You are on page 1of 169

TÜRK DĠLĠ VE EDEBĠYATI ANA BĠLĠM DALI

KARS’TA KULLANILAN LAKAPLAR ÜZERĠNE BĠR


ĠNCELEME

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ


Hazırlayan
Sevinç HASBAY
DanıĢman
Doç. Dr. Mitat DURMUġ
KARS – 2019
T.C.
KAFKAS ÜNĠVERSĠTESĠ
SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ
TÜRK DĠLĠ VE EDEBĠYATI ANA BĠLĠM DALI

KARS’TA KULLANILAN LAKAPLAR ÜZERĠNE BĠR


ĠNCELEME

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

Hazırlayan
Sevinç HASBAY

DANIġMAN VE JÜRĠ ÜYELERĠ


Doç. Dr. Mitat DURMUġ
Dr. Öğrt. Üyesi Fatih ġAYHAN
Dr. Öğrt. Üyesi Arzu ġEYDA GÜVEN

KARS - 2019

I
KAFKAS ÜNĠVERSĠTESĠ

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE

Sevinç HASBAY tarafından hazırlanan “Kars’ta Kulanılan Lakaplar Üzerine

Bir Ġnceleme” baĢlıklı bu çalıĢma, 19/06/2019 tarihinde yapılan tez savunma sınavı

sonucunda başarılı bulunarak jürimiz tarafından Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim

Dalı‟nda Yüksek Lisans tezi olarak oy birliğiyle kabul edilmiĢtir.

ONAY

Bu tezin kabulü Sosyal Bilimler Enstitüsü Yönetim Kurulunun ….../….../….. tarih


ve ………/……… sayılı kararı ile onaylanmıĢtır.

Doç. Dr. YaĢar KOP

Enstitü Müdürü

II
BĠLĠMSEL ETĠK BĠLDĠRĠMĠ

Yüksek Lisans tezi olarak hazırladığım “Kars’ta Kulanılan Lakaplar Üzerine Bir
Ġnceleme” adlı çalıĢmanın öneri aĢamasından sonuçlanmasına kadar geçen süreçte
bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle uyduğumu, tez içindeki tüm bilgileri
bilimsel ahlak ve gelenek çerçevesinde elde ettiğimi, tez yazım kurallarına uygun
olarak hazırladığım bu çalıĢmamda doğrudan veya dolaylı olarak yaptığım her
alıntıya kaynak gösterdiğimi ve yararlandığım eserlerin kaynakçada gösterilenlerden
oluĢtuğunu beyan ederim.

Scientific Ethic Statement

I declare that I complied with the rules of academic and scientific ethics from the
proposal stage to the process of comletion of the study titled “A Review on the
Nickname Used in Kars“ as a Master Thesis I prepeared, that I obtained all
information in term Project with the framework of scientific ethics and traditions,
that I showed sources to the each quotation I made directly or indirectly in this study
I prepared as a term Project in accordance with the writing rules and works which I
used have been shown in the bibliography.

19/06/2019

Sevinç HASBAY

III
ĠÇĠNDEKĠLER

ÖNSÖZ ......................................................................................................................... i
ÖZET.......................................................................................................................... iv
ABSTRACT ................................................................................................................ v
TABLOLAR LĠSTESĠ .............................................................................................. vi
KISALTMALAR ..................................................................................................... vii
GĠRĠġ .......................................................................................................................... 1
KARS HAKKINDA GENEL BILGILER ............................................................... 1
1.1. Kars Adının MenĢei .............................................................................................. 1
1.2. Kars Tarihi ............................................................................................................ 2
1.3. Kars Ġli Ġdari Yapısı ............................................................................................... 6
1.4. Etnik Yapı ............................................................................................................. 7
1.5. Din ve Mezhep Yapısı........................................................................................... 7
1.6. Coğrafi Özellikleri ................................................................................................ 8
1.7. Kars Nüfus Yapısı ................................................................................................. 9
1.8. Ġklim ve Bitki Örtüsü ............................................................................................ 9
1. DĠLBĠLĠM ............................................................................................................ 10
1.1. Sesbilim ............................................................................................................... 14
1.2. Biçimbilim .......................................................................................................... 15
1.3. Sözdizimi ............................................................................................................ 16
1.4. Anlambilim ......................................................................................................... 17
1.5. Sözlükbilim ......................................................................................................... 17
1.6. Metindilbilim ...................................................................................................... 18
1.7. Toplumdilbilim ................................................................................................... 18
1.8. Adbilim ............................................................................................................... 19
1.8.1. KiĢi Adları ........................................................................................................ 24
1.8.1.1. Türklerde Ad Verme Geleneği ...................................................................... 27
2. LAKAPLAR ......................................................................................................... 35
3. KARS’TA KULLANILAN LAKAPLAR ÜZERĠNE BĠR ĠNCELEME ........ 42
3.1. Lakapların Sınıflandırılması ............................................................................... 44
3.1.1. ĠĢi ve UğraĢına Göre Verilen Lakaplar ............................................................ 44
3.1.2. KiĢinin Belirgin Özelliklerine Göre Verilen Lakaplar ..................................... 46

IV
3.1.2.1. KiĢinin Fiziksel Özelliklerine Göre Verilen Lakaplar .................................. 46
3.1.2.2. Fiziki Özrüne Göre Verilen Lakaplar ........................................................... 53
3.1.3. ÇeĢitli Fiziksel Özellik veya DavranıĢlarından Dolayı Hayvanlara
Benzetilmelerine Göre Verilen Lakaplar ................................................................... 57
3.1.4. DavranıĢ, Huy, Karakter Gibi Sebeplere Göre Verilen Lakaplar .................... 61
3.1.5. Yörede MeĢhur OlmuĢ Ata Adına Göre Verilen Lakaplar .............................. 71
3.1.6. Anne Baba ya da EĢinin Adı, Soyadı ve Kendi Soyadına Göre Verilen
Lakaplar...................................................................................................................... 74
3.1.7. Sülale Adına Göre Verilen Lakaplar ................................................................ 74
3.1.8. Geldiği Yer Adına Göre Verilen Lakaplar ....................................................... 79
3.1.9. Mensup Olduğu Boya, Etnik MenĢeine Göre Verilen Lakaplar ...................... 79
3.1.10. Askeri Terimlere Göre Verilen Lakaplar ....................................................... 80
3.1.11. YaĢanılan Bir Olaya Bağlı Olarak Verilen Lakaplar ..................................... 80
3.1.12. EĢya ve Nesnelere Benzetilmelerine Göre Verilen Lakaplar ......................... 81
3.1.13. Bitki Adlarına Göre Verilen Lakaplar............................................................ 83
3.1.14. Ġsimlerin Kısaltılmasına Göre Verilen Lakaplar ............................................ 83
3.1.15. Anlamı ve Niçin Verildiği Tespit Edilemeyen Lakaplar ............................... 84
SONUÇ ...................................................................................................................... 87
KAYNAK KĠġĠLER .............................................................................................. 139
KAYNAKÇA .......................................................................................................... 142
SÖZLÜK ................................................................................................................. 145
ÖZGEÇMĠġ ............................................................................................................ 156

V
ÖNSÖZ

Bir milleti millet yapan dildir. Dil olmasa millet de olmaz. Milletin kimliği sayılan
kültür dilin de taĢıyıcısıdır. Ġnsanlar kültürleriyle doğar, dilleriyle yaĢar. Kültürlerin
zenginliğini ölçen dil ve onun yaĢayan hazinesi lakaplar soyadı kanununun
çıkmasına rağmen yöre insanı arasında hala kullanılmaya devam etmektedir.
Adbiliminin içerisinde sayılan lakaplar Kars yöresinde hala bütün canlılığıyla
yaĢamaktadır. Toplumların zeka ürünü olan ve mizah anlayıĢını yansıtan lakaplar söz
varlığımız içerisinde kendini göstermektedir. Hem halk folkloru hem de adbilim
açısından araĢtırılan lakaplar alt kültürümüzün araĢtırılmasında ve bir veri kaynağı
sunmasında en önemli kaynaklardan biri niteliğindedir.

Dil belki de insanoğlunun yaĢamında en çok merak ettiği araĢtırmaya tabi tuttuğu
alanlardan birisidir. DoğuĢtan var olan dil yeteneği, sözü ortaya çıkarmıĢ ve soyut
olan her Ģey dil sayesinde anlam kazanmıĢtır. Eğer insan konuĢamasaydı, bir uygarlık
oluĢturamazdı, düĢündüklerini dile getiremezdi, bir edebiyat oluĢturamazdı.
Ġnsanoğlu, çevresindeki canlı ve cansız varlıkları, yaĢadığı yeri ya da coğrafyayı
karĢılaĢtığı kimi durumları, olayları, nesneleri, duygu ve düĢünceleri karĢılamak için
dile gereksinim duymuĢtur.

Toplumların, millet olmasının ön koĢulu bir dile ve kültüre sahip olmasıdır. Milletler
ancak dilleri ve kültürleri sayesinde varlıklarını koruyabilirler. Dilini ve kültürünü
korumasını beceremeyen milletlerin yeryüzü arenasında uzun süre kalamayacağı su
götürmez bir gerçektir. Sözlü ve yazılı kültür ürünleri dil aracılığıyla gelecek
nesillere aktarılır ve yok olmasını engeller. Diline gereken önemi vermeyen milletler
kültürlerini kaybettikleri gibi kültürlerine sahip olmayanların da dillerini yaĢatma
gibi Ģansları olamaz. Çünkü diline sahip çıkmak bir bakıma kültürüne de sahip
çıkmaktır. Kültürüne yabancı kalmaksa baĢka kültürlerin altında eriyip yok olmak,
asimile olmak anlamlarına gelir.

Dil, bir milletin tarih boyunca oluĢturduğu kültürü içine alan hafıza gibidir, en etkili
kültür taĢıyıcısıdır. Bir milletin sözcük zenginliğini etkileyen en önemli faktör
kültürdür. Kültürel zenginlik beraberinde dil zenginliğini ortaya koymaktadır. Bir
toplumun sanatı, edebiyatı, düğünleri, Ģarkıları, Ģiirleri, türküleri, lakapları ait olduğu

i
milletin dilinden gelenek ve göreneklerinden izler taĢır. Milli kimliğimiz olan kültür
ve onun taĢıyıcısı olan dil sayesinde biz biz oluruz.

Kültürel zenginliğimizi yansıtan lakaplar, bir toplumun duygu ve düĢünce yapısının


bir aynasıdır. Lakaplar; dini, ahlaki, psikolojik, sosyoekonomik ve sosyal, kültürel
yapıyı yansıtır. Bugün kullananların bile anlamlarını unuttuğu, bilmediği ancak
kimliğimizi, benliğimizi tamamlayan, lakaplar; kültür, tarih, sözvarlığı ve dilbilim
açısından önemli bir yere sahiptir.

Bu çalıĢmada; Kars, bağlı ilçeler ve civar köylerde kullanılan lakaplar derlenmiĢ ve


bu lakapların hangi durumlarda insanlara verildiği sınıflandırılmaya çalıĢılmıĢtır.
Kars, halk kültürü açısından zengin bir kültüre sahiptir. ÇalıĢmanın amaçlarından
biri, Kars halk kültürünün bir yansıması olan lakapları tespit ederek bu lakapların
sözlü gelenekten yazılı geleneğe aktarılmasını sağlamak ve bu yolla kayıt altına
almaya çalıĢmaktır. ÇalıĢmanın bir baĢka amacı da lakapların veriliĢ nedenini, hangi
kriterlere dayanarak verildiğini ortaya koymaktır.

ÇalıĢma üç bölümden oluĢmaktadır.“GiriĢ”te; bölgenin tarihi, coğrafi, ekonomik,


dini, etnik ve sosyokültürel özellikleri ortaya konmuĢtur. Birinci bölümde dilbilim en
genel tanımıyla verilmiĢ dilbilimin alt dallarına değinilmiĢtir. Ayrıca bu bölümde
adbilimin tanımı, kiĢi adları ve kiĢi adlarının ad biliminin neresinde olduğu
anlatılmıĢ, kiĢi adları ve Türklerde ad verme geleneklerinin bağlı olduğu toplumla
olan iliĢkisi değerlendirilmeye çalıĢılmıĢtır. Ġkinci bölümde lakap kavramı ve
özelliklerine iliĢkin tanımlar değerlendirilmiĢtir ve Anadolu‟da geçmiĢten günümüze
nasıl kullanıldığı anlatılmıĢtır. Daha sonra Kars‟ta ad verme geleneklerinden, lakap
verme geleneğinden bahsedilip üçüncü bölümde Kars‟ta kullanılan ve derleme
sonucunda elde edilen lakaplar sınıflandırmaya tabi tutulmuĢtur. AraĢtırmada,
adbiliminin yöntem ve teknikleri kullanılmıĢtır. Malzemenin derlenmesi aĢamasında,
“Alan AraĢtırması” yöntemine baĢvurulmuĢtur. Sahadan toplanan bilgilere ek olarak
konuyla ilgili süreli ve süresiz yayınlar taranarak malzeme toplanmıĢtır. Derlenen
malzemenin değerlendirilmesi aĢamasında “Sınıflandırma Yöntemi”nden
yararlanılmıĢtır. ÇalıĢmanın teorik altyapısının oluĢturulmasında kullanılmak üzere
yazılı kaynaklardan faydalanılmıĢtır. Öncelikle konuyla ilgili daha önce yapılmıĢ
çalıĢmalar, yazılı kaynaklar taranmıĢtır. Alan araĢtırmasına baĢlanmadan önce,

ii
kaynak kiĢilere yöneltilecek sorular hazırlanmıĢtır. Derlemede, görüĢme ve anket
teknikleri uygulanmıĢtır. Kaynak kiĢiler Kars‟ta doğup büyümüĢ, halkı iyi tanıyan
esnaflar, kıraathaneler, okullar, dershaneler ve köy halkı arasından seçilmiĢtir.
Kaynak kiĢilerle görüĢmelerde, kaynak kiĢilerin rıza göstermesi durumunda, kamera,
fotoğraf makinesi ve ses kayıt cihazlarından da faydalanılmıĢtır. Kayıtlar en kısa
sürede sınıflandırma yoluna gidilmiĢtir. ÇalıĢmamız, “Sonuç, sözlük, sözlü
kaynaklar, kaynakça, genel ağ kaynakları ve özgeçmiĢ” baĢlıkları ile sona ermiĢtir.

Yazılı kaynaklar, süreli ve süresiz yayınların temini için, ulakbim, Türkoloji


makaleler veri tabanı, actaturcica, Kars Halk Kütüphanesi ve Karslı
araĢtırmacılarının kiĢisel kütüphanelerine baĢvurulmuĢtur. Ayrıca üniversite
akademisyenlerinin makalelerinden faydalanılmıĢtır. Tezin hazırlanmasında ve
yazımında Türk Dil Kurumu‟nun resmi internet sayfasından Yazım Kılavuzu, Genel
Türkçe Sözlük, Türkiye Türkçesi Ağızları Derleme Sözlüğü‟nden faydalanılmıĢtır.

Bu çalıĢmamda tam pes etmiĢken beni elimden tutup kaldıran, odasına her
girdiğimde beni güler yüzü ve sıcaklığıyla karĢılayan, bilgi ve tecrübesiyle bana
rehber olan, babacan tavırlarıyla bütün öğrencileri kucaklayan danıĢman hocam
Sayın Doç. Dr. Mitat DURMUġ‟a sonsuz teĢekkürlerimi sunarım. ÇalıĢmalarım
sırasında yardımlarını gördüğüm Dr. Öğretim Üyesi E. Sertaç AYAZ‟a ve Dr. Alper
BAHTĠYAROĞLU‟na; maddi ve manevi desteğini esirgemeyen eĢime, aile
büyüklerime ve özellikle köy derleme çalıĢmalarında bana destek olan abim Aliihsan
APAYDIN‟a teĢekkürü bir borç bilirim. Hayatımın merkez noktasında yer alan
çocuklarım Mete ve Muhammet Ali‟yi hatırlamadan geçemeyeceğim.

Bu çalıĢmayı, okumamda büyük emekleri olan, beni her zaman yüreklendiren


merhum anneme ve babama ithaf ediyorum.

10.06.2019

Sevinç HASBAY

iii
KAFKAS ÜNĠVERSĠTESĠ
SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ
TÜRK DĠLĠ VE EDEBĠYATI ANABĠLĠM DALI
KARS’TA KULANILAN LAKAPLAR ÜZERĠNE BĠR ĠNCELEME
YÜKSEK LĠSANS TEZĠ
Sevinç HASBAY
Doç. Dr. Mitat DURMUġ
2019 – VII + 156

ÖZET

Bu çalıĢmada; Kars‟ın tarihi, etnik yapısı, kültürel ve coğrafi özellikleri anlatılmıĢtır.


Ardından dilbilim, adbilim, kiĢi adları, Türklerde ad verme gelenekleri, lakabın
tanımı, lakapların veriliĢi, ifade edilmiĢtir. Devamında lakap verme geleneğinden
bahsedilmiĢ, lakaplar Kars merkezi, ilçeler ve civar köyler bünyesinde lakap verme
geleneği iĢlenmiĢtir. Daha sonra lakaplar sınıflandırılmıĢ, bu sınıflandırmaya anlamı
tespit edilen ve edilemeyen tüm lakaplar dâhil edilmiĢtir. Sahada kaynak Ģahıslarla
derleme yöntemi kullanılarak çok sayıda lakap örneğine ulaĢılmıĢtır. Derlenen bu
malzemeler, fotoğraf ve görüntülerle kaydedilmiĢtir. Kaynak kiĢiler farklı yaĢ
gruplarından seçilerek mümkün olduğunca farklı örnekler tespit edilmeye
çalıĢılmıĢtır. Lakap verme geleneğinde lakapların yerel ağızda söyleniĢ özelliklerine
de özen göstermeye çalıĢılmıĢ, yöresel anlam içeren kelimeler için sözlük bölümü
oluĢturulmuĢtur. Kullanılan kelimeler Kars ağzı özellikleri gösterdiği için derleme
sözlüğüne baĢvurulmuĢtur. Ancak derleme sözlüğünde anlamı bulunmayan kelimeler
tarafımızca yöre halkı arasında araĢtırılıp anlamı tespit edilmeye çalıĢılmıĢtır.

Bu çalıĢmada bölgeden derlenen 900 lakap genel özellikleri itibari ile sınıflandırılmıĢ
ve yöre insanının lakap vermede hangi kriterlere önem verdiği ortaya çıkarılmaya
çalıĢılmıĢtır.

Anahtar Kelimeler: Dilbilim, Adbilim, Lakap, Lakap Verme Geleneği, Kars

iv
KAFKAS UNIVERSITY
INSTITUTE OF SOCIAL SCIENCES
DEPARTMENT OF TURKISH LANGUAGE AND LITERATURE
A REVIEW ON THE NICKNAME USED IN KARS
MASTER THESIS
Sevinç HASBAY
Assoc. Dr.Mitat DURMUġ
2019 – VII + 156

ABSTRACT

In this study, the historical, ethnic, cultural and geographical characteristics of Kars
are explained. Then, linguistics, adbilim, person names, traditions of names in Turks,
the definition of the nickname, the names given, is expressed. The tradition of name-
giving was mentioned in the continuation, and the tradition of name-making was
studied within the Kars center, districts and surrounding villages. Then all the
nicknames were classified and all the nicknames were included in this classification.
A large number of nameplate samples were obtained in the field by using the method
of compiling with source individuals. These collected materials were recorded with
photographs and images. Source persons were selected from different age groups and
tried to identify as many different samples as possible. In the name-giving tradition,
we tried to pay attention to the characteristics of narratives in the local mouth, and
the dictionary section was created for words with regional meaning. The words used
were used in the compilation dictionary as they show the characteristics of the mouth
of Kars. However, by us, the words that do not have meaning in the compilation
dictionary have been searched among the local people and tried to determine the
meaning.

In this study, 900 names compiled from the region were classified with regard to
their general characteristics and it was determined which criteria the people of the
region gave importance to the name.

Key Words: Linguistics, Adbilim, Nickname, Name-Giving Tradition, Kars

v
TABLOLAR LĠSTESĠ

Tablo 1: Anlam Yüklemesi Bakımından Lakaplar ................................................... 92


Tablo 2: Lakapların Alfabetik Sıralanması ............................................................... 98

vi
KISALTMALAR

Age : Adı geçen eser

Agm : Adı geçen makale

Ags : Adı geçen site

Bs : Baskı, basım

C : Cilt

DS : Derleme sözlüğü

ĠÖ : Ġslamiyet‟ten Önce

K.K. : Kaynak kiĢĠ

M Ö : Milattan önce

MS : Milattan sonra

s : Sayfa

S : Sayı

Yay : Yayın

ET :EriĢim tarihi

vii
GĠRĠġ

KARS HAKKINDA GENEL BILGILER

1.1. Kars Adının MenĢei

Kars bölgesinin ilk adı MÖ 12.yy Asur kaynaklarında Daiaeni, MÖ 9. yüzyılda ise
Urartu kaynaklarında Diauehi olarak geçmektedir. Strabon‟un Geographiga adlı
kitabında bölge Corzene olarak adlandırılmakta, bugünkü adı ise ilk defa MS 2.
yüzyılda Ptolemaios‟un coğrafya kılavuzu kitabında Charsa –Chorsa olarak
görülmektedir. Gürcü kaynaklarında ise Kars adı “Kari” kapı, geçit anlamlarında
kullanılmıĢtır.1Kars ilinin bugünkü adı, MÖ 130-127 yıllarında Kafkaslar kuzeyinden
Dağıstan bölgesinden gelerek buralara yerleĢen Bulgar Türklerinin Velentur
(Vanand/balang) boyunun Karsak oymağından gelmektedir. Bütün Türkiye‟de
bundan daha eski bir yer adı yoktur.1064 yılı sonlarında Orta Toroslar bölgelerine
giden Kars ili Bulgarları oradaki en yüce dağa “Bulgar Dağı” adını verdirmiĢlerdir.
Karaman hükümetinin kuruluĢundan sonra (XIII. asırda) Gregorgen –Hristiyanlığı
bırakıp Müslüman olunca Karsak ve Varsak adıyla da anılan ve MaraĢ, Adana ile
Silifke bölgelerindeki Kars kasabalarına adlarını veren bu güçlü Türk oymağı uzun
zaman yaylakçı ve kıĢlakçı yaĢayıĢa bağlı kalmıĢ sonraları “Türkmanlar” içerisinde
Alevi KızılbaĢ mezhebine girerek Ġran‟da ġah Ġsmail‟in devlet kurmasında da
bunların Azerbaycan‟a göçen kolunun yararlılıkları görülmüĢtür.2

Kars adının Ermenistan ve Gürcistan hududunda bulunmasından dolayı Gürcice


“Karı”(kapı) kelimesi ile ilgili olan “karıskalakı” yani “kapı Ģehri” tabirinden geldiği
meselesi hakikate daha yakındır. KaĢgarlı Mahmut ise Divan-ı Lügat‟it Türkte,
Kars‟ı: Deve ve koyun yününden yapılmıĢ elbise, Ģal, kuĢak ve dokuma” anlamında
ve “Karsak: Derisinden güzel kürk yapılan bir hayvan bozkır tilkisi; Buharalı ġeyh
Süleyman‟da “Kars: ġal, kuĢak, dokuma, bel bağı fota( ipek peĢtamal), miyanbend
ve “Karsak: Sincaptan büyük karnı çil bir nevi hayvan ismidir, tilki, mani” diyor.
Tilkilerin en küçük ve en sevimlisi sayılıp ormanlarla dağlık bölgede hiç yaĢamadan
hep kırlarda dolaĢan 75-80 santim boyundaki “karsak”ın adı Oğuzlardan ayrı sayılan
Bulgar gibi Kuzey Türklerinden baĢka Kuman/ Kıpçak Türklerinde de erkek ve
1
T.C Kars Valiliği, Kars Ġli Kültür Edvanteri, Aydoğdu Matbaacılık, Ankara 2009,s.1
2
Fahrettin Kirzioğlu, Kars Tarihi, IĢıl Matbaası, Ġstanbul 1953, s.15

1
oymak ismi olarak kullanılmıĢtır ve bu yüzden yer adına da geçmiĢtir. BudapeĢte‟nin
doğu güneyinde Nagy-KunĢag (ulukun yurdu) bölgesinde XIII. asırda yerleĢen
Kuman/Kıpçakların kurduğu “KartĢag” Ģehri, adını “Karsak” boyundan almıĢtır3 .
Kars doğu ile batı arasında sınırda yer alan ve Anadolu‟ya açılan bir kapı olarak
görüldüğü için Urartular, Selçuklular, Ermeniler ve Osmanlılar döneminden beri ismi
de “kapı” anlamına gelen “Kars” olmuĢtur.4

Kars, Tanrı Dağlarının batı yüzünde ve Issık Gölü‟nün güney yanında Sırdırya
(Seyhun) kaynak kollarından birisi üzerinde; BaĢkurdili (Orenburg vilayeti)nde Ural
Irmağı üzerinde bir kasaba ve Ağ Göl yanında bir kıĢlak adıdır. MaraĢ, Adana ve
Silifke‟deki Kars adlı kasabalardan baĢka; Tortum, Tercan, Afyon, Bursa ve Bolu‟da
birer köy Kars ile anılmaktadır.5

1.2. Kars Tarihi

Bölgenin tarih öncesi ve tarihi dönemlerine ait yapılan arkeolojik çalıĢmalarda


Kars‟ın Yontma TaĢ Çağı‟ndan itibaren kesintisiz iskan gördüğü anlaĢılmaktadır.
Bölgede Huriler, Urartular, Ġskitler, Partlar, Sasaniler, Romalılar, Bizanslılar,
Selçuklular, Gürcüler, Akkoyunlular, Karakoyunlular ve Osmanlı Ġmparatorluğu
hâkimiyet kurmuĢtur. Tarihsel süreç içerisinde bu medeniyetlerin izlerini günümüzde
Kars merkezde Azat Höyük ve Borluk Vadisi kaya resimlerinde Kağızman ilçesi
CamuĢlu kaya resimlerinde Anı Ören Yeri il, ilçe ve köylerimizde bulunan çok
sayıdaki taĢınmaz kültür varlıklarında görmekteyiz.6

Kars bölgesinde yazılı tarih öncesi yapılan araĢtırmalarda burada ilk yaĢayanların
MÖ 1800‟lerde Mittaniler olduğu anlaĢılmaktadır. Mittaniler batıdan, Hititler,
güneyden Asurlularla savaĢmıĢlardır. Bu savaĢlarda dağınık yaĢayan Huriler, Mittan
Devleti‟yle birleĢerek MÖ 2000 yılında Huriler Devleti‟ni kurarlar. Eski çağlarda
Hazar Denizi‟ni Türklerin ana yurdu olan Orta Asya‟nın sınırları içerisindeydi. MÖ
IV binli yıllarda Orta Asya‟nın batısından gelen Sümerler ile soydaĢ olan Huriler
Kars‟a en eski yerleĢen kavimlerdir. Huriler Orta Asya kökenlidirler. Batıdan
Hititlerin, güneyden Asurluların baskısıyla gitgide zayıflayan Huriler 1‟inci bin

3
Fahrettin Kirzioğlu, Kars Zaferi, IĢıl Matbaası, Ġstanbul 1955, s.15
4
Fahrettin Kirzioğlu, Kars Tarihi, IĢıl Matbaası, Ġstanbul 1953, s.16
5
Fahrettin Kirzioğlu, Kars Tarihi, IĢıl Matbaası, Ġstanbul 1953, s.16
6
T.C Kars Valiliği, Kars Ġli Kültür Edvanteri, Aydoğdu Matbaacılık, Ankara 2009, s.1

2
baĢlarında dağıldılar. Fakat Asurluların sürekli akın ve savaĢları dağılan Huri
boylarını yeniden birleĢtirdi. Ama bu birleĢme kısa zamanda batıdan Hititlerin,
güneyden Asurluların ve güneybatıdan Urartuların akınları sonunda yenilerek
dağıldı. MÖ IX. yüzyıl da Kars bölgesinde Urartu Krallığı hâkimiyeti baĢladı.7

XI. yüzyılda Huriler Asurlular ve Hititlerin birleĢmesiyle merkezi Van‟da olan


Urartu (tanrının adıyla) anılan güçlü bir devlet kuruldu. Urartuların kuzey sınırların
Çıldır ve Gökçe Göl bölgeleriyle Çoruh boyuna kadar uzanıyordu.8

MÖ 8. asırda Kimmerler buradan geçtiler. Asurlar ve Babiller buraya hakim


olamadılar. Ġskitler MÖ 7. asırda bu bölgeye hâkim oldular. MÖ 6. asırda Perslerin
istilasına uğradı. Dârâ, Kafkasya seferini buradan geçerek yaptı. MÖ 4. asırda
Makedonya Kralı Ġskender, Persleri yenerek burasını ele geçirdi. Partlar ve bunlara
bağlı Ermeni derebeylikleri zaman zaman bölgeye hakim oldular. MÖ 1. asırda
Pontos Krallığı‟nı yıkan Romalılar bu bölgeye yaklaĢtı.9

MS 2. asırda Romalıların eline geçti. Daha sonra Partlar ve onların yerine geçen
Sasaniler ile Romalılar arasında el değiĢtirdi. MS 395‟te Roma ikiye bölününce bu
bölge, bütün Anadolu gibi Doğu Roma (Bizans)nın payına düĢtü. Bu bölge, Bizans
ile Sasaniler arasında sık sık el değiĢtirdi ve buradaki derebeyleri bazen Ġran bazen de
Bizans‟a tâbi oldular.10

M.S. 7. asırda Ġslâm orduları bu bölgeyi fethedince Ermeni derebeyleri, Abbasi


halifelerine tâbi oldular. Bölge ahalisi, kütleler halinde Ġslamiyetle Ģereflenerek,
Ġslamiyet, Kars ve civarında hızla yayıldı. Türk Sacoğulları ve onların yerine geçen
ġeddâdiler bu bölgeye hakim oldular ve Ermenilerle mücadele ettiler. Onuncu asrın
ortasında Kars‟a 50 km mesafede Ani Ģehrini baĢĢehir yapan Ermeni derebeyleri
1044‟te Bizanslılar tarafından bölgeden kovuldular. Yirmi senelik Bizans
hâkimiyetinden sonra büyük Türk Hakanı Selçuklu Sultanı Alparslan 1064‟te Ani‟yi

7
Servet Erisen, Cumhuriyet Öncesi ve Sonrası Kars Tarihi, Akçağ yay. , Ġstanbul 2013, s.6
8
Erisen, age, s.6
9
http://www.cografya.gen.tr/kars/tarihce, E.T.30.04.2019
10
ags, E.T.30.04.2019

3
fethederek Bizanslıları buradan attı. Kars, Anadolu‟nun Türkler tarafından fethedilen
ilk parçası oldu. Bu fetih 1071 Malazgirt Zaferi‟nden yedi sene önce olmuĢtur.11

11.yy fetihleri, milli varlığımız ve dünya tarihi bakımından son derece


ehemmiyetlidir. Çünkü “Dede Korkut Oğuznameleri‟nde” destanları yaĢayan eski
Oğuz hanlarının yurdu olan Kutlu Kars Arpaçay‟ı ile Aras boylarında ve Ağrı Dağı
eteklerinde, gelecekte Akdeniz ve Karadeniz‟e hakim olacak büyük Müslüman-
Türkiye‟nin temelleri atılmıĢtır.12

Bu tarihsel süreç içerisinde 11. yüzyılın ilk yarısında Anadolu‟ya yapılan Selçuklu
akınları sonrasında Sultan Alparslan 1064 tarihinde Ani Ģehrini almasından sonra
bölge yeni bir siyasi gücün hâkimiyetine girmiĢtir. Selçuklu hâkimiyetinden sonra
Kars ve Ani Ģehirlerindeki Bagratlı beyliği son bulmuĢ, bunu takip eden dönemlerde
ġedddatlı, Saltuklu, Beylikler, dönemi içerisinde bölgeye 13. ve 14. yüzyılda Gürcü,
Moğol akınları yapılmıĢtır. 15. yüzyılda içerisinde Karakoyunlu Akkoyunlu
devletlerinin hâkimiyetinde kalan Kars bölgesi Kanuni Sultan Süleyman‟ın 1534
tarihindeki Irakeyn Seferi sonrasında Osmanlı Ġmparatorluğu‟nun hâkimiyetine
girmiĢtir. 17. ve 18. yüzyılda Osmanlı devleti ile Ġran arasındaki mücadelelerde Kars
Ģehri Ġran saldırıları sonucu zarar görmüĢ; ne var ki Osmanlı Ġmparatorluğu‟nun Kars
Ģehrinde yaptığı imar çalıĢmaları bu tahribatların izlerini ortadan kaldırmıĢtır.13

19. yüzyıla gelindiğinde Kars‟ı ele geçirmek isteyen Rus saldırılarına karĢı Osmanlı
Devleti Ģehri savunmak için tabya yapımına hız vermiĢ, 1855 tarihinde Kars
tabyalarında Ruslara karĢı kazanılan zaferden sonra Sultan Abdülmecit tarafından
Kars‟a Gazilik Madalyası verilmiĢtir.14

1877-1878 Osmanlı Rus savaĢından sonra 40 yıl Rus iĢgalinde kalan Kars ve
SarıkamıĢ ilçesinde Ruslar tarafından baĢlatılan imar çalıĢmaları Ģehirdeki taĢınmaz
kültür varlıkları açısından yeni bir kültürel çeĢitlilik getirmiĢtir.15

Türk Ġstiklâl Harbi‟nde 15‟inci Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir PaĢa, 30 Ekim
1920‟de Kars‟ı kurtardı. Kars Kalesine Ģanlı Türk bayrağını 34. Alay subaylarından
11
http://www.cografya.gen.tr/kars/tarihce, E.T.30.04.2019
12
Fahrettin Kirzioğlu, Kars Tarihi, IĢıl Matbaası, Ġstanbul 1953, s.282
13
T.C Kars Valiliği, Kars Ġli Kültür Edvanteri, Aydoğdu Matbaacılık, Ankara 2009, s.2
14
age, s.2
15
age, s.2

4
YüzbaĢı Abdurrahman Bey “Besmele-i Ģerif” ile yeniden çekti. Rusya 16 Mart 1921
Moskova Muahedesi ile Batum hariç olmak üzere, Kars ve Arvin‟in Türkiye‟ye
iadesini kabul etti. Bu muahede, 13 Ekim 1921 Kars Muahedesi ile Ermenistan ve
Gürcistan tarafından da kabul edildi. Hıristiyan azınlıklar Kars‟ı boĢalttılar. ġehrin
eski sakinleri yurtlarına yerleĢtiler. Ġkinci Dünya Harbi‟nden sonra Rus devlet
baĢkanı Stalin, Kars ve Ardahan‟ı istedi ise de, bu arzusunda ısrar edemedi.16

Kars, “Türkiye‟deki en eski Türkçe il adı” olma unvanına sahiptir. 1853 – 1856
Osmanlı Rus SavaĢında, Kars‟ın Rus ordularına karĢı kahramanca savunulması
sonucunda; Kazanılan 1855 “Kars Zaferi” nedeniyle, Ģehrimize verilen “Kars Zafer
Madalyası” aynı zamanda Anadolu‟da bir Ģehre verilen ilk gazilik madalyasıdır. 18
Kasım 1877‟den 25 Nisan 1918‟e kadar 40 yıl Rus iĢgali altında kaldıktan sonra
Türkiye Cumhuriyeti topraklarına katılmıĢtır. Milli Mücadele döneminde, Karslılar
önce Milli ġura sonra Cenub-i Garb-i Kafkas Hükümetleri‟ni kurmuĢlardır. 30 Ekim
1920‟de Kazım Karabekir yönetimindeki Türk Ordusu Kars‟ı alarak Türk
topraklarına katmıĢtır. 1853-1856 tarihleri arasında Osmanlı ile Rusya arasında
yapılan Kırım SavaĢı devam ederken Osmanlı Ġmparatorluğu‟nu sıkıĢtırmak
amacıyla 14 Haziran 1855 tarihinde Rus Orduları doğu sınırlarımızı aĢarak Kars
Ģehrini muhasara etmeye baĢlamıĢtır.17

MüĢir Mehmed Vasıf PaĢa komutasındaki Osmanlı ordusu 135 gün süren Rus
kuĢatmasına karĢı Kars halkı ile birlikte kahramanca bir savunma yaparak 29 Eylül
1855 günü Kars Zaferini kazanmıĢtır. Sultan Abdulmecid'in fermanıyla 3 yıl süreyle
vergiden muaf tutulmuĢ ve Kars Ģehrine unvanı verilmiĢ. Naif Efendi tarafından
madalya resimleri, Mr. Robertson tarafından madalya kalıbının hazırlandığı altın,
gümüĢ ve bakırdan “Kars Zafer Madalyaları” yaptırılmıĢtır.18Kars'ın Rus Ordularına
karĢı kahramanca savunulması sonucunda; kazanılan 1855 Kars Zaferi nedeniyle,
ġehrimize verilen “Kars Zafer Madalyası” aynı zamanda Anadolu‟da bir Ģehre
verilen ilk gazilik madalyasıdır.19

16
http://www.cografya.gen.tr/kars/tarihce.htl, E.T.30.04.2019
17
www.kars.gov.tr/tarih,E.T.25.04.2019
18
ags, E.T.25.04.2019
19
http://www.kars.gov.tr/tarih, E.T.25.04.2019

5
1.3. Kars Ġli Ġdari Yapısı

Anadolu‟nun en eski yerleĢme merkezlerinden biri olan Kars'ta idari yapı tarihin
çeĢitli dönemlerinde, çeĢitli sebeplerle sık sık değiĢmiĢtir. Bu değiĢimlerde kimi
zaman büyük farklılıklarla da karĢılaĢmak mümkündür. Örneğin bir eyalet, beylik,
hatta devlet merkezi olan Kars, tarihin bazı dönemlerinde ise sadece bir sancak
olarak görünür.20

Kars'ta bugünkü anlamıyla ilk idari teĢkilatlanmayı Urartu hâkimiyetinde görüyoruz.


Gerek doğrudan merkeze bağlı olduğu zamanlarda ve gerekse Bagratlılara bağlı
olduğu zamanlarda Kars bir beyliktir. Bir ara Ani'ye bağlı olarak idare edildiği de
son araĢtırmalarla ortaya çıkmıĢtır. Bizanslılar devrinde Bizans hâkimiyetinde
bulunan birtakım beyliklerin merkezi, bazen de bağlı sancak olmuĢtur.21

1064 yılında Sultan Alparslan tarafından fethedilmesinin ardından Kars ve çevresi,


Selçuklulara bağlı beylikler tarafından idare edilmeye baĢlanmıĢtır. 1071 Malazgirt
Zaferinden sonra Sultan Alparslan Erzurum, Erzincan, Tercan ve Pasinlerle birlikte
Kars'ı da kumandanlarından Kasım Bey'e vermiĢtir. Osmanlı egemenliğine giren
Kars, Kanuni devrinden itibaren büyük bir ilgi görmüĢtür. Yapılan savaĢlardan
gördüğü hasar derhal giderilmiĢtir. III. Murat'ın Lala Mustafa PaĢa'ya verdiği emirle
onarılan ve Eyalet Merkezi yapılan Kars'ta, 1877-1878 Osmanlı-Rus SavaĢından
sonra Ruslar tarafından Kars, Ardahan, Oltu ve Kağızman Sancaklarından oluĢan bir
Askeri Valilik (oblast) kurulmuĢtur.22

Mondros Mütarekesinden sonra Ermenilere terk edilmek istenen ve Osmanlı


Ġmparatorluğu'ndan yardım almanın çok zor olduğunu anlayan Kars halkı, kurtuluĢu
yerli bir hükümet kurmakta bulmuĢtur. Cenub-i Garbi Kafkas Hükümeti Muvakkata-i
Milliyesi adı verilen bu hükümet ile Kars'a yerleĢmiĢ bulunan Ermenileri ve kabul
edilemez Ģartlar taĢıyan Mondros Mütarekesini etkisiz bırakmak için derhal
örgütlenmeye geçilmiĢtir. 23

20
http://www.kars.gov.tr/kars ili idari yapısı, E.T.25.03.2019
21
ags, E.T.25.03.2019
22
http://www.kars.gov.tr/kars ili idari yapısı, E.T.25.03.2019
23
ags, E.T.25.03.2019

6
30 Ekim 1920'de Doğunun Kurtarıcısı Kazım Karabekir PaĢa idaresindeki Türk
askerinin Ermeni kuvvetlerini periĢan ederek elde ettiği Kars, yeni Türkiye
Devleti‟nin kazandığı ilk askeri ve siyasi zaferle anavatana kavuĢmuĢ ve o dönemde
Türkiye'nin 64 vilayetinden birisi olmuĢtur. 24

1992 yılına kadar aynı sınırlara sahip olan Kars, 1992'de bağrından iki il çıkarmıĢ ve
daha önce kendisine bağlı birer ilçe olan Ardahan ve Iğdır'ın il olmasıyla yüzölçümü
ve nüfusu azalmıĢtır.25

1.4. Etnik Yapı

Kars çevresinde, sözde dinsel ve etnik durum çok karmaĢık bir boyutta olup esas
itibariyle Terekeme, Karakalpak, Yerli, Kürt, Azeri ve Türkmenlerden oluĢan sosyal
bir yapı mevcuttur. Sosyal yapıyı oluĢturan bu grupların tamamı, kendini ayrı millet
olarak adlandırmaktadırlar. Kars ve çevresindeki insanlar, hangi millete mensup
oldukları sorulduğu zaman, Terekeme, Yerli, Kürt, Azeri veya Türkmen olduklarını
belirtirler. Bu grupların tamamı, Türk ırklarından olmalarına ve Türk vatandaĢı
olmalarına rağmen, kendilerini ilk anda Türk olarak adlandırmazlar. Türkmen diye
adlandırılan grup ise Alevi Türkleridir. Bölgede Türkmen denilince genel olarak
Alevi; Alevi denilince de Türkmenler akla gelmektedir. Sosyal gruplar arasındaki bu
geliĢme Türk milleti dıĢında ayrı bir milletleĢmeye doğru atılmıĢ adımların ilkidir.
Bu gruplar üst kimlik olarak Türk kimliğini tanımakla birlikte boy adlarını yani
mikro milliyetlerini, millet adı olarak daha güçlü bir Ģekilde muhafaza
etmektedirler.26

1.5. Din ve Mezhep Yapısı

Kars ve civarı, mezhebi, inancı bakımından da karmaĢıktır. Bölgedeki insanlar


arasında Hanefi, ġafii, Caferi ve Alevi mezhepleri yaygındır. Bölgede etnik grup
olarak adlandırılan Terekemeler, Yerliler, Azeriler ve Kürtler Hanefi ve ġafi;
Azeriler, Caferi ve Türkmenler ise Alevi Ġslam inancına sahiptirler. Alevi ve
Caferiler itikat bakımından her ne kadar birbirlerine yakınmıĢ gözükseler de bazı

24
http://www.kars.gov.tr/kars ili idari yapısı, E.T.25.03.2019
25
ags E.T.25.03.2019
26
Oktay Kızılkaya, Türkiye’nin Güvenliği Sempozyumu, “Kars’taki Sosyal Yapı ve Bu Durumun
Türkiye’nin Güvenliği Açısından Değerlendirilmes”, Elazığ 2002, s.527

7
ortak noktalar dıĢında genellikle bu durum, iki grup üyeleri arasında farklılıkların
olduğu yönündedir. Aleviler, Caferilerle camileri olması, namaz kılmaları ve oruç
tutmaları nedeniyle SünnileĢtiklerini ileri sürerler. Caferiler de genel olarak camilere
gitmedikleri, namaz kılmadıkları ve oruç tutmadıkları için Alevilerle aralarına inanç
yönünden mesafe koymaktadırlar.27

Her ne kadar bu gruplar arasında küçük sorunlar olsa da toplumsal barıĢın simgesi
olan evlilik kurumunun oluĢturulmasında gruplar arası evliliklerde büyük oranda bir
çekince görülmemektedir.28

1.6. Coğrafi Özellikleri

Doğuda Anadolu bölgesinin Erzurum-Kars bölümünde yer alan Kars, kuzeyde


Ardahan doğuda Ermenistan, güneyde Iğdır ve Ağrı, batıda ise Erzurum ile çevrili
durumdadır. Doğu Anadolu‟nun kuzeydoğusunda konuĢulan Kars bünyesinde 8 ilçe,
10 belediye, 382 köy ve 55 mahalle barındıran bir Ģehirdir. Bu köylerden yarıya
yakını 1920 yılından önce kurulmuĢtur.29

Kars‟ın yüz ölçümü 10.127 km2dir.Ülke yüz ölçümüne oranı %1.2dir. Rakım 1.768
Türkiye- Ermenistan sınırı 329km; Kars-Ermenistan sınırı 164 km2dir.Ġl topraklarının
dağılımı %40, çayır ve mera; %34, tarıma elveriĢli topraklar, %22 tarım dıĢı
arazidir.30

Üzeri geniĢ surette volkanik maddelerle örtülmüĢ Kars yöresinde, tortul elemanlara
hiç rastlanmazken, 1768 metre ile Türkiye‟nin en yüksek rakımlı yerlerinden birini
oluĢturur.

Su bakımından da fakir sayılmayan Kars‟ın Aras, Kür, Kars Çayı ve Arpaçay gibi –
ki bunlar Hazar Gölü‟ne dökülmektedir.- önemli akarsuları bulunmaktadır. Bunlara
ilaveten Susuz‟daki Aygır ve Kuyucuk Gölü Kağızman‟daki Çengli, Turna ve Deniz
Gölü ise baĢlıca gölleri arasında sayılabilir.31

27
Kızılkaya, agm, s. 527, E.T.26.03.2019
28
Kızılkaya, agm, s.528, E.T.26.03.2019
29
www.kars.gov.tr/kars valiliği/Kars Ġli Coğrafi Yapısı/E.T.29.04.2019
30
ags, E.T.29.04.2019
31
Kirzioğlu, age ,s.10

8
Kars platosu Türkiye‟nin en büyük platolarından olup Ģehrin %37‟sini
oluĢturmaktadır. Ovalar ise genellikle mera olarak değerlendirilmektedir. Doğu
Anadolu ovalarının en geniĢi olan Kars Ovası 2500 km2 lik bir alana sahip olup
üzerinde arpa ve buğday haricinde pek tarım ürünü yetiĢtirilmemektedir.32

1.7. Kars Nüfus Yapısı

Kars nüfusu 2018 yılına göre 288.878'dir. Bu nüfus, 149.510 erkek ve 139.368
kadından oluĢmaktadır. Yüzde olarak ise: %51,76 erkek, %48,24 kadındır.33

Yüzölçümü 9.939 km2 olan Kars ilinde kilometrekareye 29 insan düĢmektedir. Kars
nüfus yoğunluğu 29/km2'dir.34

1.8. Ġklim ve Bitki Örtüsü

Kars ilinde sert bir yüksek yayla iklimi hüküm sürer. Sibirya yüksek basınç
merkezinin tesiri altındadır. KıĢ yedi ay sürer. Kar yağıĢı fazladır. Senede 50 güne
yakın kar yağar ve toprak 100 günden fazla karla örtülü kalır. Ġlkbahar ve sonbahar
mevsimleri yok denecek kadar kısa sürer. Senelik yağıĢ miktarı bazı yerlerde 528
mm bazı yerlerde 252 mm‟dir.35

Kars ilinin % 70‟e yakını çayır ve meralarla , %20‟si ekili alanlarla kaplıdır. Tarıma
elveriĢsiz arazi % 5‟tir. Orman varlığı zengin sayılmaz. Türkiye‟nin en yüksek
ormanları bu ildedir. Ormanlar 1900 metre ile 2800 metre arasındadır. SarıkamıĢ ve
Posof‟ta çam, Kağızman‟da meĢe ağaçları yer alır. Kar yerden kalkar kalmaz her yer
yeĢilliklere bürünür.36

32
Kirzioğlu, age, s.18
33
https://www.nufusu.com/il/kars-nufusu,E.T.28.04.2019
34
ags, E.T.28.04.2019
35
www.cografya.gen.tr/kars –iklim ve bitki örtüsü, E.T.30.04.2019
36
ags, E.T.30.04.2019

9
1. DĠLBĠLĠM

Dilbiliminin en kısa tanımı “dili inceleyen bilim, dilin bilimi” biçiminde yapılabilir.
Dil nasıl insanın fizik, düĢünce ve ruh yapısıyla ve çeĢitli eylemleriyle iliĢkili ise,
dilbilim de bütün bu eylemleri kendisine konu olarak alan öteki bilim dallarıyla sıkı
sıkıya iliĢkilidir. Konuları bir yandan -konuĢma eylemi bakımından- fizik ve
fizyoloji, bir yandan da felsefe, ruhbilim, toplumbilim, insanbilimle ilgili ve kimi
zaman ortak olan dilbilim ayrıca budunbilim(etnoloji), coğrafya, matematik, gibi
çeĢitli araĢtırma alanları içine giren çok çeĢitli sorunlara eğilmek zorundadır. KiĢisel
dilin, sanatçıların dilinin incelenmesine yönelen anlatımbiliminden dil öğrenimine
değin pek geniĢ alanlara yayılır.37

Dilbilim yeryüzündeki tüm dilleri bütün yönleriyle araĢtırma konusu yapmıĢ dilleri;
köken yapı, ses ve Ģekil, anlam bakımından incelemeye tabi tutmuĢtur. Dilin
inceleme alanı olan dilbilim günümüz yüz yılı içerisinde dallanmıĢ, budaklanmıĢ ve
farklı alanların uzmanlarının çalıĢmalarıyla büyük geliĢme göstermiĢtir. Farklı
kurumlar ve yeni inceleme alanlarıyla dilbilimine yeni yöntemler eklenmiĢtir. Yeni
araĢtırma, inceleme konularıyla birlikte büyük bir aĢama kat ederek bilim dalları
içerisinde yerini almıĢtır.

