You are on page 1of 152

T.C.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

DOĞU DİLLERİ VE EDEBİYATLARI (KORE DİLİ VE EDEBİYATI)

ANABİLİM DALI

KORECEDE SAYGI DİLİ ÜZERİNE BİR ÖRNEKLEME

Yüksek Lisans Tezi

Özlem GÖKÇE

Ankara – 2013
T.C.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

DOĞU DİLLERİ VE EDEBİYATLARI (KORE DİLİ VE EDEBİYATI)

ANABİLİM DALI

KORECEDE SAYGI DİLİ ÜZERİNE BİR ÖRNEKLEME

Yüksek Lisans Tezi

Özlem GÖKÇE

Tez Danışmanı

Doç. Dr. M. Ertan GÖKMEN

Ankara – 2013
İÇİNDEKİLER ........................................................................................................... i
ÖNSÖZ ....................................................................................................................... iii
KISALTMALAR ........................................................................................................ iv
1. BÖLÜM GİRİŞ ...................................................................................................... 1
1.1. Tezin Adı ........................................................................................................... 1
1.2. Tezin Konusu .................................................................................................... 1
1.3. Tezin Amacı ...................................................................................................... 1
1.4. Tezin Önemi ...................................................................................................... 2
1.5. Tezin Yöntemi................................................................................................... 3
1.6. Tezin Sınırlılıkları ............................................................................................. 4
2. BÖLÜM KURAMSAL ÇERÇEVE ...................................................................... 5
2.1. Toplumdilbilim .................................................................................................. 5
2.1.1. Toplumdilbilimin Konusu Ve Kapsamı ....................................................... 11
3. BÖLÜM TOPLUMDİLBİLİM AÇISINDAN KORECE ................................. 14
3. 1. Dil – Kültür – Toplum Bağıntısı .................................................................... 14
3.2. Toplumdilbilimsel Açıdan Korecede Saygı Dili ............................................. 16
3.3. Kore Toplumunda Ve Dilinde Konfüçyüsçülüğün Etkisi ............................... 18
4. BÖLÜM KORECEDE SAYGI DİLİ SİSTEMİ ................................................ 26
4.1. Özne Yüceltme Ve Nesnelerde İfade Dereceleri............................................. 28
4.1.1. Eylem Saygınlaştırıcı Eki ......................................................................... 29
4.1.2. Özel Saygınlaştırma Biçimleri (Sözcük Değiştirimleri) ........................... 31
4.1.2.1. İsimlerde Saygınlaştırma (Nesnelerde İfade Dereceleri) ..................... 32
4.1.2.2. Eylemlerde Saygınlaştırma ................................................................... 34
4.1.2.3. Eklerde Saygınlaştırma ......................................................................... 37
4.2. Dinleyiciye Yönelik İfade Dereceleri .............................................................. 39

4.2.1. 해라체 / Hera İfade Derecesi ................................................................... 40

4.2.2. 해체 / He İfade Derecesi .......................................................................... 41

4.2.3. 하게체 / Hagé İfade Derecesi ................................................................... 44

4.2.4. 하오체 / Hao İfade Derecesi .................................................................... 45

4.2.5. 해요체 / Heyo İfade Derecesi .................................................................. 47

i
4.2.6. 합쇼체 / Habşo İfade Derecesi ................................................................. 49

4.3. Hitap Biçimlerine Genel Bir Bakış ................................................................. 52


4.4. Korecede Hitap Biçimleri ................................................................................ 56
4.4.1. İsim Hitap Şekli ........................................................................................ 57
4.4.2. Unvan Hitap Şekli ..................................................................................... 60
4.4.3. Akrabalık Hitap Şekli ............................................................................... 64
4.4.3.1. Karı Koca Arasındaki Hitap Şekilleri ................................................... 71
4.4.4. Zamir Hitap Şekli...................................................................................... 75
4.4.5. Genel Hitap Şekilleri ................................................................................ 78
5. BÖLÜM ÖRNEKLEM ........................................................................................ 81
SONUÇ .................................................................................................................... 118
KAYNAKÇA ........................................................................................................... 130
EKLER ..................................................................................................................... 134
ÖZET........................................................................................................................ 142
SUMMARY ............................................................................................................. 143

ii
ÖNSÖZ

Bir ülkenin kültürünü ve toplumunu birbirinden ayrı düşünmek mümkün

değildir. O toplumun içinde bulunduğu kültür, çeşitli tarihsel aşamalardan geçerek

modern ve son halini almıştır. Kore toplumunda da Konfüçyüsçü düşüncenin uzun

zaman önemli bir konumda bulunması bu ülkenin düşünce yapısıyla beraber dilini de

büyük ölçüde etkilemiş ve bazı dilsel mekanizmaların yerleşmesinde önemli bir

görev üstlenmiştir.

Bu çalışmanın amacı da Kore toplumuyla dili arasındaki bağıntı temelinde bu

dilsel mekanizmaları olabildiğince bağlamsal boyutlarıyla birlikte açıklamak ve

Koreceyi yabancı dil olarak öğrenen Türk öğrencilerin Kore dilindeki bu

saygınlaştırma kurallarını ne derecede bildiklerini ve uygulamaya geçirebildiklerini

tespit etmektir. Ayrıca bu çalışma oluşturulurken Türkiye’de Korecenin

toplumdilbilimsel boyutunu öne çıkaran tez boyutunda çalışmaların eksikliğini ufak

da olsa giderebilmek amaçlanmıştır.

Çalışmalarım esnasında bana zamanını ayıran danışman hocam Doç. Dr. M.

Ertan Gökmen’e, manevi desteğiyle yanımda olan Öğr. Gör. Yeşim Ferendeci’ye,

bana gösterdikleri anlayış için bölüm arkadaşlarıma, tezin durum anketlerini

cevaplayan Ankara Üniversitesi Kore Dili ve Edebiyatı öğrencilerine ve son olarak

da bu konudaki çalışmalarıma başlamadan önce bu tezi hazırlama fikrinin Japonca

alanındaki toplumdilbilim çalışmalarıyla bende oluşmasını sağlayan Prof. Dr. Ayşe

Nur Tekmen’e teşekkürlerimi sunuyorum.

Özlem Gökçe

Ankara, 2013

iii
KISALTMALAR

AA: amaç anlamlı

AE: adlaştırma eki

AS: adlarda saygınlaştırma

ÇE: çoğul eki

DAE: dolaylı anlatım eki

E: edat

ESE: eylem saygınlaştırıcı ek

ES: eylemlerde saygınlaştırma

EşZ: eşzamanlı (–ıp, -ip)

GÇE: geçmiş zaman eki

GLE: gelecek zaman eki

İE: iyelik eki

KYE: kişi yönelme eki

NE: nesne eki

NYE: nesneyi yücelten ek

OE: olumsuzluk eki

ÖE: özne eki

iv
SA: sebep anlamlı

SÖE: saygınlaştırıcı özne eki

SU: saygınlaştırıcı unvan

ÜS: ünlem sözcüğü

VE: vurgu eki

YE: yönelme eki

Ye: yardımcı eylem

ZE: zarf eki

Es: eklentili soru

v
1. BÖLÜM

GİRİŞ

1.1. TEZİN ADI

Bu tezin adı “Korecede Saygı Dili Üzerine Bir Örnekleme”dir.

1.2. TEZİN KONUSU

Korecede yaş, statü gibi çeşitli değişkenlere bağlı olarak farklı kullanımsal

özelliklere sahip hitap şekilleri ve konuşma seviyelerinin ayrıntılı bir şekilde

incelenmesi ve her birinin bağlamına göre betimlenmesidir.

1.3. TEZİN AMACI

Kore’de saygı bir Doğu toplumu olmasından dolayı önemli bir yer tutar.

İnsan ilişkileri çok çeşitli hiyerarşik sınıflara ayrılır ve bu durum dile de yansır ve

birçok iletişim düzeyinde saygı ifadeleri, sözcükleri kullanılır. Özellikle Türkçeye ve

diğer birçok Batı diline göre Kore dilinde saygınlaştırma kuralları çok çeşitli ve

zengindir. Bu saygınlaştırma kurallarının sözlü ya da yazılı iletişimde

kullanılmaması yabancı dil olarak Korece öğrenenlerde büyük bir eksiklik

oluşturmakta ve iletişimin doğallığı açısından konuşucuyu sekteye uğratabilmektedir.

Bunun da yanında bir yabancı tarafından yapılacak ufak tefek dilbilgisel hatalar

Koreliler tarafından her ne kadar bir ölçüde tolere edilebilse de saygınlaştırma


kurallarının kullanılmaması ya da yanlış kullanılması çok ciddi yanlış anlaşılmalara,

iletişim sorunlarına yol açabilmektedir.

Kore’de değişik toplumsal statüdeki kişilere nasıl hitap edileceği ve konuşma

üretimi esnasında muhataba yönelik olarak hangi dilsel bileşenlerin

benimseneceğinin devamlı değişiklik göstermesinin çok önemli bir toplumdilbilimsel

gerçek olmasından yola çıkılarak tezde doğrudan bu konunun temel alınmasına karar

verilmiştir. Bu sebeple yabancı dil olarak Korece öğrenen Türk öğrencilere Kore

toplumuyla dili arasındaki bağlantıyı göstermek ve Ankara Üniversitesi Kore Dili ve

Edebiyatı öğrencilerinin Korecenin saygı dili konusunda nasıl bir tutum sergilediğini

görmek amaçlanmaktadır.

1.4. TEZİN ÖNEMİ

Saygı dilini ayrıntılarıyla ve bağlamına göre inceleyecek olan bu çalışmanın

Türkiye’de Korece öğrenen birçok kişiye Kore toplumunu daha yakından

tanımalarını sağlayabilecek bir anahtar sunmayı amaçlaması açısından oldukça

önemlidir. Yalnızca Kore dilini öğrenenler için değil Kore toplumunu daha iyi

tanımak isteyenler için de bir rehber olacağı düşünülmektedir. Bunun yanında

Koreceyi yabancı dil olarak öğrenen Türk öğrencilerin öğretim ortamında teorik

olarak bilgi sahibi oldukları dilsel saygınlaştırma kurallarını ne derecede

uygulayabildiklerini göstermesi açısından da önemli olduğu düşünülmektedir.

Öğrencilerin saygınlaştırma kuralları konusunda uygulamada eksikleri olduğu tespit

edilirse ileride oluşturulacak öğretim materyallerinde bu konunun daha büyük yer

tutması yönünde bir adım olabileceği temenni edilmektedir.

2
1.5. TEZİN YÖNTEMİ

Bu tezde toplum-dil-kültür arasındaki ilişkiden yola çıkılarak Korecenin saygı

dili yapısı betimlenecek ve yabancı dil olarak Korece öğrenen Ankara Üniversitesi

Kore Dili ve Edebiyatı öğrencilerinin Korecenin bu özelliğinin ne kadar farkında

oldukları ve saygı dili bileşenlerini doğru kullanıp kullanmadıkları tespit edilmeye

çalışılacaktır.

Tezde Korecenin saygı dili sınıflaması, Brown (2008, 2011) ve Park

(2005)’taki bilgiler üzerine temellendirilecektir. Brown, Korecenin saygı dili

sistemini üç başlık altında incelemektedir. Bu başlıklar; dinleyiciye yönelik ifade

dereceleri, gönderge saygınlaştırma kuralları ile hitap biçimleri şeklindedir. Hitap

biçimleri konusunda Park (2005)’ın sınıflaması temel alınmıştır.

Dinleyiciye yönelik ifade dereceleri içinde altı tane cümle bitirme sonekleri

incelenerek bu soneklerin kullanıldıkları bağlamlar belirtilecektir. Gönderge

saygınlaştırma kuralları başlığının altında eylem saygınlaştırma eki ve özel

saygınlaştırma biçimleri yani sözcük değiştirimleri tanımlanacaktır. Bu sözcük

değiştirimleri cümlenin öznesi ve nesnesini yücelten ad, fiil ya da eklerden

oluşmaktadır. Bu başlık altında değiştirimlerin hangi durumlarda gerçekleştirildiği

belirtilerek bu durumlara uygun örnekler cümleler de verilecektir. Hitap biçimleri de

saygı dili başlığı altında incelenmekle beraber Park (2005)’ın sınıflamasından

yararlanılarak betimlenecektir. Park aslında hitap biçimlerini çok daha ayrıntılı ve

uzun inceler fakat tezde en çok kullanılan biçimleriyle sınırlandırılarak yedi başlık

altında betimlenmesi uygun görülmektedir.

3
Korecenin saygı dili bu sınıflamaya uygun olarak örnekleri de verilerek

betimlendikten sonra Ankara Üniversitesi Kore Dili ve Edebiyatı öğrencilerinin saygı

dili kullanımları incelenecektir. Dört sınıfa da üç ayrı durum verilerek bu durumlara

uygun olarak, belirtilen muhataplara e-posta yazmaları istenecektir. Bu e-postalardan

elde edilen veriler tezde kullanılan sınıflamaya uygun olarak çözümlenerek

öğrencilerin saygı dili konusundaki farkındalığının ne ölçüde olduğu tespit edilmeye

çalışılacaktır.

1.6. TEZİN SINIRLILIKLARI

Türkiye’de hâlihazırda Korece öğreten üç kurum bulunmaktadır. Bunlardan

ikisi Ankara ve Erciyes Üniversiteleridir. Bu iki üniversiteside Kore Dili ve

Edebiyatı Anabilim Dalı adı altında Kore ile ilgili akademik çalışmalar yapılmasının

yanı sıra 1. sınıftan itibaren Korece de öğretilmektedir. Türkiye’de Korece öğreten

bir diğer kurum ise 2011 yılında Ankara Üniversitesi TÖMER bünyesinde kurulan

Sejong Enstitüsü’dür. Tezin 5. bölümünde uygulanacak olan örnekleme yalnızca

Ankara Üniversitesi Kore Dili ve Edebiyatı öğrencileriyle sınırlanmıştır.

4
2. BÖLÜM

KURAMSAL ÇERÇEVE

2.1. TOPLUMDİLBİLİM

Toplumdilbilimle (sociolinguistics) ilgili çok çeşitli tanımlamalar vardır.

Fakat bu kavramı açıklamadan önce dil ve toplum terimlerini açıklamanın yerinde

olacağı düşünülmektedir.

“Toplumu, belirli amaçlarla bir araya gelen bireyler topluluğu; dili ise belirli

bir toplumun kullandığı iletişim aracı olarak tanımlayabiliriz. Dil ve toplum

kavramlarını birbirinden bağımsız olarak tanımlamak da olası değildir. Dil

kavramının tanımı topluma değinmeden yapılamaz” (König, 1991: 59). Toplum ve

dil geniş bir alan olduğu için tanımlamaları da çoktur. Diğer bilim insanlarının bu

kavram için yaptıkları tanımlamalar aşağıda yer almıştır.

Wardhaugh (2010: 1)’un “dil, belli bir topluluğun üyelerinin konuştuğu

şeydir” tanımlaması yanında König (1991: 59)’de dilin toplumsal olarak paylaşılan

bir olgu olduğunun altı çizilmektedir. Tüm normal bireylerin dili sürekli olarak

duruma uygun bir biçimde kullanmakta olduğu ve dilin duruma uygun kullanımının

değişik beceri ve etkinlikleri kapsamakta olduğu belirtilmektedir.

Dil bir bildirişim aracıdır ve düşüncelerin, duyguların, bilginin iletilmesinde

ilk kullanılan araçtır. Fakat König (1991), burada dilin yalnızca konuşmadan ibaret

olmadığını ve bağlamdan bağımsız düşünülemeyeceğine vurgu yapmaktadır.


“Toplumdilbilim, dil yapısının daha iyi anlaşılması ve iletişimde dilin nasıl

bir işlevi olduğunu göstermesi amacıyla dil ve toplum arasındaki ilişkileri inceler”

(Wardhaugh, 2010: 12). Tanımlamalardan da anlaşıldığı üzere dil ve toplum

toplumdilbilimin iki önemli bileşenidir. Fakat toplumdilbilime yalnızca dil ve

toplumdan ibaret bir alan olarak ya da bu ikisi arasındaki ilişki olarak bakmak da

yeterli değildir.

“Toplumdilbilim, dilbilim ile toplumbilimin kesişme noktasında yer alan bir

alanlararası daldır. Ancak bu dal, doğrudan doğruya dilbilim ile toplumbilimin basit

bir birleşimi değildir. Toplumdilbilim, genel bir değerlendirmeyle dil olgularıyla

toplumsal olgular arasındaki ilişkileri, birbirinin değişkeni olarak ortaya çıkmasını

inceleyen karma dal olarak tanımlanabilir. Toplumsal özelliklerin dile yansıması

sonucunda ortaya çıkan değişik dil kullanımlarının betimlenmesi ve

değerlendirilmesi toplumdilbilim alanına girmektedir.” (İmer, 1990: 15-16).

Toplumdilbilimin, yalnızca dil ve toplumun bir bileşimi olmadığı iddiası bu

tanımlamada da kendine yer bulmaktadır.

Toplum ve dil birbirini etkilemektedir ve bu iki olgu birbirine paralel olarak

ilerlemekte, değişim göstermektedir.

Toklu (2007: 140)’da toplumdilbilimin, dil yapısıyla toplumsal yapı, ayrı bir

deyişle, dille dil kullanıcıların üyesi oldukları toplumsal çevre arasındaki ilişkileri

incelediği vurgulanmaktadır. Toplumu oluşturan ve farklı özelliklere sahip bireylerin

dil kullanımlarının yaşa, cinsiyete, mesleğe, bir parçası olduğu toplumsal kesime,

öğretim düzeyine göre değişebileceğine vurgu yapılmakta ve bu değişkenlerin

bireyin dil kullanımını etkilediği ifade edilmektedir. Bunlara toplumsal değişkenlik

6
(social variety) adı verilmektedir. Bütün bu değişkenlerin ve bu değişkenlerle dil

kullanıcıları arasındaki karşılıklı etkileşimin toplumdilbilimin inceleme alanı olduğu

belirtilmektedir. Dilin hangi değişik biçimlerinin kullanılacağı konusu iletişim

durumuyla yakından ilişkilidir. Toklu (2007), örneğin bir üniversite öğrencisinin

kantinde arkadaşlarıyla otururken kullandığı dille, bir öğretim üyesi ile konuşurken

kullandığı dilin çok ayrı olduğunun altını çizmektedir.

Kıran (2001: 259)’da toplumdilbilim kavramı şu şekilde açıklanmıştır: “F. de

Saussure’den N. Chomsky’ye dek, dilbilimciler kullanım değişkenliklerini hep

inceleme alanlarının dışında bırakmaya özen göstermişlerdir. Bu açıdan, dilbilim

kuramının ilk amacı, bağdaşık (homojen) bir dilsel topluluğa ait ideal konuşucu-alıcı

olmuştur. Daha sonra Amerikalı dilbilimcilerin etkisiyle, yeni bilimsel akım, bir

dilsel toplulukta bir arada bulunan farklı çeşitlemeleri (variation) toplumsal yapılarla

ilişkilendirerek betimlemeye çalışmıştır.” Dil, tek bir toplum içinde bile koşullara

göre değişiklikler gösterir. Dilin odağında insan olduğuna göre ve insan da ayrı ayrı

bireysel özellikler barındırdığına göre dil de bu özelliklere göre, farklı insan

topluluklarına göre değişik kullanımlara sahiptir. Toplumdilbilimin inceleme

alanlarından bir tanesi de farklı insan topluluklarında dil kulanımıdır. Bu dil

kullanımlarını anlamak için toplumdilbilim, o toplulukların içinde yaşadığı kültürü

de incelemektedir.

“Ne dilsiz bir toplum ne de toplumsuz bir dil düşünülebilir. Bu olgu dil ile

toplum arasında karşılıklı bir içerme, derin bir akrabalık ilişkisi olduğunu gösterir.

Dil iletişim süreci dışında kendini oluşturamaz, çünkü dil toplumsal yaşamla

özdeşleşmiştir. İşte bu çift içermeden toplumdilbilim doğmuştur.” (Kıran, 2001: 259).

7
Kıran (2001)’ın bu ifadeleri toplumdilbilim kavramının inceleme alanı olarak

dil olgularıyla toplumsal olgular arasındaki ilişkiler ve bunların birbirini etkilediğini,

birbirinin değişkeni olarak ortaya çıktığını iddia eden İmer (1990)’le paralellik

taşımaktadır.

Kıran (2001: 260), W. Labov’un, New York’ta konuşulan İngilizce üzerinde

yaptığı çalışmalarında bazı sesbilgisel değişkenliklerin toplumsal köken ile sıkı bir

ilişki içinde olduğunu gördüğünü ifade etmektedir. Burada da vurgulanan olgu dil

kullanıcısı ile toplumsal değişken arasında bir etki olduğudur. Bazı sesbilgisel

değişiklikler de konuşucunun içinde bulunduğu kültür ya da toplulukla alakalıdır.

Kıran aynı zamanda, bir dil düzeyini kullanmanın, ister bir yaş grubu, bir

meslek çevresi, ister bölgesel bir topluluk söz konusu olsun, bir grupla bütünleşmeyi

gerektirdiğinin altını çizmektedir ve bu dilsel davranışın sadece özel bir sözcük

dağarcığıyla değil, sesbilgisel ve sözdizimsel özellikleriyle de belirlenen “topluluk

dillerinin” kullanımını gerektiğini belirtmektedir.

König (1991: 60-61), “Birey başarılı bir iletişim kurmak için belirli

durumlarda belirli dil türlerinden birini seçerek kullanmalıdır” vurgusu yapmaktadır.

Örnek olarak, bir çocuğun kendi dilinde iletişim kurmayı öğrenirken aynı zamanda

toplum içinde kiminle, ne zaman, nasıl konuşacağını, başka bir deyişle ana dilini

nasıl kullanacağını da öğrendiğini vermektedir. Fakat König, bireylerin bu

kullanımlarla ilgili kuralları bildiğini ancak bunun neredeyse hiç bilinçli olmadığını

ifade etmektedir. Ona göre toplumdilbilimcinin görevi değişik grupların dilsel

davranışını belirleyen kuralları saptamak, daha sonra da bu kurallar çerçevesinde

bireysel davranışı açıklamaktır. König (1991), Fasold (1984)’a göre toplumdilbilimin

8
temelinde dilbilim çalışmalarında genelde üzerinde durulmayan iki olgunun yattığını

ileri sürmektedir. Birincisi, dildeki değişkenlik olgusudur. İletişimde bireylerin aynı

şeyi ayrı biçimlerde anlatma olanağına sahip oldukları ve bu olgunun seslerin farklı

söyleniş (telaffuz) biçimlerinden iki ya da çok dilli bireylerin dillerden birini

seçimine kadar uzayan geniş bir değişkenlik alanını kapsadığı, ikinci olarak, bireyin

bir yandan iletişim kurarken, öte yandan toplumsal konumunu gösterdiği ileri

sürülmektedir.

Burada vurgulanan konu, kişinin kendi seçtiği dil biçiminin onun toplumsal

konumuyla ilgili ipucu hatta bilgi verdiğidir. Bu şekilde toplumdilbilim dil

kullanımları aracılığıyla birtakım toplumsal değişkenleri saptayabilir ya da toplumsal

değişkenleri baz alarak bireylerin nasıl bir dil kullanımı benimseyeceklerini büyük

oranda tahmin edebilir.

Toplumdilbilimin gelişimiyle kapsamı ve alt alanları da oluşturulmuş ve

sınıflandırılmıştır. Toplumdilbilimin özellikle 1970’lerden itibaren hızla gelişmesi ve

inceleme alanlarının genişlemesi sebebiyle hem kendisi için çeşitli terimler üretilmiş

hem de kapsamındaki konular sınıflandırılmaya başlanmıştır. Dolayısıyla bu konular

da kapsadıkları alt alanlara göre farklı adlandırılmıştır.

König (1992: 6)’de toplumdilbilimin kapsamındaki alanların

sınıflandırılmasında “makro” ve “mikro” terimlerinin kullanıldığı ifade edilmektedir.

“Makro” ifadesi daha geniş bir yelpazeyle ilgilenmektedir. König, makro

toplumdilbilimin (macro-sociolinguistics) genelde toplumsal grupların kullandıkları

dil türlerini betimlemeye yönelik çalışmalar için uygun görüldüğünü ve bu düzeydeki

çalışmaların dilleri, lehçeleri, dil türlerini, toplumsal ikidilliliği, özel dilleri; mikro

9
toplumdilibilimin (micro-sociolinguistics) ise küçük grupların ya da bireylerin dilsel

özelliklerini ya da dilbilimsel betimleme ve incelemeye bağlanan konuları

kapsadığını belirtmektedir.

Wardhough (2010: 12)’da Coulmas (1997)’ın mikro-toplumdilbilim ile ilgili

olarak şu görüşüne yer verilmiştir: “Mikro-toplumdilbilim (micro-sociolinguistics),

toplumsal yapının insanların konuşma tarzlarını nasıl etkilediğini, dil çeşitliliğinin ve

kullanım örüntülerinin sınıf, cinsiyet ve yaş gibi toplumsal özellikleriyle nasıl

bağlantılı olduğunu araştırır. Makro-toplumdilbilim ise toplumların dilleriyle ne

yaptıklarını yani toplumdaki konuşma biçimlerinin işlevsel dağılımını, dil değiştirme,

sürdürme ve muhafaza etme, konuşma topluluklarının etkileşimi ve

sınırlandırılmasını açıklayan tutumları araştırır.” Görüldüğü gibi mikro

toplumdilbilim daha bireysel düzeyde incelemelerini sürdürürken makro

toplumdilbilim daha geniş bir yelpazede, çoğu zaman toplumların ve toplulukların dil

kullanımlarıyla ilgilenmektedir.

10
2.1.1. TOPLUMDİLBİLİMİN KONUSU VE KAPSAMI

Dille toplum arasında bir ilişki olduğu kabul edilmekle birlikte bu ilişkinin

boyutları konusunda çeşitli ihtimaller öne sürülmektedir. Grimsahw König (1992:

4)’de belirtildiği üzere dil ile toplum arasında dört tür bağlantı ileri sürmektedir.

Bunlardan ilki, dilin toplumu etkileyebileceği ya da biçimlendirebileceği

şeklindedir. “Bu görüş Sapir – Whorf hipotezinin ve Bernstein’in savlarının çıkış

noktasıdır. Ayrıca dilin toplumda bir güç aracı olarak kullanılması da bu bağlantıyı

yansıtır” (König, 1992: 4). Burada vurgulanmak istenen konu ölçünlü dil olarak

geliştirilen dil türlerinin öteki dil türlerinden daha üstün toplumsal konum kazanması

ve bu şekilde toplumda bir güç aracı haline gelmeleridir. König (1992), yönetici

grupların bu güç aracını bilinçli ya da bilinçsiz bir biçimde kullandıklarını çeşitli

araştırmaların ortaya çıkardığını ileri sürmektedir.

İkinci ilişki olarak, “toplumsal yapının dili etkilediği ya da biçimlendirdiği”

yönünde bir iddiadır. König (1992: 4)’de, söz dağarcığının toplumsal değişmeler,

teknik ve bilimsel buluşlar ve diller arasındaki etkileşim sonucu değiştiği

belirtilmekte ve bireylerin dil kullanımlarının onların bölgesel, toplumsal, etnik

grupları, cinsiyetleri, yaşları konusunda bilgi verebileceği ileri sürülmektedir. Örnek

olarak çocuklarla yetişkinlerin kullandıkları dil türlerinin ayrı olduğu verilmektedir.

Ayrıca dil türleri, sözcük seçimi ve konuşma kurallarının kültürden kültüre ve

toplumsal bağlama göre değişiklik göstermekte olduğu vurgulanmaktadır.

Dil ile toplum arasındaki üçüncü bağlantı bu etkinin iki yönlü olduğudur. “Dil

ile toplum birbirlerini karşılıklı olarak etkileyebilirler, aralarındaki neden – sonuç

bağlantısı son derece karmaşıktır” (König, 1992: 4). Dildeki değişmenin topluma,

11
toplumdaki değişmenin ise dile yansıyabileceği belirtilmektedir. König (1992),

toplumsal yapının farklı dil türleri aracılığıyla dile yansıdığını, toplumsal bağlama

uygun dil kullanımının toplumsal ilişkilerin yapısını gösterdiğini ifade etmektedir.

Örnek olarak, belli bir toplumda kullanılan hitap biçimleri toplumdaki hiyerarşik

yapıyı yansıtırken, bu hiyerarşik yapının da kullanılan hitap biçimlerini

şekillendirdiğini vermektedir.

Dördüncü olarak, dil ile toplum arasındaki bağlantılar tamamen

reddedilmekte ve toplumun dile ya da dilin topluma herhangi bir etkisinin olmadığı

iddia edilmektedir. König (1992: 5)’de “dil ile toplum arasında bir bağlantı olsa dahi

günümüzde dil ve toplum konusundaki bilgilerin yetersizliği nedeniyle bu

bağlantının açıklanması için henüz erkendir” görüşünün ileri sürüldüğü belirtilmekte

ve toplumdilbilimcilerin günümüzde dil ile toplum arasındaki bağlantının değişik

yönlerine eğildiklerinin altı çizilmektedir. Amaçları toplumsal yapı ile dil yapısı

arasındaki bu bağlantıları ortaya koymak ve olabilecek değişiklikleri gözlemektir.

Toplumdilbilimin inceleme alanlarıyla ilgili olarak birbirine benzer görüşler

bulunmaktadır. Fakat genel görüş dil ve toplumun karşılıklı olarak birbirini etkilediği

yönündedir. Toplumsal birtakım olgular dilde kendini göstermekte ve yukarıda

König (1992)’de de belirtildiği gibi bazı dil kullanımları insanlar üzerinde etki

yaratmaktadır. “Toplumsal olgular ile dilsel verilerin birbirinin değişkeni olarak

ortaya çıktığı bütün durumlar toplumdilbilimin inceleme alanına girmektedir. Bu

anlamda girişim, “diglossia”, dil düzenlemesi ve standartlaştırması,

ikidillilik/çokdillilik, geçer dil, ilişki dili ve “kreol” ile ilgili konular toplumdilbilim

alanında yeni bir bakış açısıyla değerlendirilir olmuştur. Doğal olarak toplumdilbilim

çalışmaları her ülkede aynı alanlarda yoğunlaşmamaktadır. Toplumsal yapıdaki

12
özellikler, büyük çapta çalışılacak alanı da belirleyici olmaktadır” (İmer, 1990: 18-

19).

Meyerhoff (2006:1-3)’da da toplumdilbilimin oldukça geniş bir alan olduğu

belirtilmektedir. Toplumdilbilim bireysel konuşucuların dili nasıl kullandığını, farklı

bölgelerde ya da şehirlerdeki insanların dili nasıl birbirlerinden farklı bir şekilde

kullandıklarını, ulusların mahkemelerde ve eğitimde hangi dillerin kullanılacağına

nasıl karar verdiğini araştırır. Toplumdilbilimciler bu alanların herhangi birinde

çalışma yapabilirler. Meyerhoff (2006)’a göre toplumdilbilimin cevap aramaya

çalıştığı sorular bu kadarla kalmaz. Dil çeşitliliği ve dilin farklı biçimlerinin kim

tarafından kimlere hitaben kullanıldığı, kişilerin dilsel seçimlerinin farkında olup

olmadığı, neden bazı biçimler ya da dillerin diğerlerinden üstün geldiği, bir dil

topluluğu içinde sürekli değişen biçimler arasında bir ilişki olup olmadığı da

toplumdilbilimin inceleme konusudur. Bütün bunların yanında toplumdilbilim,

kullanılan dilin ne ölçüde değiştirilebildiği ve kontrol edilebildiği; bir dilde ya da

farklı dil değişkelerine ne tarz toplumsal bilgilerin atfedildiği sorularını da

sormaktadır. Meyerhoff (2006), bu soruların toplumdilbilimcilerin hem ‘toplumsal’

hem de ‘dilbilimsel’ sorunlarla ilgilendiğini gösterdiğini iddia etmektedir. O’na göre

bazı toplumdilbilimcilerin toplumsal konularda bazılarının ise dilbilimsel konularda

daha çok söyleyecek sözü olduğu bilinmekte. Ama bir çalışmayı toplumdilbilimsel

yapan ayırt edici nokta vurguladığı nokta ne olursa olsun çalışmanın hem dilbilimsel

yapı hem de toplumsal yapı hakkında anlattığı bir şeylerinin olmasıdır.

