You are on page 1of 15

.::Prepositional Idioms::.

PREPOSITIONAL IDIOMS
1 above all bilhassa, özellikle
2 according to one tradition bir rivayete göre (according to accounts)
3 against will istemeyerek, zorla
4 ahead of --- nın önünde gitmek
5 all of a sudden ansızın, birden bire (without warning)
6 all too soon pek erken, zamansız (ölüm vb)
7 apart from (1) den ba ka (2) --- nın yanısıra
8 arm in arm kol kola
9 as a rule kural olarak
10 as for as to --- e gelince, söz konusu --- olunca
11 as opposed to in contrast to --- ya kar ılık, ---- ile kıyaslandı ında
12 as regards with regard to --- ile ilgili olarak
13 as yet imdilik, henüz
14 at (the crack of) dawn sabahın köründe, afakla beraber
15 at a disadvantage dezavantajlı durumda
16 at a discount indirimli fiyata (almak, satmak)
17 at a glance bir bakı ta
18 at a high/low price yüksek/dü ük bir fiyata
19 at a loss (1) ne yapaca ını bilmez, a ırmı durumda (2) zararına
20 at a time bir defada
21 at all costs ne pahasına olursa olsun
22 at any rate en azından
23 at any time her an
24 at best en iyi ihtimalle, ta çatlasa
25 at birth do um anında, do arken
26 at death ölünce, ölürken
27 at ease rahatı/keyfi yerinde *** with ease kolaylıkla
28 at first ilk etapta, ilk ba ta
29 at first sight ilk bakı ta
30 at full speed tam gazla, son hızla
31 at intervals aralıklarla, ara ara, zaman zaman
32 at large (1) firari (2) detaylı olarak (in detail = at length)
33 at last nihayet, sonunda
34 at least en azından
35 at length uzun uzadıya (in detail at large)
36 at odds with --- ile arası bozuk olmak
37 at one time zamanın birinde, vaktin birinde
38 at one’s disposal at one’s service birinin emrine hazır olmak
39 at one’s leisure bo zamanlarında

Seyfi Hoca www.seyfihoca.com 1


.::Prepositional Idioms::.

40 at random rasgele, tesadüfen


41 at risk risk altında
42 at the age of ya larında, ya ında
43 at the expense of at the cost of --- nın pahasına
44 at the latest en geç
45 at the mercy of --- nın merhametine/insafına kalmı
46 at the most en çok, ta çatlasa
47 at the peak of --- nın zirvesinde
48 at the time o onda (at that time)
49 at times from time to time zaman zaman, bazen
50 at variance with --- ile ters dü mek, --- ile çeli mek
51 at war (with) ---- ile sava halinde olmak
52 at will kendi iste iyle
53 at work i te, i yerinde
54 at worst en kötü ihtimalle
olacaklardan siz sorumlusunuz (arabanızı olmadık yere park edince arabanın
55 at your own risk ba ına geleceklerden siz sorumlu olursunuz)
56 attach/give importance to önem vermek
57 back and forth ileri geri (hareket) (to and fro)
58 back to front elbisenin önünü arkasına giymek
59 be over the moon sevinçten havalara uçmak
60 bear grudge against birine kar ı kin gütmek
61 bear resemblance to ile benzerlik göstermek
62 beat around the bush bin dereden su getirmek
63 Behave yourself! Kendine gel! Terbiyeni takın !
64 beside the point konu ile ilgisi olmamak X to the point
65 beyond comprehension anla ılamayacak kadar karı ık, detaylı
66 beyond recognition tanınmaz hale gelmi (kaza sonrası ceset vb)
67 bid farewell to say goodbye to veda etmek
blame somebody/something
68 for den dolayı birini suçlamak
69 break even ne kar ne de zarar etmek
70 break the ice iki ki inin arasındaki buzları eritmek
71 bring to light aydınlatmak, açı a kavu turmak (shed light on)
72 burst into flames alev almak, ate almak
73 burst into laughter/tears kahkahaya/gözya larına bo ulmak
74 by a hair’s breadth kıl payı
75 by accident kazara, tesadüfen
76 by all means (1) her eye ra men (2) elbette
77 by and by yakında, çok geçmeden
78 by and large in general genel olarak
79 by chance tesadüfen

Seyfi Hoca www.seyfihoca.com 2


.::Prepositional Idioms::.

