Professional Documents
Culture Documents
Haa
das ist noch nicht das Ende vom Lied Bu iş bununla bitmez
das letzte Hemd hat keine Taschen kefenin cebi olmaz.
das nützt dir gar nichts bunun asla bir yararı (veya faydası) olmaz
das passt mir nicht bu işime gelmez
das schadet ja gar nichts bunun sana hiç zararı olmaz
das schwarze Schaf sein Kara koyun olmak, bir toplulukta bir
düşünceden ya da bir karardan dolayı yalnız kalmak
das tut Ihnen gut bu size iyi gelir
das tut mir gut bana iyi geliyor
das tut mir in der Seele weh bu içimi-ruhumu acıtıyor
den Faden verlieren ipin ucunu kaçırmak, konuyu kaybetmek
den Gewinn verteilen kazancı paylaşmak
den Kopf in den Sand stecken Devekuşu gibi başını kuma gömmek
den Kopf schütteln Hayir anlaminda kafasini sallamak,kabul
etmemek
den Kopf verlieren aklını kaybetmek, sinirdenden kudurmak
den Laufpass geben birini sepetlemek, pasaportunu/çıkış belgesi
eline vermek, pabuçlarını eline vermek
den Mund halten ağzını/çenesini tutmak
den Nagel auf den Kopf treffen taşı gediğine koymak
der lachende Dritte gülen üçüncü, iki kişinin tartışmasından
faydalanan üçüncü kişi
dicke Freunde canciğer, koyu, sıkı fıkı dostlar
dicke Freunde sein sıkı dost olmak
die Hosen runterlasen Pantalonu indirmek, bir konuyu ifşa etmek, açıklamak
die Katze im Sack kaufen bir şeyi görmeden, incelemeden satın almak
die Nase voll haben canına yetmek, yaka silkmek
die Nase voll haben von … ...den/dan yaka silkmek
die Nase voll haben von allem her şey canına tak demek
die Nerven behalten sinirlerine sahip olmak-tutmak
die Nerven verlieren sinirleri bozulmak
die Ohren spitzen kulak kabartmak
die Ruhe verlieren sakinliğini kaybetmek
die Stirn runzeln kaş çatmak
dies oder gar nichts ya bu ya hiç
dort ist was los orada şeyler var, orada bir şey oldu(ilginç,
komik ..)
durch und durch bütünüyle, tamamen
durch und durch amerikanisch/deutsch büsbütün Amerikan/alman
durch und durch nass büsbütün ıslak
durch und durch schlecht tamamen kötü
durch und durch Türkisch tamamen Türk
durch und durch verdorben tamamen bozulmuş
durch und durch verfault tamamen çürümüş
ein alter Hase sein [Fachmann] işinin ehli olmak
ein bunter Abend renkli/eğlenceli bir akşam
ein doppeltes Spiel spielen ikili oyun oynamak, iki tarafı da aldatmak
ein Fisch auf dem Trockenen sudan çıkmış balığa dönmek
ein Gedicht auswendig lernen bir şiiri ezbere öğrenmek
ein goldenes Herz haben altın kalpli olmak
ein gutes Herz haben iyi kalpli olmak
ein Mann der Tat eylem adamı, aksiyon adamı
ein Mann der Taten eylemlerin adamı
ein Problem loswerden bir sorundan kurtulmak
ein Sack voll çuval dolusu
ein Sack voll Lügen çuval dolusu yalan
ein Schlag ins Gesicht enseye bir tokat
ein Schlag ins Wasser boşu boşuna zahmete girmek
ein schwarzer Tag felaket günü, kara gün
eine alte Rechnung begleichen eski bir konuda hesaplaşmak, eski bir hesabı
ödemek
eine Fahrt ins Blaue maviye yolculuk, Bilinmeyen bir hedefe
sürüş
