You are on page 1of 134

ARKEOATLAS SAYI 1 2022

l ANTİK DNA l GÖBEKLİTEPE KÜLTÜRÜ l NEOLİTİK DÖNÜŞÜM l ANTROPOSEN NEOLİTİK İLE Mİ BAŞLADI? l ANADOLU’NUN İLK ÇİFTÇİLERİ l KARAİN
Y A S A Y A N G E C M I S I N D E R G I S I

Tarihöncesine yeni bakış TREVOR WATKINS


YAZDI

ANTİK DNA
ANTROPOSEN
NEOLITIK ILE MI
BAŞLADI?

DEVRİMİ
MEHMET ÖZDOĞAN SÖYLEŞISI
GÖBEKLITEPE
KÜLTÜRÜ
NEOLITIK DÖNÜŞÜM
l ANADOLU’NUN İLK ÇİFTÇİLERİ
l İLK EVCİLLEŞTİRİLEN BİTKİLER

PALEOLITIK ÇAĞ
KARAIN
MAĞARASI
BU MAKALELERI
DINLEYIN!
l AİTLİKTEN SAHİP OLMAYA

İçindekiler
GİDEN UZUN YOL
l ATALARIMIZ YERLEŞİK
YAŞAMA NASIL GEÇTİ?

2022 / Sayı: 01 FIYATI: 39.90 TL SAYI: 2022 / 01

Yayıncı
Doğan Burda
Dergi Yayıncılık ve Pazarlama A. Ş.
İcra Kurulu Başkanı

10 Cem M. Başar
Yayın Yönetim Danışmanı
Ferhan Kaya Poroy

Yayın Yönetmeni
Özlem Numanoğlu
Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu)
Mustafa Türker Erşen

Editörler
Doç. Dr. Haluk Sağlamtimur, Mehmet Bezdan
Görsel Yönetmen: Tolga Çoruh
Editoryal ve Teknik Destek
Yardımcı Editör: Nilüfer İdikut Sayfa Tasarım: Alican Sezer
Çeviri: Pervin Yanıkkaya Aydemir Harita: Pusula Harita Dijital
Yayıncılık-M. Ekrem Alımlı

48 Katkıda Bulunanlar
İnan Aydoğan, Ömer Selçuk Baz, Nevzat Onur Çapalov (tasarım
destek), Fokke Gerritsen, Rıdvan Gölcük, Scott D. Haddow,
Ali Kumral (makale seslendirme), Mihriban Özbaşaran,
Zuhal Özel Sağlamtimur, Jason Quinlan
Etkinlik ve Proje Direktörü: Ali Erman İleri
Marka Müdürü: Beril Şimşek
Kurumsal İletişim Müdürü: Funda Demirci Ayan
Ankara Temsilcisi: Erdal İpekeşen
0 312 577 31 56
atlas@doganburda.com www.atlasdergisi.com
Yönetim
Üretim Planlama Direktörü (Tüzel Kişi Temsilcisi): Yakup Kurtulmuş
Satış ve Dağıtım Direktörü: Egemen Erkorol
Finans Direktörü: Didem Kurucu
Dijital İçerik Direktörü: Eren Demir
Reklam
Grup Başkanı: Nisa Aslı Erten Çokça
Grup Başkan Yardımcısı: Seda Erdoğan Dal - Işıl Baysal Turan
Satış Koordinatörü: Burcu Kevser Karaçam - Hülya Hankendi
Satış Müdürü: Şerife Dökmetaş
Bölgeler Proje Müdürü: Şelçuk Ergenç
Bölgeler Reklam Müdürü: Hülya Erdoğan
Tel: 0 212 336 53 72 - Faks: 0 212 336 53 91
Teknik Müdür: Ayfer Kaygun Buka 0 212 336 53 61 - 62

KONULAR Hedef Sayfalar Reklam Koordinatörü: Aysel Şener Tel: 0 212


336 53 70 - Faks: 0 212 336 53 91

Rezervasyon: Tel: 0 212 336 53 00 - 57 - 59


Faks: 0 212 336 53 92 - 93
10 PROF. DR. MEHMET ÖZDOĞAN Ankara Reklam Satış Koordinatörü: Sezinur Balıkçıoğlu
Ankara Reklam Satış Müdürü: Beliz Balıbey Tel: 0 312 577 31 56
Anadolu’da Neolitik’in yolculuğu
Uluslararası Reklam Satış Temsilcilerimiz
26 YERLEŞİK YAŞAMA GEÇİŞ Almanya: Michael Neuwirth
Tel: +49 89 9250 3629, michael.neuwirth@burda.com
İnsanlığın en uzun koşusu Avusturya/İsviçre: Christina Bresler
Tel: +43 1 230 60 3050, Christina.Bresler@burda.com
Fransa/Lüksemburg/Belçika/Hollanda: Marion Badolle-Feick
36 ANADOLU’NUN PALEOLİTİK ÇAĞI Tel: +33 1 72 71 25 24, marion.badolle-feick@burda.com
Karain’in katmanları İngiltere/İrlanda: Jeannine Soeldner
Tel: +44 20 3440 5832, jeannine.soeldner@burda.com

48 TARİHÖNCESİNE YENİ BAKIŞ


Antik DNA devrimi
66 ABD/Kanada/Meksika: Salvatore Zammuto
Tel: +1 212 884 48 24, salvatore.zammuto@burda.com
Yunanistan/Portekiz/İspanya/Hindistan/Asya: Jessica Loose
Tel: +49 89 92 50 2468, jessica.loose@burda.com
İskandinav Ülkeleri: Ulrik Brostrom
66 NEOLİTİK DÖNÜŞÜM Tel: +45 2328 9769, ubr@jbmedia.dk
Yönetim Yeri
Aitlikten sahipliğe Kuştepe Mahallesi, Mecidiyeköy Yolu Caddesi No: 12
Trump Towers, Kule 2, Kat: 21-22, 34387, Şişli, İstanbul
80 NEOLİTİK DEVRİM’DEN Tel: 0 212 410 32 00 Faks: 0 212 410 35 81

ANTROPOSEN’E Baskı
Bilnet Matbaacılık ve Yayıncılık A.Ş.
Dudullu Organize San. Bölgesi 1. Cad. No:16 Ümraniye-İSTANBUL
88 ANADOLU’NUN ANTİK DNA’SI Tel: 444 44 03 • Fax: (0216) 365 99 07-08
Sertifika No: 42716
Neoli̇ti̇k’te akrabalık Dağıtım
Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş.
100 NEOLİTİK ÇAĞ’DA İNSAN Yayın Türü: Ulusal, Yılda bir
Dönüştüren ve dönüşen varlık üyesidir

110 AVCI-TOPLAYICILARDAN © ArkeoAtlas dergisi, Doğan Burda Dergi Yayıncılık ve

NEOLİTİK ÇİFTÇİLERE: Pazarlama A.Ş.


tarafından T.C. yasalarına uygun olarak yayımlanmaktadır.
Bitki ve insan ilişkisi ArkeoAtlas dergisinin isim ve yayın hakkı Doğan Burda Dergi
Yayıncılık ve Pazarlama A.Ş’ye aittir. Dergide yayımlanan
yazı, fotoğraf, harita, illüstrasyon ve konuların her hakkı sak­
118 BONCUKLU HÖYÜK lıdır. İzinsiz, kaynak gösterilerek dahi alıntı yapılamaz.
Orta Anadolu’nun ilk çiftlikleri
128
130
KISA HABER: Troya Müzesi
FOTO KEŞİF: Albert Gabriel
118 DB Okur Hizmetleri Hattı: 0 212 478 0 300
okurhizmetleri@doganburda.com
DB Abone Hizmetleri Hattı: 0 212 478 0 300
Faks: 0 212 410 35 12-13
abone@doganburda.com - www.doganburda.com
Her gün saat 9.00 - 22.00 arasında hizmet verilmektedir.

4 ARKEOATLAS 2021
İngiliz kraliyet zırhlısı HMS Majestic,
27 Mayıs 1915’te Seddülbahir Kalesi açıklarında
batırılmıştı. Günümüzde sualtı parkının
en dikkat çekici dalış noktalarından biri.

Çanakkale Savaşları’nda batan


Gelibolu Tarihi Sualtı Parkı Sergisi savaş gemileri, Gelibolu Tarihi
Sualtı Parkı’nda dalışa açıldı.

GEÇMİŞİ TARAMAK
Türkiye’nin Birinci Dünya Savaşı
temalı ilk sualtı parkını ziyaret
edenler, Mehmetçik Feneri’ndeki
müzeyi de görmeden geçmemeli.

YAZI: MERT ÇATALBAŞ


Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi
Sergiye ev sahipliği yapan
Mehmetçik Feneri, son halini Alan Başkanlığı Müzeler Koordinatörü
1923-1924’te almıştı.

Mayıs 1915 tarihinde sabahın erken


27 saatlerinde Seddülbahir kıyılarına
yakın bir konuma demirleyen İngiliz HSM
Majestic zırhlısı, Yüzbaşı Hersing komutasında-
ki U21 denizaltısının kendisine yaklaştığından
habersizdi. Alman denizaltısının gönderdiği
torpido, 14 bin 900 tonluk geminin sadece yedi
dakika içinde batmasına yol açtı. HMS Majestic
zırhlısının kaderini paylaşarak Çanakkale
Aşağıpınar

EDİRNE

ZONGULDAK
İkiztepe
Yarımburgaz
İSTANBUL Fikirtepe

Ilıpınar
Uğurlu BURSA
Barcın
ÇANAKKALE
Aktopraklık Menteşe Bahçelievler

ANKARA

Sürmecik

İZMİR

Aşıklı Höyük
Boncuklu Höyük NİĞDE
Latmos Tepecik
KONYA
Çatalhöyük -Çiftlik
Köşk Höyük
Karain Pınarbaşı
Öküzini
Kızılin
Can Hasan
ANTALYA Bademağacı Yumuktepe
Beldibi
MERSİN

ANTAKYA
Merdivenli
Tıkalı
Kanal

Üçağızlı

REHBER HARİTA Ain Mallaha


Bu harita ile elinizdeki dergide adı geçen tarihöncesi Hayonim
yerleşim yerlerini takip edebilirsiniz. Raqefet
Wadi Hammed 27
Nahal Oren
Prof. Dr. Mehmet Özdoğan,
Urfa Müzesi’nde Balıklıgöl
Heykeli’ni (MÖ 9.800-
7.000) incelerken Atlas’tan
Gökhan Tan tarafından
görüntülenmişti.

GÖKHAN TAN

10 ARKEOATLAS 2021
T
arihöncesi arkeolojisi alanında sadece ül- Neolitik yaşam için Anadolu platosunun uygun ko-
kemizde değil, aynı zamanda dünyada da şullar sağlamadığı düşünülüyordu. Bu nedenle Anado-
önemli yeri olan Prof. Dr. Mehmet Özdoğan’ı lu’daki yerleşimlerin ancak MÖ 4’üncü binde başladığı
ArkeoAtlas’ın yeni sayısı için evinde ziyaret ettik. düşüncesi hâkimdi. O sıralarda Çatalhöyük yeni araş-
ArkeoAtlas’ın yaklaşık 20 yıl önce çıkan ilk sayısında tırılıyordu. (1958 yılında keşfedilen Çatalhöyük’te kazı
ve devamında yazılarıyla tarihöncesi Anadolu’ya ışık çalışmaları 1961 yılında başladı.) Bugün garip gelse
tutan Özdoğan ile Anadolu Neolitiği’nin dünü, bugü- de Anadolu’dan obsidyen almak için gelenlerin, ob-
nü ve geleceğini konuştuk. Özdoğan, özellikle son yıl- sidyen arayanların kurduğu geçici bir yerleşim olarak
Prof. Dr. Özdoğan, larda Güneydoğu Anadolu’da başlayan kazı çalışmaları yorumlandığı oldu. Doktora tezimi Fikirtepe üzerine
“Anadolu, yeryüzüne ışığında Anadolu Neolitiği’ni yeniden yorumladı. yapıyordum. Fikirtepe, Kurt Bittel ve Halet Hanım’ın
Neolitik Devrim’in (Çambel) kazısıydı. Bittel de Anadolu’da Neolitik ol-
karakterini
anlayacağımız kentler Bugün ilgiyle takip edilen Anadolu’daki Neolitik Dö- madığına inanlardan olduğu için Fikirtepe’yi Troia’nın
armağan etti. Görünüşe nem çalışmalarının ilk yıllarında nasıl bir tablo vardı? hemen öncesine, yani MÖ 4’üncü binin sonuna tarih-
göre armağan etmeye Açıkçası yarım yüzyıl önce Anadolu’da Neolitik liyordu. O sırada James Mellaart, David French ile Fi-
devam da edecek” diyor. Dönem’in olup olmadığı bile tartışılıyordu. Genel kanı kirtepe Kültürü’nü Neolitik Dönem’e yerleştirdi. Bittel
MEHMET BEZDAN Anadolu’da Neolitik’in çok zayıf olduğu yönündeydi. buna tamamen karşıydı. Ben de tezimi Mellart’ın de-
diği tarihlemenin doğru olduğunu düşünerek hazır-
ladım. O yüzden tezim iki sene okunmadan durdu;
Neolitik Dönem dediğim için... Bittel istemedi. Sonra
sanırım 1981 yılıydı, Pendik’te kazı yaparken Bittel gel-
di “galiba haklısınız efendim” dedi ve tezim imzalandı.
Anadolu’da Neolitik Dönem yok ile başladı, sonra var-
lığı kabul edilir oldu.

Kırılma noktası nerede yaşandı?


İlk kırılma noktası, 1963 yılında Güneydoğu Ana-
dolu’daki yüzey araştırması ve hemen ardından Ça-
yönü kazısındaki buluntulardır. Bugün Göbeklitepe
Kültürü’nde gördüğümüz hemen her şeyi 1964 yılın-
dan itibaren orada gördük. Ama bunu kabul etmemiz,
inanmamız çok zaman aldı. Şöyle söyleyeyim, Çayönü
kazısında bulunan, hasbelkader açılan alanlarda çı-
kan meşhur “saltaşlı yapı” dikilitaşlarıyla, sekileriyle,
payandalı duvarıyla bugün Göbeklitepe’den bildiği-
miz tapınakların birebir aynısı, ilk bulunanıdır.

“Bugün Göbeklitepe’de şaşırdığımız her şey Çayönü’nden belliydi.


Hem de 1964 yılından itibaren. Fakat Neolitik kavramına o kadar
aykırıydılar ki biz Çayönü’nü kazanlar dahi bunu kabullenmedik.
Bunu algılamamız, sindirmemiz epey zaman aldı.”

12 ARKEOATLAS 2022
Mehmet Özdoğan’ın Robert John Braidwood, Neolitik Dönem’de tapınak yecek heykelleri, anıtsal yapıları, totemleriyle orta-
verdiği bilgilere ve büyük anıtsal yapı beklenmediği için bu yapıyı ya çıktıktan sonra ortalık birdenbire rahatladı. Daha
göre, “Yukarı Fırat-
Dicle Havzası’nda,
normal ev olarak görmeye çalıştı. Dikilitaşlar, tavanı sonra Urfa Balıklıgöl’deki heykelin gelmesi, ardından
bütün kazılardaki destekleyen kaba sütunlar olarak düşünüldü. Onun Göbeklitepe kazı çalışmalarının başlaması ile bilim
tapınaklarda standart özel bir yapı olduğunu kabullenmek Çayönü ekibi için dünyası artık Anadolu’nun o tarafında farklı bir şey
bir plan şeması var. aşağı yukarı on yıl sürdü. Tapınak yerine “özel işlevli olduğunu anladı. Buradaki yanılgı Göbeklitepe’nin tek
Hepsi yere gömülü,
yapı” denildi. Çünkü daha fazlasını söylemeye kim- olduğunun düşünülmesi oldu.
tabanları sıvıyla
yapılacak işleme senin cesareti yoktu. Terrazzo yapısı için de aynı şey
göre sıvalı veyahut geçerli. Çayönü’nde çıktığı zaman büyük bir hata ola- Oysa Güneydoğu’da başka Neolitik yerleşimlerin var-
taş döşeli. Hepsinin rak görüldü. “Buraya Roma mı karıştı?” dendi. Uzun lığı biliniyordu.
içinde dikili taşlar
süre kazının ayıbıymış muamelesi gördü. Neolitik Evet, 1963 yılında Güneydoğu’da Braidwood ve Ha-
ve belli bir grup
insanın oturabileceği Dönem’de olmaması gereken bir şey oraya girmiş gibi let Çambel’in yüzey araştırmasından en azından 50’ye
sekiler var. Ayrıca bakıldı. Ne zaman kafataslı yapı içinde 400 tane insan yakın Neolitik yerleşmenin varlığı biliniyordu. Önce
duvarları payandalı. iskeleti çıktı; ondan sonra Braidwood da pes etti ve Harald Hauptmann’ın, daha sonra Bahattin Çelik’in
Karahantepe’de de “Neolitik Dönem’de de özel şeyler var” denildi. Bunu yaptığı çalışmalarla başka Göbeklitepe’lerin olduğu da
bu özellikleri görmek
mümkün”. neden anlatıyorum? Bugün Göbeklitepe’de şaşırdığı- biliniyordu. Hatta bunların bir kısmında küçük kazılar
mız her şey aşağı yukarı Çayönü’nden belliydi. Hem de da yapılmıştı. Ama bilim dünyasında öyle yanlış yan-
1964 yılından itibaren. Fakat Neolitik kavramına o ka- sımalar oldu ki Göbeklitepe bütün Neolitik insanların
dar aykırıydılar ki biz Çayönü’nü kazanlar dahi bunu bir araya gelip omuz omuza verdiği bir kutsal alana,
kabullenmedik. adeta bir Vatikan’a çevrildi. Bugün özellikle son dört-
Gerçek anlamda ilk kırılmayı ise 1978’de Nevali beş yıl içinde Urfa civarında veyahut Güneydoğu’da
Çori kazısı yarattı. Nevali Çori artık hiç reddedilme- yapılan kazıları düşündüğümüzde; bunlara Çayönü,

14 ARKEOATLAS 2022
AS DAĞ LARI
KARASU AR
AĞLARI
ÖKEN D Eleşkirt
AND
PAL Ovası
R I RI TENDÜR
A AĞLA
R AĞLA ĞLAR
I
ND
ĞL TEC
ER D R CA ÖL DA BİNGÖL DAĞLARI
DA M E Munzur Vadisi A G
KAR I
AK ĞL
AR
A
Tunceli AD ŞERAF
OĞ ETTİN SÜPHAN DAĞI
latosu ÖRB DAĞLA
RI
yla P K Muş Ov
Uzunya I ası
Ğ
A NEMRUT DAĞI
Elazığ S L A R
ERCİYES DAĞI
D
O R O İHT
İYA
T
I

R
AR

I ŞA
El U
O Ğ
bis H A P DAĞLARI
ĞL

L Malatya
tan Kendale Hecale
DA

A D Çayönü
Ov Hallan Çemi
as Y Havzası H
Diyarbakır
T
ĞA

ı E
BO

H N Gusir Höyük
Ü
N

A Hasankeyf Höyük
G

KA
T

RA
Körtik Tepe Boncuklu Tarla

CA
Nevali Çori
Ma r

DA
d in Pla t osu CUDİ DAĞI

Ğ
Çemka Höyük
Sanlıurf
a Platosu
Ceyhan Ovası Sayburç
Göbeklitepe
Mezra Teleilat Yeni
Sefer Tepe
RI

Akarçay Tepe Mahalle Nemrik


Gürcütepe Karahantepe
LA

Çukurova Gaziantep Platosu


Harbetsuvan
Ğ

Z İ
A

FE Qermez Dere
AĞI
D

R
AR D
KÖ Tell Qaramel Tell Abr 3 SİNC
R

U
N Amik DAĞLARI
ABDALAZİZ
U

ER Ovası Jerf el Ahmar


D
N

N
KE
İS
ANTAKYA Mureybet
KÖRFEZİ

M
Abu Hureyra

E
ANSARİYE DAĞLARI

Z
O
P
O
AĞI
MARAH D

T
A
M
Rezeze

“GÖBEKLITEPE KÜLTÜRÜ YERINE BAŞKA BIR ADLANDIRMA ARIYORUM”


DEMIŞTINIZ. NASIL BIR ADLANDIRMA KULLANMAK DOĞRU OLUR?
Eskiden “Göbeklitepe Kültür Bölgesi” diyordum. Buna itiraz geldi. “‘Güney Levant, Orta Anadolu, Zagroslar’
diyorsun. Hepsi coğrafi bir isim. Neden burada bir yerleşme ismi kullanıyorsun, dediler. Doğru. O zaman aklıma
başka bir şey gelmediği için hatalı olarak bu adlandırmayı kullandım. Bu kültürü nerede görüyoruz? Güneydoğu
Anadolu’da görüyoruz. Munzur, Elazığ, Tunceli, Malatya hattı dahil. Yani Güneydoğu Toros yayı değil, onun
kuzeyindeki ovalar zinciri de buna dahil oluyor. Munzurlar kesin sınır esasında; Erzurum’a çıkmıyor. Güneyin
de sınırını biliyoruz: Kuzey Suriye, Kuzey Irak gayet net, orada da gözüküyor. Aynı kültürü görüyoruz. Güneye
inmemek gerekir. Levant ayrıdır. Doğu sınırını bilmiyoruz. Doğuda ayrı bir oluşum bölgesi var: Zagroslar. Burada
bir teması var, Batı İran’a gidiyor olabilir. Araştırma olmadığı için bilmiyoruz. Batı sınırı da aşağı yukarı Fırat
Havzası’nda bitiyor. Göbeklitepe Kültür Bölgesi diyeceğimiz bölge “Yukarı Fırat-Dicle Havzası”. Artı buna Batı İran’ı
ekleyebilirsin. Oraya gidiyorsa bilmiyorum. Hiçbir fikrim yok. Kimsenin bildiğini zannetmiyorum. Çünkü kazı yok.

16 ARKEOATLAS 2021
Karahantepe’deki büyük yapının bir parçası olan bu bölümde
ana kayaya oyulmuş bir erkeği sembolize eden insan
başı ve 10 adet fallus şeklinde dikilitaş dikkat çekiyor.

NEOLITIK
KARAKTERLER

Karahantepe’de leopar
taşıyan insan heykeli,
MÖ 9.600-8.700.

Göbeklitepe kazılarından çıkan


kadın figürü (MÖ 8.700-8.200).
Döşeme bir levha üzerine kazıma Karahantepe’den
yöntemiyle yapılmış. insan başı,
MÖ 9.600-8.700.

18 ARKEOATLAS 2022
Sayburç’da bir sekinin Göbeklitepe’de ve Göbeklitepe Kültürü’nde görülenin,
ön yüzünde yer alan dışarıya karşı bir mesajı var ve standart... Şablondur,
insan ve hayvan
kalıplaşmış bir şeydir. İlk baştan itibaren o amaç için
betimlemelerinin yer
aldığı sahne. yapılır. İkisi arasında çok ciddi bir fark var. Benim
gördüğüm kadarıyla, bu normal konutlarda yaşayan
çiftçilerin göçü. Kendi içinde üretime geçmiş bütün
toplumlarda daha sonra tapınağı görüyorsun. Yani ta-
pınağın olması-olmaması üretim biçimini göstermez.
Üretimin denetimini gösterir. Üretimin kimin elinde
olduğu, üretimin güç modelini gösterir. Toplumsal
kurguyu gösterir. Batıya; gerek Çatalhöyük’e giden, ge-
rek Ege’ye giden, gerekse Trakya’yı geçende öyle orga-
nize bir güç gözükmüyor. İnanç sistemi yok mu? Var.
Mutlaka inancı etkileyen bir şeyin olması gerekiyor.
Her toplumda olmadan olamaz. Ama toplum üzerinde
baskı kuran yönetim erkinin olmadığı gözüküyor. Ara-
daki fark o; yani bir erk yok ortada...

“Başlarda ‘tapınak’ diyemiyordum, ‘öncü tapınak’ di-


yordum” dediniz. Güneydoğu’daki son kazılar ışığında
düşüncenizin netleştiğini söyleyebilir miyiz?
Taş Tepeler’de, hepsinde aynı şey var. Çok net.
Tabii bu araştırmalarla sayılarının artmış olması çok
önemli değil. Zaten biliyorduk sayıca fazla oldukları-
nı. Çayönü’nden beri tarafsız gözle baktığın zaman
belliydi. Yani aynı binayı yıkıp aynı planda bir daha
yapıyorsan; gereksiz yere doldurup yapıyorsan burada
garip bir erk var demektir. Izgara planlı binayı kapatıp
üzerine biraz daha farklı bir planda yeniden yapmaya
bütün toplumu, bütün yerleşmeyi ikna edebiliyorsan
orada bir yönetim erki var demektir. Yönetim erki de
burada iktisadi olmadığına göre sosyal bir erktir. Yani
daha sonra Tunç Çağı toplumlarında iktisadi, artı de-
ğere dayalı bir şey iken, burada artı değer sosyal bir güç.
Sosyal gücün gitmediğini görüyoruz.

Elit rekabetten mi söz ediyoruz?


Elit rekabet “en iyisi bende” demektir. Bunu dün- çunun Cafer Höyük’le gidip geldiği gayet net. Nerede
yada nerede görürsün? Çoklu merkezlerde. Güç gös- elit bir şeyin olduğu da net şekilde gözüküyor. Örne-
terisi, savaş değil. Mesela Rönesans İtalya’sı. Floransa, ğin, Nevali Çori’ye baktığında sanatsallığı çok iyidir.
Siena, Roma, Venedik. Aralarında ciddi bir gerilim Göbeklitepe’deki felakettir; gayet zevksiz ve kötü ya-
yok ama “en iyi ressam bende, en iyi mimar bende, en pılmıştır. Gerçekten görgüsüzcedir. Körtik Tepe’nin
iyi heykeltıraş bende, en iyi şair bende” diyorlar. Pres- taş kaplarının her biri ayrı bir sanat eseridir; bir sanat
tiji bu sağlıyor. Peki, bu neyi geliştirir? Bilimi, tekno- müzesine rahatlıkla koyabilirsin. Birbirini tekrar et-
lojiyi ve sanatı... Aynı şey Hellenistik Dönem’de Grek meyen örnekler. Geleneksel sanat ise birbirini tekrar
şehirlerinde var. Millet, Efes, Atina olumlu rekabetle eder. Çok merkezlilik yaratıcılığı getiriyor.
sanatı geliştirir, felsefeyi geliştirir. Benim gördüğüm,
Yukarı Fırat-Dicle Havzası’nda çok sayıda yerleşme- “Neolitik yerleşimlerin hep ovalarda olabileceğini
de, aralarında pozitif bir rekabet var: “En iyi boncukçu düşünmüştük. Dağlardan malzeme aktığı halde hiç
bende”, “en iyi zanaatkâr bende”... Belki gezgin sanat- kabul etmedik” demiştiniz. Güneydoğu Anadolu’daki
çılar dolaşıyor. Mimarın dolaştığına eminim. Nevali son kazılar bu düşünceyi değiştirdi mi?
Çori’deki mimar ile Çayönü’ndeki aynı adam. Mimar Evet onun kabahati bende. Yanıldık. Şu anda Gö-
gidip geliyor ama taş ustası gidip gelmiyor. Boncuk- beklitepe Kültürü olarak kazılan yerlerin hepsi Allah’ın

20 ARKEOATLAS 2022
NEVALI ÇORI KAZILARINDAN KALANLAR

Nevali Çori’den kireç taşından


yılanlı baş, MÖ 8.500-7.900.

