketim ili kilerinin de i mesi ve geli mesi i
kollarında, toplumsal hayatın ya anı biçiminde, e itim yapılanmalarında, toplumun yapısı
ve anlayı ında de i imler yaratmı tır.
Bir toplumdaki temel grupların kar ılıklı ba ımlı ve düzenli ili kileri toplumsal
yapıyı olu turur. Toplumsal yapının hem dinamik hem statik bir özelli i bulunmakta
toplumsal hareketlilik zamanda ve mekânda kendine yer bulmaktadır. Bireylerin toplumsal
yapı içindeki statü ve durumunun de i imine toplumsal hareketlilik denir (Fichter, 2006:
180). Bireyin toplumsal statüsünün de i imi toplumda tabakala mı yapılar arasında veya
aynı tabakanın içinde gerçekle ebilir. Tabakaların açık, yarı açık veya kapalı olma özelli i
toplumsal hareketlili i önemli ölçüde etkiler (Özen, 2016). Örne in kapalı bir toplumsal
tabakala mada sınıflar arası geçi ve hareketlilik mümkün de ildir. Modern toplumdaki
açık toplumsal tabakala malar ise bireylere toplumsal hareket özgürlü ü sa lamaktadır.
Sosyal hareketliliklerin yapısı bir toplumun tabakala ma seviyesi hakkında önemli
fikirler vermekle birlikte sınıf olu umunu da aydınlatıcı niteliktedir (Korkmaz, 2005). Alt
36

ve üst tabaka ve sınıflar arasındaki geçi ler sosyal hareketlili in yaygınlık ve yo unlu u
hakkında bilgi verir. Toplumsal sosyal hareketlilikler toplum içindeki sosyal yapıla manın
etkenlerini ve unsurlarını anlama konusunda da aydınlatıcı olmaktadır. Toplum içinde
bulunan e itsizlikler sosyal hareketlenmelerinin yönü ve gidi atına olumsuz etkiler
bırakabilmektedir.
Modern toplumda, alt sınıf üyelerinin yetenekleri ölçüsünde üst sınıflara
geçebilmesi, üst sınıf üyelerinin ise konumlarının bireysel yetenek ve e ilimleri ölçüsünde
belirlenmesi ça da sosyoloji kuramları tarafından temel ölçüt olarak kabul edilmi ,
medeni toplumlar sınıf ve tabakalar arasında geçi hareketlerine imkân tanıyan toplumlar
olarak de erlendirilmi tir (Topses, 2014: 101). Toplumsal tabakalar arasındaki geçi
hareketleri ve bu geçi leri düzenleyen kriterler dönemin ko ul ve ihtiyaçlarına göre
de i im göstermektedir.
Sorokin’in ‘Toplumsal Hareketlilik’ adlı eseri üzerinde çalı an Karaya (2016),
toplumsal tabakala ma ve bu tabakalar arasında ve içinde ortaya çıkan hareketlilik
alanlarının koordinasyonuna toplumsal mekân kavramı ile tanımlandı ını belirtir.
Toplumsal hareketlilik bu toplumsal mekândaki yer de i tirmeleri ele alır. Ki inin
toplumsal konum ve statüsü toplumsal mekân içinde de i mekte, geli mekte ve kendine
yer edinmektedir. Toplumsal hareketlilik ve toplumsal tabakala ma dinamik ve bütünlük
kavramları içinde hareket eden iki durumdur. Toplumsal hareketlilik tanımlanmı
toplumsal mekânlar içinde gerçekle ir. Toplumsal mekânları do uran hareket alanlarının
toplumsal belirleyicileri toplumsal hareketlili i yönlendirme noktasında önemli bir rol
konumundadır.
Sanayi sonrası toplum olarak bahsedilen bilgi toplumu içinde toplumsal
hareketlili in en önemli aracı e itimdir. lk ö renme dönemlerinden itibaren kaliteli bir
e itim hayatına sahip olmu birey statü kazanma ve aktif bir toplumsal hareketlilik geçirme
konusunda toplumun daha alt kesimlerindeki bireylere oranla daha avantajlı bir
konumdadır. Hareketlili in, tabakala manın ve de i menin kaçınılmaz kabul edildi i bu
dönemde dezavantajlı bireyler e itim hayatından itibaren bir e itsizlik durumu ile kar ı
kar ıya kalmaktadır. E itsizlik durumları bireyin imkânları ve toplumsal statüsü
bakımından bireyleri daha alt basamaklara do ru bir hareketlili e itmektedir.
Tabakalar arasındaki hareketlili in en önemli etkenlerinden biri de e itim
faktörüdür. E itimin sosyal tabakala ma ile olan ili kisi tabakalar arası hareketlilik söz
konusu oldu unda kendini göstermektedir. Bireyi toplumsalla tıran e itimin aynı zamanda
37

bireye bir statü ve konum kazandırabilme özelli i bulunmaktadır. Modern toplumda


tabakalar arası geçi ve statü kazanmanın önemli ko ullarından olan bireyin e itim
ko ulları dünyadaki hızlı de i im ve geli im sürecine bireyi hazırlamakta ona dı dünyaya
uyum sürecinde yol gösterici olmaktadır.
Herkesin e it ko ullar altında yetenek ve arzusuna göre e itimden faydalanabilme
durumu olan e itimde fırsatların e itli i toplumsal hareketlilik ile ilgili temel bir kavramdır
(Akgül, 2019). E itimde fırsat e itli i konusu, toplumsal hareketlili i etkilemekte modern
toplumda ayırt edici bir durum haline gelmektedir. E itim tabakalar arasındaki geçi leri
sa layan önemli bir lokomotif oldu una göre her birey modern toplumda e itim hakkına
e it ölçüde ula abilmelidir. E itim toplumsal geçi leri kolayla tıran, toplumsal hareketlili i
düzenleyen önemli bir araç oldu una göre herkes e itimde fırsat e itli ine sahip olmalıdır.
Sosyal tabakalar arasındaki geçi hareketlerini kolayla tırmayı vadeden modern
toplumda, bireyin kar ısına engel olarak kültürel ve ekonomik sermaye kavramları
çıkmaktadır. Öz geçmi inde zengin bir ya antısal içeri e sahip olan bireyin daha avantajlı
konuma geldi i görülmektedir. Ancak ya antı zenginli i yani bir nevi kültürel sermaye
ekonomik sermaye ile desteklenmedi i sürece yetersiz kalmaktadır. Ekonomik sermaye
kültürel sermaye olu turmada önemli bir etkendir. Bu durum bireylerin hem sosyal
hareketlili ini hem de fırsatlara ula abilme durumlarını olumsuz etkilemektedir.
George Orwell’ın (2016: 141) ‘Hayvan Çiftli i’ adlı eserinde geçen ‘bütün
hayvanlar e ittir ama bazı hayvanlar öbürlerinden daha e ittir’ cümlesindeki metaforundan
anla ılaca ı üzere insanlı ın e it olarak sahip olması gereken temel hak ve özgürlükler e it
da ılamamakta, belli bir kesim lehine e itlik anlayı ı bozulmaktadır. Bu ba lamda sınıf,
tabakala ma, toplumsal hareketlilik ve e itim ili kileri dü ünüldü ünde bireyin ya adı ı
e itsizlik durumlarının önemli bir belirleyici etken oldu u görülmektedir. Bu etkenlerin
birey ve toplum açısından fayda-zarar ba lamında dü ünüldü ünde çe itli görü ler
üzerinden farklı boyutlarda süre en bir tartı ma alanı ya anmaktadır.
2.1.5.1. Yatay ve Dikey Toplumsal Hareketlilik
Toplum içerisindeki birey ve grupların fiziksel veya sosyal hareketi söz konusudur.
Bu hareketler içinde statü de i imi ya da statünün sabit kalıp bireyin konumunun
de i imini gözlenebilir. Bireyin, bir statüden benzer bir konum ve prestije sahip yeni bir
statüye geçmesine yatay toplumsal hareketlilik; bireyin bir statü ve tabakadan daha üst
veya alt bir statü ve tabakaya geçmesine ise dikey toplumsal hareketlilik denir (Tatar ve
Tatar, 2014: 205). Örnek vermek gerekirse, devlet dairesindeki bir memurun ö retmenlik
38

mesle ine geçi yapmasına yatay hareketlilik; bir i çinin dı arıdan üniversite okuyarak
ö retmen olmasına dikey hareketlilik denir.
Yatay hareketlilikte benzer sosyal ve kültürel çevre içinde farklıla ma söz
konusudur. Yatay hareketlikte çok büyük de er de i imleri gözlenmemektedir. Birey,
sahip oldu u sermaye çe itlerinin toplamları içindeki hareket alanlarında gezinmektedir.
Dikey hareketlilikte ise bireyin sosyal konumunda ve statüsünde belirgin bir yükselme
veya alçalma söz konusudur. Birey ya amında daha üst statüye yükselebilir veya daha alt
statülere inebilir. Statüler ekonomik sermaye ile beraber bireyin ya antısına ba lı sermaye
türleriyle de ba lantılıdır. Hem yukarıya hem de a a ıya do ru dikey hareketlilikte
belirleyici birçok etken faktör bulunmaktadır. Özellikle yukarıya do ru dikey hareketlilikte
toplumsal tabakalar ve sınıflar arasından daha üst bir seviyeye geçi ya andı ından bireyin
sahip oldu u sermaye türlerinde belirgin bir artı ya anmaktadır.

ekil 2.1. Yatay ve Dikey Toplumsal Hareketlilik

Kaynak: http://toplumsal-hareketlilik.nedir.org/ (Eri im Tarihi: 27.03.2020)

Bireyler veya gruplar toplumsal yapı içinde fiziki mekân ba lamında veya tabakalar
arasında geçi ler ya arlar. Sosyoekonomik ko ullar, e itim, sa lık ve siyasal etmenler
yatay ve dikey hareketlilikte önemli rol oynarlar. Günümüz sosyoloji yakla ımları özellikle
e itim ve dikey hareketlilik üzerinde durmakta bunların aralarındaki ili kiselli e dikkat
çekmektedir. Fırsat e itli inin sa lanması bireyin önündeki e itimsel engelleri a ması
konusunda büyük bir etmendir. Ça da toplumlar e itimde fırsat e itli i ile bireyin
toplumsal hareketlilik imkânlarını geni letmenin önemi üzerinde durmaktadır.
2.1.6. Toplumsal De i me
De i im, bütün toplumların temel özelli idir. Her toplum belirli durumlara göre
ileriye veya geriye do ru diye nitelendirilen farklı hızlarda bir de i im ve dönü üm süreci
39

içindedir. Ça da kuramlara göre toplumlarda geli im gözlenmese dahi de i im


kaçınılmazdır. Hatta de i im kavramı modern ça ın yeniliklere ayak uydurmak, genel
olana benzemek, ça ı yakalamak gibi anlamlarda kullandı ı sihirli bir sözcük haline
gelmi tir. Toplumsal yapının dinamik bir özelli i vardır. Toplumsal yapılardaki maddi ve
manevi ögeler farklı hızlarda ve kalıplarda de i im halindedir. Toplumsal yapı, toplumu
ilgilendiren ekonomiden kültüre, e itimden siyasete, dilden co rafyaya her eyi
kapsadı ından bu bile enler de toplumsal de i menin hem unsuru hem de bir yaratıcısı
haline gelmi tir.
Toplumsal de i me, bir toplumdaki toplumsal yapının, kurumların, toplumdaki
ili kiler a ının, davranı örüntülerinin, temel toplumsal norm, de er ve kodların zaman
içinde dönü ümüdür (Ye ildal, 2012). Toplumsal de i me çalı malarının ortaya çıkı
amacı; Aydınlanma Hareketi, Sanayi Devrimi ve Fransız Devrimi gibi evrensel boyutlu
olayların sonucunda toplumun ya adı ı temel yapısal de i im ve dönü ümün etkilerini
incelemek ve açıklamaktır. Toplumsal de i meler, olumlu veya olumsuz ya da planlı veya
plansız olarak gerçekle ebilir. De i me kavramı beraberinde geli me ve ilerleme
kavramlarını getirir. Zira günümüzde de i me denilince ilk akla gelen olumlu yönde bir
ilerleme ve geli me sürecidir. De i im kavramının ilk etapta olumlanmasın ideolojik bir
yönü bulunmaktadır.
De i me, kültür ve toplumun do asında vardır. Temel sosyokültürel de erler, grup
ve kurumlar yapı ve form olarak de i ebilirler ancak sosyal örgütlenmelerin bulundu u her
yerde bu kavramlar var olmak zorundadırlar (Fichter, 2006: 194). Toplumsal de i me ve
kültür, bir organizma gibi canlı ve hareketlidir ancak organizmadan farklı olarak yorulmaz
veya ya amı son bulmaz. Bireyler toplulukların topluluklar ise bireylerin de i im
sürecinde kar ılıklı rol alır. Ça da toplumda toplumsal de i im süreci kurumlar üzerinden
planlı bir ekilde yürütülmektedir. Aydınlanma ça ından sonra bireylerin e itilmesine
verilen de er, e itim kurumlarının toplumsal de i me üzerindeki etkisini önemli derecede
etkilemi tir. E itim kurumları toplumsal de i menin önemli bir merkezi haline gelmi ,
ça ın gereklili i ölçüsünde ihtiyaç duyulan bireyleri yeti tirmek görevini üstlenmi tir.
Toplumsal de i meyi sosyolojik açıdan de erlendiren i levselcilik ve çatı macılık
olmak üzere iki temel makro kuram vardır. levselci kurama göre toplum karma ık,
birbiriyle ba lantılı sürekli de i im ve denge arayı ındadır. Toplumsal de i im ise bütün
sosyal ve kültürel kurumlarda bütünlükçü bir yapıda dengelerin yeniden in ası demektir.
Çatı macı kuramcılar ise toplumsal de i meyi güç, otorite ve sınıf mücadelesi ba lamında
40

de erlendirmektedir (Bal, 2018: 54). Mevcut durumundan çe itli sebeplerle ho nutsuz olan
toplum üyeleri rasyonel bir bakı açısıyla, kültürel ve ideolojik çerçevede toplumsal
de i imi gerçekle tirmektedir. Toplumsal hareketlenmeler, toplumda olu an dengesizlik
durumlarını yeniden denge durumuna ula tırmak veya dengesizlikleri yaratıp bunun
üzerinden gerçek denge düzenine ula mak arasında gidip gelmektedir.
Sosyolojik perspektif toplumu çözümleyebilmek adına metodolojik olarak
toplumsal yapı ve toplumsal de i me alanlarını kendine sorunsal olarak seçmi tir.
Toplumsal yapının bütünlük, de i im ve dönü üm ve kendi kendini ayarlama olmak üzere
üç temel özelli i bulunmaktadır. Yapı kendinin de i im ve dönü ümlerini düzenleyerek
toplumsal hayatın devamını getirir. Toplumsal de i me, toplum yapısını olu turan ili kiler
a ının ve bu a ı düzenleyen kurumların de i mesidir. Yapı ve bu yapının de i im ve
dönü ümü ontolojik bir ili kisellik içinde deterministik bir karakterdedir. Toplumsal
de i menin çok boyutlu yapısı incelemek için birçok kuram ve görü ten faydalanmak
gerekmektedir.
2.1.6.1. Bazı Toplumsal De i me Kuramları
De i me olgusunun açıklanmasında büyük boy, orta boy ve küçük boy kuramların
çalı ma yaptı ı öne süren Bal (2018: 54), büyük boy kuramları organizmacı, evrimci ve
diyalektik; orta boy kuramları i levselci ve çatı macı; küçük boy kuramları ise grupsal ve
bireysel modeller olarak sınıflamaktadır. Ona göre büyük boy kuramlar genel toplumsal
de i me yasalarına ula mayı, orta boy kuramlar tek tek toplulukları inceleyerek de i me
ilkelerini bütün topluma genellemeyi, küçük boy kuramlar ki iler ve gruplar üzerinden
de i meyi açıklamayı amaçlamı lardır.
Auguste Comte, toplumsal de i imin kayna ı dü ünceler olarak belirlemi tir.
Toplumsal de i me dini dü ünceden ba layıp oradan metafizik dü ünceye geçen, metafizik
dü ünce aracılı ıyla modern bilimde pozitivist dü ünceye do ru de i en entelektüel insan
ürünüdür (Erol, 2011). Comte’a göre toplumlar teolojik, metafizik ve pozitivist olmak
üzere üç a amadan geçerler bu duruma ‘üç hal yasası’ adı verilir. Toplumlar insan
dü üncelerinin geli imine ba lı olarak bir dizi önceden belirlenmi geli im a amalarından
geçerler ve toplumsal de i imin temel yasalarını olu tururlar.
Comte gibi evrimci yakla ımı benimseyen Herbert Spencer, biyolojik
organizmaların evrim süreçleriyle toplumların de i imi arasında ba kurmu tur.
Toplumdaki birbirine ba ımlı yapısal ve i levsel parçalar birbirinden farklıla arak bir üst
düzeyde bütünle me sa lar. Toplumlar sürekli bir rekabet halinde bulundu undan bunun
41

sonucu ortaya çıkan ya am mücadelesi beraberinde toplumsal evrimi getirir (Ye ildal,
2012). Durheim’a göre ise toplumsal de i menin en önemli faktörü i bölümüdür.
Toplumsal düzenin yeniden in ası için i bölümü ve toplumun i levsel parçalarının
bütünlü ü önemli bir yer tutmaktadır. Dayanı macılık, i bölümü ve bütünlükçülük sa lıklı
bir toplumsal de i meyi beraberinde getirir.
Marx, toplumsal de i me dinami ini üretim araçları üzerinden yürütür. Üretim
araçlarına sahiplik durumu ve mülkiyetin konumu sınıf mücadelesini do urmu tur. Tarihi
yönlendiren ve belirleyen sınıf mücadelesidir. Üretim ve mülkiyet ili kileri çerçevesinde
olu an sınıf çatı ması toplumu belirli bir yönde toplumsal devrime ula tırır. Marx’ın
tanımladı ı toplumdaki alt yapı ve üst yapı bile enleri bu devrimler ı ı ında de i ime ve
dönü üme u rar. Olayların diyalektik örgüsü toplumsal de i imi gerçekle tirmi tir.
Weber ise toplumsal de erlere ve fikirlere vurgu yapmı , de erlerin fikirlerden
kaynaklandı ını öne sürerek Marx’ın görü lerinden bu noktada belirgin bir ekilde
ayrılmı tır (Goodwin ve Scimecca, 2015: 230). De erlerden hareketle toplumsal eylem,
rasyonalite, güç ve otorite çözümlemelerini yapan Weber nedensel ve ço ulcu bir bakı
açısına sahiptir. Toplumsal de i menin do asını ve nedenlerini ekonomik etkenlerin
yanında bireylerin duygu, dü ünce, güdü ve eylemlerinde anlamaya çalı mı toplumsal
eylemlere yönelmi tir. Ona göre toplumsal de i mede insanların dü ünceleri önemli rol
oynar.
Ça da sosyoloji yakla ımlarını bütüncül sistem kuramları, analitik-soyutlamacı
kuramlar, çatı macı kuramlar ve i levselci kuramlar olmak üzere dört temel kuram
çerçevesinde ele alan Erkilet (2015: 71,145,198,257), bu kuramların temsilcileri Sorokin,
Parsons, Dahrendorf ve Merton açısından toplumsal yapı ve de i meyi öyle
açıklamaktadır:
Sorokin de i meyi tarihsel süreç içinde meydana gelen de i melerin temel yasaları
yani makro ölçekte ve toplumlar temelinde mikro ölçekte ele alır. Bu iki ölçek ayrılmaz
birer bütünlük içindedir. Sorokin’e göre de i me sistemin kendi yapısallı ından
kaynaklanan bir durumdur ve buna ba lı olarak sistemler ve yı ınlar zaman ve mekân
içinde sürekli de i irler.
Parsons, de i me kuramında toplumsal de i meyi makro çözümlemelerden
hareketle ele alır. De i me kuramının ba lantı noktalarını açıklarken iç düzenlik ve
devamlılık ba lamından yararlanır. Parsons, toplumsal de i meyi adaptasyonu artıracak
düzenlemeler olarak görür. Toplum, evrimsel mekanizmalara dayanarak bir uyum sürecine
42

girmek için de i ir ve dönü ür. Ancak buradaki evrim i bölümüne ve bütünlü e dayalı en
iyi uyumu yakalamaya dayalı bir süreçtir.
Dahrendorf, toplumsal de i imin nedenini örgütlü çıkar gruplarının sistemin
yapısını kuran otorite ili kilerine etkisi olarak açıklar ve bu ba lamda kuramını mikro
birimler üzerinden geli tirir. De i me faktörlerini iç ve dı faktörler olarak
gruplandırmı tır. Toplumda de i me olgusu zaten mevcut olup bunun ba aktörü ise
çatı ma gruplarıdır. Otorite sorunsalında olu an çatı ma grupları sonuca varamayan bir
diyalektik mücadele içindedir. Otorite sahipleri ile otoritenin dı ında kalan gruplar arasında
çıkar çatı masına dayalı toplumsal statükoyu de i tirmek adına verilen mücadele
toplumsal de i meyi ekillendirmi tir.
Merton, i levselci bir bakı açısıyla toplumda bulunan bozuk i levlerin toplumsal
dinamik ve dengelere zarar verdi ini, bunların sistemin dengesini bozmayacak ekilde
denge altına alınması gerekti ini savunur. Merton’a göre toplumsal sorun olu turan
uyu mazlıkların çözümlenme süreçleri toplumsal de i menin temel nedenini
olu turmaktadır. Toplumdaki düzensizlik ve sapmaların neden ve sonuçları tahlil edilip bu
hususta çözümler tayin edilmelidir. Toplumsal sistem bu durumları denetim altına alıp
örgütlenme sürecinde de i im ve dönü üme u ramaktadır.
Toplumsal de i menin çok boyutlu, dinamik ve de i ken yapısı bu konuda birçok
kuram ve ara tırmaya kapı açmı tır. Tek bir kuramın açıklamada yetersiz kaldı ı de i me
olgusuna birey, toplum ve kültür ili kisinde yanıt aranmı tır. Bu kavramların her birinin
içinde u veya bu ekilde toplumsal bir olgu olan e itim kavramı yer almaktadır.
Toplumsal de i mede e itim kavramı ve e itimin bile enleri bazen bir araç bazen bir amaç
pozisyonunda de i menin gidi at ve seyrine önemli etkiler bırakmaktadır.
2.2. Kuramsal Çerçeve
E itim, davranı de i ikli ini öngören toplumsal yapı ve normlara uygun olarak
ilerleyen bir süreçtir. Bu ba lamda bireyin e itiminin olası iç ve dı faktörlerden etkilenme
oranı yüksektir. Yani e itim kavramı birçok bile eni içinde barındıran dinamik bir süreçtir.
Dünya’ya gelen birey içinde ya adı ı kültürü payla ır, o kültürün alıcısı ve bir üyesi
konumuna gelir. Ki iler ve kurumlar bireyin var oldu u düzenin içinde kültürle me
sürecinde görev alırlar. nsanların ve toplumların etkile iminde e itimin belirleyici rolü ön
plana çıkarken resmi ve resmi olmayan yollarla edinilen e itim faktörü insan potansiyeline
katkı sa layan sosyal düzenin de belirleyicisi konumundadır (Gutek, 2006: 5). Bireyi
43

toplumsalla tıran ve bir düzenin temsilcisi kabul edilen e itim kavramı çe itli
düzenlemeler ile evrensel bir hak ve özgürlük alanı olarak tanımlanmı tır.
Bilim ve teknoloji devrini ya adı ımız günümüzde, e itim faktörü devletlerin
bilimsel ve teknolojik açıdan kalkınmı lık ölçüsünün ba at faktörü haline gelmi tir. Sanayi
toplumundan enformasyon toplumuna geçi , hammaddeye verilen önemi e itim ve bilgi
yönüne do ru evrimle tirmi tir. Devletlerin kalkınmı lık düzeyini temelde belirleyen
e itimli birey, e itimli toplum olmu tur. Kapitalist toplum ili kileri adil bir toplumsal ili ki
düzenine izin vermemektedir. Kapitalizm, hayatta kalabilmek için eme ini satmak zorunda
kalan mülkiyetten yoksun insanı, bir sözle me ili kisi içinde çalı tırmaya dayanan ve
de erler sisteminin merkezinde çalı mayı temel de er olarak kabul eden bir toplumsal
düzendir (Bu ra, 2018: 10). Modern toplum ile birlikte anılan kapitalist toplum bireylere
politik özgürle me vaadi sunmaktadır. Ancak politik bakımdan özgürle en birey, insan
olarak özgürle ememektedir. nsanın insan tarafından sömürülmedi i bir toplumda ancak
e itlikten bahsedilebilir. Bu durum e itimsel anlamda da e itlik kavramı için önemli bir
sorun olu turmaktadır.
E itimin devletler için önem derecesi dü ünüldü ünde e itim uygulayıcılı ı ve
düzenleyicili i görevini de devletler üstlenmi tir. Toplumsal ya amın do urdu u hak
kavramı bir kimsenin isteyip talep edebilece i ve kullanabilece i durumları tanımlamakta
olup, bu durumlar devlet ve toplumun ortak konsensüsünde hukuk düzeni ve yasalar ile
güvence altına alınmı tır (Çallı, 2009). kinci Dünya Sava ı sonrası sosyal hak kavramının
ortaya çıkı ı sosyal devlet anlayı ını do urmu tur. 1948 yılında imzalanan nsan Hakları
Evrensel Beyannamesi sosyal haklara ve sosyal devlete vurgu yapan öncü giri imlerden
olmu tur.
Sosyal devlet anlayı ı, nsan Hakları Evrensel Beyannamesinde belirtildi i gibi
bireyin temel hak ve özgürlüklerini yönetme hakkı edindi i yurtta larına e it olarak
da ıtmak ile görevlidir. E itim hakkı da gerek ulusal gerekse evrensel anla malarda temel
hak ve özgürlükler kapsamında kabul edilmi tir. O halde her bireye e itimde e it haklar
yani fırsat e itli i sa lanmalıdır. E itimde fırsat e itli i kavramı, tüm bireylerin sunulan
e itim olanaklarına farklılık gözetmeksizin e it biçimde ula abilmesini ve sunulan
olanakların da herkese e it hale getirilmesini ifade eder (Ya ar, 2014). Toplumun yapısını
olu turan ayrı ma, bütünle me ve farklıla ma durumları çe itli alanlarda e itsizlik ortamı
yarattı ı gibi e itimde bir fırsat e itsizli i yaratmı tır. Ortaya çıkan e itsizlik durumu
toplumda sınıf ve tabakala ma yapısını etkilemekte ve onları ekillendirmektedir.
44

Modern toplumda, toplumsal sınıf ve toplumsal tabakala ma ayrımını keskin


sınırlarla belirlemek kolay olmamaktadır. Çünkü artık sınıf kavramı Marksist damardan
beslenen ve sadece ekonomik ba lama indirgenemeyecek kadar karma ıkken; tabakala ma
kavramı ise do u tan bireyin içine do du u hiyerar ik kast sistemine denk gelecek kadar
yalın durumda de ildir. Toplumların yapısı incelendi inde toplumun sahip oldu u
simgesel, sembolik, maddi de er ve ö elerin grup üyelerine e it biçimde da ılmadı ı bu
e itli in belli bir kesim lehine bozuldu u dikkat çekmektedir. Tüm kaynakların e itsiz
biçimde da ılması toplumda bir sosyal tabakala ma do urmu tur. Mülkiyetin yanı sıra
statü, iktidar, kültür, e itim gibi kavramların belirleyici etkileri sınıfların ve sosyal
tabakaların tanımını ve hareket alanları güncellemektedir.
E itimden yararlanmada e itlik kavramı ça da toplumların vazgeçilemeyecek bir
unsurudur. Bu unsur yapısı gere i siyasi bir tartı ma alanı yaratmaktadır. Sınıflı
toplumlarda e itsizliklerin büyük ço unlu u okul dı ındaki kaynaklardan üretilir ve bu
durum e itimde fırsat e itli inin önlenmesinde toplumsal e itsizliklerin etki gücünü
göstermektedir (Tan, 1987). E itimde e itli i sa lama konusunda yapılan çalı maların
yeterli gelmedi i fikri farklı görü lerce kabul edilmektedir. E itim sürecindeki farklılıklar
en aza indirilmeli, bireysel özgürlüklerin ve demokratik ya amın belirleyicisi olan bilgiyi
kazanma ve kullanma noktasındaki e itsizlerin önüne geçilmelidir.
Toplumda var olan e itsizlik durumları e itimde fırsat e itli i kavramını
olu turmu tur. Fırsat e itli i bu e itsizlik durumlarının giderilmesini veya en aza
indirilmesini kapsamaktadır. E itsel fırsat e itli inin sa lanabilmesi için bireye gerekli
maddi imkânlar sunulmalı veya birey bu imkânları devletten talep etmelidir. Bunun aksi
durumunda hukuksal bir e itlik teorik ba lamdan sıyrılıp faal ve somut bir e itli e
dönü emez (Aksu ve Kaya, 2009). E itsizli in çok boyutlu yönü olmakla beraber e itimde
ya anan fırsat e itsizli i cinsiyete dayalı e itsizlik, sosyokültürel birikime dayalı e itsizlik
ve ekonomik e itsizlik gibi yapılara ayrılabilir.
2.2.1. E itimde Çatı macı Yakla ımlar ve Tarihsel Kökleri
Çatı macılık yakla ımı Marx ve Engels tarafından temelleri atılan tarihsel
materyalist görü e dayanır. Buna göre tarih, sosyal ve ekonomik geli imini belli bir
diyalektik yasaya göre gerçekle tirir ve toplumsal, kültürel tüm olguların toplumdaki
üretim biçiminin sonucu oldu unu ve bu süreçlerde temel belirleyici faktörün ekonomi
oldu unu savunur (Topakkaya, 2009). Toplumdaki sosyal sınıfları ve sınıfların arasındaki
mücadeleyi üretim araçları ve mülkiyet kavramı belirler.
45

