You are on page 1of 421

Erdoğan Tekin, lise öğreniminden sonra devlet öğrencisi olarak İngiltere’de metalbilim öğrenimi gördü.

Leeds Üniversitesi’nden
çeliklerin menevişlenmesi üzerine doktorasını aldı. 1964’te yurda dönüşünde ODTÜ Metalurji Bölümü’nün kurulma çalış-
malarına katıldı. 1966-68 yıllarında Gölcük Askeri Tersanelerinde yedek subaylık görevini yaptı. Daha sonra, yurt içinde ve
yurt dışında çeşitli sanayi kuruluşlarında yöneticilik yaptı. 1978 yılında yeniden ODTÜ’ye döndü.

Prof.Tekin’in temel ilgi alanı çelikler ve çelik üretim teknolojileridir. Türkiye üniversitelerinde bu alanda ders veren tek öğre-
tim üyesi olmuştur. Yurtiçi ve yurtdışı kongrelerde sunduğu bildiriler, Türkçe ve İngilizce yayınladığı makaleler, proje rapor-
ları ve kitaplarından oluşan toplam yayın sayısı 150’yi geçmiştir.

Mayıs 2005’te yaş haddinden emekli olan Prof. Tekin evlidir; hepsi de evli olan üç oğlu vardır.
GİRİŞ

Elinizdeki bu sözlük kırk yıllık bir derlemenin ve iki yılık bir yazım çalışmasının ürünüdür. Türkçe’ye ilk ilgim ortaokul sı-
ralarında başladı ve daha sonraki yıllarda merakım yoğunlaşarak arttı. Devlet öğrencisi olarak İngiltere’de eğitim gördüğüm
sürede “dil” konusuna özel bir ilgi duydum. Bir yandan sözcüklerin kökleri ve türetim biçimleri ile ilgilenirken diğer yandan
ulusların kültürlerinin dilleri ile olan ilişkilerini öğrenmeye çalıştım. Şunu anladım ki “dil” bir ulusun yaşam ve kültüründe
en önemli birleştirici ögelerden biridir.

Doktora sonrası Türkiye’ye döndüğümde ODTÜ’de öğretim üyesi olarak çalışırken eğitimin hem orta düzeyde hem de üni-
versite düzeyinde İngilizce yapılmasını çok yadırgadım. Ne yazık ki öğretim üyeleri arasında TÜRKÇE’nin bilim dili olama-
yacağını savunanlar ve bilim dilinin İngilizce olması gerektiğine inananlar da vardı. Yabancı dil bilme gereğinin başka, yabancı
dilde eğitim yapmanın başka bir şey olduğunu bir türlü kavrayamadık. Öyle ki bugün geldiğimiz noktada ilk okul düzeyinde
bile eğitimi yabancı dille yapma eğilimleri belirmiş durumda.

Ben her toplumun eğitiminin kendi dilinde gerçekleştirilmesi gereğine inanıyorum. Yabancı dil bilmenin yararlı olduğunu ve
gereğini de kabul ediyorum. Ancak, yabancı dil bilmenin Türkçe’yi ihmal, hattâ dışlama anlamına gelmemesi gerekir. Bugün
her alanda Türkçe’nin bir dil kirlenmesi içinde olduğunu görmenin üzüntüsünü yaşıyorum. Eldeki bu sözlük, biraz da bu
duruma tepkimi göstermektedir.

Türkiye’de bilim Türkçe yapılabilir ve yapılmalıdır da. Buna tüm kalbimle inanıyorum. Ancak bu, tüm sözcük ve deyimlerin
mutlak Türkçe olması zorunluluğunu getirmez. Bir çok bilimsel sözcük yabancı kökeninden geldiği gibi kalabilir. Örneğin,
radyo, televizyon, tren, petrol, benzin, metal, plastik v.b. sözcükler artık dilimize yerleşmiş durumdadır. Buna karşın difüzyon,
transformasyon, elastik yerine rahatlıkla, yayınım, dönüşüm, esnek denebilir. Nasıl ki reziztans yerine direnç kullanıyoruz,
mukavemet yerine de dayanç kullanabiliriz. Stres yerine, niye, gerilim demeyenler var, anlamıyorum.

Türkçe sözcük kullanmak, toplumun bireyleri arasında iletişim ve anlaşımı artıracağı ve kolaylaştıracağı için gereklidir. Bugün
nasıl ki kompüter değil bilgisayar, mobil telefon değil cep telefonu diyoruz; bunu hem günlük ve hem de bilim sözcüklerinde
yaygınlaştırabiliriz. İşte bu inançla 40 yıl önce bilimsel ve teknik sözcük derlemelerine başladım. Bu çalışmamın ilk ürünü 35
yıl önce TDK’nın yayınladığı “Metabilim İşlem Terimleri Sözlüğü”m oldu. Yıllar içinde yetersiz kalan bu sözlüğü, öğrencilerim,
meslektaşlarım ve sanayi çalışanları güncelleştirmemi istediler. Şimdi bu fırsatı bulduğum için çok mutluyum.

Bu sözlüğü hazırlarken metalbilim ve gereçbilim alanlarında 100’ü aşkın ders kitabı, uzmanlık kitabı ve başvuru kitabı taran-
dı. Çıkarılan sözcükler ABC… sıralamasında yerleştirilip dizildiler; daha sonra da Türkçe karşılıkları bulunup işlendi.

Sözcüklerin kapsam alanı çok geniş tutuldu. Bu biraz da zorunluluk olarak doğdu. Metalbilim ve gereçbilim bir yandan fizik,
kimya, matematik gibi fen bilimleri ve diğer yandan maden mühendisliği, kimya mühendisliği, makine mühendisliği v.b.
gibi mühendislik alanlarını içermektedir. Ayrıca, modern teknoloji ile gelişen ve yaygınlaşan gereç türlerinden ötürü, eskiden
yalnızca metalleri kapsayan metalbilim, genişleyerek, metalbilim ve gereçbilim adını almıştır. Bugün bu bilim dallarının içine
hem metal gereçler hem de seramikler, camlar, karmalar, plastikler, nanogereçler ve biyogereçler girmektedir. Öyle ki biyoge-
reç kitapları çok sayıda tıp sözcüklerini içermektedir. İşte bu nedenle elinizdeki sözlüğün içerdiği sözcükler tıp sözcüklerini
de kapsamaktadır.

İngilizce sözcüklerin bazılarına yeni Türkçe sözcükler önerirken hem İngilizce sözcüklerin türetildiği özgün kökenleri araştırıl-
dı ve hem de Türkçeleri önerilirken Türkçe yazım kurallarına uyuldu. Örneğin “martensite”, “bainite”, “austenite” gibi İngilizce
evre adları, özgün araştırıcılarının adlarından türetildiğinden, Türkçeleri de martensit, beynit, ostenit olarak kullanılmak
zorundadır. Ancak, Türkçe’de dendrit olarak kullanılan “dendrite” Yunanca dendron (=ağaç) ve ondan türetilen dendritēs
(=ağacın) sözcüklerinden türetilmiştir. Bu nedenle, biçimsel olarak dallı nesne anlamına gelen dendrit yerine dallanmak
fiilinden türetilen “dallantı” önerilmektedir. Benzer biçimde Türkçe’de ötektik olarak kullanılan “eutectic” yerine, eu-(iyi) ve
tēkein (erimek) tamlamasından gelen eutēkos (=kolayca eriyen)’dan türetilen “kolayerir” önerilmektedir. Bunun uzantısı olan
eutectoid ise “ötektik gibi” anlamı taşır ve Türkçe olarak kolayerirsi denebilir.

Ön ekli ve ard ekli İngilizce sözcüklerde de bu eklerin anlamları göz önüne alınarak Türkçeleştirmeler yapıldı. Örneğin,
Türkçe’de deoksidasyon olarak kullanılan “deoxidation” deyimi olumsuzluk anlamı getiren (de-) ön eki nedeniyle oksijensizleş-
tirme ya da, daha düzgünce, “oksijen giderme” olarak önerildi. Ard eklere örnek olarak ta, paslanmaz çelik türleri olan “ferritic”,
“martensitic”, “austenitic” için ferritik, martensitik ve ostenitik değil, ferritli, martensitli ve ostenitli önerildi.

Bazı İngilizce sözcüklerin anlamları incelenerek Türkçe karşılıklar önerildi. Örneğin, Türkçe’de, korrozyon olması gereken
fakat yanlış olarak korozyon olarak kullanılan “corrosion” sözcüğü, Latince corrodere (=kemirmek) fiilinden gelen corrosio
(=kemirme)’dan türetilmiştir. “Corrosion” karşılığı olarak Türkçe’de de kemirmek fiiline yakın olan “yemek” (içim içimi yedi,
sıkıldım, bozuldum) fiilinden türetilen “yenim” önerilmektedir. Benzer bir örnek te “insert” için verilebilir: Bu sözcük de La-
tince “inserere” {in-(içine)+serere (bağlamak)} fiilinden gelen {insertus (=içine bağlama)} sözcüğünden türetilmiştir. Bağlantı,
başka sözcükler için kullanıldığından insört yerine “sokuntu” önerilmektedir. Yine bunun gibi “implant” sözcüğü Fransızca
“implanter” (iyice dikmek, tutturmak, koymak) fiilinden türetilmiştir. Kısa söyleyiş yeğlendiğinden koymak fiilinden türeti-
len “koyuntu” implant yerine önerilmektedir. Bir diğer örnek, Türkçe’de kompozit olarak kullanılan “composite” sözcüğüdür;
Latince componere {com-(birlikte)+ponere (koymak)} fiilinden gelen “compositus” sözcüğünden türetilmiştir. Modern anlamı,
değişik gereçlerin birlikteliğinden oluşan ortak gereç demektir. Bu deyim için “karma” önerilmektedir. Benzer biçimde kristal
için “örüt”, indentör için “izaçar”, spektrum için “görünge”, spektrometre için “görüngeölçer”, banyo için “yunak” kullanılmıştır.
Örnekler çoğaltılabilir. Ancak bunlar, kullanılan yöntemin bilimsel ve akılcı olduğunu kanıtlamak için verilmektedir. Önemli
olan Türkçe’yi benimsemek, sevmek ve onun zenginliğinden yararlanarak onu geliştirmektir.

Sözlükteki tüm İngilizce girdiler ABC… sıralamasıyla dizilmiştir. Türkçe karşılıkları bir ya da birden çok olabilmektedir ve
bunlar sırasıyla yan yana belirtilmiştir. Türkçe karşılıklar verilirken, eski ile yeni sözcük; öztürkçe ile yabancı sözcükler birlikte
verilmiştir. Bir sözcük, Türkçe’de kullanılıyorsa, bu sözlükte yerini aldı. Ancak, yeni önerilen ve T.D.K. Sözlüğü’nde bulunan
Türkçe sözcükler hep yeğlendi. Bazı sözcüklerin hangi alana özgü olduğu (kim.), (fiz.), (mek.), (yerb.), (tıp.) gibi kısaltmalarla
imgelenmiştir. Kimya sözcüklerinin çoğunun kimyasal simgeleri verilmiştir. Benzer yöntemle, maden cevherleri ile mineral-
lerin bazılarının da kimyasal simgeleri verilmiştir. Bazı bilimsel yasa ve kuralların da kısaca denklemleri belirtilmiştir. Türkçe-
İngilizce bölümündeki Türkçe sözcükler de ABC... sıralamasına göre dizilmişlerdir.

Elinizdeki sözlüğün kapsamı çok geniş olmakla birlikte, bu bilim dallarının tüm sözcüklerini içerdiği iddia edilemez. Ancak,
metalbilim ve gereçbilim alanında yazılmış dünyanın en kapsamlı ve güvenilir İngilizce-Türkçe ve Türkçe-İngilizce karşılıklar
sözlüğü olduğu rahatlıkla söylenebilir. Umarım, bu alanda çalışan bilim adamlarına, araştırmacılara, uzmanlara, mühendislere
ve öğrencilere yararlı olur. Dileğim, bu sözlüğü kullananların Türkçe sözcükleri kullanmak ve yabancı sözcükler yerine yeni
Türkçe sözcükler türetmek için bir çaba içine girmeleridir.

E. Tekin
10.02.2006, Ankara
2. BASKI HAKKINDA...
ERDEMİR yetkilileri, bir kültür hizmeti olarak yayınladıkları "İngilizce-Türkçe ve Türkçe-İngilizce METALBİLİM ve GE-
REÇBİLİM Karşılıklar Sözlüğü"nün 1 yıl içinde tükendiğini ve 2. baskıya karar verdiklerini duyurduklarında doğrusu bi-
raz şaşırdım. Sözlük ilk yayınlandığında bir gereksinmeyi karşılayacağını umuyordum ama, doğrusu, bu kadar kısa sürede
tükeneceğini beklemiyordum. Buradan da anlaşılıyordu ki bu alanda gerçekten ciddi bir açık vardı…2. baskı hazırlıklarına
girişmeden önce, üniversitelerdeki öğretim üyesi arkadaşlardan, sanayide çalışan teknik elemanlardan ve genelde sözlüğün
kullanıcılarından aldığım eleştirileri dikkate almam gerektiğine karar verdim:

Eleştiriler, genelde, üç bölümde toplanabilir: İlki, sözlüğün biçimsel görünüşü ile ilgiliydi; bazıları ilk baskıyı çok iri, kalın
ve kullanım kolaylığı zayıf diye niteliyordu. Buna ben de katılıyorum. Bu nedenle, 2. baskının A4 boyutlarında ve İngilizce-
Türkçe ile Türkçe-İngilizce sözlüklerinin ayrı ayrı basılmasına ve kalınlığı inceltmek amacıyla da sayfa düzeninde 2 yerine 3
sütun kullanılmasına karar verildi.

İkinci Bölüm eleştiriler içerik yönündeydi: Kapsamın genişletilmesi öneriliyordu. Buna ben de katıldım ve 2. baskıda özellikle
çoğuzlar (=polimerler), seramikler, nanogereçler ve atom santralleri alanlarında yeni girdilere yer verildi. Bu arada ilk baskı
için biyogereçler ve tıp gereçleri girdilerini belirlemek için taranan kitaplardan, bu tür sözlükler için çok önemli olduğuna
inanmadığım, bazı tıp terimleri de alınmıştı. 2. baskıda, bunların hastalıklarla ilgili olanları, tıp-gereçleriyle doğrudan ilişkili
olmayan tıp terimleri çıkarıldı.

Üçüncü bölüm eleştiriler ise seçtiğim, kullandığım ve önerdiğim Türkçe sözcükler ile ilgiliydi. Bazıları kınıyor bazıları ise
kutluyordu. Ben her türlü görüşü saygıyla karşılarım. Ancak, insanların kişiliklerinin bir yanını oluşturan benimsedikleri ve
doğruluğuna inandıkları ilkeler vardır. İşte benim için bunlardan biri de Türkçe dilinin zenginliğidir. Türkçe’nin bilim dili de
olabileceğine ve Türkçe bilim de yapılabileceğine inanmaktayım. Ancak, bundan her sözcük Türkçe olmalıdır gibi bir sonuç
çıkarılmasın; bu hem olanaksız hem de gereksiz. Ne varki bugün vardığımız noktada artık bir Türkçe dili kirlenmesinden
söz edilebilir. Bu nedenle Türkçe kullanan bilim ile teknik adamlarının Türkçe sözcükleri kullanmak için çaba göstermeleri
gerekmektedir. Bu alanda özellikle gençlere görev düşmektedir.

2. baskı yapılırken sözlüğün bilgisayar ortamında da kullanımını yaygınlaştırmak amacıyla Karşılıklar Sözlüğü’nün CD olarak
ta basılması kararlaştırıldı. Bu konuda anlayış gösteren ERDEMİR yetkililerine teşekkür ediyorum.

Umarım bu 2. baskı ile ‘’METALBİLİM VE GEREÇBİLİM İngilizce-Türkçe ve Türkçe-İngilizce karşılıklar sözlükleri’’ bu


alandaki bir gereksinmeyi karşılar ve yararlı olur.

2. baskının gerçekleşmesinde ilgilerini esirgemeyen ERDEMİR yönetimine ve ayrıca, hazırlama aşamalarında ve özellikle de
bilgisayar uygulamalarında bana yardımcı olan ERDEMİR mühendislerine teşekkürlerimi sunarım….

Prof. Dr. Erdoğan Tekin


TEŞEKKÜR

Kırk yılı aşkın süredir gerçekleştirilen derlemeler ve iki yıla yakın yazım çalışmaları sırasında bana pek çok insan yardımcı
oldu. Bunların tümünü anımsamama olanak yok; ancak, hepsine de açıkça teşekkür ediyorum.

Bu sözlüğün basımını üstlenen ERDEMİR Genel Müdürlüğü’ne ve bana büyük destek veren önceki ve şimdiki yöneticilerine,
ayrıca emeği geçen tüm Erdemir çalışanlarına sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

Bu sözlüğü hazırlama aşamasında kendilerine danıştığım uzman arkadaşlarım özveriyle bana yardımcı oldu ve destek verdiler.
Uzmanlık alanlarına göre aşağıda adları sıralanan dostlarıma minnettarım: Müh. Oğuz Özgen (yüksek fırınlar), Prof. Dr.
Asuman Türkmenoğlu (yerbilim), Müh. Tayfun Yaşayan (yerbilim), Prof. Dr. Macit Özenbaş (nanogerçekler), Prof. Dr. Ali
Kalkanlı (döküm), Y. Müh. Yaylalı Günay (döküm), Y. Müh. Yalçın Polat (döküm), Y. Müh. Burç Aral (döküm), Prof. Dr.
Yavuz Topkaya (özütleme metalbilimi), Prof. Dr. Abdullah Öztürk (seramik), Prof. Dr. Cevdet Kaynak (plastik gereçler), Y.
Doç. Dr. Caner Durucan (biyogerçekler), Y. Doç. Dr. Arcan Dericioğlu (yeni teknolojiler) ve ayrıca Şişe-Cam yöneticileri.

Bu sözlüğün basıma hazırlık aşamasında ODTÜ Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü asistanları bana çok yardımcı
oldu. Başta Kemal Davut ve Ertan Tan olmak üzere Can Ayaş, Tarık Aydoğmuş, Yankı Başaran, Aytaç Çelik, Pınar Karpuz,
Alper Kınacı, Sıla Süer, Fatih Şen ve Cem Taşan’a yardımlarından dolayı teşekkür borçluyum.

Sözcük ve deyimlerin sıralama ve dizilişlerinde teknisyen Mahmut Başpolat çalıştı; kendisine teşekkür ederim.

Bu sözlüğün ortaya çıkması için yaptığım geceli gündüzlü yoğun çalışmalarda bana sabırla yardımcı olan ve sevgiyle sürekli
destek veren eşim Christine’e sonsuz minnettarlık duyuyorum. Onsuz bu sözlük gerçekleştirilemezdi.

Prof. Dr. Erdoğan Tekin


A
A vitamini: retinol abkulon (=10 kulon): abcoulomb açık alan (elekte delik alanı/toplam
A.A. alaşım Simgeleri (Aluminyum ab-om: abohm alan) (cam): open area
Birliği): .A. alloy Designations abra: makeweight açık arkalı basgaç: open back press
(Aluminium association) ABS: ABS (acrylonitrile-butadiene- açık arkalı pres: open back press
A.A. alaşım Simgeleri: Aluminium styrenes) açık artırma: auction, vendue
association alloy designations ABS çoğuzu: ABS polymer açık bağlantı: open joint
A.A. kaynağı: A.C. welding ABS polimeri: ABS polymer açık besleyici (döküm): atmospheric
A.A. motorları: A.C. motors ABS-PA: ABS-polyamide (ABS-PA) riser, open riser
A.F.S. (Amerikan Dökümcüler ABS-PC alaşımı: (ABS-PC) alloy açık boya: tincture
Derneği): A.F.S.(American Foundrymen’s açık çevrim (kimya): open chain
Society) ABS-SMA: ABS-styrene-maleicanhydride
(ABS-SMA) açık çevrimli: open chained
A.F.S. deneyleri: A.F.S. tests açık delik: through hole
A.I. (Asfalt Enstitüsü-ABD ): A.I. abvat (10e-7 vat): abwatt
abvolt (=10e-8 volt): abvolt açık deniz çapası: driftanchor
(Asphalt Institute) açık deniz petrol platformu: off-shore
A.I.S.I. (Amerika Demir Çelik acayip: idiosyncratic, unnatural
petroleum platform
Enstitüsü): A.I.S.I. Accar süreci: Accar process açık devre (elekt.): open-circuit
A.I.S.I. / S.A.E Çelik Simgeleri: A.I.S.I / accoloy (alaşımı): accoloy açık devre voltajı: open-circuit potential
S.A.E Steel Designations acem kılıcı: two-edged sword açık erke bölgeleri: allowed energy zones
A.I.S.I. çelik simgeleri: A.I.S.I. steel acemi: unpracticed, unskilled açık fırınlama: open firing
designations Acheson fırını: Acheson furnace açık geçi: open pass
a.n. (atom numarası): a.n (atomic acı: affliction, bitter
number) açık gözeli köpük: open-cell foam
acı biber çubuğu: chili bar açık gözeli plastik: open-cell cellular
A.N.S.I (Amerika Ulusal Satandartlar acı bira: ale
Enstitüsü): A.N.S.I (American National plastic
Standards Institute) acı duymama (tıp): hypesthesia açık gözeli sünger: open-cell foam
A.P.T.(Amerika Petrol Enstitüsü): A.P.I. acı madde (kim.): bitter matter açık gözenek: open pore
(American Petroleum Institute) acı sıvı: bitters açık gözenek oylumu: open pore volume
A.S.M. (Amerika Metal Derneği): acı su: hard water açık gözeneklilik: open porosity
A.S.M. (American Society for Metals) acı tat: tang açık halka (kim.): side chain (=lateral
A.S.M.E. (Amerikan Makine Müh. acı toprak: bitter earth chain)
Derneği): A.S.M.E.(American Society Of acı tortu suyu: bittern açık hava: open air
Mechanical Engineers) acil: forced açık hava çelikleri: weathering steels
A.S.T.M. (Amerikan Gereç Deneme acil durum: emergency açık işletme (maden): surface mining
Derneği): A.S.T.M.(American Society for açık kabarcık: open blister
Testing of Materials) acil iniş: forced landing
act (ileri döküm yöntemi ): act açık kalıba döküm: open mould casting
A.S.T.M. Birleşik Simgeleme Dizgesi açık kalıp: open die
(çelikler): A.S.T.M. United Numbering (advanced casting technique)
aç(ıl)ma (ambalaj): unwrapping açık kalıpta dövme: open-die forging
System
aç(ıl)ma (sargı): unwinding açık kalibre (hadde): open pass
A3O4 tür oksitler: A3O4- type oxides
açan: dilatant açık kangal (çelik): open coil
aba: gaberdine, hodden açık kangal tavlaması (çelik): open
ABA eşçoğuzları: ABA copolymers açı: angle, elbow
coilannealing
abajur: lamp shade açı deneme: angle testing açık kare geçisi: open square pass
abaküs: abacus açı ortay: bisectrix açık kare paso (hadde): open square pass
abamper (=10amper): abampere açı ölçme: angle measurement açık kum kalıplama: open-sand
abanoz: ebony açıcı (kangal vb): uncoiler moulding
abanoz tahtası: calamander açıcı role: decoiler roller açık kuşaklar: allowed bands
abartma: exaggeration açığa çıkan (kimya): nascent açık kutu geçisi: open box pass
Abbe değişmezi: Abbe constant açığa çıkış: nascence (=nascency) açık kutu kalibre (hadde): open box pass
Abbe kırılım ölçeri: Abbe refractometer açığa çıkmış durum: nascent state açık kuyu fırın: open pit furnace
Abbe sayısı: Abbe number (υ) açık: deficit, limpid, open, plain, açık maden işletmesi: open pit mining
Abbe yoğunlacı: Abbe condenser unambiguous, uncovered, vivid açık mavimsi yeşil: aqua
Abbe’nin görüntü oluşum kuramı: açık ağıl: hovel açık morsu mavi: azure
Abbe's theory of image formation açık ağızlı anahtar: spanner açık ocak (maden): opencast (=open pit)
Abel ayıracı: Abel’s reagent açık akıtımlı döküm: open stream açık ocak madenciliği: opencast mining
abfarad (=10 farad): abfarad casting (=open pit mining)

1
açık parlak kırmızı agrandizör

açık parlak kırmızı: scarlet açılır asma köprü: drawbridge Adams-Williamson yasası: Adams-
açık pazar: open market açılır kapanır döküm deliği: collapsible Williamson law
açık pembe yakut [MgO · Al2O3 türü]: sprue Adapti hassas döküm süreci: Adapti
balas ruby açılır kapanır masa: drop table investment casting process
açık pota (cam): open pot açılır kapanır metal maça (döküm): adaptör: adapter
açık renk: tincture, tint, pale colour collapsible metal core Adeline çelik yapım süreci: Adeline
açık renk gözlü: glass-eyed açılır kapanır takım: collapsible tool steelmaking process
açık sarı: agate gray açılma: bursting, efflorescence adenin [C5H5N5]: adenine
açık tabanlı geniş başlı tomruk kalıbı açılma dayancı: bursting strength adenosin [C10H13N5O4]: adenosine
(çelik): open bottom big-end-up ingot açılmamış: uncoiled, unopened adenosin difosfat (ADP): adenosine
mould açılmamış delik: blind hole diphosphate (ADP)
açık uçlu değirmenler: hollow end mills açılmış delik: pierced hole adenosin fosfat [C10H12N5O3H16P3C9]:
açık uçlu merdaneler: open-end rolls açımlama: decipherment addenosin phosphate
açık yalazlı fırın: open flame furnace açınım eğrisi: involute adenosin trifosfat [C10H12N5O3H4P3O9]:
açık yalazlı ışıtaç (maden): naked lamp açıölçer (x-işınları): goniometer adenosine triphosphate (ATP)
açık yük vagonu: lorry açıölçer tablası: goniometer stage adım: pitch, step
açık yüzlü kalıba döküm: open-sand açısal: angular adımölçer: pedometer
casting açısal açıklık: angular aperture adımsayar: pedometer
açık yüzlü kalıp (döküm): open-face açısal büyütme: angular magnification adi:unexceptional
mould adi siğil: verruca vulgaris
açısal çözünüm: angular resolution
açıklama: explanation, exposition adipikasit [COOH(CH2)4COOH]:
açısal çözünürlük: angular resolution
açıklaması olanaksız: unaccountable adipicacid
açısal devinirlik: angular momentum
açıklanamaz: unaccountable adlandırma: nomenclature
açısal dönüm: angular displacement
açıklanmamış: unexplained adli: forensic
açısal haddeleme yöntemi: angular
açıklanmayan: unexplained rolling method adli tıp: medical jurisprudance, forensic
açıklayıcı: explanatory açısal hız: angular velocity medicine
açıklık: aperture, clearance, gap, open, açısal ivme: angular accelaration admitans: admittance
orifice, span ADP [C10H12N5O3H3P2O7]: arenosine
açısal moment: angular momentum
açıklık açısı: aperture angle diphosphate (ADP)
açısal nicem sayısı (atom): angular
açıklık bağlantıları (tıp): gap junctions quantum number adrenalin [C9H13NO3]: adrenaline
(=cell-cell contact) aero metali (Al+Zn+Cu): aero metal
açısal sıklık: angular frequency
açıklık kapakçığı: aperture diaphragm aerobik: aerobic
açısal uzaklık: angular distance
açıklık mastarı: gage bar aerodinamik: aerodynamic,
açısız: agonic
açıklık sınırlayıcı (optik): aperture stop aerodynamics (bilim)
açı-yükseklik ölçeri: tachymeter
açıklık zıtlığı: aperture contrast aerojel: aerogel
açkılama: buffing
açıklıklı fırın: slot furnace aerosiderit (yer b.): aerosiderite
açkılama çarkı: buff wheel, buffing wheel
açıklıklı taramalı evre zıtlıklı aerosol: aerosol
mikroskopi: aperture scanning phase- açlık: famine, malnutrition
açlık hastalığı (tıp): polyphagia aerosol püskürteci: aerosolatomizer
contrast microscopy afiş: placard, poster
açıklıklı yakın alan taramalı açma: exposure, sleave, uncoiling,
mikroskopi: aperture near-field scanning unlocking, unpacking, unrolling afyon: opium
microscopy açma çıkıntısı: knockout afyon ruhu: laudanum
açıkta kalan yüzey: exposed surface açma süresi (foto): exposure time afyon zehiri [C19H21NO3]: thebain
açıkta kalmış: exposed açma-kapama düğmesi: on-off (control) afyonlu (ilaç): opiate
açıkta olmayan kullanım yüzeyli: switch agalit: agalite
U-finish (=unexposed finish) açma-kapama gereci (elektrik): contact Agar yayınma deneyi: Agar diffusion test
açılı: angled material agarik minerali: agaric mineral
açılı eğme: angle bending ad etiketi: name tag agat: agate
açılı işleme: oblique machining ad plâkası (metal): name plate aglomera: agglomerate
açılı kesme: oblique cutting adacık göze: islet-cell aglutinasyon (tıp): agglutination
açılı taşlayıp parlatma (düz cam adacıklar (emaye bozukluğu): crawling aglutinin (tıp): agglutinin
kenarı): antique level adale romatizması (tıp): fibrositis agrandizman lambası: enlarging lamp
açılı vana: angle valve adaletsiz: unjust agrandizör: aggrandizer, photographic
açılılık: angularity adamsit [NH(C6H4)2·ASCL]: adamsite enlarger

2
agrega (kum, çakıl) ağır yüklenti

agrega (kum, çakıl): aggregate ağdalı akış: viscous flow ağır cisim: weight
ağ: grid, net, web ağdalı bozunum (cam, çoğuzlar): ağır hidrojen: heavy hydrogen
ağ: netting, network, reticulum viscous deformation ağır hidrojen [D]: deuterium
ağ açkısı (elekt.): network relay ağdalı yapışkan: viscousadhesive ağır hurda: heavy scrap
ağ ağ olma: reticulation ağdalı yoğruk: viscoplastic ağır iş: heavy duty
ağ biçimli: plexiform, retiform ağdalı yoğrukluk: viscoplasticity ağır iş araçları: heavy duty vehicles
ağ bozucu (oksitler-cam): network ağdalık birimi (10n-sec/m2): poise ağır iş çelikleri: ultraservice steels
modifier ağdalılığı artan gereç: rheopectic ağır iş makinaları: heavy duty machines;
ağ çözümlemesi (plastikler): netting material heavy machinery
analysis ağdalılık: viscosity (η) ağır iş refrakteri: extra duty refractory
ağ çözümlemesi: network analysis ağdalılık aralığı (çoğuz): viscous range ağır iş sırı: extra duty glaze
ağ değiştiren yükün: network-modifying ağdalılık direnci: viscous resistance ağır iş takımları: heavy duty tools
ion ağdalılık imleci: viscosity index (VI) ağır iş tuğlası: extra duty brick,
ağ dizgesi (bilg.): network system ağdalılık katsayısı: coefficient of superduty fireclay brick
ağ katman: retina viscosity; viscosity coefficient ağır iş yağları: heavy duty oils
ağ katman gözlemi (tıp): retinoscopy ağdalılık ölçer: viscometer (= ağır işçilik: manual labour
ağ katman körlüğü (tıp): retinitis viscosimeter) ağır işlik şamot tuğla: superduty fireclay
pigmentosa ağdalılık ölçümü: viscometry (= brick
ağ katman sayrılığı (tıp): retinopathy viscosimetry) ağır kil: heavy clay
ağ kutusu (e.mik.): grid box ağdalılık sayısı: viscosity number ağır kil ürünler: heavy clay products
ağ oluşturan yükün: network-forming ağdasal esnek: viscoelastic ağır kimyasallar: heavy chemicals
ion ağdasal esnek bozunum: viscoelastic ağır kruvazör: heavy cruiser
ağ oluşturucu (oksitler-cam): network deformation ağır külçe (metal): slug
former ağdasal esnek davranım: viscoelastic ağır külçe deneyi: slug test
ağ örgüsü: network behaviour ağır küme: heavy aggregate
ağ örme: netting ağdasal esnek gevşeme: viscoelastic ağır mağnezyum oksit: heavy
ağ teli: netting wire relaxation magnesium oxide
ağ tutkalı (e.mik.): grid glue ağdasal esnek gevşeme katsayısı: ağır metal: heavy metal
ağaç burgusu: broach viscoelastic relaxation modulus
ağır metal florür camı: heavy metal-
ağaç dalı: limb ağdasal esnek sürünme: viscoelastic fluoride glass
ağaç direk (maden): timber creep
ağır metal oksit camı: heavy metal oxide
ağaç işleri: woodworking ağdasal esneklik: viscoelasticity (HMO) glass
ağaç kabuğu: bark ağdasal esneklik katsayısı: viscoelastic ağır metal tuzları (Pb,Os,Mo,W,U. v.b.):
modulus (MVE) heavy-metal salts
ağaç kesme: woodchopping
ağı: poison, toxicant, toxin; venom ağır ortam: heavy medium
ağaç oymacılığı: xylography
ağı bilimi (tıp): toxicology ağır ortamlı ayırma: heavy medium
ağaç sökme: timber drawing
ağıl: fold (=lap), pen, stockyard, yard separation
ağaç tiriz (sepetçilik): split
ağaç vidası: lag screw (=coach screw) ağıla(n)ma: poisoning; toxication ağır parçacık (atom): heavy particle
ağar(t)ma: whitening ağılı: poisonous ; toxic ; venomous ağır profil: heavy section
ağarmış: grizzled, whitish ağılı çözelti: toxic solution ağır profil haddesi: heavy section mill
ağartan: whitener ağılı duman: toxic fumes ağır saclar: heavy plates
ağartıcı: decolorant; blancher ağılı gaz: toxic gas ağır sanayi: heavy industry
ağartılmamış (kumaş): unfinished ağılı protein: toxalbumin ağır silahla donatılmış: heavy-armed
ağartılmış: whited ağılılık: toxicity ağır silahlı: heavy-armed
ağartılmış pamuklu kumaş: mercerized ağılılık izlemi: toxicity monitoring ağır su [D2O]: deuterium oxide; heavy
fabric ağımsı: reticulated water
ağartma: blanching, bleaching, ağır: gross, heavy, massive,weighty ağır taşlama çarkı: muller
mercerization ağır agrega: heavy aggregate ağır top: heavy artillery
ağartma maddesi: blancher; bleach ağır atom: heavy atom ağır toprak: heavy earth (=baryta)
ağartma teknesi: bleach ağır barit: heavy spar ağır tortu (maden): placer
ağartma tozu [CaOCl2]: bleaching ağır beton: loaded concrete ağır tortu madenciliği: placer mining
powder ağır bombalama uçağı: heavy bomber ağır yük arabası: cart
ağdalı: viscose ağır brokar: baldachin ağır yüklenti: heavy burden

3
ağırlaşma (tıp) akbasma (tıp)

ağırlaşma (tıp): ingravescence ağızdan dolma tüfek: muzzleloader AISI/SAE simgeleme dizgesi: AISI/SAE
ağırlık: weight ağızdan döküm (pota): lip pouring designation system
ağırlık boşaltma kayışı: discharge weight ağızdışı implantları (tıp): extraoral AISI/SAE standart çelikleri: AISI/SAE
belt implants standard steels
ağırlık denetimi: weight control ağızdışı koyuntuları: extraoral implants Aich metali: Aich’s metal
ağırlık derişimleştirmesi: gravity ağızla ilgili: oral aile: family
concentration ağızlık (çalgı): mouthpiece Airy çemberi (r=0.61λ/na): Airy disk
ağırlık düşürme deneyi: drop weight ağızlıklı pota: lip-pour ladle Airy çözünürlüğü: Airy resolution
test; falling weight test ağlan(dır)ma: webbing Airy deseni: Airy pattern
ağırlık farkı birikimi: gravity segregation ağlaşma (seramik bezemesi): Ajax süreci: Ajax process
ağırlık merkezi: centre of gravity reticulation Ajax-Northrup fırını (çelik): Ajax-
ağırlık ortalamalı molekül ağırlığı: ağlı çoğuz: network polymer Northrup furnace
weight-average molecular weight ağlı dağlama (çelik): network etching ak: white
ağırlıkölçüm: gravimetry ağlı eşçoğuz: network copolymer ak altın: white gold
ağırlık özekli konaç dizgesi (mat.): ağlı içyapı: network structure ak altın lehimi: white gold solder
barycentric coordinate system ağlı kopolimer: network copolymer ak arsenik [As2O3]: white arsenic
ağırlık yüzdesi: weight percent ağlı molekül yapısı (çoğuz; polimer): ak asitleme: white pickling
ağırlıklı: weighted network molecular structure ak bakır: white copper
ağırlıklı kesit alanı: weighted cross- ağlı polimer: network polymer ak benek (tıp): leucoma; walleye
section ağlı yapı: network structure ak benekli döküm (temper döküm):
ağırlıklı ortalama: weighted average ağrayan (yara): tender whiteheart casting
ağırlıklı tuzak: deadfall ağrı: ache ak benekli temper döküm: whiteheart
ağırlıksal: gravimetric ağrı dindirici: analgesic malleable cast iron
ağırlıksal birikim: gravitational ağrı duyarlık ölçeri: algometer ak buğu (CO gazı-madencilik): white
segregation ağsı: plexal, reticular damp
ağırlıksal çözümleme: gravimetric ağsı alyuvar (tıp): reticulocyte ak dağlanan katman (nitrürleme-çelik):
analysis ağsı göze: reticulum cell white-etching layer
ağırlıksız: unweighted, weightless ağsı yapı: reticulum ak deri (tıp): leucoderma
ağırlıksızlık: weightlessness ağsız: webless ak katman (nitrürleme): white layer
ağırsak: boss ağyuvar: reticulocyte ak kömür: white coal
ağıtutar: antitoxine ağzına kadar dolu: topfull ak metal: white metal
ağız: edge, mouth, mouthpiece, orifice ahenk: harmony ak nikel cevheri: white nickel ore
ağız açan (tıp): gag ahenkli: harmonious, rhythmical ak paklama: white pickling
ağız açma: corkage, flaring ahenksiz: unharmonious ak pirinç: white brass
ağız açma aleti: flaring tool ahır: barn ak tunç: white bronze
ağız açma raybası (cam): pucella ahlâksal: ethical ak yanaklı lastik (oto): whitewall tire
ağız çatlakları (bardak): rim splits ahlâksal konular: ethical issues akabilirlik (döküm kumu): flowability
ağız düzlüğü (cam): lip, locking ring ahşap: wood; wooden akaç: drain, gate
(=sealing surface) ahşap ayaklı köprü: trestle bridge akaç borusu: drain pipe
ağız genişletme (cam): flaring ahşap cilası: wood veneer akaç dökümü: drain casting
ağız içi küresel genişliği (cam): undercut ahşap çivi: treenail
ring akaç tuğlası: drain tile
ahşap direk: stull akaçlama: draining; drainage
ağız içi mastarı (cam): bore gauge ahşap işi: woodwork
ağız kenar kalınlığı (bardak): edge akaçlama boruları: drainage piping
ahşap kırevi: lodge
thickness akaçlı model (döküm): gated pattern
ahşap kirişler: timbering
ağız kenarı: brim, rim akademi: academy, school
AIDS: acquired ımmune deficiency
ağız kesme: fire-finishing (cam) syndrome (AIDS) akademik: academic
ağız kesme makinası (cam): fire-finisher AISI çelik sınıflandırması: AISI steel akak: channel ; duct
ağız yakma: edge fusion, fire-finishing classification akan: leaky
ağız yalama hatası (cam): bad glaze AISI çelikleri: AISI steels akan evre (kromatografi): mobile phase
ağız yuvarlatma (cam): rounding of rim AISI H-çelikleri: AISI H-steels akantit: acanthite
ağızda dikey çatlağı (cam): split finish AISI simgeleri: AISI designations akasbest: mineral wool
ağızda kaba kalıp izi (cam): joint seam; AISI/SAE alaşımlı çelikleri: AISI/SAE akasya sakızı: gumarabic
open ring alloy steels akbasma (tıp): cataract

4
akciğer (tıp) akikli yeşimli kuvarz

akciğer (tıp): lung akış çarpması yenimi: impingement akışkan yatakta ısıtma: fluidized bed
akciğer zarı hastalığı: hyaline membrane corrosion heating
disease akış çizgesi: flow chart, flow diagram akışkan yatakta indirgeme (cevher):
akciğer zarı sutoplaması (tıp): akış çizgileri (dövük metal parça): flow fluidized-bed reduction
hydrothorax lines akışkanlar: fluids
akça: whitish akış çizgisi: streamline akışkanlar dinamiği: hydrodynamics
akçıl: whitish akış deliği (besleyici) (cam): orifice ring (=hydrokinetics)
akçıl göz bebeği: walleye akış denetim teknolojisi: flow control akışkanlar kinetiği: hydrokinetics
akçıl göz bebekli (tıp): walleyed technology (=hydrodynamics)
akçıl hormonu [C13H16N2O2]: melatonin akış denetimi (sıvı metal): flow control akışkanlaşmış: fluidized
akderi (deri hastalığı): vitiligo akış denetimli kok fırını: flow- akışkanlaştırma: fluidization
controlled coke oven akışkanlaştırmalı kavurma: fluidizing
akermanit: akermanite akış deneyi (toz metalbilimi): flow test
akı çizgileri (mıknatıs alanı): flux lines roasting
akış gerilimi (=gerçek gerilim): flow akışkanlı kalıplama: thixomoulding
akı yoğunluğu (mıknatıs): flux density stress
akıcı film derişimi: flowing-film akışkanlığı hıza bağlı artan: thixotropic
akış gözesi: flow cell akışkanlığın hıza bağlı artması:
concentration akış hızı: flow rate
akıcılar: effluents thixotropy
akış imleci: flow index akışkanlık: fluidity
akıl almaz: inconceivable, incredible akış izleme: flow monitoring
akıl durgunluğu (tıp): hyponoia akışlı cam boru üretimi: overflow
akış korozyonu: impingement attack process
akıl hastanesi: mental hospital akış koşulları: flow conditions akışlı göze ölçümü: fluorescent cell
akıl hesabı: mental arithmetic akış ölçme aygıtı: venturi pipe sorting (=flow cytometry)
akıl sağlığı (tıp): sanity akış saldırısı: impingement attack akışlı göze sayımı: flow cytometry
akıllı gereçler: intelligent materials; akış sayacı (parça büyüklüğü): stream akışlı gözesayar: flow cytometer
smart materials counter akışölçer: flowmeter ; rheometer
akılsal: mental akış yapısı: flow structure akışölçüm (bilimi): rheometry
akım: current akış yolu (cam): alcove akışta yoğunluk (toz metalbilimi): tap
akım azal(t)ımı (kaynaklama): current akışçizer: hydrograph density
decay akışkan: fluid akıtaç (çelik): stopper
akım azaltım süresi (direnç kaynağı): akışkan basıncı: fluid pressure
downslope time akıtaç kafası: stopper head
akışkan basınçlı biçimleme: fluid akıtak: sewer
akım besleyicisi: supply pressure forming
akım denetleci: galvanostat akışkan biçimleme: fluid forming akıtak borusu: sewer pipe
akım duyarlı algılayıcılar: amperometric akışkan debiölçeri (cam): orifice plate akıtak dizgesi: sewer system
sensors akışkan demir cevheri indirgeme akıtak kiremiti: sewer tile
akım kesici: circle breaker süreci (sünger demir): Fluid Iron Ore akıtak tuğlası: sewer brick
akım taşıma sığası (elekt.): current Reduction (FIOR) process akıtıcı (madde): dispersant
carrying capacity akışkan göze süreci (sac biçimleme): akıtma: draining (=tapping), pouring
akım verimliliği: current efficiency fluid-cell process akıtma döküm (seramik): drain casting
akım yoğunluğu: current density akışkan kumlu kalıplama: fluid sand (=hollow casting)
akım-gerilim eğrisi: current-potential moulding akıtma mili: stopper rod
curve akışkan kumlu kalıplar: fluid sand akıtma mili tuğlası: stopper rod sleeve
moulds akıtma oluğu: chute
akımlı kaplama: galvanoplasty
akışkan sürtünmesi: fluid friction akıtma oluğu: drop chute
akımlı kimyasal çözümleme:
amperometry akışkan tezgenli parçalama birimi: akıtma yoğunluğu (toz): pour density
fluidized catalytic cracking unit (FCCU)
akımlı tel: live wire akıtmalı kaplama: flow coating
akışkan yatak: fluidized bed
akımölçer (elekt): ammeter ; akışkan yatakta kaplama (ısılplastik akide şekeri: hard candy; rock candy;
ampermeter; rheoscope reçineler): fluidized-bed coating sugar candy
akıntı: effluence, leakage akışkan yatak süreçleri (sünger demir): akide şekerimsi kırılma (tanelerarası
akıölçer: fluxmeter fluidized-bed processes kırılma): rock candy fracture
akış: effluence; flow akışkan yatak teknolojisi: fluidized-bed akik: agate
akış bilimi: rheology technology akik taşı taklidi bilye: immy
akış çarpması aşınması: impingement akışkan yatak tepkimeci: fluidized-bed akikli deniz kabuğu: agate shell
erosion reactor akikli yeşimli kuvarz: agate jasper

5
akil kökü [RCO-] al

akil kökü [RCO-]: acyl radical akort edilebilir: tunable aktarıcı soğutma ızgarası: roller cooling
Akins sınıflayıcısı: Akins classifier akort vidası: tuning pin (=tuning peg) bed
akkan (tıp): lymph akpirit [FeS2]: marcasite aktarılabilir: transferable
akkan düğümü (tıp): lymph node akrabalık: relationship aktarım: transfer, transmission
akkan gözesi (tıp): lymph cell akridin [C13H9N]: acridine aktarım levhası: dead plate
(=lymphocyte) akriflavin [C14H14N3CL]: acriflavine aktarım yolluğu: carry-overapron
akkereste: whitewood akrilaldehit [CH2.CH.CHO]: aktarma: transfer
akkor: candescent ; glow, incandescent; acrylaldehyde (=acrolein) aktarma arabası: transfer car
red glow; white heat akrilamid: acrylamide aktarma baskı (cam hatası): offset
akkorlaşma: glowing; incandescence akrilan (iplik): acrilan printing
(=incandescency) akrilat temelli basınç duyarlı yapışkan: aktarma halkası: transfer loop
akkorluk: candescence acrylate-based pressure sensitive adhesive aktarma kalıbı: transfer die
akla sığmaz: inconceivable akrilatlar: acrylates aktarma noktası: transfer point
aklaş(tır)ma: whitening akrilatlı silikon uretanlar: acrylated aktarma organları: drive train
aklaştıran (nesne): whitener silicone urethanes aktarma potası: transfer ladle, transfer
aklık: whiteness akrilatlı silikonlar: acrylated silicones pot
akma: effluence, running, sagging, yield, akrilatlı üretanlar: acrylated urethanes aktarma yağı (hidrolik): transmission oil
yielding akrilik bileşikler: acrylic compounds aktarma yeri: transfer point
akma çizgisi (seramik): drain line akrilik elyaf: acrylic fiber aktarma zinciri: transfer chain
akma dayancı (çelik): yield strength akrilik emayeler: acrylic enamels aktarmalı kalıplama: transfer moulding
akma değeri: yield value akrilik ester reçineler: acrylic ester aktinid dizisi (kim.): actinide series
akma düşmesi (çelik): yield drop resins aktinid elementler: actinide elements
akma gerilimi (çelik): yield stress (σy) akrilik esterler: acrylic esters aktinid ögeler: actinide elements
akma gerinimi (çelik): yield strain akrilik kaplama: acrylic coating aktinid yeniden dağılımı: actinide
akma kırışıkları: breaks akrilik lateks: acrylic latex redistribution
akma kıstası (çelik): yield criterion akrilik lif: acrylic fiber aktinidler: actinides (=actinonlar)
akma menevişlemesi (ısılmekanik akrilik plastikler: acrylic plastics aktinik: actinic
işlem): flow tempering akrilik reçineler: acrylic resins aktinik cam: actinic glass
akma noktası (çelik): yield point akrilikanhidrid: acrylicanhydride aktinik ışınlar: actinic rays
akma noktası olgusu (çelik): yield point akrilikasit [CH2]: acrylicacid aktinon [An]: actinon
phenomenon akrilikler: acrylics aktinouranyum: actinouranium
akma noktası uzaması (çelik): yield akrilik-stiren-akrilonitril (asa): acrylic- aktinyum [Ac]: actinium
point elongation styrene-acrylonitriles (asa) aktinyum dizisi (a.t): actinides
akma oranı (σa/σc) (çelik): yield ratio akrilonitril [CH2.CH.CN]: acrylonitrile (=actinonlar)
akma sıcaklığı (yağlama yağı): pour akrilonitril butadien: acrylonitrile aktinyum dizisi metalleri: actinium
point butadiene series of metals
akma sıcaklığı: flow point akrilonitril butadiyen stiren (abs): akuamarin [3BeO.Al2O36SiO2]:
akma süresi (seramik): drain time acrylonitrile-butadiene-styrene (abs) aquamarine
akma uzaması (çelik): yield point akrilonitril butadiyenli kauçuk: akustik: acoustic
elongation acrylonitrile-butadiene-rubber akustik yayım: acoustic emission (ae)
akmasız ray: dead rail akrilonitril çoğuz: acrylonitrile polymer akustik yayım denemesi: acoustic
akmaz: viscose akrilonitril polimer: acrylonitrile emission testing
akmazlık: viscosity (η) polymer akü: accumulator, storage battery
akmazlık aralığı (çoğuz): viscous range akrolein [CH2=CHCHO]: acrolein akü gözesi: storage cell
akmazlık birimi: poise aks: axle akü kavanozu: battery jar
akmazlık direnci: viscous resistance aks yatağı: axle journal aküpanktür (tıp): acupuncture
akmazlık katsayısı: viscosity coefficient aksak: hipshot, lame akvaryum: aquarium
akmermer[CaSO4 · 2H2O]: alabaster aksam: component akyeşim [NaAlSi2O6]: jadeite
akmika [2H2O.K2O.3Al2O3.6SiO2]: aksama: limping akyuvar: leukocyte (=leucocyte)
muscovite aksırtıcı zehirli gaz: sternutator akyuvar azlığı (tıp): leukopenia
akordiyon: accordion aksilik: mishap akyuvar çokluğu (tıp): leukocytosis
akort: tuning aksiyom: axiom akyuvarsızlık (tıp): agranulocytosis
akort düdüğü: pitch pipe aktaraç: transducer al: red; scarlet

6
al kan damarı (tıp) aldoz şekeri

al kan damarı (tıp): artery alanit: allanite alaşımlı yapı çelikleri: constructional
al renk: hemachrome alanölçer: planimeter alloy steels
alabamin (=astatin) [ab]: alabamine alanölçüm yöntemi (metalografi): alaşımlı yapışkan: alloy adhesive
(=astatine) planimetric method alaşımlı yay teli: alloy spring wire
alabaster camı: alabaster glass alanölçümsel: planimetric alaşımsız: unalloyed
alaca: mottle alanölçümü: planimetry alaşımsız çelikler: nonalloyed steels;
alaca dokuma: gingham alansal ağırlık (bez): areal weight unalloyed steels
alacabakır cevheri [Cu5FeS4]: bornite alansal çözümleme (SEM): areal analysis alaşımsız küresel dökme demir:
alacalı: anisochromatic alansal x-ışınları çözümlemesi (SEM): unalloyed ductile iron
alacalı bölge: mottled zone areal x-ray analysis alaşımsız metal: unalloyed metal
alacalı demir (gri+beyaz d.demir): alarm: alarm alaşımsızlaşma: dealloying
mottled iron alaska boru hattı: Alaskan pipeline alaybozan tüfeği: blunderbuss
alacalı dökme demir: mottled cast iron alaskit: alaskite alaz: flame
alan: area, field, ground alaşım: alloy albion metali: albion metal
alan daralması: area reduction alaşım bileşimi: alloy composition albit: albite
alan derinliği (optik): depth of field alaşım çeliği: alloy steel albumin: albumin
alan diyaframı (o.mikr.): field alaşım çifti deneyi: alloy-couple test (act) albüm: album
diaphragm alaşım dizgeleri: alloy systems albümin özü: protein
alan düzlemi (optik): field plane alaşım dökümü: alloy casting alçak: low
alan eğriliği (optik cam): field curvature alaşım hurdası: alloy scrap alçak basınç: low pressure
alan elektron mikroskobu: field electron alaşım kaplama (işlem): alloy plating alçak frekans (30-300 khz): low
microscope alaşım kaplaması (nesne): alloy plating frequency
alan etkili transistor: field effect alaşım karbürü: alloy carbide alçak sıklık: low frequency
transistor (FET) alaşım katıkları: alloy additions alçalan çatal noktası (üçlü çizge):
alan kavisi (mercek): curvature of field alaşım nitrürleri: alloy nitrides descending fork point
alan kuramı: field theory (fiz.) alaşım silosu: alloy hopper alçaltım: depression
alan mıknatısı: field magnet alaşım tasarımı: alloy design alçaltma: lowering
alan numarası (optik): field number alaşım tozu: alloy powder alçatılmış spout: submerged throat
alan salıcısı: field emitter (=submarine throat), sump throat
alaşım yapımı: alloy making
alan salım kaynağı: field emission source alçı: plaster
alaşım yapışkanı: alloy adhesive
(=field emitter) alçı gibi: gypseous
alaşımlama: alloying
alan salım tabancalı geçirimli elektron alçı içeren: gypsiferous
alaşımlama bileşeni: alloying constituent
mikroskobu: field-emission gun alçı kalıba döküm: plaster mould casting
transmission electron microscope alaşımlama etkisi: alloying effect
alçı kalıplar (döküm): plaster moulds
alan salım tabancalı taramalı elektron alaşımlama katıkları: alloying additions
alçı kaplama: plastering ; plasterwork
mikroskobu: field-emission gun alaşımlama ögeleri: alloying elements
alçı katman: plastering
scanning electron microscope alaşımlanmamış: unalloyed
alçı sıvama (işlem): plastering
alan salım tabancası: field-emission gun alaşımlı: alloyed
alçı tezyinat: plasterwork
alan salımı: field emission alaşımlı çelik: alloy steel
alçılama: plastering
alan salımı salıcıları: field emission alaşımlı çelik çubuklar: alloy steel bars
alçılanmış: plastered
emitters alaşımlı çelik dökümler: alloy steel
casting alçılı: gypseous, gypsiferous
alan salımlı mikroskop: field-emission alçılı kalıplama: plaster moulding
microscope alaşımlı çelik levha: alloy steel plate
alaşımlı çelik tel: alloy steel wire alçılı yüzey: plaster base finish
alan sargısı (elekt.): field winding
alaşımlı demir dökümler: alloyed iron alçıtaşı [CaSO4· 2H2O]: gypsum
alan yeğinliği: field strength (=field
intensity) castings alçıtaşı çimentosu: Keene’s cement
alan yükünleşimli mikroskop: field- alaşımlı dökme demir: alloy cast iron alçıtaşı kalıp: gypsum mould
ionization microscope alaşımlı dökme takım: cast alloy tool Aldal süreci: Aldip process
alan yükünleşmesi: field ionization alaşımlı döküm: alloy casting aldatma: trick
alan yükünlü mikroskop: field ion alaşımlı otomat çelik çubuklar: free- aldehitler [-CHO]: aldehydes
microscope machining alloy steel bars aldol [CH3CHOHCH2CHO]: aldol
alan yükünlü mikroskopi: field ion alaşımlı otomat çelikleri: free- aldosteron [C21H28O5]: aldosterone
microscopy (FIM) machining alloy steels aldoz: aldose
alanin [CH3CH(NH2)COOH]: alanine alaşımlı takım çeliği: alloy tool steel aldoz şekeri: mannose

7
aldrin alil metakrilat

aldrin: aldrin alfa ışınları: alpha rays alıcı doyumu: acceptor saturation
aleksandrit [BeO · Al2O3]: alexandrite alfa iki üstü (ortorombik martensit-Ti): alıcı düzeyi: acceptor level
alerji (tıp): allergy alpha double prime (α”) alıcı elektron durumu: acceptor electron
alerji deneyi (tıp): patch test alfa kabuğu (Ti): alpha case state
alerjik tepki (tıp): allergic reaction alfa kalay: alpha tin alıcı katışkıları: acceptor impurities
alet: appliance, equipment, gadget, organ, alfa martensit: alpha martensite alıcı maşa (cam): take-out tongue
rig alfa oluşturucu elementler: alpha alıcı yer: acceptor site
alet kulübesi: toolhouse forming elements alıkoyabilirlik: retentivity
alet sapı: tang alfa oluşturucu ögeler: alpha forming alıkoyma: retention
alet takımı: kit elements alın: brow, face, forehead
alet yapımı: tool making alfa oluşturucular: alpha formers alın bağlantısı (plastikler): butt fusion
aletle şekillendirme: tooling alfa parçacıkları: alpha particles alın bağlantısı: butt joint
aletrin [C19H26O9]: allethrin alfa pirinçleri: alpha brasses alın dişlisi: spur gear
alev: blaze, flame alfa saçılımı: alpha scattering
alın frezeleme: face milling
alev algılama (yangın): flame detection alfa selüloz: alpha cellulose
alın frezesi: face mill
alev almaz: nonflammable alfa süreci: alpha process
alın göçmesi (madencilik): face fall
alev bölmesi: combustion chamber alfa titanyum: alpha titanium
alın kaynağı: butt weld
alev direnci: flame resistance alfa uranyum: alpha uranium
alın kaynaklaması: butt welding
alev duvarı: flash wall alfa üstü (martensit- çelik): alpha prime
(α’) alın kaynaklı: butt welded
alev fışkırması (fırın deliği): sting-out alın kaynaklı boru: butt welded pipe
alfa yokluk sıcaklığı (Ti): beta transus
alev geciktirici: fire retardant (=flame alın taşıyıcı (madencilik): face conveyor
retardant) alfa yokoluşumu: alpha decay
alfa-beta alumina: alpha-beta alumina alından faset açma: spot facing
alev gömleği: muffle alınlık (kilit): hand plate
alev izi: spark alfa-beta pirinçleri: alpha-beta brasses
alfa-beta titanyum: alpha-beta titanium alıntı: adaptation
alev sönmesi: blow out alışılmamış: unconventional, unfamiliar,
alev tepmesi: flare-back alfa-beta yapısı: alpha-beta structure
alfa-Fe2O3: alpha-Fe2O3 unusual
alev yavaşlatıcı: fire retardant (=flame alışılmış: familiar, usual; routine
retardant) Al-fin süreci: Al-fin process
algarot tozu (SbCl3): powder ofalgaroth alışılmış yöntem: routine method
alevde yumuşatarak biçim verme (cam): alışkı düzlemi (örütbilim): habit plane
scientific glass blowing (lame working) algılama: detection
algılama kısıtı: detection limit, limit of alıştırma: bedding, exercise
aleve dayanıklı cam: flame-proof glass;
flame-resistant glass detection alıştırma çalıştırması: run-in
alevle çakma (cam): flame blowing algılama kolimatörü: detector collimator alıştırma defteri: workbook
alevle kesme (cam): sear-off algılama koşutacı: detector collimator alıştırma süresi: running-in-period
alevle kesme hatası (cam): bad sear-off algılanabilen en düşük kütle: minimum alışveriş arabası: trolley
alevle parlatılmış (cam): fire-finished detectable mass alışveriş merkezi: mart
alevle parlatılmış ağız (cam): fire- algılanmamış: undetected alifatik aminler: aliphatic amines
finished rim algılayıcı: detector, sensor alifatik bileşikler: aliphatic compounds
alevle parlatılmış kenar (cam): fire- algılayıcı buzlanması: detector icing alifatik çoğuzlar: aliphatic polymers
finished edge algılayıcı kapağı: detector shutter alifatik epoksiler: aliphatic epoxies
alevle parlatma: fire-finishing (cam) algılayıcı nicem verimliliği: detector alifatik karbohidratlar: aliphatic
alfa alumina: alpha alumina quantum efficiency hydrocarbons
alfa aminoasitler [RCH(NH2)COOH]: algılayıcı penceresi: detector window alifatik polimerler: aliphatic polymers
alpha aminoacids algılayıcı sinir (tıp): receptor alifatik poliol epoksiler: aliphatic polyol
alfa bölgesi: alpha region algılayım: sensing epoxies
alfa demir: alpha iron algısal: sensory alifatikler: aliphatics
alfa dengeleyici (Fe-C): alpha stabilizer alginatlar: alginates alil alkol [CH2.CH.CH2OH]: allyl
alfa dengeleyici element: alpha alginikasit [C6H8O6]n: alginicacid alcohol (=propenyl alcohol)
stabilizing element ALGOL (bilgisayar): ALGOL (algoritmic alil asetat: allyl acetate
alfa dengeleyici öge: alpha stabilizing language) alil grubu [CH2.CH.CH2 -]: allyl group
element algoritma: algorithm alil klorür [H2C=CHCH2Cl]: allyl
alfa evresi (Ti): alpha phase alıcı: acceptor; receiver chloride
alfa ferrit: alpha ferrite → ferrite alıcı atomlar: acceptor atoms alil metakrilat: allyl methacrylate

8
alil sülfür [(H2C=CHCH2)2S] alt çene tükrük bezi (tıp)

alil sülfür [(H2C=CHCH2)2S]: allyl alkali toprak oksitleri (CaO; MgO; BaO; alkol ayrıştırma: alcoholysis
sulphide Al2O3): alkaline earth oxides alkol yoğunlaştırıcı: vinificator
aliller: allyls alkali toprak sırlar: alkaline earth glazes alkolle ovma: embrocation
alilli plastik: allyl plastic alkali toprak silikat camları: alkaline alkoller [CnH2n-OH]: alcohols
alilli reçineler: allyl resins earth silicate glasses alkollü: spirituous
alizarin [C14H8O2(OH)2]: alizarine alkali toprak sülfürleri: alkaline earth alkollü benzin: gasohol
alkali aluminosilikat camları: alkali- sulphides alkollü içki: stimulant
aluminosilicate glasses alkali uranatlar: alkaline uranates alkollü pelte: alcogel
alkali borosilikat camları: alkali- alkali yenimi: alkali corrosion alkolölçer: alcoholmeter
borosilicate glasses alkali yunak: alkaline bath alkomaks: alcomax
alkali boya: basic dye alkali-germanat camları: alkali- Allen metali: Allen’s metal
alkali çatlatması: caustic cracking germanate glassses Allen tornavidası: Allen wrench
alkali çinko borosilikat camları: alkali alkaliler: alkalies Allen vidası: Allen screw
zinc borosilicate glasses alkalili: alkaline,basic allık: rouge
alkali çinko kaplama: alkali zinc coating alkalili çözelti: alkaline solution almaç: receiver
alkali çinko silikat camları: alkali zinc alkalili dağlama: alkaline etching alman denizaltısı: U-boat
silicate glasses alkalili elektrik arkı ocağı: basic electric alman gümüşü [Cu+Ni+Zn alaşımları ]:
alkali deterjanlar: alkaline detergents arc furnace (B.O.F) nickel silver; albata; german silver
alkali direnci (porselen emayeler): alkali alkalili elektrik arkı ocağı süreci: basic alman gümüşü eşyalar: german silver
resistance electric arc process (B.O.P) articles
alkali fazlalığı (tıp): alkalosis alkalili fırın: basic furnace Alman Standartlar Enstititüsü:
alkali giderme: dealkalization alkalili kurşun karbonat: basic lead Deutsche Institut für Normung (DIN)
alkali halidler: alkaline halides carbonate almandin [(Fe, Mg)3·Al2( SiO4)3]:
alkali ile pas giderme: alkaline derusting alkalili kurşun kromat [2PbCrO4· almandine
alkali ile temizleme: alkaline cleaning Pb(OH)2]: basic lead chromate almaşık akım: alternating current
alkali ile tufal giderme: alkaline alkalili taban: basic bottom almaşma: alternation
descaling alkalili yansızlaştırıcı: alkaline Almenec süreci: Almenec processes
alkali korrozyonu: alkali corrosion neutralizer alnı konik tuğla: end skew
alkali metaller: alkaline metals alkalililik: alkalinity; basicity alni (aluminyum-nikel): alni
alkali oksitler [Na2O; K2O]: alkaline alkalililik imleci: basicity index alni mıknatısları: alni magnets
oxides alkalililik oranı: basicity ratio alnico alaşımları: alnico alloys
alkali ölçme: alkalimetry alkaliölçer: alkalimeter alnico mıknatıs alaşımları: alnico
alkali önleyiciler: alkali inhibitors alkalisiz fosfat camları: alkali-free magnetic alloys
alkali silikat camları: alkali-silicate phosphate glasses alnico mıknatısları: alnico magnets
glasses alkaliye daldırma: caustic dip alofan [Al2O3·SiO2·5H2O]: allophane
alkali sodyum stanat yunakları: alkaline alkaloid: alkaloid alofanat: allophanate
sodium stannate baths alkan: alkane alopren: alloprene
alkali temizleyici: alkaline cleaner alkan dizisi [CnH2n-1]: alkane series alpaka yünü: alpaca
alkali toprak alumina silikat camı: alken: alkene alpax alaşımı: alpax alloy
alkaline earth alumina silicate glass alken dizisi [CnH2n]: alkene series Alrak süreci: Alrak process
alkali toprak alumino-borosilikat alkenler dizisi: olefin series alsı [C34H32FeN4O4]: heme
camları: alkaline earth alumino- alkınma: fading
borosilicate glasses alsifer (%20Al+%40 Si+%40 Fe): alsifer
alkid (reçine): alkyd alt: bottom, lower
alkali toprak borat camları: alkaline alkid kaplama: alkyd coating
earth borate glasses alt akma noktası: lower yield point
alkid plastik: alkyd plastic alt astar: precoat
alkali toprak boroalumino silikat alkid reçineler: alkyd resins
camları: alkaline earth boroalumino- alt başlık: subtitle
silicate glass alkidler: alkyds alt bölüm: subsection
alkali toprak germanat camları: alkaline alkil kökü [CnH2n+1]: alkyl group alt çene: bottom jaw
earth germanate glass alkilleşme: alkylation alt çene kası (tıp): digastric muscle
alkali toprak metalleri (Ba, Sr, Ca, Mg): alkin: alkine (=alkyne) alt çene kemiği (tıp): chinbone; jawbone;
alkaline earth metals alkin dizisi [CnH2n-2]: alkylene series submaxilla
alkali toprak oksidi evresi: alkaline earth alkocel: alcogel alt çene tükrük bezi (tıp): submaxillary
oxide phase alkol: alcohol; aqua vitae gland

9
alt çenesi çıkık (tıp) altın oymacısı

alt çenesi çıkık (tıp): underhung alt uzay düzgünlüğü (mat.): subspace altıgensel sıkı istifli: hexagonal close-
alt çeneye ilişkin: submaxillary uniformity packed (hcp)
alt çıkıntı (yüzey kusuru): bottom pipe alt uzay ilingesi (mat.): subspace altıgensel sıkı istifli örüt: hexagonal
alt çöküntü (yerbilim): underthrust topology close-packed crystal
alt denetim kısıtı: lower control limit alt vites dişlisi (mak.): underdrive altıklorlu etan [C2Cl6]: hexachloroethane
(lcl) alt yüz: underside altıköşe (kesitli) çubuklar: hexagons
alt derece (döküm): bottom flask altderi (tıp): corioum,derma, dermis altılı soğuk hadde: cluster mill, cluster
alt dizey (mat.): submatrix alternatif akım: alternating current rolling mill (cluster mill)
alt dönüşül çözelti sıcaklığı: lower alternatif akım motorları: alternating altın [Au]: gold, yellow metal
critical solution temperature current motors altın amalgamı: gold amalgam
alt dönüşül sıcaklık: lower critical alternatif akımlı ark kaynağı: alternating altın arıtma: gold refining
temperature current arc welding altın ayarı: karat
alt geçit: subway alternatör: alternator altın ayırma ızgarası: riffle
alt göğüs kemiği (tıp): xiphisternum altgeçit: underpass altın baskı (dekor): gold print
alt göğüs kemiğine ilişkin (tıp): altı c-atomlu şeker: hexose altın boya: gold paint
xiphisternal altı değerlikli (kim.): hexavalent altın derişimi: gold concentration
alt gövde (oto): undercarriage altı değerlikli: sexivalent altın döküntüsü: gold waste
alt grup: subgroup altı düz mavna: keelboat altın dövme: gold beating
alt im (mat.): subindex altı etil dört fosfat [C2H5O)6P4O7]: altın dövücüsü: goldbeater
alt kalıp: boss hexaethyl tetraphosphate (HETP) altın düğme: gold button
alt kaplama (oto): undercoating altı kat: sextuple altın eşya: gold ware
alt kapma merdaneleri: bottom pinch altı köşeli cıvata: hexagonal bolt altın folyo: gold foil
rolls altı köşeli piramit: hexagonal pyramid altın haddeleme: gold rolling
alt karın (tıp): hypogastrium altı köşeli prizma: hexagonal prism altın haddesi: gold rolling mill
(=hypogastria) altı köşeli somun: hexagonal nut altın hakkâkı: gold engraver
alt karın zarı (tıp): caul altı köşeli vida: hexagonal screw altın hâkketme: gold engraving
alt kat (boya): prime coat altı parçalı: sextuple altın hidroksit [Au(OH)3]: gold
alt katman: substratum altı parçalı eğriler: sextuple curves hydroxide
alt köpekdişi (çocuk): stomach tooth altı parçalı noktalar: sextuple points altın içeriği: gold content
alt küme (mat.): subset altı yollu döküm makinası: six-strand altın içerikli: auriferous
alt oksit (kim.): suboxide casting machine altın içerikli kum: banket
alt öbek (mat.): subgroup altı yollu kütük döküm makinası altın için yağ: gold essence
(çelik): six-strand billet caster altın iyodür [AuΙ]: gold iodide
alt öğecik (atom bileşenlerinden her
biri): subatom altı yüzlü (katı cisim): hexahedron altın izabesi: gold smelting
alt öğeciksel: subatomic altıayda bir: semiannual altın kabuk: gold shell
alt örgü (mat.): sublattice altıgen (geom.): hexagon altın kakma: gold embossment
alt özdek: substrate altıgen biçimli: hexagonal altın kaplama: gold coating; gold plating;
alt renk: undertint altıgen kesitli pirinç çubuk: hexagonal gilding
brass rod altın kaplı: gold cased, gold filled, gold
alt sır (çinicilik): underglaze
altıgen sıkı istifli birim göze: hexagonal plated, gold-plated
alt sır bezeme mürekkepleri (seramik): close-packed unit cell
underglaze inks altın kaplı tel: gold covered wire
altıgen sıkı istifli düzlem: hexagonal altın karatı: gold caratage
alt sır bezemesi (seramik): underglaze close-packed plane
decoration altın klorür [AuCl]: gold chloride
altıgen sıkı istifli metaller: hexagonal altın külçesi: gold bullion
alt sırlama (çinicilik): underglazing close-packed metals
alt takım: subgroup altın madalya: gold medal
altıgen sıkı istifli yön: hexagonal close-
alt taraf: underside packed direction altın madenciliği: gold mining
alt tavlama noktası: lower annealing altıgen telli emprime cam: hexagonal altın madeni: gold mine
point mesh wired glass altın madeni alanı: gold field
alt tavlama sıcaklığı: lower annealing altıgensel: hexagonal altın numarası: gold number
temperature (=lower annealing point) altıgensel bor nitrür: hexagonal boron altın oksit [Au2O3]: gold oxide
alt temel: subbase nitride altın oranı: golden ratio
alt ulam (mat.): subcategory altıgensel kafes (örüt b): hexagonal altın oyma: gold engraving
alt uzay (mat.): subspace lattice altın oymacısı: gold engraver

10
altın önlük aluminoborosilikat cam lifleri

altın önlük: gold front altınla süsleme: aurification alttan üflemeli sinterleme: up-draught
altın para: gold coin, gold coinage altınlı (+2): aurous sintering
altın parlatıcı: gold burnisher altınlı (+3): auric alttan üflemeli süreçler: bottom blown
altın pul: gold spangle altınlı: auriferous, graphic tellurium, processes
altın renkli boya: gold paint golden alttan üflemeli toplaklama: up-draught
altın rezervi: gold reserve altınlı gümüş: doré silver sintering
altın saat: gold watch alttan yaklaşım (nanoteknoloji):
altınlı macun: paste gold bottom-up approach
altın saçak: gold trimming altınlı pirit: auriferrous pyrite altuni: aureate
altın sarısı: golden yellow altın-platin alaşımları: gold-platinum alt-üst: upside-down
altın sikke: gold coin alloys altyapı: infrastructure
altın silgisi: gold eraser altınsı: golden altyazı: caption
altın silici: gold eraser altıucaylı (sapınç düzeltici): sextupole alumel (%2.5 Mn+%2Al+%1 Si içerikli
altın siyanür [AuCn]: gold cyanide altıyüzlü yapı: octet structure Ni-alaşımı): alumel
altın sonda: gold probe altimetre: altimeter alumilit süreci: alumilite process
altın stoğu: gold reserve altlık: board, bolster, book rack, mat, alumina (Al2O3): alumina
altın suyu [1HNO3+3HCl]: aqua regia support, underlay alumina aluminyum titanat karmalar:
altın sülfür [AuS]: gold sulphide altlık plâkası: bolster plate alumina aluminium titanate composites
altın tabak: gold plate altlıksız: matless alumina borosilikat camı: alumina
altın taklidi (alaşım): pinchbeck alttan ateşlemeli fırın (cam): under-fired borosilicate glass
altın taklidi (Cu+Zn+Sn alaşımı): furnace alumina destekli aluminyum: alumina-
ormolu alttan çekişli fırın (cam): down-draught reinforced aluminium
altın talaşı: gold chips kiln alumina kalıntılar: alumina inclusions
altın tel: gold wire alttan dökülmüş: bottom cast alumina porseleni: alumina porcelain
altın tel çekme: gold wire drawing alttan döküm: uphill casting (=bottom alumina seramikleri: alumina ceramics
altın telürür: gold telluride pouring) alumina silika reflakterler: alumina-
altın terazisi: gold scales alttan girişli yolluk (döküm): bottom silica refractories
altın tezyinat: gold decoration gate alumina temelli destekler: alumina-
altın tozu: gold dust, gold powder alttan kabarcıklandırma: bottom based reinforcements
altın üçklorür [AuCl3]: auric chloride, bubbling alumina titan karbür karmalar:
gold trichloride alttan kapaklı kepçe: drop bucket alumina-titanium carbide composites
altın üçsiyanür [Au(Cn)3]: gold alumina tuğlaları: alumina bricks
alttan karıştırma: bottom stirring
tricyanide alumina zirkonya dizgesi: alumina
alttan karıştırmalı dönüştürgeç: bottom zirconia system
altın üçsülfür [AuS3]: gold trisulphide stirring converter
altın üreten: aurific alumina zirkonya silikalı gereçler:
alttan karıştırmalı konverter: bottom alumina-zirconia-silica (AZS) materials
altın varak: gold foil stirring converter
altın varakcısı: goldbeater alumina-grafit: alumina-graphite
alttan kaynaklama: overhead-position aluminalı beyaz eşya: alumina whiteware
altın veren: aurific welding
altın vernik: gold varnish aluminalı kum: fat sand
alttan oksijenle kireç üfleme süreci alumina-silika dengeli evre çizgisi:
altın ya da gümüş külçesi: bullion (çelik): oxygen and lime bottom blowing alumina-silica equilibrium phase diagram
altın yaldız boya: gold bronze paint (OBM) process
alumina-silika dizgesi: alumina-silica
altın yaldız tozu: gold bronze powder alttan saplı sıvacı tahtası: hawk system
altın yaldız: gold bronze alttan üfleme: bottom blowing alumina-silika tuğlamsıları: alumina-
altın yaldızlama: gilding alttan üfleme dizgesi: bottom blowing silica refractories
altın yaldızlı: gilt (=gilded) system aluminat camları: aluminate glasses
altın yaldızlı gümüş: silver gilt alttan üflemeli bazik oksijen süreci aluminat kalıntılar: aluminate inclusions
altın yaldızlı metal: gilded metal (gilt (çelik): bottom blown basic oxygen aluminatlar [MAlO2 veya M3AlO3]:
metal) process aluminates
altın yaprak: goldleaf alttan üflemeli dönüştürgeç (çelik): aluminayla toklaştırılmış zirkonya:
altın yaprak elektrodu: goldleaf bottom blown converter alumina toughened zirconia
electrode alttan üflemeli konvertör: bottom blown aluminoborat camları: aluminoborate
altın zerreli kum: placer converter glasses
altın zincir: gold chain alttan üflemeli oksijenle çelik yapımı: aluminoborosilikat cam lifleri:
altıncı derisi: goldbeaters’ skin bottom blown oxygen steelmaking aluminoborosilicate fiberglasses

11
aluminoborosilikat camları aluminyum örtü

aluminoborosilikat camları: aluminyum bakır evre çizgesi: aluminyum hidroksit [Al(OH)3]:


aluminoborosilicate glasses aluminium-copper phase diagramme aluminium hydroxide
aluminogermanat camları: aluminyum bakır silisyum alaşımları: aluminyum hurdası: aluminium scrap
aluminogermanate glasses aluminium-copper-silicon alloys aluminyum hücresi: aluminium cell
aluminokromit: aluminochromite aluminyum bileşikleri: aluminium aluminyum indirgeme hücresi:
aluminosilikat camı: aluminosilicate compounds aluminium reduction cell
glass aluminyum bilya: aluminium shot aluminyum işlem simgeleri: aluminium
aluminosilikat eriyikleri: Aluminyum Birliği (ABD): Aluminium temper designation
aluminosilicate melts Association (AA) aluminyum iyodür [AlΙ3]: aluminium
aluminosilikat lifi: aluminosilicate fibre aluminyum bitirmeleri: aluminium iodide
aluminosilikatlar: aluminosilicates finishes aluminyum izabesi: aluminium smelting
aluminotermi: aluminothermy aluminyum bromür [AlBr3]: aluminium aluminyum kaplama: aluminium
aluminotermik indirgeme: bromide coating
aluminothermic reduction aluminyum camı seramikleri: aluminyum kaplama süreci: alplate
aluminotermik kaynağı: aluminothermic aluminosilicate glass ceramics process; Al-fin process
welding; thermit welding aluminyum cevheri: aluminium ore aluminyum kaplamalı sac: aluminium
aluminotermik süreç: aluminothermic aluminyum-çinko alaşımları: coated sheet
process aluminium-zinc alloys
aluminyum kaplı: alclad
aluminotermik tepkime: aluminyum çinko bakır alaşımları:
aluminothermic reaction aluminium zinc copperalloys aluminyum kaplı metal: alclad metal
aluminyum [Al]: aluminium aluminyum çubuk: aluminium rod aluminyum kaplı sac: alclad sheet
aluminyum alaşım sacı: aluminium alloy aluminyum döküm alaşımları: aluminyum kaynağı: aluminium welding
sheet aluminium casting alloys aluminyum klorlama: aluminium
aluminyum alaşımı dökümler: aluminyum dökümhanesi: aluminium chlorination
aluminium alloy castings foundry aluminyum klorür [AlCl3]: aluminium
aluminyum alaşımı işlem simgesi: aluminyum dökümhanesi uygulaması: chloride
aluminium alloy temper designation aluminium foundry practice aluminyum korumalı ark kaynağı:
aluminyum alaşımı seçimi: aluminium aluminyum dökümler: aluminium aluminium shielded arc welding
alloy selection castings aluminyum laktat {Al[CH3CH(OH)
aluminyum alaşımı sıkmalar: aluminyum dövme: aluminium forging CO2]3}: aluminium lactate
aluminium alloy extrusions aluminyum edilginleştirme: aluminium aluminyum levha: aluminium plate
aluminyum alaşımları: aluminium alloys passivation aluminyum lityum alaşımları:
aluminyum alaşımları sınıflandırması: aluminyum emayesi: aluminium enamel, aluminium-lithium alloys
aluminium alloy classification alumina enamel aluminyum lityum döküm alaşımları:
aluminyum alaşımları simgeleme aluminyum emdirilmiş çelik: calorized cast aluminium lithium alloys
dizgesi: aluminium alloy designation steel aluminyum lokma: aluminium
system aluminyum emdirilmiş yüzey: calorized doughnut
aluminyum alaşımları simgeleri: surface aluminyum magnesyum alaşımları:
aluminium alloy designations aluminium-magnesium alloys
aluminyum emdirme: calorizing,
aluminyum anayapılı karmalar: aluminizing aluminyum metalfosfat [Al(PO3)3]:
aluminium-matrix composites
aluminyum florür [AlF3]: aluminium aluminium metaphosphate
aluminyum anodik kaplama: aluminium fluoride
anodic coating aluminyum nikel alaşımları:
aluminyum folyo: aluminium foil aluminium-nickel alloys
aluminyum asetat [(CH3CO2)2AlOH]:
aluminium acetate aluminyum fosfat [AlPO4]: aluminium aluminyum nikel dengeli evre çizgesi:
phosphate aluminium-nickel equilibrium phase
aluminyum bakır alaşımı sacı:
aluminium-copper alloy sheet aluminyum fosfür: aluminium diagram
phosphide aluminyum nitrat [Al(NO3)3]:
aluminyum-bakır alaşımları:
aluminium-copper alloys aluminyum giydirik: alclad aluminium nitrate
aluminyum bakır çinko alaşımları: aluminyum giydirik çelik: aluminium aluminyum nitrür [AlN]: aluminium
aluminium-copper-zinc alloys clad steel nitride
aluminyum-bakır dengeli evre çizgesi: aluminyum giydirik metal: alclad metal aluminyum oksit [Al2O3]: aluminium
aluminium-copper equilibrium phase aluminyum giydirik sac: alclad sheet oxide
diagram aluminyum giydirme: aluminium aluminyum oksit lifler: aluminium
aluminyum-bakır dizgesi: aluminium- cladding oxide fibres
copper system aluminyum hazne: aluminium bomb aluminyum örtü: aluminium coating

12
aluminyum örtülü sac ameliyat ipliği

aluminyum örtülü sac: aluminium aluminyum tuncu: albronze, aluminium aluminyumun elektrikli arıtımı:
coated sheet bronze aluminium electrolytic refining
aluminyum perklorat [Al(ClO4)3]: aluminyum tuncu alaşımları: alundum: alundum
aluminium perchlorate aluminium bronze alloys alunit [K2SO4.Al2(SO4)3.4Al(OH)3]:
aluminyum peteği: aluminium aluminyum üç alkil: aluminium tri alkyl alunite (=alunit, alumstone)
honeycombe aluminyum üretimi: aluminium alüvyon: alluvion
aluminyum pirinci: aluminium brass production alüvyon derişimi: alluvial concentration
aluminyum pres döküm: die cast aluminyum ürünleri: aluminium alüvyonlu: alluvial
aluminium products alüvyonlu bırakıntı: alluvial deposit
aluminyum pul: aluminium flake aluminyum varak: aluminium foil alyuvar: erythrocytes, erytrocyte, red
aluminyum sac: aluminium sheet aluminyuma daldırma süreci: Aldip blood cell
aluminyum sert lehimleme alaşımı: process alyuvar oluşturan (tıp): erythropoietin
aluminium brazing alloy aluminyumla durgunlaştırılmış çelik: alyuvar oluşumu (tıp): erythropoiesis
aluminyum sesüstü kaynağı: aluminium aluminium killed steel alyuvar ölçümü (tıp): erytrocytometry
ultrasonic welding aluminyumla durgunlaştırılmış çelik: alyuvar sayacı (tıp): erythrocytometer
aluminyum sınıflandırması: aluminium aluminium-killed steels alyuvar sayımı (tıp): erythrocytometry
classification aluminyumla oksijen giderme (çelik): alyuvarlar (tıp): erytron
aluminyum sır: aluminium enamel aluminium deoxidation alyuvarölçer (tıp): erytrocytometer
aluminyum silikat [3Al2O3·2SiO2] aluminyumla oksijeni giderilmiş çelik:
[xAl2O3 · y SiO2]: aluminium silicate Alzak süreci: Alzac process
aluminium deoxidized steel
(=mullite) âmâ (tıp): blind
aluminyumlama: aluminizing
aluminyum silisyum alaşımları: amaç: motive, objective
aluminyumlanmış: aluminized
aluminium-silicon alloys amalgam: amalgam
aluminyumlanmış çelik: aluminized
aluminyum silisyum dengeli evre âmâlık (tıp): amaurosis
steel
çizgesi: aluminium-silicon equilibrium amatol (%80 amonyum nitrat + %20
aluminyumlanmış elekler: aluminized tnt): amatol
phase diagram screens
aluminyum silisyum dizgesi: amazontaşı (yeşil + feldspat): amazonite
aluminyumlanmış yassı ürün:
aluminium-silicon system ambalaj kâğıdı: kraft paper
aluminized flat product
aluminyum silisyum döküm alaşımları: ambalaj sanayii: packaging industry
aluminium-silicon casting alloys aluminyumlu: aluminous
aluminyumlu cevher: aluminous ore ambalaj talaşı: exelsior
aluminyum standartları ve verileri: ambalaj ve sevk: handling
aluminium standards and data aluminyumlu demir (önalaşımı):
ferroaluminium ambalajlama: packaging, packing
aluminyum sülfat [Al2(SO4)3]: alum, ambar: barn, stockroom, storage, store,
aluminium sulphate aluminyumlu filiz: aluminous ore
storehouse, storeroom, warehouse,
aluminyum sülfür [Al2S3]: aluminium aluminyumlu ısıl indirgeme: wareroom
sulphide aluminothermic reduction
ambar defteri: stock book
aluminyum şerit: aluminium strip aluminyumlu ısıl kaynak:
aluminothermic welding ambar kapağı: hatch
aluminyum tel kesme: aluminium cut ambar sayımı: stocktaking
wire aluminyumlu ısıl süreç: aluminothermic
process ambarlama: storage
aluminyum temelli alaşımlar: amber (balina ifrazatı): ambergris
aluminium base alloys aluminyumlu ısıl tepkime:
aluminothermic reaction amber: amber (= succinite)
aluminyum temelli dökümler:
aluminium base castings aluminyumlu ısıtım: aluminothermy amber cam: amber glass
aluminyum temelli kaplamalar: aluminyumlu kil: aluminous clay amberlit reçineleri: amberlite resins
aluminium base coatings aluminyum-magnesyum dengeli ambilgonit [(Li +Al) fluofosfat]:
aluminyum titanat [Al2O3·TiO2]: evre çizgesi: aluminium-magnesium ambylgonite
aluminium titanate equilibrium phase digram ambipolar bağlantı: ambipolar coupling
aluminyum titanyum alaşımları: aluminyum-magnesyum dizgesi: ambligonit [Li(AlF)PO4]: amblygonite
aluminium titanium alloys aluminium-magnesium system AmBnXp örüt yapıları: AmBnXp crystal
aluminyum titanyum dengeli evre aluminyum-magnezyum-mangan structures
çizgesi: aluminium titanium equilibrium alaşımları: aluminium-magnesium- ambülans: ambulance
phase diagram manganese alloys amelelik: manual labour
aluminyum titanyum dizgesi: aluminyum-mangan alaşımları: ameliyat (tıp): operation, surgical
aluminium titanium system aluminium-manganese alloys operation
aluminyum tozu: aluminium powder aluminyumsuzlaşma: dealuminizing ameliyat ipliği: catgut

13
ameliyathane amonyum tuzu

ameliyathane: surgery amilopektin: amylopectine amonyum asetat [NH4CH3COO]:


ameliyatla böbreğin çıkarılması (tıp): amilopsin (enzim): amylopsin ammonium acetate
nephrectomy amiloz [C6H10O5]N: amylose amonyum benzoat [NH4C6H5COO]:
American süzgeci: American filter amin çözümleme: aminolysis ammonium benzoate
Amerikan Demir ve Çelik Enstitüsü: aminaktarım (kim): transamination amonyum bikarbonat [NH4HCO3]:
American Iron and Steel Institute (AISI) aminler: amines ammonium bicarbonate
Amerikan Dişli Üreticileri Birliği: aminli asitler: amino acids amonyum bromür [NH4Br]: ammonium
American Gear Manufacturers bromide
aminli plastikler: amino plastics
Association (AGMA) amonyum dihidrofen fosfat: ammonium
aminli reçineler: amino resines
Amerikan Dökümcüler Derneği: dihydrogen phosphate
amino ( [-NH2] içeren bileşik): amino
American Foundrymen’s Society (AFS) amonyum dikromat [(NH4)2Cr2O7]:
amino asit üreten protein (tıp): histone ammonium dichromate
Amerikan Gereçleri Deneme Derneği
(ASTM): American Society for the amino asitler: amino acids amonyum ferrosiyanür
Testing of Materials (ASTM) amino benzoikasit [H2NC6H4COOH]: [(NH4)4Fe(CN)6]: ammonium
Amerikan ham petrolü: American crude amino benzoicacid ferrocyanide
petroleum amino grubu [-NH2]: amino group amonyum florür [NH4F]: ammonium
Amerikan kabakütük haddehanesi: (=amino radical) fluoride
American bloomery amino kalıplama bileşikleri: amino amonyum hidroksit [NH4OH]:
Amerikan Kaynak Derneği: American moulding compounds ammonium hydroxide, spirit of hartshorh
Welding Society (AWS) amino melamin formaldehit: amino amonyum ikiflorür [NH4F2]:
amerikan konikboru vidası: pipe thread melamine formaldehyde (MF) ammonium bifluoride
Amerikan Metal Borsası: American amino plastikleri: amino plastics amonyum karbamat [H2NCOONH4]:
Metal Market (AMM) amino reçine dizgesi: amino resin ammonium carbamate
Amerikan otel seramiği: American hotel system amonyum karbonat [(NH4)2CO3]:
china amino reçineleri: amino resines ammonium carbonate
Amerikan tel mastarı: American wire amino reçineli ısılsertleşen: amino resin amonyum klorür [NH4Cl]: ammonium
gage (AWG) termoset chloride, sal ammoniac
Amerikan T-rayı: American tee rail amino üre formaldehit: amino urea amonyum klorürlü lehim eritkeni:
formaldehyde ammonium chloride solder flux
Amerikan Ulusal Standartlar Enstitüsü:
American National Standards Institute ammetre (elekt): ammeter amonyum kökü [NH4-]: ammonium
(AMSI) Amoco™ grafit lifleri: Amoco™ graphite radical
Amerisiyum [Am]: Americium fibres amonyum kromat [(NH4)2CrO4]:
Ames deneyi: Ames test amonyak [NH3]: ammonia ammonium chromate
Ames taşınır sertlikölçeri: Ames amonyak çözeltisi [NH4OH]: ammonia amonyum nitrat [NH4NO3]: ammonium
portable hardness tester solution (=ammonia water) nitrate
ametist: amethyst amonyak gazı: ammonia gas amonyum oksalat [(NH4)2C2O4]:
amfetamin [C6H5CH2CHNH2CH3]: amonyak geri kazanımı: ammonia ammonium oxalate
amphetamine recovery amonyum perklorat [NH4ClO4]:
amfibol: amphibole amonyak halidi: ammonia halide ammonium perchlorate
amfijen [K2O ·al2O3 · 4SiO2 ]: amphigene amonyak püskürtme gazı: ammonia amonyum polielektrolit: amonium
purge gas polyelectrolyte
amfoterik: amphoteric
amonyak ruhu: spirit of hartshorh amonyum sodyum hidrojen ortofosfat
amidin (nişasta): amidin [NH4NaHPO4.4H2O]: ammonium
amonyak sülfat [(NH4)2SO4]: ammonia
amidin [-C(-NH2)=NH]: amidine sulphate sodium hydrogen orthophosphate
amidler [CONH2 köklü organik amonyak temelli atmosfer (fırın): amonyum sülfat [(NH4)2SO4]:
bileşikler]: amides ammonia base atmosphere ammonium sulphate
amidleşim: amidation amonyaklı karbonlama: ammonia amonyum sülfit [(NH4)2SO3]:
amidol [C6H4(OH)(NH2)2.2HCl]: carburizing ammonium sulphite
amidol amonyaklı reçine: gumammoniac amonyum sülfür [(NH4)2S]: ammonium
amil grubu [C5H11-]: amyl group amonyaklı sıvıda özütleme: ammonia sulphide
amil nitrit [(CH3)2CHC2H4ONO]: amyl leaching amonyum tiyosiyanat [NH4SCN]:
nitrite amonyaklı su [NH4OH]: ammonia ammonium thiocyanate
amilalkol [C5H11OH]: amylalcohol water amonyum tiyosülfat [(NH4)2S2O3]:
amilaz: amylase amonyat [CaCl2.8NH3 veya ammonium thiosulphate
amilen [C5H10]: amylene CuSO4.4NH3]: ammoniate amonyum tuzu: ammonium salt

14
amorf Andrade ağdalılık yasası

amorf: amorphous, hyaline, ana borular: mother tubes anahtar deliği çentikli numune: keyhole
noncrystalline ana cadde: high street notch specimen
amorf buz: amorphous ice, vitreous ice ana cam: parent glass (=base glass) anahtar delikli deney çubuğu: keyhole
amorf gereçler: amorphous materials ana damar (tıp):trunk test piece
amorf karbür: amorphous carbide ana dingil: crank anahtar delikli numune: keyhole
amorf katı: noncrystalline solid specimen
ana direk: pillar
amorf katılar: amorphous solids anahtar kılavuzu: keyway
ana dişli: master gear
amorf metal: amorphous metal anahtar tablosu: switchboard
ana düzenleç: master controller
amorf silika: precipitated silica anahtar teslim (iş): turnkey
ana gaz borusu: gas main
amorf termoplastik film: amorphous anahtar teslim proje: turnkey project
ana gereç: parent material
thermoplastic film anahtar teslimi sözleşme: turnkey
ana güverte: main deck contract
amorf yapılar: amorphous structures ana hat: main line, trunk line
amortisman: depreciation anahtar tırtığı: bitting
ana ışık (foto): key light anahtar yatağı: talon
amortisör: shock absorber
ana ışın (optik): chief ray anahtarsız: keyless
amortisör askısı: axle sling
ana işlem birimi (bilg.): mainframe analiz: analysis
amper (elektrik akım şiddeti birimi):
ampere ana kalıp: block mould analog: analogue
amper sargı (sayısı): ampere-turns ana kemer: crown, main crown, analog aygıtlar: analogue devices
mainarch analog devreler: analogue circuits
Amper yasası: Ampere’s law
ana kumanda: main drive, master control analoğu dijitale çevirici: analog-to-
amperometri: amperometry
amperölçer: milliammeter ana kumanda odası: main pulpit digital converter
amper-saat: ampere-hour ana kural: basic rule, ground rule anaokulu: kindergarten
amper-saniye: ampere-second ana kütle (yerbilimi): groundmass anapara: capital
ampilaj: stacking (=checkers) ana maden kanalı (y. fırın): iron trough anapara maliyeti: capital cost
ampisilin: ampiciline ana mastar: check gage anapara yatırımı: capital investment
ampul: ampoule, bulb, glass bulb, light ana metal: base metal, basis metal, parent anasıvı: mother liquor
bulb metal anason: aniseed
ampül (tıp): ampule ana mil yatağı: journal bearing anasonlu şeker: lickerish (=liquorish)
ampül kapatma yeri: pinch ana model: master pattern anastigmatik: anastigmatic
Amsler aşınma aygıtı: Amsler wear ana ölçüt: check gage anatas [TiO2] türü: anatase
machine ana parça: master part anatomi: anatomy
Amsler aşınma deneyi: Amsler wear test ana plan: master plan anatomi modeli: manikin (mannequin)
Amsler yorulma aygıtı: Amsler fatigue ana silo: storage hopper anavatan: homeland
machine ana sinir (tıp):trunk anayapı (metal): matrix
AmXp örüt yapıları: AmXp crystal ana su borusu: water mains anayapı çökelimi: matrix precipitation
structures ana şaft: jack shaft anayapı çökeltisi: matrix precipitate
amyant: asbestos, earth flax, mineral ana şalter: master switch anayapı evresi (metalbilim): matrix
wool ana tahrik motoru: main drive motor phase
amyantus: amianthus ana tasarım: key design anayapı metali: matrix metal
an: instant, moment, trice ana tasarım boyutları: principal design anayapı yenimi: matrix corrosion
ana: key, main, master, primary, principal dimensions anciokardiyografi (tıp):
ana atardamar daralması (tıp): aortic ana toplardamar (tıp): vena cava angiocardiography
contraction andaç: memento
ana üretim programı: master production
ana atardamar darlığı (tıp): aortic scheduale Anderson kuramı (üstün iletkenler):
stenosis Anderson theory
ana yatak: main bearing
ana atardamar kapakçığı (tıp): aortic andesilenasidi [C11H20O2]:
valve ana yay: main spring undecylenicacid
ana atardamar röntgeni (tıp): ana yol: highway, trunk road andesin: andesine
aortography anabergit: annabergite andesit: andesite
ana atardamar yayı (tıp): aorticarch anafor: backstream andırım: analogy
ana atardamar yetmezliği (tıp): aortic anahtar: button, key andırış: simulacrum
insufficiency anahtar bakırı (elekt): switch copper andosteron [C19H30O2]: androsterone
ana aygıt: master instrument anahtar çivisi: broach Andrade ağdalılık yasası: Andrade
ana bellek (bilg.): main memory anahtar deliği: keyhole viscosity law

15
Andrade sürünme yasası antimon kadmiyum dengeli evre çizgesi

Andrade sürünme yasası: Andrade anlamsız: meaningless anotsal: anodic


creep law anlaşıl(a)maz: incomprehensible anotsal çözünme: anodic dissolution
andradit [3CaO ·Fe2O3 · 3SiO2]: anlaşılabilir: understandable anotsal kaplamalar: anodic coatings
andradite anlaşılamayan: uncomprehendable anotsal önleyici: anodic inhibitor
androjen: androgen anlaşılması zor: inexplicit anotsal parlatma: anodic brightening
anelastik deformasyon: anelastic anlaşılmaz: inarticulate, unaccountable anotsal temizleme: anodic cleaning
deformation anlaşma: agreement, treaty (=reverse current cleaning)
anestetik: anesthetic anlaşmazlık: disagreement ansiklopedi: encyclopedia
anestezi: anesthesia anlaşmazlık çözücü: umpire anten: aerial; antenna
anestezi uygulanmamış (tıp): anlayış: understanding antibiyotik direnci: antibiotic resistance
unanesthetized
anlayışlı: understanding antibiyotikler: antibiotics
anetol [CH3CH=CHC6H4OCH3]:
anethole anlık: instantaneous antibodi (tıp): antibody
angentit: angentite anlık değer: instantaneous value antiferroelektrik: antiferroelectric
anglesit [ortorombik PBSO4]: anglesite anlık denetim: spot checking antiferroelektriklik: antiferroelectricity
anglesit [PbSO4]: lead vitriol (=anglesite) anlık eşçoğuzlaşma: instantaneous antiferromanyetik: antiferromagnetic
Ångtröm birimi (10-10 m= 0.1 nm): copolymerization antiferro manyetik gereç: antiferro-
Ångström Unit (A.U) anlık gerinim (sürünme): instantaneous magnetic material
Angus Smith süreci: Angus Smith strain antiferromanyetik yatkınlık:
process anlık toparlanma: instantaneous antiferromagnetic susceptibility
anhidrid: anhydride recovery antiferro manyetiklik:
anılar: memoir anlık uzama: instantaneous elongation antiferromagnetism
anıştırma: implication anma(lık): nominal antiflorür: antifluoride
anıt: memorial, monument anma boyutları: nominal dimensions antijen: antigen
anıt yapı: pantheon anma büyüklüğü: nominal size antijen dönüşü: antigen retrieval
ani: immediate, momentary anma dayancı: nominal strength antijenlik: antigenicity
ani artış: upsurge anma değeri: nominal value antika görünümlü çekme cam: antique
ani ateş (tıp): flush anma değme alanı: nominal area of drawn glass
contact antika görünümlü düz cam: antique
ani yükseliş: zoom
anma gerilimi: nominal stress drawn flat glass
anilin [C6H5NH2]: aniline
anma gerinimi: nominal strain antika tahta eşya: treen (=treenware)
anilin boyaları: aniline dyes
anma sığası: nominal capacity antikatot: anticathode
anilin formaldehit: aniline formaldehyde
anodik parlatma: anodic polishing antilogaritma (mat.): antilogarithm
anilin formaldehit reçineler: aniline-
formaldehyde resins anodik uç: anodic tip antimanyetik: antimagnetic
anilin karası (boya): aniline black anolit: anolyte antimon [Sb]: antimony, stibium
anilin noktası: aniline point anorganik: inorganic antimon alaşımları: antimony alloys
anilinhidro klorür [C6H5NH2.HCl]: anorganik bileşikler: inorganic antimon beşsülfür [Sb2S5]: antimony
aniline hydrochloride compounds pentasulphide
anilinle tam karışma sıcaklığı: aniline anorganik boyaözü: inorganic pigment antimon beyazı [SbCl3]: butter
point anorganik çinkolu boya: inorganic zinc- ofantimony
anisil alkol [CH3OC6H4CH2OH]: anisyl rich paint antimon bromür [SbBr3]: antimony
alcohol anorganik çoğuzlar: inorganic polymers bromide
anisil asetat [CH3OC6H4CH2OCOCH3]: anorganik doldurucular: inorganic antimon cevherleri: antimony ores
anisyla cetate fillers antimon curufu: couverture
anisol [C6H5OCH3]: anisol anorganik kimya: inorganic chemistry antimon dışığı: couverture
anjin (tıp): angina anortit [CaAl2(SiO4)2]: anorthite antimon florür [SbF3]: antimony
ankarataşı: andesite anot: anode flouride
ankerit: ankerite anot akımı: anode current antimon hidroklorür deneyi: antimony
ankorit (çinko-demir fosfat kaplama): anot çamuru: anode mud, anode slime hydrochloride test
anchorite anot plakası: anode plate antimon ışıltısı: antimony glance
ankraj civatası: anchor bolt anot tepkimeleri: anodic reactions antimon iyodür [SbΙ3]: antimony iodide
anlam: meaning anot verimliliği: anode efficiency antimon kadmiyum dengeli evre
anlamı açık: unequivocal anot yenimi: anode corrosion çizgesi: antimony-cadmium equilibrium
anlamlı: meaningful anotlama: anodizing phase diagram

16
antimon kalay alaşımları araşitasit [CH3(CH2)18COOH]

antimon kalay alaşımları: antimony-tin apiezon yağı: apiezon oil araba tabanlı fırın: bogie hearth furnace,
alloys apokromatik: apochromatic car-bottom furnace
antimon kalay dengeli evre çizgesi: apokromatik nesnel mercek: araba tavanı: car top
antimony-tin equilibrium phase diagram apochromatic objective araba tekerleği: cartwheel
antimon karaciğeri (tioantimonit): liver apomorfin [C17H17NO2]: apomorphine arabalı kurutucu (cam): car drier
ofantimony (= thioantimonites) apreleme (tekstil): sizing arabaya koşma: inspanning
antimon klorür [SbCl3]: antimony apseli şişkinlik (tıp): blain araca bindirilmiş vinç: trolley crane
chloride aptal altını: fool’s gold araç: agent, facilities, implement,
antimon kurşun alaşımları: antimony ara: interval, intermediate, intermission, instrument
lead alloys time-out aradan dökülme: consolidation trickling
antimon kurşun dengeli evre çizgesi: ara ara: intermittent aradizi öğeleri: transition series elements
antimony lead equilibrium phase ara basınç: intermediate pressure
diagram aragonit [CaCO3 türü]: aragonite
ara beynin orta bölümü: thalamus araldit (reçine): araldite
antimon oksit [Sb2O3]: antimony oxide
ara bileşen: intermediate constituent aralık: aperture, backlash, blank, gap,
antimon potasyum tartarat [K(SbO)
C4H4O6.12H2O]: tartar emetic ara bileşik: intermediate compound separation, spacing
antimon selenür [Sb2Se3]: antimony ara buhar türbünü: bleeder turbine aralık bileziği: shim
selenide ara elektrot: intermediate electrode aralık dolduran yapıştırıcı: gap-filling
antimon sülfat [Sb2(SO4)3]: antimony (=bipolar electrode) adhesive
sulphate ara eritken (kaynak): intermediate flux aralık mastarı: block gauge
antimon telürür [Sb2Te3]: antimony ara evre: intermediate phase, mesophase aralıklı: intermittent
telluride ara gereç katmanları: intermediate aralıklı çalışan fırın: intermittent kiln
antimon üçsülfür [Sb2S3]: antimony material layers (=batch lehr)
trisulphide (=stibnite) ara görüntü: intermediate image aralıklı çekme makinası: intermittent-
antimonil [SbO -]: antimonyl ara hadde (grubu): intermediate train pull machine
antimonit [Sb2S3]: antimonite ara haddehane: intermediate rolling mill aralıklı dikiş kaynağı: stitch weld
antimonlu (3 değerlikli): antimonous ara haddeleme: intermediate rolling aralıklı harman verme (cam fırını):
antimonlu (5 değerlikli): antimonic ara kademe (cam): step strip filling
antimonlu kurşun alaşımları: ara kat: mezzanine aralıklı kaynak: intermittent weld
antimonial lead alloys ara katı çözelti: intermediate solid aralıklı kesme: discontinuous shear
antimonlu nikel: antimonial nickel solution aralıklı plastik kalıbı: positive flash
antinötrino (fiz.): antineutrino ara katman: interlayer mould
antinükleon (fiz.): antinucleon ara katman cevheri: contact ore aralıklı süreç: intermittent process
antipirin [C11H12N2O]: antipyrine ara kayışı: link belt aralıksız: incessant
antiseptik: germicide ara madde: inclusion body arama: search
antitoksin: antitoxine ara mercek: intermediate lens arama deliği (maden): prospect hole
antofilit [(Mg, Fe)O · SiO2]: ara metaller: intermediate metals arama delmesi: prospection drilling
anthophyllite ara mili: gear shaft aramid: aramid
antrakinon [C6H4(CO2)C6H4]: ara oksitler (cam): intermediates aramidli aluminyum lata: aramid-
anthraquinone ara oksitler: intermediate oxides aluminium laminate (arall)
antrakinon boyası: anthraquinone dye ara parça: spacer aramit elyafı: aramid fibre
antrakonit: anthraconite ara takozu: link block aramit elyafı destekli karma: aramid
antraksilon: anthraxylon ara tavlama: intermediate annealing fibre reinforced composite
antrasen [C6H4(CH)2C6H4]: anthracene ara toplam: subtotal aramit elyafı destekli kompozit: aramid
antrasit: anthracite, glance coal ara tuğla örgüsü: intermediate brickwork fibre reinforced composite
antre: doorway ara tutturma camı: intermediate sealing aramit lifi: aramid fibre
apaçık: marked, unmistakable glass (=solder glass) aramitler (kim.): aramids
apartman: apartment ara yastığı: spacer pad arap sabunu: soft soap
apartman dairesi: flat ara yolluk: between-guide arap saçına dönme: entanglement
apatit [3Ca3(PO4)2CaF2]: apatite ara yüzey kesme bölgesi: interfacial arap zamkı: gumarabic
API derecesi (petrol): API gravity (=API shear zone arapayı: clearance
degree) araba: automobile, car arapsaçı: tangle
API yoğunluğu: API gravity (=API araba dingili: axletree araşitasit [CH3(CH2)18COOH]:
degree) araba oku: shaft arachidicacid

17
araştırma arıkovanı koku fırını

araştırma: investigation, research ardboyama: post-painting arduvaz çekici: zax


araştırma geliştirme (AR-GE): research ardek: suffix arduvaz döşeme: slate, slating
and development (RE-DE) ardgerimli beton: posttensioned arduvaz kaplama: slating
arayer (örüt): interstice concrete arduvazlı şist: slaty schist
arayer atomsuz alaşım: interstitial-free ardgerme (betonarme): posttensioning argaç (dokumacılık): woof,weft
alloy ardhaddeleme: post-rolling Argand çizgesi: Argand diagramme
arayer bozukluğu: interstitial defect ardıç reçinesi: gum juniper Argand lambası: Argand lamp
arayer katışkıatomu: interstitial impurity ardıç sakızı: gum juniper argentit [Ag2S]: silverglance (=argentite)
atom ardıç yağı: oil of cade arginin [C6H14O2N4]: arginine
arayer katışkıları: interstitial impurities ardıl: sequential, subsequent, tandem argol: argol, tartar
arayeratomlu bileşik: interstitial ardıl esnek: anelastic argon [Ar]: argon
compound
ardıl esnek bozunum: anelastic argon arkı: argonarc
arayeratomlu karbürler: interstitial deformation
carbides argon arkı süreci: argonarc process
ardıl esnek davranım: anelastic behavior argon atmosferi (fırın):
arayeratomlu katı çözelti: interstitial
solid solution ardıl esnek gerinim: anelastic strain argonatmosphere
arayeratomsuz: interstitial free ardıl esneklik: anelasticity argon gazı: argon gas
arayer-atomsuz çelik: interstitial-free ardıl üretim: serial production argon kabarcıkla(t)ma: argon bubbling
steel ardıllık: subsequence argon üfleme: argon blowing, argon gas
arayeratomu: interstitial atom ardışık: alternate, consecutive, sequential, flushing (=argon purging)
(=interstitialcy) series, tandem argonla çalkalama: argon rinse
arayeratomu yayınımı: interstitialcy ardışık: backlight argonla gaz giderme: argon degasssing
diffusion ardışık çoğuzlar: alternating copolymers argonla karıştırma: argon stirring
arayere ilişkin: interstitial ardışık dağlama: sequence etching argonlu ark kaynağı: inert gas shielded-
arayerler (örütler): interstitial sites (=differential etching), serial etching, arc welding process
arayüzey: interface multiple etching argonlu oksijenli karbonsuzlaştırma
arayüzey basıncı: interfacial pressure ardışık daldırma deneyi (yenim): (paslanmaz çelikler): argon-oxygen-
alternate immersion test decarburization (AOD)
arayüzey bozuklukları: interfacial
defects ardışık değirmen: cascade mill argonlu oksijenli karbonsuzlaştırma
arayüzey dayancı (karma): interfacial ardışık döküm: sequence casting ocağı: argon-oxygen-decarburization
strength ardışık eşçoğuzlar: alternating furnace (AOD)
arayüzey dislokasyonu: interfacial copolymers argonlu oksijenli karbonsuzlaştırma
dislocation ardışık hadde: tandem mill, tandem süreci: argon-oxygen-decarburization
rolling mill (AOD) process
arayüzey erki: interfacial energy
ardışık kaynak: sequence welding arı: pure, undiluted
arayüzey etkinliği: interfaceactivity
ardışık kaynak zamanlayıcısı: sequence arı alkol: absolute alcohol
arayüzey gerilmesi: interfacial tension
weld timer (=sequence timer) arı gümüş (99.9): fine silver, king’s silver
arayüzey hataları: interfacial defects
ardışık kesme yöntemi: consecutive-cut arı kil: kaolin(= china clay)
arayüzey sorunları (tıp): interface
problems method arı kovanı: beehive
arayüzeye ilişkin: interfacial ardışık kopolimerler: alternating arı kovanı fırın: beehive kiln
copolymers arı madde: pure substance
arayüzeysel: interfacial
ardışık merdaneler: alternate rolls arı metal: pure metal
arazi: field
ardışık örnekleme: sequential sampling arı metal dökümü: pure metal casting
arazi hurdası: country scrap
ardışık sekme: multiple slip arı oksit: pure oxide
arbalet: crossbow
Archard katsayısı: Archard’s coefficient ardışık tepkimeler: consecutive reactions arı reçinesi: propolis
ard biçimleme: postforming ardışık yaklaştırma: iteration arı sirkeasidi: glacialaceticacid
ard ısıtma (kaynak): post heating ardışıklandırma: cascading arı soda: whitealkali
(=postheating) ardışım: sequence arı su: aqua pura, neutral water
ard ısıtma süresi (kaynak): postheat ardkafa (tıp): occiput arı sütü: royal jelly
time ardkafa kemiği (tıp): occipital bone arı yemi: beebread
Ard süreci: Ard process ardkafasal (tıp): occipital arığlaşan: ingravescent
arda kalıplama (döküm): sweep ardkürleme (plastikler): postcure arıkovanı: hive
moulding ardtakı: suffix arıkovanı koku: beehive coke
ardaşma: alternation arduvaz: slate, slating arıkovanı koku fırını: beehive coke oven

18
arılaştırılmış Arrhenius denklemi

arılaştırılmış: purified ark kaynağı elektrodu: arc welding arkası düz iskemle: straight chair
arılaştırılmış su: purified water electrode arkası görünür ayna: see-through mirror
arılaştırma: purification ark kaynağı tabancası: arc welding gun arkası zamklı kağıt: paster
arılık: purity ark kaynağı yapma;ark kaynaklaması: arkasını gösteren ayna: one-way mirror
arınabilir: refinable arc welding arkeoloji: paleology (=archeology)
arınabilirlik: refinability ark kuvveti (plazma): arc force arkla eritme: arc melting
arındırıcı (cam): plainingagent ark lambası: arc lamp, arc light arkla kesme: arc cutting
(=refiningagent), plaining (=refining) ark ocağı: arc furnace arklanma: arcing
arındırma bölgesi (cam fırını): refining ark ocağı elektrodu: arc furnace arklı ısıtma: arc heating
zone electrode arklı metal kaynaklama: metal arc
arış: wale, woof, weft ark ocağında eritme: arc furnace melting welding
arıtıcı: detergent, refiner ark öncesi dönemi (salımlı arklı metal kesme: metalarc cutting
arıtıcı direnci: detergent resistance spektroskopisi): prearc period arklı oluk açma: arc gouging
arıtıcılı yağ: detergent oil ark özelliği: arc characteristic arklı pirinç kaynağı: arc brazing
arıtık: refined ark parlaması: arc glare arklı plazma püskürtme: arc plasma
arıtık altın: refined gold ark sapması (elektrik): arc blow spraying
arıtık bakır: refined copper ark süresi: arc time arklı sert lehimleme: arc brazing
arıtık çinko: refined zinc ark voltajı: arc voltage arklı yarma: arc gouging
arıtık demir: refined iron ark yalazları: arc flames armatür: armature
arıtık gümüş: refined silver arka: back, breech, rear, reverse, tail Armco demiri: Armco iron
arka beyin (tıp): metencephalon, Armco süreçleri: Armco processes
arıtık kurşun: refined lead
myelencephalon, rhombencephalon armoni: harmony
arıtık metal: refined metal
arka çamurluk: rear fender armonik: harmonic
arıtık şeker: refined sugar
arka dingil: rear-axle armonika: harmonica
arıtık yağ: refined oil
arka duvar (cam fırın): back wall armonyum: harmonium
arıtılabilir: refinable
(=gabble wall) armudi (cam): pearshaped
arıtılabilirlik: refinability armudumsu: aludel
arka fren: rear break
arıtılmamış: unrefined arka fren pabucu: rear break shoe armut biçimli: pearshaped
arıtılmamış bakır: cement copper arka kapak: rear cover, tailboard Arnold yorulma deneyi: Arnold’s fatigue
arıtılmamış ilaç: galenical arka kapı: rear door test
arıtılmamış kükürtlü bakır: chili bar arka kapılı otomobil: hatchback aromatik aminler: aromatic amines
arıtılmamış soda: black ash arka kaynak: back weld aromatik bileşikler: aromatic
arıtım: plaining (=refining), refinement arka kemer tuğlası: rear liptile compounds
arıtma: lavation, purification, refining arka koltuk (araba): back seat, rear seat aromatik epoksiler: aromatic epoxies
arıtma sıcaklığı: maturing temperature arka makas (araba): rear spring aromatik eşçoğuzlar: aromatic
arıtma ürünü: raffinate product copolymers
arka odak düzlemi (optik): back focal
arıza: fault aromatik eterler: aromatic ethers
plane
arızalı: faulty aromatik halkalar (kim.): aromatic rings
arka odak uzaklığı (optik): back focal
aritmetik: arithmetic length aromatik kopoliester: aromatic
aritmetik ortalama: arithmetic(al) copolyester
arka parmaklık: rear barrier
average, arithmetic mean aromatik poliamid lifi: aromatic
arka pervaz: back moulding polyamide fibre
ark: arc, tailrace arka tampon: rear bumper
ark boyu: arc length aromatik poliyester: aromatic polyester
arka tekerlek: rear wheel arp (çalgı): harp
ark çarpması: arc strike arka yatak kovanı: rear bearing cup arpa: barley
ark dengeliliği: arc stability arka yay: rear spring arpa özü: malt extract, barley sugar
ark dengesizliği: arc instability arkadan motorlu araba: rear engined car arpa şekeri: barley sugar
ark dikeci: arc column arkadan yakımlı fırın: end-fired furnace arpacık (tüfek): front sight, rear sight
ark direnci: arc resistance (=end port furnace) Arrhenius bağıntısı: Arrhenius
ark düzenleci: arc regulator arkadan yanmalı fırın (cam): end-port relationship
ark eksiuçu: arc cathode furnace Arrhenius davranımı: Arrhenius
ark gazı (plazma): arc gas arkalık: backrest behaviour
ark gerilimi: arc voltage arkalıksız sandalye: taboret (=tabouret) Arrhenius denklemi: Arrhenius
ark kaynağı: arc weld arkartıucu: arcanode equation

19
Arrhenius eğrisi artıuçsal katman

Arrhenius eğrisi: Arrhenius plot artı dikeç: positive column artın değişimi: base exchange, cation
Arrhenius hız yasası: Arrhenius rate law artı gözmerceği: positive eyepiece exchange
arsenat: arsenate artı ışın çözümlemesi: positive artın değişimli reçine: cation-exchange
arsenidler (kim): arsenides rayanalysis resin
arsenik [As]: arsenic artı ışınlar: positive rays artın kil yüzermesi: cation
arsenik beşflorür [AsF5]: arsenic artı mıknatıs ucu: positive magnetic pole clayadsorption
pentafluoride artı oküler (diyaframı nesnel mercek artın yeri: cation site
arsenik bromür [AsBr3]: arsenic tarafında olan göz merceği): positive artınlı çoğuzla(n)ma: cationic
bromide eyepiece polymerization
arsenik cevherleri: arsenic ores artı sapma (görüntü): positive distortion artınlı yüzdürme: cationic floatation
arsenik içeren: arseniferous artı sayı: positive number artınsal: cationic
arsenik ikisülfür [As2S2]: arsenic artı simgesi: positive sign artınsal iletinç: cationic conductance
disulphide artı yük: positive charge artırılmış basınçlı taramalı elektron
arsenik iyodür [AsΙ3]: arsenic iodide artı yük taşıyıcı: positive charge carrier mikroskobu (1-750pa): extended-
arsenik klorür [AsCl3]: arsenic chloride artı yükünlü ışınlar: positive rays pressure scanning electron microscope
arsenik oksit [As2O3]: arsenic oxide, artıcık: positron artırma: augmentation
arsenious oxide artıçeker: electropositive artış: increase
arsenik selenür [As2Se3]: arsenic selenide artıçekerlik: electropositivity artıuç: anode
arsenik sülfür [As2S2]: rubyarsenic artık: cull, excess, leftover, remanent, artıuç açıklığı (E.M): anodeaperture
(=realgar) residual, residue, residuum artıuç akımı: anode current
arsenik sülfür [As2S3]: arsenic sulphide artık dağıntı: excess entropy artıuç aşırı gerilimi: anodic
arsenik tuzu: arsenate artık entalpi: excess enthalpy overpotential
arsenik üçklorür [AsCl3]: arsenous artık entropi: excess entropy artıuç bakırı: anode copper
chloride (=arsenic trichloride) artık erke: excess energy artıuç çamuru: anode mud, anode slime
arsenik üçklorür [AsCl3]: butter of artık gaz çözümleme (vakum): residual artıuç çevriği: anode compartment
arsenic gasanalysis artıuç çözeltisi: anodizinganolyte,
arsenik üçoksit [As2O3]: arsenic trioxide artık gerilim: residual stress anodizing solution
(=arsenious oxide) artık gerinim: residual strain artıuç direnci: anode resistance
arsenik üçsülfür [As2S3]: arsenic artık giderme (plastik kalıplama): artıuç doyumu: anodic saturation
trisulphide deflashing artıuç etkisi: anode effect
arsenik asidi [H3AsO3; HAsO3]: artık hava: excessair
arsenous acid artıuç gerilimi: anode potential
artık hava yakmacı: excessair burner artıuç levhası: anode plate
arsenik asidi [H3AsO4]: arsenic acid artık ısı: excess heat
arsenikli (+3): arsenous artıuç polarizasyonu: anode polarization
artık ısıntı: excess enthalpy artıuç sıvısı: anode film
arsenikli: arsenical artık içgerilim: residual internal stres
arsenikli bakır: arsenical copper artıuç tepkimeleri: anode reactions
artık mıknatıslanım: remanence (Br), artıuç ucayla(n)ması: anode polarization
arsenikli demir cevheri: arsenical iron remanent induction (Br), remanent
ore magnetization artıuç ucaylanması: anodic polarization
arsenikli demir sülfür [FeAsS]: artık nicem: excess quantity artıuç ucu: anodic tip
arsenopyrite artık oksijen: excess oxygen artıuç ucu oksitlenmesi: anodic tip
arsenikli nikel: arsenical nickel oxidation
artık öge: residual element
arsenikli pirit [FeAsS]: arsenical pyrite artıuç verimliliği: anode efficiency
artık tortu (şarap):ullage
(=arsenopyrlite), arsenopyrite artık ucaylanım: remanent polarization artıuç yenimi: anode corrosion
arsenit (kim.): arsenite (PR) artıuç zarı: anode film
arseno kökü [-As=As-]: arseno radical artık ürün: residuum artıuçlama: anodizing
arsenolit [as2O3 ]: arsenolite artık yöntemi (mıknatıslı parçacıklı artıuçsal: anodic
arsin [AsH3]: arsine inceleme): residual method artıuçsal çözünme: anodic dissolution
arsino kökü [H2As-]: arsino radical artık yük: excess load artıuçsal dağlama: anodic etching
Arşimet kuralı: Archimedes’ principle artım: increment artıuçsal denetim: anodic control
Arşimet yasası: Archimedes law artımlı: incremental artıuçsal edilginleş(tir)me: anodic
artakalan: leftover artımsal: incremental passivation
artarak: progressive artın: cation artıuçsal işlem: anodic treatment
artarda: tandem artın değişim sığası: cation exchange artıuçsal kaplamalar: anodic coatings
artı: plus, positive capacity artıuçsal katman: anodic layer

20
artıuçsal koruma asit değeri

artıuçsal koruma: anodic protection ASEA-SKF süreci: ASEA-SKF process asılıp sallanma: dangling
artıuçsal oksitlenme: anodic oxidation asetal [RCH(OR’)2]; [CH3CH(OC2H5)2]: asılma (y. fırın): hanging
artıuçsal önleyici: anodic inhibitor acetal asıltı: colloid, suspension
artıuçsal paklama: anodic pickling asetal çoğuzlar: acetal polymers asıltı altını: colloidal gold
artıuçsal parlatma: anodic brightening asetal eşçoğuzlar: acetal copolymers asıltı bilimi: colloid science
artıuçsal parlatma: anodic polishing (AC) asıltı dağınımı: colloidal dispersion
artıuçsal temizleme: anodic cleaning asetal homopolimerler: acetal asıltı dizgesi: colloidal system
(=reverse current cleaning) homopolymers asıltı durumu: colloidal state
artıuçsal zar: anodic film asetal reçineler: acetal resins asıltı kalıntılar: suspended inclusions
artsu yolu: tailrace asetal tektürel çoğuzlar: acetal asıltı parçacık: colloidal particle
artuç tepkimeleri: anodic reactions homopolymers asıltı parçacıklar: suspended particles
asa: baton, sceptre, truncheon, wand asetaldehit [CH3CHO]: acetaldehyde asıltılama: pettization
ASA film nitelendirmesi: ASA film asetaldol [CH3CH(OH)CH2.CHO]: asıltılayan: peptizer
rating acetaldol asıltılayıcı: peptizing
asal: basal, noble asetamid [CH3CONH2]: acetamide asıltılı: colloidal
asal gaz: inert gas asetat: acetate asıltılı ayırma: levigation
asal gaz püskürtme: inert gas flushing asetat plastikleri: acetate plastics asıltılı çoğuzlan(dır)ma: suspension
asal gaz püskürtme süreçleri: inert gas asetikanhidrid [(CH3CO)2O]: polymerization
flushing processes aceticanhyride asıltılı çözelti: colloidal solution; sol
asal gaz üfleme: inert gas purging asetik asit [CH3COOH]: acetic acid asıltılı gereç: colloidal material
asal gazda eritme: inert gas fusion asetil grubu [CH3CO-]: acetyl group asıltılı kil: colloidal clay
asal gazla korumalı ark kaynağı: inert asetilbenzen [C6H5COCH3]: asıltılı silika: colloidal silica
gas shielded-arc welding acetophenone aside dayanıklı: acidfast; acid resistant
asal gazla korumalı ark kaynağı süreci: asetilen [C2H2]: acetylene
inert gas shielded-arc welding process aside dirençli çimento: perichlor
asetilen çoğuzlan(dır)ması: acetylene Asimow’un üç yasası: Asimow’s three
asal gazlar: noble gases, rare-gases polymerization laws
asal gazlı ark kaynağı: inert gasarc asetilen dizisi [CNH2N-2]: acetylene
welding asimtot: asymtote
series
asal gazlı plazma püskürtme: inert asit: acid
asetilen karası: acetylene black
plasma spraying (IPS) asit astar: acid lining
asetilen kaynağı: acetylene welding
asal karıştırma gazı: inert stirring gas asit astarlı fırın: acid furnace
asetilen şaloması: acetylene torch asit astarlı fırınlar: acid-lined furnaces
asal metaller: noble metals asetilid [RC-CM]: acetylide
asal yapım yıkım: basal metabolism asit astarlı kupol ocağı: acid lined cupola
asetilkolin [C7H17O3N]: acetylocholine asit bakır sülfat deneyi: acid copper
asal yapım yıkım oranı (tıp): basal
metabolic rate (BMR) asetilsalisilikasit sulphate test
[CH3COOC6H4COOH]: asit bakırı: acid copper
asalak: parasite acetylsalicylicacid (=aspirin)
asalak sapınçlar (elektron mercekleri): asit banyosu: acid bath
asetin [C5H10O4]: glycerol monocetate
parasitic aberrations (=acetin) asit bessemer çeliği: acid bessemer steel
asalak yakalama (atom): parasitic asit bessemer dışığı: acid bessemer slag
capture aseton [CH3·CO·CH3]: acetone
asit bessemer dönüştürgeci (çelik): acid
asansör: elevator, lift asfalt: asphalt, pitch bessemer converter
asansör boşluğu: well asfalt boyaları: asphaltic paints asit bessemer süreci: acid bessemer
asansör türü t-profili: elevator tee asfalt çimentosu: asphalt concrete process
asbest: asbestos asfalt karışımları: asphalt mixes asit borik [H3BO3]: boricacid,
asbest hastalığı: asbestosis asfalt yol: blacktop, tarmac orthoboricacid
asbest macunu: asbestos cement asfalta ilişkin: asphaltic asit borik tuzu: borate
asbest örtü: asbestos blanket asfaltlama: bituminization, bituminizing asit boyalar: acid dyes
asbest parçalar (cam): pad asgari ücret: living wage asit curuf: acid slag
asbest yünü: asbestos wool Ashby Brown kuralı: Ashby-Brown rule asit çamur: acid sludge
asbestli: asbestic Ashby denklemi: Ashby equation asit çeken: acid-acceptor
asbestoz: asbestosis asıcı: suspensory asit çelik: acid steel
asbolan: asbolan asıl: main, primary asit çelik yapımı: acid steelmaking
ASEA-SKF potadaarıtma ocağı: ASEA- asılı fırın: hanging furnace asit çözeltisi: acid solution
SKF ladle refining furnace asılı taşlayıcı: swing frame grinder asit değeri: acid value

21
asit dışık astarlık bez

asit dışık: acid slag asit zehirlenmesi (kan): acidosis (=acid askarit: threadword
asit direnci: acid resistance intoxidation) askat (mat.): submultiple
asit dökülürler: acidic castables asite daldırma: acid dipping asker: soldier
asit dönüştürgeç: acid converter asite dirençli: acid proof, acid resistant asker çantası: barrack’s bag, kit bag
asit duman: acid smoke asite dirençli alaşımlar: acid asker konutu: billet
asit elektrik ark ocağı: acid electric-arc resistantalloys asker miğferi: troop helmet
furnace asite dirençli çelikler: acid resistant asker taşıma uçağı: troop carrier
asit elektrik ark ocağı süreci: acid steels askeri birlik: troop
electric-arc furnace process asite dirençli dökme demirler: acid askeri donatım: ordnance
asit elektrik çelik yapımı: acid electric resisting cast irons askı: hanger, peg, rack, sling
steel melting asite dirençli emaye: acid proof enamel askı civatası: hand bolt, suspension bolt
asit eritkenler: acid fluxes asite dirençli gereçler: acid resistant askı çatlaklar: hanger cracks
asit geri kazanımı: acid regeneration materials
askı ipi: lanyard
asit gevrekleştirmesi: acid asite dirençli metaller: acid resistant
askı yolluğu (hadde): hanging guide
embrittlement metals
askı zinciri: hand chain
asit giderici (ilaç): antacid asite dirençli tuğlalar: acid resistant
bricks askılama (yüksek fırın): scaffolding
asit hamurla paklama: acid paste askılı: suspensory
pickling asitle dağlama: acid etching
asitle dekorlanmış (cam): etched askılı kemer (fırın): suspended arch
asit hidrojeni: acidic hyrogen
asitle desen işleme (cam): acid askılı kumlama: hook blasting
asit kaya: acid rock askorbik asit [C6H8O6]: ascorbicacid
asit konvertör: acid converter embossing
asitle donuklaştırma (cam): acid (=vitamin C)
asit kökü: acid radical ASM metaller başvuru kitabı: ASM
frosting
asit kupol dışığı: acid cupola slag metals reference book
asitle markalama (cam): stamping
asit kupol ocağı: acid cupola ASM mühendislik gereçleri başvuru
(=acid badging)
asit oksitler: acid oxides kitabı: ASM engineered materials
asitle matlaştırma (cam): acid frosting
asit ölçme: acidimetry reference book
asitle özütleme: acid extraction ASM mühendislik gereçleri el kitabı:
asit refrakterler: acid refractories
asitle paklama: acid pickling ASM engineered materials handbook
asit saldırısı: acidattack
asitle parlatma: acid polishing ASME elkitabı: ASME handbook
asit Siemens-Martin çeliği: acid open
hearth steel asitleme: pickling asma: hanging
asit Siemens-Martin çelik yapımı (eski): asitleme banyosu: pickling bath asma duvar: curtain wall
acid open hearth steelmaking asitleme hattı: pickling line asma kat: mezzanine
asit Siemens-Martin dışıkları: acid open asitleştiren: acidifier asma kemer (cam fırını): backarch
hearth slags asitli: acidic asma kilit: paddlock
asit Siemens-Martin ocağı (çelik-eski): asitli-bazlı: amphoter asma kilit menteşesi: hasp
acid open hearth process asitli bazlı davranım: amphotheric asma yatak: hanger bearing
asit sinter: acid sinter behavior asparajin [NH2COCH2CH-(NH2)
asit süreci: acid process asitli bazlı etken: amphoteric COOH]: asparagine
asit taban ve astar: acid bottom and asitli boyayla boyanabilen: acidiophile aspiratörlü baca çekişi: forced draught
lining (fırın) asitli derin dağlama: deep acid etching aspirin: aspirin (=acetylsalicylicacid)
asit tankı: acid tank asitli parlatma (cam): bright etching Assel haddesi (boru): Assel mill
asit topak: acid pellet asitli parlatma yunağı (cam): bright astar: first coat, liner, lining, undercoat,
asit toplak: acid sinter etching bath undercoating
asit tuğlamsılar: acid refractories asitli sıvıda özütleme: acid leaching astar gereci (kalıp): facing material
asit tuncu: acid bronze asitli tavlama: acid annealing astar gereçleri: lining materials
asit tuz: acid salt asitli temizleme: acid cleaning astar kiremiti: facing tile
asit üreten: acid-forming asitli yenim: acid corrosion astar kumu (döküm): facing sand
asit yağmuru: acid rain asitlik: acidness (=acidity) astar tuğlası: facing brick
asit yenimi: acid corrosion asitölçer: acidimeter astarlama (döküm): facing
asit yetersizliği: hypoacidity asitsi: acidic astarlama: lining, undercoating
asit yunağı: acid bath asitsiz oymacılık: drypoint astarlanmış: lined
asit yüksek fırın dışıkları: acid blast asitsizlik (mide) (tıp): achlorhydria astarlı: lined
furnace slags Askarel (trafo yalıtkanı): Askarel™ astarlık bez: percaline

22
astatin [At] aşınma plakası

astatin [At]: astatine aşamalı sert lehimleme: step brazing aşındırıcı pelte: abrasive gel
astım: asthma, phtisic aşamalı soğutma: interrupted cooling aşındırıcı püskürtme ile temizleme:
astım ilacı [C11H17NO3]: isoproterenol aşamalı su basma: stage pumping abrasive blast cleaning, abrasive blasting
astımlı (tıp): phtisic aşamalı tav: stepped anneal aşındırıcı püskürtümlü talaşlı imalat:
astigmat düzeltici: stigmator aşamalı yaşlan(dır)ma: progressive abrasive jet machining (ajm)
astigmatlık: astigmatism ageing aşındırıcı seçimi: abrasive selection
astigmatlık düzeltici mercek: aşamalı yaşlandırma: interrupted ageing aşındırıcı seramikler: abrasive ceramics
anastigmatic lens aşamalı yaşlandırma: step aging aşındırıcı sertliği: abrasive hardness
astigmatsız: anastigmatic aşamalı yöntem (yalazlı yüzey sertleşt.): aşındırıcı talaş: abrasive flour
astigmatsızlık: anastigmatism progressive method aşındırıcı tane büyüklüğü: abrasive
ASTM ağdalılık-sıcaklık denklemi: aşamalı yüzdürme: stage flotation grain size
ASTM viscosity-temperature equation aşçılık: cookery aşındırıcı tanecik büyüklüğü: abrasive
ASTM demirdışı tane büyüklüğü aşı (madde): vaccine grit size
standartları: ASTM nonferrous grain aşı aleti: vaccinator aşındırıcı tanecikler: abrasive grits
size standards aşı boyası: red ochre aşındırıcı tanecikli kesme: abrasive grit
ASTM deneyleri: ASTM tests aşı ekleme: seed charge cutting
ASTM östenit tane büyüklüğü (çelik): aşı izi: vaccination scar aşındırıcı toz: abrasive dust
ASTM austenitic grain size aşı kristali: seed crystal aşındırıcı tozlar: abrasive powders
ASTM standart çelikleri: ASTM aşık çıkıntısı (tıp): malleous aşındırıcılı kağıt: abrasive paper
standard steels aşındırıcılı kesme: abrasive cutting
aşık kemiği (tıp): talus
ASTM şartnameleri: ASTM aşındırıcılı su püskürtümlü kesme:
specifications aşık kemiği: trochlea
aşık kemiğine ilişkin (tıp): trochlear abrasive waterjet cutting
ASTM tane büyüklüğü: ASTM grain size aşındırıcılı talaşlı işleme: abrasive
ASTM tane büyüklüğü imleci: ASTM aşıla(n)ma: inoculation
aşılak: seed crystal machining
grain size index aşındırıcılı testere: abrasive saw
ASTM tane büyüklüğü sayısı: ASTM aşılama (tıp): vaccination
aşılama (döküm): inoculation aşındırımlı temizleme: abrasive cleaning
grain size number
aşılama gereçleri: inoculating materials aşındırma: abrasion
Aston işlenik demir süreci: Aston
wrought iron process aşılanmış: inoculated aşındırma çarkı: disk wheel
Aston süreci: Aston process aşılayıcı (madde): inoculant aşındırmalı yenme: abrasive erosion
astüleşke (mat.): proper fraction aşılı: inoculated aşınık yüzey: abraded surface
aşağı: lower aşılı dökme demir: inoculated cast iron aşınma: abrasion, erosion, wear
aşağı akış (RH-uygulaması): aşılı dökme demir türü: meehanite aşınma bozulması: wear-out failure
downstream aşılı eşçoğuzlar: graft copolymers aşınma çarpanı: wear factor (k)
aşağı beynit: lower bainite aşılı kır dökme demir: inoculated grey aşınma çevrimleri: wear cycles
aşağı çekiş (baca): downdraft cast iron aşınma çizgisi: wearing line
aşağı çekişli fırın: downdraft kiln aşınabilir: wearable aşınma değişimi: wear transition
aşağı çekme (cam): down-draw aşınabilirlik: wearability aşınma denemesi: wear testing
aşağı doğru kaynaklama: downwards aşınan: wearing aşınma deneyi: wear test
welding aşınan parça: wearing part aşınma direnci: wear resistance
aşağı dönüşüm sıcaklığı: lower aşındıran: abrader, abradant (=abrasive) aşınma dirençli (giysi): wearproof, wear
transformation temperature aşındırıcı: abrasive, erodent, erosive resistant
aşama: gradation, grade, stage aşındırıcı büyüklüğü: grit size aşınma dirençli çelik: wear resistant steel
aşamalı: gradual, progressive aşındırıcı çamur: abrasive slurry aşınma dirençli takım çeliği: wear
aşamalı basgaç: stage compressor aşındırıcı çark: abrasive disk resistant tool steel
aşamalı biçimleme: progressive forming aşındırıcı gereçler: abrasive materials aşınma döküntüsü: detritus, wear debris
aşamalı dağlama: sequence etching aşındırıcı ile yüzey temizleme: scouring aşınma hattı: wearing line
(=differential etching) aşındırıcı kayış: abrasive belt aşınma hızı: wear rate
aşamalı işlem kalıbı: progressive die aşındırıcı kayışta parlatma: abrasive belt aşınma imleci: wear index
aşamalı kalıp: progressive die polishing aşınma işgörmezliği: wear-out failure
aşamalı kırılma: progressive fracture aşındırıcı kayışta taşlama: abrasive belt aşınma katsayısı: coefficient of wear,
aşamalı kırma: stage crushing grinding wear coefficient
aşamalı kompresör: stage compressor aşındırıcı ortam: abrasive medium aşınma lehimlemesi: abrasion soldering
aşamalı lehimleme: step soldering aşındırıcı parçacıklar: abrasive particles aşınma plakası: wear plate

23
aşınma yarası atelye projesi

aşınma yarası: wear scar aşırı işitme duyarlığı (tıp): hyperacousia aşırı yağlı: steatopygic (steatopygous)
aşınma yastığı (biçimleme): wear pad aşırı karıştırma (toz metalbilimi): aşırı yakma (cam): oxyburn
aşınmalık parça: wearing part overmixing aşırı yanık kireç: dead lime
aşınmamış: unworn aşırı kasılım (tıp): hyperkinesia aşırı yaşlan(dır)ma: over aging
aşınmış: worn aşırı kasılmış (tıp): hypertonic aşırı yaşlan(dırıl)mış: over aged
aşırı: abnormal, excess, extreme, ultra, aşırı kaynarlık (çelik): wildness aşırı yaşlan(dırıl)mış alaşım: overaged
ultra- aşırı kemik gözenekliliği: osteoporosis alloy
aşırı ateşleme: overfiring aşırı kurutma: hypercritical drying aşırı yaşlan(dırıl)mış aluminyum
aşırı bazikleştirme (yağlar): overbasing aşırı oburluk (tıp): hyperphagia alaşımı: overagedaluminium alloy
aşırı bazlı: ultrabasic aşırı oksitlenme: overoxidation aşırı yaşlan(dırıl)mış içyapı: over aged
aşırı biçimleme: overforming aşırı oksitlenmiş: overoxidized microstructure
aşırı büyüme: hypertrophy, overgrowth aşırı ostenitleme (çelik): aşırı yük (fiz.): hypercharge
aşırı canlı: hyperactive overaustenitizing aşırı yükleme: overloading
aşırı çalışma (bezeler): hyperfunction aşırı ostenitlenmiş: overaustenitizing aşırı yüzey reçinesi: butter coat
aşırı çekme: overdrawing aşırı paklama: overpickling aşırıısı kertesi: degree of superheat
aşırı dağlama: overetching aşırı paklanmış: overpickled aşırtma hadde: drag over mill
aşırı damar oluşumu (tıp): aşırı parlatılmış: overpolished aşırtma haddeleme haddehanesi: drag
vascularization aşırı parlatılmış yüzey: overpolished over rolling mill
aşırı dolan kalibre (hadde): overfilled surface aşırtmalı haddeleme: drag over rolling
pass aşırı parlatma: overpolishing aşil kirişi (tıp): achilles tendon
aşırı doldurma (toz metalbilimi): aşırı pozlama: overexposure aşkın gözeneklilik: gross porosity
overfill aşırı püskürtüm: overspraying aşkın numune: gross sample
aşırı doygun: supersaturated aşırı salgı (tıp): hypersecretion aşma: runout
aşırı doygun çözelti: supersaturated aşırı sertleş(tir)me: overhardening aşoz: scarf
solution aşırı sertleş(tiril)miş (çelik): at arabası: hackney coach
aşırı doygun katı çözelti: supersaturated overhardened at başlığı: bridle, chanfron
solid solution aşırı sertleş(tiril)miş çelik: at nalı: horse shoe
aşırı doygunluk: supersaturation overhardened steel at nalı fırın: end-fired furnace (=end
aşırı doymuşluk kısıtı eğrisi (kim): aşırı sırlama: overglazing port furnace)
spinodal curve aşırı sinterleme: oversintering at nalı yalazlı fırın (cam): U-flame
aşırı duyarlık (tıp): hyperesthesia aşırı soğu(t)ma: undercooling furnace
aşırı duyarlılık: hypersensitivity (=supercooling) at sulama havuzu: horsepond
aşırı duyarlılık tepkimeleri: aşırı soğu(tul)muş: undercooled at yarışları alanı: hippodrome
hypersensitivity reactions aşırı soğu(tul)muş çözelti: undercooled atakamit [CuCl2 ∙ 3Cu(OH)2]: atacamite
aşırı eğme: overbending solution ataktik: atactic
aşırı eşçarpanlı dağılım (mat.): aşırı soğu(tul)muş eriyik: undercooled ataktik polimer: atactic polymer
hypergeometric distribution melt ataktiklik: atacticity
aşırı etkin: hyperactive aşırı soğu(tul)muş eriyik metal: atalet: inaction, inertia
aşırı ezme: overdraft (=overdraught) undercooled molten metal atan: palpitant (=paltitating), pulsant,
aşırı fırınlama (refrakter): overfiring aşırı soğutma (sürekli döküm): pulsator
aşırı gerilim (elekt.): overvoltage overcooling atardamar: artery
aşırı germe: overstressing aşırı soğutma: supercooling atardamar genişlemesi (tıp): varix
aşırı göze çoğalması (tıp): hyperplasia aşırı soğutulmuş: supercooled atardamar hemoglobini [HBO2]:
aşırı ısınma: overheating, superheating aşırı soğutulmuş grafit: undercooled oxyhemoglobin
aşırı ısınmış: overheated, superheated graphite atardamar içi (tıp): interarterial,
aşırı ısınmış parça: overheated part aşırı şekerlilik: saccharinity intraaortic
aşırı ısıtılmış: overheated aşırı tane büyümesi: exaggerated grain atardamar içi balon pompaları (tıp):
aşırı ısıtılmış parça: overheated part growth intraaortic balloon pumps
aşırı ısıtma: overheating, superheating aşırı tatlılık: saccharinity atardamar içi balonu (tıp): intraaortic
aşırı ince: hyperfine aşırı uzantı (tıp): hyperextension balloon
aşırı ince toz: hyperfine powder aşırı üretim: overproduction atebrin: atabrine
aşırı indirgenmiş çelik: overreduced aşırı yağ birikmesi (kalça): steatopygia atelye: workshop
steel aşırı yağ salgılama (tıp): seborrhea atelye projesi: workshop drawing

24
ateş atmosfer üreteci (fırın)

ateş: blaze, fire, pyrexia ateşlenebilirlik: ignitibility atım yüksekliği çözümleci (x-ışınları):
ateş bilimi: pyrology ateşlenen: incalescent pulse-height analyzer
ateş borulu kazan: fire tube boiler ateşlenme (oto): sparking atımlı akım (elekt): pulsed current
ateş deliği (seramik): glory hole ateşleyici: igniter atımlı plasmalı kesme: pulsed plasma
ateş düşürücü (ilaç): antipyretis ateşli hastalıklar bilimi (tıp): pyretology cutting
ateş etme: firing ateşli silah: fire arm atımlı püskürtüm aktarımı: pulsed spray
ateşlik: fire pot, hearth transfer
ateş karıştırma: stoking
ateşsi (yer b.): igneous atımlı volfram arklı kaynak: pulsedarc
ateş kili: refractory clay, saggard tungstenarc welding (GTAP-P)
ateş perdesi: barrage ateşsi magma: igneous magma
atış: shoot
ateş taşı: malmstone (=firestone) ateşte artıma: fire refining
atış bilimi: ballistics
ateş tuğlası: firebrick, fireclay brick, ateşte bitirme: fire-finish
atış destek duvarı (ask.): butt
refractory brick ateşte blister arıtımı: blister fire refining
atışlı kaynaklama: pulsation welding
ateş tuğlası harcı: fireclay mortar atfetme: attribution
atik: lissome
ateş tuğlası kili: fireclay Athyweld süreci: Athyweld process
atkı: girder, mantle, muffatee, pick, strap,
ateş yükseltici: pyrogen, pyrogenic atık: discharge, trim, waste woof, wrapping
ateşe dayanıklı: fireproof, fire-resistant atık dökücü: dump car (=dumper) atkı bağ: cross link
ateşe dayanıklı astar: refractory lining atık gaz: waste gas atkılama: cross linking, strapping, three-
ateşe dayanıklı cam: pyrex, refractory atık gaz çözümlemesi: waste gas analysis dimensional weaving
glass, silex atık gaz süzme dizgesi: waste gas filter atkılama istasyonu: strapping station
ateşe dayanıklı çömlek ateş kili: saggard system atkılama makinası: strapping machine
ateşe dayanıklı gereç: refractory material atık hurda: dormant scrap atkılama takımları: strapping tools
ateşe dayanıklı harç: refractory mortar atık hurda: junk atkılama ve etiketleme istasyonu:
ateşe dayanıklı metal: refractory metal atık ısı: waste heat strapping and labelling station
ateşe dayanıklı sır: refractory glaze atık ısı fırını: waste-heat oven atlama kirişi: spring beam
ateşe dayanıklı toprak: segger atık ısı geri kazanımı: waste-heat atlama sıcaklığı (kaynak): interpass
ateşe dayanıklı yapma: fireproofing recovery temperature
ateşe dayanıklı yüzey: refractory surface atık ısı kanalları (kok fırını): waste-heat atlama tahtası: springboard
ateşe dayanıklılık: fire-resistance ducts atlama taşı: stepping stone
ateşe dayanır: refractory atık ısı kazanı: waste-heat boiler atlamalı kaynak: skip weld
ateşe dayanırlık: refractoriness atık kağıt: waste paper atlangaç: stepping stone
ateşe kömür atma: stoking atık su: waste water atlas: atlas
ateşe odun atma: stoking atık su arıtımı: waste water treament atlas taşı: satin spar
atık su durultumu: waste water atlet (giysi): vest
ateşkili: fireclay clarification
ateşkili refrakterleri: fireclay refractories atlı karınca: whirligig
atık yağ: waste oil atlı vinç (maden):whim
ateşle oluşmuş (yer bilim): pyrogenous atık yığını: dump
ateşle sağaltım: pyretotherapy atma: pulsing, throbbing
atıklama: dumping atmalık insörtler: throwaway inserts
ateşle tedavi (tıp): pyretotherapy atıl: inert
ateşle yaldızlanmış: fire-gilt atmalık sokuntular: throwaway inserts
atılabilir: expandable atmosfer: atmosphere
ateşle(n)me: ignition, pyrexia atılabilir grafit kalıp: expendable
ateşleme (ask.): firing atmosfer aşındırması: weathering
graphite mould atmosfer basıncı: atmospheric pressure
ateşleme: blast-off atılabilir kalıba döküm: expendable
ateşleme akımı: ignition current atmosfer basınçölçeri: barometer
mould casting
ateşleme bobini: ignition coil atmosfer basıncına dayanıklı ince
atılabilir kalıp: expendable mould pencere (x-ışınları görünge ölçeri):
ateşleme dağıtıcısı: ignition distributer atılabilir maca: expendable core atmospheric thin window
ateşleme erimi (ask.): firing range atılabilir model (döküm): expandable atmosfer bileşimi: atmosphere
ateşleme kaybı: ignition loss pattern composition
ateşleme kıvılcımı: ignition spark atılabilir plastik: expandable plastic atmosfer bileşini: atmosphere
ateşleme kordonu: ignition cord atım (elekt.): discharge constituent
ateşleme sırası: ignition sequence atım dalga biçimi: pulse waveform atmosfer denetimi: atmosphere control
ateşlendirici (madde): pyrogen, atım düzensizliği (tıp): arrhythmia atmosfer etkileri: atmospheric effects
pyrogenic atım gücü: throwing power atmosfer üreteci (fırın): atmosphere
ateşlenebilir: ignitible atım süresi (direnç kaynağı): pulse time generator

25
atmosfer üretimi atomsal aşınma

atmosfer üretimi: atmosphere generation atom düzenleşimi: atomic coordination atom saçılımı: atomic scattering
atmosfer yenileme: atmosphere atom düzensizliği: atomic disorder atom salınımı: atomic oscillation
replenishment atom düzlemleri: atomic planes atom santralı: atomic power station
atmosfere ilişkin: atmospheric atom erki: atomic energy atom sıçrama hızı: atomic jump rate
atom: atom atom erki düzeyi: atomic energy level atom sıçrama sıklığı: atomic jump
atom ağırlığı: atomic weight (a.w.) atom fiziği: atomic physics frequency
atom aktarımlı köklü çoğuzlaş(tır)ım: atom füzyonu: atomic fusion atom sıçraması: atomic jump
atom-transfer radical polymerization atom göçü: atomic migration, migration atom sıkışım göstergesi: atomic packing
atom atığı: atomic waste ofatoms factor (APF)
atom aynası (örüt, kristal): atom mirror atom görünge ayrıştırması: atomic atom sıkışımı: atomic packing
atom bağı: atomic bond spectroscopy atom sıklığı: atomic frequency
atom bağlanması: atomic bonding atom görüngeleri: atomic spectra atom silahları: atomic weapons, nuclear
atom başlığı (ask.): atomic warhead atom görüngesi: atomic spectrum warheads
atom bilimi (fiz.): atomics atom gücü: atomic power atom sondası: atom probe, atomic probe
atom birimleri: atomic units atom hızlandırıcısı: atomic accelerator atom spektroskopisi: atomic
atom bombası: atom bomb (a-bomb), atom ısısı: atomic heat spectroscopy
atomic bomb atom ışınımı: atomic radiation atom tayfları: atomic spectra
atom boşluğu: vacancy (=vacant site) atom itişimi: atomic repulsion atom tepkimeci: atomic reactor
atom boşluğu bozuklukları: vacancy atom ivmeci: atomic accelerator atom titreşimi: atomic vibration
defects atom kabuğu: atomic shell atom ucaylanması: atomic polarization
atom boşluğu dengesi: vacancy atom kaynaşması: atomic fusion atom uyarımı: atomic excitation
equilibrium atom konumu: atomic position atom uygulamaları niteliği: nuclear
atom boşluğu derişimi: vacancy atom kuramı: atomic theory grade
concentration atom kümelenmesi: clustering of atoms atom uyumsuzluğu: atomic misfit
atom boşluğu göçü: vacancy migration atom kümesi: cluster ofatoms atom uyumsuzluk çarpanı: atomic misfit
atom boşluğu halkası: vacancy ring parameter
atom kütle numarası: atomic mass
atom boşluğu ikilisi: vacancy pair number atom yakıtı: atomic fuel
atom boşluğu işleyimi: vacancy atom kütlesi: atomic mass atom yapısı: atomic structure
mechanism atom kütlesi birimi: atomic mass unit atom yarıçapı: atomic radius
atom boşluğu kümesi: cluster of (amu) atom yayınımı: atomic diffusion,
vacancies atom merceği: atom lens diffusion of atoms
atom boşluğu oluşumu: vacancy atom mıknatıslılığı: atomic magnetism atom yer değişimi: atomic displacement
formation atom yeri: atomic site
atom modeli: atomic model
atom boşluğu yayınımı: vacancy atom yeri boşluğu (örüt): vacancy
diffusion atom momenti: atomic moment
(=vacant site)
atom boşlukları çökmesi: collapse of atom nicem sayısı: atomic quantum
number atom yeri kusurları: atomic point defects
vacancies atom yığımı: atomic stacking
atom boşluklu sürünme: vacancy creep atom numaralı görüntüleme (E.M):
atomic number imaging atom yükü: atomic charge
atom büyüklüğü: atomic size atom yüzdesi: atomic percent
atom numarası (z): atomic number (z)
atom büyüklük etmeni: atomic size atoma ilişkin: atomic
factor atom numarası zıtlığı (E.M): atomic
number (z) contrast atomizer: atomizer
atom çapı: atomic diameter atomlararası: interatomic
atom numarası zıtlık algılayıcıları:
atom çekirdeği: atomic nucleus atomic number (z) contrast detectors atomlararası aralık: interatomic
atom dağılımı: atomic distribution atom oranı: atom fraction, atomic separation, interatomic spacing
atom değişmezleri: atomic constants fraction atomlararası boşluk (örüt): interstice
atom derişimi: atomic concentration atom oylumu: atomic volume atomlararası kuvvet: interatomic force
atom devinimi: atomic movement atom parçalanması: atomic fission atomlararası uzaklık: interatomic
atom devinirliği: atomic mobility atom parçalanması itimli sürünme: distance
atom dikeci eels’i: atomic-column eels fission-enhanced creep atomların olağan durumları: normal
atom dolancası: atomic orbital atom patlaması: atomic explosion state of atoms
atom durumları: atomic states atom reaktörü: atomic reactor, nuclear atomsal: atomic
atom düzeni: atomic order reactor, reactor atomsal ark kaynağı: atomicarc welding
atom düzenlenimi: atomic ordering atom saati: atomic clock atomsal aşınma: atomic wear

26
atomsal atık ayar ağırlığı

atomsal atık: atomic waste atropin zehirlenmesi: atropism aya’ya ilişkin: palmar
atomsal azot: atomic nitrogen AuBe yapısı: AuBe structure ayak (12 inç = 30,48 cm): foot
atomsal bağ: atomic bond Auger çözümlemesi (fiz.): Auger ayak: foot, stand, stem
atomsal bağlanma kuvvetleri: atomic analysis ayak bakımı: pedicure
binding forces Auger elektron spektroskopisi (fiz.): ayak başparmağı: big toe
atomsal çekim: atomicattraction Auger electron spectroscopy ayak biçimli: pediform
atomsal düzen: atomic order Auger elektronları (fiz.): Auger electrons ayak bileği: ankle, tarsus
atomsal düzenlenme: Auger haritası: Auger map ayak bileği eklemi (tıp): ankle joint
atomicarrangement Auger kimyasal kayması: Auger ayak borusu: pen stock (=leg pipe)
atomsal düzenleşim: atomic chemical shift ayak değirmeni: treadmill
coordination Auger olgusu (fiz.): Auger effect ayak freni: foot brake
atomsal hidrojen: atomic hydrogen, Auger spektroskopisi (fiz.): Auger ayak izi: footprint
nascent hydrogen spectroscopy
ayak kalıbı (bardak): stem mould
atomsal hidrojen arkı: atomic Auger süreci: Auger process
ayak kare (0,0929 m2): square foot
hydrogenarc Aurer metali (%65 misch metal + %35
atomsal hidrojen kaynağı: atomic Fe): aurer metal ayak kösteği: balland chain
hydrogen welding av bıçağı: bowie knife ayak küçük parmağı: little toe
atomsal hidrojen süreci: atomic av saçması: bird shot ayak parmağı: toe
hydrogen process av tüfeği: shotgun ayak parmağı ucu: tiptoe
atomsal ısı: atomic heat avadanlık: kit, rig, tools ayak parmak eklemi değiştirimi: toe
atomsal ısı sığası: atomic heat capacity avantaj: benefit joint replacement
atomsal karmaşa: atomic disorder avara: idle, out-of-gear ayak tabanı: sole
atomsal katman: atomic layer avara çark: freewheel, idler roller ayak tahtası: footboard
atomsal katman çökelimi avara dişlisi: idler gear ayak takma işlemi (cam): stem joining
(nanoteknoloji): atomic layer deposition process
avara kasnağı: idler pulley
(ALD) ayak tarağı (tıp): metatarsus
avara mil: jackshaft
atomsal kuvvet mikroskobu: atomic ayak tırnağı (tıp): toe nail
avare kasnak: empty reel
force microscope ayak zinciri: gyve
avarit [ FeNi2 ]: awarite
atomsal kuvvet mikroskopisi: atomic ayakda mahmuzlu kanca: climbing irons
avarya: idle
force microscopy ayakkabı: shoe
avarya ısısı (cam): holding heat, idle load
atomsal kuvvetli ses mikroskopisi: heat (=holding heat) ayakkabı bağcığı: shoelace, shoestring
atomic force acoustic microscopy (=shoelace)
avarya ısısı tüketim yitiği: idle load heat
atomsal mıknatıslık momenti: atomic consumption loss ayakkabı dili: tongue
magnetic moment ayakkabı kalıbı: shoetree
avarya mal: jetsam
atomsal saçılım: atomic scattering ayakkabı tabanı: sole
avcı borusu: alpenhorn
atomsal saçılım etmeni: atomic ayaklı: footed
scattering factor [f(θ)] avcılık: gunning
avize: chandelier ayaklı cam eşya: goblet
atomsal salım spektroskopisi: atomic ayaklı çark (çömlekcilik): kick wheel
emission spectroscopy avlandı borusu (avcılık): mort
avlu: yard ayaklı çay bardağı: footed tea glass
atomsal soğurma: atomic absorption ayaklı çerçeve sehpa: gantry
atomsal soğurma katsayısı: atomic Avogadro değişmezi [6.022137 x 10e23
mol-1]: Avogadro’s constant ayaklı dökme demir tava: spider
absorption coefficient
Avogadro sayısı: Avogadro’s number ayaklı konsol: highboy
atomsal soğurma spektroskopisi: atomic
absorption spectroscopy (aas) (=Avogadro’s constant) ayaklı lamba: floor lamp
atomsal soğurmalı görünge ölçümü: Avogadro yasası: Avogadro’s law ayaklı sehpa: spider
atomic absorption spectrometry Avrami denklemi: Avrami equation ayaklı su bardağı: water goblet
atomsal soğurmalı görüngeölçer: avuç içi: palm ayaklı testere: slash saw
atomic absorption spectrometer avurt (tıp): cheek ayaklı ürünler (cam): stem ware
atomsal yerdeğişim: atomic AX bileşikleri: AX compounds ayaklık: footboard, footplate, stilt, trestle
displacement AX örüt yapıları: AX crystal structures ayaklık izleri (refrakter): stilt marks
atölye: machine shop, plant, mill AX yapılar: AX structures ayaksı: pediform
Atrament süreci: Atrament process ay: month ayakyolu: water closet (WC)
atrampaj (cam): start-up ay emekleçi (taşıt): moon-crawler ayar: adjustment, tune-up, tuning
atropin [C17H23NO3]: atropine aya: palm ayar ağırlığı: makeweight

27
ayar çubuğu (plastikler) ayrıcalık

ayar çubuğu (plastikler): deckle rod aydınlık camı (çatı): plain rolled glass ayırma kumu: parting sand (=parting
ayar dövmesi: restriking (=honticuttural glass) compound)
ayar edilmemiş: unadjusted aygıt: apparatus, appliance, device, ayırma maddesi (kimya): sequestering
ayar malafası: calibrating mandrels equipment, gadget agent
ayar noktalı denetim: set point control aygıt güvenilirliği: equipment reliability ayırma masası: kich-off table
(servo control) aygıt kullanma: instrumentation ayırma sıvısı (döküm): parting liquid
ayar noktası (süreç den.): set point aygıt odası: instrument room ayırma sopası (keten): scutch
ayar pulu: shim aygıt panosu: instrument panel (=scutcher)
ayar sacı: shim aygıt tepki süresi: instrument response ayırma takımları: parting tools
ayar somunu: adjusting nut time ayırma tamburu: separating drum
ayar vidası: adjusting screw, check screw aygıtla işgörme: instrumentation ayırma tozu (döküm): parting powder
ayaracı: mooncraft aygıtlama: instrumentation ayırma yüzeyi: parting surface
ayarı kaymış: out-of-alignment aygıtlı: instrumented ayırt edilemez: indistinct,
ayarlama: adjusting, calibration aygıtlı çarpma deneyi: instrumented indistinguishable
impact test ayırt edilemezlik: indistinguishability
ayarlama eğrisi: calibration curve
aygıtlı çekme deneyi: instrumented aykırılık (mat): singularity
ayarlama eğrisi eğimi: calibration factor tensile test ayla: halo
ayarlama etmeni: calibration factor aygıtlı deneme: instrumented testing aylalar (=balık gözleri) (yüzey hatası):
ayarlama sonucu: calibration result aygıtlı deney: instrumented test haloes (=fish eyes)
ayarlama standardı: calibration standard aygıtsal çözümleme: instrument aylanç: helicoid
ayarlama yöntemi (örütbilim): alanalysis aylık: monthly, salary
calibration method aygıtsal hata: instrumental error aylık maaş: monthly salary
ayarlanabilir: adjustable, tunable aygıtsal sapma: instrumental deviation aylık ödeme: monthly payment
ayarlanabilir süzgeç (ışık süzgeci): ayı postu: bearskin
turnable filter aylık taksit: monthly instalment
ayıklama: sorting ayna: 1) chuck; 2) looking glass, mirror
ayarlanmamış: unadjusted
ayıklama makinesi: sorting machine ayna bakışımı: parity
ayarlı: gaged
ayır(ıl)ma: scission ayna bölgesi (seramik ve cam kırık
ayarlı bağlaşkı (fiz.kim.): variocoupler
ayır(t)ma: separation yüzey): mirror region
ayarlı çözelti (kim): standard solution ayıraç: reagent ayna camı: plate glass
ayarlı endükleç (elekt.): variometer ayıraç kimyasallar: reagent chemicals ayna çenesi: chuck jaw
ayarlı gönye: try square ayıraç şişesi: reagent bottle ayna dişli ve küçük dişli takımı: gear
ayarsız: unadjusted ayırgalı: serial and pinion set
ayazlama (tıp): frostbite ayırıcı: classifier, deflocculant, ayna gibi: mirrorlike
ayazlanmış: frostbitten distinctive, partingagent, releaseagent, ayna gibi parlaklık: specular gloss
aydan aya: monthly separator ayna gibi yüzey: mirror finish
aydınger kağıdı: tracing paper ayırıcı aygıt: discharge device ayna sırı: tain
aydınlanınç: illuminance ayırıcı madde (döküm): die coating ayna tahtası: panel
aydınlatma: illumination, lighting ayırıcı zar (plastikler): release film aynadaki görüntü: mirror image
aydınlatma camı: illuminating glass ayırım renkleri: code colours aynalı aydınlatıcı: mirror illuminator
aydınlatma için cam eşya: illuminating ayırımsız:unexceptional aynalı aydınlatma: mirror illumination
glass ware ayırma: demixing, disconnection, aynalı cevher: looking-glass ore
aydınlatma tesisatı: lighting installation dismantling, grading, isolation, parting, aynalı gökgözler: reflecting telescope
aydınlık: light, lightness sorting, swording, undocking, unfixing
aynalı nesnel mercek: mirror objective
aydınlık alan: bright field ayırma bileşiği (döküm): parting
compound aynalı teleskop: reflecting telescope
aydınlık alan aydınlatması: light-field aynalık testeresi: panel-saw
illumination ayırma düzlemi (döküm, dövme):
parting plane aynamsı parlaklık: specular gloss
aydınlık alan görüntüsü: bright-field
image ayırma eleği: grading screen, sizing aynamsı yüzey: butter finish
aydınlık alan mikroskopisi: bright-field screen aynaya bağlama: chucking
microscopy ayırma erki (atom): separation energy aynı doğrultuda: in-line
aydınlık alanlı görüntüleme: bright-field ayırma hunisi (kimya): separating aynı eksende: in-line
imaging funnel aynstayniyum [Es]: einsteinium
aydınlık bölge (gaz boşalımı): positive ayırma kayışı: sorting belt ayrı: distinct; separate, unconnected
column ayırma kısıtları: parting limits ayrıcalık: exemption

28
ayrıcalıklı az gerilimli taşlama

ayrıcalıklı: discrete ayrımsal genleşme ölçümü ayrışık çökelti: inhomogeneous


ayrık: cold shut, crevice, deflocculated çözümlemesi: differential dilatometric precipitate
ayrık alan: disbond analysis ayrışık denge: heterogeneous
ayrık arayer-atomu: split interstitial ayrımsal girişimli zıtlık aydınlatması: equilibrium
differential interference contrast ayrışık dislokasyon: dissociated
ayrık bacaklı (tıp): spraddle-legged illumination
ayrık cam: cleaved glass dislocation
ayrımsal girişimli zıtlıklı ışık ayrışık gaz: cracked gas
ayrık dönüşüm (çelik): split mikroskobu: differential interference
transformation ayrışıklık: heterogeneity, inhomogeneity
contrast light microscope ayrışım: dissociation
ayrık kalıp: split die ayrımsal havalandırma: differential
ayrık kemik: sequestrum aeration ayrışım basıncı: dissociation pressure
ayrık ötektik (d.demir): divorced ayrımsal havalandırma gözesi: ayrışım değeri: decomposition value
eutectic differentialaeration ceil ayrışım değişmezi: dissociation constant
ayrık parçacıklar: deflocculated particles ayrımsal ısıl ağırlık çözümlemesi: ayrışım devinbilimi: decomposition
ayrık perlit: divorced pearlite differential thermogravimetric analysis kinetics
ayrık sementit (çelik): divorced (DTG) ayrışım erki: dissociation energy
cementite ayrımsal ısıl çift: differential ayrışım gerilimi: decomposition
ayrık uç: split end thermocouple potential
ayrık yenimi: crevice corrosion ayrımsal ısıl çözümleme: differential ayrışım hızı: dissociation rate
ayrıklanık: segregated thermal analysis (DTA) ayrışım kinetiği: decomposition kinetics
ayrımsal ısıl çözümleyici: differential ayrışım sıcaklığı: decomposition
ayrıklanım: segregation thermal analyzer temperature
ayrıklanma (cam): delamination ayrımsal ısıl işlem: differential heat ayrışım tepkimeleri: decomposition
ayrıklantı: segregate treatment reactions
ayrıklaşma: deflocculation ayrımsal ısıtma: differential heating ayrışımlı damıtım: destructive
ayrıklık uzaklığı: distance of separation ayrımsal kaplama: differential coating distillation
ayrıksı: anomalous ayrımsal kırılımölçer (ışık): differential ayrışımsal: differential
ayrıksı dağılım: anomalous dispersion refractometer ayrışış gerilimi: decomposition voltage
ayrıksı görüntü: anomalous image ayrımsal sertleşmiş merdane: ayrışma: decomposition, dissociation
ayrıksı soğurum: anomalous absorption differential hardened roll ayrışma elektronu: decay electron
ayrıksılık: anomaly ayrımsal sertleştirme: differential ayrışma ısısı: heat of decomposition, heat
ayrılabilir: isolable hardening of dissociation
ayrılamaz: inseparable ayrımsal soğutma: differential cooling ayrışmamış (kimya): undissociated
ayrılık: separation ayrımsal soğutma eğrisi: differential ayrışmamış gübre: green manure
ayrılma: breakaway, capping, cooling curve ayrışmaz (kim.): indecomposable
delamination, separation ayrımsal yüzdürme: differential floation ayrışmış: dissociated
ayrılmalı kopma: decohesive rupture ayrımsal mıknatıslılık ölçer: differential aytaşı: moonstone
magnetometer
ayrılmış: isolated aytaşı camı: moonstone glass
ayrımsal suverme: differential quenching
ayrım: distinction, parting ayyaşlık: alcoholism
ayrımsal taramalı kaloriölçer:
ayrım yapmayan: uncritical differential scanning calorimeter (DSC) az: few, inconsiderable, insufficient,
ayrımlama: fractionation low, meager, negligible, scant (=scanty),
ayrımsal yüzey kırılımölçeri: differential sparsel
ayrımlama dikeçleri: fractionating surface refractometer (DSR)
columns az ateşle pişiren fırın: slow oven
ayrıntı çizimi: detail drawing
ayrımlaşım: metamorphism az bulunur: scarce
ayrıntı tasarımı: detail design
ayrımsal: differential az çekmeli reçineler: low-shrink resins
ayrışan: labile
ayrımsal aydınlatma: differential az değerli maden: dredge
ayrışık: decomposed, differential,
illumination dissociated, heterogeneous, az ezilmiş tel (%10): mild-drawn wire
ayrımsal dağlama: differential etching inhomogeneous az fosforlu çelikler: low-phosphorous
ayrımsal eğri: differential curve ayrışık amonyak: dissociated ammonia steels
ayrımsal geçirgenlik: differential ayrışık atom: separated atom az fosforlu dışık: low-phosphorous slag
permeability ayrışık çekirdeklenme: heterogeneous az gelişmiş ülkeler: underdeveloped
ayrımsal genleşme ölçer: differential nucleation, inhomogeneous nucleation countries
dilatometer ayrışık çökelme: heterogeneous az gelişmişlik (tıp): ectomorphy
ayrımsal genleşme ölçümü: differential precipitation, inhomogeneous az gelişmişlik: underdevelopment
dilatometry precipitation az gerilimli taşlama: low-stress grinding

29
az perlitli boru çeliği azurit [2CuCO3 · Cu(OH)2]

az perlitli boru çeliği: low-pearlite tube azot giderme: denitrification, nitrogen


steel degassing, nitrogen removal
az pişirme: underfiring azot hardalı [C5H11Cl2N]: nitrogen
az süreğen (hastalık): subacute mustard
az yağlı kaymak: light cream azot ikioksit [NO2]: nitrogen dioxide
azal(t)ma: decrease azot kapma: nitrogen pick-up
azalan: decrescent azot oksit [NO]: nitric oxide
azalış: decrement, diminution azot oksitleri [NOx]: nitrous oxides
azaltıcı: reductive azot özünseme: nitrogen fixation
azaltılmış: minimized, reduced azot saptama: nitrogen fixation
azaltılmış basınç: reduced pressure azot soğurumu: nitrogenabsorption
azaltılmış oylum: reduced volume azot uyuşukluğu: nitrogen narcosis
azaltma: lowering, minimization, azot yayınımı: nitrogen diffusion
rarefaction, rarefication, reduction azotemi: azotemia
azdırma bıçağı: hob azotlanma (çelik): nitrogenation
azdoygun (kim.): undersaturated azotlu (+3): nitrous
azı dişi (tıp): molar tooth azotlu (+2): nitrogenous
azı dişi dolgusu (tıp): molar tooth filling azotlu karbonlama: nicarbing,
azıcık: drib nitrocarburizing
azınlık taşıyıcıları (yarıiletkenler): azotlu karbonlama fırını:
minority carriers nitrocarburizing furnace
azido kökü [N3-]: azido radical azotlu kireç [NH4NO3+CaCO3
azim: determination karışımı]: nitrochalk
Azimut nicem sayısı (atom): Azimuthal azotlu metan [CH3NO2]: nitromethane
quantum number azotlu yansız atmosfer: nitrogen
azinler: azines blanking
azlık: scarcity, shortage azotölçer: nitrometer
azman: jumbo, whopper azrak toprak metalleri: rare earth metals
azman grafit (gri dökme demir): (=rare-earths)
kishgraphite azrak toprak mıknatıs alaşımları: rare
azman metal kütlesi: dingot earth magnetic alloys
azman tanelileşme: ingotism azrak toprak minareleri: rare earth
minerals
azman tanelilik: ingotism
azrak toprak ögeleri: rare earth elements
azmanlaşma: hypertrophy, overgrowth
azurit: blue ashes, blue malachite
azo bileşikleri: azo compounds
azurit [2CuCO3 · Cu(OH)2]: azurite
azo boyaları (azotlu boyalar): azo-dyes
azo grubu [-N]: azo group
azobenzen [C6H5N]: azobenzene
azot [N]: nitrogen
azot aktarma: nitrogen transfer
azot atmosferi: nitrogen atmosphere
azot bakterileri: nitrobacteria, nitrous
bacteria
azot basma (çelik): nitrogen flush
azot çevrimi: nitrogen cycle
azot dörtoksit [N2O4]: nitrogen tetroxide
azot eğimi (nitrürleme): nitrogen
gradient
azot gazı: nitrogen gas
azot gazı fokurdatması (çelik): nitrogen
gas bubling
azot gazı üfleme (çelik): nitrogen gas
blowing

30
B
b gözeleri: b cells bağ dönüşü: bond rotation bağıl açıklık (mercek): relative aperture
B.O.F fabrikası: B.O.F plant bağ elektronu: bonding electron (1/f )
B.O.F tesisi (çelik): B.O.F plant bağ erki: bond energy bağıl ağdalılık: relative viscosity
B1 vitamini [C12H17ClN4OS]: thiamine bağ kopması: bond rupture bağıl değerlik: relative valency
B2-vitamini [C17H20N4O6]: riboflavine bağ kuvveti: bond force bağıl devinim: relative motion
B3 vitamini [C9H17NO5]: pantothemic bağ sarma: lashing bağıl esnemezlik: relative rigidity
acid bağ türleri: bonding types bağıl eşdeğer: relative equivalent
B 12 vitamini: cyanocobalamin bağ yönlülüğü: bond directionality bağıl geçirgenlik (µr = µ / µo): relative
baba (gemi): bitt bağ yüzü: bond face permeability (µr)
babit metali (kalay alaşımı): babbitt’s bağa: carapace, scale, tortoise shell bağıl geçirimlilik: relative permittivity
metal bağıl geçirinç: relative transmittance
bağcılık: viticulture
baca: chimney, flue, stack bağıl hız (bağıllık kuramı): relative
baca astarı: flue lining bağdadi çıta: plaster board
speed, relative velocity, relativistic
baca çekişi: draught, stack draught bağdadi yapı: timberwork velocity
baca deliği: flue, vent bağdaşık: coherent bağıl ivme: relative accelaration
baca fırın: finger shaft furnace bağdaşık arayüzey: coherent interface bağıl kinetik erk: relative kinetic energy
baca gazı: flue gas bağdaşık çökelme: coherent precipitation bağıl kütle (bağıllık kuramı): relativistic
baca gazı sıcaklığı: stack temperature bağdaşık çökelti: coherent precipitate mass (m)
baca kanalı: stack flue bağdaşık ışık: coherent light bağıl mıknatıs geçirgenliği: relative
baca kurumu: soot bağdaşık ışınım: coherent radiation magnetic permeability (µr)
baca külahı: tallboy bağdaşık ikizler: coherent twins bağıl molekül ağırlığı: relative molecular
baca külü: flue ash bağdaşık kaynak (ışık): coherent source weight
baca sıvası: parget bağdaşık saçılım: coherent scattering bağıl nem: relative humidity
baca sürgüsü: chimney damper bağdaşık spinodal: coherent spinodal bağıl parçacık (bağıllık kuramı):
baca şapkası: bonnet bağdaşık Stokes-Raman karşıtı relativistic particle
baca şiberi: stack damper mikroskobi: coherent anti-Stokes Raman bağıl pürüzlülük (yüzey): relative
baca tozu: flue dust bağdaşıklık: coherency roughness
baca tuğlası: chimney brick bağdaşım: coherence (=coherency) bağıl sertlik: relative hardness
baca valfı: chimney valve bağdaşım boyu (optik): coherence bağıl sıklık: relative frequency
bacak: leg, limb length bağıl sinterleme sıcaklığı: relative
bağdaşım eni (optik): coherence width sintering temperature
badana: calcimine
bağdaşım gerinim alanı: coherency bağıl standart sapma (%): relative
badanalama: whitewashing standard deviation (RSD)
badeleyit [ZrO2]: baddeleyite strain field
bağıl suverme hızı (çelik): relative
badem özü [C6H5CHCNOC12H21O10]: bağdaşım gerinimleri: coherency strains
quenhing rate
amyddalin bağdaşım sertleşmesi: coherency bağıl viskosite: relative viscosity
bademcik (tıp): amygdala hardening
bağıl yayılma: relative dispersion
badıç: pod bağdaşım sondalı mikroskobi:
coherence probe microscopy bağıl yoğunluk: relative density
bagaj: baggage, trunk
bağdaşmaz: incoherent, incompatible, bağıllık: relativity
bagaj kapağı (oto): rear cover
noncoherent bağıllık kuramı: relativity theory
Bagaryatski bağıntısı: Bagaryatski
relation bağdaşmaz arayüzey: incoherent bağımlı: dependent
bağ: bond, fastener, lacing, link, nexus, interface, noncoherent interface bağımlılık: dependence
tie, trabecula, trussing, vinculum, bağdaşmaz arayüzey aydınlatma: bağımsız: distinct, independent
vineyard incoherent interface illumination bağımsız değişken: independent variable
bağ açısı: bond angle bağdaşmaz çökelim: noncoherent bağımsız itişli role: individually driven
bağ biçimli: ligamental (=ligamentary; precipitation roller
ligamentous) bağdaşmaz çökelme (metalbilim): bağıntı: relationship
bağ boyu: bond length incoherent precipitation bağır (tıp): bosom
bağ bozumu: vine-harvest bağdaşmaz çökelti: incoherent bağırsak (tıp): gut
bağ çizgisi (mat.): vinculum precipitate, noncoherent precipitate bağırsak bilimi (tıp): enterology
bağ dayancı: bond strength bağdaşmaz saçılım: incoherent bağırsak dışında bulunan (tıp):
bağ doku: ligament scattering parenteral
bağ dolancası: bond orbital, bonding bağdaşmazlık: incoherency bağırsak düğümlenmesi (tıp): volvulus
orbital bağıl: relativistic, relative bağırsak içi görüntüleyicisi: enteroscope

31
bağırsak kurdu bağlayıcısız elyaf

bağırsak kurdu: taenia (=tenia) bağışıksal sağıltım (tıp): bağlanmamış: uncombined


bağırsak solucanı: threadworm immunotherapy bağlanmamış su:uncombined water
bağırsaklar (tıp): intestine bağıştıran: antigen bağlanmış: bonded, coupled
bağırsakların iç içe geçmesi: bağıştıranlık: antigenicity bağlantı: anastomosis, attachment,
intussusception, invagination bağla(n)ma: fasciation bonded joint, bonding, connection,
(=intussusception) bağla(n)ma yüzeyi: faying surface fitting, joint, junction, liaison, link
bağırsakta delik açma (tıp): ileostomy bağlağı:weir bağlantı açıklığı: joint clearance
bağışcı (elektronik): donor bağlak: lift bağlantı alanı: joint area
bağışcı atom: donor atom bağlam: sheaf, wisp bağlantı bileşiği: joint compound
bağışcı durumu: donor state bağlama: binding, bonding, fastening, bağlantı çatlağı (cam): joint crack
bağışcı düzeyi: donor level fixation, fixing, inosculation, joining, bağlantı çizgisi: joint line (=parting line)
bağışcı elektron: donor electron jointing, lashing, ligature, setting bağlantı çubuğu: joint bar
bağışcı erk düzeyi: donor energy level bağlama bölgesi: bonding zone bağlantı elemanı (ray): joint bar
bağışcı katışkı: donor impurity bağlama civatası: anchor bolt bağlantı geometrisi: joint geometry
bağışcı katışkı atomları: donor impurity bağlama çizgisi (denge çizgeleri):tieline bağlantı gerilimi: junction potential
atoms bağlama çokgeni: bonding polyhedron bağlantı hazırlama: joint preparation
bağışcı tükenimi: donor exhaustion bağlama çubuğu: tie bar, tie-rod bağlantı işareti: matchmark
bağışık: immune bağlama dayancı: cohesive strength bağlantı kesme: disconnection
bağışıklama (tıp): immunization bağlama demiri: shackle bağlantı koşullandırma süresi: joint-
bağışıklayan (tıp): immunizer bağlama dörtyüzlüsü:tie-tetrahedron conditioning time
bağışıklık (tıp): immunity bağlama erki: bonding energy, cohesive bağlantı kökü (kaynak): root of joint
bağışıklık altını: immunogold energy bağlantı levhası: web
bağışıklık bilimi (tıp): immunology bağlama gereçleri: jointing materials bağlantı parçası: braclet
bağışıklık bilimine ilişkin (tıp): bağlama halatı (den.): bull rope bağlantı payı: joint tolerance
immunlogic (Al) bağlama ipi (tıp): ligature bağlantı tasarımı: joint design
bağışıklık deneyi (tıp): immunoassay bağlama kalası: girt (=gird-girth ) bağlantı transistörü: junction transistor
bağışıklık doku bilimi (tıp): bağlama kazığı (at v.b.): hitching post bağlantı verimliliği (kaynak): joint
immunohistology bağlama kili: bonding clay efficiency
bağışıklık florışıllığı (tıp): bağlama kolu: connecting rod bağlantı yaşlandırma süresi: joint-aging
immunofluorescence bağlama kuvveti: bonding force time
bağışıklık globulinleri (tıp): bağlama levhası: fish plate bağlantı zinciri: drawchain
immunoglobulins bağlama merteği: rafter bağlantılar: joints
bağışıklık göze kimyası (tıp): bağlama parçası: tie piece bağlantılı: interconnected
immunocytochemistry bağlama teli: binding wire bağlantılı doğrultucu: junction rectifier
bağışıklık kazandırma (tıp): bağlama tuğlası: block brick bağlantılı gözenek oylumu:
immunization bağlama üçgeni: tie-triangle interconnected pore volume
bağışıklık kimyası (tıp): bağlama vidası: connecting screw bağlantılı gözeneklilik (seramik):
immunochemistry connected porosity, interconnected
bağlama yöntemi: fastening method porosity
bağışıklık sağlayıcı (tıp): immunogenic bağlamalı delici: jig borer
bağışıklık sağlayıcılık (tıp): bağlantılı olmayan:unconnected
bağlamalı delme: jig boring bağlantısız gözeli plastikler: closed cell
immunogenicity
bağlamalı taşlama: jig grinding cellular prastics
bağışıklık sayrı bilimi (tıp):
immunopathology bağlamalı taşlayıcı: jig grinder bağlaşık: colligative, coupled
bağışıklık serumu (tıp): immune serum bağlanık: bonded bağlaşık devre: coupled cicuit
bağışıklık sondalı elektron mikroskopi: bağlanık metal: bonded metal bağlaşık özellikler: colligative properties
immunoelectron microscopy bağlanım: alligation, regression bağlaştırıcı: coupler
bağışıklık tedavisi (tıp): immunotherapy bağlanım çözümlemesi: regression bağlayıcı: binder, fixer, internuncial,
analysis ligative
bağışıklık tepkisi (tıp): immune
response, immunlogical response, bağlanım denklemi: regression equation bağlayıcı doku: connective tissue
immunoreaction bağlanım eğrisi: regression curve bağlayıcı evre (sinter): binder phase
bağışıklık yitimi (tıp): bağlanım erki: binding energy bağlayıcı metal: binder metal
immunosupression bağlanım işlevi: regression function bağlayıcısız cam yünü: loose wool
bağışıklık yitirici (tıp): bağlanım katsayısı: regression coefficient bağlayıcısız elyaf: bare fiber, pristine
immunosupressive bağlanım kuvvetleri: binding forces fibre (=bare fibre)

32
bağlı bakır selenür [CuSe]

bağlı: anchored, combined, fixed, sessile, bakır altın dizgesi: copper gold system bakır iyodür [CUI2]: copper iodide
subsidiary bakır altın sürekli çözünürlüklü tür bakır izabesi: copper smelting
bağlı amonyak: fixed ammonia ikili evre çizgesi: copper gold continuous bakır kalay alaşımları: copper tin alloys
bağlı dislokasyon: anchored dislocation solubility type binary phase diagramme bakır kalay dengeli evre çizgesi: copper
bağlı gazlar (kok gazı): fixed gases bakır aluminyum alaşımları: copper- tin equilibrium phase diagramme
bağlı gözeler: linked cells aluminium alloys bakır kalıp: copper mould
bağlı karbon: combined carbon, fixed bakır anayapılı karmalar: copper-matrix bakır kaplama: copper plating,
carbon composites coppering
bağlı kaynaklama: fixed position bakır antimonit [Cu2Sb]: regulus of bakır kaplı: copper clad, copper plated
welding venus bakır kaplı sac: copper plated sheet
bağlı kundura: oxford shoe bakır arıtma: copper refining bakır kaplı tel: coppered wire
bağlı merdane (hadde): fixed roll bakır arsenit [CuAsO3]: copper arsenite bakır kaplı yüzey: copper plated surface
bağlı metal: bonded metal bakır asetat [CuCH3CO2]: copper bakır kavaklama: copper poling
bağlı siyanür: combined cyanide acetate
bakır kavurma: copper roasting
bağlı su: combined water bakır-berilyum alaşımları: copper
beryllium alloys bakır klişe baskısı: copperplate
bağlı yan: fixed side bakır klorür [CuCl2]: copper chloride
bağsavar dalga işlevi: antibonding wave bakır berilyum dengeli evre çizgesi:
copper beryllium equilibrium phase bakır konsantreleri: copper concentrates
function bakır konvertörleri: copper converters
diagramme
bağsavar dolanca (atom): antibonding bakır krom dengeli evre çizgesi: copper
orbital bakır bromür [CuBr2]: copper bromide
bakır buhar tepkimesi: copper steam chromium equilibrium phase diagramme
bağsavar durumlar: antibonding states bakır krom dizgesi: copper chromium
bağsal: ligamental (=ligamentary; reaction
bakır cevherleri: copper ores system
ligamentous) bakır krom kaplama: copper chromium
bağsavma: antibonding bakır cürufu: copper slag
plating
bağsız: free, unbound, ungirt bakır çinko alaşımları: copper zinc
alloys bakır kromat [2CuO.Cr2O3]: copper
bağsız ayakkabı: step-in chromate
bahar kerestesi: spring wood bakır çinko dengeli evre çizgesi: copper
zinc equilibrium phase diagramme bakır kurşun alaşımları: copper lead
baharat kavonozu: spice jar alloys
bakır derişintileri: copper concentrates
bahçe fayansı: garden tile bakır küfü: aeruga, blue ashes
bakır dışığı: copper slag
bahçe kapısı: gate bakır külçesi: cake
bakır dönüştürgeçleri: copper converters
bahçe kovası: water-can bakır levha: copperplate
bakır emayesi: copper enamel
bahçıvan beli: spade bakır matı: copper matte
bakır eritme: copper melting
bahn metali: bahnmetal bakır mavisi [CuS]: covellite (=covelline)
bakır eriyikleri: copper melts
bahşiş: tip bakır modeller: copper patterns
bakır florür [CuF2]: copper fluoride
Bailey-Hirsch kuramı: Bailey-Hirsch bakır nikel alaşımları: copper nickel
theory bakır geliştirme birliği (ABD): copper alloys, cupronickels
Bain çarpıklığı: Bain distortion development association (CDA)
bakır nikel dengeli evre çizgesi: copper
Bain gerinimi: Bain strain bakır giydirik: copper clad nickel equilibrium phase diagramme
Bain uyumluluğu: Bain correspondence bakır giydirik çelik: copper clad steel bakır nikel dizgesi: copper nickel system
bakelit (reçine): bakelite bakır giydirme: copper cladding bakır nitrat [Cu(NO3)2]: copper nitrate
bakelite gömme: bakelite mounting bakır gümüş alaşımları: copper silver bakır oksijen dizgesi: copper oxygen
alloys system
bakım: maintenance, tendance
bakır gümüş dengeli evre çizgesi: bakır oksit [Cu2O]: copper oxide, ruby
bakım deliği: manhole copper silver equilibrium phase
bakım etiketi: hangtag copper (=cuprite)
diagramme
bakım şartnamesi: maintenance bakır oymacılığı: chalcography
bakır hidroksit [Cu(OH)2]: blue ashes,
specification copper hydroxide bakır parça dökümleri: copper castings
bakım ve temizlik odası:utility room bakır hurdası: copper scrap bakır pası [Cu(OH)2.CuCO3]: verdigris
bakım yapılabilir: maintainable bakır içerikli: chalcogenite bakır piriti [CuFeS2]: copper pyrites
bakımsız: neglected bakır içerikli camlar: chalcogenite bakır profiller: copper shapes
bakınak (tıp): polyclinic glasses bakır rengi verme: copper tinting
bakır [Cu]: copper bakır için hızlandırılmış tuz püskürtme bakır saçması: bean shot
bakır alaşımları: copper alloys (BHTP) deneyi: copper accelerated salt bakır sarım: copper winding
bakır-altın alaşımları: copper gold alloys spray (CASS) test bakır selenür [CuSe]: copper selenide

33
bakır sertlehim alaşımı balıksırtı tepe (yer b.)

bakır sertlehim alaşımı: copper brazing bakışımsız karbon atomu: asymmetric bal: honey
alloy carbon atom bal mumu: beeswax
bakır sertlehimi: copper brazing bakışımsız laminat:unsymmetric bal rakısı: melad
bakır silisyum alaşımları: copper silicon laminate bal rengi (cam): amber (glass)
alloys bakışımsız molekül: dissymmetric bal torbası: honey hag
bakır siyanür [CuCN]: copper cyanide molecule balansiye: walking beam
bakır sülfat [CuSO4]: copper sulphate (= bakışımsız nesnel mercek: asymmetric balas yakutu [MgO · Al2O3 türü]: balas
blue vitriole) objective lens ruby
bakır sülfat deneyi: copper sulphate test bakışımsız objektif: asymmetric balata: balata
bakır sülfür [CuS]: copper sulphide objective lens
Balbach elektoliz süreci: Balbach
bakır tel: copper wire bakışımsızlık: asymmetry, dissymmetry, electrolytic process
bakır temelli alaşımlar: copper base dyssymetry
balçık: argil, gook, slime, sullage
alloys bakışımsızlık yöntemi: dissymmetry
method balçık değirmeni: loam mill
bakır tozu: copper powder balçık dökme: loam casting
bakır yeşili: verdigrisy bakkam kerestesi: logwood
bakla kırı (renk): dapple-gray balçık kalıp: loam moulds
bakırcı: coppersmith balçıklanma: sulling
bakırcı takımları: cooper’s tools baklalı zincir korkuluğu: chain-link
fence balçıklı demir cevheri [Fe2O3 ∙ 3CH2O]:
bakırkafa (emaye): copperhead bog iron ore
bakır-konstantan: copper-constantan baklava biçimli: diamond shaped
baklava biçimli hazırlama geçileri / balçıklı kalıplama: loam moulding
bakırlama (cam): coppering baldır: leg, shank
pasoları (hadde): diamond roughing
bakırlanmış: coppered passes baldırın ön bölümü (tıp): shin
bakırlanmış tel: coppered wire baklava biçimli kesilmiş cam: diamond bale pabucu:toeshoe
bakırlı: coppery, (+1) cuprous, (+2) cut balgam: mucus
cupric baklava desenli cam: diamond patterned balık ağı: fishnet
bakırlı amonyak bileşikleri: glass, lozenge glass balık bıçağı: fish knife
cuprammonium compounds baklavalı çelik sac: checkered steel plate balık biçimli: pisciform
bakırlı çelik: copper steel baklavalı saç: checker plate, riflet sheet
bakırlı nikel: copper nickel (=niccolite) balık kavanozu: fishbowl
bakraç: bucket balık kılçığı çizgesi: fishbone diagramme
bakırlı pirit [CuFeS2]: chalcopyrite
bakteri (tıp): bacterium balık özü: fish protein concentrate (FPC)
bakırlı sır: flambe glaze
bakteri bilimi (tıp): bacteriology balık pulu: scale
bakırlı yatak alaşımları: copper bearing
alloys bakteri çoğalmasını durdurma (tıp): balık pulumsu kabuk: scale
bakteriostasis balık sepeti: creel
bakırlı zümrüt: diaptose
bakteri inceleme (mikroskop): balık tutkalı: fish glue, isinglass
bakırlık emaye: copper enamel bacterioscopy
bakırsı: coppery balık üretme çiftliği: hatchery
bakteri kirımı (tıp): bacteriolysis balık zıpkını: fishgig
bakırsılama: copper tinting bakteri ölçümsel çözümleme (tıp):
bakışım: symmetry balıkağzı (yüzey kusuru): fishmouthing
nephelometric analysis (=alligatoring)
bakışım bölümü odak düzlemi: sagittal bakteri ölçümü (tıp): nephelometry
focus balıkçı feneri: jacklight
bakteri öldürücü sabun: invert soap balıkçı kaması: gaff
bakışım düzlemi: plane of symmetry bakteri üremesini durduran (madde):
bakışım ekseni: axis of symmetry balıkgözleri (kırık yüzey): fisheyes
bakteriostat
bakışım maskesi (e.m): negative replica balıkgözü (kaynak kusuru): fish-eye
bakteri üretimi: culture
bakışım ögeleri (örüt bilimi): symmetry balıkgözü mercek: fish-eye lens
bakteri üretme tabağı (tıp): petri dish
elements balıkkuyruğu (dövme kusuru): fishstail,
bakteri yenimi: bacteria corrosion fish tailing
bakışımlı: symmetrical, zygomorphic bakteri yiyen (virüs): bacteriophage
bakışımlı bozunum biçimi: symmetric balıkpulu (seramik bozukluğu):
deformation mode bakteri yok etme (tıp): bacteriophagy fishscale
bakışımlılık ekseni: axis of symmetry bakteriler (tıp): bacteria balıksı: pisciform
bakışımsı ikizler: mimetic twins bakterilere ilişkin: bacterial balıksırtı çatı: span roof
(=pseudosymmetric twins) bakterili: bacterial balıksırtı deseni (kırık yüzey):
bakışımsız: antisymmetric, asymmetric, bakterimsi (tıp): bacteroid herringbone pattern
dissymmetric, hemimorphic, bakteriölçer (tıp): nephelometer balıksırtı desenli kumaş: herringbone
unsymmetric bakterisel tutma: bacterial adhesion tweed
bakışımsız atom: asymmetric atom bakteriyle çözüşme (tıp): bacterization balıksırtı tepe (yer b.): hogback

34
balıksırtı rulman baryum perklorat [Ba(ClO4)2]

balıksırtı rulman: herringbone bearing bant: band, strap, tape Barkhausen olgusu (manyetizm):
balıksırtı yatak: herringbone bearing bant konveyör: belt conveyor Barkhausen effect
balina kemiği: whale bone bantlı araba: tripper Barlow kuralı: Barlow’s rule
balina yağı: whale oil bantlı kafa (şişe): cork mouth barn (1 barn = 10-24cm²): barn
balistik akımölçer: ballistic bantlı kantar: belt weigher barometre: barometer
galvanometer bantsız: strapless barut (KNO3 + C + S): gunpowder
balistik deney: ballistic test banyo: bath barut fabrikası: powder mill
balistik elektron salımı mikroskopisi: banyo bileşiği (film): developer barut kağıdı: gunpaper
ballistic electron emission microscopy banyo bileşimi: bath composition Barvoy süreci: Barvoy’s process
balistik füze: ballistic missile banyo bilimi (tıp): balneology baryon (nükleon + hiperon): baryon
balistik sarkaç: ballistic pendulum banyo çalkanması: bath agitation baryum [Ba]: barium
balkıma: shimmering banyo düzeyi: bath level baryum aluminat [BaAl2O4]: barium
balkon (tiyatro): gallery aluminate
banyo etme (film): development
ballı şarap: oenomel baryum aluminoborosilikat camı:
banyo ve kurutucu (film): paper barium aluminoborosilicate glass
Balmer dizisi [1/λ= R(½2-1/n2)]: processer
Balmer series baryum asetat [Ba(CH3CO2)2]: barium
bara: busbar acetate
balmumu: wax baraj (cam): curtain, dam
balmumu asidi [CH3(CH2)24COOH]: baryum aşılayıcılar: barium inoculants
baraka: barrack, hangar, hovel, shed baryum beyazı: blanc fixe
cerotic acid
Barba yasası: Barba’s law baryum bileşikleri: barium compounds
balmumu heykelciği: ceroplastics
barberit (%88 Cu + %5 Ni + %5 Sn + %2 baryum bromat [Ba(BrO3)2]: barium
balmumu işi (süs tezyinat):waxwork Si): barberite
balmumu oymacılığı: cerography bromate
barbital: [CO(NHCO)2(C2H5)2] barbital, baryum bromür [BaBr2]: barium
balon (kimya): flask [C8H12N2O3] veronal bromide
balon: balloon barbitürat: barbiturate baryum ferrit [BaFe12O19]: barium
balon biçimli şarap bardağı:wine barbitürat zehirlenmesi (tıp): ferrite
inhaler barbiturism baryum florür [BaF2]: barium fluoride
balon joje (cam):volumetric flask barbitürik asit [CO(NHCO)2CH2]: baryum hidroksit [Ba(OH)2]: barium
balpeteği: honeycomb barbituric acid hydroxide
balsam: balsam barbotin: barbotine baryum iyodür [BaΙ2]: barium iodide
balsamlı: balsamic Barcol sertliği: Barcol hardness baryum karbonat [BaCO3]: barium
balta: axe bardak: cup, glass carbonate
baltacılık: woodcutting bardaklama: cupping baryum klorür [BaCl2]: barium chloride
baltaşı (aluminyum cevheri): bardaklama deneyi (metaller): cupping baryum kromat [BaCrO4]: barium
honeystone (=mellite) test chromate
baltimore yivi: baltimore groove bardaksı çark: cup wheel baryum kurşun borosilikat camı:
balya: bale, shot bardaksı kapaksı kırılma: cup-and-cone barium lead borosilicate glass
balya çemberi haddesi: cotton baling fracture baryum manganat [BaMnO4]: barium
mill bardaksı kapaksı kırılma yüzeyi: cup- manganate
balya şeridi: cotton tie; hoop iron and-cone fracture surface baryum metafosfat [Ba(PO3)2]: barium
balya teli: haywire bardaksı kapaksı tür sünek kırılma: metaphospate
balyoz: about-sledge, hammer, sledge cup-and-cone type ductile fracture baryum metasilikat [BaSiO3]: barium
hammer bardaksı kırılma: cup fracture metasilicate
balyozla vurma: sledging Bardeen Herring kaynağı: Bardeen baryum molibdat [BaMOO4]: barium
bambu: bamboo molybdate
Herring source
banda alınmamış: unrecorded baryum neodimiyum titanat
Barff süreci (paslanma önleyici): Barff yalıtkanları: barium-neodymium
bandaj: bandage process titanate dielectrics
bandırmataşı [Mg6Cl2B14O26]: boracite barflama: barffing baryum nitrat [Ba(NO3)2]: barium
bank: banquette barınak: hanbour, shelter nitrate
banka: bank barilla: barilla baryum oksit [BaO]: barium oxide
banka kalayı: banka tin barit [BaSO4]: barite→(baryte) (=baryta), heavy earth
bankacılık: banking barita [BaO]: heavy earth (=baryta) baryum osmulit: barium osmullite
Banox süreci ( fosfatlama türü ): Banox baritokalsit (BaCO3 + CaCO3): baryum perklorat [Ba(ClO4)2]: barium
process barytocalcite perchlorate

35
baryum peroksit [BaO2] basınçlı hava akımı

baryum peroksit [BaO2]: barium basamaklı yolluk: step-gate basınç gözler (fiz.): baroscope
peroxide basarık: tereadle basınç kayması (fiz.): pressure shift
baryum selenat [BaSeO4]: barium basgaç: press basınç kırması (cam): pressure breakage
selenate basgaç çerçevesi: press frame basınç kısıtlayıcı açıklık (mikroskop):
baryum selenür [BaSeO3]: barium basgaç sığası: press capacity pressure-limiting aperture
selenide basgaçlı dövme: press forging basınç kimyası: piezochemistry
baryum stanat [BaSnO3.3H2o]: barium basınç merkezi: pressure centre
stannate basgaçta dövme: press forging
Bash ve Harsch deneyi: Bash and Harsch basınç ölçümü: barometry
baryum stearat [Ba(C18H35O2)2]:baryum
stearate test basınç pistonu contası: ramseal
baryum sülfat: [BaSO4]: barite→(baryte), bası: edition basınç sıkılığı: pressure tightness
barium sulphate, heavy spar basıcı: pressor basınç vanası: pressure valve
baryum sülfür [BaS]: barium sulphide basık kemer (fırın): segmental arch basınç yetersizliği: hypobarism
baryum tantal oksinitrür [BaTaO2N]: basıklık (istatistik): kurtosis basınç yitimi: pressure loss
barium tantalum oxynitride basılabilirlik: compressibility basınç yüksekliği: pressure head
baryum titanat [BaTiO3]: barium basılmış: pressed; printed basınç yükseltici (karmalar): pressure
titanate basım: edition, typography intensifier
baryum titanat temelli yalıtkanlar: basımcılık: typography basınçla direnç değiştiren gereç:
barium titanate-based dielectrics basımlı: compressed piezoresistive material
baryum tiyosülfat [BaS2O3. basın: press basınçlandırılmış: pressurized
H2O]:baryum thiosulphate basınca duyarlı: pressure-sensitive basınçlı: compressed, pressurized
baryum tungstat [BaWO4]: barium basınca duyarlı yapıştırıcılar: pressure- basınçlı akışkan: pressurized fluid
tungstate sensitive adhesives basınçlı akıtma: pressure pouring
baryum zirkon titanat: barium basınç: pressure
zirconium titanate basınçlı alın kaynağı:upset weld
basınç açanağı: pressure valve basınçlı alın kaynaklaması:upset
baryum zirkonat [BaZrO3]: barium
zirconate basınç algılacı: pressure sensor welding
baryumlu: baric basınç algılayıcısı: pressure sensor basınçlı aluminyum döküm: die cast
basınç artırıcı fan: booster fan aluminium
baryumlu çimento: barium cement
baryumlu göbek camı: barium crown basınç ayar valfı: swing check valve basınçlı besleme: pressure-feeding
glass basınç azal(t)ımı: decompression basınçlı buhar: pressurized steam
baryumlu kristal cam: barium flint glass basınç azaltıcı: decompressive basınçlı çinko döküm: die cast zinc
basaç: pump basınç bilimi: pneumodynamics basınçlı delgi: jack hammer
basamak: doorstep, jog, platform, order, (=pneumatics) basınçlı dolaşım: forced circulation
stair basınç birimi (1atm=101.325 pascals): basınçlı dolaşımlı soğutma: forced
basamaklı: gradual atmosphere circulation cooling
basamaklı biçim: echelon form basınç çatlağı (cam): pressure check basınçlı dökme: pressure pouring
basamaklı büyüme: step growth basınç çizgesi: barogram basınçlı dökülmüş modeller: pressure
basamaklı büyümeli çoğuzlanma: step basınç denemesi: pressure testing cast patterns
growth polymerization basınç denetimi: pressure control basınçlı döküm: die casting (=pressure
basamaklı çoğuzlanma: stepwise basınç denetimli kaynaklama: pressure- die casting), pressure casting
polymerization controlled welding basınçlı döküm alaşımları: die casting
basamaklı dizey: echelon matrix basınç destekli toplaklama/sinterleme: alloys
basamaklı işleme deneyi (kalıntı pressure-assisted sintering basınçlı döküm makinası: die casting
belirleme): stepdown test basınç düşmesi: decompression, pressure machine
basamaklı kırılma (metaller): step drop basınçlı elbise: pressure suit
fracture basınç düşürme: decompression, basınçlı emdirmeli karbonlaştırma
basamaklı mercek: echelon lens rarefaction (=rarefication) (karbon-karbon karmaları): pressure-
basamaklı sıkıt: stepped compact basınç düşürme vanası: relief valve impregnation-carbonization (PIC)
basamaklı sıkma: stepped extrusion basınç düşürücü: pressure reducer basınçlı gaz: pressurized gas
basamaklı süzgeç: ladder filter basınç düzenleci: pressure regulator basınçlı gaz kaynağı: pressure gas
basamaklı taşlama yöntemi: step-grind basınç etkili evre: pressure-induced welding
procedure phase basınçlı gazla yağlama: pressurized gas
basamaklı yapım (model yapımı): basınç etkili süneklik: pressure-induced lubrication
stepped construction ductility basınçlı hava: compressed air, forced air

36
basınçlı hava akımı basma çarpanı

basınçlı hava akımı: induced draught basınçlı torbayla kalıplama: pressure basit harmonik hareket: simple
(=induced draft) bag moulding harmonic motion
basınçlı hava çekişi: forced draught basınçlı üfleme havası: blast, blast air basit kesir (mat.): proper fraction
basınçlı hava kabı: air bottle basınçlı yağlama: force feed lubrication, basit kesme dekor (cam): grey cut
basınçlı hava üfürümü: air blast pressure lubrication basit kesme dekorlama (cam): grey
basınçlı havalı soğutma tüneli (cam): basınçlıhavalı: pneumatic cutting
forced convection lehr basınç-oylum (B-O) çizgesi: pressure- basit kırık: simple fracture
basınçlı havayla soğutma: forced air volume (P-V) diagramme basit sarkaç: simple pendulum
cooling basınç-oylum-sıcaklık (B-O-S) çizgesi: baskı: badge, edition, gag, press, printing,
basınçlı havayla suverme: forced air pressure-volume-temperature (P-V-T) prunt
quenching diagramme baskı alaşımları döküm makinası:
basınçlı havayla temizleme: blasting basınçölçer: barometer, pressure gauge intertype
(=blast cleaning) basınçsal: baric baskı basgacı: gad press
basınçlı ısı taşınımı: forced convection basınçsal elektikli örüt: piezoelectric baskı çekici: flatter
basınçlı indirgeme: pressure reduction crystal baskı çubuğu: depression bar
basınçlı kap: autoclave, pressure vessel basınçsal elektrik: piezoelectricity baskı devre (elekt.): printed circuit
basınçlı kap nitelikli çelik: pressure basınçsal elektrik etkisi: piezoelectric baskı hatası: misprint
vessel quality steel effect baskı kartonu: pressboard
basınçlı kaplar: pressure vessels basınçsal elektrikli: piezoelectric baskı kıskacı: hammer tongs
basınçlı kapta kalıplama: autoclave basınçsal elektrikli bağla(n)ma baskı kolu: depressor arm
moulding katsayısı: piezoelectric coupling baskı levhası: pressure plate
basınçlı kapta kürleme: autoclave curing coefficient
baskı levhası/silindiri: platen
basınçlı kaynak: diffusion welding basınçsal elektrikli çınlaç: piezoelectric baskı metali: linotype metal, stereotype
(DFW), koldweld, pressure welding, solid resonator metal
phase welding, solid-state welding basınçsal elektrikli çoğuz: piezoelektrik baskı presi: gad press, gag press
basınçlı kazan: pressure boiler polymers
baskı süzgeç: filter press
basınçlı kimyasal buhar sızdırma: basınçsal elektrikli gereç: piezoelectric
forced chemical vapour infiltration material baskı tapası (plastikler): force plug
(FCVI) basınçsal elektrikli salıngaç: baskı yapma: pressing
basınçlı körük: pressure blower piezoelectric oscillator baskıda: in-print
basınçlı kuru hava: dried blast basınçsal elektrikli seramik: baskılama: pressing, straight pressing
basınçlı meme: pressure nozzle piezoelectric ceramic baskılama alanı: pressing area
basınçlı nitrürleme (çelik): pressure basınçsal elektrikli titreteç: piezoelektrik baskılama derisi (toz metalbilimi):
nitriding vibrator pressing skin
basınçlı parça döküm: die casting basınçsal elektrikli üreteç: piezoelectric baskılama takımı: press tool
basınçlı püskürtme kalıplaması generator baskılanmış toz: pressed powder
(plastikler): reaction injection moulding basınçsal elektriklilik: piezoelectricity baskılı: compressive
(RIM) basınç-sıcaklık (B-S) çizgesi: pressure- baskılı biçimleme: press forming
basınçlı sıcak hava: hot blast temperature (P-T) diagramme baskılı cam: pressed glass (=presssed
basınçlı sıkım: pressure-to-pressure basınç-sıcaklık-bileşim (B-S-B) çizgesi: ware)
extrusion pressure-temperature-composition baskılı cam eşya: pressed ware
basınçlı sıvıda özütleme: forward (P-T-X) diagramme baskılı geçirme: press fit
pressure leach basınçsız: pressureless baskılı makas: gag shear
basınçlı sıvıdan özütleme: pressure basınçsız kalıplama (seramik): dropping baskılı sürükle(n)me: induced drag
leaching basınçsız sinterleme: pressureless baskısı tükenmiş: out-of-print
basınçlı sıvıyla nitrürleme: liquid sintering baskıya ilişkin: typographical
pressure nitriding basınçsız toplaklama: pressureless baskül: bascule
basınçlı sinterleme: pressure sintering sintering basma: compression; printing
basınçlı soğutma: forced cooling basınçyazar: barograph basma basıncı: hold-down pressure
basınçlı suyla temizleme: hydroblast basil: bacillus basma bozunumu: compressive
basınçlı süzgeç: pressure filter basiret: foresight deformation
basınçlı tank (seramik): pressure tank basit: simple basma bölgesi (talaş oluşumu):
basınçlı titreşim: forced vibration basit dekor (cam): simple cut compression zone
basınçlı torba: pressure bag basit eğ(il)me: simple bending basma çarpanı: compressive modulus

37
basma çatlağı (sıkıt) Baumann baskısı (çelik)

basma çatlağı (sıkıt): pressing crack basur memesi (tıp): piles başlangıç toparlanması: initial recovery
basma çubuk (toz metalbilimi): pressed bas-üfle süreci (cam): press-and-blow başlangıç yumuşaması: initial softening
bar process başlataç: starter
basma dayancı: compression strength baş: initial, principal başlatıcı: activating, initiator
basma deneyi: compression test baş ağrısı (tıp): headache başlı cıvata: head bolt
basma eğmesi: compression bending baş ayrılması: debonding başlı çivi: head nail
basma gerilimi: compressive stress baş bakla (zincir): head sprocket başlı kama: gib
basma gerilimli yüzey (cam): chemically baş dayanağı (koltuk): headrest başlı vida: head screw
strenghened baş dövme çekici: heading hammer başlıca: principal
basma gerinimi: compression strain baş kepeği: scurf başlığı çıkarılmış:uncapped
basma harf (baskı): type baş nezlesi (tıp): head cold başlığı çıkarılmış mems pulu:uncapped
basma kafa (cam): snap cap baş sargısı (kadın): taenia (=tenia) mems wafer
basma katsayısı: compression modulus baş ve gövde iskeleti (tıp): axial skeleton başlık: bonnet, cap, caption, casque,
basma oranı (toz metalbilimi, baş yastığı: pillow headline, title
plastikler): compression ratio başabaş noktası: break-even point başlık çivisi: forelock
basma örgüsü: compression texture başarısız:unsuccessful başlık kaya (yer b.): cap rock
basma özellikleri: compressive başnokta (mat): origin
properties başarısızlık: failure
başaşağı: upside-down başörtüsü: kerchief
basma süreci: compression process
başat: dominant, predominant başparmak (el):thumb, pollex
basma tuğla: pressed brick (=dry-pressed
brick) başatlık: dominance başparmak altı bilek kemiği(tıp):
basma türü kalıplama: compression- başka: different, variant trapezium (=trapeziod)
type moulding başkalaşım: lesion, metamorphism başparmak tırnağı (el):thumbnail
basma yayı: compression spring başkalaşmış: metamorphic başsız: headless
basma yüklemesi: compressive loading başkalaşmış demir cevherleri: başsız çivi: headless nail, sprig
basma yükü (dövme, biçimleme): press metamorphosed iron ores başsız çivi çakma: sprigging
load başkalaşmış kayaçlar: metamorphic başsız perçin: headless rivet
basmaç: compressor rocks başsız vida: headless screw
basmaç çarkı: compressor disk başkomutanlık (karargâhı): high- baştan aşağı control: check-up
basmaç kanatcıkları: compressor blades command baştanbaşa: overall, throughout
basmalı gömme: compression mounting başla(t)ma: initiation başüstü: overhead
basmalı gömme epoksisi: compression başlama burusu: starting torque başüstü vinci: overhead crane
mounting epoxy başlama sacı (elektroliz)- (Cu): starting bat(ır)ma: plunging
basmalı kalıplama: compression sheet bat(ırıl)mış: immersed
moulding başlangıç: origin bataklık: bog
basmalı kalıplama aygıtı: compression başlangıç akımı (kaynak): initial current bataklık alevi: ignis fatuus
moulding equipment başlangıç çarpanı: initial modulus bataklık cevheri: bog ore
basmalı püskürtmeli kalıplama: başlangıç çukurcuklanması (yenim):
compression injection moulding bataklık çamuru: muck
initial pitting
basmalı sıcak kalıplama: hot- bataklık gazı: marsh gas
başlangıç derişimi: initial concentration
compression moulding bataklık kömürü: peat
başlangıç derişimi dağılımı: initial
basmaölçer: compressometer concentration distribution bataklık toprağı: bog earth
basmaya ilişkin: compressive başlangıç geçirmezliği: initial bataklık turbası: bog peat
bastırgan (yüzdürme): depressant permeability batarya: battery
bastırıcı (ilaç): suppresant başlangıç gerilimi: initial stress batık: submerged
bastırıcı (tıp): depressor başlangıç gerinimi: initial strain batırılabilir: immersible
bastırım: depression başlangıç içyapısı: initial microstructure batırma: immersion
bastırma kaynağı: push welding başlangıç kalınlığı: initial thickness batırma kuyu (mad.): sink shaft
bastırma maske: impression replica başlangıç maliyeti: initial cost batiskap: bathyscape
bastırma merdanesi: hold-down roll başlangıç sıcaklığı: initial temperature batmış: submerged
bastırma plakası (kesme): waster-plate başlangıç soğurum hızı: initial rate of baton: baton
bastırma süresi (direnç kaynağı): absorption (IRA) battaniye: blanket
holdtime başlangıç tane büyüklüğü: initial grain Baumann baskısı (çelik): Baumann
baston: walking stick size printing

38
Baumann kükürt baskısı (çelik) belirgin elektron erki yitimi olgusu

Baumann kükürt baskısı (çelik): bazik oksitler: basic oxides bek: burner, gas jet
Baumann sulphur printing bazik pik demiri: basic pig iron bek taşı: burner block
Baumé (sıvı yoğunluk birimi): Baumé bazik refrakter astar: basic refractory bekçi sopası: nightstick
Baumé ölçeği: Baumé scale lining beklenen: expected
Baumé yoğunluğu: Baumé gravity bazik refrakter tuğlalar: basic refractory beklenen değer: expected value
Bauschinger olgusu (mekanik bricks beklenmedik: uncalculated, unforeseen,
davranım): Bauschinger effect bazik refrakterler: basic refractories unexpected
bavul: suitcase, valise bazik siemens-martin ocağı: basic open beklenti: expectation
bayağı: simple; unexceptional hearth furnace bekletme: holding, (cam) maturing
bayağı kesir (mat.): simple fraction bazik tuğla: basic brick (=ageing)
bayağı logaritma: common logarithm bazik tuz: basic salt bekletme aralığı (cam): maturing range
bayat: rancid, stagnant, stale baziklik: basicity bekletme dengeliliği: storage stability
bayat ayıraç: stagnant reagent baziklik imleci: basicity index bekletme fırını: holding furnace
bayat çözelti: stagnant solution baziklik oranı: basicity ratio bekletme ömrü: storage life
bayat dağlayıcı: stagnant etchant bazlamamsı dışık oluşturma (demir bekletme sepeti: holding basket
Bayer süreci (Al): Bayer process çelik): pancaking bekletme sıcaklığı: holding temperature,
Bayer süzgeci (renkli optik süzgeçler): bazlamamsı dışık/curuf: pancake slag maturing temperature
Bayer filter bazlamamsı ferrit: pancake ferrite bekletme süresi: holding period, holding
bayerit: bayerite bazlamamsı içyapı (YDDA çelikleri): time
baygın: unconscious pancake microstructure bekletme teknesi: storage tank
bayıl(tıl)mamış:unanesthetized bazlamamsı tane: pancake grain bel: (=10 db) bel, (y.fırın) belly, (tıp) loin,
bayi: subsidiary bazlamamsı taneli yapı: pancake grain waist
bayrak: banner, flag structure bel ağrısı (tıp): lumbago
bayrak direği: mast, shaft bcs kuramı: bcs theory bel kemiği (tıp): backbone
bayrak kumaşı: bunting BDT (bilgisayar destekli tasarım) bel kemiğinin yan kıvrımı (tıp):
çizimi: CAD (computer assisted design) scoliosis
baz (kim): base bel kirişi: gibbet
baz astarlı pota: basic lined ladle drawing
Beaufort rüzgar ölçeği: Beaufort scale bel oluşumu (çekme deneyi): neck
baz refrakterler: basic refractories formation
bazal yığışım (yer b.): basal congomerate bebek arabası: go-cart
bebek önlüğü: tier bel omurları (tıp): lumbar vertebrae
bazalt: basalt belaltı inmesi (tıp): paraplegia
bazalt eşya: basalt ware bebek sandalyası: high chair
(=paraplegy)
bazik: basic; alkaline bebek takımı: layette
belarmin:bellarmine
bazik amino asit [C6H9N3O2]: histidine Beck alüminyum geri kazanım süreci:
Beck aluminum recovery process Belçika çinko ölçütü: Belgian zinc gage
bazik asetat: subacetate Belçika mermeri: rance
Becking haddesi: Becking mill
bazik astar: basic lining Belçika türü salgılı çubuk
Beckmann ısıölçeri: Beckmann
bazik astarlı: basic lined thermometer haddesi:belgian looping mill, belgian mill
bazik astarlı dönüştürgeç: basic lined beden: body belge: acta, certificate
converter belginlik: precision
beden eğitimi: physical education
bazik curuf: basic slag belirgin: characteristic, definite,
beden eğitimi ayakkabısı: plimsole distinctive, marked, typical
bazik çelik: basic steel
beden işleyiş ölçeri: plethysmograph belirgin basınç: characteristic pressure
bazik çelik yapımı: basic steelmaking
beden/vücut yapısı: physique belirgin çarpan: characteristic parameter
bazik çözelti: basic solution
bedenin doğal savunması (tıp): defense belirgin çil derinliği: definite chill depth
bazik dışık: basic slag
mechanism
bazik oksijen çelik üretimi: basic oxygen belirgin çil döküm: definite chill casting
bedensel: physical, structural
steelmaking belirgin çil döküm merdane: definite
bazlı oksijen dönüştürgeci: basic oxygen bedensel uyarı alıcı (tıp): interoceptive chill cast roll
converter (B.O.C.) bedensel uyarı almacı (tıp): interoceptor belirgin çizgiler: characteristic lines
bazik oksijen fırını: basic oxygen Bedson haddesi: Bedson mill belirgin doruklar (x-ışınları):
furnace (B.O.F.) Beer-Lambert denklemi: Beer-Lambert characteristic peaks
bazik oksijen konvertörü: basic oxygen equation belirgin eğri: characteristic curve
converter (B.O.C.) Beer-Lambert yasası: Beer-Lambert law belirgin elektron erki yitimi olgusu:
bazik oksijen süreci: basic oxygen beherglas: beaker characteristic electron energy loss
process (B.O.P.) Beilby katmanı: Beilby layer phenomena

39
belirgin görünge bere

belirgin görünge: characteristic bellek dökümü: memory dump benzen molekülü: benzene molecule
spectrum bellek erişim yazmacı: memory adress benzen yapısı: benzene structure
belirgin ışınım: characteristic radiation register benzer: analogue, homologous,
belirgin kök: characteristic root bellek korunumu: memory protection homologue, identical, similar
belirgin oran: characteristic ratio bellek sayfası: memory page benzer çokgenler (mat.): similar
belirgin sıcaklık: characteristic bellek sığası: memoriy capacity polygons
temperature bellek veri yazmacı: memory buffer benzer dizeyler (mat.): similar matrices
belirgin veri: characteristic data register benzer kümeler (mat.): similar sets
belirgin x-ışınları: characteristic x-rays bellek yeri: memory location benzer üçgenler (mat.): similar triangles
belirgin x-ışınları ışınımı: characteristic bellekli alaşımlar: memory alloys benzerlik: similarity
x-ray radiation bellemeli ray: girder rail benzersizlik: unconformity
belirgin yokluk: characteristic absence bellibaşlı: cardinal benzeşik: homologous, homologue
belirgin yöney: characteristic vector bellibaşlı gerilimler: principal stresses benzeşik sıcaklık: homologous
belirginleme: characterisation bellik: bookmark temperature
belirginlikler: characteristics belverme (çekme deneyi): necking, benzeşim: analogy
belirleme: characterization, necking down (=necking) benzeteç: simulator
determination, identification belverme gerinimi: necking strain benzeti: copy, simile
belirleme dağlaması: identification ben: mole, speckle benzetim (bilgisayar): simulation
etching benadril: banadryl benzetme: simile
belirleme kısıtı: limit of detection benaktizin [C20H25NO3]: benactyzine benzeyiş: analogy, simulacrum
belirlenmemiş: undetermined benzi atmış: pallid
bencik: speckle
belirlenmemiş işgörmezlik: undetected benzidin [NH2C6H4C6H4NH2]:
failure bencikli kâğıt: granite paper
benek: blip, blob, dapple, dot, fleck, benzidine
belirleyici aygıt: indicating instrument benzil alkol [C6H5CH2OH]: benzyl
mackle, macula, mottle, smudge, speck,
belirli: definite, specific spot alcohol
belirsiz: inconclusive, indefinite, benek hastalığı (tıp): pinta benzil kökü [C6H5CH2-]: benzyl radical
indeterminate, indistinct, uncertain, benzil selüloz:benzyl cellulose
undefined benekleme: stippling
benekli: dappled, streaky, variolitic benzilidin klorür [C6H5CHCl2]:
belirsiz çil bölge: indefinite chill benzylidine chloride
belirsiz çil bölgeli döküm: indefinite benekli akçaağaç testeresi: bird’s-eye
maplesaw benzin: benzine, petrol (=petroleum)
chill casting benzin alma: gassing
belirsiz çil bölgeli merdane: indefinite benekli dekorlama (seramik): stippling
benekli porselen emaye: stippled finish benzinci: gas station
chill roll benzoat: benzoate
belirsizlik: indeterminancy, uncertainty benekli seramik eşya: speckled ware
Benet metali: Benet metal benzofenon [ C6H5COC6H5]:
belirsizlik kuralı (atom): (fizik) benzophenone
indeterminancy principle, uncertainty Bengough-Stuart süreci: Bengough-
Stuart process benzoik asit [C6H5COOH]: benzoic acid
principle (=Heisenberg’s uncertainty
principle) benmari: double boiler benzoil kökü [C6H5CO]-: benzoyl radical
belirteç: designation, determinant benzoil peroksit: benzoyl peroxide
bent: dike (=Dyke), weir (BPO), [(C6H5CO)2O2] benzoyl peroxide
belirten: indicative bent kapağı: flood gate benzoin [C6H5CHOH∙CO∙C6H5]:
belirtgen: determinant bentanitleme:benthanizing benzoin
belirti: indication, sign, symbol bentler: dams benzoken [H2NC6H4CO-OC2H5]:
belirtici: determinant bentonit: bentonite benzocaine
belirtik işlev: explicit function benzal kökü [C6H5CH-]: benzal radical benzokinon: benzoquinone
belirtilmezlik: indeterminancy benzaldehit [C6H5CHO]: benzaldehyde benzol [C6H6]: benzene (=benzol)
belirtisel öge: trace element benzemez: dissimilar, unlike benzonitril [C6H5CN]: benzonitrile
belirtme aralığı (örüt): identity period benzemez metal yenimi: dissimilar (=phenyl cyanide)
belit: axiom metal corrosion benzopirin [C20H12]: benzopyrene
belkemiği (tıp): spine benzemez metaller: dissimilar metals benzotiyazoller: benzothiozoles
belkemiği eğriliği (tıp): lordosis benzen [C6H6]: benzene (=benzol) benzotriazol: benzotriazole
Belleek porseleni: Belleek china benzen altıklörür [C6H6Cl6]: benzene benzotriya zoller: benzotria zoles
bellek: memory, storage hexachloride berberin [C20H19NO5]: berberine
bellek bilimi: mnemonics benzen etilen: benzene ethylene bere: baret, bonnet, bruise, bump,
bellek binişimi: memory interleaving benzen halkası: benzene ring ecchymosis, lesion, skullcap, wound

40
bereketli beşik merdanesi

bereketli: productive besin: food, nutrition, viand besleyici: aliment, alimentative,


bereketsiz: unproductive besincik: nutrilite nutritious, riser (=feeder; feeding head),
Berg Barrett yöntemi: Berg Barrett besinsel: trophic sinkhead
method besle(n)me: nutrition besleyici bağlantısı: feeder opening,
bergama halısı: bergoamo besleme: alimentation, feed, (döküm) feeder connection
Bergius süreci (kömür): Bergius process feeding besleyici bloğu: riser block
beril [3Beo · Al2O3 · 6SiO2]: beryl besleme altını: lining gold besleyici boynu (döküm): riser neck
beril zehirlenmesi (tıp): berylliosis besleme borusu: feed pipe besleyici boyun kiremiti (döküm):
berilya [BeO]: beryllia (=beryllium besleme bunkeri (toz metalbilimi): neck-down (=washburn, knock-off, water
oxide) core)
feeder hopper
berilyum [Be]: glucinium (=beryllium) besleyici boyun uzunluğu (döküm):
besleme çarkı: feed wheel (=regulating riser distance
berilyum alaşımları: beryllium alloys wheel)
besleyici çanağı (cam): feeder boot
berilyum bakır alaşımları: beryllium besleme çizgileri (taşlama): feed lines (=feeder bowl), performance monitoring
copper alloys besleme çubuğu: feed bar, feed rod, besleyici dizgesi: feeder system
berilyum cevheri [4BeO · 2SiO2 · H2O]: feeding rod
bertrandite besleyici gömleği (döküm): riser sleeve
besleme deliği: feed inlet
berilyum florür [BeF2]: beryllium besleyici kafası (döküm): header, feeder
besleme denetimi: feed control head
fluoride besleme dizgesi: feeding system, supply
berilyum nikel (2.75%Be): beryllium- besleyici kısıtlama maçası: washburn
system core
nickel besleme düzeni: feed arrangement
berilyum nitrür [Be3N2]: beryllium besleyici metali: head metal
besleme gereci: feed material besleyici oylumu: feeder volume
nitride
besleme halkası: feed ring besleyici öz (tıp): papablast
berilyum oksit [BeO]: beryllium oxide
(=beryllia) besleme harmanı: feed mix besleyici siperi: feeder gate
berilyum penceresi (x-ışınları): besleme hattı (elekt): feed lines besleyici süreci (cam): feeder process
beryllium window besleme havuzu: dozzle (=gob process)
berilyum sezici: beryllium detector (= besleme hızı: feed rate besleyici taşıyıcı: feeder conveyor
beryllometer ) besleme hunisi: feed funnel besleyici yastığı (döküm): riser pad
berilyum silikat [Be2SiO4]: phenacite besleme izleri: feed marks (=riser contact)
berilyum sülfür [BeS]: beryllium besleme kanalı: feeder channel besleyici yüksekliği (döküm): riser
sulphide besleme kazanı (buhar): feed boiler height
berilyum tuncu: beryllium bronze besleme kuvveti: feed force besleyiciden döküm: riser-gating
berilyumlu monel: beryllium monel besleme oluğu (toz metalbilimi): feed Bessel işlevi [(x2y’’+xy’+(x2-a2)=0]:
berkelyum [Bm]: berkelium chute, feed shoe Bessel function
berlin mavisi: berlin blue besleme olukları: feeding channels bessemer çeliği: bessemer steel
berlinit: berlinite besleme platini: lining platinum bessemer dönüştürgeci: bessemer
Bernoulli denklemi: Bernoulli’s equation besleme pompası: feed pump converter
Bernoulli teoremi: Bernoulli’s theorem besleme silosu: feed bin, feed hopper bessemer konvertörü: bessemer
berrak: clear, limpid, vivid besleme sistemi: feeding system, supply converter
berrak cam hamuru: clear frit system bessemer sülfür atığı: bessemer matte
berrak seramik sır: clear ceramic glaze besleme suyu: feed water bessemer süreci: bessemer process
berrak sır: clear glaze besleme süreci: feeding process bessemer üflemesi: bessemer blow
berraklık: vividness besleme tablası: feed apron beste: tune
Berthollide bileşikleri: Berthollide besleme teknesi: feed tub beş: five
compounds besleme türbini: feed turbine beş açılı: pentagular
Bertrand eğrisi: Bertrand Curve besleme uzaklığı: feeding distance beş değerlikli (kimya): pentavalent
Bertrand mercekleri: Bertrand lens besleme valsı: feed crusher beş elektrotlu tüp (elekt.): pentode
Bertrand Thiel süreci: Bertrand Thiel besleme yöntemi (cam fırını): method beş kenarlı: pentagular
process of feeding beş parmaklı: pentadactyl
bertrandit (berilyum cevheri) [4BeO · beslemeli öğütme (seramik): infeed beş saniye deneyi: five second test
2SiO2 · H2O]: bertrandite grinding beş yüzlü: pentahedron
Berzelius süreci: Berzelius process beslemeli yüzey taşlama: infeed surface beşgen (geom.): pentagon
besbelli: unmistakable grinding beşik: cradle
besi: aliment beslenebilirlik: feedability beşik merdanesi: cradle roll

41
beşinci beynit ferriti

beşinci: fifth beton pekiştirici çelik: concrete beyaz safir: white sapphire
beşli bakışımlılık: fivefold symmetry reinforcing steel beyaz sırlı çin porseleni: blanc-de-chine
beşvolfram üçkarbür [W5C3]: beton pekiştirici çubuk: concrete beyaz sinir dokusu (tıp):white matter
pentatungsten tricarbide reinforcing bar beyaz sinir lifi (tıp): lemniscus
BET (katıların yüzey alanı ölçüm beton pekiştirme: concrete beyaz toprak:terra alba
yöntemi): BET (Brunauer-Emmett- reinforcement beyaz vitriyol:white vitrid
Teller) beton sertleşmesi: hardening of concrete beyaz yağımsı leke (cam yüzeyi): fade
BET denklemi: Brunauer-Emmett-Teller beton takviyesi: concrete reinforcement
beyazlatma: blanching
(BET) equation beton tuğla: cement block
beyazlık:whiteness
BET kuramı: Brunauer-Emmett-Teller betonarme: reinforced concrete
beygir gücü (1hp = 746watts): horse-
(BET) theory betonarme boru: reinforced concrete power
BET yöntemi: Brunauer-Emmett-Teller pipe
beyin: brain, encephalon
(BET) method betonarme demiri: reinforcing bar
(=rebar) beyin akım çizgesi:
beta alumina [Al2O3]: beta alumina electroencephalogram (EEG)
beta beneği (Ti): beta fleck betonarme köprü: reinforced bridge
beyin akım yazarı:
beta dengeleştirici katkı: beta stabilizing betonarmelik çelik çubuk: concrete electroencephalograph
agent reinforcing steel bar
beyin akım yazımı:
beta dönüşümü: beta transformation betonarmelik çubuk: concrete
electroencephalography
beta evresi (hmk-Ti): beta phase reinforcing bar
Betterton süreci (Pb): Betterton’s process beyin çıkıntısı (tıp): hippocampus
beta ışınları: beta rays beyin göçü: brain drain
beta ivdireci: betatron Betts kurşun elektolizi süreci (Pb): Betts
electrolytic lead process (=Bett’s process) beyin humması (tıp): brain fever
beta kalay: beta tin beyin kıvrımı (tıp): convolution, gyrus
Betts süreci (Pb): Betts process
beta ötektoid dengeleyici (Ti): beta beyin kıvrımı girintisi (tıp): sulcus
beyaz alumina: white alumina
eutectoid stabilizer beyin sulanması (tıp): softening of the
beyaz arsenik [As2O3]: arsenious oxide
beta parçacığı: beta particle brain
beyaz bakır: white copper
beta pirinci: beta brass beyin ve omurilik içzarı (tıp): pia mater
beyaz bitirim: white finish
beta tavı (Ti): beta annealing beyin x-ışınları fotoğrafı (tıp):
beyaz cam: flint, white flint
beta titanyum: beta titanium encephalogram, encephalograph
beyaz çini: ironstone china
beta volfram yapısı: beta tungsten beyin x-ışınları fotoğrafı çekimi (tıp):
beyaz deri: white leather
structure encephalography
beyaz dökme demir:white cast iron,
beta yapısı: beta structure white iron beyin yarım küresi: flocculus, (tıp)
beta yokoluşumu: beta decay (= beta cerebral hemisphere
beyaz dökme demir dökümler
disintegration; beta transformation) (parça):white cast iron castings beyin zarı (tıp): cerebral cortex, tela
beta-kordierit [2Mgo · 2Al2O3 · 5SiO2]: beyaz dökme demir dökümü beyin zarına ilişkin (tıp): pallial
beta-cordierite (işlem):white cast iron casting beyin zedelenmesi: cerebral accident
betanaftilamin [C10H7NH2]: beta- beyaz dökme demir katmanı: chill beyinciğin orta bölmesi (tıp):vermes
napthylamine beyaz eşya: white goods, whiteware beyincik (tıp): cerebellum
betanaftol [C10H8O]: betanaphthol beyaz ışık: white light beyinde su toplanması (tıp):
betanlama (tel galvanizleme türü): beyaz ışıklı girişim mikroskopisi:white- hydrocephaly, water on the brain
bethanizing light interference microscopy beyinsel: cerebral, encephalic
betatron: betatron beyaz ışınım:white radiation beyinyarısı (tıp): hemisphere
Bethe formülü: Bethe’s formula beyaz işlem sıvısı: white liquor beynin en sivri noktası (tıp): fastigium
Bethe kuramı: Bethe theory beyaz kurşun: basic lead carbonate beynit: bainite
Bethe-Heitler modeli: Bethe-Heitler beyaz kurşun [2PbCO3.Pb(OH)2]: white beynit başlama sıcaklığı: bainite start
model lead temperature
betimleme: description beyaz kurşun cevheri [PbCO3]:white beynit biçimseli: bainite morphology
betimsel: decriptive lead ore beynit bitim sıcaklığı: bainite finish
betimsel kırılım bilimi: decriptive beyaz lâl taşı [Ca3Al2(SiO4)3]:white temperature
fractography garnet beynit burnu: bainite nose
beton: concrete beyaz lekelenme (cam): milkiness beynit dilcikleri: sheaves of bainite
beton demiri: concrete reinforcing bar beyaz likör (kağıt san.): white liquor beynit dönüşümü: bainite
beton germe: post-tensioning beyaz madde: white matter transformation
beton kırıcı: concrete breaker beyaz pas [ZnO]:white rust beynit ferriti: bainitic ferrit

42
beynit levhası biçimleyici

beynit levhası: bainite plate bıçak kaplama: blade coating biçim bozukluğu (cam): out-of-shape
beynit morfolojisi: bainite morphology bıçak kaplaması: blade coating, knife biçim bozuklukları (cam): freaks
beynit oluşumu: bainite formation coating biçim çözümlemesi: shape analysis
beynit sertleştirmesi: bainite hardening bıçak kılıfı: knife case biçim çözünürlüğü (elektron mik.):
beynitleme (TRIP-çeliği): baking bıçak kutusu: knife box shape resolution
beynitli: bainitic bıçak temizleme tahtası: knifeboard biçim düzlemleri (örüt): planes of form
beynitli anayapı: bainitic matrix bıçak yapıcı (aygıt): knifemaker biçim etmeni (elastomer): shape factor
beynitli çelikler: bainitic steels bıçaklı karıştırıcı: blade mixer biçim kesici: form cutter
beynitli içyapı: bainitic microstructure bıçaklı kırıcı: blade crusher biçim kesme: form cutting
beynitli küresel dökme demir: bainitic bıçkı: ripping saw (=rip saw) biçim netliği (toz metalbilimi): shape
nodular cast iron bıçkı: saw accuracy
beynitli yapı: bainitic structure bıçkı hendeği: saw pit biçim ölçümü: morphometry
beyzi: oval, oviform bıçkı talaşı: sawdust biçimleme: forming, shaping
bez: cloth, fabric, material bıçkı talaşında kurutma (kaplama): biçimleme aşamaları: forming stages
bez süzgeç: fabric filter sawdust drying biçimleme davranımı: forming
bez süzgeç torbası: fabric filter bag bıçkı tezgahı: sawhorse behaviour
bez zımpara: sand cloth bıçkı tozu: sawdust biçimleme frezelemesi: form milling
beze: gland bıçkıcı: sawyer biçimleme haddelemesi: form rolling
beze çıkarımı (tıp): adenotomy bıçkıhane: sawmill biçimleme ıstampası: form cutter
beze taneciği (tıp): alveolus bıçkılama: sawing biçimleme işlemleri: forming operations
bezecik: glandule bırakım: deposition biçimleme kalıbı: form die
bezek: ornament bırakım hızı: deposition rate biçimleme kısıtı çizgesi: forming limit
bezelye biçimli: pisiform bırakım sırası: deposition sequence diagram (FLD)
bezelyemsi demir cevheri bırakım verimliliği (ark kaynağı): biçimleme kısıtı çizgisi: forming limit
[2Fe2O3.3H2O]: pea iron ore deposition efficiency line
bezeme: pattern bırakıma uğramış: deposited biçimleme kısıtı eğrisi: forming limit
curve
bezeme fırınlaması: decorating fire bırakımlı: deposited
biçimleme merdaneleri: forming rolls
bezemeli: decorative bırakıntı: deposit
bezenme: decoration biçimleme sıcaklığı aralığı dar olan
bırakıntı derinliği: depth of deposition cam: short glass
bezenmiş: decorated bırakıntı kaynak metali: deposited weld biçimleme süreçleri: forming processes,
bezenmiş cam: stained glass metal shaping processes
bezenmiş dislokasyon: decorated bırakıntı metal: deposited metal biçimleme süresi: forming time
dislocation bırakıntı metal bölgeciği: deposited biçimleme takımı: form tool
beziryağı: linseed oil metal zone biçimleme taşlaması: form grinding
beziryağlı maçalar (döküm): linseed oil bırakıntı saldırısı (yenim): deposit
cores biçimleme tezgahı: form block
attack
bezle dağlama: swab etching biçimleme tornalaması: form turning
bırakıntı yenimi: deposit corrosion
bezle silme: swabbing biçimleme ve kaynaklama haddesi:
bırakıntıaltı saldırısı (yenim):under- forming and welding mill
bezli elek:tammy deposit attack
biçimlendirilememe sıcaklığına ulaşma
bh halkası: bh loop biasetil [CH3COCOCH3]: biacetyl süresi (cam): setting rate
BHTP deneyi (hızlandırılmışbakır tuz biber özü [C18H27NO3]: capsaicin biçimlendirilmiş yalıtıcı ürünler
püskürtme deneyi): CASS test biberlik: pepperbox, shaker (tuğla): insulating shaped products
bıçak: knife biberon: feeding bottle biçimlendirme: figuring, shaping
bıçak ağzı: knife-edge biblo: knickknack (=nicknack), trinket biçimlenebilir: formable
bıçak altlığı: knife-rest Bicheroux süreci (düz cam): Bicheroux biçimlenebilirlik: formability,
bıçak bileme aleti: knife-sharpener process workability
bıçak bileme aygıtı: knife sharpener biçerdöver: harvester biçimlenebilirlik kısıtları: formability
bıçak bileyici: knife grinder biçilmiş: sawn limits
bıçak çizgisi atağı: knife-line attack biçilmiş kereste: sawn timber biçimlenmemiş:unformed
bıçak dövme: knife forging biçim: form, format, mode, shape biçimlenmemiş optik cam: optical blank
bıçak eğesi: blade file, knife file biçim bellekli alaşımlar: shape memory biçimlenmiş yoğun ürün (cam): dense
bıçak gibi saplanan (ağrı): fulgurating alloys shaped products
bıçak izleri (ince kesme): knife marks biçim bilimi: morphology biçimleyici: former

43
biçimlik bilinmeyen

biçimlik: gabarite, jig and fixture bileşim dalgalanması: composition bilgisayar destekli deneme ve muayene:
biçimsel: modal, morphological fluctuation computer-aided testing and inspection
biçimsel sürtünme (tıp): form drag bileşim değişimi: composition variation (CATI)
biçimsellik: morphology bileşim değişkeni: composition variable bilgisayar destekli gereç seçimi:
biçimsiz: formless, pseudomorph, bileşim eşitleme: homogenization, computer-aided materials selection
shapeless, unformed homogenizing bilgisayar destekli imalat: computer
biçme makinası: reaping machine bileşim eşitleme ısıl işlemi: integrated manufacturing (CIM)
(=reaper) homogenization heat treatment bilgisayar destekli süreç planlama:
bifenil [C6H5CC6H5]: biphenyl bileşim eşitleme işlemi: homogenizing computer-aided process planning
treatment (CAPP)
bikarbonat: bicarbonate
bileşim gözeleri: composition cells bilgisayar destekli talaşlı imalat (BDTİ):
biklorit: bichloride computer-aided machining (CAM)
bikron (10-9m): bicron bileşim kısıtı: composition limit
bilgisayar destekli tasarım (BDT):
bilardo: billiard bileşim saptaması: composition computer-aided design (CAD)
bildiri: bulletin, manifestation determination
bilgisayar destekli üretim / imâlat
bildirilmemiş:unreported bileşimi değiştirilmiş çelik: modified (BDÜ): computer-aided manufacturing
bildirim cetveli:time sheet steel (CAM)
bileği taşı: grinding stone, grindstone, oil bileşimi farklı cam kırığı: foreign cullet bilgisayar destekli yeniden yapılama:
stone, stone bileşiminde su bulunan: hydrate, computer-aided reconstruction
bilek (tıp):wrist hydrous bilgisayar dilleri: computer languages
bilek eklemi (tıp):wrist joint bileşimsel: compositional bilgisayar programı: computer
bilek kemiği (tıp): multanglum, wrist bileşimsel çözümleme: compositional programme, computer software
bone analysis bilgisayarla kumanda: cybernation
bilek sargısı: wristlet bileşke: resultant bilgisayarlı: computerized
bileme: grinding, honing whet, whetting bileşke alan (mıknatıslılık): resultant bilgisayarlı aygıtlar: computerized
field instruments
bileme makinası: grinding machine
bileştirim: synthesis bilgisayarlı denetim: computerized
bileme taşı: hone, sand disk, whetstone
bilenmiş: keen edged, sanded bileştirme: compounding control
bileşen: component, constituent, bilet: ticket bilgisayarlı haddeleme: computerized
ingredient bilet gişesi: box office rolling
bileşen sayısı: number of component (C) bilet ücreti (taşıt): fare bilgisayarlı ısıtma: computerized heating
bileşen yitimi: impoverishment bilet zımbası: ticket punch bilgisayarlı sayısal denetim (BSD):
bileşik: compound biley taşları: honing stones computerized numeric control (CNC)
bileşik çekirdek: compound nucleus bileyici: sharpener bilgisayarlı tomografi (tıp):
bilezik: braclet, clip, collar, collet, computerized tomography
bileşik gözetleç: compound microscope
grommet (= grummet), race, segment, bilgisayarlılaş(tır)ma: computerization
bileşik gözmerceği/oküler: compound
eyepiece sleeve, thimble, wristlet bilim: science
bileşik ışık mikroskobu: compound light bilezik altı çatlağı (cam): neck crack bilim kenti: university
microscope bilezik dili: ring latch bilim kurgu: science fiction
bileşik kalıp: compound die bilezik vidası: clip screw bilimsel: scientific
bileşik karbonu: fixed carbon bilezikli bağlantı: ring joint bilimsel araştırma: scientific research
bileşik mercek: multielement lens bilgi: information, knowledge, lore bilimsel inceleme: scientific
bileşik mikroskop: compound bilgi depolama: information storage investigation; treatise
microscope bilgi işlem: information processing bilimsel nitelik: technicality
bileşik sıkıt: compound compact bilgi işlem merkezi: information bilimsel olmayan:unscientific
bileşik yapı: composite construction processing centre bilimsel yöntem: scientific method
bileşik yarı iletkenler: compound bilgin: scholar, scientist bilimsellik: scientific
semiconductors bilginlik: scholarship bilimsellik dışı: unscientific
bileşim: composition bilgisayar: computer bilinçsiz (tıp): unconscious
bileşim ayarlama: composition bilgisayar ağı: computer network bilineer (mat.): bilinear
adjustment bilgisayar denetimli işlemler: computer bilinen: familiar
bileşim çizgesi: constitution diagram controlled operations bilinen çokluk (mat.): known quantity
bileşim çözümleme: composition bilgisayar destekli çözümleme: bilinmeyen: unfamiliar, unidentified,
analysis computer-aided analysis unknown

44
bilişim birikim

bilişim: informatics bindebir litre: millilitre (mLt) bir değerlikli: monovalent, univalent
bilon (madeni para alaşımı):billon bindebir metre: millimeter (mm) bir değerliklilik: monovalence,
bilya: ball bindebir volt: millivolt (mV) monovalency (=monovalence),
bilya deneyi (cam): ball test bindebir watt: milliwatt (mW) univalence, univalency (=univalence)
bilya oluğu (cam): chute bindirme: lapping, (elekt.) modulation, bir değişkenli:univariant
bilya püskürtme: shot blasting (kaynak) overlap, superimposition bir değişkenli denge:univariant
bilya sayısı: ball compliment bindirme bağlantı: lap joint equilibrium
bilya üretimi: shotting bindirme kabarcığı: lap blister bir kereli kalıplama: one shot moulding
bilya yuvarlama tezgahı: ball rolling mill bindirme kaplama bir kez: once
bilyalama: shot blasting, shot peening (bina):weatherboarding bir klorlu: monochloride
bilyalamalı yaş yüzey sertleştirme:wet bindirme kaynağı: lap weld bir metreküp: stere
peening bindirme kaynağı yapma: lap welding bir milyon herz: megahertz (MHz)
bilyalı cıvata: ball screw bindirme kaynaklaması: lap welding bir milyon om: megaohm
bilyalı değirmen: ball mill bindirme kaynaklı: lap-welded bir milyon ton: megaton
bilyalı değirmende öğütme: ball milling bindirme kaynaklı bağlantı: lap-welded bir milyon vat: megawatt
bilyalı eklem: ball joint joint bir milyon volt: megavolt
bilyalı parlatma: ball burnishing, ball bindirme kaynaklı boru: lap-welded bir moleküllü: unimolecular
sizing (ball burnishing) pipe bir moleküllü düzey: unimolecular level
bilyalı rulman: ball bearing bindirmeli alın kaynağı: reinforced butt bir moleküllü tepkimeler: unimolecular
weld reactions
bilyalı rulman çeliği: ball bearing steel
bindirmeli eğme:tangent bending bir öğecikli: monatomic
bilyalı sarkaç deneyi: ball pendulum test
bindirmeli ek: lap joint bir seferlik sığa (plastikler): shot
bilyalı sarsak değirmen: vibratory ball
mill binek arabası: carriage capacity
bilyalı sertleştirme: shot peening binek atı: hackney bir ucu keser diğeri balta olan alet:twibil
bilyalı sızdırmaz: ball sealer binek taşı: steppingstone bir yana yat(ır)ma:tipping
Bingham akışkanı: Bingham fluid bir yandan öbürüne:traverse
bilyalı valf: ball valve
Bingham ayıracı: Bingham’s etch bir yardalık ölçü:yard measure
bilyalı yatak: ball bearing
Bingham denklemi: Bingham equation bir yüzü konik tuğla: skew brick
bilyalı yatak çeliği: ball bearing steel
Bingham gereci: Bingham material bira: beer
bilyasız değirmen: cascade mill
Bingham katısı: Bingham solid bira bardağı: beer stein
bin: thousand
Bingham plastiği: Bingham plastic
bin bar (basınç birimi): kilobar (kb) bira fabrikası: brewery
biniş (taşıt): boarding
bin bayt: kilobyte bira kupası: beer mug
biniş /iniş merdiveni (uçak): boarding
bin çevrim: kilocycle ramp bira mayalama teknesi:tun
bin elektron voltu: kiloelectron volt binme: boarding, mounting bira mayası: barm, brewer’s yeast
(keV) bira sifonu: beer pump
binom dağılımı: binomial distribution
bin kalori: kilocalorie (kcal) bira şişesi: beer bottle
Biot çarpanı: Biot’s modulus
bin küri: kilocurie birbirine bağlı olmayan:unconnected
biotin [C10H16O3N2S]: biotin
bin litre: kilolitre birbirine ekleme (cam elyaf): splice
biotit [K2HAl3 (SiO4)3 · (Mg,Fe)6· (
bin metre: kilometer SiO4)3]: biotite birbirine geçen: intermeshing
bin mol: kilomole bioverit: bioverit birbirine geçme: interpenetration
bin paund (=1000 lbs): kip bir: one, unity birbirine girme: entanglement,
bin ton: kiloton bir angstromluk mikroskop: one interpenetration
bin vat: kilowatt angstrom microscope birbirine karıştırma: intermixing
bin volt: kilovolt (Kv) bir asitli: monoacidic (=monoacid) birbirinin yerine konulabilir:
bin voltamper: kilovolt-ampere bir atomlu: monatomic interchangeable
bin yıl: millenium bir bakışımlı: monosymetric birbiriyle değiştirebilir: interchangeable
bina: building, erection, structure bir bazlı: monobasic birçok: many, several
bina iskeleti: cage bir biçimli:uniform birden yanma: deflagration
bina katı: storey bir bileşenli yapıştırıcı: one-component bireşim: synthesis
bindebir amper: milliampere (mA) adhesive birikeç: battery
bindebir bar: millibar (mB) bir dakika teli: one-minute wire biriki: reserve
bindebir gram: miligramme (mg) bir değerlik: monad birikim: accumulation, segregation

45
birikim çizgisi (döküm) birleştirilmiş

birikim çizgisi (döküm): line of birinci aşama grafitlen(dir)me: first birincil içyapı bileşeni: primary
segregation stage graphitization microconstituent
birikim dağlaması: segregation etching birinci derece denklem: simple equation birincil istifleyici: prime piler
(=coring etching) birinci kerte geçişi: first-order transition birincil karbür (çelik): primary carbide
birikim katışkısı: segregating impurity birinci kerte tepkimesi: first-order birincil kaynama (emaye fırınlaması):
birikim katsayısı: segregation coefficient reaction primary boiling
birikim kertesi: degree of segregation birincil: primary birincil kesme: primary shear
birikim kuşaklanması: segregation birincil akım dağılımı (elektroliz): birincil kırıcı: primary crusher
banding primary current distribution birincil lif: primary fibre
birikim kuşakları: segregation bands birincil alaşım: primary alloy birincil metal: primary metal
birikim ögesi: segregating element birincil azalma (x-ışınları): primary birincil mineral: primary mineral
extinction
birikinti: deposit, segregate birincil ostenit (çelik): primary austenite
birincil bağ (atom): primary bond
birikinti çukuru: sump birincil renkler: primary colours
birincil boğma (döküm): primary choke
birikinti kalıntılar: segregated inlusions birincil salım: primary emission
birincil bozunum süreci: primary
birikinti katışkılar: segregated deformation process birincil sargı (elekt.): primary coil
impurities birincil çarpma atomu: primary knock- birincil sekme: primary slip
birikinti(li): segregated on atom (PKA) birincil sementit (d. demir): primary
birikme: buildup birincil çekinti (döküm): primary pipe cementite
birikmiş erke: stored energy birincil çekirdeklenme (plastikler): birincil soğu(t)ma bölgesi (s. döküm):
birikmiş erkeli kaynaklama: stored- primary nucleation primary cooling zone
energy welding birincil çekme boşluğu: primary pipe birincil sürünme: primary creep
birikmiş şey (stok, iş vb): backlog birincil çelik yapımı: primary birincil taneler (metal): primary crystals
biriktirme tankı: storage tank steelmaking birincil tufal giderici: primary descaler
biriktirmeç: accumulator birincil çökelme: primary precipitation birincil x-ışınları: primary x-rays
birim: module, unit birincil çökelti: primary precipitate birincil yeniden kristallenme: primary
birim alana düşen ışık şiddeti: birincil çözünürlük kısıtı: limit of recrystallization
illuminance primary solubility birincil yenilenme: primary
birim alana düşen kütle: mass per unit birincil dallantı katılaşması: primary recrystallization
area dendrite solidification birkaç: several
birim dislokasyonlar:unit dislocations birincil dallantı kolları: primary birleş(tir)me:unification
dendrite arms birleş(tiril)miş:unified
birim fiyat:unit price
birincil eksicik: primary electron birleşik: combined, indiscrete
birim gerinim:unit strain
birincil elek: primary screen birleşik: composite, mixed, unified
birim göze (örütbilim):unit cell
birincil elektron: primary electron birleşik alan kuramı (fiz.):unified field
birim göze başına atom sayısı
birincil enerji: primary energy theory
(örütbilim): number of atoms per unit
cell (n) birincil enerjili eritme ocağı (çelik): birleşik ayıraçlar (semaikler): mixed
primary energy melter (PEM) reagents
birim göze başına formül birimi sayısı
(seramikler): number of formula units birincil eritme süreci (çelik): primary birleşik bağlanma: mixed bonding
melting process
per unit cell(ń) birleşik delgiler: combination drills
birincil erk: primary energy
birim göze oylumu: unit cell volume birleşik dislokasyon: mixed dislocation
birincil evre (metal): primary phase
birim güç (talaşlı imalat): unit power birleşik fırın: combination oven
birincil ferrit: primary ferrite
birim işlemler: unit operations birleşik gerilimler: combined stresses
birincil gaz (ısıl püskürtme): primary
birim maliyet: unit cost gas birleşik hadde: combination mill
birim oyluma düşen kütle: mass per unit birincil görünge: primary spectrum birleşik ısıtma: combination heating
volume birincil görüntü: primary image birleşik kalıp: combination die,
birim süreçler: unit processes birincil görüntü düzlemi: primary image combination mould
birim süreye düşen kütle: mass per unit plane birleşik süreç: combination process
time birincil göze (tıp, pil): primary cell birleşik üflemeli süreçler: combination
birim uzunluğa düşen kütle: mass per birincil grafit: primary graphite blown processes
unit length birincil grafitlenme: primary birleşim: combination
birimsel: unitary graphitization birleşme: association, merger
birimsel tasarım: modular design birincil hadde: primary mill, primary birleştirici (kalaylama hattı): stitcher
birinci: first rolling mill birleştirilmiş: composite

46
birleştirilmiş sayılama/simgeleme dizgesi bizmut sarısı

birleştirilmiş sayılama/simgeleme bitirme taşlaması: finish grinding biyolojik gereçler: biological materials
dizgesi:unified numbering system (UNS) bitirme tavlaması (çelik): finish biyolojik yenim: biological corrosion
birleştirim: combination annealing (=biocorrosion)
birleştirme: consolidation, inosculation, bitirme tezgahı (hadde): finishing stand biyomedikal alaşımlar: biomedical
seaming bitirme yivi: finishing groove alloys
birlik: association, family, union, unity bitiş: symphysis, termination biyomekanik: biomechanical,
birlikte:together bitişebilir: agglutinable biomechanics
birlikte devinim: cooperative movement bitişebilirlik: agglutinability biyomekanik özellikler: biomechanical
birmingham tel mastarı:birmingham bitişik: adjacent, adjoint, inseparable properties
wire gage bitişik anayapı: adjoint matrix biyomer: biomer
birörütlü: monotropic bitişiklik: juxtaposition biyopolimerler: biopolymers
birörütlülük: monotropism bitki sütü: latex biyopotensiyel: biopotential
biryana çevirme: shunt bitki yağı:vegetable oil biyopsi (tıp): biopsy
bisiklet: bicycle, bike bitkin: asthemic biyoritim: biorhythm
bisk: bisque bitkinlik (tıp): asthenia biyoseramikler: bioceramics
bisk ateşi: bisque fire bitkisel ilaç: galenical biyoteknolojisi: biotechnology
bisküvi: biscuit bitlenme merhemi (ecz.): blue oinment biyouyumlu: biocompatible
bismalemidler: bismaleimides (BMI) bitme: ending biyoyapışkanlar: bioadhesives
bisülfat [HSO4-]: bisulphate bitmez:unending biz: bodkin, broach, reamer
bisülfür[HSO3-]: bisulphite bitüm: bitumen, pitch bizfenol a: bisphenol a (BPA)
bit(iril)memiş:unfinished bitümleme: bituminization, bituminizing bizfenol a epoksi: bisphenol a epoxy
bitirici (kalıp): finisher bitümlü: bituminous bizfenol a fumarat: bisphenol a fumarate
bitirilmiş: finished bitümlü boya: bituminous paint bizmalemid reçineler: bismaleimide
bitirim: finish resins
bitümlü demir filizi: bituminous iron
bitirme: depletion → dealloying, ore bizmit [Bi2O3 · 3H2O]: bismite (=
finishing, termination bismuth ochre )
bitümlü gereç: bituminous material bizmut [Bi]: bismuth
bitirme aşaması (cam eritme): finish bitümlü karışım: bituminous mixture
bitirme ayağı: finishing stand bizmut alaşımları: bismuth alloys
bitümlü kömür: bituminous coal bizmut aluminat [Bi2(Al2O4)3]: bismuth
bitirme ezmesi: finishing reduction bitümlü linyit zifti: bituminous lignite aluminate
bitirme geçisi: finishing pass pitch bizmut arıtma kazanı: kettle for refining
bitirme haddelemesi: finish rolling, bitümlü macun: bituminous mastic bismuth
finishing bitümlü tıkayıcı: bituminous sealants bizmut bromür [BiBr3]: bismuth
bitirme haddelemesi sıcaklığı: finish biyel kolu: connecting rod bromide
rolling temperature biyoaktif: bioactive bizmut florür [BiF3]: bismuth fluoride
bitirme haddesi: finishing mill biyobenzetim: biomimetic bizmut fosfat [BiPO4]: bismuth
bitirme haddesi gergi merdanesi: biyobenzetim süreci: biomimetic phosphate
finishing mill hooper processing bizmut hidroksit [Bi(OH)3]: bismuth
bitirme haddesi sarıcısı: finishing mill biyocam: bioglass hydroxide
looper biyoekololji: bioecology bizmut hidrür [BiH3]: bismuth hydride
bitirme hattı: finishing line biyoelektrotları: bioelectrodes bizmut ışıması: bismuth glance
bitirme hızı (hadde): finishing speed biyogaz: biogas bizmut iyodür [BiΙ3]: bismuth iodide
bitirme işlemesi: finish machining biyogereçler: biomaterials bizmut karbonat [Bi(CO3)3]: bismuth
bitirme işlemi: finishing treatment biyokatalist: biocatalyst carbonate
bitirme işlemleri: finishing operations biyokimyasal: biochemical bizmut klorür [BiCl3]: bismuth chloride
bitirme kalıbı: finishing die (=finisher) biyokimyasal tepkimeler: biochemical bizmut lehimi: bismuth solder
bitirme katarı: finishing train reactions bizmut madeni: bismuth mine
bitirme merdanesi: finishing roll biyoloji: biology bizmut nitrat [Bi(NO3)3]: bismuth
bitirme pasosu: finishing pass biyoloji mikroskobu: upright light nitrate
bitirme payı: finish allowance microscope bizmut oksiklorür [BiOCl]: bismuth
bitirme sıcaklığı (sıcak haddelenme): biyoloji nanoaygıtlarının oxychloride
finishing temperature önörneklemesi: prototyping of biological bizmut oksit [Bi2O3]: bismuth oxide
bitirme süreci: finishing process nanodevices bizmut özütleme: bismuth extraction
bitirme takımları: finishing tools biyolojik: biological bizmut sarısı: bismuth ochre

47
bizmut selenür [Bi2Se3] bor elyaf destekli karma

bizmut selenür [Bi2Se3]: bismuth bnf püskürtme deneyi: bnf jet test bol gereç: abundant material
selenide bobin: bobbin, coil, reel bol miktarda: substantial
bizmut silikat: bismuth silicate bobin açıcı: decoiler Bolivya kalay derişintisi: barilla
bizmut sülfat [Bi2(SO4)3]: bismuth bobin ağırlığı: coil weight bolivyanit: bolivianite
sulphate bobin arabası: coil car bollaştırma deneyi (boru): flare test
bizmut sülfür [Bi2S3]: bismuth sulphide bobin endüvisi (elekt): armature bolluk: abundance, affluence, plenitude
bizmut telürür [Bi2Te3]: bismuth bobin kutusu: coil box bolo (pala türü): bolo
telluride bobin sargısı: coil winding bolometre: bolometer
bizmut titanat [Bi2O3·2TiO2]: bismuth bobin sarıcı: coiler Bolton ayıracı: Bolton’s reagent
titanate boca düzeni (araba):tipple Boltzmann bağıntısı: Boltzmann
bizmut tuzu: bismuth salt boca yeri:tipple relation
bizmut üçklorür [BiCl3]: bismuth bocurgat: capstan Boltzmann bindirme kuralı: Boltzmann
trichloride superposition principle
bocurgat halatı: parbuckle
bizmut üçoksit [Bi2O3]: bismuth trioxide Boltzmann dağılımı: Boltzmann
bodur (tıp): pyknic distribution
bizmutat: bismuthate
Boersch olgusu (erk genişlemesi): Boltzmann değişmezi (1.3803x10-
bizmutat camları: bismuthate glasses Boersch effect
bizmutinit [Bi2S3]: bismuthinite
16
erg/°c): Boltzmann constant
bogi: bogie, ingot buggy Boltzmann denklemi: Boltzmann
bizmutit [3(BiO)2 · CO3 · 2Bi(OH)3 · boğ(ul)ma: strangulation
3H2O]: bismuthite equation
boğabaşı (tuğla): bull header Boltzmann etmeni: Boltzmann factor
bizmut-kadmiyum alaşımları: bismuth-
boğada suyu: lye Bolyston ayıracı: Bolyston’s reagent
cadmium alloys
boğak: croup bom: boom
bizmutlu: [+ 3] bismuthic, (+5)
bismuthous boğaz: throat bomba: bomb
bizmutlu boya: bismuthic paint boğaz derinliği (elektrot kaynak):throat bomba kaloriölçer: bomb calorimeter
depth bomba kovanı: bombshell
bizote (cam): bevel
boğaz kayışı (at):throatlatch bombalı zıpkın: bomb lance
bizote yapma: bevelling
boğaz yangısı: angina bombardıman uçağı: bomb carrier
Blake çeneli kırıcısı: Blake jaw crusher
boğaz yüksekliği (direnç kaynağı):throat bombe fırını (oto cam): softening
blendajlı: shielded height
blendajlı tel: shielded wire furnace (sagging kiln)
boğazdan çıkarma aygıtı: probang bombe yapma (cam): bending
blister bakır: blister copper boğma (mak.): throttling bombe yapma fırını (cam): serial
Bloch bölge kuramı: Bloch zone theory boğmaca (tıp): pertussis bending oven
Bloch dalga işlevi: Bloch wave function boğucu: choke bombeli bölüm (cam): principal
Bloch dalgaları: Bloch waves boğum: nodule curvature
Bloch duvarları: Bloch walls boğumlu: nodular bombeli cam: bent glass
Bloch fonksiyonları: Bloch functions bohça: packet, parcel bomlu vinç: boom hoist, jib crane
Bloch işlevleri: Bloch functions Bohemya kristali (cam): Bohemian bonanza: bonanza
Bloch kuramı: Bloch theorem crystal bonbon: sugarplum
Bloch sıcaklığı: Bloch temperature Bohr atom modeli: Bohr atomic model boncuk dizisi: string
blok: block, dresser Bohr atomu: Bohr atom boncuk işi: beading
blok haddesi: bloomer (blooming mill), Bohr dolancası: Bohr orbit boncuk kenar: bulb edge
primary rolling mill Bohr hidrojen atomu: Bohr hydrogen boncuklama: beading
blok kopolimer: block copolymer atom boncuklama emayesi: beading enamel
blok kopolimerizasyon: block Bohr kuramı: Bohr theory boncuklar: beads
copolymerization Bohr magnetonu (9.27x10-21erg/gauss): boncuklarla süslü: beacon
blok zımba: block punch Bohr magneton boncuklu: beacon
bloknot: pad, tablet, writing pad Bohr yarıçapı: Bohr radius bonderleme: bonderizing
blucin: blue jeans boks eldiveni: box glove bondorlama (kaplama): bondorising
blum: bloom boksit [SiO2, Fe2O3 içeren Al2O3· 2H2O]: bone: bonnet
blum haddesi: blooming mill (=cogging bauxite bor [B]: boron
mill) boksit çimentosu: bauxite cement bor alaşımları: boron alloys, intensifiers
blum makası: bloom shears boksit kili: bauxite clay bor camı: borate glass
blum makinası: bloom caster bol: abundant, plenteous, plentiful bor elyaf destekli karma: boron fibre
bluz:tucker bol akıtarak temizleme: scouring reinforced composite