13
3. BÖLÜM

TOPLUMDİLBİLİM AÇISINDAN KORECE

3. 1. DİL – KÜLTÜR – TOPLUM BAĞINTISI

“Dil ve kültür toplumun temellerini oluşturan en önemli iki unsurdur. Bu iki

unsur arasında önemli bir ilişki bulunmaktadır. Kültür, bir toplumun düşünce

yapısını, değer yargılarını, yaşam biçimini oluştururken; dil, bu değer yargılarının

ve düşüncelerin ifade edilmesini sağlamaktadır. Öyle ki, bir kültürün o toplumun

bireyleri tarafından yaşatılabilmesi ve gelecek nesillere aktarılabilmesi için gerekli

olan en önemli unsurlardan birisi dildir” (Altundağ, 2007: 30). Bu yüzdendir ki dil

ve kültür birbirinden bağımsız düşünülemeyecek iki kavramdır. Dil aracılığıyla

toplumsal değerler açığa vurulur, ifade edilir ve toplum içi ve toplumlar arası

iletişim gerçekleşir.

Er (2006: 3)’de de belirtildiği üzere dilin kültür ile ilişkisini dilin düşünce ile

ilişkisinden ayırmak mümkün değildir ve düşünce, dili etkileyip ondan etkilendiği

gibi kültürü de etkiler ve ondan etkilenir. Dolayısıyla bu kavramlar ilişkisel olarak

birbirlerini tamamlar.

“Dil kullanımı kültürel alan ve bağlamdan soyutlanamaz. Dil, kültürün

özelliklerini en iyi yansıtan unsurlardan biridir. Kültürün içeriği dille ifadelendirilip

dille yansıtılır. Dil, kültürün ifade araçlarından biri olarak toplumun kültürünü

yansıtan bir ayna işlevine sahip olduğundan kültürün gelişimi dilin gelişimini

etkilemekte, dilin gelişimi ve zenginleşmesi yine kültürün her açıdan gelişmesi için

gerekli bir unsur olmaktadır. Yaşayan bir varlık olan dil kültürle doğru orantıda
büyümekte, gelişmektedir” (Türközü, 2009: 12). Bütün bu açıklamalardan

anlaşılacağı gibi dil ve kültür karşılıklı bir etkileşim halindedirler ve herhangi

birinde gerçekleşen bir değişikliğin diğerinde de bir değişikliğe yol açmaması

düşünülememektedir. Kültürün birçok öğesi dille hayat bulmakta; değişen ve

gelişen kültür aynı oranda dile de yansımaktadır.

Dil, kültür ve toplum konuları yalnızca dilbilimcilerin değil, dil

düşünürlerinin de ilgili alanına girdiği bilinmektedir. Bu sebeple Akarsu (1984: 79-

80) dille kültürün ilişkisini açıklamaya çalıştığı çalışmasında Humboldt’un çıkış

noktasının her dilden, o dili konuşan ulusun karakterini, kültürünü, dünya görüşünü

çıkarmak düşüncesi olduğu belirtilmektedir. Aynı zamanda Humboldt’un dille

ulusun da birbirleri üzerine etki yaptıklarını gördüğüne ve ne kültürü dilden

bağımsız bir olgu olarak incelediğine ne de dili kültürün dışında gördüğüne vurgu

yapmaktadır.

Toklu (2007:150)’da, Wilhelm von Humboldt’un dil, kültür ve düşünce

arasındaki ilişki konusundaki araştırmalarının temelinde halkların dil yapılarıyla

düşünce biçimleri arasında yakın bir ilişki olduğu görüşünün bulunduğu ifade

edilmektedir. O’na göre Humboldt dili, bir insan topluluklarının düşünce biçiminin

belirli dünya görüşlerini yansıtan dış görünümü olarak kabul etmektedir.

Humboldt’a göre, bir dilin evrim aşamaları, bir insan topluluğunun kültüründeki ve

dünya görüşündeki gelişimle eşdeğerdir.

15
3.2. TOPLUMDİLBİLİMSEL AÇIDAN KORECEDE SAYGI DİLİ

Korecede, konuşmacı (speaker) ve dinleyicinin (hearer) kendi arasındaki

ilişkiye paralel olarak konuşma esnasında benimsenen bazı yapılar vardır. Bu

yapılar kişinin statüsü ve yaşı gibi birtakım değişkenlere göre belirlenir.

“Kore dili hiyerarşik düzeni sıkı bir şekilde yansıtmaktadır. Konuşma

biçimleri (speech style) saygı dili (honorifics) sistemine göre ayrılmaktadır. Bu

sistem oldukça karmaşık ve zengindir. Aslında dünyadaki hiçbir dil daha iyi

ayrılmış bir saygı sistemine sahip değildir. Japonca benzer bir karmaşıklık

seviyesindedir. Saygı sistemiyle ünlü Javanez dilinde (Javanese) bile Korecedeki

sistemden çok daha düşük boyutlu bir saygı sistemi var gibi gözükmektedir. Kore

toplumu çok az Koreli tarafından tamamen bilinen fakat birçoğunun da onayladığı

karmaşık bir saygı dilini bir norm olarak kabul eder” (Lee, 2008: 385). Lee’nin de

belirttiği gibi Korece bu ayrıntılı ve karmaşık saygınlaştırma kurallarıyla dünyada

pek az dille benzerlik gösterir. Koreliler bile zaman zaman bu yapıyı

konuşmalarında tam olarak işleyememektedir.

Türközü (2009: 32)’nde de Kore dilinin, konuşan ile dinleyicinin bağıl

statüsünü ve konuşmada bahsedilen kişinin orada bulunup bulunmadığına göre

değişen özel dil yapısı ve kelime dağarcığıyla Kore toplumunun hiyerarşik doğasını

yansıtan karmaşık bir saygı ifadesi sistemine sahip ve ifadelerdeki dereceleri

belirlemedeki en önemli unsurların sosyal statü, yaş farkı, akrabalık ilişkileri, kuşak

farkı, okullardaki alt sınıf-üst sınıf ilişkisi olduğu vurgulanmaktadır. Paik (2004:

335) de bir cümlenin dinleyicinin ya da bahsi geçen kişinin toplumsal statüsü, yaşı,

akrabalık durumu ve samimiyet gibi unsurlar bilinmeden kurulamadığını, aksi

16
taktirde ifadenin tuhaf ve uygunsuz kaçabileceğini belirtmektedir. Korece

konuşurken konuşucunun farklı seviyelerdeki adıllar, hitap sözcükleri, bazı isimler

için sözcüksel seçimler, eylem sonekleri ve cümle bitirme eklerinden uygun

olanları seçmeden bir şey söylemesi imkansızdır (Yoon, 2004: 193-194). Yani

konuşma sırasında konuşmanın tarafları arasındaki hiyerarşik yapıyı ortaya çıkaran

bu öğelerdir. Bu öğelerin her biri Korecenin saygı dilini oluşturan bileşenlerdir.

“Korece’yi diğer dillerden ayıran en önemli özellik, samimi kişiler arasında

konuşulan dilin, ilk kez karşılaşılan biriyle konuşurken kullanılabilecek daha resmi

bir dilden, bu dilin de saygı duyulması gereken biriyle konuşulan dilden belirgin

farkları olmasıdır. Bu yüzden Korecede saygı içeren ve içermeyen ifade dereceleri

toplumsal sistemi oluşturan ve kültürel açıdan çok önemli unsurlardır. Kore’de

çalışma ortamındaki ast-üst ilişkisi, okuldaki alt sınıf-üst sınıf ilişkisi ve yaşa göre

ifade dereceleri belirlenir. Üst olan kişi normal-saygı içermeyen hitap şeklini, ast

ise saygı içeren ifade derecesini kullanır. Ne kadar yakın-samimi olunsa da bu kural

genel olarak değişmez” (Türközü, 2009: 32). Korecede saygı dili bölümünde de

ayrıntılı olarak inceleneceği üzere ifade dereceleri, hitaplar gibi saygı dilinin çeşitli

unsurlarını belirlemede bu tarz toplumsal değişkenler bulunmaktadır.

Bu unsurlara uygun olarak bir seçim yapmak Kore kültüründe büyük bir

önem taşımaktadır. Brown (2010: 35-36), bu sistemin yanlış kullanılmasının

şiddetli toplumsal yaptırım olasılığını taşıdığını belirterek Koo (1995)’nun bir

örneğine yer vermektedir: Bir öğrencinin öğretmenine karşı saygı ifadesini

kullanmaması onun okuldan atılmasına kadar yol açabilir. O’na göre saygı

ifadelerinin ne zaman kullanılacağını bilmek yalnızca kendisini dilde yeterliliğe

17
sahip biri olarak sunma çabasında olan Korece konuşucusu için değil aynı zamanda

toplumun bir üyesi olarak kimlik iddiasında bulunmak için de şarttır.

Kısacası çeşitli toplumdilbilimsel araştırmaların da işaret ettiği gibi Korecede

saygının dilsel ekipmanları Kore toplumunda ve kültüründe çok önemli bir yere

sahiptir. Sadece Korecedeki saygınlaştırma kurallarına bakarak bile toplumsal

yapının dilde kendine nasıl bir karşılık bulduğu anlaşılabilir.

3.3. KORE TOPLUMUNDA VE DİLİNDE KONFÜÇYÜSÇÜLÜĞÜN

ETKİSİ

3.2. bölümde de açıklanan bu saygı dili sisteminin var olmasındaki sebepler

çeşitlidir. Fakat en güçlü sebeplerden biri olarak Kore toplumunda ve özellikle

geçmişinde önemli bir bir yeri bulunan Konfüçyüsçülüğün olduğu bilinen bir

gerçekliktir. Yoon (2004: 194)’da da saygı dili sisteminin var olmasındaki

sebeplerden biri olarak Korelilerin topluma olan bakış açısı gösterilmektedir. Bu

bakış açısına göre Koreliler toplum içinde bireylerin birbiriyle eşit olmadığını

düşünürler. Korelilerin sosyal ilişkileri kavramsallaştırması dikey ve hiyerarşiktir.

Bireylerin ister aile içinde ister iş yaşamında statü farklılıkları vardır. Yoon’a göre

vi saram (üst statüdeki kişi) ve are saram (alt statüdeki kişi) ifadeleri arasındaki

ayrım günlük konuşmada sıkça kullanılmaktadır.

İlerleyen bölümlerde de görüleceği üzere Korece konuşucuları muhatap

oldukları kişilerle kendileri arasındaki ilişkinin derecesine ve bunun dışında da

birtakım ölçütlere bağlı olarak uygun ifade derecesini seçme durumundadırlar.

18
Kim (2009: 4-5)’de Hall (1976, 1983)’un Kore kültürünün kolektivizm ve

yüksek-bağlamlı (high-context, HC) kültürel iletişim davranışını temsil ettiğini ifade

ettiği belirtilmektedir. Kim’de, Anderson (2003)’ın kolektivist kültürlerdeki

insanların geniş aile ve gruplar halinde birlikte yaşadıklarını, daha bireysel

kültürlerde ise yalnız ya da çekirdek aile gibi küçük gruplarda yaşamaya daha

eğilimli olduklarını vurguladığı ifade edilmekte ve özellikle Kore kolektivizminin

Konfüçyüsçülükten çok beslendiği belirtilmiştir. Konfüçyüs öğretileri, hiyerarşik

toplumsal ilişkiler yoluyla toplumsal uyumun altını çizmektedir. Bu yüzden Koreli

çocuklara büyüklerine karşı iyi birer dinleyici olmaları öğretilir. Bir çocuk büyüğüyle

konuşurken cümleleri dilbilimsel olarak Kore’nin sosyo-kültürel yapısını yansıtan

saygı ifadelerini içermelidir.

Bu yalnızca çocuklar için geçerli bir durum değildir. Herhangi bir yaş

grubuna dahil kimseler tarafından da yaşça büyük kimseyle konuşurken uyulması

gereken bir durumdur. Öyle ki aile içinde, okul yaşamında, iş hayatında ya da başka

herhangi bir toplulukta bir yaşlık fark bile yaşça küçüğün büyüğe saygıyı ifade

edecek ve büyüğün küçüğe üstünlüğünü gösteren olan dilsel mekanizmaları

kullanması için yeterlidir.

Kore’de özellikle 60. yaş çok önemlidir. Çünkü bu yaşla, kişinin bir yaşam

döngüsünü tamamladığı ve artık hayatının yeni bir dönemini yaşamaya başlayacağı

düşünülmektedir. Bu önemli gün büyük kutlamalarla karşılanır. Brown (2011: 80) da

Yoon (2004)’un Korece kibarlık ideolojisiyle ilgili olarak “yaşlılar”la yani noinlerle

muhatap olunurken saygıyı ifade etmeye özellikle önem verildiğine ve noin

statüsünün çoğunlukla 60. yaş gününden itibaren elde edilebildiğine vurgu yaptığını

belirtmektedir. Ayrıca Brown, ‘yaşlılara saygı’ kavramının Kore’de yaşlılarla

19
hemfikir olmayı, çatışmamayı ve onlara rahatsızlık vermemeyi de kapsadığını ve bu

normlardan uzaklaşmanın tabu olarak görüldüğünü ve sert yaptırımlarla karşılaştığını

ifade etmektedir.

Bununla birlikte yaşlılara saygı sadece 60 yaşından itibaren geçerli olan bir

olgu da değildir. Konuşucunun her zaman kendisinden büyük muhatabına karşı

saygılı olması ve konuşmasını bu değerlere göre ayarlaması beklenir. Bu durum

özellikle akraba içinde, arkadaş ortamında, işyerinde belirgin olarak görülmektedir.

Ayrıca aradaki yaş farkı çoğu zaman çok da önemli olmamaktadır; birçok durumda

bir yıllık bir fark bile kişiye saygı duymak ve konuşmaya saygı ifadelerini eklemek

için gerekli görülmektedir.

Konfüçyüsçü düşüncede yaşla beraber cinsiyetin de ayrı bir yeri vardır. Bu

konu ile ilgili olarak Kee (2008: 4-11)’de kadınların temel rolünün erkeklere itaat

etmek olduğu vurgulanmaktadır. Buna göre “kadınlar evlenmeden önce babalarına

itaat ve hizmet etmek zorundayken evlendikten sonra kocalarına ve kocalarının

ölümünden sonra da en büyük oğullarını dinlemek zorundadırlar. Geleneksel

Kore’de kadınlar yalnızca eve aittirler ve ev dışı faaliyetlere katılmaları için hiçbir

fırsat verilmez.” Kee (2008)’de bu durumun kadınların ileriki yaşamlarında iyi bir eş

ve iyi bir anne olmaları konusunda yardımcı olacağının düşünüldüğü belirtilmektedir.

Günümüz Kore toplumunda kadınlar için bu kadar keskin kurallar yoktur elbette

fakat Kore toplumunun geleneksel yapısında kadın ve erkek cinsiyetlerinin ailede ve

toplumda farklı rolleri olduğu kabul edilmekte ve kadınların sorumluluğunun ev

içinde ailesine bakmak, ev işlerini tamamlamaktan ibaret olduğu görüşüne

rastlanabilmektedir. Araştırmalar göstermektedir ki, bu durum, Konfüçyüs

20
öğretilerinin etkisinin hala devam etmekte olması ve toplumda kendine yer bulması

ile alakalıdır.

Konfüçyüsçülüğün Kore’nin modern yapısında hala etkisi altında tuttuğu

konu yalnızca kadın ve erkeğe bakış açıları değildir. Kee (2008: 3), günlük

yaşamdan politik sisteme kadar Konfüçyüs öğelerinin güçlü etkisini ve baskın

konumunu Kore’nin günümüz modern toplumunda görmenin zor olmadığını ifade

etmektedir.

Konfüçyüsçülüğün temelinde, toplumu oluşturan bireylerlerin uymaları

gereken bazı etik kurallar vardır. Bu kuralların tümü daha iyi ve huzurlu bir toplum

oluşturmayı amaçlamaktadır. Konfüçyüsçü öğreti insanlar arası ilişkileri beşe

ayırmaktadır. Bu ilişkiler Kee (2008: 4)’de şu şekilde betimlenmiştir: “ebeveyn-

evlat, kral-tebaa, koca-karı, yaşlı-genç ve arkadaş-arkadaş. Ebeveynler evlatlarını

korumalıdır ve evlatlar da anne babaları için evlatlık görevlerini (hyo) yerine

getirmelidir. Bir hükümdar tebaasına adil yaklaşmalıdır ve keza tebaa da krala bağlı

olmalıdır (chung). Karı ve koca arasında bir ayrım (pyol) olmalıdır ve bir kadın her

zaman kocasına itaat etmeli ve sadık kalmalıdır. Küçükler büyüklerinin isteklerini,

emirlerini yerine getirmelidir ve arkadaşlar arasında mutlaka güven olmalıdır

(shin).” Kee (2008) bütün bu Konfüçyüs normlarının Kore’nin günlük yaşamının

birçok yönüne sızdığını ve Kore’nin değerler sisteminin bu sayede sadakati,

evlatların anne babaya olan saygısını ve cinsiyet farklılığını vurguladığını ileri

sürmektedir. Bunun bir sonucu olarak da konuşmada resmilik ve düşünce

özgürlüğünü kısıtlayan ve bu normların dışına çıkabilecek herhangi bir olasılığı

dahi önleyecek davranışlar ağı ortaya çıkmış ve toplumda tutunmuştur. Konfüçyüs

düşüncesinde toplumda her bireyin sorumlulukları ve rolleri vardır. Kee (2008),

21
Konfüçyüs’ün ana öğretilerinden birinin “bırak kral krallığını yapsın, tebaa

tebaalığını; baba babalığını yapsın, oğul da oğulluğunu” olduğunu belirtmektedir.

O’na göre her bireyin oynaması gereken bir rolü ve yerine getirmesi gereken

görevleri vardır ve bu görevler ve sorumlulukların da kendi içinde etik ilkeleri

vardır. Bu ilkeler yaş, cinsiyet, meslek, eğitim gibi faktörlere bağlıdır. Bu

Konfüçyüs değerleri Kore’de geçmişten bu yana güçlü bir hiyerarşik toplum

oluşturmuştur. Kee (2008), bu noktada etkilerinin yalnızca toplum yapısında değil,

dilinde de belli bir örüntünün oluşmasına yol açtığını vurgulamaktadır. Örnek

olarak da bu değerlerin daha yüksek sınıftan insanlara alt sınıfa ait insanların saygılı

hitapları kullanma alışkanlığının ve yüksek tabakaya ait kişilerin de kendilerinden

daha aşağıdaki kişilere samimi dil olan panmal’i kullanmaları sonucunun

doğmasını vermektedir. Kee (2008), bu şekilde toplumdaki hiyerarşinin eski

alışkanlıkların gerekliliğine uymak için dilin kendisinde de etkisini hissettirdiğine

vurgu yapmaktadır.

Keum da (2000: 34) Kore dilindeki saygı ifadelerinin çokluğunun

Konfüçyüsçü düşüncenin başkalarını yüceltmek, kendini daha alçak konumda

görme gibi değerlerinden kaynaklandığı düşünmektedir. Zaten Kore dilindeki

saygınlaştırma yöntemlerin yalnızca dinleyiciyi yücelten ifadeler kullanmak

değildir, aynı zamanda konuşucunun kendisini alçaltarak dolaylı olarak dinleyiciyi

yüceltmesi de bu yöntemlerden biridir.

Kim (2009: 5-6)’de Konfüçyüs öğretilerinden sonra da 2000 yıl boyunca

Korelilerin toplumsal yaşamlarının hiyerarşik olduğuna inanmaya devam ettikleri

belirtilmektedir. “Bu inanç dillerine de yansıyan kültürlerinin önemli bir yanını

oluşturmaktadır. Kore dili toplumsal yapıyı saygı ifadeleri sistemiyle kodlar ve

22
Koreliler toplumsal güç özellikle de yaşla bağlantılı olan geleneksel düşünce

yapılarını yansıtan saygı dilini kullanırlar.” Yukarıda da birçok ortamda yaşa ve

gruba katılım önceliğine bağlı olarak bir düzenin oluşturulduğu ve bu düzene göre

belli dil kullanımlarının benimsendiği belirtilmişti. Kim (2009) bu gruplara ordu,

okul, iş yeri ve profesyonel spor takımları gibi organizasyonları da dahil ederek bu

gruplarda yaş sıralaması yapıldığına dikkati çekmektedir. “Bir gruba daha önceden

katılan kişiye sonbae denir ve genellikle gruba sonradan dahil olandan yani

hubae’den yaşça büyüktür. Eğer sonbae’den yaşça büyük bir hubae varsa grup

içinde birtakım uygunsuzluklar baş gösterebilir.” Kim (2009) burada topluluğa

kabul ediliş sırasına vurgu yapmaktadır. Genelde bir gruba alınış sırası ve yaş

arasında paralellik bulunur; basit bir örnek verilecek olunursa bir okuldaki alt sınıf

– üst sınıf hiyerarşisinde yaş olarak da üst sınıfın daha yüksek olması beklenir fakat

aksi durum olduğunda özellikle hitap konusunda ciddi sıkıntılar yaşanabilmektedir.

Kim (2009), bu yüzden birçok Kore şirketinde ve okullarda yaşın, birini işe alırken

çok önemli bir faktör olarak görüldüğünü belirtmektedir. Çünkü okulda öğrenciler

arasındaki bir yıllık bir yaş farkı bile hiyerarşide önemli bir boşluk oluşturur.

Konfüçyüsçülüğün Kore toplumu ve dili üzerindeki etkisini daha iyi anlamak

için onun Kore’ye nasıl ve ne zaman girdiğini de ve Kore’yi nasıl bu kadar etkisi

altına aldığını da bilmek gerekir. Bu yüzden de Konfüçyüsçü düşüncenin Kore’deki

tarihi gelişimine bir göz atmak yerinde olacaktır.

“Konfüçyüsçülük, eski Çin’de yaşamış Kong Chiu (M.Ö. 551 -479) adında

fakat Master Kong ya da Kong Fuzi olarak tanınan bir adamın öğretileridir.

Konfüçyüsçülük, Kore’ye Üç Krallık döneminde (4. yüzyıl dolaylarında) ilk kez

girmiştir fakat asıl etkisini Koryo döneminde göstermiştir ve “yeni”

23
Konfüçyüsçülük (neo-confucianism) olarak yayılmıştır. Bu Neokonfüçyüsçülük

1392 yılında Yi tarafından kurulan hanedanlığın resmi ideolojisi oldu.

Konfüçyüsçülük iyi bir devlet kurmada mükemmel bir ideoloji olarak görülüyordu”

(Peterson, 2000: 139). Konfüçyüsçülüğün yalnızca bireylerin yaşamında değil

devlet vatandaş ilişkisi ile ilgili öğretileri olduğuna, refah içinde ve düzenli bir

toplum yaratmak için Konfüçyüsçü düşüncenin ayırdığı beş ilişkiden birinin kral –

tebaa ilişkisi olduğuna 3.3 bölümde değinilmişti. Devleti yöneten iktidarın halkına

adaletli davranması ve halkın da krala ya da hükümdara sadakatle bağlı olması

gerekmektedir. Bu bakımdan neo konfüçyüsçülük devlet yönetimlerinde de kendine

yer bulabilmiştir.

Yalnızca Yi Hanedanlığı döneminde değil Kore Yarımadası’ndaki diğer

yönetimlerde de bu öğretiler devlet yönetiminde önemli bir yer tutmuştur. “Üç

Krallık dönemindeki tüm yönetimler hiyerarşik toplumsal düzeni sürdürmek ve

dayanışma ruhunu aşılamak için Konfüçyüsçü düşünceyi bir araç olarak gördüler.

Zaman içinde birçok Konfüçyüsçü eğitim kurumları oluşturuldu ve Konfüçyüs

öğretileri insanların beyinlerine kazındı” (Lee, 2000: 212).

Konfüçyüsçülük, zaman içinde alanını genişletti. Lee (2000: 212)’de Yi

Hanedanlığı Konfüçyüsçülüğü devlet ideolojisi olarak benimsedikten sonra,

Kore’de Konfüçyüsçülüğün, atalara tapınma geleneğini de içine alan bir adet

geliştirerek din şeklini aldığı ifade edilmektedir.

Peterson (2000: 139-141) da benzer şekilde Konfüçyüsçülüğe olan ilginin

yüzyıllar içinde arttığını ve Konfüçyüsçülüğün ülke genelinde yayıldığını

belirtmektedir. O’na göre Konfüçyüsçülük, Choson İmparatorluğu döneminde de

24
yüzyıllar boyu büyüdü. İlk yüzyılda yönetimin politik dönüşümü sağlandı. İkinci

yüzyıl Kore Konfüçyüsçülüğünün en büyük filozoflarını yarattı. Üçüncü yüzyıl

nesil anlayışının ve en büyük oğula verilen önemle baba soyunun önem kazandığı

bir yüzyıl oldu. Dördüncü yüzyıl kralların ve diğer yetkililerin Konfüçyüsçü

bilgeler olarak mükemmellik arayışına girmelerine sahne oldu. Beşinci yüzyıl ise

gelenekselcilerin kendileri dışında akan dünyadaki değişikliklerin onları ele

geçirmeye başlamasına rağmen geçmişe sıkı sıkıya tutundukları bir yüzyıl oldu.

25
4. BÖLÜM

KORECEDE SAYGI DİLİ SİSTEMİ

Konfüçyüsçülük, yüzyıllar beri Kore toplumunu etkiledi. Bu etki yalnızca

bireysel bazda kalmamış, tüm devlet yönetimine de yayılmıştır. Kişilerin statüsüne,

yaşına göre özel davranış biçimlerinin oluşmasında bu akımın payı oldukça büyüktür.

Toplumdilbilimin düşünce ve toplumun dili etkilediği iddiası göz önünde

bulundurulduğunda Konfüçyüsçülüğün, kendi getirdiği bireyler arası ilişkilere uygun

olarak Korecede saygı dilini de yaratmış olması doğal karşılanmaktadır. Bu bölümde

Korecedeki saygı dili sistemi sınıflandırılarak betimlenecek ve saygı dili kullanımını

gerektiren değişkenler açıklanacaktır.

Konuşma esnasında muhataplar birtakım etkenlere göre cümlelerinde ya

zaman zaman mütevazılık yaparak ya da bazı dilsel ekipmanları kullanarak

dinleyiciyi yüceltir ya da dinleyiciye içerisinde hiçbir saygınlaştırma unsuru

bulunmayan daha samimi bir dil kullanır. Bu etkenler çeşitlidir fakat Yoon (2004:

196-201)’da Lee ve Ramsey’e göre, saygı dili kullanımındaki en önemli faktörün

etkileşimde olunan kişinin yaşı olduğu belirtilmektedir. Fakat yaş tek başına bir

faktör olamayacağı için diğer faktörler olarak sosyal kademe (güç açısından),

dayanışma (solidarity) ve sohbetin içeriği sıralanmaktadır. Yoon (2004), yaşlılara

saygı göstermenin önemi ve onlarla konuşurken bazı kurallara uymanın Kore

toplumunda oldukça yaygın olduğunun altını çizmektedir. Çünkü 3. bölümde de

ayrıntılı incelendiği gibi, Konfüçyüsçü düşünce toplumsal hiyerarşi, ailenin

üstünlüğü ve ataerkillik kavramlarını uzun zaman içinde barındırmıştır. O’na göre

insanlar ileri yaştakilerin saygı görmesi ve onların belli bir otoriteye sahip olması
gerektiği düşüncesini hala da sürdürmektedir. Dolayısıyla Kore toplumunda ‘yaş’ı

(nai) merkez alan ve günlük dilde sıkça kullanılan birçok ifade vardır. Bir yıllık bir

yaş farkı dahi Kore’de anlamlıdır. Hatta aynı yılda doğan bazı insanlar özellikle

kuzenler arasında aylar hatta günler de sayılmaktadır. Yoon (2004), dolayısıyla

Korelilerin konuşma üretirken muhataplarının kendilerine göre üstte olduğu bu

yüzden bir şey söylerken hangi kelimeleri kullanıp kullanmayacaklarını düşündükleri,

hangi kelimeleri kullanmazlarsa karşıdakinin kendilerini yanlış anlayabileceği ve

üzülebileceği bu nedenle de bazı kelimeleri ve ifadeleri bilmek zorunda oldukları

şeklinde düşündüklerini ileri sürmektedir. Dolayısıyla bu düşünce şekli Korecede

bazı sözcüklerin ‘sen benden üsttesin’ mesajı içeren, saygı barındıran sözcükler ve

ikincisi de hiçbir mesajı olmayan, içeriğinde saygı ifadesi barındırmayan sözcükler

olmak üzere iki gruba ayrıldığını gösterir. Yoon (2004)’un bu unsurlarla kast ettiği

olgu, konuşmacının muhatabına bağlı olarak saygı içeren sözcüklerin kullanım

zorunluluğu hakkında genel bir anlayışın var olduğu ve Koreli konuşucuların hangi

durumlarda muhataptan olumsuz duygusal bir tepki geleceğinin farkında olduklarıdır.

Bu bize saygı dilini kullanmanın toplumun en önemli kurallarından biri olduğunu ve

bu durumun yalnız konuşmadaki kişileri değil konuşma sırasında konuşmayı duyma

ihtimali olan kişileri de etkileyebileceğini göstermektedir.

Korecedeki saygı dili bu gibi değişkenlere bağlı olarak kullanılırken

saygınlaştırma ve mütevazılık dilde çeşitli şekillerde gerçekleştirilebilimektedir.

Bunların kullanımları betimlenirken Brown (2008)’un sınıflaması kullanılacaktır. Bu

sınıflama Tablo 1’de net olarak görülmektedir:

27
Tablo 1: Korecede Saygı Dili Sistemi (Brown, 2008: 1)
Heraçé1 {T}, Heçé {E}, Hagéçé {N}, Haoçé {S},
Dinleyene
1 Yönelik Cümle bitirme Heyoçé {Y}, Habşoçé {P}
İfade son ekleri örn. Nuni onda{T}/ va {E}/ oné {N}/ oo {S}/ vayo
Dereceleri {Y}/ omnida{P}
Eylem saygınlaştırıcı
ek -şi- örn. Sŏnseŋnimi gaşŏs’ŏyo / Hagseŋi gas’ŏyo
örn. sŏŋham, conham, cinci,
yŏnsé, çunçu, deg, seŋşin
Ad vs. conham, cinci
örn.cabsuşida, géşida,
Gönderge
saygınlaştır Fiil (özne) cumuşida
ma kuralları örn. –g’ésŏ
Ek (özne)
Özel saygınlaşırma
2 biçimleri (sözcük Fiil (obj) örn. dırida, moşida, böda
değiştirimleri)
Ek (obj) örn. –g’é

Hitap Unvan örn. bucaŋ, bucaŋnim


3 biçimleri Akrabalık terimleri örn. ab’a, abŏci, abŏnim
Teknonimik hitaplar örn. Çŏlsu ab’a, Çŏlsu abŏci, Çŏlsu abŏnim
örn. Gim bucaŋnim, Gim Minho Ş’i, Minho ş’i,
Kişisel adlar Minho Hyŏŋ, Minhoya
Zamirler örn. nŏ, cané, daŋşin, gıde, cagi

4.1. GÖNDERGE SAYGINLAŞTIRMA KURALLARI

Gönderge saygınlaştırma kuralları (referent honorifics), konuşucu ve

cümlenin dilbilgisel öznesi ya da konuşmada konu edilen kişi arasındaki ilişkiyi

gösterir. Korecede özne saygınlaştırma işlemi (1) eylem saygınlaştırıcı ek olan –şi ile

gerçekleştirilir ve (2) sözcük değiştirimleriyle (vocabulary substitutions)

gerçekleştirilir. Bu değiştirimler aşağıda ‘özel saygınlaştırma biçimleri’ adıyla

verilmiştir,

1
Tezde Yeon (1995)’un Türkçe için oluşturduğu transkripsiyon sistemi kullanılmıştır.

28
4.1.1. Eylem Saygınlaştırıcı Eki

Özne saygınlaştırma yöntemlerinden biri de cümlenin yüklemine eklenen –시

(-şi) ekidir. Öznenin konuşucudan mevki ve yaş olarak daha üst konumda olduğu

durumlarda cümlenin yüklemine eklenir ve saygı ifade eder.

(1) 김 선생님께서 내일 한국에 가십니다.


Gim sŏnseŋ-nim-g’ésŏ neil hangug –é ga-şi-mnida
SU-SöE YE ESE-habşo

(Gim Hoca, yarın Kore’ye gidiyor.)

(2) 우리 할아버지가 병원에 입원하시었어요.


Uri harabŏci-ga byŏŋvŏn-é ibvŏnha-şi–ŏs’-ŏyo
(ÖE) (YE) (ESE)-(GÇE)-(heyo)

(Dedem hastaneye yattı.)

Örneklerde görüldüğü üzere özneyi saygınlaştırma amacıyla cümlenin

yüklemine –şi eki eklenmiştir. Buna rağmen Kim&Gökmen (2002: 81)’de bu

sonekin, Korecenin resmi kullanımında bir takım sınırlamalar da getirdiğini

belirtilmektedir. Örneğin, tümcenin öznesinin konuşucudan daha yüksek olması

ancak dinleyiciden daha yüksek bir kişi olmaması durumunda bu sonek

kullanılamamaktadır. Bu duruma örnek olarak bir çocuk dedesiyle, babası hakkında

konuşurken şu şekilde bir yapı kullanamaz:

(3) 할아버지, 아빠가 아직 안 들어오시었어요.