Marx (2017: 114)’a göre birey kendisinin toplumsal bir varlık oldu unun
bilincindedir. Bireyin kendi varolu u toplumsal bir etkinli e dönü ür ve bireyin kendini
getirdi i durum toplumu etkiler. Genel bilincin ya ayan biçimi olan gerçek topluluk,
toplumsal yapının kuramsal biçimidir. Genel bilincin etkinli i ki inin toplumsal bir varlık
olarak kuramsal varolu udur. Toplumsal bir varlık olan birey toplumu yeniden kurar.
Bireyin içinde olan toplumsallık içgüdüsü ve bilinci onu gerçek dünyada var eder. Marx,
birlikte ve ortak hareket etmeyi savunur. Bu birliktelik belli amaç çerçevesinde bir ideali
gerçekle tirmek üzerine kurulur ve sınıfsal temellidir. Bu ba lamda bireyi üretim
temelinde bütünsel olarak geli tirmeyi amaçlayan, parasız ve e it bir e itim ile yeti tirilen
birey yabancıla maz ve toplum için mücadele bilincini edinir.
Turner (1991), Marx’ın çatı ma teorisinin temel özelliklerini öyle açıklamaktadır:
1- Toplumsal ili kiler sistemli görünse de çıkar çatı maları ile doludur.
2- Sosyal sistemler sistematik olarak çatı ma yaratırlar.
3- Çatı ma, sosyal sistemler için kaçınılmaz ve yaygın bir özelliktir.
4- Çatı ma, kar ılıklı çıkar kar ıtlıkları üzerinden ortaya çıkar.
5- Kaynakların da ılımı, güç ve maddi zenginlik alanları çatı manın daha çok
ortaya çıktı ı alanlardır.
6- Çatı ma, sosyal sistemlerdeki de i menin ana kayna ıdır.
Çatı macı gelene in perspektifinden toplumsal düzen anlayı ı çıkar çatı ması
etrafında toplanan grup ve bireyleri barındırır. Toplum hem çatı malar içerir hem de açıkça
çatı ma olmadı ında bile toplumda bir tahakküm süreci ya anır (Collins, 2015: 55).
Mücadelenin ve çatı manın ekli ve yapısı birbirlerine göre farklılıklar gösterse de
çatı macı kuramcılara göre ekonomik, siyasi, sosyal, kültürel alanlarda ya anan çatı malar
topluma do ruyu buldurarak toplumsal dengeyi yeniden kurar. Çatı ma süreci toplumda
dengesizlik-yeniden denge yaratma sürecidir.
Weber, Marx’ın çatı ma görü ünden farklı olarak onun belirtti i mutlak de i imin
aktörü olan ekonomik çıkar çatı malarının tek geçerli neden olmadı ını belirtir. Weber’e
göre toplumsal çatı mayı olu turan ko ullar, güç-servet-prestij ili kisinin bir ba ka deyimle
parti-toplumsal sınıflar ve toplumsal statülerin arasındaki korelasyonel ili kinin durumu,
ödüllerin toplumda dengesiz da ılımı ve alt kademedeki bireylerin sahip oldu u dü ük
toplumsal hareketlilik imkanlarıdır (Turner, 1991). Bu üç önemli ko ul ve bu ko ulların
aralarındaki ili kilerin gerek pozitivist gerekse ele tirel anlamacı bir tutum çerçevesinde
analizi toplumsal çatı maların analizinde büyük rol oynamaktadır.
46

Çatı macılık görü üne göre insanlarda toplum tarafından belirlenmeyen çıkar
çatı maları vardır, güç toplumsal ili kilerin merkezindedir, toplumsal de er ve dü ünceler
gücü elinde tutanların amaçlarını gerçekle tirmek için bir araçtır kabullerine
dayanmaktadır (Aman, 2017). Çatı macılık kuramları ekonomik e itsizlik üzerinden bir
toplumsal grubun ba ka bir toplumsal grup üzerinde egemenlik kurma ve grupların
üzerlerinde kurulan tahakküm etkilerine direnme süreçlerini kapsamaktadır.
Toplumlarda ya anan e itsizli in temel unsuru çatı macılara göre toplumdaki
ekonomik yapılanmalar olarak dikkat çekmektedir. Ekonomik bile enlerin toplumsal
fırsatlara ula mada önemli bir unsur oldu u kabul edildi inde toplumda bazı de erler
piyasa ekonomisin sonuçları durumuna dönü mektedir. E itim ekonomisi, ekonomik
de i menin toplumsal yapı ve bireysel bilgi ve becerilerin arasındaki ili kileri ifade eder
(Carnoy, 1982). Bu durumda toplumun ekonomik kalkınmasının derecesi e itimsel
de i kenlerin üzerinde önemli bir etki bırakmaktadır. Toplumdaki gelir da ılımı
durumlarına göre bireyin ait oldu u toplumsal sınıf konumlandırılmakta, e itim faktörü ise
bu sınıfların yeniden yapılandırılmasında görev almaktadır.
Modern toplumda sosyal devlet anlayı ı ilkesine göre devlet vatanda larının temel
gereksinim ve ihtiyaçlarını kar ılamak, toplumda ya anan derin e itsizlik durumlarının
önüne geçmek ile sorumludur. Engels (2011: 205), devlet mekanizmasının sınıf
kar ıtlıklarını önlemek için ortaya çıktı ını fakat aynı zamanda sınıf çatı malarının
ortasında do an devlet kurumunun ekonomik bakımdan güçlü dolayısıyla siyasal
bakımdan da güçlü konuma gelen ve böylece ezilen sınıfı sömürmek için yeni araçlar
kazanan sınıfın devleti haline dönü tü ünü savunmaktadır. Antik devlette kölelik düzeni
ile ba layan sömürü düzeni modern devlette ücretli emek ve sermaye sömürüsüne
dönü mü tür.
Marx’a göre e itim burjuvazinin de er ve normlarını ö retir. Kapitalist sistem
içersinde yürütülen e itim faaliyetleri kapitalizme hizmet eder. Kapitalist sistemde bütün
yapı ve kurumlar burjuvaziye hizmet etmek için kullanılırlar. Toplumdaki insanlar
özellikle ekonomik açıdan e it olmadan e itim faaliyetleri de e it olamaz. Marx’a göre
gelece in e itimi kapitalist toplumun geli ime ba lı olmayan, üretken, anti-kapitalist,
toplumun gerçek tarihsel diyalektik hareketinden güç alan bir yapıda olmalıdır (Rikowski,
2004). Bu ba lamda kapitalist toplumdaki tüm e itsizlik biçimleri ile bunların toplumdaki
sermayeye ba lı de er üretiminin ele tirisi gelece in anti-kapitalist e itim anlayı ı
konusunda önemli bir ba langıç olmalıdır. Bu yakla ıma göre insanlar toplumdaki
47

bölünmelere ve e itsizli e kar ı farklılıklardaki birlikten güç alarak bu gücü toplumsal


gerçekli e dönü türmeli, ça da toplumun temellerini atmalıdır.
Marksist bir dü ünür olan Antonio Gramsci (2018: 39) ’ye göre insanın do asını
toplumsal ili kilerin birle imi olu turur. nsan toplumsal ili kilerin de i mesiyle sürekli
de i ir. Toplumsal ili kiler ayrı insan grupları tarafından olu turulur ve grupların varlı ı
ba ka grupları da do urur yani diyalektik bir birliktelik bulunmaktadır. Gramsci, sınıfsal
egemenlik ili kilerini merkeze aldı ı hegemonya kavramını üst yapısal bir çözümleme ile
açıklamaktadır (Dural, 2012). Üst yapı kavramının içine ahlak, siyaset, din, e itim gibi
üretim ve mülkiyet ili kileri dı ında kalan ö elerin toplumsal bilinç ile birlikte
harmanlanmı hallerinin toplamı girer.
Slattery (2017: 241), Antonio Gramsci’yi Marksist üst yapı teorisyeni olarak
adlandırır. deolojik kontrol, Gramsci’ye göre askeri ve ekonomik baskıdan ziyade en üst
hegemonya biçimi zorlamadan çok ikna etmeye dayanır. Ekonomik kontrol ve siyasal güce
dayalı hegemonya sivil toplum üzerinde rızaya ve iknaya dayalı entelektüel hâkimiyet
kurulmadıkça tek ba ına yeterli de ildir. Gramsci, salt ekonomik indirgemeci ve sınıfsal
çatı maya dayalı klasik Marksist radikal devrimci gelene e kar ı alternatif olarak üst
yapısal açılımlar dâhilinde bütün sınıfların e itim ile sorgulayıcı pozisyona ve bilince
ula aca ı, entelektüellerin öncülük etti i kitlesel devrimci ve sınıf bilincine sahip hareket
ile aktif mücadele sa lanaca ını belirtir. Gramsci’ye göre fikir mücadelesi ekonomik ve
siyasal kontrol kadar önemlidir.
Hegemonya kavramını Gramsci bir yönetici gücün kendi egemenli ini sa lamak
adına hükmetti i insanların rızasını alma biçimi olarak kullanır (Fidan, 2017). Modern
toplumlarda kurumların siyasi öneminin analizini yapan Gramsci, e itim kurumlarını da bu
bakı açısıyla yorumlamı tır. Devlet hegemonya aygıtıdır, okul ve e itim kurumları siyasi
bir görev üstlenerek devletin hegemonyasının yeniden üretilmesinde görev alır (Durako lu
ve Güney, 2015). Okullarda Gramsci’nin geleneksel entelektüel sınıfına koydu u
ö retmenler siyasi birer temsilci olup hegemonyanın yeniden üretilmesinde rol oynarlar.
Toplumsal sınıf sistemini sadece ekonomik e itsizli e dayalı iktidar kurma aracı
de il aynı zamanda hayatın bütün alanlarında kendisini gösteren burjuva hegemonyasından
da kaynaklanmaktadır. Gramsci (1967: 26) ’ye göre ‘ba a geçmek isteyen her sınıf,
aydınları ideolojik olarak kendine dönü türme ve kazanma yolunda bir mücadele
içindedir.’ deolojik hegemonya sivil toplum alanı üzerinden devlet kurumları, toplumsal
kurumlar, e itim kurumları gibi olu umlar tarafından kitleleri egemen ideolojiye rıza ile
48

ba layan hegemonik aygıtlardır (Fidan, 2017). Marksist gelenek okulları bürokrasinin bir
unsuru olarak kabul eder ve toplum üzerinde bir tahakküm kurma aracı olarak kabul eder.
Althusser’e göre ise e itim, devletin ideolojik bir aygıtı olup egemen sınıfın
hizmetinde olan baskıcı bir güçtür. E itim toplumsal hiyerar ik düzenin olu umunda ve
yeniden üretiminde hegemonik bir araçtır (Me e, 2018: 47). Okullar egemen sınıfın
çıkarlarına hizmet eden ve düzenin devamlılı ını sa layan bireyler yeti tirir. Bu görü ü
Ivan Illıch ‘Okulsuz Toplum’ adlı eserinde destekler niteliktedir. Althusser (2017: 55),
devletin hem baskı hem ideoloji aygıtlarını kullanarak i ledi ini, devlet zorunun yanı sıra
egemen ideoloji ile ideolojik aygıtlarını yapılandırdı ını ve bu ideolojik aygıtlardan birinin
de okullar oldu unu belirtir.
Burjuvazinin perde önündeki siyasal ideolojik aygıtı, burjuva hegemonyasını
kurmayı amaçlayan ve bu hususta kilisenin yerini almı olan ve bir numaralı egemenlik
kurma pozisyonuna gelen okullar olmu tur (Althusser, 2017: 64). Küçük ya lardan itibaren
çocuklar, devletin egemen ideolojisiyle bezenmi temel bilgi ve becerilere e itim sistemi
içinde maruz kalmaktadırlar. Böylece birey kendi kafasında sınıf ayrımı ve e itsizli i
me rula tıracak toplumun kendine biçti i görevi yerine getirmek için çabalayacaktır.
Okulların ideolojik bir devlet aygıtı olarak evrensel çapta sınıf mücadeleleri ve yeniden
üretim ili kilerini belirleyici rolü e itim sistemini önemli bir egemen ideolojisi faktörü
haline getirmi tir.
Aksoy ve Can (2016) çalı malarında Marksist üst yapı kuramcısı olarak
adlandırdıkları Gramsci’nin sivil toplum ve hegemonya kavramsalla tırması ile
Althusser’in Devletin deolojik Aygıtları kavramsalla tırmasının ortak noktada
bulu tuklarını belirtir. Her egemen ideoloji kar ı bir ideolojiyi yaratırken her hegemonya
alanı da kar ı hegemonik sızıntı alanları olu turur. Bu ba lamda okul kurumları ideolojik
bir aygıt olup aynı zamanda kar ı hegemonik sızıntı alanlarıdır. Okullar e itsiz bir topluma
ayak uyduran bireyler yeti tiren, belli kalıplara sokulmu bilgilerin dayatıldı ı yeniden
üretim kurumları olmanın yanında aynı zamanda bu olu umlara kar ı bir kar ı hegemonya
alanıdır.
Çatı macı kuramcılardan kabul edilen Pierre Bourdieu kültürel yeniden üretim
yakla ımı ile e itimdeki sınıfsal e itsizlikler ve kapitalist toplumda sınıfın yeniden
üretiminin e itim sistemi ile ba lantılarını incelemi tir. Bourdieu’a göre e itsizli in
yeniden üretiminde tek etken ekonomi de il sahip olunan kültürel ve toplumsal
sermayelerdir. Sanayi toplumundaki e itim sistemleri sınıf e itsizliklerini me rula tırarak
49

e itimsel ba arı durumunu kültürel sermaye ve yüksek sınıf alı kanlıklarına sahiplik
durumu üzerinden açıklamaktadır (Sullivan, 2002). Bourdieu’a göre alt sınıftaki bireylerin
sahip oldu u kültürel sermaye yetersizli i onları e itimsel ba arısızlı a do ru itmektedir.
Bu durum e itimde sınıf e itsizli ine i aret etmektedir.
Bourdieu, kültürü okul içindeki en önemli kaynak olarak kabul eder ve bireyin
devam etti i okul türüne göre kendi bilincini olu turdu u bir takım temel ve derin
örüntüler kazandı ını savunur (Bates, 2001). Okullar, bireyler üzerinde belli kalıp
tanımları kabul ettirerek e itimin bireyin belli grupları kabul etme ve kendini belli gruplara
kabul ettirme aracı oldu u sonucuna varılabilir. Yani okullar büyük bir sosyal kontrol
aracıdır. Okulların devletin itaat mekanizması için kullanıldı ını Bourdieu (2016: 212)
öyle açıklamaktadır:
Devletin, nesnel yapılarla uyumlu bünyeye dâhil edilmi bili sel yapılar
üretebildi i ve böylece yerle ik düzene doksik bir boyun e meyi temin etti i
sürece, düzenli bir toplumsal dünya yaratmak için illaki emirler vermesi,
fiziksel baskı uygulaması veya disiplinci kısıtlar getirmesi gerekmez.
Devlet kurumunun özellikle de okullar aracılı ıyla istedi i dü ünce kategorilerini
üretme ve bireylere dayatma gücüyle donatılmı oldu u savunan Bourdieu (1995: 101),
savını Thomas Bernhard’dan yaptı ı ‘okul, devletin okuludur, orada gençler devletin
yarattıkları, yani devletin suç ortaklarına dönü ür’ alıntısıyla da desteklemektedir.
Bourdieu, toplumda gizil iddet olarak adlandırılan simgesel iddetin me ru bir iddet aracı
olarak görülmesinde e itimin ve okulların rolünün büyük oldu unu belirtir (Özsöz, 2009:
38). Böylece iktidarın me rula tırılması ve do al bir duruma dönü türülmesi kolayla ır,
kültürel sermayenin okullarda e itsiz da ılımı bireylere kabul ettirilir.
Var olan veya kazanılan kültürel sermayenin aktarılması ve bu sermayenin yeniden
üretimi devlet-okul-aile i birli i çerçevesinde me ru formlara dönü türülmektedir.
Bourdieu (2016: 205)’ a göre ‘tahakküm baskıya dayansa bile daima simgesel bir boyut
ta ır ve boyun e me, itaat edimleri toplumsal yapılarla birlikte her eye uygulanabilecek
bili sel yapıları hayata geçirir.’ Bu bili sel yapıların kurulmasında okullar önemli birer
aktör, birer araçtır. Böylece okul kurumları ve e itim uygulamaları gerek gizil gerekse açık
olarak e itsizli in yeniden üretilmesini toplumun gözünde me ru kabul ettirir. Artık
tahakküm etme ve edilme çabası toplumun üyelerinin kafasında yerle mi birer bili sel
emadır.
50

Pierre Bourdieu gibi kültürel yeniden üretim kuramını benimsemi olan Basil
Bernstein, e itim faktörünün toplumsal kontrol, egemenlik, iktidar ve güç ili kilerinin
toplumda düzenlenmesi ve yeniden üretilmesindeki rolü üzerinde durur. Bernstein’a göre
okul kurumlarında me ru olarak üretilen bilginin örgütlenme biçiminin ve pedagojik
etkilerinin ö renci ve ö retmenler arasındaki sembolik ve dilsel ili kileri çözümlenmeden
e itimdeki sınıfsal sorunlar anla ılamaz (Köse, 2001). Yani toplumdaki güç, iktidar ve
e itsizlik durumları, toplumsal i bölümü ile belirlenen ve sınıflar tarafından üretilen bilinç
ve dilsel kodlar üretimi ve bunların aktarılması süreci ile belirlenmektedir. Toplumdaki
kültürel, dilsel, söylemsel yeniden üretimin me ru temsilcisi ve toplumsal kontrol
ili kilerinin yasal temsilcisi okul kurumlarıdır (Köse, 2001). Okullar temsil düzeyinde
evrensel olmaktan çıkıp sadece belli bir üst kesimi ve onların kültürünü temsil etmektedir.
Böylece alt sınıfın kültürü yok sayılmakta, bu duruma uyum sa lamakta güçlük çeken
ö renciler sistem kurbanı olarak elenmektedir.
Bowles ve Gintis e itim kurumları ile e itsiz ekonomik yapı arasında ili ki
oldu unu, okulların toplumda var olan sosyal sınıf farklılıklarını peki tirerek farklı
sınıflara ait bireylerin rollerini ve konumlarını kabul etti ini ve buna göre ya ayıp dü ünce
sistemini buna göre geli tirdi ini belirtmi lerdir. Okullar fabrikalar gibi belli kalıplar
üretmek adına organize edilmi kurumlara dönü mü tür (Eskicumalı, 2014). Okullar
bireylere, toplumun dönü ümünde bireyin içinde bulundu u konumuna göre görevlerini
yerine getirmesinde ve rolünü kabul etmesinde ikna edici ve kabullendirici bir
pozisyondadır. Ekonomik güç toplumsal sınıfları ve e itim kurumlarını ekillendirerek
toplumsal dönü ümün yapısına do rudan etki etmektedir.
Ele tirel pedagoji e itimi, tarihi, politik, ekonomik, siyasi, ba lamda mevcut
yapıların içinde ba ımsız olmaksızın incelenmesi gerekti ini savunan özgürlükçü e itim
anlayı ını benimsemi yakla ımdır (Demirta ve Özer, 2015). Bu ba lamda Henry Giroux
ele tirel pedagojinin temellerini atar ve Althusser gibi e itimi bir hegemonya kurma,
egemen sınıfın çıkarlarına hizmet etme aracı olarak görür. Ancak Giroux’a göre okullar
ele tirel dü ünme, kolektif çalı ma, sosyal bir mücadele alanı olarak toplumsal de i imde
rol oynayan, ele tirel dü ünmeyi kolektif eyleme ba layan sosyal sorumluluk bilgi, güç ve
e itsizlik üzerine kurulu bir sistemdir (Rowan and Bigum, 2010: 189). Bu görü e göre
okullar ö rencilere ele tirel dü ünme, kamusal hayatın ekillendirilmesi ve bilgiyi
kullanma becerisi kazandırmalıdır. Bir ba ka açıdan e itim sistemi bireylere sınıfsal vb
51

e itsizliklerin bulundu u bir toplumda adaletsizliklere kar ı bilinç ve mücadele alanı


olu turur.
Ele tirel pedagoji çatı macı bir bakı açısıyla e itim sistemi içinde ö retmen ve
ö rencileri teori ve pratik, sorgulama ve çözümleme arasındaki ili kisellik ba lamında
sa duyulu bir konuma getirilmesi gereklili ini savunur. E itim süreçleri ile toplumsal
dönü ümün arasındaki ba ıntıyı sorgulamaya açık ortamlar haline getirmek hedefiyle
e itim uygulamalarının, okul kurumlarının ve bile enlerinin demokratik bir toplumu
kurmak ve onu yapılandırmak ele tirel pedagojinin ilkesi olmu tur. (Kesik ve Bayram,
2015). Birey kendi ya antılarından yola çıkarak ele tirel ve yaratıcı bir bakı açısı ile
sorunlara temas ederek kendisini bir özgürlük prati i haline getirmelidir. Bunun aksi
bireyin mevcut sistemi oldu u gibi kabullenmesi ve ona hizmet etmesi olacaktır.
Ele tirel pedagoji kuramcılarından biri olan Paulo Freire’nin e itim felsefesini
çalı masında inceleyen Yılmaz (2016), e itimin bilincin geli mesinde bir araç olabilirken
bilincin geli mesine bir engel de olabilece i sonucuna varır. Freire’nin ‘bankacı model’
dedi i e itim bireyi dayatılanı alan bir nesne olarak görmektedir. Bankacı modelde e itim
ezenlerin istedi i düzeni sürdürmek için kullanılır. Yılmaz (2016), bu modelin kar ısına
Freire’nin problem tanımlayıcı modeli koydu unu belirtir. Bu modele göre birey kendi
kararlarını ve sorumlulu unu alan, özgür ve sorgulayan bir konumdadır. E itim ile birey
her türlü e itsizli e ra men ele tirel bir bilinç olu turabilir. Bu bilinç ile hareket edilerek
ezen-ezilen, sömüren-sömürülen ayrımı ortadan kaldırılabilir. Bir ba ka deyi le birey
sınıfsal durumdan do an, e itim sistemi içinde kar ıla tı ı dezavantajlarını bireysel bilinç,
kar ı çıkı ve özgürle me ile avantaja çevirebilir.
Frankurt Okulu ba lamında ele tirel açıdan e itimi ele aldıkları çalı malarında
Kavurgacı ve Selvitopu (2019), salt ampirik toplumsal çalı maların Frankurt Okulu
dü ünürlerine göre toplumsal sosyolojik çatı maların çözümlenmesine gölge dü ürmekte
oldu unu belirtir. Frankurt Okulu teorisyenlerine göre okullarda resmi ve gizil müfredat ile
belirlenmi sınırlar çerçevesinde otoriteye uyumlu bireyler yeti tirilir, toplumsal yeniden
üretim ve toplumsal denetim sa lanır. Böylece okullarda ele tirel dü ünceden uzak,
kapitalist sistemin somut aldatmaca dünyasına uygun tüketimci tek tip bireyler yeti tirilir.
Frankurt Okulu teorisyenlerinin öne sürdü ü ele tirel teorinin e itim alanında
kullanılmasıyla birey ba ımsızlı a ula ır, demokratik, heterojen, özgür ve ele tirel
dü ünceye sahip ö renciler yeti tirilir. E itim sistemi ele tirel bir bakı açısına göre
52

düzenlenmeli, ö renci ve ö retmenler ele tirel ve heterojen bir bakı açısıyla bu sistemin
içinde yer almalıdır.
E itimde zihinsel özgürle me üzerinde duran Jacques Ranciére (2018: 89),
otoritenin kayna ını zihinsel zekâsal üstünlü ün belirledi ini savunur. Zekâların e itsizli i
toplumda tabakala ma olu turmaktadır. Bu e itsizli in temeli mevcut sistemin dayatmasını
yapısal bir araca dönü türen okullarda atılmaktadır. Okulda üstün oldu unu dü ünen birey
hayatın her bölümünde kendini üstün görmeye devam edecektir. Toplumda e itsizli e
duyulan kurumsalla mı inanç ancak e itsiz bir toplumda e it insanlar olmayı
ö renildi inde yani özgürle mekle yıkılabilir (Ranciére, 2018: 131). Kamusal alandaki
e itim e itsizli i zihinler üzerinde kurumsalla tırılır. E itim mevcut düzenin i levine
meydan okumalı ve özgürlü ü savunmalıdır. Özgürlük ise bireyin kendi zihinsel
kapasitesinin farkına varması, zekâların e itli ine inanması demektir.
Okulsuz toplumu savunan bir dü ünür olan Ivan Illich (2017: 22)’e göre zorunlu
e itim toplumu kutupla tırıp tabakalara ayırmakta ve bunu yaparken ekonomik sermaye ile
birlikte hareket etmektedir. Okul modern dünyada çe itli vaatler ile alt sınıf insanlara umut
a ılamaktadır. Okullar bireylere e it anslar tanımak yerine imkânların da ılımını
tekelle tirmektedir. Okullar hızlı geli en bir sektör olup yenidünyanın dinidir ve bir
sömürü düzenidir (Illich, 2017: 64). Bu ba lamda insanlar üzerinde ayrıcalık yaratan
okullar gereksizdir. Birey dolaysız deneyimleri ile en iyi ö renmeyi gerçekle tirir. E itim
ve ö retim kurumsalla tırılmamalıdır. Okullar ideolojik bir denetim kayna ıdır ve mevcut
toplumsal yapıyı yeniden üretip insanları kendisine yabancıla tırmakta, otoriteye ba ımlı
hale getirmektedir (Tezcan, 2013: 92). Okul bireyin özgürlü ünü kısıtlayan bir
yapılanmadır. Birey okulsuz toplumda rastgele ö renme ortamları ile özgürlü e kavu ur ve
toplumda e itime dayalı tabakala manın önüne geçilir.
Tan (1990), kar ılıklı çıkara dayalı çatı manın toplumsal de i imin ba at faktörü
oldu u çatı macı kuramlarda sistemin kar ıtlıklar ve denge bozucu odakları üzerinden
ekillendi ini belirtir. E itim faktörü e it olmayan gruplar tarafından egemenlik altına
alınmaya çalı ılır. E itimde fırsat e itli i ise üstün grubun ayrıcalıklı yanlarını
gizlemektedir. Tan’a göre çatı macı yakla ımlarda mevcut e itimin amacı, bireylere üst
sınıfların istenilen de erleri benimsetilerek mevcut düzenin desteklenmesini sa lamak ve
belli çıkar gruplarına hizmet etmektir.
Almı ve Yılmaz (2011), toplumun sürdürülebilirli i ve insanın toplumsal do ası
perspektifinden e itimi inceledi i çalı malarında e itim bireylere davranı de i ikli i
53

kazandırmanın yanında sınıfsal yeniden üretim ve sınıfsal bölünme sürecinin içinde rol
oynamaktadır. Ayrıca e itim kültür, din gibi üstyapısal kurumlar aracılı ıyla egemen
gruplarının kendi görü lerini topluma dayatma mekanizması haline gelmi tir. Eski
ça lardan bu yana insanın toplumsal do asından yola çıkarak toplumsalın devamında
önemli bir etken olan e itim gitgide iktidarın devamını sa lama ve küresel e itsizli i
sa lama araçlarına dönü mü tür. Günümüz e itim uygulamaları bireyin her yönüyle sahip
oldu u gizil gücü bulup geli tirmek yerine onu kendisine, topluma ve do aya
yabancıla tırmaktadır.
2.2.2. E itimde levselci Yakla ımlar ve Tarihsel Kökleri
Durkheim’cı gelenek toplumdaki i levsel parçaların bütünlü üne yöneldi inden
i levselcilik yakla ımının temelini olu turmu tur. Durkheim, bilimsel yöntemi toplumsal
yapılara uygulayarak bu i lem sonucunda çözümlemelere ula mayı hedefleyen kendi
içinde hem makro hem mikro boyutları bulunan bir yakla ım geli tirmi tir (Collins, 2015:
190-199). levselciler toplumun varlı ını, bütünlü ünü ve devamlılı ını açıklamaya
çalı ırlar ve bu açıklamalarını toplumun ayrı ayrı çalı an fakat bir bütün olarak i leyen yapı
ve kurumları üzerinden yaparlar (Kesici, 2018). Toplum içindeki birey ve grupların
i birli i ve dayanı ma içinde görevlerini yerine getirmesi ile toplumsal düzen sa lanır.
Toplumda bütünlük içinde çalı an alt sistemler genel sistemin dengesini olu turmaktadır.
Swingewood (1998: 272-274), i levselci paradigmanın temel özelliklerini öyle
açıklamaktadır:
1- Toplumlar bütünlük ta ıyan ve birbiri ile ili kili parçalardan kurulu bir
sistemdir.
2- levselcili in temeli sistem kavramına dayanır.
3- Sistemin ö eleri sisteme sa ladı ı i levler ölçüsünde de erlidir.
4- Denge kurma toplumsal sistemlerin temel yönelimidir.
5- Bütünle tirme i levi bulunmayan sapma, çatı ma gibi kavramlar i levsiz
olarak kabul edilir.
6- Toplumsal de i imin ardında evrimsel ve kontrollü süreçler
bulunmaktadır.
7- Toplumsal bütünle me ortak de erler sistemi etrafında gerçekle ir.
Durkheim’a göre toplumsal varlık dayanı ma ile sa lanır. Toplumsal dayanı mayı
mekanik ve organik diye ikiye ayıran Durkheim, toplumda benze meye dayalı
dayanı maya mekanik; farklılıklar üzerine kurulu dayanı maya organik dayanı ma adını
54

vermi tir (Aron, 2010: 221). Mekanik dayanı ma daha çok ilkel toplumlarda görülürken
organik dayanı ma modern toplumlarda ortaya çıkmaktadır. Toplumsal bir olgunun ba ka
bir toplumsal olgu ile açıklanabilece ini savunan Durheim’ın sosyolojik yönteminde,
toplumsal farklıla ma olgusu bireysel özgürlü ü do urmaktadır. Ancak bireysel
özgürlükler toplumdaki ortak bilinç dı ına çıkmamalı toplumsal i lev ve uyumu
bozmamalıdır. Bireyin ortak bilincin farkına varması ve buna uyum göstermesi sürecinde
e itim bireyi toplumsalla tıran önemli bir faktördür.
Toplum, ekonomik, sosyal, kültürel zorunluluklar nedeniyle birbirine ba ımlı insan
gruplarının olu turdu u, içinde barındırdı ı sosyokültürel grupların etkile imine dayalı
tabakalı ve olasılıklı bir organizasyondur (Erol, 2003). Yani toplum kendi iç
dinamiklerinden kendi olu umunu yaratabilen bir yapıdadır. Bu ba lamda tarih sahnesine
bakıldı ında toplum yapısında süregelen bir sınıf ve tabakala ma durumu bulunmaktadır.
Toplumların dünya ve birbiri ile ili kiler a ı çerçevesinde sınıfların ve tabakala maların
de i ti i ve dönü tü ü sonucuna ula ılmaktadır.
Toplumsal de i me, tarihsel bir olu umdur ve insanlık tarihinin ve toplumun
düzenleni inin, sürekli ve köklü de i imlerden geçi inin bir ifadesidir (Ozankaya, 1973).
Bu de i im, özgürlük ve zenginlik yönüne do ru hareket etmektedir. Toplumsal de i me
ve toplumsal hareketlilik olayları üzerinden yorumlandı ında bireye mevcut konumu ve
‘kaderini’ daha iyi bir duruma ta ıyabilecek imkânların toplumda varlı ı üzerinde tartı ılan
konulardandır. Bu imkânlardan e itim faktörünü ele aldı ımızda, e itim ile birey
toplumsal de i im ve hareketlenmeler ile kendine bir yol çizebilir, kendisini daha uygun
bir konuma ta ıyabilir.
E itim ve sosyal tabakala ma ili kisinin yanında e itim, tabakalar arasındaki
hareketlilik söz konusu oldu u durumlarda da önem arz etmektedir. Bu açıdan
dü ünüldü ünde e itim, tabakala ma ve toplumsal hareketlilik arasında bir ba ıntısallık
bulunmaktadır. Bireyin toplumsal konumlarında aynı statü veya farklı statüler arasındaki
hareketlenmelerine toplumsal hareketlilik denilmektedir. Birey, içinde bulundu u statüden
daha a a ı veya yukarı bir statüye geçi sa lamı ise buna dikey toplumsal hareketlilik
denir. levselci görü lere göre dikey hareketlilikte e itim faktörü önemli bir rol
oynamaktadır.
Günümüz ça ında sosyal hareketlilikte en önemli ve ça da araç e itim faktörüdür.
Bireyler e itim fırsatlarından e it oranda faydalanabildiklerinde onlara daha üst statülere
do ru hareket imkânı sa lamaktadır (Tatar ve Tatar, 2014: 207). Özellikle e itim ve dikey
55

