Professional Documents
Culture Documents
Endüstriyel şehrin ayırt edici yapılı biçimi, geç 19. yüzyılda anlaşılmıştır. Bu
şehirlerin karanlık taraflarını keşfeden birçok sosyal içerikli akademik çalışmalar,
raporlar ve metinler yayınlanmıştır. En önemli çalışmalar arasında; Disraeli’nin
Sybil: İki Ulus – Sybil: The Two Nations (1845), Elizabeth Gaskell’in Kuzey ve
Güney – North and South (1848), Charles Dickens’ın Zor Zamanlar – Hard Times
(1854) adlı romanları; Frederick Engels’in İngiltere’de Çalışma Sınıfının Durumu –
The Condition of the Working Class in England (1844), Charles Booth’un Londra
Halkının Emeği ve Yaşamı – Life and Labour of the People of London (1889) gibi
eserler gösterilebilir. Bu çalışmalardan ya da metinlerden korkunç görüntüler sanayi
kentine ilk orta sınıf tepkilerini oluşturmuştur ve o dönemden kalıcı algılar bugün
hala mevcuttur.
Kentin mevcut ayrımsal mekânsal yapısını doğal ve değişmez gördüğü için ciddi
eleştiriye uğramıştır. Bununla birlikte, kentsel ekoloji kuramı; kent süreçlerini
etkileyen kültürel faktörlere yeterince yer vermediği için eleştirilmektedir.
Burgess, Chicago kenti örneğinden yola çıkarak bir kentte mekânın ve toprağın nasıl
kullanıldığını açıklamaya çalışmıştır. Yani kentsel büyüme sürecini ortak merkezli
daireler modeliyle açıklamaya çalışmıştır. Buna göre, Burgess, kent mekânını tek bir
ortak merkezi olan 5 bölgeye ayrılarak kullanıldığını iddia etmektedir. Kentin iş
merkezinden uzaklaşarak geliştiğini ve dairesel bir şekilde büyüdüğünü modeller.
Bu model, şehrin büyümesinin her zaman içten yani şehrin merkezinden, dışa
A Ü Ş e h i r v e B ö l g e P l a n l a m a B ö l ü m ü - 2|7
K e n t s e l C o ğ r a f y a |Z i y a G e n ç e l
doğru genişleyerek oluştuğunu iddia etmiştir. Böylece, geçiş bölgesi, zaman içinde,
dışa doğru hareket eden işletmeler tarafından satın alınmaktadır. Çünkü şehir
merkezinde ticari işletmeler yüksek ücretleri ödeyebildiği için arazi fiyatları oldukça
pahalıdır. Bu bağlamda, model; arazi kullanımlarını ve yerleşmeleri, insanların arazi
için ödeme gücüyle açıklamaktadır. Buna göre, serbest piyasa içinde oluşan rekabet
her grubun ödeme gücünün yeteceği arazi/toprak kullanımıyla sonuçlanmaktadır.
A Ü Ş e h i r v e B ö l g e P l a n l a m a B ö l ü m ü - 3|7
K e n t s e l C o ğ r a f y a |Z i y a G e n ç e l
Kente yeni göç edenlerin ikamet ettiği "commuters zone" homojen bir yapının
aksine göçler nedeniyle heterojen bir yapıya sahiptir. Bu eleştiriler ışığında Hoyt;
evlerin değerlerinin şehirde belli sektörler oluşturduğunu ve şehir yapılanmasının eş
merkezli daireler yerine konut değerlerine bakılarak anlamlandırılması gerektiğini
savunmuştur. Homer Hoyt’a göre; konut için kullanılan alanlar şehirdeki belirli
yollar boyunca konuşlanmıştır. Merkezi iş alanlarından dışa doğru ticaretin, ana
ulaşım aksları boyunca büyümesi söz konusudur. Yüksek kiralı konutlar şehir
büyümesinin öncüsü konumundadır ve şehri belli bir yöne doğru çeken etkenlerdir.
Hoyt, modelin gelişiminde ilk olarak 142 Amerikan şehrinde yaşanan ev halkı ve
kiralamalardaki ekonomik farklılıklardan bahsetmiştir. Temelde sosyal baskıların,
coğrafi, topografik ya da başka tür çekimlerin dilimleri oluşturduğu varsayımı kabul
edilmektedir. Ancak bu modelde de sosyal sınıf farkının çok basitleştirildiği tartışılır.
Örneğin, kamu kurum ve kuruşlarının planlama kararları hesaba katılmamaktadır.
Yani bu modelde de konsantrik zoning kuramı gibi sanayi ile yeşil alanlara özel
yerler tanınmadığı görülmektedir. Bu nedenle, bu modelin az gelişmiş ülkelerin
şehirleri için daha geçerli olduğu söylenebilir. 1936 -1939 yıllarında geliştirilmiş olan
Homer Hoyt’un Sektör Modeli; bir yerleşim yerinde, oturmaya ayrılmış alanların ve
buralarda yaşayan sınıfların, kent özeğinden dışa doğru belli başlı anayollar boyunca
uzanacak biçimde bir düzene girme eğiliminde olduklarını varsayan kentsel büyüme
modelidir.
Model, aslında, bir zaman diliminde ekolojik değişmeyi tespit etmeye gayret eder.
