You are on page 1of 184

ORTAÖĞRETİM

BİYOLOJİ
9

Özgür SUNA

Millî Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulunun 28.05.2018 gün ve 78 sayılı


(ekli listenin 188’nci sırasında) Kurul Kararı ile 2018-2019 Öğretim Yılından itibaren
5 (beş) yıl süre ile ders kitabı olarak kabul edilmiştir.

Dudullu Organize Sanayi Bölgesi 1. Cadde No.: 12


Ümraniye / İstanbul
Telefon: 444 80 23 Faks: 0 216 540 72 93

1
DİL UZMANI
Mihriye Nilay Biçici

ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME UZMANI


Esra Eminoğlu Özmercan

PROGRAM GELİŞTİRME UZMANI


Bülent Özden

REHBERLİK GELİŞİM UZMANI


Nihat Akbaş

GÖRSEL TASARIM UZMANI


Vuslat Merve Özkan

YAYINCI SERTİFİKA NO.


21402

ISBN
978-605-2352-38-0

BASKI YERİ VE YILI


Bilnet Matbaacılık ve Yayıncılık AŞ
Dudullu Organize Sanayi Bölgesi 1. Cadde No.: 16 Ümraniye / İstanbul
Tel.: +90 216 444 44 03 Faks: 0 216 365 99 07-08
Sertifika No.: 31345
İSTANBUL - 2018

2
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Bastğn yerleri toprak diyerek geçme, tan:
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. Düşün altndaki binlerce kefensiz yatan.
O benim milletimin yldzdr, parlayacak; Sen şehit oğlusun, incitme, yazktr, atan:
O benimdir, o benim milletimindir ancak. Verme, dünyalar alsan da bu cennet vatan.
Çatma, kurban olaym, çehreni ey nazl hilâl! Kim bu cennet vatann uğruna olmaz ki feda?
Kahraman rkma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl? Şüheda fşkracak toprağ sksan, şüheda!
Sana olmaz dökülen kanlarmz sonra helâl. Cân, cânân, bütün varm alsn da Huda,
Hakkdr Hakk’a tapan milletimin istiklâl. Etmesin tek vatanmdan beni dünyada cüda.
Ben ezelden beridir hür yaşadm, hür yaşarm. Ruhumun senden İlâhî, şudur ancak emeli:
Hangi çlgn bana zincir vuracakmş? Şaşarm! Değmesin mabedimin göğsüne nâmahrem eli.
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarm. Bu ezanlar -ki şehadetleri dinin temeli-
Yrtarm dağlar, enginlere sğmam, taşarm. Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.
Garbn âfâkn sarmşsa çelik zrhl duvar, O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşm,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Her cerîhamdan İlâhî, boşanp kanl yaşm,
Ulusun, korkma! Nasl böyle bir iman boğar, Fşkrr ruh- mücerret gibi yerden na’şm;
Medeniyyet dediğin tek dişi kalmş canavar? O zaman yükselerek arşa değer belki başm.
Arkadaş, yurduma alçaklar uğratma sakn; Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanl hilâl!
Siper et gövdeni, dursun bu hayâszca akn. Olsun artk dökülen kanlarmn hepsi helâl.
Doğacaktr sana va’dettiği günler Hakk’n; Ebediyyen sana yok, rkma yok izmihlâl;
Kim bilir, belki yarn, belki yarndan da yakn Hakkdr hür yaşamş bayrağmn hürriyyet;
Hakkdr Hakk’a tapan milletimin istiklâl!

Mehmet Âkif Ersoy

3
GENÇLİĞE HİTABE

Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini,


ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en
kymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek
isteyecek dâhilî ve hâricî bedhahlarn olacaktr. Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti
müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atlmak için, içinde bulunacağn
vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok
namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek
düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili
olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatann bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün
tersanelerine girilmiş, bütün ordular dağtlmş ve memleketin her köşesi bilfiil
işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere,
memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hyanet
içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini,
müstevlîlerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr u zaruret içinde
harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâd! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen,
Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktr. Muhtaç olduğun kudret,
damarlarndaki asil kanda mevcuttur.
Mustafa Kemal Atatürk

4
5
6
İÇİNDEKİLER
KİTABIMIZI TANIYALIM................................................................................................................. 10-11
1. ÜNİTE: YAŞAM BİLİMİ BİYOLOJİ............................................................................................ 13
1. BÖLÜM: BİYOLOJİ VE CANLILARIN ORTAK ÖZELLİKLERİ.............................................. 14
Biyoloji Bilimi ve Bu Bilimin Evrensel Bazı Sorunların Çözümüne Katkısı........................... 15
Gıda Sıkıntısı ile İlgili Sorunların Çözümüne Biyolojinin Katkıları........................................ 15
Sağlık Sorunlarının Çözümüne Biyolojinin Katkıları............................................................. 16
Çevre Sorunlarının Çözümüne Biyolojinin Katkıları............................................................. 17
Biyolojik Çeşitliliğin Korunmasına Biyolojinin Katkıları......................................................... 17
Canlıların Ortak Özellikleri.................................................................................................... 18
Bölüm Sonu Değerlendirme.............................................................................................. 25
2. BÖLÜM: CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞİKLER................................. 27
İnorganik Bileşikler............................................................................................................... 28
Konu Değerlendirme............................................................................................................ 36
Organik Bileşikler................................................................................................................. 37
Karbonhidratlar................................................................................................................ 37
Konu Değerlendirme.......................................................................................................... 41
Lipitler (Yağlar)................................................................................................................ 42
Konu Değerlendirme.......................................................................................................... 45
Proteinler......................................................................................................................... 46
Enzimler.......................................................................................................................... 50
Hormonlar....................................................................................................................... 56
Vitaminler ....................................................................................................................... 57
Nükleik Asitler................................................................................................................. 59
ATP (Adenozin Trifosfat)................................................................................................. 64
Sağlıklı Beslenmenin Önemi................................................................................................ 65
Ünite Sonu Değerlendirme................................................................................................ 68

2. ÜNİTE: HÜCRE.......................................................................................................................... 75
1. BÖLÜM: HÜCRE................................................................................................................... 76
2. BÖLÜM: HÜCRESEL YAPILAR VE GÖREVLERİ................................................................ 79
Prokaryot Hücreler............................................................................................................... 80
Ökaryot Hücreler.................................................................................................................. 81
Hücre Zarı....................................................................................................................... 81
Hücre Zarında Madde Taşınması................................................................................... 82
Difüzyon.......................................................................................................................... 83
Aktif Taşıma.................................................................................................................... 87
Endositoz........................................................................................................................ 88
Ekzositoz......................................................................................................................... 89
Konu Değerlendirme.......................................................................................................... 92
Sitoplazma ve Organeller..................................................................................................... 94
Ribozom.......................................................................................................................... 94
Endoplazmik Retikulum................................................................................................... 94

7
Golgi Aygıtı...................................................................................................................... 95
Lizozom........................................................................................................................... 96
Sentrozom....................................................................................................................... 97
Peroksizom (Mikro Cisimcikler)....................................................................................... 98
Koful................................................................................................................................ 98
Mitokondri........................................................................................................................ 99
Plastitler.......................................................................................................................... 100
Hücre İskeleti.................................................................................................................. 101
Çekirdek.......................................................................................................................... 102
Bilimsel Yöntem.................................................................................................................... 107
Bir Bilimsel Çalışma Örneği............................................................................................ 109
Bilimde Teori ve Kanun................................................................................................... 109
Laboratuvarlarda Kullanılan Araç Gereçler.......................................................................... 111
Ünite Sonu Değerlendirme................................................................................................ 114

ÜNİT 3: CANLILAR DÜNYASI...................................................................................................... 119


1. BÖLÜM: CANLILARIN ÇEŞİTLİLİĞİ VE SINIFLANDIRILMASI............................................ 120
Canlıların Sınıflandırılmasında Kullanılan Ölçütler, Dikkat Edilen Unsurlar......................... 122
Bölüm Sonu Değerlendirme.............................................................................................. 126
2. BÖLÜM: CANLI ÂLEMLERİ VE ÖZELLİKLERİ..................................................................... 130
Bakteriler Âlemi.................................................................................................................... 132
Bakterilerin Biyolojik ve Ekonomik Açıdan Önemi........................................................... 135
Konu Değerlendirme.......................................................................................................... 137
Arkeler Âlemi........................................................................................................................ 141
Arkelerin Biyolojik ve Ekonomik Açıdan Önemi.............................................................. 141
Protistalar Âlemi................................................................................................................... 142
Protistaların Biyolojik ve Ekonomik Açıdan Önemi......................................................... 142
Konu Değerlendirme.......................................................................................................... 144
Bitkiler Âlemi......................................................................................................................... 145
Bitkilerin Biyolojik ve Ekonomik Açıdan Önemi............................................................... 148
Mantarlar Âlemi.................................................................................................................... 149
Mantarların Biyolojik ve Ekonomik Açıdan Önemi.......................................................... 150
Konu Değerlendirme.......................................................................................................... 151
Hayvanlar Âlemi................................................................................................................... 153
Omurgasız Hayvanlar..................................................................................................... 153
Konu Değerlendirme.......................................................................................................... 158
Omurgalı Hayvanlar........................................................................................................ 159
Virüsler................................................................................................................................. 165
Virüslerin Neden Olduğu Hastalıklardan Korunma Yolları.............................................. 167
Virüsler ve Genetik Mühendisliği..................................................................................... 168
Ünite Sonu Değerlendirme................................................................................................ 169
Cevap Anahtarı........................................................................................................................ 175
Sözlük....................................................................................................................................... 179
Kaynakça.................................................................................................................................. 184

8
GÜVENLİK VE SAĞLIK UYARILARI

Sıcak cisimlerle doğrudan Elektrikli aletler kullanılır-


temas edilmemelidir. ken dikkatli olunmalıdır.

Bakteri, tek hücreli canlı ve


Ellerin kirlenmemesi ya da
mantarların neden olabileceği
zarar görmemesi için eldiven
hastalıklara karşı dikkatli olun-
giyilmelidir.
malıdır.

Elbiseniz lekelenebilir ya
Cam malzemeler kırılabilir.
da yanabilir.

Kesici ve delici cisimler


Yakıcı veya zehirleyici kim-
tehlikeli olabileceği için bunları
yasal maddeler kullanılırken
kullanırken dikkatli olunmalı-
dikkatli olunmalıdır.
dır.

Bitkilerle ilgili çalışmalar


Canlı hayvanlarla çalışıldı-
yapılırken zehirli ve dikenli
ğında hayvanın güvenliği sağ-
bitkilere dokunulmamalı; aler-
lanmalı ve kendi sağlığımız
jisi olan öğrenciler öğretmenini
korunmalıdır.
bilgilendirmelidir.

Çalışmalar sırasında olu-


Yangın ya da patlama ola-
şabilecek zehirli maddelere
bilir.
karşı tedbirli olunmalıdır.

9 9
K İ T A B I M I Z I

Bu sayfada ünite numarası, adı, konu başlıkları, ünite içeri-


YA 1. Ü ğine dikkat çeken fotoğraf ve metin yer almaktadır.
ŞA
M NİT
1. B
BİL
İMİ E
Ö LÜ M BİY
: Bİ OL
2. B YO
LO J OJ
Ö LÜ M ÖZ
E İV
: C A LL İ KL E C A N
İ
NL ER LIL
TE M I L AR İ AR
IN IN
EL YA P OR
BİL TA K
EŞİ I S
KLE I N DA
R BU
LU N
Bu sayfada ana konu başlığı ve içeriğini destekleyen gör-
AN
seller yer almaktadır.
BİLİ
MSE
C L Bİ
lar anlılar
e ın LGİN
can vlerind öğre

min ya ka e hayv si olan
ti İN D
d r
ara edir. B şı yakın an bes biyolo OĞA
SI V
ır. C insa k du ler, ba ji, insa
1. B
ştır u lı
çöll
e n y
iter re, ok anlılar i eğilim ma ve çelerin ın ruhu
h n E Bİ
YOL
ÖL
. y la
var Canlıla anusla ilgili lerin u her çe de bit nda kö
lı m
labo kların rı araş ra, orm erak zantıs it canlı i yetiş lenir.
ş k k OJİ
rini
Bu
ratu

ve b ede
n tı a ett ıo
var elerde rmak nlara v iklerim lan biy ı mera ir, her san-
ünit lara yö n olu bizi, o e fark izi ö oloji b k etm çeşit
ş r lı ya ğ
y tir

ilim e eğ
İn
CAN
L I LA ÜM
um c a
olek nlıların
nelt
ir .
tuğ
u n
gan
u d ma iz ş a m
ren
m e
aha olara alanla isteği nlıları
i c a ili- RIN
ülle
rin ortak ö k rın biz O RT
gör z
evle ellikle
yak
ınd adlan a gitm leri
a n in d ır ey AK Ö Bu sayfada yaşayarak öğrenmenizi sağlayan de-
rini r
öğr ini, ca
cele ılan ca e
me n ZELL
ene nlın k iç lı İKLE
ney etkinliği yer almaktadır.
c
ETKİNeksin
ın y in
13
13 iz
LİK-D .
ENEY
a p ı mo
lekü Rİ
Etkin
liğin lle- 1. Ün
A Etkin dı: A it e–Y
liğ sit ve aşam
den as in Amac Bazla
rı Ta Bilim
it ve ı: i Biy
Uygul baz ol Günlük nıyalım
oloji
ama anları haya
tespit tımız
Biy 1. C et da ku
bu am be mek. lland
lma oloji bunu he rle
ığımız
madde
old y a yaş , çam rin içine le

un çalış am b Limon su
2. aş ır suyu lim on r- Araç ve
u ır ilim nu da suyunu, Gereçle
r
C yu ve yy4
mın anlı nasıl . Bir kâğıid
mlalık domat tane
dı do la E es
la aslaus ,ir.sıBvı sabun mates suyu koyunuTz.KİN suyunu, sı cam
nin ı ayn rın tü anlarği rn
tu yyD
amla behe
ol kâ u b LİK vı sa r
ızşi?mlenrin ve ça bulunaE lık
ın ğıdı ilba -
ceğ canlı ı and mü b as
Bu sayfada edindiğiniz bilgileri kullanarak üretece-
c a im tır ın
maşır ntkinbe
he
yyLi
m on
iz. lık a azı idik ha i gönzllıemoleye çoızk. Turn su yuEtkbu liğin re mav suyu
için bulu öze ng ilerin ldu rek el ö ne
us ol kâğıby e
inliluna A
ğ n be
i turn
usol
yyM
av i turn
ön Rnapdor
dı:he
la ll in ba ğu in m
iz Ha iltla merınin C re kı usol
em uran a ikle m zi k olndu u ğu
deli oki m k da A mauş nlı rmızı
ol a y y S ıvı sa kâ ğıdı
laznırad an ları

ğiniz etkinlik yer almaktadır.


in...i, ... lar ri o
...... bunuyy
naraSpo
landele
rd cı: renk yyK bun
ça...lı.........“ca rtak ın r baalım en haYng ak
n de
ç - ırmız
ş ......n ... ola taktia ıfıned z
ız ıizs.
in ın rin eşitli y
ile ı turn
de linrdşeındak oru
usol
......... mala ...lı...
.........
” .........rak çe in liğ yÇam
vre i kâğıdı
......... rın ola aşır su
rak ......b...u...lufa...rklı iz vey ailebleirarkkaad lara c
n i miz yy yu
......... .........ı, de Domat
......... ...c...
an.........adla rarlnı ... s ......a o riniz yaa
... eva ki es su 3.
lılı ......G...nd odlaurem
ş ka yu Ün
......... çm ...rm ...... le lap rına p ra
.........
.........
.........
......... ğyy a e ...... ır cak... aen anlı...k ...b...irli...k ...
tı lıizd, ır
çak s bulu
ızrla ca ite
......... Yfayzi Ö ıl...ır... gö ala te y...... r nlı –C
.........
.........
......... ...apa... da nce . Br.... ...... ....zBle... nlara aş a...raın... rlaın......... vey
ları
an
raf ... c ... la sin u b u... ...... ş c a nı lıla
......... ge... dığın tıra an............... gözle
......... m a
......... ......... ma ağın r...
... ın ...d...e ... ölü leö... riz e ca sız
n ı n ll z ...
m...d i kik düz ......y......ğın ... rD
gö ve b ......
......... ......... in... k ız ... iz i ... ız ... m
......... yG s... ize......ine ......... ün
y le-
......... ...
si ...... u e
... ... arşler en ere ...ız...b ....
......... ... id z le b ... in ... ya
......... .........14 ...
ed...... ec
ere ...
ya
eğ... rdım min ...
...
te ...... mle
......ö...
ri zell iy...olo ...ıl...
aş...ta

ley
... m
...
ir ...
iniz yakın haft............
...
Ara
ç sı
... cı etm gö ......ik...
le...r......ji bilim
......... ......... in rm ...
ak a.... a .... y y ve Ge
......... Ge ... k no iz b ......
... o... -G...ez...g... öl,... son Fo
......... yy ... lm......e... rün re
zi .........t a ölg y
ala e...ç... tüle i öğ .........i-...
... b ak i n... ... u k to ğ çl er
......... Ka Sır ...lı... ed rın alı... r ım alan ehir .........y. y ame raf
...
rek ......ç a nız...... e
... ş ......
me
... e n ... ...
ın d... la , N ra m
ç ...sın ha... ı is için......... e-
k ...
Tuz . ... ın an......rı... yy ot d ak
, n eş... da ng.........tey ız. nı
ve M la it ...... ... i ... (B ... ... y ... ... ... K e ine
ineral rda ot ca ......... c e... k ......... a . ale fteri si
......... anlıla il...
b ... u
Asit ve lerin n ir ...k ame ......... - m ya
bazlar Canhlıl az n, o alıp lıyı ......... rın siniz) ...on...ud...... ra ......... da
1.
ın re ırla
ar ku ca gö ......b... a a ...v... e ... ....
aksiyo yİçınin lda nlıla zlem ulu...... il ya ...... 2. Y
na gi ız. Öne arkm rın
ai
led na ......... e bir foto ...............
.........ey ğ-
rmes iğ bil ....
NaO
H + i sonu daşla fotoğ iniz ec
eğ ...le...
ri-......... 3. Y
HCl cu rı
tuzlnar ra i, in ......... uk
(baz) ızlaol fını yaşa i ta .
puşurçe. d h min 4. Y
(Asit) NaC ay kin ığı uka
Tuzl l + laş iz. o
gelenm ar vücut H2 O ma Çe rtam 5. Y
sı (tuz) k a kti ı ukar
çok ar ede göre vılarının pH (su) ma ğin da b ıd
ta vlid cıy iz fo elirt 6. Y
tuz ve r. Çünkü ir. Yazın değe la ukar
, rinin bir toğra e- ıda
miner te gü ve p
allerin rleme ile nlük su ve osmotik
minde os f- 7. Y
i
loj
ter ukar
ve si
nirsel yerine ko bunların min basınc ıdak
Tüm iletim nmam çoğu eral ihtiyac ını den- iyo i
zorund canlılar de bo as ka ı kışa iB
ihtiy zukluk ı durum ybedilir. göre lim
bir ka adır. Miner aç duyd gibi bi unda K
hâlsiz aybedilen Bi
çını öz allerin ukları rçok m
etlers vücu m raha lik
tsızlık , kalp rit- a şa
yyE
nzim ek: tta ço ineralleri oluşur –Y
k çeşi dı
yyB
lerin
yapısı tli gö şarıdan ha . ite
azı vi na ka revler
i vard zır almak Ün
yyV tamin
lerin tılarak ır. Bun 1.
ücut ve ho onların ların
sı vı la rm ak tifleşm
yyK rının onların
as ka osmot ya esini n
yyK sı lmas ik ba pı sına sağlar ilyo ri
emik ında sıncın katılır. . ir m alo
ve si ı deng
ve di
ş yapı nirsel eler. e b rli k aya
iletim ys
sına de gö de yete ort ile
katılıp rev al n ere ede sı ile leri ni
daya ır. da nm nm a le m a
i y rin
nıklılı pın le lı rob liğ
k sağl ça bes sik a lık p eksik rünle ya
ar. ya
ün luğ
u ek sağ tein al ü ç ve -
s in
S I lı k d ozuk lerinin a da pro van pirin ikliğ k-
ÇA
ç b e y k li y e s u
ea e dd lık) şe ar ha dec in ek çoc m an
33 AR u v nm ma (aç gın d sa n ru ins a
AP
te
luğ esle esin lımı yay e ka rak pro ği ola u du un- rca alm
uk B en er n ola nler ikli . B oks nla kilo aya
UM oz ir. l b in a
e b kted teme bes unun ır. H ecek lene eks nlıdır sin y ilyo
OK
m e
m e s in . M işinin kus Yem
12 sle
n
em da rsiz kluğ lımıd s yiy be rote rı
ka k b
e ez k
lm bile sonra ıdır. açla

9 Be etkil sı ya yete bozu iz a esa ayalı e p işkin ocu e
ı rs da ç a g lsa ten nış an
il
an ma rum me ete e d elerd k ş bu r. an
yd yıf
o
dik avra res )
ins ama u du slen rin y ğlasa esin ülk olara aki aripti me a za k ye a d tidep ore
n
alı ar. B ir. Be asitle in sa bir
b lan
ğ lı a ’d zd le e m h eC
k o ba nd mu iy
en evro ı ye
s m yap an gy
T
çık şabil ino rote i te ekte ına Uga dan e d n ır iz v e lo
m p ib m s . n ş rs k io
olu el a terli s g eliş nma ırılır ğun ak rexia ia, a gze anlı n (B da
m e
te u y pata tir.
te G la n d k lu m
a An o m e m im
o sın sı
ğ p top dla ozu lam uli şırı anış .S ara rtma
ço ece dari sıvı k a e b bu iptir. ır. B ya a jik d cJ rı
d z ek h n Eri nla ırı a
sa mu ında olara slenm ec a sa akla a ve ikolo oru aş en
n
de karn rkor le be yiy n n s k s ın ed
ı ce luğu kay şalt avi p
m
a ğlı nın ır. a m uzun
r io r e s ora ıd v e-
la ash ebiy la ad zuk an bo d
mli e
e k
b luk ğu s bo sınd içini ir, te as dar d olara abilm
Kw u se uk e a d ne tley m a n
luğ B oz klu
zu r yem ırakm nara ekte
k e n ö kü ne çık na k tken ulla a-
o ız a k
me e b nla b lla em rin ğs stü ığı e üre utta dir. lp-d ,
Ye lenm aya i aç il ku ilinm lk ele in ya in ü n d v ü c ğ il , ka ı işe .
y la lı v e u ğ ır
s b
Be lukla ken müs pleri
din h b n ü sin ze on ğlık lıp kd orc ptı rd -
ola kütle n dü ın s sa a a me i, sp , ya cı va k
n
ğu suyla aşır seb
ı e
e kte ağ edile şam esi, tard eya iç , işç iyete tiya ı gere ş-
ç o m y a m ik
m kv lı s ih a u olu r-
s
rku rak nın liş in u ky liş aş cin e
ko aya kları ge den ın arz yara i, ge ngeli eme nç, y şa, erjiy tulm kus luştu
rl ve be s e y e a n tu o o
zo uklu dir. iş rak ırlığın başla üme ve d yleri u , g b) y lük e ede ağ d eyi i
z
ek
te ş m ğ y
da bü terl i şe ocu ları i ğ v n g y it erj
bo eli l ola t a gü en ’ini bez en k,
içe
rm e g ne vücu arnın anın ni ye ektiğ kul ç kluk işen inin d 0-25 sı o n
ya olara mli
zd ge k s ç u değ erj e %2 ıkma
mü ite göre nne ır. İn gele ının
ri o
k, boz ma l e
ite nü ez a be re en ç na rale ön rji-
b ez e gü . Ob ğuna me; acıd sin ö , can , be yolu a gö n an rda is ne a rca a pa tleri ene cu
y li a tü h e
O it ır n
ez tad unlu esle ir ih lan b tırma mzik num mu
ti e k n rc
ha adın ’un
la üs
a, un rek na onu il- n
Ob ak y uz b z b li o as e olu uru nd ır. B ha rca ) s l ed
lm bo re b e, s kd i ile 8’i, k %30 mu tad lük ) ha zla bu
ra ze me rek ğı eb ğı, lı erj uru ak ün alori ha fa k ka
ye nucu iği ü geçil ge açlı rin (g stalı asta n en 15-1 ise ı d lm , g a ya
ğ
so ind vaz sı için ak, eyle n ha ve h alına ın % larda as en o likte in (k ya d olara ırı
B ınil rm ir ın olm ned bir erjin 0 ve lık aş .tr
a
m şam oyu da b nsiy lerin
o e in, lığ dın la n 2 sta tta ov
şa
ya re ya arın
d m ta ik k iç ağır , ka faz na ak n e (% ha
la

cu lik.g
a şa sek zell ürme ücut %25 e n umu tırm lına ası bir d e ag
ü K y ö v id ş ş a m n .s
s ir. ük rd e erj olu yla rle lçü gm

Bu sayfada konu içeriğini destekleyen bilim-


k k sü rde lerd n ye
sid nlü r, y loji en zite kola sinle epola tkile kö hs
Gü eke fizyo şam ekle rkek n e ca
r,
ş ve ya erk e a na obe amı e; be rak d de o za
ir e ş n b
ma netik klı b tişkin ranın rc
ha kta v r, ya bez ğ ola z yö
it
lığ
ı
ge ğlı e uo inin nma mele ere tta ya ms
o u ağ
Sa dir. Y ır. B erj ,s

sel düşünce ve bilinç yaratacak okuma metni


ş lu ite
kte tad en pola geli ı üz ücu i o ez
me ak ır. an k de eki acağ in v resin ob
lın d ıl in ü da
turm ktad k a olara jisin nlaş nerj ve s n
ma ünlü yağ nolo tır. A zla sini
e n da
G a tek mış ve fa alite rafı

yer almaktadır.
tt
cu üz la ı k ) ta
vü nüm sınır as şam SÖ
gü üde la olm , ya (D r.
ütü ıştı
67
n
ölç n faz çıka Örg lanm
de aya ir. ğ lık nım
ort kted a Sa k ta
m e n y la ra
Dü esi o
ikm
bir

10
T A N I Y A L I M

GÜV
ENLİ
K VE
SAĞ
LIK
U YA
RILA
Bu sayfada deney etkinliklerinde dikkate al-
Sıca
temas k cisimler
edilm
emeli
le do
ğrudan RI
dir.

Bakte
Elek
ken dik trikli aletle
katli olu
nmalı
r kulla
dır.
nılır-
manız gereken sağlık, güvenlik logoları ve bun-
manta ri, tek hü

ların açıklamaları yer almaktadır.


rların creli ca
hasta nede
lık n ola nlı ve
malıdı lara karşı bileceğ
r. dikka i
tli olu
n-
Eller
zarar in kirlenm
görm emes
giyilm emes i
elidir. i için ya da
eldive
n
Cam
malzem
eler kır
ılabilir.

e
erin
Elbis yerl
da ya eniz lekele aki
nabilir. lm acad
nebil ir ya ri bu
ükle
Yakıc sözc
yasal ı veya ya da
madde zehirleyici vr am
dikka ler kim- n ka
tli olu
nmalı kullanılırke uygu
dır. n ge len 4
ılık
Kesic karş .
tehlike i ve de lelere eştiriniz
cüm rl
li lic
kullanı olabileceğ i cisimler daki kilde ye
şağı şe
dır.
rken
dikka
i için
bu A. A ğru bir
Canlı tli olu nları do 1 5
ğında hayv nmalı
hayvan anlarla ça -

Bu sayfada konu ile ilgili bilgilerin


lanm ın gü lış
alı venliği ıldı-
korunm ve kend 2
i sağlı sağ-

E
alıdır.
ğımız

İR M
Bitki
yapılır lerle ilgili

değerlendirileceği çeşitli ölçme et-


ke
bitkiler n zehirli çalışmala 2
ve dik r

END
e
jisi ola dokunulm
n amalı enli
bilgilen öğrencile ;
dirmeli r öğre aler-
Yang tmen

kinlikleri yer almaktadır.

ERL
ın ya dir. ini 1
bilir. da pa
tla ma ola
- 3


Çalış

U D
şabilec malar sır
ek ze asında
karşı
tedbirli hirli mad olu-

SON
olunm de
alıdır. lere
9 9 3

LÜM
4


EY ı.
DÜŞ e olay
ğiştirm için
r de ilmek

Bu sayfalarda ünite ile ilgili bil-


C. A
şa len ye tireb
koyu ğıda görü m et
veri 5 arda deva i.
nuz. len anlıl rini tirmes adde
-
1. (… ifad 1. C ne sille ge ık m
) T arın na
üm eler
den ATP anlıl m eyda uş an at
2. (… virü A Y n C i a ol
erlerin

gilerin değerlendirileceği çeşitli ölç-


) V
irüsl
sler
de pr
doğ
ru o YAT ener
jisin
de
jik ol
ay. 2.
benz cund
sonu ştırılmas
ı.
nges
i-
3. (… lanla yolo izma
erde otei bağ an bi
la rin de ma-
) V
irü ya sa n ya
pılı
rın
baş ya sal ğl ay kü tle -
M et abol n uzak ad dele ğl an
4. (… sler dece kaps ına kim ini sa hücr
e 3. vücu
tta şı m tam
sa
) V kona DNA id ad “D”, arın mes i ve lerin e dı bir or
irü k anlıl de et nmes hücr rarlı
5. (… sler canl ya da ı ve yan 1. C i ve

me etkinlikleri yer almaktadır.


in rib ıları rilen lış o jisi el bölü re- re iç ile ka mak
,
) V ozom nı sa dece kılıf lanla ener in in m üc as ı ıla
6. (… irüsl yapı bulu rın eler ve yı
kı 4. H korunm i karş tiyaç
er hü u ve larınd RNA baş hücr pım nin lerin in ih
) B cre enzi nur. oku ı. inim
7. (…
akte dışı m si a bu
luna
vard
ır.
ına
“Y” 2. D n artmas len ya reks ek iç rçekleş-
riyof nd st sini na ge sı. ji ge nlem ge
) B aj ad a sayı emle n nü har
fi eyda ü. ener düze ek için
ir vi
rü s
ı ve
ril
larını ri ol
m
klei
k as re de m tü m ya pı. an lıların olayları et m
derir kona en vi artır adığ itler üc ın ayan anla 5. C l elde
8. (… . k ca rüsü maz ında ile ta 3. H yonların sağl zam le yaşa
msa nleri
) V nlıs n ko , kris n antib nır. aksi keti ların k hâ besi
irüsl ını en nağı talle hare yapı uğu ayı.
9. (… er ço fe ba ni iyot
ik ada duğu bilece lan duyd ılık ol
) T k sı kte kter p ka lerd glen p ol i yapa ş bırakı canl
uval
et km ettiğ
in idir. lır. en ça 4. Ö sahi vlerin bo tirdiği
suyu ku ut asyo de kı bu k et anlıl
arın göre desinde
na öz llanım na uğ lıfın kile ı ve
en gö ından rar. ı ve nir. 5. “C lılaşmas di r.” İfa .
Ç. A so DNA fark …… n terim
şağ ster
me nra hijy
’sın
ı en esi … i gereke 25
nek ıda vira fekt gelm es
leri veri l ha ene dikk e et gelm
veri le
lmiş n yap
stal
ıkla at tiği
hücr yere
tir. ılan rdan etme, en
Kutu dır koru et ve in iç
cuk ılmış nma türe ine
gön-
num tab yolla vi olan
aral loda n rınd yi
arın um an ba yecekl
ı ku aral zıla er
llan
arak
and
ırılm rıdır. i iyi pişi
ış ku rme,
Çek aşağ iç
irge ıdak tu me
i so cuklar
1 rula d
rı ya a çeşi
ME

nıtla tli
Yus
ufçu yınız canlı ö
. r-
DİR

k
2
Yıla Kap
EN

n lum
bağa
5 3
RL

Arı Ker
ĞE

tenk
ele
6 4
DE

1. Y Gor Keleb
il
ukar ek
ıdak 9
NU

2. Y i ca
nlıla
7
uk arıd rdan Yar
aki asa Köp
SO

3. Y canl hang ek ba
ukar ılard isi / 10 lığı
ıdak an ha hang
4. Y i ca ngis ileri 8
omur
İTE

ukar nlıla i / ha Balin


ıdak rdan ngile galıd
5. Y i ca hang ri om ır? … a
ukar nlıla isi / …… 11
ÜN

rd ha urga ……
ıdak an ha ngile sızd
6. Y i ca ngis ri ek ır? … ……
ukar nlıla i / ha lem …… …… Kirp
ıdak rdan ngile baca …… …… i
7. Y i ca hang ri kl ıdır? …… 12
ukar nlıla isi / akci ……
ıdak rdan hang ğer ……
hang ileri so lunu … ……
i ca soğu ……
nlıla isi / mu ……
rdan hang kkan yapa ……
hang ilerin lıdır r? … …
isi / de ya ?… ……
hang vru …… ……
ileri bakı …… ……
solu mı gö …… …

Bu kısımda konuyla ilgi-


ngaç rülü ……
solu r? … ……
num ……
u ya ……
par? ……
171 …… …
……

li merak uyandırmak veya bilgi


……


nya
r Dü

dağarcığınızı geliştirmek amaç- 3. Ü


nite
– Ca
nlıla

MUSU
NUZ ?
R

lanmıştır.
O -
özel
likler, BİLİY lişim
basa
esel ve sel ge
hücr rının türü t evrim i denir.
liği, ıların en
nzer m atıkla ınır. Faka - Canl a filog
A be ltı al yaşa
ların
ad a DN ler, boşa dikkate rın mak
lik ıla
ndırm özel
lik özel ve ca
nl
sınıfla yolojik birçok görünüş
netik r, fiz gibi
Filoge özellikle evreleri dış
yısı,
omik lişim om sa
anat olojik ge kromoz .
iy , maz biri de
embr organlar ate alın rden -
? emle fosille
og kk
anal ortam di yönt nları
nılan
NUZ
ı insa n elde
dıklar kulla Bilim inde
USU esin
de ıdır. nmes erini
OR M lenm nmas
yasla kuların in
cele ilişkil
BİLİY erinin
belir
eleri
ile kı
an do slayarak
akra
balık
ilişkil
balık ki üy rden alın kıya
Akra üzde
nüm fosille üyeleri ile
sil le rin gü şle ri ile de ki
fo rünü müz
ş gö günü
rin dı rileri .
leri ve çalışırlar
ettik e
lemey
belir sil
ait fo
arına
n atal
şaya
ce ya
yıl ön ları
milyon akraba
ın ın 50 müzdeki
lığ ma-
toz ba ve günü sır ol ar
alık
ve va
şisi de kı anlıl
Alab iyerar tiklerin denir. C bu
rin H ftleş ayan
an çi tür
ateg
orile er ol uluğuna nsel olm dünya-
ik K benz pl re r
emat nleri reyler to k ev imle ikili
Sist Köke Anca eştirir. İs in türler
amı: len bi bilir. çl iç lim
Kavr oluşturabi rle anıla tişimi gü önlemek yan ilk bi
yağ Tür le ki ile aşayı la
yavr
ular lı isim ında uygu
yan e fark arı aras karg sistemi s
.tr dillerd sanl ır. Bu Bu iki eaeu
ov farklı bilim in ol malıd ndırılır. 5) da ulus
Linn
k.g r aynı adla (Görsel 3. lmas
ın
lır. Caro
isimle r yerinde emi ile di r. la ndırı eğik yazı Görse
l 3.5
nt eus’ ad ile
nın he ırma yö nnea Tü rlerin başlar ve çük harf e
nd s Li o
adla Caroulu a: rf ile e ise kü iki kelim Felis
le
ndırm yük ha
insa
nı Adla bü kelim r. Bu estic
us
(İkili) ci kelime tir. İkinci yıcı addı dom
minal rin belir tamamla anis Felis s
Bino llanılır. Bi cinsini lupu
s, C r- is lupu
e
Bu tü Can us
e ku canlının kelim anis estic
kelim . Bu us, C lıdır. s, dom
ke lime, ik yazılır ir. m estic ismi yazı anis lupu C anis
Bu eğ ismid do n
Felis rklı türü altında,
C
ar ve ının tür leo, l 3.6)
başl canl Felis 4 fa nsi örse
irilen lis” ci lunur. (G
birden aki kutuda isimlend ticus “fe
da bu
Yand arak mes altın
us ol lis do cinsi
estic o, Fe “canis”
dom Felis le e
us is
lerden domestic
is
Can
ticus
mes
s do
Cani
s
s lupu
Cani
ırma
estic
us land
dom İkili ad
Felis l 3.6
Görse
leo
Felis 123

11
12
1. ÜNİTE
YAŞAM BİLİMİ BİYOLOJİ

1. BÖLÜM: BİYOLOJİ VE CANLILARIN ORTAK


ÖZELLİKLERİ
2. BÖLÜM: CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN
TEMEL BİLEŞİKLER

Canlıların öğretisi olan biyoloji, insanın ruhunda köklenir. İnsan-


lar evlerinde hayvan besler, bahçelerinde bitki yetiştirir, her çeşit
canlıya karşı yakınlık duyma ve her çeşit canlıyı merak etme eğili-
mindedir. Bu insani eğilimlerin uzantısı olan biyoloji bilimi canlıları
araştırır. Canlılarla ilgili merak ettiklerimizi öğrenme isteği bizleri
çöllere, okyanuslara, ormanlara ve farklı yaşam alanlarına gitmeye
iter. Canlıları araştırmak bizi, organizma olarak adlandırılan canlı
varlıkların nelerden oluştuğunu daha yakından incelemek için
laboratuvarlara yöneltir.
Bu ünitede canlıların ortak özelliklerini, canlının yapı molekülle-
rini ve bu moleküllerin görevlerini öğreneceksiniz.

13
13
BİLİMSEL BİLGİNİN DOĞASI VE BİYOLOJİ

1. BÖLÜM

CANLILARIN ORTAK ÖZELLİKLERİ

Biyoloji yaşam bilimidir. Bu bilim çok önemli olan bazı sorulara cevap bulur veya
bulmaya çalışır. Bir aslanın canlı olduğunu buna karşın bir kaya parçasının cansız
olduğunu nasıl anlarız?
Canlıların tümü bazı özellikleri ortak olarak bulundurmalıdır. Bu özelliklerin tama-
mını aynı anda bulunduranlar “canlı” olarak adlandırılır. Bu bölümde biyoloji bilimi-
nin canlılık için önemini, çalışmalarını, canlılığa faydalarını ve bu özellikleri öğrene-
ceğiz.

14
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

Biyoloji Bilimi ve Bu Bilimin Evrensel Bazı Sorunların


Çözümüne Katkısı
Biyoloji sözcüğü Yunanca bios (yaşam) ve logos (bilim) kelime-
lerinin birleşimiyle ortaya çıkmıştır. Yani biyoloji, canlı bilimidir.
Biyoloji bilimi; canlıların yapısını, gelişimini, görevlerini, değişi-
mini, sınıflandırılmasını ve coğrafi dağılımını inceleyen geniş kap-
samlı bir bilimdir.
Günümüzde gelişen teknoloji ve bilgi birikimi sayesinde biyoloji
bilimi birçok sorunun çözümüne katkı sağlamaktadır. Bu sorunlar,
canlılığın devam etmesini tehdit eden evrensel sorunlardır.
Gıda sıkıntısı, küresel ısınma ve buna bağlı olarak değişen iklim-
ler, biyoçeşitlilikte azalma gibi birçok sorunun mümkün olduğunca
en aza indirgenmesi için biyoloji bilimi kapsamında çeşitli çalışmalar
yapılmaktadır. Şimdi bu sorunların bazıları üzerinde duralım.

Gıda Sıkıntısı ile İlgili Sorunların Çözümüne Biyolojinin


Katkıları
Dünyanın en büyük sorunlarından biri de gıda sıkıntısıdır. Hızla
artan nüfus (Görsel 1.1) ve düzensiz kentleşme (Görsel 1.2) sonucu
tarım arazilerinin azalması, beraberinde gıda sıkıntısını da getirmiş-
tir.
Besin kaynaklarındaki bu azalma, açlığa ve hastalıkların oluşma-
sına neden olmaktadır. Biyoloji bilimi de bu önemli sorunun çözümü
için çalışmalar yapmaktadır. Biyoteknolojik alanlardaki gelişmeler
ile ıslah çalışmalarına ek olarak gıda sıkıntısını gidermeye yönelik
çalışmalar artmıştır.
Gen aktarımı sayesinde hastalık yapıcı mikroorganizmalara
dayanıklı ve besin değeri yüksek buğday, domates, soya fasulyesi
ve mısır gibi bitkiler üretilmektedir. Böylece tarım ilacı kullanımı
azaltılmış, tarım arazilerinden elde edilen ürün miktarı artırılmıştır.
Et ve süt verimi yüksek hayvanların üremesinin sağlanması gıda
sıkıntısını azaltmak amaçlı yapılmaktadır. Genetiği değiştirilmiş bu
organizmaların (GDO) sağlığımıza olumsuz etkisi hâlâ tartışılmak-
tadır.

Görsel 1.1 Hızlı nüfus artışı, besin Görsel 1.2 Düzensiz kentleşme,
kıtlığı oluşumunun nedenlerinden tarım arazilerinin azalmasına ve
biridir. gıda sıkıntısına neden olur.

15
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

Sağlık Sorunlarının Çözümüne Biyolojinin Katkıları


Biyoloji alanında yapılan çalışmalar, insan sağlığını koruma ve
çeşitli hastalıkların teşhis ve tedavisindeki önemli adımlardır.
Biyoteknolojik çalışmalar sayesinde gen aktarımı mümkün hâle
gelmiştir. Bu sayede hastalıklarla mücadelede kullanılan enzim,
antimikrobiyal protein, hormon (Görsel 1.3), aşı (Görsel 1.4) gibi
kimyasal maddelerin üretiminde bakteriler kullanılmaktadır. Örneğin,
şeker hastalığının tedavisinde kullanılan insülin hormonu, protein
yapılıdır. Bu hormonun üretiminden sorumlu olan genin biyoteknolo-
jik yöntemler sayesinde elde edilip bakterilere aktarılabilmesi, insülin
hormonu üreten bakterinin elde edilmesi demektir. Bu sayede daha
ucuz ve daha fazla insülin hormonu üretimi gerçekleştirilmektedir.

Görsel 1.3 Hormonlar Görsel 1. 4 Aşılar biyoteknolojik


laboratuvarlarda üretilebilmektedir. yöntemlerle üretilir.

Kalıtsal hastalıkların teşhis ve tedavisi için DNA molekülünün


gen haritası 1990 yılında İnsan Genom Projesi isimli çalışma ile
çıkarılmaya başlanmıştır. (Görsel 1.5) Proje 2003 yılının Nisan
ayında tamamlanmıştır. İnsan DNA’sının haritalanması kalıtsal bir
çok hastalığın teşhis ve tedavisinde yararlı olmaktadır.
Gen terapisi, bulaşıcı hastalıklar, kanser ve kalıtsal hastalıkların
tedavi sürecinde genlerin kullanılmasıdır. Bu yöntem bazı kalıtsal
hastalıkların tedavisi için umut vericidir. Bu tedavide hastaya aktarı-
lan genler hastalığa yol açan mutasyonun etkilerini düzeltir.
Biyoloji biliminin sağlık alanına önemli katkılarından biri de kök
Görsel 1.5 İnsan Genom Projesi hücre keşfidir. Kök hücreler, bölünme ve farklı tipteki hücrelere
ile insan DNA’sının gen haritası dönüşme yeteneğine sahiptir. Kök hücreler hasarlı bölgelere akta-
çıkarılmıştır. rılarak birçok hastalığın tedavisinde kullanılır. Örneğin, kemik iliğin-
deki hücrelerde bozulmalar sonucu oluşan lösemi hastalığı bağı-
şıklık hücrelerimiz olan akyuvarların hızla artmasıdır. Kök hücreler,
hasarlı bölgeye eklendiğinde bozuk olan hücrelerin yerine geçer ve
sağlam kemik iliği hücrelerine dönüşür. Böylece hastalık tedavi edil-
miş olur.

16
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

Çevre Sorunlarının Çözümüne Biyolojinin Katkıları


Çevre kirliliğine sebep olan sorunları çözmek, canlı yaşamını
olumsuz etkileyen kirlilik etkenlerini en aza indirmek için biyoloji
biliminden yararlanılır. Bu yöntemlerden biri, bazı canlıları kullan-
maktır. Bu canlılar kirliliğe sebep olan maddelerin ayrıştırılmasında
görev alabilir. Bu yönteme biyoremidasyon denir. (Görsel 1.6)
Bazı bitki türleri kullanılarak sularda biriken ağır metaller uzak-
laştırılabilir.
Plastik maddelerin doğada çözünmesi çok uzun zaman almakta-
Görsel 1.6 Atık suların arıtımında
dır. Bu nedenle daha hızlı çözünme özelliğine sahip biyoplastiklerin ayrıştırıcı mikroorganizmalar
üretimi ile çevre kirliliğinin azaltılması amaçlanmaktadır. (Görsel 1.7) kullanılır.
Küresel ısınmanın temel nedenlerinden biri olan sera gazlarının
azaltılması amaçlı üretilen biyoyakıtlar, çevre kirliliğinin artmasını
önemli ölçüde engelleyebilir. (Görsel 1.8)

Görsel 1.7 Biyoplastik ürünlerin Görsel 1.8 Bitkisel kaynaklı


doğada çözünme hızı yüksektir. biyoyakıtlar kirliliğin azaltılması
amaçlı üretilmektedir.

Biyolojik Çeşitliliğin Korunmasına Biyolojinin Katkıları


Biyoçeşitlilik, yaşayan tüm canlı varlıkları kapsayan bir terim-
dir. Biyoçeşitliliğin korunması, doğal dengenin bozulmadan devam
etmesi ve insan yaşamının sürdürülebilmesi için gereklidir. Uzun
yıllardır devam eden hızlı nüfus artışı, düzensiz kentleşme, kont-
rolsüz avlanma, orman yangınları, aşırı otlatma insan kaynaklı olup
biyolojik dengeyi olumsuz etkileyen faktörlerdir. Bu etkenlerin önüne
geçilmesinde biyoloji biliminin de katkıları olmaktadır.
Nesli tükenme tehlikesi altında olan hayvanların hayvanat bahçe-
lerinde ve millî parklarda korunmaya alınması (Görsel 1.9), tohum,
gen, sperm bankalarının kurulması biyolojinin biyoçeşitliliğin korun-
masına sağladığı katkılardan bazılarıdır. (Görsel 1.10)

Görsel 1.9 Kontrolsüz avlanma Görsel 1.10 Endemik türlerin


nedeniyle nesli tehdit altında olan korunması için ülkemizde tohum
kurt (Canis lupus) koruma altına bankaları kurulmuştur.
alınmıştır.

17
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

Canlıların Ortak Özellikleri


Çevremizde gördüğümüz bir makinenin cansız ama bir ağacın
canlı olduğunu nasıl ayırt ederiz?
Yaşayan organizmaları cansız nesnelerden ayırt etmek için bazı
özelliklere bakılması yeterlidir. Bu özelliklerden tüm canlılarda bulu-
nanları vardır. İşte bu özellikler canlıların ortak özellikleri olarak işle-
nir. Canlıların ortak özellikleri şunlardır:
1. Hücresel Yapı
2. Beslenme
3. Solunum
4. Metabolizma
5. Homeostazi
6. Boşaltım
7. Uyarılara Tepki
8. Hareket
9. Uyum
10. Üreme
11. Büyüme ve Gelişme
12. Organizasyon
şeklinde sıralanabilir. Yukarıda verilen bu özelliklere ilişkin temel bil-
gileri edinelim.
1. Hücresel Yapı
Organizmaların işlevsel en küçük birimine hücre denir. Tüm can-
lılar hücrelerden oluşmuştur. Bazı canlılar tek bir hücreden ibarettir.
Örneğin, bakteriler, arkeler, amip, öglena, paramesyum tek hücreli
canlılardır. Tek hücreli canlılarda canlılık olaylarının tamamı bir hücre
içinde gerçekleşir. Tek hücreli canlı olan amip (Görsel 1.11) büyü-
yüp gelişebilmek için beslenir. Yalancı ayakları ile hareket eder. Bu
sırada gerekli enerjiyi karşılayabilmek için solunum yapar, oluşan
atık maddeleri boşaltımla uzaklaştırır. Neslini devam ettirebilmek
için ürer ve çevresel uyaranlara tepki verir. Amip, tüm bu olayları ve
süreçleri gerçekleştirecek hücresel organizasyona sahiptir.
Çevremizde görebileceğimiz diğer bir organizma ise çok sayıda
hücreden oluşabilir. Tavşan (Görsel 1.12) gibi çok hücreli canlıda
ise tüm bu canlılık olayları, şekil ve işlev bakımından birbirinden
farklı çok sayıda hücrenin oluşturduğu sistemlerin düzenli çalışması
sonucu gerçekleştirilir.

Görsel 1.11 Tek hücreli canlılardan Görsel 1.12 Çok hücreli canlılardan
amip tavşan

18
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

2. Beslenme
Tüm canlılar enerji üretebilmek için besine ihtiyaç duyar.
Bazı canlılar fotosentez veya kemosentez yaparak besinlerini
kendileri üretir. (Görsel 1.13) Böyle canlılara üretici (otorotrof)
denir. Bitkiler, algler, bazı bakteriler ve arkeler üretici canlılardır.
Üretici özelliğe sahip olmayan canlılar ise ihtiyaç duydukları
besinleri diğer canlıları yiyerek alırlar. (Görsel 1.14 ve 1.15) Bu can-
lılara da tüketici (heterotrof) denir.
Bazı bakteriler, bazı protistalar (Görsel 1.16), mantarlar ve hay-
vanlar heterotrof canlılardır.

