You are on page 1of 7

GEZİ PARKI OLAYLARI

Hazırlayan: Yalım Özzağlı

Yaşanmasının üzerinden neredeyse 10 küsur yıl geçen Gezi Parkı Olayları, bugün dahi
adından söz ettiriyor ve uzun bir süre daha gündemden düşmeyeceğe benziyor. Aşağıda
göreceğiniz ünlü komedyen Cem Yılmaz’ın 25 Nisan 2022 tarihinde attığı tweet, bu olayların
günümüzde dahi gündemden düşmediğini ve toplumda ne kadar derin izler bıraktığını gözler
önüne seriyor.

Peki nedir bu Gezi Parkı Olayları? Bu olaylara hangi olaylar veya kimler sebep oldu?
Gelin bu konuya bir açıklık getirelim.
Olayların geçtiği baş mekân Taksim Gezi Parkı olmakla beraber, bütün olaylar Ak Parti
hükümetinin Gezi Parkı’na, imar izni olmamasına rağmen, bir topçu kışlası inşa etmek
istemesiyle başladı. Takvimler 27 mayısı saatler ise 22.00 ı gösterdiği vakit parkın 3 metrelik
bir duvarı yıkıldı ve 5 ağaç yerinden söküldü. Taksim Dayanışma grubu üyeleri kendilerini iş
makinalarının önüne attılar ve daha fazla yıkım olmasını engellediler. Sonrasında ise o gece
daha fazla yıkım çalışması olmaması için 50 kişi parkta kamp kurdular. Bilmedikleri bir şey
vardı ki bu direniş, yıllarca hatırlanacak olan birbiri ardına sıralanan olayların sadece
başlangıcıydı. Bundan haberleri var mıydı yok muydu bilinmez ama, hükümetle insanların
arasında büyük bir savaş başlamıştı.
Ertesi sabah direnişçi topluluğa daha fazla insan katıldı. Öğleye doğru inşaatçılar
faaliyetlerine devam etmek isterken protestocular onlara izin vermedi ve aralarında
tartışmalar yaşandı. Bunun üzerine yıkım ekibi iş makinelerini çalıştırdığı ve ilerledi. Fakat
biraz sonra bu ekibin ruhsatının olmadığı ortaya çıktı ve yıkım çalışmaları tekrar durdu.
Protestoculara desteğe gelen BDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder olay için, “Ağaçları
kestirmeyeceğiz. Fakir fukaranın gölgesinin kesilmesine izin vermeyeceğiz.” İfadelerini
kullandı. Bu yaşananların sosyal medyada günden olması ile protestocular gittikçe çoğalmaya
başladı ve o gece de parkta kamp kuruldu.
29 Mayıs sabahı saatler 5’i vurduğunda polis kampçılara müdahalede bulundu. Kamp
dağıtıldı ve yıkım ekibi işine devam etti. O gün bir de Yavuz Sultan Selim köprüsünün açılış
töreni vardı ve bu törende konuşma yapan dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, “Ne
yaparsanız yapın. Orası için karar verdik. Yapacağız.” Gibi bir söylemde bulunarak bu konuda
ne kadar kararlı olduklarını belirtti. Peki bu direnen insanları direnmekten alıkoydu mu?
Tahmin edebileceğiniz üzere hayır. Koymadı.
Muhalefet partilerden de destekler gelmeye devam ediyordu. CHP genel başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu Gezi Parkı’na gelip protestoculara destek verdi ve her gün bir CHP milletvekilinin
protestoya katılacağını duyurdu.
Gün ilerledikçe protestocular yıkım çalışmalarını tekrar engellemeyi başarıp geceyi geçirmek
için yeni çadırlar kurdular.