AraĢtırma alanları arasındaki sıkı iliĢkiler ve geliĢmeler dolayısıyla dilbilim


günümüzde baĢka baĢka alanların uzmanlarının tek tek ya da ortaklaĢa çalıĢmalarla
konularına eğildikleri çok geniĢ çerçeveli bir bilim durumuna girmiĢtir. DüĢünür,
ruhbilimci, toplumbilimci, mantıkçı, matematikçi, fizikçi gibi araĢtırıcılar hatta
hekimler dilbiliminin sorunlarını kimi zaman ayrı ayrı kimi zamanda iĢbirliğiyle
derinliğine incelemektedirler.38

Bu nedenle dilbilim, diğer bilim dallarıyla ortak çalıĢmalarda bulunmak durumunda


olan alanlar arası bir bilim dalıdır. Örneğin; dilbilim, anadili edinimi, yabancı dil
öğretimi, anadili eğitimi, konuĢma bozuklukları ve dil düĢünce iliĢkisi gibi konularda
psikolojiyle; beyindeki bozulmalarla sözyitimi gibi sayrılıkların ilĢkisini ve
sağaltımını inceleyen nörodilbilim nöroloji ile, dil kültür bağlantısının

37
Aksan, age, s.14
38
Age, s.16

10
incelenmesinde budunbilimle vb. iĢbirliği yapar. Ayrıca biçembilim ve dilin Ģiirsel
iĢlevine yönelik çalıĢmalar edebiyatla yakın iliĢki içindedir.39

Günümüzde dilbilimin çalıĢma alanlarını, dilin yapısına iliĢkin çalıĢmalar ve dil dıĢı
olguların ve etkenlerin iliĢkisinin dile yansımasını inceleyen çalıĢmalar olmak üzere
ikiye ayırabiliriz. Örneğin; sesbilim, biçimbilim, sözdizimi ve anlambilim, dilin
yapısının incelenmesini yönelirken, dil ile dil kullanıcısı arasındaki iliĢkiyi
dilbilimsel edimbilim, dil ve toplum arasındaki iliĢkiyi toplumdilbilim vb. inceler.40

Saussure tarafından kurulan yapısalcı dilbilim XX. yüzyılda çağdaĢ dilbilimin


baĢlangıcı için bir dönüm noktası olmuĢtur. Saussure, dilin birbiriyle iliĢkiler içinde
bulunan bir göstergeler dizgesi olduğu görüĢünden yola çıkarak, dil söz ayırımını
getirmiĢ, incelemelerinde eĢ zamanlı yöntemi kullanmıĢtır.41

XX. Yüzyıl dilcilikte önemli geliĢmelerin görüldüğü, ilke sayılabilecek yargıların


yerleĢtiği bir çağın baĢlangıcıdır. Bu geliĢmelerin, yerleĢen yargıların birçoğunu,
ünlü Ġsveçli dilbilimci Ferdinand da Saussure‟e borçluyuz. Dilin baĢlıca niteliklerine,
o zamana değin iyice anlaĢılamamıĢ çeĢitli yanlarına, çeĢitli sorunlarına sağlam
kanıtlarla açıklık ve çözüm getiren Saussure‟ün kuramı aynı zamanda dilbilimin ne
olduğunu belirleyerek hangi doğrultularda yürümesi gerektiğini gösterir. Saussure ile
yeni ufuklara, yeni doğrultulara ilerleyen dilbilimi, gününmüzde büyük önem
kazanmıĢtır.42

Ġnsanın bireysel bir yanının bulunmasının yanı sıra, toplumsal bir varlık olması
gerçeğinden yola çıkan Saussure, dil ve söz ayırımını yapar. Saussure‟e göre
toplumsal bir olgu olan dil, ulusal dil anlamında kullandığı ortak kod varlığıdır ve o
dili konuĢan toplumun üyeleri bu ortak kod konusunda bir uzlaĢım içindedir.
Saussure, dili ve o dili konuĢan herkese dağıtılmıĢ olan bir sözlüğe benzetir. Ona
göre konuĢucu iletiĢim durumunda bu sözlüğe bakarak anlatımı için gerekli ses
imgesini orada bulur. Dinleyici de aynı sözlüğe sahiptir ve konuĢucu tarafından
üretilen ses zincirini iĢittikten sonra, o da sözlüğe baĢvurarak konuĢucunun bildirisini

39
Toklu age, s.15
40
Toklu, age, s.15
41
age, s.75
42
age, s.22

11
çözer. Saussure‟e göre, bu sözlük iletiĢime katılanların konuĢma merkezlerine bir
biçimde kazınmıĢtır.43

Saussure‟ün kurucusu olduğu yapısalcı dilbiliminin öncelikle Avrupa‟da çok etkili


oldu. Yapısalcı anlayıĢı sürdüren dilbilimciler Prag ve Kopenhag gibi kentlerde kendi
anlayıĢlarında olan dilbilimcilerce çeĢitli dilbilim çevreleri, okulları oluĢturdular.

Prag okulundaki dilbilimciler, dilin yapısalcı yaklaĢımla betimlemeye çalıĢan diğer


okullardan farklı olarak, dilin iĢlevini nasıl gerçekleĢtirdiği konusuyla daha yoğun bir
biçimde ilgilendiler. Bu okul, dil incelemelerinin dilin iĢlevlerini göz ardı edilerek
yapılamayacağı görüĢündeydi. Diğer yapısalcılar dili bir dizge olarak ele alırken,
Prag okuluna göre, dil, bir iĢlevler dizgesiydi. Bu nedenle kendilerini de iĢlevciler
olarak adlandırmıĢlardı.44

Ancak iĢlev doğrudan doğruya dilbilimin konusu değildi. Bu konu aynı zamanda
ruhbilim, toplumbilimin, felsefenin, edimbilimin ve iletiĢim kuramının da alanına
girmekteydi. Dil psikoloğu Karl Bühler‟in tasarladığı organon „araç‟ adı verilen
gösterge ve iletiĢim modeli ruhbilimi dıĢlamayan tek yapısalcı eğilim olan Prag
okulunun incelemelerinde çok etkili oldu.45

Ferdinand de Saussure‟ün kurucusu olduğu yapısalcılık, aynı zamanda da XIX.


yüzyılda egemenliğini sürdüren tarihsel dilbiliminden çok değiĢik anlayıĢa sahip,
dizge anlayıĢına dayalı çağcıl dilbilimin de baĢlangıcı sayılır. Temeli Cenevreli
dilbilimcinin 1907- 1911 yılları arasında verdiği ders notlarından oluĢan ve
ölümünden sonra öğrencileri tarafından yayınlanan “Cours de Linguistique
Generale” adlı kitabına dayanır.46

Yapısalcılığın etkisi Avrupa‟da çeĢitli ülkelerde ve daha sonraları da ABD‟de


kendini duyurdu. ĠĢlevciler adı da verilen, Jakobson ve Trubeztkoy‟u önemli
temsilcileri arasında olduğu Prag okuluna göre dil bir iĢlevler dizgesiydi. Jakobson
dilin iĢlevleri, özellikle dilin sanatsal iĢlevleri konusundaki çalıĢmalarıyla tanındı.
Trubeztkoy‟un çalıĢmaları sesbilimine büyük katkı sağladı. Glossematik adı da

43
Toklu, age, s.16
44
Toklu, age, s.27
45
age, s.27
46
age, s.15

12
verilen Kopenhag okulunun temsilcileri ve ABD‟de yerli dillerini incelemelerinde
yapısalcı yöntemi uygulayan Boas ve Sapir diğer önemli yapısalcı dilbilimciler
arasında sayılabilir. Getirdiği dağılım kavramıyla dağılımsal dilbilgisinin kuruluĢuna
temel oluĢturan, dil öğretimi konularında çalıĢan Bloom Field‟i de Amerikan
Yapısalcılığı çerçevesinde ele alabiliriz. 47

Kurucu yapı dilbilgisiyle tanınan Fries ve Harris‟le üretimsel dönüĢümlü dilbilgisi


aĢaması ile baĢlayan üretimsel dilbilgisi ve diğer yapıtlarıyla süren etkisi, evrensel
bilgisiyle günümüze de yansıyan Chomsky sözdizimi alanında çok önemli adlardır.
Avrupa‟da da Tesniere‟in bağımsal ya da değerlilik dilbilgisi adı verilen, dil eğitimi
ve yabancı dil öğretimine de katkıda bulunmayı amaçlayan dilbilgilerini önemli
sözdizimi anlayıĢları arasında sayabiliriz.48

Özellikle Jakobson, Bühler‟in modelini temel alarak dilin iĢlevlerini gerçekleĢtiriĢini,


dil kullanıcılarının ruhsal durumlarını da göz ardı etmeyerek geniĢ bir biçimde
inceledi. Bühler‟in modelinde bulunan konuĢucu, dinleyici, nesne ve olgulara, diğer
deyiĢle, dil dıĢı dünyaya, iletiĢimin diğer üç etmenine, bildiri, konu ve bildirinin
iletildiği kanalı etkiledi. Böylelikle Jakobson, dil iĢlevlerini incelerken, iletiĢimdeki
tüm etkenleri dikkate almıĢ oldu.49

Dilbilgisinden dilbilimine gelinceye kadar alınan yol oldukça uzundur. Günümüz


dilbilimi birkaç dilbilimcinin çalıĢması sonucu ortaya çıkmıĢ bir bilim dalı değil,
2500 yıllık uzun tarihsel bir geçmiĢten miras aldığı ilke ve kavramları eleĢtirip
geliĢtirerek oluĢmuĢ, bugün bile bu oluĢmasını sürdüren bir bilim dalıdır. Dilbilim,
filoloji ve özellikle dilbilgisine verilen gösteriĢli bir ad değil, çocukluktan
baĢlayarak, pratik bir biçimde öğrendiğimiz ve genellikle düĢünmeden bildiğimiz
dilin bilimsel incelenmesidir.50

Dil, yüzyıllardan beri özgün bir düĢünce konusu olmasına karĢın, dilbilim çok yeni
bir 20. yüzyıl bilim dalıdır. Dilbilimin ortaya koyduğu sistem, yapı, kod, mesaj,
gösterge, gösterilen, dizim, dizi, göstergebilim, bağlam gibi kavramlar henüz geniĢ
halk kitlelerine mal olmamıĢtır; ama bugün salonlarda tartıĢıldığı da yadsınamaz.

47
Toklu, age, s.76
48
Toklu age, s.76
49
age, s.27
50
Zeynel Kıran, “Büyüleyici Bir Bilim Dalı: Dilbilim”, Dilbilim AraĢtırmaları, Yıl: 1990 s.4

13
Bugün felsefeciler, toplumbilimciler, edebiyat eleĢtirmenleri, sanat eleĢtirmenleri bu
bilime büyük ilgi duymaktadır. Kısacası, son kırk yıldır, dilbilim önemli geliĢmeler
kaydetmiĢ ve insan bilimleri arasında ayrıcalıklı yere sahip bir pilot-bilim statüsü
kazanmıĢtır. BaĢka bir açıdan baktığımızda, dilbilimin kesin bilimler, yani matematik
bilimleri içinde yer almaya baĢladığı görülür. Bir tür istatistik bilimi olarak
matematikçilerin de, bilgisayarcıların da ilgisini çekmektedir. Yine fizikçiler
sesbilgisi, mühendisler bilgisayarlarla, doktorlar ise sözün reedükasyonu ile
ilgilenirler. Böylece, 20. yüzyıldaki ideal dilbilim belki de yeni bir hümanizma
olarak tanımlanabilir; çünkü dilbilimci sözün, mesajın ve yazının ötesinde hep insana
ulaĢmayı amaçlar. 51

Dilbilimci, yavaĢ yavaĢ üniversite çevrelerinde ve üniversite dıĢında belli bir


saygınlık bir prestij kazanmaya baĢlamıĢtır. Batıda fotoromanlarda, genç bir beyin
cerrahının ya da bir atom mühendisinin yanında, ender de olsa bir dilbilimci de
baĢkahraman olabilmektedir. Anclrö Delvaux'nun Un soir un Irain (Bir AkĢam Bir
Tren) filimini görenler baĢoyuncunun Louvain Flaman Üniversitesinde bir dilbilim
profesörü olduğunu anımsayacaklardır. Ama yine de, dilbilim geniĢ halk kitleleri
tarafından, hemen hemen hiç bilinmeyen bilim dallarından biridir. Sokaktaki adam,
dilbilimciyi, yaĢamın ve dünyanın dıĢında, kum ve soğuk bir üniversite hocası olarak
görmektedir. Oysa uğraĢtığı Ģey onun bu ciddi ve sert görünümüne ters
düĢmektedir.52

1.1. Sesbilim

Sesbilim, diller üzeri bir yaklaĢımla tüm dillerde insanların kullandıkları konuĢma
seslerinin neler olduğuna, nasıl oluĢtuğuna, sınıflandığına, değiĢik bağlamlarda ve
durumlarda nasıl değiĢim gösterdiğine, söylenen herhangi bir sözcenin anlamını
aktarmada konuĢma seslerinin hangi unsur ve özelliklerinin gerekli olduğuna iliĢkin
sorulara yanıt arar. Dolayısıyla, yeryüzündeki dillerde kullanılan konuĢma seslerini
doğal özellikleriyle inceleyen bilim dalıdır.53

51
Kıran, agm, s.5
52
Kıran, agm, s.5
53
Toklu, age, s.38

14
Sesbilim, çözümlemelerinde bir sesin üretim sürecini, üretiliĢ biçimini, bu sesin
fiziksel dayanağını, akustik özelliklerini, iĢitilme ve algılanma biçimlerini inceler.
Bir sesin üretimi, soluk alıp vermede soluğun yönü, ses tellerinin titreĢimi, sesin
çıkarımı sırasında damağın durumu, dil kütlesinin yüksekliği vb. gibi çok yönlülüğü
çeĢitli sesbilim dallarının oluĢmasına neden olmuĢtur.54

Dil konusuna eğilenler ta eski Hint‟ten, eski Yunan‟dan beri çoğunlukla köklü bir
yöntemden uzak olarak dil seslerinin nitelikleri, özellikleri üzerinde durmuĢlardır.
KarĢılaĢtırmalı dilbilimin geliĢip yerleĢmesi sırasında, özellikle Hint Avrupa dil
ailesinin temelleri atılırken, bu dillerdeki ses değiĢmeleri ve bunların kuralları
üzerinde durulmuĢ, dilbilgisi kitaplarında da eskiden beri ilk bölüm olarak dilin ses
özelliklerine yer verilmiĢtir. Batıdaki dilbilgisi kitaplarının ilk örneği sayılan
DIONYSIOS THRAX‟ın dilbilgisinde, Yunancada “24 harf” bulunduğundan söz
edilmekte, bunlardan ikisi kısa, ikisi uzun olmak üzere yedisi ünlü, on yedisi de
ünsüz olarak gösterilmekte, bu seslerin nitelikleri belirtilmekteydi. Daha sonraki
dilbilgisi çalıĢmalarında, önce dilin ses özelliklerinin ele alınması, dilbilgisi
kitaplarının ilk bölümünde bu konuya yer verilmesi, aĢağı yukarı gelenek olmuĢtur.55

1.2. Biçimbilim

Biçimbilim, bir dildeki sözcüklerin biçimlerini ve biçim değiĢikliklerini, her türlü


eki, sözcük yapımı ve türetilmesini, biçimbirimleri, biçimbirimlerin iĢlevlerini ve
iĢleyiĢini inceler, biçimbirim dökümleri yapar, sözcük türlerinin ayrımında temel
alınacak ölçütleri saptar. Bu açıdan bakıldığında, günümüz biçimbilim alanının
konularının, sözcük ve tümcenin dilin temel birimleri olduğu görüĢünü benimseyen
dildeki eklerle ve sözcüklerin kökeni ile ilgilenen geleneksel dilbilgisinin Antik
Çağ‟dan beri sürdürdüğü çalıĢmalara dayandığı söylenebilir. Bu alana eski
çalıĢmalarda biçim veya yapı bilgisi denildiği de olmuĢtur. “Biçimbilim” sözcüğü ilk
kez Alman yazarı Goethe tarafından 19. Yüzyılda canlı organizmaların yapı ve
biçimlerini inceleyen bilim dalı için kullanmıĢ, daha sonraları ise dildeki sözcüklerin
biçimsel oluĢumlarını iĢleyen bu dilbilim alanı için kullanılmaya baĢlanılmıĢtır.56

54
Toklu, age, s.38
55
Aksan, age, s. 25
56
Toklu, age, s. 50

15
Geleneksel dilbilgisinin en çok önem verilen ve en çok iĢlenen bölümü biçimbilimdi.
Sözcükleri oluĢruran kök ve ekler, bunların bağlanıĢ biçimleri sözcüklerin
türetiliĢlerindeki incelikler ve konuyla iliĢkili olarak kökenbilgisi iĢlenen baĢlıca
konulardı.57

Günümüzde ise dilin tüm gösterge dizgeleriyle aynı özellikleri taĢıyan ve dilsel
göstergelerden oluĢan bir gösterge dizgesi olduğu görüĢü benimsenmektedir. Dilsel
gösterge dizgesini diğer gösterge dizgelerinden ayıran en önemli özellilerden biri de
dilin çift eklemlilik düzeneğidir. Dilbilime Fransız dilbilimci Martinet‟nin
kazandırdığı bu kavramı Ģöyle açıklayabiliriz: Dil dizgesi, kendi baĢına anlamı
olmayan, ancak anlam ayırt edici özelliği bulunan sesbirimlere dayanır. Sesbirimlerin
sayıları son derece sınırlıdır. Sayıları çeĢitli dillerde 25 ile 50 arasında değiĢmektedir.
Dil dizgesinin diğer önemli bir birimi de sesbirimlerin bir araya gelmesinden oluĢan
biçimbirimdir. Biçimbirim, bir dilin en küçük anlam taĢıyıcı parçasıdır. Tek tek
iĢlevleri belirlenmiĢ, buna göre çeĢitli ulam bölümleri içinde yerini almıĢ parçalardır.
Diğer bir deyiĢle, gösteren ve gösterilen biçiminde iki yüzü olan en küçük dilsel
göstergeler olarak nitelendirebileceğimiz biçimbirimler anlamlarını yitirmeden daha
küçük parçalara ayrılamazlar. 58

1.3. Sözdizimi

Sözdizimi biçimbilim bölümünde de belirtildiği gibi, dillerdeki sayısı 25 ile 50


arasınnda olan sesbirimlerin bir araya gelmesiyle gerçekleĢen sözcüksel ve dilbilgisel
biçimbirimlerin kullanımı durumunda, diğer bir deyiĢle iletiĢim sırasında bir araya
gelerek oluĢturdukları tümceleri, tümcelerin oluĢum biçimlerini ve kurallarını
inceleyen dilbilimin en eski dallarından biridir.59

Duruma göre tek sözcükten olıuĢan bir tümce iletiĢim için yeterli olabilir. Ancak
genellikle, iletiĢim birden fazla tümceden oluĢan metinlerle gerekleĢir. ÇağdaĢ dil
bilimine göre örneğin “Harp ve Sulh” adlı roman da bir metindir ve günümüzde
tümceden büyük birimler olan metinleri inceleme görevini metin dilbilim

57
Aksan age, s. 81
58
Toklu, age, s.52
59
Toklu, age, s.74

16
yüklenmiĢtir. Ancak eski dilbilim çalıĢmaları genellikle sözcük düzleminde
olduğundan, sözdizimi ve anlambilim daha az araĢtırılan alanlar olarak kalmıĢtı.60

1.4. Anlambilim

Anlambilim, dilsel göstergelerin, gösterge dizilerinin anlamını, diğer bir deyiĢle


anlamın anlamını inceler. Dil, anlamı aktarır ve aslında varoluĢ nedeni de budur.
Sesbilim bölümünde sesbirimi en üçük anlam ayırt edici birim, biçimbilim
bölümünde biçimbirimi en küçük anlam taĢıyıcı birim biçiminde tanımladığımız
anlam, dildeki en küçük birimlerden en büyük birim olan metne kadar tüm birimlerin
incelenmesinde temel ölçüt olmuĢtur.61

Çok eskilere uzanan dilbilgisi çalıĢmaları içinde çok çeĢitli konulara el atılmıĢ
olmakla birlikte doğrudan doğruya anlam konusuna eğilen çalıĢmalar ve anlambilim
adında bir alanın belirmesi, oldukça yenidir; XIX. Yüzyılın ilk yarısına rastlar.
Ancak bu alan özellikle son çeyrek yüzyıl içindeki geliĢmelerle dallanıp
budaklanmıĢ, anlambilimin değiĢik yöntemlerle iĢlenen türleri ve alt dalları ortaya
çıkmıĢtır. Bu nedenle, anlambilimi tanıtan, bu alanda bugüne değin elde edilen
geliĢmeleri ortaya koyan ve baĢta Türkçe olmak üzere, çeĢitli dillerle ilgili
uygulamalara giriĢen bir kitap hazırlanacak olsa, karĢılaĢılan en önemli güçlük böyle
bir yapıtın düzeni konusunda olacaktır.62

1.5. Sözlükbilim

Bundan önce ele aldığımız sözcükbilim dillerin sözvarlıklarına eğilen, onların


özellikleri üzerinde durarak birtakım yargılara varan bir dilbilim dalıydı. Bu bölümde
ise aynı gerekçelere dayanan, yine sözvarlığıyla ilgili bulunan, ancak uygulamaya
yönelik olan bir alanı incelemektedir.

Sözlükbilim bir dilin ya da karĢılaĢtırmalı olarak çeĢitli dillerin sözvarlığını sözlük


biçiminde ortaya koymaya yönelen, bu amaçla yöntemler koyarak uygulama
yollarını gösteren bir bilim dalıdır.63

60
Toklu, age, s.74
61
age, s. 91
62
Aksan, age, s. 139
63
Aksan, age, s. 68

17
1.6. Metindilbilim

Metindilbilim, sesbirimleri, biçimbirimleri, sözcükleri ve tümceleri incelemelerinde


temel birimler olarak ele alan biçimsel dilbilim yönelimlerine bir tepki olarak ortaya
çıktığı söylenebilir. Üretimsel dilbilgisi, bağımsal dilbilgisi gibi yeni dilbilgisi
anlayıĢları da her ne kadar geleneksel dlibilgisinden birçok yönden ayrılıyorsa da
incelemelerinde dilbilgisel birim olarak tümceyi ele aldıklarından, tümceden daha
büyük birimlerin betimlemesine ve incelemesine uygun değillerdi. Oysa iletiĢimin
tümceden daha büyük birimler olan sözce ve sözcelerden oluĢmuĢ metinlerle
gerçekleĢtirdiği iletiĢim sırasına bir bildirinin, bir metnin aktarılmasının iletiĢimin
temel iĢlevi olduğu gerçeği, metnin dilbilimin incelenme alanına girmesine neden
oldu. 1960‟ların baĢlarında baĢlayan metindilbilim çalıĢmaları dilbilimin en ilgi
çeken alanlarından biri durumuna geldi. Günümüzde de dilbilim alanındaki
çalıĢmaların büyük bir çoğunluğu metin incelemelerine yöneliktir. Metindilbilim
çalıĢmalarının söylem çözümlenmesi ve konuĢma çözümlemesi çalıĢmalarıyla
koĢutluk gösterdiğini de belirtmeliyiz.64

1.7. Toplumdilbilim

Toplumdilbilim dil yapısıyla toplumsal yapı, ayrı bir deyiĢle, dille dil kullanıcılarının
üyesi oldukları toplumsal çevre arasındaki iliĢkileri inceler. Bu incelemelerinde
toplumun değiĢik özellikler taĢıyan bireylerden oluĢan çok çeĢitli kesimleri olduğu
ve dil kullanımının bireylerin geldikleri toplumsal çevreye göre değiĢiklikler
gösterdiği gerçeğinden yola çıkılır. Toplumsal yapı içerisinde çeĢitli etkenler ayrı
ayrı dil kullanım biçimlerinin ortaya çıkmasına neden olmuĢtur. Bu etkenler arasında
bireyin yaĢadığı coğrafi bölge, üyesi olduğu toplumsal kesim, öğretim düzeyi,
mesleği, cinsiyeti ve yaĢı sayılabilir.65

Bir bireyin dil kullanımına ve dilsel davranıĢına birey dili adı verilir. Ancak belirli
bir toplumsal kesime özgü dil kullanımı ise topluluk dilidir. Dil ile toplum arasındaki
iliĢkiyle topluluk dili ve topluluk arasındaki iliĢki karĢılıklı olarak birbirini etkiler.
Topluluk dilleri, karmaĢık bir topluluk yapısı ile birlikte toplumsal bir gerçeği
yansıttıkları gibi topumsal iliĢkilerin dille sürdürülmesine ve kurulmasına katkıda

64
Toklu, age, s. 125
65
age, s. 140

18
bulunurlar. Dilin bu değiĢik biçimlerinden birini bilmek ya da bilmemek, bireyin
coğrafi ve toplumsal kökeninin, eğitiminin, yaĢam biçiminin bir sonucudur.66

1.8. Adbilim

Dilbiliminin alt kollarından biri olan ve daha çok dilbilimcilerin üzerinde çalıĢtıkları
adbilim adların ortaya çıkıĢındaki ortak yaklaĢımları, adların anlamlarını ve veriliĢ
sebeplerini inceleyen bilim dalıdır.

Dünya coğrafyasında, geçmiĢten günümüze, bütün uygarlıklarda gördüğünü


algıladığını merak etmeyen bir tek toplum bile yoktur. Ġnsanoğlundaki bu merak
duygusu baĢta kendi adı daha sonra yaĢadığı coğrafya, kullandığı eĢya, kısacası
bütün varlıkları araĢtırma ve bunun sonucu olarak da adlandırma yoluna gitmiĢtir.
Ġnsanların algıladığı bütün canlı ve cansız varlıkların somut temsilcileri adlardır.
Varlıkları anlamlandıran adlar insan belleğinde varlıkla bütünleĢmesi sonucunda ada
dönüĢmüĢtür. Adın hangi varlığa verildiğinden neden ve niçin verildiğine ve
kullanım alanına kadar birçok etken insan nezdinde araĢtırılmaya değer görülmüĢtür.
Bunun sonucunda dünyada adlar üzerine çalıĢan bir bilim dalı olarak adbilimi ortaya
çıkmıĢtır. Ülkemizde ise adbilimi yeni bir bilim dalı olarak kendisini göstermeye
baĢlamıĢtır.

Adbiliminin en geniĢ tanımı Ģu tespitte yer almıĢtır:

Adbilim; canlıların, nesnelerin ve kavramların, kısacası çevremizde gördüğümüz ve


algıladığımız her Ģeyin adıyla ilgilenen bilim dalıdır. Bu bilim dalını; dil bilimciler,
sosyologlar, halk bilimciler, hukukçular, vb. kendi alanlarıyla ilgili yönlerini ele
alarak inceler ve sonuçlandırırlar. Bir adın, mesela insan adının konuĢulan mahkeme
kararıyla düzeltilmesine veya aile arasında, okul veya mahalle arkadaĢlarınca
söyleniĢindeki değiĢikliğe varıncaya kadar çok farklı yönleri vardır. Bu sebeple bir
adın etrafında kümelenen araĢtırma dalları elbette farklılık gösterecek ve onlarda
değiĢik adla anılacaktır.67

Dil biliminin çalıĢma alanlarından biri olan adbilimi kavramdan ya da gösterilenden


hareketle “anlatımı, gösterilenin bağlandığı gösterenleri” inceleyen dilbilim alanıdır.

66
Toklu, age, s. 140
67
Saim Sakaoğlu, Türk Ad Bilimi, TDK Yay. , Ankara 2001, s.9

19
Adbilim dil bilgisinde ad denilen sözcük türünü, özellikle özel adları inceleme
alanına alır. Bu çerçevede, yer adlarını, kiĢi adlarını ve bu adların veriliĢindeki etken
ve eğilimleri, coğrafya adlarını inceler. Bu nedenle anlam bilim ve köken bilimle
ortak çalıĢmalar yürütür. Ġnceleme sonuçlarının kültür tarihine önemli katkıları
vardır.68

Sözcükbilimle ve anlambilimle sıkı sıkıya iliĢkisi bulunan adbilim, çalıĢmalarını iki


ana dalda yoğunlaĢtıran tek bir alan olarak düĢünülebileceği gibi nitelik ve yöntem
açısından birbirinden ayrılan iki ayrı alan da sayılabilir. Bu iki ayrı alanın ortak yönü,
dil bilgisinde genel olarak ad (substuntivum) sayılan öğelere yönelmeleridir.69

“Ad”ın insan hayatındaki ehemmiyeti dolayısıyla “ad bilimi” canlıların, nesnelerin


ve kavramların, çevremizde gördüğümüz her Ģeyin adıyla ilgilenen bir bilim dalı
olarak karĢımıza çıkmaktadır. Ad bilimin alt dallarından olan “anthroponymie-
anthroponymy” ise kiĢi adlarını ele alıp inceler. ġimdiye kadar pek az araĢtırıcının
ilgisini çeken Türk kiĢi adları, çok uzun bir tarih boyunca, bulunduğu coğrafyaya ve
yaĢattığı töreye (gelenek ve göreneklere) göre farklı Ģekiller göstermiĢtir.70

Ülkemizde önde gelen dilbilimcilerinden Prof. Dr. Doğan Aksan, dil biliminin
dallarını sayarken adbilimine de yer verir ve adbilimini iki baĢlıkta toplar:

1.Anlambilimle yakınlığı olan, ancak yöntem bakımından ondan ayrılan ve sözcük-


kavram iliĢkisine önem veren bilim dalı. Bu daldaki çalıĢmalarda herhangi bir
kavramdan (örneğin güzellik, balık, zaman) hareket edilerek bu kavramın herhangi
bir dilde nasıl anlatım bulduğunu ve anlatımda hangi etkenlerin rol oynadığı
incelenir. Bu alana geniĢ adbilim adını verebiliriz. Çünkü ele alınan sözcükler
genellikle dil bilgisinde ad (substantivum) sayılan öğelerdir ve bu bilimin bu türü
doğrudan doğruya adlara yönelir.

2. Genellikle her dilde özel ad sayılan öğeler üzerinde duran ve özel adları köken
bilgisi, tarihsel geliĢme yönünden ve çeĢitli dil ve kültür sorunları açısından
inceleyen bilimdir. Yer adları üzerinde duran dalı yeradıbilim, toponymie ya da
toponomastigue olduğu gibi kiĢi adları, coğrafya adları üzerinde çalıĢan dalları da

68
M. Osman Toklu, Dilbilimine GiriĢ, Akçağ Yay. , Ankara 2007, s.116
69
age, s.92
70
Sakaoğlu, age, s.9

20
vardır. Örnek olarak nehir, ırmak, göl gibi su adları üzerinde duran hydronymie, dağ
adlarını inceleyen, horonymie dallarını gösterebiliriz. Bu alanın çeĢitli dalları
lehçebilim (diyalektoloji) ile geçiĢme halindedir.71

Adbilimin çeĢitli dalları vardır; daha doğrusu değiĢik ad bilimleri vardır. Batılıların
sciences onomastigue, onomastic sciences adlarını verdiği bilimler, adın konusuna
veya ait olduğu türe göre ad almaktadır. Fransızların onomastigue, Ġngilizlerin
onomaztics ve Almanların namenkunde olarak adlandırdıkları bu bilim dalı, özellikle
kiĢi adları, soyadları, takma adlar ve yer adları alanlarında geliĢme göstermiĢtir.
Hayvanlar, özellikle kuĢlar, bitkiler, yiyecekler de adları açısından sıkça alınan
konulardır.72

Lakapların niteliğini anlayabilmek için öncelikle onların adbilimin üst baĢlığının


neresinde durduğuna bakmak gerekir. Adbilimin dalları Ģu Ģekilde tasnif edilmiĢtir:

I- Tür Adları Alanı

A- Bitki Adları,
B- Hayvan Adları
C- Yiyecek - Ġçecek Adları,
D- Giyim - KuĢam Adları,
E- Spor ve Sporla Ġlgili Adlar,
F- Alet Adları,
G- Meslek Adları,
H- Hastalık Adları,

II- Özel Adlar Alanı

A- KiĢi Adları (Anthroponymie)

1- Künyevî Adlar
a- Asıl Adlar
b- Soyadları
c- Sülale Adları

71
Aksan, age, s.15
72
Sakaoğlu, age, s.10

21
ç- Unvanlar
d- Köken ile ilgili Adlar
d1- Memleket Adları
d2- Irk ve Etnik Grup Adları
e- Meslek Adları

2- YakıĢtırma Adlar

a- Lakaplar
b- Mahlaslar, Müstearlar, TapĢırmalar, Rumuzlar

B- Yer Adları (Toponymie)

1- Coğrafî Adlar
2- Belde ve Belde ile Ġlgili Adlar
3- Yerel Adlar

C- Din, Mezhep, Millet Etnik Grup Adları

Ç- Kurum, KuruluĢ ve Eser Adları (Ktematonymie)73

Adbilim, önceleri tüm dillerde özel ad olarak kabul edilen yer adları, kiĢi adları gibi
özel adlar üzerinde dururken; son dönemlerde tür adları diye adlandırabileceğimiz
bitki, hayvan, zaman, marka, vb. adları da konu edinmektedir. Zira bu
adlandırmalarda baĢlangıçta tek bir varlığa ad olarak ortaya çıkmıĢ, sonrasında aynı
türdeki varlıkların adı olmuĢtur. Bu sebeple söz konusu adlandırmaların tarihi seyir
içindeki geliĢmeleri, gösterge ve obje arasındaki anlamsal iliĢki, onların kullanım
alanları ve kullanım sıklıkları yönüyle incelenmeleri; yine onların bir dilin lehçeleri
veya baĢka dillerle olan benzer ve farklı yönlerinin araĢtırılması, onların çeĢitli dil ve
kültür sorunlarının ele alınması adbilime zenginlik ve derinlik katmaktadır. 74

Tüm bilim dallarında olduğu gibi, adbilim çalıĢmalarının da toplumu ilgilendiren bir
alanı vardır. Adbilim çalıĢmalarının temel amacı, diller ve medeniyetler arasındaki
kültürel temasları belirlemek, kavimlerin göç yollarını tespit etmek, belirli bir

73
Şeref Boyraz, Bir Yöre Örneğinden Hareketle Lakaplar Konusunda Bazı Dikkatler, Türklük Bilimi
Araştırmaları, S. 7, Sivas 1998, s. 107- 138,
74
Ġbrahim ġahin, Adbilim, Pegem Akademi Yayınları, Ġstanbul 2017, s.7

22
bölgedeki dil katmanlarını ortaya çıkarmak, dillerin eski halini belirlemek eski dilin
lehçelerdeki durumlarını, oranlarını tespit etmek, kaybolan diller ve medeniyetler
hakkında bilgi edinmek, eski toplumların hayat anlayıĢlarını, inançlarını
belirlemektir. Bundan dolayıdır ki adbilim, dilbilim dalları içinde dünyada en dikkat
çeken alanlardan biridir.75

Adbilim, günümüzde dilbilim dalları içerisinde en dikkat çekici alanlardan biri haline
gelmiĢtir. Onun antroponomi, toponimi gibi alt kolları, yöntem, sınıflandırma ve
terminoloji noktasında büyük bir birikime ulaĢmıĢ olup bu alanlarda sayısız makale,
tez ve kitap yazılmıĢtır. Günümüzde dünyanın çeĢitli ülkelerinde adbilim özelinde
çok sayıda dergi çıkartılmakta, bu dergilerde genel adbilim ve özel adbilimin teorik
ve uygulamaya dair konuları iĢlenmektedir. Bu alanda birçok dergi bulunmasına
rağmen, bu alanda çalıĢan araĢtırmaların üzerinde uzlaĢtıkları bir adbilim
çerçevesinin bulunduğunu söylemek güçtür. Adbilimin sınırlarının halen
geniĢlemekte olduğunu, bu nedenle kesin ifadelerle bir çerçevesinden söz etmenin
mümkün olmayacağını söylemek daha doğru olacaktır. Bununla birlikte toponimi,
antroponimi ve bazen de etnonimi (kökadbilim) bu sahada çalıĢan araĢtırmacıların en
çok dillendirdikleri, üzerinde en çok araĢtırmalar yaptıkları adbilim kollarıdır.76

Bir bilim dalı olarak ad bilimine eğilme, yüz yılımızın ilk çeğreğinden sonraya
rastlar. Daha önceki yıllarda adlarla ilgili olarak çeĢitli yazılar kaleme alınmıĢ, Hatta
bir de Türk adlarını içine alan kitap yayımlanmıĢtır. Ancak bunlar, bilimin getirdiği
duyarlılığı yeterince yakalayabilmiĢ çalıĢmalar değildir. Böyle olmakla birlikte bu
yayımlar, daha sonraki çalıĢmalar üzerinde etkili olmuĢtur.77

AĢağı yukarı 1888 yılından itibaren söz konusu olan toponymie ve anthroponymie,
oldukça geniĢ bir bilim çevresi geliĢtirmiĢtir ve bugün öbür bilim dalları gibi
üniversitelerde bağımsız olarak kürsü halinde okutulmaktadır. Genç bir bilim
olmasına karĢılık ki bu özellik bütün lengüistik disiplinlerini içine almaktadır. Kısa
bir bocalama devresi geçirdikten sonra 1938 yılı Temmuzunda Paris‟te birinci, 1947
Temmuzunda yine Paris‟te ve nihayet 1949 Temmuzunda Brüksel‟de üçüncü uluslar

75
ġahin, age, s.8
76
ġahin, age, s. 7
77
Sakaoğlu, age s.29

23
arası kurultayı toplamakla büsbütün bir bilim disiplini olarak, daha toparlayıcı bir ad
olan onamastigue bilimleri adıyla ortaya çıkmıĢtır.78

20. yüzyılın ilk çeyreğinde, yeradbilim ve kiĢiadbilim özelinde baĢlayan Türk


onomastiği çalıĢmaları günümüzde hatırı sayılır bir düzeye ulaĢmıĢtır. Türkçenin
adbilimcil birimleri hakkındaki ilk çalıĢmalar daha ziyade folklorik ve etnografik bir
gözle yapılmıĢ iken (özellikle Ģahıs isimleri konusunda) adbilimin dilcilikte önem
kazanmasına bağlı olarak adbilimcil bakıĢ açısıyla ele alınıp incelenir olmuĢtur.79

Türkiye‟de adbilim alanıyla ilgili yayınların geniĢ ve ayrıntılı bir kaynakçası


Sakaoğlu tarafından hazırlanmıĢ ve yayınlanmıĢtır. Eser incelendiğinde Türkiye‟de
“Adbilim” üzerine yapılan çalıĢmaların daha çok dilbilimini ilgilendirdiği, halkbilim
açısından ise yeterince çalıĢma yapılmadığı anlaĢılmaktadır. Son dönemlerde
lakaplarla ilgili çalıĢmalarda ise bir artıĢ görülmektedir.

Abiliminin araĢtırılmaya değer en önemli dalı belki de kiĢi adlarıdır. Türk dilinin söz
varlığı içinde kiĢi adları önemli bir yere sahiptir. Adları köken bilgisi, çeĢitli dil,
kültür sorunları açısından inceleyen bilim dalı olan adbilimin inceleme alanlarından
birini de kiĢi adlarını inceleyen anthroponymy bilim dalı oluĢturmaktadır. Türk
kimliğinin olmazsa olmazı durumundaki kiĢi adları, bütün diller, kültürler ve kiĢiler
için çok önemli bir yere sahiptir.

1.8.1. KiĢi Adları

KiĢi adları, bulundukları bölgenin tarihinden, coğrafyasından, inançlarından,


kültüründen dilinden, anne ve babanın siyasi ve ideolojik görüĢlerinden, yaĢadığı
toplumun yapısından gelenek ve göreneklerinden, izler taĢır. Bir toplumun
sosyokültürel haritasının oluĢturulmasında, söz varlığının belirlenmesinde, o
toplumdaki kiĢi adlarına yönelik tespitlerin önemi büyüktür.

KiĢi adları, insanlar arasında kiĢilerin tanınmasını sağlayan “yakıĢtırmaca ad” olarak
düĢünülebilir. Adların seçilmesi, alınması ve verilme Ģekli tamamen kültürün
yapısıyla ilgilidir. Adlar verilirken din, dil, yöre, tarihî kiĢilik ve aile büyükleri gibi
unsurlar etkilidir. Adların gerçek anlamları ve kiĢilerin sahip olduğu kiĢiliklerde

78
Sakaoğlu, age, s.138
79
ġahin, age, s. 130

24
uyumsuz olabilmekte kiĢi adları yakıĢtırma ve beklentileri karĢılamak üzere
verilmektedir.80

KiĢi adları öteki özel adların özelliklerini tümüyle yansıttığı gibi filoloji, dilbilim,
kültür tarihi ve halkbilim çalıĢmaları açısından da önem taĢımaktadır. Bir insana ad
veriliĢi (göbek adı, ad, soyadı, takma adlar ve sanlar) bir ulusun kültürüyle çok sıkı
iliĢkili bulunmakta, öte yandan „ad‟ın insan için taĢıdığı değere de ıĢık tutmaktadır.
Her ülkede bir takım ad verme kuralları vardır ki bunların incelenmesinden,
insanoğlunun bu konuda yeryüzünün pek çok yerinde ortak eğilimleri olduğu
gözlemlenebildiği gibi, toplumdan topluma, birbirinden çok farklı, bütünüyle
kendine özgü gelenekleri bulunduğu da ortaya çıkmaktadır.81

Eski dil çalıĢmalarından bu yana nasıl, çeĢitli dillerdeki sözcükler üzerinde durulmuĢ,
bunların özellikle köken bilgisi yönünden açıklanmasına giriĢilmiĢse, insanoğlunun
merakı ve gerçeğe ulaĢma isteğinden ötürü özel adların aydınlatılmasına da
çalıĢılmıĢtır. Oturulan kentin, yakınımızdaki dağ ya da ırmağın, ülkenin önde gelen
bir yöneticisinin ya da yeni tanıĢtığımız bir kimsenin adı bize bir Ģey anlatmıyor,
özellikle, konuĢtuğumuz dille açıklanması olanaklı bulunmuyorsa bunu
çözümleyebilmek, anlamını bilebilmek için az da olsa çaba harcarız. Bu çaba kimi
durumlarda daha da büyür, hele dilcilikle uğraĢanlarca çözümlenmesi, yorumlanması
gerekli sorunlara dönüĢür.82

KiĢi adları, ad biliminin en ilgi çekici alanıdır. Kendi adımızın


anlamlandırılmasından baĢlayarak yakınlarımızdakiyle devam eden merakımız, bizi
kiĢi adlarını araĢtırmaya teĢvik etmiĢtir. Ad kavramı çok eski dönemlerden beri
insanlar için büyük önem taĢımıĢtır. Yeryüzünde ad verme eyleminden yoksun tek
bir topluluk ya da toplum görmek mümkün değildir. Ġnsanlar bir kiĢinin, bir
nesnenin, bir durumun ya da bir olayın adını koymadan; onu bir iĢaretle, bir sıfatla,
bir özellikle nitelendirmeden rahat edemezler. Belli olan, belirli kılınan, bilinen Ģey
insanı rahatlatır; karıĢıklığı, yanılma ve yanlıĢlığı önler, iliĢkiyi düzenler.83

80
Osman Kibar, Türk Kültüründe Ad Verme KiĢi Adları Üzerine Bir Tasnif Denemesi, Akçağ
Yay. Ankara 2005, s.16
81
Aksan, age, s.117
82
age, s.92
83
Sakaoğlu, age, s.12

25
Onomastique / toponomi / hidronomi (kiĢi, yer, su, dağ vb. adları) çalıĢmaları,
Avrupa‟da ve Amerika‟da oldukça ileridir. Hatta Avrupa‟da bu konuda yayımlanan
Onoma adlı bir bilimsel süreli yayın da bulunmaktadır. KiĢi ve yer adları, boy -
oymak-cemaat-oba adları ile birlikte, iç içe yaĢamakta, bir milletin “tapu kayıtları”nı
oluĢturmaktadırlar. Türk kiĢi adlarının kaynakları: 1) Mezar taĢları, 2) Nüfus
kütükleri, 3) Kadı (Ģeriyye) sicilleri, 4) Vakfiyeler, 5) Modern çağda telefon
rehberleri, 6) Okul kayıt defterleri, 7) Evlilik kayıt defterleri, 8) Doğum evi kayıt
defterleri, 9) Ölüm kayıt defterleri gibi yazılı belgelerdir.84

Adbilimi yönünden kiĢi adları dilin söz varlığı üzerinde önemli bir yer ihtiva eder.
Aynı zamanda dil ve düĢünce iliĢkisinin çözüm bulmasında, kavramların dile getiriliĢ
biçimlerinin anlaĢılmasında, buna bağlı olarak söz konusu dili konuĢan ulusun dünya
görüĢü ve yaĢama biçimi iliĢkisinin belirlenmesinde yol gösterici olur. Bu noktada
kiĢi adları üzerinde durulması gereken bir alandır.

KiĢi adlarının belirlenmesi, bu adların türlü yönlerden incelenmesine ve ad verme


ölçütlerinin çıkarılmasına olanak tanımaktadır. Böylece ad vermede rol oynayan
etkenler, dilin olanaklarından yararlanma yolları, bu doğrultudaki değiĢiklerin ya da
tercih farklarının nedenleri ortaya çıkarılabilmekte; kadın ve erkek adları üzerine art
zamanlı ya da eĢ zamanlı çalıĢmalar yapılabilmektedir. KiĢi adlarına iliĢkin bilgilerin
kaynakları ise öncelikle geçmiĢten günümüze kalan kimi defterler, belgeler, gereçler
olmak üzere günümüzde de teknolojik geliĢmelere bağlı olarak çeĢitlenen kayıtlar ve
tutulan istatistiklerdir.85

KiĢi adları bütün diller; her kültür ve kiĢiler için çok önemlidir. KiĢilerin tanınması
veya kendilerini tanıtması bakımından bir tür Ģifrelendirme ve kodlamadır. Ġnsanlar
bunu sayı ile değil, adlandırmayla yapmıĢtır. Nesnelerin de adı vardır ve bu, insanlar
arası anlaĢma / iletiĢim için vazgeçilmez bir ön Ģarttır. Adlar çağrıĢım ve kabulleriyle
hayatımızda yer alır, anlam kazanır. Yoksa, kiĢi adları -ve bütün özel adlar- sahte,
yakıĢtırma adlardır.86KiĢi adları (özel adlar) gerçek ad değildir; yakıĢtırma ve
değiĢken kabullü adlardır. Ġnsanların insan veya eĢya ile iliĢkili ve iletiĢiminde

84
Ahmet Aydın, “Ağrı Civarında Kişi Adları”, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Dergisi, Yıl 2009 S.13 (1) s.228
85
Oğuz Ergene, “ Türkiye Türk Kişi Adlarında Örneklenen Söz Dizimsel Yapılar”, Uluslararası
Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi, S. 5/2 Yıl 2016, s. 629
86
Kibar, age s.21

26
baĢvurulan bir yoldur. KiĢi adları, aynılık, yaygınlık, devamlılık gibi özelliklere
sahip, temsil kabiliyeti olan bir tür Ģifredir. Bu yönüyle kültür tanımı alanına da
yaklaĢırlar. Bu bağlamda birbirinden pek de ayrılmadıklarını görüyoruz.87

KiĢiadbilim alanında özellikle Türkiye‟de baĢarılı çalıĢmaların yapıldığını söylemek


mümkündür. Türkiye‟de kiĢi adbilim söz konusu olduğunda daha çok ön adlar akla
gelmekte; antroponimin soyadı, mahlas, lakap, kod adı gibi türleri çoğu kez dikkate
alınmamaktadır. Türkiye dilciliğinde antroponimin ön ad türünün derleme, köken ve
anlam araĢtırmalarının büyük ölçüde tamamlandığını söyleyebiliriz. TDK‟nin
internet sayfasına konan bir sözlük, vatandaĢın ön adların anlamına iliĢkin merakına
cevap verebilecek düzeydedir. Ancak antroponimin diğer türleri konusundaki
çalıĢmaları yeterli görmek mümkün değildir. Özellikle soyadı, mahlas ve lakapların
derlenmesi, kökenlerinin ve anlamlarının ve bu türlerin oluĢumundaki geleneklerin
ortaya konması noktasında henüz yapacak çok iĢ olduğu görülmektedir.88

ÇeĢitli kültür çevrelerine girmiĢ olan Türkler gittikleri bölgede hem kültürlerini
yaymıĢlar hem de çeĢitli kültürlerden etkilenmiĢlerdir. Bu etkilenme sonucunda
geleneksel Türk kültürü ortaya çıkmıĢtır. Türkler arasında kullanılan kiĢi adları
geleneksel Türk kültürünün izlerini taĢımaktadır. KiĢi adları, bireyin kiĢiliğini
yansıtan önemli bir gösterge olmakla birlikte, ait oldukları topluma dair de önemli
ipuçları barındırmaktadır. Türk kültüründe çocuk ve aile toplumun temeli olarak
görülürdü. Çocuk aileye aittir ve toplumun bir parçasıdır. Bundan olacak ki Türkler
kiĢi adlarını seçerken bunu sıradan bir olay olarak görmemiĢler, adın anlamlı ve
güzel olmasına özen göstermiĢlerdir. Bütün toplumlarda olduğu gibi Türklerde de ad
verme sosyal bir olaydır ve bunu çeĢitli törenlerle yapmıĢlardır. Öyleki ad verme, ad
koyma törenleri zamanla bir gelenek haline dönüĢmüĢtür. Türklerin tarihte
varoluĢlarından günümüze kadar yaĢatılan ad koyma geleneği bazı değiĢikliklere
uğramıĢ olsa da günümüzde hala yaĢatılmaya devam etmektedir.

1.8.1.1. Türklerde Ad Verme Geleneği

Tarihimizin hemen her safhasında ad alma, ad kazanma, ad verme iĢlemleri önemli


bir yer tutar. Günümüzde geçerliliğini yitirmiĢ olsa da bu konuda bilinen en eski

87
age, s.22
88
ġahin, age, s. 130

27
gelenek, ad verme geleneğidir. Her toplumun kendine has ad verme gelenek ve
görenekleri vardır. Dolayısıyla adlar toplumdaki yaĢam biçimini, düĢünce tarzını,
sosyal yapıyı yansıtırlar ve o toplumun aynası gibidirler. Ad verilirken dikkat edilen
pek çok gelenek vardır. Çocuk doğar doğmaz yapılacak ilk iĢ çocuğa ad koymaktır.
Toplumların çocuklarına ad verme gelenekleri ve yöntemleri farklıdır. Türk
toplumunda kiĢi adının, onun alın yazısıyla bağlantılı olduğuna inanıldığı için adların
seçimine ve veriliĢine özen göstermiĢlerdir. Çocuklara ad verme gelenekleri çok eski
dönemlerde oluĢmaya baĢlamıĢ ve birkaç değiĢiklikle günümüze kadar ulaĢmıĢtır. Ad
verme eylemi, baĢlangıçta sadece ayırt edici durumdayken zamanla sıradan bir
adlandırmanın ötesine geçip çeĢitlenmiĢ, zenginleĢmiĢ ve kültürümüzün önemli bir
parçası haline gelmiĢtir. Milli ruhu, dini inancı, mertliği, yiğitliği, kahramanlığı,
güzelliği, estetik duyguları, uygarlık düzeyini, gelenekleri ve benzerlerini
yansıtmıĢtır.

