You are on page 1of 5

EDEBiYAT FAKÜLTESi

serbest şiire yol açması. yine bu devir şi­ hayyel, Haydt-ı Hakikiyye Sahneleri, Cahit (Ya l çın). Ahmed Hikmet (Müftüoğ­
irinin şekle ait önemli özelliklerindendir. Mô.i ve Siyah, Kırık Hayatlar, Ömr-i lu) ve Saffeti Ziya.
Aynı mısralarda şuurlu olarak ünsüzle- Muhayyel, Rübô.b-1 Şikeste gibi. Duy- BİBLİYOGRAFYA:
rin (al literasyon) veya ünlülerin (asonans) gu bakımından böyle içe kapanık, mara- Ahmet İhsan. Matbuat Hatıralarını, istanb ul
arka arkaya kullanılmak suretiyle ahenk zi ve melankolik tavırlarına karşılık şiir­ 1930; Hüseyin Cahit Yalçın, Edebi Hatıra/a1;
sağlanması. şiirde cümle yapısının be- de parnasyen. romanda realist rnekte- istanbul 1935 ; Hal it Ziya Uşaklıgil. Kırk Yıl, is-
yitten ayrılarak değişik sayıda mısrala­ be bağlı olmaları tasvir ve tahlillerde on- tanbul 1936 ; Ahmet Reşit Rey. Gördülclerim,
Yaptık/arım, istanbul 1945, s. 50 vd., 319 vd.;
ra dağılması da (anjambman) Servet-i Fü- ları gerçekçi olmaya sevketmiştir. Fotoğ­
Kenan Akyüz, Tevfik Filuet, Ankara 1947; a.mlf..
nQn şairlerinde başlar. Ancak şiirin muh- rafın yaygınlaştığı bu yıllarda (Seruet-i Fü- Modern Türk Edebiyatının Ana Çizgileri, istan-
tevasında derinlik yoktur. Genel olarak nün, Ma'lümat gibi pek çok dergi bol ve bul 1990, s. 87-129; ismail Hikmet Ertayla n.
aşk ve tabiat konuları aşırı bir hassasi- güzel fotoğraflarla doludur) edebiyatta Tevfik Fil<ret, istanbul 1963; Cevdet Kudret.
Türk Edebiyatında Hiletlye ve Roman, istan-
yetle işlenmiştir. Önceki nesilden Abdül- tabiat ve çevre tasvirlerinin gerçekçili-
bul 1965, 1, 149-154 ; Mehmet Kaplan, Tevfik
hak Ham id 'in metafizik temaları zorla- ğini. biraz da bu yeni aletin moda olu-
Fikret, istanbu l 1971; Banarlı, RTET, ll , 1011 -
yan şiiri yerine Recaizade Mahmud Ek- şuna bağlamak gerekir. Nihayet yazar- 1058; Bilge Ercilasun. Servet-i Fünunda Ede-
rem'in derinliksiz, sathi temalarını ta- ların resim kültürü de (Tevfi k Fikret'in bi Tenkit, Ankara 1981; Cahit Kavcar, Batılı­
kip etmeyi tercih etmişlerdir. Yine Ek- ressamlığı da v ardır) bu konuda dikkate laşma Açısından Servet-i Fünun Ronıanı, An-
kara 1985; Fevziye Abdullah TanseL "Muallim
rem'in her şiirin vezinli ve kafiyeli olma- alınmalıdır.
Naci ile Recaizade Ekrem Arasında Müna-
sı gerekmediğini söylemesi "mensur şi­
Devrin siyasi baskısı sebebiyle tiyatro kaşalar ve Bu Münakaşaların Sebep Oldu-
ir" adını verdikleri. fikirden çok duygu edebiyatında büyük bir gelişme yoktur. ğu Edebi Hadiseler", TM, X 11951-531. s. 159-
ve hayal yüklü kısa metin parçalarından 200; İsmail Parlatır, "Servet-i Fünun Edebi-
Cenab Şahabeddin, Hüseyin Suat ve Ha- yatı", TDEA, VII , 528-536.
ibaret yeni bir türün yayılmasına yol aç-
lit Ziya'nın birkaç tiyatro denemesi ise
mıştır.
kayda değer nitelikte değildir. li] M . ÜRHAN ÜKAY

Servet-i FünOn roman ve hikayesi Türk


Bu dönemde edebi tenkit büyük ge-
edebiyatında önemli bir hamle teş ki l EDEBiYAT FAKÜLTESi
lişme gösterir. Daha önce Beşir Fuad 'ın,
eder. Vak'adan çok ruh tahlillerine, ede-
tenkidi sübjektif ve tesadüfi olmaktan İstanbul'da kurulan,
bi bir dil kullanmaya önem verme. şuur­
çıkarıp adeta matematik ölçüleri olan bir benzerleri arasında Türkiye'nin
lu olarak roman tekniğine yönelme Ha- ilk ve en büyük fakültesi.
lit Ziya ve Mehmed Rauf'un romanlarıy­ ilim haline getirme yolundaki gayretleri, L _j

