Professional Documents
Culture Documents
Kentlerle ilgili tek tutarlı şey sürekli değişiyor olmalarıdır (Hall, 1998:3). Bugüne
kadar kentlerin yığılma, ekleme, yıkım süreçleriyle kademeli bir değişim gösterdiği
bilinmektedir. Yapılan çalışmalarda, bu tip kademeli ya da parça parça değişimin,
estetik ve temel kentleşme süreçleri olarak kabul edildiği ve bu süreçte kentin genel
yapısının büyük ölçüde değişmeden kaldığı belirtilmektedir. Ayrıca belirli
dönemlerde kentleşmenin temelde farklı süreçleri ortaya çıkmıştır. Sonuç olarak
kentsel değişim oranı hızlanmış, belirgin şekilde farklı, yeni kentsel biçimler
gelişmiştir. Bu durum, örneğin, 19. yüzyılda sanayileşmeyle birlikte kentleşme ile
oluşmuştur.
Olarak sıralanabilir.
Genellikle hangi kategorinin bir şehri en iyi tanımladığını belirlemek kolay olmaktan
uzaktır. Dahası, her kategoride çok fazla çeşitlilik vardır özellikle Üçüncü Dünya
şehirleri arasında ve hatta geçmişte farklı endüstriyel yapılara dayanan eski
endüstriyel kentleri arasında olduğu gibi. Bu sınıflandırma, sınırlamalara rağmen:
farklı kent tipleri dikkate alınarak dünyanın farklı kesimlerinde kentleşmenin farklı
olduğunu kabul eder, ancak daha eski endüstriyel şehirler, küresel şehirler ve yeni
endüstriyel alanlara odaklanılması gerektiğini vurgular.
Edward Soja’ya (1995:128) göre; Los Angeles, neredeyse tüm boyutlarıyla post-
modern kentleşmenin keşfedilmesi gereken canlı bir bağlamı olmuştur. Onu tüm
diğer şehirler için bir 'model' olarak gördüğü için Los Angeles'ı postmodern metropol
olarak tanımlamıştır. Los Angeles, 1781'de kurulmasına rağmen her şeyden önce
bir yirminci yüzyıl metropolüdür. 1900'den beri ise Los Angeles bölgesinin nüfusu,
dünyadaki hemen hemen tüm diğer şehirlerden daha fazla, 14 milyondan fazla
artmıştır.
Los Angeles, geç yirminci yüzyılda, kentsel kuramla ilgili olarak, erken yirminci
yüzyıldaki Chicago modeliyle karşılaştırılabilir bir pozisyon üstlendi. Bir dizi
akademik ve popüler açıklamalarda Los Angeles, çağdaş ve gelecekteki
kentleşmenin bir modeli olarak gösterildi. Kent kuramının en etkili Chicago Sosyoloji
okulunun konumundaki değişim, Avrupa'dan çok, gelişen dünyaya odaklanan batı
kıyısının yükselen şehirleri tarafından imalat kentlerinin düşüşünü simgeler (Savage
ve Warde 1993: 58). Tıpkı Chicago'nun etkili bir şehir sosyolojisi okuluna ev
sahipliği yapması gibi, 1970'lerin başından beri Los Angeles Üniversite Koleji,
Mimarlık ve Şehir Planlama Enstitüsü, kentsel çalışmaların etkili bir okuluna ev
sahipliği yapmıştır. Bu okul, Los Angeles'ı birincil laboratuvar olarak kullanan, geç
yirminci yüzyılın kentleşme süreçlerini araştıran, belirli sayıda popüler kent
teorisyenlerini barındırmıştır.
A Ü Ş e h i r v e B ö l g e P l a n l a m a B ö l ü m ü - 2|6
K e n t s e l C o ğ r a f y a |Z i y a G e n ç e l
Bu fikir, 1983'te Peirce Lewis tarafından, tanımlanabilir bir merkeze sahip üniter ve
tutarlı bir varlıktan ziyade, uzayda yüzen yıldız serisine benzeyen kent formu olarak
tanımlanan galaktik metropol fikriyle açıklanır (Knox, 1993). Parçalanmanın bu fikri,
Los Angeles ve Atlanta'daki araştırmaya dayalı endüstri sonrası kentin önerilen iki
modelinde mevcuttu. Bu modeller; daha büyük bir metropol alan içinde mevcut bir
dizi ayrı şehirleri tanımlayan Vance’s urban realms model - kentsel alanlar modeli
(Hartshorn ve Muller, 1989) ve Soja’nın (1989) model of the post-industrial ‘global’
Metropolis - endüstri sonrası ‘küresel’ metropol modeli (Şekil 2.4).