Görsel 1.13 Ağaçlar güneş ışığını Görsel 1.14 Ayı, ihtiyaç duyduğu
kullanarak kendi besinini üretebilir. besini avlanarak sağlar.

Görsel 1.15 Zebra, otçul beslenen Görsel 1.16 Protistalardan


bir tüketici canlıdır. paramesyum, hazır besin alan tek
hücreli bir canlıdır.

3. Solunum
Tüm canlı hücreler üreme, hareket etme, büyüme, gelişme,
madde alışverişi ve ihtiyaç duydukları molekülleri üretme gibi
yaşamsal olaylarını devam ettirebilmek için enerjiye ihtiyaç duyar.
Canlıların ihtiyaç duyduğu bu enerjiyi ürettikleri reaksiyonlarda alı-
nan besinler parçalanır. Parçalanma sonucu açığa çıkan enerji ile
bahsettiğimiz yaşamsal faaliyetlerini gerçekleştirir.
Canlıların besinleri parçalayarak enerji elde etme reaksiyonla-
rına solunum denir. Sonuç olarak tüm canlılar solunum yapar. Can-
lılardan bazıları enerji üretim reaksiyonlarında oksijen kullanır. Bu
solunum çeşidine oksijenli (aerobik) solunum denir. Örneğin, çok
hücreli canlılar ve bazı tek hücreli canlılar oksijenli solunum yapar.
(Görsel 1.17)
Görsel 1.17 Koşan bir atlet, ihtiyacı
Bazı canlılar ise solunum reaksiyonlarında oksijen kullanmaz. olan enerjiyi oksijenli solunum ile
Bu solunum çeşidine de oksijensiz (anaerobik) solunum denir. elde eder.

19
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

Örneğin, bira mayası mantarı ve bazı bakteriler oksijensiz solunum


yapar.

4. Metabolizma
Canlılarda gerçekleşen yapım (anabolizma) ve yıkım (katabo-
lizma) reaksiyonlarının tamamına metabolizma denir. Amino asit-
lerden protein sentezlenmesi, inorganik maddelerden fotosentez ve
kemosentez olayları ile organik besin üretimi anabolizma reaksiyon-
larına örnektir. (Görsel 1.18 a) Proteinlerin amino asitlere dönüştüğü
sindirim reaksiyonları ve organik monomerlerin inorganik madde-
lere dönüştüğü solunum reaksiyonları katabolizma reaksiyonlarına
örnektir. (Görsel 1.18 b)

a. Anabolik reaksiyon b. Katabolik reaksiyon

ATP

Yapım (anabolik) reaksiyon Yıkım (katabolik)


çeşidi olan protein sentezi reaksiyon çeşidi olan
için ATP gereklidir. solunumda ATP üretilir.

ATP

Görsel 1.18 Metabolizmayı oluşturan yapım ve yıkım reaksiyonları.

5. Homeostazi
Homeostazi, kararlı iç denge demektir. Çevre şartlarındaki deği-
şikliğe rağmen canlıların iç dengelerini değişmez tutması önemlidir.
Örneğin, insanda kanın pH değeri 7,4’tür. Bu değer 7,8 veya 7 oldu-
ğunda çok kısa bir süre içinde ölüm gerçekleşir. Fakat birçok sistem
ve tampon madde sayesinde kan pH değeri dengede tutulur. İşte bu
olay homeostazi’ye bir örnektir. (Görsel 1.19)

Yüks
k pH ek p
Düşü H
7.35 7.45 Öl
üm üm
Öl 6.8 8.0

9
Görsel 1.19 Tampon maddeler ve vücut sistemlerimiz
kan PH değerini dengelemekle görevlidir.

20
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

6. Boşaltım
Canlıların yapım ve yıkım reaksiyonları sonucunda oluşturduk-
ları atıklara metabolik atık denir. Bu atıklar canlının iç dengesini
bozacağından uzaklaştırılmak zorundadır. Bu uzaklaştırma işlemine
boşaltım denir.
Tek hücreli canlılar, metabolik atıklarının çoğunu hücre yüze-
yinden atabilir. Bitkiler terleme, damlama, yaprak dökümü (Görsel
1.20) ile insanlar ise terleme (Görsel 1.21), idrar ve solunum olayları
ile metabolik atıklarını vücutlarından uzaklaştırır.

Görsel 1.20 Ağaçlar yaprak Görsel 1.21 Terleme, insanlarda


dökümü ile metabolik atıklarını boşaltıma yardımcı olan olaylardan
uzaklaştırır. biridir.

7. Uyarılara Tepki
Canlının iç ve dış çevresinde meydana gelen değişimler uyarı,
bu uyarılara karşı vücutlarında oluşan değişimler ise tepkidir.
Bütün canlılar iç ve dış çevrelerinden gelen uyarılara tepki göste-
rir. Örneğin, öglena (Görsel 1.22) fotosentez reaksiyonlarını gerçek-
leştirmek için ışığın olduğu yere kamçısı ile gider. Böcekçil bitki, sar-
sıntı etkisiyle böceği yakalama hareketi yapar. (Görsel 1.23) İnsanın
diz kapağına vurulduğunda ayağı yukarı doğru tepki verir.

Göz lekesi

Görsel 1.22 Öglena, ışığı göz Görsel 1.23 Böcekçil bitkinin böceği
lekesi aracılığıyla algılar ve ışık yakalama hareketi sismonasti adını
yönünde hareket eder. alır.

21
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

8. Hareket
Bütün canlılar hareket eder. Bitkilerdeki harekette yer değiştirme
gözlenmez. Çevresel uyaranlara göre yönelim hareketi şeklinde
olur. Bitki dalları ışığa doğru, kökleri ise yer çekimine doğru büyüme
hareketi yapar. (Görsel 1.24)
Tek hücreli canlılarda aktif yer değiştirme şeklinde gerçekleştirilen
harekette sil, kamçı, kök ayak gibi yapılar görev alır. (Görsel 1.25)
Görsel 1.24 Ayçiçeği bitkisi gün Hayvanların çoğunda yer değiştirme görülür. Hayvanlar bacak
içerisinde Güneş’e doğru yönelim (Görsel 1.26), kanat gibi (Görsel 1.27) organları ile bir yerden başka
gösterir. bir yere gidebilir. Sünger ve hidra gibi omurgasızlarda ise yer değiş-
tirme hareketi gözlenmez. Denizlerde zemine bağlı olarak yaşar.

Görsel 1.25 Öglena, kamçı adı Görsel 1.26 Avına doğru hızla Görsel 1.27 Kuşlar kanatları ile
verilen uzantısı ile yer değiştirir. koşan bir leopar uçarak yer değiştirir.

9. Uyum
Her canlı yaşadığı çevre şartlarına bağlı olarak farklı özelliklere
sahiptir. Bu özellikler canlının hayatta kalma ve üreme şansını artı-
ran kalıtsal özelliklerdir. Bu özelliklere genel olarak adaptasyon
denir. Örneğin, develer hörgüçlerinde yağ depolar. Bu yağ deposu
develer için yedek besin kaynağıdır. Depoladıkları yağ sayesinde
çöldeki kızgın güneşe karşı dayanıklılığı artar. (Görsel 1.28)
Kutup ayıları açık renk posta sahiptir. (Görsel 1.29) Bu özel-
liği sayesinde yaşadığı ortama renk itibarıyla uyum sağlamış olur.
Yaşadığı ortamda çok göze batmaz.

Görsel 1.28 Develer ihtiyaç Görsel 1.29 Kutup ayısı yaşadığı


duyduklarında hörgüçlerinde bölge itibarıyla açık renkli posta
depoladıkları yağı besin kaynağı sahiptir.
olarak kullanır.

22
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

10. Üreme
Canlıların soylarını devam ettirmek amacıyla birey sayılarını
artırmalarına üreme denir. Üreme; solunum, beslenme, boşaltım
gibi hayatsal olayların gerçekleşmesi için değil, soyun devamlılığı
için zorunludur.
Eşeysiz ve eşeyli olmak üzere iki çeşit üreme vardır. Eşeysiz
üremede canlı, eşe gerek duymadan kendisi ile aynı kalıtsal özel-
liklere sahip canlılar oluşturur. Bölünerek üreme, bir eşeysiz üreme
şeklidir. Örneğin, amip, öglena, paramesyum gibi tek hücreli canlılar
bölünerek eşeysiz ürer. (Görsel 1.30)
Eşeyli üremede ise dişi ve erkek bireylere ait gametlerin döllen-
mesi ile yavru bireyler oluşur. Oluşan yavru birey, anne ve baba-
dan farkIı bir kalıtsal özelliğe sahiptir. Örneğin, hayvanlarda eşeyli
üreme görülür. (Görsel 1.31)

Görsel 1.30 Amibin eşeysiz Görsel 1.31 Deve kuşunun, eşeyli


üremesi bölünmeyle olur. üremesi sonucu oluşan döllenmiş
yumurtaları

11. Büyüme ve Gelişme


Tek hücreli canlılarda sitoplazma miktarının artması ile büyüme
gerçekleşirken çok hücreli canlılarda bölünme sonucu hücre sayısı-
nın artması ile büyüme gerçekleşir.
Gelişme ise büyümeden farklıdır. Yaşam boyunca devam eden
farklılaşmadır. Canlının sahip olduğu yapıların zamanla olgunlaş-
ması ve gerekli fonksiyonları yapabilir hâle gelmesidir. Örneğin,
yeni doğan bir bebek oturamaz. Çünkü bacak kasları, vücut den-
gesini sağlayan beyinciği gelişmemiştir. Bebek büyüdükçe bu yapı-
ların gelişmesiyle kendi başına oturabilir. İşte bu olay gelişmeye bir
örnektir. (Görsel 1.32)

Görsel 1.32 Emekleyen bir bebeğin oturabilmesi, gelişimin sonucudur.

23
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

12. Organizasyon
Ortak bir amaç için ortak çalışma düzenine organizasyon denir. Besin kofulu Yalancı ayaklar
Tüm canlılar belli bir organizasyona sahiptir. Tek hücreli canlı-
larda organeller organize şekilde çalışır. Örneğin, hücrelerde farklı
görevleri gerçekleştirmek için özelleşmiş organel adı verilen yapı-
lar bulunur. Görsel 1.33’te gösterilen amipte hücre zarı besinlerin
hücreye alınmasını, besin kofulu besinlerin sindirilmesini, kontraktil
koful boşaltımını, çekirdek hücrenin yönetimini gerçekleştirir. Tek
hücreli amipte besinin alınması, kullanılması artıkların uzaklaştırıl- Çekirdek
ması ve çevresel uyaranlara karşı tepki oluşturulması hücresel yapı- Kontraktil koful
ların organizasyon içinde çalışmasıyla sağlanır. Tek hücreli veya
Görsel 1.33 Amipte çeşitli görevleri
çok hücreli canlıların hepsinde bir organizasyon vardır. gerçekleştiren organel ve yapılar
Çok hücreli canlılarda ise organizasyon: Atom Æ Molekül Æ
Organel Æ Hücre Æ Doku Æ Organ Æ Sistem Æ Organizma şek-
linde sıralanır. (Görsel 1.34)

6. Organ: Akçaağaç bitkisinin bir organı olan


yaprak, birçok farklı dokunun bir araya gelip
uyumlu şekilde iş görmesiyle oluşur. Bu doku-
lar arasında fotosentez yapan doku, koruyucu
doku ve köklerden yapraklara su ileten iletim 7. Organizma: Akçaağaç, farklı organların
dokusu vardır. ortak çalışma içinde olması sonucu oluşan bir
organizmadır. Örneğin, kök, gövde ve yaprak
bu organizmayı oluşturan organlardır.

5. Doku: Çok hücreli canlılarda hücreler genellikle dokular hâlinde organize


olur. Dokular, aynı kökenden gelen ve aynı işi yapan benzer hücrelerin oluş-
turduğu işlevsel birimlerdir. Kloroplast içeren bu örnek hücre, temel doku-
nun içindeki palizat parankimasına aittir.

Hücre
4. Hücre: Canlının temel birimi olan hücrenin canlılık faaliyetlerini devam ettirmesinde
birçok organel iş birliği yapar. Fotoğrafta yaprak hücreleri içindeki kloroplastlar görülmek-
tedir.

3. Organel: Fotosentez olayı “kloroplast” adı verilen organel içinde organize olmuş birçok
molekülün birlikte iş görmesini gerektirir. Yandaki şekilde kloroplastın mikroskobik görüntüsü
verilmiştir.

2. Molekül: Yanda gördüğünüz, klorofil molekülünün bilgisayarda çizilmiş bir modelidir. Bu


molekül birçok atomdan oluşur. Klorofil, güneş ışığını emerek bitkinin bu enerjiden yarar-
lanmasını sağlar. Bitki, bu enerjiyle besin üretimi sırasında gerekli evrensel enerji molekülü
olan ATP’yi üretir.

1. Atom: Maddenin fiziksel ve kimyasal özelliklerini yansıtan en küçük yapı taşıdır.


Atomların belli oranlarda birleşmesiyle molekül oluşur.
Görsel 1.34 Akçaağaç bitkisindeki organizasyon düzeyleri

24
A. Aşağıdaki cümlelere karşılık gelen uygun kavram ya da sözcükleri bulmacadaki yerlerine
doğru bir şekilde yerleştiriniz.

2 5

BÖLÜM SONU DEĞERLENDİR ME


3

YATAY DÜŞEY
1. Canlıların kimyasal bağ enerjisinden ATP 1. Canlılarda görülen yer değiştirme olayı.
enerjisi elde etmesini sağlayan biyolojik olay.
2. Canlıların nesillerini devam ettirebilmek için
2. Doku hücrelerinin bölünmesi ve hücre kütle- benzerlerini meydana getirmesi.
sinin artması.
3. Metabolizma sonucunda oluşan atık madde-
3. Hücrede meydana gelen yapım ve yıkım re- lerin vücuttan uzaklaştırılması.
aksiyonlarının tümü.
4. Hücre içi ve hücre dışı maddelerin dengesi-
4. Öglenada hareketi sağlayan yapı. nin korunması ile kararlı bir ortam sağlanma-
sı.
5. Canlıların sahip olduğu yapıların zamanla
farklılaşması ve görevlerini tam olarak yapa- 5. Canlıların enerji gereksinimlerini karşılamak,
bilecek hâle gelmesi. yaşamsal olayları düzenlemek için ihtiyaç
duyduğu besinleri elde etmek için gerçekleş-
tirdiği canlılık olayı.

25
B. Aşağıdaki soruları yanıtlayınız.

1. Canlıların ortak özellikleriyle ilgili olarak


I. bütün canlılar besinlerini dış ortamdan karşılar
II. bütün canlılar metabolizmaları için gerekli enerjiyi kendileri üretir
III. bütün canlılarda aktif hareket görülür
ifadelerinden hangileri doğrudur?

A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve II D) II ve III E) I, II ve III

2. Canlılar iç dengelerini koruyabilmek için


I. metabolizma sırasında oluşan atık maddeleri uzaklaştırma
II. metabolizma için gerekli enerjiyi üretebilme
BÖLÜM SONU DEĞERLENDİR ME

III. dış ortamda meydana gelen uyarıları algılayıp tepki verme


IV. besin ve diğer yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamak için hareket etme
fonksiyonlarından hangilerini yerine getirmelidir?

A) I ve II B) I, II ve III C) I, II ve IV D) II, III ve IV E) I, II, III ve IV

3. Tüm canlılar için


I. enerji üretme
II. büyüme ve gelişme
III. metabolizma sırasında oluşan atıkları uzaklaştırma
IV. eşeysiz üreme
özelliklerinden hangileri ortaktır?

A) I ve II B) II ve III C) I, II ve III D) I, II ve IV E) II, III ve IV

4. Canlılarda gerçekleşen enerji dönüşümleri ile ilgili olarak


I. tüm canlılar hücresel solunum yoluyla açığa çıkan enerjiyi kullanır
II. tüm canlılar yaşamsal olayları için gerekli enerjiyi, organik besinlerin hücresel solunumla
parçalanmasından elde eder
III. tüm canlılar ışık enerjisini besinlerin yapımında kullanır
ifadelerinden hangileri doğrudur?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve II D) II ve III E) I, II ve III

26
2. BÖLÜM
CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL
BİLEŞİKLER

Çevremizde lale, kuş, arı, kedi gibi birçok canlı türü bulunmaktadır. Farklı oldu-
ğunu düşündüğünüz bu canlıları oluşturan hücrelerin ortak atom ve moleküller
içerdiğinin farkında mısınız? Bu moleküller, doğada bulunan elementlerin yaklaşık
yirmi beş tanesinin belirli oranlarda bir araya gelmesiyle oluşur. Canlılar, dışarıdan
aldıkları atom ve molekülleri hücrelerinde gerçekleştirdikleri kimyasal reaksiyonlarla
kendilerine özgü moleküller olarak yeniden şekillendirir. Bitki hücrelerinde gerçek-
leşen fotosentez, maddeyi yeniden düzenleyen kimyasal reaksiyonlara bir örnektir.

27
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

Organizmalar elementlerden oluşmuştur. 92 doğal elementin


yaklaşık olarak %25’i, organizmanın yaşamı için gerekli olan zorunlu
elementlerdir.
Organizmaların %96-98’ini karbon (C), hidrojen (H), oksijen (O)
ve azot (N) atomları oluşturur.
Canlı yapısında bulunan temel bileşikler 2 ana gruba ayrılır.

İnorganik Bileşikler Organik Bileşikler

Su Karbonhidratlar

Asit-Baz Proteinler

Tuz-Mineraller Lipitler (Yağlar)

Enzimler

Hormonlar

Vitaminler

Nükleik Asitler

ATP

İnorganik Bileşikler
Yapılarında karbon (C) ve hidrojen (H) atomlarını birlikte bulun-
durmayan bileşiklerdir.
Örneğin, CO2, H2O, Fe, Mg, Ca... gibi maddeler inorganiktir. Bu
maddeler sindirime uğramaz. Yani vücudumuzdaki yıkım reaksi-
yonları ile daha fazla parçalanamaz. Hücre zarından geçebilecek
büyüklüğe sahiptir.

Suyun Canlılar İçin Önemi


Yaşamın devamı için mutlaka su gereklidir. Bu nedenle diğer
gezegenlerde canlılık olup olmadığını araştıran bilim insanlarının
varlığını araştırdıkları molekül sudur. Yaşayan bütün organizmalar
suya ihtiyaç duyar. Dünyanın 3/4’ü, hücrelerin ise yaklaşık %70-
95’i sudan oluşur. Fakat hücrelerdeki bu oran farklılık gösterebilir.
Birçok organizma vücudundaki su miktarını ayarlayarak zor koşul-
ları atlatabilir. Örneğin, tohumun içindeki su miktarının azalması ile
metabolizma yavaşlatılmış ve hatta durdurulmuştur. Böylece o türün
devamlılığı güvence altına alınır ve tohum uzun süre canlılığını sür-
dürebilir.
Su molekülü, iki hidrojen atomunun bir oksijen atomuna bağlan-
masıyla oluşmuştur. (Görsel 1.35) Suyun yapısında bulunan oksijen
atomunun elektron çekme isteği, hidrojen atomuna göre daha fazla
olduğundan elektronların çoğunu kendine doğru çeker. Bu nedenle
oksijen atomu kısmi olarak negatif (–), hidrojen atomları ise kısmi
olarak pozitif (+) yüklüdür. Yani su molekülü kutuplu yapıya sahip
Görsel 1.35 Suyun moleküler yapısı polar bir moleküldür.

28
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

Bir su molekülünün oksijen atomu ile diğer su molekülünün hid-


rojen atomu arasında zayıf hidrojen bağı kurulur. (Görsel 1.36) Su
moleküllerinin her biri en fazla 4 su molekülü ile hidrojen bağı kurabi-
lir. Bu durum, suyun kararlı bir bileşik olmasını sağlar. Kurulan hidro-
jen bağları, su molekülleri arasındaki kohezyon kuvvetini oluşturur.

Görsel 1.36 Su molekülleri hidrojen bağları sayesinde bir arada durur.

Suyun canlılar için vazgeçilmez bir molekül olmasının nedenle-


rini şu şekilde özetleyebiliriz:
yyOrganizmalar su molekülleri arasındaki kohezyon kuvvetinden
yararlanır.
Aynı cins moleküller arasındaki çekim kuvvetine kohezyon kuv-
veti, farklı cins moleküller arasındaki çekim kuvvetine adezyon
kuvveti denir. Su molekülleri kutuplu yapıya sahip olduğundan ara-
larında kurulan hidrojen bağlarından kaynaklanan bir çekim kuvveti
oluşur. Bu özellik sayesinde bitkilerde kökler ile alınan su molekül-
leri, birbirine bağlı olarak yapraklara doğru taşınır. (Görsel 1.37) Su
molekülleri bitkide yapraklara doğru taşınırken bitki içindeki su taşın-
masında görevli olan borulara da adezyon kuvveti ile tutunur.
Su molekülleri arasında oluşan kohezyon kuvveti sayesinde
su üzerinde bir yüzey gerilimi oluşur. Bazı canlılar örneğin eklem
bacaklılar ve bazı kertenkele türleri bu yüzey geriliminden yararlana-
rak suyun üzerinde durabilir veya yürüyebilir. (Görsel 1.38)

Görsel 1.37 Bitkide suyun


Görsel 1.38 Yüzey geriliminden yararlanan su böceği ve kertenkele su yükselmesi
üzerinde durabilir veya yürüyebilir.

29
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

yySu, dünya üzerindeki sıcaklıkları belirli sınırlar içinde tutar.


BİLİYOR MUSUNUZ ? Göl, deniz gibi büyük su kütleleri yazın ısı soğurup kışın ısı sala-
rak hava sıcaklığının belli sınırlar içinde kalmasını sağlar.
Özısı
Çok miktarda ısı soğurmasına rağmen suyun sıcaklığı çok artış
Bir maddenin bir gramının göstermez. Çünkü özısısı yüksektir. Alınan ısının bir miktarı, su
sıcaklığını 1°C artırmak için molekülleri arasındaki hidrojen bağlarının koparılmasında kullanı-
verilmesi gereken ısıya özısı lır. Suyun bu özelliğinin canlılar için önemini şöyle açıklayabiliriz:
denir. Okyanus gibi büyük su kütleleri yazın çok ısı soğurmalarına rağmen
sıcaklıkları çok artmaz. Bu da su içinde yaşayan canlıların sıcak-
lık artışından etkilenmesini önler. Suyun özısısının yüksek olması
okyanuslardaki sıcaklık aralığının –2°C ile +35°C arasında kalma-
sını sağlar. Karalarda sıcaklık farkı, okyanuslardakinden daha fazla-
dır. Sibirya’da sıcaklık –70°C’yi bulurken Ekvator’da +58°C olabilir.

yySuyun buharlaşması ve yoğunlaşması mümkündür.


Su molekülleri arasında çekim kuvveti olduğunu söylemiştik.
Sıcaklık artışı sonucunda su molekülleri arasındaki hidrojen bağla-
rının kopması sonucu su kütlesinden molekülün ayrılması buhar-
laşma adını alır. Yani suyun sıvı hâlden gaz hâle geçmesidir. Her
sıcaklıkta farklı oranlarda buharlaşma olur.
Buharlaşma sonucu su ekosistemlerinin soğuması, bu ekosis-
temlerin sıcaklıklarını dengede tutar. Güneş ısısı yüzey sularının
buharlaşması sırasında kullanılır. Burada oluşan su buharı kutup-
larda yağmur oluşturmak için yoğunlaştığında sahip olduğu ısıyı ser-
best bırakır. Sıcak havalarda terleme olayı da suyun bu özelliğine
bağlı olarak soğumamızı sağlar. Deri yüzeyine terleme ile çıkan su,
vücudumuzdan ısı alarak buharlaşır. (Görsel 1.39) Bitki yaprakla-
rının yüzeyindeki su molekülleri, yapraktan ısı alarak gaz hâline
geçer. Böylece yaprağın aşırı ısınmasını önler. (Görsel 1.40)

Görsel 1.39 Sıcak havalarda Görsel 1.40 Bitkilerde terleme ile


terleme vücut sıcaklığımızı atmosfere su buharı verilir.
dengeler.

yySu, 0°C’de donar.


Su, donduğunda hacmi artar, yoğunluğu azalır. Oluşan buz küt-
lesi suyun üzerinde yüzer. Bu özellik de su ekosistemlerinde buzun
dibe çöküp canlılara zarar vermesini önler. Suyun yoğunluğu donma
sonucu artsaydı buz, suyun dibine batardı. Okyanus, göl ve deniz-
lerde donma alttan başlamış olurdu. Suyun yüzeyinde de yalıtımı
sağlayan bir buz kütlesi oluşmayacağından donma yüzeye kadar

30
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

gerçekleşirdi. Sonuçta göl, deniz ve okyanuslar dev buz kütleleri


hâline gelecek ve canlı yaşamını olanaksız hâle getirecekti. (Görsel
1.41)

Görsel 1.41 Kutuplarda yaşayan


imparator penguenler

yySu, tüm canlı organizmaların biyolojik sıvılarının yapısında bulu-


nan iyi bir çözücüdür.
Su, kutuplu (polar) bir yapıya sahip olduğundan dolayı iyi bir
çözücüdür. Bu özelliği sayesinde bitkiler ihtiyaç duydukları mineral-
leri topraktan suda çözünmüş olarak alır. Kan, bitki özsuyu ve sitop-
lazma gibi canlı yapısında bulunan sıvılar yoğun olarak su bulundu-
rur. Bu sayede çeşitli bileşik ve iyonlar bu sıvılar içinde çözünerek
gerekli bölgelere taşınabilir. Canlılar, hücrelerinde oluşan metabolik
atıkları su ile seyrelterek vücutlarından uzaklaştırır.

yySu, üretici canlıların çoğu için besinin hidrojen ve elektron kay-


nağıdır.
Otorotrof canlılar, organik besin üretirken bu üretim için gerekli
olan atomların kaynağı olarak suyu parçalar. Parçalama sonucu
oluşan hidrojen atomlarını, ürettiği besinin yapısına katarken kalan
oksijeni atmosfere verir.

Asit ve Bazların Canlılar İçin Önemi


Bir çözeltinin H+ iyon derişimini artıran bileşikler asit olarak
adlandırılır. Örneğin, suya HCl (hidroklorik asit) eklenirse

HCl + H2O (H3O)+ + Cl–

şeklinde çözünür. Bu reaksiyon sonucu sudaki (H3O)+ derişimi art-


mıştır. O hâlde HCl asittir.
Bir çözeltideki H+ iyon derişimini azaltan ya da OH– iyon derişi-
mini artıran maddelere ise baz denir. Örneğin, suya NH3 (amonyak)
eklenirse

NH3 + H2O NH+4 + OH–

şeklinde çözünür. Sudaki OH– derişimi artmıştır. O hâlde NH3 bazdır.

31
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

Bir çözeltinin asitliğini ve bazlığını içindeki H+ ve OH– iyon deri-


şimleri belirler. Çözeltilerin asit ve bazlığını ölçmek için pH cetveli
kullanılır. (Görsel 1.42) Bu cetvelde 0-7 arası değerler asit, 7-14
arası değerler baz, 7 ise çözeltinin nötr olduğunu gösterir.
yyÇözeltideki H+ = OH– ise çözelti nötrdür. pH = 7’dir.
yyÇözeltideki H+ > OH– ise çözelti asidiktir. pH < 7’dir.
yyÇözeltideki H+ < OH– ise çözelti baziktir. pH > 7’dir.

Diş
Muz macunu
Sirke
Mide Temizleyici
asidi

Kan

Hidroklorik Brokoli Çamaşır


Domates
asit suyu

Limon Saf su
Sodyum
Karbonat Sabun
hidroksit

Elma Süt

Asidik Nötr Bazik

Görsel 1.42 pH cetveli ve bazı maddelerin pH değeri

yyCanlılarda bulunan biyolojik sıvıların görevlerini en iyi şekilde


gerçekleştirdikleri belirli pH değerleri vardır. Örneğin, kanın pH
BİLİYOR MUSUNUZ ? değeri 7,4’tür. Bu değer 7,1’in altına düşerse veya 7,5’in üzeri-
ne çıkarsa hayati tehlikeler oluşur. Kanımızda bulunan tampon
Tampon maddeler, H+ aşırı maddeler kanın pH değerini 7,4’te tutar. Örneğin
miktarda ise fazla H+ iyonla-
pH azalırsa
rını yok ederek veya H+ iyon- H+ + HCO3– H2CO3
ları az ise eksik H+ iyonlarını pH artarsa
çözeltiye vererek pH değişik-
liklerini en aza indiren kimya- yyToprakta elementlerin bileşik hâline dönüşmeden serbest kalma-
sallardır. sında pH önemli etkenlerden biridir. Örneğin, kireçli topraklarda
pH değerinin yüksek olması, bitkinin topraktan yeteri kadar de-
mir, bor gibi elementleri alamamasına neden olur ve bitki sararıp
ölür.

32
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

ETKİNLİK-DENEY

Etkinliğin Adı: Asit ve Bazları Tanıyalım


Araç ve Gereçler
Etkinliğin Amacı: Günlük hayatımızda kullandığımız maddeler-
den asit ve baz olanları tespit etmek. yy4 tane cam beher

Uygulama yyDamlalık

1. Cam beherlerin içine limon suyunu, domates suyunu, sıvı sa- yyLimon suyu
bunu, çamaşır suyunu damlalıkla koyunuz. yyMavi turnusol kâğıdı
2. Limon suyu ve domates suyu bulunan behere mavi turnusol yySıvı sabun
kâğıdı, sıvı sabun ve çamaşır suyu bulunan behere kırmızı yyKırmızı turnusol kâğıdı
turnusol kâğıdı batırınız. Turnusol kâğıtlarında oluşan renk de- yyÇamaşır suyu
ğişimlerini gözlemleyerek elinizdeki maddelerden hangilerinin
yyDomates suyu
asidik hangilerinin bazik olduğunu rapor ediniz.
Raporlama

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

Tuz ve Minerallerin Canlılar İçin Önemi


Asit ve bazların reaksiyona girmesi sonucu tuzlar oluşur.

NaOH + HCl NaCl + H2O


(baz) (asit) (tuz) (su)

Tuzlar vücut sıvılarının pH değerini ve osmotik basıncını denge-


lenmede görevlidir. Yazın, günlük su ve mineral ihtiyacı kışa göre
çok artar. Çünkü terleme ile bunların çoğu kaybedilir. Kaybedilen
tuz ve minerallerin yerine konmaması durumunda hâlsizlik, kalp rit-
minde ve sinirsel iletimde bozukluk gibi rahatsızlıklar oluşur.
Tüm canlılar ihtiyaç duydukları mineralleri dışarıdan hazır almak
zorundadır. Minerallerin vücutta çok çeşitli görevleri vardır. Bunların
bir kaçını özetlersek:
yyEnzimlerin yapısına katılarak onların aktifleşmesini sağlar.
yyBazı vitaminlerin ve hormonların yapısına katılır.
yyVücut sıvılarının osmotik basıncını dengeler.
yyKas kasılmasında ve sinirsel iletimde görev alır.
yyKemik ve diş yapısına katılıp dayanıklılık sağlar.

33
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

İnsan Vücudunda Kullanılan Bazı Mineraller ve Görevleri


Kalsiyum (Ca): Süt ve süt ürünlerinde bol miktarda bulunur.
(Görsel 1.43) Vücudumuzda en fazla miktarda bulunan mineraldir.
Kemik ve diş yapısına katılır. Kas kasılmasında ve sinir hücre-
lerindeki impuls iletiminde görev alır. Kanın pıhtılaşmasında görevli
olan enzimin çalışmasını sağlar.
Eksikliğinde kas kasılmaları, sinirsel iletimde aksaklık, kanın
Görsel 1.43 Kalsiyum bakımından pıhtılaşmasında gecikme, kemik erimesi, raşitizm gibi rahatsızlıklar
zengin besinler.
oluşur.

Fosfor (P): Deniz ürünlerinde (Görsel 1.44) bol miktarda bulu-


nur. Kalsiyumdan sonra vücudumuzda en çok bulunan mineraldir.
Hücrelerin yönetici molekülleri olan DNA, RNA ve enerji mole-
külü olarak kullanılan ATP molekülünün yapısında bulunur. Hücre
zarını oluşturan fosfolipitin yapısında da fosfor bulunur.
Eksikliğinde kemik ve dişlerde yapısal olarak zayıflama görülür.
Çünkü bu mineral, bu yapıların oluşumunda görevlidir.

Potasyum (K): Muz, süt ve süt ürünlerinde bol miktarda bulunur.


Sodyum elementi ile birlikte vücut sıvılarının su ve tuz dengesini
Görsel 1.44 Deniz ürünleri fosfor ayarlar. Sinirlerde impuls iletiminde görevlidir.
bakımından zengindir.
Eksikliğinde kramp, ritim bozukluğu, hâlsizlik oluşur.

Klor (Cl): Sofra tuzu, maden suyu, domates ve zeytinde bol mik-
tarda bulunur.
Mide özsuyunun yapısında bulunur. Vücut sıvılarının su ve asit-
baz dengesinin korunmasında, sinirlerde impuls iletiminde görevli-
dir.
Eksikliğinde idrarla potasyum kaybı artar. Vücut sıvıları bazikle-
şir.

Sodyum (Na): Sofra tuzu, maden suyu, kuruyemiş, hamsi balığı


ve havuçta bol miktarda bulunur.
Vücut sıvılarının su ve asit-baz dengesinin korunmasında ayrıca
sinir hücrelerinde impuls iletiminde görev alır.
Eksikliğinde tansiyonda düşme, halsizlik, yorgunluk, baş dön-
mesi, kramp oluşur.

BİLİYOR MUSUNUZ ?
Klor, sodyum ile birlikte dokularda suyun tutulmasına sebep olur.
Küçük çocukların böbrekleri tuzu fazla süzemez. Bu nedenle çok
tuz tüketimi çocukların böbreklerine zarar verir.

34
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

Magnezyum (Mg): Kuruyemiş ve ıspanak, karalahana gibi koyu


yeşil yapraklı bitkilerde bol miktarda bulunur. (Görsel 1.45)
Kemik ve diş yapısına katılır. Fotosentez reaksiyonlarında ışığı
emen klorofil pigmentinin yapısında bulunur.
Eksikliğinde kas krampları, migren, diyabet gibi rahatsızlıklar olu-
şur.

Demir (Fe): Domates, fasulye, kuru üzüm, buğday, brokoli, Görsel 1.45 Magnezyum
bakımından zengin besinler.
balıkta bol miktarda bulunur. (Görsel 1.46)
Alyuvarlar içinde bulunan hemoglobinin yapısına katılır.
Eksikliğinde kansızlık (anemi), yorgunluk, saç dökülmesi, derinin
pullanması gibi rahatsızlıklar oluşur.

İyot (I): Deniz ürünleri, süt ve süt ürünleri iyot bakımından zen-
gindir.
Metabolizma hızını artıran tiroksin hormonunun yapısına katılır.
Eksikliğinde basit guatr, çocuklarda ise zekâ geriliği (kretenizm) Görsel 1.46 Demir bakımından
oluşur. zengin besinler.

Flor (F): Çay, tavuk ve balıkta bol miktarda bulunur.


Diş sağlığı için önemlidir.
Eksikliğinde dişler zayıflar ve çürümesi hızlanır.

Kükürt (S): Kırmızı ve beyaz et, yumurta, havuç, soğan, sarım-


sak, maydanoz ve hurmada bol miktarda bulunur.
Bazı amino asitlerin yapısına katılır.
Eksikliğinde deride renk bozuklukları ve saçlarda zayıflık oluşur.

Çinko (Zn): Buğday, kuruyemiş, yumurta, balık ve süt ürünle-


rinde bol miktarda bulunur. (Görsel 1.47)
Bağışıklık sistemini güçlendirir.
Eksikliğinde saç dökülmesi, tırnaklarda şekil bozukluğu, algıda
eksiklik, cilt bozuklukları ve yaraların geç iyileşmesi görülür.

Görsel 1.47 Çinko bakımından


zengin besinler.

35
karbon hidrojen inorganik kohezyon adezyon
tampon hidroksil yüzey gerilimi polar boşaltım
otorotrof fosfor homeostazi

Kutucukta verilen ifadeleri uygun boşluklara yerleştiriniz.

1. Çözeltisine.....................iyonu veren maddelere asit denir.

2. Yapısında …………… ve hidrojen atomlarını birlikte bulunduran bileşiklere organik bileşik denir.

3. Kendi besinini kendisi üreten canlılara …………………………… canlı denir.


KONU DEĞERLENDİR ME

4. Çözeltisine …………………………… iyonu veren maddelere baz denir.

5. Vücudumuzda bulunan sıvıların pH değerini dengede tutmakta görevli maddelere ……………

madde denir.

6. Canlı hücrelerin içlerinde oluşturdukları metabolik atıkları uzaklaştırmalarına ……………………

denir.

7. Su, kutuplu yapıya sahip yani …………………………… bir moleküldür.

8. Su molekülleri arasındaki zayıf hidrojen bağlarının oluşturduğu çekim kuvvetine ……………………

kuvveti denir.

9. Faklı cins moleküller arasındaki çekim kuvvetine ………………… kuvveti denir.

10. Su molekülleri arasındaki çekim kuvveti bir ………………… …………………… oluşturur. Bu saye-

de birçok eklem bacaklı, su üzerinde durabilir.

11. Yapısında karbon ve hidrojen atomlarını birlikte bulundurmayan bileşikler ……………………tir.

12. Deniz ürünlerinde bol miktarda ………………………… bulunur. Bu mineral DNA, RNA ve ATP

yapısına katılır.

13. Çevre değişimlerine rağmen vücudumuzda iç dengemizi değişmez tutma ………………………

adını alır.

36
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

Organik Bileşikler
Yapılarında karbon (C) ve hidrojen (H) atomlarını birlikte bulun-
duran bileşiklere organik bileşik denir. Örneğin,

C6H12O6 (Glikoz) CH4 (Metan) C2H5OH (Etil Alkol)

organik bileşik örnekleridir.


Organik bileşiklerin çoğunluğunun yapısında karbon (C), hidro-
jen (H) atomları birlikte bulunur. Fakat ek olarak oksijen (O), azot
(N), kükürt (S) ve fosfor (P) gibi atomlar da bulunabilir.
Organik yapılı olan besin gruplarının yapısında bulunan en küçük
organik moleküle monomer denir. Monomerler, üretici canlıların
gerçekleştirdikleri fotosentez ve kemosentez reaksiyonları sonu-
cunda üretilir. Fotosentez yapan canlılar güneş ışığından soğur-
dukları enerjiyi, kemosentez yapan canlılar ise ürettikleri kimyasal
enerjiyi kullanarak monomerleri üretir.
Monomerler, hücre zarından geçebilecek büyüklüktedir. Sindirim
ile parçalanamaz.
Monomerlerden polimerler üretilirken monomerler arasında kim-
yasal bağlar kurulur. Bu sırada kurulan bağ sayısı kadar su açığa
çıkar. Bu yüzden bu reaksiyonlara dehidrasyon reaksiyonu denir.

Canlı Vücudunda Bulunan Organik Bileşikler

1. Karbonhidratlar 5. Hormonlar
2. Proteinler 6. Vitaminler
3. Yağlar 7. Nükleik Asitler
4. Enzimler 8. ATP

Karbonhidratlar
Bu organik bileşik grubunda unlu ve şekerli yiyecekler bulunur.
(Görsel 1.48) Karbonhidratların en önemli görevi enerji vermektir.
Yapılarında az sayıda hidrojen atomu bulunduğundan protein ve
yağlara oranla daha düşük miktarda enerji verir. Fakat kolay parça-
landıklarından enerji verici olarak protein ve yağlardan önce kulla-
nılır.
Karbonhidratlar yapıcı-onarıcı besin grubuna dahildir. Protein ve Görsel 1.48 Karbonhidrat içeren
yağlara oranla yapıya daha az katılır. besinler

Karbonhidratlar, yapılarında bulundurdukları şeker sayısına göre


3 gruba ayrılır.
yyMonosakkaritler (Tek şekerliler)
yyDisakkaritler (Çift şekerliler)
yyPolisakkaritler (Çok şekerliler)

37
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

Monosakkaritler (Tek Şekerliler)


BİLİYOR MUSUNUZ ? Karbonhidratların en küçük organik parçasıdır. Bundan dolayı
sindirilemez. Genel formülleri CnH2nOn dir.
yyDeoksiriboz, bir oksijen atomu
Monosakkaritlerin içerdikleri C (karbon) sayılarına göre çeşitleri
eksik riboz anlamına gelir.
vardır.
yyFazla miktarda alınan karbon-
Pentozlar (5 C’lular): 5 C’lu monosakkaritlerdir. Pentozlardan
hidrat, insülin direnci yarata-
riboz, RNA ve ATP yapısına katılır. Deoksiriboz ise DNA yapısına
rak şeker hastalığına sebep
katılır. Riboz ve deoksiriboz şekerleri disakkarit ya da polisakkarit
olur.
oluşum reaksiyonlarına katılmaz.
yyVücuda fazla miktarda alınan
Heksozlar (6 C’lular): Formülleri C6H12O6 dır. Genel formül-
karbonhidratlar yağa dönüştü-
leri aynı olmasına rağmen kimyasal özellikleri farklıdır. Yani 6 C’lu
rülerek depolanır. Çünkü yağ-
monosakkaritler birbirlerinin izomeridir. Glikoz, galaktoz ve fruktoz
lar karbonhidratlara göre daha
6 C’lu monosakkarit örnekleridir. (Görsel 1.49)
hafiftir.

Glikoz Fruktoz Galaktoz


Görsel 1.49 Heksoz grubu monosakkaritlerin açık formülleri

Glikoz: Kan şekeri ya da üzüm şekeri olarak bilinir. (Görsel 1.50)


Kanda ölçülebilen tek şeker olduğundan kan şekeri adını alır. Besin-
lerle alınan fruktoz, galaktoz gibi diğer heksozlar ince bağırsaktan
kana emilirken izomeri olan glikoza dönüşür. Glikoz, tüm hücrelerin
öncelikli enerji kaynağıdır. Sinir hücreleri enerji verici olarak sadece
glikoz kullanabildiğinden kan şekeri düştüğünde öncelikle sinir sis-
temi etkilenir. Bulanık görme, titreme, açlık hissi, hâlsizlik, bilinç
kaybı ve bayılma şeker eksikliğinde görülen rahatsızlıklar arasında
sayılabilir.
Görsel 1.50 Glikoz içeren besinler. Sağlıklı bir insanın birim hacmindeki kanında glikoz miktarı belli
değerler arasında olmalıdır. Glikoz miktarının bu değerler arasında
korunmasını pankreastan salgılanan insülin ve glukagon hormonları
sağlar.
Fruktoz: Meyvelerde çok bulunduğundan meyve şekeri olarak
bilinir. (Görsel 1.51) Bitkisel özelliklidir ve glikoza göre daha tatlıdır.
Galaktoz: Hayvansal kaynaklı olan süt şekeridir. Bazı bakteri-
ler tarafından da sentezlenebilir. Bazı bitkilerin reçinelerinde de bol
miktarda galaktoz bulunur.

Görsel 1.51 Fruktoz içeren


besinler.
BİLİYOR MUSUNUZ ?
Beslenmeyle alınan glikoz, galaktoz ve fruktozun ince bağırsaklardan
emilim hızları farklıdır. En hızlı glikoz, daha sonra galaktoz ve en yavaş
fruktoz geri emilir.

38
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

Disakkaritler (Çift Şekerliler)


İki tane 6 C’lu monosakkaritin birbirine bağlanmasıyla oluşmuş- BİLİYOR MUSUNUZ ?
tur. Monomer yapılı olmadığından hücre zarından geçemez. Sindi-
rilebilir yani hidroliz olur. Maltoz, laktoz ve sükroz disakkarit örnek- Yapım (anabolizma) tepkime-
lerinden dehidrasyonda basit
leridir.
moleküller arasında bağlar kuru-
Maltoz (Arpa Şekeri): İki tane glikoz molekülünün birbirine gliko- lurken su açığa çıkar. ATP kulla-
zit bağı ile bağlanması sonucu oluşur. En çok arpada bulunan bit- nılır.
kisel disakkarit olduğundan arpa şekeri olarak bilinir. (Görsel 1.52) Yıkım (katabolizma) tekpimele-
Bira yapımında kullanılır. rinde polimerlerin su kullanılarak
Glikozit bağı monomerlerine ayrıştırılmasına
hidroliz denir. ATP kullanılmaz.
+ + H2O
Glikoz Glikoz
Maltoz

Bitkisel olduğundan hayvan hücrelerinde üretilemez. Maltoz üre-


timi bir dehidrasyon reaksiyonudur. Bu reaksiyonda ATP harcanır
ve enzim kullanılır. ATP gerektiğinden sadece hücre içinde gerçek-
leşebilir.

Laktoz (Süt Şekeri): Bir glikoz ve bir galaktoz molekülünün birbi-


rine glikozit bağı ile bağlanması sonucu oluşur. Dişi memelilerin süt
bezi hücrelerinde üretilir. Hayvansal kaynaklı bir disakkarittir. (Gör- Görsel 1.52 Maltoz içeren arpa
sel 1.53)
Glikozit bağı
+ + H2O
Glikoz Galaktoz
Laktoz

Bu reaksiyon da maltoz üretiminde olduğu gibi dehidrasyon reak-


siyonudur.

Sükroz (Sakkaroz = Çay Şekeri): Bir glikoz ve bir fruktoz molekü- Görsel 1.53 Laktoz içeren süt
lünün birbirine glikozit bağı ile bağlanması sonucu oluşur. Bitkiseldir.
Şeker pancarında çok bulunur. (Görsel 1.54)
Glikozit bağı
+ + H2O
Glikoz Fruktoz Sakkaroz
(Sükroz)

Sükroz da diğer disakkaritler gibi bir dehidrasyon reaksiyonu


sonucunda üretilir.
Görsel 1.54 Sükroz bakımından
Polisakkaritler (Çok Şekerliler) zengin olan şeker pancarı

Çok sayıda glikozun glikozit bağı ile birbirlerine bağlanması


sonucu oluşur. Bu nedenle polimer (kompleks yapılı) yapıya sahiptir
ve hücre zarından geçemez, sindirime uğrar. Nişasta, selüloz, gliko-
jen ve kitin polisakkarit çeşitleridir.

39
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

Nişasta: Bitkisel depo polisakkaritidir. (Görsel 1.55) Bitkiler, foto-


sentez reaksiyonları sonucu ürettikleri fazla glikozları birbirlerine
bağlayarak nişasta olarak depolar.
Bu polisakkarit insanlar tarafından sindirilebildiğinden besin kay-
nağı olarak kullanılabilir.

n(glikoz) Nişasta + (n – 1) su
Görsel 1.55 Un ve patates nişasta
bakımından zengindir. Nişasta sentezi bir dehidrasyon reaksiyonudur. Tepkime sonucu
oluşan su sayısı nişasta yapısındaki bağ sayısına eşittir. ATP ve
enzim gereklidir. Bu nedenle sadece bitki hücrelerinin içinde ger-
çekleşebilir.

Selüloz: Bitkisel yapı polisakkaritidir. Bitkilerin hücre duvarında


bulunur ve selüloz lifleri Golgi aygıtı tarafından düzenlenir.
Selüloz yapısındaki glikozit bağları, nişasta yapısındaki gliko-
zit bağlarına göre daha sağlamdır. Bu nedenle insanlar tarafından
sindirilemez. Öğünlerimizde bitkisel besinlere mutlaka yer vermeli-
yiz. (Görsel 1.56) Çünkü bu besinlerdeki selüloz lifleri bağırsaktaki
mukus salgılayan hücreleri uyararak mukus miktarını artırıp bağır-
Görsel 1.56 Bitkisel besinler selüloz sak çalışmasını hızlandırır. Otçul memelilerin bağırsağında yaşayan
lifleri bakımından zengindir. bazı bakteriler selüloz sindirimi yapar.
Selüloz suda çözünmez. Kâğıdın ham maddesidir.

n(glikoz) Selüloz + (n – 1) su

Glikojen: Hayvansal depo polisakkaritidir. (Görsel 1.57) Hayvan-


sal hücreler, aldıkları fazla glikozu karaciğer ve çizgili kas hücrele-
rinde glikojen olarak depo eder. Böylece kan şekeri olan glikozun
kanda normalden yüksek olması engellenir.
Aç kaldığımızda kan şekeri düşer. Karaciğer daha önceden depo
ettiği glikojeni parçalayıp, oluşan glikozları kana vererek kan şeke-
rini tekrar düzenlemiş olur.
Hayvansal hücrelerden başka mantarlar, arkeler ve bakteriler de
glikojen depo eder.
Görsel 1.57 Karaciğer ve çizgili
kaslar glikojen deposudur. n(glikoz) Glikojen + (n – 1) su

Kitin: Hayvansal yapı polisakkaritidir. Eklem bacaklılarda dış


iskeletin yapısına katılır. Diğer polisakkaritlerden farklı olarak azot
elementi içerir, suda çözünmez. Sadece glikoz ve azotlu tuzlardan
oluşan saf kitin, deri gibi yumuşaktır. Bu kitin ile kendiliğinden eriyen
ameliyat ipliği üretilmektedir.
Mantarların hücre duvarı da saf kitin yapılıdır. (Görsel 1.58)
Eklem bacaklıların dış iskeletinin yapısına katılan kitin kalsiyum kar-
bonat içerdiğinden oldukça serttir. Böylece dış iskelet sağlamlaştı-
Görsel 1.58 Mantarların hücre rılmış olur.
duvarı kitin yapılıdır.