Nevali Çori’den taş


kase parçası,
MÖ 8.500-7.900.

Nevali Çori’den
insan başları,
MÖ 8.500-7.900.

Şanlıurfa Hilvan’da bulunan Nevali


Çori, 1992 yılında Atatürk Baraj
Gölü suları altında kalmadan önce
kurtarma kazıları yürütülmüştü.
Göbeklitepe’den bildiğimiz yüksek T şekilli sütunların
Taş Tepeler içindeki bazı kazılarda daha kısa olduğu-
nu görüyoruz. Bu mimari farkı nasıl yorumlarsınız?
Bu mimari farklılık işlevsel olabilir. Yerleşmenin
gücünü gösterebilir. Anadolu’daki camilere bakalım;
beyliğin gücüne göre değişir. Aynı plandadır, aynı
kavramdadır. Yerleşmenin işgücüne, organizasyonu-
na bağlıdır. Herkes Ayasofya yapamaz. Taş Tepeler’de-
ki yerleşmelerin boyutları, güçleri de hep aynı değil.

Kronolojik açıdan baktığımızda nasıl okuyabiliriz?


Sistemin gücü PPNA’da daha güçlü. PPNB’ye geçiş
döneminde de güçlü. PPNB içine girdiği anda siste-
min gücünün yavaş yavaş çökmeye başladığını gö-

TURGUT TARHAN
rüyorsun. Hayvan evcilleşmesiyle birlikte düşüyor.
Göbeklitepe’de de PPNB binaları, yani dörtgen binalar
çok daha ufak ve mütevazıdır. Sistemin gücü, erkin
kuvvetli olduğu dönem PPNA’dır. Bütün o görkemli,
Prof. Dr. Özdoğan, şeyi, devlette görmen gereken şeyi Göbeklitepe Kültür “bunu nasıl yaptılar?” diye düşünülen şeyler PPNA’dır.
“Anadolu’nun her Bölgesi’nde görüyorsun. Bu nerede, nasıl gelişmiş, şu
yerinden kaya resmi
geliyor. Nereden
an bilmiyorum. Ama böyle olduğu kesin. Avcı-topla- Gücün azalmasını neye bağlıyorsunuz?
geliyor? Dağlardan. yıcılıkta olmaması gereken sosyal bir katmanlaşmayı Bütün havzayı düşündüğümüz zaman, en azından
Çünkü dağlara ilk görüyorsun. Nasıl başladığını bilmiyorum. Nasıl başla- şu ana kadar 50 tane yerleşme biliyoruz. Belki bunların
defa çıkılıyor. Ege’de yabileceğini de bilmiyorum. Bunun avcı-toplayıcılığa sayısı 100-200’dür. Avcılıkla geçinen bu kadar büyük
Latmos’la (üstte)
aykırı olduğunu da biliyorum. Ama ortada böyle bir yerleşmeler ne yapar? Doğal çevresini bir zaman sonra
başladı. Mağara sanatı
yok diyorduk. Kimse gerçek var. O zaman onu kabul edip düşünmek lazım. tahrip eder. Bu, iki şeyi gösterir. Bu kalabalık oraya gel-
dağlara bakmamış ki” Bazı arkadaşlar kuramı gerçeğe uydurmaya çalışırlar. meden önce orası boştu, hayvanlar cirit atıyordu. Avru-
tespitini yapıyor. Bence tam tersini yapmak, gerçeğin kuramını kurmak palı Amerika’ya gittiği zaman milyonlarca bizon sürüsü-
gerekir. Kurama aykırı biliyorum ama ortada bir ger- nün gezdiği gibi milyonlarca ceylanın gezmesi lazım...
çek var. O zaman ona göre bir kuram düşünmek lazım. Bu durum bir yere kadar gider. Ayrıca iklimde bir bozul-
ma var. Doğal çevrenin yoğun tüketimi var. O kalabalığı
Tapınakların yakınlarındaki konut mimarisinden yola beslemen gerek. Terrazzo için ormanları yakman gerek.
çıkarak, bu tapınakların yıl boyunca konutlarla bera- Kireç söndürüyorsun, az buz iş değil. Taş ocağı işleti-
ber kullanıldığına dair bir düşünce var. Sizin yorumu- yorsun. Muazzam bir faaliyet var. Yine iyi dayanmışlar.
nuz nedir?
Evet öyle bir görüş var ama ben pek katılmıyorum. Neolitik Dönem’de yapıların terk edilirken gömülmesi
Çayönü’nde de baktığın zaman kült yapıları yerleşimin son kazılarla bir kez daha gündeme geldi. Bu uygula-
doğusundadır. Onu ayıran bir meydan vardır. Arada mayı inanç sistemi açısından nasıl yorumluyorsunuz?
eski bir dere yatağı vardır. Ondan sonra konutlar ge- Neolitik Dönem’de gömülmeyen yapı yok.
lir. Göbeklitepe’de de duvarla çevrili alandadır kutsal Neolitik’te gömülen binalardan ilk söz eden kim? Da-
binalar, halkla iç içe değildir. Nevali Çori’de de tapınak vid French. Can Hasan’da (Karaman) binaların içinin
alanı yerleşmeden oldukça uzaktadır. Nevali Çori’nin elenmiş toprakla doldurulduğunu yazmıştı. Genelle-
planına bakarsan konutlar bir yerdedir, öteki çok ayrı miyor, sadece Can Hasan için söylüyor. Ben oradan
bir yerdedir. Yani daha sonraki tapınaklarda olduğu uyandım zaten. Çatalhöyük kerpiç bina. Kerpiç bina
gibi ruhban sınıfı halkla iç içe olmak istemiyor. Tek kazmasam içim yanmayacak. Bir sene bakma, akar
aykırı gözüken, ki ona da çok emin değilim, Ergül duvarı. Duvarın pırıl pırıl bozulmadan iki metre yük-
Kodaş “Boncuklu Tarla’da yerleşmenin içinde” diyor. seklikte kalması için birinin doldurması gerekir. Nasıl
Bilmiyorum. Yani Ergül ile de konuştuğumuzda “Ça- bunu şimdiye kadar kimse düşünmemiş, aklına gelme-
nak Çömlek Öncesi Neolitik A’da (PPNA) konutlarla miş inanılır gibi değil. Tunç Çağı’nda hiçbir binanın
tapınaklar bir arada, daha sonra ayrılıyor” dedi. Belki o sapasağlam çıktığını görmedim. Ama Çayönü’nde sa-
bölgede öyledir ama diğerlerinde gördüğüm kadarıyla pasağlam. Orada bir şey olduğunu anladım. Bir bina
iç içe değiller. Karahantepe ve Taş Tepeler’deki diğer üzerine bina yaparken alttakinin taşını kullanırsın.
yerleşimlerde iç içe bir düzen yok. Ama alttakinin taşına dokunmamış. Demek ki, alt-

24 ARKEOATLAS 2022
Karekodu
okutarak
bu makaleyi
dinleyebilirsiniz.

Antalya Kızılin’de teras


alanındaki kazı çalışmaları.

26 ARKEOATLAS 2021
P
aleolitik Çağ insanlık tari- olduğundan konar-göçer yaşam biçimini zorunlu kıl-
hinin en uzun koşusudur. mıştı. Yani insanlar Orta ve Üst Paleolitik dönemlerde
Günümüzden yaklaşık 2.5 keyfi biçimde göç etmemiş, hayati bir strateji izlemişti.
milyon yıl önce başlayan Konar-göçerlikten yarı yerleşik yaşam biçimine
bu uzun süreç, insanların dönüşümün şekillendiği Epipaleolitik Dönem ise kla-
konar-göçer ve avcı-top- sik Paleolitik yaşam biçiminden farklılıklar içerir.
layıcı olarak yaşamlarını Epipaleolitik Dönem’in başladığı zamanda, özellikle
sürdürdükleri bir zamandı Akdeniz sahil bölgesi ve Levant yaşam için çok uygun
ve MÖ 10.000 civarında koşullara sahipti. Buna paralel olarak bölgedeki bitki
yerleşik topluluk yaşam biçiminin standartlaşması ve hayvan türlerindeki çeşitlilik önemli besin kay-
ile son buldu. Bu uzun süreç -yavaş olmakla birlik- naklarını oluşturmuş görünüyor. Dünyanın en soğuk
te- çok etkileyicidir. Örneğin; el becerisi gelişimi ile olduğu bu dönemde deniz seviyeleri de bugünkü sıfır
el aletlerinin alet yapan aletlere dönüşmesi, ateşin seviyesinden yaklaşık 120 metre daha aşağıdaydı. Tür-
kontrolü, çok çeşitli ölü gömme âdetlerinin baş- kiye coğrafyasından örnek verecek olursak; Çanakkale
laması, inanç sistemlerinin devreye girmesi, deniz ve İstanbul boğazları kapalıydı ve Marmara Denizi
taşıtlarının yapımı, soyut düşüncenin başlangıcı, göl durumundaydı. Ege Denizi’nde birçok ada; mesela
müzik enstrümanlarının üretilmesi, çok çeşitli sanat Bozcaada ve Gökçeada Anadolu yarımadasına bağlıydı.
tasvirlerinin uygulanmaya başlaması gibi örnekler MÖ 15.000 sonrasında iklim iyileşmeye doğru hızlı bir
çoğaltılabilir. Böylesi etkileyici gelişmeleri 2.5 mil- değişim göstermeye başladı. Sadece Akdeniz Havzası
yon yıla yaydığımızda etkisi doğal olarak zayıflar. değil, Anadolu’nun diğer bölgeleri de daha yaşanabilir
Çünkü hafızamızdaki “ilerleme-gelişim hızı” algısı iklimsel ve ekolojik özelliklere büründü. Deniz seviye-
kısa zaman içinde ve görülebilir olanlara tepki veren leri de yükseldi ve bugünkü seviyesine yaklaştı. Ancak
bir güdüm içindedir. Neolitik Çağ başlangıcında dahi günümüz seviyelerine
Arkeolojik açıdan ve tabii ki bilimsel verilere göre ulaşabilmiş değildi.
yapılan sınıflandırmalar dikkate alındığında, Güney- Güneybatı Asya’da konar-göçerlikten yarı yerleşik
batı Asya coğrafyasında Paleolitik Çağ’ı kendi içinde yaşama geçiş sürecinde, yani Epipaleolitik Dönem’de
Alt Paleolitik Dönem, Orta Paleolitik Dönem, Üst ekonomik açıdan geçim stratejisi Paleolitik Çağ’ın ge-
Paleolitik Dönem ve Epipaleolitik Dönem olarak ayı- nelinden farklılaştı. Mesela küçük boyutlu hayvanların
rabiliriz. İnsanlık tarihinde Epipaleolitik Dönem hariç da bir şekilde tedarik edilmesi önem kazanmaya baş-
daha önceki süreçlerde karşımıza çıkan ekonomik ladı. Balık, kuş, tavşan, çeşitli sürüngenler ve benzer
geçim stratejisi, avcılık ve toplayıcılık temellidir. Dö- boyutlardaki türlerin besin ekonomisinde diğer türlerle
nemlere göre değişkenlik gösteren geçim stratejilerine birlikte yer alması yepyeni bir hayat biçimine ortam
göre, Alt Paleolitik’te toplayıcılık temelli ancak kısmen hazırladı. Bu süreçte orta ve iri boyutlu hayvan avcılığı
av eylemlerinin de yapılabildiği bir aşama ile karşıla- yanında, aynı bölgede küçük boyutlu hayvan avcılığına
şırız. Orta ve Üst Paleolitik dönemlerde ise insanlık, yönelim, doğal olarak insan hareketliliğini de azalttı.
“uzman avcı” diyebileceğimiz bir ekonomik modeli Yani avcı-toplayıcılar yıl içinde daha az hareket eden
uygulamıştı. Büyük ve orta boyutlu memeli hayvan gruplara dönüştü. Arkeoloji literatüründe bu tip yaşam
avcılığı bu hayvanların göç eylemleri ile eşgüdümlü biçimine “yarı yerleşik yaşam modeli” diyoruz. Kısacası

EPIPALEOLITIK TERIMI NEREDEN GELIYOR?


Latince bir terim olarak “epi”, üstünde, üzerinde anlamına gelir. Epipaleolitik terimi ilk kez 1910’lu
yıllarda kullanılmaya başladı. Bugünkü haliyle bu terimi “Paleolitik bitimi, Paleolitik sonu” olarak
algılayabiliriz. Güneybatı Asya’da Epipaleolitik Dönem’i MÖ 20.000 ile MÖ 10.000 yılları arasına
yerleştirebiliriz. Bu dönem Paleolitik Çağ’ın bitiminde olduğu için “hatalı da olsa” kimileri tarafından
Mezolitik Çağ ile eşdeğer görülür. Mezolitik terimi aslen Avrupa’da erken Holosen’deki ılıman iklim
gelişmeleri için kullanıldı. Oysa Epipaleolitik, Güneybatı Asya’da Buzul Çağı sonu adaptasyonudur.
Çünkü günümüzden yaklaşık 20 bin yıl önce dünya iklimi en soğuk buzul koşullarının delillerini taşıyor.

28 ARKEOATLAS 2022
Epipaleolitik Dönem’in önemli buluntuları arasında süslenme objeleri
ve sanatsal objeler yer alıyor. Süslenme olgusunun ne zaman başladığını tam
olarak bilemesek de arkeolojik kanıtlar dahilinde bu kaygının Üst Paleolitik
Dönem ile canlandığı bilinen bir gerçek.

E
geometrik formlara (Figür 3) dönüştü. Bu dönem- pipaleolitik Dönem’de kullanılmış olan
de yontmataş endüstrisinde çok kullanılmış olan el boynuz ve kemik alet çeşitliliği, sürtmetaş
aletlerine; ön kazıyıcılar, taş kalemler, taş delgiler ve çakıl alet gruplarından çok daha zengin
ve keskin kenarlı dilgiler-yongalar örnek verilebilir. olmakla birlikte sayıca da fazla. Kemik
Bunların bazıları el içinde, bazıları da bir sapa takıla- aletler arasında en çok ele geçen ürün bız-
rak kullanıldılar. lar (Figür 5). Bız uçlarının sivri olmasının insanlar
Dönemin sürtmetaş ve çakıl aletleri kimi yerleşim- açısından görsel algısı “bir şeyi delmeye yarayan araç”
lerde çok zengin olabildiği gibi, kimi yerleşimlerde olsa da tek kullanım şekli bu değildi. Kimi araştırma-
ise çok sade ve az sayıdadır. En sık karşılaştığımız cılar, bızların sepet örmek için kullanılan aletler ara-
örnekler, uzun süreli ve el içi kullanımdan dolayı sında olduklarını da vurgular. Epipaleolitik’te kemik
el cilalamasına sahip çakıllar. Birçoğu, özellikle uç alet açısından diğer önemli unsurlar iğneler ve spatu-
kısımlarında çarpmaya veya ezmeye dayalı yara ve/ lalardı. İğneler giysi, ayakkabı, başlık vb. üretiminde
veya kırıklar-çentikler-deformasyonlar taşıyor. Bu olmazsa olmazdı. Spatulalar ise olasılık dahilinde;
tür çakılların kesin fonksiyonlarını bilemiyoruz an- örneğin çeşitli nesneleri kazıma, ağaç kabuğu soyma,
cak üzerlerindeki izler bunların yontmataş aletlerin jel kıvamındaki boya ya da benzeri maddeleri karma
üretilmesinde kullanılmış olabileceklerini düşündü- gibi işlevlerde kullanıldı. Çeşitli formlarda kemik uç-
rüyor. Bazı çakılların tüm yüzeyleri üzerinde daha lar da ele geçen aletler arasında yer alıyor. Güneybatı
şiddetli darbe-kırık-çentik izleri görülüyor. Bunların Asya coğrafyası Epipaleolitik Dönem yerleşimlerinde
yontmataş teknolojide taş vurgaç olarak kullanıldığı çok az sayıda da olsa kemik zıpkın türü başlıklar ele
gibi bazı kabuklu yemişlerin kabuklarını kırmak ya geçti. Buna paralel olarak kemik olta sayıları da azdı.
da boya maddelerini öğütmek için kullanılmış ola- Delinmiş nesneler de bu alet repertuvarına eşlik
bilecekleri de düşünülebilir. Öte yandan belirli bir ediyor. Bu dönemden geyik boynuzu aletler de ele
fonksiyona hizmet etmesi için özel olarak üretilmiş geçiyor. Bunların bir kısmı yontmataş teknolojide
sürtmetaş unsurlar da mevcut. Bunlar arasında, ortası yongalama için yumuşak vurgaç ve işlenmiş alet ola-
delinmiş ya da gövdesinin orta bölümünden boğum rak kullanılmış.
yapılmış balık oltası çöktürme taşları, ahşap ok ve
mızrak-zıpkın saplarını düzetmek için kullanılan Süslenme ve sanat
yivli-oluklu taşlar (Figür 4), havanelleri ve havanlar Epipaleolitik Dönem’in diğer önemli buluntuları
sayılabilir. Çok ağır olan iri araç-gereçler açısından arasında süslenme objeleri ve sanatsal objeler yer alı-
verebileceğimiz örnek az. Bunlar arasında hiç taşına- yor. Süslenme olgusunun ne zaman başladığını tam
mayan ana kayaya oyulmuş havanlar, bağımsız ancak olarak bilemesek de arkeolojik kanıtlar dahilinde bu
iri boyutlu öğütme taşları örnek verilebilir. kaygının Üst Paleolitik Dönem ile canlandığı bili-

Figür 2 /
Mikrolitlerden
deneysel olarak
üretilmiş zıpkın
başı (solda).

Figür 3 / Kızılin’de
bulunan geometrik
mikrolitler
(sağda).

30 ARKEOATLAS 2022
Antalya Öküzini Öküzini’nin önemi büyük belki de yıl içinde iki kez yer değiştirdiğinin ka-
ana salonu. Türkiye’de Epipaleolitik Dönem stratigrafisinin nıtlarını güçlendiriyor. Bu da bu insan gruplarının
kurgulandığı yer Öküzini yerleşimidir. Antalya Dö- yarı yerleşik bir yaşam tarzına sahip oldukları ola-
şemealtı’ndaki bu mağara yerleşiminin tabakaları, sılığını kuvvetlendiriyor.
MÖ 18.000’den MÖ 11.000’e kadar uzanan tarihler Öküzini’nin Türkiye arkeolojisindeki bir diğer
veriyor. Tüm bu süre boyunca yerleşimcilerin çev- önemi, ele geçen ikonografi ve/veya sembolizm ilin-
renin yabanıl meyveleri olan ahlat, çitlembik, me- tili buluntular. Mağara duvarındaki öküz gravürü,
nengiç, acıbadem, kuşburnu, üzüm ve meşe pala- çakıl üzerindeki öküze mızrak saplamış avcı tasviri ve
mudu gibi doğal ürünlerini tükettikleri tespit edildi. yassı levha üzerindeki çetele kazıntıları nadide eser-
Bu türlerin özellikle sonbaharda ve erken kış döne- ler. Mağara duvarındaki öküz kazıma resmi hayvanın
minde olgunlaştığı düşünüldüğünde, Öküzini’nin gerçekçi tasvir edilmesinin çok önemli detaylarını
mevsimsel yerleşim açısından sonbahar ve erken içeriyor. Hayvan, yüksek hörgücü ile çok etkileyici
kışa iskân sağlamış olması çok olası görünüyor. betimlenmiş. Buna karşın küçük bir çakıl üzerindeki
Öte yandan yerleşimciler erken Epipaleolitik’te kazıma öküz tasvirine bir avcının saplamış olduğu
tümü yabani olan koyun, keçi, alageyik, karaca, mızrak sahnesi çok daha sembolik (Figür 7) ve hayva-
kızıl geyik ve tavşan avlarken, Epipaleolitik’in geç nın gözlerinden akan yaşlar bile işlenmiş. Bu tasvir, av
aşamalarında bu türlerin yanında yaban domuzu sembolizminin Türkiye’deki en klasik örneklerinden.
da avlamıştı. Hayvanlar açısından yapılan iskân Önemli bir nokta ise Öküzini’nde sığır kalıntılarının
mevsimi çalışmaları, alanın ilkbahar ve yaz boyun- bulunmaması. Buna karşın hem mağara duvarında,
ca kullanıldığını gösteriyor. Görülüyor ki Öküzi- hem de taşınabilir sanat objesi üzerinde öküzün tasvir
ni tüm yıl içinde belki de sadece kışın en şiddetli edilmesi bilemediğimiz bir “şey”i anlatıyor gibidir.
zamanlarında terkedilmiş olabilir. Bu durumda en Öküzini’ndeki diğer bir önemli taşınabilir sem-
iyimser olasılık, bu insanların Akdeniz kıyı şeridi- bolizm örneği olası çetele işaretleri (Figür 8). Bu
ne ilerlemiş olmaları gerektiği. Bu bilginin önemi işaretlerin hem Yakın Doğu’da, hem de Avrupa’da
büyük zira Öküzini’nin yakın çevresinde Karain-B örnekleri bulunuyor. Türkiye’de ise Öküzini’nde sap-
ve Kızılin gibi iki önemli yerleşim daha bulunuyor. tandı. Yassı levha biçimindeki bu kazıma işaretler,
Dolayısıyla Toros Dağları silsilesinin en azından levhanın her iki yüzünde de görülüyor ve arkeoloji
batısında iskân açısından insan hareketliliklerinin literatüründe “merdiven biçimli çizgiler” tabiriyle de

32 ARKEOATLAS 2022
KIZILIN INSANLARI
Kızılin yerleşiminde iki adet
insan figürininin bulunması
dikkat çekici. Yüz cepheden
işlenmiş. Gözleri çukur biçimli
olup doğal olarak işlenen bu
çukurluklar ileri çıkan bir burun
oluşturuyor. Ağız ve kulaklar
işlenmemiş, alın kısmı geriye
kaçık biçimde sürtme yoluyla
aşındırılarak biçimlendirilmiş. Figür 9 / Kızılin’de
Eserin korunmuş haliyle dış gövdesi kırık ve
yüzeyi patinalı olup olası bir el noksan kumtaşı
insan heykelciği.
patinası içeriyor.

Figür 10 / Aynı
mağarada bulunan
kumtaşından ikiz
insan heykelciği.

34 ARKEOATLAS 2022
ANADOLU’NUN PALEOLITIK ÇAĞI

KARAİN’İN
KATMANLARI
Paleolitik insanların Avrasya’ya dağılmalarında ve Paleolitik kültürlerin
yayılımı ve etkileşiminde Anadolu anahtar coğrafya. Anadolu Paleolitik
Çağı denince akla ilk gelen yerleşim ise kuşkusuz Karain. Bu mağara
tek başına Anadolu’nun bu dönemine dair çok önemli veriler sunuyor.

YAZI: PROF. DR. HARUN TAŞKIRAN*


FOTOĞRAFLAR: ANKARA ÜNIVERSITESI, TARIH ÖNCESI ARKEOLOJISI ANABILIM DALI ARŞIVI

Antalya’da bulunan Karain’in


E gözünde saptanan ve
günümüzden 350 bin yıl
öncesine tarihlenen fil
kalıntılarının kazı çalışmaları.

36 ARKEOATLAS 2022
A
nadolu Paleolitiği açısın- ler en yaygın tipler olarak görülür. Bu iki alet tipi-
dan Karain Mağarası’nın ni düzeltili yongalar ile Clactonien çontuk2 taşıyan
ülkemizde ve dünyada ol- çontuklu aletler3 takip eder. Bu yongalı endüstriler
dukça önemli bir yeri var. günümüzden 400 bin yıl öncesine tarihleniyor.
Bugün Anadolu Paleolitik Karain Mağarası Alt Paleolitik seviyelerinde aynı
Çağ kronolojisini neredeyse zamanda iki yüzeyli alet içeren Acheuléen4 endüstrisi-
tek başına oluşturabilecek nin izlerine de rastlanıyor. Kökten kazılarında bulunan
Karain, arkeolojik dolguları fakat stratigrafik konumları net olmayan iki yüzeyli
içinde Paleolitik Çağ’ın tüm aletlerin dışında, ilk kez tabaka içinden ele geçen iki
dönemlerine (Alt Paleolitik, Orta Paleolitik, Üst Pa- yüzeyli alet 2007 yılı Karain kazıları sırasında bulundu.
leolitik ve Epi-paleolitik) ait verileri bize sunuyor. (Figür 1). Acheuléen özellikler gösteren bu iki yüzeyli
Bu nedenle Anadolu Paleolitik Çağı denince akla ilk alet, Karain Alt Paleolitik seviyeleri içinde Acheuléen
gelen yerleşim Karain’dir. Karain denilince de akla endüstrinin varlığını kanıtlaması açısından önemli. İki
ilk gelen Anadolu’nun Paleolitik Çağı olmalıdır. yüzeyli aletin bulunduğu bu seviye ile ana kaya üzerin-
Karain Mağarası, Antalya ilinin yaklaşık 30 km de yer alan VI. Jeolojik seviyeden henüz mutlak yaşlan-
kuzeybatısında, Döşemealtı ilçesinin Yağca Mahallesi dırma yapılamadı. Ancak üstte günümüzden önce (GÖ)
sınırları içinde yer alıyor. Mağaranın üzerinde bulun- 400.000’e tarihlenen seviyelerden üç metre derindeki
duğu Katran Dağı (1.450 metre), Batı Toroslar silsi- arkeolojik seviyelerin daha eski bir tarih vereceği şüp-
lesinde yer alan Bey Dağları sisteminin bir parçası ve hesiz. Şimdilik Karain’in en eski arkeolojik seviyesinin
doğuya doğru alçalan yamaçları üzerinde çok sayıda GÖ 500.000 civarında olacağı tahmin ediyoruz.
mağara bulunuyor. Alt Paleolitik Dönem’den itibaren Bir diğer iki yüzeyli alet ise 2019 yılı kazıları sı-
insan faaliyetlerine sahne olan bu alandaki mağarala- rasında ele geçti. Oldukça tipik olan bu iki yüzey-
rın çoğu Paleolitik Çağ ve sonrası çağlarda da iskân li alet Karain Mağarası’nda stratigrafik konumda
görmüş. Karain bir yerde bu mağaraların merkezi ele geçen ikinci örnek oldu (Figür 2). Bu örneğin
konumunda. Önünde uzanan Tufa Ovası’ndan yak- Orta Paleolitik seviyelerden ele geçmiş olması, ya
laşık 100 metre, deniz seviyesinden ise 395 metre Alt Paleolitik’ten Orta Paleolitik’e bir geçiş evresi-
yükseklikte bulunuyor. Bir fay kırılması sonucu ağzı ni ya da Karain Orta Paleolitiği’nin bu erken evre-
dışarıya açılmış olan Karain, bazıları birbirine bağlı, sinde Acheulean geleneğinin de bilindiğini/devam
A’dan G’ye kadar isimlendirilen yedi gözden oluşan ettiğini göstermesi açısında oldukça önemli.
bir mağara kompleksi. Mağaranın doğusunda yer
alan ve “Dölin” adı verilen küçük bir gözün (362 met-
re), Karain’in en dipteki G gözü ile bağlantılı olduğu
saptandı. Mağaranın en kalın toprak dolgusu “E” gö-
zünde (yaklaşık 11 metre). Günümüzde ise arkeolojik
kazılar, E ve B gözlerinde sürdürülüyor.