toplumsal hareketlilik ili kisi incelendi inde, bireyler edinmi oldu u e itim imkânları ile
bulundu u konumdan sosyal, ekonomik, kültürel olarak daha üst konumlara ula abilme
ansı yakalamaktadır.
E itimin toplum ve birey üzerindeki etkileri gerek olumlu gerek olumsuz olarak
farklı görü leri de beraberinde getirmi tir. Durkheim’a göre e itim, bireyi ekillendirir ve
topluma uyumlu hale getirir. Toplum ve e itim insanın üzerinde otorite kuran önemli bir
güçtür. Bu otorite toplumun i levsel parçalarının düzeni ve uyumu için gereklidir.
levselcilere göre e itim ile toplumdaki çatı malar engellenir ve böylece toplumda
olu acak kuralsızlık durumlarının önüne geçilir. E itim bireyi topluma uyumlu hale
getirdi inden toplumun önemli temel i levlerindendir.
1945'te Davis ve Moore, Davis'in daha önceki bir formülasyonunu takiben,
tartı tıkları noktayı herhangi bir toplumsal düzende toplumsal e itsizlik için “evrensel
gereklilik” olarak açıklamayı amaçlayan i levsel bir tabakala ma teorisi önermi lerdir
(Hauhart, 2003). levselci kuramcılardan Davis ve Moore göre tabakala ma toplumun
sa lıklı olarak i leyi inin ve devamlılı ının bir gere idir (Tatar ve Tatar, 2014: 191). Aktif
toplumsal sistemde bireylere beceri ve bilgi durumlarına göre sosyal statüler
da ıtılmaktadır. E itsizlik durumları bireylerin yeteneklerini ön plana çıkartarak onları
ödül için rekabete te vik eder. Bu te vik mekanizmalarından birisi de e itim sistemleri ve
okul kurumlarıdır. Davis ve Moore’a göre e itim ile yetenekli bireyler seçilir ve toplumda
önemli rollere getirilir. E itim yeteneklere göre de i ir ve birbirinden ayrılır. Buna göre
toplumsal ödül olarak görülen i levsel görevler ve statüler bireyleri rekabete te vik eder.
Grandjean ve Bean (1975), yaptıkları çalı malarında da ıtıcı adalet kavramını ve
belli tabakala ma algılarını Davis-Moore teorisi ile ili kilendirerek teorik çerçevede bazı
bulgulara ula mı tır. Buna göre ödüller fonksiyonel öneme, yetenek ve e itime önemli
etkiler bırakmaktadır ve ödüllerin gerçekli i algılanan önem ile do rudan de i mektedir.
Toplumsal ödül sistemi e itim ile algılanan önemi ile güçlü bir ili ki içindedir. Dü ük statü
gruplarında e itim faktörü ile ödüle ula ılabilece i fikri güçlü ve yaygın bir kanı
olu turmaktadır.
Davis ve Moore toplumdaki tabaka sistemindeki i levsel olan önemli pozisyon ve
derecelerle ilgilenir. Onlara göre toplumsal tabakala ma, beceri ve yeteneklere sahip
insanların toplumun i levi ve süreklili i için önemli pozisyonlara getirilmesini sa layan,
pozisyonlar hiyerar isini içeren bir yapıdır (Ritzer ve Stepnisky, 2015: 64). Tabakala ma
plansız geli ir ve toplumların hayatta kalabilmesi için gerekli bir mekanizmadır.
56

levselcili e ‘yapı’ kavramını ekleyen Talcott Parsons, toplumun kendi üyelerinin


dı ında olu an kendine ait bir yapıya ve hayata sahip olan bir varlık dü üncesini teorik ve
bilimsel bir önerme olarak tanımlar (Slattery, 2017: 376). Ona göre toplum denge ve
düzeni sa lamak adına evrimsel dönü üme ayak uydurur. Bu dönü üme uyum sa larken
sistemler ve bu sistemlerin alt sistemleri kendi içinde ba ımsız fakat kar ılıklı ili ki
içindedir. Bu ba lamda e itim kurumları da di er kurumlarla ili ki içindedir ve bu ili ki
i levsel ba larla kurulmu tur.
Parsons, kültürü sosyal sistemin en temel özelli i olarak görürken bu kültürün
aktarıcısı ve bireyin toplumsalla masının aracısı olarak e itim kurumlarını öneminden
bahseder. Alt sistem olarak okullar genel sistemin önemli bir ö esidir. Toplumsal bir
sistem olarak okullar bireysel roller üzerinden toplumun gelece ini in a edecek, bireylerin
toplumdaki denge ve adaptasyonu sa layacak yapılardır. Meritokrasi, hiyerar ik toplumsal
yapılanmada ancak belli bir beceri ve liyakate sahip insanların yükselebilecekleri açık
toplumu idealize eden bir sistemdir (Torun, 2009). Parsons, e itimi meritokratik yani
liyakate dayalı bir parça olarak kabul eder. E itim bireye rekabet, e itlik, bireysellik
de erleri kazandırmaktadır. Bir meritokraside herkese fırsat e itli i verilir, bireysel çaba ve
yetenek ba arı, ödül, statü ve saygınlık kazandırır. Modern ekonomide insan, sermayesini
ve becerilerini kullanarak refah elde edebilir.
ahin (2015)’e göre Parsons, sistemler kuramı ba lamında e itimi iki temel i leve
ayırır. Bu i levler:
1- E itimin toplumsalla ma i levi vardır. Bireyler toplumda üstlenece i
rolleri yerine getirebilmek için toplumun norm ve de erlerinin
içselselle tirmesini e itim ile sa lar.
2- E itimin seçme i levi vardır. Toplumsal rollerin yapılanmasında ba arı
önemli bir kaynak ve da ılım ölçütüdür. Bireylerin okul ba arısına göre
seçme ve yerle tirme i levi toplumsal bütünle me için önemli bir faktördür.
Kültürel yapı ve toplumsal yapı ayrımına giden Robert Merton, toplumda uyum ve
dengeyi kontrol eden fonksiyonların yanında sistemin dengesini bozan veya sisteme etkisi
olmayan fonksiyonların da varlı ından bahseder. Toplumsal sistemler kültürel yapı
içerisinde okullardan bir araç ve amaç olarak yararlanırlar. Okullar toplumun bir yansıması
de il aynı zamanda toplumun yeniden olu turulmasında önemli i levsel bir araçtır
(Karakaya, 2006). Tamamen toplumsal denge ve düzene odaklanan i levselcili i ele tiren
Merton, toplumdaki bozuk i lev ve ö elere de yo unla ılması gerekti ini öne sürerek
57

bozuk i lev, açık i lev, gizil i lev gibi tanımlamalarla i levselcili e yeni bir yorum
kazandırmı tır.
Tezcan (1981: 9)’a göre e itim bir toplumsal de i im aracı olup toplumdaki bazı
i levleri yerine getirmektedir. Kültürel mirası aktarmak, bireyi toplumsalla tırmak,
yenilikçi düzene bireyin ayak uydurmasını sa lamak, mevcut siyasal düzene sadık bireyler
yeti tirmek, özel yetenekli bireyleri ayırarak toplumda yönetici ve lider kademelerine
getirmek, ekonominin ihtiyaç duydu u üretici ve tüketicileri yeti tirmek e itimin önemli
i levlerindendir. Ancak her toplumda olu an çe itli tabaka ve sınıf olu umlarına göre
e itim de i mektedir. Tezcan, toplumda sınıf farklılıklarının azaltılmasında e itimin
önemli bir araç oldu unu, bireyin e itim ile dikey hareketlilik gerçekle tirerek bir üst
statüye yükselebilece ini ve toplumsal de i imi etkiledi ini savunur.
Aydın (2014)’a göre Durkheim ve sonrasında olu an modern i levselciler, mutlak
e itli e inanmamı lar hatta e itsizli in toplumda daha i levsel oldu unu savunmu lardır.
levselcilerde tabakala ma bütün toplumların genel özelli idir ve toplumsal ya amın
devamlılı ı için gereklidir. levselcilik çıkarlardan çok de erler üzerine kurulmu tur.
Tabakala ma, kolektif bir uzla ım sonucu toplumdaki rol ve statülere göre hiyerar ik ve
demokratik i levsel bir olu umu yansıtmaktadır. E itimin seçme i levi bu konuda önemli
bir araçtır. E itim sayesinde gayret gösterip hak eden kimseler toplumda önemli konumlara
yükselirler. Bu ba lamda adil bir yarı sa lanmalıdır. levselcilerin odaklandı ı mutlak
e itlik anlayı ı mutlak düzene i aret etmektedir. Bazı i levselci görü ler e itsizlik
anlayı ının toplumda rekabete ve bunun sonucunda da liyakate dayalı dengeye ula tı ı
görü ündedir.
nal (1991), Durkheim’ın e itim anlayı ını ele aldı ı çalı masında toplumun moral
de erlerinin ve uyumlulu unun belirleyici oldu u yapıla mı bir sınıf ve okul sistemi
üzerinde durdu unu belirtir. Okul ö rencilere toplumsal arzuların bireysel arzulardan daha
önemli oldu unu ö retir. Bu durum Durkheim’ın i levselci bakı açısıyla toplumsal
olguların üzerine kurdu u kuramsal çerçevesi ile örtü mektedir. Toplumun süreklili inin
sa lanabilmesi için zorunlu bir ahlaki oyda ma gereklidir. Ahlaki bütünlük için toplumda
e itimin ve e itim kurumlarının rolü önemlidir.
ahin (2015), Aydınlanma Ça ı filozofu Immanuel Kant’ın e itim hakkındaki
görü lerini i levselci bir çerçeveden ele aldı ı çalı masında birey merkezli dü ünce
sisteminin i levselci yakla ımlardaki bütüncül yapı ile ba lantısına dikkat çekmektedir.
Bireysel özgürlüklere dayalı e itim sistemi uzun vadede bütün insanlı a yöneliktir. Kant’ın
58

serbest e itim ve okul e itimi kavramları ile çocuk toplumsalla ır, ideal toplumun
kurulmasına katkıda bulunur. deal toplumun in a süreci birey özelinde ba lamaktadır.
Kant’ın vurguladı ı ideal toplum ile i levselci paradigmanın vurguladı ı uyum ve denge
halinde bulunan toplum paralellik göstermektedir.
Karl Mannheim’ın dü üncelerinde daha çok Weber’in etkisi görülsede e itim
konusundaki görü lerinde Durkheim’ın etkisi görülür (Tezcan, 1985: 8). Mannheim’a göre
e itim, toplumsal kurumlar içinde mümkündür ve birlikte ya ayan bireylerin hayatta daha
ba arılı olmalarını sa layan dinamik bir süreçtir. Karl Mannheim, e itimi politik sistemler
içinde de erlendirerek demokrasi için gerekli ve önemli bir ko ul olarak kabul eder
(Whitty, 1997). nsanların gerçekte nasıl dü ündüklerini ele aldı ı deoloji ve Ütopya adlı
eserinde Mannheim (2016: 29), dü üncelerin ders kitaplarından ziyade kamusal alanda ve
politik ya amdaki kolektif faaliyet aracı olarak i levine vurgu yapar. Ona göre e itim hem
bireysel hem toplumsal dü üncelerin ve de erlerin ifadesidir. E itim toplumdaki bireyler
arasındaki çe itli farklılıkları azaltıp insanları birle tirici etki yaptı ı fikri Manheim’ı
i levselci görü e yakla tırmaktadır.
Tan (1990), i levselci paradigmanın e itime verdi i önemi iki temel i levle açıklar:
1- E itim ile toplumdaki yetenekli ki iler seçilerek yetkin ve azimli
olanların yüksek konumlara gelmesini sa lar. Ki i kendi statüsünü biyolojik
kökenden ziyade kendi çabasıyla belirler bu durumda toplumda fırsat
e itli inin yaratıldı ının göstergesidir.
2- Okullar modern toplumda ekonomik geli me ile birlikte bilgiye ba ımlı
hale gelen toplumun yeti kinlerinin rollerini gerçekle tirilmesi için gerekli
bilgi ve beceriyi ö reten kurumlardır.
Toplumsal olay ve olguları inceleyen bilim alanı olan sosyoloji toplumsal etkileri
fazlaca olan e itim konusuna da ayrı bir parantez açmaktadır. Bu alanda özel olarak çalı an
e itim sosyolojisidir. E itim sosyolojisi bilimsel yöntemlerle kuramsal bilgi elde etmeye
çalı ır. E itim sosyolojisi, e itim alanında yo unla arak e itimcileri, okulları ve e itsel
kurumları toplumsal ve kültürel çerçeveleri içinde anlamaya çalı ır, e itim ve toplum
arasındaki ili kileri geni bir biçimde ele alır (Tezcan, 1985: 9). Bu ba lamda olaylara
geni bir çerçeveden ve olgusal yakla an iki makro e itim sosyoloji kuramı olan
i levselcilik ve çatı macılık önemli bir yer tutmaktadır.
Dinçer (2003)’e göre i levselci kuram e itime toplumsal bir kontrol mekanizması
olarak bakmaktadır. Bu kurama göre e itim bireyleri toplumsalla tırarak toplumsal yapının
59

ve düzenin devamını sa lar. Bunun aksinde ise toplumda Durkheim’ın anomi dedi i
uyumsuzluk durumu ortaya çıkar. E itim ayrıca toplumdaki yetenekli ki ileri belirleyerek
bunların yüksek konumlara gelmesini sa lar ve sa lıklı bir toplumsal dönü üm sürecine
önderlik eder. Çatı macı kuramcılara göre ise toplumda ekonomik ve kültürel üstünlü ü
elinde tutan gruplar ile bunlara sahip olmak isteyen kar ıt gruplar arasında sürekli
mücadeleye dayalı sistem bir bulunmaktadır. Bu ba lamda e itim ve okullar siyasi ve
ekonomik gücü elinde bulunduran mevcut durumlarını korumaya yarayan bir araç haline
gelmi tir.
Marx’ın görü lerine dayanan çatı macı gelenek ve Durkheim’dan temel alan
i levselci gelenek sosyolojinin ana yakla ım modellerindendir. Toplumsal sınıf ve
tabakaların olu umu ve yeniden düzenlenmesi konusunda ekonomik sermayenin yanında
sosyal sermeye ve e itim ili kileri incelenmelidir. Toplumsal sınıf ve tabakala ma
çözümlemesi esas olarak iki kuramsal yakla ıma ayrılır. Bunlardan biri Amerikan
toplumsal bilim gelene ine dayanan, i levselcilik kökenli olup farklıla mayı servet düzeyi,
statü, iktidara göre konum gibi etkenler üzerinden açıklayan ve bunların sınıf ve
tabakaların yerlerini belirledi ini söyleyen yakla ımlardır (Boratav, 1991: 10). kinci
çözümleme ise tarihsel maddeci görü olan ve Marksist kuram üzerinden ekillenmi
çatı macılık yakla ımıdır. Bu yakla ıma göre toplumdaki sınıf ve tabakaların yerini üretim
ili kileri belirler (Boratav, 1991: 10). Her iki görü için toplumsal düzen önemli bir yer
tutmaktadır. Toplumsal düzeni ele alı , düzeni sa lama biçimleri ve toplumsal yapıları
çözümleme yakla ımları hususunda birbirinden ayrılmaktadır.
levselci paradigmaya göre birey toplumsalla ırken kültürel norm ve de erleri de
içselle tirerek toplumun ondan beklentilerine cevap vermeye çalı ır. levselcilere göre
e itim bireyleri yetenekleri oranında ayırarak bireylerin kendi çabaları ile yükselebilmesini
ve topluma yarar sa layabilmesini sa layan önemli bir unsurdur. E itim bireyleri topluma
adapte ederek toplumsal istikrar ve yapının sürdürülmesini sa lar. E itim toplumsal
de i meye ve yenilenmeye yol açar.
Çatı macı paradigma ise e itimin ekonomi ve siyaset ile olan ili kisi üzerinden
açıklamalar yapar. Toplum daima bir çatı ma ve yenilenme halindedir. Çatı ma ile
toplumsal de i me daha iyiye do ru evrilmektedir. E itimde fırsat e itli i yoktur. E itim
belli bir kesimin çıkar ve görü lerine hizmet etmektedir. E itim bireyler arasında
ayrıcalıklar ve tabakala malar do urmaktadır. E itim çe itli yollar ve devlet eliyle egemen
sınıfın görü ve istekleri do rultusunda ekillendirilmektedir.
60

Bu her iki makro yakla ımda mevcut düzenin sürdürülmesinde e itimin etkili bir
araç oldu unu kabul etmi lerdir. E itim geni bir çerçevede ele alınarak geni bir
toplumsal alanda anla ılabilir. E itim bir toplumsal düzenin sürmesini sa lar. Her iki
yakla ımda e itimin hizmet etti i amaç ve gruplar farklı ele alınmı tır. levselciler toplum
yararına düzeni ve bütünlü ü sa lamak için e itimin önemine vurgu yaparken, çatı macılar
e itimin do urdu u e itsizli in ve tabakala manın belli bir sınıfın düzenini korudu unu
savunurlar.
2.2.3. E itim ve Sosyoloji li kisi
Sosyoloji, toplumu ve toplumsal gerçekleri inceleyen ve yorumlayan bir bilim
dalıdır. Toplumları, kültürleri ve ili kileri sistematik bir ekilde inceler. Sosyoloji; insana
ait toplumsal ya amının, insan grupları ve toplumlarının bilimsel olarak irdelenmesidir
(Giddens, 2012: 38). Bu ba lamda toplumsal yapı ve kurumlar, toplumsal ili kiler ve
davranı lar sosyolojinin merkezindedir. E itim, gerek ontolojik gerekse epistemolojik
olarak toplumsal yapı ve hareketi etkileyen, kurumsal etki yaratan, de i me ve geli meye
yön verebilen bir güç unsuru halindedir. E itim ve onun kurumsalla mı hali olan ö retim
sosyolojik bir nesnedir.
Belirli toplumsal artlar e itim ve ö retimi açık bir ekilde etkilemektedir.
Ekonomik, teknik, siyasal, kültürel artlar toplumsal geli meye ve de i meye yön
vermekte bu süreç bireysel ihtiyaçlara e itimin cevap verebilme durumunu etkilemektedir.
Toplumsal de i menin beraberinde getirdi i ihtiyaç de i kenlerine kar ılık verebilmek
e itim sosyolojisinin i i olmu tur. Toplum ile e itsel faaliyetler arasındaki kar ılıklı
ba lantı ve ili kiselli i inceleyen alana e itim sosyolojisi denir (Ergün, 1994: 6). E itim
bir sosyalle me durumu olgusudur ve toplum içinde geli ir. Okullar, e itim ö retim
faaliyetlerini yönlendiren kurumlar toplumsal bir olgu olan e itimi organize eder ve ona
sosyal bir önem atfeder. Bu ba lamda yapılan yakla ım ve incelemeler e itim sosyolojisi
çatısı altında toplanmı tır.
Toplumsal yapıların biçimlendirilmesinde ve belirlenmesinde e itimin araçsallı ı
ve onun yapısı sosyolojinin konusu olmu tur (Ergun, 2005: 31). Toplum sınıflı, katmanlı
ve çe itli gruplardan olu an bir yapıya sahiptir. Bireyi ve onun geli imini bu bile enlerden
ayrı dü ünülemez. Ayrıca toplumun bile enleri bireyin çevresini olu turur. Toplumsal
de i menin önemli etkenlerinden olan bireyin e itim ö retim faaliyetlerini sistematik
olarak ara tırmak, onları sosyolojik düzlemde incelemek ve yorumlamak e itim
sosyolojisinin amaçlarındandır (Ergun, 1979: 151-152). E itimi, sosyoloji bilimi toplumsal
61

bir olay olarak de erlendirmekte, e itimde bilimsel metodolojinin kullanılabilece ini


savunmaktadır.
E itim toplum bütünlü ünü sa lama i levi bakımından sosyoloji tarafından önemli
görülmektedir. Bireyin bireyselle mesi ve sosyalle mesi arasındaki dengeyi sa layan
e itim mekanizmaları bireyi toplumsal bir varlık haline getirme görevini üstlenirken onun
davranı larına da ekil vererek toplumun her alanında etkisini göstermektedir. nal ve
Kaymak (2014: 3) e itim sosyolojisinin toplumsal yapıların e itim kurumları ile ili kisini
ve e itsel süreçlerde bireyin çevresi ile etkile imini deneysel bir yakla ımla ele alarak
yorumlama ve açıklama amacında oldu unu belirtmi lerdir.
E itim, birey, toplum arasındaki karma ık ve de i ken ba ıntısal ili kileri
sosyolojiden ayrı dü ünülemez. Bu ba lamda e itimin birey ve toplum arasındaki
sosyolojik i levi açısından e itim sosyolojisi önemli bir alan olu turmaktadır. Birey,
toplum ve e itim ili kiselli inden yola çıkarak e itim sosyolojisi çe itli kuram ve
yakla ımlarla farklı perspektifler olu turarak bahsedilen ili kiselli i anlama, açıklama ve
yorumlama çabasına girer. E itim kolektif fikirlerden yola çıkarak toplumsal varlı ı in a
eder. Do a durumunda olan insanı toplumun arzu etti i insan formuna dönü türme
çabasına girer. E itim, toplumun kendi varolu ko ullarını yeniden yaratmak için
kullandı ı bir araçtır (Durkheim, 2016: 115). Sosyoloji ise bu varolu ko ullarını
anlamamıza, ke fetmemize ve bunu toplumun vicdanı ile ili kilendirmemize yardımcı olur.
Bahsi geçen açıklamalardan sonra E itim Sosyolojisi’nin çalı ma alanları ve
dikkate aldı ı noktalar öyle sıralanabilir:
1- E itimi olu turan de erlerin, içeriklerin, dü ünce ve politikaların toplumsal
kaynakları nelerdir?
2- E itimi etkileyen içsel ve özellikle dı sal faktörlerin e itim ve bile enleri üzerine
etkisi nedir?
3- E itim kurumlarının toplumsal kurumlarla ili kisi ve etkile im gücü nedir?
4- E itim kurumlarının örgütsel olarak i leme ve yapılanma eması nasıldır?
5- E itimin bireysel ve toplumsal etkileri nedir?
Yukarıda be ba lık altında sıralanan noktalardan yola çıkarak e itim sosyolojisinin
hem bireysel hem toplumsal olayları konu edinen, kuramsal ve eylemsel bir alan oldu u
ortaya çıkmaktadır. Özellikle e itim ve toplum ili kisi dü ünüldü ünde e itim
sosyolojisinin çalı maları toplumsal de i im ve dönü ümlerin analiz edilmesinde önemli
bir etken olacaktır. Toplum ne kadar iyi anla ılırsa e itimin ve okulun aynı toplumun
62

içinde bulunan ihtiyaçlara cevap verebilme ölçüsü de o oranda artacaktır. E itim ve


sosyoloji ili kisi ba lamında e itim insanı topluma uyumlu hale getiren bir i lev olmasının
yanında; insanı sorgulayıcı ve ele tirel bir aktör haline de getirebilmektedir.
2.2.4. E itim, Sınıf ve Tabakala ma li kisi
Sınıf ve statü kavramları toplumsal tabakala mayı açıklamak için birlikte ele
alınmalıdır. Böyle bir toplumsal tabakala ma çözümlemesinde ekonomik yapılar ve
kültürel sermaye bir arada de erlendirildi inde statünün geni bir sınıf kavramı içinde
ortaya çıkan toplumsal olu umlar oldu u söylenebilir (Önür, 2013: 75). E itim sınıf, statü
ve toplumsal tabakala manın yapılanması ve konumlandırılmasında önemli bir etken
halindedir.
Gelir e itsizlikleri sınıfsal hiyerar ide ve sınıf olu umunda önemli bir unsurdur.
(Bottomore, 2018: 16). Sınıf kavramının açılımı tarihsel temelde mülkiyet ili kileri
üzerinden açıklanmı olsa da modern sosyal sınıflar arasındaki sınırlar daha esnemi ve
daha az kesinle mi tir. Toplumsal tabakala ma ise daha kesin sınırları olan aynı sınıfsal
kökene ba lı kalan bir hiyerar ik düzeni ifade etmektedir. (Bottomore, 2018: 17). Buradan
hareketle sınıfın daha çok iktisadi ko ullar tarafından ekillenmi ; tabakala manın ise hem
do al-do u tan hem de sonradan edinilen bir takım özelliklere dayalı bir yapılanma oldu u
söylenebilir.
Tatar ve Tatar (2014: 188), tabakala ma yakla ımlarını çatı macı, i levselci ve
sembolik etkile imci olmak üzere üç temel kurama ayırmaktadır. Bunlardan çatı macı ve
i levselci gelenekten gelenler evrensel düzeyde analizleriyle makro ölçekli, sembolik
etkile imcilerin ise mikro ölçekli düzeyde analizler yaptı ı kabul edilmektedir.
Macionis (2013: 262) tabakala ma kavramını ele alan bu üç temel yakla ımı u
ekilde kar ıla tırmaktadır:
levselci yakla ıma göre tabakala ama, toplumun tüm kesimlerinin faydalandı ı
fakat e it olmayan ödüller sistemini barındıran bir yapıdadır. Bireylerin sosyal konumları
rekabetçi bir düzlemde ki isel yetenekleri öne çıkarır. Bu durum birey için bir fırsattır.
Birey daha çok çalı maya ve ba armaya te vik edilir. Böylece üretim artar, yeni fikirler
denenir. Daha büyük i ler ba armak daha büyük ödüller kazanmak demektir.
Çatı macı yakla ıma göre tabakala ma, toplumun kaynaklarını ayrıcalıklı kesim
lehine bölen ve bazı toplum kesimlerinin zarar gördü ü bir yapıdır. Bireyin sosyal konumu
kaynakların bölünmesi üzerinden ekillenir. Tabakala ma sosyal e itsizlik yaratır. E it
63

olamayan rekabetçi sistem toplumu belli kaynaklara sahip olanlar ve olamayanlar diye iki
farklı grup yaratarak toplumu bölmektedir.
Sembolik etkile imci yakla ıma göre tabakala ma, günlük hayattaki etkile imlerde
ortaya çıkar ve bu etkile imlere rehberlik eder. Günlük hayattaki ili ki durumları bireylerin
sosyal konumunu belirler. Toplumdaki e itsizlik adil olarak tanımlanabilir veya
tanımlanamaz. Bunu ili kisellik belirler. Bireylerin konumlarını belirleyen ki isel
farklılıklar e itsizlik durumlarından beslenebilir.
Toplumsal dayanı maya ve toplumun i levsel parçaları arasındaki bütünle meye
vurgu yapan i levselci görü lere göre tarih boyunca toplumsal e itsizlik ve bu e itsizli in
do urdu u toplumsal sınıf ve tabakala ma toplumlarda mevcuttur. lev, herhangi bir
sistem dengesi için gereklili in ya da zorunlulu un doygunluk noktası,
maksimizasyonudur (Tezcan, 1993: 9). levselcilere göre birey e itim sayesinde
yetenekleri ile ön plana çıkar ve üst tabakalara do ru hareket eder. E itim ile birey
toplumsal bilgi ve becerileri ö renerek içselle tirir ve kendi sınıfı içinde i levsel sistemin
bir parçası haline gelir.
Tezcan (1993: 12)’a göre i levselcili in temelini atan Durkheim, e itimi i levsel
toplumsal bir kurum olarak ele almı tır. E itim genç nesli toplumsalla tırmaktadır.
Toplumsal bir olgu olarak ele alınan e itimin sınıfsal bir temeli de bulunmaktadır. E itim
toplumdaki sınıf ve tabakalara göre farklılık göstermektedir. Toplumdaki sınıflar
arasındaki i bölümü ve dayanı ma ile toplumsal bütünlük sa lanır. Birey, yetenekleri ve
ba arısı ile üst konumlarda kendine yer edinebilmektedir. E itim ile birey bulundu u
toplumun yapısına ve i levsel parçalarına uyum sa lamakta ve katkıda bulunmaktadır.
Davis ve Moore göre her toplum içinde barındırdı ı bireyleri belli derecelerde
makam ve mevkilere yerle tirir. Bu mevkiler yüksek ödül derecesine göre bireyin
motivasyonunu sa lar. Toplumda i levsel görevler, statü ve saygınlık arzusu bireyleri
çalı mak için te vik eder. E itim, bu konuda bireylere fırsatlar sunmaktadır. Toplumdaki
tabakala ma i levseldir ve e itimdeki fırsat e itli i toplumdaki rekabete dayalı yarı ı
destekler konumdadır (Aydın, 2014). Bu görü e göre tabakala ma toplumlarda ola an bir
durumdur ve i levsel bir görevi vardır. E itim ile birey toplumda önemli konumlara
gelebilir, yüksek bir statüye ula abilir. Bu hususta e itimde fırsatlarım e itli i önemlidir.
Kurtkan (1980), ideal manada demokrasiyi her türlü sömürüyü ortadan kaldıran,
bireylere siyasi hak ve te kilatlanma hürriyeti tanıyan ve böylece sınıf farklarını etkisiz
hale getirebilen bir rejim olarak yorumlar. Ona göre fırsat e itli i ancak sa lam demokratik
64

bir düzlemde sa lanabilir. Ancak toplumda tabakala ma ve sınıf ayrımı her ko ulda
biyolojik veraset veya ‘idare edenler’ ‘idare edilenler’ ayrımı üzerinden devam eder. ‘ dare
edenler’ tarafında seçkinci bir zümreye ihtiyaç duyulmaktadır. Bu her toplum için
geçerlidir.
E itimin ekonomi ile ili kisi üzerinde duran çatı macı yakla ımlar e itimin
toplumsal rolüne ele tirel yakla maktadırlar. Toplumda her alanda oldu u gibi e itim
alanında da bir fırsat e itli inden ziyade bir fırsat e itsizli i yaratılmaktadır. Ekonomiye
dayalı sınıf olu umu e itim tarafından da desteklenmektedir. Toplumdaki ekonomik
ayrı ma ve kutupla ma e itim üzerine de hegemonya kurmu tur. Çatı macılara göre e itim
uygulamaları mevcut düzenin devamını ve ayrıcalıklı kesimin üstünlü ünü destekler
konumdadır. E itimim uygulamalarının sınıfsal bir yanı bulunmaktadır. E itimde fırsat
e itli i sa lamak söylemden öte geçememektedir. Toplumdaki sınıf ve tabakaların
olu umu e itimdeki e itsizli in boyutunu daha da arttırmaktadır.
E itim ve tabakala mayı ekillendiren aile geçmi i ve e itim sonuçları ili kisi,
okulun etkileri, e itimin ekonomik ve sosyal hareketlilik üzerindeki etkileri makro yapısal
güçler olarak adlandırılır (Buchmann and Hannum, 2001). Bowles ve Gintis (1976)’e göre
insani geli me, e itsizlik ve toplumsal de i im ile ilgilidir. Bireylerin bili sel becerilerinin
ekonomik bir temeli bulunmaktadır. Okul kurumu bireyleri modern toplumun hiyerar ik
yapısına uygun biçimde iyi i lev görebilmesi adına sosyalle tirerek bireysel ödüller ve
etkile imler üzerinden toplumsalla tırır. Ekonomik yönden güçlü durumda bulunan sınıf
e itimi de kontrol etmekte sınıf farklılıkları e itim programlarının organizasyonunu da
etkilemektedir.
Dündar (2007: 80)’a göre Bowles ve Gintis e itime sınıfsal yakla ırlar. Okullar
düzenin çıkarlarına hizmet eder, ö rencilere otoriteye itaat etmeyi ve kendi güçsüzlüklerini
kabul etmeyi ö retir. Okullar ö rencilerin ait oldu u sınıf yapılarına göre e itim
vermektedir. Okullar sınıflar arası e itsizlikleri yok etmek yerine onların yeniden üretim
mekanizmalarına dönü mü tür. Okullarda özgür e itim ancak radikal bir devrim ile
gerçekle tirilebilir.
Çatı macı Marksist bir kuramcı olan Louis Althusser, burjuvazinin hem baskıcı
devlet aygıtları olan polis, ordu gibi zorlayıcı güç kullanarak hem de ideolojik devlet
aygıtlarını kullanarak toplum üzerinde bir hegemonya kurdu unu savunmaktadır. Burjuva
ideolojisinin yayılmasını sa layan okul ve e itim kurumlarıdır. Althusser’e göre okullar
ideolojik devlet aygıtının bir parçasıdır ve hâkim güçlere hizmet etmektedir. Belli bir
65