40
meyve birinci deoksiriboz dehidrasyon
pentoz disakkarit sindirim karaciğer mantar azot
selüloz çizgili kas sükroz CaCO3 glikojen

A. Kutucukta verilen ifadeleri uygun boşluklara yerleştiriniz.

1. Karbonhidratlar, protein ve lipitlerden daha az enerji vermelerine rağmen solunumda .................


sırada kullanılır. Çünkü kolay parçalanır.

2. Kitin, diğer polisakkaritlerden farklı olarak .......................tuzları içerir.

3. İnsanlar, aldıkları glikozun fazlasını ...................... ve ................... ............. hücrelerinde .................


olarak depolar.

4. Fruktoz diğer izomerleri içinde en tatlı olanıdır ve ................. şekeri olarak bilinir.

5. Kâğıdın ham maddesi olan.....................suda çözünmez ve insanlar tarafından sindirilemez.

KONU DEĞERLENDİR ME
6. DNA yapısına katılan........................şekeri ..................... grubundadır.

7. Saf kitin....................ların hücre duvarında bulunur. Eklem bacaklılar ise ………………… ile sert-
leştirilmiş kitini dış iskeletlerinin yapısına katar.

8. Monosakkaritlerin birbirine bağlandığı reaksiyonların sonunda su oluştuğundan bu reaksiyonlara


.......................……………. reaksiyonu denir.

9. Polimerlerin su ile parçalanarak monomerlerine ayrılmasına ......................... denir.

10. İki monosakkaritin birleşmesi ile oluşan moleküllere..............................denir.

11. Glikoz ve fruktoz moleküllerinin birbirine bağlanması ile.....................oluşur.

B. Aşağıda verilen ifadelerden doğru olanların başına “D” harfi, yanlış olanların başına “Y”
harfi koyunuz.

1. (…) Su molekülleri arasındaki adezyon kuvvetinden dolayı oluşan yüzey gerilimi, eklem bacaklıla-
rın su üzerinde durabilmesini sağlar.

2. (…) Su molekülü, tüm canlıların üretebileceği besinin proton ve elektron kaynağıdır.

3. (…) Tuzların, vücut sıvılarının pH değerini dengede tutması homeostaziye örnektir.

4. (…) Karbonhidratların bir grubu olan monosakkaritlerin tüm çeşitleri, canlılar tarafından enerji elde
etmek amacıyla solunum reaksiyonlarında kullanılır.

5. (…) Laktoz ve sükroz yapısında iki çeşit, maltoz yapısında ise tek çeşit monomer bulunur.

6. (…) Polisakkaritlerden kitin, yapısında azot bulundurması nedeniyle diğer polisakkaritlerden farklı-
dır.

7. (…) Bir hücrede glikojen bulunması, o hücrenin kesinlikle hayvan hücresi olduğunu gösterir.

8. (…) İnsanlar selülozu sindiremediklerinden besinlerle alınmasının hiçbir yararı yoktur.

41
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

Lipitler (Yağlar)
Lipitlerin tamamında karbon (C), hidrojen (H) ve oksijen (O)
atomları bulunur. Bazı çeşitlerinde ise N ve P elementleri de vardır.
Yapıcı-onarıcı maddelerdir. Bazı vitaminlerin ve bazı hormonların
yapısına katıldıklarından düzenleyici moleküllerdir. Enerji vericidir.
Oksijenli solunumda kullanıldıklarında karbonhidrat ve proteinlerden
daha fazla enerji verir. Fakat yıkımları zor olduğundan karbonhidrat-
lardan sonra kullanılır.
Lipitler, karbonhidrat ve proteinlere göre daha fazla hidrojen
atomu bulundurduğundan hafiftir. Solunumda kullanımı sonucu
fazla miktarda su ve enerji oluşur. Bu nedenle göçmen kuşlar (Gör-
sel 1.59), çölde yaşayan develer (Görsel 1.60) ve kış uykusuna
yatan ayılar (Görsel 1.61) yağ depolar.

Görsel 1.59 Uzun göç yollarında Görsel 1.60 Develer besin Görsel 1.61 Kış uykusuna yatan
lipitler, leylekler için su ve enerji ihtiyaçlarını karşılamak için ayılar için lipit, yedek enerji
kaynağıdır. hörgüçlerinde depoladıkları lipitleri deposudur.
kullanır.

Lipitler, deri altında birikerek ısı yalıtımını sağlar. Bu nedenle


kutup ayıları yağ depolar. Hayvanlarda doku ve organlar arasında
birikerek mekanik desteklik verir. Ayrıca organların birbirine sürtü-
nerek hasar görmesini önler.
Beslenme yoluyla aldığımız karbonhidrat ve proteinlerin fazlasını
yağ olarak depolarız.
Yağlar suda çözünmez. Eter, benzen, kloroform gibi organik
çözücülerde çözünür.
Şimdi lipitlerin çeşitlerini ve yapılarını inceleyelim.

Nötral Yağlar (Trigliseritler)


Nötral yağlar bulundurdukları yağ asidinin doymuş ve doymamış
olmasına göre 2’ye ayrılır.

Doymuş Yağlar
Yapısında doymuş yağ asidi bulunur. (Görsel 1.62)
Doymuş yağ asitlerinin karbon (C) atomları arasındaki bağların
hepsi tektir. Bu yağ asitlerinin eksik hidrojen (H) atomları yoktur.
Oda sıcaklığında katı olan hayvansal yağların yapısına katılır. Bu
Görsel 1.62 Doymuş yağ asidi nedenle bu yağlara doymuş yağlar denir. Tereyağı, kuyruk yağı bu
yağlara örnektir.

42
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

Doymamış Yağlar
Yapısında doymamış yağ asidi bulundurur. (Görsel 1.63)
Doymamış yağ asitlerinin karbon (C) atomları arasındaki bağların
bazıları çift bağdır. Hidrojen (H) atomları eksiktir. Oda sıcaklığında
sıvı olan bitkisel yağların yapısına katılır. Bu nedenle bu yağlara
doymamış yağ denir. Ayçiçeği yağı, mısır yağı, zeytinyağı örnektir.
Çift bağlar, doymamış yağ asitlerine esneklik kazandırır. Dolayı-
sıyla bu yağ asitlerini yapısında bulunduran yağlar da akışkan özel-
liğe sahip olur.
Doymamış yağların hidrojenle doyurulması sonucu, katı olan
margarinler oluşur.
Görsel 1.63 Doymamış yağ asidi
Doymamış yağların hidrojenle doyurulması sonucu, doymamış

?
fakat sıra dışı bağ içeren trans yağ oluşur. Trans yağlar oldukça
sağlıksızdır. Omega-3 yağ asitlerini içeren lipitler sağlıklı olup kalp
BİLİYOR MUSUNUZ
krizi riskini azaltır. Omega-3 bakımından zengin gıdalar balık, tavuk,
yumurta, fıstık ve fasulyedir. Hücrelerimizde üretemediği-
miz ve dışarıdan hazır aldı-
Nötral yağlar (Trigliseritler) 3 yağ asidinin 1 gliserol molekülü
ğımız yağ asitlerine temel
ile birleşmesi sonucu oluşur. (Görsel 1.64) Aralarında kurulan bağ,
(esansiyel) yağ asitleri denir.
ester bağıdır. Bir molekül nötral yağ yapısında 3 tane ester bağı
Örnek: Omega-3.
bulunur. Trigliseritlerin yapısına katılan yağ asitleri (4-24) C’lu uzun
zincirlerdir. Gliserol ise 3 C’lu bir alkoldür.
Trigliseritlerin nötral yağ adını almasının nedeni ise yapısında
sadece temel atomlar olan C, H, O atomlarını bulundurmasıdır.
Trigliserit adı verilen bu yağ çeşidi, vücutta depo edilen ve solunum
reaksiyonlarında enerji verici olarak kullanılan yağlardır.

3 Yağ asidi + 1 Gliserol 1 Nötral yağ + 3H2O

Nötral yağ yapısında bulunan yağ asitlerinin üçü aynı da olabilir


farklı da olabilir. (Görsel 1.65) Bu nedenle bir nötral yağ yapısında
Görsel 1.64 Trigliserit molekülünün
en az iki, en fazla dört çeşit monomer bulunabilir.
yapısı

H O

H C O C CH2 CH2 CH2 CH2 CH2 CH2 CH2 CH2 CH2 CH2 CH2 CH2 CH2 CH2 CH2 CH2 CH3

H C O C CH2 CH2 CH2 CH2 CH2 CH2 CH2 CH2 CH2 CH2 CH2 CH2 CH2 CH2 CH2 CH2 CH2 CH3

O
Yağ
H C O C CH2 CH2 CH2 CH2 CH2 CH2 CH2 CH
CH asitleri
CH
H CH
2

Yağ asitlerindeki çift bağdan 2 CH


2 CH
Gliserol dolayı bükülme bölgesi 2 CH
2 CH
2 CH
2
CH
3

Görsel 1.65 Nötr yağ (Trigliserit) molekülünün yapısı

43
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

Fosfolipitler
Hücre zarının ve organel zarlarının yapısal molekülüdür. Bir tane
gliserol molekülüne iki tane yağ asidi bağlıdır. Üçüncü yağ asidinin
yerine fosforlu bir grup katılmıştır. (Görsel 1.66) Yani yapısında C,
H, O atomlarına ek olarak fosfor (P) atomu bulundurur.

Fosfat grubu
(Hidrofilik baş)

Yağ asitleri
(Hidrofobik kuyruk)

Hidrofilik baş Hidrofobik kuyruk


sulu ortam

Görsel 1.66 Fosfolipitin şematik ve moleküler yapısı

Fosfolipit molekülünün fosfatlı ve gliserollü, su seven ve su ile


etkileşime giren bölümüne hidrofilik, yağ asitlerinden oluşan su
sulu ortam ile etkileşime girmeyen bölümüne ise hidrofobik denir. Fosfolipit,
bu grupları sayesinde hücre zarında düzenli bir dizilim oluşturur.
Görsel 1.67 Fosfolipit
moleküllerinin sulu ortamdaki (Görsel 1.67) Hidrofilik kısımlar sulu ortama, hidrofobik kısımlar ise
dizilimi suyun olmadığı ortama dönüktür.

Steroitler
Nötral yağ ve fosfolipitlerden farklı olarak halkasal yapıya sahip-
tir.
BİLİYOR MUSUNUZ ? Monomer yapılı yağdır. Bu yağ çeşidi bazı vitamin ve bazı hor-
monların yapısına katıldığından düzenleyici görev üstlenir.
Böbrek üstü bezinin kortek- D vitamini ve östrojen, testosteron gibi eşeysel hormonların yapı-
sinden salgılanan aldosteron sına katılır.
ve kortizol hormonları steroit Kolesterol bir steroit lipit çeşididir. Hayvansal hücrelerde hücre
yapılı hormonlardır. zarının akışkanlığını sağlar. Zara dayanıklılık verir.
Kanda kolesterol normalin üzerine çıkarsa damar içinde birikme-
ler yaparak damar tıkanıklığına sebep olur.
Steroitler sinir hücrelerini sararak impuls iletimini hızlandıran
miyelin kılıfın yapısına katılır.

BİLİYOR MUSUNUZ ?
yyKötü kolesterol ya da düşük yoğunluklu lipit (LDL) kalp krizi ve
felç riskini artırırken iyi kolesterol ya da yüksek yoğunluklu lipit
(HDL) bu riskleri azaltmaktadır.

44
doymamış hidrofilik tek bağ trigliserit yağ asidi gliserol su ester

hidrofobik eter benzen hidrojen çift bağ miyelin kılıfın kan şekeri steroitler

sıvı bitkisel

A. Kutucukta verilen ifadeleri uygun boşluklara yerleştiriniz.


1. Glikoz, kanda ölçülebilen tek şeker olduğundan ……… ………………… olarak bilinir.
2. Üç tane …………………nin bir tane .................... molekülüne bağlanması ile ………………… olu-
şur.
3. Yapısında eksik hidrojen atomları bulunan yağ asidi, ………………… yağ asididir.
4. Fosfolipitlerin yağ asidi kısmı suyu sevmez, bu kısmına ………………… denir; gliserollü ve fosforlu
kısmı ise suyu sever, bu kısmına ise ………………… denir.
5. Doymamış yağların eksik ………………… atomları vardır. Bu nedenle bazı karbon atomları ara-
sında ………………… bulunur. Oda koşullarında ………………… olan ………………… kaynaklı

KONU DEĞERLENDİR ME
yağlardır.
6. Yağlar suda çözünmez. ................ ve ..................... gibi organik çözücülerde çözünür.
7. Sinir hücrelerini kuşatan ……………… ……………… yapısında …………………… bulunur.
8. Yağ asitlerinin C atomları arasındaki bağların hepsi ...................... ise bu doymuş bir yağ asididir.
9. Bir molekül nötral yağ sentezlenirken kurulan ............... bağı sayısı, oluşan ………………… mole-
külü sayısına eşittir.

B. Aşağıda verilen soruların yanıtlarını, boş bırakılan yerlere yazınız.


1. Göçmen kuşların, çölde yaşayan develerin ve kış uykusuna yatan ayıların yağ depolama neden-
lerini yazınız.

…………………………………………………………………………………………………………………

…………………………………………………………………………………………………………………
2. Doymuş ve doymamış yağların enerji verim miktarını, yapılarında bulunan hidrojen atom sayısını
ve oda koşullarındaki fiziksel hâllerini karşılaştırınız.

…………………………………………………………………………………………………………………

…………………………………………………………………………………………………………………
3. Margarinleşme ne demektir? Kısaca açıklayınız.

…………………………………………………………………………………………………………………

…………………………………………………………………………………………………………………
4. Steroit yağların düzenleyici olarak görev almasının nedeni nedir? Yazınız.

…………………………………………………………………………………………………………………

…………………………………………………………………………………………………………………

45
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

Proteinler
Organ ve doku nakillerinde alıcı ve verici arasında neden protein
benzerliğine bakılır? Organ nakilleri sırasında vücut sıcaklığı neden
düşürülür ve nakil sonrasında kişiler neden bağışıklığı düşürücü
ilaçlar kullanırlar? Araştırınız. Araştırmanızın sonuçlarını arkadaş-
larınızla paylaşınız.
Proteinlere “vücudumuzu idare eden makineler” diyebiliriz. Yürü-
mek, görmek, işitmek, kalp atışı, sindirim, solunum, atıkların uzak-
laştırılması gibi bütün etkinliklerimizden onlar sorumludur. Her gün
vücudumuzdaki proteinlerin % 5 kadarı parçalanıp yerine yenileri
yapılır. Bu da demek oluyor ki yaklaşık bir ayda vücudumuzdaki
Hidrojen grubu tüm protein yapı yenilenir. Proteinler, hücrelerin organik içeriğinin
% 60’ını oluşturur. Bu özellikleri ile hücre yapısında en fazla bulunan
organik besin grubudur. Yapısında karbon, hidrojen, oksijen, azot
atomları bulunur. Bazılarında ise fosfor (P) ve kükürt (S) elementleri
de bulunur.
Yapıcı-onarıcıdır. Vücudun ana yapı bileşenidir. Enerji verir.
R Vücudumuz proteinleri enerji verici olarak karbonhidratlardan ve
yağlardan sonra kullanır. Düzenleyici olma özelliklerini tüm enzimle-
Amino Radikal
grubu grubu rin ve bazı hormonların yapısına katılmaları nedeniyle kazanır.
Karboksil
Monomeri amino asitlerdir. Görsel 1.68’de bir amino asit mole-
grubu
külünün yapısı gösterilmiştir. Amino grubu (NH2), karboksil grubu
Görsel 1.68 Amino asitin yapısı
(COOH) ve hidrojen grubu (H) tüm amino asit çeşitlerinde ortak ola-
rak bulunur. Fakat “R” ile simgelenen radikal yani değişken grup,
amino asitlerin birbirinden farklı olmasını sağlar. Amino asitlerin bir-
birlerine peptit bağı ile bağlanması sonucu proteinler oluşur.
Üretilecek bir proteinin yapısında kaç tane amino asit buluna-
cağını, hangi amino asit çeşitlerinin hangi sıra ile dizileceğini DNA

?
şifresi belirler. Bu nedenle canlıların protein benzerliğinin artması,
BİLİYOR MUSUNUZ DNA şifrelerindeki benzerliğin artması demektir. Bu da akrabalığın
artması anlamına gelir.
Bir bakteri türü üzerinde
Canlı yapısına katılan 20 çeşit amino asit için 20 çeşit radikal
devam eden çalışmalar sonu-
grup vardır. Üretici olan canlılar tüm amino asit çeşitlerini üretebilir.
cunda 20 çeşit amino asite
Tüketiciler ise bazı amino asit çeşitlerini üretebilir. Üretemediklerini
ek olarak 2 yeni amino asit
çeşidi daha bulunmuştur. beslenme yoluyla almak zorundadır. Bu amino asitlere zorunlu ya da
temel amino asit denir. İnsanlar için 8 çeşit temel amino asit vardır.
Ribozom tüm canlı hücrelerde bulunan zarsız organeldir. Bu
organelde amino asitler birbirine peptit bağı ile bağlanarak protein
hâline gelir. (Görsel 1.69)
Peptit
R1 R2 R1 Bağı R2
H 2O

H H H H

H — N — C — C — OH + H — N — C — C — OH H — N — C — C — N — C — C — OH + H2O

H O H O H O H O
Görsel 1.69 İki amino asit arasında peptit bağı kurulurken su oluşur.

46
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

Peptit bağı, birinci amino asidin karboksil grubu (COOH) ile ikinci
amino asidin amino grubu (NH2) arasında kurulur. Oluşan mole-
külün adı dipeptittir. Dipeptit isminin başındaki “di” yani “iki” sayısı
moleküldeki amino asit sayısını gösterir.
Çok sayıda amino asidin birbirine bağlanması ile polipeptitler olu-
şur. Polipeptit zinciri binlerce amino asit içerebilir. Polipeptit zincirleri
ise bir araya gelerek proteinleri oluşturur. (Görsel 1.70)

O O
C N C C N Met Ala Leu Asp Gly

H R H Düz polipeptit zincirleri Polipeptit zincirleri katlanır.


oluşur.
Amino asitler peptit bağlarıyla
bir araya gelir.

Katlanmalar sonucu üç boyutlu


yapı oluşur.
Protein

Görsel 1.70 Protein molekülünün oluşumu

Yüksek basınç, yüksek sıcaklık ve ani pH değişiklikleri, ısı, ışık,


radyasyon proteinlerin üç boyutlu yapısını geri dönüşümsüz bozar.
Bu olaya denatürasyon denir. Fakat bu bozulma, açıkta bırakılan
protein yapılı bir etin kokması gibi değildir. Bahsedilen bozulma, etin
pişirilmesi sonucu yapısındaki proteinin üç boyutlu yapısının bozu-
lup polipeptit zincirlerinin birbirinden ayrılmasıdır. Denatürasyona
diğer bir örnek olarak yumurtanın pişirilmesi verilebilir. (Görsel 1.71)
Yüksek ısı nedeniyle yumurtanın katılaşıp akının beyaza dönmesi Görsel 1.71 Yumurtanın pişirilmesi
sonucu yapısındaki proteinlerin
denatürasyondur. denatürasyonu
Denatüre olmuş proteinin yapısındaki amino asit sayısı, amino
asit dizilişi ve peptit bağı sayısı değişmez.

Proteinlerin Vücutta Aldığı Bazı Görevler


Vücudumuzda proteinler hemen hemen her metabolik olayda
görev alır. Bunlardan bazıları şu şekilde özetlenebilir:
yyAlyuvarın içinde bulunan demirli bir protein olan hemoglobin
oksijen ve karbondioksit taşınmasında görevlidir. Ayrıca hücre
zarındaki madde taşınmasında da taşıyıcı proteinler görev alır.
yyAkyuvar hücrelerinin ürettiği antikor adı verilen protein yapılı sıvı,
hastalık yapıcı mikroorganizmaları çöktürür. Böylece vücudumu-
zu zararlı mikroorganizmalara karşı savunur.

47
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

yyHücre yapısındaki organik bileşiklerin %60’ını proteinler oluş-


turur. Kas, kıkırdak, kemik gibi dokuların oluşumu, yıpranan kı-
sımlarının onarımı için proteinlere ihtiyaç vardır. Örneğin, keratin
proteini saç ve tırnak yapısına katılır.
yyVücudumuzdaki tüm enzimler protein yapılıdır. Enzimler vücudu-
muzda gerçekleşen reaksiyonları hızlandıran moleküllerdir.
yyAktin ve miyozin proteinleri kaslarımızın yapısında bulunur. Kas
kasılmasıyla hareketimizi sağlar. Ayrıca paramesyum, öglena
gibi tek hücreli canlılarda bulunan sil, kamçı gibi hareketi sağla-
yan yapılar da proteinden oluşmuştur.
yyHem hücre içinde hem de hücreler arasında koordinasyonu sağ-
layan bazı hormonlar protein yapılıdır.
yyProtein yapısında bulunan amino asitler, karboksil ve amino gru-
bu sayesinde hücre içi ve hücreler arası sıvıların pH değişimle-
rinde tampon görevi yapar.

BİLİYOR MUSUNUZ ? yyAçlık durumunda protein eksikliği nedeniyle kanın osmotik ba-
sıncı normalin altına düşer. Kişide ödem oluşur.
İnsanlarda uzun süreli açlık yyVücut zor durumda proteinleri enerji verici olarak kullanır.
durumunda öncelikle eşeysel yyHücre zarının yapısında bulunan glikoproteinler hücrelerin birbi-
organlardaki proteinler, sonra rini tanımasında etkilidir.
sırasıyla kas ve sinir protein-
leri enerji verici olarak kulla- Protein Eksikliği Sonucu Oluşabilecek Rahatsızlıklar
nılır.
Protein eksikliği sonucu,
yyçocuklarda büyüme ve gelişme aksaklıkları ve zeka geriliği
yyyaraların geç iyileşmesi
yybağışıklıkta zayıflama
yyödem oluşumu
ve bunlar gibi birçok rahatsızlık oluşabilir.

48
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

ETKİNLİK-DENEY

Etkinliğin Adı: Karbonhidrat, Protein ve Yağ Ayrımı Yapalım


Araç ve Gereçler
Etkinliğin Amacı: Günlük hayatımızda tükettiğimiz yiyeceklerdeki
besin çeşitlerini tespit etmek yyPatates
yyDamlalık
Ön Bilgi yyEter
Nişasta iyot ile mavi-mor renk oluşturur. yyBiüret ayıracı
Protein varsa biüret mor renge dönüşür. yyYumurta
Yağ kâğıtta saydam ve parlak bir leke bırakır.
yyDeney tüpü
Uygulama yyİyot çözeltisi
yyKarbonhidrat tayini yyKeten tohumu
1. Patatesin iç kısmından bistüri ile parça alıp deney tüpüne ko- yyBeher
yunuz. yyBistüri
2. Patates olan deney tüpünün içine damlalıkla iyot çözeltisi dam-
latınız.
3. Tüp içindeki değişimini gözlemleyiniz.

yyProtein tayini
1. Deney tüpüne yumurtanın akını koyunuz.
2. Üzerine biüret ayracı koyunuz.
3. Tüpün içindeki değişimi gözlemleyiniz.

yyYağ tayini
1. Keten tohumunu ezin. Bir deney tüpüne 2-3 ml eter koyunuz.
(Bu aşamada eteri koklamayınız) Daha sonra ezdiğiniz keten
tohumunu eter koyduğunuz deney tüpüne alıp bir süre bekle-
tiniz.
2. Bir süre bekledikten sonra üstte bulunan eter kısmını behere
aktarınız.
3. Beherde bulunan eterli kısma küçük bir kâğıt parçası daldırı-
nız. Eter kâğıttan uçup havaya karışır.

Raporlama

yy....................................................................................................................................................

yy....................................................................................................................................................

yy....................................................................................................................................................

yy....................................................................................................................................................

yy....................................................................................................................................................

49
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

Enzimler
Canlı sistemlerde gerçekleşen reaksiyonlara biyokimyasal
reaksiyonlar denir. Sindirim, hücresel solunum, sinirsel iletim, kas
kasılması, hücre zarında madde taşınması, protein sentezi gibi
yaşamsal olayların tamamı biyokimyasal reaksiyondur ve enzimler
aracılığıyla gerçekleşir.
Kimyasal reaksiyonların başlayabilmesi için reaksiyonlarda kul-
lanılacak moleküllerin belli bir enerji düzeyinde olması gerekir. Yani
bir reaksiyonun başlayabilmesi için gerekli olan minimum enerji
miktarına aktivasyon enerjisi denir. Katalizör adı verilen maddeler
reaksiyonlarda aktivasyon enerjisini düşürerek reaksiyonun daha
düşük enerjiyle ve daha hızlı gerçekleşmesini sağlar. (Görsel 1.72)

Enzim
olmadan
Enzim
olmadan
Substrat
Enerji

aktivasyon
enerjisi
Enzim ile
aktivasyon
enerjisi

?
Ürünler
BİLİYOR MUSUNUZ Reaksiyonun ilerlemesi
Görsel 1.72 Açığa enerji çıktığından egzergonik bir reaksiyonun grafiğidir.
Enerjiyi “değişim yapabilme
Solunum gibi bir yıkım reaksiyonu bu grafik için örnek olabilir.
kapasitesi” olarak tanımlayabi-
liriz. Bu değişimlerden biri de
kinetik enerjidir. Kinetik enerjiye
“hareket enerjisi” de denebilir. Canlı hücrelerde katalizör olarak görev alan maddeler ise enzim-
Diğer bir enerji türü de potansiyel lerdir.
enerjidir. Potansiyel enerji, mad-
yyEnzimler, reaksiyonları başlatmaz, başlamış reaksiyonu hızlan-
dede depolanabilen enerjidir.
dırır.
Örneğin, kimyasal bağ enerjisi
bir potansiyel enerjidir. yyEnzimler, reaksiyon sonucunda değişime uğramadan çıkar.
Reaksiyonlar, potansiyel enerji yyEnzimler, reaksiyonların başlaması için gerekli olan aktivasyon
değişimlerine göre egzergonik ve enerjisini düşürür.
endergonik reaksiyonlar olmak
üzere ikiye ayrılır. Bir reaksiyon,
Enzimler girenlerin veya ürünlerin toplam miktarını ve çeşidini
gerçekleşirken dışarıya enerji değiştirmez. Birim zamanda reaksiyona giren maddelerin ve oluşan
veriyorsa “egzergonik”, dışarı- ürünlerin miktarını artırır.
dan enerji alıyorsa “endergonik” Enzimlerin etki ettikleri maddeye substrat denir.
olarak nitelendirilir. Solunum,
dışarıya enerji veren egzergo-
nik bir reaksiyon iken fotosentez
dışarıdan enerji alan endergonik
bir reaksiyondur.

50
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

Enzimlerin Yapısı
Tüm enzimler protein yapılıdır. Fakat bazı enzimler protein kıs-
mına ek olarak mineral veya vitamin gibi moleküller de bulundura-
bilir.

ENZİMLER

Basit Enzim Bileşik Enzim (Haloenzim)


Sadece proteinden Protein kısmı olan apoenzime bir
oluşmuştur. Protein kısmına de yardımcı grup bağlıdır.
apoenzim denir. Yardımcı
kısım
Aktif (kofaktör)
bölge
Apoenzim

Haloenzim = Tam enzim

Apoenzim üzerinde, substratın bağlandığı bölge yani aktif bölge


bulunur. Substrat enzim üzerindeki aktif bölge ile uyumlu olmalıdır.
Bu nedenle substratı apoenzim seçer. Yardımcı kısım ise kofaktör
adını alır. Kofaktörler iyonik yapılı metal atomlarıdır. Eğer kofaktör
organik bir molekül ise koenzim olarak adlandırılır. Vitaminler koen-
zim olarak enzimlerin yardımcı kısmını oluşturur. Bu kısım bileşik
enzimin aktifliğini sağlar.

Enzimlerin Genel Özellikleri


yyEnzimler %15’in altında su içeren ortamlarda çalışmaz. Turşu,
reçel, salamura, kurutma ile saklanan besinlerin bozulmama ne-
deni, mikroorganizmaların, suyun az olduğu bu ortamda enzim-
lerinin çalışmamasına bağlı olarak metabolik aktivite göstereme-
mesidir. Böylece besinler uzun süre bozulmadan kalabilir.
yyEnzimler genellikle tersinirdir. Yani çift yönlü çalışabilir. (Görsel
1.73) Sindirim enzimleri bu özelliğe sahip değildir.

Ürünler
Substrat
CO2 + H2O
H2CO3

K.A.E. K.A.E. K.A.E.

K.A.E.: Karbonik anhidraz enzimi

karbonik anhidraz
H2CO3 CO2 + H2O
karbonik anhidraz

Görsel 1.73 Enzimlerin çift yönlü çalışma reaksiyonu

51
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

yyEnzimler ile substratlar arasında anahtar-kilit uyumu vardır.


(Görsel 1.74) Substrat ile enzim birbirine tam uyumlu olmalıdır.
Eğer bu uyum olmazsa reaksiyon gerçekleşmez.
yyEnzimler substrat ile geçici olarak bağlanır. Enzim-substrat
kompleksi kurulur. Enzim, substratı ürüne dönüştürdükten sonra
reaksiyondan değişmeden çıkar.

Substrat
Ürünler

Aktif bölge

Serbest enzim Enzim-substrat Serbest enzim


kompleksi

Görsel 1.74 Enzim ve substratın anahtar-kilit uyumu

yyEnzimlerin çoğu takımlar hâlinde çalışır. Örneğin, amilaz enzimi


nişastayı maltoza parçalar, maltozu ise maltaz enzimi glikozlara
parçalar. Bir enzimin ürünü diğer bir enzimin substratıdır. Bazı
enzimler için bu durum geçerli değildir. Örneğin, lipaz enzimi
başka bir enzime ihtiyaç duymadan yağları monomerlerine ka-
dar parçalar.
Enzimler, protein yapılı oldukları için DNA’nın belirli gen bölgele-
rindeki şifrelere göre üretilir. Örneğin, Gen 1 E1 in üretiminden, Gen
2 E2 nin üretiminden Gen 3 ise E3 ün üretiminden sorumludur.

Gen 1 Gen 2 Gen 3

E1 E2 E3
X Y Z T

E1, E2 ve E3 ün takımlar hâlinde çalışması yukarıda gösterilmiş-


tir. Örneğin, E1 in ürünü olan Y maddesi E2 nin substratıdır.
yyBazı enzimler sadece hücre içinde çalışabilir. Bazı enzimler ise
hem hücre içinde hem de hücre dışında çalışabilir. Örneğin, sin-
dirim enzimleri hem hücre içinde hem de hücre dışında çalışabi-
lir. Yapım reaksiyonlarında görevli enzimler sadece hücre içinde
görev alır. Çünkü yapım reaksiyonlarının tamamı için enerji mo-
lekülü olan ATP gereklidir.

52
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

Enzimler sonlarına “-az” eki alır. Bazı enzimlerin isimlerinin


sonunda ise “-ojen” eki vardır. Bu ek enzimin inaktif olduğunu göste-
rir. Örneğin, mide hücrelerinin salgıladığı pepsinojen enzimi, inaktif
olarak salgılanıp mide boşluğunda hidroklorik asit ile aktifleşip pep-
sine dönüşür.

HCl
Pepsinojen (inaktif) Pepsin (aktif)

yyBir apoenzim, bir koenzim ya da bir kofaktör ile çalışabilirken bir


koenzim ya da kofaktör, birden çok apoenzim ile çalışabilir.

Enzimlerin Çalışmasını Etkileyen Faktörler


1. Sıcaklık
Enzimler protein yapılı olduklarından sıcaklık değişimlerinden
etkilenir. Enzimlerin en iyi çalışabildiği sıcaklık değerine optimum
sıcaklık denir.

Tepkime hızı

Sıcaklık (°C)
0° 30° 50° 60°

Görsel 1.75 Sıcaklığın enzim faaliyeti üzerine etkisi

Düşük sıcaklıklarda enzimlerin üç boyutlu yapısı bozulmaz.


Fakat faaliyet göstermez. Sıcaklık optimum değere getirildiğinde
tekrar çalışmaya başlar. Bu olaya renatürasyon denir.
Yiyeceklerin düşük sıcaklıkta bozulmadan kalması, bakteri gibi
besinlerin bozulmasına neden olan mikroorganizmaların düşük olan
bu sıcaklık değerlerinde enzimlerinin çalışmaması ile açıklanabilir.
Enzimler protein yapılı olduğundan yüksek sıcaklıklarda üç
boyutlu yapılarını geri dönüşümü olmayan bir şekilde kaybeder. Bu
olaya denatürasyon denir. (Görsel 1.75)

2. pH
Her enzimin çalışabildiği belli bir pH aralığı vardır. Birçok enzimin
optimum pH aralığı 6-8 arasındadır. İstisna olarak midede aktif olan
pepsin enziminin optimum pH aralığı 2-3 arasıdır.

53
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

Tepkime hızı
Tripsin için
Pepsin için optimum pH
optimum pH

0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 pH değeri
Görsel 1.76 Enzim aktivitesinin pH ile ilişkisi

Görsel 1.76’da görüldüğü üzere midedeki proteinlerin sindiri-


minden sorumlu pepsin enziminin optimum pH noktası 2’dir. Buna
karşılık ince bağırsaktaki polipeptitlerin sindiriminden sorumlu tripsin
enziminin optimum pH değeri 8’dir.

3. Substrat Yoğunluğu-Enzim Miktarı-Reaksiyon Hızı Arasın-


daki İlişki

Tepkime hızı Tepkime hızı Tepkime hızı

Substrat t Substrat Zaman


Görsel 1.77 Görsel 1.78 Görsel 1.79

Ortamda yeterli substrat varsa Ortamda yeteri kadar substrat Sınırlı substrat ile başlayan
enzim miktarının sürekli artırıl- olduğunda enzim miktarı sınırlı reaksiyonlarda substratın bitmesi
ması reaksiyon hızının da sürekli tutulursa enzimlerin tamamı sonucu reaksiyon da bir süre
artmasına neden olur. (Görsel substratları ile enzim-substrat sonra duracaktır. (Görsel 1.79)
1.77) kompleksi oluşturur. (t noktası) Bu
noktadan sonra reaksiyon sabit
hızla devam eder. (Görsel 1.78)

4. Aktivatör Madde
Enzimlerin çalışmasını artıran maddelere aktivatör madde
denir. B grubu vitaminler, K+, Ca+2, Mg+2 gibi metal iyonları akti-
vatör maddelere örnektir. Bazen aktivatör madde başka bir enzim
de olabilir. Örneğin, pankreastan pasif olarak salgılanan tripsinojen
enzimini, ince bağırsağın salgıladığı enterokinaz enzimi aktifleştirir.

Enterokinaz
Tripsinojen (İnaktif) Tripsin (Aktif)

54
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

5. İnhibitör Madde
Enzimlerin çalışmasını durduran maddelere inhibitör madde
denir. Ağır metal iyonları (kurşun, cıva) ve zehirler inhibitör madde-
lerdir.
Bazı inhibitörler substrat taklidi yaparak enzime geri dönüşümsüz
bağlanıp enzimin substrat ile birleşmesini engeller. (Görsel 1.80 a)
Bazı inhibitörler ise enzimin aktif bölgesinin şeklini değiştirerek
enzim ve substratın uyumunu bozar. Substrat, enzime bağlanamaz.
(Görsel 1.80 b)

Substrat Substrat
Substrat
bağlanamaz. Substrat
bağlanamaz.
İnhibitör

Enzim Enzim
İnhibitör
a. b.
Görsel 1.80 İnhibitörlerin etki mekanizmaları

6. Substrat Yüzeyi
Enzimler substratlarını dış yüzeylerden etkilemeye başlar. Bu
yüzden substrat yüzeyi arttıkça reaksiyon hızı da artar. Besin ola-
rak aldığımız kıymanın etten daha hızlı sindirilmesinin nedeni budur.
Yediğimiz yiyeceklerin ağızda çiğnenmesi, substrat yüzeyini artırır.
Böylece midemiz ve ince bağırsağımızdaki enzimler için substrat
yüzeyi artırılmış olur. (Görsel 1.81)
Reaksiyon hızı

Substrat yüzeyi
Görsel 1.81

Enzimlerin Kullanım Alanları


Biyoteknolojik yöntemlerin gelişmesiyle enzimlerin kullanımı
hemen her alanda görülmektedir. Tıp, eczacılık alanlarında ilaç üre-
timinde, tedavi yöntemlerinde, dezenfektan maddelerin üretiminde
kullanılmaktadır. Gıda endüstrisinde ekmek ve maya yapımında,
meyve sularının berraklaştırılmasında, Iaktozsuz süt üretiminde,
yiyeceklerin içinde bulunan tatlandırıcıların üretiminde, peynir yapı-
mında kullanılmaktadır.
Deri sanayisinde derinin yumuşatılmasında, temizlik ürünlerinin
içinde, kâğıt ve boya sanayisinde, çevresel atıkların yok edilmesinde
ve daha birçok alanda enzimler görev almaktadır. (Görsel 1.82) Görsel 1.82 Enzimler birçok alanda
farklı görevlerde kullanılmaktadır.

55
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

ETKİNLİK-DENEY

Etkinliğin Adı: Enzimlerin Etki Mekanizması ve Yüksek Sıcaklığın


Enzimlere Etkisi Araç ve Gereçler
Etkinliğin Amacı: Karaciğerde bulunan katalaz enziminin çalışma yyParça karaciğer
mekanizmasını belirlemek yyDamlalık
Ön Bilgi yyEzilmiş karaciğer
Karaciğerde bulunan katalaz enzimi, zehirli olan hidrojen perok- yyDeney tüpü (3 adet)
siti su ve oksijen moleküllerine parçalar. yyHaşlanmış karaciğer
Deneyin Yapılışı yyEsnek balon
1. Üç deney tüpüne sırası ile parça karaciğer, dövülmüş karaci- yyH2O2 (Hidrojen peroksit)
ğer ve haşlanmış karaciğer koyunuz.
2. Tüplere karaciğerlerin üzerine çıkacak kadar hidrojen peroksit
(H2O2) ilave ediniz.
3. Daha sonra tüplerin üzerine esnek balonları takınız.
4. Birkaç dakika bekledikten sonra sonuçları gözlemleyerek ra-
por ediniz.

Raporlama

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

Hormonlar
Vücudumuzdaki özelleşmiş hücre grupları tarafından üretilip
kana salgılanan kimyasal maddelerdir. Vücut içinde organlar ara-
sındaki haberleşmeyi ve koordinasyonu sağlar. Düzenleyici mole-
küllerdir. Bazıları protein, bazıları streoit, bazıları ise amino asit
yapılıdır. Her hormonun kanda belirli bir eşik değeri vardır. Seviyele-
rindeki azalma ya da çoğalma hastalıklara sebep olur. Hayvanlarda
hormonların üretildiği özelleşmiş hücre gruplarına salgı bezi denir.
Bitkilerde salgı bezi yoktur. Bitkisel hormonlar, özel hücre grupları
tarafından üretilip taşıma sistemi ile görevli oldukları yere aktarılır.

56
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

Vitaminler
Sağlıklı bir yaşam için karbonhidrat, protein, yağ gibi organik ve
inorganik bileşiklere ek olarak vitaminlere de ihtiyaç vardır. Sindi-
rime uğramaz. Hücre zarından geçebilir. Enerji verici olarak kullanıl-
maz. Enzimlerin yapısına koenzim olarak katıldıklarından düzenle-
yici moleküllerdir. Eksikliklerinde enzimlerin çalışması aksadığından
metabolik bozukluklara sebep olur. Her enzim kendine özgü bir
vitamin ile aktifleşebildiğinden bir vitaminin eksikliğinde oluşan bir
hastalık, başka bir vitamin ile tedavi edilemez.
İnsanlar vitaminleri dışarıdan hazır olarak alır. Fakat üreticiler
tüm vitamin çeşitlerini üretebilmektedir. Günümüzde birçok vitamin
sentetik olarak üretilmektedir. Besinler ile yeteri kadar alınamayan
vitaminler sentetik olarak üretilen vitaminlerden doktor kontrolünde
karşılanabilir. Vitaminler iki gruba ayrılır.

Vitaminler

Suda Çözünen Vitaminler Yağda Çözünen Vitaminler


B ve C vitaminleri depolanamaz. A, D, E ve K vitaminleri depolanır.

Suda çözünen vitaminler depolanamadığından bu vitaminlerin


fazlası idrar ile atılır. Eksikliğine bağlı hastalık kısa sürede ortaya
çıkar. Çünkü vücutta bu eksikliği giderecek bir birikim yoktur. Yağda
çözünen vitaminler ise karaciğer ve yağ dokuda depoladığından
eksiklikleri çabuk hissedilmez. Fazlası ise zehir etkisi yaratabilir.
Vitamin yapısını yüksek sıcaklık, ışık, metaller, oksijen, asit ve
bazlar gibi etkenler bozabilir. Bu nedenle yiyeceklerin vitamin değe-
rinin kaybedilmemesi için şunlara dikkat edilmelidir:
yySebze ve meyveler taze olarak tüketilmelidir.
yySalata malzemesi olan marul gibi sebzelerin bıçak ile kesilme-
mesi gerekir.
yyVitaminler koyu renkli şişelerde saklanmalıdır. Böylece ışık ile
etkileşimleri engellenir.
Çeşitli vitaminlerin vücuttaki işlevleri ve eksikliklerinde ortaya
çıkabilecek metabolik aksaklıkları inceleyelim.
A vitamini: Suda çözünmez. Tıpkı yağlar gibi eter, benzen ve
kloroform gibi organik çözücülerde çözünür. Beta karotenden üretilir.
Balıkta, karaciğerde, tereyağında, sebzelerde bol miktarda
bulunur. (Görsel 1.83) Vücudumuzda, besinlerle alınan A vitamini
öncüsü karoten (Provitamin A) ince bağırsaktan emilir ve karaci-
ğerde A vitaminine dönüştürülür. Bu vitamin gözün yapısındaki
rodopsin adı verilen ve ışığı algılayan proteinlere bağlanarak karan-
lıkta görmeyi sağlar. Eksikliğinde gece körlüğü adı verilen rahatsız-
lık oluşur. Ayrıca kemik ve diş yapısında zayıflama, vücut direncinde
azalma gibi rahatsızlıklar da oluşur. Deri ve saç sağlığı için gerekli Görsel 1.83 A vitamini bakımından
zengin besinler
olan bir vitamindir.

57
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

D vitamini: Yağda çözünür, karaciğer ve yağ dokuda depolanır.


Derimizin altında öncül maddesi provitamin D bulunur. Bu madde
UV ışınlar ile D vitaminine dönüşür.
Balık yağında çok bulunur. Ayrıca karaciğer, süt ve tereyağında
bol miktarda vardır. (Görsel 1.84) D vitamini kalsiyum ve fosfor
minerallerinin geri emilimini artırır. Kemik ve diş yapısını güçlendi-
rir. Kalp ritmini düzenler. Hormonal düzenlemede görevlidir. Kanser
hücrelerinin oluşumunu engeller.
Görsel 1.84 D vitamini bakımından
D vitamini eksikliğinde çocuklarda raşitizm (kemik eğriliği) ve
zengin besinler
yetişkinlerde osteomalazi (kemik yumuşaması) görülür.

E vitamini: Antioksidan özelliğe sahiptir. Kontrolsüz hücre bölün-


mesini önler. Yaşlılarda bağışıklık sistemini güçlendirir. Deri ve saç
sağlığı için önemlidir. Kemik, diş ve diş eti gelişiminde görevlidir.
Bitkisel yağlar, yeşil sebzeler, baklagiller (Görsel 1.85) E vitamini
bakımından zengindir. Eksikliğinde kısırlık, cilt bozuklukları, kas-
Görsel 1.85 E vitamini bakımından larda yorgunluk gibi rahatsızlıklar ortaya çıkar.
zengin besinler

K vitamini
Bağırsaklarımızda yaşayan bakteriler tarafından üretilir.
Karnabahar, marul, lahana, brokoli, ıspanak gibi yeşil yapraklı
sebzelerde, sığır karaciğerinde bol miktarda bulunur. (Görsel 1.86)
Kanın pıhtılaşmasını sağlayan proteinlerin üretimi için gereklidir.
Eksikliğinde görülen en belirgin rahatsızlık kanın pıhtılaşmasındaki
Görsel 1.86 K vitamini bakımından
gecikmedir.
zengin besinler

B grubu vitaminler
Vücutta depolanamadığı için günlük alınmalıdır. B grubu vitamin-
ler enzimlerin yapısına koenzim olarak katılıp enzimin aktifliğini sağ-
lar. Kan hücrelerinin üretiminde, sinir sisteminde önemli görevleri
vardır.
Tahıllar, fındık, ceviz, karaciğer, böbrek gibi besinler B vitamini
bakımından zengindir. (Görsel 1.87) İnsanda kalın bağırsakta yaşa-
yan bakteriler tarafından üretimi yapılır.
Eksikliğinde yorgunluk, iştah kaybı, kansızlık (anemi), unutkan-
Görsel 1.87 B vitamini bakımından
zengin besinler lık, beriberi, pellegra gibi hastalıklar oluşur.

58
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

C vitamini: Günlük olarak alınması gerekir. Çünkü depolana-


maz. Bu vitamin demirin geri emilimini artırır. Güneş ışınlarına karşı
gözlerimizi koruyarak katarakt oluşumunu engeller. Bağışıklık sis-
temini güçlendirir. Damar içi hücrelerin yapısını koruyarak kalp krizi
riskini azaltır. Kanser ile savaşta en etkili vitaminlerden biridir.
Yeşil yapraklı sebzeler, kivi, mandalina, portakal, yeşil biber, C
vitamini bakımından çok zengindir. (Görsel 1.88) Eksikliğinde diş eti
kanaması yani skorbüt hastalığı oluşur. İştahsızlık, büyüme ve geliş-
Görsel 1.88 C vitamini bakımından
mede gerileme, bağışıklık sisteminde zayıflama, eklemlerde ödem zengin besinler
gibi birçok rahatsızlık oluşur.

Nükleik Asitler
Hücre ile ilgili araştırmalar yapılırken çekirdek yapısında asidik
özelliklere sahip moleküller olduğu saptanmış ve bu moleküllere
çekirdek asidi anlamına gelen nükleik asit adı verilmiştir.
Bu moleküller polimer yapıdadır, çok sayıda nükleotit adı veri-
len monomerin birleşmesiyle oluşmuştur. Yapılarında bulunan 5 C’lu
şekere göre isimlendirilmiştir. Yapısında deoksiriboz şekeri bulunan
nükleik aside deoksiribonükleik asit (DNA), riboz şekeri bulunan
nükleik aside ise ribonükleik asit (RNA) adı verilir.

Azotlu Organik Bazlar: Halkasal yapıya sahip organik molekül-


lerdir. Pürin ve pirimidin olmak üzere 2 grubu vardır.
Pürin bazları çift halkalı yapıya sahiptir. Yapısında altıgen ve Görsel 1.89 Adenin (A) bazı
beşgen iki halkasal yapı bulundurduğundan çift halkalı bazlar olarak
adlandırılır. Adenin (Görsel 1.89) ve Guanin (Görsel 1.90) çift halkalı
bazlardır. Bu baz çeşitleri DNA ve RNA moleküllerinde ortak olarak
bulunur.
Pirimidin bazları ise tek halkalı bazlardır. Yapılarında altıgen bir
halka vardır. Sitozin (Görsel 1.91), timin (Görsel 1.92) ve urasil (Gör-
sel 1.93) tek halkalı bazlardır. Sitozin bazı DNA ve RNA’da ortak
olarak bulunurken timin bazı sadece DNA’da, urasil bazı ise sadece
RNA’da bulunur.
Görsel 1.90 Guanin (G) bazı

Görsel 1.91 Sitozin (S = C) bazı Görsel 1.92 Timin (T) bazı Görsel 1.93 Urasil (U) bazı

59
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

Şeker Grubu: Riboz ve deoksiriboz, yönetici moleküllerin mono-


meri olan nükleotitlerin yapısına katılan 5 karbonlu şekerlerdir.

İnorganik Fosfat Grubu (H3PO4): Tüm nükleotit çeşitlerinin


yapısında ortak olarak bulunur.

P
Ester bağı
Glikozit
Fosfat Grubu
bağı
Azotlu organik baz
5 karbonlu şeker

Görsel 1.94 Nükleotitin yapısı

Görsel 1.94’te görülen azotlu organik baz ve şeker birbirine gli-


kozit bağı ile bağlanır. İkisinin oluşturduğu bu birlikteliğe nükleo-
zit denir. Nükleozite ester bağı ile fosfat grubu bağlandığında ise
nükleotit oluşur. Nükleotitler, ismini yapısındaki azotlu organik baza
göre alır.
Tüm canlıların DNA molekülünde aynı çeşit nükleotitler bulunma-
sına rağmen nükleotitlerin sayı, sıra ve dizilişleri farklıdır. Bu farklılık
canlılar arasındaki çeşitliliğin nedenidir. (Görsel 1.95)

DNA (Deoksiribonükleik Asit)


Görsel 1.95 DNA’nın farklılığının Hücrede gerçekleşen tüm metabolik olayları yönetir. Prokaryot
neden olduğu genetik çeşitlilik hücrelerde çekirdek bulunmadığından sitoplazmada nükleoit adı
verilen özel bölgede bulunur. Prokaryot hücrelerde DNA molekülü
çift zincirli, sarmal yapılı ve halkasaldır. Yani iki ucu birleşiktir. Ökar-
yot hücrelerde ise çekirdek, mitokondri ve kloroplast içinde bulunur.
Çekirdek içerisindeki DNA molekülleri çift zincirli, sarmal yapılı ve
doğrusaldır. Fakat mitokondri ve kloroplast organelleri içerisindeki
DNA’nın yapısı prokaryot hücrelerinki gibi halkasaldır.
DNA molekülü, yönetici molekül olmasının yanında kalıtım mole-
külüdür. Genetik özelliklerimiz DNA üzerinde bulunan gen adı verilen
BİLİYOR MUSUNUZ ? kısımlardaki şifrelerde saklıdır. Canlıların birbirinden farklı özellikler
göstermesi yani tür içi çeşitliliğin temel nedeni DNA molekülüdür.
İnsan DNA’sındaki bilgi, nere- DNA molekülündeki genetik kod diziliminin farklı olması üretilen
deyse bir futbol sahasını doldu- proteinlerin farklı olmasına, bu da canlıların dış görünüşlerinin farklı
racak kadar çok ansiklopedideki olmasına neden olur. Üreme sürecinde DNA molekülü kendini eşle-
bilgiye eşittir. Bir başka ben- yerek kalıtsal özelliklerimizin yavrulara geçmesini sağlar.
zetme yapacak olursak bu bilgi
DNA ve RNA moleküllerinin monomeri olan nükleotitlerin yapı-
her biri 500 sayfa olan tam 900
sını inceleyelim. Nükleotitlerin yapısında azotlu organik baz, 5 C’lu
ciltlik bir ansiklopedi serisini dol-
şeker (pentoz) ve fosfat grubu (H3PO4) bulunur.
duracak kadar fazladır.