Ertesi gün yani 30 Mayıs günü polis 2. Müdahalede bulundu. Bu müdahalenin sert olmasına
rağmen akşam saatlerine gelindikçe kalabalık gittikçe arttı.
Aynı gece dayanışma ülkenin kalbine, yani Ankara’ya sıçradı. ODTÜ öğrencileri kampüste
toplanıp bütün gece TBMM’ye doğru yürüdüler fakat yolda polis müdahalesiyle karşılaştılar.
Protestocular dağıtıldı ve sabah saatlerinde evin yolunu tutarken sivil halk tarafından sevgiyle
uğurlandılar ve halk onlara simit-poğaça vererek Gezi Dayanışmasını başlattılar.
31 mayısta ise polis müdahale ederken gaz bombası kullanmaya başladı. BDP milletvekili
Süreyya Önder ve CHP milletvekini Sezgin Tanrıkulı bu bombalardan dolayı yaralandılar.
O kadar çok yaralı vardı ki civardaki hastaneler yaralılar için yeterli olmadı ve Türk Tabipler
Birliği geçici bir acil müdahale birimi kurmak zorunda kaldı.
O gün İstanbul dışında da protestolar sürdü. Başka Ankara ve İzmir’de olmak üzere, Mersin,
Tunceli, İzmit, Konya, Manisa, Marmaris ve Adana’da protestolar yapıldı. Gezi Parkı
direnişçilerine ülkenin dört bir yanından destek giderek artıyordu. Koca bir ülke, Gezi Parkı’na
yapılanları kabul etmek istemiyor, adeta organ naklini reddeden bir vücut gibi Gezi Parkı’na
yapılan bu müdahaleyi reddediyordu.
Ertesi gün de aynı şekilde protestolar sürdü ama iyice artmaya başlamışlardı. Gezi Parkında
başlayan olarlar İstanbul’un her yerine yayılmıştı ve polis bu protestoları bastırmak için
elinden geleni ardına koymuyor, gaz bombası atarken ve tazyikli su fışkırtırken hiç
acımıyordu. Türk Tabipler Birliğinin açıklamasına göre binden fazla yaralı vardı ve bunlara
gözlerini polis müdahalesi sırasında kaybeden onlarca insan da dahildi.
2 Haziran günü olaylar özellikle Erdoğan'ın "Evet cami de yapacağız. Ben bunun iznini gidip
de CHP genel başkanından alacak değilim, birkaç çapulcudan alacak değilim. Bize oy verenler
bunun yetkisini verdi zaten"; "Şu Twitter toplumun baş belası" sözleri ve Teke Tek
Programında söylediği "İçki içen alkoliktir"; "Kışlayı yapacağız. İçinde kültür merkezi, AVM
veya rezidanslar olacak, camiyi Maksim Gazinosunun arkasına yaptıracağız, AKM'yi yıkıp aynı
adla yeni opera binası yapacağız" söylemleri ile iyice kontrolden çıktı. Sayın başbakan adeta
yangına körükle gidiyordu ve geri adım atacağa da benzemiyordu. Göstericiler bir iş
makinesini gasbettiler ve bununla güvenlik güçlerine karşı koymaya çalıştılar. O günün gecesi
başta Beşiktaş ilinde olmak üzere Ankara ve İzmir’de de büyük polis müdahaleleri yaşandı.
Sanki zarar gören insanlar kendi vatandaşları değilmişçesine, hatta insan değilmişçesine, çok
sert müdahalelerde bulunuluyordu. Eskişehirde 19 yaşında bir öğrenci olup direnişlere
katılan Ali İsmail Korkmaz polislerce gazlarla müdahale edildikden sonra bir ara sokağa
kaçmış, o sokakta sivil kıyafetli 5,6 kişinin saldırısına uğramıştır. Beyin kanaması geçiren
Korkmaz, yaklaşık 1 ay sonra hayata gözlerini yummuş ve onun ölümü T.C. tarihine kara bir
leke olarak geçmiştir.
Ankara Kızılay meydanında sol görüşlü protestoculara ülkücüler de katıldı. Siyasi olarak
böylesine zıt görüşe sahip insanların bir araya gelmesi, bu protestoların herhangi bir siyasi
kutba ait olmadığını, bütün ülkenin ortak kavgası olduğunu gösteriyordu.
Protestonun başlamasından 1 hafta sonra yani 5 Haziran günü, protestocular İstanbuldaki
bazı yerler polis güçlerinin olmadığı, sadece protestocuların kontrol ettiği alanlara
dönüşmüştü.
Tarih 6 Haziran’ı gösterdiğinde Başbakan Erdoğan, Topçu Kışlası'nın yapılmaması yönündeki
taleplerle ilgili olarak, "Şunu alırsan bunu veririm. Şunu verirsem, şunu isterim gibi mantıkla
devlet yönetemezsiniz" diye konuştu.
Bütün bu protestolar yaşanırken, 8 haziranda Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş futbol
takımlarının taraftar grupları birlikte Taksim Meydanı'na yürüdü.