Türk kültüründe ad verme, ad koyma, ad takma, lakap takma biçimlerinde süregelen


adlandırma iĢi, Orta Asya‟dan beri öne çıkan önemli bir folklor olayıdır. Yeryüzünde
insanoğlunun tarih sahnesine çıkmasıyla birlikte ad verme süreci de baĢlar. Ad verme
olgusu, her toplumun yapısına, anlayıĢına, algılayıĢına, inançlarına, değerlerine göre
gelenek, görenek ve birtakım uygulamalarla çeĢitlenir ve biçimlenir.89

KiĢi adlarında; aileden kaynaklanan etkenler, yaĢanılan bölgenin ve dönemin,


gelenek ve göreneklerin, dilin, tarihin, inançların vb. etkileri değiĢen yoğunluklarda
görülür. Özellikle çocuğa ad koyma sürecinde anne ve babanın eğitim durumu, aile
bağları, etnik yapısı, dini, sosyal statüsü, siyasi görüĢü, ilgi ve eğilimleri; çocuğun
cinsiyeti, fiziksel özellikleri, doğum zamanı, doğum yeri, ilk ya da son çocuk olma
durumu; ailedeki kardeĢ sayısı, diğer kardeĢlerin adları; çocuğa iliĢkin iyi dilekler;
yaĢanılan bölge; batıl inançlar; mitolojik unsurlar; tarihsel geçmiĢ; güncel olayların,
geliĢmelerin, iletiĢim araçlarının etkisi; moda kapsamında değerlendirilecek kimi
geliĢmeler vb. önemli birer ölçüt olarak gösterilmektedir. Zamana bağlı olarak
adların seçiminde, kullanımında, sıklık değerlerinde gözlenen benzerlikler ve

89
ġükran Oğuz, Ġsmail Oğuz, “ Lakap Verme Geleneğinde Manisa İli Demirci İlçesi Örneği” MCBÜ
Sosyal Bilimler Dergisi, C.14, S.3, Eylül 2016, s.11-27

28
değiĢiklikler de belirtilen ailesel, sosyal, kültürel, güncel etkenlere bağlı olarak
biçimlenir.90

Türk toplumunda çocuğa ad verme, kültürel bir motiftir ve türlü geleneklerle


kuĢaktan kuĢağa aktarılmaktadır. Eski Türklerde, “adın gerçek ve kutsal olduğuna”
inanılıyor ve bugün de benzer uygulamalarla yaĢayan ad koyma törenleri
yapılıyordu. Yine bu dönemde, kiĢi adlarının toplumdaki türlü grupları, bu grupların
dünya görüĢlerini, sahip olduğu inançları vb. kapsadığı; “yapısı, içeriği ve diğer
özellikleri ile” bireyler arasındaki statü farklarını yansıttığı belirtilmektedir. 91

KiĢi adlandırmaları açısından aynı toplumun farklı dönemlerdeki uygulamalarının,


eğilimlerinin, dönemlere ve yıllara göre değiĢen tercihlerinin, farklı toplumların söz
konusu alana özgü yönlerinin karĢılaĢtırılması ile ulusal ya da evrensel ölçütlerin
belirlenmesi, farklılıkların gerekçelendirilmesi sağlanabilir. Nitekim ad verme
çerçevesindeki uygulamaların etnik yapı, din, yaĢanılan coğrafya vb. yönlerden farklı
niteliklere sahip toplumlarda ortaklaĢan ya da ayrıĢan özellikler taĢıdığı
görülmüĢtür.92

Eski Uygur yazısıyla yazılan tarihi destan Oğuznâme‟ye (Oğuz Kağan Destanı) göre
Oğuz Kağan çocuklarına Gün, Ay, Yulduz (Yıldız), Gök, Dağ ve Deniz diye ad
koymuĢlardır. Bu eski Türklerin iptidai inançlarında, doğanın ve doğadaki nesnelerin
ne kadar mühim bir yer tuttuğunu gösterir. Yine Oğuznâme‟den edindiğimiz bilgilere
göre Oğuz Kağan kendine bağlı olan kabile-kavimlere Uygur, Kıpçak, Karluk,
Kalaç ve Kanka (Yüksek Tekerlekli Araba) diye adlar vermiĢlerdir. Bunun gibi doğa
olaylarına bakarak ad koyma adeti Ģimdi Kazak, Kırgız gibi bozkır kavimleri
arasında bir gelenek olarak devam etmektedir. Eski Türklerde de adı gerçek ve kutsal
olduğuna inanmak ve yeni doğan çocuğa ad koyma merasimi yapmak gibi gelenek
vardı. Bu gelenek günümüze kadar devam etmektedir. Mesela; Çocuğa ad koyma
merasiminde bebeği beyaz bir keçeye sararak keçe ile birlikte kapı eĢğinden üç, yedi
veya dokuz defa geçirirlerdi. Bu bebeğin hayatı boyunca ak(temiz) olmasını ve uzun
ömürlü olmasını dilediği anlamını taĢırdı. Çocuğu olup kısa bir müddet sonra çocuğu
ölen anne babalar, çocuğu erkekse çocuğuna “Tanrı nazarı değdi” zannedip, daha

90
Ergene, agm, s.628
91
Ergene, agm, s.628
92
agm, s.629

29
sonra doğan erkek çocuklarını “Tanrı nazarı”ndan korumak için yemekli merasim
yaparak çocuğun adını “Niyazi”, “Kepek” “Ağırcı”, “SatılmıĢ” gibi adlarla
değiĢtirirlerdi. Eski devirlerde insanların kiĢi adlarının sihri gücüne inanmaları ise
kiĢi adlarını kutsal olarak bilmeleri ile alakalı idi. Bu yüzden eski Türkler arasında
yeni doğan bebek çok hastalanırsa “adı ağır gelmiĢ” diye önceki adını basit manaları
olan adlara değiĢtirmek gibi adet vardı. Ayrıca erkek çocuklarına uzun saçlar bırakıp
kız çocukları gibi giyindirerek Tanrı nazarından korurlardı. Bunların dıĢında yine
erkek çocuğunun olmasını isteyenler ise doğan kız çocuklarına Oğulhan, Ümithan,
Dursunhan, Saadet, Kudret, Fikret ve Emre gibi erkek çocukların adlarını koyarlardı.
Bütün bu gelenekler halen Türkiye halkları arasında pek genel olmasa da kısmen
devam ettirilmektedir.93

Eski Türklerde kiĢi adları toplumun çeĢitli gruplarını, onların dünya görüĢünü,
gelenek ve göreneklerini, inançlarını kapsamakta ve yansıtmaktadır. Kullanılan kiĢi
adları, hükümdarlarla sade vatandaĢlar ve zengin insanlarla fakir insanlar arasındaki
farklıkları dahi adın yapısı, içeriği ve diğer özellikleri ile belirtmektedir. Tıpkı
Göktürklerde olduğu gibi Karahanlılarda ve Koçu (idikut) Uygurlarında da yüksek
tabakaya mensup kiĢilerin adları adeta çok kelimelerden oluĢuyor, adlar unvanlarla
beraber kullanılıyor ve bazen de yabancı kökenli kelimeler de eklenebiliyordu.
Mesela, Sultan Satuk Buğra Karahan, Mahmut Bin Arslan Sabuk Tekin, Arslan Bilge
Tengri, Ġlig Künçük, Idduk-kut gibi. Türkler islamiyet‟i kabul ettikten sonra kendi
adının arkasına memleketinin ve milletinin adına da eklemek suretiyle memleketine
ve milletine olan sevgisini ifade etmeye baĢladılar. Mesela; Mahmud KaĢgarlı,
Ahmet Yükneki, Ahmet Yesevi gibi. Ġslamiyet‟ten önce ise bunun aksine, insanlar
kendi memleketi, milleti ve kabilesinin adını kendine ad olarak seçip vatan millet
sevgisini bu Ģekilde ifade ederlerdi.94

X.yüzyıldan itibaren özellikle Türklerin toplu halde Müslüman olmaları ile birlikte
Türk kiĢi adlarına Arap adlarının yanı sıra Fars adları da karıĢmaya baĢladı. Bilindiği
gibi Türkistan coğrafyasında kurulan Karahanlılar Devleti ile Kuzeybatı Ġran ve Ön
Asya coğrafyasında kurulan Büyük Selçuklu Devletinde Arap etkisi kadar

93
Abdurrahman VarıĢ, “Türklerin Ad Koyma Gelenekleri Üzerine Bir İnceleme”, Milli Folklor
Dergisi, 2004, Yıl 16, S. 61, s.125
94
VarıĢ, age, s.128

30
küçümsenemeyecek derecede Fars etkisi de vardı. Bu da Türklerin Ġslamiyet‟i ve
onun kaidelerini sistematik olarak Farslardan öğrenmelerinden kaynaklanıyordu.
Bunun için Türk Ġslam Kültürünün oluĢması ve geliĢtirilmesinde önemli bir yere
sahip olan Fars Kültürü doğal olarak Türk islam Kültürünün diğer dallarında olduğu
gibi ad koyma adetlerini de etkilemiĢti. Türklerin bir kısmı (özellikle Ġran sınırlarının
içindeki ve Ġran‟a yakın olan bölgelerdekiler) Farsça adlar koymuĢlardır. Türklerin
ad koyma adetleri iki bin yılı aĢkın bir zaman içerisinde belirli bir milli çizgiden
çıkmamıĢ ve milli özelliğini yitirmemiĢtir. Budizm, Manihaizm ve Hristiyan
dinlerinin etkisiyle tarihin belli dönemlerinde, Türkçe olmayan adlar bir kısım Türk
topluluklarınca benimsenerek kiĢi adı olarak kullanılmıĢ ise de bu hal Türk kiĢi
adlarındaki milli özelliği yok edememiĢtir. Zamanla bu yabancı adlar, yerini yine
eski Türk adlarına veyahut Müslüman adlarına bırakmıĢtır. Türklerin Ġslamiyet‟e
geçmesiyle eski Türkçe adlarla Müslüman adları birlikte kullanılmıĢtır. Ġslamiyet
Göktanrı inancından sonra Türkleri etkileyen ikinci bir din olarak Türklerin büyük
çoğunluğunun milli kimliğinin önemli bir kısmı olunca birçok Arapça ve Farsça kiĢi
adları tıpkı diğer edebiyat ve sanattaki bazı kelimeler gibi TürkçeleĢtirilmiĢtir.95

Ad verme geleneğinin en ilginç olduğu yer Dede Korkut Hikâyeleri‟dir. Dede Korkut
Hikâyeleri‟nde bir çocuğun ad alması için, ses getirecek bir iĢ yapması, bir
kahramanlık göstermesi gerekir. Çünkü, “Ol zamanda bir oğlan baĢ kesmese, kan
dökmese ad komazlar idi”. Dolayısıyla kiĢi adsız olamayacağı için, bu gelenek
çocuğun kahraman olmasını, önemli bir iĢ yapmasını gerektirmekte ve onu bu iĢe
zorlamaktadır. Dirse Han Oğlu Boğaç Han, azgın bir boğayı öldürdükten sonra,
Kam Püre oğlu Bamsı Beyrek‟te babasının elçilerini düĢman elinden kurtardıktan
sonra, yaptıkları kahramanlıkların bir ödülü olarak ad almıĢlardır. Dede Korkut
Hikâyeleri‟nde ad veren kiĢi Dede Korkut‟tur. Dede Korkut, Bogaç ve Bamsı
Beyrek‟ten baĢka, bir de Basat‟a ad vermiĢtir. Ad verirken de, “adını ben verdim,
yaĢını Allah versin”diye, iyi dileklerde bulunur.96

Bütün Türklerde ad verme konusunda ortak olan veya çoğunda göze çarpan üç unsur
görülmektedir. Çocuğun önemli bir iĢ yaptıktan sonra ad alması veya çocuğa ad

95
VarıĢ, age, s.130
96
Ercan Alkaya, “Türklerde Ad Verme Geleneği ve Kişi Adları”, https:// .www.yeniden
ergenekon.com, E.T.22.05.2019

31
verilmesi, ad verilirken bir tören düzenlenmesi ve bir de genellikle ak sakallı, saygı
duyulan bir kiĢinin çocuklara ad vermesidir. Çocuğun ad alacak duruma gelmesi, bir
kahramanlık yapması kendini topluma ispat etmesidir. Çocuk, ad almakla artık
toplumda bir yer edinmekte ve kendini kabul ettirmektedir. Çocuk, ana babanın
devamı, ana baba hasletlerinin gerçekleĢtirildiği bir varlıktır. Bundan dolayı çocuk,
önemli bir iĢ baĢarıp ad almayı hak ettiğinde, baba da bir nevi üzerine düĢeni
yapmakta ve huzura kavuĢmaktadır. Pay Büre Bey‟in oğlunun kahramanlık yaptığını
iĢittiğinde duyduğu sevinç, aslında oğlunun ad alarak kendisini topluma kabul
ettirerek ispatlaması ve kendisine bağlanan umutları boĢa çıkartmamasının verdiği
sevinçtir. “Pay Püre Big Aydur: Mere benüm oğlum baĢ mı kesdi kan mı dökdi? Beli
baĢ kesdi, kan dökdi, adam ahtardı didiler. Mere bu oğlana ad koyasınça var mıdur
didi. Beli sultanum artukdur didiler. Pay Püre Big Kalın Oğuz biglerini çağırdı
konukladı. Dedem Korkut geldi, oğlana ad kodı”.97

Eski Türklerde çocuğa ad verilirken bir tören düzenlenmesi bir gelenek unsuru olarak
görülmüĢtür. Bu törenlerde ziyafet verilir, gelen konuklar yedirilir, içirilir ve
eğlendirilirdi. Çocuğa törenle ad verilmesi, çocuğun topluma kabul ettirilmesi,
çocuğa kiĢilik kazandırılmasıdır. Çocuk, törenle kendisine verilen adla birlikte, yeni
bir dünyaya geçmekte, bulunduğu toplumda yeni bir statü kazanmaktadır. Hemen
hemen her destanda adı, yaĢlı bir kiĢi verir. Dede Korkut Hikâyelerinde Dede
Korkut, diğer destanlarda saygı duyulan, yaĢlı bir kiĢi çocuğa ad koyar. Çocuk
toplumun geleceği, neslin devamı, soyun ve vatanın koruyucusudur. Bundan dolayı
değeri çok yüksek olan çocuğun adını da, yine toplum tarafından en çok değer
verilen, saygı duyulan birisi koymaktadır. Bunun için Manas Destanı‟nda da
görüldüğü gibi, Manas, Semetey ve Seytek gibi destanın baĢkahramanlarına toplum
ad vermekte zorlanmakta ve bu ad verme görevi ya peygamber gibi hocalara ya da
Ay Koca veya Hızır gibi efsanevi kahramanlara düĢmektedir. Böyle kiĢiler tarafından
ad verilmesi, çocuğun toplum içerisindeki değerini ve statüsünün önemini gösterir. 98

Eski Türklerde ad verme geleneklerinden biri de çocuğa, doğumdan sonra, loğusanın


kendine geldiği anda ilk gördüğü Ģeyin adının verilmesiydi. Bu gelenek nedeniyle,
ilk bakıĢta verilme nedeni anlaĢılmayacak adlarla karĢılaĢılabiliyordu. Aynı

97
Alkaya, agm.
98
Alkaya, agm.

32
geleneğin bugün Altay Türklerinde biraz değiĢerek sürdüğünü görüyoruz. Çocuğa
loğusanın odasına ilk girenin adı verilmektedir.99

Çocuklarda bir ad verme yolunun da bir inanca dayandığı göze çarpmaktadır.


Özellikle daha önceki çocukları yaĢamayan ailelerde yeni doğanın yaĢaması için ona
Durdu, Duran, Dursun, DurmuĢ, Durak, YaĢar, Satı, SatılmıĢ adları verilmekte,
bunlardan Satı ve SatılmıĢ adları, yeni doğan çocuğun hiç çocuğu ölmemiĢ kadınlara
para karĢılığı satılması biçimindeki varsayımsal, küçük bir törenle konmakta, bugün
Anadolu‟da da rastlanan bu ad verme sırasında çocuğa – kimi bölgelerde – bir de
gömlek dikilmektedir.100

Türkiye Türkleri‟nde de yeni doğan çocuğa doğduktan birkaç gün sonra (genellikle
üç gün veya bir iki hafta sonra) bir tören yapılarak ad verilir. Çocuğun adı
genellikle evin en yaĢlısı tarafından verilir. Bazen de eve çağrılan hoca veya cami
imamı, çocuğun kulağına ezan okuyarak adını verir. Türklerde çocuğa ad verirken
belirleyici olan etmenlerden birisi de dini inanıĢlar ve dini anlayıĢlardır. Ġslam
dininde ad verilirken, verilecek ada özen gösterilerek adın güzel olmasına dikkat
edilmiĢtir. Bununla ilgili olarak Peygamberimizin çeĢitli hadisleri vardır: “ġüphesiz
ki, sizler kıyamet günü isimlerinizle, babalarınızın isimleriyle çağrılacaksınız. O
halde isimlerinizi güzel koyun” Bu gibi sebeplerden dolayı çocuklara Allah‟ın
sıfatlarının yer aldığı adlar, peygamber, peygamber yakınları ve din büyüklerinin
adları verilmiĢtir. Abdullah, Abdurrahman, Abdulrezzak, Abdussamet (Allah‟ın ad
ve sıfatları); Muhammet, Mehmet, Mahmut, Ahmet, Mustafa, Resul, Ekrem (Hz.
Muhammed‟in ad ve sıfatları); Bekir, Osman, Ömer, Ali (dört halifenin adları);
Ġbrahim, Adem, Davut, Zekeriya, Ġsmail, Yakup, Ġdris (peygamber adları); Hasan,
Hüseyin (Hz. Ali‟nin çocukları); Hatice, AyĢe, Fatma, Emine, Zeynep (peygamberin
eĢleri, annesi, kızı) adları Allah‟a, peygamberlere ve din büyüklerine saygının
sonucunda konmuĢtur.101

Bütün Türklerdeki adlar belli bir geleneğe, inanca dayanıp Türklerin yaĢadığı her
dönemde ve coğrafyada benzerlikler göstermiĢtir. Bundan dolayı Türk kiĢi adları
anlamlı ve güzeldir. Hemen her yerde ortak olan ve belli inançları, gelenekleri

99
Aksan, age, s.120
100
Aksan, age, s.120
101
Alkaya, agm.

33
yansıtan Türkçe adlar, Türklerdeki ad verme psikolojisini ve ad vermede etkili olan
unsurları göstermesi bakımından önem arz etmektedir.102

Türklerde ad verme geleneği gibi çok eski dönemlerden beri kullanılagelen diğer bir
gelenek de lakap vermektir. KaĢgarlı Mahmut, bunun için “lakap takmak” terimini
kullanır. Eski Türklerde ad verme ve lakap verme iç içe geçmiĢ birbirini karĢılayan
terimlerdir. Eski Türklerde çocuk belli bir yaĢa gelip bir hüner göstermediği sürece
ona isim verilmezdi. Bir kahramanlık yapmasıyla ismini alırdı ve bu isim aynı
zamanda onun lakabıyla çağrılmasını, lakabıyla tanınmasını sağlardı.

102
agm.

34
2. LAKAPLAR

Ġnsanoğlu belki de dünyada hüküm sürdüğü andan itibaren gözünün gördüğü, elinin
iĢaret ettiği her nesneyi, her canlıyı adlandırma yoluna gitmiĢtir. Zira bu adlandırma
insanlığın uygarlık yolundaki attığı en önemli adım belki de bir zorunluluktur.
Ġnsanlar eĢyayı, nesneyi, canlı ve cansız varlıkları adlandırarak sosyal hayattaki
iĢlerini de kolaylaĢtırmıĢ olmaktaydı. Bunlar içinde adbiliminin önemli bir yerini
teĢkil eden kiĢi adları yanında lakaplar da önemli bir yere sahiptir. KiĢi adları,
insanlara doğdukları andan itibaren verilirken lakaplar kiĢiye sonradan verilen ikincil
bir addır. Ġnsanlardaki bir dil kusuru, fiziksel bir eksiklik veya bir yanlıĢ davranıĢ bile
onlara lakap vermede yeterli olmuĢ ve o kiĢinin o lakabı almasında kaçınılmaz bir
son bulmuĢtur. KiĢilere takılan bu lakaplar bazen o kiĢiyi toplum arasında
utandırmakta, hatta rencide etmekte; bazen de o kiĢinin o lakabı kabullenip kendi soy
ismi gibi kullanmasına sebep olmaktadır.

Lakap kavramını, sözlük ve ansiklopedilerde küçük farklılıklara sahip olmakla


birlikte birbirleriyle örtüĢen tanımları yapılmıĢtır. Lakap, Arapça kökenli bir sözcük
olup “Bir aileye veya bir kiĢiye isminin dıĢında herhangi bir özelliğinden veya
durumundan dolayı baĢkaları tarafından takılmıĢ isim”103. “Bir kimseye asıl adından
sonra takılan ikinci ad; Ģeref payesi; halife ve sultanların hâkimiyet alâmeti”104
Ģeklinde açıklanmaktadır.

Türkçe sözlükte,‟‟ Bir kimseye, bir aileye kendi adından ayrı olarak sonradan takılan,
o kimsenin veya o ailenin bir özelliğinden kaynaklanan ad.‟‟105 olarak tanımlanan
lakap, Türklerde çok yaygın olarak kullanılagelmiĢtir. Ferit Devellioğlu‟nun
Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lügati‟nde ise,‟‟Bir kimseye kendi asıl adından
baĢka takılan ad‟‟106 olarak tanımlanır. Lakap, kiĢiye herhangi bir özelliği dolayısıyla
kendi grup kültürü bağlamında sonradan verilen isimdir.107

103
Doğan Kaya, Türk Dünyası Ansiklopedik Türk Halk Edebiyatı Kavramları ve Terimleri
Sözlüğü, Ankara (2014), Akçağ Yay. s.491
104
Nebi Bozkurt, Ġslam Ansiklopedisi, Diyanet Vakfı Yay. , https:// islamansiklopedisi.org.tr,
E.T.27.05.2019
105
www.tdk.gov.tr
106
Ferit, Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat, 20. Baskı, Ankara 2003, Aydın
Kitabevi, s.541
107
Boyraz, agm, s.107- 138

35
Arapçadan dilimize giren ve “takma ad, yakıĢtırma ad” anlamlarına gelen lakap
sözünün yerine Ġslamiyet öncesi dönem metinlerimizde, “er at” tamlaması
kullanılmıĢtır. Günümüzde de belli baĢlı Türk lehçelerinde ufak tefek ses
farklılıklarıyla lakap sözü yaygındır. Bu söz, Azerbaycan Türkçesinde läqäp, Tatar
ve BaĢkurt Türkçesinde läkap isim, Kazak Türkçesinde lakap, Özbek Türkçesinde
lakab, Türkmen Türkçesinde lakam, Uygur Türkçesinde läḳäm Ģeklinde
görülmektedir. Ġnsanların ev dıĢında en çok kullanılan adı olan lakap, Gagavuz
Türkçesinde sokakça Ģeklinde ifadelendirilmektedir. Aynı Ģekilde, Tatar ve BaĢkurt
Türkçelerinde “kuĢama ad” sözünden geldiği anlaĢılan kuşamat sözüne de
rastlanmaktadır.108 Bu sözcükler; lâkap takma geleneğinin, Türk topluluklarının
bulunduğu değiĢik coğrafyalarda da devam ettiğini ve hemen hemen aynı sözcüklerle
ifade edildiğini göstermesi bakımından önemlidir.109 .Türk dilinin pek çok alanında
yaygın olarak kullanılan lakap sözü Türkçeden Ermenice, Sırpça, Arnavutça,
Makedonca gibi komĢu dillere de geçmiĢtir.110

Asırlarca söz varlığı bakımından büyük öneme sahip Anadolu ağızları ve onun bir
yansıması olan lakaplar, günümüzde de varlığını sürdürmektedir. Ağızlarımızda gün
yüzüne çıkan sözlerle birlikte, henüz hala ortaya çıkarılamayan pek çok söz
bulunmaktadır. Atalarımızın ruh inceliğinden, manevî değerlerinden olan zarif bakıĢ
açısının bir sonucu olarak ortaya çıkan lakaplar, aynı zamanda kullanıldığı dönemle
ve bölge ile ilgili meslek isimlerinden, kiĢinin ait olduğu boy, soy, aĢiret veya geldiği
yer ile ilgili bilgileri yansıtması bakımından da önem arz etmektedir. 111

Lakaplar, birey tarafından sosyal kurumların ve yaptırımların etkisinde kalınmadan


ya da en az kalınarak verilmektedir. Yani birey lakap takarken ne Ahmet, Mehmet,
Ali, AyĢe, Fatma, Merve gibi isimlerde olduğu gibi din kurumunun, ne Ertuğrul,
Oğuz, Cengiz, Asena, Bengü, isimlerinde olduğu gibi milli değerlerin ne de
ebeveynlerin isimlerini koymayı öğütleyen törenin etkisindedir. Burada lakapçının
sosyal kurumların etkisinde olmadığını söylemek, lakap olarak verilen kelimelerin

108
Ömer Faruk Yaldızkaya, “Emirdağ’da Lakaplar Üzerine Bir Araştırma”, Acta Turcica
Kültürümüzde Ġsim Özel Sayısı, Yıl: 6, S.1-1, Ocak 2014, s.1-16
109
Yaldızkaya, agm, s.1-16
110
Nevzat Özkan, “Adlandırma Yöntemi Olarak Lakaplar ve Büyük Kışla’daki Örnekleri”. I.
Uluslararası Bozok Sempozyumu Bildirileri Kitabı, C.3, s. 182
111
Zafer YeĢilöz, “Nevşehir Lakaplarından Derleme Sözlüğü’ne Katkılar”, NEÜ Sosyal Bilimler
Enstitüsü Dergisi S.2, Yıl 2012, s.23

36
sosyal kurumlarla ilgili olamayacağı demek değil, bireyin lakap seçiminde belirli
zorunluluklarla sınırlandırılmadığı demektir. Yani lakap, bireyin serbest davranıĢının
damgasını taĢımaktadır.112

KiĢilerin öz adları dinin, kanunların ve törelerin yetkili kıldığı kiĢiler -anne ve baba,
zaman zaman akraba ve diğer yakınlar- tarafından ve üzerinde uzun uzun
düĢünülerek verilen adlardır. Burada tercihleri belirleyen sebepler hemen her zaman
ad alanının dıĢındadır. Lakaplar, (takma adlar) ise çoğunlukla kiĢiden kaynaklanan
nedenlerle verir. Bu noktada da lakabın veriliĢ sebebi adlandırma biçimini /
tutumunu belirlemeye; lakabın kendisi de dil / düĢünce iliĢkisinin sınırlarını çözmeye
imkân verir.113

Lakap, kiĢinin ailesi, anne-babası, soyu, mesleği, fiziki özellikleri, inancı, bir
davranıĢı, memleketi, etnik kökeni gibi özelliklere bağlı olarak verildiğinden kiĢiyi
tanımlamada kolaylıklar sağlamaktadır. Bu açıdan kiĢinin lakabı kiĢiliğini
yansıtırken ad için ise böyle bir durum söz konusu değildir. KiĢinin adı anne, baba
veya büyükleri tarafından doğduğunda çeĢitli dilek ve beklentiler düĢünülerek
verilmekte bu nedenle isim ve kiĢilik kimi zaman uyuĢmakta kimi zaman da isim ve
kiĢilik tamamen zıt olabilmektedir. Lakap ise doğrudan kiĢilik özelliklerini
yansıttığından kiĢiyle kolay bir Ģekilde özdeĢleĢir ve çoğu zaman isimden ziyade
kiĢiler lakaplarıyla tanınırlar.114

Bir kimseye kendisini seven, önemseyen biri tarafından da kendisini sevmeyen biri
tarafından da bir lakap yakıĢtırılabilir. Bir lakabın yakıĢtırılması kadar bu lakabın
toplulukça benimsenmesi de önemlidir. Eğer topluluğun da onayından geçerse
adlandırılan kiĢinin kimliğinin önemli bir öğesi olur.115BaĢlangıçta sadece takan
kiĢinin kullandığı lakap, toplum tarafından kabul görür ve benimsenirse zamanla
yaygınlık kazanır ve grup kültürünün tüm üyeleri tarafından kullanılmaya baĢlanır.
Lakap, zamanla öylesine iĢlerlik kazanır ki kiĢinin asıl adı kullanılmaz olur ve kiĢi

112
Boyraz, agm, s. 107-138
113
A. Mevhibe COġAR, “Trabzon’da Kullanılan Lakaplar Üzerine Bir
Derleme/Değerlendirme”,Türk Dili AraĢtırmaları Yıllığı Belleten, 1999/ I-II, sayı 42, s.27
114
Canser KardaĢ, “Muş İli Merkezinde Kullanılan Erkek Lakapları”, Motif Akademi Halkbilimi
Dergisi, 2018, C.11, S.23, s. 21
115
Mehmet Aydın, “Adbilim Açısından Ordu ve Samsun Ağızlarındaki Bazı Lakaplar”, Workshop On
Turkish Dialects Orient-Instituf Istanbul, 19-20 November 2004, Türk Dilleri AraĢtırmaları, S.16,
Yıl 2006, s.27

37
sadece lakabıyla anılır. Birey lakap takmakla veya kullanmakla karĢısındakine onun
özelliklerini bildiği ve onunla samimi olduğu mesajını gönderir. 116 Lâkaplar kiĢiyi
kendi adından ayrı olarak tanıtan, sonradan konan ve onun belirgin özelliğini
gösteren adlardır. Genel ahlaka aykırı olmaması ve ilgili kiĢinin belli bir çevrede bu
lakapla tanınması kaydıyla ada da dönüĢebilmektedir. KiĢilik hakkına saldırı niteliği
taĢıyan davranıĢlar karĢısında lakaplar da Medeni Kanunun 24. Maddesindeki
korumadan yararlanır.117

Genellikle asıl adın önünde bir epitet [ad öncülü] olarak duran lakaplar, tek kelimelik
bünyesinde birçok anlamları gizlemektedir. Bu anlamda lakaplara çağrıĢım kapsülleri
denilse yeridir. Ya fizikî bir özellik, karakter yapısı, davranıĢ Ģekli ya da kiĢinin
baĢından geçen bir olay, lakabın kullanıldığı çevrede amaca uygun mesajları
yollayacak biçimde lakap denilen tek kelimeye sığdırılmaktadır. Sığdırılma
iĢleminde ise kinaye, teĢbih, istiare, mübalağa, telmih ve tariz gibi sanatların yardımı
alınmaktadır.118

Asıl ada sonradan eklenen ve kiĢinin herhangi bir özelliğinden dolayı verilen
lakaplar, çok serbest bir ortamda doğup geliĢmektedir. Lakap takan kiĢi ne sosyal ne
siyasi ne de kültürel bir baskının veya kurumun etkisi altındadır. Yöre kültürlerinin,
toplumsal veya etnik yapının, inanç ve kabullerin etrafında Ģekillenen lakaplarda bir
espri, mecaz, dokundurma, hatta alay ve küçümseme anlamı bulunabilir. Çoğu kez
lakabı takan veya kullanan grupla sınırlı kalan bu tür anlamlar, her zaman herkes
tarafından tespit edilemeyebilir. Hatta lakap olarak verilen sözün genel dilde bir
karĢılığı veya anlamı da bulunmayabilir.119

Lakaplar kiĢiyi çoğu zaman aĢağılayan bir anlamı ihtiva etse de bazen kiĢiye özel
ayrıcalık verir. Doğar doğmaz etnik menĢeli veya soya dayalı alınan lakaplar
olabildiği gibi sonradan takılan lakaplar daha yaygındır. Bu anlamda lakaplar, kiĢiyi
kolay ve pratik bir Ģekilde tanımlaması bakımından önemli bir iĢleve sahiptir.120
Lakaplar, lakap takılan kiĢinin belirgin bir özelliğine bağlı olarak, bu özelliği tespit
eden herkes tarafından takılabilir. Ayırıcı bir adlandırma olduğu için de zamana ve

116
Boyraz, agm, s.107-138
117
CoĢar, agm, s.27
118
Boyraz, agm, s. 107- 138
119
Özkan, agm, s.182
120
Boyraz, agm, s. 107- 138

38
Ģartlara göre yaygınlık kazanır. Lakapların aslî iĢlevi tanıtmaktır, tanıtma iĢlevini
yücelterek veya küçük düĢürerek yerine getirebilir. Yüceltici lakaplar daha çok baĢarı
odaklı olarak övünç ve özgüven duygusunu teĢvik etmek üzere, küçültücü lakaplar
ise dar grup iliĢkilerine dayalı olarak yergi, alay ve Ģaka yollu adlandırmalarda ön
plana çıkmaktadır.121

Ġlk örneklerini Türk destanlarında gördüğümüz lakaplar, kiĢiyi bazen aĢağılayan bir
söz olabilmekte; bazen de çok özel bir ayrıcalık verebilmektedir. Ancak, lakapların
gerçeğe uygun olarak bir kiĢiye veriliĢi, halkımızın bu konudaki yeteneğini ve mizahi
yönünü de ortaya çıkarmaktadır. Atalarımızdan kalma lakapların yanı sıra yaĢanılan
çevrede kiĢinin kendi elinde olmadan çevresinde yaĢayanlar tarafından, kiĢinin bir
özelliğinden dolayı ömür boyu taĢımak zorunda kaldığı, o kiĢiye yakıĢtırılmıĢ
lakaplar vardır. Ġnsanlar alt kültür gruplarında adlarından çok lakapları ile tanınır.
KiĢiye sonradan takılan ve mutlaka bir özelliğini belirten lakaplar, kiĢiyi toplum
içinde baĢkalarına en kolay ve pratik olarak tanıtması bakımından oldukça dikkat
çekici bir fonksiyona sahiptir.122

Genellikle eski Türk lehçelerinde olduğu gibi eski Türk yazıtlarında da Ģahıs
adlarının yaranmasında çeĢitli kelime grupları kullanılmıĢtır. Bunlar içerisinde en
çok iĢlenen unvan ve lakap bildiren kelimelerdir. Bunun sebeplerinden birisi o dur ki
Orhun yazıtlarında adı geçen insanların büyük kısmı yüksek tabakaya mensup olan
kiĢilerdir. Ona göre de bu Ģahıs adları ile birlikte unvan ve lakap bildiren kelimelerin
iĢlenmesine ciddi ihtiyaç duyulmuĢtur. Antroponimlerle iĢlenen unvan ve lakap
bildiren kelimeler o kiĢinin esas özelliklerini tuttuğu meviki ve vaziyeti bildirmekle
birlikte aynı fonetik terkipli Ģahıs adını birbirinden farklandıran kelime Ģeklinde de
iĢlenerek soyadı yerine geçebilmiĢtir. Eski Türkçede Ģahıs adlarının terkibinde
iĢlenmiĢ unvan bildiren kelimelerin büyük bir kısmı Türk kökenli, az bir kısmı ise
yabancı kökenlidir: kağan, beg, buyruk, Ģad, katun, kan, tigin, alp, tarkan, urungu,
boyla, bilge, tamğan, inançu, oğlan vb. türkçe; sangun sengün, çigĢi, kunçun, iĢbara
vb. yabancı kökenlidir.123

121
agm, s. 107- 138
122
Erol ÇalıĢkan, agm, s. 105
123
Yunus Memmedli, “ Eski Türkçede Şahıs Adları ve Unvanları”, Türk Dili AraĢtırmaları Yıllığı
Belleten, TDK Yay. , Ankara 1994, s. 97

39
Eski Türklerde kullanılan Ģahıs adlarının oluĢturulmasında unvan ve lakap bildiren
kelimelerin çok büyük rolü vardır. Eski Türk ve özellikle Orhun yazıtlarında iĢlenmiĢ
Ģahıs adlarında unvan bildiren kelimelerin mevki daha sağlamdır. Çünkü Orhun-
Yenisey yazıtlarında kısmen de Uygur metinlerinde adı geçen kiĢilerin büyük
ekseriyeti hâkimiyet dairelerine mensup insanlardır ve tabidir ki onların adı ile
taĢıdıkları unvanı bildiren kelimeler çoğunlukla birlikte iĢlenmiĢtir: Bilge Kağan,
Költigin, Köl-iç-çor, Kutluğ ġad, Baga Tarkan vs.124

YerleĢik ve yazılı bir kültürün etkili olduğu Osmanlı döneminde vezirlere ve


padiĢahlara da lakaplar verilmiĢtir. Mutlak otoriteyi temsil eden padiĢahların
lakapları karakter özellikleri, yaĢadıkları tarihî olay, din, iĢ, uğraĢı veya meslek
alanlarından seçilmektedir. Dinî kaynaklı olarak Osman Gazi‟ye Fahrüddin “dinin
övüncü”, Yıldırım Bayezid‟e Celalüddin “dinin yüceliği”, Çelebi Mehmed‟e
Gıyasü’d-dünya ve’d-din “dinin yayılması ve insanların iyiliği için uğraĢan”, Orhan
Gazi‟ye Ġhtiyarüddin “dinin seçtiği”, I. Murad‟a Leysü’l-İslam “Ġslam‟ın arslanı” ve
ġihabüddin “dinin cesuru” Orhan Gazi ve Yıldırım Bayezid‟e Seyfüddin “dinin
kılıcı”, Orhan Gazi‟ye ġücaüddin “dinin yiğidi” lakapları verilmiĢtir. Fiziki
özelliklerine göre Osman Gazi‟ye Kara, II. Osman‟a Genç, II. Selim‟e Sarı, karakter
özelliklerine göre I. Mustafa ve I. Ġbrahim‟e Deli, II. Mustafa‟ya Derviş, I.Bayezid‟e
Yıldırım, II. Bayezid‟e Veli sıfatları lakap olarak seçilmiĢtir. UğraĢılara ve yapılan iĢe
göre IV. Mehmed‟e Avcı, I. Mehmed‟e Kirişçi, II. Murad‟a Ebu’l-Hayrat “hayırların
babası”, II. Mehmed‟e Ebu’l-feth “fethin babası” veya Fatih, I. Murad‟a
Hudavendigâr“hükümdar”, II. Süleyman‟a ise Kanuni denmiĢtir. SavaĢ meydanında
ölen I. Murad ve Yeniçerilerin katlettiği II. Osman ise Ģehid olarak anılmıĢtır.125

2 Ocak 1935 tarihinde yürürlüğe giren 2525 sayılı soyadı kanunu ile lakapların yerini
soyadlarının alması amaçlanmıĢtır. Kanunun 3. Maddesiyle lakabı hatırlatan rütbe ve
memuriyet, aĢiret ve yabancı ırk ve millet isimleriyle umumi edeplere uygun
olmayan veya iğrenç ve gülünç olan soyadlarının kullanılması yasaklanmıĢtır. 26
Kasım 1935‟te çıkarılan 2590 sayılı kanunun 1. maddesiyle “Ağa, Hacı, Hafız, Hoca,
Molla, Efendi Bey, Beyefendi, PaĢa, Hanım, Hanımefendi ve Hazretleri gibi lakap ve

124
Memmedli, agm, s. 96
125
Esra Keskin Kılıç, “Sultani Lakaplar ( veya Devletlü ve Saadetlü Lakaplar)”,Acta Turcica
Kültürümüzde Özel Sayısı, C. 6 S. 1-1 ocak 2014, s. 15, E.T.27.03.2019

40
unvanlar kaldırılmıĢtır. Erkek ve kadın vatandaĢlar, kanunun karĢısında ve resmi
belgelerde yalnız adlarıyla anılırlar.” hükmü getirilmiĢtir.126 Bu kanunlarla her aile
bir soyadı almıĢ, ancak lakap kullanımı da devam etmiĢtir. Yakın zamanlara kadar
Anadolu‟nun pek çok köy, kasaba ve Ģehirlerinde kullanılan lakaplar üzerinde
yapılan araĢtırmalar, lakap takma ve lakap kullanma alıĢkanlığımızın devam ettiğini
göstermektedir.

Lakapların insanın fiziki yapısı ve davranıĢları gibi iki temele dayanarak


oluĢturulduklarını düĢünmek mümkündür. Ġnsanın fiziki yapısıyla adlandırılan boyu,
kilosu, yüz rengi, burnu, gözleri, kulakları, hatta elleri ve ayakları, saçı, saçının rengi
vb. anlaĢılabilir. Ġnsanların bazı davranıĢları da lakaplarda veri olarak
kullanılmaktadır. Bazen bir insanın soyu ve etnik kökeni de lakaplarda
kullanılır.127Lakaplara anlambilim açısından da bakılabilir. Ġnsanın bazı davranıĢları
ve fiziki özellikleri doğadan insana aktarımlarla anlatılmıĢ, insanın fiziki özelliklerini
yansıtmada doğadan yararlanılmıĢtır.

126
www.mevzuat.gov.tr
127
Mehmet Aydın, “Adbilim Açısından Ordu ve Samsun Ağızlarındaki Bazı Lakaplar”, Workshop On
Turkish Dialects Orient-Instituf Istanbul, 19-20 November 2004 Türk Dilleri AraĢtırmaları, S.16,
Yıl 2006, s. 31

41
3. KARS’TA KULLANILAN LAKAPLAR ÜZERĠNE BĠR
ĠNCELEME

Kars‟ta kullanılan lakaplar özellikle ilçe ve köylerde kullanım alanı daralmıĢ olmakla
birlikte hala yaĢatılmaya devam etmektedir. Lakaplar olumlu ve olumsuz
bildirimleriyle insanlar üzerindeki etkisini gün geçtikçe yitirmektedir. Kars‟ta
yaptığımız derleme çalıĢmasında lakapların küçük yerleĢim yerlerinde kullanılırken
Ģehir merkezinde kullanım alanı daralmıĢ olmakla birlikte arkadaĢ çevresinde, kendi
grup bünyesinde, sülale adlarında daha çok kullanıldığı görülmektedir. Kars‟ta lakap
verme geleneğinin yanında kiĢi adları da önemli bir yer teĢkil etmektedir. Lakaplar,
insanlara sonradan verilen yakıĢtırmaca ad iken kiĢi adları insanlara doğdukları
andan itibaren verilmektedir. Bu bağlamda Kars‟ta kullanılan kiĢi adlarının veriliĢi
üzerinde durmak yararlı olacaktır.

Kars‟ta, kiĢi adlarının veriliĢinde çeĢitli eğilimler göze çarpmaktadır. Yöre halkı
arasındaki ad verme geleneğinde tek bir kuraldan söz etmek mümkün değildir.
Aileler din ve mezheplerine göre, zevk ve duyuĢlarına göre, hayat felsefesi, dünyaya
bakıĢ açısı, siyasi kimliğine göre farklı eğilimlerde bulunmaktadır. Özellikle
Türklerde, Ġslamiyetin etksiyle çocuğa dini ritüellere göre isim verme geleneği Kars
kültüründe de yaĢatılmaktadır. Aileler bunu, çocuğun kırkı çıktıktan sonra bir mevlüt
okutarak bir hoca veya din büyüğü tarafından sağ kulağına igame; sol kulağına ezan
okuyarak, ardından çocuğun ismini kulağına üç kere tekrar ederek vermektedirler.
Bazen hoca yerine evin büyüğü yani çocuğun dedesi veya babası da ad verme
iĢlemini gerçekleĢtirebilmektedirler.

Adlar, tüm toplumlar için önemlidir. Bu önem çocuğa verilen değerin en büyük
göstergesidir. Yöre halkı arasında çocuğa iki isim verme de genel olarak uygulanan
bir gelenektir. Genellikle iki isimden biri aile büyüğünün adıyken -ki bu çoğunlukla
damadın anne veya babasının ismi ya da dedesinin ismidir- diğeri de daha çok
modern isimlerden seçilmektedir. Eğer eĢler ya da aile büyükleri ad verme
konusunda anlaĢamazlığa düĢerse her iki tarafı da kırmamak adına iki isim vermeyi
tercih etmektedirler.

42
Kars‟ta kiĢi adları, toplumun çeĢitli gruplarını, onların dünya görüĢünü gelenek ve
göreneklerini, inançlarını kapsamakta ve yansıtmaktadır. GeçmiĢlerine, milli
kimliklerine, kültürüne bu denli bağlı olan Türkler islamiyetin kabül edilmesiyle
birlikte Arap ve Fars kültürünün etkisinden kurtulamamıĢlardır. Dini olanı yabancı
saymayan Türk kültür anlayıĢı kendini Kars‟ta da göstermektedir. Kars kültüründe
dini adlar önemli bir yere sahiptir. Bir genelleme yapılacak olursa bir aile de en az
bir çocuğun ismi dini nitelikli bir addır.

Kars; etnik kökeni, mezhebi açısından zengin bir toplumdur. Caferisi, Sünnisi,
Alevisi iç içe yaĢamaktadır; bu etnik ve mezhep çeĢitliliği ad vermede de kendini
göstermektedir. Özellikle Caferi koluna mensup olan ġiiler ve Aleviler genellikle
erkek çocuklarına on iki imam adlarını, Hz. Ali‟nin adını; kız çocuklarına ise Zehra,
Fatma, Zeynep adlarını sıklıklavermektedirler. Sünni mezhebine mensup olanlar ise
erkek çocularına Muhammet, Yakup, Ömer; kız çocularına ise AyĢe, Kübra, Ümmü
Gülsüm, Elif gibi isimler tercih etmektedirler.

Kars‟ta kiĢi adlarının tercih noktalarından bir diğeri de Türk hakanlarının, tarihi
Ģahsiyetlerin adlarını verme eğilimidir. GeçmiĢine, bağlılığın bir simgesi olarak Türk
hakanlarının adları milli duyguların yansıması olarak kiĢi adlarında kendini
göstermektedir: Mete, Metehan, Gökbörü, Gökhan, Batıkan, Doğukan, Selim, Orhan,
vs.

Bunun yanı sıra anne, baba çeĢitli dilek ve temennilerle ileride çocuğunun da onun
gibi sayılan, sevilen yüksek mevkilere gelmiĢ biri olması temennisiyle siyasi kiĢilerin
adlarını çocuğuna ad olarak tercih etmektedir. Bu adlandırma eğilimi daha çok
ailenin siyasi yönünü ön plana çıkarmaktadır. Günümüzde Tayyip ya da Erdoğan
isminin genellikle aile bireyleri arasında tercih edildiğini söylemek bunu kanıtlar
niteliktedir.

Yöre halkı arasında doğa olaylarına bakarak ad verme yaygın olmasa da gelenek
olarak devam etmektedir. Özellikle erkek çocuklarına gücün, kuvvetin simgesi olan
eĢya ya da hayvan isimleri vermek (Demir, Aslan); kız çocuklarına inceliğin,
zerafetin sembolü olan çiçek (Gül, Lale Nergis, Yasemen ) isimleri vermek bu
geleneğin yansımasıdır. Yine meyve adlarının geçmiĢten beri ad olarak kullanıldığını
görmekteyiz. Kız çocuklarına verilen Kiraz, Zeytun( Zeytin) Limon, Portakal

43
isimleri bu meyvelere karĢı duyulan özlemin ve yoksunluğun etkisiyle verilmiĢ
olabileceğini düĢündürmektedir.

Büyük Ģehirlerde ve Anadolu‟da olduğu gibi Kars ili sınırları içerisinde, kısacası
elektriğin, televizyon ve internetin ulaĢtığı her yerde popüler kültürün etkisini yok
saymak mümkün değildir. Sosyal medyanın yanında tv programları, dizilerin popüler
kültüre katkısı yadsınamaz bir gerçektir. Bir dizinin meĢhur olmuĢ baĢkarakteri ya da
sevilen bir sanatçı ismi ebeveynler tarafından çocuğuna isim olarak verilecek
tercihler arasında yerini almıĢtır.

Bunun yanısıra, isimlerin baĢına veya sonuna can, su gibi isimlerin eklenmesi de
yine Kars‟ta popüler kültürün etkisiyle verilmiĢ adlandırmalardır.

3.1. Lakapların Sınıflandırılması

Derleme çalıĢmasında elde ettiğimiz lakapları; insanların fiziki ve davranıĢ


özelliklerine, mesleğine, iĢi ve uğraĢına, etnik kökenine, geldiği ikamet yerine,
konuĢma biçimine, zevk ve alıĢkanlıklarına, ikamet ettiği coğrafi mevkiinin Ģekline
ve özelliklerine, fiziksel veya davranıĢ olarak hayvanlara, bitkilere, nesnelere
benzetilmelerine, askeri terimlere, sülale adlarına göre sıraladık. Sıralamda ġerife
Seher Erol ÇalıĢkan‟ın sınıflandırması esas alınarak oluĢturulmuĢ olup
sınıflandırmada bulunmayan yeni maddeler tarafımızca eklenmiĢtir.

Derlediğimiz lakaplarda, sadece sınıflandırma yoluna gidilmiĢ olup ses, yapı, Ģekil,
sözdizimi gibi dilbilimin alt dallarına göre incelenmemiĢtir.

Kars’ta kulanılan lakaplar Kars ağız özelliklerini yansıttığı için bazı kelimeleri
trankripsiyonlarıyla vermek uygun bulunmuştur. Bunlardan â: uzun a sesi, ó: o ile ö
arası sesi, «:hırıltılı h sesi, »: hırıltılı H sesi, ∏:kalın G sesi, π: kalın g sesini
karşılamaktadır.