A Ü Ş e h i r v e B ö l g e P l a n l a m a B ö l ü m ü - 3|6
K e n t s e l C o ğ r a f y a |Z i y a G e n ç e l
A Ü Ş e h i r v e B ö l g e P l a n l a m a B ö l ü m ü - 4|6
K e n t s e l C o ğ r a f y a |Z i y a G e n ç e l
şehrin yapısı, 1970'lerin başından beri yazılanlardan uzaktır. Diğer bir ifadeyle, yeni
bir kentin doğuşundan ziyade, daha geleneksel bir yapıda, daha yeni biçimlenmeler
görülmeye başlanmıştır. Ancak yeni unsurların ne ölçüde hakim olacağına karar
vermek zordur. Şehrin şu anki deneyimi parça parça değişimden daha fazlasıdır;
tamamen değişimin bir yolu eksiktir (Cooke 1990: 341; Soja 1995: 126).
Kentsel peyzaj boş arazide kurulan film parkı gibi bir gecede oluşmaz, ancak
üretilmiş olmalıdır. Bu üretime çok sayıda aktörler katılmalıdır: mimarlar,
tasarımcılar, inşaatçılar, emlak geliştiricileri ve inşaat işçileri bunlardan bazılarıdır.
Kentsel peyzajın fiziksel üretimine doğrudan katılanların yanı sıra, benzer şekilde
çok sayıda daha az doğrudan bağlantılı ama hiçbiri aynı önemde olmayan
katılımcılar da vardır. Bunlar, kentsel mekanda ya da yapılı çevrede yatırımcıları
içerir. Bu grupların bileşimi ve organizasyonu, 1980'lerin ortalarından beri, önemli
ölçüde değişmiştir. Bununla birlikte, yapılı çevrenin üretimine, emeklilik ve finans
şirketleri gibi yeni ve giderek daha etkili hale gelen oyuncular dahil olmuştur (Knox
1991, 1993).
Yapılı çevrenin üretiminde kullanılan teknoloji, kent formunu her zaman derinden
etkilemiştir. Yenilikçi mimari formların gelişimi, erken 20. yüzyıldaki gökdelen gibi,
bir dizi önemli faktörün koalisyonunun ürünüydü, en azından hem bina hem de
iletişim teknolojisinin gelişimi değildi. Yapı üretim teknolojilerinin dönüşümü
(bilgisayar teknolojisinin hizmetiyle) yapılı çevrenin üretimini ve şeklini derinden
etkilemiştir. Kentsel peyzaj, kısıtlama olmaksızın üretilmiyor. Basitçe bir mimarın ya
da geliştiricinin kaprisine bırakılamaz. Aksine, yapılı çevre, planlama sistemiyle
devlet tarafından sıkı kontrole tabidir. Sadece kentsel peyzaj üretilmez ayrıca
düzenlenir. Devletin düzenleyici eylemi, kentsel peyzajda fiziksel değişimin yönü ve
gelişiminde en önemli etkiye sahiptir (Greed, 1993).
Kentsel peyzaj, sadece bakılmak için üretilmemesine rağmen, görünümü önemli bir
bileşendir; öncelikle kullanılmak üzere inşa edilmiştir. Kentsel peyzaj, ister konut
ister ticari, ister endüstriyel, ister toptan ya da eğlence amaçlı kullanım olsun, çok
çeşitli sektörlere hizmet vermektedir. Sadece şehir üretilmiyor, düzenlenmiyor ama
aynı zamanda tüketiliyor. Bu tüketici grupların bileşimi (niteliği) ve ihtiyaçları,
istekleri, zevkleri ve tüketme kabiliyetleri onlar için inşa edilenleri derinden
etkileyecektir. Değişen kentsel peyzajı çevreleyen ilişkileri anlamak, ayrıca bu
boyutun dikkate alınmasını gerektirir (Harvey, 1989a:77). Yine kentsel çevreyi
kuşatan tüketim dinamikleri, 1970'lerin ortalarından beri, önemli değişimleri
göstermiştir.
Kaynaklar
A Ü Ş e h i r v e B ö l g e P l a n l a m a B ö l ü m ü - 5|6
K e n t s e l C o ğ r a f y a |Z i y a G e n ç e l
A Ü Ş e h i r v e B ö l g e P l a n l a m a B ö l ü m ü - 6|6