la başlamıştır. Psikolojik yapı olarak his- hemen bütün Servet-i Fününcular'ı bu


sf, bu sebeple de romantik olması gere- alanda başarılı denemelere sevketmiş­ Türkiye'nin en eski ve en büyük eği­
ken Edebiyat-ı Cedideciler. Fransız ede- tir. Kültür temelini yine Batı· dan. özel- tim ve öğretim kurumu olan istanbul
biyatından realist ve natüralist roman- likle Fransız edebiyatından alan bu de- Üniversitesi'ne bağlı on üç fakültenin
cıları takip etmişlerdir. Bu durumda ro- vir tenkidinin en önemli şahsiyeti Ah- en eskilerindendir. Osmanlı Maarif Mec-
man tekniği, dil ve tasvirlerde realist med Şuayb'dır. Başta Cenab Şahabeddin lisi 'nin 21 Temmuz 1846 tarihli Jayiha-
ve Halit Ziya olmak üzere diğer Edebi- sına göre kurulması kararlaştırılan, an-
olan Servet-i FünOn yazarları kahraman-
larını çok defa romantik. gerçek hayatı yat-ı Cedide yazarlarının çoğunun da cak bu tarihten on dokuz yıl sonra 12
tanımayan, hislerine mağlüp insanlar- zengin tenkit yazıları vardır. Ocak 1865'te faaliyete geçebiten Darül-
dan seçmişlerdir. Bu tezat, hayatın ger- fünun' da akutulacak dersler arasında
Ferdiyetçi bir edebiyatın taraftarı ola-
çekleri karşısında hayal kırıklığına uğ­ halka açık fen derslerinin yanı sıra hik-
rak ortaya çıkan Edebiyat-ı Cedideci- met-i tarih ve coğrafyanın da bulunma-
rayan iradesiz insanların romanlarını do- ler'in hem ferdiyetçiliklerinin aşırılığın­ sı dolayısıyla Edebiyat Fakültesi'nin baş­
ğurmuştur. Bu romanlarda realist - na-
dan, hem de Tevfik Fikret'in hırçın ve langıcını bir bakıma buraya bağlamak
türalist mektebin gereği olarak çevre -
çabuk gücenir karakterinden dolayı za- mümkündür. Arkası gelmeyen bu ilk te-
insan ilişkileri, biyolojik veraset problem-
manla aralarında çözülme başlamıştır. şebbüsten sonra. 1868'de Maarif Naz ırı
leri başarıyla işlenmiştir . Devrin diğer
16 Ekim 1901 tarihli Servet-i Fünun'- Saffet Paşa'nın hazırladığı Maarif-i UmO-
bir yeniliği de roman ve hikaye türleri-
da Hüseyin Cahit'in tercüme bir yazısın­ miyye Nizamnamesi ile yeniden kurulan
nin birbirinden kesin olarak ayrılması ve
dan dolayı geçici olarak kapatılan dergi ve 20 Şubat 1870 'te halka açık dersler
küçük hikaye türünün yaygınlık kazan-
bir süre sonra yeniden yayımlanmaya vererek öğretime başlayan DarülfünOn-ı
masıdır. Edebiyat-ı Cedideciler'in ger-
başladıysa da topluluk dağılmış ve der- Osmaninin ilm-i Hukuk. Ulüm-i Tabfiy-
çeklerden kaçıp hayale sığınmaları ha-
yatlarında olduğu kadar eserlerinde de
gi Edebiyat-ı Cedideciler'in yayın organı ye ve Riyaziyyat. Hikmet ve Edebiyat adlı
ortaya çıkar. Baskı rejiminin verdiği sı­ olma karakterini kaybetmiştir.
kıntıyla toplumdan uzaklaşmak için ön- Edebiyat-ı Cedide'de isimleri ve eser-
ce Yeni Zelanda'ya, daha sonra Manisa'- leriyle ün yapmış başlıca şahsiyetler şun­
da bir çiftliğe çekilip Robenson yaşayı­ lardır: Şairler. Tevfik Fikret. Cenab Şaha­
D arülfünOn-ı
şma özendikleri bilinmektedir. Gerçek- beddin, Hüseyin Sfret (Özsever). Ali Ekrem
leşmeyen bu arzuları eserlerinde küçük (Bolay ır ) . Ahmet Reşit (Rey), Süleyman
Osmani
Edebiyat
..
~ """'.:.ı.., ı
ütopik tahayyüllerle kendini gösterir. Pek Nazif. Süleyman Nesib, Faik Ali (Ozan- Medresesi
Rivas eti'nin
~-~j
çok şiir ve romanın adları. hayal- haki-
kat tezadını veya hayata karşı kırıklığı
soy) . Celal Sahir (Erozan). Hüseyin Suat
(Yalçın). Roman ve hikaye yazarları. Ha-
vazı ş ma lar da "__,.
k ul l a nd ığı ~,
ifade eder: Hayal İçinde, Haydt-ı Mu- lit Ziya (Uşaklıgil). Mehmet Rauf. Hüseyin antet