80 by coincidence tesadüf eseri, tesadüfen


81 by degrees derece derece, basamak basamak
82 by ear kulaktan dolma, kulaktan kula a
83 by far u ana kadar ki, o ana kadar ki olanlar arasında
84 by force zorla, güç kullanarak
85 by hand elle, elini kullanarak
86 by heart ezbere (from memory )
87 by large genellikle
88 by law kanunlara göre
89 by means of sayesinde, vasıtasıyla (by virtue of through)
90 by mistake kazara ( by accident )
91 by name ismiyle (hitap ederken)
92 by no means asla, hiçbir ekilde (on no account)
93 by sight görünü olarak
94 By the way Sırası gelmi ken, Bu arada
95 by virtue of ---- den dolayı, nedeniyle
96 by way of yoluyla, üzerinden (Ankara’ya zmir üzerinden gitmek)
97 by word of mouth a ız yoluyla
98 call attention to dikkat çekmek, vurgulamak ( point out )
99 can’t bear+Ving/to do can’t stand+Ving katlanmak, tahammül etmek
100 can’t help + Ving kendini alamamak, kendine hakim olamamak
101 can’t make it (to) önceden kararla tırılan bir plana uyamama
102 catch a glimpse of gözüne ili mek ( catch sight of )
catch somebody in action/in
103 the act/red-handed suç üstü yakalamak
104 catch somebody unawares birini gafil avlamak, hazırlıksız yakalamak
catch/take somebody by
105 surprise birini a ırtmak
catch/keep up with
106 somebody/something hızına yeti mek
107 come into being come into existence meydana gelmek, var olmak
108 come to an agreement reach an agreement uzla maya varmak
109 come to an end come to a halt sona ermek, bitmek
110 come to light aydınlı a kavu mak
111 commit suicide intihar etmek
112 cram one’s brains beyin patlatmak, çok fazla çalı mak
113 derive pleasure from --- den zevk almak (take pleasure in)
114 develop a crash on birine tutulmak, birini çok sevmek
115 develop a liking for (birini zamanla) sevmeye ba lamak
116 develop fever ate i çıkmak
117 die for doing can’t wait to do yapmak için can atmak
do away with
118 somebody/something yıkmak, yok etmek, öldürmek

Seyfi Hoca www.seyfihoca.com 3


.::Prepositional Idioms::.

119 do harm to --- e zarar vermek


120 Do I make myself clear? Kendimi ifade edebildim mi? Anlıyor musun?
121 do nothing but V1 (DO) ---- nın dı ında bir ey yapmamak
122 do one’s best elinden gelenin en iyisini yapmak
123 do somebody a favour birine iyilik yapmak
124 Don’t be long! Sakın geç kalma *** I won’t be long Geç kalmam!
125 Don’t make me laugh! Beni güldürme!
126 draw a conclusion from --- den sonuç çıkarmak
127 drive somebody crazy/mad delirtmek, çıldırtmak
128 earn a living make a living geçimini sa lamak, parasını kazanmak
129 eat like a horse kıtlıktan çıkmı gibi yemek
130 end in a draw (maç, oyun vb için) berabere bitmek
131 end up in (hapishane, hastane vb bir yerde) son bulmak, sonuçlanmak
132 end up with bir eyle sonuçlanmak
133 Enjoy it! Afiyet olsun!
134 every now and then arada sırada, zaman zaman
135 every other day gün a ırı, birer gün arayla
136 except for with the exception of -- nın haricinde, -- den ba ka
Exceptions don’t break
137 rules! stisnalar kaideyi bozmaz!
138 face to face yüz yüze, bire bir
139 fall asleep uyuya kalmak
140 fall into disfavour with --- ile muhalefete dü mek
141 fall into disrepute itibarı zedelenmek, gözden dü mek
142 fall on the same date --- ile aynı tarihe denk gelmek
143 fall out of love with a ık oldu undan ayrılmak X fall in love with
144 fall out with somebody birisi ile kavga etmek
145 fall short of (expectations) beklentiye cevap verememek
146 far from being + adjective (mükemmel, iyi vb) olmaktan çok uzak
147 feel at home kendini evinde gibi hissetmek
148 feel like + Ving arzu etmek, istemek
149 feel like a fish out of water kendini sudan çıkmı balık gibi hissetmek
150 few and far between once in a while kırk yılda bir
151 find it hard/difficult TO DO yapmakta zorlanmak
152 for a change de i iklik olsun diye
153 for a fortnight iki haftalı ına
154 for ages uzun bir sure
155 for certain for sure kesin olarak, emin bir ekilde
156 for good sonsuza kadar, ebediyen (forever)
157 for instance örne in (for example )
158 for no (good) reason durduk yere, sebepsiz yere