3.1.1. ĠĢi ve UğraĢına Göre Verilen Lakaplar

Ayakkabıcı Mustafa: Mesleği ayakkabıcılıktı. (K.K.8) Kars


Balı«cı Heydar (Haydar): Sürekli balıkçılıkla meşgul oldukları için böyle anılırlardı.
(K.K.26) Kars

44
Berber Hüseyin: Mesleği berberlikti. O dönemde bu mesleği yapan çok az insan
vardı. O yüzden ayırt edici olsun diye mesleği ile hitap ederlerdi. (K.K.26) Kars
Bombacı Halis: Eskiden ramazan aylarında top patlatma görevi görürmüş.
(K.K.22)Kars
Boyacı ∏uππu: Ayakkabı boyacısıydı. (K.K.5) Kars
Camal (Cemal) Usta: Ağaç ustası olduğun için böyle deniliyordu. (K.K.11) Koç
köyü
Cızbız Osman: Kebap, köfte yapan bir lokantası vardı. (K.K.26)Kars
Çatıcı Eli (Ali) Dayı: Çatı ustası idi. (K.K.5) Kars
Çöpcü Avdılla (Abdullah): O dönem çocukların burnu tıkanırken ona götürürlerdi.
Bir aleti vardı. Çocukların burnuna sokup açardı.(K.K.26) Kars
Değirmenci Kemal: Değirmenciydi kendisi. (K.K.11) Koç köyü
Deli Toyu«cu Umut: Tavukçuluk yapardı. (K.K.12) Esenyayla
Delleyh Memed (Mehmet): Sünnetçiydi. (K.K.12) Esenyayla
Düdüyhcü Namaz: Zurna çalarmış, kaval çalarmış. (K.K.11) Koç köyü
Düdüyhcü Musa: Zurna çalardı düğünlerde. (K.K.6) Polat köyü
Eleyhtrihci Nebi: Mesleği elektrikçiydi. (K.K.1) Kars
Eli (Ali) Katda: Katda eskiden muhtar demekti. Bu kişi de muhtarlık yapardı.
(K.K.22) Kars
Ellez Usta: Demir ustası olduğu için böyle deniliyordu. (K.K.11) Koç köyü
Fırıncı Pala Emmi: Kars’ta halk ekmek satardı. (K.K.5) Kars
Foto Camal (Cemal): Kars’ın ilk fotoğrafçısıydı. (K.K.5) Kars
∏alaycı Hüseyin: Kalaycılık yapardı. (K.K.12)Esenyayla
∏armon Kemal: Garmon çaldığı için bu lakap verilmiştir.(K.K.2) Kars
∏asap Eli (Ali) : Mesleği kasaplıktı. (K.K.12) Esenyayla
∏asteci Zeynel Dayı: Gazeteciydi. (K.K.5)Kars
∏atı«cı ∏aşem: Yoğurt satardı. (K.K.15 ) Kars
∏ıza«cı Abbas: Eskiden kızakçılık yaparmış. (K.K.12) Esenyayla
Hafız Mehemmet (Mehmet) : Hafızlık yapardı. (K.K.12) Esenyayla
Halil Usda: Nalbanttı kendisi, bu yüzden söylenmiştir. (K.K.11) Koç köyü

45
Hamamcı Yaşar: Süslüydü kendisi, bu mesleği sonradan yapmaya başladı. (K.K.5)
Kars
Hoca Oruç: İmamlık yapardı. (K.K.11) Koç köyü
Keçeci İbraham (İbrahim): Keçe yapar, satardı. (K.K.12) Esenyayla
Na«ırcı Bayram: Hayvan otlatırdı. Çobanlık yapardı. (K.K.12)Esenyayla
Nalbant Musa: Mesleği nalbantlıktı. Eskiden ata nal çakardı. (K.K.12) Esenyayla
Paçağı Nağı: Mesleği terzilikti, pantolon paçası yapardı. (K.K.15) Kars
Pitici Temür (Temir): Mesleği aşçıydı. Sadece piti yapardı. (K.K.22) Kars
Postacı Nusret: Kendisi postacıydı.(K.K.1) Kars
Sı«ya Letif (Latif ): Hastalara iğne yapardı. (K.K.12) Esenyayla
Sımışπacı Cahit: Çekirdek satardı. (K.K.5) Kars
Tenekeci Umut: Eskiden teneke sobalardan yapardı. (K.K.25) Akyaka
Ter«on Memmet (Mehmet): Aktarcıydı. (K.K.15) Kars
Terzi Süsen: Mesleği terzilikti. (K.K.8) Kars
Toycu İrvaham (İbrahim): Davulcu İbrahim, düğünlerde davul çalardı. (K.K.6)
Tomarlı köyü
Toyu«cu ∏oπo: Mesleği tavukçuluktu. Neden Gogo denildiğini bilinmiyor. (K.K.8)
Kars
Yadigâr Usda: Marangoz ustasıydı. (K.K.11) Koç köyü

3.1.2. KiĢinin Belirgin Özelliklerine Göre Verilen Lakaplar

3.1.2.1. KiĢinin Fiziksel Özelliklerine Göre Verilen Lakaplar

Bozo Bayram: Saçları kır olanlara denir. (K.K.12) Esenyayla


»ılor Abzer (Abuzer): Yüzü çok çirkindi. (K.K.4) Küçük Gımılı
»ırço Ziye (Ziya): Ufak tefek biri olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.21) Seydi
»ırda Abbas: Kısa boylu, küçük görünüşlü olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.12)
Esenyayla
»ırda Hümbet (Himmet): Boyu çok kısa olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.12)
Esenyayla
»ırda Musa: Boyu çok kısaydı. (K.K.12) Esenyayla

46
»ırda Simsar: Kısa boylu olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.35) Kars
»ırro Namaz: Sesi hırıltılı çıkıyordu. Bunun için bu lakap verilmiştir.(K.K.19)
Akyaka
»oralı Fırat: Yüzünde belirgin izler vardı. ( K.K.31) Kars
»ortdahlar Yahya: Pele pötür, biçimsiz adamdı. (K.K.8) Kars
∏aban Tiş Elim (Alim): Büyük dişleri vardı. (K.K.12) Esenyayla
∏adana Nevruz: Çok iri ve tipsiz olduğu için bu lakap verilmiştir .(K.K.36)
Esenyayla
∏adana Zikri: Çok iri kaba biri olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.22) Kars
∏alo Samet: Dış görünüşü çok tuhaf, gözler küçük ve ağız, burun büyük olmasından
bu lakap verilmiştir. (K.K.31) Kars
∏ara (Kara) İsa« (İshak) : Esmer olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.8) Kars
∏ara Bacah Ali: Aşırı esmer olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.19) Akyaka
∏ara Çavuş: Çavuş kişinin ismi, çok esmer olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.12)
Esenyayla
∏ara Fatma: Teni esmer olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.18) Kars
∏ara Gede Salih: Çok esmer, siyah tenliydi. (K.K.11) Karakale
∏ara Hatın (Hatun) Hala: Esmer, kara mara bir insandı. (K.K.8) Kars
∏ara Murat: Çok esmer olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.35) Kars
∏ara Sadi: Ten renginden dolayı bu lakap verilmiştir. (K.K.35) Kars
∏ara Şaganım: Kara, esmer teni olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.6) Tomarlı
köyü
∏ara Temir: Zenci gibiydi, teni çok koyuydu. (K.K.23) Kars
∏aranal: Çok esmer oldukları için bu lakap verilmiştir. (K.K.33) Sosgert
∏areli (Kara Ali ): Aşırı siyah esmer tenli bir insandı. (K.K.12) Esenyayla
∏aşπa İboş: Saçının ucunda beyazlıkları olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.21)
Seydi
∏ıπış Binnet: Çok kısa, küçük olduğu için bu lakap verilmiştir.(K.K.22) Esenyayla
∏ıl Hüseyin: Vücudu aşırı kıllıymış; bunun için bu lakap verilmiştir. (K.K.24)
∏ıllet Zafer: Çok kıllıydı, bundan dolayı bu lakap verilmiştir. (K.K.22 ) Kars

47
∏ıllı Baş: Hiç saç tıraşı olmadığı için bu lakap verilmiştir. (K.K.21) Seydi
∏ıllı Şemo: Çok kıllı bir adamdı. (K.K.15) Akyaka
∏ındıl: Kısa boylu olanlara bu lakap verilir. (K.K.18) Kars
∏ındoy Mesim: Kısa boylu olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.34) Karahan
∏ırmızı Ehber (Ekber): Rengi kırmızı, konuşunca iyice kızarırdı. (K.K8) Kars
∏ırmızı Göz Umut: Gözü hep kanlı gibi olduğu için bu lakap verilmiştir.(K.K.36)
Esenyayla
∏ırmızı Gülistan: Yanakları kırmızı kırmızıydı. (K.K.19) Akyaka
∏ırmızı Nazım: Ten rengi kırmızı olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.24) Kars
∏oπu Öztürk: Korkutucu itici bir yüzü vardı, maymuna benziyordu.(K.K.22) Kars
¢arey Musa: Kulakları küçük ve kare şeklinde olduğu için bu lakap verilmiştir.
(K.K.12) Esenyayla
¢atar Memmed (Mehmet): Eskiden trene katar derlerdi. Çok uzun bir insan olduğu
için böyle söylenirdi. (K.K.7)
¢onkul Baş Sarıbey: Uzun saçlarını geriye doğru tararmış.(K.K.6) Çıldır
¢opik Necef: Kısa boylu bir insan olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.12)
Esenyayla
Ağzı Sarı Kâmil: Sarı tenli olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.6) Söğütlü
Akπa Naim: Ak benizli bir adamdı. Açık tenliydi. (K.K.11) Koç Köyü
Ala Dırna« Allahverdi: Tırnakları normalden daha fazla beyaz olduğu için bu lakap
verilmiştir.(K.K.19) Akyaka
Alman Kemal: Almanlara benzetildiği için böyle deniyordu. (K.K.2) Kars
Anπut Zafer: Çok çirkin olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.34) Karahan
Arap Cevdet: Esmer olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.35) Kars
Arap Seko: Çok esmer olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.34) Karahan
Arı« Mustafa: Çok zayıf, çelimsiz olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.21) Seydi
Ayda Ferhat: Çizgi film karakterine benzediği için bu lakap verilmiştir.(K.K.16)
Kars
Balaca ∏ız Asya: Boyu kısa bir kadındı. (K.K.11) Karakale
Balaca Sefer: Çok kısa, ufak tefekti. (K.K.4) Küçük Gımılı

48
Badar Eli (Ali): Badara, Gürcüce büyük demektir, muhtemelen iri yarı, büyük biri
olduğu için verilmiştir. (K.K.12) Esenyayla
Bed Suvat Kâtip: Sürekli suratsız gezdiği için bu lakap verilmiştir .(K.K.36)
Esenyayla
Bıldız Namaz: Boyu küçük olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.11) Koç Köyü
Bıyı«lı İse (İsa): Pala bıyıkları varmış.(K.K.11) Koç Köyü
Bonus Kafa: Saçları kıvırcık ve çok kabarık olduğu için bu lakap verilmiştir.
(K.K.17) Kars
Boynu ∏ara Suca: Ensesinde siyah bir leke vardı. ( K.K.4) Küçük Gımılı
Burnu Uzun İbraham (İbrahim): Burnu yüzüne göre çok uzundu, bıyıklarının üstüne
gelirdi. (K.K.4) Küçük Gımılı
Burnuzun Şahsenem: Burnu yüz hatlarına göre çok uzundu. (K.K.23) Kars
Buru« Ejder: Yürürken eğri büğrü yürüdüğü için bu lakap verilmiştir. (K.K.34)
Karahan
Bülü Hümmet (Hümbet): Boynu uzun olduğu için bu lakap verilmiştir .(K.K.36)
Esenyayla
Cici Himaye: Güzel bir yüzü vardı. (K.K.11) Karakale
Cin Ali: Aşırı zayıf olduğu için bu lakap verilmiştir. ( K.K.24)
Cin Peri: Yüzü küçük olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.29) Kara Çoban Köyü
Cin Talat: Cin Ali’ye benzerdi, ince zayıf bir yapısı vardı. (K.K.19) Demirkent
Çürüyh (Çürük) Meyti (Mehti): Sürekli hasta bir insandı. (K.K.12) Esenyayla
Çalo Fa«o: Rahatsız, zayıf görünümlü olmasından dolayı bu lakap verilmiştir.
(K.K.4) Küçük Gımılı
Çipğar Ayşe: Eğri bacaklı olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.29) Bozkale köyü
Dana Mehemmet (Mehmet): Güçlü, kilolu olduğu için. ( K.K.20) Aslanoğlu köyü
Devlop Şakir: Koca ağızlı olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.29) Bozkale köyü
Dımık Letif (Latif): Dımık, gözkapakları kapalı demektir. Bu kişiye de göz şeklinden
dolayı bu lakap verilmiş olabilir. (K.K.36) Esenyayla
Dınπılı Nuran: Boyu aşırı kısaydı. (K.K.12) Esenyayla

49
Dıπı Kenan: Boyu aşırı kısa olmasından ve keçi gibi imkansız yerlere
tırmanmasından bu lakap verilmiştir. (K.K.31) Karakale Köyü
Direj Mehemmet (Mehmet) :Çok uzun boyluydu. (K.K.8) Kars
Doda« Hakan: Dudağını sallayarak konuşurdu. (K.K.8) Kars
Doda« Herkül: Dudakları büyük olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.21) Seydi
Domba Yaşar: Kafasında bir şişlik vardı. ( K.K.19) Demirkent
Donba Göz Ekber: Gözleri fazla büyük, şişkindi. (K.K.12) Esenyayla
Dört Doda« Hüseyin: Dudağı büyük ve sallakmış. (K.K.8) Kars
Etdiyh Musa: Çok şişman olduğu için bu lakap verilmiştir.(K.K.36) Esenyayla
Fırrı Ma«süd (Maksut): Kafasında çok şişlik olduğu için bu lakap verilmiştir.
(K.K.21) Seydi
Fırtı«lı Noyruz (Nevruz): Sümüklü, burnu sürekli akar. (K.K.6) Demirkent
Gödeyh Ehmed (Ahmet): Boyu çok uzun olduğu için böyle söylenirdi. Kinaye
yapılmıştır. (K.K.10) Kars
Gödeyh Musa: Kısa boylu olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.22) Kars
Gödeyh Oruç: Boyu aşırı kısa olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.11) Koç Köyü
Göğüş Fahretdin: Parlak mavi gözlü olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.36)
Esenyayla
Götü Değirmi İse (İsa): Yuvarlak kalçalı olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.6)
Sarıkamış
Götü Yeke Hatın: Poposu çok büyüktü. (K.K.36) Esenyayla
Götü Yere Ya«ın Musa: Alçak boylu, bacakları daha kısaydı. (K.K.6) Sarıkamış
Göy Göz Himmet (Hümbet): Gözleri açık renkli, maviydi. (K.K.12) Esenyayla
Göy Göz Musa: Gözleri mavi olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.23) Kars
Göy Göz Paşa: Mavi gözlü olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.21) Seydi
Göy Göz Suca: Gözleri açık maviydi. (K.K.12) Esenyayla
Göy Göz Urusdam (Rüstem) : Mavi gözlü biri olduğu için bu lakap verilmiştir.
(K.K.6) Susuz
Göy Göz Veli: Gözleri mavi açık renkti. (K.K.22) Kars
Gözdüyhlü Bayram: Gözlük taktığı için herkes bu lakabı kullanırdı. (K.K.15) Kars

50
Gursa«sız Tamaşa: Zayıf, kuru muru olduğu için bu lakap verilmiştir.(K.K.6)
Arpaçay/Atçılar köyü
Hende mi Gözel: Çok güzel bir kadın olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.20)
Aslanoğlu köyü
Kelle Bostan Serdar: Lakabını saçının şeklinden ve kafa yapısından almıştır.
(K.K.31) Kars
Kirri Boyun Meydan: Ensesi kirli ve esmer olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.21)
Seydi
Kór Casim: Gözünü kıytıpır baktığı için bu lakap verilmiştir. (K.K.34) Karahan
Kór Muhdar: Gözlerini güneşte çok kırpıştırır, açamazdı. (K.K.11) Karakale
Kór Musa: Gözünü kısarak bakardı. (K.K.23) Kars
Kömbe ∏ara: Burnu çok uzun olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.3) Arpaçay
Köse Yusuf: Kısa boylu olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.8) Kars
Köşe Gurban (Kurban): Geniş omuzlu olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.6) Polat
köyü
Lodur Nurettin: Büyük, Kaba bir insandı. (K.K.12) Esenyayla
Lom Bayram: İri yarı bir insan olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.35) Kars
Lölleyh Garip: Çok uzun ve ince bir adam olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.12)
Esenyayla
Lölleyh Heşim (Haşim): Uzun boylu, ince yapılı olduğu için bu lakap verilmiştir.
(K.K.12)Esenyayla
Lölleyh Şerif: İnce ve uzun yapılı biri olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.12)
Esenyayla
Löllüyh Ali Rıza: Yürüyüşünden dolayı bu lakap kullanılırdı. (K.K.19) Akyaka
Löllüyh Gurban (Kurban): Çok uzun boyluydu. (K.K.8) Kars
Mamı« Yasin: Boyu kısa, gür bıyıklıydı. (K.K.3) Arpaçay
Pambu« Baş Gülü (Güllü ) : Başına pamuk bağlardı. (K.K.6) Karakale köyü
Pasto Salatın: Şişman bir kişi olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.22) Kars
Pısdıl Veyis: Alçak boylu olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.6) Tomalı köyü

51
Pisdiyhli Abzer (Abuzer): Bir hastalığı vardı galiba, herkes öyle söylerdi. (K.K.8)
Kars
Pöçüyhlü Neneş: Kuyruk sokumu belli olan, yani poposu biraz dışa doğruydu. (
K.K.6) Polat
Rus Abdullah: Sarışın ve mavi gözlüydü, Ruslara benzerdi. (K.K.24) İbiş
Salla Doda« Rehem (Rahim): Alt dudağı üstü dudağından daha büyüktü. (K.K.12)
Esenyayla
Sarı ∏ız: Açık tenli, sarışın biri olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.18) Kars
Sarı Çiyan: Saçları, teni sarı olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.17) Kars
Sarı Heşim: Renginden dolayı böyle denilmiştir. Sarışın bir insandı. (K.K.8) Kars
Sarı Heydar (Haydar): Rengi çok sarı idi, saçı da teni de sarıydı. (K.K.4) Küçük
Gımılı
Sarı Meyti (Meyti): Sarışın bir insan olduğu için bu lakap kullanılmıştır.
(K.K.12)Esenyayla
Sarı Oruç: Sarışın olduğundan öyle söylenirdi. (K.K.11) Koç Köyü
Selihli Bayram: Konuşurken tükürük saçarak konuşurdu. (K.K.12) Esenyayla
Şişπo Hümbet (Himmet ): Çok kilolu olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.22 )
Kars
Şişπo Maya: Çok kilolu olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.1) Kars
Şotto Ahmet: Dudaklarının normalin üstünde kalın olmasından dolayı verilen
lakaptır. (K.K.31) Kars
Ta«da Baldır Gülperi: Uzun zayıf biri olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.29)
Kara Çoban Köyü
Tabureli Hakim: Hakim olmak istiyor; fakat boyu çok kısa olduğu için arkadaşları
böyle bir lakap kullanmışlar. (K.K.16) Kars
Telbe ∏ula« Gürbüz: Kulağının kıkırdak kısmı çok ince olduğu için bu lakap
verilmiştir. (K.K.34) Karahan
Tetiyh Beysafa: Boyu kısa olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.20) Kars
Tosbağa Abbas Eli (Ali): Tıknaz, çok şişman ve boyu kısaydı (K.K.4) Küçük Gımılı
Tulu« Adil: Şişman göbekli bir insandı.(K.K.12) Esenyayla

52
Urus Kemal: Ruslara benziyordu. Sarışın bir insandı. (K.K.4) Küçük Gımılı
Uzun Eli (Ali): İnce, uzun boylu biriydi (K.K.4) Küçük Gımılı
Üç Kula« Hasan: Kulağının üst tarafında bir çıkıntı varmış. (K.K.12) Esenyayla
Vitaminsiz: Çocuk zayıf ve yaşıtlarına göre çok küçük olduğu için bu lakap
verilmiştir. (K.K.18) Kars
Yeke ∏arın Cabbar: Göbekli olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.6) Kümbet köyü
Yeke ∏ula« Selo: Kepçe kulak, büyük kulakları vardı. (K.K.34) Karahan
Yeke Baş İsmet: Kafası vücuduna göre büyük olduğu için bu lakap verilmiştir.
(K.K.29) Bozkale köyü
Yeke Baş Musa: Kafası vücuduna göre büyüktü. (K.K.12)Esenyayla
Yeke Bayram: İri yarı olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.8) Kars
Yeke Elesger (Ali Asker): Çok iri yapılıydı. (K.K.22 ) Kars
Yeke Mehdi ( Mehti ): Büyük kaba bir insandı. (K.K.24) İbiş
Yeke Sehne (Sakine): İri yarı olmasından dolayı bu lakap kullanılmıştır. (K.K.8)
Kars
Yerden Pitme (Bitme) Camal (Cemal): Kısa boylu olduğu için bu lakap verilmiştir.
(K.K.16) Kars
Zaloğlu Rüstem: Pers mitolojisinde bir kahraman ismi, muhtemelen bu kahramana
benzetilerek verilmiştir.(K.K.35) Kars

3.1.2.2. Fiziki Özrüne Göre Verilen Lakaplar

∏adil Barma« Ufuk: Parmakları normalden daha kısa olduğu için bu lakap
verilmiştir. (K.K.34) Karahan
∏ambur Aydın: Kamburu vardı. (K.K.24)
∏ambur Subay: Sırtında kamburu vardı, kambur gezerdi. (K.K.34) Karahan
∏ambur Sülo: Kambur gezdiği için bu lakap verilmiştir. ( K.K.25) Akyaka
∏angal Atilla: Fazla kangal köpek beslerdi. (K.K.34) Karahan
∏armah Burun Kamran (Kamuran): Burnu çok eğri olduğu için bu lakap verilmiştir.
(K.K.21) Seydi

53
∏aro Celil (Celal): Gözleri gece hiç görmeyenler için kullanılır. (K.K.4) Küçük
Gımılı
∏aroy Veli: Gözleri geceleri az görürdü. (K.K.24) İbiş
∏aππo: Konuşma problemi yaşayanlar için kullanılan bir lakaptır. (K.K.5) Kars
∏ıgı Musa: Dili peltek olduğu için. ( K.K.19) Akyaka
∏obiyh Ese: Elinin birini kaybettiği için verilmiştir. (K.K.31) Kağızman
∏olu Yo« Hüseyin: Kolunun biri olmadığı için bu lakap verilmiştir. (K.K.35) Kars
∏oroy Söyün (Hüseyin): Köpeğe goroy derlerdi, benzetme yapılarak
verilmiştir.(K.K.12) Esenyayla
∏orud Letif (Latif) : Erkek keçi gibi duran demektir; benzerlikten dolayı bu lakabı
vermişlerdir. (K.K.19) Akyaka
∏otur Esger (Asker): Yüzünde yara izleri vardı. (K.K.8) Kars
∏otur Gamber: Suratında aşırı yara bere izleri vardı. (K.K.19) Akyaka
∏otur Gurban (Kurban): Yüzünde yaralar vardı. (K.K.12) Esenyayla
∏otur Halil: Yüzünün yan tarafında batık izleri vardı. (K.K.13) Kars
∏otur Yusuf: Yüzünün bazı bölgelerinde yara izleri vardı. (K.K.5)Kars
∏ulağı Kesiyh Eli (Ali): Trafik kazası sonucu kulağının birinde kesik oluştuğu için
herkes bu lakabı kullanırdı. (K.K.13) Kars
∏uzdühlü Zöhre (Zehra) : Kambur olduğu için bu lakap verilmiştir.(K.K.6) Polat
¢omel Abbas: Parmakları kesilmiş olduğu için bu lakap verilmiştir.(K.K.33) Sosgert
Avurdu Deliyh Esger (Asker) : Yüzünün bir tarafı çöküktü. (K.K.12) Esenyayla
Boynu Eğri Emi: Boynu gerçekten eğriydi. (K.K.13) Kars
Boynu Eğri Mamoş: Boyun kısmı eğri durduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.34)
Karahan
Buru« Baba: Yamuk gezdiği için bu lakap kullanılırdı. Omzunun bir daha
aşağıdaydı. (K.K.25) Akyaka
Çalo Müzefer (Muzaffer): Yüzünde mantar hastalığı vardı. (K.K.4) Küçük Gımılı
Çana« Ertan: Ayağının birini yan basardı. (K.K.1) Kars
Çapı« Semet (Samet): Yüzünde iz varmış. (K.K.12) Esenyayla
Çiğni Eğri Müslim: Sağ omuzu aşağı düşerdi, yamuk yürürdü. (K.K.4) Küçük Gımılı

54
Çola« Gasım (Kasım): Parmakları kıvrım, içe katlıydı. (K.K.4) Küçük Gımılı
Çola« Mehemmed Eli ( Muhammet Ali): Eli sakat olduğu için bu lakap verilmiştir.
(K.K.21) Seydi
Çopur Mehemmed (Mehmet) : Yüzünde izler, çöküntüler vardı. (K.K.5)Kars
Dıbıl Müslüm: Kafasının üstü komple keldi. (K.K.19) Akyaka
Dodağı Cırı« Meryem: Alt dudağında kesik izi vardı. (K.K.35) Kars
Döşsüz Şahaz: Göğsü yoktu. (K.K.6) Telek köyü
Kâr Abzer (Abuzer): Kulağının biri az işitirdi. (K.K.12) Esenyayla
Kâr Baba: Kulağı az işitirdi. (K.K.12) Esenyayla
Kâr Camal (Cemal): Kulağı az işitirdi. (K.K.12) Esenyayla
Kâr Cefer: Kulağı az işitirdi. (K.K.22) Kars
Kâr Eleyhber (Ali Ekber) : Kulağı az işitirdi. (K.K.22) Kars
Kâr İse (İsa) Kulağının fazla duymamasından bu lakap verilmiştir. (K.K.12)
Esenyayla
Kâr Muhdar: Kulağı az işitirdi. (K.K.12) Esenyayla
Kâr Nağı: Kulağı ağır duyuyordu. (K.K.4)Küçük Gımılı
Kartal Hasan: Şekli hayvana benzerdi. (K.K.8) Kars
Kartal Mustafa: Kuş beslerdi. (K.K.35) Kars
Keçel Avdılla (Abdullah): Kafasında saçı olmadığından bu lakap verilmiştir.
(K.K.12) Esenyayla
Keçel Elesger (Ali Asker): Kafası kel olduğu için. (K.K.12) Esenyayla
Keçel Esger (Asker) : Saçları dökülmüş, keldi. (K.K.12) Esenyayla
Keçel Eyüp: Keldi, başının bazı bölgelerinde saç yoktu. (K.K.8) Kars
Keçel Gurban (Kurban): Saçı yoktu, dökülmüştü. (K.K.12) Esenyayla
Keçel Hamza: Kafasında kellik vardı. (K.K.22) Kars
Keçel Hüseyin: Kafasının üstü keldi. (K.K.12) Esenyayla
Keçel Navruz (Nevruz) : Kel olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.28) Bacıoğlu
köyü
Keçel Sona: Kadındı; ama saçları çok seyrekti. (K.K.30) Kars

55
Kekeş Mehemmed (Mehmet) : Konuşma şeklinden dolayı, kekemeydi. (K.K.12)
Esenyayla
Kekeş Meherrem (Muharrem) : Kekeme konuşurdu. (K.K.12) Esenyayla
Kekeş Musa: Kekeme konuşurdu. (K.K12) Esenyayla
Kekeş Yayla Beyi: Kekeme konuştuğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.21) Seydi
Kel Aynak: Babası kel olduğu için çocuğa öyle sesleniyorlarmış. (K.K.18) Kars
Kelle Adem: Çocukluğundan beri saçı seyrek olmasından bu lakap
verilmiştir.(K.K.31) Kars
Kikidi Mehemmed Eli (Muhammet Ali) : Kekeme konuşurdu. (K.K.12) Esenyayla
Kikidi Memed (Mehmet) : Kekemeydi. (K.K.12) Esenyayla
Kór Abbas: Göz kapağının biri düşüktü. (K.K.11) Koç köyü
Kór Aysel: Köyde, kadın bir gözünü kaybediyor, o yüzden bu lakap kullanılmıştır.
(K.K.18) Yeniköy
Kór Eco: Gözünün birinde bir kusur vardı. (K.K.12) Esenyayla
Kór Ehmet (Ahmet): Gözü az görürdü. (K.K.5) Kars
Kór Fikret: Gözünde şaşılık vardı. (K.K.35) Kars
Kór Hüdaverdi: Gözü şaşıydı. (K.K.8) Kars
Kór İbraham (İbrahim) : Gözleri şaşı bakardı. (K.K.12) Esenyayla
Kór İse (İsa) : Gözü şaşı baktığı için bu lakap verilmiştir. (K.K.12) Esenyayla
Kór Kerim: Gözünde şaşılık vardı. (K.K.12) Esenyayla
Kór Mahmut: Gözünde bir kusur vardı. (K.K.12) Esenyayla
Kór Mahsüt: Gözünün birinde bozukluk vardı. (K.K.30) Akyaka
Kór Mirze (Mirza) : Gözlerinde bir problem vardı. (K.K.12) Esenyayla
Kór Musa: Gözünde görme problem vardı. (K.K.22) Kars
Kór Müzefer (Muzaffer) : Gözünde bir problem vardı. (K.K.12) Esenyayla
Kór Nergiz (Nergis) : Gözleri şaşı bakardı. (K.K.11) Karakale
Kór Oruç: Gözünde bir kusur vardı. (K.K.11) Koç köyü
Kór Seyfettin: Gözünde bir kusur vardı. (K.K.12) Esenyayla
Kór Tağı: Gözünde kusur vardı. (K.K.15) Kars
Kör Hacı: Gözünün biri görmezdi.(K.K.8) Kars

56
Lal Aydın: Dili hafif peltekti. (K.K.4) Küçük Gımılı
Lal Fatma: Kekeme konuşurdu. (K.K.23) Kars
Lal Kazım: Kekeme olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.35) Kars
Lalabas (Lal Abbas) : Peltek olduğundan dolayı bu lakap verilmiştir. (K.K.4) Küçük
Gımılı
Mırto Namaz: Çenesinde yara varmış, ameliyat olmuş; bu yüzden bazı kelimeleri
eksik söylermiş. (K.K.11) Koç Köyü
Topal Bayram: Aksaray yürüdüğü için bu lakap verilmiştir. (K.K.12) Esenyayla
Topal Celal: Aksak yürürdü. (K.K.35) Kars
Topal Cengiz: Ayağının biri aksıyordu. (K.K.22) Kars
Topal Elesger (Ali Asker) : Ayağının biri aksıyordu.(K.K.12) Esenyayla
Topal Eset (Esat) : Aksayarak yürüdüğü için bu lakap verilmiştir. (K.K.12)
Esenyayla
Topal Hamit: Bir ayağı aksardı. (K.K.26) Kars
Topal Hasan: Bir ayağı diğerinden kısa olduğu için bu lakap vrilmiştir. (K.K.18)
Kars
Topal Haydar: Aksayarak yürürdü. (K.K.35) Kars
Topal Heşim (Haşim) : Ayağının biri aksayarak yürüdüğü için bu lakap verilmiştir.
(K.K.12) Esenyayla
Topal İsmeyil (İsmail) : Ayağının biri aksıyordu. (K.K.12)Esenyayla
Topal Meherrem: Aksayarak yürürdü. (K.K.26) Kars
Topal Meşedi: Ayağı aksardı. (K.K.15) Kars
Topal Namaz: Ayağının biri aksadığı için bu lakap verilmiştir. (K.K.11) Koç Köyü
Topal Osman: Sakatlığından dolayı böyle bir lakap kullanılırdı. (K.K.2)Kars
Topal Şener: Ayağı aksıyordu. (K.K.35) Kars

3.1.3. ÇeĢitli Fiziksel Özellik veya DavranıĢlarından Dolayı Hayvanlara


Benzetilmelerine Göre Verilen Lakaplar

»oroz Calal(Celâl) : Sürekli insanlara çatar kavga çıkarırdı, herkese horozlanırdı.


(K.K.28) Bacıoğlu köyü

57
»oroz Levent: Boyu çok kısaydı; ama sürekli horoz gibi kavga çıkarmaya çalışır,
sonra da korkar kaçardı. (K.K.24) İbiş
∏ara Camış Ayhan: Esmer olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.34) Karahan
∏ara Tısdan Adem: Çok esmer olmasından bu lakap verilmiştir. (K.K.31) Selim
∏artal Zeynaf (Zeynep): İri yarı kaba bir kadındı.(K.K.22) Kars
∏aşπa Namaz: Saçının ön tarafında bir top beyaz saç vardı. ( K.K.11) Koç Köyü
∏az Alpaslan: Kendi saçlarını sürekli yolar saçları ile uğraşırdı. (K.K.9) Kars
∏ıdiyh Ali: Keçiye benzerdi. (K.K.3) Kars
∏ıdiyh Erol: Muzip ve hareketli bir yapısı vardı. (K.K.22) Kars
∏ıdiyh Vileyet (Vilayet) : Sürekli keçi sakalı bıraktığı için bu lakap verilmiştir.
(K.K.36) Esenyayla
∏olle Fayit: Sürekli kısa mont giydiği için bu lakap verilmiştir. ( K.K.21) Seydi
∏olliyh Ehmet(Ahmet) : Boyu kısa olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.3) Kars
∏ollo İbat: Boyu çok kısa aşırı küçükmüş. (K.K.4) Küçük Gımılı
∏ollo Ürfan (İrfan): Kısa boylu olduğu için kullanılır. (K.K.6)Digor
∏ollo: Kısa boylu olan insanlara bu lakap verilmiştir.(K.K.20) Aslanoğlu köyü
∏urbağa Ali: Kurbağadan korktuğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.29) Kara Çoban
köyü
∏urbağa Yiyen İlim: Kurbağaları şişirip patlatıyormuş. (K.K.24) İbiş
∏uzu Baş Alirza (Ali Rıza): Kafa yapısı küçük şekilsiz olduğu için.(K.K.21) Seydi
∏uzu Memmet ( Mehmet) :Dişleri küçüktü kuzuya benziyordu. (K.K.22) Kars
Balı« Letif (Lâtif) : Burnu uzun ve eğri olduğu için.(K.K.36) Esenyayla
Baykuş Selçuk: Kaşı gözü baykuşa benzediği için verilmiş. (K.K.19) Akyaka
Biliyh Eli ( Ali): Küçük sarı marı bir şeydi. (K.K.22) Kars
Bir ∏az Hasan: Hiç zengin olmamış, sadece bir kazı varmış.(K.K.24) İbiş
Boğa Musa: Kuvvetli bir insandı. (K.K.24) Kars
Cüce Apo: Kısa boylu küçük olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.12) Esenyayla
Cüce Aziz (Aziz): Küçük, ufak tefekti.(K.K.22) Kars
Cüce Do«dor: Kısa boylu olduğu için. (K.K.19) Akyaka

58
Cüce Ehmet (Ahmet) : Boyu aşırı kısa olması dolayısıyla bu lakap
verilmiştir.(K.K.27) Kıraç köyü
Çakal İse (İsa) : Çakal gibi, kurnaz olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.11) Koç
köyü
Çakal Şenlik: Fazla yolsuzluk işleri yaptığı için bu lakap verilmiştir. (K.K. 21) Seydi
Çekirge Nazire: Zayıf sıska olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.29) Bozkale köyü
Dana Derviş: Konuşmasından dolayı bu lakap verilmiştir. (K.K.22) Kars
Dana Göz Memedeli (Mehmet Ali) : İri iri gözleri vardı, danaya benziyordu.
(K.K.22) Kars
Dana Göz Tuncer: Gözleri çok büyük ve pörtlek olduğu için bu lakap verilmiştir.
(K.K.36) Esenyayla
Dana Zafer: Çok şişman olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.34) Karahan
Deve Memet: Büyük, iri bir adamdı. (K.K.7) Kars
Dinozor Apo: Çok kaba olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.34) Karahan
Durna (Turna ) Boğaz Avdılla ( Abdullah ) : Boynu ince ve uzundu. (K.K.19 )
Akyaka
Eşşeyh ∏ara: kaba her şeye atılan olur olmaz konuşan davranışlarını ölçüp biçmenin
bir insandı.(K.K.12) Esenyayla
Eşşeyh Fırat: Kafası geç basan, olayları geç anlayan biri olduğu için bu lakap
verilmiştir.(K.K.4) Küçük Gımılı
Eşşeyh Fiko: Laftan anlamayan biri olduğu için verilmiştir. (K.K.19) Akyaka
Eşşeyh Nebi: Çok kaba davranışları vardı. (K.K.2) Kars
Feriyh Neriman: Güzel, genç kadın olduğu için bu lakap verilmiştir.(K.K.30) Kars
İneyh Seyfullah: Söz dinlemez, laftan anlamaz bir insandı. (K.K.8) Kars
Kaplumbağa Nesim: Yavaş yürüdüğü için bu lakap verilmiştir. (K.K.34) Karahan
Kuş Esben: Yaşına göre davranmadığı için bu lakap verilmiştir.(K.K.19) Akyaka
Kuş Meydi (Mehdi) : Kuş kadar aklı yok, zekası biraz kıt bir insandı. (K.K.4) Küçük
Gımılı
Kuş Meyti( Mehti) : Kuş gibi bütün evleri gezermiş, evde oturmazmış. (K.K.24) İbiş
Leyleyh Alpay: Çok zayıf, uzun olduğu için verilmiştir. (K.K.16) Kars

59
Maymun Abbas: Yüz şeklinden dolayı böyle söylenirdi. (K.K.12) Esenyayla
Midilli Turgay: Tipi, görünüşü midilli atına benzerdi. (K.K.34) Karahan
Miniyh Kuş Asya: İri yarı, uzun boylu olduğu için bu lakap verilmiştir.(K.K.30) Kars
Misir Abuzer: Kendini çok fazla beğenirdi, hindi gibi kabarırdı. (K.K.24) İbiş
Ördeyh Veli: Sürekli burun şekli ördeklere benzediği için.(K.K.19) Akyaka
Penguen İrfan: Yürüyüşünden dolayı verilmiştir. ( K.K.16) Kars
Pire Murat: Küçük olduğu için bir de fırlama çok hareketli bir insandı. (K.K.4)Küçük
Gımılı
Pişiyh Aslan: Uyanık, hep gözleri fıldır fıldır, kedi gibi. (K.K.24) İbiş
Sansar Emin: Hızlı hareket ediyordu. Bir de kısa boyluydu. (K.K.5) Kars
Sarı Pişiyh Minniyh (Binlik): Çok sarı ve mavi gözlü olduğu için kediye
benzetilirmiş. (K.K.25) Esenyayla
Sıçan Kâmil: Fareden korktuğu için bu lakap verilmiştir.( K.K.29) Kara Çoban köyü
Sıçan Usuf (Yusuf): Bağı, bahçeyi durmadan kazardı. ( K.K.19) Akyaka
Tavşan Doda« Elbeyi: Dudaklarının ucu ileriye doğru olduğu için.(K.K. 21) Seydi
Tavşan Salman: Aşırı korkak olduğu için verilmiştir. (K.K.24) Kars
Tısdan Tahsin: Çok esmer olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.21) Seydi
Tilki Cengiz: Çok kurnaz olduğu için verilmiş.(K.K.19) Akyaka
Tilki Ehmet (Ahmet) : Çok kurnaz, gözü açıktı.(K.K.22) Kars
Tilki Memet: Kurnaz olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.2) Kars
Tilki Servet: Çok uyanık davrandığı için bu lakap verilmiştir.(K.K.21) Seydi
Tilki Şakir: Çok kurnaz bir insandı. (K.K.34) Karahan
Tosun İrfan: Kısa, dolgun bir insandı.(K.K.22) Kars
Tosun İsmeyil ( İsmail) : Hayvan işi yapardı. ( K.K.22) Kars
Toyo« Habib: İşlerini yaparken çok titiz ve yavaş çalışıyormuş. (K.K.28) Bacıoğlu
köyü
Toyu« Sefer: Korkak olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.12) Esenyayla
Toyu« Söyün ( Hüseyin) :Pısırık, korkak bir insan bu lakap verilmiştir. (K.K.22)
Kars

60
Tülkü Ağa: Tilki gibi kurnaz, bilmiş bir insandı, kimse onu kandıramazdı. (K.K.24)
İbiş
Vampir Erkan: Eline fırsat geçince insanları sömürdüğü için bu lakap verilmiştir.
(K.K.34) Karahan
Yorğa Apoş: At gibi gezişi vardı.( K.K.19) Akyaka
Zağar Tufi ( Tufan) : Aşırı kısa ve sinsi olmasından dolayı bu lakap verilmiştir.
(K.K.31) Kars

3.1.4. DavranıĢ, Huy, Karakter Gibi Sebeplere Göre Verilen Lakaplar

Acı Meyti (Mehti): Çok doğru konuşan, açık sözlü, acı konuşan. (K.K.4) Küçük
Gımılı
Alasarsa« Zeki: Yarım akıllı, sersem bir insandı. (K.K.6) Çıldır
Akay Beş Mark: Kızı Almanya’da yaşayan bir Türkle evlendikten sonra adam sürekli
mark kullanıyormuş, her gittiği markette beş mark harcıyormuş. Bu yüzden herkes
beş mark demeye başlamış. (K.K.34) Karahan
Aloy: Çok çalışkan becerikli olanlara bu lakap verilmiştir. (K.K.19) Delever
Aloy İbraham (İbrahim): Ateşli ateşli, hızlı hızlı konuşurdu. (K.K.12) Esenyayla
Ar«eyin Memet: Rahat, uyuşuk biriydi. (K.K.15) Kars
Arvat Salih: Kadın gibi davranırdı, bir de korkak bir insandı. (K.K.12) Esenyayla
Atam Abbas: Konuşma şekli, atam kelimesini çok kullanması.(K.K.12) Esenyayla
Aya«lı Gazete Yusuf: Her şeyi millete yaydığı için bu lakap verilmiştir. (K.K.19)
Akyaka
Ayı Boğan Ersin: Yemeğe saldırarak yerdi, hiç yemek yememiş gibi davranırdı.
(K.K.25) Akyaka
Ayı Boğan Volki: Çok güçlü ve kendinden çok büyükleri bile devirmesinden ayrıca
bala çok düşkün olmasından bu lakap verilmiştir. (K.K.31) Kars
Balam ∏urban: Her sözünün arkasından balam kelimesini söylerdi. (K.K.12)
Esenyayla
Bez Bebek Aπa: Süslü püslü gezerdi.(K.K.34) Karahan
Bıça«çı Veli: Kavgalarda durmadan bıçak çeker, sonra kaçarmış. (K.K.8)Kars

61
Bıdılπa Memet (Mehmet): Çok konuşurdu. Bunun için verilmiştir.(K.K.33) Sosgert
Bili Esat: Çabuk çabuk konuşurdu. (K.K.22)Kars
Burun ∏ıran Avdılla (Abdullah): Kavga ederdi sürekli. (K.K.15) Kars
Calo Nejdet: Sürekli yalan söylerdi. (K.K.36) Esenyayla
Cello Çetin: Boş boş gezerdi, işi gücü yoktu. (K.K.35) Kars
Cello Mevlüt Abi: Eski kabadayılardan, her türlü olaya karışırdı.(K.K.5)Kars
Cengüş Ehmed (Ahmet) : Çok bağırarak konuşurdu. (K.K.12) Esenyayla
Cıdır ∏ara: Kaba, her şeye atılan olur olmaz konuşan, davranışlarını ölçüp biçmeyen
bir insandı. (K.K.12) Esenyayla
Cığ Cığ Abbaseli (Abbas Ali) : Konuşma biçimi, ses tonu çok ince çıkardı. (K.K.12)
Esenyayla
Cıvı« Adil: Yılışık olduğu için bu lakap verilmiştir.(K.K.36) Esenyayla
Ciπılı Memed (Mehmet) : Hızlı, atak bir insandı. (K.K.2) Kars
Cin Kerim: Uyanık bir insandı. (K.K.8) Kars
Cin Salatın: Şeytana pabucu ters giydiren, cin gibi biriydi. (K.K.24) İbiş
Cindoy Eli (Ali) : Aşırı asabi bir insandı, sinirliydi (K.K.25) Akyaka
Cinπar Hasan: Her şeyde kavga çıkardığı için bu lakap verilmiştir. (K.K.36)
Esenyayla
Cingöz Mico: Çok açıkgöz, uyanık olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.34)
Karahan
Cinni Hannar (Hanlar): Çok sinirli, huysuz bir insan olduğu için bu lakap verilmiştir.
(K.K.34) Karahan
Cinni Hebip (Habip):Çılgın, deli bir insandı. (K.K.35) Kars
Cinni Durdağı: Aşırı sinirli biri olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.19) Demirkent
Cinni İse (İsa) : Deli, asabi, sinirli bir insandı. (K.K.11) Koç köyü
Cinni İsmeyil (İsmail) : Tez parlayan, deli, hemen kızan bir insandı. (K.K.6) Arpaçay
Cinni Tecoş: Çabuk sinirlendiği, asabi olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.20)
Kars
Cıπa Keklik: Cıπa, araya giren demektir. (K.K.11) Karakale köyü
Cıπı Tuncay: Cıπı, araya giren demektir.(K.K.34) Karahan

62
Çapar Hüseyin: Çalıp çırpan, vurup kıran bir insandı. (K.K.12) Esenyayla
Çapıt Yiyen Gürbüz: Elbiseleri ne kadar eskise de tekrar tekrar giydiği için bu lakap
verilmiştir. (K.K.36) Esenyayla
Çapbo: Çok gezen, evinde durmayan kişiler için kullanılır. (K.K.18) Akyaka
Çasdavoy Abbas: Çok hızlı gezdiği için, değişik yürüdüğü için bu lakap verilmiştir.
(K.K.19) Akyaka
Çeçce Kenan: Koç gibi güçlü olanlar için kullanılır. Bu kişinin güçlü bir yapısı
vardı.(K.K.6) Polat köyü
Çengel Hasan: Cingar olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.12) Esenyayla
Çıkıdı Gasım (Kasım): Tenekeci, tenekeye vurdukça çık çık ses çıkarmış. (K.K.12)
Esenyayla
Çirtiyh Hasan: Konuştuğun da çit çit ses çıkardı. (K.K.4) Küçük Gımılı
Dadaş İbraham: Erzurumlularla çok yakınmış. Bütün arkadaşları Erzurumluymuş.
(K.K.4) Küçük Gımılı
Deli Abbas: Sinirli, Asabiydi. (K.K.12) Esenyayla
Deli Aslan: Davranışları normalin dışında ve zeka seviyesi biraz düşük olduğu için
bu lakap verilmiştir. (K.K.32) Kağızman
Deli Celal: Asabi bir insan olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.35) Kars
Deli Durdağı: Anormal davranışları vardı. (K.K.19) Akyaka
Deli Eli (Ali): Ağzına geleni konuşan bir insandı. (K.K.4) Küçük Gımılı
Deli Hüseyin: Davranışları anormaldi. (K.K.22) Kars
Deli İbrahim: Aksi, huysuz bir insan olduğu için bu lakap verilmiştir.(K.K.33)
Sosgert
Deli İmdat: Çabuk parlayan, sinirli bir insandı, sakin değildi. (K.K.12) Esenyayla
Deli İsrafil: Davranışları tutarsızdı, sinirli asabiydi. (K.K.12) Esenyayla
Deli Mama: Deli dolu biri olduğu için bu lakap verilmiştir.(K.K.29) Karaçoban köyü
Deli Memed (Mehmet) : Kızgın adamdı, hızlı konuşurdu. (K.K.8) Kars
Deli Memet: Köyde yaşayan Mehmet, eşini ve çocuklarını kazada kaybettiği için akli
dengesini yitiriyor. (K.K18)Yeniköy
Deli Rufet (Rıfat) : Sinirli bir insan olduğu için verilmiştir. (K.K.32) Kağızman

63
Deli Şakir: Sinirli, sert yaratılışlı bir insandı. (K.K.12) Esenyayla
Deli Zazan: Mahallenin kabadayısıydı. (K.K.8) Kars
Deliyhbaş Nevzat: Hiçbir lafı kafasında tutamaz, çabuk unuturdu. (K.K.36)
Esenyayla
Derviş: Çok başarılı olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.18) Kars
Dığır Bığır Mehemmed (Mehmet) : Çok konuşurdu. (K.K.8) Kars
Dıydı« Murtaza: Olmadık yerlerde olmadık laflar ederdi.(K.K.19)Demirkent
Diyh Şapπa Ehsan: Şapkasını dik taktığı için bu lakap verilmiştir. (K.K.19) Seydi
Dobra Yaşar: Dürüst, dobra bir insan olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.21)
Seydi
Duda Bekir: Korkak olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.24) İbiş
Düşdüş Avdılla (Abdullah) : İnsanlara şirinlik yapıp kandırdığı için bu lakap
verilmiştir. Esenyayla
Eci Seleddin: Çocukken kullandığı ilk kelime eciymiş. (K.K.11) Tepe köyü
Eçece Meherrem (Muharrem) : Konuşurken çenesi çok titrediği için bu lakap
verilmiştir.(K.K.36) Esenyayla
Elde Ölen Mustafa: Çok sıkı pazarlık yapardı. (K.K.22) Kars
Emeyhli Usuf (Yusuf) : Genç yaşından itibaren çalışmadığı için bu lakap verilmiştir.
(K.K.19) Akyaka
Ere Hasan: Harflerin üzerine bastırarak konuşurdu. (K.K.8) Kars
Ergezer Gazoy: Bekar kızlara sürekli koca aradığı için bu lakap verilmiştir.(K.K.36)
Esenyayla
Erkek Güzeli: Çok çirkin, esmer olanlar için bu lakap kullanılır. (K.K.2) Kars
Etelek Ütelek: Çok panik insanlar için kullanılan bir lakaptır. (K.K.20) Arslanoğlu
Köyü
Fakat Irza (Rıza): Her cümlesinde “fakat” olduğu için bu lakap verilmiştir.(K.K.36)
Esenyayla
Fantı Turan: Kumarbaz olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.34) Karahan
Fırtına Ali: Çok kavgacıydı, iyi kavga ederdi. (K.K.2) Kars