Alt Paleolitik endüstrisi


Karain Mağarası’nın Alt Paleolitik Dönemi
hem yonga, hem de iki yüzeyli alet içeren endüst-
rilerle temsil ediliyor. Alt Paleolitik yonga endüst-
rileri tekno-tipolojik olarak Levant Bölgesi’ndeki
bazı yerleşimlerden çok iyi bilinen Tayacien kültür1
özelliklerini yansıtıyor. Bir hazırlık evresi geçirme-
miş çekirdeklerden yontulan, oldukça düz ve geniş
topuklu, iri vurma yumrulu, kalın ve kısa yongalar
üzerine yapılan kenar kazıyıcılar ve dişlemeli alet-

1 Fransa’nın Dordogne bölgesinde Eyzies-de-Tayac’daki La Micoque sığınağının


4’üncü ve 5’inci tabakalarında bulunan malzemeye göre, 1932 yılında
H. Breuil tarafından tanımlanmış buluntu topluluğu.
2 Taş vurgacın tek bir darbesiyle alet üzerinde oluşturulan çontuk.
3 Alet üzerindeki çontuk vurgacın tek bir darbesiyle ya da düzeltilerle oluşturulur. Deniz seviyesinden 395 metre
4 Alt Paleolitik Dönem’in temel kültürel topluluğu. İlk kez Fransa’da Saint-Acheul yukarıdaki Karain Mağarası’ndan
istasyonunda bulunduğu için ismini buradan alır. Döşemealtı, Tufa Ovası’na bakış.

38 ARKEOATLAS 2022
Akdeniz Bölgesi’nde Karain Mağarası’ndan başka
Alt Paleolitik Dönem buluntuları veren diğer bir
20’NCI YÜZYIL BAŞLARINDA alan ise Hatay ili ve çevresi. Afrika dışına göç eden
Geçen yüzyılın başlarında İtalyan Moretti’nin kitabeler üzerine yaptığı Homo erectus gruplarının Anadolu’ya gelişlerinde
çalışma bir yana bırakılacak olursa, Karain Mağarası’nın bilim izlediği rota üzerinde yer alan bu ilimizde, Alt Pa-
dünyasında tanınması 1946 yılında Prof. Dr. İsmail Kılıç Kökten’in leolitik Dönem’e ait yontmataş buluntular (iki yü-
mağarayı keşfedip arkeolojik kazılara başlamasıyla oldu. Kökten
zeyli aletler, Clactonien yongalar5) yüzey buluntusu
kazıları 1974 yılına kadar aralıklarla sürdü. Kökten’in ölümüyle uzun
süre ara verilen kazılar, Prof. Dr. Işın Yalçınkaya ile 1985’ten itibaren olarak açık hava yerleşimlerinde ve çakmaktaşı atöl-
tekrar başladı. Uluslararası uzman ekiplerle ve disiplinlerarası yelerde karşımıza çıkıyor. Aynı rotanın kuzeydoğu
bir yaklaşımla yeniden başlatılan kazılar, 2015 yılından bu yana ucunda yer alan Kahramanmaraş çevresinde de Alt
başkanlığım altında sürdürülüyor. Paleolitik Dönem’e ait iki yüzeyli aletler ve Clacto-
nien yongalar yüzeyden toplanmıştı.

A
nadolu’da Alt Paleolitik Dönem’e bak-
tığımızda zengin bir görünümle karşı-
laşırız. Alt Paleolitik Dönem’in temel
kültürü olan Acheuléen’e Trakya hariç
tüm bölgelerimizde rastlanıyor. Ancak
bu bakımdan en zengin bölgenin Güneydoğu Ana-
dolu olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bölgenin bu
zenginliğinde, Afrika dışına göç eden Homo erectus
gruplarının ana göç rotaları üzerinde yer alması ve
o dönemdeki iklim ve çevre koşullarının ılımlı ol-
masının yanı sıra zengin ve kaliteli çakmaktaşı ham-
madde kaynaklarına sahip olması da etkili olmuştur
diyebiliriz. Ayrıca bölgedeki baraj projeleri nedeniy-
le yapılan yoğun ve sistemli yüzey araştırmalarını da
göz önünde bulundurmak gerekir. Karakaya, Ata-
türk, Birecik ve Karkamış baraj gölleri alanlarında-
ki yapılan yüzey araştırmalarıyla Fırat Havzası’nın
Paleolitik buluntular açısından çok zengin olduğu
anlaşıldı (Figür 3).
Prof. İsmail Kılıç Kökten Dicle Havzası ise ancak Ilısu Barajı nedeniyle
2001-2008 yıları arasında Paleolitik Çağ açısından
araştırılmış ve çok sayıda Paleolitik açık hava yerle-
şim yeri ve buluntular saptanmıştır (Figür 4). Ancak
Fırat Havzası Paleolitik Çağ buluntuları açısından
Dicle Havzası’na oranla daha zengin bir görünüm
sergiliyor. Gerek Fırat, gerekse Dicle havzalarında
saptanan Alt Paleolitik buluntu yerleri açık hava
yerleşimleri şeklinde ve yalnızca yüzey toplamala-
rından biliniyor. 1982 yılında kazısı yapılan Şeh-
remuz Tepe (Samsat/Adıyaman) hariç hiçbirinde
arkeolojik kazı çalışmaları yapılmadı. 1938 yılından

1.2 MILYON YIL beri çeşitli araştırmacılarca toplama yapılan Dülük


(Gaziantep), iki yüzeyli aletler (elbaltaları), Levallo-
is çekirdekler6, yongalar, çeşitli düzeltili aletler, iri
2002 yılında Denizli
Clactonien yonga ve dilgileriyle bölgede bilinen en
Kocabaş’ta keşfedilen önemli açık hava yerleşimlerinden biri.
günümüzden 1.2
milyon yıl önceye Alt Paleolitik
Dönem’e dair 5 İki yüzeyli aletler eski adlandırmayla el baltası olarak da bilinir. Clactonien
tarihlenen Homo erectus daha fazla bilgi
yongalar ise geniş vurma düzlemi ve çok iri bir vurma yumrusu olan
oldukça büyük yongalardır.
kafatasından bir parça. için karekodu 6 Levallois, Orta Paleolitik Dönem’de bir yontma tekniğidir. Levallois
okutunuz. çekirdekler önceden hazırlık safhası geçirmiş, üzerinden istenilen bir yonga,
PROF. DR. M. CİHAT ALÇİÇEK’İN İZNİYLE dilgi ya da uç çıkarılmıştır.

40 ARKEOATLAS 2022
42 ARKEOATLAS 2022
Antalya il sınırları içinde bulunan Karain, Anadolu’da Homo neanderthal insana
ait diş ve kemik kalıntıları veren tek mağara yerleşimi.

önünde bulundurularak, şimdilik Anadolu Alt Pale- Termolüminesans (TL)9 ve Elektro Spin Rezonans
olitik Dönemi’ni GÖ 1.2 milyon yıl ila 360 bin yıl (ESR) yöntemleriyle GÖ 160.000 ila 60.000 arasına
arasına yerleştirmek olası görünüyor. tarihlendirildi. Söz konusu seviyelerde bu endüstri-
nin yapımcıları olan Homo neanderthal insanlarına ait
Orta Paleolitik endüstrisi fosil kalıntılar da ele geçirildi. Karain aynı zamanda
Dünya genelinde Orta Paleolitik Dönem Homo ne- Anadolu’da Homo neanderthal insana ait diş ve kemik
anderthal insanıyla ve Moustérien7 kültürle özdeşleş- kalıntıları veren tek mağara yerleşimi.
miştir. Orta Paleolitik Dönem’de Anadolu’nun yoğun
bir şekilde iskân edildiği anlaşılıyor. Bu döneme ait arain Tip Moustérien seviyelerin altında
Figür 1
Moustérien kültür kalıntılarına hem mağara dolguları
içinde, hem de açıkhava yerleşimlerinde sıklıkla rast-
landı. Ankara, Gaziantep, Şanlıurfa, Hatay, Adıyaman,
Batman, Elazığ, Malatya, Niğde, Nevşehir, Antalya,
K III. 3, III. 4 ve III. 5 jeolojik seviyelerden
itibaren ise Orta Paleolitik Dönem’in
daha eski bir evresiyle karşılaşılır. Bu
seviyelerden ele geçen yontmataş en-
Denizli, Kütahya, Uşak, Eskişehir, Çanakkale ve Sakar- düstri, tekno-tipolojik açıdan farklılaşmıştır. Leval-
ya illeri çevrelerinde saptanan kalıntılar, daha çok su ve lois unsurlar görülmemeye başlar. Sert vurgaçlarla
hammadde kaynaklarına yakın olan açıkhava yerleşim yapılan merkezcil çıkarımlı çekirdek hazırlanması
yerlerinde tespit edildi. Son zamanlara Gürgürbaba Te- sonrası kaba ve kalın yongaların üretildiği bu evre
pesi (Van Erciş) çevresinde levallois unsurların yoğun Charentien Tip Moustérien10 olarak isimlendirilir.
olduğu Orta Paleolitik açıkhava buluntu yerleri keşfe- Bu evrenin alet takım çantasında Charentien tipte,
dildi. Anadolu’da bu dönemin izlerine mağara dolgula- kalın yongalar üzerine yoğun düzeltilerle yapılmış
rı içinde de rastlanıyor. Hatay’da Kanal, Merdivenli ve uçlar (Figür 8), dışbükey yatay kenar kazıyıcılar (Fi-
Figür 2
Tıkalı, Kahramanmaraş’da İkizini, Batman’da Malaliki gür 9), çontuklu ve dişlemeli aletler yer alır. Fosil
ve Solteni, Elazığ’da Küllününini ve Kars’ta Kurbanağa insan kalıntılarının ele geçmediği bu seviyeler, GÖ
Mağaraları bunlardan bazıları. Ancak Anadolu’da Orta 350.000-300.000 arasına tarihleniyor.
Paleolitik’i en iyi temsil eden mağara yerleşimi ise yine Bu seviyelerin altındaki IV. jeolojik ünitede
Karain Mağarası... (IV.1-IV.5) yontmataş aletler biraz daha kabalaşır.
Karain Mağarası’nın E gözündeki arkeolojik dol- Proto-Charentien olarak isimlendirilen bu evrede
gular stratigrafik olarak Orta Paleolitik Dönem’in levallois unsurlar kesinlikle görülmez. Yontmataş
uzun süreli bir katlaşımını verir. Bu uzun süre- aletlerin boyutlarında biraz büyüme görülür. İri ka-
li katlaşım I. Jeolojik Seviye içinde 5’inci arkeolojik lın yongalar üzerine kenar kazıyıcı, uç, çontuklu ve
seviyeden itibaren başlar. Günümüze yakın olanı dişlemeli aletler yapılmıştır (Figür 10). Bulunan çok
Toros-Zagros sisteminde yaygın olarak görülen sayıda vurgaç ve yontma artıkları yongalama işlemi-
Moustérien’e çok benzer ve “Karain Tip Moustérien” nin mağara içinde yapıldığını gösteriyor. Bu seviye-
Figür 3
olarak isimlendirilir. Lineal ve recurrent levallois8 lerde de insan kalıntısına rastlanmıyor. Daha önce
yongalamanın görüldüğü bu seviyelerde ele geçen söz ettiğimiz 2019 yılı kazılarında ele geçen tipik bir
yontmataş endüstride en baskın alet tipi çok çeşitlilik iki yüzeyli alet (Figür 11), bu dönem insanlarının iki
gösteren kenar kazıyıcılar (Figür 5). Kenar kazıyıcı- yüzeyli alet teknolojisini de bildiklerini bize gösteri-
ları sırasıyla levallois ve Moustérien uçlar (Figür 6), yor. Bu seviyeler Alt ve Orta Paleolitik arasında bir
dişlemeli ve çontuklu aletler (Figür 7) takip eder. geçiş evresini temsil edebileceği gibi, bu seviyelerde
Kazağı, sırtlı bıçak, taş delgi, ön kazıyıcı, gaga alet bir Acheulo-Yabrudiyen fasiyes11 olabileceğinin de
ve mekik aletler endüstri içinde daha az sayıda yer düşünülmesi gerektiğine işaret edebilir.
alır. Levallois ve disk biçimli çekirdekler çok güzel ör- Son zamanlarda Anadolu Orta Paleolitik Dönem’e
neklerle temsil edilir. III. 2 Jeolojik seviyenin sonuna ilişkin önemli bir keşif Sürmecik’te (Uşak Banaz) yapıl-
Figür 4 kadar devam eden Karain Tip Moustérien seviyeler dı. Termal su kaynaklarının yanında ve bugünkü

7 Homo neanderthal insanları tarafından üretilmiş Orta Paleolitik Dönemin temel kültürüdür. İlk kez Fransa’daki Le Moustier sığınağında tanımlandığı için adını bu sığınaktan almıştır.
8 Lineal yongalamada tek bir yonga alınır ve çekirdek terkedilir. Recurrent yongalamada ise çekirdek tükenene kadar tekrarlayan yonga çıkarımları yapılır.
9 Radyoaktif yaşlandırma yöntemleridir. TL maddenin ısıtılmasıyla ortaya çıkan ışımanın ölçülmesi esasına dayanır. ESR birçok kayaç ve minerallerin Kristal yapısında eser
miktarda bulunan radyoaktif elementlerin saldıkları enerji taşıyan parçacıklardaki elektronların ölçülmesi yöntemidir.
10 Fransa’da Charente Bölgesinde bulunan Quina yatağında tanımlamış bir endüstridir.
11 Acheulo-Yabrudien Kompleksi, Alt Paleolitik’in sonunda Levant’ta bulunan bir arkeolojik kültürler kompleksidir. Acheuliéen’i takip eder ve Moustérien’den önce gelir.

44 ARKEOATLAS 2022
ÜST PALEOLITIK DÖNEM’IN ÖNEMLI MAĞARALARI

Antalya sınırları içinde yer alan Karain, Üst Paleolitik


Dönem hakkında önemli veriler sağlıyor.

nadolu’da Üst Paleolitik Dönem maalesef çok iyi

A bilinmiyor. Bu dönem hakkındaki en sağlıklı bilgileri


sağlayan iki mağara yerleşimimizden biri Batı
Akdeniz’de yer alan Karain (Antalya), diğeri de Doğu Akdeniz’de
yer alan Üçağızlı (Hatay) mağaraları. Karain’de Üst Paleolitik
Aurignacien endüstri12 B gözünde saptandı. Yontmataş
endüstri, özellikle kalın yongalar üzerine yapılmış omurgalı
ya da karinalı ön kazıyıcılar ve bu ön kazıyıcıların alınlarından
çıkan dufour dilgiciklerle belirginleşir (Figür 15). Bunların
yanı sıra yine çeşitli ön kazıyıcılar, düzeltili dilgicikler, dilgi ve
dilgi çekirdekleri endüstriyi karakterize eden diğer unsurlar.
Kemik endüstri Avrupa Aurignacien yerleşmelerinde olduğu ve Üst Paleolitik varlıkların kombinasyonunu sergiliyor. Ön
gibi zengin değil. Yapılan radyokarbon yaşlandırmaları Karain kazıyıcı, taş kalem ve düzeltili dilgi gibi Üst Paleolitik formlarla,
B gözü Aurignacien seviyeleri için GÖ 31.280 ve 28.100 arası Levallois yonga ve uçlar bir arada bulunuyor. GÖ 41.000-
tarihleri veriyor. 39.000 arasına tarihlendirilen bu seviyelerde kemik alet ve
Anadolu’da Üst Paleolitik Dönem’i iyi yansıtan süs objeleri de yer alıyor. Bunun üzerinde yer alan Erken Üst
mağaralardan diğeri Üçağızlı Mağarası. Hatay’ın Suriye Paleolitik seviyeler ise Ahmarian’a14 benzerlik gösteriyor.
sınırına yakın bir konumda bulunan mağara deniz kenarında ve Yontmataş buluntu toplulukları iki kutuplu prizmatik
denizden 18 metre yükseklikte. En eski Üst Paleolitik seviyeler, dilgi teknolojisi ile karakterizer. GÖ 33.000 ve 28.000’e
Levant bölgesinden iyi tanınan Initial Üst Paleolitik13 olarak tarihlendirilen bu seviyelerde kemik aletler ve süs objesi
adlandırılan geleneğe bağlanıyor. Yontmataş teknoloji Orta olarak işlenmiş kavkılar oldukça yaygın.

12 Üst Paleolitik Dönemin ilk safhası ve ilk kültürüdür. Fransa’da Yukarı Garonne bölgesinde yer alan Aurignac mağarasında keşfedilen bir kültür olup, ismini bu mağaradan almıştır.
13 Levant Bölgesi’ndeki en eski Üst Paleolitik toplulukları tanımlamak için kullanılan bir terimdir.
14 İsrail’deki Erq el-Ahmar kaya sığınağından ismini alan ve Avrupa’daki genç Aurignacien kültürleriyle ilişkili olduğu düşünülen bir yontmataş endüstrisidir.

46 ARKEOATLAS 2022
TARIHÖNCESINE YENI BAKIŞ

ANTİK DNA
DEVRİMİ
Son 10 yılda hızlanan antik DNA çalışmaları, arkeolojik bulgulara
yeni bir bakış sağlarken, karanlıkta kalmış bilgileri aydınlatıyor.
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de bilim insanları, geçmiş
toplumların demografik ve genetik tarihine yeni bir gözle bakıyor.

YAZI: DILEK KOPTEKIN*, PROF. DR. MEHMET SOMEL**

Yeni genetik yöntemlerle insanın yakın akrabası


olan Neandertallerin DNA’ları da geçtiğimiz yıllarda
yayımlandı. Batı Avrasya’da yaşayan Neandertallerin
soyları yaklaşık 40 bin yıl önce tükenmişti. Fotoğrafta
görülen Neandertal kadını, Hollandalı sanatçılar Andrie
ve Alfons Kennis tarafından fosil anatomisi ve detaylı
DNA çalışmaları sonucu yaratıldı. DNA, akrabalık bilgisi
dışında cilt ve göz rengi konusunda da bilgi sunuyor.
JOE MCNALLY/GETTY IMAGES

48 ARKEOATLAS 2021
G
eçmişte yaşamış canlıların
DNA’sını analiz ederek
bu canlıların geçmişlerini
inceleyen bilim alanına
antik DNA (aDNA) araş-
tırmaları deniyor. Antik
DNA genellikle kemik,
diş, saç gibi kalıntılardan
elde ediliyor. Fosilleşmiş
dışkı, diş taşı, tortu ve toprak örneklerinden, hat-
ta çiğnenmiş sakız kalıntılarından bile aDNA elde
edilmesi mümkün. Son yıllarda aDNA çalışmaları,
popülasyon genetiği çalışmaları ile arkeoloji, antro-
poloji, dilbilim gibi birçok alana yeni bir soluk getir-
di. Antik DNA, genetik çalışmalarının uzun yıllardır
modern popülasyonlar üzerinden anlamaya çalıştığı
geçmiş insan hareketlilikleri, akrabalık düzeyleri ve
yaşam biçimlerini, doğrudan geçmişten gelen gene-
tik materyalle çalışmayı, bir anlamıyla geçmişe doğ-
rudan bir pencere açmayı mümkün kıldı.

Antik DNA çalışmalarının kısa tarihi


Canlıların kalıtım malzemesi olan DNA’nın
ölüm sonrası dokularda korunabildiği ilk defa
1980’lerde keşfedilmişti. Yine bu dönemde geliştiri-
len polimeraz zincir reaksiyonu (PZR veya İngilizce
PCR) yöntemi ile hedeflenen bir DNA parçasının
deney tüplerinde milyonlarca kopyasının yaratılma-
sı mümkün hale gelmişti. PZR sayesinde antik can-
DANIEL ENSKINGRE/GETTY IMAGES

lıların dokularında çok az miktarda kalan DNA’nın


çoğaltılıp analiz edilebilmesi büyük heyecan yarattı.
Fakat antik DNA araştırma yöntemlerinin stan-
dart hale gelip yaygınlaşması çok daha yeni bir ge-
lişme. Çünkü 1980’lerde büyük bir heyecanla başla-
yan çalışmaların sıklıkla tekrarlanamayan sonuçlar
ürettiği 1990’larda fark edildi ve takip eden yıllarda
çalışmaların ivmesi ciddi ölçüde düştü. Bunun birkaç
sebebi vardı. Birincisi, aDNA ile çalışmak günümüz
modern DNA’sı ile çalışmaktan çok daha zorluydu. geldi. Kontaminasyona karşı birçok önlem geliştirilse
DNA ölüm sonrası parçalanıyor ve kimi moleküler de riskin büyüklüğü nedeniyle sonuçlar hep şüphey-
değişimlerle bozulup ölüm sonrası kimyasal hasarlar le karşılanıyordu. Bu nedenle insan aDNA analizi
(post-mortem damage-PMD) biriktiriyordu. Daha 2010’lara kadar sahnede yeterince yer alamadı.
önemlisi, arkeolojik kalıntıdan elde edilen DNA’nın Bir diğer kısıt ise 2010’lardan önceki teknolo-
gerçekten o organizmaya ait (otantik DNA) olup ol- jilerin sadece kısa DNA parçalarının tek tek analiz
madığı kolay kolay ayırt edilemiyordu. Dış kaynak- edilebilmesine olanak sağlamasıyla ilgiliydi. Bu ne-
lardan bulaşmış DNA, yani kontaminasyon1, özellikle denle aDNA çalışmaları tüm genom2 yerine, mito-
antik insan DNA çalışmalarının önünde ciddi bir en- kondriyal DNA’ya3 (mtDNA) veya Y kromozomu-

1 Kontaminasyon: Bulaşma veya kirlenme anlamına gelir. Antik DNA laboratuvar çalışmaları bağlamında ise incelenen kemik veya DNA örneğine günümüzde
yaşayan bir bireyin DNA’sının bulaşmasını ifade eder. Bu tip bulaşmalar kazı alanında veya laboratuvarda yaşanabilir. Bulaşma fark edilemezse, kişinin DNA’sı
geçmişte yaşamış kişinin DNA’sı zannedilip yanlış sonuçlara yol açabilir. Temiz odalar ve modern yeni nesil DNA dizileme işlemleri sayesinde kontaminasyon antik
DNA için başat bir sorun olmaktan çıktı.
2 Genom: Bir canlının tüm DNA moleküllerinde kodlu bilgi. İnsan gibi memeli türlerinde genom üç milyar DNA bazı uzunluğundadır.
3 Mitokondriyal DNA: Hücre içinde enerji üreten ve mitokondri adı verilen parçacığın DNA molekülü. Mitokondri yalnızca yumurta yoluyla anne soyundan geçer.
Dolayısıyla mitokondriyal DNA yalnızca anne soyunda akrabalığa dair bilgi verir.

50 ARKEOATLAS 2022
mümkün kıldı. Ve nihayet ilk antik insan tüm geno- açıklığından başlayarak içe doğru uzanan, şakak
mu, Danimarka’da çalışan Rasmussen ve arkadaşları kemiğinin (temporal) fildişi sertliğinde kokleanın
tarafından 2010’da yayınlandı. 4 bin yıl önce yaşamış da bulunduğu bölümü) DNA’nın en iyi korunduğu
Paleo-Eskimo insanının korunmuş saç telinden elde bölge olarak teşhisi ile antik genomları analiz etmek
edilen DNA ile antik insan çalışmaları hız kazandı. için etkili biyoinformatik4 araçların ve istatistiksel
yöntemlerinin geliştirilmesi sayılabilir.
Yeni yöntemler ve hızlanan çalışmalar Geliştirilen bu yöntemler sayesinde insanın ya-
Bu hızlanmada, yıllar içerisinde aDNA’nın yapı- kın akrabası olan Neandertallerin ve bugün sadece
sının daha iyi tanınması ve buna bağlı olarak hem genetik veri üzerinden tanımlanmış bir hominin
deneysel, hem de hesaplamalı yeni yöntemlerin ge- türü olan Denisovalıların5 DNA’larının yanı sıra,
liştirilmesi de rol oynadı. Bu gelişmeler arasında, et- 2021 itibariyle dünyanın farklı yerlerinden 5 bin-
kili aDNA izolasyonu ve parçalanmış kısa molekül- den fazla antik insan genomu yayımlandı. Bugüne
lerin yakalanmasını sağlayan deneysel protokollerin dek yayımlanmış en eski hominin DNA’sı 400 bin
geliştirilmesi, ölüm sonrası biriken hasarların daha yaşında. Bu örnek Neandertallerle akraba Sima de
iyi tanınması ve bu hasarların otantik DNA’yı dış los Huesos insanlarına ait. Bu araştırma Almanya’da
kaynaklı kontamine DNA’dan ayırt çalışan Mattias Meyer ve arkadaşları tarafından ya-
etmede kullanılmaya başlaması, yımlandı. Bugüne kadarki en eski DNA ise 1.6 mil-
ayrıca şakak kemiği petroz bö- yon yıl önce Sibirya’da yaşamış bir mamuttan elde
lümünün (kafatasında kulak edildi. Bu çalışma ise 2021 yılında İsveç’te çalışan
van der Valk ve arkadaşları tarafından yayımlan-
dı. Bu araştırmayla DNA’nın korunma süresindeki
üst sınır milyon yılın ötesine çekilmiş oldu. Ancak
yayımlanan antik genomların çoğunluğu çok daha
yakın dönemlere; örneğin antik insan genomlarının
büyük kısmı Holosen Dönem’e, yani Dünya tarihi-
nin son 11 bin 500 yılına ait. Bu bir tesadüf değil.
DUYGU DENİZ KAZANCI Soğuk ve kuru ortamda DNA yüzbinlerce yıl koru-
nabilir. Nitekim 1.6 milyon yıllık mamut DNA’sı
Pars petroza kemiği, yani kafatasının da permafrost içinde (sürekli donmuş halde kalan
kulağın altına denk gelen parçasının insan ortamlarda) ele geçmiş bir fosilden elde edilmişti.
vücudunda DNA’nın en iyi korunduğu bölge Daha yüksek çevre sıcaklıklarında, nemli ortamlar-
olduğunun anlaşılması, antik DNA çalışmalarını
da ve asitli topraklarda ise DNA hızlı bozulur ve bir
hızlandıran çok önemli bir keşif oldu. Üstte Antik DNA
Anadolu’da yapılan kazılar sırasında ulaşılan çalışmalarının süre sonra yok olur.
bir örnek yer alıyor. Alttaki grafikte ise antik işleyişi hakkında
DNA çalışmaları için çok önemli olan bu kemik, detaylar için Bereketli Hilal ve neolitikleşme
kafatası üzerinde renkli olarak gösteriliyor. karekodu okutun.
Anadolu, Holosen boyunca Avrasya tarihini şe-
killendiren önemli bir bölge oldu; hem teknolojik
ve kültürel yeniliklerin üretildiği, hem de Avrupa ile
Asya arasında kültürel gelişmelerin, evcil canlıların
ve mikropların değiş-tokuş edildiği bir köprü görevi
gördü. Ekibimizin çalışmaları da dahil olmak üzere,
yakın zamanlı antik genom analizleri, Anadolu’da
Neolitikleşme sırasında ve sonrasında yaşanan de-
mografik değişimlere ışık tutacak bir dizi bulgu or-
taya çıkardı.
Anadolu’ya dair ilk aDNA çalışmaları, Neolitik-
leşme sürecindeki insan hareketliliğini anlamaya
odaklanmıştı. Nitekim geçmişteki insan etkileşimle-
rinin farklı biçimleri, insan hareketliliğinin (tedrici
gen akışı ve/veya kitlesel göçlerin) tarihöncesi popü-
lasyonların temaslarındaki ve kültürel değişim-

4 Biyoinformatik: Biyolojik veri setlerinin sayısal analizini ve bu analizler için etkin yazılım üretmeyi içeren alan.
5 Denisovalılar: Rusya’nın Sibirya bölgesindeki Denisova Mağarası’nda 2010 yılında bulunan bir parmak kemiğinden elde edilen DNA ile tanımlanmış insansı türü.
Çalışmalar, bu grubun ile yakın akraba olduğunu ve son birkaç yüz bin yıl içinde Orta ve Doğu Asya’da yaşadığına işaret ediyor. Denisovalıların da Neandertaller gibi
onbinlerce sene önce yok olduğu tahmin ediliyor. Ancak yok olmadan önce günümüz Avustralya yerlilerinin ataları dahil çeşitli insan gruplarına karıştılar.