399
EDEBiYAT FAKÜLTESi

üç şubesi bulunmaktaydı. Hikmet ve Ede- biyatı(Abdurrahman Süreyya Efendi), Fran- 1915-1918 yılları arasında Macar Gyu-
biyat şubesinin öğretim programında şu sız edebiyatı (Mösyö Perard). Dersler ih- la Meszaros (etnografya). Fı'iedrich Giese
dersler yer alıyordu: Terkib-i vücüd-i in- tisas kısımlarına göre ayrılmadığından (Ural-Altay dilleri). Hermann Jacobi (man-
sani (biyoloji). ilm-i ahval-i nefs (psikolo- bütün öğrencilerce takip edilmek zorun- tık-fel sefe ). Lehmann Haupt (antik tarih),
ji). mantık. meani, beyan, ilm-i kelam, daydı. Edebiyat Mekteb-i Alisi 1903 'te E. Obst (Osmanlı coğrafyas ı- beşeri coğ­
ilm-i ahlak, hukük-ı tabiiyye, ilm-i tarih, yedi kişiyle ilk mezunlarını verdi. Fakül- rafya). Anschutz (pedagoji, tecrübi psiko-
"mükemmel Arabi, Farisi ve Türki". Fran- tenin ihtisas bölümlerine ayrılması, İt­ loji), Eckhardt Unger (arkeoloji- nümisma-
sızca, Yunanca ve Latince, mukayeseli tihat ve Terakki'nin iktidar devresinde tik). G. Bergstrasser (mukayeseli Sami
sarf-ı umümi (genel dil bilimi), ilm-i arüz, yapılan Darülfünun ıslahatı ile mümkün dilleri), Richter (Alman edebiyatı), J. H.
tarih-i umümi, ilm-i asar-ı atika (arkeo- olmuştur. Mordtmann (ilm-i usül-i tarih) gibi tanın­
loji), ilm-i meskükat (nümismatik). Ede- Fakülte ll. Meşrutiyet'in ilanından son- mış Alman ilim adamları fakültenin öğ­
biyat Fakültesi'nin gerçek manada ilk ra bir ara Ulüm-ı Şer'iyye (ilahiyat) şube­ retim kadrosu içinde yer almışlardır. Ay-
taslağını bu şube meydana getirir. siyle birleştirildiyse de daha sonra her rıca Halid Ziya (Uşaklıgi l ), Cenab Şaha­
1874-1875 öğretim yılında Darülfü- iki kısım müstakil hale getirildi. Darül- beddin, Hüseyin Daniş, Ali Ekrem (Bola-
n ün-ı Sultani adı altında üçüncü defa fünun'u Ulüm-i Şer'iyye. ilm-i Hukük, yır), Ali Muzaffer, Necmeddin Sadık (Sa-
faaliyete geçen Darülfünun'un ilm-i Hu- Ulüm -ı Tabiiyye, Fünün ve Ulüm-ı Ede- dak). Ziya Gökalp ve Köprülüzade Meh-
kük. Ulüm-ı Fünün-ı Riyaziyye ve Tabi- biyye adlı beş şubeye ayıran 21 Nisan med Fuad da bu kadronun ünlülerin-
iyye ile Edebiyat adlı üç şubesi bulun- 1912 tarihli yeni nizamnameye göre dendiL
maktaydı. O zamanlar "fakülte" tabiri Ulüm-i Edebiyye şubesi edebiyyat-ı Tür- Fakülte. 1. Dünya Savaşı ' nın en hare-
yerine "mekteb" adı kullanıldığından kiyye, tarih-i edebiyyat-ı Türkiyye, ede- ketli devresine isabet eden 1916-1918
gelecekteki asıl Edebiyat Fakültesi' ne biyyat-ı Farisiyye, edebiyyat-ı Arabiyye, yılları arasında öğrencilerin çoğu cephede
çekirdek olan bu edebiyat şubesi Ede- felsefe ve tarih-i felsefe, tarih-i umümi, olduğu için mezun verememiştir. Savaş
biyyat-ı Aliye Mektebi adını taşımaktay­ tarih-i Osmani, coğrafya, iktisat, ilm-i sırasında kız öğrenciler de kabul edilmiş,
dı. Mektebin öğretim programını ede- ictimai, elsine (Fra nsızca , Rusça, Alman- 1919-1920 döneminde Coğrafya bölü-
biyyat-ı Arabiyye, edebiyyat-ı Yunaniy- ca, ingilizce) programlarını içine almak- münden Şüküfe Nihai (Başar) Hanım ilk
ye, edebiyyat-ı Latiniyye, felsefe, man- taydı. 1903-1915 yılları arasında Edebi- kız öğrenci olarak mezun olmuştur.
tık. tarih-i umümi ve ilm-i esatir-i ewe- yat şubesi (Fakültesi). aralarında gelece-
ı. Dünya Savaşı yıllarında ve sonrasın­
lin (mitoloji), ilm-i asar-ı atika dersleri ğin fikir ve siyaset alanında isim yapa-
da Edebiyat Fakültesi Darülfünun ile bir-
meydana getiriyordu. Eleman durumu- cak Zeynelabidin. Osman Nuri (Ergin). Sü-
likte bazı ıslahata sahne olmuştur. 12
na göre derslerin bir kısmı Türkçe, ba- leyman Şevket (Tanlı), Halil Ni'metullah
Kasım 1916'da yeni bir nizarnname ka-
zıları da Fransızca olarak yürütülmüş­ (Öztürk), Çankırılı Ahmed Tal'at (Onay),
leme alınm ış, Mütareke devrinde Hürri-
tür. Felsefe ve tarih-i umümi Fransızca, İsmail Hakkı (Uzunçarşılı). Şüra-yı Devlet
yet ve İtilaf hükümetleri üniversite ısla­
mantık hem Fransızca hem Arapça ola- azası Halil İbrahim, Ruşen Eşref (Ünay-
hatı meselesiyle yakından ilgilenmiş, di-
rak okutulmaktaydı. Öğrenim süresi dört dın) , Hamid Sadi (Selen) gibi sirnaların bu-
ğer fakülteler gibi Edebiyat Fakültesi'n-
yıl olan Darülfünün-ı Sultani'nin 1881'- lunduğu 286 mezun verdi.
de de bir ısiahat komisyonu kurulmuş­
de kapanmasıyla Edebiyyat-ı Aliye Mek- 1913-1918 yıllarında Edebiyat Fakül- tur. Bu komisyonda Ahmed Naim, Ali
tebi'nin de varlığı son bulmuştur. tesi'nde de diğer şubelerde olduğu gibi Ekrem, Rıza Tevfik (Bö lü kbaşı). Ahmed
15 Ağustos 1900'de, Maarif Nazırı ihtisaslaşmaya doğru giden bir eğitime Refik (Altınay) ve Faik Sabri de (Duran)
Zühdü Paşa tarafından hazırlanan Da- başlanmış , 1915-1916 ders yılından iti- yer almaktaydı. Bu komisyonların faali-
rülfünün-ı Şahane Nizamnamesi ile üni- baren şu bölüm ve disiplinler teşekkül yetleri neticesinde 11 Ekim 1919 tarih-
versite dördüncü defa olarak kuruldu ve etmiştir: Tarih ve Coğrafya. Umumi ta- li nizarnname ortaya çıkmış, bunu 20
Edebiyat Mekteb-i Alisi yeniden açıldı. rih, Osmanlı tarihi, siyasi tarih ve coğraf­ Ağustos 1921 tarihli bir diğeri takip et-
1900-1901 ders yılında bu mektebin iki- ya. Ulum-i İctimai. ilm-i ictimai ve ilm-i miştir. Bunlardan birincisi fakültedeki
si gayri müslim yirmi beş kayıtlı öğrenci­ iktisad. Edebiyat. Türk edebiyatı, Türk dersleri şu şekilde çeşitlendirip zengin-
si vardı. Öğrenim süresi üç yıl olan rnek- edebiyatı tarihi, Garp edebiyatı tarihi, leştirmiştir: Türk edebiyatı, İran edebi-
tebin programını şu dersler teşkil etmek- mehasin (estetik). Arap ve Fars edebiyat- yatı, Arap edebiyatı , Garp edebiyatları
teydi: Hikmet-i nazariyye, ilm-i ahval-i ları. Felsefe. iımü'n-nefs (psikoloji), ilm-i tarihi. tedkıK.-i mütün-i edebiyye, naza-
nefs. mantık, ahlak, hikmet-i bedayi', Os- mantık ve ahlak. felsefe-i üla ve felsefe riyyat-ı edebiyye, mantık, ahlak, terbi-
manlı edebiyatı, Arap edebiyatı. Fars ede- tarihi. terbiye. Bu devrede fakültenin ye, rühiyat. içtimaiyat, tarih-i felsefe,
biyatı, Fransız edebiyatı, Osmanlı tarihi, bünyesi içinde Fransızca, ingilizce, Al- maba'de't-tabia. islam felsefesi. tabii.
tarih-i düvel, coğrafya-yı umümi ve Os- manca ve Rusça öğrenimi veren bir El- beşeri ve iktisadi coğrafya, memalik-i
mani ve umrani. ilm-i asar-ı atika, usül-i sine kısmı açılmıştır. İslamiyye coğrafyası. kıtalar coğrafyası,
terbiye ve tedris (pedagoji). Bu dersler- ı. Dünya Savaşı'nın bitiminde fakülte son asırlarda Avrupa ve Devlet-i Osma-
den baz ıları . öğretim üyesi yokluğundan Edebiyat, Tarih, Felsefe, Coğrafya olmak niyye tarihi, eski Şark kavimleri tarihi,
okutulamamıştır. Okutulan başlıca ders- üzere dört ana bölüme ayrılmış , bu bö- Ortaçağ Şark kavimleri tarihi, Türk !isa-
ler ve öğretim üyelerinin adları şöyledir: lümler fakültenin temelini teşkil etmiş­ nı tarihi. Darülfünun bünyesinde Hu-
islam ve Osmanlı tarihi (Abdurrahman tir. içtimal ilimler Felsefe bölümüne alın­ kuk, Tıp, Edebiyat ve Fünun olmak üze-
Şeref Efendi). Osmanlı edebiyatı (Ata Bey), mış, bu arada Etnografya ve Falklor Kür- re dört ana kuruluş tanıyan 11 Ekim
umumi coğrafya (Celal Bey), ilm-i ahval-i süsü ile Türk medeniyeti tarihi dersi de 1919 tarihli bu nizamnamenin dikkate
nefs (Emrullah Efendi), Arap ve Fars ede- ihdas edilmiştir. değer bir yönü, bunlara " şube" veya "fa-