60
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

Zayıf hidrojen bağı


Ester bağı

Glikozit bağı

Fosfodiester
bağı

P A

P
P A
T
P A
P
C
T

G
P
A

P
T

Görsel 1.96 DNA molekülünün yapısı


Görsel 1.97 DNA molekülünün üç
boyutlu yapısı
Görsel 1.96’da bir DNA molekülünün kesiti gösterilmiştir.
DNA molekülünün yapısındaki pürin ve pirimidin nükleotitlerinin
sayısı birbirine eşittir. Çünkü DNA çift zincirlidir. Bir adenin nükleoti-
tinin karşısına her zaman bir timin nükleotiti bir guanin nükleotitinin
karşısına ise bir sitozin nükleotiti gelir.
Yani bir DNA molekülünde,
X tane adenin varsa X tane de timin vardır.
Y tane guanin varsa Y tane de sitozin vardır.
O hâlde pürin = pirimidindir.

A+G=S+T
(X + Y) = (X + Y)

Adenin ile timin nükleotitleri birbirine ikili zayıf hidrojen bağıyla


guanin ile sitozin nükleotitleri ise üçlü zayıf hidrojen bağıyla bağlıdır.
Yani; DNA yapısında bulunan kaşılıklı nükleotitler birbirlerine
zayıf hidrojen bağı ile bağlıdır. Tek zincirinde bulunan nükleotitler
ise fosfodiester bağı ile bağlıdır.
Bir hücre bölüneceği zaman mutlaka DNA’sının bir eşini yapar.
Bu olaya replikasyon denir. Replikasyonda görevli enzim ise DNA
polimeraz enzimidir.
DNA’nın çift sarmal yapısı 1953 yılında James Watson (Ceyms
Vatsın) ve Francis Crick (Frensis Kırik) tarafından ortaya atılmıştır.
(Görsel 1.97)

61
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

ETKİNLİK-DENEY

Etkinliğin Adı: Kivi DNA’sının İzolasyonu


Araç ve Gereçler
Etkinliğin Amacı: Laboratuvar koşullarında basit yöntemlerle
DNA’nın izolasyonu yyKivi

Ön Bilgi yySofra tuzu


Deneyde kullanacağınız tuz DNA’nın karbonhidrat ve protein- yyDeney tüpü
lerden ayrılmasını sağlar. yyÇay kaşığı
Etanol, fosfolipit tabakasını çözerek hücre zarının erimesini yySıvı sabun
sağlar. Sıvı sabun ise hücre zarında boşluklar açar ve DNA mole- yyÇeşme suyu
külü bu boşluklardan çıkabilir.
yySoğuk etanol
Soğuk etanol, DNA’yı bozan enzimlerin çalışmasını önler.
yyMezür
Uygulayalım yySüzgeç
XX Kivinin kabuğu soyulur. Plastik torbaya konulup ezilir. yyBeher
XX Bir behere 5 mL sıvı sabun, 2 gram tuz ve 100 mL çeşme suyu yyPlastik torba
konulur. Tuz, çözelti içinde çözünene kadar karıştırılır. Elde edilen
yyDereceli pipet
karışım buzdolabında soğutulur.
XX Soğutulmuş çözelti, ezilmiş kivi bulunan plastik torbanın içine
eklenip biraz daha ezilir.
XX Oluşturulan karışım bir deney tüpü içine süzgeç yardımıyla sü-
zülür. Tüpdeki süzüntünün içine soğuk etanol eklenir.
XX Bir süre sonra tüpün üst kısmında biriken etanolde beyaz bir
tabaka oluşur.

Sonuçlandıralım
yy Elde ettiğiniz yapı sizce nedir? Arkadaşlarınızla tartışarak yo-
rumlayınız.
yy Deneyde soğuk etanol kullanılmasının amacı nedir? Tartışa-
rak yorumlayınız.
yy Deneyde sıvı sabun kullanılmasının amacı nedir? Tartışarak
yorumlayınız.

62
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

RNA (Ribonükleikasit)
Tek zincirli bir moleküldür. Çok sayıdaki ribonükleotitin birbirine
fosfodiester bağı ile bağlanması sonucu oluşur. Bütün RNA’Iar DNA
üzerindeki genetik şifrelere göre sentezlenir. Bu olaya transkripsi-
yon adı verilir.
RNA molekülleri protein sentezinden sorumludur. Karakteristik
şekeri riboz, yapısında bulunan bazlar ise adenin, guanin, sitozin ve
urasil bazlarıdır.
Prokaryotlarda sitoplazma ve ribozomda, ökaryotlarda ise çekir-
dek, sitoplazma, ribozom, mitokondri ve kloroplastta bulunur.
3 çeşit RNA molekülü vardır:
yyMesajcı RNA (mRNA): DNA’nın anlamlı ipliğindeki şifreye göre
üretilir. DNA’dan aldığı bu şifreyi ribozom organeline taşır. Ribo-
zom organellerinde bu şifreye göre protein sentezlenir. Enzimler
gibi tekrar tekrar kullanılabilir. Tüm RNA’lar içinde %5 bulunma
oranına sahiptir.
yyRibozomal RNA (rRNA): Ribozom organelinin yapısına katılır.
Tüm RNA’lar içinde %80 bulunma oranına sahiptir.
yyTaşıyıcı RNA (tRNA): Sitoplazmadan aldığı amino asitleri ribo-
zoma taşır. Tek zincirli olan tRNA belli bölgelerinden hidrojen
bağları ile bağlanarak katlanmalar yapmıştır.
tRNA’lar tüm RNA’lar içinde %15 bulunma oranına sahiptir.
Enzimler gibi tekrar tekrar kullanılabilir.
Her tRNA molekülü, uç kısmında üç nükleotitden oluşan ve anti-
kodon denilen bölümüne uygun, amino asit çeşidini kendisine bağla-
yarak protein sentezinde kullanılması için ribozom organeline taşır.
(Görsel 1.98)
Amino asitin bağlandığı uç

BİLİYOR MUSUNUZ ?
Ribonükleotitler Antikodon: tRNA üzerindeki üçlü
şifrelerdir. tRNA’nın hangi amino
asit çeşidini ribozom organeline
taşıması gerektiğini gösterir.
Zayıf Kodon: mRNA üzerinde bulunan
hidrojen
bağları ve amino asit çeşidini belirten şif-
redir.

Antikodon
mRNA Kodon

Görsel 1.98 mRNA ile bağlantı kurmuş bir tRNA

63
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

ATP (Adenozin Trifosfat)


Bütün canlı hücreler metabolik aktivitelerini gerçekleştirmek için
ATP molekülüne ihtiyaç duyar. Bu molekül tüm canlıların kullandığı
ortak enerji molekülüdür.
Nükleotit yapılı olan bu molekül, yapısında hücrenin ihtiyacı olan
enerjiyi taşır. (Görsel 1.99)
Glikozit bağı Ester bağı 2 tane yüksek enerjili fosfat bağı

Adenin Riboz P P P

Adenozin

AMP (Adenozin monofosfat)

ADP (Adenozin difosfat)

ATP (Adenozin trifosfat)


Görsel .1.99 ATP molekülünün yapısı

Yapısında, azotlu organik baz olan adenin bazı, 5 C’lu riboz şekeri
ve 3 tane fosfat grubu vardır. Organik bir moleküldür. Kararsız oldu-
ğundan yani yapısında bulunan son inorganik fosfat molekülünü çok
güçlü çekemediğinden ADP’ye dönüşür. Bu nedenle depolanamaz.
ATP molekülü hücre zarından geçemeyecek kadar büyük bir
moleküldür. Bu nedenle bir hücreden diğerine aktarılamaz. Bu
nedenle canlı hücreler ATP üretimini kendisi yapar.
ADP’ye fosfat katıldığından ATP üretimine fosforilasyon denir.
ATP molekülünün kullanımında ise son fosfat molekülü koparıldığın-
dan ATP tüketimine defosforilasyon denir. (Görsel 1.100)

P P P
Enerjinin
Enerjinin R tüketildiği
üretildiği olaylar
olaylar
ATP
Oksijenli solunum
Oksijensiz solunum Biyosentez tepkimeleri
Sinirsel iletim
Aktif taşıma
Hareket
Kas kasılması
A Dönüşüm tepkimeleri

Pi P P

R
Pi

ADP

Görsel 1.100 ATP üretimi ve tüketimi

64
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

Sağlıklı Beslenmenin Önemi


Sağlıklı beslenme, az yemek yeme ile değil gerekli besin çeşitle-
rinden yeteri kadar tüketmekle olur. Alınması gereken besin miktarı
kişinin metabolik özelliklerine, fiziksel aktivitesine, yaşına ve cinsi-
yetine göre değişir. Tüm sağlıklı insanların temel besinleri beslenme
yoluyla alması şarttır.
Bu temel besin grupları içinde karbonhidrat, protein, yağ, vita-
minler ve mineraller bulunmalıdır.
Örneğin, Tablo 1.1’de 15-18 yaş grubu için sağlıklı bir beslenme
diyetinde tüketilebilecek besinler ve miktarları verilmiştir.

Protein Bakımından
15-18 Yaş Grubu Süt ve Süt Ürünleri Ekmek ve Tahıl Sebze ve Meyve
Zengin Besinler
Erkek 4 porsiyon 2-3 porsiyon 9 porsiyon 5 porsiyon

Kadın 4 porsiyon 2-3 porsiyon 7 porsiyon 5 porsiyon

Süt ve Süt Ürünleri Protein Bakımından Zengin Besinler


Süt (yarım yağlı) (1 su bardağı) Tavuk (1 porsiyon)
Yoğurt (yağlı) (1 kase) Yumurta (1 adet)
Beyaz peynir (1 dilim) Nohut (1 porsiyon)
Ayran (1 su bardağı) Ceviz (5 adet)

Ekmek ve Tahıl Benzeri Sebzeler ve Meyveler


Tam buğday ekmeği (1 dilim) Domates (1 adet)
Makarna (1 porsiyon) Salatalık (1 adet)
Simit (1 adet) Sivri biber (2 adet)
Bulgur pilavı (1 porsiyon) Elma (1 adet)
Kahvaltılık gevrek (5 çorba kaşığı) Patlıcan (1 adet)

Tablo 1.1 15-18 yaş grubu için sağlıklı bir beslenme örneği

Örnek Menü
Sabah: Domates, salatalık, beyaz peynir, 2 dilim tam buğday
ekmeği, şekersiz çay (süt tercih edilecekse bir su bardağı süt)
Ara öğün: 1 adet elma,1 çay bardağı süt
Öğle: Tavuk ızgara (1 porsiyon),1 kâse yoğurt, bulgur pilavı (1
porsiyon), hafif yağlı bol yeşillikli salata (özellikle et grubunda C vita-
mini emilim olayını artırır), 1 dilim tam buğday ekmeği
Ara öğün: Ceviz (5 adet), 1 su bardağı süt
Akşam yemeği: Patlıcan yemeği (1 porsiyon), mercimek çorbası,
makarna, 1 kâse yoğurt, 1 dilim tam buğday ekmeği, hafif yağlı bol
yeşillikli salata.

65
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

ETKİNLİK

Etkinliğin Adı: Sağlıklı beslenme programı hazırlama


Etkinliğin Amacı: Bir haftalık sağlıklı beslenme programının hazırlanması
Tablo 1.1’de verilen değerleri göz önüne alarak kendiniz için bir beslenme diyeti hazırlayabi-
lirsiniz.

Sabah

Ara Öğün

Öğle

Ara Öğün

Akşam

İnsülin Direnci
“Az yemek yiyorum ama bir türlü kilo veremiyorum.” veya “Su
içsem yarıyor.” Bu şikayetler kişide insülin direncinin varlığını gös-
teriyor olabilir. Pankreasın salgıladığı insülin hormonu, kan şeke-
rini düşürerek kandaki glikozun dengede kalmasını sağlar. İnsülin
direnci ise vücutta çeşitli nedenlerle insülinin görevini yapmakta
güçlük çekmesidir.
Kişide insülin direnci arttıkça pankreas daha fazla hormon sal-
gılar ve hormonun miktarı kanda normal sınırlarının üzerine çıkar.
Bu da kilo artışına (Görsel 1.101), karaciğer yağlanmasına, kalp ve
damar hastalıklarına neden olur.
Kişinin hareketsiz kalması, fazla hazır gıda tüketmesi ve birçok
sebep insülin direncinin başlamasına neden olmaktadır.
İnsülin direncinin tedavisinde öncelikle yaşam tarzı değiştirilme-
Görsel 1.101 İnsülin direncine bağlı
lidir. Egzersiz, sağlıklı beslenme programı, düzenli uyku önemlidir.
kilo artışı

66
1. Ünite – Yaşam Bilimi Biyoloji

OKUMA PARÇASI

Beslenme bozukluğu ve açlık dünya çapında neredeyse bir milyon


insanı etkilemektedir. Beslenme bozukluğu beslenmede yeterli kalori
alınamaması ya da temel besin maddelerinin eksik alınması ile ortaya
çıkar. Bu durum yetersiz besin alımı (açlık) ya da sağlık problemleri ile
oluşabilir. Beslenme bozukluğunun en yaygın şekli protein eksikliği yani
temel amino asitlerin yetersiz alımıdır. Her ne kadar hayvansal ürünlerin
çoğu yeterli protein sağlasa da esas yiyecek olarak sadece pirinç veya
sadece patates gibi tek bir besine dayalı beslenenler protein eksikliğin-
den muzdariptir. Gelişmekte olan ülkelerde protein eksikliği olan çocuk-
lar karnında sıvı toplanmasına bağlı olarak şişkin karınlıdır. Bu durum
Kwashiorkor olarak adlandırılır. Uganda’daki bu çocuk besin yoksun-
luğu sebebiyle beslenme bozukluğundan muzdariptir.

Yeme Bozuklukları
Beslenme bozukluğu sadece yiyecek bulamamak nedeniyle meydana gelmez. Milyonlarca insan
çoğunlukla bayanlar yeme bozukluğuna sahiptir. Anorexia nevrosa zayıf olsa bile kişinin kilo alma
korkusuyla kendini aç bırakmasından kaynaklanır. Bulimia, aşırı yemek yedikten sonra kusmaya
zorlayarak aşırı müshil kullanarak içini boşaltma veya aşırı egzersiz yapma davranışıdır. Yeme
bozukluklarının sebepleri bilinmemektedir, tedavi psikolojik danışmanlık ve antidepresan ilaçları
içermektedir.
Eric J. Simon (Biology The Core)

Obezite
Obezite günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en önemli sağlık sorunları arasında
yer almaktadır. Obezite genel olarak bedenin yağ kütlesinin yağsız kütleye oranının aşırı artması
sonucu boy uzunluğuna göre vücut ağırlığının arzu edilen düzeyin üstüne çıkmasıdır.
Bilindiği üzere beslenme; anne karnında başlayarak yaşamın sonlandığı ana kadar devam eden
yaşamın vazgeçilmez bir ihtiyacıdır. İnsanın büyümesi, gelişmesi, sağlıklı ve üretken olarak uzun
süre yaşaması için gerekli olan besin ögelerini yeterli ve dengeli miktarda alıp vücutta kullanabilme-
sidir. Karın doyurmak, açlığı bastırmak, canının çektiği şeyleri yemek veya içmek değildir.
Günlük yaşamda bireylerin (gebe, emziren anne, bebek, okul çocuğu, genç, yaşlı, işçi, sporcu,
kalp-damar, şeker, yüksek tansiyon hastalığı, solunum yolu bozuklukları vb.) yaşa, cinsiyete, yaptığı
işe, genetik ve fizyolojik özelliklerine ve hastalık durumuna göre değişen günlük enerjiye ihtiyacı vardır.
Sağlıklı bir yaşam sürdürmek için, alınan enerji ile harcanan enerjinin dengede tutulması gerek-
mektedir. Yetişkin erkeklerde vücut ağırlığının %15-18’i, kadınlarda ise %20-25’ini yağ dokusu oluş-
turmaktadır. Bu oranın erkeklerde %25, kadınlarda ise %30’un üstüne çıkması obeziteyi oluştur-
maktadır.
Günlük alınan enerjinin harcanan enerjiden fazla olması durumunda, harcanamayan enerji
vücutta yağ olarak depolanmakta ve obezite oluşumuna neden olmaktadır. Buna paralel olarak,
günümüz teknolojisindeki gelişmeler, yaşamı kolaylaştırmakla birlikte, günlük hareketleri önemli
ölçüde sınırlamıştır. Anlaşılacağı üzere obezite; besinlerle alınan enerjinin (kalori) harcanan enerji-
den fazla olması ve fazla enerjinin vücutta yağ olarak depolanması (%20 veya daha fazla) sonucu
ortaya çıkan, yaşam kalitesini ve süresini olumsuz yönde etkileyen bir hastalık olarak kabul edil-
mektedir.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından da obezite, sağlığı bozacak ölçüde vücutta aşırı yağ
birikmesi olarak tanımlanmıştır.
hsgm.saglik.gov.tr (Düzenlenmiştir.)

67
A. Aşağıdaki soruların cevaplarını boş bırakılan yerlere yazınız.

1. Bir amino asit yapısını çizerek grupları isimlendiriniz.

2. İki amino asit arasında peptit bağı kurulumunu gösteriniz.


ÜNİTE SONU DEĞERLENDİR ME

3. Aşağıda enzim ve substrat yoğunlukları belirtilen durumlardaki reaksiyon hız grafiklerini


çiziniz.
Sınırsız substrat Sınırsız substrat Sınırlı substrat
Sınırlı enzim Sınırsız enzim Sınırsız enzim

4. Bir nükleotit yapısında bulunan grupları ve bağları çizerek gösteriniz.

68
5. ATP yapısını ve bulundurduğu grupları çizerek gösteriniz.

6. ATP molekülünün özelliklerini belirtip fosforilasyon ve defosforilasyon terimlerini açıklayı-


nız.
…………………………………………………………………………………………………………………

…………………………………………………………………………………………………………………

ÜNİTE SONU DEĞERLENDİR ME


…………………………………………………………………………………………………………………

B. Aşağıdaki kutucuklarda karışık olarak verilen mineralleri uygun tanımlarla eşleştiriniz.

İyot Demir

Kalsiyum Azot

Fosfor Magnezyum

1. Alyuvarda bulunan hemoglobin molekülünün yapısına katılır.

…………….…………………………………………………………………………………………………

2. Nükleik asitlerin ve ATP molekülünün yapısına katılır.

…………….…………………………………………………………………………………………………

3. Tiroit bezinin hormonu olan tiroksinin yapısına katılır.

…………….…………………………………………………………………………………………………

4. Fotosentez reaksiyonlarında ışığı absorbe eden klorofil pigmentinin yapısına katılır.

…………….…………………………………………………………………………………………………

5. Vücutta en fazla bulunan mineraldir. Kemiklerin ve dişlerin yapısına katılır.

…………….…………………………………………………………………………………………………

69
C. Aşağıdaki cümlelere karşılık gelen uygun kavram ya da sözcükleri bulmacadaki yerlerine
doğru bir şekilde yerleştiriniz.

1
2

1
3 6
2 3

5
4
ÜNİTE SONU DEĞERLENDİR ME

4
5

7
8

YATAY DÜŞEY
1. DNA molekülünün yapısında bulunan karbon- 1. Kan şekeri olarak bilinir.
hidrat çeşidi.
2. Yapısında eksik hidrojen atomu olmayan lipit-
2. Riboz şekerinin bulunduğu grup. lere verilen isim.
3. Yapım ve yıkım tepkimelerinin tümüne verilen 3. Enzimlerin proteinden oluşan kısmı.
isim.
4. Enzimlerin çalışmasını olumsuz etkileyen
4. Çift yönlü çalışan enzimler. maddelerin genel adı.
5. Eklem bacaklıların dış iskeletinin yapısına ka- 5. ATP yapısında bulunan karbonhidrat.
tılan polisakkarit.
6. En çok enerji veren besin grubu.
6. Metabolik atıkların uzaklaştırılmasına verilen
isim.
7. Enzimlerin etki ettikleri madde.
8. Bir maddenin 1 gramının sıcaklığını 1°C artır-
mak için verilmesi gereken ısı.

70
D. Aşağıdaki soruları yanıtlayınız.

1. Aşağıda verilenlerden hangisi canlıların ortak özelliklerinden değildir?


A) Hücresel yapı
B) Dokulardan oluşma
C) Solunum yapma
D) Beslenme
E) Üreme

2. I. Organel
II. Hücre
III. Doku
IV. Organizma

ÜNİTE SONU DEĞERLENDİR ME


Yukarıda verilenlerin organizasyon düzeyinde dizilim sırası hangi seçenekte doğru verilmiş-
tir?
A) I, III, II, IV B) I, III, IV, II C) I, II ,III, IV D) IV, III, II, I E) II, I, III, IV

3. Aşağıda verilenlerden hangisi inorganik moleküldür?


A) Proteinler B) Vitaminler C) Karbonhidratlar
D) Yağlar E) Karbondioksit

4. I. Özısısı birçok sıvıya göre yüksektir


II. Kutuplu bir yapıya sahiptir
III. Su molekülleri birbirlerine zayıf hidrojen bağı ile bağlıdır
Su ile ilgili yukarıda verilenlerden hangileri doğrudur?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve ll D) II ve III E) I, II ve III

5. Yazın hava sıcaklıkları çok yükselmesine rağmen deniz sıcaklıkları çok fazla artmaz.
Bunun sebebi,
I. suyun özısısının yüksek olması
II. ısının bir kısmının su molekülleri arasındaki hidrojen bağlarının yıkımı için kullanılması
III. suyun donarken yoğunluğunun azalması
verilenlerden hangileridir?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve II D) I ve IIl E) I, II ve III

6. I. Sulu çözeltisine H+ iyonu verir


II. Kırmızı turnusol kâğıdını maviye dönüştürür
III. pH değeri 7’den büyüktür
Yukarıda verilenlerden hangileri asitler için doğrudur?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) II ve III E) I, II ve III

71
7. Selüloz molekülü ile ilgili verilen
I. Bitkisel yapı polisakkaritidir
II. İnsanlar tarafından sindirilemez
III. Çok sayıda glikoz molekülünün birbirine bağlanmasıyla oluşur
özelliklerden hangisi nişasta molekülü için de geçerlidir?
A) Yalnız I B) Yalnız III C) I ve II D) II ve III E) I, II ve III

8. I. Glikoz
II. Riboz
III. Maltoz
IV. Laktoz
Yukarıda verilen karbonhidrat çeşitlerinin hangilerinin yapısında glikozit bağı bulunur?
A) I ve II B) III ve IV C) I, III ve IV
D) II, III ve IV E) I, II, III ve IV
ÜNİTE SONU DEĞERLENDİR ME

9. I. Basit organik maddelerden kompleks organik maddeler üretme


II. Organik monomerlerden inorganik moleküller üretme
III. Kompleks organik maddelerden basit organik maddeler üretme
IV. İnorganik maddelerden organik maddeler üretme
Yukarıda verilen dönüşümlerden hangileri tüm canlı hücrelerde gerçekleşebilir?
A) I ve II B) I ve Ill C) II ve Ill D) I, II ve IV E) I, II, III ve IV

10. I. Bakteri, hayvan ve mantar hücrelerinde depolanma


II. Mantarların hücre duvarının yapısına katılma
III. Çok sayıda glikozun birbirine glikozit bağı ile bağlanması sonucu oluşma
Yukarıda verilenlerden hangileri glikojen molekülünün özelliklerindendir?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız Ill D) I ve III E) I, II ve III

11. Aşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?


A) 3 yağ asidinin 1 gliserol molekülüne bağlanması sonucu trigliseritler oluşur.
B) Doymamış yağların H ile doyurulması sonucu margarinler oluşur.
C) Doymuş yağlar hayvansal kaynaklı olup oda koşullarında katı hâlde bulunurlar.
D) Fosfolipitler, yapısında 2 yağ asidi bulunduran ve hücre zarının yapısına katılan lipitlerdir.
E) Steroitler depolandıkları için düzenleyici olarak kullanılan yağlardır.

12. Amino asitler ile ilgili verilen aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır?
A) Yapılarında bulunan radikal grup, amino asitlerde çeşitlilik sağlar.
B) Yapılarında bulunan amino grubu asidik, karboksil grubu baziktir.
C) Proteinlerin en küçük organik molekülleridir.
D) Hücre zarından geçebilirler.
E) Enerji verici olarak kullanılabilirler.

72
13. Glikoz + X Æ Maltoz + su
Glikoz + Y Æ Sakkaroz + su
Glikoz + Z Æ Laktoz + su
Yukarıda disakkarit üretim denklemleri verilmiştir.
Buna göre aşağıdaki seçeneklerin hangisinde X, Y, Z molekülleri doğru eşleştirilmiştir?
X Y Z
A) Glikoz Fruktoz Galaktoz
B) Fruktoz Galaktoz Glikoz
C) Fruktoz Glikoz Galaktoz
D) Galaktoz Glikoz Fruktoz
E) Glikoz Galaktoz Fruktoz

ÜNİTE SONU DEĞERLENDİR ME


14. I. Karbonhidrat
II. Yağ
III. Protein
Yukarıda numaralandırılarak verilmiş olan besinlerin enerji verici olarak solunum reaksiyon-
larında kullanım sırası hangi seçenekte doğru verilmiştir?
A) I, II, III B) II, III, I C) II, I, III D) III, II, I E) III, I, II

15. Bir fosfolipit molekülü için


I. Fosforlu ve gliserollü kısmı hidrofiliktir
II. Yağ asidi kısmı hidrofobiktir
III. D vitamini ve bazı eşeysel hormonların yapısına katılır
verilenlerden hangileri doğrudur?
A) Yalnız I B) I ve II C) I ve III D) II ve III E) I, II ve III

16. Yağlar ile ilgili aşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?


A) Nötral yağların bu ismi almasının sebebi yapılarında sadece C, H, O atomlarını bulundurması-
dır.
B) Bir molekül nötral yağ yapısında en az iki, en fazla dört çeşit monomer bulunur.
C) Fosfolipitler hücre zarının temel yapısını oluşturur.
D) Steroitler, depo edilen ve enerji verici olarak kullanılan yağlardır.
E) Steroitler sinir hücrelerindeki miyelin kılıfın yapısını oluşturur.

17. I. Protein sentezi zarsız bir organel olan ribozomda gerçekleşir


II. Protein sentezi bir dehidrasyon reaksiyonudur
III. Proteinlerin üç boyutlu yapılarının geri dönüşümsüz bozulmasına renatürasyon denir
Yukarıda verilen ifadelerden hangileri doğrudur?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız Ill D) I ve II E) I, II ve III

73
18. I. Bağışıklık sisteminin zayıflaması
II. Yaraların geç iyileşmesi
III. Ödem oluşumu
Protein eksikliğinde yukarıda verilen sağlık sorunlarından hangileri oluşur?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve III E) I, II ve III

19. Aşağıda enzimlerin yapısı ile ilgili verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?
A) Basit enzimler sadece proteinden oluşmuş apoenzim kısmına sahiptir.
B) Bileşik enzimlerin organik yapılı yardımcı kısımlarına kofaktör denir.
C) Bileşik enzimlerde apoenzim, substratı seçer.
D) Enzimler %15’in altında su içeren ortamlarda çalışamaz.
E) Enzim ile substratı yapboz parçaları gibi birbiri üzerine oturur.
ÜNİTE SONU DEĞERLENDİR ME

20. I. Enzimlerin çalışmasını artıran maddelere inhibitör denir


II. Tüm enzimler takımlar hâlinde çalışır
III. Bir substrat için bir çeşit enzim vardır
Enzimler ile ilgili yukarıda verilenlerden hangileri yanlıştır?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız Ill D) I ve III E) I, II ve III

21. Gen X Gen Y Gen Z

Enzim X Enzim Y Enzim Z


A B C D

Yukarıda verilenlere göre aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?


A) Enzim X, Enzim Y ve Enzim Z takımlar hâlinde çalışır.
B) Enzim Y’nin ürünü Enzim Z’nin substratıdır.
C) Gen Z mutasyona uğrarsa ortamda D maddesi birikir.
D) Gen X mutasyona uğrarsa D maddesi üretilemez.
E) Gen Y mutasyona uğrarsa ortamda B maddesi birikir.

22. Vitaminlerle ilgili aşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?


A) Organik olmalarına rağmen enerji vermezler.
B) Hücre zarından geçebilirler.
C) Suda çözünenleri depo edilebilir.
D) A ve D vitaminleri provitamin adı verilen öncül maddelerden üretilir.
E) Enzimlerin yapısına katıldıklarından düzenleyici moleküllerdir.

74
2. ÜNİTE
HÜCRE

1. BÖLÜM: HÜCRE
2. BÖLÜM: HÜCRESEL YAPILAR VE GÖREVLERİ

Canlıları araştırmak bizi canlıların temel birimleri olan hücrelerin


mikroskobik dünyasına ve bu hücreleri oluşturan organellerin orta-
mına sürükler.
Bu ünitede canlının yapı birimi olan hücreyi, hücrelerin yapısında-
ki organelleri, bu organellerin görevlerini ve hücrelerin karşılaştırıl-
masını öğreneceksiniz.

75
1. BÖLÜM
HÜCRE

Görsellerde yer alan canlılardan hangilerini çıplak gözle göremezsiniz?


Canlı varlıklar hücre adı verilen birimlerden oluşur. Hücre genellikle çıp-
lak gözle görülemeyecek kadar küçüktür. Bu nedenle hücreleri incelemek için
büyütme özelliği olan mikroskoptan yararlanılır. Ancak deve kuşu yumurtası gibi
gözle görülebilecek kadar büyük hücreler de vardır.
Öglena, çıplak gözle görülemeyen tek hücreli mikroskobik canlılardandır. Bitki
ve insan gibi gözle görülebilecek kadar büyük olan canlılar, çok sayıda hücrenin
bir araya gelmesiyle oluşmuştur.
Bu bölümde, canlının temel birimi olan hücrenin mikroskobik dünyasını öğre-
neceksiniz.

76
2. Ünite – Hücre

Canlılığın temel birimi hücredir. Hücrenin keşfi 17. yy’da mikros-


kobun icadıyla olmuştur.
yy1665 yılında Robert Hooke (Rabırt Huk) şişe mantarını inceler-
ken gördüğü odacık hâlindeki boşluklara hücre adını vermiştir.
(Görsel 2.1)

a. b.
Görsel 2.1 a. Robert Hooke tarafından geliştirilen mikroskop
b. Hooke’un mikroskobuyla gözlemlediği şişe mantarının görüntüsü

Aynı zamanlarda Hollanda’da giysi ve düğme satıcısı olan


Antony van Leeuwenhoek (Anton van Lövenhuk) boş zamanlarında
mikroskop üretmekteydi. (Görsel 2.2) Leeuwenhoek, havuz suyunu
mikroskop altında inceleyen ilk kişiydi. Havuz suyuna 50-270 defa
büyüten mikroskobundan baktığında oradan oraya sürekli bir hare-
ket hâlinde olan minik canlıları görünce büyük bir heyecan duydu.
Bu gözlemleri doğrulamak için Hollanda’ya gelen Robert Hooke’un
gözlemleri doğrulaması, Leeuwenhoek’u tüm dünyanın tanımasına
neden olmuştur.

a. b.
Görsel 2.2 a. Antony van Leeuwenhoek b. Antony van Leeuwenhoek’un geliştirdiği 270
kez büyütme özelliğine sahip mikroskop

77
2. Ünite – Hücre

yy1831 yılında Robert Brown (Rabırt Bravn) bitki hücrelerini ince-


lemiş ve çekirdek adını verdiği yoğunlaşmış bölgeyi keşfetmiştir.
yy1838 yılında Matthias Schleiden (Matyas Şılaydın) bitkilerin
hücrelerden oluştuğunu keşfetmiştir. Bir yıl sonra ise Theodor
Schwann (Teodor Şıvan) hayvanların hücrelerden oluştuğunu
belirlemiştir.
yy1858 yılında Rudolph Wirchow’un (Rudolf Virkov) katkılarıyla gü-
nümüzdeki hücre teorisi geliştirilmiştir.
Bu teoriye göre,
yyBütün canlılar tek ya da çok sayıda hücreden oluşmuştur.
yyHücreler, canlıların temel, yapısal ve işlevsel birimidir.
yyHücreler, mutlaka önceden var olan başka bir hücrenin bölün-
mesiyle oluşmuştur.
yyÇok hücreli canlıların hücreleri, farklı gruplar altında bir araya
gelerek tek bir birim gibi işler.
Hücreler ilk zamanlarda ışık mikroskobu ile incelenmiştir. (Gör-
sel 2.3. a ve b) 1950’li yıllarda elektron mikroskobunun kullanılması
sonucu hücre yapısı daha fazla aydınlatılabilmiştir. (Görsel 2.3. c
ve ç)

BİLİYOR MUSUNUZ ?
Elektron Mikroskobu
Elektron mikroskobunda aydın-
latma için ışık yerine elektronlar
kullanılır. Elektronların dalga
boyu görünür ışığın dalga boyun-
dan daha kısadır. Bundan dolayı a. b.
büyütme oranı ve çözünürlüğü
ışık mikroskobuna oranla çok
yüksektir.

c. ç.
Görsel 2.3 a. Işık mikroskobu. b. Işık mikroskobunda 200 kez büyültülmüş
paramesyum c. Elektron mikroskobu ç. Taramalı elektron mikroskobunda
350 kez büyütülmüş paramesyum

78
2. BÖLÜM
HÜCRESEL YAPILAR VE GÖREVLERİ

Hücreler solunum, beslenme, boşaltım gibi metabolik olaylarını gerçekleştir-


mezse canlılığını yitirir. Bu olayların gerçekleşmesini hücre içinde bulunan ve bir-
birleriyle uyumlu çalışan organel adı verilen yapılar sağlar.

Bu bölümde organellerin yapılarını ve görevlerini öğreneceksiniz.

79
2. Ünite – Hücre

Bazı canlılar tek hücreli, bazı canlılar ise çok hücrelidir. Fakat ne
olursa olsun tüm hücreler ya prokaryot ya da ökaryot hücre tipine
sahiptir.

Prokaryot Hücreler
Zarla çevrili çekirdeği ve organelleri olmayan hücrelerdir. Bakteri-
ler ve arkeler prokaryot hücre yapısına sahip canlılardır. (Görsel 2.4)
Bakterilerin birbirlerine ve bulundukları ortama tutunmalarını
sağlayan uzantılarına pilus denir. DNA molekülü çift zincirli, sarmal
yapılı ve halkasaldır. Zarla çevrili değildir. Sitoplazmada serbest ola-
rak bulunur. DNA’nın bulunduğu bu bölgeye nükleoit denir. Sadece
ribozom organeline sahip hücrelerdir.
Kamçı adı verilen uzantılar bazı bakterilerde bulunur ve bakteri-
nin aktif hareketini sağlar.

Hücre duvarı Kapsül


Hücre zarı Kamçı
Sitoplazma

Glikojen
tanecikleri

Plazmit

DNA

Mezozom

Ribozom

Pilus

Görsel 2.4 Bakteri çeşitlerinde bulunabilecek yapılar bir bakteri üzerinde gösterilmiştir.

Tüm bakteriler yapılarındaki glikozu glikojen şeklinde depolar.


Bakterilerin bazı türleri hücre duvarına ek olarak polisakkarit yapılı
kapsüle sahiptir. Kapsüllü olan bakteriler hastalık yapıcı patojen
bakterilerdir.
Bazı bakterilerde asıl DNA’dan farklı olarak küçük halkasal gen-
ler bulunur. Bu genlere plazmit denir.

80
2. Ünite – Hücre

Ökaryot Hücreler
Zar ile çevrili çekirdek ve organellere sahip hücrelerdir. (Görsel
2.5) Bakteri ve arke dışında kalan tüm canlılar ökaryot hücre yapı-
sına sahiptir. Ökaryot hücreler üç kısımdan oluşur.
yyHücre zarı
yySitoplazma ve Organeller
yyÇekirdek

Hücre Zarı
Hücre zarının yapısı Seymour Jonathan Singer (Seymur Jonatan Görsel 2.5 Ökaryot hücre yapısı
Singer) ve George Nicholson (Corç Nikılsın) tarafından 1972 yılında
açıklanmıştır. Hareketli yapıya sahip olması nedeniyle “Akıcı-mo-
zaik zar modeli” olarak adlandırılmıştır. (Görsel 2.6)
Hücre zarı canlı, esnek ve seçici-geçirgendir. Hücre zarının
seçici geçirgen olması demek her maddenin hücre içine girip yine
her maddenin hücre dışına çıkamayacağı anlamına gelir. Hücreyi
korur, sitoplazmanın dağılmasını önler. Hücre zarı karbonhidrat,
protein ve yağ yapılıdır. Karbonhidrat olarak glikoz, yağ olarak fos-
folipit bulunur.
Glikoprotein Glikolipit

Hücre zarının
dışa bakan
yüzeyi

Çift katlı Hücre zarının


fosfolipit içe bakan
tabakası yüzeyi

Görsel 2.6 Hücre zarının yapısı

Fosfolipitler hücre zarında çift sıralı olarak bulunur. Birbirlerine


bağlı olmadıkları hâlde bu kadar düzgün durmalarının sebebi sahip
oldukları hidrofobik ve hidrofilik kısımlarıdır. Hücre zarının yapısın-
daki fosfolipitlerin gliserol ve fosforlu yan gruptan oluşan baş kısım-
ları hidrofiliktir. Bu nedenle zarın her iki tarafında da yüzeye dönük
hâlde bulunur. Yağ asidinden oluşan kısımları ise hidrofobiktir ve
zarın iç kısmına dönük hâlde bulunur. Bu tabaka hareketli bir yapıya
sahiptir.
Zar yapısında bulunan proteinler de fosfolipitler gibi serbest
hâlde bulunabilir. Zarın her iki yüzeyinde, zar içine gömülü ya da
zarı boydan boya katetmiş hâlde bulunabilir. Zarı boydan boya kate-
denler madde alışverişi için kanalları oluşturur. Bu kanallar madde
alışverişi için sürekli açıktır. Taşıyıcı proteinler ise açılıp kapanabilir
ve taşıdıkları moleküle özgüdür. Bazı proteinler enzim görevi alır.
Hücre zarının yapısında bulunan başka bir protein çeşidi de resep-
tör (almaç) görevi görür. Bu proteinler bazı hormonların ve hücre
içine alınacak maddelerin tanınmasında görevlidir.

81
2. Ünite – Hücre

Vücudumuz milyarlarca hücreden oluşmuştur. Bu hücreler grup-


laşarak dokuları oluşturur. Fakat hücreler, hangi hücrelerle bir araya
geleceğini nasıl anlar?
Doku oluşumu hücrelerin zarında; sayısı, çeşidi, dizilimi değişim
gösteren glikoproteinler (antijenler) sayesinde olur. Bu proteinler
hücrelere özel kimlik kazandırır. Bu nedenle doku ve organ nakille-
rinde dikkate alınan kriterlerden biri de glikoproteinlerin uyumudur.
Karbonhidrat olarak zar yapısında bulunan glikozlar ise serbest
hâlde bulunmaz. Proteinlere ya da yağlara bağlı olarak bulunur.
Eğer proteinlere bağlı ise glikoprotein, yağlara bağlı ise glikolipit
adını alır. Glikolipit ve glikoproteinler hücre zarının sadece hücre
dışına bakan yüzeyinde bulunur.
Glikolipit ve glikoproteinlerin görevleri şunlardır:
yySayısı, çeşidi, dizilişi hücreden hücreye değişim gösterdiğinden
hücreye özel kimlik verir. Doku ve organ nakillerinde bu yapıların
uyumu esas alınır.
yyHücrelerin birbirini tanımasını ve hissetmesini sağlar. Hücreler
birbirlerine temas ettiklerinde gereksiz bölünmez yani kontrolsüz
bölünme olmaz.
yyHücrelerin hormonları tanımasında ve cevap oluşturmasında et-
kilidir.
yyHücre zarına seçici-geçirgen özelliğini kazandırır.
yyHücrelere antijenik özellik kazandırır. (Kan gruplarını oluşturur)
Bu anlatımlardan yola çıkarsak hücre zarının görevlerini şöyle
özetleyebiliriz:
yyHücreyi dış ortamdan ayırır.
yyHücreye madde giriş çıkışını düzenler.
yyHücrenin dağılmasını önler.
yyDiğer hücrelerle haberleşmeyi sağlar.
yyHücrelerin birbirini tanımasını sağlar.

Hücre Zarında Madde Taşınması


Hücrenin dış ortamındaki bir madde, hücre zarına ulaştığı zaman
hemen hücre içine giremez. Büyüklüğüne, kimyasal özelliklerine
göre farklı şekillerde karşılanır.
yyZardan geçebilecek büyüklükteki maddelerin taşınması şu üç
yolla gerçekleşir:
yyDifüzyon
yyOsmoz
yyAktif Taşıma

yyZardan geçemeyen büyük moleküllerin taşınması şu iki yolla


gerçekleşir:
yyEndositoz
yyEkzositoz

82
2. Ünite – Hücre

Difüzyon
Difüzyon yayılma olarak da bilinir. Maddelerin çok yoğun ortam-
dan az yoğun ortama doğru kendiliğinden yayılmasıdır. Su içine
damlatılan mürekkebin yayılması (Görsel 2.7) difüzyon örneğidir.
Difüzyon iki ortam arasındaki yoğunluk farkından dolayı gerçekleşti-
ğinden ortam yoğunlukları eşitlenene kadar devam eder. Difüzyonda
moleküller kinetik enerjileri sayesinde hareket eder. Hareketin hızı
molekülün katı, sıvı ve gaz oluşuna göre değişir. Gaz molekülleri
katı ve sıvı moleküllere göre daha hızlı difüzyona uğrar. Ortam Görsel 2.7 Su içinde mürekkep mo-
sıcaklığının artması moleküllerin kinetik enerjisinin dolayısıyla difüz- leküllerinin difüzyonu
yon hızının artmasını sağlar.
Difüzyon, canlı ve cansız ortamlarda gerçekleşebilir. Basit ve
kolaylaştırılmış difüzyon olmak üzere iki çeşidi vardır.

Basit Difüzyon
Basit difüzyonla madde geçişi fosfolipit moleküllerinin arasından
olur. (Görsel 2.8) Dolayısıyla yağda çözünen moleküller, yağı çözen
moleküller ve gazlar basit difüzyon ile taşınır. Bu taşıma yönteminde
taşıyıcı protein kullanılmaz. Basit difüzyon madde alışverişinin ger-
çekleştiği iki ortamın yoğunlukları eşitleninceye kadar devam eder.
Çift yönlü gerçekleşebilir. Yani bu taşıma şekliyle hücreye madde
alınabildiği gibi hücreden dışarı madde de atılabilir.
(Alkol, O2, CO2 gibi moleküller
Hücre dışı veya yağda çözünen A, D, E, K
vitaminleri)

Fosfolipitler

Hücre içi

Görsel 2.8 Hücre zarından lipit tabaka aracılığıyla basit difüzyon

yyküçük moleküller büyük moleküllere göre, (Örneğin, O2 gazı


CO2 gazından daha hızlı difüzyona uğrar)
yyyağda çözünenler suda çözünenlere göre, (Örneğin, A vitami-
ni B vitaminine göre daha hızlı difüzyona uğrar)
yynötr atomlar iyonlara göre, (Örneğin, Mg atomu Na+ iyonun-
dan daha hızlı difüzyona uğrar)
yynegatif iyonlar pozitif iyonlara göre (Örneğin, Cl– iyonu Na+
iyonundan daha hızlı difüzyona uğrar)
daha hızlı difüzyona uğrar.

Kolaylaştırılmış Difüzyon
Zardan geçebilecek moleküllerin çok yoğun oldukları bölgeden
az yoğun oldukları bölgeye taşınmasıdır.
Taşıma sırasında ATP harcanmaz. Fakat basit difüzyondan farklı
olarak taşıyıcı proteinler ve enzimler kullanılır. Su ve suda çözünen
moleküller bu yolla taşınır. Örneğin, glikoz, galaktoz, fruktoz, iyonlar,

83
2. Ünite – Hücre

tuzlar, amino asitler kolaylaştırılmış difüzyon ile taşınabilen madde-


lerdir.
Bu olayda görev alan enzimler taşınacak maddenin taşıyıcı pro-
teine bağlanıp ayrılmasında görevlidir. (Görsel 2.9)

1 2 3 Hücre dışı

Taşıyıcı protein

Hücre içi

Görsel 2.9 Taşıyıcı proteinler aracılığıyla hücre zarında gerçekleştirilen


kolaylaştırılmış difüzyon
Bu taşıma şekli her iki taraftaki madde yoğunluğu eşitleninceye
kadar devam eder. Kolaylaştırılmış difüzyon olayında görev alan
kanal proteinleri vardır. Bu proteinler taşıyıcı proteinler gibi şekil
değişikliğine uğramaz. Sürekli açık hâlde bulunur. Taşıyıcı protein-
ler ve kanal proteinleri, taşınacak maddeye özeldir. Her molekül her
taşıyıcı protein ile taşınamaz.
Basit difüzyon ve kolaylaştırılmış difüzyon hızını etkileyen faktör-
ler vardır.
yyMolekül büyüklüğü arttıkça basit difüzyon ve kolaylaştırılmış di-
füzyon hızı azalır.
yySıcaklık arttıkça basit difüzyon hızı artar. Kolaylaştırılmış difüz-
yon hızı da artar ancak kolaylaştırılmış difüzyon hızı bir süre son-
ra olumsuz etkilenir. Çünkü bu taşıma şeklinde kullanılan taşıyıcı
proteinler ve enzimler artan sıcaklık nedeniyle denatüre olurlar.
yyYoğunluk farkı ve difüzyon yüzey alanı arttıkça basit difüzyonla
kolaylaştırılmış difüzyon hızı artar.

Osmoz
Suyun az yoğun ortamdan (Suyun çok olduğu yer) çok yoğun
ortama (suyun az olduğu yer) taşınmasıdır. Yani suyun difüzyonuna
osmoz denir. Osmoz sırasında derişimi (yoğunluğu) fazla olan
çözelti, derişimi az olan çözeltiye bir vakum oluşturarak suyu ken-
dine çeker. Su A bölmesinden B bölmesine osmoz ile geçiş yapar.
A bölmesindeki su seviyesi düşerken B bölmesindeki su seviyesi
yükselir. (Görsel 2.10)

A B A B

Az yoğun Çok yoğun


ortam ortam

Yarı geçirgen zar

Şekil 2.10 A bölgesinden B bölgesine suyun osmoz ile geçişi

84
2. Ünite – Hücre

Diyaliz
İstenilen moleküllerin seçici geçirgen zardan difüzyonuna diyaliz
denir. Böbrek hastalarının bağlandığı diyaliz makinesi (Görsel 2.11)
adını bu taşıma şeklinden alır.

Kan sulandırıcı
sıvı Temiz
diyaliz sıvısı Kirli
diyaliz sıvısı
Kan pompası

Filtre

Diyaliz makinesi

Kirli kan

Temiz kan

Görse 2.11 Diyaliz makinesinin çalışma prensibi

Böbrekler, vücut sıvılarının bileşimlerinin dengelenmesinde çok


önemli rol oynar. Böbrek yetmezliği olan insanlarda böbrekler işlev-
lerini tam olarak gerçekleştiremediği için bu insanların vücut sıvı-
larında su, tuz, üre gibi maddelerin oranları artar. Diyaliz, böbrek
yetmezliği olan bu kişilerde vücutta biriken fazla sıvı ve atıkların yarı
geçirgen bir zar aracılığıyla temizlenmesini sağlar. Böbrek yetmez-
liği yaşayan bir insanın kanı yarı geçirgen özelliğe sahip bir serum
hortumu yardımıyla diyaliz makinesinden geçirilir. Bu makinenin
içinde diyaliz sıvısı bulunur. Kandaki üre gibi atıklar, yarı geçirgen
bu hortum sayesinde diyaliz sıvısına geçer ve temizlenip hastanın
vücuduna geri verilir.

Osmotik Basınç
Hücre içindeki çözünmüş katı moleküllerin hücrenin yüzeyine
yaptığı basınca osmotik basınç denir.

85
2. Ünite – Hücre

Turgor Basıncı
Hücre içinde bulunan suyun hücre zarına yaptığı basınçtır.
Osmotik basıncın artışı ile hücrede su alma isteği artar. Osmotik
basınç ile turgor basıncı arasındaki farka ise emme kuvveti denir.
(Görsel 2.12)

Osmotik Kuvvetler

Os
mo
tik
Ba
sın
ç
Osmotik Denge
Emme Kuvveti Emme kuvveti = Osmotik basınç – Turgor basıncı
ı
ınc
B as
r
rgo
Tu
Zaman
Görsel 2.12 Osmotik basınç ile turgor basıncı arasındaki fark, emme kuvvetini oluşturur.