48
bor elyaf destekli kompozit boş atom yeri (örütbilim)

bor elyaf destekli kompozit: boron fibre Born kuramı: Born theory boru kaynak tesisi: pipe welding plant
reinforced composite borneol [C10H17OH]: borneol (bornyl boru keskisi: pipe cutter
bor elyafı: boron fibre alcohol) boru kıvırma: tube bending
bor emdirme (metaller): boriding Born-Haber çevrimi: Born-Haber cycle boru sacı: skelp
bor epoksi karması: boron-epoxy bornit [Cu5FeS4]: bornite boru soba (yüksek fırın): pipe stove
composite bornonit [3(PbCu2)S · Sb2S3]: boru şebekesi: piping
bor epoksi laminatı: boron-epoxy bournonite boru taşıyıcı direkler dizisi: pipe rack
laminate bornoz: bathrobe boru tuğla: sleeve
bor fosfat [BPO4]: boron phosphate borofosfosilikat camları: boru ucu: nipple
bor karbür [B4C]: boron carbide borophosphosilicate glasses (BPSG) boru üretimi: pipe production
bor katımı: boron addition borohidrid [BH4-]: borohydryde boru ürünler (çelik):tubular products
bor katımlı çelikler: boron added steels borosilikat (kim.): borosilicate boru vida kılavuzu: pipe tap
bor katkılı silisyumlu yarı-iletken: borosilikat camı (>%5 B2O3): boru yapımı:tube making
boron-doped silicon semiconductor borosilicate glass boru yivi: pipe thread
bor lifi: boron fibre borosilikatlı cam [Na2B4O7 ]: borasilicate boru yolu: pipeline
bor nitrür [BN]: boron nitride glass
boruboyu (nesnel mercek-göz merceği
bor nitrür yapısı: boron nitride structure borosilisik asit (kim.): borosilicic acid uzaklığı):tubelength
bor oksit [B2O]: boron oxide, [B2O3] borsa: stock exchange (=stock market), borucuk (tıp); ince boru:tubule
boric oxide, [BO] boron oxide stock market boruiçi boru: drawtube
bor oksit camı: boric oxide glass boru: pipage, pipe, tube, tubing borulu mercek:tube lens
bor sertleşebilirlik etkisi: boron boru ağı:tubing borulu soğutucu: pipe coil cooler
hardenability effect boru ağızlığı: spigot borulu tarayıcı (tarayıcı sondalı
bor üçbromür [BBr3]: boron tribromide boru ağzı:tubulure mikroskop):tube scanner
bor üçflorür [BF3]: boron trifluoride boru anahtarı: pipe wrench boruluk kil karışımı: pipe body
bor üçiyodür [BΙ3]: boron triiodide boru bağlantısı (mak): union borumsu: pipy, tubular (=tubulate)
bor üçklorür [BCl3]: boron trichloride boru bandı (çelik): skelp borumsu bozukluk (içyapı): piping
bora: hurricane boru biçimi verme:tubulation borumsu çekinti (döküm): pipe
boraks [Na2B4O7 ∙10H2O]: borax boru biçimli: tubular (=tubulate) shrinkage (=pipe)
(=sodium tetraborate) boru biçimli mufla fırını:tube furnace borusal:vasiform
boraks camı: borax glass boru bombası: pipe bomb borusuz: pipeless
boraks kireci: borax lime boru bükme deneyi: proof-bend test borürler: borides
boraks tozu: borax powder boru çekme:tube drawing borürlü takımlar: boride tools
boral: boral boru çelikleri: pipe steels bor-volfram lifler: boron-tungsten fibres
boran: borane boru daraltma:tube reducing Bosch süreci (H2): Bosch process
borasit [Mg6Cl2B14O26]: boracite boru demeti:tube bundle Bose parçacığı (fiz.): Bose particle
borat: borate boru dirseği: knee piece Bose-Einstein dağılımı: Bose-Einstein
borat gereçler: borate materials boru donanımı: pipe fitting distribution
borazan: hand horn, trumpet boru döküm makinası:tube casting Bose-Einstein istatistiği: Bose-Einstein
Borchers-Schimdt süreci [Al]: Borchers- machine statistics
Schimdt process boru dökümü:tube casting Bose-Einstein sayıtımı: Bose-Einstein
borç: debt boru döşeme: piping, tubulation statistics
borç kaydı: debit boru elektrot:tubular electrode Bose-Einstein yoğuşumu: Bose-Einstein
condensation
borda kancası: grapnel boru fabrikası: pipe mill
boson (Bose-Einstein istatistiğine uyan
borda tahtası (gemi): skid boru fırın:tube furnace atom zerresi): boson
bordeaux karışımı [CuSO4+CaO+H2O]: boru haddehanesi: pipe mill, pipe rolling bostan dolabı: water wheel
bordeaux mixture mill
bostan korkuluğu: jackstraw, scarecrow
Bordini olgusu: Bordini effect boru hattı: pipeline Boswell sınıflaması: Boswell
bordo şarabı şişesi: bordeaux bottle boru hattı çelikleri: pipeline steels classification
borlama: boriding boru hattı yıkama suyu: flushing liquid boş: blank, empty, idle, unoccupied,
borlu çelik niteliği: boron steel grade boru ile iletme: pipage unprofitable
borlu çelikler: boron steels boru kaplaması: pipe coating boş akım (almaç): dark current
borlu demir önalaşımı: ferroboron boru kaynağı: pipe welding, tube welding boş atom yeri (örütbilim): unoccupied
Bormann etkisi: Bormann effect boru kaynak hattı: pipe welding line atomic site; vacant site

49
boş büyütme boynuz gümüşü

boş büyütme: empty magnification boşbağırsak (tıp): jejunum boya özü: pigment
boş defter: blankbook boşluk: backlash, blank,cavity, emptiness, boya penetranı: dye penetrant
boş dizey: empty matrix incavation, lumen, separation, space, void boya sanayii: paint industry
boş dökümler: hollow castings boşluk açma deneyi: hollow drill testing boya sıyırma: paint stripping
boş dövme: hollow forging boşluk birleşmesi: void coalescence boya soğurumu: dye absorption
boş erke durumu:unoccupied energy boşluk büyümesi: void growth boya soğurumu deneyi: dye-absorption
state boşluk çekirdeklenmesi: void nucleation test
boş fırın: uncharged furnace boşluk içeriği: void content boya tutar: dyeable
boş frezleme: hollow milling boşluk oluşumu:vacuolation, void boya tutması: paint adherence
boş kalan kısım (fıçı):ullage formation boya üretimi: paint production
boş kör kalıp: blank mould boşluk oranı:void space boyacılık: dyeing
boş küme: empty set boşlukcuk: microvoid boyalı: painted
boş lif: hollow fibre boşluklu:vacuolar boyama: dyeing, painting
boş mermi: blank cartridge boşta: out-of-gear boyama teknolojileri: painting
boş payı: head clearance boşta çalışma: idling technologies
boş yiv: blank groove botülin: botulin boyama uygulamaları: painting
boşa akan damla (cam):tail weight botülinüs: botulinus applications
boşa büyütme: empty magnification Bouduard denklemi: Boudouard boyamalı geçirme (kalıp): spotting
boşa dönen kasnak: idler roller equation boyanabilen akyuvarlar: neutrophils
boşa giden döküm: waste casting bovling (oyun): bowling boyanabilen bakterili süt: acidophilus
boşa üfleme: fanning Bower-Berff süreci (çelikte pas önleme milk
boşal(t)ım: discharge süreci): Bower-Berff process boyanabilir: dyeable
boşalım (yarı iletkenler): exhaustion bowman kapsülü: bowman capsule boyanabilirlik: dyeability
boşalım aralığı (yarı iletkenler): boy: length boyanmış: painted
exhaustion range boy çekmesi: end shrink boyar madde: dyestuff
boşalım borusu (fiz.): discharge tube boy ekseni: longitudinal axis boyasız:unfinished, untinged
boşaltıcı (soğutma fırını-cam): emptier boy kısalması: length dilatation boy-çap oranı (delik): length-to-
boşaltık: discharged boy makası: dividing shear diameter ratio
boşaltık toz: discharged dust boy ölçümü: linear measurement boy-en oranı: aspect ratio
boşaltılmamış:undischarged boy uzatma (cam): drawing out boylam: longitude, meridian
boşaltılmış: depleted, discharged boy yatağı: cradle boylama kirişi: girder
boşaltım aygıtı: discharge device boy yatağı rolesi: cradle roll boylamasına: lengthwise, longitudinal,
boşaltım borusu: discharge pipe boy’a kesim: cut-to-length longitudinal direction
boşaltım elektrodu: discharge electrode boy’a kesim hattı: cut-to-length line boylamasına alan: longitudinal field
boşaltım gerilimi: discharge potential boya: dressing, dye, paint boylamasına eksen: longitudinal axis
boşaltma: (buhar) blowoff, depletion boya ağacı: dyewood boylamasına göze (kereste): longitudinal
→ dealloying, discharging, dumping, boya astarı: ground laying, primer cell
egestion, evacuation, incavation, boya bıçağı: spatula boylamasına içyapı: longitudinal
stevedoring,unloading boya çökeltileri (TEM numune microstructure
boşaltma arabası (cevher): dumper car bozukluğu): stain precipitates boylamasına küresel sapınç (optik):
boşaltma aygıtı: ejector boya değirmeni: paint mill longitudinal spherical aberration
boşaltma çizikleri (cam): take-out marks boya fabrikası: dyeworks boylamasına yarılma: longitudinal
boşaltma deliği (döküm): tapping hole boya fıçısı: vat splitting
boşaltma döküm: inversion casting boya fırçası: paintbrush boylamsal: longitudinal
boşaltma düzeni: tipple boya giringen deneyi: dye penetrant test Boyle sıcaklığı:Boyle temperature
boşaltma istasyonu: disgharging station boya giringeni: dye penetrant Boyle yasası (pv=nkt): Boyle’s law
boşaltma kertiği: relief slot boya girinimi: dye penetration boyna küreği: scull, sweep
boşaltma makarası (hadde): payoff reel boya hattı: paint line boynu tutuk: stiff-necked
boşaltma musluğu: blow cock, petcock boya karıştırma: paint mixing boynuz (direnç kay.): horn
boşaltma pompası: ejector boya kazanı: kier boynuz aralığı (kaynak): horn spacing
boşaltma rıhtımı:unloading wharf boya maddesi: dyestuff boynuz baskaç: horn press
boşaltma vanası: bleeder valve, drain boya makaslama: shear-to-length (cut- boynuz gümüşü: cerargyrite, [AgCl]
valve to-length) horn silver (=cerargyrite)

50
boynuz kurşunu [PbCl2.PbCO3] bozunum kısıtı

boynuz kurşunu [PbCl2.PbCO3]: horn boyut ayarlaması: dimensional bozuk para: coin, small change
lead adjustment bozuk para: mintage
boynuz yolluk (döküm): horngate boyut değişimi: dimensional change bozuk sac: defective sheet
boynuzlu klârinet: hornpipe boyut denetimi: dimensional control bozuk tel: cuppy wire
boynuztaşı [Fe+(Mg,Al,Ca, silikat]: boyut dengeliliği: dimensional stability bozuk üflenmiş (cam): badly blown
hornblende, hornstone boyut kayması (döküm): off-dimension, bozuk ürün: defective product
boyun: neck (maça) off-gauge (=off-size) bozuk yüzey (metaller): disturbed metal
boyun altı (cam şişe): base of neck boyut ölçümü: dimensioning bozukluk: defect, imperfection
boyun atkısı: muffler, neckerchief, scarf, boyut tut(tur)ma: fixturing bozukluk bulma: defect detection
tippet, tucker boyutlama: dimensioning bozukluk düzeltme: defect correction
boyun bilezik açıklığı (cam): neck ring boyutlama blokları: sizing blocks bozuksuz: flaw-free
opening boyutlama haddesi: sizing mill
boyun borusu (TV): neck tube bozulabilen dirim koyuntuları:
boyutlama içeriği (karmalar): sizing biodegradable implant
boyun çarpıklığı: torticollis (=wryneck) content, sizing knockout
bozulma: biodegradation, breakdown,
boyun çatlağı (cam): annular crack boyutlama kalıbı (sinter sıkıtı): sizing deterioration
boyun incinmesi (oto-kaza) (tıp): die
bozulma hızı: failure rate
whiplash injury boyutlama merdaneleri: sizing rolls
bozulma sıklığı: failure frequency
boyun kalıbı (şişe): neck ring (=neck boyutlama sıyırıcısı: sizing stripper
mould), ring mould (=neck mould) bozulmamış:unfaulted
boyutlama zımbası (sinter sıkıtı): sizing
boyun kalıbı kolu: neck ring holder punch bozulmamış dislokasyon ilmeği:
unfaulted rislocation loop (=Frank
boyun kürkü: necklet boyutlandırma (mek. işlem): sizing
dislocation loop)
boyun omuru: cervical vertebra boyutlu seslendirme: stereophony
bozulmaz mal (eşya): hard goods
boyun yapıştır(ıl)ması (cam): neck boyutlu sesli: stereophonic
bozulmuş: deteriorated, rancid
sealing boyutsal: dimensional
bozulum: decay
boyun yapıştırma makinası: neck boyutsal ayarlama: dimensional
sealing machine adjustment bozulum değişmezi: decay constant(λ)
boyuna: longitudinal boyutsal ayırma: dimentional bozulum ürünü: decay product
boyuna akıntı (cam fırını): longitudinal coordination bozunabilir: deformable
current boyutsal büzülme: dimensional bozunabilir kalıntı: deformable
boyuna çatlak: longitudinal crack contraction inclusion
boyuna çukurcuklanma (yenim): boyutsal çekme: dimensional contraction bozunabilirlik: deformability
longitudinal pitting boyutsal çözümleme: dimensional bozun(dur)ma: deformation
boyuna dalgalar (sesüstü deneyi): analysis bozundurma sıcaklığı: deformation
longitudinal waves boyutsal değişim: dimensional change temperature
boyuna dikişli çelik boru: boyutsal denetim: dimensional control bozundurma süreçleri: deformation
longitudinally-welded steel pipe boyutsal dengelilik: dimensional processes
boyuna kama tuğlası: feather side stability bozundurulmuş: deformed
boyuna kaynaklı çelik boru: boyutsal genleşme: dimensional bozundurulmuş metal: deformed metal
longitudinally-welded steel pipe expansion bozunuk: deformed
boyuna kesme: slashing boyutsal kesinlik: dimensional accuracy bozunuk metal: deformed metal
boyuna konik tuğla: side skew brick boyutsal kısıtlamalar: dimensional bozunum altyapısı: deformation
boyuna köşe çatlağı: longitudinal corner limitations substructure
crack boyutsal paylar: dimensional tolerances bozunum aşındırması: deformation
boyuna küresel sapınç: longpass filter boyutsuz: nondimensional wear
boyuna yarma: slashing boyuttutar: fixture bozunum bölgesi: deformation zone
boyuna yön: longitudinal direction boyuttutarda suverme: press quenching bozunum çizgileri: deformation lines
boyuna yüzey çatlağı: longitudinal facial boza:zythum bozunum deneyi (döküm): deformation
crack bozma: routing test
boyuna yüzey ortası çatlakları: bozuk: carious, defective, out-of-order, bozunum dokusu (x-ışınları):
longitudinal midface cracks stagnant deformation texture
boyunbağı: necktie bozuk gıda bakterisi: botulinus bozunum ikizlenmesi: deformation
boyunduruk: oxbow, yoke bozuk gıda zehiri: botulin twinning
boyunduruk takma: inspanning bozuk kalaylı teneke: menders bozunum ikizleri: deformation twins
boyut: dimension bozuk kaynak: defective weld bozunum kısıtı: deformation limit

51
bozunum kuşakları Bridgeman örüt büyütmesi

bozunum kuşakları: deformation bands bölek (göğüs boşluğu) (tıp): bölük koni (toz metalbilimi): divided
bozunum noktası (seramik): mediastanum cone
deformation point bölge: location, tract, zone bölüm: category, class, department,
bozunum oluşbiçimi haritası: bölge kuramı:zone theory division, part, portion, section, segment
deformation mechanism map bölgecik (mıknatıs): domain bölüm çapı (dişli): pitch diameter
bozunum oluşbiçimleri: deformation bölgecik bezemeleri: domain rotation bölüm çemberi (dişli): pitch circle
mechanisms bölgecik büyümesi: domain growth bölüm çizgisi: graduation
bozunum ötektiği (seramik): bölgecik desenleri: domain patterns bölümleme: classification
deformation eutectic bölgecik duvarı (mıknatıslanma): bölümlü cam eşya:volumetric glassware
bozunum sıcaklığı: deformation domain boundary (=bloch wall) bölümsel: segmental
temperature
bölgecik duvarı erki: domain wall energy bölünebilir: scissile
bozunum süreçleri: deformation
processes bölgecik yapısı: domain structure bölünge (geometri): segment
bozunumlu tutturma: deformation bölgecikler (metal içyapısı): colonies bölüngel küme (mat): segmental set
bonding bölgesel: local, localized, locational, bölünlü: serial
bozunumsuz takımlar: nondeforming zonal bölünme (çoğuz bozulması): scission
tools bölgesel akım: local current bölünmemiş: indiscrete, undivided
böbrek: kindey bölgesel akım yoğunluğu: local current bölünmez: indivisible
böbrek açımı (tıp): nephrotomy density bölünüm (fiz.): fission (=atomic fission,
böbrek aktarması (tıp): kidney bölgesel arıtılmış:zone refined nuclear fission)
transplant bölgesel arıtılmış metal:zone refined bölünüm gereci (atom): fissile material
böbrek ameliyatı (tıp): nephrectomy metal bölünüm görüngesi: fission spectrum
böbrek biçimli: reniform bölgesel arıtma:zone refining bölüşüm: partition
böbrek bilimi (tıp): nephrology bölgesel belverme: local necking bölüşüm işlevi: partition function
böbrek bozukluğu (tıp): nephrosis bölgesel birikim:zonal segregation bölüşüm katsayısı: partition coefficient
böbrek destek aygıtları (tıp): kidney bölgesel çökelme: localized precipitation (K)
assist devices bölgesel eritme:zone fusion, zone bölüşüm yasası: partition law
böbrek dializi: kidney dialysis melting(=zone fusion) Bragg açısı (x-ışınları): Bragg angle
böbrek enzimi: renin bölgesel etki (yenim): local action Bragg denklemi (nλ=2d sin θ): Bragg
böbrek makinası: kindey machine bölgesel gerilim giderme ısıl işlemi: equation
böbrek süzdürme: kidney dialysis local stress relief heat treatment Bragg dorukları (x-ışınları): Bragg
böbrek süzme elemanı (tıp): kidney bölgesel göze (yenim): local cell peaks
nephron bölgesel ısıtma: localized heating Bragg kırınım açısı: Bragg diffraction
böbrek taşı (tıp): gravel, nephrite, bölgesel katılaşma: local solidification angle
nephrolith bölgesel kesme süreci (çapak oluşumu): Bragg koşulu: Bragg condition
böbrek taşı çıkarımı (tıp): nephrotomy localized shear process Bragg yasası (nλ = 2d sin θ): Bragg’s law
böbrek transplantı (tıp): kidney bölgesel önısıtma: local preheating Bragg yöntemi: Bragg method
transplant bölgesel sekme: local slip Bragg zıtlığı: Bragg contrast
böbrek zarı (tıp): kidney membrane bölgesel sertleş(tir)me:zone hardening bragit [(pd.pt.ni) s]: bragite
böbreksi cevher (hematit türü): kidney bölgesel sertleşme: local hardening braket: bracket
ore bölgesel sinterleme:zone sintering Brassert asitlendirme süreci: Brassert
böbrektaşı: kindey stone bölgesel soğuk işleme: localized cold acid hardening process
böcek: insect working Bravais kafesleri: Bravais lattices
böcek zehiri (ilaç): pesticide bölgesel yenim: local corrosion, localized brazilin [C16H14O5]: brazilin
böcek/haşere öldürücü ilaç: insecticide corrosion brendi bardağı (cam): snifler (brandy
böğür çapı (vida): pitch diameter bölme: cell, division, split inhaler)
böhmit [Al2O3 · H2O]: boehmite bölme kiremiti: partition tile Brener çözeltisi: Brener solution
böl(ün)me: segmentation bölme makası: dividing shear breş (yer b.): breccia
böleç: diaphragm bölmecik:trabecula Brewster açısı: Brewster angle
böleçli kabuk kalıplama: diaphragm bölmesiz fırın (cam): single-chamber Brewster açısı mikroskopisi: Brewster-
shell moulding furnace angle microscopy
böleçli kabuk kalıplama makinası: bölücü (mek; karmalar): separator brezilya kauçuğu: para rubber
diaphragm shell moulding machine bölücü kalıp (dövme): edger Bridgeman örüt büyütmesi: Bridgeman
böleçli vana: diaphragm valve bölük göze: divided cell crystal growth

52
Bright hastalığı (tıp) buharlaşabilir

Bright hastalığı (tıp): Bright’s disease broşür: leaflet, pamphlet buğulaş(tır)ma: vapourization
briket: briquette Brouwer çizgeleri: Brouwer diagrams buğulaşan: vapourescent
briket harmanlama: briquette blending brown devinimi (sıvı): brownian motion buğulaşma: vapourescence
briketleme: briquetting Brown ve Sharp mastarı: Brown and buğulu: brumous, steamy
Brillouin bölgeleri: Brillouin zones Sharp gauge buğulu cam: smoked glass
Brillouin dalga boyu: Brillouin Brownsdon aşındırma deneyi: buğusuz: vapourless
wavelength Brownsdon wear test buhar: steam, vapour
Brillouin fonksiyonu: Brillouin function Bruger aygıtı: Brugger tester buhar açanağı: poppet valve
Brillouin işlevi: Brillouin function Bruger çarpma aygıtı: Brugger tester buhar aktarımı aşaması (suverme):
Brinell aşındırma deneyi: Brinell wear Bruger deneyi: Bruger test vapour transport stage
test brukit: brookite buhar atmosferi: steam atmosphere
Brinell aşındırma makinesi: Brinell brunswick yeşili [CuCl2 ∙3Cu(OH)2]: buhar basıncı: vapour pressure
wear machine brunswick green buhar basıncı geçişim ölçümü: vapour-
Brinell sertliği: Brinell hardness Brunton ocağı: Brunton furnace pressure osmometry
Brinell sertlik deneyi: Brinell hardness brusit [MgO · H2O]: brucite buhar borulu kurutucu (refrakter):
test bruşit (kalsyum hidrojen fosfat): steam rack drier
Brinell sertlik ölçeği: Brinell hardness brushite buhar borusu: steam pipe
scale brülor memesi: burner nozzle buhar çekici: steam hammer
Brinell sertlik ölçeri: Brinell hardness brülör: burner, oil burner
tester (=brinell tester) buhar çıkaran: vapourific
brülör boşluğu: port buhar evreli lehimleme: vapour phase
Brinell sertlik ölçümü: Brinell hardness brülör çıkış ayar parçası (cam):tongue
measurement soldering
brülör odacığı: doghouse buhar evreli yağlama: vapour phase
Brinell sertlik sayısı: Brinell hardness
number brüsin [C23H26N2O4]: brucine lubrication
bristol sırı (çinko oksitli ham sır): brüt: gross buhar geçirmez: steamtight
bristol glaze brüt ton: gross ton (=long ton) buhar jeti pompası: vapour-jet pump
britanya metali (antimuan +bakır brytal süreci (elektrikli parlatma) (Al): buhar kazanı: boiler, steam boiler
içeren çinko): brittania metal brytal process buhar korumalı kaynaklama: steam
briyantin: bandoline, macassar oil BSD (bilgisayarlı sayısal denetim): CNC shielded welding
brogerit [U3O4]: broggerite (computerized numerical control) buhar örtü (suverme): vapour blankent
brokantit [CuSO4∙ 3Cu(OH)2]: BSD programlaması: CNC buhar örtü aşaması (suverme): vapour
brochantite programming blankent stage
brom [Br]: bromine BSD’li dişli biçimleyici: CNC gear buhar püskürteci: steam ejector
brom asidi [HBr]: hydrobromic acid sharper buhar sırı: vapour glaze
bromal [CBr3CHO]: bromal BSD’li şerit testere: CNC band saw buhar taşınımı: vapour transport
bromat: bromate BSD’li taşlayıcı: CNC grinder buhar tepkimesi (bakır): steam reaction
bromik asit [HBrO3]: bromic acid BSD’li tezgâh: CNC machine buhar tıkacı:vapour lock
bromlu (-5): bromic BSD’li torna: CNC lathe buhar üfleme (yüzey temizleme):
bromlulaş(tır)ma (kim.): bromination BSD’li torna tezgâhı: CNC turning vapour blasting
machine buhar üretimi: steam generation
bromoform [CHBr3]: bromoform
Bucky çizgesi: Bucky diagram buhar valfı: poppet valve
bromür: bromide
bucky küresi: buckyball buhar yoğunlaşımı: vapour
bromürlü kağıt (fotoğraf): bromide
paper bucurgat: hand jack, jack, whim condensation
bronit [Mn7SiO12]: braunite buçuk (saat): half-hour buhar yoğunluğu: vapour density
bronkoskop (tıp): bronchoscope budak: knar, ramification buhara yön verme: steam steering
bronkostomi (tıp): bronchostomy budama: sprigging, trimming buharda bükülmüş tahta: bentwood
bronşlar (tıp): bronchia budanmış: trimmed buharlaş(tır)ma: evaporation,
Brookfield ağdalılık ölçeri: Brookfield bugünkü değer: present value vapourization
viscometer buğday: wheat buharlaş(tır)ma süreci: evaporation
Brookfield viskometresi: Brookfield buğday değirmeni: gristmill process
viscometer buğu: brume, vapour buharlaş(tır)ma tortusu: residue of
broş (takı): broach buğulama: hazing evaporation
broş iğnesi: tongue buğulanma: clouding, condensation buharlaş(tırıl)mış: vapourized
broşlama: broaching buğu yoğuşumu: vapour condensation buharlaşabilir: vapourable

53
buharlaşabilirlik burma gerilimi

buharlaşabilirlik: vapourability buji: spark plug Bunsen gözesi: Bunsen cell


buharlaşan: vapourescent bukağı: gyve, shackle Bunsen yakıcısı: Bunsenburner
buharlaşıcı: volatile bukağılık: pastern burç: bushing, bush, collar, tower
buharlaşma: vapourescence, bukle: link, tress burç başı: bearing boss
volatilization bukminsterfuleren: burç düzeneği: bushing assembly
buharlaşma dağıntısı: entropy of buckminsterfullerene (=buckyball) burçlama (ısıl püskürtme): collaring
vaporization bulamaç: slurry burgaç: backstream, cyclone, eddy,
buharlaşma entropisi: entropy of bulamaç döküm: slush casting gurge, screwdriver, turbulence, vortex,
vaporization bulanık: glazed, translucent, turbid, whirlpool
buharlaşma gizli ısısı: latent heat of unclear burgaç akımı: eddy current
vaporization bulanıklık: turbidity burgaçlanma: gurge, vortexing
buharlaşma hızı: evaporation rate bulaşıcı (tıp): pestilent burgaçlı: turbulent, vortical
buharlaşma ısısı: heat of evaporation bulaşıcı hastalığa ilişkin (tıp): zymotic burgaçlı akış: turbulent flow
buharlaşmaölçer: evaporimeter bulaşıcı hastalık (tıp): zymosis burgaçlı değirmen: screw mill
buharlaşmaz: nonvolatile bulaşıcı hastalık (tıp): zymotic disease burgaçlı karıştırıcı: screw mixer
buharlaştırıcı: evaporator, vapourizer bulaşıcı hastalık yayan (tıp): pestiferous burgaçlı yoğurucu: screw kneader
buharlaştırımlı metal bulaşık: contaminated
kaplama:vapourized metal coating burgaçlı yunak: whirlpool bath
bulaşık çözelti: contaminated solution burgaçsız döküm deliği: nonswirl nozzle
buharlaştırma aygıtı: evaporation unit bulaşık su: contaminated water
buharlaştırma kabı (cam): evaporating Burger devresi: Burger’s circuit
bulaşık yüzey: contaminated surface Burger vektörü: Burger’s vector
dish bulaşım: contamination
buharlaştırma kaynağı: evaporation Burger yöney belirlemesi: Burger’s
bulaşımkıran (tıp): disinfectant vector determination
source
bulaşımkırma: disinfection Burger yöneyi: Burger’s vector
buharlaştırma sepeti (tel): evaporation
basket bulaşımönler (ilaç): anti-infective burgu: auger, drill, gimlet, reamer, screw,
buharlaştırma teknesi (toz): evaporation bulaşkan: contaminant tap, trepan
boat bulaşmamış: incontaminate burgu bileme: drill sharpening
buharlı: steamy, vapourous bulaşsız: aseptic burgu büyüklüğü: drill size
buharlı alarm düdüğü:typhon bulaştırıcı: contaminating burgu çeliği: drill steel
buharlı bırakım:vapour deposition bulaştırma: contamination burgu kovanı: drill stock
buharlı çekiç: steam hammer bulbus (tıp): medulla oblongata burgu plakası: drill plate
buharlı dövme çekici: drop steam buldozer: buldozer burgu sarmal açısı: drill helix angle
hammer bulgur: kibble
burgu talaşı: drill borings
buharlı gemi: steamboat, steamship Bullard Dunn süreci (tufal giderme)
(çelik): Bullard Dunn process burgu ucu: bit, drill bit
buharlı ısı değiştirici: calandria burgu yüzeyi (geom.): helicoid
buharlı işlem: steam treating (=steam bullu pipet (cam): volumetric pipette
bulunabilirlik: availability burgulama: boring, drilling
treatment)
bulunmayan x-ışınları yansıması: burgulu kazık: screw pile
buharlı kalıplama: steam moulding
absent x-ray reflection burgulu madencilik: auger mining
buharlı kaplama:vapour plating
bulunmayan yansıma: absent reflection burk(ul)ma (cam boru): twisting
buharlı mavileştirme: steam blueing
bulunmayış: absence burkulma: sprain, twist
buharlı menevişleme (çelik): steam
tempering bulunmaz: unobtainable burkulma kırığı (tıp): sprain fracture
buharlı temizleme: steam cleaning buluş: invention burkulmayla incinme (tıp): sprain
buharlı yağ giderme:vapour degreasing bulut bilimi: nephology burma: torsion
buharölçer: evaporimeter bulut fotoğrafı: nephogram burma açısı: angle of twist
buhar-sıvı dengesi:vapour-liquid bulut fotoğrafı çeken aygıt: nephograph burma aynası: torsion mirror
equilibrium bulut yükseklik ölçeri: celiometer burma boru: helicon
buhar-sıvı-katı süreci (SİC kıl üretimi): bulutizler: nephoscope burma bozun(dur)umu:torsional
vapour-liquid-solid process bulutsulayıcı: nebulizer deformation
buharsız: vapourless bunalım: crisis burma çubuğu: torsion bar
buharsızlaş(tır)ma: devolatilization Bundy-kaynaklı çelik boru: Bundy-weld burma deneyi: torsion test
buhur: incense, storax, tacamahac steel tubing burma döngüsü (mek): torsional
(=tacmahack) bunker: bin, bunker, hopper moment
buhurdan: thurible bunker yükleyici: hopper loader burma gerilimi: torsional stress

54
burma kırılması katsayısı bükülmüş ipek

burma kırılması katsayısı: modulus of butadiyen kaucuk:butadiene rubber (BP) buzul bilimi: glaciology
rupture in torsion (Ss) buton kaynağı: buton welding buzul birikintisi (yer b.): glacial drift
burmaç: screw buvat (elekt.): junction box buzul çamuru: ice milk
burma-makaslama deneyi:torsion-shear buz: ice buzul çiziği: stria
test buz baltası: ice axe buzul çökertisi (yer b.): glacial deposits
burs: scholarship buz çağlayan: icefall buzul izi (yer b.): eskar
burslu öğrenci: scholar buz çiçekleri (cambuzlanması): buzul sütü: glacier milk
buru: torque, twist frostwork buzul taşı: moraine
buruk: acrid buz çivisi: ice nail buzul tortusu: till
burulabilirlik:torsibility buz çözme: unfreezing buzula ilişkin: glacial
burulma: screw motion buz değiştirimi: freeze substitution buzullu: glacial
burulmuş: tortile buz erimesi: defrosting buzunu çözme: defrosting
burulum: torsion, twist buz gibi: ice-cold, stone-cold büfe: buffet, sideboard
burulum gerilimi: torsional stress buz hokeyi: ice hockey büfe kasesi: buffet bowl
burulum kılı (seramik ve camlar):twist buz iğnesi (sirüsbulutları): ice needle büğet:weir
hackle buz katmanı (çift cam): frost bük(ül)me (cam boru):twisting
burulum sarkacı:torsion pendulum buz kayağı: ice skate büklüm: bend, bouckle, convolution,
burulum sınırı (içyapı):twist boundary buz kesesi (tıp): cold pack meander, twine
burulum tartısı (mek.):torsion balance buz kıracağı: ice pick büklümlü: bouckled
burulum tartısı:torsion scale buz kristalleri: ice crystals bükme (=eğme): bending, spin, torsion
burulumlu sarkaç:torsional pendulum buz küpü: ice cube bükme açısı: angle of bend
burulumölçer:torsionmeter
buz makinası: ice machine bükme çarpanı: flexural modulus
burulumsal:torsional
buz maşası: ice tongs bükme dayancı: bend strength
burulumsal bozun(dur)um:torsional
deformation buz nalçası: ice creeper bükme döngüsü: bending moment
burulumsal döngü (mek):torsional buz oluşumu: ice formation bükme işgörmezliği: flexural failure
moment buz saçağı: ice stick, icicle bükme kolu: bending arm
burun: nose buz sıyırıcı: ice scrapper bükme makinesi: bending machine
burun boşluğu (tıp): nasal cavity buz sisi: ice fog bükme merdanesi: beading roll
burun deliği (tıp): nostril buz testeresi: ice saw bükme momenti: bending moment
burun konisi (roket): nose cone buz torbası: ice bag bükme rezonansı: flexural resonance
burun muayene aygıtı: rhinoscope buz tutmuş: iced bükme tezgahı: jim crow
burun sıcaklığı (eşısıl dönüşüm): nose buz üretimi: ice production bükme yarıçapı: bend radius, bending
temperature buzdağı: iceberg radius
burun siperi (roket): nosepiece buzdolabı: fridge, frigidaire, refrigerator bükücü: winder
burun yarıçapı (kesme ucu): nose radius buzhane: ice house bükük: doglegged
burunluk: muzzle, noseband, respirator buzkıran (gemi): icebreaker bükülebilir: bendable, flexible, lissome,
burunsuz: noseless buzlandırma (cam): graining pliable
buruntu (yüzey bozuğu): roke buzlandırma banyosu (cam): frosting bükülebilir kam (basınç ayarı): flexible
buruölçer (mek.):torque meter bath cam
buruş: buckle buzlanma: icing bükülebilirlik: bendability
buruş oluşumu:buckle formation buzlanma önler: anti-icer bükülebilme: flexibility
buruş(tur)ma:wrinkling buzlanmış: frosted bükülme: flexion
buruşma:buckling buzlu: frosted, glacé, iced, icey bükülme dayancı: flexural strength
buruşma gerilimi:buckling stress buzlu ampul: frost bulb, satine etched bükülme esnemezliği: flexural rigidity
buruşmaz kumaş: crimpling (pearl) bükülmemiş:unwarped
buruşmuş: sapless buzlu cam: bone glass, frosted glass, bükülmemiş cam elyaf demeti: strand
buruşuk: buckled, corrugated, rimple, ground glass (=frosted) bükülmeye ilişkin: flexural
sear, warped, wrinkle buzlu su: ice water, iced water bükülmez: inflexible
buruşukluk:buckle buzluk: deep freeze, icebox bükülmezlik: inflexibility
but: thigh buzsuz: iceless bükülmüş: spun, tortile
butadiyen akrilonitril kaucuk: buzul: glacier bükülmüş cam iplik: spun glass
butadiene-acrylonitrile rubber buzul akıntısı: glacier milk bükülmüş ipek: organzine

55
bükülmüş ipek kumaşı büzülüm (tıp)

bükülmüş ipek kumaşı: organzine bütirik asit [C3H7COOH]: butyric acid büyük sayılar yasası: law of large
bükülmüş kordon: torsade bütirin: butyrin numbers
bükülür: pliant bütün: indiscrete, solid, total, unbroken, büyük sepet: carryall
bükülüş: twine whole, undivided, unitary büyük ton: long ton
büküm: inflection (=inflexion) bütünler açı (geom.): supplementary büyük tuğla: jumbo brick
büküm noktası: inflection point angle büyük uçak: liner; jumbo jet
bükümlü ayak (cam):twisted stem bütünlük: totality büyük vazo: boughpot
bükümlü cam elyaf ipliği: continuous büyü asidi [FSO3H.SbF5]: magic acid büyük yığın: passel
yarn büyü(l)tüm: enlargement büyük yük: major load
büküntü: flexure büyük: large, jumbo, macro, major, mega, büyüklük: magnitude, size
büküntü denemesi: flexure testing massive büyüklük aralığı: size range
büküntü gerilimi: flexure stress büyük alanlı karma yapı onarımı: büyüklük dışlamalı kromatografi: size-
bülten: bulletin large area composite structure repair
(LACOSR) exclusion chromatography (SEC)
bünye: structure, texture büyüklük etkisi (özellikler): size effect
büyük alışveriş mağazası: supermarket
bünye bilimi: anatomy büyüklük etmeni: size factor
büyük ambalaj sandığı: crate
bünyesel: idiosyncratic büyül(t)me: enlargement
büyük balık ağı: sein
büret (kim.): burette büyülü sayı (atom): magic number
büyük bıçak: spade
bürgüt: shielding büyüme: growth, increase
büyük bira bardağı (cam): seidel, stein
büro camı: document glass büyüme engelleme (tıp): growth
büyük boy: outsize
bürümcük: gauze, silk fiber, tulle inhibition
büyük cep çakısı: jackknife
büst: bust büyüme hızı: growth rate, rate of growth
büyük çan (y.fırın): large bell
büst sütunu: herm (=herma) büyüme yasası: growth law
büyük çan hoperi (y.fırın): large bell
bütadiyen [CH2: butadiene hopper büyüteç: burning glass, enlarging lens
bütadiyen stiren plastikleri: butadiene büyük çap: major diameter (=magnifier), magnifying glass, reading
styerene plastics glass, sunglass
büyük çelik kuruluşu: mega steelworks
bütadiyen türü bileşik: butadiene type büyüten: magnifying
compound büyük davul: bass drum
büyütme: aggrandizement, aggrandizing,
bütakeyn [H2NC6COO(CH2)N(C4H9)2]: büyük durum: macrostate
enlarging, magnification, size enlargement
butacaine büyük el çantası (bayan): tote bag
büyütme gücü: magnifying power
bütan [C4H10]: butane büyük elektrik ark fırınlı çelik fabrikası:
mega electric arc furnace steel plant büyütme gücü ölçeri (teleskop):
bütanediyol: butanediol dynameter
bütanol [C4H9OH]: butanol (=butyl büyük fıçı: hogshead, tun
büyütme kısıtı: limit of magnification
alcohol) büyük firkete: bodkin
büyütücü: aggrandizer, enlarger
bütanon [C2H5COCH3]: butanone büyük gerilim: macroscopic stress,
macrostress büyütülmüş: enlarged
(=ethyl methyl ketone)
büyük gerinim: macrostrain büzeç [C18H33(OH)2NH2]: sphingosine
bütçe: budget
büyük hatalar: major defects büzgeç (tıp) : sphinder
bütil: butyl
büyük ısı birimi (=1000kcals): therm büzgen kas : sphinder
bütil alkol [C4H9OH]: butyl alcohol
(=therme) büzme : astringency
bütil asetat [CH3CO2(CH2)3CH3]: butyl
acetate büyük içki: long drink büzücü : astringent
bütil çekme makinası (cam): butyl büyük ilye: gluteus maximus büzüklük : warp, warpage
extruding machine büyük kase: jumbo bowl büzülme : contraction, strangulation,
bütil glisidil eter: butyl glycidyl ether büyük kesitli yassı kütük: large slab syneresis
bütil metakrilat [H2C=C(CH3) büyük kitap: tome büzülme payı (mek.) : contraction
CO2(CH2)3CH3]: butyl methacrylate büyük konak: mansion allowance
bütil stearat: butyl stearate büyük kumtaşı: sarsen büzülmüş (döküm) : contracted
bütilaldehit [CH3(CH2)2CHO]: butyl büyük küme: passel büzülmüş parça : contracted component
aldehyde büyük otobüs: omnibus büzülüm (tıp) : diastalsis
bütilen [C4H8]: butylene büyük ölçekli gerilim: macrostress
bütilen kökü [-C4H8-]: butylene radical büyük özlü çok yönlü lifler: large-core
bütilen plastikleri: butylene plastics multimode fibres
bütiraldehid: butyraldehyde büyük pres: extra large press
bütirat: butyrate büyük sandal: longboat

56
C
C eğrisi: C-curve cam damlası (cam üretimi): glass drop cam harmanı erimesi: fritting
C süreci (croning süreci): C process cam dayama sehpası: horse cam hurdası: glass waste
(croning process) cam değiştirici oksit cam ipeği: glass silk
C/B oranı: C/B ratio (Na2O,K2O,CaO,MgO): glass modifying cam ipliği: spun glass
caka tezgahı: bending brake oxide cam işi: glasswork
cakopsit [MnFe2O4]: jacobsite cam derinliği (fırın): glass depth cam iyonomerli tutturucular: glass
calloy [% 10-20ca+Fe]: calloy cam destekli beton: glass ionomercements
cam: glass, pane reinforcedconcrete cam kalınlığı: substance
cam ağırlık: paper weight cam destekli beton pano: glassconcrete cam kap: container ware, glasscontainer
cam akıtma bloğu: tapout block panel cam kapak: glasscover
cam akıtma deliği: tapping hole cam destekli çoğuz: glass reinforced cam kaplı çelik: glasscoated steel
cam akıtma havuzu: running out pit polymer (GRP) (=glassed steel)
cam akma oluğu: trough cam destekli polimer: glass reinforced cam kâse: glass dish
cam alma çubuğu: gathering iron, pontil polymer (GRP) cam kavanoz: glass ball, glass bell, glass
(=punty), spinning rod (punty) cam dışığı: glass gall jar
cam alma deliği: ringhole cam dökme: ladling cam kaya: buchite
cam alma kepçesi: ladle cam duvar: glass wall cam keçe: chopped strandmat, glass fibre
cam altı refrakteri (fırın): bottom clay cam düğme: glass button mat
work cam düzeyi (fırın): glass level cam kesici kafası: block
cam anayapı: glass matrix cam düzeyi üstü refrakter: topclaywork cam kesici mastarı: straight edge
cam anayapılı karmalar: glass- cam elektriği: vitreous electricity cam kesit (inceleme örneği): ring section
matrixcomposites cam elektrot (pH ölçümü): glass cam kesme makası: glasscutting knife
cam ara oksiti: glass intermediate oxide electrode cam kırıcısı: culletcrusher
cam askı mandalı: tongs cam elması: glasscutter cam kırığı değirmeni: culletcrusher
cam avadanlık: glass apparatus cam elyaf: staple sliver (sliver) cam kırığı potası: drag ladle
cam ayna: glass mirror cam elyaf çilesi: staple fibre yarn cam kırığı yüklentisi: charge ofcullet
cam bağlayıcı (özdek): glass finish cam elyaf destekli plastik: fibrous glass cam kırığına demir karışması (cam):
cam bağlı mika: glass-bonded mica reinforced plastic iron contamination
cam bağlı seramik: glass-bondedceramic cam elyaf kağıdı: all-glass paper cam kırıksız harman verme (cam):
cam besleme oluğu: forehearth cam elyaf sarma makarası: spindle charging batch withoutcullet
cam bezi: glasscloth cam elyafı: glass fibre, sliver cam kırpıntısı: glass frit
cam bezi destekli poliesterler: glasscloth cam elyafı kopması: bead down cam kimyası: glasschemistry
reinforced polyesters cam elyafın ilk çekilişi: strartling down cam kirleten (madde): glasscontaminant
cam bıçağı (cam): glass knife cam emaye çatlağı: fishscale cam koparma: breaking off
cam biçimleme çubuğu: ponty cam emayeleri: glass-enamels cam koparma: capping
cam biçimli: vitriform cam eritme: glass melting cam koparma katı: top floor
cam bilya: glass marble cam eritme fırını: glass melting furnace cam köpüğü: cellular glass, foam glass,
cam blok: glass block, structural glass cam eritme havuzu: bath of glass multicellular glass
cam boncuk: bead, glass bead cam eriyiği: glass metal cam kumu: glass sand, glass-making
cam eşya: glassware sand
cam boru: gage-glass, glass pipe (= glass
tube) cam ev eşyası: household glassware cam kutu: glass box
cam boru çekme bandı: caterpillar belt cam fabrikası: glass factory, glass works cam kürecik (kumlama): glass bead
cam boru ucunu kapatma: pinching cam fanus: glass bell cam küreler: glass spheres
cam boru uçları kesimi: trimming cam fayans: glass tile cam levha: glass sheet, sheet glass
(window glass)
cam boyalı: stereochromy cam fırını: glass furnace
cam lifi: fiberglass, glass fibre
cam boyalı resim: stereochrome cam fırını tuğlası: tank block
cam lifi destekli çoğuz: glass-fibre-
cam boyalı resim yapma: stereochromy cam fırınının boşta çalışması: blocking reinforced polymer (gfrp)
cam cila: glaze cam filament: glass filament cam lifi destekli katmanlar: glass-fibre-
cam çatı: glass root cam fitil: roving, staple sliver (sliver) reinforcedcomposites
cam çekiş hızı (fırın): glass pull rate cam geçişimi: glass transition cam lifi destekli plastikler: glass fibre
cam çekme bloğu: debiteuse cam gerilimi: glass stress reinforced plastics, glass-fibre-reinforced
cam çekme çubuğu: draw bar cam gibi: hyaloid resins
cam çekme hızı: drawing speed cam gözlü: glass-eyed cam lifi destekli poliester: glass-fibre-
cam çekme makinası: drawing machine cam gravürü: glass etching reinforced polyester
cam çerçeve: glass frame cam halka: glass ring cam lifi destekli reçineler: glass fibre
cam çubuk: glass rod, rod (=glass rod), cam hamuru [CuO∙CaO∙SiO2]: egyptian reinforcement recins
cane blue cam lifi sızması: wicking

57
cam macunu camsı implantlar (tıp)

cam macunu: glasscement, putty cam tülü: glass tissue camelyaf örülü kumaş: fiberglass woven
cam maça: glasscore cam üfleme: glass blowing fabric
cam makası: glass shears cam üfleme kalıbı: glass blowing mould camelyaf yalıtımı: fiberglass insulation
cam masa: glass table cam üfleyici (kişi): glassblower camı ısıtarak biçim verme: lampworking
cam matkabı: glass drill cam ürünler: glass products camın batış sıcaklığı: sink-in-point
cam merdane: glass roller cam vazo: glass vase cami: mosque
cam mozaik: glass mosaic, slab of cam verme süreci: feeding process camkeser: glass diamond
tesserae, slab yard, tessera cam yapıcı (oksit): glass former camkesme: cutting
cam musluk: stopcock cam yapıcı oksit: glass forming oxide camkesme elması: cutter
cam nakış aygıtı: hyalograph (=glass former) camkırığı: cullet, dice
cam nakışı: hyalography cam yapımı: glass forming, glass making, camlama: glazing
cam ocağı: glass oven glasswork camlanmış çelik: glassed steel
cam oluşturan maddeler: glass cam yapısı: glass structure camlaş(tır)ma: vitrification
ingredients cam yapısının durağanlık sıcaklığı: camlaş(tırıl)mış: vitrified
cam opallaşması: striking fictive temperature camlaşabilen: vitrescent
cam örütleyici oksit cam yeşili: bottle green camlaşabilir: vitrifiable
(Na2O,K2O,CaO,MgO): glass modifying cam yumuşama sıcaklığı: glass softening camlaşan: vitrescent
oxide point camlaşma: vitrescence
cam parlatma: glass polishing cam yükünizli tutturucular: glass camlaşma aralığı (sıcaklık): vitrification
cam pişirme fırını: glass kiln ionomercements range
cam plaka: structural glass cam yünü: glass wool, wool camlaşma sıcaklığı: glass transition
cam prizma: glass prism cam yüzeyi: glass surface temperature (Tg)
cam pulu: glass flake cam yüzeyi matlaşması (optik cam): camlaşma sıcaklığı: transformation
tarnishing point, transformation temperature
cam pürüzü: bloach
cam yüzeyini renklendirme: copper camlaşma sıcaklık aralığı:
cam referans sıcaklıkları: glass reference staining
points transformation range
cam zar: glass film camlaşmış: devitrified
cam rengi: glass colour cam zımparalama: glass grinding
cam sanayii: glass industry camlaşmış bağ: vitrified bond
cama batırma: depressing camlaşmış curuf: devitrified slag
cam sepet: glass basket cama daldırma: depressing
cam seramik süreçleri: glass-ceramic camlaşmış dışık: devitrified slag
cama dekor yapma: painting on glass camlaştırma: devitrification
processes
cama dönüş(tür)me: vitrification camlı: glazed, vitreous, vitrified
cam seramikleri: glass ceramics cama dönüşme: vitrescence
cam sırlı tuğla: glazed brick camlı asfalt: glasphalt
cama ilişkin: vitreous camlı emayeler: glass-enamels
cam silindir: glass roller camadan bağı (den): square knot
cam sopa: cane camölçek: burette
cambaz salıncağı: trapeze cam-seramik: vitro-ceramic
cam sürahi: glass jug cambaz teli: high wire (=glassceramic)
cam süsü: frigger camcı bıçağı: glazing knife cam-seramik gereçler: glass-ceramic
cam süzgeç: glass filter camcı borusu: blow tube materials
cam şeridi: ribbon (=glass ribbon) camcı çivisi: glazer’s poind camsı: glassy, hyaline, vitreous, vitriform
cam şeridi makinası: ribbon machine camcı elması: diamond pencil, glazer’s camsı aralık (sıcaklık): glassy range
cam şeridi süreci (ampül üretimi): diamond camsı bağ: vitrified bond
ribbon process camcı kalemi: glazer’schisel camsı bağlar: vitreous bonds
cam şeridinin eriyikten ayrıldığı nokta camcı keskisi: glasscutter camsı bağlı taşlama çarkı: vitrified
(cam): root camcı macunu: glazer’s putty wheel
cam şerit: glass strip camcı pensesi: glazier’s pliers camsı bağlı taşlama çarkları: vitreous
cam şişe: glass bottle camcılık: glasswork bonded grinding wheels
cam tabak: glass plate camcukurcuğu: bloach camsı bor oksitcamları: vitreous boric
cam takma: glazing camekan: glasscase, shopwindow oxide glasses
cam tavlama: glass annealing camelyaf: fiberglass camsı cisim (göz): vitreous body
cam tavlaması: annealing of glass camelyaf desteği: fiberglass (= vitreous humor)
cam tel: glass filament, spun glass reinforcement camsı çamur harmanı: vitreous slip
cam teli: glass silk camelyaf destekli karmalar: fiberglass- camsı çoğuzlar: glassy polymers
cam tozlu asfalt: glasphalt reinforcedcomposites camsı durum: glassy state,
cam tozu: granulated glass, ground glass camelyaf epoksi karması: fiberglass- vitreouscondition
cam tozu çiziği (cam): block rake epoxycomposite camsı emaye: vitreous enamel
cam tuğla: glass brick, glass tile, slab camelyaf eriticiler: fiberglass melters camsı gereçler: vitreous materials
yard, solar-screen tile camelyaf kumaşı: fiberglass fabric camsı implantlar (tıp): vitreous implants

58
camsı kalıntı (çelik) cevher zenginleştirme

camsı kalıntı (çelik): glassy inclusion canlılık yitimi: biodegradation cephanelik: ammunition dump
camsı koyuntular vitreous implants cansız: lacklustre cephe: front
camsı lehim camı: vitreous solder glass cansızlaşma: abiotrophy cephe kaplaması (bina): facework
camsı metal: glassy metal capetown yakutu [3MgO·Al2O3·3SiO2]: cephe taşı: face stone
camsı metal sülfatı: vitriol cape ruby cephe tuğlası: facing brick
camsı olmayan: nonvitreous Carapella ayıracı: Carapella’s reagent cepken: jupe, waistcoat
camsı polimerler: glassy polymers Carbro süreci: Carbro process cer çubuğu: drawbar
camsı selenyum: vitreous selenium cari fiyat: market price cerahatlenme (tıp): maturation
camsı seramik: vitreouschina Carl Still soğurum sıyırması: Carl Still cerrah: surgeon
camsı silika: vitreous silica absorption stripping cerrah bıçağı: scalpel
camsı silika camı: vitreous silica glass Carl Still süreci: Carl Still process cerrah mili (tıp): probang
camsı yapı: vitreous structure carnauba mumu ( kabuk döküm): cerrahi (tıp): surgical
camsı yemek takımı: vitreous carnauba wax cerrahlık: surgeoncy
dinnerware Carnot çevrimi: Carnot cycle ceset: carcass, codaver
camsı yer seramiği: vitreous floor tile Carnot ısıldevinimsel verimliliği: ceset yakma: cineration
camsı yer tuğlası: vitreous floor tile Carnot thermodynamic efficiency cetvel: list, table
camsılaşan: vitrescent Carnot termodinamik verimliliği: cevahirci: lapidary
Carnot thermodynamic efficiency
camsılık: vitreousness cevher: ore
Carosel süreci: Carosel process
camsız: glassless cevher arama: ore prospecting
Caspersson yöntemi: Caspersson’s
camyuvar (doğal): tektite method cevher ayırma: ore sizing, ore sorting
candela (aydınlanma yeğinliği birimi): CASS deneyi (yenim): copper acetic salt cevher birikisi: ore reserve
candela spray (CASS) cevher boşaltma: ore unloading
Canfield ayırıcı: Canfield’s reagent Casting-Henry süzgeci (optik): Casting- cevher bunkeri: ore storage bunker
cankurtaran: ambulance Henry filter cevher damarı: bunch
cankurtaran halatı: life line Cauldron süreci: Cauldron process cevher değerlendirme: evaluation of ores
cankurtaran kemeri: life belt caydırıcı: deterrent cevher depolama: ore storage
cankurtaran salı: life raft CBED bezemesi: CBED pattern cevher derişimi: ore concentration
cankurtaran sandalı: lifeboat, whaleboat c-biçimli: sigmoid cevher derişintisi: ore concentrate
cankurtaran simidi: life buoy c-biçimli tutturgaç: circlip cevher eleme: ore screening
cankurtaran yeleği: life jacket cebir: algebra cevher gemisi: ore carrier
canlı: organism; vital, vivid cebire: fish plate, splint cevher harmanlama: ore blending
canlı doku aşılama: implantation cebire pernosu: fishbolt cevher hazırlama: ore preparation
canlı dokuların boya tutucu hücreleri: cebireye alma: splinting cevher işleme: ore processing
reticuloendothelial system (RES) cebirsel: algebraic cevher kalitesi: ore grade
canlı elektrikliliği: bioelectricity cebirsel açılım: algebraic extension cevher katımı (çelik): ore addition
canlı elektroniği bilimi: bionics cebirsel denklem: algebraic equation cevher kaynatması (çelik): ore boil
canlı elektronikli: bionic cebirsel devrik dönüşüm (mat): cevher kırıcı: ore crusher
canlı karbondioksiti ölçeri: biometer algebraicconjugate cevher kok oranı (y. fırın): ore coke ratio
canlı tedavisi: biotherapy cebirsel sayı: algebraic number cevher konsantresi: ore concentrate
canlı tehlike: biohazard cebri çekiş: induced draught (=induced cevher madenciliği: ore mining
canlı varlık: organism draft) cevher mineralleri: ore minerals
canlı yayın: telecast cehennem suyu [Hno3]: aqua fortis cevher niteliği: ore grade
canlı zehiri: biotoxin cehennemlik (fırın): hot zone, hotspot cevher rezervi: ore reserve
canlıda (tıp): in vivo cehennemlik tuğla: burner block cevher stok sahası: bedding plant, ore
canlılar bilimi: biology ceket: coat, jacket stockyard
canlılar coğrafyası: biogeography cellat tipi: widdy cevher stokları: ore stocks
canlılar çevresi bilimi: bioecology cenaze arabası: hearse cevher taşıma: ore handling
canlılar dinamiği: biodynamics cenaze evi: mortuary cevher tozu: ore fines
canlılar dinamiğine ilişkin: cenaze merasimi: funeral cevher treni: ore train
biodynamical cendere: arbor press cevher yatağı: ore deposit
canlılar elektriği bilimi: electrobiology cenin: embryo cevher yatağı sınırı: ore deposit limit
canlılar elektroniği: bioelectronics cep: pocket cevher yığağı: ore deposit
canlılar erkesi bilimi: bioenergetics cep defteri: pocketbook cevher yıkama: ore washing
canlılar kimyası: biochemistry cep feneri: penlight cevher yönlerdirme: ore handling
canlılar yoğunluğu: biomass cep kitabı: pocket book cevher yunağı: buddle
canlılık: vitality, vividness cep saati: fob watch cevher zenginleştirme: beneficiatio,
canlılık muayenesi: bioscopy cephane: ammunition, ordnance dressing, mineral dressing, ore dressing

59
cevher zenginleştirme düzeneği (maden) Clapeyron denklemi

cevher zenginleştirme düzeneği cıvata anahtarı: dogwrench civa birsülfat [Hg2SO4]: mercurous
(maden): jigging cıvata başı: bolthead suplhate
cevherde metal çözümleme işlemi: cıvata çeliği: bolting steel civa buharlı ampül: mercury vapour
assaying cıvata keskisi: boltchisel lamp
cevherin şevli yüzü: bezel cıvata somunu: screw nut civa gözenekliliği: mercury porosity
ceviz koku: coke nut, nutcoke cıvata tezgahı: bold cutter civa gözesi (elektroliz): mercurycell
cevizkıran (kıskaç): nutcracker cıvık: oozy, thin civa ikibromür [HgBr2]: mercuric
ceza: penalty cıvık çamur (=çamur): slosh bromide
cezve: coffee pot cıvık madde: slime civa ikiflorür [HgF2]: mercuric flouride
CG eşçoğuzları: collagen- cibre: marc civa ikiiyodür [HgF2]: mercuric iodide
glycosaminoglycan (CG)copolymers
cicoz: glass marble civa ikiklorür [HgCl2]: mercuricchloride
CG kopolimerleri: collagen- civa ikisülfat [HgSO4]: mercuric
glycosaminoglycan (CG)copolymers cidar (cam): wall sulphate
Chamet a tuncu: chamet bronze a cidar kalınlığı (cam): wall thickness civa klorür [Hg2Cl2]: corrosive sublimate
Chantillon süreci: chantillon process ciklet: bubble gum civa klorür [Hg2Cl]: calomel
Charles yasası [p.v=r.t]: Charles’s law cila: burnishing, burnishment, luster, civa nitrat [Hg(NO3)2]: mercury nitrate
Charpy çarpma deneyi: Charpy impact lustre, sheen, shine, varnish civa oksit [HgO]: mercuric oxide
test cila makinası: glazer civa patlayıcısı [Hg(ONC)2]: fulminate
Charpy çarpma numunesi: Charpy cilalama makinası: planishing machine of mercury
impact specimen cilalama tamburu: tumbling barrel civa selenür [HgSe]: mercury selenide
Charpy deneyi: Charpy test cilalayıcı: planisher civa sülfür [HgS]: mercuric sulphide,
Charpy geçiş sıcaklığı: Charpy transition cilalı: glazed, sleek, varnished vermilion
temperature cilalı alçı taşı: satin stone civa telürür [HgTe]: mercury telluride
Charpy tavan erki: Charpy shelf energy cilasını alma: roughening civa tiyosiyanat [Hg(SCN)2]: mercury
Charpy V-çentikli çarpma deneyi: cilasız: glossless, unfinished, unvarnished thiocyanate
Charpy V-notch impact test cilt: skin, volume civa zehirlenmesi: hydrargyrism
Charpy V-çentikli çarpma erki: Charpy cilt bezi: jaconet, leatherette civadra çubuğu (den): whisker boom
V-notch impact energy cilt hastalığı (tıp): dermatosis civa-kadmiyum alaşımları: mercury-
Charpy V-çentikli tokluğu: Charpy cilt iltihabı (tıp): dermatitis cadmium alloys
V-notch toughness cilt mantarı: dermatophyte civalı (+): mercurous
Chemcor süreci (cam): Chemcor process cilt renksizlenmesi (tıp): argyria civalı (+2): mercuric
Cherenkov ışınımı: Cherenkov radiation ciltbeni: mole civalı: mercurial
Chevreul kuralı: Chevreul’s rule civalı alaşımlama: amalgamation
ciltcilik: bookbinding
Chevreul tuzu [CuSO3 ·cu2SO3 · H2O]: civalı ark lambası: mercury-arc lamp
Chevreul’s salt ciltleme: bookbinding
ciltlenmemiş: unbound civalı basınçölçer: mercurial barometer
chromet [%10 Si-Al]: chromet civalı çözelti: blue dip
Chvorinov kuralı: Chvorinov’s rule ciltli (kitap): hardback, hardbound
ciltsiz: paperback, unbound civalı doğrultmaç: ignitron
Chvorinov kuramı: Chvorinov’s theory civalı gözenekölçer: mercury
CIL akış deneyi (Işılplastik reçineler): cimtomsonit [(Mg,Fe)10Si12O32(OH)4]:
jimthompsonite porosimeter
CIL-flow test civalı gözenekölçümü: mercury
cılız: thin cins: brand, type
porosimetry
cılız cevher: low-grade ore cinsiyet organları (tıp): genitalia civalı hassas döküm: mercast process
cılızlık (tıp): ectomorphy cirit: javelin civalı kabuk kalıplar: mercury-process
cımbız: nippers, tweezer ciroskop: gyroscope shell moulds
cırcır bileziği: ratchet ring ciroskopik: gyroscopic civalı model: mercury pattern
cırcır delgi: ratchet cirostat: gyrostat civalı redresör: ignitron
cırcır dişli: shaper wheel, ratchet wheel cirostatik: gyrostatics civalıkrom: mercurochrome
cırcırlı delgi: ratchet drill cisim: body, object, substance (=merbromin)
cırcırlı pafta: ratchet diestock cisimlerin dayancı: strength of materials civar: vicinity
cırcırlı rayba: ratchet reamer civa [Hg]: hydrargyrum (=mercury) civasal: mercurous, mercuric
cırcırlı tornavida: ratchet screwdriver civa alaşımı: amalgam civata: bolt
cırcırlı vinç: ratchet winch civa asidi [HgO]: mercuric acid civata gövdesi: shank
cırıltı: stridulation civa birbromür [HgBr]: mercurous civata sökme: unbolting
cırıltılı: stridulatory bromide civatalama: bolting
cırlak: stridulant (=stridulous) civa birflorür [HgF]: mercurous flouride civatalama gereci: bolting material
cırlayan: stridulatory civa biriyodür [HgF]: mercurous iodide civaya ilişkin: mercurial
CIS stereizomeri: CIS-stereoisomer civa birklorür [HgCl]: Clapeyron denklemi: Clapeyron’s
CIS uzameşizi: CIS-stereoisomer mercurouschloride (=calomel) equation

60
Clausius-Clapeyron denklemi [dp/dt=∆ηυ/τ.∆v] Czochralski yöntemi

Clausius-Clapeyron denklemi [dp/ Cottrell mıhlanması (dislokasyon): curuf kanalı: cinder runner, slag runner
dt=∆ηυ/τ.∆v]: Clausius-Clapeyron Cottrell pinning curuf kumu: slag sand
equation Cottrell süreci (dumandan çökeltme): curuf kurabiyesi (numune): slag
Cleveland haddeleri: Cleveland rolling Cottrell process pancake
mills Cottrell toz tutucuları: Cottrell treaters; curuf maçası (döküm): skim core
Cliff-Lorimer oranı (x-ışınları): Cliff- Cottrell dust collectors curuf potası: cinder ladle, cinder pot
Lorimer ratio Cottrell-Bilby kuramı: Cottrell-Bilby curuf sıkışımı: slag entrapment
CNC programlaması: CNC theory curuf sıyırma (çelik): slag skimming
programming Cottrell-Lomer kilidi (dislokasyon): curuf taneleme: slag granulation
CNC’li dişli biçimleyici: CNC gear Cottrell-Lomer lock curuf toplayıcı: coagulant
sharper Cottrell-Petch kuramı: Cottrell-Petch curuf tutarlılığı: slag consistency
CNC’li makina: CNC machine theory
curuf tutucu blok: skim bar
CNC’li şerit testere: CNC band saw Cottrell-Stokes yasası: Cottrell-Stokes
law curuf viskometresi: slag viscometer
CNC’li taşlayıcı: CNC grinder curuf yaması: cinder patch
CNC’li tezgâh: CNC machine Coulomb alanı: Coulomb field
Coulomb çekimi: Coulombic attraction curuf yoketme: slag disposal
CNC’li torna: CNC lathe curuf yünü: slag granules
CNC’li torna tezgâhı: CNC turning Coulomb erki: Coulomb energy
Coulomb kuvvetleri: Coulombic forces curufaltı (katışkılı metal): regulus
machine curufaltı kaynağı: electroslag welding
CoCrMo alaşımı: CoCrMo alloy Coulomb saçılımı: Coulomb scattering
Coulomb sürtünme katsayısı: Coulomb (EW)
CoCrWNi alaşımı: CoCrWNi alloy curuf deliği: cinder notch, slag hole
coğrafya: geography frictioncoefficient
Coulomb sürtünmesi: Coulomb friction curuf deliği sıvaması: cinder patch
Colburn düzcam üretimi: Colburn sheet curuflu: slaggy
process Coulomb tümlevi: Coulomb integral
Coulomb yasası: Coulomb’s law curufluk (döküm): runner
Colburn j-etmeni: Colburn j-factor cübbe: gaberdine
Colburn süreci (cam): Colburn process Cowper sobası (y.fırın): Cowper stove
cozefenit: josephenite cüce (tıp): dwarf
coldbond: coldbond cüce en (kusur): dwarf width
Cramer kuralı: Cramer’s rule
comalloy: comalloy™ cücük: embryo
Croning süreci (kabuk döküm süreci):
Compton değişimli ışınımı: Compton Croning process (=shell moulding) cücük oluşumu: embryo formation
modified radiation Crookes camı: Crookes glass cücüklenme: embryo formation
Compton elektronu: Compton electron CsCl yapısı: cscl structure cüppe: surcoat
Compton olgusu: Compton effect cumba: bow window, oriel cüruf alma (metaller): skimming
Compton saçılgacı: Compton scatterer CuNiCo mıknatıs alaşımları: CuNiCo cüruf çözümleme: slag analysis
Compton saçılımı: Compton scattering magnetic alloys cüruf giderme: slag elimination
Compton yanayı: Compton profile CuNiFe alaşımı: CuNiFe cüruf ürünleri: slag products
Condon-Morse eğrileri: Condon- Curie: curie, unit of radioactivity cüsse: bulk
Morsecurves Curie noktası: Curie point cüsseli: massive
conico alaşımı: conico Curie sıcaklığı (mıknatıslılık): Curie cüzdan: burse, purse, wallet
conicrmo alaşımı: conicrmo alloy temperature (=Curie point) cüzzam (tıp): hansens desease (=leprosy)
Conicrmowfe alaşımı: Conicrmowfe Curie-Weiss yasası: Curie-Weiss law cüzzam hastanesi: lazaretto
alloy Currant ayıracı: Currant’s reagent CVD karbon: CVD-carbon
Connor kapısı: Connor gate curuf: cinder, scoria, scum, slag CYAM süreci: CYAM process
conta: gasket curuf akıtma (fırın): slag flushing Czermak civa fırını: Czermak mercury
conta bileziği: sealing ring curuf akıtma deliği: slag notch furnace
conta gereci: gasket material, sealing curuf alıcı (makine): deslagger Czochralski ayıraçları: Czochralski
material curuf alma: deslagging, slagging-off reagents
conta halkası: gasket ring curuf ayırıcı (alet): slag separator Czochralski örüt büyütmesi:
conta macunu: sealingcement curuf çekici (makine): deslagger Czochralski crystal growth
conta rondelası (oto): sealing ring curuf çekme: deslagging Czochralski süreci: Czochralski process
conta yapıştırıcı: gasketcement curuf deliği soğutucusu (y. fırın): Czochralski yöntemi: Czochralski
cop: bludgeon, truncheon monkey cooler method
Corrodkote deneyi (yenim): Corrodkote curuf deliği tapası (=monki kapama
test tertibatı): cinder notch stopper
cor-ten çeliği: cor-ten steel curuf giderme (Pb): scorification
Cottrell atmosferi (dislokasyon): curuf granülleri: slag granules
Cottrell atmosphere curuf hattı: slag line
Cottrell çökelteçleri (toz): Cottrell curuf hattı tuğlaları: slag line bricks
precipitators curuf kalıntısı: slag inclusion

61
Ç
çaba: effort, exertion çalışılabilir cevher: workable ore çalkalanan yunak: agitated bath
çabuk: fast, swift çalışılabilirlik: workability çalkalayıcı: agitator, shaker
çabuk donma (cam): fast setting çalışılabilirlik belirteci: workability çalkantı: turbulence
çabuk tutuşan madde: tinder index çalkantılı: turbulent
çabuk yanıp sönme: twinkle çalışma: labour, performance, work, çalkantılı akış: turbulent flow
çac metal (Zn+Al+Hg alaşımı): zam work angle, working çalkar: erlenmeyer flask
metal çalışma açısı (kaynak): work angle çalpara: cynball
çadır: tabernacle, tent çalışma akımı: working current çam ağacımsı örüt (dallantı türü): pine-
çadır bezi: canvas çalışma aralığı (cam): working range tree crystal
çadır dikişi: tent stitch çalışma düzlemi: plane of working çam ağacımsı çizgiler (pres cam
çadır direği: lodgepole çalışma electrodu (elektroliz): working üretimi): christmas tree
çadır gereçleri: tentage electrode çam ağacımsı çatlama (cam): conchoidal
çadır kapısı: tent fly çalışma etmeni (yapıştırıcılar): work fracture
factor çam modeller (döküm): pine patterns
çadır kazığı: tent peg
çalışma geliştiriciler: performance çam reçinesi: rosin
çadır kumaşı: ticking enhancers
çağ: period çam reçinesi eritkeni: rosin flux
çalışma gerilimi: working voltage çam sakızı: rosin
çağrı: call çalışma havuzu (cam): gathering end
çakarak atlama: flashover çamaşır: washing
çalışma havuzu (şişe fırını):
çakı: knife, penknife, pocketknife performance monitoring çamaşır dolabı: linen closet (=linen
çakı ile kesme: whittling cupboard)
çalışma izlemesi: performance
çakı lokması: bit monitoring çamaşır kazanı: kier, wash-boiler
çakıl: gravel, grit çalışma kablosu (kaynak): work lead çamaşır kurutucusu: tumble drier
çakıl kayaç: conglomerate çalışma kangalı (kaynak): work coil çamaşır leğeni: tub, washtub
çakıl taşı: pebble çalışma kayıt defteri: workbook çamaşır sepeti: linen basket
çakıl taşlı değirmen: pebble mill çalışma kısmı kemeri (cam): working çamaşır sodası: soda
çakıllı: gritty end crown çamaşır tahtası: washboard
çakıllı göktaşı: chondrite çalışma koşulları: working conditions çamaşır teknesi: kier
çakıp atlama: flashover çalışma masası: worktable çamaşır yıkama evi: laundromat
çalışma noktası: working point (=launderette)
çakışık: coincident
çalışma odası: workroom çamaşırhane: laundry, launderette,
çakışık yer kafesi: coincident site lattice laundromat
(csl) çalışma oylumu: working volume
çalışma ölçüleri: performance measures çamçak: piggin, pipkin
çakışım: coincidence
çalışma ömrü: service life, working life çamur: daub, gook, slime, slip, sludge,
çakışım sınırı: coincidence boundary spatter
çakma: flashover, sparking çalışma platformu: working platform
çamur aşındırıcılığı: slurry abrasivity
çakma gerilimi: breakdown voltage çalışma programı: work programme
çamur aşındırma tepkisi sayısı: slurry
çakma kazık (yapı): raker pile çalışma sıcaklığı: gathering tempering, abrasion response (SAR) number
çakma vida: drive screw operating temperature, working point,
working temperature çamur ayırıcı: sludge separator
çakmak: lighter çamur çukuru: catch basin, strake
çalışma sığası: working capacity
çakmaklı tabanca: matchlock çamur değirmeni: pug mill
çalışma süresi: campaign, campaign life
çakmaklı tüfek: flintlock çamur eşiği: mudsill
çalışma uzaklığı (mikroskop): working
çakmaktaşı: chert, firestone, flint, silex distance çamur fırını: scove kiln
çalar saat: alarm clock çalışma var: work-in-process (WIP) çamur giderme: sludge removal
çalgı zili: cynball çalışma yarıçapı (sürekli d. mak.): çamur havuzu: slurry pond
çalgıç: plectron (=plectrum) working radius çamur karma: blunging
çalı çırpı demeti (=süpürge): brush çalışma yeri: work place çamur karma makinesi: blunger
çalı süpürgesi: besom çalışmama: dysfunction çamur kıvamlayıcı: slurry thickener
çalış(tır)ma: operation çalıştay: symposium, workshop çamur kıvamlama havuzu: sludge
çalışamama: failure çalıştırma: drive, start-up thickening tank
çalışamaz: disabled çalkalama: agitation, flushing, jigging, çamur numunesi alma: sludge sampling
çalışan: working rinsing çamur oluşumu: sludge formation
çalışan astar: working lining çalkalama fıçısı: scouring vat çamur önbiçimlemesi (plastikler):
çalışılabilir: workable çalkalama sıvısı: flushing liquid slurry preforming

62
çamur pompası çark

çamur pompası: slurry pump çap ölçütü: diameter gauge çapraz çubuk: cross bar (=rest bar)
çamur tamiri (döküm): mud daub çap pergeli: caliper, caliper compass, gage çapraz dikiş: herringbone stitch,
çamur tavası: sludge pan tester lockstitch
çamur topu: cinder notch stoper, clay çapa: anchor, hoe çapraz döşeli laminat: cross-ply laminate
gun, mud gun çapa ilişkin: diametrical çapraz dövme: cross forging
çamur yoğurma: pugging çapa tırnağı: fluke çapraz duvar (fırın): cross wall
çamurkaya (yer b.): mudstone çapak: chip, fin, hackle mark çapraz eğme deneyi: cross-bend test
çamurla kapama (cam): clamming çapak alma: burring (=deburring) çapraz hadde: cross-country mill
çamurla tıkama (fırın): mud-up çapak alma bölgesi: deburring station çapraz hadde dizisi: cross-country train
(=mudding up) çapak alma dizgesi: deburring system çapraz haddeleme: cross rolling
çamurlama: mudding, spatter çapak alma makinası: deburring çapraz haddeleme makinesi: transverse
çamurlama bileşikleri (döküm): machine rolling machine
mudding compounds çapak artığı: flash extension çapraz ışınlı elektron mikroskobu: cross
çamurlaşma: sludging çapak bölgesi (dövme kalıpları): flash beam electron microscope
çamurlu:turbid land çapraz ilişki (görüntü): cross-correlation
çamurluk (oto): fender, mudguard, çapak giderici: burr remover çapraz kesit: transection
spatterdash, splash guard çapak giderme: burring (=deburring), çapraz kır(ıl)ma dayancı: cross-breaking
çan: bell deseaming strength
çan biçimli dağılım: bell-shaped çapak hattı (dövme): flash line çapraz kırışıklar: cross breaks (=coil
distribution çapak temizleme makinesi: burr breaks)
çan biçimli fırın: bell-type furnace removing machine çapraz kuşaklı lastik (oto): bias-ply tire
çan çubukları: bell rods çapak yırtığı (hadde hatası): sliver çapraz laminat: cross laminate
çan fırın (kangal için): bell furnace çapaklanma boşluğu (dövme): flash land çapraz polarizatörler: crossed polars
çan metali (%80 Cu + %20 Sn): bell çapaklar: checks çapraz roleli düzleyici: cross roll
metal çapaklı kenar (pencere camı): feather straightener
çan metali cevheri: bell metal ore edge çapraz sekme: cross slip
çan sarkması: bell overhang çapaksız: burr-free çapraz tel işgörmezliği: cross-wire
çanak: basin, calfix, earthenware, pan, çapaksız dilme: burr-free slitting failure
vessel çapaksız dövme: flashless forging çapraz tel kaynağı: cross-wire weld
çanak biçimi verme: dishing çapalı karıştırıcı: anchor agitator çapraz tel kaynaklama: cross-wire
çanak biçimli tekerlek: dish-type wheel welding
çaplamasına:traverse
çanak çömlek: figuline çapraz tel kırılması: cross-wire fracture
çaplanmış: gaged
çanak tabanlı elektrik ark fırınları: çapraz tel kopması: cross-wire rupture
çapraşık: inexplicit
dished-bottom electric arc furnaces çapraz tel çatlakları: cross-wire cracks
çapraz: cross, diagonal
çanaklama (vagon tekerleği): dishing çapraz teller: cross wires
çapraz ateşli ocak: cross fired furnace
çanaklama aygıtı: dishing press çapraz yolluk: cross gate
çapraz bağ: cross link
çanaklama presi: dishing press çapraz yön: cross direction
çapraz bağ ayrılması: cross-link scission
çanaklanmış: dished çaprazgen oluşturma: recombination
çapraz bağ yoğunluğu: cross-link density
çanaklı sınıflandırıcı: bowl classifier çaprazlama hadde: looping mill
çapraz bağla(n)ma: cross-linking, cross
çanaksı koltuk: bucket seat bonding çaprazlama haddeleme: diagonal rolling
çanaksı tekerlek: dish-type wheel çapraz bağlı: cross linked çaprazlama haddeleme yöntemi:
çank: crock diagonal rolling method
çapraz bağlı çoğuz: cross linked polymer
çansı fırın: bell-type furnace çapsal: diametrical
çapraz bağlı kauçuk: cross linked rubber
çansı tavlama fırını: bell-type annealing çapsal dayanç: diametrical strength
çapraz bağlı polimer: cross linked
furnace (= bell annealer) çapsal gerinim: diametral strain
polymer
çansı tavlayıcı: bell annealer çapsal hatve: diametrical pitch
çapraz beslemeli taşlama: cross-feed
çansız: bell-less grinding (surface) çaput: tatter
çansız tepe (y. fırın): bell-less top çapraz curuf izi (cam): diagonal dross çardak: booth, bower, pergola, tabernacle
çansız tepe dizgesi: bell-less top system scar çare: antidote
çansız tepe sistemi: bell-less top system çapraz çatlak (yüzey bozuğu): diagonal çarık: sandal
çanta kayışı: strap crack çarık bağı: babiche
çap: calibre, diameter çapraz çekiçli değirmen: cross hammer çarık zincirli araç: crawler
çap mastarı: diameter gauge mill çark: disk, pulley, wheel

63
çark biçimli algılayıcı çatallı oluk

çark biçimli algılayıcı: disk-shaped çarpımsal işlev (mat.): multiplicative çarpma işareti: multiplication sign (X)
detector function çarpma kırılması: impact fracture
çark deliği (taşlama çarkı): arbor hole çarpımsal öbek (mat.): multiplicative çarpma konisi (cam): percussion cone
çark deneyi (refrakter): ring test group çarpma makinası: impact machine
çark dişi: cog çarpımsal özdeşlik (mat.): multiplicative çarpma numunesi: impact specimen
çark düzeni: wheelwork identity çarpma özellikleri: impact properties
çark kanadı: blade çarpımsal ters (mat.): multiplicative çarpma tamponu (oto): bumper
çark mili: mandrel, runner shaft reciprocal
çarpma tavan erki: impact shelf energy
çark salmastrası: runner seal çarpınım (mat): factorial
çarpma tokluğu: impact toughness
çark takımı: gear set çarpıntı (yürek): palpitation, tachycardia
çarpma yastığı: impact pad
çark üstü bilyalı makina (sürtünme çarpıntılı (tıp): palpitant (=paltitating)
çarpma yüklemesi: impact loading
deneyi): pin-on-disk machine çarpışma: collision, crash
çarpma yükü: impact load
çarklı besleyici: disk feeder çarpışma iyonlaşması: collision
ionization çarpmalı aşınma yenimi: erosion-
çarklı kayışlı sürekli döküm (çelik): corrosion
wheel-belt continuous casting çarpışma kesit alanı: collision cross-
section çarpmalı bakır kaplama: copper strike
çarklı kayışlı sürekli döküm makinası coating
(çelik): wheel-belt continuous caster çarpışma kovanı: percussion cap
çarpmalı baskılama: impact pressing
çarklı kırıcı: disc crusher çarpışma kuramı: collision theory
çarpmalı bükme deneyi: impact bending
çarklı nokta (mat.): fixed-point çarpışma sayısı: collision number test
çarklı parlatıcı: disc polisher çarpışma sıklığı: collision frequency çarpmalı değirmen: impact mill
çarklı taşlama: disc grinding çarpışma yoğunluğu: collision density çarpmalı dövme: impact forging
çarklı taşlayıcı: disc grinder çarpışma yükünleşmesi: collision çarpmalı dövme kalıpları: impact
ionization forging dies
çarpan: modulus, multiplier, palpitant
(=paltitating), parameter, pulsant, çarpışmamış nötronlar: virgin neutrons çarpmalı dövme makinası: impact
pulsator çarpıtımsız gösteren: orthoscopic forging machine
çarpan atomlar: knock-on atoms çarpma: beat, bumping, impact, knock, çarpmalı ekstrüzyon: impact extrusion
çarpanlara ayırma: factoring percussion, pulsing, throbbing çarpmalı kırıcı: impact crusher
çarpı işareti (x): times sign çarpma aşınması: impact wear, çarpmalı öğütme: impact grinding
impingement
çarpık: distorted çarpmalı sıkma: impact extrusion
çarpma aygıtı: impactor, impact tester
çarpık bacak (tıp): bowleg, knock-knee çarpmalı sıkma kalıpları: impact
çarpma basıncı: impact pressure extrusion dies
çarpık bacaklı: knock-kneed
çarpma bozunumu: impact deformation çarşaf: haik, sheet
çarpık çene (tıp): wapperjaw
çarpma çiziği: impact line çarşı pazar: mart
çarpık çeneli (tıp): wapperjawed
çarpma davranımı: impact behaviour çatal anahtar: hexa nut wrench
çarpık düzlem: distorted plane
çarpma dayancı: impact strength çatal bağlama: jaw fitting
çarpık görüntülü ayna: distorting mirror
çarpma değeri (çelik): impact value çatal bıçak: cutlery
çarpık kemikli (tıp): valgus (=impact energy)
çarpık levha (pencere camı): crocked çatal bıçaklık çelikler: cutlery steels
çarpma denemesi: impact testing
sheet çatal bıçaklık paslanmaz çelikler:
çarpma deneyi: impact test cutlery stainless steels
çarpık model: distorted pattern
çarpma deneyi aygıtı: impact testing çatal boru: bifurcated pipe
çarpıklık:warpage machine
çarpılan (mat.): multiplicand çatal çivi: staple
çarpma direnci: impact resistance
çarpılma: distortion çatal perçin: bifurcated rivet
çarpma direnci artırılmamış akrilik:
çarpılma denetimi: distortion control nonimpact-modified acrylic çatal uç: fish tail bit
çarpılma erki: distortion energy çarpma direnci artırılmış akrilik: çatal yöntemi (mıknatıslama): yoke
çarpılma erki kuramı: distortion energy impact-modified acrylic method
theory çarpma erki: impact energy (=impact çatal/tırmık vb.dişli: tine (=tyne)
çarpılma payı: distortion allowence strength) çatallama: chelation
çarpılmış: distorted çarpma geçiş eğrisi (çelik): impact çatallaşma (çatlak): forking
çarpım çizelgesi: multiplication table transition curve çatallaşma: bifurcation
çarpım tablosu: multiplication table çarpma geçiş sıcaklığı (çelik): impact çatallı: bifurcated, tined
çarpımsal: multiplicative transition temperature çatallı besleyici: forked runner
çarpımsal doğrusal işlev (mat.): çarpma hasarı (örüt): knock-on damage çatallı kaldırıcı: forklift
multiplicative linear function çarpma hızı: impact velocity çatallı oluk: bifurcated launder

64
çatallı zıpkın çekiçli kaynaklama

çatallı zıpkın: leister çatlak giderme (yassı kütük): deseaming çay tabağı: tea saucer
çatı: roof, skeleton çatlak gövde (şişe): cracked body çay torbası (kağıt): tea-bag
çatı kemeri: vault çatlak hızı: crack velocity çaydanlık emziği: spout
çatı kiremiti: roofing tile çatlak ilerleme hızı: crack propagation çaydanlık kılıfı: tea cozy
çatı kirişi: rafter rate, rate of crack propagation çaydanlık pota (döküm): tea-pot ladle
çatı levhası: shingle çatlak ilerlemesi: crack propagation çayır: lawn
çatı parçacıkları (düz kiremit yapımı): çatlak ingot: dry ingot çayırlık: paddock
roofing granules çatlak kapama beki (cam): flash burner çek(il)me: traction
çatkı: assembly, frame, framework, truss çatlak kaya: septarium çekçek: go-cart
çatkı çizimleri: assembly drawing çatlak mıhlama: crack pinning çeker: tractor
çatkı çoğuzları: framework polymers çatlak oluşumu: crack formation çeker bezi: jaguard
çatkı gözeleri: assembly cells çatlak önü: crack front çeker kamarası (y.fırın): checker
çatkı yapısı: framework structure çatlak saptırma: crack deflection chamber
çatkılı silikat: framework silicate çatlak sırlı: crackled çeki zinciri: drawchain
çatlağın ilk büyüklüğü: original crack çatlak sırlı eşya: crackle ware çekicilik: attraction
size (ao) çatlak tomruk: dry ingot çekicin sivri ucu: peen
çatlak: crack, fault, fissure, greenstick çatlak tuğla: shuffs çekicli değirmen: hammer mill
fracture, split çatlak ucu: crack tip çekiç: hammer
çatlak açılım kayması: crack opening çatlak ucu açılımı kayması: crack tip çekiç başı: hammer head
displacement (COD) opening displacement (CTOD) çekiç kemiği (kulak): malleus
çatlak ağı (metal yüzey): crazing çatlak ucu gerilim yeğinliği: crack tip çekiç kemiği (tıp): hammer bone
çatlak ağzı: crack mouth stress intensity çekiç sapı: hammer clip
çatlak ağzı açılım kayması: crack mouth çatlak ucu kayması: crack tip çekiç siperi: hammer shield
opening displacement (CMOD) displacement çekiç takımı: hammer tool
çatlak başlama yerleri: crack initiation çatlak uzaması: crack extension (Δα) çekiç yatağı: hammer guide
sites
çatlak uzaması direnci: crack-extension çekiç zımba: hammer punch
çatlak başlaması: crack initiation rsistance (KR) çekiçle dövme: hammering, hammer
çatlak belirleci: crack detector çatlak uzaması kuvveti: crack-extension forging
çatlak benzeri bozukluklar (yüzey): force (G) çekiçle düzeltme: peening
crack-like defects çatlak uzunluğu: crack length (α) çekiçleme: hammering, hammer forging,
çatlak biçimi: crack pattern çatlak vida: cracked thread peening
çatlak bilezik (şişe): cracked collar çatlak yüzey (plastikler): pulled surface çekiçleme aşınması: peening wear
çatlak bilezik arası (şişe): cracked çekiçleme presi: cogging press
çatlak yüzeyi: crack surface
locking ring çekiçleme süreci: cogging process
çatlak boyu: crack length (α) çatlak yüzeyi kayması: crack surface
displacement çekiçlemeli hadde: cogging mill
çatlak büyüklüğü: crack size (α) (blooming mill)
çatlaklı cam (dekorasyon): crackled
çatlak büyümesi: crack growth glass çekiçlemeli sertleştirilmiş: hammer hard
çatlak çekirdeklenmesi: crack nucleation çatlaksı bozukluk (yüzey bozukluğu): çekiçlenmiş: hammered, hammer-
çatlak dallanması: crack branching flaw wrought
(=forking) çatlama: dunting, seaming çekiçlenmiş cam: hammered glass
çatlak derinliği: crack depth çatlantı: crackledama çekiçlenmiş demir: hammered iron
çatlak detektörü: crack detector çatlatma demiri: chest knife çekiçlenmiş görünüm (cam):
çatlak dip (şişe): cracked bottom çatlayabilir: fissile hammertone
çatlak direnci: crack resistance çatma: pyramid çekiçlenmiş metal: hammered metal
çatlak doldurma (kalıp ve maça): çavlan dizisi: cascade sequence çekiçlenmiş parça: hammer forging
daubing çekiçli balta: hammer axe
çatlak durdurma: crack arrest, crack çay: tea
çay bardağı: tea cup çekiçli değirmen: hammer crusher,
pinning hammer mill
çatlak durdurucu: crack-arrester çay demliği: teapot
çekiçli değirmen eleği: hammer mill
çatlak düzlemi: crack plane çay fincanı: tea cup screen
çatlak düzlemi konumu: crack plane çay gülü: tea rose çekiçli dövme ürünü: hammer forging
orientation çay kaşığı: teas poon product
çatlak eğilmesi (seramik anayapılı çay masası: tea table çekiçli kaynaklama: hammer welding
karmalar): crack bowing çay sandığı: tea-chest (forge welding)

65
çekiçli kırıcı çekme kepçe

çekiçli kırıcı: hammer crusher çekirdek parçacığı: nucleon çekirdeksel zincirleme tepkime: nuclear
çekiçli öğütücü: hammer mill çekirdek parçacığı merkezi: nucleor chain reaction
çekik: shrunk çekirdek parçalanması (atom): nuclear çekirdeksiz indükleme ocağı: coreless
çekilebilirlik: drawability disintegration, nuclear fission induction furnace
çekilebilirlik aygıtı (mek.): flex-tester çekirdek proteini: nucleoprotein çekiş:: haulage, pull
çekim: attraction, inflection (=inflexion) çekirdek sayısı: nuclear number çekiş akımı (cam): pull current
çekim kuvveti: attraction force çekirdek tepkimeci: nuclear reactor çekişim: mutual attraction
çekimlik boru: tube stock çekirdek tepkimeci gereçleri: nuclear çekişmesiz: undisputed
reactor materials çekme: contraction, milling, shrink
çekin: nuclide, trailer
çekirdek tepkimeci kalkan gereçleri: çekme açısı (kaynak): drag angle
çekincik: baryon, nucleon nuclear reactor shielding material
çekinti: blowpipe, contraction, shrinkage çekme ayak (bardak): pulled stem
çekirdek tepkimeci yakıtları: nuclear (=drawn stem)
çekinti ağı: filamentary shrinkage reactor fuels çekme aygıtı (iplik, ipek v.b.): serigraph
çekinti boşluğu: shrinkage cavity, çekirdek tepkimeci seramikleri: nuclear
shrinkage void çekme baskacı: drawing press
reactor ceramics
çekinti bozukluğu: shrinkage defect çekme biçimlemesi: shrink forming
çekirdek tepkimesi (atom): nuclear
çekinti cetveli: shrinkage ruler reaction çekme bileşiği: drawing compound
çekinti çatlakları: shrinkage cracks çekirdek yapısı: nuclear structure çekme boncuğu: draw bead
çekinti gözenekliliği: shrinkage porosity çekirdek yitim uyarımı (fiz): core-loss çekme boru: rolled tube
çekinti önler bileşikler (çelik): excitation çekme boşluğu: blowpipe, contraction
antipiping compounds çekirdek yükü (atom): nuclear charge cavity
çekinti payı: shrinkage allowance çekirdek zarı (göze): nuclear membrane çekme bozukluğu: puckering
çekinti sıcaklığı: shrinkage temperature çekirdeklendirici (plastikler): nucleating çekme cam: drain glass, drawn glass
(Ts) agent çekme çatlağı: pull crack
çekinti sonrası: after-contraction çekirdeklendirilmiş cam: pyroceram çekme çekici: enlarging hammer
çekintisiz tok bakır: tough pitch copper çekirdeklenme: impfing, nucleation çekme çelik: rolled steel
çekip götürme: towing çekirdeklenme başlatan: nucleator çekme çelik köşebent: rolled steel section
çekirdek: core, seed çekirdeklenme hızı: nucleation rate çekme çelik profil: rolled steel shape
çekirdek bölünmesi (atom): nuclear çekirdeklenme ilerlemesi: nucleation çekme çinko: rolled zinc
fission propagation çekme çizikleri: draw marks
çekirdek devinimi (atom): nuclear çekirdeklenme süreci: nucleation çekme çubuğu: drain bar
motion process çekme dağlaması: shrink etching
çekirdeklenme yerleri: nucleation sites çekme dayancı: maximum tensile
çekirdek döngüsü: nuclear spin
çekirdeklenme yolu dağlaması: strength (=ultimate tensile strength),
çekirdek dönüşümleri (atom): nuclear nucleation track etching
transmutations tensile strength (σuts)
çekirdeksel: nuclear çekme denemesi: tensile testing
çekirdek ekleme: seed charge
çekirdeksel denklem (atom): nuclear çekme deneyi: tensile test, tension testing
çekirdek elektronları: core electrons equation
çekirdek fiziği: nuclear physics çekme dişlisi (sürekli döküm): haulage
çekirdeksel engel: nuclear barrier
çekirdek içi (atom, göze): intranuclear gear
çekirdeksel erk (atom): nuclear energy
çekirdek içi (meyve): kernel çekme dizgesi: pull system
çekirdeksel eşizler: nuclear isomers
çekirdek karbonu (karbonlama): core çekme elyaf: drawn fibre
çekirdeksel fırıl (atom): nuclear spin
carbon çekme fabrikası: drawing plant
çekirdeksel mıknatıslı çınlaşım: nuclear
çekirdek karbonu içeriği: core carbon magnetic resonance (NMR) çekme gerilimi: drawing stress (=draw
content çekirdeksel mıknatıssal döngü: nuclear stress), tensile stress
çekirdek kaynaşım halkası (atom): magnetic moment çekme gerinimi: tensile strain
tokamak çekirdeksel sermet yakıt: nuclear cermet çekme gücü: traction
çekirdek kaynaşımı (atom): nuclear fuel çekme halatı: hauling cable, towline,
fusion çekirdeksel silahlar: nuclear warheads towrope
çekirdek kesit alanı (atom): nuclear çekirdeksel sütsü: nuclear emulsion çekme halkası: draw ring
cross section (σ) çekirdeksel ucaylanma (atom): nuclear çekme hızı(tel): drawing speed
çekirdek kuvvetleri (atom): nuclear polarization çekme kablosu (sürekli döküm): haulage
forces çekirdeksel yakıt: nuclear fuel cable
çekirdek metalbilimi: nuclear metallurgy çekirdeksel yapı (atom): nuclear çekme kalıpları: drawing dies
çekirdek özü: laetrile structure çekme kepçe: drag-line bucket

66
çekme kısıtı çember kesimli levha

çekme kısıtı: drawing limit çelik: steel çelik levha: steel plate
çekme kiriş: rolled beam çelik adları: steel nomenclature çelik levhalı taşıyıcı: apron conveyor
çekme kovan: drawn shell çelik akışı: steel stream çelik lif: steel fibre
çekme köşebent: rolled section çelik akışı merkezlemesi: steel stream çelik mavisi: steel blue
çekme kuvveti: pull force centring çelik metalografisi: steel metallography
çekme makinası (cam): thiokol extruder çelik arıtma: steel refining çelik niteliği: steel grade, steel quality
machine çelik bağ: steel set çelik oymacılığı: siderography
çekme malafası: broach, drawing çelik başlık: hard hat çelik potası: steel ladle
mandrel çelik bıçak: steel knife çelik profiller: steel shapes
çekme merdanesi: pulling roll çelik bilya: steel shot çelik sac: steel sheet
çekme niteliği: drawing quality çelik bilya dolu silindir (tuğla çarpma çelik saclar: steel sheets
çekme nitelikli çelikler: drawing quality deneyi): rattler çelik seçimi: steel selection
steels çelik bilyalı raspalama: shot peening çelik sertleştirme: hardening of steel
çekme nitelikli özel durgunlaştırılmış çelik boru: steel pipe, steel tube, steel çelik slablar: steel slabs
çelik saç: drawing quality special killed tubing çelik standartları: steel standards
steel sheet çelik ciğer: iron lung çelik şartnameleri: steel specifications
çekme oranı: draw ratio çelik curufu: steel slag çelik şerit: steel strip
çekme parça (döküm): loose piece çelik çember: hoop iron çelik tavlaması: annealing of steel
çekme payı: contraction allowance, çelik çomak oyunu: tipcat
scalage, shrinkage allowance çelik tel: steel wire
çelik çözümlemesi: steel analysis çelik temel (kalaylama): steel base
çekme pirinç: rolled brass çelik çubuk: steel bar
çekme presi: drawing press çelik terimleri: steel nomenclature
çelik çubuk demeti: fagot (=faggot) çelik tozu: steel powder
çekme profil: rolled shape çelik çubuklar: steel rods
çekme şıkışması: shrink on çelik tüketicileri: steel consumers
çelik dışığı: steel slag çelik türü: steel grade
çekme takımları: drawing tools çelik dışığı belirleme (çelik dökümü):
çekme tel: rolled wire çelik uç: steel bit
steel slag detection
çelik üreticileri: steel producers
çekme vidası (döküm): draw screw çelik direk: steel prop
çelik üretim teknolojileri: steel
çekme vinci: jimmy çelik dökümhanesi: steel foundry production techniques
çekme yağlayıcısı: drawing lubricant çelik dökümler (parça): steel castings çelik üretimi: steel production
çekme yarıçapı: draw radius çelik dökümü (işlem): steel casting çelik ürünleri: steel products
çekme zımbası: drawing punch çelik düzeyi (döküm teknesi): steel level çelik varilli kumlama makinası: batch
çekme zinciri: towline çelik düzeyi denetleci (döküm teknesi): type shotblasting machine
çekme-basma biçimlemesi: radial draw steel level controller çelik yapımı: steel making
forming çelik eritme: steel melting (=steelmaking)
çekmeli biçimlendirme: draw forming çelik eriyiği: steel melt çelik yarıürünleri: steel semiproducts
çekmeli çarpma aygıtı: tensile impact çelik fabrikası: steel mill (=steel plant; çelik yassıkütükleri: steel slabs
tester steel works), steel plant, steel works çelik yataklar: steel bearings
çekmeli sıkılmış (karmalar): pultruded çelik fiyatları: steel prices çelik yeniden oksitlenmesi: steel
çekmeli sıkılmış parça (karmalar): çelik granül (döküm): steel shot reoxidation
pultruded part çelik hakkaklığı: siderography çelik yünü: steel wool
çekmeli sıkma (karmalar): pultrusion çelik halat: steel cord, steel rope çelik zırh başlığı: basinet
çekmen: trocar (=trochar) çelik hasır: steel mesh, steel meshing çelikhane: steel mill (=steel plant; steel
çekmesiz dövme: no-draft forging (=steel mesh) works), steel plant, steel works
çekmez çelik: nonshrinking steel çelik hurdası: steel scrap çelikkasa: strongbox
çekmiş: contracted, shrunk çelik içyapısı: steel microstructure çeliklerin sınıflandır(ıl)ması:
çektiri (yasak bölgede park edilmiş çelik kabakütüğü: steel bloom classification of steels
araba çekimi): towaway çelik kabayapısı: steel macrostructure çelimsiz: thin, unformed
çektiri: tugboat çelik kayış: steel belt çelişkisiz: unambivalent
çektiri bölgesi: towaway zone çelik kayışlı taşıyıcı: steel-belt conveyor çello: violencello
çektirme: galiot çelik kolon (cam fırını): buckstay çember: circle, gyre, hoop, ring
çekül: plumb, plump-bob çelik köşebentler: steel sections çember dizili ince tel makinası: circular
çekül ipi: plumb line çelik kullanıcıları: steel users tandem fine-wire machine
çelenk: wreath çelik kütük: steel billet çember kesimli levha: circular plate

67
çember kuyu çevre koşulları

çember kuyu: circular pit çentik açma: notching çeşme: drinking fountain, fountain, water
çember kuyu fırın: circular pit furnace çentik açma basgacı: notching press fountain
çember testere: rim saw çentik dayancı: notch strength çeşni: sample
çemberli bezeme: circle grid çentik deneyi: notch test çeşnisel: varietal
çemberli bezemeli çözümleme: circle- çentik derinliği: notch depth çetele: tally
grid analysis çentik duyarlılığı: notch sensitivity çevik: lissome, lithe
çemberli kasnak: rim wheel çentik etkisi: notch effect çevirgeç: turnstile
çembersel alan: circular field çentik etmeni: notch factor çeviri: translation
çembersel devinim: gyre çentik gevrekliği: notch brittleness çevirici: alternator
çembersel dönme: gyration çentik kırma deneyi (kaynak): nick çevirici çıkış yolluğu (hadde): delivery
çembersel kesme: circle shear break test twist guide
çembersel taşlama: circle grinding çentik kopma dayancı: notch rupture çevirici oval yolluk: oval repeater (=oval
çembersel testere: disc saw strength twister)
çene: jaw çentik sünekliği: notch ductility çevirici role: ending roller
çenealtı (tıp): maxilla çentik tokluğu: notch toughness çevirim: conversion
çenealtı atardamarı (tıp): maxillary çentik ucu sivriliği: notch sharpness çevirim çarpanı: conversion factor
artery (=notch acuity) çevirim katsayısı: conversion factor
çenealtı bezi (tıp): maxillary gland çentik yanayı: notch profile çevirim oranı: conversion ratio
çene ameliyatı (tıp): genioplasty çentikleme: indentation çevirimli kaplama: conversion coating
çene boşluğu (tıp): maxillary sinus çentikli: jagged, notched çevirimli örtme: conversion coating
çene kası (tıp): masseter çentikli çarpma deneyi: notched-impact çevirme: rimming, spin, tilt
çene kemiği: jaw, maxilla test çevirme düzenli fırın: tilting furnace
çene kilitlenmesi (tıp): trismus çentikli çarpma tokluğu: notched- çevirmen: translator
çene ucu (tıp): gonion impact toughness çevirteç: manipulator, transformer
çene uru (tıp): actinomycosis çentikli çubuk: notched bar çevre: circumference, environment,
çene ve çene kemiğine ilişkin (tıp): çentikli çubuk çarpma deneyi: notched- locality, rim, vicinity
maxillary bar impact test çevre bilimi: bionomics, ecology,
çene ve yüz ameliyatı (tıp): maxillofacial çentikli deney numunesi: notched test environmental science
surgery specimen (=notched specimen) çevre bilimsel: bionomic(al)
çene ve yüz protezleri (tıp): maxillofacial çentikli kırma deneyi (kaynak): nicked çevre çizgisel biçimleme: contour
prostheses fracture test forming
çene ve yüze ilişkin (tıp): maxillofacial çentikli numune: notched specimen çevre çizgisel frezeleme: contour milling
çeneli anahtar: jaw spanner çentilme: chippage çevre çizgisel şertleştirme: contour
çeneli ayna: dog chuck çentme: nicking, slotting hardening
çeneli kavrama: dog arm çepeçevre çatlama (cam boru): spiral çevre çizgisel talaşlı işleme: contour
fracture machining
çeneli kazaratar: shell grab
çepin: trowel çevre çizgisi: contour
çeneli kazıcı: clam shell dredge, shell
clam dredge çerçeve: casing, frame, framework, çevre düzeni: environmental plan
çeneli kırıcı: jack crusher (=jaw crusher) mount, rim çevre düzenlemesi: environmental
planning
çeneli mengene: jaw vice çerçeve camı (resim): picture framing
glass (=picture glass) çevre gelişimi: environmental
çeneye diş yerleştirme: implantation development, environmental
çengel: grapple, holdfast, hook çerçeve çubuğu: muntin improvement
çengel biçimli: unciform çerçeve duvarı doldurma: nogging çevre havası: ambient air
çengel civatası: rag bolt çerçeveleme (resim): inlaying çevre iyileşmesi: environmental
çengel kemik (el bileği): unciform çerçöp: junk, litter, raff, scum improvement
çengelcik: hamulus çerez: gorp çevre kırımı: ecocide
çengelli: barbed, hamular, hooked çeşit: type, variety çevre kirlenmesi: environmental
çengelli demir: grapple çeşitkenar köşebentler: unequal angles pollution
çengelli konveyör: hook conveyor çeşitle(n)me: varying çevre kirletici: environmental pollutant
çentik: crenation, indentation, kerf, nick, çeşitli: miscellaneous, several, varietal, çevre kirliliği: environmental pollution
notch, serration various çevre koruma: environmental protection
çentik açılmış: notched çeşitli büyüklüklerde: varisized çevre koşulları: environmental
çentik açısı: notch angle çeşitlilik: variegation, variety conditions

68
çevre mühendisliği çıkış merdaneleri (galvanizleme)

çevre mühendisliği: environmental çevresel koşullar: environmental çıkar kapak (fırın): removable cover
engineering conditions çıkarıcı: ejector, extracter, knockout
çevre ölçme: perimetry çevresel özellik: ambience çıkarım: extraction
çevre sıcaklığı: ambient temperature, çevresel sinirler (tıp): peripheral nerves çıkarma: egestion, hoisting, subtraction,
environmental temperature çevresel taramalı elektron mikroskobu: withdrawal
çevre tasarımı: environmental plan environmental scanning electron çıkarma hızı (sürekli döküm mak.):
çevre uyumlu kaplama: environmentally microscope withdrawal speed
compliant coating çevresel taramalı elektron çıkarma izi: knockout mark
çevre uyumlu çok işlevli kaplama: mikroskopisi: environmental scanning çıkarma makarası: hoisting sheave
environmentally complaint electron microscopy çıkarma makinası: hoisting machine
multifunctional coating çevresel ucaylanmış ışık: circularly çıkarma merdanesi: withdrawal roll
çevrekaya: rimrock polarized light çıkarma tırnağı (kalıp): knock-up
çevreleme: envelopment çevreye uyum bilgisi: ergonomics çıkartım: ejection
çevrelenik: peritectic çevreye uyumlu: ergonomical çıkartım izi: ejection mark
çevrelenik bileşim: peritectic çevreye uyumlu tasarım: ergonomical çıkartma: decal
composition design
çıkık: dislocation, exsert, out-of-joint,
çevrelenik çelikler: peritectic steels çevrik: inverted protrusive
çevrelenik çizge: peritectic diagramme çevrik gözetleç: inverted microscope çıkık damarlı (tıp): venous
çevrelenik değişim: peritectic change çevrik ışık mikroskobu: inverted light çıkık diş: bucktooth
çevrelenik denge: peritectic equilibrium microscope
çıkık kalça kemikli: hipshot
çevrelenik dizge: peritectic system çevrik metal mikroskopu: inverted
metallurgical microscope çıkım: evolution
çevrelenik nokta: peritectic point çıkın: packet
çevrelenik sıcaklık: peritectic çevrik mikroskop: inverted microscope
çıkıntı: apophysis, protrusion, ledge,
temperature çevrilemez: inconvertible
limb, nib, point, protuberance, ridge, riser
çevrelenik tepkime (S1→ S2+L): peritectic çevrim: cycle (=feeder; feeding head), tongue
reaction çevrim dışı (bilgisayar): off-line çıkıntı belirleme: ridge detection
çevreleniksi: peritectoid çevrim sayısı: number of cycles çıkıntı kusurlu yüzey: liquidated surface
çevreleniksi bileşim: peritectoid çevrim süresi: cycle time çıkıntı taşlama: snagging (offhand
composition çevrimsel fırın: periodic kiln grinding)
çevreleniksi çizge: peritectoid çevrimsel gerilim: cyclic stress çıkıntı yapma: butt
diagramme çevrimsel gerilim uygulamaları: cyclic çıkıntı yeri: kink site
çevreleniksi değişim: peritectoid change stress applications çıkıntılar: extrusions, kinks, pop-outs
çevreleniksi denge: peritectoid çevrimsel germe: cyclic stressing çıkıntılı: protrusive
equilibrium çevrimsel karbonhidratlar: cyclic çıkıntılı mıknatıslı mercek: snorkel lens
çevreleniksi dizge: peritectoid system hydrocarbons çıkıntılı taban (şişe): flanged bottom
çevreleniksi nokta: peritectoid point çevrimsel süreç: cyclic process çıkış: delivery, exit, outflow, outlet
çevreleniksi sıcaklık: peritectoid çevrimsel tavlama: cycle annealing çıkış açısı (x-ışınları): take-off angle
temperature çevrimsel yük: cyclic load çıkış basıncı: exit pressure
çevreleniksi tepkime (S1+S2→S3): çevrimsel yükleme: cyclic loading
peritectoid reaction çıkış borusu: ascension pipe, exhaust
çevrimsiz: acyclic manifold
çevresel: ambient, circumferential, çevrinti: gurge, whirl çıkış bölümü (hadde): exit section
environmental, peripheral çeyiz: trousseau çıkış cizikleri (cam): exit scars
çevresel ayrılma: circumferential split çıban (tıp): bleb, boil, pustule çıkış düzlemi: exit plane
çevresel çatlatma: environmental çığ: avalanche
cracking çıkış gazı: exit gas
çığ diyodu: avalanche diode çıkış gerilimi: exit tension
çevresel etmenler: environmental factors
çığ etkisi: avalanche effect çıkış hızı (hadde): exit speed
çevresel geçirimli taramalı elektron
mikroskopisi: environmental çığ voltajı: avalanche voltage çıkış izi (hadde): exit mark
transmission scanning electron çıkak: outlet çıkış kalınlığı: exit thickness
microscopy çıkan (mat.): subtrahend çıkış manifoldu: exhaust manifold
çevresel gerilim çatlatması: çıkan gaz: evolved gas çıkış masası: back table, delivery desk,
environmental stress cracking çıkan gaz çözümlemesi: evolved gas delivery table, exit table, runout table
çevresel gerilim yüzey çatlatması: analysis (EGA) çıkış merdaneleri (galvanizleme): exit
environmental stress crazing çıkan ısı: generated heat rolls

69
çıkış pompası çift etkili davranım

çıkış pompası: exhaust pump çıta: lath, slat, sliver, splint çift curuf yöntemi (çelik üretimi):
çıkış portu (cam): exhaust port çıta rendesi: reglet plane double slag method,two-slag operation
çıkış rolesi masası (hadde): delivery çıtalı geçme: tongue-and-groove joint çift çan (yüksek fırın): double bell
roller table çiçek bozuğu (tıp): pockmarked çift çapraz kayma: double cross slip
çıkış sarıcısı: exit looper (=pocky), variole çift çarklı parlatıcı: twin polisher
çıkış sıcaklığı: exit temperature çiçek dürbünü: kaleidoscope çift çarklı taşlama tezgahı (cam): twin
çıkış tarafı gerilim rolesi: exit tension çiçek hastalığı (tıp): smallpox,variolal grinder
reel çiçek kakmalı renkli züccaciye: çift çeneli kepçe: clamshell, clamshell
çıkış tezgahı: delivery table murrtime glass bucket
çıkış ucu: discharge end çiçek özü: essential oil çift çeneli kova: clamshell bucket
çıkış üfleci: exhaust fan çiçek vazosu: jardiniere çift çengelli baklalı zincir: ladder chain
çıkış yan yolluğu (hadde): delivery side çiçek yağı: neroli oil çift çentikli basma deneyi: double-notch
guide çiçekleme (cam): bloom compression test
çıkış yanması: afterburning çiçeklenme: blooming, çift çeperli tencere: double boiler
çıkış yeri: outlet efflorescence,sulpate bloom (bloom), çift dağlama: double etching
çıkış yolluğu (hadde): exit guide weathering çift daldırma (sırlama): double dipping
(=delivery guide) çiçeklenmiş cam: weathered glass çift damla süreci (cam): double-gob
çıkma: breakout, cantilever, mounting, çiçekli tac: anadem process
oriel, runout çiçeklik: planter, window box çift damla yöntemi (cam): double gob
çıkma algılayıcı: cantilever sensor çiçeksi grafit: rosette graphite process
çıkma kemer: sprung arch çiçeksi kırılma: rosette fracture çift değişim: double exchange
çıkma kiriş: cantilever beam çift: double, dual, pair çift demir molibden karbürü: double
çıkrık: jenny, pulley, reel, reel, spinning iron molybdenum carbide
çift ağızlı: double-edged, double-ended
wheel, traction hoist çift demir volfram karbürü: double iron
çift ağızlı balta: double-axe tungsten carbide
çıkrık iği: reel çift akışlı suverme: double cascade çift denetim: double-check
çıkrık makarası: pirn quench
çift dışbükey: biconvex
çıkrıkçı: winder çift akıtma (seramik): double draining çift dışbükeyli mercek: biconvex lens
çıktı: output; print-out çift akma sınırı: double yield point çift dışık alma: double slagging
çıngırtı: tinkle çift arıtma: double refining çift dışık süreci (çelik): double slag
çınlama: resonation, ringing, ting çift ayrışma (kim.): double process
çınlataç: resonator decomposition çift dışık uygulaması: double slag
çınlayan: resonant çift bağ: double bond practice
çıplak: bare çift bakışımlı: bisymmetric(al) çift dışık yöntemi: double slag method
çıplak elektrot: bare electrode, bare-wire çift bakışımlılık: bisymmetry çift dışıklı çalışma: two-slag operation
electrode çift baskılama (toz metalbilimi): double çift dikaçılı (geom.): birectangular
çıplak elektrotlu ark kaynaklaması: bare pressing çift dökümlü merdaneler: double-
metal arc welding çift bazlı (kim.): dibasic poured rolls
çıplak elyaf: bare fiber çift bombeli oto camı: compound çift eğmeli numune tutucu (e.mik.):
çıplak göz: naked eye curvature glass double-tilt holder
çıplak gözle görülebilir: macroscopic çift boşluklu kalıp (cam): double cavity çift elenmiş öğütülmüş refrakter gereç:
çıplak gözle üç boyutlu görüntü izleme: mould double-screened ground refractory
autostereoscopy çift boşluklu kalıp süreci: double cavity material
çıplak numune (metalbilim): process çift elyaflı doku: double fibre texture
unmounted specimen çift burma deneyi: double torsion test çift erime noktaları: double melting
çıplak tel: bare wire çift burma yöntemi: double torsion (DT) points
çıplaklaşma (=yoksullaşma): technique çift erimeli dizge: double melting system
denudation, denuded çift bükülü: biflex çift eşlem: even parity
çıplaklaşmış bölgecik (metal): denuded çift cam: double-glazing çift etkili: amphoteric
zone çift camlı (pencere): double-glazed çift etkili basgaç: double action press
çıra: lightwood çift curuf alma: double slagging çift etkili biçimlendirme: double action
çırçır: gin, silk mill çift curuf süreci: double slag process forming
çırpma (bakır): flapping çift curuf uygulaması: double slag çift etkili davranım: amphotheric
çırpma tokmağı: paddle practice behavior

70
çift etkili kalıp çilingir eğesi

çift etkili kalıp: double action die çift kuvvetli basgaç (cam): toggle press çift uçlu: double-ended
çift evreli ısıl işlem: dual phase heat çift makaralı palanga: double tackle çift uskurlu gemi: twin-screw ship
treatment çift mantarlı ray: double headed rail çift U-yivli kaynak: double U-groove
çift fırınlanmış dolomit: double burnt çift mercekli gözlük camı: solid bifocals weld
dolomite çift mercekli yansıtımlı fotoğraf çift üfleme süreci (cam): blow-and-blow
çift gerdan: double chin makinesi: twin-lens reflex camera process
çift görme (göz): diplopia çift metalli levha: bimetallic Plate çift vuruşlu (yürek): dicrotic
çift görüntü: ghost image çift milli karıştırıcı: two-shaft mixer çift vuruşlu buharlı şahmerdan: double
çift gösterici merceği: double projector çift motorlu: twin-engine acting steam hammer
lens çift motorlu jet (uçak): twinjet çift vuruşlu çekiç: double-acting
çift hata: double fault çift motorlu uçak: twin-engine plane hammer
çift ışın: double beam çift namlulu (tüfek): double-barrelled çift v-yivli kaynak: double v-groove weld
çift ışın girişimi (fiz.): double-beam çift normalleme (ısıl işlem): double çift yakıtlı yakmaç: combination burner
interference normalizing çift yaşlandırma: double ageing
çift ışın girişimli mikroskopi: double- çift odakla(n)ma (elekt. optiği): double çift yatak: twin bed
beam interference microscopy focussing çift yok oluşumu (atom): pair
çift ışınsal (bakışımlılık): biradial çift odaklı: bifocal annihilation
çift içbükey: biconcave çift odaklı mercek: bifocal lens çift yönlü: bidirectional
çift ikili (=iki ayak): double dua çift oluklu: bisulcate çift yönlü ısı derleyici: checker chamber,
çift J yivli kaynak: double-J groove weld çift oluşumu (atom): pair production regenerator
çift jetli elektrikli parlatma: double-jet çift örgülü (kumaş): double-knift çift yönlü lata: bidirectional laminate
electropolishing çift rakamlı: double-digit çift yüz ısıtması (ısıl- yoğruk gereçler):
çift kabuklu kusur (çelik): double skin çift reçineli bağlama: dual resin bonding sandwich testing
çift karbon arklı kaynaklama: twin çift renk süzgeci (optik): dichroic filter çift yüzlü çömlek: double-face ware
carbon arc welding çift renkli: dichoric (=dichroitic), çift-atom boşluğu: divacany
çift karbon arklı sert lehimleme: twin dichromatic çifte: double-barrelled,duplex, shotgun
carbon arc brazing çift renkli kristal: dichroic crystal çifte bozunma (kim.): metathesis
çift karbür: double carbide çift renkli örüt: dichroic crystal çifte bozunmalı çoğuzlaşma: metathesis
çift kat cam: ply glass çift renkli renk: dichroic colour polymerization
çift katkılama: double doping çift renklilik: dichroism çifte freze: straddle mill
çift katkılama yöntemi: double doping çift roleli süreç: double-roller process çifte frezeleme: straddle milling
method çifte gerdan (tıp): jowl
çift salgılı (tıp): heterocrine
çift katlı (araç): double-decker çifte iz yöntemi (sertlik): double
çift sargılı bobin: bifilar winding
çift katlı cam: double glazing unit impression method
çift sarmal: double-helix
çift katlı göz merceği: bifilar eyepiece çifte kilit: double-lock
çift sarmal dişli: herringbone gear
çift katlı ısıl biçimleme (plastikler): çifte menevişleme: double tempering
twin-sheet thermoforming çift satır arası: double-space
çift sayılar: even numbers çifte nikel kaplama: duplex nickel plating
çift katlı oküler: bifilar eyepiece çifte tavlama: double annealing
çift sekme (örüt): double slip
çift katman: double layer çiftiz: doublet
çift sıra düğmeli (ceket): double-
çift kaynaklı bağlantı: double welded breasted çiftlik hayvanları: livestock
joint çiftlik işleri barakası: bothy
çift sinterleme: double sintering
çift kaynama noktaları: double boiling
çift suverme: double quenching çiftüşek: diode
points
çift kaynamalı dizge: double boiling çift suverme: regenerative quenching çiğit boyası [C30H30O8]: gossypol
system çift sürgülü (pencere): double-hung çiğit küspesi: cotton cake
çift kemerli fırın (cam): double crown çift sürme: tillage çil: freckle, lentigo, macula solaris,
furnace çift taraflı ayna: two-way mirror speckle
çift kırılım ölçümü: birefringence çift taraflı üfleç: bifurcated fan çil derinliği: chill depth
measurement çift tekneli yelkenli:catamaran çil dökme demir: chilled cast iron
çift kırılma (ışık): double refraction çift toplayıcı mercek: double condenser çil döküm: chill casting, chilled casting
çift kırınım: double diffraction lens çile: hank, sleave
çift kıvrım çekirdeklenmesi: double çift tuz: double salt çilingir: locksmith
kink nucleation çift tümsekli mercek: biconvex lens çilingir dükkanı: smithery
çift konili karıştırıcı: double cone mixer çift ucay: double pole çilingir eğesi: key file

71
çillenme (kaynakta birikinti) çinko temelli alaşımlar

çillenme (kaynakta birikinti): freckling çinko bakır alaşımları: zinc copper çinko kavurma: zinc roasting
çiller (kaynak): freckles alloys çinko kızıl oksiti: red oxide of zinc
çilli cam: seedy glass çinko bakır denge çizgesi: zinc copper çinko kireci: zinc lime
çilli metal: speckled metal equilibrium diagramme çinko klorür [ZnCl2]: zinc chloride
çim: turf çinko bakır dizgesi: zinc copper system çinko klorür çözeltisi: killed spirit of
çim biçici: lawn mower çinko bakır çifti: zinc-copper couple salts
çim biçme bıçağı: mower blade çinko bakır evre çizgesi: zinc copper çinko kromat: zinc chromate
çim biçme makinası: lawn mower phase diagramme çinko kurşun alaşımları: zinc-lead alloys
çim su serpeci: lawn sprinkler çinko beyazı [ZnO]: zinc white çinko kurşun dizgesi: zinc lead system
çim sulayıcı: lawn sprinkler çinko bileşikleri: zinc compounds çinko kurtları (yüzey bozukluğu): zinc
çim tahrı: lawn çinko bilyalar: zinc shots worms
çimbalo: harpsichord çinko borosilikat cam: zinc borosilicate çinko külçesi: spelter
çimen: lawn, turf glass çinko kütüğü: zinc bloom, zinc ingot
çimen biçici: grass mower çinko bromür [ZnBr2]: zinc bromide metal
çimen biçme makinası: grass mower çinko camı: zinc glass çinko lehimi (%50Zn+%50Cu): spelter
çimen yeşili (renk): grass-green çinko cevherleri: zinc ores solder
çimenlik: lawn çinko çubukları: zinc sticks çinko levha: zinc plate
çimento: cement çinko damıtma: zinc distillation çinko mineralleri: zinc minerals
çimento karıcısı: cement mixer çinko demir dizgesi: zinc iron system çinko molibdat [ZnMoO4]: zinc
çimento karışımı: cement paste çinko derişintiler: zinc concentrates molybdate
çimento katsayısı: cement factor çinko dışık-buharlaştırma: zinc slag- çinko nikel denge çizgesi: zinc nickel
çimento kazıyıcı: cement scraper fuming equilibrium diagramme
çimento kili: cement clay çinko emdirme: zinc impregnation çinko nikel dizgesi: zinc nickel system
çimento mozaiği: terrazzo çinko ferriti [ZnO.Fe2O3]: zinc ferrite çinko oksit [ZnO]: zinc oxide
çimento pastası: cement paste çinko fırını: zinc furnace çinko oksit boya: chinese white (=flowers
çinko fibrür [ZnF2]: zinc fluoride of zinc)
çimento sertleşmesi: hardening of
cement çinko fosfat kaplama: zinc phosphatizing çinko özellikleri: zinc properties
çimlendirilmiş arpa: malt çinko fosfat örtü: zinc phosphate coating çinko parçacıkları: zinc granules
çin beyazı: chinese white (=flowers of çinko fosfat tutturucular: zinc çinko peroksit [ZnO2]: zinc peroxide
zinc) phosphate cements çinko pigmentleri: zinc pigments
çin buhurdanı: joss stick çinko fosfatlama: zinc phosphatizing çinko polikarboksilat tutturucular: zinc
çin kili [Al2O3 ·2SiO3 · 2H2O]: china clay çinko fosfür [Zn3P2]: zinc phosphide polycarboxylate cements
çin porseleni: bone china çinko hidrometalurjisi: zinc çinko polikarbonat: zinc polycarbonate
çin porseleni: celadon, chinese porcelain hydrometallurgy çinko polikarbosilikat (dişcilik): zinc
çin süreci (seramik): chain process çinko içeren: zincferous polycarboxylate
çin tuncu [% 22 Sn+Cu]: chinese bronze çinko içerikli: zinky çinko püskürtme: zinc spraying
çin yazımsı kolayerir: chinese script çinko ikioksit [ZnO2]: zinc dioxide çinko sarısı [4ZnO.4CrO3.K2O.H2O]:
eutectic çinko indirgeme: zinc reduction zinc yellow
çin yazımsı ötektik: chinese script çinko indirgeme denklemi: zinc çinko selenit [ZnSeO3]: zinc selenite
eutectic reduction equation çinko selenür [ZnSe]: zinc selenide
çin yazısı (içyapı): chinese script çinko iyodür [ZnI2]: zinc iodide çinko silikat: zinc silicate
çinileme: porcelainization çinko izabesi: zinc smelting çinko sinterleme: zinc sintering
çinko [Zn]: zinc çinko kaplama: galvanizing, zinc coating, çinko siyanür [Zn(Cn)2]: zinc cyanide
çinko akrilat [Zn(H2C=CHCO2)2]: zinc zinc plating, zincification, zincing çinko stearat [Zn(C18H35O2)2]: zinc
acrylate çinko kaplamalar: zinc platings stearate
çinko alaşımı seçimi: zinc alloy selection çinko kaplanmış: zinc coated çinko sülfat [ZnSO4]: zinc sulphate
çinko alaşımları: zinc alloys çinko kaplı: zinc coated çinko sülfür [ZnS]: black jack
çinko alaşımlarını parlatma: fadgenising çinko bakır çifti: zinc-copper couple (blende),zinc sulphide(=zinc blende)
çinko arıtma: zinc purification, zinc çinko kaplı çelik sac: galvanized steel çinko şerartlama (kaplama): zinc
refining sheet, zinc coated steel sheet sherardizing
çinko arsenit [Zn3As2]: zinc arsenide çinko kaplı demir: galvanized iron çinko tel: zinc wire
çinko asetat [Zn(CH3CO2)2]: zinc acetate çinko kaplı sac: zinc coated sheet çinko telürür [ZnTe]: zinc telluride
çinko asidi [H2ZnO2]: zincate çinko karbonat [ZnCO3]: zinc carbonate çinko temelli alaşımlar: zinc-base alloys

72
çinko temelli basınçlı döküm alaşımları çoğuz anayapı

çinko temelli basınçlı döküm çivisiz: pegless çizik kalıp: scratched mould
alaşımları: zinc base die casting alloys çivit [C16H10N2O2]: indigo (=indigotin) çizik yüzey: abraded surface
çinko temelli yatak alaşımlar: zinc-base çivit boyası: induline çiziklenme: scoring
bearing alloys çivit mavisi: indigo blue çiziklerle süsleme: lining
çinko titanya kapama camı: zinc-titania çivitleme: blueing çizikli sürtünme aşınması: scratching
cover glass çivitleme tuzu: blueing salt abrasive wear (scraching asbrasion)
çinko toplaklama: zinc sintering çiy: dew çiziksiz: unmarked
çinko tozu: zinc dust, zinc powder çiy aygıtı: dew cup instrument çizim bilimi: cartography
çinko tutgacı (derinçekmelik çiy noktası: dew point çizimli kare deneyi: scribed square test
galvanizliçelik): zinc grip çizindirici: abrasive
çiy noktası sıcaklığı: dew point
çinko üzerine resim oyma: zincography temperature çizinebilirlik: abrasivity
çinko varağı: zinc foil çiy sıcaklığı çözümleci: dew point çizinme: abrasion
çinko yeşili: zinc green analyser çizinme aşınması: abrasive wear
çinko zehirlenmesi(tıp): zincalism çiylenme sıcaklığı: dew point çizinme direnci: abrasion resistance
çinkoca zenginleştirilmiş çelik: zinc- çizelge: chart, list, schedule, table, çizinme hasarı: abrasion damage
enriched steel tabulation çizinme hızı: abrasion rate
çinkodan zehirlenme (tıp): zincalism çizelgeleme: tabularization, tabulation çizinme sertlik deneyleri: abrasion
çinko-demir bileşikleri: zinc-iron çizelgesel: tabular hardness tests
compounds çizintili aşınma: abrasion
çizenek: graph
çinkofosfat kaplama: granodising çizit: cartogram
çizenekli formül: structural formula
çinkografi: glass etching, zincography çizme: boot, scoring, tracing
çizge: diagramme (=diagram)
çinkografi resmi: zincograph çizme: scoring, tracing, drawing
çizge bilimi: nomography
çinkolama: galvanizing,zincating, çizme çekeceği: bootjack
zincification, zincing çizgesel: diagrammatic
çizgi: line, striation çizme deneyi: scratch test
çinkolanmış demir: galvanized iron çocuk: child
çinkolanmışların tavlanması: çizgi belirteçleri: line indices (=Miller
indices) çocuk al(dır)ma: abortion
galvannealing
çizgi çifti (spektrografik çözümleme): çocuk arabası: bassinet, perambulator
çinkolu (+2): zincic
line pair çocuk bakımı (tıp): pediatrics
çinkolu: zincferous, zincous, zinky
çizgi çizer: tracer çocuk bezi: diaper, napkin
çinkolu boyaözleri: zinc pigments
çizgi çizme: line drawing çocuk diş bakımı: pedodontics
çinkolu cam: zinc crown glass
çizgi dizisi: lineation çocuk düşürten (şey): aborticide
çinkolu kesme tel: zinc cut wire
çizgi enlenmesi (x-ışınları): line çocuk düşürtücü (ilaç): abortfacient
çinkolu merhem (%20 zn0): zinc broadening çocuk felci (tıp): infantile paralysis
oinment
çizgi imleçleri (örütbilim): line indices çocuk felci aşısı: salk vaccine
çinkolu tuğla yüzeyi: zinc flash (=Miller indices) çocuk iskorbütü(tıp): infantile scurvy
çinkosuzlaşma: dezincification çizgi odağı (x-ışınları): line focus (=Barlow’s disease)
çinkosuzlaşmış pirinç: dezincified brass çizgilerle bölme: lineation çocuk önlüğü: bib, pinafore
çinkotaşı [ZnO]: zincite çizgili: banded, graphic çocuk takkesi: biggin
çiriş: cement, paste (Al),lineate,streaked, streaky, çoğaltaç: duplicator
çirişli keten bezi: buckram striated,striped çoğaltılabilir: duplicable
çiseleme: drizzle çizgili cam: fluted glass çoğaltma: augmentation, duplication
çisenti (yağmur): mizzle çizgili desenli cam: ribbed glass çoğaltma hakkı: copyright
çisiltili: drizzly çizgili kağıt: laid paper çoğul: plural
çiş (tıp): urine çizgisel: graphic, linear çoğul saçılım: plural scattering
çit: enclosure,fence, fencing, rail, railing çizgisel çözünürlük: line resolution çoğultmalı: multiplex
çit dizisi: hedgerow çizgisel görünge: line spectrum çoğuz: polymer
çit kazığı: pale çizgisel tarama (e. mik.): line scan çoğuz adları: polymer names
çivi: gib, nail çiziğe dirençli kaplama: scratch-resistant çoğuz ağırlık ortalamalı molekül
çivi çıkarma: unnailing coating ağırlığı: polymer weight-average
çivi gömen: nailset çizik: crush, cut, microcut, scarification, molecular weight
çivi izi: pin mark (=point mark) scratch, sleek, striation çoğuz akış bilimi: polymer rheology
çivi sökme: unnailing çizik dağlama izi: scratch trace çoğuz akışkanlar: polymer fluids
çivileme: nailing, transfixing, transfixion çizik hasarı: scratch-induced damage çoğuz anayapı: polymer matrix

73
çoğuz anayapılı karmalar çok düşük karbonlu ferrotitan

çoğuz anayapılı karmalar: polymer- çoğuzlanmanın sayısal ortalama çok bazlı: polybasic
matrix composites kertesi: number-average degree of çok bıçaklı pulluk: gangplow
çoğuz artıuç: polymeric cathode polymerization (nn) çok biçimli: polymorph, polymorphic
çoğuz biçimleri: polymer forms çoğuzlaşma başlatıcı: initiator çok biçimli maddeler: polymorphic
çoğuz bilimi: polymer science çoğuzlaşma ısısı: heat of polymerization substances
çoğuz bireşimi: polymer synthesis çoğuzlaşma kertesi: degree of çok biçimlilik: allotropism,
çoğuz bozulması: polymer degradation polymerization (DP) polymorphism (=allotropy)
çoğuz çevrimi: polymer conversion çoğuzlaşma oluşbiçimi: polymerization çok bileşenli alaşımlar: multicomponent
çoğuz çözeltileri: polymer solutions mechanism alloys
çoğuz değirmeni: banbury çoğuzlaştırıcı enzim: polymerase çok bileşenli dizge: multicomponent
çoğuz eriyik: polymer melt çoğuzlu: polymeric system
çoğuzlu moleküller kümesi: micelle çok bileşenli oksit cam: multicomponent
çoğuz fırçası: polymer brush
çoğuzluk: polymerism oxide glass
çoğuz film: polymeric film
çoğuzsal: polymeric çok boşluklu pres döküm kalıpları:
çoğuz gereçler: polymeric materials multiple-cavity die-casting dies
çoğuzsal akışkan: polymeric fluid
çoğuz harmanı: polymer blend çok büyük: whopper
çoğuzsuzlaş(tır)ma: depolymerization
çoğuz içyapıları: polymer (=cracking) çok büyük uçak gemisi: supercarrier
microstructures çok çekirdeklenmiş dev gözeler:
çok: numerous, plenteous, plentiful, very
çoğuz ince üretimi: polymer multinucleated giant cells
microfabrication çok acı: picric
çok açılı: multangula, polyangular çok çekirdekli: polynuclear
çoğuz karmaları: polymer composites çok çengelli olta: trawl line
çoğuz katkıları: polymer additives çok arı: super pure, ultrapure
çok arı demir: puron çok çengelli yapay yem (balıkçılık): plug
çoğuz kimyası: polymer chemistry çok çevrimli (özdecik): macrocyclic
çoğuz lifi: polymer fibre çok arı metal: super pure metal
çok arıtılmış: ultrapure çok çoğuzlu harman: polyblend
çoğuz mantar: polymer mushroom çok dağılımlılık (molekül büyüklüğü):
çoğuz mıknatıslı şerit: polymeric çok aşamalı: multistage
çok aşamalı bakır arıtma: multiple polydispersity
magnetic tape çok dağılımlılık belirteci: polydispersity
çoğuz nanobağlantı: polymer copper refining
çok aşamalı eksenel turbo körük: index (PDI)
nanojunction çok dalgalı ışık görünge ölçeri:
çoğuz oluşumbiçimi: polymer multiple-stage axial turbo-blower
çok aşamalı eksenel turbo-körük: multi- polychromator
conformation çok değerli: invaluable, multiple-valued
stage axial flow turbo-blower
çoğuz ortam: polymer medium çok değerlikli (kim.): multivalent
çok aşamalı elek: multi-stage screen
çoğuz örütlenmesi hızbilimi: kinetics of çok değerlikli alkoller: polyalcohols
polymer crystallization çok aşamalı merkezkaç körük: multi-
stage centrifugal blower çok değerliklilik: multivalance,
çoğuz örütleri: polymer crystals polyvalent
çok aşamalı merkezkaç turbo-körük:
çoğuz örütlülüğü: polymer crystallinity multi-stage centrifugal turbo-blower çok değişkenli: multivariate, multivarient
çoğuz özellikleri: polymer properties çok aşamalı örnekleme: multi-stage çok değişkenli dizge: multivariant
çoğuz parçalanması: depolymerization sampling system
(=cracking) çok atomlu: polyatomic çok değişkenli nitelik denetimi: multi-
çoğuz reçineleri: polymer resins çok ayaklı dilmeli haddeleme: multi- variable quality control
çoğuz saydam incekeseleri: polymer strand slit rolling çok delikli nozul/döküm deliği (sdm):
transparent microcapsules çok az: minute multi-hole nozzle
çoğuz sayısal ortalamalı molekül çok az alaşımlama: microalloying çok delikli tuğla: multi-hole brick
ağırlığı: polymer number-average çok düşük frekans: very low frequency
molecular weight çok az alaşımlı çelikler: microalloyed
steels çok düşük genleşimli cam: ultralow-
çoğuz sıvılar: polymeric liquids expansion glass
çok az alaşımlı dengelenmiş çelikler:
çoğuz süreçleme: polymer processing microalloyed stabilized steels çok düşük karbonlu çelik döküm: mitis
çoğuz türleri: polymer types çok az alaşımlı hatborusu: microalloyed casting
çoğuz zar: polymer membrane; linepipe çok düşük karbonlu çelikler: ultralow
polymeric film çok az alaşımlı hatborusu çelikleri: carbon steels
çoğuz zincirleri düzenleşimi: ordering microalloyed linepipe steels çok düşük karbonlu demir: soft iron
of polymer chains çok başlı eğitim mikroskopu: multihead çok düşük karbonlu ferrokrom:
çoğuza ilişkin: polymeric teaching microscope extralow carbon ferrochrome
çoğuzla(ş)ma: polymerization çok başlı mikroskop: multihead çok düşük karbonlu ferrotitan: extralow
çoğuzlama fırını: polymerizing oven microscope carbon ferrotitanium

74
çok düşük karbonlu ostenitli paslanmaz çelikler çok taneli toplaklanmış elmas

çok düşük karbonlu ostenitli paslanmaz çok ince kesit: ultrathin section çok küçük parçacık: ultrafine particle
çelikler: extralow carbon grade austenitic çok ince pencere (x-ışınları görünge çok küçük parçacıklama makinası:
stainless steels ölçeri): ultrathin window ultrafine particle machine
çok düşük sıcaklıkta yönsemez: çok ince taşlanmış cam: velvet finish çok küçük tane büyüklüğü: ultrafine-
ultralow-temperature isotropic (ULTI) glass grain size
çok düşük sıklık: very low frequency çok ince toz (<10 μ): superfines çok küllü kömür: high ash coal
çok eğimli kalıp: multi-tapered mould çok ince yüzey işlemesi: surface çok moleküllü: multimolecular,
çok eksenli: multiaxial micromachining supramolecular
çok eksenli dayanç deneyi: multiaxial çok ince cam: glass film çok nemli kil süreci: soft-mud process
strength testing çok işlevli (molekül): polyfunctional çok nemli kil tuğla: soft-mud brick
çok eksenli gerilimler: multiaxial çok işlevli kalıp (döküm): follow die, çok ortamlı süzgeçler: multi-media
stresses unit die filters
çok elektronlu yapılar kuramı: many çok işlevli tekizler: polyfunctional çok örütlü: polymorph, polymorphic
electron theory monomers çok örütlü cam: polycrystalline glass
çok esterli (=poliester): polyester (PET) çok kalın metal levha: platina çok örütlülük: polymorphism
çok evreli: multiphase, polyphase çok kalıplı baskılama: multiple die (=allotropy)
çok evreli alaşım: polyphase alloy pressing çok özdekcikli: multimolecular
çok evreli çelikler: multiphase steels çok kanallı çözümleç: multichannel çok parçalı dövme kalıpları: multiple-
çok evreli gereç: polyphase material, analyzer part forging dies
multiphase materials çok kanallı sürekli döküm makinası: çok parçalı yataklar: multi-part bearings
çok evreli içyapı: multiphase multi-strand continuous casting machine çok parlak: very shiny, vivid
microstructure çok katlı (bina): high-rise çok pasolu (hadde): multipass
çok ezmeli makinalar (tel): multiple çok katlı ısıcam: multiple glazing unit çok renkli: many-coloured, multicolour,
draft machines çok katlı sırlayıcı: multi-layer plating multi-coloured, polychromatic
çok fazlı (elektrik): polyphase çok katlı tümlev (mat.): multiple (=polychrome)
çok fotonlu mikroskopi: multiphoton integral,: multiplicate çok renkli desen: polychrome decoration
microscopy çok katlı yansıtmaz kaplama: multilayer çok renkli ışınım: polychromatic
çok geçili: multipass antireflection coating radiation
çok geçişli kaynak: multiple-pass weld çok katmanlı seramik: multilayer çok renkli seramik: multicolour ceramic
çok geniş açılı mercek: pantoscope ceramic (MLC) çok renkli süsleme makinası:
çok halkalılar: polycyclics çok katmanlı seramik sığaçlar: multicolour machine
çok hassas mikrometre: ultramicrometer multilayer ceramic capacitors çok renkli şerit: multi-coloured strip
çok hazneli fırın: multi-hearth furnace çok katmanlı yapıştırıcı: multiple-layer çok renklilik: plegchroism,
adhesive polychromatism
çok hazneli kavurucu: multiple-hearth
roaster çok kaydırmalı basgaç: multiple-slide çok saf: super pure
press çok saydam cam: high-transmission glass
çok hedefli güdümlü roket: multiple
independently targeted reentry vehicle çok kaydırmalı pres: multiple-slide press çok sert: extra hard
(MIRV) çok kısa: momentary çok sert takım gereçleri: ultrahard tool
çok hızlandırılmış gerilim deneyleri çok konili: polyconic materials
(mak.): highly accelerated stress tests çok kökenli: heterogeneous çok soğuk: ice-cold
(hast) çok kökenlilik: heterogeneity çok süslü vazo: tazza
çok hızlı soğu(t)ma: ultrafast cooling çok köşeli: multangular, polyangular çok şiddetli suverme: intense quenching
çok hızlı soğu(t)malı süreç: ultrafast çok kromozomlu (tıp): polyploid çok şişmiş boyun (şişe): hollow neck
cooling process çok kromozomluluk (tıp): polyploidy çok taneli cam: polycrystalline glass
çok ışıklı lamba: photoflood lamp çok kullanımlı kalıp (döküm): multi-use çok taneli elmas: polycrystalline
çok ince: ultrathin mould diamond
çok ince dilimleme: ultramicrotomy çok kullanımlı modeller (döküm): çok taneli küp bor nitrür: polycrystalline
çok ince dilimleyici (e. mik. numunesi): multiple-use patterns cubic boron nitride (PCBN)
ultramicrotome çok kutuplu üreteç: multipolar generator çok taneli seramikler: polycrystalline
çok ince DLH kaplama: ultrathin DLC çok küçük: minute ceramics
coating çok küçük boşluk: microvoid çok taneli sinterli elmas: polycrystalline
çok ince düz cam (<1mm): extra thin çok küçük çökelti: ultrafine precipitate sintered diamond
sheet glass çok küçük gerilimler: microscopic çok taneli toplaklanmış elmas:
çok ince kaplama: flash plate stresses (=microstresses) polycrystalline sintered diamond

75
çok tatlı çökelme hızbilimi

çok tatlı: very sweet çok yüksek vakum: ultrahigh vacuum çokluk: multiplicity
çok terimli (mat.): polynomial (UHV) çoktürel: heterogeneous
çok terimli işlev (mat.): polynomial çok yüzlü: polygonal, polyhedral, çoktürel çekirdeklenme: heterogeneous
function polyhedron nucleation
çok türellik: heterogeneity çok yüzlü ferrit: polygonal ferrite çoktürel çökelme: heterogeneous
çok türlülük: multiplicity (=equiaxed ferrite) precipitation
çok ucaylı: heteropolar çok zımbalı basgaç: multiple punch press çoktürel denge: heterogeneous
çok ucaylı üreteç: multipolar generator çokgen (geom.): polygon equilibrium
çok üflemeli işlem/uygulama: multi- çokgen bağlantılı ağ: mesh network çoktürel dönüşüm: heterogeneous
injection operation çokgenleşme (metal): polygonization transformation
çok vidalı sıkmaç: multiple-screw çokgenleşmiş: polygonized çoktürel yapı: heterogeneous structure
extruder çokgenleşmiş içyapı: polygonized çokucaylılık: heteropolarity
çok vitaminli: multivitamin microstructure çolak bırakma: maiming
çok vitaminli haplar: multivitamin çokgenleşmiş tane: polygonized grain çomak: truncheon
tablets çokgenleşmiş yapı: polygonized çopur: pock, pockmarked (=pocky),
çok vuruşlu dövme kalıpları: multiple- structure variole
ram forging dies çokgensel: polygonal çorap: stocking, sock
çok yakaçlı döner firın: multi-burner çokince bisküvi: wafer çorap bağı: garter
round kiln çokişlevli yakmaç: multifunction burner çorba servis kâsesi: tureen
çok yanlı dövme kalıpları: multiple- çoklu: multiple çotuk (taşlamaçarkının kullanılmaz
impression forging dies çoklu çekmeler: multiple draws bölümü): stub2
çok yetenekli: versatile çoklu doymamış bileşikler: çotuk: stub
çok yivli merdaneler: multigroove rolls polyunsaturated compounds çöğünme: seesaw
çok yönlü: miscellaneous, çoklu elektrot kaynağı: multiple- çök(tür)me: settling
multidirectional, omnidirectional, electrode welding çökebilirlik: collapsibility
versatile çoklu esneksiz saçılım (fiz.): multiple çökel(t)im: precipitation
çok yönlü anten: omnidirectional inelastic scattering
antenna çökel(t)me: flocculation, precipitation
çoklu ester (=poliester): polyester (PET)
çok yönlü laminat: multidirectional çökelek: sediment
çoklu eter: polyether
laminate çoklu işlemci: multiprocessor çökelim sertleşmesi: precipitation
çok yüksek: ultrahigh hardening
çoklu işleme: multiprocessing
çok yüksek dayançlı çelikler: extra high çökelimli dağlama: precipitation etching
çoklu izopren (doğal kauçuk çoğuzu /
strength steels, ultrahigh-strength steels, polimeri): polyisoprene çökelimli sertleşebilir: precipitation
ultrastrength steels hardenable
çoklu karbonatlar: polycarbonates (PC)
çok yüksek dayançlı kalıp bileşiği: çökelimli sertleşebilir alaşımlar:
çoklu matkap: gang drill precipitation hardenable alloys
extra high strength moulding compound
(XMC) çoklu menevişleme: multiple tempering çökelimli sertleşen alaşımlar:
çok yüksek frekans (3-300 MHz): çoklu nokta kaynağı: multiple spot precipitation hardening alloys
superhigh frequency,very high frequency welding çökelimli sertleşen gereçler:
çok yüksek güç: ultrahigh power çoklu numune alma: multiple sampling precipitation hardening materials
çok yüksek güçlü elektrik ark ocağı: çoklu numune tutucu: multiple çökelimli sertleşen paslanmaz çelikler:
specimen holder precipitation-hardening stainless steels
ultrahigh power electric arc furnace
çoklu oksitler: multiple oxides çökelimli sertleşme: precipitation
çok yüksek güçlü trafo: ultrahigh power
transformer çoklu saçılım: multiple scattering hardening
çok yüksek kerteli arılık: ultrahigh çoklu sekme: multiple slip çökelimli sertleştirilmiş: precipitation
purity çoklu sertleşim (tıp): multiple sclerosis hardened
çok yüksek molekül ağırlığı: ultrahigh- (MS) çökelimli sertleştirilmiş çelik:
molecular-weight (UHMW) çoklu silisyum: polysilicon precipitation-hardened steel
çok yüksek molekül ağırlıklı polietilen: çoklu süreç (Cu): multiple process çökelimli sertleştirilmiş paslanmaz
ultrahigh molecular weight polyethylene çoklu testere: gang saw çelik: precipitation-hardened stainless
(UHMWPE) çoklu uyarım: multiple excitation steel
çok yüksek sıklık (300-3000 MHz): çoklu vuruşlu kaynaklama: multiple- çökelimli sertleştirme: precipitation
ultrahigh frequency (UHF) impulse welding strengthening
çok yüksek sıklık: superhigh frequency, çoklu yonga modülleri: multichip çökelme hızbilimi: kinetics of
very high frequency modules (MCM) precipitation

76
çökelme hızı çözünür

çökelme hızı: rate of precipitation çöp tenekesi: dustbin, garbage can, trash çözümsel denetim: analytical control
çökelteç: flocculator can çözümsel elektron mikroskobu:
çökelti: deposit, precipitate, çöp toplama: scavenging analytical electron microscope
sedimentation çöp torbası: litterbag çözümsel elektron mikroskopisi:
çökelti ara yüzeyi: precipitate interface çöp yakma: garbage incineration analytical electron microscopy (AEM)
çökelti biçimseli: precipitate morphology çöpçü: scavenger çözümsel kimya: analytical chemistry
çökelti birikimi: precipitate segregation çöpçü öge: scavenger element, çözümsel tartı: analytical balance
çökelti boyu: precipitate length scavenging element çözümsel yaklaşım: analytical approach
çökelti büyüklüğü: precipitate size çörten: flume çözün(dür)me: dissolution
çökelti dağılımı: precipitate distribution çöz(ül)me: unwrapping çözün(dür)me çoğuzlaştırması: solution
çökelti dağlama: precipitate etching çözelti: solution, tincture polymerization
çökelti evresi: precipitate phase çözelti dağıntısı: entropy of solution çözündüren: solvent
çökelti irileşmesi: coarsening of çözelti entropisi: entropy of solution çözündürme: soaking,solutionizing
precipitates çözelti renkölçeri: tintometer çözündürme dağlaması: dissolution
çökelti sınırı: precipitate boundary etching
çözeltiyle temizleme: solution cleaning
çökelti yüzeyi: precipitate surface çözündürme gücü: resolving power
çözen: solvent
çökeltici: flocculant çözündürme ısıl işlemi: solution heat
çözen artıkları: solvent wastes treatment (=solutionizing)
çökeltili bırakıntılar: eluvial deposits
çözensever asıltı: lyophilic colloid çözündürme işlemi: solution treatment
çökeltilmiş silika: precipitated silica
çözenli kalıplama (ısıl plastikler): (=solutionizing)
çökeltme elektrodu: receiving electrode solvent moulding
çökeltme ısıl işlemi: precipitation heat çözündürme işlemi uygulanmış:
çözenli özütleme (kim): solvent solutionized
treatment
extraction çözündürme uygulanmış: solutionized
çökme direnci (sac): dent resistance
çözenli temizleme: solvent cleaning çözündürmeli dağlama: dissolution
çökme izi (plastikler): sink mark
çözenli yapıştırıcı: solvent adhesive etching
çöktürme deneyi: settling test
çözgü: wale, weft, woof çözünebilirlik: solubility
çöktürme havuzu: sedimentation pond,
settling basin, settling pond çözme: sleave, unbinding, unfixing çözünen: solute
çöktürme tesisi: sedimentation plant çözme kuvveti: unbinding force çözünen atom: solute atom
çökük dip (cam): sunken bottom çözme kuvveti dağılımı: unbinding force çözünen evre: solute phase
çökük katman (yerbilim): syncline distribution çözünen sertleştirmesi: solute hardening
çökük omuz (cam): dropped shoulder, çözme yolu: unbinding pathway çözünme basıncı: solution pressure
sunken shoulder çözülmez: indecomposable çözünme gerilimi: solution potential
çöküntü: dent, graben çözülüm: degradation çözünme ısısı: heat of solution
çöküntüler (metal): draws çözülüm sıcaklığı: degradation çözünme sertleştirmesi: solution
çömlek: crock, earthenware, pot, slipware temperature hardening (=solid solution hardening)
çömlek kırığı: shard (=sherd) çözülür koyuntular: degradable implants çözünmez: indissoluble, insoluble,
çömlekci spatulası: pallet çözümleç: analyser irresoluble
çömlekçi: potter çözümleme: analysis çözünmez artıuç: inert anode
çömlekçi çarkı: potter’s wheel çözümleme aralığı: analytical gap çözünmez bileşen: insoluble component
çömlekçi kili: argil, figuline çözümleme ayıracı (kim.): analytical çözünmez kirleticiler: insoluble
çömlekçi tablası: turntable reagent contaminants
çömlektaşı: potstone çözümleme çizgisi: analysis line çözünmezlik: insolubility
çöp: garbage, raff, trash çözümleme dalgaboyu: analytical çözünmüş:dissolved
çöp arabası: dust cart wavelength çözünmüş karbon: dissolved carbon
çöp bidonu: litterbin çözümleme hunisi (cam): analytical çözünük: dissolved, resolved
çöp değirmeni: garbage disposer,garbage funnel çözünük element: dissolved element
grinder çözümlenebilen en düşük uzaklık oranı: çözünük gaz: dissolved gas
çöp demeti: jackstraw minimum resolvable distance çözünük karbon: dissolved carbon
çöp kamyonu: garbage truck çözümlenebilir: analyzable çözünük kesme gerilimi: resolved shear
çöp kutusu: litterbin çözümlenebilirlik: analyzability stress
çöp öğüteci: garbage disposer, garbage çözümlenen (nesne): analyte çözünük öğe: dissolved element
grinder çözümleyici: analyzer çözünüp su olma: deliquescence
çöp sepeti: litterbasket, wastebasket çözümsel: analytical (=analytic) çözünür: soluble

77
çözünür anot süreci çürüyebilen dirim koyuntuları

çözünür anot süreci: soluble anode çuha: broadcloth, green cloth çürüyebilen çoğuzlar: biodegradable
process çuha elbise: camlet polymers
çözünür eksiuç süreci: soluble anode çukur: arytenoid, cavity, graben, pot, çürüyebilen dirim koyuntuları:
process trench biodegradable implant
çözünür gümüş: collargol çukur açma: scooping
çözünür yağ: soluble oil çukur gözlü (tıp): hollow-eyed
çözünürlük: 1)solubility, 2)resolution çukur kalça kemiği (tıp): acetabulum
çözünürlükaltı: submicroscopic çukur kas (tıp): arytenoid muscle
çözünürlük çizgesi: solubility çukur madeni taş: mazarine
diagramme çukurcuk: alveolus, crevice, dent, dimple,
çözünürlük eğrisi: solubility curve vallecula, variole
çözünürlük gücü [δ=λ/(2nsinθ)]: çukurcukla(n)ma: dimpling
resolving power
çukurcuklama taşlayıcısı: dimpling
çözünürlük kısıtı: limit of resolution, grinder
solubility limit
çukurcuklanma (yenim): pitting
ÇS aluminyum alaşımları: PH
aluminium alloys çukurcuklanma yenimi: pitting
corrosion (=pit corrosion)
ÇS çelikler (=çökelimli sertleşen
çelikler): PH steels çukurcuklanmış çelik: pitted steel
ÇS paslanmaz çelikler: PH stainless çukurcuklanmış yüzey: pitted surface
steels çukurcuklu: alveolar, dimpled, pitted,
çubuk: bar, spline, stick, twig variolitic
çubuk ağırlığı: bar weight çukurcuklu emaye: nitty enamal
çubuk bükeci: bar folder çukurcuklu kemik: alveolar bone
çubuk çapı: bar diameter çukurcukluluk (cam bozukluğu): crush
çubuk çekme: bar drawing çukurda döküm: pit-casting
çubuk çekme hattı: bar drawing line çukurda kalıplama (döküm): pit
çubuk demir: bar iron moulding
çubuk fırını: bar furnace çukurlama: countersinking
çubuk haddeleme tesisi: bar rolling mill çukursu: glenoid
çubuk haddesi: bar mill çukurumsu: alveolar
çubuk ısıtma: bar heating çul: haircloth,sacking
çubuk ısıtma fırını: bar heating furnace çuval: carryall, gunnysack (=gunny-bag),
çubuk kangalı: bar coil sack
çubuk kusurları: rod defects çuval bezi: baline, gunny,sacking
çubuk mıknatıs: bar magnet çuval giysi: sack dress, zoot suit
çubuk rubi (cam): flashing knob çuvaldız: bodkin, packing-needle
çubuk stoğu: bar stock, barstock çümbüş: banjo
çubuk takozlu kangal: bar-in coil çürük: bruise, carious, ecchymosis,
çubuk ürünler: bar products putrid
çubuk yığını: bar stock çürük buhar: waste steam
çubukla destekleme (kalıp): rodding çürük gaz: waste gas
çubuklama (maça-döküm): rodding çürük kalay: gray tin
çubuklu: streaky çürük kaya: saprolite
çubuklu çizelge: bar chart çürük kaya kumu: rotten rock sand
çubuklu çizge: histogram çürük küfü: penicillium
çubuklu elek: bar screen çürüklük: cariousness, putrescence
çubuklu kangal: bar-in coil çürüktaş: rotten stone
çubuksu: baculiform, twiggy, virgulate çürüme: decay, putrefication
çubuksu bakteri: bacillus çürümeye yol açan (bakteri vb.):
çubuksu bakteriler (tıp): bacteroid sapremic
çubuktan elyaf çekme (cam): drawing çürümüş (diş, kemik): carious
from rods çürüten: sapremic

78
D
D-camı: D-glas dağcı borusu: alpenhorn dağlamalı temizleme: etch cleaning
d-dolancası: d-orbital dağcı çengeli: karabiner dağlanık: etched
Dd-sıcaklığı: Ae-temperature dağcı çivisi: piton dağlanmış: etched
Ds1-sıcaklığı: Ar1-temperature dağcı değneği: alpenstock dağlanmış cam deseni: plate etching
Ds3-sıcaklığı: Ar3-temperature dağılım: dissipation, distribution dağlanmış çelik numune: etched steel
Ds4-sıcaklığı: Ar4-temperature dağılım eğrisi: distribution curve specimen
Dsm-sıcaklığı: Acm-temperature dağılım etmeni: dissipation factor dağlanmış metal numune: etched metal
D süreci [kabuklu kalıplama türü dağılım işlevi: distribution function specimen
(döküm)]: D process (=fordath process) dağılım katsayısı: distribution coefficient dağlanmış metalografi numunesi:
D2 vitamini [C28H43OH]: calciferol dağılım oranı: distribution ratio etched metallographic specimen
DDT: dichlorodiphenyltrichloroethane dağılma ısısı: heat ofdisintegration dağlanmış numune: etched specimen
(DDT) dağınık: dispersed, sparsel dağlayıcı: etchant, etching agent
D-H gaz giderici: D-H vacuumdegasser dağınık akma: discontinuous yielding dağlayıcı bileşimi: etchant composition
D-H gaz giderme süreci (çelik): D-H dağınık ışık: stray light dağlayıcı derişimi: etchant concentration
degassing process dağınık ışınım: stray radiation dağlayıcı seçimi: etchant selection
D-H tepkimeleri: D-H reactions dağınık sıcaklık: nonuniform dağlayıcı uygulaması: etchant
D-H vakum süreci: dortmund-horder- temperature application
huttenunion (D-H) vacuum process dağınım: dispersion dağlayıcı uygunluğu: etchant suitability
D-H vakumlu gaz giderme: D-H dağınmış: dispersed daha düşük fiyat teklif etme (ihale):
vacuum degassing dağıntı (S=dQ/T): entropy underbidding
D-H vakumlu gaz giderme süreci: D-H dağıntı çizelgesi: entropy chart dahiliye hekimliği (tıp): internal
vacuum degassing process dağıntı çizgesi: entropy diagram medicine
D-H yeniden dolaşımı: D-H dağıntı değişimi: entropy change dahra: broad hatchet, hand axe
recirculation daido potada arıtma süreci (çelik):
dağıntısal kısıtlanmış dizgeler:
DI1-sıcaklığı: AC1-temperature entropically confined systems daido ladle refining process
DI2-sıcaklığı: AC2-temperature dağıntısal kuvvet: entropic force daire: apartment, circle, department, ring
DI3-sıcaklığı: AC3-temperature dağıntısal soğutulmuş katman: daire halkası (geom.): annulus
DID (Doğrudan İndirgenmiş Demir): entropically cooled layer dairenin sekizde biri: octant
DRI (Direct Reduced Iron) dağıtaç: distributor dairesel: circumferential, rim, round
DID-temelli tümleşik küçük çelik dağıtan: dispersant dairesel bıçkı: disc saw
fabrikası: DRI-based integrated minimill dairesel eğe: circular file
dağıtıcı: dispersant, distributor
DIN asit direnci deneyi: DIN acid dairesel kafatası testeresi (tıp): trephine
resistance test dağıtım: distribution
dağıtım anahattı: distribution main dairesel kesitli tünel fırın: circular kiln
DIN çelik simgeleri: DIN
steeldesignations dağıtım panosu (elekt.): switchboard dairesel mil (tel çapı ölçü birimi):
dağıtım tabağı: platter circular mill
DIN çelik standartları: DIN steel
standards dağıtım tepsisi: platter dairesel örme: circumferential weaving
DIN film nitelendirmesi: DIN film dağıtma: dispensing dairesel sarma: circumferential winding
rating dağlama: cauterization, etching, searing dairesel testere: disc saw
DIN gereç sayıları: DIN material dağlama ayıracı: etching reagent dakika: minute
numbers (=etchant) dakron: dacron, terylene
DIN standartı çelikler: DIN standard dağlama camı: etching glass daktilo: typewriter
steels dağlama çatlağı: etching crack daktilo yazısı: typewriting
DN değeri: DN value dağlama çözeltisi: etching solution daktiloda yazma: typewriting
DNA: DNA dağlama çukurcukları: etch pits dal: branch, ramification, wicker
DNA nanoteknolojisi: DNA dağlama deneyi: etch test dal biçimli: ramiform
nanotechnology dağlama deneyi parçası: etch test cut dal(dır)ma: immersion, plunging
Du/D oranı: Du /D ratio dağlama durulaması: etch rinsing dal(dırıl)mış: immersed
dadı: dry nurse dağlama izleri: etch figures dalar kepçe: dipper
dağ bilimi (yer b.): orology dağlama koşulları: etching conditions dalcıklar (elektrikli kaplama
dağ çizimbilimi: orography dağlama sıcaklığı: etching temperature bozukluğu): trees
dağ deviren (bomba): blockbuster dağlama süresi: etching period dalcıklı yapı: lineage structure
dağ oluş: orogeny dağlama zıtlığı: etching contrast daldan çit: wattle
dağ oluşumu (yer b.): orogeny dağlamacılık (deri, tahta): pyrography daldıraç: catheter
dağ yamacının taş yığıntısı: scree dağlamalı parlatma: attack polishing daldırık: dipped, immersed, submerged

79
daldırık elektrot dallantı çekirdeklenmesi

daldırık elektrot: submerged electrode daldırmalı sıcaklık ayarlayıcı: dalga kuramı: undulatory theory, wave
daldırık elektrotlu fırın: submerged- immersion thermostat theory
electrode furnace daldırmalı sıcaklıkölçer: immersion dalga kuşağı (fiz.): wave band
daldırık giriş memesi: submerged entry pyrometer dalga kümesi (elekt.): wave group
nozzle daldırmalı su ısıtıcısı: immersion heater dalga mekaniği (fiz.): wave mechanics
daldırık meme: submerged nozzle daldırmalı suverme: immersion dalga optiği: wave optics
daldırılabilir: immersible quenching dalga peryodu: wave period
daldırılmış: dipped daldırmalı taşlama: plunge grinding dalga sayısı (1/λ): wave number
daldırma: dipping, immersion daldırmalı temizleme: immersion dalga sıklığı (elekt.): wave frequency
daldırma aşı (tıp): whipgraft cleaning dalga yayılması (fiz.): undulation
daldırma borusu: sublance daldırmayla alkali temizleme (metal): dalga yüzeyi: wave surface
daldırma borusu sondası: sublance soak alkaline cleaning dalga yüzü: wavefront
probe daldırmayla temizleme (metal): soak
dalgakıran: jetty
daldırma düzeneği: immersion system cleaning
dalgalanan: fluctuant, fluctuation,
daldırma elektrotlu fırın: immersed- dalga: wave
undulant, undulating
electrode furnace dalga biçimi: wave form
dalgalanımlı elektron mikroskopisi:
daldırma fosfat örtü: immersion dalga boyu (λ): wavelength
phosphate coating fluctuation electron microscopy
dalga boyu dağınımlı görünge gözlemi: dalgalanma: fluctuation, surge
daldırma kaplaması: immersion plating wavelength-dispersive spectroscopy
(=dip plating) undulance, undulation
dalga boyu dağınımlı görüngeölçer: dalgalar: corrugations
daldırma merceği: immersion lens wavelength-dispersive spectrometer
daldırma ortamı: immersion medium dalgalı: sinuous, undulant, undulated,
dalga boyu dağınımlı x-ışınları wavy
daldırma örtü: immersion coating florışınımı: wavelength-dispersive x-ray
daldırma süresi: immersion time fluorescence dalgalı akım: alternating current
daldırma süzgeç: immersion filter dalga boyu dağınımlı x-ışınları görünge dalgalı akım motorları: alternating
gözlemi: wavelength-dispersive x-ray current motors
daldırma tankı: dip tank
daldırma uçlu nano yazım: dip-pen spectroscopy dalgalı biçim: undulation
nanolithography dalga boyu dağınımlı x-ışınları görünge dalgalı damar (cam): wavy cord
daldırmalı: dipped ölçümü: wavelength-dispersive x-ray dalgalı gerilim: alternating stress
daldırmalı alkalili temizleme: spectrometry dalgalı gerilim genliği: alternating stress
immersion alkaline cleaning dalga boyu dağınımlı x-ışınları amplitude
daldırmalı asitli temizleme: immersion görüngeölçeri: wavelength-dispersive dalgalı kenar (cam): curled edge
acid cleaning x-ray spectrometer dalgalı lehimleme: wave soldering
daldırmalı bağlantı (tuğla): dipped joint dalga boyu dağınımlı x-ışınları dalgalılık (yüzey): waviness
daldırmalı boyama: dip painting görüngesi: wavelength-dispersive x-ray dalgamsı: undulatory
daldırmalı dağlama: etching by spectrum dalgasız: waveless
immersion, immersion etching dalga çıkını: wave package dalgıç: plunger
daldırmalı dondurma (işlem): dalga çözümleci (fiz.): wave analyser dalgıç elektrot: immersion electrode
immersion freezing, plunge freezing dalga çözümleme (fiz.): wave analysis dalgıç ısıtıcı: immersion heater
daldırmalı dondurma aygıtı: plunge dalga çukuru: wave trough dalgıç merdane: sink roll
freezing device dalga dalga: undulated dalgıç odacığı: bathyscape
daldırmalı dondurucu: plunge freezer dalga dalga ilerleyen: undulatory dalgıç pompa: immersion pump, plunger
daldırmalı döküm: dip casting dalga denklemi [∇²ψ = 1/c² x δψ / δt²] pump
daldırmalı kalay kaplama: contact tin (fiz.): wave equation dalınç: trance
plating dalga devinimi: wave motion dallanma: branching, ramification
daldırmalı kapama / kaplama dalga etmeni: wave factor
(seramik): dip coating, dip dallanma noktası (mat.): branch point
dalga girişimi: interference of waves dallanmış: branched
encapsulation, dip plating, immersion
coating dalga işlevi (fiz.): wave function dallantı: dendrite, fir-tree crystal
daldırmalı kırılma ölçümü (optik): dalga kapanı: wave trap (=dendrite)
immersion refractometry dalga karnı (fiz.): antinode dallantı biçimseli: dendritic morphology
daldırmalı lehimleme (baskıdevreler): dalga katarı: wave train dallantı büyüme hızı: dendritic growth
dip soldering, drag soldering dalga kayağı: surfboard rate
daldırmalı sert lehimleme: dip brazing dalga kayakçılığı: surfing(=surfriding) dallantı büyümesi: dendritic growth
daldırmalı sertleş(tir)me: immersion dalga kılavuzu: wave guide dallantı çekirdeklenmesi: dendritic
hardening dalga kıran: breakwater, wave breaker nucleation

80
dallantı dalcıkları damlacık

dallantı dalcıkları: dendrite subbranches dalmış: submerged damardan besleme (tıp): drip-feed
dallantı dalları: dendrite branches Dalton yasaları: Dalton’s laws damardan ilaç verme (tıp): transfusion
dallantı kolları: dendrite arms Dalton’un kısımsal basınçlar yasası: damardan kan alma (tıp): venesection
dallantı morfololojisi: dendritic Dalton’s law of partial pressures (= venisection)
morphology dalyan çiti:weir damarın yağ bağlaması: atherosclerosis
dallantı oluşumu: dendrite formation dam: roof damarlandırma: graining
dallantılararası: interdendritic dam altı: loft damarlandırma macunu: graining paste
dallantılararası birikim: interdendritic dama desenli: tattersall damarlandırma merdanesi: graining roll
segregation dama tahtası: checkerboard damarlanma (yüzey): bloating
dallantılararası birikinti: interdendritic dama taşı: checker damarlar (yüzey hatası): seams, (cam)
segregate damacana: demijohn streaks (cords)
dallantılararası çekinti: interdendritic damağa ilişkin: palatral damarlaşma (tıp): veining
shrinkage damak: palate damarlı: banded, grainy, ribbed,
dallantılararası gözenekler: damak eteği (tıp): velum streaked, streaky, vascular, veined
interdendritic pores damaksı: palatral damarlı akik: onyx
dallantılararası gözeneklilik: damalı: tattersall damarlı cevher: banded ore
interdendritic porosity damarlı çömlek: agate ware
damar: cord, lap mark, ledge,lode, ream,
dallantılararası saldırı (yenim): seam, vas, vein (tıp) damarlı demir oluşumu (yerbilimi):
interdendritic attack banded iron formation
damar açıcı (ilaç): vasodilator
dallantılararası sıvı: interdendritic liquid damarlı doku (tıp): vascular tissue
damar açımı (tıp): embolectomy,
dallantılararası yenim: interdendritic endarterectomy, vasodilatation damarlı olma (tıp): vascularity
corrosion damarlı turba (maden): banded peat
damar ağı (yüzey bozukluğu): veining
dallantılı: dendritic damarlılaşma: vascularization
damar ağına ilişkin (tıp): plexal
dallantılı büyüme: dendritic growth damarlılık (tıp): vascularity, venosity
damar aşısı (tıp): vascular grafts
dallantılı çoğuzlar: dendritic polymers damarsal: vascular
damar bağlama (tıp): ligation
dallantılı çökelti: dendritic precipitate damarsal tümör (tıp): vascular tumor
damar bilimi (tıp): arteriology
dallantılı grafit: dendritic graphite damarsal ur (tıp): vascular tumor
damar büzücü (tıp): vasoconstrictive
dallantılı içyapı: dendritic damga: seal, stamp
damar büzücü ilaç: vasoconstrictor
microstructure damga basma (kızgın demir): searing
damar büzülmesi (tıp): vasoconstriction
dallantılı karbonitrürler: dendritic damga demiri: marking iron
carbonitrides damar büzüp açan (tıp): vasoactive
damar büzüp açma (tıp): vasoactivity damgalama: coining
dallantılı katılaşma: dendritic
solidification damar diziliş ve yayılışı (tıp): vasculature damıtık: distillate, distilled
dallantılı magnezyum parçaları: damar düzeni (tıp): vasculature damıtık içki: liquor
magnesiumdentritic pieces damar etkin: vasoactive damıtık su: distilled water, neutral water
dallantılı yapı: dendritic structure damar etkinliği: vasoactivity damıtım düzeni: alembic
dallantısal: dendritic damar genişlemesi (tıp): aneurysm damıtımlı arıtma: refining by distillation
dallantısal birikinti: dendritic segregate damar genişliğini düzenleyen (sinir): damıtma: distillation, stilling
dallantısal birikme: dendritic vasomotor damıtma balonu: distilling flask
segregation damar ışını: vascular ray damıtma borusu: distilling tube
dallı: branched, ramiform damar içi: intravascular damıtma kulesi: distillation tower
dallı çoğuz: branched polymer damar içi pıhtılaşması (tıp): thrombus damıtma tortusu: residue of distillation
dallı karbon zinciri (kim.): branched damar implantı (tıp): vascular implant damla: bead, blob, dribblet, glob, gob,
carbon chain damar kayacı (yer b.): dike (=dyke) gutta, trickle
dallı polietilen: branched polyethylene damar kesme (kan alma için): damla hunisi (cam): guide funnel
dallı polimer: branched polymer venepuncture (= venipuncture) damla kabı (su toplama): drip-pan
dallı polimer gereçler: branched damar koyuntusu (tıp): vascular implant damla oluşturucu (cam): feeder (=feeder
polymeric materials damar röntgeni (tıp): venograph head)
dallı zincir (kim.): branched chain damar röntgeni çekimi (tıp): damla sıcaklığı: gob temperature
dallı zincir çoğuzlar: branched chain venography damla tamponu (cam): gather guide
polymer damar sertleşmesi (tıp): arteriosclerosis damla taşı: stalactite
dallı zincir polimerler: branched chain damar sıkacı (tıp): tourniquet damla yolu (cam): delivery equipment
polymer damar tıkantısı: embolus (emboli) damla yöntemi (cam): gob process
dalma boru: immersion pipe damar yumağı (tıp): glomerulus damla(t)ma: dripping, (cam) gobbing
dalma çizikleri (mek. işleme): feed lines damarcık (tıp): veinlet damlacık: drib, droplet

81
damlacık aşındırması debitöz kabarcığı (cam)

damlacık aşındırması: droplet erosion dar demiryolu: narrow gauge railway darp zımbası: coining punch
damlacıklı aktarım (tüketilen elektrotlu dar gerdanlık: necklet darphane: mint
ark kaynağı): globular transfer dar kanal: constriction darplama: coining
damlaç: burette dar kuşak: stripe darplama kalıbı: coining die
damlalı besleme: drip feed dar maden tüneli: shoot dart (döküm): scab
damlalı dağlama: drop etching dar paçalı: pegtop dasimetre: dasymeter
damlalı yağlama: drip-feed lubrication, dar pay: close tolerance datolit: datolite
drop-feed oiling dar paylı dövme: close tolerance forging dava: case
damlalık: drainboard, dropper, dar saçılım: forward scattering davlumbaz: hood
stactometer dar spor pantalonu: sweat pants davranım: behaviour, performance
damlalık şişe: dropping bottle dar şerit: narrow strip davul: drum, timpano
damlalık taşı (cam): drip course dar tabanlı döküm kalıbı: big-end-up davullar (orkestra): timpani
damlalıklı yağdanlık: drop oiler mould dayak (mek.): sprag
damlaölçer: stactometer dar tabanlı ingot kalıbı: big-end-up dayama noktası: fulcrum
damlatma: dripping ingot mould dayanak: basis, girder, kicktand, pier,
damlatma hunisi: dripping funnel dar tabanlı tomruk: big-end-up ingot support
damlayan: dripping dar tabanlı tomruk kalıbı: big-end-up dayanç: strength
damperli kamyon: dumptruck ingot mould dayanç ağırlık oranı: strength-to-weight
damtaşı: slate dara: counterweight, tare ratio
dana gözlü yapı (dökme demirler): bull’s darağacı: widdy dayanç artırma: strengthening
eye structure daralı ağırlık: gross weight dayanç artırma oluşbiçimi: mechanism
danburit [CaO.B2O3.2SiO2]: danburite daralım (tıp): diastalsis of strengthening
daniell gözesi: daniell cell daralma: constriction, shrink dayanç yoğunluk oranı: strength-to-
Danner süreci (cam çubuk/boru): daralma çatlağı: restriction crack density ratio (Su/r)
Danner process daralmış: constricted dayançlı: strong
dantel: crochet, lace, lacework, lacing daralmış kıvrıntı (dislokasyon): dayanıklı: durable, robust, wearproof
dantela ipliği: gimp constricted jog dayanıklı çanak çömlek: stoneware
dantelli: invected daraltı: constriction dayanıklı tüketim malları: durable
dar: low, narrow daraltı direnci (elektrik): constriction consumable goods
dar açı: acute angle, small angle resistance dayanıklılık: durability, endurance
dar açı saçılımlı (x-ışınları): small-angle daraltıcı maça (döküm): strainer core dayanıklılık aralığı: endurance range,
scattering daraltma: anamorphism, drawingdown limiting range (=endurance range)
dar açılı esnek saçılım: small-angle daraltma haddesi: reducer dayanıklılık dayancı: endurance strength
elastic scattering darbe: beat, impact, knock, stroke dayanıklılık deneyleri: endurance tests
dar açılı kırınım: low-angle diffraction darbe hatası (cam): cockle (=batter) (=fatigue tests)
dar açılı sınır: low-angle boundary, small darbeli delgi: hammerdrill dayanıklılık kısıtı (metal yorulması):
angle boundary darbeli el delgisi: hammer handdrill endurance limit
dar açılı tane sınırı: low-angle grain darbeli matkap: percussion drill dayanıklılık oranı: endurance ratio
boundary (LAGB)
darbeli süsleme (cam): needle etching dayanıksız: labile, sleazy, weak
dar açılı x-ışınları saçılımı: small angle
x-ray scattering (saxs) darboğaz: bottle neck, bottleneck dayanıksız gereç: labile material
dar açılık tane sınırı (içyapı): small darbuka: drum dayanıksızlık: weakness
angle grain boundary darçıkım kusuru: extrusion defect dayanma deneyi: bearing test
dar ağızlı cam kaplar: narrow mouth darçıkım kütüğü: extrusion billet dayanma gerilimi: bearing stress
containers darçıkımlı: extruded dayanma gerinimi: bearing strain
dar aralıklı cam: short glass darçıkımlı çubuk: extruded bar dayanma takozu: kicking piece
dar boğaz (şişe): choked neck darçıkımlı kalın çubuk: extruded rod dazlak: bald
dar boğazlı cam kaplar: narrow neck darçıkımlı metal: extruded metal dazlaklık (tıp): alopecia
containers darçıkımlı metal çubuk: extruded metal De Broglie dalga boyu [λ =mυ/h]: De
dar bölge tıkayıcıları (tıp): zonula bar Broglie wavelength
occludents darı süpürgesi: grain sorghum De Broglie denklemi: De Broglie
dar çelik şerit: narrow steel strip Darken denklemi: Darken equation equation
dar dalga boyu aralıklı süzgeç (ışık): darkuşaklı yansıtmaz kaplama: debbağhane (deri): tannery
notch filter narrowband antireflection coating debitöz dudağı (cam): slot
dar delikten sızma: effusion darp takımları: coining tools debitöz kabarcığı (cam): open blister

82
debriyaj değişmez yeğinlikli pirometre

debriyaj: clutch değerlendirme: appraisal, assessment, değişim akımı: exchange current


debriyaj kutusu: clutch housing evaluation değişim erkesi: exchange energy
debriyaj tamburu: clutch drum değerlendirme maliyeti: appraisal cost değişim etkileşimi: exchange interaction
debütöz: debiteuse değerli: precious, valuable değişim kuvvetleri: exchange forces
debütöz kabarcığı (cam): debiteuse değerli metaller: precious metals değişim tepkimeleri: exchange reactions
bubble değerli taş: gem, gemstone değişim tümlevi: exchange integral
Debye belirgin sıcaklığı: Debye değerli taş oymacılığı: glyptics değişimli direnç: varistor
characteristic temperature değerli taşlar: precious stones (=precious değişimsel: variational
Debye belirgin sıklığı: Debye gems) değişinç (fiz.kim.): variance
characteristic frequency değerlik (kim.): valence (= valency) değişke (ist.): variance
debye birimi (=10 e.u): debye unit değerlik doyması: saturation of valency değişken: variable
Debye denklemi: Debye equation değerlik eksicikleri: valence electrons değişken basınçlı taramalı elektron
Debye halkası: Debye ring değerlik elektronları: valence electrons mikroskobu: variable-pressure SEM
Debye kuramı: Debye theory değerlik kuşağı (atom): valence band değişken boyutlu haddeleme: free-size
Debye sıcaklığı: Debye temperature değerlikli bileşik: valence compound rolling
Debye sıklığı: Debye frequency değerlikli örütler: valence crystals değişken maliyetler: variable costs
Debye ve Huckel kuramı (elektroliz): değersiz: inconsiderable, unworthy, değişken sayısal açıklıklı nesnel mercek:
Debye and Huckel’s theory useless variable numerical-aperture objective
Debye-Huckel perdeleme değişmezi: değersiz hurda: junk değişkenlere göre inceleme: inspection
Debye-Huckel screening constant değersiz oyuncak: trinket by variables
Debye-Scherrer kamerası (x-ışınları): değersiz takı: trinket değişkenlik: variability, variableness
Debye-Scherrer camera değirme çarkı yuvası: wheelrace değişme: shift, varying
Debye-Scherrer yöntemi (x-ışınları): değirmen: grinding mill, mill değişmeyen: unchanging
Debye-Scherrer method değişmez: constant, invariable, invariant
değirmen çarkı: mill wheel
Debye-Scherrer x-ışınları kırınımı: değişmez ağırlık besleyicisi: constant
Debye-Scherrer x-ray diffraction değirmen deresi: flume
değirmen havuzu: millpond weight feeder
Debye-Scherrer-Hall toz yöntemi: değişmez altöbek (mat.): invariant
Debye-Scherrer-Hall powder method değirmen motoru: mill motor
subgroup
defa: times değirmen oluğu: headrace, millrace değişmez basınç: constant pressure
defile: fashion show değirmen seti: mildam değişmez denge: invariant equilibrium
define: treasure, trove değirmen suyu akıntısı: millstream değişmez derişim: constant
deflektör (=yansıtıcı): deflector değirmen taşı: grinding stone, metate, concentration
defne asidi [CH3(CH2)10·COOH]: lauric millstone değişmez düzlem: invariant plane
acid (=dodecanoic acid) değirmencilik: milling değişmez düzlem gerinimi: invariant
deformasyon: deformation değiş tokuş: exchange plane strain
deformasyon kuşakları: deformation değiş tokuş yapma: reciprocating değişmez gerilimli dağlama:
bands değiş(tir)im: exchange potentiostatic etching
deformasyon mekanizmaları: değiş(tirile)mez: unchangeable değişmez hız: steady-rate
deformation mechanisms değişebilirlik: changeability değişmez hız sürünmesi: steady-rate
deforme: deformed değişen: fluctuant creep
deforme olmayan takımlar: değişik: variant değişmez maliyet: fixed cost
nondeforming tools değişik biçimli: variform değişmez nokta: invariant point
değdirmeli dondurma: contact freezing değişik halkalı (kim.): heterocyclic değişmez oran: steady-rate
değdirmeli yanayölçer: contact değişik halkalı bileşikler (kim.): değişmez oylum: constant volume
profilometer heterocyclic compounds değişmez ömür yorulma çizelgesi:
değeç: contact, ligand değişik halkalı çoğuzlar: heterochain constant life fatigue diagram
değer: value polymers değişmez sıcaklık: constant temperature
değer biçme: assessment değişik halkalı ısılplastik çoğuzlar: değişmez sıcaklık kabı: thermostat
değerini düşük belirleme: heterochain thermoplastic polymers değişmez tepkime: invariant reaction
underestimation değişik renkli: heterochromatic, değişmez uyum (aydınlatmayla
değerini yükseltme: upgrading heterochromous değişmeyen renk karşılaştırması):
değerlendirilebilir boksit: metallurgical- değişik renklilik: heterochromatism invariant match
grade bauxide değişik yağlara uygun nesnel mercek: değişmez yeğinlik: constant intensity
değerlendirilmiş güvenirlik: asessed multi-immersion objective değişmez yeğinlikli pirometre: constant
reliability değişim: change, variation intensity pyrometer

83
değişmez yeğinlikli yükseksıcaklıkölçer delta demir

değişmez yeğinlikli yükseksıcaklıkölçer: değmesiz yatak: noncontact bearing delik pergel: feeler
constant intensity pyrometer değmeyen filament: virgin filament delik testereleme: hole sawing
değişmez yük: constant load, steady load değnek: stick, walking stick, wand delik testereleri: hole saws
değişmez yükte çatlak ilerleme kuvveti dehliz: gallery, vestibule delik zımbası: eyeleteer
eğrileri: fixed load crack extension force dekan [C10H22]: decane delikcik: ventage
curves dekape çelik sac: pickled steel sheet delik-çekkinliği çarpanı (atom): hole-
değişmezlik: invariance dekape sac: pickled sheet affinity parameter
değiştirebilir parça: interchangeable part dekart ekseni (geom): cartesian axis delikler (yüzey bozuğu): holes
değiştirge (mat.): parameter, variometer dekor hatası (cam): dimdesign deliklerarası uzaklığı (elekt.): pitch
değiştirgesel: parametric dekor pastası (cam): etching paste delikli: holey, perforated
değiştirgesel denklemler: parametric delikli burgu çubuğu: hollow rod
equations dekoratif cam: stained glass
dekorlama (cam): etching, rotting delikli cam tuğla: ventilating brick
değiştirilebilir: exchangeable, delikli cıvata: eyebolt
replaceable (=deep etching)
dekorlama fırını: decorating kiln delikli cıvata vidası: eyebolt screw
değiştirilebilir uçlar: replaceable tips
dekorlama fırınlaması (seramik): delikli çelik sac: perforated steel sheet
değiştirilebilirlik: exchangeability
decorating fire delikli eşya: hollow ware
değiştirilemez (para): inconvertible
dekorlama tornası (cam): engraving delikli kalıp (çoğuz lifi): spinneret(Te)
değiştirilmiş: modified
lathe delikli kalıpta biçimleme: potdie
değiştirim: modification
dekorlanmamış züccaciye: blank forming
değiştirme: replacement
dekovil hattı: light railway, narrow gauge delikli karbon zarı (e.mik.): holey
değiştirme çarpışması (atom): railway carbon film
replacement collision
deksroamfetamin [C6H5CH2CH(NH2) delikli kurşun levha (akü): grid
değme: contact, kissing (=touching) CH3]: dextroamphetamine delikli kürek: sieve shovel
değme açısı: contact angle dekstrin: dextrin, starch gum delikli perçin: hollow rivet
değme alanı: area of contact, contact area
delf porseleni: delf delikli plâka (tel çekme): wortle
değme arayüzeyi: contact interference
delft çömleği: delft ware delikli sac: perforated sheet
değme arkı: arc of contact
delgeç: piercer delikli taban tuğlası: checker
değme basıncı: contact pressure
delgi: auger, borer, broach, drill, eyeleteer, delikli tahta: pegboard
değme baskısı: contact printing gimlet, trepan
değme bölgesi: zone of contact delikli tuğla: air brick, hollow brick,
delgi kolu: bitstock perforated brick, rider brick
değme direnci: contact resistance
delgi makinası: key punch delikli yay: eyelet spring
değme gerilimi: contact stress
delgi ölçeği: bit gauge delikli yolluk: pop gate
değme izi (kauçuk tapa): tracking
pattern delgi tezgahı: churndrill deliksiz: holeless, imperforate
delgili boru tezgahı: piercing mill (=imperforated), unperforated, ventless
değme kaynağı (mek.): contact weld
delici: piercer delinmemiş: unperforated
değme sızması (toz metalbilimi):
contact infiltration delici çekiç: jack hammer delinmiş: pierced, perforated
değme süresi: contact time delik: bore, eyehole, hole, meatus, delip geçme: transpiercing
değme uzunluğu: length of contact pierced, vent delme: blanking, boring, drilling,
delik açma: boring, perforation piercing, perforation, transfixion
değme voltajı: contact potential
değme yenimi: contact corrosion delik açma süreçleri: hole making delme akımı: flashover
değme yorulması: contact fatigue processes delme akışkanları: drilling fluids
değmeden kalıp değiştirme: no-touch delik burgulama süreci (mek.): hole- delme basıncı: drilling pressure
exchange of dies (NOTED) drilling process delme beslemesi: drilling feed
değmeli bağlama: contact cement delik çapı: borediameter, hole size delme çubuğu: boring bar
değmeli baskı: contact printing delik doğruluğu: hole straightness delme kalıpları: piercing dies
değmeli kalıp süreçleri: contact mould delik dövme: hollow forging delme makinaları: boring machines
processes delik düzgünlüğü: hole straightness delme makinası: reamer
değmeli kalıplama: contact moulding, delik genleşme deneyi: hole expansion delme soğutucusu: drilling coolant
contact plating test delme süresi: drilling time
değmeli tutturma: contact cement delik hazırlama: hole preparation delme takımları: boring tools, piercing
değmeli yapıştırıcı: contact adhesive delik kaynağı: plug weld, wicket tools
değmelik ikimetalli: contact bimetal delik kaynağı yapma: plug welding delme zımbası: blanking punch
değmesiz yanay ölçümü: noncontact delik mastarı: plug gauge delta bağlantı: delta connection
profilometry delik ölçeği: plug gauge delta demir: delta iron

84
delta ferrit demir perklorat hidrat [Fe(ClO4)2·XH2O

delta ferrit: delta ferrite demir çelik ticareti: iron and steel trade demir izabesi: siderurgy
delta ferrit dallantıları: delta ferrite demir çerçeve: iron frame demir kalıp: iron mould
dendrites demir çivi: iron nail demir kama: lewis (=lewisson)
delta metali [%55 Cu+%43 Zn+Fe]: demir çubuk: iron rod, tommy bar demir kaplama: iron plating
delta metal demir çubuk demeti: fagot (=faggot) demir kaplı: ironclad
demal-silikat [(Fe,Mg)2Al4Si5O18]: demir çubuklu lehimleme: iron demir karbon alaşımları: iron-carbon
cordierite soldering alloys
Demarest süreci (sac metal): Demarest demir çürütmesi (ahşap): iron rot demir karbonat: iron carbonate
process demir döküm deliği (y. fırın): iron notch demir karbürleri: iron carbides
demet: bunch, bundle, hank, sheaf, truss, (=taphole) demir kasnak: iron pulley
tuft, wisp demir döküm deliği matkabı: iron notch demir kılı: iron whisker
demet dayancı: bundle strength drill demir kırı: iron gray
demet voltajı: beam voltage demir dökümhanesi: iron foundry demir kimyası: iron chemistry
demet yapma: fagoting demir dökümler: iron castings demir kirletmesi: iron contamination
demetcik: fascicle demir dökümü (işlem): iron casting demir klişesi: ferrotype
demetleme: fagoting, sheaving demir elektrikli bırakım süreci: demir klorür [FeCl3]: ferric chloride
demetleşme: fasciculation Vanderloy™ demir kobalt tozu: iron cobalt powder
demir [Fe]: iron demir eritme haznesi: iron crucible demir kobalt tozu mıknatısı: iron cobalt
demir alaşımları: ferrous alloys demir eriyik basıncı: ferrostatic pressure powder magnet
demir aluminat (FeAl2O4): iron demir eşya: ironware demir konstantan ısılçifti: iron
aluminate demir ferrosiyanür {Fe4[Fe(Cn)6]3}: iron constantan thermocouple
demir amonyum sitrat: ferric ferrocyanide (=prussian blue) demir kova (maden): kibble
ammonium citrate demir florür [FeF2]: iron fluoride demir krom alaşımları: iron-chromium
demir amonyum sülfat: iron ammonium demir folyo: iron foil alloys
sulphate demir fosfat [FePO4]: ferric phosphate, demir kromat (FeCr2O4): iron chromate
demir arıtımı: iron refining iron phosphate demir levha: iron plate
demir artığı: heavy iron demir fosfat ikihidrat [FePO4·2H2O]: demir macunu: iron putty
demir asetat [Fe(CH3COO)2]: iron iron perchloratedihydrate demir maden ocağı: iron ore pit
acetate demir fosfat örtü: iron phosphate demir madeni: iron mine
demir atmış (gemi): anchored coating demir makara: iron pulley
demir ayaklık (odun yakmak için): demir fosfür: iron phosphide demir manivela kolu: crowbar
andiron (=firedog) demir giderme (cam): removal of iron demir metabilimsel: ferrous
demir başlık (maden): gossan (=deironing) metallurgical
demir beşkarbonil [Fe(CO)5]: iron demir grafit denge dizgesi: iron graphite demir metalbilimi: ferrous metallurgy
pentacarbonyl equilibrium system demir metalbilimine ilişkin: ferrous
demir bileşikleri: iron compounds demir grafit dengeli evre çizgesi: iron metallurgical
demir biroksit [FeO]: iron monoxide graphite equilibrium phase diagram demir metalbilimsel süreçleri: ferrous
demir bromür [FeBr2]: iron bromide demir hidroksit: ferric hydroxide metallurgical processes
demir cementit ötektiği/kolayeriri: demir hurdası: ferrous scrap demir nikel alaşımları: iron-nickel alloys
iron-iron carbide eutectic demir hurdası hazırlama: ferrous scrap demir nikelli pil/akü: iron-nickel
demir cevheri beslemesi: iron ore feed processing accumulator
demir cevheri kaynakları: iron demir hurdası önısıtıcısı: ferrous scrap demir nitrat: iron nitrate
oredeposits preheater demir nitrat dokuzhidrat
demir cevheri rezervleri: iron ore demir hurdası önısıtması: ferrous scrap [Fe(NO3)3·9H2O]: iron nitrate
reserves preheating nonahydrate
demir cevheri topaklaması: iron ore demir hurdası toplama: ferrous scrap demir oksit [Fe2O3]: ferric oxide
pelletizing collecting (=haematite), [Feo] ferrous oxide, [FeO]
demir cevheri topakları: iron ore pellets demir ızgara: gridiron iron oxide (=ferrous oxide)
demir cevherleri: iron ores demir içeren: ferruginous demir oksit curufu: irondross
demir civata: black bolt demir ikiklorür [FeCl2]: iron chloride demir oksitleri: iron oxides
demir curufu: iron cinder (=ferrous chloride) demir pası: iron rust
demir çatkı: iron framework demir ikiklorür dörthidrat demir paslı su: red water
demir çekirdek: iron core [FeCl2·4H2O]: iron chloride tetrahydrate demir perklorat hidrat
demir çelik fabrikası: iron and steel demir işi: ironwork [Fe(ClO4)2·XH2O]: iron perchlorate
plant, iron and steel works demir iyodür [FeΙ2]: iron iodide hydrate

85
demir perklorür demir-krom-kobaltlı mıknatıs alaşımları

demir perklorür: iron perchloride demir yüklü epoksi modeller (döküm): demirgülü (demir cevheri): floss ferri
demir piriti [FeS]: iron pyrite iron-filled epoxy patterns demirhane: ironworks
demir potasyum sülfat: ferric potassium demir yüksek fırını: iron blast furnace demirhırdavat: hardware
sulphate (=ferric alum) demir yükünü [Fe3+]: ferric ion, iron demir-hidrojen alaşımları: iron-
demir pulu: hammer scale ion hydrogen alloys
demir ray: iron rail demir+üç asidi [H2FeO4]: ferric acid demiriki elektrikli: ferroelectric
demir sac: black sheet demir-azot alaşımları: iron-nitrogen demiriki elektrikli gereçler: ferroelectric
demir sementit denge dizgesi: iron alloys materials
cementite equilibrium system demir-azot denge dizgesi: iron-nitrogen demiriki elektriklilik: ferroelectricity
demir sementit dengeli evre çizgesi: equilibrium system demiriki içeren: ferro-
iron cementite equilibrium phasediagram demir-azot dengeli evre çizgesi: iron- demiriki iyonu: ferrous ion
demir silikat: chamosite, iron silicate nitrogen equilibrium phase diagram
demiriki mıknatıslı: ferromagnetic
demir silisid [FeSi2]: iron silicide demir-azot evre çizgesi: iron-nitrogen
phase diagram demiriki mıknatıslı gereçler:
demir siyanür: iron cyanide ferromagnetic materials
demir sülfat [FeSO4.7H2O]: ferrous demir-bakır ikili dizgesi: iron-copper
binary system demiriki mıknatıslılığı: ferromagnetism
sulphate, green vitriol (=copperas) demiriki’li: ferrous
demirce aluminyumca zengin toprak:
demir sülfat [FeSO4]: iron sulphate pedalfer demirikidemirüç oksit [FeO.Fe2O3]:
(=ferrous sulphate) ferrosoferric oxide
demirci: blacksmith, ironmaster,
demir sülfür [FeS]: iron sulphide ironsmith demirikili önalaşım: ferroalloy
demir sülyeni: red ochre demirci çekici: fuller, smiths hammer demirikili önalaşım tozu: ferroalloy dust
demir şapı: ferric alum (=iron alum) demirci dövmesi: smith forging demirin üçlü noktaları: iron triple points
demir talaşı: iron chips demirci dükkanı: smithery demir-kalay denge dizgesi: iron-tin
demir tanesi: iron granule demirci kaynağı: hammer weld, hammer equilibrium system
demir tel: iron wire welding (forge welding) demir-kalay dengeli evre çizgesi: iron-
demir temelli alaşımlar: iron base alloys demirci kıskacı: blacksmith’s press, clip tin equilibrium phase diagram
demir temelli ısıdirençli alaşımlar: tongs, smiths tongs, fire tongs demir-kalay dizgesi: iron-tin system
iron-base heat resisting alloys demirci körüğü: smiths bellow demir-kalay evre çizgesi: iron-tin phase
demir temelli merdaneler: iron-base demirci ocağı: bloomery, firebed, smiths diagram
rolls forge, smithy forge demir-karbon çizgesi: iron-
demir temelli üçlü alaşımlar: ternary demirci örsü: smiths anvil carbondiagram
iron-base alloys demirci takımları: blacksmith’s tools demir-karbon dengeli evre çizgesi: iron-
demir temelli yüksek sıcaklık demirci testeresi: hacksaw carbon equilibrium phase diagram
alaşımları: high-temperature iron-base demircilik: ironworking demir-karbon dizgesi: iron-carbon
alloys system
demir-çinko denge dizgesi: iron-zinc
demir testeresi: cold saw equilibrium system demir-karbon eriyikleri: iron-carbon
demir titanat [FeTiO3]: iron titanate demir-çinko dengeli evre çizgesi: iron- melts
demir tozu: iron powder zinc equilibrium phase diagram demir-karbon kolayeriri: iron-carbon
demir tozu kaplı elektrot: iron-powder demir-çinko evre çizgesi: iron-zinc eutectic
electrode phase diagram demir-karbon ötektiği: iron-carbon
demir tozuyla kesme: powder cutting demir-demir fosfür ötektiği/kolayeriri: eutectic
demir ustası: ironmaster iron-iron phosphide eutectic demir-karbon-mangan evre çizgesi:
demir üçbromür [FeBr3]: iron demirdışı: nonferrous iron-carbon-manganese phase diagram
tribromide demirdışı ağır metal alaşımları: demir-konstantan çifti: iron-constantan
demir üçflorür [FeF3]: iron trifluoride nonferrous heavy metal alloys couple
(=ferric fluoride) demirdışı ağır metaller: nonferrous demir-krom alaşımı dökümler: iron-
demir üçklorür [FeCl3]: iron trichloride heavy metals chromium alloy castings
(=ferric chloride) demirdışı alaşımlar: nonferrous alloys demir-krom denge dizgesi: iron-
demir üçoksit [Fe2O3]: iron trioxide demirdışı dökümler: nonferrous castings chromium equilibrium system
(=ferric oxide) demirdışı hafif metal alaşımları: demir-krom evre çizgesi: iron-
demir üçsülfat [Fe2(SO4)3]: iron nonferrous light metal alloys chromium phase diagram
trisulphate (=ferric sulphate) demirdışı hafif metaller: nonferrous demir-krom-karbon dizgesi: iron-
demir üretimi (y.fırın): ironmaking light metals chromium-carbon system
demir varak: iron foil demirdışı metaller: nonferrous metals demir-krom-kobaltlı mıknatıs
demir yapı: iron construction demir-grafit evre çizgesi: iron-graphite alaşımları: iron-chromium-cobalt
demir yapımı: ironmaking phase diagram magnetic alloys

86
demir-krom- mangan-azot dizgesi denetimli dönüşüm

demir-krom- mangan-azot dizgesi: demir-oksijen alaşımları: iron-oxygen demlendirme sıcaklığı: soaking


iron-chromium-manganese–nitrogen alloys temperature
system demir-oksijen dengeli evre çizgesi: iron- demlendirme süresi: soaking time
demir-krom-nikel alaşımı dökümleri: oxygen equilibrium phase diagram demode: unfashionable
iron-chromium- nickel alloy castings demiroksitli kuvarz: tigereye denek taşı: touchstone, yardstick
demir-krom-nikel dizgesi: iron- demir-sementit evre çizgesi: iron-iron deneme: experimentation, testing, trial
chromium- nickel system carbide phase diagram deneme basıncı: proof pressure
demir-krom-nikelli paslanmaz çelikler: demirsi metaller: ferrous metals deneme çalıştırması: trial run
iron-chromium- nickel stainless steels demir-silisyum alaşımları: iron-silicon deneme dökümü: pilot casting
demir-kromlu paslanmaz çelikler: iron- alloys deneme dökümü parçası: keel block
chromium stainless steels demir-silisyum ikili dizgesi: iron-silicon deneme kuruluşu: experimental plant
demir-kükürt dengeli evre çizgesi: iron- binary system
sulphur equilibrium phase diagram deneme merdanesi: galley roller
demir-silisyum mıknatıs alaşımları: deneme potacığı: cupe
demir-kükürt-karbon alaşım dizgesi: iron-silicon magnetic alloys
iron-sulphur-carbon alloy system deneme roketi: mx missile, test missile
demir-silisyumlu-karbon üçlü çizgesi: deneme siparişi: trial order
demirleme yeri: anchorage, moon-berth, iron-silicon-carbon ternary diagram
moorage deneme süreci: pilot process
demirsiyanür asidi [H4Fe(CN)6]:
demirli: ferro-, ferrous, ferriferous ferrocyanic acid deneme tepkimeci: experimental reactor
demirli arduvaz: ferruginous slate demir-su dizgesi: iron-water system deneme tesisi: experimental plant, pilot
demirli balçık: iron clay plant
demirtaşı: ironstone
demirli beton: reinforced concrete deneme-yükü: proof load
demirüç asetat [FeO5H7C4]: ferric
demirli çakmaktaşı: ferruginous cherts acetate denenebilir: triable
demirli gereçler: ferric materials, ferrous demirüç elektrikli: ferrielectric denenmiş: tried
materials demirüç elektrikli gereçler: ferrielectric denetilemeyen: uncontrollable
demirli globülin: transferrin materials denetim: control
demirli göktaşları: iron meteorites demirüç elektrikliliği: ferrielectricity denetim çizelgesi: check list, check sheet,
demirli göletaşı: siderolite control chart
demirüç içeren: ferriferous
demirli karbonatlar: ferruginous denetim deneyleri: control tests
demirüç mıknatıslı gereçler:
carbonates ferrimagnetic materials denetim dışı: out-of-control
demirli kayağantaş: ferruginous slate demirüç’e ilişkin: ferric denetim dizgesi: control system
demirli kil: iron clay demiryolu: railroad (=railway), track denetim mastarı: control gage
demirli kum: iron sand (=iserine) demiryolu ağı: railway network denetim ölçütü: control gage
demirli kumtaşı: ferruginous sandstone demiryolu balastı: railroad ballast denetim programı: control programme
demirli kurşun sülfür: marmatite demiryolu genişliği: railway gauge, denetimli: controlled
demirli nikelli aluminyum kaplama: railway width denetimli atmosfer: controlled
calite demiryolu hattı: railway track atmosphere
demirli önalaşımlama: ferroalloying demiryolu kavşağı: railway junction denetimli atmosferli Allis-Chalmers
demirli önalaşımlama metalleri: tepkimeci: Allis-Chalmers Controlled
demiryolu kırmataşı: railroad ballast Atmosphere Reactor (ACCAR)
ferroalloying metals demiryolu köprüsü: railway bridge
demirli şarj malzemeleri: iron-bearing denetimli atmosferli fırın: controlled
charge materials demiryolu mastarı: railway gauge atmosphere furnace
demirli yük: ferrous charge demiryolu mühendisliği: railway denetimli atmosferli ısıl işlem:
engineering, railroad engineering controlled atmosphere heat treatment
demirli yüklenti: ferrous charge
demiryolu rayı üretimi: railroad rail denetimli atmosferli ostenitleme:
demirli yüklenti gereçleri: iron-bearing production
charge materials controlled atmosphere austenitization
demiryolu rayları: railroad rails, denetimli atmosferli tavlama: controlled
demir-mangan alaşımları: iron- trackage
manganese alloys atmosphere annealing
demiryolu tekerleği: railway wheel denetimli basınç-çevrimi: controlled
demir-mangan-silisyum-oksijen
dizgesi: iron-manganese-silicon-oxygen demiryolu traversi: tie pressure-cycle
system demiryolu vagon tekerlekleri: railroad denetimli basınçlı dökme: controlled
demir-nikel denge dizgesi: iron-nickel car wheels pressure pouring
equilibrium system demiryolu vagonu: railway carriage denetimli dağlama: controlled etching
demir-nikel evre çizgesi: iron-nickel demiryolu yarması: railway cutting denetimli değişken: controlled variable
phasediagram demle(n)me: brewing denetimli dizge: controlled system
demir-nikel ikili dizgesi: iron-nickel demlendirme (çelik): soaking denetimli dönüşüm: controlled
binary system demlendirme çukuru (çelik): soaking pit transformation

87
denetimli gözenekli cam dengelileş(tir)me (hız çelikleri)

denetimli gözenekli cam: controlled deneysel değer: experimental value dengedışılık: nonequilibrium
pore glass deneysel değişken: experimental variable dengeleme: compensation, stabilizing,
denetimli haddeleme (çelik): controlled deneysel fizik: experimental physics equalizing
rolling deneysel kimya: experimental chemistry dengeleme akımı: equalizing current
denetimli haddelenmiş çelik: controlled deneysel S.A.E alaşımlı çelikleri: dengeleme çubuğu: equalizer bar
rolled steel experimental SAE alloy steels dengeleme direnci: equalizing resistance
denetimli ısılçekirdeksel tepkime: deneysel saptama: experimental dengeleme düzeni (uçak): trim tab
controlled thermonuclear reaction (CTR) determination dengeleme halatı: guy
denetimli ısıtma: controlled heating deneysel tasarım: experimental design dengeleme halkası: equalizing ring
denetimli katılaş(tır)ma: controlled deneysel tepkimeç: experimental reactor dengeleme işlemi (boyutlar): stabilizing
solidification deneysel veri: experimentaldata treatment
denetimli matlaştırma: controlled deneysel yanılgı: experimental error dengeleme kolu: walking beam
devitrification deneysel yöntemler: experimental dengeleme vanası: equalizing valve
denetimli soğutma: controlled cooling techniques dengeleme yayı: equalizer spring
denetimli süreç: controlled process denge: balance, equilibrium dengeleme yükü: equalizing charge
denetimsiz: uncontrolled denge ayrılma uzaklığı: equilibrium dengelenmiş: balanced
denetleç: controller separation distance
dengeleştirici (asıltılar): dispersing
denetleme: checking, inspection denge bağıntısı: equilibrium relationship agent
denetlenmemiş: unchecked denge basıncı: equilibrium pressure dengeleyici: equalizer, stabilizing
denetlenmiş: controlled denge benzeri dizge: pseudoequilibrium
system dengeleyici gaz (plazma püskürtme):
denetlik: monitor stabilizing gas
deney: experiment, test denge bölümü: equilibrium quotient
dengeleyici gözmerceği: compensation
deney aygıtı: test equipment, testing denge çizgesi: equilibriumdiagram eyepiece (=compensating eyepiece)
machine denge dağılımı: equilibrium distribution dengeleyici mercek: compensating lens
deney çevresi: test environment denge değişmezi: equilibrium constant
dengeleyici merdane: stabilizing roll
deney çıkıntısı (döküm): test lug denge dönüşümü: equilibrium
transformation dengeleyici oküler: compensation
deney çubuğu: test bar, test rod, test stick eyepiece (=compensating eyepiece)
deney değeri: test value denge dönüşümü sıcaklığı: equilibrium
transformation temperature dengeleyici tel (ısılçift): compensating
deney duyarlılığı: testing sensitivity lead wires
deney eleği: testing sieve denge erki: equilibrium energy
dengeleyiciler (çoğuzlar): stabilizers
deney hatası: testing error denge evresi: equilibrium phase
denge gerilimi: equilibrium potential dengeli: balanced, isostatic, stable, steady
deney konisi: test cone dengeli dizge: balanced system
deney numunesi: test specimen denge ısıtması: equilibrium heating
denge katılaşması: equilibrium dengeli don(dur)ma: equilibrium
deney numunesi çıkarma parçası: freezing
coupon solidification
denge kısmi basıncı: equilibrium partial dengeli evre: stable phase
deney numunesi konumu: test specimen dengeli evre çizgesi: equilibrium phase
orientation pressure
denge kıstası: equilibrium criterion diagram
deney öncesi çatlatma: precracking dengeli gözeler: stable cells
deney parçası: test piece (=test sample) denge kolayerir sıcaklığı: equilibrium
eutectic temperature dengeli ısıtma: equilibrium heating
deney sonucu: test result dengeli karbür: stable carbide
denge koşulları: equilibrium conditions
deney tüpü: test tube denge ötektik sıcaklığı: equilibrium dengeli katılaşma: equilibrium
deney verileri: test data eutectic temperature solidification
deney yapma: testing denge potansiyeli: equilibrium potential dengeli kırma yöntemi: balanced-break
deney yöntemi: testing method denge sıcaklığı: equilibrium temperature method
deneyim: experience, practice denge sınırları: equilibrium boundaries dengeli laminat: balanced laminate
deneyimsel: empirical dengedışı etkiler: nonequilibrium effects dengeli savurma (mol. ağırlığı):
deneyimsel denklem: empirical equation dengedışı evreler: nonequilibrium equilibrium centrifugation
deneyimsel formül: empirical formula phases dengeli sütsü temizleyici: stable
deneyimsiz: inexperienced, dengedışı katılaşma: nonequilibrium emulsion cleaner
unexperienced solidification dengeli tasarım: balanced design
deneylik: laboratory dengedışı soğu(t)ma: nonequilibrium dengeli yapı (tekstil deseni): balanced
deneysel: experimental cooling construction
deneysel araştırma: experimental dengedışı yapılar: nonequilibrium dengelileş(tir)me (hız çelikleri):
research structures stabilization, stabilizing

88
dengelileştirilmiş zirkonya derin çekme kalıbı

dengelileştirilmiş zirkonya: stabilized denizaltı: submarine derece desteği (döküm): flask bar
zirconia denizaltı avcı botu: submarine chaser derece kelepçesi (döküm): flask clamp
dengelileştirme işlemi (ostenitli denizaltı avcı gemisi: antisubmarine derece kenedi (döküm): gland box
paslanmazlar): stabilizing treatment denizaltı kablosu: submarine cable dereceleme: gradation
dengelileştirme tavı (çelik): stabilizing denizaltı madenciliği: undersea mining derecelendirilmiş: graded, grading
anneal denizaltı mayını: submarine mine dereceli: graduated
dengelilik: equilibrium, stability denizci palangası: burton dereceli bardak: measuring cup,
dengemsi dizge: pseudoequilibrium denizciliğe ilişkin: maritime, nautical measuring glass
system dereceli pipet: measuring pippet
denizden havaya fırlatılan füze (ask.):
dengesi bozuk: unbalanced underwater-to-air missle (UAM) derecesiz kalıplama makinası: flaskless
dengesiz: ataxic, instable, out-of-balance, denize ilişkin: marine, nautical moulding machine
unbalanced, unstable, unsteady dergi: magazine
denk: bale, matched, matching
dengesiz bileşik: unstable compound deri: leather, skin, tegument
denk bağı: coordinate bond
dengesiz çatlak: unstable crack deri altı: subcutaneous
denk çizgiler: match lines (=matched
dengesiz çekirdek: unstable nucleus deri altı koyuntu yerleştirme (tıp):
edges)
dengesiz dizge: unstable system subcutaneous implantation
denk dönüşüm: coordinate
dengesiz durum: nonsteady state, transformation deri altı yangısı (tıp): cellulitis
unstable state, unsteady state deri aşılama (tıp): dermagraft,
denk eyim: matching draft
dengesiz durum koşulları: nonsteady- dermatoplasty
state conditions denk getirme: matching
denk kenarlar (kalıplar): matched edges deri bilimi: dermatology
dengesiz durum yayınımı: nonsteady- deri düzeltim (tıp): dermabrasion
state diffusion denklem: equation
deri eşya: leather goods
dengesiz evre: instable phase, unstable denkleş(tir)me: compensation
deri hastalığı (tıp): tetter
phase denkleşme çizgisi (teknik resim): match
line deri içi (tıp): intradermal, transdermal
dengesiz karbür: unstable carbide deri içi aygıtları (tıp): percutaneous
dengesiz soğu(t)ma: nonequilibrium denşirilmiş: denaturated
devices
cooling denşirim: denaturation
deri içine ilaç verme (tıp): transdermal
dengesiz sütsü temizleyici (madde): denye (grms/1000m): denier drug delivery
unstable emulsion cleaner deoksiribonükleik asit (DNA): deri kasnak: leather pulley
dengesiz yürüme (tıp): ataxia (=ataxy), deoxyribonucleic acid (DNA) deri kayık: bidarka
tabesdorsalis (=locomotor ataxia) deokso süreci: deoxo process deri kazıyıcı (cerrah aleti): scarificator
dengesizlik: imbalance, imparity, depo: storage, store, vault deri ökçe: leather heel
instability, nonequilibrium depo doldurma: tankage deri pulu (tıp): squama
deniştiren: denaturing depo edilmiş mal: stockpile deri sertliğinde: leather-hard
deniştirici: denaturing agent depo oylumu: tankage deri sıyırma: excoriation
deniz bilimi: marine science, oceanology depolama: storage deri tokmağı: leather hammer
deniz feneri: lighthouse, pharos depolama dengeliliği (yağlayıcı): storage deri yangısı (tıp): dermatitis
deniz kabarması: high tide stability deri zımbası: leather punch
deniz kızağı: aquaplane depolama ömrü: storage life derikeser (aygıt): dermatome
deniz kumu: sea sand depolanmış erke: stored energy derimsi (çoğuz): leathery
deniz kuvvetleri: naval forces depozito: deposit derin: deep
deniz kuvvetlerine ilişkin: naval deprem bilimi: seismology derin bilgi: mastery
deniz levazımatı: marine supplies deprem eğrisi: seismogram derin çatlak: fissate
deniz mili (1852m): nautical mile depremçizer: seismograph derin çekme: deepdrawn, deepdrawing
deniz motoru: marine engine depremgözler: seismoscope derin çekme aluminyum: deepdrawn
deniz pusulası: marine compass depremölçer: seismometer aluminium
deniz radarı: sonar dere cevheri: fluviatile derin çekme aluminyum sac: deepdrawn
deniz suyu: sea-water dere kalayı [SnO2]: stream tin aluminium sheet
deniz taşımacılığı: merchant shipping derece: degree, flask, gradation, grade, derin çekme bakır: deepdrawn copper
deniz ticaret filosu: merchant navy graduation, moulding box, order derin çekme bardak: deepdrawn cup
deniz tuzu: marine salt derece çevirme (döküm): rolling over derin çekme çelik: deepdrawn steel
deniz uçağı: hydroplane derece çevirme makinası (döküm): derin çekme çelik sac: deepdrawn steel
deniz üssü: naval base rollover machine sheet
deniz yosunu jelatini: agar-agar derece çevirme plâkası (döküm): derin çekme kalıbı: deep-drawdie,
deniz yükselmesi (yer b.): eustacy rollover board deepdrawingdie

89
derin çekme manşet destek yamaması

derin çekme manşet: deepdrawn cup derin tava: saucepan ders: lecture, subject
derin çekme nitelikli: deepdrawing derin uyku (tıp): sopor ders kitabı: schoolbook, textbook
quality derin ve geniş: yawning ders programı: timetable
derin çekme nitelikli çelik sac: derin yivli bilyalı rulman: deep groove derslik: lecture room, school room
deepdrawing quality steel sheet ball bearing derz aralığı: joint gap
derin çekme nitelikli sac: deepdrawing deringöreç: stereoscope derz oyuğu: joint groove
quality sheet deringören: stereoscopic desen: pattern
derin çekme paslanmaz çelik: derinin kabarıp kaşınması (tıp):
deepdrawn stainless steel desenleme merdanesi: engraving roll
urtication desenli cam: figure glass (figured glass),
derin çekme pirinç: deepdrawn brass derinin pul pul olması (tıp): ichthyosis patterned glass (=figured glass)
derin çekmelik çelikler: deepdrawing derinlik: depth
steels desenli merdane (cam): engraving roll,
derinlik ölçme: bathymetry patterned roller (=engraved roller)
derin çekmelik sac: deepdrawing sheet derinlik sıcaklığı çizgesi:
derin çekmelik şerit: deepdrawing strip desensiz cam: plain rolled glass
bathythermogram (=honticuttural glass)
derin çizikler: digs derinlik sıcaklık çizeri: desibel: decibel (dB)
derin dağlama: deep etching bathythermograph
derin dağlanmış: deep etched desikatör: desiccator
derinlikölçer (deniz): bathometer, deskloizit [Pb2V2O7]: descloizite
derin dağlanmış çelik: deep etched steel bathymeter, depth gauge
derin dağlanmış metal: deep etched desmin [NaCa2Al5Si13O36 .14 H2O]:
derinyatak süzgeci: deepbed filter stilbite
metal derisi sıyrılma: excoriation
derin dağlanmış numune: deep etched deste: bunch, bundle, sheaf, wisp
derişik: concentrated destek: backing, backup, bedding,
specimen derişik asit: concentrated acid
derin dağlanmış yüzey: deep etched bracket, jack, mount, reinforcement,
derişik cevher: hutch stake, support, trussing, underlay
surface
derişik çözelti: concentrated solution destek altlığı: backing board
derin delme: deepdrilling
derişik demir cevherleri: concentrated destek bağlaması: support fixture
derin delme matkabı: gundrill iron ores
derin dondurma: deep freezing destek çubuğu: backing bar, gagger
derişik hidroklorik asit: concentrated destek eleği: support grid
derin dondurucu: deep-freeze, freezer hydrochloric acid
derin dondurulmuş: deep frozen destek elektrodu: supporting electrode
derişik nitrik asit [hno3]: aqua fortis
derin gören gözetleç: stereoscopic destek evresi: reinforcing phase
derişik sülfürik asit: concentrated
microscope sulphuric acid destek fikstürü: support fixture
derin gören mikroskop: stereoscopic derişik toz: concentrated powder destek filmi (E.M): backing film
microscope destek gergisi: end stiffener
derişiklik: concentration
derin görüntü bilimi: stereoscopy destek halkası (kaynak): backing ring
derişim: concentration
derin görüntü için numune tutucu: destek kaplaması (seramik): backup coat
stereoscopic specimen holder derişim dağılımı: concentration
distribution destek kaynağı: backing weld
derin gösterici: stereoviewer destek kontrol parçası (mak.): backstay
derişim eğimi: concentration gradient
derin içyapı fotoğrafı: stereoscopic destek levhası: backing plate, bolster
micrograph derişim etkisi: concentration effect
derişim gözesi: concentration cell destek lifi yönü (karmalar): warp
derin kabuk (yüzey sertleştirme): deep
case derişim ucaylaması: concentration destek merdaneleri: back-up rolls
derin kayaç (yer b.): batholite polarization destek merdaneleri kaçıklık gidericisi:
derin kesme (dekor): deep cut derişim yanayı: concentration profile back-up rolls eccentricity compensator
derin maden cevheri: deep mined ore derişimleme süreçleri: concentrating destek merdanesi: supporting roll
derin maden minerali: deep mined processes destek pimleri (zımbalama): support
mineral derişinti: concentrate pins
derin madencilik: deep mining deriştireç: concentrator destek plakası (cam fırını): patch block,
derin röntgen resmi: stereoradiograph derlenik: resilient support plate
derin sertleşen: deep hardening derlenme: resilience (=resiliency) destek pompası: backing pump
derin sertleşen çelikler: deep hardening derlenme katsayısı: modulus of destek rolesi: bearing roller, support
steels resilience (Ur) roller
derin sıvama (=derin çekme): dermansızlık: anergy, hyposthenia, destek rolesi izi (yüzey): support roller
deepdrawing infirmity mark
derin spout: submarine throat, dermatofit (tıp): dermatophyte destek takım: backer
submerged throat (=submarine throat), dermatoloji (tıp): dermatology destek tuğlası: backing brick
sump throat derme çatma: jerry-built destek yamaması: burning on

90
destek yapı devre kesici diyot

destek yapı: backbone structure devinen: moving devingenlik denklemleri: dynamic


destek zarı: support film devingen: dynamical (=dynamic), equations
destekleme: alimentation, backing, mobile, movable, moving devinim: kinesis, motion
reinforcement, reinforcing, sheaving devingen ağdalılık: dynamical viscosity devinim bilimi: dynamics; kinematics
destekleyici: sustentacular devingen ağdalılık değişmezi: devinim duyusu: kinesthesis
destekli: reinforced dynamical viscosity constant devinim erki: kinetic energy
destekli ağız (cam): reinforced rim devingen bozukluklar: dynamic defects devinim gücü: driving power
destekli aşındırıcılar: reinforced devingen dayanç: dynamic strength devinim hızı: momentum
abrasives devingen deneyler: dynamic tests devinim incelemesi: motion study
destekli ayna camı: reinforced mirror devingen denge: dynamic equilibrium devinim kuvveti: driving force,
glass devingen dengesizlik: dynamic momentum
destekli dilici: backed-up slitter instability, dynamic unbalance devinim sayrılığı (tıp): motion sickness
destekli dilme makinası: backed-up devingen dislokasyon: mobile devinim yasası: law of motion
slitter dislocation devinimli: mobile
destekli kalıp bileşiği: reinforced devingen elektrot kuvveti: dynamic devinimsel: kinetic
moulding compound electrode force devinimsel ağdalılık: kinematic viscosity
destekli karbon-karbon karmalar: devingen esneklik çarpanı: dynamic
reinforced carbon-carbon composites devinimsel aşınma: kinematic wear
modulus of elasticiy
destekli plastikler: reinforced plastics devingen eşiz: tautomer devinimsel aşınma izleri: kinematic
(RP) wear marks
devingen eşizlenebilir: tautomerizable
destekli polipropilen: reinforced devinimsel basınç: kinetic pressure
devingen eşizlenme: tautomerization
polypropylene devinimsel kırınım: kinematic
devingen eşizleştiren: tautomerizing diffraction
destekli tepkimeli püskürtümlü devingen eşizleştirme: tautomerization
kalıplama: reinforced reaction injection devinimsel kırınım kuramı: kinematical
devingen eşizleyen: tautomerizing theory of diffraction
moulding (RRIM)
devingen eşizlik: tautomerism devinimsel sürtünme: kinetic friction
destekli ürünler: reinforced products
devingen frenleme: dynamic braking devinimsiz: immobile, inactive,
desteksiz: unreinforced
devingen gerilim gereyi: dynamic stress motionless
desteksiz poliesterler: unreinforced tensor
polyesters devinimsiz dislokasyon: sessile
desteleme: bundling devingen ısıölçüm: dynamic calorimetry dislocation
deşenit [(Pb, Zn)(VO3)2]: dechenite devingen keçe: dynamic seal devinimsizlik: immobility, inaction
deşme: incision devingen kırınım: dynamical diffraction devinirlik sakınımı: conservation of
detay resmi: detail drawing devingen kuvvet mikroskopisi: dynamic momentum
force microscopy devinme: locomotion
deterjan: detergent
devingen mandrel: mobile mandrel devinmeyen: unmoving
deterjan direnci: detergent resistance
devingen mekanik deneme: dynamic- devir: period, rotation, turn
determinant (mat): determinant mechanical testing
detroit bardaklama deneyi: detroit cup devir-çevir numune tutucu: tilt rotate
devingen mekanik görüngeölçer: holder
test dynamic mechanical spectrometer
dev aynası: burning mirror devirici araba: cardumper
(DMS)
dev jet uçağı: superjet devirli: periodic
devingen mekanik ölçüm: dynamic
dev molekül: macromolecule mechanical measurement devirme (fırından döküm): tilting
dev tanker (>75000ton): supertanker devingen özellikler: dynamic properties devirme deneyi: knock-down test
dev yapı: megastructure devingen pelte sıcaklığı: dynamic gel devirme fırın: tilting furnace
deva: medicine temperature (DGT) devirme kasalı kamyon: reardump truck
devam kartı: timecard devingen sıcak baskılama: dynamic hot devirme muylu çemberi: tilting trunnion
devam kontrol saati: time clock pressing ring
devamlı: chronic devingen sürünme: dynamic creep devirmeli araba: dumper car
deve boynu torna: gap lathe devingen viskosite: dynamical viscosity devirölçer: tachometer
deve tüyü: camelhair devingen yatak: moving bed devitrit [Na2O·3CaO·6SiO2]: devitrite
deve tüyü rengi: fallow devingen yırtma deneyi: dynamic tear devlet: state
deveboynu (döküm): gooseneck test devre: circuit, loop, period, time
devindiren (fiz.): motor devingen yöntem: dynamic method devre baskısı: circuit board
devindiren güç: impetus devingen yük: dynamic load devre dışı: off
devindirici (fiz.): motive devingen yükleme: dynamic loading devre kesici: circuit breaker, limit switch
devinebilir: movable devingenlik: mobility (µ) devre kesici diyot: breakdowndiode

91
devre kurma (elekt.) dışınlı yayınım

devre kurma (elekt.): wiring dış metal soğutucular (döküm): external dışık atımı: slag disposal
devreden cam kırığı: hot cullet, return chills dışık ayırıcı (alet): slag separator
cullet dış mineral: perimorph dışık bileşimi: slag composition
devreye alma: start-up dış salgı (tıp): exocrine dışık çekme: deslagging
devridaim: recirculation dış taraf: outside dışık çözümleme: slag analysis
devridaim havası: recirculated air dış ucaylaşım: heteropolarity dışık deliği: cinder notch, slag hole
devridaim pompası: recirculation pump dış uyumlu: exteroceptive dışık deliği tıkacı (y. fırın): bott
devridaim soğutucu sıvısı: recirculated dış yansıma: external reflection dışık dengelileşmesi: slag stabilization
coolant dış yüzey: periphery dışık düzeyi: slag line
Devries deneyi (sertlik): Devries test dış yüzü farklı camla kaplı cam: cased dışık düzeyi tuğlaları: slag line bricks
devşirilmemiş: unpicked glass dışık giderme: scorification, slag
devşirim: permutation dış zehir: exotoxin elimination
dezenfektan (tıp): disinfectant dışa atım: exhaust dışık ipliksisi: slag stringer
dezenfekte etme: disinfection dışa atım borusu: exhaust pipe dışık işlemi: slag treatment
dış: outside dışa atım gazı: exhaust gas dışık kalınlığı: slag thickness
dış ağı: exotoxin dışa atım gazı temizlemesi: exhaust gas dışık kalıntısı: slag inclusion
dış atım borusu: tailpipe cleaning dışık kanalı: slag runner
dış bölge: external zone dışa atım kapısı: exhaust port dışık kapanı: slag trap
dış buhar bırakımı: outside dışa ilişkin: external dışık kumu: slag sand
vapourdeposition dışa vurmuş altkatman: exposed dışık kurabiyesi: slag pancake
underlayer
dış burç: liner bushing dışık maçası (döküm): skim core
dışalım: import
dış cevher: perimorph dışık oluşturma: slagging
dışalım izni: import license/permit
dış çap (süreklidöküm): external radius dışık potası: cinder ladle, cinder pot
dışalım(cılık): importation
dış çevre koşulları: external dışık potası: slag pot
dışarı: outside
environmental conditions dışık potası taşıyıcısı: slag pot carrier
dışarı akan: effluent
dış çözüşme: heterolysis dışık sıkışımı: slag entrapment
dışarı akış: outflow
dış deri: ectoderm dışık sıyırma: slag skimming
dışarı döndüren kas (tıp): evertor
dış destek: outrigger dışık sütsüleşmesi: slag emulsification
dışarı salma: desorption
dış devre (elekt.): external circuit dışık tanecikleri: slag granules
dışarı sürüklenme: drag-out
dış duyar (dış uyarılarla çalışanduyu dışık taneleme: slag granulation
dışarıdan alınan cam kırığı: foreign
organı): exteroceptor cullet dışık tutarlılığı: slag consistency
dış eksicikler: outer electrons dışbükey: convex dışık tutucu blok: skim bar
dış elektronlar (atom): outer electrons dışbükey ayna: convex mirror dışık ürünleri: slag products
dış geçişim (kim.): exosmosis dışbükey çokgen: convex polygon dışık yaması: cinder patch
dış geçişimsel (kim.): exosmic dışbükey çokyüzlü: convex polyhedron dışık yünü: slag wool
dış kapak: outer cover dışbükey dolgu kaynağı: convex fillet dışıkaltı: regulus
dış katman (metaller, plastikler): skin weld dışıkaltı kaynağı elektrodu: electroslag
dış katmanı kesip çıkarma: paring dışbükey kaynak: convex weld welding electrode
dış kaynaklı (tıp): heterogeneous dışbükey mercek: convex lens dışıkaltı kaynaklaması: electroslag
dış kaynaklı parçalanma (kim.): dışbükey yüzey: convex surface welding (EW)
heterolysis dışbükeylik: convexity,gibbosity dışıklandırma: slagging
dış kemikleşme (tıp): ectosteal, dışduyarlı: exteroceptive dışıklı: slaggy
ectosteosis dışık (=curuf): cinder, scoria, slag dışıklı arıtma (çelik): slag refining
dış kökenli: ectogeneous (=exogeneous) dışık ağdalılıkölçeri: slag viscometer dışıklı kömür: clinkering coal
dış kökenli bakteriler: ectogeneous dışık akıtma (fırın): slag flushing dışık-metal tepkimeleri: slag-metal
bacteria dışık akıtma: slag tapping reactions
dış kökenli kalıntılar (çelik): exogeneous dışık akıtma deliği: slag notch, slag dışınlı: extrinsic
inclusions tapping hole dışınlı dizilim hatası: extrinsic stacking
dış kulak arkası (tıp): antitragus dışık alıcı (makine): deslagger fault
dış kulak estetik ameliyatı (tıp): dışık alma: deslagging, slagging-off, dışınlı hatalar: extrinsic faults
otoplasty skimming dışınlı iletim: extrinsic conduction
dış kulak kanalı (tıp): helix dışık altında elektrikli yeniden eritme: dışınlı yarıiletken: extrinsic
dış liman: outport electroslag remelting (ESR)(=consumable semiconductor
dış mastar: external gauge electrode remelting) dışınlı yayınım: extrinsicdiffusion

92
dışkatman sertleştirme (çelik) dikey çemberler (mat.)

dışkatman sertleştirme (çelik): shell dielektrik algısallığı: dielectric dik evrak dosyası: vertical file
hardening susceptibility dik hadde tezgahı: vertical stand
dışkı: excrement dielektrik çarpanı: dielectric coefficient dik ışık mikroskobu: upright light
dışkökenli: exogenous (k) microscope
dışkökenli kalıntılar (çelik): exogenous dielektrik çoğuzlaması: dielectric dik kırışıklıklar (cam): brush marks
inclusions polymerization dik konaçlar: rectangular coordinates
dışlanım: exclusion dielektrik çökümü: dielectric breakdown dik konaçlar dizgesi: rectangular
dışlanım kuralı: exclusion principle dielektrik davranımı: dielectric coordinate system
(=Pauli principle) behaviour dik optik (cam): straight optic
dışmerkezli: excentric dielektrik dayancı: dielectric strength dik pahlama (15-30) (cam): steep bevel
dışmerkezli mil: excentric shaft dielektrik değişmezi: dielectric constant dik tezgah (hadde): edger
dışsal: external, extraneous, extrinsic dielektrik gecikimi: dielectric hysteresis dik üçgen: right angled triangle
dışsal bakteriler: ectogeneous bacteria dielektrik gereçler: dielectric materials dik yön: normal direction
dışsatım: export dielektrik gerinimi: dielectric strain dikdörtgen (geom.): rectangle
dışta gelişen bakteriler: ectogeneous dielektrik gevşemesi: dielectric dikdörtgen biçimli: rectangular
bacteria relaxation dikdörtgen biçimli ocak: rectangular
dielektrik özellikleri: dielectric kiln
dıştan basınçlı tıkaç: externally properties
pressurized seal dikdörtgen kesilmiş elmas: bagulette
dielektrik seramikler: dielectric dikdörtgen kesitli tuğla: rectangular
dıştan değişim (yerbilim): metasomasis ceramics
dıştan ısıtmalı fırın: externally heated brick
dielektrik soğurumu: dielectric dikdörtgensel: rectangular
furnace absorption
dıştan kükürt giderme: external dikduruşlu: orthostatic
dielektrik ucaylaması: dielectric dikeç: column
desulphurization polarization
dıştan uygulamalı voltaj (yenim): dikeç arkası erke süzgeci (T.E.M): post-
dielektrik uzanımı: dielectric column energy filter
impressed voltage displacement
dıştan yakma: external-combustion dikeç arkası kamera (T.E.M): post-
dielektrik yitimi: dielectric loss column camera
diagram antimon bizmutdenge çizgesi: dien elastomerleri: diene elastomers
antimony-bismuth equilibrium dikeç fırın: shaft furnace
dien esnekçoğuzları: diene elastomers dikeç içi erke süzgeci (T.E.M): in-
dialil ftalat: diallyl phthalat Diescher haddesi: Diescher mill column energy filter
dialil izoftalat: diallyl isopthalate (DAIP) Dietert aygıtı: Dietert tester dikeç içi kamera (T.E.M): in-column
dialiller: diallyls Dietert süreci (hassas döküm): Dietert camera
diamantin: diamantine process dikeç içinde reçine süreci: resin-in-
diamanyetik: diamagnetic dietil eter: sulphuric ether column process
diaminohekzan [H2N(CH2)6NH2]: difenil oksit reçineler: diphenyl oxide dikeçli matkap: column drill
diaminohexane resins dikeçli delici: column drill
diamoks süreci: diamox process difenileten [C6H5CH]: stilbene diken: barb, thorn
diamonyum fosfat: diammonium diferansiyel: differential dikenli: barbed
phosphate diferansiyel dişlisi: differential gear dikenli tel: barbed wire
diaoptaz [CuO.SiO2.H2O]: dioptase diferansiyel hesap: differential calculus dikey (mat.): orthogonal, perpendicular
diapozitif film: diapositive film diferensiyel silindir (cam): differential dikey: normal, plumb, rectangular,
dia-sertlikölçeri: dia-tester (=Wolpert cylinder vertical
hardness tester) difosgen [ClCO2CCl3]: diphosgene dikey açılan kapak (fırın): tweel (=tuille)
diaspor [Al2O3 ∙ H2O]: diaspore difraktometre: diffractometer dikey aşınma: upward drilling
diasporlu kil: diaspore clay difüzör: diffuser dikey aydınlatıcı: vertical illuminator
diatomit [SiO2 ∙NH2O]: diatomite difüzyon pompası: diffusion pump dikey aydınlatma: vertical illumination
(=diatomaceous earth) diglikol stearat: diglycol stearate dikey baca fırın: vertical shaft furnace
dibek tokmağı: pestle diğerinin etkisini arttıran: synergistic dikey bacalı fırınlar: vertical-flue ovens
dicitoksin [C41H64O13]: digitoxin dik: normal, rectangular, vertical dikey biçimleme: vertical shaping
didier kok fırını: didier coke oven dik açı: right angle dikey broşlama: vertical broaching
didimiyum (praseodimiyum ile dik açılı: right angled dikey çatlak: vertical crack
neodimiyumundoğal karışımı): dik başı yüksekliği: addendum dikey çekme süreci (cam boru): up-draw
didymium dik eksenli: orthorhombic process
dieldrin [C12H8Cl6O]: dieldrin dik eksenli konikdişli: hypoid gear dikey çemberler (mat.): orthogonal
dielektrik: dielectric dik eksenli örüt: orthorhombic crystal circles

93
dikey çizgi dinamik

dikey çizgi: vertical line dikey torna: vertical turning machine dikmelik eğrisi (mat): sinusoid
dikey çokterimliler (mat.): orthogonal dikey tornalama: vertical turning dikmelik yayı (mat.): arc sine
polynomials dikey üfleme borusu (çelik): vertical dikromat: dichromate
dikey delik açma makinası: vertical lance dikromat işlemi (mg): dichromate
boring machine dikey yöneyler (mat.): orthogonal treatment
dikey dizey (mat.): orthogonal matrix vectors dikromik asit [H2Cr2O7]: dichromic acid
dikey dönüşüm: orthogonal dikey yükleme: vertical loading dikroskop (iki renklilik aygıtı):
transformation dikey yüzey taşlama: vertical surface dichroscope
dikey düzleyici: vertical straightener grinding diktafon: dictaphone
dikey eksenli örüt (mat.): orthogonal dikili taş: obelisk dikumarin (kan pıhtılaşmasını önler):
crystal dikiş: seam, sewing, stitch, weld dicoumarin (=dicoumarol)
dikey ezme ayağı (hadde): vertical dikiş açısı (kaynak): push angle dikumarol (kan pıhtılaşmasını önler):
reduction stand dikiş boyu: size of weld dicoumarol
dikey fırında çinko üretimi: zinc vertical dikiş çantası: workbasket dil (mak.): trippet
retorting dikiş kaynağı: seam weld, stich-weld dil: catch, latch, language, (tıp) tongue
dikey gerçek gerilim: principal true dikiş kaynağı yapma: seam welding dil altı (tıp): hypoglossal
stress dil ameliyatı: glossectomy
dikiş kaynaklaması: seam welding
dikey gerilimler: principal stresses dil bağı (tıp): tongue-tie
dikiş kökü: root of weld
dikey gezinge: orthogonal trajectory dil bastırıcı (tıp): tongue depressor
dikiş nakış işi: needlework
dikey hadde: rolling mandrel dil laboratuarı: language laboratory
dikiş sökme: unseaming
dikey işlevler (mat.): orthogonal dilantin [C15H11N2O2Na]: dilantin
functions dikiş yüksüğü: thimble
dikişaltı çatlağı (kaynak): underbead dilatometre: dilatometer
dikey izdüşüm: orthogonal projection dilbasan (tıp): spatula
crack
dikey kesit: cross section, perpendicular dilcik: languet
section, vertical section dikişaltı erimesi (kaynak): undercut
dikişçi: sewer dilekçe: petition
dikey kesme: vertical cutting dilici: chopper, slitter
dikey konaç ekseni (mat.): axis of dikişli boru: welded pipe
dikişli boru tezgahı: forming and dilim: fin, ribbon, sector, segment, shred,
ordinates slice
dikey konum: vertical position welding mill
dikişli boru ürünleri: welded tubular dilimleme: dissection
dikey konumlu kaynaklama: vertical dilimlenmiş elyaf: chopped fibre
position welding products
dikişsiz: seamless, weldless dilimsel: segmental
dikey kuyu fırın: vertical pit-type dilinmiş: shredded
furnace dikişsiz boru: seamless pipe, seamless
tube, weldless pipe, weldless tube dilinmiş hurda: shredded scrap
dikey küme (mat.): orthogonal set
dikişsiz boru fabrikası: seamless pipe dilitalin [C36H56O14]: digitalin
dikey laplama aygıtı: vertical lapping dilme: shredding, slitting
machine plant
dikişsiz boru haddesi: seamless pipe mill dilme geçişi: slit pass
dikey maça fırını (döküm): tower oven
dikişsiz çelik boru: seamless steel pipe, dilme hattı (çelik): slitting line
dikey matkap: uprightdrilling machine
seamless steel tube dilme hurda: shredded scrap
dikey oksijen üfleme borusu (çelik):
vertical oxygen lance dikişsiz gaz borusu: seamless gas pipe dilme makası: slitting shear
dikey öbek (mat.): orthogonal group dikişsiz tambur: seamlessdrum dilme makinası: slitting machine (slitter)
dikey örgüler: orthogonal weaves dikit [Al2O3.2SiO2.2H2O]: dickite, dilme pasosu: slit pass
stalagmite dilme testeresi: rift saw
dikey parlak tavlama hattı: vertical
bright annealing line dikkat: attension, tendance dilme tezgahı: slitter
dikey sarmal taşıyıcı: screw elevator dikkate alınmış: noted dilmik: lobe
dikey sürekli galvaniz hattı: vertical dikkatsizce suverme: drastic quenching dilmik ayırımı (beyin): lobotomy
continuous galvanizing line dikler açı (geo.): complementary angle dilmik çıkarımı (tıp): lobectomy
dikey sürekli döküm makinası: vertical dikleştirme: cockling dilmikcik: lobule
type continious casting machine diklorodimetilsilan: dichlorodimetyl dilmikli: lobed, lobulated
dikey şerit testere: vertical band saw silane (dcdms) dilmiksi (tıp): lobular
dikey şeritli testereleme: upright diklorvos [C4H7CL2O4P]: dichlorvos dilsiz (tıp): mute
bandsawing dikme: derrick, erection, pillar, seaming dimağ: brain, encephalon
dikey takım (mat.): orthagonal family dikme vinci: pillar crane dimdik: upstanding
dikey tavlama fırını: vertical annealing dikme vinç: derrick, gib crane din (kuvvet birimi = 10-5 newton): dyne
furnace dikmelik: sine dinamik: dynamic, dynamics

94
dinamik frenleme dirimsel aşınabilir gereçler

dinamik frenleme: dynamic braking dip kaya (yer b.): bedrock dirençli pirometre: resistance pyrometer
dinamit: dynamite dip kırılması (cam): breaking off of base dirençli sarsak ocak: rocking resistor
dinamit ile atma: blasting dip markası (cam): lettering on bottom furnace
dinamo: dynamo dip tarama: dredging dirençli sert lehimleme: resistance
dinamometre: dynamometer dip yanduvarı (şişe): murgatroyd belt brazing
dinas tuğlaları: dinas bricks dip yatağı: thrust bearing dirençli sıcaklıkölçer: resistance
dinatron: dynatron dipçik: butt thermometer
dingil: arbor, axis, axle, shaft, spindle dipçik demiri (tüfek): butt plate diretken (kim): buffer
dingil açıklığı (oto): wheelbase diretken ayıraç: buffer reagent
dipçiksiz (tüfek): stockless
dingil başı: axle arm, (oto) steering diretken çözelti: buffer solution
dipi tapalı tomruk kalıbı: plug bottom
knuckle ingot mould dirgen: hayfork
dingil başlığı: hubcap, nave dipkoçanı: stub diricikkıranlar: antibiotics
dingil çivisi: linchpin diplik: underlay diril: drill
dingil dövme: axle forging dipnot: footnote diril davranım: biological performance
dingil kovanı: axle oil box diril değişim: biological variation
dipotasyum tartarat (DKT):
dingil mandalı: axle latch dipotassium tartrate (DKT) dirilik: vitality
diptarama makinası: dredge diriltgen: biogen, biogenic
dingil mili: axle shaft
dipten dökülmüş: bottom poured dirim benzetim: biomimetry
dingil somunu: axle nut
dipten döküm: bottom pouring dirim benzetimsel: biomimetic
dingil takımı: bogie
dirim biçimsel: biomorphic
dingil yağı: spindle oil dipten dökümlü pota: bottom pour ladle
dirim bilim: biology
dingil yatağı: shaft bearing dipyolluğu (ingot): trumpet
dirim çoğuzları: biopolymers
dingilli: axled Dirac kuramı: Dirac theory
dirim elektrotlari: bioelectrodes
dingin: passive direk: beam, boom, column, girder, pillar,
pole, post, prop, spar, stob dirim etkin: bioactive
dinginleş(tir)me: passivation dirim etkin cam seramikler: bioactive
dinginleştirici: passivator direk haddesi: beam mill glass-ceramics
dinginlik: inertia direksi: columnar dirim etkin tutturma: bioactive fixation
Dings-Crockett mıknatıslı ayırıcısı: direksiyon: steering wheel dirim etkinlik: bioactivity
Dings-Crockett magnetic separator direksiyon dişlisi (oto): steering gear dirim fiziği: biophysics
dinleme (dinleteç-tıp): auscultation direksiyon donanımı: steering gear dirim geçişim (ilaç geçiş hızı):
dinlendirme: conditioning, lie bye (=free direksiyon kullanma: steering bioavailibility
over) direksiyon mili (oto): steering column dirim gözlemi: bioscopy
dinlendirme ile makine kamarasını direksiyon rotu (oto): tie-rod dirim kimyasal: biochemical
ayıran bölme (cam): shut-off2 direksiyon simidi: driving wheel, dirim kimyasal tepkimeler: biochemical
dinlenme bölgesi (spautlu fırın): steering wheel reactions
conditioner direksiz: mastless dirim kütle: biomass
dinlenme ile işleme arası süresi (cam): dirence: resistor dirim mekaniği: biomechanics
standing-off (coolingdown period) direncin sıcaklık değişmezi: temperature dirim mekaniksel: biomechanical
dinleteç (tıp): sthetescope coefficient of resistance dirim mekaniksel özellikler:
dioksin salımları: dioxin emissions direnç ( R=V/I ): resistance (R) biomechanical properties
dioktil flatat: dioctyl phthalate direnç alaşımları: resistance alloys dirim mühendisliği: bioengineering
dioktil fosfat: dioctyl phosphate direnç kaynağı: resistance weld dirim ölçüm birimi: biometrics
dioktil sebakat (DOS): dioctyl sebacate direnç kaynağı elektrodu: resistance (=biometry)
(DOS) welding electrode dirim ritmi: biorhythm
dioktil sebakat karıştırıcısı: dioctyl direnç kaynağı kalıbı: resistance welding dirim seramikler: bioceramics
sebacate mixer die dirim soğurum: bioabsorption
diopsid [CaO.MgO.2SiO2]: diopside direnç kaynağı yapma: resistance dirim teknolojisi: biotechnology
diorit: diorite welding dirim uyumlu: biocompatible
dip: breech, bottom, butt direnç kaynaklaması: resistance welding dirim yapışkanlar: bioadhesives
dip çatlağı (kaynak): toe crack direnç lehimi: resistance soldering dirimölçer: biometer
dip çukurluğu (cam): pushed-up bottom direnç sayısı: resistance number dirimölçüm: biometry
dip duvar: end wall direnç teli: resistance wire dirimsel: biological, vital
dip izleri (cam): strain marks dirençli alın kaynaklaması: resistance dirimsel aşınabilir: bioerodable
dip kalıbı (cam): bottom plate butt welding dirimsel aşınabilir gereçler: bioerodable
dip kalınlığı: sham thickness dirençli fırın: resistance furnace materials

95
dirimsel bozulabilen diş cerrahisi (tıp)

dirimsel bozulabilen: biodegradable dirsek maçası (döküm): bend core dislokasyon kuramları: dislocation
dirimsel büyüme: biological growth dirsekli eklem: toggle joint theories
dirimsel çevre: biological environment dirsekli kiriş: cantilever beam dislokasyon mıhlanması: dislocation
dirimsel çevre bilimi: bioecology dirsekli manivela: knee lever pinning
dirimsel çözünebilir: bioresorvable dirsekli mil: crankshaft dislokasyon sarmalı: dislocation helix
dirimsel çözünebilir gereçler: disakkarit [C12H22O11]: trehalose dislokasyon sekmesi: glide of
bioresorvable materials dislocations
disco süreci: disco process
dirimsel çürüme: biodegradation dislokasyon sıkışıklığı: dislocation jam
disk: disk
dirimsel çürüyebilen: biodegradable dislokasyon tepkimesi: dislocation
disk frenler: disc brakes reaction
dirimsel dönüştürüm: bioconversion disk peletleyici: disc pelletizer
dirimsel duyarga: biosensor dislokasyon tırmanması: dislocation
disk testere (cam kesme): slittingdisk climb
dirimsel eşdeğerlik: bioequivalence (slitter), slitting wheel (slitter) dislokasyon türleri: dislocation types
dirimsel gaz: biogas disk topaklayıcı: disc pelletizer dislokasyon üretimi: dislocation
dirimsel gereçler: biological materials, diskli freze: side and face cutter generation
biomaterials diskli frezeleme: side milling dislokasyon yığılımı: dislocation pile-up
dirimsel ışıldama: bioluminescence dislokasyon (metal): dislocation dislokasyon yoğunluğu: dislocation
dirimsel ışıldayan: bioluminescent dislokasyon ağı: dislocation network density
dirimsel işlevler: vital functions dislokasyon yokoluşumu: dislocation
dislokasyon ayrışımı:
dirimsel kemik tutturucular: biofix dislocationdissociation annihilation, annihilation of dislocations
bone pins dislokasyonlarla dayanç artırma
dislokasyon basamağı: dislocation jog
dirimsel mühendislik: biomedical (metaller): dislocation strengthening
engineering dislokasyon bezenmesi: decoration of
dislocations, dislocation decoration dislokasyonlarla güçlendirme
dirimsel oksitlenme biyolojik (metaller): dislocation strengthening
oksitleme: biological oxidation dislokasyon birleşimi: dislocation
coalescence dispeçer: dispatcher
dirimsel organlar (tıp): vitals disprosiyum [Dy]: dysprosium
dirimsel özgüdüm (tıp): biofeedback dislokasyon çekirdeği: dislocation core
dislokasyon çizgisi: dislocation line disprosiyum bromür [DyBr3]:
dirimsel sağaltım: biotherapy dysprosium bromide
dirimsel sığa (bir solukluk hava): vital dislokasyon çoğalımı: dislocation
multiplication disprosiyum iyodür [DyΙ3]: dysprosium
capacity iodide
dirimsel tıbba ilişkin: biomedical dislokasyon dağlama çukurcukları:
dislocation etch pits disprosiyum klorür [DyCl3]:
dirimsel tıp: biomedicine dysprosium chloride
dirimsel tıp alaşımları: biomedical alloys dislokasyon dağlanması: dislocation
etching disprosiyum oksit [Dy2O3]: dysprosium
dirimsel tıp araştırması: biomedical oxide
research dislokasyon devinimi: dislocation
motion, dislocation movement disprosiyum perklorat [Dy(ClO4)3]:
dirimsel tıp duyargaları: biomedical dysprosium perchlorate
sensors dislokasyon dolanımı: dislocation tangle
distribütör: distributor
dirimsel tıp uygulamaları: biomedical dislokasyon düğümü: dislocation node disülfür köprüleri: disulphide bridges
applications dislokasyon eğilmesi: dislocation bowing diş: indentation, knurl, thread, tooth
dirimsel tutturma: biological fixation dislokasyon erki: dislocation energy diş açma: screwing, screw cutting,
dirimsel uyumluluk: biocompatability dislokasyon etkileşimi: dislocation threading, thread cutting
dirimsel uyumluluk denemesi: interaction diş açma aynası (mak): screw cutting
biocompatibility testing dislokasyon gerilim alanı: dislocation head
dirimsel yansızlık: bioinert stress field diş açma haddelemesi: thread rolling
dirimsel yenim: biological corrosion dislokasyon gerinim erki: dislocation diş açma makinası: screw cutting
(=biocorrosion) strain energy machine
dirimsel yer kimyası: biogeochemistry dislokasyon hızı: dislocation velocity diş açma takımları: threading tools
dirimtezgen: biocatalyst dislokasyon ilmeği: dislocation loop diş açma taşlaması (refrak.): thread
dirsek: bend, cantilever, crank, corner dislokasyon itimi: dislocation repulsion grinding
joint, elbow, knee, shoulder dislokasyon kanallaması: dislocation diş alaşımları: dental alloys
dirsek berkitmesi: knee brace channeling diş arası: diastema
dirsek borusu: elbow hose dislokasyon kayması: dislocation glide diş biçimi (testereler): tooth form
dirsek çıkıntısı: olecranon dislokasyon kaynağı: dislocation source diş bilimi (tıp): odontology
dirsek eklemi: elbow joint dislokasyon kıvrığı: dislocation kink diş boşluğu: backlash
dirsek hareketi (mekanik): knee action dislokasyon kilitlenmesi: dislocation diş cerrahisi (tıp): dental surgery,
dirsek kemiği (tıp): ulna locking dentosurgery

96
diş çekilmiş (mak) dizel motor bloğu

diş çekilmiş (mak): tapped dişaçar (mak): screw cutting die dişli tepesi çemberi (mak.): addendum
diş çekimi (tıp): exodontia, screw dişci “dentin”seramiği: dental “dentine” circle
cutting, thread tapping, tapping ceramic dişli tertibatı: gear assembly
diş çekme takımları (mak): screw dişci malgaması: dental amalgam dişli traşlama: gear shaving
cutting tools dişci reçinesi: stent dişli türleri: gear types
diş çıkarma (bebek): teething dişci seramiği: dental ceramic dişli yapma: gear making
diş çöpü: toothpick dişciliğe ilişkin (tıp): dental dişli yiv açma: gear chamfering
diş çukurları bölümü: alveolar ridge dişcilik (tıp): dentistry dişli yiv açma frezesi: gear chamfering
diş dili çapı (vida): minor diameter dişçi alaşımları: dental alloys cutter
diş diş oluş: serration dişçi porseleni: dental porcelain dişli zincir çarkı: ragwheel, sprocket
diş doku (tıp): odonblast dişe ilişkin (tıp): dental wheel
diş düzeltimi (tıp): orthodontia dişi kalıp: matrix dişlide kılavuz salma: gear hobbing
diş düzeltimi bilimi (tıp): orthodontics dişi kalıp metali: matrix metal dişlik: tooth-protector
(=orthodontria) dişkiri: tartar dişlisiz: gearless
diş düzeltimi uzmanı (tıp): orthodontist dişlek (tıp): toothy dişölçer (mak.): odontograph
diş düzeltimine ilişkin (tıp): orthodontic dişler: teeth dişsiz (tıp): edentulus
diş emayesi: tooth enamel dişli: gear, serrated divan: couch
diş eti: gingiva, gum dişli açma: gear shaping divinil eter: divinyl ether
diş eti hastalıkları bilimi (tıp): dişli açma tezgâhı: gear shaper diyafram: diaphragm, iris shutter, (tıp)
periodontology dişli bağlayıcı: threaded fastener midriff
diş eti yangısı (tıp): gumboil dişli bitirme: gear finishing diyafram kası (tıp): phrenic muscle
diş etleri ve kemikleri bilimi (tıp): dişli çapağı temizleme: gear deburring diyafram yangısı (tıp): phrenitis
periodontics dişli çapağı temizleme makinası: gear diyaframa ilişkin (tıp): phrenic
diş fırçası: toothbrush deburring machine diyaframlı vana: diaphragm valve
diş fırlaklığı (tıp): overbite dişli çark: cog wheel, gear wheel diyagram: diagramme (=diagram)
diş frezeleme (mak.): thread milling (=gearwheel), rack wheel diyaliz (tıp): dialysis
diş frezesi (mak.): hob dişli çark mandalı: ratchet diyalogit [MnCO3]: dialogite
diş gelişimi (tıp): odontogenesis dişli çark ölçeri (mak.): odontograph diyamıknatıslılık: diamagnetism
diş halkası (bebek): teething ring dişli çark takımı: gear train diyapazon: diapason, tuning fork
diş implantı: dental implant dişli çember: girth gear diyazepam [C16H13ClN2O]: diazepam
diş ipliği: dental floss dişli deliği: sprocket hole diyazin [C4H4N2]: diazine
diş izleri (frezeleme): toothmarks dişli dişi: gear tooth diyazo kökü [-N=N-]; [=N-N]: diazo
diş kalınlığı (dişliler): tooth thickness dişli düzeneği: gearing radical
diş kemiği: dentine dişli frezesi: gear miller, hobber diyazoamino kökü [-N=NNH-]:
diş kesme: gear cutting, thread cutting dişli frezeleme: gear milling diazoamino group
diş kesme makinası: gear cutting dişli imalatı: gear manufacturing diyazometan [CH2N2]: diazomethane
machine dişli insört: threaded insert diyoksan [C4H8O2]: dioxane
diş koruyucu: tooth-protector dişli kavrama: ratchet coupling diyoksin [C12HNC18.NO2]: dioxin
diş koyuntusu: dental implant dişli kenar: serration diyoptır (kırganlık birimi): dioptre
diş kökünü saran kemiksi doku: dişli kollu kriko: rack and lever jack diyoptometre (göz): dioptometer
cementum dişli kolu: gear arm diyot: diode
diş lokması (mak): screw die dişli kriko: gear jack diyot lazer: diode laser
diş macunu: toothpaste dişli kuramı: gear theory diyot tabanca: diode gun
diş mastarı (mak.): odontograph dişli kutusu: gear box (=gearbox) diz (tıp): knee
diş oluşumu (tıp): odontogenesis dişli mekanizması: gear mechanism, diz bağı: garter
diş özü dokusu (tıp): odonblast gearshift diz büken kas (tıp): sartorius
diş porseleni: dental porcelain dişli mil: pinion shaft diz eklemi (tıp): knee joint
diş sayısı (dişliler): number of teeth dişli muayenesi: gear inspection diz kapağı (tıp): kneecap, patella
diş tozu (tıp): tooth powder dişli planyası: gear shaper diz kapağı kemiği (tıp): kneepan
diş yanayı: thread profile dişli ray: rack, rack rail diz kemiği (tıp): patella
diş yanı: tooth flank dişli raylı demiryolu: rack railway diz korunağı: shin guard
diş yapısı (tıp): dentition dişli sokuntu: threaded insert diz örtüsü: lap robe
diş yuvası açma: screw tapping dişli takımı: gear set, wheelwork dizel lokomotifi: diesel locomotive
diş yüzeyi: tooth face dişli tekerlek: rack wheel dizel motor bloğu: diesel engine block

97
dizel motoru doğru akım motoru

dizel motoru: diesel engine d-kuşağı iletimi: d-band conduction doğal havalandırma: natural ventilation
dizel yakıtı: diesel fuel Dobell çözeltisi (tıp): Dobell’s solution doğal ısı taşınımı: free convection
dizemli: rhythmical Dodge kırıcısı: Dodge crusher doğal ışık: natural light
dizesiz: atactic doğa: nature doğal ışınetkinlik: natural radioctivity
dizesiz çoğuz: atactic polymer doğadışı: unnatural doğal ipek: raw silk
dizesiz dizileşim: atactic configuration doğal (Fe+Ni) alaşımı [Fe3Ni5]: doğal kalsyumfosfat: phosphorite
dizesiz düzenleme: atactic arrangement josephenite doğal kauçuk: natural rubber (NR)
dizesiz konbiçim: atactic configuration doğal (ir+os) alaşımı: doğal kaynaklar (su vs.): natural
dizesiz üçboyutlu eşiz: atactic iridosmine(=iridosmium) resources
stereoisomer doğal: native, natural doğal kum: natural sand
dizesiz üçboyutlu eşizlik: atactic doğal AgCl: kerargyrite doğal kurşun oksit [PbO]: litharge
stereoisomerism doğal altın: native gold doğal külçe (Au, Ag): nugget
dizesiz yapı: atactic structure doğal alumina: native alumina doğal lifler: natural fibers
dizesizlik: atacticity doğal amalgam: native amalgam doğal logaritma: napierian logarithms
dizey (mat): matrix doğal antimuan: native antimony (=natural logarithms)
dizey optiği: matrix optics doğal arı metal: native metal doğal manganez: periclase (=native
dizge: system doğal arsenik: native arsenic manganese)
dizgesel (tıp): systemic doğal asfalt: elaterite doğal metal: native metal
dizgi: typesetting doğal bağlı: natural bonded doğal mıknatıs: loadstone (=lodestone)
dizgi hatası: typographical error doğal bağlı kalıp kumu (döküm): doğal MnO2: polianit (=pollux)
dizgin: rein naturally bonded moulding sand doğal NiS: millerite
dizgin başlığı (koşum): headstall doğal bağlı kum: natural bonded sand doğal osmiyum: osmite
dizgin halkası: terret doğal bakır: native copper doğal pirit: native pyrites
dizi: catena, order, serial, string doğal baskı: natural print doğal platin: native platinum
dizi bağlama: series connection doğal bilimler: physical sciences doğal potasyum klorür: sylvine
dizi boncuk: chaplet doğal bizmut: native bismuth doğal radyoaktivite: natural radioctivity
dizi dizgesi (elektrikli arıtma): series doğal blok mika: natural block mica doğal reçineler: natural resins
system doğal bolluk (yerdeşler, izotoplar): doğal renk: natural color
dizi hadde: tandem mill natural abundance doğal sayı: natural number
dizi kalıp: tandemdie (=followdie) doğal büyüklük dağılımı: natural doğal sıklık: natural frequency
dizi kesitleme: serial sectioning sizedistribution doğal sodyum karbonat cevheri
dizilebilir: lineable doğal büyüklükte: full-scale [Na2CO310H2O]: natron
diziliş: format doğal cam: obsidian glass doğal taşınım (ısı): natural convection
dizilmıknatıs: paramagnet doğal civa: native mercury doğal telluryum: native tellurium
dizilmıknatıslılık: paramagnetism doğal çekiş (fırın): natural draft doğal yaşlan(dır)ma (Al): natural aging
dizilmıknatıssal: paramagnetic doğal çimento: natural cement doğal zeolitler: natural zeolites
dizilmıknatıssal gereçler: paramagnetic doğal çinko cevheri [ZnO]: red zinc ore doğaldikit: pillar
materials (=zincite) doğalsızlaş(tır)ma: denaturation
dizilmiş: ordered doğal çinko oksit [ZnO]: zincite doğrama: lumber, shredding
dizin: index, list doğal çinko sülfür [ZnS]: blende doğrama hırdavatı: joiner hardware
doğal çoğuzlar: natural polymers doğramacı: joiner
dizinleme: listing
doğal demir: native iron doğramacı eğesi: joint file
dizisel: unilinear
doğal destek: natural support doğramacı kıskacı: joiner’s cramp
dizisel elektron erk-yitimi görünge
ölçümü: serial electron energy-loss doğal dolaşım: natural circulation doğramacılık: joinery
spectrometry doğal elmas: bort, natural diamond doğranık elyaf: discreet fiber (= chopped
dizisel elektron erk-yitimi doğal frekans: natural frequency fiber)
görüngeölçeri: serial electron energy- doğal gaz: natural gas doğru: accurate, direct, exact, line,
loss spectrometer doğal gaz boru hattı: natural gas pipeline straight, true
dizisel kesitler: serial sections doğal gaz kuyusu: gasser doğru akım: direct current (DC)
dizisel toplama özelliği: serial collection doğal gaz tepkimesi: natural gas reaction doğru akım gücü: direct current power
mode doğal gerinim: natural strain doğru akım motorları: direct current
dizlik: jambeau, kneepad doğal gümüş: native silver motors
dizme: typesetting, typography doğal gümüş cevheri: acanthite doğru akım motoru: direct current
dizüstü bilgisayarı: laptop doğal güneş camı: natural daylight glass motor