grubun elinde olan e itim sistemi sınıfsal ayrımı ve düzeni devam ettirmek için ideolojik
bir baskı mekanizması gibi çalı ır ve bu sınıfsal e itsizli i toplumda me ru kılar.
Marksist gelenek e itimi, hâkim sınıfların kendi kültür ve ideolojisini toplumun
di er kesimleri üzerine kabul ettiren bir tahakküm aracı, ideolojik bir aygıt olarak
görmektedir. Toplumdaki hakim kültür toplumun kurumlarıyla beraber e itim kurumlarını
da yeniden üreterek toplumsal de i menin yönünü belirler ve toplumdaki tahakküm
yapısını muhafaza etmeye yönelik uygulamalarda bulunur (Fidan, 2017). Bu ba lamda
e itim kavramı kamusal sınıflandırmalar üzerinden i leyen bir kurumdur. Fırsat e itli i
kavramı, e itsizli i me rula tırmaktan ve toplumsal e itsizli i hafifletip kitlelere kabul
ettirmenin bir eklidir. Toplumda alt sınıf olarak görülen gruplar hem bürokratik alanlarda
hem de üst düzey konumlarda kendine yer bulamazlar. Sınıf ayrımı örgütsel yapıların içine
de nüfuz etmekte ve toplumdaki e itsizli in yeniden üretimine katkı sa lamaktadır.
levselci kuramlar toplumdaki sınıfsal ayrımı ve tabakala mayı kabul ederler.
Ancak buna bir fırsat olarak yakla ırlar. Birey toplumsal ödül sistemine göre çaba
harcayarak üst konumlara ula mak isteyecektir. Buna ba lı olarak bireysel beceri ve farklar
do rultusunda sınıflar ve tabakalar arası hareket gerçekle tirecek toplumsal bütünle me ve
i birli ine önemli katkılar sa layacaktır. levselcilere göre sistemin alt yapılarını olu turan
parçalar genel sistemi olu turur. E itim bireylere içinde bulundu u yapıları ortak bilinçten
ayrılmadan dinamik ve di er yapılar ile i birli i içinde genel sisteme hizmet eden bir
konuma getirmelidir. levselciler toplumda rekabete dayalı bir yarı oldu unu, bilgi ve
becerisiyle bu yarı tan galip gelen bireylerin ödülünü alaca ını savunur. Ancak bu yarı ın
adillik artları üzerinde i levselciler tarafından pek durulmamı tır. E itimin sınıf ve
tabakalara göre farklılık gösterdi i kabul edilir ancak bireyin bu durumu çalı ma ve ba arı
ile kendi lehine çevirebilece i savunulur.
Çatı macı kuramlara göre sınıf ayrımın temel faktörü ekonomiye dayalı e itsizliktir.
Ekonomik e itsizlik di er e itsizlik alanlarını da beslemektedir. Toplumsal sınıflar belli bir
düzene hizmet etmek için var olurlar. E itim kurumları ekonomik e itsizlik ba ta olmak
üzere di er e itsizlik alanlarından belirgin ekilde etkilenmektedirler. E itim sistemleri
toplum ve birey üzerinde hegemonik bir baskı alanı olu turur. Toplumsal e itlik daha çok
da mülkiyete dayalı e itlik sa lanmadan e itimde e itlik sa lanamaz. E itim çatı macılara
göre kültürel ve sınıfsal propaganda aracıdır. Toplumlar üzerinde gerek baskı ile gerek rıza
göstererek hâkim ideolojiyi kabul ettirme aracına dönü mü tür. E itim kurumları ve
66

uygulamaları tüm e itsizlikleri arkasına alarak toplumsal sınıfların kabulünü ve yeniden


üretimini sa layan birer mekanizma haline dönü mü lerdir.
2.2.5. E itim, Toplumsal Hareketlilik ve Toplumsal De i me li kisi
Toplumsal yapı, toplumsal kurumları ve bu kurumları olu turan i levsel grupların
toplamına denir. Toplumsal yapı hareketli ve de i ken bir özelliktedir. Toplumsal yapıların
ve sistemlerin de i imine toplumsal de i me denilmektedir. Toplumsal sistemin bir alt
sistemi olan e itim sistemi toplumsal sistemin hem de i imine neden olurken hem de
bütüncül olarak sistemsel de i ikliklerden etkilenir. E itimin kültür aktarıcı rolünün
yanında ekonomik, siyasal, kültürel vb olayları etkileme ve bu olaylardan etkileme
ba lamında i levsel bir gücü bulunmaktadır.
Durkheim’ın e itime yakla ımı toplumsal bütünle meyi sa layan geli meci ve
ilerlemeci bir anlayı tadır (Bal, 2018: 63). John Dewey’e göre ise e itim yeniden kurmacı
bir süreçtir ve modern toplumda demokratik bir güçtür. Demokrasi ve e itim arasındaki
ili ki postmodern dönü ümlerin yol açtı ı zorluklarda etkili bir biçimde direnecek ekilde
yapılandırılmalıdır (Carr, 1995). Dewey’in e itim anlayı ı demokratik ve özgürlükçü bir
yapıdadır. Toplum ve birey ona göre birbirinden ayrılamaz ve birbiri üzerinde etki yaratır.
Okullar küçültülmü toplum modelleridir ve ö renci merkezli e itim anlayı ına göre
yapılandırılmalıdır (Kıymet vd., 2014). Demokratik ö renme anlayı ına göre ö rencinin
ö renme sürecine etkin katılımı söz konusu oldu undan bu durum gündeme e itimde
fırsatların e itli i sorunsalını tartı ma olarak getirir.
E itim sistemleri, bireysel, grupsal, toplumsal ve evrensel düzeyde ideolojik ve
örgütsel süreçleri yansıtır ve ekillendirir. kinci Dünya Sava ı’ndan sonra e itim
sistemlerinde dünya düzeyinde ideolojik süreçlerin geni lemesi ulusal e itim sistemlerine
etki etmi ve aralarında bir ili kisellik olu turmu tur. Dünyadaki de i imlerden etkilenen
e itim sistemleri ulusal ölçekte de bu de i imden etkilenmi tir. Toplumsal düzeyde ve
dünya düzeyinde olu turulan bir e itim ideolojisi aynı zamanda okulların genel hedefleri
ve müfredatlarına da yansımı tır (Fiala, 2007). Okulların kendine özgü kültürü onu
toplumsal bir sistem haline getirmi tir. Okulların toplumu ekillendirebilme gücünün
yanında toplumsal de i me ve geli meler de okulların kültürüne etki etmektedir.
E itimin de i tirici ve dönü türücü gücü göz önüne alındı ında toplumdaki
de i me ve hareketlilik üzerinde de etkin bir rolünün bulundu u ortaya çıkacaktır.
levselci kuramcılara göre toplum, denge ve düzen üzerine kurulu bir bütündür ve bu
bütünlü ü sa layan toplumsal de erler, normlar ve kurallardır; çatı macı kuramcılara göre
67

ise toplum, temel gereksinimleri kar ılamak üzere daha çok kayna a ula mak adına
mücadele eden kar ıt grupların olu turdu u bir sistemdir (Dinçer, 2003). Dinamik bir
toplumun ö elerinde meydana gelen de i imler e itim sistemini olu turan yapısal ö elere
etki eder ve zorunlu olarak toplumsal gereksinimleri kar ılamak adına onu de i ime u ratır
(Dinçer, 2003). stenilen yönde de i me ve geli meyi do asında bulunduran e itim faktörü
ile toplumsal de i me arasında güçlü bir etkile im gözlenmektedir.
Toplumsal de i me kendi içinde toplumsal hareketlili i barındırmaktadır. E itim
farklı tabaka ve sınıflar arasında gerçekle tirilen dikey toplumsal hareketlili in bir aracı
olarak kabul edilmektedir. Durkheim (2016: 51)’a göre e itim tabakalara göre farklılık
göstermekte olup e itlikçi bir e itim için ancak tarih öncesi dönmelere gitmek
gerekmektedir. Toplumsal yapı homojen olmadı ı için e itimde de farklıla ma ya anacak
her toplum kendine özgü bir toplumsal çevre in a edecektir. Ancak birey kaderini
kabullenmeyip e itim faktörü ile tabakalar arasında dikey hareketlilik gerçekle tirebilir.
Davis ve Moore’a göre dikey hareketlilik için fırsat e itli inin derecesi önemlidir ve
bireyler ödüle ula mak için e it artlarda yarı malıdır (Aydın, 2014). Marx ise e itsizli i
ekonomik alt yapıya dayandırır. Sermayenin ve üretim güçlerinin e itsiz da ılımı her
alanda oldu u gibi e itimde de bir fırsat e itsizli i yaratır. Toplumsal de i me ve
hareketlilik burjuva sınıfının tekelindedir.
Modern toplum tanımı bili im ça ıyla beraber bilgi toplumu olarak anılmaktadır.
Toplumlarda bilgiye verilen önem bilgiyi üreten ve i leyen kurumları da önemli hale
getirmi tir. E itim sistemi ve e itim kurumları bilgiye ula ma ve bilgiyi yayma konusunda
olumlu veya olumsuz anlamda sorumluluklar üstlenmi tir. Toplumda önemli bir etken
haline gelen e itim, toplumsal yapı ve olaylara da yön vermektedir. E itim, tabakalar
arasında bir üst konuma geçebilmek adına dikey toplumsal hareketlilik için bir araçtır.
Ancak dikey toplumsal hareket ve fırsat e itsizliklerinin ve görece sosyal hareketlilik
anslarının bireyin içinde bulundu u sosyal sınıf yapısıyla ili kili oldu u görülmektedir
( engönül, 2008). Bu ba lamda görece üst sınıftaki bireylerin daha üst bir sınıfa geçmesi
kendinden daha alt sınıfta olan bireylere göre daha kolaydır. Dikey toplumsal hareketin
yapısı hareketi gerçekle tiren sınıfların konumlarına göre farklıla maktadır. Bu durum
toplumsal hareketlili i daha karma ık ve daha çok bile ene ba ımlı hale getirmektedir.
Gramsci’ye göre devrimci sosyal de i me, sosyal hegemonyanın parçasıdır ve
okullar hegemonik bir i levdedir. Burjuvazi, sivil toplum yoluyla hegemonik süreçleri
sürdürür ve yeniden in a eder. Hegemonya, e itim gibi kurumlar üzerinden bireylere rıza
68

kayna ı olur ve böylece gerek baskı gerek ikna yöntemi ile topluma nüfuz eder, toplumsal
de i me ve hareketlili e yön verir. Hegemonyanın sa lanması toplumsal düzen için
düzenlilik ve süreklilik sa lar ve bu hegemonik ili kinin sürdürülmesinde e itim faktörü
önemli bir ko uldur (Aka, 2009). Radikal sosyal de i me, e itimin aktarıcısı oldu u
kültürel gelenekten beslenir. E itim, hegemonik güçlere rıza gösterme ve toplumsal ikna
aracı olarak kullanılmaktadır. Gramsci dü üncesinde rızaya dayalı hegemonya önemlidir.
Üst yapı alanlarından biri olan e itim kurumları, ikna ve rızaya dayalı hegemonik anlayı ın
önemli birer unsurudur.
Bauman (2020: 70-71)’a göre toplumdaki e itim yoluyla yükselme algısı
e itsizlikleri kapatan bir incir yapra ıdır. Akademik kazanımlara paralel olarak elde edilen
toplumsal ödüller sistemi toplumsal hareketlikte yetersiz kalan bireyleri ba arısız olarak
nitelemektedir. E itim, gayret gösterip sıkı çalı anlara daha iyi konumlar vaat etmektedir.
Topluma yerle mi ve sürekli geni leyen e itsizlik için ortaya konulan bu durumun içi
günümüzde iyice bo almı tır. Bilginin mülkiyeti üzerine konumlanan bilgi toplumunda
e itsizlikleri giderme çabalarının içi daha da bo altılmaktadır. E itimin toplumsal
hareketlilikteki iyimser rolünü ve yarattı ı e itlik algısını kabul ederken dünya üzerindeki
üniversite diplomalı i siz ordusu ve istihdam sorunu da göz ardı edilmemelidir.
Hegel, toplumsal varlı ın in asını akıl ve özgürlük kavramlarının birbirini kar ılıklı
ko ullandırması ile kuruldu unu yani toplumun anlamının özgürlü ün gerçekle tirilmesi
oldu unu belirtir (Göçmen, 2016). Rasyonel ba lamda birey toplumdan kendi özgürlü ünü
çıkarmaktadır. Ancak günümüzde yani kapitalist insan ili kilerinin ba at unsur oldu u
ça ımızda toplumun bireyi özgürle tirici yapısı tartı ma konusudur. Bireyin içinde
bulundu u artları kaderci bir biçimde kabul etmesi ve mevcut durumun koruması
gereklili i bireye çe itli yollarla kabul ettirilmektedir. Aile ortamında ba layan bu
kabulleni durumu e itim sistemi içinde birey üzerinde daha da etkili olmaktadır.
E itim toplumsal bir süreci yansıtmaktadır. E itim, toplumsal kültürün
aktarılmasında rol alırken, toplum bütünlü ünü de sa lar. O halde e itim hem kökeni hem
i levi bakımından toplumsal bir olgudur (Arslan, 2001). E itim olgusu toplumsal
süreçlerden etkilendi i gibi toplumun yapısal dönü ümünü de etkilemektedir. Toplumsal
sınıf ve tabakaların varlı ı e itim faktöründen etkilenmi , sınıf ve tabakalar da e itim
faktörünü etkilemi tir. Toplumsal kaynakların e itsiz da ılımı e itim üzerinde bir fırsat
e itsizli i yaratmı tır. Yaratılan bu e itimsel e itsizlik ise toplumu sınıflara ve tabakalara
ayırmada önemli bir bile en olarak yerini almı tır.
69

Geleneksel kapalı toplumlarda toplum yapıları do u tan elde edilen ‘edinilmi ’


statüler çerçevesinde tabakalanırken, günümüz açık toplumlarında sosyal yapı dinamik bir
özellik ta ımakta ve kazanılan statüler toplumsal yapı ve tabakala mada etkili olmaktadır
(Önür, 2013: 76). Yukarıya do ru yapılan tabakalar ve sınıflar arası dikey hareketlilikte
bireyin statü kazanmasının önemli etkeni olan e itim faktörü fırsatlara ula ma da bir
e itlik-e itsizlik sorunsalı do urmaktadır. Modern toplumda statü kazanmanın en önemli
aracının e itim oldu u kabul edildi inde bireyler e itimde fırsatlara e it bir ekilde
ula malıdır. Ancak e itimde ortaya çıkan fırsat e itsizli i durumu hakkaniyetli bir
toplumsal hareketlili i ve bireyin statü kazanmasını engelleyici etki yaratmaktadır.
Toplumsal de i im ve e itimi kadın bakı açısından ele alan Tan (1994), e itimin
toplumsal de i imi yeniden yapılandırabildi i mi veya toplumda yapısal bir de i me
gerçekle medi inde seçkinlerin yeniden üretimi aracına mı dönü tü ü sorunsalından
hareketle e itimdeki yönelimlerin toplumdaki yönelimlere ı ık tuttu unu savunur.
E itimdeki yönelimler, de i en toplumsal ko ullar kar ısında toplumun tepkilerini de i en
toplumsal dü ünce ve tutumların ölçe inde ölçmektedir. E itimdeki cinsiyet farklıla ması
ve kadının e itim faktörü içindeki rolü toplumsal dönü ümlerin izinde kendini
göstermektedir. Belli özellikler ve cinsiyet faktörü nedeniyle toplumda yoksun konumda
bulunan grupları genel kalkındırma ve bütünle tirme sürecinde e itim sistemlerine büyük
i ler dü mektedir.
levselcilere göre toplum birbiri ile uyumlu ve i birli i halinde yapılardan olu ur.
Bu yapılar sürekli de i im ve dönü üm halindedir. Önemli olan ortak toplumsal bilinçten
uzakla madan ve kuralsızlık durumlarına dü meden bu de i im ve dönü ümün
tamamlanabilmesidir. Bu ba lamda e itim faktörü ile bireyler toplumsal ortaklı a
yönlendirilirler, toplumsal de i ime uyum sa layan ve görev bilinci ile donatılmı bireyler
haline gelirler. Toplumsal hareketlilik için e itim birey açısından vazgeçilmez bir
faktördür. Birey e itim olanaklarını de erlendirebilme durumlarına göre statü kazanabilir,
yukarı yönlü bir dikey toplumsal hareket gerçekle tirebilir. Böylece e itim yoluyla kendi
bilgi ve becerilerinin farkına varan birey toplumda önemli konumlara yükselebilir,
toplumsal yapının i levsel bir parçası olabilir. levselciler bireylere e it imkânlar
sa lanması gerekti i belirtirler. Fakat toplumda olu an tabakala mayı i levsel
gördü ünden her tabakanın kendine içkin i levsel bir parça oldu unu kabul ederler. Bu
durum i levselcilerde e itlik-e itsizlik kavramları üzerinde pek derinlemesine
durulmadı ının göstergesidir.
70

Çatı macılara göre toplum içindeki gruplar belli bir amaç için mücadele halindedir.
Mülkiyete ve üretim araçlarına sahiplik durumuna göre olu an mücadele, statü, güç,
iktidar, hegemonya, sosyal sınıf alanlarına do ru geni lemi tir. Marx’a göre devlet burjuva
sınıfının bir organıdır ve ona hizmet etmektedir. Devletin yürüttü ü e itim faaliyetleri ise
bu amaç çerçevesinde egemen güçlerin iktidarını korumak ve sınıf ayrımı yaratıp sınıfları
yeniden üretimini sürdürmek adına i lemektedir. Bu ba lamda e itim e itsizlik
alanlarından biridir ve hâkim ideolojiye hizmet etmektedir. Ayrıca kültürel sermaye
açısından da birey e itsizli i me ru görme bilincini yine okullarda kazanmaktadır.
Toplumsal de i im sermaye sahiplerinin ve hegemonik güçlerin istedi i ve belirledi i
yönler do rultusunda ilerlemektedir. E itimde ya anan e itsizliklerin sonucunda toplumsal
hareketlilik bireyleri sınıfsal ayrıma maruz bırakmaktadır.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
ANAL T K ÇÖZÜMLEMELER VE BULGULAR

3.1.Analitik Çözümlemeler
Bireye ve toplumsal olana ve bunlar arasındaki ili kilere ait hemen her eyi
inceleme konusu yapan sosyoloji disiplini önemli bir toplumsal konu olan e itim konusunu
da içine alıp analiz etmektedir. E itim faktörü toplumsal yapıyı belirgin ölçüde
etkilemektedir. Sosyolojinin alt disiplini olarak kabul edilen e itim sosyolojisi belli bir
metodolojik alt yapı ile toplumsal yapı-e itim veya birey-toplum-e itim arasındaki
ili kiselli i bilimsel olarak analiz etme ve yorumlama çabasına girmi tir.
E itim sosyolojinde otoritelerce kabul edilen i levselci, çatı macı ve etkile imci
olmak üzere üç temel yaygın kuram vardır. Bu her üç kuram kendi çerçevesinden olay ve
olguları açıklama giri iminde bulunmaktadırlar. Bu çalı mada konu edinen i levselci ve
çatı macı kuramlar olay ve olguları açıklamada genel bir çerçeve çizdiklerinden makro
kuramlar olarak kabul edilmektedir. levselci ve çatı macı kuramlar bilimsel yöntemi
kullanarak kuramsal bilgi elde etmeye çalı ırlar. Kuramlar bize e itim gibi büyük sosyal
olguların toplumsal ba lamlarını analiz edebilecek bakı açıları sunar (Birkök, 2013: 29).
E itim alanındaki yöntemsel ve kuramsal bilgi toplama ve analiz çalı maları e itim
sosyolojisi ba lı ı altında toplanmı tır.
levselcilik ve çatı macılık yakla ımları toplumsal olayların do asını açıklamaya
çalı ırken bireyler üzerinde etki eden dı sal güçlere odaklanırlar. Pozitivist bir görü ü
benimseyen bu yakla ımlar olgu ve olayların sonuçlarını yine olgu ve olaylar üzerinden
nedensellik çerçevesinde açıklamaya çalı ırlar. Ampirik sosyolojik bakı açısı teorik bir
temele dayanmalıdır. Ancak bu ekilde somut olgular ve soyutla tırılmı kavramlar
arasında sistematik bir ba kurulabilir, toplumsal fenomenler arasındaki ili kiler
derinlemesine analiz edilebilir (Günay, 2006). Toplumsal ya amın ve de i imin neden ve
sonuçlarını belli bir dinamik genel çerçeve üzerinden analiz etme çabaları i levselci ve
çatı macı paradigmanın kesi im noktalarındandır denilebilir.
Birkök (2013: 36-40)’e göre i levselci yakla ımlar toplumu ayrı ayrı çalı an fakat
bir bütün olarak i leyen birbirine ba ımlı i levsel parçaların birle imi olarak görürler.
Toplumun bütünü ve parçaları, uyum ve devamlılık halinde olmalıdır. Bu uyumun en temel
parçası birey, bireyi ise topluma uygun hale getiren e itimdir. Çatı macı yakla ımlar ise
72

i levselcilerin aksine toplumu çıkarları birbirine zıt, aralarında çeki me ve çatı manın daim
oldu u birey ve gruplardan olu an bir yapı olarak görmektedirler. Toplumdaki çıkar
grupları arasındaki çatı macı mücadele toplumda belli bir hiyerar i, örgütlenme ve
yapılanma olu turur. Çatı macılarda e itim kavramı ise tüm bu durumların içinde makro
ba lamda analiz edilir.
levselcili e göre e itim, toplumsal sistemin içinde bir sosyalle me organıdır.
E itim ile toplumsal norm ve de erler bireylerce içselle tirilir, birey topluma uyumlu hale
getirilirken çatı macılara göre ise e itim, toplumsal çıkar çatı malarının ya andı ı bir
düzlemde üst sınıflara hizmet eden bir kurumdur ve e itim faktörü ile alt sınıflar üst
sınıfların egemenlik alanlarına ve hegemonyasına rıza gösterecek pozisyona gelir (Ta
Çetin, 2018: 2). Çatı macı kuramcılar, i levselcilerin e itimi bireyin toplumsala uyumu
fikri konusunda ele tirirler. Buna göre bireyin e itim ile uyum sa ladı ı daha do rusu
kabullendi i ey üst sınıfın kuralları, norm ve de erleridir.
Toplumdaki çıkar çatı maları ve güç ili kileri çatı macı yakla ıma göre e itim
sistemine etki etmektedir. Toplumdaki hâkim sınıflar iktidar ili kileri ba lamında e itim
sistemlerini kendi çıkar ve amaçları do rultusunda ekillendirirler. Böylece egemen güçler
toplumu gerek baskı gerek rıza ile istedi i gibi yönetebilir. levselci yakla ım ise bunun
tersine toplumdaki yapı ve i levlere odaklanmı lardır. Toplumsal de i menin yarataca ı
dengesizlik durumları e itim ile giderilebilir. Birey toplumsal norm ve de erlere uygun bir
ekilde e itildi inde toplumsalla ır, i levsel bir parça olarak toplumun denge ve refahına
hizmet eder.
Olay ve olgulara bütünlükçü ve genel çerçeveden yakla an makro kuramlar, yine
genel ve evrensel sonuçlar ula ma için çaba harcarlar. Makro kuramlardan çatı macı
yakla ımlar sosyal tabakala maya ekonomik sınıfsal bir çözümleme ile yakla ırken,
i levselci yakla ımlar sosyal tabakala maya toplumda gerekli ve zorunlu bir i lev olarak
yakla ırlar.
Bu yakla ımların sosyal tabakala ma analizi Macionis (2013: 262) tarafından Tablo 3.1.
deki gibidir:
73

Tablo 3.1. levselci ve Çatı macı Yakla ımlarda Sosyal Tabakala ma Analizi

SOSYAL TABAKALA MA
Yapısal levselci Yakla ım Sosyal Çatı macı Yakla ım

Analiz düzeyi nedir? Makro Düzey Makro Düzey

Tabakala ma, toplumun bütün Tabakala ma, bazılarının


Sosyal tabakala ma nedir? olarak yararlandı ı ve e it yararlandı ı di erlerinin zarar
olmayan ödüller sistemidir gördü ü toplum kaynaklarının
bölünmesidir.

Sosyal konum (pozisyon) Sosyal konum (pozisyon) toplumun


Sosyal Pozisyonumuzun sebebi rekabetçi ekonomide ki isel kaynakları bölme eklini yansıtır.
nedir? yetenekleri ve becerileri yansıtır.

Evet. E it olmayan ödüller Hayır. E it olmayan ödüller


insanları çok çalı maya te vik "sahipler" ve "sahip olmayanlar"
ederek üretimi artırır ve yeni yaratarak sadece toplumu bölmeye
E it olmayan ödüller adil midir? fikirleri dener. yarar. Sosyal e itsizli e kar ı
Daha önemli i lerle daha büyük yaygın bir kar ıtlık vardır
ödülleri ili kilendirme yaygın
olarak kabul edilmi tir.
Kaynak: Macionis (2013: 262)

Tablo 3.1 de görüldü ü üzere i levselci ve çatı macı yakla ımlar sosyal
tabakala maya farklı bakı açılarıyla yakla maktadırlar. E itim kavramı toplumsal bir
yapıda olup iç ve dı etkenlerden etkilenmektedir. Toplumda olu an tabakala ma ve e itim
arasında kar ılıklı bir ili kisellik söz konusudur. Toplumsal düzen içinde farklı
perspektiflerde olsa da her iki yakla ım açısından e itim önemli bir çalı ma konusudur.
Çatı macılara göre bu tabakala ma sürekli bir e itsizlik durumu, i levselcilere göre ise
tabakala ma toplumsal sistemin devamını sa layan bir i levsel parça olarak yorumlanır.
levselcilerde tabakala ma önemli bir toplumsal i levdir ve hatta toplum için
yararlıdır. E itsizlikler toplumda bazı önemli i levleri do urur. Tabakala ma hem evrensel
hem de zorunludur. Tabakala ma sonucu ortaya çıkan e itsizlik durumları zorunludur
74

çünkü belli toplumsal konumlar sistemin devamı ve refahı için di erlerinden daha
önemlidir. Durkheim’a göre toplum her türlü otorite tipini üretir.
Toplumdaki e itsizli e konu olan ey toplumda itibar görüyorsa toplumsal
e itsizli in kayna ı yine o toplumun kendisidir. Durkheim, burada okul kurumlarını ve
e itimi devreye koyar. Ona göre okulların i levi topluma uyum konusunda bireylere belli
ahlak yapılarını i lemek, toplumsal bütünlü ü ve düzeni korumaktır. Toplumda bir
e itsizlik ve tabakala ma olsa da e itimde fırsat e itli i sa lanmalıdır. Çünkü e itim
bireylerin adil bir düzlemde yarı abilece i ve bireye statü kazandırabilecek bir alandır.
E itimde fırsat e itli inin sa lanmasında Durkheim, devletin önemli bir kurum oldu unu
belirtir.
Öte yandan Marx, devletin burjuva sınıfına ait bir kurum oldu unu, burjuva
sınıfının ve kapitalist sistemin çıkarlarına hizmet etti ini, toplumdaki kutupla ma ve
e itsizli in devamını sa ladı ını belirtir. Temel sosyal sınıfları üretim araçlarına sahip olan
burjuvazi ve bunlardan yoksun olan proleterya sınıfı olu turur ve bunlar arasındaki çatı ma
kaçınılmazdır (Goodwin ve Scimecca: 2015: 105). Marx çözümü ise sınıf mücadelesinde
ve çatı mada arar. Ezilen ve mahrum konumda bulunan gruplar bu durumda bilinçlenerek
tepkisel hale gelirler ve sisteme sava açarlar. Aksi takdirde toplumda e itsizlik ve
tabakala ma hiç bitmeyecek, hep yeniden üretilecektir. Durkheim’ın aksine Marx,
toplumdaki mükemmel denge yerine toplumsal çatı mayı ve sınıf mücadelesini öne sürer.
Alt sınıfların birlik ve hareketi ile ele geçirilen kurumlar belli zümre yerine tüm insanlı a
hizmet edecek duruma gelir ve toplumsal düzen i te o zaman sa lanır.
Marx’ın yakla ımına göre e itim sistemi ise kapitalistlere aittir. Toplum adil
olamadıkça e itimde hep bir e itsizlik ve sınıfsal ayrım ya anacaktır. Toplumsal sistemin
devamı ve üretimi konusunda çözümlemelerde bulunan Marx ve Durkheim bu durumlara
engel olan, i lerli ini yitirmi bireysel ve toplumsala dönük benzer ele tirilerde de
bulunmu lardır. Örne in Durkheim’da anomi (kuralsızlık) kavramına benzer olarak
Marx’ta yabancıla ma kavramını görürürüz. Bu ba lamda Marx çözümü sınıf mücadelesi
ve çatı mada ararken, Durkheim çözümü toplumsal i bölümü ve kolektif bilinçte arar.
E itim olgusuna bu çözümlemelerin içinde önemli görevler yüklemi tir.
Tezcan (2013: 46-47)’ın çalı masından yola çıkarak e itim konusunda i levselci ve
çatı macı yakla ımların benzer ve farklı özellikleri ile bu yakla ıma getirilen ele tiriler
ba lamında a a ıdaki sonuçlara ula ılabilir:
75