Harabŏci, ab’a-ga acig an dırŏo-şi-ŏs’-ŏyo

29
ÖE OE ESE-GÇE-heyo
(Dede, babam henüz gelmedi.)

Yine Kim&Gökmen (2002: 81)’de bu ekin farklı kullanımları olduğu da

belirtilmektedir. Örneğin, tümcenin öznesi saygın bir kişi olmamasına rağmen özne

yüceltme sonekinin kullanıldığı durumlar bulunmaktadır.

(4) 우리 선생님은 연세가 많으십니다.


Uri sŏnseŋ-nim-ın yŏnsé-ga man-(ı)şi-mnida
SU ÖE ESE- habşo
(Hocamın yaşı ileridir.)

(5) 따님이 참 예쁘십니다.


D’a-nim-i çam yeb’ı-şi-mnida
SU- ÖE ESE- habşo
(Kızınız çok güzel.)

Kim&Gökmen buna şöyle bir açıklama getirmiştir. (4)üncü örnekte özne

우리 선생님 [(uri sŏnseŋnim) hocam] değil, 연세 [(yŏnsé) yaş]’tır yani saygınlık

gösterilmesi gereken bir kişi değildir ancak bu tümcenin yüklemi olan 많- [(man)

çok]’a özne saygınlaştırma kuralı uygulanarak –şi eklenmiştir. Yine (5)üncü örnekte

따님 [(d’anim) kız] sözcüğü saygınlaştırılacak bir kişi olmamasına rağmen

yüklemlerine –şi eklenmiştir. Bu durum tümcenin öznesinin özelliğinin saygınlık

içermemesine rağmen tümcenin özne içeriği saygınlık taşıdığından özne

saygınlaştırma kuralına göre –şi kullanılması durumudur. Brown (2011: 31) da bu

konuda örnek vererek durumu net biçimde ortaya koymakta ve bir öğretmenin ya da

büyükbabanın vücut organlarından, rahatsızlığından, kıyafetlerinden, eşyalarından

bahsederken bile konuşmacının bu soneki kullandığını belirtmektedir.

30
Bir diğer ayrıntı da Kim&Gökmen (2002)’de belirtildiği gibi, devlet başkanı

gibi kişiler özne olduğunda yani “öznenin belli bir konumda konuşucudan daha

yüksek olmasına rağmen konuşucu özneyi konumundaki tek kişi olarak kabul etmesi

ve –şi’yi kullanmamasıdır.

(6) 대통령이 오늘 담화를 발표하였다.


Detoŋnyŏŋ-i onıl damhva-rıl balpyoha-yŏd-da
ÖE NE GÇE-hera

(7) 대통령께서 오늘 담화를 발표하시었다.


Detoŋnyŏŋ-g’ésŏ onıl damhva-rıl balpyoha-şi-ŏd-da
SöE NE ESE-GÇE-hera

İki örnek de “cumhurbaşkanı bugün konuşma yaptı” anlamına gelen

cümlelerdir. Bu örneklerde görüldüğü gibi cumhurbaşkanının şahsen bulunmadığı

durumlarda –şi ekinin kullanılmaması normaldir. Fakat tersi olduğu bir durumda yani

cumhurbaşkanının bizzat bulunduğu bir ortamda bu saygınlaştırma ekinin

bulunmaması hoş karşılanmamaktadır.

4.1.2. Özel Saygınlaştırma Biçimleri (Sözcük Değiştirimleri)

Özne saygınlaştırma biçimleri bazı fiil, isim ve ek değiştirimlerini

içermektedir (Brown, 2011: 34). Tamamen değişen bu sözcükler sayesinde muhatap

ve konuşmacı birbirleri arasındaki ilişkileri dengede tutmaktadırlar. Özel

saygınlaştırma biçimleri olarak anılan bu sözcük değiştirimleri kelimenin hem isim

halinde hem eylem halinde bulunabilmektedir.

31
4.1.2.1. Adlarda Saygınlaştırma (Nesnelerde İfade Dereceleri)

Korecede saygınlaştırma eylemi yukarıda belirtildiği gibi yalnızca eyleme

saygınlaştırma eki eklenerek yapılmaz. Bazı sözcüklerde değiştirim yaparak da

konuşmacı tarafından yüceltme işi yapılabilmektedir. Bu sözcükler ad, eylem, zamir

ve bazı dilbilgisel eklerden oluşmaktadır.

İlk olarak nesnelerdeki değişimler incelenecektir. Saygılı biçim halini alan

bazı sözcükleri ve değişen hallerinin aşağıdaki tabloda verilmesi uygun görülmüştür.

Tablo 2: Nesnelerde İfade Dereceleri


Kelime Saygılı biçimi
말 [mal] söz 말씀 [mals’ım]
나이 [nai] yaş 연세 [yŏnsé]
밥 [bab], yemek 진지 [cinci]
사람 [saram] insan 분 [bun]
집 [cib] ev 댁 [deg]
이름 [irım] ad 성함 [sŏŋham]
병 [byŏŋ] hastalık 병환 [byŏŋhvan]
생일 [seŋil] doğumgünü 생신 [seŋşin]
시체 [şiçé] ceset 시신 [şişin]

Bu sözcüklerin çoğu belli bir yaşın üstündeki kişiler ve yaşlılar (genellikle 60

yaş üstü) için kullanılmaktadır. Brown (2011), bu kullanımlarla ilgili olarak özellikle

yŏnse ve seŋşin’in 30’lu yaşlardaki kişiler için kullanılmasının ‘kendilerini yaşlı

hissettirmesi’ bakımından pek hoş karşılanmayabileceğine dikkat çekerek bun ve

malssım’ı bu genellemenin dışında tutmaktadır.

(8) 할머니, 진지 잡수시어요.

32
Halmŏni, cinci cabsuşi-ŏyo
AS ES ESE-heyo

(Babaanne, yemek ye.)

(9) 시어머님의 병환이 다 나으시었어요?


Şiŏmŏ-nim-é byŏŋhvan-i da naı-şi-ŏs’-ŏyo
SU-İE AS ÖE ESE-GÇE-heyo
(Kayınvalidenin hastalığı geçti mi?)

(10) 선생님, 연세가 어떻게 되세요?


Sŏnseŋ-nim, yŏnsé-ga ŏd’ŏ-ké dö-séyo
SU AS ÖE ZE heyo
(Hocam, kaş yaşındasınız?)

Örneklerde görüldüğü üzere babaanne, öğretmen gibi yaşça ve konumca

konuşmacıdan büyük kişiler için tabloda gösterilen sözcüklerin saygılı biçimleri

kullanılmıştır. Burada saygınlık gösterilen aslında nesnenin kendisi değil nesnenin ait

olduğu kişidir.

Buna ek olarak, Korecede kişi zamirlerindeki değişiklik konusunda Türközü

(2009: 68)’nde belirtildiği gibi, hedefin yüceltildiği kelimelerle birlikte özneyi

alçaltan kelimeler de vardır. Yani hem hedefi yüceltip hem de özneyi alçaltma söz

konusudur. Korecede iki tane birinci tekil şahıs zamiri ya da birinci çoğul şahıs

zamirinin olması buna örnek teşkil eder. Bu durum, konuşucunun tevazu göstermesi

durumu olarak açıklanabilir. Örnek verilecek olunursa;

(11) 저는 오늘 학교에 가고 싶지 않아요.


Cŏ-nın onıl haggyo-é ga-go şip-ci an-ayo
VE YE Ye OE heyo

(12) 나는 오늘 학교에 가고 싶지 않아요.


Na-nın onıl haggyo-é gago şip-ci an-ayo

33
VE YE Ye OE- heyo

(11) ve (12) ikisi de “bugün okula gitmek istemiyorum” anlamına

gelmektedir. Fakat özneler konuşucuyla dinleyici arasındaki ilişkiye göre değişiklik

göstermektedir. Cŏ zamiri konuşucunun tevazu gösterdiğini, na zamiri ise tam tersi

dinleyicinin kendisinden (konuşucudan) daha alt konumda ya da yaşta olduğunu

işaret etmektedir.

4.1.2.2. Eylemlerde Saygınlaştırma

Nesnelerde olduğu gibi bazı fiillerin de saygılı biçimleri vardır. Bu fiiller de

aşağıdaki tabloda belirtilmiştir.

Tablo 3: Eylemlerde saygınlaştırma


Kelime Saygılı biçimi
주다 [cuda] vermek 드리다 [dırida]
묻다 [mudda] sormak 여쭙다 [yŏc’ubda]
보다 [boda] görmek 뵙다 [böbda]
자다 [cada] uyumak 주무시다 [cumuşida]
먹다 [mŏgda] yemek 드시다 [dışida]
있다 [idda] var olmak, bulunmak 계시다 [géşida]
죽다 [cugda] ölmek 돌아가시다 [doragaşida]
말하다 [malhada] söylemek 말씀하다 [mals’ımhada]
데리다 [dérida] getirmek 모시다 [moşida]

Brown (2008)’un Korecede Saygı Dili (bkz. Tablo 1) sınıflamasında

görüldüğü üzere, bu eylemler özneyi saygınlaştıran eylemler ve nesneyi

saygınlaştıran eylemler olarak ikiye ayrılmaktadır. Tablo 3’te gösterilen eylemler

34
aslında her iki gruba da girmektedir. Dolayısıyla bunlar Tablo 1’de görüldüğü gibi

iki ayrı başlık altında incelenmeyecektir. Bu tabloda gösterilen eylemlerin içinde

tümcenin öznesini saygınlaştıranlar şunlardır: 주무시다 (cumuşida), 드시다 (dışida),

계시다 (géşida), 돌아가시다 (doragaşida), 말씀하다 (mals’ımhada).

(13) 할아버지께서 벌써 주무시었어요.


Harabŏci-g’ésŏ bŏls’ŏ cumuşi-ŏs’-ŏyo
SÖE ES- GÇE- heyo
(Dedem çoktan uyudu.)

(14) 선생님이 오늘 안 오신다고 말씀하시었어요.


Sŏnseŋ-nim-i onıl an o-şi-ndago mals’ımha-şi-ŏs’-ŏyo
SU-ÖE OE ES-DAE ES- ESE-GÇE-heyo
(Hoca bugün gelmeyeceğini söyledi.)

(15) 우리 시어머님께서 외국 음식을 잘 드시어요.


Uri şiŏmŏ-nim-g’ésŏ vegug ımşig-ıl cal dışi-ŏyo
SU-SÖE NE ES-heyo
(Kayınvalidem yabancı yemekleri severek yer.)

Görüldüğü gibi saygın hale getirilen eylemler aslında cümlenin öznesini

yüceltmektedir.

Korecede cümlenin nesnesinin kim olduğuna göre biçim değiştiren eylemler

vardır. Bu eylemler cümlenin nesnesinin kimliğine yani pozisyonuna göre biçim

değiştirerek saygınlaştırılmaktadır. Kısacası, odağı nesneye koyan saygınlaştırma

kuralıdır (Lee, 2008: 215). Yani bu kurala göre nesnenin kimliği eylemin saygın

biçim almasını sağlamaktadır. Bazı kaynaklarda bu ‘hedef yüceltme’ olarak da

geçmektedir (Türközü 2009).

(16) 어머님께 선물을 드리어.

35
Ŏmŏni-g’é sŏnmur-ıl dıri-ŏ
NYE NE ES- he
(Annene hediyesini ver.)

(17) 나는 잘 몰라서 선생님께 여쭈어 봤어요.


Na-nın cal morı-asŏ sŏnseŋ-nim-g’é yŏc’u-ŏ bo-as’-ŏyo
VE SA SU- NYE ES- Ye GÇE-heyo
(Ben tam olarak bilmediğim için Hocaya sordum.)

(16) ve (17)’de görüldüğü gibi nesne “anne” ve “öğretmen” olduğu için

“vermek” ve “sormak” eylemleri biçim değiştirerek nesneler yüceltilmiştir.

Brown (2011: 37)’da Yun Sung-kyu (1993)’ya göre eylem saygınlaştırmanın

bulunması için nesnenin mutlaka hem konuşucudan hem de cümlenin öznesinden

toplumsal olarak üstün olması gerektiği belirtilmektedir. Yine Brown bu duruma

(18)’de şöyle bir örnek vermektedir:

(18) 할아버지께서 그것을 아버지께 드리었어요.


Harabŏci-g’ésŏ gıgŏs-ıl abŏci-g’é dıri-ŏs’-ŏyo
SÖE NE NYE ES-GÇE-heyo
(Dedem onu babama verdi.)

Bu yüzden örnekteki gibi dırida (‘vermek’) saygınlaştırılmış eyleminin

kullanılması uygun değildir. Her ne kadar ‘baba’ nesne göndergesi (object referent)

konuşucudan üst de olsa özne göndergesinden (subject referent) yani ‘dede’den

yüksek değildir.

36
4.1.2.3. Eklerde Saygınlaştırma

Korecede cümlenin öznesini ve nesnesini saygınlaştıran özel durumlardan

biri de bazı eklerin saygın biçim almasıdır. Bu ekleri de özneyi ve nesneyi yücelten

olarak ikiye ayırabiliriz.

Tablo 4: Özneyi yücelten ek


Ek Saygılı biçimi
-이/가 (-i/-ga) - 께서 (-g’ésŏ)

-i/-ga, Türkçede olmayan bir yapıdır. Korecede özne eki olarak geçmektedir.

Brown (2011: 35), bu ekin saygın halinin sadece ad pozisyonunda ortaya çıkan insan

göndergesine eklenebildiğini belirtmektedir. Lee (2008: 210-211) bu ekin, öznenin

saygın bir kişi olması ve biraz daha yüceltilmesi gerektiği durumlarda ‘-i’nin yerine

kullanıldığına dikkat çekmektedir. Aşağıdaki örneklere bakılacak olunursa (19).

örnekteki gibi –g’ésŏ’nun mutlaka kullanılması gerekmektedir. Fakat (20). örnek

çözümlendiğinde –g’ésŏ kullanımı –i’nin kullanımına göre özneyi biraz daha fazla

yüceltmektedir.

(19)교장 선생님께서 축사를 하시겠습니다.


Gyocaŋ sŏnseŋ-nim-g’ésŏ çugsa-rıl ha-şi-géd-sımnida
SU-SÖE NE ESE-GLE-habşo
(Müdür Bey tebrik konuşması yapacak.)

(20) 각하께서 입장하십니다.


Gagha-g’ésŏ ibcaŋha-şi-mnida
SÖE ESE-habşo

박수로 맞아 주시기 바랍니다.


Bagsu-ro mac-a cu-şi-gi bara-mnida
E Ye- ESE-AE habşo

37
(Sayın Başkan geliyor. Büyük bir alkış alalım.)

(21) 우리 선생님께서 오늘도 ‘가고파’를 부르시는구나.


Uri sŏnseŋ-nim-g’esŏ onıl-do ‘gagopa’rıl burı-şi-nınguna
SU- SÖE E NE ESE-hera
(Hocamız demek bugün de ‘gagopa’yı söylüyorlar.)

(22) 할머니께서 이제 허리가 많이 굽으시었구나. 2


(Halmŏni-g’ésŏ icé hŏri-ga man-i gub-(ı)şi-ŏd-guna
SÖE ÖE ZE ESE-GÇE-hera
(Babaannemin beli artık iyice büküldü.)

Nesneyi yücelten eke bakacak olursak yine (19), (20), (21), (22)’deki gibi

özneyi yücelten ek olduğu gibi Korecede cümlenin nesnesini de yücelten bir ek

vardır. Aşağıdaki tablo bu ekin asıl halini ve saygınlaştırılmış halini göstermektedir.

Tablo 5: Nesneyi yücelten ek


Ek Saygılı biçimi
-한테 (-hanté) - 께 (-g’é)

- 에게 (-égé)

Kişilere gelen ve Türkçede –e yönelme eki olarak var olan bu ekler –g’e’ye

dönüşerek saygın biçim halini almaktadır.

(23) 교수님께 시험지를 드리러 가요.


Gyosu-nim-g’é şihŏmci-rıl dıri-rŏ ga-yo
SU-NYE NE ES-AA heyo
(Hocaya sınav kağıtlarını vermeye gidiyorum.)

(24) 우리 할아버지께 편지가 왔어요.


Uri harabŏci-g’é pyŏnci-ga o-as’-ŏyo
NYE ÖE GÇE-heyo
(Dedeme mektup geldi.)

2
(19), (20), (21) ve (22) örnekler Lee (2008: 210-211)’den alıntılanmıştır.

38
Örneklerde de görüldüğü üzere cümlelerin nesnesi ‘hoca, dede’ gibi saygın

kişiler olduğunda yönelme eki de saygınlaştırılmaktadır.

4.2. DİNLEYİCİYE YÖNELİK İFADE DERECELERİ

Dinleyiciye yönelik ifade dereceleri (hearer honorifics), konuşmacının sadece

dinleyiciye yönelik yaptığı saygı içeren ya da içermeyen derecelerdir. Dinleyicinin

statüsü, yaşı, sosyal konumuna göre derece belirlenir. Dinleyici terimi Lee (2004:

336)’de şu şekilde tanımlanmaktadır: “dinleyici, doğrudan konuşmayı dinleyen ya da

bir metni okuyan kişiye gönderme yapan bir sözcüktür.” Yani konuşucu ya da

yazarın hitap ettiği kişidir.

Korecede dinleyiciye yönelik ifade dereceleri, literatürde cümle bitirme

sonekleri (sentence enders) ya da ifade dereceleri (speech levels) olarak da

geçmektedir. Altı tane cümle bitirme soneki vardır ve bu sonekler konuşmanın

bağlamı ve dinleyicinin yaşı, konumu gibi etkenlere bağlı olarak değişmektedir.

Korece konuşucusu dinleyicinin kendisiyle olan ilişkisini göz önünde bulundurarak

konuşma esnasında bu bitirme eklerinden birini seçmektedir. Bununla beraber

günlük ya da resmi konuşmalarda kullanılan cümle bitirme sonekleri bir diğer deyişle

ifade dereceleri de farklılık göstermektedir. Konuşmacı konuşması esnasında kendisi

ve dinleyici arasındaki ilişkiye göre herhangi bir ifade derecesinden birini seçmek

zorundadır. Kore dilinin en belirgin özelliği böyle ayrıntılı ve gelişmiş bir ifade

derecesi sistemine sahip olmasıdır. Bu bölümde bu ifade dereceleri tek tek

incelenerek bunların hangi bağlamda, kimler tarafından kullanıldığı açıklanacaktır.

39
4.2.1. 해라체 / Hera İfade Derecesi

Bu kullanım hiçbir saygı göndergesinde bulunmaz. Konuşma dilinde en

samimi biçim olarak değerlendirilir. Brown (2011: 25)’da bu derecenin iki kullanımı

olduğu belirtilmektedir. Birincisi, samimi ya da saygılı olmayan form olarak benzer

yaşta/konumda olan kişiler arasında ya da üst konumdaki kişiyle alt konumdaki kişi

arasında asimetrik olarak; ikincisi de genel anlamda okuyucusu belirli olmayan metin

dili olarak kullanıldığı belirtilmektedir.

Bu yapının kullanımına bir iki örnek verilecek olunursa;

(25) 난 집에 간다.
Na-n cib-é ga-nda
VE YE hera
(Ben eve gidiyorum.)

(26) 비(가) 온다!


Bi(ga) o-nda
ÖE hera
(Yağmur yağıyor!)

(27) 예쁘다!
Yeb’ı-da
hera
(Ne kadar güzel!)

Brown (2011: 26)’da -da soneki konuşucu tarafından yeni keşfedilmiş ve

dinleyici için kayda değer olduğunu düşündüğü bir bilgi aktarılırken sıklıkla

kullanıldığı belirtilmektedir. Aynı zamanda bu yeni elde edilen bilginin şaşkınlık da

yarattığında ünlem ifade etmesi açısından bu derecenin çok kullanıldığı ve bu

40
kullanımın özellikle sıfatlarla kendini çok gösterdiğine (Korecede sıfatlar fiil

çekimine benzer şekilde çekilir hatta çoğunlukla bunlar “betimsel fiil” olarak

tanımlanmaktadır) dikkat çekilmektedir. Yine bu ifade derecesinin bağlamıyla ilgili

Byon (2010: 2)’da konuşucunun önemli bulduğu bir duruma dinleyicinin dikkatini

çekmek istediği zaman da bu dereceyi kullandığı belirtilmektedir. Hera derecesinin

bu kullanımına bir parantez açacak olursak, bu derecenin kişi kendi kendisiyle

konuşurken de çok sık başvurduğu bir biçim olmakla beraber konuşucunun yanında

çok samimi de olsa yaşça büyük birisi olduğunda kullanılması çok da hoş

karşılanmamaktadır.

Bu ifade derecesinin ikinci kullanım alanı da yazı dilidir. Yukarıda da

belirtildiği gibi genel okuyucu yani gazete haberleri olsun, dergiler olsun, ders

kitapları, makalelerde cümle bitirme eki olarak bu derece kullanılmaktadır.

4.2.2. 해체 / He İfade Derecesi

Bu derecenin de en düşük ifade derecelerinden olduğu kabul edilmektedir ve

ilerleyen bölümlerde de inceleneceği üzere kullanımı en çok görülen bir iki

dereceden bir tanesidir. Bu kullanıma banmal adı da verilmektedir. Dolayısıyla bu

formun adı bazı kaynaklarda banmalçe (banmal biçimi) olarak da geçmektedir.

Strauss ve Jong (2005: 614)’da belirtildiği üzere saygınlaştırma özelliği olmayan

ifade dereceleri (non-honorific speech styles) çok yakın tanıdıklar arasında ya da

grup-içi üyeler (in-group members) ya da kesin olarak konuşmacıdan daha aşağı

konumda olan muhataplara yönelik olarak kullanılmaktadır.

41
Bağlam örnek verilecek olunursa; öğretmen öğrenciye, amir çalışana, baba

evladına bu formu kullanabilmektedir. Aslında çocuk, anne-babaya bu ifade

derecesini kullanamaz ama artık bu da yavaş yavaş değişmekte ve çocuklar babaya

olmasa bile anneyle banmal kullanarak konuşabilmektedir. Bu kullanımın bağlamına

örnek olarak Byon (2010: 2)’da bu derecenin çocuklar arasında ve yetişkinlerin

çocukluk arkadaşına ya da ilişkileri zaman içinde daha samimi bir düzeye gelen

kişilere karşı kullandıkları belirtilmektedir.

Hatta Lee & Ramsey (2000: 254)’de he ve hera ifade biçimlerinin birlikte tek

bir konuşma seviyesi yani tek bir ifade biçimi oluşturdukları vurgulanmaktadır. Bu

iki ifade biçiminin arasında değişiklik yapmanın kast edilen niyet açısından hiçbir

farklılık yaratmadığını, bu ifade derecesinin çoğu zaman kolaylıkla hera derecesinin

yerine kullanılabileceği ifade edilmektedir. Fakat yine Lee ve Ramsey’de bu

durumun geçerli olamayacağı bağlamlar da açıklanmaktadır ve (28) ve (29)’uncu

örnekler verilmektedir. Bu örneklerde üniversiteye yeni başlayan öğrenciler sınıf

arkadaşlarıyla ilk karşılaşmalarında hera derecesinin kullanımının garip kaçacağı

dolayısıyla he yani banmal derecesinin kullanılması gerektiği açıklanmaktadır.

(28) 고향이 어디니?


Gohyaŋ-i ŏdi-ni
ÖE hera

(29) 고향이 어디야?


Gohyaŋ-i ŏdi-ya
ÖE he

42
(28) ve (29) cümlelerinin ikisi de “nerelisin?” sorusunun karşılığı fakat ilk

örnek hera derecesindeyken ikincisi he derecesinde oluşturulmuş soru cümleleridir.

Genelde olan ise banmal’le başlayıp biraz daha yakın ilişki kurmaya başladıktan

sonra hera derecesine geçiş yapılmasıdır. Bu açıdan bu iki derecenin kullanım

alanları benzerlik göstermekle birlikte farklılaşabilmektedir de. Bununla birlikte bu

iki derecenin sıkça birbirinin yerine kullanıldığı durumlar da olmaktadır ve bu

genelde bir sorun yaşatmamaktadır (Lee&Ramsey, 2000; Brown, 2011).

Bu ifade derecesiyle ilgili küçük bir ekleme yapmak yerinde olacaktır. Lee

(2008: 194) bu derecenin kullanım alanıyla ilgili olarak ani bir şaşırma veya

gerginlik durumunda da kullanılabileceğini belirterek özellikle şu örnekleri

vermektedir:

(30) 불이야!
Bur-(i)ya
he
(Yangın var!)

(31) 도둑이야!
Dodug-(i)ya
he
(Hırsız!)

(32) 아이구 깜짝이야!


Aigu, g’amc’ag-(i)ya
ÜS he
(Ay, ödüm koptu!)

(33) 아이 뜨거워!
Ai, d’ıgŏ-vŏ
ÜS he
(Ay, yandım!)

43
Bu örnekler, bu derecenin hera derecesi gibi ünlem cümlelerinde de sıkça

kullanılabileceğini göstermektedir.

4.2.3. 하게체 / Hagé İfade Derecesi

Bu ifade derecesi genellikle erkekler tarafından kullanılmaktadır. Günümüz

Korecesinde bu derecenin kullanımının azaldığı söylenebilir. Bunun sebebi olarak

Brown (2011: 28) bir önermede bulunmakta ve kullanımın daha çok erkeklere ait

olması sebebiyle bu dereceyi sıklıkla “otorite” ve “resmiyet”le ilişkilendirmektedir.

Bu derecenin çağrıştırdığı maskülinite, resmiyet ve hiyerarşi; modern Kore

toplumunun demokratik doğasıyla uyumsuzluk göstermektedir.

Bu derecenin hangi konuşucu tarafından hangi dinleyiciye yönelik olarak

kullanıldığına bakılacak olunursa, Lee (2008: 225) kimliği konuşucudan daha

aşağıda da olsa belli bir yaşta olduğu için samimi ifade derecelerinin kullanılmasının

uygun kaçmayacağı dinleyiciyle konuşulurken tercih edilen bir ifade derecesi

olduğunu ve bir konuşucunun, arkadaşının evli ve belli bir yaşta olan oğluna, bir

üniversite hocasının lisansüstü öğrencisine ya da asistanı olan öğrencisine,

kayınvalide-kayınpederin damatlarına kullandığını belirtmektedir. Brown (2011: 28)

da benzer şekilde hage derecesinin kullanılması için konuşucunun dinleyiciden kesin

olarak büyük olması gerektiğini belirtmekte ve genelde bir hocanın şu an yetişkin

olan eski bir öğrencisine ya da bir üvey babanın üvey oğluna kullandığını

vurgulamaktadır.

Bu ifade derecesine bazı örnekler verilecek olunursa;

44
(34) 너무 늦었으니 그만 가게.
Nŏmu nıc-ŏs’-(ı)ni gıman ga-gé
GÇE-SA hagé
(Çok geç kaldın, bırak da git)

(35) 비가 많이 네리네.
Bi-ga man-i néri-né
ÖE ZE he
(Çok yağmur yağıyor.)

(36) 자네 말대로 아무래도 비가 오겠네.


Cané malde-ro amuredo bi-ga o-gén-né
E ÖE GLE- he
(Söylediğin gibi sanırım yağmur yağacak.)3

4.2.4. 하오체 / Hao İfade Derecesi

Bu ifade derecesinin de hagé derecesi gibi kullanım sıklığı oldukça düşüktür.

Günlük hayatta çok fazla kullanılmaz.

“Bu derece hagé derecesi gibi yaşça ve mevkice küçük kişilere hitap ederken

kullanılmaktadır. Yani dinleyici konuşmacıdan yaşça ve toplum içerisinde mevkice

aşağıdaysa konuşan bu ifade derecesini kullanır. Fakat hao derecesinde nezaket

hagé derecesine oranla daha fazla, resmiyet de nispeten daha azdır. Erkeğin eşine,

mevkisi yüksek olan birinin kendisine göre daha alt mevkide olan birisine yönelik

konuşmasında, bir iş yerinde iş yeri amirinin memuruna yönelik konuşmasında vb.

ortamlarda kullanılmaktadır” (Türközü, 2009: 60).

3
Örnek cümleler iki farklı kaynaktan alınmıştır. (34) ve (35) Lee (2004: 341)’de bildiri ve emir tipinde
verilmişken (36) Lee (2008:225)’de yalnızca bildiri formunda verilmiştir.

45
Bu ifade derecesinin kullanımının azalmasıyla ilgili olarak Brown da

çalışmasında dikkat çekici bir tespite yer vermiştir. Günlük hayattaki kullanımıyla

ilgili bir fikir vermesi açısından faydalı olacağı düşünülmektedir.

Brown (2011: 28), Noma (1996)’nın değişik yaş gruplarından ve

artyetişimlerden 224 konuşucuyla yapılan ifade derecelerini kullanma araştırmasında

konuşucuların %86.7’sinin bu ifade derecesini hiç kullanmadıklarını ortaya

çıkardığını vurgulamıştır. Brown, buna sebep olarak Sohn Ho-min(1986)’in genç

konuşuculara bu derecenin kullanımının despot ve aşağılayıcı geldiği iddiasını

göstermektedir fakat aynı zamanda her ne kadar bu derecenin kullanımının günlük

Korecede tamamen kaybolduğunu belirtse de internet üzerinde hala yaşadığına

dikkati çekmektedir. Brown bu noktada Lee Jung-bok (2004)’un bir fotoğrafçılık

web sitesindeki duyuru panosuna bırakılan mesajları incelediği çalışmasında bu

derecenin bütün cümle bitirme son eklerinin %35.6’sını kapsadığını ve özellikle de

20’li ve 30’lu yaşlardaki erkekler tarafından yazılan mesajlarda sıklıkla kullanıldığını

tespit ettiğini vurgulamaktadır. Lee (2008: 226)’de bu derece için örnek cümleler

verilmektedir.

(37) 나는 모르오. 아무리 생각하여 보아도 모르겠소.


Na-nın morı-o. Amuri seŋgagha-yŏ bo-ado morı-ged-so
VE hao. Ye Ye GLE-hao
(Ben bilmiyorum. Ne kadar düşünsem de anlayamayacağım.)

(38) 그렇소. 여기가 서울이오.


Gırŏs’-so. Yŏgi-ga sŏur-(i)o
hao. ÖE hao
(Doğru. Burası Seul.)

(39) 어떻소? 정말 비가 오겠소?


Ŏd’ŏs’-so? Cŏŋmal bi-ga o-ged-so
Hao. ÖE GLE-hao
(Nasıl? Gerçekten yağmur yağacak mı?)

46
(40) 어떻게 당신은 그 소식을 모른단 말이오?
Ŏd’ŏ-ké daŋşin-ın gı soşig-ıl morı-ndan mar-(i)o
ZE VE NE DAE hao
(Sen nasıl bu havadisi bilmediğini söylersin?)

4.2.5. 해요체 / Heyo İfade Derecesi

Bu ifade derecesi Kore’de en çok kullanılan ifade derecesidir. Günlük

konuşmada sıkça kullanılan bu derece aslında, saygı ifade etmektedir. Bu ifade

derecesinin hem benzer yaşta kişiler arasında kullanılabilirken hem de yeteri kadar

saygı belirttiği için mevkice ve yaşça üst kişilere karşı da kullanılmasında sakıncası

yoktur.

“Bu ifade derecesi günlük etkileşimde sıkça göze çarpmaktadır. Örneğin bir

mağaza çalışanı müşterisiyle karşılıklı olarak bu yapıyı kullanabilir. Benzer şekilde

yolda yürüyen bir kişi yol sormak için konuştuğu kişiye bu ifade derecesini rahatlıkla

kullanabilir” (Brown, 2011: 28).

(41) 이 구두가 너무 예뻐요.


İ gudu-ga nŏmu yéb’ı-ŏyo
ÖE heyo
(Bu ayakkabılar çok güzel.)

(42) 요즘 터키가 추워졌어요.


Yocım tŏki-ga çub-ŏci-ŏs’-ŏyo
ÖE Ye-GÇE-heyo
(Bugünlerde Türkiye çok soğudu.)

47
(43) 선생님, 언제 오시었어요?
Sŏnseŋ-nim, ŏncé o-şi-ŏs’-ŏyo
SU ESE-GÇE-heyo
(Hocam, ne zaman geldiniz?)

(43)’te görüldüğü üzere heyo derecesini konuşucu öğretmenine kullanmıştır.

Bunda bir sakınca olmadığı daha önce de belirtilmişti fakat burada dikkat edilmesi

gereken bir nokta, bu cümlede olduğu gibi –시 (-şi) ekiyle birlikte kullanıldığında

yaşça ve mevkice arasında oldukça fark olan dinleyicilere karşı daha hoş

karşılanmakta, cümlenin daha saygılı bir hal almakta olduğudur.