eine Fahrt ins ungewisse bilinmeze yolculuk, meçhule yolculuk
eine Rolle spielen önemli bir rol oynamak
eine rosige Zukunft vor sich haben parlak bir geleceği olmak
einen Bärenhunger haben Kurt gibi ac olmak
einen Korb bekommen Sepet almak, çıkma teklifinin reddedilmesi
einen Kurzschluss haben kısa devre olmak
einer Sache im Wege stehen bir şeye engel olmak
er hat nichts zu lachen gülecek durumda değil
er hatte kein Geld bei sich yanında para yoktu
er hatte keinen Hund bei sich yanında köpeği yoktu
er ist psychisch völlig am Ende psikolojisi bozulmuş
ermutigen cesaretlendirmek, gayret vermek, gaz
vermek
es gut mit jemandem meinen Birine karsi iyi niyet beslemek
etwas auswendig lernen bir şeyi ezbere öğrenmek
etwas im Auge haben bir şey tasarlamak, planlamak
etwas im Auge haben gözünde bir şey olmak, aklında bir şey
omak, bir şeyi değerlendirmek
etwas im Blut haben kanında bir şey olmak, bir şeye karşı
koyamıyor olmak
etwas im Kopf behalten bir şeyi aklında tutmak
etwas in Frage stellen bir şeyden şüphelenmek, şüphe etmek
etwas in Gang bringen bir şeye başlanmasına önayak olmak
Etwas leicht nehmen Kolaya almak, hafife almak, önemsememek
etwas zu sagen haben söyleyecek sözü olmak
etwas, jemanden loswerden bir şeyden, birinden kurtulmak
fast genauso wie hemen hemen gibi aynı
Feuer fangen aşık olmak, ateş almak, tutuşmak
fort und fort devamlı, ha bire, mütemadiyen
fremdgehen hovardalık yapmak, eşini aldatmak
frisch von der Quelle ilk elden, kaynaktan taze
früher oder später er veya geç, eninde sonunda
fünfte Rad am Wagen arabada beşinci tekerlek, lüzumsuz
fünfte Rad am Wagen sein fazla olmak, lüzumsuz olmak
für drei essen üç kişilik yemek, çok yemek
fürs erste başlangıç olarak, evvela, şimdilik
fürs Erste vorbei şimdilik bitti geçti
ganz Auge sein göz kesilmek
ganz Ohr sein pür dikkat olmak, kulak kesilmek
gar nichts taugen hiçbir şeye yaramamak
gar nichts verstehen hiçbir şey anlamıyorum
Gas geben gaz vermek, gaza basmak
genau so wie aynen…, aynısı
genug haben von ...den/dan usanmak
Gesagt, getan söylenir söylenmez yaptı
Gespräch unter vier Augen baş başa konuşma
gleich um die Ecke köşeyi dönünce, çok yakın
Gott sei Dank! Allah`a şükür!
grünes Licht geben onay vermek, yeşil ışık yakmak
grünes Licht geben für etwas bir şeye yeşil ışık yakmak, izin vermek
gut in Form sein iyi formda olmak
gute Nerven haben (sağlam-iyi) sinirlere sahip olmak
Hand in Hand gehen el ele gitmek
Hand in Hand gehen mit … …ile el ele gitmek
Herr im Haus sein evin efendisi olmak, karar veren
ich bereue gar nichts hiçbir şeye pişman değilim
ich bin dabei Beni de sayın, ben varim, katılıyorum!
ich will gar nichts hiçbir şey istemiyorum
im Blut liegen yaradılışında olmak, kanında olmak
im Nu Anında. der Nu: bir anda (veya çırpıda),
kaşla göz arasında
im Nu zurück sein hemen dönecek olmak
im Recht sein haklı olmak
immer am Ball daima aktif
immer am Ball daima kontrolde
immer der Nase nach! daima burun doğrultusunda!