1-Bu iki yakla ımın ortak noktalarından biri e itime geni bir toplumsal çerçeveden
bakmalarıdır. Toplumsal sistemlerle ba lantılı olan e itim, düzenin devamlılı ını sa lar.
2-Her iki kuram da ça da dünyada e itimin toplumsal hareketlilik ve ortak
de erler olu turma i levini kabul ederler. Fakat i levselcilere göre e itim ça da toplumun
akılcı çözümlemeler tarafını olu tururken, çatı macılara göre ise okul kurumları ve e itim
egemen seçkinci sınıfın toplum üzerindeki denetimini gerçekle tirir.
3- levselci yakla ımlarda okullar önemli toplumsal bir i levdir. Okul yeni nesli
e iterek sistemin dengesini, toplumsal refahı, e itli i sa lamaktadır. Okulların nitelikleri
ö renci ba arısını do rudan etkiler. Bu sebeple okul kaynakları iyile tirilmelidir.
Çatı macılar ise okul dı ı ailesel ve ekonomik etkenlere daha çok atıfta bulunurlar. Buna
göre toplumsal etmenlerin bireyin e itim hayatı üzerinde büyük etkisi olmakla birlikte
toplumsal e itlik sa lanmadan okullarda e itlik sa lanamaz. Bu ba lamda akademik ba arı
sadece sınıfsal ayrıcalıklı konumlara ait olur.
4- levselcilere göre e itim ça da toplumda bireylere fırsat e itli i sunmu tur.
Böylece bireyler e itimden yararlanarak kendi yetenekleri ile belli bir konuma eri mi tir.
Çatı macılara göre ise e itimde fırsat e itli i bir aldatmacadır. Fırsat e itli i üst sınıfın
kendi çıkarlarını korumak için toplum üzerinde olu turdu u bir kurmacadır. Böylece
e itimde ba arısız olanlar suçu sınıfsal ayrımcılık ve e itsizlik uygulamalarında de il
bireylerdeki yeteneksizli e ve tembelli e ba larlar.
5- levselci yakla ımlar toplumsal gruplardaki e itimsel ba arı farklarını genellikle
okul dı ı faktörlere ba lamaktadırlar. Çatı macılara göre ise e itsel ba arı farkları okul içi
ve okul dı ı süreçlerde yatmaktadır. E itim ö retim programları ve yöntemleri alt sınıf
ö rencileri olumsuz etkileyecek ve bir ayrıma maruz bırakacak biçimde tasarlanmı tır.
6- levselci ve çatı macı kuramcılar, bireyleri toplumsalla manın bir ürünü olarak
gördükleri ve insanın bireysel özgürlü ünü ihmal ettikleri noktasında ele tirilirler. ki
yakla ımda da topluma a ırı vurgu vardır. Bu ba lamda bireylerin e itim hayatındaki
mikro boyutlardaki devinimleri ve karma ık ili kiler a ının göz ardı edildi i kabul
edilmektedir.
levselci kuramcılardan Davis ve Moore, 1945 yılında yayınladıkları
‘Tabakala manın Bazı lkeleri’ adlı çalı malarında toplumda mutlak anlamda bir e itli in
olmadı ını ve toplumsal tabakala manın evrensel bir zorunluluk oldu unu savunmu lardır.
Tabakala ma ile bireyler belli mevkilere gelerek topluma i levsel katkı sa larlar.
Toplumda bazı konumlar di erlerine göre daha fonksiyoneldir. Tabakala manın temel
76

fonksiyonu bireyleri sosyal yapılar içinde belli mevkilere yerle tirip motive etmektir
(Aydın, 2014). Toplum, yetenekli ve e itimli ki ileri önemli ve i levsel konumlara
getirerek ödüllendirir. E itim dikey toplumsal hareketlilik için bireylere bir fırsat kapısıdır.
E itimde ödüllere ula ma konusunda e it artlar altında bir yarı vardır.
Yukarıda özetlenmi olan Davis ve Moore’un e itim ve tabakala ma konusundaki
görü lerine Tumin (1953), u ele tirileri getirir:
1- Davis ve Moore’un bahsetti i toplumsal mevkilerin önem derecesinin
nesnel bir ölçümü yoktur. Bu ba lamda toplumdaki bütün mevkiler aynı
ekilde önemlidir.
2- Mevkilere yerle im konusundaki tek faktör ödül sistemi de ildir, ki isel
istek ve talepler göz ardı edilmemelidir.
3- Farklı sosyal tabakaların içinde bireylerin yeteneklerini açı a
çıkarabilmeleri hususunda fırsatlar e it olmamaktadır. Bireyin yetene ini
ortaya çıkarmasını engelleyen tabakala ma içinde kast sistemleri
bulunmaktadır.
4- Yetenekleri ölçen etkili bir sistem yoktur. levsel olarak önemli
mevkilere gelenlerin üst düzey yeteneklerinin olması gereklili i gösteren bir
kanıt da yoktur.
5- Yetenek konusu sınıfsal bir konudur. Üst sınıflar yetenek seçimlerini
kendi ilkelerine göre yaparlar.
6- Ekonomik adil da ıtımın olmadı ı toplumlarda tabakala ma i levsel
de ildir. Toplumdaki e itsizlikler sosyal çatı maları tetiklemektedir. Bu
çatı malar göz ardı edilmemelidir.
Bu açılardan bakıldı ında Tumin’e göre Davis ve Moore’un ortaya koydu u
tabakala ma yakla ımı nesnel gerçekli i tam olarak yansıtmamaktadır. Tabakala ma
hakkındaki görü leri bir bilimsel formül gibi her toplumda geçerli olamaz, aynı etkiyi
yaratması beklenemez. Buna ek olarak toplum içindeki i levsel pozisyonların önem
dereceleri tartı maya açık bir noktadadır. Ayrıca Tumin’e göre Davis ve Moore’un
kuramında toplumdaki ekonomik e itsizlikler göz ardı edilmi tir. Ekonomik sebepler
birçok toplumsal olayın geli iminin temelini olu turur. Ekonomik etkenlerin dikkate
alınmadı ı sistemde sınıfsal ayrımlar, fırsat e itsizlikleri ve tabakalar arasında olu an derin
ayrımlar toplumu i levsellikten uzak bir noktaya ta ınmaktadır.
77

Yapısal levselcili in modern dönem temsilcilerinden olan Parson’a göre e itim


liyakate dayalı meritokratik bir sistemde olmalıdır. Böylece birey, sa lanan e itlik
ortamlarında rekabet ve çalı ma ile ödüle ula acak, toplumun kalkınmasında rol
oynayacaktır. nal (1992), çalı masında çatı macı kuramcılardan Bowles ve Gintis’in
meritokratik e itimi reddettiklerini söyler. Bowles ve Gintis, meritokratik düzenin
kapitalist sistemin me rulu unun kabulü için insanları ikna eden bir kandırmaca oldu unu
savunur. Yüksek konumlardaki insanlar bu konumlara layıktır çünkü onlar di erlerine göre
daha yetenekli ve çalı kandırlar görü ü topluma kabul ettirilir. Hâlbuki ortada e itsizli e
dayalı bir yarı ve bunun sonucunda yükselme vardır. Kapitalist toplumlardaki okullar
toplumsal e itsizli i yeniden üreten bir araçtırlar ve kapitalist düzende okullar asla özgür
olamazlar.
Gök (2019), meritokrasinin ideal bir adalet prensibi sa layabilece ini, ki inin
mülkiyet, sınıf vb özelliklerine bakılmaksızın beceri ve yeteneklerine göre
konumlandırıldı ı bir örgütlenme biçimi oldu unu kabul eder. Bu görü ü ile Parsons’ı
destekler niteliktedir. Ayrıca ki inin almı oldu u e itim ile elde edece i toplumsal statüsü
arasında do rudan bir ili ki oldu unu ve bunun da meritokrasi ile sa lanabilece ini
savunur. Ancak Gök (2019), meritokratik görü ün herkese e it e itimsel haklar sa layaca ı
ve adil bir eleme sistemi olu turaca ı konusunun tartı maya açık oldu unu söylemektedir.
Çünkü öncelikle e itimin ba ımsız, fikir ve ideolojilerden arınmı , nesnel yapısı ile
içeri inin ve uygulama ekillerinin nasıl ve hangi de er yargılarına göre düzenlenmi
oldu u konusu tartı maya açıktır. Bu özelliklerin uygun hale getirilmesi ile e itimde
meritokratik bir sistem sa lıklı ekilde i leyebilir.
Açıkgöz (2000) ise, halkın psikolojik alanda maddi ve manevi ya am artlarının
teminat altına alınıp, entelektüel alanda ise e itim sistemin beceri sahibi olan herkese, her
derecede imkân sa laması ile bütün sahalarda olu turulabilecek e itlikçi politikalar
sayesinde bireyin kabu unu kırıp toplumsal hayatta ve sosyal hiyerar ide hak etti i üst
seviyeye ula abilece ini belirtir. Ona göre toplumsal hiyerar i ve özgürlük/e itlik
kavramları arasında bir çeli ki var gibi görünse de bu toplumsal düzen için gereklidir.
Burada önemli olan hiyerar ik düzenin liyakate göre olu turulmasıdır.
Bir di er modern dönem yapısal i levselci kuramcılardan Robert Merton, Durheim
ve Parsons i levselcili ine bazı ele tiriler getirmektedir. Merton, i levselcili in bir
toplumdaki bütün olguların hepsinin birey ve toplum üzerinde belli bir i levi vardır
görü ünü reddeder. Yapısal i levselcilikte uyum, i lev ve de er kavramlarına yapılan a ırı
78

vurgu toplumsal gerilimleri görmezden gelmi tir (Aydın, 2014). Ona göre bir toplumsal
yapıda geçerli olan i lev ba ka bir yapıda aynı olumlu etkiyi bırakmayabilir.
Evrensel i levsel norm ve de erler bütün toplumlarda olumlu i lev yaratmaz. Bu
ba lamda bazı i levler olumsuz yani bozuk bazıları da i levsiz olabilir. Örne in e itimsel
yakla ım ve uygulamalar bazı toplumlarda olumlu bir i lev yaratırken bazılarında bozuk
i lev do urabilir. Anomi kavramı da toplumdaki bozuk i levler ile ili kilidir. Merton,
i levselcili in evrensel bir düzene ve uyuma odaklandı ını belirterek bu a ırı dengeci
tutumu ele tirmi toplumsal yapıda açık i lev, bozuk i lev, gizil i lev gibi ayrımlara
giderek daha orta boy bir görü ortaya koymu ve böylece klasik i levselci yakla ımlardan
ayrılmı tır.
Parsons ile birlikte adı anılan modern i levselci görü sanayile en modern toplumda
e itimin sınıflar arasında bir dikey hareketlilik aracı oldu una vurgu yapar. Toplumsal
konumlar liyakate göre da ılır, ba arısı ölçüsünde birey ödüllendirilir. E itim bireylere
e itlik sa lar. Çünkü okullar objektif ölçütlerle herkese e it bir yarı ma ansı tanır. Torun
(2016)’a göre çatı macılık temelli yeniden üretim kuramları bu görü e kar ı çıkar. Yeniden
üretimcilere göre toplumda korunan ey sınıfsal konumlar ve mevcut e itsizliklerdir.
Yukarıda bahsedilenler mevcut sınıfsal yapıyı ve e itsizli i gizlemek için birer kılıf
rolündedir. E itimin sınıfsal yapısını ve e itsizli i yeniden üreten konumunu Althusser
yapısal olarak ele almı , Bourdieu ise kültürel süreçler üzerinden ele alarak ele tiri
getirmi tir.
E itimde liyakat sistemine (meritokrasi) dayalı i levselci görü lere kar ı çıkan bir
di er yeniden üretim kuramcısı Basil Bernsteindır. Bernstein’ a göre okullarda ö retilen
müfredat ve onun ö retilme biçimleri ile ö retmen ve ö renciler arasındaki güç ili kileri
toplumdaki güç ili kilerinin yansımasıdır. Bu durum okul kurumlarını liyakat temelinden
uzakla tırır. Böylece okullar fırsat e itli i kılıfının ardına sı ınan sınıfsal ve kültürel
yeniden üretim kurumlarına dönü ür. Buradan anla ılaca ı üzere Berstein, liyakat
sistemine de il, günümüzdeki liyakat anlayı ve yapısına kar ı bir tavır içindedir. Bu
ba lamda ekonomik indirgemecilikten uzak bir görü sergilemeye çalı an Berstein, klasik
Marksist kuramcılardan ayrılmaktadır. Bu ba lamda Berstein’da çatı macı, i levselci ve
hatta simgesel etkile imci kuramsal esintiler oldu u söylenebilir. Ayrıca Bernstein,
Durkheim’ın toplumsal düzenin ve istikrarın temeli olarak öne sürdü ü toplumsal
i bölümü fikrine toplumdaki sınıfların yapılandırıldı ı ve yeniden üretildi i yerler olarak
bakmaktadır.
79

Köse (2001)’ye göre Berstein, e itim ve sembolik dilsel kodlar ili kisi üzerinde
çalı malar yapmı tır. Ona göre e itim ve e itim örgütlenmeleri orta sınıfın karma ık dilsel
ili kileri üzerinden örgütlenmi , alt sınıfın basit dilsel kod ili kileri üzerine egemenlik
kurarak onları yok etmektedir. Bu iki sınıfa mensup çocukların bilme biçimleri arasındaki
fark bilmenin maddi bir temele indirgenmesinden kaynaklanmaktadır. Bu durum e itimde
alt sınıf aleyhine bir fırsat e itsizli i yaratmaktadır. Bersntein, ba ta okul olmak üzere di er
toplumsal kültür ve yapı üreten kurumlarda da üretilen dil, söylem, iktidar ili kilerinin
üretilme biçimlerinin kural ve ilkelerini çözümlemeye giri mi tir (Köse, 2001). Kültürel
alanlar üzerinde çalı malarını yo unla tıran Berstein, özellikle e itim kurumlarındaki
me ru bilgi üretimi ve sistem yapısının toplumdaki egemenlik üretilmesi ve
me rula tırılmasına katkısını incelemi tir.
E itimin seçme i levi ve bu hususta devlet stratejilerinin sorunlu noktaları üzerinde
duran ele tirel çalı malar, i levselci yakla ımın ideolojik düzeyde e itimsel e itsizli i
me ru kabul etmesi ve kapitalist toplumun yeniden üretiminde e itime yüklenen
anlamların tespiti üzerinden tartı malar getirmi tir (Rysakova, 2017: 4). Bowles ve Gintis
ile Louis Althusser’in konu ile ilgili teorik çalı maları e itim ve ekonomi alanlarındaki
kar ılıklı toplumsal ili kiler üzerinden yürüyen bir kar ılıklılık ilkesi kavramı olu turması
ve bunu ele tirel de erlendirmesi konuya teorik açıdan geni bir alan yaratmı tır.
Tan (1990), iki çatı macı kuramcı olan Bowles ve Gintis ile Althusser’i
kar ıla tırır. Bowles ve Gintis kapitalist e itim sistemini ele tirirken e itli in sa lanması
için kapitalist ekonominin tümüyle dönü türülmesi gerekti ini savunur. Althusser ise
üretimin gerçekle mesi için üretim ili kilerinin yeniden üretiminin gereklili ini öne atar.
Bowles ve Gintis’ten farklı olarak Althusser, e itimi kapitalist bir devlet aygıtı olarak
tanımlar. Toplumun üst yapısal kurumlarının bütünü devlet aygıtının bir parçasıdır. E itim
de üst yapısal bir kurum olarak devlet aygıtının bir parçasını olu turur. Bu görü ü ile
geleneksel Marksist kuramın devletin toplumdaki üst yapı kurumlarından sadece biri
oldu u görü ü noktasında ayrılır.
Ayrıca Tan (1990), Althusser’in okul toplumsalla tırmasının ba arılı oldu u
varsayımı ve Durkheim ile Parsons’a benzer olarak sürekli mevcut düzeni açıklama
yönelimi ve e itimsel statükonun devamı analizi çerçevesine i levselci görü lerle benzerlik
ta ıdı ını savunur. Althusser, e itim sisteminden çıkanların herhangi bir yaratıcılık,
özgürlük veya farklıla ma gibi tepkiler yarataca ına inanmamaktadır. Bu görü ü ile
Althusser ele tirel pedagoji kuramcılarından ayrılmaktadır.
80

Kaymak (2016), ele tirel pedagog Giroux’un e itim anlayı ını kaleme aldı ı
yazısında e itimin ona göre politik ve kendi sınırlarını a an bir yapısı olması gerekti ini
savundu unu söyler. E itim alanı güç ve otorite dengesine ı ık tutar, sosyal haklar ve
adalet için bir mücadele alanı olu turur. Birey, e itim sistemi ile içinde bulundu u sınıfsal
ayrıma ve e itsizli e kolektif ileti im olu turup kar ı gelerek ele tirel bir tutum kazanır,
hak ve özgürlükleri için mücadele alanları yaratır.
Ayrıca Kaymak (2016), Giroux’un ve ele tirel pedagojisinin Bourdieu ve
Althusser’in e itimi yeniden üretim mekanizması olarak gördü ü yakla ımlarına kar ı
çıktı ını belirtir. Giroux için kültür önemlidir. Ona göre okullar sayesinde okul bile enleri
(ö retmen, ö renci, kurumlar vb) politik düzlemde sahip olması gereken itibarı kazanır,
e itlikçi ve özgürlükçü bir ruha kavu ur.
Gramsci, siyasal ve ekonomik faktörler yerine ideolojik, ahlaki ve kültürel
etkenlere, entelektüeller önderli inde devrimsel harekete ve devlet mekanizmasının
a abilmek için kitlesel sınıf bilincinin önemine de inir (Slattery, 2017: 244). Toplumsal üst
yapıların analizi ile kapitalist ideolojiyi sorgulayacak ve sınıf bilinci edinmek için i çi
sınıfını e itecek ve örgütleyecek alternatif bir kar ı hegemonya olu turur. E itim kurumları
egemen güçlerin hegemonyasını topluma temelden a ılamak için bir araç olsa da bu
kurumların tabakala tırıldı ı sivil toplum kitleleri kar ı hegemonya ile e itilmeli ve
devrimci bir hareket içinde birle tirilmelidir. Böylece Gramsci, klasik Marksist kuramın
topyekün devrimci ve reformist yapısına kar ı ideolojik, rızaya dayalı, e itimli kitlelerin ve
önder entelektüellerin gerçekle tirece i hareketi vurgular. E itim ve toplumsal tabakalar da
bu hareketin içinde önemli yer tutarlar. Ayrıca Gramsci’nin toplumdaki vicdana verdi i
önem Durkheim’ın toplumsal ahlaka verdi i öneme benzetilebilir.
Gramsci’ ye göre e itim ve okul kurumları devlet hegemonyasını, piyasa
ekonomisini ve bireysel çıkarları ortak kültür üzerinden dayatacak ekilde örgütlenmi tir.
Althusser, e itimi devletin ideolojik bir aygıtı olarak e itsizli in yeniden üretildi i bir alan;
Bourdieu ise e itimi kültürel yeniden üretim üzerinden e itsizliklerin üretildi i bir alan
olarak tanımlar. Fidan (2017)’a göre Yeni Marksist gelenek (Apple, Giroux, Willis vd.)
okulların e itsizli i yeniden üretme özelli ine kar ı direnç kuramını geli tirmi lerdir. Buna
göre e itsizliklerden ma dur olan e itim sisteminin bile enleri üst sınıfların kültürel
hegemonyasını sürdürmeye hizmet eden e itim sisteminin uygulamalarına kar ı direnç
göstermektedirler. Ö retmen ve ö renciler pasif de il aktif birer aktördür ve yaratılan
e itsizliklere yaratıcı tepkiler geli tirmektedirler.
81

Ranciére ve Freire’nin e itim anlayı larını kar ıla tıran Me e (2018: 46), her
ikisinin de ortak noktasının mevcut e itim anlayı ına ve mevcut düzene uyum i levine
kar ı çıkarak e itimde özgürlü ü savunan bir yapılarının oldu unu belirtir. Bu ba lamda
her iki dü ünür de e itimde e itli i savunur, e itsizli e dayalı sınıf ve tabaka olu umlarının
özgürle me ile önüne geçilmesi gerekti ini belirtir. Freire ‘nin ele tirdi i bankacı model ile
Ranciére’in ele tirdi i eski e itim modelleri paralellik göstermektedir. Ancak Me e ’ye
göre bu iki yakla ımın özgürlük anlayı ı farklılık göstermektedir. Ranciére, e itim
sisteminde bireysel zihinsel özgürle me ve zekâların e itli ine vurgu yaparken; Freire
özgürlü e kolektif politik bir anlam yükler ve toplumsal dönü üme vurgu yapar.
Radikal okul ele tiricisi Ivan Illıch ile yeni Marxçı ve ele tirel pedagoji
temsilcilerinden Paul Freire ve Henry Giroux’un e itim anlayı ları kar ıla tırıldı ında her
iki görü de e itimde e itsizliklerin oldu unu ve e itimin sınıfsal bir yapısı oldu unu kabul
eder. Illıch’e göre okullar kapitalist sisteme hizmet eden kurumlardır ve bireyleri sistemin
kölesi yapar. Okullarda derin bir e itsizlik ve tabakala ma söz konusudur. Bu nedenle
okullara ihtiyaç yoktur. Zorunlu e itim bireyleri kutupla tırıp tabakalara ayırmakta, alt
sınıfa sahte bir umut a ılamaktadır. Buna göre en iyi ö renme bireyin kendi ya antıları
yoluyla gerçekle ir. Giroux ve Freire ise tam tersine okulların bir mücadele alanı oldu unu,
bireylere mevcut olan e itsizliklere kar ı bir bütün olarak hareket edebilme özgürlü ü
kazandırdı ını savunmaktadır. Illıch’e göre çözüm okulları tamamen ortadan kaldırmak;
Freire ve Giroux’a göre ise çözüm okulları demokratik politik birer yapıya dönü türerek
krizden fırsat yaratmaktır.
Tan (1983), Illich ve okulsuz toplumunu konu edindi i çalı masında Illich’in
toplumsal gerçekli in bütün hepsinin kurumsalla tı ını, kendine kurumsal dayanak arayan
her gerçeklikte bir alt toplumsal sınıf olu tu u savundu unu belirtir. Okul kurumu da
e itimi kullanarak bu amaca hizmet etmektedir. Tan, ça da toplumun e itim dâhil bütün
kurumlarının radikal ele tirisinin Magna Carta’sı kabul edilen okulsuz toplumun
yıkıldıktan sonra yerine sa lam kanıtlara dayalı bir düzen önerilemedi ini ancak okula
kar ı alınan bu ele tirel tavrın e itim çevrelerine uyarıcı etki etti ini ve okul kurumunun
fonksiyonlarını daha etkili bir hale getirmek için daha somut adımlar atılmasını sa ladı ını
savunmaktadır.
Yukarıdaki yakla ımıyla Tan, bazı eksiklikler ve e itsizliklere ra men okulları
toplumsal de i imin ve düzenin sa lanmasının bir aracı olarak kabul etti i sonucuna
varılabilir. Okulsuz toplumda okulun toplumsal gücünün yerine geçebilecek sa lam
82

temellere dayalı bir eylem ve hareket eması olu turulamaz. Bu görü ü ile i levselcilere
benzetilebilir. Ayrıca okulsuz toplum görü ü çerçevesinde okul ve e itim kurumlarına
getirilen ele tirilerin, toplumda konu ile ilgili farklılık yaratma ve bilinç uyandırma
bakımından hareket yarataca ı ve e itimsel eksiklikleri gidermek için adımlar atılaca ı
konusundaki görü leri ile de ele tirel pedagojiye yakındır denilebilir.
Son olarak kar ıla tırma açısından Weberci kurama göre e itim ve tabakala ma
ili kisi ele alındı ında Weber, sosyal tabakala manın çatı maya neden oldu u konusunda
Marx ile aynı fikirdedir fakat Marx’ın ekonomik temelli modelini basit bularak ona farklı
yakla ımlar getirmi tir (Macionis, 2013: 261). Weber, tabakala ma kuramına ekonomik
e itsizli in yanı sıra ‘statü grupları’ ve güç kavramını getirmi tir. Statü grupları, ekonomik
ve sınıfsal nedenlerle kar ılıklı ili ki halindedir ve bireylerin sınıflar içindeki hayat tarzını
ve sosyal itibarını yansıtmaktadır. Bu ba lamda belli bir statü kültürünün olu turulması
açısından e itim önemli bir alandır. E itim ile belli statü kültürleri ö rencilere aktarılır.
Toplum içindeki statü gruplarını ekillendiren ise toplumdaki egemen güçlerdir. E itim
sistemi ile toplumdaki güçlü ve güçsüz gruplar kendi kültürlerini bireyler üzerine
yerle tirmektedir. Okullar, egemen gruplar tarafından ekillendirilen sosyal statü
gruplarının yeniden üretildi i kurumlardır.
E itim, dar anlamda bir davranı de i tirme süreci olarak tanımlansa da toplumda
ekonomik, siyasal, sosyal birçok i levi bulunan toplumsal yapılara ve hareketlere yön
veren önemli ve tarihsel bir süreçtir. Kültür ile sa lam bir ili kisellik içinde olan e itim,
ayrıca toplumdaki kültürel farklılıklara göre çe itli anlamlarda kar ılık bulmu ve çe itli
görevler üstlenmi tir. Eski ça lardan günümüze, günümüzden gelece e e itimin birey ve
toplum üzerindeki önemi tartı ılan ve üzerinde dü ünülen vazgeçilmez bir faktör olarak
kabul edilmi tir. E itim, günümüzde belli bir ya ve alan ile sınırlanmaktan ziyade ömür
boyu süren bir faaliyet olarak kabul edilmekte, ya antılar ve düzenlemeler buna göre
planlanmaktadır. Ömür boyu i levi olan bir faaliyet özellikle bilgi toplumunda tüm toplum
kesimleri için yüksek bir önem derecesi arz etmektedir.
Hayatın vazgeçilmez bir parçası haline dönü en e itim, temel bir haktır. Bütün
temel haklar gibi e itimden e it imkânlarda yararlanma hakkı da güvence altına alınması
gereken bir noktadadır. E itimi piyasa ekonomisi, endüstriyel bir hammadde, ideolojik bir
egemenlik alanı olarak görmek ve kullanmak zaten toplumda var olan ve kanayan sosyal
e itsizlikleri daha da derinle tirmek demektir. Öncelikle e itlik ve adalet gibi kavramlar
tüm dünya insanlı ı tarafından içselle tirilmeli ve bu durum toplumsal hayatın praksisi
83

haline getirilmelidir. Aksi takdirde atılan her adım, yapılan her faaliyet hep bir eksik
kalacaktır. E itimde fırsatların e itli inin sa lanması için evrensel ve ulusal çapta yasalar
olu turulmalı ve bu yasaların somut bir ekilde uygulanması ve denetimi yapılmalı,
e itimin kamusal de eri korunmalı ve tekelle mesine izin verilmemelidir. Bilimsel veriler,
yöntemler ve ara tırmalar ı ı ında e itim ve toplumun çok boyutlu yapısı bütüncül bir
ekilde de erlendirilmelidir. Bu ba lamda iki makro e itim sosyolojisi kuramı olan
i levselci ve çatı macı kuramların eksi iyle fazlasıyla ortaya koymu oldu u veriler daha
iyi bir toplum ideali için önemli ve büyük bir bilimsel basamak olu turmaktadır. E itim,
toplumsal sınıf, tabaka ve zümreler yerine bütün insanlı a hizmet eden önemli bir i levsel
toplumsal sistem haline getirilmeli ve bu konudaki çalı malar hiçbir zaman yeterli
görülmeden devamlı arttırılmalıdır.
Delphi’deki Apollon Tapına ının giri ine Yedi Bilgelerden biri olan Spartalı
Khilon tarafından yazılan ‘Nosce Te psum’ yani ‘Kendini Bil’ ö üdü Sokrates’ten
Platon’a, Platon’dan Aristo’ya ve daha sonra tüm insanlı a bir düstur olarak sunulmu tur
( çsel Kaleli, 2015). nsanın kendini bilme arzusu ve merak duygusu çevresindeki olup
biteni anlama ve anlamlandırma çabasıyla birlikte bir kor gibi büyümü , insanlı ın
evvelinden ezeline bu sonsuz duygunun var olaca ı kesinle mi tir. Bilme ve bilgelik
sevgisi geni kitlelere yayılmasıyla bu durumu belli bir sistem içine sokma çabaları modern
dönemdeki e itim kurumlarının temellerini olu turmu tur. O zamandan bu zamana olayın
temelinden farklı sapmalar ya ansa da e itimin bireysel ve toplumsal i levi günümüzde
halen tartı maya ve geli meye açık bir konumdadır. E itim faktörünün tarihsel süreç
boyunca sosyal, siyasal, kültürel, ekonomik sebeplere ba lı olarak gerek mikro gerek
makro boyutta iç ve dı etkenlerden etkilendi i görülmektedir. Bu etkile im, e itimin
hareketli zemini üzerinde ortaya çıkan de i im ve dönü ümlerde açık olarak kendini
göstermektedir.
Küreselle me ve kapitalizm örgüsü içinde simülasyonun ve gerçe in ayırt
edilmekte zorlanıldı ı modern ça da, e itim gibi toplumun merkezinde atan bir olgunun
gösteri toplumunun bir parçası olmaması adına sözde pozitif tablolar yaratmanın önüne
geçilerek bilimsel veriler ı ı ında, teori ve prati i ba lamında somut adımlar atılması daha
do ru olacaktır. Özgürlü ün engeli olan toplumsal e itsizliklerin yarattı ı grupla maların
e itim gibi temel ve insani haklara ket vurmasına engel olunarak bireysel ve toplumsal
özgürlük ortamı yaratmak daha ideal bir dünyanın kapısını aralamaktadır. Aksi takdirde
de erlerin çabuk tüketildi i, özden çok biçimin öne çıktı ı ça ımızda, Rousseau (2019:
84

102)’nun ‘görünü te özgür olmak kadar insanı esir yapan hiçbir ey yoktur’ sözü daima
toplumlar için geçerli olacaktır
SONUÇ VE ÖNER LER
Çalı mada elde edilen veriler do rultusunda i levselci yakla ımlarda e itim ve
tabakala ma ili kisi incelendi inde e itimin kitlesel ve zorunlu olmasının gereklili i
üzerinde duruldu u görülmektedir. Sanayi toplumunda bireyler becerilerine göre
mesleklere yerle tirilmelidir. Modern kapitalist toplumun meritokratik yapısı
i levselcilerde özgürlük ve e itlik ba lamında açıklanabilir. Toplumda ortaya çıkan
e itsizlikler ve toplumsal tabakala ma düzenin devamı için i levselciler tarafından olumlu
ve gerekli kabul edilir. E itim faktörü bireylere fırsatlara ula mada e it ans tanıyan
önemli bir etkendir. Birey, kendine sunulan e it fırsatları kullanarak toplumda tabakalar
arasında hareket edebilir, üst konumlara ve statülere yükselebilir. levselci kuramcıların
toplumsal düzenin devamı için e itim konusuna yükledi i sorumluluklar önemli ve kayda
de erdir. Ancak o düzenin kime hizmet etti i ve toplumun temelinde var olan çatı maları
görmezden geldi i, toplumdaki olumsuz i lev ve bozukluklara yeterli önemi vermeyip
tamamen olumlu i levlere yönelmesi, kısmen kabul edilebilir tabakaların ve mesleki
önemin i levini ortaya koyup toplumsal e itsizlikleri ve bunun ba layıcı gücünü bir nevi
yok sayması noktalarında i levselci yakla ımlar ele tirilmekte, eksik görülmektedir.
Çatı macı yakla ımlarda e itim ve tabakala ma ili kisi incelendi inde ekonomik ve
sınıfsal e itsizliklerin daha çok ön plana çıktı ı görülür. Bu ba lamda çatı macı
yakla ımların e itim konusunda i levselcilere göre daha fazla ve daha farklı
perspektiflerde görü leri söz konusudur. Ekonomik alt yapı temelli klasik Marksist
görü ler, Marksist üst yapıya dayanan üst yapı teorileri ve yeniden üretim kuramcıları,
radikal okul ele tiricileri, ele tirel e itim görü leri gibi yakla ımlar toplumsal e itsizlik ve
tabakala ma temelinde e itimi farklı ekillerde yorumlamı lardır. Çatı macı görü lerdeki
sürekli çatı ma fikri ve hatta radikal ba lamda yıkıcı görü leri, ekonomik indirgemeci
görü ler eksenindeki analizleri, deterministik ve tarihsel biçimde genel bir toplumsal
formülasyon elde etme çabaları, toplum içindeki mikro etkile im ve ileti imleri görmezden
gelmeleri veya yeterli önem vermemeleri gibi noktalarda çatı macı kuramcılar
ele tirilmekte, eksik görülmektedir. levselci görü ler mükemmele yakın ve çatı madan
uzak toplumsal denge ve uyum formülasyonu ile çatı macı görü ler ise özellikle klasik
Marksist görü ler do rultusunda belli bir tarihsel a ama ile ortaya çıktı ı kabul edilen
toplumsal dönü üm ve de i imleri salt çatı ma olgusuna ba layan görü leri ile ütopik
kabul edilmektedir. Çatı masız ve salt denge halinde bir toplum dü ünülemedi i gibi her
çatı manın toplumsal denge ve olumlu bir toplumsal dönü üm yaratması da beklenemez.
86

