You are on page 1of 17

İstIklal

MahkemelerI
ve
SIvas’ta Şapka
İnkılâbı Duruşmaları

Ahmet Turan Alkan


Bu çalışmanın ortaya çıkmasında emek,
dikkat ve yardımlarını esirgemeyen rahmetli Halis Başaran’a,
Cumhuriyet Üniversitesi Kütüphane Müdiresi Sevin İlgün’e,
Halûk Çağdaş’a, değerli arşivci dostlarım Yusuf Çağlar’a,
Ömer Faruk Şerifoğlu’na ve Ali Birinci’ye
şükranlarımı sunuyorum.
İçindekiler

Kitabın Varlık Sebebini İzah.................................................................. 13

BIrIncI Kısım
İstIklal MahkemelerI

İstiklâl Mahkemeleri’ni Gerekli Kılan Şartlar........................................ 19


Hıyanet-i Vataniye Kanunu................................................................... 22
Asker Kaçakları Meselesi....................................................................... 25
İstiklâl Mahkemeleri Ne Zaman ve Nasıl Kuruldu?.............................. 26
Meclis’te İlk Tereddüdler....................................................................... 30
İstiklâl Mahkemeleri Nasıl Çalıştı?....................................................... 31
Ankara İstiklâl Mahkemesi’nin Çalışmaları.......................................... 33
Diğer Mahkemelerin Faaliyetleri........................................................... 34
İstiklâl Mahkemelerinin İlk Defa Kapatılması....................................... 36
Mahkemeler Yeniden Faaliyete Geçiyor................................................. 38
Başkumandanlık Kanunu ve Yeni Mahkemelerin Kuruluşu.................. 40
İkinci Dönem İstiklâl Mahkemeleri ve Faaliyetleri................................ 41
Mahkemelerin İkinci Kere Kapatılması (Tatili) Meclis’te Tartışılıyor.... 44
İstiklâl Mehâkimi Kanunu..................................................................... 46
Barış Döneminde İstiklâl Mahkemeleri................................................. 49
I. Tbmm’nin Tasfiyesi Ve Yeni Seçimler................................................ 51
İstanbul İstiklâl Mahkemesi.................................................................. 52
İstiklâl Mahkemeleri Muhalefete Karşı................................................. 55
Şeyh Sait İsyanı ve Takrîr-i Sükûn Kanunu........................................... 59
İsyan Bölgesi ve Ankara İstiklâl Mahkemesi’nin Kuruluşu................... 60
Gazeteciler Dâvası................................................................................. 62
Ankara İstiklâl Mahkemesi.................................................................... 66
Şapka İnkılâbı Vesilesiyle Yapılan Yargılamalar..................................... 69
İzmir Suikastı Dâvası............................................................................. 75
Ülkenin başvekili tevkif edilmek isteniyor............................................ 77
Onar yıl kürek cezası, bir gecede “idam”a çevriliyor............................. 80
Ankara duruşmaları ve İttihatçıların yargılanması................................ 81
8 • İstIklâl MahkemelerI

İstiklâl mahkemelerinin sonu................................................................ 82


Son söz ve bir değerlendirme................................................................ 84
Ekler...................................................................................................... 95
Kronoloji............................................................................................. 101
Kitabiyat.............................................................................................. 105