64
Fırtına Sofi (İsmail) : Çok hızlı olduğu için ve babasının da imam olmasından dolayı
bu lakap verilmiştir. (K.K.31) Kars
Fızılı Paşa: Palavracı, yalan konuşan bir insandı. (K.K.4) Küçük Gımılı
Filliyh Subay: Ortalıkta başıboş dolaşırdı. (K.K.19) Akyaka
Firfiriyh Hatun: Çok hızlı hareket eden, yerinde duramayan bir kadındı. (K.K.15)
Akyaka
Foter Kemal: Başından fötür şapkasını çıkarmazmış; fötür şapkasız kimse görmemiş.
(K.K.24) İbiş
∏anfetci Cengiz: Cebinde hep şekerleme bulunurdu, sürekli şekerleme yerdi.(
K.K.19) Akyaka
∏ara Abuzer: Sürekli kara haber yaydığı için bu lakap verilmiştir.(K.K.36)
Esenyayla
∏avat Mirza: Dokuz defa evlenmişti. (K.K.13) Kars
Gâvır Alı (Ali): Çok zengin bir insan; ama çok cimri. Fakire fukaraya el uzatmayan
bir yapısı vardı.(K.K.4) Küçük Gımılı
∏ıcını Nuran: Çocukluğunda dişlerini çok gıcırdatırmış. (K.K.11) Karakale
∏ıllı Musa: Hiç tıraş olmazdı, senede bir tıraşa giderdi. (K.K.34) Karahan
∏ırcı Vırcı Sefo: Ortalığı karıştıran bir insandı. (K.K.8) Kars
∏ırmızı Kazım: Utanmaz olan, içten pazarlıklı bir insandı. (K.K.20) Kars
∏ıvlasız Camal (Cemal): Kıblesiz, inançsız, namaz dua bilmeyen bir insandı. (K.K.6)
Okçuoğlu köyü
∏ız Bekir: Tavırları bayanı andırırdı. (K.K.4) Küçük Gımılı
∏ız Tarkan: Konuşması kız gibiydi, fazla Türkçeleyerek konuşurdu. (K.K.34)
Karahan
∏ızıllı Telli: Telli adındaki kadın çok altın takardı. (K.K.22) Kars
Gij Gurban (Kurban) : Sarsak, aptal bir insan olduğu için bu lakap verilmiştir.
(K.K.19) Demirkent
∏okπan Hikmet: Çok dik yürüdüğü için, özellikle geceleri eklemlerinin fazla
oynatmadan dik yürürdü. (K.K.24) İbiş
∏olu Yo« Mahmut: Tek kolunu sallamaz, sabit tutardı. (K.K.25) Akyaka

65
Gónt Eli (Ali): Laftan anlamaz kalın kafalı olduğu için bu lakap verilmiştir.(K.K.25 )
Akyaka
∏op ∏op Paşa: Cümlelerinde sürekli gop gop dediği için yani gop gop (git git)
anlamına geliyor.(K.K.36) Esenyayla
∏oreyh İsmet: Kafası geç basan, geç anlayan bir olduğu için bu lakap
verilmiştir.(K.K.13) Kars
Gözüm Allahverdi: İnsanlara hep ay gözüm dediği için bu lakap verilmiştir. (K.K.19)
Akyaka
∏uπu Musa: Sanki sürekli bir şey işitirmiş gibi yapardı. (K.K.11) Karakale
Gülbahar Metin: Sanatçı taklidi yapardı. (K.K.9) Kars
Hanım Eli (Ali) : Süslü püslü, cilveli gezerdi. (K.K.12) Esenyayla
Hekkallah Muhammet: Konuşmasında hep hekkallah dermiş. (K.K.12) Esenyayla
Hello Murtaza: Havadan nem kapan, çabuk alınan bir insan olduğu için bu lakap
verilmiştir. (K.K.36) Esenyayla
»ını« Sefer: Burnundan konuştuğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.8) Kars
»iber Şevket: Etraftaki küçük taşları toplayıp kullanırmış. (K.K.21) Seydi
Hobbey Ezim: Her şeye atılan bir insandı. (K.K.12) Esenyayla
Homrut Daşo: Pis poğaz bir insan olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.21) Seydi
Hopulu Ekber: Düşünmeden konuşurmuş, geveze, kavgacı olduğu için bu lakap
verilmiş. (K.K.24) İbiş
»or«or Celal: Konuşurken uyur gibi horuldadığı için bu lakap verilmiştir. (K.K.24)
Kars
Hozu Navrız (Nevruz) : Söylenenleri geç anlayan biri olduğu için bu lakap
verilmiştir. (K.K.36) Esenyayla
Hozu Seyfettin: Laf anlamaz, laf kanmaz biri olduğu için bu lakap
verilmiştir.(K.K.12) Esenyayla
Hökü Turgut: Hüküm sahibi, önde giden bir yapıdaydı. (K.K.8) Kars
İngiliz Kemal: Bir İngiliz hayranlığı vardı. İngiltere'ye gitmiş yabancı dilde şaka
yapardı. (K.K.5) Kars
İt Oynadan Cemal: Ele avuca sığmaz, muzip bir insandı.(K.K.12) Esenyayla

66
Jilet Adem: Sürekli düzgün, ütülü elbiseler giyerdi. (K.K.2) Kars
Kaniş Salman: Başıboş köpekler gibi gezdiği için bu lakap verilmiştir. (K.K.19)
Akyaka
Kâr İsmet: İşine gelmeyen şeyleri duymazlıktan geldiği için bu lakap verilmiştir.
(K.K.34) Karahan
Kargo Yakup: Bir yere giderken insanlara yardım edip eşyalarını taşıdığı için bu
lakap verilmiştir. (K.K.34) Karahan
Kesiyh Ehmet (Ahmet): Sürekli param yok dermiş, kesat bir insanmış. (K.K.3)
Arpaçay
Kıtdiri Gencay: Dengesiz, tutarsız davranışları vardır. (K.K.8) Kars
Kirri Seyfo: Pasaklıydı. (K.K.35) Kars
Kirri Müzefer: Pasaklı gezerdi sürekli. (K.K.25) Akyaka
Komiyh Memedeli (Mehmet Ali): Görüntü itibariyle komik bir insandı, ayrıca çok
espirili şakacı bir kişiliği vardı. (K.K.22) Kars
Kór Muhdar (Muhtar) : Gözlerini güneşte çok kırpıştırır, açamazdı. (K.K.11)
Karakale
Kór Musa: Gözleri yumuşuk gibiydi. Gözlerini kısarak bakardı. (K.K.23) Kars
Köyneyhsiz Beşir: Fakir bir insandı. (K.K.6) Tepecik köyü
Kuşu Zülfünaz: Çocukken çok hareketli, ufak tefek, ele avuca sığmazmış. (K.K.11)
Karakale
Künde Sayan Gülgez: Çok cimri olduğu için bu lakap kullanılmıştır. (K.K.6) Tomarlı
köyü
Künde Sayan Muğdet: Hanımı ekmek pişirirken ekmekleri sayarmış kimseye
vermesin diye. (K.K.34) Karahan
Lafazan Ehmet (Ahmet) : Çok abartılı konuşurdu. (K.K.11) Karakale
Lafcı Sedat: İnsanlar arasında laf taşırdı.(K.K.34) Karahan
Lâkin Baba: Her sözünde lakin kullanırdı. (K.K.12) Esenyayla
Lal Atilla: Hiçbir konuşmada yorum yapmaz, sürekli sessiz olduğu için bu lakap
verilmiştir. (K.K.34) Karahan

67
Lal Söyün (Hüseyin) : Her şeye suskun kaldığı için bu lakap verilmiştir. (K.K.21)
Seydi
LalloMustafa: Konuşmayı beceremeyen biriydi. Ağzının içinde gevelerdi.(K.K.13)
Kars
Lom Bayram: Çok güçlü, kuvvetli olduğu için ( K.K.24) İbiş
Lom Velet: Çok sert, ters bir yapısı vardı. (K.K.3) Tepecik köyü
Lopbaz İsa: Büyük konuşan, gereksiz konuşan anlamında kullanılır. (K.K.7)
Lopbaz Hemdi (Hamdi): Çok konuşan, konuştuğunun ağırlığı olmayan bir insandı.
(K.K.6) Selim
Lotu Bayram: Büyük konuşan, boyundan büyük laflar eden bir insandı, edebaz.
(K.K.35) Kars
Lotu Songül: Şakacı, şen şakrak çok konuşan bir kadındı. ( K.K.6)Tihnis
Mınge Terlan: Burnundan konuştuğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.29) Bozkale
köyü
Mınπıdı Ali: Ağzında lafı geveleyerek konuşurmuş. (K.K.24) İbiş
Mınπıdı Bayram: Ağzının içinde konuştuğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.19)
Demirkent
Mırtoy Kemal: Her şeye konuştuğu için bu lakap verilmiştir.(K.K.21) Seydi
Miziyhli Mevlit: Çocukken yatağa kaçırırdı. (K.K.34) Karahan
Münafık Yıldız: Düşünce tarzı kötü olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.29)
Bozkale köyü
Münkür Usup (Yusuf):Çok pis niyetli, art niyetli davrandığı için bu lakap
verilmiştir.(K.K.19) Akyaka
Münzür Seyfi: Çok ziyankar bir insan olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.34)
Karahan
Mütü Ürfet: Saçlarına hep jöle sürerdi. Bir de konuşması falan hep kadın gibiydi.
(K.K.8) Kars
Nağı Şadı: Şakacı, latife yapan, komik bir insandı. (K.K.6) Selim
Osdura«lı Yaşar: Sürekli gaz çıkardığı için için bu lakap verilmiştir.(K.K.19) Akyaka
Oynarbaş Melihşah: Konuşurken kafasını sallarmış. (K.K.21) Seydi

68
Ölü Aşkın: Hayattan vazgeçmiş gibi davranır.(K.K.36) Esenyayla
Ölü Yiyen Tayyar: Bedavacı, para vermezdi hiçbir şeye. (K.K.9) Kars
Ölü Yiyen Burhan: Çok cimri biri olduğu için bu lakap verilmiştir.(K.K.28)
Palağ Nahat (Nihat) : Çok uyuşuk, beceriksiz olduğu için. (K.K.21) Seydi
Palavracı Recep: Konuşmaları tutarsız, gerçekçi olmadığı için bu lakap verilmiştir.
(K.K.21) Seydi
Pallo Zafer: Kıyafetine dikkat etmeyen bir insandı.(K.K.34) Karahan
Pekoz: Çok kabadayı bir insandı. (K.K.8) Kars
Pij Kazım: Üç kağıtçı bir insandı. (K.K.22) Kars
Pitdi Kerim: Çok kaşındığı için bu lakap verilmiştir. (K.K.10) Kars
Pitdi Safiye: Saçında sürekli bit olduğu için, temiz olmadığı için bu lakap verilmiştir.
(K.K.19) Akyaka
Pitdi Ba«çeli: Bitli, kirli, pasaklı gezdiği için.(K.K.12) Esenyayla
Po«lu Sekine: Çocukları, kendi, üstü başı, evi her yeri kirliydi.(K.K.25) Akyaka
Poşa Hasan: Çirkef bir insandı. (K.K.35) Kars
Poşa Kadir: Şımarık, terbiyesiz olduğu için. (K.K.24) İbiş
Put Muharrem: Çok donuk bir yapısı vardı. (K.K.9) Kars
Sakal Memet (Mehmet) : Otuz yıldır sakalları var, hiç kesmemiş.(K.K.5)Kars
Sakπız Çiğneyen Yolcu: Sürekli sakız çiğnerdi. (K.K.12) Esenyayla
Sala«ana Cemil: Avare dolaşır, iş yapmazmış. (K.K.19) Akyaka
Sefiyh İbraham (İbrahim) : Saf, aşırı iyi niyetli bir insandı. (K.K.6) Selim
Sefiyh Namaz: Saf, aklı kıt biriydi. (K.K.11) Karakale
Seliyhli Bayram: Ağzından tükürükler saçarak konuşurdu. (K.K.12) Esenyayla
Seliyhli Turan: Salyalı, burnu akan bir insandı. (K.K.25 ) Akyaka
Seysederek Esma: Aklından biraz kıttı. Yarım akıllıydı. (K.K.29) Bozkale Köyü
Sulu Fidat: Her şeye ağzı sulanarak bakar, pisboğaz.(K.K.36) Esenyayla
Süslü Bekir: Çok süslü, bakımlı dolaşırdı. (K.K.2) Kars
Şello Bayram: Giyimine dikkat etmeyen bir insan olduğu için bu lakap verilmiştir.
(K.K.12) Esenyayla
Şeytan Ağa: Fırıldakçı, ortalığı karıştıran bir insandı. ( K.K.4) Küçük Gımılı

69
Şeytan İse: Bilmiş, davranışlarında uyanık bir insandı. (K.K.12) Esenyayla
Şeytan Muharrem: Kafası hep şeytanlığa çalışırdı. (K.K.19) Demirkent
Şeytan Şükrü: Çok fesat, fena bir insan olduğu için. (K.K.36) Esenyayla
Şıldırım Şıp: Aceleci insanlar için kullanılır. (K.K.20) Arslanoğlu Köyü
Şiπo İbraham: Her şeye koşan, her şeye ön ayak olan biriydi. (K.K.22) Kars
Şillo Ahmet: Ürkek olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.24) İbiş
Tanko Memmed (Mehmet) : Kız gibi davranışları vardı. (K.K.13) Kars
Tecirbe ∏ara: Bilgili, her şeyi tecrübe eden bir insandı. (K.K.4) Küçük Gımılı
Tırı«lı Veli: Sürekli gaz çıkarırmış. (K.K.8) Kars
Tilkiler: Üç kağıtçı kurnaz oldukları için bu lakap verilmiştir. (K.K.33) Sosgert
Tiryaki Saffet: Sigara ve içki bağımlısıymış. (K.K.22) Kars
Trip Sena: Çok trip attığı için bu lakap verilmiştir. ( K.K.17) Kars
Tumanı Tüşüyh Talip: Beline hiç kemer takmadığı için pantolonu hep belinden düşer
gibi olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.21) Seydi
Tüllabi Memedeli (Mehmet Ali): Üç kağıtçı, her şeyi becerebiliyor. (K.K.4) Küçük
Gımılı
Ustura Kemal: Çok kavgacı, kavgalarda hep ustura kullanırdı. (K.K.2) Kars
Üşgüreyhci Nesip: Sürekli ıslık çalarmış. (K.K.8) Kars
Vızı Halil: Ses tonundan dolayı verilmiştir. Çok konuşan bir insandı. (K.K.12)
Esenyayla
Vercüş Cabbar: Berduş, aylak aylak gezerdi. (K.K.15) Kars
Yalama Doda« Servet: Dudağını sürekli yalarmış. (K.K.19) Akyaka
Yalancı Seyfet: Çok yalan konuştuğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.34) Karahan
Yayla ∏ancığı Burhan: Her yeri dolaşıp gezdiği için. Çok gezdiği için bu lakap
verilmiştir.(K.K.19) Akyaka
Yeryeri Tehman: Çok hızlı ve tuhaf yürüdüğü için bu lakap verilmiştir. (K.K.34)
Karahan
Yezid Celal: Acımasız biri olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.19) Bacıoğlu
Yumuşak Diken Temel: Alttan alarak işini görürmüş. (K.K.24) İbiş

70
Zarπana Fahri: Çok espirili, gırgır şamata bir insan olduğu için bu lakap verilmiştir.
(K.K.34) Karahan
Zığlı Cengiz: Sürekli kirli, üstü başı pis gezdiği için verilmiştir.(K.K.25) Akyaka
Züyürt Veli: Hep parasızdı. (K.K.22) Kars

3.1.5. Yörede MeĢhur OlmuĢ Ata Adına Göre Verilen Lakaplar

Abbaslar: Gürcistan'dan gelme, dedelerinin ismi Abbas’mış onun soyundan gelen


çocuklara da Abbaslar denmiş. (K.K.7)
Ala Paça Burhan: Dedelerinin atının ayağı beyazmış ve o sülaleyi herkes bu isimle
tanırmış. (K.K. 21) Seydi
Asdangil: Dedelerinin ismi Aslan’mış. (K.K.11) Koç Köyü
Ballolar: Dedenin adı Ballo’ydu ve o sülaleyi herkes bu isimle tanırdı. (K.K.26 )
Kars
Baydalar: Popo kısımları çok geniş yapıda olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.33)
Sosgert
Buda«lar: Budak dedelerinin ismi, sülale bu isimle anılırdı.(K.K.11) Karaköy
Cızda«lar: Sürekli kuyruk yağını kavurup yiyorlarmış. (K.K.11) Koç köyü
Cüce Eyhmedin Çocuhları: Dedeleri çok kısa boyluydu. Daha sonra da bu soydan
gelenler bu lakapla tanınmışlar. (K.K.27) Kıraç Köyü
Ceferoğulları: Dedelerinin ismi Cafer, onun soyundan gelen sülaleyi herkes bu isimle
tanır. (K.K.30) Akyaka
Çobanoğlu: Sülale ismi, dedeleri çobanlık yaparmış.(K.K.22) Kars
Eyhberler: Dedelerinin isminden geliyor. (K.K.33) Sosgert
Eşrefgil: Dedelerinin ismi Eşref, Karabağ’dan gelmiş. (K.K. 11) Koç köyü
Fetirπıranlar: Bir ailenin büyüğüne verilen lakap ondan olan çocuklara da aynı
lakapla hitap etmişler. (K.K.7)
∏assolar: Dede ismi Kasım onun kısaltması Gasso. (K.K.26) Kars
∏az Mürselin Çocuhları: Dedelerinin ismi, dedeleri çok yüksek sesle
konuşurmuş.(K.K.26) Kars
∏oπular: Çok çirkin bir sülale oldukları için bu lakap verilmiştir. (K.K.33) Sosgert

71
∏oturlar: Dedesine uyuz düştüğü için kullanılmıştır. (K.K 32) Uzunzayım
∏ulular: Dedelerinin adının Gulu olduğuna söylediklerinden köylüler de bu adı
kullanmışlar. (K.K.6 )Karakale köyü
∏urvangil: Dedelerinin ismi Kurban ve o sülaleyi herkes bu isimle tanır. (K.K.11)
Koç Köyü
Hacılar: Dedeleri ilk hacca gidenlerdenmiş. (K.K.11) Koç köyü
Hacıoğulları: Babaları hacca gittiği için bu lakap kullanılmıştır. (K.K. 32) Dikme
Hamitler: Dedelerinin adını kullanmışlar. (K.K.35) Kars
Hasan Öğü: Savaştan sonra gelip yerleşmişler, zengin sürekli yemek verirlerdi.
(K.K.11) Koç köyü
Heydarlar: Dedelerinin adı Haydar. Bu soydan gelenlere denilmiştir. (K.K.33)
Sosgert
»ıdırlı: Dedelerinin ismini almışlar ve o sülaleyi herkes bu isimle tanır. (K.K. 11)
Koç köyü
»ıllihler: Dedesi çoban olduğu için kullanılmıştır. (K.K 32) Uzunzayım
Hümbetliler: İlk dedelerinin adı Hümbet olduğu ve bu isimle anılmak istedikleri
bilinir. (K.K.6) Tomarlı
Hüsnügiller: Dedelerinin ismi Molla Hüsnü idi, hafızdı, sülale bu isimle anılırdı.
(K.K.11) Koç köyü
İfonun Takımları: Dedenin adı İfo ve o sülaleyi herkes bu isimle tanır. (K.K.26) Kars
Keçel Ehmedin Çocuhları: Dedesi kelmiş kafasında saç yokmuş.(K.K.26) Kars
Kuştuoğulları: Dedesi kuş uçururmuş. Bu yüzden sülale bu lakapla
anılmıştır.(K.K.32) Uzunzayim
Lal Usufgil: Dedeleri kekeme olduğu için Lal Yusuf denilmiş, ondan olan çocuklarda
bu lakapla anılmış. (K.K.11) Koç köyü
Mansurgiller: Dedelerinin ismi Mansur ve o sülaleyi herkes bu isimle tanır. (K.K.11)
Karakale
Mecitgiller: Dedelerinin ismi Mecit ve o sülaleyi herkes bu isimle tanır. (K.K.11)
Koç köyü
Meytioğulları: Dedelerinin ismi Mehdi.(K.K.22) Kars

72
Mırronun Çocuhları: Dedelerinin lakabı Mırro ve o sülaleyi herkes bu isimle tanır.
(K.K.26) Kars
Molla Bayramgil: Dedeleri Molla bayram, çok iyi hafız. (K.K.11) Koç köyü
Nazdıgiller: Nenelerinin ismini almışlar.( K.K.11) Koç köyü
Nebiler: Dedelerinin ismi Nebi isminde bir adam ve o sülaleyi herkes bu isimle tanır.
(K.K.27) Kıraç köyü
Nesipgiller: Dedelerinin ismi Nesip ve o sülaleyi herkes bu isimle tanır. (K.K.11)
Koç köyü
Omargiller: Omar dedelerinin ismi ve o sülaleyi herkes bu isimle tanır. (K.K.11)
Koç köyü
Sado Takımı: Büyük dedenin adı Sadettin ve o sülaleyi herkes bu isimle
tanır.(K.K10)Kars
Şemiller: Dedenin ismi Şamil, bir sülaleye verilen isim. (K.K.11) Karakale
Şiroylular: Şiroy dede ismi, ondan doğan çocuklarda Şiroylular denmiş.(K.K.22 )
Kars
Tenekeci Seyfettingil: Dedeleri Seyfettin Usta tenekecilik yapardı, sülale sonradan
bu isimle anılmış. (K.K. 11) Koç köyü
Tipoğulları: Dedelerine Tip derlermiş. (K.K.22) Kars
Topallar: Dedeleri topalmış, büyük babalarının lakabıyla tanınmışlar. (K.K.3)
Söyütlü
Yavu«lar: Ahmet Ağa’nın babası bu lakapla anılırmış. (K.K11) Koç köyü
Yeddi Reyhler: Nineleri kafalarına çok renkli yazma sararmış ve o sülaleyi herkes bu
isimle tanırmış. (K.K 25) Akyaka
Yetimoğulları: Dedeleri ve babaları yetim olduğu için böyle bir lakap verilmiştir ve o
sülaleyi herkes bu isimle tanır. (K.K.12) Kars
Yolcugil: Dedi ismi Yolcu onun soyundan gelenlere de bu lakap verilmiş. (K.K.11)
Koç köyü

73
3.1.6. Anne Baba ya da EĢinin Adı, Soyadı ve Kendi Soyadına Göre Verilen
Lakaplar

Ayyılmazlar: Soyisimleri, daha sonra sülaleyi tanıtmak için kullanılmış. (K.K.32)


Kars
Bengı Ehmet (Ahmet) : Soyadı Bangı’dır; ama herkes Bengı derdi. (K.K.12)
Esenyayla
Cici Cemal: Soyadı Cici olduğu için verilmiş. (K.K.16) Kars
Eli Katdanın Gızı Salatın: Babasının ismi ile anılırdı.(K.K.22) Kars
∏ara Zeynebin Çocuhları: Anneleri çok esmerde anne isminden gelme Bir sülale
ismi. (K.K. 26) Kars
Mercan Oğlu: Annesinin ismi Mercan ve anne vefat edince onun ismi ile tanındı.
(K.K.4)Küçük Gımılı
Nebinin Çocuhları: Babalarının ismi Nebi’ydi. Çocukları da bu isimle tanınırdı.
(K.K 26) Kars
Nesalar: Annelerinin adı, anneleri büyütmüş. (K.K.35) Kars
Ölü Memedin Çocuhları: Babaların zayıf iş yapmaz uyuşuk bir insanmış. (K.K.26)
Kars
Peri’nin Uşağı: Annesinin adı lakap olarak verilmiş. (K.K.12) Esenyayla
Piyoşun Oğlu Mete: Annesinin isminden dolayı öyle demişler. Annesinin adı.
(K.K.34) Karahan

3.1.7. Sülale Adına Göre Verilen Lakaplar

»aroşoğlar: Gezmeyi çok sevdikleri için bu lakap verilmiştir (K.K.33) Sosgert


»ohollar: Büyük, kaba yaradılışta oldukları için bu lakap verilmiştir. (K.K.33)
Sosgert
∏adılar: Çok kaba konuştukları için bu lakap verilmiştir. (K.K.33) Sosger
∏akπıllar: Sülale ismi. (K.K.7)
∏aleyhçiler: Aile geçmişte Kalaycılık yapardı. (K.K.36) Esenyayla
∏ara Cahiller: Sülale ismi. (K.K.5)Kars
∏ara Çantalar: Sülale ismi. (K.K.1) Kars

74
∏ara Çullular: Ermenistan’ın Revan köyünden gelme Eskiden Ermenistan’da siyah
kola benzeyen bir kıyafet giyerlermiş, Kars’a geldikten sonra siyah kıyafet giymeye
devam etmişler. (K.K.26) Kars
∏ara Gözder: Gözleri simsiyah olan bir sülale bu lakap verilmiştir. (K.K.33) Sosgert
∏ara Kişiler: Zenci gibi çok esmer bir sülaleydi.(K.K.27) Kıraç köyü
∏arabığlar: Ermeni bir kadınla evlendiği için, kadının ismiydi. (K.K.33) Sosgert
∏arahoşdar: Bir sülale ismi. (K.K.36)Esenyayla
∏arolar: Hepsinin teninde bir esmerlik olduğu için böyle tanınırlardı. (K.K.6) Çıldır
∏avlahlar: Çok kabak, kavun ekerlermiş.(K.K.33) Sosgert
∏ıllözder: Büyük bir sülalenin ismi. (K.K.7)
∏ırgıroylar: Sülale ismi bilinmiyor. (K.K.7)
∏ırmızılar: Kısa boylu şişman yanakları kırmızı olduğu için bu lakap verilmiştir.
(K.K.32) Dikme
∏ızıllı Cezolar: Rusya’dan gelince heybede altın getiriyorlarmış, çuval da delik
olduğu için altınlar tek tek dökülüyor ve biri altınları takip etmiş, bunların evine
kadar gelmiş anlaşılmış ki altınlar bunlara ait Cezo kişinin adı. (K.K.26) Kars
∏olatlar: Sürekli gezerken kollarını salladıkları için bu lakap verilmiştir (K.K.33)
Sosgert
∏urbanlılar: Her sevince, mutluluğa kurban kestikleri söylediğinden bu isimle
tanınırlar. (K.K.6) Selim
Abalar: Anne demektir aba. Bunlarda annelerinin sözünden hiç çıkmazlarmış.
(K.K.33) Sosgert
Ağ Torpa«lar: Evlerinin arkasından beyaz killi toprak çıkarmış evleri bu killi
toprağın üzerindeymiş bu yüzden. (K.K.19) Akyaka
Ağağil: Temiz giyimli, kibar insanlar, ağa gibi yaşarlarmış. (K.K.11) Koç köyü
Aşı«lar: Sülalede ozan çok fazla olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.33) Sosgert
Aynalar: Bir annenin ismi köyün yarısı bu sülaleden oluşuyor.(K.K. 7)
Ayyoylar: Her gün birbirleriyle kavga ettikleri için bu lakap verilmiştir.(K.K.32)
Uzunzayım)

75
Balaπulular: Sülalece küçük yapılı oldukları için bu lakap verilmiştir.(K.K.19)
Akyaka
Balı«çılar: Sürekli balıkçılıkla uğraşan bir sülaleydi. (K.K.26) Kars
Bızıtdar: Olur olmadık yerde gaz çıkarırlarmış.(K.K.33) Sosgert
Celoylar: Eskiden at dizgini yaptıkları için bu lakap verilmiştir.(K.K.33) Sosgert
Ceylanlar: Bir köyden diğer köye hızlı hızlı gelip giderlermiş. (K.K.33) Sosgert
Cıbıllar: Bir sülale ismi. Eskiden çok fakir oldukları için bu lakap
verilmiştir.(K.K.19) Tihniz
Cılılar: Çok zayıf, cılız kemik yapıları çok ince olduğu için bu lakap verilmiştir.
(K.K.33) Sosgert
Cılvızlar: Sülale ismi, cimrilikten dolayı bu lakabı kullanmışlar. (K.K.20) Kars
Cingalar: Zayıf tipli aileler olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.11) Koç köyü
Cocular: Cocu; tavuk, hindi gibi evcil hayvanları çağırırken kullanılır. Onlarda çok
fazla tavuk ve civciv besledikleri için bu lakap verilmiştir. (K.K.33) Sosgert
Çarı«lar: Eskiden ayakkabı olarak çarık giyerlermiş; bu yüzden bu lakap verilmiştir.
(K.K.33) Sosgert
Çatılar: Bellerine Kemer yerine ip bağladıkları için bu lakap verilmiştir.(K.K.36)
Esenyayla
Çıkπıdılar: Bir sülale ismi.(K.K.19) Akyaka
Çiftçiler: Çift eker biçerlerdi, sürekli toprakla uğraşırlardı. (K.K.27) Kıraç köyü
Dildiler: Her şeyi bilmiş bilmiş konuştukları için bu lakap verilmiştir.(K.K.33)
Sosgert
Dudalar: Sülale ismi. Karşılığı net olarak bilinmiyor. (K.K.1) İbiş
Gerezder: Sülaleye verilen isim. (K.K.33) Sosgert
Göyceler: Genellikle sülalece yeşil göz ve sarışın oldukları için bu lakap
verilmiştir.(K.K.33) Sosgert
Hacı Memetler: Sülale bu isimle tanınır. (K.K.1) İbiş
Hacı Veliler: Sülale ismi. Neden bu lâkap verilmiş net bir bilgi yok. (K.K.1) İbiş
Hacılar: O sülalede hacca giden çok oluyormuş. (K.K.11) Karakale

76
Hacıların Hemmet (Himmet ) : Sülaleden gelen isim, sülalede hacca giden çok
olurmuş. (K.K.11) Karakale
Hassaların Çerkez: Sülale ismidir. (K.K.11) Koç köyü
Hassolar: Sülale ismi. (K.K.20) Kars
Hatunoğulları: Sülale ismi. (K.K. 32) Çamurlu köyü
Hosrot Memmet: Sülale ismi. (K.K.15)Kars
Hörreler: Her sabah un çorbası içtikleri için bu lakap verilmiştir. (K.K.19) Akyaka
Hurşutdu: Sülale ismi. (K.K.19) Akyaka
İnceliler: Sülale ismi.(K.K. 32) Çamurlu köyü
Kâlbayı ∏ulular: Allah’ın kulu, sakin insanlardı. Buradan gelmiş olabilir. (K.K.1)
İbiş
Kasımoğulları: Sülale ismi. (K.K. 32) Çamurlu köyü
Kayabaşı Hacı Abbasoğulları: Sülalede çok hacca giden varmış. (K.K.1) İbiş
Kazaklar: Göz yapıları aynı. Kazaklar gibi, net bilgi yok. (K.K.7)
Keçeler: Eskiden keçe yapıp sattıkları için bu lakap verilmiştir. (K.K.33) Sosgert
Keçeye Siyenler: Sırlarını dışarı vermeyenler eve kapananlar kendi dünyalarında
yaşayanlardı. (K.K.6) Arpaçay
Keleler: Sülaledeki herkesin genç yaşta saçları döküldüğü için bu lakap verilmiştir.
(K.K.33) Sosgert
Kó«alar: Evleri küçük ve iç içe olduğu için kullanılmıştır. (K.K.32) Hacı Veli Köyü
Kólalar: Eskiden tarlalardan köklü bitkilerin köklerini toplayıp kışın yaktıkları için
bu lakap verilmiştir (K.K.33) Sosgert
Kórlar: Köydeki hırsızları görmezden gelip ses çıkarmadıkları için bu lakap
verilmiştir. (K.K.33) Sosgert
Kósalar: Soylarında bütün erkekleri sakalsızdı. (K.K.6) Arpaçay
Küle Basanlar: Her şeyden korkup saklandıkları için bu lakap verilmiştir.(K.K.12)
Esenyayla
Kürt Keremgilin Çerkez: Sülale ismidir. (K.K.11) Koç Köyü
Lılı«lar: Sülale ismi.(K.K.3) Tepecik

77
Maloşlar: Eskiden öküz boyunduruğuna maloş yaparlarmış. Meslekleri buymuş.
(K.K.33) Sosgert
Mansuroğulları: Sülale ismi. (K.K. 32) Çamurlu köyü
Mesiler: Sülale ismi. (K.K.7)
Meti Ali Beygiller: Karşılığı net bilinmiyor. (K.K.3) Söğütlü
Nefislerin Hemmet (Himmet) : Sülale ismidir. (K.K.11) Koç köyü
Oruçdular: Sülale ismi net bilgi yok. (K.K.7)
Ördeyhler: Sülalece ördek gibi gezdikleri için. ( K.K.34) Karahan
Özşimşekler: Sülale ismi. ( K.K.32) Kars
Perdler: Sülale ismi. (K.K.3) Tepecik
Rüstemoğulları: Sülale ismi. (K.K.32) Çamurlu köyü
Samağarlılar: Sülale ismi. (K.K.2) Kars
Seferler: Sülale ismi. (K.K.32) Mağaracık köyü
Seyitder: Peygamber soyundan geldiklerine inandıkları için bu lakap verilmiştir.
(K.K.33) Sosgert
Sonπuoğulları: Sülale ismi. (K.K.2) Kars
Sülügiller: Sülük hayvanı besliyorlardı. Bunu sağlık alanında kullanıyorlardı.
(K.K.27) Kıraç Köyü
Şa«bazdılar: Bir sülale ismi. (K.K.30) Akyaka
Şenlikoğulları: Sülale ismi net bilgi yok. (K.K.5)Kars
Şillolar: Sülale ismi. Eskiden çok konuşan geveze insana denirmiş. Bu sülalede çok
konuşurmuş. (K.K.19) Akyaka
Toyşanlılar: Avcılık yaparlarmış tavşan tutarlarmış. (K.K.11) Koç köyü
Volaklar: Bir gücün peşine gidenler, gözü kara olanlar olarak bilinir. (K.K.6) Polat
köyü
Yanı«lar: Babası tandıra düşmüş elleri falan yanmış. Bu yüzden bu lakap
verilmiş.(K.K 11) Koç köyü
Yumu«lar: Genelde gözleri yumuk yumuk olduğu için sülaleye bu lakap
verilmiş.(K.K.19) Akyaka

78
Zırzırlar: Kendileri bu ismi benimsemesinden; ayrıca çok konuştuklarından
komşuları bu adı vermişlerdir. (K.K.6) Bulanık köyü

3.1.8. Geldiği Yer Adına Göre Verilen Lakaplar

Ağkomlar: Geldikleri köyün ismi. (K.K.19) Akyaka


Armutdular: Geldiği köy ismi, Gürcistan'dan gelme. (K.K. 7)
Çapurlular: Kızıl keseden gelenlere demişler. (K.K.32) Uzunzayım
Dadali Engin: Posof’tan geldiği için bu lakap verilmiştir. (K.K.22) Kars
∏agavannar: geldiği yer adı. (K.K.35) Kars
Kemerliler: Geldikleri yer adı Azerbaycan Kemer'den gelmiş olabilirler. (K.K.11)
Karakale
Mollalılar: Ermenistan'ın Molla Musa köyünden gelmişler. (K.K.19) Akyaka
Molla Musalılar: Ermenistanın Molla Musa köyünden gelme. (K.K.2) Kars
Muğannılar: Ermenistan'ın Muğanlı köyünden geldikleri bilinir. (K.K.19) Akyaka
Muhacirler: Dedeleri Yugoslavya'dan gelmiş olabilir, göçmenler ama net bir bilgi
yok.(K.K.27) Kıraç köyü

3.1.9. Mensup Olduğu Boya, Etnik MenĢeine Göre Verilen Lakaplar

Daşnik Mehemmet: Ermenistan’ın Daşnik köyünden gelmiş. (K.K.12) Esenyayla


Dığa Letif(Latif) : Annesi Ermeni kökenliymiş. (K.K.24) İbiş
Kürt Hajı (Hacı) : Yüzde doksanı Terekeme olan bir köyde sadece bu Kürt
kökenliymiş. (K.K.7)
Kürt Keremgil: Sülale ismi Kars Antlaşması'ndan sonra köye gelen Kürt aşiretin
lakabı. (K.K.11) Koç köyü
Kürt Nedir: Kürt olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.1) Kars
Kürtoğlu: Asılları Kürt olduğu için bu lakap verilmiştir.(K.K.2) Kars
Malakan Vedat: Etnik kökeni Malakan olduğu için bu lakap verilmiştir.(K.K.22)
Kars
Tat Eli (Ali) : Kars'ta Azeri olup da Caferi kolundan gelenlere tat denir.(K.K.12)
Esenyayla

79
Tat Haydar: Caferi koluna mensup olduğu için isimle tanınmıştır. (K.K. 24 ) İbiş

3.1.10. Askeri Terimlere Göre Verilen Lakaplar

∏ız Teymen: Bütün arkadaşları kadınmış ve sürekli kadınlarla konuşuyormuş sesi de


kadın sesine benziyormuş. (K.K.24) Kars
Onbaşılar: Askerlikte onbaşı imiş, sonra köye gelince böyle hitap etmişler ve onun
soyundan gelenlere de Onbaşılar denmiş.(K.K.27) Kıraç köyü
Semet (Samet) Çavuş: Askerde çalışmış, geldikten sonra da bu lakabı kullanmışlar.
(K.K.12) Esenyayla
Yakup Çavuş: Askerliğini çavuş olarak yapmış.(K.K.12) Esenyayla

3.1.11. YaĢanılan Bir Olaya Bağlı Olarak Verilen Lakaplar

Altı Aylı« Ehmet: Erken doğmuş. Bu yüzden bu lakap kullanılmış.(K.K.2) Kars


Dirgân Kemal: 1980 yılında kaldırımda dirgeni yere vururdu, insanları korkuturdu,
cepleri şişkin ve hep yanında dirgen taşırdı.(K.K.5) Kars
Dobroski Yaşar: Uzun yıllar Rusya'da çalışmış. (K.K.3) Arpaçay
Eci Seleddin: Çocukken kullandığı ilk kelimeydi.(K.K.11) Karakale
Freedom: Derslerde çok özgür olduğu için ve ismi Özgür olduğu için.(K.K.17) Kars
∏akπurudan Nayıf(Naif): Eskiden eti kurutup saklarlarmış buna gak denirmiş, bu kişi
bu işi çok yaparmış. (K.K.34) Karahan
∏art Koşnalı: Çok geç evlendiği için bu lakap verilmiştir. (K.K.33) Sosgert
∏azayof Memet(Mehmet): 1919 yılında Rusya’dan gaz lambası için gaz
getirirlermiş, o dönemde bu işi yaptığı için yani Rusya’dan sürekli gaz getirdiği için
bu lakap verilmiş. (K.K.22) Kars
∏ıcını Nuran: Çocukluğunda dişlerini çok gıcırdatırmış.(K.K.11) Karakale
∏ulağı Kesiyh Eli (Ali): Trafik kazası geçirdikten sonra kulağının birinde kesik
oluşmuş.(K.K. 13) Kars
Gurbağa Yiyen İlim: Kurbağaları şişirip şişirip sonra patlatıyormuş.(K.K.24)
İngiliz Kemal: İngiltere’de uzun yıllar yaşadıktan sonra kaçıp buralara gelmiş.
(K.K.35) Kars

80
Kanser Musa: Sürekli hasta olduğu için için bu lakap verilmiştir. (K.K.12) Esenyayla
Kimsesiz Cafer: Kimsesi yoktu, anne babası öldüğü için bu lakap
verilmiştir.(K.K.22) Kars
Koreli: Kore'den gelen bir askerin kıyafetlerini almasından sonra adı Koreli
kalmıştır. (K.K 31) Kars
Kór Aysel: Köyde kadın bir gözünü kaybediyor. O yüzden bu lakap
verilmiştir.(K.K.18) Yeniköy
Kürt Hüseyin: Kürt olmayıp da kürtlerin içinde yaşadığı için bu lakap verilmiştir.(
K.K.12) Esenyayla
Manat Eli (Ali): O zamanki Rusların para birimi manatmış. Bu kişinin karısı da
Malakanmış, bu yüzden bu lakap verilmiş.(K.K.22) Kars
Mingstar: Kızın soy soyadı Mingsar; ama kağıda yanlışlıkla Mingstar yazmış bu
yüzden herkes Mingstar demeye başlamış. (K.K.17) Kars
Sahapsız Abuzer: Yetimdi, hiç akrabası yoktu. (K.K.19) Akyaka
Şeyh Şamil: Din kültürü öğretmenine verilen isimdir, güzel Kafkas oyunu oynardı.
(K.K.18) Kars
Yedi Deliler: Arkadaş arasında kullanılırdı. Kendi grup isimleri.(K.K.14) Kars
Yetim Ahmet: Küçüklüğünden yetim kaldığı için bu lakap verilmiştir.(K.K.24)
Yetim Aydın: Anadan babadan yetim kaldıkları için bu lakap verilmiştir. (K.K.12)
Esenyayla
Yetim Aziz: Çocukluğundan yetim büyümüştü. (K.K.35) Kars
Yetim İsmail: Anadan babadan yetim kaldıkları için bu lakap verilmiştir. (K.K. 12)
Esenyayla
Yetim Mehemmet: Kişi yetimdi. Ailesi yoktu.(K.K.7)

3.1.12. EĢya ve Nesnelere Benzetilmelerine Göre Verilen Lakaplar

A«dafa Sona: Beli çok kamburmuş. (K.K.6) Meydancık


Çana« Ertan: Ayağının birini yan basardı. (K.K.1) Kars
Çömçe ∏ula« ∏urvan (Kurban) : Büyük kepçe kulakları varmış.( K.K.6) Çıldır

81
Dartoy Altan: Dart(tartı), omuzları dik ve geniş olduğu için yani omuzları adeta bir
kantara benzerdi. (K.K.34) Karahan
Düdüyh Şerif: Uzun boylu, ince bir yapısı vardı.(K.K.12) Esenyayla
Düdüyh ∏arip: Uzun ince yapılı olduğu için bu lakap verilmiştir.(K.K.12)Esenyayla
Düdüyh Mehemmet(Mehmet) :Uzun olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.12)
Esenyayla
Firfiriyh Hatun: Topaç gibi çok hızlı hareket eden, çabuk çabuk davranan bir
kadındı. (K.K.15) Akyaka
∏arma« Burun Kâmran (Kâmuran) : Burnu çok eğri olduğu için bu lakap verilmiştir.
(K.K.21) Seydi
∏aπa Meherrem: ∏aπa, şeker demektir, muhtemelen bu kişi de şekeri çok
severmiş.(K.K.33) Sosgert
∏ıπı Navruz( Nevruz) : Küçük kısa boylu, esmer olduğu için bu lakap verilmiştir.
(K.K.19) Akyaka
∏ıπı Üzdü Zeytun (Zeytin ) : Yüzünde çok benleri vardı. (K.K.6) Bozkale köyü
Gónt Eli(Ali): Laf anlamaz, kalın kafalı oldukları için bu lakap verilmiştir (K.K.33)
Sosgert
∏urutma Zekeriye (Zekeriya) : Aşırı zayıf olduğu için bu lakap verilmiştir.(K.K. 19)
Akyaka
»ıber Şevket: Etraftaki küçük taşları toplayıp kullandığı için bu lakap verlimiştir.
(K.K.21) Seydi
Jilet Adem: Düzgün, ütülü elbiseler giyerdi sürekli. (K.K.2) Kars
Katar Memmet (Mehmet): Çok uzunmuş.(K.K.7)
Kendir ∏ara: Hesabına, borcuna sahip çıkmayan biri. (K.K.12)Esenyayla
Laylon Yasin: Yürürken çok sağa sola eğilerek yürüdüğü için bu lakap verilmiştir.
(K.K.36) Esenyayla
Lom Bayram: Çok kuvvetli idi, lom gibi sertdi.(K.K.24) İbiş
Lom Velet: Çok sert, ters bir yapısı vardı. (K.K.3) Tepecik
Laylon Hüseyin: Her şeye uyum sağlayan, esnek bir yapısı varmış. (K.K.3) Tepecik
Put Muharrem: Çok donuk bir yapısı vardı.( K.K.9) Kars

82
Tapan Aya« Ilgar: Ayağı çok büyük, yerde sürüyerek gezerdi. (K.K.21)Seydi
Tapan Aya« Özkan: Ayaklarını sürüyerek yürüdüğü için bu lakap verilmiştir.
(K.K.34) Karahan
Teşdi Göt Üsgel (Yüksel) : Büyük, yüksek kalçaları olduğu için bu lakap verilmiştir.
(K.K.6) Polat köyü
Teşi Baldır Hakime: İnce bacaklı bir kadın olduğu için bu lakap verilmiştir.( K.K.6)
Susuz
Tulu« Adil: Şişman göbekli olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.12) Esenyayla
Tulu« Urusdam (Rüstem) : Aşırı şişmandı. (K.K.24) İbiş
Ustura Kemal: Çok kavgacı, kavgalarda hep ustura kullanırdı.(K.K.2) Kars
Ustura Paşa: Saldırgandı. (K.K. 22) Kars

3.1.13. Bitki Adlarına Göre Verilen Lakaplar

Fındık Tuncay: Küçük, ufak tefek biriydi. (K.K.35) Kars


∏artol Eleddin (Alaattin): Patatesi çok yediği için bu lakap verilmiştir. (K.K.36)
Esenyayla
∏artol Mustafa: Patates gibi yuvarlak şişman yapısı olduğu için bu lakap
verilmiştir.(K.K.24) Kars
Güneba«an Caner: Sürekli güneşe baktığı için bu lakap verilmiştir.(K.K.16) Kars
Hanım Eli (Ali): Süslü püslü gezermiş.(K.K.12) Esenyayla
Pambu« İdris: Kimse bir laf söyleyemezmiş, aşırı alınganmış ve çok beyazmış
eskiden tarlada herkes çalışırken kapkara olur; bu ise kararmazmış. (K.K.24) Kars
Sısπa Soğan Apoş: Küçük ufak tefek kısa boyludur. (K.K.25) Akyaka
Yumuşak Diken Temel: Alttan alarak işini görürmüş. (K.K.24) İbiş

3.1.14. Ġsimlerin Kısaltılmasına Göre Verilen Lakaplar

Aliş: Aleyna'nın kısaltmasıdır. (K.K.18) Kars


Aşo: Ayşe kısaltması. (K.K.32) Kağızman
Çetdo: Çetin isminin kısaltılmışıdır.(K.K.14) Digor
Egit: Yiğit demektir. (K.K.14) Digor

83
Eko: Ekrem’in kısaltılmasıdır. (K.K.11) Karakale
Ellü: Elmir’in kısaltmasıdır ( K.K. 17) Kars
Emoş: Emine'nin kısaltmasıdır. (K.K.18) Kars
Esko: Espendiyar’ın kısaltmasıdır.(K.K.22) Kars
Fatdo: Fatma’nın kısaltmasıdır.(K.K.11) Karakale
Fero: Ferhat’ın kısaltılmasıdır. (K.K.11) Tepe köyü
Gembo: Kanber Ali'nin kısaltılmasıdır. (K.K.11) Tepe köyü
Hano Dayı: Hasan isminin kısaltması. (K.K.14) Digor
Heydo Dede: Haydar isminin kısaltılmışıdır. (K.K 14) Digor
Heyo: Hayati’nin kısaltmasıdır. (K.K.11) Tepe köyü
İbo ( İrvaham) : İbrahim’in kısaltılmasıdır.(K.K.11) Tepe köyü
Kutdo: Kutbettin’in kısaltılmasıdır. (K.K.11) Tepe köyü
Mami: Muhammet'in kısaltmasıdır. (K.K.17) Kars
Mamo: Muhammet’in isminin kısaltılmasıdır. (K.K 14) Digor
Memo: Mehmet'in kısaltmasıdır. ( K.K 18) Kars
Muzo: Muzaffer kısaltılmışıdır. (K.K.35) Kars
Osi: Osman’ın kısaltmasıdır. (K.K.32) Kağızman
Oysan: Hasan'ın kısaltmasıdır. (K.K.11) Karakale
Selo: Süleyman kısaltmasıdır. (K.K.32) Kağızman
Şeko: Şevket’in kısaltmasıdır. (K.K.32) Kağızman
Şemo: Şemistan’ın kısaltmasıdır.(K.K.11) Tepe köyü
Şero: Şerafettin’in kısaltılmasıdır. (K.K.11) Tepe köyü
Vesso: Vesim isminin kısaltmasıdır. (K.K.14) Digor

3.1.15. Anlamı ve Niçin Verildiği Tespit Edilemeyen Lakaplar

∏ağnalı: (K.K.33) Sosgert


∏ıda« Eziz (Aziz) : (K.K.36) Esenyayla
Aπugil: (K.K.11)
Bacoylar: ( K.K.11)
∏uley: (K.K.33) Sosgert

84
Aba Dede: Bilinmiyor. (K.K.32) Kağızman
Abon : (K.K. 19) Demirkent
Akrep Turan: (K.K.35) Kars
Algül Ahmet:(K.K.11)
Bego Dayı: (K.K.5) Kars
Caçce: Kürtçe kız demektir. (K.K.35) Kars
Cırcır Celal: (K.K.12)Esenyayla
Cibey: (K.K.7)
Cicco Eyüp: (K.K.19) Akyaka
Cimo Samet: (K.K.12) Esenyayla
Ciπılı Memet: (K.K.2) Kars
Culut Sultan: (K.K.34) Karahan
Cuππu Fahri: (K.K.33) Sosgert
Çökelik: (K.K.33) Sosgert
Çumlu:( K.K.19) Demirkent
Dara«çı Mirze Gulu: (K.K.15)Kars
Dıbır Gamoş: (K.K.34) Karahan
Dırış Eli: (K.K.12) Esenyayla
Dobiş Faho(Fahrettin): (K.K.34) Karahan
Emir Şah: (K.K.35) Kars
Emirşal:( K.K.15)Kars
Ereler: Geniş bir aile ismi geldikleri köyün ismi olabilir net bir bilgi yok.(K.K.7)
Et Mahmut: (K.K.7)
Gozan Bayram: (K.K.12) Esenyayla
Guşut Baba: (K.K.12) Esenyayla
Hajdı Seddar: (K.K.15)Kars
Jöjuh Muhdar: (K.K.4) Küçük Gımılı
Kepenekçi : ( K.K.32) Kars
Kuddusi İsmail: (K.K.12) Esenyayla

85
Lele Hüseyin: Ailenin en büyüğü olduğu için bu lakap kullanılmıştır. (K.K.19)
Akyaka
Lırdo Gürbüz: (K.K.34) Karahan
Mitoş: (K.K. 19) Demirkent
Şivanlı: Sülale ismi net bilgi yok. (K.K.7)
Teyfo Tekin: (K.K.34) Karahan
Vilihu: (K.K.17)Kars

86
SONUÇ

Sözlü kültürün aktarıcısı olan dil ve onun unsurlarından olan lakaplar bize insanların
kültürü, davranıĢ ve yaĢam biçimi, fiziksel özellikleri gibi durumlar hakkında
ipuçları sunmaktadır. Yani lakaplar, insanların huy, karakter, fiziksel özellik, etnik
grup, mezhep ya da yaĢam biçiminden izler taĢır. Kars ve çevresinden derlediğimiz
ve tasnife tabi tuttuğumuz lakaplarda ayırıcı özellikler göze çarpmaktadır. Bunlar Ģu
Ģekilde sıralanabilir:

Kars‟ta insanların özellikle dıĢ görünüĢüne göre lakap verdikleri gözlemlenmiĢtir.