Marksist çatı macı kuramcılara göre e itim; kapitalist sisteme hizmet eden, sınıf
ayrımı ve toplumsal e itsizlikleri yeniden üretmeye katkı sa layan bir araçtır. E itim
sistemi sınıfsal e itsizliklerden ve kültürel birikimlerden ba ımsız olamaz. Sınıfsal yapının
yeniden üretilmesi konusunda okulların i levi hitap etti i ö renci profiline göre farklılık
göstermekte mesleki tabakala manın toplumsal temelleri burada atılmaktadır. Kapitalist
toplumun herkese e it fırsatlar sundu u inanı ı bireyler üzerine kurulan bir aldatmaca
oldu u söylenebilir. Böylece devlet kurumunun bir parçası olan okul kurumları gerek baskı
ile gerekse me ru yöntemlerle alt sınıf bireylerin bulundukları konumları kabul etmesi ve
bu konumlara göre ya am biçimlerini düzenlemesi gereklili ini kabul ettirir. Ele tirel
pedagoji kuramcılarına göre mevcut e itim sistemi bireyleri pasif, sorgulamadan uzak ve
kendilerine verileni kabullenici bir yöntemle sisteme uyumlu hale getirmektedir. Toplumda
ezilenlerin, sınıfsal ayrıma ve uygulamalara maruz kalanların bilinçlenmesi ve
e itsizliklere müdahale etmesi mevcut e itim sistemi ile engellenmektedir. deal e itim,
bireyleri özgürle tiren ve toplumdaki e itsizliklere kar ı birlikte hareket eden yurtta lar
yeti tirmelidir. E itim faaliyetleri serbest piyasa ko ullarına göre ekillenmi , yoksulluk
artı ıyla birlikte toplumsal tabakala malar artmı tır. E itim konusu serbest piyasanın eline
bırakılmamalıdır. E itim ile bireyler demokratik ele tirel alanlar yaratarak toplumu
e itlikçi bir biçimde dönü türme imkânı bulurlar.
E itimde fırsat e itli i/e itsizli i konusuna bakıldı ında i levselci ve çatı macı
görü lerin birbirinden ayrıldı ı görülür. levselcilere göre önemli olan toplumsal
bütünlü ün devamıdır. Toplumsal tabakala ma i levsel olarak var olmalıdır. Birey, e itim
yoluyla toplumdaki hedefledi i üst statülere ula abilir. Bu ekilde e itimde fırsat e itli i ve
liyakat sistemi sa lanabilir. Çatı macı görü ler ise i levselcileri toplumsal e itsizlikleri
özelliklede ekonomi faktörünü görmezden gelmekle ele tirir. Çatı macılara göre e itimde
fırsat e itli i bir aldatmacadır ve tam tersine toplumda bir fırsat e itsizli i söz konusudur.
E itim ve e itim kurumları egemen güçlere ve üst tabakalara hizmet etmektedir. Alt sınıf
bireyler ise e itimden faydalanamamakta, kendine sunulan ve me rula tırılan e itsizli i
kabul etmeye zorlanmaktadır. Belirtilen noktalardan hareketle e itimsel süreçler ve
e itimde ya anan fırsat e itli i/e itsizli i ile toplumsal tabaka ve sınıfların olu umu ile
toplumsal hareketlilik arasında bir ili ki oldu u sonucuna ula ılabilir. levselci
yakla ımlarda bu ili ki adil ve e itlikçi bir mücadeleyi temsil etmektedir ve haklı olanın
hak etti i derecede toplumsal ödül sistemi ile ödüllendirilmesi ile sonuçlanacaktır.
Çatı macı görü ler ise e itim faktörünün bireysel ve toplumsal etkilerini kabul etmekte
87

fakat e itimde ya anılan e itsizlik durumları sebebiyle hakkaniyetli bir toplumsal


hareketlilik ve sınıfsal yapılanmanın gerçekle emeyece ini öne sürmektedir.
Modern toplumda ya anan ve ya anmakta olan geli meler sermaye ve güç
dengelerinin yapısını de i tirmektedir. Kökene, topra a ve sermayeye ba lı tabakala ma
biçimleri küreselle me ve toplumsal etkile imler sonucunda daha karma ık ve çok boyutlu
bir toplumsal sınıf yapısı yaratmaktadır. Klasik ve keskin tabakala ma tanımları ile olu an
toplumsal ayrı ma hem ayrı ma hem bütünle me terazisinde dinamik bir yeniden üretim
sürecine girmi tir. Bilgi üretmenin ve bilgiyi kullanmanın öne çıktı ı ça ımızda e itim
faktörünün önemli bir basamak hatta en önemli basamak oldu u unutulmamalıdır. Birey ve
toplum üzerinde bu denli söz sahibi haline gelmi bir olgunun toplumsal e itsizliklerden
etkilenmemesi mümkün de ildir. E itimde ya anan fırsat e itsizli i ile bireyin toplumsal
statüsü arasında önemli bir korelasyonel ili ki vardır. levselcilere göre modern toplumda
e itim ile statü kazanma durumu en adil yöntemdir. Bireysel çabaların ödülü iyi bir
toplumsal statü elde etmek, toplumda önemli roller üstlenmektir. Çatı macılar ise e itimin
toplumsal e itsizliklerden önemli derecede etkilendi ini e itimde yeterli fırsatlara
ula amayan bireylerin alt statülere itildi ini belirtmektedir. Bu durumda üst statülere
yerle enler toplumsal e itsizlikleri kendi lehine kullanan, belli sermaye türleri birikimine
sahip gruplardır.
E itim sosyolojisinde iki önemli makro kuram olan i levselci ve çatı macı
yakla ımların perspektifinden e itim ve toplumsal tabakala ma ili kisinin kuramsal
düzlemde analiz edildi i bu çalı mada sonuç olarak e itimin toplumsal yapılanmada önemi
ve belirleyici gücü dikkat çekmektedir. Ayrıca her iki görü için e itim ve toplumsal
hareketlilik arasındaki ili ki önemli bir tartı ma noktasıdır. Özellikle dikey toplumsal
hareketlilik konusunda i levselci görü ler e itim ile adil ve e itlikçi bir düzenin
sa landı ını kabul etmektedir. Çatı macı görü ler ise toplumsal e itsizlikler ba lamında
toplumsal hareketlili e olumlu yakla mamaktadır. Toplumsal e itsizlikler adil bir
toplumsal hareketlili e engel olmaktadır. E itim, her iki görü için toplumsal düzeni
sa layan bir görev üstlenmi tir. Ancak i levselci ve çatı macı kuramların toplumsal düzene
ve bu düzenin devamlılı ı konusuna bakı açıları farklılar göstermektedir. Mevcut e itsel
dü üncelerin toplumsal gücüne i levselci kuramlar genellikle olumlu yakla ırken çatı macı
yakla ımlarda genellikle olumsuz bir tutum hâkimdir. levselci yakla ımlar çıkarlardan
çok toplumsal de erler üzerine kurulmu tur ve toplumdaki çıkar çatı malarını görmezden
geldikleri için çatı macı kuramcılar tarafından ele tirilmektedir. levselci yakla ımlar,
88

toplumsal düzen ve denge üzerinden e itim faktörünü ve bunun etkilerini analiz etme
çabasına girerler. Çatı macı yakla ımlar ise daha çok düzenin kimin düzeni oldu u,
e itimin kime hizmet etti i ve kime yarayaca ı konusunda görü ler belirtmi lerdir. E itlik
olgusu her iki görü için de önemlidir. Ancak bu iki görü ün e itli e bakı açıları ve
e itli in elde edilme ekilleri farklılık göstermektedir ve bu durumu bu iki kuramın sınıf ve
tabakala ma analizleri bize ispatlamaktadır.
E itimin bireysel ve toplumsal konumunun i levi/i levsizli inin tartı maya açıldı ı
bu çalı mada i levselci ve çatı macı paradigmalar temelinde farklı kuram ve kuramcıların
da görü leri do rultusunda konunun derinlemesine analizi ile e itimde fırsat
e itli i/e itsizli i ve toplumsal sınıf ve tabakala malar ile ili kisi sosyolojik boyutlarıyla
birlikte ele alınmı tır. E itim-birey-toplum ili kileri çerçevesinde e itim olgusunun ve
e itim kurumlarının ideolojik ve toplumsal misyonlarının toplumsal dönü üm, de i im ve
yapılara etkisi ba lamında analiz ve kar ıla tırması yapılan bu çalı mada i levselci ve
çatı macı yakla ımlardan kopmadan farklı kuram ve kuramcıların katkısı da alınarak
ortaya çıkan görü lerin harmanlanmasıyla çalı mada belirtilen problem ve hipotezler
desteklenerek u öneriler olu turulmu tur:
1- E itim, bireyin toplum içindeki gelece ini/konumunu belirleyen ve bireye bazı
nitelikler kazandıran toplumsal bir süreçtir. Tarih boyunca toplumların çe itli anlamlar
yükledi i e itim, bilgiyi sermaye olarak kullanan modern toplumda ya amı ekillendiren
önemli bir etkendir. Toplumsal yapı ile bu denli etkile im halinde bulunan e itim faktörü
toplumdaki çe itli ekonomik, siyasal, kültürel de i im, dönü üm ve e itsizliklerden
etkilenmektedir. Tarih içinde farklı biçimleriyle kar ımıza çıkan ve toplumdaki insan
grupları arasındaki hiyerar ik konumlanmaya kar ılık gelen toplumsal tabakala maların
temelinde toplumsal e itsizlikler vardır. E itsizlik temeli üzerine kurulan toplumsal sınıf ve
tabakalara e itimsel e itsizlik faktörü de eklenmi tir. E itimin belirleyici rolü, e itimde
fırsat e itli i/e itsizli i tartı maları ve bu durumun toplumsal yansımaları üzerine
tartı maları beraberinde getirmi tir. E itimde ya anan fırsat e itsizli i ekonomik etkenler
ba ta olmak üzere di er toplumsal etkenler tarafından ekillendirildi i görülmektedir. Bu
ba lamda e itimde fırsat e itli i/e itsizli i, e itsizlik temelli olan toplumsal tabakaların
olu umunda ve yeniden üretiminde önemli bir role sahiptir.
2- Zaman geçtikçe önemi daha da ortaya çıkan e itim faktörü, e itim bilimleri,
e itim felsefesi, e itsel sosyoloji, e itim sosyolojisi gibi disipliner alanlarda çe itli
açılardan inceleme konusu olmaya devam etmektedir. Bu çalı mada ele alınan e itim
89

sosyolojisi kuramlarından i levselcilik ve çatı macılık kuramları makro kuramlar olarak


adlandırılmaktadır. Mahmut Tezcan’ın çalı maları ı ı ında bu iki kuramın pozitivist
yöntemi kullanması, e itim olgusunu genel ve geni bir toplumsal ba lamda ele alması,
toplumsal yapı ve olgularla e itim arasındaki ili kiyi nedensel bir ekilde açıklamaya
çalı ması, e itimin modern toplumda ortak tutum ve de erleri ekillendirmesi noktalarında
ortak noktalarının oldu u tespit edilmi tir.
3- OECD ve benzeri gibi kurumların evrensel veya yerel çapta e itim üzerine
hazırlamı oldu u çalı malar ve raporlar do rultusunda e itime daha fazla kaynak aktaran
ülkelerin uluslar arası boyutta yapılan sınav vb etkinliklerde daha çok ba arı gösterdi i,
teknolojik ve bilimsel geli melere daha çok dâhil oldu u sonucuna ula ılmı tır. Bu
ba lamda e itime ayrılan kaynakların arttırılması ve bu kaynakların e it da ıtılması
e itimde fırsat e itli ini sa lamada önemli bir adım oldu u sonucuna ula ılmaktadır. Buna
göre bu sonuç hem i levselci hem çatı macı görü ler tarafından desteklenir niteliktedir.
4- Daha çok ekonomik ve kültürel temelli olan toplumsal tabaka olu umları
evrensel bir hak olan e itim hakkından yararlanma olanaklarının önüne geçmektedir.
Farklı tabakalar arasındaki e itimsel farkları ve e itsizlikleri azaltmak meselesi özel
kaynaklara bırakılmadan kamu kurumlarının yani devletin temel misyonu olmalıdır. Aksi
takdirde e itimin tekelle mesi ve e itimde ortaya çıkan fırsat e itsizli inin artmasına
davetiye çıkarıldı ı özellikle OECD’nin e itim üzerine yürüttü ü çalı malarda ortaya
çıkan bir gerçektir. E itime aktarılan kaynakların kamu kurumları tarafından adil bir
ekilde da ıtılması olu abilecek fırsat e itsizliklerini azaltacak niteliktedir. Bu noktada
çatı macı görü lerin e itimin tekelle mesine kar ı tavırları ile Durkheim’ın e itimin devlet
tarafından kontrol ve finanse edilmesi görü ü paralellik göstermektedir.
5- E itimde fırsat e itli i, bireyin kendi potansiyelini ortaya koyma konusunda
fırsat ve olanaklara ula abilme noktasındaki yeterlili i belirten bir kavramdır. Liyakate
göre fırsatların e itli inin sa landı ı veya iktisadi gerekçelerden yola çıkararak e itlik
yerine e itimde fırsat e itsizli inin oldu u tartı ması i levselci-çatı macı çerçevede
güncelli ini hâlâ korumaktadır. E itlik/e itsizlik sorunsalı çatı macı kuramcılarda daha çok
ekonomik maddi bir düzlemde de erlendirildi i anla ılmaktadır. Ancak toplumlarda ortaya
çıkan e itsizliklerin ekonomik sebeplerle birlikte, sosyal, kültürel, cinsiyete dayalı sebepler
gibi birçok sebebi olmaktadır. E itimde de fırsat e itsizli ini salt ekonomik temelli
görmemek gerekir. Toplumlarda e itlik anlayı ını geli tirmek için e itlik olgusunu kitlelere
söylem, eylem ve uygulamalarla benimsetmek gerekti i anla ılmaktadır. E itimde fırsat
90

e itli inin sa lanması hususunda özellikle Önür (2013)’ün çalı malarında bahsi geçen
adalet ve içerme boyutlarının sa lanması gerekti i sonucu ortaya çıkmaktadır.
6- Bireyin okul içi ya antıları kadar (okul, sınıf ortamı, ö retmen vb) okul dı ı
ya antıları (aile, ekonomi, kültür vb) önemlidir. Bu ba lamda e itim açısından hem okul
içi hem okul dı ı etkenler göz önüne alınarak de erlendirme yapılmalıdır. Bireyin sahip
oldu u veya içinde bulunmak zorunda kaldı ı okul dı ı etkenlerin e itime etkisinin
oranının fazlalı ı kabul edilen bir gerçektir. Bu konuda özellikle Coleman ve Berstein’ın
çalı maları bize ı ık tutmaktadır. Bireyin sahip oldu u okul dı ı etkenler e itsizli e neden
olmakta, evrensel bir hak olan e itimden yararlanma hakkının önüne geçip e itimde fırsat
e itsizli i yaratmaktadır. Özellikle e itim konusunda ortaya çıkan okul içi ve okul dı ı
olumsuz etkenlerin engellenmesi e itimde fırsat ve olanaklara eri imi daha da
kolayla tıraca ı ortaya çıkan bir önemli bir sonuçtur.
7- Toplumsal tabakaların hem bireysel hem toplumsal boyutu oldu u
anla ılmaktadır. Bireyin kendi çabası ve kar ıla tı ı toplumsal kabuller, toplumsal
tabakaların olu umunu ve tabakalar arasındaki hareketi belirler. Ayrıca sosyal tabaka
bireye ailesinden bir bakıma miras olarak geçebilir. levselcilerin savundu u gibi e itimde
fırsat e itli i arttıkça e itim sayesinde bireyin kazanımları da artar ve birey toplumsal
statüsünü yükseltebilir. Ancak e itime yapılan yatırımlar ve aktarılan kaynakların azlı ını
veya bu kaynakların e it da ıtılamaması söz konusu oldu unda e itim konusunda bireyler
yeterli fırsat ve imkânlara ula amazlar ve sonuç olarak çatı macı kuramcıların deyimiyle
bir nevi alt tabakada ya amaya mahkûm kalmaktadırlar. Hem çatı macı hem i levselci
görü ler e itim ve toplumsal tabakala ma arasındaki ili kiye önem vermi lerdir. Ancak
e itim ile yaratılan toplumsal tabakalar i levselcilere göre sistemin dengesini ve adaletini
sa layan bir durum iken, çatı macılara göre e itimsel e itsizlikler bireyleri tabakalara göre
konumlandırmakta tabakaların konumları ise e itimden yararlanabilme derecesini büyük
ölçüde etkilemektedir.
8- stisnai durumlar ortaya çıksada genellikle gelir seviyesi ve e itim durumları
arasında paralel bir ili ki vardır. Tabakaların yapısı ba lamında gelir seviyelerinin tabaka
olu umlarında tek etken olmasa da önemli bir etken oldu u açıktır. Buradan hareketle
tabakaların seviyesi ile e itim durumları arasında da do rusal bir ili ki oldu u söylenebilir.
Bir bakıma e itimde fırsat e itsizli i sosyal tabakalardan önemli derecede etkilenir. Hem
çatı macı hem i levselci kuram tarafından bu yakla ım kabul görür niteliktedir. Sanayi
toplumu ve sonrasında e itimde fırsat e itsizli inin azaldı ı görülmektedir. Bu durum
91

yapılan dönü üm çalı malarından kaynaklı de il daha çok e itimsel alanda talep artı ı ve
güç dengesinin hammadden çok bilgiye kaymasıyla açıklanabilir. Bilgi toplumunun
olu ması ve bu toplumda e itim talebinin artması alt sosyal tabaka ve sınıflardaki
bireylerin yüksek e itim seviyesine ula ması ve statüsünü yükseltmesini arttırdı ının
do rulu u hem i levselcilerin hem de Weber’in bazı görü leri içinde kar ımıza
çıkmaktadır. Ancak alt tabaka bireylerin yüksek e itim seviyesine ula abilmesi gerçe i
genel dünya düzenine oranla hala yetersiz gözükmektedir. E itim alanında kazanılan bazı
durumlar tamamen sosyal e itsizli i engelleyecek güce ula amamı tır.
9- Toplumsal tabakalara sadece toplumun kademelendirilme dereceleri olarak
bakmak onu basite indirgemek, toplumdaki sosyal ve statü grupları ile sınıfları ve bunlar
arasındaki çatı maları görmezden gelmek demektir. Tabakalar arasında hem dayanı ma
hem çatı ma bulunabilir. Tabakaları i levselci kuramlar gibi sadece i levsel bir toplumsal
parça olarak görmek toplumdaki güç ili kilerine ve siyasal çatı malara önem vermemek
anlamına gelir. E itim kurumları bu çatı maların ortasında kalmakta ve tabakaların
karma ık yapısından fazlasıyla etkilenmektedir. Her sosyal tabaka belli evrensel ko ullar
ta ıdı ı gibi kendilerine özgü kültürel farklılıklardan da etkilenir. Sosyal tabakala maları
ve tabakala manın e itim faktörüne etkisini derinlemesine analiz edebilmek için tabakalar
arasındaki mülkiyet, toplumsal i bölümü faktörleri ile dini, siyasal, sosyal ve kültürel
etkenleri ve bu etkenlerin birbiri ile ili kilerini ciddi biçimde de erlendirmek gereklili i
i levselci-çatı macı görü lerin tartı ma düzleminden çıkarılacak önemli bir sonuçtur.
10- Neredeyse insanlık tarihi ile birlikte süregelmi toplumsal sınıf ve
tabakala malar ile ekonomik faktörlerin toplumların tarihine yön verebilme gücü
dü ünüldü ünde önemli bir toplumsal parça olan e itim konusunun bu durumdan
etkilenmemesi imkânsız görülmektedir. Bu ba lamda toplumun bütün kesimlerine fırsat
e itli inin sa lanması mümkün de ildir ve hatta daha ileri giderek fırsat e itli i diye bir
ey yoktur savı ortaya atılmaktadır. Bu sav Marksist dü ünceyi destekler niteliktedir.
Ancak bireyler, toplumlar ve kurumlar arasında adalet boyutunun içselle tirilmesi ile
toplumdaki kaynakların hakkaniyetli da ılımını, seçme-yerle tirme i lemlerini ve adil bir
yarı ı mümkün kılabilir. Bu faktörler sa landı ında i levselci görü lerin ortaya sunmu
oldu u liyakat sistemi devreye girebilir. Sonuç olarak adaletli ve altyapısı geni çerçevede
hazırlanmı bir liyakat sistemi ile e itimsel e itsizlik olabildi ince azaltılabilir ve e itim
yardımıyla gerçekle tirilebilecek dikey toplumsal hareketlilik zor ula ılabilir bir hedef
olmaktan çıkar, adil bir özellik kazanır.
92

11- Toplumsal yapı ve hareketler incelendi inde ekonomi önemli bir faktör hatta
bazı çatı macı görü lere göre en önemli faktördür. Ancak salt ekonomik indirgemeci bir
yakla ım ile bireylerin ve toplumların ili kileri ve karma ık yapıları açıklanamaz ele tirisi
çatı macılara yöneltilen bir ele tiridir. E itim olgusunun toplumda iç ve dı etkenlerden
etkilendi i açık bir durumdur. Bu ba lamda toplumların kültürel sermayeleri, davranı
örüntüleri ve kar ılıklı etkile imleri ekonomi ile birlikte incelenmeli, e itimin sınıfsal
yapısı ve olanakları çok boyutlu bir yapı ile analiz edilmelidir. Ayrıca toplumdaki mikro
etkile imlerin göz ardı edilmesi gibi ula ılan sonuçlar ise mikro kuramcıların bahsi geçen
makro kuramlara (i levselci ve çatı macı) bir ele tirisi olarak kabul edilebilir.
12- E itim sistemlerini özellikle klasik i levsel teorinin kabul etti i toplumsal
düzeni ve ahlakı sa layan, daima toplum için iyi olanı üreten bir mekanizma olarak
görmek belli sıkıntılar yaratmaktadır. Beklenmeyen durumlarda, isteyerek ya da
istemeyerek e itim olumsuz i lev ve etkiler yaratabilir. Olumsuz i lev konusu bir ba ka
i levselci dü ünür olan Merton’un bazı i levsel görü lere ele tirisidir ve haklılık payının
bulundu u görülmektedir. Toplumsal sistemi kusursuz olarak görmek yanlı oldu u gibi
çatı macı kuramcılara dâhil edilen radikal okul ele tirisi kuramlarının kabul etti i ekilde
e itimi ve okulları toplum için tamamen yararsız ve negatif etki yaratan mekanizmalar
olarak görmek de yanlı bir algılama biçimidir.
13- E itim ve e itimde fırsat e itli i/e itsizli i tartı ma konusunun sınıfsal
dayanakları göz ardı edilmemelidir. Bu durum çatı macılar tarafından i levselcilere
yöneltilen bir ele tiridir. Toplumdaki sınıf ve tabakaların i levselli ini tek ba ına e itim
ile sa lamak mümkün de ildir. Kaldı ki Davis ve Moore tezi olarak bilinen toplumsal
tabakaların i levselli i ve bu ba lamda zorunlulu unun kabulü tartı malı bir konudur. Bu
noktalarda çatı macı kuramcılar i levselcileri ele tirmektedir. Birey elinde olmayan
sebepler ile alt tabakalara itilmi veya do u tan belli bir kast sisteminin içine dü mü
olabilir. Bu durumdan çıkabilmek için i levselcilerin tezi olan bireyin tek çaresinin
çalı mak, yetenek ve beceri ile e itimsel artları kullanarak yükselmek oldu u fikri bireyin
içinde bulundu u ekonomik yoksunlukları ve di er yoksunlukları görmezden gelmek
demektir. Sonuç olarak bireye yetenek ve becerilerini gösterebilece i adil, e itlikçi, somut
ortamlar yaratılmalı, toplumdaki bütün mikro makro bile enleri göz önüne alacak ekilde
adımlar atılmalıdır.
14- E itimin kültür aktarıcı ve bireyi topluma uygun hale getirici özelli i
yadsınamaz bir gerçektir. Aktarılan bu kültürün egemen güçlere veya topluma hâkim olan
93

kültürel de erlere göre ve hatta iktidar ve ideolojilere göre ekillendi i ortaya çıkmaktadır.
E itim, bir baskı ve hegemonya kurma süreci olmanın yanında bu duruma kar ı bir kültür
olu turma ve muhalif tutum geli tirme alanıdır da ayrıca. Toplumun temelini olu turan
bireyi küçük ya lardan itibaren belli kalıplar içinde yeniden üretim sürecine sokan e itim
olgusu diyalektik bir tarzda bu sonuca kar ı çıkanları da yeniden üretmektedir.
Çatı macılar içinde yer alan ele tirel pedagoji kuramcılarından hareketle e itimi bir
ma lubiyet alanı olmaktan çok bir mücadele alanı, bir bilinç geli tirme alanı olarak
görmek çözüm yaratmak adına daha do ru bir yakla ım kabul edilebilir.
15- E itim toplumsal hareketlilik içinde önemli bir etkiye sahiptir. Özellikle e itim
ile dikey toplumsal hareketlilik arasında do rusal bir ili ki oldu u görü ü yaygın bir
görü tür. Birey için e itim, dikey toplumsal hareketlilik gerçekle tirip statü kazanmak için
önemli bir fırsattır. Modern toplumda sınıflar ve tabakalar arasındaki geçi lerin en adil ve
rasyonel yolunun e itim ile sa lanabilece i kabul edilmektedir. Bu durumun kısmen
do rulu u kabul edilebilir. Ancak gerekli ekonomik zemin sa lanmadıkça, i sizlik ve
istihdam sorunlarının önüne geçilmedikçe e itim ve dikey toplumsal hareket ili kisi
sanıldı ı kadar do rusal olamaz ve toplumda diplomalı bir i siz ordusunun artarak
ço aldı ı gözlenmektedir. Hatta birey e itim ile bir üst statüye geçi yapmak hayali ile
çıktı ı yolda süreç sonunda kendi mevcut statüsünden de daha alt bir konuma dü ebilir.
Ayrıca bireylerin içinde bulundu u sosyal sınıfların ko ulları bireylerin dikey sosyal
hareketlili ini etkilemekte, sosyal sınıflara göre dikey toplumsal hareketliliklerin boyutu
farklıla maktadır.
16- Di er e itsizlik türleri gibi e itimde ya anılan fırsat e itsizli i de toplumsal
tabakala ma ve grupla maları beslemekte, yeniden üretmektedir. levselciler tarafından
bireysel beceri ve çalı malar ile toplumda bir e itlik durumu yaratıldı ı ve e itim ile
bireyin dikey toplumsal hareketlilik yapabilece i savunulsa da uygulama noktasında tam
olarak bu yakla ım gerçeklerle örtü medi i görülmektedir. Toplumun ba ta ekonomi
olmak üzere di er birçok bile eni olaya dâhil olmaktadır. Sermayenin bilgi oldu u bilgi
toplumunda bilgiye ula abilme fırsatları yeni toplumun sosyal tabakalarını
ekillendirmektedir. Bilgiye ula manın temel yolunun ise e itim ve e itim kurumlarından
geçti i unutulmamalıdır.
KAYNAKÇA

Açıkgöz, Özkan (2000). ‘Sosyolojinin Problemli Bir Konusu Olarak, "Sosyal Sınıf"
Kavramı Üzerine Önemli Sosyologların Dü ünceleri ve Yorumlar’. Sosyoloji
Konferansları. Cilt 0 sayı 26. s. 281-308

Aka, Asiye (2009). ‘Antonio Gramsci ve Hegemonik Okul’, Balıkesir Üniversitesi Sosyal

Bilimler Enstitüsü Dergisi. Cilt 12, Sayı 21, Haziran 2009 s. 329-338
Akarsu, Bedia (1979). Ça da Felsefe. Milli E itim Bakanlı ı Yayınları Dü ün Dizisi: 3.
stanbul: Milli E itim Basımevi. s. 15
Akgül, Erdem Ali (2019). ‘E itimde Fırsat E itli i-Cinsiyet Ayrımı Faktörü Üzerine Bir
Ara tırma’, International Journal of Social and Humanities Sciences (IJSHS),
3(1), s. 127-142
Aksoy, lhan ve Can, Ça da (2016). ‘Hegemonya ve Kar ı-Hegemonik Sızıntılar: Yeni
Bir Kavramsalla tırma Denemesi’, PESA Uluslararası Sosyal Ara tırmalar
Dergisi, cilt 2, sayı 3, s. 62-76
Aksu, Mualla Bilgin ve Kaya, Ahmet (2009). ‘Fırsat ve Olanak E itli inin Sa lanmasında
Bir Adım Olarak Ta ımalı E itim’, Electronic Journal of Social Sciences, cilt 8,
sayı 27, s. 177-189
Algan, Bülent ve Algan, Müberra (2013), ‘E itim Hakkı ve Özgürlü ü Ba lamında E itim
Hizmetlerinin Ruhsat Usulü ile Özel Ki ilere Gördürülmesi’, Gazi Üniversitesi
Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVII, Y. 2013, Sayı 3. s.147-194
Almı , Selman ve Yılmaz, Mehmet Taki (2011). ‘ nsanın Toplumsal Do ası ve
Toplumsalın Sürdürülebilirli i Açısından E itim’, E itim Bilim Toplum Dergisi
cilt 9, sayı 33, s. 28-40
Althusser, Louis (2017). deoloji ve Devletin deolojik Aygıtları (6. Baskı, çev.
A.Tümertekin), stanbul: thaki Yayınları, s. 14, 55, 64
Aman, Fatih (2017). ‘Sosyoloji Teorilerine Aktörler-Faktörler Ba lamında Bir Bakı
Denemesi’, Sinop Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: I, Sayı: 1, Yıl: Ocak-
Haziran 2017. s.17-28
Aristoteles (2018). Metafizik. (4.Baskı, çev. G.Sev). stanbul: Pinhan Yayıncılık. s. 13
Aron, Raymond (2010). Sosyolojik Dü üncenin Evreleri (8.baskı, çev. K. Alemdar),
stanbul: Kırmızı Yayınları, s. 221
95