98
doğru akım plazması doğrusal işlev

doğru akım plazması: direct current doğrudan eritme süreci: direct melt doğrultulmuş akım: rectified current
plasma (DCP) process doğrultulmuş gerilim: rectified voltage
doğru akım üreteci: direct current doğrudan fırınlama: direct firing doğrultum: rectification
generator doğrudan haddeleme: direct rolling doğrulu: rectilineal (=rectilinear)
doğru akım üretici: dynamo doğrudan hız eğrisi: direct rate curve doğruluk: accuracy
doğru akımlı ark ocağı: direct current doğrudan ısıtmalı kurutucu: direct- doğrusal: linear, rectilineal (=rectilinear)
arc furnace headdrier doğrusal ağdalılık esnekliği: linear
doğru akımlı diyotlu püskürtüm: dc doğrudan indirgeme: direct reduction viscoelasticity
diode sputtering doğrudan indirgeme fabrikası: direct doğrusal atom yoğunluğu: linear atomic
doğru akımlı elektrik ark ocağı: dc reduction plant density
electric arc furnace doğrudan indirgeme süreçleri: direct doğrusal bağımlılık: linear dependence
doğru akımlı elektrik ocağı: direct reduction processes doğrusal bağımsızlık: linear
current electric furnace doğrudan indirgenmiş: direct reduced independence
doğru akımlı elektrikli ark ocağı: direct doğrudan indirgenmiş demir: direct doğrusal bağlanım: linear regression
current electric arc furnace, direct electric reduced iron (DRI)
arc furnace doğrusal basma gerinimi: linear
doğrudan izabe süreçleri: direct compressive strain
doğru akımlı ocak: dc furnace, direct smelting process
current furnace doğrusal büyü(t)me: linear
doğrudan oksitleme: direct oxidation magnification
doğru akımlı ocak işletmesi: dc furnace doğrudan okuyan aygıtlar: direct
operation doğrusal büyüme: linear growth
reading instruments doğrusal büyüme hızı yasası: linear
doğru akımlı ocak refrakterleri: dc doğrudan sayısal denetim: direct
furnace refractories growth rate law
numerical control (DNC) doğrusal cebir: linear algebra
doğru akımlı temizleme: direct current doğrudan sert lehimleme: direct brazing
cleaning (=cathodic cleaning) doğrusal çekinti (toz metalbilim): linear
doğrudan sertleştirme: direct hardening shrinkage
doğru merkezli: eucentric
doğrudan sıkma: direct extrusion doğrusal çekme gerinimi: linear tensile
doğru merkezli düzlem (TEM):
eucentric plane doğrudan sinterleme: direct sintering strain
doğru merkezli yükseklik (TEM): doğrudan soğu(t)ma: direct cooling doğrusal çoğuz: linear polymer
eucentric height doğrudan soğutmalı döküm: direct chill doğrusal çözümleme: line analysis
doğru olmama: inaccuracy casting (=linear analysis)
doğru olmayan: inaccurate, nonlinear doğrudan suverme: pot quenching doğrusal dağınım: lineardispersion
(=direct quenching) doğrusal denklem: linear equation
doğrudan: direct
doğrudan suda suverme: direct water doğrusal devinirlik: linear momentum
doğrudan ateşlemeli fırın: direct-fired quenching
furnace doğrusal dönüşüm: linear
doğrudan süreç: direct process transformation
doğrudan ateşlemeli tünel fırın: direct-
fired tunnel-type furnace doğrudan şeritdöküm süreci (çelik): doğrusal düşük yoğunluklu polietilen:
direct strip casting process linear low-density polyethylene (LLDPE)
doğrudan ateşlenen fırın: direct-fired
furnace doğrudan şeritdökümü (çelik): direct doğrusal esnek kırılma mekaniği: linear
strip casting elastic fracture mechanics (LEFM)
doğrudan bağlı: direct-bonded
doğrudan yağda suverme: direct oil doğrusal esneklik: linear elasticity
doğrudan bağlı alkali tuğla: direct- quenching
bonded basic brick doğrusal eşbiçimlilik: linear
doğrudan yonga tutturma: direct chip isomorphism
doğrudan bağlı manyezit krom attachment (DCA)
refrakterler: direct bond magnesite doğrusal genleşme: linear expansion
chrome refractories doğrula(n)ma: affirmation, verification doğrusal genleşme katsayısı: coefficient
doğrudan biçimleme: direct forming doğrulanabilir: verifiable of linear expansion
doğrudan birincil soğutucu: direct doğrulayıcı: affirmative doğrusal gerinim: linear strain
primary cooler doğrultaç: leveler doğrusal güç: linear power
doğrudan çekme yüklemesi: direct doğrultma: straightening, unbending doğrusal hata: linear defect
tensile loading doğrultma başgacı (ray): gag press doğrusal hızlandırıcı (yükün): linac,
doğrudan değme: direct contact doğrultma merdanesi: straightening roll linear accelerator (=linac)
doğrudan değmeli emdirme: direct doğrultma tezgahı: straightening doğrusal ısıl genleşme katsayısı: linear
contact impregnation machine coefficient of thermal expansion
doğrudan demir indirgemesi: direct doğrultmaç: gag press, rectifier doğrusal içdeğer biçme: linear
iron reduction doğrultmaç diyot: rectifierdiode interpolation
doğrudan döküm: direct casting doğrultucu bağlantı: rectifying junction doğrusal işlem: linear operation
doğrudan ekstrüzyon: direct extrusion doğrultulmuş: rectified doğrusal işlev: linear function

99
doğrusal ivdireç dolanca kabuğu (atom)

doğrusal ivdireç: linear accelerator doğum (tıp): birth doku ölçümü (x-ışınları): texture
(=linac) doğum bilimi: obstetrics measurement
doğrusal kafes (örütbilim): linear lattice doğum kontrol aygıtı (tıp): intrauterine doku sayrılık bilimi: histopathology
doğrusal katışım: linear combination loop doku sertleştiricisi (madde): sclerosant
doğrusal kuruma çekintisi: linear drying doğum uzmanı: obstetrician doku tutturucu (tıp): tissue adhesive
shrinkage doğum yeri: hometown doku uyuşumu (tıp): histocompatibility
doğrusal kusurlar (örüt): linedefects doğum-ölüm sayıtımı: vital statistics doku üremesi (tıp): histogenesis
doğrusal molekül: linear molecule doğuray (mat): generatrix doku üretimi (tıp): tissue culture
doğrusal molekül yapısı: linear doğurucu koşullar: germanative dokulu yüzey (metal): textured surface
moleculer structure conditions dokuma: textiles, texturing, weave, web
doğrusal moment: linear momentum doğusal: oriental dokuma kumaş: textile fabric
doğrusal oksitlenme hızı: linear doğuşdurumu ( atomsal hidrojen): dokuma sanayii: textile industry
oxidation rate nascent state dokuma tarağı: reed
doğrusal orta yoğunluklu polietilen: dok: dock dokuma tezgahı: loom
linear medium-density polyethylene doksan: ninty
(LMDPE) dokumacılık: weaving
doksanıncı: nintieth dokunarak: palpatory
doğrusal öge: linear element doktor: doctor, physician
doğrusal ölçüm: linear measurement dokunma: touch
doktor yardımcısı (tıp): paramedic dokunmus kumaş: web
doğrusal ölçüm aygıtları: linear doktora sonrası: postdoctoral
measuring instruments dokunsal: palpatory, tactile
doktora sonrası dersleri: post-doctoral dokunsal çoğuzlar: tactic polymers
doğrusal kafes (örütbilim): linear lattice courses
doğrusal polarizör: linear polarizer dokunsal duyma: tactile sensing
doktorluk stajı: internship
doğrusal polimer: linear polymer dokunsallık: tacticity
doktrin: teachings
doğrusal programlama: linear doku: gray matter, texture, tissue dokunulmamış: untouched
programming doku aşılama (tıp): transplantation dokunum çemberi (geom): osculating
doğrusal raymalama: line reaming circle
doku aşılayan (tıp): anaplastic
doğrusal sertleşme: linear hardening dokunum düzlemi (geom): osculating
doku ayrışımı (tıp): histolysis plane
doğrusal soğurum katsayısı: linear doku bilim (tıp): histology
absorption coefficient dokunum küresi (geom.): osculating
doku bilimci (tıp): histologist sphere
doğrusal standartlar: linear standarts doku çözümleme yöntemleri (tıp):
doğrusal ucaylanmış ışık: linearly dokunumlu: osculating (=osculatory)
tissue analysis techniques dokunup geçen: lambent
polarized light doku çözümlemesi (tıp): tissue analysis
doğrusal ucaylayıcı: linear polarizer dokusal: textural, tissual
doku dallantı gözeleri (tıp): tissue
doğrusal viskoelastisite: linear dendritic cells (DC’s) dokusal sağaltım: naprapathy
viscoelasticity doku dönüşümü: metaplasia dokusal tedavi (tıp): naprapathy
doğrusal yinelem: linear iteration doku ekleri (tıp): tissue attachments dokuz: nine
doğrusal yoğunluk: lineardensity (PL) doku fizyolojisi (tıp): histopathology dokuz inç eşdeğeri (refrakter san.):
doğrusal yöney: line vector nine-inch equivalent
doku gelişimi (metal): texture
doğrusaldışı voltajı: nonlinear voltage development dokuzgen: nonagon
doğrusallık: linearity doku gelişmesi (tıp): histogenesis dokuzuncu: ninth
doğrusallık dışı katsayısı: nonlinear doku hastalıkları bilimi (tıp): dol(durul)mamış ısılplastikler: unfilled
coefficient (α) histopathology thermoplastics
doğrusallık dışı optiği: nonlinear optics doku içbüyümesi (tıp): tissue ingrowth dolak: legging, putlee (=putty)
doğrusallık dışı optik çoğuzlar: doku imgelemi: texture representation dolama: reeling, whitlow, winding
nonlinear optical polymers doku işlev bilimi (tıp): histophysiology dolambaç: maze
doğrusallık hipotezi: linearity hypothesis doku kesiti (5-10 µm): histological dolambaçlı: indirect, winding
doğrusallık varsayımı: linearity section dolambaçlı ayırıcı: zigzag seperator
hypothesis doku kimyası (tıp): histochemistry dolambaçlı kümeleyici: zigzag classifier
doğru-yanlış sınavı: true-false test doku kültürü (tıp): tissue culture dolanca (atom): orbital
doğu ametisti: oriental amethyst doku kültürü mikroskobu (tıp): tissue- dolanca eksiciği: orbital electron, shell
doğu mor yakutu: oriental amethyst culture microscope electron
doğu sarı yakutu: oriental topaz doku numunesi hazırlama aygıtı (tıp): dolanca elektronu: orbital electron, shell
doğu topazı: oriental topaz tissue processor electron
doğu zümrütü: oriental emerald doku oluşturma (tıp): tissue dolanca hızı: orbital velocity
doğulu: oriental regeneration dolanca kabuğu (atom): orbital shell

100
dolanca nicem sayısı dondurucu vakum pompası

dolanca nicem sayısı: orbital quantum dolgu gereci: filler, packing material, dolu yoğunluk: full density
number proppant, stowing material doluluk: fullness, plenitude
dolanma: twist dolgu gereçleri: filler materials doluluk oranı (toz mitalbilimi): fill
dolaş(tır)ım: entanglement dolgu kaynağı ayağı: leg of a fillet weld factor
dolaşan çelik (RH-uygulaması): dolgu kumu: backing sand dolumluk (seramik): fill
recirculating steel dolgu macunu (oto): sealant dolumsuz (dövme): nonfill
dolaşım: circulation, traffic dolgu macunu: filler, spackle domuz damı: chock
dolaşım pompası: circulation pump dolgu maddesi (dişcilik): cement, (optik domuz derisi (yüzey hatası-seramik):
dolaşım suyu: circulation water cam) paddling pigskin
dolaşımlı daldırma tankı: recirculating dolgu makinası: stowing machine domuz yağı (katı): lard, (sıvı) lard oil
dip tank dolgu metali (kaynak): filler metal don: frost
dolaşımlı yağ: circulating oil dolgu sacı: filler sheet don (giysi): pants, underpants
dolaşımlı yağ dizgeleri: circulating oil dolgu yapma (maden): stowing don(dur)ma (işlem): freezing
systems dolgulama: packing, ramming donakalım (tıp): catatonia
dolaşımlı yük: circulating load dolgulama harcı: ramming mixture donanım: accessory, assembly,
dolaylı: indirect dolgulama oranı: packing factor equipment
dolaylı ark fırını: indirect-arc furnace (=packing fraction) donanma (ABD) yırtma deneyi: navy
dolaylı ekstrüzyon: indirect extrusion dolgulamalı astar: rammed lining (USA) tear test
dolaylı emdirme: indirect impregnation dolgun: compact donanma: fleet, navy
dolaylı ısıtma fırını: muffle furnace dolgunluk düzeyi: stockline donanma metali: admiralty metal
dolaylı indirgeme: indirect reduction dolgunluk düzeyi algılayıcıları: donanma pirinci: naval brass
dolaylı indirgeme süreci: indirect stocklinedetectors donatım: installation
reduction process dolikosefal (tıp): longhead donatma: implementation
dolaylı maliyet: indirect cost dolma (aşındırma örtüsü tıkanıklığı): dondurarak dağlama: freeze etching
dolaylı sert lehimleme: indirect brazing filling dondurarak kırma: freeze fracture
dolaylı sıkım: indirect extrusion dolma kalem: pen dondurarak kırma aygıtı: freeze fracture
dolaylı sinterleme: indirect sintering dolma noktası (cam): filling point device
dolmamış (cam): not filled dondurarak kurutma: freezedrying
dolaylı yakıt yakan fırın: indirect fuel-
fired furnace dolmamış köşe (hadde): unfilled corner dondur-çözdeneyi: freeze-thaw test
doldur boşalt kabukludöküm: slip dolomit [Ca.Mg.(CO3)2]: dolomite dondurgan: cryogenic
casting dolomit püskürtme makinası: dolomite dondurgan gereçler: cryogenic materials
doldur-boşalt fırını (seramik): periodic throwing machine dondurgan vakum pompası: cryogenic
kiln dolomit refrakter: dolomite refractory pump
doldurma: boxing, charging, filling, dolomit tıkızı [MgCO3.CaCO3]: pearl dondurma: gelation, ice cream,
loading, stocking refrigeration
spar (=dolomite)
doldurma astar: rammed lining dondurma dizgesi: cryogenic system
dolomit tuğla: dolomite brick
doldurma dövmesi: core forging dondurma işlemi (çelik): subzero
dolomitli kireç: dolomitic lime treatment
doldurma konumu (toz metalbilimi): dolomitli kireçtaşı: dolomite limestone
fill position dondurma işlemi (yaşlandırma):
dolomitli manyezitli tuğlalar: dolomite- refrigeration treatment
doldurma maçası: cover core magnesite bricks dondurma kabı: cryostat
doldurma oylumu (toz metalbilimi): fill dolu: full, plenteous, plentiful dondurma pompası: cryopump
volume dolu elektron kabukları (atom): closed dondurma sondası: cryoprobe
doldurucu: filler electron shells, filled electron shells dondurma ve çözme deneyi (tuğla):
doldurulmamış: uncharged dolu kablo: solid cable freezing and thawing test
doldurulmuş ısıl plastikler: filled dolu kabuk (atom): closed shell, dondurmalık (iç içe 2 cam kadeh): icer-
thermoplastics completed shell and-liner
dolerit: dolerite dolu kalıp: full mould dondurmaz: anti-icer
dolgu (fırına birdefada verilen harman dolu kalıp dökümü: full mould casting dondurucu: cryogen, cryogenic,
yükü): fill dolu kalıp süreci: full-mould process refrigerant, refrigerator
dolgu: bacfill, dressing, shim dolu kapasite (cam kalıbı): overflow dondurucu gereçler: cryogenic materials
dolgu alçısı: spackle capacity dondurucu sıcaklık: cryogenical
dolgu bileşikleri: filling compounds dolu merkez (sac; şerit): full centre temperature
dolgu çubuğu: filler rod dolu sığa (cam kalıbı): overflow capacity dondurucu vakum pompası: cryogenic
dolgu duvar: curtain wall dolu tuğla: solid brick pump

101
dondurucuda saklama doygunluk etmeni

dondurucuda saklama: refrigeration donuk emaye: mat(t) enamel Doré gümüşü: Doré silver
dondurumlu ameliyat (tıp): cryosurgery donuk emayeler: opacified enamels Doré metali: Doré metal
dondurumlu ayırma: cryogenic donuk görü (tıp): amblyopia Dorr sınıflandırıcısı: Dorr classifier
separation (=amblyopy) Dorr yoğunlaştıracısı: Dorr thickener
dondurumlu elektron mikroskobisi: donuk görünüm: dull appearance Dorr-türü yoğunlaştırıcı: Dorr-type
cryoelectron microscpy donuk hidratlar: cryohydrates thickener
dondurumlu elektron mikroskobu: donuk ışıklı titreme: shimmering doruk: peak, pitch, tip, top, vertex
cryoelectron microscope donuk kabuk: frozen shell doruk bindirimi (x-ışınları görüngesi):
dondurumlu elektron tomografisi: donuk katman: frozen layer (=frozen peak overlap
cryoelectron tomography shell) doruk dalgaboyu (görünge): peak
dondurumlu kırma: cryofracture donuk kesit: cryosection wavelength
(=freeze fracture) donuk kesme: mat(t) cutting doruk fırınlama sıcaklığı (seramik):
dondurumlu sabitleme: cryofixation donuk numune aktarıcısı: cryotransfer peak firing temperature
dondurumlu sabitleme aygıtı: holder doruk üretim: peak production, peak
cryofixationdevice donuk numune aktarımı: cryotransfer output
dondurumlu tedavi (tıp): cryotherapy donuk numune hazırlama aygıtı: doruk üretim istemi: peak production
dondurumlu ultramikrotom: cryopreparation device demand
cryoultramicrotome donuk numune kesicisi: cryoknife doruk yaşlandırması (metal): peak aging
dondurumlu ultramikrotomi: donuk renk: shaded colour dosya: dossier, file
cryoultramicrotomy donuk sıçrantı (yüzey kusuru): cold shot Dow elektroliz gözesi: Dow electrolytic
dongun kap: crystat donuk sır: mat glaze, matte glaze, cell
donlu çorap: tights opalescent glaze, starved glaze Dow süreci (mg): Dow process
donma aralığı (sıcaklık): freezing range donuk sırlı seramik eşya: majolica Dowson gazı: Dowson gas
donma bilimi: cryoscopy donuk ters renklendirme: cryonegative doygun: impregnated, saturated
donma hızı: freezing velocity staining doygun alkol: saturated alcohol
donma koruyucu (madde): donuk yele (seramik ve cam kırık doygun bileşik: saturated compound
cryoprotectant yüzey): mist hackle
doygun buğu: saturated vapour
donma noktası: freezing point, ice point donuk yüzey: dull surface, matte finish
donuk yüzeyli merdane: dull roll doygun buhar: saturated steam,
donma noktası altında soğutma:
subfreezing saturated vapour
donukgörür (tıp): amblyopic
donma önler: antifreeze doygun çözelti: saturated solution
donuklaşma: tarnishing
donma sıcaklığı: freezing temperature doygun gaz: saturated gas
donuklaştırıcı madde (cam): opacifier
donmaölçer: cryoscope doygun hidrokarbon: saturated
donuklaştırılmış: opacified
hydrocarbon
donmatutar (madde): cryoprotectant donuklaştırılmış emayeler: opacified
enamels doygun kalomel elektrot: saturated
donmuş: frostbitten, frozen, glacé, hard calomel electrode
set donuklaştırılmış sırlar: opacified glazes
doygun katı çözelti: saturated solid
donmuş çağlayan: icefall donuklaştırma: frosting, opacification solution
donmuş kesit: frozen section donuklaştırma daldırması: mattedip
doygun kil: saturated clay
donmuş sulu numune: frozen hydrated donuklaştırma macunu (cam): mat(t)
specimen etching paste doygun mıknatıs: saturated magnet
Donnan dışlaması: Donnan exclusion donukluk (seramik): scumming doygun poliester: saturated polyester
donubilim: cryogenics donukluk: dullness, fuzz, opacity, doygunlaştırıcı (madde): saturant
donuk: frosted, frozen tarnish doygunluk: saturation
donuk (görüntü): dingy, dull, fuzzy, donuksu: opaline doygunluk akımı: saturation current
glazed, glossless, lacklustre, mat, matte, donyağı: tallow doygunluk akısı yoğunluğu: saturation
opacified Doolittle denklemi: Doolittle equation flux density
donuk akik: jasper doping: doping doygunluk aralığı: saturation range
donuk alev: soft fire Doppler çarpanı: Doppler coefficient doygunluk basıncı: saturation pressure
donuk altın (seramik): starved gold Doppler enlenmesi: Doppler broading doygunluk denetimi: saturation control
donuk bitirim: dull finish Doppler girişim ölçeri: Doppler doygunluk eğrisi: saturation curve
donuk cam: opalescent glass (=opal interferometer doygunluk endüklemi: saturation
glass) Doppler kayması: Doppler shift induction (Bs)
donuk cam kaplama: flashing Doppler olgusu: Doppler effect doygunluk etkinliği: saturation activity
donuk doku (emaye bozukluğu): fuzzy Doran (yer belirleyen aygıt): DORAN doygunluk etkisi: saturation effect
texture (DOppler RANge) doygunluk etmeni: saturation factor

102
doygunluk katsayısı döküm modeli

doygunluk katsayısı: saturation dökme demir bileşimi: cast iron döküm alaşımları: casting alloys
coefficient composition döküm alınmış: tapped
doygunluk kazanımı: saturation gain dökme demir boru: cast iron pipe döküm alma (fırından): tapping
doygunluk kertesi: degree of saturation dökme demir emayesi: cast iron enamel döküm analizi: heat analysis
doygunluk koşulu: saturation condition dökme demir hurdası: cast iron scrap döküm arabası: bogie, casting bogie
doygunluk mıknatıslılığı: saturation dökme demir kalıplar: cast iron moulds döküm bakırı: casting copper
magnetization (Ms) dökme demir merdaneler: cast iron döküm belirtgenleri: casting
doygunluk noktası: saturation point rolls, iron rolls characteristics
doygunluk ölçeği: saturation scale dökme demir üretimi: cast iron döküm boşluğu: casting cavity
doygunluk sığası: saturation capacity production döküm bölgeleri: casting zones
doygunluk son noktası: saturation end dökme demir yolluk: cast iron guide döküm çarpıklığı: casting distortion
point dökme demirlerin sınıflandırması: döküm çatlağı: casting crack
doygunluk ucaylanması: saturation classification of cast irons döküm çekintisi: casting shrinkage
polarization dökme döküm haznesi kapakları: cast döküm çevrimi: casting cycle
doygunsuzlaş(tır)ma: desaturation tundish covers
döküm çözümlemesi: heat analysis
doymamış (kim.): undersaturated, dökme epoksi: cast epoxy
döküm çözümlemesinden kabul
unsaturated dökme gereçler: cast materials
edilebilir sapmalar (çelik): permissible
doymamış bağ (kim): unsaturated bond dökme işleme: pouring practice deviations from heat analysis
doymamış bileşik (kim): unsaturated dökme kalıplar: cast dies döküm çukuru: casting pit, pouring pit
compound dökme karbür: cast carbide döküm dağlaması: primary etching
doymamış çözelti (kim): unsaturated dökme kobalt: cast cobalt
solution döküm deliği: ingate, nozzle, tap hole
dökme kobalt alaşımından takımlar: döküm deliği kili: tap hole clay
doymamış karbonhidrat: unsaturated cast cobalt alloy tools
hydrocarbon döküm deliği tapaları: tap hole gates
dökme kobalt alaşımları: cast cobalt
doymamış katı çözelti: unsaturated solid alloys döküm deliği tıkanması: nozzle blockage
solution dökme merdaneler: cast rolls döküm deliği tuğlası: nozzle brick
doymamış maden yağı: unsaturated dökme metal: cast metal döküm dokusu (x-ışınları): casting
mineral oil texture
dökme parçalar: cast parts
doymamış molekül zinciri: unsaturated dökme paslanmaz çelikler: cast stainless döküm fırınları: casting furnaces
molecular chain steels döküm gerilimleri: casting stresses
doymamış poliesterler: unsaturated dökme pirinç: cast brass döküm gerinimleri: casting strains
polyesters dökme replika (metalografi): cast döküm hacmi: casting volume
doymamış yağlar (kim): unsaturated fats replica döküm hatası: casting defect
doymamışlık (kim): unsaturation dökme tıpkıörnek (metalografi): cast döküm havuzu: pouring basin
doymaz (tıp): voracious replica döküm haznesi saptırıcıları: tundish
doymazlık (tıp): bulimia dökme tunç: cast bronze dams
doymuş: saturated dökme zar (plastikler): cast film döküm hızı: casting rate, casting speed,
doz: dose, potion döküldüğü gibi: as-cast, as-cast rate of casting
dozaj (ecz.): dosage condition döküm holü: cast house, casting house,
dozlama: dosing dökülebilir: castable casting speed
döker: dumper dökülebilir astar: castable lining döküm içyapısı: cast microstructure
dökme: pouring dökülebilir gömme gereçleri: castable döküm kalıbı: casting mould
dökme alaşım: cast alloy mounting materials döküm kalıbı tozu: casting mould
dökme astar: castable lining dökülebilir ısılyoğruklar/ powder
dökme cam: cast glass termoplastikler: castable thermoplastics döküm kanalı (sürekli d.): casting strand
dökme cam merdanesi: casting roll dökülebilir refrakterler: castable döküm kaynağı: cast weld
dökme çelik hurdası: cast steel scrap refractories döküm kepçesi: hand ladle
dökme çelik merdaneler: cast steel rolls dökülebilirler: castables döküm kesit kalınlığı: casting section
dökme çelik tekerlek üretimi: cast steel dökülebilirlik: castability thickness
wheels production dökülmüş durumda: as-cast döküm koku: foundry coke
dökme çelik tekerlekler: cast steel wheels dökülmüş durumda alaşım: as-cast alloy döküm kumu: casting sand, filler sand
dökme çelikler: cast steels döküm: casting, heat döküm leğeni: pouring basin
dökme çoğuzla(n)ması: cast döküm ağırlığı: casting weight döküm makinası: caster, casting machine
polymerization döküm akış hızı: casting speed döküm masası: casting table
dökme demir: cast iron döküm alanı: casting floor döküm modeli: casting pattern

103
döküm oluğunda katılaşmış kütle döner kalıba üfleme (cam)

döküm oluğunda katılaşmış kütle: sow dökümhane hurdası: foundry returns, döner baskı: rotogravure
block foundry scrap döner başlık (mak.): turret
döküm oranı: casting rate dökümhane tuğlaları: loam bricks döner başlıklı basgaçlar: turret presses
döküm oylumu: casting volume dökümlük alaşımlar: casting alloys döner başlıklı delme makinaları: turret-
döküm payı: casting allowance dökümlük bakır: casting copper typedrilling machines
döküm pirinci: casting brass dökümsüz dizgi (basım): cold type döner başlıklı frezeler: turret-type
döküm platformu: casting platform, döküntü: debris, junk, litter, raff, rag, milling machines
teeming platform rubble, scree, serpigo, waste product döner başlıklı torna (mak.): turret lathe
döküm potası: casting ladle, pouring döküntü toz: loose powder döner başlıklı zımbalı basgaç: turret-
ladle, teeming ladle döküntü toz sinterleme: loose powder type punch press
döküm sıcaklığı: casting temperature, sintering döner besleyici: rotary feeder
pouring temperature döküntüden dokunmuş: spun silk döner bıçak: circular blade
döküm soğutaçları: casting chills döl (tıp): seed, sperm döner bıçaklı pulluk: rotary cultivator,
döküm süresi: casting time döl yatağı: matrix, uterus, womb rotary tiller, rototiller
döküm tamburu: casting drum, casting dölet: embryo döner bilyalı değirmen: tumbling ball
wheel dölle(n)me: impregnation mill
döküm tasarımı: casting design dölüt öldürme (tıp): aborticide döner boşaltıcı: tippler (=tipple)
döküm teknesi: tundish dölyatağı: matrix döner çan (y. fırın): rotating bell
döküm teknesi akış denetimi: tundish dölyatağı içi: intrauterine döner çanak (cam): rotating bowl
stream control dölyatağı içi aygıtları (tıp): intrauterine döner çarklı eşodaklı mikroskop:
döküm teknesi akışı: tundish stream devices spinning disk confocal microscope
döküm teknesi arabası (SDM): tundish döndü (döküm): remelt döner çarklı ince kesici: disc microtome
car döndüreç: loop döner çarklı mikrotom: disc microtome
döküm teknesi derinliği: tundish depth döndüren dişli: driving pinion döner çevirteç (elekt.): rotary converter
döküm teknesi düzeyi: tundish level döndürgeç: cyclotron döner dirençli nokta kaynağı: roll
döküm teknesi düzeyi denetimi: tundish döndürme: spin resistance spot welding
level control döndürme yöntemi (yalazlı döner döküm (ısılplastikler): rotational
döküm teknesi kapağı: tundish lid sertleştirme): spinning method casting
döküm teknesi metalbilimi: tundish döndürücü kuvvet: rotational force döner döküm makinası: rotary casting
metallurgy döndürümlü delme (boru): rotary machine
piercing döner döküm teknesi: swivelling tundish
döküm teknesi oylumu: tundish volume
döndürümlü dövme: rotary forging döner dönüştürgeç (metal): rotary
döküm teknesi sığası: tundish capacity
döneç: rotor converter
döküm teknesi tapaları: tundish gates
döneçli paraşüt: rotochute döner eklem: gimmal
döküm teknikleri: casting techniques döneçli pervaneli uçak: rotodyne
döküm temizleme: fettling döner elek: rotary screen, trommel,
dönel: gyroidal, rotary, rotational trommel screen
döküm temizliği: fettle dönel devinim: rotary motion döner elektrot süreci (toz metalbilimi):
döküm toleransı: casting allowance dönel manyetik: gyromagnetic rotating electrode process
döküm tozu: casting powder dönel mıknatıslı: gyromagnetic döner elektrot tozu: rotating electrode
döküm verimi: casting yield dönel mıknatıssal: gyromagnetical powder
döküm vinci: casting crane dönel mıktanıssal oran: gyromagnetic döner eriyik karıştırıcı (cam): rotary
döküm yapısı: cast structure ratio smelter
döküm yarası (refrakter): casting scar dönel motor: rotary engine döner fıçı katıkları (parlatma): mill stars
döküm yolluğu: tapping lounder, tapping dönem: period, term, time döner fırın: rotary furnace, rotary kiln
spout dönem ödevi: term paper döner fırın tuğlası: rotary kiln block
döküm yöntemleri: casting techniques, dönemeç: sweep, turning döner flaş: flashcube
casting methods dönemeçli: sinuous, zigzag döner gerinim ölçer: rotating strain
dökümcü (kişi): caster dönemsel: periodic gauge
dökümcü kaşığı: dogtail dönen: circulating, revolving döner havlu: jack towel
dökümde kum sarması: burnt-in-sand dönen hurda: circulating scrap döner hazne: tumbler
dökümden döküme süresi: tap-to-tap döner anot: rotating anode döner ızgaralı dikey fırın: rotary grate
time döner artıuç: rotating anode shaft kiln
döküme hazır pota: receiving ladle döner bahçe sulayıcısı: sprinkler döner kalbur: trommel
dökümhane: foundry döner basgaç (toz metalbilimi): rotary döner kalıba üfleme (cam): turn mould
dökümhane çevrim kumu: system sand press blowing

104
döner kalıp (cam) dönüşül mıknatıs alanı

döner kalıp (cam): paste mould döner yoğuşturucu: rotary condenser dönüşül akım yoğunluğu: critical
döner kalıp içine üfleme (cam): paste dönerkule: turret current density
mould blowing dönertop: turret gun (ask.) dönüşül alan: critical field
döner kalıplama (çoğuzlar): rotational döngeç: rotator dönüşül aralık: critical range
moulding döngeldolam: annulus dönüşül aydınlatma: critical
döner kalıplı dövme: roll forging döngü: cyclone, loop illumination
döner kanatlı uçak: rotorcraft döngü bilimi: gyrostatics dönüşül bağlama çizgisi (üçlüdizge):
döner kanca: swivel hook döngül: pivot critical tie-line
döner kırıcı: gyratory crusher, rotary döngül nokta (TEM): pivot point dönüşül basınç: critical pressure
crusher, rotary cutter, rotary shear döngül nokta düzlemi (tem): plane of dönüşül boy: critical length
döner körük: rotary blower pivot point dönüşül boy-en oranı: critical aspect
döner kristal yöntemi (örütbilim): döngülü gaz yıkayıcı: cyclonic scrubber ratio
rotating crystal method dönüşül boyutlar: critical dimensions
döngülü sertleştirme: spin hardening
döner kurutucu: rotary dryer dönüşül bozukluk (cam): critical defect
döngülü toz ayırıcı: cyclone separator
döner makas: flying shear dönüşül bozunum: critical deformation
döngülü toz tutucular: cyclonedust
döner mıknatıs: rotary magnet collectors dönüşül büyüklük: critical size
döner oluk: distribution chute, revolving dönme: rotation dönüşül cücük büyüklüğü: critical
chute, swivel chute, swivel launder embryo size
dönme değmesi aşınması: rolling-
döner örüt yöntemi: rotating crystal contact wear dönüşül çap (suverme): critical diameter
method (Dc)
dönme değmesi yorulması: rolling-
döner piramit (pencere camı): carousel dönüşül çatlak boyu: critical crack
contact fatigue
döner platform (lokomotif): turntable length, critical flow size
dönme dolap: wheel
döner pota (cam): revolving pot dönüşül çekirdek yarıçapı: critical
dönü (fiz): spin
döner pusula: gyro compass nucleus radius
dönü nicem sayısı (fiz): spin quantum
döner pürüzleştirici (yüzey): rotary number dönüşül çukurcuklaşma gerilimi:
roughener critical pitting potential (Ecp, Ep, Epp)
dönü ucaylanmış düşük erkli elektron
döner püskürteç kafası: rotary spray mikroskopisi: spin polarized low-energy dönüşül dalga sayısı: critical wave
head number
electron microscopy
döner sarmallı fırın: rotary retort dönüşül dalgaboyu: critical wavelength
furnace dönüm noktası (kimya): end point
dönüşül değişmezler: critical constants
döner sarmallı sürekli fırın: rotary dönüş: gyre, rotation, turn
dönüşül durum: critical condition
retort continuous furnace dönüş hızı: rotational speed
dönüşül eğim açısı: critical rake angle
döner sarmallı yığımlı fırın: rotary dönüş hurdası: revert scrap
dönüşül eğri: critical curve
retort batch furnace dönüş makarası: tail pulley
dönüşül elyaf boyu: critical fibre length
döner sıcak testere: rotating hot saw dönüşke (mat): transform
dönüşül elyaf dayancı: critical fibre
döner silindir: rotating cylinder dönüşlü: rotational strength
döner silo: rotating hopper dönüşme: conversion dönüşül gerilim: critical stress, critical
döner soğutucu: rotary cooler dönüşmemiş ostenit (çelik): retained voltage
döner tabanlı fırın: rotary hearth austenite dönüşül gerilim yeğinliği: critical stress
furnace dönüşmüş beta (Ti): transformed beta intensity
döner tabla (mikroskop): circular stage dönüştürgeç: converter dönüşül gerilim yoğunluğu çarpanı:
döner tambur: rotary drum, tumbling dönüştürgeç astarı: converter lining critical stress intensity factor
barrel dönüştürgeç dökümü (çelik): converter dönüşül gerinim: critical strain
döner tamburlu kurutucu: rotary drum tapping dönüşül hız: critical speed
dryer dönüştürgeç işletimi (çelik): converter dönüşül kesme gerilimi: critical shear
döner tandiş: swivelling tundish operations stress
döner tavlama: rotary annealing dönüştürgeç sığası (çelik): converter dönüşül kesme gerilimi bileşeni: critical
döner tavlama fırını: rotary annealing capacity resolved shear stress
furnace dönüştürgeç tasarımı (çelik): converter dönüşül kesme gerinimi: critical shear
döner testere: circular saw, disk saw design strain
döner tırmık: rotary harrow dönüştürgeç zırhı (çelik): converter shell dönüşül kırılım açısı: critical refraction
döner tokaç: rotary swager dönüştürüm fırını: converting furnace angle
döner tokaçlama: rotary swaging dönüştürüm süreci: converting process dönüşül kütle: critical mass
döner top (silah): swiveling gun dönüşül: critical dönüşül mıknatıs alanı: critical
döner vinç: rotary crane dönüşül açı: critical angle magnetic field

105
dönüşül misel derişimi dörtyüzlü

dönüşül misel derişimi: critical micelle dönüşüm etkili yoğruklanmış çelikler: dört tekerden çekişli: four-wheel drive
concentration transformation induced plasticity steels dört tekerden çekişli araç: four-wheel
dönüşül molekül ağırlığı: critical (=TRIP steels) drive vehicle
molecule weight dönüşüm etkili yoğrukluk: dört tekerlekli at arabası: buckboard
dönüşül nemlilik: critical humidity transformation induced plasticity (TRIP) dört tezgahlı hadde: four stand mill
dönüşül nokta: critical point dönüşüm etkili yoğrukluklu çelikler: dört tezgahlı haddeler: four-stand mills
dönüşül nokta kurutması: critical-point TRIP steels dört yollu sürekli döküm makinası: four
drying dönüşüm gerilimi: transformation stress strand continuous casting machine
dönüşül nokta kurutucusu: critical- dönüşüm gerinimi: transformation dörtbrometan: tetrabromoethane
point dryer strain dörtdeğerlikli: tetravalent
dönüşül oylum: critical volume dönüşüm hızı: rate of transformation
dörtdeğerlikli kök (kim.): tetrad
dönüşül özgür erk: critical free energy dönüşüm ısısı: heat of transformation
dörtdeğerliklilik: tetravalence
dönüşül rutubet: critical humidity dönüşüm sertleştirmesi (çelik): (=tetravalency)
transformation hardening
dönüşül sıcaklık: critical temperature dörtdevirli motor: four-cycle engine
dönüşüm sıcaklığı: transformation
dönüşül sıcaklık aralıkları: critical point, transformation temperature dörtetil pirofosfat [(C2H5)4P2O7]:
temperature ranges dönüşüm süresi: transformation time tetraethyl pyrophosphate (TEPP)
dönüşül sıcaklıkaltı: subcritical dönüşümle toklaştırılmış zirkonya: dörtetilortosilikat: tetraethylortosilicate
dönüşül sıcaklıkaltı eşısıldönüşüm: transformation toughened zirconia (TEOS)
subcritical isothermal transformation dönüşümlü merdaneler: alternate rolls dörtfloretilen [CF2=CF2]:
dönüşül sıcaklıkaltı tavı: subcritical dönüşümsel: transformational tetrafloroethylene
anneal dönüşümsel bileşen: transformational dörtfloretilen-propilen elastomeri:
dönüşül sıcaklıkaltı tavlaması (çelik): component tetrafluoroethylene-propylene elastomer
subcritical annealing dördül: square dörtgen: tetragon
dönüşül sıcaklıklararası tavlama: dördül dizey (mat): square matrix dörtgen biçimli (geom.): tetragonal
intercritical annealing dördüncü: fourth dörtgensel (geom.): tetragonal
dönüşül soğuma: critical cooling dördüncü dereceden (mat.): biquadrate dörtgensel birim göze: tetragonal unit
dönüşül soğuma hızı: critical cooling dört: four, tetra cell
rate dört ana yön: cardinal points dörtgensel örüt: tetragonal crystal
dönüşül sönüm (mek): critical damping dört atomlu (molekül): tetratomic dörtgensel örütlü yapı: tetragonal crystal
dönüşül uyarım erki (yükünlenme): dört ayaklı haddeler: four-stand mills structure
critical excitation energy dört bazlı: tetrabasic dörtgensel yapı: tetragonal structure
dönüşül üfleme havası: critical air blast dört bazlılık: tetrabasicity dörtgensel zirkonya çoktanelileri:
dönüşül yarıçap: critical radius dört bilyalı aşınma deneyi: four-ball tetragonal zirconia polycrystals (TZP)
dönüşül yarıçap oranı: critical radius wear test dörtkloretan: tetrachloroethane
ratio dört bölümlü ocaklar: four-divided dörtkloretilen [Cl2C=CCl2]:
dönüşül yol yöntemi: critical path ovens tetrachloroethylene
method (CPM) dört çekerli araç: four-wheeldrive vehicle dörtköşe paso: square pass
dönüşül yükünleşim erki: critical dört çevrimli motor: four-cycle engine dörtköşeler: squares
ionization potential dört eksenli denetim: four-axis control dörtlenik (mat.): biquadratic
dönüşül yüzey: critical surface dört elektrotlu lamba: tetrod dörtlenik denklem (math.): biquadratic
dönüşül yüzey gerilimi: critical surface dört hidroksilli alkol: tetracid equation
tension dört işlevli epoksi: tetrafunctional epoxy dörtlü (mat.): biquadrate
dönüşülaltı: subcritical dört kat: fourfold dörtlü basgaç: four-point press
dönüşülaltı çatlak büyümesi (tıp): dört kaymalı basgaç: four-slide presses dörtlü çift yönlü yassı hadde: four-high
subcritical crak growth dört klorlu (bileşik): tetrachloride reversing plate mill
dönüşülüstü: hypercritical dört köşe geçi: square pass dörtlü hadde: four-high mill
dönüşülüstü kurutma: hypercritical dört köşe kesitli çubuklar: squares dörtlü haddeler: four-high rolling mills
drying dört köşe seren yelkeni: square sail dörtlü press: four-point press
dönüşüm: transformation dört köşe tuğla: straight brick dörtlü uç: four point bit
dönüşüm aralığı: transformation range dört metilli aluminyum hidroksit: dörtmetilortosilikat:
dönüşüm çizgesi: transformation tetramethyl-aluminium hydroxide tetramethylortosilicate (TMOS)
diagramme (TMAH) dörtnitrometan: tetranitromethane
dönüşüm dokusu: transformation dört noktalı eğme: four point bend dörtüçgenyüzlü (geom.): tetrahedron
texture dört oksit: tetroxide dörtyüzlü: tetrahedral, tetrahedron

106
dörtyüzlü arayerler dumansız barut

dörtyüzlü arayerler: tetrahedral dövme merdaneli makine: forging rolls döyteryum sülfür [D2S]: deuterium
interstitial sites (=gap rolls) sulphide
dörtyüzlü bağ: tetrahedral bond dövme metal: hammered metal döytoryumlama: deuteration
dörtyüzlü bağlanma: tetrahedral dövme niteliği: forging quality Drude-Lorentz elektron kuramı:
bonding dövme nitelikli: forging grade Drude-Lorentz electron theory
dörtyüzlü yerleri (örütbilim): dövme nitelikli çelikler: forging grade duba: float, pontoon (=ponton)
tetrahedral sites steels dubalı köprü: ponton bridge
döşek: mattress dövme ocağı: hammer furnace duble cam: double strength window glass
döşeme: baseboard, floor, flooring, dövme piki: forge pig iron (=forge pigs) dudağa ilişkin (tıp): labial
paving dövme sertliği (kalıp kumu): degree of dudağımsı (tıp): labial
döşeme cilası: floor polish ramming dudak: labium, lip
döşeme gereçleri: furnishing dövme tekerlekler (tren): forged wheels dudak boyası: lipstick, rouge
döşeme kirişi: stringpiece dövme tezgahı: forge, forging machine dudak takısı: labret
döşeme plakası (cam): pavement light (=upsetter header), forging press dudak-artdamak’a ilişkin (tıp):
döşeme tahtası: floorboard dövme tufalı: forge scale labiovelar
döşeme tuğlası: paving brick dövme uygunluğu deneyi: knock-down dudak-diş’e ilişkin (tıp): labiodental
döşemealtı: underfloor test dudak-geniz’e ilişkin (tıp): labionasal
döşemealtı ısıtması: underfloor heating dövme zarfı: forging envelope (=finish dudaklık: labret
döşemeci çekici: tack hammer allowence) Duham süreci: Duham process
döşemelik: furnishing dövmeci kalıbı: fuller Duhring kuralı: Duhring’s rule
döşemelik kalın kadife kumaş: moquette dövmeç: forging press Dulong ve Petit yasası: Dulong and
döşemelik kumaş: furnishing fabric dövmeler: forgings Petit’s law
döşenmemiş: unfurnished dövmeli kabartma: bossing duman: fume, smoke
dötron: deuteron →deuterium dövmeli kaynaklama: forge welding duman atma: fume removal
döv(ül)me: pounding dövmelik çelikler: forging steels duman bacası: smoke shaft
döveçte yatay dövme: machine forging dövmelik ingot: forging ingot duman barutu: smoke powder
dövme: battering, beating, forging, dövmelik kütük: billet for forging, duman çıkaran: fuming
hammer-wrought forging billet duman çıkarma dizgesi: fume extraction
dövme alaşım: forged alloy dövmelik tomruk: forging ingot system
dövme aralığı (sıcaklık): forging range dövmelikler: forging stock duman çökeltme: fume precipitation
dövme basıncı: forging pressure dövük: beaten, forged, hammered duman çözümleci: smoke analyzer
dövme çekici: drop hammer dövük alaşım: forged alloy duman çözümleme: smoke analysis
dövme çekiçle biçimleme: drop hammer dövük çelik: forged steel duman denetim dizgesi: smoke control
forming dövük çubuk: hammered bar system
dövme çekiçleri: forging hammers dövük demir: forged iron duman denetimi: smoke control
dövme çelik: forged steel dövük içyapı: forged microstructure duman işleme: fume treatment
dövme çelik merdaneler: forged-steel dövük yapı: forged structure duman işleme tesisi: fume treatment
rolls dövülebilir: beatable, forgeable plant
dövme çizgileri: grain flow dövülebilirlik: forgeability duman kanalı: smoke flue
dövme çubuk: hammered bar dövülgen demir: malleable iron duman külü: fly ash
dövme demir: forged iron dövülgen nikel: malleable nickel duman külü temelli kalıp tozları: fly-ash
dövme deneyi: hammer test dövülgenlik: malleability based mould powders
dövme desenli cam: hammered glass dövülmüş: beaten, forged, hammered duman tozunu giderme: fumede dusting
dövme düzlemi: forging plane dövülmüş çelik: forged steel dumanlanma (cam hatası): hazing
dövme gerinimleri: forging strains dövülmüş içyapı: forged microstructure dumanlı: fuliginous
dövme gümüş: beaten silver dövülmüş kabuksuz hububat: groats dumanlı kuvars: bull quartz
dövme kalıbı: forging die dövülmüş yapı: forged structure dumanlı nitrik asit: fuming nitric acid
dövme kalıbı altlığı: bolster dövüş sanatı: martial arts dumanlı sülfürik asit: fuming sulphuric
dövme kaynağı: forge weld dövüşe ilişkin: martial acid, oleum
dövme kaynağı kalıbı: forge weldingdie döyteryum [D]: deuterium dumansı: smoky
dövme kaynak: hammer weld döyteryum bromür [DBr]: deuterium dumansı kuvars: smoky quartz
dövme levha: hammered plate bromide dumansız: smokeless
dövme meradaneleri: forging rolls (=gap döyteryum klorür [DCl]: deuterium dumansız barut: cordite, smokeless
rolls) chloride powder

107
dumansız kömür duvar prizi

dumansız kömür: smokeless coal durduraç pabucu: brake shoe duruyük: electrostatic
dumansız yakıt: smokeless fuel durduran (kim.): anticatalyst duruyük alanı: electrostatic field
dumet teli: dumet wire durdurma: blowing-out, oppilation, duruyük bilimi: elctrostatics
dumura uğrama (tıp): atropy, hypoplasia shut-down duruyük birimleri: electrostatic units
(=hypoplasty) durdurma vanası: check valve duruyük çekimi: electrostatic attraction
dumura uğramış organ (tıp): vestige, durdurucu: inhibitor, suppresant duruyük erki: electrostatic energy
vestigium durdurucu madde (kaplama): stop-off duruyük erki çözümleci: electrostatic
dumura uğramış organ kalınıtısı/izi durduruculu kaplama: stop-off coating energy analyzer
(tıp): vestigial durgun: inactive, off-peak, stagnant, still duruyük etkileşimi: electrostatic
duo hadde: two-high mill durgun çelik: dead steel (=killed steel) interaction
dur(dur)ma: stop durgun durum: steady-state duruyük indüklemi: electrostatic
duraç: stator durgun hava: still air induction
durağan: sessile, static, stationary durgun olmayan durum: nonsteady state duruyük kuvvet mikroskopisi:
durağan akışkan yatak: stationary durgun teknede kaplama: still tank electrostatic force microscopy
fluidized bed plating duruyük üreteci: electrostatic generator
durağan basınç: static pressure durgunluk: stasis duruyüklü ayırma: electrostatic
durağan dalga: standing-wave, stationary durgunluk gerilimi: rest potential separation
wave durma: interruption duruyüklü çökeltim: electrostatic
durağan dalga mikroskopisi: standing- precipitation
durma süresi (sonda): dwell time
wave microscopy duruyüklü gaz temizleme: electrostatic
durmaksızın: incessant gas cleaning
durağan damla: sessile drop
durometre: durometer duruyüklü mercek: electrostatic lens
durağan denge: static equilibrium
durağan dislokasyon: sessile dislocation durometre sertlik aygıtı: durometer duruyüklü odaklama aygıtı: electrostatic
hardness tester focusing device
durağan durum: stationary state
duroskop: duroskop duruyüklü püskürtme: electrostatic
durağan elektrik: static electricity
duru: clear, limpid spraying
durağan elektrot kuvveti: static electrode
force duruk: static duruyüklü savurma: electrostatic
durağan esneklik çarpanı: static duruk kütle (fizik): rest mass spinning
modulus of elasticity durulama: rinsing duruyüklü toz çökeltici: electrostatic
durağan eşdeğer yük: static equivalent durulama birimi: rinsing unit precipitator
load (Po) durulama tankı: rinsing tank Durville döküm süreci: Durville casting
durağan evre (kromatografi): stationary durulama yunağı: rinse bath process
phase durulanabilirlik: rinsability Durville süreci (döküm): Durville
durağan gerilim: static stress durultma: decantation process
durağan makas: stationary shear durultma havuzu: settling pond duş: shower
durağan sıcak baskılama: static hot durultma haznesi: decanter tank duş başlığı: shower head
pressing durultma tankı: decanter tank dut ağacı kabuğu: tapa
durağan sürtünme katsayısı: static durultucu: deactivator, decanter dutsu yığın (tıp): morula
coefficient of friction durultucu tank: decanter tank duvar: enclosure, wall
durağan yorulma: static fatigue durum: layout, mode, state, situation duvar boşluğu: wall space
durağan yük: static load durum değişkenleri: state variables duvar brülörü: wall burner
durağan yük derecesi: static load rating durum denklemi: equation of state duvar çinisi: tile
durağan yükleme: static loading durum işlevi: state function duvar dolgusu: nogging
durağanlık bilgisi: statics durum noktası (sıcaklık+bileşim): state duvar etekliği: plinth
durak: station, stop point duvar fayansı: wall tile
duraksama çizgileri: arrest lines duruş (plastikler ve karmalar): dwell duvar fotoğrafı: photomural
duraksama izi: arrest mark duruş: breakdown, downtime, layout, duvar kağıdı: wallcovering, wallpaper
duraksama noktası: arrest point lay-up, off time, stoppage duvar kalınlığı: wall thickness
duraksama sıcaklığı: arrest temperature duruş izi (kırık yüzey): dwell mark duvar kaplaması: wallboard
dural akım yöntemi: galvanostatic duruş izleri (yüzey bozuğu): stoppage duvar kasası: wall safe
method marks duvar kayması: wall slip
duralama: toughening (=tempering) duruş süresi: down time, off time, duvar kirişi: wall plate
duralumin (eskideyim): duralumin power-off period duvar kovuğu: loophole
duran dalga: standing-wave duruş yönü (yüzey izleri): lay duvar latası: tie beam, wall plate
durduraç: brake duruşma: trial duvar prizi: wall socket

108
duvar resmi düşük basınçlı kokil dökümü

duvar resmi: mural duyum: notice, sense dürtme: poke


duvar saati: clock duyuru: manifestation dürtü: impetus, motive
duvar temeli: underpinning dübel: dowel düşen bilya deneyi: falling ball test
duvar ütüleme: wall ironing düdük: whistle düşen curuf: falling slag
duvar yakacı: wall burner düğme: button düşen dışık: falling slag
duvarcı çekici: scutch (=scutcher) düğme başlı cıvata: buttonhead bolt düşer çekiç (dövme): gravity hammer
duvarcı harcı: masonry cement düğme deneyi (porselen emaye) düşerli karıştırıcı: gravity mixer
duvarcı sıvası: grout (kaplamalı çelik tel): button test düşey: plumb, vertical
duvarcı tokmağı: brick hammer düğme kalıbı: buttonmould düşey bölüm: subgroup
duvarcılık: bricklaying, masonry düğme kancası: buttonhook düşey bölüntü: y-intercept
duvardan duvara: wall-to-wall düğme kaynak: buton welding düşey dengeleyici (uçak): vertical
duvardan duvara halı: wall-to-wall düğüm: knot, node, tie, twine, twist stabilizer
carpet düğüm düzlemleri: nodal planes düşey düz iniş: pancake landing
duvarsız: unwalled düğüm noktası: branch point, nodal düşey konaç: ordinate
duy: socket point, node düşey yolluk (döküm): sprue
duyarca (alerji) önleyici (ilaç): düğümcük: nodule düşey yolluk kesim düğmesi (döküm):
antihistamine düğümlenme: strangulation sprue button
duyarca (tıp): allergy düğümlenmiş şey: tangle düşey yolluk kesme (döküm): sprue
cutting
duyarca önleyen ilaç: antihistaminic düğümleri kesilmemiş havlu kumaş:
terry cloth düşkü: hobby
duyarcal (tıp): allergic
düğümlü: nodular düşkün: addict
duyarcal sayrılık (tıp): idiopathy
düğümlü örgü: macrame düşme: impingement
duyarcal tepki (tıp): allergic reaction
düşmemiş (tıp): undescended
duyarga (canlılar): antenna düğümsel: ganglionic, nodal, nodical
düşük: low, ptotic
duyarga: sensor dükkan: shop, store
düşük alaşımlı çelik sac: low alloy steel
duyarlaştırıcı: sensitizer dülger bağı: half hitch sheet
duyarlı basınçölçer: statoscope dülger keskisi: socket chisel düşük alaşımlı çelikler: low alloy steels
duyarlı renk levhası (optik): sensitive dülgerlik: woodworking düşük alaşımlı küresel dökme demir:
tint plate dülgerlik ağaç işleri: woodwork low alloy ductile iron
duyarlı renk levhası: sensitive tint plate dümbelek: kettledrum, tabor (=tabour), düşük alaşımlı özel amaçlı çelikler: low-
duyarlık: aesthesia, esthesia timbal (=tymbal), timpano alloy special purpose steels
duyarlıkölçer: esthesiometer, dümbelekler: timpani düşük alaşımlı özel amaçlı takım
sensitometer dümdüz:uniform çelikleri: low-alloy special purpose tool
duyarlılaşma (ostenitli p.çelik): dümen donanımı: steering gear steels
sensitization dümen köşkü (gemi): wheelhouse düşük alaşımlı takım çelikleri: low alloy
duyarlılaşmış ostenitli paslanmaz çelik: dümen kullanma: steering tool steels
sensitized austenitic stainless steel dümen mili: pintle düşük alaşımlı yapı çelikleri: structural
duyarlılaştırıcı ısıl işlem: sensitizing dümen yekesi: helm low alloy steels
heat treatment dünya: earth, globe, world düşük alaşımlı yüksek dayançlı (DAYD)
duyarlılık: sensitivity çelikler: low alloy high strength (HSLA)
dünya çapında: worldwide steels
duyarlılık azalması (tıp): abirriration dünya çapında rekabet: worldwide
duyarsızlık (tıp): hyperthesia, düşük arılık: low purity
competition
hypesthesia düşük arılıklı metal: low purity metal
dünya çapında ticaret: worldwide trade düşük basınç: low pressure, trough
duygu: feeling dürbün: binocular, binoculars
duygu uyarma: titillation düşük basınç laminatları: low-pressure
dürbünlü deringösterir: binocular laminates
duyma: aesthesia stereoscope
duyu: esthesis düşük basınçlı civalı lambalar: low-
dürbünlü gözetleç: binocular pressure mercurydischarge lamps
duyu azalması (tıp): hyperthesia microscope düşük basınçlı döküm: low pressure die
duyu yitimi (tıp): anesthesia dürbünlü gözlemleme kafası: binocular casting
duyulabilen seslerin altındaki: viewing head düşük basınçlı kimyasal buharlı
infrasonic dürbünlü mikroskop: binocular bırakım: low-pressure chemical
duyulabilirlik: audibility microscope vapourdeposition (LPCVD)
duyulmayan ses dalgası (f>20kHz): dürbünlü stereoskop: binocular düşük basınçlı kokil dökümü: low
ultrasound wave stereoscope pressure permanent mould casting
duyulur: audible düreks yatakları: durex bearings (LPPM)

109
düşük basınçlı sodyumlu lambalar düşük yoğunluklu görüntüleme

düşük basınçlı sodyumlu lambalar: low- düşük karbonlu çelik boru: low-carbon düşük sıcaklık koklaştırması (400 C°-
pressure sodium discharge lamps steel tubing 600 C°): low-temperature carbonization
düşük biçimlenebilirlikli gereçler: düşük karbonlu çelik dereceler düşük sıcaklık koku: low-temperature
lower-formability materials (döküm): low-carbon steel flasks coke
düşük boğaz (seramik): drop throat düşük karbonlu çelik kalıplar: low- düşük sıcaklık plazması: low-
(=submarine throat) carbon steel moulds temperature plasma
düşük çevrimli yorulma: low-cycle düşük karbonlu çelik maçalar (döküm): düşük sıcaklık sırı: low-temperature
fatigue low-carbon steel cores glaze
düşük çevrimli yorulma aygıtı: low- düşük karbonlu çelik tel: low-carbon düşük sıcaklık sürünmesi: low-
cycle fatigue machine steel wire temperature creep
düşük dayanç: low strength düşük karbonlu çelikler: low-carbon düşük sıcaklık yorulması: low-
steels temperature fatigue
düşük dayançlı çelikler: low strength
düşük karbonlu çelikten kırpma düşük sıcaklık yönsemez karbonu: low-
steels temperature isotropic (LHI) carbon
düşük erime sıcaklıklı alaşımlar: low- takımları: low-carbon steel trimming
tools düşük sıcaklık yunağı (yüzey
melting alloys sertleştirme): low-temperature bath
düşük erime sıcaklıklı cam: low-melting düşük karbonlu demirli krom
düşük sıcaklıklı gömme odası (e.mik.):
glass (önalaşımı): low-carbon ferrochrome low-temperature embedding chamber
düşük eritkenli dolomit refrakterler: düşük karbonlu demirli mangan düşük sıcaklıkta fırınlanmış: soft-burnt
low-flux dolomite refractories (önalaşımı): low-carbon ferromanganese (soft-fired)
düşük erkeli elektron kırınımı: low düşük karbonlu derin çekme çelikleri: düşük sıcaklıkta fırınlanmış seramik:
energy electron diffraction low-carbon deep drawing steels pate tendre
düşük erkeli elektron mikroskobu: low- düşük karbonlu ferrokrom: low-carbon düşük sıcaklıkta fırınlanmış seramik
energy electron microscope ferrochrome eşyalar: soft-fired ware
düşük erkeli kırılma (mek.): low-energy düşük karbonlu ferromangan: low- düşük sıcaklıkta işleme: warm working
fracture carbon ferromanganese düşük sıcaklıkta mekanik özellikler:
düşük erkeli yükün saçılım düşük karbonlu kalıp çelikleri low-temperature mechanical properties
spektroskopisi: low-energy ion- (plastikler için): low-carbon mould düşük sıcaklıkta sıvı karbonlama: low-
scattering spectroscopy (LEISS) steels temperature liquid carburizing
düşük fosforlu bakır: low-residual düşük karbonlu kolay işlenebilir çelik: düşük sıcaklıkta yeniden kullanılabilir
phosphorus copper low-carbon free-cutting steel yüzey yalıtımı: low-temperature reusable
düşük fosforlu curuf: low-phosphorous düşük karbonlu martensit: low-carbon surface insulation (LBST)
slag martensite düşük sıklıklı direnç kaynaklaması: low
düşük fosforlu kurşunlu çelikler: leaded düşük karbonlu otomat çeliği: low- frequency resistance welding
low-phosphorus steels carbon free-cutting steel düşük sıklıklı endüklem ocağı: low-
düşük frekanslı endüksiyon ocağı: low- düşük kızıl sıcaklıklar (500 C°-700 C°): frequency induction furnace
frequency induction furnace low red heat düşük sıklıklı ses hoparlörü: woofer
düşük genleşimli alaşımlar: low düşük nabız (<60/dk) (tıp): bradycardia düşük sürtünme kaplaması: low-friction
expansion alloys düşük nitelikli: low-grade, substandard coating
düşük genleşimli sırlar: low-expansion düşük nitelikli alaşımlar: low-grade düşük tansiyon: hypotension
glazes alloys düşük tavan erki: low shelf energy
düşük gerilim (elekt.): low voltage düşük nitelikli cevher: low-grade ore düşük üretim: underproduction
düşük gerilimli elektron mikroskobu düşük nitelikli çelikler: low-grade steels düşük vakum (10-1-10-4p): low vacuum
(1-5 kV): low-voltage electron düşük nitelikli dökme demirler: low- düşük vakumlu taramalı elektron
microscope grade cast irons mikroskobu: low-vacuum scanning
electron microscope
düşük gerilimli trafo sacı çelikleri: low- düşük nitelikli kristal (cam): half crystal
stress electrical sheet steels düşük vakumlu taramalı elektron
düşük safsızlık: low purity mikroskopisi: low-vacuum scanning
düşük güçle çalışan: underpowered düşük sertleşebilirlikli çelik: low- electron microscopy
düşük güçlü: underpowered hardenability steel düşük voltaj (elekt.): low voltage
düşük hidrojenli elektrot (kaynak): low- düşük sıcaklık: low-temperature düşük vücut sıcaklığı (tıp): hypothermia
hydrogen electrode düşük sıcaklık çelikleri: low- (=hypothermy)
düşük hidrojenli kaynak süreçleri: low temperature steels düşük yansıtmalı kaplama: low
hydrogen welding processes düşük sıcaklık deneyleri: low- reflection coating
düşük kan basıncı: hypotension temperature tests düşük yitimli stetit: low-loss steatite
düşük karbonlu çelik (%0.12-0.25 c): düşük sıcaklık kameraları: low- düşük yoğunluklu görüntüleme: low-
mild steel temperature cameras dose imaging

110
düşük yoğunluklu polietilen düzenli katı çözelti

düşük yoğunluklu polietilen: low- düz cam: flat glass, float glass, plane glass, düzbaşlı çivi: dog nail
density polyethylene sheet glass (window glass) düzcam kenarının iki yüzden
düşük Z’li elementler (B, C, N, O...): low düz cam aydınlatıcı: plane glass perdahlanması: arrising
Z elements illuminator düzdipli: flat bottom
düşük Z’li ögeler (B, C, N, O...): low Z düz çark: straight wheel düze (=debitöz): debiteuse
elements düz çeneli (tıp): orthognathic düzeç: level
düşüklük (tıp): ptosis düz çenelilik (tıp): orthognatism düzel(t)me: betterment
düşünce: opinion düz çizgi: straight-line düzelteç: leveler
düşünül: ideal düz dış bükey: planoconvex düzeltici bakım: corrective maintenance
düşünül akışkan: ideal fluid düz dış bükey mercek: planoconvex lens düzeltici merdane: doctor roll
düşünül akışkan akışı: ideal fluid flow düz dikiş (kaynak): stringer bead düzeltilme: reclamation
düşünül çap: ideal diameter (DI) düz dip: flat bottom düzeltilmiş: reformed
düşünül çatlak: ideal crack düz dişli: spur gear düzeltim: correction, reforming
düşünül çevrim: ideal cycle düz dönen: gyrator, gyroscopic düzeltim halkası (mikroskop):
düşünül çözelti: ideal solution düz döner: gyroscope correction collar
düşünül derişim: ideal concentration düz dönme: gyration düzeltimli doğal gaz: reformed natural
düşünül dönüşül çap: ideal critical düz dönme yarıçapı: radius of gyration gas
diameter (DI) (K) düzeltme: correction, leveling,
düşünül gaz: ideal gas, perfect gas düz eğe: hand file revamping, unbending
düşünül gaz sıcaklık ölçeği: ideal gas düz ek: square joint düzeltme çarpanı: correction factor
temperature scale düz geçit (demir y.): level crossing düzeltme masası: copydesk
düşünül gaz yasaları: ideal gas laws düz görüntü (optik): erect image düzen: layout, order, sequence, system
düşünül karışım: ideal mixture düz gösteren: orthoscopic düzen katsayısı: order parameter
düşünül karışım dağıntısı: ideal entropy düz içbükey: planoconcave düzenek: set-up
of mixing düzengeç: regulator
düz içbükey mercek: planoconcave lens
düşünül katı: ideal solid düzenleç: governor
düz kas (tıp): rectus, smooth muscle
düşünül olmayan çözeltiler: nonideal düzenleme: arrangement
solutions düz katlantı: plain lap
düz kemer (cam): jack arch düzenleme enzimleri: prostaglandin
düşünül örüt: ideal crystal düzenlenmiş: ordered
düşünül suverme: ideal quench düz kenar: flat edge
düz kenarlı kırpma aygıtı: shimmy die düzenleşim (örüt yapısı): ordering
düşünüş: mentality düzenleşim: coordination
(=flat edge trimmer)
düşürme ağırlıklı çarpma deneyi düzenleşim bileşiği: coordination
(dövme): drop weight impact test düz kısa ceket: sack coat
düz kiremit: shingle compound
düşürme ağırlıklı yırtma deneyi: drop düzenleşim çokyüzlüsü: coordination
weight tear test (DWTT) düz matkap: shaftdrill
düz menteşe: butt hinge polyhedron
düşürme bilyası: drop ball düzenleşim dörtyüzlüsü: coordination
düşürme denemesi: drop testing düz merdane: flat roll, smooth roll
tetrahedron
düşürme deneyi (raylar): drop test düz merdane çiziği: flat roll scratch
düzenleşim kimyası: coordination
düşürmeli çarpma deneyi (plastikler): düz örgü (tekstil): plain knit, plain weave chemistry
tup impact test düz piyano: square piano düzenleşim sayısı: coordination number
düşürülmüş: reduced düz sıkılama (karma laminatlar): düzenleşim sekiz yüzlüsü: coordination
düşürülmüş sıcaklık: reduced debulking octahedron
temperature düz spaut (cam): level throat (=straight düzenleşim tezleştirmesi: coordination
düşürülmüş voltaj: reduced voltage throat) catalysis
düşüş: decrease düz şilifli kapak: flat flange lid düzenleyici: regulator
düz: plain, planiform, slick, smooth, düz taşlama (cam): stop bevel düzenli: harmonious, neat, ordered,
straight, tabular düz tıpa: straight dowell regular
düz açı: flat angle, straight angle düz torna aynası: face chuck düzenli birim göze (örütbilim): ordered
düz ayaklı ray: broad footed rail düz tuğla: straight brick unit cell
düz ayna (torna): faceplate düz ucaylanma: straight polarity düzenli çözelti: regular solution
düz aynalı frenler: disc brakes düz yatak (mek): plain bearing düzenli eşçoğuz: regular copolymer
düz baskı çekici: facing hammer düz yuvarlak: terete düzenli eşpolimer: regular copolymer
düz biçimli: planiform düz yüzey: pane düzenli evre: ordered phase
düz boğaz (cam): straight throat düz yüzeyli: planiform düzenli katı çözelti: ordered solid
düz burgaç: shaftdrill düz zincir (kimya): straight chain solution

111
düzenli kristal düztaban (tıp)

düzenli kristal: ordered crystal düzgün kesilmiş (cam): clean cut düzlemsel eğme deneyi: plane bending
düzenli metallerarası bileşik: ordered düzgün olmayan: uneven test
intermetallics düzgün olmayan kesim (cam): sugary düzlemsel gerilim: plane stress
düzenli örüt: ordered crystal cut düzlemsel gerilimli kırılma tokluğu:
düzenli yapı: ordered structure düzgün piramit: regular pyramid plane-stress fracture tougness (Kc)
düzenlilik: regularity düzgün prizma: regular prism düzlemsel gerinim: plane strain
düzenlilik sertleşmesi: order hardening düzgün sekizyüzlü: regular octagon düzlemsel gerinim koşulları: plane-
düzenlilik-düzensizlik dönüşümü: düzgün yansıma: regular reflection strain conditions
order-disorder transformation düzgün yüzey: plane surface düzlemsel gerinimli kırılma tokluğu:
düzensiz: ataxic, disordered, irregular, düzgünleme çözeltisi (kimya): leveling plane-strain fracture toughness (Kıc)
uneven solution düzlemsel sargı (karmalar): planar
düzensiz akış: turbulent flow düzgünleştirme (döküm kalıbı): slicking winding
düzensiz biçimli: free-form (=sleeking) düzlemsel sarmal sargı (karmalar):
düzensiz çökelme: uneven precipitation düzgünlük: regularity planar helix winding
düzensiz dağılım: uneven distribution düzgünlükölçer: profilometer düzlemsel taşlayıcı: planar grinder
düzensiz grafit (dökme demir): düzgünsüzlük: imperfection düzlemsel ucaylanmış ışık: plane-
irregular graphite düzine: dozen polarized light
düzensiz grafit yumruları düzlem: plane düzlemsel yoğunluk: planardensity (ρi)
(dökmedemir): irregular graphite düzlem açıklığı (mercek): hiatus düzlemsel yönserlik: planar anisotropy
nodules düzlem açısı: plane angle düzleşme (aşınma): planation
düzensiz katı çözelti: disordered solid düzlem aralığı denklemleri: plane- düzletme: gagging
solution spacing equations düztaban (tıp): flatfooted
düzensiz sıcaklık dağılımı: uneven düzlem baskı: planograph
temperaturedistribution düzlem baskı tekniği: planography
düzensiz soğutma: uneven cooling düzlem çizim: stereography
düzensiz toz: irregular powder düzlem geometri: plane geometry
düzensiz yapı: disordered structure düzlem imleci: index of plane
düzensizleşme: disordering düzlem ölçümü: planometry
düzensizleşmiş: disordered düzlem trigonometri: plane
düzensizlik: chaos, irregularity trigonometry
düzey: level düzlem yuvar: planisphere
düzey denetimi: level control düzleme: broaching, flattening
düzey göstergesi: dipstick (=levelling), ironing, leveling,
straightening
düzeyleme: leveling
düzleme aleti (cam): flattening tool
düzeyleme aygıtı: leveling instrument
düzleme çizgileri (sac): leveler line
düzeyleme işlemi: leveling action
düzleme merdaneleri: leveling rolls
düzeyleme ölçümü: leveling
measurement düzleme plâkası (cam): palette, pallet
düzeyleme vidası: leveling screw düzlemler demeti: family of planes {hkl}
düzlemler takımı (örütbilim): zone of
düzgen dizi (mat.): invariant series planes
düzgenaltı (mat.): subnormal düzlemler topluluğu: family of planes
düzgü: norm {hkl}
düzgün: ordered, neat, regular, sleek, düzlemlerarası: interplanar
slick, smooth düzlemlerarası açı: interplanar angle
düzgün beşgen: regular pentagon düzlemlerarası aralığı: interplanar
düzgün çokgen: regular polygon spacing
düzgün çokyüzlü: regular polyhedron düzlemlerarası uzaklık: interplanar
düzgün dağılımlı yükleme: blanket feed distance [d(hkl)]
(=blanket feeding) düzlemölçer: planometer
düzgün dislokasyon: perfect dislocation düzlemsel: planar
düzgün dizey: regular matrix düzlemsel atom yoğunluğu (fiz.): planar
düzgün dörtyüzlü: regular tetrahedron atomicdensity
düzgün eğri: regular curve düzlemsel bozukluk (örüt): planardefect
düzgün işlev: regular function düzlemsel büyüme: planar growth

112
E
“e” bitirimli:“e” finish edison ölçütü: edison gauge (=edison eğim: decline, gradient, inclination, slope
e-cam (camelyafı): e-glass gage) bevel, slope
e-camı elyafları: e-glass fibres Edward halkası: Edward’s ring eğim açısı: rake angle
e-camı poliyester ι- profilleri: e-glass- Edwin-elektrokemisk süreci (demir eğim ölçer: clinometer, gradiometer,
polyester ı-beams izabesi): Edwin-electrokemisk process inclinometer
e-camlı kumaşlı reçine karmalali: Efko-Virgo süreci (tufal alma): Efko- eğim ölçümü: clinometry
e-glass fabric-resin composites Virgo process eğimli: bevelled, cantic, inclined
EDS çözümlemesi: EDS analysis egemen: dominant eğimli bileme: bevelling
“elektron” mağnezyum egemenlik: dominance eğimli boru: beveled pipe
EEY görüngesi: EEL spectrum egzema (tıp): eczema eğimli çıkıntı: bevel flanging
alaşımları:“electron” magnesium alloys eğe: file eğirilmiş: spun
ebedi: timeless eğe çeliği: file steel eğirme: spin
Eberbach aygıtı: Eberbach (=micro eğe deneyi: file test eğirme tezgâhı: spinning frame
penetration tester) eğe sertliği: file hardness eğitici: educative
ebonit: ebonite, hard rubber eğe sertliği deneyi: file hardness test eğitim: education
ebulioskop: ebullioscope eğe tozu: scobs eğitim gereci: realia
ebulioskopi: ebullioscopy eğeleme: filing,levigation eğitimsel: educational
ebüşör çapağı (cam): blank tear eğeleme makinası: filing machine eğitmen: instructor
ebüşör kalıbı (cam): blank mould eğeleme tahtası: filing board eğme: bending, tilt, tilting
ebüşör katlanması (cam): blank seam eğici birim (üst role yolluğu birimi): eğme açısı: bend angle, bending angle
ebüşör tablası (cam): blank table bending unit (upper roller apron unit) eğme aygıtı: bending apparatus
Eckman süreci (silisleme, silis eğik: bevelled, cantic, inclined, oblique eğme çatlakları: bending cracks
kaplama): Eckman process eğik asansör (y. fırın): skip hoist eğme dayancı: bending strength
ecza: drug eğik aydınlatma: oblique illumination eğme deneyi: bend test, bending test
ecza şişesi: chemical bottle, medicine eğik bağlantı (kaynak): scarf joint eğme döngüsü: bending moment
bottle, phial eğik buharlaştırma gölgelemesi: eğme gerilimi (mek., cam): bending
eczacılığa ilişkin: pharmaceutical obliqueevaporation shadowing stress
eczacılık: pharmaceutics eğik cam: bent glass eğme kırılması katsayısı: modulus of
eczacılık bilimi: pharmacology rupture in bending (Sb)
eğik derece (döküm): slip flask
eczacılık uygulamaları: pharmaceutical eğme kolu: bending arm
eğik düzlem: gradient, inclination eğme makinesi: bending machine
applications eğik eksenli: monoclinic
eczane: drug store, pharmacy eğme merdanesi: bending roll
eğik eksenli birim gözeler: monoclinic eğme rolesi: bending roller
Eddy akımı: Eddy current unit cells
Eddy akımı denemesi (tahribatsız eğme tamburu: bending cylinder
eğik eksenli örüt: monoclinic crystal eğme tanjantı: bend tangent
muayene): Eddy current testing eğik eksenli yapı: monoclinic structure
Eddy akımı deneyi: Eddy current test eğme yarıçapı: bending radius
eğik kafa (cam): bent finish eğreti: provisional, stop gap
Eddy akımı erke yitimi: Eddy eğik kafalılık: plagiocephalism
currentenergy loss eğreti dikiş: hemstitch
eğik kazık: batter pile eğreti masa: trestle table
Eddy akımı yitimi: Eddy current loss
eğik kenar (geom.): hypotenuse eğreti yapı: barrack
Eddy akımıyla inceleme: Eddy current
inspection eğik kırık (45°): slant fracture eğri: curve, graph, nonlinear, leaner, plot
Eddy yayınımı: Eddy diffusion eğik kırılma: slant fracture eğri ayak parmağı (tıp): hammertoe
edilgenleştirme: passivation eğik yüzlü tuğla: neat brick eğri boyun: slant neck (bent neck)
edilgin: passive eğiklik: bent, chamfer eğri büğrü: flexuous, sinuous
edilgin bağışıklık (tıp): passive eğilebilir: bendable, flexible eğri büğrülük: tortuosity
immunity eğilebilir basgaç: inclinable press eğri çizme: plotting
edilgin demir: passive iron eğilebilirlik: bendability eğri gönye: bevelled square
edilgin-etkin göze (yenim): passive- eğilebilme: flexibility eğri kafa (cam): offset punt
active cell eğilip bükelebilen: lithe eğri kalıp: curved mould
edilginleştirici: passivator eğilme: bowing, flection, flexion, tipping eğri kesik: bevel cut
edilginleştirme daldırısı: passivating dip eğilmemiş:unwarped eğri kılıç: falchion, scimitar (=simitar)
edilginleştirme kaplaması: passivation eğilmeye ilişkin: flexural eğri molekül: nonlinear molecule
coating eğilmez: inflexible, inflexibility eğri özdecik: nonlinear molecule
edinme: procurement eğilmiş: inclined eğri şerit: bias band

113
eğri tuğla eksi uç

eğri tuğla: bevel brick eklem sertleşmesi (tıp): eburnation eksenel baskı: thrust
eğrik: curved,doglegged eklem yangısı: arthritis eksenel besleme: axial feeding
eğrik ray: cambered rail eklemce (tıp): arthrosis eksenel birikim: axial segregation
eğriklik: warp ekleme: addition, articulation, insertion, eksenel büyü(t)me: axial magnification
eğrilce: rickets joining, jointing eksenel conta: face seal
eğrilik: bow, camfer, curvature, flection ekleme kalıp: insert die eksenel çözünüm: axial resolution (Rz)
eğrilik yarıçapı: radius of curvature ekleme parçası: rail fish eksenel çözünürlük (Rz=2λn/Na2): axial
eğrilme: cambering, warpage ekleme tepkimesi: addition reaction resolution (Rz)
eğrilmiş: curved eklemli basgaç: knuckle-joint press eksenel dönen: rotary
eğriölçer: stadiometer eklenik: adjoint eksenel dövme: upending (=upsetting)
ehil olmayan: unqualified eklenik anayapı: adjoint matrix eksenel frezeleme: peripheral milling
ehliyet: license eklenik bileşik: addition compound eksenel gerinim: axial strain
Einstein belirgin sıcaklığı: Einstein eklenik çoğuzlama: addition eksenel gözeneklilik: axial porosity
characteristic temperature polymerization eksenel kaçıklık: axial runout
Einstein belirgin sıklığı: Einstein eklenik çoğuzlar: addition polymers eksenel kama oyuklu freze: shell and
characteristic frequency eklenik polimerizasyon: addition milling cutter
Einstein katsayısı: Einstein coefficient polymerization eksenel merdaneler: axial rolls
Einstein kayması: Einstein shift eklenik polimerler: addition polymers eksenel nokta yayılım işlevi: axial point-
Einstein yayınım denklemi: Einstein eklojit: eclogite spread function
diffusion equation ekmek küfü: rhizopus eksenel oran: axial ratio
Einstein’ın görecelik kuramı: Einstein’s ekmek sepeti: breadbasket eksenel renk sapıncı: axial chromatic
theory of relativity ekmek tahtası: breadboard aberration
Einstein’ın ışıkelektriksel denklemi: ekmek ve pasta dükkanı: bakery eksenel sarma: axial winding
Einstein’s photoelectric equation ekokardiyografi (tıp): echocardiography eksenel tomografi (tıp): axial
Einstein-Bose yoğuşumu: Einstein-Bose ekokardiyogram (tıp): echocardiogram tomography
condensation ekokardiyoloji (tıp): echocardiology eksenel yükleme: axial loading
Einstein-de Haas olgusu: Einstein-de ekoloji: ecology eksenellik: axiality
Haas effect ekonomi (bilimi): economics eksenölçer: axonometre
Einzel merceği: Einzel lens ekonomi politikası: economic policy eksensel yatak: thrust bearing
ejanşör: heat exchanger ekonomik: economic eksi: minus
ek: addendum, addition, appendix, ekonomik bunalım: economic crisis eksi açı (dişli): negative rake
articulation, attachment, augmentation ekonomik büyüme: economic growth eksi çarpılma (görüntü): negative
ek ısıtma (cam): boosting ekonomik kuramlar: economic theories distortion
ek ısıtmalı eritme: boosting melting ekonomik verimlilik: economicefficiency eksi çeker: electronegative
ek kalıplama: burning on ekosid: ecocide eksi çekerlik: electronegativity
ek katot (elektrolitik kaplama): robber ekran: curtain, screen eksi değerlik: electronegative valency
ek kaynağı: joint welding ekran kaldırma kolu (tem): screen lift eksi direnç: negative resistance
ek levhası: fish plate lever eksi elek: minus sieve
ek parça: articulation component ekran kemeri (cam): shadow arch eksi gözmerceği: negativeeyepiece
ek yeri çıkıntısı (cam): overflush eksantriklik: eccentricity, radial runout eksi işareti: negative sign
(=overpass; fin), overpress eksen: axis, pintle, pivot eksi kala: negative collar
ekin: culture eksen çevresinde dönen: revolving eksi oküler: negativeeyepiece
ekin sapı: haulm, straw eksen dışı holografi: off-axis holography eksi sapma (eksi karışımentalpisi):
eklem: articulation, junction eksen dışı sapınçlar (optik): off-axis negative deviation
eklem: joint aberrations eksi sayı: negative number
eklem ağrısı (tıp): arthralgia, eksen ölçüleri farklı: anisometric eksi sıcaklık katsayısı: negative
arthrodynia eksen ölçümsel: axonometric temperature coefficient (NTC)
eklem alanı (plastikler): knuckle area eksen ölçümü: axonometry eksi suverme: negative quenching
eklem bacaklıların kabuğu: chitin eksen ucu: pole (=negative hardening)
eklem bilimi: arthrology eksen üstü sapınçlar (optik): on-axis eksi tırmanış: negative climb
eklem değiştirme (tıp): joint aberrations eksi uca bağlanma (kaynak): straight
replacement eksenel: axial polarity
eklem hastalığı (tıp): arthropathy eksenel bakışımlılık: axial symmetry eksi ucay (mıknatıs): negative pole
eklem parçası: articulation component eksenel basınç: axial pressure eksi uç: cathode, negative electrode

114
eksi uç akım yoğunluğu el püskürteci

eksi uç akım yoğunluğu: cathode current eksiliş: decrement, diminution el alfabesi: manual alphapet
density eksiltici: reductive el arabası: barrow, go-cart, handcart,
eksi uç akımı: cathode current eksin: anion handbarrow
eksi uç aşırıgerilimi: cathodic eksin artın oranı: anion cation ratio el ayası: palm
overpotential eksin boşluğu: anion vacancy el aynası: hand glass
eksi uç ayrılması: cathodic disbondment eksin değişimi: anion exchange el baltası: hand axe, hatchet
eksi uç bakırı: cathode copper eksin değişimli reçine: anion-exchange el baskısı: hand printing
eksi uç bırakıntısı: cathode deposit resin el bezi: face-cloth
eksi uç bölümü: cathode compartment eksin yarıçapı: anion radius el bileyi çarkı: hand grinder
eksi uç çözeltisi: catholyte eksinli çoğuzlaşım: anionic el bombası: grenade, handgrenade
eksi uç dikromatı: cathodic dichromate polymerization el burgusu: hand auger
(CDC) eksinsel: anionic el cenderesi: handpress
eksi uç direnci: cathode resistance eksinsel değiştirim: anionicexchange el çanı: hand-bell
eksi uç ışıldamalı görünge ölçeri: eksinsel iletim: anionic conductance el çantası: gripsack, handbag, purse,
cathodoluminescence spectrometer eksiton: exciton satchel, valise
eksi uç ışıldamalı mikroskopi: ekskavatör: backhoe, dioger, excavator el çarkı: handwheel
cathodoluminescence microscopy ekstrüzyon: extrusion el çekici: hand rammer
eksi uç ışıldaması: cathodic ekstrüzyon aygıtı: extruder, extrusion el çıkrığı: hand spinning wheel
luminescence, cathodo luminescence equipment el değirmeni: hand-mill
eksi uç ışınları: cathode rays ekstrüzyon basıncı: extrusion pressure el delgisi: hand drill, hand punch (=hand
eksi uç ışıtacı: cathode ray tube (CRT) ekstrüzyon borusu: extrusion pipe puncher)
eksi uç polarizasyonu: cathodic ekstrüzyon kalıbı: extrusion die el dokuma tezgahı: hand loom
polarization ekstrüzyon kaplaması: extrusion coating el dökümü: hand casting
eksi uç tepkimeleri: cathode reactions ekstrüzyon kaynağı: extrusion welding el dürbünü: field glasses
eksi uç ucayla(n)ması: cathodic ekstrüzyon kusuru: extrusion defect el feneri: electric torch, flashlight, torch
polarization ekstrüzyon külçesi: extrusion stock el freni: handbrake
eksi uç verimliliği: cathodeefficiency ekstrüzyon kütüğü: extrusion billet el frezesi: hand milling machine
eksi uç zarı: cathode film ekstrüzyon oranı: extrusion ratio el iği: hand sprindle
eksi uçlama akımı: impressed current ekstrüzyon tezgahı: extrusion press el ilanı: leaflet
eksi uçlu: cathodic ekstrüzyon tomruğu: extrusion ingot el imalat kalıbı (cam): forming block
eksi uçsal: cathodic ekstrüzyon ürünleri: extrusion products el işi: handicraft, handiwork
eksi uçsal dağlama: cathodic etching ekşi: acidic, acidulatent (=acidulous), el işi eğitimi: manual traning
eksi uçsal denetim: cathodic control sour el izi: handprint
eksi uçsal fışkırtma: cathodic sputtering ekşice: subacid el kitabı: handbook
eksi uçsal kaplama: cathodic coating ekşilik: acidity, acidness (=acidity), el klavuzu: hand tap
eksi uçsal koruma: cathodic protection verjuice el krikosu: hand jack
eksi uçsal önleyiciler: cathodic inhibitors ekşimiş: rancid el kuklası: handpuppet
eksi uçsal paklama: cathodic pickling ekşit: acid el kumandalı: hand operated
eksi uçsal temizleme: cathodic cleaning ekşiten: acidifier el kumandalı hadde: guide mill
eksi uçsal yenim: cathodic corrosion ekzantrik: eccentric el kürkü: muff
eksi yanak: negative collar ekzantrik mili: cam shaft, eccentric shaft el lambası: hand torch
eksi yük: negative charge ekzantrik press: eccentric press el makası (mak): hand shears
eksi yük taşıyıcı: negative charge carrier ekzos: exhaust el manivelası: bit brace, hand lever,
eksi yüklü: negatively charged ekzos fanı: exhaust fan jimmy
eksi yüklü parçacık: negatively charged ekzos gazı: exhaust gas el maskesi: hand screen
particle ekzos gazı temizlemesi: exhaust gas el matkabı: hand drill
eksicik: electron cleaning el matkabı ve ucu (mak.): brace and bit
eksicik deliği (fiz.): electron hole ekzos uç borusu: tailpipe el mengenesi: hand clamp, hand vise
eksik: deficient, imperfect, partial ekzos yaptırma: induced draught el merdiveni: ladder
eksik döküm: runout (=induced draft) el örgüsü: handwoven
eksiklik: shortage ekzost borusu: exhaust pipe el örsü: hand anvil
eksiksiz: complete, perfect, unabridged ekzotermik: exothermic el presi: handpress
eksil(t)me: decrease el: hand el püskürteci: hand spray (=hand
eksilen: decrescent el aletleri: hand tools, tools sprayer)

115
el raybası elektrik dirençli yüksek sıcaklıkölçer

el raybası: hand reamer elek çözümlemesi: granulametric elektrik ark kaynağı: electric arc welding
el rendesi: hand planer analysis, screen analysis(=sieve analysis) elektrik ark konvertörü: electric arc
el sanatı: handicraft elek delik boyutuna yakın: near-mesh converter
el sürülmemiş: untouched (=near- size) elektrik ark ocağı (EAO): electric arc
el şaloması: hand torch elek delik boyutuna yakın parçacıklar: furnace (EAF)
el testeresi: hand saw near-size particles elektrik ark ocağı: bottom tapping
el tezgâhı (dokuma): handloom elek deneyi (seramik): screen test electric arc furnace
el topu: handball elek deneyi: sieve test elektrik ark ocağı sığası: electric arc
elek geçişi sarsması: jigging through the furnace capacity
el tulumbası: hand pump, stirrup pump
screen elektrik ark ocaklı çelikhane: electric
el üfleme (cam): hand-blown, mouth steel plant
blowing (=hand blowing), mouth blown elek gözü büyüklüğü: mesh size
glass (=hand blown glass) elek ızgarası: sieve grate elektrik arkı: electric arc
el üfleme avadanlığı (cam): mouth tools elek izleri: mesh marks elektrik arklı dönüştürgeç: electric arc
elek oranı: sieve fraction converter
el vitesi: stick shift
elek sarsağı: sieve-shaker elektrik arklı çelik yapımı: electric arc
el yağdanlığı: hand lubricator steelmaking
el yapımı tuğla: handmade brick elek sınıflandırması (toz metalbilimi):
sieve classification (=sieve analysis), sieve elektrik arklı kesme: electric arc cutting
el yazısı: handwriting elektrik arklı püskürtüm: electric arc
grading
el yıkama (cerrah): scrubbing spraying
elek teli: gauze
el zımbası: hand punch (=hand puncher) elektrik bağlantısı: electrical connection
elek teli sayacı: mesh counter
elaltında: available elektrik bırakımlı kaplama:
elek verimi: screenefficiency
elastik bant: elastic band electrodeposited coating
elekaltı: fines
elastîkî pantolon: stretchpants elektrik birimleri: electric units
elekaltı (maden): garbles (=garblings)
elastin: elastin elektrik boşal(t)ımı: electrical discharge
elekaltı: screen underflow, subsieve
elastohidrodinamik yağlama: elektrik boşal(t)ımlı işleme (ebi):
elastohydrodynamic lubrication elekaltı büyüklüğü (<44µm veya 37µm):
subsieve size electrical discharge machining (edm)
elastomer: elastomer elektrik boşal(t)ımlı taşlama: electrical
elekaltı çözümlemesi (<44µ): subsieve
elastomer pul: elastomeric stamp discharge grinding
analysis
elastomer epoksiler: elastomer-epoxies elektrik boşaltımlı tel kesme: electrical
elekaltı oranı (<44µ): subsieve fraction discharge wire cutting
elastomerik izomer: elastomeric eleklerin delik sayısı: mesh number of
polymer elektrik camı: electric glass (=e-glass)
screens
elbise: dress, wear elektrik çarpması: electric shock
eleklik tel: gauze wire
elbise askısı: hanger elektrik çeliği: electric steel
elekrikle devinen: electrophoretic
elbise takımı: suit of clothes elektrik çukurcuklatması: electrical
elekrot bırakımı (kaynaklama): pitting
elde edilemez:unobtainable electrode deposition
elde taşlama (cam): offhand grinding elektrik devresi: electrical circuit
elekrot denetimi: electrode control
(=freehand grinding) elektrik direnci: electric resistance,
eleksiz kırma: free crushing electrical resistance
elde üfleme (cam): hand blowing elektrik (sudan üretilen): hydropower
elde yapılmış: handmade elektrik direnç kaynaklı (EDK) boru:
elektrik: electricity, electric electric-resistance-welded(ERW) pipe
eldeki maça (döküm): stock core elektrik ağı: electrical network
elden geçirilmiş kum: reconditioned elektrik direnç kaynaklı (EDK) boru
elektrik akı yoğunluğu: electric flux ürünler: electric-resistance-welded
sand density (ERW) tubular products
elden geçirme: reconditioning elektrik akımı: electric current, electrical elektrik direnç teli: electrical resistor
eldiven: gloves current elektrik dirençli fırın: electric resistance
eldiven kutusu: glove box elektrik akımı yoğunluğu: electric furnace
eleğe yapışmış toz: sieve underside current density (J) elektrik dirençli gerinim ölçütü:
elek: cloth, grate, sieve elektrik alanı: electric field, electrical electrical resistance strain gage
elek ağ: mesh grid field elektrik dirençli ısıölçer: electrical
elek analizi: screen analysis(=sieve elektrik alanı dayancı: electric field resistance thermometer
analysis) strength elektrik dirençli pirometre: electric
elek bezi: screen cloth elektrik alanı eğimli mikroskopi: resistance pyrometer
elek çemberi: sieve disk electric field gradiend microscopy (EFM) elektrik dirençli tel: electric resistance
elek çerçevesi: sieve frame elektrik alanı olgusu: electric fiel deffect wire
elek çözümleme eğrisi: sieve analysis elektrik alanı yöneyi: electric field vector elektrik dirençli yüksek sıcaklıkölçer:
curve elektrik ampulü: electric light bulb electric resistance pyrometer

116
elektrik dönüştürgeçleri elektrikli biçimleme

elektrik dönüştürgeçleri: electric elektrik ölçümlü titrasyon: electrometric elektrikli: electric, electrical, electrolytic
transformers titration elektrikli ağartma: electrolytic bleaching
elektrik erki: electrical energy elektrik ölçümü: electrical measurement elektrikli aletler: electrical appliances
elektrik geçirgenliği: electric elektrik özdirenci: electrical resistivity elektrikli alkalili temizleme: electrolytic
permittivity elektrik özellikleri: electric properties, alkaline cleaning
elektrik gerilimi: electrical potential electrical properties elektrikli ameliyat: electrosurgery
elektrik gücü: electric power, electrical elektrik porseleni: electrometallurgical, elektrikli arıtma: electrorefining
power, wattage electrical porcelain elektrikli ark kaynağı: arc welding
elektrik gücü yitimi: electric power loss elektrik potansiyeli: electrical potential elektrikli asıltı devinimi: electrophoresis
elektrik hattı: power line elektrik sacı: electrical sheet (=cataphoresis)
elektrik hız bilimi: electrokinetics elektrik sacı çelik türleri: electrical sheet elektrikli asıltıdan kaplama:
elektrik ısısı: electric heat steel grades electrophoresis (=cataphoresis)
elektrik ışığı: electric light elektrik sacı çelikleri: electrical sheet elektrikli asitli temizleme: electrolytic
elektrik ikiucaylı döngüsü: electric steels acid cleaning
dipole moment elektrik sacı çelikleri bileşimi: electrical elektrikli aşındırma: electroerosion
elektrik ikiucaylı geçişi: electric dipole sheet steels composition elektrikli ateşleme: electrical ignition
transition elektrik sacı çelikleri çekirdek elektrikli avandanlıklar: electrical
elektrik ikiucaylı momenti: electric tavlaması: electrical sheet steels core appliances
dipole moment annealing elektrikli aygıt: electrical apparatus,
elektrik ikiucaylıları: electric dipoles elektrik sacı çelikleri örüt dokusu: electrical device,electrical equipment
electrical sheet steels crystallographic elektrikli ayırma: electrolytic separation
elektrik iletimi: electrical conduction texture
elektrik iletimli çoğuzlar: elektrikli ayrış(tır)ma: electrolytic
elektrik sacı çelikleri sınıflandırması: dissociation, electrolysis
electroconductive polymers electrical sheet steels classification
elektrik iletkeni: electrical conductor elektrikli ayrıştırılmış aluminyum:
elektrik sacı çelikleri uygulamaları: electrolytic aluminum
elektrik iletkenliği: electrical electrical sheet steels applications
conductivity elektrikli ayrıştırılmış çinko: electrolytic
elektrik santralı: power house, power zinc
elektrik jeneratörü: powergenerator plant (=power station)
elektrik kablosu: electrical cable elektrikli ayrıştırılmış kalay: electrolytic
elektrik sigortası metalleri: electric fuse tin
elektrik kaynağı: electric welding metals elektrikli ayrıştırılmış kurşun:
elektrik kaynağı süreçleri: electric weld elektrik sobası: electric stove electrolytic lead
processes elektrik şebekesi: electrical network elektrikli ayrıştırılmış mağnezyum:
elektrik kaynaklı büyük çaplı boru: elektrik şimşeği: flashover electrolytic magnesium
electric-welded large diameter pipe elektrik şoku (tıp): electroshock elektrikli ayrıştırılmış mangan:
elektrik kesintisi: power failure elektrik trafoları: electric transformers electrolytic manganese
elektrik kuvvet mikroskobu: electric elektrik tüketimi: power consumption elektrikli ayrıştırılmış metal: electrolytic
force microscope elektrik ucaylanması: electric metal
elektrik kuvvet mikroskopisi: electric polarization elektrikli ayrıştırılmış nikel: electrolytic
force microscopy elektrik üreteci: electrical generator, nickel
elektrik lambası: electric lamp electric generator elektrikli ayrıştırılmış tok bakır:
elektrik motoru: electric drive,electric elektrik yalıtımı: electrical insulation electrolytic tough pitch (ETP) copper
motor, electromotor elektrik yalıtkanı: electrical insulator elektrikli ayrıştırma: electrolyzation
elektrik mühendisi: electrical engineer elektrik yükü: electric charge, electrical elektrikli ayrıştırma çözeltisi: electrolyte
elektrik mühendisliği: electrical charge, electrical load elektrikli ayrıştırma gazı: electrolytic
engineering elektrik yükü yoğunluğu: electric charge dissociation gas
elektrik ocağı: electric furnace, electric density elektrikli ayrıştırma gazı salımı:
oven elektrikle curuflu arıtma: electroslag electrolytic gas emission
elektrik ocağı çeliği: electric furnace refining elektrikli ayrıştırma yunağı: electrolytic
steel elektrikle dağlama (tıp): galvanocautery bath, galvanic bath
elektrik ocağı pik demiri: electric pig elektrikle devinimli bırakıntı: elektrikli battaniye: electric blanket
iron electrophoretic deposition elektrikli bırakım: electrical deposition,
elektrik ölçer: electrometer elektrikle dışıklı arıtma: electroslag electrodeposition,electrolytic deposition
elektrik ölçerle ölçüm: electrometry refining elektrikli bırakıntı: electrodeposit,
elektrik ölçü aygıtı: electrical measuring elektrikle ısıtma: galvanothermy electrodeposition
instrument elektrikle sinirde duyarlık değişimi elektrikli biçimleme: electrical forming,
elektrik ölçümlü: electrometric (tıp): elctrotonus electroforming

117
elektrikli biçimlenmiş elektrikli kimyasal ölçüm

elektrikli biçimlenmiş: electroformed elektrikli fırın: electrical furnace, electric elektrikli kalay kaplama hattı:
elektrikli biçimlenmiş kalıp: furnace electrotinning line
electroformed mould elektrikli fırın: resistance furnace elektrikli kalaylama: electrolytic tinning
elektrikli biçimlenmiş nikel: elektrikli florışıllık: electrofluorescence elektrikli kalaylama hattı (EKH):
electroformed nickel elektrikli galvanizleme: electrolytic tinning line (ETL)
elektrikli boşaltım dokulandırması: electrogalvanising elektrikli kaplama: electrodeposition,
electro-discharge texturing elektrikli gaz dinamiği (bilim): electroplating
elektrikli çapak alma: electrodeburring electrogasdynamics elektrikli kaplama aygıtı: electroplater
elektrikli çarpma kaynağı: percussion elektrikli gaz kaynağı: electrogas elektrikli kaplama parlatıcısı:
welding welding (EGW) electrobrightener
elektrikli çarpmalı kaynaklama: electro- elektrikli geçişim: electro-osmosis (EO) elektrikli kaplanmış: electroplated
percussion welding elektrikli geçişimsel: electro-osmotic elektrikli kaplanmış çinko: electroplated
elektrikli çekiç: power drop hammers elektrikli geçişimsel akış: electro- zinc
elektrikli çelik yapımı: electric osmotic flow elektrikli kaplanmış ince katman: strike
steelmaking elektrikli geçişimsel pompalama: elektrikli kaplanmış örtü: electroplated
elektrikli çinko kaplama: electro-osmotic pumping coating
electrogalvanising elektrikli gezer testere: saber saw elektrikli kaplanmış taşlama çarkı:
elektrikli çinko kaplanmış çelik: elektrikli gezer vinç: electric overhead electroplated grinding wheel
electrogalvanized steel traveling cranes elektrikli katkılama: electrical doping
elektrikli çizim: electrograph elektrikli gümüş kaplama: elektrikli kesme: electroscission
elektrikli çoğuzlaş(tır)ım: electrosilvering, galvanic silvering elektrikli kimyasal: electrochemical
electropolymerization elektrikli gümüşleme: electrosilvering elektrikli kimyasal bozulum:
elektrikli çökeltme: electrical elektrikli haberleşme: electrical electrochemical degradation
precipitation communication elektrikli kimyasal buhar bırakım
elektrikli çöktürücü: electrical elektrikli ısıl ışıma: süreci: electrochemical vapour
precipitator electrothermoluminescence deposition (EVD) process
elektrikli çözümleme (kim.): elektrikli ısıl izabe: electrothermic elektrikli kimyasal çapak alma:
electroanalysis smelting electrochemical deburring
elektrikli dağlama: electrical etching, elektrikli ısıl kaynaklama: elektrikli kimyasal dağlama:
potensiostatic etching, anodic etching electrothermic welding electrochemicaletching
elektrikli darbe kaynağı: electro- elektrikli ısıl özütleme: electrothermic elektrikli kimyasal delik açma:
percussion welding winning electrochemical hole making
elektrikli delici: electrical driller elektrikli ısıl yöntemler: electrothermic elektrikli kimyasal edilgenleş(tir)me:
methods electrochemical passivation
elektrikli demir yapım fırını: electric
ironmaking furnace elektrikli ısıtıcı: electrical heater elektrikli kimyasal edilginlik:
electrochemical passivity
elektrikli demiryolu: electrical railway elektrikli ısıtma (cameriyiği): electric elektrikli kimyasal erk: electrochemical
elektrikli destekleme (cam): electric boosting energy
boosting elektrikli ısıtma: electric heating, elektrikli kimyasal eşdeğer:
elektrikli devingen: electromotive electrical heating electrochemical equivalent
elektrikli devingen kuvvet: elektrikli ısıtma kangalı: electric heating elektrikli kimyasal gerilim:
electromotive force (emf) coil electrochemical potential
elektrikli devingenlik dizisi: elektrikli iğne (tıp): electric needle elektrikli kimyasal göze: electrochemical
electromotive series elektrikli iğne ile kesme (tıp): cell
elektrikli döküm refrakteri: electro-cast electroscission elektrikli kimyasal indirgeme:
refractory elektrikli ince kaplama: striking electrochemical reduction
elektrikli endüksiyon ocağı: electric elektrikli inceltilmiş folyo (elek. mik): elektrikli kimyasal işleme (EKİ):
induction furnace electrolytically thinned foil electrochemical machining (ECM)
elektrikli eritme dökümü: electrocast elektrikli inceltme: electrolytic thinning elektrikli kimyasal kaplama:
elektrikli eritme fırını: electric melting elektrikli indirgeme fırınları: electric electrocoating
furnace reduction furnaces elektrikli kimyasal koruma:
elektrikli eritme kaynağı: electrofusion elektrikli izabe: electrosmelting electrochemical protection
welding elektrikli kalay kaplama (işlemi): elektrikli kimyasal mikro işleme:
elektrikli eritmeyle dökülmüş tuğla: electrotinplating (=electrotinning) electrochemical micromachining
electrocast brick elektrikli kalay kaplama: electrolytic elektrikli kimyasal ölçüm:
elektrikli etüv: electrical drying oven tinning,electrotinning, electrotinplate electrochemical measurement

118
elektrikli kimyasal paklama elektriksel boyut değişimli gereç

elektrikli kimyasal paklama: elektrikli mıknatıssal fren-pabucu: elektrikli sarsımla tedavi (tıp):
electrochemical pickling electromagnetic brake-shoe electroshock therapy
elektrikli kimyasal parlatma: elektrikli mıknatıssal girişim: elektrikli sıcak başlık: electric hot top
electrochemical polishing electromagnetic interference (EMI) elektrikli sıcaklıkölçer:
elektrikli kimyasal taşlama: elektrikli mıknatıssal görünge: electrothermometer
electrochemical grinding (ECG) electromagnetic spectrum elektrikli sıyırma (kalaylı sac):
elektrikli kimyasal tepkime: elektrikli mıknatıssal ışınım: electrostripping
electrochemical reaction electromagnetic radiation elektrikli sıyırma: electrolytic stripping
elektrikli kimyasal ucayla(n)ma: elektrikli mıknatıssal indükleme: elektrikli sinir/kas uyarımı: faradization
electrochemical polarization electromagnetic induction elektrikli süreç: electrical process
elektrikli kimyasal yatkınlık: elektrikli mıknatıssal kalkanlama: elektrikli sürme: electric drive
electrochemical affinity electromagnetic shielding elektrikli süzdürüm: electrodialysis
elektrikli kimyasal yenim: elektrikli mıknatıssal karıştırma: elektrikli süzgeç: electrical filter,
electrochemical corrosion electromagnetic stirring electrofilter
elektrikli kimyasal yükseltgenme: elektrikli mıknatıssal mercek (elektron elektrikli şerit testere: electrical band
electrochemical oxidation mikroskobu): electromagnetic lens saw
elektrikli klişe: electrotype elektrikli mıknatıssal odaklama: elektrikli tabla (ocak): hot plate
elektrikli klişe yapımı: electrotyping electromagnetic focusing elektrikli takımlar: power tools
elektrikli kurutma ocağı: electrical elektrikli mıknatıssal odaklama aygıtı: elektrikli taşlama: electrolytic grinding
drying oven electromagnetic focusing device elektrikli tav çukurları: electric soaking
elektrikli kurutucu: dielectric oven elektrikli mıknatıssal uyarım: pits
(=dryer) electromagnetic stimulation elektrikli tedavi (tıp): electrotherapeutics
elektrikli matkap: power drill elektrikli mıknatıssallık: elektrikli teknoloji: electrotechnology
elektrikli mekanik davranım: electromagnetism elektrikli temizleme: electrocleaning
electromechanical coupling elektrikli mıknatıssallık bilimi: elektrikli toz çökeltici: electrical dust
elektrikli mekanik parlatma: electromagnetics precipitator
electromechanical polishing elektrikli mıknatıssallık birimleri: elektrikli toz çökeltme: electrical dust
elektrikli mekanik yük: electromagnetic units precipitation
electromechanical load elektrikli mıknatıssallık kuramı: elektrikli toz tutucu: electric precipitator,
elektrikli mekaniksel: electromechanical electromagnetic theory electrical dust collector
elektrikli mıknatıs: electromagnet elektrikli mufla fırını: electric muffle elektrikli tunç kaplama: electrolytic
elektrikli mıknatıs alanı: furnace bronzing
electromagnetic field elektrikli özütleme: electroextraction, elektrikli tüp fırın: electrical tube
elektrikli mıknatıslar: electromagnets electrowinning furnace
elektrikli mıknatıslı vinç: electrolifting elektrikli paklama: electrolytic pickling elektrikli yağ giderme: electrolytic
magnet elektrikli parlak bırakım: bright degreasing
elektrikli mıknatıssal: electromagnetic electrodeposition elektrikli yağ giderme yunağı:
elektrikli mıknatıssal ayırıcı: elektrikli parlaklaştırıcı: electrolytic degreasing bath
electromagnetic separator electrobrightener elektrikli yakma alın kaynağı: electric
elektrikli mıknatıssal ayırma: elektrikli parlaklaştırma: flash welding
electromagnetic separation electrobrightening, electrolytic elektrikli yakma alın kaynaklama
elektrikli mıknatıssal biçimleme: brightening süreci: electric flash welding process
electromagnetic forming elektrikli parlatıcı (metal): elektrikli yaldızlama: electrogilding
elektrikli mıknatıssal çatlak belirleyici electropolisher elektrikli yenim aşındırması:
electromagnetic crack detector elektrikli parlatma: electropolishing electrocorrosive wear
elektrikli mıknatıssal çekim: elektrikli parlatma aygıtı: elektrikli yunak: electrical bath
electromagnetic attraction electropolisher elektriklileştirme: electrification
elektrikli mıknatıssal dalgalar: elektrikli pıhtılaş(tır)ma: electrical elektriksel: electrical
electromagnetic waves coagulation elektriksel algılama: electrical sensing
elektrikli mıknatıssal deneme: elektrikli renklendirme: electrocoloring elektriksel artıuç: electrolytic anode
electromagnetic testing elektrikli renklendirme süreci: elektriksel ayırma: electrical isolation
elektrikli mıknatıssal döküm: electrocolour process elektriksel boyut değişimi:
electromagnetic casting elektrikli sağaltım: elctrotherapeutics electrostriction
elektrikli mıknatıssal fren: elektrikli sandalye (ABD): electric chair elektriksel boyut değişimli gereç:
electromagnetic brake elektrikli sarsım: electroshock electrostrictive material

119
elektriksel boyut deyişimi olgusu elektroliz çözelti basıncı

elektriksel boyut deyişimi olgusu: elektriksel optik seramikler: electro- elektrokronograf: electrochronograph
electrostrictive effect optic ceramics elektrokronografi: electrochronography
elektriksel çekim: electrical attraction elektriksel porselen: electrical porcelain elektrolit: electrolyte
elektriksel çöküm: electrical breakdown elektriksel seramikler: electrical elektrolit akış hızı: electrolyte flow rate
elektriksel daralma: electrostriction ceramics elektrolit çözüştüren: electrolyzer
elektriksel deneme: electrical testing elektriksel ses bilimi: electroacoustics elektrolitik: electrolytic
elektriksel devingen: electrodynamical elektriksel taşınım: electrotransport elektrolitik aluminyum: electrolytic
(Al) elektriksel temizleme: electrolytic aluminum
elektriksel devingenlik bilimi: cleaning elektrolitik arıtma: electrolytic refining
electrodynamics elektriksel temizleyici: electrolytic elektrolitik ayırma: electrolytic
elektriksel eksilik ölçeği: cleaner separation
electronegativity scale elektriksel ucaylanma: electrical elektrolitik ayrışma: electrolytic
elektriksel eksiuç: electrolytic cathode polarization dissociation
elektriksel etkin: electroactive elektriksel uyarım: electrical stimulation elektrolitik bakır: electrolytic copper
elektriksel etkin katılar: electroactive elektriksel yansızlık: electrical neutrality, elektrolitik blister bakır arıtma:
solids electroneutrality electrolytic blister refining
elektriksel etkin katman: electroactive elektriksel yenim: electrolytic corrosion elektrolitik çinko: electrolytic zinc
layer (=galvanic corrosion) elektrolitik çökel(t)me: electrolytic
elektriksel etkin kırıntılar: electroactive elektriksel yük: electrical charge precipitation
fragments elektriksiz: electroless elektrolitik dağlama: electrolytic etching
elektriksel gerilim (mek.): electrical elektriksiz bırakım: electroless (=anodic etching)
stress deposition elektrolitik demir: electrolytic iron
elektriksel göçlü yükün değişimi: elektriksiz bırakıntı: electroless elektrolitik göze işletmesi: electrolytic
electrical migration ionexchange deposition cell operation
elektriksel göze: electrolytic cell elektriksiz kaplama: electroless plating elektrolitik indirgeme: electrolytic
elektriksel gürültü: electrical noise elektriksiz karma kaplama: electroless reduction
elektriksel ışıldama: electroluminescence composite plating elektrolitik kalay: electrolytic tin
elektriksel ışıldayan: electroluminescent elektriksiz nikel: electroless nickel elektrolitik kalaylı sac: electrolytic tin
elektriksel ışıldayan görüntü: elektriksiz nikel kaplama: electroless plate
electroluminescent display nickel plating elektrolitik kaplama: electrolytic plating
elektriksel ikiucaylı: electrical dipole elektroaktif: electroactive elektrolitik krom kaplı çelik: electrolytic
elektriksel ilaç devinimi (tıp): chromium-coated steel
elektroansefalograf (tıp):
cataphoresis electroencephalograph elektrolitik kurşun: electrolytic lead
elektriksel iletken çoğuzlar: electrifically elektrodinamik: electrodynamical (Al) elektrolitik kurşun arıtma: electrolytic
conductive polymers lead refining
elektrodinamometre:
elektriksel indüklem: electrical electrodynamometer elektrolitik mağnezyum: electrolytic
induction magnesium
elektroenselogram: elektrolitik mangan: electrolytic
elektriksel indüklemli ısıtma: electrical electroencephalogram (EEG)
induction heating manganese
elektriksel indüklemli sert lehimleme: elektroerozyon: electroerosion elektrolitik metal: electrolytic metal
electrical induction brazing elektroforetik: electrophoretic elektrolitik nikel: electrolytic nickel
elektriksel işbilim: electromechanics elektroforetik bırakıntı: electrophoretic elektrolitik nikel arıtma: electrolytic
elektriksel kimya: electrochemistry deposition nickel refining
elektriksel kimya dizisi: electrochemical elektroforez: electrophoresis elektrolitik özütleme: electrolytic
series (=cataphoresis) extraction
elektriksel kuvvetölçer: elektrogalvanizli çelik: electrogalvanized elektrolitik paklama: electrolytic
electrodynamometer steel pickling
elektriksel metalbilim: electrometallurgy elektrografi: electrography elektrolitik parlatma: electrolytic
elektriksel metalbilim süreçleri: elektrohidrodinamik pompalama: polishing
electrometallurgical processes electrohydrodynamic (EHD) pumping elektrolitik toz: electrolytic powder
elektriksel metalbilime ilişkin: elektrokardiyograf: electrocardiograph elektrolitik yenim: electrolytic corrosion
electrometallurgical elektrokardiyogram (EKG): (=galvanic corrosion)
elektriksel optik gereçler: electro-optic electrocardiogram (ECG) elektroliz: electrolysis
materials elektrokimya: electrochemistry elektroliz çamuru: electrolytic slime
elektriksel optik kiplenim: electro- elektrokinetik: electrokinetics elektroliz çözelti basıncı: electrolytic
optical modulation elektrokinetik bilimi: electrokinetics solution pressure

120
elektroliz çözeltisi elektron ışınlı incesondalı çözümleç

elektroliz çözeltisi: electrolytic solution elektron dalgaboyu: electron wavelength elektron geri saçılımı: electron
elektroliz devresi: electrolytic circuit elektron değerlikli: electrovalent backscattering
elektroliz gerilimi: electrolytic potential elektron değerlikli bağ: electrovalent elektron gezingesi: electron trajectory
elektroliz tankı: electrolytic tank bond elektron gökgözleri: electron telescope
elektroliz yunağı: electrolytic bath, elektron değerlikli bileşikler: elektron görünge gözlemi: electron
galvanic bath electrovalent compounds spectroscopy
elektromanyetik: electromagnetic elektron değerliliği: electrovalence elektron görünge gözlemsel
elektromanyetik ışınım: radiant energy (=electrovalency) görüntüleme (TEM): electron
elektromanyetik karıştırma: elektron değişimi: electronexchange spectroscopic imaging (ESI)
electromagnetic stirring elektron deliği: electron-hole (P) elektron görüngegözleri: electron
elektromanyetik radyasyon: elektron deliği iletimi: electron-hole spectroscope
electromagnetic radiation conduction elektron görüngeölçeri: electron
elektromanyetik uyarım: elektron demeti ayırıcısı: electron spectrometer
electromagnetic stimulation biprism elektron görüntüsü: electron image
elektromekanik: electromechanics elektron demeti parlaklığı: electron- elektron gözetleci: electron microscope
elektrometalbilimsel: beam brightness elektron hızı: electron velocity
electrometallurgical elektron derişimi: electron concentration elektron hızlandırıcı: electron
elektro-mıknatıslar: electromagnets elektron devinirliği: electron mobility accelerator, synchrotron
elektromotif dizi: electromotive series elektron dolancası: electron orbital elektron hızlandırıcı ışınımı:
elektromotor: electromotive elektron döngü çınlanımı: electron spin synchrotron radiation
elektromotor kuvvet: electromotive force resonance (ESR) elektron ışın demeti: electron beam
(emf) elektron döngü rezonansı: electron spin elektron ışını: electron beam
elektron: electron resonance (ESR)
elektron ışını merkezlemesi: electron-
elektron akışı: electron flow elektron döngü rezonansı görünge beam alignment
elektron aktarımı: electron transfer gözlemi: electron spin resonance
spectroscopy (ESRS) elektron ışını parlaklığı: electron-beam
elektron alıcı: electrophilic brightness
elektron dönüsü: electron spin
elektron alıcılar: electron acceptors elektron ışını tabancası: electron beam
elektron durgu kütlesi: electron rest
elektron altkabukları: electron subshells mass gun
elektron atlaması: electron hopping elektron durumları: electron states elektron ışını uyarımlı akım: electron
elektron atom oranı: electron atom ratio elektron erki süzgeci: electronenergy beam-induced current
elektron bağışcısı: electron donor filter elektron ışınımı hasarı: electron
elektron bağlanma erki: electron elektron erki: electronenergy radiation damage
bindingenergy elektron erki dağılımı: electronenergy elektron ışınıyla bırakım: electron-beam
elektron bileşiği: electron compound distribution deposition (EBD)
elektron birimi: electron unit elektron erki kuşağı: electronenergy elektron ışınıyla bırakımlı uçlar:
elektron bombardımanı: electron band electron-beam deposited (EBD) tips
bombardment elektron erki yitimi görüngesi: elektron ışınıyla buharlaştırıcı: electron
elektron boşal(t)ımı: electron discharge electronenergy-loss (EEL) spectrum beam evaporator
elektron boşal(t)ımlı talaşlı işleme: elektron erki yitimli görüngeölçer: elektron ışınıyla buharlaştırma: electron
electron disccharge machining electronenergy-loss spectrometer (EELS) beamevaporation
elektron boşluğu: electron vacancy elektron erki yitimli spektrometre: elektron ışınıyla ısıl işlem (yüzey
elektron bulutu: electron cloud electronenergy-loss spectrometer (EELS) sertleştirme): electron beam heat
elektron Compton saçılımı: electron elektron erki yitimli spektroskopi/ treatment
Compton scattering görünge gözlemi: electronenergy-loss elektron ışınıyla kaynaklama: electron-
elektron Compton yanayı: electron spectroscopy (EELS) beam welding (EBW)
Compton profile elektron fırlatımı: electron ejection elektron ışınıyla kesme: electron-beam
elektron çekerliği: electron affinity elektron gazı: electron gas cutting
elektron çınlanım yitimi görünge elektron geçiş simulatörü (b.programı): elektron ışınıyla talaşlı işleme: electron
gözlemi: electron resonance loss electron flight simulator beam maching (EBM)
spectroscopy (ERLS) elektron geçişimleri: electron transitions elektron ışınlı basım: electron beam
elektron çifti: electron pair elektron geliş sayısı: electron dose lithography
elektron çoğal(t)ımı: electron elektron geri saçılım kırınımı: electron elektron ışınlı incesonda: electron-beam
multiplication backscatter diffraction (EBSD) microprobe
elektron çoğaltıcı: electron multiplier elektron geri saçılım kırınımı deseni: elektron ışınlı incesondalı çözümleç:
elektron dağılımı: electron distribution electron backscatter diffraction pattern electron-beam microprobe analyzer

121
elektron ışınlı yeniden eritme elektronik endüstrisi

elektron ışınlı yeniden eritme: electron- elektron mikroskobu dikeci: electron elektron sürüklenmesi: electron drift
beam remelting microscope column elektron tabancası: electron gun
elektron iletimi: electron conduction elektron mikroskobu görüntüsü: elektron tabancası merkezlemesi:
elektron incesondalı çözümleci: electron micrograph electron gun alignment
electron microprobe analyzer (=electron elektron mikroskobu gözlemlemesi: elektron taraması: electron scanning
microprobe) electron microscopic observation elektron tekrenklendiricisi (e.m.):
elektron incesondası: electron elektron mikroskobu incelemesi: electron monochromator
microprobe electron microscopic study elektron teleskobu: electron telescope
elektron iş işlevi: electron work function elektron mikroskobuna ilişkin: electron elektron tomografisi: electron
elektron itimi: electron repulsion microscopical tomography
elektron kabuğu: electron shell elektron mikroskopi: electron elektron toplayıcısı: electron collector
elektron kabuğu simgeleri: electron shell microscopy elektron tuzağı: electron trap
notation elektron nüfusu: electron population elektron tünelleme gözetleci: electron
elektron kalkanı: electron shield elektron olasılık yoğunluğu dağılımı: tunelling microscope
elektron kamerası: electron camera electron probability density distribution elektron tünelleme mikroskobu:
elektron kanallama: electron channeling elektron optiği: electron optics electron tunelling microscope
elektron kapımı: electron capture elektron optik dizgesi: electron optical elektron üçboyutlu resimlemesi:
elektron kaynağı: electron source system electron holography
elektron kesit görüntülemesi: electron elektron optik ekseni: electron optical elektron yağdırımı: electron
tomography axis bombardment
elektron kırınım deseni: electron elektron optik görüntü: electron optical elektron yatkınlığı: electron affinity
diffraction pattern image elektron yoğunluğu: electron density
elektron kırınımı: electron diffraction elektron ortalama özgür gidimi: elektron yörüngesi: electron orbit
elektron konbiçimi: electron electron mean free path
elektron yük bulutu: electron charge
configuration elektron örütbilimi: electron cloud
elektron kristalografisi: electron crystallography
elektron yükü: electron charge,
crystallography elektron paramanyetik rezonansı: electronic charge
elektron kuramı: electron theory electron paramagnetic resonance (epr)
elektron-delik çifti: electron-hole pair
elektron kuşağı görüngesi: electronic elektron paylaşımı: electron sharing
elektronegatif: electronegative
band spectrum elektron pozitron çifti: electron positron
pair elektronegatiflik: electronegativity
elektron kuşak yapısı: electron band elektronegatiflik ölçeği: electronegativity
structure elektron püskerteci: electron gun
scale
elektron kuşakları: electron bands elektron rezonans yitimi spektroskopisi:
electron resonance loss spectroscopy elektronegative değerlik: electronegative
elektron kümelenmesi: electron valency
grouping (ERLS)
elektron saçılımı: electron scattering elektroneksikli ortaklaşım bağı: electron
elektron kütlesi: electron mass deficient covalent bond
elektron merceği: electron lens elektron salıcı: electronemitter
elektroneksikliği: electron deficiency
elektron metalografi: electron elektron salımı: electronemission
elektron-elektronetkileşimi: electron-
metallography elektron siklotron rezonanslı kimyasal electron interaction
elektron metalografi incelemesi: buhar bırakımı: electron cyclotron
resonance chemical vapour deposition elektron-fononetkileşmesi: electron-
electron metallographical study phonon interaction
elektron metalografisine ilişkin: (ECR-CVD)
electron metallographical elektron soğurumu: absorption elektronik: electronic, electronics
elektron metalyapıbilimi: electron ofelectrons elektronik ateşleme: electronic ignition
metallography elektron sondalı hassas çözümleç: elektronik aygıt: electronic instrument
elektron metalyapıbilimi incelemesi: electron probe microanalyzer elektronik aygıtlar: electronic devices
electron metallographical study elektron sondalı hassas çözümleme: elektronik bohr magnetronu: electronic
elektron mıknatıssal döngüsü: electron electron probe microanalysis bohr magnetron
magnetic moment elektron sondalı X-ışınları hassas elektronik denetim: electronic control
elektron mikroprob çözümleci: çözümlemesi: electron probe X-ray elektronik denetim aygıtları: electronic
electron microprobe analyzer (=electron microanalysis (EPMA) control devices
microprobe) elektron sondası: electron probe elektronik donanım: electronic
elektron mikroprobu: electron elektron spektroskobu: electron equipment
microprobe spectroscope elektronik durum yoğunluğu: electronic
elektron mikroskobu: electron elektron spektroskopisi: electron density of states
microscope spectroscopy elektronik endüstrisi: electronic industry

122
elektronik gereçler elle açıp-kapama

elektronik gereçler: electronic materials elektrostatik gaz temizleme: electrostatic elektrotermik kaynaklama:
elektronik göz: electronic eye gas cleaning electrothermic welding
elektronik gürültü: electronic noise elektrostatik mercek: electrostatic lens elektrotip (baskı): electrotype
elektronik hesap makinası: electronic elektrostatik odaklama aygıtı: elektrotlararası aralığı: interelectrode
calculator electrostatic focusing device gap
elektronik iletim: electronic conduction elektrostatik püskürtme: electrostatic elektrotlu mercek (e.m.): einzel lens
elektronik iletken: electronic conductor spraying elektrotluk çelik: electrode steel
elektronik iletkenlik: electronic elektrostatik savurma: electrostatic elektrotluk gereç: electrode material
conductance (=electronic conductivity) spinning elektrottan metale direnç: electrode-to-
elektronik itiş: electronic repulsion elektrostatik toz tutucu: electrostatic metal resistance
elektronik kalkanlama: electronic precipitator elektrum [Au+%20-50 Ag]: electrum
shielding elektrot: electrode, welding wire eleküstü: shorts
elektronik koruma: electronic shielding elektrot açıklığı: die opening eleküstü (kalan toz): plus sieve
elektronik laboratuarı: electronic elektrot aralığı: electrode spacing eleküstü artıklar: shorts
laboratory elektrot basıncı: electrode pressure eleküstü iriler (seramik): knockings
elektronik mühendisi: electronic elektrot bileşimi: electrode composition eleküstü sarsması: jigging on the screen
engineer elektrot çapı: electrode diameter eleme: elimination, screening, sieving
elektronik mühendisliği: electronic elektrot çubuğu: filler rod eleme bandı: screening band
engineering elektrot darbe kaynağı: electrode- eleme döküntüsü: sieving residue
elektronik müzik: electronic music percussion welding eleme eğrisi: screen curve
elektronik özgül ısı: electronic specific elektrot demeti: electrode beam eleme katsayısı: screening coefficient
heat elektrot direnci: electrode resistance eleme kayışı: screening band
elektronik salım: electronic emission elektrot düzenleci: electrode-regulator eleme oranı: screening ratio
elektronik sanayii: electronics industry elektrot düzenleyicisi: electrode- eleme sığası: screening capacity
elektronik seramikleri: electronic regulator eleme tamburu: sizing trommel
ceramics elektrot gerilimi: electrode potential, eleme tesisi: screening plant
elektronik sır (kaplama): electronic electrode voltage
eleme verimliliği: screening efficiency
glaze elektrot gerilimi ölçümü: electrode
potential measurement eleme yüzeyi: screening surface
elektronik simgeleme: electronic
notation elektrot ısıtmalı kaynaklama: hot wire element: element
elektronik süzgeç: electronic filter welding element çözümlemesi: elemental analysis
elektronik ucaylanma: electronic elektrot kablosu: electrode cable element eşitlemesi: elemental balance
polarization (=electrode lead) element haritalaması: elemental
elektronik uyarım: electronic excitation elektrot kayması: electrode skid, mapping
elektronik veri işleme: electronic data electrode slipping element haritası: elemental map
processing elektrot kelepçesi: electrode clamp elementsel: elemental
elektronlar: electrons elektrot kolları: electrode arms eleme-yıkama: screening and washing
elektronsal: electronic elektrot konumu: electrode position eleme-yıkama tesisi: screening and
elektronvolt: electronvolt (eV) elektrot kuvveti (kaynak): electrode washing plant
elektropozitif: electropositive force elenmiş aşındırıcı toz: graded abrasive
elektropozitiflik: electropositivity elektrot ömrü: electrode life elenmiş cevher: screened ore
elektroskop: electroscope elektrot örtü kalınlığı: electrode coating elenmiş kok: sifted coke
elektrostatik: elctrostatics, electrostatic thickness elenmiş kömür: graded coal, sifted coal
elektrostatik alan: electrostatic field elektrot örtüsü: electrode coating elenti: garbles (=garblings), siftings
elektrostatik ayırma: electrostatic elektrot pensi: electrode holder eler taşıyıcı (maden): screening conveyor
separation elektrot püskürteçleri: electrode sprays elevatörlü fırın: elevator furnace,
elektrostatik birimleri: electrostatic elektrot seçimi: electrode selection elevator kiln
units elektrot süreçleri hızbilimi: kinetics elevon (uçak): elevon
elektrostatik çekim: electrostatic ofelectrode processes elips: ellipse
attraction elektrot tepkimesi: electrode reaction elipsçizer: trammel
elektrostatik çökeltim: electrostatic elektrot tüketimi: electrode consumption eliptik: elliptical
precipitation elektrot ucaylanması: electrode eliptik işlev: elliptical function
elektrostatik enerji: electrostatic energy polarization eliptoid rulman: lemon bearing
elektrostatik etkileşim: electrostatic elektrot ucu: electrode tip elkemiği (tıp): metacarpus
interaction elektrot verimliliği: electrodeefficiency elle açıp-kapama: manual switching

123
elle ark kaynağı elzem

elle ark kaynağı: manual arc welding elma asidi [COOHCH2(OH)COOH]: elmaslı kesme çarkı: diamond cut-off
elle ateşlenen: hand fired malic acid whell
elle ateşlenen kazan: hand fired boiler elma asidi tuzu: malate elmaslı kil: kimberlite
elle ayar: hand adjustment elmacık kavsi (tıp): zygoma elmaslı sondaj: diamond drilling
elle ayıklama: hand sorting elmacık kemiği (tıp): jugal bone, malar elmaslı taşlama çarkı: diamond grinding
elle ayıklanmış: hand sorted bone, molar bone wheel
elle ayıklanmış cevher: hand sorted ore elmas: diamond, glass diamond elmaslı testere: diamond saw
elle ayırma: hand picking elmas aşındırıcılar: diamond abrasives elmaslı uç: diamond crown
elle baskılama (cam): hand pressing elmas bıçak: diamond knife elmastraş: glasscutter
elle basma: hand printing elmas işleme (cam dekoru): diamond elmastraşlı ayna: diamond wheel
elle besleme (cam): hand feeding point engraving elmaşekeri: lollipop (=lolly)
elle biçimleme (refrakter): hand forming elmas izaçar: brale Elmore süreci: Elmore process
elle boyama: hand painting, hand dyeing elmas kakıcı: diamond setter eloksal: anodizing, eloxal
elle çalışan çim biçici: hand mower elmas kalıp: diamond mould eloksal kaplamalar: anodized coatings
elle çalışan kıskaç: manual clamp elmas kesici: cutter block eloksal örtüler: anodized coatings
elle çalışır: hand-driven elmas kırıntısı: bort, carbonado (=bord) eloksallama: anodizing, anodization
elle çalıştırılan: hand operated, manually elmas küp yapı: diamond cubic structure eloksallanmış: anodized
operated elmas küpsel: diamond cubic eloksallı: anodized
elle çalıştırılan basgaçlar/presler: elmas macun: diamond paste eloksallı aluminyum: anodized
manually operated presses elmas madeni: diamond mine aluminium
elle çalıştırma: manipulation elmas pasta: diamond paste ELRED döküm yöntemi: ELRED
elle çekiçleme: hand ramming elmas piramit sertliği: diamond pyramid method of casting
elle çekilmiş: hand drawn hardness (DPH) ELRED süreci (sünger demir): ELRED
elle çekilmiş tel: hand drawn wire elmas piramit sertlik deneyi: diamond process
elle çekme: hand drawing pyramid hardness test Elsner altın tepkimesi: Elsner’s gold
elle çevirme: manual spinning elmas piramit sertlik numarası: reaction
diamond pyramid hardness number eltarağı: metacarpus
elle delme: hand drilling
elmas sertlik izaçarı: brale hardness eltarağına ilişkin (tıp): metacarpal
elle denetim: manual control indenter
elle dökme: hand casting elverişli: suitable, versatile
elmas taşlama: diamond grinding
elle dökülmüş: hand cast elverişlilik: viability
elmas testereleme: diamond sawing
elle dövme: hand forging (=flat die elmas testeresi: diamond saw elverişsiz: impractical, unsuitable
forging), smith forging elyaf ayrılması: debonding
elmas traşlama: diamond cutting,
elle dövülmüş: hand forged diamond machining elyaf besleyici: fiber feeder
elle işler: hand-driven elmas traşlama atölyesi: diamond elyaf bükülme esnemezliği: fiber
elle kalıplama: hand moulding cutting shop torsional rigidity
elle karıştırma (beton): hand mixing elmas uç: diamond bit elyaf çekme: attenuation, fiber pullout
elle katlama makinası: hand brake elmas uçlu keski: diamond cutter elyaf demeti: fiber bundle
elle kaynaklama: manual welding elmas uçlu matkap: diamond drill elyaf demeti çekme deneyi: strand
elle kumanda: manual control elmas uçlu takım: diamond tool tensile test
elle muayene (tıp): palpation elmas uçlu takımlar: diamond-tipped elyaf demeti sayısı: strand count
elle püskürtme: hand spraying tools elyaf demeti sıklığı: strand integrity
elle sıvama (mek.): manual spinning elmas yerine geçen maddeler: diamond elyaf destekli seramik anayapılı
elle şalomalı yüzey temizleme subtitutes karmalar: fiber-reinforced ceramic
(metaller): hand scarfing elmas yontucu: diamond dresser matrix composites
elle taşınır pota: hand ladle elmas yüzük: diamond ring elyaf oylum oranı: fiber volume fraction
elle üretim (madencilik): hand mining elmas zar: diamond film elyaf püskürtme: fiber blowing
elle yağlama: hand lubrication elmasımsı zar: diamondlike film elyaf püskürtme memesi (cam): spout
elle yaldızlama: hand gilding elmasla çizme (cam): startling a cut elyaf reçine oranı: fiber-to-resin ratio
elle yapılan harman: hand mix elmaslı camkeser: diamond glass-cutter elyafcık: microfiber
elle yükleme (soğutma fırını): carrying- elmaslı çark: diamond wheel elyaflaşmamış cam: shot (slug)
in elmaslı delme: diamond boring, elyaflı doku: bacillary structure
elli: fifty diamond drilling elyaflı serpantin [3MgO · 2SiO2 · 2H2O]:
ellinci: fiftieth elmaslı kaya matkabı: diamond rock chrysotile
Ellingam çizgeleri: Ellingam diagrams drill elzem: essential

124
em en yüksek eritme hızı

em: medicament, medication emici karbon: active carbon en düşük yük (yorulma): minimum load
emanet yeri: left-luggage (office) emilmiş nem: hygroscopic water (Pmin)
emare: vestige emiş: suction en fazla: maximal
emaye: enamel emitans: emittance en fazla uzama: maximum elongation
emaye baskı: enamel print emk dizisi: emf series en iyi: optimal, optimum
emaye boya: enamel-paint emlak: property en keskin görüş noktası (tıp): yellow
emaye çukurcuklanması: pocking emme: intake, suction spot
emaye dalgası (yüzey hatası): liver emme basma tulumba: force pump en küçük: lowest, minimum
emaye eşya: enamelware emme borusu: manifold en küçük bükme yarıçapı: minimum
emaye fırını: enamelling furnace bend radius
emme döküm: suction casting
emaye giderme: de-enameling en küçük çaplı ışın demeti (e. mik):
emme fanı: suction fan crossover
emaye inceliği: fineness of enamel emme pompası: suction pump en küçük değer (aygıt): least count
emaye kalkması (porselen): pop-off emme tulumba: suction pump en küçük düzenleşim (bilg.): minimum
emaye kaplama: enamel plating emmeli süreç (cam): suction process configuration
emaye lekesi: blemish emniyet camı: laminated glass en küçük ortak çarpan (mat.): lowest
emaye renklendirici: color oxide emniyet kemeri: lap belt, safety belt, seat common multiple
emaye renkleri: enamel colours belt en küçük ortak payda (mat.): lowest
emaye sıyırma: deenameling emniyet mandalı: sear common denominator
emaye tel: glazed wire emniyet somunu: locknut en küçük üstikiler (mat.): least squares
emayeleme: enamelling, painting on glass emniyet şalteri: limit switch en nitelikli saclar: primes
emayeli: enamelled emniyet vanası: relief valve en son: last
emayeli eşya: enamelware emniyet zinciri: guard-chain en son teknolojik gelişme: state-of-the-
emayeli levha: enamelled plate emprime cam: cathedral glass,dewdrop art
emayeli metal sac: enamelled metal plate glass, figure glass (figured glass), lozenge en uygun: optimal, optimum
emayeli tel: enamelled wire glass, orange glass, ribbed glass, sparkle en uygun koşullar: optimum conditions
emayeli tuğla: enamelled brick glass en uygun nem (döküm): optimum
emayelik çelik: enamelling iron emprime camda merdane izi: bloach moisture
emayelik saclar: enamelling sheets emtia: ware en uygun numune kalınlığı: optimum
emboli (damar): embolism emzirme: lactation specimen thickness
embolit: embolite en: breadth en uygunlaştırma: optimization
embriyo: embryo en aşağı: minimal, minimum en uzak odak uzaklığı (foto): hyperfocal
embriyo oluşumu (tıp): embryo distance
en az:minimal, minimum
formation en üst uzama: maximum elongation
en az çalışma ömrü: minimum service
emcik: teat life en yakın: closest, nearest
emdirik: impregnated en az zıtlıklı odaklama: minimum en yakın atom sayısı: ligancy
emdirik çözelti: impregnated solution (=coordination number)
contrast focusing
emdirik elektrot: impregnatedelectrode en yakın komşu: closest neighbour
en büyük: maximum
en yakın komşu atom: closest neighbour
emdirik kağıt: impregnated paper en büyük boy: king size atom
emdirik kumaş: impregnated cloth, en büyük gözenek büyüklüğü: en yakın komşu atom yerleri: nearest
impregnated fabric maximum pore size neighbour sites
emdirik örtü: impregnated coating en büyük kas (tıp): gluteus maximus en yakın komşu atomlar: nearest
emdirik tuğla: impregnated brick en büyük ortak çarpan: highest common neighbour atoms
emdirik yüzey: impregnated surface factor en yakın komşular (atom): nearest
emdirilmiş: impregnated en çok: maximal, maximum, most neighbours
emdirme: impregnation en düşük: lowest en yeni: modern
emdirmeli kaplama: coating by en düşük enerji kuralı: minimum energy en yeni mühendislik gereçleri: modern
impregnation principle engineering materials
emdirmeli örtme: coating by en düşük gerilim (yorulma): minimum en yeni plastikler: modern plastics
impregnation stress (Smin) en yüksek: maximum
emeç: aspirator en düşük gerilim-yeğinliği etmeni: en yüksek basınç: maximum pressure
emek: exertion minimum stress-intensity factor (Kmin) en yüksek eğri (evre çizgesi): maximum
emekli: pensioner en düşük kütle oranı: minimum mass curve
emekli maaşı: pension fraction en yüksek eritme hızı: maximum
emici: resorbable en düşük sertlik: minimum hardness melting rate

125
en yüksek gerilim (elk) ensülin fazlalığı (tıp)

en yüksek gerilim (elk): maximum endüklemli ocak: induction furnace enerji nakil hattı: power transmission
voltage endüklemli sert lehimleme: induction line
en yüksek gerilim: maximum stress(σmax) brazing enerji nakli: power transmission
en yüksek gerilim yeğinliği etmeni: endüklemli sertleş(tiril)miş: induction enerji sakınımı: conservation of energy
maximum stress intensity factor (Kmax) hardened enerji tasarrufu: energy saving
en yüksek gerinim: maximum strain endüklemli sertleş(tiril)miş kabuk enerji tüketimi: energy consumption
en yüksek kullanma sıcaklığı (cam): (çelik): induction hardened case enerji üretimi: energy generation
maximum use temperature endüklemli sertleştirme: induction enerji verici (ilaç): energizer
en yüksek nokta (evre çizgesi): hardening enerji yitimi: energy loss
maximum point endüklemli sinterleme: induction enerji yönetimi: energy management
en yüksek sertlik: maximum hardness sintering enerjik: energetic, vital
en yüksek sıcaklık: maximum endüklemli yeniden ara ısıtma:
temperature engebeleşim (yer b.): diastrophism
intermediate induction reheating engel: barrier, dam, hamper, hindrance,
en yüksek sığa: maximum capacity endüklenmiş elektrik: obstacle
en yüksek uçunum noktası: maximum magnetoelectricity
sublimation point engel gerilimi: barrier potential
endükleyici: inductive engel kaplaması: barrier coat
en yüksek yoğunluk: maximum density endüksiyon (elekt.): induction
en yüksek yoğunluklu düzlemler: engel katmanı: barrier layer
endüksiyon motoru: induction motor engel plastikleri: barrier plastics
highest density planes
endüksiyon ocağı: induction furnace engel voltajı: barrier voltage (VGB)
en yüksek yük: maximum load
endüksiyonla eritme: induction melting engel zarı: barrier film
en yüksek yük oranı: maximum load rate
(Pmax) endüksiyonla ısıtma: induction heating engelleme: blocking, obstruction,
enantiyomer: enantiomer endüksiyonla menevişleme: induction oppilation, snagging
enargit [Cu3AsS4]: enargite tempering engelleme süzgeci (optik): barrier filter
endam aynası: cheval glass endüksiyonla sertleştirilmiş: induction engelleyici: anticatalytic, inhibitor,
hardened obstructive
endelionit [3(Pb,Cu)S . Sb2S3]:
endellionite endüksiyonla sertleştirme: induction engelli (kişi): handicapped
endofulerin: endofullerine hardening engin: immense
endoksil [C8H7NO]: indoxyl endüksiyonlu elektrik ocakları: enine: radial
inductionelectric furnaces enine çatlak: pull crack, radial crack
endorfin: endorphin
endoskop: endoscope endüktans: inductance enine çatlama (cam levha): cross break
endoskopi: endoscopy endüktans geçirgenliği: inductance enine çizgili: lineate
permeability
Endurion süreci (fosfatlama): Endurion enine eğme deneyi: radial test
process endüktanssız: noninductive (=transverse bend test)
endükle(n)me (elekt.): induction endüktör: inductor enine ezilme dayancı (toz metalbilimi):
endüklem kangalı: induction coil endülüstaşı [Al2O3 ∙ SiO2 ]: andalusite radial crushing strength
endüklemli: induced, inductive endüstri: industry enine kabartı (sac): reel breaks (=reel
endüklemli bağlama (ısılplastik endüstriyel: industrial kinks)
kamalar): induction bonding enerji: energy enine kama tuğlası: feather end on edge
endüklemli direnç: inductive reactance enerji arzı: power supply enine kesit: cross section
endüklemli eritme: induction melting, enerji birimleri: energy units enine kesit alanı: cross sectional area
levitation melting enerji dağılımı: energy distribution enine yön: cross direction
endüklemli galtavlama: induction enerji dağıtımı: power distribution enkaz: carcass, debris, wreck
galvannealing enerji engeli: potential barrier enlemesine: traverse
endüklemli ısıtma: induction heating enerji eşitleme: energy balance enlemesine gerinim: edge strain
endüklemli karıştırma: induction enerji geri kazanımı: energy recovery enlemesine tomruk çatlakları: folds
stirring enerji hattı: energy line enlenme: broadening
endüklemli kaynaklama: induction enerji hesaplaması: energy quantization
welding enli: broad, wide
enerji içeriği: energy content enli şerit: stripe
endüklemli kürleme: induction curing
endüklemli kürleme yapıştırıcıları: enerji iletim hattı: power line ense: nape, scruff
induction curing adhesives enerji kaynağı: energy source ense bağı (tıp): ligamentum nuchae
endüklemli lehimleme: induction enerji kesilmesi: energy cut ensiz: narrow
soldering enerji kullanımı: energy use enstatit [Mg,Fe)2Si2O6]: enstatite
endüklemli menevişleme: induction enerji kuşağı: energy band ensülin: insulin
tempering enerji maliyeti: energy cost ensülin fazlalığı (tıp): hyperinsulinism

126
ensülin sarsımı erimemiş silika (sıvı cam)

ensülin sarsımı: insulin shock epoksi yapıştırıcı: epoxy cement ergotamin [C33H35N5O5]: ergotamine
ensülin şoku: insulin shock epoksi yumuşak gömüsü: epoxy soft eri(t)me: melting
ensülin verici implantlar: insulin mount eri(t)me hızı: rate of melting
delivery implants epoksiesterler: epoxyesters eri(t)me süreci: fusion process
ensülin verici koyuntular: insulin epoksili fenolikler: epoxy-phenolics eri(t)me süresi: melting period
delivery implants epoksili naylonlar: epoxy-nylons Erichsen deneyi (çelik sac): Erichsen test
entalpi (ısı yığıntısı) [H=E+PV]: epoksili plastik: epoxy plastic eril kromozom: y chromosome
enthalpy (H) epoksili reçineler: epoxy resins erim: range
entalpi çizelgesi: enthalpy chart epoksit: epoxide erim bulucu: range finder
entalpi çizgesi: enthalpy diagram epon reçinesi: epon resin erime: fusion, lysis
entari: dress, frock EPP süreci (sünger demir): expanded erime aralığı (alaşımlar): melting range
entegre demir çelik fabrikası: integrated precessive plasma (EPP) process erime başlangıcı: incipient melting
iron and steel plant epsilon demir karbürü [Fe2.4C] (çelik): erime birimi: fusion unit
entegre devre: integrated circuit (IC) epsilon iron carbide erime boşlukcukları: fusion voids
enteroskop: enteroscope epsilon demir nitrürü: epsilon iron erime bölgesi: fusion zone
enteroskopi: enteroscopy nitride
erime dağıntısı: entropy of fusion
enterpolasyon: interpolation epsilon evresi: epsilon phase (=entropy of melting)
entropi (S=dQ/T): entropy (s) epsilon karbonitrür: epsilon erime deneyi (cam): fusion test
entropi çizelgesi: entropy chart carbonitride
erime eğrisi: melting curve
entropi çizgesi: entropydiagram epsilon karbür (çelik): epsilon carbide
(=epsilon iron carbide) erime eksikliği (kaynak): lack of fusion
entropi değişimi: entropy change (LOF)
entropik kuvvet: entropic force epsilon martensit: epsilon martensite
epsilon yapı (7 değerlikelektronu / 4 erime entropisi: entropy of fusion
envanter: inventory (=entropy of melting)
atom): epsilon structure
enzim: enzyme, ferment erime gizli ısısı: latent heat of fusion
epsom tuzları: epsom salts
enzim ayrışımı: enzymolysis erime hızlandırıcılar (cam): melting
epsomit [MgSO4 . 7H2O]: epsomite
enzim bilimi: enzymology accelerators
Epstein deneyi (elektrik sacı): Epstein
enzim etkinliği: enzyme activity test erime ısısı: heat of fusion, heat of melting
enzim etkisi: enzyme action er azığı: ration erime imleci: melt index
enzim gözekimyası (tıp): enzyme erbezi torbası: scrotum erime kaynağı: fusion weld
cytochemistry erime kaynaklı: fusion welded
erbiyum [Er]: erbium
enzim hazırlama: enzyme preparation erime kaynaklı borular: fusion welded
erbiyum bromür [ErBr3]: erbium
enzimsel yarılma: enzymatic cleavage bromide pipes
eosin (boya-tıp): eosin erbiyum florür [ErF3]: erbium fluoride erime kaynaklı kaplamalar: fusion-
eosinle boyanabilen (göze-tıp): welded coatings
erbiyum iyodür [ERΙ3]: erbium iodide
eosinophil erbiyum katkılı elyaf yükselticiler: erime kaynaklı parça: fusion welded part
epiderm (tıp): scarfskin (=epidermis) erbium-doped fibre amplifiers erime kırılması: melt fracture
epikadmiyum: epicadmium erbiyum klorür [ErCl3]: erbium chloride erime noktaları (fırın): melting spots
epitaksi: epitaxy erbiyum klorür altıhidrat [ErCl3·6H2O]: erime noktası: melting point (=melting
epitel: epithelium erbium chloride hexahydrate temperature)
epoksi: epoxy erbiyum nitrat beşhidrat erime oranı: melting ratio
epoksi amin kaplama: epoxy amine [Er(NO3)3·5H2O]: erbium nitrate erime öncesi gevrekleşmesi: solid-
coating pentahydrate metalembrittlement
epoksi anayapılı reçineler: epoxy matrix erbiyum oksit [Er2O3]: erbium oxide erime sıcaklığı (metaller): melting point
resins erbiyum perklorat [Er(ClO4)3]: erbium (=melting temperature)
epoksi çatlaması: epoxy coatings perchloride erime sıcaklığı düşmesi: melting-point
epoksi dökümlü reçineler: epoxy cast Erdemir çelik standartları: Erdemir steel depression
resins standarts erime sıcaklığı düşük cam: soft glass
epoksi kaplama: epoxy coating Erdemir standart çelikleri: Erdemir erime tepkimeleri: melting reactions
epoksi modeller (döküm): epoxy standart steels erime üstü sıcaklığı: superheat
patterns Ereğli Demir Çelik Fabrikaları: Ereğli erime yüzeyi: fusion face
epoksi reçine: epoxy-resin Iron and Steel Works erimeli dökme refrakter: fusion cast
epoksi reçineli modeller: epoxy-resin erg: erg refractory
patterns ergonovin [C19H23N3O2]: ergonovine erimeli döküm (seramik): fusion casting
epoksi renk atımı: epoxy discoloration ergosterol [C28H43OH]: ergosterol erimemiş silika (sıvı cam): scum

127
erimiş erke soğurumu

erimiş: fused, molten eritme alanı (cam fırını): melting area erke aktarımı: energy transfer
erimiş cam: molten glass (=meltend) erke azalması: energy decrease
erimiş cam yağlayıcı: molten glass eritme basıncı (metaller): melting erke bilgisi: energetics
lubricant pressure erke bilimi: energetics
erimiş curuf: molten slag eritme bölgesi (cam): meltend erke birimleri: energy units
erimiş çelik: molten steel eritme bölümü kemeri (cam): crown erke bulunurluğu: energy availability
erimiş dışık: molten slag eritme curufu: meltdown slag erke çukuru: energy trough (=energy
erimiş karbonatlı yakıt gözesi: molten eritme dışığı: meltdown slag well)
carbonate fuel cells (mcfcs) eritme döküm: fused cast, fused coating erke dağılımı: energy distribution
erimiş kaynak: molten weld eritme fırını: melting furnace erke değiş(tir)imi: energy alteration
erimiş kaynak havuzu: molten weld pool eritme gücü (fırın): capacity erke denklemleri: energy equations
erimiş kurşun yunağı: molten lead bath eritme hızı: melting rate erke durumu: energy state
erimiş metal oluğu: sow channel eritme kayıpları: melting losses erke düzeyi: energy level
erimiş metal yunağı: molten metal bath eritme kulesi (elektrikli kalay kaplama): erke eşbölüşümü: equipartition ofenergy
erimiş metalde suverme (çelik): molten melting tower erke eşdeğeri: energy equivalence
metal quench eritme sığası (fırın): melting capacity erke eşitleme: energy balance
erimiş parçacık bırakımı (seramik): eritme süresi (çelik): melt down period erke geri kazanımı: energy recovery
molten particle deposition eritme yitikleri: melting losses erke güçlendirimi: energy amplification
erimiş pik demiri: molten iron eritmeli dökülmüş: fused-cast erke hattı: energy line
erimiş su (kar): meltwater eritmeli haddeleme (çoğuzlar): erke hesaplanması: energy quantization
erimiş sülfat katmanı (cam ocağı): gall calendering erke içeriği: energy content
erimiş tuz: molten salt eritmeli püskürtme: fusion spray erke kaynağı: energy source
erimiş tuz yunağı: fused-salt bath, eritmeli sert lehimleme: flow brazing erke kazancı: energy gain
molten salt bath eritrit [CO3As2O8.8H2O]: erythrite erke kesilmesi: energy cut
erimiş tuzlar: fused salts eritritol [C4H11O4]: erythritol erke kullanımı: energy use
erir: fusible eritromisin (antibiyotik) [C37H6N7O13]: erke kuşağı: energy band
eriterek açığa çıkarma deneyi: elution erythromycin erke kuşağı açıklığı: energy band gap
test
eritrosin [C20H6I4O5Na2]: erythrosine erke kuyusu: energy well
eritici (cam): melter
eriyebilirlik: fusibility erke maliyeti: energy cost
eritilerek (cam üzerine) tutturulmuş:
fired-on eriyen model (döküm): heat disposable erke sakınımı: energy conservation
pattern erke sakınımı yasası: law of conservation
eritken: fluxing agent (=flux)
eriyen sigorta: fusible plug ofenergy
eritken alma: flux removal
eriyik: melt erke salımı: energy release
eritken çekirdekli ark kaynaklaması:
flux cored arc welding (FCAW) eriyik akışı (metal): melt flow erke seçimli ayrık: energy-selecting slit
eritken çekirdekli elektrot: flux cored eriyik akıtma: tapping erke serpinimli görünge: energy
electrode eriyik çekme (plastikler): melt extrusion dispersive spectrum
eritken çekme: flux removal eriyik dayancı (plastikler): melt strength erke serpinimli görünge gözlemi:
eriyik dengesizliği: melt instability energy dispersive spectroscopy (EDS)
eritken hattı: flux line (=metal line)
eriyik havuzu: molten pool erke serpinimli görüngeölçer: energy-
eritken hattı yenimi (fırın): flux line dispersive spectrometer
corrosion eriyik imleci: melt index
eriyik savurma: melt spinning erke serpinimli spektroskopi: energy
eritken kalıntıları: flux residues dispersive spectroscopy (EDS)
eritken macun: flux paste eriyik savurma süreci: melt-spinning
erke serpinimli X- ışınları
eritken örtü: flux cover process görüngeölçeri: energy dispersive X-ray
eritken süreci (terne sac): flux process eriyik savurmalı alaşımlar: melt-spun spectrometer (EDS)
(terne plate) alloys erke serpinimli X-ışınları çözümleci:
eritken toz: flux powder eriyikten dökme refrakter: molten cast energy dispersive X-ray analyser
eritkenleme: fluxing refractory erke serpinimli X-ışınları çözümlemesi:
eritkenleme gereci: fluxing material eriyometre: eriometer energy dispersive X-ray analysis (EDXA)
eritkenli oksijenle kesme: flux-oxygen erk: energy erke serpinimli X-ışınları görünge
cutting erk engeli: potential barrier gözlemi: energy-dispersive X-ray
eritkensiz: fluxless erk sakınımı: conservation of energy spectroscopy (EDX)
eritkensiz lehimleme: fluxless soldering erke: energy erke serpinimli X-ışınları görüngesi:
eritkensiz sert lehimleme: fluxless erke açıklığı: energy gap (=energy band energy-dispersive X-ray spectrum
brazing gap) erke soğurumu: energy absorption

128
erke süzgeci esnekçoğuzsal çoğuz

erke süzgeci: energy filter esağdalılık durumu: isoviscous state esnek etkileşim: elastic interaction
erke süzme: energy filtering esas: essential, substantial, texture esnek Frenkel-Kontorova zinciri: elastic
erke süzümlü elektron kesit çizimi: esas cam: base glass Frenkel-Kontorova chain
energy-filtered electron tomography eser: trace,: vestige esnek gecikim: elastic hysteresis
erke süzümlü elektron tomografisi: eser element: tramp element (=trace (=mechanical hysteresis)
energy-filtered electron tomography element) esnek geçetki: elastic after-effect
erke süzümlü geçirimli elektron eser öge: trace element esnek gerçek gerinim: elastic true strain
mikroskobisi: energy-filtering esinti: draft (εe)
transmission electron micoscopy esintili: drafty esnek gereçler: elastic materials
erke süzümlü geçirimli elektron eski:: obsolete,old esnek gerilim: elastic stress
mikroskobu: energy filtering TEM esnek gerilim derişimi: elastic stress
(EFTEM) eski gemi teknesi: hulk
eski hurda: old scrap concentration
erke süzümlü görüntüleme: energy- esnek gerinim: elastic strain
filtered imaging eski mısır birası:zythum
eski nüsha (basım): back number esnek gerinim erki: elastic strain energy
erke süzümü: energy filtering esnek gerinim toparlanması: elastic
erke toplanımı: energy accumulation eski püskü: tattered
strain recovery (=elastic recovery)
erke tutumluluğu: energy saving eski sayı: back number
esnek geriyaylanma: elastic springback
erke tüketimi: energy consumption eskiden: once esnek halka: elastic collar
erke üretimi: energy generation eskişehirtaşı: sepiolit esnek histeresis: elastic hysteresis
erke ürünü (BH)max: energy product [Mg4(OH)2Si6O15.6H2O] (=mechanical hysteresis)
erke verici: energizer esmer: fulvous esnek imâlat sistemleri: flexible
erke verimliliği: energy efficiency esmer baskı: brownprint manufacturing systems (FMS)
erke yitimi: energy loss esmer ipek: tussah esnek kalıp (toz metalbilimi):
erke yitimli ayrıntılı yapı: energy-loss esmer şeker: brown sugar hydrostatic mould
fine structure esnek: elastic, nonrigid, supple esnek kalıp: flexible mould
erke yitimli görünge: energy-loss esnek: flexible, lissome, stretchy esnek kalıp yapma: flexible die forming
spectrum esnek aralık: elastic range esnek karmalar: flexible composites
erke yitimli kenara yakın yapı: energy- esnek bilezik: elastic collar esnek kavrama: elastic clutch
loss near edge structure (ELNES) esnek bozunum: elastic deformation, esnek kesme: elastic shear
erke yönetimi: energy management temporary deformation esnek kukla çubuğu: flexible dummy bar
erkek giysisi: men’s wear esnek bölge (σ-ε eğrisi): elastic region esnek kuvvet: elastic force
erkekler tuvaleti: men’s room esnek çarpılma (biçim değişimi): elastic esnek lifler: elastic fibres
erkeklik hormonu [C19H28O2]; [C12H20O2]: distortion esnek mandrel: flexible mandrel
testosterone esnek çarpışma: elastic collision esnek oluklu kalıp: flex-lip die
erke-kuşağı modeli: energy band model esnek çoğuz: elastomer esnek özellikler: elastic properties
erkelendirici: energizer esnek çoğuz epoksiler: elastomer- esnek pantolon: stretchpants
erkeli: energetic epoxies esnek pelte: elastic gel
erken dışık belirleme (çelik): early slag esnek çoğuz pul: elastomeric stamp esnek plastik: nonrigid plastic
detection esnek çoğuz takımlar: elastomeric esnek saçılım: elastic scattering
erken ur belirleme: early tumor tooling esnek saçılım kesit alanı: elastic
detection esnek dalgalar: elastic waves scattering cross-section
erken vuru (yürek): extrasystole esnek davranım: elastic behaviour esnek tampon çubuğu: flexible dummy
erkeyutan: endergonic esnek deformasyon: elastic deformation bar
erkölçer: energometer esnek dengelilik: elastic stability esnek temas: elastic contact
erkölçüm: energometry esnek dengesizlik: elastic instability esnek titreşim: elastic vibration
erlen: erlenmeyer esnek derlenme: elastic resilience esnek toparlanma: elastic recovery
erlenmeyer: erlenmeyer flask esnek dizge: flexible system esnek uyma: elastic compliance
ermalit™ (alaşımlı pik demir türü): esnek eğme: elastic deflection esnek uyma değişmezi: elastic
ermalite™ esnek elektron saçılımı: elasticelectron compliance constant
erozyon: erosion scatter esnek uyumsuzluk: elastic mismatch
erozyonlu yenim: erosion-corrosion esnek elyaflar: elastic fibres esnek yapım dizgeleri: flexible
ersuyu: seed esnek erim: elastic range manufacturing systems (FMS)
ertesi: next esnek esnemezlik: elastic stiffness esnek zorlama: elastic compliance
erubesit [Cu3FS3]: erubescite esnek esnemezlik katsayısı: elastic esnekçoğuzsal çoğuz: elastomeric
erzak: foodstuff, lander, larder, stores stiffness coefficient polymer

129
esneklik eşerir denge

esneklik: elasticity eş dönemli: isochronal (=isochronous) eşçoğuzla(n)ma: copolymerization


esneklik değişmezleri: elastic constants eş karşıntan (tıp): isoantibody eşdağıntılı:isentropic,isoentropic
esneklik erki: elasticenergy eş kaynarlık (kim.): azeotropism eşdağıntılı değişimler: isentropic
esneklik kalibrasyonu: elastic calibration (=azeotropy) changes
esneklik katsayısı: coefficient of elasticity eş kristallilik: isomorphism eşdayanç sıcaklığı: equicohesive
(E=σ/Є), elastic modulus (=modulus eş mıknatıs alanlı: isomagnetic temperature
ofelasticity) eş nötronlu: isotone eşdayançlı: equicohesive
esneklik kısıtı: elastic limit (=limit eş oylum eğrisi (fiz.): isochore eşdeğer: equivalent
ofelasticity) eş ölçümsüz: anisometric eşdeğer ağırlık: equivalent weight
esneklik kuramı: elastic theory eş ph’lı: isohydric eşdeğer çap: equivalent diameter
esneklik oranı (σa/σc): elastic ratio eş süreleme: synchronization eşdeğer dolancalar: equivalent orbitals
esneklik ölçüm ayarı: elastic calibration eş süresiz devinim: aperiodic motion eşdeğer eğrisi: isopleth
esneme: oscitation (=oscitance), yawning eş ucaylı bağ: homopolar bond eşdeğer erk: equivalent energy
esneme halkası: expansion loop (=covalent bond) eşdeğer iletinç: equivalent conductance
esnemez: inelastic, rigid eş zamanlı çakar: syhchroflash eşdeğer iletkenlik: equivalent
esnemez çarpışma: inelastic collision eş zamanlı kaynaklama: series welding conductivity
esnemez elektron saçılımı: inelastic eşaçılar: equiangles eşdeğer j-uzaklığı: equivalent j-distance
electron scattering eşaçılı (geom.): isogonal (=isogonic) eşdeğer karbon içeriği: equivalent
esnemez gereç: rigid material eşaçılı çokgen: equiangular polygon, carbon content (=carbonequivalent)
esnemez gerinim: inelastic strain isogon eşdeğer kesir: equivalent fraction
esnemez olmayan: nonrigid eşaçılı izdüşüm: equiangular projection eşdeğer kesiti: isopleth
esnemez plastikler: rigid plastics eşaçılı üçgen: equiangular triangle eşdeğer küre çapı: equivalent spherical
esnemez reçine: rigid resin eşaltıyüzlü: rhombohedron diameter
esnemez saçılım: inelastic scattering eşaltıyüzlü dizge: rhombohedral system eşdeğer odak uzaklığı: equivalent focal
esnemez saçılım kesiti (fiz.): inelastic eşaltıyüzlü örüt: rhombohedral crystal length
scattering cross-section eşarp: scarf, tippet, wrapping eşdeğer yük: equivalent charge
esnemezlik: inelasticity, rigidity eşartanlı dizi: arithmetic(al) progression eşdeğer-gram: gram-equivalent
esnemezlik katsayısı: modulus of rigidity eşbasınç eğrisi: isobar, isopiestic (=equivalent weight)
esner: nonrigid eşbasınçlı: isopiestic, isostatic eşdeğerli: equivalent
esnetici (katkı maddesi-plastikler): eşbasınçlı baskılama: isostatic pressing eşdeğerlik: equivalence (=equivalency)
flexibilizer eşbasınçlı kalıp: isostatic mould eşdeğerlik etkeni: equivalance factor
esnetin (esnek doku proteini): elastin eşbasınçlı kalıplama: isostatic moulding eşdeğerlikli (kim.): isosteric
esneyiş (tıp): oscitation (=oscitance) eşbasınçlı sıkıtlama: isostatic eşdeğerlilik: isosterism
esrarkeş: narcomaniac compaction eşdengeli: isostatic
esrarkeşlik: narcomania, opiumism eşbasınçlı toz baskılama: isostatic eşdozlu: isodose
esrime (tıp): trance powder pressing eşdüzen (yer b.): homotaxis
ester bağı: ester linkage eşbiçim: equiform eşdüzenli (yer b.): homotaxial
esteraz: esterase eşbiçimleme: isoforming eşeğimli: isoclinal synclinal
esterler: esters eşbiçimli (ad.): equiform, homoplastic, eşeğrikli (mat.): synclastic
esterleşme: esterification isomorphic, isomorphous eşeksenli: equant, equiaxed, equiaxial
estetik ağız ameliyatı (tıp): eşbiçimli: isomorph eşeksenli bölge: equiaxed zone
stomatoplasty eşbiçimli kristal: homeomorph eşeksenli tane yapısı: equiaxed grain
estetik burun ameliyatı: rhinoplasty eşbiçimli örüt: homeomorph structure
estetik meme ameliyatı (tıp): eşbiçimlilik: homoplasty, eşeksenli taneler: equiaxed grains
mamoplasty homeomorphism eşeksenli taneler bölgesi (külçe, kütük):
estradiyol dişcilik iç salgısı eşboyutlu: equant equiaxed grain zone
[C18H24O2]: estradiol eşbölüşüm: equipartition eşelektrik noktası: isoelectric point
estriol [C18H21(OH)3]: estriol eşçaplı: isodiametric eşelektronik noktası: isoelectronic point
estrojen: estrogen eşçekirdekli (kim.): homonuclear eşelektronlu: isoelectronic
estron [C18H22O2]: estrone eşçekirdekli molekül (kim.): eşentalpili: isenthalpic
eş: analogue, even homonuclear molecule eşentropili: isentropic,isoentropic
eş açılı: equiangular eşçevrimli: isocyclic eşenzim: isomerase
eş anlamlı: synonymous eşçift biçimli: isodimorphic eşerir: synthectic
eş büyüklüklü dağılım: monodispersion eşçoğuz: copolymer, homopolimer eşerir denge: synthectic equilibrium

130
eşetkin eşölçümlü çizim

eşetkin: synergetic eşikieksenli: equibiaxial eşlem: parity


eşetkin ilaç (ecz): synergist eşikieksenli bozunum: equibiaxial eşlem sakınımı: parity conservation
eşetkinlik: synergism deformation eşleme: scoring, synchronization,
eşevreli: in-phase eşikieksenli gerilim dağılımı: equibiaxial synchronous timing
eşey göze: germ cell stress distribution eşleme göstergeci:
eşgeçişim basınçlı:isosmotic (=isotonic) eşikli spaut (cam): lifted throat synchronoscope(=synchroscope)
eşgerilim (karma): isostress eşine az rastlanır: uncommon eşlemeli: synchronistic
eşgerilimli yükleme (karma): isostress eşit: equal, even eşlemeli motor: synchronous motor
loading eşit aralık: equal interval eşlenik: conjugate
eşgerinim (karma): isostrain eşit artış: equal increment eşlenik çift bağ: conjugate double bond
eşgüdüm: coordination eşit dağılımlı çökelme: uniform eşlenik çözeltiler: conjugate solutions
eşhacimli: isochoric precipitation eşlenik düzlemler: conjugate planes
eşhalkalı (kim.): homocyclic eşit dizeyler: equal matrices eşlenik evreler: conjugate phases
eşhalkalı bileşikler: homocyclic eşit germe (karmaelyafları): even eşlenik karmaşık: conjugate complex
compounds tension eşlenik kayma: conjugate slip
eşhalkalı molekül: homocyclic molecule eşit işlev: equal function eşlenik kompleks: conjugate complex
eşhızlı (oto): synchromesh eşit kümeler: equal sets eşlenik kuvvet (mak): couple
eşhızlı kavrama (oto): synchromesh eşit olmayan çökelme: uneven eşleşik: congruent
device precipitation eşleşik buharlaşma: congruent
eşısıl: isothermal eşit olmayan dağılım: uneven vapourization
eşısıl basılabilirlik: isothermal distribution eşleşik çift: congruent pair
compressibility eşit olmayan soğutma: uneven cooling eşleşik dönüşüm: congruent
eşısıl basılabilirlik katsayısı: isothermal eşitkenar köşebent: equal leg angle transformation
compressibility coefficient eşitleme: equilization, equalizing eşleşik erime: congruent melting
eşısıl biçimleme: isothermal forming eşitlik: equality eşleşik eriyen alaşım: congruently
eşısıl biçimlenmiş parçalar: eşitsizlik: imparity, inequality melting alloy
isothermally-formed components eşiz: isomer eşleşik eriyen evre: congruently melting
eşısıl çekirdeklenme: isothermal eşize ilişkin: isomeric phase
nucleation eşizleş(tir)me (kim.): isomerization eşleşik evre dönüşümü: congruent phase
eşısıl çökelme: isothermal precipitation eşizlik: isomerism transformation
eşısıl denge: isothermalequilibrium eşkaynama: azeotropism (=azeotropy) eşleşik nokta: congruent point
eşısıl dönüşüm: isothermal eşleşmemiş: unpaired
eşkaynar (kim): azeotropic
transformation (IT) eşlev (math.): bijection, isomorphism
eşkaynar karışım (kim): azeotropic
eşısıl dönüşüm çizgesi: isothermal mixture eşmerkezli: concentric, homocentric
transformation (IT) diagram eşkaynar sıvı (kim): azeotrope eşodaklı: confocal
eşısıl dönüşüm eğrisi: isothermal eşkenar: equilateral eşodaklı gözetleç: confocal microscope
transformation curve eşodaklı kafa (eşodaklı mikroskop):
eşkenar çokgen: equilateral polygon
eşısıl dönüşüm sıcaklığı: isothermal confocal head
transformation temperature eşkenar dörtgen (geom.): lozenge
eşodaklı lazerli tarama mikroskobisi:
eşısıl dönüşüm süresi: isothermal eşkenar dörtgen geçi (hadde): diamond confocal laser scanning microscopy
transformation time pass
eşodaklı mikroskobi: confocal
eşısıl dönüşüm ürünü: isothermal eşkenar dörtgen kalibre: diamond pass microscopy
transformation (IT) product eşkenar dörtyüzlü: equilateral eşodaklı mikroskop: confocal
eşısıl dövme: isothermal forging tetrahedron microscope
eşısıl kalori ölçümü: isothermal eşkenar freze: equal angle cutter eşodaklı raman mikroskobisi: confocal
calorimetry eşkenar köşebentler: equal angles raman microscopy
eşısıl olmayan süreçler: nonisothermal eşkenar üçgen: equilateral triangle eşodaklı teta mikroskobisi: confocal
processes eşkırınım (göz-ışık): isometropia theta microscopy
eşısıl tavlama: isothermal annealing eşköşeli: equiangular eşofman: sweat shirt
eşısıl yayınım: isothermal diffusion eşkristalli: homoeomorphous, isomorph eşoranlı: isogonic
eşısıl yenileşme: isothermal eşkristalli değişim: allomerism eşoylumlu: isochoric
recrystallization eşkümeç (kim.): isoagglutinin eşölçü: isometry
eşısıntılı: isoenthalpic eşkümeç üreten (tıp): isoagglutinogen eşölçümlü: isometric
eşışınımlı: isodose eşkümeleşim (tıp): isoagglutination eşölçümlü çizgi: isometric line
eşik: doorstep eşkümeleştirici (tıp): isoagglutinative eşölçümlü çizim: isometric drawing

131
eşölçümlü dönüşüm etkin açısal hız

eşölçümlü dönüşüm: isometric eşsüreli gerilim: isochronous stress – etil alkol [C2H5OH]: ethanol (=ethyl
transformation strain curve alcohol)
eşölçümlü izdüşüm: isometric projection eşsüreli sürünme eğrileri: isochronous etil alkol [C2H5OH]: ethyl alcohol
eşölçümlü uzaylar: isometric spaces creep curves etil aluminyum ikiklorur: ethyl
eşölçümlü yüzeyler: isometric surfaces eştezgen: cocatalyst aluminium dichloride
eşölçümsel: isometric eştuzlu: isosmotic (=isotonic) etil asetat [CH3COOC2H5]: ethyl acetate
eşölçümsüz örüt: anisometric crystal eştür (kim.): isolog etil grubu [C2H5-]: ethyl group
eşörütlü: homeomorphous, isomorph, eştür doku (tıp): homograft etil kökü [C2H5-]: ethyl group
isomorphic eştürel (kim.): isologous etil selüloz: ethyl cellulose
eşörütlü: isomorphous eşucaylı: homopolar etil silikat: ethyl silicate
eşörütlü değişebilen: allomerous eşucaylı örüt: homopolar crystal etilat: ethylate
(allomeric) eşuzaklık: equidistant etilen [CH2=CH2]: ethylene
eşörütlü değişim: allomerism eşya: commodity etilen bütilen eşçoğuzu: ethylene-
eşörütlü dizge: isomorphous system eşya listesi: inventory butylene copolymer
eşörütlü dizi: isomorphous series eşyanlı: cis etilen glikol: ethylene glycol
eşörütlü evre çizgesi: isomorphous phase eşyanlı çoğuzlar: isotactic polymers etilen glikol dimetakrilat [EGDM]:
diagram eşyanlı konbiçim: isotactic configuration ethylene glycol dimethacrylate (EGDM)
eşörütlü ikili dizge: isomorphous binary eşyanlı yapı (çoğuzlar): isostatic etilen klorotrifloretilen: ethylene
system structure chlorotrifluoroethylene (ECTFE)
eşörütlü karbürler: isomorphous eşyapılı: isomorph etilen oksit: ethylene oxide
carbides etilen oksit arınıklaştırımı: ethylene
eşyenim çizgesi: isocorrosion diagram
eşörütlü üçlü çizge: isomorphous oxide sterilization
ternary diagram eşzamanlama: synchronous timing
eşzamanlı: concurrent, simultaneous, etilen plastikleri: ethylene plastics
eşörütlülük: isogonism, isomorphism etilen propilen diyen kauçuğu: ethylene-
synchronistic (Al), synchronous
eşözdek: allotrope propylene-diene rubber
eşzamanlı çok başlı kaynaklama:
eşözdek biçimli (nesne): allotriomorph commutator-controlled welding etilen propilen kauçuğu: ethylene-
eşözdek biçimli: allotriomorphic propylene rubber
eşzamanlı ısıtma: concurrent heating
eşözdek biçimli ferrit: allotriomorphic etilen vinil alkol eşçoğuzu: ethylene-
ferrite eşzamansız: asynchronous
vinyl alcohol copolymer
eşözdek biçimli kristal: allotriomorphic eşzamansız motor: asynchronous motor
etilen vinil asetat: ethylene-vinyl acetate
crytal et bıçağı: carving knife (EVA)
eşözdek biçimli örüt: allotriomorphic et dolabı: meat safe etilen vinil asetat eşçoğuzu: ethylene-
crytal et kalınlığı farklılığı (cam boru): vinyl acetate copolymer
eşözdek değişimi: allotropic change excentricity etilenetil akrilat eşçoğuzu: ethylene-
eşözdek dönüşümü: allotropic et suyu: brewis, juice, liquor ethyl acrylate copolymer
transformation etakrinik asit [C13H12Cl12O4]: ethacrynic etin içine doğru büyüme (tıp): ingrowth
eşözdekli: allotropic acid etken: factor
eşözdekli kristal: allotropic crytal etalon (aygıt)(ışık): etalon etki: effect, impression, influence
eşözdekli örüt: allotropic crytal etambütol [C10H24N2O2]: ethambutol etki geciktirici madde (foto-banyo):
eşözdeklilik: allotropism → etan [C2H6]: ethane restrainer
polimorphism, enantropy (=allotropy) etanol [C2H5OH]: ethanol (=ethyl etkilendirilmiş: impressed
eşpoliesterler: copolyesters alcohol) etkilenmemiş eksen: neutral axis
eşrenkli (optik): isochromatic etanolamin [C2H7NO]: ethanolamine etkilenmeyen nokta (haddeleme):
eşsağaltım: homeopathy etchell fırını: etchells furnace neutral point
eşsapmalı (mıknatıs alanı): isogonic etçalığı: botulism etkileşen bileşenler: interacting
eşsertlik çizgileri: isosklers ete batma (tıp): ingrowth components
eşsıcaklık eğrisi: isocheim, isotherm etek: bridle, side, tail etkileşim: interaction
eşsiz: incomparable, special, unique etek çizgisi: hemline etkileşim çarpanı: interaction parameter
eşsürekli: equicontinuous eteklik: jupe etkileşim ısısı: heat of activation
eşsürekli işlevler: equicontinuous eten çoğuzları: ethene polymers etkileşim oylumu: interaction volume
functions eten polimerleri: ethene polymers etkileşim erki: interaction energy
eşsürekli küme: equicontinuous set eter [(C2H5)2O]: ether (=ethylether) etkili: efficacious
eşsürel: periodic etiket: lable, tab etkin: active, effective, efficacious,
eşsürel yasa: periodic law etil [CH3CH2-, C2H5-]: ethyl penetrant (=penetrating)
eşsüreli: isochronal (=isochronous) etil akrilat: ethyl acrylate etkin açısal hız: effective angular velocity

132
etkin akış EURONORM standartları

etkin akış: effective flow etkin kok bölgesi: active coke zone etkinleşim çözümlemesi: activation
etkin akma dayancı: effective yield etkin kuvvet eğimi: effective force analysis
strength gradient etkinleşim dağıntısı: activation entropy
etkin anayapı: active matrix etkin kütle: active mass, effective mass etkinleşim entalpisi: activation enthalpy
etkin anayapılı sıvı örüt gösterimi: etkin ligand derişimi: effective ligand etkinleşim entropisi: activation entropy
active-matrix liquid crystal display concentration etkinleşim erki: activation energy
etkin atom sayısı: effective atomic etkin merkezler: active centres etkinleşim ısınımı: activation enthalpy
number etkin metal: active metal etkinleşim özgürerki: activation
etkin atom sayısı kuralı: effective atomic etkin metalli sert lehimleme: active freeenergy
number rule metal brazing etkinleşim polarizasyonu: activation
etkin atom yarıçapı: effective atomic etkin nokta: active site polarization
radius etkin odak uzaklığı: effective focal length etkinleşim ucaylanması: activation
etkin atom yükü: effective atomic charge etkin oksijen üfleme: effective oxygen polarization
etkin aygıtlar (Si-yarı iletkenler): active injection etkinleşmiş: activated
devices etkin ortam: effective medium etkinleşmiş çapraz-kayma: activated
etkin bağ: active bond etkin ortam kuramı: effective medium cross-slip
etkin basınç: effective pressure theory etkinleştirici: activator
etkin besleme (çelik): effective feeding etkin örtü: active coating etkinleştirilmiş: activated
etkin bileşenler: active components etkin piksel algılayıcısı: active pixel etkinleştirilmiş alumina: activated
etkin boğaz (kaynak): effective throat sensor alumina
etkin CaSi içitme (çelik): effective CaSi etkin sekme dizgesi (örüt): active slip etkinleştirilmiş reçine eritkeni:
injection system activated resin flux
etkin CaSi’li tel besleme (çelik): effective etkin sekme düzlemi: active slip plane etkinleştirilmiş sinterleme: activated
CaSi-wire feeding etkin sıcaklık: effective temperature sintering
etkin çalışma çapı (hadde): effective etkin sığınç: effective capacitance etkinleştirilmiş tepkin uçunum:
working diameter etkin sönüm değişmezi: effective activated reactive evaporation
etkin çatlak büyüklüğü: effective crack damping constant etkinleştirilmiş yunak: activated bath
size (ae) etkin sürtünme katsayısı: effective etkinleyici: activating
etkin çekirdek yükü (atom): effective coefficient of friction etkinlik: activity, efficacy
nuclear charge etkin uzunluk: effective length etkinlik bölümü: activity quotient
etkin çekme (mek.): effective draw etkin verim: effective output etkinlik dizisi: activity series
etkin dağılım katsayısı: effective etkin yapısal esnemezlik: effective etkinlik işlevi: activity function
distribution coefficient structural stiffness etkinlik katsayısı: activity coefficient
etkin dinamik katsayısı: effective etkin yarıçap: effective radius etkinlik oranı: activity ratio
dynamic modulus etkin yarı-ömür: effective half-life etkinliklerin sonsuz seyreltim dizgesi:
etkin direnç [Z=R2+(XL-XC)2 (elekt.)], etkin yay değişmezi: effective spring infinite dilution system of activities
çeli (fiz.): impedance (Z) constant etkinsizleştirici: deactivator
etkin gerinim: effective strain etkin yitim etmeni: effective loss factor etkinsizleştirme: deactivation
etkin gerinim hızı: effective strain rate etkin yoğunluk (seramikler): effective etkisiz: ineffectual, inert
etkin gözeneklilik: effective porosity density etkisiz atmosfer: inert atmosphere
etkin güç: real power (=active power) etkin yükün derişimi: effective ion etkisiz dolgu maddeleri: inert filler
etkin ışınlı: photoactinic concentration etkisiz fırın atmosferi: inert furnace
etkin ışınsal: photoactinic etkin yüzey: active surface atmosphere
etkin ızgara yüzeyi: effective grate etkin yüzey direnci: effective surface etkisizleştirilmiş: inactive
surface resistance etmen: factor
etkin iletinç: effective conductance etkinevre kayması: effective phase shift etol: stole, tippet
etkin kabuk: effective case etkinleş(tiril)miş karbon: activated Ettinghausen olgusu: Ettinghausen effect
etkin kabuk derinliği: effective case carbon e-türü borosilikat camı: e-type
depth etkinleş(tiril)miş kömür: activated coal borosilicate glass
etkin kaplama: active coating etkinleş(tiril)miş odunkömürü: Euler açıları (örütbilim): Euler angles
etkin karbon: active carbon activated carbon Euler kuralı: Euler’s rule
etkin katman: active layer etkinleşik: activated Euler uzayı: Euler space
etkin kesit-alanı: effective cross-section etkinleşim: activation EURONORM standartları:
etkin kesme gerilimi: effective shear etkinleşim aşırı gerilimi: activation EURONORM standarts
stress overpotential ev: dwelling house, home, house

133
ev idaresi ezmeli biçimlendirme

ev idaresi: home economics evre kuralı (f+p=c+2): phase rule eylemsiz döngü: moment of inertia
evcik: playpen evre maskesi: phase mask eylemsiz kütle: inertial mass
Everhard-Thornley algılayıcısı: evre nesnesi (dalga evresini değiştiren eylemsiz molekül: neutral molecule
Everhard-Thornley detector nesne): phase object eylemsiz parçacık (fiz.): neutral particle
evgin: urgent evre oluşumu: phase formation eylemsizlik: inertia
evir-çevir dövmesi: flop forging evre sayısı: number of phases (P) eylemsizlik momenti: moment of inertia
evirgeme: recycling evre sınırı: phase boundary eyletik: induced
evirtik: inverse evre sınırları kesişimi: intersection of eyletik çiftlenmiş plazma: inductively
evirtik birikim: inverse segregation phase boundaries coupled plasma (ICP)
evirtik çil: inverse chill evre süzgeci: phase plate eyletik çiftlenmiş plazmalı atom
evirtik gaz kromatografisi: inverse gas- evre yüzdesi: phase percentage salımı spektroskopisi/görünge
chromatography evre zıtlığı: phase contrast gösterimi: inductively coupled plasma
evirtik kaba birikim: inverse evre zıtlığı aydınlatması: phase-contrast atomicemission spectroscopy (ICP-AES)
macrosegregation illumination eyletik çiftucay (atom): induced dipole
evirtik kaldıraç kuralı: inverse lever rule evre zıtlığı gözetleci: phase-contrast eyletik çiftucaylı momenti: induced
evirtik omurgamsı yapı: inverse spinal microscope dipole moment
structure evre zıtlığı mikroskobu: phase-contrast eyletik tepkime: induced reaction
evirtik soğuma: inverse chill microscope eyletik ucaylanma (elekt.): induced
evirtik soğuma eğrisi: inverse cooling evre zıtlığı mikroskopisi: phase-contrast polarisation
curve microscopy eyletim: induction
evirtik spinel: inverse spinel evre zıtlıklı ışık mikroskobu: phase- eyletim sarmalı: induction coil
evirtik sütsü: inverse emulsion contrast light microscope eyletinç: inductance
evirtik yoğunluk: inverse density evre zıtlıklı ışık mikroskopisi: phase- eyletinç kangalı (elekt.): inductance
evirtik-hız soğu(t)ma eğrisi: inverse-rate contrast light microscopy ezik dip (cam): indented base
cooling curve evre zıtlıklı nesnel mercek/objektif: ezik yamama: crush dressing
evirtim: inversion phase-contrast objective ezikkaya (yer b.): mylonite
evirtim noktası: inversion point evrearası: interphase ezilebilir: squeezable
eviye: sink evrearası çökelim: interphase ezilme: comminution
evrak çantası: briefcase, portfolio precipitation ezilmiş: breakdown, comminuted,
evrak işi: paperwork evrearası sınırı: interphase boundary crushed
evre: phase, phase modulation evren: cosmos ezme: pap
evre açısı: phase angle evren ışınları: cosmic rays ezme bilyası: crushing ball
evre aylası (evre zıtlıklı ışık evren tozu: cosmic dust ezme dikişli kaynak: mash resistance
mikroskobu): phase halo evrensel: common seam weld
evre ayrımı: phase seperation evsahibi atomlar: host atoms ezme haddelemesi: breakdown rolling
evre ayrımlı cam: phase-seperated glass evsahibi tepkisi: host response ezme haddelemesi geçileri: breakdown
evre bağıntısı: phase relationship evsiz: homeless rolling passes
evre belirleme: identification of phases Ewald çatkısı: Ewald construction ezme merdanesi : cogging roll, crushing
evre bileşimi: phase composition Ewald elektrostatik erki: Ewald drum, crushing trommel
evre büyümesi: phase growth electrostatic energy ezme oranı : reduction ratio
evre çekirdeklenmesi: phase nucleation Ewald küresi (örütbilim): Ewald sphere ezme reçel : marmalade
evre çizgesi: phase diagramme eyer: pad ezme verimliliği : crushing efficiency
evre çökelmesi: phase precipitation eyer altlığı: saddle blanket ezmeli biçimlendirme : crush forming
evre çözümlemesi: phase analysis eyer altlığı keçe: saddlecloth
evre dağılımı: phase distribution eyer derisi: saddle leather
evre değişimi: phase change eyer erevesi: saddle tree
evre dengesi: phaseequilibrium eyer kaltağı: saddle tree
evre dönüşümü: phase transformation eyer kaşı: saddle bow
evre dönüşümü hızbilimi: kinetics of eyer kayışı: breeching
phase transformation eyer sabunu: saddle soap
evre geçişi: phase transition eyer vurması: saddle soar
evre halkası (optik): phase ring eylem: performance
evre karışımı: phase mixture eylemsiz: inert
evre kayması (δ=2πδ/λ): phase shift (δ) eylemsiz dizge: inertial system

134
F
fabrika: plant, mill, works fazla havalı alev: blue flame fenollü kalıplama bileşiği: phenolic
fabrika bakımı: plant maintenance fazla mesai: overtime moulding compound
fabrika çıkışlı ısıl işlemli çelikler: mill- fazla poz verme: overexposure fenollü kaplama: phenolic coating
heat-treated steels fazla yanma havası: excess air fenollü laminat: phenolic laminate
fabrika hurdası: home scrap fazlalık: margin, redundance fenollü reçine maçaları (döküm):
fabrika içi cam kırığı: domestic cullet (=redundancy) phenolic-resin cores
fabrika içi cam lekesi: domestic mark fazlalık kazıma (kaynak): back gouging fenollü reçineler (döküm): phenolic
fabrika içi hurda: domestic scrap, feder (döküm):tie piece resins
recirculating scrap, revert scrap fekül: fecula fenotiazin [C12H9NS]: phenothiazine
fabrika kuruluş yeri: plant location felç (tıp): apoplexy, palsy, stroke fensiklidin [C17H25N], (uyuşturucu):
fabrika mühendisliği: plant engineering phencyclidin
felçli: palsied
fabrika sığası: plant capacity feragat etme: waiving
fen: science
fabrika tasarımı: plant design fermuar: slidefastener, zipper
fen adamı: scientist
fabrika yardımcı tesisleri: plant utilities ferrielektriksel: ferrielectric
fenakein [C18H22N2O2]: phenacaine
fabrika yerleştirimi: plant layout ferrielektriksel gereçler: ferrielectric
fenasetin [C10H13NO2]: acetophenetidine materials
façeta: bezel, facet fenasetin [CH3CONHC6H4OC2H5]:
faktoring: factoring ferrik asit [H2FeO4]: ferric acid
phenacetine
fakülte: faculty, school ferrimanyetik gereçler: ferrimagnetic
fenasit [Be2SiO4]: phenacite materials
familya (periyodik cetvel): subgroup fenazin [C6H4N2C6H4]: phenazine
fan: blower, ventilator ferroalaşım: ferroalloy
fenci: scientist ferroalaşım tozu: ferroalloydust
fan motoru: fan motor feneol [C6H5OC2H5]: phenetole
fanila: undershirt ferrobor: ferroboron
fener çarkı (mak): crown wheel ferroelektrik: ferroelectric
fanus: bell jar fener mili: mandrel
far: dash-light, headlight ferroelektrikli malzemeler: ferroelectric
fenetidin [C8H11NO]: phenatidine materials
Faraday kafesi (elekt.): screening cage fenformin [C10H15N5]: phenformin ferroelektriklilik: ferroelectricity
faraş: dustpan fenil [C6H5]: phenyl ferromangan: ferromanganese
fare kapanı: mousetrap, rattrap fenil asetat [CH3COOC6H5]: phenyl ferromanyetik: ferromagnetic
faringoskop (tıp): pharyngoscope acetate ferromıknatıslı malzemeler:
fark: difference, distinction fenil halkası devinimi: phenyl ring ferromagnetic materials
fark edilemez: indistinguishable motion ferromıknatıslılık: ferromagnetism
fark gözetmeyen: uncritical fenilalanin [C6H5CH2CH(NH2) ferronikel: ferronickel
farkedilmemiş bozukluk: undetected COOH]: phenylaminoproprionic acid ferroniyobyum: ferroniobium
failure (=phenylalanine)
ferroselen: ferroselenium
farkına varılmamış: unnoticed fenilbütazon [C19H20N2O2]:
phenylbutazone ferrosilis: ferrosilicon
farklı: different, unlike, variant
fenilen [C6H4--]: phenylene ferrotantal: ferrotantalum
farklı kırılım bölgesi (ışık): schlieren
fenilketonüre (kalıtsal bir anormallik): ferrotitan: ferrotitanium
farklı kırılımlı fotoğraf çekimi:
schlieren photography phenylketonuria ferrovolfram: ferrotungsten
farklı kırılımlı zıtlık mikroskopisi: fenilsilan reçineleri: phenylsilane resins ferrozirkon: ferrozirconium
schlieren contrast microscopy fenobarbital [C12H12N2O3]: fıçı: barrel, butt, cask, draught, vat
farklı kristalli: allomorphous phenobarbital fıçı kapağı: barrelhead
farklı olma: varying fenoksi: phenoxy fıçı karnı: bilge
farklı örütlü: allomorphous fenoksi reçinesi: phenoxy resin fıçı tapası: bung
farklı sıklıklı: heterochromatic fenoksit [NaC6H5O]: phenoxid fıçı tapası: spigot
farklı uzunluklu: orthorhombic fenol [C6H5OH]: phenol fıçıda parlatma: burnishing, rumbling
farklılık: difference fenol kırmızısı [C19H14O5S]: phenol red fıçılama: barreling (=tumbling)
farmakolit [2(CaHAsO4).5H2O]: fenol-formaldehit: phenolformadehyde fıçılık: rick
pharmacolite (PF) fındık: nut
fasulya sırığı: stake fenol-formaldehit reçineler: phenol- fındık kömürü: nut-coal (=nuts)
fatura: bill formaldehyde resins fındıkkıran: nutcracker
fayans: tile fenolftalein [C20H14O4]: phenolphtalein fırça: brush, sprag
fayanslı eşya: faience ware fenolik asit: phenolic acid fırça ile boyama: brushing
fazla: excess, ultra; ultra- fenollü: phenolic fırça teli: brush wire

135
fırçalama finişör masası (cam)

fırçalama: brushing, scrubbing fırında kurutma: oven drying fırlatıcı: ejector


fırçalı anotlama: brush anodizing fırında kurutulmuş (plastikler): oven- fırlatma gücü (elektroliz): throwing
fırçalı taşlama: brush grinding dry power
fırçayla kaplama: brush plating fırından dökme (mek): tapping fırlatma koltuğu (uçak): ejection seat
fırçayla parlatma: brush polishing fırından dökülmüş: tapped fırsat: opportunity
fırçayla temizleme: brush cleaning fırından döküm hızı: rate of tapping fısfıs: spray
fırdöndü: swivel, turnbuckle, vane fırınlama: baking, burn, burning, fıska (cam): gob
fırıldak: pinwheel, turnbuckle, weather bunning, calcining, firing, killing fıska alma: gathering
vane, weathercock, whirligig fırınlama aralığı: firing range fıska alma borusu (cam): pottette
fırıldanma: whirling fırınlama çubukları (refrakter): burning (=boot)
fırın: bakery, oven bars fıska-damla (cam): lump (=batch pile)
fırın astarı (cam): tank-lining fırınlama işlemi: baking operation fıskayı kalıpta biçimleme: blocking
fırın astarı onarımı: fettle fırınlama kabı (seramik): sagger fıskiye: fountain, squirt
fırın bölme duvarı (cam): bridge fırınlama öncesi rafları: stilliards fıskiyeli çeşme: bubbler
fırın bölme duvarı (cam): bridge wall fırınlama süresi (seramikler): soak time fıstık yağı: arachis oil
(=bridge) fırınlanmamış: unbaked fışkı: dung
fırın camı: oven glass fırınlanmamış porselen emaye fışkın: shoot
fırın çatısı: cap (=crown) kaplama: bisque (=biscuit) fışkır(t)ma: ejaculation, regurgitation
fırın doldurma (y. fırın): burdening fırınlanmamış refrakterler: unburned fışkırtaç (dişçilik): water pik
fırın dolgu büyüklüğü: burden size refractories fışkırtan: ejaculator
fırın dolgu gereçleri: burden materials fırınlanmamış tuğla: unburned brick fışkırtarak ıslatma: squirting
fırın dolgu oranı: burden ratio fırınlanmış: baked, calcined fışkırtım: ejection
fırın dolgu oylumu: burden volume fırınlanmış alçıtaşı: calcined gypsum fışkırtma: squirting
fırın dolgusu (y. fırın): burden fırınlanmış alumina: calcined alumina fışkırtmalı püskürtüm (sıvı): jet
fırın dolgusu devinimi: burden fırınlanmış dolomit: burned dolomite, fiberoptik: fiber optics
movement burnt dolomite, calcined dolomite
fiberoptik çiftleyici: fiber optic-coupler
fırın doluyken renk değiştirme: on-the- fırınlanmış ham refrakter: calcine
fiberoptik kablo: fiber-optic cable
fly fırınlanmış kaynaşık taneli refrakter:
rebonded fused grain refractory fibroin (tıp): fibroin
fırın döküm deliği: taphole fikstür: fixture
fırın duvarları: oven walls fırınlanmış kireç: deadburnt lime
fırınlanmış kireçtaşı: burnt limestone fil derisi oluşumu (seramik): elephant
fırın eşyası: ovenware skin effect
fırın içi çökmesi (y.fırın): slip fırınlanmış kum: burned sand
fil kulağı: elephant ear
fırın içini sıvama/onarma: fettling fırınlanmış maça: baked core
filament miğferi (e.mik): wehnelt
fırın kapağı: tweel block (=tweel) fırınlanmış manyezi: calcined magnesite
filament temizleme: flashing
fırın kapakları (kokfırını): oven doors fırınlanmış manyezit: burnt magnesite
fildişi: tusk
fırın kapama: blow-out fırınlanmış pirit: calcined pyrite
file: net
fırın karıştırma çubuğu: rabble fırınlanmış refrakter dolomit: calcined
refractory dolomite fileto(et): fillet
fırın kenar duvarı: jamb filibit (tıp): white leg (=milk leg)
fırınlanmış tuğla: body brick
fırın küsküsü: rake filika: boat, tender, whaleboat
fırınlık cam eşya: oven glassware
fırın odası (kokfırını): oven chamber (=kitchen glassware) filika demiri: grapnel
fırın oluğu: canal fırınlık cam eşya: ovenproof glass filipsit [KCa(Al3Si5O16)5H2O]: phillipsite
fırın ön bölümü (cam): forehearth (=ovenware) filiz (maden): ore
fırın raf destekleri: props fırla(t)ma: ejaculation filiz (bitki): shoot, sprig, wand
fırın taban bloğu (cam): bottom block fırlak (uzuv): exsert filiz bezemeli çanak çömlek: sprigged
fırın taban tuğlası: oven sole-brick fırlak çeneli (tıp): prognathic ware
fırın tabanı: hearth, tank bottom (=prognathous) film: motion picture
fırın tabanı cam plakası: tank-lining fırlak çenelilik (tıp): prognathism film sıkımı (işlem): film extrusion
glass fırlak göz: exophthalmos filmaşin (çelik): wire rod
fırın tavanı: crown (=exophthalmia) fincan: camflower, noggin
fırın tıkacı: bott fırlak gözlü guşa (tıp): exophthalmic fincan tabağı: saucer
fırın yükü: burden goiter finisör (cam): blow mould
fırına dayanıklı eşya: bakeware fırlak dişli (tıp): toothy finişör masası (cam): blow table, mould
fırında kurutma (seramikler): killing fırlatan: ejaculator table

136
fire fosforit (fosfat gübresi anamaddesi)

fire: scalage, waste fiziksel tezgen: physical catalyst fosfat çimento dizgesi: phosphate
firuze: turquoise fiziksel ve kimyasal: physicochemical cement system
firuze rengi: turquoise blue fiziksel ve kimyasal özellikler: fosfat kaplama: phosphatizing
firuze taşı: chalchuite physicochemical properties (=phosphating)
fiske (cam): blister fiziksel yüzerme: physical adsorption fosfat kaplama çözeltisi: phosphating
fizostigmin [C15H21O2N3]: solution
fistan: dress, frock
physostigmine fosfat kaplama tankı: phosphating tank
fisto: loop stitch
fizyoloji (tıp): physiology fosfat kaplamalar: phosphate coatings
fiş (elektrik): plug
fizyolojik tuzlu su (tıp): physiological fosfat örtüler: phosphate coatings
fişek: cartridge
saline fosfat temizleyici [NaPO4.12H2O]:
fişek haznesi: magazine phosphate cleaner
fişek kutusu: cartridge box fizyopatoloji (tıp): physiopathology
fizyoterapi (tıp): physical therapy, fosfataz: phosphatase
fişek pirinci: cartridge brass fosfatlama: phosphatizing
physiotherapy
fişeklik: cartouche, cartridge belt, (=phosphating)
magazine flama: burgee, pennant
flaman bağlantı yeri (ampül): pinch fosfatlanmış çelik: parkerized steel
fitil: bougie, cord, detonafor, fin, fuse fosfatlı: phosphatic
fitil çengel (gaz lambası): pickwick flanj: flange
flanş: bridle fosfatlı boksit: phosphatic bauxite
fitil ile yara işletme: tent stitch fosfatlı düşük kırılma indisli cam:
fitilli kadife: corduroy flaş lambası: flash lamp
phosphate crown glass
fitilli kumaş (plastikler): roving cloth flatör (cam): floater
fosfatlı yapay gübre: phosphate
fitilli tüfek: matchlock flatör atma deliği (cam): lug2 (=floater
notch) fosfin: phosphine, phosphite
fiting: fitting fosfokreatin [C4H10O5N3P]:
flatör orta kilit parçası (cam): anchor
fiyat: price phosphocreatine
flinta: flintlock fosfonyum [PH4+]: phosphonium
fiyat kırma: underbidding
flogopit [H2KMg(SiO4)3] fosfor [P]: phosphor, phosphorus
fiyat teklifi (ihale): bid [KMg3(AlSi3O10)(OH)2]: phlogopite
fiyat teklifi yapma: bidding fosfor asiti [H3PO4]: phosphoric acid
florışıldama bozulması: photobleaching
fizik: physics, physique fosfor beşklorür [PCl5]: phosphorus
florür karşıtı: antifluoride pentachloride
fizik tedavi: physical therapy flot camı: float glass
fizik tedavi uzmanı (tıp): physical fosfor beşoksit [P2O5]: phosphorus
fluks (metal): flux pentoxide
therapist
flukslama: fluxing fosfor giderme (çelik):
fizik tedavisi: physiotherapy
flukssuz: fluxless dephosphorization
fizik yasaları: physical laws
fluspat [CaF2]: derbyshire spar fosfor giderme süreci:
fizikçi: physicist dephosphorization process
fok (hayvan): seal
fiziksel: physical fosfor içeren (+5): phosphoric
fok derisi: sealskin
fiziksel belirginlikler: physical fosfor kuşağı: phosphorus banding
characteristics fokurdama: bubbling
folluk: nesting box fosfor kuşaklanması (oluşum):
fiziksel buharlı bırakım: physical vapour phosphorus banding
deposition (PVD) folyo: foil
fonga: gathering iron, pontil (=punty) fosfor oksibromür [POBr3]: phosphorus
fiziksel çatlak büyüklüğü: physical crack oxybromide
size (ap) fongaya cam sarma: gathering
fosfor tuncu: phosphor bronze
fiziksel dağlama: physical etching fonolit: phonolite
fosfor üçbromür [PBr3]: phosphorus
fiziksel değişim: physical change fonon: phonon tribromide
fiziksel değişmezler: physical constants forklift: forklift fosfor üçiyodür [PI3]: phosphorus
fiziksel deneme: physical testing forma takımı: form tool triiodide
fiziksel deney: physical test formalite: routine fosfor üçklorür [PCl3]: phosphorus
fiziksel gerilim: physical stress format: format trichloride
fiziksel kimya: physical chemistry formik asit [HCOOH]: formic acid fosforesan: phosphorescent
fiziksel metalbilim: physical metallurgy fors optik (cam): swirl optic fosforesans: phosphorescence
fiziksel nesnel mercek açıklığı: physical fosfat: phosphate fosforışıl: phosphorescent
objective aperture fosfat astarlama: bonderizing fosforışıllık: phosphorescence
fiziksel özellikler: physical properties fosfat bağı: phosphate bonding fosforışıma: phosphorescence
fiziksel soğurum: physisorption fosfat bağlayıcı (madde): phosphate- fosforil kökü [---PO]: phosphoryl group
fiziksel şişirici (plastikler): physical bonding agent fosforit (fosfat gübresi anamaddesi):
blowing agent fosfat camı: phosphate glass phosphorite

137
fosforlu füzesavar füze

fosforlu: phosphorous fotoğraflı keşif: photoreconnaissance ftalik anhidrit [C6H4(CO)2O]: phthalic


fosforlu bakır: phosphorized copper fotoğraflı klişe: photogravure, phototype anhydride
fosforlu boya: luminous paint fotoğraflı klişe yapımı: phototypy ftalik asit [C6H4(COOH)2]: phthalic acid
fosforlu ekran: phosphor screen fotoğraflı mikroskop: photomicroscope ftalosiyanin [(C6H4C2N)4N4]:
fosforlu hidrojen: phosphorated fotoğraflı topoğrafya: phototopography phthalocyanine
hydrogen fotojenik: photogenic fuar: exposition, fair
fosforlu kolay işlenebilir çelikler: fotokatot: photocathode fuga: joint gap
rephosphorised free machining steels fotokopi: photocopy fugasite: fugacity
fosforlu lipidler: phospholipids fotokopi makinası: photostat fular: muffler
(=phosphatides) fulleren borucuğu: nanotube
fotolüminesans: photoluminescence
fosforlu otomat çelikleri: fumeric asit [C4H4O4]: boletic acid
rephosphorised free machining steels fotometre: photometer
(=fumaric acid)
fosforlu protein: phosphoprotein foton (fiz.): photon
füme cam: smoked glass
fosforlu silikat camları: phosphosilicate foton algılayıcı: photodetector
füniküler: funicular railway
glasses (PSG) foton bilimi (fiz.): photonics
fünye: detonafor
fosforus asit [H3PO4]: phosphorus acid foton düzeltimli görünge gözlemi:
photon correlation spectroscopy füze: missile, projectile, projectile, rocket
fosfür birikimi (çelik): phosphide füzecilik: missilery
segregation (=phosphide streaks) foton soğurumu: photon absorption
foton yoğunluğu: photon density füzesavar: antimissile
fosfür çizgileri (çelik): phosphide streaks füzesavar füze: antiballistic missile
(=phosphide segregation) fotonlu çoğuzlar: photonic polymers
(ABM)
fosfür kuşağı (çelik): phosphide banding fotonlu kuvvet mikroskobu:
fosfür kuşaklanması: phosphide banding photonicforce microscope
fosfürler: phosphides fotonükleer: photonuclear
fosgen [COCl2]: phosgen fotopolimer: photopolymer
fosgenit [Pb2CO3Cl2]: phosgenite fotorezist (ışık dirençli) (çoğuz):
fosil: fosil photoresist
fosil yakıtları: fossil fuels fotosel: photocell, photoelectric cell
fosilleşme: fossilization (=photocell)
fot (lümen/cm2) aydınlanma birimi: fotosentez: photosynthesis
phot fototransistör: phototransistor
foto harita: photomap fototüp (mikroskop): phototube
foto ışık: photoflash frak: dress suit, tail coat
foto ofset (basım): photo-offset frak gömleği: dress shirt
fotoağ yöntemi: photogrid process fren: brake
fotobiyoloji: photobiology fren pabucu: brake shoe
fotodiyot: photodiode fren pabucu aşınması: brake shoe wear
fotoelektron spektropisi: photoelectron fren pabucu kaplaması: brake shoe
spectroscopy lining
fotoflaş: photoflash fren pabucu niteliği: brake shoe quality
fotogravür: photogravure fren pabucu ömrü: brake shoe life
fotoğraf albümü: album fren pabucu üretimi: brake shoe
fotoğraf banyo+basım işi: photofinising production
fotoğraf baskı: photoprint fren takozu: sprag
fotoğraf büyütücü (aygıt): photographic freon [CCl2F2]: dichlorodifloromethane
enlarger freze bıçağı (= freze çakısı): cutter, hob,
fotoğraf camı: photographic glass milling cutter
fotoğraf çekme: photography freze çakısı pensi: collet
fotoğraf makinası: camera freze makinası: milling machine
fotoğrafçılık: photography frezeleme: hobbing, milling
fotoğrafla çinko klişe yapma: frezeleme payı: milling allowance
photozincography frezelenmiş yüzey: milling surface finish
fotoğraflı gözetleç: photomicroscope ftalein: phthlein
fotoğraflı haritacılık: photogrammetry ftalet esterleri: phthalate esters

138
G
gabardin (kumaş): gaberdine gaz delikciği: pinhole gazolin: petrol (=petroleum)
gabari: gabarite gaz giderici (madde): degasser gazoz: soda
gabya çubuğu (den.): topmast gaz giderici eritken: degassing flux gazölçer: aerometer, eudimeter
gabya yelkeni (den.): topsail gaz giderici flaks: degassing flux gazsızlanma süreci (cam): fining
gaflet: negligence gaz giderici vakum haznesi (aygıt): gazsızlaştırma kulesi: degassing tower
gaga (sürahi): spout vacuum tank degasser (VTD) gebelik hormonu: progestrone
galaktoz [C6H12O6]: galactose gaz giderme (metaller): degassing (=progestine)
galenli: galenical gaz giderme birimi: degassing unit gebelik önleyici implantlar:
galeri: gallery gaz giderme kulesi: degassing tower contraceptive implants
galik asit [C6H2(OH)3COOH]: gaz giderme süreci: degassing process gebelik önleyici koyuntular:
trihydroxybenzoic acid gaz giderme tesisi: degassing plant contraceptive implants
galon (4.546 lt): gallon gaz giderme uygulaması: degassing gebelik önleyici rahim aygıtları:
galsama: gill operation contraceptive intrauterine devices
galtavlama: galvannealing gaz gözeneği (cam): boil gece başlığı: nightcap
galvanizleme: galvanizing, zincing,zinc gaz haznesi: pneumatic trough gece kilidi: night latch
coating gaz kaçırma (plastik): breathing gece klübü: nightclub
galvanizli çelik sac: zinc coated steel gaz kalması (tıp): emphysema gece körü: night-blind
sheet gaz kanalı: flue gece lâmbası: night light
galvanizli çelik tel (1 dk. kaplanmış tel): gaz kaynağı: oxyfuelgas welding (ofw) gece vardiyası: night shift
one-minute wire gaz oluş(tur)umu (mineral): gecekondu: shanty
galvanizli sac: latten (=lattin), zinc pneumatolysis gecelik (giysi): night clothes (=night
coated sheet robe)
gaz ölçme: aerometry
galvanometre: galvanometer gecik(tir)me: delay, retardation
gaz sobası: oil stove
galvanometri: galvanometry gecikme: lag, time lag
gaz soğurma: gassing
gamsele: oilskin gecikmeli: delayed, retarded
gaz şişkinliği (karın): tympanites
gamze: dimple gecikmeli akma: delayed yielding
gaz tankı (e.m.): buffertank
gamzele(n)me: dimpling gecikmeli çatlama: delayed cracking
gaz torbası: ballonet
gamzeleme taşlayıcısı: dimpling grinder gecikmeli kırılma: delayed fracture
gaz tutma: occlusion
gamzeli: dimpled gecikmeli soğu(t)ma: retarded cooling
gaz uçurma (numune): bake out
gamzeli kırılma: dimpled fracture gecikmeli yorulma: static fatigue
gaz veren: gasser
gamzeli kırılma yüzeyi: dimpled fracture gecikmeli yumuşama (menevişleme):
surface gaz verici (cam fırını tabanı): bubbler
delayed softening, retarded softening
gamzeli kopma: dimple rupture gaz verme (cam): bubbling
gecikmesiz: immediate
gang: gangue, matrix gaz yağı: paraffin oil (=kerosene)
gecikmiş: retarded
ganister: ganister gaz yayınımı: diffusion ofgases
geciktirici (madde-kimya)→ inhibitor:
gar: station gaz yıkayıcılar: scrubbers retarder
gardrop: wardrobe gaz yoğunluğu ölçeri: dasymeter geciktirilmiş: delayed
gargara (çalgı): mouthwash gaz yoğunlukölçeri: aerometer geciktirme plâkası: retardation plate
garnet taşı [3MgO.Al2O3.3SiO3]: pyrope gaz zehirlenmesi: gassing geciktirme süzgeci: delay screen (=skim
garnierit [2(NiMg)5.Si4O13.3H2O]: gazete: newspaper strainer)
garnierite gazete kağıdı: newsprint geç çatlama (dökme demir+pirinç):
gastroloji: gastrology gazeteci kulübesi: newsstand season cracking (=seasoning)
gastroskop: gastroscope gazı giderilmiş: degassed geç çatlama (pirinç): seasoning
gayda (çalgı): bagpipe gazı giderilmiş çelik: degassed steel geç ısı (atom tepkimesi): after-heat
gayriresmi: unofficial gazı giderilmiş metal: degassed metal geç katılaşan çimento: slow setting
gaz alevi: gas jet gazını boşaltma: outgassing cement
gaz ayırma: atmolysis gazla dağlama: dry etching geç(ir)me: transmittal
gaz basınç ölçeri: tensimeter gazlanma (porselen emaye): gassing geçen ışık: transmitted light
gaz boşluğu: blow, blowhole gazlar mekaniği: aeromechanics geçerli: viable, valid
gaz çıkarma: degassification gazların soğurumu: absorption ofgases geçerli kılma: enforcement
gaz çıkış borusu: offtake gazlı akış basınçölçeri: sympiesometer geçerlilik: viability, validity
gaz çıkması (cam): reboil gazlı bez: gauze geçi (hadde): pass
gaz deliği açma (kum kalıp): venting gazlılık (tıp): flatulence geçi başına ezme: reduction per pass

139
geçi sırası geliştirilmiş gereç mühendisliği

geçi sırası: pass sequence geçirinç: transmission coefficient geçme derece: snap flask
geçi tasarımı: pass design (=transmittance) geçme freze: arbor-type cutter
geçi yolluğu: pass guides geçirirlik: permittivity geçme kafa bitirimi: bayonet cap finish
geçici: momentary, provisional, stopgap, geçirme: permeance geçme ray: gauntlet
tentative, transient, transitory geçirmez: impermeable geçme sac: match-plate
geçici akım: transient current geçirmezlik: impermeability geçme tahta: matchboard
geçici bozunum: temporary deformation geçiş: transition geçmeli bindirme: scarfing
geçici deneyler: transient test geçiş bölgesi: transition zone geçmeli ek yeri (marangozluk): scarf
geçici destek (maden): temporary geçiş çizgesi (sürünme): transition geçmeli tahta kaplama: drop siding
support diagram gedik: breach, gap
geçici durum: transience (=transiency) geçiş çözücüsü (numune hazırlama): gelberi: rake, skim bob, skimmer
geçici gerilim (cam): temporary stress transitional solvent gelenekdışı: unconventional
geçici gerinim (cam): temporary strain geçiş dönemi: transition period geleneksel: conventional, traditional
geçici kaynak: temporary weld geçiş durumu: transition state geleneksel cam: traditionalglass
geçici örgensel kaplama: temporary geçiş evresi: transition phase geleneksel seramikler: traditional
organic coating geçiş kafesi (örütbilim): transition lattice ceramics
geçici özellikler: transient properties geçiş karbürü: transition carbide gelgit devinimi: reciprocating motion
geçici renk: fugitive colour geçiş metali karmaşıkları: transition gelgitin geli: high tide
geçici sıvı evreli bağla(n)ma metal complexes gelin teli: tinsel
(seramikler): transient liquid-phase geçiş metali oksitleri: transition metal gelip geçici yiten: evanescent
(TLP) bonding oxides gelir: earning, yield
geçici sıvı evreli üretim: transient liquid- geçiş metalleri: transition metals gelir getiren yük (taşıt): payload
phase (TLP) processing geçiş noktası (çarpma tokluğu): gelir sağlamayan: uneconomical
geçici sürünme (mek): transient creep transition point
geliş: incidence
geçici tepki: transient response geçiş öğeleri: transition elements
geliş açısı (ışık; x-ışınları): angle of
geçicilik: transience (=transiency) geçiş sıcaklığı (çarpma tokluğu): incidence
transition temperature
geçikmeli nötronlar: delayed neutrons gelişememe: hypoplasia (=hypoplasty)
geçiş süresi: transition time
geçikmiş balık pullanması (seramik): gelişen: developing
delayed fishscaling geçiş ücreti ödeme yeri: tollgate
gelişigüzel: arbitrary, haphazard, random
geçirgen: permeable, pervious geçiş yamacı (kırık yüzey): transition
scarp gelişigüzel numune: random sample
geçirgenlik (1-sıvı, gaz; 2-mıknatıs): gelişigüzellik: randomness
permeability geçiş yapısı (evre dönüşümü): transition
structure gelişim: development
geçirgenlik çarpanı: permeability gelişme: improvement, progress
coefficient geçişim (kimya): osmosis
geçişim: interpenetration gelişmemiş: aplastic, nascent,
geçirim: transmission undeveloped, unformed
geçirim eleği: transmission grating geçişim basıncı: osmotic pressure, root
pressure gelişmemiş beyin (tıp): undeveloped
geçirim katsayısı: transmission geçişim basıncı çok yüksek (kim.): brain
coefficient (=transmittance) hypertonic gelişmemiş kaslar (tıp): underdeveloped
geçirim ölçümü (seramik tozlar): geçişim basıncı düşük (fiz.): hypotonic muscles
permeametry gelişmemiş kişilik: undeveloped
geçişim etkileşimleri: osmotic personality
geçirim yöntemi: transmission method interactions
geçirimli elektron mikroskobu: gelişmemiş ülke: undeveloped country
geçişim ölçümü: osmometry
transmission electron microscope (TEM) geliştirilmiş: advanced, modified
geçişim pompası: osmotic pump
geçirimli elektron mikroskobu geliştirilmiş akrilik: modified acrylic
fotoğrafı: transmission electron geçişimli: intermeshing
geliştirilmiş balıkkemiği dişliler (mek.):
micrograph geçişimölçer: osmometer modified herringbone gears
geçirimli elektron mikroskopisi: geçişimsel: osmotic geliştirilmiş Bauer-Vogel süreci:
transmission electron microscopy geçişimsel basınç: osmotic pressure modified Bauer-Vogel process
geçirimli florışıma mikroskopisi: geçit: vestibule, walkway geliştirilmiş gaz soğutmalı tepkimeç:
transmitted fluorescence microscopy geçme: driftbolt (=driftpin), fit, advancedgas-cooled reactor (agr)
geçirimli ışık arayüzeyli mikroskop: infiltration, shifting geliştirilmiş gaz türbinleri: advanced
transmitted light interface microscope geçme anahtar: box wrench gas turbines
geçirinç: admittance, permeance (H2O geçme boru: drawtube geliştirilmiş gereç mühendisliği:
vapour), transmittance geçme çarklar: mounted wheels advanced materials engineering

140
geliştirilmiş gereçbilim genleşme ölçüm yöntemi

geliştirilmiş gereçbilim: advanced gemilere ilişkin: naval geniş tabanlı döküm kalıbı: big-end-
materials science genel ekonomi: macroeconomics down mould
geliştirilmiş gereçler: advanced genel giderler: overhead expenses geniş tabanlı putrel: broad flanged beam
materials genelleş(tiril)miş: conventional geniş taşçı kalemi: boaster
geliştirilmiş ısılyoğruklar: advanced genelleşmiş dövme: conventional forging geniş yassı çelik: wide flat steel
thermoplastics genelleşmiş elyaf destekli beton: genişle(t)me: broadening
geliştirilmiş karmalar: advanced conventional fibre-reinforced concrete genişlemiş kısım (kanal, damar):
composites ampulla
genelleşmiş frezeleme: conventional
geliştirilmiş lif destekli karmalar: milling genişleten: dilatant
advanced fiber-reinforced composites genişletilmiş erke-yitimli ayrıntılı
genelleşmiş gerilim: conventional stress
geliştirilmiş marmenevişleme: modified yapı: extended energy-loss fine structure
martempering genelleşmiş gerinim: conventional strain
(EXELFS)
geliştirilmiş metalbilim: advanced genelleşmiş haddeleme: conventional
rolling genişleyen kıskaçlar: extending clamps
metallurgy genişliğine konik tuğla: end skew on
geliştirilmiş seramikler: advanced genelleşmiş silahlar: conventional
weapons edge
ceramics genişlik: breadth, width
geliştirilmiş termoplastikler: advanced genelleşmiş yöntemler: conventional
techniques genişlik ölçeği: widthgage
thermoplastics genleş(tiril)miş curuf: expanded slag
geliştirilmiş topmetali: modified genetik (tıp): genetic (=genetical)
(=foamed slag)
gunmetal geniş: broad, extensive, vivid, wide
genleş(tiril)miş dışık: expanded slag
geliştirilmiş üretim teknolojisi: geniş açı (90°−180°): obtuse angle, wide (=foamed slag)
advanced manufacturing technology angle
genleşebilir: dilatable, expandable,
geliştirilmiş yüzey yeteneği: enhanced geniş açılı (geom.): obtuse angled expandible
surface quality geniş açılı mercek: fish-eye, wide-angle genleşebilir plastik: expandable plastic
GEM: TEM lens
genleşen: expansive
GEM aydınlıkalan görüntüsü: TEM geniş açılı üçgen (geom.): obtuse angled genleşen buhar kapanı: expansive steam
bright field image triangle trap
GEM fotoğrafı (geçirimli elektron geniş açılı x-ışınları saçılımı: wide-angle genleşen çimento: expansive cement
mikroskobu): TEM picture x-ray scattering (WAXS)
genleşen harç: expansive mortar
GEM görüntüsü: TEM image geniş ağızlı kaplar (cam): wide mouth
containers genleşen metaller: expanding metals
GEM karanlık alan görüntüsü: TEM genleşen yapışkan: expansive cement
dark field image geniş ağızlı satır: broad hatchet
genleşik: expanded
gemi: boat, ship, vessel geniş alanlı gözmerceği: widefield
eyepiece genleşik çoğuzlar: expanded polymers
gemi bayrakları: bunting
geniş alanlı oküler: widefield eyepiece genleşik sıkıt (toz metalbilimi): pulled
gemi darası: dead weight compact
gemi direği: mast geniş ayaklı profil: broad flanged beam
genleşinç: dilatancy
gemi enkazı: wreck geniş başlı çivi: panel-pin
genleşir: expansive
gemi havuzu: dock geniş başlıklı profiller: wide flanged
genleşirlik: expansivity (=coefficient of
gemi inşaat mühendisi: naval architect shapes expansion)
gemi inşaat mühendisliği: naval geniş başlıklı ι-profili: wide flange beam genleşme: dilation (=dilatation),
architecture geniş başlıklı ι-profili haddesi: wide elongation, expansion
gemi inşaatı: shipbuilding flange beam mill genleşme bağlantısı: expansion joint
gemi kızağı: slipway geniş çizgiler: broad lines genleşme borusu: expansion pipe
gemi omurgası: keel geniş I-profili: wide flange genleşme çatlağı: expansion crack
gemi omurgası mastarı (döküm): keel geniş iz (cam): deep-sleek genleşme eğrisi: dilatometric curve
block geniş kenar (yassı kütük): wide side genleşme halkası: expansion loop
gemi sacı: ship plate geniş keski: boaster genleşme hızı: rate of expansion
gemi teknesi: hull geniş paçalı pantolon: oxford bags genleşme katsayısı: coefficient of
gemi topu metali: admiralty gun metal geniş perde (sinema): wide-screen expansion
gemi yapımı: shipbuilding geniş sıcak şerit haddeleri: wide hot- genleşme körüğü: expansion bellows
gemi yükü: boatload, shipload strip mills genleşme kuvveti: expansion force
gemi/uçak seyrüseferi: navigation geniş süpürge: push broom genleşme makarası: expansion roll
gemici pirinci: admiralty brass geniş şerit: broad strip, wide strip genleşme ölçüm yöntemi: dilatometric
gemikıçı: stern geniş şerit haddesi: broad strip mill method

141
genleşme ölçümleri geri kalma

genleşme ölçümleri: dilatometric gerçek savurma döküm: true centrifugal gereç yönetimi: materials handling
measurements casting gereç yönlendirme: materials handling
genleşme ölçümsel: dilatometric gerçek sayı: real number gereç yönlendirme dizgesi: material
genleşme ölçümü: dilatometry gerçek soğuma hızı: actual cooling rate handling system
genleşme payı: expansion allowence gerçek uç-numune etkileşimi: true tip- gereçbilim: materials science
genleşme sonrası: after-expansion sample interaction gereçler: materials
genleşme yumuşaması noktası (cam): gerçek yoğunluk: true density gereçlerin dayancı: strength of materials
dilatometric softening point gerçek zamanlı radyografi: real-time gerekli: necessary, unexpendable
genleşme yumuşaması sıcaklığı: radiography gerekli şeyler: necessaries
dilatometric softening temperature gerçekdışı: unreal gereksinim: necessity
genleşmeli geç(ir)me: expansion fit gerçekleme belgesi: transcript gereksiz: inessential, unnecessary
genleşmeli yatak: expansion bearing gerçekleştirme: realization geren kas (tıp): tensor
genleşmeölçer: dilatometer gerçeklik: reality
gerey: tensor
genleşmez cam: zero-expansion glass gerdan: neck
gereyler işlencesi: calculus of tensors
genleşmiş: expanded gerdanlık: neclace
gergef: tenter
genleştiren: dilator gerdel: pail
gergef işi: tapestry
genleştirici: dilative, expander gerdirici: bridle
gergef kancası: tenterhook
genleştirici malafa: expander mandrel gerdirme donanımı: tension bridle
gergi: tonus
genleştirme süreci: expanding process gerdirme makarası: tension reel
gergi bozukluğu (tıp): dystonia
genliği azalan dalga: evanescent wave gerdirme makası: snub pulley
gerdirme merdanesi: bridle roll gergi çubuğu: tie-rod
genliği azalmayan (fiz.): undamped gergi halatı: backstay
genlik: amplitude gereç: material
gereç akışı: material flow gergi kasnağı: tension pulley
genlik kiple(n)mesi: amplitude gergi mili (dokuma): breast beam
modulation gereç belirginleme: material
characterization gergi teli: guy
genlik modulasyonu: amplitude gergi yitimi: atony (=atonia)
modulation gereç belirginleme yöntemleri: material
characterization methods gergin: taut,tight
genlik zıtlığı: amplitude contrast gerginleş(tir)me: stiffening, tautening
gereç bozukluları: material defects
gerçeği söyleten ilaç (tıp): truth-serum gerginlik: stress (tıp), tension
(=truth drug) gereç deneme: materials testing
gereç denetim dizgesi: material control gerginlik ayarlayıcı (hadde): looper
gerçek: real, true, truth system geri: back, rear, reverse, tail
gerçek atomsal çözünüm: true atomic gereç deneyleri: materials tests
resolution geri akışlı kaynatma: reflux
gereç devinimi: material movement geri bükme deneyi: reverse bend test
gerçek büyütme (optik): real
magnification gereç gereksinimleri: material geri çekiş: back draft
requirements geri çekme: backoff, flashback
gerçek çözelti: actual solution
gereç gereksinme planlaması: material geri çekme pimi: ejector return pin
gerçek değil: untrue requirement planning
gerçek değme alanı: real area of contact geri çekme yayı: back pull spring
gereç hareketleri: material handling
gerçek dizey (mat.): real matrix geri döngü: recycling
gereç işlevleri: material functions
gerçek eğme: true bending geri dönüş borusu: return pipe
gereç işleyim: materials processing
gerçek genleşme (sıvı): absolute geri dönüşlü: recyclable
gereç işleyim yöntemleri: materials
expansion processing methods geri dönüşlü şişe: multi-trip bottle
gerçek gerilim: true stress (=returnable bottle)
gereç kaldırma: material removal
gerçek gerilim-gerçek gerinim çizgesi: gereç maliyeti: materials cost geri dönüşlülük: recyclability
true stress-true strain diagramme gereç mühendisliği: materials geri dönüşsüz: unrecoverable
gerçek gerinim: true strain engineering geri dönüşsüz şişe: single-trip bottle
gerçek görüntü: real image gereç seçenekleri: material alternatives (one-way bottle)
gerçek görüntü büyütücü mercek: gereç seçimi: material selection geri dönüşsüz vana: nonreturn valve
positive lens gereç standartları: material standards geri dönüşümsüz şişe: one-way bottle
gerçek gözeneklilik: true porosity gereç teknolojileri: materials geri emiş: back draft
gerçek ortalama: true mean technologies geri iste(n)me: reclamation
gerçek oylum: true volume gereç tepkisi: material response geri isteme: reclaim
gerçek parçacıklı karmalar: true gereç yerine koyumu: material geri kalan: lagging
particulate composites substitution geri kalma: lagging

142
geri kazanılabilir gerinim izleri

geri kazanılabilir: recyclable gerilim durumu: state of stress gerilim–gerinim çizgesi: stress-strain
geri kazanılabilirlik: recyclability gerilim düşmesi (elekt.): voltage drop diagram
geri kazanım: recovery, recycling gerilim düzen direnci (elekt.): bleeder gerilim-gerinim eğrisi: stress-strain
geri kazanım kutusu: recycling bin resistor curve
geri kazanım tesisi: recovery plant gerilim düzenleci: voltage regulator gerilim-kopma dayancı: stress-rupture
geri ödenmez (= geri ödemesiz): gerilim eğimi: electric field, strength
nonrefundable stressgradient gerilim-kopma deneyi: stress-rupture
geri ödenti: refund gerilim eşitleme tavı: stress equalizing test
geri plan: background anneal gerilim-kopma eğrisi (sürünme): stress-
geri saçılım: backscattering gerilim eşitlemesi: stress equalization rupture curve
geri saçılmış elektron algılayıcısı: gerilim farkı (elekt.): potential difference gerilim-kopma kırılması: stress-rupture
backscattered electron detector gerilim genliği (mek.): stress amplitude fracture
geri saçılmış elektron görüntülemesi: gerilim gevşemesi: stress relaxation gerilimli: off-temper
backscattered electron imaging gerilim gevşemesi eğrisi: stress- gerilimli cam (suya damlatılmış): prince
geri saçılmış elektron kırınımı: relaxation curve rubert drop
backscattered electron diffraction gerilim giderme: stress relieving gerilimli korrozyon: stress corrosion
geri saçılmış elektronlar: backscattered gerilim giderme çatlaması (kaynak): gerilimli tel: live wire
electrons stress-relief cracking gerilimli yaşlandırma: stress ageing
geri saçılmış Kikuchi kırınımı: gerilim giderme işlemi: stress relieving gerilimli yenim: stress corrosion
backscattered Kikuchi diffraction treatment gerilimli yenim çatlakları: stress
geri sekme: backward slip gerilim giderme tavı: stress-relief anneal corrosion cracks
geri sıçrama (fizik): restitution gerilim giderme tavlaması: stress-relief gerilimli yenim çatlaması (GYÇ): stress
geri taşma (kalpkanı): regurgitation annealing corrosion cracking (SCC )
geri tepme: backfire, backlash gerilim gözesi: stress cell gerilimli yenim kırılması: stress
geri tepme basıncı: back pressure gerilim itimli kristalleşme: stress- corrosion fracture
geri tepme subapı: check valve induced crystallization gerilimölçer: potentiometer (elekt.);
geri üfleme (cam): blowback gerilim-kopma deneyi (sürünme): tensiometer (=tensometer) (mek.)
stress-rupture test gerilimölçerli: potentiometric
geri vites: reverse gear
gerilim kopması: stress rupture gerilimölçerli eşdeğerlenim:
geri yansıma: back reflection
gerilim koruma körelimi (tıp): stress potentiometric titration
geri yansıtmalı Laue kamerası: back protection atrophy
reflection Laue camera, back reflection gerilim-sayı (G-S) eğrisi (metal
Laue method gerilim merkezleme (elekt.): voltage yorulması): stress number (S-N) curve
alignment gerilim-sayı çizgesi: stress-number
gerialan: background
gerilim oranı (mek.): stress ratio diagram
gerialan çıkarımı (görüntü):
background subtraction gerilim oynaması: voltage fluctuation gerinim: strain
gerialan ışınımı: background radiation gerilim ölçümlü zar elektrotlar: gerinim alanı: strain field
potentiometric membrance electrodes gerinim alanı zıtlığı (TEM): strain field
gerici: stretcher
gerilim ölçümü (mek.): stress contrast
geriden aydınlatma: backlighting measurement
gerileme (hastalık): regression gerinim çubukları (presleme): strain
gerilim ölçümüne ilişkin: rods
gerilen: stretchy potentiometric
gerilim: forward bias, potential, stress, gerinim dağlaması: strain etching
gerilim verimliliği (kaplama): voltage
tension, voltage efficiency gerinim durumu: state of strain
gerilim aktarma: stress transfer gerilim yeğinliği (mek.): stress intensity gerinim duyarlılığı: strain rate sensitivity (m)
gerilim alanı: stress field gerilim yeğinliği ayarlaması: stress- gerinim eğrisi: isochronous stress –
gerilim aralığı: range of stress (Sr), stress intensity calibration strain curve
range gerilim yeğinliği çarpanı: stress- gerinim erki: strain energy
gerilim çatlağı: stress crack intensity factor (KI) gerinim genliği: strain amplitude
gerilim çatlatması işgörmezliği: stress- gerilim yeğinliği çarpanı aralığı: stress- gerinim gevşemesi: strain relaxation
cracking failure intensity factor range (ΔK) gerinim hızı: strain rate
gerilim çevrimi: stress cycle gerilim yükseltici: stress raiser, stress gerinim hızı duyarlılığı: strain-rate
gerilim denetleci (elekt.): potentiostat riser sensitivity
gerilim derişimi: stress concentration gerilim zıtlığı (SEM): voltage contrast gerinim itimli çökelme: strain induced
gerilim derişimi çarpanı: stress gerilim–gerinim bağıntıları: stress- precipitation
concentration factor (KI) strain relations gerinim izleri: strain markings

143
gerinim izleyici (cam) gezi

gerinim izleyici (cam): strain viewer germanyum iyodür: germanium iodide gevrek davranım: brittle behaviour
(polariscope) germanyum klorür: germanium chloride gevrek erozyon davranımı: brittle
gerinim noktası: strain point germanyum kristali: germanium crystal erosion behaviour
gerinim ölçeri: straingauge germanyum metoksit: germanium gevrek gereç: brittle material
gerinim saptırıcı: strain deviator methoxide gevrek gümüş cevheri: brittle silver ore
gerinim sertleş(tir)mesi: strain germanyum nitrür: germanium nitride gevrek işgörmezlik: brittle failure
hardening germanyum oksit: germanium oxide gevrek kaplama: brittle coating
gerinim sertleş(tir)mesi hızı: rate of germanyum örütlü yarıiletkeni: gevrek katı: brittle solid
strain hardening germanium crystal semiconductor gevrek kırılma: brittle fracture
gerinim sertleş(tir)mesi katsayısı: germanyum örütü: germanium crystal gevrek malzeme: brittle material
modulus of strain-hardening (=rate of
strain), strain-hardening coefficient germanyum selenür: germanium gevrek metal: brittle metal
selenide gevrek sünek geçiş sıcaklığı: brittle-
gerinim sertleş(tir)mesi üsteli: strain
hardening exponent (n) germanyum sülfür: germanium sulphide ductile transition temperature
gerinim sıcaklığı (cam): strain point germanyum telerür: germanium telurite gevrek sünek geçişi: brittle-ductile
gerinim yaşlan(dır)ması: strain aging germanyum tozu: germanium powder transition
gerinim yaşlanması gevrekleşmesi germanyum trasistor: germanium gevrekleşme: embrittlement
(düşük karbonlu çelik): strain-age transistor gevrekleşmiş: embrittled
embrittlement germanyum yongası: germanium chip gevrekleşmiş alaşım: embrittled alloy
gerinimli: strained germanyum zar: germanium membrane gevrekleşmiş evre: embrittled phase
gerinimli cam disk: strain disc germanyumlu: germanic gevrekleştiren: embrittling
gerinimli yapı: strained structure germe: stretching, tautening, tension gevrekleştiren çöketli: embrittling
gerinimölçer: strainometer germe avadanı: clamp jig precipitate
gerinimsiz nesnel mercek: strain-free germe ayarlayıcı role: dancer roller gevrekleştiren evre: embrittling phase
objective germe azaltma haddesi: stretch reducing gevrekleştiren öge: embrittling element
geriye eğik: recurvate mill gevreklik: brittleness, shortness
geriye eğilme: recurvation germe çenesi: clamp jaw gevreklik sıcaklığı: brittle temperature
geriye gitme: regression germe düzlemesi: tension levelling gevreklik sıcaklık aralığı: brittle
geriye kaynaklama: backhand welding germe gerinimleri: stretch strains temperature range
geriye kıvrılma: retroflexion (=lüders lines), stretcher strains gevşe(t)me: unloosening
(=retroflection) germe izleri: stretch strains (=lüders gevşek: hypotonic, limp, slack, sleazy,
geriye ölçütleme: retrogradation lines) ungirt
geriye sayma: countdown germe kuvveti (mak): tension gevşek parça (kalıp): loose piece
geriye sıkma (Mk): backward extrusion germe merdanesi: tension roll gevşem (yürek kası): diastasis, diastole
geriz: sink germegem’i: tension bridle gevşem basıncı (tıp): diastolic pressure
germanyum [Gm]: germanium germeli biçimleç: stretch former gevşeme: relaxation
germanyum alaşımları: germanium germeli biçimleme: stretch forming gevşeme eğrisi (gerilim): relaxation
alloys germeli bükme deneyi: stretch-bending curve
germanyum algılayıcı: germanium test gevşeme hızı: relaxation rate
detector germeli çekme: stretch-drawing gevşeme katsayısı (çoğuzlar): relaxation
germanyum arsenik sülfat camları: germeli doğrultma: stretcher- modulus [Er(t)]
germanium-arsenic-sulphate glasses straightening gevşeme sıklığı (elekt.): relaxation
germanyum bromür: germanium germeli doğrultmaç: stretcher leveler frequency
bromide gevşeme süresi: relaxation time
germeli düzleme (sac): stretcher leveling
germanyum cevheri: renierite gevşetici: laxative
germanyum doğrultucu (elekt.): germeli numune tablası (TEM):
straining stage gevşetici hormon (tıp): relaxin
germanium rectifier
germeli zincir: stud chain geyner (tıp): locus
germanyum eriyiği: germanium melt
getr: gambago, legging geyserit (yer b.): geyserite
germanyum etoksit: germanium
ethoxide geviş getirme: regurgitation gezenek (mat.): locus
germanyum florür: germanium fluoride gevrek: biscuit, brittle, crisp gezer direk (maden): temporary prop
germanyum ikiklorür: germanium gevrek bakır: dry copper gezer dişli: planetgear
dichloride gevrek çatlak: brittle crack gezer mikroskop: mobile microscope
germanyum ikioksit: germanium gevrek çatlak ilerlemesi: brittle crack gezer vinç: overhead crane
dioxide propagation gezi: travel, trip

144
gezi filmi göğüs kemiğine birleşmeyan kaburga (vücut)

gezi filmi: travel film giriş açısı (x-ışınları): acceptance angle gizli tuzak: boobytrap
gezici sertlikölçer: portable hardness giriş besleme merdaneleri (elektrikli GK-deneyi: PF test
tester kalay kaplama): entry feed rolls glikoz [C6H12O6]: glucose (=dextrose)
gezinge (geo.): trajectory giriş bölümü (hadde): entry section glokonit: glauconite (=terre-verte)
gezinti platformu (fabrika): cat walk giriş deliği: access hole, feed inlet, glukozüri (tıp): glucosuria, glycosuria
gıcırtı: rasping manhole glüteli: glutinous
gıda: food, nutrition, viand giriş gerginliği (hadde): entry tension goblet: goblet
gıda zehirlenmesi: botulism giriş gergisi (elektrikli kalay kaplama): gomalaka: shellack
gıdık: jowl entry bridle gonca vazosu: bud vase
gıdıklama: titillation giriş gerilimi: entry tension gong: gong
gırtlağa ilişkin (tıp): glottic giriş hızı (hadde): entry speed gonyometre: goniometer
gırtlak: gullet, oropharynx, throat, voice giriş izi (haddeleme): entry mark göbeğe ilişkin (tıp): umbilical
box giriş kalınlığı (hadde): entry thickness göbek: core, mandrel, navel, olmphalos,
gırtlaksı: glottic giriş kasası (hadde): entryguide box omphavos, umbilicus
gışa: membrane, tegument giriş masası (hadde): approach table göbek bağı (tıp): umbilical cord
gibi görünme (=benzetiş): simulation giriş odası (sinter fırını): antechamber göbek bileşimi (karbonlama): core
gibi yapma: simulation giriş oluğu: running gate (=Ingate) composition
gidergen alan: coercive field giriş role yolu (hadde): mill approach göbek boyu delgisi (mek.): radial drill
table göbek çukuru (tıp): umbilication
gidergen kuvvet (Hc) (fiz.): coercive
force giriş ucu (hadde): entry end göbek içyapısı (met.): core
gidergen mıknatıslanma (fiz.): coercive giriş yan yolluğu (hadde): entry microstructure
magnetization sideguide göbek karbon içeriği: core carbon
giriş yeri: entry content
gidergen ucaylanma (fiz.): coercive
polarization giriş yolluğu (hadde): entryguide göbek karbonu: core carbon
gidergenlik: coercivity girişim: enterprise göbek sertliği: core hardness
giderici: suppresant girişme: undertaking göbekli tuğla: cored brick
giderilebilir nem (tuğla): hygroscopic girme: infiltration göbeklilik: ventricosity
water gittikçe incelen: taper göbek-yitim uyarımı: core-loss
giydirik gereçler: clad materials excitation
giderim: relief
giydirik metal: clad metal göç: migration
giderimli parlatma: relief polishing
giydirik metaller: plymetals (=clad göç akımı (fiz.): migration current
gidici: downgate (=sprue) (downsprue),
downsprue (=sprue) metals) göç önleme etmeni deneyi: Migration
giydirme: cladding, dressing Inhibition Factor (MIF) test
gidim izi: trajectory
giydirme camı: cladding glass göç(ürt)me deneyi (işlenebilirlik):
gidişgeliş otobüsü: shuttle bus slump test
gidişgeliş servisi: shuttle service giyilebilir: wearable
göçebilirlik: collapsibility
gidon (bisiklet): handlebar giyilebilirlik: wearability
göçme: collapse, implosion
girdap: eddy, gurge, whirl, vortex giyilmemiş: unworn
göçme direnci (boru): collapse resistance
girim: penetration giyilmeye elverişli: wearing
göçüşüm: metathesis
girim derinliği (x-ışınları): penetration giyim: dress, toilette
göden: rectum
depth giyinme: dressing
göğüs (tıp): bosom, breast, chest, thorax
girim etmeni (atom): penetration factor giyotin: shears
göğüs açımı (tıp): thoracotomy
girim hızı (elektrikli kimyasal işleme): giyotin makası: down-cut shear, upcut
shear, shears göğüs ağrısı (kalp): angina pectoris
penetration rate göğüs dinleme aygıtı (tıp): sthetescope
girim sertliği: penetration hardness giysi: dress, suit, toggery, vestment, wear
giysi dolabı: wardrobe göğüs duvarı (fırın): breast-wall
(=indentation hardness) göğüs hastalıklarına ilişkin (tıp):
girimölçer (1-sertlik derinliği; giz: secret
pectoral
2-x-ışınları): penetrometer gizil: latent
göğüs kafesi (tıp): thorax
girinebilir: penetrable gizil erk: potential energy göğüs kemiği (tıp): breastbone
girinti: crater, dent, indentation gizli bozukluklar: dormant defects (=chestbone), sternum
girinti direnci: dent resistance gizli çivileme: blind nailing göğüs kemiği üst bölümü (tıp):
girintiler: pop-ins gizli geçme: blind joint manubrium
giriş: access, doorway, entrance, entry, gizli ısı: sensible heat göğüs kemiğine birleşmeyan kaburga
hall, vestibule gizli mahzen: cache (vücut): false rib

145
göğüs kemiğine ilişkin (tıp) görüngesel

göğüs kemiğine ilişkin (tıp): sternal gömme reçinesi: mounting resin görme derinliği: depth of focus
göğüs matkabı (tıp): breast drill gömme süreci: mounting process görme duyusu: eyesight
göğüs onarımı (tıp): thoracoplasty gömme tozu: mounting powder görme kuvveti: sight
göğüs ve göğüs boşluğuna ilişkin: gömme uygulaması: mounting görme ölçümü: optometry
pectoral application görme siniri (tıp): photoreceptor, visual
göğüse ilişkin (tıp): thoracic (=thoracal) gömme yapayı: mounting artifact nerve
göğüslü bindirme: scarfing gömü: cold shut, trove görmezlik: amaurosis
göğüslük: bib gömük kum (döküm): burned-in sand görsel: visual
gök mavisi: azure gömük pislik (yüzey bozuğu): rolled-in görsel duyu: visual sense
gök renkli yüzey: air-blued finish dirt görsel eğitim: visual education
gök yakut: hyacinth (zircon) gömük refrakter (yüzey bozuğu): rolled- görsel eğitim araçları: visual education
gök zümrüt [3BeO.Al2O36SiO2]: in refractory aids
aquamarine gömük tufal (yüzey bozuğu) görsel-inceleme: visual inspection
gökdelen (bina): skyscraper (haddelenmiş çelik yüzey): rolled-in görsel-işitsel: audiovisial
gökgözler: telescope scale görsel-işitsel araçlar: audiovisial aids
gökkuşağı taşı: iris (=rainbow quarta) gömüldürük:yoke görsel- işitsel eğitim: audiovisial
göktaşı: aerolith, blue coppers (=blue gömülebilirlik: embeddability education
stone), meteor, meteorite gömülmemiş (metalbilim): unmounted görsel-işitsel eğitim gereçleri:
göktaşı bilimi: meteoritics gömülmemiş numune: unmounted audiovisial educational materials
göktaşı çakılı: chondrule specimen görü: intuition
göktaşı demiri: meteoric iron gömülmüş: mounted görülen: seen, visual
gökyakut: sapphire gömülü: embedded, mounted görülür: visible
gökyakut bıçağı: sapphire knife gömülü aşındırıcı: embedded abrasive görünen: apparent, visual
gökyakuttan yapılmış: sapphirine gömülü atom yöntemi: embedded atom görünen genleşme: apparent expansion
gökyüzü haritası: planisphere method (EAM) görünen gözeneklilik: apparent porosity
gölcük: plash gömülü nanoörütler: embedded görünen oylum: apparent volume
nanocrystals görünen sertlik (sinter): apparent
gölek: water hole
gömüt: tomb hardness
gölge: shadow, umbra
gön: shagreen görünen yayınırlık: apparent diffusivity
gölge görüntü (STEM): shadow image
gönder(il)me: transmittal görünen yoğunluk: apparent density
gölge resim (tezyinat): grisaille
gönderici: dispatcher görünge: spectrum
gölgeleme: shadowing
gönderim: dispatching, transmission görünge dizisi: spectral series
gölgeleme açısı: shadow angle
gönderim üzerine ödemeli: cash on görünge görüntülemesi: spectral
gölgelemeli elektron mikroskobu: shipment (C.O.S)
shadow microscope imaging
gönderme: shipping, steam steering görünge ışınölçeri: spectrobolometer
gölgelendirme: shadowing
göndermeç: transmitter görünge renkleri: spectrum colours
gölgelenmiş maske: shadow cast replica
gönye: square görünge resmi/fotoğrafı: spectrogram
gölgelik: blind, canopy, umbra, window
shade gönye tezgahı: bevelling board görüngebilimi: spectrology
gömlek: liner, sleeve, tunica görece: relative görüngeçizer: spectrograph
gömme: embedding, mounting, mounted görece geçirinç: specular transmittance görüngeçizgisi: spectral line
gömme başlı çivi: blind nail görece hız oluşturucu: synchrocyclotron görüngeçizimi: spectrography
gömme başlı somun: blind nut görece yansıtım: specular reflection görüngeçizimsel: spectrographic
gömme bileşikleri: embedding göreceli: relative görüngeçizimsel çözümleme:
compunds görelilik: relativity spectrographic analysis
gömme değirmen: sinking mill görelilik kuramı: theory of relativity görüngegözlemi: spectroscopy
gömme dolap: closet görenekdışı: unconventional görüngegözler: spectroscope
gömme hatası: mounting artifact görev: assignment, duty, job, service, görüngegözlere ilişkin: spectroscopic
gömme kalıbı: embedding mould task, work görüngeölçer: spectrometer
gömme numune (tıp): specimen block görgü: experience görüngeölçüm: spectrometry
gömme numune (met.): mounted görkemli: superb görüngeölçümsel: spectrometric
specimen görme: photoreception, vision görüngeölçümsel çözümleme:
gömme ortamı: embedding medium, görme belleği: visual memory spectrometric analysis
mountant (=mounting medium) görme bozukluğu: visual defect görüngesel: spectral

146
görüngesel ayırma (florışımalı nesneler) göze kimyası

görüngesel ayırma (florışımalı görüş uzaklığı: visibility göz kapağı: eyelid, palpebra
nesneler): spectral unmixing görüşe engel olan: blinding göz kapağı bağlayıcı dokusu (tıp):
görüngesel bindirme: spectral overlap görüşölçer: optometer Tarsus
görüngesel çizgisel tarama: spectral gösteren: indicative göz kırpıştırma: twinkle
linescan gösterge: pointer göz kırpma: twinkle
görüngesel çözümleme: spectral analysis gösterge çubuğu: dipstick göz koruyucu: eye protector
görüngesel dağılım eğrisi: spectral göstergecamı: gage-glass göz koyuntusu: eye implant
distribution curve göz kuruluğu (tıp): xerophthalmia
gösteri: exhibition
görüngesel duyarlılık: spectral göz küresi: orb
sensitivity gösterici aygıt: indicating instrument
gösteriş kaynağı: cosmetic pass göz merceği uyumu: accomodation
görüngesel gerialan: spectral göz muayene aygıtı: orthoscope
background göstermelik: swatch
götürü iş: taskwork göz siperi: eyeshade
görüngesel görüntü: spectral image
götürücü kova (y. fırın): skip car göz uzmanı: ophtalmologist
görüngesel görüntü küpü (üç boyutlu
grafik): spectral image cube gövde (y. fırın): body, stack göz yaşartıcı gaz: tear-gas, teargas
görüngesel ışınölçer: spectrophotometer gövde altı (şişe): heel göz yeri (mikroskop): eyepoint
görüngesel ışınölçüm: gövde borusu (mikroskop): body tube göz yorgunluğu: eyestrain
spectrophotometry gövde çatlağı (şişe): body cuts göz yuvarlağı (tıp): eyeball
görüngesel küçük ışıkölçer: gövde çizgileri: body rings göz yuvası: eye socket
microspectrophotometer gövde duvarı (fırın): ring wall gözakı plastik cerrahisi (tıp):
görüngesel yansıma (tek dalga boyu): scleroplasty
gövde halkaları: body rings
spectral reflectance gözbebeği (tıp): iris (=rainbow quarta)
gövde kalıbı (şişe): body mould
görüngesel yeğinlik sayısı: spectral order gözden çabuk kaybolan: evanescent
gövde maçası (döküm): body core
görüngesel yoğunluk: spectral density gözden çıkarılabilir: expandable
gövde zırhı: body armour gözden geçirme: revision
görünmeyen ışık: black light
gövdede kaba kalıp izi (cam): open gözden kaçmış: unnoticed
görüntü: image mould
görüntü aktarımı (laminatlar, gözdevindiren (tıp): oculomotor
göz: eye, eyehole, photoreceptor
karmalar): telegraphing gözdevindiren sinir (tıp): oculomotor
göz bankası (tıp): eye bank nerve
görüntü bozukluğu (cam): deviation
göz banyosu (tıp): eye-bath göze: alveolus, cell
görüntü kırpışması (radar): bobbing
göz bebeği (tıp): pupil göze ayırtetme: cell differentiation
görüntü netliği (optik): definition
göz bebeği genişlemesi (tıp): mydriasis göze azlığı (tıp): hypoplasia
görüntü oranı (tv): aspect ratio
göz bebeğinin renkli iç zarı (tıp): uvea (=hypoplasty)
görüntü sayısallaştırma: pixelation
görüntü yitimi: fade-out göz bebekleri denksizliği (tıp): göze beslenmesi: cell feed
anisocoria göze bilimi (tıp): cytology
görüntü zıtlığı: photometric contrast
göz biçimli benek: ocellation göze boyası (tıp): cytochrome
görüntü zıtlığının devingen kuramı:
dynamical theory of image contrast göz bilgini: opticist göze bozunumu (örütbilim): cell
görüntüleme perdesi: viewing screen göz bilimi (tıp): ophtalmology distortion
görünür: visible göz bilimsel uygulamalar: göze bölünmesi (tıp): cell division,
opthalmologic applications segmentation
görünür biriki (maden): proved reserve
göz boyası: eyeliner göze büyüklüğü: cell size
görünür giringen (boya): visible
penetrant göz çukuru altı (tıp): suborbital göze çarpan: marked
görünür ışık: visible light göz çukuru altı kemiği (tıp): suborbital göze çekirdeği: energid, nucleus of cell
görünür ışık görüngesi: visible spectrum bone göze çeperi (tıp): cell wall
görünür ışınım (380-780nm): visible göz çukuruna ilişkin (tıp): orbital göze çözünümü (tıp): cytolysis
radiation göz demiri (den.): bower anchor göze değişimi: metaplasia
görünürlük: visibility göz dibi (tıp): eyeground göze değişmezi: cell constant
görünürlük çarpıklığı (mercek): göz dibi göreci: ophtalmoscope göze derişimi: cell concentration
visibility distortion göz dibi gözleyimi (tıp): ophtalmoscopy göze devresi (elekt): cell circuit
görünüş: configuration göz doktoru (tıp): ophtalmologist göze duvarı (tıp): cell wall
görüş: opinion, sight, vision göz dökümleri: eye castings göze farklılaştırması: cell differentiation
görüş açısı: angle of view, visual angle göz fincanı: eyecup göze gerilimi: cell potential
görüş alanı: visual field göz hastalıkları uzmanı: oculist göze kalıtımı bilimi (tıp): cytogenetics
görüş alanını ölçme (tıp): perimetry göz implantı: eye implant göze kimyası: cytochemistry

147
göze kurtuluş imleci (tıp) gravimetre

göze kurtuluş imleci (tıp): cell survival gözenek büyüklük aralığı: pore size gözetleçle görülemeyen çökelti:
index range submicroscopic precipitate
göze kültürü (tıp): cell culture gözenek içeren: poriferous gözetleçle inceleme: micrography,
göze oluşumu (tıp): cytogenesis gözenek kanalları: pore channels microscopic examination, microscopy
göze ortamlı tepki (tıp): cell-mediated gözenek kapatıcı aygıt: Mogullizer™ gözetleme deliği (fırın): peep hole
responce gözenek karmaşası (cam): boiling gözetleme penceresi (tem): viewing
göze öldüren (tıp): cytolysin gözenek oluşturan gereç: pore-forming window
göze sığası (kaplama): cell capacity material gözgöz: alveolate
göze sınırı: cell boundery gözenek oluşturucu: vesicant gözkapağı (tıp): lid
göze sıvısı (tıp): cell fluid gözenek oluşumu: pore formation gözle denetim: visual control
göze tasarımı (kaplama): cell design gözenek oylumu: pore volume gözle inceleme: visual inspection
göze tepkimesi: cell reaction gözenek ölçümü: porosimetry gözle yüzey inceleme: visual surface
göze tutması: cell adhesion inspection
gözenek suyu (seramik): pore water
göze tutturulan mercekler: contact gözlem: observation
lenses gözenek yapısı: pore structure
gözlem balonu: blimp
göze uyması: cellular adaptation gözenekcik: micropore
gözlem evi: observatory
göze üre(t)mesi (tıp): cell generation gözenekciklilik: microporosity
gözlemci: observer
göze yapısı: cell structure gözeneklenmiş: pored
gözleme: pancake
göze yapısıgörüngesi (tıp): cell structure gözenekli (balpeteği): alveolate, porous gözleme ızgarası: waffle iron
spectrum (CCS) gözenekli: pored gözlemlenmiş değer: observed value
göze yapışması: cell adhesion gözenekli alumina: porous alumina gözlü akik: eye agate
göze yayılımı: cell layout gözenekli bölge (seramikler): porous gözlü kanca: eyehook
göze yeniden doğumu (tıp): cell region
gözlük: eyeglasses, specktacles (specks)
regeneration gözenekli camlar: porous glasses
gözlük camı: opthalmicglass,
göze yozlaşması (tıp): cytolysis gözenekli döküm: blown casting, spongy spectacleglass
göze yutumu (tıp): endocytosis casting gözlük uzmanı: optometrist
göze zarı (tıp): cell membrane, plasma gözenekli kalıplar: porous moulds gözlükçü: optician
membrane gözenekli koyuntu (tıp): porous implant gözmerceği: ocular (=eyepiece)
göze zehirlenmesi: cytotoxicity gözenekli plastik deri: poromeric gözmerceği borusu: eyepiece tube
göze zehirleyici: cytotoxin gözenekli seramikler: porous ceramics gözmerceği mikrometresi: eyepiece
gözedışı: extracellular gözenekli silika: porous silica micrometer
gözedışı matris: extracellular matrix gözenekli sünger: syntactic foam gözsüz: eyeless
gözeler: cells (clayware) gözenekli süzgeçler: porous filters göztaşı: blue jack, blue metal
gözelerarası maddesi (tıp): matrix gözenekli T/M parçalar: porous P/M gözün merceği: eye lens
gözelerin ölü dokuya dönüşmesi (tıp): parts
necrobiosis gözyaşı: tear
gözenekli tapa: porous plug gözyaşı damlası: tear drop
gözelerin ölümü: necrobiosis
gözenekli tel: cuppy wire grafik: graph, plot
gözeli: alveolar, cellular
gözenekli vikor camı: porous vycorglass grafik kağıdı: plotting paper
gözeli: cellulous
gözenekli yara (seramikler): porous grafit: free carbon
gözeli arayüzey: cellular interface seam
gözeli çökelme: cellular precipitation grafit karbonu: graphitic carbon
gözenekli yatak: porous bearing grafit pota: black lead crucible
gözeli dönüşüm: cellular transformation
gözenekli zar: porous diaphragm grafit tuğla: karbate
gözeli katılaşma: cellular solidification
gözeneklilik: porosity grafitleşmiş karbon (döküm): graphitic
gözeli kolayerir: cellular eutectic
gözeli ötektik: cellular eutectic gözenekölçer: porosimeter carbon
gözeli plastik: cellular plastic gözeneksiz çelik: cement steel grafitli: plumbaginous
gözeli yapı: cellular structure gözeneksiz döküm: pore-free casting grafitli ateş tuğlası: kryptol
gözeli yapışkan: cellular adhesive gözenekten dışa atım: exudation grafitli yağ: oil dag
gözenek: alveolation, alveolus, blowhole, gözenekten geçme: permeation grafitsi: plumbaginous
pinhole, pore gözesel: cellular granitli arduvaz: black chalk
gözenek alanı: pore area gözetleç: microscope granitten çökeltme cukuru: float
gözenek büyüklüğü: pore size gözetleç camı: microscopicglass granulit (yer.b): granulite
gözenek büyüklüğü dağılımı: pore size gözetleçle görülemeyecek kadar küçük: granül soda: dense soda ash
distribution submicroscopic gravimetre: gravimeter

148
gravür gümüş telürür [Ag2Te]

gravür: wood engraving güçlendirme: reinforcement, reinforcing, gümüş çinko pili: silver zinc battery
gravür süreci: deep etch process strengthening gümüş dekorlama (cam): yellow staining
gravürleme: deep etch process, deep güçlenme oluşbiçimi: mechanism of (=silver staining)
etching strengthening gümüş dövme: silver beating
grena: topazolite güçlü: strong gümüş elektrot: silver electrode
gres: grease güçlü çekirdeksel etkileşimler (fiz.): gümüş eşya: silverware
gres lekeleri: grease marks strong nuclear interactions gümüş folyo: silver foil
gresleme: greasing güçlü fren: power brake gümüş giderme: desilverisation
grev: strike güçlü torna: power lathe gümüş haddeleme: silver rolling
greyder bıçağı: scraper blade güçlü yönelteç: power steering gümüş içeren: argentous
gri bazalt: tephrite güçölçer: dynamometer gümüş işi (tezyinat): silverwork
gri kalay: gray tin güçsüz: asthemic, weak gümüş iyodür [AgI]: silver iodide
grip (tıp): influenza güçsüzlen(dir)me: attenuation gümüş kaplama: silvering, silver plating
grup: category güçsüzlük: anergy, asthenia gümüş kaplama yunağı: silver bath
grupfar: sealed headlamp güçsüzlük: hyposthenia, weakness gümüş kaplanmış: silver plated
G-S çizgesi (metal yorulması): S-N güderi: buff, ooze leather gümüş kaplı: silver plated, silver spoon,
diagramme güderi kaplı çubuk: buff stick silvered
G-S eğrisi (metal yorulması): S-N curve güdü: motive gümüş kaplı bakır: silver plated copper
gudde(tıp): gland güdüm: set point control (servo control) gümüş katman: silver case
gurup: group güdümbilim: cybernetics gümüş klorür [AgCl]: argentous
gutaperka: gutta-percha güdümden çıkmış: out-of-control chloride, silver chloride
gübre: dung, manure, muck, plant food güdümleme: cybernation gümüş kumu (beyaz silika): silver sand
gübre arabası: tumbrel güdümsüz: nondirective, undirected gümüş kurşun cevheri: silver lead ore
gübre çatalı: dung fork gühercile [KNO3]: niter (=nitre), gümüş kuyumcusu: silversmith
gübre tırmığı: muckrake saltpeter gümüş külçe: silver ingot
gübrelik dışkı/fışkı: manure gül bezek: rose window gümüş lehimi: silver brazing, silver
gübrelik insan dışkısı: night soil gül kuarz: rose quartz solder
güç: power, wattage gül suyu: rose water gümüş lehimi yapma: silver soldering
güç aktarımı: power transmission güldürücü gaz [N2O]: nitrous oxide gümüş nitelikli cam: silvering
güç biçimlenen metaller: difficult-to- (=laughinggas) qualityglass
form metals gülgoncaları (kaplama hatası): rosebuds gümüş nitrat [AgNO3]: silver nitrate
güç çarpanı: power factor gülle: ball, cannonball, projectile gümüş oksijen alaşımları: silver oxygen
güç dağıtımı: power distribution gülle doldurma: shuttling alloys
güç faktörü: power factor gümbürde(t)me (elektrikli kaplama): gümüş oksijen dizgesi: silver oxygen
güç freni: power brake rumbling system
güç gereksinimi: power requirement gümeç: honeycomb gümüş ölçümsel eşdeğerleyim (kim.):
güç işlenen gereçler: difficult-to- gümrüksüz liman: free port argentinometric titration
machine materials gümüş [Ag]: silver gümüş para standardı: silver standard
güç kaynağı: power supply gümüş alaşımları: silver alloys gümüş parlaklığı: silver lustre
güç merkezi: power plant (=power gümüş aluminyum alaşımları: silver gümüş parlatıcı: silver cleaner
station) aluminium alloys gümüş parlatma macunu: silver cleaner
güç ölçme: dynamometry gümüş aluminyum dizgesi: silver paste
güç sunumu: power supply aluminium system gümüş pırıltısı [Ag2S]: silverglance
güç tepkimeci: power reactor gümüş aluminyum evre çizgesi: silver (=argentite)
güç üreteci: powergenerator aluminium phase diagram gümüş platin alaşımları: silver platinum
güç verilmeyen süre (E.A.O.): power-off gümüş arıtma: silver refining alloys
period gümüş arsenit [AgAs]: silver arsenite gümüş platin dizgesi: silver platinum
güç yitiği: power loss gümüş bakır dizgesi: silver copper system
güç yükselteci: power amplifier system gümüş potası: silver crucible
güç yükseltimi: power amplification gümüş bıçak: silver knife gümüş rengi: platinum blonde
güç zinciri: power chain gümüş bromür [AgBr]: silver bromide gümüş renkli: silvery
güçlendirici: analeptic (tıp), booster (mek.) gümüş cevheri: embolite, silver ore gümüş tel: silver wire
güçlendirici pompa: booster pump gümüş çatal: silver fork gümüş telürür [Ag2Te]: hessite