İkinci Kısım
İstiklal Mahkemesi’nin
Sivas Günleri ve Muhaliflerin Tasfiyesi

“Sivas’ı Lekelemeğe Çalışan Alçak ve Rezil Bir Namussuz”............... 110


Sivas’ta İlk Şapka................................................................................. 113
Hem Acırım Hem Gülerim.................................................................. 114
Vay Nîmetnâşinaslar!.......................................................................... 115
Sığırcızâde Hayri Bey’in Önlenemeyen Yükselişi ve Sivas Meclis-i Umû-
mi-i Vilayet’in Öncü Bir Kararı..................................................... 116
Cumhuriyet-i Mühdî Olan Sivas......................................................... 121
İstiklal Mahkemesi Sivas’ta................................................................. 122
İstiklâl Mahkemesi İş Başında “Muhtarlar, Nerede Şapkanız?..”....... 123
Sivas Belediye Reisi Abbas Bey’in Sorgusu......................................... 124
“Ya Herk Etmeli, Ya Terk Etmeli!”...................................................... 126
Meclis-i İdare Âzâları Sorgulanıyor..................................................... 129
“Deve Hikâyesinden Maksad Nedir?”................................................. 130
Çil Mehmed’in Muhakemesi............................................................... 132
“Muvafık Parti-Bozuk Parti”................................................................ 133
“Yiğit Arkam Yere Gelsin Ki...”........................................................... 134
Terakkiperverler Sorguya Çekiliyor..................................................... 137
Emir(Marşan) Paşa’nın Muhakemesi: “Bendenizi Türkiye’nin Mûcidi
Olmakla Tanırlar”......................................................................... 137
“Bunu Münevver Geçinenler Yapmıştır”............................................. 139
“Bu Çil Mehmed Boş Bir Adamdır”.................................................... 140
“Fırkaların Taaddüdü Cumhuriyet İcabıdır”....................................... 142
Gazi Paşa Hazretleri’nin Fotoğraflarını Çizmişsiniz............................ 144
“Halk Fırkası Gazi Paşa’ya Daha Ziyade Yakındır. Hükümet
Fırkasıdır”...................................................................................... 144
“(Bozuk Parti) Halk Fırkası Mıdır?”.................................................... 147
“Ben Cumhuriyet’in Tesisine Çalıştım Beyefendi”.............................. 149
“Bana Bir Menfaat Olsa İdi Ne Âlâ...”................................................. 150
“Mütekaid Zabitler Bunlardan Daha İyi İş Yapar”.............................. 152
Müddeiumumi Necib Bey’in İddianamesi........................................... 153
İstIklâl MahkemelerI • 9

Karar.................................................................................................... 154
Şapka Muhalefeti mi, Muhalif Yıldırma Taktiği mi?............................ 155
Hayri Bey’in Rolü................................................................................ 156
“Toz Tufanı”......................................................................................... 157
İntihab İşleri........................................................................................ 160
“Nihayet!... Meydana Çıktı.................................................................. 161
Mebuslar Arasında Bir Rekabet mi?.................................................... 162
Mahkeme Reisi Ali Çetinkaya’nın Veda Mesajı................................... 163
Yafta Geleneği ve İstiklal Mahkemeleri............................................... 164
Netice.................................................................................................. 166
Cumhuriyet devrinin bütün mazlumlarının
aziz hâtırasına tâzim ve hürmetle...
Kitabın Varlık Sebebini İzah

Türk hukuk sisteminde olağanüstü mahkemeler ve sı-


radışı yargılamalar hep tartışılagelmiştir. Hukukumuzu
Avrupa Birliği standartlarına getirme çabalarının yoğun-
laştığı son on yılda “Tabii hâkim” ve olağan mahkeme
uygulamasının esas kabul edilmesi sevindiricidir. İçinde
bulunduğumuz şu günlerde muhtelif kararlarıyla “yargı”
uzvu yine tartışılıyor. Yargının tartışılır hale gelmesi, bâriz
bir şekilde onun tarafsızlık ve bağımsızlığından duyulan
şüphenin de ifadesi anlamına geliyor. Görünen odur ki,
devleti var eden otoritenin kendini kendi hukukuyla sınır-
landırması ve o hukuka karşı saygılı davranmasını bekle-
mek için, “Hukuk Devleti” kavramının bütün kurum ve
lâzımeleriyle sahiplenilmesini beklemek durumundayız.
İstiklâl Mahkemeleri, Cumhuriyet’in henüz kurulma-
dığı, Türklerin bir hayat-memat kavgası verdiği “Milli
Mücadele” günlerinde başvurulmuş bir olağanüstü mah-
keme örneği olarak hep dikkat çekmiştir. Elinizdeki çalış-
ma, İstiklâl Mahkemeleri’nin mâhiyeti ve çalışmaları hak-
kında derli toplu bir araştırma ile o araştırmaya büyüteç
tutan bir örnek olaydan meydana gelmektedir. İlk bölüm-
de yer alan İstiklâl Mahkemeleri, 1992 yılında “Alternatif
Üniversitesi” dizisi için hazırladığım kısa bir el kitabı ni-
teliğinde idi. Aradan geçen yaklaşık yirmi yıldan sonra bu
çalışmayı, daha önce (1989) kaleme alıp Tarih ve Toplum
Dergisi’nde yayınlamış olduğum, “İstiklâl Mahkemesi’nin
14 • İstIklâl MahkemelerI