Osmotik basınç ile emme kuvveti doğru orantılıdır. Turgor basıncı


ile osmotik basınç ve emme kuvveti ise ters orantılıdır.
Hücre
zarı 1. Hipertonik Çözelti: Hücre sitoplazmasının yoğunluğundan
H2O daha yüksek yoğunluğa sahip çözeltilere hipertonik çözelti denir.
Çözeltinin yoğunluğu hücrenin yoğunluğundan daha yüksek
Hücre olduğundan dolayı emme kuvveti de hücrenin emme kuvvetinden
duvarı daha yüksektir. Bu nedenle su molekülleri osmoz ile hücreden
H2O çözeltiye geçer. Dolayısıyla hücre, su kaybederek büzülür. Bu olaya
Hücre zarı plazmoliz denir. (Görsel 2.13)
Görsel 2.13 Plazmoliz Plazmoliz sonucu hücrenin osmotik basıncı ve emme kuvveti
artar, turgor basıncı ise azalır.

Hücre 2. İzotonik Çözelti: Yoğunluğu hücre sitoplazmasının yoğunlu-


zarı ğuna eşit olan çözeltidir. Yani hücre, ortamı ile denge hâlindedir.
H2O Hücre ile çözelti arasında madde alışverişi olur fakat eşit oranda
olur. Bu nedenle hücrenin osmotik basıncı, emme kuvveti ve turgor
Hücre basıncı değişmez. (Görsel 2.14)
duvarı
H2O
3. Hipotonik Çözelti: Yoğunluğu, hücrenin sitoplazmasının
Hücre zarı
yoğunluğundan daha az olan çözeltilerdir. Su molekülleri osmoz ile
Görsel 2.14 İzotonik denge hâli hücrenin içine doğru hareket eder. Hücrenin turgor basıncı artarken
osmotik basıncı ve emme kuvveti azalır. Hücrenin bu şekilde su ala-
rak şişmiş hâline turgor denir.
Hücre
zarı Çeper taşımayan hücreler hipotonik ortamlarda aşırı su aldık-
H2O larında patlayabilir. Bu olaya hemoliz denir. (Görsel 2.15) Fakat
çeperi olan hücreler örneğin bitki hücreleri turgor durumuna gelir.
Hemoliz olmazlar. Çünkü çeperleri serttir. Su basıncına dayanabilir.
Hücre
duvarı yyPlazmoliz olmuş hücre, hipotonik ortama konulduğunda su ala-
Hücre zarı H2O rak eski hâline döner. Bu olaya da deplazmoliz denir.

Görsel 2.15 Hemoliz

86
2. Ünite – Hücre

Hücreler farklı yoğunluklara sahip çözeltilere atıldığında hücrede


görülen değişimler şu şekildedir: (Görsel 2.16)

Hücrenin su oranı Hücrenin su oranı Hücrenin su oranı

N N N

Osmotik
Plazmoliz Turgor
denge
Zaman Zaman Zaman
Hipertonik İzotonik Hipotonik
ortam ortam ortam

Görsel 2.16 Hücrenin farklı ortamlardaki su değişimi (N: Normal değer)

Aktif Taşıma
Hücrelerin sitoplazmalarının madde derişimi çoğunlukla dış orta-
mın madde derişiminden farklıdır. Canlılar bu farkı korumak ama-
cıyla aktif taşıma yapmalıdır.
Zardan geçebilecek büyüklükteki maddelerin az yoğun oldukları
ortamdan çok yoğun oldukları ortama geçişi aktif taşımayla olur. Bu
taşıma şeklinde enerji molekülü olarak ATP kullanılır. Taşıyıcı pro-
teinler ve enzimler görev alır. Sadece canlı olan hücrelerde gerçek-
leşebilir. Hücre, aktif taşıma ile madde alabilir veya aktif taşıma ile
madde atabilir. Yani taşıma çift yönlü olabilir. (Görsel 2.17)

P P

ATP
ADP

Taşıyıcı protein Bağlanma bölgesi

Çözünen moleküller, hüc- ATP taşıyıcı proteine fos- Taşıyıcı protein, molekülü Fosfatın ayrılmasıyla taşı-
re zarındaki açılmış taşı- fat aktarır. hücre dışına bırakacak yıcı protein orijinal hâline
yıcı proteine bağlanır. şekilde biçim değiştirir. dönerek başka bir mole-
külün taşınmasına uygun
hâle gelir.
Görsel 2.17 Aktif taşıma olayı

87
2. Ünite – Hücre

Örneğin, hayvan hücrelerinin zarlarında sodyum ve potasyum


değiş tokuşu yapan sodyum-potasyum pompası, aktif taşıma yapa-
rak çalışır. (Görsel 2.18) Bu sistemde sodyum ve potasyum iyon-
ları, derişimlerinin az olduğu ortamdan çok olduğu ortama doğru
ters yönde taşınır. Her taşınma döngüsünde taşıyıcı protein iki farklı
şekil arasında gidip gelir. Her döngüde hücre içine taşınan iki adet
potasyum iyonuna karşılık hücre dışına üç tane sodyum aktarılır.
Taşıyıcı proteine fosforilasyonla ATP’den fosfat bağlanması, protei-
nin şekil değişikliği için gerekli enerjiyi sağlar.

Na+
Na+
Na+

Na+
P Na+
+
Na+ Na +
Na
+ ADP
Na ATP
P

K+
+
K P
P
K+
K+
K+
K+

Görsel 2.18 Sinir hücrelerinde aktif taşıma.

Endositoz
Zardan geçemeyecek büyüklükteki moleküllerin hücre içine alın-
masıdır. Bu olay sırasında ATP ve enzimler kullanılır. Bu nedenle
canlı hücrelerde gerçekleşebilir. Fakat bakteriler, arkeler, mantarlar
ve bitkiler hücre duvarına sahip olduklarından endositoz yapamaz.
Bu olay sırasında hücre içine alınacak maddenin etrafı hücre zarı ile
kaplanır ve besin kofulu oluşturulur. Bu nedenle hücre zarı yüzeyi
azalır.
Fagositoz ve pinositoz olmak üzere 2 çeşidi vardır.

1. Fagositoz
Zardan geçemeyecek kadar büyük olan katı moleküllerin yalancı
ayak adı verilen uzantılar yardımıyla hücre içine alınmasıdır. (Görsel
2.19)
Fagositoz sonucunda hücre zarı yüzeyi azalır. Hücre içinde olu-
şan kofula besin kofulu denir.
Bu taşıma şekli, çeperi olmayan canlı hücrelerde gerçekleşebilir.
Akyuvarların mikroorganizmaları yutması, amip, öglena, para-
mesyum gibi tek hücreli canlıların beslenmesi fagositoz ile olur.

88
2. Ünite – Hücre

Hücre dışı
Yalancı ayaklar

Protein
molekülü Hücre
zarı

Besin
Hücre içi kofulu

Görsel 2.19 Çeper taşımayan bir hücrede yalancı ayaklar ile besinin yutulması

2. Pinositoz
Hücre zarından geçemeyecek büyüklükteki çözünmüş madde-
lerin hücre zarında oluşan ve pinositoz cebi adı verilen çöküntü ile
hücre içine alınmasıdır. (Görsel 2.20) Bu olay sırasında enerji har-
canır ve enzimler kullanılır.
Çeperi olmayan canlı hücrelerde gerçekleşir.
Pinositoz olayı sonucunda hücre içinde oluşan kofula besin
kofulu denir. Yine besin kofulu oluşumu nedeniyle hücre zarı yüzeyi
azalır.
Hormonların hücre içine alınmasında bu yöntem çok kullanılır.
Bunun dışında enzimlerin, suda çözünmüş besinlerin hücre içine
alınması da pinositozla olur.

Hücre dışı
Sıvı
molekül
Hücre zarı

Pinositoz
cebi

Besin kofulu

Sitoplazma
Hücre içi

Görsel 2.20 Çeper taşımayan bir hücrede pinositoz cebiyle besinin yutulması

Ekzositoz
Zardan geçemeyecek kadar büyük olan moleküllerin hücre dışına
atılmasıdır. (Görsel 2.21) Bu olay sırasında ATP harcanır, enzim
kullanır. Hücre dışına gönderilecek olan salgının içinde bulunduğu
salgı kofulunun zarı, hücre zarı ile kaynaştığından hücre zar yüzeyi
artar. Endositozdan farklı olarak bu taşıma şekli, çeperi olan hücre-
lerde de gerçekleşir.
Hücre içinde oluşan atıklar, üretilen enzimler, hormonlar, süt,
tükürük gibi salgılar ekzositoz ile hücre dışına gönderilir. Saprofit
mantarlar, böcekçil bitkiler sindirim enzimlerini yine bu yolla hücre
dışına gönderir.

89
2. Ünite – Hücre

Hücre dışı Hücre dışı


Salgı
molekülü
Hücre
zarı

Salgı
kofulu

Hücre içi
Görsel 2.21 Zardan geçemeyecek büyüklükteki bir salgının ekzositoz ile hücre dışına gönderilmesi

ETKİNLİK-DENEY

Etkinliğin Adı: Difüzyon olayını gözlemlemek


Araç ve Gereçler
Etkinliğin Amacı: Molekül büyüklüğünün difüzyon ile ilişkisini
anlamak yySucuk zarı

Ön Bilgi yyNişasta çözeltisi


İyot nişasta ile lacivert renk oluşturacaktır. yyBeher
Benedict çözeltisi glikoz varlığında kiremit kırmızısı renk oluşturur. yyBenedict ayıracı
Uygulama yy%80’lik glikoz çözeltisi
1. Sucuk zarının bir ucunu ip ile bağlayınız. yySu
2. Zarın içine nişasta ve glikoz çözeltisi ekleyip diğer ucunu da ip yyİyot çözeltisi
ile bağlayınız. yyDeney tüpü
3. Bir behere su doldurup sucuk zarından oluşturduğunuz torbayı yyDamlalık
beher içine daldırıp bir süre bekleyiniz.
4. Daha sonra beher içine koyduğunuz suya damlalık ile iyot çö-
zeltisi damlatınız. Kapta mı, sucuk zarının içinde mi yoksa her
ikisinde de mi renk değişimi olduğunu gözlemleyiniz.
5. Bir süre beklemiş olan düzenekteki beherden damlalıkla bir
miktar su alıp bir deney tüpüne koyunuz.
6. Tüpe aldığınız suya Benedict çözeltisi damlatıp renk değişimi
olup olmadığını gözlemleyiniz.

Raporlama

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

90
2. Ünite – Hücre

ETKİNLİK-DENEY

Etkinliğin Adı: Osmoz olayını gözlemlemek


Araç ve Gereçler
Etkinliğin Amacı: Osmoz ile su alan hücrede gerçekleşen deği-
şimler yyBir miktar kuru fasulye

Uygulama yy2 adet plastik kap

1. Bir plastik kaba su koyunuz. Diğerini boş bırakınız. yySu

2. Biri su dolu olan biri de boş olan bu iki kaba eşit sayıda fasulye
tanesi koyunuz.
3. 2-3 saat bekledikten sonra her iki kaptan aldığınız fasulye ta-
nelerini karşılaştırınız.

Raporlama

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

91
ökaryot prokaryot arkeler halkasal kamçı nükleoit ribozom
pilus fosfolipit glikoz glikoprotein glikolipit

A. Kutucukta verilen terimleri uygun boşluklara yerleştiriniz.

1. Zarla çevrili çekirdeği olmayan hücreler …………………… yapılıdır.

2. Protein sentezinin yapıldığı………………… organeli tüm canlı hücrelerde ortak olarak bulunur.

3. Bakteriler ve ………………… prokaryot hücre yapısına sahip canlılardır.

4. Ribozom organeline ek olarak diğer organellere de sahip hücreler ………………… yapılıdır.

5. Bakterilerde bulunan ve ………………… adı verilen uzantılar, bakterilerin birbirlerine ve bulunduk-


ları ortama tutunmalarını sağlar.
KONU DEĞERLENDİR ME

6. Bakteriler …………… adı verilen yapıları ile aktif yer değiştirir.

7. Hücre zarının yapısını oluşturan ………………… tabakası, çift sıralı olarak bulunur.

8. Prokaryot canlılarda DNA çift zincirli sarmal yapılı ve ………………… dır.

9. Prokaryotlarda DNA molekülü ………………… adı verilen özel sitoplazma bölgesinde bulunur.

10. Hücre zarının dış yüzeyinde bulunan ………………… ve ………………… molekülleri, hücrenin
hangi dokuya ait olduğunu gösterir.

11. Hücre zarının yapısında bulunan karbonhidrat çeşidi olan ………………… molekülleri ya yağlara
ya da proteinlere bağlı olarak bulunur.

B. Doğru cevapları takip ederek uygun çıkışı bulunuz.


Ekzositoz ile zardan geçe- D 1. çıkış
D
meyen maddeler hücre
D Aktif taşıma sadece canlı dışına atılır. Y 2. çıkış
olan hücrelerde gerçek-
Aktif taşıma hücre ile ortam D 3. çıkış
leşir.
arasında yoğunluk farkı
Y oluşturur. Y 4. çıkış
Endositoz çeperi olan
hücrelerde gerçekleşir.
D Maltoz çok yoğun ortamdan D 5. çıkış
az yoğun ortama difüzyonla
Kolaylaştırılmış difüzyon Y
taşınır. 6. çıkış
canlı ve cansız hücre-
Y
lerde ortak olarak gelişir. Maddelerin fosfolipit
tabakasından çözünerek
Y D 7. çıkış
geçmesi kolaylaştırılmış
düfüzyondur. Y 8. çıkış

92
C. Aşağıdaki cümlelere karşılık gelen uygun kavram ya da sözcükleri bulmacadaki yerlerine
doğru bir şekilde yerleştiriniz.
1
1

3 7
2 3
5 6 4
4
6

7
8 5

KONU DEĞERLENDİR ME
9

10

11

YATAY DÜŞEY
1. Saf suya atılan bitki hücresinin patlamasını 1. Zardan geçemeyecek kadar büyük molekülle-
önleyen yapı. rin hücre dışına atılması.
2. Saf suya atılan bir hücrenin aşırı su alarak 2. Zardan geçemeyecek kadar büyük sıvı mole-
patlaması olayı. küllerin hücreye alınması.
3. Bir hücrenin su alarak şişmesi. 3. Hücre içinde bulunan nükleotit yapılı enerji
4. Doğan, gelişen, kendine benzer bireyler mey- molekülü.
dana getiren ve ölen. 4. Zardan geçemeyecek kadar büyük katı mole-
5. Hipertonik ortama atılan hücrenin su kaybede- küllerin hücreye alınması.
rek büzülmesi olayına verilen isim. 5. Aktif taşımanın gerçekleşme yönü.
6. Bir veya daha fazla yağ, asit, alkol içeren bir 6. Fagositoz ve pinositoz taşıma şekillerini kap-
grup molekülü ile birlikte negatif yüklü fosfat sayan terim.
grubunu içerisinde barındıran 4 bileşene sa- 7. Endositoz ve ekzositozda besin kofulu oluşu-
hip yapı. munda alanı değişen yapı.
7. Pinositoz olayında oluşan çöküntü.
8. Derişimi, içine atılan hücreye eşit olan çözelti.
9. Katı moleküllerin difüzyonuna verilen isim.
10. Plazmoliz olmuş hücrenin su alarak eski hâli-
ne gelmesi olayı.
11. Fagositoz olayında besini saran çıkıntılara ve-
rilen isim.

93
2. Ünite – Hücre

Sitoplazma ve Organeller
Hücre zarı ile çekirdek zarı arasındaki alana sitoplazma denir.
Sitoplazma yarı akışkan özellikteki sitozol denilen sıvı ve içinde asılı
duran organellerden oluşur. Çözünmüş enzimler, amino asit ve nük-
leotit gibi yapı taşları RNA, iyonlar, koenzimler, CO2, NH3 gibi meta-
bolik atıklar ve su sitoplazmada bulunan maddelere örneklerdir.
Hücre içerisinde farklı görevleri yerine getiren işlevsel birimlere
organel denir. Prokaryot hücrelerde organel olarak sadece ribozom
bulunur. Ökaryot hücrelerde ise ribozom organeline ek olarak diğer
organeller de vardır. Canlı hücrelerde bulunan organeller ve görev-
leri şu şekilde özetlenebilir.

Ribozom
Ribozom, protein sentezinin yapıldığı tüm canlı hücrelerde bulu-
nabilen en küçük ve zarsız organeldir. (Görsel 2.22) Yapısında ribo-
Büyük alt birim zomal RNA ve protein vardır. Bundan dolayı nükleoprotein yapılıdır.
Bir hücredeki ribozom sayısı on binlerle ifade edilir.
Küçük ve büyük alt birim olmak üzere iki alt birimden oluşmuştur
ve bir ribozom yaklaşık 20-30 nanometre çapındadır.
Ribozom organeli prokaryot ve ökaryot hücrelerde sitoplazmada
serbest olarak aynı zamanda ökaryot hücrelerde granüllü endoplaz-
mik retikulum ve çekirdek zarının dış yüzeyinde de bulunur. Ökaryot
hücrelerde mitokondri ve kloroplast gibi çift zarlı organeller de ribo-
Küçük alt birim zom içerir.
Ribozom organeli, ökaryot hücrelerin çekirdekçiğinde üretilir.
Görsel 2.22 Proteinin sentezlendiği Fakat çekirdek içinde aktif değildir. Çekirdek zarı üzerindeki porlar-
ribozom organeli
dan dışarı çıkıp aktiflik kazanır. Hücre içinde kullanılacak olan pro-
teinler, serbest ribozomlarda üretilirken hücre dışına gönderilecek
olan proteinler, granülIü endoplazmik retikulum üzerinde bulunan
ribozomlarda üretilir.

Endoplazmik Retikulum
Endoplazmik retikulum (ER) çekirdek zarından başlayıp hücre
zarına kadar uzanan kanalcıklar sistemidir. (Görsel 2.23 a ve b)
Bazı endoplazmik retikulum organellerinin üzerinde ribozom bulu-
nur. Bu durumda granüllü endoplazmik retikulum adını alır.

Granülsüz ER
Çekirdek zarı
Granüllü ER

Kanalcık
lükizeV
a. b.
Görsel 2.23. a. Endoplazmik retikulumun şekli b.Endoplazmik retikulumun 3000 kez büyütülmüş elektron
mikroskop görüntüsü

94
2. Ünite – Hücre

Hücre dışına gönderilecek olan proteinler, granüllü endoplazmik


retikulum üzerindeki ribozomlarda üretildikten sonra paketlenerek
Golgi aygıtına gönderilir. Bu proteinler Golgi aygıtında son şeklini
aldıktan sonra paketlenerek gidecekleri yerlere gönderilir.
Granülsüz endoplazmik retikulumda ise lipit sentezi yapılır. Gra-
nülsüz endoplazmik retikulum ayrıca kas hücreleri için gerekli olan
kalsiyum mineralinin depolandığı, alkol ve ilaç gibi maddelerin zehirli
etkilerinin yok edildiği, asidik ve bazik reaksiyonların birbirini etki-
lemeden gerçekleşmesinin sağlandığı organeldir. Glikozun fazlası,
karaciğerdeki granülsüz endoplazmik retikulumda glikojen olarak
depolanır. Yani karbonhidrat metabolizmasında görevlidir.
Endoplazmik retikulum çekirdek zarından başlayıp hücre zarına
kadar uzandığından hem çekirdeğin yerini sabitler hem de hücrenin
içine bir ağ gibi yayıldığından mekanik desteklik verir.

Golgi Aygıtı
Çok sayıda yassılaşmış keseciğin bir araya gelmesiyle oluşmuş-
tur. (Görsel 2.24) Endoplazmik retikulum organelinin yakınlarında
bulunur. Çünkü endoplazmik retikulumda üretilip hücre dışına gön-
derilecek moleküller bu organele gelir.

Organele gelen koful

Organel içindeki
kanallar

Golgiden
kopmakta olan
koful
Salgı
kofulu

Şekil 2.24 Hücre dışına salgılanacak moleküllere son şeklini veren Golgi
aygıtı

Golgi aygıtı, hücre zarının yapısını oluşturan glikolipit ve gli-


koprotein moleküllerinin üretimini yapar. Bitkilerde ise hücre zarında
üretilen selüloz liflerini düzenler.
Bu organel, granüllü endoplazmik retikulum üzerindeki ribozom-
larda üretilen sindirim enzimlerini paketleyerek lizozom organelinin
oluşumunu sağlar.
Salgı üreten tükürük bezi, pankreas bezi gibi yapıların hücrele-
rinde Golgi aygıtı, diğer hücrelere göre daha fazla bulunur.

95
2. Ünite – Hücre

Endoplazmik retikulumdan Golgi aygıtına gönderilecek molekül-


ler koful adı verilen özel bir kese ile Golgi organeline girer. (Görsel
2.25) Burada son şeklini aldıktan sonra tomurcuklanarak ayrılır. Peki
endoplazmik retikulumdan ayrılan kofullar Golgi aygıtına gideceğini
nereden bilmektedir?
Kofullar seçici özelliktedir ve her zarla kaynaşmaz. Koful zarında
bulunan proteinler, kofulun gideceği yeri belirler.

Çekirdek

Granüllü endoplazmik retikulum

Ribozomlar Granülsüz endoplazmik retikulum

Granüllü endoplazmik retikulum


üzerindeki ribozomlarda üretilen
Golgi aygıtı
proteini taşıyan koful

Golgi aygıtına ulaşan protein

Son şeklini alan proteinin


Salgılanan protein
ekzositoz ile dışarı atımını
sağlayacak olan koful

Görsel 2.25. Protein üretimi ve hücre dışına salgılanması

Golgi aygıtının işlevlerindeki bozulmalar çeşitli hastalıklara sebep


olur. Örneğin, Golgi salgılarının akışkanlığı azalırsa üretilen salgılar
çok yoğun olduğundan küçük hava yollarını tıkar ve akciğer rahat-
sızlıkları oluşur. Bağırsaklarda üretilen bu kıvamlı sıvılar mukus
akmasını engeller ve besinlerin bağırsak içinde ilerlemesinde aksa-
malara neden olur. Hastada karın şişkinliği ve gaz oluşur.
Golgi aygıtının görev yapmaması sonucu oluşan diğer bir rahat-
sızlık Alzheimer hastalığıdır. Bu hastalıkta, sinir hücrelerinde ami-
loid adı verilen protein, nöronların dışında birikir ve sinir hücreleri
Sindirim enzimleri işlevini yitirir. Hastada hafıza kaybı, olay ve zamanı karıştırma ile
Lizozom zarı
kendini gösteren bunama oluşur.

Lizozom
Lizozom organeli, sindirim enzimleri taşıyan tek katlı zar ile çevrili
keseciklerdir. (Görsel 2.26) Hücre içi sindirimden sorumludur.
Lizozom içindeki sindirim enzimleri granüllü endoplazmik retiku-
lum üzerindeki ribozomlarda sentezlenir. Enzimler kofullar ile Gol-
giye taşınır. Burada aktifliğini kazanıp paketlenir. Oluşan bu keseler
Görsel 2.26 Lizozom organeli, ge-
lişmiş bitki hücrelerinde bulunmaz. lizozom adını alır.

96
2. Ünite – Hücre

Ayrıca lizozom hücre içinde işlevini yitirmiş organellerin yok edil-


mesinde de görevlidir. Bu olaya otofaji denir. Örneğin, karaciğer
hücrelerindeki mitokondri organellerinin ortalama ömürleri on gün-
dür. Mitokondriler on gün sonra lizozom tarafından parçalanır. Yıkım
sonucu oluşan monomerler ise tekrar hücrenin kullanımına sunulur.
Fagositoz ve pinositoz ile hücre içine alınan besinlerin sindirimi
lizozom enzimleri ile yapılır. Gelişmiş yapılı bitki ve mantar hücre-
lerinde bulunmaz. Lizozom organelinin içindeki sindirim enzimleri
organelin zarını sindiremez çünkü zarın iç yüzeyi bunu engelleyen
bir madde ile kaplıdır. Bir diğer sebep ise lizozom organelinin iç pH’ı-
nın bu enzimlerin çalışması için uygun olmamasıdır. Enzimler orga-
nel içinde inaktif olduklarından lizozom zarını parçalayamaz.
Embriyonik dönemde bazı hücrelerin yok olmasında ve embri-
yonun şekillenmesinde görevlidir. Örneğin, parmak aralarımızdaki
hücreler, anne karnında iken bu organelin faaliyeti ile yok olur ve
parmaklarımız oluşur.
Lizozom organelinin patlaması sonucu hücre kendi kendini sindi-
rir. Bu olaya otoliz denir. Bu nedenle bu organelin diğer adı intihar Görsel 2.27 Yaşlılık lekeleri
kesecikleridir.
Lizozom işlevlerinin azalması hücre ve dokuların yaşlanmasına
neden olur. Lizozom içinde atıkların birikimi hücrenin yaşlanma-
sında etkilidir. Yaşlandıkça insan vücudunda, özellikle ellerin üze-
rinde, omuzlarda ya da yüzde kahverengi lekeler oluşur. (Görsel
2.27) Bunlar yaşlılık pigmenti olan lipofuskin birikimi sonucu oluşur.
Eklem boşluklarına yayılan lizozomal enzimler, eklem kıkırdağını
tahrip eder ve kronik romatoid artiritis hastalığına sebep olur. (Gör-
sel 2.28)
Bazı lipitlerin parçalanmasına yardımcı olan bir enzimin lizozom Görsel 2.28 Kronik romatoid artiritis
içinde eksik olması sonucu sinir hücrelerinde yağ birikimi olur. Bu
birikim sinir sisteminde bozukluğa yol açar. Sonucunda zihinsel ve
fiziksel rahatsızlıklar oluşur.

Sentrozom
İleride de göreceğimiz ve hücrelerimize desteklik veren hücre
iskeleti elemanlarından mikrotübüllerin üçlü gruplar oluşturarak
dokuz tanesinin bir araya gelmesiyle oluşan yapılara sentriyol
denir. (Görsel 2.29) Bir çift sentriyolün bir araya gelmesiyle sentro-
zom organeli oluşur. (Görsel 2.30) Sentriyoller birbirine dik konumda
durur.

Üçlü mikrotübül
grubu

Mikrotübül

Görsel 2.29 Sentriyol Görsel 2.30 Sentrozom

97
2. Ünite – Hücre

Sentrozom organeli, hücre bölünmesi sırasında eşlenerek farklı


kutuplara hareket eder ve iğ ipliklerini oluşturur. Spermin yapısında
bulunan bir çift sentriyolden bir tanesi bulundurduğu mikrotübüller
sayesinde spermin hareketini sağlayan kamçıyı oluşturur.
Bu organel tıpkı ribozom organeli gibi zarsızdır. Hayvan hücrele-
rinde, mantar ve ilkel bitki hücrelerinde bulunur. Sinir, olgun alyuvar
ve çizgili kas hücrelerinde sentrozom bulunmadığından bu hücreler
bölünemez.

Peroksizom (Mikro Cisimcikler)


Hücrede oluşan birçok zehirli maddeyi yok eden bir organeldir.
Özellikle karaciğerde, sahip olduğu katalaz enzimi ile metabolik
reaksiyonlar sonucu oluşan ve zehirli olan hidrojen peroksiti (H2O2),
su ve oksijene parçalar.

Koful
Hücre zarından, çekirdek, Golgi, endoplazmik retikulum zarların-
dan meydana gelen tek katlı zara sahip organeldir. Bu organel üst-
lendiği görevlere göre çeşitli isimler alır. Bitkilerde hayvanlardaki gibi
gelişmiş sistemler bulunmadığından kofullar bitkilerde daha fazla
işleve sahiptir. Yaşlı bitki hücrelerinde daha büyük ve az sayıda,
genç bitki hücrelerinde daha küçük ve çok sayıdadır.
Farklı görevler üstlenen kofullara aşağıda değinilmiştir.
Besin Kofulu
Fagositoz ve pinositoz sırasında hücre içine alınacak besinin
hücre zarı ile kuşatılması sonucu oluşur. Amip, öglena ve para-
mesyum gibi tek hücreli ökaryot canlılarda oluşur. Ayrıca akyuvar-
larımızın mikroorganizmaları endositoz ile yutması sonucu da besin
kofulu oluşur.

Sindirim Kofulu
Besin kofulunun Iizozom organeli ile birleşmesi sonucu oluşur.
Bu kofulda endositoz ile alınan besinin sindirimi yapılır. Sindirim
sonucu oluşan monomerler, hücre sitoplazmasına geçerek hücrenin
kullanımına sunulur. Amip, öglena ve paramesyumda ayrıca akyu-
varlarımızda bu kofula rastlanır.

Boşaltım Kofulu
Sindirim kofulunun içinden hücrenin ihtiyacı olan maddeler sitop-
lazmaya alındıktan sonra koful içinde atıklar kalır. Atıklar ile dolu bu
koful, boşaltım kofulu adını alır. Atıklar boşaltım kofulu sayesinde
ekzositoz yoluyla hücreden uzaklaştırılır. Amip, öglena ve parames-
yum gibi tek hücreli canlılar, sindirim atıklarını bu kofulu kullanarak
ekzositoz ile hücrelerinden uzaklaştırır.

Salgı Kofulu
Golgi aygıtında üretilen salgılar ve aktiflik kazanan enzimler Golgi
aygıtı tarafından paketlenerek hücre dışına salgılanır. Salgılamada
görevli bu paketlere salgı kofulu denir.

98
2. Ünite – Hücre

İnsanlarda pankreas, tükürük bezi gibi yapılar, salgılarını salgı


kofulu ile hücre dışına gönderir.

Depo Kofulu
Bitki hücrelerinde hayvan hücrelerine göre daha fazla işlevi yerine
getirir. Organik ve inorganik birçok maddenin depolandığı keseler-
dir. Ayrıca bitkilerde oluşan atıkları, pigment maddelerini depolaya-
bilir. Yaşlı bitki hücrelerinde atıkların birikimi çok fazla olduğundan
küçük kofullar birleşir. Oluşan büyük koful, hücrenin sitoplazmasın- Merkezi koful
daki çekirdek ve organellerini hücrenin kenarlarında sıkıştırır. Bu
kofula merkezî koful denir. (Görsel 2.31) Ayrıca bitkilerde antosiyan
adı verilen maddeler de depo kofullarında depolanır. Bu maddeler
toprağın pH değerine bağlı olarak çiçeklere mavi-pembe gibi renkler
kazandırır. Örneğin, tohum hücrelerinde protein, yağ, karbonhidrat
gibi maddeleri depolar. Hücrenin iç sıvı derişimi yüksek olduğu için
hücre içine osmoz ile giren suyu alarak genişler.
Görsel 2.31 Bitki hücresinde
merkezî koful
Kontraktil Koful (Vurgan Koful)
Bu kofullar amip, öglena ve paramesyumda bulunur. Bu canlılar
tatlı suda yani az yoğun ortamda yaşadıklarından osmoz sonucu
canlının sitoplazması suyla dolar. Eğer canlı bu suyu uzaklaştıra-
mazsa patlar. Kontraktil kofullar bu canlılarda sitoplazmaya giren
suyu enerji harcayarak hücre dışına atar. Böylece canlının patlama-
sını önler.

Mitokondri
Tüm ökaryot hücrelerde bulunur. Işık mikroskobu ile görülebile-
cek büyüklüktedir. Oksijenli solunum reaksiyonlarının yapıldığı orga-
neldir. (Görsel 2.32) Tüketilen enerji miktarına göre sayısı hücreden
hücreye farklılık gösterir. Örneğin, karaciğer hücrelerinde yaklaşık
1000 kadar mitokondri bulunurken çizgili kas hücrelerinde bu sayı
daha fazladır. Çünkü çizgili kaslar kol ve bacaklarımızda bulunan ve
hızlı kasılan kaslardır, bu yüzden daha fazla enerjiye ihtiyaç duyar.

İç zar (Krista)
Dış zar

Matriks

DNA
Ribozom Zarlar arası bölge

Görsel 2.32 Mitokondri, sadece ökaryot hücrelerde bulunur.

99
2. Ünite – Hücre

Çift katlı zar ile çevrili bir organeldir. Kendine ait DNA, RNA ve
ribozomu vardır. Bu organel, içerisinde bulunan DNA molekülünün
eşini yaparak bölünebilir. Demek ki bir hücrenin enerji ihtiyacı art-
tığında mitokondri sayısını artırılabilir. Tabi bu olayların kontrolünü
hücrenin çekirdeği yapar.
Mitokondri iç zarının organel içerisine doğru oluşturduğu kıvrım-
lara krista denir. Krista üzerinde enerji üretiminden sorumlu ele-
manlar bulunur. İç zarın bu şekilde kıvrım yapması reaksiyon yüze-
yini artırarak daha fazla enerji üretimini sağlar.
Organelin sıvı kısmına ise matriks adı verilir. Bu kısımda orga-
nelin kendine ait DNA, RNA ve ribozomları bulunur. DNA’sı prokar-
yot hücrelerinki gibi halkasaldır.
Mitokondri organelinde organik maddeler inorganik maddelere
dönüştürülerek ATP üretimi yapılır.

Plastitler
Bitki, öglena ve alg gibi ökaryot hücrelerde bulunan çift katlı zara
sahip organellerdir. Plastitler hücrelerde farklı görevler üstlenir. Bitki
hücrelerinde öncü plastitlerden oluşan 3 çeşit plastit vardır. Bunlar
kloroplast, kromoplast ve lökoplast olarak adlandırılır.
Şimdi bu plastitlerin görevlerine kısaca değinelim.

1. Kloroplast
Alglerde, bitkilerin fotosentez yapan hücrelerinde, öglenada
bulunur. Yapısında çok miktarda bulunan klorofil pigmenti nedeniyle
yeşil renklidir. Klorofil pigmenti ile emdiği ışık enerjisini organik besi-
nin yapısındaki kimyasal enerjiye dönüştürür. (Görsel 2.33 a ve b)

Dış zar İç zar


Stroma

Tilakoit zar

Grana

a. b.
Görsel 2.33 a. Kloroplastın yapısı. b. 30.000 kez büyütülmüş elektron mikroskop görüntüsü

Kendine ait DNA, RNA ve ribozomu vardır. Çekirdek kontrolünde


DNA’sını eşleyerek sayısını artırabilir. Kendi proteinlerini üretebilir.
Dış zar ve iç zar sisteminden başka ışığın emildiği tilakoid zarlar
bulunur. Bu zarlardan oluşan yapıya grana denir. Organelin sıvı kıs-
mına ise stroma adı verilir. DNA, RNA ve ribozomIarı sıvı kısmı olan
stromada bulunur. DNA’sı prokaryotlarınki gibi halkasaldır.

100
2. Ünite – Hücre

Yapısında bulunan klorofil pigmenti ile güneş ışığını emerek


besin üretimi yapar. Yani aşağıdaki reaksiyonda görüldüğü üzere
inorganik maddelerden organik maddeler üretir.

6 CO2 + 6 H2O Glikoz + 6O2

2. Kromoplast
Bitkiye yeşil dışındaki renkleri veren pigmentleri taşır. (Görsel
2.34) Bitkilerde taç yaprakların çarpıcı renklerini kromoplast verir.
Taç yapraklar sarı, turuncu, kırmızı renklere sahip olur ve bitkiler
tozlaşma amacıyla böcekleri cezbedebilir.
Bazı bitkilerin meyvelerinde, tohumlarında bulunur. Kromoplast
yapısındaki bu pigmentlerden karoten, turuncu rengini oluşturur.
Havuç, portakal ve mandalinada çok bulunur. Ksantofil, sarı rengini Görsel 2.34 Kromoplastın
elektron mikroskobunda 3000 kez
oluşturur. Örneğin, limonda çok bulunur. Likopen, kırmızı rengini büyütülmüş görüntüsü
oluşturur. Domateste çok bulunur.
Bu pigmentlere genel olarak karotenoid adı verilir. Bu pigment-
lerden kloroplast yapısında da az miktarda bulunur. Burada bulu-
nanlar güneş ışığını emerek klorofile aktarır. Böylece fotosenteze
yardımcı olur. Kloroplastlar kromoplasta dönüşebilir.

3. Lökoplast
Bu plastit çeşidi renksizdir. (Görsel 2.35) Kök, gövde, meyve
gibi bitki kısımlarında bulunur. Nişasta, protein, yağ gibi besinleri
depolar. Örneğin, patates yumrusunda nişasta, baklagil tohumunda
Görsel 2.35 Patates hücrelerindeki
protein, keten tohumunda yağ depolayan lökoplastlar bulunur. Uzun lökoplastın elektron mikroskobunda
süre ışıkta kalırsa kloroplasta dönüşebilir. 35.000 kez büyütülmüş görüntüsü

Hücre İskeleti
Hücrelere desteklik veren protein liflerden oluşmuş ağsı yapıdır.
(Görsel 2.36) Bu yapılar sayesinde hücredeki yer değiştirme, şekil
koruma, organel yeri sabitleme gibi olaylar gerçekleştirilir.

Ara iplikçikler

Mikrotübül

Aktin iplikçikleri
Hücre zarı

Görsel 2.36 Hücre iskeletini oluşturan yapısal elemanlar

101
2. Ünite – Hücre

Ökaryot hücrelerde bulunan hücre iskeletini oluşturan elemanlar


3 çeşittir. Bunlar elektron mikroskobu ile görülebilir.

1. Mikrotübül
Tübülin proteininden oluşan elemandır. Hücre iskeletini oluştu-
ran elemanlar içinde en kalın olanıdır. Bunların uzunlukları hücrenin
ihtiyacına göre alt birimlerin eklenmesi veya çıkarılmasıyla ayar-
lanabilir. Hareket ve organizasyondan sorumludur. Hücre içinde
organellerin yer değiştirmesini sağlar. Ayrıca sentrozom organelinin
oluşumunda görevlidir. Öglenada ve spermde kamçı oluşumunu,
paramesyumda ise sil oluşumunu sağlar. Sil ve kamçılar hücrenin
devamı durumundadır. Etrafları hücre zarı ile çevrilidir. Prokaryot
hücrelerde hücre iskeleti elemanları bulunmadığından bu hücre-
lerde bulunabilen kamçı mikrotübül yapılı değildir.

2. Mikroflament
Mikroflament aktin proteininden oluşan alt birimler içerir. Aktin
iplikçikleri alt birimlerden oluştuğundan gereksinim varsa aktin iplik-
ciği oluşur. Görevlerini tamamlayınca tekrar alt birimlerine ayrılır.
Hücre iskeletini oluşturan elemanların içinde en ince olanıdır.
Hücre zarının hemen altında bulunan aktin, hücre zarına des-
teklik verip hücrenin darbelere dayanıklı olmasını sağlar. Kas kasıl-
masında, yalancı ayak ve pinositoz cep oluşumunda, hücre zarının
boğumlanmasında, bağırsaklarımızda bulunan ve geri emilim yüze-
yini artıran mikrovillus adı verilen parmaksı çıkıntıların oluşmasında
görevlidir.

3. Araflament
Keratin ile birlikte farklı proteinlerin birleşmesi sonucu oluşmuş-
tur. Orta kalınlıktadır. Kararlı bir yapıya sahiptir. Yani görev yaptığı
bölgede sürekli varlığını korur. Değişim geçirmeyen, yapısını koru-
yan elemanlardır. Hücre içi yapıların yerlerini sabitleştirmekte görev
alır. Örneğin, çekirdeğin yerini sabitler.

Çekirdek
Çekirdek, yapsında DNA molekülü bulundurduğu için hücrenin
yönetim merkezidir. (Görsel 2.37)

Çekirdek zarı

Kromatin

Çekirdekçik

Çekirdek poru

Görsel 2.37 Ökaryot hücrelerin yönetim merkezi çekirdek

102
2. Ünite – Hücre

Sadece ökaryot hücrelerde DNA molekülü çekirdek içinde bulu-


nur. Hücre bölünmeleri sırasında içerisinde bulunan kalıtım mater-
yali olan DNA eşlenir. Çekirdek bölünür. Böylece kalıtsal bilgi taşı-
yan DNA molekülü oluşacak yeni hücrelere aktarılmış olur.
Bazı hücrelerde çekirdek sayısı birden fazla olabilir. Örneğin,
çizgili kas ve karaciğer hücrelerimiz çok çekirdeklidir. Çünkü bu
dokularda birkaç hücre birbirleri ile kaynaşır. Ayrıca tek hücreliler-
den paramesyumda da büyük ve küçük çekirdek olmak üzere iki
çekirdek bulunur. Paramesyum yapısındaki bu iki çekirdek arasında
iş bölümü vardır.
Çekirdek, çift katlı zar ile çevrilidir. Zar üzerinde tıpkı hücre
zarının yapısında bulunan ve madde alışverişinin yapıldığı porlar
bulunur. Yalnız çekirdek zarı üzerindeki porlar, hücre zarında bulu-
nan porlardan daha büyüktür. Örneğin, çekirdek içinde üretilen ve
polimer yapıda olan mRNA porlardan geçerek sitoplazmaya çıkar.
Sitoplazmada üretilen polimer yapıdaki proteinler ise enzim olarak iş
yapmak üzere çekirdek porlarından geçerek çekirdek içine girebilir.
Çekirdek zarı endoplazmik retikulum organelinin zarının deva-
mıdır. Hücrede çekirdek bölünmesinin ilk aşamasında eriyip son
aşamasında tekrar oluşur. Çekirdek içinde bulunan sıvı kısma çekir-
dek plazması denir. Bu sıvı kısımda DNA, RNA, ATP, mineraller,
enzimler, nükleotitler, proteinler, su ve daha birçok madde bulunur.
Çekirdek içinde rRNA ve proteinlerin yoğunlaştığı bölgeye çekir-
dekçik denir. Bu bölgeyi çekirdek plazmasından ayıran bir zar yok-
tur. Sitoplazmadaki ribozomlarda üretilen protein ve çekirdekçik
içinde üretilen rRNA molekülü burada birbirine bağlanarak ribozom
organelini oluşturur. Hücrenin ribozom organeline ihtiyacı ile doğru
orantılı olarak çekirdekçik sayısı ve büyüklüğü artabilir.
Kromatin iplik, DNA moleküllerinin çekirdek içindeki yoğunlaş-
mış hâlidir. (Görsel 2.38) Bölünme aşamasında ise DNA molekülleri,
çekirdekte bulunan özel proteinlere sarılarak daha düzenli hâle gelir.
(Görsel 2.39) Görsel 2.38 Kromatin iplik, DNA’nın
düzensiz hâlidir.

DNA molekülü Özel protein

Görsel 2.39 Kromatin ipliğin özel proteinlere sarılarak düzenli hâle gelmesi

103
2. Ünite – Hücre

Görsel 2.40’da bitki hücrelerindeki, Görsel 2.41’de hayvan hücre-


lerindeki organeller gösterilmiştir. İnceleyiniz.

Kromatin
Çekirdek Çekirdekçik

Granülsüz endoplazmik retikulum Granüllü endoplazmik retikulum


Hücre iskeleti

Sitoplazma
Ribozom

Golgi aygıtı Hücre zarı


Mitokondri
Hücre duvarı

Kloroplast

Merkezî koful
Peroksizom

Görsel 2.40 Bitki hücresinin yapısı

Çekirdek

Granülsüz endoplazmik Çekirdekçik


retikulum

Sitoplazma Granüllü endoplazmik


retikulum
Hücre zarı
Golgi aygıtı
Ribozom
Sentrozom
Lizozom

Mikrotübüller Mitokondri

Görsel 2.41 Hayvan hücresinin yapısı

104
2. Ünite – Hücre

ETKİNLİK-DENEY

Etkinliğin Adı: Farklı Hücre Tiplerinin İncelenmesi


Araç ve Gereçler
Etkinliğin Amacı: Şişe mantarı, bitki ve hayvan hücresi örnekle-
rini incelenmek yyIşık mikroskobu
Ön Bilgi yyBistüri
Soğan zarı örneğini hazırlarken zar katlanabilir. Fakat zar bis- yy3 adet lam ve lamel
türi yardımı ile su bulunan lam üzerinde kesildiği takdirde bu sorun yyŞişe mantarı
ortadan kalkacaktır. yyTahta spatula
Örnekte hava kabarcığı oluşursa lamelin üzerine hafifçe bastı-
yyDamlalık
rarak içeride oluşan hava kabarcıklarını yok edebilirsiniz.
yyMetilen mavisi
yyKurutma kâğıdı
yyKırmızı soğan
yySu

Uygulayalım
XX Şişe mantarının düzgün bir yüzeyinden bistüri ile çok ince, eni-
ne bir kesit alınız ve örneği hazırlayınız. Hazırladığınız örneği ışık
mikroskobunda önce 4’lük objektifte, daha sonra 10’luk ve 40’lık
objektiflerde inceleyiniz.
XX Kırmızı soğanın kabuğunu soyduktan sonra yaprağının dış
kısmındaki zardan bistüri aracılığıyla bir parça alınız. Zarı bir dam-
la su bulunan lam üzerine yerleştirerek örneği hazırlayınız. Ancak
zar, çok ince olması nedeniyle katlanabilir ve bu da net görüntü
bulmayı güçleştirir.
XX Bu örneği ışık mikroskobu altında 4’lük, 10’luk ve 40’lık objek-
tiflerde inceleyiniz.
XX Bir tahta spatula yardımıyla yanağınızın iç yüzeyini veya dilini-
zin üzerini hafifçe sıyırınız. Tahta spatula ucundaki tükürüklü mad-
deyi lam üzerindeki suyla karıştırınız. Bu karışımın üzerini lamelle
kapatarak örneği hazırlayınız ve mikroskopta inceleyiniz. Örneği
metilen mavisi ile boyamak suretiyle inceleyebilirsiniz. Bunun için
4’lük objektifteyken bir tarafından lam ve lamel arasına metilen
mavisi damlatarak lamelin diğer tarafından fazla suyu kurutma kâ-
ğıdı ile emdiriniz ve 40’lık objektifte inceleyiniz.
Sonuçlandıralım
yy Şişe mantarının, bitki ve hayvan hücrelerinin 40’lık objektifte
gördüğünüz şekillerini çiziniz.
yy Bitki ve hayvan hücrelerini şekil olarak karşılaştırınız.

105
2. Ünite – Hücre

ETKİNLİK

Yukarıda verilen hayvan ve bitki hücrelerinin sahip oldukları organeller için tabloda ilgili kısma
“3”, bulundurmadıkları organeller için tabloda ilgili kısma “7” işareti koyunuz.

Karşılaştırılan Özellikler Hayvan Hücresi Bitki Hücresi

Hücre duvarı

Hücre zarı

Ribozom

Sentrozom

Plastitler

Koful

Golgi

Çekirdek

Endoplazmik retikulum

106
2. Ünite – Hücre

Bilimsel Yöntem
Bilimsel yöntem, bir sorgulama sürecidir. Bu süreç içerisinde
gözlem yapma, veri hazırlama, hipotez kurma, hipoteze dayalı tah-
minlerde bulunma ve kontrollü deneyler vardır.
Gözlem: Bir olay için algılarımızı kullanarak bilgi toplama işidir.
Ölçme aletleri, araç ve gereçler kullanılabilir. Gözlemler 2’ye ayrılır.
Nicel gözlemler: Ölçme aletleri kullanılarak yapılan güvenilir göz-
lemlerdir. Herkes tarafından kabul edilir.
Örnek: “Hava sıcaklığı 38°C’dir veya küpün hacmi 27 cm3 tür.”
söylemleri ölçme aletleri kullanılarak söylenmiştir.
Ölçüm aletleri ile yapıldığından herkes tarafından kabul edilir.
Nitel gözlemler: Duyularımızla yaptığımız gözlemlerdir. Nicel
gözlemlere göre daha az güvenilirdir.
Örnek: “Bugün hava soğuk veya bu odanın boyu 10 adım” gibi
söylemler kişiden kişiye değişebilir.
Veri: Gözlemlerin kayıt altına alınması sonucu veriler elde edilir.
Veriler sayısal değer olduğu gibi niteliksel de olabilir.
Hipotez: Geçici çözüm yoludur. İyi bir hipotez verileri kapsamalı,
yeni verilere açık ve denenebilir olmalıdır.
Tahmin: Hipoteze dayalı olarak yapılır.
Kontrollü Deney: Hipotezlerin sınanması amacıyla yapılır. Kont-
rol ve deney gruplarından oluşur. Değişkenin uygulandığı gruba
deney grubu, oluşan değişimlerin yorumlanması için bakılan gruba
kontrol grubu denir. Bir kontrollü deneyde tek bir değişken test edilir.
Kontrollü deneyler hipotezi desteklerse ve diğer bilim insanları
tarafından da test edilip onaylanırsa gerçek hâline gelir. Eğer kont-
rollü deneyler hipotezi desteklemezse hipotez değiştirilir.
Kontrollü deneylerde etkisi araştırılan değişkene bağımsız
değişken denir. Bağımsız değişkene bağlı olarak değişen değiş-
kene ise bağımlı değişken denir. Aşağıdaki kontrollü deneyde, ışı-
ğın renginin fotosentez hızı üzerine etkisi araştırılmıştır. Mor ışık ve
yeşil ışık yani ışığın rengi bağımsız değişken, ışığın rengine bağlı
olarak değişen fotosentez hızı ise bağımlı değişkendir. (Görsel 2.42)
Güneş ışığı Mor ışık
Yeşil ışık

30°C 30°C 30°C


Nemli toprak Nemli toprak Nemli toprak

Kontrol grubu Deney grupları


Görsel 2.42 Fotosentez hızına ışık renginin etkisini gösteren kontrollü deney
düzeneği

107
2. Ünite – Hücre

Gözlemler yapılır ve veriler toplanır.

Problem belirlenir.

Verileri kapsayan hipotez kurulur.