52 ARKEOATLAS 2022
Anadolu gibi uzun yıllardır
sıcak iklimlerin hâkim olduğu
coğrafyalarda arkeolojik
kalıntılarda çok az miktarda
DNA korunmuş olarak kalır,
hatta birçok örnekte hiç
bulunamayabilir. ODTÜ
Biyolojik Bilimler Bölümü’ne
bağlı CompEvo Grubu ve Antik
DNA Laboratuvarı, Hacettepe
Antropoloji Bölümü’ne bağlı
Human-G Laboratuvarı ve başka
grupların yaptıkları çalışmalar,
Anadolu’da Neolitik Dönem’e ait
pars petroza ve diş örneklerinin
çok az bir kısmında DNA’nın
korunmuş olduğunu gösteriyor.
Toprağın yapısına ve ortalama
sıcaklığa göre değişmekle birlikte,
bir Neolitik Anadolu yerleşiminde
ele geçen örneklerin yüzde 5
ila yüzde 30’unda kullanılabilir
miktarda otantik DNA bulunacağı,
örneklerin geri kalanınınsa genetik
açıdan kullanılmaz halde olacağı
tahmin edilebilir.

Anadolu’daki antik DNA çalışma alanlarından biri de Konya


sınırları içinde bulunan Çatalhöyük. Çalışmalardaki en büyük
zorluklarından biri ise kalıntılardan az miktarda DNA’nın
günümüze ulaşması. Sebebi, uzun dönemdir süren sıcak iklim.

ÇATALHÖYÜK KAZI ARŞİVİ / SCOTT HADDOW

54 ARKEOATLAS 2022
İnsan toplumları binlerce yıldır sürdürdükleri avcılık, toplayıcılık ve göçebelik
geleneklerinden nasıl ve neden vazgeçti?

deki rolü, arkeoloji ve antropoloji araştırmalarında İran topraklarını içine alan Zagros bölgesinde, yaklaşık
sürekli ilgi kaynağı olmuştu. İki geçmiş popülasyo- 12 bin yıl önce başladı. Neolitikleşmenin birincil böl-
nun özgün bir materyal-kültür öğesini paylaştığı gesi olan bu yerler “Bereketli Hilal” olarak da anılır.
bulunduğunda, bu öğenin ortak bir kökene sahip İç Anadolu’nun orta ve güneyi (Kapadokya ve Konya
olduğu varsayılır. Peki, bu paylaşım toplumlar ara- Ovası) ve Kıbrıs biraz daha gecikmeyle de olsa bu sü-
sında insan hareketi yoluyla mı, yoksa kültürel akta- rece katılmıştır.
rım yoluyla mı gerçekleşmiştir, yoksa iki mekanizma Batı Avrasya’da Neolitik yaşam tarzının gelişmesin-
beraber mi rol almıştır? Bu alternatif modeller çeşitli de ve yayılmasında Anadolu’nun iki büyük rolü oldu.
durumlarda uzun süredir tartışılıyor. Yaşam tarzın- Birincisi, Fırat ve Dicle bölgeleri ilk yerleşik köy kül-
da radikal bir değişim olarak Neolitik geçişin drama- türlerinin ortaya çıktığı, anıtsal yapıların kurulduğu,
tik doğası göz önüne alındığında, soru Neolitik bağ- hayvan ve bitkilerin evcilleştirildiği birincil Neolitik-
lamında özellikle ilginç: İnsan toplumları binlerce leşme bölgesinin parçasıydı. MÖ 10.000 ile 7.000 ara-
yıldır sürdürdükleri avcılık, toplayıcılık ve göçebelik sında, yerleşik yaşam ve evcil hayvanların kullanımı
geleneklerinden nasıl ve neden vazgeçti? esas olarak bu bölgeyle sınırlıydı. Örneğin, siyez buğda-

N
yı, makarnalık buğday, arpa, çeşitli baklagiller, koyun,
eolitikleşme ve/veya Neolitik Dönüşüm, keçi, domuz, sığır gibi evcil bitki ve hayvan soylarının
yerleşik hayatın benimsenmesi ve geçim birçoğunun Anadolu kökenli olduğu tahmin ediliyor.
Alttaki haritada, tarzında avcı-toplayıcılıktan hayvan ve İkincisi, MÖ 7.000’den sonra Neolitik kültürlerin Ege
Anadolu ve yakın mahsul üretimine geçişi ifade eder. Dün- ve Balkanlar üzerinden batıya doğru hızla genişlemesi-
çevresinde genetik
olarak incelenmiş
yada farklı zaman ve bölgelerde Neoli- nin olası ana kaynaklarından biri Anadolu’ydu.
insan genomlarının tikleşmeler yaşanmış olsa da Batı Avrasya’nın yegâne
elde edildiği çeşitli Neolitikleşme süreci Güneybatı Asya’da gerçekleşti. Bereketli Hilal’de insan toplulukları
yerleşimler. Özel olarak süreç, günümüz Ürdün, Filistin, İsrail top- Yakın tarihli antik genom analizleri, Bereketli
Turuncu ile boyalı alan
kabaca Neolitik yaşam
raklarını içine alan Güney Levant, günümüz Suriye Hilal’in farklı bölgelerinde, Güney Levant’ta, İran’da
tarzının ilk geliştiği topraklarını ve Güneydoğu Anadolu’yu içine alan Ku- ve Orta Anadolu’da yaşayan en eski Neolitik insan
bölgeyi işaret ediyor. zey Mezopotamya, ayrıca günümüz Kuzey Irak ve Batı popülasyonlarını inceledi ve bunların genetik olarak

GÜNEYBATI ASYA’DA NEOLITIK DÖNEM VE DAHA ESKI ANTIK INSAN GENOMLARININ ELDE EDILDIĞI YERLEŞIMLER

MEHMET SOMEL-DİLEK KOPTEKİN

56 ARKEOATLAS 2022
BEREKETLİ HİLAL
NASIL NEOLİTİKLEŞTİ?
ntik DNA çalışmalarında önemli bir sınırlı ölçüde de olsa zamanla karışıyorlar. Bu

A gözlem, her bir bölgedeki Neolitik


popülasyonların genomlarının, kendi
bölgelerinde daha önce yaşamış olan Neolitik
sonucu yine genetik veride görüyoruz. Örneğin
yaklaşık 14 bin yıl önce yaşayan Levantlılara
kıyasla yaklaşık 10 bin yıl önce yaşayan Levantlılar,
öncesi (Epipaleolitik veya Mezolitik) avcı-toplayıcı genetik olarak Anadolu’ya biraz daha benziyorlar.
genomları ile yüksek benzerlik göstermeleri ve Bu tip verilere dayanarak, 10 bin yıl öncesinin
birlikte kümelenmeleri. Bu bulgular, Neolitik Levant insanlarının atalarının bir kısmının Anadolu
kültürün Neolitik öncesi yerel insan gruplarının kökenli olduğunu tahmin edebiliriz. Bütün bu
kültürel değişimiyle geliştiğini sonuçlar, Bereketli Hilal’de
gösteriyor. Eğer Neolitik kültür, Neolitik kültürün gelişmesinin
örneğin Levant’tan doğup insan asıl olarak yerel toplumların
göçleriyle Anadolu’ya yayılmış kültürel değişmelerine
olsaydı, Anadolu’daki Neolitik dayandığını, kitlesel nüfus
grupların Pınarbaşı’na değil, hareketleri ve yer değiştirmeler
Natuflara benzemesini beklerdik. yerine, Neolitikleşmenin
Ancak bunu görmüyoruz. yerelde üretilen yenilikler
Neolitik dönüşüm sırasında ve bölgeler arası kültürel
kültürel değişim büyük ölçüde etkileşimle gerçekleştiğini
demografik devamlılıkla beraber gösteriyor. Sonuçlar, sınırlı
yaşanmış. ölçüde bölgeler arası insan
Demografik devamlılık hareketliliğinin de yaşandığını
bulgusunu ilginç kılan ise ve belki de etkileşimlere
Neolitik dönüşüm sırasında yardımcı olduğu bir modeli
Bereketli Hilal’in farklı bölgeleri destekliyor.
arasında gözlenen yoğun kültürel Bununla birlikte, erken
etkileşimler. Örneğin, özgün Neolitikleşmenin parçası
ok ucu tiplerinin veya orak olan Kuzey Levant, Kuzey
teknolojilerinin, ayrıca aşı boyalı Mezopotamya ve Kıbrıs gibi
tabanlar veya kafatası sıvama diğer önemli bölgelerdeki
Çatalhöyük’te taban altına gömülü
gibi ritüellerin Bereketli Hilal’in erişkin bir kadın iskeleti. Kadın koynunda insanların gen havuzlarına
çeşitli bölgelerinde görüldüğünü, kırmızı sıvalı bir kafatası ile gömülmüş. dair henüz elde bilgi yok.
Orta Anadolu obsidiyenlerinin Söz konusu kafatası Konya Arkeoloji Buralardan elde edilecek
Levant’a kadar taşındığını Müzesi’nde sergileniyor. DNA verisi, mevcut verilerde
arkeolojik çalışmalardan ÇATALHÖYÜK KAZI ARŞİVİ / JASON QUINLAN gördüğümüz örüntüleri daha
biliyoruz. Yukarıda bahsettiğimiz iyi anlamamızı sağlayacaktır.
genetik bulgular, bu kültürel etkileşimlere ancak Örneğin, Kıbrıs’a Neolitik kültürün yayılmasının bir
sınırlı ölçüde insan hareketinin eşlik ettiğini tür göç ile olduğu kesin sayılıyor. Ancak bu göçün
gösteriyor. Ancak bölge toplumları birbirlerinden kaynağının Güney Levant mı, Kuzey Levant mı
demografik olarak tamamen yalıtık değiller ve veya Anadolu mu olduğu tamamen çözülmüş değil.

Antik DNA çalışmaları Bereketli Hilal’in aksine Neolitik kültürün Avrupa’ya yayılmasının
göç ile gerçekleştiğini ortaya koydu. Avrupa’da iskeletleri bulunan ilk çiftçiler, genetik olarak,
o dönemde Avrupa topraklarında yaşayan yerel avcı-toplayıcılara benzemiyor.
Aksine Avrupalı çiftçiler Batı Anadolu ve Kuzey Ege Neolitik popülasyonlarına yakın.

58 ARKEOATLAS 2022
Antik DNA genetik olarak, yine o dönemde Avrupa toprakla- gelen çiftçilerin Ege’ye yerleşmesi ile gerçekleştiğini
çalışmalarından biri de rında yaşayan yerel avcı-toplayıcılara benzemiyor- savunmuştur. Bu görüş, Avrupalı çiftçilerin genetik
Kuzeybatı Anadolu’da
yer alan Bursa Barcın
du. Aksine Avrupalı çiftçiler, Batı Anadolu ve Kuzey olarak Kuzey Batı Anadolu çiftçilerine yakın olma-
Höyük’te yapıldı. Ege Neolitik popülasyonlarına yakındı. Bu sonuç, ları ve bu çiftçilerin de diğer çağdaş popülasyonla-
bu yazı içinde verilen haritada da açıkça okunabi- ra kıyasla genetik olarak Orta Anadolu çiftçilerine
liyor. Avrupa’nın 10 bin yıl önceki yerlileri genetik en yakın oldukları gözlemiyle de desteklenir. Bazı
olarak Anadolu’dan çok farklıyken, Avrupa’nın ilk arkeologlar ise Ege’deki Neolitik köyler arasındaki
çiftçileri Anadolulu Neolitik topluluklarla beraber kültürel heterojenliği işaret ederek, burada yaşayan
kümeleniyor. yerel avcı-toplayıcıların da çiftçiliği benimsemiş
Neolitik kültürün Avrupa’ya yayılımının dina- olabileceğini öne sürer. Bugüne kadar MÖ 7.000
mikleri kabaca anlaşılmış olsa da sürecin başlangıç öncesi, yani Neolitik öncesi Ege popülasyonları-
aşaması halen belirsiz ve tartışmalı. Neolitik kül- nın genetikleri hakkında henüz hiçbir şey bilmiyo-
türün batıya yayılmasının ilk adımı, MÖ 7.000’den ruz. Bu nedenle, ilk Ege çiftçilerinin Anadolu’nun
sonra Ege Denizi çevresinde Neolitik köylerin hızla iç kesimlerinden gelen göçmenler değil de MÖ
ortaya çıkmasıydı. Pek çok arkeolog, bu ortaya çıkı- 7.000’den sonra kültürel yolla çiftçiliği benimse-
şın Anadolu’nun iç kesimlerinden veya Levant’tan yen, yerel avcı-toplayıcıların torunları olmaları da

60 ARKEOATLAS 2022
Aşıklı Höyük’te
MÖ 9.000 yılının
sonlarına tarihlenen
oval planlı, toprağa
yarı gömülü B.1
binasına gömülen

AŞIKLI HÖYÜK ARAŞTIRMA PROJESİ ARŞİVİ


beş bireyden
biri olan bu kişi,
topluluğun bugüne
kadar bulunan
en yaşlı üyesi. 65
yaşlarında bir kadına
ait iskeletin uzun
kemikleri üzerindeki
fitolit izlerinden
bedenin hasırla
örtüldüğü anlaşıldı.

genomlar şimdiye kadar yayımlanmış durumda. Yeni nu gösterdi. Bu iki Neolitik köyde yaşamış insan
veriler, yeni sorular ve yeni çalışmalarla bu sürecin toplulukları genetik olarak birbirlerine de çok ben-
yakın zamanda daha iyi anlaşılacağını ümit ediyoruz. zerdi. Yine bu iki yerleşim yerindeki insan toplu-
luklarının kendi içlerindeki genetik çeşitliliğin,
Neolitik köyler arasındaki ilişkiler Üst Paleolitik ve Mezolitik avcı-toplayıcı insan po-
Bugüne kadar Orta Anadolu’dan, Pınarbaşı pülasyonlarına benzer şekilde düşük olduğu, yani
kayalıklarından elde edilen Neolitik öncesi insan genetik olarak nispeten homojen oldukları gözlen-
genomunun yanı sıra, dördü Orta Anadolu’dan, di. Bu bulgular, Orta Anadolu’daki erken Neolitik
biri Kuzeybatı Anadolu’dan olmak üzere beş farklı toplumlarda nüfusun az olduğu fikrini destekliyor.
Neolitik yerleşimden aDNA verisi elde edildi: Orta Çünkü nüfus azaldıkça ve izole kaldıkça genetik çe-
Anadolu’dan Çanak-Çömleksiz Neolitik (yakla- şitlilik de azalıyor.
şık MÖ 10.000 ila 7.000 yıl önce) yerleşim yerle- Arkeolojik çalışmalar, Tepecik-Çiftlik Höyü-
ri olan Boncuklu Höyük (Konya Ovası) ile Aşıklı ğü ve Çatalhöyük gibi daha sonra ortaya çıkan
Höyük (Kapadokya), ayrıca Çanak-Çömlekli Neo- Neolitik yerleşimlerin Orta Anadolu’daki erken
litik (yaklaşık MÖ 7.000 ila 5500 yıl önce) yerleşim Neolitik grupların devamı olduğunu öneriyordu.
yerleri olan Tepecik-Çiftlik Höyüğü (Kapadokya), Özellikle Orta Anadolu’daki Çanak-Çömlekli Ne-
Çatalhöyük (Konya Ovası) ve son olarak Kuzeyba- olitik yerleşim yerlerinin Çanak-Çömleksiz Neo-
tı Anadolu’dan yine bir Çanak-Çömlekli Neolitik litik yerleşimleriyle aynı bölgelerde yer aldığı dü-
yerleşim yeri olan Barcın Höyük (Bursa). şünüldüğünde, bu senaryo oldukça olası. Örneğin
Hem arkeolojik hem de genetik veriler Orta Çatalhöyük, Boncuklu Höyük’ten 10 km ve Aşıklı
Anadolu’nun en erken yerleşim yerleri olan, tam Höyük’ten 200 km uzaklıkta. Ayrıntılara bakıldı-
boy tarımın daha başlamadığı ve henüz çanak çöm- ğında, Çatalhöyük evlerinde iç mekân kullanımı
leğin görülmediği iki Neolitik yerleşim yeri olan veya köy yapısı gibi çeşitli kültürel unsurların
Boncuklu Höyük ve Aşıklı Höyük’ün bölgedeki hem Aşıklı Höyük, hem de Boncuklu Höyük ile
yerel geç Epipaleolitik grupların devamı olduğu- bağlantılı olduğu görülüyor. Çatalhöyük’ün, bi-

Araştırmalar, Orta Anadolu’daki erken Neolitik toplumlarda nüfusun az olduğu


fikrini destekliyor. Nüfus azaldıkça ve izole kaldıkça genetik çeşitlilik de azalıyor.

62 ARKEOATLAS 2022
TÜRKİYE’DE
ANTİK DNA
ÇALIŞMALARININ
GELECEĞİ
ntik DNA, biyolojik ve sosyal
A geçmişe ışık tutan başlıca veri
kaynaklarından biri haline geldi.
Demografik analizin ötesinde,
arkeogenomik çalışmalar geçmiş
toplum yapılarını ve gelenekleri
ortaya çıkarmak için de giderek
daha sık kullanılıyor. ODTÜ ve
Hacettepe’nin antik DNA ekiplerinin
yakın zamanlı çalışmaları Neolitik
Anadolu’da aynı hane içine gömülü
bireyler arasında genetik akrabalık,
atayerlilik ve akraba evliliği gibi
konuları da ele alıyor. Ayrıca aDNA
kullanılarak tarih ve sosyal bilimler
sorularının ötesinde biyolojik soruları,
örneğin insanın, evcil ve yabani
türlerin, ayrıca mikropların evrimsel
geçmişlerini araştırmak mümkün. Bu
alanda Türkiye’de daha fazla araştırma
faaliyeti yürütülmesi ve daha çok
laboratuvarın çalışmaya başlaması
arkeoloji, antropoloji ve biyoloji
alanları için büyük önem taşıyor.

Çatalhöyük’te kerpiç evlerden oluşan bir mahalle. Kazı


sezonu sona erdiğinde rüzgâr, yağmur, kar gibi etkenler
nedeniyle açığa çıkarılan arkeolojik bulguların tahrip olmaması
için üzerleri çeşitli materyallerle kapatılır. Mahalleleri,
duvar resimleri ve özel buluntu repertuarı ile Çatalhöyük,
hava koşullarından korunması ve kazı alanının olduğu gibi
sergilenebilmesi için korugan ile örtülü.
ÇATALHÖYÜK KAZI ARŞIVI / JASON QUINLAN

64 ARKEOATLAS 2022
Karekodu okutarak bu
makaleyi dinleyebilirsiniz.

Neolitik dönüşümün son aşamalarında


yaygınlaşan çanak çömlekler, yemek paylaşım
ortamlarında ön plana çıkan görsel sembolizmin
önemli bir parçasıydı. Çatalhöyük’te ele geçen
bu insan başı biçimli çanak, Neolitik dönüşümün
erken aşamalarında yaygın olan kafatası odaklı
ata kültü ritüelleriyle ilişkili görünüyor.

IAN HODDER / ÇATALHÖYÜK KAZI ARŞIVI

66 ARKEOATLAS 2021
Bugün bize son derece İnanç sisteminin, sosyal düzenin, doğayla ilişkilerin bir simgesi ve “uygarlık” yolumuzun başlangıç nok-
rasyonel ve kaçınılmaz bir
dönüşümü yaklaşık 3 bin yıl gibi uzun bir zaman al- tası olarak tarif edilmeye devam etse de, günümüz
gelişme olarak görünen
tarım ve yerleşik düzene mıştı. Çeşitli fikirlerin serbestçe dolaşımda olduğu ekolojik, ekonomik ve sosyal felaketler peyzajını de-
geçiş, avcı-toplayıcı gruplar günümüz toplumunda dahi hayat tarzlarını, bakış ğerlendiren birçok araştırmacı, Neolitik dönüşümle
için bir anda verilebilecek açılarını, ahlâki değerleri değiştirmenin ne kadar beraber Pandora’nın Kutusu’nun açıldığını ve bugün
bir karar değildi. Tarım,
yeni aile düzenin oluşması zorlayıcı olduğunu düşünecek olursak, avcı-top- hararetle tartıştığımız mülkiyet ve iktidar olgula-
ve çanak çömleklerin layıcı grupların doğayla ve birbirleriyle ilişkilerini rı, sınıf ve toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri, ekolojik
yaygınlaşmasıyla, Anadolu, köklü bir biçimde değiştirmesinin de ne denli zorlu çöküş ve benzeri sorunların kapısının aralandığını
Mezopotamya ve Levant
“çekirdek” bölgelerinde
bir süreç içerdiğini anlamak mümkün olabilir. Böy- düşünülüyor.
Neolitikleşme süreci lesine kapsamlı bir dönüşümü, tüm sosyal ilişkilerin
tamamlandı. Urfa, bu ve malların yabancılaştırıldığı metaların mülkiyeti Buzul’dan sonra,
sürecin önemli arkeolojik
izlerini barındırıyor.
ve alışverişi üzerinden işleyen modern kapitalist bir Neolitik’ten önce
toplumun değer yargıları ve davranış biçimleriyle
TOLGA ILDUN
değerlendirmeye çalışmak, tarihte ne olduğunu an- İlk yerleşiklik denemeleri
lamaktan çok kendi varlığımızı onaylamaya yönelik Günümüzden 12 bin yıl kadar önce, Ortadoğu,
bir egzersiz haline gelebilir. Çin, Hindistan, Amerika, Afrika gibi bazı “çekirdek”
Kapitalist sistemin kutlandığı 20’nci ve 21’inci Neolitikleşme bölgelerinde doğal olarak bulunan hay-
yüzyılda okuduğumuz tarih kitaplarında Neolitik, van ve bitki türleri evcilleştirilmeye ve yerleşik hayat
insanın doğaya karşı kazandığı teknolojik zaferin benimsenmeye başladı. Yerkürenin birbirinden ol-

Neolitik dönüşüm sırasında grup ve birey kimlikleri yeniden tanımlanırken,


toprağa ait olmaktan sahip olmaya uzanacak bir yolun kapısı da açılmıştı.
Neolitik süreçte avcı-toplayıcı gruplar kerpiç ve taş kullanarak anıt- dönüşümü tanımlayan en önemli unsurlardan bir
mekân, kültürel bilginin sal yapılar yaptılar, zengin ölü gömme ritüellerini haline geldi. Körtik Tepe gibi küçük bir yerleşim-
temellerinin atıldığı ve de barındıran yuvarlak planlı ev mimarisi eşliğinde de dahi 2 bine yakın, cinsiyet ayrımı gözetilmeyen,
kimlik oluşumunda etkin
toplumsal kuralların ilk evcilleştirme denemelerini başlattılar. Çayönü, yerleşim içi mezar tespit edildi. Bu bağlamda, her bir
içselleştirilerek dinamik Hallan Çemi ve Körtik Tepe’de yerleşimin ilk kat- evin kendi sosyal alanını, kendi atasının gömüldü-
bir sahne olarak larındaki yuvarlak planlı binalar, eşitlikçi üretim ve ğü, “ata kültü” ritüelleri ile ifade etmesi, mekânın
algılanmalı. Şanlıurfa tüketim stratejileri uygulayan göçebe avcı-toplayıcı ve grup aidiyetinin sınırlarının önemli olduğunu ve
sınırlarında yer alan
Sefer Tepe, köşeli
grupların geçici ikâmet yerleri olarak başladı, ancak bunların çeşitli ölçeklerde temsil edildiğini de göste-
yeni yapı tekniklerinin zaman içinde bu yapılardan bazıları boyut ve içinde riyor. Ayrıca, kuşaklar boyunca aynı temeller üzeri-
izlenebildiği bir alan barındırdığı nesneler açısından farklılıklar göster- ne inşa edilmiş yapılar, mekân-grup aidiyetinin yanı
olarak bu bakımdan da di. Orta ve Doğu Anadolu obsidyeninden yapılma sıra mekân-grup sürekliliği ile ilgili bazı kaygıların
dikkate değer.
alet ve dekoratif nesnelerle beraber, Kızıldeniz ve olduğunu anlatıyor. Burada grubun tarihsel sürek-
TOLGA ILDUN Akdeniz’den getirilen deniz kabukları, Güney Rift liliğini koruma ve sergilemenin önemli bir davra-
Vadisi’nden çıkarılan yarı değerli taşlar ve Ölüde- nış biçimi haline geldiği ve rekabetçi bir zaman ve
niz civarından elde edilen zift kalıntılarının yerle- mekân algısının geliştiği anlaşılıyor.
şimlerde sıklıkla bulunması, bu süreçte gruplararası Bu aşamanın en ilginç yerlerinden Göbeklitepe
alışverişin yaygın olduğunu, hatta grupların deniz ve Karahantepe’de, ağırlıkları 20 tona ulaşan insana
yoluyla Kıbrıs’a ulaştıklarını gösteriyor. benzeyen T biçimli taş dikmelerle oluşturulmuş üs-
Bu dönemde, evlerin, kuşaklar boyu aynı temeller tün işçilik ve emek gerektiren ritüel amaçlı yapılar
üzerine yeniden inşa edilmesi ve ölülerin bu evlerin bulunuyor. Bu yapılardaki T biçimli dikmeler, akrep,
içine gömülmesi geleneği önem kazanarak Neolitik akbaba, yılan, aslan gibi besin olarak tüketilemeyen

Neolitik Dönem’de kuşaklar boyunca aynı temeller üzerine inşa edilmiş


yapılar, mekân-grup aidiyetinin yanı sıra, grup/mekân
sürekliliğinin sağlanması ile ilgili bazı kaygıların olduğunu da gösteriyor.