Heyo, çokça kullanılan bir derece de olsa dikkat edilmesi gereken nokta bu

kullanımın bazı sınırlamaları olduğudur. Türközü (2009: 64)’nde konuşmacının

kendisinden on – on beş yaş küçük birine karşı ya da bir üniversite öğrencisinin

ilkokul ya da ortaokul öğrencisine yönelik konuşmasında bu dereceyi kullanmasının

uygun olmadığı belirtilmekte; bunun yerine genelde en samimi derece olan ‘he’

derecesinin kullanıldığından bahsedilmektedir. Fakat Brown (2011), heyo

derecesinin samimilik (intimacy) oranı az olduğunda genç yaştaki kişiler için de

kullanılabildiği ifade edilmektedir.

Bu ifade derecesinin çok yakın arkadaşlar arasında da kullanılması uygun

kaçmamaktadır. Böyle bir durumda yeni tanışıldığında heyo derecesinin kullanılması

normaldir fakat aradaki samimiyet arttıkça örneğin üniversite seviyesindeki

arkadaşlar heyo derecesinden he derecesine geçiş yaparlar. O durumda bu ifade

derecesinin kullanımı bazen araya mesafe koyma olarak da algılanabilmektedir.

Bu ifade derecesinin kullanımıyla ilgili olarak her ne kadar büyüklerin

küçüklere kullanımının sınırlı olduğu bilinse de Türközü (2009: 64) eğitim

48
kurumlarında genelde öğretmenin öğrencilere karşı bu dereceyi kullandığını

belirtmektedir. Fakat burada da küçük bir fark olduğunu hatırlatmaktadır. Normalde

bir öğrenciyi tahtaya kaldırırken ya da soru vs. sorarken samimi konuşma derecesini

yani he derecesini kullanabilir ama sınıfın geneline hitap ederken heyo derecesini

kullanma durumu daha yaygındır.

(44) 김 성한, 칠판에 써서 자기 소개를 친구들에게 해.


Gim Sŏŋhan, çilpan-é s’ı-ŏsŏ cagi soge-rıl çingu-dır-égé he
YE EşZ NE Ç-KYE he
(Gim Sŏŋhan, tahtaya çıkıp kendini arkadaşlarına tanıt.)

(45) 이 노래를 누구 잘 부를 수 있어요?


İ nore-rıl nugu cal burı-l su is’-ŏyo
NE Ye heyo
(Bu şarkıyı kim güzel söyleyebilir?)

Türközü bu örneklerinde (2009: 65) açıkça gösterdiği üzere öğretmen

doğrudan öğrencinin kendisiyle konuştuğunda samimi ifade derecesini tercih ederken

sınıfın geneline hitap ettiğinde heyo ifade derecesini kullanmaktadır.

4.2.6. 합쇼체 / Habşo İfade Derecesi

Bu ifade derecesi en saygılı ifade derecesidir. Korecede en çok kullanılan üç

ifade derecesinden biridir denilebilir. Bu ifade derecesinde dinleyici ile konuşucu

arasında üst seviyede bir resmiyet söz konusudur. Saygılı ifade derecesi olarak heyo

derecesinin de oldukça sık kullanıldığı belirtilmiş olsa da bu sonekin de tercih

edildiği çok daha resmi ortamlar bulunmaktadır.

49
Brown (2009: 29) bu ifade derecesinin tercih edilmesindeki nedeni şu şekilde

açıklamaktadır. Bu derece, resmi durumlarda kullanılan başlıca derecedir. Habşo

derecesinin kullanıldığı durumlar olarak televizyon programları (haberler, belgesel,

spor programları), geniş kitlelere yapılan konuşmalar ve diğer kamusal söylemler

örnek verilebilir.

Lee (2008: 229) de bu derecenin dinleyiciyi en saygınlaştıran derece olduğu

ve aile/akraba içinde de en büyüklere karşı ya da iş yerinde gerektiği durumlarda

amir ya da üste de habşo’nun kullanıldığı belirtmektedir.

(46) 할아버지, 저는 내일 병원에 가겠습니다.


Harabŏci, cŏ-nın neil byŏŋvŏn-é ga-géd-sımnida
VE YE GLE-habşo
(Dede, ben yarın hastaneye gideceğim.)

Saygılı kullanım açısından heyo formuyla olan benzerliği vurgulanmıştı. Bu

noktada Brown (2009) bir hatırlatma yapmakta ve habşo derecesinin heyo

derecesiyle zaman zaman birbirlerinin yerine kullanılabildiğini belirtmekte fakat

dikkat edilmesi gereken noktanın habşo derecesinin tercih edilmesi için dinleyicinin

mutlak surette konuşucudan konumca üstte olması gerektiği olduğunun altını

çizmekte ve heyo’nun aksine dinleyici ile konuşucunun eşit konumda olması ya da

dinleyicinin konuşucudan aşağı durumda olması durumunda bu derecenin

kullanımının imkansız olduğunu ifade etmektedir. Buna göre aşağıdaki gibi bir

kullanım söz konusu olamamaktadır.

(47) Öğretmen (öğrenciye): *내용을 읽으십시오.


Neyoŋ-ıl ilg-(ı)şibşio
NE habşo
(Metni okuyunuz.)

50
Bu derecenin kullanıldığı alanlarla ilgili olarak Lee (2004: 339), aralarında

belli bir mesafe olan 40 yaş üstü kişilerle asker ya da polis gibi grup içi hiyerarşik bir

düzeni barındıran toplulukların önde geldiğini ve bununla beraber genel bir dinleyici

kitlesine hitap eden konuşmalarda ya da televizyon, radyo haber bültenlerinde

kullanıldığını belirtmektedir. Lee (2008: 230) bu duruma örnek olarak (48) ve

(49)’daki cümleleri vermektedir:

(48) 일곱 시 뉴스를 시작하겠습니다.


İlgob şi nyusı-rıl şicagha-géd-sımnida
NE GLE-habşo
(Yedi haberleri başlıyor)

(49) *일곱 시 뉴스를 시작하겠어요.


İlgob şi nyusı-rıl şicagha-gés’ŏyo
NE GLE-heyo
(Yedi haberleri başlıyor)

(48) ve (49) örneklerinin ikisini de bir haber bülteni sunucusunun haber

bültenini açış cümlesi olarak vermektedir ve (49) cümlenin bu durumda uygun

kaçmayacağını belirtmektedir.

Heyo ve habşo derecelerinin kullanımıyla ilgili ayrım noktası, habşo

derecesinin resmi bağlamlar için uygun olduğu, heyo derecesinin de habşo gibi saygı

ifade etmesine rağmen resmi olmayan durumlarda kullanıldığıdır. Bir sınıflamaya

gidildiğinde de bu ayrıma göre habşo resmi ve saygılı, heyo ise resmi olmayan ve

saygılı olarak kategorilendirilebilir. Bu derecenin kullanımında içinde bulunulan

bağlama dikkat etmek gerekmektedir.

51
4.3. HİTAP BİÇİMLERİNE GENEL BİR BAKIŞ

Korecede hitap sistemine geçmeden önce konuya geniş bir açıdan bakmak ve

başka dillerden örnekler vermek yerinde olacaktır. Bu konuda yapılmış çok sayıda

çalışma vardır. Çünkü hitap sistemi dile toplumsal bir yönden bakmamızı

sağlamaktadır ve bu açıdan düşünüldüğünde de oldukça önemlidir.

Başkalarına, unvanla mı (title), ilk adla mı, soyadla mı, bir rumuzla mı ya da

bütün bunların bir bileşimiyle mi seslenildiği kültürden kültüre farklılık

göstermektedir. Günlük yaşantıda konuşulurken üzerine hiç düşünülmeyen dilin bu

kısmı dilsel ve kültürel açıdan bakıldığında bunun gibi birçok ayrıntıyı

barındırmaktadır aslında.

Konuya başlarken seslenme sözcüğünün tanımını yapmak yerinde olacaktır.

“Seslenme sözcükleri (terms of address / forms of address), konuşmacının sohbetin

muhatabıyla konuşurken o kişiden bahsetmek için kullandığı sözcük (words), cümle

(phrases) ya da ifade (expressions) lerdir. Hitap sözcükleri her topluma göre

değişiklik göstermektedir fakat genellikle 2. şahıs zamirleri (2nd person pronouns) ve

akrabalık terimleri (kinship terms) evrenseldir ve birçok dilde görülebilmektedir”

(Wang, 2005: 17). Birçok dilde bulunmakla beraber bu sözcüklerin kullanımı da

içinde kültürel kırıntılar barındırmaktadır. Dolayısıyla bunların kullanımları ve

bağlamları kültürden kültüre farklılık göstermektedir.

Seslenme sözcüklerinin dilsel işlevlerinin yanında kültürel işlevlerinin de

bulunduğu konuyla ilgili yapılmış birçok çalışmada da belirtilmiştir. Türközü

(2003: 13), hitapların, konuşucu ve dinleyicinin toplumsal ilişkisini yansıtan dilsel

ekipmanlardan biri olduğunu belirtmektedir. “Bir dilin hitap sisteminin o dil

52
grubunun toplum düzenini anlamada büyük yardımı dokunur. Her dilde, dinleyenin

sosyal statüsüne göre, çok çeşitli ve farklı ifadelerin kullanılmasını gerektiren

kurallar vardır” (Türközü, 2009: 87). Bu durum kişilerin birbirleriyle olan ilişkileri

hakkında ipucu verirken seslenilen hatta seslenen kişinin bir toplulukta ya da

toplumdaki konumu hakkında bilgi verdiği de bir gerçektir. “Bir kişinin başkasına

kullandığı hitap sözcüklerinden o kişilerin birbirlerini yalnızca tanıdıklarını mı,

birbirlerine yakın kişiler mi olduklarını, aynı işyerinde çalışan kimseler mi

olduğunu ya da aralarında ast-üst ilişkisi mi olduğunu çıkarabiliriz” (Kim, 2005:

245).

Yukarıda seslenme sözcüklerinin kültürel işlevlerinin bulunduğunu belirten

görüşlere yer verilmiştir. Kültürel işlevle tam olarak vurgulanan konu aslında hitap

sözcüklerinin insan ilişkilerinde hissettirdikleri de denilebilir. Hangi konuşmacı

hangi dinleyiciye hangi hitap sözcüğünü kullandığında içinde bulunduğu toplumda

yadırganmaz ya da olumsuz bir tepkiyle karşılaşmaz kaygısı sosyal yaşam rutininde

kişiler farkında olmasa da önemli bir yer tutmaktadır. Bu yüzden bu konu dilsel

çalışmalarda da kültürel çalışmalarda da araştırılagelmiş bir konudur.

Birçok dilde seslenme biçimleri çeşitlidir. Konuşucunun ve dinleyicinin

yaşına, cinsiyetine, toplumsal konumuna ve daha birçok etkene göre hangi

seslenme adılının ya da biçiminin kullanılacağı değişmektedir. Selçuk (2005: 10) da

farklı toplumlarda benzer veya aynı hitap şekilleri görülebildiği gibi, bir toplumda

sık kullanılan, son derece doğal karşılanan bir hitap şekli, başka toplumlarda

bilinmediği için yadırganabilmekte, hatta kabul edilemez olarak

değerlendirilebildiğine dikkati çekmektedir.

53
Hitap sistemi bize dilin konuşulduğu toplumla ilgili önemli kültürel ipuçları

vermektedir. Bu meseleyle ilgili olarak Wardhaugh (2010: 281)’da güzel bir örnek

verilmektedir. “Mesela Güney Sudan’da yaşayan Nuerlerin bizim alışık

olduğumuzdan çok farklı adlandırma sistemleri vardır. Her Nuer’in, anne babası

tarafından doğumdan hemen sonra verilen kendine ait bir doğum adı vardır. Bu

kişisel ad kuşaktan kuşağa aktarılabilir özellikle de erkek çocuklara. Bir erkek

çocuk ‘ [kişisel ad]ın oğlu’ şeklinde çağrılabilir. Bazen çocuğa anne tarafından bir

akrabası ikinci bir kişisel ad koyabilir. Sonuç olarak çocuğun anne ve baba tarafı

akrabaları çocuğa iki farklı adla seslenebilir.” Bu örnekteki gibi seslenme tek bir

kültür içinde bile birden fazla biçim alabilmektedir.

Murata (2004: 20)’da Moeran (1989)’ın, Japoncayı modern popüler kültür

içinde dil aracılığıyla incelediği çalışmasında şunu belirttiği ifade edilmektedir:

“Japoncada uzmanlaşan herkesin bileceği gibi iletişimin en zor yanlarından biri,

birine seslenirken ya da birinden bahsederken hangi eylemin ya da eylem biçiminin

kullanılacağına karar vermektir”. Bazı dillerde hitap biçimleriyle beraber

seslenilecek kişiyi yüceltmek için o dilin başka saygınlaştırma mekanizmaları da

harekete geçirilmektedir.

Wardhaugh (2010: 281-283)’da Brown ve Ford (1961)’un adlandırma üzerine

yaptıkları çalışmaya dikkat çekilmektedir. Onlar unvan, soyad ve ilk adın

kullanımının güçte bir eşitsizlik (inequality) durumu yarattığını, karşılıklı unvan,

soyad, ilk ad kullanımının eşitsizlik ve yabancılık (unfamiliarity), karşılıklı ilk ad

kullanımının ise eşitlik (equality) ve samimiyet (familiarity) ifade ettiğini

belirtmektedirler. İngilizcede örneğin, birinin ilk adını bilmek ve kullanmak

yakınlık derecesinin iyi bir göstergesidir; en azından bir istek göstermektedir.

54
Bunun yanında hitap biçimlerinin asimetrik kullanımı bir güç farkının açık

göstergesidir.

Wardhaugh (2010)’ın bu açıklaması göz önüne alındığında başka dillerde

olduğu gibi Türkçenin de hitap konusunda benzer bir durumun sergilediği

bilinmektedir. Örneğin bir okulda bir öğretmen öğrenciye adıyla seslenirken

öğrenci öğretmene unvanıyla seslenmek zorundadır. Ya da benzer şekilde bir

işyerinde çalışanlar arasındaki ilişkiye göre uygun hitap biçimleri benimsenir. Bir

müdür çalışanına yalnızca adıyla seslenebilirken tam tersi durum söz konusu

olamaz. Bu hitapların asimetrik kullanımına örnek teşkil edebilir. Wardhaugh

(2010)’un sözünü ettiği güç farkı hitap kullanımında kendini bu şekilde hitap

seçiminde göstermektedir.

Lee (2008: 383), İngilizce ve Korecedeki “sen” hitabını karşılaştırdığı

çalışmasında Amerika’da dinleyicinin konuşucudan 7-8 yaş büyük bile olsa ya da

konuşucunun öğretmeni de olsa birkaç saatlik bir görüşmenin ardından ilk ad

kullanımına geçilebildiğini fakat böyle bir şeyin Kore’de düşünülemeyeceğini

vurgulamaktadır. Çünkü Korelilerin kendilerinden 5-6 yaş büyük birine ya da

öğretmenine ilk adıyla seslenemeyeceğini ayrıca o kişiye asla samimi tip adıl olan

ve “sen” anlamındaki no’yu hitap olarak kullanamayacağını belirtmektedir.

“Kısacası hitap konuşucuyla dinleyici ya da bahsedilen kişi arasındaki ilişkiyi

gösterdiği için ilişkileri daha güçlendirebilir de yerle bir edebilir de. Bununla

beraber bir dilin hitap sistemi o dilin kullanıldığı toplumun yapısal özelliklerini de

yansıtmaktadır” (Go, 2005: 5). Bu bakış açısına göre, bir dilde var olan hitap

biçimlerinin varlığı o toplumun kültürü hakkında, insan ilişkilerinin hangi

55
boyutlarda gerçekleştiği ve bireyler arasındaki ilişkilere yüklenen anlamlarla ilgili

olarak da ipuçları verebilmektedir.

4.4. KORECEDE HİTAP BİÇİMLERİ

Hitap sözcüklerinin konuşmanın tarafları arasındaki ilişkiyi göstermekle

beraber toplumun kültürü ile de ilgili olduğu bilinen bir gerçektir. Seslenme

sözcükleri konuşucunun ve dinleyicinin bir toplum ya da topluluk içindeki

konumunu, yaşını, mesleğini baz alarak belirlenmektedir. Türközü (2009: 87) de

hitapların konuşan ile dinleyenin toplumsal ilişkisini ortaya koyan dil unsurlarından

biri olduğunu ve Kore dilinin hitap sisteminin Kore kültürünü ve Kore toplumunu

anlamamızda yardımcı olduğunu belirtmektedir.

Uygun hitap biçimini belirleyen değişkenlerden biri de yaştır. Türközü (2009)

de Kore toplumunda her ne kadar samimi olsa da yaş farkı söz konusu olduğunda

yaşça küçük olan kişinin kendinden büyük birisine ismiyle hitap edemeyeceğini

vurgulamaktadır. Bu durum Türkçede de benzerlik göstermektedir fakat Kore

toplumunda bu durum daha keskindir ve aile, akraba, okul ortamında kişiler yaşıt

değillerse aralarında bir güç farkı oluşur ve asimetrik hitap kullanımı gerçekleşir.

Hwang (1991: 117) da Korecedeki hitap seçiminde geçerli olan bir başka

değişkene gönderme yaparak Kore kültürünün unvan ve aile adı odaklı bir kültür

olduğunu ifade etmektedir. O’na göre ‘doktor’, ‘profesör’ gibi unvanlar soyadıyla ya

da soyadsız kullanılmaktadır. ‘Mr.’, ‘Mrs.’ ve ‘Miss’ gibi İngilizce’den Korece’ye

geçen bazı sözcükler de hiç unvanın olmadığı durumlarda kullanılmaktadır. Bununla

birlikte ilk adların kullanımı çok sınırlıdır. Yalnızca akran çocuk/genç grupları içinde

56
ya da yaşça büyük kimse tarafından kendisinden küçük ya da çocuk bir aile bireyini

çağırırken kullanılmaktadır.

Hitap seçiminde birden fazla unsurun etkili olduğu bilinmektedir. Türközü

(2009: 33) bu konuyla ilgili olarak şu ayrıntıyı paylaşmaktadır: “Akrabalar

arasındaki kuşak farkı da bir diğer önemli bir etkendir. Akrabalık derecesi yaş

unsurunu da aşmıştır. Bu dereceye göre, eğer dinleyen kişi üst derece akrabaysa

kendisinden her ne kadar yaşça küçük olsa bile –eğer bu kişi çocuk değil ise- onunla

samimi bir dilde konuşamaz. Üst derece olan akrabaya direk ismiyle seslenmek

mümkün olmadığından akrabalık adıyla seslenmek gerekmektedir.”

Şimdi artık Korecedeki hitap biçimleri ayrıntılı olarak incelenecek olunursa,

bu çalışmada Park (2005)’ın Korecenin hitap şekillerini sınıflamasından faydalanıldı.

Park, Korecede kullanılan hitap biçimlerini isim hitap, unvan hitap, akrabalık hitap,

zamir hitap, genel hitap ve diğer hitap şekilleri olarak sınıflamıştır. Bu sınıflamaları

başlıklar halinde inceleyerek hem örnekler verilecek hem de hangi bağlamlarda

kullanıldıkları açıklanmaya çalışılacak.

4.4.1. İsim Hitap Şekli

Korecede isim hitabının kullanımı birden fazla hal almaktadır. Genellikle bir

kimseye yalnızca ismiyle seslenilme durumu bulunmamaktadır. Park (2005: 76) isim

hitabıyla ilgili olarak bazı koşullar bulunduğunu ifade etmektedir. Bu koşullardan bir

tanesinin ada bir seslenme takısının (“-아/-야 (-a/ya)” ya da “이 (i)”) eklemek ya da

“-씨 (ş’i)” ya da “-군/양 (-gun/-yaŋ)” sözcüklerini ekleyerek konuşucu ve

57
dinleyicinin ast-üst ilişkisini ya da yakınlık derecesini ifade etmek olduğunun altını

çizmektedir. Aşağıdaki tabloda Brown, bu kullanımlara örnek vermektedir.

Tablo 6: Korecedeki isim hitap şekilleri (Brown, 2008)


KORECEDEKİ İSİM HİTAP ŞEKİLLERİ
-아 (-a) -이 (-i) - 씨(-ş’i) -군/-양(- 미스터/미 [sadece isim
kullanımı]
gun / -yaŋ) 스(Mr. /
Ms.)
Soyad-ad - 김용집이 김용집씨 김용집군 - 김용집
(Gim (Gim (Gim (Gim
Yoŋcib-i) Yoŋcib- Yoŋcib- Yoŋcib)
ş’i) gun)
Ad 용집아 용집이 용집씨 용집군 - 용집
(Yoŋcib- (Yoŋcib- (Yoŋcib- (Yoŋcib- (Yoŋcib)
a) i) ş’i) gun)
Soyad - - 김씨 김군 미스터 -
(Gim-ş’i) (Gim- 김 (Mr.
gun)
Gim)

Bu tabloda görüldüğü gibi Korecede soyad-ad ve yalnızca soyada -아/-야 (-

a/-ya) ya da –이 (-i) / Ø eklenemez. Tek başına soyad kullanımı da geçerli değildir.

–아 (-a) takısı yalnızca samimi kişiler ya da yaşça ve statüce büyük kişinin

kendinden küçük kişiye seslenirken kullanabileceği bir takıdır. Park (2005: 78)’ta

isim hitap biçimleri arasında bu hitap şeklinin samimiyeti en fazla gösteren hitap

şekli olduğu belirtilmektedir.

- 씨(-ş’i) takısı soyad- ad, ad ve soyada eklenebilmektedir. Türközü (2009:

92)’nde belirtildiği üzere Türkçeye hanım ya da bey olarak çevrilebilmektedir. Bu

takı hem kadınlara hem erkeklere seslenirken kullanılabilmektedir. Bu ek unvanlara

58
kesinlikle eklenemez yalnızca kişisel adlarla birlikte kullanılabilir. Brown (2011:

40)’da bu takının her ne kadar bir dereceye kadar mesafe ifade etse de ve çok yakın

kişiler arasında kullanılmıyor olsa da saygılı kullanım olarak görmenin biraz zor

olduğu belirtilmektedir. Bu da muhtemelen ekin yalnızca kişisel adlara

eklenebilmesindendir. Kişisel adın tek başına kullanımı, Korecede konum ya da

yaşça üstte olan kişilere imkansızdır.

-군/양 (-gun/-yaŋ) hitap eklerinin kullanımında dinleyicinin erkek ya da

kadın olması bir kriterdir. 양 (-yaŋ) kadınlar için kullanılırken –군(-gun) ise

erkeklere kullanılır. Türközü (2009: 92)’nde belirtildiği üzere bu kullanımda yaş

sınırlaması vardır. Bu hitap ekleri genelde üniversite çağlarındaki dinleyiciler için

kullanılmaktadır. Bu takı genelde asimetrik olarak kullanılır ve statü olarak daha

aşağıdaki dinleyiciler için kullanılmaktadır (Park, 2005: 78).

“미스터/미스 (Mister / Miss) İngilizce’den ödünç alınan sözcükler olarak

미스터 김/ 미스 김 (Mister Kim/Miss Kim) gibi yalnızca soyada eklenerek

kullanılmaktadır” (Park, 2005: 78). Fakat bu kullanımın da özel bir bağlamı vardır.

Türközü (2009: 92) bu bağlamın genelde iş ortamı olduğunu belirterek iş ortamında

bayanlara miss + soyad şeklinde seslenilebildiğinin de vurgusunu yapmaktadır.

Korecede Türkçenin tersine ismin tek başına kullanıldığı durumlar çok

yaygın değildir. Park (2005: 78), ad ya da soyad – ad şeklinde kullanılabildiğinden

aynı şekilde tersinin yani “soyad- ad” kullanımının nadir olmadığından ve evrensel

olduğunun altını çizmektedir. Park, yalnızca “isim” kullanımının genelde çocukları

azarlarken kullanıldığını da belirtmektedir.

59
4.4.2. Unvan Hitap Şekli

Korecedeki unvanlar (title) da kullanımına özellikle dikkat edilmesi gereken

önemli bir konudur. Kore’nin sosyal yaşamında sıkça kullanıldıklarından insan

ilişkilerini yansıtmaları bakımından oldukça önemli bir konumda bulunurlar. Sadece

toplumsal yaşamda değil iş hayatında konum belirttiğinden unvanlar kullanılmaması

düşünülemeyen öğelerdendirler.

Korecede unvanların kullanımıyla ilgili özel bir durum vardır. Bu da

genellikle tek başlarına kullanılamamalarıdır. Bu durumla ilgili Türközü (2009: 94)

şunu belirtmektedir: “Korecede unvan hitap şeklinde unvan tek başına

kullanıldığında saygı eki ‘-님 (-nim)’ unvana eklenerek muhatabı yüceltme hitabı

oluşturulur. Yani ‘교수 (gyosu)’ (hoca, profesör) gibi bir unvan tek başına

kullanılamaz. Unvanın sonuna eklenen –nim saygı eki Korecede çok geniş bir

kullanım alanına sahiptir. Yani bu ekin işlevi normal hitap seklini saygılı hale

getirmektir.”

Park (2005: 79) da –nim saygı ekinin önemine vurgu yapmaktadır. O’na göre

unvan- nim yapısı dinleyiciyi yücelten hitap şekli olarak konum olarak üst ya da

yaşça büyük kişilere kullanılmaktadır. Bu noktada bir parantez açarak aynı

seviyedeki kişiler arasında kullanıldığında da karşı tarafı yüceltme amacı güttüğüne

ve tersine alt statüdeki birine kullanıldığında da yine konuşucunun dinleyiciyi

yüceltme amacı taşıdığını dikkati çekmektedir. Bu ek yalnızca unvana gelmez,

akrabalık terimlerine de eklenir ve kullanımı daha saygılı kılar. Brown (2011: 40),

60
unvanla birlikte kullanımında –nim’in eklenmesi ya da atılmasının dinleyicinin

konuşucuya göre üst ya da alt konumda olduğunu belirlediğini ifade etmektedir.

Park (2005: 79)’a göre şu şekilde bir genelleme yapmak mümkün olmaktadır:

Tablo 7: -Nim ekinin kullanımı


Unvan – 님 (nim) 교수님 (gyosunim), 부장님 (bucaŋnim)4

Soyad – (ad) unvan (-님/nim) 김용집 부장님 (Gim Yoŋcib Bucaŋnim)

김용집 부장 (Gim Yoŋcib Bucaŋ),

김부장 (Gim Bucaŋ)

Görüldüğü gibi –nim saygı eki hem unvana gelebilmekte hem de kişisel adla

birlikte kullanılabilmektedir. Türközü (2009: 94)’nde verilen bazı örneklere göz

atmak yerinde olacaktır.

(50) 교수님 [Gyosu-nim] Sayın Profesör


SU

(51) 판사님 [Pansa-nim] Sayın hakim


SU

(52) 회장님 [Höcaŋ-nim] Sayın başkan(ım)


SU

(53) 의사 선생님 [Iysa sŏnseŋ-nim] Doktor hanım/bey


SU

(54) 시장님 (Şicaŋ-nim] Sayın (belediye) başkan(ım)


SU

(55) 변호사 선생님 (Byŏnhosa sŏnseŋ-nim] Avukat hanim/bey


SU

4
Gyosu: hocam, bucaŋ: müdür anlamına gelmektedir.

61
(56) 선생님 (Sŏnseŋ-nim] Hocam / Sayın hocam
SU

Ayrıca genel anlamda Korecede isimler unvan ile birlikte bir hitap

oluşturamaz. Örneğin ismi Çŏlsu olan bir öğretmen Türkçenin aksine ‘Çolsu hocam’

şeklinde çağrılamaz. Soyisim ya da soyisim-isim, unvanla bir araya geldiğinde hitap

oluşturabilir. Fakat bu hitap kullanımı da dinleyici ve konuşucu arasındaki ilişkiye

göre belirlenebilir. Bir öğrenci özel bir durum yoksa hocasına soyad ya da

soyisim+isim+-nim şeklinde seslenemez.

Unvan da genel olarak tek başına yani – 님 (-nim) olmadan kullanılamaz.

Park (2005: 79), bu duruma hoca/profesör anlamına gelen 교수 (gyosu) unvanının

arkasına – 님 (nim) eklenmediği sürece tek başına kullanılmamasını örnek olarak

vermektedir. Bunun yanında hemşire anlamına gelen 간호사 (ganhosa) ve başkan /

şef anlamındaki 반장 (bancaŋ) sözcüklerinin istisnai olarak tek başlarına

kullanıldıkları da olmaktadır fakat bunlar bile karşılıklı konuşmada çok fazla tercih

edilmemektedir. Bunun gibi cumhurbaşkanı anlamındaki 대통령 (detoŋnyŏŋ) ve

başbakan anlamına gelen 국무총리 (guŋmuçoŋni) sözcükleri de unvandır fakat tek

başına ya da – 님 (-nim)’le birlikte hitap şekli olarak kullanılmaması da ilginç bir

gerçektir. Türközü (2009: 96)’nde bu kelimelerin yerine ‘ekselansları’ anlamına

gelen ve sadece devlet başkanlarına kullanılan ‘gagha’ hitabının olduğundan söz

62
edilmektedir. Bu hitap bağımsız kullanılır ve – 님 (-nim) almayarak özne eki olan –

께서 (-g’ésŏ)’yla birlikte kullanılır.

(57) 각하께서 작년 겨울에 터키를 방문하시었다.


Gagha-g’esŏ caŋnyŏn gyŏur-é tŏki-rıl baŋmunha-şi-ŏd-da
SÖE YE NE ESE-GÇE-hera
(Ekselansları geçen kış Türkiye’yi ziyaret ettiler.)

Ancak Türközü (2009), günümüzde yaş ve mevkice üst bir kişinin ‘-nim’

ekini ve saygılı cümle yapısını kullanmadan da kendinden altta bulunan dinleyene

hitap edebildiğini ifade ederek örnek olarak bir okul müdürünün okulunda çalışan

genç bir öğretmene ya da bir patronun, emrinde çalışan birim amirine aşağıdaki gibi

hitap edebildiğini göstermektedir.

(58) 박 선생, 주말 잘 보내었어?


Bak sŏnseŋ, cumal cal bone-ŏs’-ŏ
GÇE- he
(Bak Hoca, haftasonun iyi gecti mi?)

(59) 김 과장, 그 물건 주문 하였지?


Gim gvacaŋ, gı mulgŏn cumun ha-yŏd-ci?
GÇE-Es
(Amir Gim, o maldan sipariş ettin değil mi?)

“Soyad – unvan-nim” ve “soyad- ad- nim” kullanımında dikkat çeken bir

nokta Park (2005: 79)’ta şu şekilde açıklanmaktadır: 김 부장님 (Gim Bucaŋnim) ya

da 김용집 부장님 (Gim Yoŋcib Bucaŋnim) gibi hitap şekli genelde aynı unvana

sahip birden fazla kişi olduğunda karışıklığı önlemek amacıyla kullanılmaktadır. Bu

63
kullanım şekilleri konum olarak üst ya da aynı seviyedeki dinleyicileri yüceltme

özelliğine sahiptir.

4.4.3. Akrabalık Hitap Şekli

Akrabalık hitap şekilleri (kinship terms) birçok dilde çeşitli derecelerde

olmak üzere bulunmaktadır. Miktarları dilden dile değişiklik gösteren akrabalık hitap

şekilleri kullanım açısından da değişiklik göstermektedir. Örneğin Türkçede amca,

teyze, dayı gibi akrabalık hitap sözcükleri sokakta yol sormak için birine

seslenildiğinde de kullanılabilir, aile içinde o kişilere seslenirken de kullanılabilir.

Önce akrabalık hitap şeklinin tam olarak ne olduğuna bir göz atmak faydalı

olacaktır. Park (2005: 80)’ta konuşucu ve dinleyici arasındaki akrabalık ilişkisini

ifade eden akrabalık sözcüklerinin hitap olarak kullanıldığı tür ve konuşucuyla

dinleyici arasında bir başkası daha olduğunda ve o kişiyle dinleyici arasındaki

akrabalık ilişkisini ifade eden akrabalık sözcüklerinin de hitap olarak kullanıldığı “3.

kişiye hitap” şekli bulunmaktadır. Bunlar da kendi içinde alt kollara ayrılmaktadır.

Korecede akrabalık hitap sözcükleri Batı dillerine ve Türkçeye göre çok daha

çeşitli ve ayrıntılıdır. Korece gibi bazı dillerin saygınlaştırma kurallarında olduğu

gibi hitap şekillerinin de neden başka dillere göre fazla olduğu açıklanamamaktadır.