Hipoteze dayalı tahminler yapılır. Hipotez


değiştirilir.

Tahminler kontrollü deneyler ile denenir.

Sonuçlar hipotezi
Sonuçlar hipotezi desteklerse
desteklemezse

Deneyler başka bilim insanları tarafından


tekrarlanıp doğrulanırsa

Hipotez “gerçek” hâline gelir.

108
2. Ünite – Hücre

Bir Bilimsel Çalışma Örneği


Gözlem Yapma ve Veri Hazırlama
yySanayi bölgelerinin yakınında bulunan bir göldeki balık sayısı sü-
rekli azalmaktadır.
yyGöldeki çözünmüş oksijen oranı düşüktür.
Problem Belirleme
yyBu göldeki balıkların ölüm sebebi nedir?
Hipotez Kurma
yyGöldeki balıklar oksijen yetersizliğinden ölmektedir.
Hipoteze Dayalı Tahmin Yapma
yyEğer sudaki oksijen yetersizliği balık ölümlerine sebep oIuyorsa
sudaki oksijen oranı artırıldığında balık ölümlerinde azalma ol-
malıdır.
Hipotezi Kontrollü Deneyler ile Deneme
1. deney düzeneğinde, gölün suyundan bir miktar alınır ve suya
hiçbir işlem uygulanmadan içine balıklar konur.
2. deney düzeneğinde, gölün suyundan bir miktar alınır ve suyun
oksijen oranı artırıldıktan sonra içine balıklar konur.
(1. deney düzeneğine hiçbir işlem uygulanmamıştır. Bu düzenek
kontrol grubudur. 2. deney düzeneği ise deney grubudur)
Deneylerin Sonuçlarının Değerlendirilmesi
yy1. deney düzeneğindeki balıklar ölmüştür. 2. deney düzeneğin-
deki balıklar ise yaşamıştır.
Kontrollü deney, hipotezi desteklemektedir.
Sonuç
yyBalıkların ölmesinin sebebi sudaki oksijen azlığıdır.

Bilimde Teori ve Kanun


Teori, birçok kanıt tarafından desteklenen, hipotezden daha
geniş kapsamlı bir kuramdır. Örneğin doğada zehirsiz oldukları
hâlde zehirli taklidi yapan kurbağalar avcılarından korunur. Bu, kur-
bağaların hayatta kalma şansını artıran bir adaptasyondur. Bu bir
hipotezdir.
“Canlıların kazandıkları adaptasyonlar doğal seleksiyonun sonu-
cudur.” Bu ifade ise bir teoridir. Bir teori birçok hipotezi destekleye-
bilen geniş bir kapsama gücüne sahiptir.
Teoriler “Neden” sorusuna cevap verirler. Hücre teorisi, gen kro-
mozom teorisi örnek teorilerdir.
Kanun, aynı şartlar altında tekrarlandığında aynı sonucu verir.
Bir hipotez hiç kuşkusuz doğrulanabiliyorsa kanuna dönüşebilir.
Kanunlar “Nasıl” sorusuna cevap verir ve değişmez.
Teori ve kanun birbirinden farklıdır. Teoriler kesinlikle kanuna
dönüşmez.

109
2. Ünite – Hücre

ETKİNLİK

Etkinliğin Adı: Bilimsel Bir Problemin Çözümü


Araç ve Gereçler
Etkinliğin Amacı: Bilimsel Çalışma Basamaklarını Uygulamak
yyNot Defteri
Uygulama: Oda sıcaklığında bırakılan salatalığın bir süre sonra
küflenmeye başladığı görülmüştür. yyKalem

Bu gözlem dikkate alınarak bilimsel yöntem basamaklarını uygulayıp salatalığın bozulma nedenini
rapor hâline getiriniz.

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

..........................................................................................................................................................

110
2. Ünite – Hücre

Laboratuvarlarda Kullanılan Araç Gereçler


Laboratuvarda deneye başlamadan önce deneye ait teorik bilgi,
malzeme ve düzenek hakkında bilgi sahibi olunmalıdır. Labora-
tuvarda kullanılan cam, porselen, plastik, kauçuk ve metallerden
yapılmış araçlar aşağıda tanıtılmıştır.
Damlalık
Çeşitli çözeltileri damlatmak için kullanılan araçtır.
Bistüri
Deneylerde kesim işlemlerinde kullanılan bıçaktır.
Damlalık Bistüri
Delikli Lastik Tıpa
Deney düzeneklerinin kurulmasında ve cam malzemelerin ağzı-
nın kapatılmasında kullanılır.
L Şeklinde Cam Boru
Farklı çap, uzunluk ve açılarda olabilen ince borudur. Bir reaksi-
yon ortamından başka bir reaksiyon ortamına sıvı, gaz aktarımında
kullanılır. Delikli lastik
tıpa
Tüp Maşası
Tüpleri güvenli şekilde tutmak için krom ile kaplanmış çelikten
Mezür
üretilir.
Bünzen Kıskacı
Deney sırasında gerekli araçları deney düzeneğine tutturmaya
yarar.
Süzgeç
Porselen yapıda olabilir. Süzme işlemlerinde kullanılır.
Deney tüpü
Kurutma Kâğıdı
Beher
Su emme özelliğinden dolayı ihtiyaç duyulan deneylerde kulla-
nılır.
Beher
Geniş ağızlı, dibi düz ve silindirik şekilli kaplardır. Laboratuvarda L şeklinde cam boru
yapılan analizlerde; aktarma, kaynatma, buharlaştırma ve bazen de
tartım işlemlerinde kullanılır. Isıtmaya dayanıklıdır.
Pipet
Az miktarda ve hassas olarak sıvı hacimlerinin alınmasında kul-
lanılır. İstenen hacimde sıvı boşaltılmasında kullanılır.
Mezür
Silindir şeklinde sıvıların hacimlerinin ölçümünde kullanılır.
Deney Tüpü
İçerisinde sıvı, katı vb. maddeler ilave edilebilen, ısıya dayanıklı,
yuvarlak dipli silindirik malzemedir. Değişik amaçlar için kullanılabi-
lir.

Bünzen kıskacı

111
2. Ünite – Hücre

Termometre
Isıtma işlemlerinde reaksiyon ortamının sıcaklığını ölçmek için
Termometre
kullanılır.
Baget
Farklı boy ve kalınlıkta, uçları yuvarlak ve içi dolu olan cam
çubuktur. Karıştırma işlemi sırasında kullanılır.
Üç ayak Spatül
Çay kaşığına benzer. Katı ve kimyasal maddelerin aktarılması ve
tartılması işlemlerinde kullanılır.

Baget Üç Ayak
Isıtma işlemlerinde kullanılan, içinde ısıtılacak madde bulunan
Spatül kap vb.nin altına konur.

ETKİNLİK-DENEY

Etkinliğin Adı: Madde derişimi difüzyon ve osmozu etkiler mi?


Araç ve Gereçler
Etkinliğin Amacı: Difüzyon ve osmozun sonuçlarını gözlemleye-
bilme yyDereceli silindir

Hazırlanalım yyBeher
%10’luk sükroz çözeltisi: 10 mg sükroz, 90 mg su yyMantar deleceği
%20’lik sükroz çözeltisi: 20 mg sükroz, 80 mg su içerisinde çöz- yyBaget
dürülerek hazırlanır. yyPenset
yySaf su
yySu
yySükroz (çay şekeri)
yyKâğıt havlu
yy%10’luk ve %20’lik sükroz
çözeltisi
yyPatates
yyCetvel
yyEşit kollu terazi
yyAğırlık takımı

Uygulayalım
XX Bir mantar deleceği ile patatesten 3 eşit parça çıkarınız. Çap-
larını ve boylarını ölçerek sayfa 113’te verilen tablonun başlan-
gıç değerleri bölümüne yazınız.
XX 200 ml’lik bir dereceli silindirin yarısına kadar su doldurunuz.
Suyun seviyesinin 100 ml olduğunu dereceli silindirden kontrol
ederek tabloya not ediniz.

112
2. Ünite – Hücre

XX Dereceli silindire patates parçalarını sırayla atarak suyun yeni


seviyesini belirleyiniz. Yeni değer ile önceki 100 mL’lik değer
arasındaki fark, size patateslerin hacmini verecektir. Bunları
tabloya not ediniz.
XX Patateslerin ağırlığını tartarak not ediniz.
XX Üç behere sırasıyla saf su, %10’luk ve %20’lik sükroz çözeltisi-
ni eşit hacimde koyunuz. Daha önceden ölçümlerini yaptığınız
patates parçalarının her birini beherlere yerleştirerek 24 saat
bekletiniz.
XX Beherlerdeki patates parçalarını penset aracılığı ile alarak
kâğıt havlu ile kurulayıp sırasıyla tartınız ve yeni ağırlıklarını
tabloya kaydediniz. Patates parçalarının yeni uzunluklarını ve
çaplarını ölçerek not ediniz. Patates parçalarının yeni hacimle-
rini ölçmek için önceden kullandığınız dereceli silindire atarak
bulduğunuz değerleri kaydediniz.

Başlangıç Değerleri Deney Sonundaki Değerleri

I. Parça II. Parça III. Parça I. Parça II. Parça III. Parça

Çap-Uzunluk Çap-Uzunluk

Hacim Hacim

Ağırlık Ağırlık

Sonuçlandıralım
yy Patates parçalarının farklı sıvılarda bekletilmesi sonucunda
gözlemlediğiniz değişimleri belirtiniz.
yy Patates parçalarının büyüklüğündeki değişim ile sıvının derişi-
mi arasında nasıl bir bağlantı vardır? Belirtiniz.
yy Etkinlikten elde ettiğiniz sonuçları günlük yaşamda nasıl uygu-
larsınız?

113
ribozom nükleoprotein protein glikolipit ökaryot prokaryot glikoprotein
lipit otoliz mikrotübül hücre içi sentriyol zarsız peroksizom katalaz
kontraktil koful mitokondri krista plazmoliz hemoliz

A. Kutucukta verilen terimleri uygun boşluklara yerleştiriniz.

1. Tüm canlı hücrelerde …………………… organeli bulunur.

2. Ribozom organelinin yapısında protein ve rRNA bulunduğundan …………………… yapılıdır.

3. Lizozom …………………… sindirimden sorumlu organeldir.

4. Tatlı suda yaşayan tek hücreli canlılarda bulunan ………………… ……………………… canlının
içine giren fazla suyu dışarı atarak canlının patlamasını önler.
ÜNİTE SONU DEĞERLENDİR ME

5. Ribozom ve sentrozom organellerinin ortak özelliği …………………… organel olmalarıdır.

6. Lizozom organelinin patlaması sonucu hücrenin kendini sindirmesine …………………… denir.

7. Çekirdek ve organelleri olmayan hücrelere …………………… hücre denir.

8. Mikrotübüllerin bir araya gelmesiyle oluşan yapıya …………………… denir. Bu yapının iki biriminin
bir araya gelmesiyle de sentrozom organeli oluşur.

9. Bir hücrenin aşırı su alarak patlamasına …………………… denir.

10. Golgi organeli, hücre zarının yapısına katılan …………………… ve …………………… molekülleri-
nin düzenlenmesinde görev alır.

11. Çekirdek ve organelleri olan hücrelere …………………… hücre denir.

12. Ökaryot hücrelerde oksijenli solunum …………………… organelinde gerçekleşir.

13. Hücrelerin hipertonik ortamda su kaybetmesi sonucu büzülmelerine …………………… denir.

14. Hücre iskeleti elemanlarından ……………………ler paramesyum, öglena gibi tek hücreli canlılarda
sil ve kamçı gibi hareket organellerinin oluşumunu sağlar.

15. Karaciğer hücrelerinde bulunan …………………… organelinde üretilen …………………… enzimi,


zehirli olan hidrojen peroksiti (H2O2) su ve oksijene parçalar.

16. Mitokondride bulunan iç zar kıvrımlarına …………………… adı verilir.

17. Granülsüz endoplazmik retikulum, …………………… sentezi yapar fakat ribozomları olmadığın-
dan …………………… sentezi yapamaz.

114
B. Aşağıdaki soruları yanıtlayınız.

1. Aşağıda kofullarla ilgili ifadelerden doğru olanların başına “D”, yanlış olanların başına “Y”
harfi koyunuz.
a. ( ) Fagositoz ve pinositoz sonucu hücre zarının kullanımı ile oluşan koful, besin kofuludur.
b. ( ) Besin kofulu ile lizozom organelinin birleşmesi sonucu boşaltım kofulu oluşur.
c. ( ) Prokaryot hücrelerde koful çeşitleri bulunmaz.
ç. ( ) Hücre zarı, endoplazmik retikulum ve Golgi organelleri koful oluşturabilir.
d. ( ) Bitkilerde atıkların birikmesi sonucu oluşan ve hemen hemen tüm hücreyi kaplayan kofula
merkezî koful denir.
e. ( ) Amip, öglena ve paramesyum gibi tek hücreli canlılarda bulunan kontraktil koful canlının
içine giren fazla suyu dışarıya atarak patlamasını önler.

2. Aşağıda çekirdek ile ilgili verilen ifadelerin doğru olanlarının başına “D”, yanlış olanların

ÜNİTE SONU DEĞERLENDİR ME


başına “Y” harfi koyunuz.
a. ( ) Çekirdek sadece ökaryot hücrelerde bulunur.
b. ( ) Bazı hücrelerde birden fazla çekirdek bulunur.
c. ( ) Çekirdek tek katlı zar ile çevrilidir.
ç. ( ) Çekirdek zarı üzerindeki porlar, hücre zarı üzerindeki porlardan daha küçüktür.
d. ( ) Çekirdek içinde yoğunlaşmış koyu renkli görünen bölge çekirdekçik adını alır.
e. ( ) Çekirdekçik de tıpkı çekirdek gibi çift katlı zar ile çevrilidir.
f. ( ) Çekirdek içinde çok sayıda ve farklı büyüklükte çekirdekçik bulunabilir.

C. Aşağıdaki soruları yanıtlayınız.

1. Prokaryot hücreler ile ilgili aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?


A) Organel olarak sadece ribozom bulundurur.
B) Bakteriler ve arkeler prokaryot hücre yapısına sahip canlılardır.
C) Prokaryot hücrelerde DNA sitoplazmada nükleoit adı verilen bölgede bulunur.
D) Bir canlı prokaryot ise kesinlikle tek hücrelidir.
E) Prokaryot hücrelerin mitokondrileri olmadığından oksijenli solunum yapamaz.

2. Bakteriler ile ilgili aşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?


A) Pilus adı verilen uzantıları ile birbirlerine ve çeşitli yüzeylere tutunur.
B) Sadece protein sentezini özel bir organelde yapar.
C) Bazılarının kamçıları bulunduğundan aktif hareket eder.
D) Çekirdeği olmadığından DNA bulundurmaz.
E) Hücre zarı üzerinde peptidoglikan yapılı hücre duvarı bulunur.

115
3. I. Yapısında çift sıralı fosfolipit tabakası vardır
II. Glikolipit ve glikoprotein hücre zarının içe bakan yüzeyinde bulunur
III. Hücre zarının yapısında bulunan proteinlerin yeri sabittir
Akıcı-mozaik zar modeli ile ilgili verilen bilgilerden hangileri doğrudur?
A) Yalnız I B) Yalnız III C) I ve II D) II ve III E) I, II ve III

4. I. Maddenin çok olduğu yerden az olduğu yere doğru taşınması


II. ATP harcanmaması
III. Zardan geçebilecek büyüklükteki maddelerin taşınması
Yukarıda verilenlerden hangileri difüzyon ve kolaylaştırılmış difüzyon olaylarında ortaktır?
A) Yalnız I B) Yalnız III C) I ve II D) II ve III E) I, II ve III

5. • Zardan geçebilecek büyüklükteki moleküllerin fosfolipit tabakasından geçmesi


• Suyun difüzyonu
ÜNİTE SONU DEĞERLENDİR ME

• Zardan geçebilen maddelerin çoktan aza taşıyıcı proteinler yardımıyla taşınması


• Çözünmüş katı moleküllerin difüzyonu
Yukarıda bazı taşıma şekillerinin tanımları verilmiştir.
Buna göre seçeneklerde verilen taşıma şekillerinden hangisinin tanımı yukarıda verilme-
miştir?
A) Osmoz
B) Fagositoz
C) Diyaliz
D) Basit difüzyon
E) Kolaylaştırılmış difüzyon

6. I. Na+
II. Cl–
III. CO2
IV. Mg
Yukarıda verilen maddelerin hücre zarından basit difüzyonla taşınma hızları hangi seçenek-
te doğru sıralanmıştır?
A) I > Il > Ill > IV B) II > Ill > IV > I C) IV > Ill > I > II
D) Ill > IV > I > Il E) lll > IV > II > I

7. Hipotonik ortama atılan bir hücrede


I. Turgor basıncı artar
II. Osmotik basınç artar
III. Emme kuvveti azalır
IV. Hücrenin yoğunluğu artar
verilen değişimlerden hangileri gerçekleşir?
A) I ve Il B) I ve lll C) I ve IV D) Il, lll ve IV E) I, II, III ve IV

116
8. Çözeltisi ile denge hâlinde bulunan bir bitki hücresi t1 anında hipotonik ortama atılmıştır. Hücre bir
süre bu ortamda bekledikten sonra bu ortamdan alınıp t2 anında hipertonik ortama atılmıştır.
Buna göre hücre ile ilgili verilen değişim grafiklerinden hangisi yanlıştır?
A) Osmotik basınç B) Turgor basıncı C) Emme kuvveti

t t t
t0 t1 t2 t3 t0 t1 t2 t3 t0 t1 t2

D) Zar ile çeper ara- E) Hücredeki su


sındaki mesafe miktarı

ÜNİTE SONU DEĞERLENDİR ME


t t
t0 t1 t2 t3 t0 t1 t2 t3

9. I. Zardan geçemeyecek kadar büyük olan moleküllerin taşınması


II. Hücre zarı yüzeyinde değişiklik yaratması
III. Çeperi olan hücrelerde görülebilmesi
Yukarıda verilenlerden hangileri endositoz ve ekzositoz olayları için ortaktır?
A) Yalnız I B) Yalnız III C) I ve II D) II ve III E) I, II ve III

10. Aşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?


A) Endositoz ve ekzositoz tek yönlü gerçekleşen madde taşınma şekillerindendir.
B) Aktif taşıma yapan hücrede ATP ve enzim harcanır.
C) Endositozda hücre zarı yüzeyi azalırken ekzositozda artar.
D) Kolaylaştırılmış difüzyon ve aktif taşıma sadece canlı hücrelerde gerçekleşir.
E) Çeperi olan hücrelerde endositoz gerçekleşmezken ekzositoz gerçekleşebilir.

11. I. Ribozom
II. Sentrozom
III. Mitokondri
Yukarıda verilen organellerden hangileri tüm canlı hücrelerde bulunur?
A) Yalnız I B) Yalnız III C) I ve II D) II ve III E) I, II ve III

12. I. Nükleoprotein yapılıdır


II. Protein sentezi yapar
III. Zarsızdır
Yukarıda verilenlerden hangileri ribozom organeline ait özelliktir?
A) Yalnız I B) Yalnız III C) I ve II D) II ve III E) I, II ve III

117
13. Endoplazmik retikulum ile ilgili aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) Çekirdek zarından başlayıp hücre zarına kadar uzanan kanalcıklar sistemidir.
B) Granülsüz endoplazmik retikulumda lipit sentezi, mineral ve glikojen depolanması görülür.
C) Asidik ve bazik reaksiyonların birbirini etkilemeden gerçekleşmesini sağlar.
D) Granüllü endoplazmik retikulum üzerindeki ribozomlar protein sentezi yapar.
E) Tüm canlı hücrelerde hücre içi madde taşınmasında görevli organeldir.

14. I. Hücre zarı


II. Ribozom
III. Endoplazmik retikulum
IV. Golgi aygıtı
Hücre dışına gönderilecek olan bir proteinin üretilip salgılanması sürecinde yukarıda verilen
organellerin görev alma sırası hangi seçenekte doğru verilmiştir?
ÜNİTE SONU DEĞERLENDİR ME

A) II, I, III, IV B) II, III, I, IV C) II, III, IV, I D) IV, II, I, III E) II, IV, III, I

15. I. Sadece hücre içinde görev alır


II. Sindirim enzimlerini sentezler
III. Bitki hücrelerinde bulunmaz
IV. Patlarsa hücrenin kendi kendini sindirmesi olayı olan otoliz gerçekleşir
Yukarıda verilenlerden hangileri lizozomun özelliklerindendir?
A) I ve Il B) I ve lll C) I ve IV D) l, lll ve IV E) I, II, III ve IV

16. I. Sadece hayvan hücrelerinde bulunur


II. Mikrotübül adı verilen hücre iskeleti elemanlarının birleşmesiyle oluşmuştur
III. Hücre bölünmesi sırasında iğ ipliklerini oluşturan zarsız organeldir
Sentrozom ile ilgili yukarıda verilen bilgilerden hangileri doğrudur?
A) Yalnız I B) Yalnız III C) I ve II D) II ve III E) I,II ve III

17. I. Çift katlı zarla çevrili olma


II. ATP üretimi yapma
III. Kendine ait DNA ve RNA moleküllerini bulundurma
Yukarıda verilenlerden hangileri mitokondri ve kloroplast organelleri için ortaktır?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) Il ve lll E) I, II ve III

118
3. ÜNİTE
CANLILAR DÜNYASI

1. BÖLÜM: CANLILARIN ÇEŞİTLİLİĞİ VE


SINIFLANDIRILMASI
2. BÖLÜM: CANLI ÂLEMLERİ VE ÖZELLİKLERİ

Yeryüzünde yaşmakta olan canlıları incelediğimizde çok farklı


özelliklere sahip olduklarını görürüz. Bu farklara rağmen bu canlı-
ları belirli özelliklerine göre gruplandırmak mümkündür.
Bu ünitede canlıların benzer özelliklerine göre nasıl sınıflandı-
rıldığını, hangi canlı türlerinin bulunduğunu ve bu canlı türlerinin
hangi genel özelliklere sahip olduğunu öğreneceksiniz.

119
1. BÖLÜM

CANLILARIN ÇEŞİTLİLİĞİ VE SINIFLANDIRILMASI

Günlük hayatınızda bir markete girdiğinizde benzer ürünlerin bir yerde toplu
hâlde bulunduğunu fark edersiniz. Bu düzen alışverişinizi kolaylaştırır.
İnsanlar da çok eski çağlardan beri canlıları gruplandırma çabası içindedir. Bu
gruplandırmanın bize ve gelecek nesillere ne gibi faydalarının olacağını bu bölümde
anlayacaksınız.

120
3. Ünite – Canlılar Dünyası

Canlıların sahip olduğu özelliklerin incelenerek gruplandırılma-


sına sınıflandırma denir. Bu konu ile ilgili bilim dalına taksonomi,
bununla uğraşan bilim insanına taksonomist adı verilir.
Taksonomi, canlı çeşitliliğini, canlıların günümüze kadar geçirdiği
değişimi ve aralarındaki akrabalıkları inceleyip belli kurallar içinde
canlıların sınıflandırmasını yapan biyoloji alt bilimidir.
Yeryüzünde çok büyük çeşitlilik gösteren bir canlı topluluğu var-
dır. Bugüne kadar 2 milyon civarında canlı türü tanımlanabilmiştir.
Ancak daha keşfedilememiş canlı türleri de bulunmaktadır. Ayrıca
çeşitli devirlerde yaşayıp nesli tükenmiş birçok canlı türü vardır.
Dinozorlar dünyaya 150 milyon yıl kadar hükmetmiştir. Yaklaşık 65
milyon yıl önce 6 mil genişliğinde bir meteor ya da asteroit Mek-
sika’nın Yukatan Yarımadası’na çarpmıştır. Bu çarpışmadan çıkan
nükleer serpinti dinozorların ve dünya üzerindeki yaşamın büyük
çoğunluğunu yok etmiştir.
Yapılan çalışmalara göre 1990’lı yıllarda her gün 3 canlı türü yok
olurken günümüzde her gün 20 canlı türü yok olmaktadır. Uzman-
lara göre her yıl kaybettiğimiz 30.000 canlı türünün yok oluş nedeni,
su, hava ve toprak kirliliğidir. Hatta bazı uzmanlar önümüzdeki 50 yıl
içinde, var olan canlı türlerinin %50’sini kaybedebileceğimizi öngör-
mektedir.
Uluslararası Doğayı Koruma Birliğinin (IUCN) iki yılda bir yayım-
lanan listesinde yer alan soyları tükenme riski taşıyan canlılar
arasında kelaynak kuşları, panda, goril, Akdeniz foku, kutup ayısı
bulunmaktadır. (Görsel 3.1)

Kelaynak Panda Goril

Akdeniz foku Kutup ayısı


Görsel 3.1 Soyu tükenme riski taşıyan canlılar

121
3. Ünite – Canlılar Dünyası

Canlıların Sınıflandırılmasında Kullanılan Ölçütler, Dikkat


Edilen Unsurlar
Canlıları sınıflandırma düşüncesi çok eskilere dayanır. İnsanlar
o zamanlarda bile hangi hayvanları besin olarak tüketilebileceğini,
hangi hayvanları avlayabileceğini, hangi bitkilerin yenebileceğini,
hangilerinin zehirli olduğunu ayırt etme çabasındaydı. Buradan
anlaşılmalıdır ki sınıflandırma çok eski devirlerde bile gerekliydi.
Sınıflandırmanın tek amacı canlıları gruplandırma değildir. Tak-
sonomi; genetik, sitoloji, farmakoloji, ekoloji ve anatomi gibi birçok
bilim dalından aldığı verileri sentezleyerek farklı amaçlara da hizmet
eder.
Bilimsel olarak canlıları ilk sınıflandıran bilim insanı Aristo’dur.
Görsel 3.2 Aristo’nun temsili resmi
(Görsel 3.2) Aristo, canlıları bitkiler ve hayvanlar olarak iki gruba
ayırmıştır. Bu gruplandırmayı yaparken canlıların yaşadıkları ortam-
ları ve dış görünüşlerini dikkate almıştır. Havada yaşadıklarından
ve ikisinin de kanadı olduğundan kuş ve sineği aynı gruba almış-
tır. Aristo’nun yaptığı bu sınıflandırmaya yapay (ampirik) sınıflan-
dırma denir. Bu sınıflandırma doğru bir sınıflandırma değildir.
Aristo’nun öğrencisi Theophratus (Teofratus) ise bitkileri dış
görünüşlerine göre ot, çalı, ağaç olarak üç gruba ayırmıştır.
Ampirik sınıflandırmada kullanılan organların kökenleri farklı,
görevleri aynıdır. Bu organlara analog organ denir. Örneğin, kuşun
Kuş kanadı
kanadı ve sineğin kanadı analog organlardır. (Görsel 3.3) Kuşun
kanadı etten, kemikten oluşmuştur. Sineğin kanadı ise zarsı yapıda-
dır. Yani kökenleri farklı fakat görevleri aynıdır.
Canlıların sınıflandırılmasında John Ray (Jon Rey), benzer anne
ve babadan meydana gelen canlıları tür kategorisi altında gruplan-
dırmıştır. Daha sonra sınıflandırma üzerine çalışan Carolus Lin-
naeus (Karl Line), John Ray’in tür anlayışını benimsemiştir. Daha
Sinek kanadı sonra cins, familya, takım, sınıf, şube ve âlem kategorilerini ekle-
Görsel 3.3 Analog organlar miştir. Bugün kullandığımız doğal (filogenetik) sınıflandırmanın
temelleri böylece atılmıştır.
Doğal (filogenetik) sınıflandırmada homolog organlar esas alı-
nır. Kökenleri yani anatomik yapıları benzer olan organlar homo-
log organlardır. Bu organların görevleri aynı ya da farklı olabilir.
Örneğin, insan kolu, yunusun yüzgeci, atın ön bacağı ve yarasanın
kanadı birbirleriyle köken olarak ortak yani homolog olan organlar-
dır. (Görsel 3.4)

Yunus yüzgeci İnsan kolu At bacağı Yarasa kanadı


Görsel 3.4 Homolog organlar

122
3. Ünite – Canlılar Dünyası

Filogenetik sınıflandırmada DNA benzerliği, hücresel özellikler,


anatomik özellikler, fizyolojik özellikler, boşaltım atıklarının türü ve
embriyolojik gelişim evreleri gibi birçok özellik dikkate alınır. Fakat
BİLİYOR MUSUNUZ ?
analog organlar, kromozom sayısı, dış görünüş ve canlıların yaşa- Canlıların evrimsel gelişim basa-
dıkları ortam dikkate alınmaz. maklarına filogeni denir.

BİLİYOR MUSUNUZ ?
Akrabalık ilişkilerinin belirlenmesinde kullanılan yöntemlerden biri de
fosillerin günümüzdeki üyeleri ile kıyaslanmasıdır. Bilim insanları fosille-
rin dış görünüşleri ile fosillerden alınan dokuların incelenmesinden elde
ettikleri verileri günümüzdeki üyeleri ile kıyaslayarak akrabalık ilişkilerini
belirlemeye çalışırlar.

Alabalık ve vatoz balığının 50 milyon yıl önce yaşayan atalarına ait fosil
ve günümüzdeki akrabaları

Sistematik Kategorilerin Hiyerarşisi


Tür Kavramı: Kökenleri benzer olan çiftleştiklerinde kısır olma-
yan yavrular oluşturabilen bireyler topluluğuna tür denir. Canlılar
farklı dillerde farklı isimlerle anılabilir. Ancak evrensel olmayan bu
isimler bilim insanları arasındaki iletişimi güçleştirir. İsimler dünya-
nın her yerinde aynı olmalıdır. Bu kargaşayı önlemek için türler ikili
adlandırma yöntemi ile adlandırılır. Bu sistemi uygulayan ilk bilim
insanı Caroulus Linneaeus’dir. (Görsel 3.5)

Binominal (İkili) Adlandırma: Türlerin adlandırılmasında iki


kelime kullanılır. Birinci kelime büyük harf ile başlar ve eğik yazılır.
Bu kelime, canlının cinsini belirtir. İkinci kelime ise küçük harf ile
Görsel 3.5 Caroulus Linneaeus
başlar ve eğik yazılır. Bu kelime tamamlayıcı addır. Bu iki kelime
birden canlının tür ismidir.
Yandaki kutuda Felis leo, Felis domesticus, Canis lupus, Canis Felis leo
domesticus olarak isimlendirilen 4 farklı türün ismi yazılıdır. Bu tür- Felis domesticus
lerden Felis leo, Felis domesticus “felis” cinsi altında, Canis lupus,
Canis lupus
Canis domesticus ise “canis” cinsi altında bulunur. (Görsel 3.6)
Canis domesticus

Felis leo Felis domesticus Canis lupus Canis domesticus


Görsel 3.6 İkili adlandırma

123
3. Ünite – Canlılar Dünyası

Sınıflandırmanın amaçlarından biri de canlıları sistematik bir


düzene koymaktır. Bu sistemdeki en küçük birim tür, ikincisi ise cins-
tir. Aynı cinsler aynı familyaya, familyalar takımlara, takımlar sınıf-
lara, sınıflar şubelere ve şubeler de âleme yerleştirilir. (Görsel 3.7)

Âlem

Şube

Sınıf

Takım

Familya

Cins

Tür

Görsel 3.7 Türden âleme kadar sınıflandırmayı oluşturan birimler

Türden aleme doğru gidildikçe ne gibi değişiklikler olduğunu


açıklayalım:
yyBirey sayısı artar.
yyCanlı çeşitliliği artar.
yyEmbriyonik gelişim evrelerindeki benzerlik azalır.
yyProtein benzerliği azalır.

BİLİYOR MUSUNUZ ? yyGen çeşitliliği artar.


yyOrtak özellikler azalır.
Embriyolojik gelişim evrelerinde
ilk önce canlının şubesine ait Sistematik kategoriler birbirlerini kapsayacak şekilde dizilmiştir.
özellikleri, en son türüne ait özel- Mesela iki canlının cinslerinin aynı olduğu bilgisi verilmişse bu iki
likleri ortaya çıkar. canlı kesinlikle aynı familya, takım, sınıf, şube ve âlem içindedir.
Fakat türleri hakkında kesin bir bilgi veremeyiz. Aynı tür olabilecek-
leri gibi farklı tür de olabilir.

Sınıflandırma Yapmanın İnsanlara Sağladığı Yararlar


yyBirçok canlının kökeninin incelenmesi kolaylaşmıştır.
yyİnsanlık için yararlı ve zararlı olan canlılar, gelecek nesillerin bil-
gilendirilmesi amacıyla kayıt altına alınmıştır.
yyYeryüzündeki canlı çeşitliliği hakkında bilgi edinilmiştir.
yyÇevre kirliliği ile mücadelede kullanılabilecek canlılar olduğu an-
laşılmıştır.
yySınıflandırma, bilim insanları arasındaki iletişimi kolaylaştırarak
bulunan bir canlının yeni tür olup olmadığının anlaşılmasını sağ-
lamıştır.

124
3. Ünite – Canlılar Dünyası

Aşağıda, ev kedisinin filogenetik sınıflandırma basamakları veril-


miştir. (Görsel 3.8) İnceleyiniz.

Tür Cins Familya Takım Sınıf Şube Alem

Ev kedisi Kedi Kedigiller Etçiller Memeliler Omurgalılar Hayvanlar

Âlem
(Hayvanlar)

Şube
(Omurgalılar)

Sınıf
(Memeliler)

Takım
(Etçiller)

Familya
(Kedigiller)

Cins
(Kediler)

Tür
(Ev kedisi)

Görsel 3.8 Ev kedisinin (Felis domesticus) doğal sınıflandırma yöntemine göre sınıflandırılması

125
tamamlayıcı analog tür cins binominal ampirik Aristo

doğal homolog takım ikili

A. Kutucukta verilen terimleri uygun boşluklara yerleştiriniz.

1. Kökenleri aynı, görevleri farklı ya da benzer olan organlara …………………… organ denir.

2. Türlerin adlandırılmasında …………………… adlandırma ya da diğer bir ismi ile ……………………


adlandırma kullanılır.

3. İlk sınıflandırmayı …………………… yapmıştır.

4. Aristo’nun yaptığı sınıflandırma …………………… sınıflandırma adını alır.

5. Kökenleri farklı, görevleri aynı olan organlara …………………… organ denir.

6. İkili adlandırma da birinci kelime …………………… adı, ikinci kelime ise ...........................addır.
BÖLÜM SONU DEĞERLENDİR ME

7. Çiftleştiklerinde verimli döller verebilen canlılar aynı ……………………dür.

8. Bugün kullandığımız filogenetik sınıflandırmanın diğer adı …………………… sınıflandırmadır.

9. Sınıflandırmadaki …………………… kategorisi, canlının beslenmesi hakkında bilgi verir.

B. Aşağıdaki soruları yanıtlayınız.

1. Bilim insanları canlıları neden sınıflandırmıştır?


…………………………………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………………………………

2. Doğal sınıflandırma yapılırken hangi kriterler esas alınmıştır?


…………………………………………………………………………………………………………………

3. Yandaki grafikte sınıflandırma birimlerinin kapsadığı tür çeşitliliği Tür çeşitliliği


verilmiştir.
Buna göre,
a. Grafikteki harfler hangi sınıflandırma birimlerinin karşılığıdır?
b. B ve C sınıflandırma birimlerinde yer alan canlı gruplarını pro-
tein yapı benzerlikleri açısından kıyaslayınız.
A B C D E F G
c. Hangi iki sınıflandırma birimi arasındaki gen benzerliği en az- Sınıflandırma birimleri
dır? Açıklayınız.

a. ………………………………………………………………………………………………………………

b. ………………………………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………………………………

c. ………………………………………………………………………………………………………………

126
C. Aşağıdaki soruları yanıtlayınız.

1. Bilimsel olarak tanımlanan canlılara ikili adlandırma kuralına göre isim verilmiştir.
I. Morus alba
II. Pinus nigra
III. Morus nigra
IV. Canis lupus
V. Populus alba
Yukarıda bir yaşam birliğinde bulunan bazı canlı türlerinin bilimsel isimleri verilmiştir.
Buna göre,
a) Bu yaşam birliğinde kaç çeşit tür bulunur?
b) Kaç çeşit cins olduğu söylenebilir? Açıklayınız.
c) Aynı cinsten olan canlıların hangi sınıflandırma birimlerinde birlikte bulunabileceklerini belirtiniz.

BÖLÜM SONU DEĞERLENDİR ME


a. ………………………………………………………………………………………………………………

b. ………………………………………………………………………………………………………………

c. ………………………………………………………………………………………………………………

2. I. Familya
II. Şube
III. Tür
IV. Sınıf
Yukarıda sınıflandırmanın bazı birimleri verilmiştir. Bu birimleri oluşturan canlılarla ilgili olarak
a. Hangi sınıflandırma biriminin kapsadığı canlı çeşitliliği diğerlerinden daha fazladır?
b. Hangi sınıflandırma biriminin kapsadığı canlılar çiftleştiklerinde verimli döl verebilir?
c. Verilen sınıflandırma birimlerini homolog organ benzerliği çok olandan az olana doğru sıralayınız.

a. ………………………………………………………………………………………………………………

b. ………………………………………………………………………………………………………………

c. ………………………………………………………………………………………………………………

Ç. Aşağıdaki soruları yanıtlayınız.

1. Yapay sınıflandırmada canlıların tanımlanma aşamasında


I. analog organ benzerliği
II. akrabalık ilişkisi
III. yaşama ortamı
IV. dış görünüş
gibi kriterlerden hangileri dikkate alınmamıştır?
A) Yalnız II B) II ve IV C) III ve IV D) I, II ve IV E) I, III ve IV

127
2. Sistematik kategorilerden bazıları şunlardır:
I. Takım
II. Tür
III. Sınıf
IV. Familya
Bu kategorilerin her birindeki ortak özellik sayısı, azdan çoğa doğru aşağıdakilerden hangi-
sinde doğru sıralanmıştır?
A) II – I – III – IV B) II – III – IV – I C) I – IV – III – II
D) I – III –II – IV E) III – I – IV – II

3. I. Allium cepa
II. Pinus nigra
III. Culus terestiris
IV. Pinus pinea
V. Pinus alba
BÖLÜM SONU DEĞERLENDİR ME

Yukarıdakilerden hangileri aynı cinse ait türlerdir?


A) I ve II B) I ve III C) II ve III D) I, III ve V E) II, IV ve V

4. Aynı türden canlılar için aşağıdakilerden hangisinin ortak olduğu söylenemez?


A) Kromozom sayıları
B) Beslenme şekilleri
C) Vücut büyüklükleri
D) Üreme şekilleri
E) Solunum şekilleri

5. Doğal (filogenetik) sınıflandırmada, canlılar


I. hücre yapıları
II. kromozom sayıları
III. analog organları
IV. yaşam ortamları
V. homolog organları
özelliklerinden hangileri dikkate alınarak sınıflandırılır?
A) I ve II B) I ve V C) II ve III D) II, III ve IV E) III, IV ve V

6. Aşağıdaki sistematik birimlerde yer alan canlı gruplarının hangisinde ortak özellikler en faz-
ladır?
A) Şube B) Sınıf C) Takım D) Familya E) Cins

7. I. Kara çam
II. Ötleğenler
III. Omurgalılar
IV. Ev kedisi
Yukarıda verilenlerden hangileri ikili adlandırma yöntemine göre isimlendirilmiştir?
A) Yalnız II B) I ve II C) II ve III D) I ve IV E) III ve IV

128
3. Ünite – Canlılar Dünyası

ETKİNLİK

Etkinliğin Adı: Canlıların çeşitliliği


Araç ve Gereçler
Etkinliğin Amacı: Yakın çevremizdeki kara canlılarını gözlemle-
yebilmek yyFotoğraf makinesi ya da
kamera
Hazırlanalım
yyNot defteri
yySınıfınızdaki arkadaşlarınızla kararlaştıracağınız bir hafta sonu
tatilinde ailelerinizle birlikte yaşadığınız yere yakın göl, nehir, yyKalem
deniz veya ormanlık alanlara gezi düzenleyiniz. Gezi alanlarını
farklı seçmeniz, gözlemlerinizi karşılaştırmak bakımından ya-
rarlı olacaktır.

Gezi Öncesinde
yyYapacağınız gözlemleri görüntülemek için kamera veya fotoğ-
raf makinesi temin etmeye çalışınız. (Bu konuda aile bireyleri-
nin size yardımcı olmalarını isteyebilirsiniz)
yyGideceğiniz bölgede hangi canlıların bulunabileceğini tahmin
ederek not alınız.

Gezi Sırasında
yyKaç çeşit canlıyı gözlemlediğinizi, yaşadığı ortamı da belirte-
rek, not alıp canlıların fotoğrafını çekiniz. Çektiğiniz fotoğraf-
lardan, okulda arkadaşlarınızla paylaşmak amacıyla bir poster
hazırlayınız.

129
2. BÖLÜM
CANLI ÂLEMLERİ VE ÖZELLİKLERİ

Bazılarımız sularda yaşayan canlıları gözleme fırsatı bulmuş olabilir. Bazıları-


mız ise belgeselleri izlerken mantarları, bakterileri, kuşları fark etmişizdir. Çevre-
mizde kaç çeşit canlı olduğunu biliyor musunuz? Bu canlıların yaşadıkları ortamlar
birbirlerine benziyor mu?
Gezegenimizde yaşayan hayvanlar, bitkiler, mantarlar ve mikroorganizmalar
kısaca “biyolojik çeşitlilik” adı altında toplanır. Bu çeşitliliği oluşturan canlıların büyük
bir kısmı yaşamın ilk kez başladığı okyanus ve denizlerde yaşar. Yaklaşık beş yüz
milyon yıl önce karaya geçmeye başlamış olan canlıların yaşam ortamları; birbirin-
den çok farklı olan yanardağ kraterleri, tuz gölleri, bataklıklar gibi alanlar dahi olabilir.
Kendi vücudunuzun da mikroskobik bazı canlılar için bir yaşam ortamı olduğunu
biliyor muydunuz?

130
130
3. Ünite – Canlılar Dünyası

Bugün de kullanmaya devam ettiğimiz filogenetik (doğal) sınıf-


landırmada canlıları 6 farklı âlemde incelemekteyiz. (Görsel 3.9)
Basitten gelişmişe doğru bu âlemler şöyle sıralanır:
yyBakteriler
yyArkeler
yyProtistalar
yyBitkiler
yyMantarlar
yyHayvanlar

Bakteriler Arkeler Protistalar Bitkiler Mantarlar Hayvanlar

Görsel 3.9 Yapılan güncellemelerden sonra doğal sınıflandırmaya göre canlılar âlemi

131
3. Ünite – Canlılar Dünyası

Bakteriler Âlemi
Bu âlemde bulunan bireylerin hepsi prokaryot hücre yapısına
sahiptir. (Görsel 3.10 a ve b) Yani çekirdek ve zar ile çevrili organel-
leri bulunmaz. Organel olarak sadece zarsız olan ribozom organeli
bulundurur. Tamamı tek hücrelidir.

Plazmid DNA
Halkasal DNA

Ribozom

Pilus

Kapsül

Hücre çeperi
Hücre zarı

Sitoplazma

Kamçı

a. b.
Görsel 3.10. a. Bakteri hücresi. b. Bakterinin elektron mikroskobundaki görüntüsü

Tüm bakterilerde DNA, RNA, sitoplazma, hücre zarı, hücre


duvarı, ribozom bulunur. Tamamı glikojen depolar.
DNA molekülleri ökaryot canlılarda olduğu gibi çift zincirli, sar-
mal yapılıdır. Fakat ökaryotlardan farklı olarak DNA molekülünün iki
ucu birleşiktir. Yani halkasal DNA’ya sahiptir. Çekirdek bulunmadı-
ğından DNA molekülü sitoplazmada nükleoit (çekirdek alanı) adı
verilen özel bölgede serbest olarak bulunur.
Ribozom organelleri sitoplazmada serbest olarak bulunur.
Hücre duvarları kısa peptit zincirleri ile bağlı polisakkaritlerden
oluşmuştur. Hücre duvarının bu yapısı peptidoglikan adını alır.
Bazı bakterilerde kamçı bulunur. Bakterilerin kamçı yapıları,
ökaryot hücrelerin kamçı yapısından çok farklıdır. Protein yapılı
kamçı bakterinin aktif hareketini sağlar.
Bazı bakterilerde hücre duvarının üzerinde ek olarak polisakkarit
yapılı bir kılıf bulunur. Bu kılıfa kapsül denir. Kapsüllü bakteriler,
genellikle patojen (hastalık yapıcı) bakterilerdir. Kapsülleri saye-
sinde konak canlıların bağışıklık sisteminden korunur.
Bazı bakteriler pilus adı verilen yüzeysel uzantılara sahiptir. Bu
uzantılar ile bakteriler birbirlerine ve bulundukları yüzeylere, bazen
de besinlerine tutunur.
Bazı bakteriler kötü ortam şartlarında endospor oluşturur. (Gör-
sel 3.11) Bakteri zor şartlarla karşılaştığında DNA’sını eşleyerek
bu ürettiği DNA’nın etrafını çok katlı sağlam bir kılıf ile kaplar. Bu

132
3. Ünite – Canlılar Dünyası

yapıya endospor denir. Endospor içindeki su oranını azaltarak


metabolizma hızını en aza indirir. Daha sonra orijinal hücre parçala-
nır ve endospor serbest kalır. Ortam koşulları normale döndüğünde
endospor su alarak metabolik faaliyetlerine yeniden kavuşur. Bu
olay bir üreme şekli değil, kötü ortam şartlarını atlatma şeklidir.

Endospor

Bakteri

Görsel 3.11 Bakteri endosporunun elektron mikroskobundaki görüntüsü

Bazı bakterilerde plazmit adı verilen asıl DNA’dan farklı küçük


halkasal genler bulunur. Plazmitler bakterilerin antibiyotik ve diğer
kimyasal maddelere direncini artıran proteinlerin üretimi için gerekli
BİLİYOR MUSUNUZ ?
şifreyi taşıyan halkasal gen parçalarıdır. Plazmit “F” harfi ile göste-
Bakteriler farklı hücresel şekillere sahip olabilir. Bazıları çubuk rilir. Plazmit bulunduran bak-
(bacillus), bazıları yuvarlak (coccus), bazıları spiral (spirillum), bazı- terilere F+, bulundurmayan-
ları ise virgül (vibrio) şeklindedir. (Görsel 3.12) lara F– bakteri denir.

Görsel 3.12 Şekillerine göre bakteriler

133
3. Ünite – Canlılar Dünyası

Beslenmelerine göre bakteriler iki grup altında toplanır.


Otorotrof beslenen bakteriler kendi besinlerini kendileri üretir. Ya
fotosentez ya da kemosentez yapar. Bakteriler prokaryot oldukların-
dan kloroplast organeline sahip değildir. Fotosentez yapan türlerin
sitoplazmalarında klorofil pigmenti bulunur.
Kemosentez yapan bakteriler klorofil pigmenti bulundurmadığın-
dan güneş ışığını kullanamaz. Bu türler, inorganik maddeleri oksit-
leyerek açığa çıkan kimyasal enerji ile besin üretir. Örneğin, nitrit ve
nitrat bakterileri, kemosentezleri için gerekli enerjiyi üretirken sapro-
fit canlıların faaliyetleri sonucu toprakta oluşan ve zehirli olan amon-
yağı oksitleyerek bitkilerin kullanabileceği azot tuzuna dönüştürür.
Heterotrof beslenen bakteriler, besinlerini dışarıdan hazır alır.
Heterotrof beslenenlerden bazıları sindirim enzimlerinden yoksun-
dur. Bu nedenle monomerlerin olduğu yerlerde yaşar. Bunlar para-
zit bakterilerdir. (Görsel 3.13) Birlikte yaşadıkları canlıda hastalığa
neden olduğu için patojen bakteri olarak isimlendirilir.

E. coli bakterisinin insan C. jejuni besin zehirlenmesine yol B. anthracis bakterisi insanlarda ve
bağırsağındaki sayısının artması açan bakterilerden biridir. hayvanlarda şarbon hastalığına neden
enfeksiyona neden olur. olur.
Görsel 3.13 Hastalık yapan bazı bakteri örnekleri

Bazı bakteriler ise ölmüş bitki ve hayvanları hücre dışına gönder-


dikleri sindirim enzimleri ile sindirip oluşan monomeleri hücre içine
alır. Bunlar saprofit bakterilerdir. Bu bakteriler doğadaki madde
döngüsünü sağlayan en önemli canlılardandır.
a. b. c.
Solunum çeşitlerine göre bakteriler şu özelliklere sahiptir:
Bazı bakteriler oksijenli solunum yapar. Bunlara aerobik bakte-
riler denir. (Görsel 3.14 a) Bu bakterilerin mitokondrileri yoktur. Mito-
kondri görevi gören zar katlanmaları ile oluşan mezozomları vardır.
Bazıları ise oksijensiz solunum yapar. (Görsel 3.14 b) Bu bakterilere
ise anaerobik bakteriler denir. Bu bakteriler, solunumları sonucu
etil alkol, laktik asit gibi organik son ürünler oluşturur. Fazla oksijen
bu bakterilere zehir etkisi yapar.
Bazı bakteriler ise hem oksijenli hem de oksijensiz solunum
Görsel 3.14 Oksijen ihtiyaçlarına yapabilir. Bu bakterilere de fakültatif bakteri denir. (Görsel 3.14 c)
göre,
a. Aerobik bakteriler
b. Anaerobik bakteriler
c. Fakültatif bakteriler

134
3. Ünite – Canlılar Dünyası

Üremelerine göre bakterileri incelediğimizde eşeyli ve eşeysiz


ürediklerini görebiliriz.
Eşeysiz üreme yapanlar ikiye bölünerek ürer. (Görsel 3.15)
DNA’larını eşledikten sonra sitoplazma bölünmesini gerçekleştirir.
Fakat bölünme olayı mitoz değildir. Ortam şartları uygun olduğunda
20 dakikada bir bölünerek sayılarını geometrik olarak artırır. Teorik
olarak bu hesaba göre 48 saat içinde tüm dünya yüzeyinin bakteri-
ler ile kaplı olması gerekir. Fakat pratikte bu gerçekleşmemektedir.
Çünkü bakteriler, kendi ürettikleri metabolik atıklardan zehirlenip
ölür.