70 ARKEOATLAS 2022
Çanak Çömleksiz Neolitik B Dönemi’yle anıtsal mimari önemini kaybetti ve
“ev” yeni ekonomik ve sosyal ilişkilerin odak noktasına oturdu.

önemlisi, Körtik Tepe veya Göbeklitepe gibi yerler- Çanak Çömleksiz


de bir araya gelen avcı toplayıcı gruplar, ata kültü Neolitik B Dönemi
ritüelleri eşliğinde yaptıkları anıtsal mimari ve bü-
yük çaplı yemek tüketiminin ihtiyaçlarını karşılaya- Bağımsızlaşan haneler ve tarıma geçiş
bilmek için, hayvan ve bitkilerin evcilleştirilmesine Devam eden süreçte, Çayönü, Mezraa-Teleilat
giden yolu açmaktaydı. Evcilleştirme ve tarıma ge- (Şanlıurfa), Boncuklu (Konya), Aşıklı (Aksaray)
çiş süreci, bu büyük çaplı organizasyonlarda ihtiyaç gibi yerleşimlerden bildiğimiz Çanak Çömleksiz
duyulan çok miktardaki besin ihtiyacının bir çıktısı Neolitik B Dönemi’nde (yaklaşık MÖ 8.500-7.000
olarak görülmelidir. BC) ise, Levant ve Anadolu’da yerleşimler nüfusla
beraber büyüdü ve yerleşim planlarında mahalleler
oluşmaya başladı, hanelere özel depolama alanla-
ORTAK MITOLOJILER-ORTAK IMGELER rı belirginleşti. Bu dönemde evcilleştirme sürecine
alınacak bazı hayvan ve bitkilere odaklanan besin
üretiminin yaygın olarak yapıldığını gösteren zoo-
arkeolojik ve arkeobotanik deliller de oldukça fazla.
Ancak ölü gömme uygulamalarının karmaşıklaş-
tığı ve diğer bağlamda yapılan ritüellere veri-
len önemin arttığı bu süreçte, anıtsal mimari
önemini kaybederken, “ev” yeni ekonomik
ve sosyal ilişkilerin odak noktasına oturu-
yordu. Nitekim, Göbeklitepe gibi büyük çap-
lı toplaşma mekânları terk edilmekte, bunun
yerine Çayönü, Nevali Çori (Şanlıurfa), Aşıklı
gibi yerleşimlerde konutlar ve küçük çaplı ritüel
yapılar beraber inşa ediliyordu. Bu dönemde, iç
bölümlemeleri artan diktörtgen planlı evlerin ta-
ban ve duvarlarında sönmüş kireçten veya alçı taşı
olarak da bilinen gypsum’dan üretilen alçı yoğun
olarak kullanılmaya başladı, alçıyla sıvanan duvar
ve tabanların üzerinde aşı boyası benzeri doğal bo-
yalarla yapılan resimler ya da hayvan boynuzlarının
kullanıldığı enstalasyonlar ev içi simgesel iletişimin
önemli bir parçası oldu.
Böylece, Çayönü, Aşıklı Höyük ve Çatalhöyük
Göbeklitepe’de
bulunan imgelerle, gibi bazı yerlerde ikincil gömülerin topluca yapıl-
Körtik Tepe ve dığı “hafıza mekânları”, haneler arası ortaklaşmanın
Hallan Çemi’de ele odak noktası olan bir tarihsel arşive dönüşmekteydi.
KÖRTIK TEPE KAZI BAŞKANI VECIHI ÖZKAYA ARŞIVI

geçen taş kaplar Yani gelişerek devam eden mimari süreklilik vur-
üzerindeki imgelerin
benzerliğine gusuyla mekân, “birikmekte” olan prestij ve başarı
bakacak olursak, sermayesinin sergilendiği rekabetçi bir arena haline
bu dönemde geliyordu. Örneğin, Çayönü’nde yerleşim höyüğün
Mezopotamya’da farklı kesimlerinde kümelenmiş benzer büyüklük ve
hayvanların ve
insanların atasal
plandaki konut grupları ve ritüel yapılardan oluşur.
ilişkilerine odaklı Burada, konutların sürekliliğinin korunmasına özen
ortak bir mitolojinin gösterildiği ancak bu sürekliliğin sağlanamadığı du-
yaygınlaştığını rumlarda, mekânın dikkatli bir biçimde toprakla
söylemek mümkün.
örtülerek gömüldüğü ve terk edilen bu alanda or-
tak ritüeller için kullanılan mekânlar oluşturuldu-

72 ARKEOATLAS 2022
Çatalhöyük’te haneler boyunca ekonomik ve ritüel kontrolü tek elde topla- Neolitik süreç boyunca önemli
arası ortak yemek yarak yeniden paylaştıran bir merkezi otoritenin or-
tüketimi içeren ritüeller
taya çıkmadığını, bunun yerine, inşaat, ölü gömme
sosyo-ekonomik değişimler geçiren
sonrasında, tüketilen
hayvanların ve besin paylaşımı gibi faaliyetlerle şekillenen ritü- avcı-toplayıcı grupları bir arada tutan
başları ve boynuzları, eller silsilesiyle çok farklı ölçeklerde yeni grup içi ya- unsur merkezi otorite değil,
evlerin içine yerleştiriliyor pılanmaların yolunun açıldığını görüyoruz. Yani bu
ve böylece her bir süreçte önemli sosyo-ekonomik değişimler geçiren
geçmiş, bugün ve gelecek arasında
hane halkı, kadimlik
gösterisinde avcı-toplayıcı grupları bir arada tutan unsur merke- bağları mekânda sembolik
elde ettikleri başarı ve zi otorite değil, geçmiş, bugün ve gelecek arasında olarak kuran geleneklerin
prestiji görsel olarak bağları mekânda sembolik olarak kuran gelenek-
belgeliyordu. ortak kontrolüydü.
lerin ortak kontrolüydü. Bu sayede üretilen “tarih”
JASON QUINLAN, kavrayışı, aynı zamanda kişilerin kültürel aidiyet
ÇATALHÖYÜK KAZI ARŞIVI
ve toplumsal kimliklerini yapılandırıyordu. Böyle
bir gruba ve mekânına ait olmak, çeşitli kaynaklara
erişimin de yolunu açtığından Yakın Doğu’nun bazı le Güneydoğu Anadolu’daki Nevali Çori, Mezraa
erken Neolitik yerleşimleri, süreç içinde toplulukla- Teleilat gibi yerleşimlerde yoğun bir biçimde göz-
rı kendilerine çekerek aşırı büyümüştü. lemlenir. Ancak Michael Morsch’un 2002’de Neva-
Bu aşamada gerçekleşen sosyal dönüşümlerin li Çori’de yaptığı çalışmaya göre, burada bulunan
önemli bir ifadesi de, figürin olarak adlandırdığımız 700 civarında figürinin çok büyük bir kısmı insan
küçük heykelciklerin yaygınlaşmasıydı. Daha önce biçimliydi ve figürinler her iki cinsiyetin hem dişil,
Göbeklitepe ritüel yapılarında bulunan T biçimli hem de eril özelliklerini taşıyan karma yapıdaydı.
antropomorfik stellerde erkek cinselliği ön plana Çatalhöyük’te ele geçen 2 bin civarındaki figüri-
çıkarılsa da, Çanak Çömleksiz Neolitik B sürecinde, nin ise sadece yüzde 5 oranında bir kısmı “kadın”
kadın vücudunun daha belirgin bir biçimde ifade bedenine benzemekte, çoğunda ise cinsiyet ögeleri
edildiği kil figürinler yaygınlaştı. Bunlar, özellik- belirsizdi.

74 ARKEOATLAS 2022
Neolitik dönüşümün ilk aşamalarında mekân odaklı, mimari ve ölü
gömme ritülleriyle şekillenen sosyal ilişkiler hâkimken, son aşamalarda,
hanelerin bağımsızlaşması aşamasında, figürin, çanak gibi, küçük
ve taşınabilir nesnelerle müzakere edilen yeni bir nesnel rejime ortaya çıktı.

bu kadar geç bir aşamada yaygınlaştırdıkları önemli tarım düzenine içkin gruplararası yeni ilişkiler geliş-
bir soru. Çanak çömleklerin daha ilk aşamalarda dahi tiriliyordu. Bu son süreçte hane halkları, hem ritüel,
son derece bilinçli ve üstün işçilik gösteren objeler hem ekonomik faaliyetlerinin kontrolünü sağlayarak
olarak üretilmesi ise, bu teknolojiye hâkim ancak çe- bağımsızlaşmış ve figürin, çömlek, mühür gibi sembo-
şitli kültürel nedenlerle çömlek yapımında kullanma- lik anlamı yüksek taşınabilir objeler ile kimliklerini ye-
yan grupların olduğunu düşündürüyor. niden tanımlayarak, yeni gruplararası ilişkiler kurmaya
Duruma daha yakından baktığımızda, ilk çanak başlamıştı. Bu durum antik DNA verileriyle de açıkla-
çömleklerin insan kafatası veya bedenine benzer özel- nıyor. Örneğin, Aşıklı ve Boncuklu gibi yerleşik besin
likler taşıdığını görmek mümkün. Bu bağlamda, çanak üreticisi avcı-toplayıcılarda kan bağıyla bağlı akraba-
çömlek üretiminin yaygınlaşmasının, aynı figürinler- ların oluşturduğu hane halklarından söz edilebilirken,
de olduğu gibi, hane grubunun yeni sosyal ilişki ve Çatalhöyük gibi tarıma geçiş sürecini tamamlamış yer-
anlam dünyalarını betimleyen bir sembolik teknoloji leşimlerde, farklı gruplardan kan bağı ilişkisi olmayan
olduğunu yadsımak güç. Figürinler hane içi toplumsal bireylerin de içinde olduğu bir ortaklaşma başlamıştı.
rol ve statülerin şekillenmesinde kullanılan bir araç-
ken, çanak çömlekler hanelerin diğer gruplarla kur- Neolitik yaşam tarzının yayılması
duğu ilişkileri, yemek üretimi ve tüketimi üzerinden Tarım, yeni aile düzenin oluşması ve çanak çöm-
üreten bir araç haline gelmişti. Hatta Çanak Çömlekli leklerin yaygınlaşmasıyla, Anadolu, Mezopotamya ve
Neolitik sürecin son aşamalarında; günümüzden önce Levant “çekirdek” bölgelerinde Neolitikleşme süreci
(GÖ) 8.200’lerde yaşanan bir başka iklimsel bozulma tamamlandı, Ege ve Balkanlar üzerinden kademe-
döneminde, grupların yemek odaklı ortaklaşma ritü- li olarak Avrupa’ya doğru yayılım başladı. Özellikle,
ellerinin tekrar artmasıyla ortaya çı- Anadolu’dan Avrupa’ya yayılım sırasında, “Neolitik
kan Hassuna-Samarra-Halaf gibi Paket” olarak adlandırdığımız ve ilk örneklerini çe-
boyalı çömlek geleneklerinde, kirdek bölgelerde gördüğümüz figürin, mühür, ça-
seramiklerin üzerinde Çatal- nak çömlek, taş baltacık, kemik iğneler vb. birçok
höyük’teki duvar resimlerin- nesnel kültür ögesinin yanı sıra mimari gelenekler
den bildiğimiz mekân plan- ve çekirdek bölgelere özgü evcil hayvan ve bitkiler de
ları veya sembolik imgeler yayıldı. Sürecin sonunda tamamlanarak, göçler ve çe-
görülüyor. Muhtemelen şitli diğer iletişim mekanizmalarıyla yayılan Neolitik
bu sahneler aracılığıyla, Paket’in çeşitli unsurlarının beraber hareket ediyor
herkesin aşina olduğu ka- olması, yeni sosyo-ekonomik düzenin zaman, mekân
dim mitolojiler vurgulanarak, ve kimlik rejiminin, yani anlam dünyasının, bu
ÇIĞDEM ATAKUMAN-STUART CAMPBELL/DOMUZTEPE KAZI ARŞIVI

Geç Neolitik’te ortaya


çıkan çanak çömlekler gibi
taşınabilir nesneler üzerindeki
betimlemeler, daha önceki
süreçte Çatalhöyük duvar
resimlerinden tanıdığımız
desenler ve mekân tasvirlerine
benzerlik gösteriyor.
Kahramanmaraş Domuztepe’de
bulunan bu çanak üzerindeki
bezemede, turnalar evlerin
çatılarında betimlenmiş,
evler arasında sınırları
belirginleştiren büyük depolama
küpleri ve ağaçlar yerleştirilmiş.

76 ARKEOATLAS 2022
Neolitik dönüşüm sırasında, avcı-toplayıcı varoluş biçiminin belirleyici
ögeleri olan “aidiyet”, “bağlılık” ve “mensubiyet” gibi kavramların
yerini “mülkiyet”, “rekabet” ve çeşitli ölçeklerde tanımlanan “öteki” gibi
kavramlar almaya başladı.

unsurların taşıdığı simgesel örüntülerle kurulduğuna gi alışverişi gibi farklı süreçlerin etkin olabileceğini
da işaret ediyor. Örneğin, Burdur’da Hacılar, İzmir’de gösteriyor. Nitekim, Batı Anadolu’nun ilk Neolitik
Ulucak, Gökçeada’da Uğurlu gibi yerleşimler, bu ya- yerleşimlerinin en erken tabakalarında çanak çömlek
yılım sonucunda MÖ 6.800 yıllarında yerleşilmiş bulgularına rastlanmıyor olması, sürecin sadece göç-
tarımcı köylerdi. Başlangıcı Çatalhöyük’e dayanan, lerle ilgili bir çerçevede açıklanmasını zorlaştırıyor.
geniş bir avlu etrafında kümelenmiş ilişkili ailelerden Batı Anadolu’da sürdürülen Fethiye-Girmeler kazısı
oluşan hane temelli sosyo-ekonomik yapının mima- ve Marmaris-Bozburun yüzey araştırması gibi çalış-
ri ve diğer nesnel kültür ögeleriyle temsili, özellikle malarla beraber, son dönemde yürütülen antik DNA
Hacılar’da ve Ulucak’ta belirgin bir biçimde görülü- araştırmaları sonucunda, bölgenin henüz çok az bi-
yor. Uğurlu ise yaklaşık 5 hektarlık alana yayılmış, linen kendine özgü Neolitikleşme dinamiklerinin
ritüel mimari, ölü gömme, figürin ve diğer nesnelerin daha net bir biçimde ortaya konulması bekleniyor.
gömüldüğü çukur ritüelleri eşliğinde gelişen bir ada Sonuç olarak Neolitik süreçte mekân, kültürel
yerleşimiydi. bilginin temellerinin atıldığı ve kimlik oluşumunda

B
etkin toplumsal kuralların içselleştirilerek dinamik
u süreçte, Çanak Çömleksiz Neolitik bir sahne olarak algılanmalıdır. Bu sahnede kişiler
Dönem’in birçok yerleşiminin terk edil- cinsiyete, yaşa ve diğer özelliklere bağlı toplumsal
mesinden dolayı, Anadolu’nun batısında rollerini öğrenerek bir topluluğa ait olurken, sem-
ve Avrupa’da tarıma geçişin göçlerle oldu- bolik ve ekonomik birikimin aktarılmasıyla ilgili
ğu savı oldukça güçlü. Ancak antik DNA hiyerarşilerin parçaları haline de gelir. Bu bağlam-
çalışmaları, Avrupa’nın bazı bölgelerinde göçlerin da, mekânların çeşitliliği, kullanım sıklığı, sembolik
önemli rol oynadığını ispat etmiş olsa da, bazı böl- ögelerin yoğunluğu gibi unsurlardaki farklılaşma-
gelerde yerel avcı-toplayıcılar ile kaynaşma veya bil- lar kurulan ortaklaşma ölçekleri ve statü farklarını

NEOLITIK PAKET’IN ANADOLU, MEZOPOTAMYA VE LEVANT “ÇEKIRDEK” BÖLGELERINDEN YAYILIMI

İlk olarak kırmızıyla


betimlenen “çekirdek”
bölgede ortaya çıkan tarım
ve yerleşik köy hayatı,
haritada oklarla belirtildiği
gibi, önce turuncu renkli
bölgelere, daha sonra da
DETLEF GRONENBORN, BARBARA HOREJS, MARIO BÖRNER, DANIEL OBER
mavi, yeşil ve sarı tonlarıyla
belirtilen bölgelere yayıldı.
Neolitik yaşam biçiminin
Ege, Balkanlar ve Avrupa
içlerine uzanan kademeli
yayılımının, Anadolu ve
Levant’tan kaynaklı insan
göçleri ile ilgili olduğunu
gösteren bazı verilerin
yanı sıra, yerel halkların
Neolitik yaşam tarzını
benimsemesi sonucunda
ortaya çıktığına dair bazı
antik DNA verileri mevcut.

78 ARKEOATLAS 2022
NEOLİTİK
DEVRİM’DEN
ANTROPOSEN’E
Neolitik Devrim’i bugüne kadar insanların daha iyi yaşamasını
ve gelişmesini sağlayan büyük bir başarı olarak görüyorduk.
Peki, iklim değişikliğine ilişkin endişelerimizin temeli de
Neolitik Devrim olabilir mi? Tarihöncesi arkeolojisi alanında
dünyaca ünlü Britanyalı arkeolog Trevor Watkins, ArkeoAtlas
için yazdı.

YAZI: PROF. DR. TREVOR WATKINS*

80 ARKEOATLAS 2021
Y
aklaşık yüz yıldır Güneybatı day, yabani koyun ve keçiler ile ilk evcilleştirilen
Asya’nın Neolitik Dönemi’nin in- koyun ve keçiler arasındaki farklılıkların saptan-
sanlık tarihinde devrim niteliğinde masına dayanarak geliştirildi. Son yıllarda Neoli-
bir değişim zamanı olduğu düşü- tik Dönem’den kalan insan, bitki ve hayvanların
nülmekteydi. Neolitik Dönem’in antik DNA’sını çalışacak yeni analiz yöntemleri
bir devrim olduğu düşüncesini geliştirildi. Artık kararlı izotop analizi uygula-
1920’lerden 1950’lere kadar önde gelen bir prehis- yarak bu insanların ne yediklerini, hayvanlarını
toryacı olarak dünya çapında ün kazanan Gordon nerede otlattıklarını, öldükleri ve gömüldükleri
Childe ortaya koymuştu. Childe, Britanya, Avru- yerden başka yerlerde doğup doğmadıklarını veya
pa ve Yakın Doğu prehistoryası üzerine yazdığı büyüyüp büyümediklerini öğrenebiliyoruz.
bilimsel kitaplara ek olarak, her biri yüz binlerce
satan üç popüler bilim kitabı yazdı. Tarihte Neler on yıllarda keşifler hız kazandı. Artık eli-
Oldu? adlı kitabının açılışında “insan nasıl gelişti?”
sorusuna yanıt vermek için yola çıktığını açıkla-
yan Childe, kitabın Neolitik ile ilgili bölümünün
S mizde çok daha zengin bilgiler var. Göbek-
litepe ve büyük barajların inşası öncesinde
yapılan kurtarma çalışmaları sayesinde
girişine tarımın başlangıcının “insanları yabanıllık bulunan Fırat ve Dicle havzalarındaki çağ-
çıkmazından kurtaran ekonomik ve bilimsel bir daş yerleşimler gibi hiç beklenmeyen olağanüstü
devrim” ve onları “doğanın parazitleri yerine do- keşifler gerçekleşti. Ancak şu anda Neolitik Dönem
ğanın ortakları yapan bir devrim” olduğunu belir- konusunda farklı bir bakış açısına ihtiyaç duyduğu-
terek başlamıştı. muz bir noktada olduğumuzu düşünüyorum. Uzun
Childe, Neolitik ve kent devrimlerinin aslında zamandır bu dönemin insanının gelişiminde Sanayi
Sanayi Devrimi’nin öncülleri olduğu görüşünü Devrimi’ne benzer bir dönüm noktası olarak şekil-
güçlü bir şekilde ortaya koyarak, bunların günümüz lendirildiğini gördük. Ancak Neolitik Dönem’in şu
dünyasına yönlendiren sosyo-ekonomik dönü- anda iklim değişikliği ve küresel ısınmaya ilişkin
şümler olduğuna dikkat çekmişti. Neolitik Devrim endişelerimize yönelik çok çetrefilli sonuçları olan
insanın gelişiminin ilk büyük bölümünü oluşturdu. bir şeyin başlangıcı olduğu düşüncesi giderek daha
1930’lu yıllarda Chicago Üniversitesi’nde öğren- çok netlik kazanıyor.
ci olan Robert Braidwood, Childe’ın teorisinden
etkilenmiş ve onunla yazışmalar yapmıştı. 1948 Antroposen devreye giriyor
yılından itibaren bu teoriyi sahada test etmek ama- 20’nci yüzyılın sonlarından itibaren günümüz
cıyla yollara düşen Braidwood, ilk önce Irak’ın ku- dünyasındaki iklim değişikliği konusunda gide-
zeydoğusunda, daha sonra İran’ın batısında, 1964 rek daha çok ve farklı türde bulguya ulaştıkça bi-
yılından itibaren de İstanbul Üniversitesi’nden Ha- lim insanlarının endişeleri artmaya başladı. Paul
let Çambel ile Güneydoğu Anadolu’daki Çayönü Crutzen, atmosfer kirliliği ve ozon tabakasındaki
Tepesi’nde farklı disiplinlerden oluşan araştırma tehlikeli delikle ilgili çalışmalarıyla Nobel Ödülü
ekiplerine başkanlık yaptı. kazanan bir meteorolog ve atmosfer kimyası ile
Childe’ın teorisini destekleyecek somut arke- ilgili çalışmalar yapan bir bilim insanıydı. Crut-
olojik bulgu yokken, Braidwood yerleşik yaşama zen, 2000 yılındaki Uluslararası Jeosfer-Biyosfer
dayalı yiyecek üreticiliğinin ilk kez nasıl, ne za- Programı (IGBP) toplantısında artık Holosen’de
man ve nerede ortaya çıktığının öyküsünü gözler değil, yeni bir jeolojik çağ olan Antroposen’de ya-
önüne serecek arkeolojik ve çevresel gerçekleri şadığımızı ilan etti. İklim bilimciler insan kaynak-
saptamaya başladı. 1950’li yıllardan itibaren araş- lı iklim değişikliğinin gerçekleşmekte olduğu ve
tırmaların odak noktasını bitki ve hayvanların ilk değişim hızının endişe verici düzeyde olduğu so-
kez evcilleştirilmesine dair bulguların aranması nucuna vardılar. Botanikçiler ve zoologlar türle-
oluşturuyordu. Kömürleşmiş bitki kalıntıları ve rin kaybından, hatta olası bir kitlesel yok oluştan
çeşitli hayvanların kemikleriyle yapılan bilimsel endişe etmeye başladılar. İnsan nüfusu hızla sekiz
analizler, yabani buğday ile kültüre alınmış buğ- milyara doğru artış gösteriyordu.

Nobel Ödülü meteorolog Paul Crutzen 2000 yılında artık Holosen’de değil,
yeni bir jeolojik çağ olan Antroposen’de yaşadığımızı ilan etti.

82 ARKEOATLAS 2022
Güneybatı Asya’daki Neolitik nüfusun daha önce Neolitik Dönem’in iklim değişikliği ve
görülmemiş bir hızla artmaya başladığı açık. Zaman-
la her bölgede Neolitik yerleşimlerin sayısı, boyutu
küresel ısınmaya ilişkin endişelerimize
ve buralarda bulunan ev yoğunluğu da artmıştı. yönelik çok çetrefilli sonuçları olan
Neolitik Dönem’de nüfus artışının belirtileri- bir şeyin başlangıcı olduğu düşüncesi
ni her yerde görmek mümkündür. Yerleşimlerin
giderek netlik kazanıyor.
çoğalması, ekinler için tarlaların, koyun ve keçi
sürüleri için otlakların kullanıldığı arazilerin
genişlemesi anlamına geliyor. Evler için ahşaba,
ocak ve fırınlar için oduna ihtiyaç vardı. Ayrıca yaşayacak yeni yerler bulmaya gerek duyduğuna
1938 yılında
Britanya’nın kömür duvarlar ve zeminlere kireç sıvası yapmak için dair göstergeler bulunuyor. Neolitik Dönem’in
ve kilden yana kireci yakacak daha fazla oduna talep oluyordu. başlarında Suriye’nin kuzeyinde, Fırat Nehri’nin
zengin Staffordshire Aynı zamanda koyun ve keçilerin otlatılması or- kıyısındaki Jerf el Ahmar yerleşimi basit, tek
bölgesinde seramik manlık alanların yeniden büyümesini etkin bir odalı evlerden oluşuyordu. Evler küçüktü ve
fabrikalarının
bacaları tütüyor.
şekilde engellemişti. Çevreyi giderek daha çok aralarındaki açık alanlarda ocaklar vardı. Bunlar
Bugün iklim değiştiriyorlardı; avcı-toplayıcı atalarının avlan- insanların genellikle dışarıda yaşadığını ve grup-
değişikliğinin dığı geniş ormanlık alanlarda artık aynı bitkiler lar halinde yemek pişirdiklerini düşündürüyor.
başlangıcı kabul yoktu, avlanan hayvan türleri azalmış ve ortadan Yüzyıllar içerisinde bu topluluk köyün ortasında
edilen Sanayi
Devrimi’nin öncü
kaybolmuştu. bir dizi büyük, yuvarlak-planlı, yerin altında bu-
adımlarını Neolitik Neolitik Çağ boyunca yerleşimlerin büyüklü- lunan yapılar inşa etti. Bu tür kamusal yapıların
insan atmış olabilir mi? ğü artmıştı, ancak başından itibaren insanların ilk ikisinde büyük erzak depoları vardı, tahıl ve

PRINT COLLECTOR/GETTY IMAGES

84 ARKEOATLAS 2022
N
Göbeklitepe konusunda eolitik toplumu haritanın her yanına Neolitik atalarımızın bundan on bin
henüz anlaşılmamış dağılmış birçok Neolitik yerleşimden
çok şey var. Ancak
ibaret gibi düşünmemeliyiz. Neoli- yıl önce sürekli artan bir nüfusa ve
dikilitaşların çift
olarak yerleştirilmesi, tik toplulukların hiçbiri etrafı boş bir sürekli olarak Dünya kaynaklarından
yuvarlak ya da yuvarlağa çevrede yaşayan, kendi kendine yeten faydalanmaya dayalı olarak yarattığı
yakın toprağa gömülü
izole gruplar değildi. Komşularıyla ve daha uzak-
müşterek yapıların
lardaki topluluklarla aktif bir şekilde ilişki kurma-
yaşam biçimini yeniden düşünmek
varlığı ve birçok ortak
sembolün, bölgesel bir ya çalışıyorlardı. Bunun arkeolojik kanıtı, örneğin ve eski temellerine dayanarak yeniden
süper-topluluğun ortak
Orta Anadolu’dan gelen obsidiyenin Ürdün’ün gü- oluşturmak zorundayız.
kültürel düşünce, inanç
ve pratiklerinin birer neyi ve İsrail’e varan bir coğrafyada, bir topluluk-
unsuru olduğu anlaşılıyor. tan diğerine aktarılmasıyla gözleniyor. Boncuk ve
kolye yapımında kullanılan deniz kabukları Akde- anlamadığımız çok şey var, ancak dikilitaşların çift
TOLGA ILDUN
niz veya Kızıldeniz’den binlerce kilometre uzakta olarak yerleştirilmesi, yuvarlak ya da yuvarlağa ya-
bulunmuştur. Günümüzde araştırmacılar bir böl- kın toprağa gömülü müşterek yapıların varlığı ve
gede çakmaktaşından dilgi veya ok ucu yapmanın birçok ortak sembolün bölgesel bir süper-toplulu-
yeni yollarının nasıl akıl edildiğini, tekniklerin ğun ortak kültürel düşünce, inanç ve pratiklerinin
kısa sürede nasıl öğrenildiğini ve komşu bölgele- birer unsuru olduğu anlaşılıyor.
rin bundan nasıl faydalandığını araştırıyor. Geniş, kalıcı topluluklarını materyal, ürün,
Türkiye’nin güneydoğusunda ve Suriye’nin bilgi ve insan paylaşımında bulunan ve değiş to-
kuzeyinde gerek Fırat, gerekse Dicle vadilerinde kuş yapan süper-topluluklar halinde örgütlemek
çok sayıda erken Neolitik yerleşme olduğunu öğ- Neolitik Dönem toplumuna olağanüstü canlılık
rendikçe bir süper-topluluğun işbaşında olduğunu kazandırmıştır. Çok sayıda insanın süper toplu-
görmeye başlıyoruz. Bu yerleşim yerlerinin en ün- luklarda toplanması bir yandan geniş ve karma-
lüsü, anıtsal yuvarlak planlı yapıları, T şeklindeki şık kültürel bilgi ve pratik yığınını güvence altına
dikilitaşları ve olağanüstü yontulmuş imgeleriyle alırken, öte yandan yenilik ve kültürel birikim
Göbeklitepe’dir. Göbeklitepe konusunda henüz için ideale yakın koşulların oluşmasını sağladı.