400
EDEBiYAT FAKÜLTESi

külte" adı yerine "medrese" tabirini koy- konulan yeni dersler fakültenin öğretim tandan ibaret bulunan öğretim kadro-
masıdır. Bu sebeple Edebiyat şubesi bir programını çok daha ileri seviyeye gö- su. kanun 1 Ağustos 1933'te yürürlüğe
ara resmi muamele ve yazışmalarda türmekteydi. Fakültenin ilmi ağırlığını girdiğinde altı profesör, altı aday profe-
Edebiyat Medresesi ismini taşımıştır. arttıran ve Türklük'le ilgili sahalara es- sör. dört muallim ve beş yabancı profe-
1922-1923 ders yılında Edebiyat Fakül- kisinden daha çok yer veren bu prog- sörden teşekkül etmiştir. Esasen i. Dün-
tesi'nin dört esas bölümünde okutulan ramdaki dersler ve bunları okutan ho- ya Savaşı ' nı takip eden devrede ittihat
dersler ve bunları okutan öğretim üye- calar şunlardır: Edebiyat. Türk edebiyatı ve Terakki Partisi'ni destekiemiş öğre­
leri şunlardır: Tarih Şubesi. Siyasi tarih tarihi (Köprülüzade Mehmed Fuad), Türk tim üyelerinin fakülteden ayrılması ile
(Ali Reşa d) , Osmanlı Devleti ile Avrupa lisanı tarihi (Necib As ım), şerh-i mütün kadroda bir azalma olmuştu .
münasebatı tarihi (Temmuz 1922' ye ka- (Al i Ekrem), Arap edebiyatı tarihi (0. 191 S-1933 yılları arasında Edebiyat
dar Ali Kemal, sonra Al i Muzaffer), Osman- Rescher), İran edebiyatı tarihi (Ömer Fe- Fakültesi'nden toplam 283 öğrenci me-
lı tarihi (Ahmed Refik), islam tarihi (M . ri d), Garp edebiyatı tarihi (Yusuf Şe rif) , zun olmuştur. Mükrimin Halil (Yinanç) ,
Şemseddin IGünaltay ]), Ortaçağ ' da islam Alman edebiyatı tarihi, ingiliz edebiyatı Ali Nihad (Tarlan). Ziyaeddin Fahri (Fın­
kavimleri tarihi (]Yusuf] Behçet ]Güçer]) , tarihi. Tarih. Umumi Türkiye tarihi (Ah- dıkoğlu ) . Ahmed ( Caferoğlu ) , Ömer Lutfi
kadim Doğu kavimleri tarihi (Avram Ga- med Refik) , Türk tarihi (A Zeki Yelidi ]To- (Barkan), Ali (Tanoğlu). Sesim (Darkot).
lanti), eski Yunan ve Roma tarihi (Faz ı! gan]l. islam Türk sanayi-inefisesi tarihi Ahmed (Ardel), Nureddin Şazi (Kösemi-
Nazmi), Türk tarihi (Necib Asım ]Yazıks ız]) (Ai bert -Louis Gabri el), akvam-ı islamiy- hal), Selmin (Evrim). Ahmed Harndi (Tan -
Coğrafya Şubesi. Tabii ve mevzii coğraf­ ye tarihi (M. Şemseddin), Avrupa ve Tür- pınar) gibi ünlüler bu mezunlar arasında
ya (İbra him Hakkı ]Akyol]), Türk ve islam kiye münasebatı tarihi, akvam-ı kadime-i olup daha sonra aynı fakültede uzun yıl­
kıtaları coğrafyası (IHamid] Sadi ), beşeri Şarkiyye tarihi (Avram Galanti), Roma ve lar görev yapacaklardır. Hasan Ali (Yü-
coğrafya (Ali Macid ]Arda]), iktisadi coğ­ Yunan-ı kadim tarihi (Faz ı l Nazmi ), ku- cel). Agah Sırrı (Levend), Necmeddin Ha-
rafya (Ali Macid ). Edebiyat Şubesi. Türk rün-ı vusta tarihi (Hamid ]Ongunsul, Beh- lil (Onan), Bakü Üniversitesi'nden Emin
edebiyatı tarihi (Temmuz 1922'ye kadar çet), asr-ı hazır tarihi (Ali Muza ffer), ta- Abid, Akdes Nimet (Kurat). Abdullah Zih-
Cenab Şa ha be ddin , sonra Yahya Kemal, rih-i siyasi. Felsefe. Maba'de't-tabia (Ba- ni (Soysal), Muzaffer Şerif (Başoğlu) gibi
Köprülüzade Mehmed Fuad) , Batı edebi- banzade Ahmed Naim ), islam felsefesi diğer tanınmış simalar da bu mezunlar

yatı tarihi (]Yusuf] Şerif ]Kılı ç el], daha ön- (İ zm irli İ s mail Hak k ı ), tarih-i felsefe (Meh- arasındadır.