Seyfi Hoca www.seyfihoca.com 4


.::Prepositional Idioms::.

159 for once sadece bir kereli ine mahsus


160 for sale satılık
161 for short bir ismin kısaltması (ODTÜ, NATO, TBMM vb )
162 for some reason bir takım sebeplerden dolayı
163 for sure for certain kesin olarak, emin bir ekilde
164 for the benefit of ---- nın yararı için, ---- e faydalı olması için
165 for the purpose of --- mek için, --- mek amacıyla
166 for the sake of hatırına, u runa, a kına
167 for the time being u anda
168 from experience tecrübelere dayanarak
169 from memory by heart ezberden
170 from now on u andan/tarihten itibaren (from this date forward )
171 from the horse’s mouth ilk a ızdan (haber)
172 from time to time zaman zaman ( at times )
173 from top to head tepeden tırna a
174 gain access to gain entrance to --- e eri mek, --- e ula mak
175 gain favour with birisinin gözüne girmek/be enisini kazanmak
(1) alıp kaçmak, sıvı mak (para vb) (2) yaptı ı bir kabahatin cezsını
176 get away with something çekmemek, yanına kar kalmak
177 get along/on with somebody birisi ile geçinmek
178 get on somebody’s nerves sinirlendirmek, delirtmek
179 get stranded mahsur kalmak
get through doing
180 something bir eyi yapmakta muvaffak olmak
181 Get well soon! Geçmi Olsun! Acil ifalar Dilerim!
182 give birth to do urmak, do um yapmak
183 give priority/precedence to (birine veya bir eye) öncelik tanımak
184 give rise to give way to sebep olmak
185 give somebody a blow birine darbe indirmek
give somebody a cold
186 reception birini so uk kar ılamak
187 give somebody a lift birini arabayla bir yere bırakmak
188 give somebody a ring give somebody a shout birini telefonla aramak
189 give somebody a shot give somebody an injection a ı yapmak
give somebody a warm
190 reception birini sıcak kar ılamak
191 give somebody a warning birini uyarmak
192 give way to give rise to sebep olmak, yol açmak
give/lend somebody a hand
193 with something birine yardım etmek
194 go astray (1) (hayvanlar için) sürüden ayrılmak (2) (insan için) sapıtmak
195 go bankrupt iflas etmek
196 go by / go past --- nın önünden geçmek
197 go cold with somebody birinden so umak

Seyfi Hoca www.seyfihoca.com 5


.::Prepositional Idioms::.