86 ARKEOATLAS 2022
ANADOLU’NUN ANTIK DNA’SI

NEOLİTİK’TE
AKRABALIK
Gelişen teknoloji sayesinde tarihöncesi toplumlar artık genetik olarak
da incelenebiliyor. Antik DNA çalışmaları, Anadolu’da Neolitik Dönem
akrabalık ilişkileri ve akraba evliliklerine dair yeni bir pencere açıyor.

YAZI: DR. N. EZGI ALTINIŞIK*, DR. FÜSUN ÖZER**, DR. KANAT GÜRÜN***

88 ARKEOATLAS 2021
G
üneybatı Asya belki insanlığın balık örüntülerinin ve akraba evliliklerinin kültürel
beşiği değil, ama son 15 bin arka planını anlamak, toplumsal yaşam biçimlerini
yılda insanların kültürel alış- kavramamızı sağlıyor. Daha önce yürütülen etnog-
verişlerinin yanında biyolojik rafik çalışmalar, üretim araçlarının ve birikimin aile
ilişkiler de kurduğu bir coğraf- içinde kalması gibi gerekçelerle toplumların akra-
ya. Modern insanların 300 bin ba evliliğine yöneldiğini göstermişti. Bu fenomen
yıllık tarihinde nispeten kısa sadece Homo sapiens’e özgü olmadığı gibi, geçmişte
sayılabilecek bu dönem ve küçük sayılabilecek bu coğ- yaşamış toplumlarda da görülüyor. Birçok kültür-
rafya, aslında bugün Batı Avrasya’da yaşayan toplumla- de öz kardeş gibi birinci derece akrabaların çiftleş-
rın temelinin atılmasında önemli bir köşe taşı. Bugün mesi tabu olarak görülse de antik Mısır’da ve İnka
gelişen teknoloji sayesinde sadece arkeolojik ya da ant- İmparatorluğu’nda yönetici güçler arasında birinci
ropolojik açıdan değil, genetik olarak da bu toplumla- derece akrabaların çocuk sahibi olduğu biliniyor.
rın tarihlerini incelemek mümkün. Farklı disiplinler- Benzer şekilde, 20’nci yüzyıla kadar kuzen evlilikle-
den gelen bilgi ve bulguların aynı potada eritilmesiyle rinin Avrupa’nın kraliyet hanedanları ve toplumun
insanlık tarihinde yeni bir pencere açılıyor. Bizler de üst sınıfları arasında yaygın olduğu ve Albert Eins-
açılan bu pencereye, Hacettepe Üniversitesi Moleküler tein, Charles Darwin de dahil olmak üzere o döne-
Antropoloji ve Genom1 (HUMAN-G) laboratuvarı ile min önde gelen birçok bilim insanının kuzenleriyle
Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin antik DNA labora- evlendiğini biliyoruz.
tuvarlarından bakıyor, tarihöncesi insanların yaşamla-
rını, kültürlerini ve birbirleriyle ilişkilerini anlamaya
çalışıyoruz.
Birbirleriyle biyolojik ilişkisi bulunan bireylerin
genetik materyallerinin de benzer özellikler taşımasını
bekleriz. Bu sebeple biyolojik organizmalarda akra-
baların çiftleşmesi, genomda homojenleşmeye neden
olur. Zira anne ve babadan gelen DNA dizilimi bir-
birine benzeyeceğinden, yavrunun genomunda eşleşen
kromozomlar2 da birbirine benzer özellikler taşıyacak-
tır. Bu durum, biyolojik bilimlerde “kendileşme” (inb-
reeding) olarak adlandırılır. Günümüzde bir bireyin
DNA dizilimini çıkarıp analiz ederek o bireyin kendi-
leşme miktarını, dolayısıyla ebeveynlerinin akrabalık
derecesini anlamak mümkün. Öte yandan, bugün yaşa-
yan bireylerin DNA dizilimini belirlemek görece kolay
olsa da uzun zaman önce yaşamış bireyler için aynısı-
nı söyleyemiyoruz. Her ne kadar binlerce yıllık diş ve
kemik örneklerinden DNA elde etmek artık mümkün
olsa da, geçen zaman ve çevresel koşulların etkisiyle
değişen miktarlarda bozulmaya uğrayan DNA’nın ka-
litesi, modern örneklerden elde edilene kıyasla düşük
oluyor. DNA kalitesi düştükçe de akrabalık ilişkilerini
ve diğer demografik ilişkileri anlamak zorlaşıyor ve
yeni hesaplamalı yöntemlere ihtiyaç duyuluyor.

Öz kardeşlerin evliliği o gün de tabuydu


Akraba evliliklerinin bazı kültürlerde daha fazla gö-
rüldüğünü günümüz toplumlarından biliyoruz. Akra-

1 Genom: Bir canlının tüm DNA moleküllerinde kodlu bilgi. İnsan gibi memeli
türlerinde genom üç milyar DNA bazı uzunluğundadır.
2 Kromozom: Canlılarda kalıtımı sağlayan ve DNA ile proteinin bir araya gelmesiyle
oluşan genetik birimlere verilen isim. İnsanlarda cinsiyeti tayin eden ve adına “eşey
kromozomu” denen X ve Y kromozomlarından bir çift (kadınlarda XX, erkeklerde
XY) bulunur. Bunun dışında kalan 22 çift kromozoma “otozom kromozomlar” denir.

90 ARKEOATLAS 2022
Antik DNA çalışmaları sonucunda İrlanda’da bulunan Orta Neolitik
Dönem’e tarihlenen bir elit mezarındaki iskeletin, birinci derece akraba evliliği
sonucu dünyaya geldiği anlaşıldı.

eni bir örnek olarak, geçtiğimiz yıl yapı- örüntülerini incelemeyi başardık. Bu çalışmada ge-

Y lan bir çalışmada İrlanda’da bulunan ve


Orta Neolitik Dönem’e (günümüzden
yaklaşık 5 bin 200 yıl önce) tarihlenen
bir elit mezarında ele geçen iskeletin,
liştirdiğimiz yeni bir kendileşme analizi yöntemiy-
le, Batı ve Orta Avrasya’da son 15 bin yılda yaşamış
bireylerin genomlarındaki homojenleşmeyi ölçe-
rek kendileşmenin kaynaklarını tespit etmeye ça-
birinci derece akraba evliliği sonucu dünyaya gel- lıştık. Nihayetinde, genetik veriler bize geçmişten
diği anlaşıldı. İskelet, ele geçtiği bağlam ile değer- günümüze kendileşmenin azaldığını gösterdi.
lendirildiğinde, İrlanda’da toplumsal tabakalaş-
manın en azından Orta Neolitik ile başladığı ve Akrabalık ilişkileri değişiyor
bireyin elit bir gruba ait olma olasılığı tartışıldı. Etnografik çalışmalar, avcı-toplayıcılarda
Kendileşme, sadece akraba evlilikleri sonu- akraba evliliğine tarım toplumlarına göre daha
cunda ortaya çıkmıyor. Bir arada yaşayan bir seyrek rastlandığını ortaya koyuyordu. Ancak bu
topluluğun nüfusunun az olması durumunda, toplumların genetik örüntülerinde görülen ken-
topluluktaki genetik çeşitliliğin de düşük olması dileşme izleri, etnografik çalışmalarla uyumsuzdu.
beklenir. Bu durumda, birbiriyle çiftleşen bireyler Avcı-toplayıcı toplumlardaki kendileşmenin, esa-
uzaktan da olsa biyolojik akraba niteliğinde olaca- sen yakın akraba evliliklerinden değil, toplumdaki
ğından yine genomda homojenleşme, dolayısıyla birey sayısının düşük olmasından kaynaklandığı
kendileşme gerçekleşebiliyor. İzole ada toplumla- tespit etmiş olduk. Çalışmada ayrıca, her ne ka-
rındaki yüksek kendileşme örüntüsü buna iyi bir dar kendileşme ortalamada azalsa da, ensest ya da
örnek sayılabilir. dayı-yeğen gibi aşırı yakın akraba evliliği örnek-
Geçtiğimiz 10 yıl boyunca antik DNA çalışma- lerinin sadece Neolitik Dönem’den sonra gerçek-
larının ilerlemesi sayesinde, Holosen Dönem’den leştiği saptandı. Bu durum, tarımla ortaya çıkan
bugüne önemli ölçüde veri birikimi sağlandı. 2021 toprak sahipliği gibi kavramlar yüzünden rekabet
yılında yayımladığımız çalışmada, biz de bu biri- halinde olan hane halklarının yeni işgücü bulma
ken veriyi kullanarak Holosen boyunca kendileşme stratejileri ile uyumlu görünüyor. Bölgesel ortak-
laşma ile açıklanabilecek bu strateji, toplumlar
arasında eş değiş-tokuş ağlarının kurulmasına yol
açıyor. Ancak daha sonra ortaya çıkan sınıflı ve
Ebeveynleri birinci derece akraba yoğun tarım toplumlarında, mülkiyeti aile için-
(İrlanda, Orta Neolitik)
de tutmanın bir çözümü olarak aile içi evlilikler
yaygınlaşmış olabilir. Ayrıca toplumlar arasında
evlilik bağıyla kurulan birlikteliklerin dahi, tıpkı
KENDİLEŞME KATSAYISI

Ortalamada geçmişten
günümüze azalan sonraki dönemlerde kraliyet ailelerinde görüldü-
kendileşme katsayısı ğü gibi, gen alışverişini yalnızca düşük nüfusa sa-
hip elitler arasında kısıtlayarak yine kendileşmeye
Ebeveynleri yol açtığı düşünülebilir.
yakın akraba
Tüm bu faktörlere rağmen, yine de Neolitik ile
nüfus artışına bağlı olarak ortalamada kendileş-
menin azaldığı ve genetik çeşitliliğin arttığı göze
çarpıyor. Anadolu tarihine bu gözle baktığımızda,
Çanak-Çömleksiz Neolitik’ten Çanak-Çömlek-
GÜNÜMÜZ ZAMAN GEÇMİŞ li Neolitik’e geçişte genetik çeşitliliğin dramatik
biçimde artığını gözlemliyoruz. Örneğin, Orta
Anadolu’da Aşıklı Höyük (MÖ 8.350-7.300) ve
Batı ve Orta Asya’da kendileşme katsayısı geçmişten günümüze Boncuklu Höyük (MÖ 8.300-7.600) gibi toplum-
azalıyor. Buna karşın Neolitik sonrası tarım toplumları incelendiğinde, lardaki genetik çeşitlilik, Çatalhöyük (MÖ 7.100-
akraba evlilikleriyle karşılaşılıyor. 5.950) ve Barcın Höyük (MÖ 6.600-6.000) gibi
ŞEKİL: N. EZGİ ALTINIŞIK Çanak-Çömlekli Neolitik toplumlara göre anlamlı
derecede daha düşük.

92 ARKEOATLAS 2022
Soybağı ilişkisi ve getirdiği sorular van ve bitkilerle de destekleyen Anadolu’nun ilk yer-
Bu durum, geçiş sürecindeki nüfus artışı ve leşik toplumları Aşıklı Höyük ve Boncuklu Höyük’ten
popülasyon yapısıyla açıklanabilir. Bununla birlikte, elde ettiğimiz örnekler ile Çanak-Çömlekli Neolitik
daha önce yapılan izotop çalışmaları Aşıklı ve Bon- toplumlarından Çatalhöyük ve Barcın Höyük insan-
cuklu gibi Çanak-Çömleksiz Neolitik toplumlarında larından elde ettiklerimiz... Her ne kadar Çatalhöyük
hane halkı kavramının önemini ortaya koyuyor. Bu insanlarında diş varyasyonları ve anne soyuna dair
toplumlarda ev, yaşayanların günlük hayatlarını sür- bilgi veren mitokondriyal DNA3 verileri ile yapılan
dürdüğü bir alandan öte, içine ölülerini defnettikleri çalışmalar aynı eve gömülmüş bireylerin genetik akra-
ve onlarla yaşamaya devam ettikleri bir mekândı. ba olmadıklarına işaret ediyorsa da bu tip verilerle soy
Aynı bina içine gömülen bu bireylerin, genetik veya bağlarını net olarak aydınlatmak mümkün değildi.
sosyal akrabalık yoluyla birbiriyle ilişkili olan hane Bizse çalışmamızda Aşıklı Höyük’ten sekiz,
halkına ait olduğu arkeolojide yaygın bir varsayım. Çatalhöyük’ten 14 bireye ait olmak üzere yeni üret-
Gerçekten evlerin içine ya da civarına gömülen bu tiğimiz 22 genoma ek olarak, daha önce yayımlan-
insanlar arasındaki bağ neydi? Arkeoloji ve antro- mış Boncuklu Höyük’ten dokuz, Barcın Höyük’ten
polojideki yöntemlerle cevaplanması pek de kolay 23 ve Tepecik-Çiftlik’ten beş bireye ait genomları
olmayan soruları antik DNA analizleri ile cevapla- kullanarak toplamda 59 genomu analiz ettik ve akra-
mak çoğu zaman mümkün oluyor. balık bağlarını araştırdık. Otozom tarihöncesi ve X-
2021 yılında yaptığımız bir çalışma ile genom ça- kromozomu verilerinin analizinden elde edilen ak-
pındaki DNA dizi verileri aracılığıyla aynı ev içine ve rabalık katsayılarını, mitokondriyal DNA haplotip4
birbirine yakın evlere gömülmüş bireylerin akrabalık ortaklıklarını, osteolojik5 ölüm yaşını, radyokarbon
derecelerini çözümlemeye çalıştık. Bunun için iki fark- tarihlerini ve soyağacı simülasyonlarını kullanarak
lı dönemden örnekler kullandık: Çanak-Çömleksiz ürettiğimiz bilgiler sayesinde üçüncü dereceye kadar
Neolitik’e tarihlenen, fakat bunun yanında avcı-topla- genetik akrabalık bağlarını tespit edebildiğimiz ça-
yıcı statüsünü devam ettiren, geçimini evcilleşmiş hay- lışmamızda çarpıcı sonuçlara ulaştık.

Aşıklı Höyük, Çanak-


Çömleksiz Neolitik
toplumlarında hane
halkı kavramının
önemini ortaya koyuyor.

AŞIKLI HÖYÜK ARAŞTIRMA PROJESI ARŞIVI

3 Mitokondriyal DNA: Hücre içinde enerji üreten ve mitokondri adı verilen parçacığın DNA molekülü. Mitokondri yalnızca yumurta yoluyla anne soyundan geçer. Dolayısıyla
mitokondriyal DNA yalnızca anne soyunda akrabalığa dair bilgi verir.
4 Haplotip: Bir kromozom üzerindeki özgün DNA dizisi. Bu özgün dizi yüz milyonlarca baz uzunluğundaki tüm kromozomu kapsayabileceği gibi tek biz bazdan da ibaret olabilir.
5 Osteoloji: Kemikbilim. Anatominin bir alt dalı olup, kemik ve dişlerin morfolojisini, yani fiziksel ve şekilsel özelliklerini, hastalıklarını ve oluşma süreçlerini inceler.

96 ARKEOATLAS 2022
NEOLITIK DÖNEM
AKRABALIK ILIŞKILERI Bebek

Çocuk
Aşıklı ve Boncuklu Höyük
bireylerinin temsil ettiği Çanak- Anne - Oğul Erişkin

Çömleksiz Neolitik topluluklarında Kardeş


aynı ev içine ya da yakındaki Erkek

eve gömülen bireylerin yakın Kadın

akraba olduklarını gördük. Aşıklı Akrabası


Höyük’te aynı ev içine gömülmüş BONCUKLU yok
HÖYÜK
ikisi erişkin, biri çocuk olan üç Akrabası var

kadın ve yan eve gömülmüş


biri çocuk, diğeri genç erişkin
toplam beş bireyin dördünün AŞIKLI HÖYÜK
akraba olduğunu, daha da açık Kar
deş
söylemek gerekirse iki çift kız
kardeş olduğunu tespit ettik. Bu
kız kardeşlerin ikisi aynı eve,
Kar
diğer iki kız kardeş de yan yana deş
evlere gömülmüştü. Boncuklu’da
birbirine yakın konumlanmış üç
eve ve ev dışına gömülen, genom
verisi elde edilebilen dokuz birey
arasında ise aynı eve gömülmüş
bir anne-oğul ile ardışık iki eve ÇATALHÖYÜK

gömülmüş erkek ve kız kardeş


olma olasılığı yüksek bir çift tespit
ettik. Anne oğulun radyokarbon Kar
deş
tarihlendirmeleri6, yüzde 90
olasılıkla kadının oğlundan önce
öldüğüne işaret ediyor.

BARCIN HÖYÜK

Kardeş
ŞEKİL: N. EZGİ ALTINIŞIK

Hane -dışı
İkinci derece gömü
6 Radyokarbon tarihlendirme: Doğada bulunan karbon izotoplarından (aynı
elementin farklı atom türlerine “izotop” denir) karbon-14 (ya da radyokarbon)
radyoaktiftir, daha kararlı bir hale gelmek için sürekli ışıma yaparak değişir.
Bir canlının vücudundaki karbon-14 miktarını, yaşadığı dönemde atmosferde
bulunan karbon-14 miktarı belirler. Canlı öldükten sonra çevresiyle karbon-14 Anadolu’nun Neolitik toplumlarında biyolojik akrabalık örüntüsünü
alışverişinde bulunmaz ve vücudundaki karbon-14 ışıma yaparak azalır. Canlının gösteren şema.
kalıntılarındaki karbon-14 izotopunun tüm karbon miktarına oranı tespit edilerek
öldüğü zamanın anlamak mümkündür. Buna “radyokarbon tarihlendirme” denir.

98 ARKEOATLAS 2021
DÖNÜŞTÜREN VE DÖNÜŞEN VARLIK

NEOLİTİK
ÇAĞ’DA İNSAN
Arkeolojik kazılarda gün ışığına çıkarılan iskeletler bize ne anlatıyor?
Bilim insanlarının elde ettiği sonuçlar, Neolitik toplumlardaki
yaşam biçimleri, gündelik aktiviteler ve toplumsal cinsiyet rollerine
dair yeni bilgiler ortaya koyuyor.

YAZI: PROF. DR. YILMAZ SELIM ERDAL*

100 ARKEOATLAS 2022


eryüzünde hâlen doğanın sun- Mekân ve ölü: Neolitik’te ölü gömme

Y dukları ile yaşamını sürdüren,


avcılık-toplayıcılık ve/veya ba-
lıkçılık ile geçinen hareketli in-
san toplulukları mevcut. Bununla
birlikte, dünyanın farklı bölgele-
rinde, farklı zaman dilimlerinde,
Neolitik Dönem öncesi topluluklara ilişkin insan
kalıntılarının sayısı yüzleri aşmayacak kadar azdır.
Özellikle Üst Paleolitik öncesi toplulukların çok azı
bir bireyi bütünüyle temsil eden kalıntılardan oluşur.
Kısmi ya da süreklilik gösteren yerleşiklik davranışı,
köklerini Paleolitik Dönem’den alan insanın belirli
ekolojik ve/veya kültürel birçok nedenle insanlar yay- mekânlarla sembolik bir ilişki kurduğu; çeşitli ayinler,
gın bir şekilde yerleşikliği benimsemiş, doğanın sağla- özellikle ölü ve ölüm algısıyla ilgili uygulamaların yo-
dıklarına ek olarak kendi ürettikleri bitki ve hayvanlar- ğunlaştığı, önem kazandığı bir yapıya işaret eder.
la yaşamlarını sürdürdükleri bir aşamaya geçtiler. Yeni İnsanların sürekli kullandıkları yaşam alanlarının,
geçim örüntüsü, genel anlamda “Neolitik dönüşüm” inşa ettikleri sığınak ya da konutların tabanlarının al-
olarak tanımlanan bu süreç, insanın biyokültürel uyar- tına ölülerini gömmeleri, yerleşik olanları birçok açı-
lanma biçiminde tedrici ancak bir o kadar da devrimsel dan daha iyi tanımamıza olanak sağlar. Yalnızca Körtik
Diyarbakır Körtik
Tepe’den ele geçen bir dönüşüme yol açtı. Levant, Kuzey Mezopotamya Tepe’den (Diyarbakır) ele geçen Geç Epipaleolitik-Er-
Geç Epipaleolitik-Erken ve Zagros ile içinde yaşadığımız bu topraklarda Neo- ken Neolitik insan iskeletleri, yerleşiklikle ölülere nasıl
Neolitik insan iskeletleri litik dönüşüm, diğerlerinden daha erken (12-13 bin yıl davranılacağı konusundaki anlayışın önemli bir dönü-
(sayıları bin 200’den
önce) ortaya çıktı. Neolitik dönüşümde bitki ve hay- şüme uğradığını anlatır. Siirt Gusir Höyük (50 kadar
fazla) ve ölüler, evlerin
tabanlarının altına, duvar vanlar ile bunların içinde yer aldığı fiziksel ve biyolojik iskelet), Batman Hasankeyf Höyük (150 kadar iskelet)
diplerine gömülmüştü. çevre, tersinemeyecek değişime yol açtı. ve Körtik Tepe’de (bin 200’den fazla iskelet) bulunan
iskeletler, bebek, çocuk, yetişkin erkek ve kadınların
yaş ve cinsiyete dayalı belirgin bir farklılık olmadan, ev
olarak kullandıkları barınakların taban altlarına, duvar
diplerine, özel inşa edilmiş alanlara gömüldüğünü gös-
teriyor.
Bununla birlikte Göbeklitepe ile yeni kazılan Ka-
rahantepe (Şanlıurfa), Boncuklu Tarla (Mardin), Gre
Filla (Diyarbakır) gibi yerleşmelerde saptanan özel ya-
pılar (tapınaklar), çeşitli ritüellerin performe edildiği,
olasılıkla topluluğun üyelerinin ortaklaşa kullandıkları
ortak mekânlar ölümle ilişkilendirilebilecek kabart-
malar ve heykeller içerse de ölü definleri için tercih
edilmiyor. Bu yerleşmelerde kazılmış barınak alanla-
rında ele geçen gömüler, konutların yaşayanlarla bir-
likte ölüler için de bir mekân oluşturduğunu gösteri-
yor. Ancak Hasankeyf Höyük’te kazılan merkezî büyük
yapı gibi kimi binalarda iskelet sayısının fazla olduğunu
ve bazı yapılara daha sık ölü gömüldüğünü görüyoruz.
KÖRTIK TEPE PROF VECIHI ÖZKAYA ARŞIVI

Boncuklu Tarla’da da farklı zamanlarda en az yirmişer


bireyin gömüldüğü mekânlar/alanlar belirlendi. Bazı
yapılarda ise ölüler için küçük odalar, hücreler oluştu-
rulmuştu. Ölülerin yoğun olduğu ya da ölüler için özel
olarak inşa edilen yapılardan en iyi bilineni, “ölüler evi”
olarak tanımlayacağımız Diyarbakır Çayönü’ndeki BM
binasıdır: “Kafataslı Bina”da 320’yi aşkın iskelet yer alır.
Özel binaların mevcut olduğu erken Neolitik top-

Köşk Höyük’ün (Niğde) Geç Neolitik tabakalarında, evlerin duvar diplerinde


basit toprak mezarlara ya da çömleklere gömülen ölülerin neredeyse tamamı
doğumda ölen ya da kısa süre yaşamış bebeklerden oluşuyor.