in Acht nehmen bir şeye dikkat etmek
in Acht nehmen dikkat
in der Nacht sind alle Katzen grau bütün kediler geceleri gridir, geceleri herşey
aynı görünür
in der Regel [gewöhnlich] genellikle
in der Tat gerçekten, sahiden
in die Luft fliegen havaya uçmak, patlamak
in erster Linie evvela, her şeyden önce, ilk etapta
in Form sein formunda olmak
in Frage kommen für … …için söz konusu olmak
in Frieden lassen rahat bırakmak, huzur içinde bırakmak
in Gang bringen harekete geçirmek, yürütmek
in guter Stimmung sein iyi bir ruh halinde olmak, neşeli olmak
ins Wasser fallen halledilmemek, yapılmamak
irgendetwas ist besser als gar nichts herhangi bir şey hiçbir şeyden iyidir
Jahr für Jahr seneden seneye, yıldan yıla
jede Menge bol miktarda
jede Menge Infos bir sürü bilgiler
jede Menge Spaß bolca eğlence
jede Menge Zeit bolca zaman
jemandem den Laufpass geben birini kapı dışarı etmek, işten çıkarmak,
birini sepetlemek
jemandem ein Paroli bieten karşıdakinin yaptığı yanlış hareketin acısını
kat kat çıkarmak
jemandem eine Lektion erteilen birine dersini vermek
jemandem grünes Licht geben birine yeşil ışık yakmak
jemandem im Wege stehen birine engel olmak
jemandem nichts zu sagen haben birine söyleyecek sözü olmamak
jemandem, etwas grünes Licht geben birine, bir şeye yeşil ışık yakmak
jemandem, etwas Paroli bieten birine karşılık vermek. das Paroli: karşılık
jemanden die Daumen drücken Birine baş parmaklarını bastırmak, Birine
şans dilemek
jemanden kaltmachen birini öldürmek
jemanden zum Narren halten birini enayi yerine koymak, biriyle alay
etmek
jemanden, etwas satt haben birinden, bir şeyden bıkmak
junges Blut genç kann, genç insanlar
kalte Küche soğuk yemekler
kaltes Blut soğukkanlılık
kaltes Blut bewahren soğukkanlı durmak
Kein Blatt vor den Mund nehmen Agzinda bakla islanmamak, sözünü
esirgememek
keine Ahnung haben habersiz olmak, hiçbir fikri olmamak
keine Ahnung von ... ...den,…dan anlamamak
keine Ahnung von Bier haben biradan anlamamak
keine Ahnung von etwas haben bir şeyden anlamamak
keine Ahnung, wie sich das schreibt nasıl yazıldığını bilmemek
keine Rolle spielen önemli bir rolü olmamak, önemsiz olmak
keine schlafenden Hunde wecken uyuyan köpeği uyandırmamak
keinen Pfennig wert sein Bes para etmemek
Kindermund tut Wahrheit kund Çocuktan al haberi
Klappe halten çenesini tutmak
klein, aber fein küçük ama gösterişli
klein, aber mein küçük olsun benim olsun
klein, aber oho [Ein kleiner Mensch, küçük ama etkileyici, büyük işler başaran
küçük insan
der großes leistet]
kurz und gut kısacası, sözün kısası, velhasıl
Kurzschluss haben yanlış mantıksal çıkarım yapmak
lang und breit {adj} enine boyuna, uzun uzadıya
lang und breit erzählen uzun uzadıya anlatmak
langsam, aber sicher hemen değil ama muhakkak, yavaş ama
emin bir şekilde
letzten Endes eninde sonunda
letzten Endes verantwortlich sein eninde sonunda sorumlu olmak
Liebe auf den ersten Blick ilk bakışta aşık olma, yıldırım aşkı
links von mir bana göre solda
loswerden başından savmak
Luft ist rein durum elverişli, tehlike yok
Mach dir nichts draus! buna kafaya takma! Canını sıkma