ce Yahya Kemal), İran edebiyatı tarihi med Em in), dinler tarihi ve felsefesi (M . Atatürk'ün direktifleriyle Batı'ya gön-
(Temmuz 1922'ye kadar Hüseyin Dani ş, D. Dumesnil), umumi ruhiyat (Ali Haydar), derilen genç elemanlar ilim adamı ola-
sonra Veled Çelebi ]İzbudak] ), metin şer­ ruhiyat (Mustafa Ş e kib) , mantık (Ni'met rak geri döndüklerinde fakülteyi daha
hi (]Ömer] Ferid ]Karni, daha sonra Ali Ek- ]Halil Nimetullah Öztürk]). ahlak (Mehmed da güçlendirmelerinin yanı sıra Nazi Al-
rem ]B o layı r]) , Türk dili (Necib As ım), Arap İ zzet), bediiyat, içtimaiyat (Necmeddin Sa- manyası'ndan ayrılan Hans Reichenbach,
edebiyatı tarihi ( Şevket, daha sonra is- dı k), terbiye (İ s mail H a kkı) , etfaliyat. Coğ­ Ernst von Aster, Leo Spitzer, Hellmut
mail Sa ib ]Sencer]), Fransız edebiyatı ta- rafya. islam ve Türk coğrafyası, tabii coğ­ Ritter. Erich Auerbach, Wilhelm Peters,
rihi (]Yusuf] Şe rif), Alman edebiyatı tari- rafya (İbrahim H a kkı), beşeri coğrafya Kurt- Bittel, Emin Bosch. Walther Kranz,
hi (Cemil), ingiliz edebiyatı tarihi (Tem- (Al i Macid), mevzii coğrafya (Hamid Sadi ) Hans Marchand gibi milletlerarası çap-
muz 192 2'ye kadar Barsamyan, bu tarih- 28-30 Temmuz 1929 tarihli düzenle- ta Alman öğretim üyeleriyle birlikte öğ ­
ten sonra yeni kurulan Garp edebi ya tı il e meye göre fakültenin üçü edebiyat, üçü retim üye ve yardımcıları kadrosu git-
birleştirilmi ş tir) . Felsefe Şubesi. Maba'de't- tarih, üçü felsefe ve ikisi coğrafya ol- tikçe gelişmiştir. ll. Dünya Savaşı esna-
tabia (Temmuz 1922'ye kadar Rıza Tevfik, mak üzere asli on bir kürsüsü bulunu- sında bu kadro Th. Bossert, Gerhardt
sonra Babanzad e Ahmed Naim) , bediiy- yordu. Kürsüler dışında ayrıca şu ders- Fricke, E. Charles Bazell. B. Blacksto-
yat (İ s m a i l Ha kkı IBaltacıoğlu]), islam fel- ler okutuluyordu: Arap edebiyatı tari- ne, Ernst Diez. Kurt Erdmann, Philippe
sefesi (İ z mirli İ s m a il Hakkı), tecrübi ruhi- hi, metinler şerhi, Türk dili tarihi, ma- Schweinfurt gibi şöhretlerle daha da zen-
yat (Ali Haydar ]Taner]), terbiye (İ s m a il ba'de't-tabia. mantık. etfaliyat Türk ta- ginleşmiştir. Buna paralel olarak disip-
H ak kı), felsefe tarihi (M Emin ] E ri şi rgi l]) , rihi, Avrupa- Türkiye münasebetleri ta- lin ve kürsüler artmış, başlangıçta ser-
ruhiyat (Mustafa Şe kib ]Tunç]), içtimaiyat rihi. Bunların bir kısmı bir süre sonra il- best ders ve konferanslar şeklinde gö-
(Necmeddin Sa dı k), ahlak (Mehmed izzet), gili bölüm dersleriyle birleştirilmiştir. rülen sanat tarihi, antropoloji gibi disip-
mantık (Babanzade Ahmed Nai m) 31 Mayıs 1933 tarih ve 2252 sayılı Da- linler geniş bölüm teşkilatlarına yönel-
Edebiyat Fakültesi Cumhuriyet dev- rülfünun'un ısiahat kanunu ile, Darülfü- miş, özellikle yabancı dil ve edebiyat bö-

rinde üniversitenin diğer fakülteleriyle nun 31 Temmuz 1933 tarihinden itiba- lümleri yeniden kurulurcasına gelişmiş,
birlikte mühim gelişmeler kaydetmiştir. ren lağvedilerek yerine istanbul Üniversi- pedagoji, psikoloji, sosyoloji disiplinleri
DarülfünOn-ı Osmani yerine yeni adıyla tesi kurulduktan sonra 11 Kasım 1934'- ayrı kürsü statüsünü kazanmıştır.

istanbul Darülfünunu'na hükmi şahsi­ te vekiller heyetince kabul edilen tali- Fakülte. ll. Meşrutiyet'ten bu yana -Bal-
yet kazandıran 21 Nisan 1924 tarihli ka- matnameyle Hukuk Fakültesi'nin yanı sı­ kan Savaşı zamanı hariç- içinde bulun-
nunun yanı sıra Maarif Vekaleti tarafın­ ra en çok değişiklik Edebiyat Fakültesi duğu Zeyneb Hanım Konağı'nın 28 Şu­
dan hazırlanıp yine aynı tarihte vekil- ders programlarında yapılmış, bazı ders- bat- 1 Mart 1942'de yanması üzerine il-
ler heyetince tasdik edilen talimatname ler kaldırılırken Türk kültürüne ağırlık kin Daimabahçe Sarayı'nda bugün Resim
doğrultusunda 1933'e kadar yapılan ba- veren dersler konulmuştur. Öte yandan ve Heykel Müzesi'nin bulunduğu kısma,
zı düzenlemelerle fakültenin temel ya- yetersiz görülen bazı öğretim üyeleri 1943'te Fındıklı'daki Hatice Sultan Sara-
pılanması güçlendirildL 21 Nisan 1924 kadro dışı bırakılmıştır. Isiahattan önce yı'na (günümüzde Mimar Sinan Üniversi-
tarihli talimatnamedeki düzenleme ile on dört müderris, dört muallim, altı asis- tesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nin bulundu-

401
EDEBiYAT FAKÜLTESi

Araştırmaları Enstitüsü ( 195 3), Antalya


Bölgesi Arkeoloji Araştırmaları Merkezi
(Antalya 1954 ), Sanat Tarihi Enstitüsü
(1959), Sosyoloji Enstitüsü (1960 !ilk ku-
ru lu ş u, ictimaiyat Darülmesaisi ad ıy l a Zi-
ya Gökalp ta ra fınd an I. Dünya S avaş ı y ı l­
l arın d ad ır l l. Van Bölgesi Tarih ve Arkeolo-
j i Araştırmaları Merkezi (Van 1967). Ta-
rih Enstitüsü ( 1968), Güneydoğu Avrupa
Araştırmaları Enstitüsü ( 1969).