Arslan, A. Kadir (2001). ‘E itimin Toplumsal Temelleri’, Balıkesir Üniversitesi Sosyal


Bilimler Dergisi, mayıs, sayı 5. s.16-30
Arslan, Ahmet (2018). Felsefeye Giri , Ankara: BB101 Yayınları, 25.baskı, s. 338
Arslan, D. Ali (2003). ‘E itsizli in Teorik Temelleri: Elit Teorisi’, Kocaeli Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, (6)/2, s. 115-135
Aydın, Kemal (2018). ‘Max Weber, E itsizlik ve Toplumsal Tabakala ma’, Journal of
Economy Culture and Society 2018; 57: 245-267
Aydın, Kemal (2014). ‘Yapısal levselci Teori ve Toplumsal Tabakala ma’, Yalova
Sosyal Bilimler Dergisi, yıl 5, sayı 8. s.213-239
Babahan, Ali (2018). ‘E itim, Toplumsal Tabakala ma, Toplumsal Sınıflar ve Toplumsal
Hareketlilik’, E itimin Sosyolojik Temelleri (Ed. D.A. Arslan), Çanakkale:
Paradigma Akademi, s. 72
Bacanlı, Hasan (2009). E itim Psikolojisi. 14. Baskı. Ankara: Asal Yayınları. s.43
Bal, Hüseyin (2018). ‘E itim ve Toplumsal De i me’, E itimin Sosyolojik Temelleri (Ed.
D.A. Arslan), Çanakkale: Paradigma Akademi, s. 53,54,58
Ba aran, Anıl (2017). ‘Sınıf Kavramının Kökeni ve Politik Ekonomik Bir Mukayese’,
Politik Ekonomik Kuram (2017), Cilt1(1). s.214-237
Ba aran, brahim Ethem (2008). Türk E itim Sistemi ve Okul Yönetimi, Ankara: Ekinoks
Yayınevi, s. 25
Ba türk, enol (2012). ‘Rasyonel Tercih Sosyolojisi Ba lamında James S. Coleman’ın
Sosyal Sermaye Kavramı: E itime Katılma Yönünden Tartı malar’, Sosyoloji
Konferansları No: 45 (2012-1) / 75-123
Bates, Richard J. (2001). ‘Towards a Critical Practice of Educational Administration’,
(Çev. S.Turan ve M. i man), Kuram ve Uygulamada E itim Yönetimi, sayı 28,
s. 573-592
Bauman, Zygmunt (2020). E itim Üzerine. (Çev. A.E. Pilgir ). stanbul: Ayrıntı Yayınları.
s.70,71
Beneton, Philippe (1991). Toplumsal Sınıflar (çev. H.Dilli), stanbul: leti im Yayınları,
s. 11
Bilici, brahim Ethem (2017). ‘ nformal Ö renme, Çocuk ve Suç Olgusu’, Selçuk Ün. Sos.
Bil. Ens. Der. 2017; (37): 21-31
96

Binba ıo lu, Cavit (2014). Ba langıçtan Günümüze Türk E itim Tarihi (2.baskı), Ankara:
Anı Yayıncılık, s. 579
Birkök, Cüneyt (2013). E itim Sosyolojisinde Kuramsal Yakla ımlar. E itim Sosyolojisi
(Ed. M.Türkkahraman ve .Keskin). stanbul: Lisans Yayıncılık. s. 36,40
Boratav, Korkut (1991). 1980’li Yıllarda Türkiye’de Sosyal Sınıflar ve Bölü üm, stanbul:
Gerçek Yayınevi, s. 10
Bottomore, Thomas Burton (1975). ‘Toplumsal Tabakala ma’ (çev. Mahmut Tezcan),
Ankara Üniversitesi E itim Bilimleri Fakültesi Dergisi, 8(1), sf.247-267, Yazarın
‘sociology, a guide to problems and literature’ eighty Impression, isimli yapıtının
11. bölümünün çevirisidir.
Bottomore, Tom (2018). Modern Toplumda Sınıflar (çev. Ü. Tatlıcan vd.), Bursa: Sentez
Yayıncılık, s. 16,17
Bourdieu, Pierre (1995). Pratik Nedenler, Eylem Kuramı Üzerine (çev. H.Tufan). stanbul:
Kesit Yayıncılık, s. 101
Bourdieu, Pierre (2016). Akademik Aklın Ele tirisi (2.baskı. çev. B.Yalım). stanbul: Metis
Yayıncılık. s. 205,212
Bowles, Samuel and Gintis, Herbert. (1976) Schooling in Capitalist America, New York:
Basic Books (2002) “Schooling in capitalist America revisited,” Sociology of
Education, 75: 1–18.
Brubacher, John S. (1962). ‘Modern Philosophies of Education’. McGraw-Hill, New York,
(Çev. F.O uzkan), s. 189-200
Buchmann, Claudia and Hannum, Emily (2001). ‘Education and Stratification in
Developing Countries: A Review of Theories and Research’, Annual Review and
Sociology, vol.27:77-102
Bu ra, Ay e (2018). Kapitalizm, Yoksulluk ve Türkiye’de Sosyal Politika (9.baskı).
stanbul: leti im Yayıncılık. s. 10
Carnoy, Martin (1982). Economics and Education, Encyclopedia of Educational Research,
McMillan Cor. (çev. N. Tural), s. 519-525
Carr, Wilfred (1995). ‘Education and Democracy: confronting the postmodernist
challenge’ Journal of Philosophy of Education, vol 29, Issue 1, page 75-92
Ceyhan, Aydo an Aykut (2013). ‘E itim ve Psikoloji li kisi: E itim Psikolojisi’, E itim
Psikolojisi (3.baskı Ed. G.Can) , Anadolu Üniversitesi Yayınları s.4
97

Coleman, James Samuel (1966). Equality of Educational Opportunity, Washington, D.C.:


U.S. Department of Health, Education and Welfare
Collins, Randall (2015). Sosyolojide Dört Ana Gelenek (çev. Ü.Tatlıcan), Bursa: Sentez
Yayıncılık, s. 55,190,199
Creswell, John W. (2018). Nitel Ara tırma Yöntemleri: Be Yakla ıma Göre Nitel
Ara tırma ve Ara tırma Deseni (4.baskı, Ed. M. Bütün ve S. Be ir Demir), Ankara:
Siyasal Kitabevi Yayıncılık, s.45,48
Çallı, Yüksel (2009). ‘Türk Anayasa Hukukunda E itim Hakkı’, Yayımlanmamı Yüksek
Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku(Anayasa
Hukuku) Anabilim Dalı
Çelebi, Nurhayat; Güner, Halim; Kaya Ta çı, Gül ah; Korumaz, Mithat (2014).
‘Neoliberal E itim Politikaları ve E itimde Fırsat E itli i Ba lamında Uluslararası
Sınavların (PISA, TIMSS ve PIRLS) Analizi’, Tarih Kültür ve Sanat Ara tırmaları
Dergisi (ISSN: 2147-0626), Vol.3, No.3, Eylül 2014. s.33-75
Çoban, Ahmet (2015). ‘Temel Kavramlar’, Ö retim lke ve Yöntemleri (8.baskı, Edit.
G.Ocak), Ankara: Pegem Akademi Yayıncılık, s. 9
Demirta , Hasan ve Özer, Niyazi (2015). ‘Ele tirel Kuram Açısından E itim ve E itim
Yönetimi’, Journal of Teacher Education and Educators Volume / Cilt 4, Number /
Sayı 2, s. 206-227
Dinçer, Mehmet (2003). ‘E itimin Toplumsal De i me Sürecindeki Gücü’, Ege E itim
Dergisi, (3),1:102-112
Durako lu, Abdullah ve Güney, Ülkü (2015). ‘Antonio Gramsci’s Democratic Model of
Education’, Turkish Journal of Sociology, 2015/1, 3/30, s. 25-37.
Dural, Akın Baran (2012). ‘Antonio Gramsci ve Hegemonya’, Elektronik Sosyal Bilimler
Dergisi, cilt 11, sayı 9, s. 309-321
Durkheim, Emile (2016). E itim ve Sosyoloji ( çev. P. Ergenekon). stanbul: Pinhan
Yayıncılık, s. 8,9,51,54,115
Dündar, Selma (2007). ‘Alternatif E itimin Felsefi Temelleri ve Alternatif Okullardaki
Uygulamalar’, stanbul: Marmara Üniversitesi E itim Bilimleri Enstitüsü, E itim
Bilimleri Anabilim Dalı, E itim Yönetimi ve Denetimi Bilim Dalı, Yüksek Lisans
Tezi, s. 80
98

Dündar, Selma (2010). ‘E itimde Fırsatların E itli i ve Postmoderndeki Dönü ümü:


Türkiye Örne i, Yayımlanmamı doktora tezi, Marmara Üniversitesi E itim
Bilimleri Enstitüsü
Dworkin, Dennis (2012). Sınıf Mücadeleleri (çev. Utku Özmakas), stanbul: leti im
Yayınları, s. 42-43
Eagleton, Terry (2019). Kültür (2. Baskı). çev. B. Göçer. stanbul: Can Yayınları. s. 15
Eisenstant, Shmuel Noah (1970). ‘Social Change and Development in Readings in Social
Evoluation and Development’. Okford: Pergamon Press Ltd. s.3-33. Çev. B. Örs.
.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi. No 14, Ocak 1996.
Erçetein, efika ule ve Arifo lu, Ahmet (2016). ‘Herkes çin E itim 2015 Hedefleri
Türkiye’. Bartın Üniversitesi E itim Fakültesi Dergisi. Cilt 5 Sayı 2. s. 223-246
ERG (2019). E itim Reformu Giri imi. E itimin çeri i, E itim zleme Raporu
Engels, Friedrich (2011). Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni (çev. H. lhan),
stanbul: Sayfa Yayınları, s. 205
Ergun, Do an (1984). 100 Soruda Sosyoloji Elkitabı (4.baskı), stanbul: Gerçek Yayınevi
s. 151-152
Ergun, Do an (2005). Sosyoloji ve E itim (3.baskı). Ankara: mge Kitabevi Yayınları,s. 31
Ergün, Mustafa (1994). E itim Sosyolojisine Giri (E itim ve Toplum), Ankara: Ocak
Yayınları, s. 6,10,184
Erkilet, Alev (2015). Toplumsal Yapı ve De i me Kuramları (3.baskı), stanbul:
Büyüyenay Yayınları s. 71,145,198,257
Erol, Nilüfer (2011). ‘Toplumsal De i me ve E itim: “Temel li kiler, Çeli kiler,
Tartı malar’, Gazi Akademik Bakı Dergisi, cilt 5, sayı 9, sf. 109-122
Ertürk, Selahattin (1988). ‘Türkiyede E itim Felsefesi Sorunu’, Hacettepe Üniversitesi
E itim Fakültesi Dergisi Yıl 1988 / Sayı 3 / s. 11 – 16
Eskicumalı, Ahmet (2014). ‘E itim ve Sosyal De i me: Türkiye’nin De i im Sürecinde
E itimin Rolü’, Sakarya Üniversitesi E itim Fakültesi Dergisi, 0(1) s.109-128
Fiala, Robert (2007). ‘Educational Ideology and the School Curriculum’, School
Knowledge in Comparative and Historical Perspective. CERC Studies in
Comparative Education, vol 18. pp 15-34
Fichter, Joseph (2006). Sosyoloji Nedir (çev. N. Çelebi), Ankara: Anı Yayıncılık, 8.baskı,
s. 44,180,194
99

Fidan, Tuncer (2017). ‘Tahakküm Metaforu: Tahakküm Araçları Olarak E itim Örgütleri’
Bartın Üniversitesi E itim Fakültesi Dergisi, cilt 6, sayı 2, s. 623-639
Gezer, Melehat ve lhan, Mustafa (2018). ‘Akademisyenlerin Perspektifinden Türkiye’de
E itimde Fırsat E litsizli ine Neden Olan Faktörlerin Sıralama Yargılarıyla
ncelenmesi’. Yüksekö retim Dergisi, 8(3), 301–312.
Giddens, Anthony (2012). Sosyoloji (çev. H.Özel), stanbul: Kırmızı Yayınları, s. 38, 366
Glenn, Rikowski (2004). ‘Marx and the Education of the Future’, Policy Futures in
Education, Volume 2, Numbers 3 & 4, 2004
Goodwin, Glenn A. ve Scimecca, Joseph A. (2015). Klasik Sosyolojik Teori Sosyoloji
Vaadinin Yeniden Ke fi (Ed. Ü. Tatlıcan), Ankara: Say Yayınları, s. 105,230
Göçmen, Do an (2016). ‘Modern Felsefede Tabakala ma Özgürlük ve Adalet’, Uluda
Üniversitesi Uluslararası IV. Felsefe Kongresi: Yoksulluk, Dayanı ma ve Adalet,
Kongre Bildirisi, 2016 Ekim
Gök, Ramazan (2019). ‘Türk E itim Sisteminde Liyakat (Meritokrasi) Esaslı E itim
Yöneticili i’. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi E itim Fakültesi Dergisi. Sayı 52.
s. 39-64
Gökberk, Macit (1979). Felsefenin Evrimi. Milli E itim Bakanlı ı Yayınları Dü ün
Dizisi:2. stanbul: Milli E itim Basımevi. s. 147,153
Gramsci, Antonio (1967). Aydınlar ve Toplum (Denemeler). (Çev. V.Günyol, F.Edgü,
B.Onaran). Ankara: Çan Yayınları, s.26
Gramsci, Antonio (2018). Hapishane Defterleri. (Çev. A.Özüpek), Eski ehir: Dorlion
Yayınları, s. 39
Grandjean, Burke D. and Bean, Frank D. (1975). ‘The Davis-Moore Theory and
Perceptions of Stratification: Some Relevant Evidence’, Social Forces, vol 54, no 1
(Sep. 1975), 166-180
Günay, Ünver (2006). ‘Kuramsal Yakla ım ve Türk Sosyolojisi’. Sosyal Bilimler Enstitüsü
Dergisi. sayı : 21. yıl : 2006/2 . s. 509-542
Güne , Firdevs (2014). ‘Tanım ve Kavramlar’, Ö retim lke ve Yöntemleri, Ankara: Pegem
Akademi Yayıncılık, s. 2
Gutek, Gerald L. (2006). E itimde Felsefi ve deolojik Yakla ımlar, (3.baskı, çev.N.Kale),
Ankara: Ütopya Yayıncılık, s. 5
Günkör Cumhur ve Özdemir, M. Ça atay (2017). ‘Sosyal Sermaye ve E itim li kisi’.
Türk E itim Bilimleri Dergisi, cilt 15, sayı 1, s. 70-90
100

Hauhart, Robert. (2003). ‘The Davis–Moore theory of stratification: The life course of a
socially constructed classic’, The American Sociologist, 34(4), pp.5-24.
10.1007/s12108-003-1013-y.
Hesapçıo lu, Muhsin ve Dündar, Selma (2011). Türkiye’de E itimde Fırsat E itsizli i ve
Postmodernizm. Konya: E itim Kitabevi Yayıncılık, s. 81
Illich, Ivan (2017). Okulsuz Toplum (34.baskı, çev.M.Özay), stanbul: ule Yayınları,
sf.22,64
nal, Kemal (1991). ‘Durkheim’ın E itim Anlayı ı’, Ankara Üniversitesi E itim Bilimleri
Fakültesi Dergisi, cilt 24, sayı 2, s. 511-518
nal, Kemal (1992). ‘Bazı Paradigmalarda E itim ve Özgürlük li kisi’. Ankara
Üniversitesi E itim Bilimleri Fakültesi Dergisi. Cilt 25 sayı 2. s. 795-820
nal, Kemal (1994). ‘E itim Sosyolojisinde Yorumcu Paradigma’nın Ele tirisi’. Ankara
Üniversitesi E itim Bilimleri Fakültesi Dergisi. Cilt 27 sayı 2. s. 679-690.
nal, Kemal ve Kaymak, Murat (2014). ‘Toplum ve E itim li kisinin Bilimi: E itim
Sosyolojisi’, E itim Sosyolojisi (Ed. M.Ç. Özdemir), Ankara: Pegem Akademi,
s. 3-16
nan, Mahmut ve Demir, Murat (2018). ‘E itimde Fırsat E itli i ve Kamu Politikaları:
Türkiye Üzerine Bir De erlendirme’, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi
ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi Dergisi 20/2, s. 337-359
nce, Murat (2017). ‘Toplumsal Tabakala ma ve E itsizlik’. Gazi Üniversitesi ktisadi ve
dari Bilimler Fakültesi Dergisi 19/1 (2017) 294-319
Kandemir, Orhan ve Kaya, Ferudun (2010). ‘Gelir Da ılımının Yüksek Ö renimde Fırsat
E itli ine Etkisi: Türkiye’de Özel Üniversite Gerçe i’, Kastamonu E itim Dergisi
Cilt:18 No:2 Mayıs 2010, s. 557-566
Kant, Immanuel (2019). E itim Üzerine. 4. Baskı (çev.S.Emre Bekman). stanbul: z
Yayıncılık. s. 7,14,19,22
Karakaya, Fatih. (2016). ‘Son klasik, ilk modern: Pitirim Aleksandroviç Sorokin ve
Toplumsal Hareketlilik’, Sosyoloji Dergisi, 36(1), 207–226
Karakaya, erafettin (2006). ‘Sosyal Bir Süreç Olarak E itim’, Kazım Karabekir E itim
Fakültesi Dergisi, sayı 13, s. 391-396
Karata , Zeki (2017). ‘Sosyal Bilim Yakla ımında Paradigma De i imi: Nitel
Yakla ımınYükseli i’, Türkiye Sosyal Hizmet Ara tırmaları Dergisi 1(1) 2017
s.68-86
101

Kavurgacı, enay ve Selvitopu, Abdullah (2019). ‘Frankurt Okulu Ba lamında Ele tirel
Teori ve E itim’. Karamano lu Mehmetbey Uluslararası E itim Ara tırmaları
Dergisi. Cilt 1 Sayı 2. s. 99-108
Kaya, Ferat (2019). ‘Yorumsamacı Yakla ımda Anlama Kavramının Önemi ve Pozitivizm
Ele tirisi’. Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi. Yıl 11, sayı 22,
s.271-280
Kesici, Ahmet (2018). ‘Durkheim’in Görü leri Do rultusunda Küreselle me Olgusu ve
E itimin Küresel levi’, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi,
Haziran 2018, 22(2): 977-988
Kesik, Fatma ve Arslan, Bayram (2015). ‘E itim Sisteminin Ele tirel Pedagoji
Perspektifinden Bir De erlendirmesi’, Mersin Üniversitesi E itim Fakültesi
Dergisi, 11(3), s. 900-921
Kılıç, Yalın (2014). ‘Türkiye’de E itimsel E itsizlik ve Toplumsal Tabakala ma li kisine
Dair Ampirik Bir Çalı ma’ [The relationship between educational inequality and
social stratification in Turkey: An empirical study]. E itim Bilimleri Ara tırmaları
Dergisi - Journal of Educational Sciences Research, 4 (2), 243-263.
Kongar, Emre (1971). ‘Toplumsal De i me’. Amme daresi Dergisi. Cilt 4 Sayı 1. s. 63-90
Korkmaz, Abdullah (2005). ‘Sosyal Hareketlilik: E itim ve Mesle in Sosyal Hareketlili e
Etkisi’, Sosyoloji Konferansları, cilt 0, sayı 31, s. 79-92
Korkmaz, Murat ve Öktem, Gönül (2014). ‘Rousseau’nun E itim Anlayı ı’. E itim ve
Ö retim Ara tırmaları Dergisi. Cilt 3 Sayı 1. s. 174-186
Korlu, Özgenur (2019). ‘Bir Bakı ta E itim 2019’a Göre Türkiye’de E itimin Durumu’.
E itim Reformu Giri imi (ERG)
Köse, Ruhi (1990). ‘Aile ve Okulun Ö renci Ba arısı Üzerindeki Etkileri: Kuramsal ve
Ampirik Geli meler’. stanbul: E itim ve Bilim, Cilt 14, Sayı 76.
Köse, Ruhi (2001). ‘Basil Bernstein: Kültürel Üretim ve Yenidenüretim Sürecinde E itim,
Dil ve Dil Biçimsel Farklılıklar Üzerine’. ODTÜ Geli me Dergisi, 28 (3-4), 2001,
s. 361-382
Közleme, Arif Olgun (2018). ‘E itim ve Din’, E itimin Sosyolojik Temelleri (Edit. D.A.
Arslan), Çanakkale: Paradigma Akademi, s. 140-157
Kurtkan, Amiran (1980). ‘Demokrasi, Fırsat E itli i ve Seçkinler’. Sosyoloji
Konferansları Dergisi. Sayı 18. s. 51-68
102

Macionis, John J. (2013). ‘Sosyoloji’, (Çev.Ed. V. Akan), Ankara: Nobel Yayıncılık, s.


248, 261, 262
Mannheim, Karl (2016). deoloji ve Ütopya.( 3.baskı, çev. M. Okyayuz). Ankara: Nika
Yayınevi. s. 29
Marx, Karl (2017). 1844 El Yazmaları (11. Baskı). çev. M.Belge. stanbul: leti im
Yayınları Birikim Kitapları. s. 114,152
Marx, Karl ve Engels, Friedrich (2017). Komünist Manifesto (çev. L. Kavas), stanbul:
thaki Yayıncılık, s.79
Me e, lknur (2018). ‘E itim Sosyolojisinde Paradigmalar’, E itimin Sosyolojik Temelleri
(Ed. D.A. Arslan), Çanakkale: Paradigma Akademi, s. 42,46
Milli E itim Temel Kanunu (1973), Resmi Gazete, 24 Haziran 1973, Tertip 5, Cilt 12.
sayı 14574, s. 2342
OECD (2019). Education at a glance 2019: OECD indicators. Paris: OECD Publishing.
Orwell, George (2016). Hayvan Çiftli i (46.baskı, çev. C. Üster), stanbul: Can Yayınları,
s.141
Okçu, Davut (2007). ‘E itim Hakkı ve Tarihsel Geli imi’, Yüzüncü Yıl Üniversitesi, E itim
Fakültesi Dergisi. Haziran 2007. Cilt:IV, Sayı:I, 45-59
Ozankaya, Özer (1973). ‘Toplumsal De i me Üzerine Dü ünceler (Ya amı De i tirmek,
Yasayı De i tirmektir)’, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi,
sayı 3, cilt 28
Önür, Hıdır (2013). Toplumsal E itsizlik ve E itim, Konya: E itim Kitabevi Yayınları, s.
75,76, 96
Özaydınlık, Kevser (2014). ‘Toplumsal Cinsiyet Temelinde Türkiye’de Kadın E itim’,
Sosyal Politika Çalı maları Dergisi, Yıl:14, Sayı:33, Temmuz-Aralık 2014, s. 93-
112
Özen, Gökçen Çatlı (2016). ‘Kapalı Toplumsal Yapı: Kast Sistemi Üzerinden
Tabakala ma’. Aydın Toplum ve nsan Dergisi Yıl 2 Sayı 3. s. 59-65
Özsöz, Cihat (2009). ‘Pierre Bourdieu ve Simgesel iddet’, Ankara: Hacettepe
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyoloji Anabilim Dalı, Yüksek Lisans
Tezi, s. 38
Porta, Donatella Della ve Keating, Michael (2015). Sosyal Bilimlerde Yakla ımlar ve
Metodolojiler: Ço ulcu Bir Perspektif (çev. S. Gürses), stanbul: Küre Yayınları,
s. 43
103

Ranciére, Jacques (2018). Cahil Hoca Zihinsel Özgürle me Üstüne Be Ders, 4.baskı,
(çev.S.Kılıç), stanbul: Metis Yayıncılık, s. 89,131
Ritzer, George ve Stepnisky, Jeffrey (2015). Ça da Sosyoloji Kuramları ve Klasik
Kökleri, 4. Edisyon, 2.baskı (çev. I. Ertuna Howison), Ankara: De Ki Basım Yayım,
s. 64,156
Rousseau, Jean Jacques (2019). Emile ‘Bir Çocuk Büyüyor’. 30. Baskı (Ed. Ü. Akagündüz)
stanbul : Selis Yayıncılık. s. 63,102
Rowan, Leonie ve Bigum, Chris (2010). At The Hub Of It All: Knowledge Producing
Schools as Sites For Educational and Social Innovation, The School as Community
Hub Beyond Education’s Iron Cage (Ed. David Clandfield and George Martell),
Our Schools/Our Selves Special Issue in association with Everybody’s Schools: an
Education Policy Institute, vol 19/4, s.189
Rysakova, Polina (2017). Ele tirel Pedagoji: Toplumsal Yeniden Üretim Mekanizması
Olarak E itim. Ele tirel E itim Seçkisi (2. Baskı. Ed. N.Baykal, A.Ural, Z.Alica).
Ankara: Pegem Akademi Yayıncılık, s. 4
Sa , Vahap (2003). ‘Toplumsal De i im ve E itim Üzerine’. C.Ü. Sosyal Bilimler Dergisi
Mayıs 2003 Cilt: 27 No:1 s. 11-25
Sam, Rıza (2017). ‘Entelektüeller: Toplumsal De i im ve Geli im Sürecinin Öncüleri’.
Sosyoloji Konferansları, No: 55 (2017/1), s. 333-350
Selvi, Kıymet; Sönmez, Belgin; Özüdo ru, Fatma (2014). ‘John Dewey: Okul ve E itim’,
Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Aralık,2014 s.25-34
Slattery, Martin (2017). Sosyolojide Temel Fikirler, 9.baskı (çev. Ü. Tatlıcan, ve
G.Demiriz) , Bursa: Sentez Yayınları, s. 182,241,244,344,376
Sullivan, Alice (2002). ‘Bourdieu and Education: How useful is Bourdieu's Theory For
Researchers?’, The Netherlands’ Journal of Social Sciences, vol.38, no.2
Swingewood, Alan (1998). Sosyolojik Dü üncenin Kısa Tarihi. Çev. O.Akınhay. Ankara:
Bilim ve Sanat Yayınları. s. 272,274
ahin, Muhittin (2015). ‘E itime levselci Bir Yakla ımla Kant Okuması’,Ufuk
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, yıl 4, sayı 8, s. 87-100
engönül, Turhan (2008). ‘Sosyal Sınıf Kökeni, E itimsel Kazanım ve Dikey Sosyal
Hareketlilik li kisi’. Hacettepe Üniversitesi Sosyolojik Ara tırmalar E-Degisi,
no.80, s. 1-26
104

Tabak, Hasan (2019). ‘Türk E itim Sisteminde E itimsel Fırsat E itli ine Kuramsal Bakı :
Roller ve Sorumluluklar’. Türk E itim Bilimleri Dergisi, Cilt 17, Sayı 2, s. 370-393

Tan, Mine (1983). ‘Ivan Illich ve Okulsuz Toplum’. Ankara Üniversitesi E itim Bilimleri
Fakültesi Dergisi. Cilt 16, sayı 2. s. 45-59
Tan, Mine (1987). ‘E itsel Fırsat E itli i’. Ankara Üniversitesi E itim Bilimleri Fakültesi
Dergisi,cilt 20, sayı 1, s. 245-259

Tan, Mine (1990). ‘E itim Sosyolojisinde De i ik Yakla ımlar: levselci Paradigma ve


Çatı macı Paradigma’, Ankara Üniversitesi E itim Bilimleri Fakültesi Dergisi, cilt
23, sayı 2, s. 557-571

Tan, Mine (1994). ‘Toplumsal De i im ve E itim: Kadın Bakı Açısından’, Ankara


Üniversitesi E itim Bilimleri Fakültesi Dergisi, cilt 27, sayı 1, s. 83-96

Ta Çetin, Funda (2018). ‘Pierre Bourdieu Sosyolojisi Ba lamında E itim Kurumuna


Ele tirel Bir Bakı ’. Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyoloji Ana
Bilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, s. 2

Tatar, Hüsniye ve Tatar, Taner (2014). ‘Sosyal Tabakala ma, Hareketlilik ve E itim’,
E itim Sosyolojisi (Edit. M.Ç. Özdemir), Ankara: Pegem Akademi, s. 191,205,207
Tezcan, Mahmut (1981). E itimin Sosyolojik Temelleri E itim Sosyolojisi ve Giri ,
Ankara: Ankara Üniversitesi E itim Fakültesi Yayınları, s. 9
Tezcan, Mahmut (1985). E itim Sosyolojisi (4.baskı), Ankara: Ankara Üniversitesi
Basımevi, Ankara Üniversitesi E itim Bilimleri Fakültesi Yayınları No:150, s. 9
Tezcan, Mahmut (1993). E itim Sosyolojisinde Ça da Kuramlar ve Türkiye, Ankara:
Ankara Üniversitesi E itim Bilimleri Fakültesi Yayınları No: 170, s. 9,12
Tezcan, Mahmut (2013). Sosyolojik Kuramlarda E itim (2.baskı), Ankara: Anı Yayıncılık,
s. 46,92
Topakkaya, Arslan (2009). ‘Tarihsel Materyalizm ve Diyalektik’, Sosyal Bilimler Enstitü
Dergisi, sayı 27/2, s. 65-77
Topses, Mehmet Devrim (2014). E itim Sosyolojisi (2.baskı). Ankara: Nobel Yayıncılık.
s. 101
105

Topses, Mehmet Devrim (2018). ‘Ekonomi ve E itim li kisi’, E itimin


SosyolojikTemelleri (Ed. D.A. Arslan), Çanakkale: Paradigma Akademi, s. 120
Torun, Ye er (2009). ‘Meritokrasi: Adaletin Terazisi mi Yoksa Bir Adalet llüzyonu mu?
E itim Bilim Toplum Dergisi. cilt 7 sayı 26. s. 89-99
Torun, Ye er (2016). ‘Toplumsal Konumların Da ılımında Toplumsal Kökenin Süregiden
Etkisi’. Ankara Üniversitesi E itim Bilimleri Fakültesi Dergisi. Cilt 49. Sayı 2. s.
33-54
Tumin, Melvin (1953). ‘Some Principles of Stratification: A Critical Analysis’. American
Sociological Review. Vol. 18, No. 4 (Aug., 1953), pp. 387-394
Turner, Jonathan H. (1991). The Structure of Sociological Theory, Wadsworth Publishing
Company. 1991. 5th Edition (Çev. Ü. Tatlıcan) s. 1-15
Türer, Ali (2009). E itim Bilimine Giri , Türk E itim Sisteminin Geli im Özellikleri
(2.baskı), Ankara: Detay Yayıncılık, s.11
Ural, Ayhan (2014). ‘Legitimizing Elitist Education: Stratification of Education Based On
Conditional Transition’, Journal of Educational Policy Analysis July, 2014, Volume
3, Issue 1, pp. 45-56
Ünal, Ahmet Zeki (2011). Toplumda Tabakala ma ve Hareketlilik, Ankara: Birle ik
Yayınevi, s. 78-80
Ünal, I ıl ve Özsoy, Seçkin (1999). ‘E itimde Fırsat E itli i”: Modern Türkiye’nin
Sisyphos Miti’. 75 Yılda E itim, Türkiye Ekonomik ve Sosyal Tarih Vakfı Yayınları.
Ünal, Yenal (2009). ‘Bilgi Toplumunun Tarihçesi’. Tarih Okulu. Sayı 5, Sonbahar. s. 123-
144.
Weber, Max (1996). Sosyoloji Yazıları (çev. Taha Parla), 3.baskı, stanbul: leti im
Yayınları, s. 269-270
Whitty, Geoff (1997). ‘Social Theory and Education Policy: The Legacy of Karl
Mannheim’. British Journal of Sociology of Education, 18:2, s. 149-163
Yalçın, Enes (2019). ‘Toplumsal Tabakala ma Sistemlerinin Genel ncelemesi’, HAK-
Uluslararası Emek ve Toplum Dergisi, Cilt: 8 Yıl: 8 Sayı:20 (2019/1) s. 158-179
Ya ar, Mustafa Malkoç (2014). ‘Sosyoekonomik Açıdan E itimde Fırsat E itli i: Giresun
Örne i’, Yayımlanmamı Yüksek Lisans Tezi, Giresun Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü ktisat Anabilim Dalı
106

Ye ildal, Hatice (2012). ‘Toplumsal De i me ve Küreselle me’, Sosyolojiye Giri (Ed. N.