meine Geduld ist langsam am Ende artık sabrım tükeniyor
mir geht ein Licht auf şimdi anlamaya başlıyorum, bir ışık
görüyorum
mir ist alles egal umurumda değil
mir ist alles eins benim için her şey bir
mir liegt das Wort auf der Zunge dilimin ucunda söyleyemiyorum
mir liegt nichts daran benim için çok önemi yok
mir liegt viel daran benim için çok önemli
mit Aufmerksamkeit machen dikkatli yapmak
mit Aufmerksamkeit zusehen dikkatle izlemek
mit dem Feuer spielen ateşle-barutla oynamak
mit der Wortwahl sehr vorsichtig sein kelimelere çok dikkat etmek
mit Kind und Kegel çoluk çocuk
mit Leib und Seele canla başla, canı gönülden, beden ve ruhla
mit Leib und Seele dabei sein canla başla çalışmak
mit offenem Munde dastehen Agzi bir karis acik kalmak
Mittel und Wege finden çaresini bulmak, kolayını bulmak
Mittel und Wege finden, um zu ... ...-menin yolunu bulmak, ...-meye çare
bulmak
Morgen, morgen, nur nicht heute, "Yarın, yarın yeter ki bugün olmasın" diye
sadece tembel kişiler söylerler-Bugün git,
sagen alle faulen Leute. yarın gel.
nach und nach azar azar, yavaş yavaş, gitgide
nach und nach immer größere Erfolge gitgide daha büyük başarı elde etmek
erzielen
nach wie vor eskisi gibi, önceki gibi
neue Wege einschlagen yeni yollara baş vurmak, yeni yollar takip
etmek, çığır açmak
nicht ganz in Form sein tam formda olmamak
nicht genug haben yeteri kadar sahip olmamak
nicht in Form sein formda olmamak
nicht in Frage kommen bahis konusu olmamak
nicht so wie ... gibi değil
nichts verändern hiçbir şeyi değiştirme
nichts verraten hiç açığa vurmamak
nichts verstehen von etwas bir şeyi hiç anlamamak
nichts vertragen hiçbir sözü kaldıramamak
nichts zu lachen haben durumu çok kötü olmak
nichts zu machen sein yapacak bir şey olmamak
nichts zu sagen haben söz hakkı olmamak
nie und nimmer asla, hiçbir zaman, yer yerinden oynasa bile
noch und noch pek çok, hala ve hala
noch viel vor sich haben daha önünde çok işi olmak
nur Bahnhof verstehen Sadece tren istasyonu anlamak, anlattığın
şeyi anlamamak
Oberwasser bekommen üstün olmak
ohne Rast und Ruh dinlenmeden, ara vermeden
öl ins Feuer gießen yangina körükle gitmek
Paroli bieten karşılık vermek. das Paroli: karşılık
platt sein şaşkın olmak
Pleite gehen batmak, iflas etmek die Pleite: iflas,
başarısızlık, fiyasko
samt und sonders {adv} hep birlikte
Schlag auf Schlag hızlı şekilde birbiri ardına
schlecht in Form sein kötü formda olmak
Schulter an Schulter omuz omuza
Schulter an Schulter kämpfen omuz omuza mücadele etmek
schwarz sehen karamsar olmak
Schwein haben çok şanslı olmak
sehr vorsichtig sein çok dikkatli olmak
sein Brot verdienen ekmeğini kazanmak
sein Ehrenwort geben şeref sözü vermek
sein Wort halten sözünde durmak
seit Jahr und Tag epeydir, uzun zamandan beri, çoktan beri
sich einen Namen machen adını duyurmak, nam yapmak, şöhret
kazanmak
sich einen Namen machen als … ... olarak nam yapmak
sich einen Namen machen mit etwas bir şeyle nam yapmak
sich lustig machen über birini ciddiye almamak, kafaya almak
sich wie zu Hause fühlen ev gibi hissetmek
so ein Mist! kahretsin!, lanet olsun!