Göze çarpan ilk unsurun fiziksel özellik olması bunda belirleyici olduğu Ģüphesizdir.
Derlenen lakaplardan 256 adedi insanların fiziksel özelliklerine göre verilmiĢtir.
Bunlardan 154 adedi insanların fiziksel görünüĢüne göre; 102 adedi ise insanların
fiziksel kusurlarına göre verilmektedir. Bu durum Kars halkının insanlarda standart
bir biçim aradığına da atıfta bulunur. Bu standarda uymayan insanları fiziksel
görüntüsüne göre yeniden adlandırma / lakap verme gibi bir davranıĢı
benimsemiĢlerdir. Kars halkına göre bir insan ne çok uzun olmalı ne de aĢırı kısa,
normal boy makbuldür. Ne çok ĢiĢman olmalı ne de çok zayıf. Kel, kör, sağır
olmasına hiç tahammülü yoktur. Yüzü kusursuz olmalıdır. Ne çok kara ne de aĢırı
sarıĢın olmalıdır. Yüzünde hiçbir kusur bulunmamalıdır. Burnu fındık burun olmalı,
çok uzun olursa lakapla tanımlanma ihtiyacı duyulmuĢtur. KonuĢması kusursuz, açık
ve net olmalıdır. Ağzının içinde gevelememelidir. Dili peltek, kekeme olursa bu bir
kusurdur. Bed suvat (suratsız) olmamalı her zaman güler yüzlü, neĢeli olmalıdır. Bu
noktada bakılacak olursa lakapların çoğu insanların dıĢ görünüĢüne göre verilmiĢtir.
Bu ise Kars‟ta insanların gördüğünü algılama, yorumlama yoluna gittiğini gösterdiği
gibi estetik kaygı taĢıdıklarını da göstermektedir.

Kars‟ta derlenen sınıflandırmaya tabi tutulan lakaplardan göze çarpan bir diğer nokta
ise insanların davranıĢ, huy ve karakterine önem vermiĢ olmalarıdır. Derlemede
tasnif ettiğimiz 215 lakap, kiĢinin davranıĢ, huy ve karakter özelliklerine göre
verilmiĢtir. Ġnsanları davranıĢları ele verir, tanıĢtığımız ilk kiĢi önce bizim
kıyafetimize, konuĢtukça bilgimize, davranıĢlarımıza; tanıdıkça karakterimize bakar.
Kars halkının insanlarda aradığı yumuĢak huylu, uysal ve sakin yaradılıĢlı olmasıdır.

87
Sert mizaçlı, huysuz, sinirli, asabi insanı eleĢtirir, toplumsal norm oluĢumuna bu
yolla katkıda bulunurlar.

Dikkate değer bir diğer nokta; hayvan ve eĢya isimlerinin lakap olarak sıklıkla
kullanılmasıdır. Bu adlandırma iĢinde daha çok doğadan insana aktarımla bir
benzetme öğesi kullanıldığı görülmektedir. Tasnifimizde 78 adet hayvan
isimlerinden kurulmuĢ lakaplar; 31 adet eĢya ve nesnelere benzetilerek kurulmuĢ
lakaplar tespit edilmiĢtir.

Ġnsanlar lakaplarıyla tanınır, anılır, bilinir ya da belirginleĢtirilir. Yörede ilk tanıĢma


anında kiĢiye isminden önce kimlerden olduğu sorularak tanınırlığın ve bilinirliğin
belirginleĢtirilmesi yoluna gidildiği görülmüĢtür. Bu durum -yörede- eskiden gelen
bir alıĢkanlık olmanın yanı sıra Türk kültüründeki soy-birliğinin belirginleĢtirilmesi
ile de ilgili olabilir. Soyadı yasası gelmeden önce insanlar baba, dede adıyla ya da
sülale adıyla tanınırdı. Bu alıĢkanlık günümüzde de devam etmiĢ olacak ki özellikle
küçük yerleĢim yerlerinde, komĢuluk iliĢkilerinin devam ettiği, mahalle kültürünün
yaĢatıldığı yerlerde bu gelenek hâlâ devam etmektedir. Ġnsanlar bazen anne, baba
adıyla; bazen ata adıyla bazen de sülaleden gelen lakabıyla tanınır olmuĢtur. Bizim
de derlediğimiz lakaplardan 91 adedi sülale adının kullanılmasıyla oluĢturulmuĢ
lakaplarken; ana, baba adının kullanıldığı 11; dede, ata adının kullanılmasıyla
oluĢturulmuĢ 51 adet lakap mevcuttur. Burada göze çarpan bir diğer husus insanlara
lakap verilirken daha çok erkek yakının adının kullanılmasıdır. Bu da Kars
kültüründe hâlâ ataerkil bir toplum düzenin olduğunu göstermektedir.

Kars birçok etnik grubu ve mezhebi içinde barındıran, dostça yaĢamayı bilmiĢ bir
Ģehirdir. Birçok etnik grup ve mezhebin varlığına rağmen lakap takılırken etnik grup
ya da mezhep gibi insanları ötekileĢtiren bir anlayıĢın lakap takılırken kullanılmadığı
görülmüĢtür. Bu durum Kars halkının aidiyetlere duyduğu saygının önemli bir
göstergesidir. Tasnifimizde mensup olduğu etnik grup ve menĢeine göre yalnızca 9
lakap; geldiği yer adına göre verilen lakap sayısı ise 10‟la sınırlıdır.

Lakaplarda en çok kullanılan renk kara olmuĢtur. Ġnsanlardaki ten rengini belirtmek
için verilen kara rengi, sanki esmer olmak bir çirkinlik gibi düĢünülürken beyaz tenli
olmak baĢlı baĢına bir güzellik göstergesi olarak algılanmıĢtır. Bunun yanında sarı

88
renk de kullanılmıĢ, insanları bu yönüyle daha çok Ġngiliz‟e, Rus‟a, sarı kediye
benzetmiĢlerdir.

Lakaplar yöre halkının, günlük hayatta kullandığı araç -gereçler hakkında da bilgi
verir. EĢya ve nesnelere teĢbih yoluyla benzetilerek verilen lakaplar yöre halkının
gündelik hayatta kullandığı eĢyaları bize göstermesi açısından önem taĢır: Tapan
Aya« Ilgar, TeĢdi Göt Üsgel, TeĢi Baldır Hakime, Tulu« Adil, Dartoy Altan, A«dafa
Sona, Çana« Ertan, Çömçe ∏ulah ∏urvan, Künde Sayan Gülgez, Telbe ∏ulak
Gürbüz…

Yöre halkı aynı özelliği farklı adlandırmalarla lakaplaĢtırmıĢtır. Aynı kusur, farklı
adlandırmalarla lakap olarak kullanılmıĢtır. Örneğin, uzun olanlar için kullanılan
lakaplar: Direj Memet, Uzun Eli, Leyleyh Alpay, Löllüyh ∏urban, Lölleyh HeĢim,
Düdüyh Mehemmet… Ģeklinde çeĢitleĢirken; kısa olanlar için kullanılan lakaplarda
da: Zağar Tufi (Tufan), ∏ollo Ürfan, ∏olliyh Ehmet, Cüce Eziz, Yerden Pitme
Camal, »ırda Musa, Gödeyh Oruç, ∏ındoy Mesim, Dınπılı Nuran, Bıldız Namaz,
Balaca ∏ız Asya, Dıπı Kenan… gibi çeĢitlilikler görülür. Bu durum diğer lakapların
veriliĢinde de kendisini açıkça gösterir. Kirli, pasaklı olanlar için kullanılan lakaplar:
Pitdi Bahçeli, Po«lu Sekine, Fırtı«lı Noyruz, Kirri Boyun Meydan, Kirri Müzefer,
Pitdi Kerim, Seliyhli Turan; süslü olanlar için kullanılan lakaplar: Hanım Eli, Jilet
Adem, Mütü Ürfet, Tanko Memet, Bezbebek Aπa; cimri olanlar için kullanılan
lakaplar: Ölü Yiyen Tayyar, Künde Sayan Muğdet, ∏avur Eli, Çapıt Yiyen
Gürbüz…; züyürt olanlar için kullanılan lakaplar: Züyürt Veli, Köynehsiz BeĢir,
Kesiyh Ehmet, Kendir ∏ara…; dil kusuruna göre verilen lakaplar: Bıdılπa Memet,
Dığır Bığır Mehemmet, Eçece Seleddin, Fakat Ġrza, Gözüm Allahverdi, »ını« Sefer,
Mınπıdı Ali, Lopbaz Ġse (Ġsa), KekeĢ, Kikidi, Lal…; saf olanlar, zeki olmayanlar için
kullanılan lakaplar: Sefiyh Ġrbaham, Seysederek Esma, ∏oreyh Ġsmet, Gij ∏urban,
Alasarsa« Zeki, EĢĢeyh Fırat, Pij Kazım, ġeytan Meherrem, Tilki Memet…; uyanık
olanlar için kullanılan lakaplar: Pij Kazım, ġeytan Meherrem, Tilki Memet…; huy,
karakter yapısı güzel olmayanlar, sinirli asabi olanlar için kullanılan lakaplar: Cinni
Ġse, Cindoy Eli, Deli Abbas, Ar«eyin Memet, Ölü Memet… gibi. Bu durum lakap
vermede söz dağarcığının zenginliğine bir iĢaret olarak değerlendirilmiĢtir.

89
Lakaplar halk kültürünü ve kültürel değiĢmeleri yansıtır. UnutulmuĢ meslekler,
kullanımdan kalmıĢ eĢyalar, unutulmaya yüz tutmuĢ gelenek, görenekler lakaplar
sayesinde yaĢatılmaya devam eder: Keçeci Ġrbaham, ∏ızahcı Abbas, Nalbant Musa,
∏aleyhciler, ∏ak ∏urudan Nayıf, Hörreler, ∏urutma Zekeriya, ∏azayof Memed,
MaloĢlar…

Karsta kullanılan lakaplar yöre halkının geçim kaynağının tarım ve hayvancılık


olduğunu da göstermektedir: Cocular, Çiftçiler, ∏az Mürselin Çocu«ları, Misir
Abuzer, Ġneyh Seyfullah, »oroz Calal, ∏uzu BaĢ Alirza, Toyu« Sefer, ∏artol
Mustafa…

Lakaplar doğası gereği insanların yüzüne karĢı söylenmez. Genellikle alay, yergi
ihtiva ettiği için ve kötü anlam çağrıĢtırdığı için insanların arkasından söylenir. Ama
yüzüne karĢı söylemekte bir sakınca olmayan lakaplarda yok değildir. Bu noktada
lakapları insanların yüzüne karĢı söylenen ve yüzüne karĢı söylenemeyen olarak
ikiye ayırabiliriz. Derleme aĢamasında bu konuda çok sıkıntı yaĢadığımızı
söyleyebiliriz. Çünkü kötü anlam içeren lakaplar daha çok insanların arkasından
söylendiği için “Benim söylediğim kulağına gider ayıp olur” diyerek bazı lakapları
söyleme noktasında tereddüt yaĢayan kaynak kiĢiler ya kimlik saklaması yapmıĢ ya
da lakapları vermekten çekinmiĢtir.

Kars ili her ne kadar kalabalık bir Ģehir olmasa da tarihsel arka planı bakımından
büyük bir Ģehirdir. Kentlerimizin insan kalabalıklarına bakılarak büyük ya da küçük
Ģehir olarak sınıflandırlması sosyolojik olarak doğru bir sınıflandırma olmadığı
açıktır. Bir Ģehrin büyüklüğü kültürel zenginliğine, değer oluĢturma gücüne, tarihsel
arka planına, genel toplumsal normlara kattığı katkılarla belirginlik kazanır. Bu
bakımdan yalnızca lakaplar üzerinden kalkarak bir değerlendirme yapmamız halinde
Kars‟ın büyük Ģehir olduğunuz söyleme olanağımız vardır. Ancak, Ģehir hayatının
getirdiği asosyal yaĢamın bireyler arası iliĢkileri zayıflattığı gerçeğini de dikkate
almamız gerektiği unutulmamalıdır. Kars, toplumsal hayata katkıları bakımından
büyük bir Ģehir olmakla birlikte sosyal iliĢkilerin sığlaĢmayıĢı bakımından da dikkat
çekici bir kenttir. Fakat, kent yaĢamının doğal bir sonucu olarak lakap verme
anlayıĢının Ģehir merkezinde zayıfladığı görülmüĢtür. Bu sebeple derlediğimiz
lakaplar büyük oranda köylerde, ilçelerde kullanılan lakaplardan oluĢmaktadır.

90
Derlemelerde elde edilen yaklaĢık 900 lakabın yalnızca 272‟si Kars merkezden
derlenmiĢtir.

Lakaplar, sosyal hayatın bir yansıması olarak kullanılan grup kültürü arasında bir
dostluğun, samimiyetin var olduğunu gösterir. KiĢi karĢıdakine lakap takarken ve
kullanırken aslında onu tanıdığını, özelliklerini bildiğini belli eder. Kars‟ta kullanılan
900 lakaptan sadece 56‟sı kadınlara verilirken 844‟ü erkeklere verilmiĢtir. Bu da bize
gösteriyor ki Kars halkı lakap takma konusunda ahlaki endiĢelerin yanı sıra kadına
ayrı bir saygı duymaktadır.

Tasnifin diğer bölümünü oluĢturan lakaplardan 4 askeri lakap; 8 bitki adlarıyla


kurulmuĢ lakap ve 27 isimlerin kısaltmasıyla kurulmuĢ lakaplardır.

Tasnifimizde 40 adet lakabın anlamı tespit edilememiĢ olup, sonraki yıllarda


yapılacak çalıĢmalarda bu lakapların anlamlarının tespit edilebilmesi adına
çaılĢmamızda bu lakaplara da yer verilmiĢ ancak sonuç bölümünde bu lakaplara
iliĢkin bir değerlendirme yapılamamıĢtır.

91
Tablo 1: Anlam Yüklemesi Bakımından Lakaplar

AĢağılayıcı Anımsatıcı Yüceltici Tanıtıcı Hikaye Edici Sevici / Sevdirici

Alasarsa« Zeki ∏armah Burun Kamran Acı Meyti Aloy Ġbraham Cızda«lar Cici Himaye
Arvat Salih ∏ıπı Navruz Aloy Ar«eyin Memet Çapıt Yiyen Gürbüz Balaca ∏ız Asya
Bez Bebek Aπa ∏ıπı Üzdü Zeytun Cin Kerim Atam Abbas Çıkıdı ∏asım Miniyh KuĢ Asya
Cello Çetin ∏urutma Zekeriya Cingöz Miço Aya«lı Gazete Yusuf Çirtiyh Hasan
Cıdır ∏ara Çeççe Kenan Balam ∏urban Eci Seleddin
Katar Memmet
Dıydı« Murtaza DerviĢ ∏ıcını Nuran
Kendir ∏ara Bez Bebek Aπa
Dobra YaĢar ∏op ∏op PaĢa
Duda Bekir Laylon Yasin Bili Esat
Hökü Turgut
∏oreyh Ġsmet Lom Bayram Çalo Nejdet Gözüm Allahverdi
Lom Bayram
Hanım Eli Tapan Aya« Ilgar CengüĢ Ehmet Hekkallah Muhammet
ġiπo Ġrbaham
Hozu Seyfettin TeĢdi Göt Üsgel Cığ Cığ Abbas Eli Lakin Baba
Tecirbe Gara Cindoy Eli Yanı«lar
Jilet Adem TeĢi Baldır Hakime
Hendemi Gözel
KaniĢ Salman Tulu« Adil Cinπar Hasan OnbaĢılar
Boğa Musa
Kıtdiri Gencay Fındı« Tuncay Cinni Hannar Semet ÇavuĢ
Çakal Ġse
Kirri Seyfo ∏artol Mustafa Çapar Hüseyin Altı Aylı« Ehmet
Kartal Hasan
Sefiyh Ġbraham Çasdavoy Abbas Çarı«lar
Günebahan Caner Pire Murat
Selihli Turan Çengel Hasan Çatılar
Pambu« Ġdris Sansar Emin
Seysederek Esma DadaĢ Ġbrahim Dirgân Kemal
Sısπa Soğan ApoĢ Tilki Cengiz
ġeytan Ağa Deli Abbas Dobroski YaĢar
Ayda Ferhat Ayı Boğan Volki
Tırı«lı Veli DeliyhbaĢ Nevzat Freedom
Gont Eli Fırtına Sofi Ġsmail
Yezid Celal Dığır Bığır Mehemmet ∏ak ∏urudan Nayıf
»ıber ġevket Diyh ġapπa Ehsan
∏ız Teymen ∏art KoĢnalı
Köyneyhsiz BeĢir DüĢdüĢ Avdılla
Erkek Güzeli ∏azayof Memet
KuĢu Zülfünaz Eçeçe Meherrem
Fızılı PaĢa
Lal Söyün ∏ulağı Kesiyh Eli
∏avır Ali Elde Ölen Mustafa
Gız Bekir Emeyhli Yusuf ∏urbağa Yiyen Elim
∏ırmızı Kazım
Mütü Ürfet Ere Hasan Miziyhli Mevlit
∏ıvlasız Camal Ölü AĢkın Ergezer ∏azoy Ġngiliz Kemal
Gij Gurban Ölü Yiyen Tayyar Kanser Musa
∏okπan Hikmet Etelek Ütelek
Put Meherrem Kimsesiz Cafer
Fakat Irza
Homrut DaĢo Tanko Memet Koreli
Fantı Turan
Lallo Mustafa Tilkiler Kór Aysel
Filliyh Subay
Lopbaz Ġsa YumuĢah Diken Temel Kürt Hüseyin
Firfiriyh Hatun
Lotu Bayram Cüce Ehmedin Çocu«ları Manat Eli
Foter Kemal
Mırtoy Kemal Gaz Mürselin Çocu«ları Mingstar
∏anfetci Cengiz
Osdura«lı YaĢar Ölü Memedin Çocu«ları Sahapsız Abuzer
∏ara Abuzer
Pij Kazım Ceylanlar ġeyh ġamil
Pitdi Kerim ∏avat Mirza
Cıbıllar Yedi Deliler
Po«lu Sekine ∏ıllı Musa
Ördeyhler Yetim Ahmet
PoĢa Hasan ∏ırcı Vırcı Sefo
A«dafa Sana
Sala«ana Cemil ∏ızıllı Telli
Çana« Ertan
Zığlı Cengiz ∏olu Yo« Mahmut
Çömçe ∏ula« Gurvan
∏oπular ∏uπu Musa
Dartoy Altan
Etdiyh Musa Düdüyh ġerif Gülbahar Metin
Fırrı Mahsüt Firfiriyh Hatun Hello Murtaza
Fırtı«lı Noyruz Hını« Sefer
Gödeyh Oruç Hobbey Ezim
Götü Değirmi Ġse Hopulu Ekber
Götü Yeke Hatın »or »or Celal
Götü Yere Yahın Ġngiliz Kemal
Musa Ġt Oynadan Cemal
∏ursahsız Kâr Ġsmet
TamaĢa Kargo Yakup
Kelle Bosdan Kesiyh Ehmet
Serdar Komiyh Memed Eli
Kirri Boyun Kór Musa
Meydan Künde Sayan Muğdet
Kömbe ∏ara Lafazan Ehmet

92
Köse Yusuf Lafçı Sedat
Lodur Nurettin Minge Terlan
Lölleyh HeĢim Mınπıdı Ali
Mamı« Yasin Münafık Yıldız
Pısdıl Veyis Münzür Seyfi
Pisdiyh Abuzer Münkür Usuf
Pöçüyhlü MeneĢ Nağı ġadi
Salla Doda« Oynar BaĢ Melih ġah
Rehem Palağ Nahat
Sarı Çiyan Palavracı Recep
Seliyhli Bayram Pekoz
ġotto Ahmet Sakal Memet
Ta«da Baldır Sakπız Çiğneyen
Gülperi Yolcu
Bızıtdar Sulu Fidat
»ılar Abzer Süslü Bekir
»oralı Fırat ġıldırım ġıp
»ordahlar Yahha ġillo Ahmet
Tiryaki Saffet
∏aban TiĢ Elim
Trip Sena
∏alo Samet
Tumanı TüĢüyh Talip
∏oπu Öztürk Tullabı Memet Eli
∏orey Musa Ustra Kemal
Anπut Zafer ÜĢgüreyhçi Nesip
Arı« Musa VercüĢ Cabbar
Bed Suvat Katip Yalama Doda« Servet
Burnu Uzun Yalancı Saffet
Ġrvaham Yayla ∏ancığı Burhan
Burnu Uzun Yer Yeri Tehman
ġahsenem Zarğana Fahri
Buru« Ejder Züğürt Veli
Bülü Hümmet Abbaslar
Çürüyh Meyti Ala Paça Burhan
Çalo Faho Asdangil
Çiğni Eğri Ballolar
Müslim Baydalar
Çipğar AyĢe Budahlar
Dana Mehemmet Çobanoğulları
Devlop ġakir Eyhberler
Doda« Hakan EĢrefgil
Domba YaĢar Fetirπıranlar
Domba Göz ∏assolar
Ekber ∏ulular
Dört Doda« ∏urvangil
Hüseyin Hacılar
Telbe ∏ula« Hacıoğulları
Gürbüz Hamitler
Tosbaha Abbas Hasanöğü
Eli Heydarlar
Üç ∏ula« Hasan »ıdırlı
Vitaminsiz »ılliyhler
Yeke ∏arın Hümbetliler
Cabbar Hüsnügiller
Yeke ∏ulah Ġfonun Takımları
Selo KuĢtuoğulları
Yeke BaĢ Ġsmet Lal Usufgil
Yerden Pitme Mansurgiller
Cemal Mecitgiller
∏adil Barma« Meytioğulları
Ufuk Mırranun Çocu«ları
∏ambur Aydın Molla Bayramgil
∏aĢπa Namaz Nazdıgiller
∏ıπı Musa Nebiler

93
∏otur Esger Nesipgiller
∏uzdüyhlü Omargiller
Zöhre Sado Takımı
Bıdı« Yaπuf ġemiller
Boynu Eğri Emi ġiroylular
Buru« Baba Tenekeci Seyfettingil
Tipoğulları
Çapı« Samet
Topallar
Çola« ∏asım
Yavu«lar
Çopur
Yeddi Reyhler
Mehemmet
Yetimoğulları
Dıbıl Müslüm
Yolcugil
Dodağı Cırı«
Bengi Ehmet
Meryem Cici Cemal
DöĢsüz ġahaz Eli Katdanın ∏ızı
Kâr Ġsmet
Salatın
Keçel Esger ∏ara Zeynebin
KekeĢ Musa
Çocukları
Kikidi Memed
Mercanoğlu
Kór Fikret
Nebinin Çocu«ları
Lal Aydın
Nesalar
Murto Namaz
Perinin UĢağı
Topal Bayram
PiyoĢun Oğlu Mete
Balı« Letif
Abalar
BaykuĢ Selçuk Ağ Torpahlar
Biliyh Eli Ağagil
Bir ∏az Hasan AĢı«lar
Cüce Apo Aynalar
Çekirge Nazire Ayyoylalar
Dana DerviĢ Bala ∏ulular
Dana Göz Tuncer
Balı«çılar
Deve Memed
Ceferoğulları
Dinozor Apo
Celoylar
Durna Boğaz
Cılılar
Avdılla
Cılvızlar
EĢĢeyh Fırat
Cingalar
∏anπal Atilla
Cocular
∏ara CamıĢ
Çiftçiler
Ayhan Dildiler
∏ara Tıstan ∏adılar
Adem ∏aleyhçiler
∏artal Zeynat
∏ara Çullular
∏az Alpaslan
∏ara Gözder
∏ıdiyh Erol
∏ara KiĢiler
∏olle Fayit
∏arabığlar
∏olliyh Ehmet
∏arolar
∏ollo Ġbat
∏allohlar
∏aroy Söyün
∏ırmızılar
∏orud Letif
∏ızıllı Cezolar
∏urbağa
∏olatlar
Yiyenilim
∏urbanlılar
∏uzu BaĢ Alirza
Göyceler
∏uzu Memmet
Hacı Memetler
»oroz Celal Hacı Veliler
Ġneyh Seyfullah Hacılar
Kablumbağa Hacıların Hemmet
Nesim Hassoların Çerkez
Kel Aynak Hassolar
∏urbağa Ali »ıdırlar
KuĢ Esben »atunoğulları
Leyleyh Alpay »aroĢoğlar
Maymun Abbas
»o«ollar

94
Midilli Turgay Hosrat Memet
Misir Abuzer Hörreler
Ördeyh Veli HurĢutdu
Penguen Ġrfan Ġnceliler
PiĢiyh Aslan Kalbay ∏ulular
Sarı PiĢiyh Kasımoğulları
Minniyh KayabaĢı Hacı
Sıçan Usuf Abbasoğulları
TavĢan Doda« Kazaklar
Elbeyi Keçeler
TavĢan Salman Keçeye Siyenler
Tısdan Tahsin Keleler
Tosun Ġlhan Kó«olar
Toyo« Habip Kólalar
Vanpir Erkan Kórlar
Yorğa ApoĢ Kósalar
Zağar Tufi Küle Basanlar
Kürt Keremgilin
Çerkez
Lılı«lar
MaloĢlar
Mansuroğulları
Mesiler
Mete Ali Bey Giller
Nefislerin Hemmet
Oruçdular
Öz ġimĢekler
Perdler
Rüstemoğulları
Samağarlılar
Seferler
Seyidder
Sonπuoğulları
Sülügiller
ġa«bazdılar
ġenlikoğulları
ġillolar
ToyĢanlılar
Volaklar
Yumu«lar
Zırzırlar
Ağkomlular
Armutdular
Çapurlular
Dadali Engin
Kemerliler
Mollalılar
Molla Musalılar
Muğannılar
Macirler
DaĢnik Mehemmet
Dığa Letif
Kürt Hajı
Kürt Keremgil
Kürt Nedir
Kürtoğlu
Malakan Vedat
Tat Eli
Tat Heydar
Ayakkabıcı Mustafa
Balıkçı Heydar
Berber Hüseyin
Bombacı Halis

95
Boyacı ∏uππu
Camal Usda
Cızbız Osman
Çatıcı Eli
Çöpçü Avdılla
Değirmenci Kemal
Deli Toyu«cu Umut
Delleyh Memet
Düdüyhcü Namaz
Eleyhtirihci Nebi
Eli Katda
Ellez Usta
Fırıncı Pala Emmi
Foto Cemal
∏alaycı Hüseyin
∏armon Kemal
∏asap Eli
∏azteci Zeynel Dayı
∏atı«cı ∏aĢem
∏ıza«cı Abbas
Hafız Mehemmet
Halil Usda
Hamamcı YaĢar
Hoca Oruç
Keçeci Ġbraham
Na«ırcı Bayram
Nalbant Musa
Paçacı Nağı
Pitici Temür
Postacı Nüsret
Sıhya Letif
SımıĢπacı Cahit
Tenekeci Umut
Ter«on Memmet
Terzi Süsen
Toycu Ġrvaham
Toyu«cu ∏oπo
Yadigar Usda
»ırda Abbas
»ırço Ziye
»ırro Namaz
∏adana Nevruz
∏ara Ġsha«
∏ara Baca« Ali
∏areli
∏ıπıĢ Binnet
∏ıl Hüseyin
∏ıllet Zafer
∏ıllı BaĢ
∏ıllı ġemo
∏ındıl
∏ındoy
∏ırmızı Ehber
∏ırmızı Göz Umut
Konkul BaĢ Sarı Bey
Kopik Necef
Ağzı Sarı Kamil
Akπa Naim
Aladırna« Allahverdi
Alman Kemal
Arap Cevdet

96
Bıldız Namaz
Bıyıhlı Ġse
Bonus Kafa
Boynu ∏ara Suca
Cin Ali
Dınπılı Nuran
Dıπı Kenan
Direj Mehemmet
GögüĢ Fahrettin
Göy Göz Musa
Gözdüyhlü Bayram
Kör Casim
KöĢe Gurban
Pambu« BaĢ Gülü
Pasto Salatın
Rus Abdullah
Sarı ∏ız
Sarı HeĢim
ġiĢπo Hümbet
Tabureli Hakim
Tetiyh Beysafa
Urus Kemal
Uzun Eli
Yeke Bayram
Garoy Veli
Gobiyh Ese
∏olu Yo« Hüseyin
Komel Abbas
Aliş
Aşo
Çetdo
Egit
Eko
Ellü
Emoş
Esko
Fatdo
Fero
Gembo
Hano Dayı
Heydo Dede
Heyo
İbo ( İrvaham)
Kutdo
Mami
Mamo
Memo
Muzo
Osi
Oysan
Selo
Şeko
Şemo
Şero
Vesso

97
YaklaĢık 900 lakaptan 170‟i aĢağılayıcı; 44‟ü anımsatıcı; 20‟si yüceltici; 358‟i
tanıtıcı; 35‟i hikaye edici; 3‟ü sevici anlamda kullanılmıĢtır. Bu tablaodaki verilere
dayanarak söylenebilir ki Kars halkı lakabı daha çok insanları tanımak, tanıtmak için
kullanmıĢtır.

Tablo 2: Lakapların Alfabetik Sıralanması

»aroşoğlar: Gezmeyi çok sevdikleri için bu lakap verilmiştir (K.K.33) Sosgert


»ıber Şevket: Etraftaki küçük taşları toplayıp kullandığı için bu lakap verlimiştir.
(K.K.21) Seydi
»ıdırlı: Dedelerinin ismini almışlar ve o sülaleyi herkes bu isimle tanır. (K.K. 11)
Koç köyü
»ıllihler: Dedesi çoban olduğu için kullanılmıştır. (K.K 32) Uzunzayım
»ılor Abzer (Abuzer): Yüzü çok çirkindi. (K.K.4) Küçük Gımılı
»ını« Sefer: Burnundan konuştuğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.8) Kars
»ırço Ziye (Ziya): Ufak tefek biri olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.21) Seydi
»ırda Abbas: Kısa boylu, küçük görünüşlü olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.12)
Esenyayla
»ırda Hümbet (Himmet): Boyu çok kısa olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.12)
Esenyayla
»ırda Musa: Boyu çok kısaydı. (K.K.12) Esenyayla
»ırda Simsar: Kısa boylu olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.35) Kars
»ırro Namaz: Sesi hırıltılı çıkıyordu. Bunun için bu lakap verilmiştir.(K.K.19)
Akyaka
»iber Şevket: Etraftaki küçük taşları toplayıp kullanırmış. (K.K.21) Seydi
»ohollar: Büyük, kaba yaradılışta oldukları için bu lakap verilmiştir. (K.K.33)
Sosgert
»or«or Celal: Konuşurken uyur gibi horuldadığı için bu lakap verilmiştir. (K.K.24)
Kars
»oralı Fırat: Yüzünde belirgin izler vardı. ( K.K.31) Kars
»oroz Calal(Celâl) : Sürekli insanlara çatar kavga çıkarırdı, herkese horozlanırdı.
(K.K.28) Bacıoğlu köyü

98
»oroz Levent: Boyu çok kısaydı; ama sürekli horoz gibi kavga çıkarmaya çalışır,
sonra da korkar kaçardı. (K.K.24) İbiş
»ortdahlar Yahya: Pele pötür, biçimsiz adamdı. (K.K.8) Kars
∏aban Tiş Elim (Alim): Büyük dişleri vardı. (K.K.12) Esenyayla
∏adana Nevruz: Çok iri ve tipsiz olduğu için bu lakap verilmiştir .(K.K.36)
Esenyayla
∏adana Zikri: Çok iri kaba biri olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.22) Kars
∏adılar: Çok kaba konuştukları için bu lakap verilmiştir. (K.K.33) Sosger
∏adil Barma« Ufuk: Parmakları normalden daha kısa olduğu için bu lakap
verilmiştir. (K.K.34) Karahan
∏agavannar: geldiği yer adı. (K.K.35) Kars
∏ağnalı: (K.K.33) Sosgert
∏akπıllar: Sülale ismi. (K.K.7)
∏akπurudan Nayıf(Naif): Eskiden eti kurutup saklarlarmış buna gak denirmiş, bu kişi
bu işi çok yaparmış. (K.K.34) Karahan
∏alaycı Hüseyin: Kalaycılık yapardı. (K.K.12)Esenyayla
∏aleyhçiler: Aile geçmişte Kalaycılık yapardı. (K.K.36) Esenyayla
∏alo Samet: Dış görünüşü çok tuhaf, gözler küçük ve ağız, burun büyük olmasından
bu lakap verilmiştir. (K.K.31) Kars
∏ambur Aydın: Kamburu vardı. (K.K.24)
∏ambur Subay: Sırtında kamburu vardı, kambur gezerdi. (K.K.34) Karahan
∏ambur Sülo: Kambur gezdiği için bu lakap verilmiştir. ( K.K.25) Akyaka
∏anfetci Cengiz: Cebinde hep şekerleme bulunurdu, sürekli şekerleme yerdi.(
K.K.19) Akyaka
∏angal Atilla: Fazla kangal köpek beslerdi. (K.K.34) Karahan
∏ara (Kara) İsa« (İshak) : Esmer olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.8) Kars
∏ara Abuzer: Sürekli kara haber yaydığı için bu lakap verilmiştir.(K.K.36)
Esenyayla
∏ara Bacah Ali: Aşırı esmer olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.19) Akyaka
∏ara Cahiller: Sülale ismi. (K.K.5)Kars

99
∏ara Camış Ayhan: Esmer olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.34) Karahan
∏ara Çantalar: Sülale ismi. (K.K.1) Kars
∏ara Çavuş: Çavuş kişinin ismi, çok esmer olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.12)
Esenyayla
∏ara Çullular: Ermenistan’ın Revan köyünden gelme Eskiden Ermenistan’da siyah
kola benzeyen bir kıyafet giyerlermiş, Kars’a geldikten sonra siyah kıyafet giymeye
devam etmişler. (K.K.26) Kars
∏ara Fatma: Teni esmer olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.18) Kars
∏ara Gede Salih: Çok esmer, siyah tenliydi. (K.K.11) Karakale
∏ara Gözder: Gözleri simsiyah olan bir sülale bu lakap verilmiştir. (K.K.33) Sosgert
∏ara Hatın (Hatun) Hala: Esmer, kara mara bir insandı. (K.K.8) Kars
∏ara Kişiler: Zenci gibi çok esmer bir sülaleydi.(K.K.27) Kıraç köyü
∏ara Murat: Çok esmer olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.35) Kars
∏ara Sadi: Ten renginden dolayı bu lakap verilmiştir. (K.K.35) Kars
∏ara Şaganım: Kara, esmer teni olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.6) Tomarlı
köyü
∏ara Temir: Zenci gibiydi, teni çok koyuydu. (K.K.23) Kars
∏ara Tısdan Adem: Çok esmer olmasından bu lakap verilmiştir. (K.K.31) Selim
∏ara Zeynebin Çocuhları: Anneleri çok esmerde anne isminden gelme Bir sülale
ismi. (K.K. 26) Kars
∏arabığlar: Ermeni bir kadınla evlendiği için, kadının ismiydi. (K.K.33) Sosgert
∏arahoşdar: Bir sülale ismi. (K.K.36)Esenyayla
∏aranal: Çok esmer oldukları için bu lakap verilmiştir. (K.K.33) Sosgert
∏areli (Kara Ali ): Aşırı siyah esmer tenli bir insandı. (K.K.12) Esenyayla
∏arma« Burun Kâmran (Kâmuran) : Burnu çok eğri olduğu için bu lakap verilmiştir.
(K.K.21) Seydi
∏armah Burun Kamran (Kamuran): Burnu çok eğri olduğu için bu lakap verilmiştir.
(K.K.21) Seydi
∏armon Kemal: Garmon çaldığı için bu lakap verilmiştir.(K.K.2) Kars

100
∏aro Celil (Celal): Gözleri gece hiç görmeyenler için kullanılır. (K.K.4) Küçük
Gımılı
∏arolar: Hepsinin teninde bir esmerlik olduğu için böyle tanınırlardı. (K.K.6) Çıldır
∏aroy Veli: Gözleri geceleri az görürdü. (K.K.24) İbiş
∏art Koşnalı: Çok geç evlendiği için bu lakap verilmiştir. (K.K.33) Sosgert
∏artal Zeynaf (Zeynep): İri yarı kaba bir kadındı.(K.K.22) Kars
∏artol Eleddin (Alaattin): Patatesi çok yediği için bu lakap verilmiştir. (K.K.36)
Esenyayla
∏artol Mustafa: Patates gibi yuvarlak şişman yapısı olduğu için bu lakap
verilmiştir.(K.K.24) Kars
∏asap Eli (Ali) : Mesleği kasaplıktı. (K.K.12) Esenyayla
∏assolar: Dede ismi Kasım onun kısaltması Gasso. (K.K.26) Kars
∏asteci Zeynel Dayı: Gazeteciydi. (K.K.5)Kars
∏aşπa İboş: Saçının ucunda beyazlıkları olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.21)
Seydi
∏aşπa Namaz: Saçının ön tarafında bir top beyaz saç vardı. ( K.K.11) Koç Köyü
∏atı«cı ∏aşem: Yoğurt satardı. (K.K.15 ) Kars
∏avat Mirza: Dokuz defa evlenmişti. (K.K.13) Kars
∏avlahlar: Çok kabak, kavun ekerlermiş.(K.K.33) Sosgert
∏az Alpaslan: Kendi saçlarını sürekli yolar saçları ile uğraşırdı. (K.K.9) Kars
∏az Mürselin Çocuhları: Dedelerinin ismi, dedeleri çok yüksek sesle
konuşurmuş.(K.K.26) Kars
∏azayof Memet(Mehmet): 1919 yılında Rusya’dan gaz lambası için gaz
getirirlermiş, o dönemde bu işi yaptığı için yani Rusya’dan sürekli gaz getirdiği için
bu lakap verilmiş. (K.K.22) Kars
∏aπa Meherrem: ∏aπa, şeker demektir, muhtemelen bu kişi de şekeri çok
severmiş.(K.K.33) Sosgert
∏aππo: Konuşma problemi yaşayanlar için kullanılan bir lakaptır. (K.K.5) Kars
∏ıcını Nuran: Çocukluğunda dişlerini çok gıcırdatırmış. (K.K.11) Karakale
∏ıcını Nuran: Çocukluğunda dişlerini çok gıcırdatırmış.(K.K.11) Karakale

101
∏ıda« Eziz (Aziz) : (K.K.36) Esenyayla
∏ıdiyh Ali: Keçiye benzerdi. (K.K.3) Kars
∏ıdiyh Erol: Muzip ve hareketli bir yapısı vardı. (K.K.22) Kars
∏ıdiyh Vileyet (Vilayet) : Sürekli keçi sakalı bıraktığı için bu lakap verilmiştir.
(K.K.36) Esenyayla
∏ıgı Musa: Dili peltek olduğu için. ( K.K.19) Akyaka
∏ıl Hüseyin: Vücudu aşırı kıllıymış; bunun için bu lakap verilmiştir. (K.K.24)
∏ıllet Zafer: Çok kıllıydı, bundan dolayı bu lakap verilmiştir. (K.K.22 ) Kars
∏ıllı Baş: Hiç saç tıraşı olmadığı için bu lakap verilmiştir. (K.K.21) Seydi
∏ıllı Musa: Hiç tıraş olmazdı, senede bir tıraşa giderdi. (K.K.34) Karahan
∏ıllı Şemo: Çok kıllı bir adamdı. (K.K.15) Akyaka
∏ıllözder: Büyük bir sülalenin ismi. (K.K.7)
∏ındıl: Kısa boylu olanlara bu lakap verilir. (K.K.18) Kars
∏ındoy Mesim: Kısa boylu olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.34) Karahan
∏ırcı Vırcı Sefo: Ortalığı karıştıran bir insandı. (K.K.8) Kars
∏ırgıroylar: Sülale ismi bilinmiyor. (K.K.7)
∏ırmızı Ehber (Ekber): Rengi kırmızı, konuşunca iyice kızarırdı. (K.K8) Kars
∏ırmızı Göz Umut: Gözü hep kanlı gibi olduğu için bu lakap verilmiştir.(K.K.36)
Esenyayla
∏ırmızı Gülistan: Yanakları kırmızı kırmızıydı. (K.K.19) Akyaka
∏ırmızı Kazım: Utanmaz olan, içten pazarlıklı bir insandı. (K.K.20) Kars
∏ırmızı Nazım: Ten rengi kırmızı olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.24) Kars
∏ırmızılar: Kısa boylu şişman yanakları kırmızı olduğu için bu lakap verilmiştir.
(K.K.32) Dikme
∏ıvlasız Camal (Cemal): Kıblesiz, inançsız, namaz dua bilmeyen bir insandı. (K.K.6)
Okçuoğlu köyü
∏ız Bekir: Tavırları bayanı andırırdı. (K.K.4) Küçük Gımılı
∏ız Tarkan: Konuşması kız gibiydi, fazla Türkçeleyerek konuşurdu. (K.K.34)
Karahan

102
∏ız Teymen: Bütün arkadaşları kadınmış ve sürekli kadınlarla konuşuyormuş sesi de
kadın sesine benziyormuş. (K.K.24) Kars
∏ıza«cı Abbas: Eskiden kızakçılık yaparmış. (K.K.12) Esenyayla
∏ızıllı Cezolar: Rusya’dan gelince heybede altın getiriyorlarmış, çuval da delik
olduğu için altınlar tek tek dökülüyor ve biri altınları takip etmiş, bunların evine
kadar gelmiş anlaşılmış ki altınlar bunlara ait Cezo kişinin adı. (K.K.26) Kars
∏ızıllı Telli: Telli adındaki kadın çok altın takardı. (K.K.22) Kars
∏ıπı Navruz( Nevruz) : Küçük kısa boylu, esmer olduğu için bu lakap verilmiştir.
(K.K.19) Akyaka
∏ıπı Üzdü Zeytun (Zeytin ) : Yüzünde çok benleri vardı. (K.K.6) Bozkale köyü
∏ıπış Binnet: Çok kısa, küçük olduğu için bu lakap verilmiştir.(K.K.22) Esenyayla
∏obiyh Ese: Elinin birini kaybettiği için verilmiştir. (K.K.31) Kağızman
∏okπan Hikmet: Çok dik yürüdüğü için, özellikle geceleri eklemlerinin fazla
oynatmadan dik yürürdü. (K.K.24) İbiş
∏olatlar: Sürekli gezerken kollarını salladıkları için bu lakap verilmiştir (K.K.33)
Sosgert
∏olle Fayit: Sürekli kısa mont giydiği için bu lakap verilmiştir. ( K.K.21) Seydi
∏olliyh Ehmet(Ahmet) : Boyu kısa olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.3) Kars
∏ollo İbat: Boyu çok kısa aşırı küçükmüş. (K.K.4) Küçük Gımılı
∏ollo Ürfan (İrfan): Kısa boylu olduğu için kullanılır. (K.K.6)Digor
∏ollo: Kısa boylu olan insanlara bu lakap verilmiştir.(K.K.20) Aslanoğlu köyü
∏olu Yo« Hüseyin: Kolunun biri olmadığı için bu lakap verilmiştir. (K.K.35) Kars
∏olu Yo« Mahmut: Tek kolunu sallamaz, sabit tutardı. (K.K.25) Akyaka
∏op ∏op Paşa: Cümlelerinde sürekli gop gop dediği için yani gop gop (git git)
anlamına geliyor.(K.K.36) Esenyayla
∏oreyh İsmet: Kafası geç basan, geç anlayan bir olduğu için bu lakap
verilmiştir.(K.K.13) Kars
∏oroy Söyün (Hüseyin): Köpeğe goroy derlerdi, benzetme yapılarak
verilmiştir.(K.K.12) Esenyayla

103
∏orud Letif (Latif) : Erkek keçi gibi duran demektir; benzerlikten dolayı bu lakabı
vermişlerdir. (K.K.19) Akyaka
∏otur Esger (Asker): Yüzünde yara izleri vardı. (K.K.8) Kars
∏otur Gamber: Suratında aşırı yara bere izleri vardı. (K.K.19) Akyaka
∏otur Gurban (Kurban): Yüzünde yaralar vardı. (K.K.12) Esenyayla
∏otur Halil: Yüzünün yan tarafında batık izleri vardı. (K.K.13) Kars
∏otur Yusuf: Yüzünün bazı bölgelerinde yara izleri vardı. (K.K.5)Kars
∏oturlar: Dedesine uyuz düştüğü için kullanılmıştır. (K.K 32) Uzunzayım
∏oπu Öztürk: Korkutucu itici bir yüzü vardı, maymuna benziyordu.(K.K.22) Kars
∏oπular: Çok çirkin bir sülale oldukları için bu lakap verilmiştir. (K.K.33) Sosgert
∏ulağı Kesiyh Eli (Ali): Trafik kazası geçirdikten sonra kulağının birinde kesik
oluşmuş.(K.K. 13) Kars
∏ulağı Kesiyh Eli (Ali): Trafik kazası sonucu kulağının birinde kesik oluştuğu için
herkes bu lakabı kullanırdı. (K.K.13) Kars
∏uley: (K.K.33) Sosgert
∏ulular: Dedelerinin adının Gulu olduğuna söylediklerinden köylüler de bu adı
kullanmışlar. (K.K.6 )Karakale köyü
∏urbağa Ali: Kurbağadan korktuğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.29) Kara Çoban
köyü
∏urbağa Yiyen İlim: Kurbağaları şişirip patlatıyormuş. (K.K.24) İbiş
∏urbanlılar: Her sevince, mutluluğa kurban kestikleri söylediğinden bu isimle
tanınırlar. (K.K.6) Selim
∏urutma Zekeriye (Zekeriya) : Aşırı zayıf olduğu için bu lakap verilmiştir.(K.K. 19)
Akyaka
∏urvangil: Dedelerinin ismi Kurban ve o sülaleyi herkes bu isimle tanır. (K.K.11)
Koç Köyü
∏uzdühlü Zöhre (Zehra) : Kambur olduğu için bu lakap verilmiştir.(K.K.6) Polat
∏uzu Baş Alirza (Ali Rıza): Kafa yapısı küçük şekilsiz olduğu için.(K.K.21) Seydi
∏uzu Memmet ( Mehmet) :Dişleri küçüktü kuzuya benziyordu. (K.K.22) Kars
∏uπu Musa: Sanki sürekli bir şey işitirmiş gibi yapardı. (K.K.11) Karakale

104
¢arey Musa: Kulakları küçük ve kare şeklinde olduğu için bu lakap verilmiştir.
(K.K.12) Esenyayla
¢atar Memmed (Mehmet): Eskiden trene katar derlerdi. Çok uzun bir insan olduğu
için böyle söylenirdi. (K.K.7)
¢omel Abbas: Parmakları kesilmiş olduğu için bu lakap verilmiştir.(K.K.33) Sosgert
Avurdu Deliyh Esger (Asker) : Yüzünün bir tarafı çöküktü. (K.K.12) Esenyayla
¢onkul Baş Sarıbey: Uzun saçlarını geriye doğru tararmış.(K.K.6) Çıldır
¢opik Necef: Kısa boylu bir insan olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.12)
Esenyayla
A«dafa Sona: Beli çok kamburmuş. (K.K.6) Meydancık
Aba Dede: Bilinmiyor. (K.K.32) Kağızman
Abalar: Anne demektir aba. Bunlarda annelerinin sözünden hiç çıkmazlarmış.
(K.K.33) Sosgert
Abbaslar: Gürcistan'dan gelme, dedelerinin ismi Abbas’mış onun soyundan gelen
çocuklara da Abbaslar denmiş. (K.K.7)
Abon : (K.K. 19) Demirkent
Acı Meyti (Mehti): Çok doğru konuşan, açık sözlü, acı konuşan. (K.K.4) Küçük
Gımılı
Ağ Torpa«lar: Evlerinin arkasından beyaz killi toprak çıkarmış evleri bu killi
toprağın üzerindeymiş bu yüzden. (K.K.19) Akyaka
Ağağil: Temiz giyimli, kibar insanlar, ağa gibi yaşarlarmış. (K.K.11) Koç köyü
Ağkomlar: Geldikleri köyün ismi. (K.K.19) Akyaka
Ağzı Sarı Kâmil: Sarı tenli olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.6) Söğütlü
Akay Beş Mark: Kızı Almanya’da yaşayan bir Türkle evlendikten sonra adam sürekli
mark kullanıyormuş, her gittiği markette beş mark harcıyormuş. Bu yüzden herkes
beş mark demeye başlamış. (K.K.34) Karahan
Akrep Turan: (K.K.35) Kars
Akπa Naim: Ak benizli bir adamdı. Açık tenliydi. (K.K.11) Koç köyü
Ala Dırna« Allahverdi: Tırnakları normalden daha fazla beyaz olduğu için bu lakap
verilmiştir.(K.K.19) Akyaka