149
gümüş temelli alaşımlar güzergah

gümüş temelli alaşımlar: silver base güneş şapkası: sunbonnet güvercin göğüsü: pigeon breast
alloys güneş şemsiyesi: parasol güverte: deck
gümüş tuncu: silver bronze güneşlik: parasol, solarium, sunblind, güverte üstü kamara (gemi): trunk cabin
gümüş üretimi: silver production sunshade, visor, window blind güverte yükü: deck cargo
gümüş ürünleri: silver products güneşölçer: pyrheliometer
güzel koku: scent
gümüş varak: silver foil güneştaşı (K-Al silikat): sunstone
güzel kokulu: balsamic
gümüş yaprak: silver foil güneşte solmaz: sunfast
gümüş yunağı: silver bath günışığı: daylight güzel yazı: calligraphy
gümüş zarf: silver case günlük: incense, storax, tacamahac güzellik ameliyatı: plastic surgery
gümüş zincir: silver chain (=tacmahack) güzergah: route
gümüşi: silvery günlük hazne: day tank
gümüşleme: silvering günlük sepet: day-bin
gümüşlenmiş: silvered günlük tank: day tank
gümüşlü: argentiferous, argentous gürel: dynamic
gümüşlü altın cevheri [Au+%20-50 Ag]: gürültü: noise
electrum gürültü geçirmez: noiseproof
gümüşlü amalgam: silver amalgam gürültü pisliği: noise pollution
gümüşlü ayna: silver mirror gürültü yalıtımı: noise insulation
gümüşlü dekorlama (cam): silver gürültüsüz: noiseless
staining gürz: mace
gümüşlü galen [PbS]: güve: tineid
argentiferousgalena güve yemez: mothproof
gümüşlü kurşun sülfür [PbS]: güveç: casserole, escallop, olla, pipkin,
argentiferousgalena pot, stewpan
gümüşlü sert lehim alaşımı: silver güven: safety, trust
brazing alloy güvencesiz: unsafe
gümüşlü sert lehimleme: silver brazing güvenilebilir: trustable
gümüşlü telüryum [(Au.Ag)Te2]: graphic güvenilir: reliable
tellurium
güvenilirlik: reliability
gümüşlü zıtlık artırma: silver
autometallography, silver enhancement güvenilmez: unreliable
gümüşsüzleş(tir)me: desilverisation güvenle uçulabilir: airworthy
günce: diary güvenli: safe
güncel: up-to-date güvenli patlayıcı (maden): safety
güncelleştirme: updating explosive
gündem: agenda (tekil agendum) güvenlik: safety
gündüz fırını (cam): day tank güvenlik astarı: safety lining
gündüz vardiyası: dayshift güvenlik astarı dökülürleri: safety lining
castables
güneş çarpması: sunstroke
güvenlik camı: safetyglass, shatterless
güneş enerjisi: solar energy glass, shatterproof glass
güneş enerjisi ölçeri: pyrheliometer güvenlik çarpanı: safety factor
güneş erki: solar energy güvenlik fitili: safety fuse
güneş geçirmez: sunproof güvenlik gerilimi (tasarım): safe stress
güneş görüngesi: solar spectrum (αw)
güneş gözlüğü: sunglasses güvenlik gözlüğü: safetygoggles
güneş ısısı: solar heat güvenlik ışıtacı: safety lamp
güneş ışığı: solar light, sunlight güvenlik kemeri: life belt
güneş ışığıyla haberleşme: heliography güvenlik kilidi: check lock
güneş ışınımı: solar radiation güvenlik lambası (maden): safety
güneş lekesi: macula solaris, sunspot lamp(= davy lamp)
güneş pili: solar battery (solar cell) güvenlik vanası: bleeder valve, check
güneş saati: sundial valve, safety valve
güneş siperliği: sunshade güvenlik yönetmeliği: safety regulations

150
H
H(Al+Mg) alaşımı: magnalium hadde pasosu: mill pass, roll pass haddelenmiş köşebent: rolled section
HYL III süreci (sünger demir): HYL III hadde sacı: rolled plate, rolled sheet haddelenmiş kurşun: rolled lead
process hadde tezgahı: drawbenc, mill stand, haddelenmiş metal: rolled metal
HYL süreci (sünger demir): HYL rolling stand haddelenmiş paslanmaz çelik: rolled
process hadde tufalı: mill scale, rolling scale stainless steel
haber: information, news hadde ürünleri: rolling mill products haddelenmiş pirinç: rolled brass
haber bülteni: newsletter, newssheet hadde yayı: mill spring haddelenmiş plastik: rolled plastic
haber dergisi: newsmagazine hadde yığını: mill spack haddelenmiş profil: rolled shape
Haber süreci: Haber process hadde yolluğu: apron haddelenmiş sac: rolled sheet
habersiz denetim: spot checking haddehane: mill, rolling mill haddelenmiş sıkıt: rolled compact
habis (tıp): malignant haddeleme çatlağı: rolling crack haddelenmiş ürün: rolled product
habislik: malignance (=malignancy) haddeleme ekseni: rolling line haddelenmiş yapı: as-rolled structure
hacamat (tıp): cupping haddeleme hızı: rolling speed haddelenmiş yassı ürünler: rolled flat
hacamat bardağı: cupping glass haddeleme kuvveti: rolling force products
hacim: bulk haddeleme programı: rolling haddeli yassılama: roll flattening
hacim merkezli: body-centered programme haddeli yivleme: roll threading
hacim merkezli birim göze: body- haddeleme süreci: rolling process haddeye uygunluk deneyi: dump test
centred unit-cell haddeleme sürtünmesi: rolling friction Hadfield çeliği: Hadfield steel
hacim merkezli kare prizmalı: body- haddeleme teknolojisi: rolling Hadfield mangan çeliği: Hadfield
centred tetragonal technology manganese steel
hacim merkezli kare prizmalı örüt: haddeleme tozu: rolling dust hafif: light
body-centred tetragonal crystal haddeleme yeğinliği: rolling severity hafif alaşım: light alloy
hacim merkezli kare prizmalı yapı: haddeleme yöntemi: rolling technique hafif bombardıman uçağı: light bomber
body-centred tetragonal structure haddeleme yönü: rolling direction hafif çekilmiş (hadde): light drawn
hacim merkezli örüt: body-centred haddeleme yüzgeçleri (yüzey bozuğu): hafif dağlama: light etching
crystal rolling fins hafif damar (cam): light cord
hacim merkezli küp metal: body-centred haddelendiği durumda: as-rolled hafif ezme: saddening
cubic metal
haddelendiği gibi: as-rolled hafif ezme haddesi: light break down
hacim merkezli küpsel: body-centred mill
cubic haddelenebilir: rollable
haddelenebilirlik: rollability hafif ezmeli geçi: pinchpass (=skinpass)
hacim merkezli yapı: body-centred hafif felçli (tıp): paretic
structure haddelenik durumda: as-rolled
haddelenmiş: rolled hafif iş: light duty
hacim ölçümü: stereometry
haddelenmiş alaşım: rolled alloy hafif iş alaşımları: light duty alloys
haç kesitli profiller: cruciform sections
haddelenmiş altın (pirinç, nikel hafif iş takımları: light duty tools
hadde: bloomery
karması): rolled gold hafif iş tuğlaları: light duty bricks
hadde ayağı: mill stand
haddelenmiş aluminyum: rolled hafif kazıntı (optik cam): slight scratch
hadde ayağı: stand
aluminium hafif kruvazör: light cruiser
hadde ayağı dizisi: train of stands
haddelenmiş bakır: rolled copper hafif makinalı tüfek (ask.): automatic
hadde bozuğu: cobble rifle, lewis gun, light machine gun,
haddelenmiş cam: rolled glass
hadde çatlağı: rolling crack submachine gun
haddelenmiş çelik: as-rolled steel, rolled
hadde çıkış masası: rear table steel hafif makineli tüfek (ask.): bren-gun
hadde ezmeleri: mill drafts haddelenmiş çelik köşebent: rolled steel hafif metal alaşımları: light metal alloys
hadde geçi tasarımı: mill pass design, section hafif metal minerali: light mineral
roll pass design haddelenmiş çelik profil: rolled steel hafif metaller: light metals
hadde geçisi: mill pass, roll pass shape hafif nemli: damp-dry
hadde giriş-çıkış levhaları: fore plates haddelenmiş çelik sac: rolled steel sheet hafif örtülü elektrot: lightly coated
hadde kabuğu: rolling scale haddelenmiş çelik ürünleri: rolled flat electrode
hadde kalibresi: roll calibre, roll pass steel products, rolled steel products hafif pahlanmış: smoothed edge
hadde mandreli: rolling mandrel haddelenmiş çinko: rolled zinc hafif parlaklık: lambency
hadde masası: roll table haddelenmiş çubuk: rolled bar hafif profil haddesi: light section mill
hadde mastarı: roll calibre haddelenmiş durumdaki yüzey: mill hafif profiller: light sections
hadde motorları: mill drive, mill motors finish hafif refrakterler: light weight
hadde otomasyonu: mill automation haddelenmiş kiriş: rolled beam refractories

151
hafif soda ham

hafif soda: light soda ash hakkaklık: carving, engraving, lapidary, halkalı: annular
hafif su tepkimeci (atom tepkimeci stylography halkalı bileşikler: cyclic compounds,
türü): light-water reactor (LWR) hakkından vazgeçme: waiving ring compounds
hafif süvari: lighthorse haklılığı gösterilemez: unjustifiable halkalı civata: ringbolt
hafif top: light artillery haksız: unjust, unjustifiable halkalı diyafram: annular diaphram
hafif uçak: light plane hal: state halkalı haddeleme: ring rolling
hafif yağ: light oil halat: cable, lashing, rope halkalı haddelenmiş parçalar: ring-
hafif yağ gerikazanımı: light oil recovery halat düğümü: blackwallhitch, stevedore rolled parts
hafif yanık: first-degree burn knot halkalı hidrokarbonlar: cyclic
hafif yara (tıp): scarification halat germe: rope tensioning hydrocarbons
hafif zırhlı taşıyıcı (ask.): bren-carrier halat germe aygıtı: rope tensioning halkalı kalıp: annular die
hafifçe çıkık çeneli (tıp): mesognathic device halkalı kırıcı (seramik): ring crusher
hafifçe çıkık çenelilik (tıp): halat gövdesi: bight halkalı moleküller: cyclic molecules
mesognathism halat ipliği: yarn, rope halkalı parafin [CNH2N]: cycloparaffin
hafifçe renklendirme: tingeing halat kasnağı: rope wheel halkalı vida: eyebolt
hafiflik: lightness halat kopması: rope breaking halkalı zırh: mail
hafniyum [Hf]: hafnium halat sargısı: whip halkasal: annular
hafniyum bromür [HfBr4]: hafnium halat takımı: tackle halkasal açıklık: annular space
bromide halat tamburu: hoist drum, hoisting halkasal algılayıcı: annular detector
hafniyum florür [HfΙ4]: hafnium drum halkasal karanlık alan algılacı: annular
fluoride halat teli: bridge wire, rope wire darkfield detector
hafniyum ikiborür [HfB2]: hafnium halat yapımevi: ropery halkasal meme: annular bushing
diboride halatlı: funicular Hall devingenliği (elektron): Hall
hafniyum ikioksit [HfO2]: hafnium halatlı araba: drag carrier mobility
dioxide halatlı ekskavatör: dragline Hall etkisi: Hall effect
hafniyum karbür [HfC]: hafnium halatlı kazıcı: dragline Hall katsayısı: Hall coefficient
carbide halatlı vinç: ropehoist Hall olgusu: Hall effect
hafniyum klorür [HfCl4]: hafnium halen olan: occurent Hall süreci (Al): Hall process
chloride Hall yöntemi (e.mik.): Hall method
halet kolu: strand
hafniyum nitrür [HfN]: hafnium nitride Hall-Herault aluminyum süreci: Hall-
hafniyum oksiklorürhidrat halhal: bangle
halı: carpet, tapis Herault aluminum process
[HfOCl2·XH2O]: hafnium Hall-Herault süreci (Al): Hall-Herault
oxychloridehydrate halı döşeme: carpeting
process
hafniyum oksit [HfO2]: hafnium oxide halı döşenmemiş: uncarpeted
Hall-Petch denklemi [σy=σi + k.d-1/2]:
hafniyum sülfat [Hf(SO4)2]: hafnium halı döşenmiş: carpeted Hall-Petch equation
sulphate halı saçağı: web halmoz alma (cam): skimming
hafniyum sünger: hafnium sponge halısız: uncarpeted halmoz alma deliği (cam):
hafniyum tel: hafnium wire halid camları: halide glasses skimminghole
hafniyum tozu: hafnium powder halidler: halides halmoz gelberisi (cam): skimmer rod
hafniyum varak: hafnium foil halka: annulus, collar, collet, grommet (= halojen (kim.): halogen
hafniyumlu zirkonminerali: malacon grummet), gyre, halter, link, loop, ring halojen lâmba: halogen lamp
hafriyat: digging, excavation halka başlı civata: wring bolt halojen zar: halogen film
Hagen-Poiseille denklemi: Hagen- halka başlı vida: screw eye halojenleşme: halogenation
Poiseuille equation halka besleyici (döküm): ring riser halojenli (kim.): halogenous
Hägg karbürü (Fe2C): Hägg carbide halka biçimli: round, toric halojenli camlar: halogen-containing
hahniyum [Ha]: hahnium halka bilezik: bangle glasses
Haigh yorulma makinası: Haigh fatigue halka delikli kalıp: annular die halojenli organik çözücüler:
machine halka dişli: ring gear halogenated organic solvents
hak iddiası: reclaim halka dövme: saddling haloysit [Al2Si2O5(OH)4.2H2O]:
hakem: umpire halka kesme (çoğuzlar): ring scission halloysite
hakem deneyi (anlaşmazlık): referee test halka maça (döküm): ring core Halpin-Tsai denklemi: Halpin-Tsai
hâki (renk): khaki halka ve çember kesici: ring and circle equation
hakiki: real shear halsizlik (tıp): infirmity
hakkak kalemi: burin halka yolluk (döküm): ring gate ham: crude, raw, unbaked, unrefined

152
ham ateş tuğlası kili harman verme ağzı (cam fırını)

ham ateş tuğlası kili: ground fireclay hamule: haul hareli bezemeler (kırınım): Moiré
ham bakır: black copper, blind copper, hamur: paste patterns
cement copper, malleable copper hamur bıçağı: pallet knife hareli desenler: Moiré patterns
ham bakır izabesi: black copper smelting hamur kabartıcı: baking powder harf: letter
ham boraks: tincal hamur macun: pate harf biçimi: typeface
ham cam: raw glass hamur masası: kneading table harf dizme: type-casting
ham cam elyafı: basic glass fibre hamur tahtası: kneading trough harf dökümhanesi: type foundry
ham cevher: run of mine, virgin ore hamur yoğurucu: dough mixer harf kalıbı (basım): mat
ham çelik: crude steel hamur/macun yapma: impastation, harf metali (Pb+Sn): type metal
ham demir: raw iron impasting harf üstü simgesi: tittle
ham deri: parfleche, rawhide, shagreen Hanawalt yöntemi (x-ışınları): Hanawalt harfleri dizilmiş: type-cast
ham dişli: gear blank method Haring gözesi (elektroliz): Haring cell
ham döküm içyapısı: as-cast hançer: dagger, poniard harita: cartogram, map, plat
microstructure hançere: voice box harita çıkarma: mapping
ham döküm yapısı: as-cast structure hançerimsi: xiphoid harita kitabı: atlas
ham elmas: natural diamond hangar: hangar, shed haritacılık: cartography
ham elyaf: basic fibre Hansgirg mağnezyum süreci: Hansgirg haritalama: mapping
ham gümüş: doré silver magnesium process (=Hansgirg process) harman: batch, blend, charge, mantle
ham ipek: raw fibre, raw silk Hansgirg süreci: Hansgirg process harman ağzı duvarı (cam): end wall
ham kauçuk: latex Hanson-Van Winkle-Munning süreci: harman akıntısı (cam): batch stream
ham kösele: raw leather Hanson-Van Winkle-Munning Process
harman atma ağzı (cam fırın): filling
ham lif: basic fibre, raw fibre hap: pill, tablet pocket
ham lifler: prepregs hap biçiminde: pilular harman atma ağzı (cam): doghouse
ham madde: raw material, staple hapsı: pilular harman besleyicisi: batch feeder
ham madde hazırlama: tawing harap kulübe: hovel harman bileşimi (cam): batch
ham metal: biscuit, blank harbi: ramrod composition (=batch formula),
ham metal tutucu: blankholder harbi bezi (tüfek): swab percentage composition
ham meyve suyu: verjuice harc sertleşmesi: hardening of mortar harman bunkeri (cam): batch bunker
ham optik cam parçası: chunk glass harcama: expenditure harman dairesi (cam): batchhouse
ham petrol: crude oil harcamalar: expenses harman dövme: threshing
ham refrakter dolomit (%50 harcanamaz: unexpendable harman dövme makinası: thresher,
MgCO3+%50 CaCO3): raw refractory harcırah beyannamesi: voucher threshing machine (=thresher)
dolomite harç: daub, mortar harman gereçleri (cam): batch materials
ham sır: raw glaze harç bağı dayancı: mortar bond strength harman karıştırıcı (cam): batch mixer
ham soda: black ash harç karışımı: mortar admixture harman karıştırma (cam): batch mixing
ham sodyum sülfat: salt-cake harç kireci: dead lime harman karıştırma teknesi (cam):
ham şeker (şeker kamışı): muscovado harç teknesi: hod, keeve mixing box
ham şerbet: raw juice harç tutması: initial set harman kaybı (cam): batch loss
ham yoğunluk: green density (=pressed hardal: mustard harman kulesi (cam): batch tower
density) hardal gazı: mustard gas harman kurutucusu (refrakter): batch
hamak: hammock hareket: locomotion, motion drier
hamam taşı: mazarine hareket dişlisi: drive gear harman nemi (cam): batch moisture
hamburg beyazı: hamburg white hareket etüdü: motion study harman örtüsü (cam): blanket
hamdöküm: as-cast, as-cast alloy hareket kasları felci (tıp): motor harman reçetesi (cam): batch formula
hamile (kadın): expectant paralysis harman savurma: winnow
Hamilton kuralı: Hamilton’s principle hareket yeteneği yitimi (tıp): harman silosu: storage hopper
hamkurşun: base bullion immobilization harman tankı: scale car
hamlaç: burner, torch hareket zinciri: drive chain harman taşı (cam): batch stone
hamlaç iğnesi: jet needle hareketli merdane (cam): floating roll harman verici (cam): batch charger
hamlaçlı lehimci: blowpipe solderer hareketsiz: motionless (=batch feeder)
hamlık: hypokinesia (=hypokinesis) hareketsizleştirme: immobilization harman verme: charging
Hammersmith fırını: Hammersmith hareketsizlik (tıp): hypokinesia harman verme ağzı (cam fırını):
furnace (=hypokinesis) charging end

153
harman verme bölgesi (fırın) haşıllama yağı (tekst.)

harman verme bölgesi (fırın): fining hasır örgüsü: matting hassas püskürteç: microinjector
zone hasır örme: couching, matting hassas radyografi: microradiography
harman yığını: lump (=batch pile) hasırlı damacana: carboy hassas süzme: microfiltration
harmaniye: cape hasırlı şişe: flask hassas talaşalma: microchipping
harmanlama: blending hasırsız: matless hassas talaşlı imalat: micromachining
harmanlama alanı: blending yard hassas: fine, tender hassas tartı: precision scales
harmanlama çalkalaması (döküm): hassas ayar: fine-tuning hassas tavlama: fine annealing, precision
reclaim rinse hassas bitirme: superfinishing grinding, smooth grinding
harmanlama karışımı: blending mix hassas borular: precision tubing hassas terazi: trebuchet (=trebucket)
harmanlama makinası: reclaimer hassas çözümleme: microanalysis hassas yoğunlukölçer:
harmanlama odası: mixing chamber hassas delme: microdrilling, precision microdensitometer
harmanlama sahası: blending yard boring hassas yuvarlaklar (çelik çubuk):
harmanlama silosu: blending bin hassas dilimleme: precision slicing precision rounds
harmanlanmış: blended hassas dökme: investing, precision hassas zımbalama: fine blanking
harmanlanmış kalıp kumları: blended casting hassas zımparalama: fine grinding
molding sands hassas dökülmüş: precision cast hassaslık: precision
harmanlanmış kum (döküm): blended hassas dökülmüş alaşım: precision cast hasta: ill, sick
sand alloy hasta bakıcı: nurse
harmanlayıcı: blender,rake hassas dökülmüş metal: precision cast hasta bakıcılık: nursing
harmanlı fırın: batch-type furnace (= metal hasta dokuları kazıma (tıp): erasion
batch furnace) hassas döküm (işlem): precision casting hasta muayene odası: clinic
harmanlı tavlama: batch annealing (=Shaw process) hasta odası: sickroom
harmoni (müzik): harmony hassas döküm: cire purdue process, hasta yatağı: sickbed
harmoni özelliği: tonality investment casting (=precision casting),
lost-wax melting casting hastalandıran: sickening
harmonik devinim: periodic motion hastalığın en şiddetli dönemi: fastigium
hassas döküm alaşımı: precision cast
harmotom [Ba(Al2Si6O16).6H2O]: alloy hastalığın gerilemesi (tıp): lysis
harmotome hastalık: ailment, illness, infirmity
hassas döküm bileşiği: investment
Harrington omur saptırma çubuğu compound hastalık belirtisi (tıp): stigma
(tıp): Harrington spinal distraction rod hassas döküm çamuru: investment hastalık bilimi (tıp): nosology
Harris denklemi (karbonlama): Harris hassas döküm kabuğu: investment shell hastalık izi: stigma
equation hastalık kalıntısı (tıp): sequela
hassas döküm kalıpları: investment
Harris süreci: Harris process moulds hastalık oluşum incelemesi (tıp):
Hartmann çizgileri: Hartmann lines hassas döküm karışımı: investment epidemiology
(=Lüders lines) mixture hastalık seyir raporu (tıp): casebook
Harvey döküm yöntemi: Harvey casting hassas döküm önastarı: investment hastalık yapmayan: nonpathogenic
method precoat hastalıkların bölüm ve betimleme
hasar: damage, harm, injury hassas dökümler (parça): precision bilimi: nosography
hasar oranı: damage ratio castings hastalıklı (tıp): ailing
hasar üst kısıtı (havacılık): damage hassas dövme: precision forging hastane: hospital
tolerance hassas honlama: superfinishing hastanede yatan hasta: inpatient
hasara uğramamış: undamaged hassas ince porselen: tender porcelain hastaneye yatır(ıl)ma: hospitalization
hasarlanmış: damaged hassas işleme: precision machining Hastelloy™ alaşımları: Hastelloys™
hasarlayan: shattering hassas kesilmiş: fine-cut hastingsit [NaCa2Fe4(Al,Fe)
hasarlı: damaged hassas kesim: fine cutting, fine-cut, Al2Si6O22(OH)2]: hastingsite
hasarlı şerit kenarı (bozuk): damaged microdissection haşa: caparison, saddlecloth
strip edge hassas kırıcı: fine crusher haşarat öldürücü (ilaç): pesticide
hasarlı yüzey (bozuk): damaged surface hassas kırınım: microdiffraction haşere: insect
hasarsız: undamaged hassas levha: feeler plate haşıllama macunu (tekst.): sizing paste
hasat: harvest hassas matkap: jig borer haşıllama merdanesi (tekst.): sizing
hasat alma: harvesting hassas mercek: microlens roller
hasat toplama: harvesting hassas odaklı radyografi (seramikler): haşıllama sübyesi (tekst.): sizing
hasılat: yield microfocus radiography emulsion
hasır: matting, mat, straw hassas parlatma: fine polishing haşıllama yağı (tekst.): sizing oil

154
haşiş havada sertleşme (çelik)

haşiş: cannabis hava etkileri: atmospheric effects hava simidi (y. fırın): bustle main pipe
haşiye: marginalia hava fanı (y.fırın): turbo-blower (= bustle pipe)
haşlama: searing hava fırını: air furnace hava soğutmalı borular (kılavuz çatal-
haşlamlılar toprağı: infusorial earth hava fişeği: skyrocket cam): mace pipes
hat borusu: line pipe hava freni: air brake, drogue hava subabı: air cock, ventil
hat borusu nitelikli çelikler: line-pipe- hava geçirmez: air tight, airproof hava süzgeci: air cleaner, air filtre
quality steels hava giderici (aygıt): deaerator hava süzme: air filtration
hat frekansı: line frequency hava girdisi: air supply hava tabancası: air gun
hat gerilimi: line tension hava giriş-çıkış kapağı: air vent hava taşımacılığı: air freight
hat sıklığı: line frequency hava girişi: air intake hava temizleme: air cleaning
hata: defect, error, fault, mistake hava girmesi: air entrainment hava termodinamiği:
hata kökeni: fault origin hava göbekli (bobin-elekt.): air-cored aerothermodynamics
hatalı: defective, erroneous, false, hava haritası: air map, weather map hava torbası: air bag
imperfect, inexact hava tulumbası: air pump
hava hücresi: air chamber
hatalı davranım: erroneous behaviour hava tüfeği: air rifle
hava ısıldevinim bilimi:
hatalı dekor kesme (cam): dim letters aerothermodynamics hava tüketimi: air consumption
hatalı dislokasyon ilmeği: faulted hava ısıtıcısı: airheater hava üfleme: air blowing
dislocation loop hava üfleme süresi (soba-y.fırın): on-
hava ısıtma kamarası (y. fırın): checker
hatasız: unexceptionable,unfaulted blast time
hava içeriği: air content
hatıra: memento hava üflenmiş yağ: blown oil
hava ile gazı ayıran bölme duvarı (cam):
hatip kürsüsü: podium tongue tile hava üfürümü: air blast
hatmi lokumu: marshmallow hava üssü: air base
hava kabarcığı: air bubble
hattatlık: calligraphy hava valfı: air valve
hava kabarcığı boşluğu: air-bubble void
hatve: pitch hava vurgunu (tıp): aeroembolism
hava kablosu: overhead cable
hatveölçer: pitch gauge hava yenimi: atmospheric corrosion
hava kaçağı (cam): indraft air
hausmanit [Mn3O4]: hausmanite hava yenimi direnci: atmospheric
hava kanalı (döküm kanalı): air channel
Haussner süreci (sert krom kaplama): corrosion resistance
Haussner process hava kayaklı gemi: hovercraft
hava keseciği (akciğer): alveolus hava yoluyla: air mail
hav: fluff hava-asetilen kaynaklaması: air-
hava: air, weather hava kilidi: air lock
acetylene welding (AAW)
hava açıklığı: air gap hava kirletici (nesne): air pollutant
havacıl (mikroorganizma): aerobe
hava akışı: air flow hava kirliliği: air pollution
hava klapesi: louver havacıl: aerobic
hava alma borusu: schnorkel havacılık: aviation
hava aralığı: air gap hava köprüsü (uçak): air bridge
hava kumandalı: air operated havada oksitlenme: air oxidation,
hava basıncı: atmospheric pressure atmospheric oxidation
hava basınçölçeri: manometer hava kurutmalı dayanç (refrakter): air-
dried strength havada oksitlenme deneyleri: air
hava beslemesi: air supply oxidation tests
hava bilimi: meteorology hava kütlesi: air mass
havada sertleş(tiril)miş: airhardened
hava cepleri (kil): air pockets hava odası: air chamber
havada sertleş(tiril)miş çelik:
hava cereyanı: draft, draught hava örtüsü: air jacket airhardened steel
hava çanları (optik cam kusuru): air hava parası: key money havada sertleşebilir: airhardenable
bells hava perdesi: air curtain havada sertleşebilir çelik: airhardenable
hava çekici: airhammer hava postası: air mail steel
hava çelikleri: air hardening steels, air hava püskürtme: air injection havada sertleşen: air setting
quenching steels hava savaşı: air war havada sertleşen çelikler: self-hardening
hava deliği: airhole, vent-hole hava sıcaklığı: atmospheric temperature steels, airhardening steels
hava deliği borusu: vent hava sıkışımı: air entrainment havada sertleşen kum: air-set sand
hava destekli biçimleme: air-assist hava sıkışımlı beton: air entrained havada sertleşen refrakter harç: air-
forming concrete setting refractory mortar
hava devinim bilimi:aerodynamics hava sızdırmaz: air tight, airproof, havada sertleşen takım çeliği:
hava durumu: weather hermetic airhardening tool steel
hava durumu göstergeci: weatherglass hava sızdırmaz fırın: air tight furnace havada sertleşme (çelik): self-hardening
hava dümeni: airfoil hava silindiri: air cylinder (=air hardening)

155
havada sertleştirme havşa kesici (döküm)

havada sertleştirme: airhardening, air havalı aktarım: pneumatic transfer havan ve tokmak (cam): mortar and
setting havalı ark flaması: arcair torch pestle
havada soğu(tul)muş curuf: air-cooled havalı asıltı: aerocolloid havanın soğuma ve buharlaşmaölçeri:
slag havalı ayırıcı: pneumatic separator Kata thermometer
havada soğu(tul)muş dışık: air-cooled havalı basgaç: pneumatic press havaölçer (kupol ocağı: orifice plate
slag havalı besleme (ısıl püskürtme): air feed havası boşaltılmış: deflated
havada soğutma: air cooling havalı beton: air entrained concrete havası boşaltılmış oylum: vacuum
havada soğutulmuş: air cooled havalı bükme kalıbı: air bend die havasını alma: deaeration, deairing
havada soğutulmuş çelik: air-cooled havalı bükme kalıbında bükme: air havasını alma süreci: deaeration process
steel bending havasını boşaltma: deflation,
havada soğutulmuş dışık betonu: air- havalı cam: toughened glass (=tempered vacuumization
cooled slag concrete glass) havasını giderme: deaeration, deairing
havada su verilen çelikler: air quenching havalı çekiç: pneumatichammer havasız: anaerobic
steels havalı delgi: pneumatic drill havasız kurutma: lyopbilization
havada suverilmiş: air quenched havalı devre kesici: air blast circuit havasız organizmalar: anaerobic
havada suverilmiş çelik: air quenched breaker organisms
steel havalı direksiyon kullanımı: power havasız ortamda yapışan yapıştırıcı:
havada suverme: air quenching steering anaerobic adhesive
havada uçan: airborne havalı dövme tabancası (döküm): havasız tuğla: deaired brick
havadan havaya füze: air-to-air missile pneumatic rammer havasız yapıştırıcı: anaerobic adhesive
havadan yere füze: air-to-surface missile havalı elektrik fırını: electric muffle havasızlıktan boğulma (tıp):
hava-gaz oranı: air-to-gas ratio furnace asphyxiation
havagazı (CO+N2): producer gas, blue havalı fırın: air furnace, muffle furnace havaya dayanıklı: weatherproof
watergas havalı güvenlik camı (oto): toughened havaya ilişkin: atmospheric
havahattı: overhead line safety glass (=tempered safety glass) havaya kalkma: levitation
havahekimliği (tıp): aeromedicine havalı itici: pneumatic pusher havaya karşı korunaklı: weatherproof
havai fişek: fireworks, rocket havalı kavurma aygıtı: blast roaster havaya şahlanma: underdraught
havai fişekcilik: pyrotechnics havalı kenar silici püskürteçler: (=underdraft)
havaihat arabası: cable car pneumatic edge wiper jets havaya yüksel(t)me: levitation
havalan(dır)ma: airing havalı keski: air chisel hava-yakıt oranı (fırın): air-fuel ratio
havalandırıcı: aerator, breather, havalı keski tabancası: pneumatic chisel hava-yakıt oranı denetleci: air-fuel ratio
ventilator havalı kireç püskürtme: pneumatic lime controller
havalandırılabilir: ventilable injection hava-yakıt-gaz brülörü: air-fuel-gas
havalı kireç püskürtme dizgesi: burner
havalandırılmış beton: aerated concrete
pneumatic lime injection system hava-yakıt-gaz karışımı: air-fuel-gas
havalandırma (cevher): weathering mixture
havalı kumlama (döküm): air blasting
havalandırma: aeration, fanning, hava-yakıt-gaz yakmacı: air-fuel-gas
ventilation havalı plazma püskürtme: air plasma
spraying (aps) burner
havalandırma aygıtı: ventilating havayazar (basınç, sıcaklık, nem):
havalı püskürteç: air sprayer
equipment meteograph
havalı sıkılama (kalıp): air ramming
havalandırma borusu: air shaft havayolu: airline, airway
havalı su sisinde soğutma: air-water mist
havalandırma boşluğu (bina): air well cooling Haversian dizgesi: Haversian system
havalandırma deliği: air vent havalı şarj arabası (y. fırın): pneumatic havı dökülmüş: threadbare
havalandırma dizgesi: venting system skid car havlı: pilose (=pilous; pileous)
havalandırma geçidi (maden: airway havalı temizleme: airblasting havlu: towel
havalandırma hücresi: aeration cell havalı tokmak: pneumatic rammer havlu askılığı (duvar): towel rail
havalandırma kanalı: ventiduct havalı yüklenti arabası (y.fırın): havluluk: towel rail
havalandırma üfleci: ventilating fan pneumatic skid car havluluk kumaş: toweling
havalandırmalı yunak: aerated bath havalı yüzdürme: air floatation havsala: pelvic cavity, pelvis
havalandırmalı yunakta nitrürleme: havalı yüzey sertleştirme (döküm): air havsız: threadbare
aerated bath nitriding peening havşa: counterbore, sinker, spruehole
havalanmış (uçak): airborne havan: mortar havşa açma: counterboring,
havaleli: top-heavy havan eli: pestle countersinking, roll threading, sinking
havalı: pneumatic havan topu: howitzer havşa kesici (döküm): sprue cutter

156
havşa matkabı hemofilli (tıp)

havşa matkabı: countersink hazırlama geçisi: roughing pass hekzaklorofen [(C6HCl13OH)2CH2]:


havşalı: countersunk hazırlama hadde dizisi: roughing train hexachlorophene
havuç boya [C40H5602]: xanthophyll hazırlama haddelemesi (çelik): roughing hekzamin [(CH2)6N4]: hexamine
havuç özü: carotene hazırlama haddesi (hadde): roughing (=methenamine)
havuçsu (metal): columnar mill hekzamin metenamin [(CH2)6N4]:
havuçsu tane: columnar grain hazırlama kırıkları (sac): handling hexamethylene tetramine
havuçsu tane bölgesi: columnar zone breaks hekzan [C6H14]: hexane
havuçsu tane büyümesi: columnar hazırlama pasosu (hadde): roughing hekzan diamin [H2N(CH2)6NH2]:
growth pass hexamethylene diamine
havuçsu yapı: columnar structure hazırlanmış azotlu fırın atmosferi: hekzan diisosiyanat [OCN(CH2)6NCO]:
prepared nitrogen atmosphere hexamethylene diisocyanate
havuz: bath, receptacle hekzanoik asit [CH3(CH2)4COOH]:
havuz derinliği (döküm haznesi): pool hazırlanmış fırın atmosferi: prepared
atmosphere hexanoic acid (=caproic acid)
depth hekzil kökü [C6H13-]: hexyl group
havuz voltajı (elektroliz): tank voltage hazırlanmış kömür: dressed coal
hazırlık: preparation hekzil resorsinol [C6H13C6H3(OH)2]:
havuzcuk: basin, side pocket, slag pocket hexylresorcinol
havuzdan çıkarma (gemi): undocking hazırlıksız: unprepared hekzon [C6H12O]: hexone
havuzlama: lockage hazine: treasure, trove hela: water closet (WC)
havya: soldering iron hazne: bunker, hearth, receptacle, tank helezon: spiral
havya başı: bit hazne derinliği (y.fırın): hearth depth helezon dişli: helical gear
Haworth deneyi (aşınma): Haworth test hazne katmanı: hearth layer helezon freze: spiralmill
hayalet çizgiler (yüzey bozuğu): ghost hazneli fırın: hearth type furnace, retort helezon taşıyıcı: screw conveyor
lines furnace helezoni (kemik): gyroidal, turbinal
hayati: vital hazneli fırın kütüğü (Pb+Ag): retort helezoni matkap: twist drill
hayati kimya: biochemistry bullion
helikon (çalgı): helicon
hayati uzuvlar (tıp): vitals hazneli kavurma: hearth roasting
helikopter: helicopter
hayvan kabuğu: carapace hazneli kavurucu: hearth roaster
helikopter alanı: helidrome, heliport
hayvan kimyası: zoochemistry h-demiri: h-iron helis: helix
hayvan kömürü: animal charcoal (=bone hedef: objective, target Helmholtz özgür erki: Helmholtz free
char; bone black) hedef arkası duvarı: butt energy (TS)
hayvan postu doldurma: taxidermi hedef kazığı (oyun): hob helyum [He]: helium
hayvan sürüsü: pod hedef merkezi: bull’s eye helyum atmosferi: helium atmosphere
hayvan tersi: dung hedef tahtası: dartboard helyum atom mikroskobu: helium atom
hayvan yağı: fat hedenbergit [CaFeSi2O6]: hedenbergite microscope
hayvan yağları: animal fats Hedvall olgusu (seramik): Hedvall effect helyum gazı: helium gas
hayvan yağlı sıvı yağ: fatty oil Hegeler fırını: Hegeler furnace helyum yayınım katsayısı: helium
hayvandan insana aşılanan (doku): Heisenberg belirsizlik kuralı: diffusion coefficient
zooplastic Heisenberg’s uncertainity principle helyum yayınımı: helium diffusion
hayvandan insana doku aşılama (tıp): hekim: doctor, physician hem asit hem baz özellikli nesne:
zoografting, zooplasty hekimliğe giriş: premedical amphoter
Hazelette döküm makinası: Hazelette hekimliğe hazırlık (tıp): premedical hemateyin [C16H12O6]: hematein
casting machine heksilresorsinol [C12H18O2]: hematin [C34H32N4O4FeOH]: hematine
Hazelette süreci: Hazelette process hexylresorcinol hematit [Fe2O3]: bloodstone, hematite
hazıma ilişkin: peptic heksoz: hexose hematit cevheri: hematite ore
hazır: finished, ready hektorit [(Mg,Li)3Si4O10(OH)2. hematit piki: hematite pig iron
hazır çelik: finished steel Na0,3.4H2O]: hectorite hematit tozu: hematite dust
hazır giyim: ready-made, ready-to-wear hekzadekan [C16H34]: hexadecane hematitten pik demiri: forge iron
hazır metal: finished metal (=cetane) hematoksilin [C16H14O6.3H2O]:
hazır ürün: finished product hekzadekanol [C16H33OH]: hexadecanol hematoxylin
hazır yakıt: canned heat (=cetyl alcohol) hemeroid (tıp): piles
hazırlama: preparation hekzafloropropilen [F3CF=CF2]: hemiomorfit [Zn4(Si2O7)(OH)2.H2O]:
hazırlama artığı (maden): tailing (tail) hexafluoropropylene hemiomorphite
hazırlama ayağı: rougher, roughing hekzakloroetan [C2Cl6]: hemofili (tıp): hemophilia
down stand, roughing stand hexachloroethane hemofilli (tıp): hemophilic

157
hemoglobin (tıp) hızlı katılaş(tırıl)mış çelik

hemoglobin (tıp): hemoglobin hesabı verilmemiş: unaccounted for hızar: bucksaw


hemosiderin (kanda demir oksit): hesap: arithmetic, calculation, calculus hızar: saw
hemosiderin hesap cüzdanı: bank book hızar makinesi: slabbing gang
hemşire: nurse hesap makinesi: calculator hızbilim: kinetics
hendek: dike (=dyke), gully, gutter, hesap tahtası: abacus hızbilim değişmezi: kinetic constant
trench hesaplama: calculation, computation hızbilim kuramı: kinetic theory
Henderson dışık kavurma süreci: hesaplanabilir: calculable hızla geçme: zapping
Henderson cinder roasting process hesaplanamaz: incalculable, hızlandırıcı: accelerator, cyclotron
Henning pirometresi: Henning incomputable hızlandırılmış: accelerated
pyrometer hesaplanmamış: uncalculated hızlandırılmış deney: accelerated test
Henning yüksekısıölçeri: Henning hesaplanmış: calculated
pyrometer hızlandırılmış fotoğrafcılık: time lapse
hesaplı: calculated photography
henry (indüklem kuvvet birimi): henry
(H) hesapta olmayan: uncalculated hızlandırılmış ısıtma: acceleratedheating
Henry etkinliği: Henrian activity hesperidin [C28H34O15]: hesperidin hızlandırılmış işleme: jet machining
Henry yasası (kim.): Henry’s law Hess yasası: Hess’s law hızlandırılmış soğutma: accelerated
hessit: hessite cooling
Henry yasası çarpanı (kim.): Henry’s
law coefficient heterodin (elekt.): heterodyne hızlandırılmış soğutmalı çelik:
heteropolar: heteropolar accelerated cooled steel
henüz: yet
Heusler alaşımları (Cu+Mn+Al içerikli hızlandırılmış sürünme deneyi:
henüz elyaflaşmamış cam: slug accelerated creep test
heparin: heparin mıknatıslar): Heusler’s alloys
hevea kauçuğu: hevea rubber hızlandırılmış talaşlı imalat: jet
heptan [C7H16]: heptane machining
heptoklar [C10H5C17]: heptachlor hevenk: cluster
heybe: carpetbeg, kyack, packsack hızlandırılmış yaşlandırma: accelerated
heptoz [C7H14O7]: heptose ageing
her günkü: routine heybehurç: saddlebag
heybetli: massive hızlandırılmış yenim deneyi: accelerated
her konumlu elektrot: all-position corrosion test
electrode heyecan yaratıcı küçük gazete: tabloid
hızlandırma: zapping
her yerde:throughout heykel: sculpture, statue
hızlandırma gerilimi (e. mik):
herbaryum: herbarium heykel tabanı: pedestal, plinth accelerating voltage (фr)
Herbert sertlikölçeri: Herbert hardness Heyn gerilimleri: Heyn stresses hızlanma: acceleration
tester (=microscopic stresses)
hızlı: fast
herek: stake Heynes-stellite™ alaşımları: Heynes-
stellite™ alloys hızlı ağartma: rapid bleaching
Hering fırınları: Hering furnaces hızlı akış aşınması: impingement erosion
hezaren: bentwood
Heroult elektrik ark ocağı (çelik): hızlı akış yenimi: impingement
Heroult electric arc furnace hıçkırık: hiccup
corrosion
Heroult fırını: Héroult furnace hıfzısıhha: sanitation
hızlı deneme: rapid testing
Heroult süreci: Héroult process hırdavat: hardware, ironmongery
hızlı deney tepkimeci (atom): fast test
Herrenschmidt fırını: Herrenschmidt hırdavatçı: ironmonger reactor (FTR)
furnace hırdavatçılık: ironmongery hızlı dondurma (biyoloji numunesi):
Herreshoff fırını: Herreshoff furnace hırıltı (tıp): fremitus, stridor slam freezing
hersinit [FeO.Al2O3]: hercynite hırka: cardigan hızlı dondurucu: blast freezer
hertz (sıklık birimi) (1 çevrim/s): hertz hırsız: robber hızlı eksen (ışık, optik): fast axis
(Hz) hısımlık: relationship hızlı eri(t)me: rapid melting
Hertz çatlağı: Hertzian crack hız: rate, speed, velocity hızlı Fourier dönüşümü: fast Fourier
Hertz dalgası: Hertzian wave hız ayarlayıcısı (aygıt): speed governor transform
Hertz değme alanı: Hertzian contact hız belirleyici süreç: rate-controlling hızlı göstergeç (göz bilim: tachistoscope
area process hızlı ısıl süreçleme: rapid thermal
Hertz değme basıncı: Hertzian contact hız botu: powderboat processing (RTP)
pressure hız kesimli ışınım: braking radiation hızlı ikincil elektronlar: fast secondary
Hertz denklemleri (sünek bozunum): (=bremsstrahlung) electrons
Hertz’s equations hız kesme: decelaration hızlı katılaş(tırıl)mış alaşım: rapidly
Hertz kırılımı: Hertz fracture hız kısıtlayıcı aşama: rate-limiting step solidified alloy
heryıl: yearly hız ölçme borusu: pitot tube hızlı katılaş(tırıl)mış çelik: rapidly
hesaba sığmaz: incomputable hız yasaları: rate laws solidified steel

158
hızlı katılaş(tırıl)mış çelik şerit hidrojenle kükürt giderme

hızlı katılaş(tırıl)mış çelik şerit: rapidly hidrazoik asit [HN3]: hydrazoic acid hidrojen giderme: dehydrogenation,
solidified steel strip (=azoimide) hydrogen removal
hızlı katılaşma: rapid solidification hidriodik asit [HI]: hydriodic acid hidrojen gözenekleri: hydrogen pores
hızlı kaynatma: rapid boiling hidroborasit [CaMgB6O8(OH)6.3H2O]: hidrojen hasarı: hydrogen damage
hızlı kırma denemesi: fast fracture hydroboracite hidrojen iyodür [HI]: hydrogen iodide
testing hidrobromik asit [HBr]: hydrobromic hidrojen kabarcıklan(dır)ması:
hızlı marmenevişleme: fast acid hydrogen blistering
martempering hidroelektrik: hydroelectric hidrojen kabarığı: hydrogen springer
hızlı marmenevişleme yağı: fast hidroelektrik barajı: hydroelectric dam hidrojen kaynağı: atomic arc welding
martempering oil hidroelektrik santralı: hydroelectric hidrojen kaynağı: hydrogen welding
hızlı nötronlar: fast neutrons power station hidrojen klorür [HCl]: hydrogen
hızlı parçalanma (atom): fast fission hidrofan: hydrophane chloride
hızlı pıhtılaşma: rapid coagulation hidrofil pamuk: absorbent cotton hidrojen köprüsü: hydrogen bridge
hızlı sertleşen çimento: rapid hardening hidroflorik asit [HF]: hydrofluoric acid hidrojen molekülü: hydrogen molecule
cement hidroflorürsüzleşme: hidrojen peroksit: peroxide
hızlı sertleşme (cam): fast setting dehydroflourination hidrojen peroksit [H2O2]: hydrogen
hızlı soğu(t)ma: rapid cooling hidrofor: hydrophore peroxide
hızlı suverme (çelik): fast quenching hidrofoyl: hydrofoil hidrojen peroksit çözeltisi: hydrogen
hızlı suverme yağı: fast quenching oil hidrografi: hydrography peroxide solution
hızlı şerit (trafik): fast lane hidrojel: hydrogel hidrojen siyanür [HCN]: hydrogen
hızlı tarama: rapid scanning cyanide
hidrojen [H]: hydrogen
hızlı tepkimeç (atom tepkimeci): fast hidrojen su oranı: hydrogen-water ratio
hidrojen aşırı gerilimi (elektrikli (H2/H2O)
reactor kaplama): hydrogen overvoltage
hızlı tren (japonya): bullet train hidrojen sülfür [HS]: hydrogen sulphide
hidrojen atmosferi: hydrogen
hızlı tren yolu: fast track atmosphere hidrojen sülfür giderme: hydrogen
hızlı üretken tepkimeç: fast breeder sulphide removal
hidrojen atomu: hydrogen atom
reactor hidrojen şişi: hydrogen springer
hidrojen bağı: hydrogen bond
hızlı vurmalı delme (mad.): rapid hidrojen telürür: hydrogen telluride
hidrojen bağışcısı: hydrogen donor hidrojen üreteci: hydrogen generator
percussion drilling hidrojen bağlanması: hydrogen bonding
hızlı yağ: fast oil hidrojen üretici yenim: hydrogen
hidrojen bağlı örütler: hydrogen-bond producing corrosion
hızlı yanma: rapid combustion crystals
hızlı yarış yolu: fast track hidrojen üretim süreci: hydride process
hidrojen bileşikleri: hydrogen hidrojen üsteli: hydrogen exponent
hızlı yazan: tachygraph compounds
hızlı yazı: tachygraphy hidrojen yarı-gözesi: hydrogenhalf-cell
hidrojen bombası: h-bomb, hydrogen
hızlı yükün iletkeni: fast ion conductor hidrojen yitimi: hydrogen loss
bomb, thermonuclear bomb
hızölçer: pitometer, speedometer, hidrojen yükünleri derişimi [pH=log1/
hidrojen bromür [HBr]: hydrogen [H+]]: hydrogen-ion concentration
tachimeter, velocimeter bromide
hızölçüm: tachimetry hidrojen yükünleri üsteli: hydrogen-ion
hidrojen çatlatması (kaynak): hydrogen exponent
Hibbard fırını: Hibbard’s furnace cracking
hidrojen yükünleşme odası: hydrogen
hiç: naught hidrojen çıkışı: hydrogen evolution ionization chamber
hiç kesintisiz döküm: conti-conti hidrojen depolama: hydrogen storage hidrojen yükünleşmesi: hydrogen
casting, continuous-continuous casting hidrojen depolama sığası: hydrogen ionization
hiçbir şey: naught storage capacity hidrojen yükünü: hydrogen ion
hidnokarpik asit [C5H7(CH2)10COOH]: hidrojen destekli çatlama: hydrogen- hidrojen yükünü derişimi: hydrogen ion
hydnocarpic acid assisted cracking (HAC) concentration
hidrargilit [Al2O3.3H2O]: hydrargillite hidrojen destekli gerilimli yenim hidrojenit: hydrogenite
(=gibbsite) çatlağı: hydrogen-assisted stress- hidrojenle ayrışma (kim.):
hidrasit: hydracid corrosion cracking (HSCC) hydrogenolysis
hidrastin [C21H21NO6]: hydrastine hidrojen elektrotu: hydrogen electrode hidrojenle indirgenmiş: hydrogen-
hidrastinin [C11H13NO3]: hydrastinine hidrojen florür [HF]: hydrogen flouride reduced
hidrasyon direnci: hydration resistance hidrojen fosfür [PH3]: phosphine hidrojenle indirgenmiş metal toz:
hidrazin [H2N.NH2]: hydrazine hidrojen gazı: hydrogen gas hydrogen-reduced metal powder
hidrazin türevleri (kim.): hydrazine hidrojen gevrekleştirmesi: hydrogen hidrojenle kükürt giderme:
derivatives embrittlement hydrodesulphurization

159
hidrojenle yerdeş hiper uzay (mat.)

hidrojenle yerdeş: protium hidroksil karbonat apatit: hydroxyl- hidroliz: hydrolysis


hidrojenle(n)me: hydrogenetion, carbonate apatite (HCA) hidroloji: hydrology
hydrogenization hidroksil kökü [-OH]: hydroxyl radical hidrometalurji: hydrometallurgy
hidrojenlenmiş nitrilli kauçuk: hidroksilamin [N2H2OH]: hidrometre: hydrometer
hydrogenated nitrile rubber hydroxylamine hidron (kurşun %35 sodyum alaşımı):
hidrojenlenmiş örütsüz silisyum: hidroksilapatit [Ca5(P2O4)3(OH)]: hydrone
hydrogenated amorphous silicon hydroxylapatite (HA) hidroplastik biçimleme: hydroplastic
hidrojenli: hydrogeneous hidroksilapatit kaplı gözenekli forming
hidrojenli gerilimli yenim: hydrogen metaller: hydroxylapatit-coated porous hidrosel: hydrocelle
stress cracking (HSC) metals hidroselüloz: hydrocellulose
hidrojenli istifli tavlama fırını: hidroksilapatit kaplı metaller: hidroskop: hydroscope
hydrogen batch annealing furnace hydroxylapatit-coated metals
hidrostatik basınç: hydrostatic pressure
hidrojenli sert lehimleme: hydrogen hidroksit [OH-] içeren bileşik:
brazing hydroxide hidrostatik baskılama: hydrostatic
pressing
hidrojenli tavlama: hydrogen annealing hidroksit çökelimi (seramikler):
hydroxide precipitation hidrostatik bilimi: hydrostatics
hidrojenli tavlama fırını: hydrogen
annealing furnace hidrol: hydrol hidrostatik çarpan: hyrostatic modulus
hidrojenli tavlanmış kangal: hydrogen hidrolik: hydraulic hidrostatik ekstrüzyon: hydrostatic
annealed coil extrusion
hidrolik açıklık denetimi: hydraulic gap
hidrojen-metal dengeleri: hydrogen- control hidrostatik gerilim: hydrostatic tension
metal equilibria hidrolik basgaç: hydraulic press hidrostatik kuvvetler: hydrostatic forces
hidrojen-metan oranı (fırın atmosferi): hidrolik basınç: hydraulic pressure hidrostatik rulman: hydrostatic bearing
hydrogen-methane ratio hidrolik basınçlı püskürteçler: hydraulic hidrostatik sıkılama: hydrostatic
hidrojen-palladyum dizgesi: hydrogen- pressure sprays compacting
palladium system hidrolik bilimi: hydraulics hidrostatik sıkma: hydrostatic extrusion
hidrojen-subuharı oranı: hydrogen- hidrostatik yağlama: hydrostatic
hidrolik çalıştırma: hydraulic drive
water vapour ratio lubrication
hidrolik çalıştırma dizgesi: hydraulic
hidrokarbon: hydrocarbon hidrostatik yatak: hydrostatic bearing
driving system
hidrokarbon gazı: hydrocarbon gas hidrotermal demir cevherleri:
hidrolik çekiç: hydraulichammer
hidrokarbon sıvısı: hydrocarbon liquid hydrothermal iron ores
hidrolik deney: hydraulic test
hidrokarbon-buhar tepkimesi: hidrozinkit [Zn5(CO3)2(OH)6]:
hidrolik deney aygıtı (çekme): hydraulic hydrozincite
hydrocarbon-steam reaction testing machine
hidrokarbonlu çoğuzlar: hydrocarbon hidrür: hydride
hidrolik dövme tezgahı: hydraulic hidrür evresi [TiHx]: hydride phase
polymers
forging press
hidrokarbonlu plastikler: hydrocarbon hidrür tozu: hydride powder
plastics hidrolik fren: hydraulic brake
hidrürlü tufal giderme: hydride
hidrokarbonlu reçineler: hydrocarbon hidrolik kalıp (sürekli döküm): descaling
resins hydraulic mould
hijyen: hygiene
hidrokinon [C6H4(OH)2]: hydroquinol hidrolik kalıp salınacı (sürekli döküm):
hydraulic mould oscillator hilâl mercek (optik): meniscus
(=hydroquinone) hilâlsi çatlak: crescent crack
hidroklorik asit [HCl]: hydrochloric hidrolik makas: hydraulic shears
hidrolik pota kaldırma: hydraulic ladle hile: trick
acid Hilgenstock süreci: Hilgenstock process
hidroklorik asit direnci (cam): lifting
hidrolik press: hydraulic press Hilger görüngeölçeri: Hilger
hydrochloric acid resistance spectrometer
hidroklorik asitli paklama: hidrolik preste biçimleme:
hydroforming Hilger spektrometresi: Hilger
hydrochloric-acid pickling
hidrolik salınım (sürekli döküm): spectrometer
hidroklorürsüzleş(tir)me:
dehydrochlorination hydraulic oscillation hindiba kökü: taraxacum
hidrokon kırıcı: hydrocone crusher hidrolik sınıflandırıcı: hydraulic hint ipeği: tussah
hidrokortizon [C21H30O5]: classifier hint kamışı: bamboo
hydrocortisone hidrolik sıvısı: hydraulic fluid hint keneviri: marijuane, jute
hidroksietil metakrilat [H2C=C(CH3) hidrolik yağı: hydraulic oil hint yağı: castor-oil
CO2CH2CH2OH]: hydroxyethyl hidrolit: hydrolyte hint yağı ana maddesi: ricinolein
methacrylate hidrolit [CaH2]: hydrolith hipalon: hypalon (hyp)
hidroksil grubu [(OH-)]: hydroxyl group (=calciumhydride) hiper uzay (mat.): hyperspace

160
hiperbol (mat) Huntington-Heberlein fırını

hiperbol (mat): hyperbola hizmetçi: server Hooke yasası [σ = Eε]: Hooke’s law
hiperbolik dişli: screw gear h-çelikleri: h-steels Hooke yasasına uyan katı: Hookean
hipermetropluk (göz): hypermetropia h-kesitli kiriş: h-beam (=h-bar; solid
(=hyperopia) =h-ginder) Hooker süreci (sıkma): Hooker process
hiperon (fiz): xi particle (=hyperon) h-kirişi: h-bar, h-ginder Hoopes arıtma süreci: Hoopes refining
hipfosforik asit [H4P2O6]: h-kuşaklı çelikler: h-band steels process (=Hoopes process)
hypophosphoric acid (=h-steels) Hoopes süreci (Al): Hoopes process
hipodrom: hippodrome hmk: bcc hoparlör: loudspeaker
hipofiz bezesi (tıp): hypophysis hobi: hobby hopeit [Zn3P2O3.4H2O]: hopeite
hipofosfat: hypophosphate Hoesch süreci: Hoesch process hopkalit (Ag,Co,Cu,Mn oksitleri
hipofosfit: hypophosphite Hoffman fırını (refrakter): Hoffman kiln karışımı): hopcalite
hipofosforus asit [(H3PO2)]: Hoffmann zıtlık değiştirim horasan harcı: grog1
hypophosphorous acid mikroskobisi: Hoffmann modulation hormon: hormone
hipoklor asidi [HOCl]: hypochlorous contrast microscopy horolog: horologue
acid Hoganes süreci: Hoganes süreci horoz (tabanca): percussion lock,
hipoklorit: hypochlorite hokey: hockey tumbler
hipoksantin [C5H4N4O]: hypoxanthine hol: bay, hall horozsuz: hammerless
hiponitrüs asit [H2N2O2]: hyponitrous Holborn pirometresi: Holborn horozu gizli (ateşli silah): hammerless
acid pyrometer hortum: hose, hose pipe
hiposülfitli sıvıda özütleme: Holborn yüksek ısıölçeri: Holborn hortum makarası: hose reel
hyposulphite leaching pyrometer hortumlu huni (uçak): drogue
hiposülfür: hyposulphite Holfos süreci: Holfos process hoşgörülü: understanding
hiposülfürus asit [H2S2O4]: Hollanda yaldızı: Dutch gilding hoverkraft: hovercraft
hyposulphurous acid holmiyum [Ho]: holmium hölandit [Ba2Mn8O16]: heulandite
hipotalamus: hypothalamus holmiyum bromür [HoBr3]: holmium hörgüç: hump
hipotenüs: hypotenuse bromide höyük: tumulus
hipotez: hypothesis holmiyum florür [HoF3]: holmium h-putreli: h-beam (=h-bar; =h-ginder)
hiristo teğeli: herringbone stitch fluoride hububat alkolü: grain alcohol
Hirth-Pound modeli (örüt yüzey): holmiyum iyodür [HoΙ3]: holmium hudut: boundary
Hirth-Pound model iodide hudutsuz:immense
hisse senedi: stock certificate holmiyum karbonathidrat Huey deneyi: Huey test
hissedar: stockholder [Ho2(CO3)3·XH2O]: holmium Huggins denklemi: Huggins equation
carbonatehydrate Huggins katsayısı: Huggins coefficient
histamin [C5H9N3]: histamine
holmiyum klorür [HoCl3]: holmium Hull gözesi (elektrikli bırakım): Hull
histidin: histidine chloride
histogram: histogram cell
holmiyum klorür altıhidrat Hull-Davey çizelgeleri (x-ışınları): Hull-
histon: histone [HoCl3·6H2O]: holmium Davey charts
Hitachi tamburlu kayışlı döküm chloridehexahydrate
makinası: Hitachi wheel-belt caster Hume-Rothery kuralları: Hume-
holmiyum külçesi: holmium ingot Rothery rules
Hitchener süreci: Hitchener process holmiyum nitrat beşhidrat humit [Mg7(SiO4)3(F,OH)2]: humite
hiyalin: hyaline [Ho(NO3)3·5H2O]: holmium nitrate humma (tıp): pyrexia
hiyalofan [(K,Ba)(Al,Si)2Si2O8]: pentahydrate
hyalophane Humphrey sarmal konsentratörü:
holmiyum oksit [Ho2O3]: holmium Humphrey’s spiral concentrator
hiyalüronidaz (ilaç): hyaluronidase oxide Hund kuralı (seramik): Hund’s rule
hiyalüronik asit (tıp): hyaluronic acid holmiyum taneler: holmium granule huni: funnel
hiyosin [C17H21NO4]: hyoscine holomikrografi: holomicrography huni makinası (tv camı): centrifugal
(=scopolamine) homeopati: homeopathy casting machine (CCM)
hiyosiyamin [C17H23NO3]: hyoscyamine homojen atmosfer: homogeneous hunimsi organ (tıp): infundibulum
hizadan çıkmış: out-of-alignment atmosphere hunnak: croup
hizasız: nonaligned homojenize süt: homogenized milk Hunter süreci: Hunter process
hizmet: service homopolimer (kim.): homopolimer Hunter-Douglas döküm makinası:
hizmet birimi: server honlama: honing Hunter-Douglas casting machine
hizmet eden: server honlama makinaları: honing machines Huntington-Heberlein fırını:
hizmet ömrü: service life Hooke katısı: Hookean solid Huntington-Heberlein furnace

161
Huntsman süreci hünersiz

Huntsman süreci: Huntsman process hübnerit [MnWO4]: huebnerite


hurç: carryall, catchall, holdall, kit bag, hücre (hapishane): ward
sleeve hücre iskeleti (tıp): cytoskeleton
hurda: scrap hücre sıvısı (sitoplazma): cytosol
hurda alanı: scrap yard hüküm kumanda: mastery
hurda balyalama makinası: scrap bailer hüner: science
hurda balyalama presi: scrap bailing hünerli: inventive
pres hünersiz: unskilled
hurda çelik: scrap steel
hurda demetleme basgacı: scrap
bundling pres
hurda eşya: scrappage
hurda kangallama makinası: scrap
coiling machine
hurda katışkıları: scrap contaminants
hurda kesme makinası: scrap cutter,
scrap shearing machine
hurda kırpma: scrap shredding
hurda makarası: scrap spool
hurda makası: scrap cutter
hurda önısıtıcısı (ocak): scrap preheater
hurda önısıtma (çelik): scrap preheating
hurda önısıtma dizgesi: scrap preheating
system
hurda önısıtma fırını (çelik): scrap
preheating furnace
hurda parçalayıcı: scrap chopper
hurda ray: scrap rail
hurda sahası: scrap yard
hurda sarma makinası: scrap coiling
machine
hurda sınıflandırması: scrap
classification
hurda tel: scrap wire
hurda temelli çelik üretimi: scrap-based
steelmaking
hurda toplama: scrap collection
hurda vagon tekerleği: scrap wagon
wheel
hurda yığını: scrap pile
hurda yükleme: scrap charging
hurdadan alaşım: secondary alloy
hurdadan kazanılmış metal: secondary
metal
hurdadan üretilmiş plastik: reprocessed
plastic
hurdalık: junkyard, scrap stockyard
hurma ağacı: palm
hurma dalı: palm branch
hurma yağı: palm oil
huruç: outflow
Huygen gözmerceği/oküleri
(mikroskop): Huygenian eyepiece
Huygens ilkesi: Huygens’s principle

162
I
ICI süreci (Ti): ICI process ılıncık ışınımı: neutron irradiation ısı değişimsiz bozunum: adiabatic
IEB (Isıdan Etkilenmiş Bölge) bölgesi ılıncık kesit alanı: neutron cross section deformation
(kaynak): HAZ (Heat Affected Zone) ılıncık kırınımı: neutron diffraction ısı değişimsiz süreçler: adiabatic
region ılıncık saçılımı: neutron scattering processes
Ihrig süreci (silisyum kaplama): Ihrig ılıncık sayısı: neutron number (N) ısı değişimsiz dizel motorları: adiabatic
process ılıncık sıcaklığı: neutron temperature diesel engines
I profili: I-beam ılıncık soğurucu: neutron absorber ısı değişimsiz sıcaklık: adiabatic
I-sınıf beşli denge: class-I quinary temperature
ılıncık soğurumu: neutron absorption
equilibrium ısı değiştirgeci (fırın): regenerator
ılıncık yakalama: neutron capture (=recuperator)
I-sınıf dörtlü denge: class-I quaternary
equilibrium ılıncık yakalama kesit alanı: neutron ısı değiştirici: heat exchanger
capture cross section
I-sınıf üçlü denge: class-I ternary ısı değiştirimi: heatınterchange, heat
equilibrium ılıncık yayınımı: neutron diffusion exchange
II-sınıf beşli denge: class-II quinary ılıncıl: neutrino ısı dengeleyiciler: heat stabilizers
equilibrium Incoloy™ alaşımı: Incoloy™ ısı dengesi: heat balance
II-sınıf dörtlü denge: class-II quaternary Inconel™ alaşımı ısı denklemi: heat equation
equilibrium (%80Ni+%14Cr+%6Fe): Inconel™ ısı detektörü: heat detector
II-sınıf üçlü denge: class-II ternary ındiana haloysiti: malinite ısı direnci: heat resistance
equilibrium INMETCO süreci™ (sünger demir): ısı dirençli: heat resisting (=heat
III-sınıf beşli denge: class-III quinary INMETCO process™ resistant)
equilibrium Inoculin™: Inoculin™ ısı dirençli alaşımlar: heat resistant
III-sınıf dörtlü denge: class-III INRED süreci™(sünger demir): INRED alloys, heat-resisting alloys
quaternary equilibrium process™ ısı dirençli boyalar: heat resistant paints
III-sınıf üçlü denge: class-III ternary Intercast™ süreci: Intercast process™ ısı dirençli cam: heat-resisting glass
equilibrium Invar™ alaşımı ısı dirençli çelikler: heat resistant steels,
IV-sınıf beşli denge: class-IV quinary (Fe+36%Ni+0.5%Mn+0.2%C): Invar™ heat-resisting steels
equilibrium ırakgörür: telescope ısı dirençli dökme paslanmaz çelikler:
IV-sınıf dörtlü denge: class-IV ıraklık açısı: parallax cast heat-resistant stainless steels
quaternary equilibrium ıraksak: divergent ısı düzenleci: heat regulator
ılıca: thermal springs ıraksak dizi: divergent series ısı düzenleme: heat regulation
ılıcalar: thermae ıraksama: divergence ısı emme: heat intake
ılık: hypothermal, tepid, warm ırgat: capstan ısı erki: heat energy
ılık biçimleme: warm forming ırgat başlığı: drum head ısı etkisi: heat effect
ılık çalışma:: warm working ırgat kolu: capstan bar ısı gecikimi: heat lag
ılık dövme: warm forging ısı: heat ısı geçiren: transcalent
ılık işleme: warm working ısı akımı: thermal current ısı geçiren cam: heat-transmitting glass
ılık sıkılama: warm compaction ısı akısı: heat flux ısı geçirimi: transcalency
ılıklık: warmth ısı akısı yoğunluğu: heat flux density ısı geçirmez: adiathermic
ılımlama: moderating ısı akışı: heat flow ısı geçirmezlik: adiathermacy
ılımlayıcı (atom): moderator ısı akışı yoğunluğu: heat-flow intensity ısı gereksinimi: heat requirement
ılıncık: neutron ısı aktarım katsayısı: heat transfer ısı geri kazanımı: heat recovery,
ılıncık akısı: neutron flux coefficient recuperation
ılıncık algılayıcı: neutron detector ısı aktarımı: heat-transfer (=thermal ısı girdisi: heat input
ılıncık çarpışma hasarı: neutron transfer) ısı girişi: heat input
collision damage ısı alıcı (ısı santralı): economiser ısı havuzu: heat sink
ılıncık çarpışması: neutron collision ısı alışverişi: heat exchange ısı ışınımı: heat radiation
ılıncık demeti: neutron beam ısı arzı: heat supply ısı ışınımı geçirgenliği: diathermancy
ılıncık erki: neutron energy ısı birimi: thermal unit ısı ışınımını tutma: athermancy
ılıncık etkileşim çözümlemesi: neutron ısı çatlağı: heat check ısı içeriği: heat content (=enthalpy)
activation analysis ısı çekimi: decalescence ısı ile tedavi (tıp): diathermy
ılıncık gevretmesi: neutron ısı çevirimi: heat conversation ısı iletimi: heat conduction (=thermal
embrittlement ısı çıkarımı: extraction of heat, heat conduction)
ılıncık görüngesi: neutron spectrum evolution ısı iletkeni: heat conductor (=thermal
ılıncık hasarı: neutron damage ısı değişimsiz: adiabatic conductor)

163
ısı iletkenliği ısıl eksicik

ısı iletkenliği: heat conductivity ısıalan fırın atmosferi: endothermic ısıl çapak alma: thermal deburring
(=thermal conductivity) furnace atmosphere ısıl çarpılma: heat distortion, thermal
ısı kaçağı: heat leakage ısıalan kimyasal tepkime: endothermic distortion
ısı kalkanı: heat shield chemical reaction ısıl çarpılma sıcaklığı: heat distortion
ısı kaynağı: heat source ısıalan temelli atmosfer: endothermic point
ısı kazanımı: heat gain base atmosphere ısıl çatlak: firecrack, heat crack
ısı kuramı: heat theory ısıalan tepkimeler: endothermic (=thermal crack), heat check
ısı miktarı: heat quantitiy reactions ısıl çatlama: firecracking,heat checking
ısı motoru: heat engine ısıalan üreteci: endothermic generator ısıl çekirdeksel (atom: thermonuclear
ısı motoru çevrimi: heat-engine cycle ısıda eğilme sıcaklığı (plâstikler): heat ısıl çekirdeksel tepkimeler (fizik):
deflection temperature (hdt) thermonuclear reactions
ısı mühendisi: heat engineer
ısıdan etkilenmiş: heat affected ısıl çekme: thermal contraction
ısı mühendisliği: heat engineering
ısıdan etkilenmiş bölge (IEB) (kaynak): ısıl çevrim: thermal cycle
ısı niceliği: heat quantitiy heat affected zone (HAZ)
ısı sağlama: heat supply ısıl çizgi: heat mark
ısıdan etkilenmiş katman: heat affected ısıl çoğuz bozulumu: thermal
ısı sağlama dizgesi: heat supply system layer
ısı sakınımı: heat conservation depolymerization
ısıdan yararlanma: heat utilization ısıl çökel(t)im: thermal precipitation
ısı salım hızı: heat release rate ısıgözler: thermoscope
ısı salımı: heat emission ısıl çökeltici: thermal precipitator
ısıl: caloric, calorific, thermal ısıl çözümleme: thermal analysis
ısı sezici: heat detector ısıl ağırlık ölçer: thermogravimeter
ısı sığası: heat capacity ısıl dağlama: thermal etching
ısıl ağırlık ölçümsel: thermogravimetric ısıl dalgalanma: thermal fluctuation
ısı soğuran cam: heat absorbing glass ısıl ağırlık ölçümsel çözümleme:
ısı soğurucu: heat absorber ısıl dayanıklılık (cam): thermal
thermogravimetric analysis (TGA) endurance
ısı soğurum sığası: heat absorption ısıl ağırlık ölçümü: thermogravimetry
capacity ısıl değer: calorific value
ısıl akım: thermal current ısıl denge: thermal equilibrium
ısı soğurumu: heat absorption ısıl aktarım: thermal transfer, thermal
ısı süzgeci: heat filter ısıl dengeleyici (madde): thermal
transference stabilizer
ısı teknolojisi: heat technology ısıl alan salımı: thermal field-emission
ısı toplacı: heat accumulator ısıl dengeli: thermostable
(=shottky field emission)
ısı toplama: heat accumulation ısıl dengeli çoğuzlar: thermally-stable
ısıl alan-salımlı mikroskop: thermal poylmer
ısı tulumbası: heat pump field-emission microscope
ısıl dengelilik: heat death,
ısı tutma: heat retention ısıl alaşımlama: thermal alloying thermostability
ısı tutumluluğu: heat conservation ısıl arklı metal püskürtme: thermal arc ısıl devingen çözümleme:
ısı tüketimi: heat consumption metal spraying, thermal arc polymer thermodynamic analysis
ısı üreteci: heat generation, heat spraying
ısıl devingen erke: thermodynamic
generator ısıl aşınma: thermal wear energy
ısı üretimi: heat production ısıl atomsal kuvvet mikroskopisi: ısıl devingen sıcaklık (K):
ısı yalıtacı: heat insulator thermal atomic force microscopy thermodynamic temperature
ısı yalıtıcı çimento: thermal insulating ısıl ayrışım: pyrolysis, thermolysis ısıl direnç: heat resistance,thermal
cement ısıl ayrışma: thermal decomposition resistance, thermistor
ısı yalıtımı: heat insulation, ısıl ayrışma sıcaklığı: thermal ısıl direnç katsayısı: thermal coefficient
thermalınsulation decomposition temperature of resistance (TCR)
ısı yalıtımlı: heat insulated ısıl bağlama: heat sealing ısıl dirençli: heat resistant
ısı yalıtımlı yapı: heat insulated structure ısıl biçimleme: thermoforming ısıl dirençlilik: thermal resistivity
ısı yalıtkanı: heat insulator ısıl bozulma: thermal degradation ısıl dirençlilik katsayısı: thermal
ısı yayıcı: heat dissipator ısıl bozunumlu karbon: pyrolytic carbon resistivity coefficient
ısı yayılımı: heat dissipation, thermolysis ısıl buharlaşma: thermal evaporation ısıl dörtgensel zirkonya: thermal
ısı yayımı: convection, heat evolution ısıl burgu (maden): thermal drill tetragonal zirconia (TZP)
ısı yığınımı (plastikler): heat buildup ısıl büyüme: thermal growth ısıl duraksama: thermal arrest
ısı yitimi: heat loss ısıl büzülme: thermal contraction ısıl düzenleç: thermoregular
ısı yükü: heat load ısıl büzülme katsayısı: thermal ısıl eğilme sıcaklığı (çoğuz): heat-
ısıalan: endothermic contraction coefficient deflection temperature, heat-distortion
ısıalan atmosfer: endothermic ısıl cam: thermal glass temperature
atmosphere ısıl çalkala(n)ma: thermal agitation ısıl eksicik: thermoelectron

164
ısıl elektrik ısıl püskürtümlü kaplama

ısıl elektrik: pyroelectric ısıl ışınım: thermal radiation ısıl kıpırdanma: thermal agitation
ısıl elektrik akımı: thermocurrent ısıl ilerlemeli mikrotom (tıp): thermal- ısıl kısıt (fiz): heating limit
ısıl elektrik özellikler: thermoelectric advance microtome ısıl kıskı (yağlama yağı): thermal wedge
properties ısıl iletim: thermal conduction ısıl kimya: pyrochemistry,
ısıl elektrikli soğu(t)ma: thermoelectric ısıl iletken: heat conductor (=thermal thermochemistry
cooling (=peltier effect) conductor) ısıl kimyasal: pyrochemical,
ısıl elektrikli yüksek sıcaklıkölçer: ısıl iletkenlik: thermal conductivity thermochemical
thermoelectric pyrometer ısıl iletkenlik katsayısı: coefficient of ısıl kimyasal işlem (çelik):
ısıl elektriklilik: pyroelectricity, thermal conductivity thermochemical treatment
thermoelectricity ısıl inceleme (yıkımsız inceleme): ısıl kimyasal kaplama: thermochemical
ısıl elektriksel: thermoelectric(al) thermal inspection plating
ısıl elektron thermoelectron ısıl işlem: heat treatment, thermal ısıl kimyasal talaşlı ışleme:
ısıl enerji: thermal energy treatment thermochemical machining
ısıl engel: thermal barrier ısıl işlem aygıtı: heat treatment ısıl konveksiyon: thermal convection
ısıl erk: thermal energy equipment ısıl kuvvet: thermal force
ısıl esnek: thermoelastic ısıl işlem birimi: heat treatment unit ısıl kürleme: thermal curing
ısıl esnek davranım: thermoelastic ısıl işlem fırını: heat treatment furnace ısıl mekanik: thermomechanical
behaviour ısıl işlem uygulaması: heat treatment ısıl mekanik çözümleme:
ısıl esnek dengesizlik: application thermomechanical analysis (TMA)
thermoelasticınstability ısıl işlem uygulanabilir: heat treatable ısıl mekanik denetimli haddeleme:
ısıl etki: thermal effect ısıl işlem uygulanmayan: nonheat thermomechanical controlled rolling
ısıl etkin yapıştırıcı: heat-activated treatable (TMCR)
adhesive ısıl işlem uygulanmaz alaşım: nonheat ısıl mekanik gerilimler:
ısıl etkinleşim: thermal activation treatable alloy thermomechanical stresses
ısıl fiziksel özellik: thermophysical ısıl işlem uygulanmış: heat treated ısıl mekanik işleme: thermomechanical
property ısıl işlem uygulanmış alaşım: heat working
ısıl fosforışıma: thermophosphorescence treated alloy ısıl mekanik süreçler: thermomechanical
ısıl fotoğraf çekimi: thermography ısıl işlem uygulanmış çelik: heat treated processes
ısıl galvanik yenim: thermogalvanic steel ısıl metalbilim: pyrometallurgy
corrosion ısıl işlem yöntemi: heat treatment ısıl metalbilimsel: pyrometallurgical
ısıl geçirinç: thermal transmittance procedure ısıl metalbilimsel süreçler:
ısıl geçiş: thermal transition ısıl işleme hazır tel: process wire pyrometallurgical processes
ısıl genleşme: thermal expansion ısıl işlemle cam yoğunluğunu artırma: ısıl mıknatıssal: thermomagnetic
ısıl genleşme katsayıları uyumsuzluğu: compacting ısıl mıknatıssal çözümleme:
CTE-mismatch ısıl işlemli alaşım: heat treated alloy thermomagnetic analysis
ısıl genleşme katsayısı: coefficient of ısıl işlemli aluminyum alaşımı: heat ısıl mıknatıssal etki: thermomagnetic
thermal expansion (CTE), thermal treated aluminium alloy effect
expansion coefficient (TEC) ısıl işlemli çelik: heat treated steel ısıl oksitlenme: thermal oxidation
ısıl genleşme uyumsuzluğu: thermal ısıl işlemli çelik şerite soğuk ezme ısıl ölçümsel: pyrometric
expansion mismatch uygulaması: killing ısıl ölçümsel koni (döküm): pyrometric
ısıl genleşmeli kalıplama (plastikler): ısıl işlemli raylar: heat-treated rails cone
thermal expansion moulding ısıl işlemlik: heat treatable ısıl ölçümsel koni eşdeğeri: pyrometric
ısıl gerilim: thermal stress ısıl işlemlik alaşımlar: heat treatable cone equivalent (PCE)
ısıl gerilim çatla(t)ması: thermal stress alloys ısıl özdirenç: thermal resistivity
cracking ısıl işlemsiz YDDA çelikleri: nonheat ısıl özdirenç katsayısı: thermal resistivity
ısıl gerilim gevşemesi: thermal stress treated HSLA steels coefficient
relexation ısıl işleyişsel denetimli haddeleme: ısıl özellikler: thermal properties
ısıl gevrekleşme (maryaşlanır çelikler): thermomechanical controlled rolling ısıl pil: thermopile
thermal embrittlement (TMCR) ısıl püskürtme (kaplama): flame
ısıl grafit lifleri: pyrolytic graphite ısıl iz: heat mark spraying (=thermal spraying)
ısıl güç: heating power ısıl kaplama: pyrolytic plating ısıl püskürtme tabancası: flame spray
ısıl güdümlü evre ayırma: thermally- ısıl kayma (e. mik): thermal drift gun, thermal spraying gun
induced phase seperation (=specimen drift) ısıl püskürtümlü kaplama: thermal
ısıl gürültü: thermal noise ısıl kesme: thermal cutting spray coating

165
ısıl reaktör ısıtılmış kalıplar

ısıl reaktör: thermal reactor ısıldevingen bağışıklık: thermodynamic ısılyoğruk sünger: thermoplastic foam
ısıl renklendirme: heat tinting İmmunity ısılyoğruklar: thermoplastics
ısıl sağaltım: diathermy, thermotherapy ısıldevingen denge: thermodynamic ısılyönelimlısıvı örüt/kristal:
ısıl sarsım: heat shock, thermal shock equilibrium thermotropic liquid crystal
ısıl sarsım direnci: thermal-shock ısıldevingen erime noktası: ısılyönelimli: thermotropic
resistance thermodynamic melting point ısılyükün: thermion
ısıl sertleşen çoğuzlar: thermosetting ısıldevinim bilimi: thermodynamics ısılyükün bilimi: thermionics
polymers ısıldevinim biliminin birinci yasası: ısılyükünleşme: thermalıonization,
ısıl sertleşen epoksiler: thermosetting first law of thermodynamics thermionization
epoxies ısıldevinimin ikinci yasası: second law ısılyükünsel: thermionic
of thermodynamics
ısıl sertleşen plastikler: thermosetting ısılyükünsel akım: thermionic current
plastics ısıldevinim biliminin üçüncü yasası:
third law of thermodynamics ısılyükünsel kaynak: thermionic source
ısıl sertleşen poliesterler: thermosetting ısılyükünsel salıcı: thermionic emitter
polyesters ısıldevinimsel: thermodynamic(al)
ısıldirençölçer: diathermometer ısılyükünsel salım: thermionic emission,
ısıl sertleşen reçineler: thermosetting thermoionic emission
resins ısıletkin çökeltim: thermoreactive
deposition ısılyükünsel salım kaynağı: thermoionic
ısıl sertleşim: thermosetting emission source
ısıletkin yayınım süreci (çelik yüzey
ısıl sezim: thermal sensing kaplama): thermoreactive diffusion ısılyükünsel tabanca: thermionic gun
ısıl sığa: thermal capacity process ısınan: calescent
ısıl sıklık gürültüsü: thermal frequency ısılışıldama: thermoluminescence ısınımla rengi atmış cam: dichroic glass
noise ısılişleyişsel çözümleme: ısının ışleysel eşdeğeri: mechanical
ısıl sonda: thermal probe thermomechanical analysis (TMA) equivalent of heat
ısıl süreçleme: thermal processing ısılişleyişsel gerilimler: ısının mekanik eşdeğeri (1cal=4.186j):
ısıl sürünme: thermal creep thermomechanical stresses mechanical equivalent of heat
ısıl şişme (refrakter): thermal spalling ısılişleyişsel süreçler: thermomechanical ısınma: calescence
ısıl şok: heat shock, thermal shock processes ısıntı: enthalpy (H)
ısıl şoka dirençli cam: oven glass ısılsertleşen anayapılı tek yönlü ısıntı çizelgesi: enthalpy chart
ısıl şoklama (cam): tempering büyütülmüş karmalar: thermoset-matrix ısıntı çizgesi: enthalpy diagram
unidirectional advanced composites
ısıl şoklanmış cam: tempered glass ısıölçer: calorimeter, tasimeter
ısılsertleşen doldurmalı kalıplama:
ısıl taşınım: thermal convection thermoset injection moulding ısıölçüm bilimi: calorimetry
ısıl temizleme (cam): heat cleaning ısılsertleşen polyester reçineler: ısıölçümsel çözümleme: calorimetric
ısıl tepkime: thermal reaction thermoset polyester resins analysis
ısıl tepkimeç: thermal reactor ısılsertleşenler: thermosets ısırım (hızlı; delgili kesme ): nibbling
ısıl titreşim: thermal vibration ısılyoğruk: thermoplastic ısırım geçisi: pinch pass, pinchpass
ısıl titreşim genliği: thermal vibration ısılyoğruk alaşımlar: thermoplastic (=skinpass)
amplitude alloys ısısız: adiabatic
ısıl toklaşma: thermal toughening ısılyoğruk çoğuzlar: thermoplastic ısısız bozunum: adiabatic deformation
ısıl tutturma (plastikler): heat sealing polymers ısısız değişimler: adiabatic changes
ısıl uyumsuzluk: thermal mismatch ısılyoğruk elastomerler: thermoplastic ısısız dizel motorları: adiabatic diesel
ısıl verimlilik: thermal efficiency elastomers engines
ısıl yalıtım: thermal insulation ısılyoğruk florlu çoğuzlar: thermoplastic ısısız dönüşüm: adiabatic transformation
ısıl yaşlan(dır)ma: thermal aging fluoropolymers ısısız soğutma: adiabatic cooling
ısıl yayınık saçılım: thermal diffuse ısılyoğruk karmalar: thermoplastic ısısız süreçler: adiabatic processes
scattering composites (TPC) ısıtaç: heater, radiator
ısılyoğruk poliimidler: thermoplastic ısıtarak ayrıştırma (kim): ustulation
ısıl yayınım: thermal diffusion polyimids (TPI)
ısıl yayınırlık: thermal diffusivity ısıtıcı: heater
ısılyoğruk poliüretanlar: thermoplastic ısıtıcı akışkan: heating fluid
ısıl yerleşim katsayısı: thermal polyurethanes (TPUR)
accormodation coefficient ısıtıcı aygıt: heating device
ısılyoğruk polyesterler: thermoplastic
ısıl yorulma: thermal fatigue polyesters (TPE) ısıtıcı baca gazları: heating flues
ısıl yorulma deneyleri: thermal fatigue ısılyoğruk püskürtümlü kalıplama: ısıtılmış: heated
tests thermoplastic injection moulding ısıtılmış filament: heated filament
ısılçift: thermocouple ısılyoğruk reçineler: thermoplastic ısıtılmış hava: heated air
ısılçizer: thermograph resins ısıtılmış kalıplar: heated dies

166
ısıtılmış tel ışık mikroskobu

ısıtılmış tel: heated wire ısıveren pota katımları (döküm): ışığa duyarlı: light sensitive,
ısıtımlı baskılı bağlama (çoğuzlar): exothermic ladle additions photoreceptive, photosensitive
heated press joining ısıveren sıcak başlık (çelik): exothermic ışığa duyarlı cam: photosensitive glass
ısıtma: heating hot top ışığa duyarlılaş(tır)ma:
ısıtma aygıtı: heating apparatus, heating ısıveren temelli atmosfer: exothermic photosensitization
device base atmosphere ışığa duyarlılık: photosensitivity
ısıtma birimi: heating unit ısıveren tepkimeler: exothermic ışığa uyum: light adaptation
ısıtma borusu: heating pipe reactions ışığaılişkin: optic, optical
ısıtma bölgesi: heating zone ısıveren toz: exothermic powder ışığı dağıtan cam: diffusing glass
ısıtma çevrimi: heating cycle ısıveren-ısıalan temelli atmosfer ışığı yayan cam: light diffusing glass
ısıtma çizelgesi: heating chart (fırın): exothermic-endothermic base ışık: light
atmosphere
ısıtma çubuğu: heating element ışık akısı: luminous flux
ısıya dayanıklı cam: thermal glass
ısıtma dizgesi: heating system ışık bilimi: optics, photics
ısıya dayanıklılık: thermostability
ısıtma düzeni: heating arrangement ışık borusu: phototube
ısıya dayanır (madde): thermostable
ısıtma eğrisi: heating curve ışık denemesi: optical testing
ısıya dirençli: refractory
ısıtma elemanı: heating element ışık dengeleyicileri: light stabilizers
ısıya dirençli alaşım: refractory alloy
ısıtma etkisi: heating effect ışık devinimsel: optokinetic
ısıya dirençli gereç: refractory material
ısıtma fırını: heating furnace ışık dirim bilimi: photobiology
ısıya dirençli metal: refractory metal
ısıtma gücü: heating power ışık dönmesi: optical rotation
ısıyla tedavi: thermotherapy
ısıtma hızı: heating rate ışık duyargaları: light sensors
ıskara çukuru: catch basin
ısıtma ızgarası: heating grid ışık duyarlı: photosensitiser
ıskarta: discard, waste product
ısıtma kangalı: heating coil ışık ekseni: optic axis,optical axis (=optic
ıskarta cam: waste glass
ısıtma levhası: heating plate axis)
ıskarta tel: waste wire
ısıtma ortamı: heating medium ışık elektron bilimi: optoelectronics
ıskartadan döküm (işlem): waste casting
ısıtma sıcaklığı: heating temperature ışık erki: luminous energy
ıskartalar: rejects
ısıtma sığası: heating capacity ışık etkimez: photostable
ıskartaya çıkarma: rejection
ısıtma sistemi: heating system ışık geçirimi: light transmission
ıslak: damped, dank, oozy, waterish, wet
ısıtma süresi: heat time, heating time ışık geçirinci: luminous transmittance
ıslak haznelı sıcaklıkölçer: wet-bulb
ısıtma tablası (mikroskop): heating stage thermometer ışık geçirmez: light proof, opaque
ısıtma verimliliği: heating efficiency ıslaklık: wetness ışık gözetleci: light microscope
ısıtma yeğinliği: heatingıntensity ıslaklık giderme: dewetting ışık gözetleç bilimi: light microscopy
ısıtma yöntemi: heating method ıslanabilir: wettable ışık halkası: halo
ısıtma yükü: heating load ıslanabilirlik: wettability ışık hızı (299.792.458 ms): speed of light
ısıveren: exothermic ıslanma: wetting ışık ısıl sapmalı görünge gözlemi:
ısıveren astar: exothermic sleeve photothermal deflection spectroscopy
ıslanma açısı: wetting angle (PDS)
ısıveren atmosfer: exothermic ıslanmayan: nonwetting
atmosphere ışık kapatıcı: light shutter
ıslanmaz: nonwettable, wetproof ışık kaynağı odaklı aydınlatma: source-
ısıveren besleyici başlığı (döküm): ıslanmaz yüzey: nonwettable surface
exothermic feeder head focussedillumination
ıslatarak yumuşatma: maceration ışık kesici (mikroskop): light chopper
ısıveren besleyici kolluğu (döküm):
exothermic feeder sleeve ıslatıcı (madde): wetting agent ışık kılavuzu (ışık lifi): light guide
ısıveren besleyiciler (döküm): ıslatılabilir: wettable ışık kırıcı: refractor
exothermic risers ıslatılabilirlik: wettability ışık kırılımı: light refraction, refraction
ısıveren bileşikler: exothermic ıslatma: dampening, wetting of light
compounds ıslatmayan: nonwetting ışık kırınımı: diffraction of light,
ısıveren dolgu: exothermic padding ıslık: whistle photodiffraction
ısıveren fırın atmosferi: exothermic ıspiralya: deck light ışık kırınımı deseni: optical diffraction
furnace atmosphere ıspit: spoke pattern
ısıveren gaz: exothermic gas ısraf döküm: waste casting ışık kimyası: photochemistry
ısıveren gaz üreteci: exothermic gas ıstampalama: stamping ışık kipleyici: light modulator
generator ıstampalama merdanesi: roller stamping ışık körlüğü: hemeralopia
ısıveren gereç: exothermic material die ışık maya: luciferase
ısıveren katık: exothermic additive ışgı: drawknife ışık mikroskobu: light microscope

167
ışık mikroskobu fotoğrafı ışıl kimyasal

ışık mikroskobu fotoğrafı: optical ışıkduyar: photosensitive ışıksal etkinlik: optical activity (=optical
micrograph ışıkduyarlık: photosensitivity rotation)
ışık mikroskobuyla üç boyutlu resim ışıkgeçirgenliği (fiz): transmittance ışıksal gereçler: optical materials
oluşturma: holomicrography ışıkla elektron yayan katot: ışıksal ısıl: photothermal, photothermic
ışık mikroskopisi: light microscopy, photocathode ışıksal kıstırma: optical trapping
optical microscopy ışıkla fotoğraf çekimi: photoflash ışıksal konum görüntüleme: optical
ışık mikroskopu: optical microscope photography orientation imaging
ışık modülatörü: light modulator ışıkla koyulaşan cam: photochromatic ışıksal merkez: optical centre
ışık ölçümsel: photometric glass ışıksal metal yapıbilimi: optical
ışık ölçümsel zıtlık: photometric ışıkla oymacılık: heliography metallography (om)
contrast ışıkla renk değiştiren: photochromic ışıksal özellikler: optical properties
ışık ölçümü: photometry ışıkla renk değiştirme: photochromism ışıksal sapma: optical deflection, optical
ışık özümsel: photoautotrophic ışıklandırıcı: illuminator deviation
ışık radarı: lidar (=light radar) ışıksal uygulamalar: optical applications
ışıklandırma: illumination, lighting
ışık saçan: irradiant, luciferous ışıksal yoğunluk: optical density
ışıklı: luciferous, luminiferous, luminous
ışık saçıcı: diffuser ışıksal yönserlik: optical anisotropy
ışıklı gökgözler: optical telescope
ışık saçılımı: light scattering ışıksız: lightless
ışıklı görüngeölçer: optical spectrometer
ışık salan diyot: light emitting diode ışıkta yaşar: photobiotic
ışıklı görüntüleme: optical imaging
(LED) ışıktan doğan (tıp): photogenic
ışıklı görüntüleme dizgesi: ışıktan kaçan: lucifugous
ışık salan katılar: light emitting solids
opticalımaging system
ışık salımı: light emission, optical ışıl akım: photocurrent
emission ışıklı ırakgörür: optical telescope
ışıl algılama: photoreception
ışık salımlı görünge gösterimi: optical ışıklı kalem: light pencil
ışıl algılayıcı: photodetector
emission spectroscopy (oes) ışıklı kutu: light box ışıl ayrışım: photodissociation
ışık sapıncı: optical aberration ışıklı metalografi: light metallography ışıl bireşimsel: photosynthetic
ışık sapması: aberration ışıklı metalyapıbilimi: light ışıl bozulma: photolysis
ışık serpinmesi: dispersion of light metallography
ışıl bölünüm: photofission
ışık sıcaklığı: optical temperature ışıklı nokta: blip
ışıl canlı: photobiotic
ışık soğurumu: absorption of light, light ışıklı radar: LIDAR (LIght raDAR) ışıl çekirdeksel: photonuclear
absorption, optical absorption ışıklı tarama: optical scanning ışıl çekirdeksel tepkime: photonuclear
ışık süzgeci: light filter (=colour filter) ışıklı tarayıcı: optical scanner reaction
ışık süzmesi: pencil of light ışıklı tuzak (böcek): light trap ışıl çoğaltıcı: photomultiplier
ışık ucaylanımlı mikroskop: ışıklı ürün tanıma: optical product ışıl çoğuz: photopolymer
polarization microscope recognition ışıl devinim: photokinesis
ışık ucaylanması: polarization of light ışıklı yanayölçer: optical profilometer ışıl devinim bilimi: photodynamics
ışık veren: luminiferous ışıklı yansıtaç: optical projector ışıl devinimsel: photodynamic,
ışık vurması: light impingement ışıklı yüksek ısıölçer: optical pyrometer photokinetic
ışık yansıması: light reflection, reflection ışıklı yüksek sıcaklıkölçer: ışıl eksicikler: photoelectrons
of light pyrophotometer ışıl elektriksel: photoelectric
ışık yansıtancı: luminous reflectance ışıkölçer: actinometer, lightmeter, ışıl elektriksel etki: photoelectric effect
ışık yayan: luminiferous, luminous photometer ışıl elektriksel göze: photoelectric cell
ışık yayınımı: diffusion of light ışıksal: optic, optical ışıl elektron mikroskopisi:
ışık yeğinliği: luminous intensity ışıksal bağdaşım: optical coherence photoelectron microscopy
ışık yolu: optical way ışıksal bağdaşımlı tomografi: optical ışıl elektronlar: photoelectrons
ışık yolu farkı: optical path difference coherence tomography ışıl esnek: photoelastic
ışık yolu uzunluğu: optical path length ışıksal boru uzunluğu (mikroskop): ışıl esnek kaplamalar: photoelastic
ışık yolu uzunluğu farkı (Δ=n2-n·t): optical tubelength coatings
optical path length difference ışıksal bozulma (lazer etkisi): optical ışıl esneklik: photoelasticity
ışık yönlendirici blok: light directing breakdown ışıl gerilim etkisi: photovoltaic effect
block ışıksal dağlama: optical etching ışıl gerilim gözesi: photovoltaic cell
ışık yönserliği: photoelasticity ışıksal davranım: optical behaviour ışıl gerilimsel (elektrik): photovoltaic
ışıkçakar: flasher ışıksal eşiz: opticalısomer ışıl haber: heliogram
ışıkçakar ampülü: flash lamp ışıksal eşizlik: optical isomerism ışıl kimyasal: photochemical

168
ışıl kimyasal cam ışınetkinlik ölçeri (fiz.)

ışıl kimyasal cam: photochemical glass ışılılıncık: photoneutron ışın uyarı aygıtı: monitor
ışıl kimyasal duyarlı camlar: ışılkimya: photochemistry ışın uyarı izlemesi: monitoring
photochemically sensitive glasses ışılrenkli cam: photochromic glass ışın yavaşlaması: beam decelaration
ışıl kimyasal endüklem: photochemical ışıltı: glow, luminance ışınbilim: radiology
induction ışıltı: luminance ışınduygun: radiosensitive
ışıl kimyasal eşdeğer: photochemical ışıltılı: luminescent, shining ışınetkin: radioactive
equivalent (hν) ışıltılı alın kaynağı: flash butt welding ışınetkin artık: radioactive waste
ışıl kimyasal frezeleme: photochemical (=flash welding) ışınetkin atom: hot atom, radioactive
milling ışıltılı boya: luminous paint atom
ışıl kimyasal talaşlıışleme (mak): ışıltılı kavurma: flash roasting ışınetkin bulaşım: radioactive
photochemical machining contamination
ışıltılı kavurucu: flash roaster
ışıl kimyasal tepkimeler: photochemical ışınetkin çekin (atom): radionuclide
reactions ışıltılı kristaller: scintillation crystals
ışıltılı örütler: scintillation crystals ışınetkin çökelme: radioactive
ışıl klişe: photoengraving precipitation
ışıl klişe yapma: photoengraving ışıma: irradiation
ışın: beam, ray, shaft ışınetkin çözülme: radioactive decay
ışıl mezon: photomeson ışınetkin denge: radioactive equilibrium
ışıl nötron: photoneutron ışın akımı: beam current
ışın aktarıcı: diathermal ışınetkin dizi: radioactive series
ışıl parçalanım: photodisintegration ışınetkin gereç: radioactive material
ışıl salım: photoemission ışın almış: irradiated
ışınetkin ısı: radioactive heat
ışıl salımlı: photoemissive ışın ayırıcı ince tel: biprism
ışınetkin ışıma: radioactiveırradiation
ışıl salımlı algılayıcı: photoemissive ışın demeti: beam
ışınetkin ışınlar: radioactive rays
detector ışın demeti ayırıcısı: beam splitter
ışınetkin izotoplar: radioactive ısotopes
ışıl salımlı elektron mikroskopisi: photo ışın demeti ayırma prizması: beam
splitting prism ışınetkin izler: radioactive tracer
emission electron microscopy ışınetkin izleyici: radioactive tracer,
ışıl seramik süreci: photoceramic ışın demeti bağdaşımı: beam coherence
radiotracer
process ışın demeti beli (odaklanmış ışın
demetinin en küçük çapı): beam waist ışınetkin kapma: radioactive capture
ışıl ses mikroskopisi: photoacoustic ışınetkin kirlenme: radioactive pollution
microscopy (pam) ışın demeti deliği: beam hole
ışınetkin kobalt: radiocobalt
ışıl tepkin: photoresponsive ışın demeti dönüşü: beam rotation
ışınetkin kül: fall-out
ışıl tortulanma (seramik): ışın demeti eğilmesi: beam tilt
ışınetkin madde: radioactive substance
photosedimentation ışın demeti genişlemesi: beam
broadening ışınetkin mineral: radioactive mineral
ışıl yükünleşim: photoionization
ışın demeti gerilimi: beam voltage ışınetkin öge: radioactive element,
ışılbireşim: photosynthesis radioelement
ışıldak: flasher, flashgun (=flasher), ışın demeti kayması: beam shift
ışınetkin özellikler: radioactive
projector, searchlight ışın demeti merkezi: beam centre properties
ışıldama: luminescence, sparkling ışın demeti merkezi ayarı: beam centre ışınetkin serpinti: radioactive fall-out
ışıldama sönümü: scintillation decay adjustment
ışınetkin sezyum: radiocesium
ışıldama sönümü süresi: scintillation ışın demeti merkezleme: beam centring
ışınetkin standart numunesi:
decay time ışın demeti sapması: beam divergence radioactive standard
ışıldama süresi: scintillation duration ışın durdurucu: beam stop ışınetkin stronsiyum: radiostrontium
ışıldanım: photoluminescence ışın etkin bozulma (inceleme (strontium 90)
ışıldayan: blinking, phosphorescent, numunesi): phototoxicity ışınetkin tanılama (tıp): radiodiagnosis
photoluminescent, scintillant ışın etkisiz (fiz.): inactive ışınetkin tortu: radioactive deposit
ışılelektron görünge gözlemi: ışın geçirici: diathermal ışınetkin toryum: radiothorium
photoelectron spectroscopy ışın geçmesini engelleyen: beam stop ışınetkin yarı-ömür: radioactive half-life
ışılgöze: photocell, photoelectric cell ışın hasarı: beam damage ışınetkin yerdeşler: radioactiveısotopes
(=photocell) ışın saçan: irradiant ışınetkin zehirlenme: radioactive
ışıliletim: photoconduction ışın saptırıcılar: beam deflectors poisoning
ışıliletimsel: photoconductive ışın saptırma dizisi: beam blank ışınetkin zincir: radioactive chain
ışıliletimsel etki: photoconductive effect ışın saptırma kangalları: beam coils ışınetkinlik: radioactivity
ışıliletken: photoconductor ışın sertleşmesi (x-ışınları): beam ışınetkinlik birimi: curie, unit of
ışıliletken çoğuzlar: photoconductive hardening radioactivity
polymers ışın tedavisi: phototherapy ışınetkinlik ölçeri (fiz.): scintillation
ışıliletkenlik: photoconductivity (=radiotherapy) counter (=scintillometer)

169
ışınetkinlik önleyici gözlük ızgara yükü

ışınetkinlik önleyici gözlük: radioactive ışınım yayınırlığı katsayısı: radiation


preventive glasses emissivity coefficient
ışınetkinlik yaratım süreci: activation ışınım yeğinliği: irradiance,
ışıngözlem: radioscopy radiationıntensity
ışıngözler: radioscope ışınım yoğunluğu: radiation density
ışınım: irradiation, radiation ışınım yükseksıcaklıkölçeri: radiation
ışınım akı yoğunluğu: radiant flux pyrometer
density, ışınımçizer: bolograph
ışınım akısı: radiant flux, radiation flux ışınımdan korunma: radiation
ışınım alanı: radiation area, radiation protection
field ışınımla cam özelliği değişimi:
ışınım alıngısı: radiation dose solarization
ışınım anıklığı: radiation susceptibility ışınımlı: radiant
ışınım arınıklaştırma: radiation ışınımlı doku aşılama (tıp): radiation
grafting
sterilization
ışınımlı stronsiyum: strontium 90
ışınım belirteci: radiation detector (=radiostrontium)
ışınım boruları: radiant tubes ışınımölçer: actinometer, bolometer,
ışınım çelisi: radiationımpedance radiation gage
ışınım değişmezi: radioactive constant ışınımsız atom devinimi: Auger process
ışınım demeti: radiation beam ışınınç: irradiance
ışınım deneyi: radiation test ışınır çarpışma (atom): radiative
ışınım dozu: radiation dose collision
ışınım erki: radiant energy, radiation ışınlama: dosing
energy ışınlama sonrası tavlaması:
ışınım etkisi: radiation effect postirradiation annealing
ışınım fiziği: radiation physics ışınlanmış: irradiated
ışınım girişimi: radiationınterference ışınlı ameliyat (tıp): radiosurgery
ışınım göstergesi: radiationındicator ışınlı çözümleme (kimya): radioanalysis
ışınım hasarı: radiation damage ışınlı ısıl tedavi: radiothermy
ışınım kalkanı: radiation shield ışınlı sonda balonu: radiosonde
ışınım laboratuarı: radiation laboratory ışınlı tedavi: radiotherapy
ışınım niteliği (ışınım görüngesi): ışınlı tedavi gözlükleri: radiotheraphy
radiation quality glasses
ışınım ölçümlü izleme: radiation ışınölçer: dosimeter
monitoring ışınsal: radial
ışınım ölçümü: actinometry, radiation ışınsalısıl: photothermal, photothermic
measurement ışıntı: dose
ışınım pirometresi: radiation pyrometer ışıntı oranı: dose rate
ışınım salımı: radiant emittance ışınyerdeş: radioisotope
ışınım sertleştirmesi: radiation ışıtan enzim (ateş böceği): luciferase
hardening ışıtan madde (ateş böceği): luciferin
ışınım sıklığı: radiation frequency ıtır özü [C10H18O]: geraniol
ışınım soğurucu: radiation absorber ıtriyat: perfumery
ışınım soğurumu: absorption of ıtriyat mağazası:perfumery
radiation, radiation absorbance ıtriyum demir garneti: yttriumıron
ışınım sürünmesi: irradiation ceep garnet (YIG)
ışınım süzgeci: radiation filter ıtriyumlu demirli nartaşı: yttriumıron
ışınım tavlama sertleşmesi: radiation garnet (YIG)
anneal hardening ıvır zıvır: inconsequentia
ışınım tehlikesi: radiation hazard ızgara: crib, firepan, grate, grid, grill
ışınım yatkınlığı: radiation susceptibility ızgara demiri: grate bar, grate rod
ışınım yayıcılığı: radiant emittance ızgara yükü: grate charge
ışınım yayınırlığı: radiation emissivity

170
İ
i.s makinası (cam): individual section iç kökenli kalıntılar: indigenous içbükey dolgu kaynağı: concave fillet
(is) machine inclusions weld
ibre: pointer iç kulağı çevreleyen kemiklere ilişkin içbükey kafes (x-ışınları): concave
ibrik: water-can (tıp): periotic grating
ibrişim: silk thread iç kulak (tıp): internal ear içbükey merdane: concave roll
icat: invention iç kulak sertleşmesi (tıp): otosclerosis içbükey şişe: pinchbottle
iç: inner, inside, internal iç kusur (döküm): internal defect içbükeylik: concavity
iç basınç: internal pressure iç lâstik (oto): inner tube içdağlama: microetching
iç başkalaşım (yer bilimi): iç lastik (top): bladder içdağlama uygulaması: microetching
endomorphism application
iç masura yuvası (rulman): inner race
iç boyut: internal dimension içdağlanmış: microetched
iç mineral (yer b.): endomorph
içdağlanmış yüzey: microetched surface
iç bükey kavis (oto camı): concave bow iç oksitlenme: internal oxidation içderi: hypoblast
iç bükeyliği bozuk (cam): shallow iç orta çatlaklar: midway cracks içe akış: indraft
iç çamaşırı: underwear iç plazma (tıp): endoplasm içe doğru yarılma: inburst
iç çamaşırları: underclothes iç renk (altın): inside colour içe özgü: internal
iç çap: calibre, internal diameter iç salgı: endocrine, hormone, incretion, içe patlama: implosion
iç çarpım (mat.): inner product internal secretion içerde: inside
iç çatlaklar: internal cracks iç salgı bezi (tıp): endocrine gland içerde bulunan: iner
iç çekinti (döküm): internal shrinkage iç salgı bilimi (tıp): endocrinology içeren: inclusive
iç çekinti çatlakları (döküm): internal iç sırlama: internal glazing içeri akış: inflow
shrinkage cracks iç soğutma: internal cooling içeri gömük tufal (yüzey bozuğu):
iç çeper gözesi (mide): parietal cell iç soğutma havası: internal cooling air drawn-in scale
iç çerçeve (resim): passe-partout iç soğutma parçaları (döküm): internal içeri sürüklenme: drag-in
iç çiller (döküm): internal chills chills içeride (gemi, uçak): inboard
iç değer bulma: interpolation iç soğutucu: internal chill içerik: content, ingredient
iç delme (mek): internal boring iç solunum (tıp): internal respiration içermeli: inclusive
iç denge: homoestasis iç standart (spektroskopi): internal içermeli ayırtlam (met): inclusive
iç deri (tıp): endoderm (=endoblast) standard disjunction
iç dişler (tıp): internal teeth iç sürtünme: internal friction içgösterici: endoscope
iç dişli: internal gear iç sürtünme katsayısı: internal friction içgösterimi: endoscopy
iç duvar astar tuğlası (y.fırın): inwall coefficient içi boş kamış: kex
brick iç temizliği (torbido arabası) (y. fırın): içi boş maça: hollow core
iç elektronlar: core electrons, inner dekishing içi cam kaplanmış pota: glazed pot
electrons iç uyuşturucu: endorphin içi su dolu yatak: waterbed
iç enerji: internal energy (E) iç uzuvları örten zar (tıp): omentum içiçe dönen pervaneler: intermeshing
iç enzim (tıp): endoenzyme iç yağı: adipose rotors
iç erke: internal energy (E) iç yansıma (optik): internal reflection içiçe geçmiş uçlarıaçık cam eşya: aludel
iç geçişim: endosmosis iç yansıtınçlı görünge gösterimi: içiçe oluşan (yer b.): endomorphic
iç gerilim: internal stress internal reflectance spectroscopy içiçe oluşum: endomorphy
iç gömleği: undershirt iç yansıtınçlı spektroskopi: internal içiletken: internal conductor
iç göreç (tıp): endoscope reflectance spectroscopy içinde: inboard, inside
iç gözleyim (tıp): endoscopy iç yapı: internal structure içine çekme (nefes): inhalation
iç yarıçap (geom.): apothem içine girilebilir: penetrable
iç hastalıkları (tıp): internal diseases
iç yarık (döküm): internal fissure içine sızıcı (boya): penetrant
iç hurda: home scrap (=penetrating)
iç ışınım: internal radiation (=internal burst)
içini torna etme: internal turning
iç kabuklaşma (yüksek fırın): scaffolding iç yüzey: internal surface
içinti (ilaç): potion
iç kapak: inner cover iç zar (tıp): endothelium, intima
içiskelet (tıp): endoskeleton
iç kaplama: bladder iç zar gözesi (tıp): endothelial cell içitme: injection
iç kırılma (tıp): internal fracture iç zehir: endotoxin içitmeli arıtma (çelik): injection refining
iç kırılma bağla(n)ması/onarımı: iç zehirlenme: endotoxis içitmeli ısıtmayla sıcaklık artırma:
internal fracture fixation içaçı ölçer: goniometer injection refining up temperature (IR-
iç kökenli: indigenous (=endogeneous) içbükey: concave UP)

171
içki iğnemsi anayapı (metaller)

içki: diring, drink, liquor içyapısal araştırma: microstructural idrar yolları hastalıkları bilimi: urology
içki kadehi: drinking glass research idrar zorluğu: strangury
içki kutuları: beverage containers içyapısal bozukluk: microstructural idrarda azot birikimi (tıp): azoturia
içki sürahisi: decanter defect idrarda şeker (tıp): glucosuria,
içkökenli: endogeneous içyapısal çözümleme: microstructural glycosuria
analysis iğ: reel, spindle, wharve
içkökenli kalıntılar (çelik): endogeneous
inclusions içyapısal etkiler: microstructural effects iğ ana göze: fibroblast
içyapısal inceleme: microstructural iğ dokusal ur: keolid (=cheloid)
içkulak salyangoz kemiği (tıp): examination, microstructural study
modiolus iğ göze: fibrocyte
içyapısal temizlik (metal): iğne: needle
içkuyu: blind shaft microcleanliness
içme eşyaları: drinkware iğne ardı dikiş: herringbone stitch
içyapıya ilişkin: microstructural
içme suyu: drinking water iğne arkı: needle arc
içyükül: dielectric
içrek: implicit iğne bağlantı: pin-joint
içyükül akışkan: dielectric fluid
içsel: internal, intrinsic, spontaneous iğne batması: pinprick
içyükül algısallığı: dielectric
içsel ağdalılık: intrinsic viscosity susceptibility iğne biçimli: aciform
içsel erk: intrinsic energy içyükül çarpanı: dielectric coefficient (k) iğne çeliği [%0.5 C + %1.5 Mn +
%0.0002 B]: needle steel
içsel yarıiletim: intrinsic semiconduction içyükül çoğuzlanması: dielectric
polymerization iğne çiziği (yüzey hatası-seramik): pin
içsel yarıiletken: intrinsic semiconductor scratch
içtaraf: inside içyükül çökümü: dielectric breakdown
iğne danteli: needle lace
içten: intrinsic içyükül davranımı: dielectric behaviour
iğne deliği: pinhole
içten çözütmeli (cam elyaf): internal içyükül dayancı: dielectric strength
iğne genleşme deneyi (boru): pin
airwinding içyükül değişmezi: dielectric constant expansion test
içten doğan: spontaneous içyükül gecikimi: dielectric hysteresis iğne martensit: martensite needle
içten ısıtma: internal heating içyükül geçirgenliği: dielectric (=martensite lath), needle martensite
içten ısıtmalı fırın: internally heated permittivity iğne ucu: pinpoint
furnace içyükül gereçler: dielectric materials iğne ucu oya: point lace
içten oluk açma (mek): internal içyükül gerinimi: dielectric strain iğnebaşı (sır hatası): spitout
broaching içyükül gevşeme dayancı: dielectric iğnebaşı kabarcıklar: pinhead blisters
içten taşlama: internal grinding relaxational strength
iğnebaşı kabarcıkları: Pepper’s blisters
içten yanmalı motor: internal içyükül gevşemesi: dielectric relaxation (=pin-head blisters)
combustion engine içyükül ısıtması: dielectric heating iğnedeliği açıklığı (mikroskop): pinhole
içten yaylı: innerspring içyükül kaynağı: dielectric welding aperture
içten yaylı yatak: innerspring mattress içyükül kürleme: dielectric curing iğnedeliği gözenekliliği: pinhole
içten zehirleyen: endotoxic içyükül ölçümü: dielecrometry porosity
içyükül özellikleri: dielectric properties iğnedeliği gözmerceği/oküleri: pinhole
içyağı: fat, grease, tallow
içyükül seramikler: dielectric ceramics eyepiece
içyağı asidi: stearic acid
içyükül soğurumu: dielectric absorption iğnedeliği yöntemi (x-ışınları): pinhole
içyapı: microstructure method
içyükül ucaylanması: dielectric
içyapı araştırması: microstructural polarization iğnedenlik: pinch cushion
research içyükül uzanımı: dielectric displacement (d) iğnedenlik çarpıtımı (optik bozulum):
içyapı belirleme: identification of içyükül yitimi: dielectric loss pincushion distortion
microstructure iğneişi: pinwork
idare lâmbası: lampion
içyapı bileşeni: microconstituent iğneizi (yüzey hatası-seramik): pin mark
ideal: ideal
içyapı bozukluğu: microstructural defect ideal olmayan çözeltiler: nonideal (=point mark)
içyapı fotoğrafı: photomicrograph solutions iğneleme: acupuncture, pinning
içyapı fotoğraf incelemesi: idiomorfik tek kristal: idiomorphic iğneler: needles (=needle grains)
photomicrography single crystal iğneli rulman: needle bearing
içyapı incelemesi: microstructural idman: exercise iğneli yatak: needle bearing
examination, microstructural study idokraz [Ca10(Mg,Al)2Al14Si9O34(OH)4]: iğnelik çelik: needle steel
içyapı kesiti: microsection idocrase iğnemsi: acicular
içyapı numunesi: microsection idrar: urine iğnemsi alfa: acicular alpha
içyapı resmi: micrograph idrar boşluğu (böbrek): pelvis iğnemsi anayapı (metaller): acicular
içyapısal: microstructural idrar tahlili (tıp): urinalysis matrix

172
iğnemsi biçimsellik iki merdaneli dikişsiz boru haddesi

iğnemsi biçimsellik: needle-like iki ayrı fırında eritme: duplex melting iki evreli alaşımlar: duplex alloys
morphology iki bazlı asitler: dibasic acids iki evreli bölge (denge çizgesi): two-
iğnemsi çökelti: needle-like precipitate iki bazlı kalsiyum fosfat phase region
iğnemsi delgi aleti: aguille [CaHPO4·2H2O]: dibasic calcium iki evreli çelikler: dual phase steels,
iğnemsi dökme demir: acicular castiron phosphate duplex steels
iğnemsi ferrit: acicular ferrite iki bileşenli: binary iki evreli çoğuz: two-phase polymer
iğnemsi ferritli çelikler (%C<0.08): iki bileşenli alaşım dizgesi: binary alloy iki evreli içyapı: dual phase
acicular ferrite steels system microstructure
iğnemsi içyapı: acicular microstructure iki bileşenli alaşımlar: binary alloy iki evreli içyapı: duplex microstructure
iğnemsi martensit: acicular martensite, iki bileşenli dengeli evre çizgesi: binary iki evreli motor: two-stroke engine
lath martensite (=needle martensite) equilibrium phase diagramme iki evreli paslanmaz çelikler: duplex
iğnemsi martensit destesi (çelik): lath iki bileşenli dizge: two-component stainless steels(=dual phase stainless
martensite bundle system steels)
iğnemsi silisli Fe3C: Marles constituent iki bileşenli görüntü işleme: binary iki evreli pelteler: diphasic gels
iğnemsi tane: acicular grain image processing
iki evreli pirinçler: duplex brasses
iğnemsi taneler (içyapı): needles iki bileşenli yapıştırıcı: two-component
adhesive iki evreli yapı: duplex structure
(=needle grains) iki foton uyarımı: two-photon excitation
iğnemsi toz: acicular powder iki boyutlu: uniplanar
iki boyutlu elektron dizgesi: two- iki gözle görüş: binocular vision
iğnemsi yapı: acicular structure
dimensional electron system (2-des) iki gözlü mikroskop: binocular
iğnemsileme ögeleri (B): needling agents microscope
iğnemsilik: acicularity iki boyutlu elektron gazı: two-
dimensional electron gas (2-deg) iki ışınlı durum (e.kırınımı): two-beam
ihale dosyası: bidding file condition
iki boyutlu esneklik: two-dimensional
ihmal edilebilir: negligible elasticity iki işlevli: bifunctional
ihmal edilmiş: neglected iki bölmeli fırın (cam): double crown iki işlevli çoğuz: bifunctional polymer
ihmalkârlık: negligence furnace, wasp-wasted tank iki işlevli merler: bifunctional mers
ihram: haik iki bütil ftalat: dibutyl phthalate iki işlevli molekül: bifunctional molecule
ihrigleme: ihrigizing iki büyüklüklü hurda: duplex size scrap iki karınlı (tıp): digastric
ihtimam: tendance iki çekirdekli: binuclear iki karınlı kas (tıp): digastric muscle
ihtira beratı: patent iki çevrimli motor: two cycle engine iki kat: two-fold
ihtiyac karşılama: supply iki çıkıntılı: digastric iki katlı: bifold
ihtiyaç fazlası: surplus iki çift-bağsız esnek çoğuzlar: non-diene iki katlı tümlev (mat.): double integral
ihtiyaç maddeleri: necessaries elastomers iki katmanlı ışın demeti: two-layer beam
ihtiyari: arbitrary iki değerlikli: bivalent, dyad iki katmanlı merdane: double pour roll
ikame: substitution iki değerliklilik: bivalency iki kez: twice
ikameli: substitutional iki değişkenli: bivariant (=bivariate)
iki: two iki kez eritme: duplexing (duplex
iki değişkenli denge: divariant melting)
iki açılı: biangular equilibrium → bivariant equilibrium
iki kişilik at arabası: stanhope
iki ağızlı: two-edged iki dikme arası: bay
iki kişilik taşıt: two-seater
iki ağızlı anahtar: end wrench iki doğrusallı (mat.): bilinear
iki kişilik yatak: double bed
iki ağızlı kazma: double pick iki düğümlü: binodal
iki alaşımlı hurda: duplex alloy scrap iki düğümlü eğri: binodal curve iki klorlu: bichloride
iki arayer atomu: diinterstitial iki düzlemli: dihedral iki kristalli: bimorph
iki aşamalı komprasör: two stage iki düzlemli açı: dihedral angle iki kristallilik: enantiotropy
compressor iki eksenli: biaxial iki kristallli: bicrystal
iki aşamalı nitrürleme: double stage iki eksenli gerilim: biaxial stress, biaxial iki kromlu (kim.): dichromic
nitriding tension iki kulplu küp: amphora
iki aşamalı sekme: duplex slip iki eksenli örüt: biaxial crystal iki kutuplu: bipolar, dipole
iki atardamardan biri: iliac artery iki eksenli sargı: biaxial winding iki kutuplu elektrot: bipolar electrode
iki atomlu: diatomic iki eksenli yükleme: biaxial load iki kutuplu transistör: bipolar transistor
iki atomlu gaz: diatomic gas iki eksenlilik: biaxiality iki kükürtlü (kim.): disulphide
iki atomlu molekül: diatomic molecule iki etil karbonat [(C2H2O)2CO]: diethyl iki makaralı palanga: gun tackle
iki atomlular: diatoms carbonate iki merdaneli dikişsiz boru haddesi:
iki ayaklı (silah desteği): bipod iki evreli (elekt): two-phase diescher mill

173
iki metalli ikilibenzeri

iki metalli: bimetal, bimetallic iki yönlü kenar kırma (bizote): double ikili eşbiçimli dizge: binary isomorphous
iki metalli döküm: bimetal casting bevel system
iki metalli savurma döküm: dual metal iki yönlü taşıyıcı: reversing conveyor ikili eşerir: binary syntectic
centrifugal casting → bimetal centrifugal iki yönlü tren: reversing train ikili eşerir çizgesi: binary syntectic
casting iki yüzü perdahlanmış kenar (düz cam): diagram
iki metalli sigorta: bimetallic fuse seamed edge (arrised edge) ikili eşerir dizgesi: binary syntectic
iki metalli şerit: bimetal strip, bimetallic iki yüzü taşlanmış dökme düz cam: system
strip plate glass ikili evre: binary phase, diphase
iki metalli yatak: bimetal bearing iki zamanlı motor: two-stroke engine ikili evre çizgesi: binary phase diagram
iki metalliler (nesne): bimetallics ikibiçim: dimorphous (=diomorphic) ikili hadde: two-high mill
iki misli: two-fold ikibiçimli: dimorphic ikili jet teknolojisi: dual jet technology
iki moleküllü: bimolecular ikibiçimlilik: dimorphism ikili kalıp (cam): double-cavity mould
iki optik eksenli kristal: biaxial crystal ikideğerlikli demirli: ferrous ikili kaplama: duplex coating
iki örütlü: bicrystal, bimorph ikietil hekzil fosforik asit: EHPA (di- ikili kolayerir alaşım: binary eutectic
iki örütlülük: enantiotropy ethyl hexyl phosphoric acid) Alloy
iki parçalı: two-piece ikievreli: diphase ikili kolayerir çizgesi: binary eutectic
ikievreli sütsü temizleyici: diphase diagram
iki parçalı kalıp (cam): split mould
emulsion cleaner ikili kolayerir dizgesi: binary eutectic
iki potalı kalaylama: two pot tinning system
iki renkli: amphichromatic, bicoloured, ikievreli sütsülü temizleme: diphase
cleaning ikili monotektik çizge: binary
dichromatic, dichromic monotectic diagram
iki renkli cam: dichroic glass ikifenilmalin [(C6H5)2NH]:
diphenylamine ikili monotektik dizge: binary
iki renkli ucaylayıcı: dichroic polarizer monotectic system
ikikalsiyum silikat [2CaO.SiO2]:
iki renklilik: dichromatism dicalcium silicate ikili ötektik alaşım: binary eutectic alloy
iki sıralı tav fırını: double reheating ikikloretan [ C2H4Cl2 ]: dichloroethane ikili ötektik çizge: binary eutectic
furnace diagram
ikiklormetan [CH2Cl2]:
iki su molekülü içeren (kim.): dihydrate dichloromethane ikili ötektik dizge: binary eutectic system
iki sulu: dihydrate ikikristallilik: dimorphism ikili peritektik çizge: binary peritectic
iki tarafı keskin: two-edged ikilem: dilemma diagram
iki taraflı planya tezgahı: jim crow ikileme: duplexing (duplex melting), ikili peritektik dizge: binary peritectic
iki terimli: binomial matrixing system
iki terimli dağılım: binomial distribution ikili: binary, couple, double, dual,duplex ikili peritektoid çizge: binary peritectoid
iki ucaylı: bipolar diagram
ikili alaşım: binary alloy
iki ucaylı alan: bipolar field ikili peritektoid dizge: binary peritectoid
ikili bileşik: binary compound system
iki ucaylı bağlantı transistörü: bipolar ikili brülör: dual fuel burner
junction transistor ikili prizma: biprism, bi-prism
ikili çevrelenik çizge: binary peritectic ikili sintektik çizge: binary syntectic
iki ucaylı elektrot: bipolar electrode diagram diagram
iki ucaylı transistör: bipolar transistor ikili çevrelenik dizge: binary peritectic ikili sintektik dizge: binary syntectic
iki uçlu nanotel aygıtı: two-terminal system system
nanowire device ikili çift haddeli sac: double-doubleiron ikili suverme: regenerative quenching
iki uyumlu: biharmonic ikili çizge: binary diagram ikili tane büyüklüğü: duplex grain size
iki uyumlu denklem: biharmonic ikili çözelti: binary solution ikili tek değişkenli eğri: binary
equation ikili denge çizgesi: binary equilibrium univariant curve
iki uyumlu fonksiyon: biharmonic diagram, binary equilibrium system ikili tekerir çizgesi: binary monotectic
function ikili dizge: binary system diagram
iki uyumlu işlev: biharmonic function ikili elektron bileşiği: binary electron ikili tekerir dizgesi: binary monotectic
iki volfram karbür [W2C]: ditungsten compound system
carbide ikili eritme: duplex melting ikili tersinir hadde: two-high reserving
iki yanlı: bilateral ikili eriyik: binary melt mill
iki yanlı bakışım: bilateral symmetry ikili esnek çarpışma (atom): binary ikili tersinmez hadde: two-high
iki yanlı kemikli (tıp): biproerietal elastic collision nonreserving mill
iki yataklı otel odası: twin room ikili eşbiçimli alaşım: binary ikili yakmaç: dual fuel burner
iki yivli: bisulcate isomorphous alloy ikilibenzeri: pseudobinary

174
ikilibenzeri dizgesi ilaç verme

ikilibenzeri dizgesi: pseudobinary ikincil göze: secondary cell ikiucaylı-ikiucaylı etkileşimi: dipole-
system ikincil grafitlenme: secondary dipole interaction
ikililik: duality graphitization ikiye ayırma: bisection
ikimerli: dimer ikincil ışınım: secondary radiation ikiye bölme: bisection
ikimerlileşme: dimerization ikincil iyon: secondary ion ikiz (örüt): twin
ikimetalli levha: bimetallic plate ikincil kırıcı: recrusher ikiz: dual
ikimetalli yenimi: bimetallic corrosion ikincil kristalleşme (plastikler): ikiz bakışımlı (örüt): holomorphic
ikimetil hidrazin [C7H8N2]: dimethyl secondary crystallization ikiz düzlemi: twin plane
hydrazine ikincil metal: secondary metal ikiz kristal: hemitrope, macle
ikimetil sülfoksit [(CH3)2SO]: dimethyl ikincil metalbilim (çelik): secondary ikiz kuşakları (içyapı): twin bands
sulfoxide (DMSO) metallurgy ikiz mercek (sem ve tem): twin lens
ikimetilli (kim.): dimethyl ikincil metalbilim işlemleri (çelik): ikiz örüt: hemitrope, macle
ikinci: second secondary metallurgical operations
ikiz örütlülük: hemitropism
ikinci aşama grafitlenme: second stage ikincil renk: secondary colour
graphitization ikiz sınırı (iç yapı): twin boundary
ikincil salım: secondary emission
ikinci pişirme (cam): second firing ikiz yükün (hem(+) hem(-) yükün):
ikincil sertleş(tir)me (çelik): secondary zwitter-ion(=zwitterion)
ikinci uyumlu mikroskopi: second hardening
harmonic microscopy ikizkenar: isosceles
ikincil sertleş(tir)me doruğu (çelik):
ikincil: secondary secondary hardening peak ikizkenar üçgen: isosceles triangle
ikincil alaşım: secondary alloy ikincil soğutma: secondary cooling ikizlenik: twinned
ikincil azalım (x-ışınları yeğinliği): ikincil sürünme: secondary creep ikizlenik içyapı: twinned microstructure
secondary extinction ikincil tepkime (kim): side reaction ikizlenik örüt: twinned crystal
ikincil bağlar: secondary bonds ikincil türev (matematik): second ikizlenik tane: twinned grain
ikincil biçimleme (cam): secondary derivative ikizlenme: twinning
forming ikincil x-ışınları: secondary x-rays ikizlenme düzlemi: twinning plane
ikincil bobin (elekt): secondary coil ikincil yapı (uçaklar): secondary ikizlenme gerilimi: twinning stress
ikincil çekinti (katılaşma): secondary structure ikizlenme yönü: twinning direction
pipe ikincil yeniden kristallenme: secondary ikizlenmiş: twinned
ikincil çekirdeklenme: secondary recrystallization iklimleme: air-conditioning
nucleation ikincil yenilenme: secondary
ikincil çekme boşluğu: secondary pipe iklimleme aygıtı: air-conditioning unit
recrystallization iklimleyici: air-conditioner, air-
ikincil çelik yapımı: secondary ikincil yükün: secondary ion
steelmaking conditioning unit
ikincil yükünlü kütle görünge gözlemi: ikmal: supply
ikincil çelik yapımı fırını: secondary secondaryion mass spectroscopy (SIMS)
steelmaking furnace ikonoskop (tv): iconoscope
ikincil yükünlü kütle görünge ölçümü: iksir: elixir
ikincil çökeltiler: secondary precipitates secondaryion mass spectrometry (SIMS)
ikincil dağlama: secondary etching iktisadi: economic
ikiörütlü: dimorphic
ikincil dallantı kolları (katılaşma): iktisat (bilimi): economics
ikiörütlülük: dimorphism
secondary dendrite arms ilaç: drug, medicament, medication,
ikirenkçil: dichromat
ikincil dallantı kolları uzaklığı: medicine
secondary dendrite arms spacing (SDAS) ikiucaylı: dipolar, dipole
ilaç ampülü: pharmaceutical vial
ikincil devre (kaynak makinası): ikiucaylı bağlantı: ambipolar coupling
ilaç bilimi: pharmacognosy
secondary circuit ikiucaylı bağlar: dipole bonds
ilaç etkilerini inceleme bilimi:
ikincil elektron algılayıcısı: secondary ikiucaylı döngüsü: dipole moment pharmacodynamics
electron detector ikiucaylı gereç: dipolar material ilaç etkisi eşdeğerliliği: bioequivalence
ikincil elektron görüntülenmesi: ikiucaylı molekül: dipolar molecule, ilaç katkısı: excipient
secondary electronimaging dipole molecule
ilaç kimyası: pharmaceutical chemistry
ikincil evre bozukluğu (seramikler, ikiucaylı momenti: dipole moment
camlar): second phase inhomogeneity ilaç kullanma: medication
ikiucaylı sürtünmesi: dipole friction
ikincil evre türdeşsizliği (seramikler, ikiucaylı ucaylan(dır)ması: dipolar ilaç kutusu: pillbox
camlar): second phase inhomogeneity polarization ilaç sersemliği: narcosis
ikincil evreler: secondary phases ikiucaylı ucaylanması: dipole ilaç şişesi: medicine bottle, phial
ikincil florışıma: secondary fluorescence polarization ilaç şişesi: pharmaceutical vial
ikincil gaz (ısıl püskürtme): secondary ikiucaylı-dörtucaylı etkileşimi: dipole- ilaç teslimi: drug delivery
gas quadrupole interaction ilaç verme: medication

175
ilaçla önleme (hastalık) imalat mühendisliği

ilaçla önleme (hastalık): iletken eksicikler: conducting electrons iliştirme: basting, pinning, tack
chemoprophylaxis iletken elektronlar: conducting electrons ilit [Kal3Si3O10(OH)2]: illite
ilaçla tedavi: medical treatment, iletken gereç: conductive material ilk: first, initial
medication iletken gereçler: conducting materials ilk curuf: primary slag
ilaçla uyuma: narcotism iletken kemik gereç: osteoconductive ilk çalıştırma: start-up
ilaçsal: medicinal material ilk dışık: primary slag
ilan tahtası: billboard, signboard iletken merdane: conduit roll ilk elek: scalper
ilceltik aluminyum-silisyum alaşımı: iletken plastikler: conductive plastics ilk geçi: initial pass, root pass
modified aluminium-silicon alloy iletken polimerler: conducting polymers ilk geçi ayağı (hadde): rougher
ileri: advanced iletken seramik: conductive ceramic ilk hareket bobini (elekt): booster coil
ileri besleme: forward feed iletken seramik fayansı: conductive ilk hız (namlu): muzzle velocity
ileri ekstrüzyon: forward extrusion ceramic tile ilk kalınlık: initial thickness
ileri geri devinim: seesaw iletken yapıştırıcı: conductive adhesive ilk kaplama: first coat
ileri itişli kaynaklama: forhand welding iletkenlik (elektrik; ısı): conductivity ilk kok katmanı (kupol ocağı): coke test
ileri karmalar: advanced composites iletkenlik birimi (1/ohm): siemens ilk maliyet: original cost, initial cost
ileri kompozitler: advanced composites iletkenlik ölçümlü: conductimetric, ilk örnek: antetype
ileri saçılım: forward scattering conductometric ilk örtü: first coat
ileri seramikler: advanced ceramics iletkenlik ölçümlü çözümleme: ilk paso (hadde): initial pass, root pass
ileri sıkma: forward extrusion conductimetric analysis ilk sıcaklık: initial temperature
ileri teknoloji: high-tech (=high iletkenlik ölçümlü eşdeğerleyim: ilk sıvı değme aşaması: initial liquid
technology) conductimetric titration contact stage
ileri teknoloji seramikleri: high- iletkenlik ölçümlü titrasyon: ilk üfleme (cam): first blow, preblowing
technology ceramics conductimetric titration (=first blow), puffing
ileri üretim teknolojisi: advanced iletkenlik ölçümü: conductimetry, ilk yardım: first aid
manufacturing technology conductometry ilke: principle
ileri yönelim: forward bias iletkenlik yitimi: electrical breakdown ilkel: primitive
ileri yüksek dayançlı çelikler: advanced iletkenlikölçer: conductimeter,
high strength steels (AHSS) ilkel gözeler (örütbilim): primitive cells
conductometer
ilerleme: improvement, progress, ilkel mıknatıslanma: paleomagnetism
iletkensiz çözelti: nonelectrolyte
propagation, progression ilkel zamanölçer: horologue
iletmeyen: nonconducting
ilerleme hızı: rate of propagation illet: infirmity
ilgi: relationship
ilerlemeli: progressive ilmek: bowknot, loop
ilgin (mat): affine
ileteç: pallet, transistor ilmek dayancı: loop strength
ilgin bozun(dur)um: affine deformation
ileten: conducting, conductive ilmek düğümü: loop knot
ilgin deformasyon: affine deformation
iletici: conducting, conductive ilmekitel (tümör çıkartma-tıp): snare
ilgin işlev: affine function ilmekli dikiş: loop stitch
iletici oluşumu: tracking ilgin konaç dizgesi (mat): affine
iletim: conduction, transmission ilmenit [FeO·TiO3]: ilmenite
coordinate system
iletim akımı: conduction current ilmik: halter
ilgin özellikler: affine properties
iletim bozukluğu (yalıtıcı refrakter): ilmik eğrisi (mat.) (r=b+acosθ): limaçon
ilginlik: affinity
track iltihap: inflammation
ilik (tıp): marrow, medulla
iletim elektronu: conduction electron iltihaplı (tıp): inflammatory
ilik dokulaşması (tıp): myelofibrosis
iletim kuşağı: conduction band (CB) ilvait [CaFe+23Fe+3O(Si2O7)(OH)]:
ilik uyuşturucusu (tıp): spinal anesthesia ilvaite
iletimli ısı aktarımı: conduction heat
transfer, conductive heat transfer ilikiçi aygıtı: intramedullary device ilyam: illam
iletinç (elektrik; ısıl): conductance ilikiçine ilişkin: intramedullar ilyumlu nikeller: illium nickels
iletinç oranı: conductance ratio ilikli kemik (tıp): marrow bone im: mark, notation, symbol
iletişim dizgesi: intercom system iliksi madde (tıp): medulla imal edilmiş: manufactured
iletken: conducting, conductive, ilinge bilgisi: topology imal etme: manufacturing
conductor ilingesel: topological imalât için tasarım: design for
iletken atom kuvveti mikroskobisi: ilişki: correlation manufacture
conductive atomic force microscopy ilişki çözümlemesi (mat): correlation imalat kaynakları planlaması:
iletken boya: conductive paint analysis manufacturing resource planning
iletken çoğuzlar: conducting polymers, ilişki etmeni: correlation factor imalat mühendisliği: manufacturing
conductive polymers ilişkisiz: unrelated engineering

176
imalat resmi ince pervaz

imalat resmi: detail drawing ince bırakıntı (kaynak): flash plate ince horoz tüyü: fine hackle
imalat sanayii: manufacturing industries ince birikim kertesi: degree of ince içyapı: fine microstructure
imalat sistemi: manufacturing system microsegregation ince ince didiklenmiş yün: flock
imalat süreçleri: manufacturing ince boya: wash primer ince ipekli kumaş: messaline
processes ince buz: silver thaw ince kabuk (çelik): light case
imalata ilişkin: manufactural ince camkırığı: splinter ince kağıt: tissue paper
imalathane: mill, plant ince camla kaplama (cam eşya yüzeyi): ince kaplama (seramik): dust coat
imbik (şişesi) (kimya): retort overlaying (=flashing) ince katman kromatografisi: thin layer
imbik: alembic, matrass (=mattrass), still ince cizgi: hairline chromatography (TLC)
imbikten geçirme: stilling ince CuCO3 çökeltisi: kalvan ince katmanlı perlit: fine lameller parlite
imdat telefonu: call box ince çamur: slurry ince kesim (tıp): micrugy
imge oransızlığı (görme bozukluğu): ince çapak (cam): fine hackle ince kesit: thin section
aniseikonia ince çapaklı alan (cam): area of fine ince kırıcı: fine crusher
imhof hunileri (cam): imhof settling hackle ince kırma: fine crushing
cones ince çatlak (cam): hair crack ince kireçtaşı tozu: paris white
İmidazol [C3H4N2]: Imidazole ince çin porseleni: fine china ince kömür: fine coal
imitasyon tunç: imitation bronze ince çinko tozu: merillite ince kömür tozu: fine coal dust
imla: orthography ince çizgi: stria ince kum: git, parting sand (=parting
imleç: index, signum ince çizgisel atak (yenim): knife-line compound)
imleçleme: indexing attack ince kumlanmış cam: satine finish glass
imleçler: indices →index ince çizik: fine scratch ince kuş tüyü: filoplume, penna
imleme: marking, notation ince çökelim: fine precipitation ince lâma haddesi: morganmill
imlev (mat): signum function ince çökelti: fine precipitate ince lehim: fine solder
imleyen nesnel mercek/objektif: ince dağılmış çökeltiler: finely ince levha: lamination, slab glass
marking objective distributed precipitates ince levhalı: laminar (=laminal),
imli atom: ragget atom ince dal: twig laminated
imli ögecik: ragget atom ince dallardan yapılmış: twiggen ince levhaya ilişkin: laminar (=laminal)
İmperial izabe süreci: Imperial smelting ince dalsı: twiggy ince mercek: simple lens (=thin lens)
process ince damar: string, venule ince mercek denklemi (1/So + 1/Si =
impervit: impervite ince damarsı (tıp): venular 1/f): thin-lens equation
implant (tıp): implant ince dar tahta: lath ince mil: spindle
implant alaşımları: implant alloys ince delikten cebri elyaf çekimi: ince muslin kumaş: mull
imsel: symbolic mechanical drawing from bushing ince muşamba: oilskin
imtiyaz: tenure ince destek: slide ince müslin kumaş: tiffany
imunoloji (tıp): immunology ince dikey yüzey çizgisi (cam): cat ince naylon kumaş: tricot
imünopatoloji (tıp): immunopathology scratch ince oksit zar: thin oxide film
inanılmaz: incredible ince dikey yüzey çizikleri: drag marks ince omuz (cam): light shoulder
ince: diaphanous, fine, thin, straticulate ince dilim: sliver ince öğütme: fine grinding
ince altın yaldızlı donuk bal renkli cam: ince dip (cam): light bottom ince öğütme değirmeni: regrinding mill
aventurine ince dipli: light bottomed ince öğütülmüş cam: finely crushed
ince asıltı: sol-gel ince dişli boy testeresi: half rip saw glass, granulated glass
ince asıltı süreci: sol-gel processing (=half ripper) ince örülü elek: fine meshed sieve
ince asıltılı pelte: sol-gel ince doldurma gücü: micro-throwing ince parça birleşmesi (cam): balling
ince ayar: fine-tuning power ince parlatma (cam): lapping
ince ayar vanası: needle valve ince dökümler: thin castings ince paso: skin-pass
ince bağırsak (tıp): smallintestine ince duvarlı döküm: thin wall casting ince pencere camı (2 mm): single
ince bağırsak kılsısı (tıp): villus ince elek: fine sieve strength window glass
ince balık pulu (aşırı fırınlanmış ince film: thin film ince pencere camı: single thickness sheet
yüzeyde bozukluk): shiner (shiner scale) ince folyo: thin foil glass, single thickness window glass
ince balık pulu: shiner scale ince geçi: skin-pass ince perdah makinası: supercalender
ince beyaz amorf silika: opalite ince geçi haddesi: skin pass rolling mill ince pergel: hair compass
ince beyaz eşya: fine whiteware ince geçili haddeleme: skin rolling ince perlit: fine pearlite
ince beyaz kil: pipe clay (=temper rolling) ince pervaz: listel

177
ince plastikle paketleme indirgeyici madde

ince plastikle paketleme: shrink ince vesert çanak çömlek: graniteware inci dolgusu [CaSO4]: pearl filter
packaging ince yapı: fine structure inci özü: pearl essence
ince porselen: bone china ince yassı kütük: thin slab inci parlaklığı: pearlescence
ince renkli patiska: batiste ince yassı kütük döküm makinası: thin inci parlaklığında: pearlescent
ince saat yayı: hairspring slab casting machine inci rengi: pearl gray
ince sac haddesi: pack mill ince yassı kütük dökümü: thin slab incik (tıp): shank
ince saydam kağıt: onionskin casting incik kemiği (tıp): tibia
ince saydam kumaş: sheer ince yassı kütük süreci: thin slab process incimsi parlaklık: pearly lustre
ince seramikler: fine ceramics ince yassı kütük teknolojisi: thin slab incinmemiş (tıp): uninjured
ince silisli toprak: diatomaceous earth technology incinmiş: injured
(= infusorial earth) ince yuvarlak tahta: dowel plate inç (= 25.4 mm): inch
ince silisyum levhacık: wafer ince zar: pellicle, thin film inç başınaiz sayısı: tracks perinch (TPI)
ince slab: thin slab ince zar bırakım yöntemleri: thin film inç kare (6,45 cm2): squareinch
ince sulu kil (çinicilik): slurry deposition techniques
indamin [H2NC6H4N=C6H4=NH]:
ince süzgeç: ultrafilter, deepbed filter ince zar dağlaması: through wafer indamine
ince süzme (kim.): ultrafiltration etching
inden [C6H4C3H4]: indene
ince şerit: shred, thin strip ince zar elektriksel ısınması: thin-film
electroluminescence indialit [(Mg,Fe)2Al4Si5O18.NH2O]:
ince şerit dökümü: thin strip casting indialite
ince şerit teknolojisi: thin strip ince zar elması: thin film diamond
indiken [C17H17NO6]: indician
technology ince zar kaplama: thin film coating
indirgeç: reductase
ince tabaka: lamina ince zar yağlaması: thin film lubrication
indirgeme (kim.): reduction
ince tahta: scaleboard, scantling ince zımpara kağıdı: polishing paper
indirgeme fırını: reduction furnace
ince tahta çubuk: splint ince zımpara şeridi: fine grinding belt
indirgeme gözesi: reduction cell
ince tahta levha: veneer ince zırh levhası: splint
indirgeme süreci: reduction process
ince tane: fine-grain incecik: hairlike
indirgeme tankı: reduction cell
ince taneli: fine-grained incekeser: microtome
indirgeme tepkimesi: reduction reaction
ince taneli bölge (kaynak): refined zone incekeser bıçağı: microtome knife
indirgeme-yükseltgenme: redox
ince taneli granit: granophyre incekesme (e.m.): microtomy
indirgen: reducing, reducing agent
ince taneli muskovit: sericite inceleme: inspection, investigation
indirgen atmosfer (fırın): reducing
ince (taneli) seramikler: fine ceramics inceleme aygıtları: inspection equipment atmosphere
ince taneli yassı sünger (seramik): inceleme çizgesi: inspection diagramme indirgen atmosferli fırınlama: flashing
elephant ear inceleme deliği: inspection hole indirgen atmosferli kavurucu: flash
ince tarak (cam): fine lines inceleme masası: inspection table roaster
ince taşlama (cam): smooth grinding inceleme partisi (mal): inspection lot indirgen fırın atmosferi: reducing
ince taşlanmış kenar (cam): polished inceleme potacığı: cupe furnace atmosphere
edge inceleme süresi: inspection time indirgen gaz: reducing gas
ince tavlama: fine annealing inceleme yöntemi: inspection method indirgen yalaz (fırın): reducing flame
ince tel: fine wire inceleme yöntemleri: inspection indirgenebilir: reducible
ince tel dökümü: thin wire casting techniques indirgenebilir çokterimli (mat.):
ince tel makinası: fine wire machine incelik: diapheneity, fineness, slenderness reducible polynomial
ince testere dişi: serrulation incelik oranı: slenderness ratio indirgenebilir üleşke (mat.): reducible
ince toz şeker: castor sugar incelik sayısı (kum): fineness number fraction
ince toz yapma: trituration incelmiş: refined indirgenebilirlik: reducibility
ince tozlar (<44µm): fines inceltici: deflocculant, modifier, thinner indirgenemez (kim.): irreducible
ince tozlayıcı: micropulverizer inceltik alaşım: modified alloy indirgenik tuğla: flashed brick
ince uzun: vermiform inceltilmiş: refined indirgenmiş: reduced
ince uzun: virgate (= virgulate) inceltilmiş tane: refined grain indirgenmiş demir: reduced iron
ince uzun kılıç: rapier inceltim: modification, refinement indirgenmiş kütle: reduced mass
ince uzun sülfat kabarcığı (cam): grey inceltme: deflocculation, fining, refining, indirgenmiş toz (toz metalbilimi):
blibe thinning reduced powder
ince uzun tahta: matchwood inci: pearl indirgeyici: reducing, reductive
ince uzunluk oranı: slenderness ratio inci beyazı: pearl gray indirgeyici enzim (tıp): reductase
ince varak: thin foil inci beyazı [biocl]: pearl white indirgeyici madde: reducing agent

178
indirgeyici ortam iplik fabrikası

indirgeyici ortam: reducing medium inerkalkar lâmba: droplight inşaat tuğlası: building brick, common
indirip kaldırma düzeneği (hadde İngiliz anahtarı: English monkey brick
merdaneleri): screw-gear wrench, wrench inşaatçı: builder
indirme: lowering İngiliz fayansı: English tile integral: integral
indirme masası (sürekli döküm): İngiliz fontu: English pigiron integral hesabı (mat.): integral calculus
depressing table İngiliz ısı birimi: british thermal unit intizam: regularity
indiyum [In]: indium (b.t.u.) inulin [(C6H10O5)6.H2O]: inulin
indiyum antimonit [InSb]: indium İngiliz kırmızısı: English red inyoit [CaB3O3(OH)5.4H20]: inyoite
antimonide İngiliz pik demiri: English pigiron inyük (kim.): redox
indiyum asetat [In(CH3COO)3]: indium İngiliz porseleni: English china iodargirit [agi]: iodargyrite
acetate İngiliz standartları: british standard iosipescu kesme deneyi numunesi:
indiyum bromür [InBr]: indium specifications iosipescu shear test specimen
bromide İngiliz tel mastarı: English wire gauge ip: rope, string, thread, yarn
indiyum çubuk: indium rod ingot: ingot ip bobini tokmağı: creel
indiyum folyo: indium foil ingot altlığı: stool ip geçirme deliği: eyelet
indiyum fosfür [InP]: indium phosphide ingot arabası: pot car ip merdiven: rope ladder
indiyum hidroksit [In(OH)3]: indium ingot çeliği: ingot steel ip yapımevi: ropery
hydroxide ingot çevirici (hadde): ingot manipulator ipek: silk
indiyum katıklı kalay oksit: indium- ingot dökümü: ingotteeming ipek apresi (tekst.): silk finish
doped tin oxide (ITO) ingot kalıbı: ingot mould ipek atkı teli: organzine
indiyum klorür [incl]: indium chloride ingot kanaması: ingot bleeding ipek baskı: serigraph
indiyum nitrür [InN]: indium nitride inip çıkan: fluctuant ipek böceği kozası: cocoon
indiyum oksit [In2O3]: indium oxide iniş: decline, downhill, landing, ipek bükme: silk spinning
indiyum selenür [In2Se3]: indium touchdown ipek elek: lawn
selenide iniş borusu: downcomer ipek ipliği: silk thread
indiyum sülfür [In2S3]: indium sulphide iniş takımı (uçak): landing gear ipek ipliği bükme: silk spinning
indiyum talyum alaşımları: indium- iniş takımı çeliği: landing gear steel ipek fabrikası: silk factory, silk mill
thallium alloys
iniş-çıkış: seesaw ipek kağıt: tissue paper
indiyum tel: indium wire
inişli çıkışlı: undulating ipek kozası: silk cocoon
indiyum telürür [In2Te3]: indium
telluride inkübatör (tıp): incubator ipek kumaş: spun silk
indiyum tozu: indium powder inlemeli: palsied ipek kumaşla cam dekorlama:
inme: apoplexy, palsy, stroke seriography (silk screen printing)
indiyum üçflorür [InF3]: indium
triflouride inositol [C6H6(OH)6]: inositol ipek kumaşla cam dekorlama süreci:
insan: human silk screen process
indiyum üçiyodür [InΙ3]: indium
triiodide insan aygıtları mühendisliği: human ipek özü: fibroin, sericin
indiyum üçklorür [InCl3]: indium engineering ipek pamuğu: silk cotton
trichloride insan gübresi: night soil ipek teli: silk fiber
indiyum varak: indium foil insan hakları: civil rights (=human ipek tezgahı: silk loom
indiyum-kalay oksit [In2O3·SnO2]: rights) ipekçilik: sericulture
indium-tin oxide insan katkılı imalât: humanintegrated ipekli (kumaş): silky
indofenol [HOC6H4N=C6H4=O]: manufacturing (HIM) ipekli: sericeous
indophenol insan kaynakları: human resources ipekli dokuma: silk fabric
indoksil potasyum sülfat [C8H6N(SO4) insan kuvveti: man power ipekli fabrikası: silk factory
K]: indician insan yapımı: man-made ipekli kanaviçe: silken gauze
indol [C8H7N]: indole (=Indol) insan yönetimi: human engineering ipekli kumaş: silk fabric
indoleasetik asit [C8H6NCH2COOH]: insancıl: human ipeksi (kumaş): silky
indoleacetic acid insert: insert ipeksi kırılma (tok kırılma): silky
indolebutirik asit [C8H6N(CH2)3COOH] inşaat: building, structure fracture
indolebutyric acid inşaat çeliği: concrete reinforcing steel iperit [(ClCH2CH2)2S]: mustard gas
inebe: uvea inşaat demiri: concrete reinforcing bar, iple bağlama: tethering
ineç: syncline reinforcing bar (=rebar) iplik: cord, rope, string,thread, yarn
inek sağağı: loan inşaat demiri haddehanesi: rebar mill iplik demeti: yarn bundle
inek sağma yeri: loan inşaat mühendisliği: civil engineering iplik fabrikası: spinning factory

179
iplik lifi istasyon

iplik lifi: yarn filament iri molekül: macromolecule irmikli: farinose


iplik makarası: hasp iri mürekkep lekesi: blotch irtibat: liaison
iplik makinesi: bobbin and fly frame iri nesne fotografçılığı: is: smut
iplik sarma makinası: winding frame macrophotography is lekesi: smudge
iplik sayısı: yarn number iri parça: lump is lekesi: smut
iplik teli: strand iri parçacıklı: particulate isatin [C8H5NO2]: isatin
iplik yumağı: clew iri parçacıklı karma: large-particle iserin (manyetik kum): iserine (=iron
iplikcik: fiber composite sand)
iplikçilik: filature iri parçacıklı kompozit: large-particle isıl özütleme: smelting
iplikhane: filature, spinning factory composite isilik: heat rash, rash
iplikkurdu: threadworm iri saçma: buckshot isim plâkası (kapı): doorplate
iplikli: filar, thready iri sandık: container iskandil çubuğu (y. fırın): test rod
ipliksi: filamentary, filar, stringer, thready iri tane (metal içyapısı): coarse grain iskandil ipi: plumb line
ipliksi bakteri: treponema iri taneli bakır: dry chopper iskandil kurşunu (elekt.): sinker
ipliksi kalıntı: stringy inclusion iri taneli grafit: large grain graphite iskandil kurşunu: plummet
ipliksi mineral: trichite iri taneli sıkma grafit: large grain iskarta: waste
ipliksilik (yapıştırıcı): stringiness extruded graphite iskele kirişi: putlog
ipotek: hypothec, mortgage iri taneli kum: grit iskele tahtası: gangplank
ipotekli: mortgaged iri tuğla: jumbo brick iskeleli inşaat: trestle work
iptal: cancellation iri ur (tıp): macrocyte iskelet: carcass, frame, framework,
iptal etme: deleting iri uranyum kitlesi: derby skeleton
irade dışı kasılma: tic iri yutar göze (tıp): histiocyte iskelet model: skeleton pattern
(=macrophage) iskeletcik: myotome
irg geçiş çizgesi (aşınma): irg transition
diagram iriçoğuz: macromer iskelete ilişkin: skeletal
iri: coarse, gross, jumbo, large, macro, iridosmin: iridosmine(=iridosmium) iskeletsel (tıp): skeletal
macroscopic, massive, outsize iridyum [Ir]: iridium iskemle: chair, seat, stool
iri alyuvar: macrocyte iridyum bromür [ΙrBr3]: iridium iskendertaşı: alexandrite
iri alyuvarlı: macrocytic bromide
iskoç etekliği: kilt
iri alyuvarlı kansızlık (tıp): macrocytic iridyum oksit [IrO2]: iridium oxide
iskoç fırını: scotch kiln
anemia iridyum süngeri: iridium sponge
iskoç tuyeri: scotch tuyere
iri başlı çivi: doornail, stud iridyum teli: iridium wire
iskoç üfleme memesi (y.fırın): scotch
iri başlı küçük çivi: tintack iridyum tozu: iridium powder tuyere
iri başlı ufak çivi: tack iridyum üçklorür [ΙrCl3]: iridium isli: fuliginous
iri beyinli (tıp): macrocephalic trichloride
isli görüntü (paklama): smudge
iri beyinlilik: macrocephaly iridyum varak: iridium foil
isli kömür: cannel, lignite
iri civata somunu: lug nut iridyumlu (+4): iridic
isli silika (amorf silika): fumed silica
iri çökelti: coarse precipitate irikafatası: macrocephalus
isnat: attribution
iri delik: massive hole irileşme (metal taneleri): coarsening
isnatlı tetik: hair trigger
iri delikli karbon zarı: lacey carbon film irileşme (tıp): hypertrophy
I.S.O çelik simgeleme dizgesi: iso steel
iri dışık kalıntısı: macroslag inclusion irileştirme: size enlargement designation system
iri göze: heterocyst, macrocyte irilik: coarseness I.S.O çelik simgeleri: iso steel
iri gözeli: macrocytic irinesnegözler: macroscope designations
iri gözenek: macropore iris: iris (=rainbow quarta) I.S.O çelik standartları: iso steel
iri hatasız çimento: macro-defect-free iris ameliyatı (tıp): iridectomy standards
(MDE) cement irkilim: induction I.S.O standart çelikleri: iso standard
iri kabarcık (tıp): bulla, glass eye irkilim kangalı: inductance steels
iri kaldırım taşı: flag stone irkilimli: inductive ispermeçet yağı [C15H31COOC16H33]:
iri kemik göze (tıp): osteoclast irkilimli direnç: inductive reactance sperm oil, spermaceti
iri kemik göze etkinliği (tıp): irkilimsiz: noninductive ispirto (kim): spirit
osteoclastic activity irkilteç (tıp): pacemaker ispit: radius
iri kemikli: big-boned irlanda kahvesi bardağı: irish coffee israf: wastage, waste
iri mangan: massive manganese glass istakoz sepeti: creel
iri martensit: massive martensive irmik: farina, semolina istasyon: station

180
istatistik işlence

istatistik: statistic iş bağlama düzeneği: jig işgörmezlikler arası ortalama süre:


istatistiksel: statistical iş bağlama düzeneği sarsağı: jig pulsator mean time between failures
istatistiksel mekanik: statistical iş bağlama düzeni: jig and fixture işitilebilirlik: audibility
mechanics iş çantası: workbasket işitilir: audible
istatistiksel termodinamik: statistical iş değerlendirmesi: work evaluation işitirlik: audibility
thermodynamics iş etüdü: work study işitme bilimi (tıp): audiology
istavroz (merdane): wobler iş giysisi: frock işitme çizelgesi: audiogram
istavroz dişli(si): small differential gear iş gücü: manpower, work force işitme ölçümü: audiometry
isteğe bağlı: arbitrary, optional iş günü: workday işitmeölçer (tıp): audiometer
istem: demand iş işlevi (fiz): work function (c) (F) işkembe: tripe
istem hızı: demand rate iş izlencesi: work sheet işkence (aygıt): dogwrench
istem oynamaları: demand fluctuations iş kapatımı: lockout işle(t)me: operation
istenmeyen renk (cam): bad colour iş makinası: business machine işlem: operation, practice, process,
istiap hacmi: tonnage iş mevsimi: high season transaction, treatment
istif: stack, stacking iş ölçümü: work measurement işlem ağı: intermeshing
istif bozukluğu: stacking fault iş programı: work programme işlem çözümlemesi: operations analysis
istif bozukluğu erki: stacking fault iş tanımı: job description işlem durumu (Al-alaşımları): temper
energy iş tasarrufu (sağlayan): labour-saving işlem görmemiş çelik: crude steel
istif dizisi: stacking sequence iş tutma (mak.): workholding işlem görmemiş toz dayancı: powder
istif düzeyi: pile level iş tutucu (mak.): work holder green strength
istif düzeyi göstergeci: pile level iş verme: employment işlem hurdası: process scrap
indicator işlem sertleşmesi: work hardening
iş yeri: work site
istif kaynağı: stack welding (=strain hardening)
iş yükü: work load
istif kesme (oksijenli kesme): stack işlem sertleşmesi katsayısı: coefficient of
cutting işaret: mark, sign, signal work hardening
istifleme: laying up, packing, piling, işaret bizi: marking tool işlem sırası: operation sequence
stacking, setting (laying up), stacking işaret çubuğu: digit, pointer işlem sıvısı (metalbilim): liquor
istifleme makinası: stacker işaret direği: signpost işlem sonrası ölçüleme: postprocess
istifleme oranı: packing factor (=packing işaret fişeği: verylights (= very pistol) gauging
fraction) işaret gönderi: signpost işlem yapan: operant
istifleme yoğunluğu: packing density işaret levhası (yol): guideboard işlem yapılan tesisler: processing
istifleyici (aygıt): piler işaretleme: marking facilities
istifli haddeleme (sac): pack rolling işaretlenmemiş: unmarked işlem yeteneği: process capability (PC)
istifli kalıplama (döküm): stack işcilik maliyeti: labour cost işlem yönetimi: operations management
moulding (=multiple moulding) işçi: worker işleme: machining, manufacturing,
istifli karbonlama (çelik): pack işe uyum bilgisi: ergonomics processing,tooling, working
hardening (=pack carburizing) işe uyumlu: ergonomical işleme açısı (mek.): back rake
istifli katılama (örtü): pack cementation işe yaramaz: impractical işleme gerilimi: machining stress
istifli kuyu fırın: pit type batch furnace işe yarar büyütme: useful magnification (=residual stress)
istifli nitrürleme: pack nitriding işe yarar ısı: available heat işleme hasarı: machining damage
istifli tavlama (çelik): pack annealing işgal: occupation işleme izleri: tooling marks
istihdam: employment işgal edilmemiş:unoccupied işleme payı: machining allowance,
istihkam siperi: parapet işgal sayıları (nükleer yakıt): occupation process tolerance
istiridye: clam, oyster numbers işleme reçineleri: tooling resins
istiridye çatalı: oyster folk işgörmezlik: failure işleme süreçleri: wrought processes
istiridye kabuğu: clamshell, oyster shell işgörmezlik çözümlemesi: failure işlemeli kumaş: tricolette
istisna: exemption analysis işlemeli venedik camı: laced glass
isveç demiri (döküm): swedish iron işgörmezlik hızı: failure rate işlememe: dysfunction
iş: business, job, labour, occupation, işgörmezlik kıstasları: failure criteria işlemeyen: idle
performance, service, task, work işgörmezlik maliyeti: failure cost işlemsel: practical
iş ahlakı: work ethics işgörmezlik oluşbiçimi: failure işlemsel sanayi hurdası: prompt
iş akışı şeması: flow sheet mechanism industrial scrap
iş anlaşmazlığı: labour dispute işgörmezlik sıklığı: failure frequency işlence: calculus

181
işlenebilir itfaiye hortumu

işlenebilir: machinable, workable işletim süreci çizelgesi: operational işleysel metalbilim: mechanical
işlenebilir cevher: free-milling ore process chart metallurgy
işlenebilir karbür: machinable carbide işletim süreci denetimi: operational işleysel özellikler: mechanical
işlenebilirlik: machinability process control characteristics
işlenebilirlik belirteci: machinability işletim süresi: operating time işleysel özellikler: mechanical properties
index işletim verileri: operating data işleysel parlatma: mechanical polishing
işlenecek gereç: base material işletme: enterprise, manipulation işleysel sağaltım: mechanotherapy
işleneç (mat.): operand işletme buharı: process steam işlik: workshop
işlenemez: unmachinable işletme çevrimi: operating cycle işlik çizimi: workshop drawing
işlenen parça: workpiece işletme maliyetleri: operating costs işporta malı: catchpenny
işlenik (döküm karşıtı): wrought işletme talimatları: workbook işsiz: out-of-work, unemployed
(=worked) işletme uygulaması: operation practice işsizlik: unemployment
işlenik alaşımlar: wrought alloys işletmeye alma: commissioning, start-up işsizlik ödentisi: unemployment
işlenik aluminyum alaşımları: wrought işlev: function compensation
aluminium alloys işlev bilimi (beden-tıp): physiology işsizlik sigortası: unemployment
işlenik boru: wrought pipe işlevsel: functional insurance
işlenik çelik tekerlekler (vagon): işlevsel çizge: block diagram işsizlik yardımı: unemployment benefit
wrought-steel wheels işlevsel çözümleme: functional analysis iştah: appetite
işlenik çelik ürünler: wrought steel işlevsel kaplamalar: functional coatings iştah açıcı: whet
products işlevsel tasarım: functional design iştahsızlık (tıp): inaccetence
işlenik çelikler: wrought steels işlevselliğe göre nitelendirilmiş işveç çeliği: swedish steel
işlenik demir: wrought iron gereçler: functionally graded materials işyeri çalışanları: personnel
işlenik ferritli paslanmaz çelikler: (fgms) iş-yoğun: labour-intensive
wrought ferritic stainless steels işlevsellik: functionality itabarit: itabarite
işlenik metaller: wrought metals işley bilimi: mechanics itakolumit (kumaş türü): itacolumite
işlenik ostenitli paslanmaz çelikler: işleyen: working italyan asbesti [CaO · 3MgO · 4SiO2]:
wrought austenitic stainles steels işleyimsel: industrial italian asbestos
işlenik paslanmaz çelikler: wrought işleysel: mechanical italyan çinisi: majolica
stainless steels işleysel alaşım: mechanical alloy it-çek (el. devre): push-pull
işlenmemiş: raw, virgin işleysel alaşımlama: mechanical alloying it-çekli paklama hattı (çelik): push-pull
işlenmemiş cevher: virgin ore (MA) pickling line
işlenmemiş demir: raw iron işleysel bitirme: mechanical finishing iterbit [4BeO.FeO.Y2O3.6SiO2]: ytterbite
işlenmemiş dişli: gear blank işleysel bozun(dur)um: mechanical (=gadolinite)
işlenmemiş gereç (plastikler): virgin deformation iterbiya [Yb2O3]: ytterbia
material işleysel bozundurum süreçleri: iterbiyum [Yb]: ytterbium
işlenmemiş ham demir: puddle iron mechanical deformation processes iterbiyum bromür [YbBr3]: ytterbium
işlenmemiş kenar (cam): sharp edge işleysel çatlak: mechanical crack bromide
işleysel davranım: mechanical behaviour iterbiyum florür [YbF3]: ytterbium
işlenmemiş metal: virgin metal
işleysel deneme: mechanical testing fluoride
işlenmemiş optik cam: blank
işleysel deney: mechanical test iterbiyum klorür [YbCl3]: ytterbium
işlenmemiş optik cam parçaları: chloride
selected chunks işleysel durum denklemi: mechanical
equation of state iterbiyum külçesi: ytterbium ingot
işlenmemiş pamuk: raw cotton iterbiyum nitrat beşhidrat
işleysel gecikim: mechanical hysteresis
işlenmemiş yün: virgin wool (=elastic hysteresis) [Yb(NO3).5H2O]: ytterbium nitrate
işlenmiş: worked işleysel gerilim: mechanical stress pentahydrate
işlenmiş metal: worked metal işleysel ikiz: mechanical twin iterbiyum oksit [Yb2O3]: ytterbium oxide
işler gerilim: operating stress işleysel ikizlenme: mechanical twinning iterbiyum talaşı: ytterbium chips
işlerge: mechanism işleysel işgörmezlik: mechanical failure iterbiyum tozu: ytterbium powder
işletilebilir: workable işleysel kaplama: mechanical plating iterbiyum iyodür [YbIx]: ytterbium
işletilebilirlik: workability işleysel kimya: mechanochemistry iodide
işletim dizisindeki işlemler: on-line işleysel koşulluk: mechanical iterbiyumlu (+2): ytterbous
treatments specification iterbiyumlu (+3): ytterbic
işletim koşulları: operating conditions işleysel merkezleme: mechanical itfaiye arabası: fire engine
işletim sıcaklığı: operating temperature alignment itfaiye hortumu: fire-hose

182
ithalat iyotlu benzen [ΙC6H5]

ithalat: import itriyum baryum bakır oksit karbonat iyi tavlanmamış (cam): off-temper
ithalat permisi: import license/permit [(Y2O3)0.5(BaCO3)2.(CuO)3]: yttrium iyi üflenmemiş (cam): not blown up,
ithalatçılık: importation barium copper oxide carbonate unfilled
itici: ejector, propellant, pusher, ram, itriyum bromür [YBr3]: yttrium bromide iyice arı çinko: redistilled zinc
repulsive, tappet itriyum dallantılı parçaları: yttrium iyice bükülmüş (iplik): hard-spun
itici burgaç: ejector drill dendritic pieces iyileş(tir)me: betterment, restoration
itici çubuğu: ejector rod itriyum florür [YF3]: yttrium fluoride iyileşme (tıp): meiosis, recuperation
itici çubuk: pushrod, push rod itriyum grubu metalleri (nadir toprak iyileşme bakımı (tıp): after care
itici iğnesi: ejector pin öğeleri grubu): yttrium metals iyileşmeyen diş yuvası (tıp): dry socket
itici kuvvet: impulsion itriyum iyodür [YI3]: yttrium iodide iyileştiren: recuperative, recuperator
itici matkap: ejector drills itriyum karbür [YC]: yttrium carbide iyileştirici (tıp): healing, medicinal
itici motor: driving motor itriyum katkılı zirkonya: yttrium-doped iyileştirilmiş: reformed
zirconia
itici pim: ejection pin, ejector pin iyileştirme: improving, medication
itriyum klorür [YCl3]: yttrium chloride
itici plaka: ejector plate iyodat: iodate
itriyum külçesi: yttrium ingot
itici roleler: driving rollers iyodobromit [Ag(Cl,Br,Ι)]: iodobromite
itriyum oksit [Y2O3]: yttrium oxide
itici taraf: drive side iyodoform [ΙCH3]: iodoform
itriyum perklorat [Y(ClO4)3]: yttrium
itici yarısı: ejector half perchlorate iyodol [C4Ι4NH]: iodol
itici zımba: ejector punch itriyum talaşı: yttrium chip iyodometri: iodometry
iticili fırın: pusher-type furnace itriyum tozu: yttrium powder iyodopsin: iodopsin
iticili sürekli fırın: pusher-type itriyuma ilişkin: yttric iyodür: iodide
continuous furnace iyodür süreci: iodide process
itrotantalit: yttrotantalite
itip çıkarma (döküm): knockout iyolit: iolite (=cordierite)
ivaarit: iwaarite
itiraz edilemez: unobjectionable iyon: ion
ivdireç: atom smasher (=accelerator)
itiş: impulse, repulsion iyon bağı: ionic bond
ivedi: immediate, prompt, urgent
itiş iğnesi: knockout pin (=ejector pin) iyon yarıçapı: ionic radius
ivedi dönüşül (atom): prompt critical
itiş izi: ejection mark iyon yayınımı: diffusion of ions
ivedi durdurma: emergency shut-down
itiş pimi: knockout pin (=ejector pin) iyonik curuf: ionic slag
ivedi durdurma dizgesi: emergency
itiş zımbası: knockout punch shut-down system iyonik kristal: ionic crystal
itişim (fiz.): antigravity ivedi durum kalıbı: emergency mould iyonlaş(tırıl)mış: ionized
itme: impulse, poke, repulsion ivedi durum oksijen üfleme borusu: iyonlaşabilir (kim.): ionizable
itme aygıtı: pushing device emergency oxygen lance iyonlaşma: ionization
itme gücü: driving power ivedi durum oluğu: emergency launder iyonomer: ionomer
itme kuvveti: driving force, thrust ivedi durum potası: emergency ladle iyonon [C13H20O]: ionone
itme tezgahı (boru): push bench ivedi durum suyu: emergency water iyonsal: ionic
itmeli fırın: end pusher furnace ivedi güç: emergency power iyonsuzlaştırma: deionisation
itmeli kaynak: poke welding ivedi kapama: emergency shut-down iyonyum [Io] (toryumun ışınetkin
itriya [Y2O3]: yttria ivedi kapama dizgesi: emergency shut- yerdeşi): ionium
itriya dengeli ZrO2: yttria-stabilized down system iyot [I]: iodine
ZrO2 (YSR) ivedi nötronlar: prompt neutrons iyot asetamid [ΙCH2CONH2]:
itriya katkılı kare prizmalı zirkonya ivedilik: urgency iodoacetamide
çoklukristalleri: yttria-doped tetragonal ivme: acceleration iyot asidi [hio3]: iodic acid
zirconia polycrystals (Y-TZP)
ivme alanlı transistor: drift transistor iyot birbromür [ΙBr]: iodine
itriyum [Y, Yt]: yttrium monobromide
ivmeç: accelerator
itriyum altıborür [YB6]: yttrium iyot birklorür [ΙCl]: iodine
hexaboride ivmeışınımı (fiz.): bremsstrahlung
ivmeölçer: accelerometer monochloride
itriyum aluminyum garneti: yttrium iyot değeri: iodine value
aluminium garnet (YAG) iyi fırınlanmamış tuğla: salmon brick
(place brick) iyot ölçümü: iodometry
itriyum aluminyum partaşı [Y2Al5O12]:
yttrium aluminium garnet (YAG) iyi fırınlanmış: hard-fired iyot üçklorür [ΙCl3]: iodine trichloride
itriyum aluminyum perovskit: yttrium iyi fırınlanmış eşya: hard-fired ware iyotla(n)ma: iodization
aluminium perovskite iyi piş(iril)miş: hard-burnt iyotlaştırma (kim.): iodination
itriyum baryum bakır oksidi iyi şişirilmiş (cam): blown out iyotlu (+3): iodus
[YBa2Cu3Ox]: yttrium barium copper iyi şişmemiş (cam): not blown up, iyotlu (+5): iodic
oxide unfilled iyotlu benzen [ΙC6H5]: iodobenzene

183
iyotlu beş florlu benzen [ΙC6F5] izsiz

iyotlu beş florlu benzen [ΙC6F5]: izleyen: next, tracer izole bandı: insulation tape
iodopentafluorobenzene izleyici (madde)-(cam): tracer izolösin [C6H13NO2]: isoleucine
iyotlu etan ΙC2H5]: iodoethane izli bilyalı yatak: ball indented bearing izomer: isomer
iyotlu metan [ιch3]: iodomethane izli kalıpta dövme: impression-die izomerik siyanik asit [HNCO]:
iyotlu sirke asidi [ΙCH2COOH]: forging isocyanate acid (=isomeric cyanic acid)
iodoacetic acid izli mermi: tracer bullet izomerlik: isomerism
iz: groove, impression, indentation, sign, izmarit: butt izoniyezid [C5H4NCONHNH2]:
trace izoamil asetat [C7H14O2]: isoamyl acetate isoniazid (=isonicotinic acid hydrazide)
iz bırakma: seaming izobütan [(CH3)3CH]: isobutane izooktan [(CH3)3CHCH2C(CH3)3]:
iz dağlama: track etching izobütil akrilat isooctane
iz dayancı: indentation strength [H2C=CHCO2CH2CH(CH3)2]: isobutyl izopentan: isopentane
iz deneyleri: indentation tests acrylate izopren [CH2=C(CH3)CH=CH2]:
iz element: tramp element (=trace izobütil asetat [CH3CO2CH2CH(CH3)2]: isoprene
element), tracer element isobutyl acetate izopropil: isopropyl
iz kırığı (seramik): indentation fracture izobütil benzen [C6H5CH2CH(CH3)2]: izopropil alkol [CH3CHOHCH3]:
iz öge: trace element, tracer element, isobutylbenzene isopropyl alcohol
tramp element izobütil nitrat [(CH3)2CHCH2]: isobutyl izopropil asetat [CH3CO2CH(CH3)2]:
iz öge etkileri: tracer element effects nitrate isopropyl acetate
iz öge yayınımı: tracer diffusion izobütil nitrit [(CH3)2CHCH2ONO]: izopropil eter [(CH3)2CH]2O: isopropyl
iz sertliği: indentation hardness isobutyl nitrite ether
iz yele (kırık yüzey): wake hackle izobütil propionat izopropil kökü [(CH3)2CH–]: isopropyl
izabe: extractive metallurgy, smelting [C2H5CO2CH2CH(CH3)2]: isobutyl radical
propionate izopropilamin [(CH3)2CHNH2]:
izabe fırını: smelter
izobütil siyanoakrilat: isobutyl isopropylamine
izabe haznesi: retort cyanoacrylate
izabe ocağı: smelter izosiyanat (kim.): isocyanate
izobütil vinileter izosiyanatlı plastikler: isocyanate
izaçar (sertlik ölçümü): indentor [(CH3)2CHCH2OCH=CH2]: isobutyl
(=indenter) vinyl ether plastics
izaçar girinimi: indentor penetration izobütilamin [(CH3)2CHCH2NH2]: izosiyanik asit: isocyanic acid
izaçar yükü: indentor load isobutylamine izosiyanin (kim.): isocyanine
iz-dağlanık çoğuzlar: track-etched izobütilen [(CH3)2C=CH2]: isobutylene izotiyosiyano kökü [–N=C=S]:
polymers (=isobutene) isothiocyano radical
iz-dağlanık polikarbonat zarlar: track- izobütilen-izopren: isobutylene-isoprene izoton: isotone
etched polycarbonate membranes izobütilen-izopren elastomer: izotop: isotope
izdüşüm: projection isobutylene-isoprene elastomer izotop oranı: abundance
izdüşüm baskısı: projection printing izobütilen-izopren kauçuk: isobutylene- izotopluk: isotopy
izdüşüm merceği (e. mik): projection isoprene rubber izsiz: unmarked
lens izobütirik asit [(CH3)2CHCO2H]:
izizleyen denetleç: track-following isobutyric acid
controller izobütiril klorür [(CH3)2CHCOCl]:
izlanda kalsiti [CaCO3]: iceland spar isobutyryl chloride
izleme: monitoring, tracing izod aygıtı: izod tester
izleme açısı: travel angle izod çarpma deneyi: izod impact test
izleme aygıtı: monitor izod çentikli-çubuk çarpma deneyi:
izleme istasyonu (uydu, roket): tracking izod notched-bar impact test
station izod değeri: izod value
izleme levhası (döküm): follow board izod deneyi: izod test (=izod impact test)
izleme noktaları (döküm): tooling izoforming: isoforming
points izoforon diamin: isophorone diamine
izleme sertleştirmesi: contour hardening (IPD)
izlemeli frezeleme: contour milling, izoftalik asit [C6H4(CO2H)2]: isopthalic
tracer milling acid
izlenebilir: traceble izoftalik camliflipoliester reçinesi:
izleşen: sequential isophthalic fiberglass-polyester resin
izleşim: sequence izolator: insulator

184
J
Jablonski çizgesi: Jablonski diagramme jena camı: jena glass Jominy eşdeğer soğuma hızı (çelik):
Jack karbürü: Jack’s carbide jengari: verdigrisy Jominy equivalent cooling rate (je)
Jacquet çözeltisi: Jacquet’s solution jeoloji: geology Jominy numunesi: Jominy specimen
Jacquet elektroliz çözeltisi: Jacquet’s jeotermal: geothermal (=geothermic) Jominy sertleşebilirlik deneyi (çelik):
electrolyte (=Jacquet’s solution) Jernkontoret (JK) kalıntı çizelgesi: Jominy hardenability test (=Jominy test)
Jacquet yöntemi: Jacquet method Jernkontoret (JK) inclusion chart Jominy sertleşebilirlik eğrileri (çelik):
jakint [ZrSiO4]: jacinth Jernkontoret (JK) kalıntı Jominy hardenability curves
jakutinga: jacutinga sınıflandırması: Jernkontoret (JK) Jominy standard deney çubuğu (çelik):
inclusion classification Jominy standard test specimen
jamesonit [2PbS · Sb2S3]: jamesonite
Jernkontoret (JK) kırılma sayısı: Jominy uca suverme deneyi (çelik):
Jamin-Lebedev girişim mikroskobu:
Jernkontoret (JK) fracture number Jominy end-quench test
Jamin-Lebedev interference microscope
Jernkontoret (JK) tane büyüklüğü Jominy uzaklığı: Jominy distance
jant: hub
standartları: Jernkontoret (JK) grain size Jones alaşımlar kuramı: Jones’ theory of
jant kapağı: hubcap standards
japon gülü desenli cam: rose-patterned alloys
Jersey ateş tuğlası: Jersey fireclay brick Josephson bağlantısı: Josephson
glass
jet çekiği: vena contracta junction
Japon İnce Seramikler Birliği: Japanese
jet itişi: jet propulsion Josephson olgusu: Josephson effect
Fine Ceramics Association (IFCA)
jet izi (uçak): jet stream Joshi olgusu: joshi effect
japon kılıcı: japanese sword
jet motoru: jet engine Joule – Thompson olgusu: Joule-
Japon Sanayi Standartları: Japan
Industrial Standarts (JIS) jet motoru alaşımları: jet engine alloys Thompson effect (=Joule-Kelvin effect)
Japon Standartları Enstitüsü: Japan jet tepki kuvveti: jet thrust joule (=107 erg): joule
Industrial Standarts (JIS) jet uçağı: jet, jet plane Joule deneyi: Joule experiment
jarse: jersey jet yakıtı: jet fuel Joule erk yasası: Joule’s energy law
jarse bluz: jersey jetal: jetal Joule eşdeğeri: Joule’s equivalent
jartiyer: garter jeton: jetton Joule ısıtması: Joule heating
javel suyu [NaClO]: javel water (=javelle jilet: gillette, razor Joule yasaları: Joule’s laws
water) jilet bıçağı: razor blade Joule-Kelvin olgusu: Joule-Kelvin effect
Jeffries çarpanı (metalografi): Jeffries’ jimnastik ayakkabısı: plimsole (=joule-Thomson effect)
multiplier jinekoloji (tıp): gynecology Joule-Thomson genleşmesi: Joule-
Jeffries yöntemi (metalografi): Jeffries jiromanyetik oran: gyromagnetic ratio Thomson expansion
procedure (=planimetric procedure) jirve cam: flake glass, glue etched glass, Joule-Thomson olgusu: Joule-Thomson
jelatin: gelatine ice-flower glass, ice-patterned glass effect
(=glue-etched glass) j-tümlevi: j-integral
jelatin dinamiti: gelatine dynamite
(=gelignite) jirve yapma (cam): glue etching Jul olgusu: Joule effect
jelatin folyo: gelatine foil Johann geometrisi (örütbilim): Johann Junghans – Rossi süreci: Junghans-Rossi
geometry process
jelatin ipeği: gelatine silk
Johansson geometrisi (örütbilim): Junker kalıbı: Junker’s mould
jelatin kapsül: gelatine capsule
Johansson geometry
jelatin kolası: gelatine glue Jurin yasası [h=2γCosα/ρ]: Jurin law
Johansson görünge ölçeri: Johansson
jelatin maske: gelatine replica jüt: jute
spectrometer
jelatin özü: collagen Johnson etkisi: Johnson effect
jelatin süzgeci: gelatine filter Johnson Gilman’ın akma kuramı:
jelatin üreten enzim: collagenase Johnson Gilman theory of yielding
jelatin varak: gelatine foil Johnson-Mehl denklemi: Johnson-Mehl
jelatine ilişkin: gelatinous equation
jelatinleştiren: gelatinizer Jominy çubuğu: Jominy bar
jelatinleştirme: gelatinization Jominy deney numunesi (çelik): Jominy
jelatinli: gelatinous test specimen
jelatinli dinamit: gelignite Jominy deneyi: Jominy test
jelatinli kağıt: gelatinous paper Jominy eğrisi (çelik): Jominy curve

185
K
k etmeni [σUTS( psi) / HB]: k factor kaba talaşlı işleme: rough machining kabakütük döküm fabrikası: bloom
k ışınımı: k-radiation kaba tane (metal içyapısı): coarse grain casting plant
k kabuğu (elektronlar): k-shell kaba tane oranı (toz metalbilimi): kabakütük döküm makinesi: bloom
K monel alaşımı: K monel coarse grain fraction casting machine (=bloom caster)
KX birimleri (KX=100.202 pm ): KX kaba taneli: coarse grained kabakütük ezme süreci: cogging process
units kaba taneli bölge: coarsened zone kabakütük haddeayağı: blooming stand
kaba: coarse, gross, macro, rasped, rough kaba taneli çelik: coarse-grained steel kabakütük haddekatarı: blooming train
kaba agrega (>4.75mm): coarse kaba taneli metal: coarse-grained metal kabakütük haddeleme: blooming
aggregate kaba taneli yapı: coarse-grained kabakütük haddesi: blooming mill
kaba aşındırıcılar: coarse abrasives structure, open grain structure, tooth (=cogging mill)
kaba biçimlendirme (optik cam): kaba taneli zımparakağıdı: coarse- kabakütük makası: bloom shears
paddling grained emery paper kabakütük merdanesi: blooming roll
kaba bitirme (yüzey): rough finishing kaba tarak: ruffer kabakütük tav fırını: bloom heating
kaba büyüklük: coarse size kaba taşlama: coarse grinding, rough furnace
kaba çökelti: coarse precipitate grinding, roughing kabakütük temizleme: bloom
kaba dağlamaya ilişkin: macroscopic kaba taşlanmış: smoothed edge conditioning
kaba dallantı: superdendrite kaba temizlik (çelik): macrocleanliness kabal camı (CAO+B2O3+Al2O3): cabal
kaba dış yüzey teması: rough kaba toplaşık (>4.75mm): coarse glass
macroscopic contact aggregate kabalaşma (metal taneleri): coarsening
kaba dökme cam: rough cast glass kaba tuğla: chuff brick kabalık: coarseness
kaba dökme cam levha: rough cast plate kaba tüylü: rough, thrummy kabara: hobnail, tack
kaba dövme: dummying, fullering kaba yüzeyli cam: hammered glass kabaran: effervescent
kaba eğe: bit file kaba zımparalama: rough grinding kabarcık: bleb, blister, blowhole, boil,
kaba elek: coarse screen, grizzly kababirikim: macrosegregation bubble, pock, pustulation, pustule, weal,
kaba elmas: bort kababirikim oranı: macrosegregation wheal, vesicle
kaba ezme geçileri: breakdown passes ratio kabarcık basıncı: bubble pressure
kaba ezme haddesi: breakdown mill kababirikim kertesi: degree of kabarcık çekirdeklenmesi: bubble
kaba ezme merdanesi: breakdown roll macrosegregation nucleation
kaba ezme pasoları: breakdown passes kabaca öğütülmüş hububat: grits kabarcık doku (tıp): granulation tissue
kaba haddeleme merdaneleri: grain rolls kabaçekinti: macroshrinkage kabarcık giderme (cam eriyik): blocking
kaba haddelenmiş yassıkütük: roughed kabadağlama (çelik): macroetching kabarcık izi (çiçek hatalığı): pock
slab kabadağlama ayıraçları: macroetching kabarcık odası: bubble chamber
kaba ızgara: grizzly reagents kabarcık oluşturan: vesicant
kaba inceleme: macro examination kabadağlama dağlayıcıları: kabarcık oluşumu: bubble formation,
macroetching etchants (=macroetching bubbling, vesication
kaba kalıp izi (cam): blank seam reagents)
kaba kesim (cam): roughing kabarcık yapısı (porselen emaye):
kabadağlama fotoğrafcılığı: bubble structure
kaba kırmataş: rubble macrography kabarcıklanma: blistering, bubbling,
kaba lal taşı [MgAl2O4]: spinel kabadağlama fotoğrafı: macrograph vesiculation (tıp)
kaba metal: coarse metal kabadağlama yapısı: macrostructure kabarcıklanma noktası: bubble point
kaba mukavva: strawboard kabaezme (hadde): breakdown kabarcıklanma yatkınlığı (cam): seeding
kaba öğütme: coarse grinding kabak fener: jack-o-lantern potential
kaba öğütülmüş hububat: kıbble kabakalbur: riddle kabarcıklanmayan: nonblistering
kaba pamuklu bez (tıp): drill kabakalburla eleme: riddling kabarcıklar (boru yüzey hatası): pimples
kaba parçacık: coarse particle kabakalıntılar (çelik): macroscopic kabarcıklı (tıp): tuberous, vesicular,
kaba parlatma: rough polishing inclusions vesiculate
kaba perlit (çelik): coarse pearlite kabakenar (seramik): dry edging kabarcıklı bakır: blister copper
kaba plâka cam: rough plate glass kabakesim (cam): rough cutting kabarcıklı cam: seedy glass
kaba potin: blucher kabakırma: coarse crushing kabarcıklı sünger (yapay): syntactic
kaba rende: block plane kabakulak (tıp): mumps foam
kaba saplama civatası: chock bold kabakülçe (biçimleme, çekme): rough kabarcıksız (cam): plain
kaba sekme (örüt): macroslip blank kabarcıksız: blister free, plained, seed-
kaba sıva: roughcast kabakütük: bloom free
kaba sıva malası: browning trowel kabakütük büyüklükleri: bloom sizes kabarcıksızlaşma süresi: seed-free time

186
kabarık kaburga izi (cam, seramik kırığı)

kabarık: bulging, tumescence, tumescent, kablo bağlantı ucu: binding post kabuk sertleştirme süresi: case
tumid, umbonal kablo borusu (elekt.): conduit hardening period
kabarık çapraz dokulukumaş: twill kablo makarası: cable drum kabuk sertliği: case hardness
kabarıklık: bulge kablo tamburu: cable drum kabuk sertliği ölçümü: case hardness
kabarıntı: cobble kablolu: funicular measurement
kabarma: effervescence, flushing, kablolu demiryolu: cable railway kabuk soyma: peeling (=orangepeel)
rimming, rise, spall, spalling, spatting, kablolu televizyon: cable tv kabuk soyulmuş çelik çubuk: peeled
vesication kablolu tren: cable train, funicular steel rod
kabarma süresi (üretan): rise time railway kabuk yüzme: scalping
kabarmamış dışık: flush slag kablosuz: cordless kabukaltı (beyin): subcontractor,
kabartan: vesicant kabu bağlamış: incrustated subcortex (=subcontractor)
kabartı (yüzey bozuğu): blister kabuğunu soyma: excortication kabukaltı: bark
kabartılı kaynak: projection welding kabuk: bark, carapace, case, crust, double kabuklanma: incrustation, scabbing
kabartılmış: embossed skin, hull, pod, rind, scab, scurf, shell, kabuklaşma (ray; kaplamalı nesne):
kabartma: alto-relievo, bloating, skin, tegument shelling
bossing, embossment, embossing, relief, kabuk atma (seramik): shivering kabuklu: scurfy
roughening (=peeling) kabuklu hassas döküm: shell investment
kabartma alçı duvar süsü: pargetting kabuk bağlama: encrusting, incrustation casting
kabartma baskı: relief print kabuk bağlamış: scabrous kabuklu merdane: chill roll
kabartma basma: stamping1 kabuk bağlatan (ilaç): escharotic kabuklu merdane sıkması (plastikler):
kabartma dekorlama (cam): embossing kabuk bileşimi (çelik): case composition chill roll extrusion
kabartma desen: relief design kabuk derinliği: case depth kabuksu (mineral çatlağı): conchoidal
kabartma desenli cam pano: glass cameo kabuk derinliği eşdağılımlılığı: case kabuksu bozukluklar (yüzey): shell-like
kabartma haddesi: stamp mill depth uniformity defects
kabartma kalıbı: embossing die kabuk derinliği ölçümü: case depth kabuksuz arpa kırması: pearl barley
kabartma kesme dekor (cam): engraving measurement kabul: acceptance
in relief kabuk döküm: shell casting kabul belgesi: acceptance certificate
kabartma merdanesi: raising roller, relief kabuk elektronu: shell electron kabul deneyleri: acceptance tests
roller kabuk göçüğü (çelik): case crushing kabul etmeme: rejection
kabartma motif işleme (cam): intarsia kabuk içyapısı (çelik): case kabul incelemesi: acceptance inspection
kabartma şekil: cartouche microstructure kabul muayenesi: acceptance inspection
kabartma tozu [NaHCO3]: saleratus kabuk kalıba döküm: shell mould kabul örneklemesi: acceptance sampling
kabartma yazı (körler): braille casting
kabul sertifikaası: acceptance certificate
kabartma yazı makinesi: braillewriter kabuk kalınlığı: shell thickness
kabul şartnamesi: acceptance
kabartmacılık: repoussé kabuk kalıplama (döküm): shell specification
kabartmalı: embossed, ribbed, umbonal moulding
kabul yöntemi: acceptance procedure
kabartmalı gabardin: tricotine kabuk kalıplamalı döküm: shell
moulding casting kabuledilebilir: permissible
kabartmalı köpürme: trapunto kabuledilebilir sapma: permissible
kabuk kalkması (haddeli yassı metal
kabartmalı metal: embossed metal ürünler): skin lamination, exfoliation deviation
kabasertlik: macrohardness kabuk kaplama (seramik): sliding kabuledilemez: unacceptable
kabasertlik deneyleri: macrohardness coating kabuledilemezlik: unacceptability
tests kabuk maça (döküm): shell core kabuledilebilir değişiklik: permissible
kabasertlik ölçümü: macrohardness kabuk maça üfleci: shell core blower variation
measurement kabuk sertleştirimli çelikler: case kabuledilebilir hata: permissible
kabayakut: ruby spinel hardening steels variation
kabayapı: macrostructure kabuk sertleştirme: case hardening kabuledilebilir kaynak: acceptable weld
kabayapı fotoğrafı: photomacrograph kabuk sertleştirme fırını: case hardening kabuledilebilir nitelik düzeyi: acceptable
kabayapı fotoğrafı incelemesi: furnace quality level (aql)
photomacrography kabuk sertleştirme gazı: case hardening kabuledilebilirlik: acceptability
kabazit [(Ca·K2)O·Al2O3·4SiO4·6H2O]: gas kabuledilebilirlik düzeyi: acceptability
chabazite kabuk sertleştirme ortamı: case level
kabilit: chalybite (=brown spar) hardening medium kaburga: slat, true rib, wale
kabin: booth, pulpit kabuk sertleştirme sıcaklığı: case kaburga izi (cam, seramik kırığı): rib
kablo: cable hardening temperature mark

187
kaburga kemiği kafes kiriş sistemi

kaburga kemiği: rib kadmiyum bizmut alaşımları: cadmium kafaaltı yüzey: checks under finish
kaburgalı: ribbed bismuth alloys kafakafaya (çoğuzlar): head-to-head
kaburgalı boru: ribbed pipe kadmiyum bromür [CdBr2]: cadmium kafakalıbı (cam): finish mould
kaburgalı soğutucu: ribbed cooler bromide kafası çıkarılabilen çekiç: set hammer
kabza: grip, haft, handle, hilt kadmiyum civa alaşımları: cadmium kafatası (tıp): cranium, sinciput, skull
kaçak: fugitive, leak, leakage mercury alloys kafatası delgisi (tıp): trepan
kaçak akım: stray current kadmiyum dörtflor borat [Cd(BF4)2]: kafatası derisi: scalp
cadmium tetrafluoriteborate
kaçak akım yenimi: stray-current kafatası dışzarı (tıp): pericranium
kadmiyum florür [CdFl2]: cadmium
corrosion fluoride kafatası içi (tıp): intracranial
kaçak mıknatıs alanı: stray magnetic kadmiyum fosfür [Cd3P2]: cadmium kafatası kemiği (tıp): parietal bone
field phosphide kafatasını delme işlemi (tıp):
kaçık: break out, off-centre kadmiyum iyodür [CdI2]: cadmium trephination
kaçık ağızlı dönüştürgeç (çelik): iodide kafatasının ön bölümü (tıp): sinciput
eccentric converter kadmiyum kaplama: cadmium plating kafein [C8H10O2N4]: caffeine
kaçık odaklama: overfocusing kadmiyum kaplı çelik: cadmium plated kafes (örütbilim; kristallografi): lattice
kaçıkkare profil (hadde): off-square steel kafes: cage, lattice (örüt b.)
section kadmiyum karbonat: cadmium kafes aktarımı: lattice translation
kaçıkkütük (çelik): diamond billet carbonate kafes atom boşlukları: lattice vacancies
kaçıklık: excentricity, mismatch, offset, kadmiyum klorür [CdCl2]: cadmium kafes bakışımı: lattice symmetry
parallax, shift chloride kafes benzerliği (örütbilim): lattice
kaçıklık oranı: mismatch ratio kadmiyum molibdat [CdMOO4]: correspondence
kaçınılmaz: imminent, imperative, cadmium molybdate kafes bezemesi: lattice pattern
inescapable, inevitable, unavoidable kadmiyum nitrat [Cd(NO3)2]: cadmium kafes biçimi (örütbilim): lattice form
kaçınılmazlık: unavoidability nitrate kafes boyutları (örütbilim): lattice
kaçırmaz: tight kadmiyum oksit [CdO]: cadmium oxide dimensions
kaçış: escape kadmiyum selenür [CdSe]: cadmium kafes bozuklukları: lattice imperfections
kaçış bezi (karmalar): bleeder cloth selenide (=lattice defects)
kaçış doruğu (x-ışınları): escape peak kadmiyum stearat: cadmium stearate kafes bükülmesi: lattice bending
kaçış erki (elektron) χ= φ=3kt/2: escape kadmiyum sülfat [CdSO4]: cadmium kafes çakışması (örütbilim): lattice
energy sulphate coincidence
kaçma: breakaway, breakout, escaping kadmiyum sülfür [CdS]: cadmium kafes çarpılım kuramı (örütbilim):
kaçma eğilimi: escaping tendency sulphide, greenockite lattice distortion theory
kadavra: codaver kadmiyum telürür [CdTe]: cadmium kafes çarpılımı (örütbilim): lattice
tellurate distortion
kadeh: goblet
kadmiyum temelli alaşımlar: cadmium kafes dalgaları: lattice waves
kadem: foot base alloys
kademe: gradation kafes değişmez bozunumu: lattice
kadmiyum tungstat [CdWO4]: cadmium invariant deformation
kademe anahtarı (elekt.): tap switch tungstate kafes değişmezi ölçümü: lattice
kadın ceketi: jupe kadmiyumüstü: epicadmium parameter measurement
kadın çantası: handbag kadmiyumüstü nötronları: epicadmium kafes değişmezleri (örütbilim): lattice
kadın göğsü: bust neutrons constants
kadın pelerini: pelisse kadran: dial kafes dönüşü: lattice rotation
kadın terziliği: dressmaking kafa: crop, head kafes düzlemi: lattice plane
kadın yeleği: bodice kafa bağı: pack wax (=pack-wax) kafes erki (örütbilim): lattice energy
kadırga: trireme kafa bileziği (şise): ring collar kafes genleşmesi (örütbilim): lattice
kadife: velure, velvet kafa çatlağı (cam): split expansion
kadife fırça: velure kafa deliği açma: countersinking kafes gerinimleri: lattice strains
kadife kordon: chenille kafa kalıbı (şise): ring kafes görüntüsü (e.mik.): lattice image
kadife taklidi (kumaş): velveteen kafa sertleştirme (ray): head hardening kafes implant: cage implant
kadifemsi: velvety kafa şapkası süzgeci (x-ışınları): top-hat kafes işi: treillage, trellis
kadmiyum [Cd]: cadmium filter kafes katmanı: lattice layer
kadmiyum alaşımları: cadmium alloys kafa tuğlası (y.fırın): top brick kafes katsayıları (örütbilim): lattice
kadmiyum arsenid [Cd3As2]: cadmium kafa vidası (cam): applied thread parameters (=lattice constants)
arsenide kafa yırtığı (şişe): danny kafes kiriş sistemi: trussing

188
kafes kirişi kalay oksitleri [SnO],[SnO2]

kafes kirişi: lattice beam kahkaha gazı: nitrous oxide (=laughing kalay alaşımı (Sn+Sb+Cu): pewter
kafes konumu: lattice position gas) kalay alaşımları: tin alloys
kafes koyuntu: cage implant Kahlbaum demiri (%99.975 fe): kalay arıtma kazanı: kettle for refining
kafes köprü: truss bridge Kahlbaum iron tin
kafes kuralı: lattice theory kahverengi: brown kalay asetat [Sn(CH3CO2)2]: tin acetate
kafes noktası: lattice point kahverengi demir cevheri: brown iron kalay asidi [SnO2.xH2O]: stannic acid
ore kalay babiti: tin babbitt
kafes oylumu: lattice volume
kahverengi hematit: brown hematite kalay banyosu (cam): float bath, tin bath
kafes sandık: crate
kahverengileştirme: brown tinting, kalay bilyaları: tin shot
kafes suyu: lattice water browning
kafes sürtünme gerilimi: lattice friction kalay bromür [SnBr2]: tin bromide
kahya parlak yüzeyi (metal): butler kalay cürufu: tin slag
stress finish
kafes sürtünmesi: lattice friction kalay çıkarma: detinning
kaide: foundation
kafes telli somya: fabric spring kalay çubuğu: tin bar/rod
kainat: cosmos, universe
kafes titreşimleri: lattice vibrations kalay demir alaşımı katmanı: tin-iron
kainit [MgSo4 ·k2SO4 · MgCl2 · 6H2O]: alloy layer
kafes türü: lattice type kainite
kafes türü çarpanı: lattice type factor kalay dışığı: tin slag
kaka: turd
kafes uzayı: lattice space kalay dörtflorborat [Sn(BF4)2]: tin
kakma: inlaying tetrafluoroborate
kafes yakınlık sayısı (örütbilim): lattice kakma(cılık): repoussé kalay dörtflorür [SnF4]: tin fluoride
coordination number kakmacılık: intarsia (=stannic fluoride)
kafes yapısı: lattice structure kakmalarla süsleme: inlaying kalay dörtklorür [SnCl4]: stannic
kafes yöneyi: lattice vector kakodil asidi [C2H7AsO2]: cocodylic acid chloride, tin salt
kafes yönleci: lattice translation kakodilkökü [(CH3)2As-]: cacodyl group kalay fabrikası: tinworks
kafesli: latticed kâkül: lock kalay folyosu: tin foil
kafesli tambur: lattice drum kala deliği: collar hole kalay hastalığı: tin pest
kafesteli: gauze kalacak yer: accomodation kalay içeren: stanniferous
kâfur [C10H16O]: camphor kalafat demiri: rippling iron kalay ikiflorür [SnF2]: tin fluoride
kafurlu afyon ruhu: paregoric kalafat etme: calking (=stannous fluoride)
kağıt: paper kalafat kalemi: fullering tool kalay ikiklorür [SnCl]: stannous
kağıt ağırlığı: paperweight kalafat kaynağı: caulk weld chloride
kağıt bebek: paper doll kalafat üstüpüsü: oakum kalay ikioksit [SnO2]: stannic oxide
kağıt bıçağı: paperknife kalafatlama: caulking, jagging kalay iyodür [SnI2]: tin iodide
kağıt desteği (kağıt üretimi): deckle kalaj tuğlası: lipped cover tile, seal block, kalay iyodür [SnI4]: tin iodide (= stannic
kağıt hamuru: pulp, wood pulp tuckbrick iodide)
kağıt kaplamacığı: paperhanging kalamin: zinc spar(=calamine; kalay kaplama: tin coating, tinning
smithsonite) kalay kaplama kalınlığı: tin thickness
kağıt keseceği: paper cutter
kalamin [Zn2(OH)2SiO3]: calamine kalay kaplı: tin coated
kağıt kesme: paper cutting
kalamin [Zn4(OH)2.Si2O7.H2O]: kalay kaplı sac: tin-coated sheet, tin
kağıt kromatografisi: paper hemimorphite (=calamine) plated sheet
chromatography kalan: remanent, residual kalay klorür [SnCl2]: tin chloride
kağıt kutusu: papeterie kalan gerilim: grinding stress, reaction kalay kurşun alaşımı: terne metal
kağıt lekesi (cam): paper hum (=paper stress (=terne)
stain) kalan imge: photogene kalay kurşun alaşımı kaplı sac: terne
kağıt mendil: tissue kalan kireç: residual lime plate
kağıt para: paper money kalan ostenit (çelik): retained austenite kalay kurşun kaplı saclar: longterne
kağıt sanayi: paper industry kalan ostenit belirleme: retained sheets
kağıt süzgeçler: paper filters austenite determination kalay küresi (düz cam): drip crater
kağıt torba: paper bag kalan toz: residual dust kalay levha: tin plate
kağıt tutucu: paperweight kalas: beam, plank, putlog, timber kalay maden havzası: stannary
kağıt üretimi: paper manufacturing kalas döşeme: planking kalay nitrat [Sn(NO3)4]: tin nitrate
kağıt yapımı: papermaking kalas kaplama: planking kalay oksit [SnO]: stannous oxide
kağıtsı görüntüler: paper-like displays kalaslar: planks kalay oksit katmanı: tin oxide layer
kağıttan hurufat kalıbı: flong kalaverit [AuTe2]: calaverite kalay oksitleme: tin tossing
kağnı: oxcart, tumbrel kalay [Sn]: tin kalay oksitleri [SnO],[SnO2]: tin oxides

189
kalay potası kalın düz cam

kalay potası: tin pot kalça protezi: cementless hip prosthesis kalemtraş: pencil sharpener
kalay ruhu (boyama): tin spirit kalça tutturma (tıp): hip fixation kalhane: refinery
kalay sacı: tain kalça tutturma çivisi (tıp): hip fixation kalıba çekme: blocking
kalay sülfat [SnSO4]: tin sulphate nail kalıba döküm: die cast, die casting
kalay sülfür: stannic sulphide kalçakemiği: femur (=pressure die casting)
kalay sülfür [SnS]: tin sulphide kaldıraç: pinch bar (=ripping bar) kalıba eritken besleme (çelik): mould
kalay sülfür [SnS2]: mosaic gold kaldıraç kolu: lever arm flux feeding
kalay tanecikleri: tin granule kaldıraç kolukuralı: lever arm principle kalıbın alt bölümü: lower punch
kalay taşı [SnO2]: cassiterite (=tinstone) kaldıraç kuralı: lever rule kalıcı: permanent, residual
kalay teli: tin wire kaldırgaç: jack, lever, wiuch kalıcı beyaz [BaSO4]: permanent white
kalay terlemesi: tin sweat kaldırgaç halatı: winch rope kalıcı boyutsal değişim: permanent
kalay tozu: tin powder kaldırım: pavement, paving, sidewalk linear change
kalay tuncu: tin bronze kaldırım taşı: cobble, cobblestone kalıcı bozunum: permanent
kaldırım tokmağı: hand rammer deformation, permanent set
kalay vebası (akkalayın gri toza
dönüşümü): tin plague kaldırımtaşı: kerb kalıcı deformasyon: permanent
kaldırma: hoisting, lift, lifting, pickup deformation
kalay yaldızı: tain
kaldırma aygıtı (dövme): pickoff kalıcı dipol: permanent dipole
kalayca: tinker
kaldırma çarkı: hoisting wheel kalıcı gerilim: permanent stress
kalaycı: whitesmith
kaldırma çubuğu: lift rod kalıcı gerilim derecesi (cam): temper
kalaylama: tinning
kaldırma deneyi (kaynak): peel test kalıcı gerinim: permanent strain,
kalaylama hattı: tinning line
kaldırma gazı (RH-uygulaması): lift gas kalıcı içgerilim: permanent internal
kalaylama makinası: tinning machine stress
kalaylama posası (kalaykaplama kaldırma gücü: buoyancy
kalıcı ikiucaylı: permanent dipole
yunağı): scruff kaldırma kepçesi: hoisting bucket
kalıcı ikiucaylı bağı: permanent dipole
kalaylama potası: tinning pot (=tin pot) kaldırma kolu: boom bond
kalaylanmış: tinned kaldırma kuvveti: lifting force kalıcı mıknatıs: permanent magnet
kalaylı (+2): stannous kaldırma kuvveti (sıvı): buoyant force kalıcı mıknatıs alanı: residual magnetic
kalaylı (+4): stannic kaldırma levhası: lifting plate field
kalaylı: tinned, tinny kaldırma makinası: hoisting machine kalıcı mıknatıs alaşımları: permanent
kalaylı emaye: tin enamel kaldırma mıknatısı: lifting magnet magnet alloys
kalaylı kurşun (%3-15Sn): terne kaldırma sığası: hoisting capacity kalıcı mıknatıs gereçleri: permanent
kalaylı kurşun varak: albion metal kaldırma tamburu: lifting drum magnet materials
kalaylı sac: tinned sheet kaldırma zinciri: hoisting chain kalıcı mıknatıs merceği (e.m.):
kalaysızlaş(tır)ma: detinning Kaldo çelik yapımı süreci: Kaldo permanent magnet lens
kalaytaşı [SnO2]: tinstone (=cassiterite) steelmaking process (=Kaldo process) kalıcı mıknatıslık: permanent
kalbur: crib, grate Kaldo süreci (çelik): Kaldo process magnetism
kalbur kemiği(tıp): ethmoid Kaldo ve Ekertorp süreci (çelik): Kaldo kalıcı mıknatıslılık: residual magnetism
and Ekertorp process (=remanence)
kalburdan geçirme: sieving
kale burcu: bastion kalıcı öge: residual element
kalburlama tamburu: screening drum
kalebent etme (gemi): intern kalıcı renk: permanent colour
kalça: hip, thigh
kalem: item, pen, pencil kalıcı sertlik: permanent hardness
kalça arka kası (tıp): biceps
kalem açıcı: sharpener kalıcı uzama: permanent elongation
kalça eklemi (tıp): hip joint
kalem açma: pencil sharpening kalıcılık: permanence
kalça eklemi değiştirme (tıp): hip joint
replacement kalem biçimli: penciliform kalımsız: transitory, unstable, unsteady
kalça eklemi implantları (tıp): hip joint kalem keski: hand chisel kalın: gross, thick
implants kalem lokması: bit kalın ağrısı: colic
kalça eklemi koyuntuları (tıp): hip joint kalem maça (döküm): pencil core kalın bağırsak (tıp): bowels, colon
implants kalem sivriltme: pencil sharpening kalın bağırsak ameliyatı(tıp): colectomy
kalça kemiği (tıp): hipbone, hucklebone, kalem ucu: nib, pen point kalın battaniye: makinaw blanket
ilium, thigh bone kalem yarası (torna vb.): chatter mark kalın cam: plate glass
kalça kemiği alt bölümü (tıp): ischium kalem yolluklar: pencil gates kalın dip (şişe): heavy bottom
kalça kemiğine ilişkin (tıp): iliac kalemle işleme: engraving kalın dişli cıvata: stove bolt
kalça kemikleri arası boşluğuna ilişkin kalemlik: penholder kalın düz cam: crystal sheet glass, thick
(tıp): pelvic kalemsi: penciliform sheet glass

190
kalın etli boş köşebentler kalıp plâkası

kalın etli boş köşebentler: heavy-wall kalıp açıklığı: die clearance, die kalıp düzeyi denetim dizgesi (sürekli
hollow sections separation, shut height döküm): mould level control system
kalın gövde (şişe): heavy panel kalıp alçısı: moulding plaster kalıp düzeyi denetimi (sürekli döküm):
kalın harf: bold letter kalıp alt derecesi (döküm): mould drag mould level control
kalın kabuk: heavy case kalıp altlığı: mould board (=match plate kalıp düzeyi ölçüm dizgesi: mould level
kalın kaymak: double cream joint board) measuring system
kalın kesit (>1µ): thick section kalıp aralığı (dövme): shut height kalıp eğeleme: die filing
kalın mercek (t>>f): thick lens kalıp atölyesi: mould shop kalıp ekyeri (döküm): parting line
kalın numune: bulk specimen kalıp ayırıcı (özdek): mould-release kalıp geometrisi: die geometry
kalın parlatma çarkı: mop agent kalıp gereci: moulding material
kalın pencere camı (8-10mm): extra kalıp ayırma: die parting kalıp gereçleri: mould materials
heavy sheet glass kalıp ayırma makinası: roll-over kalıp içi sıvamaları: mould washes
kalın sac: plate moulding machine kalıp içyüzeyi (cam): mould face
kalın teneke kaplama: moore wood kalıp aynası: die chuck, die head kalıp insörtü: die insert
machine kalıp ayrıklığı: die separation kalıp işleme: die cutting
kalın yağ yakabilirliği: slumpability kalıp baskılama: die pressing kalıp izi: baffle mark, mould mark,
kalın yün ceket: makinaw kalıp başlığı: die block pulled glass(=plunger seam)
kalın zar algılıyıcıları: thick-film sensors kalıp bıçağı: hobbing cutter kalıp izleri: tooling marks
kalın zar yağlaması: thick film kalıp biçimleme yüzeyi: die impression kalıp kaçığı (s. döküm): mould shift
lubrication kalıp bloğu: mould block kalıp kafa yolluğu: drop gate
kalınç: permanence, remanence (Br) kalıp boşaltıcı (cam): mould emptier kalıp kapama: coring up, mould coating
kalınlaştırma: thickening kalıp boşluğu (döküm): mould cavity (=mould facing)
kalınlık: thickness kalıp boşluğu: die cavity kalıp kaplaması (döküm): die coating
kalınlık haritası: thickness map kalıp boyaları: mould washes, moulding kalıp karıştırıcı (sürekli döküm): mould
kalınlık mastarı: feeler gauge, thickness paints stirrer
gauge kalıp kayması: die shift
kalıp boyama: mould coating, mould
kalınlık oynaması (cam): in-line dressing, mould facing, mould pasting kalıp kaynağı: die welding
variation
kalıp boyası (döküm): wash (=cuts) kalıp keneti: die-lock
kalınlık ölçeği: feeler gauge
kalıp boyut değişimi: mould dilation kalıp kenetleme dizgesi: die-locking
kalınlıkölçer: thickness gauge
kalıp bozma (döküm): shakeout system
kalınsac haddesi: plate mill (= plate-mill)
kalıp büzüşümü: mould dilation kalıp kesme: die cutting
kalınsac haddesi: plate rolling mill
kalıp ceketi: mould jacket kalıp kovanı: die block
kalıntı belirleme: identification of
inclusions kalıp çarpanları: die parameters kalıp kumları: moulding sands
kalıntı biçim denetimi (çelik): inclusion kalıp çatkısı: die assembly kalıp kumu karışımı: moulding sand
shape control kalıp çatlağı: die check, mould crack mixture
kalıntı biçimselliği: inclusion kalıp çekintisi (plastikler): mould kalıp kurtağı: die assembly
morphology dilation, mould shrinkage kalıp kurutma: mould drying
kalıntı cam: moil kalıp çelikleri: die steels, mould steels kalıp kutuları: moulding boxes
kalıntı dağılımı: inclusion distribution kalıp çerçevesi (çelik): mould frame kalıp lehimleme: die soldering
kalıntı dağlama: inclusion etching kalıp çizgisi: joint line (=seam), parting kalıp maça düzeneği: mould-core
kalıntı değerlendirme: inclusion rating line assembly
kalıntı denetimi: inclusion control kalıp çizikleri: die lines kalıp maçası (döküm): mould core
kalıntı dizisi: stringer kalıp dalması (döküm): die sinking kalıp montajı: die assembly
kalıntı giderme: inclusion removal kalıp değişmezi: mould constant kalıp oturağı: die body, die plate
kalıntı içeriği: inclusion content kalıp değişmezleri: die parameters kalıp oturma oylumu: die space
kalıntı niceliği: inclusion quantity kalıp değiştirme: die changeover kalıp oyma (döküm): die sinking
kalıntı oluşumu: inclusion formation kalıp deliği astarı (toz metalbilimi): die kalıp oyma makinası: die-sinking
kalıntı sayımı: inclusion count barrel machine
kalıntı türü: inclusion type kalıp direnci: moulding resistance kalıp oyuğu açma: hubbing
kalıntılar (içyapıkirliliği): inclusions kalıp dizilişi: die layout kalıp ömrü: die life, mould life
kalıp (seramikler; plastikler): kalıp dolgusu: die fill kalıp peynir: brick cheese
kalıp: die, dresser, mould (=mold), kalıp düzeyi (sürekli döküm): mould kalıp plâkası: mould board (=match
preform, tempelate level plate joint board)

191
kalıp salınım levhası (sürekli döküm) kaloriölçer

kalıp salınım levhası (sürekli döküm): kalıpcı kuralı: moulder’s rule kalibrasyon: calibration
mould oscillation table kalıpla üfleme (cam): mould blowing kalibrasyon malafası: calibrating
kalıp salınımı (sürekli döküm): mould kalıplama: die forming, moulding mandrels
oscillation (=molding) kalibre (hadde): pass
kalıp sertliği: mould hardness kalıplama altlığı: moulding board kalibre açma: grooving
kalıp sıcaklığı: mould temperature kalıplama basgacı (toz met.): moulding kalibre dizaynı (hadde): pass design
kalıp sıkma halkası: die bolster press kalibre etme (mek.): jigging, calibration
kalıp sıyırma maddesi (plastikler): kalıplama basıncı: moulding pressure kalibre kömür: sifted coal
mould release agent kalıplama bileşiği (plastikler): moulding kalibreli laboratuar eleği: match sieve
kalıp soğutma (cam): mould cooling compound kalibreli merdane: grooved roll
kalıp soğutma ceketi (sdm): mould kalıplama çakılı: moulding gravel kaliforniyum [Cf]: californium
cooling jacket kalıplama çevrimi (plastikler): kalit: calite
kalıp sokuntusu: die insert moulding cycle kalkan: shield
kalıp suyu (döküm): temper water kalıplama gereci: moulding material kalkan bezi: thyroid gland
kalıp şişme oranı: die swell ratio kalıplama levhaları: moulding plates kalkan bezi çıkarma ameliyatı (tıp):
kalıp şişmesi: die swell kalıplama makinası: die forming thyroidectomy
kalıp tahtası çatma (döküm): stave machine, moulding machine
construction kalkan bezi hormonu [C15H11O4NI4]:
kalıplama presi: moulding press thyroxine
kalıp takımı: die set, gang dies kalıplama tozu: moulding powder kalkan bezinin aşırı çalışması (tıp):
kalıp takımları merkezlemesi: die set kalıplama yöntemi: moulding procedure hyperthyroidism
alignment kalıplama yüzeyi: moulding surface kalkan göbeği: olmphalos
kalıp takozu: die cushion, die shoe kalıplanabilir ısıverenler: mouldable kalkan kabartması: umbo
kalıp tasarımı: die design exothermics kalkan yüzey: ascending surface
kalıp taşlama: die grinding kalıplanabilir refrakter: moulding kalkanlama (ışınım): shielding
kalıp taşlayıcı: die grinder refractory kalkansı kıkırdak (tıp): thyroid cartilage
kalıp tepkimesi: moulding reaction kalıplanabilirlik (kum): mouldability kalkantit [CuSO4 · 5H2O]: chalkanthite
kalıp tezgahı: mould board (=match kalıplanabilirlik denetleci: mouldability
plate joint board) kalkerli: calcareous
controller™
kalıp tozları (sürekli döküm): mould kalkerli cam: crown glass
kalıplanmış cam: moulded glass
powders kalkerli kayaçlar: calcareous rocks
kalıplanmış kenar: moulded edge
kalıp tozu sürüklenmesi: mould powder kalkerli kil: calcerous clay
kalıplık: die block
drag kalkınan: developing
kalıpsız cam: offhand glass
kalıp törpüleme: die filing kalkınma: development
kalıpsız cam eşya yapımı: offhand
kalıp tuğlası: pressed brick (=dry- process kalkınmakta olan ülkeler: developing
pressed brick) countries, underdeveloped countries
kalıpta biçimlendirme: die forming
kalıp tutturucu: mould clip kalkma: pop-off
kalıpta çapakalma: die scalping
kalıp tutucu: die holder kalkmaköprü: drawbridge
kalıpta dövme: blocker type forging, die
kalıp uygacı: die adapter forging, drop forging kalkmış yüzey: double skin
kalıp uyumu: die match kalıpta dövme kalıbı: die forging die, kalkogenit: chalcogenite
kalıp üst kalıbı (döküm): mould cope drop forging die kalkosit [Cu2S]: chalcocite (=
kalıp verimi: die yield kalıpta ıstampalama: die stamping chalcocine), copper glance
kalıp yağı: die lubricant, dope, swab kalıpta kabartma: stamping Kalling-Dommarfvet süreci (döküm):
kalıp yağlama: doping, mould kalıpta zımbalama: drop stamping Kalling-Dommarfvet process
lubrication, mould oiling kalıptan çıkarma (cam): demoulding, kallus ( kaynaştırıcı kemik doku): callus
kalıp yağlama fırçası (cam): swab take-out Kalmex ısıveren karışımları: Kalmex
kalıp yağlayıcı: die lubricant kalıptan model çıkarma levhası exothermic mixtures
kalıp yapımı: moulding (=molding) (döküm): draw plate kalomel: mercurouschloride (=calomel)
kalıp yarıçapı: die radius kalıtım: genetic (=genetical), genetic kalomel elektrot: calomel electrode
kalıp yerleşim görünümü: mould heritage kalomel yarı gözesi: calomel half-cell
configuration kalıtım bilimi (tıp): genetics kalori: calorie
kalıp yüksekliği: die height kalıtım yasası: genetic code kalori değeri: calorific value
kalıp yüzeyi: mould surface kalıtımsal yapı (tıp): genotype kalorili: calorific
kalıp yüzeyleri açıklığı: daylight kalıtımsal bağışıklık bilimi (tıp): kalorimetri: calorimetry
kalıpçı: moulder immunogenetics kaloriölçer: calorimeter

192
kaloriölçüm bilimi kamburluk

kaloriölçüm bilimi: calorimetry kalsyum hidroksit [Ca(OH)2]: calcium kalsyum bileşikleri: calcium compounds
kalorisel: calorific hydroxide kalsyum borür: calcium boride
kalp: heart kalsyum hidrür [CaH2]: calcium hydride kalsyum fazlalığı (kan): hypercalcemia
kalp adalesi (tıp): myocardium kalsyum hipoklorür [Ca(ClO)2]: kalsyum florür tek örütleri: fluorite
kalp atışı (tıp): heartbeat, stroke calcium hypochloride single crystals
kalp destekçisi karıncıksal yardım kalsyum ışığı: calcium light kalsyum hidrojen fosfat: calcium
dizgesi: heartmate ventricular asist kalsyum işlemi (çelik): calcium hydrogen phosphate (=brushite)
system treatment kalsyum karbonat [CaCO3]: calcite
kalp durması (tıp): heart failure kalsyum iyodat [Ca(IO3)2]: calcium kalsyum karbonat tozu: whiting
kalp kapakcığı (tıp): heart valve iodate kalsyum karbür [CaC2]: calcium carbide
kalp kapakcığı implantı (tıp): heart kalsyum karbonat [CaCO3]: calcium kalsyum magnezyum alaşımları:
valve implant carbonate calcium magnesium alloys
kalsyum karbonat oluşturan: calciferous kalsyum magnezyum karbonat: calcium
kalp kapakcığı koyuntusu: heart valve
implant kalsyum klorür [CaCl2]: calcium magnesium carbonate
chloride kalsyum molibdat: calcium molybdate
kalp krizi (tıp): heart attack
kalsyum magnezyum oksitleri topağı: kalsyum nitrat [Ca(NO3)2]: calcium
kalp nakli (tıp): heart transplant magnomass nitrate
kalp sektesi (tıp): heart failure kalsyum mikası [CaO.Al2O3(SiO2)H2O]: kalsyum oksit [CaO]: calcium oxide
kalp ve akciğer makinası (tıp): heart and margarite (=calciummica) kalsyum silikat [CaSiO3]: calcium
lung machine kalsyum nitrit [Ca(NO2)2]: calcium silicate
kalsilit [KAlSiO4]: kalsilite nitrite kalsyum siyanamid [CaCN2]: calcium
kalsinasyon: calcination kalsyum nitrür [Ca3N2]: calcium nitride cynamide
kalsinasyon kertesi: degree of calcination kalsyum oksalat [CaC2O4]: calcium kalsyum siyanür: calcium cyanide
kalsine alumina: calcined alumina oxalate kalsyum yükünü (Ca²+): calcium ion
kalsine balçık: calcined ganister kalsiyum peroksit [CaO2]: calcium kalsyum zirkonat: calcium zirconate
kalsine dolomit: calcined dolomite peroxide kalsyumlu kil: calcareous clay
kalsine etme: calcining kalsyum propiyonat: calcium propionate kalunit: kalunite
kalsine manyezi: calcined magnesite kalsyum silisid [CaSi2]: calcium silicide kalunit süreci: kalunite process
kalsit: calcite kalsyum silisyum [CaSi] %28-35 Ca, kalvan: kalvan
kalsitit: calcitic, calcitite %60-65 Si, max%6 Fe: calcium silicon kalyon (gemi): galleon
kalsitli kireç: calcitic lime kalsyum silisyum içitme (çelik): calcium kam: cam
silicon injection kam mili: camshaft
kalsitli kireçtaşı: calcitic limestone
kalsyum silisyum tozu: calcium silicon kam tekerleği: camwheel
kalsiya [CaO]: calcia powder
kalsiya-alumina dizgesi [CaO-Al2O3]: kama: breechblock, dagger, feather, gib,
kalsyum silisyum tozu içitme: calcium poniard, shim, spline, trenchknife, wedge
calcia-alumina system silicon powder injection
kalsiya-alumina-silika dizgesi [CaO- kama oluğu kumpası: keyway caliper
kalsyum silisyumlu tel: calcium silicon
Al2O3-SiO2]: calcia-alumina-silica system wire kama tuğlası: key brick, wedge brick
kalsyum [Ca]: calcium kama yeri: slot
kalsyum silisyumlu tel besleme: calcium
kalsyum altıborür [CaB6]: calcium silicon wire feeding kama yuvası: keyway, spline
hexaboride kalsyum siyanamit [CaNCN]: calcium kamalama: feathering, rapping, wedging
kalsyum alümino borosilikat: calcium cyanamide kamalama makinası: dowel machine
alumino borosilicate kalsyum stearat (kabuk döküm): kamalı şalter (elekt.): knife switch
kalsyum arsenat: calcium arsenate calcium stearate kamara: bath, cabin
kalsyum asetat [Ca(CH3CO2)2]: calcium kalsyum sülfat [CaSO4]: calcium kamara gözetleme deliği (cam): pit door
acetate sulphate kamasit (göktaşlarındaki Ni-Fe
kalsyum borosilikat: datolite kalsyum sülfür [CaS]: calcium sulphide alaşımı): kamacite
kalsyum bromür [CaBr2]: calcium kalsyum titanat [CaTiO3]: calcium kamataş: sphene (titanite)
bromide titanate kamataşı: titanite (=sphene)
kalsyum florür [CaF2]: calcium fluoride, kalsyum tungstat [CaWO4]: calcium kambur: hump, hunchback, warped
fluorite tungstate kambur levha (cam): warped sheet
kalsyum fosfat [Ca10(OH)2(PO4)6]: kalsyumlu: calcic kambur masa: hump table
calcium phosphate kalsyum aluminat: calcium aluminate kamburlu tel (telli cam): bowed wire
kalsyum fosfür [Ca3P2]: calcium kalsyum aluminyum silikatları: calcium kamburluk: bow, concave bow, kyphosis,
phosphide alumina silicates lordosis, spinal curvature

193
kamburluk deneyi (cam) kancalı çivi

kamburluk deneyi (cam): flatness test kan birikimi (tıp): hemostasis kana (cam): jug
kamburumsu: umbonal (=hemostasia) kana bakteri zerketme: implantation
kamçı: whip kan boyası: hemocyanin kanal: flume, groove, runner, vas,
kamçı ipi: whiplash kan damarı: blood vessel vestibule
kamçı sapı: whipstock kan deneyi (tıp): blood test kanal açma (makine): grooving
kamçı sırımı: thong kan dolaşımı bilimi (tıp): kanal açma keskisi: grooving chisel
kamçı sicim: whipcord hemodynamics kanal aralığı (s. döküm mak.): strand
kan dolaşımı durması (tıp): hemostasis distance
kamçı ucu: lash
(=hemostasia) kanal freze çakısı: grooving cutter
kamçı vuruşu: lash
kan dolaşımsal (tıp): hemodynamic kanal kapağı: head gate, wicket
kamenol: kamenol
kan dönüşümü (karakan→ alkan): kanal oluşumu (yataklar): channeling
kamera: camera hematosis kanalcık: canalicullus
kamera değişmezi (TEM): camera kan eriten (tıp): hemolycine kanalizasyon: underdrainage, sewer
constant
kan gazı duyargaları: blood gas sensors kanalizasyon borusu: sewer pipe
kamera haznesi (TEM): camera chamber
kan göze: hemocyte kanalizasyon kiremiti: sewer tile
kameriye: bower kan gözesi: blood cell kanalizasyon sistemi: sewer system
kamış: reed, wattle kan grubu: blood group kanalizasyon tuğlası: sewer brick
kamış kavalı: panpipe kan hücumu (tıp): hyperemia kanallama: channeling
kamış mızıkası: panpipe kan izge [C34H32N4O4FeCl]: hemin kanallar: channels
kamlı basgaç: cam press kan kalemi: styptic pencil kanallararası soğutma: interstand
kamlı pres: cam press kan kesesi (tıp): hemocoele cooling
kamlı şalter (elektrik): cam switch kan kırmızısı: hemachrome kanallı bezeme (SEM): channeling
kampanya: campaign kan kümeleşimi (tıp): hemaglutination pattern
kampanya süresi: campaign life kan kümeleştirici (tıp): hemaglutinin kanallı endüksiyon ocağı: channel
kampilit ( mimetit türü ): campylite induction furnaces
kan lekesi: bloodstain
kamplit [(Pb ·Cl)·Pb4(AsO4)3]: kamplyte kanallı fırın: channel-type furnaces
kan nakledici (tıp): transfuser
kamu görevi: civil service kanallı gözeneklilik:
kan nakli (tıp): transfusion intercommunicating porosity
kamuya ilişkin: common kan oksijensizliği (tıp): anoxemia
kamyon: lorry, truck kanallı karıştırıcı: paddle mixer
kan oluşturan: hematogeneous kanallı yatak (mek.): porous bearing
kamyon kantarı: truck scale kan oluşumu: hematogenesis kanama: bleeding
kamyon römorku: truck trailer kan pıhtısı (damar): embolus (emboli) kanama durdurucu (ilaç):
kamyon taşımacılığı: trucking kan plazması: blood plasma antihemorragic, hemostatic (=hemostat)
kamyon yükü: truckload kan pompaları: blood pumps kanama durması: hemostasis
kamyonculuk: trucking kan sayacı (tıp): hemacytometer (=hemostasia)
kamyonet: panel truck, van kan sayımı (tıp): blood count kanamaönler: bioflavonoid
kan: blood kan sıcaklığı (tıp): blood heat kanat: flap, flapper, limb, wing
kan akışı: blood flow kan sıvısı: plasma kanat açıklığı (uçak): wingspan
kan akışını kolaylaştıran (tıp): kan söktüren: hemagogue kanat bölmesi (uçak): pod
hemagogue kan süzdüreci (tıp): hemodialyzer kanat kalıbı: wing die
kan aktarımı (tıp): blood transfusion kan süzdürüm (tıp): hemodialysis kanat örtü tüyü (kuş): tectrix
kan alma (tıp): bloodletting, kan süzme (tıp): hemofiltration kanat yükü (uçak): wing load
phlebotomization (=phlebotomy) kan şekeri (tıp): blood sugar kanatcık: aileron, fin, wing flap
kan ayırıcı (tıp): hematocrit kan şekeri yüksekliği (tıp): kanatcık pancuru (uçak): tab
kan azlığı (tıp): ischemia hyperglycemia kanatlı boru: ribbed pipe
kan bankası (tıp): blood bank kan toplanması: hyperemia kanatlı çark: blade wheel
kan basıncı (tıp): blood pressure kan türü (tıp): blood group kanatlı yüzey sertleştirme: flap peening
kan basıncı artırıcı (tıp): pressor kan uyumluluğu: blood compatibility kanaviçe: petit point
kan basıncı düşüren (ilaç): kan yapıcı (ilaç): hematinic kanca: agrafe, barb, clasp, grapple,
antihypertensive kan yerine geçen maddeler: blood gudgeon, hook, peg
kan basıncını yükseltici (tıp): substitutes kanca boşaltma: declutching
hypertensive kan yuvarı (tıp): hemocyte kanca makarası: hook block
kan basınçölçeri (tıp): sphygmometer kan zehirlenmesi (tıp): blood poisoning, kancalı: barbed, hamular, hooked
kan bilimi (tıp): hematology toxemia kancalı çivi: rail dog

194
kancalı demir kapama plakası

kancalı demir: grapnel kanıtlayan: indicative kapakçıklara ilişkin (kalp): valvular


kancalı taşıyıcı: hook conveyor kano: canoe kapaklı: lidded
kancalı tutamak (tıp): tenaculum kanser (tıp): cancer kapaklı çelik (tomruk dökümü): capped
kancalı tür seramik renkli cilası: kanser üreten (tıp): carcinogen, steel
anchored-type ceramic veneer carcinogenic kapaklı içki maşrapası: tankard
kancalı vinç: dogging crane kanser üreten bileşikler: carcinogenic kapaklı ingot: capped ingot
kanda azot birikimi (tıp): azotemia compounds kapaklı sepet: hamper
kanda basil bulunması (tıp): bacillemia kanser üreten maddeler: carcinogenic kapaklı tavlama fırını: cover annealing
kanda üre fazlalığı (tıp): lithemia agent furnace
kanda üreyen (tıp): hematogeneous kansere ilişkin (tıp): oncological kapaklı tomruk: capped ingot
kandil: bougie, lamp, oil lamp kanserli göze inceleme: cytotechnology kapaksız: lidless
kandil isi: lampblack kansı: hematoid kapalı: closed, off, sealed
kanepe: bench, couch, seat, settee, sofa kansız: bloodless, exsanguine kapalı damıtma haznesi: closed retort
kanepe yastığı: bolster kansız ameliyat (tıp): bloodless surgery kapalı devre: closed circuit
kangal: coil, hank kansızlık (tıp): exsanguinity kapalı devre öğütme: closed-circuit
kangal açıcı: decoiler kansu: blood serum, serum grinding
kangal açma: decoiling, leveling kantar: bascule kapalı dizge: closed system
kangal açma bıçağı: coil peeler kantar: weigh-bridge kapalı döngü: closed-loop
kangal ağırlığı: coil weight kantar altı silosu: surge hopper kapalı eğri (mat.): simple curve
kangal arabası: coil carriage, coil jack kantarlı araba: scale car kapalı elektron kabukları: closed
(=coil car) kantaşı: heliotrope (=bloodstone), electron shells
kangal bağlama: coil binding hematite kapalı geçi: closed pass
kangal basığı: coil set kanthal alaşımı: kanthal alloy kapalı gözeli plastikler: closed-cell
kangal çubuğu: coil rod kanthal teli: kanthal wire cellular plastics
kangal dikleyici: upcoiler kantin: canteen kapalı gözeli sünger: closed-cell foam
kangal kaldırıcı: coil elevator kanunsuz: unlawful kapalı gözenek: closed pore
kangal kaplama (boya): coil coating kaolin [Al2O3 · 2SiO2 · 2H2O]: kaolin kapalı gözeneklilik (seramik): closed
kangal kaplama hattı: coil coating line (= china clay) porosity
kangal kaynağı (yüzey bozuğu): coil kaolin kili: kaolin clay kapalı ışınımkaynağı: sealed source
weld kaolinit [Al2Si2O5(OH)4]: kaolinite kapalı ışıtaç: sealed headlamp
kangal kırışıkları (hadde): coil breaks kaos: chaos kapalı imbik: closed retort
(=cross breaks) kap: barret, container, pot, receptacle, kapalı kabuk: closed shell
kangal kutusu: coil box utensil kapalı kalıp: closed die
kangal örtme: coil coating kap kacak: pots and pans kapalı kalıp dövmesi: closed-die forging
kangal örtüsü: coil coating kapa(n)ma: enclosure, occlusion kapalı kalıp süreci: closed mould process
kangal sarıcı: coiler, downcoiler kapaç: shutter, valve kapalı kalıpta dövme: closed die forging
kangal sarma: coiling kapaç çelikleri: valve steels kapalı kalibre: closed pass
kangal taşıyıcı: coil carriage, coil kapaç yayı: valve spring kapalı kutu tavlaması: close box
conveyor kapaç yayı teli: valve spring wire annealing
kangal tavlama: coil annealing kapaç yuvası: valve seat kapalı kuyu fırın: closed-pit furnace
kangal tavlama fırını: coil annealing kapaççık: valvelet kapalı paso: closed pass
furnace kapaçlı: valved kapalı pota (cam): closed pot
kan-gereç etkileşimleri: blood-material kapaçsı: valvular kapalı tabanlı tomrukkalıbı: close
interactions kapaçsız: valveless bottom ingot mould
kanı oksijensiz (kimse): anoxemic kapak: baffle, cap, cover, lid kapalı tavlama: close annealing (= box
kanı pıhtılaşmayan: hemophilic kapak dizgesi: baffle system annealing)
kanı sulandırıcı (ilaç): attenuant kapak kiremiti: cover tile kapalı yonga: closed chip
kanı zehirlenmiş (tıp): sapremia kapak mastarı: cap gauge kapalı yükseklik (basgaç): shut height
kanın pıhtılaşmaması (tıp): hemophilia kapak ölçeği: cap gauge kapama: capping, encasement, masking,
kanıt: evidence, proof kapak taşı: capstone pot roast, sealing, shut-down, shut-off,
kanıt basınç: proof pressure kapak taşı tuğlası: cover block stop-off
kanıt yük: proofload kapakçık (tıp): valve, valvule kapama düğmesi: disconnecting switch
kanıtlama denemesi: proof testing kapakçık yangısı (tıp): valvulitis kapama plakası: blanking plate

195
kapama tuğlası kara anotlama (Al)

kapama tuğlası: lipped cover tile, seal kaplama gözeleri: plating cells kaplıca suları: thermal waters
block kaplama içyapısı: coating microstructure kaplıcalar: thermae
kapan: snare, trap kaplama kalınlığı: coating thickness kaplin: coupling
kapanca: deadfall, trap kaplama kalınlığı saptaması: coating kaplin [Al2O3 ·2SiO3 · 2H2O]: china clay
kapanlama (fiz.): trapping thickness determination kaplumbağa kabuğu:tortoise shell
kapanma: closure kaplama merdaneleri: coating rolls kaplumbağa taşı: septarium
kapanmış çizik (hadde): healed-over kaplama metali: coating metal kapma (seramik): pickup
scratch kaplama niteliği: continuity of coating kapma (hadde): bite
kapanmış kesik yüzey çatlakları kaplama plâkası (cam): dalle kapma açısı: angle of bite, bite angle
(porselen): tearing kaplama rafı: plating rack kapma karbon (çelik): pick-up carbon
kapasite: capacity kaplama sertliği: coating hardness kapma merdanesi: pinch roll
kapasitör: capacitor kaplama sürekliliği: continuity of kapma merdanesi çatlakları: pinch roll
kapatma: shut down coating cracks
kape (cam): nubbin (=moil) kaplama süresi: coating process kapmalı tıraşlama (boru): pinch
kapeli valf: angle valve kaplama tahtası: veneer, veneering trimming
kapı: outlet kaplama takviyesi: inlaying kapmalı vinç: grab crane
kapı aynası: panel kaplama tamburu: plating barrel kaporta: bodywork, fairing
kapı çerçevesi: doorframe kaplama tankları: plating tanks kaporta sacı: autobody sheet, automobile
kapı eşiği: doorsill kaplama taşı: face stone body sheet
kapı kilidi: door lock kaplama tesisi: plating unit kaportacılık: bodywork
kapı menteşesi: doorhinge kaplama tutması: coating adherence kappa karbür [(FeMo)23C6]: kappa
kapı perdesi: portiere kaplama yoğunluğu (oran): coating carbide
kapı sürgüsü: doorbolt density kaprilik asit [CH3(CH2)6COOH]:
kapı sürmesi: slide bar kaplama yunağı: plating bath caprilic acid
kapı süvesi: doorpost kaplamakumaş: upholstery kaproik asit: caproic acid
kapı tamponu: doorstop kaplamalı: plated kaprolak [C6H11NO]: caprolactam
kapı tokmağı: door knocker, rapper kaplamalı madeni para: sandwich coin kapron asiti [CH3(CH2)4COOH]:
kapı topuzu: door knob kaplamalı tel çekme: wet drawing caproic acid
kapı zembereği: door check kaplamalı yüksek hız çelikleri: coated kapsam: extent, scope
kapı zili: doorbell high speed steels kapsamlı: overall, wide-ranging
kapı zinciri: door chain kaplamasız cam: bare glass kapsayan: inclusive
kapıcık: wicket kaplamasız çelik: bare steel kapsül: detonafor, wafer
kapısal damar: portal vein kaplamsal: extensive kapsül takma: capping
kapkara: coal black kaplamsal değişken: extensive variable kapsülden çıkarma: deencapsulation
kaplama: casing, coating, fairing, plating kaplamsal özellikler: extensive kapsülkafa (şişe): crown finish
kaplama açıklıkları: holidays properties kapsülleme (cam): encapsullation
kaplan çizikleri (haddeleme kaptıkaçtı: station vagon
kaplama ağırlığı: coating weight bozukluğu): tiger stripes
kaplama akmazlığı ölçeri: Zahn cup kaplanacak yüzey: substrate kâr: profit
kaplama altın (pirinç üzeri): filled gold kaplanacak yüzey hazırlama: substrate kar arabası: snowmobile
kaplama aralığı (akım yoğunluğu): preparation kar gülü (cam): ice-flower glass
plating range kaplanacak yüzey sıcaklığı: substrate kar küreme aygıtı: plow
kaplama astarı: primer temperature kar lastiği (oto): snow tire
kaplama aygıtı: coating device kaplangözü: tigereye kâr ortaklığı: profit-sharing
kaplama ayrılması: disbondment kaplanmamış: uncoated kar payı: bonus
kaplama birimi: plating unit kaplanmamış cam elyaf: pristine fibre kar siperi (yol): snowbreak (=snow
kaplama cam: incrustated glass (=bare fibre) fence)
kaplama camı: glazing glass kaplanmamış cam elyafı: bare fiber kar taneleri (yüzey hatası): snowflakes
kaplama çatlağı: craze kaplanmamış monolitik çıkma: (=flakes, hairline cracks)
kaplama çatlaması: crazing uncoated monolithic cantilever kar tümseği: mogul
kaplama çözeltisi: plating solution kaplı: plated, coated kara (renk): black
kaplama dayancı: coating strength kaplı ürünler: coated products kara: land
kaplama fayansı: furring tile kaplı iletkenler: coated conductors kara amber madeni: jet mine
kaplama gerilimi: coating stress kaplıca: hot spring, thermal springs kara anotlama (Al): black anodising

196
kara bakır karbon [C]

kara bakır: black copper kara temper döküm (işlem): blackheart karanlıkalan kondenseri: darkfield
kara barut: black blasting powder malleable casting condenser
kara boya: nigrosine kara termit: black thermit karanlıkalan mikroskopisi: darkfield
kara curuf: black slag kara turmalin: schorl microscopy
kara çekirdek (tuğla): black core kara yara (yüzey bozukluğu): blacking karanlıkalan nesnel merceği / objektifi:
kara çekirdeklenme (tuğla): black coring scab darkfield objective
kara dışık: black slag kara yara (yüzey kusuru türü): karanlıkalan yoğunlacı: darkfield
kara elmas: black diamond, carbon blackened scab condenser
diamond kara yürek (tuğla): black heart (black karanlıkalan yöntemi: darkfield
kara eloksallama: black anodising core) technique
kara ısı aralığı: black heat range karaciğer: liver karanlıkalanlı elektron mikroskobu
karaciğer aktarımı: liver transplant fotoğrafı: darkfield electron micrograph
kara ışık: black light
kara iz (plastikler): black marking karaciğer ameliyatı: hepatectomy karanlıkalanlı elektron mikroskopisi:
karaciğer çıkarma (tıp): hepatectomy darkfield electron microscopy
kara kaplama: black plate
karaciğer nakli (tıp): liver transplant karanlıkalanlı ışık mikroskobu:
kara kaya (volkanik): melaphyre darkfield light microscope
kara kayağan taşı: black chalk karaciğer özü: liver extract
karaciğer rengi: liver brown (=liver karantina: isolation
kara kehribar: jet karantinaya alınmış (tıp): isolated
kara kehribar madeni: jet mine maroon)
karaciğersi: liverish kararlı: steady
kara kobalt (=asbolit): black cobalt
(=asbolite) karacisim (fiz.): blackbody kararlılık: determination
kara kurşun: black lead karacisim davranımı: blackbody kararlılık kuramı: steady-state theory
kara kutu (elekt.): black box behaviour kararma: fade-out, fogging, tarnishing,
karacisim ışınımı: blackbody radiation ustulation
kara kükürt: black sulphur
karacisim koşulu: blackbody condition kararmaölçer (fotoğraf): densitometer
kara kütük kesici makası: bloom crop
shears karacisim sıcaklığı: blackbody kararmış: ustulate
kara leke (SnO2+SnS2)-cam: drip flake temperature kararmış döküm gözenekleri: blacking
kara leke: black marking, black stain, karaç: carburettor holes
smudge karafe: carafe kararname (ABD): executive order
kara lekele(n)me: black staining karafilm kaplama süreci: jetal kararsız: unstable, unsteady
kara mayını: land mine karakayağan: slate karartma: darkening
kara mürekkep: indian ink (=chinese karakteristik: typical karartmakarbonu: blacking carbon
ink) karakteristik eğri: characteristic curve karasal: terrestrial
kara nikel: black nickel karakum: black sand karasal tortul: terrigenous deposit
kara nikel yunağı: black nickel bath karalama kağıdı: work sheet karat: carat, karat
kara nikelkaplama: black nickel plating karalaştırma: blackening karatahta: blackboard
kara nokta (seramik): black speck karalaştırma süreçleri: blackening karatahta emayesi: blackboard enamel,
kara nokta yapısı: black-dot structure processes chalkboard enamel
kara oksit (metal kaplama): black oxide karamanyetik kum [Fe2O3.TiO2]: karataş: blackstone, propylite, sphalerite,
kara oksit kaplama: black oxide finish, menachite zinc blende
black oxide plating karamela: toffee karaya çık(ar)ma: landing
kara oksitli kobalt: earthy cobalt karamum: propolis karaya zamkı: karaya gum
kara parlak bazalt: tachylyte (=tachylite) karanlığa uyum (göz): dark adaptation karbamat: carbamate
kara porselen emaye kaplama: black karanlık: dark, melanism karbamik asit [NH2COOH]: carbamic
edging karanlık oda (foto): darkroom acid
kara renk: sable karanlıkalan: darkfield karbat: karbate
kara seramikler: black ceramics karanlıkalan almacı: darkfield detector karbilamin: carbylamine
kara sıvı (kağıt): black liquor karanlıkalan aydınlatıcısı: darkfield karboksil (COOH) kökü: carboxyl
kara tahta: chalkboard illuminator karboksilik asit [RCOOH]: carboxylic
kara tavlama (çelik): black annealing karanlıkalan aydınlatması: darkfield acid
kara tavlanmış: black annealed illumination karbolik asit [C6H5OH]: phenol
kara tellüryum: black tellurium karanlıkalan görüntülemesi: darkfield karbon / grafit anayapılı karma: carbon/
kara temper döküm (parça): blackheart imaging graphite matrix composite
malleable casting karanlıkalan görüntüsü: darkfield image karbon [C]: carbon

197
karbon arklıkesme karbonlama

karbon arklıkesme: air carbon arc karbon elyafı destekli naylon: carbon karbon nano borucuk: carbon nanotube
cutting fibre reinforced nylon karbon noktacıklar: carbon spots
karbon arklı kesme: carbon arc cutting karbon elyafı destekli plastik: carbon karbon oksitlenmesi: carbon oxidation
(CAC) fibre reinforced plastic (CFRP) karbon örtme: carbon coating
karbon arzı: carbon supply karbon elyaflı karmalar: carbon fiber karbon örtü: carbon coating
karbon astarlı kalıp (seramik): paste reinforced composites karbon örüt yapısı: carbon crystal
mould karbon elyaflı seramik karmalar: carbon structure
karbon azaltma: carbon reduction fibre ceramic composites karbon parça: carbon block
karbon bırakıntı tepkimesi: carbon karbon eşdeğeri: carbon equivalent (CE) karbon reçine karmaları: carbon-resin
deposition reaction karbon etkinliği: carbon activity composite
karbon bırakıntısı: carbon deposition karbon giderme: carbon elimination, karbon refrakterler: carbon refractories
karbon bileşeni: carbon constituent carbon removal karbon sağlanımı (=karbon arzı):
karbon birikimi: carbon segregation karbon girinimi: carbon penetration carbon supply
karbon biroksit /karbon ikioksit oranı: karbon gücü: carbon potential karbon seramik refrakter: carbon-
carbon monoxide-carbon dioxide ratio karbon içeriği: carbon concent ceramic refractory
karbon biroksit [CO]: carbon monoxide karbon içerikli: carbonaceous, karbon soğurumu: carbon absorption
carboniferous karbon süreci (fotoğ.): carbon process
karbon biroksit eşçoğuzla(n)ması:
carbon monoxide copolymerization karbon içiteci: carbon injector karbon şerit: carbon braid
karbon bloğu: carbon block karbon içitme (çelik): carbon injection karbon takoz: carbon block
karbon içitme aygıtı: carbon injection karbon tamamlama (çelik): carbon
karbon blok refrakterleri: carbon block equipment restoration
refractories
karbon ikioksit [CO2]: carbon dioxide karbon tetraklorür [CCl4]: katharin
karbon borulu fırın: carbon tube (Almanca)
furnace karbon ikioksit fazlalığı (kan):
hypercapnia (=hypercarbia) karbon tuğla: carbon brick
karbon çeliğinden kalıplar: carbon steel karbon tuğlalar: carbon refractories
dies karbon ikioksit kaynağı: carbon dioxide
welding karbon yapısı: carbon structure
karbon çeliğinden tel: carbon steel wire karbon ikioksit kum süreci: carbon karbon yayınımı: carbon diffusion
karbon çelikleri: carbon steels dioxide sand process karbon yığılması: carbon builtup
karbon çevrimi: carbon cycle karbon ikioksit lazeri: carbon dioxide karbon yüzdürmesi (döküm): carbon
karbon çıkartma maskesi: carbon laser flotation
extraction replica karbon ikioksit salımı: carbon dioxide karbon zar: carbon film
karbon çubuk: carbon rod emission karbon zinciri: carbon chain
karbon çubuk biçimleyici: carbon rod karbon ikioksit süreci (döküm): carbon karbon zincirli çoğuzlar: carbon-chain
shaper dioxide process polymers
karbon denetimi: carbon control karbon ikioksit süreci kalıplaması: karbonat [-CO3]: carbonate
karbon derişimi: carbon concentration carbon dioxide process moulding karbonatlaşma: carbonation
karbon derişimi eğimi: carbon karbon ikioksit süreci kalıpları: carbon karbonca varsıllaşmış ostenit: carbon
concentration gradient dioxide process moulds enriched austenite
karbon dokuma destekli fenolik karbon ikioksit süreci maçaları: carbon karbonhidratlar: carbohydrates
reçineler: carbon fabric reinforced dioxide process cores karbonik anhidraz (çinkolu enzim):
phenolic resins karbon ikioksitini uçurma: carbonic anhydrase
karbon dörtklorür [CCl4]: carbon decarbonation karbonik asit [H2CO3]: carbonic acid
tetrachloride karbon ikisülfür [CS2]: carbon disulfide karbonil: carbonyl
karbon elektrot: carbon electrode karbon istem hızı (karbonlama): rate of karbonil klorür [COCl2]: phosgen
karbon elektrotlu arkkaynağı: carbon carbon demand
karbonil süreci: carbonyl process
electrode arc welding karbon istemi: carbon demand
karbonil tozu: carbonyl powder
karbon elyaf/epoksi peteği: carbon karbon kağıdı: carbon paper
karboniller [-(CO)2]: carbonyls
fiber/epoxy honeycomb karbon karası: carbon black
karbo-nitrür oluşturucu elementler:
karbon elyafı: carbon fiber karbon kaynağı: source of carbon carbo-nitride forming elements
karbon elyafı destekli çoğuz: carbon karbon kaynaması (çelik): carbon boil karbo-nitrürler: carbo-nitrides
fibre reinforced polymer karbon kırıntıları: carbon cherts karbon-karbon karmaları: carbon-
karbon elyafı destekli karbon: carbon karbon kumu: carbon sand carbon composites
fiber reinforced carbon karbon lifi: carbon fiber karbon-karbon kompozitleri: carbon-
karbon elyafı destekli karmalar: carbon karbon maça: carbon core carbon composites
fiber reinforced composites karbon maske: carbon replica karbonlama: carburizing, carburization,

198
karbonlama atmosferi karın ameliyatı (tıp)

karbonlama atmosferi: carburizing karbonlu oksijenli çoğuzlar: carbon- karbür oluşturmayan ögeler: noncarbide
atmosphere oxygen polymers forming elements
karbonlama bileşikleri: carburizing karbonlu otomat çelikleri: free-cutting karbür oluşturmayanlar: noncarbide
compounds carbon steels formers
karbonlama çelikleri: carburizing steels karbonlu şist: blackstone karbür oluşturucu: carbide former
karbonlama fırını: carburizing furnace, karbonlu takım çelikleri: carbon tool karbür oluşturucu element: carbide
cementation furnace steels forming element
karbonlama gazı: carburizing gas karbonlu yapı çelikleri: structural karbür oluşumu: carbide formation
karbonlama gereci: carburizing material carbon steels karbür uç: carbide tip
karbonlama hızı: carburizing rate karbonlu yay çeliği: carbon spring steel karbür uçlu delgiler: carbide-tipped
karbonlama kutusu: carburizing karbon-mangan-kromlu çelikler: drills
container carbon-manganese-chromium steels karbür uçlu kesici takımlar: carbide
karbonlama ortamı: carburizing karbon-manganlı çelikler: carbon- cutting tools
medium, cementation medium manganese steels karbür yapıları: carbide structures
karbonlama önleyici bileşikler: karbonsuz: carbonless karbür yumrulanması: carbide
anticarburizing compounds karbonsuzlaş(tır)ma: decarburizing coalescence
karbonlama sandığı: carburizing box karbonsuzlaşma derinliği: depth of karbüratör: carburettor
karbonlama sıcaklığı: carburizing decarburization karbüratör iğnesi: needle valve
temperature karbonsuzlaşmış: decarburized karbürlü takımlar: carbide tools
karbonlama süreci: carburizing process karbonsuzlaşmış çelik: decarburized kardan kutusu: transfer case
karbonlama süresi: carburizing period steel kardan mili: propeller shaft, shaft drive
karbonlama yalazı: carburizing flame karbonsuzlaşmış çelik parça: kardan muhafazası (araba): transfer case
karbonlanma derinliği: depth of decarburized steel component kardiyograf (tıp): cardiograph
carburization karbonsuzlaşmış katman: decarb kardiyografi (tıp): cardiography
karbonlanmış: carburized (=decarburized layer)
kardiyoloji (tıp): cardiology
karbonlanmış çelik: carburized steel karbonsuzlaşmış yüzey: decarburized
kare: square
karbonlanmış kabuk (çelik): carburized surface
case kare alın kaynağı: square groove weld
karbonsuzlaştırıcı: decarburizing
karbonlanmış katman: carburized layer kare çubuk: square rod
karbonsuzlaştırıcı atmosfer:
karbonlanmış yüzey: carburized surface decarburizing atmosphere kare delikli elek (10-120μm): micromesh
karbonlayıcı: carburizer, carburizing karbonsuzlaştırıcı fırın atmosferi: kare delme: square drilling
karbonlu: carbonaceous, carboniferous decarburizing furnace atmosphere kare desenli cam: square glass
karbonlu ark kaynağı: carbon arc karbonsuzlaştırıcı gaz: decarburizing kare dizimli merdaneler: Turk’s head
welding (CAW) gas rolls
karbonlu azotlu çoğuzlar: carbon- karbonsuzlaştırma: decarburization kare kenarı (elek.-cam): hole size
nitrogen polymers karbonyum (+yüklü organik yükün): kare kesitli çubuk: square rod
karbonlu bırakıntı: carbonaceous carbonium kare kesitli tuğla: pup
deposit karbonyum yükünü: carbonium ion kare prizma: tetragonal prism
karbonlu demir cevheri: black band iron karborundum: carborundum kare şişe: square bottle
ore karbür: carbide kare telli cam: square mesh wired glass
karbonlu demirtaşı: black band karbür ağı: carbide network kare yiv: square groove
ironstone karekök: square root
karbür biçimseli: carbide morphology
karbonlu döküm gözenekleri: blacking kareli iskoç kuması: tartan
holes karbür birikimi: carbide segregation
karbür birikintisi: carbide segregate kareli kağıt: plotting paper
karbonlu elektrik sacı çelikleri: carbon
electrical sheet steels karbür çekirdeklenmesi: carbide karenaj (uçak): fairing
karbonlu hidrojen (=hidrokarbon): nucleation karfiçe çekici: tack hammer
hydrocarbon karbür çökelimi: carbide precipitation kargaburun: long-nosed pliers, pliers
karbonlu kenarlar: carbon edges karbür dağılımı: carbide distribution kargabüken özü: strychnine
karbonlu kükürtlü çoğuzlar: carbon- karbür elyafı: carbide fibre kargı: spear
sulphur polymers karbür irileşmesi: coarsening of carbides karık: furrow
karbonlu nitrürleme: carbonitriding karbür lifi: carbide fibre karın: abdomen, belly (y.fırın), bosh,
karbonlu nitrürlenmiş kabuk (çelik): karbür mıhlaması (dislokasyon): loop, stomach, tummy, venter
carbonitrided case carbide pinning karın açısı: bosh angle
karbonlu nitrürler: carbo-nitrides karbür morfolojisi: carbide morphology karın ameliyatı (tıp): laparotomy

199
karın borusu karmaşık evre

karın borusu: belly-pipe (blow pipe) karışım entropisi: entropy of mixing karina (den.): bilge
karın boşluğu (tıp): body cavity, solar karışım ısıntısı: enthalpy of mixing karkürücü: rotary plow (=rotary tiller),
plexus, venter karışım kuralları: mixture rules rotary snow plow
karın boşluğu organları (tıp): viscera karışım oylumu: volume of mixing karkürüme makinası: snowblower
karın sıvısı (tıp): celiac fluid karışım rengi: tertiary colour kârlı: profitable
karına ilişkin (tıp): ventral karışımın tümleşik özgül erki: integral kârlılık: profitibility
karınca hatası (döküm): pinhole free energy of mixing karma (gereç): composite
porosity karışımlar kuralı (katmanlı karmalar): karma asiti: formic acid
karıncalan(dır)ma (tıp): formication, rule of mixtures karma bağlanması: composite bonding
pins and needles, tingling karışımların ters kuralı: inverse rule of karma bağlantı(sı): composite joint
karıncalanma (yenim): pitting mixtures karma bırakıntı: composite deposit
karıncalanma duygusu (tıp): tingling karışımların ters üstel kuralı: log rule of karma çark: composite wheel
sensation mixtures
karma destekkumaşı: scrim
karıncalanma önler (özdek): antipitting karışlama: spanning
agent karma dökme merdane: composite cast
karışma: entanglement roll
karıncalanma yenimi: pitting corrosion karışma bölgesi (düz cam): conditioner
(=pit corrosion) karma döküm: compocasting
karışma dayancı: entanglement strength karma elektrot: composite electrode
karıncalanmış çelik: pitted steel karışmamış: unmixed
karıncalanmış yüzey: pitted surface karma geliştirme: composite
karışmaz: immiscible development
karıncık (yürek): ventricle karışmaz çözelti: immiscible solution
karıncık + kulakcıklara ilişkin: karma gereçler: composite materials
karışmaz sıvı: immiscible liquid karma kalıba döküm: composite mould
atrioventricular karışmazlık: immiscibility
karından bağırsağa delik açma (tıp): casting
karışmazlık kısıtları: immiscibility limits karma kalıp: composite mould
enteroscopy
karıştıraç: palette knife karma karışık şey: tangle
karıniçi göstergeci (tıp): laparoscope
karıştırıcı: agitator, blender, mixer, rake, karma kırılması: composite fracture
karıniçi gözgülemi (tıp): laparoscopy shaker, thimble
karınzarı (tıp): midriff karma laminat: composite laminate
karıştırıcı türleri: mixer types karma plâka: composite plate
karış ile ölçme: spanning karıştırımlı: stirred
karış uzunluğu (≈23 cm): span karma renk: secondary colour
karıştırımlı çözelti: stirred solution karma seramik kalıp: composite ceramic
karış(tır)ma ısısı: heat of mixing karıştırımlı elektroliz yunağı: stirred
karışabilir: miscible mould
electrolytic bath karma sıkıt: composite compact
karışabilir sıvılar: miscible liquids karıştırımlı eriyik: stirred melt
karışabilirlik: miscibility karma takım: composite tool
karıştırımlı sıvı çelik: stirred molten karma üretim yöntemleri: composite
karışabilirlik aralığı: miscibility gap steel
karışık: inexplicit, mixed fabrication techniques
karıştırımlı yunak: agitated bath, stirred
karışık durumlar: entangled states bath karma üretimi: composite manufacture
karışık gerilim: mixed potential karıştırılmış: mixed, stirred karma yapı: composite structure
karışık lifli melez (karma): intraply karıştırılmış harman (cam): mix karma yapımı: composite construction,
hybrid fabrication of composites
karıştırım: admixture
karışık metal saclar bütünü: ply karma yaprak: composite laminate
karıştırımlı döküm: rheocasting (=stir
karışık oksit seramikler: mixed oxide casting) karma yorulması: composite fatigue
ceramics karıştırma: agitation, mixing, rabbling, karmakarışık yapma: snagging
karışık oksit yakıt (atom tepk.): mixed- stirring karmakürü: composite cure
oxide fuel karıştırma kazanı: mixer karmalar: composites
karışık oksitler: mixed oxides karıştırma odası: mixing chamber karmaşa: chaos
karışık tane boyu: mixed grain size karıştırma tamburu: mixing drum karmaşık (kim.): complex
karışık taneli karmalar: particulate karıştırma teknolojileri (çelik): mixing karmaşık bağlanması (kimya):
composites technologies complexation
karışık taneli seramikler: particulate karıştırmalı bilyalı değirmen: agitation karmaşık dalga işlevi: complex wave
ceramics ball mill (abm) function
karışık voltaj: mixed potential karıştırmalı sıvıda özütleme: agitation karmaşık eşlenik: complex conjugate
karışım: blend, mixture leaching karmaşık eşlenik matris: complex
karışım dağıntısı: entropy of mixing karides kokteyl takımı (cam): icer-and- conjugate matrix
karışım entalpisi: enthalpy of mixing liner karmaşık evre: complex phase

200
karmaşık evreli yapı (çelik) Kasha kuralı

karmaşık evreli yapı (çelik): complex karşılaştırma durumu (fiz): reference karton piyer: papier-mâché, plaster
phase structure state board
karmaşık gerilim: complex stress karşılaştırma düzlemi: reference plane kartpostal: postcard
karmaşık ışınım: complex radiation karşılaştırma elektrodu: reference kartuş: cartridge
karmaşık iyon: complex ion electrode kartvizit: business card
karmaşık iyoncu: complexing agent karşılaştırma gereci (tıp): reference karyola: bedstead
karmaşık kalıntılar: complex inclusions material karyola çerçevesi: bedframe
karmaşık karbür: complex carbide karşılaştırma insanı (tıp): reference karyola etekliği: dust ruffle
karmaşık kesme çarpanı: complex shear human kas: muscle, thews
modulus karşılaştırma mikroskobu: comparison kas ağrısı (tıp): myalgia
karmaşık kusur: complex defect microscope
kas bilimi (tıp): myology
karmaşık oksit: complex oxide karşılaştırma standardı: comparison kas doku (tıp): muscle tissue
standard
karmaşık oksit kalıntılar: complex oxide kas duyu lifi (tıp): muscle spindle
inclusions karşılaştırma yöntemi: comparison
method kas eşgüdüm yetersizliği (tıp): ataxia
karmaşık silikat kalıntılar: complex (=ataxy)
silicate inclusions karşılık: response
kas gerici (beden) hareketi (tıp):
karmaşık tuz: complex salt karşılık bileziği: check ring isometric exercise
karmaşık uygunluk: complex karşılık gelen: correspondence kas gerici (tıp): myotonic
compliance karşılık pulu: check ring kas gerilimi (tıp): isometric
karmaşık üçlü dizge: complex ternary karşılıklı: mutual, reciprocal kas gerilmesi (tıp): myotonia
system karşılıklı ardıl: syndiotactic kas gerilmesi (tıp): tonus
karmaşık Young çarpanı: complex karşılıklı ardıl eşiz: syndiotactic isomer kas gevşekliği: dystonia
Young’s modulus karşılıklı ardıl yapı: syndiotactic kas gevşetici: relaxant
karmaşık yükün: complex ion structure
kas güçsüzlüğü (tıp): myasthenia
karmaşık yüküncü: complexing agent karşılıklı bağımlılık: interdependence
kas içi (tıp): intramuscular
karmaşıklık: complication karşılıklı çekim: mutual attraction
kas lifi (tıp): stria
karmaşıklık oluşum oranı: complication karşılıklı etkileşim: mutual interaction
kas seğirmesi (tıp): fasciculation
incidance rate karşılıklı yayınım: mutual diffusion
kas teli: sinew
karmaşıksız: uncomplicated karşıntan üreten (tıp): isoantigen
kas zayıflığı (tıp): atony (=atonia)
karnaval camı: carnival glass karşıt: incompatible, opposite, reciprocal,
reverse kas(ıl)ma: adduction
karnaval giysisi: fancy dress
karşıt çekincik (fiz.): antinucleon kasa: box, cashbox, strongbox, till, vault
karnegit [NaAlSiO4]: carnegieite
karşıt ılıncık (fiz.): antineutron kasa defteri: cashbook
karnelit [MgCl2 ·kCl · 6H2O]: carnellite
karşıt madde (fiz): antimatter kasa fırın: box furnace
karnotit [K2O·2U2O3·V2O5·3H2O]:
carnotite karşıt nötrino: antineutrino, antineutron kasa ilişkin: muscular
Karon karışımı: Caron’s cement karşıt önelcik (fiz.): antiproton kasa yükleme: box charging
karoten [C40H56]: carotene karşıt özdek: antimatter kasada kalıplama: box moulding
kârsız: unprofitable karşıt parçacık: antiparticle kasada tavlanmış: box annealed
karşı: opposite karşıt proton (fiz): antiproton kasada/kutuda tavlama: box annealing
karşı akım kuralı: counter current karşıteksiuç: anticathode kasap bezi: butcher’s linen
principle kasap bıçağı: butcher’sknife, whittle
karşıtlama: reciprocating
karşı akışım: countercurrent kasap kağıdı: butcher’s paper
karşıtlaşım: reciprocal translocation
karşı akışımlı durultum: counter current kasap satırı: meat axe
karter: crankcase, oil pan, sump
decantation kasap testeresi: butcher’s saw
kartezyen geometrisi: cartesian
karşı elektromotorkuvveti: back e.m.f geometry kasarkas (tıp): flexor
karşı üfleme: counterblow kartezyen konaç dizgesi (geom): kasarlama: blanching
karşıkor: antibody cartesian coordinate system kasbaşı (tıp): origin
karşılama: indemnification kartezyen konaçlar uzayı (mat): kase: mazer
karşılama arabası: limousine cartesian coordinate space kaset: casette
karşılama çekici: counterblow hammer kartezyen konaçları (geom): cartesian kaset çalıcı: casette player
karşılama dövmesi: counterblow forging coordinates kasetkaydedici: casette recorder
karşılaştırma: comparison karton: carton, pasteboard kaseyinli yapıştırıcı: casein adhesive
karşılaştırma çizelgeleri: comparison karton bıçağı: board cutter kasgücüölçer: ergograph
tables karton ciltli: casebound Kasha kuralı: Kasha’s rule