198 go crazy go mad çıldırmak, kafayı yemek


199 go for a stroll go for a walk take a walk yürüyü e çıkmak
200 go into action take action harekete geçmek
201 go out of business iflas etmek (go bankrupt)
202 go out of hand kontrolden çıkmak
203 go senile bunamak
204 hand in hand el ele
205 Handle with care! Dikkatli ta ıyın!
206 have a look at göz atmak ( take a look at)
have a memory/mind like a
207 sieve berbat bir hafızası olmak
have a row with somebody
208 over something birisiyle bir konuda tartı mak
209 have a word with somebody birisiyle ciddi bir konuda konu mak
210 have an affair with birisiyle ili ki ya amak
have an effect/impact
211 on/upon etkilemek, üzerinde etkisi olmak
have butterflies in one’s
212 stomach heyecandan midesine kramplar girmek
213 have confidence in güvenmek ( trust )
have difficulty/trouble (in) +
214 Ving --- yapmakta zorlanmak
have no other choice but
215 TO DO ---- yapmaktan ba ka çare yok
216 have to do with ile alakası/ilgisi olmak
217 Help yourself! Buyrun yiyin!
I haven’t the
218 faintest/slightest idea! En ufak bir fikrim bile yok!
219 in (dire) need of --- e (çok) ihtiyacı olmak
220 in a bad temper asabi, sinirli
221 in a hurry alelacele, acelesi olmak (in haste)
222 in a mess darmada ınık, pislik içerisinde
223 in a moment az sonra, birazdan
224 in a row in succession artarda, pe pe e
in some way in one way or anotherthis way or that way öyle veya böyle, bir
225 in a way ekilde
226 in accordance with according to --- e göre
227 in addition to apart from as well as ---e ilaveten, --- nın yanısıra
228 in advance (of) önceden, pe inen
229 in agony in pain acı çekerek, acı içerisinde
230 in aid of --- nın yararına (for the benefit of)
231 in an answer to in response to in reply to cevap/kar ılık olarak
232 in an effort to in an attempt to in order to --- mek amacıyla
233 in brief kısaca, özetle (in short)
234 in captivity esaret altında, tutuklu
235 in case of durumunda

Seyfi Hoca www.seyfihoca.com 6


.::Prepositional Idioms::.

236 in cash nakit ile ödeme


237 in charge of ---- den sorumlu, --- ile yükümlü
238 in common with birisiyle veya bir eyle ortak noktası bulunmak
in compliance/agreement
239 with -- uygun olarak, (emre) itaat ederek
240 in conclusion sonuç olarak (as a result)
241 in connection with --- ile ba lantılı
242 in consideration of göz önünde bulundurarak
243 in danger of --- tehlikesiyle kar ı kar ıya
244 in debt borçlu
245 in defiance of kar ı çıkarak; kar ı gelerek
246 in demand revaçta, ra bet gören
247 in detail at length ayrıntılı bir biçimde, uzun uzadıya
248 in detention under arrest göz altında, tutuklu
249 in disarray in a jumble düzensiz, karmakarı ık
250 in disgust tiksinerek, i renerek
251 in due course zamanla, vakti gelince
252 in error hatalı, yanlı lıkla (at fault)
253 in exasperation öfkeyle, çok kızgın bir ekilde
254 in excess a ırı miktarda
255 in exchange for in return for -- nın kar ılı ında, -- e kar ılık olarak
256 in existence var olan, mevcut (available)
257 in fact in reality aslında, i in do rusu
258 in fashion modaya uygun
259 in favour of --- lehinde olmak, --- taraftar olmak
260 in flames alevler içerisinde
261 in general genellikle
262 in good condition iyi durumda, zarar ziyan görmemi
263 in haste tela la, aceleyle (in a hurry)
264 in high spirits morali çok iyi, gününde (in a good mood)
265 in ink mürekkeple
266 in instalment taksitle ödeme
267 in length uzunluk bakımından
268 in light/view of --- nın i ı ı altında, --- yı göz önünde tutarak
269 in love with a ık olmak
270 in low spirits morali bozuk, gününde de il (in a bad mood)
271 in moderation ılımlı bir ekilde, fazla abartmadan
272 in no mood for bir eyi yapacak halde/psikolojide olmamak
273 in no time yakında, az sonra
274 in no uncertain terms kesin bir dille, lafı gevelemeden söylemek
275 in opposition to as opposed to contrary to #AD?

Seyfi Hoca www.seyfihoca.com 7


.::Prepositional Idioms::.