Sosyal medyada kendilerini "ezeli rakip" olarak isimlendiren üç kulübün taraftarlarının
birlikte yürümesine "İstanbul United" adı verildi. Bu gruba ithafen 3 spor kulübünün
logolarının tek logoda birleştirildiği bir logo tasarlandı.
9 Haziran tarihinde Taksim Dayanışma platformu Taksim meydanında 100 binlerce kişinin
katıldığı büyük bir miting düzenledi. Bu miting, olayların başlamasından bu yana en çok
insanın katıldığı toplantı olarak kayıtlara geçti.
Gezi eylemcileri adına açıklama yapan mimar Mücella Yapıcı, "Parkımızı iade edin. Her ne ad
ile olursa olsun parkın bir santimetrekaresini dahi yapılaşmaya açacak projelerinizi unutun"
diye konuştu.
Aynı gün Başbakan Erdoğan da önce Adana, ardından Mersin'de birer miting düzenledi ve
Ankara'ya dönüşünde de kendisine destek için havaalanı ile yol boyunca toplananlara otobüs
üstünden 6 konuşma yaptı.
10 Haziran’da Bakanlar Kurulu toplantısının ardından bir açıklama yapan dönemin Hükümet
Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, eylemlerde yer alan bazı toplulukların
Çarşamba günü Başbakan Erdoğan ile görüşeceklerini açıkladı.
11 Haziran Salı günü sabah saatlerinde başta Çevik Kuvvet olmak üzere çok sayıda polis, iş
makineleriyle barikatları aşarak Taksim Meydanı'na çıktı.
Polis, meydana girişinde, "Gezi Parkı'na dokunmayacağız, taş atmayın, gaz sıkmayalım"
anonsu yaptı. Ancak bazı eylemciler ile polis arasında çatışmalar yaşandı.
gece boyunca İstiklal Caddesi başta olmak üzere meydan çevresinde polis ile eylemciler
arasındaki çatışmalar devam etti.
ABD'li CNN televizyonu, gece boyunca meydandan canlı yayın yaptı. Bu yayın daha sonra
hükümete yakın isimler ve medya organları tarafından Gezi Parkı eylemlerinin dış kaynaklı
olduğu iddialarını destekleyen bir gösterge olarak sunuldu.
Vali Mutlu akşamki müdahalenin ardından yaptığı çağrıda, "Taksim'e gelmeyin, Gezi'yi
boşaltın. Aileler çocuklarını alsın. Can güvenliği sorunları olduğu konusunda ciddi istihbarat
var" dedi ama bu söylemleri umursanmadı.
12 Haziran Çarşamba günü büyük bir gelişme yaşandı. Gezi Parkı eylemcilerinden oluşan 11
kişilik bir grup, Başbakan Erdoğan ile bir görüşme yaptı. Görüşme yaklaşık 4,5 saat sürdü.
Görüşmenin ardından yapılan açıklamada, Erdoğan'ın Topçu Kışlası projesi için referandum
önerdiği ve eylemcilerden Gezi Parkı'nı boşaltmalarını istediği belirtildi.
Eylemciler adına yapılan açıklamada ise referandum konusunun toplantıda gündeme
gelmediği ve bu alanın park olarak kalmasının yanı sıra polis şiddetinin durdurulması
yönündeki talepleri ise dile getirildiği ifade edildi.
Erdoğan aynı gün içerisinde oyuncu ve bazı sivil toplum kuruluşları temsilcileriyle de bir araya
geldi. Bu isimler arasında yer alan oyuncu Necati Şaşmaz'ın yaptığı açıklamalar ise özellikle
sosyal medyada büyük yankı yarattı.
Şaşmaz, "Geceden gündüze değil de bugünden yarına değil, çok acil olarak değil ama çabuk
çabuk yapılması gerekiyor. Acil değil ama çabuk çabuk yapılması gerekiyor, bizlere sunulması
gerekiyor. Çünkü bizim gece karanlığındaki fosforlu kedi gözleri gibi bizim onları izlememiz
gerekiyor" dedi.
13 haziranda, Ankara'da düzenlenen eylemlerde polisin açtığı ateş sonucu başından ağır
yaralanan Ethem Sarısülük'ün beyin ölümü gerçekleşti.
15 Haziran günü, işler iyice kontrolden çıktı. Başbakan Erdoğan Sincan'da yaptığı konuşmada,
"Yarın İstanbul mitingimiz var. Taksim Meydanı boşaldı boşaldı. Boşalmadığı takdirde artık bu
ülkenin güvenlik güçleri orayı boşaltmayı bilir" dedi.
Polis önce parkın boşaltılması için anons yaptı ve akşam saatlerinde de Meydan tarafından
Gezi Parkı'na biber gazı atarak girdi.
Gece boyunca polis ile eylemciler arasında yer yer çatışmalar yaşandı.
Müdahalede yüzlerce kişi yaralanırken, 350 kişi de gözaltına alındı.