Sivas Günleri ve Muhaliflerin Tasfiyesi” başlıklı makaleyi


ilave ederek yeniden neşretmenin, hukuk tarihimize kü-
çük de olsa mânidar bir katkı olacağını düşündüm.
Okuyucuya konu hakkında derli toplu fikir kazandır-
mak maksadıyla yapılan bu çalışmanın ilk bölümünde
kaynakları işaretlemekte akademik tarza riayet etmedim,
fakat kullanılan her kaynak son kısımda gösterilmiştir.
Esasen ilk bölümün, İstiklâl Mahkemeleri’ne yeni bilgiler
eklemek iddiası bulunmuyor ama meseleye dikkate de-
ğer bir yorum getirilip getirilmediğine okuyucuları karar
verecektir. İkinci kısımda yer alan uzun makaleyi etraflı
dipnotlarla zenginleştirmeye çalıştım. Hadiseler arasında
okuyucunun anlamlı bir illiyet bağı kurulabilmesi amacıy-
la yine son kısma ilave edilen basit kronolojinin de faydalı
olacağını ümid ediyorum.
Adalet bütün toplumların temel ihtiyacı ve beklentisi-
dir. Temenni ederim ki, önümüzdeki zamanlarda “Hukuk
Devleti”nin erdemine dokunabiliriz.

Sultantepesi, Eylül 2011


“İstiklâl Mahkemeleri
dâva vekillerinin canbazlığına gelmez.”
Ali (Çetinkaya)
Ankara İstiklâl Mahkemesi Reisi


“Bizim belli, millî bir amacımız vardır.
Ona varmak için arasıra kanunun üstüne de çıkarız.”
Lütfi Müfit Bey
İsyan Bölgesi İstiklâl Mahkemesi Hâkimlerinden

“Hiçbir devrim ve devrimci,
kendisini yıkmak isteyen muhalefete imkân tanımaz, tanıyamaz.
Bu, bir devrim yasasıdır.
Türk Devrimi’nin bu zamana kadar
muhaliflerine karşı yumuşak davranışı bile,
liderin hümanist oluşundan ileri geliyordu.”
Ergun Aybars
“İstiklâl Mahkemeleri” Yazarı

Herhalde böyle bir muhakemede ben, hâkim olmaktan ise,
mahkûm durumunda bulunmayı tercih ederim.”
Hüseyin Cahit (Yalçın)
Gazeteci, Yazar, Fikir Adamı
“İstiklâl Mahkemeleri’ne de ve hiçbir
kimseye de adam asmak selahiyetini
vermeyiniz.
İdam cezası tavuk öldürmek değildir.
Bunlar tavuk değildir, hayat çok yüksektir.”
Hakkı Hami Bey
I.TBMM’nde Sinop Mebusu

“Üç adamın aklına Büyük Millet Meclisi
hakk-ı kazasını terketmiştir…
İhtilâlin de hukuku vardır,
fevkalâdenin de hukuku vardır.”
Hüseyin Avni Bey
I.TBMM’nde Erzurum Mebusu
BIrIncI Kısım
İstIklal MahkemelerI
(Kuruluşu, Çalışmaları, Tarihî Arka Planı)
İstiklâl Mahkemeleri’ni
Gerekli Kılan Şartlar