Görsel 3.15 Bakterilerde bölünme

Bakterilerdeki eşeyli üreme konjugasyon ile olur. Bu olay gen


transferi şeklinde gerçekleşir. (Görsel 3.16)
Görsel 3.16 Bakterilerde Aynı tür iki bakteri arasında geçici bir sitoplazmik köprü kurulur.
konjugasyon Bu köprü sayesinde verici bakteri, plazmitlerinin birer zincirini alıcı
olan bakteriye aktarır. Daha sonra sitoplazmik köprü yok olur. Her
iki bakteri de içlerinde bulunan yarım plazmitlerin eşini yapar. Bu,
gerçek bir eşeyli üreme şekli değildir. Mayoz bölünme ve döllenme
olayı olmaz. Birey sayısı artmaz. Çeşitlilik oluşur. Böylece bakteriler
değişen ortam şartlarına ayak uydurmak için yeni özellikler kazan-
mış olur.
Gram boyanma özelliklerine göre bakterileri şöyle açıklayabiliriz:
Bazı bakterilerin hücre duvarında peptidoglikan yapıya ek olarak
yağlı bir tabaka daha bulunur. Yani bu bakterilerin hücre duvarları
Görsel 3.17 Gram boyanma daha dayanıklıdır. Gram boyası ile boyanmazlar. Bu bakteriler gram
özelliklerine göre bakteriler. (–) bakteri adını alır. Bazılarının hücre duvarı sadece peptidoglikan
Mor renkte olanları gram (+), yapılıdır. Bu bakteriler gram boyası ile boyandıklarından gram (+)
kırmızı renkte olanları gram (–) bakteri adını alır. Bu bilgi, bakterilerin sebep olduğu hastalıkların
bakterilerdir.
tedavisinde önemlidir. Çünkü gram (–) bakteriler, antibiyotiklere
karşı gram (+) bakterilerden daha dayanıklıdır. (Görsel 3.17)

Bakterilerin Biyolojik ve Ekonomik Açıdan Önemi


Bakterilerin zararlı olanları olduğu gibi bizim sağlığımız ve çevre
sağlığı için yararlı olanları da vardır.
Atık su arıtımında bazı bakteriler kullanılır. Bu sular içine karıştı-
rılan bakteriler, çamur içinde bulunan atıkları parçalayıp suyun tek-
rar kullanıma sunulmasını sağlar. (Görsel 3.18)
Görsel 3.18 Atık su arıtma tesisi

135
3. Ünite – Canlılar Dünyası

Bakterilerin bazıları çevresel atıkların yok edilmesinde kullanılır.


Bu bakteriler ağır petrol türevi olan birçok atığı parçalamaktadır. Bu
olaya biyoremidasyon denir. (Görsel 3.19)

Bazı bakteriler doğada ölmüş bitki ve hayvanları ayrıştırarak canlı


yapısındaki bileşenlerin tekrar toprağa dönüşünü sağlar. Yani top-
rağın verimini artırır. Ayrıca doğadaki madde döngüsünün devamlı-
lığını sağlar.
Görsel 3.19 Suların arıtılmasında
bakterilerden yararlanılır.
Bazı bakteriler baklagil köklerinde yaşar. Havanın serbest azo-
tunu yakalayıp bitkilerin kullanabileceği forma dönüştürür. (Görsel
3.20)

Bilim insanları, biyoteknolojik yöntemlerle hastalık yapıcı bazı


bakterilerin çoğalma yeteneklerini yok ederek aşı hazırlar. Bakterile-
rin bu şekilde vücuda verilmesi, bakterinin üremesini engeller. Aşı-
lar, insanların hastalıklara karşı bağışıklık kazanmasında kullanılır.

Hastalık yapıcı bazı bakterilerin at, koyun, tavşan gibi hayvanlara


enjekte edilmesiyle bakteriye karşı antikor üretilmesi sağlanır. Bu
hayvanların kanından elde edilen antikorlar hastalıkların tedavisinde
kullanılır. Örneğin, bu yolla üretilen anti tetanoz serumu, tetanoz
hastalığının tedavisinde kullanılır.
Görsel 3.20 Baklagil kökündeki
azot bağlayıcı bakteri kümeleri
Yoğurt, peynir, turşu gibi besinlerin hazırlanmasında bakteriler-
den yararlanılır.

Antibiyotikler, bakterilerin farklı yapıları üzerinde etkilidir. Örne-


ğin, penisilin antibiyotiği, bazı bakteri türlerinin hücre duvarının oluş-
masını engelleyip çoğalmalarını önlerken insan hücrelerine zarar
vermez. Bazı bakteri türlerinin dış zarları ilaç geçişine izin verme-
diği için bu türler, antibiyotiklere karşı daha dirençlidir. Hastalıkların
tedavisinde boğaz, kan ve idrar kültürü istenmesi, hastalığa neden
olan mikroorganizmaya uygun en etkili antibiyotiği belirlemek içindir.

136
kamçı endospor ribozom mezozom pilus gram (–) halkasal
peptidoglikan tür anaerob patojen gram (+)

A. Kutucukta verilen terimleri uygun boşluklara yerleştiriniz.

1. Bütün bakterilerde hücre duvarı …………………… yapılıdır.

2. Bakterilerin DNA’sı ökaryot hücrelerden farklı olarak …………………… yapıya sahiptir.

3. Hastalık yapıcı bakterilere …………………… bakteri denir.

4. Gram boyasıyla boyanan bakteriler ……………………, boyanmayan bakteriler ……………………


dir.

5. Oksijenli solunum yapan bakterilerde mitokondri görevi yapan yapı …………………… dur.

KONU DEĞERLENDİR ME
6. Çiftleştiğinde verimli döller verebilen canlılar kesinlikle aynı ……………………dür.

7. Bazı bakterilerde birbirlerine ve yüzeylere tutunmayı sağlayan, …………………… adı verilen uzan-
tılar vardır.

8. Kötü ortam şartlarını atlatmak için bazı bakterilerin oluşturdukları dayanıklı yapıya ……………………
denir.

9. Bakterilerde sadece …………………… organeli bulunur.

10. Bazı bakterilerde aktif hareketi sağlayan …………………… bulunur.

11. Oksijensiz solunum yapan bakterilere …………………… bakteriler denir.

B. Aşağıdaki yargılardan doğru olanın yanına “D”, yanlış olanın yanına “Y” yazınız.

1. Fotosentez yapan bakterilerde kloroplast organeli bulunur.

2. Patojen bakteriler insanlarda hastalığa sebep olur.

3. Antibiyotikler, bakterilerin neden olduğu hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlardır.

4. Endospor, bakteriler için bir üreme şeklidir.

5. Konjugasyon, bakterilerin sayıca artmalarına sebep olan bir olaydır.

6. Bakterilerde yalnız bir DNA molekülü bulunur.

137
C. Aşağıdaki soruları yanıtlayınız.

1. Bir bakteri türü ile ilgili yapılan deneysel çalışmada, bu bakterinin,


• ışık, CO2, H2O ve madensel tuzların bulunduğu ortamda üreyemediği,
• organik atıkların bulunduğu ortamda üreyebildiği
gözlenmiştir.
Bu verilere göre, bu deneyde kullanılan bakteri türü ile ilgili olarak
I. Hücre dışı sindirim yaparlar
II. Glikoz sentezlerler
III. Ölü organizmaları çürütürler
yargılarından hangilerine varılabilir? Nedenini açıklayınız.
…………………………………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………………………………

2. Yandaki tabloda iki bakteri türü ve bu bakterilerin Antibiyotik Çeşitleri


Bakteri
çeşitli antibiyotiklerin bulunduğu ortamda çoğalma
KONU DEĞERLENDİR ME

Türleri X Y Z Q R
oranları verilmiştir. “+” sayısı çoğalma olduğunu,
“–” çoğalma olmadığını göstermektedir. I + + + + –

Tablodaki bilgilere göre, II + + + – +

a. I ve II. bakterilerin oluşturacağı hastalıklara karşı tedavi amacıyla hangi antibiyotiklerin kullanıl-
ması en uygundur? Nedenlerini belirterek açıklayınız.
b. Tablodaki bakterilerin bazı antibiyotiklere karşı dirençli olmaları hangi özellikleri ile ilgilidir?
Açıklayınız.
a. ………………………………………………………………………………………………………………
b. ………………………………………………………………………………………………………………

3.
Bakteri Etkinlikler
Çeşidi Otorotrof beslenme Saprofit beslenme Klorofil bulundurma Oksjenli solunum
A + – + +
B + – – +
C – + – +
D – – – –,+
(+) ilgili yapının bulunduğunu, (–) ise ilgili yapının bulunmadığını ifade etmektedir.

Yukarıdaki tabloda A, B, C, D bakteri türleri ile ilgili bazı özellikler verilmiştir. Buna göre,
a. Yukarıdaki bakterilerden hangilerinin heterotrof olduğu kesin olarak söylenebilir?
b. Hangisinde sindirim enzimleri bulunmaz?
c. Hangi bakteri çeşidi oksijen açığa çıkarabilir? Açıklayınız.
a. ………………………………………………………………………………………………………………
b. ………………………………………………………………………………………………………………
c. ………………………………………………………………………………………………………………

138
Ç. Aşağıdaki soruları yanıtlayınız.

1. Bir canlı hakkında şunlar biliniyor


• Prokaryottur
• Üreticidir
• Sularda ve nemli topraklarda yaşar
• Oksijen açığa çıkarır
Bu canlı aşağıdaki gruplardan hangisine dâhildir?
A) Damarsız tohumsuz bitkiler B) Tek çenekli bitkiler C) Bakteriler
D) Protistalar E) Algler

2. Bakterilerde rastlanan
I. endospor oluşturma
II. konjugasyon
III. ikiye bölünerek çoğalma

KONU DEĞERLENDİR ME
olaylarından hangileri yalnız olumsuz koşullarda gerçekleşir?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) I ve III

3. Çeşitli hücre tiplerinin bazı karakteristik özellikleri aşağıdaki tabloda verilmiştir.


Tablodaki “+” işareti, ilgili yapının varlığını belirtmektedir.

Hücre Hücre duvarı Kamçı Klorofil Kloroplast Sentriyol


I +
II + + +
III + + +
IV + +

Tabloda özellikleri belirtilen hücrelerden hangilerinin üretici bir bakteriye ait olduğu söyle-
nebilir?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve III E) II ve IV

4. Bir bakterinin, yapılan incelemelerde kalıtımsal R özelliğine sahip olduğu, T özelliğine ise sahip
olmadığı belirlenmiş; daha sonra yapılan araştırmalar sırasında bu bakterilerin, R özelliğinin yanı
sıra T özelliğini de kazandığı görülmüştür.
Bu durum bakterilerde gerçekleşen
I. mutasyona uğrama
II. endospor oluşturma
III. bölünerek çoğalma
IV. aynı türden başka bir bakteri ile konjugasyon yapma
olaylarından hangileri ile açıklanabilir?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve II D) I ve IV E) I, II, III ve IV

139
5. Aşağıdaki tabloda, farklı özelliklere sahip aynı türe ait dört bakterinin K, L, M, N ve P amino asitle-
rinden sentezleyebildikleri “+”, dış ortamdan hazır almak zorunda oldukları ise “–” ile gösterilmiştir.

K L M N P

I. Bakteri – + + – +

II. Bakteri + – + + –

III. Bakteri + + – – +

IV. Bakteri + – + + –

Buna göre, I, II, II ve IV numaralı bakterilerden hangileri arasında meydana gelen gen aktarı-
mı sonucu oluşan bakteriler, bu amino asit çeşitlerinden hepsini üretemez?
A) I ve II B) I ve III C) I ve IV D) II ve III E) III ve IV
KONU DEĞERLENDİR ME

6. Bakterilerde görülen
I. bölünme
II. endospor oluşturma
III. konjugasyon
olaylarından hangileri birey sayısında artışa neden olmaz?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) II ve III

7. Aşağıdakilerden hangisi bazı bakteriler tarafından oluşturulan endosporun özelliklerinden


değildir?
A) Bakterinin üremesini sağlamak
B) Bakteriyi enzimlerini bozacak derecelerdeki yüksek ısıdan korumak
C) Bakteriyi kimyasal maddelerden korumak
D) Bakteriyi susuz ortamlardan korumak
E) Bakteriyi düşük ısıdan korumak

140
3. Ünite – Canlılar Dünyası

Arkeler Âlemi
Bakteriler âlemi içerisinde çok ekstrem koşullara dayanıklı pro-
karyot canlılar olduğu, 1990’lı yıllarda yapılan araştırmalar sonu-
cunda ortaya çıkmış ve bu canlılar bakteriler âleminden ayrılarak
arkeler âlemi adı altında toplanmıştır. Tamamı prokaryot ve tek hüc-
reli canlılardır. (Tablo 3.1)

Özellik Bakteriler Arkeler Ökaryotlar


Çekirdek zarı Yok. Yok. Var.
Zarlı organeller Yok. Yok. Var.
Peptidoglikan hücre duvarı Var. Yok. Yok.
Halkasal DNA Var. Var. Yok.
Proteinle kaplı DNA Yok. Var. Var.
90°C ve üzerindeki sıcaklıklarda yaşama Yok. Bazı türlerde var. Yok.

Tablo 3.1 Bakteri, arke ve ökaryot hücre yapılarının karşılaştırılması

Arkeler âlemi içerisinde çok farklı ekolojik koşullarda yaşayan


türler vardır. Bazı arke türleri aşırı tuzlu yerlerde yaşayabilir. Halofil
adı verilen bu arke türlerinde kırmızı renkli pigmentler vardır. (Gör-
sel 3.21) Bu pigmentleri sayesinde güneş ışığını emerek fotosentez
yaparlar. Bu tür, Tuz Gölü ve Kızıldeniz’de çok bulunur.
Bazı arkeler ise aşırı sıcak bölgelerde yaşar. Termofil adı verilen
bu arkeler (Görsel 3.22) için 90-121°C arasındaki sıcaklığa sahip
yerler ideal yaşam alanlarıdır.
Diğer bir arke türü, gerekli enerjiyi üretirken metan gazı oluşturur.
Görsel 3.21 Halofil arke
Metanojen olarak adlandırılan bu arkelere (Görsel 3.23) fazla oksi- (Halococcus salifodinae)
jen, zehir etkisi yapar. Hayvan çiftliklerinde, bataklıklarda ve bazı
otçulların bağırsaklarında yaşar.

Görsel 3.22 Termofil arke Görsel 3.23 Metanojen arke


(Staphylothermus marinus) (Methanosarcina rumen)

Arkelerin Biyolojik ve Ekonomik Önemi


Arkelerin birçoğu otçulların bağırsaklarında selüloz sindirimi
yaparak canlıya yarar sağlar. Bazıları metan gazı üretir. Bu arkeler-
den biyogaz üretimi konusunda yararlanılır. Bazı arkeler metallerin
saflaştırılmasında kullanılır.

141
3. Ünite – Canlılar Dünyası

Arkeler, endüstride zehirli atıkların zehir oranının azaltılmasında


kullanılır. Ağır metaller, sentetik ve organik atıklar bakımından aşırı
kirlilik içeren yerleri temizleyerek diğer canlılar için de yaşanılabilir
hâle getirir.

Protistalar Âlemi
Bu âlemdeki canlıların tamamı ökaryot hücre yapısına sahiptir.
Fakat bazıları tek hücreli (Görsel 3.24) bazıları ise çok hücrelidir.
(Görsel 3.25) Çok hücreli olanlarında hücreler arasında iş bölümü
görülür. Fakat dokulaşma görülmez. Bu âlemde bulunan canlılarda
hareket organeli olarak sil, kamçı, kök ayak gibi yapılar bulunabilir.
Bazıları heterotrof bazıları otorotrof beslenirken bazıları hem otorot-
rof hem heterotrof beslenir. Heterotrof beslenenlerin çoğu fagositoz
ile aldıkları besini hücre içinde sindirir. Otorotrof olanlar ise sahip
oldukları kloroplast organelleri ile fotosentez yapar.
Bazıları eşeysiz, bazıları ise eşeyli ürer. Eşeysiz üremeleri
bölünme ile, eşeyli üremeleri konjugasyon ile olur. Bazıları ise hem
eşeyli hem eşeysiz üreyebilir.
Tatlı suda yaşayanlarında kontraktil koful bulunur. Bu organel ile
içlerine giren fazla suyu dışarı atar.

Öglena Amip Paramesyum


Görsel 3.24 Tek hücreli protista örnekleri

Padina Kırmızı alg Su yosunu


Görsel 3.25 Çok hücreli protista örnekleri

Protistaların Biyolojik ve Ekolojik Açıdan Önemi


Bazı protistler fotosentez yapar. Bu özellikleri sayesinde bu eko-
sisteminde yaşayan birçok canlının besin ve oksijen ihtiyacını kar-
şılar.

142
3. Ünite – Canlılar Dünyası

Bazı protistalar ayrıştırıcıdır. Doğada madde döngüsünde önemli


roller üstlenir.
Bazı protistalar çevre temizliğinde kullanılır.
Protistalar vitamin, mineral ve protein bakımından zengindir.
Bunlar kozmetik ürünlerin üretiminde kullanılır. Ayrıca antibiyotik
gibi ilaçların üretiminde de protistalardan yararlanılır.
Diatom kabuklarının deniz tabanında birikmesi ile oluşan çökel-
tilerinden elde edilen diatom toprağı, ısı ve ses izolasyon maddesi
olarak inşaat malzemelerinin ve yüzme havuzu filtrelerinin yapı- Görsel 3.26 Diatom toprağı ısı ve
ses izolasyonu sağlar.
mında kullanılır. (Görsel 3.26)
Kırmızı alglerden elde edilen ve bir çeşit polisakkarit olan agar,
mikroorganizmaların laboratuvarlarda üretilmesinde besi yeri olarak
kullanılır. Ayrıca gıda sanayisinde dondurma ve kremalarda kıvam-
laştırıcı olarak dişçilikte ise diş dolgu maddesi olarak kullanılır. (Gör-
sel 3.27)
Karragenan, kırmızı alglerden elde edilen başka bir polisakka-
rit çeşididir. Karragenanın, gıdalarda koruyucu, konservesi yapılan
yiyeceklerde kıvamlılık sağlayıcı, boya ve parfümeri sanayisinde ise
sabitleştirici özelliklerinden yararlanılır. (Görsel 3.28)
Esmer alglerden elde edilen alginat, Na, K, Mg tuzları nedeniyle Görsel 3.27 Alginat, diş kalıplarının
hazırlanmasında kullanılır.
yapıştırıcı ve içerdiği ağır metaller nedeniyle plastik oluşturucu özel-
liktedir. En önemli özelliği ise üzerinde mikroorganizma ürememesi-
dir. Bu nedenle salam ve sosis zarlarının yapısında koruyucu olarak
losyon, diş macunu, tıraş kremi, deriyi koruyucu kremlerde ise nem
tutucu olarak kullanılır. Ayrıca seramik, elektrot, kalem, yangın elbi-
seleri ve fotoğrafçılık gibi çok farklı alanlarda da kullanılır. (Görsel
3.29)
Alglerin bazı türleri, Güney Asya kıyılarında yer alan ülkelerde
besin olarak tüketilir. (Görsel 3.30)

Görsel 3.28 Karragenan,


yiyeceklerde kıvam oluşturur.

Görsel 3.30 Bazı algler besin


Görsel 3.29 Alginat, seramik ve yangın elbiselerinin yapımında kullanılır.
olarak tüketilir.

143
prokaryot halkasal kontraktil koful termofil otorotrof konjugasyon
kamçı halofil kloroplast ökaryot dokulaşma sil heterotrof

A. Kutucukta verilen terimleri uygun boşluklara yerleştiriniz.

1. Protista âlemindeki tüm canlılar …………………… hücre yapısına sahiptir.

2. Aşırı sıcak ortamlarda yaşayabilen arkelere …………………… denir.

3. Arkeler de bakteriler gibi …………………… hücre yapısına sahiptir.

4. Arkelerin DNA’ları ……………………dır.

5. Protistalardan öglena sahip olduğu …………………… organeli ile fotosentez yapar.

6. Protista âleminde bulunan çok hücreli alglerde iş bölümü vardır. Fakat …………………… yoktur.
KONU DEĞERLENDİR ME

7. Aşırı tuzlu ortamda yaşayan arkeler …………………… adını alır.

8. Protistalardan paramesyum …………………… leri sayesinde aktif hareket edebilir.

9. Tatlı suda yaşayan protistalarda bulunan ……………………… …………………, canlının içine giren
fazla suyu dışarı atarak patlamasını önler.

10. Protista âleminde bulunan öglena …………………… ile aktif olarak hareket edebilir.

11. Paramesyumda bir üreme çeşidi olan …………………… görülür.

12. Öglena hem …………………… hem de …………………… beslenir.

B. Aşağıdaki soruları yanıtlayınız.


1. I. Metanojenler (metan üretenler)
II. Halofiller (tuz sevenler)
III. Termofiller (ısı sevenler)
IV. Pnömokoklar (zatürre hastalığı yapanlar)
Yukarıda bazı prokaryot canlıların isimleri verilmiştir. Buna göre,
a. Hangileri normal canlılık ortamlarından çok farklı ortamlarda yaşayabilir? Prokaryotların hangi
âleme dâhil olduklarını belirtiniz.
b. Bu canlıların ortak özelliklerinden birkaçını yazınız.
c. Hangisi patojendir? Nedenini açıklayınız.
a. ……………………………………………………………………………………………………………
b. ……………………………………………………………………………………………………………
c. ……………………………………………………………………………………………………………

144
3. Ünite – Canlılar Dünyası

Bitkiler Âlemi
Tamamı ökaryot ve çok hücreli canlılardır. Yapılarında bulunan
klorofil pigmenti ile güneş ışığını emerek inorganik maddelerden
organik madde üretir. Bu olaya fotosentez denir. Bitkilerin ürettikleri
besin sayesinde tüm canlılar varlığını devam ettirir. Ayrıca bu işlem
sırasında ürettikleri oksijen gazını atmosfere verirler. Yani bitkiler,
oksijenli solunum yapan tüm canlılar için oksijen kaynağıdır.
Bitki hücrelerinin tamamında hücre zarı üzerinde selüloz yapılı
hücre duvarı bulunur. Bitkilerin depo polisakkariti nişastadır. Kök,
gövde, tohum, meyve kısımlarında nişasta depolar. Toprağa bağlı
olarak bulunduklarından yer değiştirme yapmaz. Fakat güneş ışı-
ğının geldiği tarafa doğru büyüme gözlenir. Ayrıca böcekçil bitkiler,
azot ihtiyacını gidermek amacıyla böceği yakalama hareketini ger-
çekleştirir.
Bitkinin toprak üstünde kalan kısımlarına sürgün sistemi, toprak
altında kalan kısımına ise kök sistemi denir. (Görsel 3.31)

Çiçek

Yaprak

Sürgün sistemi

Gövde

Kök
Kök sistemi

Görsel 3.31 Tohumlu bir bitkinin temel kısımları

Sürgün sisteminde yaprak, tomurcuk, meyve, çiçek, gövde gibi


kısımlar bulunurken kök sisteminde kök bulunur. Kökler bitkiyi top-
rağa bağlar, bitkinin ihtiyacı olan su ve mineralleri topraktan alır.
Yapraklar, bitkinin besin ürettiği organdır. Yaprakların yüzeyinde
terlemeyi ve gaz alışverişini sağlayan gözenekler bulunur. Bazı bit-
kilerde bulunan çiçek bitkinin üremesinden sorumludur.
Bitkilerde gövde ise kök ve toprak üstü kısımları arasındaki
madde iletimini sağlar. Gövde, otsu ve odunsu olmak üzere iki çeşit-
tir.
Çölde yaşayan bitkiler ise örneğin kaktüs, yapraklarını, terleme
ile su kaybını azaltmak için indirgemiş ve dikensi forma dönüştür-
müştür. Gövdeleri ise su depo etme özelliğine sahiptir. (Görsel 3.32) Görsel 3.32 Kaktüs çeşitleri

145
3. Ünite – Canlılar Dünyası

Çiçeksiz (tohumsuz) bitkiler çiçek organı bulundurmaz. Kara


yosunu damar bulundurmayan, eğrelti otu ve kibrit otları ise damar
bulunduran tohumsuz bitkilere örnektir. (Görsel 3.33) Bunlar nemli
ortamlarda yaşayan bitki türleridir.

Kara yosunu Eğrelti otu Kibrit otları


Görsel 3.33 Çiçeksiz bitki örnekleri

Açık tohumlu bitkiler kozalaklı bitkiler olarak da bilinir. Kozalak,


bu bitki grubu için meyve yapısıdır. Tohumları kozalak pullarının
üzerinde bulunur. Tamamı odunsudur. Çam, ardıç, servi, ladin, kök-
nar, sedir bu bitki grubuna örnek verilebilir. (Görsel 3.34)

Çam Ladin Toros sediri

Ardıç Köknar Servi


Görsel 3.34 Açık tohumlu bitki örnekleri

146
3. Ünite – Canlılar Dünyası

Çiçekli bitkiler ise eşeyli ve eşeysiz üreyebilir. Çiçek, bu bitki


grubu için üreme organıdır.
Eşeyli üreme sonucunda tohum oluşur. Oluşan tohumu, bazı bit-
kiler meyve ile kaplar. Bazı çiçekli bitki örnekleri aşağıda verilmiştir.
(Görsel 3.35)

Mısır Pirinç

Palmiye Buğday Çiğdem

Orkide Muz
Görsel 3.35 Çiçekli bitki örnekleri

Yürüyen Palmiye
Amazonlarda yetişen palmiyelerden Socratea exorrhiza adlı
tür, yürüyen palmiyelerin en çarpıcı örneklerinden biridir. (Görsel
3.36) Dayanak şeklindeki kökler üzerinde yükselen gövdesiyle
dikkat çeken bu palmiye türü, çevresini bitkiler sardığında güneş
ışığına doğru yürümesiyle tanınır. Güneş ışığının olduğu, yani
hareket edeceği yönde yeni kökler geliştirirken geride bıraktığı
kökler ölür. Bu şekilde palmiye zamanla yer değiştirir.
Görsel 3.36 Yürüyen palmiye

147
3. Ünite – Canlılar Dünyası

Bitkilerin Biyolojik ve Ekonomik Önemi


Bitkiler, fotosentezle besin üretir ve ürettikleri besinleri kök,
tohum, meyve ve gövde gibi farklı yapılarında depolar. Bu özellikleri
nedeniyle insan ve hayvanların temel besin kaynaklarını oluşturur.
(Görsel 3.37)

Ayçiçeği Biber Domates


Görsel 3.37 Besin kaynağı olarak kullanılan bazı bitki örnekleri

Mobilya ve kâğıt üretiminde kullanılır. (Görsel 3.38) Bu amaçla


bazı ağaç türleri özel olarak yetiştirilir.
Birçok ilacın etken maddesi, önce bitkilerden elde edilmiş ve
daha sonra sentetik olarak üretilmeye başlanmıştır. Günümüzde
ilaçların %25’i hâlâ bitkilerden elde edilmektedir.
Islah edilen soya, mısır, ayçiçeği, pamuk, fındık gibi yağlı tohum-
ları olan bitkilerden yağ elde edilir. Tahıllı bitkilerden, ekmek gibi
temel besinlerin üretiminde kullanılan un elde edilir. Pamuk, keten,
kenevir tekstil sanayisinde liflerinden yararlanılan bitkilerdir. Birçok
ağaç türü, pamuk ve tahıllar kâğıt yapımında selüloz kaynağı olarak
kullanılır.

Kayın Meşe
Görsel 3.38 Mobilya ve kâğıt yapımında kullanılan bazı bitki örnekleri

148
3. Ünite – Canlılar Dünyası

Mantarlar Âlemi
Mantarların tamamı ökaryottur. Bira mayası tek hücreli, bunların
dışında kalanlar ise çok hücrelidir. Tamamı heterotrof beslenir. Ya
parazittir ya da saprofittir. Saprofit olanları doğadaki madde döngü-
sünde görevlidir.
Vücutları hif adı verilen liflerden oluşur. Hiflerin toprak altında
dallanmasıyla miselyum oluşur. Miselyumlar mantarların köksü
yapısıdır. (Görsel 3.39 a ve b) Bu yapı hem mantarın toprağa tutun-
masında hem de beslenmesinde görevlidir.

Şapka

Sap

Hif

Miselyum
a. b.
Görsel 3.39 a. Mantarların iç yapısı b. Mantarların temel yapısı

Mantarların depo karbonhidratı glikojendir. Ayrıca kitin yapılı Kuzu göbeği mantarı (Morchella)
hücre duvarına sahiptir. Hücrelerinde birden fazla çekirdek buluna-
bilir.
Mantarlar spor adı verilen dayanıklı hücreler ile ürer. Çoğunda
eşeyli ve eşeysiz üremenin birbirini takip ettiği özel bir üreme şekli
görülür. Maya mantarları ise tomurcuklanarak ürer.
Şapkalı mantarlar, parazit mantarlar, küf mantarları, bira maya-
ları mantarlara örnektir. (Görsel 3.40)

Ağaç mantarı

Zehirli bir mantar çeşidi Küf mantarı Parazit mantar


Görsel 3.40. Mantar çeşitleri

149
3. Ünite – Canlılar Dünyası

Mantarların Biyolojik ve Ekonomik Açıdan Önemi


Küf mantarlarının ürettiği penisilin, bakterilerle mücadele için
kullanılan bir antibiyotiktir. Maya mantarları, ekmek ve peynir yapı-
mında, tahıl ve meyvelerin fermantasyonunda kullanılır. Şapkalı
mantarların çoğu, insanlar için önemli birer besin kaynağıdır. Küflü
peynir, özel tadını üretim aşamasında kullanılan mantar sayesinde
kazanır.
Mantarlar, saprofit özellikleri sayesinde ölü kalıntılarını parçala-
yıp toprağı inorganik madde bakımından zenginleştirir.

BİLİYOR MUSUNUZ ?
Oregon’da 2000 yılında bulunan, Armillaria ostoyae deni-
len mantarın toprak altındaki devasa miselyumlarının kapladığı
alanın çapının 3.4 mil uzunlukta olduğu ve 2.200 dönümlük bir
ormana yayılabildiği saptanmıştır. Bu mantar, 22400 yaşında ve
yüzlerce ton ağırlığındadır. Bu özelliğiyle dünyanın en yaşlı ve
en büyük organizmasıdır.
www.agaclar.net

150
ökaryot çok hücreli spor selüloz miselyum fotosentez kütikula oksijen
parazit nişasta meyve besin glikojen odunsu otsu hif
saprofit kitin mikoriza heterotrof

A. Kutucukta verilen terimleri uygun boşluklara yerleştiriniz.

1. Tüm bitkilerde ……………………… yapılı hücre duvarı bulunur.

2. Mantarların vücudunda ……………………… adı verilen lifler vardır.

3. Mantarlarda hiflerin dallanmasıyla oluşan köksü yapılara ……………………… denir.

4. Mantarların depo karbonhidratı ………………………dir.

KONU DEĞERLENDİR ME
5. Mantarlar ……………………… adı verilen dayanıklı hücreleri kullanarak ürer.

6. Bitkilerde su kaybını önleyen mumsu tabakaya ……………………… tabakası denir.

7. Bitkiler alemindeki canlılar ……………………… yaparak besinlerini üretir.

8. Bitkilerin depo karbonhidratı ………………………dır.

9. Mantarlarda ……………………… yapılı hücre duvarı bulunur.

10. Mantarların bitkilerle oluşturduğu mutualist yaşam şekli .............................dır.

11. Bitkiler, canlılık için ................... ve ........................ kaynağıdır.

12. Bitkiler âlemindeki tüm canlılar …………………… ve ……………………dir.

13. Bazı bitkiler ………………………, bazı bitkiler ……………………… dur.

14. Bazı bitkiler tohumlarının etrafını etli ve sulu ……………………… ile kaplar.

15. Tüm mantarlar besinlerini hazır alır yani ……………………… beslenir.

16. Bazı mantarlar hastalık yaparlar bunlara ……………………… mantar denir. Bazılarının ise sindirim
enzimleri çok gelişmiştir. Bunlar da ……………………… mantarlardır.

151
B. Aşağıdaki soruları yanıtlayınız.

1. Aşağıda şapkalı mantarın şekli verilmiştir.

II

III

Buna göre,
a. Şekil üzerinde numaralar ile gösterilen yapıların adını yazınız.
b. İnsanlar şapkalı mantarlardan nasıl yararlanır? Yazınız.
a. ……………………………………………………………………………………………………………
KONU DEĞERLENDİR ME

b. ……………………………………………………………………………………………………………
……………………………………………………………………………………………………………

2. I. Spor oluşturma
II. Ökaryot yapıda olma
III. Heterotrof beslenme
IV. Çok hücreli olma
Yukarıda şapkalı mantarların bazı özellikleri verilmiştir.
Buna göre verilen özelliklerden hangileri bütün mantar çeşitleri için ortaktır? Yazınız.
…………………………………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………………………………

C. Aşağıdaki soruları yanıtlayınız.


1. Mantarlarda
I. parazit beslenme
II. spor oluşturma
III. fotosentez yapabilme
IV. saprofit beslenme
olaylarından hangileri gözlenmez?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) II ve III E) I, II ve III

2. Aşağıdaki ortamlardan hangisi mantarların yaşaması için uygun değildir?


A) Polimer madde içeren nemli ortam
B) Monomer madde içeren kuru ortam
C) Hayvan gübrelikleri
D) Açıkta bırakılan meyveler
E) Canlı vücudu

152
3. Ünite – Canlılar Dünyası

Hayvanlar Âlemi
Bu âlemdeki tüm canlılar ökaryot hücre yapısına sahip çok hüc-
reli canlılardır. Tamamı heterotroftur. Genellikle aktif yer değiştirir-
ler. Fakat süngerler istisna olarak denizlerde zemine bağlı olarak
yaşar ve yer değiştirme hareketi yapamaz. Eşeyli ve eşeysiz üre-
yenleri vardır. Bazıları ise iki üreme şeklini de yapabilir. Tamamı
oksijenli solunum yapar. Fakat bazıları oksijensiz solunum yapan
hücre gruplarına sahip olabilir. Örneğin, insanda çizgili kas hücreleri
oksijenli solunuma ek olarak oksijenin kullanılmadığı bir solunum
çeşidini de yapar.
Hayvanlar âlemi omurgasızlar ve omurgalılar olmak üzere iki
şubeye ayrılır.

Omurgasız Hayvanlar
Bu şubedeki canlılar sinir şeridi karın kısmından geçen, omur-
gaya sahip olmayan canlılardır.
İskelet bulunduranlarında genellikle dış iskelet vardır. Dış iskelet
inorganik maddelerden oluşur ve canlının vücudunu dıştan örter. Bu
nedenle koruyucudur. İstisna olarak süngerlerde ve denizyıldızında
basit iç iskelete rastlanır. İç iskeletleri kemik ve kıkırdak yapılı değil-
dir.
Genellikle vücutlarında düz kaslar bulunur. İstisna olarak eklem
bacaklılarda çizgili kaslara rastlanır.
Boşaltım yapıları vardır. Fakat bu yapılar böbrek adını almaz.
Böbrek de omurgalılara özgüdür. Bazıları eşeyli, bazıları eşeysiz,
bazıları da hem eşeyli hem eşeysiz üreme yapabilir.
Basitten gelişmişe doğru omurgasızlar; sünger, sölenter, solucan,
yumuşakça, eklem bacaklı ve derisi dikenli olarak 6 grupta incelenir.

Süngerler
Gelişmiş organları ve sistemleri bulunmaz. Denizlerde zemine
bağlı olarak yaşar. Yapılarında por adı verilen açıklıklar bulunur.
Bu yapılarda su giriş çıkışı sağlanır. Her hücre sudan besinleri ve
oksijeni alır, atıklarını suya kendi bırakır. Sinir hücreleri bulunmaz.
İlk basit iç iskeletin görüldüğü hayvanlardır. Hücre içi sindirim yapar.
Hem eşeyli hem de eşeysiz üreyebilir. Belirli vücut simetrileri bulun-
maz. Bu hayvanlar toplanıp işlendikten sonra banyo süngeri olarak
kullanılabilir. (Görsel 3.41)

Görsel 3.41 Sünger örnekleri

153
3. Ünite – Canlılar Dünyası

Sölenterler
Sinir sistemi hariç gelişmiş organ ve sistemleri bulunmaz. İlk sinir
sisteminin görüldüğü gruptur fakat sinir sisteminde merkezîleşme
yoktur. Eşeyli ve eşeysiz üreyebilir. Bu grupta denizanası, hidra,
mercan gibi türler bulunur. (Görsel 3.42) Bazı türleri (mercanlar) dış
iskelete sahiptir. Sölenterlerden denizanaları yüzücüdür. Hidralar
ise denizlerde diplere bağlı olarak yaşar.

Hidra Mercan Denizanası


Görsel 3.42 Sölenter örnekleri

Denizanası ve hidra vücutlarından çıkan uzantılar ile avlarını


yakalayıp felç ederek vücut boşluğuna çeker ve sindirmeye baş-
lar. Kısmen sindirilmiş besinleri hücreler içine alır ve sindirim hücre
içinde tamamlanır.

Solucanlar
Tatlı sularda, denizlerde, toprakta ve parazit olarak konak canlı-
ların vücudunda yaşayabilir.

Tenya Karaciğer kelebeği Planarya


Görsel 3.43 Yassı solucan örnekleri

Basitten gelişmişe doğru yassı, yuvarlak ve halkalı solucanlar


olarak 3 gruba ayrılır.
Yassı solucanlarda ağız ve anüs görevi gören tek açıklık bulunur.
Yassı solucanların rejenerasyon yani yenilenme yetenekleri yüksek-
tir. Bu şekilde eşeysiz üreyebilir. Bazı türlerinde ise hem dişi hem
erkek organ birlikte bulunur. Bu türler yumurta ve sperm üretebilir,
kendi kendini dölleyebilir.
Tenya, planarya gibi türleri insan bağırsağında parazit olarak
yaşar. (Görsel 3.43) Parazit yassı solucanları taşıyan insanlarda
genellikle açlık, zayıflama, şişkinlik, karın ağrıları, bulantı, kabızlık

154
3. Ünite – Canlılar Dünyası

ve çocuklarda gelişme geriliği şeklinde belirtiler görülür. Tanısı kolay


konulabilen bu durumlar ilaç ile tedavi edilebilir. Besin hijyenine dik-
kat ederek bu parazitlerden korunabiliriz.
Yuvarlak solucanların vücutları silindir şeklinde ve uzundur. İlk
defa ağız ve anüs yani farklı iki açıklığın görüldüğü gruptur (Görsel
3.44) Eşeyli ürer.
Kancalı kurt, şerit gibi parazit yuvarlak solucanlar insanlara,
kanalizasyon sularıyla kirlenmiş toprakla temas edilmesi veya bu
topraklarda yetişen sebzelerin iyi yıkanmadan yenmesi ile taşınır.
Bağırsak, karaciğer ve akciğerde sağlık sorunlarına yol açar.

Görsel 3.44 Bazı yuvarlak solucan örnekleri

Halkalı solucanlar, tatlı sularda, denizlerde ve toprakta yaşar.


(Görsel 3.45) Segmentli yapıya sahiptir. Deri solunumu yapar. Bu
nedenle difüzyonu kolaylaştırmak için derilerini mukus ile nemli
tutar. Suda yaşayanları solungaç solunum yapar.

Yumuşakçalar
Bu grupta ahtapot, mürekkep balığı, kalamar, salyangoz, midye
gibi canlılar bulunur. (Görsel 3.46)
Vücutları yumuşaktır. Midye, salyangoz gibi çeşitlerinde dış iske- Görsel 3.45 Halkalı solucan örneği
let bulunur. Vücutlarının altında bulunan ayakları ile hareket eder.
Suda yaşayanları solungaç solunumu yapar. Eşeyli üreme görülür.
Pek çok türü insanlar tarafından besin olarak tüketilir. Etçil, otçul ve
parazit beslenme görülür.

Salyangoz Kalamar Ahtapot


Görsel 3.46 Bazı yumuşakça örnekleri

155
3. Ünite – Canlılar Dünyası

Eklem Bacaklılar
En fazla canlı türünü bulunduran gruptur. Dünya üzerinde yaşa-
yan 1,5 milyona yakın hayvan türünün 1,2 milyon türü eklem bacak-
lıdır. Kara ortamına en iyi uyum gösteren gruptur. Suda yaşayanları-
nın yanı sıra parazit olarak bitki ve hayvanların üzerinde yaşayanları
da vardır. Birçok türü, gelişme aşamasında başkalaşım (metamor-
foz) geçirir. Suda yaşayanları solungaç, karada yaşayanları trake
solunumu yapar. Omurgasızların sadece bu grubunda çizgili kas
bulunur. Bu sayede hızlı hareket eder. Eşeyli üreme görülür. Bir
çoğunda kitin yapılı dış iskelet bulunur.
Bu grupta; istakoz, yengeç, karides gibi kabuklular, örümcek,
akrep, kene gibi örümcekgiller, kırkayak, çıyan gibi çok ayaklılar ve
kelebek, sinek, arı, uğur böceği, hamam böceği gibi böcekler bulu-
nur. (Görsel 3.47)

Yengeç Akrep Karides

Örümcek Çiyan Yusufçuk

Kırkayak Kene Çekirge

Görsel 3.47 Bazı eklem bacaklı örnekleri

156
3. Ünite – Canlılar Dünyası

Derisi Dikenliler
Derisi dikenliler, denizlerde yaşar ve solungaç solunumu yapar.
Eşeyli ve eşeysiz üreme görülür. Vücut yüzeylerinde dikensi yapıları
bulunur. Vücutlarının altında bulunan ayakları ile beslenir ve hareket
eder. Denizyıldızı, denizkestanesi ve denizhıyarı bu grupta bulunan
örneklerdir. (Görsel 3.48)
Denizyıldızında deri altında ince plakalardan oluşmuş basit bir iç
iskelet vardır. Rejenarasyon ile eşeysiz üreme yapar.

Denizhıyarı Denizyıldızı Denizkestanesi


Görsel 3.48 Bazı derisi dikenli örnekleri

157
süngerler por rejenerasyon solungaç sinir hermafrodit metamorfoz
tomurcuklanma parazit çizgili kas kitin trake

A. Kutucukta verilen terimleri uygun boşluklara yerleştiriniz.

1. Omurgasız hayvanlardan bazıları hem dişi hem erkek organı birlikte bulundurur. Böyle canlılara
……………………… denir.

2. Eklem bacaklıların bazılarında ……………………… yapılı dış iskelet bulunur.

3. En basit hayvan grubu ………………………dir.

4. Eklem bacaklılarda ……………… ………… dokusu bulunur. Bu sayede hızlı hareket ederler.

5. Karada yaşayan eklem bacaklılar ……………………… solunumu, suda yaşayan eklem bacaklılar
ise ……………………… solunumu yapar.
KONU DEĞERLENDİR ME

6. Sölenterler grubunda ……………………… ile üreme görülür.

7. Solucanların ve denizyıldızının ……………………… yeteneği çok yüksektir.

8. Yassı solucanlar ……………………… canlılar olduklarından hastalıklara sebep olabilir.

9. Süngerlerin vücutlarında ……………… adı verilen, su alışverişinin yapıldığı açıklıklar bulunur.

10. Sölenterler grubu ………………… sisteminin ilk defa görüldüğü hayvan grubudur.

11. Eklem bacaklıların bazılarında başkalaşım yani ……………………… görülür.

B. Doğru cevapları takip ederek uygun çıkışı bulunuz.


D 1. çıkış
D Tüm hayvanlar yer değiş-
tirir. Y
D 2. çıkış
Tüm hayvanlar heterotrof
beslenir. D 3. çıkış
Tüm hayvanlarda böbrek
Y boşaltımı sağlar. Y 4. çıkış
Tüm hayvanlar ökaryot
ve çok hücrelidir.
D D 5. çıkış
Tüm hayvanlarda iç iskelet
bulunur. Y
Tüm hayvanların sırtla- 6. çıkış
Y rında sinir şeridi bulunur.
Tüm hayvanlar oksijenli
Y D 7. çıkış
solunum yapar.
Y 8. çıkış

158
3. Ünite – Canlılar Dünyası

Omurgalı Hayvanlar
Omurgalılar, hayvanlar âleminin %5’ini oluşturur. Omurgalı hay-
vanları omurgasız hayvanlardan ayıran en belirgin fark sırtlarında
yer alan sinir demetinin geçtiği omurgadır.
Bu şubede basitten gelişmişe doğru balık, iki yaşamlılar, sürün-
gen, kuş ve memeli sınıfları vardır. Omurgalılar şubesindeki tüm
hayvanlarda boşaltım organı böbrektir. Embriyonik dönemlerinde
kıkırdak yapılı iç iskelete sahipken erginleştikçe çoğu türünde kemik-
leşme başlar. Tamamında kapalı dolaşım ve eşeyli üreme görülür.

Balıklar
Balıkların kalbinde kirli kan, vücudunda ise temiz kan dolaşır.
Buna rağmen soğukkanlı canlılardır. Yani vücut sıcaklıkları çevre
sıcaklığı ile doğru orantılı olarak değişir. Çünkü beyinlerindeki ısı
düzenleme merkezi gelişmemiştir. Kış uykusuna yatmaz ve yavru
bakımı yoktur. Köpek balıkları, vatoz ve kedi balığı gibi balıkların iç
iskeletleri tamamen kıkırdak yapılıdır. Solungaç solunumu yaparlar.
(Görsel 3.49)

Görsel 3.49 Balık türleri

Balıklar, insanlar tarafından besin olarak tüketilir. Bu nedenle


birçok türünün tarla balıkçılığı diye bilinen yöntemle nehir, göl ve
BİLİYOR MUSUNUZ ?
denizlerde üretimi yapılır. Balıklarda bulunan yüzme kese-
Halk arasında “kılçık” adıyla bilinen balıkların iskelet kemiklerinin leri hava ile dolarak balığın suda
asılı şekilde kalmasını sağlar
kaynatılmasından elde edilen yapıştırıcı madde, özellikle müzik alet-
fakat köpek balıklarında yüzme
lerinin yapımında kullanılır.
keseleri bulunmadığından, bu
Bazı balık türlerinden sivrisinek mücadelesinde yararlanılır. balıklar sürekli yüzmek zorunda
kalır. Durduklarında ise dibe
batar.

159
3. Ünite – Canlılar Dünyası

BİLİYOR MUSUNUZ ?
Akciğerli Balıklar
Akciğerli balıklar, hem solungaçlarıyla hem de akciğer ben-
zeri yüzme keseleriyle hava solunumu yapabilen canlılardır.
Akciğerlerinin, diğer kemikli balıklarda dengeyi sağlayan yüzme
keselerinden farklılaştığı tahmin ediliyor. Bugün yaşayan 6 türü
bulunuyor.
Akciğerli balıklar, Batı Afrika, Avustralya ve Güney Amerika’
da, durgun akan akarsularda, göllerde ve bataklıklarda bulunur.
Sucul bitkilerin varlığı, akciğerli balıkların beslenmeleri, üreme-
leri ve barınmaları için önemlidir. Yuvalarını sucul bitkiler arasına yaparlar. Kurak mevsimlerde çamur
içinde 50-80 cm dikey çukurlar açarak toprak içine girerler. Vücutlarından salgıladıkları bir maddeyle
etraflarındaki çamurun donarak bir kapsül oluşturmasını sağlar. Bu kapsül, balığın su kaybetmesini
önler. Ağızlarının bulunduğu bölümde çok küçük bir hava deliği bırakarak dışarıdan hava alır.
Bu kapsül içinde 4 yıl kadar yaşayabilir. Yağmurlar başladığında bu kapsül erir ve balık girdiği
uykudan uyanır. Etçil olarak beslenen akciğerli balıkların besinleri arasında salyangozlar, küçük
kabuklular ve kurbağalar bulunur.

İki Yaşamlılar
Embriyo döneminde sadece suda, ergin dönemde ise hem suda
hem de karada yaşadıkları için iki yaşamlılar adını alır. İki yaşam-
lılardan kurbağaların yumurtalarında besin yetersizdir. Bu nedenle
yumurta döllenince oluşan embriyo, besin yetersizliğinden dolayı
gelişimini tamamlayamadan yumurtadan çıkar ve yarım kalan geli-
şimini dışarıda tamamlar. Yani başkalaşım (metamorfoz) geçirir.
(Görsel 3.50)
Larva iken solungaç solunumu yapar, ergin hâle geçince akci-
ğer ve deri solunumu yapar. Derilerini bu nedenle mukus ile sürekli
nemli tutar. Boşaltım atığı ise su kaybını azaltmak amacıyla üreye
dönüşmüştür. Vücuda karışık kan pompalanır. Bu nedenle soğuk-
Görsel 3.50 Kurbağanın kanlı canlılardır. Yani çevre sıcaklığına göre vücut sıcaklıkları deği-
metamorfozu
şir. Kış uykusuna yatar. Yavru bakımı yoktur. (Görsel 3.51)

Görsel 3.51. İki yaşamlılardan bazı kurbağa örnekleri

160
3. Ünite – Canlılar Dünyası

Sürüngenler
Kalp karıncığında yarım perde (timsah hariç) bulunduğun-
dan temiz ve kirli kan karıncıkta kısmen karışıp vücuda yayılır. Bu
nedenle soğukkanlı yani çevre sıcaklığına göre vücut sıcaklığı deği-
şen hayvanlardır. Tropik bölgelerde yaşayan türleri, sıcaklık yüksek
olduğundan yıl boyunca aktif olarak hareket eder. Fakat diğer böl-
gedekiler kış uykusuna yatar. Suda yaşayanları ise su ısısının çok
düşük olmadığı dip kısımlara iner. Yavru bakımı yoktur. Derileri sert-
leşmiş pullarla kaplıdır. Bu nedenle deri solunumu görülmez. Akci-
ğer solunumu yapar. Boşaltım atığı olarak ürik asit atar. Böylece su
kaybını önlemiş olur. Yılan, kaplumbağa, kertenkele, timsah, iguana
bu sınıfa dâhil canlı örnekleridir. (Görsel 3.52)

Görsel 3.52 Bazı sürüngen örnekleri

Yılan ve bazı kertenkelelerin avlanma ve savunma amaçlı salgı-


ladıkları zehirler tıpta tedavi amaçlı kullanılır.
Sürüngen derileri çanta, ayakkabı ve kemer gibi giyim ve süs
eşyalarının yapımında kullanılır.
Su kaplumbağaları Amerika’da besin olarak tüketilir.