so wie die Dinge liegen durum arzettiği gibi, durumun göründüğü
gibi
so wie die Dinge stehen durumun göründüğü gibi
so wie es ausschaut göründüğü üzere
so wie es aussieht duruma bakılırsa, görünüşe bakılırsa...
so wie ich es sehe gördüğüm kadarıyla
so wie ich es verstehe anladığım kadarıyla
so wie jetzt die Dinge stehen şu anki durumlara göre
so, wie es ist bu şekilde
sollten äußerst vorsichtig sein çok dikkatli olmanız gerekir
todmüde sein ölü gibi yorgun olmak
übervorsichtig sein aşırı dikkatli olmak
um den heißen Brei herumreden lâfı ağzında gevelemek
um ein Haar hemen hemen, kıl payı, neredeyse
um jeden Preis her ne pahasına olursa olsun
unter aller Kritik sein ele avuca alır yanı olmamak, çok kötü olmak
unter uns gesagt lâf aramızda kalsın
unter vier Augen başbaşa, özel
unter vier Augen sprechen baş başa konuşmak
unvorsichtig sein dikkatsiz olmak
viel geben auf birine veya bir şeye çok önem vermek
viel Lärm um nichts kuru gürültü
viel zu sagen haben {v} çok söz hakkı olmak
Vollgas geben {v} tam gaz vermek
von A bis Z A'dan z'ye
von Anfang bis Ende başından sonuna kadar
von Kopf bis Fuß baştan aşağı, tepeden tırnağa (kadar)
von Mann zu Mann erkek erkeğe
von mir aus benim için farketmez
von mir aus herzlich gerne benim için hava hoş
von Mund zu Mund gehen kulaktan kulağa yayılmak, hızla yayılmak
von oben bis unten baştan aşağıya, tepeden tırnağa (kadar)
von Zeit zu Zeit zaman zaman
vor Hunger sterben Açlıktan ölmek
vorsichtig sein dikkatli olmak
wenig geben auf birine veya bir şeye az önem vermek
wie der Blitz şimşek gibi
wie der Blitz davonschießen şimşek gibi ortalıktan kaybolmak
wie der Blitz erscheinen birdenbire ortaya çıkmak
wie der Blitz rennen şimşek gibi koşmak
wie eine kalte Dusche soğuk bir duş gibi, direk doğruyu söylemek
Wie gewonnen, so zerronnen. Haydan gelen huya gider, nasıl kazandınsa
öyle erir
wie Sand am Meer çok bol, denizde kum gibi
wie zu Hause evdeki gibi
wieder auf den Beinen sein ayaklarının üzerinde olmak, tekrar ayakta
olmak
wieder gesund sein tekrar sağlıklı olmak
Wir arbeiten Hand in Hand biz omuz omuza çalışıyoruz
wo sich Fuchs und Hase gute Nacht Tavşanların ve tilkilerin birbirlerine iyi
geceler dediği yer, itin öldügü yer
sagen
Zeit ist Geld Vakit nakittir
zu sagen haben söz hakkı olmak
zu weit gehen fazla ileri gitmek, abartmak
zum Fenster hinauswerfen pencereden dışarı atmak, har vurup harman
savurmak
zum Glück Allah`tan, şanstan, neyse ki
zum Kuckuck! Allah belasını versin! der Kuckuck: guguk
kuşu, şeytan, iblis
zum Schluss kommen sona gelmek, bitirmek
zur Hand haben Elinin altinda olmak,elinde (var) olmak
zur Hölle gehen cehenneme gitmek
zur Neige gehen azalmak, tükenmek
zur Not tehlike anında, ihtiyaç durumunda, başka
yolu yoksa
zur Welt kommen dünyaya gelmek, dogmak
zwei Fliegen mit einer Klappe schlagen Bir taşla iki sinek vurmak, Bir taşla iki kuş
vurmak
YouTube: https://www.youtube.com/c/HacıAhmetAltıner
Telegram: https://t.me/AlmancaOgrenmekZorDegil