276 in order düzenli, tertipli


277 in other words ba ka bir deyi le, di er bir ifadeyle
278 in pain in agony acı içinde
279 in part kısmen
280 in particular özellikle
281 in person ahsen, bire bir
282 in pieces paramparça
283 in place of --- nın yerine (instead of)
284 in practice uygulamada
285 in prison mahkum
286 in private özel olarak
287 in progress devam etmekte olan, sürmekte olan
288 in public alenen, açıkça, ulu orta yerde
289 in pursuit of #AD?
290 in reality in fact aslında, do rusu
291 in relation to --- ile ilgili olarak
292 in reply to in response to in an answer to cevap/kar ılık olarak
293 in reproach sitemle, yakınarak, ikayet edercesine
294 in respect of in relation to ---- ile ilgili olarak
295 in respect/regard to with respect/regard to --- konusunda
296 in response to in reply to in an answer to cevap/kar ılık olarak
297 in return for kar ılı ında (in exchange for )
298 in season mevsiminde (elma, muz vb), turfanda olmayan
299 in secret gizli bir ekilde
300 in self-defence nefsi müdafaa olarak, kendini savunmak amacıyla
301 in short özetle (in brief / in summary )
302 in sight görünürde, görünebilir (visible)
303 in silence sessizce
304 in store for --- yı bekleyen, (yapılmayı) bekleyen
305 in succession in a row artarda, pe pe e
306 in tears a lamaklı, a layan
307 in terms of --- nın açısından, ---- e bakımından (with respect to)
308 in the absence of --- nın yoklu unda
309 in the air muallakta, henüz net bir karar çıkmamı
310 in the broad daylight güpe gündüz
311 in the case of --- durumunda
312 in the circumstances normal artlar altında
313 in the country kırsal kesimde, ehir merkezinden çok uzak
314 in the course of --- esnasında, ---- sırasında
315 in the event of --- oldu u durumda
316 in the existence of in the presence of -- nın varlı ında/huzurunda

Seyfi Hoca www.seyfihoca.com 8


.::Prepositional Idioms::.

317 in the face/teeth of --- kar ısında, --- e ra men


318 in the habit of alı kanlı ına sahip, yapmaya alı kın
319 in the limelight çok ilgi gören, çok göze batan
320 in the long run uzun vadede
321 in the mean time bu arada, bu süre zarfında
322 in the middle of --- nın ortasında
323 in the middle of nowhere uçsuz bucaksız bir yerde
324 in the name of --- nın adına, --- nın emriyle (God,The king vb)
325 in the open açık alanda (out of doors)
326 in the presence of in the existence of nın varlı ında, nın huzurunda
327 in the short run kısa vadede
328 in the suburbs varo larda, kenar mahallede
329 in the wake of --- nın ardından, --- nın akabinde (sava , felaket vb)
330 in theory teoride, teorik olarak
331 in time vaktinden biraz önce (on time just IN time tam vaktinde )
332 in touch with irtibat halinde
333 in trouble ba ı belada
334 in tune ahenkli
335 in turn sırayla
336 in vain bo una, bo yere (of no avail)
337 in view of --- yı dü ünerek, --- yı göz önüne alarak
338 in vogue in fashion moda olan
339 in/out of keeping with --- ya uygun olarak, --- ya uymayan
340 in/with the hope of --- umuduyla
341 inside out giysinin ters yüzünü giymek
342 instead of --- nın yerine (in place of)
343 irrespective of --- e bakılmaksızın, --- e ra men (regardless of)
344 It is fine with me! Benim için bir sakıncası yok! Bana uyar!
345 It is no use/good + Ving ---- mak iyi olmaz/fayda etmez
346 It is raining cats and dogs bardaktan bo alırcasına ya mur ya ıyor
347 It suits you! Sana çok yakı mı !
348 judging from --- den yola çıkarak, --- e bakılırsa
349 jump out of one’s skin ödü patlamak, çok korkmak
350 jump to a conclusion erken (iyi dü ünmeden) sonuç çıkarmak
351 Just a moment/minute! Bir saniye/dakika lütfen!
352 keep abreast of yeni geli meleri ö renmek, olup biteni ö renmek
353 keep ahead of somebody birini geride bırakmak, önde gitmek
354 keep on eye on göz kulak olmak
355 kick the bucket gebermek
know like the back of one’s
356 hand bir yeri avucunun içi gibi bilmek

Seyfi Hoca www.seyfihoca.com 9


.::Prepositional Idioms::.

