You are on page 1of 3

Bu 

tarlayı benim sürmem gerekiyorsa, öyle olsun.

Thrust; to push something somewhere suddenly and with force

itmek,

bir şeyi aniden ve kuvvetle bir yere itmek


örn; Please, you haven't thrust anything in years.
Lütfen, senin yıllardır bir şey çektiğin yok.

Sail; to travel in a boat or a ship

gemiyle tekneyle yol almak/gitmek/seyahat etmek


örn; A week passed, and no sail was seen.
Günler geçti ve bir yelkenli bile görülmedi.

Stab; birine bıçak saplamak/ to push a knife into someone


bıçaklamak, bıçak saplamak

örn; All you need to do is stab him while he's sleeping.


Tüm yapman gereken onu uyurken bıçaklamak.

İnsert; bir şeyi başka bir şeyin içine koymak


/ to put something into something else
sokmak, yerleştirmek

örn; The new model is one molded insert.


Yeni model içeriye sokulacak şekilde biçimlendirilmiş

Ward off;
hoş olmayan bir şeyin olmasını önlemek için/
to prevent something unpleasant happening

savuşturmak, atlatmak, önüne geçmek, önlemek

örn; I'll ward off evil eyes.


Ben kem gözlerden koruma, yapacağım.
A broth, to build up your strength... and ward off evil spirits...
Gücünü artırmak için içilen bir çorba kötü ruhları savuşturuyor.

Redeem; bir şeyi daha az kötü göstermek için/ to make


something seem less bad

durumu kurtarmak, telâfi etmek; daha az kötü hâle getirmek


örn; And you think that this treaty will somehow redeem that loss...
Bu anlaşmanın bir şekilde kaybını telafi etmesi...

Flinch; to make a sudden movement backwards because you


are afraid or in pain

irkilmek, çekinmek, ürkmek


örn; Everybody started calling me Flinch.
Herkes bana ürkek demeye başladı.
Long; continuing for a large amount of time

(zaman) uzun
Örn; Maybe long enough to kill for.
Belki uğruna cinayet işleyecek kadar uzun bir süredir

Aling;

Populate ; If an area is populated by people or animals, they live in


that area. Bir bölgede insanlar veya hayvanlar

yaşıyorsa, o bölgede yaşarlar.

insan yerleştirilmiş/iskân edilmiş olmak


örb; Some truly gigantic animals populate the Earth.
Bazı gerçekten dev hayvanlar, dünyayı doldurur.
Classify; insanları veya şeyleri türlerine, boyutlarına
vb. göre gruplara ayırmak/ to put people or things
into groups by their type, size, etc

sınıflandırmak, ayırmak, tasnif etmek

örn; Or classify dogs and cats as four-legged animals.


Ya da köpek ve kedi dört ayaklı hayvanlar olarak sınıflandırmak.

Encompass; birçok şeyi, fikri, yeri vb. dahil etmek/


to include a lot of things, ideas, places, etc

kapsamak, içermek

örn; The best web strategy will encompass all of that and more.


En iyi web stratejisi bunların hepsini ve daha fazlasını kapsayacak.

You might also like