Geniş ölçüde klasik disiplinleri içine

Bir devre Edebiyat Fakült esi olarak kul l an ıl an Zepnep Han ı m Konağı (istanbul Ün i ve, ı tesı A'şiv;)
alan Edebiyat Fakültesi, yakından takip
ile bugünkü Edebiyat Fakültesi - Beyazıt 1 ist anbul ettiği günümüz ihtiyaç ları doğrultusunda
son yıllarda Arşivcilik, Bilim Tarihi, Tiyat-
ro, Çeviri, Rus Dili ve Edebiyatı ile Taşı­
nabilir Kültür Varlıklarını Koruma ve Ona-
rım bölümlerini de bünyesine katmıştır.

ğu bina) taşınmış, 1951 ·de de Sed at Hak- yımladığı ilmf dergilerin ç okluğu ile de M. Fuad Köprülü'nün 1923'ten 1939'a
kı Eldem tarafından Uileli'de inşa edi- ayn ı imtiyazlı duruma sahiptir. Başlan­ kadar dekanlığı sırasında büyük bir ilmf
len bugünkü binasına geçmiştir. Halen gıçta çeşitli ihtisas alan larına ait yazı ve gelişme gösteren Edebiyat Fakültesi baş­
Edebiyat ve Fen fakültelerinin faaliyet- ça lışmal ar , 1916-1933 yılları arasında ta Türk filolojisi ve edebiyatı tarihi, sos-
te bulunduğu bu bina , eski Türk öğretim çıkan Darülfünun Edebiyat Fakültesi yoloji, Türk tarihi, şarkiyat felsefe ve psi-
kurumlarının plan şeması geleneğine uy- Mecmuası içinde yer alırken 191 Tde ya - koloji, pedagoji, coğrafya, Batı filolojileri
gun olarak düzenlenmiş, cephede tipik yımlanmaya başlanan İctimaiyyat Mec- olmak üzere beşerf ilimierin birçok dal-
öğeler kullanılmıştır. içte ise anfi- ders- muası 'nın ardından zamanla fakültenin larının memleketimizde kurucusu olmak
hane ve koridor-salon düzeni çağdaş mi- bölüm ve ihtisas alanlarının her biri şu gibi tarihf bir role sahip bulunmaktadır.
marlık anlayışını yansıtmaktadır. müstakil dergilere kavuşmuştur : Tür- 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu'na
Çok zengin genel kitaplığı, on yedi se- kiyat Mecmuası, Türk Dili ve Edebi- ( ı 98 ı ) kadar olan devre içinde M. Fuad

miner kütüphanesi ve ihtisas laboratu- yatı Dergisi, Tarih Dergisi, Tarih Ens- Köprülü, Zeki Velidi Togan. Mükrimin Ha-
varları ile geniş bir hizmet veren fakül-
titüsü Dergisi, Sosyoloji Dergisi, Fel- lil Yinanç, Ali Nihad Tarlan. Ragıb Hu!O-
tede 1983 yılı kayıtlarına göre 200.000'- sefe Arkivi, Sanat Tarihi Yıllığı, Sos- si Eldem. Mustafa Şekip Tunç, Halide
den fazla kitap, süreli yayın, . el yazması yal Antropoloji ve Etnoloji Bölümü Edip Adıvar, M. Cavit Baysun, ibrahim
ve eski yazı matbu eser bulunmaktaydı. Dergisi, Coğrafya Araştırmaları, Coğ­ Hakkı Akyol, Mehmet Sesim Darkot, Ah-
rafya Enstitüsü Dergisi, Coğrafya Bö- met Ardel, Ali Tevfik Tanoğlu, Arif Müfit
Edebiyat Fakültesi'nin diğer fakülte-
lümü Dergisi, Review of the Geograp- Mansel, Afif Erzen, Hilmi Ziya Ülken, Ha-
lerden farklı bir özelliği, imtihan dışın­
hical Institute of the University of Is- lil Vehbi Eralp. Reşit Rahmeti Arat, Ah-
da öğrenciyi seçtiği ihtisas dalında bir
tanbul, Güneydoğu Avrupa Araştır­ met Caferoğlu, Ahmet Harndi Tanpınar.
tez hazırlayarak mezun etmesi olmuş­ maları Dergisi, Şarkiyat Mecmuası, İs ­ Ahmet Ateş, ibrahim Kafesoğlu fakülte-
tur. Bu suretle 1924-1981 yılları arasın­ lam Tetkikleri Dergisi, Kütüphaneci- nin önemli isimlerini meydana getirmiş­
da her biri başlı başına bir eser olan ve lik Bölümü Dergisi, Anadolu Araştır­ lerdir.
kendi sahalarına yeni bir katkı sağlayan maları Dergisi, Dialogues Dergisi, Li- Edebiyat Fakültesi, 6 Kasım 1981 ta-
binlerce çalışma meydana getirilmiştir. tera (F ran s ı z Filolojisi Dergisi), Alman Di- rih ve 2547 sayılı kanunla üniversiteler
Sadece Türk Dili ve Edebiyatı ile Tarih li ve Edebiyatı Dergisi, İngiliz Filolo- yeniden teşkilatianmadan önce on do-
bölümlerinde yapılmış mezuniyet tezle- jisi Dergisi, Dilbilim Dergisi, Bağlam kuz disiplinde otuz dokuz kürsü uzman-
rinin sayısı 5000'i geçmektedir. Bunla- Dergisi, Pedagoji Dergisi, Pedagoji ve lık alanlarına göre öğretim ve araştırma
rın büyük bir kısmı günümüzdeki yük- Psikoloji Çalışmaları Dergisi, Tecrübi faaliyetinde bulunmaktaydı. 'veni aka-
sek lisans, hatta doktora tezlerine denk Psikoloji Araştırmaları Dergisi, Tecrü- demik teşkilatlanmada bu kürsüler. on
çaptadır. Pek azı basılma imkanına ka- bi Psikoloji Çalışmaları Dergisi. dokuz bölüm içinde elli bir anabilim ve
vuşabilmiş olan bu tezlerden birer nüs-
Fakülte bünyesinde on enstitü ve araş­ dört de bilim dalı meydana getirmişler­
ha fakülte genel kütüphanesiyle semi- tırma merkezi bulunmaktadır. ilkin 1925'- dir. Fakültenin 1992 ders yılında öğre­
ner kütüphanelerinden başka üniversi- te Atatürk'ün direktiflertyle M. Fuad Köp- tim ve eğitim kadrosunda görev yapan
te kütüphanesinde mevcuttur. rülü'nün müdürlüğünde kurulan Türki- 136 öğretim üyesi (profesör, doçent, yar-
Kitap yayını 3800' e yaklaşan Edebiyat yat Enstitüsü, uzun yıllar fakülteye bağlı d ım c ı doçent). doksan dört araştırma gö-
Fakültesi, bunun yanında farklı disiplin- olarak hizmet verdikten sonra istanbul revlisi, yirmi yedi okutman, üç uzman
lerce gerçekleştirilen sayısı otuza ulaşmış Üniversitesi Rektörlüğü'ne bağlanmıştır. ve dokuz öğretim görevlisi, toplam 269
süreli yayınlarla bünyesinde yapılan araş­ 2547 sayılı kanunla araştırma merkezi- olan öğretim elemanı sayısı günümüz-
tırmaları ilim dünyasına geniş ölçüde ne dönüştürülen ve faaliyetlerini fakül- de ( 1994) 320'ye yükselmiştir. 8500'ü
sunmaktadır. Üniversite bünyesi içinde te bünyesinde sürdüren dokuz enstitü bulan öğrencisiyle Edebiyat Fakültesi
bölüm sayısınca en zengin fakülte olma ve merkez şunlardır: Pedagoji Enstitüsü Türkiye'nin en büyük ve en .kalabalık fa-
vasfını taşıyan Edebiyat Fakültesi, ya- ( 1936), Şarkiyat Enstitüsü ( 1938), islam kültesidir. Ayrıca yüksek lisans ve dok-