357 later in the day günün ilerleyen saatlerinde


358 later on daha sonra
359 lead a modest life (1) mütevazi bir hayat ya amak (2) fakir olmak
360 leave somebody alone (1) birini rahat bırakmak(2)birini yalnız bırakmak
leave somebody to his own
361 devices birini kendi haline bırakmak
362 let alone DO ---- bir yana, ---- yapmak öyle dursun, --- bunu bırak
363 lie in ambush pusuya yatmak
364 like two peas in a pod bir elmanın iki yarısı gibi
365 live on the dole i sizlik maa ı ile geçinmek
366 live up to (expectations) beklentiye cevap vermek
367 look forward to dört gözle beklemek, sabırsızlanmak
368 lose count of sayısını unutmak
369 lose favour with birisinin gözünden dü mek
370 lose one’s consciousness bayılmak, bilincini kaybetmek(faint)
371 lose one’s temper öfkelenmek, sinirlenmek
372 lose touch with birisiyle irtibatı koparmak/kaybetmek
373 lose track of birinin/bir eyin izini kaybetmek
374 make a bare living kıt kanaat geçinmek
375 make a comment on bir konuda yorum yapmak
376 make a fire ate yakmak
377 make a fuss about sık bo az etmek, üzerine çok dü mek
378 make a good point iyi bir konuya de inmek
379 make a living earn a living geçinmek, hayatını kazanmak
380 make a recovery from iyile mek ( get over )
381 make allowances for göz önünde bulundurmak, hesaba katmak
382 make contact with keep/get in touch withbirisiyle irtibata geçmek
383 make do with --- ile idare etmek, yetinmek (para vb)
384 make ends meet iki yakayı bir araya getirmek
385 make friends with birisiyle arkada lık kurmak
386 make fun of birisiyle dalga geçmek, birisiyle alay etmek
387 make most of en iyi ekilde faydalanmak (make the best of)
388 make oneself home kendini evinde gibi hissetmek
389 make room for yer açmak
390 make sense of anlamak, --- den mana çıkarmak
391 make somebody redundant birini ihtiyaç fazlası görüp i ten kovmak
392 make something public bir eyi kamuoyuna açıklamak, izah etmek
393 make up for telafi etmek (compensate for)
394 make up with barı mak
395 make use of istifade etmek, yararlanmak (take advantage of)
396 Mind your own business! Sen kendi i ine bak!

Seyfi Hoca www.seyfihoca.com 10


.::Prepositional Idioms::.

397 miss out on an opportunity fırsatı kaçırmak


398 moreover furthermore also ayrıca, bunun yanı sıra, üstüne üstlük
399 Not that I am aware of Bildi im kadarıyla hayır!
400 now and again at times from time to time zaman zaman
401 of age re it olmu , 18 ya ından büyük X under age re it olmamı
402 of no avail futile beyhude, bo una, faydasız (in vain)
403 off and on on and off kesintili, zaman zaman
404 off duty görev ba ında olmayan, izinli
405 offer somebody bribes birine rü vet teklif etmek
406 on (that) date o tarihte
407 on a cruise kısa deniz yolculu unda
408 on a diet perhizde, diyette, rejimde
409 on a large scale büyük ölçüde
410 on a tour/trip turda, gezide (i gezisi vb)
411 on account of --- den dolayı, --- nın yüzünden
412 on air yayında (radyoda, televizyonda)
413 on all fours dört ayak üzerinde
414 on an empty stomach aç karınla, bo mideyle
415 on an expedition ke if gezisinde
416 on arrival varınca, ola ınca
417 on average ortalama
418 on board binmi , yüklenmi (trene, uça a vb. )
419 on fire yanmakta olan (bina vb )
420 on foot yürüyerek (by walk)
421 on good/friendly terms with birisi ile iyi geçinmek
422 on guard nöbette
423 on his way (to) --- e do ru giderken, --- nın yolunda (eve, okula, vb )
424 on holiday tatilde
425 on leave izinde, izne çıkmı
426 on loan ödünç olarak, borç para / ödünç verilen (kitap, kaset )
427 on my own kendi ba ına
428 on no account asla (under no circumstances)
429 on occasions bazen, zaman zaman
430 on purpose kasten, maksatlı
431 on sale indirimli (for sale satılık )
432 on sight görür görmez
433 on strike grevde, greve çıkmı
434 on television televizyonda
435 on the agenda gündemde
436 on the alert tetikte
437 on the basis of on the strength of --- e dayanarak

Seyfi Hoca www.seyfihoca.com 11


.::Prepositional Idioms::.