105
Ala Paça Burhan: Dedelerinin atının ayağı beyazmış ve o sülaleyi herkes bu isimle
tanırmış. (K.K. 21) Seydi
Alasarsa« Zeki: Yarım akıllı, sersem bir insandı. (K.K.6) Çıldır
Algül Ahmet:(K.K.11)
Aliş: Aleyna'nın kısaltmasıdır. (K.K.18) Kars
Alman Kemal: Almanlara benzetildiği için böyle deniyordu. (K.K.2) Kars
Aloy İbraham (İbrahim): Ateşli ateşli, hızlı hızlı konuşurdu. (K.K.12) Esenyayla
Aloy: Çok çalışkan becerikli olanlara bu lakap verilmiştir. (K.K.19) Delever
Altı Aylı« Ehmet: Erken doğmuş. Bu yüzden bu lakap kullanılmış.(K.K.2) Kars
Anπut Zafer: Çok çirkin olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.34) Karahan
Ar«eyin Memet: Rahat, uyuşuk biriydi. (K.K.15) Kars
Arap Cevdet: Esmer olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.35) Kars
Arap Seko: Çok esmer olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.34) Karahan
Arı« Mustafa: Çok zayıf, çelimsiz olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.21) Seydi
Armutdular: Geldiği köy ismi, Gürcistan'dan gelme. (K.K. 7)
Arvat Salih: Kadın gibi davranırdı, bir de korkak bir insandı. (K.K.12) Esenyayla
Asdangil: Dedelerinin ismi Aslan’mış. (K.K.11) Koç Köyü
Aşı«lar: Sülalede ozan çok fazla olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.33) Sosgert
Aşo: Ayşe kısaltması. (K.K.32) Kağızman
Atam Abbas: Konuşma şekli, atam kelimesini çok kullanması.(K.K.12) Esenyayla
Aya«lı Gazete Yusuf: Her şeyi millete yaydığı için bu lakap verilmiştir. (K.K.19)
Akyaka
Ayakkabıcı Mustafa: Mesleği ayakkabıcılıktı. (K.K.8) Kars
Ayda Ferhat: Çizgi film karakterine benzediği için bu lakap verilmiştir.(K.K.16)
Kars
Ayı Boğan Ersin: Yemeğe saldırarak yerdi, hiç yemek yememiş gibi davranırdı.
(K.K.25) Akyaka
Ayı Boğan Volki: Çok güçlü ve kendinden çok büyükleri bile devirmesinden ayrıca
bala çok düşkün olmasından bu lakap verilmiştir. (K.K.31) Kars
Aynalar: Bir annenin ismi köyün yarısı bu sülaleden oluşuyor.(K.K. 7)

106
Ayyılmazlar: Soyisimleri, daha sonra sülaleyi tanıtmak için kullanılmış. (K.K.32)
Kars
Ayyoylar: Her gün birbirleriyle kavga ettikleri için bu lakap verilmiştir.(K.K.32)
Uzunzayım)
Aπugil: (K.K.11)
Bacoylar: ( K.K.11)
Badar Eli (Ali): Badara, Gürcüce büyük demektir, muhtemelen iri yarı, büyük biri
olduğu için verilmiştir. (K.K.12) Esenyayla
Balaca ∏ız Asya: Boyu kısa bir kadındı. (K.K.11) Karakale
Balaca Sefer: Çok kısa, ufak tefekti. (K.K.4) Küçük Gımılı
Balam ∏urban: Her sözünün arkasından balam kelimesini söylerdi. (K.K.12)
Esenyayla
Balaπulular: Sülalece küçük yapılı oldukları için bu lakap verilmiştir.(K.K.19)
Akyaka
Balı« Letif (Lâtif) : Burnu uzun ve eğri olduğu için.(K.K.36) Esenyayla
Balı«cı Heydar (Haydar): Sürekli balıkçılıkla meşgul oldukları için böyle anılırlardı.
(K.K.26) Kars
Balı«çılar: Sürekli balıkçılıkla uğraşan bir sülaleydi. (K.K.26) Kars
Ballolar: Dedenin adı Ballo’ydu ve o sülaleyi herkes bu isimle tanırdı. (K.K.26 )
Kars
Baydalar: Popo kısımları çok geniş yapıda olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.33)
Sosgert
Baykuş Selçuk: Kaşı gözü baykuşa benzediği için verilmiş. (K.K.19) Akyaka
Bed Suvat Kâtip: Sürekli suratsız gezdiği için bu lakap verilmiştir .(K.K.36)
Esenyayla
Bego Dayı: (K.K.5) Kars
Bengı Ehmet (Ahmet) : Soyadı Bangı’dır; ama herkes Bengı derdi. (K.K.12)
Esenyayla
Berber Hüseyin: Mesleği berberlikti. O dönemde bu mesleği yapan çok az insan
vardı. O yüzden ayırt edici olsun diye mesleği ile hitap ederlerdi. (K.K.26) Kars

107
Bez Bebek Aπa: Süslü püslü gezerdi.(K.K.34) Karahan
Bıça«çı Veli: Kavgalarda durmadan bıçak çeker, sonra kaçarmış. (K.K.8)Kars
Bıdılπa Memet (Mehmet): Çok konuşurdu. Bunun için verilmiştir.(K.K.33) Sosgert
Bıldız Namaz: Boyu küçük olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.11) Koç Köyü
Bıyı«lı İse (İsa): Pala bıyıkları varmış.(K.K.11) Koç Köyü
Bızıtdar: Olur olmadık yerde gaz çıkarırlarmış.(K.K.33) Sosgert
Bili Esat: Çabuk çabuk konuşurdu. (K.K.22)Kars
Biliyh Eli ( Ali): Küçük sarı marı bir şeydi. (K.K.22) Kars
Bir ∏az Hasan: Hiç zengin olmamış, sadece bir kazı varmış.(K.K.24) İbiş
Boğa Musa: Kuvvetli bir insandı. (K.K.24) Kars
Bombacı Halis: Eskiden ramazan aylarında top patlatma görevi görürmüş. (K.K.22)
Kars
Bonus Kafa: Saçları kıvırcık ve çok kabarık olduğu için bu lakap verilmiştir.
(K.K.17) Kars
Boyacı ∏uππu: Ayakkabı boyacısıydı. (K.K.5) Kars
Boynu ∏ara Suca: Ensesinde siyah bir leke vardı. ( K.K.4) Küçük Gımılı
Boynu Eğri Emi: Boynu gerçekten eğriydi. (K.K.13) Kars
Boynu Eğri Mamoş: Boyun kısmı eğri durduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.34)
Karahan
Bozo Bayram: Saçları kır olanlara denir. (K.K.12) Esenyayla
Buda«lar: Budak dedelerinin ismi, sülale bu isimle anılırdı.(K.K.11) Karaköy
Burnu Uzun İbraham (İbrahim): Burnu yüzüne göre çok uzundu, bıyıklarının üstüne
gelirdi. (K.K.4) Küçük Gımılı
Burnuzun Şahsenem: Burnu yüz hatlarına göre çok uzundu. (K.K.23) Kars
Buru« Baba: Yamuk gezdiği için bu lakap kullanılırdı. Omzunun bir daha
aşağıdaydı. (K.K.25) Akyaka
Buru« Ejder: Yürürken eğri büğrü yürüdüğü için bu lakap verilmiştir. (K.K.34)
Karahan
Burun ∏ıran Avdılla (Abdullah): Kavga ederdi sürekli. (K.K.15) Kars

108
Bülü Hümmet (Hümbet): Boynu uzun olduğu için bu lakap verilmiştir .(K.K.36)
Esenyayla
Caçce: Kürtçe kız demektir. (K.K.35) Kars
Calo Nejdet: Sürekli yalan söylerdi. (K.K.36) Esenyayla
Camal (Cemal) Usta: Ağaç ustası olduğun için böyle deniliyordu. (K.K.11) Koç
köyü
Ceferoğulları: Dedelerinin ismi Cafer, onun soyundan gelen sülaleyi herkes bu isimle
tanır. (K.K.30) Akyaka
Cello Çetin: Boş boş gezerdi, işi gücü yoktu. (K.K.35) Kars
Cello Mevlüt Abi: Eski kabadayılardan, her türlü olaya karışırdı.(K.K.5) Kars
Celoylar: Eskiden at dizgini yaptıkları için bu lakap verilmiştir.(K.K.33) Sosgert
Cengüş Ehmed (Ahmet) : Çok bağırarak konuşurdu. (K.K.12) Esenyayla
Ceylanlar: Bir köyden diğer köye hızlı hızlı gelip giderlermiş. (K.K.33) Sosgert
Cıbıllar: Bir sülale ismi. Eskiden çok fakir oldukları için bu lakap
verilmiştir.(K.K.19) Tihniz
Cıdır ∏ara: Kaba, her şeye atılan olur olmaz konuşan, davranışlarını ölçüp biçmeyen
bir insandı. (K.K.12) Esenyayla
Cığ Cığ Abbaseli (Abbas Ali) : Konuşma biçimi, ses tonu çok ince çıkardı. (K.K.12)
Esenyayla
Cılılar: Çok zayıf, cılız kemik yapıları çok ince olduğu için bu lakap verilmiştir.
(K.K.33) Sosgert
Cılvızlar: Sülale ismi, cimrilikten dolayı bu lakabı kullanmışlar. (K.K.20) Kars
Cırcır Celal: (K.K.12)Esenyayla
Cıvı« Adil: Yılışık olduğu için bu lakap verilmiştir.(K.K.36) Esenyayla
Cızbız Osman: Kebap, köfte yapan bir lokantası vardı. (K.K.26)Kars
Cızda«lar: Sürekli kuyruk yağını kavurup yiyorlarmış. (K.K.11) Koç köyü
Cıπa Keklik: Cıπa, araya giren demektir. (K.K.11) Karakale köyü
Cıπı Tuncay: Cıπı, araya giren demektir.(K.K.34) Karahan
Cibey: (K.K.7)
Cicco Eyüp: (K.K.19) Akyaka

109
Cici Cemal: Soyadı Cici olduğu için verilmiş. (K.K.16) Kars
Cici Himaye: Güzel bir yüzü vardı. (K.K.11) Karakale
Cimo Samet: (K.K.12) Esenyayla
Cin Ali: Aşırı zayıf olduğu için bu lakap verilmiştir. ( K.K.24)
Cin Kerim: Uyanık bir insandı. (K.K.8) Kars
Cin Peri: Yüzü küçük olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.29) Kara Çoban Köyü
Cin Salatın: Şeytana pabucu ters giydiren, cin gibi biriydi. (K.K.24) İbiş
Cin Talat: Cin Ali’ye benzerdi, ince zayıf bir yapısı vardı. (K.K.19) Demirkent
Cindoy Eli (Ali) : Aşırı asabi bir insandı, sinirliydi (K.K.25) Akyaka
Cingalar: Zayıf tipli aileler olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.11) Koç köyü
Cingöz Mico: Çok açıkgöz, uyanık olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.34)
Karahan
Cinni Durdağı: Aşırı sinirli biri olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.19) Demirkent
Cinni Hannar (Hanlar): Çok sinirli, huysuz bir insan olduğu için bu lakap verilmiştir.
(K.K.34) Karahan
Cinni Hebip (Habip):Çılgın, deli bir insandı. (K.K.35) Kars
Cinni İse (İsa) : Deli, asabi, sinirli bir insandı. (K.K.11) Koç köyü
Cinni İsmeyil (İsmail) : Tez parlayan, deli, hemen kızan bir insandı. (K.K.6) Arpaçay
Cinni Tecoş: Çabuk sinirlendiği, asabi olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.20)
Kars
Cinπar Hasan: Her şeyde kavga çıkardığı için bu lakap verilmiştir. (K.K.36)
Esenyayla
Ciπılı Memed (Mehmet) : Hızlı, atak bir insandı. (K.K.2) Kars
Ciπılı Memet: (K.K.2) Kars
Cocular: Cocu; tavuk, hindi gibi evcil hayvanları çağırırken kullanılır. Onlarda çok
fazla tavuk ve civciv besledikleri için bu lakap verilmiştir. (K.K.33) Sosgert
Culut Sultan: (K.K.34) Karahan
Cuππu Fahri: (K.K.33) Sosgert
Cüce Apo: Kısa boylu küçük olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.12) Esenyayla
Cüce Aziz (Aziz): Küçük, ufak tefekti.(K.K.22) Kars

110
Cüce Do«dor: Kısa boylu olduğu için. (K.K.19) Akyaka
Cüce Ehmet (Ahmet) : Boyu aşırı kısa olması dolayısıyla bu lakap
verilmiştir.(K.K.27) Kıraç köyü
Cüce Eyhmedin Çocuhları: Dedeleri çok kısa boyluydu. Daha sonra da bu soydan
gelenler bu lakapla tanınmışlar. (K.K.27) Kıraç Köyü
Çakal İse (İsa) : Çakal gibi, kurnaz olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.11) Koç
köyü
Çakal Şenlik: Fazla yolsuzluk işleri yaptığı için bu lakap verilmiştir. (K.K. 21) Seydi
Çalo Fa«o: Rahatsız, zayıf görünümlü olmasından dolayı bu lakap verilmiştir.
Çalo Müzefer (Muzaffer): Yüzünde mantar hastalığı vardı. (K.K.4) Küçük Gımılı
Çana« Ertan: Ayağının birini yan basardı. (K.K.1) Kars
Çana« Ertan: Ayağının birini yan basardı. (K.K.1) Kars
Çapar Hüseyin: Çalıp çırpan, vurup kıran bir insandı. (K.K.12) Esenyayla
Çapbo: Çok gezen, evinde durmayan kişiler için kullanılır. (K.K.18) Akyaka
Çapı« Semet (Samet): Yüzünde iz varmış. (K.K.12) Esenyayla
Çapıt Yiyen Gürbüz: Elbiseleri ne kadar eskise de tekrar tekrar giydiği için bu lakap
verilmiştir. (K.K.36) Esenyayla
Çapurlular: Kızıl keseden gelenlere demişler. (K.K.32) Uzunzayım
Çarı«lar: Eskiden ayakkabı olarak çarık giyerlermiş; bu yüzden bu lakap verilmiştir.
(K.K.33) Sosgert
Çasdavoy Abbas: Çok hızlı gezdiği için, değişik yürüdüğü için bu lakap verilmiştir.
(K.K.19) Akyaka
Çatıcı Eli (Ali) Dayı: Çatı ustası idi. (K.K.5) Kars
Çatılar: Bellerine Kemer yerine ip bağladıkları için bu lakap verilmiştir.(K.K.36)
Esenyayla
Çeçce Kenan: Koç gibi güçlü olanlar için kullanılır. Bu kişinin güçlü bir yapısı
vardı.(K.K.6) Polat köyü
Çekirge Nazire: Zayıf sıska olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.29) Bozkale köyü
Çengel Hasan: Cingar olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.12) Esenyayla
Çetdo: Çetin isminin kısaltılmışıdır.(K.K.14) Digor

111
Çıkıdı Gasım (Kasım): Tenekeci, tenekeye vurdukça çık çık ses çıkarmış. (K.K.12)
Esenyayla
Çıkπıdılar: Bir sülale ismi.(K.K.19) Akyaka
Çiftçiler: Çift eker biçerlerdi, sürekli toprakla uğraşırlardı. (K.K.27) Kıraç köyü
Çiğni Eğri Müslim: Sağ omuzu aşağı düşerdi, yamuk yürürdü. (K.K.4) Küçük Gımılı
Çipğar Ayşe: Eğri bacaklı olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.29) Bozkale köyü
Çirtiyh Hasan: Konuştuğun da çit çit ses çıkardı. (K.K.4) Küçük Gımılı
Çobanoğlu: Sülale ismi, dedeleri çobanlık yaparmış.(K.K.22) Kars
Çola« Gasım (Kasım): Parmakları kıvrım, içe katlıydı. (K.K.4) Küçük Gımılı
Çola« Mehemmed Eli ( Muhammet Ali): Eli sakat olduğu için bu lakap verilmiştir.
(K.K.21) Seydi
Çopur Mehemmed (Mehmet) : Yüzünde izler, çöküntüler vardı. (K.K.5)Kars
Çökelik: (K.K.33) Sosgert
Çömçe ∏ula« ∏urvan (Kurban) : Büyük kepçe kulakları varmış.( K.K.6) Çıldır
Çöpcü Avdılla (Abdullah): O dönem çocukların burnu tıkanırken ona götürürlerdi.
Bir aleti vardı. Çocukların burnuna sokup açardı.(K.K.26) Kars
Çumlu:( K.K.19) Demirkent
Çürüyh (Çürük) Meyti (Mehti): Sürekli hasta bir insandı. (K.K.12) Esenyayla
Dadali Engin: Posof’tan geldiği için bu lakap verilmiştir. (K.K.22) Kars
Dadaş İbraham: Erzurumlularla çok yakınmış. Bütün arkadaşları Erzurumluymuş.
(K.K.4) Küçük Gımılı
Dana Derviş: Konuşmasından dolayı bu lakap verilmiştir. (K.K.22) Kars
Dana Göz Memedeli (Mehmet Ali) : İri iri gözleri vardı, danaya benziyordu.
(K.K.22) Kars
Dana Göz Tuncer: Gözleri çok büyük ve pörtlek olduğu için bu lakap verilmiştir.
(K.K.36) Esenyayla
Dana Mehemmet (Mehmet): Güçlü, kilolu olduğu için. ( K.K.20) Aslanoğlu köyü
Dana Zafer: Çok şişman olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.34) Karahan
Dara«çı Mirze Gulu: (K.K.15)Kars

112
Dartoy Altan: Dart(tartı), omuzları dik ve geniş olduğu için yani omuzları adeta bir
kantara benzerdi. (K.K.34) Karahan
Daşnik Mehemmet: Ermenistan’ın Daşnik köyünden gelmiş. (K.K.12) Esenyayla
Değirmenci Kemal: Değirmenciydi kendisi. (K.K.11) Koç köyü
Deli Abbas: Sinirli, Asabiydi. (K.K.12) Esenyayla
Deli Aslan: Davranışları normalin dışında ve zeka seviyesi biraz düşük olduğu için
bu lakap verilmiştir. (K.K.32) Kağızman
Deli Celal: Asabi bir insan olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.35) Kars
Deli Durdağı: Anormal davranışları vardı. (K.K.19) Akyaka
Deli Eli (Ali): Ağzına geleni konuşan bir insandı. (K.K.4) Küçük Gımılı
Deli Hüseyin: Davranışları anormaldi. (K.K.22) Kars
Deli İbrahim: Aksi, huysuz bir insan olduğu için bu lakap verilmiştir.(K.K.33)
Sosgert
Deli İmdat: Çabuk parlayan, sinirli bir insandı, sakin değildi. (K.K.12) Esenyayla
Deli İsrafil: Davranışları tutarsızdı, sinirli asabiydi. (K.K.12) Esenyayla
Deli Mama: Deli dolu biri olduğu için bu lakap verilmiştir.(K.K.29) Karaçoban köyü
Deli Memed (Mehmet) : Kızgın adamdı, hızlı konuşurdu. (K.K.8) Kars
Deli Memet: Köyde yaşayan Mehmet, eşini ve çocuklarını kazada kaybettiği için akli
dengesini yitiriyor. (K.K18)Yeniköy
Deli Rufet (Rıfat) : Sinirli bir insan olduğu için verilmiştir. (K.K.32) Kağızman
Deli Şakir: Sinirli, sert yaratılışlı bir insandı. (K.K.12) Esenyayla
Deli Toyu«cu Umut: Tavukçuluk yapardı. (K.K.12) Esenyayla
Deli Zazan: Mahallenin kabadayısıydı. (K.K.8) Kars
Deliyhbaş Nevzat: Hiçbir lafı kafasında tutamaz, çabuk unuturdu. (K.K.36)
Esenyayla
Delleyh Memed (Mehmet): Sünnetçiydi. (K.K.12) Esenyayla
Derviş: Çok başarılı olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.18) Kars
Deve Memet: Büyük, iri bir adamdı. (K.K.7) Kars
Devlop Şakir: Koca ağızlı olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.29) Bozkale köyü
Dıbıl Müslüm: Kafasının üstü komple keldi. (K.K.19) Akyaka

113
Dıbır Gamoş: (K.K.34) Karahan
Dığa Letif(Latif) : Annesi Ermeni kökenliymiş. (K.K.24) İbiş
Dığır Bığır Mehemmed (Mehmet) : Çok konuşurdu. (K.K.8) Kars
Dımık Letif (Latif): Dımık, gözkapakları kapalı demektir. Bu kişiye de göz şeklinden
dolayı bu lakap verilmiş olabilir. (K.K.36) Esenyayla
Dınπılı Nuran: Boyu aşırı kısaydı. (K.K.12) Esenyayla
Dırış Eli: (K.K.12) Esenyayla
Dıydı« Murtaza: Olmadık yerlerde olmadık laflar ederdi.(K.K.19)Demirkent
Dıπı Kenan: Boyu aşırı kısa olmasından ve keçi gibi imkansız yerlere
tırmanmasından bu lakap verilmiştir. (K.K.31) Karakale Köyü
Dildiler: Her şeyi bilmiş bilmiş konuştukları için bu lakap verilmiştir.(K.K.33)
Sosgert
Dinozor Apo: Çok kaba olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.34) Karahan
Direj Mehemmet (Mehmet) :Çok uzun boyluydu. (K.K.8) Kars
Dirgân Kemal: 1980 yılında kaldırımda dirgeni yere vururdu, insanları korkuturdu,
cepleri şişkin ve hep yanında dirgen taşırdı.(K.K.5) Kars
Diyh Şapπa Ehsan: Şapkasını dik taktığı için bu lakap verilmiştir. (K.K.19) Seydi
Dobiş Faho(Fahrettin): (K.K.34) Karahan
Dobra Yaşar: Dürüst, dobra bir insan olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.21)
Seydi
Dobroski Yaşar: Uzun yıllar Rusya'da çalışmış. (K.K.3) Arpaçay
Doda« Hakan: Dudağını sallayarak konuşurdu. (K.K.8) Kars
Doda« Herkül: Dudakları büyük olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.21) Seydi
Dodağı Cırı« Meryem: Alt dudağında kesik izi vardı. (K.K.35) Kars
Domba Yaşar: Kafasında bir şişlik vardı. ( K.K.19) Demirkent
Donba Göz Ekber: Gözleri fazla büyük, şişkindi. (K.K.12) Esenyayla
Dört Doda« Hüseyin: Dudağı büyük ve sallakmış. (K.K.8) Kars
Döşsüz Şahaz: Göğsü yoktu. (K.K.6) Telek köyü
Duda Bekir: Korkak olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.24) İbiş
Dudalar: Sülale ismi. Karşılığı net olarak bilinmiyor. (K.K.1) İbiş

114
Durna (Turna ) Boğaz Avdılla ( Abdullah ) : Boynu ince ve uzundu. (K.K.19)
Akyaka
Düdüyh ∏arip: Uzun ince yapılı olduğu için bu lakap verilmiştir.(K.K.12) Esenyayla
Düdüyh Mehemmet(Mehmet) :Uzun olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.12)
Esenyayla
Düdüyh Şerif: Uzun boylu, ince bir yapısı vardı.(K.K.12) Esenyayla
Düdüyhcü Musa: Zurna çalardı düğünlerde. (K.K.6) Polat köyü
Düdüyhcü Namaz: Zurna çalarmış, kaval çalarmış. (K.K.11) Koç köyü
Düşdüş Avdılla (Abdullah) : İnsanlara şirinlik yapıp kandırdığı için bu lakap
verilmiştir. Esenyayla
Eci Seleddin: Çocukken kullandığı ilk kelime eciymiş. (K.K.11) Tepe köyü
Eci Seleddin: Çocukken kullandığı ilk kelimeydi.(K.K.11) Karakale
Eçece Meherrem (Muharrem) : Konuşurken çenesi çok titrediği için bu lakap
verilmiştir.(K.K.36) Esenyayla
Egit: Yiğit demektir. (K.K.14) Digor
Eko: Ekrem’in kısaltılmasıdır. (K.K.11) Karakale
Elde Ölen Mustafa: Çok sıkı pazarlık yapardı. (K.K.22) Kars
Eleyhtrihci Nebi: Mesleği elektrikçiydi. (K.K.1) Kars
Eli (Ali) Katda: Katda eskiden muhtar demekti. Bu kişi de muhtarlık yapardı.
(K.K.22) Kars
Eli Katdanın Gızı Salatın: Babasının ismi ile anılırdı.(K.K.22) Kars
Ellez Usta: Demir ustası olduğu için böyle deniliyordu. (K.K.11) Koç köyü
Ellü: Elmir’in kısaltmasıdır ( K.K. 17) Kars
Emeyhli Usuf (Yusuf) : Genç yaşından itibaren çalışmadığı için bu lakap verilmiştir.
(K.K.19) Akyaka
Emir Şah: (K.K.35) Kars
Emirşal:( K.K.15)Kars
Emoş: Emine'nin kısaltmasıdır. (K.K.18) Kars
Ere Hasan: Harflerin üzerine bastırarak konuşurdu. (K.K.8) Kars
Ereler: Geniş bir aile ismi geldikleri köyün ismi olabilir net bir bilgi yok.(K.K.7)

115
Ergezer Gazoy: Bekar kızlara sürekli koca aradığı için bu lakap verilmiştir.(K.K.36)
Esenyayla
Erkek Güzeli: Çok çirkin, esmer olanlar için bu lakap kullanılır. (K.K.2) Kars
Esko: Espendiyar’ın kısaltmasıdır.(K.K.22) Kars
Eşrefgil: Dedelerinin ismi Eşref, Karabağ’dan gelmiş. (K.K. 11) Koç köyü
Eşşeyh ∏ara: kaba her şeye atılan olur olmaz konuşan davranışlarını ölçüp biçmenin
bir insandı.(K.K.12) Esenyayla
Eşşeyh Fırat: Kafası geç basan, olayları geç anlayan biri olduğu için bu lakap
verilmiştir.(K.K.4) Küçük Gımılı
Eşşeyh Fiko: Laftan anlamayan biri olduğu için verilmiştir. (K.K.19) Akyaka
Eşşeyh Nebi: Çok kaba davranışları vardı. (K.K.2) Kars
Et Mahmut: (K.K.7)
Etdiyh Musa: Çok şişman olduğu için bu lakap verilmiştir.(K.K.36) Esenyayla
Etelek Ütelek: Çok panik insanlar için kullanılan bir lakaptır. (K.K.20) Arslanoğlu
Köyü
Eyhberler: Dedelerinin isminden geliyor. (K.K.33) Sosgert
Fakat Irza (Rıza): Her cümlesinde “fakat” olduğu için bu lakap verilmiştir.(K.K.36)
Esenyayla
Fantı Turan: Kumarbaz olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.34) Karahan
Fatdo: Fatma’nın kısaltmasıdır.(K.K.11) Karakale
Feriyh Neriman: Güzel, genç kadın olduğu için bu lakap verilmiştir.(K.K.30) Kars
Fero: Ferhat’ın kısaltılmasıdır. (K.K.11) Tepe köyü
Fetirπıranlar: Bir ailenin büyüğüne verilen lakap ondan olan çocuklara da aynı
lakapla hitap etmişler. (K.K.7)
Fındık Tuncay: Küçük, ufak tefek biriydi. (K.K.35) Kars
Fırıncı Pala Emmi: Kars’ta halk ekmek satardı. (K.K.5) Kars
Fırrı Ma«süd (Maksut): Kafasında çok şişlik olduğu için bu lakap verilmiştir.
(K.K.21) Seydi
Fırtı«lı Noyruz (Nevruz): Sümüklü, burnu sürekli akar. (K.K.6) Demirkent
Fırtına Ali: Çok kavgacıydı, iyi kavga ederdi. (K.K.2) Kars

116
Fırtına Sofi (İsmail) : Çok hızlı olduğu için ve babasının da imam olmasından dolayı
bu lakap verilmiştir. (K.K.31) Kars
Fızılı Paşa: Palavracı, yalan konuşan bir insandı. (K.K.4) Küçük Gımılı
Filliyh Subay: Ortalıkta başıboş dolaşırdı. (K.K.19) Akyaka
Firfiriyh Hatun: Çok hızlı hareket eden, yerinde duramayan bir kadındı. (K.K.15)
Akyaka
Firfiriyh Hatun: Topaç gibi çok hızlı hareket eden, çabuk çabuk davranan bir
kadındı. (K.K.15) Akyaka
Foter Kemal: Başından fötür şapkasını çıkarmazmış; fötür şapkasız kimse görmemiş.
(K.K.24) İbiş
Foto Camal (Cemal): Kars’ın ilk fotoğrafçısıydı. (K.K.5) Kars
Freedom: Derslerde çok özgür olduğu için ve ismi Özgür olduğu için.(K.K.17) Kars
Gâvır Alı (Ali): Çok zengin bir insan; ama çok cimri. Fakire fukaraya el uzatmayan
bir yapısı vardı.(K.K.4) Küçük Gımılı
Gembo: Kanber Ali'nin kısaltılmasıdır. (K.K.11) Tepe köyü
Gerezder: Sülaleye verilen isim. (K.K.33) Sosgert
Gij Gurban (Kurban) : Sarsak, aptal bir insan olduğu için bu lakap verilmiştir.
(K.K.19) Demirkent
Gónt Eli (Ali): Laftan anlamaz kalın kafalı olduğu için bu lakap verilmiştir.(K.K.25 )
Akyaka
Gónt Eli(Ali): Laf anlamaz, kalın kafalı oldukları için bu lakap verilmiştir (K.K.33)
Sosgert
Gozan Bayram: (K.K.12) Esenyayla
Gödeyh Ehmed (Ahmet): Boyu çok uzun olduğu için böyle söylenirdi. Kinaye
yapılmıştır. (K.K.10) Kars
Gödeyh Musa: Kısa boylu olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.22) Kars
Gödeyh Oruç: Boyu aşırı kısa olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.11) Koç Köyü
Göğüş Fahretdin: Parlak mavi gözlü olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.36)
Esenyayla

117
Götü Değirmi İse (İsa): Yuvarlak kalçalı olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.6)
Sarıkamış
Götü Yeke Hatın: Poposu çok büyüktü. (K.K.36) Esenyayla
Götü Yere Ya«ın Musa: Alçak boylu, bacakları daha kısaydı. (K.K.6) Sarıkamış
Göy Göz Himmet (Hümbet): Gözleri açık renkli, maviydi. (K.K.12) Esenyayla
Göy Göz Musa: Gözleri mavi olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.23) Kars
Göy Göz Paşa: Mavi gözlü olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.21) Seydi
Göy Göz Suca: Gözleri açık maviydi. (K.K.12) Esenyayla
Göy Göz Urusdam (Rüstem) : Mavi gözlü biri olduğu için bu lakap verilmiştir.
(K.K.6) Susuz
Göy Göz Veli: Gözleri mavi açık renkti. (K.K.22) Kars
Göyceler: Genellikle sülalece yeşil göz ve sarışın oldukları için bu lakap
verilmiştir.(K.K.33) Sosgert
Gözdüyhlü Bayram: Gözlük taktığı için herkes bu lakabı kullanırdı. (K.K.15) Kars
Gözüm Allahverdi: İnsanlara hep ay gözüm dediği için bu lakap verilmiştir. (K.K.19)
Akyaka
Gurbağa Yiyen İlim: Kurbağaları şişirip şişirip sonra patlatıyormuş.(K.K.24)
Gursa«sız Tamaşa: Zayıf, kuru muru olduğu için bu lakap verilmiştir.(K.K.6)
Arpaçay/Atçılar köyü
Guşut Baba: (K.K.12) Esenyayla
Gülbahar Metin: Sanatçı taklidi yapardı. (K.K.9) Kars
Güneba«an Caner: Sürekli güneşe baktığı için bu lakap verilmiştir.(K.K.16) Kars
Hacı Memetler: Sülale bu isimle tanınır. (K.K.1) İbiş
Hacı Veliler: Sülale ismi. Neden bu lâkap verilmiş net bir bilgi yok. (K.K.1) İbiş
Hacılar: Dedeleri ilk hacca gidenlerdenmiş. (K.K.11) Koç köyü
Hacılar: O sülalede hacca giden çok oluyormuş. (K.K.11) Karakale
Hacıların Hemmet (Himmet ) : Sülaleden gelen isim, sülalede hacca giden çok
olurmuş. (K.K.11) Karakale
Hacıoğulları: Babaları hacca gittiği için bu lakap kullanılmıştır. (K.K. 32) Dikme
Hafız Mehemmet (Mehmet) : Hafızlık yapardı. (K.K.12) Esenyayla

118
Hajdı Seddar: (K.K.15)Kars
Halil Usda: Nalbanttı kendisi, bu yüzden söylenmiştir. (K.K.11) Koç köyü
Hamamcı Yaşar: Süslüydü kendisi, bu mesleği sonradan yapmaya başladı. (K.K.5)
Kars
Hamitler: Dedelerinin adını kullanmışlar. (K.K.35) Kars
Hanım Eli (Ali) : Süslü püslü, cilveli gezerdi. (K.K.12) Esenyayla
Hanım Eli (Ali): Süslü püslü gezermiş.(K.K.12) Esenyayla
Hano Dayı: Hasan isminin kısaltması. (K.K.14) Digor
Hasan Öğü: Savaştan sonra gelip yerleşmişler, zengin sürekli yemek verirlerdi.
(K.K.11) Koç köyü
Hassaların Çerkez: Sülale ismidir. (K.K.11) Koç köyü
Hassolar: Sülale ismi. (K.K.20) Kars
Hatunoğulları: Sülale ismi. (K.K. 32) Çamurlu köyü
Hekkallah Muhammet: Konuşmasında hep hekkallah dermiş. (K.K.12) Esenyayla
Hello Murtaza: Havadan nem kapan, çabuk alınan bir insan olduğu için bu lakap
verilmiştir. (K.K.36) Esenyayla
Hende mi Gözel: Çok güzel bir kadın olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.20)
Aslanoğlu köyü
Heydarlar: Dedelerinin adı Haydar. Bu soydan gelenlere denilmiştir. (K.K.33)
Sosgert
Heydo Dede: Haydar isminin kısaltılmışıdır. (K.K 14) Digor
Heyo: Hayati’nin kısaltmasıdır. (K.K.11) Tepe köyü
Hobbey Ezim: Her şeye atılan bir insandı. (K.K.12) Esenyayla
Hoca Oruç: İmamlık yapardı. (K.K.11) Koç köyü
Homrut Daşo: Pis poğaz bir insan olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.21) Seydi
Hopulu Ekber: Düşünmeden konuşurmuş, geveze, kavgacı olduğu için bu lakap
verilmiş. (K.K.24) İbiş
Hosrot Memmet: Sülale ismi. (K.K.15)Kars
Hozu Navrız (Nevruz) : Söylenenleri geç anlayan biri olduğu için bu lakap
verilmiştir. (K.K.36) Esenyayla

119
Hozu Seyfettin: Laf anlamaz, laf kanmaz biri olduğu için bu lakap
verilmiştir.(K.K.12) Esenyayla
Hökü Turgut: Hüküm sahibi, önde giden bir yapıdaydı. (K.K.8) Kars
Hörreler: Her sabah un çorbası içtikleri için bu lakap verilmiştir. (K.K.19) Akyaka
Hurşutdu: Sülale ismi. (K.K.19) Akyaka
Hümbetliler: İlk dedelerinin adı Hümbet olduğu ve bu isimle anılmak istedikleri
bilinir. (K.K.6) Tomarlı
Hüsnügiller: Dedelerinin ismi Molla Hüsnü idi, hafızdı, sülale bu isimle anılırdı.
(K.K.11) Koç köyü
İbo ( İrvaham) : İbrahim’in kısaltılmasıdır.(K.K.11) Tepe köyü
İfonun Takımları: Dedenin adı İfo ve o sülaleyi herkes bu isimle tanır. (K.K.26) Kars
İnceliler: Sülale ismi.(K.K. 32) Çamurlu köyü
İneyh Seyfullah: Söz dinlemez, laftan anlamaz bir insandı. (K.K.8) Kars
İngiliz Kemal: Bir İngiliz hayranlığı vardı. İngiltere'ye gitmiş yabancı dilde şaka
yapardı. (K.K.5) Kars
İngiliz Kemal: İngiltere’de uzun yıllar yaşadıktan sonra kaçıp buralara gelmiş.
(K.K.35) Kars
İt Oynadan Cemal: Ele avuca sığmaz, muzip bir insandı.(K.K.12) Esenyayla
Jilet Adem: Düzgün, ütülü elbiseler giyerdi sürekli. (K.K.2) Kars
Jilet Adem: Sürekli düzgün, ütülü elbiseler giyerdi. (K.K.2) Kars
Jöjuh Muhdar: (K.K.4) Küçük Gımılı
Kâlbayı ∏ulular: Allah’ın kulu, sakin insanlardı. Buradan gelmiş olabilir. (K.K.1)
İbiş
Kaniş Salman: Başıboş köpekler gibi gezdiği için bu lakap verilmiştir. (K.K.19)
Akyaka
Kanser Musa: Sürekli hasta olduğu için için bu lakap verilmiştir. (K.K.12) Esenyayla
Kaplumbağa Nesim: Yavaş yürüdüğü için bu lakap verilmiştir. (K.K.34) Karahan
Kâr Abzer (Abuzer): Kulağının biri az işitirdi. (K.K.12) Esenyayla
Kâr Baba: Kulağı az işitirdi. (K.K.12) Esenyayla
Kâr Camal (Cemal): Kulağı az işitirdi. (K.K.12) Esenyayla

120
Kâr Cefer: Kulağı az işitirdi. (K.K.22) Kars
Kâr Eleyhber (Ali Ekber) : Kulağı az işitirdi. (K.K.22) Kars
Kâr İse (İsa) Kulağının fazla duymamasından bu lakap verilmiştir. (K.K.12)
Esenyayla
Kâr İsmet: İşine gelmeyen şeyleri duymazlıktan geldiği için bu lakap verilmiştir.
(K.K.34) Karahan
Kâr Muhdar: Kulağı az işitirdi. (K.K.12) Esenyayla
Kâr Nağı: Kulağı ağır duyuyordu. (K.K.4)Küçük Gımılı
Kargo Yakup: Bir yere giderken insanlara yardım edip eşyalarını taşıdığı için bu
lakap verilmiştir. (K.K.34) Karahan
Kartal Hasan: Şekli hayvana benzerdi. (K.K.8) Kars
Kartal Mustafa: Kuş beslerdi. (K.K.35) Kars
Kasımoğulları: Sülale ismi. (K.K. 32) Çamurlu köyü
Katar Memmet (Mehmet): Çok uzunmuş.(K.K.7)
Kayabaşı Hacı Abbasoğulları: Sülalede çok hacca giden varmış. (K.K.1) İbiş
Kazaklar: Göz yapıları aynı. Kazaklar gibi, net bilgi yok. (K.K.7)
Keçeci İbraham (İbrahim): Keçe yapar, satardı. (K.K.12) Esenyayla
Keçel Avdılla (Abdullah): Kafasında saçı olmadığından bu lakap verilmiştir.
(K.K.12) Esenyayla
Keçel Ehmedin Çocuhları: Dedesi kelmiş kafasında saç yokmuş.(K.K.26) Kars
Keçel Elesger (Ali Asker): Kafası kel olduğu için. (K.K.12) Esenyayla
Keçel Esger (Asker) : Saçları dökülmüş, keldi. (K.K.12) Esenyayla
Keçel Eyüp: Keldi, başının bazı bölgelerinde saç yoktu. (K.K.8) Kars
Keçel Gurban (Kurban): Saçı yoktu, dökülmüştü. (K.K.12) Esenyayla
Keçel Hamza: Kafasında kellik vardı. (K.K.22) Kars
Keçel Hüseyin: Kafasının üstü keldi. (K.K.12) Esenyayla
Keçel Navruz (Nevruz) : Kel olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.28) Bacıoğlu
köyü
Keçel Sona: Kadındı; ama saçları çok seyrekti. (K.K.30) Kars
Keçeler: Eskiden keçe yapıp sattıkları için bu lakap verilmiştir. (K.K.33) Sosgert

121
Keçeye Siyenler: Sırlarını dışarı vermeyenler eve kapananlar kendi dünyalarında
yaşayanlardı. (K.K.6) Arpaçay
Kekeş Mehemmed (Mehmet) : Konuşma şeklinden dolayı, kekemeydi. (K.K.12)
Esenyayla
Kekeş Meherrem (Muharrem) : Kekeme konuşurdu. (K.K.12) Esenyayla
Kekeş Musa: Kekeme konuşurdu. (K.K12) Esenyayla
Kekeş Yayla Beyi: Kekeme konuştuğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.21) Seydi
Kel Aynak: Babası kel olduğu için çocuğa öyle sesleniyorlarmış. (K.K.18) Kars
Keleler: Sülaledeki herkesin genç yaşta saçları döküldüğü için bu lakap verilmiştir.
(K.K.33) Sosgert
Kelle Adem: Çocukluğundan beri saçı seyrek olmasından bu lakap
verilmiştir.(K.K.31) Kars
Kelle Bostan Serdar: Lakabını saçının şeklinden ve kafa yapısından almıştır.
(K.K.31) Kars
Kemerliler: Geldikleri yer adı Azerbaycan Kemer'den gelmiş olabilirler. (K.K.11)
Karakale
Kendir ∏ara: Hesabına, borcuna sahip çıkmayan biri. (K.K.12)Esenyayla
Kepenekçi : ( K.K.32) Kars
Kesiyh Ehmet (Ahmet): Sürekli param yok dermiş, kesat bir insanmış. (K.K.3)
Arpaçay
Kıtdiri Gencay: Dengesiz, tutarsız davranışları vardır. (K.K.8) Kars
Kikidi Mehemmed Eli (Muhammet Ali) : Kekeme konuşurdu. (K.K.12) Esenyayla
Kikidi Memed (Mehmet) : Kekemeydi. (K.K.12) Esenyayla
Kimsesiz Cafer: Kimsesi yoktu, anne babası öldüğü için bu lakap
verilmiştir.(K.K.22) Kars
Kirri Boyun Meydan: Ensesi kirli ve esmer olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.21)
Seydi
Kirri Müzefer: Pasaklı gezerdi sürekli. (K.K.25) Akyaka
Kirri Seyfo: Pasaklıydı. (K.K.35) Kars
Kó«alar: Evleri küçük ve iç içe olduğu için kullanılmıştır. (K.K.32) Hacı Veli Köyü

122
Kólalar: Eskiden tarlalardan köklü bitkilerin köklerini toplayıp kışın yaktıkları için
bu lakap verilmiştir (K.K.33) Sosgert
Komiyh Memedeli (Mehmet Ali): Görüntü itibariyle komik bir insandı, ayrıca çok
espirili şakacı bir kişiliği vardı. (K.K.22) Kars
Kór Abbas: Göz kapağının biri düşüktü. (K.K.11) Koç köyü
Kór Aysel: Köyde kadın bir gözünü kaybediyor. O yüzden bu lakap
verilmiştir.(K.K.18) Yeniköy
Kór Aysel: Köyde, kadın bir gözünü kaybediyor, o yüzden bu lakap kullanılmıştır.
(K.K.18) Yeniköy
Kór Casim: Gözünü kıytıpır baktığı için bu lakap verilmiştir. (K.K.34) Karahan
Kór Eco: Gözünün birinde bir kusur vardı. (K.K.12) Esenyayla
Kór Ehmet (Ahmet): Gözü az görürdü. (K.K.5) Kars
Kór Fikret: Gözünde şaşılık vardı. (K.K.35) Kars
Kór Hüdaverdi: Gözü şaşıydı. (K.K.8) Kars
Kór İbraham (İbrahim) : Gözleri şaşı bakardı. (K.K.12) Esenyayla
Kór İse (İsa) : Gözü şaşı baktığı için bu lakap verilmiştir. (K.K.12) Esenyayla
Kór Kerim: Gözünde şaşılık vardı. (K.K.12) Esenyayla
Kór Mahmut: Gözünde bir kusur vardı. (K.K.12) Esenyayla
Kór Mahsüt: Gözünün birinde bozukluk vardı. (K.K.30) Akyaka
Kór Mirze (Mirza) : Gözlerinde bir problem vardı. (K.K.12) Esenyayla
Kór Muhdar (Muhtar) : Gözlerini güneşte çok kırpıştırır, açamazdı. (K.K.11)
Karakale
Kór Muhdar: Gözlerini güneşte çok kırpıştırır, açamazdı. (K.K.11) Karakale
Kór Musa: Gözleri yumuşuk gibiydi. Gözlerini kısarak bakardı. (K.K.23) Kars
Kór Musa: Gözünde görme problem vardı. (K.K.22) Kars
Kór Musa: Gözünü kısarak bakardı. (K.K.23) Kars
Kór Müzefer (Muzaffer) : Gözünde bir problem vardı. (K.K.12) Esenyayla
Kór Nergiz (Nergis) : Gözleri şaşı bakardı. (K.K.11) Karakale
Kór Oruç: Gözünde bir kusur vardı. (K.K.11) Koç köyü
Kór Seyfettin: Gözünde bir kusur vardı. (K.K.12) Esenyayla

123
Kór Tağı: Gözünde kusur vardı. (K.K.15) Kars
Koreli: Kore'den gelen bir askerin kıyafetlerini almasından sonra adı Koreli
kalmıştır. (K.K 31) Kars
Kórlar: Köydeki hırsızları görmezden gelip ses çıkarmadıkları için bu lakap
verilmiştir. (K.K.33) Sosgert
Kósalar: Soylarında bütün erkekleri sakalsızdı. (K.K.6) Arpaçay
Kömbe ∏ara: Burnu çok uzun olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.3) Arpaçay
Kör Hacı: Gözünün biri görmezdi.(K.K.8) Kars
Köse Yusuf: Kısa boylu olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.8) Kars
Köşe Gurban (Kurban): Geniş omuzlu olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.6) Polat
köyü
Köyneyhsiz Beşir: Fakir bir insandı. (K.K.6) Tepecik köyü
Kuddusi İsmail: (K.K.12) Esenyayla
Kuş Esben: Yaşına göre davranmadığı için bu lakap verilmiştir.(K.K.19) Akyaka
Kuş Meydi (Mehdi) : Kuş kadar aklı yok, zekası biraz kıt bir insandı. (K.K.4) Küçük
Gımılı
Kuş Meyti( Mehti) : Kuş gibi bütün evleri gezermiş, evde oturmazmış. (K.K.24) İbiş
Kuştuoğulları: Dedesi kuş uçururmuş. Bu yüzden sülale bu lakapla
anılmıştır.(K.K.32) Uzunzayim
Kuşu Zülfünaz: Çocukken çok hareketli, ufak tefek, ele avuca sığmazmış. (K.K.11)
Karakale
Kutdo: Kutbettin’in kısaltılmasıdır. (K.K.11) Tepe köyü
Küle Basanlar: Her şeyden korkup saklandıkları için bu lakap verilmiştir.(K.K.12)
Esenyayla
Künde Sayan Gülgez: Çok cimri olduğu için bu lakap kullanılmıştır. (K.K.6) Tomarlı
köyü
Künde Sayan Muğdet: Hanımı ekmek pişirirken ekmekleri sayarmış kimseye
vermesin diye. (K.K.34) Karahan
Kürt Hajı (Hacı) : Yüzde doksanı Terekeme olan bir köyde sadece bu Kürt
kökenliymiş. (K.K.7)

124
Kürt Hüseyin: Kürt olmayıp da kürtlerin içinde yaşadığı için bu lakap verilmiştir.(
K.K.12) Esenyayla
Kürt Keremgil: Sülale ismi Kars Antlaşması'ndan sonra köye gelen Kürt aşiretin
lakabı. (K.K.11) Koç köyü
Kürt Keremgilin Çerkez: Sülale ismidir. (K.K.11) Koç Köyü
Kürt Nedir: Kürt olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.1) Kars
Kürtoğlu: Asılları Kürt olduğu için bu lakap verilmiştir.(K.K.2) Kars
Lafazan Ehmet (Ahmet) : Çok abartılı konuşurdu. (K.K.11) Karakale
Lafcı Sedat: İnsanlar arasında laf taşırdı.(K.K.34) Karahan
Lâkin Baba: Her sözünde lakin kullanırdı. (K.K.12) Esenyayla
Lal Atilla: Hiçbir konuşmada yorum yapmaz, sürekli sessiz olduğu için bu lakap
verilmiştir. (K.K.34) Karahan
Lal Aydın: Dili hafif peltekti. (K.K.4) Küçük Gımılı
Lal Fatma: Kekeme konuşurdu. (K.K.23) Kars
Lal Kazım: Kekeme olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.35) Kars
Lal Söyün (Hüseyin) : Her şeye suskun kaldığı için bu lakap verilmiştir. (K.K.21)
Seydi
Lal Usufgil: Dedeleri kekeme olduğu için Lal Yusuf denilmiş, ondan olan çocuklarda
bu lakapla anılmış. (K.K.11) Koç köyü
Lalabas (Lal Abbas) : Peltek olduğundan dolayı bu lakap verilmiştir. (K.K.4) Küçük
Gımılı
LalloMustafa: Konuşmayı beceremeyen biriydi. Ağzının içinde gevelerdi.(K.K.13)
Kars
Laylon Hüseyin: Her şeye uyum sağlayan, esnek bir yapısı varmış. (K.K.3) Tepecik
Laylon Yasin: Yürürken çok sağa sola eğilerek yürüdüğü için bu lakap verilmiştir.
(K.K.36) Esenyayla
Lele Hüseyin: Ailenin en büyüğü olduğu için bu lakap kullanılmıştır. (K.K.19)
Akyaka
Leyleyh Alpay: Çok zayıf, uzun olduğu için verilmiştir. (K.K.16) Kars
Lılı«lar: Sülale ismi.(K.K.3) Tepecik

125
Lırdo Gürbüz: (K.K.34) Karahan
Lodur Nurettin: Büyük, Kaba bir insandı. (K.K.12) Esenyayla
Lom Bayram: Çok güçlü, kuvvetli olduğu için ( K.K.24) İbiş
Lom Bayram: Çok kuvvetli idi, lom gibi sertdi.(K.K.24) İbiş
Lom Bayram: İri yarı bir insan olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.35) Kars
Lom Velet: Çok sert, ters bir yapısı vardı. (K.K.3) Tepecik
Lom Velet: Çok sert, ters bir yapısı vardı. (K.K.3) Tepecik köyü
Lopbaz Hemdi (Hamdi): Çok konuşan, konuştuğunun ağırlığı olmayan bir insandı.
(K.K.6) Selim
Lopbaz İsa: Büyük konuşan, gereksiz konuşan anlamında kullanılır. (K.K.7)
Lotu Bayram: Büyük konuşan, boyundan büyük laflar eden bir insandı, edebaz.
(K.K.35) Kars
Lotu Songül: Şakacı, şen şakrak çok konuşan bir kadındı. ( K.K.6)Tihnis
Lölleyh Garip: Çok uzun ve ince bir adam olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.12)
Esenyayla
Lölleyh Heşim (Haşim): Uzun boylu, ince yapılı olduğu için bu lakap verilmiştir.
(K.K.12)Esenyayla
Lölleyh Şerif: İnce ve uzun yapılı biri olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.12)
Esenyayla
Löllüyh Ali Rıza: Yürüyüşünden dolayı bu lakap kullanılırdı. (K.K.19) Akyaka
Löllüyh Gurban (Kurban): Çok uzun boyluydu. (K.K.8) Kars
Malakan Vedat: Etnik kökeni Malakan olduğu için bu lakap verilmiştir.(K.K.22)
Kars
Maloşlar: Eskiden öküz boyunduruğuna maloş yaparlarmış. Meslekleri buymuş.
(K.K.33) Sosgert
Mamı« Yasin: Boyu kısa, gür bıyıklıydı. (K.K.3) Arpaçay
Mami: Muhammet'in kısaltmasıdır. (K.K.17) Kars
Mamo: Muhammet’in isminin kısaltılmasıdır. (K.K 14) Digor
Manat Eli (Ali): O zamanki Rusların para birimi manatmış. Bu kişinin karısı da
Malakanmış, bu yüzden bu lakap verilmiş.(K.K.22) Kars