İstIklâl MahkemelerI, başlangıcı itibariyle Ankara’da


kurulmuş bulunan TBMM Hükümetinin, cephe gerisinde
asayişi sağlamak ve bilhassa asker kaçaklarına karşı etki-
li tedbir almak ihtiyacından doğdu. Meclis’in açılmasın-
dan bir hafta sonra çıkarılan (29 Nisan 1920) Hıyanet-ı
Vataniye Kanunu (Ek-I) bu anlamda İstiklâl Mahkemeleri
fikrinin oluşmasında ilk adımı teşkil eder. Bir nevi ihti-
sas mahkemesi olarak İstiklâl Mahkemeleri’nin kanunen
te­sis ediliş tarihi 11 Eylül 1920’dir. Bu tarihte çıkarılan
“Fi­rarîler Hakkındaki Kanun” (Ek-II) bünyesinde İstiklâl
Mah­kemeleri’nin kurulmasına karar verilmiş, bu kanunun
ilk maddesine onbeş gün sonra (26 Eylül 1920) önem-
li bir ilave yapılarak (Ek-III) mahkemenin yetki ve ça­lışma
alanı genişletilmiş; 31 Temmuz 1922’de bu defa “İstiklâl
Mehâkimi Kanunu” adıyla yeni bir kanun (Ek-IV) kabul
edilerek o güne kadar yapılan düzenlemeler yürürlükten
kaldırılmıştı. İstiklâl Mahkemeleri fiilen 7 Mart 1927 ta-
rihinden itibaren görev yapmamasına rağmen, 1922’de
kabul edilen “İstiklâl Mehâkimi Kanunu” 04.05.1949
tarihine kadar yürürlükte kaldı. Bu kanunun, küçük gün
farkları hariç tutulmak kaydıyla Türkiye’de tek parti devri
ile aynı zamanları paylaşmış olması şüphesiz bir tesadüf
sayılamaz.
23 Nisan 1920’de Ankara’da toplanan Türkiye Büyük
20 • İstIklâl MahkemelerI

Millet Meclisi, yeni bir devletin yeni kurulan parlamentosu


değil, hâlâ yaşayan bir devletin (işgal sebebiyle) başkent dı-
şında toplanmış meclisi hükmündeydi. TBMM, İstanbul’da
bulunan saltanat merciinin varlığını kabul ettiği gibi, bir
Padişah-TBMM çatışmasının bulunmadığını vurgulamak
için özel gayret sarf ediyordu. TBMM’ni bir araya getiren,
üyelerini belirleyen, çalışma esas ve usûllerini tanzim eden
ve tek kelimeyle meclise “legalite” kazandıran temel metin,
hâlâ Meşrutiyet devirlerinde muh­telif düzenlemelerle geliş-
tirilmiş Osmanlı Kanun-ı Esasisi idi. TBMM’nin ve TBMM
Hükümeti’nin, İstanbul’da faaliyette bulunan Osmanlı
Hükümeti yanında ikinci bir yasama ve yürütme mercii gibi
durmasının yarattığı çelişki, kısmen 20 Ocak 1921’de 85
sayılı kanun olarak bilinen “Teşkilat-ı Esasiye” kanunu ile
giderilecekti.
İstiklâl Mahkemeleri’ni ortaya çıkaran asıl süreç,
Mondros Mütarekesi’ni takib eden günlerde Anadolu’nun,
“fetret” devri günlerini hatırlatırcasına içine yuvarlandığı
anarşi ve başıboşluk ortamı olmuştur. Mütareke hüküm-
leri gereğince Osmanlı ordusunun terhis edilmiş olma-
sına rağmen, milli mukavemeti ayakta tutmak gayesiyle
“Kuva-yı Milliye” taraftarı kumandanların silah altındaki
eratı salıvermek istemeyişi, bir yanda Anadolu toprak-
larının adım adım işgale uğraması, otorite boşluğundan
dolayı yaygınlık kazanmaya başlayan eşkıyalık hareketleri
ve nihayet Balkan Harbi’nden bu yana durmaksızın savaş-
mak zorunda kalmış askerin yorgunluğu yü­zünden henüz
işgal edilmeyen mıntıkalar, adeta bir asker kaçağı cenneti
haline gelmişti. TBMM Hükümeti’nin ele almak zorunda
kaldığı ilk mesele de “Hıyanet-i Vataniye” kanunu çerçe-
vesinde önüne geçilmeye çalışılan asayişsizlik, eşkıyalık,
iç isyanlar ve hükümet otoritesinin hâkim kılınması prob-
lemi oldu.
İstIklâl MahkemelerI • 21

Türkiye Büyük Millet Meclisi İstiklâl Mahkemesi


“Mücahedesinde yalnız Allah’tan korkar”