438 on the brink/point of --- nın e i inde, --- nın ucunda (yok olmanın vb)
439 on the contrary tam aksine, tersine
440 on the decrease azalan, dü ü e geçmi X on the increase
441 on the dot tam vaktinde
442 on the hour saat ba ı
443 on the increase artan, yükseli e geçmi X on the decrease
444 on the other hand di er taraftan, öte yandan
445 on the outskirts ehrin eteklerinde
446 on the phone telefonda konu mak, telefona sahip olmak
447 on the point of --- mek üzere olmak (be about to do)
448 on the spot hemen, derhal (on the spot decision anlık verilen karar)
449 on the spur of the moment anlık verilen karar vb
450 on the strength of -e dayanarak (delil, teori, kanıt vb )
on the tip of one’s
451 mind/tongue dilimin ucunda
452 on the verge of on the edge of kenarında, e i inde
453 on the whole genel olarak konu mak gerekirse (in general)
454 on vacation tatilde, tatile çıkmı (on holiday)
455 on/in behalf of --- nın adına/namına
456 once again once more bir daha, yeniden
457 once in a blue moon once in a while kırk yılda bir
458 one by one teker teker, birer birer
459 out of breath nefes nefese
460 out of control kontrol dı ı
461 out of curiosity out of interest sırf meraktan, merak etti i için
462 out of danger emniyette, tehlikeden uzak
463 out of date tarih, geçmi
464 out of debt borcu olmayan
465 out of doors açık alanda yapılan etkinlik
466 out of fashion demode olan
467 out of interest out of curiosity sırf meraktan, merak etti i için
468 out of job between jobs i siz
469 out of kindness sırf nezaketten/kibarlıktan dolayı
470 out of luck (1) talihsiz, anssız (2) sırf ans eseri
471 out of order bozuk, da ınık
472 out of place olmadık yere konmu e ya, bulundu u yere ait olamayan
473 out of practice elini ete ini çekmek / antrenmansız olmak
474 out of print artık basılmayan, tedahülden kalkmak
475 out of reach ula ılamayan X (within reach ula ılabilir mesafede)
476 out of season serada yeti mi , turfanda (elma, muz vb)
477 out of sight gözden kaybolmak, görünmez (invisible)

Seyfi Hoca www.seyfihoca.com 12


.::Prepositional Idioms::.

478 out of the ordinary sıra dı ı, ola anüstü (extraordinary)


479 out of the question imkansız X (in question söz konusu )
480 out of tune ahenksiz, detone ( arkı vb)
481 out of use artık kullanılmayan (disused)
482 out of work i siz (off work izne çıkmı on leave)
pay a compliment to
483 somebody on something iltifatta bulunmak
484 pay attention to dikkat etmek
485 peace and quiet huzur ve sükunet, sessiz ve sakin
486 play a trick on kandırmak, aldatmak ( deceive)
487 pros and cons bir durumun olumlu ve olumsuz yanları
488 Pull yourself together! Toparlan ! Kendine gel ! Kendine mukayyet ol !
489 put blame on suçlamak, suçu üzerine atmak
490 put curse on lanetlemek
491 put faith in inanmak, güvenmek
492 put into practice uygulamaya koymak, yürürlü e koymak (fulfil)
493 put matters right i leri yoluna sokmak
494 put pressure on baskı uygulamak ( urge/force )
495 put somebody at ease birinin içine su serpmek (relieve)
496 put up with katlanmak, tahammül etmek (tolerate)
497 put/lay emphasis on vurgulamak, dikkat çekmek
498 receive a blow darbe almak, darbe yemek
499 regain one’s consciousness ayılmak, kendine gelmek (come round)
500 regardless of irrespective of --- e ra men, --- e bakılmaksızın
501 release somebody on bail birini kefaletle serbest bırakmak
502 run a business bir i letmeyi/i yerini idare etmek/yönetmek
503 run a high fever ate ler içerisinde yanmak, çok ate i çıkmak
504 run for presidency ba kanlı a adaylı ını koymak
505 run out of time/money zamanın/paranın vb tükenmesi, bitmesi
506 safe and sound sa salim, kazasız belasız (intact)
sentence somebody to life
507 imprisonment ömürboyu hapse mahkum etmek
508 set fire to ate e vermek, kundaklamak (arson)
509 set somebody free birini serbest bırakmak
510 shed light on aydınlatmak, açı a kavu turmak (bring into light)
511 sleep like a log kütük gibi uyumak
512 smoke like a chimney çok fazla sigara içmek, tiryaki olmak
513 so as to in order to in an attempt/effort to --- mek için
514 speak ill of birisi hakkında atıp tutmak, kötü konu mak
515 speak with a stammer kekeleyerek konu mak, kekelemek
516 stay aloof to birine veya bir eye so uk durmak, sıcak bakmamak
517 step by step adım adım, yava yava