Türközü (2009: 98)’ne göre Kore toplumu ataerkil bir yapıya sahip olduğu

için ‘삼촌 (samçon)’ yani ‘amca’ hitabı olmasının yanı sıra babadan yaşça büyük

64
amcaya ‘büyük baba’ denmektedir. Bunların eşlerine de ‘yenge’ hitabının yanı sıra

‘büyük anne’, ‘küçük anne’ şeklinde hitaplar da kullanılmaktadır.

Park (2005: 80)’ta akraba olan dinleyiciye seslenirken kullanılan hitap

şeklinin en temel ve yaygın hitap şekli olduğu ifade edilmektedir. Bu akrabalık

hitapları temel hitap (아버지-abŏci, baba), temel hitap – nim (아버님-abŏnim, baba)

ve daha samimiyet barındıran hitap sekli (아빠-ab’a, babacım?) olmak üzere üç

tiptedir. Samimi hitap şekli genel olarak küçük konuşucu tarafından babaya

seslenirken kullanılmaktadır. Fakat erkekler kadınlara göre bu samimiyetten daha

erken ayrılmaktadırlar. Yetişkin olduklarında –nim ekinin eklendiği saygılı biçimi

kullanmaya başlamaktadırlar.

Korecede daha önce de belirtildiği üzere yaş hiyerarşisi çok önemli

olduğundan Park (2005)’ta belirtildiği gibi ikizler arasında bile üst-ast ilişkisi vardır.

Dinleyici daha büyük olduğunda akrabalık terimlerinden biri kullanılır. Dinleyici alt

konumda olduğu zaman dinleyici yetişkin olmadan önce genellikle ismiyle hitap

edilir. Yetişkinliğe adım attıktan sonra yine ismiyle hitap edilebilir fakat daha çok

unvanıyla ya da çocuklarının ismine 아범 (abŏm-babası) ya da 어멈 (ŏmŏm-annesi)

eklenerek seslenilir (örn. 철호 어멈 (-아) / Cŏlho ŏmŏm-a). Brown (2008)’da

‘teknonimik5’ olarak bahsedilen hitap şekli işte budur. Ne zamir ne de herhangi bir

unvan ya da akrabalık terimi kullanılamayan durumlarda teknonimik hitap şekline

başvurulur (Brown, 2010: 38).

5
Teknonimik hitap şekilleri ebeveynlerin çocuklarının adıyla çağrılmalarıdır (Brown,
2010: 49).

65
Akrabalık hitap biçimleri, yalnızca akrabalar arasında kullanılmaz. Yukarıda

bahsedilen hiyerarşik yapı arkadaşlar arasında da geçerlidir. Bir takım içinde ya da

okuldaki sınıflar arasında da bu hiyerarşiyi gözlemlemek zor değildir. Bu durumlarda

da birbirlerine seslenmek için Koreliler akrabalık hitap biçimlerini kullanırlar. Park

(2005: 81)’a göre üniversitede tanışan iki erkek öğrencinin zaman içinde

yakınlaşmaları üzerine küçük olan öğrenci büyüğe ‘형 (hyŏŋ)’ yani ‘ağabey’ diye

seslenmektedir. Büyük olan öğrencinin küçüğü ise ismiyle çağırdığı belirtilmektedir.

Park (2005)’ta 3. kişiye hitap şekli ise ikiye ayrılmaktadır: İlk şekli

konuşucunun kendisini 3. kişinin yerine koyması durumunda ortaya çıkar. Konuşucu

o kişiyle kendini özdeşleştirince mesela çocuğu olunca kayınbiraderine amca diye

hitap edebilir, ondan o şekilde bahsedebilir. Ya da konuşucuyla dinleyicinin arasında

herhangi bir akrabalık bağının olmaması durumudur. Bu durumda da örnek olarak

yakın arkadaşın babasına 아버님 (abŏnim, (saygılı) baba) diye hitap

edilebilmektedir. 3. kişiye hitap şeklinde ikinci olarak dinleyicinin en büyük

çocuğunun adının akrabalık hitap şekli olarak kullanılması durumudur. Mesela bir

kişinin yeğeninin karısının çocuğu olduktan sonra çocuğunun adına 어멈 (-아)

(ŏmŏm-a) (anne) eklenerek 철호 어멈(아) Çŏlho ŏmŏm-a şeklinde çağrılabilmektedir.

Aynı şekilde 철호 (Çŏlho) adında bir çocukları olan komşunun babaannesine 철호

할머니 (Çŏlho halmŏni) şeklinde seslenilir. Park (2005)’ta açıklanan bu durum yani

bir kişiye en büyük çocuğunun adıyla seslenilmesi durumu karı-koca arasında da

66
geçerli olabilmekte ve Brown (2008, 2011)’da net bir şekilde sınıflandırıldığı üzere

“teknonimik hitap biçimleri” başlığı altında incelenmektedir (bkz. Tablo 1).

Tablo 8: Korece akrabalık hitapları (Türközü, 2009: 101-102)


HİTAP TÜRKÇESİ
할아버지 harabŏci / 외할아버지 Dede, büyükbaba
veharabŏci
할머니 halmŏni Babaanne

외할머니 vehalmŏni Anneanne

아버지 abŏci Baba

시아버지 şiabŏci / 장인 caŋin Kayınpeder

어머니 ŏmŏni Anne

시어머니 şiŏmŏni/ 장모 caŋmo Kayınvalide

형 hyŏŋ / 오빠 ob’a Ağabey

누나 nuna / 언니ŏnni Abla

남동생 namdoŋseŋ / 여동생 yŏdoŋseŋ Erkek / kız kardeş

삼촌 samçon Amca

외삼촌 vesamçon Dayı

고모 gomo Hala

이모 imo Teyze

고모부 gomobu / 이모부 imobu Enişte

백모 beŋmo / 숙모 suŋmo / 외숙모 Yenge


vesuŋmo
조카 coka / 질녀 cillyŏ Yeğen

사촌 saçon (여yŏ (kız) / 남nam (erkek)) Kuzen

사위 savi Damat

며느리 myŏnıri Gelin

아들 adıl Oğul (erkek evlat)

딸 d’al Kız (kız evlat)

67
처제 çŏcé Baldız

처남 çŏnam Kayınbirader

시누이 şinui / 시동생 şidoŋseŋ Görümce

시아주버니 şiacubŏni Kayın (kadın için)

동서 doŋsŏ (여 yŏ(kadın)/남(erkek)) Elti / bacanak

형수 hyŏŋsu / 제수 césu Yenge

형부hyŏŋbu / 매형 mehyŏŋ / 매부 Enişte


mebu / 자형 cahyŏŋ/ 매제 mecé
사돈 sadon Dünür

Korecedeki akrabalık hitaplarının kullanımında konuşucunun cinsiyeti, evlilik

durumu ve dinleyicinin cinsiyeti, yaşı gibi faktörler etkili olmaktadır (Go, 2005: 11) .

Konuşucunun cinsiyetine göre değişiklik gösteren bazı hitaplar aşağıda

açıklanmaktadır. Tablo 8’deki 시아버지 (şiabŏci) / 장인 (caŋin) (kayınpeder)

hitaplarına bakıldığında ilkinin kadın konuşucu tarafından kocasının babası için

kullanıldığını ikincisinin ise erkek konuşucunun ‘kayınpeder’i olduğunu görmekteyiz.

Aynı şekilde 시어머니(şiŏmŏni) / 장모 (caŋmo) (kayınvalide) akrabalık hitaplarının

ilki kadın konuşucu tarafından kullanılırken ikincisi erkek konuşucu tarafından

kullanılmaktadır. Ağabey anlamına gelen 형 (hyŏŋ) hitabı erkek konuşucu tarafından

kullanılmaktadır fakat 오빠 (ob’a) hitabı yalnızca kadının ağabeyine kullanabileceği

bir hitaptır. Benzer şekilde abla hitap sözcükleri olan 누나 (nuna) ve 언니 (ŏnni)

(abla) de kadının ya da erkeğin, ablalarına seslenmesi durumuna göre değişiklik

68
göstermektedir. Kadın, ablasına seslenirken 언니 (ŏnni)’yi kullanırken erkek kendi

ablasına seslenirken 누나 (nuna) hitap sözcüğünü kullanmaktadır.

Dinleyicinin evlilik durumu ve eşlerinin yaşlarının etkili olduğu hitaplar şu

şekildedir: Türkçe’ye yenge biçiminde çevrilebilen 백모 (beŋmo) / 숙모 (suŋmo) /

외숙모 (vesuŋmo) hitaplarına bakacak olursak ilk hitap, babanın büyük erkek

kardeşinin karısına, ikincisi babanın küçük erkek kardeşinin karısına; üçüncü ise

dayının karısına kullanılır. Görümce anlamındaki 시누이 (şinui) / 시동생 (şidoŋseŋ)

de bu gruba örnek verilebilecek türden hitaplardır. 시누이 (şinui) kocanın küçük kız

kardeşine seslenirken kullanılan hitap iken diğeri ise kocanın küçük erkek kardeşidir.

Yine yenge anlamına gelen 형수 (hyŏŋsu) / 제수 (césu) hitap sözcüklerinin farkı da

ilk hitabın ağabeyin karısına kullanılması ikincisinin de kişinin küçük erkek

kardeşinin karısına kullanılıyor olmasıdır. Enişte hitap sözcüğünde de durum

yukarıdakilerle benzerdir. 형부(hyŏŋbu) / 매형 (mehyŏŋ) ve 자형 (cahyŏŋ) büyük

kız kardeşin yani ablanın kocalarına seslenirken kullanılmaktadır. 매부 (mebu) ve

(매제) mecé hitap sözcükleri ise küçük kız kardeşin kocaları için kullanılmaktadır.

Türközü (2009: 102)’nde Korece akrabalık hitap şekillerinin babasoyu,

annesoyu, evlilikten doğan akrabalık, karı-koca arasındaki hitaplar, kadının eşinin

ailesine kullandığı hitaplar, erkeğin eşinin ailesine kullandığı hitaplar olarak

69
sınıflandırılabildiği vurgulanmaktadır. Aşağıda yine yukarıda bir bütün olarak verilen

hitap sözcükleri Türközü (2009)’nde sınıflandırıldığı gibi babasoyu ve annesoyu

hitaplarına ait tablolar (Tablo 9, Tablo 10) olarak ayrı ayrı verilmiştir.

Tablo 9: Babasoyu akrabalık hitapları


KORECE TÜRKÇE
할아버지 harabŏci Dede, büyükbaba
할머니 halmŏni Babaanne
삼촌 samçon Amca
고모 gomo Hala
고모부 gomobu Enişte
백모 beŋmo / 숙모 suŋmo Yenge
사촌 saçon (여 yŏ (kız) / 남 nam (erkek)) Kuzen

Tablo 10: Annesoyu akrabalık


KORECE TÜRKÇE
외할아버지 veharabŏci Dede, büyükbaba
외할머니 vehalmŏni Anneanne
외삼촌 vesamçon Dayı
이모 imo Teyze
이모부 imobu Enişte
외숙모 vesuŋmo Yenge
외사촌 vesaçon (여 yŏ (kız) / 남 nam (erkek)) Kuzen

Tablo 9’da baba tarafına kullanılan hitaplar sıralanmışken Tablo 10’da

annenin ailesi için yaygın kullanılan hitap sözcükleri verilmiştir. Burada küçük bir

70
parantez açılması gerekmektedir. Anne soyu akrabalık hitaplarında görüldüğü gibi

“teyze” dışında kalan kısmındaki sözcüklerin birçoğunun baba soyu sözcüklerinin

başına “ve” sözcüğü eklenerek oluşturulmuştur. Bu sözcük Çince kökenlidir ve “dış”

anlamına gelmektedir. Türkçeye çevrildiğinde “dış büyükanne/dış büyükbaba”

anlamları çıkmaktadır. Bu durum aslında Kore toplumunda Konfüçyüsçü düşüncenin

ataerkil yapısının dile nasıl yansıdığının bir örneğidir.

4.4.3.1 Karı Koca Arasındaki Hitap Şekilleri

Kadının kocasına, kocanın da karısına seslenirken kullandıkları hitap

türlerinin neler olduğu aşağıdaki tabloda verilmiştir.

Tablo 11: Karı- koca arasındaki hitaplar (Türközü, 2009: 105)


Korece hitap Türkçesi Korece hitap Türkçesi
~아빠 ab’a
~아버지 abŏci Babası ~엄마 ŏmma Annesi
여보 yŏbo Bey 여보 yŏbo Hanım
Kadın -씨ş’i/ -야 ya İsim Koca -씨 –ş’i İsim
kocasına karısına
자기 cagi Kocacım 자기 cagi Karıcım
오빠 ob’a/ 형
hyŏŋ - ~야 ya -
Diğer Diğer

Dikkat gerektiren önemli bir nokta da Kore’de eşler arasında kullanılan

hitapların evliliğin ilk başları, çocuk olduktan sonra, 40-50 yaşlar arasında ve 60 yaş

üstü değişiklik göstermesidir. Evliliğin ilk yıllarında genellikle “여보 (yŏbo) ya da

71
isim+씨 (ş’i)” şeklinde hitap edilir bununla birlikte “여봐요 (yŏbayo)” hitabı da

kullanılmaktadır (Nguyen, 2007: 17).

Çocuk olduktan sonra çiftlerin birbirlerine kullandıkları hitaplar

değişmektedir. Türközü (2009)’nde bu durumda kullanılan hitap türünün ‘çocuğun

adı + ~아빠 ab’a (-babası) / ~엄마 ŏmma (-annesi)’ olduğu belirtilmektedir. Fakat

bir parantez açılarak ~아빠 ab’a hitabının yanı sıra kullanımı çok az da olsa ~아버지

abŏci hitabının da kullanıldığı ama diğer taraftan ~어머니 (~ŏmŏni) hiç

kullanılmadığı ifade edilmektedir. Bunun sebeplerinden birincisi olarak, ‘~엄마

(ŏmma)’ hitabının ~어머니 (~ŏmŏni)’den daha çok samimiyet hissi vermesi ve

ataerkil toplum yapısından dolayı babaya daha fazla saygı gösterilmesi olduğu öne

sürülmektedir. İkinci olarak ise karısına ‘~어머니 (~ŏmŏni)’ diye seslenmenin

‘~엄마 (ŏmma)’ diye seslenmekten daha kibar bir ifade olduğu iddia edilmektedir.

Evliliğin daha sonraki dönemlerinde yani çiftlerin yaşlarının ilerlemiş olduğu

dönemlerde kullanılan seslenme biçimleri de farklılaşmaktadır. “Kadın kocasına

genellikle “여보 (yŏbo)”, “영감 (yŏŋgam)”, “할아버지 (harabŏci)”, “~아빠 (ab’a)”

şeklinde seslenirken erkek karısına “여보 (yŏbo)”, “임자 (imca)”, “~할머니

(halmŏni)”, “~엄마 (ŏmma)” olarak seslenmektedir.” (Nguyen, 2007: 17)

72
Çiftler arasındaki hitap seçiminde cinsiyetlerin de rol oynadığı bilinmektedir.

Türközü (2009: 106), kadının kocasına ismiyle seslenme durumunun oldukça az

olduğunu belirttiği araştırmasında “-야 (-ya)” ekinin erkeğin karısına seslenirken ve

“-씨 (-ş’i)” ekinin kadının kocasına seslenirken kullandığı ekler olduğunu ileri

sürmektedir. Bunun nedenini ise genellikle erkeğin kadından daha büyük olması ve

sosyal sorumluluğunun kadına göre daha çok olduğunun düşünülmesi olarak

açıklamaktadır. Çünkü –ş’i eki bünyesinde –ya ekine göre daha fazla mesafe

barındırmaktadır. Burada da geleneksel Kore toplumunda erkeğin üstünlüğünün hitap

seçimlerinde de kendini gösterdiği görülmektedir.

Bunun yanında kullanılması hoş karşılanmayan akrabalık hitapları vardır. Bu

hitaplar genellikle akraba olmayan kişiler arasında kullanılan hitaplardır. Park (2008:

75-77)’a göre bu tip hitaplar resmi olmayan durumlarda kullanılmaktadır ve dinleyici

tarafından çok da sevilmeyen seslenme biçimleridir. Park, bunlara örnek olarak

아저씨 (acŏş’i), 아줌마 (acumma) ve 아가씨 (agaş’i) vermektedir. Fakat öncelikle

bu hitap biçimlerinin hitap edilen kişinin cinsiyetine göre farklılaştığını belirtmekte

fayda görülmektedir. Acŏş’i sözcüğü erkeklere, acumma ve agaş’i sözcükleri ise

kadınlara yönelik kullanılır. Park (2008)’ta bu hitap biçimlerinin eskiden genellikle

karşı taraf hakkında ön bilgiye sahip olunmadığı durumlarda tercih edildiği fakat

günümüz Kore’sinde bu ifadelerin artık daha olumsuz anlamlarda kullanıldığı iddia

edilmektedir. Örnek olarak (60) ve (61) verilmekte ve dinleyicinin tepkisinin biraz

olumsuz olduğuna dikkat çekilmektedir.

(60) 아줌마, 여기가 어디예요? ----------- 저도 몰라요!

73
Acumma, yŏgi-ga ŏdi-yéyo? ----------- Cŏ-do morı-ayo!
ÖE heyo E heyo
(Acumma, burası neresi?) --------- (Ben ne bileyim!)

(61) 아주머니, 여기가 어디예요? ---------- 저도 잘 모르겠네요.


Acumŏni, yŏgi-ga ŏdi-yéyo?) ------------- Cŏ-do cal morı-gén-néyo
ÖE heyo E GLE-heyo
(Acumŏni, burası neresi?) ------------- (Ben de tam bilemiyorum.)

Park yalnızca ‘아가씨 (agaş’i)’ hitabının günümüzde aile içinde de

kullanılmakta olduğunu ileri sürmektedir. O’na göre genellikle henüz evlenmemiş

kadınlara kullanılan bir hitaptır fakat günümüzde bu durum da biraz değişmiştir ve

kullanımı sınırlanarak daha olumsuz bir anlam içermeye başlamıştır. Bu yüzden bu

hitapların kullanılması gereken durumlarda yerlerini ‘선생님 (sŏnseŋnim - hocam),

사장님 (sacaŋnim - patron), 여기요 (yŏgiyo – bakar mısınız), 저기요 (cŏgiyo –

bakar mısınız)’ gibi başka hitap şekilleri almıştır. Park, abla anlamına gelen ŏnni

sözcüğünün hitap olarak kullanılmasıyla ilgili olarak son zamanlarda kullanım

alanını genişleterek yaşı küçük olan kadın tarafından büyük olana seslenirken de

kullanılır hale geldiğini belirtmektedir. Aslında bu hitap yaş faktörünün dışında

kalarak zaman zaman yaşı bilinmeyen dinleyiciyi de kullanıldığı durumlara

rastlamak mümkündür. Hatta Park (2008: 77) bu noktada bir parantez açarak bu hitap

sözcüğünün her ne kadar yalnızca kadınlar tarafından kullanılan bir hitap şekli olarak

bilinse de kuaför gibi yerlerde erkek çalışan tarafından bile kadın müşterisine

kullanabildiğini ifade etmektedir. Benzer olarak Brown (2011: 40) da lokanta, kuaför

74
ya da bar gibi yerlerde çalışanların müşterilere akrabalık terimleri olan ‘이모 (imo -

teyze)’ ya da ‘삼촌 (samçon-amca)’’u kullanarak hitap ettiklerini vurgulamaktadır.

4.4.4. Zamir Hitap Şekli

“Şahıs zamirleri konuşan, dinleyen, kendisinden söz edilen kişi adlarının

yerini tutan zamirlerdir. Kişi zamiri konuşmacıyı işaret eden 1. şahıs zamiri,

dinleyiciyi gösteren 2. şahıs zamiridir; bunun dışında kişileri ve nesneleri işaret eden

3. şahıs zamirleri vardır” (Türközü, 2009: 110).

Fakat bu tezde özellikle Korecedeki 2. tekil şahıs kullanımı üzerinde

durulacaktır. Bu konuda dilbilimcilerin çeşitli görüşleri vardır.

Byon (2000: 276)’da Sohn (1999)’un toplumda daha üst konumda olan

kişilere yönelik olarak kullanılabilecek 2. kişi zamirinin olmadığını ifade ettiği

belirtilmektedir. Bunun yerine Korecede sŏnseng-nim, sacang-nim ve kwukcang-nim

gibi birçok zamir olmayan formlar kullanılmaktadır.

Korecede 2. şahıs zamiri ile yapılan çok sayıda çalışma ve sınıflama vardır.

Park (2005: 82)’ta da 2. şahıs zamirlerinin birçok tipi olduğu belirtilerek bu konuyla

ilgili yapılan çalışmalar şu şekilde özetlenmektedir: “Hwang (1975)’a göre sadece 너

(nŏ), 자네 (cané), 당신 (daŋşin) zamirleri bu sınıfa girerken 이익섭 (Lee Iksop),

임호빈 (Im Hobin) (1983) 너 (nŏ), 자네 (cané), 당신 (daŋşin) ve 그대 (gıde)’yi de

75
2. tekil şahıs olarak görmektedir. Cho (1982)’da 너 (nŏ), 자네 (cané), 당신 (daŋşin)

ve 그대 (gıde) dışında bir de 자기 (cagi) ve 임자 (imca) 2. tekil şahıs olarak

görülmekte ayrıca 선생님 (sŏnseŋnim)’in de 2. tekil şahıs zamiri grubuna sokulduğu

çalışmalar da vardır.” Fakat Park (2005), bağımsız olarak da anlamlı kelimeler olan

임자 (imca), 댁 (deg), 어른(신) (ŏrın(şin)), 선생님 (sŏnseŋnim)’i dışarıda

bırakarak 너 (nŏ), 자네 (cané), 자기 (cagi), 당신 (daŋşin) ve 그대 (gıde)’yi 2. tekil

şahıs olarak almaktadır.” Bu çalışmada günlük hayatta kullanılıyor olunmalarından

ötürü Park (2005)’ın sınıflaması temel alınmıştır.

Korecede zamir hitap şeklinin en önemli özelliği Park (2005: 82), Koo (2000:

106-107) ve Hwang (1991: 120)’da belirtildiği gibi konumca ve yaşça üst kişilere 2.

şahıs zamir kullanımının yasak olmasıdır. Yukarıda da bahsedildiği üzere “sen”

zamirinin yerine kullanılabilecek başka hitap sözcükleri vardır. Park (62) ve (63)

örnekleri vermektedir:

(62) 할아버지, 너/자네/자기/당신/그대-도 사과를 좋아하세요?


Harabŏci, nŏ/cané/cagi/daŋşin/gıde-do sagva-rıl coaha-séyo
E NE heyo
(Dede, sen de elma sever misin?)

Dinleyicinin üst konumda olduğu böyle bir durumda 2. şahıs zamirinin

kullanılması yerine isim hitabının kullanılması daha uygundur.

(63) 할아버지, 할아버지도 사과를 좋아하세요?


Harabŏci, harabŏci-do sagva-rıl coaha-séyo
E NE heyo

76
(Dede, dede de elma sever misin?)

(63)’te görüldüğü üzere Türkçeden farklı olarak dedeye 2. şahıs zamiri olan

“sen” hitabının kullanılması mümkün değildir.

“Korecede ikinci şahıs zamirinin sınırlanması yalnızca yaşça ya da konumca

küçük dinleyici için geçerli değildir. Dinleyicinin alt konumda olduğu durumlarda

da çok yakın ilişkide değilse bu hitaplardan birinin kullanılması hoş kaçmayabilir.

Mesela bir kişi, profesör olan samimi bir öğrencisine 자네에게 할 말이 있네

(canéégé hal mari inné, sana söyleyecek bir şeyim var) diyebilir ama o kişiyle benzer

yaşlarda olan fakat konuşucunun çok iyi tanımadığı bir profesöre bunu kullanamaz”

(Park 2005: 82).

İkinci şahıs zamirinin kullanılamadığı bir örnek daha verilecek olunursa;

(64) 엄마가 어제 그렇게 말하였어요. 6


Ŏmma-ga ŏcé gırŏ-ké malha-yŏs’-ŏyo
ÖE ZE GÇE-heyo
(Anne (= sen) öyle söyledin.)

Bu örnekte de seslenilen kişi anne olduğu için doğrudan 2. şahıs zamiri

kullanımından kaçınılmıştır.

‘Sen’ zamirinin kullanımları incelendiğinde, Hwang (1991: 119), 너 (nŏ)

zamirinin yaş ya da pozisyon olarak birbirine eşit ve genç kişiler tarafından

kullanıldığını, 당신 (daŋşin) zamirinin daha kibar bir kullanım olduğunu, 자네

(cané)’nin ise büyük erkeklerin küçüklere kullandığı bir zamir olduğunu

6
Hwang, 1991: 120

77
belirtmektedir. O’na göre her ne kadar 당신 (daŋşin), 너 (nŏ) ve 자네 (cané)’den

daha kibar olsa da ve çocuklar arasında asla kullanılmasa da birçok bağlam için de

uygun değildir. Çünkü genellikle bu zamir ya eşler arasında karşılıklı olarak

kullanılır ya da yaşça ya da konumca altta birine karşı asimetrik olarak kullanılır.

자기 (cagi) ise yalnızca sevgililer ya da eşler arasında kullanılır. 그대 (gıde) zamiri

de Türközü (2009: 112)’nde saygılı kullanım formu olarak görülmektedir ama bu

soylu bir kimse olduğunu belirten şiirsel hitabıyla genel durumlarda kullanılmadığı

vurgulanmaktadır. Türközü (2009)’ne göre bu hitap yüksek mertebedeki kişiler için

de kullanılmaz. Bu zamir sevgililer arasında, şarkı, şiir gibi edebi alanlarda kullanılır.

Yine Türközü (2009: 119)’nde verilen bir örneğe göre;

(65) 그대는 어제 선생님을 만나았어?


Gıde-nın ŏcé sŏnseŋ-nim-ıl manna-as’ŏ
VE SU-NE GÇE-he
(Canım dün öğretmenle mi görüştün?)

Bu hitap şekline sanat alanında daha çok rastlanmaktadır.

4.4.5. Genel Hitap Şekilleri

Genel hitap şekilleri Türközü (2009: 122)’nde muhataba nasıl hitap edilmesi

gerektiğinin hiçbir şekilde belirlenemediği durumlarda kullanılan hitap şekilleri

olarak adlandırılmaktadır. Park (2005: 84)’ta ise dinleyici öğretmen olsun olmasın

konuşucuyla arasında bir statü farkı olduğunun gözlendiği durumlarda kullanılan

선생님 (sŏnseŋnim, hocam) gibi ya da yine yaşlı bir dinleyicinin gerçekten babaanne

78
olup olmadığına bakılmaksızın 할머니 (halmŏni, babaanne) diye seslenilmesi gibi

aslında dinleyiciye doğrudan uygun unvan ya da akrabalık terimlerinin kullanılması

değil de genel olarak uygun kaçabileceği düşünülen unvan ya da akrabalık

sözcüklerinden oluşan hitaplar olarak tanımlanmaktadır.

Bu hitap şekillerinin ilk türü olarak Park (2005: 84) unvan hitaplarının

genelleştirerek kullanımını vermektedir. 선생님 (sŏnseŋnim, hocam), 사장님

(sacaŋnim, patron), 사모님 (samonim, bayan 7 ), 학생 (hagseŋ, öğrenci) bu

sınıflandırmaya girmektedir. 선생 (sŏnseŋ) aslında bir eğitim kurumunda çalışan

bir öğretmen için kullanılan hitaptır ama dinleyicinin yalnızca beyaz yakalı çalışan

sınıfına girdiği durumlarda da kullanılmaktadır. Benzer şekilde 사장(sacaŋ) da bir

şirketin en yetkili kişisi için kullanılan bir sözcüktür ama dinleyicinin unvanı

bilinmediğinde bu hitabın kullanıldığı olur. İşte böyle bir kullanım genel hitap

sözcükleri sınıflamasına girmektedir. İkinci olarak, akrabalık hitap sözcüklerinin

genelleştirilerek kullanıldığı durumlar vardır. Bunlara örnek olarak 할아버지

(harabŏci, dede), 할머니 (halmŏni, babaanne), 아저씨 (acŏş’i, amca), 아주머니

(acumŏni, teyze), 언니 (ŏnni, abla)’yi verebiliriz. Mesela 50’li yaşlarda görünen

kadın dükkan sahibine 아주머니 (acumŏni) diye seslenilebilir. Böyle bir durumda

dinleyici, konuşucunun gerçekten akrabası olduğu için değil o yaşlarda görünen bir

7
Bu hitap aslında birinin öğretmeninin ya da konum olarak üst bir kişinin karısı için
kullanılan bir sözcüktür.

79
kadına tipik olarak bu hitabın normal karşılanır olmasındandır. Benzer şekilde 언니

(ŏnni) de karşılıklı ya da tek taraflı olarak daha genç yaşlardaki kadın satış

elemanları, mağaza çalışanları ve müşteri arasında kendine yer bulmaktadır. Hatta

bu hitap şekli son zamanlarda acumoni’den de çok kullanılır olmuştur 8 . Brown

(2011: 40), bu noktada bazı mekanları örnek vererek lokantada, kuaförde, barda

çalışan personelin devamlı müşterilerine seslenirken 이모 (imo, teyze) ya da 삼촌

(samçon, amca) hitabını da kullandığını belirtmektedir. “Aynı şekilde, yaşlı bir

dinleyici, birinin babaannesi ya da dedesi olabilecek konumdaysa konuşucu

dinleyiciden büyük bile olsa o kişiye babaanne ya da dede diye seslenebilir” (Park,

2005: 85). Yaşlı mavi gömlekli çalışanlar acŏşi (amca) ya da acumma (teyze) olarak

çağrılabilmektedir (Brown, 2011: 40). Hong (2008: 33)’a göre örneğin acŏşi bir

kişinin babasının arkadaşına ya da arkadaşının babasına kullanılabilmektedir. Benzer

şekilde acumŏni de bir kişinin arkadaşının karısına ya da annesinin arkadaşına

kullanılabilmektedir. Bunların yanında mesela bir kişinin iş arkadaşının ya da konum

olarak alt kişinin karısına seslenirken kullanıldığı durumlar da vardır.

8
언니 (ŏnni, abla) hitabının müşteri-çalışanlar arasında kendine yer bulmasıyla ilgili olarak
Park (2005: 84) şunu söylemektedir: bu kullanım geçmişte lokanta gibi yerlerde çalışanlara
kullanılan 아가씨 (agaşi, genç bayan) hitabının yerine kullanılmaya başlanmıştır. Bunun
sebebi de günümüzde agaş’i sözcüğünün çağrıştırdığı anlamın farklılaşması, gittikçe olumsuz
bir anlam kazanmasıdır.

80
5. BÖLÜM

ÖRNEKLEM

Korece, konuşurken karşı tarafın konumuna, yaşına göre uygun cümle bitirme

ekinin ya da uygun hitap şeklinin kullanılmasını gerektiren karmaşık bir saygı dili

yapısına sahip bir dildir. Bu yapıyı bilmeden Kore kültürüne uygun olarak

konuşulması neredeyse imkansız olduğundan Koreceyi yabancı dil olarak öğrenen

öğrenicilerde de bu durumun farkındalığını oluşturmak oldukça önemlidir. Bu

çalışma için uygulanan araştırma 9 da Ankara Üniversitesi Kore Dili ve Edebiyatı

öğrencilerinin dilin bu yönünün ne kadar farkında olduklarını ve saygı dilini ne

derecede kullanabildiklerini görmek amacıyla yapılmıştır.

YÖNTEM: Çalışmaya 1. sınıf 11 kişi, 2. sınıf 19 kişi, 3. sınıf 7 kişi ve 4. sınıf 5 kişi

olmak üzere toplam 42 öğrenci katılmıştır. Her sınıfa toplam üç durum verilerek her

duruma uygun olarak birer e-posta yazmaları istenmiştir. Her öğrenci toplam üç

duruma da uygun olarak e-posta yazmıştır. Çalışmada toplam 126 e-posta yazılmıştır.

Durumlar şöyle sıralanabilir:

1. durum: Bölümde ders veren 55-60 yaşlarındaki bir profesöre final ödev tarihini

uzatmasını rica etme

2. durum: Kendileriyle yaşıt bir Koreli sınıf arkadaşından eksik bir ders notu

getirmesini rica etme

3. durum: Kendilerinden yaşça küçük bir Koreli arkadaştan taşınırken eşyalarını

toplamak için yardım rica etme


9
Çalışma Kim J. (2009)’in Descriptive Study of Korean E-Mail Discourse adlı doktora tezinden
uyarlanmıştır. Bahsi geçen tezde bu örneklem, anadili Korece olanlara uygulanmıştır.
Durumlar özellikle yaşça büyük ve konumca üst, yaşıt ve yaşça küçük

muhataplar olacak şekilde tasarlandı. Böylece Kore’nin günlük hayattaki hiyerarşik

yapısı ve bunun dile yansımasını öğrencilerin tam olarak kavrayıp kavrayamadığı ve

saygı ifadeleri ya da mütevazılık bildiren unsurlarını doğru yerde kullanıp

kullanmadıklarının tespit edilmesi amaçlanmıştır. Durumlardaki muhataplar

tamamen hayalidir. E-postalar her durum için öğrencilere ayrı ayrı dağıtılan kağıtlara

yazdırılmıştır.