126
Mansurgiller: Dedelerinin ismi Mansur ve o sülaleyi herkes bu isimle tanır. (K.K.11)
Karakale
Mansuroğulları: Sülale ismi. (K.K. 32) Çamurlu köyü
Maymun Abbas: Yüz şeklinden dolayı böyle söylenirdi. (K.K.12) Esenyayla
Mecitgiller: Dedelerinin ismi Mecit ve o sülaleyi herkes bu isimle tanır. (K.K.11)
Koç köyü
Memo: Mehmet'in kısaltmasıdır. ( K.K 18) Kars
Mercan Oğlu: Annesinin ismi Mercan ve anne vefat edince onun ismi ile tanındı.
(K.K.4)Küçük Gımılı
Mesiler: Sülale ismi. (K.K.7)
Meti Ali Beygiller: Karşılığı net bilinmiyor. (K.K.3) Söğütlü
Meytioğulları: Dedelerinin ismi Mehdi.(K.K.22) Kars
Mınge Terlan: Burnundan konuştuğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.29) Bozkale
köyü
Mınπıdı Ali: Ağzında lafı geveleyerek konuşurmuş. (K.K.24) İbiş
Mınπıdı Bayram: Ağzının içinde konuştuğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.19)
Demirkent
Mırronun Çocuhları: Dedelerinin lakabı Mırro ve o sülaleyi herkes bu isimle tanır.
(K.K.26) Kars
Mırto Namaz: Çenesinde yara varmış, ameliyat olmuş; bu yüzden bazı kelimeleri
eksik söylermiş. (K.K.11) Koç Köyü
Mırtoy Kemal: Her şeye konuştuğu için bu lakap verilmiştir.(K.K.21) Seydi
Midilli Turgay: Tipi, görünüşü midilli atına benzerdi. (K.K.34) Karahan
Mingstar: Kızın soy soyadı Mingsar; ama kağıda yanlışlıkla Mingstar yazmış bu
yüzden herkes Mingstar demeye başlamış. (K.K.17) Kars
Miniyh Kuş Asya: İri yarı, uzun boylu olduğu için bu lakap verilmiştir.(K.K.30) Kars
Misir Abuzer: Kendini çok fazla beğenirdi, hindi gibi kabarırdı. (K.K.24) İbiş
Mitoş: (K.K. 19) Demirkent
Miziyhli Mevlit: Çocukken yatağa kaçırırdı. (K.K.34) Karahan
Molla Bayramgil: Dedeleri Molla bayram, çok iyi hafız. (K.K.11) Koç köyü

127
Molla Musalılar: Ermenistanın Molla Musa köyünden gelme. (K.K.2) Kars
Mollalılar: Ermenistan'ın Molla Musa köyünden gelmişler. (K.K.19) Akyaka
Muğannılar: Ermenistan'ın Muğanlı köyünden geldikleri bilinir. (K.K.19) Akyaka
Muhacirler: Dedeleri Yugoslavya'dan gelmiş olabilir, göçmenler ama net bir bilgi
yok.(K.K.27) Kıraç köyü
Muzo: Muzaffer kısaltılmışıdır. (K.K.35) Kars
Münafık Yıldız: Düşünce tarzı kötü olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.29)
Bozkale köyü
Münkür Usup (Yusuf):Çok pis niyetli, art niyetli davrandığı için bu lakap
verilmiştir.(K.K.19) Akyaka
Münzür Seyfi: Çok ziyankar bir insan olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.34)
Karahan
Mütü Ürfet: Saçlarına hep jöle sürerdi. Bir de konuşması falan hep kadın gibiydi.
(K.K.8) Kars
Na«ırcı Bayram: Hayvan otlatırdı. Çobanlık yapardı. (K.K.12)Esenyayla
Nağı Şadı: Şakacı, latife yapan, komik bir insandı. (K.K.6) Selim
Nalbant Musa: Mesleği nalbantlıktı. Eskiden ata nal çakardı. (K.K.12) Esenyayla
Nazdıgiller: Nenelerinin ismini almışlar.( K.K.11) Koç köyü
Nebiler: Dedelerinin ismi Nebi isminde bir adam ve o sülaleyi herkes bu isimle tanır.
(K.K.27) Kıraç köyü
Nebinin Çocuhları: Babalarının ismi Nebi’ydi. Çocukları da bu isimle tanınırdı.
(K.K 26) Kars
Nefislerin Hemmet (Himmet) : Sülale ismidir. (K.K.11) Koç köyü
Nesalar: Annelerinin adı, anneleri büyütmüş. (K.K.35) Kars
Nesipgiller: Dedelerinin ismi Nesip ve o sülaleyi herkes bu isimle tanır. (K.K.11)
Koç köyü
Omargiller: Omar dedelerinin ismi ve o sülaleyi herkes bu isimle tanır. (K.K.11)
Koç köyü
Onbaşılar: Askerlikte onbaşı imiş, sonra köye gelince böyle hitap etmişler ve onun
soyundan gelenlere de Onbaşılar denmiş.(K.K.27) Kıraç köyü

128
Oruçdular: Sülale ismi net bilgi yok. (K.K.7)
Osdura«lı Yaşar: Sürekli gaz çıkardığı için için bu lakap verilmiştir.(K.K.19) Akyaka
Osi: Osman’ın kısaltmasıdır. (K.K.32) Kağızman
Oynarbaş Melihşah: Konuşurken kafasını sallarmış. (K.K.21) Seydi
Oysan: Hasan'ın kısaltmasıdır. (K.K.11) Karakale
Ölü Aşkın: Hayattan vazgeçmiş gibi davranır.(K.K.36) Esenyayla
Ölü Memedin Çocuhları: Babaların zayıf iş yapmaz uyuşuk bir insanmış. (K.K.26)
Kars
Ölü Yiyen Burhan: Çok cimri biri olduğu için bu lakap verilmiştir.(K.K.28)
Ölü Yiyen Tayyar: Bedavacı, para vermezdi hiçbir şeye. (K.K.9) Kars
Ördeyh Veli: Sürekli burun şekli ördeklere benzediği için.(K.K.19) Akyaka
Ördeyhler: Sülalece ördek gibi gezdikleri için. ( K.K.34) Karahan
Özşimşekler: Sülale ismi. ( K.K.32) Kars
Paçağı Nağı: Mesleği terzilikti, pantolon paçası yapardı. (K.K.15) Kars
Palağ Nahat (Nihat) : Çok uyuşuk, beceriksiz olduğu için. (K.K.21) Seydi
Palavracı Recep: Konuşmaları tutarsız, gerçekçi olmadığı için bu lakap verilmiştir.
(K.K.21) Seydi
Pallo Zafer: Kıyafetine dikkat etmeyen bir insandı.(K.K.34) Karahan
Pambu« Baş Gülü (Güllü ) : Başına pamuk bağlardı. (K.K.6) Karakale köyü
Pambu« İdris: Kimse bir laf söyleyemezmiş, aşırı alınganmış ve çok beyazmış
eskiden tarlada herkes çalışırken kapkara olur; bu ise kararmazmış. (K.K.24) Kars
Pasto Salatın: Şişman bir kişi olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.22) Kars
Pekoz: Çok kabadayı bir insandı. (K.K.8) Kars
Penguen İrfan: Yürüyüşünden dolayı verilmiştir. ( K.K.16) Kars
Perdler: Sülale ismi. (K.K.3) Tepecik
Peri’nin Uşağı: Annesinin adı lakap olarak verilmiş. (K.K.12) Esenyayla
Pısdıl Veyis: Alçak boylu olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.6) Tomalı köyü
Pij Kazım: Üç kağıtçı bir insandı. (K.K.22) Kars
Pire Murat: Küçük olduğu için bir de fırlama çok hareketli bir insandı. (K.K.4)Küçük
Gımılı

129
Pisdiyhli Abzer (Abuzer): Bir hastalığı vardı galiba, herkes öyle söylerdi. (K.K.8)
Kars
Pişiyh Aslan: Uyanık, hep gözleri fıldır fıldır, kedi gibi. (K.K.24) İbiş
Pitdi Ba«çeli: Bitli, kirli, pasaklı gezdiği için.(K.K.12) Esenyayla
Pitdi Kerim: Çok kaşındığı için bu lakap verilmiştir. (K.K.10) Kars
Pitdi Safiye: Saçında sürekli bit olduğu için, temiz olmadığı için bu lakap verilmiştir.
(K.K.19) Akyaka
Pitici Temür (Temir): Mesleği aşçıydı. Sadece piti yapardı. (K.K.22) Kars
Piyoşun Oğlu Mete: Annesinin isminden dolayı öyle demişler. Annesinin adı.
(K.K.34) Karahan
Po«lu Sekine: Çocukları, kendi, üstü başı, evi her yeri kirliydi.(K.K.25) Akyaka
Postacı Nusret: Kendisi postacıydı.(K.K.1) Kars
Poşa Hasan: Çirkef bir insandı. (K.K.35) Kars
Poşa Kadir: Şımarık, terbiyesiz olduğu için. (K.K.24) İbiş
Pöçüyhlü Neneş: Kuyruk sokumu belli olan, yani poposu biraz dışa doğruydu.
(K.K.6) Polat
Put Muharrem: Çok donuk bir yapısı vardı. (K.K.9) Kars
Put Muharrem: Çok donuk bir yapısı vardı.( K.K.9) Kars
Rus Abdullah: Sarışın ve mavi gözlüydü, Ruslara benzerdi. (K.K.24) İbiş
Rüstemoğulları: Sülale ismi. (K.K.32) Çamurlu köyü
Sado Takımı: Büyük dedenin adı Sadettin ve o sülaleyi herkes bu isimle
tanır.(K.K10)Kars
Sahapsız Abuzer: Yetimdi, hiç akrabası yoktu. (K.K.19) Akyaka
Sakal Memet (Mehmet) : Otuz yıldır sakalları var, hiç kesmemiş.(K.K.5)Kars
Sakπız Çiğneyen Yolcu: Sürekli sakız çiğnerdi. (K.K.12) Esenyayla
Sala«ana Cemil: Avare dolaşır, iş yapmazmış. (K.K.19) Akyaka
Salla Doda« Rehem (Rahim): Alt dudağı üstü dudağından daha büyüktü. (K.K.12)
Esenyayla
Samağarlılar: Sülale ismi. (K.K.2) Kars
Sansar Emin: Hızlı hareket ediyordu. Bir de kısa boyluydu. (K.K.5) Kars

130
Sarı ∏ız: Açık tenli, sarışın biri olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.18) Kars
Sarı Çiyan: Saçları, teni sarı olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.17) Kars
Sarı Heşim: Renginden dolayı böyle denilmiştir. Sarışın bir insandı. (K.K.8) Kars
Sarı Heydar (Haydar): Rengi çok sarı idi, saçı da teni de sarıydı. (K.K.4) Küçük
Gımılı
Sarı Meyti (Meyti): Sarışın bir insan olduğu için bu lakap kullanılmıştır.
(K.K.12)Esenyayla
Sarı Oruç: Sarışın olduğundan öyle söylenirdi. (K.K.11) Koç Köyü
Sarı Pişiyh Minniyh (Binlik): Çok sarı ve mavi gözlü olduğu için kediye
benzetilirmiş. (K.K.25) Esenyayla
Seferler: Sülale ismi. (K.K.32) Mağaracık köyü
Sefiyh İbraham (İbrahim) : Saf, aşırı iyi niyetli bir insandı. (K.K.6) Selim
Sefiyh Namaz: Saf, aklı kıt biriydi. (K.K.11) Karakale
Selihli Bayram: Konuşurken tükürük saçarak konuşurdu. (K.K.12) Esenyayla
Seliyhli Bayram: Ağzından tükürükler saçarak konuşurdu. (K.K.12) Esenyayla
Seliyhli Turan: Salyalı, burnu akan bir insandı. (K.K.25 ) Akyaka
Selo: Süleyman kısaltmasıdır. (K.K.32) Kağızman
Semet (Samet) Çavuş: Askerde çalışmış, geldikten sonra da bu lakabı kullanmışlar.
(K.K.12) Esenyayla
Seyitder: Peygamber soyundan geldiklerine inandıkları için bu lakap verilmiştir.
(K.K.33) Sosgert
Seysederek Esma: Aklından biraz kıttı. Yarım akıllıydı. (K.K.29) Bozkale Köyü
Sı«ya Letif (Latif ): Hastalara iğne yapardı. (K.K.12) Esenyayla
Sıçan Kâmil: Fareden korktuğu için bu lakap verilmiştir.( K.K.29) Kara Çoban köyü
Sıçan Usuf (Yusuf): Bağı, bahçeyi durmadan kazardı. ( K.K.19) Akyaka
Sımışπacı Cahit: Çekirdek satardı. (K.K.5) Kars
Sısπa Soğan Apoş: Küçük ufak tefek kısa boyludur. (K.K.25) Akyaka
Sonπuoğulları: Sülale ismi. (K.K.2) Kars
Sulu Fidat: Her şeye ağzı sulanarak bakar, pisboğaz.(K.K.36) Esenyayla

131
Sülügiller: Sülük hayvanı besliyorlardı. Bunu sağlık alanında kullanıyorlardı.
(K.K.27) Kıraç Köyü
Süslü Bekir: Çok süslü, bakımlı dolaşırdı. (K.K.2) Kars
Şa«bazdılar: Bir sülale ismi. (K.K.30) Akyaka
Şeko: Şevket’in kısaltmasıdır. (K.K.32) Kağızman
Şello Bayram: Giyimine dikkat etmeyen bir insan olduğu için bu lakap verilmiştir.
(K.K.12) Esenyayla
Şemiller: Dedenin ismi Şamil, bir sülaleye verilen isim. (K.K.11) Karakale
Şemo: Şemistan’ın kısaltmasıdır.(K.K.11) Tepe köyü
Şenlikoğulları: Sülale ismi net bilgi yok. (K.K.5)Kars
Şero: Şerafettin’in kısaltılmasıdır. (K.K.11) Tepe köyü
Şeyh Şamil: Din kültürü öğretmenine verilen isimdir, güzel Kafkas oyunu oynardı.
(K.K.18) Kars
Şeytan Ağa: Fırıldakçı, ortalığı karıştıran bir insandı. ( K.K.4) Küçük Gımılı
Şeytan İse: Bilmiş, davranışlarında uyanık bir insandı. (K.K.12) Esenyayla
Şeytan Muharrem: Kafası hep şeytanlığa çalışırdı. (K.K.19) Demirkent
Şeytan Şükrü: Çok fesat, fena bir insan olduğu için. (K.K.36) Esenyayla
Şıldırım Şıp: Aceleci insanlar için kullanılır. (K.K.20) Arslanoğlu Köyü
Şillo Ahmet: Ürkek olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.24) İbiş
Şillolar: Sülale ismi. Eskiden çok konuşan geveze insana denirmiş. Bu sülalede çok
konuşurmuş. (K.K.19) Akyaka
Şiroylular: Şiroy dede ismi, ondan doğan çocuklarda Şiroylular denmiş.(K.K.22 )
Kars
Şişπo Hümbet (Himmet ): Çok kilolu olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.22 )
Kars
Şişπo Maya: Çok kilolu olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.1) Kars
Şivanlı: Sülale ismi net bilgi yok. (K.K.7)
Şiπo İbraham: Her şeye koşan, her şeye ön ayak olan biriydi. (K.K.22) Kars
Şotto Ahmet: Dudaklarının normalin üstünde kalın olmasından dolayı verilen
lakaptır. (K.K.31) Kars

132
Ta«da Baldır Gülperi: Uzun zayıf biri olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.29)
Kara Çoban Köyü
Tabureli Hakim: Hakim olmak istiyor; fakat boyu çok kısa olduğu için arkadaşları
böyle bir lakap kullanmışlar. (K.K.16) Kars
Tanko Memmed (Mehmet) : Kız gibi davranışları vardı. (K.K.13) Kars
Tapan Aya« Ilgar: Ayağı çok büyük, yerde sürüyerek gezerdi. (K.K.21)Seydi
Tapan Aya« Özkan: Ayaklarını sürüyerek yürüdüğü için bu lakap verilmiştir.
(K.K.34) Karahan
Tat Eli (Ali) : Kars'ta Azeri olup da Caferi kolundan gelenlere tat denir.(K.K.12)
Esenyayla
Tat Haydar: Caferi koluna mensup olduğu için isimle tanınmıştır. (K.K. 24 ) İbiş
Tavşan Doda« Elbeyi: Dudaklarının ucu ileriye doğru olduğu için.(K.K. 21) Seydi
Tavşan Salman: Aşırı korkak olduğu için verilmiştir. (K.K.24) Kars
Tecirbe ∏ara: Bilgili, her şeyi tecrübe eden bir insandı. (K.K.4) Küçük Gımılı
Telbe ∏ula« Gürbüz: Kulağının kıkırdak kısmı çok ince olduğu için bu lakap
verilmiştir. (K.K.34) Karahan
Tenekeci Seyfettingil: Dedeleri Seyfettin Usta tenekecilik yapardı, sülale sonradan
bu isimle anılmış. (K.K. 11) Koç köyü
Tenekeci Umut: Eskiden teneke sobalardan yapardı. (K.K.25) Akyaka
Ter«on Memmet (Mehmet): Aktarcıydı. (K.K.15) Kars
Terzi Süsen: Mesleği terzilikti. (K.K.8) Kars
Teşdi Göt Üsgel (Yüksel) : Büyük, yüksek kalçaları olduğu için bu lakap verilmiştir.
(K.K.6) Polat köyü
Teşi Baldır Hakime: İnce bacaklı bir kadın olduğu için bu lakap verilmiştir.( K.K.6)
Susuz
Tetiyh Beysafa: Boyu kısa olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.20) Kars
Teyfo Tekin: (K.K.34) Karahan
Tırı«lı Veli: Sürekli gaz çıkarırmış. (K.K.8) Kars
Tısdan Tahsin: Çok esmer olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.21) Seydi
Tilki Cengiz: Çok kurnaz olduğu için verilmiş.(K.K.19) Akyaka

133
Tilki Ehmet (Ahmet) : Çok kurnaz, gözü açıktı.(K.K.22) Kars
Tilki Memet: Kurnaz olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.2) Kars
Tilki Servet: Çok uyanık davrandığı için bu lakap verilmiştir.(K.K.21) Seydi
Tilki Şakir: Çok kurnaz bir insandı. (K.K.34) Karahan
Tilkiler: Üç kağıtçı kurnaz oldukları için bu lakap verilmiştir. (K.K.33) Sosgert
Tipoğulları: Dedelerine Tip derlermiş. (K.K.22) Kars
Tiryaki Saffet: Sigara ve içki bağımlısıymış. (K.K.22) Kars
Topal Bayram: Aksaray yürüdüğü için bu lakap verilmiştir. (K.K.12) Esenyayla
Topal Celal: Aksak yürürdü. (K.K.35) Kars
Topal Cengiz: Ayağının biri aksıyordu. (K.K.22) Kars
Topal Elesger (Ali Asker) : Ayağının biri aksıyordu.(K.K.12) Esenyayla
Topal Eset (Esat) : Aksayarak yürüdüğü için bu lakap verilmiştir. (K.K.12)
Esenyayla
Topal Hamit: Bir ayağı aksardı. (K.K.26) Kars
Topal Hasan: Bir ayağı diğerinden kısa olduğu için bu lakap vrilmiştir. (K.K.18)
Kars
Topal Haydar: Aksayarak yürürdü. (K.K.35) Kars
Topal Heşim (Haşim) : Ayağının biri aksayarak yürüdüğü için bu lakap verilmiştir.
(K.K.12) Esenyayla
Topal İsmeyil (İsmail) : Ayağının biri aksıyordu. (K.K.12)Esenyayla
Topal Meherrem: Aksayarak yürürdü. (K.K.26) Kars
Topal Meşedi: Ayağı aksardı. (K.K.15) Kars
Topal Namaz: Ayağının biri aksadığı için bu lakap verilmiştir. (K.K.11) Koç Köyü
Topal Osman: Sakatlığından dolayı böyle bir lakap kullanılırdı. (K.K.2)Kars
Topal Şener: Ayağı aksıyordu. (K.K.35) Kars
Topallar: Dedeleri topalmış, büyük babalarının lakabıyla tanınmışlar. (K.K.3)
Söyütlü
Tosbağa Abbas Eli (Ali): Tıknaz, çok şişman ve boyu kısaydı (K.K.4) Küçük Gımılı
Tosun İrfan: Kısa, dolgun bir insandı.(K.K.22) Kars
Tosun İsmeyil ( İsmail) : Hayvan işi yapardı. ( K.K.22) Kars

134
Toycu İrvaham (İbrahim): Davulcu İbrahim, düğünlerde davul çalardı. (K.K.6)
Tomarlı köyü
Toyo« Habib: İşlerini yaparken çok titiz ve yavaş çalışıyormuş. (K.K.28) Bacıoğlu
köyü
Toyşanlılar: Avcılık yaparlarmış tavşan tutarlarmış. (K.K.11) Koç köyü
Toyu« Sefer: Korkak olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.12) Esenyayla
Toyu« Söyün ( Hüseyin) :Pısırık, korkak bir insan bu lakap verilmiştir. (K.K.22)
Kars
Toyu«cu ∏oπo: Mesleği tavukçuluktu. Neden Gogo denildiğini bilinmiyor. (K.K.8)
Kars
Trip Sena: Çok trip attığı için bu lakap verilmiştir. ( K.K.17) Kars
Tulu« Adil: Şişman göbekli bir insandı.(K.K.12) Esenyayla
Tulu« Adil: Şişman göbekli olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.12) Esenyayla
Tulu« Urusdam (Rüstem) : Aşırı şişmandı. (K.K.24) İbiş
Tumanı Tüşüyh Talip: Beline hiç kemer takmadığı için pantolonu hep belinden düşer
gibi olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.21) Seydi
Tülkü Ağa: Tilki gibi kurnaz, bilmiş bir insandı, kimse onu kandıramazdı. (K.K.24)
İbiş
Tüllabi Memedeli (Mehmet Ali): Üç kağıtçı, her şeyi becerebiliyor. (K.K.4) Küçük
Gımılı
Urus Kemal: Ruslara benziyordu. Sarışın bir insandı. (K.K.4) Küçük Gımılı
Ustura Kemal: Çok kavgacı, kavgalarda hep ustura kullanırdı. (K.K.2) Kars
Ustura Kemal: Çok kavgacı, kavgalarda hep ustura kullanırdı.(K.K.2) Kars
Ustura Paşa: Saldırgandı. (K.K. 22) Kars
Uzun Eli (Ali): İnce, uzun boylu biriydi (K.K.4) Küçük Gımılı
Üç Kula« Hasan: Kulağının üst tarafında bir çıkıntı varmış. (K.K.12) Esenyayla
Üşgüreyhci Nesip: Sürekli ıslık çalarmış. (K.K.8) Kars
Vampir Erkan: Eline fırsat geçince insanları sömürdüğü için bu lakap verilmiştir.
(K.K.34) Karahan
Vercüş Cabbar: Berduş, aylak aylak gezerdi. (K.K.15) Kars

135
Vesso: Vesim isminin kısaltmasıdır. (K.K.14) Digor
Vızı Halil: Ses tonundan dolayı verilmiştir. Çok konuşan bir insandı. (K.K.12)
Esenyayla
Vilihu: (K.K.17)Kars
Vitaminsiz: Çocuk zayıf ve yaşıtlarına göre çok küçük olduğu için bu lakap
verilmiştir. (K.K.18) Kars
Volaklar: Bir gücün peşine gidenler, gözü kara olanlar olarak bilinir. (K.K.6) Polat
köyü
Yadigâr Usda: Marangoz ustasıydı. (K.K.11) Koç köyü
Yakup Çavuş: Askerliğini çavuş olarak yapmış.(K.K.12) Esenyayla
Yalama Doda« Servet: Dudağını sürekli yalarmış. (K.K.19) Akyaka
Yalancı Seyfet: Çok yalan konuştuğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.34) Karahan
Yanı«lar: Babası tandıra düşmüş elleri falan yanmış. Bu yüzden bu lakap
verilmiş.(K.K 11) Koç köyü
Yavu«lar: Ahmet Ağa’nın babası bu lakapla anılırmış. (K.K11) Koç köyü
Yayla ∏ancığı Burhan: Her yeri dolaşıp gezdiği için. Çok gezdiği için bu lakap
verilmiştir.(K.K.19) Akyaka
Yeddi Reyhler: Nineleri kafalarına çok renkli yazma sararmış ve o sülaleyi herkes bu
isimle tanırmış. (K.K 25) Akyaka
Yedi Deliler: Arkadaş arasında kullanılırdı. Kendi grup isimleri.(K.K.14) Kars
Yeke ∏arın Cabbar: Göbekli olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.6) Kümbet köyü
Yeke ∏ula« Selo: Kepçe kulak, büyük kulakları vardı. (K.K.34) Karahan
Yeke Baş İsmet: Kafası vücuduna göre büyük olduğu için bu lakap verilmiştir.
(K.K.29) Bozkale köyü
Yeke Baş Musa: Kafası vücuduna göre büyüktü. (K.K.12)Esenyayla
Yeke Bayram: İri yarı olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.8) Kars
Yeke Elesger (Ali Asker): Çok iri yapılıydı. (K.K.22 ) Kars
Yeke Mehdi ( Mehti ): Büyük kaba bir insandı. (K.K.24) İbiş
Yeke Sehne (Sakine): İri yarı olmasından dolayı bu lakap kullanılmıştır. (K.K.8)
Kars

136
Yerden Pitme (Bitme) Camal (Cemal): Kısa boylu olduğu için bu lakap verilmiştir.
(K.K.16) Kars
Yeryeri Tehman: Çok hızlı ve tuhaf yürüdüğü için bu lakap verilmiştir. (K.K.34)
Karahan
Yetim Ahmet: Küçüklüğünden yetim kaldığı için bu lakap verilmiştir.(K.K.24)
Yetim Aydın: Anadan babadan yetim kaldıkları için bu lakap verilmiştir. (K.K.12)
Esenyayla
Yetim Aziz: Çocukluğundan yetim büyümüştü. (K.K.35) Kars
Yetim İsmail: Anadan babadan yetim kaldıkları için bu lakap verilmiştir. (K.K. 12)
Esenyayla
Yetim Mehemmet: Kişi yetimdi. Ailesi yoktu.(K.K.7)
Yetimoğulları: Dedeleri ve babaları yetim olduğu için böyle bir lakap verilmiştir ve o
sülaleyi herkes bu isimle tanır. (K.K.12) Kars
Yezid Celal: Acımasız biri olduğu için bu lakap verilmiştir. (K.K.19) Bacıoğlu
Yolcugil: Dedi ismi Yolcu onun soyundan gelenlere de bu lakap verilmiş. (K.K.11)
Koç köyü
Yorğa Apoş: At gibi gezişi vardı.( K.K.19) Akyaka
Yumu«lar: Genelde gözleri yumuk yumuk olduğu için sülaleye bu lakap
verilmiş.(K.K.19) Akyaka
Yumuşak Diken Temel: Alttan alarak işini görürmüş. (K.K.24) İbiş
Yumuşak Diken Temel: Alttan alarak işini görürmüş. (K.K.24) İbiş
Zağar Tufi ( Tufan) : Aşırı kısa ve sinsi olmasından dolayı bu lakap verilmiştir.
(K.K.31) Kars
Zaloğlu Rüstem: Pers mitolojisinde bir kahraman ismi, muhtemelen bu kahramana
benzetilerek verilmiştir.(K.K.35) Kars
Zarπana Fahri: Çok espirili, gırgır şamata bir insan olduğu için bu lakap verilmiştir.
(K.K.34) Karahan
Zığlı Cengiz: Sürekli kirli, üstü başı pis gezdiği için verilmiştir.(K.K.25) Akyaka
Zırzırlar: Kendileri bu ismi benimsemesinden; ayrıca çok konuştuklarından
komşuları bu adı vermişlerdir. (K.K.6) Bulanık köyü

137
Züyürt Veli: Hep parasızdı. (K.K.22) Kars

138
KAYNAK KĠġĠLER

K.K.1: Hasancan Çiftçi, 53 yaĢında, ilkokul mezunu, Kars doğumlu, erkek

K.K.2: Kasım Erdem, 41 yaĢında, üniversite mezunu, ilâhiyat, Kars doğumlu, erkek

K.K.3: Gündüz Özdemir, 45 yaĢında, lise mezunu, Gözlük Arpaçay doğumlu, erkek

K.K.4: Sadık Güzel, 66 yaĢında, ilkokul mezunu, esnaf, Kars doğumlu, erkek

K.K.5: Hamza Sürmeli, 40 yaĢında, ortaokul mezunu, kuaför, Arpaçay doğumlu,


erkek

K.K.6: Muharrem Yerli, 55 yaĢında, üniversite mezunu, muhabir, Kars doğumlu,


erkek

K.K.7: Kurban Olt, 48 yaĢında, yüksekokul mezunu, çiftçi, Kars doğumlu, erkek

K.K.8: Turgut Zaman, 61 yaĢında, lise mezunu mezunu, emekli, Kars doğumlu,
erkek

K.K.9: Engin Eraltan, 47 yaĢında, lise mezunu mezunu, fotoğrafçı, Kars doğumlu,
erkek

K.K.10: Bedir AktaĢ, 50 yaĢında, lise mezunu, esnaf, Kars doğumlu, erkek

K.K11: Sultan Aydın, 68 yaĢında, lise mezunu, emekli müdür, Arpaçay doğumlu,
erkek

K.K.12: Ebülfet Ulu, 63 yaĢında, ilkokul mezunu, serbest, Esenyayla doğumlu, erkek

K.K.13: Gül Akçagöz, 60 yaĢında, lise mezunu, emekli, Kars doğumlu, Kadın

K.K.14: Öztürk Borçekli, 33 yaĢında, ilkokul mezunu, esnaf, Digor doğumlu, erkek

K.K.15: Tambay Arpaçay, 55 yaĢında, ilkokul mezunu, marangoz ustası, Kars


doğumlu, erkek

K.K.16: Zeynep Kevser Sönmez, 15 yaĢında, lise öğrencisi, Kars doğumlu, kadın

139
K.K.17: Elif Ünal, tarafından Çelik BaĢarı Özel okulu 8. sınıf öğrencilerinden
derlenmiĢtir.

K.K.18. Elif Ünal, 35 yaĢında, üniversite mezunu, SarıkamıĢ doğumlu,


kadın,öğretmen

K.K.19: Ali Ġhsan Apaydın, 37 yaĢında, lise mezunu, Akyaka doğumlu, erkek,
serbest

K.K.20: Volkan Çiftçi, 29 yaĢında, üniversite mezunu, öğretmen, Kars doğumlu,


erkek

K.K.21: Ebru Dinler,24 yaĢında, üniversite mezunu, laborant, Seydi doğumlu, kadın

K.K.22: Nesip Hasbay, 84 yaĢında, ilkokul mezunu, esnaf, Kars doğumlu, erkek

K.K.23: Sakine Hasbay, 72 yaĢında, lise mezunu, emekli memur, Kars doğumlu,
kadın

K.K24: Ġmran Kaya, 56 yaĢında, lise mezunu, zabıta memuru, Akyaka doğumlu,
erkek

K.K.25: Duygu Apaydın, 26 yaĢında, ortaokul mezunu, ev hanımı, Akyaka doğumlu,


kadın

K.K.26: Cahit Ağyel, 70 yaĢında, ortaokul mezunu, emekli, Kars doğumlu, erkek

K.K.27: Atlas Ağyel, 60 yaĢında, ilkokul mezunu, ev hanımı, Kıraç köyü doğumlu,
kadın

K.K.28: Ġsimini vermek istemiyor, 26 yaĢında, üniversite mezunu, öğrenci, Bacıoğlu


köyü doğumlu, kadın

K.K.29: Kübra Karadoğan, 23yaĢında, üniversite mezunu, öğrenci, Bozkale köyü


doğumlu, kadın

K.K.30: Sevilay Sönmez, 40 yaĢında, lise mezunu, ev hanımı, Akyaka doğumlu,


kadın

140
K.K.31: Ġsmail Koyuncu, 31 yaĢında, üniversite mezunu, Kars doğumlu, erkek

K.K.32: Yener Osmanoğlu,55 yaĢında, yüksek okul mezunu, memur, Kars, doğumlu,
erkek

K.K.33: Hüseyin Arslan, 42 yaĢında, ilkokul mezunu, Arpaçay doğumlu, çiftçi, erkek

K.K.34: Serkan Konca,40 yaĢında, ortaokul mezunu, Karahan doğumlu, bakkal,


erkek

K.K.35: Alpay Çetinkaya, 37 yaĢında, ortaokul mezunu, Kars doğumlu, ĠĢçi, erkek

K.K.36: Nusret Erdağı, 52 yaĢında, lise mezunu, Akyaka doğumlu, petrolcü, erkek

141
KAYNAKÇA

AKSAN, Doğan, Her Yönüyle Dil Ana Çizgileriyle Dil Bilim, 1.C. TDK Yay. ,
Ankara 2007

ALKAYA, Ercan, “Türklerde Ad Verme Geleneği ve Kişi Adları”,


https://www.yenidenergenekon.com

ALKAYA, Ercan, ÖNAL Ülkü, “Ardanuç ve Çevresinde Sülale Adları”, Karadeniz


AraĢtırmaları, S.11, 1.Baskı, Matsa Basımevi, Ankara 2006, s.155-157

AYDIN, Ahmet, “Ağrı Civarında Kişi Adları”, Atatürk Üniversitesi Sosyal


Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl 2009, S.13, C.1, s. 227-236

AYDIN, Mehmet, “Adbilim Açısından Ordu ve Samsun Ağızlarındaki Bazı


Lakaplar”, Workshop On Turkish Dialects Orient-Instituf Istanbul, 19-20
November 2004, Türk Dilleri AraĢtırmaları, S.16, Yıl 2006, s. 25-47

BOYRAZ, ġeref, “Bir Yöre Örneğinden Hareketle Lakaplar Konusunda Bazı


Dikkatler”, Türklük Bilimi AraĢtırmaları, S.7, Sivas 1998, s. 107- 138

BOZKURT, Nebi, “Lakap” Diyanet Ġslam Ansiklopedisi, Diyanet Vakfı Yay.


https://islamansiklopedisi.com

COġAR, A. Mevhibe, “Trabzon’da Kullanılan Lakaplar Üzerine Bir


Derleme/Değerlendirme”, Türk Dili AraĢtırmaları Yıllığı Belleten, S.42,
Yıl 1990, TDK Yay. , s. 27-40

DEVELLĠOĞLU, Ferit, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat, 20. Baskı,


Ankara 2003, Aydın Kitabevi,

EKĠNCĠ, Oktay, “Anadolu’nun Kafkasya’sı, Kafkasya’nın Anadolu’su Kars; Sınır


Tanımayan Sınır Kenti”, Kars 2.Kent Kurultayı, Kafkasya’da Ortak
Geleceğimiz, Kars Belediyesi Kültür Yay. , Ankara 2007

142
ERGENE, Oğuz, “Türkiye Türk Kişi Adlarında Örneklenen Söz Dizimsel Yapılar”,
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi S. 5/2, Yıl 2016, s.
626-650,

ERĠSEN, Servet, Cumhuriyet Öncesi ve Sonrası Kars Tarihi, Akçağ Yay. ,


Ġstanbul 2013

EROL ÇALIġKAN, ġerife Seher, “Türk Folklorunda Lakap Verme Geleneği: Bartın
Örneği”, Sosyal Bilimler Dergisi, C.14, S.3, s.103-106, Eylül 2016

http://www.cografya.gen.tr/kars/tarihce.html

http://www.kars.gov.tr/tarih

http:\www.kars.gov.tr\kars ili idari yapısı

https://www.nufusu.com/il/kars-nufusu

KARDAġ, Canser, “Muş İli Merkezinde Kullanılan Erkek Lakapları”, Motif


Akademi Halkbilimi Dergisi, Yıl 2018, C.11, Sayı: 23, s. 207-226,

KAYA, Doğan, Türk Dünyası Ansiklopedik Türk Halk Edebiyatı Kavramları ve


Terimleri Sözlüğü, Akçağ Yay. , Ankara 2014

KESKĠNKILIÇ, Esra, “Sultanî Lakaplar (veya Devletlü ve Saadetlü Lakaplar)”,


Acta Turcica Kültürümüzde Ġsimer Özel Sayısı, Yıl:6, S.1-1, Ocak 2014,
s.1-22

KIRAN Zeynel, “Büyüleyici Bir Bilim Dalı: Dilbilim”, Dilbilim AraĢtırmaları, Yıl
1990, S.4, s.4-9,

KIZILKAYA, Oktay, “Kars’taki Sosyal Yapı ve Bu Durumun Türkiye’nin Güvenliği


Açısından Değerlendirilmesi”, Türkiye’nin Güvenliği Sempozyumu, 17-19
Ekim 2002 Elazığ

KĠBAR, Osman, Türk Kültüründe Ad Verme KiĢi Adları Üzerine Bir Tasnif
Denemesi, Akçağ Yay. Ankara, 2005

143
KĠRZĠOĞLU, Fahrettin, Kars Tarihi, IĢıl Matbaası, Ġstanbul 1953

KĠRZĠOĞLU, Fahrettin, Kars Zaferi, IĢıl Matbaası, Ġstanbul 1955

Memmedli, Yunus, “Eski Türkçede Şahıs Adları ve Unvanları” Türk Dili


AraĢtırmaları Yıllığı Belleten, TDK Yay. , C.42, Ankara 1994, s.95-110,

OĞUZ, ġükran-OĞUZ, Ġsmail, “Lakap Verme Geleneğinde Manisa İli Demirci


İlçesi Örneği” MCBÜ Sosyal Bilimler Dergisi, C.14, S.3, Eylül 2016,
s.1127-1139,

ÖZKAN, Nevzat, “Adlandırma Yöntemi Olarak Lakaplar ve Büyükkışla’daki


Örnekleri”, I. Uluslararası Bozok Sempozyumu Bildirileri Kitabı, C.3,
Yozgat 2010, s.180-189

SAKAOĞLU, Saim, Türk Ad Bilimi, TDK Yay. , Ankara 2000

ġahin Ġbrahim, Adbilim, Pegem Akademi Yay. , Ġstanbul 2017

T.C Kars Valiliği, Kars Ġli Kültür Edvanteri, Aydoğdu Matbaacılık, 2009

TOKLU, M. Osman, Dilbilimine GiriĢ, Akçağ Yay. , Ankara 2000

VARIġ, Abdurrahman, “Türklerin Ad Koyma Gelenekleri Üzerine Bir İnceleme”,


Milli Folklor, Yıl, 2004, S.16,s.124-13, http://www.millifolklor.com

www.kars.gov.tr/kars valiliği/kars ili coğrafi yapısı

www.mevzuat.gov.tr

www.tdk.gov.tr

YALDIZKAYA, Ömer Faruk, “Emirdağ’da Lakaplar Üzerine Bir Araştırma”, Acta


Turcica Kültürümüzde Ġsim Özel Sayısı, Yıl: 6, S.1-1, Ocak 2014, s.1-16

YEġĠLÖZ, Zafer, “Nevşehir Lakaplarından Derleme Sözlüğü’ne Katkılar”, NEÜ


Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S.2, Yıl 2012, s.22-27,

144
SÖZLÜK

Agu: Zehir.

A«dafa: İbrik.

Akπa: Baba.

Aloy: Alevli, alev.

Aloy: Pullukla bir günde sürülen tarla. D.S.

Ar«eyin: Rahat olmak, emin olmak. D.S.

Arı«: Zayıf, cılız, sıska. D.S.

Asdan: Aslan.

Avurt: Yanak.

Bacoy:?

Balaca: Küçük.

Ballo: Sürünmek.

Bıldız: Küçük.

Biliyh: Kazın yavrusu.

Bığır: ?

Bülü: Hayvanları çağırma ünlemi. D.S.

Cello Bello: Ne idüğü belirsiz kimseler, ayak takımı. D.S.

Cello: İşsiz güçsüz dolaşan.

Cengüş:?

145
Cıdır: 1.Cirit. 2.Öfkeyi tahrik eden nokta. D.S.

Cıπa: 1.Düğme D.S. , 2. Araya giren.

Cığcığ: Tavuk sesi. D.S.

Cıvı«: Cıvık, sulu.

Cızda«: Kuyruk yağının kavrulmuş hali.

Ciπılı: Küçük.

Cindoy: Cinni, asabi kimse.

Cinπa: Geçimsiz, huysuz.

Cinπar: Kavga, gürültü. D.S.

Cinni: Sinirli, asabi, hemen kızan, tez parlayan.

Concur: Kırmızı, siyah erik.

Cüce: Civciv.

Cocu: Tavuğa seslenme ünlemi.

Çalo:?

Çapbo: Çok gezen, kapı kapı dolaşan, evinde durmayan.

Çapıt: Eski bez parçası. D.S.

Çasdavoy: Hızlı hareket eden kimse.

Çeçce: Koça sesleniş.

Çiğin: Omuz.

Çiyan: zehirli örümcek, böcek türleri.

146
Çopar: Haşarı, yaramaz.

Çopur: Çöküntü, iz.

Çömçe: Kepçe.

Dadali: Posofta ağabeyiye verilen isim.

Dana: Buzağı.

Dartoy (dart): Tartı, kantar.

Değirmi: Geniş, yuvarlak.

Delleyh: Eskiden sünnetçiye verilen isim.

Devlop: Değirmen taşı. D.S.

Dıbıl: Sulu çamur. D.S.

Dıbır: ?

Dıπı: Biraz, bir parça azıcık. D.S.

Dığa: Rus delikanlısı, daha çok küfür için kullanılır.

Dığır: Yuvarlanmak.

Dımık: Biraz, bir parça azıcık. D.S., gözkapaklarının kapalı olma durumu.

Dımıkı: ?

Dınπılı: Küçük, kısa.

Dıydı«: Akılsız, düşüncesiz.D.S.

Direj: Uzun boylu.D.S.

Dirgan: Orak, tarım aleti.

147
Doda«: Dudak.

Domba: Şiş, şişkinlik.

Döş: Göğüs kafesi olan yer, sine.

Duda: Deve. D.S.

Emmi: Amca, babanın erkek kardeşi.

Ere:?

Fantı: İskambil kağıdı.

Feriyh: Tavuğun genç olanı.

Fırtı«: Burundaki sümük.

Fır: Yağ bezesi, vücudun bir yerinde çıkan şişkinlik, hastalık.

Filliyh: Başıboş gezen (fellik fellik dolaşmak)

Firfiriyh: Topaç.

∏ada: Abi, büyük erkek kardeş.

∏adana: İri, kaba.

∏aππo:?

∏anfet: Şekerleme .

∏arma«: Balık tutulan alet, olta.

∏aroy: Az gören kimse.

∏artal: Kartal.

∏artol: Patates.

148
∏aşπa: Hayvanların alnının ortasındaki koyu leke.

∏atı«: Yoğurt.

Gavla«: Eskiden kavun, kabağa verilen isimdir.

∏azayof: Eskiden gaz lambaları için gaz taşıyan kimse.

Gede: Oğlan, erkek çocuğu.

∏ıdiyh: Keçi.

∏ıπı: Koyun, keçi dışkısı.

∏ıπış: Harmandan artan iri saman, saman çöpü. D.S.

∏ılıcı: Kılıççı, eskiden kılıç yapan usta.

∏ındıl: Küçük, yuvarlak.

∏ırcı Vırcı: Ortalığı karıştıran.

∏ızıl: Altın.

Gij: Akılsız, sarsak adam.

∏oπu: Korkunç, canavar.

∏okπan: Çocuk dilinde canavar demek.

∏olle: Kısa küçük.

∏olliyh: Kısa, küçük. D.S.

∏ollo: Kuyruğu kesilmiş köpek.

Gond (gont): Kalın ağaç, kalas.

∏oreyh: Sarsak adam, ahmak, sersem.

149
∏oroy: Eskiden köpeğe verilen isim.

∏orud: Tarlaları kısım kısım sulamak için aralarına yapılan tümsek, gorut. D.S.

∏otur: Yüzünde isirik gibi yaraların çıkması.

Göbelek: Mantar.

Gödeyh: Kısa.

Göt: Popo, kalça.

Göy: Gökyüzü, mavi.

∏uππu: Baykuş ya da kuğu. D.S.

∏uπu: Tavuk çağırma ünlemi.D.S.

∏ursa«: Miğde, bağırsak.

∏urutma (Gurut): Suyu süzülmüş ayranla çökelek karışımının kurutulmuş şekli.D.S.

Guzdüyhlü: Kambur.

Hajdı:?

Homrut:?

Hekkallah: Hak Allah.

»ılor: ?

»ını«: ?

»ırço: Cılız, çelimsiz, sıska. D.S.

»ırda: Küçük, kısa.

»obbey: Sallana sallana yürüyen.

150
Hopulu: Her şeye atılan.

»ortda«: Hayalet.

Hosrot: ?

Hozu: Kaba kimse.

Hörre: Un çorbası.

İt: Köpek.

Jöjüh: ?

Kâr: Az işiten, işitemeyen.

Katar: Tren.

Katda: Eskiden muhtara verilen isimdir.

Keçel: Kel, kafasında saçı olmayan.

Kekeş: Kekeme, peltek.

Kendir: Sağlam ip.

Kıkı:Küçük

Kını(kıno): Kısa.

Kıtdiri:?

Kikidi: Kekeme.

Konkul: Kahkül.

Kól: Bitkilerin kök kısmı.

Kömbe: Cevizli sucuk.

151
Köse: Sakalı olmayan.

Künde: Ekmek hamurunun küçük küçük bölünmüş hali.

Lafazan: Laf ebesi.

Lal: Dilsiz, konuşamayan.

Lalı«: Dilsiz, güzel konuşmayı beceremeyen, sözü anlaşılmayan. D.S.

Lallo: Laftan anlamayan, iki lafı bir araya getirip konuşamayan kimse.

Laylon: Naylon

Lele: Ailenin büyüğü, kardeşin büyüğü, abi.

Lılı«: Pasif kendini ifade edemeyenler için kullanılır.

Lodur: ?

Lom: Demir eşyalara verilen isim.

Lopbaz: 1.Kendini beğenmiş, bencil.2. Geveze. D.S

Lotu: Boşboğaz, çok konuşan. D.S.

Lölleyh: Uzun.

Mamı«: Kedi yavrusu. D.S.

Manat: Rus parası.

Mınπıdı: Ağzının içinde geveleyen.

Mırto: ?

Misir: Hindi.

Miziyh: Çiş.

152
Mütü: ?

Na«ır: Büyük baş hayvanların meralarda sürü halinde çobanlar tarafından otlatılması.

Nakπudu: ?

Pambu«: Pamuk.

Pasto: Şişman.

Pekoz: ?

Pısdıl: Kısa, ufak.

Pij: Anası ile babası arasında evlilik bağı olmadan doğan çocuk.D.S.

Pisdiyh: Pislik.

Pişiyh: Kedi.

Piti: Kars’a özgü etli, nohutlu sulu yemek.

Poşa: Çingene.

Pöçüyhlü: Kuyruk sokumu yeri.

Sarsa«: Sersem, yarım akıllı, aptal, ahmak.D.S.

Sedereyh: Ahmak, bunak, sersem, akılsız. D.S.

Sefiyh: Saf, aklı kıt biri.

Seliyh: Salya, sümük.

Sıçan: Fare.

Sı«ya: Sağlık memuru. D.S.

Sımışπa: Siyah çekirdek.

153
Suvat: Surat, çehre. D.S.

Şello: Kıyafetine dikkat etmeyen kimse.

Şigo: ?

Şillo: Çok konuşan.

Tanko: Modaya uygun giyinen. D.S.

Tapan: Ekin zamanı tohum ektikten sonra tarlayı düzleştiren alet.

Tat: Şiî.

Ter«on: Bitki.

Teşdi: Çamaşır leğeni.

Teşi: İp eğirme, kirman.

Tırı«: İshal olmak, insan dışkısı.

Tısdan: Hamam böceği.

Toy: Düğün, dernek.

Toyşan: Tavşan.

Toyu«: Tavuk.

Tulu«: Çeçil peynirinin koyun derisine konulması.

Tuman: Don, şalvar. D.S.

Tüllabı: Üç kağıtçı,fırıldak, dolandırıcı.

Üşgüreyh: Islık.

Valok: Atların arkasından kayış ile çektiği nesnenin arasına konulan kayış.

154
Vercüş: Berduş.

Yeke: Büyük.

Yolu«: Yolunmuş, yolmak.

Yorğa: Atlarda rahvana yakın bir yürüyüş biçimi.D.S.

Zağar: Cinsi ufak köpek. D.S.

155
ÖZGEÇMĠġ

KĠġĠSEL BĠLGĠLER

Adı Soyadı Sevinç Hasbay


Doğum Yeri Akyaka
Doğum Tarihi 02.02.1983

LĠSANS EĞĠTĠM BĠLGĠLERĠ

Üniversite Uludağ Üniversitesi


Fakülte Fen Edebiyat Fakültesi
Bölüm Türk Dili ve Edebiyatı

Ġġ DENEYĠMĠ

ÇalıĢtığı Kurum Dershane


Görevi/Pozisyonu Uzman öğretici
Tecrübe Süresi Yedi yıl

KATILDIĞI

Kurslar Bilgisayar Kursu


Projeler

ĠLETĠġĠM

Adres Cumhuriyet Mah. Arif TaĢçı Sok. Kardelen Apt. no:10 \


4 Kars
E-mail Taksa_32@mynet.com

156

You might also like