Çevik Kuvvet polisi, TOMA'nın sıktığı suyun içine bazı kimyasal maddeler karıştırırken
görüntülendi ve bu kimyasalın ciddi yanıklara neden olduğu açıklandı.
Böylece Taksim Meydanı'nın ardından Gezi Parkı'ndaki işgal eylemi de son bulmuş oldu.
Taksim Meydanı ve civarına çok sayıda polis yerleştirilirken, Gezi Parkı da bir süre halka
kapatıldı.
Taksim ve Gezi Parkı’ndaki eylemler son bulsa dahi Türkiye genelinde çatışmalar sürüyor,
polise sanki eylemciler sanki kendi vatandaşları değilmiş gibi çok sert müdahalelerde
bulunuyordu.
16 Haziran günü Türkiye tarihine adını kara bir mürekkeple yazdıran o olay gerçekleşti.
Bugüne kadar hala unutulmayan ve on yıllar boyu da unutulmayacak o olay. Henüz daha 14
yaşında olan Berkin Elvan, polis tarafından sıkılan gaz fişeğiyle kafasından ağır yaralandı ve
kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi.
Atina sokaklarına bulunan
Berkin Elvan anısına yapılan
duvar resmi.

Polis tarafından
boşaltılmasının ardından Gezi
Parkı, birkaç hafta boyunca
kapalı tutuldu. Bu süre içerisinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi peyzaj çalışması yaptı ve
fıskiye gibi bazı noktaları onardı. Park daha sonra yeniden halkın kullanımına açıldı.
Yaklaşık 20 gün süren Gezi Parkı eylemleri, Türkiye'nin yakın tarihine damgasını vuran olaylar
arasında yer alıyor.
Emniyet Genel Müdürlüğü raporlarına göre, bu süre boyunca Gezi Parkı'ndaki eylemlere
destek vermek için Bayburt hariç Türkiye'nin tüm kentlerinde protesto gösterileri düzenlendi.
Bu gösterilere 4 milyona yakın kişi katıldı. Ancak sivil toplum kuruluşları, Türkiye genelindeki
katılım sayısının daha da yüksek olabileceğini belirtiyor.
Biri polis sekiz kişi yaşamını yitirdi. Toplam 10 bine yakın kişi yaralandı. Yüzlerce kişi
tutuklandı, bunlardan 120'den fazlası hakkında dava açıldı.
Bu protestonun sonucu olarak direnişçiler istediklerini tam olarak alamadılar ama bu insanlar
kolay lokma olmadıklarını, gerektiğinde nasıl direneceklerini iktidara göstermiş oldular.
Sonuç olarak bu olaylar Gezi Parkı Olayları ismiyle Türkiye tarihine adını yazdırmıştır ve uzun
bir süre daha silinmeyecektir.

You might also like