402
EDEBiYAT TARiHi

tora programiarına kayıtlı yüzlerce öğ­ nada ilk edebiyat tarihlerinin Y0/111. yüz- zer veya az çok farklı , Fransız edebiya-
rencisi vardır. yıl sonlarına doğru yayımlandığını kabul tının çeşitli devirlerini konu edinen pek

BİBLİYOGRAFYA : etmek daha doğru olur. Böylece Fransa çok edebiyat tarihi yazılmıştır. Viilema-
Takvim -i Vekayi', nr. 1167, 27 Şaban 1286; dışında Batı' da 1772'de İtalyan , 1795 '- ine'in eseri (Cours de litterature {rançai-
nr. 11 84, 1 Zilkade 1286; nr. 1277, 1 Receb te Alman, 1822'de Rus, 1861 'de İspan­ se, 1828) çağının edebi zevkini ve formas-
1277; nr. 1307, 15 Şewal 1287 ; nr. 1349, 5 yol, 1864'te de ilk İngiliz edebiyatı tarih- yonunu aksettiren gerçek bir edebiyat
Safer 1288; Salname -i Devlet-i Aliyye, ( 1287).
s. 11 6; (1288}, s. 132; (1289}, s. 225; ( 1290}. s.
lerinin yazıldığı görülmektedir. Bazı eser- tarihi olup kendisinden sonraki pek çok
197; Düstar, Birinci tertib, istanbul 1290, ll, lerin edebiyat tarihi olarak kabul edilip edebiyat tarihçisinin takip edeceği ve
198-204; ikin ci tertib (133 1}, IV, 460-463; VII edilmeyeceği tereddüdü bu tarihleri bir geliştireceği tarihi metodun edebiyata
( I 336}, s. 659-664; Xl (1928}. s. 401- 409; Üçün- miktar ileri veya geri kaydırabilir. uygulanmasını başlatmıştır. Viilemaine
cü terti b ( 193 1}, V, 1047 -1048, 1098-1117 ; Sal- edebi eserlerin siyasi, fikri ve dini akım ­
name-i 1'/ezaret-i Maarif-i Umümiyye, 4. sene,
Her ne kadar edebi tenkitle edebiyat
istanbul 1319, s. 19-23; Salname- i Devlet-i tarihi birbirinden farklı iki ayrı alan ola- larla ilgisini araştırdı. Nisard'ın edebiyat
Aliyye-i Osmaniyye, istanbul 1326 ; Said Paşa, rak düşünülmekteyse de edebiyat tari- tarihi (1844), kabul edilmiş ve benimsen-
Hatırat, istanbul 1328, I, 262, 535 -539, 572 - hinin kuruluşu ile edebi tenkit teorileri miş usta yazarları esas alan dogmatik
580; Mahmud Cevad, Maarif-i Umamiyye 1'/eza- bir anlayış getirdi. Sainte- Beuve. çeşitli
arasında paralellikler vardır. Tenkit mün-
reti Tarihçe-i Teşkflat ve icraatı, istanbul 1338;
ferit ve tahlilcidir, edebiyat tarihi ise ge- eserlerinde edebi şahsiyetlerin hayatia-
Mehmed Ali Aynf. Darülfünun Tarihi, istanbul
nelleşmeye ve terkibe temayül eder. Ede- rına ve psikolojilerine önem verdi. Hip-
1927; Türkiye Maarif Tarihi (I 940}. ll, 453-468,
581-592 (1941}; lll, 997 -1041; Cemi! Bilse!. is- biyat tarihçisi çok defa aynı zamanda polyte Taine edebiyat tarihi teorisini ır­
tanbul Üniversitesi Tarihi, istanbul 1943, s. 24- tenkitçidir. Bir edebiyat tarihçisinin ede- ki karakter, çevre ve çağ gibi üç temel
43, 84-88 (eser birtakım yan l ış ları do l ayıs ı yla ilişki üzerine kurdu. Edebi eserlerin top-
bi esere yaklaşmasındaki felsefesi ede-
ihtiyatla kullanılma lıdı r}; Puad izgü, "Edebiyat
biyat tarihinin de esasını oluşturur. Böy- lumun manevi değerlerinden ve dehala-
Fakültesi", M, lll ( 1946}, s. 824-826; istanbul
lece dogmatik. determinist, izlenimci, rın eseri olarak doğduğunu , böylece bir
Üniversitesi Öğrenci Rehberi, istanbul 1952, s.
113 -117; Faik Reş it Unat. Türkiye Eğitim Sis- tarihçi, sosyolojist, fizyolojist. evolüsyo- çeşit determinizmin mahsulü olduğunu
temin in Gelişmes in e Tarihi Bir Bakış, Ankara nist, pozitivist ve Marksist tenkit teori- ileri sürdü. Brunetiere. Darwin'in naza-
1964, s. 49-57; Cengiz Orhonlu. "Edebi yat Fa- riyesinden hareket ederek edebi türle-
lerine bağlı edebiyat tarihi anlayışları
kültesi'nin Kuruluşu ve Gelişmesi (1901 -1 933}
ortaya çıkmıştır. Bir edebiyat tarihi ter- rin gelişmesi ve birbirine intikalini esas
Hakkında B azı Düşünceler", Cumhuriyet'in
50. Yılına Armağan (haz. i Ü Ed. Pak.}. istanbul tibinde bu görüşlerden biri veya birkaçı alan bir metot uyguladı. Edebiyatı dai-
1973, s. 57 -70 ; Cum huriyetin 50. Yılında is- esas alınarak farklı planlarda gelişme­ ma tarihi bir çerçeve içinde düşünmüş
tanbul Üniversitesi (haz. istanbul Üniversitesi), ler düşünülebilir. Buna göre edebi eser olan Lanson edebi eseri de sosyal haya-
ista nbul 1973, s. 435-463; F. Neumark, Boğazi­ tın bir tezahürü olarak benimsedi. Ona
çi'ne S ığın anlar (tre. ŞefikAlp Bahadır}. istan -
ve şahsiyetlerin birbiriyle olan ilişkileri ,
fikir akımları, edebi eserden hareketle göre edebiyat tarihi medeniyet tarihinin
bul 1982, s. 64-67 ; Edebiyat Fakültesi 1993-
1994 Ders Yılı Öğrenci Kılavuzu, istanbul 1993. çağının kültürü. medeniyeti ve estetik bir parçasıdır. Lanson edebi esere yak-
laşımda hem bu temel prensibi hem de
~ M. T ANER TARHAN-ÖMER FARUK AKÜN
zevki, edebi eseri doğuran psikolojik. sos-
izlenimci tenkidi kabul etti.
yolojik faktörler. edebi nesillerin ve akım­
ların birbiriyle ilişkisi , farklı milletierin XX. yüzyılın baş ların da ve özellikle iki
EDEBiYAT TARİHİ edebiyatlarının mukayeseleri gibi deği­ dünya savaşı arasında tenkit anlayışıyla
Edebi eser ve şahsiyerleri şik edebi anlayışiara dayanan edebiyat beraber edebiyat tarihçiliğinde de yeni
kronolojik ve sistematik olarak tarihleri yazılmıştır. görüşler ortaya çıktı. Mukayeseli edebi-
inceleyen bilim dalı. Edebiyat tarihi ve sistemleri üzerine yat çalışmaları ve edebiyat sosyolojisi
L _j
disiplinli çalışmalar yapan, zamanla or- üzerine araştırmalar çoğalarak bu isti-
Dünya ve Avrupa edebiyat tarihi gibi taya çıkan farklı görüşleri dikkate ala- kamette edebiyat tarihlerinin yazılma­
çok geniş coğrafya alanlarını ihtiva eden rak bunları fikir temellerine dayandı­ sına yol açıldı. Fransa'da Thibaudet bir