Fakat öğrencilerin durumlara şartlı yaklaşma ihtimalini ortadan kaldırmak

için bu durumlar öğrencilere ayrı zamanlarda verildi ve öğrencilere çalışmanın saygı

dili ile alakalı olduğu söylenmedi. Öğrencilerin yanıtlarında başta cümle bitirme

soneklerinin kullanımına daha sonra da adlarda ve fiillerde sözcük değiştirimi yapıp

yapmadıklarına ve doğru hitap şeklinin kullanılıp kullanılmadığına bakılmıştır.

Bunların yanında aslında doğrudan saygınlaştırma özelliği bulunmayan fakat

mütevazılık bildirdiği için çözümleme kapsamına alınan birinci ve ikinci şahıs

zamirlerinin kullanımı da incelenmiştir. Metinlerdeki her bir öğenin bir metinde kaç

defa kullanıldığına bakılmaksızın bir defa kullanılmış olarak kabul edildi.

SINIRLILIK: Çalışmaya katılan öğrenciler yalnızca Ankara Üniversitesi Kore Dili

ve Edebiyatı öğrencileridir. 3. ve 4. sınıf öğrencilerinin sayısının az olmasının sebebi

bu sınıflardaki öğrencilerin birçoğunun Kore’de değişim öğrencisi olarak eğitim

görüyor olmasıdır.

82
Bulgular ve Tartışma:

1. Birinci Sınıf Birinci Durum

Tablo 12: 1. sınıf 1. durum


kaç denek
1.sınıf 1. durum (+yaş) (11) %
DİNLEYİCİYE YÖNELİK İFADE DERECELERİ
Heraçé - -
Heçé - -
Hagéçé - -
Haoçé 1 9
Heyoçé 6 55
Habşoçé 10 91
GÖNDERGE SAYGINLAŞTIRMA KURALLARI
-şi eki 1 9
adlarda sözcük değiştirimi 11 100
fiillerde sözcük değiştirimi (özne) - -
eklerde sözcük değiştirimi (özne) - -
fiillerde sözcük değiştirimi (nesne) - -
eklerde sözcük değiştirimi (nesne) - -
HİTAPLAR
unvan tek - -
unvan + nim 4 36
soyad + unvan +nim 7 64
kişisel adlar - -
2. kişi zamirleri - -
1. şahıs zamirleri
cŏ 8 73
na - -

1. sınıf öğrencilerinin cümle bitirme soneki kullanımlarına bakıldığında 1.

durumda yalnızca heyo ve habşo derecesinin kullanıldığı göze çarpmaktadır. 11

deneğin 10’u (% 91) habşo derecesini, 6’sı (% 55) heyo derecesini ve 1’i (% 9)’u

hao derecesini kullanmayı tercih etmiştir. Resmi olmayan ve samimi kategorisine

83
giren hera ve he dereceleri yaşça ve konumca büyük olan muhataba karşı hiç

kullanılmamıştır. Buradan öğrencilerin 1. sınıf da olsa bir hocaya karşı samimi

derece kullanamayacağını bildiğini düşünebiliriz. Diğer dereceleri kullanmamış

olmaları bu dereceleri aslında öğretim ortamında almalarına rağmen uygulamada

sıkıntı yaşadıklarından kaynaklanıyor olabilir. Eylem saygınlaştırıcı eki olan –şi’ye

bakıldığında bunun 11 e-posta içinde 1 denek tarafından (% 9) kullanıldığı göze

çarpmaktadır. Muhatap bir profesör olduğunda bu ekin daha çok kullanılması

beklenirken yalnızca bir denek tarafından kullanılması dikkat çekici bir durumdur.

Adlarda sözcük değiştirimine baktığımızda ise bu kategoriye uygun olduğu

düşünülen üç sözcüğün kullanımı tespit edilmiştir. Bunlar; özür anlamına gelen

çösoŋ, teşekkür anlamına gelen gamsa ve teslim etmek anlamına gelen céçul’dür. Bu

üç kelimenin de 11 deneğin tamamı tarafından (% 100) oranında kullanıldığı

görülmektedir. Fakat özne ya da nesne eklerinde yüceltme hiçbir denek tarafından

kullanılmadığı gibi bir rica mektubu olduğu halde fiillerde de herhangi bir

değiştirime rastlanmamıştır.

Hitaplara gelince unvan + nim formatı 4 denek (% 36) tarafından, soyad +

unvan + nim şeklindeki hitap da 7 denek tarafından (% 64) kullanılmıştır. Unvan +

nim kullanımının –nim ekinin saygı bildiren bir ek olduğunun biliniyor olmasından

değil de sŏnseŋnim ve gyosunim’in Türkçede tam olarak ‘hocam’ hitabı olarak

görülüyor olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Zaten bu birleşik hitap şekli

eğitim kurumlarında Kore’de en tipik ve en yaygın kullanılan hitap şeklidir. Bununla

birlikte Kore’de bir öğrencinin hocaya her ne kadar sonuna –nim de eklese

soyad/adıyla birlikte unvanını kullanarak seslenmesi çok saygı çerçevesinde bir hitap

olarak değerlendirilemez ama deneklerin bu durumun farkında olmadıkları ve soyad

84
+ unvan + nim formatını da benimsedikleri görülmektedir. 1. şahıs zamiri olarak

yalnızca cŏ tercih edilmiştir. Bu zamirin kullanımı % 73 (8 denek)’ü bulmuştur.

Yukarıda da belirtildiği gibi aslında 1. kişi zamiri doğrudan saygı dili sisteminin bir

unsuru olarak kabul edilmese de kişi kendini alçaltarak dolaylı olarak karşı tarafı

yücelttiği için çözümleme dahiline sokulması uygun bulunmuştur. Öğrencilerin bir

diğer seçenek olan ve yalnızca yaşça / konumca eşit ve/veya küçük kişilerle

konuşurken kullanılması uygun bulunan na zamirini tercih etmemiş olmaları dikkat

çekicidir. Bu, onların, bir hocayla konuşurken hangi 1. kişi zamirini kullanmaları

gerektiğini bildikleri şeklinde yorumlanmaktadır.

85
2. Birinci Sınıf İkinci Durum

Tablo 13: 1. sınıf 2. durum


kaç denek
1.sınıf 2. durum (yaşıt) (11) %
DİNLEYİCİYE YÖNELİK İFADE DERECELERİ
Heraçé - -
Heçé 5 45
Hagéçé - -
Haoçé - -
Heyoçé 10 91
Habşoçé 2 18
GÖNDERGE SAYGINLAŞTIRMA KURALLARI
-şi eki - -
adlarda sözcük değiştirimi 2 18
fiillerde sözcük değiştirimi (özne) - -
eklerde sözcük değiştirimi (özne) - -
fiillerde sözcük değiştirimi (nesne) - -
eklerde sözcük değiştirimi (nesne) - -
HİTAPLAR
unvan tek - -
unvan + nim - -
kişisel adlar 3 27
kişisel ad + ş’i 5 45
kişisel ad + -a/ya 1 9
soyad + kişisel ad + ş’i 1 9
soyad + kişisel ad 2 18
2. kişi zamirleri
no 3 27
1. şahıs zamirleri
cŏ 5 45
na 2 18

1. sınıfların 2. duruma yani yaşıt bir sınıf arkadaşlarına yazdıkları e-postalar

incelendiğinde dinleyiciye yönelik ifade derecesi olan cümle bitirme son ekleri

içinde en çok heyo formunun kullanıldığı görülmektedir. Bu form, 11 denekten 10’u

tarafından (% 91) kullanılmıştır. Bu resmi olmayan ama saygı belirten ifade

derecesinin kullanım sıklığının bu kadar yüksek olması onun günlük dilde

konuşmacının yaşıtıyla, küçüğüyle hatta bazı durumlarda kendisinden yaşça

büyüğüyle de konuşurken tercih edilmesinden ve bu sebeple öğrenciler tarafından

86
rahatça kullanılıyor olmasından kaynaklanmaktadır diye düşünülmektedir. Onu

takiben en samimi form olan he derecesi 5 denek (% 45) tarafından tercih edilmiştir.

Bu derece de samimi ve yaşıt arkadaşlar arasında kullanıldığından sıklığının yüksek

çıkması normal karşılanmaktadır. Habşo derecesi ise iki kişi tarafından (% 18)

kullanılmıştır. Bu ifade derecesinin genellikle öğretmen, dede, anneanne gibi

konumca ve yaşça konuşmacıdan üst kişilerle konuşurken kullanıldığının biliniyor

olduğu görülmektedir.

Özne yüceltme ve nesnelerde ifade derecelerinde teşekkür anlamındaki

“gamsa” sözcüğü iki kez gereksiz kullanılmıştır. Fiillerde ve eklerde sözcük

değiştirimine ise rastlanmamıştır. Bu konuda da öğrencilerin sıkıntı yaşamadığı

anlaşılmaktadır.

Hitap olarak ise kişisel ad + ş’i formatı 5 denekle (% 45) en çok kullanılan

hitap şekli olmuştur. Ardından tek başına isim kullanımına 3 deneğin (% 27)

oluşturduğu metinde, kişisel ad + -a/ya ve soyad + kişisel ad + -şi kullanımına ise

birer kere (% 9) rastlanmıştır. Bir diğer hitap şekli olarak soyad+kişisel ad 2 denek

(% 18) tarafından benimsenmiştir. Korecede tek başına isim kullanımı çok nadirken

bu anketlerde % 27 oranında da olsa kullanılmış olması bu öğrencilerin ana

dillerinden etkilenerek Koreceye aktarım yaptıkları şeklinde yorumlanabilir. –a/-ya

eki ise bir kere ile beklenenden az kullanılmıştır. Oysaki isim+-a/-ya kullanımı

oldukça samimi bir kullanımdır ve yaşıt arkadaşlar arasında da sıkça tercih

edilmektedir. İkinci kişi zamirlerinden nŏ ise 3 kişinin (% 27) metinlerinde

görülmüştür. Başka bir ikinci kişi zamiri bulunmamaktadır. Saygılı 2. kişi zamirleri

hiç kullanılmamış olmasına rağmen mütevazılık bildiren 1. şahıs zamirlerinden cŏ,

samimi kullanım olan na’dan daha çok kullanılmıştır. Cŏ zamiri 11 kişiden 5’i

87
tarafından kullanılmışken na 1. şahıs zamiri 1 kere kullanılmıştır. Bu da bize

öğrencilerin zamir kullanımlarında uyuma dikkat etmediklerini göstermektedir.

Oysaki Korece, cümleyi bir bütün olarak alır ve dinleyiciye yönelik samimi ifade

derecesiyle samimi zamir veya hitap kullanımını ya da tam tersine dinleyiciye

yönelik saygılı ifade derecesiyle yine aynı şekilde saygınlaştırıcı zamir ve hitap

kullanımını gerektirir. Fakat burada öğrenciler sen zamirinde samimi kullanımı tercih

ederken ben zamirinde saygılı kullanımı tercih etmişlerdir.

88
3. Birinci Sınıf Üçüncü Durum

Tablo 14: 1. sınıf 3. durum


kaç denek
1.sınıf 3. durum (-yaş) (11) %
DİNLEYİCİYE YÖNELİK İFADE DERECELERİ
Heraçé 1 9
Heçé 7 64
Hagéçé - -
Haoçé - -
Heyoçé 6 55
Habşoçé 1 9
GÖNDERGE SAYGINLAŞTIRMA KURALLARI
-şi eki - -
adlarda sözcük değiştirimi 2 18
fiillerde sözcük değiştirimi (özne) - -
eklerde sözcük değiştirimi (özne) - -
fiillerde sözcük değiştirimi (nesne) - -
eklerde sözcük değiştirimi (nesne) - -
HİTAPLAR
unvan tek - -
unvan + nim - -
kişisel ad (sadece 1. ad) 2 18
kişisel ad + ş’i 1 9
kişisel ad + -a/-ya 5 45
soyad+ad+ş’i 1 9
soyad+ ad 2 18
2. kişi zamirleri
nŏ 1 9
1. şahıs zamirleri
cŏ 6 55
na 5 45

1. sınıf öğrencilerinin 3. durumdaki saygı dili kullanımları incelendiğinde

dinleyiciye yönelik ifade derecesi olan cümle bitirme son ekleri içinde en çok

kullanılan derecenin he derecesi olduğu görülmektedir. Bu form, 7 denek (% 64)

89
tarafından kullanılmıştır. 3. durum yaşça küçük ve samimiyet derecesinin yüksek

olduğu bir muhataba e-posta yazma görevi olduğu için bu derecenin en çok

kullanılıyor olması beklenen bir durumdur. Ardından kullanım sıklığı bakımından

heyo derecesi gelmektedir. Bu derece 6 denekle (% 55) ikinci en çok kullanılan

derece olmuştur. Hera ve en saygılı form olan habşo derecesi ise 1’er kere (% 9)

kullanılmıştır. Hera derecesi ile he derecesinin kullanım sıklığının, ikisinin de

samimiyet ve yaşça küçük muhatapla konuşma durumlarında kullanılması

bakımından birbirine yakın olması beklenirken buradan görülen, öğrencilerin samimi

kullanım olarak he derecesine daha çok hakim olduğudur.

Adlarda, fiillerde ya da eklerde sözcük değiştirimine daha az bir sıklıkta

rastlanmıştır. Yalnızca iki denekte (% 18) teşekkür anlamına gelen gamsa

sözcüğünün kullanıldığı tespit edilmiştir. Zaten samimiyetin yüksek, resmiyetin az

olduğu durumda bu sözcüğün kullanımı uygun değildir. Bu nedenle bu durum

aslında olması gereken durumdur. Fakat öğrencilerin sözcük değiştirimlerini, asıl

yapmaları gereken 1. durumda da çoğunlukla yapmadıkları göz önüne alınırsa

bunları, 3. durumda kullanmamaları gerektiği için mi kullanmadıkları yoksa bu ekin

kullanımını aslında hiç benimsemedikleri için mi kullanmadıkları sorusu akla

gelmektedir.

Hitaplarda ise kişisel ad + -a/-ya kullanımı 5 denekte (% 45) rastlanmıştır.

Muhatap yaşça küçük samimi biri olduğu için bu formatın kullanılması olağandır.

Dinleyiciye yönelik ifade derecesi olan sonekler içinde en çok tercih edilen samimi

he ifade derecesinin kullanımı ile en samimi hitaplardan kişisel ad + -a/-ya kullanım

oranı kendi arasında bir uyum göstermektedir. Biraz daha mesafe belirten kişisel ad +

ş’i formatı 1 denek tarafından (% 9) kullanılmıştır. Muhataba sadece kişisel adla

90
seslenildiği 2 veri (% 18) vardır. Bunun da 2. durum anketindeki gibi bu öğrencilerin

ana dillerinden etkilenerek Koreceye aktarım yaptıkları düşünülebilir fakat bu

kullanım zaten yalnızca iki denek tarafından tercih edilmiş olduğu için genel bir

sorun olduğu düşünülmemektedir. Bir kez de (% 9) soyad + ad + şi formatı

kullanılmıştır. Bu format da Korecede bulunmaktadır fakat daha az yakın olunan

kişiler tarafından kullanıldığı için dinleyici sonek kullanım sıklığıyla çelişmektedir.

Fakat bu kullanımı tercih eden denek dinleyici soneklerinden yalnızca resmi olmayan

ama saygılı form olan heyo derecesini kullandığı için bu da genel bir sorun olarak

değerlendirilmemektedir. Bir kez de (% 9) soyad+ad formatı tercih edilmiştir. Kişi

zamirlerine bakıldığında üçüncü durumda ikinci kişi zamiri olarak sadece samimi

kullanım olan nŏ’nun tercih edildiği görülmektedir. Bu zamir bir denek (% 9)

tarafından kullanılmıştır. Bu duruma uygun olan zamir nŏ olmakla birlikte bunun

sadece bir kez kullanılmış olması diğer deneklerin ikinci şahıs zamir kullanımından

kaçındıkları izlenimini vermektedir. 1. şahıs zamirlerinde ise mütevazılık bildiren

cŏ’nun kullanımına 6 denekte (% 55) rastlanırken samimi durumlara uygun olan na

zamirini kullanan öğrenci sayısı 5’te (% 45) kalmıştır. Muhatap yaşça konuşmacıdan

küçük olduğu için sadece na’nın kullanılması beklenirken cŏ zamirinin daha çok

tercih edilmiş olması dikkat çekicidir. Bir başka dikkat çeken husus ise saygılı birinci

zamir kullanım oranıyla en samimi dinleyici soneki kullanımının oranındaki

çelişkidir. Bir başka deyişle, dinleyene yönelik ifade derecelerinin içinde en samimi

form en çok kullanılırken birinci şahıs zamirlerinde saygılı formun en çok tercih

edilmesi öğrencilerin yine cümle içi uyum konusunda hata yaptıklarını

göstermektedir. Burada sorun teşkil eden bir başka kullanım da, çoğunluğun dışında

kalan sayıda deneğin yazdığı e-postalarda hem mütevazilik bildiren birinci şahıs

91
zamiri cŏ’nun hem de samimiyet bildiren ikinci kişi nŏ zamirinin aynı metinde hatta

bazen aynı cümlede kullanılmış olmasıdır. Çünkü Korecede daha önce de belirtildiği

gibi, cümleler bir bütün olarak oluşturulur ve cümlenin bir kısmında samimi

kullanım, bir kısmında saygılı kullanım gerçekleşemez. Yani öğrencilerin bu iki ayrı

kullanımı aynı muhataba tercih etmeleri bir çelişkidir. Aynı şekilde aynı cümlede ya

da metnin genelinde saygılı heyo derecesiyle samimi birinci ya da ikinci zamir

kullanımı da bir çelişkidir. Üçüncü duruma uygun olarak yazılan e-postaların az bir

kısmında da olsa bu duruma da rastlanılmıştır. Birinci sınıf öğrencileri içinde hao ve

hagé derecesini kullanan öğrenci bulunmamaktadır.

92
4. İkinci Sınıf Birinci Durum

Tablo 15: 2. sınıf 1. durum


kaç denek
2.sınıf 1. durum (+yaş) (19) %
DİNLEYİCİ SAYGINLAŞTIRMA
Heraçé - -
Heçé - -
Hagéçé - -
Haoçé 1 5
Heyoçé 12 63
Habşoçé 18 95
GÖNDERGE SAYGINLAŞTIRMA KURALLARI
-şi eki 2 11
adlarda sözcük değiştirimi 15 79
fiillerde sözcük değiştirimi (özne) - -
eklerde sözcük değiştirimi (özne) 1 5
fiillerde sözcük değiştirimi (nesne) 3 16
eklerde sözcük değiştirimi (nesne) - -
HİTAPLAR
unvan tek - -
unvan + nim 10 52
soyad + unvan + -nim 11 58
kişisel adlar - -
2. kişi zamirleri (daŋşin) 1 5
1. şahıs zamirleri
cŏ 17 89
na 1 5

2. sınıf öğrencilerinin saygı dili sistemi kullanımları incelendiğinde benzer 1.

sınıf denekleriyle sonuçlar görülmektedir. Yukarıda da belirtildiği gibi, 2. sınıf

öğrencileri her duruma uygun on dokuzar e-posta yazmıştır. Başka bir deyişle 19

ikinci sınıf öğrencisi bu çalışmaya katılmıştır. 1. duruma uygun yani bölümlerindeki

bir profesöre yazdıkları e-posta metinlerinde dinleyiciye yönelik ifade derecesi olan

93
cümle bitirme son ekleri içinde en çok habşo derecesini kullandıkları göze

çarpmaktadır. Bu dereceyi 19 denek içinde 18 kişi (% 95) kullanmıştır. Bu derecenin

ardından en çok kullanılan derece heyo (12 denekle % 63), daha sonra da bir kere (%

5) ile hao derecesidir. Görüldüğü gibi en samimi derece olan ve asla bir hocayla

konuşurken kullanılması düşünülemeyecek olan he derecesi, denekler içinde yalnız

bir kişi tarafından tercih edilmiştir. En saygılı ifade derecesinin en çok; en samimi

ifade derecesinin de en az tercih edilmiş olması ikinci sınıf öğrencilerinin bir

profesörle konuşurken hangi dinleyici sonekinin uygun düşeceğini bildiklerini

göstermektedir.

Eylem saygınlaştırma eki olan –şi’nin 19 denek içinde 2 denek (% 11)

tarafından kullanıldığı saptanmıştır. Aslında tam da verilen bu durumda kullanılması

uygun olan bu ekin neredeyse birinci sınıf öğrencilerindeki kadar düşük çıkması

dikkat çekicidir. Öğrencilerin nedense –şi ekini kullanmaktan kaçınmış oldukları

anlaşılmakla beraber birinci sınıfta %9 ve ikinci sınıfta %11’lik kullanımlara

bakıldığında ufak da olsa bu ekin kullanımında bir artış gözlenmektedir. Adlarda

sözcük değiştirimlerine bakıldığında gamsa (teşekkür), çösong (özür) gibi saygınlık

bildiren sözcüklerin 19 metnin 15’inde (% 79), özne yücelten ek değiştiriminin 1

metinde (% 5) ve değiştirimi yapıldıktan sonra cümlenin nesnesini yüceltme işlevini

alan fiillerin ise 3 metinde (% 16) geçtiği görülmüştür. Adlarda sözcük değiştirimi

yapan denek sayısının yüksek olmasının sebebi öğrencilerin bu kategoriyi yalnızca

gamsa (teşekkür), céçul (teslim) ve çösoŋ (özür) sözcükleri için kullanmaları olarak

düşünülebilir. Özne yücelten ekin yalnızca iki kere kullanılmış olmasına bakılarak

birinci sınıf öğrencileriyle benzer şekilde bu ekin kullanımının öğrenciler tarafından

benimsenmediği açık olarak ortaya çıkmaktadır. Cümlenin nesnesini yücelten ekin

94
de hiç tercih edilmemiş olduğu göz önünde bulundurulursa öğrencilerin eklerde

değiştirim yapma konusunda yetersiz kaldıkları ya da bu konuda aslında bilgi

açısından donanımlı olsalar da bunu uygulamaya geçiremedikleri tespitine varmak

yerinde olacaktır.

Hitaplarda ise unvan + nim formatı 10 denek (% 52) ile verilerde en çok yer

alan hitap şekli olmuştur. Soyad + unvan + nim formatı 11 denek tarafından tercih

edilmiştir. Burada da deneklerin –nim ekini kullanmış oldukları görülmektedir. Fakat

1. sınıf denekleriyle olan durumda da belirtildiği üzere –nim ekinin saygı bildiren bir

ek olduğunun biliniyor olmasından değil de sŏnseŋnim ve gyosunim’in Türkçede tam

olarak ‘hocam’ hitabı olarak görülüyor olmasından kaynaklanıyor olabilir. Bu

formatın arkasından en çok kullanılan hitap şeklinin soyad + unvan + nim (11 denek

/ % 58) olması da öğrencilerin hitap olarak hocanın ismini kullanmamaları

gerektiğini büyük ölçüde bilmediklerini göstermektedir. Burada yine ana dillerinin

etkisinde kalarak bir hitap biçimi benimsedikleri düşünülmektedir. Bu anket için

kullanılan hitapların arasında 1 kere (% 5) ikinci kişi zamiri olan daŋşin’e de

rastlanmıştır. Fakat genel olarak denekler ikinci şahıs zamiri kullanmaktan

kaçınmışlardır. Mütevazılık bildiren 1. şahıs zamiri cŏ bu e-postalar içinde 17 denek

(% 89) tarafından kullanılmıştır. Yalnızca samimi muhatapla iletişim kurarken tercih

edilmesi uygun düşünülen 1. şahıs zamiri na ise hiç kullanılmamıştır. Denekler doğru

birinci şahıs zamirini tercih etmişlerdir.

95
5. İkinci Sınıf İkinci Durum

Tablo 16: 2. sınıf 2. durum


kaç denek
2.sınıf 2. durum (yaşıt) (19) %
DİNLEYİCİYE YÖNELİK İFADE DERECELERİ
Heraçé 1 5
Heçé 9 47
Hagéçé -
Haoçé -
Heyoçé 15 79
Habşoçé 4 21
GÖNDERGE SAYGINLAŞTIRMA KURALLARI
- şi eki 1 5
adlarda sözcük değiştirimi 5 26
fiillerde sözcük değiştirimi (özne) - -
eklerde sözcük değiştirimi (özne) - -
fiillerde sözcük değiştirimi (nesne) - -
eklerde sözcük değiştirimi (nesne) - -
HİTAPLAR
unvan tek - -
unvan + nim - -
soyad + unvan + -nim - -
kişisel adlar 5 26
soyad + ad 3 16
kişisel ad + ş’i 1 5
kişisel ad + -a/ya 4 21
soyad+ad+ş’i 4 21
soyad+ş’i 2 11
2. kişi zamirleri
nŏ 5 26
1. şahıs zamirleri
cŏ 5 26
na 7 37

2. sınıf öğrencilerinin kendileriyle yaşıt sınıf arkadaşlarına yazdıkları e-

postalardan elde edilen veriler incelendiğinde en çok kullanılan derecenin heyo

96
olduğu görülmektedir. heyo derecesi 15 metinde (% 79) görülmüş olup bunun

ardından en samimi kullanım olan he derecesi 9 denekte (% 47) görülmüştür. Habşo

derecesi 4 kişi (% 21), hera derecesi 1 kişi (% 5) tarafından kullanılmıştır. Resmiyet

derecesi azaldıkça habşo ifade derecesinden günlük ama saygılı heyo ifade

derecesine geçiş olmaktadır. Bu durum birinci sınıflarda da benzer bir görünüm

sergilemektedir. Fakat deneklerin e-postaları incelendiğinde heyo ile başlayan bir

metnin ilerleyen cümlelerde birden bire he derecesine dönüştüğü sonra yeniden

heyo’ya geçiş yaptığı saptanmıştır. Veriler teker teker incelendiğinde deneklerin

genel olarak muhataba uygun ifade derecesi seçebildikleri ama tek metin içinde farklı

ifade derecelerine de başvurdukları dikkat çekmektedir. Buradan bazı deneklerin yazı

dilinde ifade dereceleri konusunda tutarlılık göstermede başarısız oldukları

söylenebilir.

Eylem saygınlaştırma işlevi olan –şi ekine e-postalarda bir defa (% 5)

rastlanmıştır. Bu ekin bu kadar az çıkmasının muhatabın yaşıt bir sınıf arkadaşı

olması sebebiyle beklenen bir sonuç olduğu düşünülmektedir. Adlarda sözcük

değiştirimi 5 denek (% 26) tarafından kullanılmış olup başka bir özne yüceltme ve

nesnelerde ifade derecesine ise rastlanmamıştır. Adlarda sözcük değiştirimi de 1.

duruma göre yazdıkları metinlerdeki orandan oldukça az çıkmıştır. Muhatap profesör

olduğunda gamsa (teşekkür) ve çösoŋ (özür) gibi sözcüklerin kullanımı oldukça

fazlayken deneklerin kendileriyle yaşıt sınıf arkadaşını muhatap olarak

düşündüklerinde değiştirime gitmemiş olmaları bu sözcüklerin de kullanım

bağlamlarına hakim olduklarını işaret etmektedir.

Hitaplarda ise çok farklı seslenme şekillerinin tercih edildiği görülmektedir.

Metinlerde kişisel adla seslenim 5 denek (% 26) tarafından benimsenirken kişisel ad

97
+ -a/ya ve soyad+ad+-ş’i seslenimi dörder deneğin (% 21) metinlerinde yer

bulmaktadır. Korecede Türkçedeki gibi tek başına kişisel ad kullanımı yaygın

olmadığı için adın tek başına kullanımının yine deneklerin ana dillerinden bir aktarım

olduğu düşünülebilir. Aynı oranda çıkan kişisel ad+ -a/ya hitabı da Kore’de bu

durumda yaygın olarak kullanılan hitap biçimlerinden biridir. Burada dikkat çeken

husus kişisel ad+ -a/ya hitap biçiminin benimsendiği bazı verilerde he derecesi

yerine saygılı ifade derecesi olan heyo’nun tercih edilmiş olmasıdır. İkinci sınıf

öğrencilerinde bu durum genele vurulamayacak olsa da bazı deneklerin dinleyiciye

yönelik uygun ifade derecesi ile uygun hitap şeklini bir araya getiremedikleri tespit

edilmiştir. Bunların ardından en çok kullanılan hitap şekilleri soyad+ad (3 denek / %

16) ve soyad+ş’i formatı (2 denek / % 11) olmuştur. Kişisel ad+-ş’i ise bir kez (% 5)

kullanılmıştır. Hitap olarak kişi zamirlerinin içinde yalnızca samimi kullanım olan nŏ

zamiri benimsenmiştir. Bu zamir 3 denek (% 16) tarafından kullanılmıştır. Verilen

bağlamda bu kişi zamirinin kullanılması doğal karşılanmaktadır fakat bu kişi

zamirini tercih eden bir kısım denekler aynı zamanda dinleyene yönelik saygılı ifade

derecesi olan heyo’yu da kullanmışlardır. Bu bir tutarsızlıktır çünkü cümle ya da

metin içi uyumun sağlanması bakımından heyo ifade derecesinin kullanıldığı

metinlerde yine eşit derecede saygı ifade eden bir ikinci kişi zamirinin kullanılması

beklenirdi. Deneklerin diğer durumlarda gösterdiği cümle/metin içi tutarsızlığı bu

ankette de gösterdikleri tespit edilmiştir. Birinci kişi zamirlerinde ise mütevazı

kullanım olan cŏ zamirinin 5 denek tarafından (% 26), samimi kullanım olan na

zamirinin ise 7 denek (% 37) tarafından kullanıldığı görülmüştür. Burada da dikkati

çeken, deneklerin bir kısmının samimi 1. şahıs zamiriyle saygılı ifade derecesini, bir

kısmının mütevazılık ifade eden birinci şahıs zamiri ile samimi bağlamlarda

98
kullanılan ikinci kişi zamirini bir arada yani bazen aynı cümlede bazen tek metinde

farklı cümlelerde kullanmış olmalarıdır. Kısacası samimi “sen” derken, mütevazı bir

şekilde “ben” demektedirler. Buna rağmen ikinci sınıf deneklerinin saygı dili

açısından cümle içi uyumda genelde başarılı oldukları söylenebilir.

99
6. İkinci Sınıf Üçüncü Durum

Tablo 17: 2. sınıf 3. durum


kaç denek
2.sınıf 3. durum (-yaş) (19) %
DİNLEYİCİYE YÖNELİK İFADE DERECELERİ
Heraçé - -
Heçé 17 89
Hagéçé - -
Haoçé - -
Heyoçé 11 58
Habşoçé 1 5
GÖNDERGE SAYGINLAŞTIRMA KURALLARI
-şi eki - -
adlarda sözcük değiştirimi 1 5
fiillerde sözcük değiştirimi (özne) - -
eklerde sözcük değiştirimi (özne) - -
fiillerde sözcük değiştirimi (nesne) - -
eklerde sözcük değiştirimi (nesne) - -
HİTAPLAR
unvan tek - -
unvan + nim - -
soyad 2 11
soyad + ad 4 21
soyad + -a/ya 1 5
soyad + unvan + -nim - -
kişisel adlar 4 21
soyad + ad - -
kişisel ad + ş’i - -
kişisel ad + -a/ya 11 58
soyad+ad+ş’i - -
soyad+ş’i - -
2. kişi zamirleri
nŏ 5 26
1. şahıs zamirleri
cŏ 3 16
na 12 63

100
2. sınıf öğrencilerinin 3. duruma uygun olarak yazdıkları e-postalarda

dinleyiciye yönelik ifade derecelerinin içinde en çok kullanılan derecenin 17 denekle

(% 89) en samimi derece olan he derecesi olduğu görülmektedir. Diğer en çok

görülen derece ise 11 deneğin (% 58) kullanımıyla heyo, daha sonra ise bir kere (%

5) ile habşo derecesi olmuştur. Diğer derecelere ise hiç rastlanmamıştır. 3. durum

yaşça küçük ve samimiyet derecesinin yüksek olduğu bir muhataba e-posta yazma

görevi olduğu için he ve hera derecesinin en çok kullanılıyor olması beklenen bir

durumdu. Fakat 1. sınıf deneklerinde de görüldüğü üzere öğrenciler büyük oranda

hera derecesini kullanmaktan kaçınmışlar, he derecesini samimi bağlamda hera

derecesine tercih etmişlerdir. Bununla birlikte deneklerin genel olarak ifade

derecelerinde çarpıcı yanlışlar yapmadığı tespit edilmiştir.