201
kasığa ilişkin (tıp) katışık manyezit

kasığa ilişkin (tıp): pubic kateter (tıp): catheter katık: addition agent, additive
kasık (tıp): groin, pubes katı: hard, leathery, solid, tough katık karbon: added carbon
kasık bağı: jockstrap, suspensor, truss katı asıltı: suspensoid katı-katı eğrisi: solvus
kasık fıtığı (tıp): bubonocele katı atık: excrement katılabilirlik: additivity
kasık kemikleri (tıp): pubic bone katı atıklar: solid wastes katılabilirlik yasası: additivity law
kasılımgözler: myoscope katı bitkisel yağ: fat katılama: cementation
kasılımyazar: myograph katı çekintisi (döküm): solid shrinkage katılaşan yüzey (metal): set
kasılma önler: antispasmodic (=casting shrinkage) katılaşma: solidification
kasınç: cramp, kink, myalgia katı çekmesi: solid contraction katılaşma aralığı: solidification range
kasınçönler (ilaç): antispasmodic katı çökelimi: solid precipitation katılaşma aralıkları: solidification
kasır: kiosk katı çözelti: solid solution intervals
kasırga: hurricane, whirlwind katı çözelti sertleşmesi: solid solution katılaşma cephesi: solidification front
kasis: bump strengthening (=solid solution katılaşma çatlakları: solidification cracks
kask: helmet hardening) katılaşma çekintisi: solidification
kaskasıcı: inotropic katı çözünürlük: solid solubility shrinkage
kas-kemik bağı (tıp): tendon katı durum: solid state katılaşma çekintisi çatlağı: solidification
kasket siperi: visor katı durum çoğuzlan(dır)ması: solid- shrinkage crack
state polymerization katılaşma çekmesi çatlağı: hot crack
kaskı civatası: clamp bolt
katı durum fiziği: solid-state physics (=solidification shrinkage crack)
kaslar demeti (kalp): atrioventricular
bundle katı durum lazer gereçleri: solid-state katılaşma çizgesi: solidification
laser materials diagramme
kasma merdanesi: flex roll
katı evre: solid phase katılaşma hızı: rate of solidification,
kasmalı haddeleme: flex rolling solidification rate
katı evre biçimlemesi (plastikler): solid
kasnak: drum, hoop, pulley, rim, ring, phase forming katılaşma ısısı: heat of solidification
tambour
katı evre kimyasal dozölçer: solid phase katılaşma noktası: solidifying point,
kasnak tahtası: lag strain point
chemical dosimeter
kasnı: galbanum katılaşma parlaklaşması: recalescence
katı evre tepkimesi: solid phase reaction
kassal: muscular katılaşma sıcaklığı: solidification
katı evre yoğunlaşması: solid phase
Kastner gözesi: Kastner cell condensation temperature, solidifying point
kaş: brow, eyebrow katı gereç yapısı: structure katılaşma süreci: solidification process
kaş arası: glabella katı gres: block grease katılaşma uzunluğu (şerit):
kaşane: mansion katı hal: solid state solidification length
kaşık: spoon katı içeriği: solid content katılaşma zamanı: solidification time
kaşık burgacı: shell auger katı kalıntılar: solid inclusions katılaşmayan yağ: eleoptene
kaşık matkabı: shell auger katı karbon ikioksit: dry ice katılaşmış: hard set, ossified, sclerosed
kaşıntılı deri hastalığı (tıp): urticaria katı karbonlama: solid carburizing katılaşmış kabuk (sürekli döküm mak.):
kaşkol: muffatee, scarf katı karbonlayıcı (madde): solid solidified shell
kaşmir: kerseymere carburizer katılaştırma: gelation
kat: coat, deck, floor, layer, plication katı karışım: solid mixture katılım ipliği: chromosome
(=plicature), suit katı kaynaşması: cohesion of solids katılma: participation
kat geçirme (lâstik): retreading katı kil (y.bil.): lithomarge katılmış karbon: added carbon
kat kat sarma: enfolding katı kireçli toprak: marlite katım: addition
kat metal: ply katı örtü: solid covering katım özdeği: addition agent
Kata sıcaklıkölçeri: Kata thermometer katı örtü özdeği: solid covering katım renkleri: additive colours
Katalan ocağı (demir): Catalan hearth substance katım tepkimesi: addition reaction
Katalan süreci (demir): Catalan process katı sementasyon (çelik): solid katımlı aşındırıcılar: reinforced
katalizör: activator, catalyst carburizing abrasives
katalog: catalogue katı toplaklama/sinterleme: solid katımlı bileşik: addition compound
katalog içeriği: listing sintering (=solid-state sintering) katımlı kıvrıntı: compound curvature
katapleksi (tıp): cataplexy katı yağ: grease, stearoptene katımlı süreç: additive process
katarak: cataract katı yağlayıcı: solid lubricant katışık: admixture
katarak ameliyatı: cataract operation katı yakıt: solid fuel katışık evreler: impure phases
Katayama denklemi: Katayama equation katı yiyecek: solid food katışık kurşun külçesi: base bullion
kategori: category katı zar yağlaması: solid film lubrication katışık manyezit: mesitite

202
katışık metal katmanlı kil

katışık metal: impure metal katkılama dengelemesi: doping katman çıkarma: skiving
katışıklı parça alumina (%90-96): tough compensation katman içi: intralaminar
alumina katkılanık: doped katman içi biçimler (karma): intraply
katışık SnO4: putty powder katkılanık kuvarz camı: doped quartz forms
katışıksız: perfect, virgin, undiluted glass katman kalınlığı (plastikler): lamellar
katışıksız altın: virgin gold katkılanık lehim: doped solder thickness
katışkı: impurity katkılanık yarıiletken: doped katman kalkması: exfoliation
katışkı alaşımlama ögeleri (çelik): tramp semiconductor katman kesme: skiving
alloys katkılayıcı (madde): dopant katman sıyrılması: delamination
katışkı aralığı: impurity range katkılı gaz: enriched gas katmaniçi melez (karma): intraply
katkılı lehim: doped solder hybrid
katışkı atmosferi: impurity atmosphere
katkılı süreç: additive process katmanlar bilimi (yerbilim):
katışkı atomu: impurity atom stratigraphy
katkılı yakıt: enriched fuel
katışkı bileşikleri: impurity compounds katmanlararası: interlamellar,
katkısız reçine: neat resin
katışkı birikimi: impurity segregation interlaminar
katla(n)ma: plication (=plicature)
katışkı birikintisi: impurity segregate katmanlararası biçimler (karma):
katlama: enfolding, folding, lapping,
katışkı bulutu: impurity cloud scalar multiplication interply forms
katışkı derişimi: impurity concentration katlama deneyi: folding test katmanlararası çatlama: interlaminar
katışkı düzeyi: impurity level cracking
katlanabilir: pliable
katışkı etkileşimi: impurity interaction katmanlararası direnç (trafo sacı):
katlanabilir kürek (ask): intrenching interlamination resistance
katışkı içeriği: impurity content spade
katışkı öge yayınımı: tracer diffusion katmanlararası kesme: interlaminar
katlanan numune taşıyıcı (e.m.): folding shear
katışkı öge: impurity element, tracer grid
katmanlararsı uzaklık: interlamellar
element katlanır: pliant spacing
katışkı sürünmesi: impurity drag katlanır gözlük: lorgnette katmanlarası su (3katmanlı
katışkı tutucu: scavenger katlanır masa: tilt-top table monmorilonit): interlayer water
katışkı tutucu element: scavenger katlanma kabarcığı: lap blister katmanlaş(tır)ma: lamination,
element katlanmış: folded, plicated stratification
katışkı tutucu öge: scavenger element, katlanmış şerit: folded strip katmanlaş(tır)ma süreçleri: lamination
scavenging element katlanmış şerit kenarı: folded strip edge processes
katışkı yayılımı: impurity distribution katlantı (yüzey hatası): fold (=lap) katmanlaşma: straticulation
katışkı yayınımı: impurity diffusion katlaşık: cored katmanlı: foliated, lamellar, laminated,
katışkılı kalay-demir bileşikleri: katlaşık dökümler: cored casting platy, straticulate, stratiform
hardhead katlaşık yapı (katılaşma): cored katmanlı akış: laminar flow
katışkılı metal: impure metal structure katmanlı akik taşı: sardonix
katışkılı sodyum nitrat: caliche katlaşma (metal katılaşması): coring katmanlı borular: laminated tubes
katışkılı yarıiletkenler: impurity katlaşma dağlaması: segregation etching katmanlı cam: laminated safety glass
semiconductors (=coring etching) (=laminated glass)
katıyağ (=gres): grease katlı: foliated katmanlı çökelme: lamellar precipitation
katıyağ lekeleri: grease marks katlı eğme (sac):tangent bending katmanlı düz cam: laminated sheet glass
katıyağ sürme: greasing katlı fırınlama (seramik): decking katmanlı emniyet camı: laminated safety
katıyağ tabancası: grease gun katlı kıvrımlı: plicated glass (=laminated glass)
katlı oranlar yasası: law of multiple katmanlı grafit: lamellar graphite
katıyağlı kalaylama: grease tinning
proportions katmanlı ısılkatılaşan gereçler:
katkat: imbricative laminated thermosetting materials
katkı: dope katman: lamella, layer, stratification,
stratum katmanlı içyapı: lamellar microstructure
katkı alaşımı (metal): hardener katman aralığı (kaynak): sheet katmanlı kafes: layer lattice
katkı bileşiği: additive compound separation katmanlı kafesli gereç: layer-lattice
katkı gereçleri: additive materials katman ayırma: skiving material
katkı maddeleri: additive agents katman ayrılımı: lamination katmanlı kaplama: graded coating
katkı maddesi: additive katman ayrılma aşınması: delamination katmanlı kapsül (ilaç): spansule
katkı renkleri: additive colours wear katmanlı karma: laminar composite
katkı siloları: additive bins katman ayrılması: delamination katmanlı karmalar: layered composites
katkılama: doping katman boşluğu: laminate void katmanlı kil: varved clay

203
katmanlı kolayerir kavrulmuş demir piriti

katmanlı kolayerir: lamellar eutectic katran: bitumen, tar kauçuksu: rubbery


katmanlı kolayerir yapısı: lamellar katran emdirilmiş: bitumen impregnated kauçuksu aralık (çoğuzlar): rubbery
eutectic structure katran fıçısı: bitumen barrel range
katmanlı kolayerirsi: lamellar eutectoid katran fırçası: tar brush kauçuksu davranım (çoğuzlar): rubbery
katmanlı kompozit: laminar composite katran kazanı: bitumen cooker behaviour
katmanlı mal üretimi: laminated object katran örtü: tar coating Kaurbathoff ayıracı: Kaurbathoff ’s
manufacturing (LOM) katran ruhu: creosol, creozote reagent
katmanlı odaklama dizisi (TEM): katran sürme: tar coating kav: tinder
through-focus series
katran taşı: pitchstone kavaklama (bakır): poling (=plugging)
katmanlı ötektik (metal): lamellar kaval: pipe
eutectic katran temelli karbon lifi: pitch-based
carbon fibre kaval matkap: hollow auger
katmanlı ötektoid: lamellar eutectoid kavale: dowel pin
katran tortusunu ayırma: tar decanting
katmanlı perlit: lamellar pearlite kavalkemiği: tibia
katranlı: bituminous, pitchy, tarry
katmanlı perovskit yapısı: layered kavanoz: jar
peroyskite structure katranlı bazik refrakterler: tar-bearing
beasic refractories kavanoz boğazı:tubulure
katmanlı piritler: lamellar pyrites kavarcıklı: whelky
(=marcasite) katranlı harç: maltha
katranlı kağıt: bitumen paper, tarpaper kavçuk: caoutchouc
katmanlı plastikler: laminated plastics kavis: curvature
katmanlı sementit: lamellar cementite katranlı kum: tar sand
katranlı muşamba: tarpaulin kavisli: curved
katmanlı silikatlar: layered silicates kavisli kanal: curved channel
katmanlı silikatlar: layered silicates katranlı tokmaklama karışımı: tar-
bearing basic rimming mix kavisli pencere: bow window
katmanlı taş: spar kavisli sürekli döküm: curved
katmanlı yapı: lamellar structure katranlı yol: bitumen road
katsayı: coefficient, constant, factor continuous casting
katmanlı yapılar: layered structures kavisli sürekli döküm makinaları:
katmanlı yatak: laminated bearing katsız: undoubled
katyon: cation curved continuous casting machines
katmanlı yay: laminated spring kavlama (seramik): spalling
katmanlı yuvarlak çubuklar: laminated katyon değişimi: base exchange
kavlama direnci: spalling resistance
round rods katyonik: cationic
kavram: concept
katmansal: lamellar katyonlu yüzdürme: cationic floatation
kavrama: bite, chuck, clutch, coupler,
katmansal aralık: lamellar spacing kauçuk (=kavçuk): gum, gum elastic coupling, engagement, grabbing, gripping
katmansal yırtık: lamellar tear kauçuk [{CH2.CH.C(CH3).CH2}n]: kavrama kalıpları: gripper dies
katmansal yırtılma: lamellar tearing rubber
kavrama kutusu: clutch housing
katmer: plication (=plicature) kauçuk astar: rubber lining
kavrama tamburu: clutch drum
katmerlenme: imbrication kauçuk basgacı: rubber press
kavramalı transmisyon dişlisi: tumbler
katmerli: imbricated, imbricative kauçuk battaniye (biçimleme): rubber gear
katmersiz: undoubled blanket
kavramış (haddeleme): engaged
katodik fışkırtma: cathodic sputtering kauçuk biçimleme: rubber forming
kavramsal: conceptual
katodoluminesans: kauçuk conta: rubber joint
kavrayıcı: mandrel
cathodoluminescence kauçuk çekiç: rubber mallet
kavrayıcı alt merdane: bottom pinch
katolit: catholyte kauçuk esnekliği: rubber elasticity roller
katot: cathode kauçuk hamuru: rubber paste kavrayıcı alt role: bottom pinch roller
katot aşırı gerilim: cathodic kauçuk kablo: rubber cable kavrayış: understanding
overpotential kauçuk kaplı kumaş: mackintosh kavruk: roasted, sear
katot bakırı: cathode copper kauçuk klişe: rubber plate kavruk bakır piriti: roasted copper
katot bırakıntısı: cathode deposit kauçuk levha: rubber plate pyrite
katot dikromatı: cathodic dichromate kauçuk presi: rubber press kavruk cevher: roasted ore
(CDC) kaucuk reçinesi: gum resin kavruk demir piriti: roasted iron pyrite
katot lambası: cathode ray tube (CRT) kauçuk sünger: sponge rubber kavruk pirit: burnt pyrite
katotlama akımı: impressed current kauçuk yalıtımlı: rubber insulated kavrulma (cam): overstriking
katotsal: cathodic kauçuk yastık: rubber pad kavrulmuş: roasted
katotsal kaplama: cathodic coating kauçuk yastık biçimlemesi (saclar): kavrulmuş bakır piriti: roasted copper
katotsal paklama: cathodic pickling rubber-pad forming pyrite
katotsal temizleme: cathodic cleaning kauçuklu çark: rubber wheel kavrulmuş demir piriti: roasted iron
katotsal yenim: cathodic corrosion kauçuklu gereçler: rubber materials pyrite

204
kavşak kaynak hattı

kavşak: intersection, junction kaygan akış: streamline flow(=laminar kaymış disk: slipped disk
kavşak tıkanması (trafik): gridlock flow) kaymış müldefon (cam): bad bottom
kavurma (metal): roasting kaygan bağlantı: slip joint plate match
kavurma fırınları: roasting furnaces kayganlaştırıcı: drawing compound kaymış tampon izi (cam): baffle twist
kavurma indirgeme tepkimesi: roast- kayıcı: sliding kayna(t)ma: boiling
reduction reaction kayıcı bilezik: sliding collar kaynak: origin, resource, source,
kavurma süreci: roasting process kayıcı dişli: sliding gear watersource; weld, welding press,
Kawasaki çelik süreci (çelik): Kawasaki kayıcı kavrama: sliding clutch weldment
steel process kayığımsı: scaphoid kaynak adımı: weld pass
kaya: regolith (=mantle rock), rock kayık: boat, rowboat, rowing boat, scull kaynak akımı: welding current
kaya bilimi: petrography kayık disk (tıp): slipped disk kaynak arayüzeyi: weld interface
kaya delgisi: hammer rock drill kayık küreği: oar kaynak atölyesi: welding shop
kaya delici (aygıt): rock driller kayık tabak: boat kaynak aygıtı: welding equipment
kaya delme burgusu: rock drill kayık taban: flanged bottom kaynak aylası: corona
kaya delme matkabı: rock drill kayıkcık (lab.): boat kaynak bağlantısı: welded joint
kaya deri (asbest türü): rock cork (=rock kayıkçılık: boating kaynak basıncı: welding pressure
leather) kayıkhane: boathouse kaynak başı: weld head
kaya matkabı: jack hammer drill kayıkkancası: boat hook kaynak boncuğu (kaynak): weave bead
kaya oluşturucu mineral türü: mizzonite kayıksı: navicular kaynak boşluğu: undercutting
kaya tuzu [NaCl]: rock salt kayıksı kemik: navicular bone kaynak boyu: size of weld
kaya yığını (yerbilim): talus kayıp: loss kaynak bozukluğu: weld defect
kayaç yapısı: structure kayış: belt, strap, tab, thong kaynak bükme deneyi: root bend test
kayış çemberi: drum kaynak büyüklüğü: weld size
kayaçbilim: petrology
kayış geçirme: belting kaynak çatlağı: weld crack
kayaçsal (yerbilim): structural
kayışlı besleyici: belt feeder kaynak çatlaması: weld cracking
kayaçsal yerbilimi: structural geology
kayışlı fırın: belt kiln kaynak çevirteci: welding transformer
kayağan taş: slate
kayışlı hareketlendirme: belt drive kaynak çevrimi: welding cycle
kayak: skate, ski kayışlı kantar: belt weigher kaynak çizgisi: weld line
kayaklı gemi: hydrofoil kayışlı karıştırıcı: belt mixer kaynak çubuğu: welding bar
kayayünü: rockwool kayışlı kok taşıyıcı: coke belt conveyor kaynak çürümesi (östenitli
kaydedici aygıt: recording instrument kayışlı parlatıcı: belt polisher paslanmazlar): weld decay
kaydedici denetleç: recording controller kayışlı sarıcı: belt wrapper kaynak demeti: fagot (=faggot)
kaydedici kasa: cash register kayışlı tahrik: belt drive kaynak dikişi: bead, weld bead
kaydedilmemiş: unrecorded kayışlı taşıyıcı: belt conveyor kaynak dikişi traşlama (dikişli boru):
kaydetme: listing, record, recording kayışlı taşlama: belt grinding bead cutting
kaydırak: scooter kayışlı taşlayıcı: belt grinder kaynak dikişi kesme: bead cutting
kaydırım: displacement kayışlı yükleme: belt charging kaynak dolgu büyüklüğü: nugget size
kaydırım dikenimsisi: displacement kayışsız: beltless, strapless kaynak dolgu çubuğu: welding filler rod
spike kayıt: listing, record kaynak dolgu metali: weld metal
kaydırım dizisi: displacement series kayıt aygıtı: recorder kaynak dolgusu: nugget
kaydırımlı: displacive kayıtsız: unrecorded kaynak elektrodu: welding electrode,
kaydırımlı dönüşüm: displacive kayma: ramoff, shift, shifting, sliding welding rod
transformation kayma gerilimi (plastikler): shear stress (τ) kaynak eritkeni: welding flux
kaydırma kütüğü: skid kayma hızı: sliding velocity kaynak fırını: welding furnace
kaydırmaca izi: curling kayma oluşum bilimi (yer b.): tectonics kaynak gecikme süreci (dirençkaynağı):
kaydırmalı: lubricous kayma yatak: sliding bearing weld delay time
kaydırmalı biçimleme (plastikler): slip kaymak: heavy cream kaynak geometrisi: weld geometry
forming kaymaklı süt: whole milk kaynak gerilimleri: welding stresses
kaydırmalı geçirme: slip fit kaymakölçer: lactoscope kaynak girinimi: joint penetration, weld
kaydırmalı parlatma: skid-polishing kaymalı geçme: sliding fit penetration
kaydırmalı parlatma süreci: skid- kaymalı yatak: journal bearing kaynak halesi: corona
polishing process kaymasız tel çekme haddesi: nonslip kaynak hatası: weld defect
kaygan: sleek wire drawing machine kaynak hattı: weld line

205
kaynak havuzu kazan taşı oluşmuş

kaynak havuzu: weld pool kaynakçı maskesi: face shield kaynaşık dökülmüş tuğla refrakterler:
kaynak ısı süresi (direnç kaynağı): weld kaynakçı maskesi: hand screen fused-cast brick refractories
heat time kaynakçı şaloması: blow torch kaynaşık dökümlü refrakterler:
kaynak içi deney numunesi: all-weld- kaynaklama: welding monofrax
metal test specimen kaynaklama açısı: travel angle kaynaşık karbürler: cemented carbides
kaynak içyapısı: weld microstructure kaynaklama hızı: speed of travel, kaynaşık karbürlü takımlar: cemented
kaynak işlemi: welding treatment welding speed carbide tools
kaynak kabloları: welding leads kaynaklama kafası: welding head kaynaşık kemik (tıp): synostosis
kaynak kesim yüzeyleri: weld zones kaynaklama süreci: welding process (synosterisis)
kaynak kimyası: weld chemistry kaynaklanabilir: weldable kaynaşık kuvarz: fused quartz
kaynak konumu: welding position kaynaklanabilir alaşımlar: weldable kaynaşık silika: fused silica (=fused
alloys quartz)
kaynak kökü (kaynak): root of weld
kaynaklanabilir çelikler: weldable steels kaynaşık silika borular: fused-silica
kaynak kuvveti: welding force tubes
kaynak lambası: blow lamp kaynaklanabilir metaller: weldable
metals kaynaşık silika dökültüler: fused-silica
kaynak makinası: welding machine castables
kaynak metalbilimi: welding metallurgy kaynaklanabilirlik: weldability
kaynaşık silika refrakterler: fused-silica
kaynak metali: filler metal kaynaklanan metal: base metal refractories
kaynak metalografisi: weld kaynaklandığı gibi: as-welded kaynaşık taneli refrakter: fused-grain
metallography kaynaklanmış: welded refractory
kaynak ölçeri: weld gage kaynaklı: welded kaynaşım süreci: fusion process
kaynak pasosu: weld pass kaynaklı bağlantı: welded joint kaynaşır: fusible
kaynak plastikleri: welding plastics kaynaklı parça: weldment kaynaşma: ankylosis, cohesion, fusion,
kaynak saati: weld timer kaynaklı ray bağlantısı: welded rail joint symphysis
kaynak saçılımı: spiking kaynaklı sert lehimleme: weld brazing kaynaşma bölgesi: bonding zone
kaynak sırası: welding sequence kaynaklık çubuk demeti: pile kaynaşma derinliği: depth of fusion
kaynak sonrası ısıl işlemi: postwelding kaynaksız: weldless kaynaşma sıcaklığı: sintering point
heat treatment kaynaksız boru: weldless pipe, weldless kaynaşma sürtünmesi: adhesive friction
kaynak suyu: fresh water tube kaynaşmalı aşınma: adhesive wear
kaynak süresi: weld time kaynaksız kauçuk: seamless rubber kaynaşmış: fused
kaynak tabancası: welding gun kaynama: boil, ebullition, reboil, kaynatan: ebullitor
kaynak talimatı: welding procedure rimming kaynatılmış öz (ecza.): decoction
kaynak tasarımı: welding design kaynama eğilimi (cam): tendency to kaynayan: ebullient
reboil
kaynak taşı: geyserite Kayser sertlik deneyi: Kayser hardness
kaynama gözleyimi: ebulliocopy test
kaynak tekniği: welding technique
kaynama kabarcığı (cam): reboil bubble kayşat: scree
kaynak teli: welding wire
kaynama noktası: boiling point kaytan: cord, lacing, ribbon, string, tab
kaynak toplam süre saati: weld-interval
timer kaynama noktası ölçeri: ebullioscope kaytanla bağlama: lacing
kaynak tozu: welding flux kaynama noktası yükselimi: elevation of kaza: accident
boiling point
kaynak trafosu: welding transformer kazan: boiler
kaynama noktasını yükseltme
kaynak ucu: welding tip değişmezi: ebulloscopic constant kazan atık ısısı: boiler waste heat
kaynak uzunluğu: weld interface, weld kaynama sıcaklığı: boiling temperature kazan basıncı: boiler pressure
length kazan besleme: boiler feed
kaynar: unkilled
kaynak üfleci: welding torch kazan besleme suyu: boiler feed water
kaynar çelik: rimming steel (=rimmed
kaynak üreteci: welding generator steel), unkilled steel kazan boruları: boiler pipes
kaynak yanayı: weld profile kaynar çelik ingotu: cog kazan buharı: live steam
kaynak yanığı: welding flash kaynar çelik tomruğu: cog kazan çeliği: boiler steel
kaynak yapısı: weld structure kaynar su tepkimeci: boiling water kazan çubukları: fire-bars
kaynak yapma: welding reactor (BWR) kazan dairesi: boiler house, stokehole
kaynak yöntemi: welding technique kaynaşabilirlik: fusibility kazan donanımı: boiler fittings
kaynak yüzü: face of weld kaynaşık: fused kazan kılıfı: boiler casing
kaynakçı camı: welding glass kaynaşık çift odaklı gözlük camı: fused kazan sacı: boiler plate, boiler sheet
kaynakçı fırçası: hard brush bifocals kazan taşı: boiler scale
kaynakçı fırçası: scrubbing brush kaynaşık dökülmüş: fused-cast kazan taşı oluşmuş: incrusted

206
kazan taşı oluşumu kemiğin yeniden modellemesi

kazan taşı oluşumu: boiler incrustation kebap şişi: skewer, spit, turnspit Kelley-Bueche denklemi: Kelley-Bueche
kazan taşı önleyicisi (madde): boiler kebe (koyun derisinden yapılan palto): equation
compound zamarra kellik: alopecia, atrichia (=atrichiosis),
kazan yakıtı: boiler fuel keçe: felt, mat tinea
kazan yalıtma: lagging keçe şerit: sealing band kellik’e ilişkin: tineal
kazan yapımı: boiler making keçe yastık: felt pad Kellner gözmerceği: Kellner eyepiece
kazancı: coppersmith keçeli: felted Kellner oküleri (mikroskop): Kellner
kazanç: earning, profit keçeli parlatıcı: felted polisher eyepiece
kazanç ortaklığı: profit-sharing keçeli rondela: sealing washer Kellog sıcak başlık süreci (çelik): Kellog
kazançlı: economical, profitable keçeli yağlama: pad lubrication hot top process (=Kellog’s process)
Kellog süreci: Kellog’s process
kazançlı değil: uneconomical keçeyle parlatma: glossing
Kelly dönüştürgeci: Kelly converter
kazançlılık: profitibility kedi gözü: cat’s eye
Kelly süreci: Kelly process
kazançsız: unprofitable kediotu asidi [CH3(CH2)3COOH]:
valeric acid Kelly süzgeci: Kelly filter
kazanda arıtma: vessel refining
Keene alçısı: Keene’s cement kelpe: stake
kazantaşı: incrustation
Keep çekinti deneyi (döküm): Keep’s kelvin (1kelvin=1kWh): kelvin
kazar yükleyici (maden): scraper loader
shrinkage test Kelvin elektrikölçeri: Kelvin
kazaratar: excavator, scraper electrometer
kazaratar kepçesi: excavator bucket Keep sertlik deneyi: Keep’s hardness test
kefeki: tartar Kelvin sıcaklık ölçeği: Kelvin
kazartaşır (maden): scraper temperature scale
kazboynu: gooseneck kefeki taşı: sandstone
Kelvin sonda mikroskopisi: Kelvin
kazboyunlu basınçlı döküm makinası: kefen: shroud probe microscopy
gooseneck die casting machine kehribar: amber (= succinite) keman: violin
kazı: excavation kehribar asidi: succinic acid keman yayı: fiddlestick
kazıcı: dioger, excavator kehribardan yapılmış: succinic kemençe: kit
kazık çivisi: driftbolt (=driftpin) kek: cake kement: lariat, lasso, widdy
kazık çukuru: posthole kek kapağı (cam): cake dome kemer: arch, cincture, girdle, vault
kazık tokmağı: pile driver kek tabağı (cam): cake plate kemer ayağı (inşaat): haunch, skew hack
kazık yığını: spiling kekik: thyme kemer aynalığı: tympanum
kazıklama: transfixion kekik yağı [C10H14O]: carvacrol, thyme kemer bağlantı tuğlası: arch anchor
kazıklı çit: paling camphor (=thymol, thymic acid) block
kazı kovası (mad.): sinking bucket kekik’e ilişkin: thymic kemer dikişi: girth seam
kazıksız: pegless keklik üzümü yağı: oil of wintergreen kemer köşeliği: spandrel
kazıma: scraping, scratching, sgraffito, kekre: acrid kemer takma: belting
smearing kel: bald kemer tokası:buckle
kazımayla tarama: dredging kelebek: baffle, throttle valve kemer tuğla: gaged brick
kazınık yüzey: abraded surface, scraped kelebek cıvata: butterfly bolt, kemer tuğlası: arch brick, arch block
surface thumbscrew, wingbolt kemer yataktaşı: springer (=skew back)
kazınma: abrasion kelebek eğrisi: lemniscate kemerleme: bridging
kazıntı: deep-sleek, ramentum, scraping, kelebek gözlük: pince-nez kemerli fırın: arch furnace
scratch, tit, wart kelebek klape: chock block kemerli kadın ceketi: tunic
kazıntı sertliği (metal): scratch hardness kelebek vana: butterfly valve kemersiz: ungirt
kazıntı sertliği deneyi: scratch hardness kelebek vida: butterfly screw, kemertaşı: keystone
test thumbscrew
kemerüstü dolgusu: spandrel
kazıyan: abrader kelebek yöntemi: butterfly method
kemfin [C10H16]: camphene
kazıyıcı (greyder): scraper kelebekli somun: thumb nut (=wing nut) Kemick süreci (pas önleme): Kemick
kazıyıcı bıçağı: scraper blade kelepçe: clamp, flask clamp, handcuff, process
kazıyıcılık: stylography manacle, shackle, yoke kemiği yeniden kırma (tıp): unsetting
kazma: digging, engraving, excavation, kelime: word kemiğin elektriksel uyarımı: electrical
mattock, pickaxe kelime körlüğü: dyslexia stimulation of bone
kazma dişli (tıp): macrodont kelle kömür: cob coal kemiğin yeniden biçimleme işleyişleri:
K-BOS (bazik oksijen süreci): K-BOP kelle şekeri: sugar loaf remodelling mechanisms of bone
k-dizisi: k-series Keller ayırıcı: Keller’s reagent kemiğin yeniden modellemesi: bone
keatit [SiO2]: keatite Keller kıvılcım deneyi: Keller’s spark test re-modeling

207
kemiğin yumuşatıcı maddesi kenarlama merdaneleri

kemiğin yumuşatıcı maddesi: osteogen kemik oluşumu (tıp): osteogenesis, kenar duvar tuğlası: jamb brick
kemiğinkaslarla birleşmesi (tıp): ostosis kenar düzeltici: edger
syssarcosis kemik özellikleri: bone properties kenar düzeltme: edging, false wiring
kemik: bone kemik özü (tıp): ossein (=curling)
kemik aşılama: bone graft kemik suyu peltesi: gelatine kenar etkileri (sertlik ölçümü): edge
kemik bağ dokusu (tıp): ligament kemik tozu: bone meal effects
kemik benzeri: bone analogue kemik tümleşimi (tıp): osteointegration kenar ezme merdanesi: edger roll
kemik bileşimi: bone composition kemik ucu: condyle kenar ezme tezgahı: edger mill
kemik bilimi (tıp): osteology kemik uru (tıp): osteoma, osteophyte kenar frezesi: edge mill
kemik boşluğu (tıp): lacuna kemik ve eklem çarpıklığı (tıp): varus kenar gerinim çizgileri (sac): edge strain
kemik çarpıklığı (tıp): valgus kemik vidası: bone screw kenar gözenekleri: rim pores
kemik çıkıntısı: osteophyte kemik yağı: bone oil (=dippel’s oil) kenar hazırlama (kesiciler): edge
kemik çürümesi: osteolysis kemik yapısı: bone structure preparation
kemik dışzarı: periosteum kemik yumuşaması (tıp): osteolysis, kenar izleme yöntemi (metalografi):
kemik dışzarı altı implantları (tıp): osteomalacia edge-trailing technique
subperiosteal implants kemik yutulması: osteoclasis kenar kapak tuğlaları (kamara): end
kemik dışzarı altı koyuntuları (tıp): kemikçe (ilaçsızkemik vekas sağaltımı) cover tiles
subperiosteal implants (tıp): osteopathy kenar kesici: edger, side nipper
kemik dokusu oluşumlu bağlama (tıp): kemikçe uzmanı (tıp): osteopath kenar kesme makası: side shear
bonding osteogenesis kemikçik (tıp): ossicle kenar kırılmış (cam): smoothed edge
kemik dolgusu: bone cement kemikiçi oyuğu (tıp): antrum kenar kırma (cam): bevelling
kemik dolgusu hastalığı (tıp): bone kemikleş(tir)me: ossification kenar kırpıcı: edge trimmer
cement desease kemikleşme (kıkırdak) (tıp): kenar kırpma: edge trimming
kemik ekleme: bone apposition achondroplasia, ostosis kenar kıskaçları: edge clamps
kemik gövdesi (tıp): diaphysis kemikleşmiş (tıp): achondroplastic, kenar kıvırma (dikişli boru): crimping
kemik gözeleri: osteocytes ossific, ossified
kenar kirişi: edge beam
kemik gübresi: bone meal kemikli: boned, osseus
kenar kopması (cam): peeling
kemik iç zarı (tıp): endosteum kemiksi (tıp): osseus, osteoid
(=orangepeel)
kemik içe büyümesi: bone ingrowth kemiksi seramik: osteoceramic
kenar kopukları (sac): edge breaks
kemik içeren (tıp): ossiferous kemikten oluşmuş: osseus
kenar koruma: edge retention
kemik içi implantları (tıp): endosteal kemikten ses iletimi (tıp): bone
implants conduction kenar notları: marginalia
kemik içi koyuntuları: endosteal kemostat (bakteri üretme düzeneği): kenar ortayı: median
implants chemostat kenar pahlama: edging, pencil edging
kemik irileşmesi (tıp): hyperostosis kemrok (reçine emdirilmiş kumtaşı): kenar parlatma: edge polishing
kemik karası: bone black kemrock kenar tahtası: baseboard
kemik kaynaşması: bone bonding, kenar: border, boundary, edge, list, kenar taşı: kerb
synostosis (synosterisis) margin, rim, side kenar temizleme fırçası (cam): edging
kemik kazıyıcı (cerahlık): xyster kenar astarlama: edge lining brush
kemik kesimi (tıp): osteotomy, kenar ayrıntısı yitimi (mikroskop): kenar toklaştırma: rim toughening
osteotome vignetting kenar tutucu: edge holder, edge roll
kemik kırığı: bone fracture kenar bitirme işlemi: edge finishing machine, fork, knurl
kemik kırığı iyileşmesi: bone fracture kenar bozukları: edge defects kenar tutucu hızı (cam): edge roll speed
healing kenar bölgeleri: edge zone kenar tutucu makara (cam): edge rolls
kemik kırılması: bone fracture kenar bükme (boru): edge milling kenar tutucu milkafası (cam): edge roll
kemik kırma aygıtı (tıp): osteoclast kenar çatlağı (cam): rip-in barrel
kemik kömürü: animal charcoal (=bone kenar çatlakları (sac)(cam): edge cracks kenarı belirlenmiş film beslemeli
char; bone black) kenar çekintisi: edge shrinkage büyüme: edge-defined film-fed growth
kemik kömürü tozu: bone black kenar dalgaları (yüzey bozuğu): edge (efg)
kemik kusuru: bone defect waves kenarı kıvrık: involute
kemik külü: bone ash kenar dayancı (kesiciler): edge strength kenarı kıvrık dişli dişleri: involute gear
kemik külü seramiği (>%25): bone china kenar destek merdaneleri: edging rolls teeth
kemik oluşturucu (tıp): osteogenetic kenar destek roleleri: edging rolls kenarlama: edging
kemik oluşturucu göze: osteogenic cell kenar dislokasyonu: edge dislocation kenarlama merdaneleri: edge rolls

208
kenarları iki yüzden perdahlanmış düz cam kesici kasnak

kenarları iki yüzden perdahlanmış düz kendinden etkili yatak: self-acting kereste: lumber, timbering, timber
cam: arristed edge bearing kereste bağı: timber set
kenarlık: flange kendinden flor ışıma: autofluorescence kereste çatlaması: wood failure
kenarlık çeliği: flange steel (=fire box kendinden işlemler: autogeneous kereste deposu: lumberyard
steel) operations kereste fabrikası: lumbermill, sawmill
kenat tutma: edge retention kendinden menevişleme: autotempering kereste işi: timberwork
kendi: eigen-, self kendinden merkezlemeli optik dizge: kereste kurutma fırını: drykiln
kendi camkırığı harmanı: running batch self-aligning optical system
kereste özü: sapwood
kendi kendine oksitlenme (kim.): kendinden odaklama: autofocusing
kerestecilik: lumbering
autooxidation kendinden taşlama: autogeneous
grinding kerestelik ağaçlar: stumpage
kendi kendini besleyen: self-feeding kermes: kermess
kendicil: spontaneous kendine özgü biçimli: idiomorphic
kendin-yap: do-it-yourself kermesit [2Sb2S3 · 2Sb2O3]: kermesite
kendicil ucaylanma: spontaneous Kern süreci: Kern’s process
polarization kendin-yap eşyası: do-it-yourself kit
kendir: hemp, rope kernit [Na2B4O7 · 4H2O]: kernite
kendiliğinden boşalan: self-discharging
kendiliğinden çalışan (üreteç): self- kene öldürücü ilaç: miticide kerpeten: bit pincers, cutting nippers,
exciting nail puller, pincers, universal pliers
kenet: bracket, fish plate, gripper,
kendiliğinden çatlama (cam): holdfast kerpiç: adobe, rammed earth, sub-dried
spontaneous cracking brick (adobe brick)
kenet demiri: agrafe, clevis, dog iron
kendiliğinden eritkenli: self-fluxing kerpiç tuğla: adobe brick
kenet fayansı: clip tile
kendiliğinden eritkenli toplak / sinter: Kerr gözesi: Kerr cell
kenet halkası: clevis
self-fluxing sinter Kerr olgusu: Kerr effect
kenet pimi: gudgeon pin
kendiliğinden itişli: self-propelled kerte: degree, point
kenet tuğlası: header
kendiliğinden kilitlenme: self-locking kerteriz: bearing
kenet tuğlası fayansı: header tile
kendiliğinden kurma: self-winding kertik: kerf, knurl
kenetleme: chelation
kendiliğinden kurulan: self-winding kertik açma: knurling
kenetlemekalıpları: gripper dies
kendiliğinden kurulan kol saati: self- kertik açma: slotting
kenetlenme: coupling
winding watch kertikli: jagged, knurled
kenetli ek: keyed joint
kendiliğinden kurulan saat: self- kenettaşı: keystone kes(il)me böl(ün)me: scission
winding clock kenevir: hemp kese: bladder, purse, vesicle
kendiliğinden kürlenme: self-curing Kenmore süreci: Kenmore process kese biçiminde çıkıntı: sacculation
kendiliğinden menevişleme: self- kennametal (kobaltla bağlanmış kese biçimli: sacciform
tempering volfram-titanyum karbür sinteri): kese kağıdı: sack
kendiliğinden menevişlenme: self- kennametal kese kağıdı kalıplaması: bag moulding
tempering kentlerarası telefon: trunk call kese kalınlığı: capsule thickness
kendiliğinden merkezlenen: self- kentlerarası telefon hattı: toll line kese koruyucu zar: capsule
aligning, self-centering kesecik (içkulak): saccule, sacculation
kep: biggin
kendiliğinden örgütlenme: self- kesel (geom.): geodesic
organization kepçe: bucket, face shovel, ladle, scoop
kepçe sapı: scoop holder kesel çizgi (geom.): geodesic line
kendiliğinden pişen: self-baking
kendiliğinden sertleşen köpük: self- kepçeleme: scooping keseli: cystic, vesicular, vesiculate
skinning foam kepçeli vinç: grab bucket crane kesemsi (tıp): cystoid
kendiliğinden suverilme: self-quenching kepçemsi: arytenoid kesen: nipping, secant
kendiliğinden tavlanma: self-annealing kepçeyle alınan numune (cam): spoon kesenlik: secant
kendiliğinden yağlanan: self-lubricating proof kesenlik yayı (geom.): arc secant
kendiliğinden yağlanan gereç: self- kepçeyle cam alma: ladling keserek yüzey temizleme: overhauling
lubricating material kepek (deri): scall (=scalping)
kendiliğinden yağlanan yatak: self- kepek hamuru: branmash kesici: chopper, cutter, damper, incisory,
lubricating bearing kepekli: furfuraceous, scurfy, whole- nipper
kendiliğinden yaşlanma: self-aging wheat kesici ağız: cutting edge
kendiliğinden kırılma (cam): kepekli ekmek: whole-wheat bread kesici bıçak: cutting blade
spontaneous breaking kepenk: shutter kesici cetveli (cam): cutter’s lath
kendinden: autogeneous, intrinsic, self kerargirit: kerargyrite kesici diş: incisor
kendinden eksenlenen bilyalı rulman: keratin: keratin kesici elmas (cam): block wheel
self-aligning ball bearing kere: times kesici kasnak: shearer drum

209
kesici pensesi (cam) kesit alma (tıp)

kesici pensesi (cam): cutter’s pliers kesin red: final rejection kesintili talaş: discontinuous chip
kesici rule tutucusu (cam): chuck block kesinbileşim: stoichiometry kesintili tane büyümesi: discontinuous
kesici takım çelikleri: cutting tool steels kesinbileşim alaşımlaması: grain growth
kesici takım gereçleri: cutting tool stoichiometric alloying kesintili yaşlandırma: interrupteda geing
materials kesinbileşim çözümlemesi: kesintisiz: continuous, gross, incessant,
kesici takım seçimi: cutting tool stoichiometric analysis steady, unceasing
selection kesinbileşim katımları: stoichiometric kesintisiz cam elyaf: continuous filament
kesici takım sokuntuları: cutting tool additions kesintisiz çökelme: continuous
inserts kesinbileşimaltı oksit yakıt: precipitation
kesici takımlar: cutting tools hypostoichiometric oxide fuel kesintisiz çözünürlük: continuous
kesici taşlayıcı: cutter grinder kesinbileşimli: stoichiometric solubility
kesici uç: chaser kesinbileşimsiz: nonstoichiometric kesintisiz çözünürlüklü ikili evre
kesici uç oyuklaşması (mek): cratering kesinbileşimsiz bileşikler: çizgesi: continuous solubility type binary
nonstoichiometric compounds phase diagramme
kesik: discontinuous, incision, junket,
truncated, wheyey kesinbileşimüstü oksit yakıt: kesintisiz dökümlü haddeleme: endless
hyperstoichiometric oxide fuel casting rolling
kesik [(C6H10O5)N]: dextran
kesine yakın biçim: near-net-shape kesintisiz elyaf: continuous fibre
kesik cam: chopped glass
kesine yakın biçimleme: near-net- kesintisiz elyaf destekli reçineler:
kesik cam eşya: incised continuous-fibre-reinforced resins
shaping
kesik elyaf: chopped fibre kesintisiz elyaf güçlendirme: continuous
kesine yakın biçimli döküm: near-net-
kesik kenar: cut edge shape casting fibre reinforcement
kesik kesik: intermittent kesinlik: certainty, precision kesintisiz evre: continuous phase
kesik kesik çeken makine: intermittent- kesinti: discontinuity, disruption, flaw, kesintisiz görünge (x-ışınları):
pull machine intercept, interruption, stop, trim continuous spectrum
kesik koni: frustum kesintili: discontinuous, interrupted, kesintisiz haddeleme: endless rolling
kesik silindir (geom): ungula semicontinuous kesintisiz katı çözeltili çizge:
kesik süt suyu: whey kesintili akımlı kaplama: interrupted- isomorphous phase diagram
kesik şey: truncation current plating (=continuous solid solubility diagram)
kesik taş: sawn stone kesintili akma: discontinuous yielding kesintisiz katı çözünürlüğü: continuous
kesik tel: cut wire solid solubility
kesintili büyüme: step growth
kesiklik: discontinuity, truncation kesintisiz katı çözünürlük çizgesi:
kesintili çalışan fırın (cam): intermittent continuous solid solubility diagram
kesiksiz: continuous yarn kiln (=batch lehr)
kesintisiz kaynak: continuous weld
kesilebilir: scissile kesintili çatlak ilerlemesi: discontinuous
crack propogation kesintisiz kaynaklı haddeleme: endless
kesilit [2CuCO3·Cu(OH)2]: chessylite welding rolling
kesilmemiş: uncut kesintili elyaf karmalar: discontinuous
fiber composites kesintisiz lif: continuous fibre
kesilmemiş plaka (cam): uncut sheet kesintisiz süreç: continuous process
kesilmemiş sac (çelik): uncut sheet kesintili elyaflar: discontinuous fibers
kesintili güç kaynaklaması: pulsed kesintisiz tane sınırı ağı: continuous
kesilmiş: sawn, wheyey grain bounday network
kesilmiş cam elyaf: chopped strand power welding
kesintili hızlandırılmış soğutma (çelik): kesintisiz tane sınırı çökeltisi:
kesilmiş hadde camı: rough glass continuous grain bounday precipitate
interrupted accelerated cooling
kesilmiş süt suyu (tıp): serum kesintisiz tane sınırı zarı: continuous
kesintili kesme: discontinuous shear,
kesilmiş taş: sawn stone interrupted cutting grain bounday film
kesim: section, zone kesintili kırılma: discontinuous fracture kesintiye uğramış: interrupted
kesim boyu: cut-to-length kesintili sinterleme: discontinuous kesip atma (cam): trimming
kesim işi (çömlek altı): sworl sintering kesip çıkarma (tıp): abscission, excision
kesin: definite, exact, fulgurating, net, kesintili soğutma: interrupted cooling kesirlere ayırma (mat.): fractionization
precise, positive, specific, unambiguous, kesintili suverilmiş (çelik): kesirsel: fractional
unambivalent, unquestionable marquenched kesiş açısı: radial rake (angle), rake angle
kesin biçim: net shape kesintili suverilmiş çelik: marquenched kesişim: intersection
kesin biçimli dövme: net-shape forging steel kesişme ağı: intersection scarp
kesin çil derinliği: clear chill depth kesintili suverme: interrupted quench kesit: section, x-section
kesin olmayan: inconclusive (=interrupted quenching), marquenching kesit alanı daralması (çekme deneyi):
kesin oranlar yasası: law of definite (=step quenching) reduction of area
proportions kesintili süreç: intermittent process kesit alma (tıp): sectioning

210
kesit daraltma kıkırdak zarına ilişkin (tıp)

kesit daraltma: drawing down kesme dönüşümü: shear transformation kesmik: dextran, wheyey
kesit dilimleri: section ribbon (=martensite transformation) keson kuyu: sink shaft
kesit genişletme dövmesi: gathering kesme düzlemi: shear plane Kesternich deneyleri: Kesternich tests
kesit indirimi: draught kesme elması: cutter’s diamond kestirme: by-pass, prediction
kesit kalınlığı: section thickness kesme gerilimi (τ=F/A) (metaller): shear kes-ve-sürdür yöntemi: cut-and-carry
kesit kalınlığı ölçümü: section thickness stress (τ) method
measurement kesme gerinimi: shear strain (γ) keşif (ask.): reconnaissance
kesit katsayısı [i/y]: section modulus kesme gravür (cam): intaglio keşif uçağı (ask.): reconnaissance aircraft
kesit röntgeni: tomography kesme hattı: shearing line keşmekeş: chaos
kesite dik gerilim katsayısı: normal- kesme hızı: cutting speed keşmir kumaş: cashmere
stress coefficient kesme incelmesi (ağdalılık): shear keşmir yünü: cashmere
kesite dikey kuvvet: normal force thinning keten: flax, linen
kesitine sertleş(tir)me (çelik): through kesme izleri: shear ledges ( radial marks) keten dantel: torchon lace
hardening kesme kalınlaşması (ağdalılık): shear keten helvası: spun sugar
kesitine sertleşen çelikler: through thickening keten ipliği: harl
hardening steels kesme kalıp: gabarite keten tarağı: hatchel
kesitleme: sectioning kesme katı (cam): top floor keten tiftiği: lint
kesitleme açısı: sectioning angle kesme katsayısı: modulus of shear, shear keten tohumu: flaxseed, linseed, swingle
keski: chaser, chisel modulus (G)
keten tohumu yağı: linseed oil
keski çeliği: chisel steel kesme kaybı (cam): cutting loss
keten/pamuk tohumu posası: oil cake
keskin: acute, edged, incisive, keen,, kesme kılı (kırık seramik, cam): shear
hackle ketin [H2C=C=O]: ketene
sharp, trenchant, vivid k-etmeni (x-ışınları): k-factor
keskin ağızlı: keen edged kesme kırılması: shear fracture
kesme kuşakları: shear bands ketol: ketol
keskin dönemeç: zig keton: ketone
kesme kuvveti: cutting force, shear force
keskin kenar: sharp edge ketonkökü [>C=O]: ketone radical
kesme kuvveti mikroskopisi: shear force
keskin kenarlı tuğla: featheredge (brick) microscopy ketonlu: keto, ketonic
keskin kumlar: sharp sands kesme makinası: cut-off machine ketonlu-alkollü: ketol
keskin takım: edged tool kesme masası: cutter’s table, cutting-off keton-üretim: ketogenesis
keskince: subacute table Keuffel ve Esser renk çözümleyicisi:
keskinleştirici (taşlama çarkı): dresser kesme mikroskopu: dissection Keuffel and Esser colour analyzer
keskinleştirme (seramik): dressing microscope kevgir: skimmer
keskinlik: sharpness kesme oranı (koyu akışkanlar): shear kevlar (lif): kevlar
kesme: chop, cutting, dissection, rate kevlar lifi: kevlar fibre
disruption, excision, incision, sector, kesme özellikleri: shear properties kevlar lifi destekli çoğuz: kevlar-fibre-
shear, shut-off, truncation kesme sıvısı: cutting fluid reinforced polymer (KFRP)
kesme açısı: angle of shear, cutting angle, kesme süresi: cutting time kevlar reçineli karmalar: kevlar-resin
shear angle kesme şaloması: cutting head, cutting composites
kesme anahtarı (elekt.): disconnecting torch Keysort kırınım verikartları: Keysort
switch kesme şalteri: disconnecting switch diffraction datacards
kesme aygıtı: cutter kesme takımları: cutting tools kıç: slat, stern
kesme cam: cut glass kesme tornası (cam): cutting lathe kıç çarkı (gemi): sternwheel
kesme çarkı: cutting wheel, cut-off wheel kesme ucu: cutting tip, shear edge kıkırdak: cartilage, gristle
kesme çatlağı: shear crack kesme uzaklığı: shear distance kıkırdak asidi: chondroitim
kesme damarları: shear ledges (=radial kesme uzunluğu: length of cut kıkırdak enzimi: collagenase
marks) kesme yanakları (sünek kırılma): shear kıkırdak içi kireçlenmesi (tıp):
kesme dayancı: shear strength lips endochondral calcification
kesme dekorlama işlemi (cam): kesme yöntemi (tane büyüklüğü): kıkırdak patlatma (tıp): chondroblast
engraving intercept method (=intercept procedure) kıkırdak tutkalı: collagen
kesme denemesi: shear testing kesme yönü: shear direction kıkırdak uru (tıp): chondroma
kesme dengeliliği (yağlama yağı): shear kesmeli dekorlama (cam): decorative kıkırdak yapısı (tıp): cartilage structure
stability cutting kıkırdak zarı (tıp): perichondrium
kesme derinliği: depth of cut kesmeye yarayan: incisory kıkırdak zarına ilişkin (tıp):
kesme diski: cut-off wheel kesmez (bıçak): blunt perichondrial

211
kıkırdaklı (tıp) kırılma imleci yüksek optik cam

kıkırdaklı (tıp): cartilaginous kılcal çatlak: capillary crack, hair-line kırbaç: whip
kıkırdaklı ur (tıp): enchondroma crack, hairline crack (=hairline craze), kırbaçlama: lashing, whipping
kıkırdaksı: chondroid microfissure (=microcrack) kırıcı: crusher, crushing equipment
kıl: birse, hair, pelage, trichome, whisker kılcal çatlak ağı: fissuring kırıcı çenesi: crusher jaw
kıl biçimli: villiform kılcal çatlak ilerlemesi: microcrack kırıcı silindiri: crusher roll
progression (=microcrack propagation) kırık: breach, break, breakage, fractured,
kıl çatlak: haircrack
kılcal çatlak oluşumu: microcrack shattered
kıl demeti: penicil formation
kıl döken (ilaç): depilatory kırık ağız (şişe): chipped ring
kılcal çatlaklar: checks kırık cam: cullet
kıl elek: hair sieve kılcal çatlama: microcrazing kırık dökük eşya: rummage
kıl fanila: hair shirt (=microcracking)
kırık iyileşmesi (tıp): fracture healing
kıl fırça: hair pencil kılcal çekim: capillary attraction
kırık parça: fractured part, fragment
kıl makası: hair clipper kılcal kalıp: capillary die
kırık sağal(t)ma: fracture healing
kıl tarağı: hair card kılcal pirit [NiS]: capillary pyrite
kırık tuğla: bat
kıl testere: bracket saw, jig saw kılcal sürtünmeölçer: capillary
rheometer kırık yüzey: fracture surface
kıl testeresi ile oyma: jigsawing kırık yüzey fotoğrafı: fractograph,
kıl yay: hairspring kılcal yüzey çatlakları: checks
fractographic photograph
kılaptan: tinsel kılcallık: capillarity
kırıkkenar (cam): chipped edge
kılavuz: guide, jig, pilot, tap kılcıklar (döküm hatası): micropipes
kırıkköşe (cam): chipped corner
kılçık: fishbone
kılavuz açısı (işleme): lead angle kırıksal: fractural
kıldemir: iron whisker
kılavuz balon: pilot baloon kırılabilir: fracturable
kılıcına eğrik ray: cambered rail
kılavuz boru (atom tepkimeci): guide kırılgan: fragile
kılıcına eğrilik: camber
tube kırılganlaşma (=gevrekleşme):
kılıcına eğrilme: cambering
kılavuz çatalı (cam): guide fork embrittlement
kılıç: blade, sword
kılavuz çizgi: guideline kırılganlık: shortness
kılıç hamayili: baldrick
kılavuz çubuk: guide bar, porter kırılım (ışık): refraction
kılıç kayışı: baldrick
kılavuz delgi: hand borer kırılım açısı: angle of refraction
kılıç kınının üstü: locket
kılavuz döküm: die casting (=pressure kırılım doğrultumu: refraction
kılıf: casing, cover, jacket, sheath, correction
die casting) sheathing, tegument, tunica
kılavuz halkası: guide ring kırılım imleci (n=c/v): refraction index
kılıf borular: casing pipes (n), refractive index (n)
kılavuz ipi: guideline kıllı: pilose (=pilous; pileous), villose kırılım ölçme: refractometry
kılavuz kalıp: die proof kılsı (gereç): whisker kırılımlılık: refractivity
kılavuz kitap: handbook, guidebook kılsı destekli karmalar: whisker- kırılımölçer: dioptometer, refractometer
kılavuz kullanma: jigging reinforced composites
kırılımsal: refractive
kılavuz lâmba: pilot lamp kılsı destekli seramikler: whisker
reinforced ceramics kırılma: fracture
kılavuz lokma takımı: dies and taps kırılma bilimi: fractography
kılavuz lokomotif: pilot engine kımıldamayan: unmoving
kımıldamaz: immovable, stationary, kırılma dayancı: breaking strength,
kılavuz pim: guide pin fracture strength
immobile
kılavuz pimi: locating pin kırılma deneyleri: fracture tests
kımıldamazlık: immobility
kılavuz ray: check rail, guardrail, guide kın: sheath kırılma deseni: fracture pattern
rail, lead rail, slide bar, sliding rail kırılma direnci: fracture resistance
kına: henna
kılavuz rulman: guide bearing kınına sokma: sheathing kırılma dizgesi: fracture system
kılavuz salma: hobbing kınnap: packthread kırılma gerilimi: fracture stress
kılavuz takımlar: guide tools kınnap: string, twine (=rupture stress)
kılavuz tekerlek: gage wheel kıpırdanma: wiggle kırılma görüntüsü geçiş sıcaklığı
kılavuz tutgacı: tap holder (KGGS): fracture appearance transition
kıpırtı: wiggle temperature (FATT)
kılavuz yatak: guide bearing kıpkızıl: red-hot kırılma güvenceli tasarım: fracture safe
kılavuz yolluk (hadde): guide kır saç: grizzle design
kılavuz zıvanası: guide bushing kır(ıl)ış: breakage kırılma imleci düşük optik cam: dense
kılavuzla diş açma: tapering kır(ıl)ma: breakage crown, optical crown glass
kılavuzlu eğme deneyi: guided bend test kır(ıl)ma erki: fracture energy kırılma imleci yüksek optik cam: dense
kılcal akış: capillary flow kırba: leather bottle flint, optical flint glass

212
kırılma incelemesi kırmızı okra

kırılma incelemesi: fractographic kırınım görüngesi: diffraction spectrum kırkma: trimming


investigation, fractographic study kırınım görüntüsü: diffractogram kırkma makinası: shearer
kırılma konisi (sünek kırılma): fracture kırınım halkası: diffraction ring kırlangıç kuyruğu (doğramacılık):
cone kırınım ızgarası: phase mask tenon
kırılma mekaniği: fracture mechanics kırınım imleci: diffractive index kırlaşmış: grizzled
kırılma oluşbiçim haritaları: fracture kırınım kısıtı: diffraction limit kırma: crushing, grits
mechanism maps kırınım kristali: diffracting crystal kırma aralığı: crushing gap
kırılma oluşbiçimi: fracture mechanism kırınım kuramı: diffraction theory kırma aygıtı: crushing equipment
kırılma sünekliği: fracture ductility kırınım merceği: diffraction lens kırma büyüklüğü: grit size
kırılma tokluğu: fracture toughness kırınım merkezleme: diffraction kırma cevher: crushed ore
kırılma tokluğu denemesi: fracture centering kırma çakıl: crushed gravel
toughness testing kırınım modu: diffraction mode kırma çekici: crushing hammer
kırılma tokluğu deneyi: fracture kırınım noktaları: diffraction spots kırma çentiği: breakoff notch
toughness test
kırınım ölçer: diffractometer kırma dayancı: crushing strength
kırılma yasası (ışık): law of refraction
kırınım örütü: diffracting crystal kırma değirmeni: crushing mill
kırılma yasasına uymayan ışık:
extraordinary ray kırınım saçakları: diffraction fringes kırma deneyi: crushing test
kırılma yolluğu (döküm): knock off riser kırınım saçılımı: diffraction scattering kırma gücü: crushing power
kırılma yüzeyi: fracture surface kırınım yeğinliği: diffracted intensity kırma halkası: crusher ring
kırılma yüzeyi izleri: fracture surface kırınım yöntemi: diffraction technique kırma hububat: groats
markings kırınım zıtlığı: diffraction contrast kırma kireç taşı: crushed limestone
kırılmada tane büyüklüğü: fracture (=Bragg contrast) kırma kok: crushed coke
grain size kırınıma uğramış: diffracted kırma merdanesi: roller press
kırılmada yüzde uzama [(∆l/lo)x100]: kırınımın devingen kuramı: dynamical kırma sığası (kırıcı): crushing capacity
percent elongation at fracture theory of diffraction kırma taş: ballast, macadam
kırılmadan önce sızıntı tasarımı: leak- kırınımlayıcı (fiz.): diffractive kırma taş: crushed aggregate
before-break design kırınımlı: diffracted, diffractive kırma taşlı asfalt: tarmacadam
kırılmamış: unbroken kırınımlı dalga: diffracted wave kırma tesisi: crushing plant
kırılmaya ilişkin: fractographic kırınımsız elektron çemberi: electron kırma verimliliği: crushing efficiency
kırılmaz: unbreakable ronchigram kırma yüklemesi: fracture loading
kırılmaz bardak: unbreakable glass kırınımsız ışın: direct beam kırmızı abanoz: red elbony
kırılmaz cam: shatterless glass, shatter kırıntı: ballast, crumble, debris, particle, kırmızı akik taşı: sard (=sardine, sardius)
proof glass, unbreakable glass spall kırmızı anilin [C20H20N3Cl]: rosaniline
kırılmış: crushed, fractured, shattered kırıntılanma: crumbling kırmızı boya: kermes
kırınım: diffraction kırıntılar: cherts kırmızı boya maddesi: red dyestuff, red
kırınım açısı: diffraction angle kırış(tır)ma:wrinkling pigmet
kırınım ağı: diffraction grating kırışık: crinkled, corrugated, fluting, lap, kırmızı cam: red glass
kırınım aralığı: diffraction aperture rimple, ripple, seam, wrinkle kırmızı civa oksit: red mercuric oxide
kırınım bezemeleri imleçlemesi: kırışık oluşumu (yüzey): ripple kırmızı civa sülfür [HgS]: cinnabar, red
indexing of diffraction patterns formation sulphide of mercury
kırınım bezemesi: diffraction pattern kırışık sac (=ondüle sac): corrugated kırmızı çamur (bayer süresi): red mud
kırınım çemberi: diffraction disk sheet kırmızı demir oksit: English red, rubigo
kırınım çizgileri: diffraction lines kırışıklar: corrugations kırmızı fosfor: red phosphorus
kırınım çözümlemesi: diffraction kırışıklık (cam): shadow (chill mark) kırmızı kahverengi aşı boyası: umber
analysis kırışıklık girintisi: wrinkle depression kırmızı kil: laterite
kırınım değişmezi: diffraction constant kırışıksız: unripped kırmızı killi demir cevheri: laterite iron
kırınım demeti yeğinliği (x-ışınları): kırışıksız şerit: unripped strip ore
intensity of diffracted beam kırışmamış: unripped kırmızı körlüğü: protanopia, red
kırınım deseni: diffraction pattern kırışmış: crinkled blindness
kırınım deseni imlemesi: diffraction kırk: forty kırmızı kurşun oksit [Pb3O4]: red lead
pattern indexing kırka yağı: langlauf (=minium)
kırınım fotoğrafı: diffraction photograph kırkı: shears kırmızı mısır mermeri: syenite
kırınım gediği: diffraction aperture kırkım: fleece kırmızı nikel cevheri: red nickel ore
kırınım geometrisi: diffraction geometry kırkıncı: fortieth kırmızı okra: reddle

213
kırmızı parlatma tozu kısıtlayıcı çekme oranı

kırmızı parlatma tozu: jeveller’s rouge kısa cam elyafı: staple fibre kısaltılmamış: unabridged, uncondensed
kırmızı renk: gules, red colour kısa çorap: half-hose kısaltma: abbreviation, truncation
kırmızı şarap kadehi: claret kısa dalga: shortwave kısılma: entrapment, entrapped, fade-out
kırmızı şarap şişesi: burgundy bottle kısa dalga boylarını geçirgen süzgeç: kısım: division, part, portion, segment
kırmızı tebeşir: red chalk, reddle short-pass filter kısımsal: fractional, partial
kırmızı turnusol kağıdı: red litmus kısa dalga boyu: short-wavelength kısımsal basınç: partial pressure
paper kısa dalga boyu kısıtı (x-ışınları): short- kısımsal bozulma: partial failure
kırmızı yakut: red ruby wavelength limit kısımsal dağılım oranı: r-value
kırmızı zırnık: red arsenic, red sulphur kısa dalga boyu süzgeci: short-pass filter kısımsal daldırma: partial immersion
of arsenic kısa devre: by-pass, short circuit kısımsal dengelileştirilmiş: partially
kırmızıdan başka her renge duyarlı: kısa devre anahattı: by-pass main stabilized
orthochromatic kısa devre yapma (elekt): short kısımsal dengelileştirilmiş zirkonya:
kırpan: nipping circuiting partially stabilized zirconia (PSZ)
kırpıcı: nipper, trimmer kısa devreli aktarım (kaynak): short kısımsal dislokasyon: partial dislocation
kırpık: nick circuiting transfer kısımsal erime: liquation
kırpılmamış: untrimmed kısa don: undershorts kısımsal geçici sıvı evreli sert lehimleme
kırpılmamış kangal: uncropped coil kısa elyaflı atık yün: mungo (seramik): partial transient liquid-phase
kırpılmış: trimmed kısa erim: short range brazing (PTLP)
kırpılmış kenar: trimmed edge kısa erim düzeni (örüt b.): short-range kısımsal girinim kaynağı: partial
kırpılmış parça (metal): offal order penetration welding
kırpıntı: crop, rag kısa erimli güdüm: short range kısımsal grafitlenmiş dökme demir:
navigation (SHORAN) partially graphitized cast iron
kırpıntı hurda: shredded scrap
kısa harf: letteret kısımsal işgörmezlik: partial failure
kırpıntı itme arabası: crop pusher car
kısa kafalı (tıp): brachycephalic kısımsal kaplama: partial plating
kırpıntı kilimi: rag rug (=brachycephalous)
kırpıntı lifler: staples kısımsal katı çözünürlük: partial solid
kısa kafalılık (tıp): brachycephaly solubility
kırpıntı makası: crop shears, cropping kısa kız çorabı: bobbysocks
shears kısımsal kristalleşme: partial
kısa kürek: paddle crystallization
kırpıntı parçaları: crop ends
kısa küskü: jimmy kısımsal menevişleme: partial tempering
kırpıntı taşıyıcı: crop conveyor kısa lif (cam): short fibre kısımsal sertleş(tir)me: partial
kırpıntı torbası: ragbag kısa lifli talk ürünleri: loomite (= hardening
kırpıntılar: crops, trimmings snofibre) kısımsal suverme: partial quenching
kırpışan: blinking, variable, scintillating kısa mil: jackshaft kısımsal tavlama: partial annealing
kırpışım sayacı: scintillation counter kısa parmaklı (tıp): brachydactylic
(=scintillometer) kısımsal yenilenme: partial
kısa parmaklılık (tıp): brachydactyly recrystallization
kırpışımlı örütler: scintillation crystals kısa seramik elyaflar: ceramic short kısımsal yenim: parting
kırpıştıraç: scintillator fibres kısımsallık: partiality
kırpma: cropping, nicking, scissoring, kısa sicim: lanyard
trimming kısıntı: restriction
kısa süre ölçümü: chronoscopy kısıt: constraint, hindrance, limit
kırpma basgacı: trimming press kısa süreli: part-time
kırpma bıçakları: trimmer blades kısıt istemli nitelik: restrictive
kısa süreli dağlama (sn → dk): short- requirement quality
kırpma kalıbı: trimmer die, trimming term etching
die kısıt istemli nitelikli çubuklar:
kısa süreli fırın duruşu (y.fırın): restrictive requirement quality bars
kırpma makası: cropping shears banking the furnace kısıtla(n)ma: restriction
kırpma takımları: clipping tools kısa süreli iş: part-time employment kısıtlama: constraint, holddown,
kırpma tutgacı: trimming shoe kısa süreli üfleme: puff limitation
kırpma tutucusu: trimmer shoe kısa süreölçer: chronoscope kısıtlanmamış: uninhibited, unlimited
kırpma zımbası: trimmer punch kısa tane: short grain kısıtlanmış çekme (döküm): hindered
kırtasiye: stationery kısa ton (=2000 lb = 907.18kg): short contraction
kıs(ıl)ma: restriction ton (=net ton) kısıtlayıcı: limiter, limiting, restraint
kısa: short kısa ve parlak alev: sharp fire kısıtlayıcı akım yoğunluğu: limiting
kısa arklı lâmba: short-arc lamp kısa yazı: stenograph current density
kısa baca-fırın: low shaft furnace kısa yün: tow, underwool kısıtlayıcı çekme oranı: limiting drawing
kısa boyunlu (cam): short meck kısalık: shortness ratio (LDR)

214
kısıtlayıcı halkalar (yataklar) kızdırılmış

kısıtlayıcı halkalar (yataklar): restrictor KISSS (gerilim yenimi çatlaması için kıvrıklık: volution
rings KI): KISCC kıvrılgan kaynak (cam): dry joint
kısıtlayıcı küre (x-ışınları): limiting kıstas: criterion, yardstick kıvrılma: flexion, plication (=plicature),
sphere kıstırıcı: nipper sinuation, underdraught (=underdraft),
kısıtlayıcı oksijen imleci deneyi: kıt: insufficient, meager, scant (=scanty), volution, writhing
limiting oxygen index (LOI) test sparsel kıvrım: bend, buckle, convolutionk,
kısıtlayıcı statik sürtünme: limiting kıtalararası balistik füze: gyrus, kink, meander, plat, plication
static friction transcontinental ballistic missle (TCBM) (=plicature), sinuation, volute, wine
kısıtlayıcı sürünme gerilimi: limiting kıtalararası güdümlü füze: kıvrım çizgisi: bend line
creep stress intercontinental ballistic missile (ICBM) kıvrım düzlemi: kink plane
kısıtlı: limited kıtık: mungo, tow kıvrım kıvrım: vermiculate
kısıtlı çök(tür)me: hindered settling kıtıklı alçı levha: plaster board kıvrım kıvrım olma: vermiculation
kısıtlı çök(tür)meli sınıflandırıcı: kıtıktan yapılmış bez: tow cloth kıvrım kuşağı (mekanik bozunum):
hindered-settling classifiers kıtlık: scarcity kink band
kısıtlı çözünürlük: limited solubility kıvam: consistency kıvrım rolesi: effective roller
kısıtlı eşgüdümlenmiş şartname: kıvamlama: thickening kıvrım yeri: kink site
limited-coordinated specification kıvamlayıcı: thickener kıvrımlama: kinking
kısıtlı katı çözeltisi: limited solid kıvılcım: spark kıvrımlı: conchal, flexuous, sinuous,
solution kıvılcım aralığı: spark gap tortuous, winding (yol)
kısıtlı katı çözünürlüğü: limited solid kıvılcım bobini (elekt): spark coil kıvrımlılık: tortuosity
solubility (=ınduction coil) kıvrıntı: ripple
kısıtlı katı çözünürlüklü çizge: limited kıvılcım deneyi (takım çelikleri): spark kıvrıntılı: tortuous
solid solubility diagram test kıvrıntılı kanal: anfractuosity
kısıtlı kubbe yüksekliği deneyi (sac kıvılcım görüngesi: spark spectrum kıvrıntılı yüzey (tıp): anfractuosity
metal): limiting dome height (LDH) test kıvılcım kangalı: spark coil (=ınduction kıyas: analogy
kısıtsız: limitless, unconstrained, coil)
unlimited, unbounded, unreserved kıyas kabul etmez: incomparable
kıvılcım kaynaklı kütle görüngeölçümü: kıyaslama: analogy
kısıtsız bağlanma: unconstrained spark source mass spectrometry
binding kıyassız: unique
kıvılcım saçan: scintillant
kısıtsız çözünürlük: unlimited solubility kıyı: list, side
kıvılcım saçma: sparking
kısıtsızkatı çözünürlüğü: unlimited solid kıyı çizgileri (yüzey hatası): shorelines
kıvılcım üreteci: spark generator
solubility kıyı kumu: beach sand
kıvılcımlanan alaşımlar: pyrophoric
kıskaç: chelate, clamp, grab, gripper, alloys kıyıdan uzak petrol platformu: off-shore
grips, nail puller, nippers, tongs petroleum platform
kıvılcımlanma: sparking
kıskaç gözlük: pince-nez kıvılcımlı havai fişek: sparker kıyılmış: shredded
kıskaç kepçe: clamshell grab kıvılcımlı sinterleme (toz metalbilimi): kıyılmış ağaç yongası: hogged fuel
kıskaçlama: chelation, clamping spark sintering kıyma (et): minced meat
kıskaçlı eğici: grip tilter kıvılcımlı telsiz vericisi: spark kıyma makinası: mincer
kıskaçlı kepçe: grab bucket transmitter kıymetli taş: jewel, stone
kıskı: buffer, shim, wedge kıvılcımsız takımlar: nonsparking tools kıymık: chip, matchwood, shred, sliver,
kıskı gibi: wedgelike kıvırcık: crimp, kink spall, splint, splinter
kıskılı genleşmeölçer: wedge kıvırcık iplik: leno kız: daughter (=decay product)
extensomeer kıvırcıklama: crimping kızak: cradle, luge, skid, sled, toboggan
kıskıya benzer: wedgelike kıvırma: lapping kızak borusu: skid pipe
kısma: throttle, throttling kıvırma deneyi: snarl test kızak çıtası (mobilya): bearing rail
kısma bobini (elekt.): reactance coil kıvırma kalıbı: bending die kızak izi: skid mark
kısma borusu: throttle kıvırma yarıçapı: radius of bend kızak kancası: grab
kısma sürgüsü: choke kıvırmalı biçimleme: wiper forming kızaklı araba: sledge
kısma valfı: throttle valve kıvrak: doglegged, flexuous, lap, lissome, kızaklı arabayla gitme: sledging
kısma/kapama vanası: block valve lithe, sigmoid, supple, writhen kızaklı uçak: skip plane
kısmi diferansiyel (mat.): partial kıvrık bağırsak (tıp): ileum kızartı (tıp): inflammation, weal, wheal
differential kıvrık kumaş: leno kızartılmış ekmek: toast
kısmi felç (tıp): paresis kıvrık örgü: leno weave kızdırıcı (mak.): superheater
kısmi felçli: paretic kıvrık tulumba: volute pump kızdırılmış: heated

215
kızdırma yitiği (cam) kil madenciliği

kızdırma yitiği (cam): ignition loss kızıl zırnık realgar kızılötesi nesnel merceği: infrared
kızgın: superheated kızılımsı tunç: semi-red brass objective
kızgın başlık (ingot kalıbı): dozzle kızılımsı tunç eritme: semi-red brass kızılötesi optiği: infrared optics
kızgın buhar: superheated steam, hot melting kızılötesi polarizörü: infrared polarizer
steam kızılkayma (doppler olgusu): red shift kızılötesi salımı: infrared emission
kızgın buhar borusu: superheated steam kızılkok: red coke kızılötesi sert lehimlemesi: infrared
pipe, hot steam pipe kızılkumtaşı: red sandstone brazing
kızgın buharla işlem (çelik): barffing kızılötesi (λ=700 nm-1 mm): infrared kızılötesi sıcaklık ölçümleri: infrared
kızgın DİD (Doğuradan İndirgenmiş (IR) thermometer measurements
Demir): hot DRI (Direct Reduced Iron) kızılötesi belirleme: infrared detection kızılötesi soğurum (cam): infrared
kızgın hava: hot air absorption
kızılötesi belirleyici: infrared detector
kızgın hava körüğü (yüksek fırın): hot- kızılötesi soğurum görüngesi: infrared
kızılötesi camları: infrared glasses absorption spectrum
air blower
kızılötesi çözümleci: infrared analyzer kızılötesi soğurum spektroskopisi:
kızgın hava üflentisi (yüksek fırın): hot-
air blast kızılötesi dalgaları: infrared waves infrared absorption spectroscopy
kızgın nokta: hotspot kızılötesi dedektörü: infrared detector kızılötesi soğurumlu cam: infrared
kızgın sinter: hot sinter kızılötesi dişçilik lazerleri: infrared absorbing glass
dental lasers kızılötesi spektroskopisi: infrared
kızgın sinter taşıyıcısı: hot sinter
conveyor kızılötesi filmi: infrared film spectroscopy
kızgın yüzey: hot surface kızılötesi fotoğrafçılığı: infrared kızılötesi süzgeç: infrared filter
kızık sıcaklık: red heat photography kızılötesi tedavi lazerleri: infrared
kızılötesi gaz çözümleci: infrared gas therapeutical lasers
kızıl alumina: ruby alumina
anlyzer kızılötesi yansıma: infrared reflection
kızıl bakır cevheri: cuprite, red copper
ore kızılötesi geçirimli mikroskopi: infrared kızılötesi yansımalı görünge gösterimi:
transmission microscopy infrared reflection spectroscopy (IRRS)
kızıl bakır oksit [Cu2O]: red copper
kızılötesi görünge gösterimi: infrared kızılötesi yansımalı spektroskopi:
oxide infrared reflection spectroscopy (IRRS)
spectroscopy
kızıl civa oksidi [HgO]: mercuric acid kızılötesi yansıtınçlı mikroskopi:
kızılötesi görüngeölçeri: infrared
kızıl çinkotaşı: red zinc ore (=zincite) spectrometer infrared reflectance microscopy
kızıl çökelti [HgO]: red precipitate kızılötesi görüngesi: infrared spectrum kızıltaş: raddle
kızıl gevrek: red hot, red short (=hot kızışan: incalescent
short) kızılötesi güdüm: infrared guiding
kızılötesi güdüm dizgesi: infrared kibrit: match
kızıl gevreklik (çelik): red hotness, red kibrit çöpü: matchstick
shortness (=hot shortness) guidance system
kızılötesi haritası: infrared map kibrit kutusu: matchbox
kızıl gümüş cevheri: red silver ore
(=pyrargyrite) kızılötesi ışınım sıcaklıkölçeri: infrared kibritlik kereste: matchwood
kızıl güngözü taşı: fire opal radiation pyrometer Kick benzerlik kuralı: Kick’s rule of
kızılötesi ışınımı: infrared radiation similarity
kızıl hematit: red iron ore (=red
hematite), rouge kızılötesi ışınları: infrared rays Kick yasası: Kick’s law
kızıl hematit tozu: crocus kızılötesi ışınlı fırın: infrared oven kiev (bir tür yoğunlaştırıcı): kieve
kızıl kantaşı: red iron ore (=red kızılötesi iletişim: infrared Kikuchi bezemesi: Kikuchi pattern
hematite) communication Kikuchi çizgileri: Kikuchi lines
kızıl kurşun [Pb3O4]: red lead kızılötesi incelemesi (seramikler): Kikuchi kırınımı: Kikuchi diffraction
(=minium) infrared inspection Kikuchi kuşağı: Kikuchi band
kızıl leke [3Ag2S.Sb2S3]: red stain kızılötesi kamerası: infrared camera kil: clay
kızıl ötesi süzgeci (optik): heat filter kızılötesi kurutucu: infrared dryer kil ayırıcı: desliner
kızıl pas: red rust kızılötesi lambası: infrared lamp kil ayırma: deslining
kızıl pirinç: red brass kızılötesi lazeri: infrared laser kil bağlayıcı: coldbond
kızıl renklendirme (cam): red staining kızılötesi lehimlemesi: infrared kil deposu: clay room
(=copper staining) soldering kil dışığı: clinker
kızıl sertlik (hız çelikleri): red hardness kızılötesi lif optiği: infrared fibre optics kil hamuru: barbotine, wauk
kızıl sıcaklık aralığı: read heat range, kızılötesi mikroskobu: infrared kil harcı: clay mortar
white heat range microscope kil harç karışımı: clay mortar-mix
kızıl tufal (çelik): red scale kızılötesi mikroskopisi: infrared kil içeriği: clay content
kızıl yüzey: rouge finish microscopy kil madenciliği: clay winning

216
kil mineralleri kimyasal hızbilim

kil mineralleri: clay minerals kilolitre: kilolitre kimyasal buğu taşınımı: chemical
kil pütürlülüğü: tooth kilometre: kilometer vapour transport
kil sulandırma: pugging kilomol: kilomole kimyasal buhar çökeltimi: chemical
kil topu: clay gun kilosikl: kilocycle vapour deposition (cvd)
kil tuğlası: clay brick kilovat: kilowatt kimyasal buhar çökeltimli karbon:
kil ürünleri: clay products kilovat saat: kilowatt-hour (kwh) chemical vapour deposited carbon
kile (35.239 lt-ABD): bushel kilovolt: kilovolt (Kv) kimyasal buhar geçisimi: chemical
kiler: buttery, lander, pantry, kilovolt doruğu: kilovolts peak (Kvp) vapour infiltration
kilim: tapis kilovolt-amper: kilovolt-ampere kimyasal cerrahlık: chemosurgery
kilit: fastening, lock kil-su çamuru: clay-water paste kimyasal çevirtim: chemical conversion
kilit açma: unbaring, unbolting kiltaşı: argilltite kimyasal çevirtim kaplaması: chemical
kilit baklası: shackle conversion coating
kimberlit: kimberlite
kilit çarkı: ratchet Wheel kimya: chemistry kimyasal çoktürellik: chemical
heterogeneity
kilit dili: bolt kimya denklemi: chemical equation
kimyasal çökelme: chemical
kilit pimi: forelock kimya mühendisliği: chemical precipitation
kilit somunu: check nut, locknut engineering
kimyasal çökeltilmiş toz: chemically
kilit taşı: arch stone kimyaca arı: chemically pure precipitated powder
kilit tuğlası: key brick kimyasal: chemical kimyasal çözümleme: assay, chemical
kilitleme: keying kimyasal algaç (tıp): chemoreceptor analysis, chemical assay
kilitleme pimi: locking pin kimyasal arılık: chemical purity kimyasal çözümleme için elektron
kilitlenmemiş: unbarred kimyasal aşınma: chemical attack, spektrokopisi/görünge gözlemi: electron
kilitlenmiş: locked chemical wear spectroscopy for chemical analysis
kilitlenmiş çene: trismus kimyasal ayırma: chemical separation (ESCA)
kilitli: locked kimyasal ayrış(tır)ım: chemolysis kimyasal dağlama: chemical etching
kilitli dolap: locker kimyasal ayrışım: chemical kimyasal dayanıklılık (seramik):
kilitli dövme kalıpları: locked forging decomposition chemical durability
dies kimyasal bağ: chemical bond kimyasal değişim: chemical change
kilitli pul: lock-washer kimyasal bağ haritalaması: chemical kimyasal değiştirici (özdek): chemical
kilitsiz: unbarred state mapping modifier
kilittaşı: keystone kimyasal bağlanma: chemical bonding kimyasal denge: chemical equilibrium
killi: argillaceous kimyasal bağlanma erki: chemical kimyasal dengelilik: chemical stability
killi demir cevherleri: argillaceous iron bonding energy kimyasal dondurma: chemical frosting
ores kimyasal bağlayıcılar: chemical cements
kimyasal element: chemical element
killi diaspor: diaspore clay kimyasal bağlı (pişirilmemiş tuğla):
chemically bonded kimyasal erk: chemical potential
killi gereçler: argillaceous materials kimyasal eşdeğer: chemical equivalent
killi harç: clay mortar kimyasal bağlı kum: chemically bonded
sand kimyasal eşdeğerlilik: chemical
killi kara toprak: adobe equivalence, chemical equivalency
killi kaya: pelite kimyasal bağlı refrakter harç:
chemically bonded refractory mortar kimyasal etki: chemical action
killi kum: fat sand kimyasal etkileşim: chemical interaction
kimyasal bağlı su: chemically combined
killi taş: argilltite water kimyasal frezeleme: chemical milling
killi toprak: hardpan kimyasal bağlı tuğla: chemically bonded kimyasal gazlandırma maddesi:
killi tuğla: clay brick brick chemical blowing agent
killi yapı kiremiti: structural clay tile kimyasal bırakıntı: chemical deposition kimyasal geçişim: chemosmosis
killi yaprak taşı: shale kimyasal bileşik: chemical compound kimyasal gereç: chemical material
kilobar: kilobar (kb) kimyasal bileşim: chemical composition kimyasal gereç uzaklaştırma: chemical
kilobayt: kilobyte kimyasal bileşim aralıkları: chemical material removal
kilogram (=1000gr): kilogram (kg) composition ranges kimyasal güçlendirilmiş: chemically
kilogram kuvvet: kilogram-force kimyasal bileşim kısıtları: chemical strenghened
kilogram metre: kilogram-meter composition limits kimyasal güçlendirilmiş cam:
kilogram metre: kilogrammetre (kg-m) kimyasal bireşim: chemical synthesis, chemically strengthened glass
kilohertz: kilohertz (khz) chemosynthesis kimyasal heterojenlik: chemical
kilokalori: kilocalorie (kcal) kimyasal birikim: chemical segregation heterogeneity
kiloküri: kilocurie kimyasal bölüşüm: chemical partioning kimyasal hızbilim: chemicalkinetics

217
kimyasal homojenlik kireçsizleştirme

kimyasal homojenlik: chemical kimyasal tepkime hızı: chemical reaction kireç fosfatı [CaHPO4.2H2O]: phosphate
homogeneity rate of lime
kimyasal ısıtma: chemical heating kimyasal tepkime hızı kuramı: chemical kireç harcı: lime montar
kimyasal ısıtma durağı (çelik): chemical reaction-rate theory kireç katım sığası (çelik): lime adding
heating station kimyasal tortu: chemical deposition system
kimyasal ışıldama: chemiluminescence kimyasal uç: chemical tip kireç katımları: lime additions
kimyasal ilginlik: chemical affinity kimyasal uygunlaştırılmış bileşik: kireç kaymağı: bleaching lime, calcium
kimyasal indirgeme: chemical reduction chemically tempered compound hypochloride, milk of lime
kimyasal işlem: chemical treatment kimyasal uygunlaştırılmış cam: kireç kaymağı [Ca(ClO)2]: chloride of
chemically tempered glass lime
kimyasal işleme: chemical milling
kimyasal yatkınlık: chemical affinity kireç kayna(t)ması (çelik): lime boil
kimyasal kabartma maddesi kimyasal yayınım: chemical diffusion kireç kaynağı ile kaplama (soğuk çekme
(plastikler): chemical blowing agent çubuk): sull coating
kimyasal yayınım katsayısı: chemical
kimyasal kaldır(ıl)ma: chemical ablation diffusion coefficent kireç ocağı: limekiln
kimyasal kanıtlama: chemical fixation kimyasal yenim: chemical corrosion kireç öğütücü: lime grinder
kimyasal kaplama: chemical coating kimyasal yönelme: chemotaxis kireç örtme: lime coating
kimyasal koşutluk: chemical kimyasal yüzerme: chemical adsorption kireç örtü: lime coating
specification kimyasallar: chemicals kireç püskürtme: lime-injection
kimyasal körleme: chemical blanking kimyon yağı [CH3C6H4CH(CH3)2]: kireç püskürtme aygıtı: lime-injection
kimyasal kuvvet: chemical force cymene equipment
kimyasal kuvvet mikroskobisi: chemical kinaz (maya): kinase kireç suyu: lime water, limewater
force microscopy kinematik: kinematics kireç sütunu: stylolite
kimyasal mekanik parlatma: chemical- kinematik ağdalılık: kinematic viscosity kireç sütü: kalk milk
mechanical polishing kinematik viskosite: kinematic viscosity kireç taşı: travertine
kimyasal metalbilim (=süreç kinetik: kinetics kireç torbası: lime bag
metalbilimi): chemical metallurgy (= kinetik enerji: kinetic energy kireç yakma: lime burning
process metallurgy) kinglor-metor süreci (sünger demir): kireç yakma tesisi: lime calcining plant
kimyasal öge: chemical element kinglor-metor process kireç-demir -silika eriyikleri: lime-iron-
kimyasal özellikler: chemical properties kinin (ecz.): totaquine silica melts
kimyasal parlaklaştırma: chemical kiniş: slot kireçkalsine tesisi: lime calcining plant
brightening kiniş kalemi: rabbet chisel kireçkırma: lime crushing
kimyasal parlatma: chemical polishing kiniş rendesi: rabbet plane kireçleme: liming
kimyasal porselen: chemical porcelain kioton: kiloton kireçlenme (tıp): calcification, calcinosis
kimyasal potansiyel: chemical potential kip: kip, mode, module kireçlenmiş dokular: calcified tissues
kimyasal sağaltım: chemotherapy kiplenmemiş: unmodulated kireçleş(tir)me: calcining, calcification
kimyasal savaş: chemical warfare kiplenmemiş dalga: unmodulated wave kireçleştirme süreci: calcining process
kimyasal sertleştirme: chemical Kipp cihazı (cam): Kipp’s apparatus kireçleştirme tortusu: residue of
hardening Kipp gaz üreteci: Kipp gas generator calcination
kimyasal sınıflandırma: kir: dirt kireçli: calcareous, calcic, calciferous,
chemotaxonomy kir giderici: detergent chalky (=chalked), coralline, limy
kimyasal simge: chemical symbol kir yarası (Hartford üretimi): dirty kireçli kil: calcareous clay
kimyasal soğurum: chemisorption blank kireçli kumtaşı: calcerous sandstone,
kimyasal sürtünmeli aşınma: chemical kiracı: lessee chalky sandstone
abrasion kiralama kütüphanesi: lending library kireçli kükürt: limesulphur
kimyasal şahitleme: chemical fixation kiraya veren: lessor kireçli optik cam: optical crown glass
kimyasal şartname: chemical kiraz rengi: cerice kireçli su: hard water, limewater
specification Kirchhoff denklemleri: Kirchhoff ’s kireçli toprak: marl, pedocal
kimyasal talaşlı işleme: chemical equations kireçli topraktaşı: marlstone
machining Kirchhoff yasası: Kirchhoff ’s law kireçli uranit [CaO·2UO2·P2O5·8H2O]:
kimyasal tedavi: chemotherapy kireç: lime lime uranite
kimyasal tektürellik: chemical kireç bileşimi: lime compositon kireçli üfleme düz cam: lime crown glass
homogeneity kireç camı: lime glass kireçsilenme (plastikler): chalking
kimyasal temizleme: chemical cleaning kireç felşputu: lime felspar kireç-silika oranı: lime-silica ratio
kimyasal tepkime: chemical reaction kireç fırını: lime burningkiln kireçsizleştirme: decalcification

218
kireçtaşı [CaCO3] klorlu sülfonik asit

kireçtaşı [CaCO3]: limestone kish grafiti: kish graphite kliniksel: clinical


kireçtaşı kırıntısı: limestone chips Kiss süreci: Kiss process klinker (çimento): clinker
kireçte soğutma: lime cooling kist: vesicle klişe: stereotype
kiremit: pantile, tile kistli (tıp): cystic kloantit [(Ni,CO,Fe)As2]: chloanthite
kiremit döşeme: tiling kişi: self Klockner-Humboldt-Deutz süreci:
kiremit fırını (=tuğla fırını): brick kiln kişisel: idiopathical Klockner-Humboldt-Deutz process
kiremit/çini döşenmiş yüzey: tiling kişisel eşya: paraphernalia klor [Cl]: chlorine
kiriş: beam, catgut, chord, gut, sinew, kitap: book, work klor asidi [HClO3]: chloric acid
string, tendon, trabecula, truss kitap bilimi: bibliology klor ayırma: chlorine parting
kiriş çarpanı: chord modulus kitap cildi: tome klor ikioksit [ClO2]: chlorine dioxide
kiriş destekli maça (döküm): cantilever- kitap gömleği: book jacket klor özütleme: chlorine extraction
supported core kitap kılıfı: dust jacket (=dust wrapper) klor-alkali süreci: chlor-alkali process
kiriş dikme (tıp): tenorrhapy kitap rafı: book rack, bookshelf kloramfenikol [C11H12Cl2N2O5]:
kiriş haddesi: beam mill kitap rafları: stack chloramphenicol
kiriş kemiği (tıp): trabecular bone kitapcık: pamphlet kloramin [NH2Cl]: chloramine
kiriş kesme (tıp): tenotomy kitaplık: bookcase klorapatit [3Ca3· (PO4)2 · CaCl2]:
kiriş kütüğü: beam blank kitin: chitin chlorapatite
kiriş levhası: support plate kitle: bulk klorargrit [AgCl]: chloragyrite
kirişli köprü: girder bridge, lattice bridge kitle biçimle(n)mesi: bulk forming klordan [C10H6Cl8]: chlordane
kirişlik kütük: beam blank kitle esneklik katsayısık=σm/Δ=1/β: klorendik anhidrat: chlorendic
Kirkendall boşlukları: Kirkendall voids bulk modulus of elasticity (K) anhydrate (Ca)
Kirkendall izleci: Kirkendall marker kitle özgür erki: bulk free energy klorendik cam elyafı: chlorendic
Kirkendall olgusu: Kirkendall effect kitle yerleştirme: bulk handling fibreglass
Kirkendall yayınım çifti: Kirkendall kiyanit [Al2O3 · SiO2]: kyanite klorendik destekli poliester: chlorendic
diffusion couple reinforced polyester
kizerit [MgSO4 · H2O]: kieserite
kirlenmemiş: incontaminate, unpolluted klorendik poliester reçine: chlorendic
kiznek: underwool polyester resin
kirlenmiş: polluted Kjeldahl beheri: Kjeldahl flask
kirleten: polluter klorendikler: chlorendics
Kjeldahl şişesi: Kjeldahl flask klorfan (ısıtılınca ışık yayan fluorit:
kirletici: pollutant Kjellin fırını: Kjellin furnace
kirletici salımı: pollutant emission chlorphane
klakson: motor horn klorikifloriki metan [CCl2F2]:
kirletilmemiş: unpolluted klâpa: lapel, tab dichlorodifloromethane
kirletilmiş: polluted klâsifikatör: classifier klorit (Al Fe Mg silikat): chlorite
kirli: unclean klasik çekirdekleme kuramı: classical klorit (tuz): chlorite
kirli beyaz: oyster white nucleation theory klorlama: chlorination
kirli çamaşır: laundry klasik mekanik: classical mechanics klorlanmış: chlorinated
kirli dip (şişe): dirty base klasik sayıtımsal mekanik: classical klorlu (+3): chlorous
kirli gaz ana borusu (y. fırın): statistical mechanics
downcomer klorlu (+5): chloric
klavsen: harpsichord klorlu bütil: chlorobutyl
kirli kan: venous klavye: finger board, keyboard, keyset
kirli kan bolluğu (tıp): venosity klorlu çözücüler: chlorinated solvents
klâvyeli: keyed
kirli su borusu: waste pipe klorlu etan: chloroethane
Klein şişesi (geom.): Klein bottle
kirlilik: uncleanness klorlu florlu karbonhiratlı plastikler:
klemens: clip chlorofluorohydracarbon plastics
kirlilik giderme: decontamination Klemm ayıracı: Klemm’s reagent klorlu hidrokarbonlar: chlorinated
kirliliksavar: anticontaminator klepo: clip hydrocarbons
kirman: spindle klepo pernosu: clip bolt klorlu karbonhidratlat:
kirpik: cilia, eyelash, lash Kling potaları: Kling ladles chlorohydracarbons
kirpik sonda: eyelash probe klinik: clinic, infirmary klorlu kavurma: chloridizing roasting
kirpiksi: ciliary klinik denemeler (tıp): clinical trials klorlu poliüretan: chlorinated
kirpiksi kas (göz): ciliary muscle klinik öncesi (tıp): preclinical polyethyline (CPE)
kirpiler (galvanizleme): porcupines klinik sıcaklıkölçeri (tıp): clinical klorlu polivinil klorür: chlorinated
Kirsch deneyi: Kirsch test thermometer polyvinyl chloride (CPC)
Kirschner teli (tıp): Kirschner wire klinik uygulamalar (tıp): clinical klorlu sülfonik asit: chlorosulphonic
Kiruna demir cevheri: Kiruna iron ore applications acid

219
klorlu yağlayıcı kok kırma

klorlu yağlayıcı: chlorinated lubricant Knoop sertlikölçeri (metal): Knoop kobaltlı alaşım çelikleri: cobalt alloy
klorluluk: chlorinity hardness tester steels
klorobutil: chlorobutyl Knoop sertlik sayısı: Knoop hardness kobaltlı cam: cobalt glass, smalto
kloroetan: chloroethane number (khn) kobaltlı demir (önalaşımı) ferrokobalt:
klorofil [C55H70MgN4O6]: chlorophyll Knudsen akışı: Knudsen flow ferrocobalt
kloroform [CHCl3]: chloroform Knudsen denklemi: Knudsen equation kobaltlı yüksek hız çelikleri: cobalt high
Knudsen gözesi: Knudsen cell (=effusion speed steels
kloropikrin [CCl3NO2]: chloropicrin
cell) kobaltsızlaşma (yenim):
kloroplatinik asit: platinum chloride decobaltification
solution Knudsen sayısı: Knudsen number
Knudsen vakum ölçeri: Knudsen kocakafa (tıp): macrocephalus
kloropren [H2C=CClCHOCH2]:
chloroprene vacuum gage kocakafalı: macrocephalic
kloropren elastomer: chloroprene kobalt [CO]: cobalt kocakafalılık: macrocephaly
elastomer kobalt alaşımları: cobalt alloys kocaman: immense, mega
kloropren kauçuğu: chloroprene rubber kobalt asetat [CO(CH3CO2)2]: cobalt kocaman çizme: bettle-crusher
kloropren örtü: chloroprene coating acetate koç: ram
klorosülfonatlı poliüretan: kobalt bağlayıcı: cobalt binder koç boynuzundan boru: shophar
chlorosulphonated polyethylene kobalt bağlı volframkarbür: cobalt- (=shofar)
klorotrifloretilen: chlorotrifuorethylene bonded tungsten carbide kod: code
(CtFe) kobalt bileşikleri: cobalt compounds Kodachrome renkli film: Kodachrome
kobalt bombası: cobalt bomb colour film
klorpromazin [C17H19ClN2S]:
chlorpromazine kobalt bromür [COBr2]: cobalt bromide Kodachrome saydam filmi: Kodachrome
kobalt camı: smalt slide film
klorsavar: antichlor
kobalt cevheri: red cobalt (=red ochre) koesit [SiO2 türü]: coesite
klortetrasiklin [C22H23N2O8Cl]:
chlortetracycline kobalt hidroksit [CO(OH)2]: cobalt koğuş ( hastane): ward
klorür: chloride hydroxide kohenit (göktaşı sementiti): cohenite
klorür tuzu yunağı: chloride salt bath kobalt iyodür [COI2]: cobalt iodide Kohler kaynağı (ışık): Kohler source
klorür yükünlü gerilim yenimi kobalt kabakütüğü: cobalt bloom Kohlrausch yasası [Λo =l++l-]:
Kohlrausch’s law
çatlaması: chloride-ion stress-corrosion kobalt kaplama: cobalt plating
cracking Kohlrausch yöntemi: Kohlrausch
kobalt klorür [COCl2]: cobalt chloride method
klorürlenme: chlorination kobalt krom alaşımları: cobalt kok: coke
klorürler: chlorides chromium alloys
kok bataryası: coke battery
klorürlü altın kaplama: chloride gold kobalt kürleme: co-curing
plating kok boşaltıcı: coke unloader
kobalt metali: cobalt metal
klorürlü çinko kaplama: chloride zinc kok boşaltma: coke discharging
kobalt naftenat: cobalt naphthenate
plating kok boyutlandırma: coke sizing
kobalt oksit [COO]: cobalt oxide,
klorürlü kaplama yunağı: chloride zaffar(=zaffre, zaffer) kok çözümlemesi: coke analysis
plating bath kobalt oksitli cam tozu: smalt kok dayancı: coke strength
klorürlü karbonatlı tuz yunağı: chloride kobalt selenür [COSe]: cobalt selenide kok değirmeni: coke rolls
carbonate salt bath kok dökme: coke unloading
kobalt temelli alaşımlar: cobalt-base
klorürlü kavurma: chlorination alloys kok eleği: coke screen
klorürlü nikel kaplama: chloride nickel kobalt temelli ısı dirençli alaşımlar: kok eleme: coke screening
plating cobalt base heat resisting alloys kok eleme tesisi: coke screening plant
klorürlü sülfatlı nikel kaplama: chloride kobalt temelli üstünalaşımlar: cobalt kok fabrikası: coke oven plant, coke
sulphate nickel plating base superalloys plant
k-mezon: kaon (=k-mezon) kobalt temelli yüksek sıcaklık kok fırını: coke furnace, coke oven
Knab-Carves fırını: Knab-Carves oven alaşımları: high-temperature cobalt-base kok fırınını yükleme: coke oven
Knoop izaçarı: Knoop indenter alloys charging
Knoop izli sertlik deneyi: Knoop kobalt tiyosiyanat [CO(ScN)2]: cobalt kok gazı: coke gas, coke oven gas (COG)
indentation hardness test thiocyanate kok gereksinmesi: coke requirement
Knoop izli sertlikölçeri: Knoop kobalt volfram alaşımları: cobalt kok gözenekliliği: coke porosity
indentation hardness tester tungsten alloys kok itme arabası: coke pusher
Knoop sertliği: Knoop hardness (HK) kobalt yunağı: cobalt bath kok keki: coke cake
Knoop sertlik deneyi (metal): Knoop kobalt-60: cobalt-60 kok kırıcı: coke crusher
hardness test kobaltit [(CO,Fe)As · S]: cobaltite kok kırma: coke crushing

220
kok külü kolayeriraltı

kok külü: coke ash kol (elekt): arm, tap kolayerir bakır oksit: eutectic cuprous
kok küspesi: coke cake kol (mek.): brachium, crank, handle, oxide
kok mıcırı: coke cinder lever, limb, ramification, tappet kolayerir bileşeni: eutectic constituent
kok oranı (y.fırını): coke rate kol bacak kısalığı (doğuştan): kolayerir bileşimi: eutectic composition
kok rampası: coke wharf, wharf phocomely kolayerir çizgesi: eutectic diagram
kok söndürme: coke quenching kol bağı: garter kolayerir çizgisi: eutectic line
kok söndürme arabası: coke quenching kol dayanağı: armrest kolayerir dizgesi: eutectic system
car kol demiri: bolt kolayerir dökme demir: eutectic cast
kok söndürme kulesi: coke quenching kol felci (tıp): wrist-drop iron
tower, coke tower kol inmesi (tıp): wrist-drop kolayerir dönüşümü: eutectic
kok söndürücü: coke cooler kol kası (tıp): biceps transformation
kok tepkenliği: coke reactivity kol kemiği: humerus, ulna kolayerir duraksaması: eutectic arrest
kok tozu: breeze (=coke breeze) kol kemiğine ilişkin (tıp): humeral kolayerir erime sıcaklığı: eutectic
kok verimi: coke yield kol saati: watch, wrist watch melting temperature
kok yatağı: coke bed kol saati kayışı: watch-strap kolayerir eri(t)mesi: eutectic melting
kok zifti: coke pitch kol saati kutusu: watchcase kolayerir eşsıcaklığı: eutectic isotherm
kokil demir: chill iron kol saplaması: handle locking screw kolayerir evre karışımı: eutectic phase
mixture
kokil döküm: permanet mould casting, kola: paste, starch
chill iron casting kolayerir evresi: eutectic phase
kolan: strap
kokil dökümler: chill castings, chill iron kolayerir göze dağlaması: eutectic cell-
kolay anlaşılır: limpid etching
castings kolay erirsi alaşım: eutectoid alloy
kokil kalıbı: mould (=mold) kolayerir göze oluşumu: eutectic cell
kolay eriyen alaşımlar: fusible alloys formation
kokil kalıp: permanent mould kolay işleme: free machining kolayerir gözesi: eutectic cell
kokil merdane: chill roll kolay işlenebilen cam: sweet glass kolayerir grafiti: eutectic graphite
koklama organı (tıp): olfactory organ kolay işlenebilir alaşımlı çelik çubuklar: kolayerir gülsüleri: eutectic rosettes
koklaş(tır)ma: coking free-machining alloy steel bars kolayerir içyapısı: eutectic
koklaşabilir kömür: coking coal kolay işlenebilir alaşımlı çelikler: free- microstructure
koklaşabilir kömür tozu: coking fines machining alloy steels kolayerir karbürleri: eutectic carbides
koklaşma deneyleri: coking tests kolay işlenebilir bakır: free machining kolayerir karışımı: eutectic mixture
koklaşmayan kömür: noncaking coal copper kolayerir karması: eutectic composite
kokmuş: carious kolay işlenebilir çelikler: free machining kolayerir katılaşması: eutectic
kokoa: cocoa (=red mud) steels solidification
koku: odor kolay işlenebilir paslanmaz çelikler: free kolayerir kayması: eutectic shift
koku alamama (tıp): anosmia machining stainless steels
kolayerir kümesi: eutectic colony
koku alma siniri (tıp): olfactory nerve kolay işlenebilir tel: free machining wire kolayerir lehimi: eutectic solder
koku bilimi (tıp): olfactronics kolay kayma (örüt b.): easy glide kolayerir noktası: eutectic point
koku duyarlıkölçeri: olfactometer kolay kesilir çelikler: free cutting steels (=eutectic temperature)
koku giderici: deodorant kolay kesilir karbon çelikleri: free- kolayerir osteniti: eutectic austenite
koku giderme: deodorization cutting carbon steels kolayerir öncesi: proeutectic
koku şişesi: scent bottle (=perfume kolay kesilir pirinç: free-cutting brass kolayerir öncesi evresi: proeutectic
bottle) kolay kesilir tunç: free-cutting bronze phase
koku yayar: odorant kolay kesme: free-cutting kolayerir öncesi osteniti: proeutectic
kokulu bileşikler: aromatic compounds kolay kırılan camlar: frangible glasses austenite
kokulu çay: oolong kolay kırılır: frangible kolayerir öncesi sementiti: proeutectic
kokulu eşçoğuzlar: aromatic copolymers kolay mıknatıslan(dır)ma: easy cementite
kokulu eterler: aromatic ethers magnetisation kolayerir sementiti: eutectic cementite
kokulu hidrokarbonlar: aromatic kolay mıknatıslan(dır)ma yönleri: easy kolayerir sıcaklığı: eutectic temperature
hydrocarbons magnetisation directions kolayerir sıvı: eutectic liquid
kokulu madde: odorant kolay talaşlı işleme: free machining kolayerir tepkimesi: eutectic reaction
kokulu reçine: animé (=animi), kolayerir: eutectic kolayerir tepkimesi eşsıcaklık eğrisi:
bdellium, elemi, tacamahac kolayerir ağı: eutectic network eutectic reaction isotherm
(=tacmahack) kolayerir alaşım: eutectic alloy kolayerir yapısı: eutectic structure
kol: arm kolayerir bağlanması: eutectic bonding kolayeriraltı: hypoeutectic

221
kolayeriraltı alaşımlar kontak mercekleri

kolayeriraltı alaşımlar: hypoeutectic koltuk kılıfı: slip cover konik gönye: bevelled rule
alloys koltukluk: dress shield konik işleme: coning
kolayeriraltı dökme demirler: kolumbit [(Fe,Mn)(Nb,Ta)2O6]: konik işleme kalıpları: coning dies
hypoeutectic cast alloys columbite konik işleme takımları: coning tools
kolayerirsi: eutectoid kolye: neclace konik izdüşüm: polyconic projection
kolayerirsi öncesi: proeutectoid kolza yağı: rapeseed oil (=colza oil) konik kaloriölçer: cone calorimeter
kolayerirsi öncesi evresi: proeutectoid komisyonculuk: factoring konik kavrama: cone clutch
phase kompak disk: compact disc konik kenar (cam): taper bevel
kolayerirsi öncesi ferriti: proeutectoid komplikasyon (tıp): complication konik kesit: taper section
ferrite komplikasyon oluşum oranı: konik kırıcı: cone crusher
kolayerirsi öncesi karbürü: proeutectoid complication incidance rate
carbide konik mandrel (vello-süreci): vertical
kompozitler: composites mandrel
kolayerirsi öncesi sementiti: kompresör: compressor, superchanger
proeutectoid cementite konik merdane: cone shaped roll, conical
kompresör diski: compressor disk roll
kolayerirüstü: hypereutectic kompresör kanatcıkları: compressor konik oluk: cone chute
kolayerirüstü alaşımlar: hypereutectic blades
alloys konik ölçü: conical measure
komşu: adjacent konik perçin: bevelled rivet
kolayerirüstü dökme demirler: komşu atomlar: neighbouring atoms
hypereutectic cast irons konik rulmanlı yatak: tapered roller
komşu düzlem: adjacent plane bearing
kolbağı (tıp): sling komşu tane: adjacent grain
kolemanit [2CaO·3B2O3·5H2O]: konik sınıflayıcı: cone classifier
komuta merkezi (ask.): nerve centre konik sütunaltı (mim.): gutta
colemanite
konaç: receptacle konik tornalama: taper turning
Kolene süreci (hufal giderme): Kolene
konaç dizgesi: coordinate system konik uç: bevelled end
process
konaç ekseni (mat): axis konik uçlu: tapered
kolesterol [C27H45OH]: cholesterol
konaç ölçme makinesi: coordinate konik vida kılavuzu: taper
koli: parcel measuring machine (CMM)
kolik: colic konik yatay taşı (cam): tapered skew
konaçlar: coordinates back
kolimatör: collimator konbiçim: configuration
kolin (B vitamin türü) [C5H15NO2]: konikleştirilmiş: tapered
konbiçimsel: configurational koniklik (döküm): draft
choline
konbiçimsel dağıntı: configurational koniklik açısı (döküm): draft angle
kolkabağı: luffa (=loofa) entropy
kollektör (elekt): brush konbiçimsel entropi: configurational konkasör (=kırıcı): crusher, jaw crusher
kollektör boru: header entropy konlama: coning
kollodion (nitroselülozlu organik kondansatör: capacitor Konowalow yasası: Konowalow’s law
çözücü): collodion kondensat: condensate konsantratör: concentrator
kolloid: colloid kondensatör: condenser konsantre: concentrate
kollu çark: spider Kondo alaşımı: Kondo alloy konsayılar: coordinates
kollu pergel: trammel Kondo olgusu: Kondo effect konserve açacağı: tin-opener
kollu testere: english pad saw Kondo sıcaklığı: Kondo temperature konserve edilmiş: canned
kollu vinç: jib crane, gib crane konfeksiyon: ready-to-wear konserve kavanozu: preserve jar
kolluk: arm-band konferans: conference, lecture konserve kutusu: can, tin
koloidal silika: colloidal silica koni: bevel, cone konserve tenekesi: can
kolojen-glikosaminoglikan eşçoğuzu: koni direnci değeri: cone resistance konserve yiyecek: tinned food, canned
collogen-glycosaminoglycan (CG) value (CRV) food
copolymer koni ve çeyrekleme yöntemi (seramik): konserveleme: canning
kolomanit: colomanite cone and quartering method konservelenmiş: canned, tinned
kolon: colon, tumpline konik: taper, tapered konsol: tallboy
koloniler: colonies konik çark: bevel wheel, cone wheel konsol kiriş: cantilever beam
kolonlama (yüksek fırın): pillaring konik delme: taper boring konstantan (%60Cu+%40Ni):
kolonya: lotion, toilet water konik dişli: bevel drive gear, bevel gear, constantan
Kolthoff tampon çözeltileri: Kolthoff miter gear, tapered thread konşimento: bill of lading, freight bill
buffer solutions konik dişli mil: bevel gear shaft kontak anahtarı: ignition key, ignition
koltuk: armchair, seat konik dişli takımı: bevelled gearing switch
koltuk altı (tıp): axilla konik dişli yatağı: bevel gear bearing kontak mercekleri: contact lenses

222
konteyner koruma gözlüğü

konteyner: container Koopers hidrosonik gaz temizleme kopya çıkarma: transcription


kontinü hadde: continuous mill dizgesi: Koopers hydrosonic gas cleaning kopya kağıdı: carbon paper
kontra somun: back nut, check nut system kopya tutucu: copyholder
kontra somunu: jam nut Koopers vakumlu karbonat süreci: kopyalama: duplication, tracing
Koppers vacuum carbonate process kopyalama düzeneği: feeler
kontraplak: plywoods, scaleboard
Koopers-Ford dizgesi: Koopers-Ford korasit: coracite (=pitchblende)
kontrol: checking system
kontrol listesi: check list kordierit: cordierite
koordinasyon katalizi: coordination
kontrol saati: timer catalysis kordierit beyaz eşya: cordierite
konu: subject, topic whiteware
koparma demiri (cam): chest knife,
konu dışı: inconsequential wetting-off iron (= chestknife) kordierit cam seramiği: cordierite glass-
koparma kafa: pilfer proof ceramic
konukçu atomlar (fiz): host atoms
koparma kuvveti: rupture force, rupture kordierit porseleni: cordierite porcelain
konukevi: guest house, hostel
lifetime (rupture time) kordon: cordon, lap, strand
konulma: placement
koparma yükü: breaking load kordon çekme kalıbı: beading die
konum: orientation, position kordon çekme merdanesi: beading roll
konum bağıntısı: orientation koparmalı sürtünme aşınması: grinding
abrasion, grinding abrasion wear (= kordon kaynağı: bead weld (=surface
relationship weld)
grinding wear)
konumlan(dırıl)mamış: nonoriented kopça: buckle, clasp, hook and eye kordonlu kesme (cam): bad bead
konumlan(dırıl)mamış çelik sac: kopilya: cotter pin, pin cotter kordonsuz: cordless
nonoriented steel sheet koridor: gallery
kopma: breakaway, break away, rupture
konumlandırılmamış çelik trafo sacı: kopma deneyi (sürünme): rupture test korkayaç (yer b.): igneous rock
non-oriented silicon steel sheet
kopma gerilimi: rupture stress korkuluk: balustrade, guardrail, handrail,
konumlandırılmamış trafo sacı: (=breaking stress), stress at rupture rail, railing
nonoriented electrical sheet kopma katman (cam): hydrated layer korkuluk direği: baluster
konumlanık: oriented kopma katsayısı: modulus of rupture korkuluk duvarı: parapet
konumlu kaynak: position weld (σmr) korna: horn, motor horn
konumsal: orientational kopma noktası (sürünme): rupture point kornea: cornea
konumsal düzen: orientational order kopma süresi (sürünme): rupture time kornea ameliyatı (tıp): keratoplasty
konumsal görünteleme: orientation (tr) kornea çıkıklığı (tıp): keratoconus
imaging kopma talaş: hammer scale kornea gözeleri çoğalması:
konumsal görüntüleme mikroskopisi: kopma uzaması: elongation at rupture, hyperkeratosis
orientation imaging microscopy ultimate elongation korniş: stringcourse
konumsal haritalama: orientation kopmalı çökelme: breakaway korona (göz): corona
mapping precipitatiton
koronlama: corronising
konuşma: lecture kopmalı oksitlenme: breakaway
oxidation korrosif: corrosive
konuşma güçlüğü (tıp): dysphasia korrozyon: corrosion
konut: dwelling, house kopmalı şişme: breakaway swelling
kopmalı yenim: breakaway corrosion korrozyon önleyici: anticorrosive
konveksiyon: convection korsaj: bodice
kopmamış talaş: closed chip (potential
konveksiyon yitikleri: convection losses chip) korse: cincture, girdle
konverter astarı (çelik): converter lining kopoliesterler: copolyesters koru(n)ma: conservation
konvertör: converter kopolimer (=eşçoğuz): copolymer koruk suyu: verjuice
konvertör dökümü (çelik): converter Kopp yasası: Kopp’s law koruma: protection, shielding
tapping Koppers fırını (kok): Koppers oven koruma atmosferi (fırın): protective
konvertör işletimi (çelik): converter Koppers kapısı (kok fırını): Koppers atmosphere
operations door koruma ayarları: protection settings
konvertör sığası (çelik): converter Koppers yanürünlü kok fırınları: koruma bloğu (dövme): sow block
capacity Koppers by-product coke ovens koruma borusu: impervite, protection
konvertör tasarımı (çelik): Koppers-Becker fırını (kok): Koppers- tube
converterdesign Becker oven koruma filmi (ışınım): protective film
konvertör zırhı (çelik): converter shell kopuk: break koruma gazı: shielding gas
konveyör: conveyor kopuk kaya parçası: boulder koruma giysisi: protective clothing
konyak bardağı (cam): brandy inhaler kopuk tel (telli cam): broken wire koruma gözlüğü: goggles, protective
konyak şişesi: brandy glass kopya: copy, dublicate, transcript goggles

223
koruma halkası kovanlı yatak

koruma halkası: guard ring koruyucu levha (kapı): kick plate koşut levha: parallel-plate
koruma kaplaması: barrier coat koruyucu oksit: protective oxide koşut levha algılaması: parallel-plate
korumalı: shielded koruyucu oksit katman: protective oxide sensing
korumalı akışlı döküm: closed stream layer koşut levha işleteci: parallel-plate
casting koruyucu örtü: antimacassar, frisket, actuator
korumalı döküm: shielded casting inhibitive coating koşut lif desteği: parallel fibre
korumalık: guard, sow block koruyucu voltaj (yenim): protective reinforcement
korumalıksız: unshielded potential koşut lif destekli halka: parallel fibre
korumalıksız karbon elektrot kaynağı: koruyucu yağ filmi: protective oil film reinforced ring
unshielded carbon electrode welding koruyucugözlük: safetygoggles koşut yüzlü: parallelepiped
korumalıksız metal ark kaynağı: kosinüs yasası: cosine law koşutlaç: collimator
unshielded metal arc welding Kosletleme (çeliklerde yenim önleme koşutlanma (ışık): collimation
korumalıksız metal elektrot kaynağı: süreci): Kosslettizing koşutlanmış demet (plastikler):
unshielded metal electrode welding Kossel bezeme çizgileri: Kossel pattern collimated roving
korumasız: unguarded lines (=Kossel lines) koşutlanmış ışın demeti: collimated
korunak: shelter, shielding Kossel bezemeleri: Kossel patterns beam
korunaklı: shielded Kossel çizgileri: Kossel lines koşutlanmış x-ışınları demeti:
korundum: corundum, carborundum Kossel konileri (Kikuchi çizgileri): collimated x-ray beam
korundumlu aşındırıcı: corundum Kossel cones koşutlayan: collimating
abrasive Kossel-Möllenstedt deseni: Kossel- koşutlayıcı: collimating, collimator
korunmasız: unprotected, unsafe Möllenstedt pattern koşutluk: parallelism
korunmayan: unprotected Kossel-Sommerfeld yerdeğiştirme koşutsuz dönü (atom): antiparallel spin
koruyucu: antioxidant, inhibitive, yasası (spektroskopi): Kossel- kota dışı: nonquota
preventive, protective Sommerfeld displacement law
kotasız: nonquota
koruyucu atmosfer: protective kostik: caustic
kotunit [PbCl2]: cotunnite
atmosphere kostik potaş: caustic potash
kova: bucket, pail
koruyucu atmosferde çözündürme: kostik soda: caustic soda
kova zinciri: bucket chain
protective atmosphere solutionizing kostovit [CuAuTe4]: kostovite
kovalı bant: bucket belt
koruyucu atmosferde ısıl işlem: koşucu çubuk (düz cam taşlaması):
protective atmosphere heat treatment runner bar kovalı elavatör: bucket chain, bucket
elevator
koruyucu atmosferde menevişleme: koşucu kesiği (düz cam taşlaması):
protective atmosphere tempering runner cut kovalı harmanlama makinesi: bucket-
wheel reclaimer
koruyucu atmosferde ostenitleme: koşul: condition, stipulation
protective atmosphere austenization kovalı harmanlayıcı: bucket-wheel
koşullandırıcı (madde): conditioner
koruyucu atmosferde tavlama: reclaimer
koşullandırma (hız çeliği): conditioning
protective atmosphere annealing kovalı kayış: bucket belt
koşullandırma ısıl işlemi (hız çeliği):
koruyucu bakım: preventive conditioning heat treatment kovalı kazıcı: backhoe
maintenance koşulsuz: unconditional, unreserved kovalı konveyör: bucket conveyor
koruyucu başlık: helmet koşulsuz dengelilik: unconditional kovalı tarak: ladder dredger
koruyucu boya: protective paint stability kovalı taşıyıcı: bucket conveyor, pan
koruyucu cam: filter plate, protective koşum demiri: drawbolt conveyor
glass koşum kayışı (at arabası): harness kovalı yükleme: bucket charging
koruyucu çember: bandage koşum seteni (kumaş deseni): harness kovan: annular bushing, arbor, bushing,
koruyucu çubuk (oto): roll bar satin cartridge case, hive, hollow cylinder,
koruyucu ekran: grille sleeve
koşum takımı: harness, tack
koruyucu film: protective film kovan aynası: shell chuck
koşut: parallel
koruyucu gerilim: protective potential kovan küsküsü (corning): bushing
koşut demetli x-ışınları görüngeölçeri:
koruyucu gerilim aralığı (yenim): parallel-beam x-ray spectrometer needle
protective potential range koşut elektronlu erke yitimli kovan matkabı: shell drill
koruyucu göze: guard cell görüngegözler: parallel electron energy- kovan pistonlu buhar makinası: trunk
koruyucu gözlük: eye protection glasses, loss spectroscopy engine
goggles, protective eyewear koşut erke yitimli elektron kovan raybası: shell reamer
koruyucu kaplama: inhibitive coating, görüngeölçeri: parallel energy-loss kovan role: barrel roller
protective coating electon spectrometer kovan zımba: hollow punch
koruyucu kılıf: shielding koşut laminat: parallel laminate kovanlı yatak: sleeve bearing

224
kovelit kömürsü

kovelit: covellite (=covelline) köftün: oil cake kömür karası: coal black
kovuk: cavity, pocket Köhler aydınlatması (ışık mikroskobu): kömür karası: jet-black
kovuklaşma: cavitation Köhler illumination kömür karbonlaşması: coal
kovuklaşma hasarı: cavitation damage kök: radical (kim), root carbonization
kovuklaşma yıpranması: cavitation kök açıklığı (kaynak): root opening kömür karıştırma: coal mixing
erosion kök çatlağı (kaynak): root crack kömür katranı: coal tar
kovuklu yenim: cavitation corrosion kök değişimi: base exchange kömür katranı reçineleri: coal tar resins
koy bölgesi (çelik): bay region kök değiştirim sığası: base exchange kömür kazması: coal picks
koyma: set capacity kömür kırıcı: coal breaker
koyu: dark, thick, turbid kök dişciliği bilimi (tıp): endodontology kömür kimyasalları: coal chemicals
koyu boya: toner kök dişçiliği (tıp): endodontia kömür konveyörü: coal conveyor
koyu esmer: melanistic (=endodontics) kömür kovası: scuttle
koyu esmerlik: melanism, melanosis kök geçişi: root pass kömür lekesi: carbon mark
koyu kahverengi: burnt sienna kök girinimi (kaynak): root penetration kömür madenciliği: coal mining
koyu kestane (renk): dark brown kök kafası (kaynak): root head kömür madeni: colliery
koyu kırmızı (renk): oxblood kök levhası (döküm): stool plate kömür mavnası: keel
koyu kırmızı cam: ruby, ruby glass kök metal: base metal kömür mucuru: breeze (=coke breeze)
koyu kırmızı parlaklık: ruby lustre kök pasosu (kaynak): root pass kömür nakliye gemisi: collier
koyu kızıl taş çömlek: böttger ware kök plakası: stool plate kömür ocağı: coal mine (=coal-pit),
koyu kiremit rengi boya: burnt ocher kök üssü (mat.): index colliery
koyu mavi: oxford blue, royal blue kök yüzü (kaynak): root edge, root face kömür öğütme: coal grinding
koyu mor: royal purple kök zehiri [C23H22O6]: rotenone kömür önısıtma: coal preheating
koyu pembe: burnt rose kökçe (=kök) (kim.): radical kömür petrografisi: coal petrography
koyu renk: dark colour köken: origin kömür püskürtme: coal injection
koyu renkli: high-coloured kökenden yayılan izler (kırılma yüzeyi): kömür siloları: coal bins, coal storage-
koyu renklilik: melanism radial marks bins, coal bunker
koyu turuncu: burnt orange kökleme: routing kömür taşıma geçidi (kömür ocağı):
koyu yağ: stand oil köknar: fir haulageway
koyu yeşil: bottle green köknar kerestesi: fir wood kömür taşıyıcı: coal conveyor
koyulaştırma (cam): thickening kömür: char, coal kömür temizleme: coal cleaning
koyuluk: tone kömür arabası devirme: coal car kömür tozlaştırıcı: coal pulverizer
koyun derisi: sheep skin unloading kömür tozlaştırma: coal pulverization
koyun postu: sheep skin kömür bunkeri: coal bunker kömür tozu: cinder, coal dust, culm
koyun yünü: fleece kömür cürufu: coal slag kömür tozu tıkızları: culm briquettes
koyuntu: implant kömür çıkarma: coal drawing kömür yan ürünleri: coal chemicals
koyuntu alaşımları: implant alloys kömür çözümlemesi: coal analysis kömür yatağı: coal bed
koyuntu gereçleri: implant materials kömür çuvalı: coal bag kömür yığağı: coal hopper
koyuntu geri kazanımı: implant retrieval kömür damarı: coal seam kömür yıkama: coal washing
koyuntu güvenilirliği (tıp): reliability of kömür dışığı: coal slag kömür yıkama makinası: coal washing
implant kömür dökme: coal unloading machine
koyuntu kaynağı: implant weld kömür düzeyleme: coal levelling kömür yıkama tesisi: launder
koyuntu kaynaklaması: implant welding kömür düzeyleyici: coal leveller kömür yükleme: coal charging
koyuntu ömrü: implant life kömür el arabası: coal barrow kömürle indirgeme süreci (çelik): coal
koyuntu yerleştirme (tıp): implantation kömür eleme: coal screening reduction process
koyuntu-doku arayüzeyi: implant-tissue kömür gazı: coal gas kömürlerin sınıflandırması:
interface kömür gazlaştırma: coal gasification classification of coals
koyut: postulate, postulation kömür harmanları: coal blends kömürleş(tir)me: carbonation, charring
koyutlama: postulation kömür hazırlama: coal dressing, coal kömürleşebilir: carbonizable
koza: cocoon preparation kömürleş(tir)me: carbonization,
koza süreci: cocoon process kömür hazırlama tesisi: dressing plant coalification
kozalak: cone kömür hidrojenle(n)mesi: kömürlü maden: black band
kozmetik kavanozu: cosmetic jar hydrogenetion of coal kömürlük: bunker, coal bunker
kozmik ışın göstergesi: hodoscope kömür içitme: coal injection kömürsü: char

225
kömürünkarbon içeriği kötüleşme

kömürünkarbon içeriği: coal rant köpür(tül)müş: foamed köşe atomu: corner atom
köpek balığı derisi: shagreen köpüren: effervescent köşe bağlantısı: corner joint, edge joint
köpek dişi (tıp): cuspid köpürme: ebullition, effervescence, köşe bükme: beading
köpek kulübesi: doghouse spume köşe çatlağı: corner crack
köpekbalığı dişleri (seramik, cam köpürmeyen: nonfoaming, nonfrothing köşe dikişi: fillet weld
bozukluğu): shark’s teeth köpürtücü: foaming agent köşe eki: edge joint
köpekdişi (üst çene): eyetooth köpürtücüler: frothers köşe kaynağı: fillet weld
köprü: bridge kör: blank, blind, blunt, diverticulum, köşe kırma (cam): cut-off corner
köprü ayağı: abutment eyeless köşe kıvırma: beading
köprü cıvata: U-bolt kör bağırsak (tıp): appendix köşe merkezli (örüt b.): end-centred
köprü devresi: bridge circuit kör besleyici (döküm): blind riser köşe tuğlası: angle brick
köprü genişliği: bridge width kör bıçak: blunt blade köşe yarıçapı: fillet radius
köprü kalıp: bridge die kör delik: blind hole, counterbore köşe yuvarlama frezesi: half concave
köprü molekül: bridge molecule kör flanş: blank flange milling cutter
köprü teli: bridge wire kör geçi: dummy pass köşebentler: angles
köprücük kemiği (tıp): collarbone kör kapak: dummy plug köşegen: diagonal
köprücük kemiği ucu (tıp): acromion kör kasa: blind casing köşegen geçi: diagonal pass
köprüleme (katılaşma): solder short kör kavurucu: blind roaster köşegenel yüzey hataları (saclar):
(bridging) kör kuyu: blind shaft pinchers
köprüleme oksijeni: bridging oxygen kör kurşun: stray bullet köşeleri dik kesilmiş düz cam: facetted
köprüleme tuğlası: block brick kör nokta (göz): blind spot glass
köprülemeyen oksijen: nonbridging kör numune: blind sample köşeli: angular
oxygen (NBO) kör pas (hadde): dummy pass köşeli ayraç: bracket
köprülü vinç: bridge crane kör testere: blunt saw köşeli çelik aşındırıcı: steel grit
köpüğünü alma: defoaming kördüğüm: cobble köşeli çökelti: angular precipitate
köpük: foam, froth, lather, scum, körelim: atropy köşeli dolgu: fillet
skimmings, spume, suds körelme: atrophy
köpük alıcı (döküm): skim bob köşeli kumlar: sharp sands
körkalıp (cam): blank mould köşeli pik aşındırıcı: chill iron grit,
köpük alma kapağı(döküm): skim gate körleme: blinding chilled iron grit
köpük bağlama: foaming körlenme (seramik): dulling köşeli taneli toz: angular powder,
köpük camı: cellular glass, foam glass, körleten: blinding granular powder
multicellular glass
körletme (maden): blinding köşeli taşlama taşı (porselen emaye):
köpük giderici: antifoaming agent, rubbing stone
defoamer, defrothing agent körlüğe ilişkin (tıp): amaurotic
köpük giderme: defoaming, defrothing körlük: amaurosis köşeli yığın: breccia
köpük hattı: foam line körpe: fresh, tender köşelik: gusset
köpük kalıp yapma: foam moulding körük: bellows, blower, fan köşesiz: agonic, cornerless
köpük model (döküm): styrofoam körük ağzı: blast gate köşk: kiosk
pattern körük düzeni: fan assembly kötü: ill
köpük önleyici: foam inhibitör, defoamer körüklü ısıtıcı: blast heater kötü: malignant
köpük sıyırıcı: skim bob kös: bass drum kötü beslenme: malnutrition
köpüklen(dir)me: frothing kösele: leather kötü cam kalınlığı dağılımı: poor
köpüklenme: foaming, yeasting kösele bıçağı: skiver distribution
köpüklenmiş cam eriyiği: foamed glass kösele conta: leather ring kötü dağılım: bad distribution
köpüklü: foamed, lathery, spumous, kösele gibi: leathery kötü kalınlık dağılımı (cam): bad
spumy, sudsy kösele kayış: leather strap (=leather belt) distribution
köpüklü alçı kalıplar: foamed-plaster kösele perdahlayıcı: leather roller kötü karıştırma: poor mixing
moulds kösele sabunu: leather soap kötü tavlama (cam): poor annealing
köpüklü curuf: foamed slag kösele zımbası: leather punch kötü ur üreten: carcinogen
köpüklü dışık: foamed slag köstek: lap, sprag, tether kötücül: anaplastic, malignant, virulent
köpüklü sabun: lathery soap kösüre taşı: holystone kötücül büyüme (tıp): malignant growth
köpüklü yüzdürme: froth floatation köşe: corner, nook kötücül ur: cancer
köpüksavar (özdek): foam inhibitör köşe açısı: bevel (corner angel) kötüleşen(tıp): ingravescent
köpür(t)me: foaming, yeasting köşe aşınması (seramik): corner wear kötüleşme: deterioration

226
kötüleşmiş kromel-alumel

kötüleşmiş: deteriorated kristal çatlaması: decrepitation krom [Cr]: chromium


kötülük: malignance (=malignancy) kristal çözümleme: crystal analysis krom alaşımları: chromium alloys
kötürüm: palsied kristal kuarz: crystal quartz krom asitleme işlemi: chrome pickle
kötürüm etme: maiming, mutulation kristal kümesi (yer b.): crystalline treatment
kötürümlük: jake leg, maimedness aggregate krom bakır alaşımları: chromium
KR süreci: KR process kristal polimerler: crystalline polymers copper alloys
Kraft süreci (kağıt): Kraft process kristal sır: crystalline glaze krom cevheri: chrome ore
kral altını (renk): regal gold kristal suyu: crystal water krom emdirimi: chromium
kral asası: sceptre kristal tarayıcı: crystal scanner impregnation
kral suyu: aqua regia kristal taşı: devitrification stone krom emdirimli: chromium impregnated
Kramer değişmezi (x-ışınları): Kramer’s kristal yapılı: phanerocrystalline krom kaplama: chromium plating
constant (K) kristal yemek takımı: glass dinnerware krom kaplama: chromizing
Kramer-Kronig bağıntıları (tıp): kristalit: crystallite krom kaplı: chromium-plated
Kramer-Kronig relations kristalizör: crystallizer krom kaplı çelik: chromium-plated steel
kramp (tıp): cramp kristalleşebilir: crystallizable krom kaplı metal: chromium-plated
krank: crank kristalleşme: crystallization metal
krank kolu(mak): trace kristalleşme hızı: rate of crystallization krom kaplı sac: chromium-plated sheet
krank kutusu: crankcase kristalleşme ısısı: heat of crystallization krom kaplı yüzey: chromium-plated
krank mili: crankshaft kristalleşme yolları: crystallization paths surface
krank pimi: wrist pin kristalleşmemiş: uncrystallized krom karası: chrome black
Kranz üçlü süreci: Kranz triplex process kristalleştirici (cam): modifier krom karbonat [CrCO3]: chromous
krater: crater kristalli: crystalline, porphyritic carbonate
Krauss haddesi: Krauss mill kristalli fenol [C6H4(OH)2]: resorcinol krom karbürleri [Cr7C3, Cr23C6]:
kravat: necktie, tie kristalli kalıntı (cam): stone chromium carbides
kravat iğnesi: scarfpin, stickpin, tie clip, kristalli kovuk (yer b.): geode krom kırmızısı [PbCrO4.PbO]: chrome
tie-tack kristalli spectrometre: crystal red
k-reçinesi: k-resin spectrometer krom nikel alaşımları: chromium-nickel
kremayer dişli: rack and pinion gear kristallilik (plastikler): crystallinity alloys
kremayer frezesi: rack cutting machine kristalografi: crystallography krom nitrür [CrN]: chromium nitride
krennerit [AuTe2]: krennerite kristalografik: crystallographic krom oksit [Cr2O3]: chromia, chromium
kreozot: creozote kristalsi: crystalloid oxide
krep: pancake kristalsiz: noncrystalline krom paklama: chrome pickle
kresilik asit: cresylic acid kristalsiz katı: noncrystalline solid krom paklama işlemi: chrome pickle
kresol [C8H10O2]: creosol kristalyüzey: facet treatment
kretin [C4H9N3O2]: creatine kristobalit: cristobalite krom sarısı: chrome yellow
kretinin [C4H7N3O]: creatinine kristobalit [SiO2 türü]: crystobalite krom şapı [CrNH4(SO4)2·12H2O]:
kriko: jack kritik: critical chrome alum
kriko kolu: jack lever kritik boyutlar: critical dimensions krom temelli alaşımlar: chromium base
kriko pompası: jack pump kritik hata (cam): critical defect alloys
krioskop: cryoscope kritik soğuma: critical cooling krom tuzu: chromic salt
krioskopi: cryoscopy kriyohidratlar: cryohydrates krom yeşili: chrome green
kriptol: kryptol kriyojen: cryogen kromat çevrimli kaplama: chromate
kriyojenik: cryogenics conversion coating
kripton [Kr]: krypton
kriyolit [Na3AlF6]: cryolite kromat işlemi: chromate treatment
krisoberil [BeO · Al2O3]: chrysoberyl
krisokolla [CuSiO3 · 2H2O]: chrysocolla kriz: crisis kromat kaplama: chromate coating
krisotil [3MgO · 2SiO2 · 2H2O]: Kroger-Vink simgelemesi: Kroger-Vink kromatlama: chromating, chromatizing
chrysotile notation kromatlar: chromates
kristal: crystal krokesit [(Cu,Ti,Ag)2Se]: crookesite kromatograf: chromatograph
kristal anizotropisi: crystal anisotropy Kroll dağlayıcısı (Ti): Kroll’s etchant kromatografi: chromatography
kristal biçimli boşlukcuk: negative Kroll süreci: Kroll’s process kromatogram: chromatogram
crystal Kroll-Betterton süreci: Kroll-Betterton kromel (%90 Ni+%10 Cr) (ısıl çift):
kristal cam: crystal glass, devitrified process chromel
glass, lead crystal krom: chrome kromel-alumel: chromel-alumel

227
kromel-alumel çifti kulonölçer

kromel-alumel çifti: chromel-alumel kromozom ipliği (tıp): chromonema kulak ardı tümüğü (tıp): mastoid
couple kromozom sayısı (tıp): ploidy kulak bilimi (tıp): otology
kromik asit [H2CrO4]: chromic acid kromozomsal sapınç: chromosomal kulak borusu (tıp): aural orifice
kromik asit çözeltisi uygulaması (Al): aberration kulak burun boğaz bilimi (tıp):
chromadizing kromya: chromia otorhinolaryngology
kromik asitli anotlama: chromic acid Kronig Penney modeli: Kronig Penney kulak çınlaması (tıp): tinnitus
anodizing model kulak damlası: ear drop
kromik asitli artıuçlama: chromic acid kronometre: chronometer, timer kulak implantı (tıp): otology implant
anodizing Krose doğrudan eğmeli yorulma deneyi kulak implantı: ear implant
kromilklorür [CrClo2]: chromyl chloride makinası: Krose direct flexure fatigue- kulak inceleme aygıtı: otoscope
kromit [(Fe,Mg)·(Cr,Al,Fe)2O3]: testing machine
kulak kepçesi (tıp): tragus
chromite kroşe: crochet
kulak koruyucu: earflap
kromit taşı: black speck kroton asidi [CH3CH=CHCOOH]:
crotonic acid kulak koyuntusu: ear implant, otology
kromitli tuğla: chromite brick implant
krom-kalay pembesi: chrome-tin-pink kroton yağı: croton oil
kulak kürdanı: earpick
kromlama: chromizing, cromodizing kroze: crucible
kulak memesi (tıp): ear-lobe
kromlu (+): chromous Krupp süreci: Krupp’s process
Krupp-CODIR süreci: Krupp-CODIR kulak pense: bracket
kromlu (+3): chromic
process kulak taşı (tıp): otolith
kromlu (+6): chromyl
Krupp-Renn süreci: Krupp-Renn kulak tıkacı: earplug
kromlu amalgam: chrome amalgam
process kulak yangısı (tıp): otitis
kromlu bakır [0.5 % Cr]: chromium
copper kruvaze (ceket): double-breasted kulak zarı (tıp): eardrum
kromlu çelikler: chromium steels ksantan: xanthan kulak zarı (tıp): tympanum
kromlu demir (önalaşımı) ksantat: xanthate kulak zarı çöküntüsü (tıp): umbo
[=ferrokrom]: ferrochromium ksantik asit [ROCSSH]: xanthic acid kulakcık (tıp): atrium
kromlu demirtaşı [FeO·Cr2O3]: chrome ksenon [Xe]: xenon kulaklı gelberi (cam): thumb rake
ironstone ksenon ark lambası: xenon arc lamb kulaklı somun: thumb nut (=wing nut)
kromlu dökme demirler: chromium cast ksenon ikiflorür [XeF2]: xenon kulaklı te: drop tee
irons difluoride kulaklık: earflap, headphone, headset
kromlu manganlı çelikler: chromium- ksenotim (itriyum ortofosfat mineral): kule: column, tower
manganese steels xenotime kulecik: turret
kromlu molibdenli çelikler: chrome kserojel: xerogel kullanıcı: user
molybdenum steels ksi parçacığı: xi particle (=hyperon) kullanık: spent
kromlu molibdenli ısı dirençli çelikler: ksidar reçineleri: xydar resins kullanık paklama çözeltisi: spent pickle
chromium-molybdenum heat-resistant ksilan (kim.): xylan kullanık paklama çözeltisi: spent pickle
steels ksilen [C6H4(CH3)2]: xylene(=xylol) liquor (=spent pickle)
kromlu refrakterler: chrome refractories ksilidin [(CH3)2C6H3NH2]: xylidine kullanık paklama çözeltisi: spent pickle
kromlu sıcak iş takım çelikleri: ksilofon (çalgı): xylophone solution (=spent pickle)
chromium hot work tool steels ksiloz [C5H1005]: xylose kullanık sıvı (hidromet): spent liquor
kromlu silisli yay çeliği: chromium- kuarz camı: fused quartz kullanılabilir: usable
silicon spring steel
kubbe: dome, vault kullanılmamış: new, unexposed, unused
kromlu takım çelikleri: chromium tool
steels kubbe tuğlası: dome brick kullanılmamış film (fotoğraf):
kromlu tuğla: chrome brick kubbeli: domed unexposed film
kromlu tunç: chromium bronze kucak: lap kullanılmayan: obsolete
kromlu vanadyumlu yay çelikleri: kucak masası: lapboard kullanılmış: old, spent, used
chromium-vanadium spring steels kucaküstü bilgisayarı: laptop kullanım: use, usage
kromlu-nikelli çelikler: chrome nickel kuduz: hydrophobia kullanım ömrü (döküm kumu): bench
steels kukla: dummy, marionetta life
kromlu-vanadyumlu çelikler: chrome kukla başı: dummy bar kullanışlı: usable
vanadium steels kukla zinciri: dummy bar chain kullanışsız: impracticable, impractical
krom-manyezit tuğla: chrome magnesite kuklabaşı alıcısı: dummy bar receiver kullanma: handling, utilization
brick kulaç (1.829m): fathom kullanma kılavuzu: instruction book
kromofor: chromophore kulak: ear, flange, gill kulon (elektrik yük birimi): coulomb
kromozom: chromosome kulak ağrısı (tıp): earache kulonölçer: coulometer

228
kulonölçüm (seramik toz) kumlama holü

kulonölçüm (seramik toz): coulometry kum harmanlama (döküm): sand kum süzgeci: sand filter
kulonölçümsel: coulometric mulling kum tane dağılımı: sand grain
kulonölçümsel duyargalar: coulometric kum hazırlama (döküm): sand distribution
sensors preparation kum tanesi: sand grain
kulp: grip, handle, holder, lug kum inceliği (döküm): sand fineness kum temizleyicisi: scrubber
kulplu: ansate kum inceliği sayısı (döküm): sand kum tepeciği: dune
kulplu anahtar (mak): handle wrench fineness number kum torbası: ballast, sandbag
kulplu büyük bardak: mug kum izleri (döküm): sand marks kum tozu: sand dust
kulplu kana: pitcher kum kalıba dökülmüş parça dökümler: kum unu: sand dust
sand mould castings kum yakması: sand burning
kulpsuz derin çin tavası: wok
kum kalıba döküm (işlem): sand mould kum yatağı (kupol ocağı): sand bed
kulpsuz kana: decanter casting
kuluçka: incubation kum yoğurma: sand mulling
kum kalıba döküm gereçleri: sand kum yunağı: sand bath
kuluçka dönemi (tıp): incubation period mould cast materials
kuluçka makinası: incubator kum yunaklı fırın: sand bath furnace
kum kalıntılar: sand inclusions
kuluçka süresi: incubation period kuma dökülmüş: sand-cast
kum kalıp: sand mould
kuluçka yeri: hatchery kuma dökülmüş çelik parça: sand-cast
kum kalıp eşi (döküm): sand match steel component
kuluçkaya yatma: incubation kum kalıplama: sand moulding
kulübe: booth, cabin, lodge, shanty kuma dökülmüş dökme demir: sand-
kum karıştırıcı (=kum mikseri): pug cast cast iron
kum: sand mill kuma dökülmüş parçalar: sand-cast
kum bağlayıcı ile sıvı karıştırma kum karıştırma (döküm): sand mixing pieces
(döküm): mulling and tempering kum karıştırıcı(döküm): sand mixer kuma döküm (işlem): sand casting
kum bağlayıcıları: sand binders kum karıştırma makinası: muller kumanda: control
kum dağıtıcı: sand distributor kum keskinliği: sand angularity kumanda dışı: out-of-control
kum değirmeni: sand crusher, sand kum kırıntılama: sand fitting kumanda kolu: hand lever
mixer kum kömür karışımı: black sand kumanda masası: control board
kum deliği (döküm hatası): sand hole kum köşeliliği (döküm): sand angularity kumanda mili: drive shaft
kum denemesi: sand testing kum kurutma: sand drying kumanda odası: control pulpit,
kum denetimi (döküm): sand control kum kurutucu: sand drier instrument room
kum deneyi (döküm): sand test kum maçalar (döküm): sand cores kumanda panosu: control panel,
kum deneyi sonuçları: sand test results kum maçalı kokil kalıp: semipermanent operating panel
kum deneyi verileri: sand test data mould kumaron [C6H4OC2H2]: coumarone
kum dökümler: sand castings kum maçalı kalıp (döküm): kumaş: cloth, fabric, material
kum dövme (döküm): ramming semipermanent mould kumaş desteği: fabric reinforcement
kum dövme tokmağı (döküm): sand kum mikseri (seramik): pug mill kumaş dolgulu fenolikler: fabric filled
rammer kum nemlendirme (döküm): sand phenolics
kum duvar: sand wall tempering kumaş dolgulu melaminler: fabric filled
kum düşmesi (döküm): sand inclusions kum ocağı: sandpit melamines
kum düşüğü (döküm kusuru): drop kum özütlemesi: sand leaching kumaş elyafı: textile fibre
(drop off, drop out) kum püskürteci: sand ejector, kumaş gergisi: tenter
kum eleği: sand sieve sandblaster kumaş kenarı: selvage
kum eleği sınıflandırması (döküm): kum püskürtme: grit blasting, sand kumaş parçası: swatch
sand sieve grading blasting, sandblasting kumaş yağı: textile oil
kum erozyonu (döküm bozukluğu): kum püskürtme deneyi: grit blasting test kumbara: money box
wash (=cuts) kum saati: sandglass kumdan süzme: sand filtration
kum eşdeğeri: sand equivalent kum sabanı (kum akışı yönlendiricisi): kumkaya: burstone, flysch
kum genleşme izi (döküm): rattail sand plow kum-kireç tuğlası: sand-lime brick
kum genleşmesi: sand expansion kum saçma: dust shot kumla temizleme: grit blasting
kum gerikazanımı (döküm): sand kum sandığı: sandbox kumlama: blasting (=blast cleaning),
reclamation kum savurma süreci: sand spun process frosting, peening, sand blasting,
kum giderme (döküm): desanding, sand kum serpeci: sand slinger sandblasting, shot blasting
removal kum serpme borusu: sanding pipe kumlama aygıtı: sandblasting apparatus,
kum gözenekliliği (kum boşluk oranı): kum serpme makinası: sand blower sanding apparatus
sand porosity kum slingeri (döküm): sand slinger kumlama holü: blasting hall

229
kumlama makinası kurşun galyat camları

kumlama makinası: blasting machine, kural: algorithm, rule kurşun asetat üçhidrat
sand blasting machine kuram: hypothesis, theory [Pp(CH3CO2)2·3H2O]: lead acetate
kumlama memesi: sandblasting nozzle kuramlama: theorization trihydrate
kumlama odası: blast room, blasting kuramsal: hypothetical, theoritical kurşun astar: lead lining
chamber kuramsal aritmetik: theoritical kurşun azid [PbN6]: lead azide
kumlama tamburu: sanding drum arithmetic kurşun babiti (yatak alaşımı): lead
kumlamadan çıkan kum tozu: spant kuramsal fizik: theoritical physics babbitt
grinding sand kurşun bakır evre çizgesi: lead copper
kuramsal kimya: theoritical chemistry phase diagram
kumlu: arenaceous, calculous, sabulous
kuramsal yoğunluk: theoritical density kurşun bırakımı (cam): lead release
(=sandy), sanded, siliceous (=silicious)
kumlu çakıl: hoggin kurbağa: frog (=panel) kurşun bilyası: lead shot
kumlu çıkıntı (döküm): sand buckle kurbağacık: clamp dog kurşun biroksit [PbO]: lead monoxide
kumlu demir cevheri: taconite kurban: sacrifice kurşun bizmut alaşımları: lead bismuth
kumlu lal: uvarovite kurban anot (yenim): sacrificial anode alloys
kumlu parlatma(kaplama): sanding kurban artı uç: sacrificial anode kurşun bizmut alaşımları: lead-bismuth
kumlu yüzey: sand finish kurban etme: sacrifice alloys
kurban film: sacrificial film kurşun bizmut evre çizgesi: lead
kumlukil: arenaceous clay bismuth phase diagram
kumlukireçlikerpiç: rammed earth kurban korozyonu: sacrificial corrosion
kurban yenimi: sacrificial corrosion kurşun bizmut içyapıları: lead bismuth
kumpas: caliper, caliper gage microstructures
kumsal kumu: beach sand kurban zar: sacrificial film
kurşun borat [Pb(BO2)2]: lead borate
kumsu: arenaceous kurbanlı koruma (yenim): sacrificial kurşun borat camları: lead borate glasses
kumsu doku: dry spray protection
kurşun borosilikat: lead borosilicate
kumtaşı: sandstone kurbanlık: sacrificial
kurşun borosilikat camı: lead
kumtaşlı bakır cevheri: copper barilla kurdele: band, ribbon, tape borosilicate glass
kumul: dune kurdele şerit: elastic band kurşun boru: lead pipe, lead tube
kumul izleri (kırık yüzey): beach marks kurdeşen (tıp): nettle rash, rash kurşun boyası [PbO]: massicot
kundak takımı (bebek): swaddling kurdeşen: urticaria (=massicotite)
clothes Kurdjumow-Sachs bağıntısı kurşun bromür [PbBr2]: lead bromide
kundara: shoe (örütbilim): Kurdjumow-Sachs kurşun cevherleri: lead ores
kundura kalıbı: last relationship kurşun çatı: lead roofing
kundura yüzü: vamp kurgulama (yayın): editing kurşun çinko alaşımları: lead-zinc alloys
kunduz asidi [C10H18O4]: sebacic acid kurma: assembly, erection kurşun çinko borat camları: lead-zinc
kunduz yağı: castor kurma hattı: assembly line borate glasses
kuntra (den.): tack Kurnakov noktası: Kurnakov point kurşun çinko niyobat: lead-zinc niobate
kunzit [LiAl (SiO3)2]: kunzite kurs: school (pzn)
kuperit [PtS]: cupperite, cooperite kurşun: bullet, plumbum kurşun çivi: lead nail
kupferit [MgSiO3]: kupfferite kurşun [Pb]: lead kurşun çubuk: lead rod
kupkuru: airdry kurşun alaşımları: lead alloys kurşun dışığı: lead slag
kuplaj rakor (boru): coupling kurşun dökümler: lead castings
kurşun altı florlu silikat [PbSiF6.2H2O]:
kupol ocağı: cupola lead hexafluorosilicate kurşun dökümü (işlem): lead casting
kurşun anot: lead anode kurşun dört florborat [Pb(BF4)2]: lead
kupol ocağı eritken katımı: cupola tetrafluoroborate
fluxing kurşun antimonat: naples yellow
kurşun dörtetil [(C2H5)4Pb]: tetraethyl
kupol ocağı işletimi: cupola operation kurşun antimuan alaşımları: lead- lead
kupol ocağı kireçtaşı: cupola limestone antimony alloys kurşun fabrikası: lead plant
kupol ocağı koku: cupola coke kurşun arıtımı: lead refining kurşun floroborat camları: lead
kupol ocağı yüklenti gereçleri: cupola kurşun arıtma kazanı: kettle for refining fluoroborate glasses
charge materials lead kurşun florogermanat camları: lead
kupol ocağı yüklenti hesaplamaları: kurşun arsenit [Pb3(AsO4)2]: lead fluorogermanate glasses
cupola charge calculations arsenate kurşun florosilikat camları: lead
kupol ocağı yüklentisi: cupola charge kurşun asetat [(C2H3O2 Pb.3H2O]: sugar fluorosilicate glasses
kupolda erime bölgesi: crucible zone of lead kurşun florür [PbF2]: lead fluoride
kupon: coupon kurşun asetat [Pb(C2H3O2)2 ]: lead kurşun galyat camları: lead galliate
kuprit [Cu2O]: cuprite acetate (=sugar of lead) glasses

230
kurşun geçirmez kurşun-kalay alaşımları

kurşun geçirmez: bulletproof kurşun molibdat [PbMOO4]: lead kurşun titanat yükülleri: lead titanat
kurşun geçirmez cam: bullet- resisting molybdate dielectrics
glass, bulletproof glass kurşun nikel niyobat: lead nickel niobate kurşun titanat zirkonat: lead titanat
kurşun geçirmez zırh: bulletproof (PNN) zirconate
armour kurşun nitrat [Pb(NO3)2]: lead nitrate kurşun tiyosiyanat [Pb(SCn)2]: lead
kurşun germanet [Pb5Ge3O11]: lead kurşun niyobat [Pb(NbO3)2]: lead thiocyanate
germanate niobate kurşun topaklama: lead sintering
kurşun germanet camları: lead kurşun odalı süreç (H2SO4): lead- kurşun torbası düşürme deneyi: shot
germanate glasses chamber process bag test
kurşun gibi hızlı tren: bullet train kurşun oksit karışımlı alkali oksit silika kurşun tozu: black lead, lead powder
kurşun giderme: deleading, unleading camı: lead oxide-mixed alkali oxide-silica kurşun tungstat [PbWO4]: lead tungstate
kurşun içeren: plumbiferous glass
kurşun oksitleme: cupellation kurşun vanadat [Pb(VO3)2]: lead
kurşun ikioksit [PbO2]: lead dioxide vanadate
kurşun ikisilikat: lead frit kurşun oksitlemeyle zenginleştirme:
scorification kurşun ve lehim işleri: plumbing
kurşun işlemez: shellproof kurşun örtülü: lead coated, lead crystal kurşun vida: lead screw
kurşun iyodat [Pb(ΙO3)2]: lead iodate kurşun özellikleri: lead properties kurşun yunağı: lead bath
kurşun iyodür [PbΙ2]: lead iodide kurşun parçacıkları: lead granules kurşun yunağı örtüsü: lead bath
kurşun izabesi: lead smelting kurşun pencere çerçevesi: came covering
kurşun kalem: lead pencil, pencil kurşun perde: lead screen kurşun yunağında suverme (çelik): lead
kurşun kalem açacağı: pencil sharpener bath quenching
kurşun pırıltısı [PbS]: lead glance
kurşun kalıntıları: lead inclusions (=galene) kurşun yunağında tavlama: lead bath
kurşun kalkan: lead screen kurşun pota ocağı: lead pot furnace annealing (=lead annealing)
kurşun kaplama: lead coating, lead kurşun potası ısıtması: lead pot heating kurşun yunağından geçirme (çelik):
plating lead patenting
kurşun selenit [PbSeO3]: lead selenite
kurşun kaplı: lead coated kurşun yüksek fırını: lead blast furnace
kurşun selenür [PbSe]: lead selenide
kurşun kaplı sac: lead coated sheet, lead kurşun sertleş(tir)mesi: hardening of kurşun yünü: lead wool
plated sheet lead kurşun zehirle(n)mesi: lead poisoning
kurşun karbonat [PbCO3]: lead kurşun silikat: lead silicate kurşun zehirlenmesi (tıp): plumbism
carbonate kurşun silikat camları: lead silicate kurşun zirkonat [PbZrO3]: lead
kurşun katılmış: leaded glasses zirconate
kurşun kaynaklama: lead burning, lead kurşun sinterleme: lead sintering kurşun zirkonat titanat [Pb(Ti,Zr)O3]:
welding kurşun sitrat: lead citrate lead zirconate titanate (PZT)
kurşun klorür [PbCl2]: lead chloride kurşun siyanamid [pbncn]: lead kurşun zirkonat-titanat: lead-zirconate-
kurşun köpüğü: lead slag cyanamide titanate
kurşun kromat [PbCrO4]: lead chromate kurşun stanat [PbSNO3]: lead stannate kurşun-antimuan-kalay alaşımları:
kurşun külçesi: lead ingot kurşun sülfat [PbSO4]: lead sulphate lead-antimony tin alloys
kurşun lantan zirkonat titanat: lead kurşun sülfür [PbS]: lead sulphide kurşun-bizmut-kadmium-kalay
lanthanum zirconate titanate (PLZT) kurşun şekeri: lead acetate (=sugar of alaşımları: lead bismuth-cadmium-tin
kurşun lehimi: lead solder lead) alloys
kurşun levha: rolled lead kurşun şeritli cam: leaded glass kurşun-bizmut-kadmium-kalay
kurşun mağnezyum niyobat: lead kurşun tantalat [Pb(TaO3)2]: lead ötektiği: lead bismuth-cadmium-tin
magnesium niobate (PMN) tantalate eutectic
kurşun mağnezyum niyobat kurşun tel: bob, lead wire kurşunda tavlama: lead annealing
seramikleri: lead magnesium niobate kurşun telürür [PbTe]: lead telluride kurşundan çinko ayırma: lead dezincing
ceramics kurşun temelli alaşımlar: lead base kurşundan gümüş ayırma: lead
kurşun mağnezyum tungstat: lead alloys desilverization
magnesium tungstate (PMW) kurşun temelli lehim alaşımları: lead kurşun-gümüş babiti (yatak alaşımı):
kurşun manşon: lead sleeve base soldering alloys lead-silver babbitt
kurşun metalbilimi: lead metallurgy kurşun terlemesi: lead sweat kurşuni: griseous, grizzle, oxford gray,
kurşun metaniobat [Pb(NbO3)2]: lead kurşun tesisi: lead plant steel gray
metaniobate kurşun tetraetil [Pb(C2H5)4]: lead tetra kurşuni mavi: blae
kurşun metavanadat [Pb(VO3)2]: lead ethyl kurşuni renkli (yer b.): mesocratic
metavanadate kurşun titanat [PbTiO3]: lead titanat kurşun-kalay alaşımları: lead-tin alloys,
kurşun minarelleri: lead minerals (PT), lead titanate Pb-Sn alloys

231
kurşun-kalay denge çizgesi kuru sarsma harcı

kurşun-kalay denge çizgesi: lead-tin kurşunlu teneke: terne plate kuru galvanizleme: dry galvanising
equilibrium diagram kurşunlu tunç: leaded bronze kuru geçirgenlik: dry permeability
kurşun-kalay denge dizgesi: lead-tin kurşunlu yarı-kızıl pirinç: leaded semi- kuru göze: dry cell
equilibrium system red brass kuru hacim ölçüsü: dry measure
kurşun-kalay dizgesi: lead-tin system kurşunlu yatak tunçları: plastic bronzes kuru haddeleme sürtünmesi: dry rolling
kurşun-kalay kaplı: lead-tin coated kurşunsu: plumberous friction
kurşun-kalay kaplı sac: lead-tin coated kurşunsuz: leadfree, nonleaded, kuru harman: dry blend
sheet unleaded kuru havuz: dry dock
kurşun-kalay lehimi: lead-tin solder kurşunsuz bağlantı: leadfree joint kuru hidrojen: dry hydrogen
kurşunla kaplama: lead coating, lead kurşunsuz benzin: leadfree benzine, kuru kalıplama: dry moulding, dry
plating nonleaded gas (American), nonleaded pressing
kurşunlu (+: plumbous gasoline, unleaded gasoline, white gas
(=white gasoline) kuru kalıplama süreci: dry-pressed
kurşunlu (+4): plumbic process (=dry process)
kurşunlu: leaded, plumberous, kurşunsuz lehim: leadfree solder
kuru kalıplanmış tuğla: dry-pressed
plumbiferous kurşunsuz mazot (yakıt): leadfree diesel brick
kurşunlu alaşım: leaded alloy kurşunsuz paket: leadless package kuru kalıplayıcı (seramik): dry press
kurşunlu alkali cam: lead alkali glass kurşunsuz sır: leadless glaze kuru kayma aşınması: dry sliding wear
kurşunlu bakır: leaded copper kurşunsuzlaştırma: deleading kuru kazı: drypoint
kurşunlu baryumlu cam: lead barium kurşunu giderilmiş: deleaded
kuru kereste: dry wood
crown glass (=barium flint glass) kurşunu giderilmiş çözelti: deleaded
solution kuru kırma: dry crushing
kurşunlu benzin: leaded gasoline
kurt yeniğimsi (=solucansı): vermicular kuru kızak: dry dock
kurşunlu cam: flint glass, lead glass
kurt yeniğimsi süs: vermiculation kuru kok soğutma: dry coke cooling
kurşunlu çakmak taşı: strass
kurtarma: rescue, salvaging kuru korrozyon: dry corrosion
kurşunlu çelik: lead bearing steel
kurtarma ağı: life net kuru kömür: dry coal
kurşunlu çelikler (otomatik ç.): leaded
steels kurtulma: unpinning kuru kum: dry sand, dried sand
kurşunlu demir niyobat: lead iron kuru: dry, juiceless kuru kum kalıbı: dry sand mould
niobate (PEN) kuru ağaç: deadwood kuru kum maçası: dry sand core
kurşunlu demir tungstat: lead iron kuru bağ dayancı: dry bond strength kuru kum püskürtmeli aşınma deneyi:
tungstate (PFW) (=dry strength) dry sand rubber wheel test
kurşunlu fosfor tuncu: leaded phosphor kuru bağlantı: dry joint kuru kum püskürtmeli aşınma deneyi:
bronze kuru bağlayıcı: dry binder dry sand rubber wheel test
kurşunlu halosilikat camları: lead kuru bağlı yapıştırıcı: dry bond adhesive kuru kütle girişim ölçümü: dry-mass
halosilicate glasses interferometry
kuru basınçlı hava üfleme: dry blasting
kurşunlu kalay tuncları: leaded tin kuru baskılama: dry pressing kuru kütle interferometresi: dry-mass
bronzes interferometry
kuru buhar: dry steam
kurşunlu kızıl pirinçler: leaded red- kuru laminat: dry laminate
brasses kuru buz: dry ice
kuru maden posası: dry dross
kurşunlu kolay işlenir çelikler: leaded kuru buzla temizleme (döküm): dry ice
cleaning kuru maya: yeast cake
free machining steels kuru nesnel mercek: dry objective
kurşunlu kristal: lead crystal kuru cevher: dry ore
kuru çark: dry disk kuru objektiv: dry objective
kurşunlu kristal cam: full lead crystal kuru oksitle(n)me: dry oxidation
kurşunlu mangan tunçları: leaded kuru çekme: dry drawing
kuru çözümleme: dry analysis kuru ot (=saman): hay
manganese bronzes kuru öksürük (tıp): dry cough
(=spectrometric analysis), dry assay
kurşunlu optik cam: crown flint glass, kuru parlatma (cam): dry polishing
optical flint glass kuru dağlama: dry etching
kuru dal: deadwood kuru pelte: xerogel
kurşunlu otomat çelikleri: leaded free
machining steels kuru damıtma: dry distillation kuru pil: dry battery, dry cell
kurşunlu pirinç: leaded brass kuru dayanç (döküm): dry strength kuru püskürtme: dry blasting
kurşunlu sac: lead coated sheet kuru deri (hastalığı): xeroderma kuru püskürtü: dry spray
kurşunlu sarı pirinçler: leaded yellow kuru duvar: drywall kuru renklendirme: dry colour coating
brasses kuru eğirme: dry spinning kuru renkli kaplama: dry colour coating
kurşunlu seramik yonga taşıyıcısı: kuru eleme: dry sieving kuru sargılama: dry winding
leaded ceramic chip carrier kuru elyaf: dry fibre kuru sarsma: dry vibrating
kurşunlu sır: lead glaze kuru fırın: dry kiln kuru sarsma harcı: dry vibrating mix

232
kuru sıkı kuşatık

kuru sıkı: blank cartridge kurutma dolabı (döküm): drying oven kusursuz: perfect, defect-free
kuru sır: dry glaze kurutma fırını: dryingkiln kusursuz gaz: perfect gas
kuru siyanürleme: dry cyaniding kurutma kabı: desiccator kuş (terzilik): gusset
(=carbonitriding) kurutma kağıdı: blotter kuş (hayvan): bird
kuru söndürme (kok): dry quenching kurutma levhası: drying plate kuş korunağı: bird sanctuary
kuru süreç: dry process kurutma odası: hot-air chamber kuş pençeleri (yüzey hadde kusuru):
kuru süreç emayelemesi: dry-process kurutma sıcaklığı: drying temperature floppers
enamelling kurutma sobası: drying stove kuş tüyleri (içyapı hatası-seramik):
kuru süreç sırlaması: dry-process kurutma süresi: drying time feathers
enamelling kurutma tabancası: heat gun kuş tüyleri: plumage
kuru sürtünme: dry friction kurutma tamburu: drying drum kuş tüyleri oluşumu (yüzey bozuğu):
kuru şap [K2SO4 ∙Al2(SO4)3]: burnt alum kurutma yuvgusu: drying drum feathering
kuru şerit dizgesi: dry strip system kuş tüyü: feather, fluff
kurutucu: drier, dryer, desiccant,
kuru talaşlı imalât: dry machining exsiccative, exsiccator kuş tüyü cevheri [2PbS.Sb2S3]: feather
kuru tamburlama: dry tumbling ore
kurutucu tünel: tunnel drier
kuru taşlama: dry grinding, dry milling kuş tüyü taraması (seramik): feather
kurutulmuş: dried combing
kuru tava (taşlama aygıtı): dry pan kurutulmuş bitkikorunağı: herbarium kuş tüyü yatak: feather bed
kuru teksir: xerography kurutulmuş kalıba döküm: dry sand kuş tüyü yorgan: duvet
kuru teksir makinası: xerox casting
kuş tüyümsü beynit (çelik): feathery
kuru temizleme: dry cleaning kurutulmuş kolkabağı içi: luffa (=loofa) bainite
kuru toz: dry dust kurutulmuş kum: dried sand kuş tüyünden yapılmış şey: feathering
kuru toz baskılama: dry powder pressing kurutup gevrekleştirme: torrefaction kuş yemi: birdseed
kuru uçlu sıcaklıkölçer: dry-bulb kuruyan yağ: drying oil kuşak: band, girdle, ribbon, waistcloth
thermometer kus(tur)ma (tıp): regurgitation kuşak: stringcourse
kuru ve fırınlanmış basma deneyi: dry kuset: couchette
and baked compression test kuşak açıklığı: band gap
kuskun (atcılık): backstrap kuşak aralığı (erk): band gap
kuru ve sıcak: xerothermic kusma: desorption kuşak dikişi: girth seam
kuru yapışmışlık: tacky-dry kusturucu (tıp): regurgitant kuşak geçili süzgeç: bandpass filtre
kuru yenim: dry corrosion kusur: defect, fault, negligence kuşak geçişi (optik/elektronik süzgeç):
kuru zarlı yağlama: dry film lubrication kusur bulucu: defect detector bandpass
kuru(t)ma: exsiccation kusur dedektörü: defect detector kuşak genişliği: bandwidth, band width
kurucu: constructive kusur düzeltme: defect correction kuşak izi: band mark
kurulama: drying kusur içerikli yarıiletkeni: defect kuşak kenarı erki: band edge energy
kurulama bezi: tea towel, tea-cloth semiconductor kuşak kuramı: band theory
kuruluk: dryness, exsiccation kusur kaplayıcı: doctor kuşak modeli: band model
kuruluş: foundation kusur örtme özelliği (seramik sırı): kuşak yapısı: band structure
kurum: fly ash, smut, soot healing power kuşak yoğunluğu: band density
kurum bırakıntısı: soot deposition kusur sezici: defect detector kuşakcıklar (örütkayması): microbands
kurum boyası: bistre kusur sezme: defect detection kuşaklama: banding, bracing
kurum çizelgesi: organization chart kusur yakma: scarfing kuşaklar (erkkuşakları): bands (energy
kurum içi: inhouse kusurlu: defective, faulty, ill, imperfect bands)
kurum lekesi: smut kusurlu cam düzeltme: salvaging kuşaklı: banded, ribbed
kuruma ısısı: heat of dehydration kusurlu çubuk: defective bar kuşaklı: striped
kurumayan: nondrying kusurlu evre: defect phase kuşaklı görünge: band spectrum
kurumayan yağlar: nondrying oils kusurlu görme (tıp): ametropia kuşaklı içyapı: banded microstructure
kurumlanma: sooting kusurlu kapanış (diş): malocclusion kuşaklı kil [Kal3Si3O10(OH)2]: illite
kurumlayan altın: open gold kusurlu kaynak: defective weld kuşaklı kumlama: belt sanding
kurumlu: fuliginous kusurlu kristaller: imperfect crystals kuşaklı yapı: banded structure
kurutma: curing, desiccation, drying, kusurlu örütler: imperfect crystals kuşaksız: beltless, ungirt
ustulation kusurlu sac: defective sheet kuşat(ıl)ma: enclosure, encirclement
kurutma çatlağı (seramik): drying crack kusurlu ürün: defective product envelopment
kurutma çekintisi: drying shrinkage kusurlu yapı: defect structure kuşat(ıl)mış: encircled
kurutma diski (alçı): bat kusurlular: rejects kuşatık: encircled, enveloped

233
kuşatık evre küçük kesim

kuşatık evre: enveloped phase kuvvetler çokgeni: polygon of forces küçük azı dişine ilişkin (tıp): premolar
kuşatık parçacık: enveloped particle kuvvetli: energetic, strong küçük bahçe küreği: trowel
kuşatık tane: encircled grain kuvvetli ışıkla aydınlatma: küçük birikim: microsegregation
kuşbakışı: bird’s-eye transillumination (=ınterdendritic segregation coring)
kuşbakışı manzara: bird’s-eye view kuvvetli ışıtan: transilluminator küçük birikinti: microsegregate
kuşekağıt: glossy paper kuvvetli patlayıcı madde: high explosive küçük boyuta indirgenmiş fotoğrafçılık:
kuşet (tren, vapor): berth kuvvetölçer: dynamometer microphotography
kuşkafesi: birdcage (=bird swing) kuyruk: tail küçük çaplı boru:tubing
kuşkonmaz asidi [HOOCCH(NH2) kuyruk halatı: tail rope küçük çaplı boruluk borular: tubing
CH2COOH]: aspartic acid kuyruk sokumu kemiği: sacrum pipes
kutnahorit [CaMn(CO3)2]: kutnahorite kuyruklu düğme (cam): stringy knot küçük çember (kürekesiti): small circle
kutnu: silkaline (=silkolene) kuyruklu yıldızkuyrukları küçük çengel: barbule
Kutta-Toukowskt kanıtsavı: Kutta- (metalografi): comet tails küçük çengelli olta: gang hook
Toukowskt theorem kuyruksuz uçurtma: parakite küçük çökelti: fine precipitate
Kutter formülü [V=c(rs) ½]: Kutter’s kuytu yer: nook küçük demet (lif): roving
formula kuyu: borehole, well küçük depo: bin
kutu: bin, box, canister, case kuyu açma (mad.): shaft drilling küçük devre (elekt.): microcircuit
kutu fırın: box furnace, boxkiln kuyu başı: pit top küçük dışık kalıntıları: microslag
kutu geçi: box-pass kuyu çıkrığı: sweep inclusions
kutu paso: box-pass kuyu dibi: pit bottom küçük dil: languet, uvula
kutu yükleme: box charging kuyu fırın: pit-furnace küçük dil ameliyatı (tıp): uvulectomy
kutuda tavlanmış: box annealed kuyu fırın kapağı: pit cover küçük dişli: fine-toothed, microdont
(microdontic), pinion
kutuda toz dövmesi (be): canned- kuyu fırında demleme (çelik): pit-
powder forging furnace soaking küçük dişli testere: fine-toothed saw
kutukamera: box camera kuyu fırında tavlama: pit soaking küçük dümbelek: taborine
kutu-kutu geçisi: box-box pass kuyu fırında yapı eşitleme: pit-furnace küçük elektrikli işleyimsel dizgeler:
soaking microelectromechanical systems (MEMS)
kutu-kutu pasosu: box-box pass
küçük fırın kapağı: shear-cake (tweel)
kutulama: boxing kuyu pompası: sump pump
küçük filika: yawl
kutup (fizik): pole kuyumcu: goldsmith, jeweller
küçük flüt: tonette
kutup boru hattı: arctic pipeline kuyumcu emayesi: jeweller’s enamel
küçük gözenekler oylumu (<12nm):
kutup tuncu: arctic bronze kuyumcu harcı: jeweller’s cement microprobe volume
kutup vidası: end screw kuyumcu kırmızısı: jeweller’s rouge küçük gözeneklilik: microporosity
kutuplu: polar kuyumcu kırmızısı: jeweller’s rouge küçük harf: letteret, minscule
kuvars: silex kuyumcu merceği: loupe küçük hastane: infirmary
kuvars camı: silica glass (quartz glass) kuyumcu şapı [Na2B4O7 · 5H2O]: küçük iğ: pirn
kuvarz katmanlı hematit: itabarite jeweller’s borax
küçük iz sertliği: micropenetration
kuvvet: force kuyumcu tartısı: troy weight hardness
kuvvet alanı: field of force kuyumcu tutkalı: jeweller’s cement küçük izli sertlikölçer: micropenetration
kuvvet birimi: Newton (N kuyumculuk: jewellery tester
kuvvet çizgisi: line of force k-uzayı: k-space küçük kabarcık (<0.2mm) (cam): fine
kuvvet değişimi mikroskopisi: force kuzguni kara: jet-black seed
modulation microscopy kuzu kürkü: budge, krimmer küçük kabarcık: phlyctena, seed
kuvvet döngüsü: moment of force kuzu yünü: lamb’s wool küçük kadırga: galiot
kuvvet fonksiyonu (mat.) (elekt): power küba demiri: mayari iron küçük kafalı (tıp): microcephalic
function küçücük: fine, tiny küçük kafalık (tıp): microcephalism
kuvvet hapı: pep pill küçücük durum: microstate küçük kafataslı: microcephalic
kuvvet ilacı: tonic küçücük gözenek: micropore küçük kafataslılık: microcephalism
kuvvet merkezi: power centre küçücük işleyimli aygıt: küçük kalıntılar (çelik): microscopic
kuvvet mikroskopisi: force microscopy micromechanical device inclusions
kuvvet momenti: moment of force, küçücüklük: fineness küçük kalkan: buckler
torque küçük: little, minor küçük kapalı kamyon: panel truck
kuvvet ölçme: dynamometry küçük akım ölçümü: galvanometry küçük kapalı minibüs: panel van
kuvvet santrali: power centre küçük akımölçer: galvanometer küçük kesim: microdissection

234
küçük kesitli raylar kükürtlü ortam gereçleri

küçük kesitli raylar: light rails küçük yüzey çöküntüsü (cam): deep- kükürt giderme: desulphurization
küçük köy: hamlet optic kükürt giderme borusu:
küçük kulplu bardak: noggin küçükce: minor desulphurization lance
küçük leke: fleck küçükiz (sertlik): microindentation kükürt giderme tesisi: desulphurization
küçük mercek: microlens küçükkapaç: valvelet plant
küçük mutfak: kitchenette küçüksertlik: microhardness kükürt ikioksit [SO2]: sulphur dioxide
küçük nesne fotoğrafı: microphotograph küçüksertlik deneyi: microhardness test kükürt karaciğeri: liver of sulphur
küçük org: harmonium, melodeon küçüksertlik izaçarı: microhardness kükürt kubbesi (mağnezyum dökümü):
indentor sulphur dome
küçük ölçekli biyolojik yüzey
özellikleri: surface microbiological küçüksertlik izi: microhardness kükürt külçesi: brimstone
properties indentation kükürt lekesi (metal yüzey): sulphur
küçük ölçekli mekanik yüzey küçüksertlik ölçeri: microhardness tester stain
özellikleri: surface micromechanical küçüksertlik ölçümü: microhardness kükürt noktası: sulphur point
properties measurement kükürt renkli: sulphureous
küçük parça: dot, dribblet, shred küçüksertlik sayısı: microhardness kükürt tepkimeleri (çelik): sulphur
küçük parçacık: molecule number reactions
küçük parmak: little finger küçülen: decrescent kükürt üçoksit [SO3]: sulphuric
küçük pota: crucible, kettle, pony ladle küçültme: fining, minimization, anhydride (=sulphur trioxide)
küçük profiller (çelik): small sections reduction, size reduction kükürte ilişkin: thionic
küçük salatakâsesi (cam): nappy küçültme borusu: reduction pipe kükürtle sertleştirme (kauçuk):
küçültme dişlisi: reduction gear vulcanization
küçük sandal: cog
küçültme makarası: reduction pulley kükürtleme: vulcanization
küçük sekme (mek): microslip kükürtlenme: sulfuring (starring,
küçük soğurum: microabsorption küçültme oranı: reduction ratio
küçültme ölçeği: reduction scale feathering), sulphidation, sulphurization
küçük sonda: microprobe (=electron kükürtlü (+3): sulphurous
beammicroprobe analyzer) küçültücü: reductive
küçültücü mercek/ayna: reducing glass kükürtlü: sulphureous, thio, thionic
küçük tane: fine-grain kükürtlü aldehit: thioaldehyde
küçük tanecik ölçer: eriometer küçültülmüş: minimized
küçültülmüş pullama (galvanizleme): kükürtlü arsenik [AsS]: realgar
küçük taneli: fine-grained, kükürtlü asit: thio acid
microcrystalline, small grained (=fine minimized spangle
grained) küf: fungus, mildew, mould (=mold) kükürtlü asitler [H2S.NO6]: thionic acids
küçük taneli alumina: microcrystalline küf asidi [C18H21O4 COOH]: gibberellic kükürtlü bakır külçesi: copper matte
alumina acid kükürtlü bessemer külçesi: bessemer
küçük taneli çelik: fine-grained steel küf gideren [C9H8CL3NO2S8]: captan matte
küçük taneli içyapı: fine-grained küf özü [C26H34O7]: fumagilin kükürtlü fosforlu kolay işlenir çelikler:
küflü: fungous resulphurized and rephosphorized free
microstructure, small grained machining steels
microstructure küftozu [FeC9H18N3S6]: ferbam
kükürtlü fosforlu kurşunlu kolay
küçük taneli metaller: fine-grained kükürt [S]: sulphur işlenir çelikler: leaded resulphurized
metals kükürt asidi (kim.): thio acid rephosphorized free machining steels
küçük taneli sıkma grafit: fine-grain kükürt baskı: sulphur print (baumann kükürtlü fosforlu kurşunlu otomat
extruded graphite print) çelikleri: leaded resulphurized
küçük taneli taşlama çarkı: fine-grained kükürt baskısı alma (çelik): sulphur rephosphorized free machining steels
grinding disk printing kükürtlü fosforlu otomat çelikleri:
küçük taneli yapı: fine-grained structure kükürt bileşiği [-S]: sulphide resulphurized and rephosphorized free
küçük taneli zımparakağıdı: fine- kükürt çiçekleri (kükürt tozu): flowers machining steels
grained emery paper of sulphur kükürtlü gaz: sour gas, sulphurous gas
küçük tava: pannikin kükürt çimentosu: sulphur cement kükürtlü kolay işlenir çelikler:
küçük tokmak (dövme): pin rammer kükürt denetimi (kupol): sulphur resulphurized free machining steels
(=pegging rammer) control kükürtlü kurşunlu çelikler: leaded
küçük toprak kap: pipkin kükürt dışığı (çelik): sulphur slag resulphurized steels
küçük uç rulmanı: little-end bearing kükürt dışık-metal dağılım oranı: kükürtlü külçe (Cu): matte
küçük uzun kabarcık (cam): blibe, small sulphur slag-metal distribution ratio (LS) kükürtlü külçe izabesi: matte smelting
elongated bubble kükürt dolgulu aşındırıcı ürün: sulfur- kükürtlü ortam: sour service
küçük yassı şişe: flasket impregnated product kükürtlü ortam gereçleri: sour service
küçük yastık: pad kükürt giderici: desulphurizer materials

235
kükürtlü ortam yenimi küresel grafit

kükürtlü ortam yenimi: sour service küllen(dir)me: scorification küpsel karbürler: cubic carbides
corrosion küllük: ash pan, ashery, cinerarium küpsel nitrürler: cubic nitrides
kükürtlü otomat çelikleri: resulphurized külot: pants, underpants küpsel örüt: cubic crystal
free machining steels kültür: culture küpsel örüt dizgesi: cubic crystal system
kükürtlü sirke asidi [CH3COSH]: kültür dolabı (tıp): incubator küpsel sıkı istifli: cubic close packed
thioacetic acid külünk: tommy bar küpsü: cuboid
kükürtlü siyanür [NaSCN]: thiocyanate küme: agglomerate, aggregate, bank, küpsü TiN: cuboid TiN
kükürtlü siyanür asidi [HSCN]: batch, bunch, cluster, group, pile, set, küpsükırılma (cam): dice
thiocyanic acid troop, tuft, zone kürdan: toothpick
kükürtlü siyanürkökü [-SCN]: küme aktarımlı çoğuzlaş(tır)ma: group-
thiocyano radical küre: orb, sphere
transfer polymerization küre yatak (mak.): spherical hearing
kükürtlü su: sour water küme durumu: state of aggregation
kül: ash, calx, cinder kürecik: bead, globula
küme etkileşimi çarpanı: group- kürek: oar, scull, shovel, spade
kül belirleme: ash determination interaction parameter
kül bileşeni: ash constituent kürek kemiği (tıp): blade bone, scapula
küme karbür: massive carbide
kül bunkeri: ash bunker kürek kemiği çıkarma ameliyatı (tıp):
küme katkısı çarpanı: group- scapulectomy
kül curuf: dross contribution parameter
kül curuf çekme: drossing kürek kemiğinin kaburgalara
kümeleme: piling tutturulması (tıp): scapulopexy
kül çukuru: ash pit kümelenik: clustered kürek palası: blade
kül dışık (metal): dross kümelenik kusurlar: clustered defects kürekli yarış kayığı: scull
kül grafitkarışımları: ash graphite kümelenme: clustering, conglomeration
mixtures kürekli yükleyici: shovel loader
kümelenmiş: clustered küreleş(tir)me: globularization
kül içeriği: ash content kümeler kuramı (mat.): set theory (=spherodization)
kül kabı: cinerarium kümeli: tufted küreleşmiş karbür: spheroidized carbide
kül kapağı: ash door kümeli hadde: cluster rolling mill küreme: shoveling
kül kovası: ash bucket (cluster mill) küremsi: globoid, spheroidite, spheroid
kül oluğu: ash chute kümeli merdaneli hadde: roll cluster mill kürer taşıyıcı (maden): scraper conveyor
kül renkli: ashen kümes: henhouse (=hennery), pen küresel (grafitli) dökme demir: nodular
kül sandığı: ash box künk: pipe cast iron (=nodular iron)
kül suyu: lixivium, lye küp: cube, jar küresel: globular, nodular, orbicular,
kül tablası: ashtray küp dokusu: cube texture spherical, spheroidal, spherulitic,
kül tavası: ash pan küp düzlemleri: cubic planes spherulite
kül vagonu: ash car küp kenarları: cube edges küresel bağlantı: knuckle-joint
kül yosunu: barilla küp köşeleri: cube corners küresel çokgen (geom): spherical
külah (y. fırın): bell küp merkez atomu: cube centre atom polygon
külbütör çubuğu (cam): push rod küp merkezi: cube centre küresel dökme demir: ductile iron
külbütör yatağı (oto.): rocker bearing küp olmayan: noncubic (=ductile cast iron)(=nodular iron),
külçe: bullion, lump, ingot küp olmayan kristal: noncubic crystal spheroidal graphitic cast iron
külçe bakır: ingot copper küp olmayan örüt: noncubic crystal küresel dökme demir merdane: nodular
külçe cam: chunk glass cast iron roll
küp örütlü: cubic
külçe çatlağı: ingot crack küresel dökme demir merdaneler:
küp süzgeçler (optik): filter cube ductile iron rolls
külçe demir: cold pig, ingot iron küp yönleri: cubic directions
külçe dökümü: ingot casting küresel dökme demir şartnameleri:
küpe: earring ductile iron specifications
külçe dövme: ingot forging küplü: cubic küresel dökme demir üretimi: ductile
külçe kalay: black tin, block tin küplü elmas: diamond cubic iron production
külçe pirinç: ingot brass küpsel: cubic küresel eklem: knuckle-joint
külçe sac: black sheet küpsel bor nitrür: cubic boron nitride küresel geometri (geom): spherical
külçeleme: balling (CBN) geometry
külçeleme fırını: balling furnace küpsel bor nitrür takımları: cubic boron küresel gösterim (örüt bilimi): spherical
külçeleme tamburu: balling drum nitride tools projection
külde soğutma: ash cooling küpsel dizgeler: cubic systems küresel gözenek: spherical pore
külhan: grate room küpsel evreler: cubic phases küresel grafit: nodular graphite,
külhan ağzı: stokehole küpsel ferritler: cubic ferrites spheroidal graphite

236
küresel grafitli dökme demir Kyoger-Vink simgelemesi

küresel grafitli dökme demir: spheroid kütle denkliği: mass balance kütle-erke denklemi (E=mc²): mass-
cast iron, spherulitic graphite cast iron kütle derişimi (çamur): mass energy equation
(=ductile cast iron), spherulitic graphite concentration kütle-eylem dengeleri: mass-action
iron kütle devinimi: mass action, mass equilibrium
küresel kesme (geom): spherical sector movement kütleler etki yasası: mass action law
küresel konaçlar (geom): spherical kütle direnci: bulk resistance kütleli gereç: bulk material
coordinates kütle eksiği: mass defect kütlesel (fiz): molar
küresel ötektik içyapı: spheroidal kütle etkisi: mass effect kütlesel çoğuzlanma: bulk
eutectic microstructure kütle etmeni (plastikler): bulk factor polymerization
küresel sapınç (optik): spherical kütle görüngeçizimi: mass spectography kütlesel etki yasası: law of mass action
aberration kütlesel kopma: massive rupture
kütle görüngegözlemi (fiz.): mass
küresel sapınçsız mercek: aspheric lens kütlesel özellikler: bulk properties
spectroscopy
küresel sementit: globular cementite, kütlesel soğurum: mass absorption
spheroiditic cementite (=spheroidal kütle görüngegözleri: mass spectroscope
cementite) kütle görüngeizleri: mass spectograph kütlesel yayınım: bulk diffusion
küresel toz: spherical powder kütle görüngeölçeri: mass spectrometer kütleşme (göze çekirdeği): pyknosis
küresel trigonometri (geom): spherical kütle görüngeölçümü (fiz.): mass kütük: bilet, billet, block, trunk
trigonometry spectrometry (MS) kütük bağı: timber set
küresel üçgen (geom): spherical triangle kütle görüngesi (fiz.): mass spectrum kütük boyu: billet length
küresel valf: ball valve kütle gözenekliliği: bulk porosity kütük büyüklüğü: billet size
küresel yatak: spherical bearing kütle haritalaması: mass mapping kütük döküm fabrikası: billet casting
kütle hatası: mass defect plant
küreselleş(tir)me: spheroidization
kütle iletkenliği: bulk conductivity kütük döküm hızı: billet casting speed
küreselleştirilmiş çelik: spheroidized
steel kütle kalınlığı: mass thickness kütük döküm makinesi: billet caster
küreselleştirme(ısıl işlem): kütle kalınlığı zıtlığı (e. mik.): mass- kütük döküm makinesi: billet casting
spheroidizing thickness contrast machine (=billet caster)
küriyum [Cm]: curium kütle kalıplama bileşiği: bulk moulding kütük dökümü: billet casting
kürk: fur, pelage, peltry compound (BMC) kütük haddeleme: billet rolling
kürk kalpak: busby kütle kalıplaması: bulk moulding kütük haddesi: billet mill, billet rolling
kütle katsayısı: bulk modulus mill
kürk kaplama: furring
kütle merkezi: barycentre kütük imleme: billet marking
kürklü elbise: pelisse
kütle oylumu: bulk volume kütük kelepçesi: dog
kürleme: curing
kütle özeği: barycentre kütük kısgacı: dog
kürleme ertesi işlemi: postcure
kütle özgül ağırlığı: bulk specific gravity kütük makası: billet shears
kürleme hızı: curing rate
kütle saçılımı: mass scattering kütük markalama: billet marking
kürleme reçinesi: curing resin
kütle sakınımı yasası: law of kütük markalama makinası: billet
kürleme süreçleri: curing processes marking machine
kürleme süresi: curing time conservation of mass
kütle sayısı: nucleon number (=mass kütük salı:catamaran
kürtaj (tıp): abortion kütük sandal:piragua
number)
küskü: crowbar, handspike, scruff kütük tav ocağı:billet reheating furnace
kütle soğurum katsayısı: mass
küspe: oil cake kütük üretimi:billet production
absorption coefficient
küştere: jack plane, rabbet plane kütük vagonu:billet car
kütle soğurumu: mass absorption
küt beden: pyknic kütük yerleştirme:billet handling
kütle spektrografı (fiz.): mass
küt burun rende: bullnose spectograph kütük yerleştirme dizgesi:billet handling
küt çıkıntı stub kütle spektrografisi (fiz.): mass system
kütle: body, mass spectography kütük yüzeyi: billet surface
kütle akış denetimi: mass flow control kütle spektrometresi (fiz.): mass kütük yüzeyi temizleme:billet
kütle akışı: bulk flow, mass flow spectrometer conditioning
kütle aktarımı: mass transfer kütle spektroskobu (fiz.): mass kütükler: libri
kütle aşınması: bulk erosion spectroscope kütüphane:library
kütle birimi: mass unit kütle yapıştırıcı: bulk adhesive küvet: bath tub ,tub
kütle bozun(dur)um süreçleri: bulk kütle yerleştirme dizgesi: bulk handling Kyoger-Vink simgelemesi: Kyoger-Vink
deformation processes system notation
kütle bozun(dur)umu: bulk deformation kütle yitimi: loss of mass
kütle çekimi: gravitation kütle yoğunluğu: bulk density

237
L
L-dizisi: L-series lâktaz: lactase Lane süreci: Lane’s process
L- dopa (parkinson ilacı): L-dopa laktik asit [CH3CHOHCOOH]: lactic Lang yöntemi ( x-ışınları): Lang method
L-ışınımı: L-radiation acid langbeynit [2MgSO4 · K2SO4]:
L-kabuğu (elektronlar): L-shell laktik hidrojen çıkartan enzim: lactic langbeinite
L/D oranı (yataklar, rulmanlar): L/D dehydrogenase (LDH) Langelier doyum imleci: Langelier
ratio lakton (kim.): lactone saturation index
LD çelik yapımı süreci: LD steelmaking laktoz: lactose, milk sugar, sugar of milk langerhans adacığı (pankreas): islet
process lal: vermeil Langevin işlevi: Langevin function
LD dönüştürgeci: LD converter lâl taşı: garnet Langevin türü piezoelektrik-titretici:
LD konvertörü (çelik): LD converter lal yakut [MgO · Al2O3 türü]: balas ruby Langevin-type piezoelectric vibrator
LD süreci (çelik): LD process lale vazosu: tulip vase Langhan gözeleri (tıp): Langhans’ cells
LD-AC süreci (çelik): LD-AC process Lalende gözesi: Lalende cell langley (güneş ışınlama birimi): langley
LS -RIOR süreci (sünger demir): LS- lama: fish plate, flat rod, lath Langmuir alanları: Langmuir sites
RIOR process lama civatası: fishbolt Langmuir delik doldurması: Langmuir
LSD [C15H15N2CON(C2H5)2]: lysergic lama eki: fish joint hole filling
acid diethylamide (LSD) lamagal (%40 Al2O3 + %60MgO): Langmuir denklemi: Langmuir equation
labirent: maze lamagal Langmuir gözenekcikleri: Langmuir
lâboratuar: laboratory lamalar: flats microvoids
laboratuar camı: chemical glass lâmba: lamp, luminaire Langmuir sığası: Langmuir capacity
laboratuar ısıl çiftleri: laboratory lâmba isi: carbon black, lamp black lanolin: lanoline, wool fat
thermocouples lâmba karası: lampblack lantan [La]: lanthanum
laboratuar numunesi: laboratory sample lâmba şişesi: chimney lantan altıborür [LaB6]: lanthanum
laboratuar şişesi: laboratory bottle lamba ve zıvana: tongue-and-groove hexaboride
laboratuar terazisi: chemical balance joint lantan altıborür filamanı: lanthanum
laboratuar türü ışık mikroskobu: Lambda noktası: Lambda point hexaboride filament
laboratorylight mixroscope lantan aluminat [LaAlO3]: lanthanum
lambert (parlaklık birimi): lambert
labradorit; Na-Al-Ca silikat: labradorite aluminate
Lambert yasası: Lambert’slaw
lacivert: cerulean, indigo blue, navy blue lantan aluminat örüt yapısı: lanthanum
Lambert’in aydınlatma yasası: aluminate crystal structure
lacivert taş: lazurite Lambert’slaw of illumination
lantan aluminyum altkatmanı:
laçkalama: unscrewing Lamberton haddesi: Lamberton mill lanthanum aluminium substrate
laetril: laetrile lambri: wainscott lantan bromür [LaBr3]: lanthanum
laevulihik asit [CH3CO(CH2)2COOH]: lambri kaplama: wainscotting bromide
laevulic acid (=laevulinic acid) lâme (kumaş): lamé lantan dizisi: lanthanide series
lager (bira türü): lager Lamé çarpanları: Lamé coefficients lantan dizisi metalleri: lanthanide
lağım: sewage, sewer Lame değişmezi: Lame’s constant metals
lağım atma (madencilik): well blasting laminasyon: lamination lantan dizisi ögeleri: lanthanide elments
lağım barutu (maden): blast powder, laminat: laminate lantan elementleri: lanthanide elements
blasting powder laminat boşluğu: laminate void lantan florür [LaF3]: lanthanum fluoride
lağım borusu: waste pipe laminat katmanı: lamina, laminate ply lantan hidroksit [La(OH)3]: lanthanum
lağım pisliği: sewage (=lamina) hydroxide
lahit: sarcophagus laminat konaçları: laminate coordinates lantan iyodür [LaI3]: lanthanum iodide
Laist-Cooper süreci: Laist-Cooper laminat konumu: laminate orientation lantan klorür [LaCl3]: lanthanum
process lamine cam: laminated safety glass chloride
lâk: lac, lacquer (=laminated glass) lantan oksit [La2O3]: lanthanum oxide
lâk kürleme fırını: lacquer curing lamine düz cam: laminated sheet glass lantan öğe: lanthanon
furnace lamine telli cam: laminated wire glass lantan perklorür [La(ClO4)3]:
lake: lacquer lamonit [CaO · AL2O3 · 4SiO2 · 4H2O]: lanthanum perchloride
lâklama: lacquering laumonite lantan titanat [La2O3-2TiO2]: lanthanum
lâklı: lacquered lamprofilit [Na3Sr2Ti3(Si2O7)2· titanate
lâklı teneke: lacquered tin plate (O,OH,F)2]: lamprophyllite lantanit [La2 (CO3)3 · 8H2O]: lantanite
lakolit (yerb.): laccolith lanarkit [PbO · PbSO4]: lanarkite lantanit dizisi: lanthanide series
laktam (kim.): lactam Landau’nun üstün akışkanlık yasası: lanxide süreci (karmalar): lanxide
lâktat: lactate Landau’s superfluidity theory process

238
Lanz perlit süreci lehimlenebilir

Lanz perlit süreci: Lanz pearlite process Laue yöntemi (x-ışınları): Laue method lazerli mikrosonda: laser microprobe
lapa: flummery, magma, mash, pap Lauth haddesi: Lauth mill lazerli parlatma yöntemi (seramikler):
lapa yenimi: poultice corrosion lav külü: scoria laser flash method
Laplace denklemi: Laplace equation lavabo: lavatory, sink, washbasin lazerli talaşlı işleme: laser-beam
Laplace işlem simgesi (∇²): Laplace (=washbowl) machining, laser machining
operator lavaj tesisi: launder lazerli tornalama: laser turning
Larmor sıklığı: Larmor frequency lavanta: lavender lazerli yüzey işlemi: laser surface
Larmor süresi: Larmor period lavanta kesesi: sachet processing
Larson-Miller çarpanı (sürünme): lavanta yağı: lavender oil lazurit [(Na,Ca)8·(AlSiO4)6·(SO4,S,Cl)2]:
Larson-Miller parameter Laves evreleri (metalbilim): Laves lazurite
LAS dizgesi: LAS (LiO2-Al2O3-SiO2): phases le Chatelier kuralı: le Chatelier’s
LAS system Lavoisier ve Laplace yasası: Lavoisier principle
lastik: gum, tire and Laplace law Leckie süreci: Leckie process
lâstik altı desen (emprime cam): laxal süreci: laxal process Leclanche gözesi: Leclanche cell
diamond lazer: laser Lecoca deneyi: Lecoca test
lâstik astar: rubber lining lazer camı: laser glass Lecromelt potada arıtma süreci (çelik):
lâstik ayakkabı: gumshoe lazer doppler kuralı: laser doppler Lecromelt ladle refining process
lastik başlı çekiç: mallet principle ledebürit (d. demir): ledeburite
lastik boru: rubber piping lazer güç birimi: gillette ledebürit biçimseli: ledeburite
lastik boru kıskacı: pinchcock lazer ışığı: laserlight morphology
lâstik conta: rubber joint lazer ışın demeti: laser-beam ledebürit dönüşümü: ledeburite
lâstik çekiç: rubber mallet lazer ışın demetli kesme: laser-beam transformation
lastik damağı (oto): tire bead cutting ledebürit oluşumu: ledeburite formation
lâstik gereçler: rubber materials lazer ışını: laser-beam ledebürite ilişkin: ledeburitic
lastik hortum: rubber hose lazer ışınımı: laser radiation ledebüritli: ledeburitic
lastik kalıp: rubber mould lazer ışınlı uyarılmış akım: laser beam- ledebüritli dökme demir: ledeburitic
lastik kaplanmış: rubber coated induced current cast iron
lastik şişirme: tire inflation lazer kamerası: laser camera ledhilit [PbSO4 · 3PbCO3]: leadhillite
lastik tekerlekli araçlar: rubber-wheeled lazer kapanı (tıp): laser tweezers ledloy çelikleri: ledloy steels
vehicles lazer kararması (seramikler): laser Lee-White deneyi (tıp): Lee-White test
lastik tırtılı (oto): tread extinction leğen: basin, pan, pelvic,pelvis, washtub,
lastik yaması: rubber plate lazer kaynağı: laser weld water-bowl
lastik zinciri (oto): tire chain lazer penceresi gereçleri: laser window leğen boşluğu: pelvic cavity
lastik-mühürle desenleme: stamp materials leğen kuşağı kemikleri (tıp): pelvic arc
etching Lazer Raman spektroskopisi: Laser- (=pelvic girdle)
lâstikotu: guayule Raman spectroscopy lehim: seal, solder
lâstikotu kauçuğu: guayule rubber lazer saçılımı: laser scattering lehim çubuğu: brake
lata: laminate, lath lazer salımlı görünge çözümlemesi: lehim eritkeni: solder flux
lateks: latex laser emission spectrum microanalysis lehim gevrekleşmesi: solder
laterit (limonit ve aluminyum üçhidrat lazer taraması: laser scanning embrittlement
karışımı: laterite lazerle delme: laser drilling lehim macunu: soldering filler paste
laterna: hand organ lazerle kaynaklama: laser welding, laser- lehim pastası: solder paste
Laue bezemesi (x-ışınları): Laue pattern beam welding lehim sonrası temizliği: postsolder
Laue bölgeleri: Laue zones lazerle kaynaştırma: laser fusion cleaning
Laue çizgesi (x-ışınları): Laue diagram lazerle kesme: laser beam cutting, laser lehimci lehimi: plumber’s solder
Laue denklemleri (x-ışınları): Laue cutting lehimleme: soldering
equations lazerle nokta kaynaklaması: laser spot lehimleme dolgu metali macunu: paste
Laue geri yansı(t)ma yöntemi welding soldering filler metal
(x-ışınları): Laue back reflection method lazerle soğutma (fizik): laser cooling lehimleme eritkenleri: soldering fluxes
Laue kamerası (x-ışınları): Laue camera lazerle yüzey sertleştirme: laser peening lehimleme ocağı: soldering furnace
Laue koşulları (x-ışınları): Laue lazerli frezeleme: laser milling lehimleme tabancası: soldering gun
conditions lazerli ısıl işlem: laser heat treating lehimleme yöntemleri: soldering
Laue x-ışınları kırınım fotoğrafı: Laue lazerli kesme: laser-beam cutting methods
x-ray diffraction photograph lazerli markalayıcı: laser marker lehimlenebilir: solderable

239
lehimlenebilirlik limonitli demir cevherleri

lehimlenebilirlik: solderability Levy-Mises yoğrukluk denklemleri: lif içeriği: fiber content


Leidenfrost olgusu: Leidenfrost Levy-Mises plasticity equations lif konumu: fiber orientation
phenomenon Lewis asitleri ve bazları: Lewis acids and lif konumu/derişimi etkisi: fiber
Leidie süreci: Leidie process bases orientation/concentration effect
leke: blob, daub, mackle, macula, smear, Lewis-Randall yasası: Lewis-Randalllaw lif köprüleme: fiber bridging
spot, stain, tarnish lexan: lexan lif metalbilimi: fiber metallurgy
leke baskı: aquatint leylak rengi: mauve lif optik çiftleyici: fiber optic-coupler
leke giderici: stain remover lezzet: flavour lif püskürtme: fiber blowing
leke giderme: stain removal lığ: alluvion, laterite, sludge lif sarma: fiber spinning
leke tutmaz: stainproof lığlı: alluvial lif sayısı: fiber count
lekele(n)me: tarnishing lığlı bırakıntı: alluvial deposit lif yönü: fiber direction
lekeleme: staining lığlı kil: alluvial clay lif-anayapı bağı dayancı: fiber-matrix
lekelenebilir: stainable liberya cevheri: liberian ore bond strength
lekelenebilirlik: stainability libetenit [Cu3(PO4)2 · CuO · H2O]: lifcik: fibril, microfiber
lekemsi görüntü: checker pattern libethenite lifle destekleme: fiber reinforcement
lekesiz: stainless libre (=453.6g): pound liflerarası örme (karma): interply
lema: shimmer LİDAR: LIDAR (LIght raDAR) knitting
lenger takımı: anchorage lider öncesi geçi: strand pass lifleş(tir)me: fibrilation
Lennard-Jones çarpanları: Lennard- lider öncesi paso, (=forlider): strand lifleşme (metal içyapıları): fibering
Jones parameters pass lifleşmemiş cam: shot (slug)
lente: backstay, guy lider paso: leader pass lifli: fibrous, filar, thready
Leonhardt çizelgesi (x-ışınları): lidit (patlayıcı): lyddite lifli doku: fibrous tissue
Leonhardt chart lidokeyn [C14H22N2O]: lidocaine lifli kalsit: satin spar
lepidokrosit [γFeO(OH)]: lepidochrosite lidyataşı: lydian stone lifli kırılma: fibrous fracture
lepleme: lapping lif: fiber, string lifli kırılma yüzeyi: fibrous fracture
lepton (atom): lepton lif ayrılması: break out surface
lif ayrılması: fiber debonding lifli magnezyum silika: agalite
leş: carcass
lifli mağnezyum minerali: palygorskite
leş kokusu [C5H14N2]: codaverine lif biçimli: fibriform
lifli refrakter karma yalıtımı: fibrous
leş yiyen (kuş): scavenger lif boyu: fiberlength refractory composite insulation (FRCI)
levazım: stores lif boyu etkisi: fiberlength effect lifli yalıtılmış mıknatıs teli: fibrous
levha: banner, placard, plate, plate lif çapı: fiber diameter insulated magnet wire
armour lif çekme: fiber pullout lifli yapı (metaller): fibrious structure,
levha doğrultucu: plate leveller lif çıkıntısı: fiber exposure fibrous structure
levha haddesi: plate mill (= plate-mill) lif çıkması: fiber exposure ligand (kim.): ligand
levha haddesi ayağı: plate rolling stand lif demeti: fiber bundle lignin (çoğuz): lignin
levha istifi: plate stack lif derişimi: fiber concentration ligroin (kuru temizleme): ligroine
levha makas baskısı: plate shear gag lif destekli ısılplastik: fiber-containing likör: liqueur
levha makası: plate shears thermoplastic likör bardağı: cordial glass
levha şeridi: plate strip lif destekli karmalar: fiber reinforced likör sürahisi: captain’s decanter
levha testeresi: plate saw composites liman: harbour, port, seaport
levha üretimi: plate production lif destekli metal anayapılı karmalar: liman kenti: seaport
levha yığını: plate stack fiber-reinforced metal matrix composites limana bağlı kalma (gemi): mooring
levhacık: platelet lif destekli plastikler: fiber reinforced lime: ribbon
levhadan baskı: monotype plastics (FRP) limiter (elekt): limiter
levhadan baskı metali lif dokusu (metaller): fiber texture limon kromu [BaCrO4]: lemon chrome
[%76Pb+%16Sb+%8Sn]: monotype lif dolgu: fiberfill limon özü [C10H16]: limonene
levhalı hematit: jacutinga lif doyum noktası: fiber saturation point limon sarısı: citrine
levizit [ClCH=CHAsCl2]: lewisite lif eğirme: fiber spinning limon tuzu: citric acid, sour salt
levülin asidi [CH3CO(CH2)·COOH]: lif ekseni: fiber axis limonit: brown hematite
levulinic acid lif evresi: fiber phase limonit [FeO(OH)·H2O]: limonite
levye: lever lif gerilimi (metaller): fiber stress (=brown hematite)
Levy-Mises bağıntısı: Levy-Mises lif görünüşü: fiber pattern limonitli demir cevherleri: limonite iron
relationship lif ışın bilimi: fiber optics ores

240
limozin lityum zirkonat [Li2ZrO3]

limozin: limousine litograf: lithograph lityum klorür [LiCl]: lithium chloride


linalil asetat [C10H17COOCH3]: linalyl litopon (ak boya): liphopone lityum klorür çözümleci: lithium
acetate litopon [(ZnS+BaSO4+ZnO) karışımı chloride analyzer
linalo [C10H17OH]: linalol boya]: lithopone lityum kobaltit [LiCOO2]: lithium
Linde kaynağı: Linde welding litre: litre cobaltite
Linde süreci: Linde process Littleton yumuşama noktası (cam): lityum kromat [Li2CrO4]: lithium
linden [C6H6O16] (haşarat ve ot Littleton softening point chromate
öldürücü): lindane litya: lithia (Li2O) lityum külçesi: lithium ingot
Lindholm deneyi (tıp): Lindholm test lityalı gereçler: lithia materials lityum mangan oksit [LiMn2O4]: lithium
linin: linin lityalı porselen: lithia porcelain manganese oxide
linkomisin [C18H34N2O6S]: lincomycin lityum [Li]: lithium lityum metaborat [LiBO2]: lithium
metaborate
linnait [(CO,Ni,Fe)3S4]: linnaeite lityum alaşımları: lithium alloys
lityum molibdat [Li2MoO2]: lithium
linoleik asit [C17H31COOH]: linoleic lityum alumina silikat: lithium alumina molybdate
acid silicate (LAS)
lityum nitrat [LiNO3]: lithium nitrate
linolyum: linoleum lityum aluminat [LiAlO2]: lithium
aluminate lityum nitrit [LiNO2]: lithium nitrite
linotip: letterpress, linotype lityum nitrür [LiN]: lithium nitride
linyin: lignin lityum aluminosilikat cam seramikler:
lithium aluminosilicate glass-ceramics lityum niyobat [LiNbO3]: lithium
linyit: brown coal, lignite niobate
linyit: cannel lityum aluminosilikat camları: lithium
aluminnosilicate glasses lityum niyobit örüt yapısı: lithium
linyit briketleri: lignite briquettes niobite crystal structure
linyit katranı: bitumen tar lityum aluminyum alaşımları: lithium-
aluminium alloys lityum oksit [Li2O]: lithium oxide, lithia
linyit tıkızları: lignite briquettes lityum oksit örüt yapısı: lithium oxide
lityum aluminyum döyterür [LiAlD4]:
Linz-Donowitz (LD) süreci (çelik): lithium aluminium deuteride crystal structure
Linz-Donowitz (LD) process lityum ortosilikat [Li4SiO4]: lithium
lityum aluminyum hidrür [LiAlH4]:
Linz-Donowitz/ARBED-CNRM (LD/ lithium aluminium hydride orthosilicate
AC) süreci (çelik): Linz-Donowitz/ lityum parçaları: lithium chunks
lityum amid [LiNH2]: lithium amide
ARBED-CNRM (LD/AC) process lityum perklorat [LiClO4]: lithium
lityum asetat [LiCH3CO2]: lithium
lionit: lionite perchlorate
acetate
lipid (tıp): lipid lityum peroksit [Li2O2]: lithium peroxide
lityum azid [LiN3]: lithium azide
lipid ayrıştırıcı: lipoclastic (=lipolytic) lityum selenit [LiH3(SeO3)2]: lithium
lityum benzoat [LiC6H5CO2]: lithium selenite
lipid yüzermesi: lipid adsorption benzoate
lipo asidi [C8H14O2S2]: lipoic acid lityum silikat [Li2SiO3]: lithium silicate
lityum bilyası: lithium shot
lipoliz: lipolysis lityum silikat camları: lithium silicate
lityum borohidrat [LiBH4]: lithium glasses
Lipowitz alaşımı: Lipowitz’s alloy borohydrate
lir: lyre lityum sülfat [Li2SO4]: lithium sulphate
lityum bromür [LiBr]: lithium bromide
lirkonit [Cu9Al4(OH)15(ASO4)5 · lityum sülfür [Li2S]: lithium sulphide
lityum camları: lithium glasses
2OH2O]: lirconite lityum şeridi: lithium ribbon
lityum cevherleri: lithium ores lityum tantalat [LiTaO3]: lithium
lisan: language, license lityum çubuğu: lithium rod
lisans öğrencisi: undergraduate tantalate
lityum etoksit [LiC2H5O]: lithium lityum teli: lithium wire
lisans sahibi: licensee ethoxide lityum tetraborat [Li2B4O7]: lithium
lisansüstü: postgraduate lityum ferrit [LiFeO2]: lithium ferrite tetraborate
lisansüstü diploması: master’s degree lityum florür [LiF]: lithium fluoride lityum tetrabromonikelat [Li2NiBr4]:
lisansüstü eğitimi: postgraduate lityum fosfat [Li3PO4]: lithium lithium tetrabromonickelate
education phosphate lityum tetrafloroborat [LiBF4]: lithium
lise: high school lityum hidrat [LiH]: lithium hydrate tetrafluoroborate
lisercik asit [C15H15N2COOH]: lysergic lityum hidroksit [LiOH]: lithium lityum tetrakloroaluminat [LiAlCl4]:
acid hydroxide lithium tetrachloroaluminate
lisin [H2N(CH2)4CH(NH2)COOH]: lityum ikisilikat [LiSiO3]: lithium lityum titanat [Li2TiO3]: lithium titanate
lysine disilicate lityum tozu: lithium powder
liste: list, listing lityum iyodat [LiΙO3]: lithium iodate lityum tungstat [Li2WO4]: lithium
lister hastalığı: listeriosis lityum iyodür [LiΙ]: lithium iodide tungstate
litemi (tıp): lithemia lityum karbonat [Li2CO3]: lithium lityum zirkonat [Li2ZrO3]: lithium
litiofilit [Li(Mn,Fe)PO4]: lithiophilite carbonate zirconate

241
lityumlu çoğuz pili Lyman dizisi

lityumlu çoğuz pili: lithium polymer Lorentz dönüşümü: Lorentz Lüders gerinimi: Lüders strain
battery transformation Lüders kuşakları (çekme deneyi):
lizardit [Mg3Si2O5(OH)4]: lizardite Lorentz işlevi: Lorentz function Lüders bands
lob: lobe Lorentz kuvveti: Lorentz force lüks lambası: pressure lamp
lobcuk (tıp): lobule Lorentz merceği (e.mik.): Lorentzlens lüks moda: high-style
loblin [C22H27NO2]: lobeline Lorentz mikroskopisi (TEM): Lorentz lüle: link, lock, pipe
loblu (tıp): lobed microscopy lüleci çamuru: pipe clay
loca: hawse Lorentz sayısı: Lorentz number
lületaşı: meerschaum, sepiolite
loca deliği (gemi): hawse Lorentz ucaylanma çarpanı (x-ışınları):
Lorentz-polarization factor lümen (ışık akısı birimi): lumen
loca koltuğu: box seat lümisterol [C28H44O]: lumisterol
loder: loader Lorentz-Fitzgerald çekmesi: Lorentz-
Fitzgerald contraction lünker tozu: exothermic powder
log (logaritma): log lüstür (cam): luster
Lorentz-Lorentz eşitliği: Lorentz-
logaritma: logarithm Lorentz expression lütein [C40H56O2]: lutein
logaritma cetveli: logarithmictable Lorenz-Lorenz denklemi: Lorenz- lüteolin [C15H10O6]: luteolin
logaritmik: logarithmic Lorenz equation Lyman dizisi: Lyman series
logaritmik azalma: logarithmic lorik asit [CH3(CH2)10·COOH]: lauric
decrement acid (=dodecanoic acid)
logaritmik büyüme: logarithmic growth loril alkol [C12H26O]: lauryl alcohol
logaritmik eğri: logarithmic curve lorionit [ Pb(OH)Cl ]: laurionite
logaritmik gerinim: logarithmic strain lorit (rutenyum ve osmiyum sülfürü):
logaritmik sürünme: logarithmic creep laurite
lokavt: lockout Loschmidt değişmezi: Loschmidt’s
lokma: condyle, die, morsel constant
lokma anahtar: socket spanner, socket losonit [CaAl2(Si2O7)(OH)2·H2O]:
wrench lawsonite
lokma aynası: die chuck losyon: lotion
lokma başlığı: die head lowig süreci: lowig process
lokma kalıbı: die chaser lök: lute
lokman ruhu [(C2H5)2O]: ether lökosidin (akyuvarları öldüren bakteri):
(=ethylether) leucocidin
lokomotif: locomotive, traction engine lökosit üretici [C46H58N4O9]: vinblastine
lombar (gemi): porthole lökün: putty
lomboz (gemi): deadlight löokofan [Na, Ca, Be, F(SiO3)2]:
Lomer-Cottrell dislokasyonları: Lomer- leuocophane
Cottrell dislocations lös: loess
Lomer-Cottrell duragan lösin [CHCH2CH(NH2)COOH]: leucine
dislokasyonları: Lomer-Cottrell sessile lösit [K2O · Al2O3 · 4SiO2]: leucite
dislocations löşatelierit [SiO2 türü]: lechatelierite
Lomer-Cottrell engeli (dislokasyon): Luce-Rozan süreci: Luce-Rozan process
Lomer-Cottrell barrier Ludwig deneyi: Ludwig test
Lomer-Cottrell kilitleri (dislokasyon): lumbago (tıp): lumbago
Lomer-Cottrell locks lutesyum [Lu]: lutetium (=lutecium)
lomit: loomite (= snofibre) lutesyum florür [LuF3]: lutetium fluoride
Longmaid-Henderson süreci: lutesyum iyodür [LuΙ3]: lutetium iodide
Longmaid-Henderson process lutesyum klorür [LuCl3]: lutetium
Longwall yöntemi: Longwall method chloride
loran: loran lutesyum külçesi: lutetium ingot
lorandit [TlAsS2]: lorandite lutesyum oksit [Lu2O3]: lutetium oxide
lordoz (tıp): lordosis lutesyum talaşı: lutetium chip
lorensiyum [Lw]: lawrencium lutesyum tozu: lutetium powder
Lorentz alanı: Lorentz field luzonit [Cu3AsS4]: luzonite
Lorentz değişmezi (x-ışınları): Lorentz Lüders çizgileri (çekme deneyi): Lüders
factor (=Lorents constant) lines (=Lüders bands)

242
M
M kabuğu (elektronlar): M-shell maça delikleri: core holes maça yengeci: core crab
Mf sıcaklığı (çelik): Mf temperature maça demiri: core bar maça yerleştirme: core setting
MÖ (morötesi): UV maça demirleri: core irons maça yerleştirme makinası: core setting
Ms sıcaklığı (çelik): Ms temperature maça dolgusu: core filler jig
maaş: pay, salary maça düzeneği (döküm): core assembly maça yoğunluğu: core density
maaş bordrosu: payroll maça feneri (döküm): core arbor maçacı: core maker
mablak: spatula maça fıçısı: core barrel maçahane: coreroom
Mac Arthur-Forrest siyanür süreci (Au): maça gözeneği: core blow maçalama (döküm): coring
Mac Arthur-Forrest cyanide process maça hafifletici: core lightener maçalı kalıp: cored mould
Mac Arthur-Forrest süreci: Mac Arthur- maça havalığı: core vent maçuna: derrick
Forrest process maça holü: coreroom madalya: medal (=medallion)
Mac Dougall kavurma fırını: Mac maça iskeleti: core crab madalyon: locket
Dougall roasting furnace maça itici (döküm): core extruder madde: item, matter, stuff, substance
mach (hız/ses hızı): mach maça itici: core shooter maddenin fiziksel durumları: physical
mach ölçer: mach meter maça kaçığı: core shift states of matter
mach sayısı: mach number maça kalkması: core raise maddenin ikili doğası: dual nature of
maça kamyonu: core truck matter
Mach-Zehnder girişim ölçeri: Macht- maça kanatcığı: core fin maddesel: physical
Zehnder interferometer maça kayması: core shift maddi: substantial
Mackenzie amalgamı: Mackenzie’s maça kırıcı: core breaker Madelung değişmezi: Madelung
amalgam maça kumu: core sand constant
macun: cement, dope, lute, magma, maça kumu karışımları: core sand maden arama: prospection
paste, theriac (=theriaca) mixtures maden çamuru: pulp
macun bıçağı: putty knife maça kurutma levhası: plates maden çıkarma: mining
macun eritkenler: paste fluxes maça kurutucu: core drier maden çıktılarından pik demiri: all-
macun tozu: putty powder maça kuşakları: core bands mine pig-irons
maça: core dressing maça levhası: drying plate maden damarı: seam
maça altlığı: core plate maça macunları: core pastes maden deliği (y. fırın): iron tap-hole,
maça ayırma: core separation maça makinası: core making machine taphole
maça bağlama bileşikleri: core jointing maça merdaneleri: core rolls maden deliği açma burgacı: iron tap-
compounds maça pimi: core pin hole drill
maça bağlama düzeneği: core jig maça pişirme: core baking maden deliği burgusu (y. fırın): tap-hole
maça bağlayıcı: core binder maça pürüzlülük mastarı (döküm): drill
maça bağlayıcısı: core compound swedishiron maden dışığı: dross
maça başı: core print maça püskürteci: core sprayer maden dışığı çekme: drossing
maça biçimleyici: core stickle template maça püskürtücü: core sprayer maden harcı içinde reçine süreci: resin-
maça bileşiği: core compound maça refrakterliği: core refractiveness in-pulp (RIP) process
maça birleştirme: core splicing maça sakızı: core gum maden işletmesi: mining plant
maça boşluğu: core cavity maça sandığı (döküm): core box maden kuyusu: shaft
maça boyaları: core washes (=core maça sertliği: core hardness maden mühendisi: mining engineer
coatings), core dressing maça sıkılama: core ramming maden mühendisliği: mining
maça çamuru: coremud maça sökme makinası: core knock out engineering
maça çerçevesi (döküm): core frame machine maden ocağı: mine
maça çıkarıcı: core extruder maça tasarımı: core design maden ocağı bölme payandası: bunton
maça çıkarma: core shooting maça taşlama makinası: core grinder maden parçası: spall
maça çıktısı: core branch maça teknesi: strainer core maden posası: dross
maça çivileri (döküm): pipe nails, pipe- maça telleri: core wires maden suyu: mineral water
chaplet maça tutturgacı: core jig maden suyu kaynağı: mineral spring
maça çökebilirliği: core collapsibility maça üfleci: core blower maden suyu sodası: soda water
maça çökmesi (döküm): core crush, maça yağları: core oils maden talaşı: swaging
crush maça yapımı: coremaking maden yatağı (madencilik): deposit
maça çubuğu: core rod, core spindle maça yapma makinası: core making maden yatağı: mine
maça çubukları: core rolls machine maden yatağı: ore deposit

243
maden yıkama çukuru mahzen

maden yıkama çukuru: abacus major mağnezyum alaşımları: magnesium mağnezyum oksit: bitter earth, magnesia
maden yürümesi (döküm: misrun alloys mağnezyum oksit [MgO]: magnesium
maden yüzü: breast mağnezyum aluminat [MgO.Al2O3]: oxide (=magnesia)
madenci başlığı: miner’s helmet magnesium aluminate mağnezyum oksit-aluminyum nitrür
madenci feneri: davy lamp mağnezyum alumino silikat: karmalar: magnesium oxide-aluminum
madenci ışıtacı: miner’s lamp magnesium alumino silicate (MAS) nitride composites
madenci kovası: kıbble mağnezyum aluminosilikatlı mağnezyum oksit kalsiyum oksit
madenci tavası: miner’s pan cam-seramik camları: magnesium dizgesi: magnesium oxide-calcium oxide
aluminosilicate glass-ceramic glasses system
madencilik: mining
mağnezyum ana yapılı karmalar: mağnezyum oksit silika dizgesi:
madeni barometre: aneroid barometer magnesium-matrix composites magnesium oxide-silica system
madeni eşya: hardware, metalware mağnezyum anot: magnesium anode mağnezyum parçacıkları: magnesium
madeni gömlek (top): jacket granule
mağnezyum arsenat [Mg3(AsO4)2.
madeni katran: maltha, mineral tar nH2O]: magnesium arsenate mağnezyum pirofosfat [Mg2P2O7]:
madeni levha: lattin mağnezyum asetat [Mg(CH3CO2)2]: magnesium pyrophosphate
madeni para basma: monetization magnesium acetate mağnezyum silisid [Mg2Si]: magnesium
madeni pul (para): planchet mağnezyum bromür [MgBr2]: silicide
madeni yağ: liquid petrolatum, mineral magnesium bromide mağnezyum sülfat [MgSO4]; 2) epson
oil mağnezyum çubuğu: magnesium rod tuzları [MgSO4.7H2O]: magnesium
madenleri üfleçle ısıtıp inceleme: mağnezyum florür [MgF2]: magnesium sulphate
pyrology fluoride mağnezyum sütü [Mg(OH)2]: milk
Madsenel süreci (çelik): Madsenell mağnezyum florür kaplama: ofmagnesia
process magnesium fluoride coating mağnezyum şeridi: magnesium ribbon
mafsal: link mağnezyum fosfat hidrat [Mg3(PO4)2. mağnezyum talaşları: magnesium
mafsallı bant taşıyıcı: apron conveyor xH2O]: magnesium phosphate hydrate turnings
mafsallı taşıyıcı kayış: link belt konveyor mağnezyum glukonat mağnezyum temelli alaşımlar:
magan karbonat [MnCO3]: manganese [Mg(C6H11O7)22H2O]: magnesium magnesium base alloys
carbonate gluconate mağnezyum titanat [MgTiO2]:
magazin: magazine mağnezyum hidroksit [Mg(OH)2]: magnesium titanate
magemit: maghemite (g-Fe2O3) magnesium hydroxide mağnezyum tozu: magnesium powder
magma (yer b.): magma mağnezyum ışığı: magnesium light mağnezyum tozu + potasyum
magmasal: magmatic mağnezyum ikibrorür [MgB2]: perklorat: ophorite
magmasal ayrışma: magmatic magnesium diboride mağnezyum tungstat [MgWo4]:
segregation mağnezyum ikisülfit [Mg(HSO3)2]: magnesium tungstate
magmaya ilişkin: magmatic magnesium bisulphide mağnezyum üçsilikat [2MgO.3SiO2.
magnalium: magnalium mağnezyum iyodür [MgI2]: magnesium nH2O]: magnesium trisilicate
magnetomotif kuvvet birimi: gilbert iodide mağnezyum zirkonat [MgZrO3]:
magneton: magneton mağnezyum karbonat [MgCO3]: magnesium zirconate
magnetron fışkırtımı: magnetron magnesium carbonate mağnezyum-aluminyum evre çizgesi:
sputtering mağnezyum klorür [MgCl2]: magnesium-aluminium phase diagram
magnezya dengeli zirkonya: zirconia magnesium chloride mağnezyum-kalay dizgesi: magnesium-
stabilized with MgO mağnezyum kurşun evre çizgesi: tin system
magno kütlesi: magnomass magnesium-lead phase diagram mağnezyum-kalay evre çizgesi:
mağnezyum kurşun evre dizgesi: magnesium-tin phase diagramme
Magnox™ (mağnezyum alaşımı):
Magnox™ magnesium-lead phase equilibrium mağnezyum-kalsyum alaşımları:
mağnezyum külçe: magnesium ingot magnesium-calcium alloys
Mag-Spar püskürtümü (kükürt
giderme): Mag-Spar™ injection mağnezyum-silisyum evre çizgesi:
mağnezyum mikası [H2KMg(SiO4)3]:
mağaza: grotto, shop, store magnesium-silicon phase diagram
phlogopite
mağnezyum [Mg]: magnesium mahal: location
mağnezyum molibdat [MgMo4]:
mağnezyum alaşım simgeleri: magnesiummolybdate mahir: proficient
magnesium alloy designations mağnezyum nitrat altı hidrat mahmuz (top): spade
mağnezyum alaşımı dökümü (işlem): [Mg(NO3)2.6H2O]: magnesium nitrate mahmuz bölgesi: calcar region
magnesium alloy casting hexahydrate mahruti dişli: bevel gear
mağnezyum alaşımı dökümü (parça): mağnezyum nitrür [Mg3N2]: magnesium mahsül: yield
magnesium alloy casting nitrate mahzen: vault

244
makadam manchester fırını (tavlama fırın türü)

makadam: macadam makina takımları: machine tools malakon: malacon


makale: writing makina tasarımı: machine design malat: malate
makara: bobbin, pulley, reel, roller, spool, makina verimliliği: machine efficiency maldonit [Au2Bi]: maldonite
spooler, wharve makinada yapılmış: machine-made maleik anhidrit: maleic anhydride
makara dili: sheave makinada yıkama: machine-washing maleik asit [HOOCCH: maleic acid
makara tabanlı fırın: roller hearth makinadan alma (cam): take-out malezya kalayı: straits tin
furnace makinadan çıkarma (cam): delivery malikane: manor
makara yan yüzeyi (mak): cheek makinadan yararlanma: machine malinit: malinite
makaralı boyama: roller coating utilization maliye: finance
makaralı çevirici yolluk (hadde): roller makinalanma: mechanization maliyet: cost
twister guide makinalar: machinery maliyet denetimi: cost control
makaralı çıkış çevirici yolluğu (hadde): makinalı dövme: machine forging maliyet etkinliği: cost effectiveness
roller exit twist guide makinalı kalıplama: machine moulding maliyet muhasebesi: cost accounting
makaralı çıkış yolluğu (hadde): roller makinalı kaynaklama: machine welding maliyet planlaması: cost planning
exit guide makinalı perçinleme: machine riveting malkomlama: malcomising
makaralı film (foto): roll film makinalı tabanca (ask.): burp gun malkomlama (paslanmaz çelikleri
makaralı giriş yolluğu (hadde): roller makinalı tüfek: machine-gun sertleştirme süreci): malcomising
entry guide
makine: engine malonic asit [CH2(COOH)2]: malonic
makaralı hava çözümleci: roller air acid
analyzer makine çalışırken onarım (cam): on-
the-fly Malot metali [%46 Bi+%20Pb+%34Sn]:
makaralı tufal giderme: rotary descaling makine mühendisi: mechanical engineer Malotte’s metal
makaralı tünel fırın: roller tunnel makine mühendisliği: mechanical malpigi cisimciği (tıp): malpighian
furnace engineering corposcule
makaralı yatak: roller bearing makine odası: engine room malpigi katmanı (deri): malpighian layer
makaralı yatak çelikleri: roller bearing makine yağı: grease, machine oil malt: malt
steels
makosen: moccasin malt özü: malt extract
makaralı yolluk: roller guide
makrame: macrame malt şekeri [C12H22O11.H2O]: malt sugar
makaralı zincir: block chain (=maltose)
makromer: macromer
makaramsı: trochleariform malt şekeri [C12H22O11.H2O]: maltose
makroskop: macroscope
makaramsı kemik (tıp): trochlea malt unu: smeddum
maksimit (patlayıcı): maximite
makas: sciossors, scissors, shears, truss malta humması (tıp): malta fever,
maksimum hız: top speed
makas bıçağı: shear blade undulant fever
maksimum üretim: peak production
makas çatlağı (cam): burnmarks malta taşı: holystone
makul: rational, valid
makas izi: burnmarks, shearmark makula (göz): macula maltaz: maltase
makas kamı: shear cam mal: commodity, property, ware maltlı süt: malted milk
makas kollarının geçme ayarı (cam): mal etme: attribution maltlı süt tozu: maltedmilk
overlap maltol [C6H6O3]: maltol
mal gönderme: consignment
makas köprücüğü (oto): hanger malül (tıp): disabled
mal tesliminde ödemeli: cash on
makas köprüsü: gantry delivery (C.O.D) malül olma (tıp): disablement
makas rayı (demiryolu): tongue mal yığını: stockpile malzeme: material
makas su püskürteci: shear spray mala: hoe, trowel malzeme bilimi: materials science
makas suyu: shear spray mala pafta: hand stock, screw plate malzeme seçimi: materials selection
makas yarası: cut-off scar, shearmark malafa: arbor, mandrel malzeme tepkisi: material response
makasla kesme: scissoring, shear cutting malafa basgacı: mandrel press malzeme yönetimi: materials handling
maket: maquette malafa deneyi (çelik kaplama): mandrel malzemeler: materials
makina: machine test mama sandalyası: high chair
makina atış sığası: machine shot capacity malafa presi: mandrel press mamul: manufactured
makina atölyesi: machine shop malafalı dövme: mandrel forging mamul eşya: manufactured goods, ware
makina işiş: machine-made malakit [CuCO3.Cu(OH)2]: malachite manandonit
makina kullanımı: machine utilization malakit yeşili [2LiO.2B2O3.7Al2O3.6SiO2]:
makina kumanda birimi: machine [3(C23H25N2Cl).2(ZnCl2)2H2O]: manandonite
control unit malachite green manchester fırını (tavlama fırın türü):
makina öğesi: machine element malakolit: malacolite manchester furnace

245
mancınık mantıklı

mancınık: ballista, catapult, mangonel, mangan fosfat: manganese phosphate manganlı demir cevherleri:
sling, trebuchet (=trebucket) mangan fosfat örtüsü: manganese manganiferrous iron ores
mancınık: sling phosphate coating manganlı ferrit [Fe(MnFe)O4]:
mandal: catch, clamp, gripper, latch, mangan hidroksit [Mn(OH)2 ]: manganese ferrite
pawl, peg, ratchet, trippet, tumbler manganese hydroxide (=manganite) manganlı pirinç: manganese brass
mandal dişi: ratchet tooth mangan ikioksit [MnO2]: manganese manganlı silisyumlu yatak pirinci:
mandal ipi: latch string dioxide manganese-silicon bearing brass
mandal izi (cam): tongmarks mangan iyodür [MnI2]: manganese manganlı tunçlar: manganese bronzes
mandal izler (yorulma yüzeyi): ratchet iodide manganosit [doğal MnO]: manganosite
marks mangan karbonat: red manganese manganotantalit [(Mn,Fe)Ta2O6]:
mandal kolu: ratchet handle mangan karbonat [MnCO3]: manganese manganotantalite
mandallı kavrama: snap clutch spar mania: barrier, hamper
mandalsız: pegless mangan karbürü [Mn3C]: manganese mania zinciri: boom
mandıra: dairy carbide manifaturacı (mağaza): mercery
mandolin biçimli erk süzgeçi: mandolin mangan klorür [MnCl2]: manganese manifesto: shipping bill
energy filter chloride
manifold: manifold
mandrel: chuck, mandrel mangan kükürt oranı (çelik):
manganese sulphur ratio manipülasyon: manipulation
mandrelli boru haddehanesi: plug manipülator (hadde): manipulator
rolling mill mangan laktat [Mn(C3 H5 O3)2 .3H2O]:
manganese lactate manitol [(CH2OH)2.(CHOH)4]:
mandrelli haddeleme (dikişsiz boru): mannitol
plug Rolling mangan molibdat [MnMoO4]:
manganese molybdate manitol altınitrat [C6H8(NO3)6]:
mandrelsiz boru çekme: tube sinking mannitol hexanitrate
mangan nitrat [Mn(NO3)2]: manganese
mandren bağlantısı (cam): plunger nitrate manivela: crank, handspike, pinch bar
linkage (=ripping bar), tappet
mangan oksalat [MnC2O4.2H2O]:
mandren çatlağı (cam): plunger spike manganese oxalate manivela ile oynatma: prying
mandren halkası (cam): pressing ring mangan oksijen dizgesi: manganese- manivelalı kelepçe: toggle clamp
(=plunger ring) oxygen system manken: manikin (mannequin)
mandren kolu (cam): plunger lever mangan oksit [MnO]: manganese oxide Mannesmann haddesi (boru):
mandren kovan somunu (cam): mangan oksit tozu: manganese oxide Mannesmann mill
alignment collar powder Mannesmann süreci (dikişsiz boru):
mandren tablası (cam): plunger collar mangan pırıltısı [doğalMnS]: Mannesmann process
mandren taşıyıcısı (cam): plunger manganese glance Mannhes süreci (bakır): Mannhes
carrier mangan sitrat [Mn(C6 H5 O7 )2]: process
mandren-ebüşör (cam): plunger manganese citrate manometre: manometer, pressure gauge
manej: paddock mangan sülfür [MnS]: manganese manoz [C6H12O6]: mannose
manevra: manipulation sulphide Mansfield süreci (bakır): Mansfield
manevra atışı (ask.): dry run mangan sülfür kalıntılar (çelik): process
manevra fişeği: blank bullet, cartridge manganese sulphide inclusions manşet (gazete): headline
blank mangan talaşları: manganese chips manşon: muff, sleeve
manevra lokomotifi: switch engine mangan tozu: manganese powder manşon mandrel ucu (cam boru): collar
mangal: firepan mangan yedioksit [MnO7]: manganese mantar: cork, fungus
mangan [Mn]: manganese heptoxide
mantar asidi [C8H14O4]: suberic acid
mangan alaşımları: manganese alloys mangan yeşili: manganese green
mantar direnci: fungus resistance
mangan aluminyum alaşımı: mangan yumrusu (madencilik):
manganese nodule mantar öldürücü (ilaç): fungicide
manganese-aluminium alloy
mangan-çinko ferriti: manganese-zinc mantar tabancası: cap pistol
mangan asidi [H2MnO4]: manganic acid
ferrite mantar tıpa: cork
mangan bileşikleri: manganese
compounds manganit [Mn2O3.H2O]: manganite mantar zehiri: amaniting
mangan biroksit [MnO]: manganese manganlı: manganic, manganous mantar zehiri [C8H19NO3]: muscarine,
monoxide manganlı bakır [%3-5Mn]: manganese mycotoxin
mangan bromür [MnBr2]: manganese copper mantarlı: fungous
bromide manganlı çelikler: manganese steels mantarlı kafa (şişe): cork finish
mangan florür [MnF2]: manganese manganlı demir (önalaşımı): mantık: logic
fluoride ferromanganese mantıklı: logical, reasonable

246
mantıklı bir sonuca varmayan martensitli içyapı

mantıklı bir sonuca varmayan: manyezokromit [MgCr2O4]: marmalat: marmalade


inconsequential magnesiochromite marmarit [(Zn,Fe)S]: marmarite
mantıksal: logical manzara: scenery marmenevişleme (çelik): martempering
mantıksal deneycilik: logical empiricism mapa: eyebolt, ringbolt marmenevişleme işlemi: martempering
mantıksal olguculuk: logical positivism marangoz: joiner treatment
mantıksız: unreasonable marangoz aletleri: joiner’s tools marmenevişleme ortamı:
manto: coat, mantle marangoz çekici: joiner’s hammer martemperingmedium
manyetik: magnetic marangoz ıskarpelası: joiner’s chisel marmenevişleme sıcaklığı:
manyetik anahtar (elektrik): solenoid marangoz işkencesi: joiner’s clamp martempering temperature
switch marangoz kerpeteni: joiner’s tongs marmenevişleme süresi: martempering
manyetik devre: magnetic circuit marangoz maşası: joiner’s tongs period
manyetik eğimölçer: variometer marangoz mengenesi: joiner’s cramp, marmenevişleme tuzu: martempering
manyetik konsantrasyon: magnetic joiner’s vice salt
concentration marangoz raspası: joiner’s grater marmenevişleme yağı: martempering oil
manyetik polarizasyon: magnetic marangoz rendesi: jack plane marmenevişlenmiş: martempered
polarization marangoz takımı: joiner’s kit marmenevişlenmiş çelik: martempered
manyetik rezonans: magnetic resonance steel
marangoz takımları: woodworking tools
(MR) maroken ciltli (kitap): hardcover
marangoz testeresi: joiner’s saw
manyetik teyp: magnetic tape marsık: cinder, half burnt coal
marangoz tezgahı: joiner’s bench
manyetik toz ile örtülü ark kaynağı: gas marsuverme: marquenching
shielded magnetic flux arc welding marangoz tokmağı: joiner’smallet
marsuverilmiş: marquenched
manyetit [Fe3O4]: magnetite marangozluk: carpentry, woodwork,
woodworking marsuverilmiş çelik: marquenched steel
manyetit kaplama: barffing marş: starter
manyeto (elekt.): magneto marangozluk: joinery
marbiçimleme süreci (sac): marforming martensit: martensite
manyeton: magneton martensit aralığı (Ms-Mf ): martensite
process
manyetostatik: magnetostatics range
Marble ayıracı (paslanmaz ç.): Marble’s
manyetostatik erk: magnetostatic energy reagent martensit başlama sıcaklığı: martensite
manyetron: magnetion, magnetron start (MS) temperature
margarin: margarine
(=Bohrmagnetron) martensit biçimselliği:
margarit: margarite (=calciummica) martensitemorphology
manyetron fışkırtımlı bırakım:
magnetron sputtering deposition marialit [2NaCl.3Na2O.3Al2O3.18SiO2]: martensit birim gözesi: martensite unit
marialite cell, martensitic unit cell
manyezi [MgO]: magnesia
marifet: science martensit dönüşüm gerinimi:
manyezi camı: magnesia glass
marihuana: marijuane martensite transformation strain
manyezi çimentosu: magnesia cement
marimba (çalgı): marimba martensit dönüşümü: martensite
manyezi dolomit tuğlası: magnesia-
dolomite brick marka: badge, brand,ramp transformation, martensitic
manyezi harcı: magnesi amortar marka çekici: marking hammer transformation
manyezi karbon refrakterler: magnesia- markalama: badging, marking, stamping martensit iğnemsisi: martensite needle
carbon refractories (=acid badging) (=martensite lath)
manyezi kireci [CaCO3.MgCO3]: markalama bıçakları (dövme): marking martensit ikizleri: martensite twins
magnesian lime knives martensit levhası: martensite plate
manyezi seramikler: magnesia ceramics markalama makinası: markingmachine martensit oluşumu: martensite
manyezi şapı: magnesia alum markalama takımları: marking tools formation
manyezi tuğlası: magnesia brick markalanmamış: unbranded martensit omuru: midrib
manyezit: bitter earth markalanmış: branded martensit örüt yapısı: martensite crystal
manyezit [MgCO3]: magnesite Mark-Houwink çarpanları: Mark- structure, martensitic crystal structure
manyezitli refrakterler: magnesite Houwink parameters martensit sonbulma sıcaklığı:
refractories Mark-Houwink-Sakurada denklemi: martensite finish (Mf ) temperature
manyezitli taşlama çarkı: magnesite Mark-Houwink-Sakurda equation martensit tanesi: martensite grain
wheel Markoff zinciri (mat): markoff chain martensite ilişkin: martensitic
manyezoferrit [MgFe2O4]: Markownikoff kuralı (kimya): martensitli: martensitic
magnesioferrite Markownikoff ’s rule martensitli anayapı: martensitic matrix
manyezoferrit refrakterler: Marles bileşeni: Marles constituent martensitli içyapı: martensitic
magnesioferrite refractories marltaşı: marlstone microstructure

247
martensitli paslanmaz çelikler mavimsi yeşil boya

martensitli paslanmaz çelikler: mastarlama: jigging matkap bileme: drill sharpening


martensitic stainless steels (martensitics) master alaşım: master alloy matkap boynu: bit neck
martensitli valf çeliği: martensitic valve master derecesi: master’s degree matkap kolu: bitstock, brace
steel mastik (boya): mastic matkap kovanı: bit holder
martensitli yapı: martensitic structure mastika: gum mustic matkap plakası: drill plate
martensitliler (paslanmaz ç.): masura: bobbin, spool matkap saplaması: bit pin
martensitics masuralı yatak: roller bearing matkap şaftı: bit shank
martı gübresi: guano matkap talaşı: drill borings
maşa: fire tongs, forceps, hair pin,
maruz kalma (ışınım): exposure pinching tool, shanks, snap, tongs matkap tezgahı: drill press
maruz kalma süresi (ışınlanma): maşalı pim: cotter pin, pin cotter matkap ucu yivi: pod
exposure time
maşara kenarı (tarım): levee matlaşmış kafa: frosted finish
maryaşlan(dırıl)abilir: marageable
maşon: collar matlaştırma: burnishing, devitrification,
maryaşlan(dırıl)mış: maraged obscuring
maşrapa: cannikin, mazer, mug, pipkin
maryaşlan(dırıl)mış çelik: maraged steel matlaştırma macunu (cam): mat(t)
mat: dull, glossless, mat, matte
maryaşlandırma: maraging etching paste
mat altın yaldız: burnishing gold
maryaşlandırma alaşımı: maraging alloy matlık (renk): dullness, opacity
mat aşındırma ile dekorlama (cam):
maryaşlandırma çelikleri: maraging multi-tone etching matlokit [PbO.PbCl2]: matlockite
steels matrah: tax assesment
mat bitirim (yüzey): dull finish
maryaşlandırma sıcaklığı: maraging matrak: bludgeon, truncheon
temperature mat cam: obscure glass
mat çinko sırları: zincmatte glazes matris (hadde merdanesi):tongue
maryaşlandırma süresi: maraging matris yatağı: die cushion
period mat emaye: mat(t)enamel
mat gümüş yaldız: burnishing silver matter: matte smelting
maryaşlanır alaşım: maraging alloy
mat kesme (cam): mat(t) cutting Mattheissen kuralı (elektrik):
masa (ayna üretimi): fixed table Mattheissen’s rule
masa: table mat sır: mat glaze
mat yüzey: dull surface Matweieff ayıracı (demir, çelik):
masa örtüsü: tablecloth Matweieff ’s reagent
masa örtüsü + peçeteler: table linen matafora: davit mavi (renkli): cyanic
masa radyosu: table radio matano arayüzeyi: matano interface mavi akik: blue onyx
masa saati: clock matara: canteen, water bottle mavi alev: blue flame
masa şekeri: sucrose matem rengi: sable mavi asbestos: crocidolite
masa tenisi: table tenis matematik (bilim): mathematics mavi bakır cevheri: blue copper ore
masa tuzu: common salt (=table salt) matematik çözümleme: mathematical mavi bakırtaşı: blue copper ore
masajla tedavi (tıp): massotherapy analysis
mavi con (CaF2 türü): blue john
masamsı: tabular matematik mantığı: mathematical logic
mavi daldırma: blue dip
maske: false face, mask, replica matematik öğrenimi: mathematical
study mavi demir oksit karışımı: blue billy
maske çıkarma (kaplama): unmasking mavi demirtaşı: blue iron ore
maske ile çıkarma (e-mik): replication matematik yanılımı: mathematical
fallacy mavi emaye: blue enamel
maske sıyırma: unmasking mavi gaz: blue gas
matematiksel: mathematical
maske yöntemi: replica technique mavi gevrekleşme (çelik): blue
matematiksel biçimsellik: mathematical
maskeleme: masking morphology embrittlement
maskeleme maddesi: maskant matematiksel mantık: mathematical mavi gevreklik (çelik): blue brittleness
maskeleme şeridi: masking tape logic mavi ispirto: denaturated alcohol
masraf: expenditure matematiksel modelleme: mathematical mavi karışım: blue billy
masraflar: expenses modelling mavi merhem: blue oinment
Massener süreci: Mansener process matematiksel tümevarım: mathematical mavi porselen: delf
mastar (cam kesme): cutter’s table ruler induction mavi taş: blue coppers (=blue stone)
mastar: gage (=gauge), guard, jig, jig and matematiksel yanılım: mathematical mavi tavlama (çelik): blue annealing
fixture fallacy mavi tavlı kalın sac: blue annealed plate
mastar ağzı: feeler Mathesius metali [Ca ya da Sr içeren mavi tavlı levha: blue annealed plate
mastar çekme (döküm): strike-off kurşun alaşımı]: Mathesiusmetal mavi toz: blue powder
mastar kalıp: block Matheson bağlantısı: Matheson joint mavileştirme (metaller, plastikler):
mastar latası: gage lath matkap: drill blueing
mastar payı: gage tolerance matkap aynası: drill stock, scroll chuck mavimsi yeşil boya: bice

248
mavi-yeşil boya mekanizma

mavi-yeşil boya: indophenol mazak alaşımı: mazak alloy mekanik deformasyon: mechanical
mavle (andalusit türü): mavle mazer: optical lazer deformation
mavna: barge mazgal: embrasure, loophole, port, mekanik deneme: mechanical testing
mavna gönderi: barge spike porthole mekanik deney: mechanical test
mavna salapurya: lighter mazgallı somun: castel nut mekanik dengelilik (gres): mechanical
maxwell (mıknatıssal akı birimi): mazıtozu: tannin stability
maxwell mazot: diesel fuel, gas oil (= diesel oil) mekanik eklem: mechanical joint
Maxwell bağıntısı: Maxwell relation mazotlu buhar kazanı: oil fired boiler mekanik etkinleşim (kimya):
Maxwell ögesi: Maxwell element Mc Cance ayıracı (demir, çelik): Mc mechanical activation
Maxwell-Boltzmann dağılımı: Maxwell- Cance reagent mekanik gerilim: mechanical stres
Boltzmann distribution McDougall fırını: McDougall furnace mekanik hasar: mechanical damage
Maxwell-Boltzmann yasası: Maxwell- McDowell-Wellman süreci: Mcdowell- mekanik ikiz: mechanical twin
Boltzmann law Wellman (DLM) process mekanik ikizlenme: mechanical
maya: ferment, yeast McKee dağıtacı (y.fırın): McKee twinning
maya bilimi: zymology, zymurgy distributor mekanik işgörmezlik: mechanical failure
maya gücü ölçer: zymoscope McKee tepe (y. fırın): McKee top mekanik işleme: mechanical working
maya mantarı: yeast plant McQuaid-Ehn deneyi: McQuaid-Ehn mekanik kaplama: mechanical plating
maya ölçer: zymometer test mekanik karıştırma: mechanical mixing
maya özü: zymase McQuaid-Ehn tane büyüklüğü: mekanik kürek: mechanical shovel
McQuaid-Ehn grain size
maya üreten: zymogen, zymoplastic mekanik kütle: mechanicalmass
mecmua: magazine
mayabozan: antiferment mekanik merkezleme: mechanical
meç: blade, rapier alignment
mayala(n)ma: brewing, fermantation, medya (basım): media
yeasting mekanik metalbilim: mechanical
mega: mega metallurgy
mayalanabilir: fermantable
megabayt (=106bayt): megabyte mekanik örselenim: mechanical
mayalanabilirlik: fermantability
megafon: megaphone response
mayalandıran: zymogenic
megaherz: megahertz (MHz) mekanik özellikler: mechanical
mayalandırıcı: zymolytic
megaom: megaohm characteristics
mayalandırıcı madde: zyme
megaton: megaton mekanik özellikler: mechanical
mayalanma: zymolysis, zymosis
megavat: megawatt properties
mayalanma hızlandırıcı: zymosthenic
megavolt: megavolt mekanik parçalanma (refrakter):
mayalanmaya ilişkin: zymotic mechanical spalling
mehanit: meehanite
mayalanmış: fermented mekanik parlatma: mechanical polishing
mehanit süreci: meehanite process
mayalaşma: zymogenesis Meissner olgusu: Meissner effect mekanik pompa: mechanical pump
mayalayan: fermantative mekanik: mechanical, mechanics mekanik pres: mechanical press
mayalayıcı: fermantative mekanik alaşım: mechanical alloy mekanik sürmeli incekeser: mechanical
mayalı: yeasty mekanik alaşımlama: mechanical advancemicrotome
mayasıl: eczema alloying (MA) mekanik şartname: mechanical
mayasız ekmek: azyme mekanik aşınma: mechanical wear specification
mayaya dönüşen: zymogen mekanik aygıtlar: mechanical equipment mekanik teçhizat: mechanical equipment
mayaya dönüşme: zymogenesis mekanik aygıtlı hazne: federal hearth mekanik temizleme: mechanical
mayhoş: acidulatent (=acidulous), mekanik bağ: mechanical bond cleaning
subacid mekanik bağlantı: mechanical joint mekanik tepkime: mechanical response
mayhoşluk: verjuice mekanik baskaç: mechanical press mekanik titreşim: mechanical vibration
mayın: mine mekanik biçimlenmiş plastikler: mekanik tutturma: mechanical fastening
mayın geçi: diagonal pass mechanically formed plastics mekanik tutturucular: mechanical
mayın gemisi: minelayer mekanik biçimleyici: mechanical fasteners
mayın kalibre: diamond pass upsetter mekanik yapışma: mechanical adhesion
mayın pası (haddeleme): diagonal pass mekanik bitirme: mechanical finishing mekanik yöntemlerle tedavi:
mayın tarayıcı (gemi): minesweeper mekanik bozulma: mechanodegradation mechanotherapy
mayın tarlası: minefield mekanik çalıştırma: mechanical working mekanik yumuşak ezme: mechanical
maymuncuk: monkey cooler, passe- mekanik çatlak: mechanical crack soft reduction
partout, picklock mekanik davranım: mechanical mekaniksel: mechanical
maytap: sparkler behaviour mekanizma: gunlock, mechanism

249
mekik mercimeksi gözenekler

mekik: shuttle memecik: spinneret(Te) menteşe pimi: gudgeon


mekik atma: pick memecikli: mammillated menteşeli derece (döküm): snap flask
mekik ipliği: pirn memecikli yüzey: mammillated surface menteşeli döküm: snap flsk
mekik kızak (numune tutucu): shuttle- memenin kesip çıkarılması (tıp): mentin [C10H18]: menthen
stage mastectomy mentol [CH3C6H9(C3H7)OH]: menthol
mekik kolu (teks): raceway menakit: menachite mentollü: menthollated
mekik oyası: tatting Mendeleev yasası (peryodik çizelge): menzil: range
mekik oyası yapma: tatting Mendeleev’s law meperidin [C15H21NO2] (uyuşturucu):
mekik taşıyıcı: shuttle-belt conveyor Mendelevyum [Md] (yapay ışınetkin meperidine
mektup: letter öğe): Mendelevium meprobamat [C9H18N2O4]: meprobamate
mektup kağıdı: writing paper menderes: meander mer (-iz): mer
melakonit (doğal bakır oksit): mendil: handerchief mera: paddock
melaconite mendirek: jetty merak: hobby
melamin [C3N3(NH2)3]: melamine mendozit [Na2SO4.Al2(SO4)3.24H2O]: merasim elbisesi: vestment
melamin fenol reçinesi: melamine- mendozite (=soda alum) merbromin: mercurochrome
phenol resin meneviş: iridescence, temper (=merbromin)
melamin formaldehit: melamine meneviş gevrekleşmesi (çelik): temper merbromin [C20H8Br2HgNa2O6]:
formaldehyde embrittlement merbromin
melamin formaldehit reçinesi: meneviş gevrekliği (çelik): temper mercan: coral
melamine-formaldehyde resin brittleness mercan grafitli dökme demir:
melamin plastikleri: melamine plastics meneviş renkleri: temper colours compacted graphite cast iron
melamin reçineler: melamine resins meneviş süresi (elektror kaynağı): mercan pembesi: corap pink
melanin [C17H98O33N14S] (koyukahve temper time mercanlar ve gözenekli seramikler:
pigment): melanine menevişleme: damascening, iridizing, corals and porous ceramics
melanit [Ca3Fe2(SiO4)3]: melanite tempering mercast süreci (katı civamodelli hassas
melanterit [FeSO4.7H2O]: melanterit menevişleme fırını: tempering furnace döküm): mercast process
melas: molass menevişleme sıcaklığı: tempering merceğe ilişkin: lenticular
melas suyu (döküm kalıbı): molasses temperature mercek: lens
water menevişleme süresi: tempering period mercek akımı (e.mik.): lens current
melce: bield, half-blood (ed), half-bred menevişlenmemiş: untempered mercek aralığı (e.mik.): lens gap
(=half-breed), hybrid, yellow menevişlenmemiş martensit: mercek bilimi: dioptrics
melez dolanca: hybrid orbital untempered martensite
mercek bozuklukları: lens defects
melez karma: hybrid composite menevişli çelik: tempered steel
mercek çerçevesi: lens holder
melezle(n)me (yarı iletkenler): menevişli katman (çelik): tempered
hybridization layer mercek değiştirme: lens replacement
melilit: melilite menevişli küresel dökme demir: mercek denklemi: lens equation
melloslama (metal püskürtme türü): tempered nodular cast iron mercek içi algılayıcı: in-lens detector
mellosing menevişli martensit (çelik): tempered mercek kaplama (işlem): lens coating
melodi:tune martensite mercek kaplaması: lens coating
membran: membrane menevişsiz: untempered mercek perdesi: diaphragm
membran teknolojisi: membrane menfez: vent-hole mercek siperi: gobo
technology menfezsiz: ventless mercek soğutucu (e.mik): water chiller
meme: breast, ingate, mamma mengene: chuck, clam, clamp, vice mercek yapımcısının denklemi:
meme ameliyatı: mastectomy menhaden balık yağı: menhaden fish oil lensmaker’s equation
meme başı: mammilla, nipple, teat menisküs (tıp): meniscus mercek yapıştırıcı: optical cement
meme başı yangısı (tıp): thelitis menisküs biçimli mercek: meniscus lens mercekli gökgözler: refractor
meme gazı (plazma ark kaynağı): orifice menisküs denetimi (sürekli döküm): merceksel: dioptrical
gas meniscus control merceksi: lenticular
meme iğnesi (cam boru): bushing needle menisküs düzeyi (sürekli döküm): merceksiz: lensless
meme röntgeni (tıp): mammogram meniscus level merceksiz mikroskop: lensless
meme röntgeni çekme (tıp): manivela: lever microscope
mammography Menstruum yöntemi: Menstruum mercimek biçimli: lentoid
meme üfleci: bushing blower method mercimeksi: lentoid
memecik (tıp): mammilla menteşe: hinge mercimeksi gözenekler: lenticular pores

250
merdane merkezden savurma

merdane: cylinder, roll, roller merdaneli doğrultma tezgâhı: roller merkez çekintisi: centre-line shrinkage,
merdane aralığı (hadde): mill roll gap leveller pipe
merdane askısı: roller rack merdaneli düzleme: roll straightening, merkez çekme boşluğu: centre-line
merdane bakım atölyesi: roll shop roller levelling shrinkage
merdane basıncı: roll force merdaneli eğme: roll bending, rotary merkez çili (dökme demir): inverse chill
merdane basınçlı kaynak: roll welding squeeze merkez çizgisi: centre line
merdane çapı: roll diameter merdaneli ıstampalama: roller stamping merkez dalga boyu: centre wavelength
merdane çiziği (cam, metal): roll(er) merdaneli kenar bezeme: roller rim merkez dalgaları (yüzey bozuğu):
scratch decorating central waves
merdaneli kırıcı: disintegrator crusher, merkez deliği: centre core
merdane değiştirme: roll changing
roll crusher merkez deliği delme: centre core drilling
merdane değiştirme düzeneği: roll merdaneli masa (hadde): mill table,
changing rig merkez ekseni: centre line
roller table merkez ekseni: centreline
merdane dökümü: roll casting merdaneli sıkılama (tozmet.): roll
merdane düzleme: roll straightening merkez ekseni çatlakları: centre-line
compacting cracks
merdane eğikliği: roll camber merdaneli sıkıştırıcı: roll squeezer
merdane eğriltme: roll skewing merkez ekseni çekintisi: centreline
(=crocodile squeezer) shrinkage
merdane izi (cam): pluck, roll(er) mark merdaneli taşlama makinası: dry pan merkez girişli kalıp (plastikler): centre-
merdane izleri: roll imprints, rollmarks merdaneli yassılama: roller flattening gated mould
merdane kaçıklığı: roll eccentricity merdiven: staircase, stairs, stairway merkez gözenekliliği: centre porosity
merdane kaçıklığı giderimi: roll merdiven: ladder merkez kanal (düzcam üretimi):
eccentricity compensation merdiven basamağı: stair constriction
merdane kalası: collar merdiven halısı: stair carpet merkez katmanlaşması (boyuna oksit
merdane kapması (hadde): roll bite merdiven küpeştesi: handrail kalıntılar): pipe lamination
merdane kaynaklama: roll welding merdiven parmaklığı: handrail merkez maçası: centre core
merdane kırıcı: roll crusher merdivenli çoğuz: ladder polymer merkez sertliği: centre hardness
merdane kullanım boyu: roll barrel merhem: inunction, liniment, oinment, merkez soğuması: centre cooling
merdane kuşağı: collar ung, unguent merkez soğuması eğrisi (çelik): centre
merdane mastarı: roll template meridyen dürbünü: transit instrument cooling curve
merdane parlatıcı: roll polisher Merika ayıracı (Ni): Merica’s reagent merkez yolluğu: trumpet assembly
merdane parlatma: roll polishing merilit: merillite merkez yolluklu kalıp: centre-gated
merdane rafı: roller rack Merill süzgeci (basınçlı süzgeç türü): mould
merdane rektifiye tezgâhı: roll grinder Merill filter merkezden kaçık: eccentric
merdane sarması: collaring Merill-Crowe süreci (altın): Merill- merkezden kaçık baskaç: eccentric press
merdane soğutucu sıvısı: roll coolant Crowe process merkezden kaçık tabandan döküm
merdane soğutucu sıvısı akışı: roll merilleme (fosfatlama türü): merilising (çelik): eccentric bottom tapping
coolant flow merkaptan [CH3CH2SH] (mikrop merkezden kaçık tabandan dökümlü
merdane taşıyıcı gövde: rollhousing öldürücü): mercaptan elektrik ark ocağı (çelik): eccentric
merdane taşlama: roll grinding merkaptopürin [C5H4N4S] (kan kanseri bottom tapping electric arc furnace
ilacı): mercaptopurine merkezden kaçık tabandan dökümlü
merdane taşlama makinası: roll
grinding machine (=roll grinder) merkez: centre, omphavos ocak (çelik): eccentric bottom tapping
merkez atomu: centre atom furnace
merdane taşlama tezgâhı: roll grinder
merkez birikintisi: centre-line merkezden kaçık tabanlı elektrik ark
merdane tornalama: roll turning ocağı: eccentric bottom electric arc
segregation
merdane tornası: roll lathe furnace
merkez birimi: centre segregation
merdane yanağı: shoulder merkezden kaçık yükleme: eccentric
merkez boşluğu (döküm): pipe
merdane yarası (cam): roll(er) shrinkage (=pipe) loading
impression merkez boşluğu: central void, centre merkezden kaçıklık: eccentricity
merdane yatağı: roll bearing void merkezden kaçıklık oranı: eccentricity
merdane yivleri: roll grooves merkez boşluğu oluşumu (döküm): pipe ratio
merdanelerarası boşluk: root gap formation merkezden kaymış: out-of-alignment
merdanelerarası uzaklık: pitch merkez çatlakları: central cracks, centre merkezden merkeze: centre-to-centre
merdaneli biçimleme: roll forming cracks merkezden sapmış: off-centre
merdaneli doğrultma: roller levelling merkez çatlaması: centre burst merkezden savurma: centre spinning