Su ur), Eski ehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları, s. 55,59
Yıldırım, Cengizhan (2017). ‘Orta Sınıf Analizleri: Teorik Bir Yakla ım’, Uluslararası
Ekonomik Ara tırmalar Dergisi, cilt3, sayı 2 s. 171-189
Yılmaz, Zafer (2016). ‘Paulo Freire’nin Felsefesinde Özgürle menin Aracı Olarak E itim’,
Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi, 2016 güz, sayı 22, s. 299-313
nternet Kaynakları
Amerika Birle ik Devletleri Anayasa Metinleri, Ba ımsızlık Beyannamesi (1976). çev.
Muvaffak Akbay, http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/38/245/2199.pdf
E.T. 28.01.2020
Bahçe, Serdal; Günaydın, Faik Yücel; Köse, Ahmet Ha im. ‘Türkiye’de Toplumsal Sınıf
Haritaları: Sınıf Olu umları ve Sınıf Hareketlili i Üzerine Kar ıla tırmalı Bir
Çalı ma’. http://www.eatonak.org/siniflar/downloads-2/files/ahmethasim.pdf
Eri im Tarihi: 28.11.2019
Çocuk Hakları Sözle mesi (1989). Kısaltılmı özet metni. http://www.edchreturkey-
eu.coe.int/Source/Resources/Trainingset/11_Children_Rights_tr.pdf E.T. 24.05.2020
çsel Kaleli, Aylin (2015). ‘ nsan Olmanın Sırrı: Kendini Bilmek’. ndigo Dergisi sayı 121.
https://indigodergisi.com/2015/10/insan-olmanin-sirri-kendini-bilmek/ 18.04.2020
nsan Hakları Evrensel Beyannamesi (1948), Eri im Tarihi. 28.10.2019
https://www.tbmm.gov.tr/komisyon/insanhaklari/pdf01/203-208.pdf
Kaymak, Murat (2016). ‘E itimi Amaçtan Araca Dönü türen Dü ünür’.
https://www.birgun.net/haber/egitimi-aractan-amaca-donusturen-dusunur-103339
Eri im Tarihi: 30.03.2020
Soylu, Mehmet Emin (2019). ‘E itim Sosyolojisi Ders Notları’. Eri im Tarihi: 21.04.2020.
http://www.mehmeteminsoylu.com/2019/09/
TDK (2020). Türk Dil Kurumu Sözlükleri. http://tdk.gov.tr/ (Eri im Tarihi: 21.04.2020)
http://toplumsal-hareketlilik.nedir.org/ (Eri im Tarihi: 27.03.2020)
EKLER

EK-1

nsan Hakları Evrensel Bildirgesi

10 Aralık 1948

Ba langıç
nsanlık ailesinin bütün üyelerinin do al yapısındaki onuru ile e it ve devredilemez
haklarını tanımanın dünyada özgürlük, adalet ve barı ın temeli oldu unu,

nsan haklarını göz ardı etmenin ve hor görmenin, insanlı ın vicdanında infial uyandıran
barbarca eylemlere yol açtı ını ve insanların korku ve yoksunluktan kurtulması, konu ma
ve inanma özgürlü üne sahip olaca ı bir dünyanın ortaya çıkmasının sıradan insanların en
yüksek özlemi olarak ilan edilmi bulundu unu, insanın zorbalık ve baskıya kar ı son çare
olarak ba kaldırmak zorunda kalmaması için, insan haklarının hukukun egemenli iyle
korunmasının önemli oldu unu,

Uluslar arasında dostça ili kiler geli tirmenin önemli oldu unu,

Birle mi Milletler halklarının, Birle mi Milletler Kurulu Belgesinde, temel insan


haklarına, ki inin onuruna ve de erine, erkekler ile kadınların hak e itli ine olan
inançlarını teyit ettiklerini ve daha geni özgürlük içinde toplumsal geli me ve daha iyi bir
ya am düzeyini sa lamaya kararlı olduklarını,

Üye Devletlerin, Birle mi Milletlerle i birli i içinde, insan haklarının ve temel


özgürlüklerin evrensel olarak saygı görmesi ve gözetilmesini sa lamayı taahhüt ettiklerini,

Bu hak ve özgürlüklerde ortak bir anlayı a sahip olmanın, bu taahhüdün tam olarak
gerçekle mesi için büyük önem ta ıdı ını göz önüne alarak,

Genel Kurul
Bütün halklar ve uluslar için bir ortak ba arı ölçüsü olarak bu insan Hakları Evrensel
Bildirgesini ilan eder; öyle ki,
108

Her birey ve toplumun her organı bu Bildirgeyi daima göz önünde bulundurarak, bu hak ve
özgürlüklere saygının yerle mesini amaçlayan e itim ve ö retim yoluyla; ve hem üye
Devletlerin halklarında hem de egemenlikleri altındaki halklarda bu hak ve özgürlüklerin
evrensel ve etkin olarak tanınmasını ve gözetilmesini amaçlayan ulusal ve uluslararası
tedrici önlemler alarak çaba göstersinler.

Madde 1
Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından e it do arlar. Akıl ve vicdanla
donatılmı lardır, birbirlerine karde lik anlayı ıyla davranmalıdırlar.

Madde 2
1. Herkes ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da ba ka türden kanaat, ulusal ya da
toplumsal köken, mülkiyet, do u veya ba ka türden statü gibi herhangi bir ayrım
gözetilmeksizin, bu Bildirgede belirtilen bütün hak ve özgürlüklere sahiptir.
2. Ayrıca, ba ımsız, vesayet altında ya da kendi kendini yönetemeyen ya da egemenli i
ba ka yollardan sınırlanmı bir ülke olsun ya da olmasın, bir ki inin uyru u oldu u ülke ya
da memleketin siyasal, hukuksal ya da uluslararası statüsüne dayanarak hiçbir ayrım
yapılamaz.

Madde 3
Herkesin ya ama hakkı ile ki i özgürlü ü ve güvenli ine hakkı vardır.

Madde 4
Hiç kimse, kölelik ya da kulluk altında tutulamaz; her türden kölelik ve köle ticareti
yasaktır.

Madde 5
Hiç kimseye i kence ya da zalimce, insanlık dı ı ya da a a ılayıcı muamele ya da ceza
uygulanamaz.

Madde 6
Herkesin, nerede olursa olsun, yasa önünde bir ki i olarak tanınma hakkı vardır.

Madde 7
Herkes yasa önünde e ittir ve ayrım gözetilmeksizin yasa tarafından e it korunmaya hakkı
109

vardır. Herkes, bu Bildirgeye aykırı herhangi bir ayrımcılı a ve ayrımcı kı kırtmalara kar ı
e it korunma hakkına sahiptir.

Madde 8
Herkesin anayasa ya da yasayla tanınmı temel haklarını ihlal eden eylemlere kar ı yetkili
ulusal mahkemeler eliyle etkin bir yargı yolundan yararlanma hakkı vardır.

Madde 9
Hiç kimse keyfi olarak yakalanamaz, tutuklanamaz ve sürgün edilemez.

Madde 10
Herkesin, hak ve yükümlülüklerinin belirlenmesinde ve kendisine herhangi bir suç
isnadında ba ımsız ve yansız bir mahkeme tarafından tam bir e itlikle, hakça ve kamuya
açık olarak yargılanmaya hakkı vardır.

Madde 11
1. Kendisine cezai bir suç yüklenen herkesin, savunması için gerekli olan tüm
güvencelerin tanındı ı, kamuya açık bir yargılanma sonucunda suçlulu u yasaya göre
kanıtlanıncaya kadar suçsuz sayılma hakkı vardır.
2. Hiç kimse, i lendi i sırada ulusal ya da uluslararası hukuka göre suç olu turmayan
herhangi bir fiil yapmak ya da yapmamaktan dolayı suçlu sayılamaz. Kimseye, suçun
i lendi i sırada yasalarda öngörülen cezadan daha a ır bir ceza verilemez.

Madde 12
Hiç kimsenin özel ya amına, ailesine, evine ya da yazı masına keyfi olarak karı ılamaz,
onuruna ve adına saldırılamaz. Herkesin, bu gibi müdahale ya da saldırılara kar ı yasa
tarafından korunma hakkı vardır.

Madde 13
1. Herkesin, her Devletin sınırları içinde seyahat ve oturma özgürlü üne hakkı vardır.
2. Herkes, kendi ülkesi de dahil, herhangi bir ülkeden ayrılma ve o ülkeye dönme hakkına
sahiptir.

Madde 14
1. Herkesin, sürekli baskı altında tutuldu unda, ba ka ülkelere sı ınma ve kabul edilme
hakkı vardır.
110

2. Gerçekten siyasal nitelik ta ımayan suçlardan kaynaklanan ya da Birle mi Milletlerin


amaç ve ilkelerine aykırı fiillerden kaynaklanan kovu turma durumunda, bu hak ileri
sürülemez.

Madde 15
1. Herkesin bir ülkenin yurtta ı olmaya hakkı vardır.
2. Hiç kimse keyfi olarak uyruklu undan yoksun bırakılamaz, kimsenin uyruklu unu
de i tirme hakkı yadsınamaz.

Madde 16
1. Yeti kin erkeklerle kadınların, ırk, uyrukluk ya da din bakımından herhangi bir
sınırlama yapılmaksızın, evlenmeye ve bir aile kurmaya hakkı vardır. Evlenmede, evlilikte
ve evlili in bozulmasında hakları e ittir.
2. Evlilik, ancak evlenmeye niyetlenen e lerin özgür ve tam oluruyla yapılır.
3. Aile, toplumun do al ve temel birimidir; toplum ve Devlet tarafından korunur.

Madde 17
1. Herkesin, tek ba ına ya da ba kalarıyla ortaklık içinde, mülkiyet hakkı vardır.
2. Kimse mülkiyetinden keyfi olarak yoksun bırakılamaz.

Madde 18
Herkesin dü ünce, vicdan ve din özgürlü üne hakkı vardır; bu hak, din veya inancını
de i tirme özgürlü ünü ve din veya inancını, tek ba ına veya topluca ve kamuya açık veya
özel olarak ö retme, uygulama, ibadet ve uyma yoluyla açıklama serbestli ini de kapsar.

Madde 19
Herkesin kanaat ve ifade özgürlü üne hakkı vardır; bu hak, müdahale olmaksızın kanaat
ta ıma ve herhangi bir yoldan ve ülke sınırlarını gözetmeksizin bilgi ve fikirlere ula maya
çalı ma, onları edinme ve yayma serbestli ini de kapsar.

Madde 20
1. Herkes, barı içinde toplanma ve örgütlenme hakkına sahiptir.
2. Hiç kimse, bir örgüte üye olmaya zorlanamaz.

Madde 21
1. Herkes, do rudan ya da serbestçe seçilmi temsilcileri aracılı ıyla ülkesinin yönetimine
111

katılma hakkına sahiptir.


2. Herkesin, ülkesinde kamu hizmetlerinden e it yararlanma hakkı vardır.
3. Halk iradesi, hükümet otoritesinin temelini olu turmalıdır; bu irade, genel ve e it oy
hakkı ile gizli ve serbest oylama yoluyla, belirli aralıklarla yapılan dürüst seçimlerle
belirtilir.

Madde 22
Herkesin, toplumun bir üyesi olarak, toplumsal güvenli e hakkı vardır; ulusal çabalarla,
uluslararası i birli i yoluyla ve her Devletin örgütlenme ve kaynaklarına göre herkes insan
onuru ve ki ili in özgür geli mesi bakımından vazgeçilmez olan ekonomik, toplumsal ve
kültürel haklarının gerçekle tirilmesi hakkına sahiptir.

Madde 23
1. Herkesin çalı ma, i ini özgürce seçme, adil ve elveri li ko ullarda çalı ma ve i sizli e
kar ı korunma hakkı vardır.
2. Herkesin, herhangi bir ayrım gözetilmeksizin, e it i için e it ücrete hakkı vardır.
3. Çalı an herkesin, kendisi ve ailesi için insan onuruna yara ır bir ya am sa layacak
düzeyde, adil ve elveri li ücretlendirilmeye hakkı vardır; bu, gerekirse, ba ka toplumsal
korunma yollarıyla desteklenmelidir.
4. Herkesin, çıkarını korumak için sendika kurma ya da sendikaya üye olma hakkı vardır.

Madde 24
Herkesin, dinlenme ve bo zamana hakkı vardır; bu, i saatlerinin makul ölçüde
sınırlandırılması ve belirli aralıklarla ücretli tatil yapma hakkını da kapsar.

Madde 25
1. Herkesin, kendisinin ve ailesinin sa lı ı ve iyi ya aması için yeterli ya ama
standartlarına hakkı vardır; bu hak, beslenme, giyim, konut, tıbbi bakım ile gerekli
toplumsal hizmetleri ve i sizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, ya lılık ya da kendi denetiminin
dı ındaki ko ullardan kaynaklanan ba ka geçimini sa layamama durumlarında güvenlik
hakkını da kapsar.
2. Anne ve çocukların özel bakım ve yardıma hakları vardır. Tüm çocuklar, evlilik içi ya
da dı ı do mu olmalarına bakılmaksızın, aynı toplumsal korumadan yararlanır.
112

Madde 26
1. Herkes, e itim hakkına sahiptir. E itim, en azından ilk ve temel ö renim a amalarında
parasızdır. lkö retim zorunludur. Teknik ve mesleki e itim herkese açıktır. Yüksek
ö renim, yetene e göre herkese e it olarak sa lanır.
2. E itim, insan ki ili inin tam geli tirilmesine, insan haklarına ve temel özgürlüklere
saygıyı güçlendirmeye yönelik olmalıdır. E itim, bütün uluslar, ırklar ve dinsel gruplar
arasında anlayı , ho görü ve dostlu u yerle tirmeli ve Birle mi Milletlerin barı ı koruma
yolundaki etkinliklerini güçlendirmelidir.
3. Ana-babalar, çocuklarına verilecek e itimi seçmede öncelikli hak sahibidir.

Madde 27
1. Herkes, toplulu un kültürel ya amına özgürce katılma, sanattan yararlanma ve bilimsel
geli meye katılarak onun yararlarını payla ma hakkına sahiptir.
2. Herkesin kendi yaratısı olan bilim, yazın ve sanat ürünlerinden do an manevi ve maddi
çıkarlarının korunmasına hakkı vardır.

Madde 28
Herkesin bu Bildirgede ileri sürülen hak ve özgürlüklerin tam olarak gerçekle ebilece i bir
toplumsal ve uluslararası düzene hakkı vardır.

Madde 29
1. Herkesin, ki ili inin özgürce ve tam geli mesine olanak sa layan tek ortam olan
toplulu una kar ı ödevleri vardır.
2. Herkes, hak ve özgürlüklerini kullanırken, ancak ba kalarının hak ve özgürlüklerinin
gere ince tanınması ve bunlara saygı gösterilmesinin sa lanması ile demokratik bir
toplumdaki ahlak, kamu düzeni ve genel refahın adil gereklerinin kar ılanması amacıyla,
yasayla belirlenmi sınırlamalara ba lı olabilir.
3. Bu hak ve özgürlükler, hiçbir ko ulda Birle mi Milletlerin amaç ve ilkelerine aykırı
olarak kullanılamaz.

Madde 30
Bu Bildirgenin hiçbir hükmü, herhangi bir Devlet, grup ya da ki iye, burada belirtilen hak
ve özgürlüklerden herhangi birinin yok edilmesini amaçlayan herhangi bir etkinlikte ve
eylemde bulunma hakkı verecek ekilde yorumlanamaz.
113

*Universal Declaration of Human Rights/Declaration Üniverselle des Droits de l’Homme.


Birle mi Milletler Genel Kurulu’nun 10 Aralık 1948 tarihli ve 217 A (III) sayılı kararıyla
benimsendi ve ilan edildi.
EK-2

ÇOCUK HAKLARI SÖZLE MES (KISALTILMI ÖZET )

Birle mi Milletler Genel Kurulu Tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde


benimsenen sözle me 2 Eylül 1990 tarihinde yürürlü e girmi tir. Türkiye de dahil olmak
üzere yakla ık 142 ülke sözle meyi imzalamı ya da onay ve katılma yoluyla taraf devlet
durumuna gelmi tir. Türkiye, Çocuk Hakları Sözle mesi’ni 2 Ekim 1995 te uygulamaya
ba lamı tır. Sözle meyle çocuk haklarının korunması amaçlanmı ve taraf devletlerin
sözle me maddelerine kesinlikle uymaları gerekti i hükme ba lanmı tır. Çocuk Hakları
Sözle mesi 42 maddedir.

ÇOCUK HAKLARI SÖZLE MES MADDELER


Madde 1: 18 ya ına kadar her insan çocuktur.
Madde 2: Hakların hepsi ayrım yapılmaksızın tüm çocuklar için geçerlidir.
Madde 3: Çocukları ilgilendiren bütün giri imlerde “Çocu un Yüksek Yararı” temel
dü üncedir.
Madde 4: Devlet, bu sözle mede tanınan hakların uygulanması amacıyla tüm imkanları
kullanmalıdır.
Madde 5: Devlet, anne babaların çocu un yeteneklerinin geli tirilmesi yönünde uygun
biçimde yönlendiricilik yapma hak ve sorumlulu una saygı gösterir.
Madde 6: Her çocuk temel ya ama hakkına sahiptir. Devlet, ya ama hakkını güvence
altına almak ve geli tirmekle yükümlüdür.
Madde 7: Çocuk, do u tan itibaren bir isim alma, vatanda lık edinme, anne-babasını
tanıyıp bilme ve onlar tarafından bakılma hakkına sahiptir.
Madde 8: Devlet, çocu un tabiiyetine, isim ve aile ba larına saygı göstermek ve bunları
korumakla yükümlüdür.
Madde 9: Çocuk kendi anne babasıyla ya ama hakkına sahiptir; herhangi bir ayrılık
durumunda ayrıldı ı ki ilerle temas çocu un hakkıdır.
Madde 10: Ayrı ülkelerde ya ayan anne baba ve çocukların birlikte ya amaları için her
türlü kolaylık gösterilir.
Madde 11: Devlet, çocukların ülke dı ına kaçırılıp, alıkonulması ile mücadele için
önlemler alır.
115

Madde 12: Her çocuk kendisini ilgilendiren herhangi bir konu ya da i lem sırasında,
görü lerini serbestçe ifade etme, görü lerinin dikkate alınmasını isteme ve katılma
hakkına sahiptir.
Madde 13: Çocuk, isteklerini ve dü üncelerini seçti i bir yolla özgürce açıklama hakkına
sahiptir.
Madde 14: Devlet, çocu un dü ünce, vicdan ve din özgürlü ü haklarına, anne babanın
uygun yol göstericili ine ba lı olarak saygı gösterir.
Madde 15: Çocuklar, ba kalarıyla bir araya gelme, dernek kurma ve kurulu derneklere
katılma hakkına sahiptirler.
Madde 16: Çocuklar onurlu ve saygın birer insandır. Hiç kimse onların onurlarını
kıramaz, onları küçük dü üremez. Ya adı ı konut ve kurumdaki özel ya antısına
karı amaz.
Madde 17: Devlet, çocu un toplumsal, ruhsal, ahlaki, bedensel ve zihinsel geli imi için
ulusal ve uluslararası her türlü kaynaktan bilgi ve belge edinmesini ve bunları
yaymasını destekler. Çocu un bir azınlık gruba ya da yerli bir halka üye olu undan do an
dil gereksinimlerinin kar ılanması için kitle ileti im araçlarını te vik eder.
(**) Madde 18: Devlet, çocu un yeti tirilmesinden sorumlu olanlara gerekli deste i
verir.
Madde 19: Çocu un yeti tirilmesinden sorumlu olanlar, haklarını çocuklara zarar
verecek ekilde kullanmazlar.
Madde 20: Devlet, uygun aile ortamından yoksun çocu u özel olarak korumak ve bu
amaçla çocu un kültürel kimli ine saygı gösterecek uygun çözümler bularak
bakımını sa lamakla yükümlüdür.
Madde 21: Çocu un evlat edinilmesi, çocu un yüksek yararı göz önüne alınarak
gerçekle tirilir.
Madde 22: Devlet, mülteci çocuklara özel koruma ve yardım sa lamakla yükümlüdür.
Madde 23: Engelli çocuklar, devlet tarafından özel olarak korunurlar, kendilerine yeten
birer insan olmaları için bakımları, e itimleri ve i bulmaları sa lanır.
Madde 24: Devlet, her çocu un sa lı ını güvence altına almakla yükümlüdür.
Madde 25: Devlet, çocuklarla ilgili her türlü kurumun çocuk haklarına uygun olarak
yeniden düzenlenmesi ile yükümlüdür.
Madde 26: Her çocuk, sosyal sigorta dahil, sa lık, bakım ve e itim imkanlarından
yararlanma hakkına sahiptir.
116

Madde 27: Her çocuk, fiziksel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve sosyal geli mesi açısından
yeterli ya am standardına ula ma hakkına sahiptir. Çocu un yeterli ya am
standardına sahip olmasını sa lamak, en ba ta anne babaların sorumlulu udur.
Devlet, gerekirse anne babalara maddi yardımı da kapsayan her türlü
imkanı sa lamakla yükümlüdür.
Madde 28: Çocuk, e itim hakkına sahiptir. Devletin görevi, ilkö retimin zorunlu ve
parasız olmasını sa lamak, her çocu u yararlanabilece i çe itli orta ve yüksek
e itim imkanlarına kavu turmaktır. Okul disiplini, çocu un haklarına ve
saygınlı ına uyumlu olmalıdır.
Madde 29: Her çocuk, cinsler, dinler, ırklar ve etnik kökenler arası e itlik, barı ve
ho görü anlayı ı ile insan haklarına ve temel özgürlüklere, farklı kültür ve
de erlere saygılı bir e itim görme hakkına sahiptir.
(**) Madde 30: Bir azınlık grubuna ya da yerel halka üye bir çocuk, bu toplulu un
üyeleri ile birlikte kendi kültüründen yararlanma, kendi dinine inanma ve
uygulama ile kendi dilini kullanma hakkına sahiptir.
(**) Madde 31: Çocuk, dinlenme, bo zaman de erlendirme, oyun oynama, kültürel ve
sanatsal etkinliklere katılma hakkına sahiptir.
Madde 32: Çocuk, sa lı ına, e itimine ve geli mesine zarar verecek her türlü i e kar ı
korunma hakkına sahiptir. Devlet, i e kabul için ya sınırı tespit etmek ve uygun
çalı ma ko ullarını düzenlemek zorundadır.
Madde 33: Devlet, çocukları; ba ımlılık yaratan zararlı maddelerin kullanımından,
üretimine ve kaçakçılı ına alet olmaktan korumalıdır.
Madde 34: Devlet, fuhu ve pornografi dahil, cinsel sömürü ve kötüye kullanımdan
korumakla ve bu amaçla gereken her türlü önlemi almakla yükümlüdür.
Madde 35: Çocukların satı a, kaçırmaya ve fuhu a konu olmalarını önlemek üzere her
tür çabayı göstermek devletin görevidir.
Madde 36: Taraf devletler, çocu u esenli ine zarar verebilecek ba ka her türlü sömürüye
kar ı korurlar.
Madde 37: Hiçbir çocuk, i kenceye, zalimce davranı lara ya da cezaya, yasa dı ı
tutuklamaya tabi tutulamayacak ve keyfi biçimde özgürlü ünden yoksun
bırakılamayacaktır.
Madde 38: Devlet, 15 ya ından küçük hiçbir çocu u askere alamaz ve çocukların
sava tan korunmaları için her türlü önlemi alır.
117

Madde 39: Devlet; ihmal, sömürü, i kence, her türlü zalimce, insanlık dı ı veya
a a ılayıcı muamele, ceza uygulaması ya da sava nedeniyle ma dur olan çocukların
sa lıklarına yeniden kavu turulmaları ve toplumla bütünle melerini sa lama
amacı ile uygun önlemler almakla yükümlüdür.
Madde 40: Ceza yasasını ihlal etti i öne sürülen ve bu nedenle suçlanan ya da yasayı
ihlal etti i kabul edilen her çocuk saygınlık ve de er anlayı ını geli tiren, ya
durumunu gözeten ve toplumla yeniden bütünle mesini hedefleyen tarzda muamele
görme hakkına sahiptir. Devlet, çocu a temel güvencelerin yanı sıra, kendini savunması
için her türlü yardımı ve konunun adil bir duru ma ile gecikmeksizin karara
ba lanmasını sa layacaktır.
Madde 41: E er devletin yürürlükteki yasa hükümleri, çocuk haklarının
gerçekle tirilmesi bakımından bu sözle mede yer alanlardan daha üstün standartlara
sahipse, o hükümler geçerli olacaktır.
Madde 42: Devletin bu sözle mede yer alan hakların, uygun ve etkili araçlarla
yeti kinler ve çocuklar tarafından yaygın biçimde bilinmesini sa lama yükümlülü ü
vardır

NOT: Çocuk Hakları Sözle mesi 54 maddeden olu maktadır. Sözle menin bundan sonra
54’e kadar devam eden maddeleri, sözle menin devletler tarafından nasıl imzalanaca ı,
onaylanaca ı ve yürütülece i ile ilgilidir. ** Türkiye’nin çekince koydu u maddeler
118

EK 3
1739 SAYILI M LL E T M TEMEL KANUNU
(KONU LE LG L BÖLÜM VE MADDELER KAPSAR)

K NC BÖLÜM
Türk Milli E itiminin Temel lkeleri

I – Genellik ve e itlik: (1)


Madde 4 – E itim kurumları dil, ırk, cinsiyet, engellilik ve din ayırımı gözetilmeksizin
herkese açıktır. E itimde hiçbir ki iye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
II – Ferdin ve toplumun ihtiyaçları:
Madde 5 – Milli e itim hizmeti, Türk vatanda larının istek ve kabiliyetleri ile Türk
toplumunun ihtiyaçlarına göre düzenlenir.
III – Yöneltme:
Madde 6 – Fertler, e itimleri süresince, ilgi, istidat ve kabiliyetleri ölçüsünde ve
do rultusunda çe itli programlara veya okullara yöneltilerek yeti tirilirler.
IV – E itim hakkı:
Madde 7 – lkö retim görmek her Türk vatanda ının hakkıdır.
lkö retim kurumlarından sonraki e itim kurumlarından vatanda lar ilgi, istidat ve
kabiliyetleri ölçüsünde yararlanırlar.
V – Fırsat ve imkan e itli i:
Madde 8 – E itimde kadın, erkek herkese fırsat ve imkan e itli i sa lanır.
Maddi imkanlardan yoksun ba arılı ö rencilerin en yüksek e itim kademelerine kadar
ö renim görmelerini sa lamak amacıyla parasız yatılılık, burs, kredi ve ba ka yollarla
gerekli yardımlar yapılır. Özel e itime ve korunmaya muhtaç çocukları yeti tirmek için
özel tedbirler alınır.
VI – Süreklilik:
Madde 9 – Fertlerin genel ve mesleki e itimlerinin hayat boyunca devam etmesi esastır.
Gençlerin e itimi yanında, hayata ve i alanlarına olumlu bir ekilde uymalarına yardımcı
olmak üzere, yeti kinlerin sürekli e itimini sa lamak için gerekli tedbirleri almak da bir
e itim görevidir.
119

Madde 13 – Her derece ve türdeki ders programları ve e itim metotlarıyle ders araç ve
gereçleri, bilimsel ve teknolojik esaslara ve yeniliklere, çevre ve ülke ihtiyaçlarına göre
sürekli olarak geli tirilir. E itimde verimlili in artırılması ve sürekli olarak geli me ve
yenile menin sa lanması bilimsel ara tırma ve de erlendirmelere dayalı olarak yapılır.
Bilgi ve teknoloji üretmek ve kültürümüzü geli tirmekle görevli e itim kurumları
gere ince donatılıp güçlendirilir; bu yöndeki çalı malar maddi ve manevi bakımından
te vik edilir ve desteklenir.
XI – Planlılık :
Madde 14 – Milli e itimin geli mesi iktisadi, sosyal ve kültürel kalkınma hedeflerine
uygun olarak e itim – insan gücü - istihdam ili kileri dikkate alınmak suretiyle,
sanayile me ve tarımda modernle mede gerekli teknolojik geli meyi sa layacak mesleki
ve teknik e itime a ırlık verecek biçimde planlanır ve gerçekle tirilir. Mesleklerin
kademeleri ve her kademenin unvan, yetki ve sorumlulukları kanunla tespit edilir ve her
derece ve türdeki örgün ve yaygın mesleki e itim kurumlarının kurulu ve programları bu
kademelere uygun olarak düzenlenir. E itim kurumlarının yer, personel, bina, tesis ve
ekleri, donatım, araç, gereç ve kapasiteleri ile ilgili standartlar önceden tespit edilir ve
kurumların bu standartlara göre optimal büyüklükte kurulması ve verimli olarak
i letilmesi sa lanır.
XII – Karma e itim:
Madde 15 – Okullarda kız ve erkek karma e itim yapılması esastır. Ancak e itimin
türüne, imkan ve zorunluluklara göre bazı okullar yalnızca kız veya yalnızca erkek
ö rencilere ayrılabilir.
XIV – Her yerde e itim:
Madde 17 – Milli e itimin amaçları yalnız resmi ve özel e itim kurumlarında de il, aynı
zamanda evde, çevrede, i yerlerinde, her yerde ve her fırsatta gerçekle tirilmeye çalı ılır.
Resmi, özel ve gönüllü her kurulu un e itimle ilgili faaliyetleri, Milli E itim amaçlarına
uygunlu u bakımından Milli E itim Bakanlı ının denetimine tabidir.
120

ÖZGEÇM

Ki isel Bilgiler

Soyadı, Adı : Harun AKAY


Uyru u : T.C.
Do um Tarihi ve Yeri : Balıkesir-10.05.1990
Telefon : 05348588722
Faks :-
E-mail : harunakayblk@hotmail.com

E itim

Derece E itim Birimi Mezuniyet Tarihi


Lisans BAÜ Necatibey E t. Fak. Fen Bilgisi Ö rt. 20/06/2012
Lisans AÖF Felsefe Bölümü 06/06/2016
Lise Balıkesir Muharrem Hasbi Lisesi (YDA) 13/03/2008
Y. Lisans ÇOMÜ FEF Sosyoloji Böl. Anabilim Dalı Devam Ediyor

Deneyimi

Yıl Yer Görev


2012-Günümüz Milli E itim Bakanlı ı Ö retmen

Yabancı Dil
ngilizce

Yayınlar

You might also like