TBMM Hükümeti o günlerde İstanbul Hükümeti’n­den


ayrı olmasına rağmen kendini onun devamı gibi takdim
eden, padişaha saygıda kusur etmediği halde onun adına
ve ona rağmen siyasi otorite kullanan çelişik bir görüntü
veriyordu. Bu çelişkinin en azından işgale uğramayan mın-
tıkalar ahalisince bir zaaf eseri olarak değerlendirilmeme-
sine başından beri itina gösterildi. Bu anarşi atmosferinde
otoriteyi kabul ettirmenin ve meşrulaştırmanın tek yolu
güç kullanmaktı. Kuva-yı Milliye veya Kuva-yı Seyyâre
adı altında başıbozuk guruplara bile sahip çıkılması ve
bu gibi kuvvetlerin TBMM Hükümeti tarafında yer aldığı
müddetçe desteklenip, onlara yarı resmi bir nitelik atfe-
dilmesi, isyan ve anarşi kıpırtılarının bastırılmasında çoğu
kere keyfi usûl ve kıstaslar kullanmalarına göz yumulma-
sı, daima bu otorite boşluğunu TBMM Hükümeti namına
doldurma endişesinden ve ihtiyacından kaynaklanıyordu.
TBMM yönetiminin o gün­lerde kendi otoritesini artıracak
22 • İstIklâl MahkemelerI

ve meşru gösterecek bütün kuvvet odaklarıyla işbirliği


yapmaktan çekinmemesi, bu ihtiyacın derecesini de açık-
ça göstermektedir. Mahalli mukavemet grupları, çeteler,
Milli Mücadele’ye sempati izhar eden asker ve sivil bürok-
ratlar, o günlerde TBMM Hükümeti’nden sonra ülkenin
en organize siyasi kuvveti durumunu hâlâ muhafaza eden
İttihatçılar, Bolşevikler, Halifeye ve Saltanat makamına
saygısızlığı bir gün bile aklından geçirmemiş dini bütün
muhafazakârlar, Amerikan mandasını o gün için en mâ-
kul çözüm tarzı olarak gören ümidi kırık aydınlar, TBMM
Hükümeti’nin ihtiyaç duyduğu otorite ve meşruiyete
destek oldukları ölçüde “ittifak ligi” içinde kabul edildi-
ler. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin ilk on yılı içinde Milli
İttifak ligi, son derece siyasi ve hesaplı zaman aralıkları
ile 1930’lu yılların sonuna kadar peyderpey dağıtıldı ve
tasfiye edildi.

Hıyanet-i Vataniye Kanunu

TBMM’nin açılışından iki gün sonra teklif edilen


Hıyanet-i Vataniye Kanunu (Ek-I), yeni Meclis’in kabul et-
tiği ikinci kanun olması bakımından dikkat çeker. Kanuna
ismini Saruhan Mebusu Refik Şevket Bey vermiştir.
Kanun, geçirilen günlerin olağanüstü şartlarını hatırlatan,
eklektik ve hukuk tekniği açısından objesi iyi belirlenme-
miş bir metindir. Çıkarılış gayesi ilk maddesiyle açıkça
vurgulanmıştır:
“Makam-ı muallâ-yı hilâfet ve saltanatı ve memalik-i mah­
rûse-i şahaneyi yed-i ecânipten tahlis ve taarru-zatı defi maksa-
dına matuf olarak teşekkül eden Büyük Millet Meclisinin meşru-
iyetine isyanı mutazam-mın kavlen veya fiilen veya tahriren mu-
halefet veya ifsadatta bulunan ke’san, vatan haini addolunur.”
İstIklâl MahkemelerI • 23