251
merkezî metal iletimi

merkezî: centralized Messiter yataklama dizgesi: Messiter metal curuf sistemleri: metal-slag
merkezî denetim: centralized control bedding system systems
merkezî yağlama: centralized lubrication mest: sandal metal çark testere: metallic disc saw
merkezkaç ( etkisinde): centrifugal meşale: torch metal çekirdekli elektrot: metal cored
merkezkaç çekim (cam elyaf): meşale ışığı: torchlight electrode
centrifugal drawing meşe kabuğu: tanbark metal çizgisi: metal line
merkezkaç kuvveti: centrifugal force meşin: leather metal çözeltileri: metallic solutions
merkezleme: alignment, aligning, meşru: licit metal dağılım oranı: metal distribution
centering metabolizma: metabolism ratio
merkezleme aynası: centering chuck metadon [C21H27NO]: methadone metal dağılımı: metal dispersion
merkezleme delmesi: centre drilling metafosfat: metaphosphate metal dalması (döküm): metal
merkezleme pimi: dowel pin metafosforik asit [HPO3]: penetration
merkezleme tablası (TEM): centering metaphosphoric acid metal değdirmeli dondurma: metal-
stage metakrilat: methacrylate mirror cryofixation
merkezlenmemiş (ışın): nonaligned metakrilat bağlayıcı: methacrylate metal değdirmeli dondurma aygıtı:
merkezlenmiş: centered coupling agent metal-mirror cryofixation device
merkezlenmiş ışın: centered beam metakrilik asit [CH2=C(CH3)COOH]: metal detektörü: metal detector
merkezlenmiş karanlık alan: centered methacrylic acid metal dizgeleri: metal systems
darkfield metakuanol [C16H14N2O]: methaqualone metal dolgu maddesi: metal filler
merkezleştirilmiş: centralized metal: metal metal dökümler: metal castings
merkezsel: central metal akışı: metal flow metal dökümü (işlem): metal casting
mermer: marble metal alaşımları: metallic alloys metal döner testere: metallic disc saw
mermer kumlama: marble blasting metal algılayıcı: metal detector metal düzeyi: metal line (=metal level)
mermer kumlama makinası: marble metal anayapı: metalmatrix, metal düzeyi kesiği: metal line cut (=flux
blastingmachine metallicmatrix line corrosion)
mermerlenmiş: marbled metal anayapılı karma: metalmatrix metal eksikli oksitler: metal-deficient
mermerli: marbled composite oxides
mermersi bitirim (yüzey): marblized metal anayapılı karmalar: metal-matrix metal elektrot: metal electrode
finish composite (MMC) metal elektrotlu ark kaynağı: metal
mermersi yüzey: marblized finish metal anayapılı lifli karmalar: electrode arc welding
mermi: ball, bullet, projectile metalmatrix-fibre composites metal emdirme: metallic cementation
mermi kutusu: cartouche metal ark kaynağı: metallic arc welding metal eriyiği: melt
mermi tabanı: sabot metal artıklar: metallic wastes metal eriyiği: metal melt
mermisiz kovan: blank cartridge metal asal gaz (MAG) kaynağı: metal- metal eriyiği basıncı: metal melt
Merrifield bireşimi: Merrifield synthesis inert gas (MIG) welding pressure
mersaum [2MgO.3SiO3.2H2O]: metal aşınması: metallic wear metal eşya: metal ware
meerschaum metal bağı: metallic bond metal eşya yapımcısı: metal smith
mertek: girder, stud metal bantlama (ambalaj): hooping metal fabrikası: metallurgical plant
merton: mertone metal baskı kalıbı: plate metal filament: metal filament
mervinit [3CaO.MgO.2SiO2]: merwinite metal bırakım hızı: metal deposition rate metal gereçler: metallic materials
mesane (tıp): urinary bladder, vesica metal bırakımı: metal deposition metal geri kazanımı: metal reclamation
mesitilen [C6H3(CH3)3]: mesitylene metal biçimleme: metal forming metal göbekli elektrot: metal cored
mesitit: mesitite metal biçimleme işlemleri: metal electrode
meskalin [C11H17NO3]: mescaline forming operations metal gölgeleme (metalografi): metal
meslek: business, occupation, profession metal bileşimi: metal composition shadowing
meslek okulu: training school metal bilim araştırması: metallurgical metal gözetleci: metallurgical
Mesnager çentiği (çarpma deneyi): research microscope (=metallograph)
Mesnager notch metal blok: shoe metal grisi: metallic gray
Mesnager deney çubuğu (çarpma metal boru: metal piping (=metal pipe), metal halitli ark lambası: metal-halide
deneyi): Mesnager test piece metal tube arc lamp
Mesnager deneyi (çarpma): Mesnager metal boyası: metal dye, metallic paint metal hasır: expandedmetal
test metal bulaşkan: metallic contaminant metal hattı (eriyik): metal line
mesnet: basis, bracket, fulcrum, mount, metal cam: metallic glass (=amorphous metal içeren: metalliferous
stand alloy) metal iletimi: metallic conduction

252
metal incele(n)mesi metalli örgensel kimyasal buhar bırakımı

metal incele(n)mesi: metallographic metal özütleme: metal extraction metalbilim mühendisliği eğitimi:
examination metal para: mintage metallurgical engineer education
metal inceleme numunesi: metal para deneyi: coin test metalbilim mühendislik tasarımı:
metallographic specimen metal para gümüşü: coin silver metallurgical engineering design
metal indirgemesi: metallic reduction metal para sınıflandırması: attribution metalbilim mühendislik uygulaması:
metal iş bağlama düzeneği: metallic jig metal parlatıcılar (madde): metal metallurgical engineering application
metal işleme: metalworking polishes metalbilimci: metallurgist
metal kabarcığı (kaplama): metal blister metal perde: apron metalbilimsel: metallurgical
metal kaldırma: metal removal metal püskürtme: metal spraying, metalbilimsel araştırma: metallurgical
metal kalıba döküm: permanet mould metallizing (=spraymetallizing) research
casting metal püskürtümlü kalıplama: metal metalbilimsel değişimler: metallurgical
metal kalıp: chillmould, metal die injection moulding changes
metal kalıp: permanent mould metal refrakterler: metallic refractories metalbilimsel dengeleme (girdi-çıktı
metal kalıp tepkimesi: metal mould metal renklendirme: metal colouring dengesi): metallurgical balance
reaction metal renkleri: metallic colours metalbilimsel dizgeler: metallurgical
metal kaplama: metal coating, metallic metal sac: metal sheet systems
coating, metal plating, metallic plating, metal sıkıt: metal compact metalbilimsel inceleme: metallurgical
vacuum coating metal sız(dır)ması: metal infiltration study
metal kaplamalar: metallic coatings metal süzgeci: core strainer metalbilimsel işlem: metallurgical
metal kaplı: metallized metal şerit: metal strip treatment
metal kaplı refrakter: metal-cased metal talaşı: plates metalbilimsel pota ocağı: metallurgical
refractory metal tel: metal wire ladle furnace
metal kaplı yüzey: metallized surface metal temizleme: metal cleaning metalbilimsel süreç: metallurgical
metal karıştırma kazanı: metal mixer metal terletme: sweating out process
metal karşılaştırma aygıtı (döküm): metal testere: metal saw metalbilimsel yapı: metallurgical
metals comparator metal testeresi: metal saw structure
metal kesme: metal cutting metal tozları: metal powders metalci: metalsmith
metal kesme gücü: metal cutting power metal tozlarıyla kesme: metal powder metaldışı: nonmetal (=nonmetallic )
metal kesme işlemleri: metal cutting cutting metaldışı gereçler: nonmetallicmaterials
operations metal tozlaşması: metal dusting metaldışı gereçler: nonmetalmaterials
metal kesme sıcaklığı: metal cutting metal tozu topaklama: fritting metaldışı kalıntılar: nonmetallic
temperature metal tozu toplaşığı: cake inclusions
metal kıl: metal whisker, metallic metal tutturma: metal bonding metaldışı kaplama: nonmetallic coating
whisker metal tutturma gereci: metal metal-dışık dizgeleri: metal-slag systems
metal kıymık: plates bondingmaterial metaldışına ilişkin: nonmetallic
metal levha: latten (=lattin) metal tuzu içeren: metalline
metal lif: metallic fibre metale ilişkin: metallic
metal verimi: metal recovery metalik levhalı hematit: specularite
metal maça (döküm): metal core metal yamama: metal facing
metal maça sandıkları (döküm): metal metalle kaplama: metallization
metal yaprak: metal leaf
core boxes metalleme: metallizing (=spray
metal yenimi: metallic corrosion metallizing)
metal mıknatıs: metallic magnet metal yıkama eriyiği (fırın içi): wash
metal mikroskobu: metallurgical metallenmiş: metallized
metal
microscope (=metallograph) metal yorulması: metal fatigue metaller arası: intermetallic
metal modeller (döküm): metal patterns metal zırh: plating metaller arası bileşik: intermetallic
metal numunesi hazırlama: compound
metal zıvana:bush
metallographic specimen preparation metalbilim: metallurgy metaller arası evre: intermetallic phase
metal oksit yarıiletkenler: metal oxide metalbilim araştırması: metallurgical metalleşmiş topak: metallized pellet
semiconductors research metalleşmiş yüzey: metallized surface
metal oksitleri: metal oxides metalbilim mühendisi: metallurgical metalli: metallic, metalliferous
metal oymacılığı: toreutics engineer metalli örgensel bırakım: metallo-
metal örtme: metallic coating metalbilim mühendisliği: metallurgical organic deposition (MOD)
metal örütlü yapılar: metallic crystal engineering metalli örgensel kimyasal buhar
structures metalbilim mühendisliği bölümü: bırakımı: metal-organic chemical vapour
metal özellikleri: metal properties metallurgical engineering department deposition (MOCVD)

253
metalli örgenseller mıknatıs akısı

metalli örgenseller: metal-organics metil alkol: denaturated alcohol, methyl metremum (lümen /m): lux ( lx)
metalli seramikler: cermets alcohol (=methanol), pyroligneous metrik: metric
metalografi: metallography alcohol, wood alcohol,wood spirit metrik ton (=1000 kg): metric ton
metalografi numunesi: metallographic metil asetat [CH3COOCH3]: metro: underground railway
specimen methylacetate mevcut mal: supply
metalografi numunesi hazırlama: metil asetilen propodien: methyl mevki tayin radarı (ask.): short range
metallographic specimen preparation acetylene propadiene (MAPP) navigation (SHORAN)
metalografik: metallographic metil benzen: methyl benzene (=toluene) meyan balı: liquorice (=liqurish)
metalografik inceleme: metallographic metil bromür [CH3Br]: methyl bromide meyan kökü: liquorice (=liqurish)
examination metil etil keton peroksit: methyl ethyl meyan şekeri: liquorice (=liqurish)
metalografiye ilişkin: metallographic ketone peroxide (MEKP)
Meyer değişmezi: Meyer’s constant
metal-oksit yarıiletken: metal-oxide metil etil keton [CH3COCH2CH3]:
methyl ethyl ketone Meyer sertlik deneyi: Meyer hardness
semiconductor (MOS) test
metal-oksit-silisyum alan etkili metil klorür [CH3Cl]: methyl chloride
meyil: bevel
transistör: metal-oxide-silicon field metil mavisi imleci: methyl blue index
(MBI) meyilli çakılmış çivi: toe nail
effect transistor (mosfet) meyilli kazık: batter pile
metals handbook (metal elkitabı): metil metakrilat: methylmethacrylate
(MMA) meyonit [Ca4(Al2Si2O8)3(Cl2.CO3.SO4)]:
metals handbook (ASM) meionite
metalsel: metallic metil metakrilat eşçoğuzu: methyl
metacrylate copolymer meyve kabuğu: rind
metalsi: metalloid meyve sıkıcı: mill
metalsi camlar: metallic glasses metil metakrilat stiren: methyl
metacrylate styrene meyve şekeri: fruit sugar, invert sugar
metalsi elementler: metalloid elements meyve şekeri [C6H12O6]: fructose,
metil moru: methyl violet
metalsi ögeler: metalloid elements laevulose
metil oranj: methyl orange
metalsiler (öğeler): nonmetals meyve tabağı: fruit plate
metil salisilat [HOC6H4COOHCH3]:
metalurjik: metallurgical methyl salicylate (=wintergreen oil), oil meyveli gazoz: soda pop
metalurjik kok: metallurgical coke of wintergreen meyveli şeker: lollipop (=lolly)
metalyapıbilim: metallography metil selüloz: methylcellulose meyvenin etli bölümü: pepo
metamer: metamer metil siyanür [(CH3CN]: acetonitrile meyzer (uyarılmış ışınım salımlı mini
metamerik: metameric metilal [CH3OCH2OCH3]: methlal, dalga yükseltici): maser (=microwave
metamfetamin [C10H15N]: methylal amplification by stimulated emission of
methamphetamine metilen klörür: methylene chloride radiation)
metamic (Cr-Al2O3’ce yüksek birmetal- metilen mavisi [C16H18ClN3S.3H2O]: mezar: grave, tomb
seramik): metamic methylene blue mezar taşı: footstone, gravestone,
metamorfik: metamorphic metilendianilin: methylenedianiline tombstone
metan: marsh gas (MDA) mezbaha: abattoir
metan [CH4]: methane metilenli iyot: methylene iodine mezbele: hovel
metan dizisi: methane series metilol türevleri: mrthylol derivatives mezitil oksit [C6H10O]: mesityl oxide
metana dönüştürüm: bioconversion metilüçklorlu silan: mezon (atom): meson
metanol; metil alkol [CH3OH]: methyltrichlorosilane (MTS) mezuniyet: graduation
methanol metin: text mezura: measure, tape measure
metasilikatlar: metasilicates metionin [C5H11O2NS]: methionine mezür: measuring cylinder
metatektik; (=peritektoid): metatectic metkolleme (aluminyum çökertme mıcırlı kok: small coke
(=peritectoid) türü): metcolising mıhlama: pinning, transfixing
metatoluidine [CH3C6H4NH2]: meta- metoksiklor [C13CCH(C6H4OCH3)2]: mıhlanık: pinned
toluidine methoxycxhlor mıhlanık dislokasyonlar: pinned
metelik gümüşü: silver coinage metotreksat [C20H22N8O5]: methotrexate dislocations
metemoglobin: methemoglobin metre: meter, metre mıhlanmış: pinned
metenamin [C6H12N4]: methenamine metre çevrimi: metric conversion mıknastıs alaşımı: Permalloy™
meteor: aerolith metre dizgesi: metric system (SI) mıknatıs: magnet
meteoroloji gemisi (okyanus): weather metre kare: squaremeter mıknatıs akı çizgisi: magnetic flux line
ship metre kilogram-saniye (MKS): meter- mıknatıs akı yoğunluğu: magnetic flux
meteoroloji haritası: weather map kilogram-second (MKS) density (=magnetic induction) (B)
meteoroloji istasyonu: weather station metre’ye ilişkin: metric mıknatıs akısı: magnetic flux (Ф)

254
mıknatıs alan yeğinliği mıknatıssal doyumluluk

mıknatıs alan yeğinliği: magnetic field mıknatıslı çatlak belirleme: magnetic mıknatıslı prizmalı görünge ölçer:
strength (H) crack detection magnetic sector spectometer
mıknatıs alan yöneyi: magnetic field mıknatıslı çeneler (mek.): magnetic mıknatıslı rezonanslı görüntüleme:
vector chucks magnetic resonance imaging (MRI)
mıknatıs alanı: magnetic field mıknatıslı çınlanım: magnetic resonance mıknatıslı rezonanslı kuvvet
mıknatıs alanı giderimi: magnetic field (MR) mikroskopisi: magnetic resonance force
cancellation mıknatıslı çözümleme incelemesi: microscopy
mıknatıs alaşımları: magnetic alloys magnetic-analysis inspection mıknatıslı sarkaç: magnetic pendulum
mıknatıs bilimi: magnetics mıknatıslı dağlama: magnetic etching mıknatıslı seramikler: magnetic
mıknatıs birimleri: magnetic units mıknatıslı demir cevheri: magnetite ceramics
mıknatıs bobini: magnetic coil mıknatıslı demir cevheri [Fe3O4]: mıknatıslı su verme ölçeri: magnetic
mıknatıs çekirdeği: magnetic core magnetic iron ore quenchometer
mıknatıs çelikleri: magnet steels mıknatıslı demir oksitler: magnetic iron mıknatıslı su verme ölçümü deneyi:
mıknatıs deneyi: magnetic test oxides magnetic quenchometer test
mıknatıs doyumluluğu: magnetic mıknatıslı derişikleştirme: magnetic mıknatıslı şerit: magnetic tape
saturation concentration mıknatıslı tambur: magnetic drum
mıknatıs döngüsü: magnetic moment mıknatıslı devinim: magnetomotive mıknatıslı tavlama: magnetic anneal
mıknatıs düzdönmesi: magnetic mıknatıslı devinim kuvveti: magneto mıknatıslı tıkaç: magnetic seal
gyration motive force mıknatıslı toz deneyi: magnoglow test
mıknatıs fırılları (atom): magnetic spins mıknatıslı devre: magnetic circuit mıknatıslı vinç: magnetic crane
mıknatıs histeresizi: magnetic hysteresis mıknatıslı elekler: magnetic screens mıknatıslı yataklar (mek.): magnetic
mıknatıs ibresi: magnetic needle mıknatıslı endüklemli karıştırma: bearings
magnetic-induction stirring
mıknatıs iğnesi: magnetic needle mıknatıslılığı giderme: demagnetization
mıknatıslı gereçler: magnetic materials
mıknatıs kelepçesi (e.m): magnetic yoke (=ferromagnetic materials) mıknatıslılığı giderme eğrisi:
mıknatıs kuvvet mikroskopisi: magnetic demagnetization curve
mıknatıslı ışıldatma deneyi: magnoglow
forcemicroscopy test mıknatıslılığı giderme erki:
mıknatıs kuvveti: magnetic force demagnetization energy
mıknatıslı inceleme: magnetic
mıknatıs taşı: loadstone (=lodestone) inspection mıknatıslılık: magnetism
mıknatıs ucayı: magnetic pole mıknatıslı istifleyici: magnetic stacker mıknatıslılık değişim noktası: magnetic
mıknatısla(n)ma eğrisi: magnetization change point (=Curie point)
mıknatıslı kalkanlama: magnetic
curve shielding mıknatıslılık nicem sayısı: magnetic
mıknatıslama kuvveti: magnetizing force mıknatıslı karıştırma: magnetic stirring quantum number
mıknatıslanabilir: magnetizable mıknatıslı laltaşı: magnetic garnet mıknatıslılık yeğinliği: intensity of
mıknatıslanabilirlik: magnetizability magnetisation, magnetic intensity
mıknatıslı mercek: magnetic lens,
mıknatıslanma: magnetization pancake lens mıknatısölçer: magnetometer
mıknatıslanmayan paslanmaz çelikler mıknatıslı metaller: magneticmetals mıknatıssal: magnetic
(ostenitli paslanmaz ç.): nonmagnetic mıknatıslı optik Kerr olgusu: magneto- mıknatıssal akı: magnetic flux (Ф)
stainless steels optical Kerr effect mıknatıssal alan göstergeci:
mıknatıslanmaz: antimagnetic, mıknatıslı optik mikroskopi: magneto- magnetoscope
nonmagnetic opticalmicroscopy mıknatıssal bölgecikler: magnetic
mıknatıslanmaz alaşım: nonmagnetic mıknatıslı örüt yönserliği: domains
alloy magnetocrystalline anisotropy mıknatıssal büzülüm: magnetostriction
mıknatıslanmaz çelikler: nonmagnetic mıknatıslı örüt yönserliği erki: mıknatıssal büzülüm erki:
steels magnetocrystalline anisotropy energy magnetostrictive energy
mıknatıslaşma sıcaklığı: magnetic mıknatıslı parçacık deneyi: magnaflux mıknatıssal curie sıcaklığı: magnetic
change point (=Curie point) test, magnetic particle test curie temperature
mıknatıslayan: magnetizing mıknatıslı parçacık incelemesi: mıknatıssal çevrim: magnetic cycle
mıknatıslayıcı: magnetizer magnetic particle inspection mıknatıssal çözümlemeli inceleme:
mıknatıslı: magnetic mıknatıslı parçacıklı inceleme: magnetic analysis inspection
mıknatıslı ayırıcı: magnetic separator magnaflux inspection, magnetic-particle mıknatıssal direnç: magnetoresistance,
mıknatıslı ayırım: magnetic separation inspection reluctance
mıknatıslı bellek (bilgisayar): magnetic mıknatıslı perdeler: magnetic screens mıknatıssal dirençlilik: reluctivity
storage mıknatıslı piritler: magnetic pyrites mıknatıssal doyumluluk: magnetic
mıknatıslı biçimleme: magnetic forming mıknatıslı prizma: magnetic prism saturation

255
mıknatıssal döngü mikrometreli oküler

mıknatıssal döngü: magnetic moment mıknatıssavarlık: antiferromagnetism mika şişti: mica schist
mıknatıssal dönüşüm: magnetic mıknatıssız: nonmagnetic mika yapısı: mica structure
transformation mıknatıssızlaş(tır)ma: demagnetization mikalı cam: laminated safety glass
mıknatıssal dönüşüm noktası: magnetic mıknatıssızlaştırılmış: demagnetized (=laminated glass), temper glass
transformation point mıknatıssızlaştırma: degaussing mikalı hematit: micaceous hematite
mıknatıssal elektrik: magnetoelectricity (=demagnetization) mikanit: micanite
mıknatıssal endükleme: magnetic mıknatıstaşı: lodestone mikroalaşımlama: microalloying
induction (=magnetic flux density)[B] mısır ekme makinesi: corn drill mikroalaşımlı çelikler: microalloyed
mıknatıssal endüksiyon birimi (weber/ mısır mavisi: egyptian blue steels
m2]: tesla mısır tuncu: egyptian bronze mikroorganizmalar: microrganisms
mıknatıssal gecikim: magnetic hysteresis mızıka: harmonica mikroamper: microampere
mıknatıssal gecikim halkası: magnetic mızrak: dart, lance, spear mikroamperölçer: microammeter
hysteresis loop mikroanaliz: microanalysis
mızrap: plectron (=plectrum)
mıknatıssal gecikim yitikleri: magnetic mikrobiyoloji laboratuarı cam eşyaları:
hysteresis losses Micheal katkısı: Micheal addition
Michelson girişimölçeri: Michelson microbiological glass ware
mıknatıssal geçirgenlik (µ= B/H]: mikrodalga (l=1mm-50cm): microwave
magnetic permeability (µ) interferometer
microcast (hassas döküm türü): mikrodalga gereçleri: microwave
mıknatıssal hidrodinamik: materials
magnetohydrodynamics microcast
mide: stomach, tummy mikrodalga ile tutturma: microwave
mıknatıssal hidrodinamik yağlama: fixation
magnetohydrodynamic lubrication mide bilimi: gastrology
mide ekşimesi (tıp): cardialgia, mikrodalga mikroskopisi: microwave
mıknatıssal ışık bilgisi: magneto-optics microscopy
mıknatıssal ikiucay: magnetic dipole heartburn, hyper acidity, pyrosis, water
brash mikrodalga ocağı: microwave oven
mıknatıssal ikiucay döngüsü: magnetic mikrodalgalı bağlama: microwave
dipolemoment mide suyu enzimi: pepsine
mide yıkama tulumbası (tıp): stomach joining
mıknatıssal irkilem: magnetic induction mikrodalgalı görüngegözlemi:
(=magnetic flux density)[B] pump
mideiçi göstergeci: gastroscope microwave spectroscopy
mıknatıssal kimya: magnetochemistry mikrodalgalı görüngegözler: microwave
mıknatıssal merkezleme (e.mik.): mideiçi incelemesi: gastroscopy spectroscope
magnetic alignment midetaşı (tıp): gastrolith mikroelektronik bilimi:
mıknatıssal ögeler: magnetic elements mideye delik açılma ameliyatı (tıp): microelectronics
mıknatıssal özellikler: magnetic gastrotomy mikroelektronik üretimi:
properties Midrex EDR süreci (sünger demir): microelectronic fabrication
mıknatıssal statik: magnetostatics Midrex EDR process mikrofiber: microfiber
mıknatıssal statik erk: magnetostatic Midrex süreci (sünger demir): Midrex mikrofiltre: microfilter
energy process
mikrofon: microphone
mıknatıssal tepki: magnetic response midye kabuğu izleri (kırık yüzeyler):
clamshellmarks (=beachmarks) mikrofon siperi: gobo
mıknatıssal ucaylanma: magnetic mikrografi: micrography
polarization mie saçılımı (ışık): mie scattering
migra demiri (özel pig): migra iron mikroişlemci: microprocessor
mıknatıssal yaşlan(dır)ma: magnetic mikrokalori metre algılayıcı:
ageing miğfer: armet, casque, hard hat, helmet,
journal, tin hat microcalorimeer detector
mıknatıssal yatkınlık (ℵm=M/H): mikrokozmik tuz [NaNH4.HPO4.4H2O]:
magnetic susceptibility (ℵm) miğfer sorgucu: panache
microcosmic salt
mıknatıssal yeğinlik: magnetic intensity miğfer tüyü: panache
mikrolag [mağnezyum etkinliği ölçeri
mıknatıssal yönserlik: magnetic mihengir: jig and fixture (döküm)]: microlug
anisotropy mihenk: yardstick mikrolin [K2O,Al2O3.6SiO2]: microcline
mıknatıssal yüksüren: magnetomotive mihenk taşı: touchstone mikrolit [Ca2Ta2O6(O,OH,F)]:
mıknatıssal zıtlık: magnetic contrast mihver pimi: swivel pin microlite
mıknatıssavar: antiferromagnetic mika: mica mikrom (10e-6 ohm): microhm
mıknatıssavar gereç: anti ferro magnetic mika [K2HAl3 (SiO4)3 · (Mg,Fe)6· ( mikromekanik aygıt: micromechanical
material SiO4)3]: biotite device
mıknatıssavar yatkınlık: mika dolgulu fenolikler: mica-filled mikrometre (ölçüm aygıtı): micrometer
antiferromagnetic susceptibility phenolics (=micron)
mıknatıssavar yönserlik: mika kristalleri: mica crystals mikrometreli oküler: micrometer
antiferromagnetic anisotropy mika örütleri: mica crystals eyepiece

256
mikron (=10m) miniörüt

mikron (=10m): micron (µm) mil: arbor, mandrel, pintle, pivot, shaft, milyonda bir: parts per million (ppm)
mikron ölçerli gözmerceği: micrometer spindle, sullage milyonda bir amper: microampere
eyepiece mil dirseği: cam mimari: architectural
mikronaltı parçacıklar: submicrons mil doğrultma: shaft straightening mimari düz cam: spandrel
mikronaltı toz: submicron powder mil doğrultma basgacı: shaft mimari kaplama emayeleri: architectural
mikronaltılar: submicrons straightening press cover coat enamels
mikronölçer: micrometer (=micron) mil doğrultma makinası: shaft mimarlık camı: architectural glass
mikrop: bacillus, germ, microbe straightening machine mimarlık tuncu: architectural bronze
mikrop öldüren (ilaç): microbicit mil doğrultma presi: shaft straightening mimetit [Pb5(AsO4)3Cl]: mimetite
mikrop öldürme (tıp): disinfection press minder: cushion
mikrop öldürücü (tıp): disinfectant, mil düzeneği: shafting minder kumaşı: ticking
antiseptic, germicide mil kaçması: shaft run-out mine: enamel, glaze
mikrop öldürücülük (tıp): antisepsis mil kare: square mile mineölçer (diş): odontograph
mikrop taşıyıcı (tıp): germ-carrier mil salmastrası: shaft packing mine pulu: paillette
mikropegmatit: micropegmatite mil ucu: journal mineleme: enamelling
mikroplazma: microplasma, sepsis mil yatağı: shaft bearing mineli: enamelled, glazed
mikroprob: microprobe (=electron mil yivi: spline mineli kap: glazed pot
beammicroprobe analyzer) mil yuvası: spline mineli seramik: glazed ceramic
mikroprob: microprobe (=electron milerit: millerite mineral: mineral
beammicroprobe analyzer) miliamper: milliampere (mA) mineral bilimi: mineralogy
mikropsuz: antiseptic, aseptic, axenic, milibar: millibar (mB) mineral dolgulu ısıl sertleşenler:
germfree, germless, sanitary mineral filled thermoset
miligram: miligramme (mg)
mikropulvarizatör: micropulverizer mineral işleme: mineral processing
mililitre (=10-3m): mililitre
mikroradyografi: microradiography mineral lifler: mineral fibres
milimetre: millimeter (mm)
mikrosertlik: microhardness mineral mikroskobu: petrographic
milimetrik kağıt: plotting paper
mikrosertlik deneyi: microhardness test microscope
Miliskop ( özel sıcaklık belirtici aygıt
mikrosertlik ölçeri: microhardness tester mineralden özütlenen metal: primary
(döküm)): Milliscope™
mikrosertlik ölçümü: microhardness metal
measurement milivolt: millivolt (mV)
miliwatt: milliwatt (mW) minerali alınmış: demineralized
mikroskop: microscope mineralini alma: demineralization
mikroskop borusu: microscope tube millenme: sulling
Miller imleçleri (küp örütleri): Miller mineralleştiriciler: mineralizers
mikroskop camı: microscopicglass mineralli kömür: mother of coal
indices
mikroskop kapak camı: cover glass (=mineral coal)
miller imleçleri: indices for cubic crystal
mikroskop kapatıcı/obtüratörü: planes (=miller indices) mineralsizleştirilmiş: demineralized
microscope shutter mineralsizleştirilmiş su: demineralized
mikroskop tabanı: microscope base Miller klorlama süreci: Miller
chlorination process water
mikroskopla ameliyat (tıp): mineralsizleştirme: demineralization
microsurgery Miller süreci (Au): Miller’s process
Miller-Bravais imleçleri (altıgen mineroloji: mineralogy
mikroskopla büyütüp kesmek (tıp): minervit: minervite
micrugy örütler): Miller-Bravais indices (=Miller
indices) minialyuvar: microcyte
mikroskopla inceleme: microscopic
examination, microscopy millik çelik çubuk: shafting minicanlılar: microrganisms
mikrosüzme (seramik tozları): Milner-Debye kuramı: Milner-Debye minidalga: microwave
microfiltration theory minigöze (tıp): microcyte
mikro-tester (özel sertlikölçer): mikro- milyar (109) [ABD): billion minigözlem ameliyatı: microsurgery
tester milyarmetre: gigameter minikürecikler: microspheres
mikrotom: mechanical milyarton: gigaton minilif: microfibril
advancemicrotome milyarda bir (10): nano miniyutargöze (kan): microphage
mikrotom: microtome milyarda bir: parts per billion (ppb) minibüs: minibus
mikrotom bıçağı: microtome knife milyarvat (=103mw): gigawatt minican (tıp): bacillus, bacterium
mikser (çelik): mixer milyon: mega, million minicanlar (tıp): bacteria
miktar: amount milyon elektron voltu: mega electron minidevre: microcircuit
mil (=10-3 inç): mil volt (MeV) minimum: minimum
mil (=1609.35m): mile milyonkilometre: gigameter miniörüt: microlite

257
minnacık moleküler kristal

minnacık: nano model üretimi (döküm): rigging molekül ağırlığı dağılımı: molecular-
minnesotait [Fe3Si4O10(OH)2]: modelci çekintisi (döküm): weight distribution
minnesotaite patternmaker’s shrinkage molekül ağırlığı ortalaması: molecular-
minozit: mizzonite modelhane (döküm): patternshop weight averages
minüskül: minscule modelin döküme yapışma izi (döküm): molekül bağıl konumları: molecular
minyatür: miniature sticker configurations
minyum: minium modell sayısı (aşınma): modell number molekül bağlanması: molecular bonding
mira (topoğrafya): leveling rod modem (bilgisayar): modem molekül biçimi: molecular shape
misel: micelle moderatör: moderator molekül boyu: molecular length
mishmetal (%50Ce+%50La+Ne+): modern: modern molekül çıkarım (göze): exocytosis
mischmetal modernleştirme: modernization molekül damıtımı: molecular distillation
misina: fishline, gut modül: module, modulus molekül demeti: molecular beam
misket: ball, grapeshot, mig (=migg; modül çakısı: gangmilling cutter (=molecular ray)
miggle) modüle edilmemiş: unmodulated molekül derişimi: molecular
misket limonu: lime modüllü: modular concentration
mispik [FeAsS]: mispickle Moebius elektroliz süreci (gümüş): molekül dolancası: molecular orbital
Mitscherlich yasası: Mitscherlich’s law Moebius electrolytic process molekül eleği: molecular sieve
miyograf (tıp): myograph Moebius gözesi (Ag): Moebius cell molekül evreleri: molecular phases
miyop: myope, nearsighted, short-sighted Moebius süreci (Ag): Moebius process molekül formülü: molecular formula
miyopluk (tıp): myopia (=myopy) Moffat süreci (çelik): Moffat process molekül görüngesi: molecular spectrum
miyoskop (tıp): myoscope Mogulizör: Mogullizer™ molekül hacmi: molecular volume
miyotom (tıp): myotome moher: mohair molekül ışını: molecular ray
mizan: trial balance Mohs ölçeği (sertlik): Mohs scale molekül ışınlı bırakım: molecular beam
MnS kalıntılar: MnS inclusions Mohs sertliği: Mohs hardness deposition
mobilya: furniture Mohs sertlik ölçeği: Mohs hardness scale molekül içi: intramolecular
mobilyasız: unfurnished moksa: moxa molekül içi bağlar: intramolecular bonds
moça taşı: mocha stone mol (6.023x1023 atoms/mole): mole molekül içi çekimler: intramolecular
molal (kim.): molal attractions
moda: fashion
molal çözelti (kim.): molal solution molekül katmanlı elektrotlar: electrodes
modakrilik (yapay çoğuz ipliği): withmolecular layers
modacrylic molallik (= molalite): molality
molar (kim): molar molekül kimyası (çoğuz): molecular
modası geçmiş: unfashionable chemistry (polymer)
modası geçmiş giysiler: unfashionable molar çekim değişmezleri: molar
attraction constants molekül konumu: molecular orientation
clothes
molar çözelti: molar solution molekül kütlesi: molecularmass
model (döküm):
molar dağıntı: molar entropy molekül özkurgusu: molecular self-
model: model, norm, pattern, preform, assembly
sample, specimen molar entropi: molar entropy
molar erk: molar energy molekül polarizasyonu: molecular
model alaşımı (döküm): patternmetal polarization
model alçısı (döküm): pattern plaster molar ısı sığası: molar heat capacity (C)
molar iletkenlik: molar conductance molekül spektrumu: molecular
model bağlama plakası (döküm): spectrum
matchplate molar küme alan çarpanları: molar
group area parameters molekül toplaşımı: molecular
model çatkısı: pattern assembly association
molar küme oylum çarpanları: molar
model çıkarma mandalı: draw peg group volume parameters molekül yapısı (çoğuz): molecular
model çıkarma vidası (döküm): draw molar oylum: molar volume structure (polymer), structure
screw molekül yatkınlığı: molecular
molarite: molarity (M)
model çizimi: pattern layout susceptibility
molarlık: molarity (M)
model gereçleri: patternmaterials molekülarite: molecularity
moldavit: moldavite
model girintisi: crush bead, crush strip moleküldenayrılanatom grubu: residue
moldrit: mouldrite
model konikliği: pattern draft moleküle ilişkin: molecular
molekül (kim.): molecule
model kumu: facing sand molekül ağırlığı (kütle ortalaması): moleküler: molecular
model kurma: pattern assembly molecular-weight (mass-average) [MW] moleküler biyoloji: molecular biology
model payı (döküm): pattern allowance molekül ağırlığı (sayı ortalaması): moleküler curuf teorileri: molecular slag
model plâkası (döküm): rapping plate molecular weight (number average) theories
model taslağı (döküm): pattern draft [MN] moleküler kristal: molecular crystal

258
molekül-gram moramık (tıp)

molekül-gram: gram-molecule molibden varak: molybdenum foil monosodyum glutamat


moleküllerarası kuvvet: intermolecular molibden-demir alaşımları: [HOOC(CH2)2CH(NH2)COONa]:
force molybdenum-iron alloys monosodium glutamate (MSG)
molekülsel: molecular molibdenit [MoSO2]: molybdenite monotektik: monotectic
molekülsel elektronik: molecular molibdenli (+2): molybdenous monotektik denge: monotectic
electronics equilibrium
molibdenli alaşım çelikleri:
molekülsel florışıl spektroskopisi/ molybdenum alloy steels monotektik noktası: monotectic point
görünge gösterimi: molecular monotektik tepkimesi: monotectic
molibdenli çelikler: molydenum steels reaction
fluorescence spectroscopy
molibdenli demir (önalaşımı) monotektikaltı (alaşım):
molekülsel iletkenlik: molecular (=ferromolibden): ferromolybdenum
conductivity hypomonotectic
molekülsel makina: molecular machine molibdenli sıcak iş takımı çelikleri: monotektiküstü: hypermonotectic
molybdenum hot-work tool steels monotip: monotype
molekülsel nanoteknoloji: molecular
nanotechnology molibdenli yüksek hız takım çelikleri: monoton: monotonous
molekülsel süzme: molecular sieving molybdenum high speed tool steels monotron (sertlikölçer): monotron
molekülsel tek katman: molecular molibden-mangan süreci (Al2O3 monotron deneyi: monotron test
monolayer bağlanması): moly-manganese process Monotron sertlik deneyi: Monotron
molekülsel tıkaç: molecular seal molibdin [MoO3]: molybdine hardness test
molekülsel zar: molecular film molibdenli (+3;+6): molybdenic monotropizm: monotropism
(=molecular monolayer) molit [kaynaşık SiO2 + CaO +MoO3]: montaj: assembly, erection, installation
molibdat: molybdate molyte montaj atölyesi: assembly shop
molibden [Mo]: molybdenum mollerleme (özel aluminyum emdirme montaj çizimi: assembly drawing
molibden alaşımları: molybdenum işlemi): mollerising montaj fabrikası: assembly plant
alloys molotof kokteyli (patlar şişe): molotov montaj hattı: assembly line
molibden beşklorür [MgCl5]: cocktail montaj parçaları: kit
molbdenium 5-chloride moloz: debris, mullock, rubble montaj projesi: assembly drawing
molibden beşklorür [MoCl5]: moment (fiz.): momentum montaj şartnamesi: installation
molybdenum pentachloride moment sakınımı: conservation of specification
molibden bileşikleri: molybdenum momentum, momentum conservation montbrayit [(Au,Sb)2Te3]: montbrayite
compounds monalbit [NaAlSi3O8]: monalbite Monte Carlo taslaması: Monte Carlo
molibden çubuğu: molybdenum rod monazit [(Ce, La, Y, Th)PO4]: monazite simulation
molibden folyo: molybdenum foil monazit kumu: monazite sand Monte Carlo yöntemi: Monte Carlo
molibden ikibromür [MgBr2]: mond gazı: mond gas technique
molybdenum 2-bromide montebrasit [(Li,Na)Al(PO4)(OH,F)]:
Mond süreci (ni): Mond process montebrasite
molibden ikioksit [MoO2]: molybdenum
dioxide Monell metali Monthier mavisi [Fe(NH4).Fe(Cn)6.
(%67Ni+%28Cu+Fe,Ni,Si): Monell metal H2O]: Monthier’s blue
molibden ikisilisid [MoSi2]:
molybdenum disiliside Monell süreci (çelik): Monell process montiselit [CaMgSiO4]: monticellite
molibden ikisülfür [MoS2]: mongolizm (tıp): down’s syndrome montmorilonit
molybdenum disulfide monitor: monitor [Na2O.2MgO.5Al2O3.4SiO2.XH2O]:
molibden ikisülfürlü yağlayıcı: monki soğutucu (y.fırın): monkey cooler montmorillonite
molybdenum disulfide lubricant monofraks: monofrax monzonit (yer b.): monzonit
molibden karbür [Mo2C]: molybdenum monogram: monogram Moore süzgeci: Moore filter
carbide monokini: tank suit Moorewood makinesi: Moorewood
molibden katısı: molybdenum solid monoklinik: monoclinic machine
molibden oksit [MoO2]: molybdenum moos akiği: moos agate
monoklinik kristal: monoclinic crystal
oxide (=molybdic oxide) mor: purple
monokromatik objektif: monochromatic
molibden teli: molbdenium wire mor bakır cevheri [Cu3FeS3]: purple
objective copper ore
molibden temelli yüksek hız çelikleri:
molybdenum base high speed steels monokromatör: monochromator mor boya [C20H11N2O10Na3]: amaranth
molibden tozu: molybdenum powder monoks: monox mor orkide rengi (cam): orchid
molibden üçbromür [MgBr3]: monolitik astar: monolithic lining mor veba (elektronik devre bozukluğu):
molybdenum 3-bromide monomer: monomer purple plague
molibden üçoksit [MoO3]: molybdenum monoray: monorail mor yakut: hyacinth (zircon)
trioxide monosakkarit: monosaccharide moramık (tıp): purpura

259
morarma mutad

morarma: cyanosis, purpura motor deneyi: engine test mukavement: strength


morartı: ecchymosis motor devri: engine revolutions mukavva: carton, chipboard, paperboard,
morartılı: purpuric motor hasarı: engine damage pasteboard, scaleboard
moren: moraine motor onarımı: engine repair mukoprotein: mucoprotein
morfin [C17H19NO3.H2O]: morphine motor revizyonu: engine overhaul mukoza: mucosa
morfin bağımlılığı (tıp): morphinism motor seri numarası: engine serial mulit [3Al2O3.2SiO2]: mullite
morg: morgue number mulitli zirkonya: mullite-zirconia
morgan haddesi: morganmill motor şaftı: engine shaft multivitamin: multivitamin
morganit: morganite motor şasisi: engine frame mum: bougie, candela, candle, paraffin
morgoil (kaymalı hadde yatağı): motor tahrikli: motor-driven wax, seal, wax, wax candle
morgoil motor vuruntusu: engine knock mum dibi: stub
morötesi: ultraviolet (UV) motor yağı: engine oil mum dirençli (cama asitle dekor): wax
morötesi bozumu: ultraviolet motor yağı çanağı: oil pan resist
degradation mum fitili: candlewick
motor yağlığı: crankcase
morötesi dalgaları: ultraviolet waves mum giderme: dewaxing
motor yenilemi: engine overhaul
morötesi dengeleştirici: ultraviolet mum model (döküm): wax pattern
motorayarı: tune-up
stabilizer mum yağı: tallow
motorbot: motorboat
morötesi dengeleyici: ultraviolet mumdan yapılmış: waxen
motorkapağı: hood
stabilizer mumlama: waxing
motorlu: motor-driven, motorized
morötesi dengeliliği: UV stability mumlanmış: waxed
motorlu bisiklet: motorbike
morötesi emici cam: document glass mumlu: waxen
motorlu bot: motorboat
morötesi ışık: ultraviolet light mumlu bez: cerecloth
motorlu çekiç: power-driven hammer
morötesi ışınım (λ= 10nm-380nm): mumlu kumaş boyama: batik (=battik)
motorlu kasnak: power reel mumluk: heater
ultraviolet radiation
motorlu kayık: motorboat mumluk camı: candle shade, hurricane
morötesi ışınımı: UV radiation
motorlu kızak: snowmobile shade
morötesi kürlemesi: ultraviolet curing
motorlu matkap: machine drill mumluk halkası: bobeche
morötesi lazeri: ultraviolet laser
motorlu numune tablası: motorized mumluk mum: candle wax
morötesi mikroskopi: ultraviolet
stage mumluluk: waxiness
microscopy
motorlu taşıt: motor vehicle mumya: mummy
morötesi süzgeci: ultraviolet filter
motor-üreteç düzeneği: motor-generator munsell değeri (ışık): munsell value
morötesi-görünür ışık görünge
set muntazam: harmonious, regular
gösterimi: ultraviolet-visible
spectroscopy motosiklet: bike, motorcycle muntzmetali (3Cu+2Zn): muntzmetal
morötesi-görünür ışık spektroskopisi: motramit [(Pb,Cu)3(VO4)2.2(Pb,Cu) muon: mu-meson (=muon)
ultraviolet-visible spectroscopy OH2]: mottramite
Murakami ayıracı (çelik): Murakami’s
mors alfabesi: morse alphabet mozaik: mosaic reagent
morula (tıp): morula mozaik altını: mosaic gold Murex süreci: Murex process
morumsu koyumavi (renk): mazerine mozaik örüt: mosaic crystal musandra: sideboard
blue mozaik yapı: mosaic strucuture mushet çeliği [%1.8C+%2.15Mn+%1.5-
Moseley sayıları: Moseley numbers mozayikcilik: tesselation 2.5Mn+%5.5-9.2W]: mushet steel
Moseley yasası: Moseley’s law mozayiklerle süsleme sanatı: tesselation muska: amulet
moskoftoprağı: diatomite muamele: transaction, treatment muslin (kumaş): muslin
(=diatomaceous earth) muayene: inspection muslin: longcloth, messaline
mosotit (CaCO3 türü): mossotite muayene çekici (tıp): plexor (=plessor) musluk: stopcock, tap, valve
Mosotti alanı: Mosotti field muayenehane (tıp): surgery musluk pompası: plunger
mostra: swatch muazzam: voluminous musluk suyu: tap water
motel: motel mufla fırını: muffle furnace musluklu vana: plug cock
motor: engine, motor muhafaza: casing musur: hayrack, manger, feedbox
motor beygir-gücü: engine horse-power muhafaza kutusu: container muşabak: treillage, trellis
motor beygirgücü: motor horsepower muhakkak: unquestionable muşamba: linoleum, oilcloth
motor bozulması: engine failure muhtelif: various muşamba yağmurluk: slicker
motor çatkısı: engine frame muhteşem: superb muşta: slug
motor değiş(tir)imi: engine replacement muhtıra: memorandum mutad: routine

260
mutemet müzmin öksürük (tıp)

mutemet: trustee mühendislik karmaları: engineering müsademe düzeni (ask.):


mutfak: kitchen composites percussionmechanism
mutfak cam eşyası: oven glassware mühendislik krom kaplaması: müsademe kovanı (ask.): percussion cap
(=kitchen glassware) engineering chromium plating müsademeli atış (ask.): percussion fire
mutfak eşyası: kitchenware, utensil mühendislik okulu: engineering school müsekkin (ilaç): paregoric
mutlak: perfect mühendislik plastikleri: engineering müshil: physic
mutlak sıfır: absolute zero plastics müstakil tahrikli role: individually
mutmanit [(Ag,Cu)Te]: muthmannite mühendislik polimerleri: engineering driven roller
muylu: neck, pivot, trunnion polymers müstecir: lessee
muylu yatağı: journal bearing mühendislik seramikleri: engineering müşterek: common, joint
muz yağı [CH3COOC5H11]: amyl acetate ceramics müşteri: customer
(=amylacetic ether),banana oil mühendislik tasarımı: engineering müşteri hizmetleri: customer service
mübadele: barter design
müşteri istemleri: customer
mücellit bıçağı: bolt knife mühendislik uygulamaları: engineering
requirements
mücevher: gem, jewel applications
mühendislik yaklaşımı: engineering mütevelli: trustee
mücevher kesme: jewel cutting müzakere: negotiation
approach
mücevher yatak: jewell bearing müzik: music
mühendislik yayınları: engineering
mücevherat: jewellery literature müzik akort aygıtı: diapason
mücevherci: jeweller, lapidarist mühendislik mesleği: engineering müzik teli: music wire
müdür: manager profession müzik teli ölçeği: music wire gauge
mühendis: engineer mühlet: time limit müzik teli mastarı: music wire gauge
mühendislik: engineering mühür: seal, stamp müzmin öksürük (tıp): tussis
mühendislik ahlâkı: engineering ethics mükerrer: recurrent
mühendislik alaşımları: engineering müldebak (cam): finish mould, neck ring
alloys (=neck mould)
mühendislik bölümü: engineering müldebak kolu (cam): neck ring holder
department
müldebak kollarının ileri geri çalışması
mühendislik çalışması: engineering (cam): invertmechanism
study
müldebak kollarının ileri hareketi
mühendislik çoğuzları: engineering
polymers (cam): invert
mühendislik çözümlemesi: engineering müldefon (cam): bottom plate
analysis müleyyin (ilaç): laxative
mühendislik eğitimi: engineering mülitli porselen: mullite porcelain
education mülitli refrakterler: mullite refractories
mühendislik ekonomisi: engineering mülitli seramik eşyalar: mullite
economy whiteware
mühendislik fakültesi: engineering mülkiyet: tenure
faculty mültipleks (elekt.): multiplex
mühendislik gereçleri: engineering mümetal (ni-fe-cumıknatıs alaşımı):
materials mumetal
mühendislik gerilimi: engineering stress müptela: addict
(σ) mürdesenk: litharge
mühendislik gerilimi-mühendislik mürdesenk camı: litharge glass
gerinimi çizgesi: engineering stress- mürekkep: ink
engineering strain diagram
mürekkep balığı süreci: cuttlefish
mühendislik gerilimi-mühendislik process
gerinimi eğrisi: engineering stress-
engineering strain curve mürekkep boyası: ink colour
mühendislik gerinimi: engineering mürekkep kalemi: pen
strain (ε) mürekkep lekesi: blot
mühendislik ısılplastikleri: engineering mürekkep püskürtmü: inkjet
thermoplastics (EPT) mürekkep püskürtümlü yazıcı: ink-jet
mühendislik istatistikleri: engineering printer
statistics müsademe: percussion

261
N
N çevrimde orta yorulma dayancı: nakliye evrakı: shipping document nanometre aralığı: nanometer range
median fatigue stregth at N cyles nakliye sigortası: freight insurance nanometre boyutlu elektron ışın
N çevrimde yorulma dayancı: fatigue nakolson [C19H21NO4]: naloxone demeti: nanometer-sized electron beam
strength at N cycles nakrit [Al2Si2O5(OH)4]: nacrite nanometre boyutlu elektron sondası:
N çevrimde yüzde (p) kurtuluş yorulma nal: horse shoe, shoe nanometer-sized electron probe
dayancı: fatigue strength for p% survival nalbant: blacksmith nanometre boyutlu yapılar: nanometer-
atN cycles sized structures
nalbur: ironmonger
n-p-n transistörü: n-p-n transistor nanometre boyutlu yazma:
nalburiye: ironmongery
n-türü iletkenlik: n-type conductivity nanolithography
nalburluk: ironmongery
n-türü katkılı yarı iletken: n-type nanooptoelektronik aygıtlar:
extrinsic semiconductor nalın: sabot nanooptoelectronic devices
n-türü yarı iletken: n-type nalorfin [C19H21NO3]: nalorphine nanooptoelektronik bilimi:
semiconductor namlu: gun barrel nanooptoelectronics
nu-değeri (ışık): nu-value namlu ağzı: muzzle nanoölçekli gereçler: nanoscale
NZP [NaZr2(PO4)3]: NZP namlu çeliği (top): gun barrel steel materials
NZP cam seramikleri: NZP glass- namlu deliği: gun bore nanoölçümlü yapı: ultrastructure
ceramics namlu delme: gundrilling nanoörütler: nanocrystals
Nabarro-Herring sürünme işleyiş namlu temizleme çubuğu (ask.): ramrod nanoparçacık: nanoparticle
biçimi: Nabarro-Herring creep nankin (pamuklu çin kumaşı): nankeen nanoparçacık inceleme: nanovid
mechanism nano aygıtlar: nano devices microscopy
Nabarro-Herring sürünmesi: Nabarro- nanobilimi: nano science nanorobot bilimi: nanorobotics
Herring creep nanobiyo gereçler: nano bio materials nanosaniye (10 saniye): nanosecond
Nabarro-Herring yayınımlı sürünmesi: nanobiyolojik yüzey özellikleri: surface (nsec)
Nabarro-Herring diffusion creep nano biological properties nanosertlik: nanohardness
nabız (tıp): pulsation, spigot, stroke nanobiyoteknoloji: nano biotechnology nanosertlik deneyi: nanohardness test
nabız atışı: pulsation nanoçoğuzlar: nanopolymers nanosonda: nanoprobe
nabız eğrisi (tıp): kymogram nanoelektrikli işleyimsel dizgeler: nano nanosonda kullanımı: nanoprobe mode
nabızölçer (tıp): kymograph electro mechanical systems (NEMS) nanosürtünme bilimi: nanorheology
(=cymograph) nanoevreli seramikler: nanophase nanosüzgeç: nanofiltre
nabızölçer (tıp): sphygmus (pulse) ceramics nanosüzme: nanofiltration
nabızyazar (tıp): sphygmomanometer nanofiziği: nanophysics nanoteknoloji: nanotechnology
nabza ilişkin (tıp): sphygmograph nanofotonik bilimi: nanophotonics nanoteknoloji ahlâkı: ethics
nacak: hand axe, hatchet nanogereçler: nanomaterials ofnanotechnology
NaCl yapısı: NaCl structure nanogereçlerin elektron kırınımı: nanotellerin taşınım özellikleri:
nadir: scarce, uncommon electronnanodiffraction transport properties ofnanowires
nadir topak elementleri (atn=57-7: rare nanogold (1.4nm boyutlu altın nanotıp: nanomedicine
earth elements parçacıkları): Nanogold™ nanotıp uygulamaları: nanomaedical
nadir toprak metalleri: rare earth metals nanogözenekli karbon gereçler: applications
(=rare-earths), rare earth minerals nanoporous carbon materials nanovid mikroskopisi: nanovid
nafile: unprofitable nanohenry (10 henry): nanohenry (nH) microscopy
nafta: naphtha nanoborucuk, fulleren borucuğu: nanowatt (10 watt): nanowatt (nW)
naftalin: mothball nanotube nanoyapılar: nanostructures
naftalin [C10H8]: naphthalene nanocurie (10 curie): nanocurie (nC) nanoyapılı gereçler: nanostructured
naftalinli: naphthalic nanofarad (10 farad): nanofarad (nF) materials
naften [CNH2n]: naphthene nanoiz (sertlik izi): nanoindentation nanoyapılı kumaşlar: nanostructured
naftol [C17H7OH]: naphthol nanoizacar: nanoindenter fabrics
nagyagit [ Pb5Au(Te,Sb)4S8]: nagyagite nanokarmalar: nanocomposites napalm: napalm
nağme:tune nanokırınım: nanodiffraction napalm bombası: napalm bomb
nakil hattı (elekt.): transmission line nanokristaller: nanocrystals napoli sarısı: naples yellow
nakit akışı: cash flow nanomakinalar: nanomachines nar çiçeği rengi: vermilion
nakit para: cash nanomekanik yüzey özellikleri: nar şurubu: grenadine
nakletme: haulage surfacenanomechanical properties narenciye: hesperidium
nakliyatçı: mover nanometre (10-9 metre): nanometer narenciyecilik: citricultire
nakliye: freight, transportation (nM) nargile: hubble-bubble, water pipe

262
narin nesnecik kuramı

narin: frangible, tender nehir izleri (cam, seramik): river marks neodimiyum-demir-bor mıknatısları:
narkotik: narcotic nekahat: meiosis, recuperation neodymium-iron-boron magnets
narkoz: narcosis nem: humidity, moisture neodimiyum-itriyum aluminyum
narsin [C23H27O8]: narceine nem algılayıcıları: humidity sensors laltaşı lazeri: neodymium yttrium
nartaşı [A3B2(SiO4)3)]; nar kırmızısı nem buharı geçişimi: moisture vapour aluminum garnet laser
(renk); garnet transmission (MVT) neodimiyum-YAG lazeri: neodymium-
nasır: callosity, callus YAG laser
nem dengesi: moisture equilibrium
nasırlaşma: hyperkeratosis, keratosis neofen cam: neophane glass
nem geçirmez: dampproof
nasicon seramikleri: nasicon ceramics neomisin: neomycin
nem geçirmez katman: damp course
natalit (% 95 alkol+eter): natalite (=damp check) neon [Ne]: neon
natroalunit [(Na,K)Al3(SO4)2(OH)6]: nem genleştirmesi (seramik): moisture neopren [C4H5Cl]n; yapay kauçuk:
natroalunite expansion neoprene
natrolit [Na2O · Al2O3 · 3SiO2 · 2H2O]: nem giderici: desiccant neopren kauçuk: neoprene rubber
natrolite Neper logaritması: natural logarithm
nem giderme: dehumidification
natron: natron (ln)
nem gösterici: hygroscope neperyan logaritma: napierian
Navier-Stokes denklemi: Navier-Stokes nem içeriği: moisture content
equation logarithms (=natural logarithms)
nem kaçış delikleri (harç): weep holes neptunit [KNa2Li(Fe,
navlun: freight, shipping charges nem kaçması: weepage Mn)2TiO2(Si4O12]: neptunite
naylon epoksiler: nylon epoxies
nem kurutacı: humidity drier neptunyum [Np]: neptunium
naylon plastikler: nylon plastics
nem ölçme: hygrometry nerkoza uğramış kemik (tıp):
naylonlar: nylons
nem soğurumu: moisture absorption sequestrum
nazari: hypothetical
nem tutmaz: nonwettable Nernst dağılım yasası (kim.): Nernst
nazarlık: amulet distribution law
nem yeniden kazanımı: moisture regain
ne olduğu bilinmeyen: unaccounted for Nernst denklemi (kim.) [E=Eo-R.T/
nemçeken: humectant, hydric
necef taşı: fluorite n.F.ln(ox)/(red)]: Nernst equation
nemçeker: desiccator, hygroscopic
nedeni bilinmeyen (hastalık): Nernst gerilimi (kim.): Nernst potential
idiopathical nemgözler: hygroscope
nemısıl: hygrothermal Nernst ısı kanıtsavı (kim.): Nernst heat
neden-ve-etki çizgesi: cause-and-effect theorem
diagram nemısıl olgu (plastikler): hygrothermal
effect Nernst katmanı: Nernst layer
Neel kuramı (ferrimıknatıslılık): Neel Nernst olgusu (kim.): Nernst effect
theory nemlendirici (aygıt): humidifier
nemlendirme (seramik): temper Nernst-Einstein denklemi: Nernst-
Neel sıcaklığı (seramikler): Neel Einstein equation
temperature nemlendirme: dampening,
nerol [C10H17OH]: nerol
nefelin [K2O · 3Na2O · 4Al2O3 · 9SiO2]: humidification, moistenning,watering
nepheline neron (tıp): nerve cell (=neurone)
nemlenmez: wetproof
nefelin siyenit: nepheline syenite nervür (çelik): rib
nemli: damp, humid, hydric, moist,
nefelinit: nephelinite waterish, wet nervür kalibresi (merdane): deforming
groove
nefelinli bazalt: nephelinite nemli depolama lekeleri: humid-storage
stains, wet-storage stains nervürlü: ribbed
nefes (tıp): breath, breathing
nervürlü beton çubuğu: deformed
nefes alma: breathing nemli ve soğuk: dank
concrete reinforcing bar
nefes borusu: bronchus, trachea, nemlilik: humidity nervürlü çelik çubuk: deformed
windpipe nemlilik deneyi (yenim): humidity test reinforcing steel bar, rebar, ribbed steel
nefes darlığı (tıp): dyspnea, hypopnea nemölçer: hygrometer, moisture teller rod
nefes darlığı: asthma, phtisic nemsizleştirme: dehumidification nervürlü çelik çubuk haddesi: rebar mill
nefes tıkanması: apnea nemyazar: hygrograph nervürlü çubuk: deformed reinforcing
nefesli çalgı: wind instrument neodimiyum [Nd]: neodymium bar
nefoskop: nephoscope neodimiyum camı: neodymium glass nervürlü inşaat demiri: deformed
nefrit: nephrite neodimiyum oksit [Nd2O3]: neodymium reinforcing bar, rebar
nefron (tıp): nephron oxide nesne: object, thing
neft: naphtha neodimiyum sülfat [Nd2(SO4)]: nesne uzaklığı (mikroskop): object
neft yağı: oil of turpentine neodymium sulphate distance
nehir deseni (kırık yüzey, metaller): neodimiyum-demir-bor alaşımları: nesnecik: corposcule
river pattern (= river marks) neodymium-iron-boron alloys nesnecik kuramı: corpuscular theory

263
nesneciksel nikel topakları

nesneciksel: corpuscular nicel (mat): cardinal, colligative nikel hidroksit [Ni(OH)2]: nickel
nesnel düzlem: object plane nicel özellikler: colligative properties hydroxide
nesnel mercek: nosepiece, objective, nicel sayı: cardinalnumber nikel içeren: nickeliferrous
objective glass, objective lens nicelik sayısı: cardinalnumber nikel içeriği: nickel content, nickel
nesnel mercek açıklığı: objective nichrome (Ni, Cr, Fe alaşımı): nichrome constituent
aperature, objective diaphragm Niclausse kazanı: Niclauss boiler nikel iyodür [NiI2]: nickel iodide
nesnel mercek açıklığı güdümü (TEM): Ni-Fe toplacı: Ni-Fe accumulator nikel kalay tunçları: nickel-tin bronzes
objective aperture control nihale: trivet nikel kaplama: nickel coating, nickel
nesnel mercek diyaframı (optik mik.): Ni-hard (%4Ni + %2Cr; beyaz dökme plating, nickeling
objective diaphragm demir ): Ni-hard nikel kaplama tuzları: nickeling salts
nesnel mercek prizması: objective prism Ni-hard dökme demir: Ni-hard cast iron nikel kaplı: nickel plated
nesnel nokta: object point nikalon: nicalon nikel kaplı sac: nickel plated sheet
Nessler çözeltisi [KOH içinde KHΙ3] nikel [Ni]: nickel nikel karbonat cevheri: zaratite
(amonyak tanır): Nessler’s solution nikel karbonil [Ni(CO)4]: nickel
nikel akrilik boya: nickel acrylic paint
neşter: bistoury, lancet carbonyl
nikel alaşımları: nickel alloys
net: net nikel klörür [NiCl2]: nickel chloride
nikel alaşımları türleri: nilo
net kâr: net profit nikel kobalt alaşımları: nickel-cobalt
nikel aluminitler: nickel aluminides alloys
net tonaj (gemi): net tonnage
net ulusal gelir: net national product nikel aluminyum tuncu: nickel- nikel kobalt dizgesi: nickel-cobalt system
aluminium bronze
netlik derinliği: depthof focus nikel kobalt evre çizgesi: nickel-cobalt
nikel aluminyum üstünalaşımı: nickel phase diagram
Neumann kuşakları (çekme deneyi): aluminium superalloy
Neumann bands nikel krom alaşımları: nickel-chromium
nikel arsenit [NiAs]: niccolite, nickel alloys
Neumann problemi (mat): Neumann arsenide
problem nikel krom dizgesi: nickel-chromium
nikel asetat [Ni(CH3COO)2· 4H2O]: system
Neumann-Kopp kuralı: Neumann-Kopp nickel acetate
rule nikel krom evre çizgesi: nickel-
nikel bakır alaşımları: nickel-copper chromium phase diagramme
newton: newton (N) alloys
Newton ağdalı akışkanı: newtonian nikel levha: nickel plate
nikel bakır evre çizgesi: nickel-copper
viscous fluid nikel oksit [NiO]: nickel oxide
phase diagramme
Newton ağdalılığı: newtonian viscosity nikel örtülü: nickel clad
nikel bileşimi: nickel composition
Newton ağdalılık katsayısı: newtonian nikel özütleme: nickel extraction
nikel biroksit [NiO]: nickel monoxide
viscosity coefficient nikel piritleri: nickel pyrites
nikel bromür [NiBr2]: nickel bromide
Newton akışkanı: newtonian fluid nikel skutterudit [(Ni,Co)As3]: nickel
nikel cevherleri: nickel ores skutterudite
Newton alaşımı: Newton’s alloy
nikel çelik karması: niclad nikel sülfat anotlar: nickel sulphate
Newton halkaları (f2=x0 ·x (ışık):
Newton’s rings nikel çözünürlüğü: nickel solubility anodes
Newton mekaniği: Newtonian nikel çubuk: nickel rod nikel sülfür [NiS2]: nickel sulphide
mechanics nikel demir aküsü: nickel-iron nikel taşı: garnierite
Newton viskositesi: Newtonian viscosity accumulator nikel tel: nickel wire
Newton yasasına uyan akışkan: nikel demir alaşımları: nickel-iron alloys nikel temelli alaşımlar: nickel-base
Newtonian fluid nikel demir dizgesi: nickel-iron system alloys
Newton yasasına uymayan akış: non- nikel demir evre çizgesi: nickel-iron nikel temelli ısı dirençli alaşımlar:
Newtonian flow phase diagramme nickel-base heat resisting alloys
Newton yasasına uymayan akışkan: nikel demir mıknatıs alaşımları: nickel- nikel temelli üstün alaşımlar: nickel-
non-newtonian fluid iron magnetic alloys base superalloys
Newton’un ağdalılık yasası: Newton’s nikel demir toplacı: nickel-iron nikel temelli yüksek sıcaklık alaşımları:
law of viscosity accumulator high-temperaturenickel-base alloys
Newton’un devinim yasaları: Newton’s nikel dörtflorlu borat [Ni(BF4)2]: nickel nikel titan alaşımları: nickel-titanium
laws of motion tetrafluoroborate alloys
Newton’un mercek denklemi (f2=x0 ·x: nikel folyo: nickel foil nikel titan dizgesi: nickel-titanium
Newton’s lens equation nikel fosfat [Ni3(PO4)2]: nickel system
Newton’un soğuma yasası: Newton’s law phosphate nikel titan evre çizgesi: nickel-titanium
of cooling nikel fosfür [Ni2P]: nickel phosphide phase diagramme
Nicaro süreci (Ni): Nicaro proces nikel geçirme: nickel cladding nikel topakları: nickel pellets

264
nikel tozu niyobyum ikiborür [NbB2]

nikel tozu: nickel powder nipel: nipple nitroparafin: nitroparaffin


nikel vanadyum alaşımları: nickel- Nipkow çarkı: Nipkow disk nitrosamin [R2N2O]: nitrosamine
vanadium alloys nirengi: triangulation nitroseluloz maske (metalografi):
nikel vanadyum çelikler: nickel- Ni-resist dökme demir: Ni-resist cast colloidan replica
vanadium steels iron nitroselüloz kaplama: nitrocellulose
nikel vanadyum dizgesi: nickel- nisaiye: gynecology coating
vanadium system nistatin [C46H77NO19]: nystatin nitroselüloz laklar: nitrocellulose
nikel vanadyum evre çizgesi: nickel- nişadır: sal ammoniac lacquers
vanadium phase diagramme nitroso kökü [O =N-]: nitroso radical
nişadırlı kalay kaplama: salt ammoniac
nikel varağı: nickel foil tinning nitrus asit [HNO2]: nitrus acid
nikel yapraksısı: nickel flake nişan: badge, medal (=medallion) nitrür bağlı sic: nitride-bonded sic
nikel yenimi: nickel corrosion nitrür kalıntılar: nitride inclusions
nişan çizgisi (tüfek): line of sight
nikel yerine geçen metaller: nickel nitrür oluşturan ögeler: nitride forming
substitutes nişan hattı: line of fire (=line of sight)
elements
nikele daldırma (kaplama): nickel nişankes: marking gauge nitrür oluşturucular: nitride formers
dipping nişasta: amylum, fecula, starch nitrür oluşumu: nitride formation
nikelin [NiAs]: nickeline nişastalaşma: amylogenesis nitrür sertleştirmesi (çelik): nitride
nikelin sülfürlü dışığı: nickel matte nişastalı: amylaceous hardening
nikelleme: nickeling nişastanın şekere dönüşümü: amylolysis nitrür-karbür kalıntı türleri: nitride-
nikelli (+2): nickelous nital (dağlayıcı ): nital carbide inclusion types
nikelli (+3): nickelic nitel inceleme: inspection by attributes nitrür-karbür kalıntılar: nitride-carbide
nikelli: niceliferous, nickeliferrous nitelendirme: characterization inclusions
nikelli cevherler: niceliferous ores nitelik: attribute, attribution, grade nitrürleme (çelik): nitriding
nikelli çelikler: nickel steels nitelik düşürme: downgrade nitrürleme atmosferi (çelik): nitriding
nitelik tutar yağ: multigrade oil atmosphere
nikelli demir (önalaşımı: ferronickel
niteliklendirme: grading nitrürleme çelikleri: nitriding steels
nikelli dökme çelikler: nickel cast steels
nitelikli bırakıntı: reguline deposit nitrürleme fırın atmosferi (çelik):
nikelli dökme demirler: nickel cast irons nitriding furnace atmosphere
nikelli ferrit [Fe(NiFe)O4]: nickel ferrite nitralloy çelikleri: nitralloy steels nitrürleme fırını: nitriding furnace
nikelli gümüşler: nickel-silvers nitrat (tuzları) yunağı: nitre bath nitrürleme ortamı: nitriding medium
nikelli kromlu çelikler: nickel- nitrat [-NO3]: nitrate nitrürleme sıcaklığı: nitriding
chromium steels nitrat bakterisi: nitrate bacterium temperature
nikelli kromlu molibdenli çelikler: nitrat giderme (kim.): denitrating nitrürleme süresi: nitriding period
nickel-chromium-molybdenum steels nitrat yunağı [%50NaNO3+%50KNO3]: nitrürlenmiş: nitrided
nikelli molibdenli çelikler: nickel- nitrasiling bath
molybdenum steels nitrürlenmiş çelik: nitrided steel
nitratite [NaNO3]: nitratite nitrürler: nitrides
nikelli pirinç: nickel brass nitratla(ştır)ma: nitration nitrürlü: nitrided
nikelli tunç: nickel bronze nitratlama (emayeleme): nitrasiling nitrürlü kabuk (çelik): nitrided case
nikelnitrat altıhidrat [Ni(NO3)2.6H2O]: nitratlaşma: nitrification
nickelnitrate hexahydrate niyobiyum klorür [NbCl3]: niobium
nitratlaştıran: nitrator chloride
nikelsizleşme: denickelification
nitratlı: nitric niyobyum [Nb]: niobium (= columbium)
nikol prizması: nicol prism
nitratlı yunak: nitrate bath niyobyum alaşımları: niobium alloys
nikolit: niccolite
nitrik asit [HNO3]: nitric acid niyobyum beşoksit [Nb2O5]: niobium
nikolit [NiAs]: kupfernickel (=niccolite) pentoxide
nikotin [C10H14N2]: nicotine nitrik asit deneyi: nitric acid test
nitril [RC =N]: nitrile niyobyum birborür [NbB]: niobium
nikotin asidi: niacin monoboride
nikotin asidi [C6H5NO2]: nicotinic acid nitrilli fenolikler: nitrile-phenolics
niyobyum bromür [NbBr5]: niobium
(=niacin) nitrilli kauçuk: nitrile rubber bromide
nikotinamid [C6H6N2O]: nicotinamide nitrit: nitrite niyobyum çubuk: niobium rod
nilvar (%36ni içerikli alaşım ): nilvar nitro kökü [-NO2]: nitro radical niyobyum etoksit [Nb(OC2H5)5]:
nimonik alaşımlar: nimonic alloys nitrobenzen [C6H5NO2]: nitrobenzene niobium ethoxide
(=nimonics) nitrofüran [C4H3O·NO2]: nitrofuran niyobyum florür [NbF5]: niobium
nimonikler: nimonics nitrogliserin [CH2NO3CHNO3CH2NO3]: fluoride
niobit [(Fe,Mn)(Nb,Ta)2O6]: niobite nitroglycerine niyobyum ikiborür [NbB2]: niobium
(=columbite) nitrometan [CH3NO2]: nitromethane diboride

265
niyobyum ikioksit [NbO2] nötron soğurucu

niyobyum ikioksit [NbO2]: niobium noktasal çekinti (döküm): normallenmiş içyapı: normalized
dioxide microshrinkage microstructure
niyobyum karbonitrür [NbCn]: noktasal çözünürlük: point resolution normallenmiş levha: normalized plate
niobium carbo-nitride noktasal durduraç (karanlık alan normallenmiş makine parçaları:
niyobyum karbür [NbC]: niobium mikroskopisi): patch stop normalized machine components
carbide noktasal gerilim: microstress normallenmiş yapı: normalized stucture
niyobyum oksit [NbO]: niobium oxide noktasal gerinim: microstrain normalleşme haddelemesi: normalizing
niyobyum özütleme: niobium extraction noktasal gözenek: micropore rolling
niyobyum silisid [NbSi2]: niobium noktasal gözeneklilik: microporosity Northrup fırını: Northrup furnace
silicide noktasal kaynak (ışık): point source not edilmiş: noted
niyobyum tozu: niobium powder noktasal yansıtımlı mikroskop: point novalak reçineleri (döküm): novalak
niyobyum varak: niobium foil projection microscope resins
niyobyumlu çelikler: niobium steels noktasal yüzey temizleme (çelik): spot nozelit [Na8(AlSiO4)6SO4]: noselite
niyobyumlu demir (önalaşımı): scarfing nozül: nozzle
ferroniobium Nomarski ayrımlı girişim mikroskopisi: nöbet (tıp): crisis, turn
niyobyumnitrür [NbN]: niobiumnitride Nomarski differential-interference
microscopy nöbet cetveli: scroll
n-kabuğu elektronlar: n-shell nöbetci: guard
Nomarski mikroskopisi: Nomarski
nobelyum [No] (yapay ışınetkin öge): microscopy nötr cam: neutral glass (=neutral tinted
nobelium Nomarsky girişim zıtlığı (optik): glass)
noel ağacı: christmas tree Nomarsky interference contrast nötretto (elektriksiz mezon) (atom):
noksan: deficient, incomplete, partial, Nomarsky ikili prizması: Nomarsky neutretto
unfinished, wholeness biprism nötrino (atom): neutrino
nokta: dot, full stop, macula, period, nomeit: noumeite nötrofiller (tıp): neutrophils
point, spot nomograf: nomograph nötron (atom): neutron
nokta açısı (mek. işleme): point angle nomogram: nomogram (=nomograph) nötron akısı: neutron flux
nokta bozukluğu: intrinsic point defect nonadekanoik asit [CH3(CH2)17COOH]: nötron akış hızı: flux-neutron
nokta büyüklüğü: spot size nonadecanoic acid nötron aktivasyon analizi: neutron
nokta çatlağı: bruise, star norbergit [Mg3(SiO4)(F,OH)2]: activation analysis
nokta çıkıntılar(kaplama): spotting out norbergite nötron bombası: neutron bomb
nokta deneyleri: spot tests norbid [B6C]: norbide nötron çarpışma hasarı: neutron
nokta kaynağı: dot-welding, point norepinefrin [C8H11NO3]: collision damage
welding (=spot welding), spot weld norepinephrine nötron çarpışması: neutron collision
nokta kaynağı yapma: spot welding norm: norm nötron deliği: beam hole
nokta kaynaklı: spot welded normagal [%40 Al2O3+%60 MgO]: nötron demeti: neutron beam
nokta kaynaklı çelik: spot welded steel normagal nötron detektörü: neutron detector
nokta sayım yöntemi (metalyapıbilim): normal: normal nötron enerjisi: neutron energy
point counting method normalaltı: subnormal nötron etkinleşim çözümlemesi:
nokta sayımı: point counting normal çelik (perlitli çelik): normal steel neutron activation analysis
nokta sondalar: point probes normal çözelti (kim.): normal solution nötron gevretmesi: neutron
nokta tarama: spot scanning normal elektrot gerilimi: normal embritlement
electrode potential nötron görüngesi: neutron spectrum
nokta yöntemi (yalazlı sertleştirme):
spot method normal evre kromatografisi: normal nötron hasarı: neutron damage
phase chromatography (NPC)
nokta zımbası: centre punch nötron ışını: neutron beam
normal görme: trichromatopsia
noktadan delme: spot drilling nötron ışınımı: neutron irradiation
normal sıcaklık ve basınç: normal
noktadan noktaya denetim: point-to- temperature and pressure nötron kesit alanı: neutron cross section
point control normalite (kimya): normality nötron kırınımı: neutron diffraction
noktalı: dotted normalleme (çelik ısıl işlemi): nötron radyografisi: neutron
noktalı haritalama: dot mapping normalizing radiography
noktalı virgül: semicolon normalleme ısıl işlemi: normalizing heat nötron saçılımı: neutron scattering
nokta-nokta (basım): dot-matrix treatment nötron sayısı: neutron number (N)
noktasal birikim: microsegregation normallenmiş çelik: normalized steel nötron sıcaklığı (T=2E / 3k): neutron
(=ınterdendritic segregation coring) normallenmiş çelik ürünler: normalized temperature
noktasal bozuklar(örüt): point defects steel products nötron soğurucu: neutron absorber

266
nötron soğurucu cam Nyquist kıstası

nötron soğurucu cam: neutron- numune tutucu: specimen holder


absorbing glass numune yükü (e-mikros): specimen
nötron soğurumu: absorption of charge
neutrons, neutron absorption numune yüzdesi: sample percentage
nötron spektroskopisi/görünge Nussel sayısı: Nussel’snumber
görüntülemesi: neutron spectroscopy nüfus patlaması: population explosion
nötron yakalama: neutron capture nükleer: nuclear
nötron yavaşlatıcı: moderator nükleer enerji: nuclear energy
nötron yayınımı: diffusion of neutrons, nükleer engel (atom): nuclear barrier
neutron diffusion nükleer güç (devlet): nuclear power
numune: matrix, sample, specimen, nükleer manyetik rezonans: nuclear
swatch, type magnetic resonance (NMR)
numune alıcı (aygıt)-(refrak.): thief nükleer metalurji: nuclear metallurgy
(=sample thief)
nükleer mıknatıslı rezonans
numune alma: sampling spektroskopisi: nuclear magnetic
numune altlığı (mikroskop): mechanical resonance spectroscopy
stage nükleer reaktör: nuclear reactor
numune ayırıcı (toz metalbilimi): nükleer reaktör malzemeleri: nuclear
sample splitter reactor materials
numune bozulumu (e-mikros): nükleer reaktör seramikleri: nuclear
specimen distortion reactor ceramics
numune bölmesi (e-mikros): specimen nükleer reaktör yakıtları: nuclear
chamber reactor fuels
numune cam: proof (=rod proof) nükleer santral: atomic power station
numune çubuğu: specimen rod nükleer sermet yakıt: nuclear cermet
numune değişinci: sample variance fuel
numune gerinimi: specimen strain nükleer tepkimeç: power reactor
numune hava kilidi: specimen airlock nükleer uygulama seramiği: nuclear
numune hazırlama: specimen ceramic
preparation nükleer yakıt: nuclear fuel
numune hazırlama aygıtı: specimen nükleer yakıt kabı: can
processor nükleik asitler: nucleic acids
numune hazırlama süreci: specimen nükleor: nucleor
processing
nüklid: nuclide
numune ızgarası (e-mikros): specimen
grid (=specimen screen) nükseden: recurrent
numune kayması (TEM): specimen drift nüksetme: recurrence
numune kesme yüzeyi: block face nüvesiz endüksiyon ocağı: coreless
induction furnace
numune kızağı: specimen stage, stage
nüzul: palsy
numune kirlenmesi (e-mikros)):
specimen contamination Nyquist kıstası: Nyquist criterion
numune konum yüksekliği (TEM):
specimen height
numune orta değeri: sample median
numune ortalaması: sample average
numune platformu (sem): stub
numune standart sapması: sample
standard deviations
numune tablası: mechanical stage, stage,
stub
numune tablası kıskacı (mikroskop):
stage-clip
numune tablası ölçeri: stage micrometer
numune tablası taraması: stage scanning

267
O
oba: tent odaklama: focalization, focusing oersted (mıknatıssal yeğinlik birimi):
Oberhoffer ayıracı (kabadağlama): odaklama aygıtı (x-ışınları): focusing oersted
Oberhoffer’s reagent device ofis: workroom
objektif: objective lens odaklama desteği: focussing aid oforit: ophorite
obtüratör: light shutter odaklama ekranı: focussing screen oftalmoskop (tıp): ophtalmoscope
obur: voracious odaklama kaçıklığı: overfocusing ogit [Ca·Mg( SiO3)2· (Mg·Fe)
oburluk (tıp): voracity odaklanmamış: out-of-focus, unfocussed (Al·Fe)2SiO6]: augite
oburluk: bulimia, polyphagia odaklanmış: focused oğul yemi: beebread
obüs: howitzer odaklanmış ışın: focused beam o-halkası: o-ring
ocak: firebox, fireplace, heater, oven odaklanmış kızılötesi erke kaynağı: ohm (elektrik direnç birimi): ohm (ω)
ocak atımı: burden focused infrared energy (fire) welding ohm direnci: ohmic resistance
ocak bacası: flue odaklanmış yükün demeti: focussed ion ohm iletkeni: ohmic conductor
ocak curufu: hearth cinder beam ohm yasası [e=IR]: ohm’s law
ocak çeliği: flange steel (=fire box steel) odaklanmış yükün demeti mikroskobu: ohmölçer: ohmmeter
ocak demiri: dog iron focussed ion beam microscope ok: arrow, dart, pole
ocak dışığı: hearth cinder odaklanmış yükün demetli geçirimli ok türü geçiler: gothic passes
ocak gelberisi: rabble elektron mikroskobu: focussed ion beam ok türü pasolar (hadde): gothic passes
transmission electron microscope ok ucu: arrow head, barb
ocak ızgarası: grate
odaklanmış yükün demetli işleme: ok zehiri [C29H44O12.8H2O]: ouabain
ocak isi: carbon black focussed ion beam milling
ocak kaynağı: furnace weld oka benzer: sagittal
odaklanmış yükün demetli taramalı okaliptüs: sugar gum
ocak kaynaklaması: furnace welding elektron mikroskobu: focussed ion beam
ocak kütük demiri: hand dog oklava: rolling pin
scanning electron microscope
ocak oluğu (cam): canal oksalat: oxalate
odaklayıcı kamera (x-ışınları): focusing
ocak onarımı: fettling camera oksalat eş çökelimi: oxalate
ocak rafı: hob, mantle coprecipitation
odontolit: odontolite (=occidental
ocak sacı: griddle turquoise) oksalat yükünü: oxalate ion
ocak siperi: fireguard odun: billet, hardwood oksalik asit [HOOC-COOH.2H2O]:
oxalic acid
ocak taban tuğlası: hearth brick odun asidi: pyroligneous acid
oksazin [C4H5NO3]: oxazine
ocak tabanı: hearth odun biçimli(asbestler): ligniform
oksiasetilen: oxyacetylene
ocak taşı: hearth stone odun ispirtosu: wood spirit oksiasetilen kaynağı: oxyacetylene
ocakta sert lehimleme: furnace brazing odun katranı: wood pitch, wood tar welding
ocaktan patlatmalı döküm: jet-tapping odun kovası: woodbin oksiasetilen şaloması: oxyacetylene
o-conta: o-ring odun kömürü: charcoal, wood coal torch
octanol: octanol odun kömürü mavileştirmesi: charcoal oksiasetilen yakaç: oxyacetylene burner
Ocvirk sayısı (yataklar): Ocvirk number blueing oksiasetilen yalazı: oxyacetylene flame
oda: chamber, room odun kömürü temelli atmosfer: charcoal oksiasetilenle kesme: oxyacetylene
oda fırın (toz metalbilimi): chamber base atmophere cutting (ofc)
furnace odun kömürü üretimi: charcoal oksiasetilenli metal püskürtme:
oda sıcaklığı: room temperature production oxyacetylene metal spraying
oda sıcaklığında kükürtleme (lastik): odun kömüründen pik demiri: charcoal oksidaz: oxidase
room-temperature vulcanizing (RTV) pig iron oksiflorür camları: oxyfluoride glasses
oda sıcaklığında sertleşen yapıştırıcı: odun özü: heartwood, lignin oksihalit camlar: oxyhalide glasses
room temperature setting adhesive odun sirkesi: wood vinegar oksijen [O]: oxygen
oda sıcaklığında sıkma: koldflo odun şekeri [C5H10O5]: wood sugar oksijen açlığı (elektroliz): oxygen
oda tipi rejeneratör (cam): box-type odun talaşı: wood flour starvation
regenerator odun talaşı dolgulu fenolikler: wood oksijen akışı: oxygen flow
odak: focus flour filled phenolics oksijen algılayıcılar: oxygen sensors
odak derinliği: depthof focus odun yığını: pyre, woodpile oksijen arılığı: oxygen purity
odak düzlemi: focal plane, plane of focus odunculuk: woodchopping, woodcutting oksijen arklı kesme: oxygen arc cutting
odak kayması: astigmatism odunlaşma: lignification oksijen ayırma süreci: deoxo process
odak noktası: focal point, focal spot odunluk: woodshed oksijen bakır dizgesi: oxygen-copper
odak uzaklığı: focal length odunsu: ligneous, woody, xyloid system
odak yalpalayıcı: focus wobbler odunsu yapı: woody structure oksijen bakır evre çizgesi: oxygen-
odakaltı: underfocus odyometre (tıp): audiometer copper phase diagramme

268
oksijen başlatıcı oksit kalıntılar (çelik)

oksijen başlatıcı: oxygen initiator oksijen tüketimi: oxygen consumption oksijenli hemoglobin (tıp):
oksijen bombalı kaloriölçeri: oxygen oksijen üfleme (çelik): oxygen blowing methemoglobin
bomb calorimeter (=oxygen purging) oksijenli hidrojen (=oksijen hidrojen
oksijen borulu dönüştürgeç: oxygen oksijen üfleme borulu kesme: oxygen karışımı): oxyhydrogen
lance converter lance cutting oksijenli hidrojen ile kaynaklama:
oksijen borulu konvertör (çelik): oxygen oksijen üfleme borulu toz üfleme süreci oxyhydrogen welding
lance converter (çelik): oxygen lance powder (OLP) oksijenli hidrojen ile kesme:
oksijen çadırı (tıp): oxygen tent process oxyhydrogen cutting
oksijen derişim gözesi: oxygen oksijen üfleme borusu (çelik): oxygen oksijenli madde: oxidant
concentration cell lance oksijenli propan: oxypropane
oksijen derişimi: oxygen concentration oksijen üfleme borusu ile üfleme (çelik): oksijenli propanla kesme: oxypropane
oksijen eksikliği (tıp): anoxia oxygen lance blowing cutting
oksijen elektrodu: oxygen electrode oksijen üfleme borusu ile üfleme (çelik): oksijenli su [H2O2]: peroxide
oksijen etkinliği: oxygen activity oxygen lance purging oksijenli sülfür: oxysulfide
oksijen fabrikası: oxygen plant oksijen üflemeli pnömatik süreç (çelik): oksijenli sülfürik asit [H2SO5]:
oksijen geçirgenliği: oxygen oxygen-blown pneumatic process peroxysulphuric acid (=persulphuric
permeability oksijen ve karbon üfleme: oxygen and acid)
oksijen gevrekleştirmesi: oxygen carbon injection oksijenli sülfürik asit [H2SO5]:
embrittlement oksijen verici aygıt: oxygenator persulphuric acid
oksijen gideren: deoxidizer oksijen verme: oxygenation oksijenli süreçler (çelik): oxygen
oksijen giderici: deoxidizer, deoxidizing oksijen yakıtlı süreçler: oxyfuel processes
oksijen giderici atmosfer: deoxidizing processes oksijenli tuz: oxysalt
atmosphere oksijen yeniden dağılımı: oxygen oksijenli yakıt gazı: oxyfuel gas
oksijen giderici ortam: deoxidizing redistribution oksijenli yakıt gazı karışımı: oxyfuel gas
medium oksijen yetersizliği (yenim): oxygen mixture
oksijen giderme: deoxidation, oxygen deficiency oksijenli yakıt gazı yalazı: oxyfuel gas
deoxidation oksijen yetmezliği (tıp): hypoxia flame
oksijen giderme hızı: deoxidation rate oksijencil: aerobic oksijenli yakıt gazla kesme: oxyfuel gas
oksijen giderme kalıntıları: deoxidation oksijeni alınmış: deoxidized cutting
inclusions oksijeni giderik: deoxidized oksijensiz asit: hydracid
oksijen giderme tepkimeleri: oksijeni giderilmemiş (çelik): unkilled oksijensiz bakır: oxygen-free copper
deoxidation reactions oksijeni giderilmiş: deoxidized oksijensiz yüksek iletkenlik bakırı:
oksijen giderme ürünleri: deoxidation oksijeni giderilmiş bakır: deoxidized oxygen-free high-conductivity copper
products copper (OFHC)
oksijen gözesi: oxygen cell oksijeni giderilmiş çelik: deoxidized oksijensiz yüksek iletkenlikli bakır:
oksijen gümüş dizgesi: oxygen-silver steel oxygen-free high conductivity copper
system oksijeni giderilmiş metal: deoxidized (O.F.H.C. copper)
oksijen gümüş evre çizgesi: oxygen- metal oksijensiz yüksek nitelikli bakır:
silver phase diagramme oksijeni tam giderilmiş çelik: killed steel oxygen-free high grade copper (OFHC)
oksijen hamlacı: oxygen torch oksijenini alma: deoxygenation oksijensizleştirme: deoxygenation
oksijen içeriği: oxygen content oksijenle kesme: oxygen cutting oksiklorür: oxychloride
oksijen kaynağı: autogeneous welding, oksijenle yivli kesme: oxygen gouging oksinitrür: oxynitride
oxygen welding oksijenle zenginleştirilmiş üfleme oksisülfür: oxysulfide
oksijen kireç tozu süreci (çelik): oxygen- havası (y.fırın): oxygen enriched blast oksit: oxide
chaux(lime) powder (OCP) oksijenle zenginleştirme (yakma oksit camları: oxide glasses
oksijen maskesi: oxygen mask havası): oxygen enrichment oksit dağınım destekli alaşımlar: oxide-
oksijen metal oranı (nükleer santral): oksijenleme: oxygenation dispersion-strengthened alloys
oxygen-to-metal ratio oksijenli asit: oxiacid (=oxygen acid) oksit destekli nanotel: oxide-enhanced
oksijen parlamalı izabe süreci: oxygen oksijenli çelik yapımı: oxygen nanowire
flash smelting process steelmaking oksit dizgeleri: oxide systems
oksijen plazmalı kesme: oxygen plasma oksijenli çelik yapımı süreçleri: oxygen oksit evreleri: oxide phases
cutting steelmaking process oksit giderimi: oxide removal
oksijen potansiyeli: oxygen potential oksijenli doğal gazla kaynaklama: oksit indirgenmesi: reduction of oxide
oksijen soğurumu (çelik): oxygen oxynatural gas welding oksit kalıntı çizelgesi (çelik): oxide
absorption oksijenli doğal gazla kesme: oxynatural inclusion chart
oksijen sondası (cam): oxygen probe gas cutting oksit kalıntılar (çelik): oxide inclusions

269
oksit kaplama oldukça

oksit kaplama: oxide coating oksitleyen: oxidizer olağan elektrik porseleni: normal
oksit katmanı: oxide layer oksitleyici: oxidizer, oxidizing, oxidizing electrical porcelain
oksit maske: oxide replica agent, oxydant olağan ışık: ordinary light
oksit oluşumu: oxide formation oksitleyici atmosfer: oxidizing olağan ışın: ordinary ray
oksit örtü: oxide coating atmosphere olağan iş: routine
oksit seramikleri: oxide ceramics oksitleyici bileşikler: oxidizing olağan konaçlar: normal coordinates
oksit üstüniletkenler: oxide compounds olağan sıcaklık ve basınç: normal
superconductors oksitleyici curuf: oxidizing slag temperature and pressure
oksit zarı maske: oxide film replica oksitleyici erime: oxidizing fusion olağan tırmanma (dislokasyon):
oksitetrasiklin [C22H22N2O12]: oksitleyici fırın atmosferi: oxidizing conservative climb
terramycin furnace atmosphere olağan yerinde olan: orthotopic
oksitetrasiklin [C22H24N2O9]: oksitleyici kavurma: oxidizing roast olağan yerinde olan organ nakli (tıp):
oxytetracycline oksitleyici maya: oxidase orthotopic transplant
oksitle(n)me: oxidization oksitleyici yalaz: oxidizing flame olağan yoğunluk: normal density
oksitleyici izabe: oxidizing smelting oksitli bakır: set copper olağan yönserlik: normal anisotropy
oksitlemeyen: nonoxidizing oksitosin [C43H66H12O12S2]: oxytocin olağandan az ağırlıklı (h): underweight
oksitlemeyen fırın atmosferi: oksitsiz seramikler: nonoxide ceramics olağandışı: abnormal, anomalous,
nonoxidizing furnace atmosphere oksonyum [H3O+]: oxonium extraordinary, uncommon
oksitlemeyen koşullar: nonoxidizing oksonyum bileşiği (kim): oxonium olağandışı bozulma: uncommon failure
conditions compound olağandışı çelikler: abnormal steels
oksitlemeyen mineral asitleri: oksu: sagittal olağandışı doku değişimi (tıp):
nonoxidizing mineral acids oktahedrit [TiO2] türü}: octahedrite metamorphosis
oksitlenebilir: oxidizable oktakalsyum fosfat olağandışı ışık: extraordinary ray,
oksitlenebilirlik: oxidizability [Ca2H(PO4)32.5H2O]: octacalcium uncommon failure mode
oksitlenme: oxidation phosphate (OCP) olağandışı işgörmezlik: uncommon
oksitlenme aşınması: oxidative wear oktamer: octamer failure
oksitlenme dengeliliği: oxidative oktan [C8H18]: octane olağandışı işgörmezlik türü: uncommon
stability oktan sayısı (yakıt): octane number failure mode
oksitlenme direnci: oxidation resistance oktet: octet olağandışı kalp büyümesi (tıp):
oksitlenme hızbilimi: oktil kökü [CH3(CH2)7-]: octyl group auxocardia
kineticsofoxidation okul: school olağandışı tane büyümesi (metal):
oksitlenme ısısı: heatofoxidation okul çantası: school bag abnormal grain growth
oksitlenme izabesi: oxidizing smelting okul gemisi: training ship olağanüstü: incredible, special
oksitlenme önleyici: antioxidant okul otobüsü: school bus olanaksız: impossible
oksitlenme potansiyeli: oxidation okuma büyüteci: hand glass olası: probable
potential okuma lâmbası: reading lamp olası neden: probable cause
oksitlenme sayısı: oxidation number okuma merceği: reading glass olasılık dağılımı: probability distribution
oksitlenme tepkimesi: oxidation reaction okuma yeteneksizliği (tıp): dyslexia olasılık eğrisi: probability curve
oksitlenme yitikleri: oxidation losses oküler: ocular (=eyepiece) olasılık işlevi: probability function
oksitlenmenin logaritmik yasası: oküler borusu: eyepiece tube olasılık kuramı: probability theory
logarithmic lawofoxidation okyanus gemisi: ocean-going ship olasılık oranı: probability ratio
oksitlenmenin tersüstel yasası: okzalik asitli anotlama: oxalic acid olasılık oranı sınaması: probability ratio
logarithmic lawofoxidation anodizing test
oksitlenmesavar: antioxidant olabilirlik: probability olasılık ögesi: probability element
oksitlenmeyen: nonoxidizing olağan: normal, ordinary, routine olasılık tümlev dönüşümü: probability
oksitlenmeyen alaşımlar: nonoxidizing olağan alumina (<%95 Al2O3): regular integral transformation
alloys alumina olasılık yoğunluk işlevi: probability
oksitlenmeyen çelikler: nonoxidizing olağan aşınma: mild wear, normal wear density function
steels olağan bakım: routine maintenance olasılıklar hesabı: calculusof probability
oksitlenmiş çelik: oxidized steel olağan birikim: normal segregation olasılıklar işlencesi: calculusof
oksitlenmiş nanoborucuk: oxidized olağan dağılım: normal distribution probability
nanotube olağan dağılım işlevi: normal olay: event, incident, occurence,
oksitlenmiş tane büyüklüğü: oxidation distribution function phenomenon
grain size olağan deneyler: routine tests olay yeri: locus in quo
oksitlenmiş yüzey: oxidized surface olağan devinim: conservative motion oldukça: substantial

270
oleat ondalık üleşke

oleat: oleate oluk kapağı: chute door omurga sabitleme aygıtı (tıp): spinal
olefin değişimli stiren akronitril: olefin- oluk tezgahı: router plane fixation device
modified styrene-acrylonitrile (ASO) oluk tuğlası: runner brick omurgaya ilişkin (tıp): spinal
olefin plastikleri: olefin plastics oluk türü yolluk: breakout repeater omurilik (tıp): medulla spinalis, spinal
olefinler: olefines (=olefins; alkenes) olukçuklar (yüzey bozuğu): gouges cord
[CnH2n] oluklama: corrugating omurilik uyuşturucusu (tıp): spinal
olefinli: olefinic oluklar: corrugations omurilik zafiyeti (tıp): tabesdorsalis
olefinli elastomerler: olefinic elastomers oluklu: corrugated, ribbed, striated (=locomotor ataxia)
olefinli esnek çoğuzlar: olefinic oluklu altlık: serrated saddle omurilikten su alma (tıp): spinal tap
elastomers oluklu cam: corrugated glass omurlik(tıp): axis
oleik asit [C17H33COOH]: oleic acid oluklu haddeleme: channel rolling omuz (tıp): shoulder
oleil alkol [CH3(CH2)7CH: oleyl alcohol oluklu haddeleme yöntemi: channel omuz atkısı: shawl
olein [(C17H33COO)3.C3H5]: olein rolling method omuz eklemi (tıp): shoulder joint
(=triolein) oluklu ingot: corrugated ingot omuz kası (tıp): pectoral muscle
olein [(C17H33COO)3.C3H5]: triolein oluklu kalıp: corrugated mould omuz kemiği (tıp): pectoral arch
olgu: effect, occurence, phenomenon oluklu kasnak: grooved drum, rope (=pectoral girdle)
olgun: mature wheel, sheave omuz koyuntusu (tıp): humeral implant
olgunlaşan: maturing (=ageing) oluklu keski: gouge, hollow chisel omuz kurdelesi (giysi): bertha
olgunlaşma: maturation oluklu levha: corrugated plate omuz ve kürek kemiğine ilişkin (tıp):
olgunlaştırma (gereç): maturation agent oluklu lif: hollow fibre scapular
olgunluk: maturity oluklu makara: sheave on: ten
Oliver süzgeci: Oliver filter oluklu matkap ucu: pod on beş: fifteen
olivin [(Mg, Fe)2SiO4]: olivine oluklu merdane: grooved roll on beşinci: fifteenth
olivin kumu: olivine sand oluklu mil: hollow shaft on dokuzuncu: nineteeth
olivin minerali: peridot oluklu mukavva: corrugated board on dördüncü: fourteenth
olması yakın: imminent oluklu role: grooved roller on dört: fourteen
Olsen deneyi (sac): Olsen test oluklu şampanya bardağı: fluted on düzine: smallgross
Olsen kupa deneyi (sac): Olsen cup test champagne glass on iki düzine (144): gross dozen
Olsen süneklik deneyi (sac): Olsen oluklu tomruk: corrugated ingot on kat: tenfold
ductility test (=olsen test) oluklu tomruk kalıbı: corrugated ingot on misli: tenfold
olta: fishhooh moulds onarıcı (tıp): reconstituent
olta çengeli: fishhooh oluksuz: fluteless onarım: daubing, maintenance, repair,
olta ipi: fishline olumlu: affirmative, positive restitution, restoration, service
olta kamışı: fly rod oluş: occurence onarım bölümü (porselen): hospital
olta makarası: pirn oluş biçimi: mechanism onarım cerrahisi: neoplasty
olta takımı: tackle oluş kertesi: incidence onarma: fixing, mending, repair,
olta ucu: barb oluş oranı: incidence reconditioning, revamping
oltil alkol [C8H17OH]: octanol oluşum: formation, generation, texture onayla(n)ma: affirmation
oltu taşı: jet oluşum çizgesi: constitution diagram onaylamama: disapprobation
oluşum ısısı: heatof formation (=disapproval)
oluk: chamfer, chute, conduit,
downspout, drainpipe, feeder, channel, oluşumsal aşırı soğuma: constitutional onaylayıcı: affirmative
flume, flute, furrow, groove, gutter, supercooling onaylı elek: certified sieve
launder, miter, pipe, rabbet, runner, rut, oluşumsal yetersiz soğuma: onbeşgen (geom.): pentadecagon
stria, sulcus, trough constitutional undercooling onbir: eleven
oluk açısı: chamfer angle omega evresi (Ti): omega phase onbir kenarlı çokgen: hendecagon
oluk açma: broaching, chamfer, omega süzgeci (TEM): omega filter ondabir gram: decigram
chamfering, fluting, slotting omfasit [(Ca,Na)(Mg,Fe,Al)Si2O5]: ondabir litre: deciliter
oluk açma makinesi: broaching machine omphacite ondabir metre: decimeter
oluk açma takımları: broaching tools omnibüs: omnibus ondabir metreküp: decistere
oluk ağzı (cam): trough lip omur çıkıntısı (tıp): diapophysis, ondalık: decimal
oluk astarı: chute liner pedicle, zygapophysis ondalık çekesi: decimal point
oluk biçimli parçalar: channel-shape omura ilişkin: spinal ondalık kesir: decimal fraction
parts omurga: backbone, spine ondalık kesir noktası: decimal point
oluk freze bıçağı: rabbet miller omurga bel kemiği (tıp): spinal column ondalık sayı dizgesi: algorism
oluk geçiş ağzı (cam): letter box omurga kanalı (tıp): spinal canal ondalık üleşke: decimal fraction

271
ondokuz ornatımlı yayınım

ondokuz: nineteen opsonin (kan serumu maddesi): oransal örütleşme: fractional


ondüle:buckle opsonin crystallization
ondüle cam: corrugated glass optik: optic, optics, optical oransal sıvı özütleme: fractional liquid
ondüle düzcam: corrugated sheet glass optik ağ: grating extraction
ondüle telli cam: corrugated wired glass optik aktarım işlevi: optical transfer oransal toparlanma: fractional recovery
ondüleler: corrugations function oransız: disproportionate
ondüleli: corrugated, undulated optik bulucu: optical detector oransız yumuşama: disproportionate
ondüleli kalıp: corrugated mould optik cam: optical glass softening
ondüleli levha cam: corrugated rolled optik cam damarı: stria oransızlaşım: disproportionation
glass optik cam tavlama sıcaklığı: optical orantısal artış: incremental increase
ondüleli sac: corrugated sheet annealing temperature orantısal gaz sayacı: gas proportional
ONERA süreci™ (krom kaplama türü): optik camı: fused silica (=fused quartz) counter
ONERA process optik davranım: optical behaviour orantısallık kısıtı: limitof proportionality
ongun: totem optik deneme: optical testing ordinat (mat): ordinate
ongun direği: totem pole optik detektör: optical detector ordonat: ordnance
ongunsal: totemic optik dönme: optical rotation ordonat haritası: ordnance map
oniki: twelve optik eksen: optic axis oreomisin [C22H23N2O8Cl]: aureomycin
oniki yüzlü (biçim): dodecahedral, optik elyaflı kablo: fiber-optic cable orford süreci: orford process
dodecahedron optik gereçler: optical materials org.: organ
oniki yüzlü düzlemleri: dodecahedral optik gösterge: visualizer organ: organ,part
planes optik lif: optical fibre organ içi (tıp): fundus
onikili: duodecimal optik metalografi: optical metallography organ nakli (tıp): transplantation
onikili dizge: duodecimal system (om) organölçer: plethysmograph
onikilik: duodecimal optik mikroskopi: optical microscopy organik: organic
onikinci: twelfth optik özellikler: optical properties organik asitler: organic acids
onikiparmak bağırsağı (tıp): duodenum optik pirometre: optical pyrometer organik bileşikler: organic compounds
onikiparmak bağırsağı yangısı (tıp): optik sapma: optical deflection, optical organik fosfitler: organic phosphites
duodenitis deviation organik kimya: organic chemistry
onikiparmak bağırsağına ilişkin (tıp): optik soğurum: optical absorption organizma: organism
duodenal optik uygulamalar: optical applications organları örtenen dış katman (tıp):
oniks: onyx optoelektronik: optoelectronics epithelium
oniks mermeri: onyx marble optokinetik: optokinetic organometalik: organometallic
onksekiz sekiz çeliği: eighteen eight steel optometre: optometer organometallik bileşikler:
onlu aralık: decile optometri: optometry organometallic compounds
onofrit [HgSe.4HgS]: onofrite optüratör (foto): shutter ork borusu: diapason
ons (=28.3gr): ounce orafit macunu: black lead orkide vazosu: orchid vase
onsager denklemi: onsager equation orak: sickle Orkla süreci: Orkla process
onsekiz: eighteen orak eğesi: reaper file Orlon™: Orlon™
onulmaz: unrecoverable orak makinası: reaping machine ormancılık: woodcraft
onuncu: tenth (=reaper) ormolu: ormolu
oolit [CaCO3]: oolite oran: fraction, proportion, rate,ratio ornatık: substituent
oolitli demirtaşı: oolitic ironstone orandışı (mat): irrational ornatık atom: substituent atom,
opal [SiO2.NH2O]: opal orangit [ThSiO4]: orangite substitutional atom (= substituent)
opal cam: opal glass oranlı işlev: rational function ornatık bileşik (kim.): substitution
opal ışıma: opalescence oranlı sayı: rational number product
opal kaplama cam: ply glass oransal: fractional, proportional, rational ornatım: substitution
opalin: opaline (=milk glass) oransal bırakım: fractional release ornatım bozukluğu: substitutional defect
opalit: opalite oransal damıtım: fractional distillation (örüt)
opalleşmiş akik: agateopal oransal denetim: proportional control ornatımlı katı çözelti: substitutional
opera binası: opera house oransal doy(ur)um: fractional saturation solid solution
opera gözlüğü: opera glasses oransal kırılma: fractal ornatımlı katışkı atomu: substitutional
operatör (tıp): surgeon oransal kırılma boyutu: fractal impurity atom
operatörlük (tıp): surgeoncy dimension ornatımlı öge: substitutional element
Oppenheimar olgusu: Oppenheimar oransal kısıt: proportional limit ornatımlı yayınım: substitutional
effect oransal kuşak: proportional band diffusion

272
ornatımsal ortorombik örüt dizgesi

ornatımsal: substitutional ortadan ikiye ayıran: median ortalama kiriş uzunluğu: mean chords
ornitin [H2N(CH2)3CH(NH)2COOH]: ortak: common, joint length
ornithine ortak bağ: covalent bond ortalama molekül ağırlığı: average
orograf: orograph ortak bağlanma: covalent bonding molecular weight
Orowan bağıntısı: Orowan relation ortak bağlı kristaller: covalent crystals ortalama nitelik koruması: average
Orowan gerilimi: Orowan stress ortak bağlı örütler: covalent crystals quality protection
orpiment [As2S3]: orpiment ortak bağlılık: covalency ortalama numune sayısı: average sample
Orsat çözümleci (gaz): Orsat apparatus number (ASN)
ortak bölen: common divisor
(=orsat analyzer) ortalama ömür: mean life
ortak çarpan: common multiple
orsinol [C6H3.CH3(OH)2.H2O]: orcinol ortalama parçacık büyüklüğü: average
ortak değerlikli: covalent particle size
orta: mean, medial, medium, middle, ortak değerliklilik: covalency
moderate, omphavos ortalama sapma: average deviation,
ortak düzenleşim: covalent coordination mean deviation
orta ağırlıklı işler için şamot tuğla: ortak eksen (örütbilim): zone axis
medium-duty fireclay brick ortalama sıcaklık: mean temperature
ortak ekstrüzyon: coextrusion ortalama tane büyüklüğü: average grain
orta alan denklemi: mean-field ortak odak düzlemli mercek: parfocal
expression size
lens ortalama tane çapı: average grain
orta alaşımlı çelikler: medium-alloy ortak odaklı (mercekler): parfocal
steels diameter
ortak odaklı gözmerceği/oküler ortalama uzaklık: mean distance
orta aralık (değerler): midrange (mikroskop): parfocal eyepiece
orta beyin (tıp): mesencephalon ortalama yoğunluk: average density
ortak sıkma: coextrusion ortalama yorulma gerilimi: mean
orta büyüklük: medium size ortak sıkma kaynaklaması: coextrusion fatigue stress
orta cidar: media welding ortalama yük: average load
orta çatlağı: median crack ortak tasarım: joint design ortalamalar yasası: lawof averages
orta değer: median ortaklaşım: covalency ortam: medium
orta değerde: medium ortaklaşımlı: covalent ortamsal: ambient
orta frekanslar (300-3000 khz): medium ortaklaşımlı bağlanma: covalent ortay (geom.): bisector
frequencies bonding ortayollu: moderate
orta gerilimli elektron mikroskobu ortaklaşımlı düzenleşim: covalent ortikon: orthicon
(300-400 kv): intermediate-voltage coordination
electron microscope ortlama çıkış niteliği: averageoutgoing
ortalama (mat.): median quality
orta incelikli slab dökümü: medium ortalama: average, mean, medial
thin slab casting ortoferrosilit [FeSiO3]: orthoferrosilite
ortalama akım: average current ortofosfat [-PO4]: orthophosphate
orta incelikli yassı kütük dökümü: ortalama alma: averaging
medium thin slab casting ortofosforik asit [H3PO4]:
ortalama basınç: mean pressure orthophosphoric acid
orta karbonlu çelikler (%0.3-0.5c):
medium-carbon steels ortalama değer: average value ortogenez: orthogenesis
orta kıvrımlılık (sac): full centre ortalama değer: mean value ortohidrojen: orthohydrogen
orta kol (atlı araba): perch ortalama gerilim (yorulma): mean stress ortoklas [K2O.Al2O3.6SiO2]: orthoclase
(σm) ortoklas felspat [KAlSi3O8]: orthoclase
orta kulak (tıp): tympanum
ortalama gidim: mean free path feldspar
orta nitelikli ürün: middlings
ortalama güneş günü: mean solar day ortokromatik süzgeç: orthochromatic
orta nokta: midpoint filter
ortalama güneş saati: mean solar time
orta oranlı (mat): mean proportional orton konileri: orton cones
ortalama hata: average error
orta parmak (tıp): medius ortopedi (kemik, omurga, eklem v.b.
ortalama işlem süresi: mean processing
orta profil haddesi: medium-section mill time bilimi): orthopedics
orta sıklıklar: medium frequencies ortalama kare kök uç uca uzaklığı ortopedik (tıp): orthopedic
orta sünger: mesaglea (çoğuzlar): root mean-square end-to-end ortopedik: orthopaedic
orta tavlı boru: medium annealed tubing distance ortopedik ameliyat (tıp): orthopaedic
orta yoğunluklu kaplama: medium- ortalama kare kök uzunluğu (molekül): surgery
densityoverlay (MDO) root mean-square length ortopedik koyuntu/implant: orthopedic
orta yoğunluklu polietilen: medium- ortalama kare sapma: mean square implant
density polyethylene (MDPE) deviation ortorombik: orthorhombic
orta yoğunluklu sunta: medium-density ortalama karekök (mat.) [√Σx2/Σn]: ortorombik kristal: orthorhombic
fiberboard (MDF) root mean square (rms) crystal
orta yorulma ömrü: median fatigue life ortalama karekök hata: mean square ortorombik örüt dizgesi: orthorhombic
ortacık: meson error crystal system

273
ortorombik örüt yapısı otomat bakırı

ortorombik örüt yapısı: orthorhombic ostenit dayanç artırıcılar: austenite ostenitli gri dökme demir türü:
crystal structure strengtheners austenitic gray cast iron
ortorombik yapı: orthorhombic ostenit dayançlılaşması: austenite ostenitli ısıdirençli alaşımlar: austenitic
structure strengthening heat resistant alloys
ortosilikatlar: orthosilicates (=olivines) ostenit dengeleyici: austenite stabilizer ostenitli ısılmekanik işlemler: austenitic
ortoskop (tıp): orthoscope ostenit dengeleyici öge: austenite thermomechanical treatments
ortotik (zayıf kas/eklem kuvvetlendirme stabilizing element ostenitli içyapı: austenitic microstructure
bilimi): orthotics ostenit dengelileşmesi: austenite ostenitli küresel dökme demir:
ortotoluidin [CH3C6H4NH2]: stabilization austenitic ductile cast iron, austenitic
orthotoludine ostenit dengeliliği: austenite stability nodular cast iron
ortotropik kompozit: orthotropic ostenit ferrit arayüzeyi: austenite ferrite ostenitli mangan çeliği: austenitic
composite interface manganese steel
oruç: fast ostenit ferrit dönüşümü: austenite ferrite ostenitli paslanmaz çelikler: austenitic
osbiçimleme (çelik): ausforming transformation stainless steels
osbiçimleme sıcaklığı: ausforming ostenit güçlenmesi: austenite ostenitli sfero: austenitic nodular cast
temperature strengthening iron
osbiçimlenik: ausformed ostenit içi ferriti: intragranular ferrite ostenitli yapı: austenitic structure
osbiçimlenik çelik: ausformed steel ostenit martensit dönüşümü: austenite ostenitli yüksek manganlı çelik:
osbiçimlenmiş: ausformed martensite transformation austenitic high manganese steel
osbiçimlenmiş çelik: ausformed steel ostenit oluşturucu: austenite former ostenitliler: austenitics → austenitic
osilatör: oscillator ostenit oluşturucu öge: austenite stainless steels
osilograf: oscillograph forming element osteojen (tıp): osteogen
osilogram: oscillogram ostenit örüt yapısı: austenite crystal osteojen göze (tıp): osteogenic cell
osiloskop: oscilloscope structure osteoporoz (tıp): osteoporosis
osleoklasis (tıp): osteoclasis ostenit perlit ara yüzeyi: austenite osteositler (tıp): osteocytes
osmenevişleme: austempering pearlite interface ostrojen (dişilik hormonu): oestrogen
osmenevişleme sıcaklığı: austempering ostenit perlit dönüşümü: austenite Ostwald olgunlaşması (çökelti):
temperature pearlite transformation Ostwald ripening
osmenevişleme süresi: austempering ostenit tane büyüklüğü: austenite grain Ostwald-Planck seyreltim yasası:
time size, austenitic grain size Ostwald-Planck dilution law
osmenevişleme yunağı: austempering ostenit tane büyümesi: austenite grain Oswald seyreltim yasası: Oswald’s
bath growth dilution law
osmenevişli: austempered ostenit tane sınırı: austenite grain Oswald-de Waele-Nutting modeli:
osmenevişli küresel dökme demir: boundary Oswald-de Waele-Nutting model
austempered ductile iron ostenit taneleri: austenite grains Oswald-Fenske ağdalılıkölçeri: Oswald-
osmenevişli küresel dökme demir: Fenske viscometer
austempered nodular cast iron ostenit yapısı: austenite structure
ostenite ilişkin: austenitic osyaşlandırma (çelik): ausaging
(=austempered ductile iron) ot oluğu (ahır): hayrack
osmit: osmite ostenitleme: austenitization,
austenitizing ot öldürücü (ilaç): herbicide
osmiyum [Os]: osmium otağ: tent
osmiyum dört oksit [Os2O4]: osmimum ostenitleme ısıl işlemi: austenitizing heat
treatment oto lastiği: rubber tyre
tetroxide
ostenitleme işlemi: austenitizing otobüs: bus
osmiyum kalem alaşımı: osmium pen
alloy treatment otofretaj: autofrettage
osmiyumlu (+2): osmious ostenitleme sıcaklığı: austenitization otojen: autogeneous
osmiyumlu (+3): osmic temperature, austenitizing temperature otojen işlemler: autogeneousoperations
osmiyumlu iridyum, osmiridyum ostenitleme süresi: austenitization time, otojen izabe: autogeneous smelting
(doğal OS-IR alaşımı): osmiridium austenitizing time otojen kavurma: autogeneous roasting
osmoz basıncı: root pressure ostenitleme tuzları: austenitizing salts otojen taşlama: autogeneous grinding
Osprey süreci: Osprey process ostenitlenmiş: austenitized otokatalik: autocatalytic
ostenitoluşumu: austenite formation ostenitlenmiş çelik: austenitized steel otokatalik etkiler: autocatalytic effects
ostenit: austenite ostenitli: austenitic otokatalitik kaplama: autocatalytic
ostenit ayrışması: austenite ostenitli alaşım çelikleri: austenitic alloy plating
decomposition steels otoklav: autoclave
ostenit beynit dönüşümü: austenite ostenitli dökme demir: austenitic cast otomasyon: automation
bainite transformation iron otomat bakırı: free machining copper

274
otomat çelikleri oybirliği

otomat çelikleri: free cutting steels, free otomatik oksijenle kesme: otoradyografi (fiz.): autoradiography
machining steels automaticoxygen cutting otoskop: otoscope
otomat tuncu: free-cutting bronze otomatik ölçme dizgesi: automatic otostop: hitchhike
otomatik: automated, automatic, self measuring system ottaş [FeS2]: pyrite
otomatik akış merkezleme denetimi otomatik parlatma: automatic polishing Otto çevrimi: Otto cycle
(çelik): automatic stream centring control otomatik parlatma aygıtı: automatic Otto fırınları (kok): Otto ovens
otomatik aktarma: automatic polishing machine Otto kendinden sızmazlıklı kok fırını
transmission otomatik pilot: automatic pilot kapağı: Otto self-sealing coke-oven door
otomatik aktarma makinası: automated otomatik pres: automatic press Otto yüksek sığalı kok fırını: Otto high
transfer machine otomatik presleme: automatic pressing capacity cokeoven
otomatik alarm: automatic-alarm otomatik programlı takımlar: Otto-Coppee fırını: Otto-Coppee oven
otomatik ayırma: automatic sorting automatically programmed tools (apt) otunit [(CaU2P2O12·8H2O]: autunite
otomatik basgaç (metaller; plastikler): otomatik püskürtme: automatic spraying oturga: ischium
automatic press otomatik satış makinası: vending oturma salonu: hall
otomatik baskılama: automatic pressing machine oturma sırası (tiyatro vb.): tier
otomatik besleme: automatic feeding otomatik sert lehimleme: automatic oturma yeri: perch
otomatik beslemeli fırın: self-feeding brazing oturmalık: banquette
furnace otomatik sıcak dövme: automatic hot oval: ellipse, elliptical, oval
otomatik biçimleme: automatic forming forging
oval ağız (cam): oval mouth
otomatik boşalan: self-discharging otomatik soba işletmesi (yüksek f.):
automatic stoveoperations oval çatlak yanayı: elliptical crack
otomatik cam ölçek: automatic burette contour
otomatik sürekli kaynaklama: automatic
otomatik çelik düzeyi denetimi: continuous welding oval delik (orta kulak): oval window
automatic steel level control oval geçi: oval repeater (=oval twister)
otomatik tabanca: automatic revolver
otomatik damlaç: automatic burette oval kalibre (hadde): oval repeater
otomatik takım değiştirici: automatic
otomatik denetim: automatic control tool changer (=oval twister)
otomatik gereç yönlendirme: automatic otomatik takım konumlama: automatic oval tel: convex wire
materials handling tool positioning oval ucaylandırılmış ışık: elliptically
otomatik gözlemleme: automated otomatik taslak çizimi: automated polarized light
inspection drafting oval yörüngeler: ellipticalorbits
otomatik güdümlü araçlar: automated otomatik tel çapı denetimi: automatic ovalama: scrubbing
guided vehicles (agv) gage control ovalamaç: liniment
otomatik harf dizici: teletypesetter otomatik veri işleme: automatic data ovalleşmiş (cam boru): out-of-round
otomatik ısıtma: automatic heating processing (=ovality)
otomatik ışın çizimi: autoradiography otomatik vida makinası: automatic ovallik: ovality
otomatik işletim: automaticoperation screw machine ovalsi: ellipsoid
otomatik kalıp: automatic mould otomatik yağlanma: self-lubricating ovarak deriyi yağlama(tıp): inunction
otomatik kalıp yapımı: automatic mould otomatikleştirilmiş: automated ovarak iyileştirme: massotherapy
making otomobil: motorcar ovarak temizleme: scouring
otomatik kaplama: automatic coating otomobil gövdesi: auto body, tonneau ovma: scouring
otomatik kaplama makinası: automatic otomobil kaporta sacı: motor car body ovma fırçası: scrubbing brush
coating machine sheet Ovshinsky aygıtı: Ovshinsky device
otomatik kaynaklama: automatic otomobil motor bloğu: automobile ovuşturma: scrubbing
welding engine block Owen jet deneyi: Owen jet test
otomatik kesici: automatic cutter, vitrea otomobil sürme: motoring Owens süreci (cam): Owens process
(cutter) otomobil tentesi: tonneau Oxford süreci (Ni ve Cu): Oxford
otomatik kilitlenme: self-locking otomobil üreticisi: automaker process
otomatik kurutucu: automatic drier otomobil üretimi: carmaking OxiCup izabesi: OxiCup smelting
otomatik merkezlenen: self-centering otomobil valf yayı: automobile valve OxiCup kupolocağı (toz+çamur):
otomatik merkezlenen torna aynası: spring OxiCup shaft furnace
self-centering chuck otomobille gezi: motoring OxiCup teknolojisi (çelik): OxiCup
otomatik metal-ark süreci: automatic otomotiv: automotive technology
metal-arc process otomotiv mühendisleri derneği (ABD): oya: lace
otomatik muayene: automated society of automotive engineers (S.A.E.) oya işi: lacework, needle lace
inspection otomotiv sanayii: automotive industry oyalayıcı: time-consuming
otomatik odaklama: autofocusing otoradyograf (fiz.): autoradiograph oybirliği: unanimity

275
oygu yangısı ozoserit

oygu yangısı: sinusitis oylumsal esneklik: volume elasticity oyuk burgu: hollow drill
oylama: voting oylumsal esneklik katsayısı: volumetric oyuk çubuk: hollow bar
oylama makinası: voting machine modulusof elasticity oyuk desteği (kaynak): spacer strip
oylum: bulk, volume oylumsal genleşme: volume expansion oyuk dingil: hollow axle
oylum çekintisi (sinter): volume oylumsal genleşme katsayısı: oyuk dökümler: hollow castings
shrinkage coefficientof volume expansion
oylumsal gerinim: volume strain oyuk eksiuç: hollow cathode
oylum daralması: volume contraction,
volume dilatation oylumsal ısıl genleşme katsayısı: oyuk frezesi: end mill, slot cutter
oylum direnci: volume resistance volumetric thermal expansion coefficient oyuk kaba kütük: high bloom
oylum doldurma (toz metalbilimi): oylumsal kümeleme: volumetric sizing oyuk katot: hollow cathode
volume filling oylumsal oran: volume fraction oyuk kiriş: hollow beam
oylum doldurma etmeni: space-filling oylumsal özdirenç (plastikler): volume oyuk maça: hollow core
factor resistivity oyuk matkap: hollow drill
oylum esnekliği: volume elasticity oylumsal özgür erk: volume free oyuk muylu: hollow trunnion
oylum genleşmesi: volume expansion energy(∆fv)
oylumsal yayınım: volume diffusion oyuk zımba: socket punch
oylum oranı: volume fraction, volume
ratio (=bulk diffusion) oyuk/oluk açma makinası (cam):
oylum oranı eşiği: threshold volume oylumsal yayınım katsayısı: volume mitering machine
fraction diffusion coefficient oyukkaya (yerbilim): amygdaloid
oylum öge: voxel oylumsal yayınım oluşum biçimi: oyuklaşma: cavitation, cratering, pitting
oylum öge geometrisi: voxel geometry volume diffusion mechanism oyuklaşmış çelik: pitted steel
oylum ölçme: volumetry oylumsal yoğunluk: bulk density oyuklu aşınma: crater wear
oylum ölçüm: stereometry oylumsal zorlanım modulü: bulk oyuklu maça (döküm): fluted core
oylum özekli: body-centred modulus
oyma: engraving, incavation, inscription oyuklu merdaneler: ribbed rolls
oylum özekli birim göze: body-centred oyuklu merdaneli kırıcı (refrakter):
unit-cell oyma kalemi: bevel
oyma kalıp: xylograph ribbed rolls
oylum özekli kare prizmalı: body- oyulma: erosion, rat holing,
centred tetragonal oyma rendesi (marangoz): router plane
oyma takımları: engraving tools upwarddrilling
oylum özekli kare prizmalı örüt: body-
centred tetragonal crystal oyma testeresi: scroll saw oyulmuş: engraved
oylum özekli kare prizmalı yapı: body- oyma yapılmış: engraved oyun: game, play, trick
centred tetragonal structure oymacı: engraver oyun kağıdı: playing card
oylum özekli küp: body-centred cube oymacı kalemi: burin oyun zarı: dice
oylum özekli küp kafes: body-centred oymacı takımları: engraver’s tools oyuncak: plaything, toy
cubic lattice oymacılık: carving, engraving, lapidary, oyuncak asker: tin soldier, toy soldier
oylum özekli küp metal: body-centred stylography, woodcraft, xylography
oyuncak at (sallanan): hobby-horse
cubic metal oymalı sürtünme aşınması: gouging
wear oyuncak kutusu: playbox
oylum özekli küpsel: body-centred cubic
oylum özekli örüt: body-centred crystal oymalı süs: glyptograph oyuncak tabanca: toy gun
oylum özekli yapı: body-centred oymalı taş sanduka: sarcophagus oyuntu: crater
structure oynak: flexible, supple, unstable, ozmometre: osmometer
oylum yoğunluğu (mg/m3, g/cm3): unsteady ozokerit: ozocerite (=mineral wax; earth
volume density (ρv) oynak ayçası: meniscus wax)
oylum yüzdesi: volume percent oynak denge: unstable equilibrium ozon [O3]: ozone
oylumlu: voluminous oynak durum: unstable state ozon ayrışımı: ozonolysis
oylumölçer: volumeter oynak mandrel: snake ozon deneyi: ozone test
oylumsal: volumetric oynak titreme: chatter vibration ozona dirençli kauçuk şerit: ozone-
oylumsal bozukluklar: volume defects oynak yatak: self-aligning ball bearing resistant rubber tape
oylumsal çekinti: volumetric shrinkage oynak yer: link
ozonit (patlayıcı): ozonide
oylumsal çözümleme: volume assaying oynak yeri:articulation
oyuk: canalicullus, cavity, engraved, flute, ozonlama: ozonization
oylumsal çözümleme: volumetric
analysis glenoid, groove, incavation, rut ozonlaş(tır)ma: ozonization
oylumsal daralma: volumetric oyuk artıuç: hollow anode ozonlaştırıcı: ozonizer
contraction oyuk bilya: hollow ball ozonlu: ozoniferous
oylumsal değişim: volume change oyuk bilyalı yatak: grooved ball bearing ozoserit: mineral wax (=ozocerrite)

276
Ö
öbek: group, tuft öğütme yöntemi: grinding method ölçülebilir katsayılar: measurable
öbius şeridi (geom.): Möbius strip öğütücü: grinder parameters
öbür: reverse öğütülebilirlik: grindability ölçülebilirlik: measurability
öcenol [C10H12O2]: eugenol öğütülebilirlik imleci: grindability index ölçülemez: immeasurable
öd asiti [C26H45NO7S]: taurocholic acid öğütülmüş: ground ölçülmüş: measured
öd boyası [C33H36O6N4]: bilirubin öğütülmüş cam: crushed glass, powdered ölçülmüş katsayılar: measured
ödem: edema glass parameters
ödeme: payment öğütülmüş cevher: millrun ölçülü: gaged, graduated, measured,
ödenek: allocation öğütülmüş kömür (döküm): sea coal measurement
ödeneksiz: unfunded öğütülmüş şamot: ground fireclay ölçüm aygıtı: gage (=gauge)
ödenmemiş: unpaid ökçe: ankle, heel ölçüm boyu (çekme deneyi): gage length
ödenti: pay ökçe köselesi: heeltap ölçüm boyu noktaları: datum points
ödimetre (kim.): eudimeter ökçe seridi: rand (=gagemarks)
ödül: bonus ökçe veteri: achilles tendon ölçüm çizgisi: gage line
öge: element ökçelik (kösele parçası): heelpiece ölçüm dizgesi: measuring system
ögeler çizelgesi: periodic table ökçesiz: heelless ölçüm merceği: filar eyepiece (=filar
öklaz [HBeAlSiO3]: euclase micrometer)
ögeler dizgesi: periodic system
öklid algoritması: euclidean algorithm ölçüm standartları: measurement
ögesel: elemental standards
ögesel bileşim çözümlemesi: elemental öklid geometrisi: euclidean geometry
ölçüm vidalı gözmerceği: micrometer-
composition analysis öklid uzayı: euclidean space screw eyepiece
ögesel çözümleme: elemental analysis öklit koyutlarına dayanmayan: non- ölçümlü ekonomi: econometrics
ögesel eşitleme: elemental balance euclidian
ölçümsel: volumetric
ögesel harita: elemental map öklit koyutlarına dayanmayan
geometri: non-euclidian geometry ölçün: standard
ögesel haritalama: elemental mapping ölçünleştirme: standardization
ögesel x-ışınları haritalaması: elemental ökriptit [LiAlSiO4]: eucryptite
x-ray mapping öksenit (Nb+Ti+Y+Er+Ce+U içeren bir ölçünlü katım: standard addition
öğecik: atom mineral): euxenite ölçüsüz: abnormal, immeasurable
öğrenci: scholar öksürük ilacı: linctus ölçüt: criterion
öğrenim: work angle öksürük şekeri: gumdrop öldürücü (tıp): virulent
öğreti: instruction, teachings öksürüksel: tussive öldürücü hastalık (tıp): virulent disease
öğretici: educative, instructive öküz arabası: oxcart öldürücü ilaç: biocide
öğretim: education, teaching öküz ödü (tıp): gall ölü açı: dead angle
öğretme: teaching ölçek: scale ölü ağırlıkyüklemesi: dead weight
ölçek çubuğu: scale bar loading
öğretmen: instructor
ölçekli cam kap: measuring cylinder ölü bölge: dead zone
öğretmen okulu: training college
ölçekli cetvel: sector ölü doku (tıp): infarct
öğütme: grinding, milling, mulling,
trituration ölçekli tartı: weighted scales ölü doku oluşumu (tıp): infarction
öğütme artığı: grinding residue ölçke: modulus ölü katman (yarı iletken): dead layer
öğütme basıncı: grinding pressure ölçme: measurement, measuring ölü kavurma: dead roasting
öğütme beslemesi: grinding feed ölçme bağlantısı (ısıl çift): measuring ölü merkez: dead centre
öğütme cisimleri (bilya,çubuk v.b.): junction ölü renkler: dead colours
grinding media ölçme çubuğu: measuring rod ölü ruhlar [ZnCl2]: killed spirits
öğütme döküntüsü: grinding waste ölçü: amount, gage (=gauge), measure ölü süre (almaç): deadtime
öğütme makinası: grinding mill ölçü aleti: measure ölü yolluk (döküm): dead riser
öğütme merdanesi: grinding roll ölçü aletleri: measuring instruments ölü zaman: dead time
öğütme oranı: grinding ratio ölçü aygıtları: measuring instruments ölüden yamama: allograft
öğütme sığası: grinding capacity ölçü bardağı: measuring glass ölükafa: deadhead
öğütme sıvısı: milling fluid (=measuring cup) ölülük: morgue
öğütme süreci: grinding process ölçü bilimi: mensuration, metrology ölüm: biolysis
öğütme taşı: grit ölçü çubuğu: gaging rod ömür çevrimi: life cycle
öğütme tesisi: grinding plant ölçü mastarı: gage tester ömür oranı kuralı: life fraction rule
öğütme yatkınlığı: grinding ölçüeşitliği: isometry ön: front, initial
susceptibility ölçülebilir: measurable ön alyuvar (ilik): erythroblast

277
ön avlu önsoğutma

ön avlu: dooryard öncel: primary önısıtıcı: economiser, preheater,


ön balkon (tiyatro): mezzanine öncelik: priority regenerator
ön beyin (tıp): forebrain, öncü: precursor, primer önısıtma: preheating
procencephalon, telecephalon önçatkılama: preassembling önısıtma sıcaklığı: preheat temperature
ön cam (oto): windscreen (=windshield) önçatkılanmış: preassembled önısıtma süresi: preheat time
ön cam silgisi: wind shield wiper önçatlak uzunluğu: precrack length önindirgeme: prereduction
ön cephe: façade önçatlaklı numune: precracked önişlem: pretreatment
ön çepersel (kafatası): anteroparietal specimen önişleme: prior processing
ön diş: foretooth, incisor önçatlatma: precracking önkalaylı lehimleme: sweat soldering
ön duvar: front wall, gable wall önçoğuz: prepolymer önkalıplama (karmalar): premoulding
ön gövde (gemi): forebody önçoğuz kalıplama: prepolymer önkalsinasyon: precalcination
ön hazne: forehearth moulding önkalsinasyon tesisi (çimento):
ön ışıtaç: headlight öndamıtma: predistillation precalcination plant
ön kafa: sinciput önden çekişli: front wheel drive önkaplama: precoating
ön kapak (cam fırın): skimmer block önden çekişli araba: front wheel drive önkaplanmış çelik sac: precoated steel-
ön kemer tuğlası (cam f.): front lip tile car sheet
ön kol kemiğine ılişkin (tıp): radial öndövme: dummying, cogging önkarışım (metaller; plastikler): premix
ön lamba: headlight öndövme aygıtı: cogging press önkarışımlı: premixed
ön mercek: front lens öne çekişli kaynaklama: forehand önkarışımlı kalıplama: premixed
ön odak düzlemi: front focal plane welding moulding
ön odak uzaklığı: front focal length öne dönüklük (döl yatağı): anteversion önkarıştırma: premixing
ön örnek yapımı: prototyping önelcik: proton önkatman: preply
ön plan: foreground önem: importance önkırıcı: precrusher
ön sindirim borucuğu (tıp): foregut önemli: important, major, significant önkırma: precrushing
ön tekerlek mafsalı (oto): steering önemli arıza: major failure önkoşul: prerequisite
knuckle önemli bozukluk: major defect
önkoşullandırma: preconditioning
ön yelken (yelkenli): headsail önemli bozukluklar: major defects
önkürleme (reçineler): staging
önalaşım: hardener (=master alloy) önemli duruş: major failure
önlaminat: preply
önalaşımlı tozlar: prealloyed powders önemli gerinimler: major strains
önleç: bumper
önastar: precoating önemli ilerleme: breakthrough
önlemsiz suverme: drastic quenching
önayar: presetting önemsiz: inconsequential,
inconsiderable, inessential, negligible önlenemez: unavoidable
önayırıcı: preseperator önlenemezlik: unavoidability
önayırma: prefractionation önemsiz ayrıntı: inconsequentia
önemsiz bozulma: minor failure önleyici: anticatalytic, inhibitive,
önayrışma: predissociation inhibitor, preventive
önbaskılama (cam): prepressing önemsiz gerinimler: minor strains
önemsiz işgörmezlik: minor failure önleyici bakım: preventive maintenance
önbaskılama (toz metalbilimi): önleyici inceleme: preventive inspection
preforming önemsiz yük: minor load
öneri: offer önleyici kaplama: stop-off coating
önbelirti (tıp): prodrome önlük: apron
önbeyin (tıp): endbrain öneritmeli lehimleme: reflow soldering
önerme: hypothesis, theorem önmodel: prototype
önbırakıntı: predeposition
öngerilimli: prestressed önmontaj: preassembling
önceden belirlenmiş yük: proofload
öngerilimli beton: prestressed concrete önmontajlı: preassembled
önceden kaplanık: precoated
öngerilimli tel: prestressed wire önörnek: prototype
önceden kaplanık metal ürünler
(biçimleme): precoated metal products öngerilmeyle yitebilen gevreklik: önplastikleştirme: preplasticization
önceden kestirelemez: unpredictable rheotropic brittleness önpolimer: prepolymer
önceden oluşturulmuş seramik maça: öngerme: prestressing önpresleme: prepressing
preformed ceramic core öngölgeleme: preshadowing önpresleme makinası (düz lamina cam):
önceki: once, prior öngölgelenmiş: preshadowed prepressing unit
önceki ostenit (çelik): prior austenite öngölgelenmiş maske: preshadowed önsav: hypothesis
önceki ostenit tane büyüklüğü (çelik): replica önsindirici: peptonizer
prior austenite grain size öngörü: foresight, prediction önsinterleme: presintering
önceki ostenit taneleri: prior austenite öngörülmemiş: uncalculated önsinterlenmiş külçe: presintered blank
grains önharmanlama: preblending önsoğutma: precooling, precooler

278
öntemizleme örtülü metal arklı kesme

öntemizleme: precleaning, preliminary örgü: braiding, knitting, knitwear, lattice, öropiyum iyodür [EuΙ2]: europium
cleaning, scalping plat iodide
öntoplaklama: presintering örgü biçimli süs: braiding öropiyum klorür [EuCl2]: europium
önyanma: precombustion örgü çarşaf: batt chloride
önyanma odası (dövme): precombustion örgü çatkısı: latticework öropiyum oksit [Eu2O3]: europium oxide
chamber örgü düzeni (y.fırın sobası): checker örs: anvil
önyükselteç: preamplifier pattern örs boğazı: web
öpücük: kisser örgü elek: woven-wire screen örs etkisi: anvil effect
öpüşen yüzeyler: striking surfaces örgü işi: knitting work örs kemiği (tıp): anvil
öpüşme: kissing (=touching) örgü sepet: crib örsenti: lesion
örgen: organ örgü şişi: knitting needle örtenek: omentum, shielding
örgenlik: organism örgü tarağı: raddle örtme: capping, coating, coverage, stop-
örgensel: organic örgü teli: weaving wire off
örgensel aluminyumlu bileşikler: örgü tuğlası: checkers tile örtme camı: coverslip
organoaluminium compounds örgüleme: latticing örtme gücü (kaplama): covering power
örgensel asıltı: organosol örgülü: latticed örtme maçası: cover core
örgensel asitler: organic acids örgülü cam kumaş: woven roving örtme plâkası: cover plate
örgensel astar ve kalıp gereci: plastisol örgülü kumaş: woven fabric örtme süresi: coating process
örgensel aygıt: organic device örgüsel: plexal örtme tozları: coating powders
örgensel bağ: organic bond örgüt: organization örtü (seramik): coat
örgensel bağlayıcı: organic binder örgüt şeması: organization chart örtü: blanket, cased glass, casing, coating,
örgensel bileşik iyonu: carbanion ion örgütlen(dir)me: organization cover, dustsheet, mantle, sheet, shroud,
örgensel bileşikler: organic compounds örgütlenebilir: organizable tegument
örgensel bromlu bileşikler: örgütlenmiş: organized örtü kalınlığı: coating thickness
organobromine compounds örgütlenmiş araştırma: organized örtü kaplama saptaması: coating
örgensel çokhalkalı çoğuzlar: organic research thickness determination
heterochain polymers örgütlenmiş işçiler: organized labour örtü metali: coating metal
örgensel çözücüler: organic solvents örme: knitting, spin, weave, weaving örtü tutması: coating adherence
örgensel elyaf: aramid örme çimentosu: bricking cement örtülü: covered, shielded
örgensel fosfitler: organic phosphites örme işi: tricot örtülü ark kaynaklaması: submerged arc
örgensel fosfor: organo phosphorus welding
örme kumaşlar: knitted fabrics
örgensel gereçler: organic materials örtülü asıltı (seramik toz): coated
örme makinası: knitting machine colloids
örgensel hastalık: organic disease örnek: assay, matrix, norm, sample,
örgensel kalay katıkları: organotin örtülü aşındırıcı: coated abrasive
specimen, swatch, type
additives örtülü aşındırıcılı ürün: coated abrasive
örnek alma: assaying product
örgensel kaplama: organic coating örnek film: pilot film
örgensel kaplamalar: chalking örtülü çelik: coated steel
örnek gösterme: typification örtülü elektrot: coated electrode, covered
örgensel kimya: organic chemistry örnek olay: case electrode, shielded electrode, submerged
örgensel klorlu bileşikler: örnek olay incelemesi: case study electrode
organochlorine compounds örnekleme: sampling örtülü insörtler: coated inserts
örgensel kök (kimya): organic base örnekleme kaşığı: sampling spoon örtülü karbon elektrotlu kaynak:
örgensel lif: organic fibre örnekleme yanılgısı: sampling error shielded carbon electrode welding
örgensel lifli keçe: organic-fibre felt örneksel: analogue, typical örtülü karbür: coated carbide
örgensel metalli: organometallic örneksel aygıtlar: analogue devices örtülü karbür takımları: coated carbide
örgensel metalli bileşikler: örneksel devreler (elekt): analogue tools
organometallic compounds circuits örtülü kesme takımları: coated cutting
örgensel reçineler: organic resins örnekselden sayısala çevirici: analog-to- tools
örgensel sağaltım: organotherapy digital converter örtülü kumaş: coated fabric
örgensel tedavi (tıp): organotherapy öropiyum [Eu]: europium örtülü metal: coated metal
örgensel teknoloji: organic technology öropiyum bileşikleri: europium örtülü metal ark kaynağı: shielded metal
örgensel transistör: organic transistor compounds arc welding (SMAW)
örgensel zar: organic film öropiyum florür [EuF2]: europium örtülü metal arklı kesme: shielded metal
örgensellik: organicism fluoride arc cutting

279
örtülü pürtük (yüzey hatası) ötektik dökme demir

örtülü pürtük (yüzey hatası): pock örüt sınıflandırma: crystal classification örütsel izdüşüm: crystallographic
örtülü sermetler: coated cermets örüt suyu: crystal water projection
örtülü sokuntular: coated inserts örüt süreksizliği: crystal discontinuity örütsel kırılma: crystalline fracture
örtülü takımlar: coated tools örüt takımları: crystal groups örütsel konum bağıntısı:
örtülü yüksek hız çelikleri: coated high örüt taracıyı: crystal scanner crystallographic orientation relationship
speed steels örüt tek renklendiricisi: crystal örütsel uyumsuzluk: crystallographic
örtülü yüzey: coated surface monochromator mismatch
örtüsüz: uncovered örüt yapıları: crystal structures örütsel yapı: crystallographic structure
örtüsüz elektrot: bare-wire electrode örüt yapılı: phanerocrystalline örütsel yarılma: crystallographic
örtüş (kumlama): coverage örüt yapısı: crystalline structure cleavage
örülmemiş kumaş: nonwoven fabric örüt yapısı belirleme: crystal structure örütsel yönler: crystallographic
örülmüş giysi: knitwear determination, identification of crystal directions
örümcek ağı: cobweb, web structure örütsü: crystallite, crystalloid
örümcek ağımsı çatlaklar (cam): cold örüt yönleri: crystal directions örütsüz: amorphous, hyaline,
plunger örüt yönleri topluluğu: family of crystal noncrystalline
directions örütsüz buz: amorphous ice, vitreous ice
örümcek kalıp: spider die (porthole die)
örüt yönsemezliği: crystal anisotropy örütsüz durum: amorphous state
örümceksi yüzey izi (cam): oil crizzle
örüt yönü (örütbilim): lattice direction örütsüz evre: amorphous phase
örüt: crystal
örüt yüzeyleri: crystal faces örütsüz gereçler: amorphous materials
örüt bakışımlılığı: crystal symmetry
örütbilim: crystallography örütsüz grafit: amorphous graphite
örüt belirleme: crystal determination
örütleşebilir: crystallizable örütsüz ısılplastik zar: amorphous
örüt biçimi: crystal form
örütleşen seramikler: crystallization thermoplastic film
örüt biçimli boşlukcuk: negative crystal ceramics örütsüz kaplamalar: amorphous
örüt bozuklukları: crystal defects örütleşme: crystallization coatings
örüt büyümesi: crystal growth örütleşme hızı: rate of crystallization örütsüz karbon: amorphous carbon
örüt büyütme: crystal growing örütleşme ısısı: heat of crystallization örütsüz karbür: amorphous carbide
örüt çatlaması: decrepitation örütleşme suyu: water of crystallization örütsüz katı: noncrystalline solid
örüt çekme: crystal pulling örütleşme yolları: crystallization paths örütsüz katılar: amorphous solids
örüt çekme yöntemleri: crystal pulling örütleşmemiş: uncrystallized
techniques örütsüz metal: amorphous metal
örütleyici: crystallizer örütsüz metal kaplamalar: amorphous
örüt çözümleme: crystal analysis örütlü: crystalline metallic coatings
örüt dizgeleri: crystal systems örütlü camlar: glassceramics örütsüz plastik: amorphous plastic
örüt doğrultması: crystal rectifier örütlü çoğuzlar: crystalline polymers örütsüz toz: amorphous powder
örüt düzlemleri: crystal planes örütlü evre: crystalline phase örütsüz yapı: noncrystalline structure
örüt düzlemleri için Miller imleçleri: örütlü gereçler: crystalline materials
Miller indices for crystallographic planes örütsüz yapılar: amorphous structures
örütlü görüngeölçer: crystal örütsüz yarı-iletken: amorphous
(hkl) spectrometer
örüt düzlemleri topluluğu: family of semiconductor
örütlü madde: crystalline substance östaki borusu (tıp): eustachian tube
crystal planes
örütlü özdek: crystalline substance öte değişim: metasomasis
örüt eksenleri: crystal axes
örütlü plastik: crystalline plastic öteberi çantası: catchall
örüt kafesi: crystal lattice örütlü seramik: crystalline ceramic
örüt katışkısı: crystal impurity ötedeğişim: metamorphosis
örütlü yapı: crystalline structure ötektik: eutectic
örüt kenarı: crystal edge örütlülük: crystallinity
örüt kesintisi: crystal discontinuity ötektik ağ (çökelti): eutectic network
örütögeleri: crystal elements
örüt kırılması: crystal fracture, ötektik alaşım: eutectic alloy
örütsel: crystalline, crystallographic
crystalline fracture ötektik bağlaması: eutectic bonding
örütsel ağ: crystallographic net
örüt konumu: crystal orientation ötektik bakır oksit: eutectic cuprous
örütsel çözümleme: crystallographic oxide
örüt kusurları: crystal imperfections analysis
(=crystal defects) ötektik bileşen: eutectic constituent
örütsel düzlemler: crystallographic
örüt numunesi: crystal specimen planes ötektik bileşimi: eutectic composition
örüt osılatörü: crystal oscillator örütsel erime sıcaklığı (çoğuzlar): ötektik çizge: eutectic diagram
örüt örgüsü: crystal lattice crystalline-melting temperature ötektik çizgisi: eutectic line
örüt salınmacı: crystal oscillator örütsel inceleme: crystallographic ötektik dizgesi: eutectic system
örüt saptama: crystal determination examination ötektik dökme demir: eutectic cast iron

280
ötektik dönüşümü özdecik eleği

ötektik dönüşümü: eutectic ötektioidüstü alaşımlar: hypereutectoid öteleme yöntemi: offset method
transformation alloys ötelemeli akma: offset yield
ötektik duraksama: eutectic arrest ötektoid: eutectoid ötelemeli akma dayancı: offset yield
ötektik erime: eutectic melting ötektoid alaşım: eutectoid alloy strength
ötektik erime sıcaklığı: eutectic melting ötektoid bileşeni: eutectoid composition, öteprotein: metaprotein
temperature eutectoid constituent öz: eigen-, self
ötektik eşsıcaklığı: eutectic isotherm ötektoid çelik (%0.8c): eutectoid steel öz bağlaşma: cohesion
ötektik evre: eutectic phase ötektoid çizgesi: eutectoid diagram, öz biçimli: automorphic
ötektik evrekarışımı: eutectic phase eutectoid line öz değişimi: metamorphosis
mixture ötektoid denge: dystatic equilibrium öz değişmez (mat.): automorphic
ötektik göze dağlama: eutectic cell- (=eutectoid equilibrium)
öz değişmez işlev (mat.): automorphic
etching ötektoid dizgesi: eutectoid system function
ötektik göze oluşumu: eutectic cell ötektoid dönüşümü (S1→S2+S3): öz denge (tıp): homoestasis
formation eutectoid transformation
öz işlev (kimya): parachor
ötektik gözesi: eutectic cell ötektoid evre karışımı: eutectoid phase
mixture öz izabe: autogeneous smelting
ötektik grafit: eutectic graphite öz kavurma: autogeneous roasting
ötektik gülsüleri (içyapı): eutectic ötektoid evresi: eutectoid phase
ötektoid ferriti: eutectoid ferrite öz madde: elemantary substance
rosettes öz simge: monogram
ötektik içyapı: eutectic microstructure ötektoid içyapı: eutectoid microstructure
ötektoid karbon içeriği: eutectoid özarayeratomu: self-interstitial
ötektik karbürleri: eutectic carbides özayrışım (kim.): homolysis
carbon content
ötektik karışım: eutectic mixture özayrışımsal (kim.): homolytic
ötektoid katlaşması: eutectoid coring
ötektik katılaşması: eutectic özbiçimli: idiomorph, idiomorphic
solidification ötektoid kayması: eutectoid shift
ötektoid noktası: eutectoid point özbiçimli tekörüt: idiomorphic single
ötektik kayması: eutectic shift crystal
ötektik kümesi: eutectic colony ötektoid sementiti: eutectoid cementite
ötektoid sıcaklığı: eutectoid temperature özbiçimlilik: idiomorphism
ötektik lehimi: eutectic solder özbiçimliörüt: idiomorphic crystal
ötektoid tepkimesi: eutectoid reaction
ötektik nokta: eutectic point (=eutectic özbiçimsel: idiomorphic
temperature) ötektoid tepkimesi eşsıcaklık eğrisi:
eutectoid reaction isotherm özbiçimsellik: idiomorphism
ötektik osteniti: eutectic austenite özçatkı: self-assembly
ötektoid yalın karbonlu çelik: eutectoid
ötektik öncesi: proeutectic plain carbon steel özçatkılı büyüme: self-assembled growth
ötektik sementiti: eutectic cementite ötektoid yapısı: eutectoid structure özçatkılı nanoborucuk demetleri: self-
ötektik sıcaklığı: eutectic temperature ötektoidaltı (alaşım): hypoeutectoid assembled nanotube bunches
ötektik sıvısı: eutectic liquid ötektoidaltı alaşımlar: hypoeutectoid özçatkılı nanoborucuklar: self-
ötektik tepkime [L→S1+S2]: eutectic alloys assembled nanotubes
reaction ötektoidaltı çelikler (%C<0.8): özçatkılı nanoparçacıklar: self-
ötektik tepkimesi eşsıcaklık eğrisi: hypoeutectoid steels assembled nanoparticles
eutectic reaction isotherm ötektoidöncesi: proeutectoid özçatkılı tek katman (tıp): self-
ötektik yapısı: eutectic structure ötektoidöncesi evresi: proeutectoid assembled monolayer (SAM)
ötektikaltı (alaşım): hypoeutectic phase özçatkılı yapılar: self-assembled
ötektikaltı alaşımlar: hypoeutectic alloys ötektoidöncesi ferriti: proeutectoid structures
ötektikaltı dökme demirler (%C<4.3): ferrite özdecik: molecule
hypoeutectic cast alloys ötektoidöncesi karbürü: proeutectoid özdecik ağırlığı: molecular weight
ötektikkarması: eutectic composite carbide (number average) [MN]
ötektiköncesi evresi: proeutectic phase ötektoidöncesi sementiti: proeutectoid özdecik ağırlığı: molecular-weight
ötektiköncesi osteniti: proeutectic cementite (mass-average) [MW]
austenite ötektoidüstü (alaşım): hypereutectoid özdecik boyu: molecular length
ötektiköncesi sementiti: proeutectic ötektoidüstü çelikler (%C>0.8): özdecik damıtımı: molecular distillation
cementite hypereutectoid steels özdecik demeti: molecular beam
ötektiküstü: hypereutectic ötele(n)me: translation (=molecular ray)
ötektiküstü alaşımlar: hypereutectic öteleme: extrapolation, offset özdecik derişimi: molecular
alloys öteleme gerilimi: proof stress concentration
ötektiküstü dökme demirler (%C>4.3): öteleme gerinimi: offset strain özdecik dolancası: molecular orbital
hypereutectic cast irons öteleme işlevleri: extrapolation functions özdecik eleği: molecular sieve

281
özdecik evreleri özitişli

özdecik evreleri: molecular phases özel görev: assignment özgül esnemezlik: specific stiffness
özdecik görüngesi: molecular spectrum özel haddeler: speciality mills özgül ısı: specific heat
özdecik ışını: molecular ray özel karbür: special carbide özgül ısı sığası: specific heat capacity
özdecik içi: intramolecular özel nitelik: special quality özgül indüklem sığası: specific inductive
özdecik ilintisi: molecular formula özel nitelikli: special quality capacity
özdecik kimyası: molecular chemistry özel nitelikli çelik çubuklar: special özgül itki (fiz): specific impulse
(polymer) quality steel bars özgül katsayı (e/ρ): specific modulus
özdecik konumu: molecular orientation özel nitelikli çubuklar: special quality (=specific stiffness)
özdecik oylumu: molecular volume bars özgül kırılma artışı (optik): specific
özdecik örütü: molecular crystal özel şarap bardağı: roemer (=hock glass) refractive increment
özdecik ucaylanması: molecular özellik: attribute, attribution, property, özgül nem: specific humidity
polarization speciality özgül oylum (V/M): specific volume
özdecik yapısı: molecular structure özellik değişimleri: property changes özgül özellikler: specific properties
(polymer) özellik etmeni: property factor özgül tutma: specific adhesion
özdecik yatkınlığı: molecular özellik ölçme aygıtı: attribute measuring özgül yüzey: specific surface
susceptibility gauge özgün: eigen-, original
özdeciklik: molecularity özellikleri yöne bağlı: aeolotropic özgün çatlak büyüklüğü: original crack
özdeciksel: molecular özence: bonus size (ao)
özdeciksel dışık kuramları: molecular özenli soğutma (cam): fine annealing özgün değer: eigen value
slag theories özeritkenli: self-fluxing özgün durum: eigen state
özdeciksel dirilbilim: molecular biology özeritkenli cevher: self-fluxing ore özgün gerinim: eigenstrain
özdeciksel iletkenlik: molecular özeritkenli toplak: self-fluxing sinter özgün işlev: eigen function
conductivity özet: extract, summary, summation, özgün mineral: original mineral
özdeciksel tekkatman: molecular synopsis özgün vektör: eigen vector
monolayer özetleme: summarization özgün yöney: eigen vector
özdeciksel tıkaç: molecular seal özetlenmemiş: not summarized özgür: free, uncombined
özdeciksel zar: molecular film uncondensed
(=molecular monolayer) özgür aşındırıcı: free abrasives
özflorışıma: autofluorescence
özdek: matter, stuff, substance özgür elektron: free electron
özgeçirgenlik: permeance
özdekcik özkurgusu: molecular self- özgür elektron modeli: free-electron
özgeçmiş: biography model
assembly özgelişim: orthogenesis
özdenetim: automatic control, self- özgür enerji: free energy
özgelişimsel: orthogenetectic özgür entalpi: free enthalpy
regulation (=orthogenic)
özdeş: identical özgür erke: free energy
özgerilimli (yaşlandırma içgerilimi):
özdeş ikiz: identical twin self-stressed özgür erke çizgesi: free energy diagram
özdevinimsel: automatic özgerilimli yapı: self-stressed structure özgür erke yüzeyi (denge çizgeleri): free
özdirenç: specific resistance (=resistivity) özgü: special, specific energy surface
özdönüştürgeç (elekt.): autotransformer özgül: specific özgür ferrit (=ötektoidöncesi ferrit):
özek: centre free ferrite (=proeutectoid ferrite)
özgül ağdalılık: specific viscosity
özek doku (tıp): parenchyma özgür ısıntı: free enthalpy
özgül ağırlık: specific gravity
özel: distinctive, particular, selective, özgür kalma (dislokasyon): unpinning
özgül ağırlıkölçer: gravimeter
special, unofficial özgür karbon: free carbon
özgül ağırlıkölçümü: gravimetry
özel alaşım: special alloy özgür kök: free radical
özgül akmazlık: specific viscosity
özel amaçlı düşük alaşımlı takım özgür kök çoğuzlan(dır)ması: free-
özgül aşınma oranı: specific wear rate radical polymerization
çelikleri: low alloy special-purpose tool (K)
steels özgür kök toplayıcıları: free-radical
özgül basınç (toz metalbilimi): specific
özel amaçlı takım çeliği: special purpose pressure scavanger
tool steel özgül çekme dayancı (σç/ρ): specific özgür oylum: free volume
özel baskı: special edition tensile strength (=specific strength) özgür silika: free silica
özel beyaz şarap şişesi: hock bottle özgül çekme katsayısı: specific tensile özgürlük kerteleri: degrees of freedom
özel cep sertlikölçeri: duroskop modulus (=specific modulus) özışınçizeri: autoradiograph
özel çelik: special steel özgül dayanç (σç/ρ): specific strength özindüklenme: self-induction
özel çelikler: nonstandard steels özgül erk (kesme, taşlama): specific özirkilim: self-induction
özel çoğuzlar: speciality polymers energy özitişli: self-propelled

282
öziyonlaşma özyükünleşme

öziyonlaşma: autoionization özyayınım: self-diffusion


özkaynaklama: autogeneous welding özyayınım katsayısı: self-diffusion
özkürlenme: self-curing coefficient
özkürlenme bağlayıcısı (maça): self- özyükünleşme: autoionization
curing binder
özlü: cored
özlü çubuk (toz metalbilimi): cored bar
özlü lehim teli: cored solder wire
özlü tel: cored wire
özlü tel besleme: cored wire feeding
özlü tel katımı: cored wire addition
özmenevişlenme: autotempering, self-
tempering
öznel: nominative, subjective
özoksitlenme: autooxidation
özörgütlenme: self-organization
özradyografi: auotradiography
özrenkser: autochrome
özsertleşme: self-hardening (=air
hardening)
özsindirim (tıp): self-digestion
özsoğurum (ışınetkinlik): self-
absorption
özsoğutum: autorefrigeration
özstereoskopi: autostereoscopy
özsu: juice, serum
özsuverilme: self-quenching
özsürt(ün)me: autofrettage
öztavlanma: self-annealing
öztezleş(tir)en: autocatalytic
öztezleş(tir)en etkiler: autocatalytic
effects
öztezleş(tir)me: autocatalysis
öztezleştirmeli kaplama: autocatalytic
plating
özüt: extract
özütleme: extraction, winning
özütleme metalbilimi: extraction
metallurgy, extractive metallurgy
özütleme metalbilimi mühendisliği:
extractive metallurgical engineering
özütleme metalbilimi sanayii: extractive
metallurgical industry
özütleme metalbilimi süreçleri:
extractive metallurgical processes
özütleme süreçleri: extraction processes
özütlemeye ilişkin: extractive
özütleştirme tortusu: residue of
extraction
özütleyici: extractant
özyama: autograft
özyamama: autograft
özyaşlanma: self-aging

283
P
PB oranı: PB-ratio paklama deneyi: pickling test palladyum hidrojen dizgesi: palladium-
PBO lifler: polybenzoxazole (PBO) fibres paklama gevrekliği (çelik): pickle hydrogen system
PCB (poliklorlu bifeniller): PCB brittleness palladyum iyodür [PdI2]: palladium
(polychlorinated biphenys) paklama hapları: pickle pills iodide
P-N bağlantısı: P-N junction paklama hattı: pickling line palladyum karası: palladium black
pnömatik çekiç: airhammer paklama kafesi: pickling rack palladyum klorür [PdCl2]: palladium
P-N-P transistörü: P-N-P transistor paklama lekesi: pickle stain chloride
P-türü dışsal yarıiletken: P-type paklama önleyicisi: pickling inhibitor palladyum nanoteller: palladium
extrinsic semiconductor paklama sepeti: pickle basket, pickling nanowires
P-türü yarıiletken: P-type basket palladyum nitrat [Pd(NO3)2]: palladium
semiconductor paklama sıcaklığı: pickling temperature nitrate
pabuç: shoe paklama tankı: pickling tank (=pickler) palladyum oksit [PdO]: palladium oxide
pachua tankı: pachua tank paklama yunağı: pickling bath palladyum siyanür [Pd(Cn)2]: palladium
paça kıvrığı: turnup paklanık: pickled cyanide
paçavra: tatter paklanmış: pickled palladyum sülfat [PdSO4]: palladium
paçavra bıçağı: raf knife paklanmış çelik sac: pickled steel sheet sulphate
paçavra kâğıdı: ragpaper paklanmış sac: pickled sheet palladyum sülfür [PdS]: palladium
paklayıcı: pickle liquor (=pickle) sulphide
padavra: shingle
PAL dizgesi: phase alternating line (PAL) palladyum süngeri: palladium sponge
pafta kolu: bit stock
system palladyum tanecikleri: palladium
pafta kolu: die stock
pala: machete, matchet, paddle, scimitar granules
pafta lokması: screw die, screw thread
chaser (=simitar),whittle palladyum tozu: palladium powder
pafta takım: dies and taps palamar parası (denizcilik): moorage palladyum varağı: palladium foil
pah: camber,miter palan: pad palladyum-altın (alaşım): palladium-
palan kolanı: surcingle gold
pah: chamfer
palanga: block chain, gin block, hoist, palladyum-gümüş alaşımları:
pah parlatma makinası (cam): miter palladium-silver alloys
grinding machine pulley, pulley block, tackle, whip
palanga düzeneği: traction drive palladyumla kaplama: palladiumization
pah verme: chamfering
palangalı direk: derrick palladyumlama: palladiumization
paha biçme: estimation
pale: blade palladyumlu (+2): palladous
pahalı: expensive
pale açısı: blade angle palladyumlu (+3): palladic
pahını alma: chamfering
pale kanadı: blade palmitik asit [C16H32O2]: palmitic acid
pahlama: bevelling
paleoloji: paleology (=archeology) palmitin [C51H98O6]: palmitin
pahlama makinası: mitering machine
paleontoloji: paleontology palto: coat, overcoat, tog, topcoat
pahlı bağlantı: scarfpoint
pahlı kenar: bevelled edge palet: palette, pallet P-aminofenil fosfat:
palet makarası: pallet roller P-aminophenylphosphate (PAPP)
pahlı uç: bevelled end
paletli araç: crawler pamuk: cotton
pahlı yüz: bevelled face
paletli sürekli döküm (çelik): caterpillar pamuk ağdası: viscose
paket: package, packet, parcel casting pamuk bağı: cotton tie
paket postası: parcelpost paligorskit: palygorskite pamuk balyası: cotton bale
paketleme: packaging, packing, wrapping palladium kaplama: palladiumplating pamuk barutu: pyroxyline
paketleme dairesi: packing department palladyum [Pd]: palladium pamuk çekirdeği yağı: cotton seed oil
paketleme gereçleri: packing material palladyum alaşımı: palladium alloy pamuk çırçırı: cotton gin
paketlenmiş tuğla: packaged brick palladyum asetat [Pd(CH3CO2)2]: pamuk yağı: cotton seed oil
paklak: pickler, pickling tank (=pickler) palladium acetate pamukla dağlama: swab etching
paklama: pickling palladyum bilyaları: palladium shot pamukla silme: swabbing
paklama bileşiği: pickling compound palladyum bromür [PdBr2]: palladium pamuklu bez fabrikası: cotton mill
paklama bozukluğu: pickling defect bromide
pamuklu çöp (tıp): swab
paklama çizikleri (yüzey bozuğu): palladyum çubuğu: palladium rod
pickling scratches pamuklu çöple alınan örnek (tıp): swab
palladyum gümüş dengeli evre çizgesi:
paklama çözeltisi: pickle liquor palladium silver equilibriumphase pamuklu kumaş: cotton fabric
(=pickle), pickling solution diagramme pamuklulaşma: cottoning
paklama çukurcukları (yüzey bozuğu): palladyum gümüş dizgesi: palladium- pamuktaş: travertine
picklingpits silver system panayır: kermess

284
pancar şekeri [C12H22O11] parçacık destekli kompozit

pancar şekeri [C12H22O11]: beet sugar paraaminobenzoik asit paratoluidin [CH3C6H4NH2]:


(=sucrose) [H2NC6H4COOH]: para-aminobenzoic paratoluidine
pancur: louver, shutter, window shade acid paratyon [C10H14O5NPS]: parathion
pancur tahtası: louver parabol: parabola paravan: paravane
pancurlu kapı: blind door parabol ayna: parabolic mirror paravana: fender
pancurlu kapı/pencere: louver parabol yansıtıcı: parabolic reflector parazit: atmospherics, parasite
pandispanya: sponge cake parabolsu: parabolic parazitli yükleme: parasitic charging
panellerle ısıtma: panel-heating parabolsu büyüme: parabolic growth parça: component, part, particle, piece,
pankreas: pancreas parabolsu büyüme hızı: parabolic portion, rag
pankreas (alma) ameliyatı (tıp): growth rate parça alfa (ferrit): blocky alpha
pancreatectomy parabolsu büyüme hızı yasası parça alım: biopsy
pankreas destek aygıtları (tıp): (oksitlenme): parabolic growth rate law parça biçimleci (soğuk dövme): parts
pancreatic assist devices parabolsu sertleşme: parabolic former
pankreas enzimi: ribonuclease hardening parça cam: chunks
pankreas suyu lipazı (tıp): steapsin parabolsu yoğunlaç: paraboloid parça çıkarma (mak.): part ejection
pankreas yangısı (tıp): pancreatitis condenser
parça çizelgesi: parts list
pankreasa ilişkin (tıp): pancreatic parabolsu yük ötelemesi: paraboloid
parça döküm: casting
pankreatin: pancreatin load displacement
paraelektrik: paraelectric parça döküm taşlama: snagging
pankreozimin: pancreozymin parça dökümü: component casting
pansiyon: boarding house parafin: paraffin, wax
parafin dizisi [(CNH2N+2)]: paraffin series parça dövme taşlama: snagging
pantalon: trousers parça eşçoğuz: block copolymer
pantazot: leatherette paraformaldehit [(HCOH)N]:
paraformaldehyde parça eşçoğuzlama: block
pan-temelli karbon lifleri: pan-based copolymerization
carbon fibres paragon çeliği: paragon steel
paragonit [NaAl2(AlSi3O10)(OH)2]: parça grafit (d. demir): chunky graphite
pantograf: pantograph
paragonite parça kömür: block coal
pantolon: pantaloon, pants
parahidrojen: parahydrogen parça listesi: parts list
panton dizgesi (baskı mürekkebi
karışımı): pantone system paralaks (fiz.): parallax parça parça: modular
pantoskop: pantoscope paraldehit [C6H12O3]: paraaldehyde parça sert lehimlemesi: block brazing
pantotenik asit: pantothemic acid paralel: parallel parça yükleme: part loading
pantufla: pantoffle paralel yüzlü: parallelepiped parçacık: fleck, particle, speck
panzehir: antidote, mithridate, theriac paralelkenar: parallelogram, rhomboid parçacık aralığı: particle spacing
(=theriaca) paralı köprü: tollbridge parçacık biçimi: particle shape
panzehir taşı: opal paralı yol: turnpike parçacık boy ayrımı: particle sizing
papağan kömürü: parrot coal paramanyet: paramagnet parçacık büyüklüğü: particle size
papaya: papain paramanyetik: paramagnetic parçacık büyüklüğü çözümlemesi:
papaya mayası: papain paramanyetik gereçler: paramagnetic particle size analysis (=granulo-metric
papverin [C20H21NO4]: papaverine materials analysis)
papyon: bow tie paramanyetizm: paramagnetism parçacık büyüklüğü dağılımı: particle
para: money size distribution
parametre: parameter
para altını: coinage gold parçacık büyüklüğü enlenmesi
parametrik denklemler: parametric
(x-ışınları) (örütbilim): particle-size
para ayrılmamış: unfunded equations
broadening
para basım evi: mint paramorf (yer b.): paramorph
parçacık büyüklük aralığı: particle size
para basımı: coining paramparça olma: smash range
para basma: mintage parasal: monetary parçacık büyüklük dağılımı ölçeri:
para borsası: money market parasimen [CH3C6H4CH(CH3)2]: sedigraph
para cezası: fine paracymene parçacık büyüklükleri eğrisi: particle
para çantası: moneybag paraşüt: parachute size curve
para havalesi: money order paraşüt birliği eri: paratrooper parçacık desteği: particle reinforcement
para kemeri: money belt paraşüt birlikleri: parachute troops parçacık destekli karma: particle-
para kesesi: burse paraşüt ipi: rip cord reinforced composite
para sürümü: money supply paraşütcü: paratrooper parçacık destekli kompozit: particle-
para tuncu: coinage bronze paraşütle uçma: parakite reinforced composite

285
parçacık hızlandırıcı (fiz.) parlatma çözeltisi

parçacık hızlandırıcı (fiz.): particle parıltı: luminance, twinkle parlak tavlama hattı: bright annealing
accelerator parıltılı: luminescent, phosphorescent, line
parçacık irkitimli x-ışınları salımı: shining parlak tavlama tesisi: bright
particle-induced x-ray emission (PIXE) parıltılı boya: luminous paint annealingplant
parçacık kirlenmesi: particle paris beyazı: paris white parlak tavlı: bright annealed
contamination paris mavisi: paris blue parlak tavlı boru: bright annealed tubing
parçacık sertliği: particle hardness paris yeşili parlak tavlı çelik: bright annealed steel
parçacık yoğunluğu (asıltı):turbidity [Cu(CH3COO)2.3Cu(AsO2)2]: paris parlak yeşil: virid
parçacık yoğunlukölçeri: turbidimeter green (=sweinfurt green) parlak yumuşak tel: bright soft wire
parçacık yoğunlukölçümü (asıltı): parison (cam): blank, parison parlak yüzey: bright finish, satin finish,
turbidimetry parison şişmesi (plastikler): parison surface sheen
parçacık yoğunluğu ölçümü (asıltı): swell parlakca: lambent
turbidometry (=turbidimetry) park yasaklı bölge: towaway zone parlaklaşma: recalescence
parçacıkları bakışımsız toz: irregular parka (giysi): parka parlaklaştırıcı: brightener, brightening,
powder brightening agent
parke: parquet
parçala(n)ma: segmentation, tearing parlaklaştırma çözeltisi: bright dip
parçalama: split parke döşeme: parqueting
Parke süreci (kurşundan gümüş parlaklaştırma daldırması: bright
parçalama deneyi: crushing test, shatter dipping
test giderme): Parke’sprocess
parkerleme (fosfatlama türü): parlaklık: brightness, burnishing,
parçalanabilir: fracturable lightness, luster, shine, vividness
parkerizing
parçalanamaz: indivisible parlaklık aralığı: bright range
parçalanık döküntü: detritus parkerlenmiş çelik: parkerized steel
parlak: nacrous, shining parlaklıkölçer: photometer
parçalanma: degradation, disintegration, parlama: deflagration, glitter, sparking
fission (=atomic fission, nuclear fission), parlak altın (kaplama): satin gold
parlak altın yaldız: bright gold parlama noktası: flash point
shattering, smash, spallation, spatting
parlak altuni sır: tigereye parlama sıcaklığı (yağ): flash point
parçalanma biçimi (duracam): fracture
pattern parlak bessemer teli: bright bessemer parlamaz cam: anti-dazzle glass
parçalanma çatlakları: shatter cracks wire (=nonglare glass)
(flakes) parlak bitirme: bright finish parlamaz sır: nonlustrous glaze
parçalanmaz cam: shatterless glass, parlak çekilmiş çelik tel: bright drawn Parlanti döküm süreci: Parlanti
shatterproof glass steel wire castingprocess
parçalanmış: comminuted, shattered parlataç: polisher
parlak dağlama: clear etching (=bright
parçalanmış kırık (tıp): comminuted etching) parlatıcı: buffer, polisher
fracture parlak dekor: blazonry parlatılabilir: burnishable
parçalayan: shattering parlak demir: specular iron parlatılmamış: unpolished
parçalayıcı (atom): smasher parlak gümüş yaldız: bright silver parlatılmamış numune (metalbilim):
parçalayıcılar (yüksek fırın gazı): unpolished specimen
parlak kağıt: satinpaper
disintegrators parlatılmış: polished
parlak kaplama: brightplating
parçalı derece (döküm) ; snap flask parlatılmış altın: burnished gold
parlak kaplama katığı: brightplating
parçalı ekstrüzyon kalıbı: porthole die additive parlatılmış çelik yüzeyi: polished steel
parçalı kalıp: multiple mould, segment surface
parlak kırmızı: high-coloured parlatılmış kenar: polished edge
die, split die
parlak kırmızı: vermeil, vermilion parlatılmış metal: polished metal
parçalı lav: taxite
parlak küçük cisim: spangle parlatılmış üfleme cam eşya: rock
parçalı model (döküm): partedpattern
parlak levha: brightplate crystal
parçalı sıkma kalıbı: porthole die
parfüm: perfume parlak menevişli yay çeliği: bright parlatılmış yüzey: polished surface
tempered spring steel parlatma: burnishment, lapping,
parfüm şişesi: scent bottle (=perfume
bottle) parlak metal: bright metal, vermeil polishing, waxing
parfümcülük: perfumery parlak nitrürleme: bright nitriding parlatma aşınması: polishing wear
parıldam ışıldama: coruscation parlak opal (cam): satine glass parlatma bezi: polishing cloth
parıldama: luminescence, shimmering, parlak renkler: luster colours parlatma bozukluğu: polishing artifact
sparkling, twinkling parlak sert tel: bright hard wire parlatma çarkı: bob, polishing disk,
parıldayan (mücevher): sparkler parlak sır: bright glaze polishing wheel
parıltı: glitter, glow, sheen, shimmer, parlak şeritli yünlü kumaş: algerienne parlatma çiziği (cam): block reek
shine parlak tavlama: bright annealing parlatma çözeltisi: polishing solution

286
parlatma elması patlak grafit

parlatma elması: polishing diamond Pascal’ın akışkanlar basıncı yasası: paslı: blae, ferruginous, rusted, rusty
parlatma gereçleri: polishing materials Pascal’s law of fluidpressures paslılık: rustiness
parlatma hızı: polishing rate Pashen dizisi (fizik): Pashen series paso: pass
parlatma keçesi: polishing felt Pashen eğrisi: Pashen curve paso başına ezme (hadde): reduction per
parlatma macunu: polishing agent, Pashen yasası (fizik): Pashen’s law pass
polishing paste, putty pasif: passive paso sırası: pass sequence
parlatma makinası: polishing machine pasivasyon (kaplama): passivation paso tasarımı: roll pass design
parlatma sübyesi: polishing emulsion paslan(dır)maz: noncorrosive paso yolluğu: passguides
parlatma sütsüsü: polishing emulsion paslandırmaz örtü (lehim): paspas: doormat, mat
parlatma tozu: bloodstone, polishing noncorrosive flux paspassız: matless
agent, polishing powder paslanma: rusting passız: rustless, stainless
parlatma tozu [Fe2O3]: rouge paslanmaz: nonrusting (=stainless), rust pasta: cake, paste
parlatmalı dağlama: polish etch proof pastel kalem: pastel
parmak: digit paslanmaz çelik bilya: stainless steel shot pastel renki: pastel
parmak eti: pad paslanmaz çelik çubuk: stainless steel pastil: lozenge, pastille
parmak freze: end mill bar
pastorize (edilmiş): pasteurized
parmak freze çakısı (=uç freze çakısı): paslanmaz çelik dökümler: stainless
steel castings pastorize etme: pasteurization
end milling cutter
paslanmaz çelik kalınçubuk: stainless pastorize etme aygıtı: pasteurizer
parmak izi: latent
steel rod pastorize süt: pasteurized milk
parmak kemiği (tıp): phalange
paslanmaz çelik kaplama: stainless pastör tedavisi (tıp): pasteurism
parmaklık: balustrade, banister
(=bannister), fence,fencing, grate, grille, steelplating patates nişastası: farina
guardrail, rail, railing paslanmaz çelik kütük: stainless steel paten: skate
parmaklık çubuğu: pale billet patent (belge): patent
parmaklık direği: baluster paslanmaz çelik levha: stainless patent başvurusu: patent application
parmaklıklı oyun yeri (çocuk): playpen steelplate patent bürosu: patent office
parola: password paslanmaz çelik sac: stainless steel sheet patent çıkarma: patenting
paros mermeri: parian marble paslanmaz çelik seçimi: stainless steel patent hakkı talebi: patent claim
Parsons-Duncan süreci (kalıpbaşı selection patent hakları: patent rights
ısıtmalı tomruk dökümü): Parsons- paslanmaz çelik şerit: stainless steel strip patent sahibi: patentee
Duncan process paslanmaz çelik uygulamaları: stainless patent sarısı: patent yellow (=turner’s
parşömen: parchment, vellum steel applications yellow)
parşömen kâğıdı: ragpaper paslanmaz çelik yassıkütük: stainless patent verme: patenting
parşömen taklidi kağıt: vellumpaper steel slab patentleme (çelik): lead patenting,
parşömen tomarı: scroll paslanmaz çelikler: nonrusting steels, patenting
stainless steels patentlenmiş: patented
parvolin [C9H13N]: parvoline
paslanmaz çeliklerin sınıflandırması:
pas: rust patentlenmiş çelik tel: patented steel
classification of stainless steels
pas bağlantısı: rust joint wire
paslanmaz demir: stainless iron
pas giderici: rust remover patentli: patented
paslanmaz demirler: rustless irons
pas giderme: derusting, rust removing patentli ilaç: patent medicine
paslanmaz dökme demir: stainless cast
pas küfü sporu (tıp): telium iron Patera süreci (Ag): Pateraprocess
pas önleme: rust inhibition, rust paslanmaz kesme tel: stainless steel cut patika: track, walkway
prevention wire patinaj ayakkabısı: ice skate
pas önleme astarlaması: rustproofing paslanmaz otomat çelikleri: free patio süreci (Ag): patioprocess
pas önleyici: rust inhibitor, rust machining stainless steels patiska: cambric, percale
preventative paslanmaz tel kesme: stainless steel cut patla(t)ma: blowing, detonation,
pas önleyici yağlar: rustpreventive oils wire explosion
pas renginde: ferruginous paslanmaz yassı ürünler: stainless patlak: burst, exploded
pas yarası (yüzey bozuğu): rust scar flatproducts patlak boru: burstpipe
pasa (maden artığı): tallow paslanmış: rusted patlak fıska: open blister
pasaport: passport paslanmış çelik: rusted steel patlak gözlü: ox-eyed, walleyed
pascal (kuvvet birimi) (1n/m2): pascal paslanmış çelik yüzey: rusted steel patlak grafit: burst graphite, exploded
Pascal kuralı: Pascal’sprinciple surface graphite

287
patlak küçük kabarcık (cam) penetran

patlak küçük kabarcık (cam): broken pay: allowance, clearance, margin, pekleş(tir)me: stiffening, strain
seed tolerance hardening
patlak martensit: burst martensite pay: ration pekleşik: work hardened
patlak uzun kabarcık (cam): broken pay açısı: clearance angle pekleşik çelik: work hardened steel
blister pay değeri: tolerance value pekleşik metal: work hardened metal
patlama: blowout, detonation, explosion pay kısıtları: tolerance limits pekleşme (metal): work hardening
patlama dayancı: bursting strength pay oranı (yataklar): clearance ratio (=strain hardening)
patlama kaynağı: jetting pay(mat): numerator pekleşme hızı: work hardening rate
patlama olgusu: burstphenomenon payanda: backstay, brace, pier, sprag, peklik (tıp): impaction
patlama sonrası gazı (maden ocağı): stake, truss peksimet: biscuit, zwieback
afterdamp payda: denominator pektat: pectate
patlama şoklu yükleme: explosive shock paydaşma: participation pektaz: pectase
loading paye:title pektik asit: pectic acid
patlamalı kaynaklama: explosion payendek yapı: trestle work pektinoz [C5H10O5]: arabinose
welding paylaşım: partition pektolit [Ca2NaH(SiO3)3]: pectolite
patlamalı yalazlı püskürtme: detonation paylaştırım: allocation
flame sprayying pelerin: cape, mantalet
payran [C5H6O]: pyran pelesenk: balsam, tacamahac
patlamamış: unexploded
payton: landau (=tacmahack)
patlamamış mayın: unexploded mine
pazar: market, outlet pelet: pellet
patlamaya dayanıklı: explosionproof
pazar çözümlemesi: market analysis Pellin deneyi (sertlik): Pellin’s test
patlamış: exploded
pazar sepeti: market basket pelte yağ: grease
patlangaçlar (çelik emayesi): poppers
pazarlama: marketing pelteleş(tir)me: gelation, pectization
patlar sıvı: dioxane
pazarlamalık çelik: finished steel pelteleştiren: gelatinizer
patlar zehir [C3H6N6O6]: cyclonite
pazarlanabilir: marketable pelteleştirme: gelatinization
patlatıcı: detonative
pazu: biceps peltemsi altın (tıp): colloidal gold
patlatma: blasting, blowing out
pazu kemiği (tıp): humerus peltemsi aşama (katı+sıvı): mushy stage
patlatma düzeni: fuze
pazubant: arm-band peltemsi bölge: mushy zony
patlatma kaynağı: explosion welding
pazusal: bicipital peltemsi evre: mushyphase
patlatma maddesi: blowing agent
pcepirometrik koni eşdeğeri: PCE peltemsi evre bölgesi (sürekli döküm):
patlatma şişirmesi deneyi: explosion mushyphase zone (=mushy zone)
bulge test (pyrometric cone equivalent)
pctfe: polychlorotrifluoroethylene peltier olgusu (fiz.): peltier effect
patlatmalı bağlama: explosive bonding
(PCTFE) peltier soğutması: peltier cooling
patlatmalı biçimleme: explosive forming
Peach-Koehler denklemi: Peach-Koehler pelür: tissue
patlayabilirlik: explosiveness equation pelvis (tıp): pelvis
patlayıcı: detonative, explosive, peçe: veil
propellant pembe betil: morganite
peçelik kumaş: veiling pembe kuarz: rose quartz
patlayıcı antimuan: explosive antimony
peçete: napkin pembe lâl: rhodolite
patlayıcı gaz: explosive gas
ped baskı (seramik): pad print pembe yemek (temizleme karışımı):
patlayıcı gaz basıncı: explosive
gaspressure pedal: tereadle pink meal
patlayıcı gereçler: explosive materials Pedersen süreci: Pedersen process pempe tuz [(NH4)2SNCl6]: pink salt
patlayıcı jelatin: blasting gelatine pedikür: pedicure pencere: window
patlayıcı karışım: explosive mixture pegmatit: pegmatite pencere alnı: tympanum
patlayıcılar: explosives pek: hard pencere boşluğu: embrasure
patlayıcıyla kaynaklama: explosive pek büyük: voluminous pencere camı: panel, sheet glass (window
welding pek çok: many, plenty, very glass), windowpane
patron (dikim): pattern pekişik: reinforced pencere çerçevesi: window frame
patronit [V2S5]-[VS4]: patronite pekişik plastikler: reinforced plastics pencere eşiği: window sill
Pattinson süreci (kurşundan gümüş (RP) pencere kanadı: flapper, shutter
çıkarma): Pattinson’s process pekişik ürünler: reinforced products pencere orta sütunu: trumeau
Paul Wurth tepe (y. fırın): Paul Wurth pekiştirim: reinforcement penceresiz: windowless
top pekiştirme: consolidation, reinforcing penceresiz algılayıcı (x-ışınları görünge
Pauli dışlama kuralı (atom): Pauli pekiştirme evresi: reinforcing phase ölçeri): windowless detector
exclusionprinciple pekiştirme lifi: reinforcing fibre penetran: penetrant (=penetrating)

288
penetraskop (sertlik aygıtı) permanganik asit [HMnO4]

penetraskop (sertlik aygıtı): perçin basgacı: rivetingpress perfloro elastomerler: perfluoro


penetrascope perçin çapı: rivet diameter elastomers (FFKM)
penetrol karartma süreci (çelik yüzey): perçin çekici: riveter, snap hammer pergel: bowpen, compass
penetrol black process perçin deneyleri: rivet tests perhidropolisilazen:
penetrometre: penetrometer perçin dikişi: rivet seam perhydropolysilazane (PHS)
penisilamin [C5H11NO2S]: penicilamine perçin dizisi: rivet raw peridot: peridot
penisilin: penicilline perçin kaynağı: rivet weld (=plug weld), peridotit: peridotite
penisilin kafa (cam): penicillin finish stud arc welding periklas [MgO]: periclase
penisilin şişesi (cam): penicillinphial perçin kaynak: studding periskop: periscope
penisilyum: penicillium perçin kıskacı: riveting tongs peritektik çelikler: peritectic steels
penning basınç ölçeri: penning gauge perçin lehim: studding peritektoid: peritectoid
penrose bezemeleri: penrose tilings perçin maşası: rivet clamp (=riveting peritektoid denge: metatectic
pens: forceps clamp) equilibrium (=peritectoid equilibrium)
pense: pliers, shanks, tweezers perçin pulu: rivet shim peritektoid dönüşüm: metatectic
penset: forceps perçin sapı: rivet shank transformation
pentaboran [B5H9] (roket sıvısı): perçin tabancası: rivet gun periyost (tıp): periosteum
pentaboran perçin zımbası: bluntpunch, driftpunch, perklorik asit [HClO4]: perchloric acid
pentahidrat (beş molekül su içeren): rivetingpunch perkloroetilen: perchloroethylene
pentahydrate perçinleme: riveting perlit: pearlite, perlite
pentaklorofenol [C6Cl5OH]: perçinli bağlantı: riveted joint perlit başlama eğrisi (dönüşüm):
pentachlorophenol perçinlik çubuklar: rivet bars pearlite start curve
pentan [C5H12]: pentane perdah: burnishing, burnishment, glaze perlit bitiş eğrisi (dönüşüm): pearlite
pentil grubu [C5H11]: pentyl group finish curve
perdah bıçağı: slicker
pentlandit [(Fe,Ni)9S8]-[(Ni,Fe)11S10]: perlit dönüşümü: pearlite
perdah fırçası: sizing brush transformation
pentlandite perdah kaplama: sleek stone
pentobarbital [C11H18N2O3]: perlit ferriti: pearlitic ferrite
perdah makinesi: calendar perlit içeriği: pearlite content
pentobarbital perdah silindiri: tumbling barrel
pentosan: pentosan perlit katman aralığı: pearlite lamellar
perdahlama: blanching, burnishing, spacing
pentot: pentode calendering, edging, honing,planishing
pentoz (beş karbonlu monosakkarit): perlit kuşaklanması (çelik): pearlite
perdahlama bileşiği: burnishing banding
pentose compound
pentoz şeker [HOCH2(CHOH)3CHO]: perlit kümesi: pearlite colony
perdahlama makinası: planishing perlit sementiti: pearlitic cementite
ribose machine
pepsin: pepsine perlit tane büyüklüğü: pearlite grain size
perdahlanabilir: burnishable
pepsin üreten: pepsinogen perlit yumrusu: pearlite nodule
perdahlayıcı: buffer, glazer, planisher
peptidaz: peptidase perlitleme (geliştirilmiş hadfield çeliği):
perdahlı: glazed, sleek pearlitizing
peptik ülser: peptic ulcer perdahlı yüzey: even surface perlitli: pearlitic
peptit [H2NCH2CONHCH2COOH]: perdahsız:unfinished
peptide perlitli çelik: pearlitic steel
perde: baffle, blind, curtain, drape, perlitli dökme demir: pearlitic cast iron
peptit bağı [(CO.NH)]: peptide bond membrane, shroud
pepton: peptone perlitli ferritli çelikler: pearlitic ferritic
perde askı rayı: traverse rod steels
peptonla(ştır)ma: peptonization perde duvarı: baffle wall perlitli içyapı: pearlitic microstructure
peptonlaştıran: peptonizer perde inme (göz): cataract perlitli küresel dökme demir: pearlitic
perakende: retail perde tutamağı: tieback nodular cast iron
perakende fiyatı: retailprice perde yayı teli: curtain spring wire perlitli temper dökme demir: pearlitic
perasit: peracid perdecikler (kaplama hatası): curtains malleable cast iron
perborat: perborate perdeleme: screening, shrouding perlitli temper döküm: pearlitic
perçem: tuft perdeleme yarıçapı: screening radius malleable iron
perçemli: tufted perdelemeli biçimleme (ısılplastikler): perlitli yapı: pearlitic structure
perçin: rivet, stud drape forming Permalloy™: Permalloy™
perçin açıklığı: rivet spacing perdelemeli kaplama: curtain coating permanganat: permanganete
perçin aralığı: rivet interval (=rivet perfloro alkoksi alkan: perfluoro alkoxy permanganik asit [HMnO4]:
spacing) alkane (PFA) permanganic acid

289
permeans pik bilya

permeans: permeance (H2O vapour) petrol alanı boru ürünleri (ABD): oil- pıhtıönler: anticoagulative
permeçe: towrope country tubularproducts (USA) (=anticoagulant)
permutit süreci (su): permutit process petrol arıtım artığı tıkızları: petroleum- pılıpırtı: rummage
permütasyon (mat.): permutation refining residue briquettes pınar: fountain, well
perofskit[CaO.TiO2]: perofskite petrol delme: petrol drilling pırılda: coruscation
peroksi bileşikler: peroxy compounds petrol delme borusu: petrol drillingpipe pırıldama: iridescence
peroksidaz: peroxidase petrol depoları sahası: tank farm pırıltı: twinkle
peroksit: peroxide petrol gemisi: oil tanker pırıltılı bakır: chalcocite (= chalcocine),
peron: platform petrol katranı temelli karbon lifi: copper glance
Perosa berilyum süreci: Perosa petroleumpitch-based carbon fibre pırtık: tattered
beryllium process petrol kimyası: petrochemistry pıtrak: xanthium
perovskit [catio3]: perovskite petrol kimyasına ilişkin: petrochemical pi bağlanması (atomlar): pi bonding
perovskit niobatlar: perovskite niobates petrol koku: petroleum coke pi elektron: pi electron
perovskit titanatlar: perovskite titanates petrol kuyusu: oil well Picon deneyi (tl): Picon test
perovskit yapı: perovskite structure petrol kuyusu patlayıcısı: torpedo Pidgeon süreci (Mg): Pidgeon process
Perrin süreci (çelik): Perrin process petrol platformu: oil rig Pierce karıştırıcısı: Pierce amalgamator
persaj (cam): first blow, preblowing petrol taşıma aracı: tanker Pierce-Smith çevirteci: Pierce-Smith
(=first blow), puffing petrol taşıma gemisi: tanker converter
persaj havası (cam): counterblow petrol yatağı: oil field piezo dirençli: piezoresistive
personel: personnel petrollü kum: oil sand piezo dirençli gereç: piezoresistive
peruk: periwing,wig petzit [(Ag,Au)2Te]: petzite material
pervane: propeller pey sürme (ihale): bidding piezo elektrik başlatıcı (devinim):
pervane kanadı: blade, propeller blade, peyke: bench piezoelectric actuator
vane peynirlik kapağı: cheese dome piezo elektrik çoğuzlar: piezoelectric
pervaz: edge, fillet, stringcourse polymers
Pfanhauserplatin yunağı:
peryodik akım yönü değişimi piezo elektrik tarayıcı: piezoelectric
Pfanhauser’splatinum bath
(elektroliz): periodic reverse scanner
pH-değeri: pH-value piezo kuvveti mikroskopi: piezoforce
peryodik tablo: periodic table pH-ölçümü: PH-measurement
peryodik yasa: periodic law microscopy
pıhtı: flocculate piezo seramik: piezoceramic
peryot (1/f): period pıhtı göze: platelet
pesartit [3MnO.Al2O3.3SiO2]: pessartite piezo tepkimeli görüntüleme:
pıhtı göze tutması (tıp): platelet piezoresponse imaging
pesek: tartar adhesion piezo tepkimeli kuvvet mikroskopisi:
peş: gusset, tail pıhtı gözeleri: bloodplatelets piezoresponse force microscopy
peşin fiyat: cash-price (=thrombocytes) piezoelekrik osilatör: piezoelectric
peşin ödeme: cashpayment pıhtı maya (kim.): thrombin, oscillator
peşin ödeme indirimi: cash discount thrombokinase piezoelektrik: piezoelectric
peşkir: napkin, towel pıhtıcık: prothrombin piezoelektrik etkisi: piezoelectric effect
peşleme meneviş (çelik): snap temper pıhtıçözer (tıp): anticoagulative piezoelektrik jeneratör: piezoelectric
peşlemeli döküm: conti-conti casting, (=anticoagulant) generator
continuous-continuous casting pıhtılaşan: coagulating piezoelektrik kristal: piezoelectric
peşpeşe: consecutive, sequential,tandem pıhtılaşık: coagulated crystal
peşpeşe döküm (SDM): multiple casting pıhtılaşma: coagulation, flocculation, piezoelektrik malzeme: piezoelectric
peşpeşeli döküm: sequence casting thrombosis material
peştamal: breechcloth, waistcloth pıhtılaşma direnci (tıp): piezoelektrik polimer: piezoelektrik
petalit [Li(AlSi4O10)]: petalite thromboresistance polymers
petek: honeycomb pıhtılaşmayla damar tıkanması (tıp): piezoelektrik rezonatör: piezoelectric
peternoster: chaplet thromboembolism resonator
Petroff denklemi (yataklar): Petroff pıhtılaşmış: coagulated piezoelektrik seramik: piezoelectric
equation pıhtılaştıran: coagulant, coagulating ceramic
petrokimya: petrochemistry pıhtılaştırgan: coagulative pigment: pigment
petrokimya sanayii: petrochemical pıhtılaştırıcı (kan): coagulant pik (sıvı demir): hot melt
industry pıhtılaştırılabilirlik (kan): pik arıltma süreci: pig-washing process
petrol: petrol (=petroleum) thrombogenicity pik bilya: chill iron shot, chilled iron shot

290
pik demiri pis artık

pik demiri: pig iron (=pig) pinpon raketi: paddle pirinç levha: brassplate
pik döküm makinası: pig casting pint (=1/8galon): pint pirinç parlatacı: brasspolisher
machine pinyon dişli: pinion pirinç renklendirme: brass colouring
pik kalıp: iron mould pinyon dişli kutusu: pinion stand pirinç sac: brass sheet
pik kanalı: pig bed pinyon şaft: spindle pirinç yüzey bitirme işlemi: brass
pik kurşunu: pig lead pinyon şaftı: pinion shaft finishing
pik tufali tozu: RZ powder pinyondişli: driving pinion pirinçli: brassy
pik ve cevher süreci (çelik): pig-and- Piobert çizgileri (derin çekme): Piobert pirinçsi: brassy
oreprocess lines pirit: pyrite
pik ve hurda süreci (çelik): pig-and- pi-ortacık: pi-meson (=pion) pirit izabesi: pyritic smelting
scrapprocess piperazin [C4H10N2]: piperazin pirit’e ilişkin: pyritic
pik yatağı: pig bed piperidin [C5H11N]: piperidene piritli: pyritical, pyritous
pikap: station vagon piperin [C17H19NO3]: piperine piritli bakır izabesi: pyritic copper
pikle akışkanlaştırma (çelik): pigging up piperonal [C8H6O3]: piperonal smelting
pikle karbon artırma (çelik): pigging pipet: pipette piritli kömür: drossy coal
back pipo: blowing iron, pipe, pontil (=punty), piritrin [C21H28O3] ve [C22H28O5]:
piknometre: picnometer, pyknometer revolving sleeve pyrethrin
pikofarad (10-12 f): picofarad pipo sapı: pipestem piro: pyro
pikolin [CH3C5H4N]: picoline pipodan sarkan cam (cam boru): piroelektriklilik: pyroelectricity
pikral (%4pikrik asitli metil alkol): catenary pirofanit [MnTiO3]: pyrophanite
picral pipotaşı (kızıl): pipestone pirofilit [Al2O3.4SiO2.H2O]: pyrophillite
pikrat: picrate piramit (mat.): pyramid pirofilit [Al2Si4O10(OH)2]: pyrophyllite
pikrik asit [C6H2(NO2)3.OH]: picric acid piramit araba (cam): barrow pirofosfat: pyrophosphate
pikrit: picrite piramit dizgesi (kristalografi): pirofosfat yunağı (bakır kaplama):
pikrotoksin [C30H34O13]: picrotoxin pyramidal system pyrophosphate bath
piksel: picture element (=pixel) piramit sertlik sayısı: pyramid hardness pirofosforik asit [H4P2O7]:
piksel kaydırma: pixel shifting number pyrophosphoric acid
pil: battery piramit taban düzlemi (örütbilim): pirogalik asit [C6H3(OH)3]: pyrogallic
pilet kaplama yunakları: piletplating pyramidalplane acid (=pyrogallol)
baths piramitsi: pyramidal pirogallol: pyrogallol
pilger boru küçültme süreci: pilger tube- pirani vakumölçeri: pirani vacuum pirokatekol [C6H4(OH)2]: pyorcatechol
reducing process gauge piroksen: pyroxene
Pilger haddesi (boru): Pilger mill pirargirit [Ag3SbS3]: pyrargyrite, ruby pirol [C4H5N]: pyrrole
Piling-bedworth (pb) oranı: Piling- silver piroliz: pyrolysis
bedworth (p.b.) ratio pireks: pyrex piroloji: pyrology
Pilkington süreci (cam): Pilkington piridin [C5H5N]: pyridine pirolüsit [MnO2]: pyrolusite
process piridoksin [C8H11NO3]: pyridoxine pirometalurji: pyrometallurgy
pilokarpin [C11H16N2O2]: pilocarpine pirimidin [C4H4N2]: pyrimidine pirometre: pyrometer
pilon: pylon pirinç (Cu-Sn alaşımı): brass pirometri: pyrometry
pilot: pilot pirinç çubuk: brass rod piromorfit [(PbCl)Pb4(PO4)3]:
pilot ark: pilot arc pirinç döküm: brass casting pyromorphite
pilotsuz: unpiloted pirinç eritme: brass melting piron [C5H4O2]: pyrone
pilotsuz uçak: remote controlled aircraft, pirinç eritme ocağı: brass melting pirop [3MgO.Al2O3.3SiO3]: pyrope
unpiloted aircraft furnaces pirop [Mg3Al2Si3O12]: pyrople
Pilumin süreci (Al): Pyluminprocess pirinç eşya: brassware piroseram: pyroceram
pim: dowel, gib, gudgeon, pin pirinç haddeleme: brass rolling pirosilikatlar: pyrosilicates
pim zımbası (=delik büyütücü): drift pirinç haddesi: brass rolling mill pirostat: pyrostat
pi-mezon: pi-meson (=pion) pirinç kaplama: brass plating, brassing pirosülfat: pyrosulphate
pinen [C10H16]: pinene pirinç kaplama yunağı: brass bath pirosülfürik asit [H2S2O7]: pyrosulphuric
pinit: pinite pirinç kaplı: brassy acid
pinolin: pinolin pirinç kaplı lastik teli (arabalar): pirotit [FeS]: pyrrhotite (=pyrrhotine)
pinömatik: pneumatic brassplated tire-chord pis: contaminated, unclean
pinömatik çekiç: pneumatichammer pirinç lehimi: brass solder pis artık: scurf

291
pis buğu platin karası

pis buğu: effluvium piyano akort anahtarı: tuning wrench plastik kalıbı: positive mould
pis çelik: dirty steel (=tuning hammer) plastik köpük: plastic foam
pis çözelti: contaminated solution, piyano teli [0.9%C+0.42%Mn]: piano plastik laminatlar: plastic laminates
impregnated solution wire plastik maça kutuları (döküm): plastic
pis döküm: dirty casting piyasa araştırması: market research core boxes
pis içyapılı çelik: dirty steel piyasa değeri: market value plastik maske: plastic replica
pis içyapılı döküm: dirty casting piyasa fiyatı: market price plastik modeller (döküm):
pis köpük: scrum piyon (fiz.): pion plasticpatterns
pis su: contaminated water plak: record plastik parçalar: plastic components
pis yüzey: contaminated surface, plaka (refrakter): plate block plastik sanatlar: plastic arts
impregnated surface plâka: dalle plastik sertlikölçeri: durometer
piset (cam): washing bottle plaka basma: matrixing plastik sünger: plastic foam
pislenme: contamination, fouling plaka döşeme (cam): patching plastik torba: sack
pislenmemiş: incontaminate plaka tuğla: split plastik yapıcı: plasticizer
pisletici: contaminating plakart: placard plastik yataklar: plastic bearings
pisletici parçacık: contaminating particle plâkdöndüreci: turntable plastik zar: plastic film
pisletme: contamination plan: layout, plan, plat, project, scheme plastiklenme önlenmesi:
pislik: dirt, uncleanness plancır (cam): needle, revolving tube antiplasticization
pislik içeriği (yağ): dirt content (=revolving sleeve) plastiklenme önleyici: antiplasticizer
pislik tuzağı (döküm): dirt trap plancır kamı (cam): needle cam plastiklenmesavar: antiplasticizer
pisolit: pisolite Planck dağılım yasası: Planck plastikler: plastics
pistole: spline distribution law plastikleştirici: plasticizer
piston: piston Planck değişmezi (h=e/ν) plastikleştirme: plasticization
(h=6.624x10e-27 erg-sec): Planck’s
piston başı (oto): piston crown constant (H) plastikpelte: plastigel
piston başlığı: crosshead Planck’ın ışınım yasası: Planck’s law of plastiksi: semiplastic
piston kolu (oto): piston rod radiation plastisite: plasticity
piston yayı: piston ring planeter hadde (yassı kütükten sac plastisol: plastisol
pistonlu körük: piston blower üreten hadde): planetary mill platform: platform
pistonlu motor: reciprocating engine plankeit [Cu8(Si4O12(OH)2.H2O]: platin [Pt]: platinum
pişirilmeyen kum: no-bake sand plancheite platin alaşımları: platinum alloys
pişirilmiş: baked planlama: planning platin anot: platinum anode
pişirilmiş toprak: terra cotta planya: planer (=planing machine) platin artıuç: platinum anode
pişirilmiş topraktan çanak-çömlek: planya makinası: planer (=planing platin bilyaları: platinum shot
terra cotta machine), shaper platin bromür: platinum bromide
pişirme: baking, burn, cooking, curing, planya tezgahı: facing lathe platin cevheri: platina
firing planyalama: planing platin derişimi: platinum concentration
pişirme fırını: baking oven, burning kiln, plasmared süreci (sünger demir): platin dirençli sıcaklık ölçer: platinum
decorating kiln plasmared process resistance thermometer
pişirme işlemi: baking operation plaster: plaster platin folyosu: platinum foil
pişirme sıcaklığı: baking temperature plastijel: plastigel platin içeren: platiniferous
pişirme süresi: baking time plastik (gereç): plastic platin iridyum alaşımları: platinum-
pişirme yüzeyi(elektrikli fırın): cooktop plastik astar gereci: sludge iridium alloys
pişkin tuğla: body brick plastik belleği: plastic memory platin iridyum denge dizgesi: platinum-
pişmemiş: unbaked plastik biçimleme: plastic forming iridium equilibrium system
pişmiş mimarlık tuğlası/çömleği: plastik bomba: plastic bomb platin iridyum evre çizgesi: platinum-
architectural terra cotta plastik cam: plexiglass iridiumphase diagramme
piton (yılan): piton plastik cerrahi: anaplasty platin iridyumlu uç: platinum-iridium
pitot borusu (akışkanlar): pitot tube plastik cerrahi ile organ onarımı (tıp): tip
Pittsburg düz cam süreci: Pittsburg neoplasty platin iyodür [PtI2]: platinum iodide
sheetprocess plastik deformasyon: plastic plâtin kaplama (refrakter): cladding
pituvit bezesini beyne bağlayan parça: deformation platin kaplama: platinating, platinum
infundibulum plastik film: plastic film plating
piyano: piano plastik gereçler: plastic materials, plastics platin karası: platinum black

292
platin katımlı asbest poli üretan elastomer

platin katımlı asbest: platinized asbestos plazma oluşturan gaz: plasma-forming Poiseuille denklemi [V=(πρr4)/(8l/n)]:
platin klorürler [PtCl2][PtCl4]: platinum gas Poisseuille’s equation
chlorides plazma proteinleri: plasmaproteins Poiseuille yasası: Poisseuille’s law
platin kullanımları: platinum uses plazma püskürtme: plasma spraying Poisseuille akışı: Poisseuille flow
platin lehimi: platinum solder plazma püskürtümlü alumina: plasma- Poisson oranı [Ѵ=(E/2G)-1]: Poisson’s
platin oksit [PtO2]: platinum oxide sprayed alumina ratio
platin özütleme: platinum extraction plazma püskürtümlü krom oksit Poisson oranı işlevi: Poisson’s ratio
platin palladyum altın alaşımı: [Cr2O3]: plasma-sprayed chromic oxide function
platinum-palladium-gold alloy plazma püskürtümlü zirkonya: plasma- pokayok: pokayoke
platin rodyum alaşımları: platinum- sprayed zirconia polarimetre: polarimeter (=polariscope)
rhodium alloys plazma tabancası: plasma gun polariskop: polariscope
platin siyanür [Pt(Cn)2]: platinum plazma tükürümü: plasma sputtering polarite: polarity
cyanide plazma yalazı (kaynaklama): plasma polarizasyon: polarization
platin sülfür [PdS2]: platinum sulphide flame polarizasyon gerilimi: bias
platin sünger: platinum sponge plazmalı arıtma: plasma purification polarize: polarized
platin taklidi: platina plazmalı çoğuzlama: polarize edici: polarizing
platin tel: platinum wire plasmapolymerization polarize gözlük: polarized glasses
platin tezgenler: platinum catalysts plazmalı dağlama: plasma etching polarize ışık: polarized light
platin tozu: platinum black, platinum plazmalı dağlama aygıtı: plasma etching polarize ışık mikroskobu: polarized light
powder device microscope
platin tül: platinum gauze plazmalı eritme: plasma melting polarize molekül: polarized molecule
platin varağı: platinum foil plazmalı görüntü panoları: plasma polarize olmamış: non-polarized
plâtina: platina displaypanels (PDP) polarizör: polarizer (nicol prizm)
platin-gümüş dizgesi: platinum-silver plazmalı kesiciler: plasma cutters
system polarlama: bias
plazmalı kimyasal işlem: plasma polarlama akımı: bias current
platin-gümüş evre çizgesi: platinum- chemicalprocessing
silverphase diagramme polarlama direnci: bias resistor, biasing
plazmalı osmiyum kaplayıcı (aygıt): resistor
platinle kaplama: platinization osmiumplasma coater
platinleme: platinating, platinization polarlama gecik(tir)mesi: bias
plazmalı püskürtümlü metal kaplama: retardation
platinlenmiş asbest: platinized asbestos plasma spray metallizing
platinli (+2): platinous polarlama gerilimi: bias voltage, biasing
plazmalı şaloma: plasma torches potential
platinli (+4): platinic plazmalı toplaklama/sinterleme: plasma polarlama gerilimi üreteci: bias
platinli: platiniferous sintering generator
platinli iridyumlu doğal cevher: plazmayla temizleme: plasma cleaning polarlama mikroskopisi: polarizing
platiniridium plazmayla temizleme aygıtı: plasma microscopy
platinsi: platinoid cleaning device polarlama pili: bias cell
plattner harcı (seramik): plattner mortar plazmon (zayıf bağlı elektronların polarlama trafosu: biasing transformer
plazma: plasma salınım erki nicemi): plasmon polarlama voltajı: biasing voltage
plazma ark kaynağı: plasma-arc welding plazmon doruğu (görünge):
(PAW) polarlanmış: biased
plasmonpeak polarlı: biased
plazma ark kesmesi: plasma-arc cutting pleksiglas: plexiglass
plazma salımlı spektrofotometri: polarlı göç (atom): biased migration
Plessy yeşili [kromfosfatı]: Plessy’s green polarlı püskürtme: bias sputtering
plasma-emission spectrophotometry
pletismograf (tıp): plethysmograph Polaroid™: Polaroid™
plazma bırakıntısı: plasma deposition
Plumbsol™: Plumbsol™ Polaroid™ fotoğraf makinası: Polaroid™
plazma bürgüsü (tıp): plasma lemma
plutonya: plutonia camera
plazma destekli kimyasal buharlı
bırakım: plasma-assisted chemical plutonyum [Pu]: plutonium polaron (fizik): polaron
vapour deposition (PACVD) plutonyum oksit [PuO]: plutonia poli etenil benzen [(C6H5-CH=CH2)n]:
plazma ışınlı işleme (mak): plasma Pockels gözesi: pockels cell polystyrene (PS)
beam machining Pockels olgusu (elektrikle kırılım imleci poli tetra floro etilen [(C2H4)n]:
plazma işlemi: plasma treatment değişimi): pockels effect polytetrafluoroethylene (PTFE)
plazma jeti: plasma jet podyum: podium poli üretan: polyurathane (PU)
plazma jetiyle uyarım: plasma-jet Pohlman yöntemi (ses üstü deneyi): poli üretan elastomer: polyurethane
excitation Pohlman method elastomer

293
poli üretan kaplama polisilikon sürtünmesi

poli üretan kaplama: polyurethane polieterketon: polyetherketone (PEK) polimer elyafı: polymer fibre
coating polietilen [-CH2CH2-]: polyethene polimer film: polymeric film
poli üretan köpük: polyurethane foam (=polyethylene) polimer gereçler: polymeric materials
poli üretan sünger: polyurethane foam polietilen çarşaflar: polyethylene sheets polimer harmanı: polymer blend
poliakrilamid: polyacrylamide polietilen glikol: polyethylene glycol polimer katot: polymeric cathode
poliakrilat: polyacrylate (PAR) (PEG) polimer kristalleri: polymer crystals
poliakrilikler: polyacrylics polietilen lifler: polyethylene fibres polimer parçalanması: depolymerization
poliakrilonitril (pan): polyacrylonitrile polietilen oksit: polyethylene oxide (=cracking)
(PAN) (PEO) polimer reçineleri: polymer resins
poliamid: poliamide polietilen plastikler: polyethylene polimer sentezi: polymer synthesis
poliamid eşçoğuz: polyamide copolymer plastics polimeraz: polymerase
poliamid-imid reçineleri: polyamide- polietilen reçineler: polyethylene resins polimerizasyon fırını (reçineler):
imide (PAI) resins polietilen tereftalat: polyethylene polymerizing oven
poliamidler: polyamides (PA) terephthalate (PET) polimerizasyon kertesi: degree of
poliamido amin: polyamido amine polietilen tozu: polyethylene powder polymerization (DP)
(PAMAM) polifenilin eter: polyphenylene ether polimerle(ş)me: polymerization
poliamin: polyamine (PPE) polimetan: polymethane
polianilin: polyaniline polifenilin oksit: polyphenylene oxide polimetil metakrilat: polymethyl
(PPO) methacrylate (pmma)
polianit: polianit (=pollux)
polifenilin sulfon (PPSU): polimetilen difenilen izosiyanat:
poliaril sulfon: polyaryl sulfone (PAS) polyphenylene sulfone
poliarilat: polyarylate (PAR) polymethylene diphenylene isocyanate
polifenilin sülfür: polyphenylene (PMDI)
poliarileter: polyarylether (PAE) sulphide
poliarileterketon: polyaryletherketone polinükleotitler: polynucleotides
poliflorokarbonlar: polyfluorocarbons polioksanon: polydioxane (PDS)
(PAEK) poliformaldehit: polyformaldehyde (PF)
poliarlatlar: polyarlates polioksimetilen: polyoxymethylene
poliftalamidler: polyphthalamides (PPA) (POM)
poliaromatik ester: polyaromatic ester poliglikolik asit: polyglycolic acid (PGA) poliolefin eşçoğuzlar: polyolefin
poliaromatik kabuklar: polyaromatic poliglikoller: polyglycols copolymers
shells polihalit [K2Ca2Mg(SO4)2.2H2O]: poliolefinler: polyolefins
poliaromatik keton: polyaromatic ketone polyhalite
(PAK) polipeptit: polypeptide
polihidrik alkoller: polyhidric alcohols polipropilen: polypropylene (PP)
poliasetal: polyacetal polihidroksibütarat:
poliasetilen: polyacetylene polipropilen borular: polypropylene
polyhydroxybutarate (PHB) tubes
polibasit [9(Ag2Cu)2S.(Sb.As)2S]: polihidroksietil metaakrilat:
polybasite polipropilen sıcak eriyikleri:
polyhydroxyethyl methacrylate polypropylene hot melts
polibutadiyen: polybutadiene (PHEMA)
polisakkaritler: polysaccharides
polibütilen: polybutylene (PB) polihidroksivalerat: polyhydroxyvalerate
(PHV) polisilikon: polysilicon
polibütilen tereftalat: polybutylene
terephthalate (PBT) poliimid: polyimide (PI) polisilikon çınlaçlar: polysilicon
resonators
polidimetilsiloksan: poliimid camı: polyimide-glass
polydimethylsiloxane (PMDS) polisilikon demeti: polysilicon beam
poliimid sulfon [PISO2]: polyimide
polielektrolit: polyelectrolyte sulfone polisilikon film: polysilicon film
poliester: polyester (PET) poliizobütilen: polyisobutylene (pıb) polisilikon içyapısı: polysilicon
microstructure
poliester ipliği: polyester fibre poliizopren: polyisoprene
polisilikon kalıcı gerilimi: polysilicon
poliester reçineler: polyester resins polikarbonatlar: polycarbonates (PC) residual stress
poliester üretanlar: polyester urethanes poliketonlar: polyketones (PEK) polisilikon katman: polysilicon layer
polieter: polyether poliklinik: polyclinic polisilikon kırılma dayancı: polysilicon
polieter eter keton: polyether ether polikloropren [(-CH2-CCl=CH-CH2-)]: fracture strength
ketone (PEEK) polychloroprene polisilikon kırılma tokluğu: polysilicon
polieter sulfon: polyether sulfone (PES) polilaktikasit: polylactic acid (PLA) fracture toughness
polieter üretanlar: polyether urethanes polimer: polymer polisilikon rezonatörler: polysilicon
polietereterketon: polyetheretherketone polimer adları: polymer names resonators
(PEEK) polimer bilimi: polymer science polisilikon sürtünmesi: polysilicon
polieter-imid: polyether-imide (PEI) polimer değirmeni: banbury friction

294
polisilikon şerit potadan potaya aktarma (sıvı metal)

polisilikon şerit: polysilicon strip porselen emaye taşlaması: stoning portland çimentolu beton: portland
polisilikon yorulması: polysilicon porselen emayesi: porcelain enamel cement concrete
fatigue porselen emayesi inceliği: porcelain- portland çimentosu: portland cement
polisilikon yüzey inceişlemi: polysilicon enamel fineness portland yüksek fırın dışığı çimentosu:
surface micromachining porselen emayesi kırıntısı: porcelain- portland blast-furnace slag cement
polistren: polystyrene (PS) enamel frit porto şarabı kadehi (cam): port glass
polisulfon: polysulfone (PSU) porselen eşya: chinaware portre: portrait
polisülfür: polysulphide porselen hamuru: pate portre heykeli: portrait bust
polisülfür elastomeri: polysulphide porselen kırığı: grog1 portre yontusu: portrait bust
elastomer porselen mozaik: porcelain tile posa: dreg, fecula, marc, sediment,
politeknik: polytechnic porselen sırı: porcelain enamel tailings
politetrafloroetilen [(-CF2CF2-)n]: teflon porselen sırlama: porcelain enamelling posalı: feculant
polivinil alkol [(C2H4O)n]: polyvinyl porselen taklidi: semiseramic post: peltry, woolfell
alcohol (PVAL) porselen yalıtıcı: porcelain insulator post doldurma: taxidermi
polivinil asetat: polyvinyl acetate (PVA) porselen yeşim taşı: porcelain jasper posta: mail, post
polivinil butiral: polyvinyl butyral (PVB) porselenleme: porcelainization posta çantası: mail bag
polivinil florür: polyvinyl fluoride (PVF) porselenli fayans: porcelain tile posta dağıtım: mail delivery
polivinil kaplama: polyvinyl coating porselensi: semiseramic posta damgası: postmark
polivinil klorür [(C2H3Cl)n]: polyvinyl port (cam): port posta kutusu: mailbox, postbox
chloride (PVC) port ağzı (cam): port mouth posta pulu: postage stamp
poliviniliden klorür: polyvinylidene port ağzı yan duvarı (cam): jamb posta siparişi: mail-order
chloride (PVDC) postalama: maling
port ağzı yan duvarı (cam): port jamb
polivinilidin florür: polyvinylidene postalanabilir: mailable
port altı ateşleme (cam): underport
fluoride (PVDF) poster: poster
firing
polivinilidin florür eşçoğuzu: port arka duvarı (cam): port back wall postulat (mat): postulate
polyvinylidene fluoride copolymer pota: ladle,pot
port arka kemeri (cam): port rear arch
polivinilli alkollü çözeltiler: polyvinyl pota ağzı: spout
alcohol solutions port boynu (cam): port neck
port boynu kemeri (cam): port cap rake pota arabası (cam): pot wagon
polonyum [Po]: polonium
(=port neck crown) pota astarı: crucible wash
poluethow deneyi [ge]: poluethow test
port boynu tabanı (cam): port floor pota camı: pot glass
polusit [CsAlSi2O6.H2O]: pollucite (=port neck bottom), sill pota fırını (cam): pot furnace
polyester elastomer: polyester elastomer port boynukemeri (cam): cap pota fırını tabanı (cam): siege (bench)
polyester eşçoğuzlar: polyester port eşiği (cam): port apron
copolymers pota halkası (cam): pot ring (=gathering
port eşiği kemeri (cam): port arch ring, ring)
polyester kaplama: polyester coating (=port cap, port cover, port crown) pota mili tuğlası: rod cover
polyester kumaşlar: polyester fabrics port içinden ateşleme (cam): pota ocak: crucible furnace
polyester laminatlar: polyester laminates throughport firing pota ömrü: pot life
polyester örgüsüz kumaş: polyester port kemeri (cam): port cap, port cover,
nonwoven fabric pota ön ısıtması (cam): pot firing (=pot
port crown arching)
polyester plastikler: polyesterplastics port şahtası (cam): port uptake, uptake pota rubisi (cam): pot ruby
polyesterleme: polyesterification port üstü ateşleme (cam): overport pota tabanına toz serpme (cam):
poly-si süreci: poly-siprocess firing breezing
pompa: pump, unguent portakal çiçeği esansı: neroli oil pota vinci: casting crane
pompa gövdesi: pump body portakal desenli cam: orange glass pota yakutu: pot ruby
pompalama: pumping portakal kabuğu (yüzey hatası): peeling potada dondurulmuş cam: pot cooled
pomza (%65-75SiO2 + %15Al2O3 + (=orange peel) glass
Na,K oksitleri): pumice portakal kabuğumsu görüntü (yüzey potada soğutma (cam): pot cooling
pomzataşı: cotton stone kusuru): orange peel effect potada suverme: pot quenching (=direct
ponza taşı: rottenstone portakal kırmızısı [As2S2]: orange red quenching)
porelen süreci: porcelainprocess portakal kurşunu: orange lead potadan döküm hızı: rate of teeming
porfir (kaya): porphyroid portakal yağı: neroli oil potadan kalıba döküm: teeming
porselen: porcelain portakalsı mineral: orange mineral potadan potaya aktarma (sıvı metal):
porselen çamuru: kaolin(= china clay) portal damar: portal vein reladling

295
potalı ocak praseodimiyum tozu

potalı ocak: crucible furnace potasyum klorat [K2ClO3]: potassium potasyum tiyosiyanat [KSCn]:
potalı ocak çeliği: crucible steel chlorate potassium thiocyanate
potansiyel (elektrik): potential potasyum klorür [KCl]: potassium potasyum tiyosülfat [K2S2O3]: potassium
potansiyel enerji: potential energy chloride thiosulphate
potansiyel farkı: potential difference potasyum kromat [K2CrO4]: potassium potasyum tungstat [K2Wo4]: potassium
chromate tungstate
potansiyometre: potentiometer
potasyum kurşun silikat camları: potasyumlu argonlu yaş belirleme:
potansiyometrik titrasyon: potassium argon dating
potentiometric titration potassium-lead silicate glasses
potasyum külçesi: potassium ingot potaş [K2SO4.Al2(SO4)3.24H2O]: pearl
potansiyostat: potentiostat ash (=potash), potash alum
potas yapılan yer: ashery potasyum metabisülfür [K2S2O5]:
potassium metabisulphite potaş camı: potash glass
potasyum [K]: potassium potaş feldspar [KAlSi3O8]: potash
potasyum metavanadat [KVO3]:
potasyum antimonat potassium metavanadate feldspar
[KSb(OH)6.1/2H2]: potassium potin: buskin
potasyum molibdat [K2MoO4]:
antimonate potassium molybdate poundal (=13563din): poundal (foot-
potasyum asetat [KCH3COO2]: potasyum nitrat [KNO3]: potassium pound-sec)
potassium acetate nitrate, potash nitre Pourbaix çizgeleri: Pourbaix
potasyum bikarbonat [KHCO3]: potasyum nitrit [KNO2]: potassium diagrammes
potassium bicarbonate nitrite povelit [Cu(Mo.W)O4]: powellite
potasyum borohidrat [KBH4]: potasyum niyobat [KNbO3]: potassium poyra: axle oil box, hub
potassium borohydrate niobate pozametre: lightmeter
potasyum bromat [KBrO3]: potassium potasyum oksit [K2O]: potash oxide pozitif tam sayı: natural number
bromate pozitron (atom): positron
potasyum perklorat [KClO4]: potassium
potasyum bromür [KBr]: potassium perchlorate pozitronyum: positronium
bromide pozlandırma (foto): exposure
potasyum permanganat [KMnO4]:
potasyum çubuğu: potassium rod potassium permanganate pozometre: actinometer
potasyum dikromat [K2Cr2O7]: potasyum persulfat [K2S2O8]: potassium pörsük: limp
potassium dichromate persulphate pörsümüş: sapless
potasyum ferrisiyanür [K2Fe(Cn)6]: potasyum pirofosfat [K4P2O7]: pösteki: sheep skin
potassium ferricynanide potassium pyrophosphate pragmatik: pragmatic
potasyum ferrosiyanür [K4Fe(Cn)6]: potasyum rutanat [K2RuO4]: potassium
potassium ferrocyanide Prandtl sayısı: Prandtl number
rhuthenate Prandtl-Reuss akış yasaları: Prandtl-
potasyum florür [KF]: potassium potasyum selenat [K2SeO4]: potassium Reuss flow laws
fluoride selenate Prandtl-Tomlison modeli: Prandtl-
potasyum fluoborat (döküm): potasyum selenit [K2SeO3]: potassium Tomlinson model
potassium fluoborate selenite pranga: balland chain, gyve, shackle
potasyum fosfat [K3PO4]: potasyum selenosiyanat [KSeCn]:
potassiumphosphate praseodimiyum [Pr]: praseodymium
potassium selenocyanate praseodimiyum bromür [PrBr3]:
potasyum germanat camları: potassium- potasyum silikat camları: potassium- praseodymium bromide
germenate glasses silicate glasses praseodimiyum florür [PrF3]:
potasyum hidrojen ikiflorür [KHF2]: potasyum siyanat [KOCn]: potassium praseodymium fluoride
potassium hydrogen difluoride cyanate praseodimiyum iyodür [PrI3]:
potasyum hidroksit [KOH]: potassium potasyum siyanür [KCn]: potassium praseodymium iodide
hydroxide cyanide praseodimiyum klorür [PrCl3]:
potasyum iki hidrojen fosfat [KH2Po4]: potasyum sodyum kurşun silikat praseodymium chloride
potassium dihydrogenphosphate camları: potassium-sodium lead silicate praseodimiyum külçesi: praseodymium
potasyum iri parçaları: potassium glasses ingot
chunks potasyum sülfat [K2SO4]: potassium praseodimiyum oksit [Pr6O11]:
potasyum iyodat [KIO3]: potassium sulphate praseodymium oxide
iodate potasyum sülfit [K2SO3]: potassium praseodimiyum sarısı: praseodymium
potasyum iyodür [KI]: potassium iodide sulphite yellow
potasyum karbonat [K2CO3]: potash, potasyum süperoksit [KO2]: potassium praseodimiyum talaşı: praseodymium
potassium carbonate superoxide chip
potasyum karbonat [K2O3]: pearl ash potasyum tantalat [KTaO3]: potassium praseodimiyum tozu:
(=potash) tantalate praseodymiumpowder

296
praseodimiyum varağı puslu

praseodimiyum varağı: praseodymium proje: project, scheme protein yapay kimyası: protein synthetic
foil proje dairesi: engineering department chemistry
praseodimiyumperklorat [Pr(ClO4)3]: proje yönetimi: project management proteinaz: proteinaze
praseodymiumperchlorate projeksiyon makinası: slide projector proteinli idrar (tıp): proteinuria
pratik: practical, viable projektör: searchlight proteoz: proteose
Preece deneyi (galvanizleme): Preece projesteron [C21H30O2] (tıp): progestrone protez (tıp): prosthesis
test (=progestine) protezcilik (tıp): prosthetics
prefabrik kaplama: drywall prokain [C13H20O2N2HCl]: procaine proto plazma: plasma
prepregler (çoğuzlanmamış reçinelerde prolaktin: prolactin protolak süreci (al): protolacprocess
lif katmanları): prepregs prolamin: prolamine proton (atom): proton
pres: press prolan: prolan proton sayısı: effective atomic number
pres çerçevesi: press frame prolin [NH(CH2)3CHCOOH] (tıp): protonalır (çözelti): protophilic
pres döküm: die casting (=pressure die proline protonverir (çözelti): protogenic
casting) prometyum [Pm]: promethium prototip: prototype
pres kapasitesi: press capacity propan [C3H8]: propane prototipleme: prototyping
presleme (cam): pressing, straight protrombin (tıp): prothrombin
propan fışkırtımlı dondurma: propane-
pressing protyum [H1]: protium
jet freezing
preslenmiş toz: pressed powder prustit [Ag3AsS3]: proustite
propan fışkırtımlı dondurma aygıtı:
pres-üfleme yöntemi (cam): press-and- propane-jet freezing device Prusya mavisi {K.Fe[Fe(Cn)6]}: prussian
blow process blue
propan fışkırtımlı dondurucu (aygıt):
prim: bonus propane-jet freezer psilomelan [Mn2O3-2H2O]: psilomelane
prime western çinkosu: prime western propan gazı: colour gas puaz: poise
zinc
propanal: propanal (=propyl aldehyde) pudra şekeri: icing sugar
primer elyaf (cam): primary fibre
propant: proppant pul: flake, spangle, stamp, wafer, washer
priorit (Nb,Ta,Ti oksitleri): priorite
propen [CH2: propene (=propylene) pul dökme (plastikler): sluffing
priz: jack, outlet
Properzi süreci (döküm): pul pul dökülme: exfoliation
prizma: prism Propererziprocess pul zımba: coining punch
prizma gibi: prismatic propil aldehit [CH3CH2CHO]: propyl pulla kaplı: squamous
prizmasal: prismatic aldehyde pullama: coining
prizmasal düzlem: prismaticplane propil alkol: propyl alcohol pullu: furfuraceous, squamous
prizmaya özgü: prismatic propilen: propylene pulluk sapı: plowstaff
proaktinyum [Pa]: proactinium propilen glikol [C3H8O2]: propylene pulluk taban demiri: plowshoe
problem (mat.): problem glycol pulsu aşındırıcılar: shales
profil: profile propilen karbonat: propylene carbonate pulsu çatlak: flake
profil boru: shaped tube propilen kökü [-CH(CH3)CH2-]: pulsu toz: splatpowder (=flakepowder)
profil çekme: section drawing propylene radical pulsu toz üretiminde su verme: splat
profil gövdesi: web propilen plastikler: propyleneplastics quenching
profil haddele(n)mesi: profile rolling propilit: propylite punç bardağı (cam): punch glass
profil haddesi: section mill, shape mill proplatin (Ni, Bi, Ag alaşımı): punç kasesi (cam): punch bowl
profil işlemi: profiling proplatinum punta: stitch
profil tel: shaped wire protaktinyum [Pa]: protactinium punta başlığı (torna): tailstock
profilleme: profiling Protal süreci: Protal process punta kalemi: centre bit
profiller: shapes proteaz: proteaz puntasız işleme: centreless machining
profilör: profiler protein: protein puntasız talaşlı işleme: centreless
proforma fatura: proforma invoice protein biyo etkinliği: protein bioactivity machining
program: programme, schedule protein çözümü (tıp): proteolysis puntasız taşlama: centreless grinding
program değerlendirme: programme protein katlanması: protein folding puntasız taşlama tezgahı: centreless
evaluation protein kristalografisi: protein grinding machine
programlanabilir: programmable crystallography puntasız taşlanmış çubuklar: centreless
programlanabilir gereçler: protein örütbilimi: protein ground bars
programmable materials crystallography puron: puron
programlanabilir robotlar: protein parçalayıcı enzim (tıp): pus: mist
programmable robots proteolytic enzyme puslu: brumous

297
pusula Pyrex™ camı

pusula: compass püskürtme memesi: blasting nozzle, pütürlü yüzey (cam) (metaller): orange
pusula tabanı (den.): binnacle spray nozzle peel (=orange skin)
putrel: beam, boom püskürtme odası: spray chamber pütürlü yüzey (cam): orange skin
puzolan: pozzuolana püskürtme sarkması (bozukluk): spray pütürlülük (yüzey kusuru): pebbles
püre: pap sagging (=orange peel)
pürin [C5H4N4]: purine püskürtme sırası: spraying sequence Pyrex™ camı: Pyrex™ glass
pürpürin [C14H5O2(OH)3]: purpurin püskürtme suyu (sürekli döküm): spray
water
pürsek: rough
püskürtme tabancası: cup gun, spray-
pürtük: knurl, wart (=tit) gun
pürtükler (cam yüzey): pockmarks püskürtme uzaklığı: spray distance
pürtüklü: knurled püskürtmeli aktarım (kaynak): spray
pürtüklü deri: pebble leather transfer
pürtüklü haddeleme: ragging püskürtmeli alkalili temizleme: spray
pürtüklü kenar: ragged roll alkaline
pürtüklü merdane: ragged edge püskürtmeli asitle temizleme: spray acid
pürüz giderme: cutting down cleaning
pürüzalır: reamer, rymer püskürtmeli bakır kaplama: copper
pürüzleme: roughening spray coating
pürüzlen(dir)me: roughening püskürtmeli boyama: spraypainting
püskürtmeli dondurma: spray freezing
pürüzlendirilmiş cam eşya: chipped
glass püskürtmeli donukluk (seramik): spray
frost
pürüzler: asperities
püskürtmeli durulama: spray rinsing
pürüzlü: erose, jagged, rasped, rough,
rugged, scabrous, uneven püskürtmeli haddeleme: spray rolling
püskürtmeli kaplama: spray coating
pürüzlü kenar (cam): rough edge
püskürtmeli kurutucu (seramik): spray
pürüzlü yüzey: rough surface, rugged drier
surface
püskürtmeli metal kaplama: spray
pürüzlülük: roughness, ruggedness metallizing
pürüzsüz: smooth püskürtmeli metalleme: spray
püskül: fringe, penicil, tassel, tuft metallizing
püskülle(n)me: tasseling püskürtmeli soğutma: spray cooling
püsküllü: thrummy, tufted püskürtmeli suverme: spray quenching
püskürteç: pulverizer, spray püskürtmeli temizleme: spray cleaning
püskürtme: atomizing, injection, püskürtmeli yerleştirme (lif destekli
spraying, sputtering ürün): spray lay-up
püskürtme açısı: spray angle püskürtü: spray
püskürtme bırakıntısı: spray deposit püskürtücü: sprinkler
püskürtme boya: spraypaint püskürtüm: ejection, jetting, sputtering
püskürtme bölgesi (sürekli döküm): püskürtümlü kaplama: sputter coating
spray zone püskürtümlü kaplayıcı: sputter coater
püskürtme dökülmüş gereçler: spray püskürtümlü metal film: sputtering
cast materials püskürtümlü soğutma: mist cooling
püskürtme döküm: spray casting püskürtümlü yağlama: mist lubrication
püskürtme havası (cam): primary air püskürük: ejecta, extrunsive, pyroclastic,
püskürtme hızı: spray rate volcanic
püskürtme hunisi (yangın söndürücü): püskürük cam: volcanic glass
horn püskürük çamur: volcanic mud
püskürtme kulesi: spray tower püskürük kül: volcanic ash
püskürtme kurutması: spray drying püskürük örütlü: pyrocrystalline
püskürtme maskesi (ısılpüskürtme): püstül (tıp): pustule
shadow mask pütürler: asperities
püskürtme memesi (cam): nozzle pütürlü: scabrous

298
R
Rh değeri [Rh=log10(1/p)]: Rh value radyo gürültüsü: atmospherics Raman kayması: Raman shift
RH dolaşımlı gaz giderici (çelik): RH radyo lâmbası: radio tube Raman olgusu: Raman effect
recirculation degasser radyo sıklığı: radio frequency Raman spektroskopisi: Raman
RH işlemi (çelik): RH treatment radyo teleskop: radio telescope spectroscopy
RH metalbilimi (çelik): RH metallurgy radyoaktif: radioactive ramnoz [C6H12O5]: rhamnose
RH süreci: RH process radyoaktif element: radioactive element ramsayit [Na2Ti2Si2O9]: ramsayite
RH teknolojileri: RH technologies radyoaktivite: radioactivity Ramsden göz merceği: Ramsden
RH tesisi (çelik): RH plant radyoizotop: radioisotope eyepiece
Rheostan alaşımı (%52 Cu+%25 radyoloji: radiology Ramsden oküleri (mikroskop):
Ni+%18 Zn+%5 Fe): Rheostan radyolu iletişim: radio communication Ramsden eyepiece
Rh-faktörü: Rhesus factor (=Rh factor) radyomikrometre: radiomicrometer Ramsey ve Young kuralı: Ramsey and
RH-OB süreci (çelik): RH-OB process Young’srule
radyo-sıklıklı püskürtüm: radio-
RH-OB teknolojisi (çelik): RH-OB frequency sputtering Randupson süreci (kalıplama):
technology Randupson process
radyoskop: radioscope
RH-TOP teknolojisi (çelik): RH-TOP Raney nikel tezgeni: Raney nickel
radyoterapi: radiotherapy catalyst
technology
radyotermi: radiothermy Rankine çevrimi: Rankine cycle
RZ tozu: RZ powder
radyoyla işletim: telemechanics Rankine sıcaklığı (°R): Rankine
R.A.SO3Na türü aril-alkil sulfonat:
kamenol radyum [Ra]: radium temperature (oR)
rabıta: vinculum radyum bromür [RaBr]: radium Ransburg süreci (boyama): Ransburg
bromide process
radar kamerası: radar camera
Radenhein süreci (mg): Radenhein radyum dizisi: radium series Ranz-Marshall bağıntısı: Ranz-Marshall
process radyum kaplı: radium coated correlation
radon [Rn]: radium emanation, radon radyum klorür [RaCl]: radium chloride Raoult yasası: Raoult’s law
radyal (mak.): radial radyum standart numunesi: radium rapor edilmemiş: unreported
radyal açı: radial rake standard raptiye: thumbtack
radyal dingil: radial axle radyum sülfat: radium sulphate raspa: rasp, scraper
radyal dişli frezesi: radial gear cutter radyumlu tedavi (tıp): radium therapy rastgele: arbitrary, random
radyal dövme: draw forging (=radial raf: ledge, rack, shelf rastgele dizilimli eşçoğuz: random
forging) raf ömrü (ürün): shelf life copolymer
radyal matkap: radial drill rafine altın: refined gold rastgele seçim: random selection
radyal merdane: radialroll rafine bakır: refined copper rastgelelik: randomness
radyasyon sterilizasyonu: radiation rafine çinko: refined zinc rastık: kohl, mascara
sterilization rafine gümüş: refined silver rastla(ş)ma: encounter
radyatör ızgarası: grille rafine kurşun: refined lead rastlantı: coincidence
radyo: wireless rafine şeker: refined sugar raslantısal: haphazard, incidental,
radyo dalgaları: radio waves rafine yağ: refined oil accidental
radyo frekansı (15 khz-108 khz): rafineri: refinery raslantısal değişimler: chance variations
radiofrequency rafinoz [C18H32O16.5H2O]: rafinose raslantısal hatalar: accidental errors
radyo frekanslı görünge ölçer: radio- rahatlatıcı (ilaç): relaxant raslantısal neden: chance cause
frequency spectrometer rahatsız: ailing, uncomfortable raşitizm (tıp): rickets
radyo frekanslı ısıtma: radio-frequency rahatsız edici: uncomfortable ray: rail, track
heating rahatsızlık: ailment ray açıklığı: rail gauge
radyo frekanslı ışıltılı boşaltımlı plazma rahim (tıp): uterus, womb ray açıklık kalıbı: rail gauge template
bırakımı (tıp): radio-frequency glow ray ayağı: foot ofrail, rail base
discharge (RFGD) plasma deposition rahim (alma) ameliyatı (tıp):
hysterectomy ray bağlantı çubuğu: fish plate
radyo frekanslı ışıltılı boşaltımlı tedavi ray bağlantı çubukları: rail joint bars
(tıp): radio-frequency glow discharge rahim kılıfı: intrauterine loop
treatment rahle: book rack ray bağlantı demiri: rail connection
radyo frekanslı önısıtma (plastikler): rakam: digit ray bağlantı elemanları: rail joint bars
radio-frequency (RF) preheating rakor: pipe fitting, sleeve, union ray bağlantısı: rail junction
radyo frekanslı spektroskopi: radio- rakor somunu (mak): sleeve nut ray boyutları: rail dimensions
frequency spectroscopy Raman çizgisi: Raman line ray civatası: rail bolt, rail screw
radyo girişim ölçeri (radyo teleskop): Raman görünge gözlemi: Raman ray çelikleri: rail steels
radio interferometer spectroscopy ray çivisi: dog spike, rail spike
radyo gökgözler: radio telescope Raman görüngesi: Raman spectrum ray çubuğu: rail bar

299
ray damgalama refrakter manyezi [MgO]

ray damgalama: rail branding rayba kanalı: broach gullet reçine püskürtümü (plastikler): jetting
ray denemesi: rail testing rayba salma: reaming reçine yığıntısı: resin pocket
ray deney aygıtı: rail tester rayba sarma: broaching reçineleme: resining
ray deneyi: rail test rayba tasarımı: broach design reçineleştirme: resinification
ray desteği: rail brace raybalama: reaming reçineli: gummiferous, resinaceous,
ray dilme: rail slitting raybalanmış sıkma külçesi: reamed resinoid, resinous
ray dilme haddesi: rail slitting mill extrusion ingot reçineli alan: resin-rich area
ray doğrultma basgacı: rail straightening raydan çıkma: derailing reçineli kum (döküm): precoated sands
press raydan çıkmış: derailed reçinemsi: resinoid
ray doğrultma makinası: rail raydan çıkmış lokomotif: derailed reçinesız alan: resin-starved area
straightening machine (=rail locomotive reçinesiz bölge: starved area
straightener) raydan çıkmış tren: derailed train reddetme: rejection
ray doğrultmacı: rail straightener raydan çıkmış vagon: derailed wagon redoks: redox
ray döşeme (demiryolu): tracking Rayleigh çevrimi: Rayleigh cycle redoks belirteçleri: redox indicators
ray eğici: rail bender Rayleigh damıtımı: Rayleigh distillation redoks gerilimleri: redox potentials
ray eğme aleti: rail bending tool Rayleigh kuramı: Rayleigh theory redoks süreci (metal tutturma): redox
ray eğme makinası: rail bending Rayleigh oranı: Rayleigh ratio process
machine Rayleigh saçılımı: Rayleigh scattering redoks tepkimeleri: redoxreactions
ray ek yeri: rail joint Rayleigh sayısı: Rayleigh number redonda fosfatı [AlPO4]: redonda
ray eki: rail joint Rayleigh yasası: Rayleigh law phosphate
ray geçisi: rail pass raylı köprü: rail bridge redresör: rectifier
ray genleşimi: rail expansion raylık çelikler: rail steels redrutit [Cu2S]: redruthite (=copper
ray göbeği: rail boss r-değeri: r-value glance)
ray gönyesi: rail square reaktans [X=(Z2-R2)1/2]: reactance (X) redulit (kurşun): redulith
ray haddehanesi: rail rolling mill reaktif enerji: reactive energy redüktör: reduction gear
ray haddeleme: rail rolling reaktör: reactor Redwood ağdalılığı: Redwood viscosity
ray haddesi: rail mill Reaumur sıcaklık ölçeği: Reaumur reel: real
ray hurdası çeliği: rail steels temperature scale reel sayı: real number
ray incelemesi: rail inspection rebap: lyre refah: affluence
ray kafası: rail head reçel dolu toprak kavanoz: terrine referans noktaları (döküm): tooling
ray kalibresi: rail pass (=terrene) points
ray kesiti: rail section reçel kavanozu: jam jar reflektans: reflectance (=reflectancy)
ray kırılması: rail breakage (=rail reçete: prescription, recipee refrakter: refractory
fracture) reçeteye göre yapılan ilaç: magistral refrakter alaşım: refractory alloy
ray kıvıracı: jim crow reçine: gum, pitch, resin refrakter astar: refractory lining
ray krikosu: rail jack reçine aktarımlı kalıplama: resin- refrakter aşınması: erosion ofrefractories
ray mantarı: rail head transfer moulding (RTM) refrakter blok: block
ray markalama: rail branding reçine aktarmalı kalıplama: resin refrakter çamurlu çanak çömlek:
ray mastarı: rail gauge transfer moulding (RTM) slipware
reçine alkolü: resinol refrakter çamuru: slip
ray mıhı: rail spike
reçine asidi [C19H29COOH]: abietic acid refrakter çamuru sıkmacı: slip trailer
ray muayenesi: rail inspection
reçine bağlı çark (taşlama): resinoid refrakter çamuru sırı: slip glaze
ray pabucu: rail slipper wheel refrakter çimento: refractory cement
ray tabanı: rail base reçine bilgisi: resinography refrakter dolgulama karışımı:
ray taşıma çatalı: rail fork reçine çamuru: pulp refractoryramming mixture
ray taşıyıcı: rail carrier reçine çamuru kalıplaması: pulp refrakter erimesi: slagging ofrefractories
ray tesbiti: rail fixation moulding refrakter gereç: refractory material
ray testeresi: rail saw reçine dizgesi: resin system refrakter karışım: refractory mixture
ray uzunluğu: rail length reçine dolgusu eksikliği: lack ofresin refrakter karma kaplama: refractory
ray vagoneti: rail buggy fill-out composite coating
ray yatağı: rail brace reçine dökümü: resin-casting refrakter kili: refractory clay
ray yerleştirici: rail layer reçine gömülü gereç kesiti: plastic refrakter krom cevheri: refractory
ray yerleştirme: rail fixation section chrome ore
rayba: broach, reamer, rymer reçine içeriği (laminatlar): resin content refrakter manyezi [MgO]: refractory
rayba çekme: reaming reçine kehribarı: amberoid magnesia

300
refrakter metal renkli eşarp

refrakter metal: refractory metal rengarenk cevher [Cu3FeS3]: variegated renk sıcaklığı: colour temperature
refrakter özellikli: refractoriness ore renk simgesi: colour code
refrakter parçalanması: spatting renge duyarlı: colour sensitive renk süzgeci: light filter (=colour filter)
ofrefractories renge duyarlı duyarga: colour sensitive renk tonu: hue
refrakter sacayağı: spurs sensor renk üçgenleri: compatibility triangles
refrakter teknolojisi: refractory renge duyarlı süzgeç: colour sensitive renk üreten: chromogen
technology filter renk veren: pigment
refrakter tuğla: refractory brick rengi solmuş: blae, dingy renk verme: tingeing
refrakter üzerine kaplama: veneer rengini atmış: off-colour renk veya boyaya ilişkin: tinctorial
refrakter yamama karışımı: refractory renin: renin
renk yapan: chromophore
patching mixture renirit: renierite
renk yerleştirme (cam; seramik):
refrakter yenimi: refractory corrosion renk: colour, hue, tinct registration
refrakter yıpranması: erosion renk açkılaması: colour buffing renk yerleştirme imi (cam; seramik):
ofrefractories renk atma: discolouration registration mark
refrakter yüzey: refractory surface renk atma önleyici karışım (numune renk yerleştirme pimi (cam; seramik):
refrakterle kaplama: lining gömme): antifade medium registration pin
refrakterlik: refractoriness renk berraklığı: chroma renk zıtlığı: colour contrast
refraktolit: refractolith renk bilgisi (video): chrominance renkdeş: homochromatic
refrex [SiC]: refrex renk bilimi: chromatics renkdeşlik: homochromatism
reglanpalto: raglan renk çözüm çizeri: chromatograph renklendirici (madde): colouring agent
regülator: regulator renk çözüm çizimi: chromatogram (=colourant)
r-eğrisi (kırılma): r-curve renk çözümü: chromatography renklendirici oksit: color oxide
rehber (kişi): guide renk değişim süresi (cam): change-over renklendirilmiş cam: pot metal
time
Rehbinder olgusu (mek): Rehbinder renklendirme: colouring, staining,
renk değişimliliği: metachromatism tinting, toning, variegating, variegation
effect
renk değiştiren: metachromatic renklendirme daldırması: colour
rehin: mortgage
renk değiştirme (renkli cam eriyiği): dipping
rehinci dükkânı: hockshop change-over
Reimann geometrisi: riemannian renklenme: colouration
renk dengeleme (foto): colour
geometry compensation renklenmesizlik: apochromatism
rejenaratör dolgusu-ampilâ (cam): renk derişintisi: colour concentrate renklenmez: apochromatic
checker renk duyarlılığı: colour sensitivity renklenmez nesnel mercek:
rejeneratör: checker chamber, checker apochromatic objective
renk giderici: decolourizer
pattern, regenerator renklenmezlik (optik): apochromatism
renk karmalı (görüntü): anaglyph
rejeneratör dolgusu: stacking renk karmalı gözlük: anaglyph glasses renkleri kırpışan: opalescent
(=checkers) renklerin aslına uygun: orthochromatic
renk kırpışımı: opalescence
rejenere kum: reconditioned sand renklerle bezeme: variegating
renk kodu: colour code
rekolte: yield renkli: chromatic
renk koyulaştıran: auxochrome,
rekor: nipple, record auxochromic renkli benekli cam: aventurine
rektifikasyon: rectification renk koyuluğu: tone renkli bezeme (dekor): decal
rektum (tıp): rectum renk körlüğü (tıp): monochromatism renkli bezeme: decalcomania (=decal)
reküperatör: recuperator renk körü: monochromate, renkli cam: coloured glass, smalto
relaksin: relaxin monochromatic renkli cam bulguru (sırlama, emaye):
relüktans: reluctance renk merkezi (örütbilim): colour centre frit
rem (tıp): rem (roentgen equivalent in renk oynaşımı: opalescence renkli cam hamuru: coloured frit
man) renk ölçer: colorimeter renkli cam sırı: fritted glaze
remanans: remanence (Br), remanent renk ölçümsel: colorimetric renkli cam tozu: frit, pate de verre
induction (Br) renk ölçümsel çözümleme: colorimetric renkli cam tozundan cam: fritted glass
remolinit [CuCl2.3Cu(OH)2]: remolinite analysis renkli camla cam kaplama: flashing
rende: rasp renk örtüleme hattı: colour coating line renkli çubuk: flashruby
rende dişi: raker tooth renk örtülemesi: colour coating renkli dağlama: colour etching, tint
rende talaşı: scrap renk özü: tint etching
rendeleme: grating, rasping renk renk: variegated renkli dökme cam: cathedral glass
Rene alaşımları: Rene alloys renk sabitleyiciler (madde): mordants renkli emaye: coloured enamel
rengarenk: varicoloured, versicoloured renk saçılımı: chromatic dispersion renkli eşarp: belcher

301
renkli fosfat örtü Rockwell girinim deneyi (plastikler)

renkli fosfat örtü: colour phosphate renksizlenme: discolouration rezonans: resonance


coating renksizleştirici (madde)(seramik): rezonatör: resonator
renkli fotoğrafcılık: photochromy decolourizer rıhtım: dock, wharf
renkli fotomikrographi: colour renksizleştirme (seramik): decolourizing ribonükleaz: ribonuclease
photomicrography renkveren: chromophore ribonükleik asit: ribonucleic acid (rna)
renkli garnet [Ca3Al2Si3O12]: grossularite renselarit (sabuntaşı türü): rensselaerite riboz: ribose
renkli kabarcık (cam): colour blibe renyum [Re]: rhenium ribozom: ribosome
renkli kabartma: cameo reoloji: rheology Richard iş bağlama düzeneği: Richard’s
renkli kamera: colour camera reosta: potentiometer, rheostat jig
renkli lamine cam (oto): tinted reotropic gevreklik: rheotropic Riecke kuralı: Riecke’s principle
laminated glass brittleness Riemann tümlevi: Riemann integral
renkli mermer: brocatel rep (tıp): rep (roentgen equivalent rima eleği (cam): wedge wire screen
renkli metalografi: colour metallography physical) rimel: eye shadow
renkli nokta: fleck Republic-Stokes süreci (karıştırımlı gaz Ringelmann ölçeği (hava kirliliği):
renkli pırıltı: iridescence giderme): Republic-Stokes process Ringelmann’s scale
renkli protein: chromoprotein reseneler: resenes Ringer çözeltisi [NaCl; KCl; CaCl2]:
renkli seramik: ceramic color glaze resim: picture, portrait, tableau Ringer’s solution
renkli şerit: list resim çerçevesi: picture frame Rinmann yeşili: Rinmann’s green
renkli tv camları: colour tv glasses resim öğesi: picture element (=pixel) rinoskop: rhinoscope
renklilik: variegation resim sehpası: plane table Rio Tinto sıvıdan bakır özütlemesi: Rio
renkseçer: monochromator resim yazı: pictograph Tinto copper leaching
renksel: tinctorial resimli: pictorial Rio Tinto süreci (Cu): Rio Tinto process
renksel sapınç düzeltimli düzlemsel resimli duvar dokuması: tapestry ripidolit [Hg(Fe,Mg)5Al3Si3O20]:
mercek: planapochramat resimli kitap: pictorial book ripidolite
renkseme: chromating, chrominance resistin (Cu+Mn alaşımları): resistin risin: ricin
renkseme artı uçlaması: colour resole reçinesi: resoleresin risin oleik asit [C17H32(OH)COOH]:
anodizing resolin (reçine türü): resolin ricinoleic acid
renkseme bilimi: chromatography resolite (reçine türü): resolite risinolin: ricinolein
renkseme eloksallaması: colour resorsinol: resorcinol ritimsizlik (yürek): arrhythmia
anodizing respiratör: respirator Ritz birleştirme kuralı: Ritz combination
renksemeli: chromatographic ressam çubuğu: mahlstick (=maulstick) principle
renksemeye ilişkin: chromatographic ressam kömürü: fusain Ritz yöntemi: Ritz procedure
renksemez: achromatic ret: rejection riyolit: rhyolite
renksemez mercek: achromatic lens retene [C18H18]: retene robot: robot
renksemez nesnel mercek: achromatic retina görüntüsü: photogene robot bilimi: robotics
objective retinal-A vitamini aldehiti [C20H28O]: robot tabancayla onarım (fırın): robotic
renksemez objektif: achromatic objective retinal (=retinene) gunrepair
renksemez sapmaz yoğunlaç: retinal-A vitamini aldehiti [C20H28O]: robot tabancayla onarım dizgesi (fırın):
achromatic-aplanatic condenser retinene robotic gunrepair system
renksemez yoğunlaç: achromatic retinol: retinol robot uğraşı: robotics
condenser retinoskop: retinoscope, skiascope robota ilişkin: robotic
renkser: chromatic revir: sick bay robotlu: robotic
renkser büyütme farkı: chromatic revizyon: overhauling (=scalping), robotlu perdeleme uygulaçları:
difference of magnification revision robotized shroud manipulators
renkser saçılım: chromatic dispersion revizyon yapma (mak.): reconditioning robotlu püskürtme dizgesi (fırın):
renkser sapınç: chromatic aberration revnak: sheen, shine robotic spray system
renkserlik: chromaticity revolver başlı torna: capstan lathe rochelle bakırı (elektroliz): rochelle
renksiz: colourless, untinged Reynold denklemi: Reynold’sequation copper
renksiz akrilik plastik: colourless acrylic Reynold sayısı {Re= [(uρℓ) / η]}: Rochon prizması: Rochon prism
plastic Reynold’s number (Re) Rockingham cam eşyaları: Rockingham
renksiz cam: colurless glass reyon: rayon ware
renksiz kaplama maddesi: colourless reze: hinge Rockrite boru daraltma süreci: Rockrite
flux (=colourless base) rezerv: reserve tube-reducing process
renksiz zirkon: jargoon rezervuar: reservoir Rockwell girinim deneyi (plastikler):
renksiz zirkonyum taşı: hyacinthine rezizt: resist Rockwell penetration test

302
Rockwell sertliği Rydberg dizisi

Rockwell sertliği: Rockwell hardness rombik kristaller: rhombic crystals rubidyum karbonat [Rb2CO3]: rubidium
Rockwell sertlik deneyi: Rockwell rombik örütler: rhombic crystals carbonate
hardness test rombohedral kristal: rhombohedral rubidyum klorür [RbCl]: rubidium
Rockwell sertlik ölçekleri: Rockwell crystal chloride
hardness scales (B, C, F) Ronceray yolluğu: Ronceray runner rubidyum sülfat [Rb2SO4]: rubidium
Rockwell sertlik ölçümü: Rockwell rondela: sleeve, wafer, washer sulphate
hardness measurement rongalit [NaHSO2.HCHO]: rongalite rubidyum şapı: rubidium alum
Rockwell sertlik sayısı: Rockwell Root körüğü: Root’s blower rubigo: rubigo
hardness number (HR) Root üfleci: Root’s blower rubikon tavası (düz cam): catch pan
Rockwell sertlikölçeri: Rockwell Rose metali (%50 Bi+%25 Pb+%25 Sn): Rubin sayısı: Rubin number
hardness tester Rose’s metal Rubio demir cevheri: Rubio iron ore
Rockwell toparlanma deneyi Rose süreci (altın): Rose process rugan: patent leather
(plastikler): Rockwellrecovery test rosin bileşenleri: resenes ruh sağlığı: mental health
Rockwell yüzey sertliği deneyi: Rockwell roskoelit [KV2[AlSi3O10)(OH)2]: ruhsal: mental
superficial test, superficial Rockwell roscoelite
hardness test ruhsat: licence
ross süzgeçleri: ross filters
Rockwell yüzey sertliği ölçümü: ruhsat sahibi: licensee
Rosslyn metali (karma metal): Rosslyn
Rockwell superficial hardness metal ruhsat verme: licentiation
measurement Roşel tuzu [KNaC4H4O6.4H2O]: ruhsatlı kimse: licentiate
Rockwell yüzey sertliği sayısı: Rockwell Rochelle salt ruj: lipstick, rouge
superficial hardness number (Hr) rotadan çık(ar)ma: yaw rulman: bearing, roller bearing
rodaj: bedding, lapping rotatif (matbaa): rotary press rulman alaşımı: bearing alloy
rodaj pastası: emery paste rotatif freze: rotary cutter rulman çelikleri: bearing steels, roller
rodamin: rhodamine rotatif matbaa: web press bearing steels
rodokrosit [MnCO3]: rhodochrosite rotatör: rotator rulman gerinimi: bearing strain
rodolit: rhodolite rotor: rotor rulmanbileziği: race
rodonit [MnO.SiO2]: rhodonite rotor süreci (çelik): rotor process rulo: roll
rodopsin (retina maddesi): rhodopsin roux şişesi: culture flask rulo arabası: coil jack (=coil car)
rodyum [Rh]: rhodium rovalizleme (kaplama): rovalising rutenyum [Ru]: ruthenium
rodyum kaplama: rhodanising rovelver torna tezgahı (mak.): turret rutenyum kaplama: ruthenium plating
rodyumlama: rhodanising lathe rutenyum kırmızısı: rutheniumred
rodyumlu (+3): rhodic rozet: badge Rutherford (ışınım bozunma miktarı):
rodyumlu altın (doğal altın): rhodium rozit: rosite Rutherford
gold rölanti memesi: idler nozzle Rutherford atomu: Rutherford atom
roket: missile, projectile, rocket rölantide çalışma: idling Rutherford geri saçılım spektroskopisi:
roket atar (ask.): rocket launcher römork: trailer Rutherford backscattering spectroscopy
roket destek iskeleti: gantry scaffold römorkör: towboat, tug, tugboat Rutherford saçılımı: Rutherford
roket kızağı (ask.): rocket sled röntgen: roentgen (=röntgen) scattering
roket motoru (ask.): rocket engine röntgen çekim niteliği: radiographic Rutherford-Bohr atomu: Rutherford-
quality Bohr atom
roket yakıtı: propellant
röntgen çekimi: radiography, x-ray rutil [TiO2]: rutile
roketatar taşıtı: rocket launcher radiography
roketçilik: missilery rutubet: humidity
röntgen ışınları: x-rays rutubetli: damp
role: cylinder, roller röntgen resmi: radiograph
role çıkış yolu (hadde): mill run-out Rünge yasası: Rünge’s law
röntgenle inceleme: radiography, rütbe:title
table radioscopy
role düzleşmesi (aşınma): roller rüzgar açısı: wind angle
röntgensel: radiographic
flattening rüzgar çanı: wind-bell
rubelit (turmalin türü): rubellite
role yolu: roller table Ruben kahverengisi: Ruben’s brown rüzgar gülü: weathercock
roleli besleme masa: feedingroller table rubi (cam): flashruby rüzgar süsü: wind charms
roleli karıştırıcı: muller rubidyum [Rb]: rubidium rüzgar tüneli: wind tunnel
roleli karıştırıcı: mulling machine rubidyum bromür [RbBr]: rubidium rüzgar yükü: wind load
roleli karıştırma makinası: mulling bromide rüzgara dayanıklı: windproof
machine rubidyum florür [RbF]: rubidium rüzgârlık (giysi): windjammer
roma tuğlası (5x10x30.5 cm): roman fluoride Rydberg değişmezi {1/λ =r* [(1/n2)-(1/
brick rubidyum hidroksit [RbOH]: rubidium m2)]}: Rydberg constant
rombik dizge: rhombic system hydroxide Rydberg dizisi: Rydberg series

303
S
S-B çizgesi (sıcaklık-bileşim çizgesi): sabunlaş(tır)ma: saponification saçılım: scattering
T-X diagrammme sabunlaşma sayısı (petrol): saçılım açısı: scattering angle
S-biçimli: sigmoid saponification number saçılım katsayısı (seramik): coefficient
S-cam lifleri: S-glass fibres sabunlaşmayan gres: nonsoap grease of scatter
SSD çizgesi: TTT diagramme sabunlu çekilmiş tel: soap-drawn wire saçılım kesit alanı: scattering
SSD eğrisi dizi: knee of TTT curve sabunlu hadde bitirimi(yüzey): soap- crosssection
STEM algılayıcıları: STEM detectors rolled finish saçılım yitiği: scattering loss
STEM z-zıtlığı görüntülemesi: STEM sabunlusu: suds saçılımsız: unscattered
z-contrast imaging sabuntaşı: potstone, steatite saçılımsız elektronlar: unscattered
saat (zaman): clock, hour sabuntaşı [3MgO.4SiO2.H2O]: electrons
saat anahtarı: watch key soapstone(=steatite) saçılma: scattering
saat bileziği: wristlet sabuntaşlı beyaz eşya: steatite whiteware saçılma yeğinliği (x-ışınları): intensity
saat camı: watch glass sabuntaşlı talk [3MgO.4SiO2.H2O]: ofscattering
saat cebi: watch pocket steatite talc saçılmamış: unscattered
saat farkı: time-difference sac: sheathing, sheet saçılmamış elektronlar: unscattered
saat kaytanı: watch guard sac biçimleme: sheet forming electrons
saat kösteği: fob, watch chain, watch sac dokusu (zorunlu konum): sheet saçılmış: scattered
guard texture saçılmış eksicikler: scattered electrons
saat tuncu: clock bronze sac gereç: sheet material saçılmış elektronlar: scattered electrons
saat zembereği: watchspring sac kalıplama (plastikler): sheet saçılmış ışık: scattered light
saatci merceği: loupe moulding saçılmış ışın: scattered beam
saatli iş: timework sac kalıplama bileşiği: sheet moulding saçılmış ışınım: scattered radiation
saban: plow compound (SMC) saçılmış parçacıklar: scattered particles
saban kemiği (tıp): vomer sac kesme makası: squaring shear saçılmış x-ışınları: scattered x-rays
saban kemiğine ilişkin (tıp): vomerine sac kırışığı: cross breaks (=coil breaks) saçılmış yansıma: scattered reflection
saban kulağı: plowshare sac metal: sheet metal saçımsı: hairlike
saban sapı: plowstaff sac metal ölçeği: sheet metal gague saçkesici: hair clipper
saban uç demiri: plowshare sac sonu uzantıları (metal): horns saçkıran (tıp): barber’s itch
sabin (ses soğurma birimi): sabin sac tambur: iron drum saçma: shot, spatter
sabit: fixed, immovable, sessile, steady sac ucu kusuru: fish tailing saçma doldurma: shuttling
sabit beslemeli taşlama: fixed-feed sacayağı: spider saçma metali: shot metal
grinding saç: hair saçma püskürtme: shot blasting
sabit boya: vat dye saç ayağı: trivet
sabit değirmen taşı: bedstone saçma tanesi: pellet
saç bağı: bandeau, fillet
sabit eklem: symphysis saçörgüsü: braiding
saç bilimi: trichology
sabit konumlu kaynaklama: fixed saçsı: trichoid
saç dalgası: marcel waves
position welding saçsız: hairless
saç dökülmesi: atrichia (=atrichiosis)
sabit konumlu otomatikleştirme: fixed- saçsızlık: atrichia (=atrichiosis)
saç fırçası: hairbrush
position automation sade cam: plain glass
saç filesi: bandeau, fascia, hair net
sabit konumlu yapım: fixed position sadeleştirme: simplification
saç iğnesi: hair pin
fabrication SAE alaşım çelikleri: SAE (Society of
saç kesme makinası: shearer Automative Engineers) alloy steels
sabit köprü: curtain
saç kökü (tıp): hair folicle SAE çelik simgeleri: SAE steel
sabit merdane (cam): fixed roll
saç kurdelası: headband, topknot designations
sabit mürekkep: marking ink
sabit sarı çiçek boyası: xanthin saç kurutucu: blow-dryer SAE çelikleri: SAE steels
sabit tamburlu bilyalı değirmen: attritor saç lülesi: tress SAE düşük alaşımlı çelikleri: SAE low
sabit yataklı freze makinası: fixed-bed saç metal mastarı: sheet metal gague alloy steels
milling machine saç muhafazalı tuğla: steel encased brick SAE karbon çelikleri: SAE carbon steels
sablaj (cam): frosting saç püskürteci: hairspray SAE simgeleri: SAE designations
sabun: soap saç teli (tıp): barba SAE standart çelikleri: SAE standard
sabun katmanı deneyi: soap-film saç tokası: hairgrip steels
method saç topuzu: topknot SAE standart sayılama dizgesi: SAE
sabun köpüğü: lather, suds saçak: fringe, valance standard numbering system
sabuna dönüş(tür)me (kimya): saçaklı: thrummy SAE standartları: SAE standard
saponification saçan: canopy, scattering specifications