Kuşlar
Bu sınıfta bulunan tüm bireyler sıcakkanlıdır. Yani bu canlıların
vücut sıcaklığı, çevre sıcaklığı değişse de sabit kalır. Bu nedenle
bu canlılara sabit ısılı canlılar da denir. Temiz ve kirli kan kalpte
ve vücutta birbirine karışmaz. Yavru bakımı vardır. Yumurtlama ile
vücut dışına çıkan yumurtanın üzerine, yani kuluçkaya yatar.
Akciğer solunumu yapar. Akciğerlerine bağlı hava keseleri var-
dır. Bu sayede hem alınan havadan daha fazla yararlanılır hem de

161
3. Ünite – Canlılar Dünyası

kuşun hafiflemesi sonucunda uçması kolaylaşır. Deve kuşu gibi bazı


kuşlar uçma yeteneklerini kaybetmiştir. Derileri keratin tüylerle kaplı-
dır. Bu durum, su ve ısı kaybını önlemeye yardımcı olur.
Vücutları tüylerle kaplıdır. Ağız gaga şeklinde farklılaşmıştır.
Gaga yapısı da kuşun yaşadığı ortama uyumunu kolaylaştıracak
şekilde farklılaşmıştır ve dişleri yoktur. Deve kuşu, serçe, karga,
penguen, tavuk, kartal, hindi, horoz, leylek, pelikan, martı kuşlar
sınıfında bulunan canlı örnekleridir. (Görsel 3.53)

Görsel 3.53 Bazı kuş örnekleri

Kuşlar ve yumurtaları besin olarak insanlar tarafından tüketilir.


Birçok kuş türü zararlı böcekleri yediği için böcek nüfusunun den-
gede kalmasını sağlar. Tavuk, hindi, ördek, kaz gibi kuşların besin
amaçlı olarak yetiştiriciliği yapılır. Bazı kuş türlerinin tüyleri, kışlık
kıyafetlerde ve yastıklarda dolgu maddesi olarak kullanılır.

Memeliler
Dünyadaki tüm yaşam alanlarında örnekleri mevcut olan canlılar-
dır. Diğer omurgalı sınıflarından ayırt edilmelerini sağlayan belirgin
özelliklere sahiptir. Bu özellikleri şu şekilde sıralayabiliriz:
yyVücut yüzeylerinde kıllar bulunur. (Suda yaşayan yunus ve ba-
lina hariç)
yyAkciğerlerinde solunum yüzeyini artıran, alveol adını alan yapılar
bulunur.
yyOlgun alyuvarları çekirdeksizdir.
yySüt bezleri bulundurur.
yyDiyafram kasına sahiptir.
Eğer bir canlı yukarıdaki özelliklerden bir ya da birkaçına sahipse
kesinlikle memelidir.

162
3. Ünite – Canlılar Dünyası

Bu sınıftaki canlılar akciğer solunumu yapar. Sıcakkanlı canlı-


lardır. Temiz ve kirli kan kalpte ve vücutta birbirine karışmaz. Yavru
bakımı vardır. Boşaltım atıkları üredir. Bazı gruplarında embriyonik
gelişim aşamasında plesanta oluşur. Bu yapı ile yavru, anne kanın-
dan beslenir ve gelişimini tamamlayıp doğar. Örneğin, balina, yunus,
goril ve kaplan gibi. (Görsel 3.54)

Görsel 3.54 Bazı plasentalı memeli örnekleri

Bazı gruplarında ise plasenta yapısı oluşmaz. Yavru, yumurta


içindeki besin dokudan beslenir. Besin doku yetersiz olduğundan
yavru gelişimini tamamlayamadan doğar ve kese içine alınır. Kese
içindeki süt bezlerinden süt emerek gelişimini burada tamamlar.
Örneğin, kanguru, keseli ayı, keseli sıçan, koala gibi. (Görsel 3.55)

Görsel 3.55 Bazı keseli memeli örnekleri

Bir memeli grubunda ise yavru, gelişimini ana canlının vücudu-


nun dışında yumurta içinde tamamlar. Örneğin, ornitorenk, dikenli
karınca yiyenler gibi. (Görsel 3.56)

Görsel 3.56 Bazı gagalı memeli örnekleri

Sığır, koyun gibi memeli türlerinin beslenme amaçlı yetiştiriciliği


yapılır. Sütleri insanların önemli besin kaynağıdır. Kılları ve derileri
giyim eşyası yapımında kullanılır.

163
3. Ünite – Canlılar Dünyası

Doğaya olan hayranlığımız


her fırsatta kendini gösteriyor.
Doğadaki birçok olay bizim için
ilham kaynağı olabiliyor. Örne-
ğin, ses hızını aşmayı başara-
bilen concorde uçaklarının tasa-
rımında yunusların burun şekli
dikkate alınmıştır. Çünkü yunus
burnunun ince olması hava sür-
tünmesini azaltmaktadır. Kuyruk
kısmı ise motor görevi görmek-
tedir. Bundan esinlenilerek bu
Görsel 3.57 Yunus balığı ve Concorde uçağı
uçakların motorları uçağın arka-
sına yerleştirilmiştir. (Görsel
3.57)
Helikopter böceğinden
(Yusufçuk) esinlenilerek heli-
kopter üretimi bu eklem bacak-
lının kanat yapısının farklı
olduğunun anlaşılmasıyla ger-
çekleşmiştir. Ayrıca uçuş stili ve
denge sistemi helikopter yapımı
Görsel 3.58 Yusufçuk ve helikopter sırasında bu canlının örnek alın-
masının en önemli nedenidir.
(Görsel 3.58)
Yarasaların görme kapasi-
teleri sınırlıdır. Bu hayvanlar
yaydıkları frekansların engellere
çarpıp dönmesiyle önlerindeki
boş mesafeleri algılar. Bu özel-
likten ilham alınarak radar cihaz-
ları yapılmıştır. (Görsel 3.59)
Nautilus adındaki deniz hay-
vanı suya dalmak istediğinde
Görsel 3.59 Yarasa ve radar cihazı vücut boşluklarını su ile doldu-
rur. Yüzeye çıkmak istediğinde
ise suyu boşaltıp yerine hava
doldurur. Deniz altıların çalışma
mekanizmaları da bu şekildedir.
Deniz altılarındaki dalış odaları
suyla dolduğunda dalış gerçek-
leşir. Su motorları ile bu odalar-
daki su boşaltıldığında deniz altı
tekrar su yüzeyine çıkar. (Görsel
3.60)
Görsel 3.60 Nautilus ve deniz altı

164
3. Ünite – Canlılar Dünyası

Virüsler
Sınıflandırmada herhangi bir âleme dâhil edilemeyen, cansızlar
ile canlılar arasındaki geçiş formu olan bir yapıdır. Protein yapılı kılıf-
ları ve bir çeşit nükleik asitleri (ya DNA ya da RNA) vardır. Hücre zarı,
sitoplazma, ribozom, enzim sistemleri bulunmaz. Hücresel büyüme
görülmez. Metabolik enzim sistemleri olmadığından sadece hücre
içinde canlılık özelliklerini gösterip üreyebilir. Yani zorunlu hücre içi
parazitidir. Antibiyotiklerden etkilenmez. Hücre dışında kristallenip
kalır. Sayıları azalmaz. Çok sık mutasyona uğrar. Sadece elektron
mikroskobu ile görülebilir. Virüsler, konaklarını protein kılıfları ile
tanır. Protein kılıfları çok farklı virüs çeşitleri mevcuttur. (Görsel 3.61)

Suçiçeği virüsü H1N1 virüsü HPV virüsü

Adenovirüs Rota virüsü Ebola virüsü


Görsel 3.61 Virüs çeşitleri

Konak olarak bakteri hücresinde çoğalan virüslere bakteriyofaj


denir.

Bir Bakteriyofajın Yapısı


Protein kılıf
Baş kısmında protein kılıf bulunur. Bu kılıf içinde bakteriyofajın
DNA
genetik materyali olan DNA molekülü vardır.
Baş
Boyun kısmı, baş ve kuyruk kısmını birbirine bağlar.
Boyun
Kuyruk kısmında iplikcikler bulunur. Bunlar virüsün konağına
tutunmasını sağlar. Kuyruk kısmında bulunan delici enzimler ile Kuyruk
virüs, konak canlının hücre duvarını deler. (Görsel 3.62)
Virüslerle enfekte olan hücrelerimiz interferon adı verilen bağı- Kuyruk iplikçikleri

şıklık proteinini üretir. Bu protein virüslerin üremesini doğrudan dur-


durmaz, sağlıklı hücreleri uyarır. Bu hücreler virüslerin kendi içle-
rinde üremesini engelleyecek proteinler üretir. Böylece virüslerin
hücre içinde üremesi engellenir. Görsel 3.62 Bakteriyofaj

165
3. Ünite – Canlılar Dünyası

Virüsler diğer canlılar gibi üreyemez. Bakteriyofajın üreme basa-


makları aşağıda gösterilmiştir.

5 Bakteri DNA’sı
2
Virüs DNA’sı

4 3

Görsel 3.63 Bakteriyofajın üreme döngüsü

Şekilde verilenlere göre sırası ile şu olaylar gerçekleşir. (Görsel


3.63)
1. Bakteriyofaj bakteriye tutunur, kuyruk kısmındaki delici enzimler
ile bakterinin hücre duvarını deler. Bakteriyofaj kılıfını dışarıda
bırakıp DNA’sını bakteri içerisine gönderir.
2. Faj DNA’sı, bakteri DNA’sını parçalayıp bakteri yönetimini eline
geçirir.
3. Faj, bakterinin nükleotitlerini, enzimlerini, amino asitlerini, ribo-
zomunu kullanarak kendi DNA ve protein kılıflarını üretir. Bu
üretim sırasında bakteriyofajın DNA şifresi kullanılır.
4. Ürettiği kılıfların içine DNA’ları yerleştirip kuyruk kısımlarına de-
lici enzimleri ekleyerek yeni fajları üretmiş olur.
5. Sayısı artan fajlar bakteriyi patlatır yani liziz eder ve bakteriyo-
fajlar etrafa yayılır.
En çok rastladığımız virüs çeşitleri ve özellikleri aşağıda özetlen-
miştir.

Grip Virüsü
İnsan sağlığını en fazla tehdit eden virüstür. (Görsel 3.64)
Genomu RNA’dır. Üst solunum yollarında enfeksiyona sebep olur.
Bu hastalık viral olduğu için antibiyotik ile tedavi edilmez. Dinlenme,
mineral ve vitamin bakımından zengin beslenme, hastalığın atlatıl-
Görsel 3.64 İnfluenza (Grip virüsü)
masındaki ana yöntemdir. 1918’de grip salgını sonucunda dünyada
20-50 milyon arası insan ölmüştür.

166
3. Ünite – Canlılar Dünyası

Uçuk (Herpes) Virüsü


Genetik materyali DNA’dır. Suçiçeği ve uçuk hastalığına sebep
olur.
Ağız kenarlarında, genital bölgelerde uçuk oluşumuna sebep
olur. Uçuk çıkacak olan bölgede kaşıntı, yanma olayları görülür.
(Görsel 3.65)
Bu bölgelere uçuk kremi sürülerek tedavi edilebilir. Bulaşıcıdır.
Kişinin eşyalarını kullanmak, kişi ile temasta bulunmak yayılmaya
sebep olur.
Görsel 3.65 Herpes virüsü

Kuduz Virüsü
Genellikle hayvanlar arasında yaygın olarak görülür. (Görsel
3.66) Hedefi konak canlının sinir hücreleridir. Kuduz hayvanların
insanı ısırması sonucu tükürük salgısındaki virüslerin bulaşması ile
oluşur. Virüsler beyne ulaşır. Burada çoğalır ve diğer organlara yer-
leşir.
Sudan korkma, hastalığın karakteristik belirtisidir. Hasta susar ve
su içmeye kalktığında boğaz kasları kasılır ve bu durum kusma ile
sonuçlanır. Aşı ile hastalık önlenebilir.
Görsel 3.66 Kuduz virüsü
Hepatit B Virüsü
Bir karaciğer hastalığına sebep olur. Bu virüs (Görsel 3.67) kara-
ciğere yerleşerek siroza veya karaciğer kanserine sebep olabilir.
Kan ve vücut sıvıları ile bulaşabilir. Bu nedenle toplu yaşam alanla-
rında hijyen kurallarına dikkat edilmelidir.
Bu virüs kişide bulantı, kusma, ateş, yorgunluk, iştah kaybı gibi
sorunlara yol açar.

HIV Virüsü ve AIDS Hastalığı


Görsel 3.67 Hepatit virüsü
AIDS (Edinilmiş Bağışıklık Yetmezliği Sendromu), HIV virüsünün
neden olduğu bir hastalıktır. Virüsün (Görsel 3.68) hedefi bağışıklık
sistemi hücreleridir. Yani bağışıklık sistemini çökertir.
Cinsel ilişki, steril olmayan enjektör ile kan nakli gibi olaylarla
virüs AIDS olan bir kişiden sağlıklı bireye bulaşabilir.
Terleme, yaraların geç iyileşmesi, beyin zarının iltihaplanması,
deride dökülme, yüksek ateş, aşırı kilo kaybı, hâlsizlik hastalığın
belirtileridir.

Görsel 3.68 HIV virüsü

Virüslerin Neden Olduğu Hastalıklardan Korunma Yolları


yyTuvalet kullanımından sonra ellerin hijyenine dikkat edilmelidir.
yyToplum içinde öksürme ve hapşırma durumlarında ağız kapatıl-
malıdır.
yyİçme suyuna dikkat edilmelidir.
yyPişirmeden yenilen yiyeceklerin temizliğine dikkat edilmelidir.

167
3. Ünite – Canlılar Dünyası

yyKan nakillerinde kullanılan enjektörlerin temizliğine dikkat edil-


melidir.
yyEt ve türevi olan yiyecekler iyi pişirilmelidir.
yyAşı olunmalıdır.

Virüsler ve Genetik Mühendisliği


Günümüzde istenilen genlerin DNA’dan izole edilebilmesi, bu
genlerin sayısının çoğaltılması (gen klonlanması) genetik mühen-
disliği sayesinde mümkün hâle gelmiştir. (Görsel 3.69)
İstenilen genlerin çoğaltılmasında bakteriler kullanılır. Bu genle-
rin bakteriye aktarımında taşıyıcı (vektör) olarak virüsler kullanılabi-
lir.
Örneğin, insanlarda insülin hormonunun eksikliği şeker hastalı-
ğına sebep olur, bu gen izole edilerek bir virüs aracılığıyla bakteriye
aktarılır. Bakteriler de bu genden insülin hormonu üretir. Bu hormon,
şeker hastalarının kullanımına sunulur.

İstenilen genlerin bulundukları DNA molekülünden izole


Klonlanmak istenilen genin bakteriye aktarılması
edilmesi
Görsel 3.69 Gen mühendisliğinin çalışma alanları

168
kemik kıkırdak amonyak deri larva soğukkanlı metamorfoz
omurga iki yaşamlılar mukus akciğer sıcakkanlı
gaga tüyler keseli üre

A. Kutucukta verilen terimleri uygun boşluklara yerleştiriniz.

1. Kurbağalar larva döneminde ………………………, ergin dönemde ise ……………… atarlar.

2. Bir canlıda ……………………… ve ……………………… yapılı bir iskelet varsa bu canlı kesinlikle
omurgalıdır.

3. Omurgalı hayvanları omurgasızlardan ayıran en belirgin fark sırtlarında bulunan ……………… dır.

ÜNİTE SONU DEĞERLENDİR ME


4. Sürüngenlerin derileri sertleşmiş pullarla kaplı olduğundan ………… solunumu yapamazlar.

5. Kuşlarda ağız ……………………… şeklinde farklılaşmıştır.

6. Kurbağalar larva döneminde suda, ergin döneminde karada yaşadıklarından …………………


……………………… adını alırlar.

7. Balık, kurbağa ve sürüngenlerin vücut sıcaklıkları sabit değildir. Yani …………………… canlılardır.

8. Kuş ve memelilerde çevre sıcaklığı değişse de vücut sıcaklığı değişmez, yani ……………………
canlılardır.

9. Kanguru, koala gibi memeliler ……………………… memelilere örnektir.

10. Kurbağalar derilerini nemli tutmak için ……………………… salgılar.

11. Kuşlarda vücut ……………………le kaplıdır.

12. Kurbağalar …………………… dönemden ergin döneme geçerken …………………… geçirirler.

13. Sürüngenler, kuşlar ve memeliler ……………………… solunumu yapar.

169
B. Aşağıdaki soruların cevaplarını boş bırakılan yerlere yazınız.

1. İlk sınıflandırmayı kim yapmıştır? Bu sınıflandırmanın ismini yazınız.

…………………………………………………………………………………………………………………

…………………………………………………………………………………………………………………

2. Doğal sınıflandırma yapılırken dikkate alınmaması gereken özellikleri yazınız.

…………………………………………………………………………………………………………………

…………………………………………………………………………………………………………………

3. Embriyolojik gelişim aşamasında özelliği ilk ve son olarak ortaya çıkan sistematik kategori-
ÜNİTE SONU DEĞERLENDİR ME

leri sırası ile yazınız.

…………………………………………………………………………………………………………………

…………………………………………………………………………………………………………………

4. Analog ve homolog organ tanımlarını yaparak örnekler veriniz.

…………………………………………………………………………………………………………………

…………………………………………………………………………………………………………………

5. Sistematik kategorilerde türden âleme doğru giderken


• Birey sayısı
• Protein benzerliği
• Canlı çeşitliliği
• Ortak gen sayısı
• Kromozom sayısı
• Gen çeşitliliği
• Ortak özellikler
özelliklerinin nasıl değiştiğini yazınız.

…………………………………………………………………………………………………………………

…………………………………………………………………………………………………………………

…………………………………………………………………………………………………………………

…………………………………………………………………………………………………………………

170
C. Aşağıda verilen ifadelerden doğru olanların başına “D”, yanlış olanların başına “Y” harfi
koyunuz.
1. (…) Tüm virüslerde protein yapılı kılıf bulunur.
2. (…) Virüslerde nükeloik asit olarak ya DNA ya RNA vardır.
3. (…) Virüsler konak canlılarını yapılarında bulunan nükleik asitler ile tanır.
4. (…) Virüslerin ribozomu ve enzim sistemleri olmadığından antibiyotiklerden çabuk etkilenir.
5. (…) Virüsler hücre dışında sayılarını artırmaz, kristallenip kalır.
6. (…) Bakteriyofaj adı verilen virüsün konağı bakteridir.
7. (…) Bir virüs konak canlısını enfekte ettiğinde kılıfını ve DNA’sını enfekte ettiği hücrenin içine gön-
derir.
8. (…) Virüsler çok sık mutasyona uğrar.
9. (…) Tuvalet kullanımından sonra hijyene dikkat etme, et ve türevi olan yiyecekleri iyi pişirme, içme

ÜNİTE SONU DEĞERLENDİR ME


suyuna özen gösterme viral hastalıklardan korunma yollarından bazılarıdır.

Ç. Aşağıda verilen yapılandırılmış tabloda numaralandırılmış kutucuklarda çeşitli canlı ör-


nekleri verilmiştir. Kutucuk numaralarını kullanarak aşağıdaki soruları yanıtlayınız.

Çekirge 1 Yusufçuk 2 Kaplumbağa 3 Kertenkele 4

Yılan 5 Arı 6 Kelebek 7 Köpek balığı 8

Goril 9 Yarasa 10 Balina 11 Kirpi 12


1. Yukarıdaki canlılardan hangisi / hangileri omurgalıdır? ……………………………

2. Yukarıdaki canlılardan hangisi / hangileri omurgasızdır? ……………………………

3. Yukarıdaki canlılardan hangisi / hangileri eklem bacaklıdır? …………………………

4. Yukarıdaki canlılardan hangisi / hangileri akciğer solunumu yapar? ……………………

5. Yukarıdaki canlılardan hangisi / hangileri soğukkanlıdır? ……………………………

6. Yukarıdaki canlılardan hangisi / hangilerinde yavru bakımı görülür? ……………………

7. Yukarıdaki canlılardan hangisi / hangileri solungaç solunumu yapar?…………………

171
D. Aşağıdaki soruları yanıtlayınız.

1. I. Canlı çeşitliliği hakkında bilgi edinmek


II. Canlı kökeninin bulunmasını kolaylaştırmak
III. Gelecek kuşaklara canlılar hakkında bilgi bırakmak
Yukarıda verilenlerden hangileri canlıların sınıflandırılmasının sağladığı yararlar arasında
sayılabilir?
A) Yalnız I B) Yalnız III C) I ve II D) II ve III E) I, II ve III

2. I. Allium cepa
II. Solanum tuberosum
III. Morus nigra
IV. Pinus nigra
ÜNİTE SONU DEĞERLENDİR ME

V. Pinus pinea
Yukarıda numaralandırılmış olarak verilen canlılardan birbirine en yakın akraba olanlar han-
gi seçenekte doğru verilmiştir?
A) I ve Il B) I ve III C) lll ve IV D) IV ve V E) lll, IV veV

3. Aşağıda verilenlerden hangisi tüm bakterilerde ortak olarak bulunmaz?


A) DNA B) Sitoplazma C) Hücre zarı D) Ribozom E) Mezozom

4. Bakterilerle ilgili aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?


A) Bazı bakterilerde kamçı bulunur. Bu sayede aktif hareket ederler.
B) Bakterilerin tamamında polisakkarit yapılı kapsül bulunur.
C) Tüm bakterilerde depo polisakkariti glikojendir.
D) Bakterilerin ribozomları rRNA ve protein yapılıdır.
E) Bakterilerin hücre duvarı peptidoglikan yapılıdır.

5. I. Oksijenli solunum yapan bakterilerde mitokondri görevi gören mezozom vardır


II. Tüm bakterilerde asıl DNA dan farklı olarak plazmit adı verilen halkasal genler bulunur
III. Otorotrof beslenen bakteriler fotosentez veya kemosentez yapar
IV. Parazit beslenen bakterilerin sindirim enzimleri olmadığı için bu bakteriler monomerlerin
olduğu yerde yaşar
Yukarıda bakteriler ile ilgili verilen bilgilerden hangileri doğrudur?
A) I ve Il B) I ve lll C) I ve IV D) I, lll ve IV E) I, II, III ve IV

172
6. I. Bazı bakteriler sulardaki atıkları parçalayarak suların temizlenmesinde görev alır
II. Bazı bakteriler baklagillerin kökünde yaşayarak havanın serbest azotunu yakalar
III. Bazı bakteriler biyoteknolojik alanda kullanılarak antibiyotik ürünlerin sentezlenmesinde görev
alır
Yukarıda verilenlerden hangileri bakterilerin biyolojik açıdan önemini belirtir?
A) Yalnız I B) Yalnız III C) I ve II D) II ve III E) I, II ve III

7. Arkelerle ilgili aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?


A) Arkelerin hücre duvarları bakterilerinki gibi peptidoglikan yapılı değildir.
B) Arkeler prokaryot ve tek hücreli canlılardır.
C) Arke türlerinin tamamı heterotrof beslenir.
D) Arkelerin DNA ları halkasaldır.

ÜNİTE SONU DEĞERLENDİR ME


E) Arkeler âleminde ekstrem koşullara dayanıklı türler bulunur.

8. I. Tamamı tek hücreli ve ökaryot canlılardan oluşur


II. Otorotrof beslenen türleri fotosentez veya kemosentez yapar
III. Bazıları hem eşeyli hem de eşeysiz üreme yapabilir
Protista âleminde bulunan canlılar yukarıda verilen özelliklerden hangilerine sahip olabilir?
A) Yalnız I B) Yalnız III C) I ve II D) II ve III E) I, II ve III

9. Bitkilerle ilgili aşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?


A) Tamamı ökaryot ve çok hücreli canlılardır.
B) Yapılarında bulunan klorofil pigmenti ile güneş ışığını emerek fotosentez yapar.
C) Bitki hücrelerinin tamamında selüloz yapılı hücre duvarı bulunur.
D) Aktif olarak yer değiştiremezler.
E) Bitkilerde su kaybını önleyen kitin tabakası bulunur.

10. Mantarlar ile ilgili aşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?


A) Tamamı ökaryot hücre tipine sahiptir.
B) Bira mayası gibi maya mantarları hariç tamamı çok hücrelidir.
C) Vücutları hif adı verilen liflerden oluşmuştur.
D) Selüloz yapılı hücre duvarları vardır.
E) Depo karbonhidratları glikojendir.

173
11. I. Nodül
II. Mikoriza
III. Liken
Yukarıda verilen birlikteliklerin hangilerinde mantarların rolü vardır?
A) Yalnız I B) Yalnız III C) I ve II D) II ve III E) I, II ve III

12. I. Ökaryot ve çok hücreli olma


II. Glikojen depolama
III. Heterotrof beslenme
IV. Aktif yer değiştirme
Yukarıda verilenlerden hangileri tüm hayvanlar için ortak olan özelliklerdir?
A) I ve Il B) I ve lll C) I ve IV D) l, ll ve III E) I, II, III ve IV

13. Aşağıda verilenlerden hangisi omurgalılar şubesindeki balıklar sınıfı için yanlıştır?
ÜNİTE SONU DEĞERLENDİR ME

A) Soğukkanlı canlılardır, kış uykusuna yatmazlar


B) Boşaltım atıkları amonyaktır
C) Bazılarında iç iskelet kıkırdak yapılıdır
D) Çevre sıcaklığı değişse de vücut sıcaklığı sabit kalır
E) Yavru bakımı yoktur

14. I. Larva döneminde solungaç solunumu ergin dönemde akciğer ve deri solunumu yaparlar.
II. Larva döneminde boşaltım atığı amonyak ergin dönemde ise üredir.
III. Soğukkanlı canlılardır. Kış uykusuna yatarlar.
IV. Gelişme döneminde metamorfoz geçirirler.
Yukarıda verilenlerden hangileri kurbağalar için doğrudur?
A) I ve Il B) I ve lll C) I ve IV D) Il, lll ve IV E) I, II, III ve IV

15. Çevre sıcaklığı (°C)


30

20

10
I II III
Zaman
0 IV
–10

Yukarıdaki grafikte değişken ısılı bir hayvanın çevre sıcaklığına bağlı olarak vücut ısısında oluşan
değişim gösterilmiştir.
Vücut ısısı değişken olan bu hayvanın metabolizmasının en hızlı ve en yavaş olduğu zaman
aralıkları hangisidir?
A) Yalnız II B) I ve II C) I ve IV D) II ve IV E) III ve IV

174
CEVAP ANAHTARI
1. ÜNİTE
Bölüm Sonu Değerlendirme

A. BULMACA B.
(Sayfa 25) (Sayfa 26)

YATAY DÜŞEY 1. B
2. E
1. SOLUNUM 1. HAREKET
3. C
2. BÜYÜME 2. ÜREME
4. C
3. METABOLİZMA 3. BOŞALTIM
4. KAMÇI 4. HOMEOSTAZİ
5. GELİŞME 5. BESLENME

Konu Değerlendirme

A. B.
(Sayfa 36)
(Sayfa 41) (Sayfa 41)
1. hidrojen 8. kohezyon 1. birinci 1. Y
2. karbon 9. adezyon 2. azot 2. Y
3. otorotrof 10. yüzey gerilimi 3. karaciğer-çizgili kas-gilikojen 3. D
4. hidroksil 11. inorganik 4. meyve 4. Y
5. tampon 12. fosfor 5. selüloz 5. D
6. boşaltım 13. homeostazi 6. deoksiriboz-pentoz 6. D
7. polar 7. mantar-CaCO3 7. Y
8. dehidrasyon 8. Y
9. sindirim
10. disakkarit
11. sükroz

Konu Değerlendirme Ünite Sonu Değerlendirme

A. C. BULMACA D.
(Sayfa 45) (Sayfa 70) (Sayfa 71)
1. kan şekeri YATAY DÜŞEY 1. B 13. A
2. yağ asidi -gliserol-trigliserit 2. C 14. A
1. DEOKSİRİBOZ 1. GLİKOZ
3. doymamış 3. E 15. B
2. PENTOZ 2. DOYMUŞ
4. hidrofobik-hidrofilik 4. E 16. D
3. METABOLİZMA 3. APOENZİM
5. hidrojen-çift bağ-sıvı-bitkisel 5. C 17. D
4. TERSİNİR 4. İNHİBİTÖR
6. eter-benzen 6. A 18. E
5. KİTİN 5. RİBOZ
7. streoitler-miyelin kılıf 7. B 19. B
6. BOŞALTIM 6. LİPİT
8. tek bağ 8. B 20. E
7. SUBSTRAT
9. ester-su 9. B 21. C
8. ÖZISI
10. D 22. C
11. E
12. B

175
2. ÜNİTE

Konu Sonu Değerlendirme


A. B. C.
(Sayfa 92) (Sayfa 92) (Sayfa 93)
1. prokaryot 8. çıkış YATAY DÜŞEY
2. ribozom
3. arkeler 1. ÇEPER 1. EKZOSİTOZ
4. ökaryot 2. HEMOLİZ 2. PİNOSİTOZ
5. pilus 3. TURGOR 3. ATP
6. kamçı 4. CANLI 4. FAGOSİTOZ
7. fosfolipit 5. PLAZMOLİZ 5. ÇİFT YÖNLÜ
8. halkasal 6. FOSFOLİPİT 6. ENDOSİTOZ
9. nükleoit 7. PİNOSİTOZ CEBİ 7. ZAR YÜZEYİ
10. glikolipit-glikoprotein 8. İZOTONİK
11. glikoz 9. DİYALİZ
10. DEPLAZMOLİZ
11. YALANCI AYAK

Ünite Sonu Değerlendirme

A. B.1. B.2. C
(Sayfa 114) (Sayfa 115) (Sayfa 115) (Sayfa 115)
1. ribozom a. D a. D 1. E
2. nükleoprotein b. Y b. D 2. D
3. hücre içi c. D c. Y 3. A
4. kontraktil koful ç. D ç. Y 4. E
5. zarsız d. D d. D 5. B
6. otoliz e. D e. Y 6. E
7. prokaryot f. D 7. B
8. sentriyol 8. C
9. hemoliz 9. C
10. glikolipit-glikoprotein 10. B
11. ökaryot 11. A
12. mitokondri 12. E
13. plazmoliz 13. E
14. mikrotübül 14. C
15. peroksizom-katalaz 15. D
16. krista 16. D
17. lipit-protein 17. E

176
3. ÜNİTE

Bölüm Sonu Değerlendirme


A. Ç.
(Sayfa 126) (Sayfa 127)
1. homolog 1. A
2. ikili-binominal 2. E
3. Aristo 3. E
4. ampirik 4. C
5. analog 5. B
6. cins-tamalayıcı 6. E
7. tür 7. D
8. doğal
9. takım

Konu Değerlendirme

A. B. Ç. A. A.
(Sayfa 137) (Sayfa 137) (Sayfa 139) (Sayfa 144) (Sayfa 151)
1. petidoglikan 1. Y 1. C 1. ökaryot 1. selüloz
2. halkasal 2. D 2. A 2. termofil 2. hif
3. patojen 3. D 3. E 3. prokaryot 3. miselyum
4. gram (+)-gram (–) 4. Y 4. D 4. halkasal 4. glikojen
5. mezozom 5. Y 5. B 5. kloroplast 5. spor
6. tür 6. Y 6. E 6. dokulaşma 6. kütikula
7. pilus 7. A 7. halofil 7. fotosentez
8. endospor 8. sil 8. nişasta
9. ribozom 9. kontraktil koful 9. kitin
10. kamçı 10. kamçı 10. mikoriza
11. anaerob 11. konjugasyon 11. besin-oksijen
12. otorotrof-heterotrof 12. ökaryot-çok hücreli
13. otsu-odunsu
14. meyve
15. heterotrof
16. parazit-saprofit

C. A. B.
(Sayfa 152) (Sayfa 158) (Sayfa 158)
1. C 1. hermafrodit 8. parazit 2. çıkış
2. B 2. kitin 9. por
3. süngerler 10. sinir
4. çizgili kas 11. metamorfoz
5. trake-solungaç
6. tomurcuklanma
7. rejenerasyon

177
Ünite Sonu Değerlendirme

A. C. Ç. D.
(Sayfa 169) (Sayfa 171) (Sayfa 171) (Sayfa 172)
1. amonyak-üre 1. D 1. 3, 4, 5, 8, 9, 10, 11, 12 1. E
2. kemik-kıkırdak 2. D 2. 1, 2, 6, 7 2. D
3. omurga 3. Y 3. 1, 2, 6, 7 3. E
4. deri 4. Y 4. 3, 4, 5, 9, 10, 11, 12 4. B
5. gaga 5. D 5. 3, 4, 5, 8 5. D
6. iki yaşamlılar 6. D 6. 9, 10, 11, 12 6. E
7. soğukkanlı 7. Y 7. 8 7. C
8. sıcakkanlı 8. D 8. B
9. keseli 9. D 9. E
10. mukus 10. D
11. tüyler 11. D
12. larva-metamorfoz 12. D
13. akciğer 13. D
14. E
15. D

178
SÖZ L ÜK

A
adaptasyon : Canlının yaşam alanındaki çevre koşullarına uyumu.

adezyon kuvveti : Farklı cins moleküllerin birbirine uyguladığı çekim kuvveti.

aktin : Hücrelerde bulunan küçük küresel protein birimlerinden oluşan iki polipeptit dizi-
sinin sarmal yaparak oluşturdukları ipliksi protein.
aktivasyon enerjisi : Bir sistemde bir kimyasal reaksiyonun başlayabilmesi için verilen enerji.

aktivatör : Normalde etkin olmayan bir maddeyi etkin duruma geçiren madde.

akyuvar : Kan, lenf gibi vücut sıvılarında bulunan ve bağışıklık sağlayan çekirdekli kan
hücresi, lökosit.
alg : Vücutları kök, gövde ve yaprak olarak farklılaşmamış, fotosentez yapan, sular-
da yaşayan canlı.
alginat : Kahverengi deniz yosunu türlerinde bulunan yapısal bir polisakkarit.

anabolizma : Hücrelerde gerçekleşen yapım reaksiyonları.

antijen : Bağışıklık cevabına sebep olan herhangi bir madde.

antikor : Özel bir antijene cevap olarak B lenfositleri ve plazma hücreleri tarafından mey-
dana getirilen ve bağışıklıktan sorumlu olan glikoprotein yapısındaki maddeler.
antosiyan : Bitkilerde depo kofullarında bulunan ve toprak pH değerine göre mavi, pembe
gibi renkleri oluşturan maddeler.
ATP : Adenozin trifosfat.

ayıraç : Maddeleri kimyasal birleşime veya ayrışıma uğratarak niteliklerini belirlemede


kullanılan bileşikler, belirteç, miyar, reaktif.

B
başkalaşım : Özellikle böceklerde ve iki yaşamlılarda, bir hayvanın embriyo evresinden ergin
olana kadar geçirdiği şekil ve yapı değişikliği.
biyoremidasyon : Çevre kirliliği oluşturan bir maddenin uzaklaştırılması için mikroorganizmaların
kullanılması yöntemi

C-Ç
çekirdek : Ökaryot hücrelerde bulunan DNA ile diğer organik ve inorganik maddeleri kap-
sayan çift zarlı organel.
çekirdekçik : Çekirdek içinde bulunan ribozomal RNA bakımından zengin ribozomun alt birim-
lerinin birleştirildiği koyu renkli görünen bölge.

179
defosforilasyon : Bir molekülden fosfat grubunun ayrılması

denatürasyon : Bir proteinin ikincil, üçüncül veya dördüncül yapılarının bozularak birincil yapıla-
rına dönüşmesi ve böylece biyolojik etkinliğini kaybetmesi.
derişim : Bir ortamda bulunan belirli bir maddenin kütle veya hacminin içinde bulunduğu
ortamın kütle veya hacmine oranı, konsantrasyon.
difüzyon : Maddelerin bulundukları ortama yayılması, geçişme.

diyet : Sağlığı korumak veya düzeltmek amacıyla uygulanan beslenme düzeni, perhiz,
rejim.

E
ekstrem : Aşırı.

ekzergonik : Enerji veren.

endergonik : Enerji gerektiren.

enfeksiyon : Bakteri, virüs, mantar ya da protozoonların bir organizmaya girmesi.

F
fizyoloji : Organizmaların görev ve faaliyetlerini inceleyen bilim dalı.

fosforilasyon : Bir moleküle fosfat grubu eklenmesi.

G
gen : İçinde bulunduğu hücre veya organizmaya özel bir etkisi olan, kuşaktan kuşağa
ve hücreden hücreye geçen kalıtımsal birim.
genetik : Kalıtım bilimi.

H
hemoliz : Bir hücrenin aşırı su alarak patlaması.

hermafrodit : Hem dişi hem de erkek üreme organını birlikte bulunduran canlılara verilen ad.

heterotrof : İhtiyacı olan besinleri diğer canlıları yiyerek hazır alan canlı, dış beslek.

hidrofilik : Suyu emebilen, su emici.

hidrofobik : Suyu emmeyen, suyla birleşmeyen.

hif : Mantarların yapısında bulunan tüp şeklindeki lifler.

homeostazi : Kararlı iç denge.

180
I-İ
impuls : Dışarıdan gelen uyarının sinir hücrelerinde oluşturduğu elektriksel ve kimyasal
değişim.
inhibitör : Kimyasal ve biyokimyasal reaksiyonları geciktiren veya durduran genellikle orga-
nik yapıda olan bileşikler.
inaktif : Aktifliğin kaybolması.

interferon : Virüslere karşı üretilen bağışıklık proteini.

izomer : Kapalı formülleri aynı, açık formülleri farklı olan maddeler.

K
kalıtsal : Ana ve babadan oğul döle geçebilen karakter.

kapsid : Virüslerin protein kılıfı.

kapsül : Patojen bakterilerin hücre duvarının üzerinde bulunan kılıf.

karragenan : Alglerin hücre duvarında bulunan galaktozun bir polimeri.

karotenoit : Bitkilere sarı, turuncu, kırmızı renklerini veren bir pigment grubu.

katabolizma : Hücrelerde gerçekleşen yıkım tepkimeleri.

katalizör : Kimyasal tepkimenin olmasını veya hızının değişmesini molekül yapısını değiş-
tirmeden sağlayan, katalitik etkiye yol açan madde.
kirli kan : Oksijen bakımından fakir, karbondioksit bakımından zengin kandır.

kinetik enerji : Bir cismin hareketini sağlayan veya hareket eden cisimlerde bulunan enerji.

kohezyon : Aynı cins moleküller arasındaki çekim kuvveti.

koordinasyon : Biyolojik sistemlerde uyumlu bir sonuç elde etmek üzere uygun bir iş birliği
hâlinde çalışma. Kan hareketlerindeki düzenleştirme gibi.

L
larva : 1. Ergin karakterlerini kazanmadan önceki genç hayvan. 2. Tüm başkalaşım gös-
teren böceklerde yumurtadan çıkan ve pupa evresine girmemiş olan kanatsız,
genel olarak kurt biçimindeki evre. Tırtıl, kurtçuk.
lipofuskin : Lizozomlar tarafından sindirilemeyen madde kalıntıları, yaşlanma pigmenti.

margarin : İçyağlarında bulunan, margarik asidin gliserinle birleştirilmesiyle yapay olarak


elde edilen, 47 °C’de eriyen ve besin değeri olan bitki yağı.
metabolizma : Yapım ve yıkım reaksiyonlarının tamamı.

181
mikroorganizma : Mikroskopla görülebilen organizma.

mikrotübül : Ökaryot hücrelerde, hücre iskeletinin yapısına katılan, kamçılı ve sillilerde ise
kamçı ve sillerin yapısına katılan proteinlerdir.
miselyum : Mantarların hiflerinin dallanmasıyla oluşan uzantılar.

miyelin kılıf : Sinir hücrelerinin üzerini saran steroit yapılı kılıf.

miyozin : Kaslarda bulunan protein, kalın iplik.

mukus : Solunum yolları ve sindirim organlarının hücreleri tarafından salgılanan madde.

N
nasti : Bitkilerde uyaranın yönüne bağlı olmayan hareketler.

O-Ö
otofaji : Hücrenin içindeki işlevi bitmiş organelleri sindirmesi.

otoliz : Hücrenin kendi kendini sindirmesi.

otorotrof : Kendi besinin kendi üreten canlı, iç beslek.

optimum : En uygun şartlar.

ödem : Dokular arasında fazla sıvı birikimi.

özısı : Saf bir maddenin bir gramının sıcaklığını 1°C değiştirmek için alınması veya ve-
rilmesi gereken ısı.

P
parazit : Beslenmesini bir başka organizmadan sağlayan bir organizma, asalak.

patojen : Hastalık yapıcı.

peptidoglikan : Bakteri hücre duvarlarında, uzun polisakkarit zincirlerinin kısa peptitlerle enine
bağlandığı büyük bir makromolekül grubu.
pillus : Bakterilerde bulunan yüzeylere ve birbirlerine tutunmalarını sağlayan uzantılar.

plankton : Denizlerde ve tatlı sularda, suyun hareketi ile pasif olarak sürüklenen küçük or-
ganizmalar.
plastit : Bitki hücrelerinde ve bazı canlılarda bulunan organel.

plazmid : Bakterilerde bulunan asıl DNA’dan farklı halkasal genler.

182
plesanta : Memelilerde yavru ile anne arasında madde alış verişinin gerçekleştiği kılcal da-
marlar yumağı.
polinükleotit : Nükleotitlerin birbirine fosfodiester bağlarıyla bağlanmasıyla oluşan uzun nükle-
otit zinciri.
por : Hücre zarında taşıyıcı proteinlerin oluşturduğu madde alış verişinin yapıldığı
açıklık.
potansiyel enerji : Bir cismin durumu sebebi ile sahip olduğu enerji.

R
radikal : Amino asitlerde bulunan değişken grup.

radyasyon : Bir kaynaktan elektromanyetik dalga ya da hızlı parçacıklar demetinin yayınlan-


ması.
rejenerasyon : Yenilenme.

renatürasyon : Denatürasyona uğratılmış kimyasal bir bileşiğin, belli bağlarını bozan etkilerin
kaldırılması ile üç boyutlu yapısını tekrar kazanması.
replikasyon : DNA’nın kendini eşlemesi.

S
sıcakkanlı : Vücut sıcaklığı çevre sıcaklığına bağlı olarak değişmeyen canlı, sabit ısılı.

soğukkanlı : Vücut sıcaklığı çevre sıcaklığıyla doğru orantılı olarak değişen canlı, değişken
ısılı.
substrat : Enzimlerin etki ettiği madde.

T
temiz kan : Oksijen bakımından zengin, karbondioksit bakımınından fakir kan.

tersinir : Bir olayın ortaya çıkma şartlarındaki sonsuz küçük bir değişikliğin etkisiyle her-
hangi bir anda yön değiştirebilen (kimyasal, fiziksel ve mekanik dönüşüm).
trake solunumu : Eklembacaklıların vücutlarında bulunan solunum yapısı, kitin yapılı borular.

transkripsiyon : DNA’dan RNA moleküllerinin üretilmesi

V
vektör : Gen mühendisliğinde kullanılan, içine başka bir DNA eklenebilen faj, plazmid ya
da virüs DNA molekülü

Z
zorunlu amino asit : Tüketici canlılar tarafından üretilemeyen dışarıdan hazır alınmak zorunda olan
amino asit

183
KAYNAKÇA
Akay, T., Sitoloji, Palme Yayınevi, Ankara, 4. Baskı, 2007.
Arslan, O., M. Bahar, Ç. A., Özel, Genel Biyoloji Laboratuvar Kılavuzu, Palme Yayınevi, Ankara, 1.
Baskı, 2010.
Campbell, N.A., Reece, J. B., Biyoloji (6. Baskıdan Çeviri) (Çeviri Editörleri Gündüz, E., Demirsoy, A.,
Türkan, İ.) Palme Yayınevi, Ankara, 2006.
Demirsoy, A., Yaşamın Temel Kuralları, (Genel Biyoloji) Cilt I / Kısım I, Meteksan A.Ş., Ankara, 2008.
Eberhard, Passarge, Renkli Genetik Atlası, (Çeviri Editörleri: Lüleci, G., Sakızlı, M., Alper, Ö.), Nobel
Tıp Kitapları, İstanbul, 2000.
Karol, S., Suludere, Z., Ayvalı, C., Biyoloji Terimleri Sözlüğü, Türk Dil Kurumu, Ankara, 2007.
Keeton, Gould, Genel Biyoloji (5. Baskıdan Çeviri), (Çeviri Editörleri Demirsoy, A., Türkan, İ., Gündüz,
E.) Palme Yayınevi, Ankara, 2004.
Kuru, M., Omurgalı Hayvanlar, Palme Yayınevi, Ankara, 2009.
Nelson, D. L., Cox, M. M., Lehninger Biyokimyanın İlkeleri (3. Baskıdan Çeviri) (Çeviri Editörü Kılıç, N.)
Palme Yayınevi, Ankara, 2005.
Simon, Eric J., Biology The Core, (Çeviri Editörü Eyidoğan, F.), Nobel Akademik Yayıncılık, İstanbul
2015.

GÖRSEL KAYNAKÇASI
• Komisyon tarafından üretilmiş görseller
1.19, 1.22, 1.24, 1.30, 1.34, 1.37, 1.42, 1.49, 1.65, 1.66, 1.67, 1.69, 1.70, 1.72, 1.73, 1.74, 1.75, 1.76,
1.77, 1.78, 1.79, 1.80, 1.81, 1.94, 1.99, 1.100, 2.8, 2.9, 2.13, 2.14, 2.15, 2.16, 2.17, 2.18, 2.19, 2.20,
2.21, 2.22, 2.23, 2.31, 2.36, 2.42, 3.7, 3.8, 3.9, 3.14, 3.16, 3.31, 3.39, 3.63
• Milli Eğitim Bakanlığı ile anlaşmalı Fotolia firmasından alınan görseller
1. Ünite kapak, 1. Bölüm kapak, 1.5, 1.9, 1.12, 1.14, 1.21, 2. Bölüm kapak, 1.38, 1.39, 1.41, 1.71, 1.96,
1.97, 1.101, 2. Bülm kapak, 2.7, 2.33 a, 3. Ünite kapak, 1. Bölüm kapak, 3.1, 3.3, 3.4, 2. Bölüm kapak,
3.10 a, 3.46, 3.47, 3,48, 3.51, 3.53, 3.54
• Milli Eğitim Bakanlığı ile anlaşmalı Shutterstock firmasından alınan görseller
1.1, 1.2, 1.3, 1.4, 1.6, 1.7, 1.8, 1.11, 1.13, 1.15, 1.16, 1.17, 1.18, 1.20, 1.23, 1.25, 1.26, 1.27, 1.28, 1.29,
1.31, 1.32, 1.35, 1.36, 1.40, 1.43, 1.44, 1.45, 1.46, 1.47, 1.48, 1.50, 1.51, 1.52, 1.53, 1.54, 1.55, 1.56,
1.57, 1.58, 1.59, 1.60, 1.61, 1.62, 1.63, 1.64, 1.68, 1.82, 1.83, 1.84, 1.85, 1.86, 1.87, 1.88, 1.89, 1.90,
1.91, 1.92, 1.93, 1.98, 2. Ünite kapak, 1. Bölüm kapak, 2.3, 2.4, 2.5, 2.6, 2.10, 2.11, 2.24, 2.25, 2.26,
2.27, 2.28, 2.29, 2.30, 2.32, 2.37, 2.38, 2.39, 2.40, 2.41, 3.6, 3.12, 3.13, 3.15, 3.18, 3.19, 3.20, 3.24,
3.25, 3.27, 3.28, 3.29, 3.30, 3.32, 3.33, 3.35, 3.37, 3.40, 3.41, 3.42, 3.49, 3.50, 3.52, 3.55, 3.56, 3.57,
3.58, 3.59, 3.60, 3.61, 3.62, 3.64, 3.65, 3.66, 3.67, 3.68,

GENEL AĞ KAYNAKÇASI
https://yenimahalle.meb.gov.tr/www/tarla-bitkileri-merkez-arastirma-enstitusu-mudurlugune-ziyaret/ice-
rik/311 (Erişim Tarihi 20.02.2018)
http://www.agaclar.net/forum/mantar/520.htm (Erişim Tarihi 20.02.2018)
https://www.britannica.com/science/kwashiorkor (Erişim Tarihi 20.02.2018)
https://hsgm.saglik.gov.tr/tr/obezite/obezite-nedir.html (Erişim Tarihi 20.02.2018)
www.osym.gov.tr. (Erişim Tarihi 20.02.2018)

184

You might also like