102 ARKEOATLAS 2022


Hakemi Use (Diyarbakır) yerleşmesinde
ele geçen iskeletlerin yaklaşık yüzde
60’ı bebek ve çocuklara ait. Yetişkinlerin
ancak üçte birini erkekler oluşturuyor.
DOÇ. DR. HALIL TEKIN

PREHISTORIK ANADOLU TOPLULUKLARINDA KADINLARIN SIKLIĞI


Neolitik ve Kalkolitik topluluklarda mezarlar içinde bulunan kadın iskeletlerine dair grafik incelendiğinde,
zaman ilerledikçe kadın iskeletlerinin sayısında bir artış görülüyor. Yaşam biçimindeki dönüşüm ile
mekân içi gömülerinin sıklığındaki farklılaşma kısmen birbirleriyle örtüşüyor.
80

70

60

50

40

30

20
ik

lık

tik

e
k)

se
e

ac
ıkl
(BM

ına

ti

tep
ep

l
sti

ift

rak
U

oli

oli



kT

Ilıp
me


mi

lan
Ne

alk

top
m
tal
rti

ke

(Do

Ars
eK
cik
de

pe
Ça

Ak

Ha
Ça

YILMAZ SELIM ERDAL


Ba

kte
pe

p

kte
Te

mu

mu
Ça

Yu

Yu

PPNA PPNB ÇÇN Kalkolitik

104 ARKEOATLAS 2022


Erkek
90 -
Kadın
80 -
arımın insan bedenindeki yükü artırdığı

T
Genel
70 -
verisi yalnızca Anadolu’dan verilerin dö-
60 -
nemsel olarak bir arada değerlendirildiği

% 50 -
40 -
30 -
bu çalışma için değil, Çatalhöyük’te (Kon-
ya) topluluk içi yapılan incelemede de bul-
gulandı. Clark Larsen ve ekibi tarafından Çatalhöyük
20 - insanlarında gerçekleştirilen biyoarkeolojik çalışma
10 - ile tarımın yoğunlaşmasını temsil eden orta evrede,
0 - osteoartrit frekansında belirgin bir artış gözlemlendi.
PPNA PPNB ÇÇN GK-ETÇ Levant’ta avcı-toplayıcı Natuf topluluklarından Neo-
litik topluluklara fiziksel stresin arttığı, kemiklerdeki
Anadolu toplumlarında Neolitik’ten Erken Tunç Çağı’na eklem hastalıkların
sıklığındaki değişimi gösteren grafik incelendiğinde, erkeklerde oran düzenli artarken,
kas tutunma izleri ile eklem hastalıkları incelenerek
kadınlarda bedene binen yük en fazla Çanak Çömleksiz Neolitik B döneminde artış ayrı ayrı saptandı. Demet Delibaş tarafından yüksek li-
gösterir ve oran Erken Tunç Çağı’na doğru zamanla azalır. sans tezi kapsamında analiz edilen Körtik Tepe’nin Er-
YILMAZ SELIM ERDAL ken Neolitik insanlarında kas tutunma analizleri, avcı-
toplayıcı topluluklarda beden üzerindeki yükün yoğun
olmadığını; cinsiyetler arasında Levant’ta olduğu gibi
çok az bir farklılık bulunduğunu gösterdi. Bununla
Yünden ip elde etmek için kirman ya da iğ çeviren
kadın, ip koptuğunda sicimin her iki tarafını birlikte, erkeklerde yük taşıma ve mızrak fırlatma gibi
ıslatmak için dişlerinin arasına yatay olarak alır. aktivitelerde devreye giren kaslara binen yük fazlay-
Süreklilik taşıyan bu alışkanlık dişlerde yatay ken, kadınlarda hassas tutuş gerektiren ön kol kasları-
yönelimli (mesiodistal) oluklar oluşturur. Körtik na binen baskının belirgin ölçüde farklılaştığı görüldü.
Tepe’den köpek dişi (sağ üstte) ve Hakemi
Use’den üst çenedeki merkezi kesici dişte gelişen Anadolu, Levant ve Kuzey Mezopotamya’dan insan
(sağ altta) 1-2 mm çapındaki oluklar, ip ve topluluklarında yapılan bütün bu çalışmalar, tarıma
bunlardan ürün elde etmeyle ilişkilendiriliyor. dayalı yaşamın beden üzerindeki yükü artırdığını, da-
YILMAZ SELIM ERDAL hası bu yeni geçim örüntüsünün cinsiyetler arası fark-
lılıkları daha görülebilir hale dönüştürdüğünü şüpheye
yer bırakmayacak kesinlikle gösterdi.

El gibi kullanılan dişler


Dış dünyaya doğrudan açık olan dişlerimiz, yiye-
ceklere temasın yol açtığı makro ve mikro ölçekteki
bozulmalar nedeniyle besin kaynakları, besin hazırlama
biçimleri, ağız sağlığı ve hijyeni ile kimi alışkanlıkları
çözümlemede önemli bilgiler barındırıyor. Karbon-
hidrat içeriği zengin olan tohumlu bitkilerin, örneğin
evcilleşmiş hububatın diyette yer almaya ne zaman ve
hangi ölçekte başladığı, çürük ve diş taşı gibi hastalıklar
aracılığıyla belirlenmeye çalışıldı. Çayönü ve Aşıklı (Ak-
saray) gibi Erken Neolitik yerleşmelerde arkeobotanik
çalışmalara ek olarak, antropolog Prof. Dr. Metin Özbek
diş çürüklerinin sıklığından hareketle tarıma geçişin ilk
aşamalarını temsil eden topluluklar olduklarını önerdi.
Dişler, ağız sağlığından öte bilgiler de barındırır.
Beslenme esnasında kesme, koparma, parçalama, öğüt-
me, tutma, sıyırma, ıslatma gibi işlevleri yerine getire-
cek biçime sahip olan dişler, ihtiyaç duyulduğunda bes-
lenme dışındaki aktivitelerde ağzımızı kullanmamıza
olanak sağlar. Isırılan nesne, yönelimi, ağızda tutma
sıklığı ve süresi, ısırılan nesnenin sertliği, boyutu ve
biçimi, ortaya çıkan mekanik doku kaybının boyutu-
nu, biçimini ve yönelimini belirler. Başka nadir tipleri
bulunmakla birlikte, dişlerde beslenme dışı kullanıma

106 ARKEOATLAS 2022


Avcı-toplayıcı-balıkçı topluluklardan tarımcılara; kadınların dişlerindeki
aşınma sıklığında az ancak düzenli bir azalma görülüyor. Erkeklerdeki bu
dönüşüm ise daha dramatik.

bir aşınma tipi tek tek değerlendirildiğinde, aşınmaya işaret ediyor. Çentik tipi aşınma ile bir dönem ya da cin-
neden olan faktörlerin kültürel evrelere, toplumlara, siyet arasında bire bir ilişki kurmak olanaklı değil. Bu-
cinsiyete ve yaşa göre farklılaşabildiği görülüyordu. nunla birlikte, yerleşme düzeyinde bakıldığında önemli
İlk kez Güney Amerika’da dudak ve dişlerin ara- farklılıklar görülür. Hakemi Use’de erkeklerde yaygın
sında manyok2 kökünün ısırılmasıyla ilişkilendirilen iken, Geç Kalkolitik ve Erken Tunç topluluklarında bu
LSAMAT, Anadolu ve Ortadoğu topluluklarında göz- tip aşınma yalnızca kadınlarda gözlemleniyor. Bu ne-
lemlendi. Bu aşınma tipi, her iki cinsiyette ve benzer denle çentikler zaman içindeki değişimi anlamak yerine
bir sıklıkta görülmekteydi. İncelenen dönemler dikka- topluluk düzeyinde geçim örüntüsü, iş bölümü ve cinsi-
te alındığında, gruplar arasında bir fark yoktu. Ancak yet farklılığını çözümlemede işe yarar görünüyor.
Yakın Doğu topluluklarında aşınmaya yol açan faktör- Prehistorik topluluklarda diş kullanımı ile ilişkili
ler için etnografik, tıbbi (diş hekimliği), arkeolojik ya en fazla değişen durum, ön dişlerin taçlarında ve diş
da antropolojik bilgi mevcut değil. Buna yol açabilecek aralarında görülen alışkanlık ve aktivite ile ilintili oluk
çene kapanma biçimi, dişlerdeki mikroskobik izler ve biçimindeki aşınma izleridir. Ön dişlerdeki olukların
aşınmaya neden olan biyolojik ve kültürel faktörlerin sıklığı, avcı-toplayıcı PPNA topluluklarında sürek-
detaylıca incelenmesine ihtiyaç var. li dişlerin yüzde 20’si, bireylerin neredeyse yarısında
Ağıza sert nesnelerin alınması ile ilişki çentik biçim- gözlemleniyor. Dünyanın diğer bölgelerindeki bulun-
li aşınma nadir karşılaşılan bir durumdur. Bu aşınma tularla kıyaslandığında, Körtik Tepe gibi Anadolu’nun
tipi, zaman içerisinde kerpeten gibi ısırma alışkanlığına avcı-toplayıcı-balıkçı topluluklarında gözlemlenen
ihtiyacın azaldığını tanımlamakla birlikte, farklı geçim beslenme dışı aktivitelerle ilişkili bu tip aşınma en yük-
örüntülerine sahip toplulukların, düşük yoğunlukta da sek sıklığa sahip. PPNB ve Çanak Çömlekli Neolitik
olsa dişlerini bu yolla hemen her dönem kullandıklarına topluluklarda bu aşınma biçiminde önemli bir azalma

Ilısu Barajı’nın sularına


gömülen Batman
Hasankeyf sınırlarında
yer alan Hasankeyf
Höyüğü’nde bulunan
iskeletler (bebek,
çocuk, yetişkin erkek
ve kadınların yaş ve
cinsiyete dayalı belirgin
bir farklılık olmadan),
ev olarak kullanılan
barınakların taban
altlarına, duvar diplerine,
özel inşa edilmiş
alanlara gömülmüştü.
OSMAN NURI YÜCE

2 Tropikal Amerika’da yetişen köklü bir bitkidir. İçeriğinde yüksek miktarda nişasta barındıran bu bitki, yerli Amerikalıların beslenmesinde önem taşır. Un, ekmek ve
içecek şeklinde tüketilen, karbonhidrat açısından zengin olan bu bitkinin emilmesi esnasında dişlerde LSAMAT gelişir.

108 ARKEOATLAS 2022


AVCI-TOPLAYICILARDAN
NEOLITIK ÇIFTÇILERE

BİTKİ VE İNSAN
İLİŞKİSİ
Bitkilerin evcilleştirilmesi bilinçli bir eylem miydi? Anadolu
tarımsal evcil ekonomiye geçişte “çekirdek bölge” mi? Son
arkeobotanik veriler, Neolitik çiftçilerin insanlığın en eski bitki
gen kaynakları uzmanı ve ıslahçıları olduğunu gösteriyor.

YAZI: DOÇ. DR. BURHAN ULAŞ*

Tarımın kökenleri üzerine yürütülen araştırmalar, yabani


atalarından ortaya çıkan sekiz bitki türünün
Bereketli Hilal diye bilinen coğrafi alanın dar bir bölgesinde
evcilleştirilmiş olabileceğini gösteriyor. Sanatçı Peter
Dunn’ın çiziminde, Neolitik insanın tahıl üretimi gösteriliyor.

110 ARKEOATLAS 2021


A
rkeologlar günümüzde Prehistorik Dönem beslenmesinde bitkilerin yeri
prehistorik tarım eko- hakkında önemli bilgilere ulaşılmasını sağladı.
nomisi ve beslenme Bu güncel arkeobotanik veri havuzu, prehisto-
alışkanlığı ile ilgili en rik tarım kültürü ile ilgili bilgileri ve bu bilgilerle
çarpıcı problemlerin ce- bağlantılı bazı “geleneksel” kuram ve kavramları
vaplarına, doğa bilimle- sorgulatacak sonuçlara ulaştı.
riyle bağlantılı uzmanlık Yakın zaman kadar, Homo sapiens’ten önce-
dalları olan arkeozooloji, ki hominidlerin2 beslenme stratejilerinin esasen
paleoantropoloji ve ar- avcılığa dayandığı kabul ediliyordu. Buna kar-
keobotanik gibi, biyoarkeoloji şemsiyesinde bir- şın, son yıllarda Paleolitik çökeltilerde bulunan
leşen araştırmalar yoluyla ulaşıyor. Son dönemde hayvan kemiklerinin varlığı, değişik olasılıklar
tohum ve meyve çekirdeklerinin yanı sıra, insan göz önünde bulundurularak açıklanmaya çalışı-
dışkısı kalıntılarından da beslenme hakkında doğ- lıyor: Bu kemikler avcılar tarafından kamp yer-
rudan bilgi elde ediliyor. Benzer şekilde fitolitler1, lerine özellikle ve bilinçli bir şekilde mi getirildi?
polenler, arkeolojik bitki materyalinin molekü- Doğal nedenlerle ölen veya etoburlar tarafından
ler antik DNA (aDNA) analizi ve etnoarkeolo- avlanan leşlere mi aitti? Araştırmacılar, Homo
jik veriler yoluyla elde edilen bilgilerin birçoğu, habilis ve Homo erectus gibi ilk hominidlerin tü-

OLEKSANDR RUPETA/NUR GETTY IMAGES

Ju/’hoansi (Namibya) avcı-toplayıcı topluluğunda bir kadın. Kanadalı antropolog Richard Lee, Ju/’hoansi avcı-toplayıcılarının
beslenme ve geçim ekonomisi modellerine ilişkin yaptığı gözlemlerde, kabile kadınları tarafından toplanan bitkilerin yüzde 75-80
oranla geçim ekonomisinde birincil öneme sahip olduğunu belgeledi.

112 ARKEOATLAS 2022


Arkeobotanik veriler Güneydoğu Toroslar’daki toplayıcı toplulukların
Güney Levant topluluklarına kıyasla, neredeyse hiç yabani tahıl
tüketmediklerini göstermektedir.

Natufyanlar: Geri dönüşü olmayan nokta fazla fırsata sahipti ve bu nedenle bitki kaynaklarını
Paleo-çevresel veriler, Son Buzul Dönemi’nde da daha iyi tanıma şansına sahip olabilirdi. Yerle-
(Würm5), doğal kaynaklar ve insan toplulukları ara- şik bir topluluk ise yalnızca tanıdığı evcilleştirilmiş
sında dengesizliğe neden olan sıcaklıktaki sürekli de- bitkilere odaklanarak, ikâmet ettiği çevrenin bitki
ğişikliklere (Bølling-Allerød-Genç Dryas-Holosen)6 kaynaklarını kullanma eğilimindeydi. Orta Fırat
işaret ediyor. Bu ekolojik dengesizlik ve “hayatta Vadisi’nin kenarında, yerleşik yaşamın ilk örnek-
Avrupa’daki avcı- kalma” içgüdüsü, insanı avcı-toplayıcı yaşam mo- lerinden biri olan Abu Hureyra’dan (günümüzden
toplayıcılara ait delinden yerleşik yaşama geçmeye zorlamış ve yeni 13.000 yıl önce) gelen arkeobotanik kalıntılar, yu-
arkeobotanik bir çağın ilk adımını atmış gibidir. Bu yeni dönemi karıdaki öneriyi doğrular nitelikte. Gordon Hillman
veriler için
anlamak ve yorumlamak için Natufyan kültürüne tarafından yürütülen arkeobotanik araştırmalar, bu
karekodu okutun.
göz atmak gerekir. Arkeolojik veriler, bu yarı-gö- topluluğun çevrelerindeki yabani bitki kaynakları
çebe topluluğun yeni kaynaklar bulma ve kullanma hakkında olağanüstü bilgiye sahip olduklarını ortaya
zorunluluğu hissettiğini, yenilikçi sosyo-kültürel ve koydu. Bu Epipaleolitik topluluğun, yaklaşık 120 ta-
teknolojik mekanizmaların önünü açtığını, böylece nesi muhtemelen besin kaynağı olarak tüketilen, 250
bitkilerin evcilleştirmesi sürecinde bir tür öncü rol civarında yabani bitki türünü toplayıp yerleşim yer-
oynadığını gösteriyor. Yerleşik yaşama geçiş, insan- lerine getirdikleri söylenebilir. Etnobotanik çalışma-
lığın kültürel tarihini geri dönülmez bir şekilde etki- lardan sağlanan verilerin de yardımıyla, bu bitkiler
ledi ve bu yeni durum İsrailli arkeolog ve antropolog beslenmenin yanı sıra tedavi, boyama ve halüsinas-
Ofer Bar-Yosef tarafından insanın kültürel evrimin- yon gibi farklı kullanım potansiyellerinden dolayı,
de “geri dönüşü olmayan nokta” olarak tanımlandı. bilinçli bir koleksiyona işaret ediyor.
Yaklaşık 20 bin yıl öncesine tarihlenen Celile
Denizi kıyısındaki Ohalo II yerleşmesinde yabani Güneydoğu Toroslar: Hububat
arpa (Hordeum spontaneum), yabani gernik buğda- kullanmayan avcı-toplayıcılar
yı (Triticum dicoccoides), yabani buğdaygillere ait Günümüzden yaklaşık olarak 13-11 bin yıl önce
küçük tohumlar, yabani bezelye, yabani badem, Genç Dryas Dönemi’nde, Kuzey Yarımküre’de sıcak-
zeytin, asma ve sakız (Pistacia atlantica) ağaçlarının lıklarda bir düşüş yaşanır, Anadolu Yarımadası’nın
kalıntıları tespit edildi. Filistin’deki bir başka çağ- Paleolitik kıyı toplulukları (Karain, Beldibi, Öküzi-
daş yerleşim yeri olan Nahal Ören’de (18-16 bin yıl ni gibi) Güney Levant topluluklarına benzer şekilde
önce) ise yabani fiğ, incir ve ayrıca tanımlanamayan ortadan kaybolur. Özellikle göl ve nehirlerin çekil-
yabani buğdaygiller tespit edildi. Batı Celile’deki di- mesinden sonra Orta Anadolu (Pınarbaşı gibi) ve
ğer bir Natufyan yerleşmesi Hayonim Mağarası’nda Güneydoğu Toroslar’ın (Hallan Çemi, Körtik Tepe
(15 ila 11 bin 700 yıl önce) yabani badem, arpa ve gibi) bazı kapalı havzalarına Epipaleolitik ve Çanak
büyük miktarlarda acı bakla belgelendi. Çömlek Öncesi Neolitik A toplulukları yerleşir.
Avcı-toplayıcı toplulukların doğal kaynakları, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yaklaşık ola-
evcil tarımsal ekonomiye dayalı Neolitik topluluk- rak MÖ 10.000 yıllarına tarihlenen Gusir Höyük
lardan daha iyi tanıdıklarını söylemek mümkündür. (Siirt), Göbeklitepe (Şanlıurfa), Hallan Çemi (Bat-
Çünkü yerleşik evcil tarımsal ekonomiye sahip bir man), Körtik Tepe (Diyarbakır) gibi sitelerde yü-
topluluğa kıyasla, avcı-toplayıcı hareketli bir toplu- rütülen arkeolojik ve arkeobotanik araştırmalar
luktu, farklı bitki türleri ile temas kurmak için daha sayesinde bu yarı-yerleşik toplulukların beslenme

5 Akdeniz Havzası, Avrupa kıtası ve Alpler’i kapsayan ve yaklaşık olarak 115 bin ila 11 bin 700 yıl öncesine tarihlendirilen Buzul Dönemi’ne verilen ad.
Buzul devirlerinde yeryüzünün ortalama sıcaklığı günümüze göre 10-15 derece kadar düşük ve deniz seviyesi günümüzden yaklaşık 130-150 metre daha
düşük bir düzeydeydi.
6 Bølling-Allerød: Son Buzul Çağı’nın son aşamalarına denk düşen, yaklaşık 14 bin 700 ila 12 bin 700 yıllarını kapsayan, sıcak ve nemli aşamalar arası döneme
verilen ad. Genç Dryas: Yaklaşık olarak 13 bin bin yıl önce başlayan ve bin 300 yıl süren Kısa Buzul Çağı’na verilen ad. Holosen: 12 bin yıl önce başlayıp günümüze
kadar gelen jeolojik devre verilen ad. Bu dönemin başlangıcı, Geç Dryas çağının sona ermesine ve insan türünün yerleşik yaşama geçiş sürecine tekabül eder.
7 Takson: Belirli bir kategoriye girebilecek seviyede ayırt edici farklılıklara sahip herhangi bir derecedeki (cins, tür, alt tür, vs.) canlı grubuna verilen ad.

114 ARKEOATLAS 2022


zorlamış olabilir. Bazı arkeologlar ise bu durumu orak vb.) gelişmesine ön ayak oldu. Geniş Spektrum
Genç Dryas Dönemi’nde keskin sıcaklık düşüşüyle Devrimi kuramıyla önerildiği gibi, tarımsal faaliyet
beraber bu toplulukların çevrelerindeki doğal kay- için işlevsel olan “pişirme çukurları” Güneydoğu To-
naklarının azalması ve dolayısıyla beslenme ekono- roslar’daki avcı-toplayıcı topluluklarca ortaya çıkarı-
misinde bir krize yol açmasına bağlar. Yakın Doğu lan teknolojik yeniliklerden biri olarak değerlendi-
(Natufyanlar) ve Anadolu Yarımadası’nın kıyısın- rilebilir. Buralardaki yerleşmelerde yabani tahılların
daki (Öküzini, Beldibi gibi) bu en eski avcı-topla- varlığı hemen hemen yok denecek kadar azdır ve
Arkeobotanik
yıcı toplulukların ortadan kaybolmasına ilişkin iki bu aktivite ile bağlantılı orak-bıçak kullanımı, Gusir
çalışmalar
hakkında seçenek önerilebilir: Ya bu topluluklar daha hare- Höyük gibi bazı yerleşmelerde hemen hemen hiç bel-
detaylı bilgi için ketli bir yaşam tarzına geri döndüler, ya da başka gelenmez. Dolayısıyla, bu yarı-göçebe toplulukların
karekodu okutun. bölgelere göç ettiler. Güneydoğu Toroslar’daki ilk hayatta kalabilmeleri için alternatif kaynaklara baş-
avcı-toplayıcılar, en uygun ve bol bulunan gıda vurdukları önerilebilir. Hallan Çemi yerleşiminden
kaynaklarını seçerek, Güney Levant’dan farklı bir başlayarak, bölgenin avcı-toplayıcı topluluklarının
geçim stratejisi ve besin modeli geliştirmiş olmalı. ağırlıklı olarak yabani fıstık ve bademi kullandıkla-
1969 yılında Kent Flannery, Marjinal Alan rı, toksin içeren yabani bademi pişirme çukurlarında
Teorisi’ni Yakın Doğu’da Üst Paleolitik Dönem’de detoksifikasyon (toksik maddelerden arınma) işlemi-
beslenme kültürüne eklenen yeni bazı yiyecek kay- ne tabi tutup yenilebilir hale dönüştürdükleri görü-
naklarıyla genişlemesinin altını çizerek geliştirdi ve lüyor. Bu sonuçlar, aynı zamanda Güneydoğu Toros
bu modele “Geniş Spektrum Devrimi” adını verdi. avcı-toplayıcıların Güney Levant ve Orta Fırat böl-
Bu teoriye göre, daha önce değerlendirilmeyen ba- gesindeki avcı-toplayıcılardan farklı bir beslenme
lık, su kuşları, omurgasızlar ve farklı bitki türleri yi- modeline sahip olduklarını gösteriyor.
yecek kaynaklarına eklendi ve bu yeni durum, daha
yoğun ve etkili bir toplayıcı ekonomisi için gerekli Bitkilerin evcilleştirilmesi bilinçli bir eylem miydi?
pre-adaptasyon teknolojisinin (kuyu/çukur, havan, Son yıllarda bazı araştırmacılar, ilk yerleşik top-
lulukların, dolaylı da olsa evcil tarımsal bir ekono-
miye geçebilecek bilgi ve tekniğe sahip olmadığını
ve bitkilerin evcilleştirilmesinin çok uzun bir zaman
BURHAN ULAŞ

aldığını (3 bin yıla kadar süren Uzun Süreli Evcilleş-


Diyarbakır Çayönü Tepesi 2021 kazılarında tirme Modeli) savundular. Bununla birlikte, Hallan
elde edilen karbonlaşmış yabani badem
çekirdek parçası (sağda). Bu çekirdeklerde Çemi ve Abu Hureyra sitelerinden elde edilen arke-
amigdalin denen acı kimyasal bir madde obotanik veriler, bu avcı-toplayıcıların yabani bitki
bulunuyor. Amigdalin, yenildiğinde türlerinin kullanım biçimlerine ilişkin olağanüstü
çözünerek siyanüre dönüşerek öldürücü bilgi birikimine sahip olabileceği yönünde.
bir etki yaratacak kadar tehlikeli.
Güneydoğu Toroslar avcı-toplayıcı grupları İlk olarak 1908’de R. Pumpelly tarafından for-
pişirme çukurlarında yabani bademleri müle edilen ve daha sonra Gordon Childe (1951)
kavurup, bir tür kimyasal reaksiyona tabii tarafından önerilen Vaha Teorisi’nde olduğu gibi,
tutarak, bu meyveleri yenilebilir bir ürüne
dönüştürmeyi başarmıştı. bazı bilim insanları tarımın kökenleri ile ilgili teo-
rilerini dışsal değişiklik (iklim, çevre vb.) faktörle-
riyle ilişkilendirerek açıklamaya çalışır. Bu teoriye
göre, iklimin kuraklaşması sonucu avcı-toplayıcılar
sürekli su kaynaklarını çevreleyen bitki ve hayvan-
larla daha yakın temas kurmuş ve bu süreç evcilleş-
Mersin Yumuktepe Neolitik
yerleşmesinde elde tirilme sürecini tetiklemiştir. J. G. D. Clark’a (1952)
göre, tarıma geçiş iki unsur arasındaki ilişkinin so-
YUMUKTEPE KAZI ARŞIVI, BURHAN ULAŞ

edilen evcil mercimek


(solda). Avcı-toplayıcı nucudur: Biyom (bitkiler, hayvanlar ve insanlar) ve
grupların tükettikleri en habitat (toprak ve iklim). Bu iki faktördeki bir de-
önemli bakliyatlardan
olan mercimek, Çanak ğişiklik ekolojik dengesizliğe neden olabilir ve so-
Çömleksiz Neolitik B nuç olarak yaşam sistemlerinde bir çöküşe ve/veya
evresinde, yaklaşık olarak devrimsel değişikliklere yol açabilir. Bugün bile,
günümüzden 10 bin yıl mevcut ileri teknolojiye rağmen “uygarlığımızın”
önce evcilleştirildi.
çöküşünden bir iklim değişikliği sorumlu olabilir.
Geç Dryas çağının sona ermesiyle Erken Holosen
Dönem’de yaşanan iklim değişikliğinde, avcı-topla-

116 ARKEOATLAS 2022


POPULAR SCIENCE
HER AY YANINIZDA!
116
POPULAR SCIENCE ● ARALIK 2021

BEYIN KENDINI
ÖZGÜR IRADE IYILEŞTIREBILIR MI?
VAR MI?
GIZEMLI BEYNIMIZ

ZEKÂ NEDIR,

GIZEMLI
BEYIN SISI GENLERLE NASIL
ILK KARA DELIKLER

NEDIR? BIR ILIŞKISI VAR?


HOMINID SAVAŞL ARINI NASIL KAZANDIK?

GENETIK, RUH

BEYNIMIZ
BEYINDEKI
BÖLGELER SAĞLIĞINI
NASIL FARKLILIK ETKILIYOR MU?
GÖSTERIYOR?
FİYATI:
12,50 TL
KKTC
FİYATI:

BESINLER BEYNI BEYNIMIZI ZINDE 16 TL


INEKLER GENLERIMIZI NASIL DEĞIŞTIRDI?