Aynı verilerde sözcük değiştirimi teşekkür anlamındaki gamsa kelimesi ile

sadece bir kez (% 5) gerçekleşmiştir. Fiillerde ya da eklerde sözcük değiştirimi bir

kere bile yapılmamıştır. Muhatap yaşça küçük birisi olduğu için denekler

sözcüklerde değiştirim yapma ihtiyacı hissetmemişlerdir. Bu konuda da 2. sınıf

deneklerin hem profesöre yazdıkları e-postalardaki yüksek ad değiştirim oranları göz

önüne alındığında hem de yaşça küçük muhataba yazdıkları e-postalardaki ad ve ek

değiştirimine gitmemiş olmamaları göz önüne alındığında özne yüceltme ve

nesnelerde ifade dereceleri konusunda yanlış yapmadıkları gibi genel bir yargıya

varılabilmektedir.

3. duruma uygun olarak yazılan e-postalarda öğrencilerin kullandığı hitap

şekilleri çeşitlilik göstermektedir. Verilerde kişisel ad + -a/ya hitap şekli 11 denek

(% 58) tarafından tercih edilmiştir. Bu hitap şekli muhatap yaşça küçük kimse olduğu

101
için beklenen bir hitap biçimidir. Soyad + ad hitap şekli 4 denek (% 21) tarafından,

sadece soyad kullanımı 2 denek (% 11) tarafından ve diğer deneklerde görülmeyen

ve kullanımı aslında bulunmayan soyad+ -a/ya hitap şekli 1 kere (% 5) tercih

edilmiştir. Görüldüğü üzere denekler tek bir hitap biçiminde karar kılamamaktadır.

Seslenme şekillerinden 2. şahıs zamirlerinin kullanımına bakıldığında, samimi ikinci

şahıs zamiri nŏ kullanımına 5 deneğin (% 26) oluşturduğu metinlerde rastlanılmıştır.

Samimi ifade derecesinin ön plana çıktığı bu durumda yine samimi ikinci şahıs

zamirinin kullanılması normal karşılanmaktadır. Fakat yukarıda da belirtildiği gibi

deneklerin yazdığı e-posta metinleri teker teker incelendiğinde bazı deneklerin

samimi şahıs zamiriyle saygılı heyo formunu kullandıkları görülmektedir. Buna

karşın birçok denek kişi zamiriyle dinleyene yönelik ifade derecesini doğru

eşleştirmeyi başarabilmiştir. Benzer şekilde samimi hitap şekli olarak kabul

edilebilecek kişisel ad + -a/-ya kullanımıyla yine saygılı ifade derecesinin aynı

metinde hatta aynı cümlede kullanıldığı da göze çarpmaktadır. 1. şahıs zamirlerinden

mütevazılık bildiren cŏ 5 (% 16) denek tarafından, samimi kullanım olan na ise 12

denek (% 63) tarafından kullanılmıştır. Birinci kişi zamirlerinde böyle bir dağılım

beklenen bir durumdur. En samimi ifade derecesinin en çok kullanıldığı bir tabloda

na zamirinin kullanım sıklığının yüksek çıkması çoğu deneğin saygı dili bağlamında

metin/cümle içi tutarlılıkta başarılı olduklarına işaret etmektedir. Görülen o ki 2. sınıf

deneklerinin saygı dili kullanımı genelde doğru bir çizgide akmaktadır fakat birinci

ve ikinci kişi zamirlerinde zaman zaman hem mütevazılık hem de saygı ifade eden

iki zamiri tek metinde ya da cümlede kullanma gibi bir karmaşıklık da yaşanmaktadır.

Dolayısıyla bu verilerden bazı deneklerin zamir-zamir, zamir-dinleyene yönelik ifade

102
dereceleri hatta zamir-hitap konularında doğru eşleştirmeye gidemedikleri

anlaşılmaktadır.

7. Üçüncü Sınıf Birinci Durum

Tablo 18: 3. sınıf 1. durum


kaç denek
3.sınıf 1. durum (+yaş) (7) %
DİNLEYİCİYE YÖNELİK İFADE DERECELERİ
Heraçé - -
Heçé - -
Hagéçé - -
Haoçé - -
Heyoçé 2 29
Habşoçé 7 100
GÖNDERGE SAYGINLAŞTIRMA KURALLARI
-şi eki 4 21
adlarda sözcük değiştirimi 5 71
fiillerde sözcük değiştirimi (özne) - -
eklerde sözcük değiştirimi (özne) - -
fiillerde sözcük değiştirimi (nesne) 1 14
eklerde sözcük değiştirimi (nesne) - -
HİTAPLAR
unvan tek - -
unvan + nim 4 21
soyad + unvan + -nim 4 21
kişisel adlar - -
2. kişi zamirleri - -
1. şahıs zamirleri
cŏ 2 29
na 1 14

3. sınıf öğrencilerinden çalışmadaki katılımcı sayısı 7 kişidir. Bu

öğrencilerden elde edilen verilerin incelemesi yapıldığında 1. duruma uygun olarak

yani bir profesöre yazılan e-postalarda dinleyiciye yönelik ifade dereceleri içinde

103
yalnızca iki derecenin kullanıldığı görülmektedir. Bu veriler içinde en resmi kullanım

olan habşo derecesi 7 denek (% 100) tarafından uygun bulunurken, heyo derecesi 2

denek (% 29) tarafından kullanılmaktadır. Bu oran birinci ve ikinci sınıf

deneklerinkilerle benzerlik taşımaktadır. Yaşça ve konumca büyük olan muhatapla

konuşurken dinleyene yönelik uygun ifade derecesini bulmakta güçlük çekmedikleri

anlaşılmaktadır.

Özne yüceltme ve nesnelerdeki ifade derecelerinin kullanımları

çözümlendiğinde eylem saygınlaştırma işlevi bulunan –şi ekinin 4 denek (% 21)

tarafından kullanıldığı gözlenmektedir. 3. sınıf deneklerin 1. ve 2. sınıf deneklerine

göre –şi ekini daha çok kullandıkları gözlenmiştir. Buradan bu ekin kullanımının

denekler üst sınıfa geçtikçe daha çok yerleşmesinden kaynaklandığı düşünülmektedir.

Sözcük değiştirimlerinden adlarda değiştirim 5 denek (% 71) tarafından yapılmışken,

fiillerde yalnızca 1 denek (% 14) tarafından değiştirim gerçekleştirilmiştir. Adlarda

sözcük değiştirimi burada da “teşekkür” ve “özür”ü kapsamaktadır. Fiillerde yapılan

değiştirim cümlenin nesnesini yani profesörü yüceltmeye yönelik yapılmıştır. Bu

değiştirim yalnızca bir deneğin oluşturduğu metinde bulunmaktadır. Hiçbir öğrenci

eklerde değiştirime gitmemiştir. Oysaki bir profesöre yazılan e-posta metninde özne

ve nesne eklerinin saygınlaştırma ifade eden versiyonlarıyla değiştirilmesi beklenirdi.

Deneklerin özellikle profesör için yönelme ekini kullandıkları fakat bu ekte

profesörü yücelten herhangi bir değiştirime gitmemiş oldukları görülmektedir. 3.

sınıf deneklerin de diğer deneklerde olduğu gibi özne yüceltme ve nesnelerde ifade

derecelerini uygulamaya koyma konusunda yetersiz kaldıkları tespit edilmiştir.

3. sınıf öğrencilerinin 1. duruma uygun olarak kullandıkları hitaplar

incelendiğinde ise unvan + nim ve soyad + unvan + nim formatlarının 4’er denek (%

104
21) tarafından tercih edildiği görülmektedir. 1. ve 2. sınıf deneklerde de bu iki hitap

biçimi en çok kullanılmıştı ve bu unvan + nim formatının doğru olduğu fakat

Kore’de öğrencilerin hocalarına soyad + unvan + nim biçiminde seslenmelerinin çok

yakışık almayacağı vurgulanmıştı. Fakat bu denekler de 1. ve 2. sınıf denekleri gibi

en sık ikinci hitap olarak bu biçimi benimsemişlerdir. Buradan yola çıkarak

deneklerin bu yakışık almama durumundan çok fazla haberdar olmadıkları için ana

dillerinin etkisinde kalarak profesöre hitap ederken onun ismini de unvanına eklemiş

oldukları düşünülebilir. 2. şahıs zamiri ise kullanılmamıştır. 1. şahıs zamirlerinin her

ikisi de tercih edilmiştir. Cŏ 2 denek (% 29) tarafından, na ise 1 denek (% 14)

tarafından tercih edilmiştir. Bu iki zamiri kullanan denek sayısının birbirine bu kadar

yakın çıkmış olması bir noktada şaşırtıcıdır çünkü 2. sınıf deneklerinde 1. durumda

na zamiri kullanılmamışken 3. sınıf deneklerinde bir kez de olsa kullanılmış olması

sınıf ve saygı dili kullanımı arasında ortaya çıkan ters orantı açısından dikkat

çekicidir. İkinci kişi zamiri kullanımlarına bakıldığında 3. sınıf deneklerinin genel

olarak herhangi bir zamir kullanmamış olduğunu görmekteyiz. Buna rağmen saygı

dili kullanımlarına genel olarak bakıldığında 3. sınıf deneklerinin dinleyiciye yönelik

ifade derecelerinde ve hitaplarda çok dikkat çekici hatalar yapmadıkları fakat özne

yüceltme ve nesnelerdeki ifade derecelerinde değiştirim yapma konusunda biraz

zayıf kaldıkları görülmektedir. Çünkü kimi öğrencilerin 1.durumda doğru hitapla

dinleyene yönelik doğru ifade derecesini kullanmış olmalarına rağmen özellikle

eklerde ve cümlenin nesnesini yüceltecek fiillerde bir değiştirim yapmayarak saygı

dili bağlamında metin içinde tam uyum gösteremedikleri kanısına varılmıştır.

105
8. Üçüncü Sınıf İkinci Durum

Tablo 19: 3.sınıf 2. durum


kaç denek
3.sınıf 2. durum (yaşıt) (7) %
DİNLEYİCİYE YÖNELİK İFADE DERECELERİ
Heraçé - -
Heçé 2 29
Hagéçé - -
Haoçé - -
Heyoçé 5 71
Habşoçé 3 43
GÖNDERGE SAYGINLAŞTIRMA KURALLARI
-şi eki - -
adlarda sözcük değiştirimi 3 43
fiillerde sözcük değiştirimi (özne) - -
eklerde sözcük değiştirimi (özne) - -
fiillerde sözcük değiştirimi (nesne) - -
eklerde sözcük değiştirimi (nesne) - -
HİTAPLAR
unvan tek - -
unvan + nim - -
soyad (sadece soyad) 1 14
soyad + unvan + -nim - -
kişisel adlar - -
soyad + ad 3 43
kişisel ad + ş’i 1 14
kişisel ad + -a/ya 1 14
soyad+ad+ş’i - -
soyad+ş’i - -
2. kişi zamirleri
nŏ - -
1. şahıs zamirleri
cŏ 3 43
na 2 29

Aynı sınıfın 2. duruma uygun olarak yazdığı e-postalarda da dinleyiciye

yönelik ifade derecelerinden heyo derecesinin en çok kullanılan ifade derecesi

106
olduğu görülmektedir. Heyo derecesi 5 (% 71), he derecesi 2 (% 29) ve habşo

derecesi ise 3 (% 43) denek tarafından kullanılmıştır. 1.durumla kıyaslandığında

resmi ve saygılı cümle bitirme sonekinin yerini resmi olmayan ama saygılı derece

olan heyo’ya bıraktığını görmekteyiz. Denekler, samimiyet derecesine göre he

derecesini de tercih etmişlerdir. Diğer sınıf denekleri ve 3. sınıfların bir önceki

durum için yazdıkları metinlerde de olduğu gibi deneklerin bir dereceyle başladıkları

metinlerine bir başka ifade derecesiyle devam etmiş oldukları görülmektedir. Bu

durum da zaman zaman ilgili muhataba hangi ifade derecesini kullanacaklarını

bilemediklerini gösterebilir.

Eylem saygınlaştırma işlevi taşıyan – şi eki bu verilerde hiç tercih

edilmemişken, adlarda sözcük değiştirimi 3 denek (% 43) tarafından yapılmıştır. Bu

sözcük değiştirimi de yalnızca “teşekkür” kelimesini kapsamaktadır. –şi ekinin

kullanılmaması da bu ankette beklenen bir durumdur.

Öğrencilerin 2. durumda tercih ettikleri hitap kullanımları incelendiğinde en

çok rastlanan hitap şeklinin soyad + ad formatının olduğu göze çarpmaktadır. Bu

form 3 denek (% 43) tarafından kullanılmışken, sadece soyad, kişisel ad + -ş’i ve

kişisel ad + -a/ya formatları 1’er denek (% 14) tarafından kullanılmıştır. Soyad + ad,

kişisel ad + -ş’i, kişisel ad + -a/ya formatları çeşitli bağlamlarda kullanılan hitap

biçimleridirler fakat hiç kullanımı olmayan sadece soyadı ile seslenim biçiminin

metinlerde bulunması dikkat çekicidir. 2. kişi zamirine rastlanılmamıştır. 1. kişi

zamirlerinde cŏ ise 3 kişi tarafından tercih edilirken, na 2 kişi tarafından tercih

edilmiştir. Burada da dinleyiciye yönelik ifade derecelerinden saygılı biçimin en çok

kullanıldığı göz önüne alınırsa cŏ zamirinin kullanılması oransal olarak sıkıntı

107
yaratmamaktadır. Ayrıca metinler tek tek incelendiğinde de diğer denek ve

durumlarda olduğu gibi burada 1. kişi zamiri ve dinleyene yönelik ifade derecesi

kullanımı arasında bir tutarsızlık da saptanmamıştır. Fakat 3. sınıf deneklerinin

1.durum için yazdıkları metinlerle karşılaştırıldığında bu durumun bir tesadüf de

olabileceği de düşünülmektedir.

108
9. Üçüncü Sınıf Üçüncü Durum

Tablo 20: 3. sınıf 3. durum


kaç denek
3.sınıf 3. durum (-yaş) (7) %
DİNLEYİCİYE YÖNELİK İFADE DERECELERİ
Heraçé 1 14
Heçé 6 86
Hagéçé - -
Haoçé - -
Heyoçé 3 43
Habşoçé 2 29
GÖNDERGE SAYGINLAŞTIRMA KURALLARI
- şi eki - -
adlarda sözcük değiştirimi 1 14
fiillerde sözcük değiştirimi (özne) - -
eklerde sözcük değiştirimi (özne) - -
fiillerde sözcük değiştirimi (nesne) - -
eklerde sözcük değiştirimi (nesne) - -
HİTAPLAR
unvan tek - -
unvan + nim - -
soyad 2 29
soyad + ad - -
soyad+ad+ş’i - -
soyad+ş’i 1 14
kişisel ad 1 14
soyad + ad - -
kişisel ad + ş’i - -
kişisel ad + -a/ya 3 43
2. kişi zamirleri
nŏ 1 14
1. şahıs zamirleri
cŏ 3 43
na 3 43

109
3. sınıf öğrencilerinin kendilerinden yaşça küçük bir arkadaşlarına yönelik

yazdıkları e-postalarda da dinleyiciye yönelik ifade derecelerinde çeşitlilik tespit

edilmiştir. Bu durum için en çok tercih edilen ifade derecesi 6 denekle he derecesi

olmuştur. Heyo derecesi 3 denek (% 43), habşo derecesi 2 denek (% 29), hera

derecesi ise 1 denek (% 14) tarafından kullanılmıştır. Muhatap yaşça küçük kimse

olduğu için dinleyiciye yönelik ifade derecelerinden en samimi he derecesinin

kullanılmış olması beklenen bir durumdur. Fakat daha önce de bu durumla

karşılaştığımız gibi en samimi derecelerden hera derecesinin en az tercih edilmiş

olması öğrencilerin kafasında bu derecenin kullanımı ile ilgili birtakım şüphelerin

varlığına işaret edebilir.

Özne yüceltme ve nesnelerde ifade derecelerinden ad sözcük değiştirimi 1

denek (% 14) tarafından gerçekleştirilmiş olup eklerde ya da fiillerde değiştirim

yapılmamıştır. Bu durum da muhatap yaşça küçük kimse olduğu için beklenen bir

durumdur ve doğal karşılanmıştır.

Hitaplar kategorisinde yalnızca soyadla seslenim 2 denek (% 29) tarafından

gerçekleştirilmişken kişisel ada –a/ya takılarını ekleyerek seslenme 3 denek (% 43)

tarafından ve soyad + -ş’i, kişisel ad ve 2. kişi zamirlerinden nŏ kullanımları birer

denek (% 14) tarafından gerçekleştirilmiştir. 3.sınıf deneklerinde kullanımı

bulunmayan yalnızca soyadı hitabının yanlış yerleşmiş olduğu düşünülmektedir.

Kişisel ad + -a/ya hitap biçimi samimiyet derecesi yüksek olduğundan kullanılması

beklenen bir seslenme şeklidir fakat –ş’i ekinin samimiyet derecesinin görece

azlığına işaret ettiği denekler tarafından bilinmediği saptanmıştır. 1. şahıs zamirlerine

bakıldığında yine her iki “ben” zamirinin de kullanıldığı görülmektedir. Cŏ ile na

zamirleri aynı oranda yani 3 denek (% 43) tarafından kullanılmıştır. Durum

110
tanımlanırken muhatapla konuşucu arasında samimiyet derecesinin yüksek olduğu

belirtilmiş ise de deneklerin bir kısmı yaşça ve konumca büyük kişilerle konuşurken

kullanımı daha uygun düşen cŏ zamirini kullanmayı tercih etmişlerdir. Burada yine

gözde kaçırılmaması gereken nokta, bir yandan cŏ zamirini kullanıp bir yandan ifade

derecelerinden he’nin kullanılmış olmasıdır. Deneklerin bütününe yayılamayacak bu

durum yine metin içi tutarsızlığa dikkati çekmektedir.

10. Dördüncü Sınıf Birinci Durum

Tablo 21: 4.sınıf 1. durum


kaç denek
4.sınıf 1. durum (+yaş) (5) %
DİNLEYİCİYE YÖNELİK İFADE DERECELERİ
Heraçé - -
Heçé - -
Hagéçé - -
Haoçé - -
Heyoçé 5 100
Habşoçé 4 80
GÖNDERGE SAYGINLAŞTIRMA KURALLARI
-şi eki 2 40
adlarda sözcük değiştirimi 5 100
fiillerde sözcük değiştirimi (özne) - -
eklerde sözcük değiştirimi (özne) - -
fiillerde sözcük değiştirimi (nesne) 1 20
eklerde sözcük değiştirimi (nesne) - -
HİTAPLAR
unvan tek - -
unvan + nim 3 60
soyad + unvan + -nim 1 20
kişisel adlar
1. şahıs zamirleri
cŏ 3 60
na - -

4. sınıf deneklerinin verilerinde 1. durumda dinleyiciye yönelik ifade

derecelerinden yalnızca iki derecenin kullanıldığı görülmüştür. Heyo derecesi tüm

111
denekler tarafından (% 100), habşo derecesi ise 4 denek (% 80) tarafından

kullanılmıştır. Bu ifade derecelerinin kullanımı 1.duruma uygundur.

Özne yüceltme ve nesnelerdeki ifade derecelerinde ise eylem saygınlaştırma

işlevindeki –şi eki beş denekten 2’si (% 40) tarafından tercih edilmiştir. Bunun

yanında adlarda sözcük değiştirimi tüm denekler tarafından (% 100), cümlenin

nesnesini yüceltme görevindeki fiil değiştirimi 1 denek (% 20) tarafından yapılmıştır.

Adlarda sözcük değiştirimi diğer deneklerde olduğu gibi “teşekkür” ve “özür”

sözcüklerinde yapılmıştır. Görüldüğü gibi, eklerde hiçbir değiştirim olmamış

yalnızca fiil değiştirimi 1 kez (% 20) yapılmıştır. 4.sınıf olmaları bakımından daha

çok değiştirim yapmış olmaları beklenebilirdi.

Unvan + nim formatındaki hitap şekli 3 denek (% 60) tarafından, soyad +

unvan + -nim formatındaki hitap ise bir denekçe uygun bulunmuştur. Hitap şekilleri

açısından 4.sınıf deneklerinde ciddi bir yanlış görülmemekle birlikte unvana hocanın

ismini ekleme suretiyle gerçekleştirilen ve yukarıda da özel durumlar haricinde

kullanılması yakışık almayacağı belirtilen hitap şekli de görece az kullanılmıştır. 1.

şahıs zamirlerinde samimi kullanım olan na’ya hiç rastlanmamışken, mütevazılık

ifade eden cŏ 1. şahıs zamiri 3 denek (% 60) tarafından tercih edilmiştir. 1.şahıs

zamirinde de beklenen durumun aksine bir şey üretilmediği görülmektedir.

112
11. Dördüncü Sınıf İkinci Durum

Tablo 22: 4. sınıf 2. durum


kaç denek %
4.sınıf 2. durum (yaşıt) (5)
DİNLEYİCİYE YÖNELİK İFADE DERECELERİ
Heraçé 1 20
Heçé 3 60
Hagéçé - -
Haoçé - -
Heyoçé 3 60
Habşoçé 2 40
GÖNDERGE SAYGINLAŞTIRMA KURALLARI
- şi eki 1 20
adlarda sözcük değiştirimi 1 20
fiillerde sözcük değiştirimi (özne) - -
eklerde sözcük değiştirimi (özne) - -
fiillerde sözcük değiştirimi (nesne) - -
eklerde sözcük değiştirimi (nesne) - -
HİTAPLAR
unvan tek - -
unvan + -nim
soyad (sadece soyad) 1 20
soyad + unvan + -nim
kişisel adlar 1 20
soyad + ad 2 40
soyad + ad + -a/ya 1 20
kişisel ad + ş’i 1 20
kişisel ad + -a/ya - -
soyad+ad+ş’i - -
soyad+ş’i - -
2. kişi zamirleri
nŏ - -
1. şahıs zamirleri
cŏ 2 40
na 3 60

4. sınıf öğrencilerinin 2. duruma yönelik verilerinde ifade derecelerinden heyo

ile he derecesi aynı sayı denek tarafından kullanılmıştır. Her ikisinin de 3’er denek

tarafından (% 60) tercih edildiği görülmektedir. Habşo derecesi 2 deneğin (% 40)

metninde görülmüşken hera derecesi ise 1 kez (% 20) kullanılmıştır. Diğer

deneklerde olduğu gibi 4.sınıf öğrencilerinde de muhatabın yaşı ve konumunun

113
düşüşüyle ifade derecesinde habşo’dan heyo’ya kayış arasında bir paralellik

bulunmaktadır.

Özne yüceltme ve nesnelerdeki ifade dereceleri içinde eylem saygınlaştırma –

şi ekiyle adlarda sözcük değiştirimi 1 kere tespit edilmiştir. Bu sözcük değiştirimi de

diğerlerinde olduğu gibi gamsa (teşekkür)’yı kapsamaktadır. –şi ekinin kullanımının

da ortadan kalkması beklenirdi fakat yine de bir öğrenci (% 20) tarafından

kullanıldığı görülmektedir.

Hitap kullanımları incelendiğinde bir çeşitlilik göze çarpmaktadır. Soyad + ad

şeklindeki hitap 2 denek tarafından kullanılmışken soyad, kişisel ad, soyad + ad + -

a/ya, kişisel ad + ş’i formatındaki hitaplar birer kişi tarafından benimsenmiştir. Soyad,

soyad + ad + -a/ya kullanımı Korecede bulunmazken denekler tarafından birer kere

de olsa kullanılması bazı deneklerin hitap konusunda kararsızlık yaşadıklarına işaret

etmektedir. Karmaşık bir hitap sistemi olan Korecede yabancıların hata yapması bir

ölçüye kadar doğal karşılanabilir. 2. durumda hiçbir ikinci kişi zamiri

kullanılmamıştır. Fakat verilerde her iki birinci şahıs zamiri de görülmektedir. Na

zamiri 3 kişi (% 60), cŏ zamiri ise 2 kişi (% 40) tarafından kullanılmıştır. Dinleyiciye

yönelik kullanılan son eklerle karşılaştırıldığında saygılı ve samimi ifade dereceleri

eşit denek sayısına sahip olduğu için birinci kişi zamirinin de kullanımının birbirine

bu kadar yakın çıkmış olması doğal karşılanabilir.

114
12. Dördüncü Sınıf Üçüncü Durum

Tablo 23: 4. sınıf 3. durum


4.sınıf 3. durum (-yaş) kaç denek %
(5)
DİNLEYİCİYE YÖNELİK İFADE DERECELERİ
Heraçé 4 80
Heçé 3 60
Hagéçé - -
Haoçé - -
Heyoçé 4 80
Habşoçé 2 40
GÖNDERGE SAYGINLAŞTIRMA KURALLARI
- şi eki
adlarda sözcük değiştirimi 1 20
fiillerde sözcük değiştirimi (özne) - -
eklerde sözcük değiştirimi (özne) - -
fiillerde sözcük değiştirimi (nesne) - -
eklerde sözcük değiştirimi (nesne) - -
HİTAPLAR
unvan tek - -
unvan + nim - -
soyad - -
soyad + ad - -
soyad + -a/ya - -
soyad + unvan + -nim - -
soyad+ad+ş’i - -
soyad+şi - -
kişisel ad 2 40
soyad + ad - -
kişisel ad + ş’i - -
kişisel ad + -a/ya 1 20
kişisel ad + soyad 1 20
2. kişi zamirleri
nŏ - -
1. şahıs zamirleri 1 20
cŏ 1 20
na 3 60

4. sınıf öğrencilerinden 3. duruma uygun olarak elde edilen verilerde

dinleyene yönelik ifade derecelerinden hera ve heyo derecelerinin birbiriyle eşit

sayıda denek tarafından kullanıldığını görmekteyiz. Bu ifade derecelerini kullanan

denek sayısı 4 (% 80)’tür. Hemen ardından en samimi derecelerden olan he

115
derecesine 3 denek (% 60) tarafından yer verildiği görülmektedir. Son olarak da 2

denekle (% 40) habşo derecesi gelmektedir. Muhatap yaşça küçük kimse olduğundan

ifade derecesi olarak en samimi derecelerin toplamda oran olarak saygılı ifade

derecelerini aştığını görmekteyiz. Fakat saygılı kullanıma yer veren toplam denek

sayısının da samimilere oldukça yakın olması dikkat çekicidir. Deneklerin heyo ve

habşo derecelerinde neden bu kadar ısrarcı oldukları konusunda yorum yürütmek

biraz zor. Beklenen, deneklerin 4. sınıf olması bakımından 3. durum anketinde

saygılı ifade derecesine hiç yer vermemeleridir. Samimiyet derecesinin yüksek

olduğu böyle bir durumda saygılı ifade derecesi özellikle de heyo’nun yüksek oranda

tercih edilmiş olmasında belki bu derecenin saygı belirttiği yeteri kadar

bilinmemektedir değerlendirmesi yapılabilir.

Özne yüceltme ve nesnelerde ifade derecelerinden adlarda sözcük değiştirimi

1 kez (% 20) yapılmıştır. Başka herhangi ek ya da fiilde değiştirim yapma yoluna

gidilmemiştir. –şi eylem saygınlaştırıcı eki de kullanılmamıştır. Muhatap bu

değiştirimleri gerekli kılacak yaşta ve konumda olmadığından deneklerin de genel

olarak herhangi bir değiştirim yapmamış olduğu saptanmıştır.

4. sınıf öğrencilerinin 3. durum için uygun buldukları hitaplara bakıldığında

ise kişisel adın tek başına kullanımına 2 deneğin (% 40) metninde rastlanmıştır.

Kişisel ad + -a/ya ve daha önceki kağıtlarda görülmeyen kişisel ad + soyad

kullanımlarının 1’er denek (% 20) tarafından benimsendiği görülmektedir. Burada da

deneklerin hitap konusunda bocaladıkları görülebilir. Zira Korecede kişisel ad +

soyad hitap biçimi olmamakla birlikte kişisel adın tek başına hitap olarak kullanımı

da bazı durumlar dışında çok yaygın olarak görülmemektedir. 2. kişi zamirlerinden

nŏ da hitap olarak 1 denek (% 20) tarafından kullanılmıştır ve başka bir ikinci kişi

116
zamiri tercih edilmemiştir. 1. şahıs zamirlerinden samimi kullanım olan na 3 denek

(% 60), mütevazılık bildiren cŏ ise 1 denek tarafından (% 20) tercih edilmiştir.

Beklenen birinci kişi zamirinin kullanımı en yüksek çıkmıştır. Birinci şahıs zamiri

seçimi ile dinleyene yönelik ifade derecesi seçimi arasında bir paralellik bulunduğu

göz önüne alındığında genel olarak 4. sınıf deneklerin yaşça küçük muhatapla

iletişim kurarken ifade derecesine göre birinci şahıs zamiri kullandıkları tespit

edilmiştir.

117
SONUÇ

Bu tezde toplum-dil-kültür arasındaki ilişkiden yola çıkılarak Korecenin saygı

dili yapısı betimlenmiş ve yabancı dil olarak Korece öğrenen Ankara Üniversitesi

Kore Dili ve Edebiyatı öğrencilerinin Korecenin bu özelliğinin ne kadar farkında

oldukları ve saygı dili bileşenlerini doğru kullanıp kullanmadıkları tespit edilmeye

çalışılmıştır. Elde edilen veriler çözümlendiğinde öğrencilerin Korecedeki saygı dili

sistemini yer yer kavrayamamış oldukları gözlenmektedir.

1. Durum İçin Kullanılan Saygınlaştırma Kuralları

Grafik 1: heyo derecesi Grafik 2: habşo derecesi

Heyo derecesi Habşo derecesi

1. 4. 1.
4. Sınıf Sınıf Sınıf
Sınıf %55 %80 %91
%100 3. 2.
2. Sınıf Sınıf
3. Sınıf %100 95%
Sınıf %63
%29

Dinleyiciye yönelik ifade derecelerinde üç durum özelinde üretilen veriler

incelendiğinde genel olarak hangi durumda hangi ifade derecesinin uygun olacağı

biliniyor şeklinde bir sonuç ortaya çıkmıştır. Fakat ifade dereceleriyle ilgili dikkat

çeken hatalar genelde tek metin içinde birden fazla ifade derecesinin kullanılmış

118
olması ya da bu derecelerin saygı dili sisteminin diğer bileşenleriyle uyumsuzluk

göstermesidir. Örneğin bazı denekler tarafından samimi ifade dereceleri

kullanılmışken birinci şahıs zamiri olarak da mütevazılık bildiren cŏ tercih edilmiştir.

Yani deneklerin genel olarak muhataba uygun ifade derecesi ya da hitap seçebilmiş

olmalarına rağmen metin içinde seçtikleri bu ifade derecesiyle çelişen başka öğeler

kullanmış olmaları bu konuda yeterli bilgiye sahip olamadıklarını ya da bilgiye sahip

olsalar da uygulamada hata yaptıklarını göstermektedir. Öğrencilerle yapılan yazma

çalışmalarında saygı dili bağlamında metin içi uyumu sağlamaları konusuna belki

daha çok ağırlık verilerek bu durumun önüne geçilebileceği düşünülmektedir.

Grafik 3: -şi eki kullanımı Grafik 4: Adlarda sözcük değiştirimi

-şi eki kullanımı adlarda sözcük


değiştirimi
1.
Sınıf
4. 1.
%9 2.
4. Sınıf Sınıf
Sınıf
Sınıf %100 %100
%11
%40 3. 2.
3. Sınıf Sınıf
Sınıf %71 %79
%21

Deneklerden elde edilen verilerde görülen bir diğer eksiklik ise gönderge

saygınlaştırma kurallarının kullanım azlığıdır. Hocaya yazılan metinlerde hitap

seçimi ya da ifade derecesi seçimi bakımından deneklerin çoğu doğru bir yol izlemiş

119
olsalar da gönderge saygınlaştırma kurallarını çok uygulamadıkları açık bir şekilde

görülmektedir. Bu durumun üretilen metinlerin uzunluğu kısalığıyla da ilişkili

olabileceği düşünülmesine rağmen örneğin –şi ekinin kullanımının oldukça az

olduğu saptanmıştır. Hocaya yazılan metinlerde 1. sınıftan başlayarak bu ekin

tercihinde 4. sınıfa kadar ciddi bir artış gözlenmemiştir. 4. sınıf deneklerinde bile bu

ekin kullanımı %40’ta kalmıştır. Bunun sebebi olarak Türkçede benzer bir yapının

bulunmaması olabilir. Bunun yanında bu ek fiil çekimleri öğretilirken dilbilgisel bir

şart olarak verilmiyor, toplumdilbilimsel bir gerçek olarak öğretiliyor olmasından da

denekler bu ekin kullanımını bir alternatif olarak değerlendiriyor ve dolayısıyla ilk

alternatif olan normal çekimi tercih ediyor olabilirler.