Meclis bu madde ile bir nevi meşru müdafaa halini kul-


lanarak yaşama ve var olma hakkını savunmakta ve otori-
tesinin meşru sınırlarını çizmektedir. İhaneti (buna o dev-
rin özel şartları çerçevesinde “muhalefeti” de denilebilir)
sabit görülenlerin cezası salben (asılarak) idam edilmektir
ve ikinci derecedeki suçlular için öngörülen ceza muvak-
kat kürektir.
Bu kanunun müzakeresi esnasında, hâlihazırda mev-
cut bulunan Osmanlı Ceza Kanunu’ndan istifade etmek
düşüncesi öne sürülmüşse de, itibar görmemişti; hâlbuki
kanunun ilk maddesinin hemen başında yer alan hilafet,
saltanat ve Osmanlı Devleti’nin topraklarını yabancı isti-
lasına ve saldırısına karşı koruma arzusu, şüphesiz mev-
cut kanunlar çerçevesinde tatmin edilebilir bir ihtiyaç idi.
Kanun, vatana hıyanet suçlarının kovuşturulmasında
usûl açısından önemli bir muhteva taşıyordu. Buna göre,
“Tabii hâkim” prensibine riayet edilmekle beraber, acil
hallerde suçlunun yakalandığı yerdeki mahkeme de karar
almaya yetkili kılınıyor, suç delillerinin ikmalinden son-
ra savcının yirmidört saat zarfında mahkemeye müracaatı
öngörülüyor ve hepsinden önemlisi zorlayıcı bir sebep ol-
madıkça muhakemenin 20 günde tamamlanması hükme
bağlanıyordu. Mahkemenin verdiği hükmün üst mahke-
mece temyizi mümkün değildi ve kararların Meclis tara-
fından tasdiki şart koşulmuştu.
Çıkarılış tarzında ve muhtevasındaki olağanüstü nite-
liklere rağmen Hıyanet-i Vataniye Kanunu, beklenen cay­
dı­rıcı tesiri gösteremedi. Kanun bilhassa Yozgat ayaklan­
masında, Anzavur hadiselerinde uygulandı. Yozgat ayak-
lanmasını bastıran Çerkez Ethem’in, zanlıları “Kuva-yı
Te’dibiye” namına yargılayıp, Meclis’in tasdikini bekleme-
den infaza geçmesi, kanunun çoğu yerde Askerî Divan-ı
Harpler vasıtasıyla tatbik edilmesi ve sivil bidâyet mahke-
melerinde görülen dâvaların Meclis komisyonunda tasdik
24 • İstIklâl MahkemelerI

için sıra beklemesi gibi sebepler yüzünden yeni bir kanun


çıkarmak fikri belirdi. Bu kanun hükmünce yapılan en il-
ginç uygulama hiç şüphesiz, Damat Ferit’in gıyabında ya-
pılan yargılama ve neticede verilen idam kararıdır.
Hıyanet-i Vataniye Kanunu’ndan ümid edilen netice-
nin alınamamasını bir bakıma normal karşılamak gerekir.
Kanunun etkili olmaması, kötü tanzim edilmiş olmasında
değil, bu kanunun uygulanabilmesi için gerekli asayiş orta-
mı ve zabıta hizmetlerinin eksikliğinden kaynaklanıyordu.
Meşrutiyet devirlerinden beri Türk aydınlarını daima etki-
leyen “iyi kanun yapma” fikri, bir kere daha ba­şarısızlığa
uğramıştı. Müteakip günlerde Bursa’nın Yunan işgaline
uğraması, İstanbul hükümetinin “Kuva-yı İnzibâtiye”
namı altında bir silahlı birlik tertipleyerek Batı cephesini
baskı altında tutması, birbiri ardına sökün eden Düzce,
Hendek, Adapazarı, Yenihan, Yozgat, Boğazlıyan, Konya
ve güneydoğuda Milli aşireti isyanları, Anadolu’da yeni
bir düzen fikrinin yerleşmesini engelleyen önemli asayiş-
sizlik unsurlarıydı. 1920 yazında TBMM Hükümetini en
ziyade meşgul eden husus, TBMM adına hareket etmekle
beraber cephede ve cephe gerisinde etkili olabilecek silah-
lı birliklere sahip olmak ve bu gücü kontrol altına alabil-
mek olmuştu.
Başlangıçta Kuva-yı Milliye birlikleri, işgal hareketle-
rine karşı mahalli direnişleri örgütleyerek bir nevi prestij
unsuru olmuşlarsa da, bilhassa Yunan işgalinin Anadolu
içlerine kadar yayılmasını önleyecek kuvvetten mahrum
bulunuyordu. TBMM Hükümeti, milletlerarası kamuoyu
nezdinde daha fazla itibar kazanabilmek için, kendi adı-
nı ve kendi düzen fikrini yansıtan iyi tertiplenmiş nizami
birliklere muhtaçtı. Ancak yeni nizami birlik tertiplenme-
si ve bu birliklerin teçhiz edilmesinde büyük zorluklarla
karşılaşıldı.

You might also like