9 772147 096000

TUTMAK IÇIN NELER


ISSN 2147-0960

ETKILER MI?
YAPABILIRIZ?

Aralık
2021/12
HOMINID SAVAŞLARINI Sayı: 116

NASIL KAZANDIK?
ÇIN'IN KILOMETRE UZUNLUĞUNDAKI UZAY GEMISI

INEKLER GENLERIMIZI
NASIL DEĞIŞTIRDI?
ÇIN'IN KILOMETRE
İLK KARA
UZUNLUĞUNDAKI UZAY GEMISI DELİKLER
JAMES WEBB UZAY GÖZLEMLEDİĞİMİZ EVRENİ
TELESKOBUNDAN NELER ONLAR ŞEKİLLENDİRİYOR
BEKLIYORUZ? OLABİLİR!

BEKLIYORUZ? OLABİLİR!
I S I M E G YA Z U I K A D N U Ğ U L N U Z U E R T E M O L I K N I ' N I Ç

TELESKOBUNDAN NELER ONLAR ŞEKİLLENDİRİYOR


JAMES WEBB UZAY GÖZLEMLEDİĞİMİZ EVRENİ
DELİKLER
UZUNLUĞUNDAKI UZAY GEMISI
ÇIN'IN KILOMETRE
İLK KARA
POPULAR
NASIL DEĞIŞTIRDI?
INEKLER GENLERIMIZI
SCIENCE’DA
NASIL KAZANDIK?
?IDRITŞIĞED LISAN IZIMIRELNEG RELKENI

HOMINID SAVAŞLARINI Sayı: 116

BU AY,
2021/12
Aralık
000690 741277 9
0690-7412 NSSI

BEYNIMIZLE ILGILI
YAPABILIRIZ?
ETKILER MI? TUTMAK IÇIN NELER
BESINLER BEYNI BEYNIMIZI ZINDE
EN SIK KARŞIMIZA
BEYNIMIZ
16 TL
FİYATI:
KKTC
? K I D N A Z A K L I S A N I N I R A L Ş AVA S D I N I M O H

12,50 TL
FİYATI:

ÇIKAN SORULARI
GÖSTERIYOR?
NASIL FARKLILIK ETKILIYOR MU?

GIZEMLI
BÖLGELER
CEVAPLIYORUZ.
BEYINDEKI
SAĞLIĞINI
GENETIK, RUH
RELKILED ARAK KLI

NEDIR? BIR ILIŞKISI VAR?


BEYIN SISI GENLERLE NASIL
ZEKÂ NEDIR,
ZIMINYEB ILMEZIG

VAR MI?
ÖZGÜR IRADE www.popsci.com.tr
IYILEŞTIREBILIR MI?
BEYIN KENDINI
BONCUKLU HÖYÜK

ORTA
ANADOLU’NUN
İLK ÇİFTLİKLERİ
Orta Anadolu’da yerleşik avcı-toplayıcılıktan çiftçiliğe nasıl geçildi?
İşte, Anadolu’da tarımın ilk ortaya çıkışını ve Bereketli Hilal’den batıya
doğru yayılımını daha eski tarihe götüren heyecan verici bulgular...

YAZI: PROF. DR. DOUGLAS BAIRD*, PROF. DR. ANDREW FAIRBAIRN**, DOÇ. DR. GÖKHAN MUSTAFAOĞLU***

MÖ 8.300-7.600 yılları arasında iskân


edilen Konya Ovası'ndaki Boncuklu Höyük
uluslararası bir ekip tarafından araştırılıyor.

BONCUKLU HÖYÜK KAZI ARVIŞI

118 ARKEOATLAS 2021


A
raştırmacılar, yerleşik besin kaynağı olarak rağbet görmeyecekti. Bunun
hayata geçiş ve çiftçi- nedeni, büyük olasılıkla bu bitkilerin bölgede bu-
liğin nasıl başladığı ve lunmamasıydı. Buna ek olarak, karbon analizi böl-
yayıldığının yanı sıra gede menengiç ve yabani badem gibi yemiş veren
bu durumun sonuçla- ağaçların yetiştiğini, ancak bu ağaçlardan alınan
rını uzun süredir tar- meyve/yemişlerin bile, Orta Anadolu’da yaşayan
tışıyor. Anadolu pla- diğer toplulukların tersine, Pınarbaşı’nda yaşayan
tosunda buna dönük topluluk için önemi olmadığını gösteriyor. Bu
araştırmalar daha çok topluluk daha çok sulak alandaki besin kaynakla-
son dönemlerde yapıldı. Yerleşik hayata geçiş dav- rının kullanımına ve bölgedeki koyun ve keçilerin
ranışlarının tipik olarak avcı-toplayıcı toplulukla- avlanmasına odaklanmıştı.
rın hepsinde olmadığı, ancak bilinen yerleşimlerin T. Watkins’in 1994-1995 yılları arasın-
birçoğunun mevsimlik olmaktan çok yıl boyunca da Pınarbaşı’nda sürdürdüğü çalışmalarda, MÖ
iskân edildiği düşünülüyor. 9.500-7.900 arasına tarihlenen erken Holosen Dö-
2003-2004 yıllarında Douglas Baird tarafından nem iskânın varlığına ve Epipaleolitik Dönem’den
yürütülen Karaman Pınarbaşı kazıları, Anado- farklı olarak yıl boyunca kesintisiz iskân edilmese
lu platosunda Epipaleolitik de yılın en azından birden faz-
Dönem (Paleolitik Çağ’ın la mevsiminde bölgede yerle-
sonundaki dönem, yaklaşık MÖ 8.300-7.600 yılları şik hayata geçiş davranışları-
20-12 bin yıl önce) ile ilgili na dair önemli kanıtlar tespit
arasında iskân edilen
benzersiz bulgular sağlamıştı. edilmişti. Yine Epipaleolitik
MÖ yaklaşık 14.000-11.000 Boncuklu Höyük, Konya Dönem’in tersine, bu erken
yıllarına tarihlenen bu kaya- Ovası’nda ilk buğday, Holosen Dönem topluluğu
altı sığınağı yerleşimi, küçük mercimek ve bezelye dal örgü duvarlarla çevrili,
çaplı avcı-toplayıcı topluluğu oval şekilli toprağa kazılmış
tarafından kullanılmıştı ve yetiştirme izlerini temellere sahip, içleri sıvalı
taş-temelli yapıların tespit barındıran yerleşim. yapılar inşa etmişti. Kaya sı-
edilmediği Ayn Mallaha, Ha- ğınağının erken Epipaleolitik
yonim ve Vadi Hammeh 27 Dönem’deki kullanımında
gibi Doğu Akdeniz’deki çağdaşları olan alanlardaki olduğu gibi, insanlar çoğunlukla yapılar arasında-
(Natuf olarak adlandırılır) yerleşik hayata geçişle ki açık alanlara gömülmüştü. Bununla birlikte, bu
ilgili bulgulardan farklılık gösteriyordu. Bununla topluluk, Epipaleolitik Dönem’de olduğu gibi buğ-
birlikte Pınarbaşı, çeşitli mevsimlerde iskân edildi day ve arpa gibi tahıllar, mercimek ve bezelye gibi
ve Geç Buzul Dönemi’nin ılık dönemlerini içeren baklagillerin toplanması veya yetiştirilmesiyle hiç
binlerce yıl boyunca tekrar tekrar ziyaret edildi. ilgilenmemişti. Yerleşik hayata geçiş davranışları
Çağdaşı olan Doğu Akdeniz yerleşimlerinin ak- daha çok yabani sığır, koyun ve keçi avlama, ye-
sine uzun süre yerleşim yeri ve ritüel izlerini de rel su kaynaklarından faydalanma ile yaz aylarının
barındıran ölü gömme alanı olarak kullanıldı. sonunda menengiç, yabani badem ve çitlembikten
Ancak bu önemli yerleşimde ilk ekilen türler oluşan meyve/yemiş toplamanın önemli rol oyna-
olan buğday, arpa, mercimek ve bezelyenin ataları dığı bir beslenme yapısı üzerine kuruluydu.

Boncuklu Höyük’e adını veren ve farklı taş hammaddeler kullanılarak


yapılmış boncuklardan örnekler. BONCUKLU HÖYÜK KAZI ARVİŞİ

120 ARKEOATLAS 2022


150 bin kilometreden
daha geniş bir
coğrafyayı kapsayan
Konya Ovası, tarihöncesi
arkeolojisi için oldukça
önemli veriler sunuyor.
Bu sorular bizi Konya Ovası’na çiftçiliği kimle-
rin, hangi yollarla getirdiği sorusuyla baş başa bı-
rakıyor. Bu örnekte yanıt açık: Yerel toplayıcıların
bazıları güney ve/veya doğudaki bölgelerden ta-
rıma alınmış bitkileri getirmiş olmalı. Bu durum,
P eki, bu yerel toplayıcılar nasıl oldu da
Konya Havzası gibi doğal olarak sulak
alan-bozkır mozaiğine uyum sağlamayan
bu bitkilerden haberdar oldular ve bu
bölgeye getirdiler? Pınarbaşı’nda tespit
MÖ 8.300-7.600 yılları birtakım tutarlı yollardan gerçekleştiği için ikna edilen Kapadokya kaynaklı obsidiyenin ve Akdeniz
arasında iskân edilen
edici bir kanıt. İlk olarak, Pınarbaşı ve Boncuklu’da kıyılarından gelen deniz kabuklarının varlığı, Epi-
Boncuklu Höyük
yerleşimi, Konya erken yontma taş alet endüstrisi arasında süreklilik paleolitik Dönem’den itibaren bölgeler arasında
Ovası’nda buğday, olduğuna dair açık kanıtlar bulunuyor. Bu yontma Orta Anadolu’yu da kapsayan iletişim ağları oldu-
mercimek ve bezelye taş buluntu topluluklarında, fırlatıcı ve/veya kesi- ğunu açıkça gösteriyor. Bu ağlar aynı zamanda be-
yetiştirmenin ilk izlerini
ci aletler yapmak için bıçak sapı ve mızrak sapına zeli taş plakalarda görülen uygulamaların, gömül-
barındırıyor.
monte edilmiş neredeyse tıpatıp aynı çok küçük me sonrasında kafatasının çıkarılması gibi ritüel
TURGUT TARHAN
aletler, yani mikrolitler baskın. Hem Boncuklu, pratiklerinin ve benzer alet formlarının görülmeye
hem de Pınarbaşı örneğinde bunlar ağırlıklı ola- başlaması ve cilalı el baltalarının ortaya çıkmasına
rak, yaklaşık 150 km doğudaki Kapadokya bölge- da tanıklık etmişti. Toros Dağları’na rağmen Orta
sinden ithal edilen obsidiyenden yapılmıştı. Buna Anadolu platosu izole değildi. Bitki yetiştiriciliği-
ek olarak, antik DNA uzmanlarıyla ortak çalışma- nin sulak alan-bozkır gibi yeni ortamlarda benim-
lar yaparak, Pınarbaşı Epipaleolitik nüfusunun senmesi, tarımın batıya doğru yayılmasında önem-
yaklaşık yüzde 90’ının Boncuklu’da yaşayan top- li bir adım oldu. Boncuklu örneği, belki de Konya
lulukla genetik devamlılığı olduğu, bu yüzden de Havzası’nın kuzeyi ve batısında tüm Anadolu’daki
iki yerleşimin nüfusları arasında doğrudan genetik gen akışı eşliğinde tarımın batıya doğru yayıldığı
bir ilişki olduğu ortaya çıkarıldı. mekanizmaların bir göstergesi olabilir.

Antik DNA çalışmaları, Pınarbaşı Epipaleolitik nüfusunun yaklaşık yüzde 90’ının


Boncuklu’da yaşayan toplulukla genetik devamlılığının olduğunu gösterdi.

122 ARKEOATLAS 2021


BONCUKLU HÖYÜK KAZI ARVİŞİ

Boncuklu Höyük konut karmaşık bir kültürel ortamın parçası olarak ya- mı, bezeli taş plakaların, taş aletlerin, geometrik
mimarisini karakterize yılmış olabileceğini düşündürüyor. Bu farklılıkla- kil objelerin ve süslü boncukların yoğunluğuyla
eden evin “temiz” ve rın ise bilgi ya da iletişim eksikliğiyle ilişkili olma vurgulanıyor. Bu durum, ekonomik pratiklerin
“kirli” alanı. Fotoğrafın
üst yarısında görülen olasılığı bulunmuyor. toplulukların kimlikleriyle yakından bağlantılı
kırmızı-beyaz ölçeğin MÖ 9’uncu binyıl Orta Anadolu toplulukları, olduğunu, belki de topluluk içinde uyum oluştur-
olduğu kısım, günlük Aşıklı’ya yakın obsidiyen kaynaklarından önemli manın yan etkisi olabileceğini güçlü bir şekilde
yaşamın sürdürüldüğü ölçüde ve ortaklaşa faydalanıyorlardı. Yontma taş ortaya koyuyor.
ve altında mezarların
yer aldığı “temiz” alan.
buluntu toplulukları, üç merkezin hepsinde mik-
Fotoğrafın alt yarısında rolit bileşenleri ve ortak sivri uçların yanı sıra, Hane arkeolojisi
görülen siyah-beyaz -her ne kadar kaynaklara daha yakın konumdaki Boncuklu evlerinin hepsi büyük ölçüde birbi-
ölçeğin bulunduğu Aşıklı’da daha büyük aletlerin üretimi tercih edilse rine benzer. Kuzeybatı-güneydoğu veya batı-do-
kısım ise yemek pişirme
faaliyetlerinin ve ocağın
de- zıt yongalama düzlemi gibi üretim teknoloji- ğu yönünde uzanan bu evlerin kuzeybatı ucunda
yer aldığı “kirli” alan. lerinde de MÖ 9’uncu binyıl özelliklerini paylaşı- genellikle, binanın yaklaşık üçte birini oluşturan
yorlar. Bu tür bağlantılar, Aşıklı ve Boncuklu’da- alçak konumdaki “kirli” mutfak alanı bulunur.
ki ortak genetik miras ve oval dal örgü ve kerpiç Daha büyük olan güneydoğudaki bölüm, oca-
yapı gelenekleri ile taban altı gömülerle de ortaya ğın bulunduğu alandan yüksektir ve daha temiz,
konuluyor. Aslında, emmer buğdayı ve bezelye daha kalın ve daha geniş marl (beyaz killi toprak)
yetiştiriciliğinin Konya Ovası ve Kapadokya’da plasterden yapılmış zeminleri vardır. Bu “kirli”
geniş anlamda eşzamanlı ortaya çıkması da dik- alanların özelliği, daha fazla organik materyal,
kat çekici. Farklılıkları ise, Aşıklı’da tarıma alınan küçük kemik parçaları ve olasılıkla ocaktan kü-
bitkilerin, özellikle koyun gütmenin daha yaygın renmiş karbonlaşmış bitki parçalarından oluşan
olması, Pınarbaşı’da bitki yetiştirmenin redde- daha az yer kaplayan yamalı zeminlerdir. “Kirli”
dilmesi, Boncuklu’da ise ev içi alanların kullanı- alanlarda ayrıca, “temiz” zeminli alanların aksine,

124 ARKEOATLAS 2022


sinden kaynaklanabilir. Açık alanlardaki gömüler
ocak yerleri arasında, yani ortak gıda hazırlama
ve tüketimi açısından önemli alanlarla iç içe olan
çöp birikintileri içerisinde bulunuyor. Dış mekân
gömüleri, evlerin zeminleri altındakilerden farklı
özellikler taşımıyor. Evlerin altında kadın ve er-
kek, genç ve yaşlı, fetus ve bebekler gibi aynı yaş
ve cinsiyet karışımları görülüyor. Evlerde olduğu
gibi, bazı gömülerde mezar hediyesi bulunmuyor.
Mezar hediyeleri birkaç küçük eşya olabileceği

BONCUKLU HÖYÜK KAZI ARVİŞİ


gibi, birçok eşyanın bir arada bulunduğu birkaç
birey arasında değişkenlik gösteriyor. Örneğin,
gömülerin birinde bireyin boynundaki bir kolyeye
takılı 56 adet deniz kabuğu bulundu.
Ev gömülerine benzer şekilde, dış mekânlardaki
parçalı tekil mezarların yakınında çeşitli ek pratik-
ler gösteren bir dizi başka gömü dolguları saptan-
dı. Dış mekânlarda kafatası sirkülasyonu ve birik-
Evin “temiz” bir şekilde, ara sıra genetik açıdan farklı özellikler tirmenin yaygın olduğu görülüyor. En azından
kısmında taban çok
gösteren çocukların da aynı mezarlara gömüldü- evlerde eksik olan ölülerden bazılarının yerleşim
sık aralıklarla beyaz
plasterle sıvanmış. ğü görülüyor. Bu uygulamalar, genetik değil ama alanının ortasındaki bu açıklık alanlarda gömül-
Bu uygulama kurgusal akrabalık ilişkilerini göstermesi açısın- müş olması olası, hatta bazıları parçalara ayrılmış
Boncuklu Höyük’te dan farklı kültürel pratiklerin Boncuklu’da hayat olabilir. Bedenlerinden ayrılan kafataslarının ev
tespit edilen yapıların bulduğunu bizlere gösteriyor. Yaşayanlar, sadece gömülerinden alınmadığı görülüyor. Mevcut kar-
en karakteristik
özelliğini oluşturuyor. zemin veya zeminlerinin hemen altındaki ölüleri bon ve nitrojen izotopu analizleri, bu kafatasları ve
ve atalarıyla yaşamakla kalmıyor, aynı zamanda kafatası parçalarının evlerin altına gömülenlerden
atalarının evleriyle de yaşıyordu. Bu durum, evin farklı beslenme biçimine sahip bireylere ait oldu-
devamlılığı için güçlü bir motivasyon ve onun ğunu ortaya koyuyor. Şaşırtıcı şekilde, atalarına ve
sembolik sürekliliğini vurgulayan bir faktördü. Ev atalarına ait evlere dayalı güçlü bir kimliğe sahip
ile hanenin, ölüler ile yaşayanların bu yakın öz- böylesi bir toplulukta, kolektif gruplar ritüellerle
deşliği, ölü ve yaşayanın devamlılığının süregiden de ifade edilen uzun süreli bağlara sahipti.
yakınlıkla sağlandığını düşündürüyor.
Ayrıca Boncuklu’da toplumsal ritüel pratikleri- oplumsal hiyerarşi ve eşitlikçi davra-
nin, özellikle cenaze törenleri ve atalardan kalan
uygulamaların da önemli olduğuna ve haneler
üstü ve devam eden kolektif kimliğe katkıda bu-
lunmuş olabileceğine dair önemli bulgular var.
T nışlar sorusu genellikle Boncuklu gibi
küçük ölçekli topluluklarla ilgili olarak
sıklıkla gündeme gelir, ancak ne yazık
ki bu topluluklar da bir şekilde sosyal
Boncuklu evlerinin zeminlerinin altındaki ölüle- karmaşıklık gösterir. Evler arasında, ayrıca evler
rin sayısının azlığı, kısmen mezar uygulamaları ile dış mekân gömüleri arasında mezar hediyele-
için ev dışındaki açık alanların da tercih edilme- ri açısından farklılıklar var. Bunların çoğu kimlik

EV IÇI MEZAR
UYGULAMALARINDAN
ÖRNEK
Boncuklu’da evlerin tabanı altındaki
BONCUKLU HÖYÜK KAZI ARŞİVİ

mezarlar hane halkı ile evin kendisi


arasındaki yakın ilişkiye vurgu
yapar. Ev hem hanenin fiziksel
sembolü, hem de devamlılığı olan
bir yapıdadır. Bu olgunun, bitki ve
hayvan yetiştiriciliği ile aynı zamanda
ortaya çıkmış olması tesadüf değil.

126 ARKEOATLAS 2022


kaynaklı olabilir, bu yüzden de istikrarsız bir
görüntü ve statü kontekstinin bir parçasıdırlar.
2021 yılında yapılan kazılarda diğer evlerden
daha büyük ve onların düzenli özelliklerinin
gözlenmediği bir yapıda daha yeni bulgular öne
çıktı. Bu büyük ev, Aşıklı, Çayönü, Nevali Çori,
Jerf el Ahmar veya Göbeklitepe gibi yerleşim
yerlerindeki bazı ev-dışı yapılar anlamında “or-
tak bir bina” gibi gözükmüyor. Belki de bu, çok
istikrarsız sosyal dinamikler bağlamında ortaya
çıkan farklılıklara ait bir bulgu. Bunun yanıtını
sadece ileride yapılacak olan kazı çalışmaları ve-
recek.

Çatalhöyük ile devamlılık


Yeni çalışmalar, Boncuklu ile Çatalhöyük’teki
topluluğun büyük oranda ortak genetik mirasa sa-
hip olduğunu gösteriyor. Ayrıca Çatalhöyük top-
lumunun gelişmesinde Boncuklu’daki nüfusun rol
oynadığıyla ilgili sürekliliklere ait birtakım güçlü Boncuklu’yu karakterize eden ve taş kullanılarak yapılmış bir
kanıtlar bulunuyor. Çatalhöyük’tekileri önceden boncuk. İncelikli işçiliğiyle önemli ve ender rastlanan bir örnek.
şekillendiren ve Orta Anadolu’daki diğer erken
Neolitik yerleşimlerinde görülmeyen pratikler, ze-
min alanının “temiz” ve “kirli”/mutfak alanı olarak
ikiye ayrılarak temiz alanların sembolik detaylan-
dırılması ve bu tür alanların insan gömüsü, yaban
öküzü kafatası gibi hayvan başlarının duvarlara
yerleştirilmesi, yerlerin ve duvarların boyanması,
kilden yapılmış kabartmalar gibi ritüel pratiklerin
kullanılmasından oluşur. Yaşayan evin sürekli ye-
niden inşası ile evin ölümü ve yeniden doğuşunu
belirleyen ritüeller yoluyla oluşturulan soyut an-
lamlar dünyası da iki topluluk arasında gözlemle-
nen ortak bir özellik.
Bütün bunlar göz önüne alındığında, belki de
Boncuklu’nun kurumsallaşmış ortak düzenleme-
leri, Çatalhöyük gibi bir ortamda daha kapsamlı
ve karmaşık ev içi ağlara dönüştürülmüştü. Bon-
cuklu’daki topluluk ve/veya çok benzeyen toplu-
luklar için karma tarım uygulamalarının önemli
olduğu, haneler arası karmaşık dinamiklerin
topluluk yapısını koruduğu ve bu uygulamaların
belki de Çatalhöyük gibi çok daha büyük bir yer-
leşimin ortaya çıkmasına neden olduğu düşüne-
bilir. Bu durumda Boncuklu’da tespit edilen ku-
rumsallaşmış yaşam dinamiklerinin Çatalhöyük Boncuklu’da
gibi bir ortamda daha kapsamlı ve sosyal açıdan yer alan
daha karmaşık davranış biçimlerine dönüşmüş mezarların
BONCUKLU HÖYÜK KAZI ARVİŞİ

birinde, bireyin
olabileceğini de söylemek mümkün l boynundaki
bir kolyeye
(*) Prof. Dr. Douglas Baird: Liverpool Üniversitesi takılı 56 adet
(**) Prof. Dr. Andrew Fairbairn: Queensland Üniversitesi deniz kabuğu
bulundu.
(***) Doç. Dr. Gökhan Mustafaoğlu: Ankara Hacı Bayram
Veli Üniversitesi

2022 ARKEOATLAS 127


foto keşif

iyarbakır Surları, dünyanın en büyük kent


ALBERT GABRIEL D surlarından biri ve ülkemizin UNESCO
Dünya Mirası Listesi’ndeki tarihi noktaları
DİYARBAKIR arasında. Bu tarihi değer, günümüzden 90 yıl
önce yerel yöneticiler tarafından yıkılmak
SURLARI’NI istenirken bir Fransız tarafından kurtarılır.
Sanat tarihçisi, ressam, mimar, arkeolog ve

YIKIMDAN KURTARAN gezgin Albert Gabriel, 1930-31 yıllarında


kentin boğucu sıcaklığından kurtulmak

ARKEOLOG için hava akımı sağlamak amacıyla surların


yıkımına başlandığında, Ankara’yı uyararak
bu girişimi engeller. Gabriel, 1932’de
Fransız sanat tarihçisi, ressam, mimar, arkeolog ve gezgin Albert Gabriel, Diyarbakır’a iki kez gider ve anıtların yerinde
1908-1959 arasında ülkemize defalarca geldi ve araştırmalar yaptı. etüdünü yapan ilk kişi olur. Öyle ki, çizdiği
Türkiye’de anıt arkeolojisinin kurucusu kabul edilen Gabriel, 1930’ların başında Diyarbakır planların ve kesitlerin yayımlanmasının
Surları’nın yıkılmaması için de çaba göstermişti.
üzerinden 90 yıl geçmesine rağmen,
YAZI: PROF. DR. ZUHAL ÖZEL SAĞLAMTİMUR çalışmaları bugün bile kentin mimarisiyle ilgili
Ege Üni̇versi̇tesi̇, İleti̇şi̇m Fakültesi̇, Radyo Televi̇zyon Si̇nema Bölümü bütün araştırmaların temelini oluşturur.
Gabriel, 1908-1959 yılları arasında en az
33 kez ülkemize seyahat eder, araştırmalar
yapar. 1926’da Türk hükümetinden İstanbul
Üniversitesi Sanat Tarihi kürsüsünün başına
geçmesi ve adı daha sonra Fransız Anadolu
Araştırmaları Enstitüsü olacak İstanbul
Arkeoloji Enstitüsü’nü kurması için teklif alır.
Teklifi kabul etmesinin ardından Anadolu’da
bulunan İslam anıtları ile ilgili büyük bir
heyecanla çalışmaya başlar. 1927 Ekimi’nden
itibaren birçok Anadolu kent ve köyüne
gider. Araştırmalarını yalnızca Selçuklu ve
Artuklu ile sınırlı tutmaz, Osmanlı sarayları ile
Yedikule Zindanları’nın da rölevelerini çıkarır.
Türkiye’de anıt arkeolojisinin kurucusu kabul
edilen Gabriel, anıtların ayrıntılı planlarını,
kesitlerini, önden görünüşlerini çizer,
fotoğraflarını çeker, suluboya resimlerini
yapar. Hasankeyf’te de çalışmalar yapan
Gabriel, buranın hava fotoğraflarını da çeker.
Belge değeri çok fazla olan cam plaka üzerine
negatifleriyle de dikkat çeken Gabriel, Türkiye
ile Fransa arasında entelektüel bir köprü
oluşturur, değerli bir kültür mirası bırakır.
ALBERT GABRIEL

Çalışmalarının üzerinden yüzyıla yakın süre geçmesine rağmen hâlâ


yararlanılan Albert Gabriel (1883-1972) ve Diyarbakır Surları (1932)...

130 ARKEOATLAS 2022

You might also like