Grafik 5: Eklerde sözcük değiştirimi Grafik 6: Fiillerde sözcük değiştirimi

Eklerde sözcük Fiillerde sözcük


değiştirimi (özne) değiştirimi (nesne)
3. 1.
Sınıf 1. Sınıf
2.
%0 Sınıf 4. %0
Sınıf
%0 Sınıf
4. %16
%20 3.
Sınıf Sınıf
2.
%0 %14
Sınıf
%5

Bununla beraber sözcük değiştirimlerinde de benzer bir durum ortaya

çıkmaktadır. En çok yapılan sözcük değiştirimi adlarda gerçekleşmekle birlikte

deneklerin genel olarak cümlenin öznesini ya da nesnesini yücelten fiil ya da ek

120
değiştirimi yapmadıkları görülmektedir. Örneğin 4. sınıf deneklerinde bile cümlenin

nesnesini yüceltme amacıyla fiil değiştirim oranı %20’yi geçmemiştir. Birinci

sınıfların değiştirime hiç gitmemiş olmaları dil yetersizlikleri göz önünde

bulundurulduğunda bir ölçüde doğal karşılanabilmekteyken 4. sınıfa ilerledikçe bu

durumda çok çarpıcı bir değişiklik gözlenmemiş olması deneklerin bu sistemi

benimseyememiş olduklarını göstermektedir. Bunun sebepleri araştırılarak sınıf içi

çalışmalarda olsun pratiğe yönelik alıştırmalarda olsun gönderge saygınlaştırma

kuralları üzerine daha çok durulmasının bu durumun tersine dönmesi açısından

faydası olabileceği düşünülmektedir.

Grafik 7: unvan+nim Grafik 8: soyad+unvan+nim

unvan+nim Soyad+unvan+nim

4.
4. 1.
Sınıf
Sınıf 3.
Sınıf %20 1.
%60 %36 Sınıf
%21 Sınıf
%64
3. 2. 2.
Sınıf Sınıf Sınıf
%21 %52 %58

Hitap seçimleri bakımından 1. durum için denekler hocaya hitaben yazdıkları

metinlerde çok farklı hitap seçimi yoluna gitmemişlerdir ve unvan+nim,

soyad+unvan+nim olmak üzere iki hitap biçimini benimsedikleri görülmektedir.

Deneklerin tümü –nim saygı ekini de kullanmışlardır. Deneklerin bu ekin saygı

121
bildiren bir ek olduğunun bilincinde olduğu gibi bir tablo ortaya çıkmaktadır. Fakat

öğrencilere ‘hocam’ hitabının başından beri –nim ile birleşik şekilde öğretildiği için

kalıplaşmış olarak mı kullanıldığı sorusu da akla gelmektedir. Bunun yanında

Korecede çok özel durumlar haricinde bir hocaya adı ya da soyadını unvana

ekleyerek hitap etme geleneği bulunmazken deneklerin (4. sınıf denekleri hariç) bu

hitap biçimini unvan+nim formatından bile daha çok kullanmış olmaları onların bu

durumun doğru olmadığını bilmediklerini göstermiştir. Her ne kadar üst sınıflara

çıkıldıkça bu hitap biçiminin kullanımının azaldığı gözlense de bu kullanımın

metinlerde geniş yer tutmasının sebebinin deneklerin anadilden bir aktarım yapmış

olmaları olarak düşünülmektedir.

2. Durum İçin Kullanılan Saygınlaştırma Kuralları:

Grafik 9: Heyo derecesi Grafik 10: Habşo derecesi

Heyo derecesi Habşo derecesi


1.
4. Sınıf
Sınıf %91 1.
4.
%60
Sınıf Sınıf
2.
%40 %18
Sınıf
3. 3. 2.
%79
Sınıf Sınıf Sınıf
%71 %43 %26

122
Grafik 11: He+hera dereceleri

He + hera dereceleri

1. Sınıf
4. Sınıf
%45
%80
2.Sınıf
3. Sınıf %52
%29

2. durum için oluşturulan metinlerde samimi ifade derecesinin de büyük bir

yer kapladığı görülmektedir. Fakat yine de en sık kullanılan ifade derecesi heyo

derecesi olmuştur. Bunun sebebi olarak da gerçek hayatta bu derecenin her yaştan ve

her statüden kişiyle konuşurken tercih edilebilir olması diye düşünülmektedir.

Grafik 12: -şi eki kullanımı Grafik 13: Adlarda sözcük değiştirimi

-şi eki kullanımı Adlarda sözcük


1. değiştirimi
2. Sınıf
%0 1. Sınıf
Sınıf
4. Sınıf %18
%5
%20
4. 2. Sınıf
Sınıf 3. Sınıf
3. %26
%20 %43
Sınıf
%0

123
Gönderge saygınlaştırma kurallarından olan eylem saygınlaştırıcı ekin

neredeyse hiç kullanılmadığı görülmektedir. Bu durum da yaşıt bir sınıf arkadaşına

kullanılması beklenen bir durum değildir ve denekler burada hiçe yakın oranda hata

yapmışlardır. Adlarda sözcük değiştirimi de düşük oranda kalmıştır. Özellikle

1.durum anketiyle kıyaslandığında deneklerin adlarda sözcük değiştirimi yapmamaya

eğilimli oldukları ortaya çıkmaktadır.

Grafik 14: Kişisel ad+ -a/ya Grafik 15: Kişisel ad

Kişisel ad+ -a/ya kişisel ad

1.
3. Sınıf 4.
Sınıf %9 Sınıf 1.
%14 %20 Sınıf
2. %27
Sınıf 2.
%21 Sınıf
%26

Grafik 16: kişisel ad+ -ş’i

kişisel ad + ş'i

4. Sınıf
%20
1. Sınıf
3. Sınıf %45
%14
2. Sınıf
%21

124
Yaşıt bir sınıf arkadaşı ya da samimiyet derecesi çok yüksek olan yaşça

küçük muhataba yazılan e-postalarda da hitap seçimlerinde çeşitlilik gözlenmiştir.

Deneklerin hitap seçimi konusunda kafalarının karışık olduğu anlaşılmaktadır.

Türkçeyle oldukça farklı olması bakımından bu çeşitlilik normal karşılanabilmekle

beraber hitap konusunda öğrencilerin doğru bir kullanım sağlanmasına dönük olarak

öğretim materyallerinde bu konuya ağırlık verilmesi hata yapma oranlarını

düşürecektir. Korecede tek başına ad kullanımı çok yaygın olmamasına rağmen 1. ve

2. sınıf deneklerinde kişisel ad + -a/-ya kullanımından daha fazla tek başına ad

kullanımının metinlerde geçtiği görülmektedir. Bunun nedeni olarak deneklerin ana

dillerinden aktarım yaptıkları düşünülmektedir. Dikkat çeken bir diğer husus da bazı

deneklerin metinlerinde samimi kullanım olan kişisel ad + -a/-ya kullanımıyla

beraber dinleyiciye yönelik ifade derecelerinden saygılı heyo formunun kullanılmış

olmasıdır. Bu da dilbilgisel olarak yanlış kabul edilse de günlük yaşamda karşılaşılan

bir durum olduğu için deneklerin ders dışında izledikleri dizi veya filmlerden

esinlendikleri düşünülebilir. Hitap olarak kişisel ad + ş’i formatının da özellikle 1.

sınıf deneklerinde kullanımının oldukça fazla olduğu görülmektedir. Bu derslerde ve

ders materyallerinde Koreceye yeni başlayan öğrencilere genelde samimi konuşma

tarzının öğretilmemesinden kaynaklanıyor olabilir.

125
3. Durum İçin Kullanılan Saygınlaştırma Kuralları:

Grafik 17: Samimi ifade dereceleri Grafik 18: Saygılı ifade dereceleri

Samimi (hera + he Saygılı (heyo + habşo


dereceleri) dereceleri)
1.
Sınıf 1.
4. %73 4. Sınıf
Sınıf Sınıf %64
%140 2. %120 2.
3. Sınıf 3. Sınıf
Sınıf %89 Sınıf %63
%100 %72

10

Yaşça küçük bir kişiye yönelik üretilen metinlerde ifade derecelerinde samimi

kullanım olan he ve hera derecelerinin oranının saygılı kullanımlar olan heyo ve

habşo derecelerini geçtiği görülmektedir. Bu açıdan bakıldığında dinleyiciye yönelik

ifade derecelerinde beklenen durumun ortaya çıkıldığı saptanmıştır.

10
3.durum için verilen grafikler resmiyet durumu göz önüne alınmaksızın saygılı – samimi olarak
sınıflandırıldı ve her grafikte iki ayrı derecenin yüzdelerinin toplamı belirtildi.

126
Grafik 19: Adlarda sözcük değiştirimi

adlarda sözcük değiştirimi

4. Sınıf 1. Sınıf
%20 %14

2. Sınıf
3. Sınıf %9
%5

Gönderge saygınlaştırma kuralları içinde düşük oranda yalnızca adlarda

saygınlaştırma yapılmış olup bu da genelde “teşekkür” sözcüğünü kapsamaktadır.

Başka bir gönderge saygınlaştırma kuralı hiçbir denek tarafından uygulanmamıştır.

Deneklerin kendilerinden yaşça küçük muhataba karşı bu saygınlaştırma

mekanizmasını harekete geçirmelerine gerek duymadıkları görülmektedir. Özellikle

2. Sınıf deneklerde hem profesöre yazdıkları e-postalardaki yüksek ad değiştirim

oranları göz önüne alındığında hem de yaşça küçük muhataba yazdıkları e-

postalardaki ad ve ek değiştirimine gitmemiş olmamaları göz önüne alındığında

gönderge saygınlaştırma kurallarını kiminle konuşurken uygulayacakları konusunda

bilgi sahibi olduklarını göstermektedir. Fakat bu kuralların kullanımının

bulunmamasına farklı bir yorum da getirilebilir: denekler önceki iki durumda da

gönderge saygınlaştırma kurallarını beklenildiği ölçüde kullanmamışlardı. 3.durumda

da onların bu kuralları zaten uygulamaya geçiremedikleri için burada da

kullanmamış oldukları düşünülebilir.

127
Grafik 20: Kişisel ad+ -a/ya Grafik 21: Kişisel ad

kişisel ad + -a/-ya kişisel ad


4.
Sınıf 1.
1.
%20 Sınıf
Sınıf 4.
3.
%45 Sınıf %18
Sınıf
%40 2.
%43 2. Sınıf
Sınıf 3.
%21
%58 Sınıf
%14

3. durumda en çok kullanılan hitap biçimlerinin kişisel ad + -a/-ya ve sadece

kişisel ad olduğu görülmektedir. Bu durumda beklenen hitap biçimi kişisel ad + -a/-

ya formatı olmasına rağmen neredeyse en az onun kadar çıkan adın tek başına

kullanımının da daha önce de belirtildiği gibi deneklerin Türkçeden aktarım

yaptıklarıyla bağlantılı olduğu düşünülmektedir. Korecede aslında bulunmayan

kullanımların da denekler tarafından hitap şekli olarak benimsendiğini görmekteyiz.

Örneğin; 2. sınıf deneklerinde bir kişi –a/-ya takısını soyada ekleyerek kullanmış, iki

kişi soyadı tek başına kullanmış, 3. sınıf deneklerinden iki kişinin tek başına soyad

kullanımını benimsemiş olduğu tespit edilmiştir. Soyad kullanımına rastlanmış

olmasının sebebi olarak Korelilerde soyadın addan önce gelmesi ve az sayıda da olsa

deneklerin soyad-ad ayrımına varamamış olması olabilir. Fakat 4.sınıf deneklerinin

ürettiği veriler incelendiğinde kafa karışıklığının biraz olsun azaldığı fark

edilmektedir.

Veriler incelendiğinde genel olarak hangi ifade derecesinin kiminle muhatap

olurken kullanılması gerektiği biliniyor gibi bir sonuç ortaya çıkmıştır.

128
Yalnızca hitap konusu değil, önceki bölümlerde de sıklıkla değinildiği gibi,

saygı dilinin herhangi bileşeninden birinin eksik ya da yanlış kullanımı Kore

toplumunda insan ilişkilerinde çeşitli sorunlara yol açabileceğinden Koreceyi

yabancı dil olarak öğrenen Türk öğrencilerin yer yer ana dilleriyle benzerlikler içeren

fakat çoğunlukla oldukça farklı olan Korece saygı dili sistemini tam olarak

kavraması ve uygulamaya geçirebilmesi büyük bir öneme sahiptir. Öğrencilerin

kültüre aşinalık kazanması, Kore toplumuna hazırlanması hatta Koreliler tarafından

dışlanmaması ve önyargıyla karşılanmaması açısından saygı dilinin doğru

kullanılması oldukça önemlidir.

Bu bağlamda bu tezin Korecedeki saygınlaştırma sistemini toplumsal bağ

çerçevesinde Türkçe betimleyen lisansüstü tez boşluğunu doldurması ümit edilmekle

birlikte ana dili Türkçe olan Korece öğrencilerinin saygı diline bakış açıları ve bu

sistemi başarıyla kullanıp kullanamadıklarını tespit etmek amacıyla daha geniş çaplı

araştırmalara ihtiyaç duyulduğu da bir gerçek olarak görülmektedir.

129
KAYNAKÇA

Akarsu, B. (1984), Wilhelm Von Humboldt’da Dil – Kültür Bağlantısı,


Remzi Kitabevi, Ankara

Altundağ, P. (2007), Kültürlerarası Yeterlilik ve Korece Öğretimi, Yüksek


Lisans Tezi, Ankara

Brown, L. (2008), The Honorifics Systems of Korean Language Learners,


SOAS – AKS Working Papers in Korean Studies, No. 2

Brown, L. (2010), Questions Of Appropriateness and Authencity In the


Representation Of Korean Honorifics In Textbooks For Second Language
Learners, Language, Culture And Curriculum Vol. 23, No. 1, London
(http://www.tandfonline.com/doi/abs/10.1080/07908310903474246#.UpSXG
ic0wWQ)

Brown, L. (2011), Korean Honorifics and Politeness in Second Language


Learning, John Benjamins Publishing Company, Amsterdam
http://site.ebrary.com/lib/ankarauniv/docDetail.action?docID=10463010&p00=Lee
%2C+I.+%26+Ramsey%2C+R.+S.+The+Korean+Language

Byon, A.S. (2000), Teaching Korean Honorifics, Korean Language in


America 5, 275-290

Byon, A.S. (2010), Intermediate Korean, Routledge, New York

Er, K.O. (2006), Yabancı Dil Öğretim Programlarında Kültürün Etkileri,


Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, cilt: 39, sayı: 1

Fukada, A.; Asato, N. (2004), Universal Politeness Theory: Application To


The Use Of Japanese Honorifics, Journal of Pragmatics

Go, R.Y. (2005), A Contrastive Study On The Vocative Terminologies Of


Korean And Chinese Languages, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Sangmyung
University

Hong, C. (2008), Contrastive Study on Use of Kinship Terms of Korean and


Chinese, Hanyang University Yüksek Lisans Tezi

Hwang, S.J. (1991), Terms of Address In Korean and American Cultures,


Intercultural Communication Studies I:2

Imer, K. (1990), Dil Ve Toplum, Gündoğan Yayınları, Ankara

Irvine, J.T. (2009), Honorifics: Honorifics, Culture and Language Use, (Ed.
Senft, Gunter Östman, Jan-Ola Verschueren, Jef), John Benjamins Publishing
Company

130
İşisağ, K. (2009), Toplumdilbilimin Yabancı Dil Öğretimine Katkısı Ekev
Akademi Dergisi, Yıl: 13, Sayı:38

Kang S.H.&Kim S.H.&Park S.T.&Lim H.Y.&Choi J.Y.&Hwang I.G. (2010),


Hangug Munhwa Gyoyugnon 한국문화 교육론 (Kore Kültürü Öğretimi),
Hyongshil Çulpansa, Seul

Kee, T.S. (2008), Influences of Confucianism on Korean Corporate Culture,


Asian Profile, Vol: 36, No:1

Keum, J.T (2000), Confucianism and Korean Thoughts, Jimoondang


Publishing, Seoul

Kim S.J. & Gökmen, M. E. (2002), Korece Dilbilgisi, Ankara

Kim, H.S. (2005), “Gyosa Bubuıy Gvangé Byŏnhvaé d’arın Hoçiŋŏ Sayoŋ
Byŏnhva 교사 부부의 관계 변화에 따른 호칭어 사용 변화 (Öğretmen Karı
Kocanın İlişki Değişimine göre Hitap kullanım Farklılıkları)”, Hankuk
Sahöva Hoçiŋŏ 한국 사회와 호칭어 (Kore Toplumu ve Hitap Sistemi),
Dosoçulpan Yongrag

Kıran Z. (2001), Dilbilime Giriş, Seçkin Yayıncılık, Ankara

Kim J. (2009), Descriptive Study Of Korean E-Mail Discourse, Doktora tezi,


LA

Koo J.H. (2000), “Language”, An Introduction To Korean Culture, ed. Koo, J.


H., Nahm, A. C., Hollym, Seul

König, G. (1991), Toplumdilbilim Açısından “dil” ve “dil türleri”, Dilbilim


Araştırmaları 1991

König, G. (1992), 1990’larda Toplumdilbilim, H.Ü. İngiliz Dilbilimi Bölümü,


20. Yıl Yazıları

Lee, W.K. (1991), Honorifics and Politeness in Korean, Basılmamış Doktora


Tezi, The University of Wisconsin, Madison

Lee, W.S. (2000), “Korean Culture and Worldview”, An Introduction To


Korean Culture, ed. Koo, J. H., Nahm, A. C., Hollym, Seul

Lee, I. & Ramsey, R. S. (2000), The Korean Language, State University of


New York Press, Albany

131
http://ehis.ebscohost.com/ehost/ebookviewer/ebook/bmxlYmtfXzcyNTU3X19BTg2
?sid=7c12e4ee-e47d-4e30-9e90-
28368db039df@sessionmgr4004&vid=3&format=EB&rid=2

Lee, J. H. (2004), 한국어 문법의 이해 Hangugŏ Munbŏbıy İhe Korecenin


Dilbilgisini Anlama, Gecŏngcıngbopan

Lee, I. S. (2008), 한국어 문법 Hangugŏ Munbŏb Korece Dilbigisi, Seoul


National University Publishing

Meyerhoff, M. (2006), Introducing Sociolinguistics, Routledge, 2. Basım,


London, New York

Murata, Y. G. (2004), From deference to solidarity: Linguistic reflections of


Japanese social changes, Gengo to Bunka No. 11. Aichi Daigaku.
http://leo.aichi-u.ac.jp/~goken/bulletin/pdfs/No11/02Murata.pdf

Nguyen, M.T. (2007), 한국어와 베트남어의 호칭어 대조 연구 A


Contrastive Study on Korean and Vietnamese Address Forms, Inhwa
University Master Thesis

Paik, K. vd. (2004), Source Language Effect On Translating Korean


Honorifics, Proceedings of Computational Linguistics and Intelligent Text
Processing: 5th International Conference, CICLing, Lecture Notes in
Computer Science, 2945, 334-337

Park, J. (2005), “Hangugo Hoçiŋo Çegye 한국어 호칭어 체계 (Korecede

Hitap Sistemi)”, Hankuk Sahöwa Hoçiŋo 한국 사회와 호칭어 (Kore


Toplumu ve Hitap Sistemi), Dosoçulpan Yongrag

Park S. Ç. (2008), Hoçiŋorıl Tonghan Ŏnŏmunhwa Gyoyug 한국어를 통한

언어문화 교육 (Korece Aracılığıyla Dil Kültür Öğretimi), Journal of Korean


Studies, vol. 9, Sofya

Peterson, M. (2000),”Confucianism”, An Introduction To Korean Culture, ed.


Koo, John H., Nahm, Andrew C., Hollym

Selçuk, A. (2005), Kültürlerarası İletişim Açısından Gündelik İletişim


Davranışları, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 13, 1-17

132
Strauss S., Jong O. E., (2005), Indexicality and Honorific Speech Level
Choice in Korean, Linguistics
Toklu, O. (2007), Dilbilime Giriş, Akçağ Yayınları, Ankara

Türközü, G. (2003), Eono-Munhwa Cırmyaeyongeso Hangugo Geoyug


Yeongu (Dil-Kültür Yönünden Korece Eğitimi), Gugo Geoyug Haghwae,
Vol.16

Türközü, G. (2009), Korece ve Türkçe Arasındaki Benzerlikler Dil Kültür


Bağıntısında Korece ve Türkçe, Lotus Yayın, Ankara

Wang, H.S. (2005), “Hoçiŋoıy Cuyo İrongoa Yongu Şigag 호칭어의 주요

이론과 연구 시각 (Temel Hitap Teorisi ve Araştırma Vizyonu)”, Hankuk

Sahöva Hoçiŋo 한국 사회와 호칭어 (Kore Toplumu ve Hitap Sistemi),


Dosoçulpan Yongrag

Wardhaugh, R. (2010), An Introduction To Sociolinguistics, Wiley-Blackwell,


6. Basım

Yeon, K. S. (1995), Türkçede ve Korecede Yansımaların Karşılaştırılması,


Doktora Tezi
Yoon, K. (2004), Not Just Words: Korean Social Models and the Use of

Honorifics, Intercultural Pragmatics 1-2, pp. 189-210

www.dic.naver.com

www.tureng.com

www.tdk.gov.tr

www.tubaterim.gov.tr

133
EKLER

1. Tezde kullanılan transkripsiyon sistemi

Bu tezde Yeon Kyoo Seok (1995)‘un Türkçe için oluşturmuş olduğu

transkripsiyon sistemi kullanılmıştır.

Tablo 24: Korecenin Ünlüleri ve Açıklaması (Yeon, 1995)


Ünlüler Ses Değerleri Türkçeye Türkçeye
Uyarlanmış Uyarlanmış
Transkripsiyon Transliterasyon

ㅏ a, ɑ a a

ㅑ ja ya ia6

ㅓ ə, ɚ, ʌ ŏ ŏ

ㅕ jə, jɚ, jʌ yŏ, ŏ1 iŏ6

ㅗ o, ᴐ o o

ㅛ jo, jᴐ yo io6

ㅜ u u u

ㅠ ju yu iu6

ㅡ ɨ ı ı

ㅣ i i i

ㅐ æ e e

ㅒ jæ ye ie6

ㅔ e é é

ㅖ je, jɛ yé, é2 ié

ㅘ wa, wɑ va oa6

ㅙ wæ ve oe5

ㅚ ø, we ö, vé3 ö

ㅝ wŏ vŏ uŏ6

ㅞ we, wɛ vé ué6

ㅟ ɥi, y vi, ü4 ü
5
ㅢ ɨi Iy, i, é ıi6

134
Açıklamalar:

1. eylem çekiminde c, ç ve c‘ seslerinden sonra ŏ olur.

2. 예 /ye/ ve 례 /rye/ örnekleri dışında / é/ olabilir.

3. Kayan ünlü olabilir ancak /we/ gibi telaffuz edilir.

4. Kayan ünlü olabilir.

5. ünsüzden sonra /i/ olur, sözcüğün ilk hecesinden sonra hece başında ise /i/ olabilir.

Bu arada tamlayan ek olduğu zaman / é/ olabilir.

6. Diphtong (kayan ünlü).

135
Tablo 25: Korecenin ünsüzleri ve açıklamaları (Yeon, 1995)
Ünsüzler Ses Değerleri Türkçeye Türkçeye
Uyarlanmış Uyarlanmış
Transkripsiyon Transliterasyon
ㄱ k, g g g

ㄴ n n n

ㄷ t, d d d
1
ㄹ r, l r, l r

ㅁ m m m

ㅂ p, b b b

ㅅ s s, d2 s

ㅇ ŋ ŋ ŋ

ㅈ ts, ʧ c, d2 c

ㅊ ts , ʧ ç, d2 ç

ㅋ k ,g k, g2 k

ㅌ t ,d t, d2 t

ㅍ p ,b p, b2 p

ㅎ h h, n3 h

ㄲ k‘, g g‘, g2 gg4

ㄸ t‘ d‘ dd4

ㅃ p‘ b‘ bb4

ㅆ s‘, d s‘, d2 ss4

ㅉ ts‘, ʧ‘ c‘ cc4

136
Açıklamalar:

1. Hecenin başında /r/, sonunda ise /l/ olur.

2. Korecede hecenin başına ünlülerden biri ya da ㄱ /g/, ㄴ /n/, ㄷ/d/, ㄹ/r/, ㅁ/m/,

ㅂ/b/, ㅅ /s/, ㅈ /c/, ㅊ /ç/, ㅋ /k/, ㅌ /t/, ㅍ /p/, ㅎ /h/, ㄲ /g‘/, ㄸ /d‘/, ㅆ /s‘/, ㅉ /c‘/

ünsüzlerinden biri gelir. Hecenin sonuna ise ünlülerden biri ya da ㄱ /g/, ㄴ /n/, ㄷ/d/,

ㄹ/r/, ㅁ/m/, ㅂ/b/, ㅅ /s/, ㅈ /c/, ㅊ /ç/, ㅋ /k/, ㅌ /t/, ㅍ /p/, ㅎ /h/, ㄲ /g‘/, ㅆ /s‘/

ünsüzlerinden biri veyahut ㄳ / gs/, ㄵ /nc/, ㄶ /nh/, ㄺ/rg/, ㄻ/rm/, ㄼ /rb/, ㄽ /rs/, ㄾ

/rt/, ㄿ/rp/, ㅀ/rh/, ㅄ /bs/ çift ünsüzlerinden biri ve ardından bir ünsüz gelirse

mutlaka ㄱ /g‘/, ㄴ /n/, ㄷ /d /, ㄹ / l/, ㅁ /m/, ㅂ /b /, o /ŋ/ seslerinden biri olur.

Dolayısıyla eğer hecenin sonuna,

1. ㅅ /s/, ㅈ /c/, ㅊ /ç/, ㅌ /t/, ㅆ /s‘/ seslerinden biri gelirse /d / olur. Ancak

ardından bir ünlü gelirse hece başı olup kendi seslerini korur.

2. ㅋ /k/, ㄲ /g‘/ seslerinden biri gelirse /g‘/ olur. Ancak ardından bir ünlü

gelirse hece başı olup kendi seslerini korur.

3. ㅍ /p/ sesi gelirse /b / olur. Ancak ardından bir ünlü gelirse hece başı olup

/p/ olur.

137
4. çift ünsüzlerden biri gelirse genel olarak sadece çift ünsüzün ilki okunur

ancak ardından bir ünlü gelirse çift ünsüzün ikinci ünsüzü, hece başı olur.

3. ㅎ /h/ sesi, hece sonu olarak sadece eylemin gövdesinde bulunur. Arkada—sından

ünlü ile başlayan çekim eki ya da yapım eki gelirse kendisi düşer. ㄱ /g/, ㄷ /d/, ㅂ

/b/, ㅈ /c/‘lerden biriyle başlayan ek gelirse bunları birer soluklu yapar. ㄴ /n/ ile

başlayan ek geldiği zaman kendisi /n/ olur, ㅅ /s/ gelirse bunu ㅆ /s‘/ yapar.

4. Ejective stop.

138
2. Öğrenci durum anketleri

ANKET

SINIFINIZ: ______________

DURUM: Kim Hoca bölümünüzde ders veren 55-60 yaşlarında bir profesör ve siz
ondan bir ders alıyorsunuz. Haftaya yapacağınız derse kadar final ödevinizi teslim
etmeniz gerekmektedir. Fakat bu hafta ödevinizi yazacak hiç vaktiniz yok. Bu
yüzden Kim Hoca‘ya şimdi bir e-posta yazıp final ödevinizi haftaya teslim
edemeyeceğiniz için teslim tarihini biraz uzatması için ricada bulunacaksınız. Bu
durum için ona nasıl bir e-posta yazarsınız?

CEVAP:

____________________________________________________________________

____________________________________________________________________

____________________________________________________________________

____________________________________________________________________

____________________________________________________________________

____________________________________________________________________

____________________________________________________________________

____________________________________________________________________

____________________________________________________________________

____________________________________________________________________

________________ .

Soruyu yanıtlarken lütfen muhataba bir e-posta yazdığınızı düşünün. Ankete katılıp

çalışmaya destek verdiğiniz için teşekkür ederim.

139
ANKET (2)

SINIFINIZ: ______________

DURUM: Yu Eunhye, birlikte ders dinlediğin seninle yaşıt bir sınıf arkadaşın.
Yarıyıl sonu sınavlarına bir hafta var ve sen sınavlara hazırlanmak için kütüphanede
ders çalışıyorsun. Fakat Kore Tarihi dersinin notlarının bir kısmı sende eksik ve
Eunhye‘den notları senin belirlediğin gün ve saatte kütüphaneye getirmesi için ona e-
posta mesajı atarak bir ricada bulunacaksın. Bu durum için ona nasıl bir e-posta
yazarsın?

CEVAP:

____________________________________________________________________

____________________________________________________________________

____________________________________________________________________

____________________________________________________________________

____________________________________________________________________

____________________________________________________________________

____________________________________________________________________

____________________________________________________________________

____________________________________________________________________

____________________________________________________________________

________________ .

Soruyu yanıtlarken lütfen muhataba bir e-posta yazdığınızı düşünün. Ankete katılıp

çalışmaya destek verdiğiniz için teşekkür ederim.

140
ANKET (3)

SINIFINIZ: ______________

DURUM: Kim Minho senin Kore‘deki en yakın olduğun insanlardan biri ve yaĢça
senden küçük. Sen kaldığın odadan memnun olmadığın için yeni bir yer buldun ve
pazartesi günü oraya taşınacaksın. Fakat uzun zamandır bu odada yaşadığın için çok
eşyan var ve onları toparlaman için yardıma ihtiyaç duyuyorsun. Bu yüzden
Minho‘ya bir e-posta yazıp hafta sonu eşyalarını birlikte düzenlemek için ondan
yardım isteyeceksin. Bunun için ona nasıl bir e-posta yazarsın?

CEVAP:

____________________________________________________________________

____________________________________________________________________

____________________________________________________________________

____________________________________________________________________

____________________________________________________________________

____________________________________________________________________

____________________________________________________________________

____________________________________________________________________

____________________________________________________________________

____________________________________________________________________

____________________________________________________________________

____________________________________________________________________

________________ .

Soruyu yanıtlarken lütfen muhataba bir e-posta yazdığınızı düşünün. Ankete katılıp

çalışmaya destek verdiğiniz için teşekkür ederim.

141
ÖZET

Her toplum kendi içinde konuşmacıyla dinleyici arasındaki ilişkiyi belirleyen

dilsel mekanizmalara sahiptir. Bu dilsel mekanizmalar çoğu zaman kişiler arasındaki

ilişkileri dengede tutar. Bunun içine dilden dile ve toplumdan topluma farklılık

gösteren ama genelde evrensel olan selamlaşma, hitap vs. girmektedir. Bu

bileşenlerden herhangi birini yerinden oynatmak sosyal hayatta bazı yanlış

anlaşılmalara, doğal dil uygulamalarının dışına çıkılmasına sebep olabilir.

Bu tezde insan ilişkilerini belirleyen dilsel mekanizma olarak Korecedeki

saygı dili konu edilmiştir. Saygı dili sistemi Lucien Brown‘un sınıflaması baz

alınarak üç başlık altında incelenmiş, bağlamlarına uygun olarak cümle örnekleri

verilmiştir. Tezin son bölümünde de Ankara Üniversitesi Kore Dili ve Edebiyatı

öğrencilerinin Korecenin saygı dili konusunda yeterli bilgiye sahip olup

olmadıklarını ve bu bilgiyi uygulamaya geçirip geçiremediklerini tespit etmek

amacıyla kendilerine bağlamları farklı olan üç durum verilerek bu durumlara uygun

e-posta yazmaları istenmiştir. Bu e-postalar çözümlenerek onların saygı dili

bileşenlerini ne oranda kullanabildikleri tespit edilmeye çalışılmıştır.

142
SUMMARY

Each society has linguistic mechanisms which designates the relation between

speaker and addressee. These linguistic mechanisims generally balance the

interpersonal relations. Within these mechanisms are greetings and address forms

that differ in various societies and languages but mostly universal. To move any of

these components may cause misunderstanding and digress from natural language

use.

In this thesis the honorific system of Korean language as a linguistic

mechanism which form and designates of interpersonal relations is investigated.

Honorific system is based on the categorization of Brown (2008) and examined

under three titles and given example sentences according to each of their contexts.

There is a research in the final chapter of the thesis done with the students of Ankara

University Korean Language and Literature Department which aims to determine

whether they have sufficient information about Korean honorifics and whether they

can use them appropriately. The students were given three situations which have all

different contexts and were made and asked to write three e-mails according to each

situations. These questionarries were analyzed and tried to reveal in what degree they

can put the components of this system into practice.

143

You might also like