nadir örneklere karşılık daha ziyade mil- ran. böylece diğer milletierin bu alan- biyolojist gibi davranarak edebi eserle-
letierin (Türk Edebiya tı Ta rihi) , belirli de- daki ça lışmaların a öncü olan ilk edebi- rin iç gelişmeleri ve tahlilleri üzerinde
virlerin (XIX. As ı r Tü rk Edebiyatı Tarihi), yat tarihçileri büyük nisbette Fransız­ durdu. Eserin tekewüni (genese) tarihi-
hatta edebi akımların (Türk Teceddüd lar'dan çıkmıştır. İlk ciddi İngiliz edebi- ni yazdı. Bergson sezgiciliğine bağlı olan
Edebiyatı Tarihi) ve türlerin (Türk Tiyat· yatı tarihini Fransız Hippolyte Taine, İtal­ Thibaudet edebiyatı fikirler, zevkler. ört-
ro Edebiyatı Tarihi) edebiyat tarihleri da- yan edebiyatını Ginguene yazmıştır. Türk ler ve aydın çevreleri etrafında değerlen­
ha yaygındır. edebiyatı tarihleri de hemen tamamen dirdi. Rus Plekhanov ve Jdanov, Marksist
Edebiyat tarihinin bu ad altında sis- Fransızl ar' ın sistemlerine bağlı olarak felsefeyi edebiyata uygulayarak edebi
temli bir bilim alanı olarak ele alınıp in- gelişmiştir. Antoloji, biyografi, bibliyog- eseri sosyal ve ekonomik bir hadise ola-
celenmesi geç devirlerde ortaya çıkmış­ rafya ve münferit tenkitlerin üzerine çı­ rak kabul ettiler.
tır. Batı ' da Y0/-Y0/I. asırlardan itibaren kabilen ilk edebiyat tarihi örnekleri Y0/lll. Bütün bu teorilerin hemen hepsi yan-
özellikle şiir alanında teori, tenkit, an- yüzyıl sonunda Fransa'da görülür. Fran- lış veya eksik bulunarak tenkide uğra ­
toloji, biyografi ve bibliyografya ağırlık­ çois Granet'nin on iki ciltlik Reflexion mış , böylece edebiyat tarihi de yeni te-
lı çalışmalar görülmeye başlar. Değişik sur l es ouvrages de litterature (Edebi orilerle zenginleşmiştir. ll. Dünya Sava-
türleri ihtiva etmeleri ve kronolojik- sis- eserl er üzerine düşünceler 11 736-1740J) ad- şı ' ndan sonra İngiltere ve Amerika'da
tematik bir prensibe bağlanmaları söz lı büyük çalışması modern edebiyat ta- görülmeye başlanan "yeni tenkit" edebi-
konusu olmadığından bunlar birer ede- rihçiliğinin başlangıcı sayılmıştır. Bunu yat tarihçiliğine de değişik bir ufuk aç-
biyat tarihi olarak düşünülemez. Bu ma- takip eden yüzyıl içinde birbirine ben- mıştır. Wellek'in sistemleşti rd iği bu gö-

403

You might also like