Seyfi Hoca www.seyfihoca.com 13


.::Prepositional Idioms::.

518 stick to the subject konuya sadık kalmak, konudan sapmamak


strike up a friendship with
519 somebody birisiyle arkada lık kurmak
520 take a nap ekerleme yapmak, uyumak
521 take advantage of istifade etmek, yararlanmak ( make use of )
522 take bribes birine rü vet yedirmek
523 take care of ilgilenmek, bakımını üstlenmek ( look after )
524 take charge of devralmak ( take over )
take into
525 account/consideration hesaba katmak, dü ünmek
526 Take my word for it! Benim nasihatime kulak ver!
527 take no notice of kale almamak, iplememek ( ignore )
528 take offence alınmak, gücenmek, gücüne gitmek (resent)
529 take one’s mind off kafayı da ıtmak, kafayı dinlemek
530 take part in katılmak ( participate in join in )
531 take pleasure in den ho lanmak/zevk almak (derive pleasure from)
532 take pride in gurur duymak ( be proud of )
533 take pulse bir hastanın nabzını ölçmek
534 take revenge on intikam almak
535 take somebody by surprise catch somebody by surprise a ırtmak
take somebody/something
536 as he/it is birini/bir eyi oldu u gibi kabul etmek
537 take temperature bir hastanın ate ini ölçmek
538 take the day/week off (bir günlük/haftalık) izne çıkmak
539 Take your time! Rahatına bak! Daha bol bol vaktin var!
talk behind somebody’s
540 back birinin dedikodusunu yapmak
541 tell the difference between arasındaki farkı anlamak
542 the chances are that it is likely that muhtemeldir ki, galiba --
543 the cost of living hayat pahalılı ı
544 the other day bir kaç gün once, geçenlerde ( a few days ago)
There is no point/sense in +
545 Ving --- nın bir manası yok
546 To be honest To be frank do rusunu söylemek gerekirse, dürüst olmak gerekirse
547 to the point konu ile ilgisi olmak
548 Try as you may/might,… Ne kadar u rasırsan u ra , …
549 under age re it olmayan, 18 ya ını henüz doldurmamı X (of age)
550 under arrest in detention göz altında, tutuklu
551 under discussion tartı ılan
552 under guarantee garanti altında
553 under no circumstances hiç bir ko ulda, asla (on no account)
554 under pressure baskı altında
555 under the disguise of --- maskesi altında
556 under the heading of --- ba lı ı altında

Seyfi Hoca www.seyfihoca.com 14


.::Prepositional Idioms::.

557 under the impression of --- izlenimi edinmi


558 under the influence of --- nın etkisi altında
559 under the pretext of --- bahanesiyle
560 under the weather morali bozuk (in a bad mood)
561 under/in the circumstances normal artlar altında
562 up to date up to now up to the present time u ana kadar
563 upside down ba a a ı
564 wander off the subject konudan sapmak
565 Watch your steps! Önüne bak! Adımlarına dikkat et!
566 What is wrong with you? Senin neyin var?
567 with a view to --- mek amacıyla
568 with ease kolaylıkla, rahat bir ekilde
569 with/in respect to --- nın açısından, - e bakımından (in terms of)
570 without delay hemen, gecikmeden ( immediately )
571 without doubt üphesiz
572 without fail aralıksız, fire vermeden, hatasız
573 without regard to regardless of --- e bakmaksızın, --- olursa olsun
574 without warning ansızın, pat diye, birden bire ( all at once)
575 You are kidding me! Benimle kafa buluyorsun! aka yapıyorsun!
576 You have got a point! Haklısın!

Seyfi Hoca www.seyfihoca.com 15

You might also like