304
SAE şartnameleri saksı

SAE şartnameleri: SAE specifications sağlamlık (iplik): tenacity sahiplik: tenure


saf: pure sağlamlık belirleme deneyi: hollow drill sahne: stage
saf alkol: neutral spirits testing sahne dekorları: scenery
saf silis camı: silica glass (quartz glass) sağlanabilirlik: availability sahte: fake, false
saf soda: whitealkali sağlığa uygun: sanitary sahte altın: oroide
saf su: aqua pura sağlık: health sahte altın külçe: gold brick
safi milli hasıla: net national product sağlık bilgisi: hygiene, medical sahte taban (dövme): false bottom
safiha: latten (=lattin) knowledge sahte yakut: false topaz
safir bıçağı: sapphire knife sağlık çavuşu (tıp): paramedic Saint-Venaril kuralı: Saint-Venaril’s
safir(mavi korondum): sapphire sağlık eşyaları: sanitary ware principle
safirden yapılmış: sapphirine sağlık evi: sanitarium SAK (seçilmiş alan kırınımı): SAD
safirin (mg+al silikatlı cevher): sağlık koruma: sanitation (selected area diffraction)
sapphirine sağlık kuralları: hygiene SAK bezemesi: SAD pattern
safra: ballast, dross, jetsam, yellow bile sağlık muayenesi (tıp): medical saka arabası: water wagon
safra taşı: gallstone examination, physical examination sakal: barba, scull, skull
safran boyası [C18H14N4 ] (tıp): sağlık mühendisliği: sanitary sakal giderme (çelik): skull removal
saffranine engineering sakal kılı: whisker
safran pirinci: saffron bronze sağlık öğüdü: medical advice sakal oluşumu (çelik potası): scull
safrataşı (tıp): bilestone sağlık tedavisi: medical treatment formation
safrol [C18H10O2 ]: safrole sağlık ve güvenlik: health and safety sakal oluşumu (çelik): skull formation
sagital: sagittal sağlıkla ilgili: medical, sanitary sakal taşı (cam): tuckstone
sagital bakışım bölümü düzlemi: sağlıklı: healthy sakal taşı sırası (cam): tuckwall
sagittalsection (=sagittal plane) sağlıklılaştırma: sanitization sakallı civata: jag bolt
sağal(t)ım: healing sağrı derisi: shagreen sakarin [C4H4CO-SO2NH]: saccharin
sağaltıcı (tedavi edici) diriletkinlik sağrı kemiği: sacrum sakat: disabled, handicapped,malformed
(tıp): therapeutic bioactivity sağrı kemiği + bele ilişkin (tıp): sakatat: offal
sağaltıcı (tedavi edici) ışıksal sacrolumbar sakatlama: maiming, mutulation
oksitlenme (tıp): therapeutic photo- sağrı kemiği + kaburgaya ilişkin (tıp):
oxidation sakatlanma: disablement
sacrocostal
sağaltıcı (tedavi edici) nano-aygıtlar sakatlığı düzeltmek için kemik kırma
sağrı kemiği + kalça kemiği eklemi ameliyatı (tıp): osteoclasis
(tıp): therapeutic nanodevices ağrısı (tıp): sacrocoxalgia
sağaltıcı (tedavi edici) nano-gereçler sakatlık: infirmity, maimedness,
sağrı kemiği + kalça kemiğine ilişkin malformation
(tıp): therapeutic nanomaterials (tıp): sacroiliac
sağaltıcı (tedavi edici) nano-teknoloji sakıncasız: unobjectionable
sağrı kemiği + omurgaya ilişkin (tıp):
(tıp): therapeutic nanotechnology sacrospinal sakınım: conservation
sağaltıcı: medicinal, reconstituent, sağrı kemiği + omurlara ilişkin (tıp): sakınım yasaları: conservation laws
therapeutic(al) sacrovertebral sakız: gum, gum mustic
sağaltım: therapy, treatment sağrı kemiği + oturga kemiğine ilişkin sakız ağacı kaucuğu: balata
sağaltım belirteci: therapeutic(al) index (tıp): sacrosciatic sakız ağacı reçinesi: turpentine
sağaltım bilimi: therapeutics sağrı kemiği ağrısı (tıp): sacrodynia sakızlı: gummiferous, resinaceous,
sağaltımsal: therapeutic(al) sağrı kemiği ameliyatı (tıp): sacrotomy resinous
sağaltma: medication sağrı kemiği çıkarımı: sacrotomy sakin: limpid, tranquil, unmoving
sağanak: cloud bursting, shower sağrı kemiği eğrisi (tıp): sacralgia sakinleştirici (ilaç): tranquilizer
sağdan sola: counter clockwise sağrı kemiği ile beşinci bel omuru sakinleştirme: tranquilization
sağduyu: common sense kaynaşması (tıp): sacralization sakkarat: saccharate
sağgörü: foresight sağrı kemiği omurları (tıp): sacral sakkarik asit [COOH(CHOH)4 COOH]:
sağır ray: dead rail vertebrae saccharic acid
sağır/dilsiz alfabesi: manual alphapet sağrı kemiğine ilişkin (tıp): sacral sakkarit şeker: saccharide
sağlam: robust, sound, steady, strong, sağ-sol bakışım düzlemi: sagittal sakkaroz: saccharose (=sucrose)
substantial, valid, wearproof saha: ground1 saklama: conservation
sağlam dökümler (parça): sound saha mikroskobu: field microscope saklı: latent, secret
castings sahan: plate saklı mum (=yitik mumsüreci)
sağlam gereçler: strong materials sahanlık: platform, well (döküm): cire perdue (=lost vax process)
sağlama: procurement, supply sahibi çıkmamış (eşya, para, mal): sakrum (tıp): sacrum
sağlamlaştırma: fixing unclaimed saksı: crock, jardiniere, planter

305
saksifragin (patlayıcı) sanatçı

saksifragin (patlayıcı): saxifragin salıncaklı taşlayıcı (makine): swing salt erime noktası: absolute melting
sal: float, raft frame grinder point
sal ağacı kerestesi: balsa wood salınç: emittance salt erime sıcaklığı: homologous
salt sıklık: absolute frequency salınım: oscillation temperature
salamander: salamander salınım birimi (S.döküm mak.): salt frekans: absolute frequency
salamura: pickle, salted oscillating unit salt genleşme: absolute expansion
salamura yapma: dry-salting salınım çizer: oscillograph salt gözenek büyüklüğü: absolute
salan: emitter salınım devinimi: oscillating motion poresize
salapurya: barge salınım eğrisi: oscillogram salt hız kuramı: absolute rate theory
salata kasesi: salad bowl salınım izler: oscilloscope salt ısıl devinim ölçeği: absolute
saldırı açısı (aşınma): angle of attack salınım peryodu: period of oscillation thermodynamic scale
salgaç: emitter salınım sayısı: number of oscillations salt nem: absolute humidity
salgı: backlash, distortion, excretion, salınım sıklığı: oscillation frequency salt okunur bellek (bilgisayar): read only
flexure, humor, secretion, shimmy salınım vuruşu: oscillation stroke memory (ROM)
salgı arabası (hadde): loop car salınımlı: oscillating salt sıcaklık: absolute temperature,
salgı azlığı (tıp): hyposecretion salınımlı ark ocağı: oscillating arc homologous temperature
salgı denetimi: distortion control furnace salt sıcaklık ölçeği: absolute temperature
salgı organı (tıp): emunctory salınımlı kuvvet mikroskopisi: pulsed scale
salgı payı: distortion allowence force microscopy salt sıfır: absolute zero
salgıbezi: gland salisilamid: salicylamide salt tepkime hızı kuramı: absolute
salgılama: excretion, incretion, looping, salisilat: salicylate reaction rate theory
secretion salisilik asit [C6H4(OH) COOH]: salt termodinamik ölçeği: absolute
salgılama oranı: excretion ratio salicylic acid thermodynamic scale
salgılama tezgahları dizisi (hadde): salisin [C13H17O7]: salicine salt yoğunluk: absolute density
looping train salisinalid [C12H12O2]: salicylanide saltanat kayığı: barge
salgılar (tıp): excreta salk aşısı (tıp): salk vaccine salya (tıp): drool
salgılı: distorted salkım: cluster, truss salyangoz (mek.): scroll case
salgılı kasnak: eccentric sallama (cam): joggle, swinging salyangoz çarkı (mak): scroll gear
salgın nezle: influenza sallama çay: tea-bag saman: haulm, hay, straw
salgın ve öldürücü hastalık: pestilence sallama-sıkıştırma makinası (döküm): saman döşek: pallet
salgısal: emunctory, excretory, humoral jolt-squeeze machine saman nezlesi (tıp): hay fever
salgısal tepki (tıp): humoral response sallanan oluk: swinging launder saman yığını: haycock, haystack
salhane: abattoir sallanma: dangling, flapping, wriggle samanlık: barn, hayloft
salıcı: emissive, emitter sallantı (yerbilim): tremor samarskit (U+ Th+ N.E içeren cevher):
salım: emission sallantı elektrot: dangler samarskite
salım çizgileri (görünge): emission lines sallar masa: jerking table samaryum [Sm]: samarium
salım görünge gözlemi: emission sallı köprü: float bridge samur kürkü: sable
spectroscopy salma şahmerdan: drop hammer sanal: imaginary, unreal
salım görünge ölçeri: emission salma taşlama: plunge grinding sanal birim: imaginary unit
spectrometer salmastra: gasket, packing sanal çember: imaginary circle
salım görüngesi: emissionspectrum salmastra bileziği (mak): gland sanal çizgi: imaginary line
salım gücü: emissive power salmastra halkası: gasket ring sanal eksen: imaginary axis
salım spektrometresi: emission salmastra kovanı: gland box sanal görüntü: virtual image
spectrometer
salmastra kutusu: gland box sanal kök: imaginary root
salım spektroskopisi: emission
spectroscopy salmastra rondelas: sealing washer sanal mikroskopi: virtual microscopy
salımlılık: emissivity salmastra somunu (mak): gland nut sanal odak: imaginary focus
salımsal: emissive salmastra yuvası: stuffing box sanal sayı: imaginary number
salımsallık: emissivity salmonella (bakteri): salmonella sanat: business
salınaç: oscillator salname: yearbook sanat dökümleri: art castings
salınan: oscillating salol [C13H10O3]: salol sanat eşyası: artware
salıncak (cam): birdcage, birdswing, salon: lounge sanat eşyası sırı: artware glaze
chicken roost salt: absolute, perfect sanat seramikleri: art ceramics
salıncaklı dövme makinası: swing salt ağdalılık: absolute viscosity sanat tuncu: art bronze
forging machine salt birimler (elektrik): absolute units sanatçı: wright

306
sanatkarane işlenmiş cam sarı kurşun cevheri

sanatkarane işlenmiş cam: art glass Saniter süreci(pik demiri): Saniter’s saptırıcı: deflector, divergent
sanatoryum (tıp): sanitarium process saptırıcı ayna: diverting mirror
sanayi: industry saniye: second saptırıcı mercek: diverging lens
sanayi atmosfer yenimi: industrial santigrat (sıcaklık derecesi): centigrade saptırıcı prizma: diverting prism
atmospheric corrosion santigrat derece: ˚C (celsius); degrees saptırıcı yolluk (döküm): deflector gate
sanayi atmosferi: industrial atmosphere centigrade saptırınç: divergence, diversion
sanayi dışığı: industrial slag santimetre (0.01 m): centimeter saptırma bobinleri (elektron demeti):
sanayi elması: bort, industrial diamond santimetre-gram-saniye (CGS) dizgesi: deflection coils
sanayi fırını: industrial furnace centimetre-gram-second (CGS) system saptırma döküm: diverted heat
sanayi işlemi: industrial treatment santonin [C15H18O3]: santonin saptırma levhası: deflecting plate
sanayi kimyası: industrial chemistry santrifüj: centrifuge saptırma merdanesi (hadde): deflector
sanayi krom kaplaması: industrial santrifüjlü kurutucu: spin-dryer roll
chromium plating santur: dulcimer saptırma oluğu (cam): deflector chute
sanayi mühendiliği: industrial sap: butt, finger board, haft, handle, lug, saraç: saddler
engineering shank, shaft saraç bıçağı: slicker
sanayi nitelik denetimi: industrial sap(tır)ma gerilimi: deflection stress saraçlık: saddlery
quality control sapak: turning saran (ısıl yoğruk madde): saran
sanayi PVC’si: technical PVC sapan: catapult, sling sararma (kaplama): yellowing
sanayi seramikleri: industrial ceramics sapan izi: rut sararmış: flacescent, pallid
sanayi suyu: industrial water sapınç: aberration sardalya: sardine
sanayi süreci: industrial process sapınç düzeltici (e. mik): aberration sardunya asidi [C8H17COOH]:
sanayi süreç denetimi: industrial process corrector pelargonic acid
control sapınçsız optik sistem: first-order optics sarf malzemeleri: consumables
sanayi tasarımı: industrial design saplaç: bolt, eyebolt sargı: band, bandage, coil, fascia, swathe,
sanayi uygulaması: industrial saplama: anchor, driftbolt (=driftpin), winding, wrapping
application, industrial practice drop bolt, gip, journal, stud sargı bezi: jaconet
sanayisel: industrial saplama cıvata: stud bolt sargı sarma: fasciation
sancak: banner saplama taşlama makinası: journal sargılama: swathing, bandaging
sancı: colic, grip grinding machine sargısını çözme: unbandaging
sandal: boat, rowboat (=rowing boat), saplama vidası: set screw sarhoş (olmuş): intoxicated
sandal, scull saplamalı anahtar: pin wrench sarhoş edici (madde): intoxicant,
sandal gezintisi: boating saplı civata: bullet bolt intoxicating
sandal kemik (tıp): scaphoid saplı kama: hammer wedge sarı: vitelline, xanthous, yellow
sandal vinci: davit saplı kesici: shank-type cutter sarı alev: luminous flame
sandalımsı: scaphoid saplı kristal bardak takımı: stemware sarı aşı boyası: yellow ochre
sandalkemiği (tıp): navicular bone saplı süpürge: broom sarı bakır cevheri [CuFe2S]: yellow
sandalye: chair, seat saplı tava: deflection, deviation, griddle copper ore
sandalye arkalık kuşağı: splat sapma açısı: angle of deviation, sarı benek: chloasma, yellow spot
Sandberg işlemi (ısıl işlem): Sandberg deflection angle sarı boya [C13H802]: xanthone, flavine
treatment sapma noktası: inflection point sarı çiçek boyası [C6H40.CH2C6H4]:
sandığa koyma: encasement sapma ölçer (mıknatıs alanı): xanthein(=xanthene)
sandık: bin, box, case, chest, trunk declinometer sarı demir tozu (boya): yellow iron ore
sandık arabası: bin car sapmasız (optik): aplanatic sarı derili: xanthous
sandık çivisi: box nail, trunk nail sapmasız çizgi: agonic line sarı enzim (tıp): yellow enzyme
sandık kiriş: girder box sapmasız ışık: zero-order light sarı florışımalı protein: yellow
sandık odası: trunk room sapmasız Laue bölgesi: zero-order Laue fluorescent protein
sandıklama: encasement zone sarı humma (tıp): yellow jack (=yellow
sandviç (karma): sandwich sapmasız mercek: aplanatic lens fever)
sandviç haddeleme: sandwich rolling sapmasız yoğunlaç: aplanatic condenser sarı katran boyası [C14H8O5]:
sandviç karma: sandwich panel sapmaz: undeviating flavopurpurin
sandviç yapım: sandwich construction saponit (kil minerali): saponite sarı korundum: yellow corundum
Sangria kaması (cam): Sangria pitcher sapsız küp: olla (=oriental topaz)
sanı: hypothesis saptama: determination sarı körelim (tıp): yellow atrophy
sanidin [(K,Na) AlSi3O8 ]: sanidine saptanmamış: undetermined sarı kurşun cevheri: yellow lead ore

307
sarı leke sarsım dirençli takım çelikleri

sarı leke: macula lutea, xanthoma sarkma noktası (cam): sag point sarmalama: enfolding
sarı maden: yellow metal sarkma yöntemiyle cam biçimleme: sarmallık: turbination, volution
sarı metal (%1-3 pb-60/40 pirinç): sagging sarmaşık kasesi (cam): ivy bowl
yellow metal sarkmamış: undescended sarmış (mak): seized
sarı metal tomruğu (Cu+Zn+Sn+Pb): sarma: collaring, envelopment, reeling, sarmış yatak (mak): seized bearing
yellow ingot metal seizing, seizure, winding, wrapping sarnıç: bunker, tank,tankage, vat
sarı oluş: yellowness sarma çapı (tel çekme): wrapping sarnıçlı vagon: tank car
sarı pas: yellow rust diameter sarraf: goldsmith
sarı pasta: yellow cake sarma çukuru (plastik yüzey): wrap seam sars(ıl)ma: jolting
sarı pirinçler: yellow brasses sarma damarı: wrap seam sarsak: gyratory crusher, jerking table,
sarı prusiat {K4[Fe(CN)]6}: yellow sarma deneyi (tel çekme): wrapping test oscillating, parakinetic, shaker, vibratory,
prussiate sarma gerilimi: winding tension vibrant
sarı toprak eşya: yellow ware sarma hattı: spool line, spooler line sarsak akış ağzı: rockingspout
sarı tunç: yellow bronze sarma kayması izleri (yüzey bozuğu): sarsak ark ocağı: rocking arc furnace
sarı yakut [3MgO · 2SiO2 · 2H2O]: coiling slip marks sarsak besleyici: vibrating feeder,
chrysotile sarma makinası (cam): spinner vibratory feeder
sarı yakut [Al2SiO4(F,OH)2]: topaz sarma modeli: winding pattern sarsak değirmen: vibrating mill,
sarı yakut renginde: topazine sarma sıcaklığı: coiling temperature vibratory mill
sarı yalaz: luminous flame sarma tamburu (cam): collet sarsak elek: jerking table, jigging screen,
sarı yaldız: gold paint sarmaç: cable drum, hoisting drum, oscillating screen, oscillating screen,
sarı zırnık: orpiment winding drum vibrating screen, vibratory screen
sarıcı: wrapper sarmal (içli) değirmen: helical mill sarsak kalıp: oscillating mould
sarıcı role: wrapper roll sarmal: conchal, gyroidal, helical, sarsak kalıplı basgaç: oscillating die
sarıcık [C40H56O2]: zeaxanthin solenoid, spiral, turbinal, volute press
sarık: turban sarmal açısı: helix angle sarsak kesme: rocking shear
sarıksı kadın başlığı: turban sarmal akış deneyi (ısıl plastikler): sarsak konkasör: gyratory crusher
sarılı: enveloped spiral-flow test sarsak oluk (maden): grasshopper
sarılık: yellowness sarmal baskı yayı: helical compression conveyor, oscillating conveyor, vibrating
sarılık imleci: yellowness index spring chute
sarılış: twine sarmal besleyici: worm feeder sarsak sevk bandı: shaker conveyor
sarılma: twist sarmal bobin: selenoid, solenoid sarsak tabanlı fırın: shaker hearth
sarmal burgu: auger drill, helical drill furnace
sarılmış: encircled
sarmal delgi: twist drill sarsak tabla: oscillating table
sarım: coil, convolution, twine, winding
sarmal deney (alaşım akışkanlığı): spiral sarsak taşıyıcı: oscillating conveyor,
sarı-mavi körlüğü (tıp): tritanopia shaker conveyor
sarımsı: flacescent, xanthic, xanthous test
sarmal deniz kabuğu: conch sarsak yolluk: rocking runner
sarımsı kahverengi: fulvous sarsaklama eğrisi (x-ışınları): rocking
sarımsı opal cam: pot-opal glass sarmal devinim: screw motion
sarmal dislokasyon: screw dislocation curve
sarımsı pembe: salmon sarsaklık: parakinesia (=parakinesis)
sarımtrak: xanthic sarmal dişli: helical gear, screw gear
sarsar –sıkıştırır kalıplama
sarımtrak zirkon: jargoon sarmal eğri: helix
mekanizması (döküm): jolt-squeeze
sarih: vivid sarmal eksen açısı: lead angle moulding machine
sarkaç: pendulum sarmal eksen boyu (işleme): lead sarsar sıkıştırır sıyırıcı (döküm): jolt-
sarkaçlı çarpma aygıtı: pendulum sarmal kalıp soğutma (plastik squeeze stripper
impact tester kalıpları): spiral mould cooling sarsar tokmak: jolt rammer
sarkaçlı çarpma testi: pendulum impact sarmal kümeleyici: spiral classifier sarsar tür kalıplama makinası (döküm):
test sarmal matkap: helical drill jolt-type moulding machine
sarkan talaş: continuous chip sarmal merdiven basamağı: winder sarsıcı: winder
sarkık: ptotic, slack sarmal oluk: helical chute, spiral chute sarsım: shock
sarkıklık: ptosis sarmal sarım: helical winding sarsım deneyi: shock test
sarkıt: stalactite sarmal sınıflandırıcı: loop classifier sarsım direnci: shock resistance, shock
sarkma (döküm; plastikler; sac): sag, sarmal taşıyıcı: screw conveyor, worm resistant
sagging conveyer sarsım dirençli takım çelikleri: shock
sarkma: hanging sarmal yay: spiral spring, volute spring resistant tool steel, shock-resisting tool
sarkma cam biçimlendirme: dropping sarmala ayırıcı: spiral classifier steels

308
sarsımlı yükleme sayıtımsal süreç denetimi

sarsımlı yükleme: shock loading savurma kalıp dökümü: centrifugal die sayıl değişken (mat): scalar variable
sarsıntı: jerk casting sayıl dizey (mat): scalar matrix
sarsıntı ölçer: tromometer savurma kaplama: coatingspin sayıl oyut (mat): scalar field
sarsıntısız: jerk-free savurma yöntemleri (seramik toz): sayılmamış: unnumbered
sarsma kalıp makinası: jar moulding centrifugal techniques sayım: count
machine savurmaç: centrifuge sayım çizelgesi: inventory
sasolit (doğal H3BO3): sassolite savurmalı ayırım (emaye): centrifugal sayım oranı: count rate
saten kumaş: satin separation sayısal: arithmetical, colligative, digital,
satıcı: vendor savurmalı biçimleme: flospinning numerical
satıcı değerlendirmesi: vendor appraisal savurmalı karıştırıcı: compulsary mixer sayısal açıklık (mikroskop): numerical
satıcı sıralaması: vendor rating savurmalı kurutucu: spin-dryer aperture (NA)
satılabilir: vendible savurmalı seramik dökümü: jiggering sayısal açıklık ölçeri (mikroskop):
satılabilir cevher: merchantable ore sayaç: counter, numerator apertometer
satın alınmış hurda: boughtscrap sayak: hodden sayısal atım: digital pulse
satın alma: procurement, purchasing sayal (mat): cardinal sayısal bağlantı çiziti: nomogram
satır (basım): line Saybolt evrensel ağdalılığı: Saybolt (=nomograph)
satır dökücü: linecaster universal viscosity sayısal bilgisayar: digital computer
satır döküm makinası: linecaster Saybolt evrensel viskositesi: Saybolt sayısal denetim: numerical control
universal viscosity sayısal dizi (burgular): numerical series
satır dökümü: linecasting
saydam: diaphanous, hyaline, hyaloid, sayısal görüntü: digital image
satır sayısı: linage limpid, slide, transparent
satış: sale, vendition sayısal görüntü çözümleme: digital
saydam cam: clear glass, high image analysis
satış ederi: sale price transmission glass, transparent glass sayısal gözetleç: digital microscope
satış fiyatı: sale price saydam emaye: transparent enamel sayısal güdüm: numerical control
satış pavyonu: booth saydam film: diapositive film sayısal güdümlü makinalar: numerical
satin yüzey (plastikler): satin finish saydam gökyakut: watersapphire control machines
satranç: chess saydam göstericisi: slide projector sayısal işleyici: digital pulse processor
satranç tahtası: chess board saydam kat: cornea sayısal kamera: digital camera
Sauter ortalama çapı (damla): Sauter saydam kat aşılama (göz): sayısal kırınım görüntüsü: digital
mean diameter epikeratophakia (corneal transplant) diffractogram
Sauver ayıracı: Sauver’s reagent saydam kat implantları: corneal sayısal küre (optik): numericalsphere
Sauver çizgesi: Sauver’s diagramme implants sayısal mikroskop: digital microscope
savak: floodgate, flume, launder, water saydam kat koyuntuları: corneal sayısal ortalamalı molekül ağırlığı:
gate implants number-average molecular weight
savak kapağı: flashboard, head gate saydam kıkırdak (tıp): hyaline cartilage sayısal pürüzlülük ortalaması:
savaş: war saydam kuvarz: rock crystal arithmetic roughness average
savaş gemisi: battleship, naval ship saydam opal: hyalite sayısal radyografi: digital radiography
savaş gereçleri: ordnance saydamlık: diapheneity, transparence, (DR)
savaş uçağı: war plane transparency sayısal sinyal: digital signal
savaşa: martial saydamsızlık: opacity sayısallama: digitization
savat (Ag+Cu+Pb+S alaşımı): niello sayfa: page sayısız: unnumbered
savlo: lanyard sayfa buldurucu: bookmark sayıtım: statistic
savrulma: skid sayfa kenarına yazılı: marginal sayıtım bilimi: statistics
savruntu: flurry sayfakenarı: margin sayıtımsal: statistical
savsaklama: negligence sayı: digit, number sayıtımsal çıkarsama: statistic inference
savunma balonu: barrage baloon sayı bilgisi: arithmetic sayıtımsal ısıldevinim bilimi: statistical
savunmasız: unguarded sayı birimi (mat.):unity thermodynamics
savurgan: wasteful sayı tahtası: scoreboard sayıtımsal mekanik: statistical
savurganlık: wastefulness sayıca çok: numerous mechanics
savurma: centrifuging, centrifugal barrel sayıcı: numerator sayıtımsal nitelik denetimi: statistical
tumbling, sayıl: scalar quality control
savurma döküm: centrifugal casting sayıl çarpım (mat): scalar product (=dot sayıtımsal önsav: statistical hypothesis
savurma döküm kalıpları: centrifugal product) sayıtımsal sınama: statistic test
moulds sayıl çarpma: scalar multiplication sayıtımsal süreç denetimi: statistical
savurma döküm makinası: spinner sayıl çokluk (mat): scalar quantity process control

309
sayıtlama tabanı (mat.) Seebeck olgusu

sayıtlama tabanı (mat.): radix sebze/meyve suyu: liquor seçme taş: eclogite
sayrı bilimi: nosology sebzeci arabası: pushcart seçmeli: selected, selective
sayrılatan: sickening sebze-protein: texturee vegetable protein seçmeli çınlanım: selective resonance
sayrılık kalıntısı: sequela secant katsayısı: secant modulus seçmeli elektrikli bırakım: selective
sayrısız: nonpathogenic seçenek: alternative, option electrodeposition
sayvan: canopy, valance seçik: selected seçmeli endüklemli sertleştirme (çelik):
saz: wattle, wicker seçik alan elektron kırınımı: selected- selective induction hardening
saz teli: string area electron diffraction (SAED) seçmeli girişim: selective interference
Schaeffler çizgesi: Schaeffler’s diagram seçik alan kırınım bezemesi: selected seçmeli ısıtma: selective heating
Scheele yeşili [Cu3(ASO3) . 2H2O]: area diffraction pattern (SADP) seçmeli kaplama: selective coating,
Scheele’s green seçik alan kırınımı: selected area selective plating
Scheil denklemi: Scheil’s equation diffraction (SAD) seçmeli karbonlama: selective
Scherrer formülü (x-ışınları): Scherrer seçik alan kırınımı açıklığı: selected- carburizing
formula area diffraction aperture seçmeli menevişleme (çelik): selective
Scherzer kuralı: Scherzer theorem seçik kabuk sertleştirme: selected case tempering
Scherzer odaksızlığı {∆f =-1·2 (Csλ)½}: hardening seçmeli nitrürleme (çelik): selective
Scherzer defocus ( ∆f ) seçik karbonlu nitrürleme: selected nitriding
Schmid sayısı: Schmid number carbonitriding seçmeli oksitleme: selective oxidation
Schmid yasası (ζ r = α.CosΦ. Cosλ): seçik konum: preferred orientation seçmeli örtme: selective coating
Schmid’s law seçik yükseltgenme: preferential seçmeli parlatma: highlighting
oxidation seçmeli salım: selective emission
Schmidt teleskobu: Schmidt telescope
seçilmez: indistinct seçmeli sementasyon (çelik): selective
Schoen haddesi (vagon tekerleği):
Schoen mill seçilmiş: selected carburizing
Schoop püskürtmesi(kaplama): Schoop seçimleyebilirlik: selectivity seçmeli sertleştirme (çelik): selective
spraying seçimli bozundurum: preferential hardening
Schoop süreci (kaplama): Schoop deformation seçmeli sıvıdan özütleme: selective
process seçimli çökel(t)me: preferential leaching
Schoril süreci (kaplama): Schoril process precipitation seçmeli siyanürleme: selective cyaniding
Schottky alan salıcısı: Schottky field seçimli oksitleme: preferential oxidation seçmeli soğutma: selective cooling
emitter seçisiz yürüyüş: random walk seçmeli suverme (çelik): selective
Schottky alan-salımı: Schottky field seçkisiz: random quenching
emission seçkisiz ara kaynaklar: random seçmeli tavlama (çelik): selective
intermittent welds annealing
Schottky bozukluğu (örüt): Schottky
imperfection (=Schottky defect) seçkisiz ardıllık (kaynak): seçmeli yansıma: selective reflection
Schottky diyodu: Schottky diode randomsequence seçmeli yenim: selective corrosion
Schottky engeli: Schottky barrier seçkisiz çökelim: random precipitation seçmeli yüzdürme: selective flotation
Schottky etkisi (hışırtı): Schottky effect seçkisiz çökelti: random precipitate seçmeli yüzey sertleştirme (çelik):
seçkisiz dağılım: random distribution selectivesurface hardening
Schottky gürültüsü (elektrik): Schottky
noise seçkisiz değişken: random variable sedef: mother-of-pearl, nacre
Schottky kenedi: Schottky clamp seçkisiz desen (sarma): random pattern sedef gibi parlayan: nacrous
Schottky kuramı: Schottky theory seçkisiz düzen: random order sedef kaplama boncuk: mother-of-pearl
seçkisiz erişim: random access bead
Schöniger yanması: Schöniger
combustion seçkisiz erişim belleği: random access sedef lüstür: iridescent lustre
Schrödinger dalga denklemi: memory (RAM) sedef otu yağı: rue oil
Schrödinger wave equation seçkisiz eşçoğuz: random copolymer sedef parlaklığı (cam): iridescent lustre
Schrödinger denklemi: Schrödinger seçkisiz katı çözelti: random solid sedeflenmiş: nacred
equation solution sedefli: nacred, nacrous
Schulze-Hardy kuralı: Schulze-Hardy seçkisiz konum: random orientation sedeften: nacrous
rule seçkisiz örnek: random sample sedigraf: sedigraph
Schumann ışınları: Schumann rays seçkisiz örnekleme: random sampling sedir: couch, sofa
Schweinfurter yeşili [Cu3(AsO2)2 seçkisiz sayılar: random numbers Sedliç tuzu: Seidlitz powders
Cu(C2H3O2) 2]: Schweinfurter green seçkisiz süreç: random process sedye: barrow, gurney
Schweitzer ayıracı (rayon üretimi): seçkisiz yanılgı: random error Seebeck gerilimi: Seebeck potential
Schweitzer’s reagent seçkisiz yöney: random vector Seebeck katsayısı: Seebeck coefficient
Scott fırını(civa): scott furnace seçkisizlik: randomness Seebeck olgusu: Seebeck effect

310
Seekay mumu sementit çökelimi

Seekay mumu: Seekay wax sekme çizgisi (örütbilim): slip line selenyumlu cam: selenium glass
Seemann-Bohlin kamerası (x-ışınları): sekme dizgesi (örütbilim): slip system selenyumlu çimento: selenitic cement
Seemann-Bohlin camera sekme düzlemi: glide plane (=slip plane) selenyumlu doğrultmaç: selenium
sefalin [C28H38O4N2]: cephaeline sekme engelleme kuramı: slip- rectifier
sefaloridin: cephaloridine interference theory selenyumlu ışıkölçer: selenium
sefer tası: mess kit sekme engellenmesi: slip hinderance photometer
Seger konileri (fırın sıcaklık sekme kuşakları (içyapı): slip bands selestin [SrSO4]: celestine (= celestite)
göstergeleri)- (döküm): Seger cones sekme oluş biçimi (seramik): hopping selet: sole plate
segman: piston ring, segment mechanism sellobiyoz [C12H22O11]: cellobiose
seğirtim: recoil sekme yöneyi (örütbilim): slip vector selofan: cellophane
seğirtim atomu: recoil atom sekme yönü (örütbilim): slip direction selsiyan [BaO · Al2O3 · 2SiO2]: celsian
seğirtim eksiciği: recoil electron sekobarbital [C12H18N2O3]: secobarbital Selsiyus: ˚C (celsius); degrees centigrade
seğirtim elektronu: recoil electron sekretin (ince bağırsak hormonu)(tıp): Selsiyus ölçeği: Celsius scale
S-eğrileri (eşısıl dönüşüm): S-curves secretin seluloid: celluloid
=(C-curves) seksen: eighty, levee selüloz [(C6H10O5)n]: cellulose
sehpa: stand, trestle sekstant: sextant selüloz asetat: cellulose acetate
sehpalı masa: trestle table sekte: stop selüloz asetat butirat: cellulose acetate-
sehta [kobaltit]: sehta (cobaltite) sektirme: ricocheting butyrate (CAB)
sekant (trigonometri): secant sel yatağı: gullet, gully selüloz asetat propionat: cellulose
selenat: selenate acetate-propionate (CAP)
sekant çarpanı: secant modulus
selenik asit [H2SeO4]: selenic acid selüloz bütirat: cellulose butyrate
seki: terrace
selenit: selenide, selenite selüloz diasetat: cellulose diacetate
seki duvarı: podium
selenli demir (önalaşımı): ferroselenium selüloz dolgulu melamin: cellulose filled
sekiz: eight melamine
sekiz açılı: octagonal, octangle, selenoid: selenoid
selenür türü kalıntılar: selenide-type selüloz ester: cellulose ester
octangular selüloz ipliği: cellulosic fibres
sekiz değerlikli atom: octad inclusions
selenyum [Se]: selenium selüloz nitrat: cellulose nitrate, gun-
sekiz eksi N kuralı: eight minus N (8-N) cotton, nitro cellulose
rule selenyum asidi [H2SeO3]: selenous acid
selenyum birklorür [SeCl]: selenium selüloz pamuk elyafı: cellulose cotton
sekiz kanallı sürekli döküm makinası: fibre
eight strand continuous casting machine monochloride
selenyum bromür [SeB4]: selenium selüloz plastikleri: cellulose plastics
sekiz kat: octuplex, octuplicate selüloz propionat: cellulose propionate
sekiz kenarlı: octagonal bromide
selenyum camı: selenium glass selüloz selofan: cellulose cellophane
sekiz kopya: octuplicate selüloz üçasetat: cellulose triacetate
sekiz misli: octuplex selenyum diyotu: selenium diyote
selenyum dört klorür [SeCl4]: selenium selüloz zantat: cellulose xanthate
sekiz ucaylı mercek (e. mik.): octopole selülozlu: cellulosic
tetrachloride
lens selülozlu plastikler: cellulosic plastics
selenyum florür [SeF4]: selenium
sekiz yolluklu sürekli döküm makinası: fluoride selülozlular (çoğuzlar): cellulosics
eight strand continuous casting machine selülozsizler: noncellulosics
selenyum fotometresi: selenium
sekiz yüzlü: octahedral, octahedron photometer SEM Raman dizgesi: SEM Raman system
sekiz yüzlü arayer konumu: octahedral selenyum gözesi: selenium cell semalaştırma: schematization
interstitial site semaver: samovar
selenyum ikioksit [SeO2]: selenium
sekiz yüzlü boşluğu: octahedral void dioxide sembol: symbol
(=octahedralsite) selenyum ikisülfür [SeS2]: selenium sementasyon: carburization, carburizing
sekiz yüzlü düzlemi: octahedral plane disulphide semente: carburized
sekiz yüzlü konumu: octahedral position selenyum katmanı: selenium layer sementit [Fe3C] (demir alaşımları):
sekizgen: octagon, octangle selenyum klorür [SeCl2]: selenium cementite
sekizgen piritler: hepatic pyrites chloride sementit ağı: cementite network
(=marcasite) selenyum oksiklorür: selenium sementit ayrışımı: cementite
sekizgen profiller: octogons oxychloride decomposition, cementite dissociation
sekizinci: eighth selenyum oksit [SeO]: selenium oxide sementit büyümesi: cementite growth
sekizli çoğuz: octamer selenyum sülfür [SeS]: selenium sementit çekirdeklenmesi: cementite
sekizli takım: octad sulphide nucleation
sekizlik: octet selenyumlu (+2, +4): selenous sementit çökelimi: cementite
sekme: glide (=slip) selenyumlu bakır: selenium copper precipitation

311
sementit çökeltisi serbest titreşim

sementit çökeltisi: cementite precipitate seramik çubuklu yalazlı püskürtme: seramik sır: ceramic glaze
sementit evresi: cementite phase ceramic rod flamespraying seramik sızdırmazlık contaları:
sementit oluşumu: cementite formation seramik dielektrik: ceramic dielectric ceramicseals
sementum: cementum seramik dolgulu çoğuzlar: ceramic-filled seramik sünger: ceramic foam
semer: packseddle polymers seramik süreci: ceramic process
semer kaynak: saddle weld seramik duvar fayansları: ceramic wall seramik süzgeç: ceramic filter
semikok (=yarıkok): semicoke tiles seramik takımlar: ceramic tools
seminer: seminar seramik elyaf: ceramic fiber seramik tozlar: ceramic powder
seramik endüstrisi: ceramic industry seramik uç: ceramic tip
sempozyum: symposium
seramik eşya: china seramik üretimi: ceramic fabrication
senarmontit [Sb2O3]: senarmontite
seramik evre çizgeleri: ceramic phase seramik ürünler: ceramic products
sendika: labour union, trade union diagrams
sendrom (tıp): syndrome seramik üstüniletkenler: ceramic
seramik evreler: ceramic phases superconductors
Sendzimir haddesi: Sendzimir mill seramik fayanslar: ceramic tiles
Sendzimir süreci: Sendzimir process seramik yakıcılar: ceramic burners
seramik ferrit: ceramic ferrit seramik yapımı: fabrication of ceramics
sene: year seramik gereçler: ceramic materials
senelik: yearly seramik yarı iletkenler: ceramic
seramik ipliksiler: ceramic whiskers semiconductors
senkron: synchronous seramik işgörmezlik çözümlemesi: seramik yoğunlaştırma: ceramics
senkron motor: synchronous motor ceramics failure analysis densification
senkronizasyon: scoring seramik kabuklu hassas döküm seramik zırh: ceramic armor
senkrosiklotron: synchrocyclotron yöntemi: ceramics heel investment seramikler: ceramics
senkrotron: synchrotron method
seramiklere ilişkin: ceramic
sentetik: plastic, synthetic seramik kağıt: ceramic paper
seramikli metal karmalar: ceramic-metal
sentez: synthesis seramik kalıba döküm: ceramic mould composites
sepet: basket, catchall, pot, sidecar, skelp casting
seramik-metal kaplama: ceramic-metal
sepet beşik: bassinet seramik kalıplama: ceramic moulding coating
sepet örgülü ısı dönüştürgeci (çelik): seramik kalıplar: ceramic moulds serargerit [AgCl ]: cerargyrite
basket weave checker work seramik kaplama: ceramic coating
serbest: free, unconstrained,
sepet örgüsü: basket weave, plash, wicker seramik karmalar: ceramic composites uncontrolled
sepet örme: pleaching seramik katı çözeltiler: ceramic solid serbest aşındırıcı: free abrasives
sepetçilik: basketry solutions
serbest bağlantılı zincir: freely jointed
sepileme: tanning seramik keçe: ceramic felt chain
septisemi (tıp): sepsis seramik kesme takımları: ceramic serbest baskılama: free pressing
cutting tools
ser camı: skylight serbest biçimleme takımları (cam):
seramik kristalleri: ceramic crystals finish tools
sera: greenhouse
seramik kurutma tahtası: pallet serbest çökelme: free-settling
sera etkisi: greenhouse effect seramik macun: ceramic paste
seramik (eşya): ceramic, ceramic article serbest çökelme oranı: free-settling ratio
seramik maça: ceramic core
seramik anayapılı karmalar: ceramic- serbest çubuklu basgaç: open rod press
seramik mıknatıslar: ceramic magnets
matrix composites (CMC) serbest dönen zincir: freely rotating
seramik mozaikli fayans: ceramic chain
seramik aşındırıcılar: ceramic abrasives mosaic tile
seramik bağ: ceramic bond serbest dönme: free rotation
seramik mürekkebi: stamping ink
seramik bağlayıcı: ceramic binder (=ceramic ink) serbest duvar (petek): free wall
seramik beyaz eşyalar: ceramic seramik örtü: ceramic blanket, ceramic serbest eğme: free bend
whiteware coating serbest geçme: free fit
seramik boyası: ceramic ink seramik örüt yapıları: ceramic crystals serbest hacim: free volume
seramik cam bezemeler: ceramic glass structures serbest haddeleme: free rolling
decorations seramik örütleri: ceramic crystals serbest liman: free port
seramik cam emayeler: ceramic glass seramik paketi: ceramic package serbest radikal (kim.): free radical
enamels (ceramic enamels or glass seramik plâka: ceramic board serbest silika: free silica
enamels) seramik püskürtme örtüler/kaplamalar: serbest sinterleş(tir)me: free sintering
seramik cila: ceramic veneer inorganicspray coatings (SAC) serbest stilde yapılmış cam: offhand
seramik çamuru dökme: cupping seramik renklendirici: ceramic colorant glass
seramik çamuru karma: blunging seramik seramik karması: ceramic- serbest ticaret: free trade
seramik çözümleme: ceramics analysis ceramic composite serbest titreşim: free vibration

312
serpinik sertleşmiş sert mıknatıslı gereç

serbest toplaklaş(tır)ma: freesintering serpinik sertleşmiş: sert demir cevherleri: hard iron ores
serbest üfleme (cam): chair work, free dispersionstrengthened (=dispersion sert durumda: hard temper (=full hard
blowing, offhand process hardened) temper)
serbest üfleme camı: free-blown glass serpinik sertleşmiş alaşım: dispersion sert emayeli eşya: flint-enamelled ware
serçe parmağı: pinkie strengthened alloy sert ferritler [(Ba/SrO)Fe2O3]: hard
sereğen kalıp: permanent mould serpinik sertleşmiş çelik: dispersion ferrites
seren: spar strengthened (hardened) steel sert fırçalama: scratch brushing
sergi: exhibition, exposition serpinik sertleşmiş gereçler: dispersion sert içki: grog, hard drink
strengthened materials sert kabuklu merdane: chilled cast iron
sergi evi: exhibition hall, gallery
serpinik sertleşmiş karmalar: dispersion roll
sergi salonu: exhibition hall strengthened composites sert kafa: hard head
seri: serial, series serpinik sertleşmiş metal: dispersion sert kaplama: hard plating, hard-facing
seri bağlama: series connection strengthened metal sert kaplama alaşımları: hard-facing
seri bağlı (elekt.): series serpinikleştirici: dispersing agent alloys
seri sayısı: serial number serpinme: dispersion sert katman kaplama: surfacing,
seri temizleme: mass finishing serpinme bağı: dispersion bond surfacing weld(=surfacing)
seri üretim: mass production, serial serpinme etkileri: dispersion effects sert kauçuk: hard rubber
production serpinme kuvvetleri: dispersion forces sert kaya: hard rock
seri üretim delgi makinaları: mass- (=London forces) sert kereste: hard wood
production boring machines serpinme ortamı: dispersion medium sert kıl: bristle
serin [C10H12N2O] (ipeközü serpinme sertleşmesi: dispersion sert krom (kaplama): durionising, hard
aminoasidi): serine hardening chrome plating, hard chromium, hard
serlevha: caption serpinti: flurry, siftings chromium plating
sermaye yoğun: capital-intensive serpintili kavurma: shower roasting sert kurşun: hard lead
sermet dizgeleri: cermet systems serpme: spatter sert küre modeli (atom): hardsphere
sermetler: cermets serpme ağ: casting net, sein model
seroksitler: ceroxides serpme boyama (döküm): swabbing sert küre saçılımı: hard-sphere scattering
serotonin [C10H12N2O]: serotonin serpme gübre: top-dressing sert lehim: braze, brazing solder, hard
Serpek süreci (amonyak): Serpek solder
serseri kurşun: stray bullet
process sert lehim alaşımı: brazing alloy
sert: hard, leathery, tough, trenchant
serpentin [3MgO.2SiO2.2H2O]: sert lehim dolgu metalleri: brazing filler
sert alaşım: hard alloy metals
serpentine sert anotlama: hard anodizing sert lehim eritkenleri: brazing fluxes
serpici: sprinkler sert ateşkili: flint fireclay sert lehim kaynağı: braze welding
serpindirici: dispersant sert beyaz porselen: parian ware sert lehim metali: brazing metal
serpingen: dispersive sert borosilikat camı: hard borosilicate sert lehim sacı: brazingsheet
serpingen etkileşimler: dispersive glass sert lehim yöntemi: brazing procedure
interactions sert bölge çatlaması (kaynak): hard- sert lehim yöntemleri: brazing methods
serpingen karıştırma: dispersive mixing zone cracking sert lehimleme: brazing
serpingen kızılötesi mikroskopisi: sert cam: flint glass, hard glass sert lehimleme dolgu metali macunu:
dispersive infrared microscopy sert cam emayeler: hard glass enamels paste brazing filler metal
serpingen Raman mikroskopisi: sert çekili: hard drawn sert lehimleme sıcaklığı: brazing
dispersive Raman microscopy sert çekilmiş: hard drawn temperature
serpinik: dispersed sert çekilmiş bakır tel: hard drawn sert lehimleme sonrası işlemleri:
serpinik çekinti boşlukları: copper wire postbraze operations
dispersedshrinkage sert çekilmiş boru: hard-drawn tubing sert lehimlenebilirlik: brazeability
serpinik çökelti: dispersed precipitate sert çekilmiş çelik tel: hard drawn steel sert lehimli bağlantı: brazed joint
serpinik evre: dispersed phase wire sert macun: hard paste
serpinik gözeneklilik: dispersed porosity sert çekilmiş tel: hard drawn wire sert maden damarı: hard rock
serpinik sertleş(tir)me: dispersion sert çekilmiş yay teli: hard-drawn spring sert metal: hard metal
strengthening (= dispersion hardening) wire sert mıknatıs: hard magnet
serpinik sertleşimli alaşım: dispersion sert çekme (tel, boru): hard drawing sert mıknatıslı alaşım: magnetically hard
strengthened alloy sert çelik: hardsteel alloy
serpinik sertleşmeli karmalar: sert çini: stoneware sert mıknatıslı gereç: hard magnetic
dispersionstrengthened composites sert çinko: hard zinc material

313
sert mıknatıslı seramik ses dalgaları

sert mıknatıslı seramik: sertleşme geciktirici: hardening retarder sertlik ölçümü: hardness measurement
magnetoplumbite sertleşme oluşbiçimi: mechanism of sertlik sayısı: hardness number
sert mineli demir kap kacak: hardening sertlik tarama eğrisi: hardness traverse
graniteware sertleşmemiş noktalar (karbonlama): curve
sert nikel (kaplama): hard nickel soft spots sertlik taraması: hardness traverse
sert nikel kaplama: hard nickel plating sertleşmeyen: nonhardening sertlik yanayı (eğri): hardness profile
sert porselen: hard porcelain sertleşmez: nonhardenable sertlik-çekme dayancı bağıntısı:
sert protein: scleroprotein sertleşmez alaşımlar: nonhardenable hardness-tensile strength relation
sert pürüzlü yüzey oluşumu: oxyburn alloys sert-yumuşak oranı: hard-soft ratio
sert PVC: hard PVC sertleşmez çelikler: nonhardenable steels serum: serum
sert reçine: hard resin sertleşmiş: hardened serum bilimi (tıp): serology
sert su: hard water sertleşmiş beton: hardened concrete serum kızılı: cerium rouge (=cerium
sert sünger taşı: ragstone sertleştirici (çoğuzlar): hardener oxide)
sert talk [3MgO·4SiO2·H2O]: indurated sertleştirici madde: hardening agent serusit [PbCO3]: cerrussite
talc sertleştirilmiş: hardened servantit [Sb2O3·Sb2O5]: cervantite
sert toprak: hard pan, hard soil sertleştirilmiş cam: hardened glass (=antimony ochre)
sert tortu (kalay): hard head sertleştirilmiş çelik: hardenedsteel servarizlemesüreci (çelik kaplama):
sert tuğla: clinker brick sertleştirilmiş çelik bilya: hardened steel servarizing process
sert x-ışınları (λ=0.01-1.00 nm): hard ball server (bilg.): server
x-rays sertleştirilmiş çelik tel: hardened steel servet: affluence, property, wealth
sert yay: hard spring wire servis: service
sert yüzey: hard surface sertleştirilmiş kabuk (karbonlama): servo mekanizma: servo mechanism
sert yüzey kaplama: hard surfacing hardened case serya [CeO2]: ceria
sert yüzey kaplama alaşımları: hard sertleştirilmiş plastikler: toughened serya dengeli zirkonya: zirconia
surfacing alloys plastics stabilized with CeO2
sert yüzeyleme: hard surfacing sertleştirme: hardening, ossification, seryum [Ce]: cerium
sertifika: certificate toughening (=tempering)
seryum bileşikleri: cerium compounds
sertkil (yerbilim): till sertleştirme atölyesi: hardeningshop
seryum bromür [SeBr3]: cerium bromide
sertleş(tir)me: hardening, stiffening sertleştirme bileşiği: hardening
compound (=hardener) seryum florür [SeF3]: cerium fluoride
sertleş(tir)me hızı: hardening rate seryum iki oksit: cerium dioxide (=ceria)
sertleş(tiril)memiş: unhardened sertleştirme fırını: hardening furnace
sertleştirme karbonu (karbonlama): seryum iyodür [SeI3]: cerium iodide
sertleş(tiril)memiş çap (çelik): seryum klorür [SeCl3]: cerium chloride
unhardened diameter hardening carbon
sertleştirme ortamı: hardening medium seryum oksit [SeO2]: cerium oxide
sertleş(tiril)memiş çelik: seryum oksitli cam: Crookes glass
unhardenedsteel sertleştirme sıcaklığı: hardening
temperature seryum perklorat [Se(ClO4)3]: cerium
sertleşebilir: hardenable perchloride
sertleşebilir çelikler: hardenable steels sertleştirme sığası: hardening capacity
sertleştirme süreci: hardening process seryum temelli alaşımlar: cerrobase
sertleşebilirlik: hardenability alloys
sertleşebilirlik artırıcılar: hardenability sertleştirme-menevişleme fırını:
hardening-tempering furnace seryum tungstat [Se(WO4)3]: cerium
intensifiers tunstate
sertleşebilirlik değeri (h-değeri): sertlik: hardness
sertlik dağılım eğrileri: hardness seryum yükünü: ceric ion
hardenability value (h-value) seryum yükünü başlatımı: ceric ion
sertleşebilirlik deneyi: hardenability test patterns
sertlik değeri: hardness reading, initiation
(jominy test) seryumlu (+4): ceric, cerous
sertleşebilirlik eğrisi: hardenability hardness value
sertlik değişimi: hardness variation seryum sülfat [Se(SO4)3]: ceriumsulphate
curve (=jominy curve)
sertlik denemesi: hardness testing ses: sound, voice
sertleşebilirlik güvenceli çelikler:
hardenability guaranteed steels sertlik deneyi: hardness test ses alıcı: tape recorder
(=h-steels), h-band steels sertlik derinliği: hardness penetration ses altı: infrasonic
sertleşebilirlik kuşağı: hardenability sertlik eğimi: hardness gradient ses bandı: recording tape
band (h-band) sertlik girinimi: hardness penetration ses bilimi: acoustics
sertleşebilirlik kuşaklı çelikler: sertlik ölçeği: hardness scale ses çelisi: acoustic impedance (za)
hardenability band steels (=h-steels) sertlik ölçer: hardness testing machine ses çınlanımı: acoustic resonance 
sertleşme: keratosis, set, hardening (=hardness tester) ses çözümleci: panoramic analyzer
sertleşme derinliği: depth of hardenings sertlik ölçüm hasarı: brinelling ses dalgaları: acoustic waves

314
ses dalgası sezici

ses dalgası: sound wave sesüstü görüntülemesi: ultrasonic sesli ışıksal ışın ayırıcı: acousto-optical
ses deneyi (döküm): sonic testing imaging beamsplitter
ses duvarı: sonic barrier sesüstü hızları: ultrasonic velocities sesli ışıldama: sonoluminescence
ses empedansı (fiz.): acoustic impedance sesüstü ısıl etki: ultrasonic thermal sesli sezme: acoustic detection
(za) action seslik: microphone
ses frekansı: audio-frequency sesüstü incelemesi: ultrasonic inspection sesoptik gereçler: acoustooptic materials
ses geçirmez: sound proof sesüstü kaynağı: ultrasonic welding sessiz: mute
ses geçirmez kılma: sound proofing sesüstü kaynaklaması: ultrasonic sessiz: soundless, tranquil
ses geçirmez yapma: sound proofing welding sessizlik: silence
ses görünge çizeri: sound spectrograph sesüstü kırılma bilimi: ultrasonic sesten beş kat hızlı: hypersonic
ses görüngesi: sounds pectrogram fractography sesten hızlı: supersonic
ses kaydedici: tape recorder sesüstü kuvvet mikroskopisi: ultrasonic sesten hızlı uçak: supersonic aircraft
ses mikroskobu: acoustic microscope force microscopy set: barrier, dam, dike (=Dyke), water
ses mikroskopisi: acuostic microscopy sesüstü lehimleme: ultrasonic soldering gate, weir
ses ölçer: acoustometer, phonometer, sesüstü lehimleri: ultrasonic solders Setan sayısı (benzin): Setane number
sonometer, tonometer sesüstü muayene: ultrasonic inspection sevk etme: shipping, steam steering
ses ölçme: phonometry sesüstü sıklığı (f>20kHz): ultrasonic sevk halkası: feed ring
ses öykümesi: onomatopoeia frequency sevk sarmalı: lifting screw
ses patlaması (jet uçağı): sonic boom sesüstü sıkma: ultrasonic extrusion sevkiyat: consignment
ses perdesi: tone sesüstü tahribatsız muayene: ultrasonic seyahat: travel
ses rezonansı (fiz.): acoustic resonance  nondestructive inspection seyir jurnali: logbook
ses sıklığı: audio-frequency sesüstü talaşlı işleme: ultrasonic seyirce: tic
ses şeridi: recording tape machining seyirme (tıp): twitching
ses telleri (tıp): vocal cords sesüstü tetikleme: ultrasound triggering seyrek: infrequent, scarce, sparsel, thin
ses tonu: timbre sesüstü titreşimi: ultrasonic vibration seyreklik: infrequency
sesüstü: hypersonic, supersonic, sesüstü uçak: hypersonic aircraft seyreltici: diluent, thinner
ultrasonic sesüstü üreteci: ultrasonic generator seyreltik: dilute, diluted, lean
sesüstü algılama: ultrasonic detection sesüstü üretimi: ultrasonic generation seyreltik alkol: dilute alcohol
sesüstü algılayıcı: ultrasonic detector sesüstü yağlama: ultrasonic lubrication seyreltik asit: dilute acid
sesüstü aşındırıcılı işleme: ultrasonic sesüstü yalazlı püskürtüm: hypersonic seyreltik atmosfer: lean atmosphere
abrasive machining flamespraying seyreltik çözelti: dilute solution
sesüstü bağla(n)ma: ultrasonic bonding sesüstü yansıtaç (>20 ): supersonic seyreltik fırın atmosferi: lean furnace
sesüstü bağlantılama: ultrasonic reflectoscope atmosphere (=lean atmosphere)
coupling sesüstü yöntemi: ultrasonic method seyreltik gazla ateşleme: lean-gas firing
sesüstü bilimi: ultrasonics sesüstü yüzey sertleştirme: ultrasonic seyreltik harç: lean mortar
sesüstü çarklı kesme aygıtı: ultrasonic peening seyreltik karışım: lean mixture
disk-cutting device ses yayımı: acoustic emission (ae) seyreltik yakıt gazı: lean fuel gas
sesüstü çarpmalı öğütmesi: ultrasonic ses yayımı denemesi: acoustic emission seyreltilmemiş: undiluted
impact grinding testing seyreltilmemiş hidrokarbon gazları:
sesüstü çift kırılımı (fiz.): ultrasonic ses yitimi (tıp): aphonia undiluted hydrocarbon gases
birefringence ses yitimi: fading seyreltilmemiş yağ: neat oil
sesüstü çözümlemesi: ultrasonic analysis ses yükseltici: megaphone seyreltilmiş: diluted
sesüstü dalga demeti: ultrasonic beam sesaltı (fiz.): subsonic seyreltim: dilution
sesüstü dalgaları: ultrasonic waves sesci fırını: sesci furnace seyreltim etmeni: dilution factor
sesüstü dalgalarıyla temizleme: sesgeçirmez: noiseproof
ultrasonic cleaning seyreltim oranı: dilution ratio
sesil: sonic seyreltim tankı: dilution tank
sesüstü denemesi (tahribatsız
muayene): ultrasonic testing sesil ışıksal gereçler: acoustooptic seyreltim yasası: dilution law
sesüstü deneyi: supersonic testing materials seyreltken: diluent
(=ultrasonic testing) sesle derinlik ölçer: sonic depth finder seyreltme: rarefaction (=rarefication)
sesüstü erki: ultrasonic energy sesle ilgili: sonic seyyar: mobile
sesüstü gazlı zerreleştirme: ultrasonic seslence: loudspeaker seyyar köprü: ponton bridge
gas atomization seslendirici: tape player sezgi: intuition, sense
sesüstü görünge gösterimi: ultrasonic sesli algılama: acoustic detection sezgisel: intuitive
spectroscopy sesli bulma: acoustic detection sezici: sensor

315
sezilemez sıcak dengeli baskılama

sezilemez: imperceptible Shockley kısımsalları (dislokasyon): sıcak çalışma sıcaklığı: hot-working


sezyum [Cs]: caesium (= cesium) Shockley partials temperature
sezyum alüminyum silikat Shoppler süreci (W): Shoppler process sıcak çarpması (tıp): heat cramps, heat-
[CsAl(SiO3)2]: cesium aluminium silicate Shore sertliği: Shore hardness stroke
sezyum asetat [CsCH3CO2]: cesium Shore sertlik deneyi: Shore hardness test sıcak çatlak: hot crack (=solidification
acetate Shorter süreci (yüzeysertleştirme): shrinkage crack)
sezyum bromür [CsBr2]: cesium Shorter process sıcak çatlama: hot cracking
bromide SI birimleri: SI units sıcak çekilmiş: hot drawn
sezyum florür [CsF]: cesium fluoride sıcak: hot sıcak çekilmiş bakır tel: hot drawn
sezyum hidroksit [CsOH]: cesium sıcak bağla(n)ma: hot bonding copper wire
hydroxide sıcak basınç kaynağı: hot pressure sıcak çekilmiş çelik tel: hot drawnsteel
sezyum iyodur örüt yapısı: cesium bonding wire
iodide crystal structure sıcak basınçlı kaynak: hot pressure sıcak çekilmiş tel: hot drawn wire
sezyum iyodür [CsI]: cesium iodide bonding sıcak çekme: hot drawing
sezyum karbonat [CsCO3]: cesium sıcak basınçlı kaynaklama: hot pressure sıcak çekme tel: hot drawn wire
carbonate welding sıcak çinko kaplama: hot-galvanising
sezyum klorür [CsCl2]: cesium chloride sıcak baskılama: hot pressing sıcak çubuk: hot rod (=wire rod)
sezyum klorür kafesi: cesium chloride sıcak baskılanmış: hot-pressed
lattice sıcak dağlama: hot etching
sıcak baskılı silisyum karbür: hot- sıcak daldırımlı galvanizli borular: hot
sezyum klorür örgüsü: cesium chloride pressed silicon carbide (HPSC)
lattice dip galvanized pipes
sıcak baskılı silisyum nitrür: hot- sıcak daldırımlı galvanizli çelik sac: hot
sezyum klorür örüt yapısı: cesium pressed silicon nitride (HPSN)
chloride crystal structure dip galvanized steel sheet
sıcak baskılı yayınma bağlaması sıcak daldırımlı galvanizli su boruları:
sezyum klorür yapısı: cesium chloride (karmalar): hot-pressed diffusion
structure hot dip galvanized water pipes
bonding sıcak daldırımlı aluminyum kaplama:
sezyum nitrat [CsNO3]: cesium nitrate sıcak basma kalıpları: drop forging dies
sezyum oksalat [CsC2O4]: cesium oxalate hot-dip aluminium coating
sıcak basmalı dövme: hot press forging sıcak daldırımlı çinko kaplama: hot-dip
sezyum oksit [Cs2O]: cesium oxide
sıcak başlık (çelik): hot top galvanizing
sezyum perklorat [CsClO4]: cesium
perchlorate sıcak başlıklı ingot (çelik): hot-topped sıcak daldırımlı galvanizleme: hot-dip
ingot galvanizing
sezyum sülfat [CsSO4]: cesium sulphate
sıcak başlıklı tomruk: hot-topped ingot sıcak daldırımlı kalay kaplama: hot-dip
sezyum titanat [Cs2Ti6O13]: cesium
titanate sıcak biçimleme: hot forming tin plating
sfalerit [ ZnS]: sphalerite sıcak biçimlendirme: hot forming sıcak daldırımlı kaplama: hot-dip
sfero: ductile cast iron (=nodular cast sıcak biçimlenebilirlik: hot formability coating
iron) sıcak biçimlenmiş: hot formed sıcak daldırımlı süreç: hot-dip process
sfero merdaneler: ductile iron rolls sıcak biçimlenmiş çelik sac: hot formed sıcak daldırma süreci: hot dipping
Sharp dizisi: Sharp series (sseries) steel sheet process
Sharple süreci (mum ayırma): Sharple’s sıcak biçimlenmiş ürün: hot formed sıcak daldırmalı kaplama: hot dip
process product coating
Shaw süreci (hassas döküm): Shaw sıcak bitirimli yapı boruları: hot sıcak daldırmalı kokil döküm makinası:
process (=Osborn-Shaw process) finished structural pipes hot chamber machine (=gooseneck
Sheffield bileşimi(kalıp): Sheffield sıcak bozumlu dövme (çelik): hot-upset machine)
compositon forging (=hot upsetting) sıcak dalgası: heat wave
Sheffield kireci (parlatma): Sheffield sıcak bozun(dur)um: hot deformation sıcak dayanç (kum): hotstrength
lime sıcak bozun(dur)um süreçleri: hot sıcak deformasyon: hot deformation
Sheffield levhası (gümüş kaplı bakır): deformation processes sıcak dengeli basılmış silisyum nitrür:
Sheffield plate sıcak bozun(durul)muş: hot deformed hot isostatically pressed silicon nitride
Shepherd deneyi (sertleşebilirlik): sıcak bozun(durul)muş alaşım: hot- sıcak dengeli basılmış tepkimeyle
Shepherd test deformed alloy bağlanmış silisyum nitrür: hot
Sheppard süreci: Sheppard process sıcak bozun(durul)muş çelik: hot- isostatically pressed reaction-bonded
Sherard süreci (çinko kaplama): Sherard deformed steel silicon nitride (HIP-RBSN)
process sıcak bozun(durul)muş metal: hot- sıcak dengeli basınç kaynağı: hot
Shore sertlikölçeri: Shore scleroscope deformed metal isostatic pressure welding
Shockley dislokasyonu: Shockley sıcak bölge: hot spot, hot zone sıcak dengeli baskılama: hot isostatic
dislocation sıcak cam işlemleri: hot end pressing (HIP)

316
sıcak dengeli dövme sıcak yoğunlama (toz metalbilim)

sıcak dengeli dövme: hot isostatic sıcak iş çelikleri: hot work steels sıcak sıralı hadde (çelik): hot tandem
forging (HIF) sıcak iş takım çelikleri: hot work tool mill
sıcak döküm onarım gereçleri: hot steels (=hot work steels) sıcak sıyırma (çelik tomruk): hot
casting repair materials sıcak işleme: hot finishing, hot working stripping
sıcak dövme: hot forging sıcak işleme sıcaklığı: hot-working sıcak slab (çelik): hot slab
sıcak dövme çelik: hot forged steel temperature sıcak su: hot water
sıcak duvarlı fırın: hot wall furnace sıcak işleme süreçleri: hot-working sıcak su arzı: hot-watersupply
sıcak duvarlı tepkimeç: hot-wall reactor processes sıcak su arzı dizgesi: hot-watersupply
sıcak düzeltme (ray): hotstraightening sıcak işlenebilirlik: hot workability system
sıcak eğme: hot bending sıcak işlenik: hot-worked sıcak su boru döşemi: hot-water piping
sıcak eksi uclu basınç ölçer: hot-cathode sıcak işlenik alaşım: hot-worked alloy sıcak su boru şebekesi: hot-water piping
gauge sıcak işlenik çelik: hot-workedsteel sıcak su borusu: hot-water pipe
sıcak eksiuç topu: hot cathode gun sıcak işlenik yapı: hot-worked structure sıcak su dolaşım dizgesi: hot-water
(=thermionic cathode gun) sıcak kalıp (cam): hot mould circulation system
sıcak ekstrüzyon: hot extrusion sıcak kalıpta dövme: hot-die forging sıcak su dolaşımı: hot-water circulation
sıcak eriyen tutkal: hot melt glue sıcak su havuzu: hot tub
sıcak kangal sarıcı: down coiler
sıcak eriyik: hot melt sıcak su tankı: hot-water tank
sıcak katot tabancası: thermionic
sıcak eriyik süreci: hot-melt process cathode gun (=hot cathode gun) sıcak su tankı emayeleri: hot-water tank
sıcak gaz kaynağı: hot-gas welding enamels
sıcak katot topu: hot cathode gun
sıcak gaz püskürtme (cam): hot gas sıcak su verilmiş: hot-quenched
(=thermionic cathode gun)
injection (HGI) sıcak su verilmiş çelik: hot-
sıcak kaynaklama: hot welding quenchedsteel
sıcak gevrek: nesh (=hotshort) sıcak kenar (cam): cracking-off, burning-
sıcak gevreklik (çelik): hotshortness sıcak su verme: hot quenching
off, hot cut, red edge, sear-off
sıcak hadde: hot mill (=hot rolling mill) sıcak suv erme yunağı: hot quenching
sıcak kesme makinası (cam): burn-off bath
sıcak hadde kıvrıkları (yüzey bozuğu): machine, sear-off machine
hot mill folds sıcak süneklik: hot ductility
sıcak kutu reçinesi (döküm): box resin, sıcak şerbet (tıp): caudle
sıcak hadde ürünü: hot-rolled product hot-box resin
sıcak hadde ürünü kenarı: mill edge sıcak şerit: hot strip
sıcak kutu süreci (döküm): hot-box sıcak şerit çizikleri: hot strip scratches
sıcak haddeleme: hot rolling process
sıcak haddeleme programı: hot rolling sıcak şerit haddesi (çelik): hot strip mill
sıcak kütle (çoğuz): parison
schedule sıcak şerit haddesi ürünleri (çelik): hot
sıcak metal: hot metal, liquid pig iron strip mill products
sıcak haddelenmiş: hot-rolled (=molten pig iron)
sıcak haddelenmiş alaşım: hot-rolled sıcak talaş giderme: hot trimming
sıcak metal karıştırıcı kazanı: hot metal sıcak talaşlı işleme: hot machining
alloy mixer
sıcak haddelenmiş alaşımlı çelik sıcak tek eksenli baskılama: hot uniaxial
sıcak metal potası: hot metal ladle, iron pressing
çubuklar: hot-rolled alloysteel rods ladle, pugh-type ladle
sıcak haddelenmiş çelik: hot-rolledsteel sıcak tel çekme: hot-wire drawing
sıcak nokta (cam fırın): spring sıcak tel deneyi (yağ): hot-wire test
sıcak haddelenmiş çelik kalın çubukları: (=hotspot)
hot-rolledsteel rods sıcak tel süreci: hot-wire process
sıcak noktalar: hot spots
sıcak haddelenmiş çelik saclar: hot- sıcak telle cam kesme: hot-wire cutting
rolledsteelsheets sıcak oda: hot chamber
sıcak telli çözümleç (karbonlama): hot-
sıcak haddelenmiş kangal: hot-rolled sıcak odacık: hot chamber wire analyzer
coil sıcak odalı basınçlı döküm makinası: sıcak testere: hotsaw
sıcak haddelenmiş sarılı kangal: hot- hot chamber die casting machine sıcak testereleme: hotsawing
rolled spoiled coils sıcak onarım (cam): hot repair sıcak tıkızlama: hot briquetting
sıcak haddelenmiş ürün: hot-rolled sıcak onarım gereci: hot repair material sıcak tıkızlanmış demir: hot briquetted
product sıcak presleme: hot pressing iron (hbı)
sıcak hava: heated air, hot air sıcak preslenmiş: hot-pressed sıcak yassı kütük: hot slab
sıcak hava odası: hot-air chamber sıcak püskürtme: hot spraying sıcak yassı kütük haddelemesi (çelik):
sıcak hava simidi (y.fırın): hot blast sıcak sandık süreci (döküm): hot box hotslab rolling
bustle process sıcak yenim: hot corrosion
sıcak hava üfleme borusu: tuyere sıcak sertleşen yapıştırıcı: hot-setting sıcak yırtık (çelik): hot tear
sıcak hava valfı (y.fırın): hot blast valve adhesive sıcak yırtılma (çelik): hot tearing
sıcak havalı kupol ocağı: hot blast cupola sıcak sertlik: hot hardness sıcak yoğunlama (toz metalbilim): hot
sıcak ıstampalama: hot stamping sıcak sıkma: hot extrusion densification

317
sıcak yolluklar (döküm) sıkı pay

sıcak yolluklar (döküm): hot runners sıçrama sıklığı: jump frequency sığ: shallow
sıcak yolluklu kalıp (plastikler): hot sıçrama uzaklığı: jump distance sığ sertleşen: shallow hardenable
runner mould sıçrama: jump, spatter sığ sertleşen çelikler: shallow hardenable
sıcak yüzey: hot surface sıçrantı yitiği (kaynak): spatter loss steels, shallow hardening steels
sıcak yüzey ezme haddelemesi (çelik): sıçrantılar: splashings sığ sertleşme: shallow hardening
hot skin-pass rolling sıçratıcı: splasher sığ sertleşmiş: shallow hardened
sıcak yüzey temizleme: hotscarfing sıçratma: spatter, splashing sığ sertleşmiş çelik: shallow hardened
sıcaklığa bağımlı: athermal sıfat: attribution steel
sıcaklığa bağımlı dönüşüm: athermal sıfır: naught, zero sığa: capacity
transformation sıfır ayarı: zero adjustment, zero setting sığa numarası: capacity number (Cn)
sıcaklığa bağımlı martensit: athermal sıfır basınç ayarlayıcısı: zero governor sığaç: capacitor
martensit sıfır bozukluk (koyuntu, implant): zero sığalık: capacitance (C)
sıcaklığı yükselen: calescent defect sığınak: bield, hanbour, sconce, shelter
sıcaklık: temperature sıfır düzenli tepkime: zero order sığınç: capacitance (C)
sıcaklık algılıyıcıları: temperature reaction sıhhi tesisatçı: plumber
sensors sıfır erkeli ısıl çekirdeksel aygıt: zero sıhhi tesisatçılık: plumbing
sıcaklık aralığı: temperature interval, energy thermonuclear apparatus (ZETA) sık istifli altıgen kristaller: hexagonal
temperature range sıfır erkeli termonükleer aygıt: zero close-packed crystals
sıcaklık artışı: temperature increase, energy thermonuclear apparatus (ZETA) sıkaç: tourniquet
temperature rise sıfır güçlü (mat.): nilpotent sıkarak suyunu çıkarma:wringing
sıcaklık azalması: temperature decrease sıfır güçlü dizey (mat.): nilpotent matrix sıkı: compact, taut, tight
sıcaklık çevirimi: temperature sıfır güçlü işleç (mat): nilpotent operator sıkı çamur süreci (refrakter): stiff mud
conversion sıfır güçlü öbek (mat): nilpotent group process
sıcaklık çevrim çizelgesi: temperature sıkı damarlı (tahta): hard-grained
sıfır güçlü öge (mat): nilpotent element
conversion table sıkı derece (döküm): tight flask
sıfır hata: zero error
sıcaklık dağılımı: temperature sıkı dokunmuş (kumaş): high-count,
distribution sıfır kanama (laminatlar): zero bleed
sıfır karbonsuzlaşma (elekt.): zero tightknit
sıcaklık değişim mikroskopisi (göze): sıkı geçirme: push fit
photothermal microscopy decarburization
sıfır konumu: zero position sıkı geçme (mak.): clearance fit, shrink
sıcaklık denetleci: thermostat fit, snug fit, tight fit, wringing fit
sıcaklık düşmesi: temperature drop sıfır noktası: zero point
sıfır noktası erki: zero point energy sıkı geçmeli biçimleme: shrink forming,
sıcaklık eğimi: temperature gradient wrap forming
sıcaklık eğimli fırın: gradient furnace sıfır polarlama (elekt.): zero bias sıkı istifleme: close packing
(=rosenhain furnace) sıfır yerçekimi: zero gravity sıkı istifli: close packed
sıcaklık eşitleme: soaking sıfır yük hattı (y fırın): zero stockline sıkı istifli altıgen: close packed
sıcaklık eşitleme bölgesi (sdm): sıfır zamanı (sürünme deneyi): zero hexagonal
temperature equilizing zone time sıkı istifli altıgen kristal: close packed
sıcaklık göstergeci: temperature sıfıra kurma: zero setting hexagonal crystal
indicator sıfıraltı: subzero sıkı istifli altıgen örüt: close packed
sıcaklık ölçeği: temperature scale sıfıraltı ameliyatı (tıp): cryosurgery hexagonal crystal
sıcaklıkölçer: thermometer sıfıraltı ayırması: cryogenic separation sıkı istifli altıgen örütler: hexagonal
sıcaklık ölçüm aygıtı: temperature sıfıraltı çelikleri: cryogenic steels close-packed crystals
measurement device sıfıraltı çökeltisi: cryoprecipitate sıkı istifli altıgen yapı: close packed
sıcaklık ölçümü: temperature sıfıraltı gereçleri: cryogenic materials hexagonal structure
measurement, thermometry sıfıraltı işlemi: cold treatment (=subzero sıkı istifli düzlemler: close packed planes
sıcaklık özdirenç katsayısı: temperature treatment) sıkı istifli kristal: close packed crystal
resistivity coefficient sıfıraltı ölçeri: cryometer sıkı istifli örüt: close packed crystal
sıcaklık seçimi: temperature selection sıfıraltı sağaltımı (tıp): cryotherapy sıkı istifli örüt yapısı: close packed
sıcaklık tek düzeliliği: temperature sıfıraltı talaşlı işleme: subzero crystal structure
uniformity machining sıkı istifli seramik yapılar: close packed
sıcak-soğuk işleme: hot-cold working sıfıraltı uygulamaları: cryogenic ceramic structures
(=warm working) applications sıkı istifli yapı: close packed structure
sıçan kuyruğu: rattail sıfırelektrik noktası (asıltı): isoelectric sıkı istifli yön: close packed direction
sıçrama (hadde): mill spring point sıkı kasnak: keyed pulley
sıçrama ağı: trampoline sıfırlayıcı (mat.): annihilator sıkı pay: close tolerance

318
sıkı paylı dövme sınır üstü süzgeci (optik)

sıkı paylı dövme: no-draft forging sıkış(tır)ma: impaction sıklık: frequency


sıkı tolerans: close tolerance sıkış(tırıl)amaz: incompressible sıklık dağılımı: frequency distribution
sıkı yönetim: martial law sıkış(tırıl)amazlık: incompressibility sıklık eğrisi: isopleth
sıkı zemin: hard soil sıkış(tırıla)maz sıvı: incompressible sıkma: tightening
sıkıcı: blocker liquid sıkma:wringing
sıkılabilir: squeezable sıkışabilirlik: compressibility sıkma aygıtı: clamping device, extruder
sıkılabilirlik: compactibility, sıkışık: jammed sıkma çemberi: gathering hoop
squeezability sıkışma: entrapment, jamming sıkma haddesi: reducer
sıkılama: compacting, compaction, sıkışma olgusu (elektronlar): pinch sıkma kalıbı (dövme): blocker die
packing, ramming, stemming, tamping, effect sıkma kasnağı: gathering hoop
wadding sıkışmış: entrapped, jammed sıkma kemer: compressed arch
sıkılama aygıtı (makine): compactor sıkışmış gaz: entrapped gas sıkma kuvveti: clamping force
sıkılama basgacı: compacting press sıkışmış katışkılar: entrapped impurities sıkma merdanesi: blocker roll
sıkılama basıncı: compacting pressure sıkışmışlık yoğunluğu: green density sıkma öncesi katılaşma (reçineler):
sıkılama çatlağı (toz metalbilimi): (=pressed density) precure
compacting crack sıkıştırıcı (pompa): pressure pump sıkma tasarımı: clamping design
sıkılama kuvveti (toz metalbilimi): sıkıştırılabilir: compressible sıkma vidası: clampscrew
compacting force sıkıştırılabilirlik: compressibility sıkmaç (şerigrafi): extruder, squeegee,
sıkılama makinesi (döküm): bumper sıkıştırılabilirlik etmeni: compressibility vice
sıkılama presi: compacting press factor sıkmaç: tamper
sıkılamalı şerit üretimi (çelik): compact sıkıştırılmış: compressed, pressed sıkmaç gümüşü (serigrafi): squeegee
strip production (CSP) sıkıştırılmış küspe: cellotex silver
sıkılanmış grafitli dökme demir: CG sıkıştırma: compaction, compression, sıkmaç macunu (serigrafi): squeegee
iron (compacted graphite cast iron), pinching, squeezing, tightening paste
vermicular iron sıkıştırma aygıtı: compaction equipment sıkmaç yağı (serigrafi): squeegee oil
sıkılık: compactness sıkıştırma aynası: elastic chuck sıkmalı kalıp (plastikler): flash mould
sıkılaştırıcı (damar, doku) (ilaç): sıkıştırma basıncı: compaction pressure sıktırma: clamping
astringent sıkıştırma çekici: peen pin sıktırma basıncı: clamping pressure
sıkım: extrusion sıkıştırma döküm: squeeze casting sımsıkı bağlama: trussing
sıkım aygıtı: extrusion equipment sıkıştırma etkisi (yağlayıcı): squeeze sımsıkı giysi (balet): leotard
sıkım basgacı: extrusion press effect(=sponge effect) sımsıkı kapalı: weathertight
sıkım basıncı: extrusion pressure sıkıştırma hızı: rate of compression sınai kap: container ware
sıkım kalıbı: extrusion die sıkıştırma izi (cam): pinch mark sınama: examination, trial
sıkım kaplaması: extrusion coating sıkıştırma kafası (döküm): squeeze head sınama yanılma (mat.): trial and error
sıkım kaynağı: extrusion welding sıkıştırma makinası: squeeze machine, sınav: examination, test
sıkım kusuru: extrusion defect squeezer machine sınıf: class, grade, schoolroom
sıkım külçesi: extrusion stock sıkıştırma merdaneleri: squeezer rolls sınıflandırıcı: classifier
sıkım kütüğü: extrusion billet sıkıştırma merdanesi: pinch roll sınıflandırılmış: graded
sıkım oranı: extrusion ratio sıkıştırma somunu: check nut sınıflandırma: classification, grading,
sıkım tezgahı: extrusion press sıkıştırma süresi: squeeze time sizing
sıkım tomruğu: extrusion ingot sıkıştırma tablası (döküm): squeeze sınıflandırma bilgisi: taxonomy
sıkım ürünleri: extrusion products board sınır: border, boundary
sıkım yöntemleri: extrusion methods sıkıştırma takımları: compaction tooling sınır alanı: boundary area
sıkımlı: extruded sıkıştırma tuğlası: wedge brick sınır dengesi: boundary equilibrium
sıkımlı boru: extrusion pipe sıkıştırmaderecesi (döküm): degree of sınır devinirliği: boundary mobility
sıkımlı çubuk: extruded bar ramming sınır gerilmeleri: boundarystresses
sıkımlı dövme: extrusion forging sıkıştırmalı kalıplama: squeeze sınır göçü: boundary migration
sıkımlı kalın çubuk: extruded rod moulding sınır katmanı: boundary layer
sıkımlı kalıplama: extrusion molding sıkıştırmalı kaynaklama: impaction sınır katmanı kuramı: boundary layer
sıkımlı kaynak: extrusion welding sıkıt: compact theory
sıkımlı metal: extruded metal sıkıt tekerlek: compact disc sınır kayması: boundary sliding
sıkımlı metal çubuk: extruded metal bar sıkıtlama: compacting sınır kesişimi: boundary intersection
sıkımlı üflemeli kalıplama: extrusion sıkıtlanabilirlik: compactibility sınır tanesi: boundary grain
blow moulding sıkıtlanmış grafit: compacted graphite sınır üstü süzgeci (optik): edge filter

319
sınır yayınımı sıvı hava

sınır yayınımı: boundary diffusion sırık: pole sıvı akıtma: decantation


sınır yer değişimi: boundary sırım: babiche, leather thongs, thong, sıvı altın: liquid gold
displacement whipcord sıvı aşındırması: liquid erosion
sınırcık (içyapı): subboundary sırım köselesi: thong leather sıvı ayırma: liquid separation
sınırsal: marginal sırla kaplama: glazing sıvı azot: liquid nitrogen
sınırsız: immeasurable, indefinite, sırla(n)ma: vitrification sıvı azot depolama tankı: liquid nitrogen
infinite, transfinite, unlimited sırlama: enamelling, glazing, storage tank
sınırtaşı: landmark porcelainization sıvı azotlu karbonlama: liquid nitro
sır: enamel, glaze, glazing glass, glost, sırlama fırını: glazing kiln, glazing oven, carburizing
luster, secret glost oven sıvı azotsuz algılayıcı: liquid nitrogen
sır akışı: glaze flow sırlanmamış: unglazed free detector
sır altı renklendirme kaplaması sırlanmamış kiremit: unglazed tile sıvı bağlayıcılı (cam elyaf): emulsion
(seramik): engobe sırlanmış: enamelled bound
sır boya özü: luster pigments sırlı: enamelled, glazed, vitrified sıvı basıncı: liquid pressure
sır çatlağı: craze, craze crack sırlı bina içi fayansı: glazed interior tile sıvı bırakımı: syneresis
sır çatlaması: crazing sırlı çanak: slipware sıvı birikim gözesi: effusion cell
sır çözeltileri: luster colours sırlı çömlek: glazed pottery sıvı birikimi (tıp): effusion
sır fırınlama ocağı (seramik): glost kiln sırlı fayans: glazed tile sıvı cam: liquid glass
sır lekeleri: glaze stains sırlı kap: glazed pot sıvı curuflar: liquid slags
sır ocağı: glost oven sırlı metal: glazed metal sıvı çarpması: liquid impingement
sır pigmenti: luster pigments sırlı seramik: faience ware, glazed sıvı çekintisi: liquid contraction, liquid
sır pulu: paillette ceramic, glost shrinkage
sır tutması (seramik ): glaze fit sırlı seramikli mozaik fayansı: glazed sıvı çekirdek (sürekli d.): liquid core
sır üstüne dekorlama (seramik): inglaze ceramic mosaic tile sıvı çeliği karıştırma: stirring of molten
decoration sırlı tuğla: glazed brick steel
sıra: banquette, bench, catena, order, row, sırlı yapı birimi: glazed structural unit sıvı çelik: liquid steel, molten steel
sequence, string, tier, turn sırma: silver wire sıvı çelik bileşimi: metal composition
sıra çekirdeklenmesi (karmalar): row sırma kordon: gold braid sıvı çelik düzeyi (döküm teknesi;
nucleation sırma saç: tow head tandiş): liquid steel level
sıra değiştir(il)me: transposition sırma saçlı: tow headed sıvı çelik düzeyi denetimi: liquid-steel
sıra sayısı: serial number sırmalı kordon: aguillette level control
sıraca (tıp): scrofula sırmalı şerit: gallon, gimp, gold lace sıvı çelik sığası: liquid steel capacity
sıraca illetine ilişkin (tıp): scrofulous sırsız: unglazed sıvı çelik üretimi: liquid-steel production
sıracalı: scrofulous sırsız ayak (seramik): dry-foot sıvı çelik üretkenliği: liquid-steel
sıradan: common, productivity
sırsız mozaik: paver tile
ordinary,unexceptional sıvı demir: liquid iron
sırsız porselen: pavers
sıradan deneyler: routine tests sıvı demir akağı (y.fırın): iron runner
sırt: shoulder
sırala(n)ma: juxtaposition sıvı demir oksit: liquid iron oxide
sırt ağrısı (tıp): backache
sıralaç: dossier sıvı demir silikatlar: liquid iron silicates
sırt çantası: knapsack
sıralaç çivisi: spindle file sıvı dışıklar: liquid slags
sırt çantası: packsack
sıralama: gradation sıvı durum: liquid state
sırt torbası: backpack sıvı em(dir)me deneyi: liquid-penetrant
sıralanabilir: lineable sırt yükü: backpack
sıralı: serial test
sırtı destekli kısa testere: backsaw sıvı emdirimi: liquid impregnation
sıralı çekme makinaları: tandem
drawing machines sırtlık: packboard sıvı emdirme incelemesi: liquid-
sıralı diziliş (hadde): in-tandem sıtma: paludism penetrant inspection
arrangement sıtma ilacı: atabrine sıvı evre: liquid phase
sıralı hadde: tandem rolling mill sıva: daub, parget, plaster sıvı evre dökümü: liquid-phase casting
sıralı kaynaklama (ark kaynağı): sıva kaplama: overcoat sıvı evreli sinterleme: liquid-
tandem welding sıva tirizi: lath phasesintering
sıralı sızdırmaz conta: tandem seal sıvama: daubing, pargetting sıvı evreli toplaklama: liquid-
sıralı soğuk haddeleme: tandem cold sıvanmış: plastered phasesintering
rolling sıvantı: smudge sıvı gaz: liquid gas
sıralı taramalı eşodaklı mikroskop: sıvı: aqua, liquid sıvı gümüş: liquid silver
tandemscanning confocal microscope sıvı akışı: liquid flow sıvı hava: liquid air

320
sıvı havuz (sürekli d.) sıyrılabilir kaplama

sıvı havuz (sürekli d.): liquid pool sıvı pik karıştırıcı kazanı: hot metal sıvılaşan: liquescent
sıvı hayvansal yağ: oleo oil mixer sıvılaşım: liquation, liquescence
sıvı hidrokarbon: liquid hydrocarbon sıvı pik kükürt giderme tesisi: hot metal sıvılaşım sıcaklığı: liquation temperature
sıvı hidrokarbonlu karbon kaynağı desulphurization plant sıvılaşmama: incondensibility,
(karbonlama): liquid hydro carbon sıvı pik kükürt gidermesi: hot metal noncondensible
sources of carbon desulphurization sıvılaştıran: liquefier
sıvı ışık kılavuzu: liquid light guide sıvı pik potası: hot metal ladle, iron ladle sıvılaştırıcı: liquifactive
sıvı kalıntılar (çelik): liquid inclusions sıvı pik taşıma: hot metal transfer sıvılaştırılamayan gaz: permanent gas
sıvı karbonlama: liquid carburizing sıvı pik taşıyıcı: hot metal transfer car sıvılaştırılamaz: incondensible
sıvı karbonlayıcı: liquid carburizer sıvı püskürtümlü kalıplama: liquid sıvılaştırılmış petrol gazı: liquefied
sıvı karbonlu nitrürleme: liquid injection moulding (LIM) petroleum gas (LPG)
carbonitriding sıvı püskürtümlü temizleme: liquid blast sıvılaştırma aygıtı: liquefier
sıvı karışırlık aralığı: liquid miscibility cleaning sıvılı ayrıştırım: elutriation
gap sıvı reçine: liquid resin sıvılı bağlantı: wiped joint
sıvı -katı dönüşümleri: liquid-solid sıvı sarılım (kim): salvation, solvation
transformations sıvılı bitirim: liquor finish
sıvı takoz: liquid shim
sıvı kristal: liquid crystal sıvılı honlama: liquid honing
sıvı tuncsu altın: liquid bronze gold
sıvı kromatografisi: liquid sıvılı yüzey işlemi: liquor finish
sıvı üstü pisliği: scrum
chromatography sıvılık: liquidity
sıvı üstü tortusu: skimmings
sıvı metal (katılaşma öncesi): mother sıvı-metal hızlı doğurgan tepkimeç
sıvı yağlayıcılar: liquid lubricants (atom tepkimeci türü): liquid-metal fast
metal sıvı yakıt: liquid fuel
sıvı metal basıncı: head, metallostatic breeder reactor (LMFBR)
sıvı yakıt alma: refueling sıvı-metal yenimi: liquid-metal
pressure, metalstatic pressure
sıvı yakıt ikmali: refueling corrosion
sıvı metal gevrekleşmesi: liquid metal
embrittlement sıvı yayınımı: diffusion of liquids sıvısal metalbilim: hydrometallurgy
sıvı metal saldırısı (erozyon-yenim): sıvı yoğunluğu ölçeri: hydrometer sıvısal metalbilim süreçleri:
liquid-metal attack sıvıda bakterili özütleme: bacterial hydrometallurgical processes
sıvı metal sızması: liquid-metal leaching sıvısal metalbilimsel: hydrometallurgical
infiltration sıvıda özütleme: leaching sıvı-sıvı dengesi: liquid-liquid
sıvı metal yunağı: metal bath sıvıda özütleme balçığı: leachingslime equilibrium
sıvı metal yüklenti: liquid-metal charge sıvıda özütleme çözeltileri: sıvı-sıvı kromatografisi: liquid-liquid
sıvı metal yükün kaynağı: liquid-metal leachsolutions chromatography(LLC)
ion source sıvıda özütleme yüzdürmesi: leaching- sıvısız: aneroid
sıvı mikroskobu: ultramicroscope flotation sıvıyağ: oil
sıvı nitrürleme: liquid nitriding sıvıda özütlenebilir: leachable sıyıraç (zahire silosu): strickle
sıvı oksijen: liquid oxygen (=lox) sıvıda özütlenebilirlik: leachability sıyırarak işleme (mak.): skiving
sıvı oksijen pompası: lox pump sıvıdan bakır özütleme: copper leaching sıyırıcı (makina): stripper
sıvı oksijen tankı: lox storage tank sıvıdan çinko özütleme: zinc leaching sıyırıcı zımba: stripper punch
sıvı oyuklaştırması: liquid cavitation sıvıdan katıya geçiş: liquid-to-solid sıyırma: scraping, skiving, stripping
sıvı ölçüsü: liquid measure transition
sıyırma dayancı (yapıştırıcılar): peel
sıvı örtü: liquid covering sıvıdan özütleme: lixiviation (=leaching) strength
sıvı örtü özdeği: liquid covering sıvıdan toz üretimi: liquid disintegration
sıyırma deneyi (yapıştırıcılar): peel test
substance sıvıdolaşımı yavaşlaması (vücut): stasis
sıyırma eriyiği: wash metal
sıvı örüt: liquid crystal sıvıkan: blood plasma
sıyırma maske: extraction replica
sıvı örüt görüntülemesi: liquid-crystal sıvı-katı dönüşümü: liquid-to-solid
transformation sıyırma pimleri (döküm): stripper pins
display sıyırma plakası (döküm): stripping plate
sıvı örütlü çoğuzlar: liquid-crystal sıvı-katı kromatografisi: liquid-solid
chromatography (LSC) sıyırma süresi: stripping time
polymers (LCP)
sıvı örütlü yapılar: liquid-crystal sıvı-katı tepkimeleri: liquid-solid sıyırma zarı: stripping film
structures reactions sıyırma zımbası: stripper punch
sıvı parlak altın: liquid bright gold sıvıksu: mucin sıyırtma: scoring
sıvı parlatma altını: liquid bright gold, sıvıların yoğuşumu: condensation of sıyrık: scarification, scuffing
liquid burnish gold liquids sıyrık izi: scuff marks
sıvı pik (yüksek fırın): hot metal sıvılaş(tır)ma: liquidization, liquifaction sıyrıksız: unmarked
sıvı pik demiri: liquid pig iron (=molten sıvılaş(tırıl)abilir: liquefiable sıyrılabilir: strippable
pig iron), molten iron sıvılaş(tırıl)mış: liquefied sıyrılabilir kaplama: strippable coating

321
sıyrılmış kaplama silindir biçimleme

sıyrılmış kaplama: stripped coating sidik sağana ilişkin (tıp): ureteral silah yapımı: weaponary
sıyrıntı: scraping sidik sarısı: uroxanthin silahcılık: weaponary
sız(dır)ma: exudation sidik taşı (tıp): urolith silahlan(dır)ma: arming
sızan (şey): permeator sidik torbası: bladder, urinary bladder, silahlanmış: armed
sızan miktar: seepage vesica silahlar: weaponary
sızdırmaz: impermeable, leakproof sidik torbası açımı (tıp): cystostomy silahlı: armed
sızdırmaz tıpa: sealing plug sidik torbası delgisi (tıp): cystotome silahsız: unarmed
sızdırmazlık: impermeability sidik yolu gözgüleme: urethroscopy silahsızlan(dır)ma: unarming
sızdırmazlık burcu: seal bushing sidik yolu gözgüleyicisi: urethroscope silanlar [Sin H2n+2]: silanes
sızdırmazlık denemesi: leak testing sidik yolu protezi (tıp): urinary silecek: wind shield wiper
sızdırmazlık dolgusu (ısıl püskürtme): prosthesis silgeç: wind shield wiper
seal coat sidik yolu taşı (tıp): urinary calculus silgi: erasor, rubber
sızdırmazlık gereci: sealing material Sidot harmanı: Sidot’s blende silici (gereç): wiper
sızdırmazlık halkası: sealing ring Sidot karışımı: Sidot’s blende Silicol süreci (hidrojen): Silicol process
sızdırmazlık kaynağı: seal weld Siedal sapınçları (optik): Siedel silik: pallid
sızdırmazlık kovanı: seal bushing aberrations silik gravür (şişe): faint lettering
sızdırmazlık macunu: sealing cement Siemens: Siemens silika (SiOeşbiçimlisi: cristobalite
sızdırmazlık yüzü: sealing face Siemens-Martin çeliği: open-hearth steel silika [SiO2]: silica
sızıcı: penetrant (=penetrating), Siemens-Martin ocağı (çelik): open- silika camı: silicate glass
permeative hearth furnace
silika jel türü: mertone
sızıcıyla inceleme: penetration Siemens-Martin ocağında çelik yapımı
(eski): open-hearth steelmaking silika jeli: silica gel
inspection silika kumu (min %95SiO2): silica sand
Siemens-Martin süreci (çelik): Siemens-
sızıcıyla kırma deneyi: penetration Martin process silika peltesi: silica gel
fracture test silika tozu (%99.5SiO2): silica flour
Siemens-Martin süreci (eski): open-
sızılabilir: penetrable hearth process silika tuğlaları: dinas bricks
sızım sıvı: penetration Sieurin süreci(sünger demir): Sieurin silika tuğlası: silica brick
sızınım (fizik): effusion process silikat [(SiO4) 4-]: silicate
sızıntı: effusion, leak, leakage, ordinary, Sievert yasası (gaz): Sievert’s law silikat camı: silicate glass
seepage, trickle sifon (döküm): slag dam, siphon silikat kalıntılar (çelik): silicate
sızıntı alanı (mıknatıslık): leakage field (=syphon) inclusions
sızıntı boşluğu (cam): leaky blank sigara izmariti: stub silikat kumu: silicate sand
sızıntı deneyi: exudation test sigma bağı: sigma bonding silikat tuğla: ganister brick
sızıntı gazlar: effusion gases sigma evresi (FeCr) (paslanmaz çelik): silikatlar: silicates
sızıntılı: leaky, oozy sigma phase (σ) silikatlaşma: silication
sızıntılı tıpa: leaky stopper sigma evresi gevrekleştirmesi silikatlı kum: silicate sand
sızlama (tıp): tingling (ferritli paslanmazlar): sigma-phase silikatsız camlar: nonsilicate glasses
sızma: leakage, permeation, seepage embrittlement silikatsız oksitli seramik: nonsilicate
sialonlar (seramik): sialons sigma kapakçıkları (kalp): sigma valve oxide ceramic
sicil: record sigma parçacığı: sigma particle silikon kauçukları: silicone rubbers
sicil defterler:libri sigorta: fuse, insurance silikonlar [(R2SiO)n] (çoğuz): silicones
sicim: cord, string, tie, twine siğil (tıp): verruca, wart silikonlu kauçuk yastık ile baskı: pad
sicimsi: stringy siğilli: verrucose print
siderit [FeCO3]: siderite siğillilik: verrucosity silikonlu meme protezleri (tıp): silicone
sidiğe ilişkin (tıp): urinary sikke levhası: planchet breast protheses
sidik: urine siklizin [C18H22N2]: cyclizine silimanit [Al2O3.SiO2]: silimanite
sidik analizi (tıp): urinalysis siklon: cyclone silimanit [Al2SiO5]: silliminate
sidik borusu: ureter siklopentan [C5H10]: cyclopentane silindir: cylinder, roll
sidik çıkaran organlar (tıp): urinary siklopropan [C3H6]: cyclopropane silindir açma fırını (cam): flattening kiln
organs siklotron: cyclotron silindir açma masası (cam): flattening
sidik gözgülemi: uroscopy sikoz hastalığı (saç, sakal): sycosis table
(=urinoscopy) silah: arm, gun, weapon silindir anot: hollow anode
sidik sağan (tıp): ureter silah ateşi: gunfire silindir besleyici: cylindrical feeder
sidik sağan geri çekilişi (tıp): ureteral silahhane: gun room silindir biçim: cylindrical shape
reflux silah onarımı: gun repair silindir biçimleme: cylinder forming

322
silindir ceketi sinter makinası

silindir ceketi: jacket silisyumlu asit [H2SiO3]: silicic acid simgesel mantık: symbolic logic
silindir çark: cylinder wheel silisyumlu bakır: silicon copper (=mathematical logic)
silindir gömleği: cylinder liner silisyumlu çelik sac: silicon steel sheet similatör: simulator
silindir gömleğini değiştirme (oto): silisyumlu çelikler: silicon steels simit: bagel, bustle pipe, ring, torus
relining silisyumlu demir (önalaşımı): simsiyah: jetty
silindir kapak contası: block gasket ferrosilicon, siliconeisen sinamil alkol [C6H5CH=CHCH2OH]:
silindir mercek: cylindrical lens silisyumlu demir cevheri: ironstone cinnamyl alcohol
silindir rektifiye tezgahı: cylinder boring silisyumlu doğrultmaç: silicon rectifier sincap kafesi (elektrik): squirrel cage
machine silisyumlu güneş pili: siliconsolar cell sindirici: peptic
silindir süreci (düz cam): cylinder silisyumlu kalsiyum (çelik): sindirici ilaç (tıp): pancreatin
process silicocalcium sindirilmemiş: undigested
silindir ütü: calendar silisyumlu mangan (çelik): sindirim: digestion
silindire ilişkin: cylindrical silicomanganese sindirim dışı yolla bedene giren:
silindire resim oyan aygıt: electrograph silisyumlu manganlı demir (önalaşımı): parenteral
silindirik saplı rayba: chucking reamer ferromanganese-silicon sindirimsel: peptic, digestive
silindirli ütüleme: calendering silisyumlu manganlı pik demiri: sine: bosom
silinti: erasure siliconspiegel sinek gözü merceği (optik): fly-eye lens
silip çıkarma: erasing silisyumlu pirinç: silicon brass sineklik: fly net
silis [Si]: silicon silisyumlu şamot: siliceous fire clay sinema: cinema, movie
silis köpüğü: silicascum silisyumlu takım çelikleri: silicon tool sinema filmi: motion picture
silisid: silicide steels sinhalit [Mg(Al,Fe)] BO4]: sinhalit
silisyum: silicium (=silicon) silisyumlu yarıiletken: silicon sini: tray
silisyum biroksit [SiO]: silicon semiconductor sinir: nerve
monoxide silisyumlu yay çelikleri: silicon spring sinir ağı: plexus
silisyum direnci: silicon resistance steels sinir ağına ilişkin: plexal
silisyum dörtklorür [SiCl4]: silicon silisyumlu zar (sio ya dasin): silicon film sinir ameliyatı (tıp): neurosurgery
tetrachloride sinir bilimi (tıp): neurology
silisyumsuzlaş(tır)ma: desiliconizing
silisyum emdirme: silicon impregnation sinir dizgesi (tıp): sensorium
(=siliconizing) silkme: knockout
silme: deconvolution, erasing, erasure, sinir doku (tıp): nerve tissue
silisyum florür [SiF]: silicon fluoride sinir gazı: nerve gas
silisyum giderme: desiliconizing wiping
silme kalıbı: sweep sinir gözesi: cyton, nerve cell (=neurone)
silisyum hassas alaşımı: silicon precision sinir ilacı: nervine
alloy silmeli dağlama: etching by swabbing
silmeli kaplama (galvanizleme): wiped sinir iplikleri demeti (tıp): fascicle
silisyum içeren: siliciferous
coat sinir lifi (tıp): nerve fibre (=axon,
silisyum ikioksit [SiO2]: silicon dioxide dendrite)
(=silica) silo: bin, bunker, silo, storage bin
silo arabası: bin car sinir lifleri bağlayıcısı: internuncial
silisyum ikisülfür [SiS2]: silicon
disulphide siloksanlar [R2SiO]: siloxanes sinir merkezi (tıp): nerve centre
silisyum kaplama: ihrigizing sinir sistemi (tıp): nervation
siloksikon [Si2OC2]: siloxicon
silisyum karbür [SiC]: silicon carbide sinir ucu: end organ
silumin tm alaşımı: silumin tm alloy
silisyum karbür aşındırıcı: silicon sinir yolu (tıp): nerve track
silvanit [(Au, Ag)Te2]: sylvanite
carbide abrasive sinirsel tepi (tıp): nerve impulse
silvin: sylvine
silisyum karbür krozeler: silicon carbide sinkroflaş: syhchroflash
silvit [KCl]: sylvite sinkronoskop:
crucibles simetidin [C10H16N6S]: cimetidine
silisyum karbür tuğlası: silicon carbide synchronoscope(=synchroscope)
simetri: symmetry sinkroskop: synchroscope
brick
silisyum nitrür [SiN]: silicon nitride simetrik: zygomorphic, symmetrical sintektik: synthectic
silisyum tuncu: silicon bronze simge: designation, ramp, sign, symbol sintepe: tumulus
silisyum yarıiletkeni: silicon simge harf: hieroglyph sinter: sinter
semiconductor simge kondurağı: pad sinter elektrot: self-baking electrode
silisyum yongası: silicon chip simge renkleri: code colours sinter gazı: sinter off-gas
silisyumdan üreyen: silicic simge yazı: hieroglyphics sinter ızgarası: sintering grate
silisyumlu: siliceous (=silicious), silicic, simgecilik: typology sinter karbür: hard metal
siliciferous simgeleme: typification sinter kayışı: sintering belt
silisyumlu algılayıcı: silicon detector simgesel: symbolic sinter makinası: sintering machine

323
sinter şarjı skalar (matematik, fizik)

sinter şarjı: sinter charge sis düdüğü: diaphone siyah laletaşı: black spinel
sinter tesisi: sintering plant sis odalı çözümleç: fog chamber analyzer siyah mikalı granit: granitite
sinter üretimi: sinter production sis odası: fog chamber siyanamit: cyanamide
sinter yoğunluğu: sintered density sislenme: clouding, fogging siyanat reçineleri: cyanate resins
sinterleme: sintering sisli: foggy siyanik asit [HOCN]: cyanic acid
sinterleme atmosferi: sintering sisli soğutma: mist cooling siyanin: cyanine
atmosphere sisli suverme (çelik): fog quenching siyanisidler: cyanicides
sinterleme bölgesi: sintering zone sismograf: seismograph siyanit [Al2O3 ·SiO2]: cyanite
sinterleme çevrimi: sintering cycle sismozkop: seismoscope siyanoakrilat: cyanoacrylate
sinterleme süreci: sintering process sistein [HSCH2CH(NH2)COOH]: siyanoakrilatlar: cyanoacrylates
sinterleme süresi: sintering time cysteine siyanoakrilatlı cerrahi yapıştırıcılar:
sinterlenebilir: sinterable sistem: system cyano acrylate surgical adhesives
sinterlenmemiş: green sistin [C6H12O4N2S2]: cystine siyanojen (CN)2: cyanogen
sinterlenmemiş seramik: green ceramic sistre: scraper siyanosit [CuSO4 · 5H2O]: cyanosite
sinterlenmiş: sintered sitokinesis: cytokinesis siyanür: cyanide
sinterlenmiş aluminyum: sintered sitositerol [C22H49OH]: sitosterol siyanür asidi [C3H3O3N3.2H2O]:
aluminum powder (SAP) sitozin [C4H5N3O]: cytosine cyanuric acid
sinterlenmiş cam: sintered glass sitral [C10H16O]: citral siyanür asidi [HCn]: hydrocyanic acid
sinterlenmiş karbürler: sintered carbides sitrat [C6H5O7]: citrate (=prussic acid)
sinterleşme bölgesi (cam): fritting zone sitrat pelte yöntemi: citrate gel method siyanür bakırı: cyanic copper
sintilatör: scintillator sitrik asit [C6H8O7]: citric acid siyanür çamurları: cyanide slimes
sintine: bilge sivilce: bleb, phlyctena, pustulation, siyanür çözeltisi: cyanide solution
sintine borusu (den.): bilge pipe pustule, spot, weal, wheal siyanür donukluğu: cyanide mottling
sintine pompası (den.): bilge pump sivilce yapan (ilaç): pustulant siyanür süreci: cyanide process
sintine tahtası (den.): bilge board sivilcelenme (tıp): pustulation siyanür tuzu: cyanidesalt
sinusoid (mat): sinusoid sivilceli: pustular (=pustulous), whelky siyanür tuzu yunağı: cyanide salt bath
sinüs: sine sivri: incisive, keen, pointed, tapered siyanür yunağı: cyanide bath
sinüs eğrisi (mat): sinusoid sivri bilenmiş: edged siyanürleme (yüzey sertleştirme):
sinüs eğrisi biçimli derişim yanayı: sine- sivri çekiç: hammer pick cyaniding
shaped concentration profile sivri çentik dayancı: sharp notchstrength siyanürlenmiş: cyanided
sinüs iltihabı: sinusitis sivri çıkıntı: cusp siyanürlenmiş kabuk: cyanided case
sinüs koşulu (no·Sinθo/ni·Sinθi=M): sivri çizgi aleti: scriber siyanürlü altın kaplama: cyanide gold
sine condition sivri kaya: aguille plating
sinüsoidal: sinusoidal sivri olmayan: obtuse siyanürlü bakır kaplama: cyanide
sinüzit (tıp): sinusitis sivri sonda: tip copper plating
sinyal: signal sivri uç: cusp, point siyanürlü çinko kaplama: cyanide zinc
sinyal camı: signal glass plating
sivri uçla delme: transfixing
sinyal iskeleti (demiryolu): gantry siyanürlü gümüş kaplama: cyanide silver
sivri uçlu: pointed
sinyal yükseltimi: signal amplification siyanürlü kadmiyum kaplama: cyanide
sivri uçlu demir (maden) 2) üvendire: cadmium plating
sinyal-gürültü oranı: signal-to-noise gad
ratio siyanürlü kaplama: cyanide plating
sivri uçlu taşçı çekici: bit
SiO4 dörtyüzlüsü: SiO4 tetrahedron siyanürlü kaplama yunağı: cyanide
sivri ve keskin dişli: saber-toothed plating bath
sipariş: order sivrice: subacute siyanürlü karbonlama: cyanide
siper: buckler,guard,parapet,sconce,shie sivrilik: pointedness, sharpness carburizing
ld, trench sivrilik giderme: chamfering siyanürlü karbonlama yunağı: cyanide
siper havanı (silah): trench mortar sivriltme: whet carburizing bath
siper kazığı: palisade siyah: black siyanürlü özütleme süreci: cyanidation
sipersiz: unshielded siyah amber: black amber process
siren: hooter siyah antimuan sülfür: black siyanürlü pirinç kaplama: cyanide brass
sirke: vinegar antimonysulphide plating
sirke asidi [CH3COOH]: aceticacid siyah boya: black dye siyanürlü sertleştirme: cyanide
sirkeli bal şerbeti: oxymel siyah cam: black glass hardening
sirkeölçer: acetomer siyah gümüş: blacksilver siyek: urethra
sis: brume, fog, mist siyah kehribar: black amber skalar (matematik, fizik): scalar

324
skalar çarpımı (mat.) soğuk baskılı kalıplama (plastikler)

skalar çarpımı (mat.): dot product soda-kireç-silika camı: soda-lime-silica sodyum siyanür [NaCn]: sodium
skandiya [Sc2O3]: scandia glass cyanide
skandiyum [Sc]: scandium sodalı kireç: soda lime sodyum sülfat [NaSO4]: sodium sulphate
skanogram: scannogram sodalit [Na8(AlSiO4)6Cl2]: sodalite (glauber’ssalt)
skanoskop: scanoscope sodamit [NaH2]: sodium amide sodyum sülfit [Na2SO3]: sodium sulphite
skapolit sodasilika camı: soda-silica glass sodyum sülfür [Na2S]: sodium sulphide
[(3NaAlSi3O8NaCl↔3CaAl2Si2O8 sodasilis camı: alkaline silicate glass sodyum tetraborat [Na2B4O7.10H2O]:
CaCO3)]: scapolite sodataşı: sodalite sodium tetraborate (sodium pyoborate)
skatol [C9H9N]: skatole sodaya daldırma (parlatma): soda dip sodyum tiyosiyanat [NaSCn]: sodium
skeleroskop: scleroscope Soderberg denklemleri: Soderberg thiocyanate
ski: ski equations sodyum tiyosülfat [Na2S2O3.5H2O]:
skip (yüksek fırın): skip car Soderberg elektrotları: Soderberg sodium thiosulphate
skip çukuru: skip pit electrodes sodyumla geliştirilmiş silumin: sodium-
skip rampası (y. fırın): ramp sodyum [Na]: sodium modified silumin
skip vinci (y.fırın): skip hoist sodyum alginat: sodium alginate sodyum-yakıt etkileşimi: sodium-fuel
sodyum bağlı yakıt ögesi: sodium- interaction
skip yolu: skip bridge
bonded fuel element sofa: sofa
sklereskop deneyi sayısı: scleroscope
hardness number (HSc) sodyum benzoat [C6H5COONa]: sofra: table
sklereskop sertlik deneyi: scleroscope sodium benzoate sofra eşyası (cam): tableware
hardness test sodyum bikarbonat: baking soda, soda sofra takımı: napery, placesetting
sklerometre: sclerometer sodyum bikarbonat [NaHCO3]: sofra tuzu [NaCl]: sodium chloride
skleroprotein: scleroprotein bicarbonate of soda, sodium bicarbonate soğancık: menuscus (=onion)
skolesit [Ca Al2Si3O10 . 3H2O]: scolecite sodyum buharlı lamba: sodium-vapor soğanilik: medulla oblongata
lamp soğu(t)ma: cooling
skopolamin [C17H21NO4]: scopolamine sodyum dikromat [NaCr2O7·2H2O]:
skorzalit [(Fe, Mg) Al2( PO4)2 (OH)2 ]: soğu(t)ma bölgesi: cooling zone
sodium dichromate soğu(t)ma çekintisi: coolingshrinkage
scorzalite sodyum florasetat [FCH2COONa]:
skrotum (tıp): scrotum soğu(t)ma gücü: cooling power
sodium fluoroacetate
skuba (suya dalma): scuba soğu(t)ma hızı: cooling rate, rate of
sodyum florür [NaF]: sodium fluoride cooling
skutterudit [(CONi)As3]: skutterudite sodyum fosfat [NaH2PO4]: sodium
slab: slab soğu(t)ma süresi: cooling period,
phosphate cooling time
slab haddesi: slabbing mill sodyum hekzametafosfat: calgon
slag (fps ölçü dizgesi): slug soğubilimi: cryogenics
sodyum hidroksit: caustic soda, soda soğuk ( kafa ) şişirme: cold heading
smaltit [CoAs2]: smaltite sodyum hidroksit [NaOH]: sodium
Smee gözesi: Smee cell hydroxide soğuk akış: cold flow
smitsonit [ZnCO3]: smithsonite sodyum hidroksit yunağı: caustic soda soğuk alan salıcısı: cold field emitter
smokin: tuxedo bath soğuk alan salımı: cold field emission
Snead süreci (ısıl işlem): Snead process sodyum karbonat [Na2CO3]: sodium soğuk alan salımı tabancası: cold field-
carbonate (=soda ash) emission gun
Snell’in kırılım yasası: Snell’s law of
refraction sodyum klorat [NaClO3]: sodium soğuk alkaliyle temizleme: cold alkaline
chlorate cleaning
soba: stove
sodyum klorür [NaCl]: sodium chloride soğuk asitle temizleme: cold acid
soba astarı (y.fırın): stove lining cleaning
soba bacası (y.fırın): stove stack sodyum klorür yapısı: sodium
chloridestructure soğuk bağla(n)ma: cold bonding
soba borusu: stove pipe soğuk bağlantı: cold junction
soba duvarı (y.fırın): stove wall sodyum kromit: sodium chromite
sodyum nitrat: sodium nitrate soğuk bant haddesi: cold strip mill
soba kubbesi (y.fırın): stove dome soğuk basılmış: cold pressed
soba odası: checker chamber sodyum perborat [NaBO3.4H2O]:
sodium perborate soğuk basınç kaynağı: cold pressure
soba örmesi: checker work weld
sodyum peroksit [Na2O2]: sodium
soba tuğlası (y. fırın): checker brick peroxide soğuk basınçlı hava: cold blast
soda: soda sodyum siklamet [C6H11NHSO3Na]: soğuk basınçlı hava hattı: cold blast
soda camı: soda ash glass sodium cyclamate main
soda çökeltisi: lye sodyum silikat [2Na2O.SiO2]: sodium soğuk basınçlı kaynaklama: cold
soda feldpat [Na2O·Al2O3·6SiO2]: albite silicate (water glass) pressure welding
soda külü [Na2CO3]: soda ash sodyum silikatlı yapıştırıcı: sodium soğuk baskılı kalıplama (plastikler):
soda-kireç camı: soda-lime glass silicate glue cold press moulding

325
soğuk basma soğuk hava kasası

soğuk basma: cold pressed, cold pressing soğuk çatlak: cold crack soğuk ezme: cold reduction
soğuk basma kaynağı: cold indentation soğuk çatlama: cold cracking soğuk ezme haddesi: cold reduction mill
welding soğuk çekiçleme: hammer hardening soğuk ezme yüzdesi: cold work
soğuk basma metal ürünler: cold soğuk çekilmiş: cold-drawn percentage
pressed metal products soğuk çekilmiş bakır çubuk: cold-drawn soğuk ezmeli: cold reduced
soğuk biçimleme: cold forming copper bar soğuk ezmeli çelik: cold reduced steel
soğuk biçimleme işlemleri: cold forming soğuk çekilmiş bakır tel: cold-drawn soğuk ezmeli çelik sac: cold reduced
operations copper wire steel sheet
soğuk biçimlendirme: cold shaping soğuk çekilmiş çelik tel: cold-drawnsteel soğuk ezmeli yassı ürünler: cold
soğuk biçimlenebilirlik: cold formability wire reduced flat products
soğuk biçimlenmiş: cold formed soğuk çekilmiş çubuk: cold-drawn bar soğuk fosfatlama: cold phosphating
soğuk biçimlenmiş çelik ürün: cold soğuk çekilmiş kalın çubuk: cold-drawn soğuk galvanizleme: cold galvanizing
formed steel product rod soğuk germe: cold stretch
soğuk bitirim (metal): cold finishing soğuk çekme: cold drawing soğuk gevrek (çelik): cold short
soğuk bitirimli: cold-finished soğuk çekme borular: cold-drawn tubes soğuk gevreklik (çelik): cold shortness
soğuk bitirimli alaşım çeliği çubuklar: soğuk çekme işlemi: cold drawing soğuk gömme (metalografi): cold
cold-finished alloy steel bars operation mounting
soğuk bitirimli borular: cold-finished soğuk çekme kalıbı: cold drawing die
tubes soğuk gömme gereçleri: cold mounting
soğuk çekme teller: cold-drawn wires materials
soğuk bitirimli çelik: cold-finished steel soğuk çekme yüksüğü: cold drawing die soğuk hadde: cold mill, cold rolling mill
soğuk bitirimli çelik çubuk: cold- soğuk çinko kaplama: cold galvanizing
finished steel bar soğuk hadde ürünü: cold-rolled product
soğuk çözen: coldsolvent soğuk haddehane: cold rolling mill
soğuk bitirimli çelik ürün: cold-finished soğuk çözenli yıkama: cold solvent
steel product soğuk haddeleme dokusu (x-ışınları):
washing cold rolling texture
soğuk bitirimli çubuk: cold-finished bar soğuk dağlama: cold etching
soğuk bitirimli karbon çeliği çubuklar: soğuk haddeleme ezmesi: cold rolling
soğuk daldırma çatlakları: cold plunger reduction
cold-finished carbon steel bars soğuk dar çekilmiş: cold-extruded
soğuk bitirimli sac: cold-finished sheet soğuk haddelenmiş: cold rolled
soğuk deformasyon: cold deformation soğuk haddelenmiş alaşım: cold-rolled
soğuk bitirimli şerit: cold-finished strip soğuk delme: cold punching
soğuk bitirimli yassı ürünler: cold- alloy
soğuk deneme çalıştırması: cold run, soğuk haddelenmiş bakır: cold-rolled
finished flat products cold trial
soğuk bozundurma: cold deformation copper
soğuk denetleme: cold inspection soğuk haddelenmiş boy’a kesikler: cold
soğuk bozundurma sürecleri: cold soğuk deney (yağlar): cold test
deformation processes rolled cut lengths
soğuk depolama: cold storage soğuk haddelenmiş çelik: cold-rolled
soğuk bozunduruk: cold deformed
soğuk DID (doğrudan indirgenmiş steel
soğuk bozunduruk alaşım: cold demir): cold DRI (direct reduced iron)
deformed alloy soğuk haddelenmiş çelik kangalı: cold
soğuk dil: cold lap rolled steel coil
soğuk bozunduruk çelik: cold deformed
steel soğuk döküm: misrun soğuk haddelenmiş çelik sac: cold rolled
soğuk bozunduruk metal: cold soğuk dövme: cold forging, hammer steel sheet
deformed metal hardening soğuk haddelenmiş çelik şerit: cold-
soğuk bozunum: cold deformation soğuk dövme tezgahı: cold forging rolled steel strip
soğuk bozunumlu: cold deformed machine soğuk haddelenmiş çubuklar: cold
soğuk bozunumlu alaşım: cold soğuk dövük çelik: cold-forged steel rolled bars
deformed alloy soğuk dövük metal: cold-forged metal soğuk haddelenmiş profiller: cold-
soğuk bozunumlu çelik: cold deformed soğuk dövülmüş: cold-forged rolledshapes
steel soğuk dövülmüş çelik: cold-forged steel soğuk haddelenmiş saclar: cold rolled
soğuk bozunumlu metal: cold deformed soğuk dövülmüş metal: cold-forged sheets
metal metal soğuk haddelenmiş sert durumda
soğuk cam: cold glass soğuk duvarlı fırın: cold wall furnace karbon çeliği şerit: hard temper cold-
soğuk çarpmalı ekstruzyon: cold impact soğuk ekstruzyon: cold-extrusion rolled carbon steel strip
extrusion soğuk elek: coldscreen soğuk haddelenmiş şerit: cold-rolled
soğuk çarpmalı sıkma: cold impact soğuk emayeleme: cold enamelling strip
extrusion soğuk eşbasınçlı baskılama: cold soğuk hava deposu: cold storage house,
soğuk çarpmalı sıkma presi: cold impact isostatic pressing cold store
extrusion pres soğuk ezilmiş: cold reduced soğuk hava kasası: cold box

326
soğuk hava vanası soğurum zıtlığı

soğuk hava vanası: cold blast valve, snort soğuk reçine: no-bake binder soğukta sertleşen reçineler: coldset
valve soğuk savurma denemesi: cold spin resins
soğuk hazneli basınçlı döküm: cold- testing soğukta sertleşme süreci: coldsetting
chamber die casting soğuk sert lehimlenmiş bağlantı: cold process
soğuk iş: cold work soldered joint soğuma: cooling
soğuk iş çelikleri: cold work steels soğuk sertleşen yapıştırıcı: cold setting soğuma aşamaları (ısıl işlem):
soğuk iş kalıp çelikleri: cold work die adhesive coolingstages
steels soğuk sıkılama: cold compacting soğuma çatlağı: cooling crack
soğuk iş takım çelikleri: cold work tool soğuk sıkılmış: cold-extruded soğuma derinliği: depth of chill
steels soğuk sıkılmış aluminyum: cold- soğuma eğrisi: cooling curve
soğuk işlem: cold treatment (=subzero extruded aluminium soğuma gerilimleri: coolingstresses
treatment) soğuk sıkılmış aluminyum tel: cold- soğuma izi (cam): chill mark
soğuk işleme: cold finish, cold working extruded aluminium wire soğuma ortamı: cooling medium
soğuk işlenmiş: cold worked soğuk sıkılmış bakır: cold-extruded soğurabilirlik: absorptivity
soğuk işlenmiş çelik: cold worked steel copper
soğuran: absorptive, sorbent
soğuk işlenmiş yapı: cold worked soğuk sıkılmış bakır tel: cold-extruded
copper wire soğurgan: absorbent
structure soğurgan pamuk (tıp): absorbent cotton
soğuk kalıplama (döküm): cold soğuk sıkılmış çelik: cold-extruded steel
soğuk sıkılmış çelik tel: cold-extruded soğurganlık: absorbency
moulding
soğuk kalıplar: no-bake moulds steel wire soğurma: absorption
soğuk kalıpta su verme: cold die soğuk sıkma: cold-extrusion soğurucu: absorber, absorptive
quenching soğuk sıkma aygıtı: cold extrusion press soğurucu mercek: absorptive lens
soğuk kaplama: cold coating soğuk sıyırma: coldstripping soğuruk: absorbed
soğuk katlantı: cold lap soğuk suverme: cold equenching soğuruk gaz: absorbed gas
soğuk kauçuk (yapay): cold rubber soğuk şerit: cold strip soğuruk nem: absorbed moisture
soğuk kaynak: koldweld soğuk şerit çizikleri: cold strip scratches soğuruksu: absorbed water
soğuk kaynaklama: cold welding soğuk şerit haddesi: cold strip mill soğurulabilir: absorbable
soğuk kenar kesme: cold trimming soğuk şerit hattı: cold stripping line soğurulabilir gereçler: absorbable
soğuk keski: cold chisel soğuk şişirme dövmesi: cold upset materials
soğuk kesme (cam): cold cutting, cold forging soğurulabilirlik: absorbability
sawing soğuk şişirme kalıpları: cold heading soğurulmuş: absorbed
soğuk kırma dayancı: cold dies soğurulmuş gaz: absorbed gas
crushingstrength soğuk tabla (tem): coldstage soğurulmuş nem: absorbed moisture
soğuk kum: no-bake sand soğuk tam ölçümlü dövme: cold coined soğurulmuş su: absorbed water
soğuk kutu reçinesi: cold box resin forging soğurum: absorption, sorption
soğuk kutu süreci (döküm): cold box soğuk tel çekme: cold wire drawing soğurum açısı: take-off angle
process soğuk testere: cold saw soğurum akımı: absorption current
soğuk külçe (metal): cold slug soğuk traşlama: cold trimming soğurum çözümlemesi: absorption
soğuk maçalar: no-bake cores soğuk tuzak (tem): cold trap analysis
soğuk makas: cold shears soğuk uç kaplaması: cold-end coating soğurum doruğu: absorption maximum
soğuk merdaneli biçimleme (dişli): soğuk uç kesme makası: cold end shears soğurum düzeltmesi: absorption
cold-roll forming soğuk vurması: frostbite correction 
soğuk muayene: cold inspection soğuk vurmuş: frostbitten soğurum görüngeleri: absorption
soğuk oda: cold chamber soğuk yapıştırıcı: cold setting adhesive spectra
soğuk onarım: cold repair soğuk yolluk (döküm): cold riser soğurum hızı: rate of absorption
soğuk onarım püskürtme harcı: cold soğuk yük: cold charge soğurum ısısı: heat of absorption
gunning mix soğuk yükleme: cold charging soğurum katsayısı: absorption
soğuk onarım püskürtmesi: cold soğuk yüzey (cam): cold side coefficient
gunning soğuk zımba: cold punch soğurum kenarı: absorption edge
soğuk örtü: cold coating soğuk zımbalama: cold punching soğurum kesit alanı: absorption cross-
soğuk parmak (TEM): cold finger soğuk zımbalama kalıpları: cold section
soğuk pik külçesi: cold pig punching dies soğurum kuşakları: absorption bands
soğuk presleme: cold pressing soğukta saklama: cold storage soğurum spektroskopisi:
soğuk preste kalıplama: cold-press soğukta sertleşen bağlayıcı: coldsetting absorptionspectroscopy
moulding binders soğurum zıtlığı: absorption contrast

327
soğurunç son biçimleme (seramikler)

soğurunç: absorbance soğutmalı boru kalıpları: tube chill- solmaz: unfading


soğutaç: chilling, cooler, cooling, moulds solmaz renk: unfading colour
radiator, refrigeration soğutmalık: cooling panel solmuş: faded
soğutma bölgesi (cam): cooling chamber soğutma sonu lekeleri (şişe): cold solucan (yüzey hatası-döküm): worm
soğutma bunkeri: cooling bin endspecks solucan biçimli: vermiform
soğutma ceketi: cooling jacket soğutucu: coolant, cooler, refrigerant, solucansı: vermicular
soğutma çatkısı: cooling fixture skimmer solucansı grafit (dökme demir):
soğutma çevrimi: cooling cycle, soğutucu bölme (düz cam): cooler vermicular graphite
refrigerating cycle soğutucu gaz: refrigerating gas solucansı grafitli dökme demir:
soğutma çözeltisi: cooling solution soğutucu levhalar: chill plates vermicular graphite iron
soğutma deneyi: chill test, cooling test soğutucu parça: chill, densener soluğan (deniz kabarması): groundswell
soğutma dizgesi: cooling system, soğutucu parça kaplaması (döküm): soluk: breath, breathing, exhalation,
refrigerating system chill coating faint, faded, off-colour, pale
soğutma etkileri: chill effects soğutucu sıvı: refrigerating liquid soluk alamama: apnea
soğutma fırını (cam): soaking pit soğutuk aynalı çözümleç: chilled mirror soluk borusu: trachea
analyzer soluk darlığı: dyspnea
soğutma haznesi: cooling chamber
soğutuk dökme demir: chilled cast iron soluk ölçer (tıp): pneumatometer
soğutma hurdası: chill scrap
soğutuk dökme demir merdane: chilled soluk renk: shaded colour
soğutma ızgarası: cooling bed, cooling cast iron roll
grate, hot bed (=cooling table) soluk renk: tint
soğutuk parça döküm: chilled casting
soğutma kanalı: cooling channel, gill soluk verme: exhalation
soğutulmuş oda (yaşlandırma):
soğutma kanatcığı: cooling fin refrigerated store solukluk: pallor
soğutma karkası (cam): annealing kiln sokak feneri direği: lampost soluksuzluk: apnea
soğutma kırığı (cam): broken in lehr sokak lambası: street light solukta alkol oranı ölçeri: breathalyzer
soğutma kulesi: cooling tower sokak temizliği: scavenging solukta alkol oranı ölçme:
soğutma masası (soğutucu role yolu): breathalyzation
soket kaynak: socket weld
cooling table soluma: panting
sokum: insertion
soğutma ortamı: cooling medium solunduraç (dalgıç): aqua-lung
sokum dalgaları: insertion waves
soğutma paneli: cooling panel solungaç: gill
sokuntu: insert
soğutma plâkası (y. fırın): stack cooler sol: left, sol solunum borucukları: bronchia
plate sol dönümlü kesici: left-hand cutting solunum borusu (tıp): bronchial tube
soğutma sıvıları: cooling fluids tool solunum dalcığı (tıp): bronchiole
soğutma sıvısı: cooling liquid sol karıncık destek aygıtı (tıp): left solunum kaydedici (tıp): pneumograph
soğutma suyu: cooling water ventricular assist device (lvad) solunum kaydetme (tıp): pneumography
soğutma suyu çıkışı: cooling water outlet sola dönen: left-handed solunum ölçer (tıp): spirometer
soğutma suyu girişi: cooling water inlet sola dönüm (optik-ucay düzlemi): solunum yazar (tıp): spirograph
soğutma suyu kanalı: cooling water duct levorotatory solunum yolları açımı: bronchostomy
soğutma suyu tankı: cooling water tank sola dönümlü sarmal dislokasyon: left- solunum yolları gözlemi (tıp):
soğutma süresi (cam): taking-down handedscrew dislocation bronchoscopy
period (=cooling down period) sola dönüş (optik-ucay düzlemi): solunum yolları gözleri: bronchoscope
soğutma tablası (cam): dead plate levorotation Solvay süreci (yıkama): Solvay process
soğutma tablası (mikroskop): cooling solak: left-handed, southpaw som kablo: solid cable
stage solan renk: fugitive, faded colour som kayaç: solid rock
soğutma teknesi (demirci): smiths solaryum: solarium somaki: porphyritic, porphyroid
trough solenoid: solenoid sombrerit [Ca3(PO4) 2]: sombrerite
soğutma tesisi: refrigerating plant solenoit: solenoid somon rengi: salmon
soğutma tüneli (cam): annealing, sol-gel: sol-gel somon tuğla: salmon brick (place brick)
decorating lehr, lehr, tunnel lehr sol-gel camı: sol-gel glass somun: nut
soğutma tüneli iticisi: lehr pusher sol-gel işleme: sol-gel processing somun anahtar: lug wrench, screw key,
soğutma tüneli taşıma kuşağı (cam): solgun: bloodless, faded, pale,pallid wrench
lehr belt solgunluk: pallor somya: bedspring, mattress
soğutma tüneli tavası (cam): pan solma: discolouration,fading son: end, last, outcome, terminal
soğutma tüneli yükleyicisi (cam): lehr solma ölçer (reçineler): fadeometer son bakım: aftercare
loader (=lehr pusher) solmamış: unfaded son biçimleme (seramikler): final
soğutma verimliliği: cooling efficiency solmayan: unfading shaping

328
son bulma sönümlendirme deneyi

son bulma: termination sonda-numune uzaklığı: probe-sample sorbitol [C6H8(OH)6]: sorbitol


son curuf: final slag distance sorboz [C6H12O6]: sorboze
son çözümleme (kömür): ultimate sonda-yüzey uzaklığı: probe-surface sorguç: aigrette, casque, tuft
analysis distance sorguçlu: tufted
son derece: ultra; ultra- sonlama pimi: end pin sorun: problem
son dışık: final slag sonlu: finite sorun çözme: trouble shooting
son doymuşluk: end saturation sonlu ögeli çözümleme: finite element soy: noble
son durum: up-to-date analysis (FEA) soy geliştirme mühendisliği: genetic
son geçi: finish cut sonlu ögeli çözümleme yöntemi: finite engineering
son gözeneklilik: final porosity element method (FEM) soy metaller: noble metals
sonlu ögeli gerilim çözümlemesi: finite-
son inceleme: final inspection elementstress analysis soya yapıştırıcısı: soybean glue
son işleme: finish machining sonlu ötesi: transfinite soyaçekim: genetic (=genetical)
son işleme payı: finish allowance sonlu ötesi sayı (mat): transfinite soyaçekim yasası: genetic code
son mercek (e-mik.): projector lens number soyma deneyi: peel test
son muayene: final inspection sonraki: next soytarı külahı: fool’s cap
son nokta denetimi (çelik üretimi): end sonsuz: endless, infinite, timeless, soyunma giyinme odası: locker room
point control transfinite, unbounded soyut: abstract, nonfigurative
son öncesi geçi: leader pass sonsuz değişebilen hız denetimi: sökme: disassembling, dismantling,
son parlatma: final polishing infinitely variablespeed control unfixing
son paso: finish cut sonsuz dişli: helical gear, screw gear, sökülmemiş: unpicked
son pişirme (boya): third firing worm gear söküm: disassembly, dismantling
son sıcaklık: final temperature sonsuz ip: endless yarn söküş: disassembly
son taşlama: finish grinding sonsuz kayış: continuous belt, endless sömestre: term
son tavlama (demirdışı alaşımlar): final belt sömürme: exploitation
annealing sonsuz kayışlı taşıyıcılar: continuous sön(dür)me (ışık): extinction
son temizleme birimi (kalaylama): belt conveyors söndürme: burn-out, deflation
branner sonsuz küçük: infinitesimal söndürücü (titreşim): damper
son üfleme: final blow sonsuz palet: endless track söndürülemez: inextinguishable
son ürün: end product, final product sonsuz seyreltim: infinite dilution söndürülmüş: burned-out
son verme: ending, termination sonsuz vida: Archimedes screw, endless söndürüm: damping down
son yakıcı (jet motoru): after burner screw
söndürüm deneyi: damping test
son yoğunluk (sinterleme): final density sonsuz vida çarkı: worm wheel
sönme: flashback
sona erdirme: termination sonsuz vidalı çalıştırma düzeni: worm
drive sönmüş: burned-out
sona erme: termination sönmüş balçık: calcined ganister
sonar: sonar sonsuz zincir: endless chain
sonsuzluk: infinity sönmüş kireç: caustic lime, hydrated
sonda: bougie lime, lime hydrate
sonda akımı: probe current sonsuzluk düzeltimli optik: infinity-
corrected optics sönmüş kireç [(CaO.MgO) ya da
sonda çalışması: probe performance sonsuzluk optiği: infinity optics (CaO)]: burnt lime
sonda ile muayene (tıp): probing sonu gelmez:unending sönmüş kireç [Ca(OH)2]: slaked lime
sonda nitelendirmesi: probe sonuç: conclusion, consequence, sönük: deflated, faint, lacklustre
characterization outcome, result sönük renkler: dead colours
sonda ucu: probe tip sonuç çıkarma: inference sönük salınım: damped oscillation
sondaj: boring, drilling sonuç doğuran: operant sönük titreşim: damped vibration
sondaj borusu: drill pipe sonuçlandırma: finalization sönüm: fading
sondaj çubuğu: boring bar sonuçsuz: inconclusive, inconsequential, sönüm katsayısı: extinction coefficient
sondaj deliği: bore hole indeterminate sönüm kuşağı: extinction contour
sondaj elması: black diamond sonuşmaz: asymtote, asymtoticsymtote sönüm oranı: extinction factor
sondaj kulesi: derrick sonuşmaz çizgi: asymtotic line (=extinction ratio)
sondaj makinaları: boring machines sopa: stick sönüm sığası: damping capacity
sondaj takımları: boring tools sorbik asit [CH3CH: sorbic acid sönüm uzaklığı (nm): extinction
sondaj yapma: probing sorbit (eski terim) (çelik içyapısı): distance (ξg)
sondalama: probing sorbite sönümlen(dir)me (titreşim): damping
sondan bir önceki paso (hadde): leader sorbitli perlit (eski terim): sorbitic sönümlendirme: damping down
pass pearlite sönümlendirme deneyi: damping test

329
sönümlü stigmasterol [C29H48O]

sönümlü: damped stalloy çeliği (%3.5Si): stalloy statik elektrik önler (özdek): antistatic
sönümlü dalga: damped wave stanat: stannate agent
sönümlü gösterici: stereopticon stanat yunağı: stannate bath statik elektrik önleyici kaplama:
sönümlü salınım: damped oscillation standart: norm, standard antistatic coatings
sönümlü tartı: damped balance standart altın: standard gold statkulom: statcoulomb
sönümsüz: undamped standart başvuru elektrodu: standard stator: stator
sörf yapma: surfing(=surfriding) reference electrode statoskop: statoscope
söve: jamb standart başvuru gereci: standard Stead ayırıcı: Stead’s reagent
söz: term reference material Stead gevrekliği (çelik sac): Stead’s
sözcük: word standart bicimler (refrakter): brittleness
sözcük baskı kalıbı: logotype standardshapes steapsin: steapsin
sözleşme: contract standart deney parçası: standard test stearat: stearate
sözlü: oral piece stearik asid [C17H35COOH]: stearic acid
sözlük: lexicon standart elektrot gerilimi: standard stearin [(C17H35COO)3.C3H5]: tristearin
sözlük bilgisi: lecixography electrode potential stearin [C3H5(C18H35O2)3]: stearine
sözlük bilimi: lexicology standart kalay: standard tin Steckel haddesi (dörtlü soğuk hadde):
sözlükcülük: lecixography standart mastar: standard gauge Steckel mill
Sparrow kıstası (optik): Sparrow standart model (döküm): standard stedit (gri dökme demir): steadite
criterion pattern Stefan değişmezi: Stefan’s constant
spatula: spatula standart numune: standardsample Stefan yasası (kara cisim): Stefan’s law
spaut (cam): flow block, throat standart ölçü: module (Stefan-Boltzmann law)
spaut bloğu (cam): throat block standart pirinç: standard brass Stefan-Boltzman değişmezi: Stefan-
spektografi: spectrography standart pirometrik koni: standard Boltzman constant (=Stefan’s constant)
spektrofotometri: spectrophotometry pyrometric cone stefanit [Ag5SbS4]: blacksilver, stephanite
spektrografik analiz: spectrographic standart sapma: standard deviation stelit alaşımları (ısı dirençli): stellite
analysis standart sıcaklık ve basınç: standard steno: stenograph
spektrometre: spectrometer temperature and pressure steno ile yazan (aygıt): tachygraph
spektrometrik analiz: spectrometric standart tane büyüklüğü: standard stenografi: stenograph
analysis grain-size stereoizomer: stereoisomer
spektroskop: spectroscope standart tane büyüklüğü fotoğrafı: stereoizomerizm: stereoisomerism
spektroskopi: spectroscopy standard grain-size micrograph stereology: stereology
spektroskopik: spectroscopic standart tel ölçeği: standard wire gage stereoskop: stereoscope
spekularit: specularite standart üstü toz (büyüklük): oversize stereospesifik: stereospecific
spekülom (tıp): speculum powder stereospesifik plastikler: stereospecific
sperilit [ PtAs2]: sperrylite standart yarı göze: standard half-cell plastics
spermaceti: spermaceti standartaltı: substandard stereospesifik polimer: stereospecific
spermin [C10H26N4]: spermine standartaltı çelik: substandard steel polymer
spesartin [ Mn2Al2Si3O12]: spessartine standartdışı: nonstandard, off-grade stereotip: stereotype
spinel: spinel standartdışı çelikler: nonstandard steels sterilize etme: sanitization
spinel yapısı [Ab2O4]: spinel structure standartdışı metal: off-grade metal Sterling (ingiliz parası): Sterling
spinodal yapı: spinodal structure standartdışı pik: off iron Sterling gümüşü (%92,5Ag+%7,5Cu):
Spirek fırını (Hg): Spirek furnace standartlaştırma: standardization Sterling silver
spodumen [LiO2.Al2O3.4SiO2]: stanin: stannine (stannite) Sterling süreci: Sterling process
spodumene stanit [Cu 2FeSnS 4]: stannite steroid (kim): steroid
spontane polarizasyon: spontaneous stannum (kalay alaşımı): stannum sterol: sterol
polarization stanyol: tin foil sterro-metal (pirinç): sterro-metal
spor ceket: blazer Stark olgusu: Stark effect steteskop (tıp): sthetescope
spor elbisesi: playsuit starlit: starlite stetit [3MgO.4SiO2.H2O]: steatite
spor salonu: gymnasium starter: starter stibikonit [Sb2O4·H2O]: stibiconite
Spurr reçinesi: Spurr’s resin Stassano fırını: Stassano furnace stibin [SbH3]: stibine
srilanka çakılı: ilam statiflaks (çatlak bulma): statiflux stibnit [SbS3]: stibnite
stafelit(doğal fosfat): staffelite statik: static, statics Stiefel haddesi: Stiefel mill
stajer tıp öğrencisi (hastane): intern statik elektrik: static electricity Stiefel süreci: Stiefel process
stajerlik: intern ship statik elektrik giderme: destaticization stigmasterol [C29H48O]: stigmasterol

330
stilben su kanatları

stilben: stilbene stronsiyum birimi (Sr-90): strontium su ciğeri: scuba


stilbit [NaCa2Al5Si13O36 .14 H2O]: stilbite unit su çarkı: water motor (=water turbine),
stilboestrol [(HO-C6H4C.C2H5)2]: stronsiyum hidroksit [Sr(OH)2]: water wheel
stilboestrol strontium hydroxide su çarkı: water turbine
stilit(patlayıcı): steelite stronsiyum nitrat [Sr(NO3)2]: strontium su çarkı oluğu: headrace
stiokiometri: stoichiometry nitrate su çarpması sesi: splat
stiren [C6H5CH=CH2]: styrene, stronsiyum oksit [SrO]: strontium oxide su çeken: hydrophilic (=hydrophile)
vinylbenzene strontiya [SrO]: strontia su çeker (özdek): dehydrating agent
stiren reçinesi: styrene resin strontiyan [SrCO3]: su çekici: water hammer
stiren-akrilonitril: styrene-acrylonitrile strontian(=strontianite) su çekmez: nonhygroscopic
(SAN) strontiyanit [SrCO3]: strontianite su çeşmesi: water fountain
stiren-butadiyen kauçuğu: styrene- stub tel mastarı: stub’s wire gauge su çevirisi:whirlpool
butadine rubber (SBR) su: aqua, water su çizgisi: water line
stiren-kauçuk plastikleri: styrene-rubber su aralığı yöntemi (sesüstü deneyi): su çukuru: sump
plastics water-gap technique su dağıtım düzeni: waterworks
stirenli çoğuzlar: styrenic polymers su arıtacı: water clarifier su dağıtım şebekesi: water system
stiren-maleik anhidrid: styrene- su arıtım işletmesi: water treatment su dalgası: water wave
maleicanhybride (SMA) plant
su değirmeni: water mill
Stirling yaklaşımı: stirling’s su arıtımı: water purification, water
treatment su deneyi: water test
approximation su dikeci: water column
stirofom: styrofoam su arkı: canal
su bardağı: tumbler, water glass su direnci (katı yağlar): water resistance
stok (10-4 m2/sec): stoke, supply su dizgesi: water system
stok düzeyi: stockline su basıncı: water pressure
su bilgisi: hydrography su dolaşımı: water circulation
stok mevcudu: inventory su düzeyi: water level
su bilimi: hydrology
Stoke kayması (sıklık azalması): Stoke’s su düzeyi göstergeci: water gauge
shift su birikintisi: plash, water hole
su elektrodu: water electrode
Stoke yasası: Stoke’s law su birleşim ısısı: heat of hydration
su emme hızı (tuğla): suction rate
Stoke’s Raman çizgisi: Stoke’s Raman su bombası: hydrobomb
(absorption rate)
line su borusu: conduit su eşdeğeri: water equivalent
Stokes Raman karşıtı saçılım: anti- su boşaltma borusu: drain pipe su geçirmez: waterproof
stokes raman scattering su buğulu mavileştirme: steam blueing su geçirmez çimento: waterproof cement
stoktan alma makinası: reclaimer su buğulu menevişleme: steam su geçirmez katman: barrier layer
stolzit [PbWo4]: stolzite tempering
su genleşimli poliester: water-extended
stop lambası (oto): stoplight su buğulu temizleme: steam cleaning polyester
stop lâmbası: rear lamp su buğusu: steam su girişi: water inflow
su buğusu atmosferi: steam atmosphere su gömleği: water jacket
stope özütlemesi(bakır): stope leaching
su buharı: water vapour su göstergeci: hydroscope
stoper: stopper
su buharı basıncı: water vapour pressure su gücü: hydropower, water power
stoper kafası (pota): stopper head
su buharı direnci: water vapour su hendeği: trough
stoper mili (alttan dökümlü pota): resistance
stopper rod su ısıtıcısı: kettle
su buharı geçirgenliği (özellik): water
stor: blind vapour permeability su ısıtıcısı: thermosiphon, water-heater
storolit [Fe2Al9O6 (SiO4)4 (O,OH)2]: su buharı geçirim hızı: water vapour su içeren: watery
staurolite transmission rate su içeriği: water content
stras: strass su buharı geçirimi: water vapour su ile birleşme direnci: hydration
Straumanis yöntemi (x-ışınları): transmission (=wvt) resistance
Straumanis method su buharı geçirinci: water vapour su ile birleşme ısısı: heat of hydration
Strauss deneyi: Strauss test permeance su ile tedavi (tıp): hydropathy
streptomisin [C21H39N7O12]: su buharı özdirenci: water vapour su ile tedavi (tıp): water cure
streptomycin resistivity su işleri: waterworks
Stribeck eğrisi: Stribeck curve su buharı yayınımı: water vapour su jeti: water-jet
striknin [C21H22N2O2]: strychnine diffusion su kabı (numune toplacı): water trough
stronsiyum [Sr]: strontium su bulaşımı: water contamination su kaçırmazlık deneyi: hydraulic test
stronsiyum 90: strontium 90 su buzu: water ice su kanalı: gullet
(=radiostrontium) su camı [Na2SiO3]: waterglass su kanatları: water wings

331
su kapağı suksinik asit [(CH2COOH)2]

su kapağı: water gate su soğutmalı boru baraj (cam): subap: valve


su kapanı: moisture trap skimmer2 subasar: hydrophore
su katımı: slaking su soğutmalı demirdışı kalıbı: junker’s subra: dressshield
su kayağı: hydro-ski, waterski mould subuğu işlemi (sinterlenmiş demirli
su kaynağı: spring, watersource su soğutmalı üfleme borusu: water parçalar)(oksitleme): steam treating
su kesimi: water line cooled lance (=steam treatment)
su kırışıklığı (cam): water marks su soğutucusu: water cooler sucuk: cervelat
su kızağı: aquaplane su soğutumlu elektrotlar: water-cooled sucul: hydrophilic (=hydrophile)
su kirlenmesi: water contamination, electrodes suçeker: wettable
water pollution su soğutumlu fırın trafosu: water-cooled su-çimento oranı: water-cement ratio
su körüğü: trompe furnace transformers (EAO) suda altın kaplama: water gilding
su kulesi: water tower su soğutumlu paneller: water-cooled suda ayrışabilen: hydrolytic
su kuyusu: water well panels (EAO) suda ayrışan: hydrolyte
su kuyusu boruları: water-well pipes su sürahisi: water jug suda ayrışma dengeliliği: hydrolytic
su kuyusu kılıf boruları: water-well su sütunu: water column stability
casing pipes su süzgeci: water filter suda batır yüzdür dizgesi: watersink-
su kuyusu pompaları: water pumps su şebekesi: water mains float system
su kürü: hydropathy su şişesi: water bottle suda çözünen çoğuz: water-soluble
su maçası: water core su tabancası (oyuncak): water pistol polymer
su mancanası: scuttlebutt su tankı: water tank suda çözünenleri ayırma yıkaması:
su tası: cannikin lixiviation (=leaching)
su minerali giderici (madde): water
deminealizer su tedavisi: hydrotherapy suda çözünür: water-soluble
su niteliği: water quality su temelli yapıştırıcılar: water-base suda saydam: hydrophane
su oluğu: waterspout adhesives suda sertleş(tir)me: water-hardening
su penceresi (x-ışınları): water window su testisi: water jug suda sertleşen çelikler: water-
su tonu (1018 lt.): water ton hardeningsteels
su pervazı: water table
su toplaması (tıp): hydrocelle suda sertleşen takım çelikleri: water-
su pompası: water pump hardening toolsteels
su püskürteci: water spray su tulumu: lysterbag
su tutmaz: nonwettable, water-repellent suda sertleştirilmiş (çelik): water-
su püskürten: watering hardened
su püskürtme: water spraying su tutmaz yüzey: nonwettable surface
suda sertleştirilmiş çelik: water-
su püskürtme deliği: water spray nozzle su tutuculuğu (harç): water retentivity hardened steel
su püskürtme dizgesi: water spraying su tüketimi: water consumption suda soğutma: water cooling
stystem su türbini: water motor (=water turbine) suda soğutulmuş: water-cooled
su püskürtmeli yıkama: water wash su uçağı: hydroplane suda suverilmiş: water quenched
su püskürtümlü kesme: water-jet cutting su ürküsü: hydrophobia suda suverilmiş çelik: water quenched
su püskürtümlü soğutma: water spray su ürünleri üretimi: mariculture steel
cooling su yastığı: water pillow suda suverme (çelik): water quenching
su püskürtümlü talaşlı imalat: water-jet su yatağı: waterbed suda suverme işlemi (çelik): water
machining su yitimi: dehydration quenching operation
su saati: water clock su yitimi ısısı: heat of dehydration suda suverme tankı (çelik): water
susavar: hydrophobe, hydrophobic, su yitirme: dehydration quenching tank
water-repellent su yolu: canal, conduit, dike (=Dyke), suda tedavi (tıp): hydrotherapy
susavar yüzeyler: hydrophobic surfaces flume, gully, waterway sudan aşınmış: water worn
su sayacı: watermeter su yumuşatıcı: water deminealizer, water sugazı: blue gas, water gas
su sertliği: water hardness softener sugazı tepkimesi: water gas reaction
su sevmez (kim.): hydrophobe su yumuşatma: watersoftening suısıl: hydrothermal
su sıçratma: plash su yunağı: water bath suısıl demir cevherleri: hydrothermal
su sıkarak camı ufalama (cam): su yükünü: hydronium iron ores
shrending su yüzeyinde kalabilir: buoyant suısıl oksitleme: hydrothermal oxidation
su sızdırmaz: watertight sualtı bombası: paravane suısıl örütleşme: hydrothermal
su sızdırmaz oda: water-tight chamber sualtı hamlaçlı kesme: underwater torch crystallization
su sızıntısı: water break cutting su-katı oranı: watersolid ratio
su soğurumu: water absorption sualtı mayınlarından koruma aygıtı: suksinik asit [(CH2COOH)2]: succinic
su soğutmalı boru (fırın): skid pipe paravane acid

332
sulama sülfonat

sulama: irrigation, watering sulu yoğruk biçimleme (seramik): suyla soğutulan fırın trafoları: water-
sulama borusu: irrigation pipe hydroplastic forming cooled furnace transformers (EAO)
sulandırıcı: diluent, thinner suluca: waterish suyla soğutulmuş: water-cooled
sulangan: deliquescent suluçamur: slurry suylasertleşen çimento: hydraulic
sulanma: deliquescence, hydration, suluçamur havuzu: slurry pond cement
slaking suluçamur pompası: slurry pump suyolu: gutter
sulanma direnci: hydration resistance sulunikel magnezyum silikat: noumeite suyu alınmış: dewaterred
sulanma suyu: water of hydration Sumatra sakızı: gutta-percha suyu alınmış süzgeç keki: dewaterred
sulanma tepkimesi [S1+H2O=S2]: Summerfeld sayısı: Sommerfeld number filter cake
hydration reaction sundurma: hangar, marquee, shed suyu giderilmiş: dewaterred
sulfa ilaçlar: sulpha drugs sundurma kiriş: cantilever beam suyun kalıcı sertliği: permanet hardness
sulfonamidli ilaçlar (ecz.): suni gübre: agricultural chemical of water
sulphonamide drugs(=sulfa drugs) sunta: beaverboard, hardboard, masonite suyunu alma: desiccation, dewatering
sulu: aqueous, hydrate, hydrous, watery supap: stopcock suyunu giderme (kömür): dewatering
sulu alkaliler: aqueous alkalies supap iteceği (mak.): tappet süblimat (kim.): sublimate
sulu alumina: hydrated alumina supromor: supramor süblimeleme (tahtaya civa klorür
(= aluminium hydroxide) suret: copy, dublicate, transcript emdirme): kyanization
sulu aluminyum potasyum silikat: susafiri: watersapphire sübye: emulsion
pinite susam: sesame sübyemsi: emulsive
sulu aluminyum silikat susam yağı: sesame oil südobrukit [Fe2TiO5]: pseudobrookite
[Al2O3·SiO2·5H2O]: allophane suskun: mute südomorf (min.): pseudomorph
sulu alüminyumsilikat: bole sustalı çakı: clasp knife, switch blade südovollastonit [CaSiO3]:
sulu arap zamkı: gum water sustalı halka: karabiner pseudowollastonite
sulu asıltı: hydrosol sustalı kavrama: snap clutch süet: suede
sulu ayrışım: hydrolysis susturucu (silah): muffler (=silencer) süet kumaş: suede cloth
sulu ayrışma ürünü (kim.): hydrolysate susuz: absolute, anhydrous, anhydride, süflaj (cam): puff
sulu bakır sülfat [CuSO4 ∙ 5H2O]: blue juiceless, waterless süflaj başlığı (cam): blow head
vitriol (=bluestone) susuz alkol: absolute alcohol süflaj havası (cam): final blow
sulu boya: water colour, tempera susuz amonyak: anhydrous ammonia sükut: silence
sulu boya resim: tempera, water colour susuz boraks: anhydrous borax sülfadiazin [C10H10N4O2S]: sulfadiazien
picture susuz örüt: anhydrous crystal sülfamat banyosu: sulphamate bath
sulu çamur: slurry susuz plastik refrakterler: anhydrous sülfamat yunağı: sulphamate bath
sulu çamur süreci: slurry process plastic refractories sülfamatlı kaplama: sulphamate plating
sulu çimento: neat cement, slurry susuz plastik tuğlamsılar: anhydrous sülfanilamid [C6H8N2O2S]:
sulu çözelti: aqueoussolution plastic refractories sulfanilamide
sulu elektolit: aqueous electrolyte susuzlaş(tır)ma: dehydration sülfanilik asit [C6H9NO4S]: sulfanilic
sulu galyum nitrat [Ga(NO3)3·xH2O]: susuzlaşma tepkimeleri: dehydration acid
gallium nitrate hydrate reactions sülfat: sulphate
sulu harç: grout,slurry suverildiği durumda: as-quenched sülfat banyosu: sulphate bath
sulu hematit [2Fe2O3.H2O]: suverildiği gibi: as-quenched sülfat kabarağı (cam): white wash (=salt
hydrohematite suverilmiş sertlik: as-quenched hardness cake seed),scab
sulu krom oksit [Cr2O3.2H2O], 2) suverilmiş yapı: as-quenched structure sülfat kopuğu: salt water (gall)
krom yeşili: viridian suverme yeğinliği: severity of quench sülfat yunağı: sulphate bath
sulu kum: silt (slime) suya akıtılmış cam kırığı: dragladled sülfatlanma: sulphating
sulu oksit mineraller: hydrated oxide cullet sülfatlaştırma: vitriolization
mineral’s suya daldırımlı nesnel mercek (biy. sülfinil: sulphinyl
sulu oksitler: hydrous oxides mikroskobu): water-immersion objective sülfinil kökü [-SO]: sulphinyl group
sulu pelte: hydrogel suya daldırma: dousing sülfiril klorür [SO2Cl2]: sulphuryl
sulu potaş: hydrated potash suya dayanıklı: water-fast, water-resistant chloride
sulu sepken: sleet su-yağsütsüsü: water-oil emulsion sülfiril kökü [=SO2]: sulphuryl group
sulu taramalı elektron mikroskopisi: suyla çıkarılabilirlik: rinsability sülfit [-SO3]: sulphite
wetscanning electron microscopy suyla soğutma: water cooling sülfon [-SO2]: sulphone
sulu yenim: aqueous corrosion suyla soğutulan elektrotlar: water- sülfonamid [-SO2NH2]: sulfonamide
sulu yoğruk: hydroplastic cooled electrodes sülfonat: sulfonate

333
sülfonik [-HSO3] sürekli alın kaynağı süreci

sülfonik [-HSO3]: sulphonic sünek gereçler: ductile materials süre ayarlayıcı: timer
sülfonik asitler [RSO2OH]: sulphonic sünek-gevrek geçişi: ductile-brittle süre değişmezi: time constant
acids transition süre incelemesi: timestudy
sülfonil [-SO2]: sulfonyl sünek kırılma: ductile fracture süre ölçme: timing
sülfonmetan [C7H16O4S2]: sünek kırılma kıstası: ductile fracture süre ve devinim incelemesi: time and
sulfonmethane criterion motionstudy
sülfonyum [-H3S]: sulphonium sünek metal: ductile metal süreç: process
sülfür: sulphide sünek-gevrek geçiş sıcaklığı: ductile- süreç akış şeması: process flowsheet,
sülfür kalıntılar (çelik): sulphide brittle transition temperature processing flowsheet
inclusions süneklik: ductility süreç balık kabuklanması (fırınlama):
sülfür küreleştirme: süneksizlik sıcaklığı (çelik): nil-ductility process fish scaling
suphidespheroidization temperature süreç çalışırlığı: process performance
sülfür lekesi (cam): sulfidestain, sünger: sponge süreç değerlendirme: process evaluation
sulphidestain sünger curuf: expanded slag (=foamed süreç değişimi: process variation
sülfür türü kalıntılar (çelik): sulphide- slag) süreç değişkeni: process variable
type inclusions sünger çoğuzlar: expanded polymers süreç değişkenliği: process variability
sülfür yumrulaşması (çelik): sünger demir: sponge iron süreç denetimi: process control
sulphidespheroidization sünger demir tozu: sponge iron powder süreç dengeliliği: processstability
sülfürik asit [H2SO4]: sulphuric acid sünger dışık: expanded slag (=foamed süreç gazı (sünger demir): process gas
sülfürik asitli anotlama: sulphuric acid slag) süreç hurdası: process scrap
anodizing sünger kağıdı: blotter süreç içi: in-process
sülfürik asitle yakma: vitriolization sünger plastik: foamed plastic süreç içi denetim: in-process control
sülfürik asitli paklama: sulphuric acid sünger polimerler: expanded polymers süreç içi inceleme: in-process inspection
pickling süreç içi nitelik denetimi: in-process
sünger taşı: calctufa, tufa
sülfürik asitli temizleme: sulphuric acid quality control
cleaning sünger titanium tozu: sponge titanium
powder süreç içi ölçüm: in-process measurement
sülfüril [-SO2]: sulphuryl süreç içi tartma: in-process weighing
süngerdemir: direct reduced iron (DRI)
sülfürlü gerilimli çatlama (yenim): süreç metalbilimi: process metallurgy
sulphidestress cracking (SSC) süngerimsi kemik: alveolar bone,
cancellous bone süreç modelleme: process modeling
sülfürlü gerilimli yenim çatlaması: süreç mühendisliği: process engineering
sulphidestress corrosion cracking (SSCC) süngersi: spongy
süngersi baş: spongy top süreç otomasyonu: process automation
sülfüröz asit [H2SO3]: sulphurous acid süreç oynaklığı: process flexibility
sülfürsığası (çelik dışığı): sulphide süngersi döküm: spongy casting
süngersi emaye: spongy enamel süreç payı: process tolerance
capacity (CS) süreç planlama: process planning
süllüm: ladder, stepladder süngertaşı: pumice, variolite
süngertaşı: rotten stone süreç seçimi: processselection
sülüğen: cinnabar, vermilion süreç sırasında: in-process
sülyen: blue lead, red lead (=minium) süngertaşımsı: variolitic
sünükleştirici: plasticizer süreç tavı: process annealing
sülyen boya: red lead paint süreç tavlaması: process annealing
sümen:writing pad süperfosfat: superphosphate
süreç teknolojisi: process technology
sümük: mucus süperparamıknatıs: superparamagnet
süreç teli: process wire
sümüklü ve irinli: mucopurulent süpersonik: supersonic
süreç yapabilirliği: process capability
sümüksü madde: mucoid süpersonik uçak: supersonic aircraft (PC)
sümüksü zar: mucosa süprüntü: garbage, litter, offal, scrum, süreç yerleş(tir)imi: process layout
sümüksü zar: mucous membrane scum, sweeps, trash süreç yinelenebilirliği: process
(=mucosa) süpürge özü [C15H26N2]: sparteine repeatability
sümüksü zar implantları: mucasal süpürge sapı: broomstick süreçleme: processing
implants süpürge tırmığı: brush rake süreçleme penceresi (plastikler):
sümüksü zar koyuntuları (tıp): mucasal süpürgelik: baseboard, skirting processing window
implants süpürgelik: washboard süreçyazar: word processor
sünek: ductile, tractile sürahi: decanter, jug, pitcher süreğen müzmin: chronic
sünek alaşım: ductile alloy sürdürülebilir iç basınç: sustainable sürekli: chronic, continuous, full-time,
sünek çatlak ilerlemesi: ductile crack internal pressure permanent, steady
propagation sürdürülebilirlik: maintainability sürekli akış: continuous flow
sünek davranım: ductile behaviour süre: duration, period, term, time time sürekli alın kaynağı süreci: continuous
sünek evre: ductile phase limit butt weld process

334
sürekli beslenen elektrot süresi dolmamış

sürekli beslenen elektrot: sürekli döküm makinası (SDM): sürekli sıcak şerit haddesi: continuous
nonconsumable electrode continuous casting machine (CCM), hot strip mill
sürekli biçimleme ve kaynaklama continuous caster sürekli sıcaklık ölçümü: continuous
haddesi: continuous forming and sürekli döküm yassı kütükleri: temperature measurement
welding mill continuous casting slabs sürekli sıkılıma (toz metalbilimi):
sürekli bilyalama: continuous peening sürekli döner fırın: continuous kiln continuous compaction
sürekli boru haddesi: continuous tube sürekli elektrot: continuous electrode sürekli sıkma: continuous extrusion
rolling mill sürekli fırın: continuous furnace sürekli sıralı hadde: continuous tandem
sürekli büyütme merceği (optik): zoom sürekli fosfatlama: continuous rolling mill
lens phosphating sürekli sıralı hadde tezgahları:
sürekli çalışan fırın (cam): continuous sürekli galvanizleme: continuous continuous train
tank galvanizing sürekli sinterleme: continuous sintering
sürekli çekme süreci (pencere camı): sürekli hadde: continuous mill, sürekli soğu(t)ma: continuous cooling
continuous drawing process continuous rolling mill sürekli soğuk ezme haddesi: continuous
sürekli çelik yapımı: continuous steel sürekli haddeleme: continuous rolling cold reduction mills
making sürekli hızlandırılmış soğutma (çelik): sürekli soğuma çizgesi: continuous
sürekli çökelme: continuous continuous accelerated cooling cooling diagram
precipitation sürekli ısıtma fırını: continuous heating sürekli soğuma dönüşümü çizgesi:
sürekli çubuk haddeleri: continuous bar furnace continuous cooling transformation
mills sürekli indirgen dışıklı süreç (çelik): (CCT) diagram
sürekli çubuk haddesi: continuous rod dead-melt process sürekli soğuma dönüşümü: continuous
mill sürekli kalıplama (maçalar): continuous cooling transformation
sürekli devinim: perpetuum mobile moulding sürekli suverme: continuous quenching
sürekli dikey çekme (cam): updraw sürekli kaplama hattı: continuous sürekli süreç sanayileri: continuous-
sürekli dikişsiz boru haddesi: coating line process industries
continuous seamless tube mill sürekli karıştırma: continuous mixing sürekli şerit kaplama süreci:
sürekli dikişsiz süreç: continuous sürekli kımıldama (tıp): dysphoria continuousstrip coating process
seamless process sürekli kumlama (y.sertleştirme): sürekli tavlama: continuous annealing
sürekli dökülmüş: continuously cast continuous peening sürekli tavlama fırını: continuous
sürekli dökülmüş çelik: continuously sürekli kurşunda tavlama: continuous annealing furnace
cast steel lead annealing sürekli toplaklama: continuous sintering
sürekli dökülmüş çelik kütük: sürekli kurutucu (seramik): continuous sürekli yükleme: continuous charging
continuously cast steel billet drier
sürekli yüksek kan basıncı (tıp):
sürekli dökülmüş çelik slab: sürekli kükürt giderme: continuous essential hypertension
continuously cast steel slab desulphurization
süreklilik: continuity
sürekli dökülmüş çelik yassı kütük: sürekli kükürt giderme dizgesi:
continuous desulphurization system süreklilik bağlantısı (yenim): continuity
continuously cast steel slab bond
sürekli dökülmüş çelikler: continuous sürekli kütük haddesi: continuous billet
mill süreklilik denklemleri: continuity
cast steels equations
sürekli döküm: strand casting sürekli madencilik: continuous mining
süreklilik hakkı (prof): tenure
(=continuous casting) sürekli menevişleme: continuous
tempering süreksiz: discontinuous, transient
sürekli döküm fabrikası: continuous
casting plant, continuous casting works sürekli mıknatıs: permanent magnet süreksiz: transitory
sürekli döküm haznesi sıcaklığı sürekli nitelik geliştirme: continuous süreksizlik: discontinuity, unconformity
ölçümü: continuous tundish temperature quality improvement süreli suverme (çelik): time quenching
measuremet sürekli ocak dökümü: continuous sürem: continuum
sürekli döküm hızı: continuous casting tapping sürem ışınımı: continuum radiation
speed sürekli örnek alma: continuoussampling süreölçer: chronometer
sürekli döküm kaba kütükleri: sürekli paklama hattı: continuous süre-sıcaklık bindirmesi: time-
continuous casting blooms pickling line tempraturesuperpositon
sürekli döküm kalıbı: continuous casting sürekli sıcak daldırmayla galvanizleme: süre-sıcaklık eğrisi (dönüşüm eğrisi):
mould continuous hot dip galvanizing time-temperature curve
sürekli döküm kanalı: continuous sürekli sıcak daldırmayla kaplama: süre-sıcaklık-dönüşüm (SSD) çizgeleri:
casting channel continuous hot dip coating time-temperature-transformation (TTT)
sürekli döküm kütükleri: continuous sürekli sıcak kaplama: continuous hot diagrammes
casting billets coating süresi dolmamış: unexpired

335
sürfle yapma (kumaş) sürünme kopması gevrekleşmesi

sürfle yapma (kumaş): pinking sürtünme bilimine ilişkin: tribological sürtünmeölçer: tribometer
(=knocking) sürtünme çarpanı: friction coefficient sürtünmesel: frictional
sürgen: cathartic, physic sürtünme çizikleri: frictionscratches sürtünmesiz alaşım: antifriction alloy
sürgü: baffle, bolt, catch, damper, sürtünme direnci: frictional resistance sürtünmesiz metal: antifriction metal
fastening, harrow, slide bar sürtünme dizgesi: tribosystem sürtünmesiz yataklar (mak):
sürgü açma: unbolting sürtünme elektriklenmesi: antifrictional bearings
sürgü çilingiri: bold cutter triboelectricity sürtünmeye ilişkin: frictional
sürgülenmemiş: unbarred sürtünme fiziği: tribophysics sürü: troop
sürgülü dilimleç: sliding microtome sürtünme gereci: friction material sürücü: propellant
sürgülü direnç: rheostat sürtünme ısısı: frictional heat, heat of sürücü motor: driving motor
sürgülü gözenekli tapa: pneumatic friction sürücü rulo: pinch roll
porous plug sürtünme ışıması: triboluminescence sürükleme akışı: drag flow
sürgülü kam: sliding cam sürtünme ışınımı: triboluminescence sürükleme azalması: drag reduction
sürgülü kam mili: sliding cam shaft sürtünme ışınımlı: triboluminescent sürükleme yöntemi (kaynak): drag
sürgülü mastar: snap gauge sürtünme izi: rub mark technique
sürgülü merdiven: sliding ladder sürtünme katsayısı: coefficient of sürüklemeölçer (uçak): driftmeter
sürgülü mikrotom: sliding microtome friction (μ=F/N) sürüklenme: drift
sürgülü numune tablası: sliding stage sürtünme kaynağı: friction welding sürüklenme deneyi: drift test
sürgülü tapa (çelik): slide gate, sliding sürtünme kaynaklaması: friction sürüklenme devingenliği: drift mobility
gate welding sürüklenme hızı: drift velocity (v)
sürgülü tapa: slide gate sürtünme kazıntıları (yüzey bozuğu): sürüklenme katsayısı: drag coefficient
sürgülü tapa deliği: slide gate nozzle friction digs sürüklenme kuvveti: drag force
sürgülü trombon: slide trombone sürtünme kimyası: tribochemistry sürülmüş arazi: tillage
sürgülü vana: gate valve sürtünme kuvveti: friction force sürünme: creep
sürgün: shoot, sprig, twig, wand sürtünme kuvveti mikroskopisi: friction sürünme bozunumu: creep deformation
sürgün özü (kim.): gibberellin force microscopy sürünme çarpanı (çoğuzlar): creep
sürgüsünü açma: unbaring sürtünme lehimi: frictionsoldering modulus
sürgüsüz: unbarred sürtünme olukları: friction gouges sürünme davranımı: creep behaviour
sürme: drive, kohl, mascara, tilth sürtünme ögesi: triboelement sürünme dayancı: creep strength
sürme araba: trolley sürtünme önleyici alaşım: antifriction sürünme denemesi: creep testing
alloy sürünme deneyleri: creep tests
sürme çarkı: driving wheel
sürtünme özellikleri: tribological sürünme direnci: creep resistance
sürme dişlisi: drive gear properties
sürme kama: spile sürünme dirençli: creep resistant
sürtünme sertleştirmesi: friction sürünme dirençli alaşımlar: creep
sürme kayışı: drive belt hardening resistant alloys
sürme kolu: feed bar sürtünme teknolojisi: tribotechnology sürünme dirençli çelikler: creep
sürme köprü: reinforced bridge sürtünme yayılımı bölgeleri: friction resistant steels
sürme mekanizması: drive mechanism dissipation zones sürünme dirençli paslanmaz çelikler:
sürme mili: drive shaft sürtünme yorulması: chafing fatigue creep resistant stainless steels
sürme pencere: sash window sürtünme yüzeyi: tribosurface sürünme durdurucu: drag bridle
sürme zinciri: drive chain sürtünmesavar alaşım: antifriction alloy sürünme eğrisi: creep curve
sürmeli kalaylama: wipe tinning sürtünmesavar metal: antifriction metal sürünme gerilimi: creep stress
sürmeli kompas: sliding caliper sürtünmesavar yataklar: antifrictional sürünme gerinimi: creep strain
sür-sil yönemi (asitli temizleme): wipe bearings sürünme hızı: creep rate
on-wipe off method sürtünmeli aşın(dır)ma: scuffing sürünme hızı çizelgesi: creep rate
sürtme etkisi (fosfat kaplama): wiping sürtünmeli aşındırma değirmeni: diagram
effect attrition mill sürünme işgörmezliği: creep failure
sürtme plâkası: rubbing board sürtünmeli aşınım: attrition sürünme kısıtı: creep limit
sürtmeli tarama (sesüstü denemesi): sürtünmeli aşınma: attritious wear sürünme kopma dayancı: creep rupture
contact scanning sürtünmeli kimyasal oksitlenme: strength
sürtmeli yatak: rubbing bearing tribochemical oxidation sürünme kopması: creep rupture
sürtünme: friction sürtünmeli kimyasal tepkime: sürünme kopması deneyi: creep rupture
sürtünme açısı: friction angle tribochemical reaction test
sürtünme artığı: cocoa (=red mud) sürtünmeli testere: frictionsaw sürünme kopması gevrekleşmesi: creep
sürtünme bilimi: tribology, triboscience sürtünmeli testereleme: frictionsawing rupture embrittlement

336
sürünme mekanizmaları Swift şişirme deneyi

sürünme mekanizmaları: creep süt proteini: lactoprotein süzerek arıtım: elutriation


mechanisms süt sağma: milking süzgeç: filter, strainer
sürünme olgusu: creep phenomenon süt sağma makinası: milking machine süzgeç artığı: residue
sürünme oluş biçimleri: creep süt salgılama: lactation süzgeç bezi: filter cloth
mechanisms süt salgılayan: lactescent süzgeç çarkı (optik): filter wheel
sürünme ömrü: creep life süt şekeri: galactose süzgeç kağıdı: filter paper
sürünme özelliği: creep property süt şekeri: lactose, milk sugar, sugar of süzgeç kaydırıcı (optik): filter slider
sürünme toparlanması: creep recovery milk süzgeç sıvışığı: filter cake
süs: fandangle, ornament, plumage süt şişesi: milk bottle süzgeç tepsisi (optik): filter tray
süsen özü [C14H22O]: irone süt taşı: galactite süzgeç tozu: filter dust
süsleme: dinking, toilette süt tozu: dry milk süzgeçcik: microfilter
süsleme: refurbishment süt yapıcı: lactogenic süzgeçli kova: water can
süslenme: decoration sütçü arabası: milk-float süzme: filtration
süslenmiş (seramik): decorated süte ilişkin: lactary, lactic süzme bezi: filter cloth
süsleyici: ornamental sütlenmiş: lactescent süzme peynir: pot cheese
süslü: decorative, gilded, ornamental, sütlü: lactary, lacteal, lactescent, milky süzme tortusu: residue of filtering
tressured sütlü içki: milk punch süzme vanası: drain valve
süslü cam: grisaille sütsü: emulsion, emulsive süzmeli sıvıdan özütleme: percolation
süslü demir çerçeve: portal frame sütsü bardak: opaline (=milk glass) leaching
süslü duvar: veneer sütsü çoğuzlaşması: emulsion süzülebilir: filterable
süslü duvar fayansı: decorative wall tile polymerization süzülebilirlik: filterability
süslü elbise: plumage sütsü geri dönüşü: emulsion inversion süzülerek uçma: gliding
süslü eşya: fandangle, knickknack sütsü izleri (yüzey bozuğu): emulsion süzüntü: filtrate
(=nicknack) marks Swift şişirme deneyi: Swift cup test
süslü kaplamalar: decorative coatings sütsü temizleyici: emulsion cleaner
süslü kesme: dinking sütsü yapıştırıcılar: emulsion adhesives
süslü kıvrım:torsade sütsüleşmiş dışık: emulsifiedslag
süslü kopça: agrafe sütsüleştirme: emulsification
süslü krom kaplama: decorated chrome sütsüleyici (madde): emulsifier
plating, decorative chrome plating (=emulsifying agent)
süslü nikel kaplama: decorated nickel sütsülük (cam): milkiness
plating sütsüyle temizleme: emulsion cleaning
süslü tüy: plume sütun: caryadit, column, pillar
süslü yakalık: neck band sütun arkası kamera (TEM): post-
süslükenar şeridi (mobilya): banding column camera
süspansuar (tıp): suspensor sütun gövdesi: dado, shaft
süssüz cam: naced glass sütun içi erke süzgeci (TEM): in-column
süt: milk energy filter
süt akiği: galactite sütun içi kamera (TEM): in-column
süt albümini: lactalbumin camera
süt arıtan (ilaç): galactogogue sütun kaidesi: pedestal
süt asidi: lactic acid sütun tabanı: plinth, podium
süt basili: lactobasillus sütunsu: columnar, lacteal
süt beyaz cam: milk glass sütyuvar: lactoglobulin
süt damarı (tıp): milk vein süvari kılıcı: saber
süt dişi: milk tooth süvari subayı çantası (ask.): sabretache
süt dişleri: deciduous teeth süvari tabancası: horse pistol
süt güğümü: milk can süyek: splint
süt humması: milk fever süyekleme: splinting
süt kafa (cam): milk finish süz(ül)me: infiltration, percolation
süt kesmiği: junket süzdürücü: dialyzer
süt kokteyli: milk shake süzdürüm: dialysis, dialyzation
süt ölçer: lactometer süzdürümsel (tıp): dialytic
süt pıhtılaştırma enzimi: renin süzen: infiltrant

337
Ş
şablon: gabarite, gage (=gauge), stencil, şalvar: pantalets şarj arabası: skip car
tempelate (=templet) şam çeliği: damascus steel şarj etme: charging
şablon kesme makinası: trammel şam kumaşı: damaks şarj hesaplamaları: charge calculations
şaft: shaft şamandıra: buoy, float şarj malzemeleri: burden materials
şaft delme makinası: shaft boring şamdan: candlestick şarj malzemesi: charging material
machine (=shaft borer) şamdan halkası: bobeche şarj platformu: charge platform
şaft kovanı: journal box, pillow block şamdanlık: sconce şarj seviyesi (y.fırın): stockline
şaft presi: arbor press şamosit: chamosite şarj silosu: receiving hopper
şaft yatağı: shaft bearing şamot: chammotte, pot clay şarj teli: corona wire
şah balı: royal jelly şamot harcı: fireclay mortar şarj vagoneti: charging skip
şah damar (tıp): carotid artery şamot kalıp (optik cam): fireclay mould şartkoşma: stipulation
şaheser: masterpiece şamot refrakter: fireclay refractories şartname: specification
şahin ağı: bow net şamot ring: bushing, revolving sleeve, şartname: specks
şahit çubuk: arbitration bar revolving tube şase: frame
şahit deney çubuğu: arbitration test bar şamot ring yatağı (cam): tube seat şasi: chassis
şahit numune: arbitration specimen, şamot tuğlası: firebrick şaşı: strabismal, walleyed
proof bar şampanya şişesi: champagne bottle şaşılık (tıp): strabismus
şahmerdan: battering ram, drop block, şampuan: shampoo şaşılık ameliyatı (tıp): strabotomy
hammer, pile driver, tilted hammer, şangırdaç: rattler
triphammer şaşırtma tuğla (cam): checker brick
şans: chance şaşırtma tuğla örgüsü: checker brick
şahmerdan yatağı: hammer guide
şans değişimleri: chance variations work
şahmerdanda dövme kalıpları: drop
forging dies şantiye: work site şatukit [Cu5(SiO3)4(OH)2]: shattuckite
şanzıman: pinion stand şavak: loden
şahmerdanlı matkap: hammerdrill
şanzuman: gear box (=gearbox) şayak: kersey, petersham, serge
şahta: drawing tower, tower
şahta kapakları (cam): tower doors şap [K2SO4·Al2(SO4)3·24H2O], şef platformu (orkestra): podium
[R2SO4·X(SO4)3·24H2O]: alum şeffaf: transparent
şahta parçaları (cam): tower sections
şapka: cap şeffaf alçıtaşı: selenite
şakak kemiği çıkıntısı: zygoma
şapka asacak kanca: hatpag şeffaf mermer: calcite
şakak kemiğine ilişkin (tıp): squamosal
şapka iğnesi: hatpin şeker [C12H22O11]: sugar
şakak kemiğinin sert bölümüne ilişkin şapka kalıbı: shaper
(tıp): petrosal (=petrous) şeker ayıran: sucroclastic
şapka kutusu: bandbox, hatbox şeker fabrikası: refinery, sugar refinery
şakırtı: splat
şapkalık: hatstand şeker hastalığı (tıp): sugar diabeles
şaklama: suction stop
şaplama (deri): tawing şeker kamışı: sugar cane
şakul: plumb
şaplı: aluminous şeker kamışı tarlası: sugar plantation
şaküllü cetvel: plumb rule
şaplı kösele:white leather şeker kavanozu: candy jar
şal: bunting, neckerchief, shawl, stole,
wrapping şaptaşı: alumstone (=alunite) şeker maşası: sugar tongs
şaloma: blow pipe, blow torch,flame- şarap: wine şeker melası: sugar molasses
head, torch, welding torch şarap alkolü ölçeri: vinometer şeker ölçümü (şekerli eriyik):
şaloma ucu: torch tip şarap fıçısı: puncheon saccharimetry
şalomalı kaynaklama: gas-flame welding şarap kadehi: wine glass şeker pancarı: sugar beet
şalomalı kesme: flame cutting şarap niteliği: vinosity şeker parçalayan: sucroclastic
şalomalı sert lehimleme: torch brazing şarap soğutucusu: wine-cooler şeker pekmezi: theriac (=theriaca)
şalomayla ısıtma: torch heating şarap sürahisi: carafe şeker sakızı: sugar gum
şalomayla kesme: torch cutting şarap tortusu: argol, tartar şeker şerbeti: molass
şalomayla lehimleme: torch soldering şarap tulumu: wineskin şeker topağı: lump
şalomayla menevişleme: torch şarap uzmanı: oenophile şeker üreten: sacchariferous
tempering şarap üzümü yetiştirme: viniculture şekerleme: frosting, sugarplum
şalomayla tavlama (çelik): torch şarapçılık: oenology (=enology) şekerlenmiş: glacé
annealing şaraplık: wine-bin şekerleş(tir)me: saccharization
şalter: circle breaker, circuit breaker şarapnel: grapeshot, shrapnel şekerleşme: saccharification
şalter kabini: main pulpit şarj: burden şekerli: sacchariferous, saccharine
şalupa: longboat şarj arabası (kok f.): charging car şekerli: sugary

338
şekerlik şişirilmiş

şekerlik: sugar bowl, urn şerit temizleme: strip cleaning şilep: freighter
şekerölçer: saccharimeter şerit temizleme birimi: strip cleaning şili değirmeni: edge mill, edge runner
şekersiz: sugarless unit şili gühecilesi [NaNO3]: sodium nitrate
şekillendirme: shaping şerit testere: bandsaw, endless saw, scroll şili gühercilesi: chile saltpetre, soda
şelak bağı: shellac bond saw nitre, caliche
şelit [CaWO4]: scheelite şerit testere bıçakları: bandsaw blades şili kırıcısı: chilian mill
şellak (reçine): shellack şerit testere makinaları: bandsawing şilifli (cam kap): socket
şellolik asit [C15H20O6]: shellolic acid machines şilingen: looper
şema: schema şerit yassılığı: strip flatness şim: shim
şemsiye: umbrella şerit yassılık denetimi: strip flatness şimdiye dek: hitherto, yet
control şimşek: lightning
şenlik: kermess
şerit yassılık ölçümü: strip flatness şingıl: shingle
şenlik ateşi: balefire, bonfire measurement
şerardlama (çinko kaplama): şirkete özgü: proprietary
şerit yüzey niteliği: strip surface quality
sherardizing (=sherard process) şirkete özgü süreç: proprietary process
şerit yüzeyi: strip surface
şerbet: juice şist: schist
şeritli: striped
şerit: band, fascia,lacing, lacing,ribbon, şist tuğla: shale brick
sliver, strap, strip, tab, taenia (=tenia),tape şeritsiz: strapless
şiş: apophysis,bodkin,gibbosity,
şerit birleştirme: strip joining şetland yünü: shetland wool intumescence, needle,protuberance, spit,
şerit büzülmesi: strip buckling şev: bezel, chamfer sweep,swell,tumor,whelky
şerit çekme deneyi: tape pull test şev rendesi: bevelling plane şiş çekme: venting
şerit çıkış kalınlığı: strip exit thickness şevleme: bevelling şiş damarlı: varicellate
şerit dantel: mechlin lace şevli: bevelled şiş döküm: strained castings
şerit doku (beyin):taenia (=tenia) şevli boru: bevelled pipe şiş gövde (cam): bulged body
şerit döküm makinası: strip casting şevli çıkıntı: bevel flanging şiş kafa (cam): bulged finish
machine şevli ekleme: bevelled halving şiş tığ: knitting needle
şerit dökümü: strip casting, tape casting şevli kenar: bevel edge şişe: bottle
şerit eni: band width, strip width şevli keski: bevelled chisel şişe açacağı: bottle-opener
şerit gerilimi: strip tension şey: thing şişe ağız kenarının yuvarlanması:
şerit germe kuvveti: strip tension force şeytan tırnağı: agnail, hangnail arrising
şerit giriş kalınlığı: strip entry thickness şeytantersi (sakız): galbanum şişe ağzı:tubulure
şerit haddehanesi: strip mill şezlong: deck chair şişe ağzı halkası: cap seat
şerit haddeleme: strip rolling şıkırdama: clinking şişe boğazı: bottleneck
şerit haddesi: strip mill şıpıdık pabuç: step-in şişe camı: bottle glass, green glass
şerit işleme hattı: strip processing line şıra: stum şişe dibi: bottom, punt (=base)
şerit kalınlığı: band thickness, strip şırınga: needle, squirt, syringe şişe dibi taşlaması (cam): puntying
thickness şırınga etme: injection şişe fırçası: bottlebrush
şerit kangalı: strip coil şiber (cam): damper şişe gövdesi: body
şerit kaplama: strip coating şiddet: intensity şişe kafası: finish, ring
şerit kenarı: strip edge şiddetle çarpma: smash şişe kapağı: pilfer proof
şerit kırışığı: cross breaks (=coil breaks) şiddetli ağrı (tıp): grip şişe sanayi: bottle industry
şerit kurdele: cordon, list şiddetli böğür ağrısı (tıp): stitch şişe tabanı (cam): pushed punt
şerit kurutucu: strip dryer şiddetli öksürük (tıp): croup şişe tabanı dengesizliği: heat tap
şerit maske yöntemi (TEM): tape replica şiddetli sancı: acute pain şişecik: vial
method şifa veren (tıp): recuperator şişeleme: bottling
şerit metre: tape measure şifa verici (tıp): therapeutic(al) şişenin iç hacmi: capacity
şerit ölçüleme: strip gauging şifa yurdu: sanitarium şişi inmiş (tıp): detusmescent
şerit paklama hattı: strip pickling line şifalı: recuperative şişik: swollen, upset, tumescent
şerit sarılı (karmalar): tape wrapped şifoniyer: highboy, tallboy şişik kafa: shifted bottom (offset punt),
şerit sertliği: strip hardness şifre: code shifted finish(offset finish)
şerit süreçleme: strip processing şifre çözer: decorder şişiren: tumefacient
şerit süreçleme hattı: strip processing şifre çözme: decoding şişiril(ebil)ir: inflatable
line şifre çözücü: decorder şişirilmemiş (cam): unfilled
şerit tavlama: strip annealing şifre yüzük: gimmal şişirilmiş: blown up, inflated

339
şişirme şüpheye yer bırakmayan

şişirme: bloating, bulging, upending şüphesiz: unquestionable


(=upsetting) şüpheye yer bırakmayan: unambiguous,
şişirme baskılaması: upset pressing unequivocal
şişirme deneyi (dövme): upset test
şişirme dövmesi: jumping up, upset
forging
şişirme kuvveti: upsetting force
şişirme süresi (mek): upsetting time
şişirme tezgahı: upsetter
şişkin: bulging, inflated, intumescent,
tumid, turgid
şişkin damar (tıp): varicose vein
şişkin göbekli: ventricose
şişkin göbeklilik: ventricosity
şişkinlik: bulge, bump, intumescence,
flatulence, nodule
şişkinlik inmesi (tıp): detumescence
şişkinlik yapan (mide, bağırsak):
flatulent
şişkinlikle ilgili: ganglionic
şişkinsi: bulging
şişlik: turgestence
şişlik yapan: tumefacient
şişme: bloating, bulging, intumescence,
spalling, spatting, swelling, tumefaction,
tumescence, turgestence
şişme deneyi: spalling test
şişme direnci: spalling resistance
şişme direnci indisi: spalling resistance
index
şişme etkisi: bulging effect
şişme katsayısı: coefficient of swelling
şişme minder: air cushion
şişmece (tıp): emphysema
şişmiş: inflated, swollen, tumescent
şiv: bevel, miter
şnorkel: schnorkel
şok: shock
şok bobini: reactance coil
şok deneyi: shock test
şok soğutma: shock cooling
şoklama: shock cooling
şorlomit [(Ca,Fe) TiO3]: schorlomite
şömine: fireplace
şömine rafı: mantlepiece
şömine tahtası: fireboard
şömizet: tucker
şönt: shunt
şpat: spar
şrihersit [Fe,Ni fosfür]: schriehersite
şube: department, subsidiary
şurup (ilaç): elixir, julep, syrup
şuruplu: syrupy

340
T
T bağlantı: tee joint taban demir kütlesi (yüksek fırın): tabandan üfleme (çelik): bottom blowing
T cetveli: T-square salamander tabanlama kalıpları: bottoming dies
T-kirişi: T-beam taban demiri: cross bar (=rest bar) tabanlı yatak (Mk): pedestal bearing
T-bağlantı: T-joint taban durum (atom): ground state tabanlık: underlay
T-destek (maden): T-support taban düzlemi: basal plane tabansal: basal
T-profili: T-beam taban eğimi: batter, bottom draft tabas (cilt hastalığı): pemphigus
T-profiller: tees taban elektrotu: base electrode (=pemphix), pemphix, rash
TDMAC: tridodecylmethylammonium taban kanalı (fabrika): sole-flue tabaslı: pemphigous
chloride (TDMAC) taban kaplama tuğlası (fırın): paving tabi: subsidiary
TDNB çekme dayancı: SWNT tensile block tabip (tıp): physician
strength taban kaplaması: bottom pavement, tablayla deriştirme (maden.): table
TDNB elektronik yapısı: SWNT paving concentration
electronic structure taban kıvrımı (cam): insweep tablet: tablet
TDNB epoksi karmalar: SWNT epoxy taban kili (kömür madeni): underclay tablo: tableau
composites taban kiremiti: floortile tabloid: tabloid
TDNB esneklik çarpanı: SWNT flexural taban kirişi (inşaat): groundsill tabure: footstool, stool
modulus taban köseleleri: sole leather tabya: bastion
TDNB halat: SWNT rope taban levhası (demiryolu): ground plate taç (levha): crown
TDNB ısıl iletkenliği: SWNT thermal taban örtüsü: ground coat taçlı dişli (mek.): crown gear
conductivity taban plakaları: floor plates taçlı somun: castle nut, slotted hexagonal
TDNB iletimi: SWNT conductance taban plakası: base plate, bed plate, nut
TDNB mıknatıs direnci: SWNT bottom plate, sole plate tad: taste
magneto-resistance taban sekmesi: basal slip taenit [Fe-Ni]: taenite
TDNB temelli gereçler: SWNT based taban sıcaklığı (cam fırını): bottom heat tafta (kumaş): taffeta
materials taban sıkıştırma gereçleri: bottom Taguchi deneyleri: Taguchi experiments
TDNB üretim yöntemleri: SWNT ramming materials
Taguchi yaklaşımı: Taguchi approach
production technique taban tahtası: board
Taguchi yöntemleri: Taguchi methods
TDNB yapısı: SWNT structure taban tavası: pan
tahıl: cereal
TDNB yüzey alanı: SWNT surface area taban tuğlası: bottom block, floor brick
tahılsı bağlayıcılar: cereal binders
TNT [CH3C6H2(NO2)3]: trinitrotoluene taban yalıtımı (fırın): bottom insulation
(TNT) tahkimat: bastion
taban yamama: bottom patching
TV ekran presi (cam): extra large press tahliye: evacuation
taban yamama gereçleri: bottom
TV kamera tüpü: orthicon patching materials tahmin: forecast, prediction
tabak: plate taban zımbası (toz metal): bottom tahmin edilemez: unpredictable
tabak altlığı: doily, place mat punch tahmin etme: estimation
tabak çarkı: dish wheel tabana ilişkin: basal tahribatlı deneme: destructive testing
tabak dolabı: buffet tabanca: gun, handgun tahribatlı deney yöntemleri: destructive
tabanca merceği (alan salımı test methods
tabak rafı: plate rail
mikroskobu): gun lens tahribatlı deneyler: destructive tests
tabaka: lamination, layer, sheet, tunica
tabancalı onarım (çelik): gunning tahribatsız: nondestructive
tabakalama (plastik): sheeting
tabanda kalıplama: floor moulding tahribatsız analiz: nondestructive
tabakalı (tıp): platy analysis
tabandan basınçlı döküm: bottom
tabakhane (deri ): tannery pressure casting tahribatsız deneme: nondestructive
tabaklama (deri): tanning tabandan dökülmüş: bottom poured testing (NDT)
tabaklanmamış deri: rawhide tabandan döküm: bottom running tahribatsız denemeyöntemleri:
tabaklık: plate rail (=bottom pouring) nondestructive testing methods
taban: base, bottom,floor, foundation, tabandan döküm alma: bottomtapping tahribatsız deneyler: nondestructive
heel, radix,substratum tabandan dökümlü elektrik ark ocağı: tests (NDT)
taban astarı: ground coat bottom tapping electric arc furnace tahribatsız muayene: nondestructive
taban camı (cam fırını): bottom glass tabandan dökümlü ocak: bottom inspection (NDI)
taban çukurcuğu (tuğla): panel2 (=frog) tapping furnace tahrikli kasnak: power reel
taban çukurcuğu şişme deneyi tabandan dökümlü pota: bottom pour tahrikli taraf: drive side
(refrakter): panel spalling test ladle, bottom pouring ladle tahriksiz merdane: idler roll
taban deliği: nozzle tabandan fırın dökümü: bottom tapping tahriksiz taraf (merdane): offside

341
tahsis etme talaşlı işleme erki

tahsis etme: allocation takılı merdane: on-line roll taklit: fake, imitation
tahsisat: allocation, allowance takılı uç: jack-bit taklit mücevherat: imitation jewelry
taht: throne takım: kit, suit taklit tunç: imitation bronze
tahta: lumber, timber takım: zone, unit takma: insert
tahta bacak (tıp): peg leg takım arabası: tool car takma bıçaklı kesici: inserted-blade
tahta bacaklı (tıp): peglegged takım aşınması: tool wear cutter
tahta basma kalıbı: wood block takım belirteçleri: tool characteristics takma diş: dental plate, denture,
tahta bezi: swab takım bozulması: tool failure falseteeth
tahta boyutları: scantling takım çalışması: team work takma diş protezi: denture prostheses
tahta bölme (maden ocağı): brattice takım çantası: kit bag, tool kit takma dişçilik (tıp): prosthodontia,
tahta cilası: wood veneer prosthodontics (=prosthodontia)
takım çelikleri: tool steels
tahta çanak çömlek: woodenware takma dişli kesici: inserted-toothtype
takım çeliklerin sınıflandırması: cutter
tahta çatlaması: wood failure classification oftool steels
takma dişli testere: inserted-tooth saw
tahta çekiç: beetle takım değiştirme: tool changing takma göz: glass eye
tahta çivi: dowel, peg takım delgi: gang punch takma parçalı model (döküm): loose-
tahta çivi ile çivileme: pegging takım dilici: gang slitter piece pattern
tahta dilimleme (inceleme için numune takım ekip: team takma saç: hairpiece, periwing, wig
çıkarma): xylotomy takım elbise: two piece suit takometre: tachometer
tahta fırçası: scrub brush takım freze: gang mill takonit: taconite
tahta kalıp: wooden mould takım frezeyle frezeleme: gang milling takoz: batten, billet, chock, dummy
tahta kalıpla basılmış resim: wood block takım geometrisi: tool geometry block, shim, skid, slab yard, wedge
tahta kaplama: boarding, panelling, takım gereçleri: tool materials takoz eksi uçla kaplama: dummying
veneering, wainscotting
takım işgörmezliği: tool failure takoz eksiuç: dummy cathode
tahta kazık: peg
takım kaplaması: tool coating takoz katot: dummy cathode
tahta kazık çakacı: peg rammer
takım kovanı: jig bushing takoz mastarı: gage block
tahta kazık çakma: pegging
takım maliyeti: tool cost takozlama: dummying, lashing
tahta levhalar: panelling
takım matkap: gang drill takozlu fırın: wedge furnace
tahta maşa: woodjack
takım ölümü: tool death taksi: taxi, taxicab (=taxi)
tahta maşrapa: piggin
takım ömrü: tool life taksimat: graduation
tahta merdiven basamağı: tread
takım ruhu: team spirit taksimatlı: graduated
tahta musluk tıkacı: spigot
takım sandığı: tool chest taksimatlı cam eşya: graduated glassware
tahta oyma işi: wood carving
takım tarafı (plastikler): tool side taksonomi: taxonomy
tahta oymacılığı: wood carving, wood
engraving takım tasarımı: tool design taktik: tactics
tahta perde: boarding, fence,fencing takım taşlaması: tool grinding takunya: sabot
tahta resim kalıbı; xylograph takım taşlayıcı: tool grinder takvim: calendar
tahta tıkaçlar: spiling takım ve kalıp çelikleri: tool and die takviye: patching, reinforcement
tahta tornacılığı: wood turning steels takviye köselesi: backstay
tahta ürünler: wood products takım yapıcı mikroskobu: toolmaker’s tal yağı: tall oil
microscope talaş: spall
tahtalı şahmerdan: board hammer
tahtamsı: woody takım yeniden taşlaması: tool re- talaş atma: chip disposal
grinding talaş dolaşıklığı: chip entanglement
tahterevalli: seesaw
takım yenileme (mak.): retooling talaş kaldırma: machining
tahtırevan: palankeen (=palanquin),
palanquin takım zımba: gang punch talaş kalkması: built-up edge
tainton süreci (e. galvanizleme): tainton takımlar: tools talaş kaynaşması: chip welding
process takımlık kumaş: suiting talaş kırıcı: chip breaker
takalama (döküm): jar ramming (=jolt takımsız imalat: tool-less manufacturing talaş kırma: chip breaking
ramming) takıt: fixture, module talaş oluşumu (elektrik): chip formation
takas: barter takıtlı: modular talaş: chip
takeometre: transit compass takıtlı tasarım: modular design talaşlı imalat: machining
takı: jewellery takimetre: tachimeter talaşlı işleme: machining
takı metali: pericious metal takitoskop: tachistoscope talaşlı işleme dizgesi: machining system
takılacak merdane: off-line roll takke: nightcap, skullcap talaşlı işleme erki: machining energy

342
talaşlı işleme gücü tam sert sac çelik

talaşlı işleme gücü: machining power talyum-baryum-kalsyum oksit üstün tam iç yansımalı florışıma
talaşlı işleme maliyeti: machining costs iletkeni: thallium-barium-calcium oxide mikroskopisi: total internal reflection
talaşlı işleme titreşimi: machining (TBCO) superconductor fluorescence microscopy
vibration talyumlu (+2): thallous tam iç yansımalı florışıma nesnel
talaşlı işlenebilir seramikler: talyumlu (+3): thalic merceği: total internal reflection
machinable ceramics tam: accurate, complete, exact, full, fluorescence objective
talaşlı işlenmiş: machined perfect, precise, solid, total, unabridged tam iç yansımalı florışıma
tam açı: solid angle spektroskopisi: total internal reflection
talaşlıimalat hasarı (seramikler ve fluorescence spectroscopy
cam): machining damage tam akışkan (fiz.): superfluid
tam akışkanlık (fiz.): superfluidity tam işgörmezlik: complete failure
talaşlıişleme payı: machining allowance tam işlenmiş elektrik sacı: fully
talaşlıişlemeye uygun değil: tam biçim: net shape
tam biçimli dövme: net-shape forging processed electrical sheet
unmachinable tam karbonsuzlaşma: complete
talaşlıişlenebilir: machinable tam bitirilmemiş cam (taşlama ve
parlatma): short finish decarburisation
talaşlıişlenebilirlik: machinability tam kare sayı: square number
tam bölen (mat.): aliquat
talaşsız: chipless tam katı çözelti: complete solid solution
tam çözünmüş asıltı: lyophilic colloid
talaşsız süreç: chipless process tam katılaşma eğrisi: solidus
tam çözünürlük: complete solubility
talaşsız vida açma: chipless tapping tam katılaşma sıcaklığı:
tam dalga levhası: full-wave plate
talebin az olduğu zaman: off-peak tam denge: complete equilibrium solidustemperature
talep: demand tam dolmamış dolgu (dövme): underfill tam katılaşma sıcaklığı ölçümü:
talep hızı: demand rate solidustemperature measurement
tam dolmamış kesit (hadde): underfill
tali: auxiliary tam kavurma: dead roast, dead roasting
tam donuk: opaque
talidomit [C13H10N2O4]: thalidomide tam kaynaşma: complete fusion
tam donuk emayeler: opaque enamels
talim ahırı (at): training stable tam konik püskürtme deliği: full-cone
tam donuk seramik sır: opaque ceramic spray nozzle
talk [3MgO.4SiO2.H2O]: potstone glaze
(=TALC), talc (=talcum) tam donuk sır: opaque glaze tam kör: stone-blind
talk pudrası: talcum powder tam durgun: fully killed tam kristalleşmemiş mineral: subhedral
talktozu: french chalk tam durgun çelik: fully killed steel tam kükürt çıkartma: dead roast
talol: tall oil tam düzenli: high fidelity (hi-fi) tam oksijeni giderilmiş: fully killed
talyum [Tl]: thallium tam erimiş harman (cam): batch- free tam otomatik: fully automatic
talyum arsenit [Tl3As]: thallium tam eriyik süreci: dead-melt process tam otomatik dizge: fully automatic
arsenide system
tam etkin: full blast
tam otomatik ısıl işlem: full-automatic
talyum asetat [TlCH3CO2]: thallium tam fırınlanmış: deadburnt
heattreatment
acetate tam fırınlanmış doğal manyezit:
deadburnt natural magnesite tam otomatik işletim: full-automatic
talyum bromür [TlBr]: thallium operation
bromide tam fırınlanmış doğal manyezitli
reftakterler: deadburnt natural tam otomatik kaplama: full-automatic
talyum çubuğu: thallium rod plating
talyum florür [TlF] [TlF3]: thallium refractories
tam fırınlanmış dolomit: deadburnt tam otomatik makinalar: fully automatic
fluoride machines
talyum iyodür [TlI]: thallium iodide dolomite
tam fırınlanmış dolomitli refrakterler: tam ölçüde: full-scale
talyum kalsiyum baryum bakır oksit tam ölçülü tuğla: gaged brick
deadburnt dolomite refractories
[Tl2Ca2Ba2-Cu3Ox]: thallium calcium tam örütleşmemiş mineral: subhedral
barium copper oxide tam fırınlanmış manyezit: deadburnt
magnesite tam pişmiş: doubleburnt (=deadburnt)
talyum karbonat [Tl2CO3]: thallium
tam fırınlanmış refrakter gereçler: tam pişmiş dolomit: dead dolomite,
carbonate deadburnt refractory materials double burnt dolomite
talyum klorür [TlCl]: thallium chloride tam geçme (mek.): interference fit tam pişmiş refrakter gereç: dead
talyum nitrat [TlNO3]: thallium nitrate tam görme (tıp): trichromatopsia refractory material
talyum oksit [Tl2O]: thallium oxide tam ışınım: complete radiation tam renk körlüğü (tıp): achromatic
talyum oksit [Tl2O3]: thallium oxide tam ışıtan: holophote vision
talyum selenür [Tl2Se]: thallium selenide tam iç yansıma: total internal reflection tam sağır: stone-deaf
talyum sülfat [Tl2SO4]: thallium sulphate tam iç yansıma açısı: critical angle tam sağlık muayenesi (tıp): checkup
talyum sülfür [Tl2S]: thallium sulphide tam iç yansımalı florışıma: total internal tam sert: full hard
talyum tanecikleri: thallium granule reflection fluorescence tam sert sac çelik: full-hard sheet steel

343
tam sertleş(tir)me (çelik) tane küçültme ısıl işlemi

tam sertleş(tir)me (çelik): full hardening tamburlu kumlama makinesi: drumtype tane bozunumu: grain deformation
tam sıvılaşma eğrisi: liquidus line shotblasting machine tane büyüklüğü (cam hammaddesi): gap
(=liquidus) tamburlu süzgeç: filter drum tane büyüklüğü (metaller): grain size
tam sıvılaşma eğrisi çizimleri: liquidus tamburlu taşlama: cylindrical grinding tane büyüklüğü ayırımı (cam
plots tamburlu topaklayıcı: drum pelletizer hammaddesi): gap grading
tam sıvılaşma eşsıcaklık eğrileri: tamburlu vinç: drum hoist tane büyüklüğü bozulması: grain-size
liquidus isotherms tambursu çarpılma: barrel distortion degradation
tam sıvılaşma sıcaklığı: liquidus tamir: mending, repair tane büyüklüğü dağılımı (metaller):
temperature grain size distribution
tamkatlama: stoichiometry
tam sıvılaşma yüzeyi: liquidus surface tane büyüklüğü denetimi (metaller):
tamkatlı: stoichiometric
tam süneklik sıcaklığı: fracturetransition grain size control
plastic tamkatlı alaşımlama: stoichiometric
alloying tane büyüklüğü farklılığı (metal): grain-
tam sürekli hadde: fully continuous mill size variation
tamkatlı bileşik: stoichiometric
tam tavlama: dead annealing, full compound tane büyüklüğü ölçümü (metalografi):
annealing grain size measurement
tamkatlı çözümlemesi: stoichiometric tane büyüklüğü sayısı: grain-size index,
tam tepkime: complete reaction analysis
tam yanık: doubleburnt (=deadburnt) mesh number (=grit number)
tamkatlı katımlar: stoichiometric tane büyüklüğü sertleştirmesi (metal):
tam yanma: complete combustion, full additions
combustion grain-size strengthening
tamkatlı metallerarası bileşik: tane büyüme engelleyicisi (çelik): grain
tam yanmış dolomit: magnefer stoichiometric intermetallic compound
tam yumuşak işlem(li): dead soft temper growth inhibitor
tamkatsız: nonstoichiometric tane büyüme hızı: grain growth rate
tam yumuşak işlemli çelik şerit: dead tamkatsız bileşikler: nonstoichiometric
softtemper steel strip tane büyümesi: grain growth
compounds tane büyümesi engellenmesi: grain
tam yuvarlak kenar (cam): full round tamkatsızsız metallerarası bileşikler:
edge growth inhibition
nonstoichiometric intermetallic tane çıkarma: grain pull out
tam zamanında: just intime (JIT) compounds
tamamlama: completion tane dökme: grain pull out
tamlık: precision, wholeness
tamamlama suyu: make-up water tane ezilmesi: grain deformation
tampon: baffle, buffer, cushion, dashoot,
tambur: barrel, bull block, drum, dummy,fender, pad, plug, tampon tane içinden: transcrystalline
tumbler (=transgranular)
tampon ayıraç: buffer reagent
tambur deneyi (toz metalbilimi): tane içine ilişkin: intracrystalline
tampon çapağı (cam): baffle mark (=transcrystalline), intragranular
drumtest
tampon çözelti: buffer solution (=transgranular), transcrystalline
tambur elek: cylinder screen
tampon çubuk (sürekli döküm): dummy (=transgranuler)
tambur makas: drum shear bar tane irileşme sıcaklığı: grain
tambur pota: drum ladle tampon çubuk zinciri: dummy bar chain coarseningtemperature
tambur süzgeç: drum filter tampon duvarı: shadow wall (baffle wall) tane irileşmesi: grain coarsening
tamburda aşınma deneyi: drum tampon katman: baffer layer tane kaya: granulite
abrasiontest
tampon kırığı (cam): baffle flange tane konumlama: grain orienting
tamburda bitirme: barrel finishing
tampon kolu (cam): baffle arm tane konumlanmamış trafo sacı:
tamburda döndürme: barreltumbling nongrain-oriented electrical sheet
tampon koyma: wadding
tamburda kaplama: barrel plating tane konumlu (metaller): grain oriented
tampon kutusu: dashoot
tamburda parlatma: barrel burnishing tane konumlu çelik sac: grain oriented
tampon silindiri (cam): baffle cylinder
tamburda temizleme: barrel cleaning, steel sheet
tumbling, water rolling tampon tank: buffertank
tampon tesbit kolu (cam): baffle handle tane konumlu elektriksel silisli çelikler:
tamburda yuvarlama: tumbling grain oriented electrical silicon steels
tamburlama: barreling (=tumbling), tamsayı: integer
tane konumlu trafo çelikleri: grain
centrifugal barrel tumbling tan delta: tan delta (tan δ) oriented electrical silicon steels
tamburlu ayırıcı: drum separator Tanaka deseni: Tanaka pattern tane konumlu yüksek silisli çelikler:
tamburlu değirmen: drum mill tandem: tandem grain oriented high silicon steels
tamburlu delme tezgahı: barreltype tandem hadde: tandem rolling mill tane konumu: grain orientation
piercing mill tandır: floor furnace, tundish tane küçüklüğü sayısı (döküm): grain
tamburlu ısıtıcı: salamander tane: grain, seed fineness number
tamburlu karıştırıcı: drum mixer tane akışı: grain flow tane küçültme (metaller): grain refining
tamburlu kesici: drum cutter tane biçimi (metaller): grain shape tane küçültme ısıl işlemi: refining heat

344
tane küçültücü tantal klorür [TaCl5]

tane küçültücü: densifier, grain refiner taneiçi çökelmesi: transcrystalline taneli: grained, grainy, granular,
tane küçültücü öge/element: grain precipitation saccharoidal
refining element taneiçi çökeltisi: intragranular taneli kırılma: granular fracture
tane küçültümü: grain refinement precipitate, transcrystalline precipitate (=crystalline fracture)
tane ölçümsel çözümleme: taneiçi ferriti: intragranular ferrite taneli kireçtaşı: oolite, pisolite
granulametric analysis taneiçi kırılma: transgranular fracture taneli kül: granular ash
tane sayacı: particle counter taneiçi kırılması: intracrystalline taneli merdaneler: grain rolls
tane sınırı (metal): grain boundary fracture, transcrystalline fracture taneli refrakter gereçler: granular
tane sınırı alanı: grain boundary area taneiçi kopması: transcrystalline rupture refractory materials
tane sınırı birikimi: grain boundary tanele(n)me: granulation taneli yapı: granular structure
segregation taneleç (makine): granulator tanemsi: grainy, granular
tane sınırı birikintisi: grain boundary tanelendirilmiş curuf: granulated slag tanen: tannin
segregate tanelendirilmiş döküm eritkenleri: tanesel: saccharoidal, granular
tane sınırı çekirdeklenmesi: grain granulated casting fluxes tanesel beynit: granular bainite
boundary nucleation tanelendirilmiş döküm tozları: tanesiz: grainless
tane sınırı çökelimi: grain boundary granulated casting powders tanetane: grainy
precipitation tanelendirilmiş metal: granulated metal taneye ilişkin: granular
tane sınırı çökeltisi: grain boundary tanelendirme: graining tanı (tıp): diagnosis
precipitate tanelenmiş: grained tanı borusu (tıp): blowpipe
tane sınırı dağlaması: grain boundary tanelerarası: intercrystalline tanıbilim (tıp): diagnostics
etching (=intergranular), intergranular tanık örnek: proof bar
tane sınırı dislokasyonu: grain boundary tanelerarası beta (Ti): intergranular βeta tanım: definition
dislocation (GBD) tanelerarası çatlak: intercrystalline crack tanıma boyaması aygıtı: staining device
tane sınırı göçü: grain boundary tanelerarası çatlama: intercrystalline tanıma boyası: stain
migration cracking, intergranular cracking
tanımlama: description, identification
tane sınırı kayması (sürünme): grain tanelerarası çökelme: intercrystalline
boundary sliding precipitation, intergranular precipitation tanımlanmamış: undefined
tanelerarası çökelti: intergranular tanımlayıcı: descriptive
tane sınırı sementiti: grain boundary
cementite precipitate tanımsız: undefined
tane sınırı sıvılaşması: grain boundary tanelerarası gaz kabarcıkları: tanınan: familiar
liquation intergranular gas bubbles tanınmayan: unfamiliar, unidentified
tane sınırı sülfür çökelimi (çelik): grain tanelerarası gerilimli yenim çatlağı: tanısal: diagnostic
boundary sulphide precipitation intergranular stress-corrosion crack tanik asit [CHO]: tannic acid
tane sınırı yayınımı: grain boundary tanelerarası gerilimli yenim çatlaması: taninli: tannic
diffusion intergranular stress-corrosion cracking tanjant (geom.): tangent
tane sınırı yenimi: grain boundary (IGSCC) tank: tank
corrosion tanelerarası gevrekleşme: tank fırın (cam): tank furnace
tane sınırı zarı: grain boundary film intercrystalline embrittlement, tank fırında eritilmiş cam: tank glass
tane sınırına saldırı (yenim): grain intergranular embrittlement tanker: oil tanker, tanker
boundary attack tanelerarası girinim (kaynak): tankfırını taban camı: tank-lining glass
intergranular penetration
tane uzaması: grain elongation tanksavar: antitank
tanelerarası işgörmezlik: intercrystalline
tane yapılı (yerbilim): saccharoidal failure tansiyon (cam): poor annealing
tane yapısı: grain structure tanelerarası kırılma: intercrystalline tantal [Ta]: tantalum
tane zıtlığı (metalografi): grain contrast fracture, intergranular fracture tantal alaşımları: tantalum alloys
tane zıtlık dağlaması: grain contrast tanelerarası oksitlenme: intercrystalline tantal borür [TaB]: tantalum boride
etching oxidation tantal bromür [TaBr5]: tantalum
tanecik: fleck, granule, particle, subgrain tanelerarası yenim: intercrystalline bromide
tanecik yapısı: subgrain structure corrosion, intergranular corrosion tantal çubuğu: tantalum rod
tanecikleme: shuttling tanelerarası yenim deneyleri: tantal florür [TaF5]: tantalum fluoride
taneiçi çatlağı: intragranular crack intercrystalline corrosiontests tantal ikiborür [TaB2]: tantalum
taneiçi çatlaması: intracrystalline taneleş(tir)me: granulation diboride
cracking, intragranular cracking taneleştirilmiş yüksek fırın dışığı: tantal iyodür [TaI5]: tantalum iodide
taneiçi çökelimi: intragranular granulated blast-furnace slag tantal karbür [TaC]: tantalum carbide
precipitation taneleyici: granulator tantal klorür [TaCl5]: tantalum chloride

345
tantal nitrür [TaN] tarayıcı elektron demeti (elektron mikroskobu)

tantal nitrür [TaN]: tantalum nitride tarama hızı: scan rate taramalı kelvin sonda mikroskopisi:
tantal oksit /titan oksit [Ta2O5 /TiO2]: tarama kafası (e.mik): scan head scanning kelvin probe microscopy
tantalum oxide /titanium oxide tarama kepçesi: scraper (SKPM)
tantal oksit [Ta2O5]: tantalum oxide tarama kızağı: scanning stage t
aramalı kimyasal gerilim mikroskopisi:
tantal teli: tantalum wire tarama merceği: scan lens scanning chemical potential microscopy
tantal tozu: tantalum powder (SCPM)
tarama oranı: scan rate
tarama resim: line drawing taramalı kuvvet mikroskobu: scanning
tantal varak: tantalum foil force microscope
tantalat (kim.): tantalate tarama sıklığı: scan frequency, scanning
frequency taramalı kuvvet mikroskopisi: scanning
tantalik asit [HTaO3]: tantalic acid force microscopy
tantalit [(Fe,Mn)Ta2O6]: tantalite tarama yönü: scan direction
taramalı lazer mikroskobu: scanning
tantallı (+3): tantalous taramaç (tv): iconoscope laser microscope
tantallı demir (önalaşımı): taramaçlı kamera (tv): iconoscope taramalı lazerli ses mikroskobu:
ferrotantalum camera scanning photoacoustic microscope
tantallı tunç taramalı auger mikroskopisi: scanning taramalı lazerli ses mikroskopisi:
(%0.2Ta+%10Al+%1.2Mo+Cu): auger microscopy (SAM) scanning laser acoustic microscopy
tantalum bronze taramalı direnç mikroskopisi: scanning (SLAM)
tapa: dowel, fuse, plug, stopper, tap resistance microscopy taramalı mıknatıssal mikroskopi:
tapa patlatıcı: detonafor taramalı durağan elektrikli kuvvet scanning magnetic microscopy (SMM)
mikroskopisi: scanning electrostatic taramalı mikroskopi: scanning
tapalama (cam): capping force microscopy (SEFM)
tapalı haddeleme (dikişsiz boru): plug microscopy
taramalı elektrikli kimya mikroskopisi:
rolling scanning electrochemical microscopy taramalı nanoiz bırakımı: scanning
tapan: harrow (SECM) nanoindentation (SN)
taraça: terrace taramalı elektrokimyasal gerilim taramalı ses mikroskopisi: scanning
tarak (cam): line mikroskopisi: scanning electrochemical acoustic microscopy (SAM)
tarak: cat scratch, harrow potential microscopy taramalı sığaç mikroskopisi: scanning
taramalı elektron fotoğrafı: scanning capacitance microscopy (SCM)
tarak ağı (balıkçılık): trawl
electron micrograph taramalı sondalı mikroskop: scanning
tarak ağlı balıkçı teknesi: trawler probe microscope
tarak kepçesi: dredging bucket taramalı elektron fotoğrafı incelemesi:
scanning electron micrography taramalı sondalı mikroskopi: scanning
tarak kovası: dredging bucket probe microscopy
taramalı elektron mikroskobu: scanning
tarak oluşumu (derin çekme): earing electron microscope (SEM) taramalı tünelleme mikroskobu:
(=scalloping) scanning tunneling microscope
taramalı elektron mikroskobuyla
taraklanma çizgileri (derin çekme): inceleme: scanning electron microscopy taramalı tünelleme mikroskopisi:
earing taramalı eş odaklı mikroskop: scanning scanning tunneling microscopy
taraklanmış çömlek: combed ware confocal microscope taramalı tünelleme sondası: scanning
taraklanmış yüzey: combed finish taramalı geçirimli elektron tunneling probe
taraklı makine: dredge mikroskobu: scanning transmission taramalı uçaylanma kuvveti
taraklı taşıyıcı: raker conveyor electron microscope (STEM) mikroskopisi: scanning polarization
tarama: combing, hachure, hatching, taramalı geçirimli elektron force microscopy (SPFM)
lining, scanning, sweep mikroskopisi: scanning transmission taramalı yakınalan optik mikroskopisi:
tarama alanı: scan area electron microscopy scanning near field optical microscopy
taramalı geçirimli x-ışınları (SNOM)
tarama aralığı: scan range
mikroskobu: scanning transmission taramalı yakınalan ses mikroskopisi:
tarama bobinleri (e.mik): scan coils scanning near-field acoustic microscopy
x-ray microscope
tarama büyüklüğü: scan size taramalı yöresel hızlanma
taramalı geçirimli x-ışınları
tarama çizer: scannogram mikroskopisi: scanning transmission mikroskopisi: scanning local-
tarama çizgili madeni levha: line x-ray microscopy acceleration microscopy (SLAM)
engraving taramalı ısıl genleşme mikroskopisi: taramalı yükün iletimi mikroskopisi:
tarama çizgili resim/baskı: line scanningthermal expansion microscopy scanning ion-conductance microscopy
engraving taramalı ısıl mikroskobu: (SICM)
tarama çizgisi: scanning line scanningthermal microscope taramalı yüzey gerilimi mikroskopisi:
tarama gözler: scanoscope taramalı ısıl mikroskopi: scanning surface potential microscopy
tarama hızı (kaynaklama): scan speed, scanningthermal microscopy tarayıcı: scanner
scanning speed, scanning velocity, taramalı joule-genleşme mikroskopisi: tarayıcı elektron demeti (elektron
traverse speed scanning joule-expansion microscopy mikroskobu): scanning electron beam

346
tarayıcı ışın demeti taşıt

tarayıcı ışın demeti: scanning beam tasarımlama: design taş oymacılığı: stereotomy
tarçıntaşı: hessonite (=cinnamone stone) tasarımlanmış gereçler: engineered taş parçası: spall
taret (sürekli döküm): turret materials taş porselen (eskiterim): stone china
taret silahtabanı (ask.): turret mount tasarımlanmış nanoyapılar: engineered (ıronstone ware)
tarettopu: turret gun (ask.) nanostructures taş tahta: shale
tarım: agriculture tasarımlanmış plastikler: engineered taş yığını: levee
tarım aletleri: agricultural tools plastics taş yontma: hammerdressing
tarım kimyasalı: agricultural chemical tasarımlanmış tuğla: engineered brick taş yontma çekici: hack hammer
tarımsal: agricultural tasarımsal: schematic taş yontma makinası: stonecutter
tarımsal kimya sanayi: chemurgy tasarlama: engineering design, taş yontmacılığı: masonry
tarife: schedule, timetable schematization, planning taşan: effluent
tarihi geçmiş: out-of-date tasarruf: thrift taşaron: subcontractor
tartar: tartar tasdikname: transcript taşcı çekici: bushhammer
tartar emetik [K(SbO)C4H4O6.12H2O]: tasfiye etme: refining taşcı harcı: masonry cement
tartar emetic taslak: blank, design, draft, plan, taşcı kalemi: boasting chisel
tartarat: tartarate preform, roughcast, scheme taşcılık: masonry, stone masonry,
tartarik asit [HOOC(CHOH)2COOH]: taslak bağlayıcısı: preform binder stonework
tartaric acid taslak çekme: draught taşı boşalt kamyonu: dump truck
tartı: balance, weighing device, weighted taslak karbonlama: blank carburizing taşıl: fossil
scales taslak makinesi: blanking machine taşıl bilim: paleontology
tartı kabı (cam): weighing bottle taslak nitrürleme: blank nitriding taşıl yakıtları: fossil fuels
tartılabilir: weighable taslak tutucu: blankholder taşılkum: ozocerite (=mineral wax; earth
tartılabilirlik: weighability taslaklama: blanking wax)
tartılı besleyici: weigh feeder taslaklama kalıpları: blanking dies taşıllaşma: fossilization
tartılı depo: weigh hopper taslaklama takımları: blanking tools taşıma: bearing, freight, haulage,
tartılmamış: unweighed taslaktutucu (derin çekme): blank shipping, transportation
tartışılabilir: negotiable holder taşıma aracı: vehicle
tartışma: negotiation taslam: model taşıma belgeleri: shipping document
tartışmasız: undisputed taslama: simulation taşıma kayışı: tumpline
tartma: weighting (= weighing) tasma halkası: terret taşıma şirketi: air carrier
tartma aygıtı: weighing device taş: basin, chip, masonry, stone, taşıma ücreti: shipping charges
tartma istasyonu: weighing station stonework taşımacılık: shipping
tarz: mode, way taş basma işi (resim): lithography taşımalı hadde (üstten geri vermeli
taş basması: lithoprint, lithograph hadde): drag over mill
tas: mazer, pannikin, vessel
taş biçimli: syphate, syphiform taşımalı haddeleme: drag over rolling
tasarı: plan, schema, project
taş bilimi: lithology taşınabilir: portable, transportable
tasarı geometri: descriptive geometry
taş dolgu: rubble taşınabilir merdiven: stepladder
tasarım: design
taş duvar: stone-wall, stonework taşınabilirlik: transportability
tasarım aşamaları: design stages
taş eritici (tıp): lithontriptic taşınım: convection, transference,
tasarım dayanakları: design parameters transport, transportation
tasarım değerlendirme: design taş eritme (tıp): litholysis
taşınım akımı; konveksiyon akımı:
evaluation taş ezici (aygıt)(tıp): lithotripter convection current
tasarım evresi: design phase taş ezme (tıp): lithotrity taşınım camı: transportation glass
tasarım gözden geçirmesi: design review taş gülle: pellet taşınım olayları: transport phenomena
tasarım hataları: design defects taş kaldırıcı: lewis (=lewisson), lewisson taşınım özellikleri: transport properties
tasarım kavramı: design conception taş kalıp: stone mould taşınım sayısı (elektroliz): transference
tasarım kısıtlamaları: design limitations taş kırıcı (aygıt): rock crusher, stone number (=transport number), transport
tasarım kısıtları (gerilim ve gerinim): crusher number
design allowables taş kırımı (tıp): lithotomy taşınım yitikleri: convection losses
tasarım kısıtları: design limits taş kırma makinası: stone crusher taşınımlı ısı aktarımı: convection
tasarım mühendisliği: design taş kömürü: fat coal, hard coal heattransfer
engineering taş ocağı: stone pit (=stone quarry), stone taşırma: outpouring
tasarım seçimi: design selection quarry taşıt: carriage, transport, transportation,
tasarım süreci: design process taş oluşumu (vücut): lithiasis vehicle

347
taşıt basamağı taze martensit menevişlenmesi

taşıt basamağı: footplate taşlamayla biçimleme: coping tavlama aralığı (cam): annealing range
taşıt darası: dead weight taşlanabilirlik: grindability tavlama dokusu (x-ışınları):
taşıt tutması (tıp): motion sickness taşlanabilirlik imleci: grindability index annealingtexture
taşıta teslim: free on board (F.O.B) taşlanmış: ground, rock crystal, sanded tavlama fırını: annealing furnace
taşıyıcı: carrier, conveyor, porter, taşlanmış cam yayıcısı: ground-glass tavlama ikiz kuşakları: annealingtwin
transporter conveyor diffuser bands
taşıyıcı dalga: carrier wave taşlanmış dip (cam): ground base, tavlama ikizleri (pirinçler):
taşıyıcı devinirliği: carrier mobility puntied base annealingtwins
taşıyıcı gaz: carrier gas taşlanmış düz cam: polished plate tavlama karkezi (cam): muffle lehr
taşıyıcı kayış: conveyor belt (=plate glass) tavlama kulesi: drawing tower
taşıyıcı kiriş: girder taşlanmış kalın cam: thick polished plate tavlama noktası (cam): annealing point
taşıyıcı makara: idler roller glass tavlama sıcaklığı: annealing
taşıyıcı merdane: carrying roll taşlanmış telli cam: polished wired glass temperature, soaking temperature
taşıyıcı tabanlı fırın: conveyor-bottom taşlanmış yüzey: ground surface tavlama süreci: annealing process,
furnace taşlaşma: petrification soaking time
taşıyıcı vidası: conveyor screw taşlaştırma: silification tavlama süresi: annealing period
taşıyıcılı fırın: conveyor furnace taşlı (tıp): calculous tavlama tabanı: annealing base
taşma: flooding, flushing, overflow tavlanmış: annealed
taşketen: asbestos
taşma çatal: yoke tavlı: annealed
taşkın: ebullient, flood, overflow
taşma oluğu: flow-off tavlı cam: toughened glass (=tempered
taşkın geçi: overfilled pass glass)
taşkın kalibre: overfilled pass taşmalar (yüzey bozuğu): spills
tavlı çelik: annealed steel
taşkınlık: ebullience (=ebulliency) taşmış kalıp izi: plunger seam, top head
tavlı toz (metaller): annealed powder
taşkırıntısı: ballast taşsı: lithic, lithoid
tavlı yapı: annealed structure
taşlama: grinding tat: flavour
tavlıtel: annealed wire
taşlama basıncı: grinding pressure tatar yayı: crossbow
tavşan (eriyik metal karıştırıcı): rabbit
taşlama beslemesi: grinding feed tatlı mısır: sugar corn(=sweet corn) tavşan dudağı: harelip
taşlama bölümü (cam): polishing shop tatlı su: fresh water tavşan dudaklı: harelipped
taşlama çarkı: grinding disk, grinding tatminkar değil: unsatisfactory tavşan kulağı (kalıp): rabbit ear
wheel tav: anneal, reheating tavuklama (maden): sorting
taşlama çatlakları: grinding cracks tav çukur fırını (çelik): soaking pit tavuklanmış töz: picked ore
taşlama diski: grinding disk furnace
tavuskuşu bakır [Cu2S.Fe2S3]: peacock
taşlama döküntüsü: swarf tav çukuru: soaking pit copper
taşlama duyarlılığı: grinding sensitivity tav fırını: annealing furnace, annealing tavuskuşu cevher [Cu5FeS4]: peacock ore
taşlama gereci (toz/macun): grinding kiln, heating furnace, reheating furnace
tavuskuşu cevheri [Cu5FeS4]: bornite
agent tav lekesi (yüzey bozuğu): anneal stain
tayın: ration
taşlama gerilimi: grinding stress tav lekesi kenarları (yüzey bozuğu):
anneal stain edges Taylor dizisi: Taylor series
taşlama ısısı: generated heat
tava: escallop, frying pan, pan Taylor süreci (tel): Taylor process
taşlama izleri: chatter marks
Taylor takım ömrü değişmezleri:
taşlama kayışı: grinding belt tava kiremit: pantile Taylortool life constants
taşlama kumu: grinding sand tavada yıkama (altın): panning Taylor takım ömrü denklemi: Taylortool
taşlama makinesi: grinder tavalı konveyör: pan conveyor life equation
taşlama merdanesi: grinding roll tavalı soğutma fırını (cam): pan lehr Taylor-White süreci (hız ç-suverme):
taşlama oluğu: grinding relief tavalıtaşıyıcı: pan conveyor Taylor-White process
taşlama sığası: grinding capacity tavan: ceiling, roof taze: fresh
taşlama sıvısı: grinding fluid tavan arası: garret taze beton: green concrete
taşlama talaşı: swarf tavan erki (çarpmatokluğu): shelf taze buhar: live steam
taşlama tezgahına yerleştirme (cam): energy taze döküm kumu: green sand
setting (laying up) tavan lambası: ceiling light taze harç: green mortar
taşlama tozuçiziği (cam): sleek tavan tuğlası: dome brick taze kalıp (kum): green mould
taşlama yağı: grinding oil tavanarası: loft taze martensit (takım çelikleri): fresh
taşlama yanığı: grinding burn tavla: backgammon martensite
taşlama yöntemi: grinding method tavlama (metaller; cam; plastikler): taze martensit menevişlenmesi: fresh
taşlama yüzeyi: grinding surface annealing martensitetempering

348
taze martensit oluşumu tek j-dikişli kaynak

taze martensit oluşumu: fresh teflonlu mutfak eşyası: teflon tek çıkışlı meme (plazma ark kaynağı):
martensite formation kitchenware single-port nozzle
tazmin etme: imdemnification, teğel: backstitch, stitch, tangent tek damla (cam): single gob
indemnification teğet altı (mat.): subtangent tek damla süreci (cam): single gob
tazmin istemi: reclaim teğet çarpanı: tangent modulus process
tazminat: imdemnification, restitution teğet doğrusu (geom.): tangent line tek damla yöntemi (cam): single gob
tazminat alma: imdemnification teğet düzlemi (geom.): tangent plane feeding
tebeşir: chalk teğet eğrisi (geom.): tangent curve tek devre sarımı (seramikler, karmalar):
tebeşirli: chalky (=chalked) teğet yöneyi (geom.): tangent vector single-circuit winding
tecim: commerce, trade teğet yüzeyler (geom.): tangent surfaces tek duvarlı nanoborucuk (tdnb): single
tecimsel: mercantile, commercial wall nanotube (swnt)
teğetlik: tangency
tecimsel ad: tradename teğetlik yayı (mat.): arctangent tek düze: monotonic
tecimsel aluminyum: commercial teğetsel: tangential tek düzlemli: uniplanar
aluminium teğetsel kuvvet: tangential force tek düzlemli eklem (tıp): ginglymus
tecimsel amonyum karbonat: sal volatile tehlike: danger, hazard tek eğimli: monoclinal
tecimsel arılıkta: commercially pure tehlike çanı: tocsin tek eğimli çatı: shed roof
tecimsel arılıkta aluminyum: tehlike işareti: alarm tek eksenden eğmelitutucu (numune):
commercially pure aluminium single-tilt holder
tehlike zili: alarm bell, tocsin
tecimsel arılıkta bakır: commercially tek eksenli: uniaxial
tehlikeli: hazardous, virulent
pure copper tek eksenli basma dayancı denemesi:
tehlikeli atık: hazardous waste uniaxial compression strengthtesting
tecimsel bakır: commercial copper tehlikeli hava kirliliği: hazardous air
tecimsel belge: mercantile paper tek eksenli çekme dayancı deney:
pollution (hap) uniaxialtensile strengthtest
tecimsel çinko: spelter tek: single, unpaired, unique
tecimsel çubuklar (çelik): merchant bars tek eksenli gerilim: uniaxial stress,
tek aşamalı nitrürleme (çelik): single uniaxial tension
tecimsel demir: merchant iron stage nitriding tek eksenli gerinim: uniaxial strain
tecimsel girişim: venture tek atımlı kalıplama (plastikler): one- tek eksenli kuru baskılama: uniaxial dry
tecimsel hadde ürünü: mill product shot moulding pressing
tecimsel kaplama: commercial coating tek ayaklı hadde: single-stand mill
tek eksenli örüt: uniaxial crystal
tecimsel kordierit: commercial cordierite tek ayaklı soğuktersinir hadde: single
strand cold reversing mill tek eksenli sıcak baskılama: uniaxial hot
tecimsel nitelik: commercial quality pressing
tecimsel örtü: commercial coating tek bağ (kim.): single bond
tek eksenli sıkılama: uniaxial
tecimsel tür: commercial grade tek bakışımlı: monosymetric compaction
tecimseltel: merchant wire tek bileşenli: unary tek eksenli yük: uniaxial load
tecritgömleği (mek.): lagging tek bileşenli denge: unary equilibrium tek eksenli yükleme: uniaxial loading
tecrübe: experience tek bileşenli denge dizgesi: unary tek eksenlitoz baskılama: uniaxial
TECVAC süreci (plazma): TECVAC equilibrium system powder pressing
process tek bileşenli dizge: unary system tek elektron saçılımı: single scattering
tedarik: procurement tek bileşenli evre çizgesi: unary phase tek evre: single phase
tedarik etme: supply diagram
tek evreli: single phase
tedarikçi: supplier tek bileşenli evre dengesi: one-
component phase equilibrium tek evreli alaşım: single-phase alloy
tedavi: healing, therapy, treatment tek evreli denge: one-phase equilibrium
tek boşluklu dövme çekiçleri: single-
tedavi belirteci (tıp): therapeutic(al) cavity forging hammers tek evreli gereç: single-phase material
index tek fırınlanmış porselen emaye: one fire
tek boşluklu dövme kalıpları: single-
tedavi bilimi: therapeutics cavity forging dies finish
tedavi edici: therapeutic(al) tek bölgecik: single domain tek gerilimli mercek (e-mik):
tedavi edilebilir (tıp): treatable tek bölmeli fırın: chamber klin unipotential lens (=einzel lens)
tedavi gücü (tıp): healing power tek büyütmeli gözetleç: simple tek gövdeli: monoblock
tedavisi güç (tıp): unrecoverable microscope tek halkalı çoğuzlar: homochain
tedrici: gradual tek büyütmeli mikroskop: simple polymers
tedrici aşınma (yer b.): gradation microscope tek hat: single-track
teflik asit [HOTeF5]: teflic acid tek çekirdekli: mononuclear tek hatlı: single-track
teflon katmanı: teflon layer tek çekirdekli gözeyutumu dizgesi: tek itişli kaynak: single-impulse welding
teflon: teflon mononuclear phagocytic system tek j-dikişli kaynak: single j-groove weld

349
tek kalıp tekdüze mıknatıs alanı

tek kalıp: unit die tek parça taş: monolith tek vuruş kaynağı: single run weld
tek kat: monolayer tek parça tavan (eao): monolithic roof tek yakmaçlı kuyu fırınlar (eski): one-
tek katlı emaye eşya: one coat ware tek parça yan blok (cam): soldier block way fired pits
tek katlı yansıtmasız kaplama: single- (solid block) tek yakmaçlı tav çukuru (eski): one way-
layer antireflection coating tek parçalı: monolithic fired soaking pit
tek katman: monolayer tek parmaklı eldiven: mitten tek yan felci (tıp): monoplegia
tek kesme (örüt bilim): single shear tek pervaneli: single-screw tek yan inmesi (tıp): monoplegia
tek konulu yazı: monograph tek prizmalı mıknatıslı görüngeölçer: tek yanlı: unilateral
tek kökenli: homogeneous single-prism magnetic spectrometer tek yanlı basgaç: single-action press,
tek kristal: single crystal tek ray: monorail straight-side press
tek kristalli (ferrit, martensit): tek renkli: monochromatic, tek yanlı kaynak bağlantısı: single
monotropic monochrome, unicoloured welded joint
tek kutuplu (fiz.): unipolar tek renkli ışık: monochromatic light tek yanlı pay: unilateraltolerance
tek laminat: ply tek renkli ışınım: monochromatic tek yollu besleyici (seramik): unscramler
tek lif: monofilament radiation tek yollu döküm makinası: single strand
tek mercekli gözetleç: simple microscope tek renkli nesnel mercek: casting machine
tek mercekli mikroskop: simple monochromatic objective tek yollu yassıkütük döküm makinası
microscope tek renkli süsleme: monochrome (çelik): single strand slab caster
tek mercekli yansıtmalı kamera: single decoration tek yönlü: uniaxial, unidirectional
lens reflex camera tek renklilik: monochromatism tek yönlü ateşleme: one-way firing
tek merdaneli döküm makinası: single tek sargı: wap tek yönlü dökülmüş gereç:
roller casting machine tek sıcaklıkta biçimleme: isothermal unidirectional cast material
tek milli karıştırıcı: single -shaft mixer forming tek yönlü döküm: unidirectional casting
tek noktaya yansıyan (optik): stigmatic tek sıcaklıkta dövme: isothermal forging tek yönlü elektron aktarımı:
tek örüt:single crystal tek sıralı brülör (fırın): line burner unidirectional electrontransfer
tek örüt bozukluluğu: mosaic crystal tek sıralı yakmaç: line burner tek yönlü gölgeleme (e-mik):
tek özekli: stigmatic tek sinir kavşaklı (tıp): monosynaptic unidirectional shadowing
tek parça açıklıklar (eao): monolithic tek su moleküllü (=monohidrat): tek yönlü hadde: nonreversing mill
ports monohydrate tek yönlü katılaşma: unidirectional
tek parça ağızlar (torpido): monolithic tek süreçli (tıp): unipolar solidification
mouths tek tane: single crystal tek yönlü laminat: unidirectional
tek parça astar: monolithic lining tek tane üretimi: single crystal laminate
tek parça baz refrakter: basic monolithic production tek yönlü sıkılama: unidirectional
refractory tek tane üretimi yöntemleri: single compacting
tek parça camlı bölge: pane crystal production methods tek yönlü yayınım: unidirectional
tek parça çalışan astar (pota ocağı): tek taneli (içyapı): single crystal diffusion
monolithic working lining tek taneli üstünalaşımlar: single crystal tek yüzeye yayma (yapıştırma): single
tek parça çarpma yastıkları (torpido): superalloys spread
monolithic striker pads tek tel: monofilament tek yüzeyli: unilateral
tek parça delta (eao): monolithic delta tek telli direnç: solid wire tek yüzlü kılıç: backsword
tek parça dışık alma bıçakları (pota tek temper haddesi (yassı ürün): tekçevrimli: homocyclic
ocağı): monolithic skimmer blades unitemper mill (=temper rolling) tekçevrimli molekül: homocyclic
tek parça güvenlik astarı (pota ocağı): tek terimli (mat.): monomial molecule
monolithic safety lining tek ucaylı: unipolar tek-çiftli çekirdek (tek sayılı proton+çift
tek parça iletken: solid conductor tek ucaylı direnç kaynağı: unipolarity sayılı nöron): odd-even nucleus
tek parça kalıp: solid die operation tekdüze: monotonous, uniform
tek parça kesiciler (mak): solid cutters tek ucaylı mercek: single-polepiece lens tekdüze çökelme: uniform precipitation
tek parça mayo: tank suit tek ucaylılık: unipolarity tekdüze dağılım: uniform distribution
tek parça model (döküm): one-piece tek uçlu takım: single-point tool tekdüze genleşme: uniform expansion
pattern, solid pattern tek u-dikişi (kaynak): single u-groove tekdüze gerinim: uniform strain
tek parça refrakter: monolithic weld tekdüze gerinim hızı: uniform strain rate
refractory tek uskurlu: single-screw tekdüze kesit: uniform cross section
tek parça taban (eao): monolithic tek v-dikişi (kaynak): single v-groove tekdüze mıknatıs alanı: uniform
bottom weld magnetic field

350
tekdüze saldırı (yenim) telef olma

tekdüze saldırı (yenim): uniform attack teknik: technical tel çekme tezgahı: drawbench
tekdüze sertlik: uniform hardness teknik ayrıntı: technicality tel çerçeve: wire frame
tekdüze sertlik dağılımı: uniform teknik beyaz eşya sermikleri: technical tel çubuk: wire bar
hardness distribution whiteware ceramics tel dalgaları (cam): insertion waves
tekdüze sıcaklık dağılımı: teknik cam: technical glass tel demetli elektrot: stranded electrode
uniformtemperat ure distribution teknik proje: engineering design tel düzleyici: wire straightener
tekdüze uzama: uniform elongation teknik PVC: technical PVC tel eşya: wirework
tekdüze yenim: uniform corrosion teknik resim: engineering drawing, tel fabrikası: wireworks
tekdüze yoğunluk: uniform density graphics, mechanical drawing
tel fırça: wire brush
tekdüze yük: uniform load teknik seramikler: technical ceramics
(=advanced ceramics) tel fırçası (tuğla desenleme): brick
tekdüzelik: uniformity scratches
tekel: monopoly teknik üniversite: polytechnic, technical
university tel haddesi: wire mill
tek-elek dağılımı (döküm kumu): one- tel halat: wire rope
screen (=camel back) distribution teknikadam: technocrat
teknik tutma dayancı (çentikli çekme tel iplik: iron yarn
teker eğrisi (geo): trochoid tel işi: filigree, wirework
deneyi): technical cohesive strength
tekerir: monotectic tel izi: chain mark
teknografi: technography
tekerir altı: hypomonotectic
teknokrat: technocrat tel kabarcıkları (cam): train of bubbles
tekerir dengesi: monotectic equilibrium
teknoloji: technology tel kalaylaması: wiretinning
tekerir dönüşümü (l1→l2+α):
monotectic transformation teknoloji aktarımı: technology transfer tel kalbur: grid
tekerir noktası: monotectic point teknolojik: technological tel kaplama: wire coating
tekerir sıcaklığı: monotectictemperature tek-örütlü volfram filamenti: tungsten tel kayış: chain belt
single-crystal filament tel kayışlı soğutma tüneli (cam):
tekerir tepkimesi: monotectic reaction tekrenkli: homochromatic conveyor belt lehr
tekerirüstü: hypermonotectic tekrenklilik: homochromatism tel kesiği (kumlama): cut wire
tekerlek: disk, wheel teks (gr/1000m) (iplik): tex tel kesimli tuğla: wire-cut brick
tekerlek göbeği: hub teksesli (müz.): monotonic tel keskisi: wire cutter
tekerlek haddeleme süreci: wheel-rolling teksir makinası: duplicator
process tel kopması (cam): loose weld
tekstil: textiles tel mastarı: wire gauge
tekerlek ispiti: rim
tekstil sanayii: textile industry tel ölçeri: wire gauge
tekerlek izi: furrow, rut, track
tektaraflı: unilateral tel örgü: wire gauze, wire-wove
tekerlek poyrası: nave tek-tekli çekirdek: odd-odd nucleus
tekerlekçi: wheelwright tel örgülü çit: woven-wire fence
tektezgahlı hadde: single-stand mill tel raptiye: paper clip, staple
tekerlekli araç: wheeler tekyönlü ferroelektrik: uniaxial
tekerlekli sandalye: wheelchair tel sepet: wire basket
ferroelectric
tekerlekli tahta kayak: skateboard tel tel: thready
tel: rope, string, wire, yarn
tekerleksiz: wheelless tel tel ayırma: sleave
tel açılımlığı: cuppiness
tekevreli: homogeneous tel ağı: wire mesh tel üretimi: wire manufacturing
tekil nokta (mat.): isolated point tel bağlama: wire bonding, wire clinging tel üretimi sanayii: wire manufacturing
tekil sayrılık: idiopathy industry
tel besleme (çelik): wire feeding
tekiz: monomer tel ürünleri: wire products
tel besleme hızı: wire feed speed
tekiz birimi: monomer unit tel yapımı: wire manufacturing
tel besleme makinası (çelik): wire
tekli filament: monofilament feeding machine tel yay: wire spring
tekli filament sıkması (poliamidler): tel biçimli: filiform tel zımbası: stapler
monofilament extrusion tel bozunumu (telli cam): feathers tela: baline, wigan
tekli oksitler: single oxides tel conta: binding joint telafi edilemez: unrecoverable
teklif: offer, tender tel çapı: wire diameter telcik (tıp): fibril
teklif veren: vendor tel çapraz (optik): reticle (=reticule) telcikli: fibrous
tekne: hull, sink, syncline, trough, tub, tel çekme: wire drawing, wiring telciksi: filamentary, filiform
vat, vessel tel çekme hızı: wire drawing speed telciksi çekinti (döküm): filamentary
tekne bandosu (karayipler): steel band tel çekme levhası: draw plate shrinkage
teknede arıtma: vessel refining tel çekme lokması: wire drawing die telciksi yenim: filiform corrosion
teknede paklama: vat pickling tel çekme makinası: drawing machine, telden örülmüş: wire-wove
teknetum [Te]: technetium wire drawing machine telef olma: waste

351
teleferik tendon

teleferik: cable car telsi: filiform temel noktalar (optik): principal points
telefon: phone, telephone telsiz: cordless, wireless temel odak (odak): principal focus
telefon direği: telephone pole telsiz telefon: wireless radio telephone temel odak noktası: principal focal point
telefon kulaklığı: earphone teltestere: wire saw temel parçacık (atom): fundamental
telefon kulübesi: telephone booth teluryumlu kurşun: leadtellurium particle
(=telephone box), telephone box telür [Te]: tellurium temel parçacıklar: elementary particles
telefon santralı: telephone exchange telür bilyaları: tellurium shot temel plan: master plan
telefon santrali: switchboard telür dörtbromür [TeBr4]: temel renk: primary colours
telek: feather telluriumtetrabromide temel süreçler:unit processes
telekomunikasyon: telecommunication telür dörtiyodür [TeI4]: temel tasarım: key design
telemetre: range finder telluriumtetraiodide temel-besi [C6H13NO2]: isoleucine
teleprinter: teletype telür dörtklorür [TeCl4]: temin etme: procurement
teleskop: telescope telluriumtetrachloride temiz: sanitary
televizyon: television telür ikioksit [TeO2]: tellurium dioxide temiz çelik: clean steel
televizyon alıcısı: television receiver telür tanecikleri: tellurium granule temiz çelik üretimi: clean steel
televizyon camları: tv glasses telürit [TeO2]: tellurite production
televizyon istasyonu: televison station telürlü (+4): tellurous temiz gaz: clean gas
televizyon vericisi: television transmitter telürlü (+6); 2) topraktan çıkan: telluric temiz gaz hattı: clean gas main
televizyon yayını: telecast telürtozu: tellurium powder temiz içyapı: clean microstructure
televizyonlu telefon: picturephone telürür: telluride temiz yüzey: clean surface
telgraf: aerogram, telegram, telegraph telve: dreg, sediment temize çekme: transcription
telgraf çekme: telegraphing TEM görüntüsü: TEM image temizleç: cleaner
telgraf tekniği: telegraphy temas: contact temizleme: cleaning, lavation,
telgrafcılık: telegraphy temas açısı: angle of contact sanitization, wet blasting (=wet blast
telif hakkı: copyright temas arayüzeyi (haddeleme): contact cleaning)
telin yüzeye çıkması (telli cam): chain interference temizleme bileşikleri: cleaning
mark tembellik: torpor compounds
telkari: wirework temel: base, basis, cardinal, elementary, temizleme çözenleri: cleaning solvents
telle bağlanmış: wired foundation, fundamental, principal, temizleme hattı: cleaning line
substantial, substratum, substructure temizleme verimi: cleaning efficiency
telle sarma: wiring
temel alaşım: hardener (=master alloy) temizleme yağı: wash oil
telleme: wiring
telli: funicular, wired temel araştırma: basic research (=pure temizlenebilirlik (seramik): cleanability
research) temizleyici: cleaner
telli cam: georgian glass, wire glass, wired
glass temel besin maddesi: staple temizleyici cam kırığı: flush cullet
telli çark: wire wheel temel cam: base glass temizlik: cleanness
telli desenli cam: figured wired glass, temel civatası: foundation bolt temper dökme demir: malleable cast
wired patterned glass temel çakma: piling iron (=malleable iron)
telli dolap: meat safe temel düzlem (örüt bilim): principal temper dökme demire dönüştürme ısıl
telli emniyet camı: wired safety glass plane işlemi: malleabilization
telli emprime cam: figured wired glass temel eğri: master curve temper döküm (işlem): malleable casting
telli fırça ile fırçalama: wire brushing temel eksen (optik): principal axis temper dökümcü: malleable founder
telli kömür: fusain temel gereç: base material temper dökümhanesi: malleable foundry
telli yalazlı püskürtme: wire flame temel hurda: capital scrap temper haddesi: temper mill
spraying temel ışın: principal ray temper karbon (temper d. d.): annealing
telli yalazlı püskürtme tabancası: wire temel ızgarası (inşaat): grillage carbon →temper carbon
flame spray gun temel ilke: basic principle, guideline temperlenmiş cam: tempered glass
tellik çubuk: hot rod (=wire rod) temel işlemler:unit operations tempo aleti: metronome
tellik çubuk haddelemesi: wire rod temel kazıkları: piling ten (tıp): skin
rolling temel kesit (fiz.): principal section ten rengi: body colour
tellik kütle (bakırtel çekimi): wire bar temel kural: cardinal rule tenantit [Cu12As4S13]: tennantite
tellürlü çillendirici (döküm): tellurium temel metal: base metal tencere: cooker, pot, stewpan
chill inducing agent temel nicem sayısı (atom): principal tencere tava: pots and pans
telomer: telomer quantum number (n) tendon: tendon

352
teneffüs termodinamik enerji

teneffüs: breathing tepkime ısısı: heat of reaction terbiyum florür [TbF3]: terbium fluoride
teneke: can, latten (=lattin), tin, tin plate tepkime işlergesi: mechanism of reaction terbiyum iyodür [TbI3]: terbium iodide
teneke eşya: tinware, tinwork tepkime kertesi: order of reaction terbiyum klorür [TbCl3]: terbium
teneke işi: tinwork tepkime kinetiği: reaction kinetics chloride
teneke kap: tin-pot tepkime merkezi: reaction centre terbiyum külçesi: terbium ingot
teneke kaplar: tinware tepkime özeği: reaction centre terbiyum nitrat beşhidrat [Tb(NO3)3-
teneke kutu: canister tepkime süresi: reactiontime 5H2O]: terbium nitrate pentahydrate
teneke saclar: longterne sheets tepkimeç: reactor terbiyum oksit [Tb4O7]: terbium oxide
teneke yapımı: canmaking tepkimeç denetimi: reactor control terbiyum oksit [TbO3]: terbia
tenekeci: whitesmith tepkimeç gömleği: reactor blanket terbiyum talaşı: terbium chips
tenekeleme: canning tepkimeç ısıl gücü: reactor thermal terbiyum tozu: terbium powder
tenekemsi: tinny power terebentin: turpentine
tenis topu: tennis ball tepkimeç soğutucu akışkanı: reactor terebic acid [C7H10O4]: terebic acid
tenorit [CuO]: tenorite coolant tereftalik asit [C6H4(COOH)2]:
tenör (maden): grade tepkimeç zırhı: reactor shell terephthalic acid
tensimetre: tensimeter tepkimeli sinterleme: reaction sintering terepentin: oil of turpentine
tensör (mat.): tensor tepkimesiz: nonreactive tereyağ: butter
tensörler hesabı: calculus of tensors tepkimesiz eriyik sızması: nonreactive tereyağ bıcağı: butter knife
tente: canopy, marquee melt infiltration terilen: terylene
tentür: tincture tepkimesiz gaz: inert gas terim: term
tenya (tıp):taenia (=tenia) tepkimeye girebilirlik: reactivity terim bilimi: terminology
teobromin [C2H7N4O2]: theobromine tepkimeyle kürlenmiş cam: reaction terimce: terminology
teodolit: theodolite cured glass
terimler dizgesi: terminology
teofilin [C7H8N4O2]: theophyline tepkin: reactive
terleme: diaphoresis, exsudation,
teorem: theorem tepkin bobin (elekt.): reactive coil sweating
teori: theory, tepkin çekirdek: reactive core terletici: diaphoretic, sudorific
tepe: apex, overhead, peak, pitch, tepkin erk: reactive energy terletmez: antiperspirant
sinciput, top, tuft, vertex tepkin göbek: reactive core
terlik: pantoffle, slipper
tepe açısı: apex angle tepkin güç: reactive power
terlik: sandal
tepe basıncı (y.fırın): top pressure tepkin kok: reactive coke
termal şok direnci: thermal-shock
tepe çıkıntısı: overhang tepkin metal: reactive metal resistance
tepe düzeneği (y.fırın): top equipment tepkin ortam (fiz.): reactive medium termik kuvvet santrali: thermal power
tepe vinci: overhead crane tepkin seyreltici (epoksiler): reactive station
tepegöz (aygıt): overhead projector diulent terminal: terminal
tepeleme: topfull tepkin yükünlü dağlama: reactive ion termisfon: water-heater
tepesi kesik (geo): truncated etching (RTE)
tepkinç: reactance termit (kaynak): thermit
tepken: reactant termit karışımı (kaynak): thermit
tepki: response tepkinirlik: reactivity
mixture
tepki eğrisi (yorulma): response curve tepkisel: reactive
termit kaynağı: thermit weld, thermit
tepkili: reactive tepkisiz: noble welding
tepkili bomba (ask.): rocket bomb tepkisiz gerilim (kim.): noble potential termit tepkimeleri (kaynak): thermit
tepkili mermi: rocket tepsi: salver, server, tray reactions
tepkili türbin: turbojet tepsi kenarı: ledge termiyon: thermion
tepkili türbinli motor: turbojet engine tepsili araba: trolley termodinamiğin birinci yasası: first law
tepkili uçak: jet, jet plane ter: sudor of thermodynamics
tepkime (atom): pile ter bezi (tıp): sweat gland termodinamiğin ikinci yasası: second
tepkime: reaction teramisin: terramycin law of thermodynamics
tepkime bağlanması (seramik): reaction teras: terrace termodinamik: thermodynamic(al),
bonding terazi: balance, bascule thermodynamics
tepkime dağıntısı: entropy of reaction terazileme: balancing termodinamik denge: thermodynamic
tepkime gerilimi: reaction stress terbiyum [Tb]: terbium equilibrium
tepkime hızı: rate of reaction, reaction terbiyum bromür [TbBr3]: terbium termodinamik enerji: thermodynamic
rate bromide energy

353
termodinamik modelleme tetrasodyum pirofosfat [Na4P2O7]

termodinamik modelleme: ters ohm: reciprocal ohm tesadüfî neden: chance cause
thermodynamic modelling ters örgü: reciprocal lattice tesbit bileziği: attach collar
termoelektrik pirometre: thermoelectric ters piezoelektrik etkisi: reverse tesbit sürgüsü: attach rail
pyrometer piezoelectric effect tescil etme: registering
termoelektrisite: thermoelectricity ters sertleş(tir)me: negative hardening tescilli marka: registered trademark
termoiyonik: thermoionic ters sertleştirme: negative quenching teselli ilacı (tıp): placebo
termometre: thermometer (=negative hardening) tesellüm: delivery
termonükleer: thermonuclear ters tırmanış (dislokasyon): negative tesis: installation, works
termopil: thermopile climb tesisat: installation
termoplastik: thermoplastic ters ucaylılık (kaynak): reverse polarity tesisatcılık: plumbery
termoplâstik sünger: thermoplastic foam ters uzay: reciprocal space tesisatçı: plumber
termoplastikler (özdek): thermoplastics tersane: arsenal, shipyard tesisatçı dükkanı: plumbery
termos: thermos, vacuum bottle (= tersinim: metathesis tesisatçı lehimi:plumber’s solder
vacuum flask) tersinir: reversible tesisatçılık: plumbing
termos camı: dewar flask, vacuum flask tersinir geçirgenlik: reversible teskere: barrow, handbarrow
termosetler (özdek): thermosets permeability
tesla: tesla
termosifon: thermosiphon tersinir göze: reversible cell
teslim: delivery
termoskop: thermoscope tersinir hadde: reversing mill
teslim niteliği: delivery quality
terönler (madde): antiperspirant tersinir kalın sac haddesi: reversing plate
mill teslim tarihi: delivery date
terpen: terpene teslimat: delivery1
terpinol: terpineol tersinir levha haddesi: reversing plate
mill tespit etme: fixation
terpolimer: terpolymer tespit flanşı: attach flange
ters (mat.): reciprocal tersinir soğuk haddeleme: reversing cold
reduction mill, reversing cold rolling test: test
ters: inverse, reverse testere: bucksaw, saw
tersinir Steckel haddesi: reversing
ters açı: negative rake Steckel mill testere dişi: sawtooth, serration
ters akım (p-n yarıiletken): reverse bias tersinir süreç: reversible process testere dişli: sawtoothed
ters akıntı: back stream, countercurrent, tersinir tepkime: reversible reaction testere freze: fly cutter
cross current
tersinir tren: reversingtrain testere frezelemesi: fly cutting
ters bağıntı (mat.): reciprocal relation
tersinmez: irreversible testere talaşı: sawdust
ters birikim: negative segregation
tersinmez tepkime: irreversible reaction testere taşlama: saw gumming
(=ınverse segregation)
tersinmezlik: irreversibility testere tozu: sawdust
ters çevirme: inversion
terslik yasası (foto): law of reciprocity testere yanığı (karma; plastik): saw burn
ters çevrilmiş: inverted
tersüstel: logarithm testeredişli kenarlar (hadde): checked
ters denklem (mat.): reciprocal equation
tersüstel azalma: logarithmic decrement edges
ters dizey (mat.): reciprocal matrix
tersüstel büyüme: logarithmic growth testerelenmiş: sawn
ters dizge: reciprocal system
tersüstel çizelge: logarithmic table testereyle kesme: sawing
ters dizil mıknatıslılık: diamagnetism
tersüstel denklem: logarithmic equation testi: crock
ters doğrusal dağınım: reciprocal linear
dispersion tersüstel eğri: logarithmic curve testosteron: testosterone
ters doğum (tıp): breech birth tersüstel gerinim: logarithmic strain tesviye aleti: level
ters dolgu dizgisi (kaynak): backstep tersüstel işlev: logarithmic function teşbih: simile
sequence tersüstel sarmal: logarithmic spiral teşhis edilemeyen: unidentified
ters döndürme: eversion tersüstel sürünme: logarithmic creep teşrih bıçağı: scalpel
ters eğri (mat.): reciprocal curve tersüstel türev: logarithmic derivative teşrih etme: dissection
ters eşli eşiz: trans-isomer ters-yüz edilebilir: eversible teta çözücü: theta solvent
ters evre levhası (ışık mik.): negative ters-yüz etme: eversion teta sıcaklığı: thetatemperature
phase plate tersyüzleme: transposition tetik: trigger
ters evre zıtlığı (ışık mik.): negative tertemiz: bioclean tetik mekanizması (mak.):tripper
phase contrast tertip: layout, typography tetikleyici: energizer
ters işlev (mat.): reciprocal function terzi kası: sartorius tetradimit [Bi2Te2S]: tetradymite
ters kafes (örütbilim): reciprocal lattice terzi ruleti: tracer tetrahedrit [Cu12Sb4S13]: tetrahedrite
ters kümeler (mat.): reciprocal sets terzi tebeşiri: french chalk tetrasiklin [C22H24N2O8]: tetracycline
ters maske (e.m): negative replica tesadüf: chance tetrasodyum pirofosfat [Na4P2O7]: pyro

354
tetril [C7H5N5O8] ticaret

tetril [C7H5N5O8]: tetryl tıbbi gereç (ilaç bilimi): materia medica tınlayan: resonant
tetrod: tetrod tıbbi tedavi: medical treatment tıp aygıtları: medical devices
tetroksit: tetroxide tıbbi ürünler: medical products tıp doktoru: medical doctor
tevzi tablosu: switchboard tıbbi ürünler sanayii: medical industry tıp gereçleri: medical materials
teyel: stitch, tack TIG kaynağı: tungsten inert-gas (TIG) tıpa: stop, stopcock
teyelleme: basting welding tıpalama: blocking, plugging, poling
teyp: tape tığ: broach, crochet hook, needle, scriber tıpa-tıp maskesi: positive replica
teyp çalıcı: tape player tıka(n)ma: occlusion tıpkı: copy, dublicate
teyzin etme: dinking tıkaç (damar): embolus (emboli) tırabzan: handrail
tez: prompt, thesis, treatise, urgent tıkaç: bung, dowel, gagger, gag, plug, seal, tırmanma: climb, mounting
tez tutuşurluk: pyrophoricity stop, stopper, tampon, tap, thrombus tırmanma demiri: climbing irons
tez yanar toz: pyrophoric powder tıkaç bobini: reactance coil tırmanma merdiveni: scaling ladder
tezçakar (madde): pyrophoric tıkaç kafası: stopper head tırmık: harrow, rake
tezçakar: pyrophorous tıkaç türü insört (tıp): plug-type insert tırmıklı ayırıcı: rake classifier
tezçakar alaşımlar: pyrophoric alloys tıkaç türü sokuntu: plug-type insert tırmıklı kümeleç: rake classifier
tezçökelir: lyophobic tıkaçlama: blocking, plugging, poling, tırnak: fingernail, knockout, latch, onyx,
wadding trippet
tezçökelir asıltı: lyophobic colloid
tıkaçlama bileşiği: plugging compound tırnak cilası: nail polish
tezek: turd
tıkalı: clogged tırnak fırçası: nail brush
tezgah: bench, counter, stand, workbench
tıkalı damarı ameliyatla açma (tıp): tırnak kalınlaşması (tıp): scleronychia
tezgah keskisi: hand chisel embolectomy
tezgah ömrü: bench life tırnak makası: nail scissors
tıkama: blocking,caulking, sealing, stop- tırnak törpüsü: nail file
tezgah tokmağı: bench rammer off tırnaklı kavrama: dog arm, dog clutch
tezgah üfleci: bench blower tıkama süngeri: weather strip tırpan: scythe
tezgah üstü delme makinaları: bench tıkama topu (y. fırın): mud gun
drilling machines tırpan eğesi: reaper file
tıkanı: atresia, embolism tırtık: bitting, crenation, indentation,
tezgahlar dizisi (hadde): train of stands tıkanık: clogged, embolic reed, serration, serrulation
tezgahta kalıplama: bench moulding tıkanık fırın: hanging furnace tırtıklama: reeding, reeling
tezgen: activator, catalyst tıkanıklık (tıp): atresia tırtıklı: erose
tezgen etkinleştirici (kim): promotor tıkanıklık giderme: unblocking tırtıklılık: serrulation
tezgen lewis asitleri: catalytic lewis acids tıkanma: clogging tırtıksız (pul): unperforated
tezgenleştirici: catalytic agent tıkayıcı kil karışımları: botting clay tırtıl: knurl, serration
tezgensel: catalytic mixtures tırtıl bıçağı: jagging iron
tezgensel parçalama: catalytic cracking tıkız: briquette tırtıl çekme: knurling
tezgensel tepkime: catalytic reaction tıkız harmanlama: briquette blending tırtıl haddesi: knurling disc
tezhipçi: illuminator tıkız üretimi: briquette production tırtıl tekerlek kamı: ratchet cam
tezleştirici: catalyzer tıkızlama: briquetting tırtıl tekerlekli taşıt: half-track
tezleştirme: catalysis tıklama (döküm): rapping tırtıllama: knurling
tezleyici: catalytic, catalytic agent tıklama çubuğu (döküm): rapping bar tırtıllı: invected, knurled, serrated
teztutuşur: hypergolic, pyrophorous tıklama plâkası (döküm): rapping plate tırtıllı desen: chevron pattern
teztutuşur madde: hypergol tıknaz: pyknic (=herringbone pattern)
tez-yanarlık: pyrophoricity tınaz: haycock, haystack, pile-up, rick, tırtıllı izler: chevron markings
tezyinet: ornament stack (=herringbone markings)
thiokol: thiokol tınaz tabanı: staddle tırtıllı kayış: caterpillar belt
Thomas dönüştürgeci: Thomas tını: timbre tırtıllı merdane: corrugated roll, knurled
converter tınım: tonality roll
Thomas konvertörü (çelik): Thomas tınlama: resonation tırtıllı somun: knurled-nut
converter tınlanım: resonance tırtıllı vida: knurled-screw
Thomson saçılımı: Thomson scattering tınlanımlı tünelleme aygıtı: tırtılsız: imperforate (=imperforated)
Thon halkaları (kırınım fotoğrafı): resonanttunneling device tırtırlı çentik yöntemi: chevron notch
Thon rings tınlanımlı zorlanmış titreşim method
tıbbi: medical yöntemi (plastikler): resonant forced tırtırlı merdaneler (hadde): reelers
tıbbi boru: catheter vibrationtechnique ticaret: commerce, trade