Ayrıca tek merkezli bir bölgeyi formüle etmekten ziyade şehrin daha fazla çeyrek
daireleri ya da birinin dış bölgelerinde bulunan kirası yüksek bölgelerin
genişlemesine ve büyümesine dikkatleri toplar. Buna göre şehrin büyümesi; iş-
ticaret merkezinden ana yollar boyunca gelişmeye meyillidir. Bölgeler, şehrin çeşitli
fonksiyonlarının görülmesine ayrılmış sektörler niteliğindedir. Bu modele göre, farklı
gelir seviyesinde ve farklı sınıflara üye olanlar farklı bölgelerde oturur ve
gelirlerindeki değişmeyle birlikte, aynı sektör içinde merkezden çevreye doğru
hareket ederler. Yüksek standartlı ikamet bölgeleri, gelişmenin yönü üzerinde
önemli bir faktördür.
A Ü Ş e h i r v e B ö l g e P l a n l a m a B ö l ü m ü - 4|7
K e n t s e l C o ğ r a f y a |Z i y a G e n ç e l
Şehir içerisinde oluşan merkez bölgeler, aslında, şehrin en son gelişimi ve büyüme
noktaları ile doğru orantılıdır. Otomobil bazlı şehirler şehre yatay bir şekilde, şehir
sakinleri, gelir seviyeleri ve ev fiyatlarına uygun olarak endüstri tesisleri, bölgesel
alışveriş merkezleri ve kenar mahalleler seklinde katmanlar oluştururlar. Bulunduğu
bölgede her alana yayılmış kent yapısı; şehrin sanayi, ticari alanlar ve konutların
birbirleri ile iç içe geçmiş bir alan haline gelmesine neden olur. Coğrafyacı Pierce
Lewis bu tür şehir yayılmasını samanyolu seklinde bir metropol yayılım olarak
tanımlar. Çünkü şehirdeki her bir birim ayni samanyolundaki her bir yıldız ve
gezegenlerin bir araya gelmesi sonrası oluşturduğu görüntü gibi bir görüntü
oluşturur. Bu birimlerin bazıları şehrin suburb yani kenar mahallelerinde konuşlanır,
bu durumu kent bilimcileri edge cities - kenar şehirler olarak adlandırır.
Kenar şehirler yeni ortaya çıkan yerleşim alanlarının CBD’lerini yani merkezi çalışma
ticaret alanlarını ifade etmektedir ve bu merkezler eski şehir merkezinin etrafında
yer alırlar. Bu doku hâlihazırda Amerikan kent mekan sistemini açıklayan (halka
şeklinde çikolata poğaça) teorisini güçlendirmektedir. Bu modelde tatlı çörek
(doughnut) şeklinin ortasındaki boşluk genellikle ekonomik seviyesi düşük, beyaz
olmayan, mavi yakalı diye adlandırdığımız kesimin yasadığı şehir merkezini ve
geriye kalan kenar kısımları ise genellikle zengin, orta ve ekonomik seviyesi yüksek,
beyaz yakalı çalışan kesimin ikamet ettiği kesimi ifade etmektedir. Eski düşük gelirli
imalathaneler şehrin tam ortasında, yüksek teknoloji üretimlerin sağlandığı alanlar
kenar mahallelerde şehirden uzak alanlarda yani kenar şehir merkezlerinde
bulunmaktadır.
A Ü Ş e h i r v e B ö l g e P l a n l a m a B ö l ü m ü - 5|7
K e n t s e l C o ğ r a f y a |Z i y a G e n ç e l
Kaynaklar
Benevolo, L. 1971. The History of the City. The MIT Press, New York.
Carter, H. 1983. An Introduction of Urban Historical Geography, Adward Arnold, London.
Hall, T. 2001. Urban Geography, 2nd Edition, Routledge, London.
İnalcık, H. 1996. İstanbul: Bir İslam Şehri, İslam Geleneğinden Günümüze
Şehir ve Yerel Yönetimler, s. 317-340, İlke Yayınları, İstanbul.
Jacobs, J. (1969). The Economy of Cities, Random House, New York.
Kaplan, D., Wheeler, J.O., Holloway, S. 2009. Urban Geography. 2nd Edition, Wiley.
Kuban, D. 1995. Türk ve İslam Sanatı Üzerine Denemeler, Yem Yayınları, İstanbul.
Ley, D. 1983. A Social Geography of the City, New York: Harper & Row.
Mayer, M.H. 1959. Readings in Urban Geography, The University of Chicago Press, Chicago.
Mumford, L. 1961. The City in History, Penguin Books, London.
Savage, M. and Warde, A. 1993. Urban Sociology, Capitalism and Modernity,
London: Macmillan/British Sociological Association.
Short, J.R. (1984) An Introduction to Urban Geography,
London: Routledge & Kegan Paul.
Tümertekin, E. Özgüç, N. 2000. Coğrafya: Geçmiş,
Kavramlar, Coğrafyacılar, İstanbul: Çantay Kitabevi.
Uğur, A., Aliağaoğlu, A. 2010. Şehir Coğrafyası, Nobel Yayın Dağıtım, İstanbul
Whitehand, J.W.R. 1994. Development Cycles and Urban Landscapes, Geography, 79(1).
A Ü Ş e h i r v e B ö l g e P l a n l a m a B ö l ü m ü - 6|7
K e n t s e l C o ğ r a f y a |Z i y a G e n ç e l
A Ü Ş e h i r v e B ö l g e P l a n l a m a B ö l ü m ü - 7|7