355
ticaret filosu titreşim düzlemi

ticaret filosu: mercantile fleet, merchant tip: sample titanyum ikiborür [TiB2]: titanium
marine, shipping tipo baskısı: letterpress diboride
ticaret merkezi: emporium tire: thread titanyum ikioksit [TiO2]: titanic oxide
ticari: commercial, mercantile tirfon: rail screw (=titanium dioxide)
ticari ad: tradename tirit: brewis titanyum ikioksit [TiO2]: titanium
ticari demir: merchant iron (=crown dioxide
tiritli ekmek: brewis
iron) titanyum ikioksit alumina [TiO2·Al2O3]:
tiriz: batten, fillet, listel, slat titanium dioxide alumina
ticari evrak: mercantile paper tirizleme: reeding
ticari kalite: commercial quality titanyum ikioksit ile kısıtlı katman:
tirizlitahta: board and batten titanium dioxide-terminated layer
ticaritel: merchant wire tiroid (tıp): thyroid gland
tiemanit [HgSe]: tiemannite titanyum iyodür [TiI4]: titanium iodide
tiroksin: thyroxine titanyum karbohidrür [TiCXHy]:
tifdruk: rotogravure tirosin [C9H11O3N]: tyrosine titanium carbohydride
tiftik: mohair tirpidin: mattock titanyum karbonitrür [Ti(CN)]:
tiftik kumar: mohair tirşe: parchment, vellum titanium carbonitride
tiglik asit [CH3CH-C(CH3)COOH]: tirşemsi kumaş: vellum cloth titanyum karbür [TiC]: titanium carbide
tiglic acid
tişört: T-shirt titanyum klorürler [TiCl2] [TiCl3]
tik (tıp): tic [TiCl4]: titanium chlorides
tik kerestesi: teakwood titan folyosu: titanium foil
titanat: titanate titanyum kristalleri: titanium crystal
tikel: partial, particular titanyum nitrat [Ti(NO3)4]: titanium
tikel kesir (mat.): partial fraction titanat seramikleri: titanate ceramics
titanik asit: titanic acid nitrate
tikel molal özellikler (kim.): partial titanyum nitrür [TiN]: titanium nitride
molal properties titanit [CaTiO(SiO4)]: titanite (=sphene)
titanit [CaTiSiC5]: sphene (titanite) titanyum oksisülfat [TiOSO4]: titanium
tikel molar özgür erk (kim.): partial oxysulphate
molar free energy titanlı demir (önalaşımı): ferrotitanium
titanyum oksitleri [TiO] [Ti2O3]:
tikel oksitleme yöntemi: partial titanya [TiO2]: titania titanium oxides
oxidation method titanya katkılı silika camı: titania-doped titanyum silisit [TiSi2]: titanium silicide
tikel örütleşim: partial crystallization silica glass titanyum sülfat [Ti2(SO4)3]: titanium
tikel tanımlı (mat): meromorphic titanyalı beyaz eşya: titania whiteware sulphate
tikel üleşke: partial fraction titanyalı porselen: titania porcelain titanyum süngeri: titanium sponge
tikellik: partiality titanyum aluminyum nitrür (TiAl)N: titanyum teli: titanium wire
tikeltanımlı işlev (mat.): meromorphic titanium-aluminium nitride titanyum tozu: titanium powder
function titanyum [Ti]: titanium titanyum üçklorür [TiCl3]:
tikeltüretke: partial differential titanyum alaşımları: titanium alloys titaniumtrichloride
tikeltürev (mat.): partial derivative titanyum aluminitleri: titanium titanyum varağı: titanium foil
tikeltürev alma: partial differentiation aluminides titanyumlu [+3]: titanous
tikeltürevsel denklem (mat.): partial titanyum aluminyum alaşımları: titanyumlu andrasit: iwaarite
differential equation titanium-aluminium alloys titanyumlu çelik: titanium steel
tikonyum alaşımı (Ni+CO+Cr): titanyum anayapılı karmalar: titanium titrek ışık: flicker, shimmer
ticonium matrix composites
titrek tutucu: pulsator jig
timerosal [C9H9HgNaO2S]: thimerosal titanyum bakır alaşımları: titanium-
copper alloys titrem bilimi: tonetics
timin [C5H6N2O2]: thymine titrem birimi: toneme
Timofeef ayıracı (çinko alaş.): titanyum borür [TiB2]: titanium boride
titreme (yerbilim): tremor
Timofeef ’s reagent titanyum bromür [TiBr4]: titanium
bromide titreme pürüzü (hadde): chatter
timsah derisi: alligator skin
titanyum buharlaştırma külçesi: titrercik (titreşim nicemi): phonon
timsah görünümlüleşmesi (yüzey
hatası): alligatoring → fish mouthing titanium evaporation slug titreş(tir)en: vibrating, vibratory, vibrant
timsah sırtı (porselen kusuru): alligator titanyum çubuk: titanium rod titreşen: pulsant, vibrant
hide titanyum dörtklorür [TiCl4]: titreşen takım: vibrating tool
tin kaplı yüksek hız çelikleri: tin-coated titaniumtetrachloride titreşim: vibration
high speed steels titanyum florür [TiF3] [TiF4]: titanium titreşim algılayıcıları: vibration sensors
tinkalkonit [Na2B4O5(OH)4·3H2O]: fluoride titreşim boşlukcuğu: vibratory cavitation
tincalconit titanyum halidler: titanium halides titreşim çözümlemesi: vibration analysis
tin-kaplamalar: tin-coatings titanyum hidrür [TiH2]: titanium titreşim çubuğu (keman): bass-bar
tintometre: tintometer hydride titreşim düzlemi: plane of vibration

356
titreşim genliği ton-kuvvet (fiz.)

titreşim genliği: amplitude of vibrations tiyofen [C4H4S]: thiophen toluidin [CH3C6H4NH2]: toluidine
titreşim kaynağı: vibration welding tiyokoller {sızdırmazlık maddesi toluik asit [CH3C6H4COOH]: toluic acid
titreşim sıklığı: vibration frequency [(RSX)n]}: thiokols toluil kökü [CH3C6H4Co-]: toluyl group
titreşim söndürme: damping, vibration tiyonil: thionyl tomar: roll, scroll, sheaf, web
damping tiyonil klorür [SOCl2]: thionyl chloride tomar yapma: wadding
titreşim söndürücü: dash pot tiyonin [C12H9N3S]: thionin tombak (%70-92 Cu + %30-8 Zn, Sn):
titreşim yoğunluğu: vibration density tiyopental [C11H18N2S2O]: thiopental tombac
titreşimli: vibratory tiyosülfat: thiosulphate tombaz: pontoon (=ponton)
titreşimli akımölçer: vibration tiyosülfürik asit [H2S2O3]: thiosulphuric Tomlinson modeli: Tomlinson model
galvanometer acid tomografi: tomography
titreşimli aşın(dır)ma: fretting wear tiyoürasil [C4H4N2OS]: thiouracil tomogram: tomogram
titreşimli aşınma: fretting tiyoürel [Cs(NH2)2]: thiourea tomruk: ingot, trunk
titreşimli aşınma yenimi: fretting tohum: seed tomruk altlığı: stool
corrosion tohum zarfı: pod tomruk arabası: ingot car, pot car
titreşimli aşınma yorulması: fretting tok (metal): tough
fatigue tomruk çatlağı: ingot crack
tok alaşım: tough alloy tomruk çeliği: ingot steel
titreşimli bağla(n)ma: vibrational
bonding tok çelik: tough steel tomruk çeliği üretimi: ingot steel
titreşimli baskılama: vibratory pressing tok metal: tough metal production
titreşimli bıçak: vibrating knife tok oturmuş bakır: tough pitch copper tomruk çevirici: ingot manipulator
titreşimli bilyalı değirmen: vibratory toka: clasp, fastener, fastening, hair pin, tomruk çevirme masası: ingot turntable
ball mill hasp tomruk dökümü: ingot casting, ingot
titreşimli incediler (aygıt): vibrating tokaç: mallet, paddle teeming
microtome tokaçlama: swaging, threshing tomruk dövme: ingot forging
titreşimli masaj aygıtı: vibrator tokaçlama bloğu: swage block tomruk eğici: ingottilter
titreşimli mikrotom: vibrating tokaçlama kalıbı: swaged die tomruk itici: ingot pusher
microtome tokaçlamalık kütle: swage block tomruk kalıbı: ingot mould
titreşimli parlatma: vibratory polishing tokaçlanmış: swaged tomruk kanaması: ingot bleeding
titreşimli sıkılama (toz metalbilimi): tokat: buffet tomruk katılaşması: ingot solidification
vibratory compaction tokatlaç: swager tomruk köşesi birikimi: ingot corner
titreşimli tabla (maden): oscillating table toklaştı(rıl)mış: toughened segregation
titreşimli yüzey temizleme: vibratory toklaştırıcı: toughener tomruk maşası: ingottongs
finishing tomruk sıyırma (metal): ingot stripping
toklaştırma (metal): toughening
titreşimlilik: vibrance, vibrancy tomruk sıyırma vinci: ingot stripping
tokluk: toughness
titreşimsavar: antivibration crane
tokluk katsayısı: modulus oftoughness
titreşimsel: vibrational tomruk tav ocağı: ingot reheating
tokmak: betle, bludgeon, gagger, gavel,
titreşimsel çözümleme: vibrational hammer, knob, mallet, ram, rammer furnace
analysis tomruk testeresi: ingot cutter
knob
titreşimsel dağıntı: vibrational entropy tomruk vagonu: ingot buggy
tokmaklama: hammering, hand
titreşimsel entropi: vibrational entropy ramming, ramming, rapping, tamping tomruk yapısı (metal): ingot structure
titreşimsel görünge gösterimi: tokmaklama harcı: ramming mixture tomruk yükleme: ingot charging
vibrational spectroscopy
tokmaklayıcı: tamper tomruk yükleme vinci: ingot charging
titreşimsel nicem sayıları: vibrational crane
quantum numbers toksafen (böcek zehiri) [C10H10O18]:
titreşimsel örüt dalgası: vibrational toxaphene tomruk yüzeyi temizleme: ingot scarfing
lattice wave tokuyasu yöntemi (çok ince kesit tomrukculuk (orman): logging
titreşimsel özgül ısı: vibrational specific hazırlama)-(tıp): tokuyasutechnique tomson hafif makinalı tüfeği: tommy
heat tolan [C6H5C: tolan gun
titreşimsel spektroskopi: vibrational tolerans: allowance, margin, tolerance tomsonit [NaCa2(Al5Si5O20).6H2O]:
spectroscopy tolidin [C14H16N2]: tolidine thomsonite
titreşken: vibrator tolil kökü [CH3C6H4-]: tolyl group ton (1000 kg.): ton, tone, tonne
tiyamin: thiamine toluat (kim.): toluate tonaj: tonnage
tiyazol [S.CH]: thiazole toluen: toluol toner: toner
tiyoasetamit [CH3CSNH2]: toluen [C6H5CH3]: toluene tonik: tonic, tonic water
thioacetamide (=methylbenzene) ton-kuvvet (fiz.): tone-force

357
top toplu kalıp

top: artillery, ball, gun, roll, ordnance, topal: hipshot, lame toplam ray uzunluğu: trackage
roll, tuft toparlak: lobed toplam siyanür (siyanür yunağı): total
top ağzı tapası (ask.): tampion toparlaklık: roundness cyanide
(=tompion) toparlanma: recovery toplam soğuma çekintisi: total cooling
top alaşımı: gun metal toparlanma hızbilimi: kinetics of shrinkage
top ateşi: gunfire, shellfire recovery toplam uzama: total elongation
top ateşleme çubuğu: linstock topaz: topaz toplam yüzey köpüğü: integral skin foam
top ateşleme ipi: lanyard topazımsı: topazine toplam yüzey pürüzlülüğü: total surface
top falyası: vent topazolit: topazolite roughness
top kalkanı: blast plate topçuluk: artillery, gunnery, ordnance toplama: summation
top kancası: pintle topkarbon (karbon): buckyball toplama açısı (x-ışınları): collection
top kristal (çoğuz): spherulite topla(n)ma: collection angle
top kulesi: barbette toplaç: armature, collector toplama borusu: drain pipe
top kundağı: gun carriage toplak: sinter toplama cevher: picked ore
top kuyruğu (ask.): breech toplak ızgarası: sintering grate toplama dövmesi: gathering
top metali: gun metal toplak karbür: sintered carbide toplama elektrodu: collecting electrode
top namlusu: gun barrel toplak kayışı: sintering belt toplama hendeği: catch drain
top onarımı (çelik): gun repair toplak makinesı: sintering machine toplama verimliliği (x-ışınları):
top örüt: spherulite toplak üretimi: sinter production collection efficiency
top siperi: barbette toplak yoğunluğu: sintered density toplanak: reservoir
topaç: gyrostat, pegtop toplak yüklentisi: sinter charge toplanık: cumulative
topaç biçimli: napiform toplaklama: sintering toplanım: accumulation
topaç pusula: gyro compass toplaklama bölgesi: sintering zone toplanma: balling up, meeting
topak: glob, pellet toplaklama çevrimi: sintering cycle toplanmamış: unpicked
topak aktinolit: nephrite toplaklama sıcaklık aralığı: sintering toplantı: conference, meeting
topak büyüklüğü: pellet size range toplantı salonu: hall
topak çökelti: flocculate toplaklama süreci: sintering process toplantı yeri: venue
topak tesisi: pellet plant toplaklama süresi: sintering time toplar: gunnery
topak toplak oranı: pellet sinter ratio toplaklanabilir: sinterable toplar damarların şişmesi (tıp):
topak üretimi: pellet production toplaklanabilir toz: sinterable powder varicocele
topak yığını: pellet pile-up toplaktesisi: sintering plant toplardamar: vein
topak yüklentisi: pellet charge toplam: amount, cumulative, sum, toplardamar akışı durması (tıp):
topaklaç: pelletizer, pelletizing machine summation, total venostasis
topaklama: pelletizing toplam dağılım: cumulative distribution toplardamar genişlemesi (tıp): varicosis
topaklama fabrikası: pelletizing plant toplam doruk (x-ışınları): sum peak toplaşık: agglomerate, aggregate, sintered
topaklama gereçleri: pelletizing toplam düzgünlük: additive uniformity toplaşık aluminyum tozu: sintered
materials toplam elekaltı dağılımı: cumulative aluminum powder
topaklama hızı: pelletizing rate undersize distribution toplaşık bakır: coalesced copper
topaklama koşulları: pelletizing toplam eleküstü dağılımı: cumulative toplaşık cam: sintered glass
conditions oversize distribution toplaşık camlı yayınaç: sintered-glass
topaklama makinası: pelletizing toplam ezme (hadde): overall reduction diffuser
machine toplam geçirinç: totaltransmittance toplaşık karbür: sintered carbide
topaklama sığası: pelletizing capacity toplam gerinim: total strain toplaşık karbür bilyası: sintered carbide
topaklama tamburu: pelletizing drum toplam gözeneklilik: total porosity ball
topaklama verimi: pelletizing output toplam ışınlanma miktarı: integral dose toplaşık karbürler: sintered carbides
topaklama yüklentisi: pelletizing charge toplam işlev (mat.): additive function toplaşım: agglomeration, coalescence
topaklanmamış: gren toplam kabuk (yüzey sert.): total case toplayıcı mercek: collector lens
topaklanmış zift: pelleted pitch toplam karbon: total carbon toplu: indiscrete
topaklaşım: flocculation toplam karma yapısı: integral composite toplu elektrot: nested electrode
topaklayıcı: flocculant structure toplu iğne: pin
topaksı: flocculent toplam kaynak süresi: weld interval toplu iğne başı: pinhead
topaksızlaşma: deflocculation toplam nitelik denetimi: total quality toplu iğne çıkarma: unpinning
topaksızlaşmış: deflocculated control (TQC) toplu kalıp: combination mould

358
toplu kalıplar toz baskılama

toplu kalıplar: family dies, family torba: sack tortu: dreg, fecula, residuum, sediment,
moulds torba ağ: trawl sedimentation, sludge, sullage, slime
toplu uyarım (elektronlar): collective torba çimento: limebag tortu bölgesi (döküm): sediment zone
excitation torba kalıplama: bag moulding tortu çöktürme: settling
topluluk: family torba süzgeç (toztutucu): bag filter tortu çözümlemesi: sedimentation
toplumsal çevre bilimi: human ecology torbacık (tıp): bladder, diverticulum, analysis
topmetali kum dökümleri: gun-metal vesicle tortu derinliği: depth of deposition
sand castings torbalı: cystic tortu giderme: sludge removal
topografik: topographic(al) torbalı süzgeç odası: bag house tortu havuzu: sedimentation pond
topografik çizim aygıtı: orograph torbalı süzgeç: bag filter tortu oluşumu: sludge formation
topoğrafya haritası: topographic map torbamsı: cystoid tortul: sedimentary
topoloji: topology torbernit [CuU2P2O12·12H2O]: tortul cevher: sedimentary ore
topomikroskopi: topomicroscopy torbernite tortul kaya: sedimentary rock
toprağı işleme: tilth torianit [ThO2] (ışınetkin cevher): tortul kil: sedimentary clay
toprak: earth, ground, regolith, soil, terra thorianite tortulandırma tesisi: sedimentation
toprak aşınımı: erosion torin [H2NC2H4SO3H]: taurine plant
toprak bağlantısı: ground connection torit [ThSiO4]: thorite tortulardan kaya oluşumu (yer b.):
toprak boya: ochre tork (mek.):torque diagenesis
toprak burgusu: earth auger, probe torkmetre (mek.):torque meter tortulaş(tırıla)maz: nonsedimentable
toprak eşya: earthenware torna: turning machine tortulaşım: deposition
toprak kaya: mantle rock torna aynası: chuck tortulaşma: sedimentation, sludging
toprak kazıcı (aygıt): router torna aynası: poppet (=poppethead), tortulaşma birikimi: sedimentation
toprak metalleri: earth metals screw chuck, turret head segretaion
toprak oluşumu: pedogenesis torna bağlaması: lathe fixture tortulu: thoria
toprak rengi: earth colour torna iği: lathe spindle tortulu maya: bottom yeast
topraklama: grounding torna işi: lathe work, turnery tortulu şist: shale
torna kesme takımları: lathe cutting torya [ThO2]: thoria
topraklanabilirlik: soilability
tools torya dağılımlı (TD) nikel: thoria-
topraklanmamış (elekt.): unearthed torna mili: mandrel, spindle
topraklı: earthy dispersed (TD) nickel
torna puntaları: lathe centres torya- itriya köprüsü: thoria-ystria
topraklı demir cevheri: earthy iron ore torna takımı: turning tool (ThO2-Y2O3) bridge
topraklı hematit: earthy hematite torna takımları: lathe tools toryum [Th]: thorium
topraklı hematit: reddle torna tasarımı: lathe design toryum florür temelli camlar: thorium-
topraklı kobalt: asbolan torna tezgahı: lathe fluoride-based glasses
topraklı kobalt: earthy cobalt torna yatağı: lathe bed tos vuraç: butt rammer
topraklı kömür: earthy coal tornacı: turner tos vurma: butt
topraklı linyit kömürü: earthy brown tornacılık: turnery tost: toast
coal
tornalama: turning totem: totem
topraksı artık: gangue tornalama merkezi: turning centre totem direği: totem pole
toprakta kazılan iz: furrow tornalama yivleri: turning grooves totem heykeli: totem
topraktan çıkarılmış: unearthed tornavida: screwdriver totomer: tautomer
toptan satış: wholesale toron (radon yerdeşi): thoron townsend elektron çığı kuramı:
toptan üretim: mass production torpido: torpedo townsend electron avalanche theory
topuk: ankle, heel, jamb, sprue base torpido arabası (y. fırın): torpedo car toz: dust, mote, powder
topuk beki: heel burner torpido bombardıman uçağı: torpedo toz alçı: plaster of paris
topuk eklemi (tıp): pstern joint bomber toz alma: dusting
topuk kemiği (tıp): anklebone, pastern torpido botu: torpedo boat toz ayırma: dust extraction
topuk maçası (döküm): splash core torpido kovanı: torpedotube toz bağlama: encrusting
topun kuyruk kapağı (ask.): breechblock torpido muhribi: torpedo-boat destroyer toz bağlayıcı: powder binder
topuz: bullet, knob, mace torpido potası (sıcak metal): submarine toz bağlayıcılı (cam elyaf): powder
topuzlu: knobby ladle bound
tor (basınç birimi) (133.32 pascal): torr torpido üssü: torpedo station toz baskılama: dust pressing, powder
tor (geo.): toroid torpil: torpedo pressing

359
toz belirginlikleri traş bıçağı

toz belirginlikleri: powder toz küreği: dustpan tozlaş(tırıl)mış: pulverized


characteristics toz metalbilim dövmesi: powder tozlaş(tırıl)mış kömür: pulverized coal
toz besleme: powder feed metallurgy forging tozlaş(tırıl)mış silika: pulverized silica
toz besleme hızı (ısıl püskürtme): toz metalbilimi: powder metallurgy tozlaş(tırıl)mış yakıt: pulverized fuel
powder-feed rate (PM) tozlaşma: efflorescence
toz besleyici: powder feeder toz metalbilimi üretimi: powder tozlaştır(ıl)ma: pulverization
toz bezemeleri imleçlemesi (x–ışınları): metallurgy production tozlaştırıcı: pulverizer
indexing of powder patterns toz metalbilimi ürünleri: powder tozlu: dusty, powdery
toz bezi: duster metallurgy products
tozlu yalazlı püskürtme: powder flame
toz cam: powdered glass toz metalbilimi yöntemleri: powder spraying
toz cevher: fine ore metallurgy methods
tozluk: legging, putlee (=putty)
toz cevher indirgeme süreci: fine ore toz metaller: powdered metals
tozmetal: metal powders
reduction process toz oluşumu: dust formation
tozölçer: konimeter
toz çekirdek: dust core toz örtü: powder covering
tozuma (cam): carry over
toz çıkışı: dust exit toz örtüsü: dust cover
tören borusu: fanfare
toz çinko: mossy zinc, zinc dust toz presleme: powder pressing
töresel bilgi: lore
toz çökertme: dust settling toz refrakter karışımları: castables
törpü: file, rasp, riffler
toz deneme: powdertesting toz salımı: dust emission
törpü çeliği: file steel
toz dolgu (toz metalbilimi): powder fill toz sıkılama: powder compacting
törpüleme: filing
toz dövme: powder forging toz soda (cam): light soda ash
toz süzgeci: dust filter törpüleme: rasping
toz eritken: powdered flux
toz süzme: dust filtering töz: ore
toz fırçası: duster
toz şeker: granulated sugar, icing sugar trabekül (tıp):trabecula
toz geçirmez: dustproof
toz tebeşir: whiting trabzan: balustrade, banister
toz giderme: dedusting, dust removing (=bannister), rail, railing
toz giderme dizgesi: dedusting system toz teknolojisi: powder technology
trafik: traffic
toz giderme tesisi: dedusting plant toz toplama: dust collection
trafik ışığı: traffic light
toz giderme ve süzme tesisi: dedusting toz toplar: dust-collector
trafik tıkanıklığı: traffic jam
and filtering plant toz toplayıcı: dust arrester, dust-collector
trafik yöneltme külahı: bollard
toz görüngesi: powder spectrum toz tutucu: dust catcher
trafo (elekt.): transformer
toz grafit (doğal karbon türü): toz uzaklaştırma: dust removal
plumbago trafo sacı: electric steel, electrical sheet
toz üretimi: dust generation, powder
toz hafniyum: hafnium powder production trafo sacı çelikleri: electrical sheet steels,
electrical steels
toz harmanlama: powder blending toz ürünleri: powder products
toz iridyum: iridium powder trakit (yerbilim): trachyte
toz vanaları: dust vawes
toz işlemi: dust treatment toz yağlayıcı (toz met.): powder traktör: traction engine, tractor
toz işlenmesi: dust treatment lubricant trampa: barter, exchange
toz kalıplama: powder moulding toz yakma (kesme işlemi): powder trampet: drum
toz kapakları: dust vawes burning tramplen: springboard, trampoline
toz kaplama: powder coating toz yitikleri: dust losses tramvay: streetcar, tramway
toz karıştırma: powder mixing toz yöntemi (x-ışınları): powder method tramvay rayı: tram rail
toz katımı (döküm): dusting toz yuvası: dust-collector transatlantik: liner, ocean liner
toz kaynağı: powder welding, submerged toz yüzlüğü: dust mask transfer (cam): decal
arc welding tozaltı karbon elektrotlu kaynak: transferin (kan): transferrin
toz kılıfı: dustsheet shielded carbon electrode welding transformatör: transformer
toz kırınım deseni: powder diffraction tozaltı kaynağı: shielded arc welding transistör: transistor
pattern tozaltı metal elektrotlu kaynak: shielded transizomer: trans-isomer
toz kırınımı: powder diffraction metal electrode welding transmisyon: transmission
toz kireç: powdered lime tozan: molecule transmisyon dişli kavraması (mak):
toz kirletimi: dust pollution tozkümesi (cam): feathers tumbler
toz kirletmesi: dust pollution tozla: loess transmisyon kayışı: drive belt
toz kömür: duff tozla kesme: powder cutting transmitans (fiz): transmittance
toz kömür değirmeni: coal pulverising tozlama: dusting trapez: trapeze
mill tozlandırılmış: powdered trapez dişli: buttress thread
toz kömür püskürtme: pulverized coal tozlandırılmış eritken: powdered flux trapez vida dişi: buttress thread
injection tozlanma: dusting, powdering traş bıçağı: razor blade

360
traş kolonyası tulyum bromür [TmBr3]

traş kolonyası: aftershave triton: triton tuğla altlık: bat


traşlama (dış yüzey): scalping, shaving trityum (hidrojen yerdeşi): tritium tuğla arası kumu (pişirmede yapışma
traşlanmış ekstrüzyon ingotu: scalped trityum çekirdeği: triton önleyici): placing sand
extrusion ingot trityumlu bileşik: tritiated compound tuğla astar: brick lining
traşlanmış sıkma tomruğu: scalped triyot: triode tuğla aşınması: brick wear
extrusion ingot triyot püskürtümü: triode sputtering tuğla basgacı: repress
tremolit [Ca2Mg5Si8O22]: tremolite troilit [FeS]: troilite tuğla duvar: brick wall
tren: train trokanter (tıp): trochanter tuğla ev: brick house
trende teslim: free on rail trokar (tıp): trocar (=trochar) tuğla fırını: brick kiln
treonin [C4H9NO3]: threonine trombon: trombone tuğla gibi: tegular
tresca kıstası: tresca criterion trombosit (tıp): platelet tuğla istifleme (fırın): hacking
treyler (oto): trailer trombosit: blood platelets tuğla kalıbı: brick mould
triazin [C3H3N3]: triazine (=thrombocytes) tuğla kalıplama: brick moulding
triazol [C2H3N3]: triazole tromboz (tıp): thrombosis tuğla kalıplama kalıbı: brick moulding
tribometre: tribometer trommsdorff olgusu: trommsdorff effect die
tridimit [SiO2]: tridymite trona [Na2CO3.NaHCO3.2H2O]: trona tuğla katmanı: brick layer
trifilit [Li(Fe,Mn)PO4]: tripylite tropin [C8H15NO]: tropine tuğla keskisi: brick chisel
trigonal (örüt): trigonal Trouton ağdalılığı: Trouton viscosity tuğla kırığı: brick ballast
trigonal yapı: trigonal structure Trouton kuralı: Trouton’s rule tuğla kırıntısı: brick ballast
trigonometri: trigonometry Trouton viskositesi: Trouton viscosity tuğla kurutma: brick drying
trigonometrik: trigonometric tröst: trust tuğla ocağı: brick kiln
trigonometrik fonksiyon: trigonometric trustit (eski terim-metalografi): tuğla örgüsü: brick work
function (mat) troostite tuğla örme: brick laying
trigonometrik işlev: trigonometric tuba (çalgı): tuba tuğla örücülüğü: brick laying
function (mat) tubulin tekizi: tubulin monomer tuğla pişirme: brick burning
trigonometrik oranlar: trigonometric Tucker ayıracı (al): Tucker’s reagent tuğla stok alanı: brickyard
ratios
tufal: scaling (=scale) tuğla taban göçüğü: frog (=panel)
triklinik (örüt): triclinic
tufal arabası: scale car tuğla testeresi: brick saw
triklinik örüt: triclinic crystal
tufal çöküntüsü (yüzey hatası): scale pit tuğla tozu: brick dust
triklinik yapı: triclinic structure
tufal çukuru (yer): scale pit tuğla yapımı: brickmaking
triko: tricot
tufal giderici: descaler tuğlacı çekici: brick axe
trilyon 1012 (İng)]: billion, tera-, trillion
tufal giderici macun: descaling jelly tuğladuvar: masonry
trilyon hertz (1000 ghz): terahertz
tufal giderme (çelik): scale cleaning tuğlalardan yapılmış: tegular
trilyondabir farad: picofarad
tufal giderme: descaling, scale removal tuğlalı: tegular
trimetadiyon [C6H9NO3]: trimethadione
trimolit [Ca2Mg5Si8O22(OH)2]: trimolite tufal kaldırıcı: descaler tuğlamsı: refractory, tegular
trinitrobenzen (TNB) [C6H3(NO2)3]: tufal kaldırma: descaling tuhaf: unnatural
trinitrobenzene (TNB) tufal kalıntısı: scale residue tuhaf parçacıklar (atom): strange
trinitrokresol [CH3C6H(OH)(NO2)3]: tufal kırıcı: descaler, scale breaker particles
trinitrocresol tufal kırıcı merdane: crimping roll tuhafiye: smaltware(s)
trio hadde: three-high mill tufal kırıcı role: breaker roller tuhaflık (atom): strangeness
trioksit: trioxide tufal kırma (çelik): scale breaking tukon sertliği: tukon hardness
trioktil ftalat: trioctyl phthalate tufal kırma: crimping tukon sertlikölçeri: tukon tester
trip valf (cam): spool valve tufal kuyusu: scale pit tulga: helmet
tripalmitin [(C15H31COO)3.C3H5]: tufal oluşumu: scaling (=scale) tuluk: leather bottle
tripalmitine tufal yarası (yüzey bozuğu): scale scar tulum: leather bottle
triployid: triploid tufalle(n)meyen: nonscaling tulum peyniri: brynza (=bryndza)
tripoli (silika tozu aşındırıcı): tripoli tufallemeyen fırın atmosferi: nonscaling tulumba: pump
triptan [(CH3)2CHC(CH3)3]: triptane furnace atmosphore tulumba kolu: pump handle
triptofan [(C8H6N)CH2CH(NH2) tufallenmeyen çelik: nonscaling steel tulumba pistonu: plunger
COOH]: tryptophane tufalli su pompası: slurry pump tulumlu zurna: bagpipe
trisiyanoetil seluloz: tricyanoethyl tufalönler bileşik (takımlar): anti-scale tulya [TmO3]: thulia
cellulose compound tulyum [Tm]: thulium
trişit (yerbilim): trichite tuğ: aigrette, tail tulyum bromür [TmBr3]: thulium
tritanopya: tritanopia tuğla: brick bromide

361
tulyum florür [TmF3] tuz içeriği

tulyum florür [TmF3]: thulium fluoride tutamaklı: ansate tutucu çubuğu: bridle rod
tulyum iyodür [TmI3]: thulium iodide tutanak: lug tutucu takımlar (optik cam): blocking
tulyum klorür [TmCl3]: thulium tutar: amount tools
chloride tutarlı: consistent tutucu yayı: bridle spring
tulyum oksit [Tm2O3]: thulium oxide tutarlılık: consistency tutuda: mortgaged
tulyum perklorat [Tm(ClO4)3]: thulium tutarsız: inconsistent tutum: thrift
perchlorate tutarsızlık: inconsistency, unconformity tutumlu: economical
tulyumtozu: thulium powder tutgaç: arbor tutumluluk: thriftiness
tuman: underpants tutkal: agglutinant, cement, gelatine, tutuş: hold
tumba: tilt glue, gum tutuş(turul)abilir: ignitible
tump: levee tutkal asidi [HOOC(CHOH)4COOH]: tutuş(turul)abilirlik: ignitibility
tunç: bronze mucic acid tutuşabilir: flammable
tunç bitimli: bronze finish tutkallı alçı: gesso tutuşabilirlik: flammability
tunç çağı: bronze age tutkan: adherent tutuşabilirlik denemesi (plastikler):
tunç çubuk: bronze rod tutkanlık: adherence flammabilitytesting
tunç heykel: bronze statue tutma: adhesion, cohesion,fit, hold, tutuşkan: inflammable
tunç kaplama: bronze plating, bronzing holding tutuşkan cözücü: inflammable solvent
tunç kaynağı: bronze welding tutma basıncı: hold-down pressure tutuşkan gaz: inflammable gas
tunç parlaklığı (mineraller): schiller tutma çatalı (seramik): fork tutuşkan sıvı: inflammable liquid
tunç rengi verme: bronzetinting tutma deneyi (galvanizli sac): tutuşkan yağ: inflammable oil
beadingtest tutuşkanlık: inflammability
tunç sulama: bronzetinting, bronzing
tutma deneyi: adhesion test tutuşma: deflagration, ignition
tunç şerit: bronze ribbon
tutma kuvveti: holding force tutuşma noktası: flash point, kindling
tunç yatak: bronze bearing, gun metal
bearing tutma levhası: platen point
tunçsu parlatma: schillerization tutma sepeti: holding basket tutuşma sıcaklığı: ignitiontemperature
tunçsulaştırma: schillerization tutma sıcaklığı (yapışma): tutuşmaz: flameproof, incombustible,
settingtemperature nonflammable, uninflammable
tung yağı: tung-oil
tutma süresi: holdtime, retentiontime, tutuşmaz gaz: uninflammable gas
tungstat: tungstate settingtime tutuşmaz sıvı: uninflammable liquid
tunik: tunic tutmaç: holddown tutuşmazlık: incombustibility,
turba: peat tutmuş: glued uninflammability
turbojet: turbojet tutturaç: clip, fastener, fixture tutuşturma: lighting
turbo-körük: turbo-blower tutturgan: cohesive tutuşturucu: igniter
turgit (demir oksit cevheri): turgite tutturgan dayanç: cohesive strength tutuşucu: flammable
turkuaz [CuAl6(PO4)4(OH)8.5H2O]: tutturganlık: cohesiveness tutya külçesi: spelter
turquoise tutturma: bonding,clamping, joggle, tutya tozu: tutty
turkuvaz: turquoise blue joining, pinning, setting, tack tutyataşı: calamine
turmalin: tourmaline tutturma aygıtı: clamping device tuval: canvas, toile
turner sarısı (boya): patent yellow tutturma bileziği: attach collar tuvalet: lavatory, toilet, toilette, water
(=turner’s yellow) tutturma fayansı: clip tile closet (WC)
turnike: turnstile tutturma flanşı: attach flange tuvalet eşyası: toiletry
turnusol: litmus tutturma kaynağı: tack weld tuvalet kağıdı: toilet paper
turnusol kağıdı: litmus paper tutturma kaynaklaması: tacking tuvalet sabunu: toilet soap
turnuva: tournament tutturma kili: bond clay tuvönan: run of mine
turşu: pickle tutturma mercekleri: contact lenses tuyer tuğlası: tuyere brick
turuncu: jacinthe tutturma süreçleri: joining processes tuz: salt
turuncu sarı: yellow ochre tutturma sürgüsü: attach rail tuz banyosu: salt bath
tuşlar dizisi: keyboard tutturucu gereç: cementitious material tuz çözeltisi: salt solution
tuşlu: keyed tutturucu zar: adhesive film tuz derişimi: salt concentration
tutaç: forceps, holder, knob tutturulmuş: fixed tuz derişimi aynı: isotonic
tutaç yapma takımları (cam): knobtools tutturulmuş mika parçacıları: micanite tuz giderme: desalination, desalting, salt
tutak: grip tutu: hypothec, mortgage removal
tutam: tuft, wisp tutucu: blocker, bridle, jack, pawl tuz gölü: salina, salt lake
tutamaç: holder tutucu çerçeveye yerleştirme (optik tuz içeren: saliferrus, saline
tutamak: acta, grip, holder cam): blocking tuz içeriği: salt content

362
tuz keki [Na2SO4.10H2O] tümleşik veri işleme

tuz keki [Na2SO4.10H2O]: salt cake tuzlu suda soğutma: brine cooling tüm bakım: overhauling (=scalping)
tuz kutusu: salt-box tuzlu suda suverme: brine quenching tüm bakışık (örüt): holohedral
tuz ocağı: salina tuzluk: shaker tüm bakışım: holohedry (=holohedrism)
tuz ölçer: salimeter (=salinometer) tuzluluk: chlorinity, salinity, saltiness tüm bakışımlılık (atom parçacıkları):
tuz potası: salt pot tuzölçer: salinometer unitary symmetry (SU3)
tuz püskürtme deneyi (yenim): salt tuzsuz: saltless tüm basım: stereotype
spraytest tuzsuzlaştırma: desalination, desalting tüm başkalaşım (tıp): holometabolism
tuz ruhu (HCl): hydrochloric acid, spirit tübingen implantı: tübingen implant tüm başkalaşımsal (tıp): holometabolic
of salt (tıp) tüm bedeni etkileyen (tıp): systemic
tuz sırı (seramik): salt glaze tübingen koyuntusu: tübingen implant tüm belirti: syndrome
tuz sisi deneyi (yenim): salt fogtest (=salt (tıp) tüm çamurlu süreç: all-slimes process
spraytest) tüccar haddesi (eski): merchant mill tüm demir bağlama sığası (tıp): total
tuz tavası: saltpan tüf (yerbilim): tuff iron binding capacity
tuz tortusu: salt deposit tüfek: gun, rifle tüm diz değiştirimi (tıp): total knee
tuz üreten (kim.): halogen tüfek kayışı: sling replacement
tuz üretenleşme: halogenation tüfek kundağı: gunstock tüm eritme evresi (cam): melting until
tuz üretenli: halogenous tüfek kurşunu: slug seed-free
tuz üretenli örgensel çözücüler: tüfek namlusu: gun barrel tüm gün: full-time
halogenated organic solvents tükenen elektrot: consumable electrode tüm ışınım alma miktarı: integral dose
tuz yumağında menevişleme tükenik: depleted (=volume dose)
(menevişleme): salt bath tempering tükenik alan (metal): depleted area tüm kalça implantı (tıp): total hip
tuz yunağı: salt bath implant
tükenik anayapı: depleted matrix
tuz yunağı ayarlanması: salt bath tüm kalça koyuntusu: total hip implant
tükenik bölgecik: depleted zone
rectification tüm kalıp: stereotype
tükenim: depletion → dealloying,
tuz yunağı ayarlayıcısı (madde): salt exhaustion tüm konumlu elektrot: all-position
bath rectifier electrode
tükenim aralığı: exhaustion range
tuz yunağı kirlenmesi: salt bath tüm renklere duyarlı: panchromatic
tükenim bölgesi: depletion region
contamination tüm renklere duyarlı film: panchromatic
tükenim katmanı (yarı iletken): film
tuz yunağında ısıl işlem: salt bath heat depletion layer
treatment tüm renkli: panchromatic
tükenme (soy): extinction
tuz yunağında marmenevişleme (çelik): tümden: overall
tükenmeyen: nonconsumable
salt bath martempering tümden sertleş(tir)me: through
tükenmez: nonconsumable hardening
tuz yunağında östenitleme (çelik): salt tükenmez elektrot: nonconsumable
bath austenization tümerime: meltdown
electrode
tuz yunağında suverme (çelik): salt bath tümleme: completion, integration
tükenmez elektrotlu ark kaynağı:
quenching nonconsumable electrode arc welding tümlenik kabuk: completed shell
tuz yunağında tavlama (çelik): salt bath tükenmez sonda: nonconsumable probe tümler: complementary, explementary
annealing tüketici: consumer, customer tümler açı: explementary angle
tuz yunağında tufal giderme: salt bath tüketilemez: inconsumable, tümler maskeler (kırık yüzey):
descaling unexpendable complementary replicas
tuzak: mousetrap, snare, trap tüketilenler: consumables tümler metal oksit yarıiletken:
tuzak bomba: booby trap complementary metal oxide
tüketilir elektrotlu vakum fırını: semiconductors (CMOS)
tuzkarbonlu plastikler: halocarbon vacuum consumable-electrode furnace
plastics tümler renk: complementary colour
tüketilir kaynaklar: depletable resources
tuzkarbonlu zar: halocarbon film tümleşik: integrated
tüketilmemiş: unconsumed
tuzla: salina, saltern, saltworks tümleşik demir çelik fabrikası:
tüketilmiş: spent integrated iron and steel plant
tuzla çökeltme (kim.): salting out tüketim: consumption tümleşik devre: integrated circuit (IC)
tuzla havuzu: saltpan tüketme: depletion → dealloying tümleşik imalat dizgeleri: integrated
tuzlama: dry-salting, salinization tükürme (Ag-O alaşımı): spitting manufacturing systems
tuzlanmış: salted tükürük: drool tümleşik küçük çelik fabrikası:
tuzlaşma: salification tül: gauze, grenadine, net, sheer, tulle integrated minimill
tuzlu: saliferrus, saline, salty tülbent: butter muslin, cheesecloth tümleşik nitelik denetimi: integrated
tuzlu su: salt water(=brine) tüm: complete, overall, whole, quality control
tuzlu su havuzu: brine pit total,unitary tümleşik veri işleme: integrated data
tuzlu suda özütleme: brine leaching tüm açı (360): perigon processing (IDP)

363
tümleşik yeğinlik (x-ışınları) Tyndall olgusu (ışık saçılımı)

tümleşik yeğinlik (x-ışınları): integrated türbinli pervaneli motor: turboprop türevsel: differential
intensity engine türevsel ayrımlı ısıl çözümleme:
tümleştirici kamera (x-ışınları): türbinli temizleme (döküm): wheel derivative differentialthermal analysis
integrating camera blasting (ddta)
tümleştirme: integration türbinli üreteç: turbogenerator türevsel denetim: derivative control
tümlev: integral türbinli vakum pompası: türevsel denklem (mat.): differential
tümlev işlencesi: integral calculus turbomolecular pump equation
tümlevi alınan (mat.): integrand türbişon: bottle-opener türevsel hesap: differential calculus
tümlevleme: integration türbülans: turbulence türeyen (mat): holomorphic
tümlevlenen: integrand türbülanslı: turbulent türgen: allele
tümlevli denklem (mat.): integral türdeş: homogeneous, uniform Türk Çelik Standartları: Turkish Steel
equation türdeş atmosfer: homogeneous Standards
tümlevsel denetim: integral control atmosphere Türk Standartlar Enstitüsü (TSE):
tümleyen: integrant türdeş bozunum: homogeneous Turkish Standards Institute
tümleyici: integral, integrant deformation türlü: varietal
tümlük: totality, wholeness türdeş çekirdeklenme: homogeneous türlülük: variety
tümör: tumor nucleation türlütaş: amphibole
tümsek: bank, hump, mogul, türdeş çokterimli (mat): homogeneous türpen [C10H16]: terpene
protuberance polynomial türpend [C10H17OH]: terpineol
tümü bazlı fırın: all basic furnace türdeş çökelme: homogeneous türsel: varietal
tümü sinterli fırın yükü: all sinter precipitation tüten: fuming
burden türdeş dönüşüm: tüten delik: fumarole
tümük: mastoid homogeneoustransformation tüter ilaç: fumigant
tümük boşluğu (tıp): mastoid cell türdeş hurda eritme: homogeneous tütsü: incense, tacamahac (=tacmahack)
scrap melting
tümüyle: through tütsüleme: fumigation
tümüyle uygun: unexceptionable türdeş ısıl işlem: homogeneous heat
treatment tütün kalıntısı (pipo): dottle
tünek: perch, roost, tunnel türdeş işlev (mat): homogeneous tüvit: tweed
tünel etkisi: tunnel effect function tüy: hair, pelage, plume, trichome
tünel fırın: chamber klin, continuous türdeş karbonlama: homogeneous tüy yumağı: hairball
furnace, lehr, tunnel furnace, tunnel kiln carburizing tüycük: plumelet
tünel olgusu: tunnel effect türdeş kurşun: homogeneous lead tüyer (y.fırın): tuyere
tünelleme akımı: tunneling current türdeş yapışma (fiz.kim.): cohesion tüyer başı (y. fırın): tuyere stock
tünelleme algılayıcısı: tunneling detector türdeşik: homogenized tüyer boynu (y. fırın): gooseneck
tünelleme bağlantıları: tunneling türdeşik süt: homogenized milk tüyer gözetleme deliği (y.fırın): eyesight
junctions elbow
türdeşleme: homogenizing,
tünelleme ucu: tunneling homogenization tüylü: lanose, pilose (=pilous; pileous)
tünelli madencilik (altın): drift mining türdeşleme ısıl işlemi: homogenization tüylü elbise: plumage
tüp: jar, tube heat treatment tüylü hayvan derisi: peltry
tüp gaz: bottled gas türdeşleme işleme: homogenizing tüylü yüz: nap
tür: brand, type, variety treatment tüylü yüzlü bez (metal parlatma):
tür bilimi: typology türdeşleme sıcaklığı: napped cloth
türban: turban homogenizationtemperature tüysüz: hairless, napless
türbin: turbine türdeşleme süresi: homogenization tüzel: legal
türbin çark kanadı: runner blade period Twaddale ölçeği (sıvıların özgül
türbin çıkış kanalı: tailrace türdeşleştirilmiş: homogenized ağırlığı): Twaddale scale
türbin kanadı: vane türdeşlik: homogeneity Tylor elekleri: Tylor screens
türbin kanatçıkları: turbine blades türdeşlik: uniformity Tyndall olgusu (ışık saçılımı): Tyndall
türbin lokomotifli tren: turbo train türdeşsiz: inhomogeneous effect
türbin mili: turboshaft (=heterogeneous
türbin oluğu: pen stock türdeşsizlik: inhomogeneity
türbin yağı: turbine oil türeks: hard borosilicate glass
türbinli karıştırıcı: blade mixer türetke: differential
türbinli motorlar: turbine engines türetme: derivation
türbinli pervane motoru: turbo- türev: derivation, derivative
propeller engine türev alma (mat.): integration

364
U
U biçimi verme: U-ing ucaylanık ışık aydınlatması: polarized ucuz metal: base metal
U biçimi verme makinası: U-ing light illumination ucuzluk pazarı: thriftshop
machine ucaylanık ışık mikroskobu: polarized uç: butt, end, limit, nib, terminal, tip
U3O8 içeren cevher: pitchblende light microscope uç açısı: point angle
U-biçimli döküm: U-shape casting ucaylanık ışık mikroskopisi: polarized uç basınçsal yağlama: extreme-pressure
U-biçimli göze: U-shape cell light microscopy lubricantion
U-biçimli tasarım: U-shaped design ucaylanık molekül: polarized molecule uç basınçsal yağlayıcı: extreme-pressure
U-borusu: U-tube ucaylanma: polarization lubricant
U-bükme kalıbı: U-bend die ucaylanma azalması: depolarization uç biçimi: tip shape
U-demiri: channel bar, U-bar ucaylanma direnci: polarization uç birleş(tir)me: anastomosis
U-dirseği: U-bend resistance uç bloğu: end block
ucaylanma girinci: polarization uç cıvatası: end nut
U-kesitli çelik çubuk: U-bar
admittance uç değerler: extreme values
U-kıvırma basgacı/presi: U-ing pres
ucaylanma ölçüm yöntemi: polargraphy uç değiştirme: tip replacement
U-kirişi: channel beam
ucaylanmamış: non-polarized uç dürtülü atom gevşemesi: tip-induced
ulam: category atomic relaxation
ucaylanmamış ışık: non-polarized light
U-lama: U-ing uç dürtülü nicem noktası: tip-induced
ucaylanmaölçer: polarograph
U-lama basgacı: U-ing pres quantum dot
ucaylanmış: polarized
U-lama makinası: U-ing machine uç eğimi: tip deflection
ucaylayıcı: polarizing
U-profiller: channels uç ezmesi (mek. işleme): pointing
ucaylayıcı aygıt: polarizing element
uca bağlı antijen (tıp): tip-bound uç gereci: tip material
ucaylayıcı prizma (optik): polarizing
antigen uç hazırlama: tip preparation
prism
uca bağlı bağıştıran: tip-bound antigen ucaylayıcı süzgeç (optik): polarizing uç irileşmesi (kemik irileşmesi) (tıp):
uca bağlı canlı molekülü: tip-bound filter acromegaly
biomolecule ucaylı: polar uç izi (merdane): end mark
uca suverilmiş: end quenched ucaylı bağ (kimya): polar bond uç kaplaması: peen plating
uca suverme (çelik): end quenching (=electrovalnet bond) uç kayması: tip displacement
uca suverme deneyi (çelik): end quench ucaylı bileşik: polar compound uç kesme takımları: cutting-off tools
test ucaylı küme (molekül): polar group uç kıvrımı: tip convolution
uca suverme sertleşebilirliği (çelik): end ucaylı molekül: polar molecule uç kızılötesi (15µm-1mm): extreme
quench hardenability infrared
ucaylı sargı: polar winding
uca suverme sertleşebilirlik denemesi uç kızılötesi ışınımı (λ=30-300μm): far-
(çelik): end quench hardenability testing ucaylılaşırlık: polarizability
infrared radiation
uca suverme sertleşebilirlik deneyi ucaylılık: polarity
uç makası: end shears
(çelik): end quench hardenability test ucaysal: polar
uç merkezli birim hücre: end-
(=end quench test) ucaysal konaçlar (mat.): polar centeredunit cell
uca suverme sertleşebilirlik eğrisi coordinates
uç molekül aralığı: tip-molcule gap
(çelik): end quench hardenability curve ucaysız: nonpolar
uç morötesi (4-200 nm):
uca suverme sertleştirmesi (çelik): end ucaysız bileşikler: nonpolar compounds extremeultraviolet
quench hardening ucaysızlandırılmış: unpolarized uç ölçüleme: end sizing
ucay: pole ucaysızlandırılmış ışık: unpolarized uç parçası: end piece
ucay gösterir: polariscope light uç salınım genliği: tip oscillation
ucay ölçer: polarimeter (=polariscope) ucaysızlaş(tır)ma: depolarization amplitude
ucay parçası mıknatıs (e-mik.): ucaysızlaştırıcı: depolarizer uç salınımı: tip oscillation
polepiece ucu çengelli halat: prolonge uç sertleştirme (ray): end hardening
ucaylama gerilimi: bias ucu kalın sopa: bludgeon uç tepesi: tip apex
ucaylamalı mikroskopi: polarizing ucu kesik: sawed-off uç tepkimesiz çoğuz: telomer
ucaylamalı mikroskop: polarizing ucu kesik tuğla: clip uç titreşimi: tip vibration
microscope ucu kesik tuğla: end-cut brick uç yarıçapı: tip radius
ucaylanabilen çoğuz: polyelectrolyte ucu kesilmemiş kangal: uncropped coil uç yüzeyi: tip surface
ucaylandırıcı: polarizer (nicol prizm) ucu sivri: spiked uçağın taşıdığı yük: payload
ucaylanık: polarized ucun çözümleme: atmolysis uçak: aeroplane, aircraft, airplane, air
ucaylanık gözlük: polarized glasses ucuz: inexpensive carrier
ucaylanık ışık: polarized light ucuz eşya dükkanı: thriftshop uçak bilimi: aeonautics

365
uçak çatkısı ulmanit [NiSbS]

uçak çatkısı: airframe uç-numune etkileşimi: tip-sample uçuş yörüngesi: ballistic trajectory
uçak dolmuşu: air shuttle interaction uçuşa elverişli: airworthy
uçak kanadı ana kirişi: spar uç-numune gerilimi: tip-sample uçuşa elverişlilik: airworthiness
uçak kargosu: air cargo potential uçuş-denemesi: flight-test
uçak mektubu: aerogram, air letter uç-numune kuvveti: tip-sample force uç-yüzey ayrımı: tip-surface separation
uçak nitelikli: aircraft quality uç-numune teması: tip-sample contact uç-yüzey etkileşimi: tip-surface
uçak nitelikli çelikler: aircraft quality uç-numune uzaklığı: tip-sample distance interaction
steels uç-parçacık uzaklığı: tip-particle uç-yüzey gerilimi: tip-surface potential
uçak nitelikli çubuklar: aircraft quality distance uç-yüzey uzaklığı: tip-surface distance
rods uçsal: terminal Udilit™ (Cd): Udylite™
uçak pervanesi: airscrew uçsal evre: terminal phase Udimet™ ısı dirençli alaşımları: Udimet™
uçak postası: air mail uçsal gösterim (örütbilim; heat resistant alloys
uçak tutması: airsickness kristallografi): pole figure ufacık: nano, tiny
uçak yükü: air cargo, air freight uçsal katı çözelti: terminal solid solution ufak: inconsiderable, minor
uçakla: air mail uç-sıvı arayüzeyi: tip-liquid interface ufak davul: tambour
uçakla taşınan yük: air freight uçtan frezeleme: end milling ufak hançer: stiletto
uçaksavar: antiaircraft uçucu: evaporative, volatile ufak leke: speck
uçaksavar topu: antiaircraft uçucu bağlayıcı: fugitive binder ufak parça: morsel
uçan benekçikler (göz): muscae uçucu kül: fly ash ufak pota: cupel
volitantes uçucu miktarı: volatile content ufak potada eritme / arıtma: cupellation
uçan daire: unidentified flying object uçucu model dökümü: evaporative- ufakşişe: vial
(UFO) pattern casting ufala(n)ma: comminution
uçar giyotin makası: guillotine flying uçucu örgensel bileşik: volatile organic ufalama değirmeni: kibbling mill
shears compound ufalanabilirlik: friability
uçar makas: flying shear uçucu sıvı: volatile liquid ufalandırılma: granulation
uç-çıkma çatkısı: tip-cantilever assembly uçucu toplama dizgesi (kok fırını): foul ufalandırılmış cam kırığı: shrended
uç-çoğuz arayüzeyi: tip-polymer gas collecting system cullet
interface uçucu tuzlar: volatile salts ufalandırılmış dışık: granulated slag
uç-damar genişlemesi (tıp): uçucu ürünler (kok fırını): volatile ufalandırılmış metal: granulated metal
telangiectasis products ufalandırılmış yüksek fırın dışığı:
uçduvar: end wall uçucu yapıştırıcı: evaporative adhesive granulated blast-furnace slag
uçganlık: fugacity uçucular: foul gas, volatiles ufalanık kireç taşı: malm
uçkun: flue ash uçuculu bırakım: evaporative deposition ufalanır: friable
uçları kırpılmamış (kumaş): unfinished2 uçuculuk: volatility ufalanma: crumbling, deflocculation,
uçları şişkin köşebentler: bulb angles efflorescence
uçuk (tıp): cold sore
uçma: volatilization ufalanmış: crumbled, granulated
uçuk: off-colour, pallid
uçmaz: nonvolatile ufalanmış bırakıntılar: detrial deposits
uçukluk (beniz): pallor
uçmerkezli: end-centred ufalantı: crumble
uçuntu: sublimate
uç-molekül uzaklığı: tip-molecule ufalmış parçacıklar: deflocculated
uçunum (kim.): sublimation particles
distance
uçunum basıncı: sublimation pressure ufaltma: size reduction
uç-numune aralığı: tip-sample gap
uçunum eğrisi: sublimation curve Ugine-Perrin süreci: Ugine-Perrin
uç-numune arayüzeyi: tip-sample
inteface uçunum gizli ısısı: latent heat of process
sublimation Ugine-Sejornet süreci (sıkma): Ugine-
uç-numune ayrımı: tip-sample
separation uçunum ısısı: heat of sublimation Sejournet process
uç-numune bağlantısı: tip-sample uçunum noktası: sublimation point uğraş: occupation, profession
junction uçunum sıcaklığı: sublimation uğurcalık: tier
uç-numune dizgesi: tip-sample system temperature uğurtaşı: birthstone
uç-numune elektrik alanı: tip-sample uçurtma: kite uintahit (ural asfaltiti): uintahite
electric field uçuş: flight ulaştır(ıl)ma: transmittal
uç-numune erk yayılımı: tip-sample uçuş güvenilirliği: airworthiness uleksit [Na2O.2CaO.5B2O3.16H2O]:
energy dissipation uçuş ışığı (uçak): navigation light ulexite
uç-numune etkileşim gerilimi: tip- uçuş yakıtı (%40 nitrogliserin + %60 ulmanit [NiSbS]: ullmannite
sample interaction potential selüloz nitrat): ballistite (=nickeliferous grey antimony)

366
ulna (tıp) uygarlık

ulna (tıp): ulna uranyum [U]: uranium ustura: blade, razor, straight razor
ultramarin [Na2Al2(SiO4)Na2S]: uranyum alaşımları: uranium alloys ustura ağzı: razor edge
ultramarine uranyum altıflorür [UF6]: uranium ustura kayışı: strap
ultramikroskop: ultramicroscope hexafluoride usturmaca: fender
ultramikrotomda dilinmiş kesit: thin uranyum cevheri: uraninite usul: mode, procedure, way
section (=pitchblende), yellowcake ut (çalgı): lute
ulusal: national uranyum curufları: uranium slags utah tümden yapay yüreği (tıp): utah
ulusal anıt: national monument uranyum dışıkları: uranium slags total artificial heart
ulusal gelir: national income uranyum dizisi: uranium series uvarovit [2CaO.Cr2O3.3SiO2]: uvarovite
uluslararası: international uranyum fosfür [UP]: uranium u-yakımlı fırın: end-fired furnace (=end
uluslararası birimler dizgesi: phosphide port furnace)
international system ofunits (ISU) uranyum iki oksit [UO2]: urania, uyargaç: excitor
Uluslararası Birimler Dizgesi: Systeme uranium dioxide uyarı: stimulus, warning
International D’unites (SIunits) uranyum karbür [UC]: uranium carbide uyarıcı: exciter, stimulant
Uluslararası Demir ve Çelik Enstitüsü: uranyum kavuniçisi: uranium orange
uyarıcı sinir (tıp): excitor
International Iron and Steel Institute uranyum keki: biscuit
uyarıcık: exciton
(IISI) uranyum kırmızısı [5UO3.2K2O.
uluslararası sıcaklık ölçeği: international HS2K+XH2O]: uranium red uyarık: excited
temperature scale (ITS) uranyum kurşunu: uranium lead uyarık atom: excited atom
uluslararası standartlar örgütü: uranyum mikası uyarık atomsal durum: excited atomic
international standards organization [Ca(UO2)2(PO4)2.8H2O]: uranium mica state
(ISO) uranyum nitrür [UN]: uranium nitride uyarık durum: excited state
uluslararası tavlı bakır standardı: IACS uranyum oksit [UO]: uranium oxide uyarık ikili tekiz: excimer (=excited
international annealed copper standard dimer)
uranyum ötesi: transuranic
uluslararası tavlı bakır standardı: uranyum özütlemesi: uranium uyarık ikili tekiz florışıması: excimer
international annealed copper standard extraction fluorescence
uluslararası uygulamalı sıcaklık ölçeği: uranyum parçalanması: uranium fission uyarılabilir: excitable
international practical temperature scale uranyum pırıltısı: uraconite (=uranic uyarılgan: excitable
ulvöspinel [Fe2TiO4]: ulvöspinel ochre) uyarılgan sinir (tıp): excitable nerve
Umklapp süreci: Umklapp process uranyum sarısı [Na2U2O7.6H2O]: uyarılmış beden sıvısı (tıp): stimulated
umulmadık: unforeseen uranium yellow body fluid (SBF)
un: farina uranyum silisid [U3Si2]: uranium silicide uyarılmış durum: excited state
unlu: farinose uranyum sülfür [US]: uranium sulphide uyarım: excitation, stimulation
uns simgeleme dizgesi: uns designation uranyum üçoksit [UO3]: uranium uyarım belirteci: excitation index
system trioxide uyarım dengeleyici (florışımalı
unutma: negligence uranyum yapısı: uranium structure mikroskop): excitation balancer
ur: gibbosity, tumor uranyumlu (+3): uranous uyarım erki: excitation energy
ur bağımlı bağıştıranlar/antijenler: uranyumlu (+4): uranic uyarım gerilimi: excitation potential
tumor associated antigens (TAA’s) (=excitation voltage)
urasil [C4H4N2O7]: uracil
ur bilimi (tıp): oncology uyarım hatası (bragg koşulundan
urat (ürik asit tuzu): urate
urakonit: uraconite (=uranic ochre) sapma): excitation error
urbilimsel: oncological
uraltaşı (Mg-Fe-Ca cevheri): uralite uyarım imleci: excitation index
urbilimsel nanotedavi (tıp): oncological
urananit [UO2]: urananite nanotherapeutics uyarım oylumu: excitation volume
uranil [UO2]: uranyl urgan: lashing, lasso, rope uyarım voltajı: excitation potential
uranil asetat: uranyl acetate uronik asit: uronic acid (=excitation voltage)
uranil kökü [=UO2]: uranyl group us dışı: irrational uyarla(n)ma: adaptation
uraninit: uraninite (=pitchblende) usare: juice uyarlanmış optik: adaptive optics
uranit [CuO.2UO3.P2O5.8H2O]: uranite uskur: propeller, screw propeller uyarlayıcı: adapter
uranmika: uranmica (=torberite) ussal: mental, rational uyartı: stimulus
uranofan [(Ca+U) silikat]: uranophane ussal yeti: mental faculty uydu: satellite
uranotantalit: uranotantalite ussaluyanıklık (tıp): mental alertness uydu haberleşmesi: satellite
uranötesi ögeler: transuranic elements usta: proficient, wright communications
uranya: urania ustalık: mastery, science uydurma: matching
uranya [UO2]: uranium dioxide ustalık bilgisi: know-how uygarlık: civilization

367
uygu uzamış alfa (Ti)

uygu: correspondence uyumcul orantı: harmonic proportion uza(tıl)mış: extended


uygulama: application, practice uyumcul ortalama: harmonic average uza(tıl)mış uzunluk (çoğuz): extended
uygulama gerilimi yeğinlik çarpanı: uyumlu: compatible, harmonious, length
applied stress intensity factor (kı) harmonic, keyed, matching, rhythmical uzak: far
uygulama yükü: applied load uyumlu eğim: matchingdraft uzak alan kırınımı: far-field diffraction
uygulamalı: practical uyumlu katmanlar: compliant layers (=fraunhofer diffraction)
uygulamalı fizik: applied physics uyumluluk (yağlama yağları; metaller): uzak alan optiği: far-field optics
uygulamalı matematik: applied compatibility uzak büyüten: telephoto
mathematics uyumluluk belgesi: certificate of uzak büyüten mercek: telephoto lens
uygulanabilir: applicable, feasible compliance uzak farı (taşıt): high beam
uygulanabilirlik: applicability, feasibility uyumsuz: anharmonic uzak görebilirlik: far-sightedness
uygulanabilirlik çalışması: feasibility uyumsuz devinim: anharmonic motion (=hypermetropia)
study uyumsuz salınım: anharmonic uzak kızılötesi (λ=6-15µm): far infrared
uygulanamaz: impracticable oscillation uzak mesafe: long-distance
uygulanamaz: inapplicable uyumsuz titreşimler: anharmonic uzak morötesi (200-300nm):
uygulanmış: impressed vibrations farultraviolet
uygulayım bilimi: technology uyumsuzluk: anharmonicity, uzak noktası (göz odaklaması): far point
uygulayımsal: technological incongruence, incongruity, mismatch uzak yazıcı: teletype
uygun: matching, proper, suitable, viable uyumsuzluk oranı: mismatch ratio
uzakgörmez: myope, short-sighted
uygun olmayan: inconvenient, unsuitable uyuşabilirlik: conformability
uzakgörmezlik: myopia (=myopy)
uygunluk: accomodation, conformance, uyuşan: congruent
uzakgörür yakıngörmez (göz):
compliance, harmony, viability uyuşluluk: hypokinesia (=hypokinesis) hyperopic
uygunluk belgesi: certificate of uyuşma: agreement, pins and needles
uyuşmaz: incompatible, incongruent uzaklaşım (tıp): abdution
conformance uzaklaştırma (tıp): ablation
uygunluk denemesi: tryout uyuşmaz erime: incongruent melting
uyuşmaz erime noktası: incongruent uzaklık: distance
uygunsuz: incompatible, inconvenient uzaklık ölçer: telemeter
uygunsuzluk: incompatibility, insomnia melting point
uyuşmaz evre dönüşümü: incongruent uzaklık-genlik eğrisi (dövme): distance-
uyku getiren: soporiferous, soporific amplitude curve
phase transformation
uyku hastalığı: narcolepsy uzaktan kumanda: remote control
uyuşmazlık: incompatibility,
uyluk: thigh incongruence (=incongruity), uzaktan kumanda aygıtı: remote
uyluk atardamarı: femoral artery unconformity controller
uyluk kemiği yumrusu: trochanter uyuşturma: anesthetization uzaktan kumandalı: remote controlled
uyluk/kalça kemiğine ilişkin: femoral uyuşturucu: anesthetic, hard drug, uzaktan kumandalı kapı: remote
uyma: accomodation, compliance, fit narcotic, narcose, sedative controlled door
uyma etmeni: accomodation factor uyuşturum: anesthesia uzaktan kumandalı mikroskopi:
uyma gerilimi: accomodation stress uyuşukluk: abirriration, narcotism, telemicroscopy
uyma kıvrımı: accomodation kink torpor uzaktan kumandalı roket: remote
uymayan: incongruent, nonconforming uyuşukluk verici: torporific controlled rocket
uymuş: matched uyuşum: conformation, integration uzaktan kumandalı uçak: remote
uytenbogardit [Ag3AuS3]: uyuşum çizgileri: match lines (=matched controlled aircraft
uytenbogaardite edges) uzaktan süreçleme: teleprocessing
uyum: adaptation, compliance, harmony, uyuşum levhası: match plate uzaktarım: telemechanics
registration uyuşumlu: conformal, matching uzama: elongation
uyum ölçer: adaptometer uyuşumlu kaplama: conformal coating uzamaölçer: extensometer
uyumcul (fiz): harmonic uyuşumlu yüzeyler: conformal surfaces uzamalı bükme karmaları: extensional-
uyumcul bölme: harmonic division uyuşumsal: conformational bending composite
uyumcul çözümleme: harmonic analysis uyuşumsal dağıntı: conformational uzamçoğuz: stereospecific polymer
uyumcul dalga: harmonic wave entropy uzam-düzenli kauçuklar: stereo-regular
uyumcul devinim: harmonic motion uyuşumsal entropi: conformational rubbers
uyumcul dizi: harmonic progression entropy uzameşiz: stereoisomer
uyumcul doğrultmaç: harmonic rectifier uyuşurluk: conformance uzameşizlik: stereoisomerism
uyumcul işlev: harmonic function uyutucu: narcose, soporiferous uzamış: elongated, prolate
uyumcul oran: harmonic ratio uyutumlu sağaltım (tıp): hypnotherapy uzamış alfa (Ti): elongated alfa

368
uzamış dislokasyon uzviyet

uzamış dislokasyon: extended uzaysal bağdaşım (ışık): spatial uzun kızak: bobsled
dislocation coherence uzun menteşe: piano hinge
uzamış ferrit tanesi: elongated ferrite uzaysal çözünüm: spatial resolution uzun resim: panel1
grain uzaysal dirim bilimi: bioscience uzun saplı kaşık: barspoon
uzamış gözenekler: elongated pores uzaysal fark yöntemi (görünge ölçümü): uzun saplı süpürge: push broom
uzamış kıvrıntı: extended jog spatial difference technique uzun sivri diş: tusk
uzamış silikat kalıntılar: elongated uzaysal frekans (optik): spatial uzun sülfat kabarcığı (cam): elongated
silicate inclusions frequency saltcake seed
uzamış sülfür kalıntılar: elongated uzaysal sıklık: spatial frequency uzun süreli çekim (foto): time exposure
sulphide inclusions uzaysal süzgeç (optik): spatial filter uzun süreli dağlama: long-term etching
uzamış tane: elongated grain uzayuçuşu: space flight uzun süreli duruş (y.fırın): blow-out
uzamış tek bölgeli mıknatıslar: uzay-zaman: space-time uzun süreli içki: long drink
elongated single domain magnets uzay-zaman süremi: space-time uzun süren kasınç (tıp): tonus
uzamış x-ışınları soğurumlu ayrıntılı continuum uzun şort: bermuda shorts
yapı: extended x-ray absorption fine uziletişim: telecommunication uzun talaş: continuous chip
structure (EXAFS) uzman: expert, specialist uzun ton (=1016kg): long ton
uzamış yuvarsı: prolate spheroid uzman gözetleç/mikroskop: dedicated uzun tozluk: gambago, spatterdash
uzamkimya: stereochemistry microscope uzun ürün haddeleri: long product mills,
uzamsal (atom molekül): stereoic (Al) uzman olmayan: unskilled long product rolling mills (=long product
uzamsal engel (örütbilim): steric uzmanlaşma: specialization mills)
hindrance uzmanlık: speciality uzun ürünler: long products
uzamseçimli: stereospecific uzmanlık çoğuzları: speciality polymers uzun yalazlı kömür: free burning coal
uzamsıralı: stereospecific uzmanlık dalı: speciality uzun yara: slashing
uzamsıralı plastikler: stereospecific uzmanlık haddeleri: speciality mills uzun yassı sepet: flasket
plastics uzölçüm: telemetry uzun yay: longbow
uzantı: apophysis, diverticulum, uzun: long, tall uzun yön: longitudinal direction
extensity, point uzun yular: longe
uzun avara gönderi (den.): barge pole
uzantı kemik (tıp): exostosis uzun zincirli dallanma: long-chain
uzun boylu: tall
uzantılı: protrusive uzun boyunlu (cam): long neck branching
uzatıcılar (çoğuz): extenders uzun boyunlu şişe: matrass (=mattrass) uzun zincirli molekül (kim.): long-chain
uzatım: extension, extensity uzun cam: slow settling glass (long glass), molecule
uzatım oranı: extension ratio long glass uzunca: oblong
uzatma: lengthening uzun cam elyafı: long glass fibre uzunçalar: longplayer
uzay: space uzun cam lifi: silk (long glass fibre) uzunluğuna: lengthwise, longitudinal
uzay aracı: spacecraft uzun çelik ürünleri: long steel products uzunluk: footage, length
uzay eğrisi (mat): space curve uzun çizme: jackboot uzuv: limb, organ, part
uzay geometri: solid geometry uzun dalgaboylu ışınım: soft radiation uzuv kesme (ameliyat) : amputation
uzay giysisi: spacesuit uzun davul: tambourine uzuv uzaklaştırması (tıp) : abdution
uzay kafesleri (örüt bilimi): space uzun delik: slot uzviyet : organism
lattices uzun eldiven: gauntlet
uzay kapsülü: space capsule uzun erim: long range
uzay kümeleri (x-ışınları): space groups uzun erimli düzen (örütbilim): long
uzay modelleri (denge çizgeleri): space range order (LRO)
models uzun erimli düzen etkileşimi: long range
uzay örgüleri: space lattices order interaction
uzay yansıma bakışımı: parity uzun erimli düzen katsayısı: long range
uzay yükü (fiz): space charge order parameter
uzay yükü sapıncı (elektron m.): space uzun ince çene (tıp): lantern jaw
charge aberration uzun kabarcık (cam): blister
uzaya fırlatma: blast-off uzun kafa: longhead
uzayabilirlik: extensibility uzun kanatlı menteşe: strap-hinge
uzayan: stretchy uzun kemik (tıp): long bone
uzaysal: spatial uzun kesik: slashing

369
Ü
ücret: earning, fee, pay, wage üç boyutlu örme: three-dimensional üç etilamin [(C2H5)3N]: triethylamine
ücret maliyetleri: wage costs weaving üç etilen glikol: triethylene glycol
ücretsiz: unpaid üç boyutlu resim: hologram üç etilli aluminyum: triethyl aluminium
ücretsiz izin: leave without pay (LWOP) üç boyutlu resim oluşturma: holography üç evreli: three-phase
üç: three üç boyutlu röntgen resmi: üç evreli denge çizgesi: three-phase
üç alkilli fosfat: trialkyl phosphate steraoradiograph equilibrium diagramme
üç asitli (kim.): triacid üç boyutlu röntgen resmi çekme: üç evreli tepkimeler: three-phase
üç aşamalı lamba: three-way bulb steraoradiography reactions
üç boyutlu tane büyüklüğü: spatial grain üç fazlı (elekt.): three-phase
üç atomlu (molekül): triatomic size
üç ayak (foto): tripod üç foton uyarımı: three photon
üç boyutlu uzay: euclidean space excitation
üç ayak dikme: derrick üç boyutluluk: tridimensionality
üç ayaklı iskemle: tripod üç gözlü ilmik: prolonge knot
üç boyutsal: spatial üç ışınlı: triradiated
üç ayaklı parlatıcı: tripod polisher üç bölgeli bileşikler: ternary compounds üç kalsiyum fosfat [Ca3(PO4)2]:
üç bazlı: tribasic üç bölmeli: triform tricalcium phosphate (TCP)
üç biçimli: trimorph üç bölümlü: trinary üç kapakçık (kalp) (tıp): tricuspic valve
üç biçimlilik: trimorphism üç çatallı zıpkın: trident üç kat: treble, trine, threefold
üç bileşenli evre çizgesi: ternary phase üç çeneli ayna (mak.): three-jaw chuck üç kat kromozomlu (tıp): triploid
diagramme üç çentikli: tricuspic üç kat olma: triplicity
üç boşluklu kalıp: triple-cavity mould üç çevrimli: tricyclic üç katmanlı bakışımlı levha: three-layer
üç boyutlama: three-dimensional üç çeyrek: three-quarter symmetric plate
network üç çeyrek sert (demirdışı alaşımlar): üç katmanlı yatak (mek): trimetal
üç boyutlu: spatial, three-dimensional, three-quarter hard bearing
tridimensional, trimetric üç çeyrek tuğla: three-quarter brick üç kenarlı: tricornered, trilateral
üç boyutlu ağ: three-dimensional üç çıkışlı aygıtlar: three-terminal devices üç kez: threefold, thrice
network üç çizgili: trilinear üç klorlu: trichloride
üç boyutlu atom sondası: three- üç damla beslemesi (cam): triple gob üç kloretilen [CHCl: trichloroethylene
dimensional atom probe (3-dap) feeding üç klorürlü fenoksiasetik
üç boyutlu çatkılama: three-dimensional üç damla süreci (cam): triple-gob asit [Cl3C6H2OCH2.COOH]:
reconstruction process trichlorophenoxyacetic acid
üç boyutlu çizge: stereogram, üç damla yöntemi (cam): triple gobbing üç klorürlü sirke asidi [CCl3COOH]:
stereography üç değerlikli (kim.): tervalent, triad, trichloroacetic acid
üç boyutlu görüntü: diorama, trivalent üç kopya çıkarma: triplication
stereogram üç değerliklilik: tervalence üç köşeli: three-cornered, triangler,
üç boyutlu görüntü bilimi: stereoscopy (=tervalency), tervalency trigonal
üç boyutlu görüntü: stereograph üç değişkenli denge: tervarient üç kristalli (büneral): triamorph
üç boyutlu gösterici: stereoviewer equilibrium üç mercekli: trinocular
üç boyutlu gözetleç: steremicroscope üç devinimli basgaç: triple-action press üç mercekli gözlemleme kafası:
üç boyutlu içyapı fotoğrafı: stereoscopic üç dilimli: tripartite trinocular viewing head
micrograph üç dişli: tridentate üç merdaneli teknoloji: three-roll
üç boyutlu izdüşüm: trimetric projection üç durumlu molekül anahtarı: three- technology
üç boyutlu karıştırıcık: three-dimesional state molecular switch üç metalli anhidridler: trimetallic
micromixer üç düzlemli: trihedral, trihedron anhydrides
üç boyutlu kırık yüzey görüntüleme: üç düzlemli açı: trihedral angle üç misli: treble, trine
stereophotogrammetry üç eğik eksenli: triclinic üç mm’lik pencere camı: demi-double
üç boyutlu kuvvet alanı: three- üç eğik eksenli yapı: triclinic structure strength window glass
dimensional force field üç ekseni kesen düzlem: pyramidalplane üç moleküllü: termolecular, trimolecular
üç boyutlu kuvvet alanlı görünge üç eksenli: triaxial üç moleküllü tepkimeler: termolecular
ölçümü: three-dimensional force field üç eksenli basma: triaxial compression reactions
spectroscopy üç eksenli gerilim: triaxial stress üç noktadan eğme: three-point bending
üç boyutlu mikroskop: steramicroscope üç eksenli gerilim oranı: triaxiality üç odaklı: trifocal
üç boyutlu mikroskopi: steramicroscopy üç eksenli germe: triaxial tension üç örütlü: triamorph, trimorph
üç boyutlu örgü: three-dimensional üç eksenli ivmeölçer: three-axis üç örütlülük: trimorphism
knitting accelerometer üç parçalı (giysi): three-piece, tripart

370
üç parçalı üfürme düz cam

üç parçalı: tripartite üçlü evre çizgesi: ternary phase üfleme borulu kabarcıklandırımlı
üç potalı kalaylama: three pot tinning diagramme dengeli süreç (çelik): lance bubbling
üç renk içeren: trichromatic üçlü hadde: three-high mill equilibrium (LBE) process
üç renk kullanımı (baskı): üçlü hidrat: trihydrate üfleme borusu kullanımı: lancing
trichromatism üçlü kalıp: triple-cavity mould üfleme borusu oksijeni: lance oxygen
üç renkli: three-colour, trichromatic üçlü kolayerir: ternary eutectic üfleme borusu soğutma dizgesi (çelik):
üç renkli: tricoloured lance cooling system
üçlü kolayerir katılaşması: ternary
üç renkli basma yöntemi: three-colour eutectic solidification üfleme borusu tutucuları: lance-holders
process üçlü kolayerir yapılar: ternary eutectic üfleme borusu yönlendireci (çelik):
üç renklilenme: trichroism lance manipulator
structures
üç renklilik: trichromatism üfleme borusunda cama şekil verme:
üçlü kolayerirsi: ternary eutectoid making on blow pipe
üç sıralı: triserial
üçlü mullit: ternary mullite üfleme cam: blow glass, blown glass
üç su içeren: trihydrate
üçlü nokta (içyapı taneleri): triple point üfleme cam eşya: blown glassware
üç tekerlekli bisiklet: tricycle
üçlü nokta çatlakları (yüzey bozuğu): üfleme çatlağı: pressure check
üç tekerlekli iniş takımı: tricycle landing
gear triple point cracks üfleme düz cam: crown glass
üç tekerlekli taşıt: three-wheeler üçlü ötektik: ternary eutectic üfleme gazı: purging gas
üç tekneli kayık: trimaran üçlü ötektoid: ternary eutectoid üfleme hacmi: blast volume
üç uçlu: tricuspic, tridentate üçlü parçalanma (atom): ternary fission üfleme havası basıncı (y. fırın): blast
üç vurulu (tıp): trichrotic üçlü pres: triple-action press pressure
üç yanlı: trilateral üçoksit (kim.): trioxide üfleme havası hattı (cam): blow air line
üç yüzlü: trihedral trihedron üçterimli (mat): trinomial üfleme havası hızı: blast velocity
üçbrommetanol [CBr3CH2OH]: üçüncü: tertiary, third üfleme havası kurutma: blast air-drying
tribromomethanol üçüncü pişirme: third firing üfleme havası oranı (y.fırın): blast rate
üçe ayırma: trifurcation, trisection üçüncü renk: tertiary colour üfleme havası önısıtıcısı: blast preheater
üçe bölme: trifurcation, trisection üçüncü uyumlu foton mikroskopisi: üfleme havası önısıtması: blast air
üçe bölünme: trichotomy third harmonic photon microscopy preheating
üçgen (geo.): triangle üçüncül: tertiary üfleme havası sıcaklığı (y.fırın): blast
üçgen bağlantı: delta connection temperature
üçüncül amid çoğuzu: tertiary amide
üçgen bayrak: burgee, pennant üfleme hızı: blow rate, rate of injection
polymer
üçgen kesitli: triquetrous üfleme işlemi: blowing operation
üçüncül sürünme: tertiary creep
üçgen mumluk: hearse üfleme izi: checker pattern
üçüz: triplet
üçgen ölçüsel: trigonometric üfleme kalıbı: blow mould
üçüz bakışımlı: trigonal
üçgenleme: triangulation üfleme memesi: blast nozzle, tuyere
üçüz bakışımlı kristal: trigonal crystal
üçgensel: triangler, trigonal üfleme memesi tuğlası: tuyere brick
üçüz bakışımlı örüt: trigonal crystal üfleme plakası: blow plate
üçklorür (kim.): trichloride
üçüz bakışımlı yapı: trigonal structure üfleme sap (cam): hollow stem, straw
üçlem: triplet
üfleç: blow iron, blower, fan, torch, stem (hollow stem)
üçlem durumu: triplet state
ventilator üfleme sonrası (oksijen): afterblow
üçleme: triplication
üfleç kanatçığı: fan blade üfleme süresi: blow time
üçlenme: trichotomy, triplicity
üfleç kayışı: fan belt üflemeli biçimleme: blow forming
üçlü: trinary, ternary, triad
üçlü alaşımlar: ternary alloys üfleç motoru: fan motor üflemeli çinko fırını: zinc blast furnace
üçlü bağ: triple bond üfleçli kurşun fırını: lead blast furnace üflemeli kalıplama: blow moulding
üçlü burgu ucu: three way bit üfleme: blow, blowing üflemeli maça yapımı: core blowing
üçlü çizimler (denge çizgeleri): ternary üfleme basıncı (cam): blow pressure üflemeli sıkma döküm: blow squeeze
plots üfleme başlığı: blow head casting
üçlü çoğuz: terpolymer üfleme beki (cam şişirme): blowing üflemeli süreçler: blowing processes
üçlü çoğuzlanma: terpolymerization burner üflenerek ucu açılmış (cam): blown out
üçlü dengeli evre çizgesi: ternary üfleme bileziği (cam): blowing ring üflenmiş cama biçim verme: making on
equilibrium phase diagramme üfleme borudan düz cam: blown sheet a post
üçlü dizge: ternary system üfleme borusu: blow iron, blow pipe, üfleyerek kurutma (sac): blow-dry
üçlü eğri (basınç-sıcaklık çizgesi): triple blowing iron, lance, performance üfleyerek uç açma (cam): blowing out
curve monitoring üfürme düz cam: cylinder glass

371
üfürme zar sıkması üst kaplama

üfürme zar sıkması: blown-film üretim çizelgesi (çelik): tonnage chart ürün geliştirme: product development
extrusion üretim denetimi: production control ürün karışımı: product mix
üfürme zar süreci: blown-film process üretim dezgesi: production system ürün mimarisi: product architecture
üğüntü: ramentum, sawdust üretim hattı: production line ürün niceliği: product quantity
üleşim: partition üretim hattında boyutsal ölçüm: in-line ürün niteliği: product quality
üleşim işlevi: partition function dimensional measurement ürün oylumu: product volume
üleşke: fraction üretim hattında çubuk ölçümü: in-line ürün ömrü: product life
ümüş: muck bar measurement ürün şartnamesi: product specification
üniforma:uniform üretim hattında düzleme: in-line ürün tasarımı: product design
ünite (ecz.):unit straightening
ürün yerleştirimi: product layout
üniversal kiriş haddesi: universal beam üretim hattında haddeleme: in-line
rolling üs (mat.): index
mill üst: exponent, order, top, upper
üniversal pense: combination pliers üretim hattında vakumlu torbalı
süzgeç: in-line vacuum bag filter üst akma noktası: upper yield point
üniversal rende: bullnose pilers üst beynit: upper bainite
üretim hızı: production rate
üniversite: university üst bırakım: epitaxy
üretim koşulları: production conditions
üniversite öğrencisi: undergraduate üst bırakımlı büyüme: epitaxial growth
üretim maliyetleri: production costs
üre [CO(NH2)2]: urea üst bırakıntı: epitaxy
üretim öncesi deneyi (yapıştırıcılar):
üre formaldehid: urea formaldehyde preproduction test üst birikim: positive segregation
(=methanol) üst bölge (sürekli döküm): top zone
üretim planlaması: production planning
üre formaldehit plastikleri: urea üst çekme dayancı: ultimate tensile
üretim resmi: production drawing
formaldehyde plastics strength (=ultimate strength) (σUTS)
üretim sığası: production capacity
üre formaldehit reçinesi: urea- üst çekme gerilimi: ultimate tensile
formaldehyde resin üretim sırasında: in-line
üretim sırasında inceleme: in-process stress
üre oluşumu: urea formation üst çekmece: top-drawer
inspection
üre reçineleri: urea resins üst çıkıcı (döküm): top riser
üretim tasarlama: production design
üre sarısı [C5H4N4O2]: xanthine üst damak (tıp): soft palate
üretim ve taşıma kırığı (cam): handling
üre-formaldehit yapıştırıcı: urea- breakage üst denetim kısıtı: upper control limit
formaldehyde adhesive
üretim verimliliği: production efficiency üst derece (döküm): cope
üreido kökü [NH2CONH-]: ureido
group üretim yordamı: production route üst dönüşül çözelti sıcaklığı: upper
üretim yönetimi: production critical solution temperature
üreme: biogenesis, uremia
management üst dönüşül sıcaklık: upper critical
üremsel: biogenetical
üretim yöntemleri: production methods temperature
üresel: uric üretiş: generation üst dönüşüm sıcaklığı: upper
üretan [NH2COOR]: urethane üretiş süresi (atom): generation time transformation temperature
üretan akrilat: urethane-acrylate üretken: productive üst düzey: advanced
üretan elastomeri: urethane elastomer üretken doku (tıp): histogen üst eşiz: metamer
üretan katı köpükleri: urethane rigid üretken olmayan: nonproductive üst eşizli: metameric
foam üretken olmayan: unproductive üst eşizlik: metamerisim
üretan melezleri: urethane hybrids üretken tepkimeç: breed pile (=breeder üst ezme (hadde): overdraft
üretan plastikleri: urethane plastics reactor) (=overdraught)
üretan reçineleri: urethane resins üretkenlik: productivity üst güverte: spar deck
üretan süngerleri: urethane rigid foam, üretra (tıp): urethra üst ısıl değer: gross calorific value
urethane foams üreyen: biogenic üst ıslah noktası (cam): upper annealing
üreteç: generator üreylen kökü [-NHCONH-]: ureylene point
üreteç gazı: generator gas group üst ıslah sıcaklığı (cam): upper
üretici göze (tıp): matrix ürik (tıp): uric annealing temperature
üretici renk: complementary colour ürik asit [C5H4N4O3] (tıp): uric acid üst iki (mak): square
üretik: manufactured ürkme: alarm üst kababirikim: positive
üretik alumina: manufactured alumina üroloji: urology macrosegregation
üretik eşya: manufactured goods üroskopi (tıp): uroscopy (=urinoscopy) üst kalınlık kısıtı (haddeleme): upper
üretim: culture, production, yield ürün: product, yield thickness limit (UCL)
üretim artığı: scrap ürün geçiş hızı: throughput üst kalıp: mould cover (=cover die)
üretim artığı hurda: new scrap ürün geçiş oranı: throughput üst kaplama: cover coat

372
üst kat üzüm şekeri

üst kat: upstairs üstü açık iki tekerlekli araba: tilbury üzengi kayışı: stirrup leather (=stirrup
üst mercek (tem): top lens üstü açık pota: open-top ladle strap)
üst merdane: top roll üstü açık tomruk kalıbı: open-top ingot üzengi kemiği (orta kulak): stapes ,
üst örtü: cover coat mould stirrup bone
üst sır: overglaze üstü açılır araba: landau üzüm asidi [CH3COCOOH]: pyruvic
üstü çok yüklü: top-heavy acid
üst sır süslemesi: overglaze decoration
üstübeç [(PbCO3)2 Pb(OH)2]: ceruse, üzüm bağı: vinery , vineyard
üst sıra yan blok (cam): flux block
white lead üzüm fidanlığı: vinery
üst sırlama: overglazing
üstün: predominant, ultra; ultra- üzüm posası: marc
üst sıvı (kim): supernatant liquid
üstünalaşımlar: superalloys üzüm şekeri: glucose (=dextrose)
üst söve: lintel
üstünçözelti: extra solution
üst şartname kısıtı: upper specification
limit (USL) üstünçözünüm: super resolution
üst taraf: upside üstündizilmıknatıs: superparamagnet
üst tavlama noktası: upper annealing üstüneritken: superflux
point üstüneritken katımlı: superfluxed
üst tavlama sıcaklığı: upper annealing üstüneritkenli: superfluxed
temperature üstünesnek saçılım: superelastic
üst tokmak (toz metalbilimi): upper scattering
ram üstünileten (eylem): superconducting
üst yutak (tıp): nasopharnynx üstünileten zar: superconducting film
üst yük: peak load üstüniletken (gereç): superconductor
üst yüzey: upside üstüniletken mıknatıs: superconducting
üst yüzey kuvveti (sıvı): meniscus force magnet
üst yüzey pürüzlülüğü (kaplama): shelf üstüniletkenlik: superconductivity
roughness üstünnemsavar yüzeyler:
üst yüzeyi hilalsi sıvı sütunu: meniscus superhydrophobic surfaces
üst zımba: upper punch üstün kafes (örüt b.): superlattice
üst-alt süreci (Cu-Ni ayırma): top and üstünplastisite: superplasticity
bottom process üstüntunçlar(al-mn pirinçleri): super
üste löncesi değişmezi (Arrhenius bronzes
denklemi): preexponential constant üstünyoğruk biçimleme: superplastic
üstel: antilogarithm, exponential forming (SPF)
üstel artış: exponential increase üstünyoğruk seramikler: superplastic
üstel azalış: exponential decrease ceramics
üstel dağılım: exponential distribution üstünyoğrukluk: superplasticity
üstel denklem: exponential equation üstüne uydurma: bevelling
üstel işlev: exponential function üstüpü: oakum
üstel soğur(ul)ma: exponential üstüste binme: imbrication,
absorption superimposition
üstel yokolum: exponential decay üstüste binmiş: imbricated
üsteri: scarfskin (=epidermis) üstüste fotoğraf çekme (hata): double
üstlenme: undertaking exposure
üstten aydınlatıcı: epi-illuminator üstyapı: superstructure
üstten aydınlatma: epi-illumination üşek: electrode
üstten aydınlatmalı nesnel mercek: epi- ütü istemeyen: drip-dry
objective ütüleme: ironing
üstten doldurmalı kireç ocağı: shaft lime ütüleme haddesi: temper mill
kiln ütülenmemiş çamaşır: dry wash
üstten florışımalı mikroskop: ütüsüz (giysi): wash-and-wear
epifluorescence microscope üvea: uvea
üstten giriş tutucusu (TEM): top-entry üvey: half-blood (ed)
holder üvez asidi: sorbic acid
üstü açık depo: yard üzengi: stirrup

373
V
V çentikli kalıp: V-bend die vakum torbası: vacuum bag vakumda kaynaştırma vacuum gauge:
V kaplaması (bir dalgaboyunu vakum üfleme yöntemi (cam): vacuum- vacuum fusion
yansıtmayan kaplama): V coating and-blow process vakumda kokil döküm: vacuum
V-birikimi: V-segregate, V-segregation vakum yağı: apiezon oil permanent mould casting
V-çentiği: V-notch vakum yaratma: vacuumization vakumda krom kaplama: chromium
V-çentikli charpy denemesi: V-notch vakumda argonlu karbonsuzlaştırma vacuum coating
charpy testing (çelik): vacuum argon decarburization vakumda kurutma: vacuum drying
V-çentikli charpy deneyi: V-notch (VAD) vakumda metal kaplama: vacuum
charpy test vakumda arıtma: vacuum refining metallizing
V-çentikli çarpma deneyi: V-notch vakumda arkla yeniden eritme (çelik): vakumda oksijen giderme: vacuum
impact test vacuum arc remelting (VAR) deoxidation
V-çentikli çarpma tokluğu: V-notch vakumda azotlu karbonlama: vacuum vakumda oksijenle karbonsuzlaştırma:
impact toughness nitrocarburizing vacuum oxygen decarburization (VOD)
V-çentikli tokluk: V-notch toughness vakumda bırakım: vacuum deposition vakumda oksijenle karbonsuzlaştırma
V-dişlisi: herringbone gear vakumda bırakımlı maske: vapour fırını: vacuum oxygen decarburization
V-kalıp: V-belt deposited replica (VOD) furnace
V-kanalı: V-groove vakumda biçimleme (mek): vacuum vakumda paketleme: vacuum packing
V-kayışı: V-belt forming vakumda petrol artığı: vacuum residue
V-kayışı kasnağı: sheave vakumda buharlaştırma: vacuum vakumda plazma püskürtme: vacuum
V-kaynağı: V-weld evaporation plasma spraying (VPS)
V-motor: V-engine vakumda buharlaştırmayla yüzey vakumda plazmalı yüzey sertleştirme:
kaplama: vacuum evaporation surface vacuum plasma surface hardening
V-sınıf beşli denge: class-V quinary
equilibrium coating vakumda sert lehimleme: vacuum
vakumda damıtım: vacuum distillation brazing
V-silindirli motor (oto.): V-type-engine
vakumda dondurup kurutma: vakumda sertleştirme: vacuum
V-süreci (döküm): V-process hardening
V-takozu: V-block lyophilization
vakumda döküm: vacuum casting vakumda sıcak baskılama: vacuum hot
V-tepeli karıştırıcı (toz metalbilimi): pressing (VHP)
V-cone blender vakumda endüklemli eritme: vacuum
induction melting (VIM) vakumda sinterleme: vacuum sintering
V-X çizgesi / oylumlu derişim çizgesi : vakumda tavlama: vacuum annealing
V-X vakumda eritme: vacuum melting
vakumda florışıl görüntüleme: vacuum vakumda torbalı kalıplama (plastikler):
V-yivi : V-groove vacuum bag moulding
vagon: railcar ; wagon fluorescence display (VDF)
vakumda gaz giderme: vacuum vakumda zerreciklendirme: vacuum
vagon çeki çubuğu: drawbar atomization
vagon çekici (demiryolu): car haul degassing
vakumda gaz giderme birimi: vacuum vakumla potada gaz giderimi: vacuum
vagon gemisi: sea train ladle degassing
degassing unit
vakıf: foundation vakumla şişirme (cam): vacuum blowing
vakumda geri tepmeli ısıl biçimleme
vaktinde: timely (plastikler): vacuum snapback vakumlu ark ocağı: vacuum arc furnace
vakum: vacuum thermoforming vakumlu besleme (cam): suction feeding
vakum destekli reçine püskürtme vakumda ısıl işlem: vacuum heat vakumlu fırın: vacuum furnace
süreci: vacuum assisted resin injection treatment vakumlu gaz giderici: vacuum degasser
process vakumlu hazne: vacuum tank
vakum fırını: vacuum furnace vakumda içitmeli kalıplama: vacuum
injection moulding vakumlu kalıp (cam): suction mould
vakum freni: booster brake vakumda işlem: vacuum treatment vakumlu sinterleme fırını: vacuum
vakum gresi: vacuum grease vakumda işlem uygulanmış çelik: sintering furnace
vakum odası: vacuum chamber vacuum treated steel vakumlu süreç: suction process
vakum haznesi: vacuum tank vakumda kadmiyum örtme: cadmium vakumlu süzgeç: vacuum filter
vakum katı yağı: vacuum grease vacuum coating vakumlu süzgeçli tamburlar: vacuum
vakum kilidi: airlock vakumda kadmiyum sülfatlı örtme: filter drums
vakum körüğü: vacuum bellows cadmium sulphate vacuum coating vakum-üfleme yöntemi (cam): suck-and
vakum metalbilimi: vacuum metallurgy vakumda kalıplama: vacuum moulding blow process
vakum odası (cam): vacuum cabin vakumda kaplama: vacuum coating valentinit (antimuan minerali):
vakum odası: vacuum chamber vakumda karbonat süreci: vacuum valentinite
vakum oluşumu: vacuum forming carbonate process valf: valve
vakum ölçümü: vacuum measurement vakumda karbonlama (çelik): vacuum valf çelikleri: valve steels
vakum pompası: vacuum pump carburizing valf yayı: valve spring
vakum sızması: vacuum infiltration vakumda karbonlu oksijen giderme: valf yayı teli: valve spring wire
vakum tıkacı: vacuum seal vacuum-carbon deoxidation (VCD) valf yuvası: valve seat

374
valflı veri tabanı

valflı: valvate, valved vanadyum oksijenli üçklorür [VOCl3]: vatölçer: wattmeter


valfsız: valveless vanadium oxytrichloride vat-saat: watt-hour
valin [(CH3)2CH-CH-(NH2)-COOH]: vanadyum oksitler [V2O3] [V2O4]: vatsız akım: wattless current
valine vanadium oxides vavelit [Al3(PO4)2(OH)3.5H2O]:
valiz: handbag, suitcase,valise vanadyum silisid [VSi2]: vanadium wavellite
Van Arkel süreci: Van Arkel process silicide vazelin: petroleum jelly (=petrolatum),
Van Der Waals bağlanması: Van Der vanadyum talaşı: vanadium turnings vaseline
Waals bonding vanadyum tanecikleri: vanadium vazgeçilemez: unexpendable
Van Der Waals bağları (atomlar): Van granules vazo biçiminde:vasiform
Der Waals bonds vanadyum tozu: vanadium powder veba (tıp): pestilence
Van Der Waals çekimi: Van Der Waals vanadyum varağı: vanadium foil veba getiren (tıp): pestilential
attraction vanadyumlu (+2, +3): vanadous vectra reçineleri: vectra resins
Van Der Waals değişmezi: Van Der vanadyumlu (+3,+5): vanadic vectran elyafı: vectran fibre
Waals constant vanadyumlu çelikler: vanadium steels vectran lifi: vectran fibre
Van Der Waals denklemi: Van Der vanadyumlu demir: ferrovanadium Vegard yasası (örütbilim): Vegard’s law
Waals equation vanadyumlu kalay sarısı [V2O5+SnO2]: vektör analizi (mat.): vector analysis
Van Der Waals kuvvetleri: Van Der vanadium tin-yellow vektörler hesabı: calculus of vectors
Waals forces vanadyumlu tunçlar: vanadium bronzes velo-süreci (cam): vello-process
Van Der Waals oylumu: Van Der Vandegraaf üreteci: Vandegraaf velur: velure
Waalsvolume generator venedik beyazı: venetian white
Van Dyke kahverengisi: Van Dyke vanilin [(CH3O)(OH)C6H3CHO]: venedik kırmızısı: venetian red
brown vanillin venturi boru: venturi tube
Van Valkenburgh deneyi (cevherlerde vanilya: vanilla venturi borusu: venturi pipe
W,V,Ti,Mo belirleme): Van Valkenburgh vantilatör: ventilator venturi etkisi (perdeleme): venturi effect
test vantuz: cupping glass venturi yıkayıcı: venturi scrubber,
Van’t Hoff denklemi: Van’t Hoff equation vapur: boat, ship, steamer, steamship venturi washer
Van’t Hoff kuralı: Van’t Hoff ’s principle vapur bağlantılı tren: boat train veratrin (kim.): veratrin (E)
(Van’t Hoff ’s rule) var: available verem (tıp): phthisis
Van’t Hoff ’un eş oylum eğrisi: Van’t varak: foil veremli: phtisic
Hoff ’s isochore varakcılık: goldbeating verev (kumaş): bias
Van’t Hoff ’un eş sıcaklık eğrisi: Van’t vardiya: shift verev ek: bevelled joint
Hoff ’s isotherm varfarin [C19H16O4]: warefarin verevli kumaş: bias fabric
vana: stopcock, valve vargel bıçkı: reciprocating saw vergi: tax
vanadat: vanadate vargel testere: hacksaw, reciprocating saw vergi iadesi: tax return
vanadinit [Pb5(VO4)3Cl]: vanadinite vargel testere bıçağı: hacksaw blade vergi indirimi: tax deduction
vanadyum [V]: vanadium vargel tezgahı: shaper vergi kaybı: tax loss
vanadyum alaşımları: vanadium alloys vargı: conclusion vergi muafiyeti: tax exemption
vanadyum alaşımlı çelikler: vanadium varil: barrel, butt, cask vergi mükellefi: tax payer
alloyed steels varis: varicosis, varix vergi mükellefiyeti: tax liability
vanadyum asitli [HVO3]: vanadic acid varis ameliyatı (tıp): varicotomy vergi oranı: tax rate
vanadyum beşoksit [V2O5]: vanadium varisit [Al(PO4).2H2O]: variscite vergi ödeyen: tax payer
pentoxide varisli (tıp): varicellate, varicose vergi pulu: tax stamp
vanadyum borür [VB]: vanadium boride varistor: varistor vergiden muaf: tax-free
vanadyum bromür [VBr3]: vanadium varlık: property, wealth vergilendirme: taxation
bromide varolan gerilim: inherent stress vergisiz: tax-free
vanadyum cevherleri: vanadium ores varoli köprüsü (beyin): ponsvarolii vergiye tabi: taxable
vanadyum çubuğu: vanadium rod varsayım: hypothesis veri: datum
vanadyum florürler [VF3] [VF4]: varsayımlı: hypothetical veri bankası: databank
vanadium fluorides varsıl atmosfer: rich atmosphere veri çözümleme: data analysis
vanadyum iyodür [VI3]: vanadium varsıl fırın atmosferi: rich furnace veri değerlendirme: data evaluation
iodide atmosphere veri depolama: data storage
vanadyum karbür [V4C3]: vanadium varsıllaş(tırıl)mış: enriched veri işleme: data processing
carbide varyoz: sledge hammer veri işleme dizgesi: data processing
vanadyum klorürler [VCl2], [VCl3], vasat: mean system
[VCl4]: vanadium chlorides vasıta: vehicle veri noktaları: datum points
vanadyum nitrür [VN]: vanadium vat (güç birimi): watt (=gagemarks)
nitride vatmetre: wattmeter veri tabanı: database

375
veri tabanı yönetim dizgeleri vitamin

veri tabanı yönetim dizgeleri: database vida dişi: screw thread (=screw tooth), vinç köprüsü arabası: trolley
management systems thread vinç makarası: gin block
veri uzatımı: databank extrapolation vida dişi frezesi: screw milling cutter vinç potası: crane ladle
verici: broadcasting transmitter, vida elevatör: screw elevator vinç rayı: crane rail
transmitter vida freze tezgahı: screw milling vinç tamburu: hoist drum
verici kırıcı: feed crusher machine vinç zinciri: hoisting chain
verilebilir neden: assignable cause vida hatve mastarı: screw gauge vinçle kaldırma: hoisting
veriler: data vida hatvesi: screw pitch vinil [CH2=CH-]: vinyl
verim: output, yield vida kılavuzu: hob, screw tap vinil alkol [CH2=CCl]: vinyl alcohol
verimli: efficient, productive vida lokması: charser, screw tap and vinil asetat [C4H6O2]: vinyl acetate
verimlilik: efficiency, productivity stock vinil asetat plastikleri: vinyl acetate
verimsiz: inefficient, unproductive vida pulu: screw ferrule plastics
verimsizlik: inefficiency vida salma: binding vinil bileşikleri [C3H3R]: vinyl
veriş: delivery, dosage, dose vida sökücü: screw extractor compounds
vermikülit (Al-Mg-Fe hidrosilikat): vida tarağı: screw threaded gauge vinil çarşaflar: vinyl sheets
vermiculite vidalama (hadde): screw-down vinil çoğuzları: vinyl polymers
vermiyon: red sulphide of mercury vidalı basgaç: screw pres vinil esterleri: vinyl esters
vernik: glaze, lacquer, varnish vidalı çivi: screw nail vinil eterleri: vinyl ethers
vernikleme: lacquering vidalı dayak: screw dolly vinil fenolikler: vinyl-phenolics
vernikli: lacquered, varnished vidalı halka: screw eye vinil klorür [C2H3Cl]: vinyl chloride
verniksiz: unvarnished vidalı kafa (şişe): threaded finish vinil klorür plastikleri: vinyl chloride
verniye: caliper vidalı kaldırgaç, kriko: jackscrew plastics
vestonit: westonite vidalı kama: screw wedge vinil klorür-vinil asetat plastikleri: vinyl
veter: sinew, tendon vidalı kapak: screw cap chloride-vinyl acetate (VC-VA) plastics
vezüvanit [Ca10(Mg,Fe)2Al4(SiO4)5(Si2O7)2 vidalı mikrometre: screw micrometer vinil kökü [CH2=CH-]: vinyl group
(OH)4]: vesuvianite vidalı mikrometreli göz merceği vinil lateks: vinyl latex
vibratör: vibrator (mikroskop): screw micrometer eyepiece vinil metakrilat: vinyl methacrylate
Vickers elmas piramit sertliği: Vickers vidalı pres: screw press vinil polimerleri: vinyl polymers
diamond pyramid hardness vidalı vana: screwvalve vinil reçineleri: vinyl resins
Vickers elmas piramit sertlikölçeri: vidalık çubuk: screw stock vinil saclar: vinyl sheets
Vickers diamond pyramid hardness tester vidalık tel: screw wire vinilasetilen [H2C=CHC=CH]:
Vickers incesertliği: Vickers video: video vinylacetylene
microhardness video borusu: video tube viniletilen: vinylethylene
Vickers incesertlik deneyi: Vickers video kamerası: video camera vinilidin florür eşçoğuzu: vinylidene
microhardness test video kaseti: video casette fluoride copolymer
Vickers incesertlik ölçeri: Vickers video kaseti göstericisi: video casette vinilidin klorür: vinylidene chloride
microhardness tester player vinilidin klorür plastikleri: vinylidene
Vickers mikrosertliği: Vickers video kaseti kaydedicisi: video casette chloride plastics
microhardness recorder vinilidin kökü [H2C=C=]: vinylidene
Vickers piramit sayısı: Vickers pyramid video kaydedici: video recorder group
number video oyunu: video game vinilli polisilan: vinylic polysilane
Vickers sertliği: Vickers hardness (HV) video şeridi: videotape vinilpridin eşçoğuzu: vinylpyridine
Vickers sertlik deneyi: Vickers hardness videolu mikroskopi: video microscopy copolymer
test vidicon boru (video; tv): Vidicon™ tube vinsan anjini (tıp): trench mouth
Vickers sertlik ölçeği: Vickers hardness vilemit [Zn2SiO4]: willemite (=vincentis angine)
scale vilüs (tıp): villus viomisin [C23H36N12O8]: viomycin
Vickers sertlik ölçeri: Vickers hardness vinç: crane, hoisting crane, hoist, hoisting viraj (hadde): repeater
tester machine, wiuch virgül (mercek bozukluğu): coma
Vickers sertlik ölçümü: Vickers hardness vinç bomu: crane boom virüs (tıp): virus, zyme
measurement vinç çengeli: crane hook virüse ilişkin (tıp): viral
Vickers sertlik sayısı [HV=1.8544P/d2]: vinç çubuğu: capstan bar viski bardağı (türü) (cam): old fashion
Vickers hardness number (HVN) vinç halatı: winch rope viskoz: viscose
vida: screw vinç kablosu: hoisting cable vişne çürüğü (renk): carmine
vida açma: hobbing vinç kavracı: grab vişne çürüğü rengi: maroon
vida adımı: screw pitch vinç kepçesi: grab Vitalyum™ (Cr+Co+Mo alaşımları):
vida başı yuvası: countersink vinç kıskacı: lifting tongs Vitallium™
vida çıkarma: unscrewing vinç kolu: gibbet vitamin: vitamin(E)

376
vitamin fazlalığı (tıp) vycor camı

vitamin fazlalığı (tıp): hypervitaminosis volfram silisid [wsi2]: tungsten silicide voltaj regülatörü: voltage regulator
vitaminverme: vitaminization volfram soygaz kaynağı: tungsten inert- voltamper: volt-ampere (VA)
vitelin: vitellin gas (TIG) welding voltamperölçer: voltammeter
viterit [BaCO3]: witherite volfram sülfür [WS2]: tungsten sulphide
Volterra dislokasyonu: Volterra
vites kolu: gear lever (=gear shift) volfram teli: tungsten wire
volfram temelli yüksek hız çelikleri: dislocation
vites kutusu: gear box (=gearbox)
vitray: leaded glass tungsten base high speed steels voltölçer: voltameter
Vitreosil ™ (silika türü): Vitreosil ™ volfram tozu: tungsten powder Von Mises akma kıstası: Von Mises
vitrin: glasscase, shop window volfram tuncu: tungsten bronze yielding criterion
vitrin camı: glass for shop windows volfram uç: tungsten tip Von Mises etkin gerilimi: Von Mises
vitrin düzenleme: window dressing volfram üçoksit [WO3]: tungsten effective stress
vitrin mankeni: dress-stand trioxide Von Mises kıstası: Von Mises criterion
vitriyol: vitriol volfram üçoksit [WO3]: tungstite
vulfenit [PbMoO4]: wulfenite
vitriyol pırıltısı [FeSO4(OH)4.2Fe(OH)3. volframit [(Fe,Mn)Wo4]: wolframite
H2O]: vitriol ochre volframlı (+5): tungstic vulkanize etme: vulcanization
vitriyolleştirme: vitriolization volframlı bakırlı metal anayapılı vur(ul)ma: pounding
vivyanit [Fe3(PO4).8H2O]: vivianite karmalar: tungsten-copper metal- vuran: pulsant
viyana kireci: vienna lime matrix-composites vurgulama devresi (elekt.): accentuator
viyola: viola volframlı çelikler: tungsten steels vurma: battering, blow, impingement,
viyolonsel: cello, violencello volframlı demir (önalaşımı): percussion, pulsing
vizite çağrısı: sick call ferrotungsten
volframlı keski çeliği: tungsten chisel vurtzilit (katı bitüm türü): wurtzillite
vizör: visor vurtzit [ZnS]: wurtzite
Vogel-Fulcher bağıntısı: Vogel-Fulcher steel
relation volframlı kromlu çelikler: tungsten- vuru: stroke
voksel (en küçük sayısal görüntü): voxel chromium steels vuruntu (motor): pinking (=knocking)
voksel geometrisi: voxel geometry volframlı sıcak iş çelikleri: tungsten hot- vuruntu önleyici bileşikler: antiknock
volan: flywheel work steels compounds
volastonit [CaO.SiO2]: wollastonite volframlı yüksek hız çelikleri: tungsten
high-speed steels vuruntuönler (motor): antiknock
volbortit [(Cu,Ca)3(VO4)2.H2O]: vuruntusuz: knockless
volborthite volframlı yüksek hız takım çelikleri:
tungsten high-speed tool steels vuruş: beat, blow, knock, strike, stroke
volfram [W]: tungsten
volfram-renyum: tungsten-rhenium vuruş sayısı (biçimleme): number of
volfram alaşımları: tungsten alloys
volfram varağı: tungsten foil strokes
volfram altıflorür [WF6]: tungsten
hexafluoride volkan külü: ejecta vuruşlu çalgı: percussion instrument
volfram altıklorür [WCl6]: tungsten volkan taşı (y. bil.): lapillus, lapillus-pilli
vuruşlu delme: percussion drilling
hexachloride volkanik: igneous, pyroclastic, volcanic
volkanik cam: perlite, volcanic glass vuruşlu matkap: percussion drill
volfram asidi [H2WO4]: tungstic acid vuruşlu muayene (tıp): percussion
volfram birkarbür [WC]: tungsten volkanik cam ipliği: pele’s hair
monocarbide volkanik granit: rhyolite vuruşlu tapa: percussion fuse
volfram borür [WB]: tungsten boride volkanik kayaç: igneous rock, phonolite vücuda bağlanan sıvı borusu (tıp):
volfram bromür [WBr5]: tungsten volkanik kristalli: pyrocrystalline cannula
bromide volkanik kül (çimento): pozzuolana vücut (tıp): body
volfram çubuğu: tungsten rod volkanik magma: igneous magma vücut bileşimi: body composition
volfram elektrot: tungsten electrode volkanik süngertaşı (hidrolik çimento):
trass (=terras) vücut bölümlerinin adları (tıp):
volfram filamenti: tungsten filament toponomy
volfram filamentli lâmba: incandescent volkanit: ebonite
lamp volkanize kauçuk: hard rubber vücut rengi: pigment colour
volfram folyosu: tungsten foil volkmann kanalı (tıp): volkmann’s canal vücut sıcaklığı düşük: hypothermal
volfram karbür / kobalt karbür (WC- volt (gerilim birimi): volt vücut sıcaklığının düşürülmesi (tıp):
CO): tungsten carbide / cobalt carbide volta çifti: voltaic couple hypothermia (=hypothermy)
volfram karbürleri [WC, W2C]: tungsten volta gözesi: voltaic cell vücut suyu: body water
carbides volta pili: voltaic battery (= galvanic vücuttan ameliyatla parça çıkarılması
volfram klorürleri [WCl4] [WCl6]: battery), voltaic pile
tungsten chlorides (tıp): ablation
voltaj (elekt.): voltage
volfram lambası: tungsten lamp voltaj gerilimi (mek.): voltage stress vürtzit yapısı: wurtzite structure
volfram oksit [WO3]: tungsten oxide voltaj merkezleme (e.m.): voltage vüstit [FeO]: wustite
volfram pırıltısı [WO3]: wolfram ochre alignment vycor camı : vycor glass

377
W
Waelz maçası: Waelz core Wetherill süreci (ZnO): Wetherill Worcester porseleni: Worcester
Wagner yaklaşımı: Wagner process porcelain (=Worcester china)
approximation Wettangel süreci (Zn): Wettangel process Wöhler deney aygıtı: Wöhler testing
Walden kuralı: Walden’s rule Wheatstone köprüsü (elekt.): machine
Wallner çizgileri (gevrek kırılma): Wheatstone bridge Wöhler deneyi: Wöhler test
Wallner lines Wiberg-Soderfors süreci (sünger Wöhler yorulma deneyi: Wöhler fatigue
Walloon süreci (dövme demir): Walloon demir): Wiberg-Soderfors process test
process Widmanstatten ferrit (uzunca yapraksı Wullf ağı (örütbilim): Wulff net
Walter etmenleri: Walter’s factors ferrit): Widmanstatten ferrit Wullf savı: Wullf theorem
walterleme (parlatma): walterisation Widmanstatten grafit: Widmanstatten Wullf teoremi: Wullf theorem
Walthal süreci (alümina): Walthal graphite Wurth tepesi (y. fırın): Wurth top
process Widmanstatten içyapı: Widmanstatten wüstit indirgemesi: wustite reduction
Wankel motoru: Wankel engine microstructure wüstit indirgenme bölgesi (y. fırın):
Wanner yüksek sıcaklıkölçeri: Wanner Widmanstatten yapı: Widmanstatten wustite reduction zone
pyrometer structure Wyckoff simgelemi: Wyckoff notation
Washburn maçası: Washburn core Wiedemann-Franz değişmezi:
Washoe süreci: Washoe process Wiedemann-Franz constant
Wiedemann-Franz-Lorenz yasası:
Watts çözeltisi: Watts solution Wiedemann-Franz-Lorentz law
Watts yunağı (nikel kaplama): Watts Wien süzgeci (e.mik): Wien filter
bath Wigner erki (örüt): Wigner energy
Wealz döner fırını (çinko): Wealz kiln Wigner etkisi (ışınım): Wigner effect
Wealz süreci (çinko): Wealz process Wigner salıverimi: Wigner release
Weaton-Najarian çinko yoğunlacı: Wilfley masası (madencilik): Wilfley
Weaton-Najarian zinc condenser table
weber (mıknatıs akı birimi): weber Williams besleyicisi (döküm): Williams
Wedgewood (İngiliz seramiği): riser
Wedgewood™ Williamson moru [KFe3+(Fe2+)(Cn)6]:
Weibel süreci (kaynak): Weibel process Williamson’s violet
Weibull çizgesi: Weibull graph Willputte fırınları (kok): Willputte
Weibull dağılımı: Weibull distribution ovens
Weibull istatistiği: Weibull statistics Wilson sis odası: Wilson cloud chamber
Weibull katsayısı: Weibull modulus WLF bağıntısı: William-Landel-Ferry
Weibull kuramı: Weibull theory (WLF) relation
(weakest-link) Woestyn kuralı (dışıkların özgül ısısı):
Weibull modeli: Weibull model Woestyn’s rule
Weibull sayılamı: Weibull statistics Wohlwill süreci (Au): Wohlwill process
Weiss değişmezleri: Weiss constants wolfram asal-gaz kaynaklması: TIG
(=molecular constants) welding
Welsh süreci (Cu): Welsh process Wollaston prizması (girişimli
Wenstrom haddesi (yassı ürün): mikroskop): Wollaston prism
Wenstrom mill Wollaston teli (Pt): Wollaston wire
Wenzel yasası (çözünme): Wenzel’s law Wollf yasası (tıp): Wollf ’s law
Werner kuramı: Werner’s theory Wolpert sertlikölçeri: dia-tester
Weston gözesi: Weston cell (=Wolpert hardness tester)
westron [(CCl2)2]: westron Wood alaşımı: Wood’s alloy (=Wood’s
metal)
Wetherill çinko oksit süreci: Wetherill
zinc oxide process Wood metali (Bi+Pb+Cd): Wood’s metal
Wetherill mıknatıslı ayırıcısı: Wetherill Wootz çeliği: Wootz steel
magnetic separator Wootz süreci (eski çelik): Wootz process

378
X
x ışınlama: x-irradiation x-ışınları görüngeölçümü: x-ray x-ışınları salımı: x-ray emission
x ışınları yayma (fiz.): x-irradiation spectrometry (XRS) x-ışınları salımı spektroskopisi: x-ray
x kromozomu: x chromosome x-ışınları görüngeleri: x-ray spectra emission spectroscopy
x-birimi (10e-11cm=10e-3å): x-unit x-ışınları görüngeölçeri: x-ray x-ışınları sayacı: x-ray counter
x-ekseni: x-axis spectrometer
x-ışınları sayım oranı: x-ray count rate
x-ışınımı: x-radiation (x-ray radiation) x-ışınları görüngesi: x-ray spectrum
x-ışınları: x-rays x-ışınları haritalaması: x-ray mapping x-ışınları soğurumu: absorption of
x-ışınları aygıtı: x-ray machine x-ışınları haritası: x-ray map x-rays, x-ray absorption
x-ışınları belirgin görüngeleri: x-ray x-ışınları ışıksalımlı elektron x-ışınları spektroskobu: x-ray
characteristic spectra mikroskopisi: x-ray photoemission spectroscope
x-ışınları belirlemesi: x-ray electron microscopy x-ışınları süzgeci: x-ray filter
determination x-ışınları inceçözümlemesi: x-ray x-ışınları tomografisi: x-ray tomography
x-ışınları bilgisayarlı tomografisi: x-ray microanalysis
x-ışınları tortusu: x-ray sedimentation
computed tomography x-ışınları inceresimlemesi:
x-ışınları borusu: x-ray tube microradiography x-ışınları toz kırınım ölçümü: x-ray
x-ışınları çalışmaları: x-ray studies x-ışınları kaçış açısı: x-ray take-off angle powder diffractometry
x-ışınları çözümlenmesi: x-ray analysis x-ışınları kalkanlaması: x-ray shielding x-ışınları toz kırınımı: x-ray powder
x-ışınları dalga dağılım çözümlemesi: x-ışınları kaynağı: x-ray source diffraction
x-ray W.D. analysis x-ışınları kırınım verileri: x-ray x-ışınları toz verileri: x-ray powder data
x-ışınları denemesi: x-ray testing diffraction data x-ışınları ucayla(n)ması: x-ray
x-ışınları deneyi: x-ray test x-ışınları kırınım yeğinlikleri: x-ray polarization
x-ışınları döner anodu: x-ray rotating diffraction intensities
x-ışınları ultramikroskobu: x-ray
anode x-ışınları kırınım yüzey betimi: x-ray ultramicroscope
x-ışınları duyarlılığı: x-ray sensitivity diffraction topography
x-ışınları erke dağılım çözümlemesi: x-ışınları kırınımı: diffraction of x-rays, x-ışınları verileri: x-ray data
x-ray E.D. analysis x-ray diffraction (XRD) x-ışınları yansımaları: x-ray reflections
x-ışınları erke dağılımlı görünge x-ışınları kırınımı belirlemesi: x-ray x-ışınları yansıtırlığı: x-ray reflectivity
gösterimi: x-ray energy-dispersive diffraction determination x-ışınları yapı çözümlemesi: x-ray
spectroscopy x-ışınları kırınımı kalan gerilim structural analysis
x-ışınları erke dağılımlı görüngeölçeri: yöntemleri: x-ray diffraction residual
x-ray energy-dispersive spectrometer stress techniques x-ışınları yazıcısı: x-ray recorder
x-ışınları florışıl deneyleri: x-ray x-ışınları kırınımölçeri: x-ray x-ışınları yeğinliği: x-ray intensity
fluorescence tests diffractometer x-ışınları yoğunluğu: x-ray density
x-ışınları florışıl görüngeölçümü: x-ray x-ışınları kolimatörü: x-ray collimator x-ışınları yüzey betimi: x-ray
fluorescence spectrometry (XRFS) x-ışınları koruyucu camı: x-ray topography (XRT)
x-ışınları florışımalı mikroskobu: x-ray shielding glass
fluorescence microscope x-ışınları yüzey betimi yöntemleri:
x-ışınları mikroradyografisi: x-ray x-ray topographic techniques
x-ışınları florışıması: x-ray fluorescence microradiography
x-ışınları fotoelektron çözümleme x-ışınlarına karşı koruyucu cam: x-ray
x-ışınları mikroskobu: x-ray microscope
yöntemi: x-ray photoelectron analysis protective glass
technique x-ışınları mikroskopisi: x-ray
microscopy x-ışınlarına maruz kalma (fiz.):
x-ışınları fotoelektron spektroskopisi: x-radiation(x-ray radiation)
x-ray photoelectron spectroscopy (XPS) x-ışınları mikrotomografisi: x-ray
(=electron spectroscopy) microtomography x-ışınlarının dalgaboyu dağınımlı
x-ışınları gerilim ölçümü: x-ray stress x-ışınları nicemi: x-ray quanta çözümlemesi: wavelength dispersive
measurement x-ışınları ölçeri: x-ray gauge analysis ofx-rays
x-ışınları girişim ölçümü: x-ray x-ışınları örütbilimi: x-ray x-ışınlarıyla inceleme: x-ray inspection
interferometry crystallography x-ışınlarıyla resim çekimi: x-ray
x-ışınları görüngeçekeri: x-ray x-ışınları örütbilimsel yöntemleri: x-ray radiography
spectrograph crystallographic techniques
x-kesimi (mat.): x-intercept
x-ışınları görünge gözlemi: x-ray x-ışınları saçılım çarpanı: x-ray
spectroscopy scattering factor x-kuşağı (radar): x-band
x-ışınları görüngegözleri: x-ray x-ışınları saçılımı: scattering of x-rays, x-y düzlemi: x-y plane
spectroscope x-ray scattering x-y tablası (seramikler): x-y stage

379
Y
y alaşımı: y alloy yağ çukurcuğu: oil pocket yağ yunağı: oil bath
y kromozomu: y chromosome yağ dokusu (tıp): fatty tissue yağ yunağı dizgesi: oil-bath system
Y-Si-Al-O-N seramikleri: Y-Si-Al-O-N yağ dolaşımı: oil circulation yağ yüzermesi: lipid adsorption
ceramics yağ eksikliği: oil starvation yağ zarı: oil film
yaba: hayfork, winnow yağ emdirme: oil impregnation yağda çözünür: fatsoluble
yaban kaya: xenolith yağ fıçısı: oil barrel yağda marmenevişleme (çelik): oil
yabancı: extraneous, foreign yağ fışkırtmalı temizleme: oil flushing martempering
yabancı bayrak: false colours yağ filmi (yataklar): oil film yağda marmenevişlenmiş (çelik): oil
yabancı cisim: foreign body yağ gazı %85H2+karbonhidratlar): oil martempered
yabancı cisim dev gözesi (tıp): foreign gas yağda marmenevişlenmiş çelik: oil
body giant cell (FBGC) yağ geçirgenliği: oil permeability martempered steel
yabancı cisim tepkimesi: foreign yağ gibi: unguinous yağda menevişleme: oil tempering
reaction yağ giderme: degreasing yağda menevişlenmiş mekanik yay teli:
yabancı kırınım çizgileri: extraneous yağ gözesi: fat cell oil tempered mechanical spring wire
diffraction lines yağ halkalı yağlama: oil ring lubrication yağda sertleş(tir)me (çelik): oil
yabancı madde: (içyapı) extraneous yağ içeren: unguinous, oleaginous hardening
matter, foreign matter yağda sertleş(tir)me ortamı (çelik): oil-
yağ içeriği: oil content
yabancı madde girmesi (cam): hardening medium
impression yağ kabarcığı (tıp): milium
yağda sertleş(tir)me yağları: oil-
yabancı madde hasarı: (uçak) foreing yağ kanalı (yataklar): oil groove
hardening oils
object damage (FOD), (yüzey) foreign yağ karartması (çelik): oil blackening
yağda sertleş(tiril)en çelikler: oil-
matter damage yağ katmanı: oil layer hardening steels
yabancı maddeli uzunkabarık (cam): yağ keçesi: oil seal yağda sertleş(tiril)en takım çelikleri:
cat’s eye yağ kutusu: oil box oil-hardening tool steels
yabancı özdek: extraneous matter yağ lambası: oil lamp yağda sertleş(tiril)miş (çelik): oil
yabancı parçacık: foreign particle yağ lekeleri (cam): oil spots (=oil marks) hardened
yabancı parçacık hasarı (yüzey): foreign yağ lekesi: oil shot, oil stain, smear, yağda sertleş(tiril)miş çelik: oil-
particle damage smudge hardened steel
yad belirtim (asalak araştırma yağ lekesi deneyi: oil stain test yağda sertleşen soğuk iş takım çelikleri:
yöntemi): xenodiagnosis yağ memesi: oil nipple oil-hardening cold work tool steels
yad biçim: paramorph yağ oluşumu (tıp): lipogenesis yağda suverilen çelikler: oil quenching
yad doku aşısı (tıp): heterograft yağ parlaklığında: oil bright steels
(=xenograft) yağ soğutucusu: oil cooler yağda suverilmiş (çelik): oil quenched
yad dokulu ameliyat (tıp): heteroplasty yağ sürtünmeli yatak (mak.): oil flooded yağda suverilmiş çelik: oil quenched
yad kaya: xenolith bearing steel
yad kırınım (tıp): anisometropia yağ süzgeci: oil filter yağda suverme (çelik): oil quenching
yad oluşum (tıp): heterotopia yağ tabancası: oil gun yağda suverme ortamı: oil quenching
yad oluşumsal organ nakli (tıp): yağ tankı: oil tank medium
heterotopic transplant yağ teknesi (oto): sump yağda suverme tankı: oil quenching tank
yadigar: memento yağ temelli: oil-based yağda suvermeyağları: oil quenching oils
yafta: hangtag, lable, poster, placard, tab yağ tümörü (tıp): fatty tumor yağdanlık: oil box, oil cup, oilcan
YAG lazeri: YAG laser yağ uru: fatty tumor yağır: saddle-gall
yagi anteni (elektr): yagi antenna yağ varili: oil barrel yağış çizgesi: hyetograph
yağ: fat, lipid,oil yağ ve ağartma deneyi (çatlak yağış inceleme: hyetography
yağ açlığı: oil starvation belirleme): oil and whiting test yağış ölçme: udometry
yağ akış hızı: oil flow rate, rate of oil flow yağ veren: oleaginous yağış ölçümü: pluviometry
yağ akışı: oil flow yağ yakımlı: oil firing yağışçizer (yağmur miktarını ölçen
yağ alma: degreasing yağ yakıtlı: oil firing aygıt): udograph
yağ asitleri [R.COOH]: fatty acids yağ yakıtlı fırın: oil firing furnace yağışölçer: pluviometer, udometer
yağ ayrışımı: lipolysis yağ yayınımlı pompa: oil-diffusion yağ-kum karıştırıcı: rotoil mixer
yağ ayrıştırıcı: lipoclastic (=lipolytic) pump yağla kullanılan mercek: oil-immersion
yağ çeken: oleophilic yağ yivi: oil groove lens (=ımmersion objective)
yağ çözenler: solvent degreasers yağ yumrusu (tıp): atheroma yağla ovma: embrocation

380
yağlama yakıt verimli fırın

yağlama: lubrication, oiling yağlı yozlaşma (tıp): fatty degeneration yakın alan taramalı ışık mikroskopu:
yağlama birimi: oiling unit yağlı yumuşak maden kömürü: nearfield scanning optical microscope
yağlama gresi: lubricating grease bituminous coal yakın çekim(fotoğraf): close-up
yağlama katkıları: lubricating additives yağmur borusu: downspout yakın gören: nearsighted
yağlama pompası: lubricating pump yağmur buzu: glitter yakın görmezlik (tıp): long sight
yağlama yağı (sıvı): lubricating oil yağmur damlası (cam deseni): dewdrop (=hypermetropie)
yağlanmamış: unlubricated yağmur damlası desenli cam: sparkle yakın görmezlik: hypermetropia
yağlanmamış numune: unlubricated glass, water drop glass (=dew drop glass) (=hyperopia), hyperopia
sample yağmur geçirmez giysi: rainwear yakın kızılötesi (λ=0,78-3μm): near
yağlanmamış yüzey: unlubricated yağmur oluğu: gutter infrared
surface yağmur ölçeği: rain gauge yakın kızılötesi ışınım: near-infrared
yağların hidrojenle(n)mesi: yağmur suyu fıçısı: water-butt radiation
hydrogenetion of oils yağmurluk: mackintosh, raincoat yakın morötesi (λ=300-380 nm): near
yağlayıcı (madde): lubricant yağ-oksijen bağlayıcı (döküm): oil- ultraviolet
oxygen binder (=cold setting binder; air yakıngörmez (göz): hyperopic
yağlayıcı giderme (toz metalbilimi):
delubing setting binder) yakınsak: convergent
yağlayıcı tortusu: lubricant residue yağsever (özdek): lipophilic yakınsak ışın demetli elektron kırınımı:
yağsı: adipose, oleaginous convergent-beam electron diffraction
yağlayıcı verimliliği: lubricant efficiency
yağsız: fatless, unlubricated (CBED)
yağlı: adipose, fatty, oily, oleaginous,
yağsız kömür: sub-bituminous coal yakınsak mercek: convergent lens
unguinous (=converging lens)
yağlı bağlama: oil bonding yağsız kum: greensand
yağsız süt dondurması: ice milk yakınsak süzgeç: convergent filter
yağlı boya: oil paint (=oil colour) yakınsaklık: convergence
yağlı boya kalemi: grease pencil yağsız yataklar: oilless bearings
yağyakıcı: oil burner yakınsaklık yarıçapı: radius of
yağlı boya katığı: extenders convergence
yağlı boya resim: oil painting yak(ıl)ma: incineration
yaka: collar, flange yakınsama: convergence
yağlı boya resim: painting yakınsama açısı (TEM): convergence
yağlı boya resim tahtası: panel yaka düğmesi: collar button, stud
angle
yağlı boya resim tahtası: panel-board yakaç: pilot light
yakınsayan: converging
yağlı boya taklidi resim (bez): oleograph yakalama: capture
yakınsayan ışın demeti: converging
yağlı cila: oil varnish yakalama kesit alanı: capture cross- beam
section
yağlı gibi (yüzey): lubricous yakınsayan mercek: converging lens
yakalama oylumu: capture volume
yağlı kağıt: wax paper, waxed paper yakıp kül etme: incineration
(=wax paper) yakalama yarıçapı: capture radius
yakıp kül etme fırını: incinerator
yakamoz: noctiluca
yağlı kalıp (döküm): oil mould yakıt: fuel
yakı (tıp): cataplasm, moxa
yağlı kömür: fat coal yakıt alkollü: power alcohol
yakıcı: caustic
yağlı kum: oil-sand, precoated sands yakıt çatkısı (atom tepkimeci): fuel
yakıcı potaş: caustic potash
yağlı kum maçalar (döküm): oil-sand assembly
cores yakıcı soda: caustic soda
yakıt deposu: fuel tank
yağlı linyit: bitumen lignite yakıcı soda çatlatması: caustic cracking
yakıt gazı: fuel gas
yağlı maça (döküm): oil core yakıcı soda gevrekleştirmesi: caustic
embrittlement yakıt hava oranı: fuel-air ratio
yağlı mercek: immersion lens yakıcı soda yunağı: caustic soda bath yakıt kaplaması (atom tepkimeci): fuel
yağlı merdane: oily roll cladding
yakıcı sodada suverme (çelik): caustic
yağlı nesnel mercek: oil-immersion lens quenching yakıt ögesi (atom tepkimeci): fuel
(=immersion objective) element
yakıcı sodaya daldırma: caustic dip
yağlı parlatma: buttering yakıt pili: fuel cell
yakılıp kül olmuş: incinerated
yağlı protein (tıp): lipoprotein yakılmış: incinerated yakıt pompası: fuel pump
yağlı reçine: oleoresin yakımlı süsleme (tahta, çömlek): yakıt püskürteci: fuel injector
yağlı sürgün (tıp): sprue encaustic yakıt püskürtme: fuel injection
yağlı tortu şişti: oil shale yakın alan optiği (h< λ/4): nearfield yakıt süzgeci: fuel filter
yağlı yapağı: yolky wool optics yakıt tankı: fuel tank
yağlı yoğunlaç (mercek): oil-immersion yakın alan taramalı ışık mikroskopisi: yakıt verimli: fuel-efficient
condenser nearfield scanning optical microscopy yakıt verimli fırın: fuel-efficient furnace

381
yakıtyağ yalıtılmış

yakıtyağ: fuel oil yalazla düzeltme (metaller): flame yalın dizi: elemantary series
yaklaş(tır)ma: adduction straightening yalın eğme: simple bending
yaklaşık: approximate yalazla eritme: flame fusion yalın eğri (mat.): simple curve
yaklaşım: approximation, approach yalazla ısıtma: flame heating yalın göze: simple cell
yaklaşım uzaklığı: approach distance yalazla kesilmiş kenar: flame-cut edge yalın işlem (mat.): simple function
yaklaşma uzunluğu: length of approach yalazla kesilmiş kenar bozuğu: flame- yalın işlemler: elementary operations
yaklaştırıcı mercek: zoom lens cut edge defect yalın işlev: elementary function
yakma: burning, cauterization, burn-off, yalazla kesme: torch cutting yalın kafes: simple lattice
calcination, lighting yalazla menevişleme: flame tempering yalın kalay katmanı: free tin layer
yakma alın kaynağı: flash butt welding yalazla mum giderme: flash dewaxing yalın karbonlu çelik hurdası: plain
(=flash welding), flash weld yalazla parlatma: glazing carbon steel scrap
yakma alın kaynağı öncesi ısıtma: yalazla sertleştirilmiş: flame hardened yalın karbonlu çelikler: plain carbon
flashing yalazla sertleştirilmiş kabuk (çelik): steels
yakma alın kaynaklaması: flash welding flame hardened case yalın kare prizma yapı (örüt bilim):
yakma fırını: incinerator yalazla sertleştirme: flame hardening simple tetragonal structure
yakma süreci: calcining process yalazla tavlama: flame annealing, torch yalın kesir: simple fraction
yakmaç: burner annealing yalın kök (mat.): simple root
yakmaç kanama vanası: burner shot-off yalazla temizleme: flame cleaning yalın küp kafes (örütbilim): simple cubic
valve yalazla tufal alma: flame descaling, lattice
yakmaç memesi: burner nozzle flame-type scarfing yalın küp kristal (örütbilim): simple
yakmalı izabe: flash smelting yalazla yakma (cam): burning cubic crystal
yakut: ruby yalazlaç: flame-head, recuperator yalın küp örüt: simple cubic crystal
yakut camı: ruby glass yalazlı erimiş metal püskürtme: molten yalın küp yapı (örütbilim): simple cubic
yakut gümüşü: ruby silver metal flame spraying structure
yakut spineli [MgAl2O4]: ruby spinel yalazlı izabe: flash smelting yalın mercek: simple lens (=thin lens)
yalak (yalaksı reflakter) (cam): shut-off yalazlı katman kesme: stack flame yalın ortorombik yapı (örüt bilim):
cutting simple orthorombic structure
yalak: trough, water trough
yalazlı kesme: flame cutting yalın örgü: simple lattice
yalama yalazlı fırın: reverberatory
furnace yalazlı kesme makinası: flame cutting yalın sementit (Fe3C): free cementite
machine
yalan: untrue yalın türetik denklemler (mat.):
yalazlı lehimleme: torch soldering elementary differential equations
yalan göstergeci: lie detector
yalazlı parlatma (cam): firepolish yalın uyumlu devinim: simple harmonic
yalan makinesı: lie detector
yalazlı sert lehimleme: torch brazing motion
yalancı çukurcuklar: false brinelling
yaldız: gild, veneering yalın yükleme: dead weight loading
yalancı karbonlama: blank carburizing
yaldız cila: veneer yalınlaştırma: simplification
yalancı nitrürleme: blank nitriding
yaldız kenarlı: gilt-edged yalıtaç: dielectric, insulator, isolator
yalancı takoz (dövme): false bottom
yaldız mürekkep: gold ink yalıtan: insulating, nonconducting
yalayan: lambent
yaldızlama: bronz etinting yalıtıcı: insulating, isolator
yalayıcı yağ: lube oil
yaldızlı: aureate, gilded yalıtıcı ateş tuğlası: insulating firebrick
yalaz: flame
yalın: elementary, nominative, plain, yalıtıcı destek parçaları (döküm):
yalaz deneyi: flame test simple, uncomplicated
yalaz direnci: flame resistance insulating pads and sleeves
yalın aşkın genişleme (mat.): simple yalıtıcı gereçler: insulating materials
yalaz duvarı: flash wall transcendental extension
yalaz geciktirici: flame retardant yalıtıcı kağıt: insulating paper
yalın bakışımlı işlevler (mat):
yalaz görüngesi: flame spectra elemantary symmetric functions yalıtıcı manşon: insulating sleeves
yalaz ısıl ölçümü: flame photometry yalın cam: plain glass yalıtıcı refrakter: insulating refractory
yalaz ısıölçeri: flame photometer yalın cebirsel genişleme: simple yalıtıcı şamot tuğla: insulating firebrick
yalaz ilerleme hızı: rate of flame algebraic extension yalıtıcı tahta: insulating board
propagation yalın çokyüzlü: simple polyhedron yalıtıcı tampon: insulating pads
yalaz işlemi (plastikler): flame treating yalın denklem (mat.): simple equation yalıtıcı yastık: insulating pads
yalaz izleri (seramik): fire marks yalın dikeç işlemleri (mat.): elementary yalıtıcı yen: insulating sleeves
yalaz sıcaklığı: flame temperature column operations yalıtılabilir: isolable
yalaz yanığı (tıp): flash burn yalın dizey: elemantary matrix yalıtılmış: isolated, shielded

382
yalıtılmış tel yanık amonyak atmosferi

yalıtılmış tel: shielded wire yan baskı (dövme kalıbı): side thrust yandan boşaltımlı yükleyici: side tip
yalıtım: insulation, isolation yan düzlem: adjacent plane loader
yalıtım direnci: insulation resistance yan giriş deliği: subentry nozzle (SEN) yandan dövme: upsetting
yalıtım elyafı: insulation fibre yan görünüş: profile yandan geçiş: by-pass
yalıtım katmanı: damp course yan halka: side chain (=lateral chain) yandan geçişli kalp ameliyatı (tıp): by-
yalıtım lifi: insulation fibre yan ışık: sidelight pass heart surgery
yalıtım plakası (cam): insulation board yan kesiş açısı: lip angle yandan geçişli soğutma: by-pass cooling
yalıtım şeridi: insulation tape yan kırpıcı: side trimmer yandan girişli kamera: side-entry
yalıtım tahtası: insulation board yan kol: shunt camera
yalıtım tuğlası (cam): insulation brick yan korkuluk: side guard yandan girişli tutucu (tem): side-entry
yalıtım yorganı (cam): insulation blanket yan kuruluş: subsidiary company holder
yalıtımlı cam: insulated glass yan maçalar (plastikler): side corings yandan taşlama: side grinding
yalıtkan: dielectric, insulator, yan maden kanalı(y. fırın): iron runner yandan üflemeli dönüştürgeç: side
nonconductor yan merdane (hadde): side roll blown converter
yalıtkan gereçler: insulating materials yan tane: adjacent grain yandan üflemeli konvertör: side-blown
yalıtma bileziği: grommet (= grummet) converter
yan ürün: by-product
yalka devriği: lapel yandan yakmalı fırın: cross-fired
yan ürünlü kok fırını: by-product coke
furnace
yalnız: unaided oven
yan yana tezgahlar dizisi (hadde): open yandaş: cis
yalnız çift (elektronlar ): lone pair
train yandaş eşiz: cis-isomer
yalnız iki renk görebilen: dichromat
yan yanalık: juxtaposition yandaş isopren: cis-isoprene
yalnızca cam kırığı harmanı verme
(cam): charging cullet only yan yelken (den): trysail yandaş izomer: cis-isomer
yalpa: shimmy yan yol: loop line yandaş yapı: cis structure
yalpa omurgası (den.): bilge keel yan yolluk: guard, side gate, side guide yangı: inflammation
yalpala(t)ma: yaw yan yük (hadde): end thrust yangı önler: antipyrotic
yalpalaç: wobbler yana doğru: lateral yangılı: inflammatory
yalpalama: precession, wriggle yana kayma: skid yangın: fire
yalpalatmaz: gyrostabilizer yana yatırma: tilting yangın bombası: firebomb
yalpalayıcı (e.mik): wobbler yanabilir: burnable yangın duvarı: firewall
yalpalı testere: drunken saw yanak: cheek, flange, flank, jowl yangın hortumu: stand pipe
yama: darn, patch yanak aşınması: flank wear yangın kovası: firebucket
yama işi: patchwork yanak genişliği (dişli): face width yangın musluğu: firecock, hydrant, water
yamacı (yüzey): doctor yanak kası (tıp): bucinator plug
yamaç (dağ): side yanar tümsek (yer b.): hornitol yangın sigortası: fire insurance
yamalık: vamp yanardağ: volcano yangın söndürme hortumu: fire-hose
yamama: patching, facing yanardağ ağzı: chimney, crater yangın söndürme köpüğü: firefoam
yamama gereci: facing material yanardağ camı: obsidian glass, volcanic yangın söndürücü: extinguisher, fire
yamuk: leaner, trapezium (=trapeziod) glass extinguisher
yamuk ağızlı kesme: slanting yanardağ hasarı (yer b.): fumarole yangın tehlikesi: firehazard
yamuk ayak (cam): bent stem yanardağ külü: volcanic ash yangın uyarısı: firealarm
yamuk boyun (cam): sug neck yanardağa ilişkin: volcanic yangın zili: firebell
yamuk dip: (şişe) heel tap, (cam) sloping yanardöner: versicoloured yangına dirençli: fire resistive
bottom (heel top), slugged bttom heel yanardöner renkli (cam): iridescence yangına dirençli gereç: fire resistive
tap) yanardönerlik: opalescence material
yamuk kafalılık (tıp): plagiocephalism yanaşma: approach yangına karşı kiremit: fireproofing tile
yamuk yüzlü (biçim): trapezohedral, yanaştırma masası: approach table, mill yanıcı: combustible
trapezohedron approach table yanıcı bileşen: combustible constituent
yamuk yüzlü örüt: trapezohedron yanay: profile yanıcı gazlar: combustible gases
yamuksu (geo.): trapeziform yanaylaç: profiler yanık: burn, burn in, deadburnt, spark
yamul(t)ma: distortion yanaylama: profiling yanık amonyak: burnt ammonia
yan: adjacent, flank, side yanayölçer: profilometer yanık amonyak atmosferi: burnt
yan aşınması: flank wear yandan boşaltan araba: tip cart ammonia atmosphere

383
yanık bırakıntı yapağı tarak makinası

yanık bırakıntı: burned deposit, burnt yanma artığı oksijen: excess oxygen yansıtıcı-geçirici süzgeç (optik):
deposit yanma bölgesi: combustion zone dichroic mirror
yanık çelik: burnt steel yanma fırınları: combustion furnaces yansıtım: projection
yanık dolomit: burnt dolomite yanma gazı: combustion gas yansıtım göz merceği: projection
yanık izi: scar yanma havası: combustion air eyepiece
yanık kapama: burn dressing yanma hızı: rate of combustion yansıtım merceği: projection lens
yanık kenarlar (yüzey bozuğu): burnt yanma ısısı: heat of combustion yansıtımlı mikroskop: projection
edges microscope
yanma kamarası (kok);flue
yanık merhemi: antipyrotic, calamine yansıtınç: reflectance (=reflectancy)
yanma kertesi: degree of calcination
lotion yansıtırlık: reflectance, reflectancy,
yanma odası: combustion chamber reflectivity
yanık pirit: burnt pyrite, calcined pyrite yanma sıcaklığı: fire point
yanık tuğla: bat yansıtma eleği: reflection grating
yanma tepkimeleri: combustion yansıtma kaplaması: speculum plating
yanık yağ: waste oil reactions yansıtma yöntemi: reflection method
yanıklar: burns yanma tortusu: residue of combustion yansıtmayan: unreflecting
yanıktaş: basalt yanma ürünü: combustion product yansıtmayan yüzey: unreflecting surface
yanılgı: error, fault yanma verimliliği: combustion efficiency yansıtmaz cam: nonreflecting glass
yanılgı bulma: error detection yanma yitiği: loss on ingition (LOI) yansıyan: reflecting
yanılgı düzeltimi: error correction yanmaz: fireproof, incombustible, yansız: inert, neutral
yanılgı işlevi: error function noncombustible yansız alev: neutral flame
yanılgı kısıtı: error limit yanmaz gazlar: noncombustible gases yansız artıuç: inert anode
yanılmaz: unmistakable yanmaz taş: ganister yansız atmosfer: inert atmosphere,
yanıltıcı belirti (tahribatsız muayene): yanmaz taş tuğlası: ganister brick neutral atmosphere
false indication yanmaz taşı: firestone yansız cam: neutral glass (=neutral tinted
yanıltmaca: fallacy yanmazlık: incombustibility glass)
yanıp tükenme: burn-out yanmaztaş: asbestos yansız çözelti: neutral solution
yanıtım: response yanmış: ustulate yansız dolgu maddesi: inert filler
yankı: echo yansı bıçak: bevelled cutter yansız eritken: neutral flux
yankılı derinlik ölçer: echo sounder yansı(t)ma: reflection yansız fırın atmosferi: neutral furnace
yankılı kas gösterimi (sesüstü dalgaları) yansı(t)ma düzlemi: plane of reflection atmosphere (=neutral atmosphere)
(tıp): echogram yansık açı (180o-360o): reflex angle yansız flaks: neutral flux
yankılı yer bulma: echo location yansıma: onomatopoeia yansız gri cam: neutral grey glass, neutral
yankılı yürek akım yazımı: yansıma açısı: angle of reflection tinted glass
echocardiography yansız refrakter tuğlalar: neutral
yansıma göstereci (sesüstü deneyi): refractory bricks
yankılı yürek bilimi: echocardiology reflectoscope
yankılı yürek gösterimi: echocardiogram yansız refrakterler: neutral refractories
yansıma katsayısı: coefficient of
yanlamasına çıkıntı: kink reflectivity yansız sıcaklık (ısılçift): neutral
temperature
yanlamasına eksrüzyon: lateral extrusion yansıma kuralları: reflection rules
yansız sıvıdan özütleme: neutral
yanlamasına sıkma: lateral extrusion yansıma küresi (x-ışınları): sphere of leaching
yanlış: false, inaccurate, incorrect, reflection (=ewald sphere) yansız süzgeç (ışık): neutral filter
inexact, mistake, untrue, wrong yansıma önleyici kaplama (cam): yansız temizleyiciler: neutral cleaners
yanlış anlama: misapprehension antireflection coating
yansız yağ: neutral oil
yanlış ayar: misalignment yansıma savar kaplama (cam):
antireflection coating yansız yalaz: neutral flame
yanlış bağlama: false wiring (=curling) yansız yoğunluk süzgeci: neutral-density
yanlış kullanım: misuse yansıma yasası (ışık): law of reflection filter
yanlış kullanım bozulması: misuse yansımalı kamera: reflex camera yansızlaş(tır)ma: neutralization
failure yansıtabilirlik: reflectability yansızlaşma ısısı: heat of neutralization
yanlış merkezleme: misalignment yansıtaç: reflector, speculum yansızlaşma sayısı (suverme yağları):
yanlış uygulama: misapplication yansıtan: reflecting, specular neutralization number
yanlışlık: fallacy, falsehood, inaccuracy yansıtıcı: reflector yanyana dizili hadde: cross-country mill
yanma: bunning, combustion, ignition, yansıtıcı demir: specular iron yapağı: fleece, wool
overstriking, ustulation yansıtıcı madde: specular yapağı tarak makinası: ratteening
yanma artığı: combustion residue yansıtıcı sac: reflector sheet machine

384
yapağı yağı yapısal olmayan yapıştırıcılar

yapağı yağı:yoke yapay platin yapılabilirlik: feasibility


yapay: artificial, imitation, man-made, (%24Zn+%14Ni+%2W+Cu): platinoid yapılabilirlik çalışması: feasibility study
plastic, synthetic, unnatural yapay reçine: mouldrite yapılabilirlik raporu: feasibility report
yapay akciğer: iron lung yapay reçineler: artificial resins, yapılagelen: routine
yapay aşılama: artificial inoculation synthetic resins yapılamaz: impracticable
yapay aşındırıcılar: artificial abrasives yapay solunum (tıp): artificial yapılmış: manufactured
yapay aygıtlar: synthetic devices respiration yapım: fabrication
yapay baryum sülfat: blanc fixe yapay sünger: foamed plastic yapım bozuklukları: manufacturing
yapay böbrek (tıp): artificial kidney yapay taş: synthetic stone defects
yapay böbrek dializi: kidney dialysis yapay tunç: art bronze yapım dizgesi: manufacturing system
yapay deri: artificial leather, leatherette, yapay uzuv mühendisliği: yapım kaynakları planlaması:
leatheroid, naughyde, rexine bioengineering manufacturing resource planning
yapay doku mühendisliği (tıp): tissue yapay uzuv takma: prosthesis yapım maliyeti: manufacturing cost
engineering yapay uzuvlar: artificial organs yapım mühendisliği: manufacturing
yapay doku mühendisliği yapı iskeleleri: yapay yağ: synthetic oil engineering
tissue engineering scaffolds yapay yaşlandırma (metaller, yapım sanayii: manufacturing industries
yapay dölle(n)me (tıp): artificial plastikler): artificial ageing yapım süreçleri: manufacturing
insemination yapay yakut: boule processes
yapay dölleme/aşılama aygıtı (tıp): yapay yaşlandırma sertleş(tir)mesi(Al): yapıma ilişkin: manufactural
impregnator artificial age hardening yapısal: constructional, intrinsic,
yapay döllenmiş (tıp): impregnated yapay yün: lanital structural
yapay elmas: bullet, man-made diamond, yapay yürek: artificial heart yapısal ağdalılık: intrinsic viscosity (IV)
rhinestone yapısal aşırısoğuma: constitutional
yapay zeka: artificial intelligence
yapay gözbebeği takma (tıp): iridotomy supercooling
yapay zeolitler: artificial zeolites
yapay gübre: agricultural chemical yapısal bağ (yapışma): structural bond
yapı: building, configuration,
yapay ışınetkinlik: artificial radioactivity yapısal bağlantılar: constitutive relations
construction, erection, structure, texture
yapay iklimleme: artificial weathering yapısal bozukluk (örütbilim): structural
yapı boruları: construction pipes
yapay ipek: artificial silk, rayon defect, structural imperfection
yapı camı: construction glass
yapay kalıp kumu: synthetic moulding yapısal dönüşüm: structural
sand yapı çarpanı: structure factor
yapı çeliği levhası: structural steel plate transformation
yapay kalp (tıp): artificial heart yapısal erk: intrinsic energy
yapay kaucuk: butyl rubber yapı çelikleri: constructional steels,
structural steels yapısal esnemezlik: structural rigidity
yapay kauçuklar: synthetic rubbers yapısal eşiz: constitutional isomer
yapı duyarlı: structure sensitive
yapay kehribar: amberoid yapısal eşizlik: structural isomerism
yapay kimyasal yöntemler: synthetic yapı duyarlı özellik: structure sensitive
property yapısal formül: structural formula
chemical methods yapısal gerilim: inherent stress
yapay kok: formcoke yapı duyarsız: structure insensitive
yapı duyarsız özellik: structure yapısal izomer: constitutional isomer
yapay korundum: lionite yapısal karmalar: structural composites
insensitive property
yapay köpük: styrofoam yapısal kil kiremiti: structural clay tile
yapı gereçleri: building materials
yapay kum karışımları (döküm): yapısal kil ürünler: structural clay
synthetic sand mixtures yapı görüntüsü: structure image
yapı iskelesi: scaffold products
yapay madde: artefact
yapı malzemeleri: building materials yapısal killi yüzey tuğlası: structural clay
yapay manyezi: synthetic magnesite facing tile
yapay mıknatıs: artificial magnet yapı profilleri (çelik): structural shapes
yapı taşı: building block yapısal kompozitler: structural
yapay molekül motorları: synthetic composites
molecular motors yapı taşları: common rocks
yapısal köpükler (plastikler): structural
yapay nanogözenekli zar: synthetic yapı tuğlası: building brick, common foams
nanoporous membrane brick yapısal nitelikli çelikler: structural
yapay nesne: artifact (=artefact) yapı yüklenicisi: builder quality steels
yapay omur: artificial vertebra yapıcı: builder, constructive yapısal nokta bozukluğu: intrinsic point
yapay organlar (tıp): artificial organs yapıcı girişim: constructive interference defect
yapay ortamda (tıp): in vitro yapıcık (içyapı): substructure yapısal olmayan yapıştırıcılar:
yapay özdek: artefact yapılabilir: feasible nonstructural adhesives

385
yapısal özellikler yarıçevrim

yapısal özellikler: constitutive properties yapıştırıcı işgörmezliği: adhesive failure yarda (=0.9144m): yard
yapısal tepkimeli akıtımlı kalıplama yapıştırıcı yayılması: bleed-out yarda çubuğu: yardstick
(reçineler): structural reaction injection yapıştırıcılı kaynaklama: weldbonding yarda ile satılan kumaş: yard goods
moulding (SRIM) yapıştırma: agglutination, adhesion yarda kare (0,836 m2): squareyard
yapısal yapıştırıcı: structural adhesive yapıştırma ayak (cam): stuck shank yardım: aid
yapısal zayıflık: inherent weakness yapıştırma bağlantı: adhesive bonded yardımcı: auxiliary, subsidiary
yapısal zayıflıktan işgörmezlik: inherent joint yardımcı anot (elektrikli kaplama):
weakness failure yapıştırma camı: solder glass auxiliary anode
yapış(tırıl)abilir: agglutinable yapıştırmalı engelleme: cohesive yardımcı aygıt: ancillary equipment
yapışabilirlik: agglutinability blocking yardımcı birimler: utilities
yapışık: glued yapıt: work yardımcı donanım: ancillary equipment,
yapışık ikizlik: parabiosis yapma: manufacturing auxiliary equipment
yapışık nesneyi açma: unglueing yapmacık: false yardımcı gemi: tender
yapışık toprak (metal yüzey): soil yaprak: lamination, sheet yardımcı işletmeler: utility services
yapışık tufal: pickle patch yaprak asidi [C15H20O4]: abscisic acid yardımcı kompresör: booster
yapışkan: adherent, adhesive, yaprak kayaç: schist yardımcı mercek: auxiliary lens
agglutinant, cohesive, gathering, gluey, yaprak taş: schist yardımcı merdane: breast roller
glutinous, gummous (=gummy), viscid yaprak yay (mek.): leaf spring yardımcı parça: accessory
yapışkan bağlama: adhesive bonding yapraklı: laminated yardımcı servisler: utilities
yapışkan bağlantı: adhesive joint yapraklı kömür: slaty coal yardımcı yakıt: auxiliary fuel
yapışkan dağılımı: adhesive dispersion yapraksı: flake
yardımcısız: unaided
yapışkan dallanması: cottoning yapraksı grafit: flake graphite, lamellar
graphite yargıç tokmağı: gavel
yapışkan harç: fat mortar
yapraksı grafitli dökme demir: flake cast yargılama: trial
yapışkan seramik renkli cila: adhesion
type ceramic veneer iron yarı: half
yapışkan sıvı: gook yapraksı martensit: plate martensite yarıahşap (bina): half-timbered
yapışkan tutturma: adhesive bonding yar: heugh yarıakışkan: semifluid
yapışkan zar: adhesive film yara: injury, lesion, saddle-gall, wash yarıantrasit: semianthracite
yapışkanlı bağlama: adhesive joining (=cuts), wound yarıarıtık metal: regulus
yapışkanlık: adherence, cohesiveness, yara bandı: scotch tape yarıastarlı (giysi): half-lined
viscidity yara bezi: stupe yarıbağdaşık: semicoherent
yapışkı: sticker yara izi: seam yarıbağdaşık çökelim (yaşlanabilir
yapışma: adhesion, cohesion, seizing yara kabuğu (tıp): eschar, scab alaşımlar): semicoherent precipitation
yapışma bağı: adhesive bond yara pamuğu (tıp): pledget yarıbağdaşık çökelti (yaşlanabilir
yapışma dayancı: adhesive strength yara şeridi: scotch tape alaşımlar): semicoherent precipitate
yapışma deneyi: adhesion test yara tamponu: pledget yarıbağdaşım: semicoherency
yapışma güçlendirici: adhesion yaralama: maiming, injuring yarıbeyin (tıp): parietal lobe
promoter yaralanmamış: uninjured yarıbitirici (dövme): semifinisher
yapışma güçlendirme: adhesion yaralanmış: injured yarıbitirimli: half-finished, semifinished
promotion yaralayıcı: injurious yarıbitirimli çelik: semifinished steel
yapışma işgörmezliği: adhesion failure yaralı (tıp): injured yarıbitirimli çelik ürünler: semifinished
yapışma katsayısı: adhesion coefficient, yarar: benefit, utility steel products
coefficient of adhesion yararcı: pragmatic yarıbitirimli metal: semifinished metal
yapışma kopuğu (sac): sticker break yararlanma: usage, utilization yarıbitirimli ürün: half-finished product
yapışma kuvveti mikroskopisi: adhesion yararlı: useful yarıbitirimli ürünler: semifinished
force microscopy yararlı büyütme: useful magnification products
yapışma lekeleri: gathering yararlı oylum: working volume yarıbitirme (bitirme işlemleri öncesi
yapışma noktası (sulu kil): sticky point yararlı ömür: useful life işlemleri): semifinishing
yapışmamış:unbound yararlılık: usefulness yarıboy: half-length
yapışmamış bağlantı: starved joint yararsız: unprofitable, useless, unmarked yarıcamsı: semivitreous
yapışmış: glued yaratıcı: inventive yarıçatlaklar: halfway cracks
yapıştıran: adhesive, agglutinant, yaratıcı gaz ve çelik süreci: creative gas yarıçember: semicircle, half-cycle
agglutinin, cohesive and steel (CGS) process yarıçevrim: hemicycle

386
yarıdalga plâkası (optik) yarım conta

yarıdalga plâkası (optik): half-wave plate yarımat sır: semimat glaze yarıiletken algılayıcı: semiconductor
yarıdengeli: metastable yarıopal (cam): opaline detector
yarıdengeli beta (Ti): metastable beta yarıotomatik: semiautomatic yarıiletken alıcı katışkısı: semiconductor
yarıdengeli bölge: metastable region yarıotomatik ark kaynaklaması: acceptor impurity
yarıdengeli çökelti: metastable semiautomatic arc welding yarıiletken aygıt: semiconductor device
precipitate yarıotomatik kaplama: semiautomatic yarıiletken bağışcı katışkısı:
yarıdengeli denge: metastable plating semiconductor donor impurity
equilibrium yarıotomatik sert lehimleme: yarıiletken bağlantı: semiconductor
yarıdengeli evre: metastable phase semiautomatic brazing function
yarıdengeli karbür: metastable carbide yarıömür (ışınım) [t1/2=ln2/λ]: half life yarıiletken bellek: semiconductor
yarıdengelilik: metastability (t1/2) memory
yarıdevre: half time yarıparlak kaplama: semibright plating yarıiletken direnci: semiconductor
yarıdurgun çelik: semikilled steel yarıparlak kaplama çözeltisi: semibright resistance
yarıdüzlem: half plane plating solution yarıiletken diyot: semiconductor diode
yarıenli tuğla: soap brick yarıparlak kaplama yunağı: semibright yarıiletken doğrultmaç: semiconductor
yarıerimiş cevher: hard head plating bath rectifier
yarıesnemez: semirigid yarıparlak katman: semibright layer yarıiletken gereç: semiconductor
yarırenklenmesiz: semiapochromat material
yarıesnemez plastik: semirigid plastic
yarırenklenmesiz nesnel mercek: yarıiletken gerinimölçer: semiconductor
yarıfelç (tıp): hemiplegia strain gage
yarıfelçli (tıp): semiparalyzed semiapochromat objective
yarıiletken komponent: semiconductor
yarıgeçirgen: semipermeable yarısavurma döküm: semicentrifugal
component
yarıgeçirgen renk: semi-transparent casting
yarıiletken parça: semiconductor
colour yarısaydam:translucent component
yarıgeçirgen zar: semipermanent yarısaydam cam: transluscent glass yarıiletken teknolojisi: semiconductor
membrane yarısaydam emaye: translucent enamel technology
yarıgeçirgenlik: semipermeability yarısaydam renk: majolica colour yarıiletken yonga: semiconductor chip
yarıgöze: half cell yarısaydamlık: translucence yarıiletkenli algılayıcı: solid-state
yarıgöze gerilimi: half-cell potential yarıselüloz: hemicellulose detector
yarıgöze tepkimesi: half-cell reaction yarısert: half hard yarık dudak (tıp): harelip
yarıiletim: semiconduction yarısürekli: semicontinuous, yarık dudaklı (tıp): harelipped
yarıince: semithin semipermanent yarık kaynağı: slot weld
yarıince kesit: semithin section yarısürekli döküm: direct chill casting yarık kaynağı yapma: slot welding
yarıinme: hemiplegia (=semi continuous casting) yarık: breach, clink, cleavage, fissate,
yarıinmeli: semiparalyzed yarıterebentin [C5H8]: hemiterpene fissure, leak, split, sulcus
yarıişlenmiş: half-finished yarıürünler: semifinished products yarıklı aşınma: ridging wear
yarıkabuk: half shell yarıyağlı kömür: cherry coal yarıküre: semisphere
yarıkalıcı: semipermanent yarıyıllık: semiannual yarıküresel: semispherical
yarıkatı: semisolid yarıyoğruk: semiplastic yarılabilir: fissile, scissile
yarıkatı metal biçimleme: semisolid yarıyuvak: semicylinder yarılanım: cytokinesis
metal forming yarıyüzlü (örütbilim): hemihedral yarılanımlı çoğalma (göze): meiosis
yarıkatı metal işlemleme: semisolid yarıçap: radius
metal processing yarılma: cleavage, fissuring, scission
yarıçap açısı: radial rake yarılma çatlağı: cleavage crack
yarıkavrulur alumina: semifriable
alumina yarıçap oranı: radius ratio yarılma dayancı: burst strength, cleavage
yarıkaynar çelik: rising steel yarıçap yöneyi: radius vector strength
yarıkcıklar: fissure veins yarıçap yönünde: radial yarılma düzlemi: cleavage plane
yarıkırık (tıp): greenstick fracture yarıçapsal: radial yarılma kırılması: cleavage fracture
yarıkok: semicoke yarıçapsal çatlak: radial crack yarılma kopması: cleavage rupture
yarıkör: gravel-blind yarıçapsal genleşme: radial expansion yarım: half
yarıkör bağlantı (kaynak): semiblind yarıçapsal gerilim: radial stress yarım asetal [C(OH)(OR)]: hemiacetal
joint yarıdonuk: opaline yarım beden: half size
yarıkristal polimerler: semicrystalline yarıiletken: doped semiconductor, yarım boy: half-length
polymers semiconductor yarım conta: scarfpoint

387
yarım çember yassıyüzlü modeller (kalıp)

yarım çember: hemicycle yasal: licit, legal, valid yassıkütük döndürme: slab turning
yarım çizme: half boot yasal meşru: legitimate yassıkütük ezme haddesi: slab cogging
yarım daire: half-round, semicircle yasalara aykırı: unlawful mill
yarım dairesel: semicircular yassı: flat, obtuse, patelliform, platy yassıkütük genişliği: slab width
yarım elips: semiellipse yassı alan: flat field yassıkütük haddeleme süreci: slabbing
yarım fıçı: tub yassı alan nesnel merceği/objektifi: flat process1
yarım fincan: half-cup field objective yassıkütük haddesi: slabbing mill
yarım güverteli bot: launch yassı alfalıyapı (Ti): platelet alpha yassıkütük istif makinası: slab piler
yarım kaburga: false rib structure yassıkütük kalınlığı: slab thickness
yarım kalıp (gözlük camı): microquille yassı arkalı kalıplar: flat-back dies yassıkütük kesiti: slab section
yarım kile (18 lt): half-bushel yassı başlı çekiç: face hammer yassıkütük kesme: slab cutting
yarım kollu fanila: T-shirt yassı burma deneyi: flat torsion test yassıkütük makası: slab shears
yarım küre: hemisphere, semisphere yassı burunlu (tıp): paltyrrhinian, yassıkütük muayenesi: slab inspection
platyrrhine (=platyrrhinian) yassıkütük sahası: slabyard1
yarım litre: half-litre
yassı cam merdaneleri: forming rolls yassıkütük sevk dizgesi: slab handling
yarım ortacık: kaon (=k-mezon)
yassı çekme süreci: flat-drawn process system
yarım silindir: semicylinder
yassı çelik ürünleri: flat steel products yassıkütük sevki: slab handling
yarım takma diş (tıp): partial denture
yassı çubuk: flat rod yassıkütük yüzey temizlemesi: slab
yarım ücret: half-fare
yassı eğe: hand file conditioning
yarım v-dikişli kaynak: single-bevel
groove weld yassı geçi: flat pass yassıkütük yüzeyi: slab surface
yarı-mat sır: vellum glaze yassı haddeleme yöntemi (=ray): flat yassı kütükleme (hadde): slabbing
rolling method yassı maça (döküm): slab core
yarımetaller: semimetals
yassı haddelenik: flat rolled yassı matkap: flat drill
yarımetalsel: submetallic
yassı haddelenmiş: flat rolled yassı model (döküm): flat back
yarımkan: half-blood (ed), half-bred
(=half-breed) yassı haddelenmiş çelik ürünleri: flat yassı paso (hadde): flat pass
rolled steel products
yarıörütsel çoğuzlar: semicrystalline yassı taneli yapı: pancake grain structure
yassı haddelenmiş hadde ürünleri: flat
polymers yassı taşlama makinası: flat grinding
rolled mill products
yarı-sert soğuk haddelenmiş karbon machine
yassı haddelenmiş ürünler: flat rolled
çeliği şeriti: half-hard temper cold-rolled products yassı tel: flat wire
carbon steel strip yassı tuğla: tile
yassı halat: flat rope
yarısürekli döküm: semicontinuous yassı ürünler: flat products
casting yassı hap (ecz.): troche
yassı kaba dövme (parça): pancake yassılama: flattening (=levelling),
yarış arabası: racing car manding
forging
yarış kızağı: bobsled yassılama deneyi (boru): flattening test
yassı kafalı (tıp): paltycephalous,
yarış otomobili: racing car platycephalic (=platycephalous) yassılama merdaneleri: flatening rolls
yarış teknesi: speedboat yassı kalıp: flat die yassılama-ve-kenarlama haddelemesi:
yarışma: tournament yassı kalıp dövme çekiçleri: flat-die flat-and-edging rolling
yarıtetik: half cock forging hammers yassılar (metal): flats
yarıucaylı: semipolar yassı kalıpta dövme: hand forging (=flat yassılayıcı: flattener
yarıucaylı bağ: semipolar bond die forging) yassılık: flatness
yarıya indirilmiş (bayrak): half-mast yassı kangal tav fırını: catenary furnace yassılık denetimi (haddeleme): flatness
yarıyıl: term yassı kap: pan control
yarıyuvarlak (çubuk): half-round yassı kenar kırpıcı: flat edge trimmer yassılık denetimi dizgesi: flatness
yarma: breakthrough, incision, slitting, yassı kepçe: turner control system
slotting, split yassı kırılma: flat fracture yassılık hedefi: flatness target
yarma geçi: knurling pass yassı kurşun: flat lead yassılık payı: flatness tolerans
yarma testeresi: ripping saw (=rip saw) yassıkütük: slab yassılıktan sapma (hadde): out-of-flat
yarmalı kaba kütük: beam blank yassıkütük boyu: slab length yassıltıcı: flatter
yarosit [KFe3(SO4)2(OH)6]: jarosite yassıkütük çapak gidermesi: slab yassıltma (cam): flatting
yasa: law deburring yassıltma makinesı: flatter
yasak bölge: forbidden zone yassıkütük döküm makinası: slab caster yassıyüzlü modeller (kalıp): flat-side
yasak erke düzeyi: forbidden energy level yassıkütük dökümü: slab casting patterns

388
yastık yatak taşıma sığası

yastık: buffer, cushion, pillow yaş temizleme dizgesi (y. fırıngazı): wet- yaşlandırma ve iklimleme denemesi:
yastık plâkası: bolster plate cleaning system aging and weathering testing
yastıklama (döküm): padding yaş toz dayancı: powder green strength yaşlanma (canlı): aging
yaş: damp, fresh, gren, humid, moist, wet yaş tozlar: wet fines yaşlanma yumuşaması: age softening
yaş analiz: wet analysis yaş tür cottrell çökelticileri: wet-type yaşlanmayan: nonageing
yaş ayırma: wet separation cottrell precipitators yaşlanmayan alaşım: nonageing alloy
yaş baskılama: plastic pressing, wet yaş yıkayıcı (gaz): wet scrubber (=wet yaşlanmayan çelik: nonageing steel
pressing washer) yaşlılık bilimi (tıp): gerontology
yaş çatkılama: wet installation yaş yoğruk biçimleme (seramik): wet yaşlılık dişciliği: gerodontics
plastic forming (=gerodontia; gerodontology),
yaş çevirme: wet spinning
yaş yoğunluk (sıkıtlama): pressed gerodontology
yaş çözümleme: wet analysis density (=green density)
yaş çukur (y. fırın): wet pit yaşlılık hekimliği: gerratrics
yaş yöntem (kömür): wet method yaşmak: veil
yaş dağlama: wet etching yaş yüklentili izabe: wet-charge smelting
yaş dayanç (kum): green strength yat: yacht
yaşam destekleyici: vital yat limanı: marina
yaş dayanç (yapıştırıcılar, karmalar): yaşama gücü: vital force
wet strength yatak: bearing, bed, lining, mattress
yaşamsal: biological yatak alaşımı: bearing alloy
yaş dolama: wet spinning
yaşamsal çevre: biological environment yatak ayırtmacı: bearing separator
yaş eleme (cam): wet sieving yaşamsal davranım: biological
yaş galvanizleme: wet galvanizing yatak basıncı: bearing pressure
performance
yaş hazırlama (maden): wet dressing yatak boşluğu: bearing clearance
yaşamsal değişim: biological variation
yaş karıştırıcı (seramik): wet pans yatak çarpanı: bearing modulus
yaşamsal gereçler: biological materials
yaş karıştırma (seramik): blunging yatak çarşafı: bed linen
yaşlandırılabilir: age-hardenable
yaş kırma: wet crushing yatak çelikleri: bearing steels
yaşlandırılabilir alaşım: age-hardenable
yaş kimyasal toz hazırlama: wet alloy yatak çerçevesi: bedframe
chemical powder preparation yaşlandırılabilir alaşımlar: age- yatak çiziklenmesi (mekanik: false
yaş kum: green sand hardening alloys brinelling
yaş kum astarı: green-sand facing yaşlandırılabilir aluminyum alaşımları: yatak ekseni (mak.): axis of bearing
yaş kum boyası: green-sand facing age-hardenable aluminium alloys, age yatak genleşmesi: bed expansion
yaş kum kalıbı: green-sand mould hardening aluminium alloys yatak gereçleri: bearing materials
yaş kum kalıplaması: green-sand yaşlandırılabilir çelik: age hardenable yatak gerinimi: bearing strain
moulding steel, age hardening steel yatak gövdesi: bearing block, pillow
yaş kum karışımı: green-sand mixture yaşlandırılmış: aged, age hardened block
yaş kum maçası (döküm): green-sand yaşlandırılmış alaşım: age hardened yatak ısıtıcı: bedwarmer
core alloy, aged alloy yatak kasası: bearing choke, chock
yaş montaj: wet installation yaşlandırılmış aluminyum alaşımı: yatak kasası kelepçesi: chock clamp
yaş oksitleme süreci (hs giderme): wet age hardened aluminium alloy, aged yatak katmanı derinliği: depth of hearth
aluminium alloy layer
oxidation process
yaşlandırılmış içyapı: age hardened yatak koku (kupol): bed coke
yaş öğütme: wet grinding
microstructure yatak kovanı: bearing housing
yaş püskürtmeli temizleme: wet blasting yaşlandırma (metal): aging, age-
(=wet blast cleaning) yatak lambası: bedlamp
hardening
yaş sarma: wet winding yatak metalleri: bearing metals
yaşlandırma alaşımları: age-hardening
yaş savurma aygıtları (gaz temizleme): yatak nitelikli çubuklar: bearing quality
alloys
wet centrifugal devices rods
yaşlandırma fırını: age-hardening
yaş seramik kütle: green ceramic body furnace, aging furnace yatak odası: bedroom
yaş serme (reçineler): wet lay-up yaşlandırma işlemi: age hardening yatak ömrü: bearing life
yaş söndürme (kok): wet quenching treatment, aging treatment yatak örtüsü: bedcover (=bedspread)
yaş süreçli emayeleme: wet process yaşlandırma katsayısı: aging coefficient yatak pirinci: bearing brass
enameling yaşlandırma sertleşmesi: age hardening yatak sapması: bearing deviation
yaş şarjlı izabe (bakır): wet-charge yaşlandırma sıcaklığı: age hardening yatak sızdırmazlık contası: bearing seal
smelting temperature, aging temperature yatak şapkası: bearing cap
yaş taşlama: wet grinding, wet milling yaşlandırma süresi: age hardening yatak takımı: bedding
yaş tel çekme: wet drawing period, aging period (=aging time) yatak taşıma sığası: bearing capacity

389
yatak tıkacı yayıcı verimliliği

yatak tıkacı: bearing seal yatay iletim: advection yatışkın durum sürünmesi: steady-state
yatak tuncu: bearing bronze yatay kaçıklık: radial runout creep
yatak yağlama: bearing lubrication yatay katılaş(tır)ma: horizontal yatışkın durum yayınımı: steady-state
yatak yeri: journal solidification diffusion
yatak yitiği: bearing loss yatay kaynaklama: flat-position welding, yatışkın durum kuramı: steady-state
yatak yuvası: bearing housing horizontal-position welding, downhand theory
yatak yüklentisi (kupol): bed charge welding (=flat position welding) yatıştırıcı: abirrirant, depressant,
yatay konaç (mat): abscissa paregoric
yatak yükü: bed charge
yatay konaç ekseni (mat.): axis of yatıştırma: moderating
yatak zarfı: box abscissas yatkınlık: affinity, susceptibility
yataklama: bedding yatay konum: horizontal position yavaş: slow
yataklık çelikler: bearing steels yatay kuvvet mikroskopisi: lateral force yavaş biçimlenen cam: long glass
yataklık çubuklar: bearing quality rods microscopy yavaş devinimlilik: bradykinesis
yatalak: bedfast, sick-abed yatay küresel sapınç (optik): lateral yavaş eksen (ışık devinimi): slow axis
yatan hurda: dormant scrap spherical aberration yavaş gerinim hızıyöntemi (gerilimli
yatay: horizontal, lateral yatay renkser sapınç (optik): lateral yenim çatlaması): slow strain rate
yatay broşlama: horizontal broaching chromatic aberration technique
yatay brüler: lateral burner yatay sabit konumlu kaynaklama: yavaş nötron (ek<10 e.v.): slow neutron
yatay burgulama: horizontal drilling horizontal fixed position welding yavaş sertleşen cam: slow settling glass
yatay büyütme: lateral magnification yatay sarsak besleyici: reciprocating (long glass)
yatay cam çekme makinası: horizontal feeder yavaşça durgun: slack
drawing machine yatay silindirik taşlayıcı: horizontal yavaşça suverme: slack quenching
yatay çatlak: lateral crack cylindrical grinder
yavaşlama: decelaration, stasis
yatay çekme (döküm): lateral yatay su çarkı: breast wheel
yavaşlatan: anticatalyst
contraction yatay sürekli döküm: horizontal
continuous casting yavaşlatıcı: inhibitor, retardant
yatay çekme makinası (cam): rolling (=retarder), retarder
machine yatay şerit testere: horizontal band saw
yavaşlatıcılar (çelik): dams
yatay çinko kaplama hattı: horizontal yatay taşlama: horizontal grinding
yavaşlatma roketi (ask.): retrorocket
galvanizing line yatay taşlama çarkı: horizontal grinding
disc yavaşlayan devinim: decelarated motion
yatay dağılım işlev çözümlemesi yavaşlık: bradykinesis
(x-ışınları): radial distribution function yatay yakıcı: lateral burner
analysis yatay yapıştırma makinası (cam): yay: bow, feather, spring
yatay dağılımlı karma: orthotropic horizontal sealing machine (HSM) yay çelikleri: spring steels
composite yatay yığımlı fırın: horizontal batch yay çubuğu:torsion bar
yatay delme: horizontal boring furnace yay değişmezi: spring constant (K)
yatay dingil: radial axle yatay yolluk (döküm): latered sprue yay kirişi: bow string
yatay döküm çatlakları: lateral casting yatay yükleme: horizontal loading yay menevişi: spring temper
cracks yatay yüklemeli rulman: radial-load yay ölçer: cyclometer
yatay döndürümlü alın kaynağı (boru): bearing yay türü sürekli döküm makineleri:
horizontal rolled-position welding yatay yüzey taşlayıcı: horizontal surface bow-type continuous casting machines
yatay dövme: radial forging grinder yay(ıl)ma: transmittal
yatay eksen: abscissa yatık: inclined, oblique, recumbent yaya köprüsü: foot bridge
yatay fırında çinko üretimi: zinc yatık dayak köşebendi: shell angle yayaç: broadcasting station, emitter
horizontal retorting yatık geçi: oblique roll pass yayan: emitter
yatay frezeleme: down milling (=climb yatık kırışık (cam): washboard yayayolu: footpath
milling), horizontal milling yatık paso (hadde): oblique roll pass yayçizer (geom.): areograph
yatay galvanizleme hattı: horizontal yatırım (ekon.): investment yaygın: diffused, wide-ranging,
galvanizing line yatırım maliyeti: investment cost widespread
yatay hadde tezgahı: horizontal stand yatırma: tilt yaygın küçük (<0,2 mm) kabarcıklar:
yatay halkalı-haddeleme: horizontal yatışkın durum: steady-state dusty seed
ring-rolling yatışkın durum gerilimi: steady-state yayıcı: diffuser, emissive, emitter,
yatay halkalı-haddeleme makinaları: potential spreader
horizontal ring-rolling machines yatışkın durum koşulları: steady-state yayıcı bağlantısı: emitter junction
yatay ısı akısı: radial heat flux conditions yayıcı verimliliği: emitter efficiency

390
yayık yedi açılı (geom.)

yayık: anastigmatic, tub yayınım hızı: diffusion rate yaylı kantar: spring balance
yayık ayranı: buttermilk yayınım işlemi: diffusion treatment yaylı kıskaçlar: spring clips
yayık görmez nesnel mercek yayınım katmanı: diffusion layer yaylı pergel: screw divider, spring
(mikroskop): anastigmatic objective yayınım katsayısı: diffusion coefficient compasses
yayık görmezlik: anastigmatism (=diffusivity) yaylı rondela: lock-washer
yayık görü: astigmatism yayınım maskesi: diffusion mask yaylı somya: spring mattress
yayık görü düzeltici: stigmator yayınım oluşbiçimi: diffusion yaylı terazi: spring balance
yayık görür: astigmatic mechanism yaylı yatak: spring bed
yayık kafalı (tıp): orthocephalic yayınım pompası: diffusion pump yayma süreci (dövme): expanding
yayık kafalılık (tıp): orthocephaly yayınım sıcaklığı: diffusion temperature process
yayık mercek: anastigmatic lens yayınım süreci: diffusion process yaysal ölçü: circular measure
yayılma: propagation yayınım süresi: diffusion period, yaysal üçgen (geo): circular triangle
yayılma deneyi: slump test, spread test diffusion time yayvan: patelliform
yayım gücü: emissive power yayınım uzaklığı: diffusion distance yayvan kalibrasyonu: butterfly design
yayın: broadcasting yayınım yasaları: diffusion laws yayvan kanatlı köşebent geçisi: butterfly
yayın istasyonu: broadcasting station yayınım yavaşlatması: diffusion angle pass
yayınabilir: diffusable retardation yayvan kanatlı köşebent pasosu:
yayınım yitikleri: diffusion losses butterfly angle pass
yayınabilirlik: diffusibility
yayınım yolları: diffusion paths yayvan tasarımı: butterfly design
yayınan atom: diffusing atom
yayınımlı: diffusional yaz saati: fast time
yayıngan: diffusive
yayınımlı bağlama: diffusion bonding yazan nemölçer: hygrograph
yayınganlık: diffusivity (d)
(diffusion welding) yazar saat: chronograph
yayınık: diffuse, diffused
yayınımlı dönüşüm: diffusional yazdıraç: dictaphone
yayınık bağlantı: diffused junction transformation yazı: inscription, writing
yayınık geçirinç: diffuse transmittance, yayınımlı kaplama: diffusion coating
diffused base transistor yazı bilimi: graphemics
yayınımlı katkılama: diffusion doping yazı görüntü: teletext
yayınık gerialan (görünge): diffused
yayınımlı kaynak: diffusion welding yazı işlem: word processing
background
(DFW) yazı işlem düzeni: word processor
yayınık ışık: diffused light
yayınımlı kaynaklama: diffusion yazı kağıdı: writing paper
yayınık işlevli: diffused function bonding (diffusion welding)
yayınık p-n bağlantı: diffused p-n yazı masası: writing desk, writing table
yayınımlı sert lehimleme: diffusion yazı yazma: writing
junction brazing
yayınık saçılım: diffuse scattering yazıcı: printer, recorder
yayınımlı sürünme: diffusion creep,
yayınık yansıma: diffuse reflection diffusional creep yazıcı ısıölçer: thermograph
yayınık yansıtanç: diffuse reflectance yayınımlı tutturma: diffusion bonding yazıcı yelölçer: anemograph
yayınık yansıtımlı FTIR görünge (diffusion welding) yazıhane: workroom
gözlemi: diffuse reflectance FTIR yayınımölçer: diffusiometer yazılı: written
spectroscopy yayınımsal: diffusional yazılı belge: written document
yayınım: diffusion yayınımsız: diffusionless yazılım (bilg): software
yayınım akısı (J): diffusion flux (J) yayınımsız dönüşüm: diffusionless yazım: orthography
yayınım akışı: diffusion flow transformation yazımsal: orthographical
yayınım bölgeciği: diffusion zone yayınımsız evre dönüşümü (= kesme yazıt: inscription
yayınım çalışmaları: diffusion studies dönüşümü): diffusionless phase yazma: inscription
yayınım çifti: diffusion couple transformation (=shear transformation) y-bağlantı (elekt.): y-connection
yayınım değişmezi: diffusion constant yayınışma: interdiffusion YBCO [YBa2Cu3O7]: YBCO
yayınım denetimli: diffusion controlled yayınlama (radyo, tv): broadcasting y-biçimli çatlaklar: pulls
yayınım denetimli büyüme: diffusion yayınma: diffusion y-borusu: y-pipe
controlled growth yayınma katsayısı: coefficient of yedek: reserve, spare
yayınım derinliği: diffusion depth diffusion yedek körük: stand-by fan
yayınım dikeci: diffusion column yaylanma: springback yedek lastik: spare tire
yayınım engeli: diffusion barrier yaylı anahtar: snap switch yedek parça: spare part
yayınım gözenekliliği (toz metalbilimi): yaylı araba: spring cart yedi açılı (geom.): heptagonal,
diffusion porosity yaylı bilezik kabı: spring cage heptangular

391
yedi atomlu (kim.) yeniden ısıtma fırını

yedi atomlu (kim.): heptatomic yel tulumu: wind cone yeni doğmuş: nascent
yedi ayaklı hadde dizisi: seven-strand yel tüneli: wind tunnel yeni hurda: new scrap
mill train yelek: vest, waistcoat yeni oluşan çatlak: incipient crack
yedi değerlikli: heptavalent, septivalent yelken: sail yeni oluşan yarık: incipient tear
yedi kat: septuple yelken bezi: canvas, sailcloth yeni oluşum: diagenesis
yedi parçalı: septuple yelken takımı: suit of sails yeni uzuv reddi (tıp): transplant
yedi parçalı eğriler: septuple curves yelkenli gemi: sailboat, windjammer rejection
yedi parçalı noktalar: septuple points yelkovan: vane yeniden akma (kalay elektrolizi):
yediemin: trustee yelpaze (yüzey bozukluğu -plastikler): reflowing (=flow brightening)
yedigen (geom.): heptagon splay yeniden astarlama (fırın): relining
yedikenarlı: heptagonal yelpaze çark: radial wheel yeniden ayarlama: resetting
yediyüzlü (geom.): heptahedron yelpaze kemer (mim.): fan vault yeniden ayırma: resorting
yeğin: intensive yelpazemsi çatlama (cam): fracture cone yeniden bağlı tuğla refrakterler:
yeğin denetimli haddeleme: intensified yelpik: asthma, phtisic rebonded brick refractories
controlled rolling yelpikli: phtisic yeniden baskılama (toz met.): repressing
yeğin mıknatıslı ayırma: high-intensity yelyöngeli: wind cone yeniden biçimleme: remodelling
separation yelyönü göstergesi: vane yeniden biçimleme işleyişleri:
yeğin soğutma: high-intensity cooling yem: fodder remodelling mechanisms
yeğin suverme: intense quenching yem teknesi: manger yeniden bileme: resharpening
yeğincik: lepton yem torbası (at, vb.): nose bag, feedbag yeniden bileme makinası: resharpening
yeğinleşim: intensification yemek: meal machine
yeğinleştirici elekler: intensifying yemek bileti: meal ticket yeniden cilalama: refurbishment
screens yemek borusu (tıp): esophagus, gullet yeniden çekme: redrawing
yeğinleştiriciler: intensifiers yemek çanı: dinner bell yeniden dağılım: redistribution
yeğinlik: intensity, lightness, severity yemek dağıtma arabası: server yeniden damıtılmış: redistilled
yeğinlik çarpanı (x-ışınları): multiplicity yemek eşyası: cookware yeniden damıtılmış çinko: redistilled
factor yemek kaşığı: tablespoon zinc
yeğinlik çizelgesi (ışıkyansıması): polar yemek kitabı: cookbook yeniden damıtım: redistillation
diagramme yemek listesi: menu yeniden dışalım: reimportation
yeğinlik deneyi (suverme): severity test yemek masası: table yeniden dışsatım: reexportation
yeğinlik etmeni: intensity factor yemek pişirme: cooking yeniden diş tutturma (diş): replantation
yeğinlik hesaplamaları: intensity yemek suyu: pot liquor yeniden dolaşım: recirculation
calculations yeniden donma (buz): regelation
yemek takımı: dinnerware
yeğinlik oranı: intensity ratio yeniden dövme: reforging
yemek tarifi: recipee
yeğinlik ölçümü: intensity measurements yeniden eritilmiş: remelted
yemek tezgahı: buffet
yeğinsel özellik: intensive property yeniden eritme: remelting
yemek tuzu [NaCl]: common salt (=table
yeğni: light, weak salt) yeniden etkinleştirme: reactivation
yeğni asit: weak acid yemek yapma: cooking yeniden fosfor katımı (çelik):
yeğni baz: weak base yemeklik çanak çömlek: dinnerware rephosphorization
yeğnilik: weakness yemeklik yağ: cooking oil yeniden fosfor katımlı: rephosphorized
yeke:yoke yemen taşı [ZrS]: hyacinth (zircon) yeniden fosforlama: rephosphorization
yeknesak: monotonous yemeni: kerchief yeniden fosforlanmış: rephosphorized
yekpare: monolithic yemlik: feedbox, manger yeniden germe: re-straining
yekpare iletken: solid conductor yengeç grafit (d.demir): crab graphite yeniden haddeleme: rerolling
yekpare kalıp: solid die yeni: new yeniden haddelenebilir nitelikli
yekpare refrakter: monolithic refractory yeni açılmış yüzey (kırıkyüzey): nascent (kütük): rerolling quality
yekpare sütun: monolith surface yeniden ısınma: recalescence, reheating
y-ekseni: y-axis yeni başlayan: incipient yeniden ısıtma davranımı (refrakter):
yel açısı: wind angle yeni başlayan erime: incipient fusion reheat behaviour
yel çanı: wind-bell (=incipient melting), incipient melting yeniden ısıtma deneyi (refrakter):
yel değirmeni: windmill yeni beliren: incipient reheat test
yel hızı ölçeri: anemometer, wind gauge yeni doğan sanayi: nascent industries yeniden ısıtma fırını: reheating furnace

392
yeniden işleme (züccaciye) yer değiştirim

yeniden işleme (züccaciye): blocking yenilenebilir erk: renewable energy yenim girimi: corrosion penetration
yeniden işlenmiş plastik: reworked yenilenik: recrystallized yenim hızı: corrosion rate
plastic yenilenik tane: recrystallized grain yenim indisi: corrosion index
yeniden kangallama: re-coiling yenilenik tane büyüklüğü: recrystallized yenim önleme: corrosion prevention,
yeniden karbonlanma (çelik): grain size corrosion protection
recarburization yenilenme =yeniden kristalleşme yenim önler: anticorrosion agent
yeniden kristallenme: recrystallization (içyapı taneleri): recrystallization yenim önleyici: anticorrosion agent,
yeniden kükürt katımı (çelik): yenilenme gecik(tir)mesi: retardation of anticorrosive
resulphurization recrystallization yenim önleyici alaşım: anticorrosive
yeniden kükürt katımlı: resulphurized yenilenme haddelemesi (ısılmekanik alloy
yeniden mıknatıslama: remagnetization işlem): recrystallization rolling yenim önleyici gereç: anticorrosive
yeniden oksitlenme: reoxidation yenilenme hızbilimi: kinetics of material
recrystallization
yeniden oksitlenme denetimi: yenim önleyici katık: anticorrosive
reoxidation control yenilenme hızı: rate of recrystallization additive
yeniden oksitlenme ölçümü: reoxidation yenilenme sıcaklığı: recrystallization yenim önleyici ortam: anticorrosive
temperature
measurement medium
yenilenme tavlaması: recrystallization
yeniden oksitlenme önlemesi: annealing yenim önleyiciler: corrosion inhibitors
reoxidation preventation yenim tepkimeleri: corrosion reactions
yenileş(tir)me: revamping
yeniden öğütme: regrinding yenim tepkimeleri hızbilimi: kinetics of
yenileştirilmiş: revamped
yeniden sarma: recoil, re-coiling, corrosion reactions
yenileştirilmiş kombine hadde:
rewiring yenim türleri: corrosion forms
revamped combination mill
yeniden sertleştirilmiş: rehardened yenilik: innovation yenim ürünleri: corrosion products
yeniden sertleştirilmiş çelik: rehardened yenim: corrosion yenim yaratabilirlik: corrosivity
steel yenim yaratan: corrosive
yenim akım yoğunluğu: corrosion
yeniden sertleştirme (çelik): current density yenim yaratan çözelti: corrosive solution
rehardening
yenim akımı: corrosion current yenim yaratan gereç: corrosive material
yeniden sıkıştırma: recompression yenim başlatan voltaj: breakdown yenim yaratan ortam: corrosive medium
yeniden soğurucu: resorbable potential yenim yaratan sıvı: corrosive liquid
yeniden soğurucu koyuntular (tıp): yenim denetimi: corrosion control
resorbable implants yenime uğramış: corroded
yenim direnci: corrosion resistance yenime uğramış çelik: corroded steel
yeniden soğurulan gereçler: resorbable yenim dirençli: corrosion resistant
materials yenime uğramış metal: corroded metal
yenim dirençli dökme demirler: yenime uğramış yüzey: corroded surface
yeniden soğurum: resorption corrosion resisting cast irons
yeniden sulandırma (kimya): yenime uğrayabilirlik: corrodibility
yenim dirençli dökme paslanmaz
rehydrating çelikler: cast corrosion-resistant stainless yenime uğrayan metal: base metal
yeniden süsleme: redecoration steels yenimli: corroded, corrosive
yeniden süzme: re-straining yenim dirençli ostenitli dökme yenimli aşınma: corrosive wear
yeniden taşlama: regrinding demirler: corrosion resistant austenitic yenimli çelik: corroded steel
yeniden üretilebilirlik: reproducibility cast irons yenimli metal: corroded metal
yeniden yapıcı: reconstructive yenim dirençli ostenitli paslanmaz yenimli yorulma: corrosion fatigue
yeniden yapıcı dönüşüm: reconstructive çelik: austenitic corrosion-resistant yenimli yorulma dayancı: corrosion
transformation stainless steel fatigue strength
yeniden yapılanma: restructuring yenim dirençli paslanmaz çelikler: yenimli yüzey: corroded surface
corrosion resistant stainless steels
yeniden yapım: reconstruction yepyeni: unused
yenim dirençli sepet: pickle basket
yeniden yumuşatma: resoftening yer: earth, floor, locality, location, place,
yenim dizgesi: corrosion system terra
yeniden yükleme: reloading yenim dökümü (tıp): corrosion casting
yeniden zımparalama: regrinding yer altı inşaatı: substructure
yenim eritkeni: corrosive flux
yenidendoku oluşturma (tıp): tissue yer belirteç: loran
yenim gerilimi: corrosion potential
regeneration (Ecorr) yer betimsel: topographic
yenik: corroded yenim gevrekleştirmesi: corrosion yer biçimi: structure, topography
yenileme: refurbishment, renewal embrittlement yer çekimi yasası: law of gravitation
yenileme: revision yenim girim hızı: corrosion penetration yer değiştir(il)me: transposition
yenilenebilir: renewable rate yer değiştirim: commutation

393
yer değiştirimli yeşim taşından çanak çömlek

yer değiştirimli: displacive yerdeş seyreltimi çözümlenmesi: yerküre: geoid, globe


yer değiştirir: commutative isotopic dilution analysis yerleşim planı: layout plan
yer değiştirme: displacement yerdeş yerine geçimi: isotopic yerleştirime: allocation, bedding,
yer değiştirmiş atom: displaced atom substitution placement, positioning
yer döşeme plâkası (cam): glass paving yerdeşlik: isotopy yerleştirme: accomodation, laying up,
slab yerdin amiği bilimi: geodynamics layout, set
yer fiziği: geophysics yerel: endemic, local, localized, locational yerleştirme havası (cam): blown down
yer gözler: electroscope yerel çökelme: discontinuous yerleştirme izi (cam): settle mark (settle
yer ısıl: geothermal (=geothermic) precipitation wave)
yer ışıkları (sahne): footlight yerel hastalık (tıp): endemic yerleştirme planı: layout plan
yer istasyonu (uydu haberleşme): earth yerinde: in-situ, timely yerletirme dalgası (cam): settle wave
station yerinde çekirdeklenme: in-situ yerli: domestic, indigenous
yer kabuğu: earth’s crust nucleation (=endogeneous), native
yer kabuğuna ilişkin: tectonic yerinde çökelme: in-situ precipitation yerli hurda: domestic scrap
yer kimyası: geochemisty yerinde dönüşüm: in-situ transformation yersel: terrestrial
yer küresel: terrestrial yerinde duramama: dysphoria yersiz: inconsequential
yer mumu: earthy wax, ozocerite yerinde elektron mikroskopi (numune yerüstü suyu: surface water
(=mineral wax; earth wax) içinde iken denemeler yapma): in-situ yeryapısı bilimi: geognosy
yer ölçümü (yer b.): geodesy electron microscopy yeryüzü: ground
yer teleskobu: terrestrial telescope yerinde işleme (seramik anayapılı yeryüzü katmanı: stratum
karmalar): in-situ processing yeşil: green
yer tezeği: peat
yerinde kimyasal tepkime: in-situ yeşil altın: green gold
yeraltı: underground
chemical reaction yeşil cam: green glass
yeraltı akaçlaması: underdrainage
yerinde kimyasal tepkimeyle yeşil çay: green tea
yeraltı kablosu: underground cable sinterleme: in-situ chemical reaction
yeraltı madenciliği: underground yeşil dalgalar (renk): green waves
sintering
mining yeşil doğal cam: moldavite
yerinde kuruyan kimyasal kaplayıcı:
yeraltı odası: grotto dry-in-place chemical coater yeşil florışıllı protein: green fluorescent
yeraltı suyu: ground water, subterranean protein
yerinde sıkılama: in-situ compaction
water yeşil gübre: green manure
yerinde süreçleme: in-situ processing
yeraltı treni: metro, underground yeşil ışık (trafik): green light
yerindeduran: stationary
railway, underground yeşil keçe kumaş: baize
yerinden atma (atom): knockout
yeraltı yenimi: underground corrosion yeşil körlüğü (tıp): deuteranopia
yerinden oynamak: splay
yeraltı yolu: tunnel yeşil körü (tıp): deuteranope
yerinden oynatılamaz: immobile
yerbilim: geology yeşil kum: glauconite (=terre-verte)
yerine geçen: substituent
yerbilimsel: geologic yeşil küf (metaller): patina
yerine geçen atom (başkasının):
yerçekimi: gravitation, gravity yeşil küf (paslanmaz çelik): green rot
substituent atom
yerçekimi kuvveti: force of gravity, yeşil lal: uvarovite
yerine geçim: substitution
gravitational force yeşil öd [C33H34O6N4]: biliverdine
yerine geçim bozukluğu: substitutional
yerde kalıplama: floor moulding defect (örüt) yeşil öz: chlorophyll
yerden havaya: surface-to-air yerine geçim öğesi: substitutional yeşil renk körü: green-blind
yerden havaya atılan füze: surface-to-air element yeşil renkler: familla verte
missile yerine geçimli: substitutional yeşil sabun: green soap
yerden yere: surface-to-surface yerine geçimli atom: substitutional atom yeşil taş (bazalt): greenstone
yerden yere atılan füze: surface-to- (= substituent) yeşil taş: diorite, smaragdite
surface missile yerine geçimli bileşik: substitution yeşil vitriyol: green vitriol (=copperas)
yerdeş: isotope product yeşilimsi: viridescent
yerdeş ağırlığı: isotopic weight yerine geçimli katı çözelti: substitutional yeşilimsi mavi renk: turquoise
yerdeş ayırımı: isotope segregation solid solution yeşillik: viridity (= greenness)
yerdeş bolluğu: isotopic abundance yerine geçimli yayınım: substitutional yeşim: jade
yerdeş döngüsü: isotopic spin diffusion yeşim taşı: jade, jasper, nephrite
yerdeş sayısı: isotopic number yerine getirme: implementation yeşim taşından çanak çömlek: jasper
yerdeş seyreltimi: isotopic dilution yerini değiştirme: shifting ware

394
yetenek yırtılma dayancı

yetenek: capability yığılma kuramı (dislokasyon): pile-up yıkımsal: catastrophic, destructive


yetenekli: capable, proficient theory yıkımsal aşınma: catastrophic wear
yeteneksiz: unqualified yığım: accumulation, batch, heap yıkımsal işgörmezlik: catastrophic
yeteneksizlik: disability yığımlı fırın: batch furnace, batch-type failure
yeter: sufficient furnace (= batch furnace) yıkımsız: nondestructive
yeterli: sufficient yığımlı haddeleme: batch rolling yıkımsız çözümleme: nondestructive
yeterlik: plenitude, sufficiency yığımlı kavurma: heap roasting analysis
yetersiz: deficient, inadequate, yığımlı ocak: batch oven yıkımsız deneme: nondestructive testing
insufficient, unsatisfactory yığımlı paklama: batch pickling (NDT)
yetersiz: incomplete, meager yığımlı sıvıda özütleme: heap leaching yıkımsız deneme yöntemleri:
yetersiz asitleme: underpickling yığımlı tavlama: batch annealing nondestructive testing methods
yetersiz değerlendirme: underestimation yığımlı tavlama fırını: batch annealing yıkımsız deneyler: nondestructive tests
furnace (NDT)
yetersiz dolgu (plastikler): short-shot
yığın: bank, batch yıkımsız inceleme: nondestructive
yetersiz döküm: misrun
yığın: buildup, cluster, heap, pile, pile-up, inspection (NDI)
yetersiz erime: incomplete fusion
rick stack yıkıntı: wreck
yetersiz fırınlama: underfiring
yığın durumu: state of aggregation yıl: year
yetersiz gerilim uygulaması (yorulma):
yığın sekmesi (bozunum, örüt): block yılan (sıcak haddeleme): snake
understressing
slip yılan taşı: serpentine
yetersiz giri(ni)m: incomplete
penetration yığıntı: heat content (=enthalpy) yılankavi çit: worm fence (=snake fence)
yetersiz ışıklan(dır)ma (foto): yığışık: agglomerate, aggregate yılansı (yassılardayüzey bozukluğu):
underexposure yığışık ürünler: agglomerated products snake
yetersiz karışım: demixing yığışım (yer b.): brecciation yılansı kenarlar (tavlı şerit): snaky edges
yetersiz kavaklama (bakır): underpole yığışım: agglomeration, agglutination, yılanvari: zigzag
yetersiz kürle(n)me: undercure conglomerate yıldırım: lightning
yetersiz paklama: underpickling yığışma: conglomeration yıldız: star
yetersiz sertleş(tir)me: underhardening yığıştırma tesisi: agglomerating plant yıldız antimuan: star antimony
yetersiz sertleş(tiril)miş: underhardened yığma: building up, piling, stacking, yıldız çatlak: crater crack, star, star craze
yetersiz sertleş(tiril)miş çelik: stocking yıldız dövme: draw forging (=radial
underhardened steel yığma sırası (kaynak): buildup sequence forging)
yetersiz soğu(tul)muş çelik: undercooled yıka giy: wash-and-wear yıldız oyuklu vida: cross-head screw
steel yıkama: developing, flushing, lavation, yıldız uç: star bit
yetersiz soğutulmuş: undercooled washing yıldız vida: cross-head screw
yetersiz suverme: slack quenching yıkama kabı (film): developing tank yıldızlanma: asterism
yetersiz tavlama: underannealing yıkama kulesi: scrubber yıldızsı çatlama (cam): star fracture
yetersiz yanma: incomplete combustion yıkama sodası [Na2CO3.10H2O]: yıldızsı iz (hata): star mark
yetersiz yaşlan(dır)ma (Al alaşımları): washing soda yıldıztaşı: aventurine, starlite, sunstone
underaging yıkama tablası (madencilik): wash table yıldıztozu pürüzlülüğü (metalyüzey):
yetersiz yaşlandırılmış: underaged yıkama tamburu: washing trommel stardusting
yetersiz yaşlandırılmış aluminyum yıkama tavası: developing tank yıllık: yearbook, yearly
alaşımı: underaged aluminium alloy yıkama teknesi (maden): wash box yıllık çökelti (yer b.): varve
yetersiz yükleme (değirmen): yıkama yağı: wash oil yıllık üretim: annual output, annual
underloading yıkamaç: developer production, yearly output
yetersizlik: disability, insufficiency, yıkamayla arıtma: lixiviation (=leaching) yıpranma: depreciation, erosion, waste
scarcity yıkamayla ayırma: elutriation, lixiviation yıpranmış: threadbare, used
yetkili kimse: licentiate (=leaching) yıprantı: wastage
yetkin sayı (mat): perfect number yıkanabilir: washable yıpratıcı: erosive
yetmezlik: insufficiency yıkanabilirlik: washability yırma: chop
yeyici: corrosive yıkanmamış: unwashed yırt(ıl)ma: tearing
yığı: pile-up yıkanmış cevher: jigged ore yırtık: leak, tattered, tear
yığıla kalım: cataplexy yıkayıcı: developer yırtılma dayancı: tear strength, tearing
yığılma: conglomeration, pile-up yıkım: damage strength

395
yineleme yoğuş(turula)maz

yineleme: recurrence, repeat yiv açma: bevelling, chamfering yoğruksu davranım (ağdalılık):
yineleme birimi (örütbilim; tıp): yiv açma makinesi: bevelling machine pseudoplastic behaviour
repeating unit yiv biçimi: groove type yoğrulabilen: plastic
yineleme numunesi: duplicate sample yiv desteği: spacer strip yoğrumlu sanatlar: plastic arts
yineleme ölçümü: duplicate yiv kaynağı: groove weld yoğun: dense, thick, turbid
measurement yiv türü: groove type yoğun buğulanma: milkiness
yineleme uzaklığı (örütbilim): repeat yiv yarıçapı (kaynak): groove radius yoğun damar (cam bozukluğu): heavy
distance yiv yüzü: groove face cord
yinelemeli çarpma: repeated impact yivaçar: screw cutting die yoğun kabarcık: heavy seed
yinelemeli çarpma deneyi: repeated yivle(n)me deneyi (terne sac): fluting yoğun kumlama: heavy blasting,
blow test test (terne plate) intensive blasting
yinelemeli çekme yöntemi: draw and yivli: ribbed, striated yoğun sıvıda ayırma: heavy medium
redraw method separation
yivli diş: bevelled teeth
yinelemeli eğme deneyi: repeated bend yoğun yüzey temizleme: intensive
test yivli hadde: strand mill
yivli ingot kalıbı: fluted ingot mould surface cleaning
yinelemeli ısıtaç: recuperator yoğunlaç: condenser
yinelenebilirlik: repeatability, yivli kafa (cam): swing stopper finisih
yivli kenar: fluted bevel yoğunlaç aralığı: condenser diaphram
reproducibility (=condenser aperture)
yinelenmiş deney: repeated test yivli merdane: grooved roll
yoğunlama: thickening
yineleyen: recurrent yivli tomruk kalıbı: fluted ingot mould
yoğunlama aralığı: condenser aperture
yinelge: recurrence yivli yatak (mak.): fluted bearing
yoğunlaş(tır)ım: densification
yinelge ilintisi: recurrence formula yivli yay çeliği: ribbed spring steel
yoğunlaş(tır)ım süreci: densification
yineli ondalık (maf): circulating decimal yivsiz: fluteless
process
yirmi: twenty yiyecek: aliment, food stuff
yoğunlaşma ısısı: heat of condensation
yirmi dörtyüzlü (biçim): trisoctahedron y-kesimi (mat.): y-intercept
yoğunlaştırıcı: condenser, densifier,
yirmi eşkenar üçgen yüzlü: icosahedral yoder merdaneleri: yoder rolls thickener
yirmi eşkenar üçgen yüzlü içeren cam: yoğaltılamaz: inconsumable yoğunlaştırılmış krom oksit: densified
icosahedral glass yoğruk: plastic chromic oxide
yirmi eşkenar üçgen yüzlü biçim yoğruk akış: plastic flow yoğunlayıcı mercek: condenser lens
(geom.): icosahedron yoğruk ateşkili: plastic fireclay yoğunlayıcı prizma (optik mik.):
yirmi eşkenar üçgen yüzlü evreler: yoğruk biçimleme: plastic forming condenser prism
icosahedral phases yoğruk bozun(dur)ma: plastic yoğunluğu düşük (cam): light crown,
yirmi yüzlü: icosahedron deformation light flint (=light crown)
yirminci: twentieth yoğruk bozundurma aralığı: plastic yoğunluk (g/m3): density
yiten elektrot: consumable electrode range yoğunluk düşürme: rarefaction
yiten elektrotlu arklı eritme: yoğruk bölge: plastic range (=rarefication)
consumable electrode arc melting yoğruk bölge ayarı: plastic -zone yoğunluk karşılaştırıcı (aygıt): density
yiten elektrotlu yeniden eritme: adjustment comparator
consumable electrode remelting yoğruk davranım: plastic behaviour yoğunluk oranı: density ratio
yiten koyuntu (tıp): consumable insert yoğruk dengesizlik: plastic instability yoğunluk ölçer (şekerli eriyik):
yitik köpük: lost-foam yoğruk gerinim: plastic strain (εpl) saccharimeter
yitik köpük dökümü: lost-foam casting yoğruk gerinim oranı (r-değeri): plastic yoğunluk ölçümsel: densimetric
yitik köpük süreci: lost-foam process strain ratio (r-value) yoğunluk ölçümü: densimetry, density
yitik mum süreci (hassas döküm): lost- yoğruk kaynaklama: plastic welding measurement
wax process yoğruk kil: ball clay, plastic clay yoğunluk ölçümyöntemi: densimetric
yitim açısı: angle of loss, loss angle yoğruk olmayan seramikler: nonplastic method
yitim çarpanı (çoğuzlar): loss modulus ceramics yoğunluk şişesi: pyonometer
yitim etmeni: loss factor yoğruk özellikler: plastic properties yoğunlukölçer: densimeter,
yitirilenler: consumables yoğruk refrakter: plastic refractory densitometer,pyknometer
yiv: flute, groove, pod, rabbet, rut, slot, yoğruklaştırıcı: plasticizer yoğurma: impastation, impasting,
stria, striation, sulcus yoğrukluk: plasticity kneading
yiv açısı: bevel angle, fluting, groove yoğrukluk ölçer: plastometer yoğurma değirmeni: pug mill
angle yoğrukluk ölçümü: plastometry yoğuş(turula)maz: incondensible

396
yoğuş(turula)mazlık yorulma eğmesi

yoğuş(turula)mazlık: incondensibility yol çizgisi: white line yonga eni: chip width
yoğuşabilir: condensable yol düzleme: bulldozing yonga kalınlığı: chip thickness
yoğuşku: condensate yol işareti: guidepost yonga kaynağı: chip welding
yoğuşmamış: uncondensed yol kabuğu (sürekli d): strand shell yonga koparıcı: chip breaker
yoğuşturucu: condenser yol kabuğu kalınlığı (sürekli d): strand yonga koparma: chip breaking
yoğuşuk: condensed shell thickness yonga makinası: hog
yoğuşuk durum: condensed state yol kabuğu uzaması (sürekli d): strand yonga paketleme: chip packing
yoğuşuk evre: condensed phase shell elongation yonga yapım işlemleri: chip-making
yoğuşum: condensation yol silindiri: steamroller operations
yoğuşum çoğuzla(n)ması: condensation yol tuzu yenimi (oto): poultice corrosion yonga yapım süresi: chip-producing time
polymerization yol verici palet (hadde): gate diverter yonga yapımı: chip making
yoğuşum çoğuzu: condensation polymer yolcu eşyası: baggage yongalama: whittling
yoğuşum ısılplastikleri (çoğuzlar): yolcu gemisi: liner yontaç: drawknife
condensation thermoplastics yolcu helikopteri: helibus yontan: parer
yoğuşum katsayısı: condensation yolcu uçağı: airliner yontma: paring, whittling
coefficient yolculuk: travel yontma bıçağı: drawknife
yoğuşum lehimlemesi: condensation yolçizer (uçak): air log
soldering yontma keskisi: chipping chisel
yoldüzler: bulldozer yontma taş: paleolith
yoğuşum oranı: condensation ratio yole: yawl
yoğuşum polimeri: condensation yontu çekici: knapping hammer
yoli kanal: meatus yontucu kalemi: gouge
polymer
yolla(n)ma (haber): transmittal yontulmamış cevher: gemstone
yoğuşum polimerizasyonu:
condensation polymerization yollu: banded yontulmamış taş: fieldstone
yoğuşum tepkimesi: condensation yollu kütük döküm makinası: strand yordam: procedure, technique, way
reaction billet caster
yorulma (metal): fatigue
yoğuşur: condensable yolluk (döküm): runner
yorulma aralığı: fatigue range
yohansenit [CaMnSi2O6]: johannsenite yolluk: downgate (=sprue) (downsprue),
gate, guide, trumpet yorulma aşınması: fatigue wear
yohimbin [C21H26N2O3]: yohimbine yorulma bozunumu: ratcheting
yolluk başı: runner head
yok: absent yorulma çatlağı büyüme hızı: fatigue
yolluk besleyici: runner riser
yok olma: extinction crack growth rate (da/dN)
yolluk bildirisi: voucher
yokedici: annihilative yorulma çatlağı büyümesi: fatigue crack
yolluk dizgesi: runner system growth
yokedici girişim: destructive interference
yolluk düzeneği (döküm): gating yorulma çatlakları: fatigue cracks
yokediş: annihilation
yolluk haznesi (döküm): runner box
yoklama: checking yorulma çatlaması: fatigue cracking
yolluk izi (plastikler): gate mark
yokluk: absence yorulma çentik duyarlılığı: fatigue notch
yolluk kalıntısı (döküm): deadhead sensitivity (q)
yokoluş: annihilation
yolluk kasası (hadde): guide box yorulma çentik etmeni: fatigue notch
yokoluş değişmezi (l) (atom):
transformation constant yolluk metali: head metal factor (kf )
(=disirriteoration constant) yolluk pimi: runner pin yorulma dayancı: fatigue strength
yokoluş ışınımı: annihilation radiation yolluk sopası: gate stick (=endurance limit)
yokoluşum (elektron-delik çiftleri): yolluk tuğlası: runner brick yorulma dayancı düşme etmeni: fatigue-
recombination yolluk uzantısı: runner extension strength reduction factor
yokoluşum süresi (değişmez): yolluklama: gating yorulma dayancı indirim etmeni:
recombination time yolluklama dizgesi (döküm): gating fatigue-strength reduction factor
yoksullaşma: impoverishment system (=fatigue notch factor)
yoksullaşmış: depleted yolluklu hadde: guide mill yorulma denemesi: fatigue testing
yoksullaşmış bölgecik (metal): denuded yollukta elektrikli mıknatıssal yorulma deneyi: fatigue test
zone, depleted zone karıştırma (sürekli d): strand yorulma deneyi makinası: fatigue testing
yokuş: gradient electromagnetic stirring machine
yokuş aşağı: downhill yollukta katılaşan metal: sprue yorulma deneyi yöntemi: fatigue testing
yol: algorithm, path, route, track, yolölçer: odometer method
technique, way, walkway yolyazar: odograph yorulma direnci: fatigue resistance
yol aralığı: strand distance yonga (elektronik): chip, spall, whittling yorulma eğmesi: fatigue bending

397
yorulma eğmesi deneyi yöntem

yorulma eğmesi deneyi: fatigue bending yozlaşık yarı iletken: degenerate yöneysel çözümleme: vector analysis
test semiconductor yönleç (mat.): vector
yorulma eğrisi: fatigue curve yozlaşma: retrogradation, degeneration yönlen(diril)memiş: nonoriented
yorulma gerilimi: fatigue stress yozluk: degeneracy yönlen(diril)memiş çelik sac:
yorulma işgörmezliği: fatigue failure yön: direction, side nonoriented steel sheet
yorulma kırılması: fatigue fracture yön belirteçleri: direction indices yönlendirilmemiş: undirected
yorulma kısıtı: fatigue limit yön değiştirici: deflector yönlendirilmiş metal oksitleme süreci:
yorulma kopması: fatigue rupture yön değiştirici merdane: bending roll directed metal oxidation process (DI-
yorulma oranı: fatigue ratio yön imleci: index of direction MOX)™
yorulma ömrü: fatigue life (N) yönelik: oriented yönlenik: directed, directional
yorulma sünekliği: fatigue ductility (Df ) yönelim: orientation yönlenik bağ: directed bond
yorulma sünekliği üsteli: fatigue yönelim sertleş(tir)mesi: orientation yönler demeti: family of directions
ductility exponent (c) hardening <uvw>
yorulma yivcikleri (kırık yüzey): fatigue yönler takımı (örütbilim): zone of
yönelimli gereçler (plastikler): oriented
striations directions
materials
yorulma yükü: fatigue load yönler topluluğu: family of directions
yönelimli polietilen: oriented <uvw>
yorulmuş: fatigued polyethylene
yorulmuş çelik: fatigued steel yönlü: directional
yönelimsel: orientational
yorulmuş çelik parça: fatigued steel yönlü bağlar: directional bonds
yönelteç: handlebar
component yönlü büyüme: directional growth
yönetici: executive
yorulmuş metal: fatigued metal yönlü katılaşma: directional
yönetici uçağı: executive plane solidification
yorulmuş mil: fatigued shaft yönetilemeyen: uncontrollable
yorulmuş parça: fatigued component yönlü katılaşmış: directionally solidified
yönetilemez: unmanageable yönlü katılaşmış dökümler: directionally
yorulmuş ray: fatigued rail yönetilmesi olanaksız: unmanageable solidified castings
yorulmuş yay: fatigued spring yönetim: administration, management yönlü katılaşmış kolayerirler:
yorum: exposition, interpretation yönetim bilgi dizgesi: management directionally solidified eutectics
yosun: moss information system yönlü özellikler: directional properties
yosun asidi [C9H17NO7]: muramic acid yönetim felsefesi: management yönsel: directional
yosun kömürü: boghead coal philosophy yönsemez: isotropic
yosun kumu: diatomaceous earth (= yönetim kurulu: executive board yönsemez gereç: isotropic material
infusorial earth), kieselguhr yönetim kurulu toplantısı: executive yönsemez karmalar: isotropic
yosun kumu: diatomite (=diatomaceous meeting composites
earth) yönetim yaklaşımı: management yönsemez kütle: isotropic body
yosun sodası: barilla approach yönsemez özellikler: isotropic properties
yosunlu: diatomaceous, mossy yönetimsel: managerial yönsemezlik: isotropism
Young katsayısı (E= (σ/ε): Young’s yönetimsel karar: managerial decision
modulus (E) (=elastic modulus) yönser: aeolotropic, anisotropic
yönetme: handling yönser çekme: isotropic shrinkage
Young katsayısı: modulus ofelasticity
yönetme halatı: guide rope yönser esneklik: anisotropic elasticity
(Young’s modulus) [E]
yöney: vector yönser gereçler: anisotropic materials
Young saçakları: Young’s fringes
yozlaşık: degenerate yöney alanı (mat.): vector field yönser iletken yapıştırıcı: anisotropic
yozlaşık çözelti: degenerate solution yöney çarpımı (mat.): vector conductive adhesive
multiplication yönser kütle: anisotropic body
yozlaşık dolanca (fiz): degenerate orbital
yöney işlevi (mat.): vector function yönser lata: anisotropic laminate
yozlaşık durum: degenerate state
yöney kafesi (mat.): vector lattice yönser ölçek: anisotropic modulus
yozlaşık elektron dağılımı: degenerate
electron distribution yöney uzayı (mat.): vector space yönser özdek: anisotropic body
yozlaşık erk düzeyleri: degenerate yöney ürünü (mat.): vector product yönser özdekler: anisotropic substances
energy levels yöneylem araştırması: operational yönser özellikler: anisotropic properties
yozlaşık kolayerir (metal içyapısı): research (=operations research) yönserlik: anisotropy
degenerate eutectic yöneyler işlencesi: calculus of vectors yönsüz: nondirectional
yozlaşık kolayerir tepkimesi: degenerate yöneyli örnek (mat.): vector model yönsüz bağ: nondirectional bond
eutectic reaction yöneysel: vectorial yöntem: method, practice, procedure,
yozlaşık ötektik: degenerate eutectic yöneysel cebir (mat.): vector algebra path, technique

398
yöntem mühendisliği yumuşak nitrürleme (çelik)

yöntem mühendisliği: methods yumru çakmaktaşı: nodular chert yumrulu perlit (çelik): divorced pearlite
engineering yumru dallantı bölgesi: globular yumrulu toz: nodular powder, spheroidal
yöntem-süre-ölçüm (YSÖ): method- dendrite zone powder
time-measurement (MTM) yumru damlası: globula yumrusal: nodular, pherical, spheroidal
yönverici: collimating, collimator yumru gözenek: spherical pore yumurta biçimli: oval, oviform
yöre: locality, vicinity, zone yumru grafit: nodular graphite, yumurta çırpıcı: eggbeater
yörel sözlük: lexicon spheroidal graphite yumurta çırpığı: whip
yöresel: localized, native yumru karbon (temper d.d.): temper yumurta kabı: eggcup
yöresizleşme: delocalization carbon yumurta kabuğu: eggshell
yöresizleşmiş: delocalized yumru kolayerirli içyapı: globular yumurta kabuğumsu doku: eggshelling
yöresizleşmiş dolanca: delocalized eutectic microstructure yumurta kabuksu (seramik): eggshell
orbital yumru ötektikli içyapı: globular eutectic yumurta sarısı: vitellus, yoke
yöresizleşmiş elektronlar: delocalized microstructure yumurta sarısı üreten: vitelline
electrons yumru perlit (çelik): nodular pearlite yumurta zarı (tıp): vitelline membrane
yöreye özgü: endemic yumru sementit: spheroidal cementite, yumurtalık: eggcup
spheroiditic cementite, globular yumurtalık yangısı (tıp): oophoritis
yörünge: orbit, path, trajectory
cementite
yörüngesel: orbital yumurtamsı: ellipsoid
yumru şamot: nodular fireclay (=burley,
yufka: wafer burley flint) yumurtamsı kuvars: thunderegg
yufka dağlama: through wafer etching yumru şişkinlik: lump yumuşa(t)ma (ısıl işlem): softening
yukaç (yer b.): diapir, nappe yumruaşındırıcı(metal): shot1 yumuşa(t)ma ısıl işlemi: softening heat
yukain [C15H21NO2]: eucaine treatment (softening treatment)
yumruk: box, buffet,fist,slug
yukarı doğru: upward yumuşa(t)ma işlemi: softening treatment
yumrulama: balling yumuşa(t)ma menevişi: soft temper
yukarı doğru çıkma eğilmesi: upward yumrulaş(tır)ma: globularization
cantilever deflection yumuşa(t)ma tavlaması: soft annealing
(=spherodization)
yukarı emiş (RH-uygulaması): upstream yumuşak: limp, soft, tender
yumrulaşım: coalescence
yukarı vuruş (piston): upstroke yumuşak cam: soft glass
yumrulaşma: tubeculation
yukarı yayınım: uphill diffusion yumuşak çekilmiş: light drawn
yumrulaşmış içyapı: spheroidized
yukarıdan aşağı yaklaşım microstructure yumuşak çelik: dead mild steel
(nanoteknoloji): top-down approach yumrulaşmış karbür: spheroidized yumuşak damak: velum
yukarıdan aşağıya çekme süresi (cam): carbide yumuşak demir: soft iron
down-draw process yumrulaşmış sementit: spheroidized yumuşak deriden çarık: moccasin
yukarıdan pota dökümü: uphill teeming cementite (=divorced cementite) yumuşak dirençli dikiş kaynağı: mash
yulaf ezmesi: oatmeal yumrulaştırılmış çelik: spheroidized resistance seam weld
yulaf unu: oatmeal steel yumuşak dokular (tıp): soft tissues
yular: bridle, hackamore, halter, yumrulaş(tır)ma: nodulizing, yumuşak ferritler (seramik): soft ferrites
headrope, rein, tether spheroidization, spheroidizing yumuşak gümüş lehimi: Plumbsol™
yumak: floccule, sleave yumrulaştırma ısıl işlemi (çelik): yumuşak ışınım: soft radiation
yumakcık: glomerulus spheroidizing heat treatment yumuşak kaplama: soft-facing
yumaklama: balling yumrulaştırma tavlaması: spheroidize yumuşak kereste: softwood
annealing yumuşak kum taşı: holystone
yumaklama değirmeni: balling mill
yumrulu: globular, knobby, nodular, yumuşak kurşun: chemical lead (= soft
yumaklama fırını: balling furnace tuberous lead)
yumaklama tamburu: balling drum yumrulu kolayerir (küresel d.d.): yumuşak küre: soft sphere
yumaklanma: flocculence (=flocculency) nodular eutectic yumuşak lehim: soft solder
yumaksı: flocculent yumrulu kolayerir içyapı (küresel d.d.): yumuşak lehimleme: soft soldering
yumru: condyloid, globular, globule, nodular eutectic microstructure (soldering)
node,nodule, protuberance, spheroid, yumrulu kolayerir içyapı: spheroidal yumuşak mıknatıs: soft magnet
spheroidite, tuberosity, tumor,whelky eutectic microstructure yumuşak mıknatıslı alaşım:
yumru ateşkili: nodular fireclay (=burley, yumrulu metal tozu: nodular metal magnetically soft alloy
burley flint) powder yumuşak mıknatıslı gereç: soft magnetic
yumru ayak(lı): talipes (=clubfoot) yumrulu ötektik: nodular eutectic material
yumru ayaklı (tıp): taliped yumrulu ötektik içyapı: nodular eutectic yumuşak nitrürleme (çelik): soft
yumru biçim: nodular form microstructure nitriding (=ductile nitriding)

399
yumuşak noktalar yükleme kapısı

yumuşak noktalar: soft spots yuvamsı örgülü kumaş: nesting yük aktarım verimliliği: charge transfer
yumuşak odaklı mercek: diffuser lens yuvar: ball, sphere efficiency
yumuşak sünger: wool sponge yuvarcık: globule yük aktarımı: charge transfer
yumuşak tuğla: place brick yuvarla(n)ma: tumbling yük altında eğilme sıcaklığı (plastikler):
yumuşak tüycük: fluff yuvarla(n)ma kütlesi: tumbling mass deflection temperature under load
yumuşak x-ışınları (λ=1-10nm): soft yuvarla(n)ma tamburları: tumbling (DTUL)
x-rays barrels yük arabası: charging skip, van
yumuşak yüzeyleme: soft-facing yuvarla(n)ma zamanı: tumbling time yük aralığı (yorulma): load range (P)
yumuşaklık: softness yuvarlak: round, spherical, spherulitic, yük boşaltma yeri: tipple
yumuşama aralığı (cam): softening spherulite yük dağılımı: charge distribution
range yuvarlak başlı cıvata: buttonhead bolt yük devinirliği: charge mobility
yumuşama gecikmesi (çelik): yuvarlak bıçkı: round saw yük gemisi: freighter
retardation of softening yuvarlak çentik: round notch yük gücü (elekt.): loading power
yumuşama noktası (cam): softening yuvarlak çıkıntı: lobe yük kamyonu: transporter
point (=deformation point) yuvarlak çıkıntılı (tıp): lobulated yük kaybı (elekt.): loading loss
yumuşama sıcaklığı (cam): softening yuvarlak çiftlik sepeti: skelp yük kolu (kaldıraç): weight-arm
point (=deformation point) yuvarlak delme: trepanation yük oranı: load ratio (R)
yumuşamış kaya: saprolite yuvarlak delme işlemi: trepanning yük ölçümü: load measurement
yumuşatıcı (kil): flocculant yuvarlak dip: round bottom yük püskürtme aygıtı: charge-injection
yumuşatıcı (müleyyin): physic yuvarlak dipli (cam): round bottom device
yumuşatıcı: emollient, laxative, softener yuvarlak dökeç: round caster yük tablası: barrow
yumuşatıcılık: emollience yuvarlak döküm makinası: round caster yük taşıma alanı: bearing area
yumuşatılmış su: demineralized water yuvarlak kesitli çubuklar: rounds yük taşıma sığası: load-carrying capacity,
yumuşatma: demineralization, yuvarlak kesitli kütük: round billet tonnage
flocculation, negative hardening, negative yuvarlak kesitli tomruk /ingot: round yük taşımayan kiremit: nonload-bearing
quenching ingot tile
yunak: bath, washery yuvarlak köşe: round corner yük taşıyan fayans: load bearing tile
yunak arıtımı: bath purification yuvarlak köşe tuğlası: bullnose yük taşıyıcı: charge carrier
yunak bileşimi: bath composition yuvarlak köşeli kareler (hadde ürünü): yük yağı (petrol): loading oil
yunak bulaşımı: bath contamination round cornered squares yük yanayı: loading profile
yunak çalkanması: bath agitation yuvarlak pencere: wheel window yük yansızlığı: charge neutrality
yunak düzeyi: bath level yuvarlak sürgü: drop bolt yük yoğunluğu: charge density
yunak karıştırma: bath stirring yuvarlak tel fırça: wire wheel yük zıtlığı görüntülemesi: charge-
yunak sıcaklığı: bath temperature yuvarlaklar: rounds contrast imaging
yunak tuzları: bath salts yuvarlaklık: roundness yük-eğilme eğrisi: load-deflection curve
yunaklama (maden): buddling yuvarlama (mek.): curling yükleme: loading, charging, stevedoring
yusyuvarlak: orbicular yuvarlamaca: bowling yükleme ağırlığı: loading weight
yutak: gullet, oropharynx yuvarlamalı taşlama: tumble grinding yükleme altlığı (döküm): loading board
yutak/gırtlak (tıp): pharynx yuvarlanma aşındırıcıları: tumbling yükleme arabası: charging car, larry car
yutak/gırtlak göstergesi: pharyngoscope abrasives yükleme aralığı: loading range
yutak/gırtlak hastalıkları bilimi (tıp): yuvarlatılmış kenar (cam): rounded yükleme çatalı (soğutma fırını):
pharyngolology edge carrying-in fork
yutak/gırtlak muayenesi (tıp): yuvarlatılmış kesme tel: conditioned cut yükleme çizgesi: loading diagramme
pharyngoscopy wire yükleme deliği (kok fırını): trunnel head
yutma (tıp): sorption yuvarlı parlatma: ball sizing (ball yükleme gereci: charging material
yutma güçlüğü (tıp): dysphagia burnishing) yükleme gerilimi: loading stress
yuva: cage, miter, scarf, nest (kuş) yuvarlı yatak: ball bearing yükleme hızı: loading rate, rate of
yuva açma aletleri: bits yuvgu elek: cylinder screen loading
yuva eklemi (tıp): enarthrodial yuvgu süzgeç: filter drum yükleme istasyonu: loading station
yuva yapma (kuş): nesting yuvgulu kırıcı: rolling crusher yükleme kantarı: charging scales
yuvalı eklem (tıp): enarthosis yük: charge, haul, load,loading yükleme kapağı: charging door, tailboard
yuvalı mafsal (mak.): ball joint yük akışı: load flow yükleme kapısı: charge door

400
yükleme kısıtı yüksek çözünürlüklü elektron mikroskopisi

yükleme kısıtı: loading limit yüklü kayış: loaded belt yüksek basınçlı buhar makinası: high-
yükleme kovası: charge bucket yüklü parçacık: charged particle pressure steam engine
yükleme köprüsü: loading bridge yüklü taşlama çarkı: loaded grinding yüksek basınçlı buhar türbini: high-
yükleme limanı: loading port wheel pressure steam turbine
yükleme makinaları: charging machines yüklük yatağı: murphy bed yüksek basınçlı dondurma: high-
yükölçer (elekt.): load cell pressure freezing
yükleme noktası (manyetik şerit):
loading point yüksek: elevated, high-rise, high, tall yüksek basınçlı dondurma aygıtı: high-
yüksek ağdalı cam: hard glass pressure freezing device
yükleme programı (bilgisayar): loading
programme yüksek ağdalılık: high viscosity yüksek basınçlı döküm: high-pressure
die casting
yükleme sahanlığı: charge platform yüksek akılı tepkimeç: high flux reactor
yüksek basınçlı esnek kalıpta
yükleme sahası (hangar): apron yüksek alaşımlı çelikler: high alloy steels biçimleme: high-pressure flexible die
yükleme sığası: loading capacity yüksek alaşımlı dökme demirler: high- forming
yükleme silosu: receiving hopper alloy cast irons yüksek basınçlı kalıplama: high-pressure
yükleme sundurması: loading rack yüksek alaşımlı yapı çelikleri: high alloy moulding
yükleme tavası: carrying-in box, loading structural steels yüksek basınçlı kazan çeliği: high-
pan yüksek alköllü: high-proof pressure boiler steel
yükleme uygulaması: charging practice yüksek aluminalı çimento: high-alumina yüksek basınçlı kazan çeliği sacı: high-
yükleme vinci: charging crane cement pressure boiler steel plate
yükleme yoğunluğu: loading density yüksek aluminalı refrakterler: high- yüksek basınçlı kum kalıplama: high-
alumina refractories pressure jolt-squeeze moulding
yükleme yokuşu: ramp
yüksek aluminalı seramikler: high- yüksek basınçlı sıvı kromatografisi:
yükleme yöntemleri: loading methods alumina ceramics
yükleme yüzey alanı: load surface area high-pressure liquid chromatography
yüksek aluminalı tuğla: high-alumina yüksek basınçlı suverme: high-pressure
yüklenen nesne: load brick quenching
yüklenici: contractor yüksek aluminalı ürünler: high alumina yüksek basınçlı tank: high-pressure tank
yüklenme: bearing,undertaking products yüksek basınçlı tufal giderici: high-
yüklenmemiş: uncharged yüksek aluminyum hatası (Ti): high pressure descaler
yüklenti: burden aluminium defect (=type II defect) yüksek basınçlı tufal giderme: high-
yüklenti arabası: skip, skip car yüksek arayer atomu hatası (Ti): high pressure descaling
yüklenti arabası çukuru (y.fırın): skip interstitial defects yüksek basınçlı tufal giderme dizgesi:
pit yüksek arılık: high purity high-pressure descaling system
yüklenti arabası yolu (y.fırın): skip yüksek arılıklı germanyum algılayıcı: yüksek boratlı kaplama camları: high-
bridge high-purity germanium detector borate sealing glasses
yüklenti asılması (y.fırın): hanging of yüksek ateşle tedavi (tıp): hyperthermia yüksek çarpma dirençli polistiren: high-
burden (=hyperthermy) impact polystyrene (HIPS)
yüklenti dağılımı (y. fırın): charge yüksek ateşlilik (tıp): hyperpyrexia yüksek çekme dayançlı çelikler: high-
distribution (=hyperthermia), hyperthermia tensile steels
yüklenti devinimi: burden movement (=hyperthermy) yüksek çekme dayançlı grafit: high-
yüklenti devinirliği: charge mobility yüksek atım süresi (kaynaklama): high tensile-strength graphite
yüklenti eşitleme: charge balance pulse time yüksek çekme gerilimli çelik saclar:
yüklenti gereçleri: burden materials yüksek atımlı akım: high pulse current high-tensile steel sheets
yüklenti hesaplamaları: charge yüksek baryum oksitli düşük kırılma yüksek çevrimli metal yorulması: high-
calculations indisli cam: barium crown glass cycle metal fatigue
yüklenti içiteci: charge-injection device yüksek baryum oksitli yüksek kırılma yüksek çevrimli yorulma: high-cycle
indisli cam: barium flint glass fatigue
yüklenti inişi gecikmiş fırın (y.fırın):
hanging furnace yüksek basınç kalıbı: high-pressure yüksek çevrimli yorulma deneyi: high-
mould cycle fatigue test
yüklenti oranı: burden ratio
yüksek basınç laminatları: high-pressure yüksek çoğuzlar: high polymers
yüklenti sıcaklığı: charge temperature laminates yüksek çözündürme gücü: high
yüklentisiz: uncharged yüksek basınçlı: high-pressure resolving power
yükleyici: loader yüksek basınçlı buhar: high-pressure yüksek çözünürlük: high resolution
yükleyici role: charging roller steam yüksek çözünürlüklü elektron
yükleyici role yolu: charging roller table yüksek basınçlı buhar kazanı: high- mikroskopisi: high-resolution electron
yüklü (elektrik): charged pressure steam boiler microscopy

401
yüksek dayanç yüksek gerilim ayarlayıcısı (e.mik.)

yüksek dayanç: high strength yüksek fırın erime bölgesi: blast furnace yüksek fırın üfleme boruları: blast
yüksek dayançlı alaşımlar: high strength fusion zone furnace tuyeres
alloys yüksek fırın fabrikası: blast furnace yüksek fırın üretim hızı: blast furnace
yüksek dayançlı cıvata: high strength plant production rate
bolt yüksek fırın gaz çıkış boruları: uptakes yüksek fırın üretimi: blast furnace
yüksek dayançlı çelikler: high-strength yüksek fırın gazı (yfg): blast furnace gas production
steels yüksek fırın hamlacları: blast furnace yüksek fırın üretkenliği: blast furnace
yüksek dayançlı düşük alaşımlı (YDDA) tuyeres productivity
çelikleri: high strength low alloy (HSLA) yüksek fırın havası: blast furnace air yüksek fırın ürünü: blast furnace
steels yüksek fırın haznesi: blast furnace product
yüksek dayançlı karbon: high-strength hearth yüksek fırın yakıtları: blast furnace fuels
carbon yüksek fırın haznesinde toplanan sıvı yüksek fırın yanürünleri: blast furnace
yüksek dayançlı pirinçler: high-tensile demir: salamander by-products
brasses yüksek fırın hoperleri: blast furnace yüksek fırın yığım çizgisi: blast furnace
yüksek dayançlı yapı çelikleri: high hoppers stockline
strength structural steels yüksek fırın iskeleti: blast furnace yüksek fırın yığım dağılımı: blast
yüksek demirli tıkız: high iron briquette framework furnace stock distribution
(HIB) yüksek fırın işletimi: blast furnace yüksek fırın yığım yöntemleri: blast
yüksek duyarlıklı: high fidelity (hi-fi) operation furnace stocking methods
yüksek düzenli: high fidelity (hi-fi) yüksek fırın izabesi: blast furnace yüksek fırın yüklemesi: blast furnace
yüksek enerji: high-energy smelting charging, blast furnace burden
yüksek enerji fiziği: high-energy physics yüksek fırın karın açısı: bosh angle yüksek fırın yüklentisi: blast furnace
yüksek erk: high-energy yüksek fırın karın tepkimeleri: bosh charge
yüksek erk salım hızları: high-energy- reactions yüksek fırın yüksekliği: blast furnace
release-rates yüksek fırın karnı: blast furnace bosh, height
yüksek erk fiziği: high-energy physics bosh
yüksek fırından curuf alma: blast
yüksek esnemezlik: high stiffness yüksek fırın kok tüketimi: blast furnace furnace slagging
coke consumption
yüksek esnemezlikli karma: high yüksek fırından döküm alma: blast
stiffness composite yüksek fırın koku: metallurgical coke furnace tapping
yüksek fırın: blast furnace, hot blast yüksek fırın körükleri: blast furnace
blowers yüksek fırını çalışmaya alma: blowing-
furnace (=blast furnace) in
yüksek fırın ağız sahanlığı: blast furnace yüksek fırın refrakterleri: blast furnace
refractories yüksek fosforlu bakır: high residual
charging gallery phosphorus copper
yüksek fırın siloları: blast furnace
yüksek fırın ağzı: blast furnace mouth yüksek fosforlu cevher: high
hoppers
yüksek fırın arabası: skip yüksek fırın sinteri: blast furnace sinter phosphorous ore
yüksek fırın astarı: blast furnace lining yüksek fırın sobaları: blast furnace yüksek fosforlu çelik: high phosphorous
yüksek fırın baca tozu: blast furnace flue stoves steel
dust, blast furnace flue dust yüksek fırın sobası: cowper, hot blast yüksek frekans: high-frequency
yüksek fırın bacası: blast furnace stack stove yüksek frekanslı fırın: high-frequency
yüksek fırın boğazı: blast furnace throat yüksek fırın soğutması: blast furnace furnace
yüksek fırın boyu: blast furnace height cooling yüksek frekanslı kaynak: radio-
yüksek fırın curuf çimentosu: blast yüksek fırın temelleri: blast furnace frequency welding
furnace slag cement foundations yüksek geçirgenlikli cam: high-
yüksek fırın curufu: black cinder, blast yüksek fırın tepe basıncı: blast furnace transmission glass
furnace cinder, blast furnace slag top pressure yüksek geçirgenlikli mıknatıslı gereçler:
yüksek fırın çalıştırma ömrü: blast yüksek fırın tepesi: blast furnace top hyperm
furnace campaign life yüksek fırın tepkimeleri: blast furnace yüksek geçirim süzgeci (optik): high-
yüksek fırın çanları: blast furnace bells reactions pass filter
yüksek fırın çimentosu: blast furnace yüksek fırın topağı: blast furnace pellet, yüksek geçişim basınçlı çözelti:
cement blast furnace sinter hypertonic solution
yüksek fırın denetimi: blast furnace yüksek fırın tuğlaları: blast furnace yüksek gerilim: high tension, high
control refractories voltage
yüksek fırın dışığı: black cinder, blast yüksek fırın tuyerleri: blast furnace yüksek gerilim ayarlayıcısı (e.mik.):
furnace cinder, blast furnace slag tuyeres high-tension wobbler

402
yüksek gerilim hattı yüksek sıcaklıklı gaz soğutmalı tepkimeç

yüksek gerilim hattı: high-tension line yüksek hızlı talaşlı işleme: high-speed yüksek nitelikli: high-grade, high-graded
yüksek gerilim hattı direği: pylon machining yüksek nitelikli cevher: high-grade ore
yüksek gerilim kaynağı (elekt.): high- yüksek hızlı tavlama: high-speed yüksek nitelikli çelikler: high-grade
voltage supply annealing steels, high quality steels
yüksek gerilim porseleni: high voltage yüksek hızlı tellik çubuk: high-speed yüksek nitelikli demir cevheri: high-
porcelain wire rod grade iron ore
yüksek gerilimli aşın(dır)ma: high- yüksek iletkenlik: high-conductivity yüksek nitelikli gereçler: high-grade
stress abrasion yüksek iletkenlikli bakır: high- materials
yüksek gerilimli elektron mikroskobu conductivity copper yüksek nitelikli kireçtaşı: high-grade
(1-3 mv): high-voltage electron yüksek işlerlikli alumina lif: high- limestone
microscope performance alumina fibre yüksek nitelikli reçine: high-grade resin
yüksek güç: high power yüksek işlerlikli plastikler: high- yüksek nitelikli yakıt: high-grade fuel
yüksek güçlü: high-powered performance plastics yüksek nitelikli yüksek fırın topakları:
yüksek güçlü motor: high power engine yüksek kabartılmış kumaş: brocatel high quality blast furnace pellets
yüksek hız (>3000 m/s): hypervelocity yüksek kalite: high quality yüksek oktanlı (benzin): high octane
yüksek hız: high velocity, highspeed yüksek kan basıncı: high blood pressure yüksek oktanlı benzin: high octane
yüksek hız çelikleri: high-speed steels yüksek karbon içeriği: high carbon gasoline, high-grade fuel
(HSS) content yüksek oktanlı yakıt/benzin: high
yüksek hız rayı haddelemesi: high-speed yüksek karbonlu çelikler: high-carbon octane fuel
rail rolling steels yüksek öğretim: higher education
yüksek hız rayları: high-speed rails yüksek karbonlu elek teli: high-carbon yüksek parlaklık: high gloss
yüksek hız takım çelikleri: high-speed screen wire yüksek polimerler: high polymers
tool steels yüksek karbonlu martensit: high-carbon yüksek saflık: high purity
yüksek hız yayımlı yakaç: high-velocity martensite yüksek sertleşebilirlik: high
convection burner yüksek karbonlu nitelikli çelik hardenability
yüksek hızla biçimleme: high-energy- çubuklar: high-carbon quality steel rods yüksek sertleşebilirlikli çelikler: high-
rate forming (HERF) yüksek karbonlu özel tel: high-carbon hardenability steels
yüksek hızla dövme: high-energy-rate specialty wire yüksek sesli: loud
forging (HERF) yüksek karbonlu yay çeliği: high carbon yüksek sıcaklık: elevated temperature,
yüksek hızla sıkılama (toz metalbilim): spring steel high-temperature
high-energy-rate compacting yüksek karbonlu yay teli: high-carbon yüksek sıcaklık alaşımları: high-
yüksek hızlı değirmen: high-speed mill spring wire temperature alloys
yüksek hızlı delme: high-speed drilling yüksek katsayılı camlar: high-moduli yüksek sıcaklık çelikleri: high-
yüksek hızlı döküm: high-speed casting glasses temperature steels
yüksek hızlı döküm teknolojisi: high- yüksek katsayılı grafit: high-modulus yüksek sıcaklık çoğuzları: high
speed casting technology graphite temperature polymers
yüksek hızlı filmaşin: high-speed wire yüksek katsayılı karbon: high-modulus yüksek sıcaklık deneyleri: high-
rod carbon temperature tests
yüksek hızlı filmler: high-speed motion yüksek katsayılı lifler: high-modulus yüksek sıcaklık dirençli aromatikler:
pictures fibres high temperature-resistant aromatics
yüksek hızlı haddeleme: high-speed yüksek kontrast: high contrast yüksek sıcaklık koku: high-temperature
rolling yüksek kurşunlu kalay tuncu: high coke
yüksek hızlı ısıtma: high-speed heating leaded tin bronze yüksek sıcaklık ölçer: pyrometer
yüksek hızlı kapma merdanesi: high- yüksek kurşunlu pirinç: high lead brass yüksek sıcaklık ölçümü: pyrometry
speed pineh roll yüksek kükürtlü çelikler: high sulphur yüksek sıcaklık üstüniletkenleri: high-
yüksek hızlı kırpma: high-speed steels temperature superconductors
trimming yüksek manganlı çelikler: high yüksek sıcaklık yanması (C ve S
yüksek hızlı kırpma makası: high-speed manganese steels belirlemesi): high-temperature
trimming shears yüksek manganlı ostenitli çelik: high combustion (COMB)
yüksek hızlı mil: high-speed spindle manganese austenitic steel yüksek sıcaklık yapıştırıcıları: high-
yüksek hızlı parçacık (atom): high- yüksek manganlı pik (%15-30Mn+%4,5- temperature adhesives
energy particle 6,5C): spiegeleisen (=spiegel) yüksek sıcaklıklı gaz soğutmalı
yüksek hızlı soğutma: high-speed yüksek matematik: higher mathematics tepkimeç: high-temperature gas-cooled
cooling yüksek nitelik: high quality reactor

403
yüksek sıcaklıklı yunak yükün bağı

yüksek sıcaklıklı yunak: high- yüksek tenörlü cevher: high-grade ore yükseltgen: oxidic, oxidizing, oxidizing
temperature bath yüksek tenörlü demir cevheri: high- agent
yüksek sıcaklıkta fırınlanmış seramik: grade iron ore yükseltgen asitler: oxidizing acids
pate dure yüksek tepe basıncı (y.fırın): high top yükseltgen atmosfer: oxidizing
yüksek sıcaklıkta hidrojen saldırısı pressure atmosphere
(çelik): high-temperature hydrogen yüksek vakum (p=10-5-10-7p): high yükseltgen bileşikler: oxidizing
attack vacuum compounds
yüksek sıcaklıkta karbonlama: high- yüksek vakumlu eritme ocağı: high- yükseltgen dışık: oxidizing slag
temperature carburizing vacuum melting furnace yükseltgen erime: oxidizing fusion
yüksek sıcaklıkta oksitlenme: high- yüksek verimli kabakütük döküm yükseltgen fırın atmosferi: oxidizing
temperature oxidation makinası: high performance bloom furnace atmosphere
yüksek sığalı çubuk haddesi: high caster yükseltgen kavurma: oxidizing roast
capacity bar mill yüksek voltaj: high voltage yükseltgen yalaz: oxidizing flame
yüksek sıkıştırma: high compression yüksek yayınımlılık yolları: high yükseltgenebilir: oxidizable
yüksek sıkıştırmalı motor: high diffusivity paths yükseltgenebilirlik: oxidizability
compression engine yüksek yeğinlik(li): high-intensity yükseltgen-indirgen enzim (tıp): oxido-
yüksek sıklık: high-frequency yüksek yeğinlik(li) ışık: high-intensity reductase
yüksek sıklıklı direnç kaynağı: high- light yükseltgenme: oxidation
frequency resistance welding yüksek yeğinlikli ark: high-intensity arc yükseltgenme gerilimi: oxidation
yüksek sıklıklı dirençli sertleştirme: yüksek yeğinlikli ayırma: high-intensity potential
high-frequency resistance hardening separation yükseltgenme gözesi: oxidation cell
yüksek sıklıklı elektrik kaynağı: high yüksek yeğinlikli karbon arkı: high- yükseltgenme ısısı: heatofoxidation
frequency welding intensity carbon arc yükseltgenme ölçümü: oxidimetry
yüksek sıklıklı endüklem ocağı: high- yüksek yeğinlikli soğu(t)ma: high- yükseltgenme tepkimesi: oxidation
frequency induction furnace intensity cooling reaction
yüksek sıklıklı endüklemli ısıtma: high- yüksek yoğunluklu: dense crown, dense yükseltgenme-indirgenme belirteci:
frequency induction heating flint oxidation-reduction indicator
yüksek sıklıklı endüklemli sertleştirme: yüksek yoğunluklu mıknatıslı yaş yükseltgenme-indirgenme gerilimi:
high-frequency induction hardening ayırma: wet high-density magnetic oxidation-reduction potential
yüksek sıklıklı fırın: high-frequency separation (WHIMS) yükseltgenme-indirgenme tepkimeleri:
furnace yüksek yoğunluklu plazma: high-density oxidation-reduction reactions
yüksek sıklıklı ısıtma: high-frequency plasma yükseltgenmeölçer (kim.): oxdimeter
heating yüksek yoğunluklu polietilen: high- yükseltgenmiş nanoborucuk: oxidized
yüksek sıklıklı ses mikroskopisi: high- density polyethylene (HDPE) nanotube
frequency acoustic microscopy yüksek zıtlık: high contrast yükseltgeyen: oxidizer
yüksek silikalı cam: high-silica glass yüksek zıtlıklı görüntü: high-contrast yükseltgeyici: oxidizing
yüksek silikalı lifleri: high-silica fibres image yükselti: height
yüksek silisli doğal cam: obsedian yüksek zıtlıklı resim: high-contrast yükseltici: amplifier, elevator, step-up
yüksek silisyumlu aluminyum picture yükseltici çevirteç: step-up transformer,
alaşımları: high-silicon aluminium alloys yüksekısı denetleci: pyrostat yükseltici trafo: step-up transformer
yüksek silisyumlu tunç: high-silicon yüksekısı metalbilimi: pyrometallurgy yükseltilmiş: elevated
bronze yükseklik: elevation, height yükseltimli döküm: levitation casting
yüksek sodyumlu fluborat camı: high- yükseklik ölçer: altimeter, height gauge,
sodium-content fluoborate glass yükseltimli eritme: levitation melting
orometer yükseltme: amplification, banking,
yüksek süneklik: high ductility yükseklik özeği (geom): orthocenter hoisting
yüksek süneklikli iki evreli çelikler: yükseköğrenim: higher education
high ductility dual phase steels yüksük: crucible
yükselen yüzey: ascending surface yüksüren: electromotive
yüksek tansiyon: high blood pressure
yüksek tansiyonluluk (tıp): hyperpiesia yükselim: elevation yüksüz: unweighted
(=hyperpiesis) yükselme borusu: ascension pipe yük-uzama eğrisi: load-elongation curve
yüksek Tc’li üstüniletken: high-Tc yükselme ölçer: variometer yükün: ion
superconductor yükselteç: amplifier yükün algılayıcı: ion detector
yüksek teknoloji: high-tech (=high yükseltge(n)me: oxidization yükün ayırma: ion separation
technology) yükseltgeme: amplification yükün bağı: ionic bond

404
yükün bombardımanı yün ayırım işi

yükün bombardımanı: ion yükün düzeni: ionic order yükünleşme kertesi: degree of ionization
bombardment yükün göçü: ion migration yükünleşmemiş: homopolar
yükün boşlukçuğu: ion vacancy yükün hızı: ionic velocity yükünleştiren: ionizer
yükün büyüklüğü: ionic size yükün iletimi: ionic conduction yükünli nitrürleme: ion nitriding
yükün büyüklüğü etkisi: ionic size effect yükün itimi (uzay aracı): ion propulsion yükünlü bileşik: ionic compound
yükün çekirdeği: ion core yükün komşuluğu: ionic coordination yükünlü boşalım: ionic discharge
yükün çifti: ion pair yükün kromatografisi: ion yükünlü buhar bırakımı: ion vapour
yükün çifti boşlukçuğu: ion-pair chromatography deposition (IVD)
vacancy yükün kuramı: ionic theory yükünlü çoğuzlar: ionic polymers
yükün çifti kromatografisi: ion-pair yükün kümesi: micelle yükünlü çoğuzlaş(tır)ma: ionic
chromatography (IPC) yükün motoru: ion engine polymerization
yükün değerliği: ionic valance yükün oranı: ionic fraction yükünlü dağlama: ion etching
yükün değerlik: electrovalence yükün örgüsü: ionic lattice yükünlü iletim: ionic conduction
(=electrovalency) yükün saçılım görüngeölçümü: ion- yükünlü iletinç: ionic conductance
yükün değişimi: ion exchange scattering spectrometry yükünlü iletken: ionic conductor
yükün değişimi kromatografisi: ion- yükün seçimli potansiyometre (seramik yükünlü kaplama: ion plating
exchange chromatography (IEC) tozları): ion-selective potentiometry yükünlü karbonlama: ion carburizing
yükün değiştirici: ion exchanger yükün sondası (fiz.): ionosonde yükünlü örüt: ionic crystal
yükün değiştirimli reçine: ion-exchange yükün sürtünmesi: ionic friction yükünlü örüt yapıları: ionic crystal
resin yükün tepkimesi: ionic reaction structures
yükün değiştirme reçinesi: ion-exchange yükün türleri: ion species yükünlü örüt yarıçapları: ionic crystal
resin yükün ulaşım (tıp): iontophroesis radius
yükün demeti: ion beam, ionic beam yükün yansızlaş(tır)ma: ion yükünlü parlatma: ionic polishing
yükün demeti destekli bırakım: ion- neutralization yükünlü püskürtüm: ion assisted
beam-assisted deposition (IBAD) yükün yarıçapı: ionic radius sputtering (=ion-beam sputtering)
yükün demeti püskürtümlü kaplama yükün yayınımı: diffusion of ions yükünlü ürün: ionic product
aygıtı: ion-beam sputter coating unit yükünlü yarıiletken: ionic
yükün yerine geçimi: ionic substitution
yükün demetiyle koyuntulama: ion- semiconductor
beam implantation yükün yerleştirme: ion implantation
yükün yoğunluğu: ionic density yükünlü yüzdürme: ion flotation
yükün demetiyle yerleştirim: ion-beam yükünsel: ionic
implantation yükün yükü: ionic charge
yükün-demetli işleme: ion-beam yükünsel bağ: ionic bond
yükün demetli basım: ion-beam
lithography machining yükünsel bağlanma: ionic bonding
yükün demetli inceltme: ion-beam yükünküre (atmosfer): ionosphere yükünsel dışık: ionic slag
thinning yükünlere ayıran: ionizer yükünsel dışık modelleri: ionic slag
yükün demetli inceltme aygıtı: ion- yükünleş(tiril)miş: ionized models
beam thinning device yükünleş(tiril)miş gaz: ionized gas yükünsel gerilim: ionic potential
yükün demetli püskürtüm: ion-beam yükünleşebilir: ionizable yükünsel karmaşa (bileşiği): ionic
sputtering yükünleşim: heteropolarity, ionization complex
yükün demetli püskürtümlü kaplama: yükünleşim değişmesi: ionization yükünsel özgelik: ionic character
ion-beam sputter coating constant yükünsel ucaylanma: ionic polarization
yükün dengesi: ionic equilibrium yükünleşim dengesi: ionization yükünsüz: nonionic
yükün denklemi (kim.): ionic equation equilibrium yükünsüz çözelti: nonelectrolyte
yükün derişim gözesi: ion concentration yükünleşim erki: ionization energy yükünsüz deterjan: nonionic detergent
cell yükünleşim gerilimi: ionization yükünsüz temizleyici: nonionic
yükün derişimi: ionic concentration potential detergent
yükün derişimli gözesi: ionic yükünleşim kenarı: ionization edge yükünsüzleştirme: deionisation
concentration cell yükünleşim kesiti: ionization cross- yüküntaşır: ionophore
yükün destekli dağlama: ion-assisted section yüküntü: load
etching yükünleşim odası: ionization chamber yüküntü katı: ionic solid
yükün devinimi: ionic movement yükünleşimölçer: ionization gauge yükünü boşaltma:unloading
yükün devinimliliği: ionic mobility yükünleşme: ionization yün: pelage, wool
yükün direnci: ionic resistance yükünleşme ısısı: heat of ionization yün ayırım işi: wool stapling

405
yün balyası yüzey biçimsel görüntüler

yün balyası: woolpack yürek yetersizliği (tıp): cardiac yüzdürme ile yoğunluk saptama
yün çuvalı: woolsack insufficiency yöntemi (cam): sink-float method
yün deposu: woolshed yürek yöney eğrisi: vectorcardiogram yüzdürme karışımı: floatation mixture
yün didikleme: flocking yürek yöney eğrisi çizimi: yüzdürme süreci: floatation process
yün gergef işi: woolwork vectorcardiography yüzdürme tankı: floatation tank
yün kırkım evi: woolshed yürüme: walking yüzdürme tesisi: floatation mill
yün süngeri: wool sponge yürüme yolu: walkway yüzdürme-çökeltme çözümlemesi
yün tartı birimi (ing.) (12.7 kg.): tod yürürlüğe koyma: enforcement (kömür): float and sink analysis
yün ticareti: wool stapling yürürlüğe loyma: implementation yüzdürücü deliği: lug2 (=floater notch)
yün üretme: woolgrowing yürürlükte: valid yüzdürücü giriş deliği: floater hole
yün yağı: lanoline yürüteç (bebek): go-cart yüzebilir: buoyant
yüncülük: woolgrowing yürüyen kirişli fırın: walking beam yüzebilirlik: buoyancy
furnace yüzegen: floater
yünlü: fleecy, lanose, woolen
yürüyen merdiven: escalator yüzen: afloat
yünlü iskoç kumaşı: tweed
yürüyen tabanlı fırın: walking hearth yüzer durumda: afloat
yünlü kumaş: wool furnace
yürek: heart yüzer ev: houseboat
yüz: face, hundred
yürek ağrısı: cardialgia yüzer katmanlı sütsü temizleyici:
yüz açısı: face angle floating layer emulsion cleaner
yürek akım yazımı: cardiography yüz gram: hectogramme
yürek akımyazarı: cardiograph yüzer merdane: floating roll
yüz kalıbı: life mask yüzer şamot (cam alma): ring2
yürek atım çizeri (tıp): yüz litre: hectoliter
ballistocardiograph yüzer top: float
yüz metre: hectometer yüzergen: adsorbent
yürek atım çizim bilimi (tıp): yüz pudrası: toilet powder
ballistocardiography yüzerici: adsorber
yüz sırlama: face glazing yüzerik: adsorbate
yürek atım çizimi (tıp):
ballistocardiogram yüz tornası: face lathe, facing lathe yüzerik su: adsorbed water
yürek atış çizgesi: electrocardiogram yüz tuğlası: face brick
yüzerilebilir: adsorbable
(ECG) yüzde (p) kurtuluş içinyorulma kısıtı:
fatigue limit for p% survival yüzerilmiş: adsorbate
yürek atış yazarı: electrocardiograph yüzerinç: adsorptance
yürek bilimi: cardiology yüzde (p) kurtuluş içinyorulma ömrü:
fatigue life for p % survival yüzerme: adsorption
yürek büyümesi (tıp): cardiac dilatation yüzerme artırıcı: introfier
yüzde: percent (=percentage), percentage
yürek dışzarı (tıp): pericardium yüzerme artışı: introfaction
yüzde hata: percent error, percentage
yürek dışzarına ilişkin (tıp): pericardial error yüzerme görüngesi: adsorption
yürek dışzarıyangısı (tıp): pericarditis yüzde iletkenlik: percent conductivity spectrum
yürek durgusu (tıp): heart block yüzde kesit alanı daralması [100x(∆a/ yüzermeli kromatografi: adsorption
yürek durması (tıp): cardiac arrest ao)]: percent reduction of area chromatography
yürek hızlandırıcı: cardiac pacemaker yüzde soğuk iş: percent cold reduction yüzey: face facet, surface, superficies
yürek kapakçığı (tıp): cardiac valve (=percent cold work), [(∆A/Ao)x100]: yüzey açısı: face angle
yürek kası: myocardium percent cold work (%CW) yüzey aktarım kimyası: surface transfer
yürek sayrılığı (tıp): cardiolopathy yüzde uzama: percentage elongation chemistry
yürek türü (cam kap): heart type yüzde yanılgı: percentage error yüzey alanı: surface area
yürek ve akciğer baypas sistemleri: yüzden torna etme: facing yüzey basıncı (tıkaç): face pessure
cardiopulmonary bypass systems yüzdür-çökelt ayırması: sink and float yüzey baskısı: surface compression
yürek ve akciğeryangeçiş dizgeleri: separation yüzey betimi: topography
cardiopulmonary bypass systems yüzdürme: floatation yüzey betimli harita: topographic map
yürek ve damar işlev deneyleri (tıp): yüzdürme ayıraçları: floatation reagents yüzey biçim ölçümleri: topography
cardiovascular functional tests yüzdürme bölgeli yöntem: floating zone measurement
yürek ve damar uygulamaları (tıp): method yüzey biçimsel: topographic,
cardiovascular applications yüzdürme bölgesi (tek örüt): floating topographic(al)
yürek ve damarlara ilişkin (tıp): zone yüzey biçimsel bakışımsızlık:
cardiovascular yüzdürme cam: float glass topographical assymmetry
yürek vuruşu: heartbeat yüzdürme cam süreci: float glass process yüzey biçimsel görüntüler:
yürek yelpiği (tıp): cardiac asthma yüzdürme gözeleri: floatation cells topographic(al) images

406
yüzey birikimi yüzey soğuma eğrisi

yüzey birikimi: inverse segregation, yüzey ezimli çelik sac: temper rolled yüzey merkezli küp: face-centered cube
surface finish steel sheet yüzey merkezli küp birim göze: face-
yüzey bozuklukları: surface defects yüzey ezmesi: skin pass centered cubic unit cell
yüzey bozulumu (yataklar): surface yüzey gerilim ölçeri: stalagmometer yüzey merkezli küp kafes: face-centered
cdistress yüzey gerilimi (fiz): surface cubic lattice
yüzey bozulumu: surface breakdown tension(=surface energy) yüzey merkezli küp metal: face-centered
yüzey bulaşımı: surface contamination yüzey gerilimi: surface potential cubic metal
yüzey bulaşkanı: surface contaminant yüzey haddelemesi: skin pass rolling, yüzey merkezli küp örüt/kristal: face-
yüzey camı: surface glass skin rolling (=temper rolling), temper centered cubic crystal
yüzey çatlağı (cam): surface crack rolling yüzey merkezli küpsel (ymk): face-
yüzey çatlaması: checking, surface yüzey haddelenmiş: skin rolled centered cubic (fcc)
checking yüzey haddelenmiş çelik levha: skin yüzey merkezli küpyapı: face-centered
yüzey çekintisi: skin shrinkage rolled steel plate cubic structure
yüzey çizikleri (cam): lines yüzey haddeli: skin rolled yüzey mikroskopisi: topomicroscopy
yüzey çizikleri: surface marks (scratches, yüzey haddesi: skin pass rolling mill yüzey niteliği: surface finish, surface
scoremarks, maching marks, grinding yüzey hasarı: surface damage quality
marks) yüzey hazırlama: surface preparation yüzey oksitlenmesi: surface oxidation
yüzey çökmesi (cam): air locks yüzey incelemesi yüzey muayenesi: yüzey örgüsü: surface texture
yüzey çöküntüleri (cam): plunger suck surface inspection yüzey özgür erki: surface free energy
yüzey çöküntüsü (yüzey hatası): recess yüzey işlemi: surface treatment yüzey parlaklığı: surface glass
yüzey çöküntüsü: surface depression yüzey işlemi püskürteçleri: surface yüzey patlağı: surface burst
yüzey çözümlemesi (auger): surface treatment sprays yüzey pislenmesi: surface contamination
analysis yüzey işlemleri: surface treatments yüzey pürtüklüğü (düz cam): sand hole
yüzey çukuru: surface void yüzey izleri: surface marks (scratches, yüzey pürüzleme: surface roughening
yüzey dalgalılığı: surface waviness scoremarks, maching marks, grinding yüzey pürüzlülüğü: roughness, surface
yüzey dalgası: surface wave marks) roughness, surface waviness
yüzey değişimi: surface modification yüzey kaplama: surfacing yüzey pürüzlülüğü haritası: surface
yüzey değişimleri: surface alterations yüzey kaplama hasırı (cam elyaf): roughness map
yüzey değme noktaları: surface contact surfacing mat yüzey pürüzlülüğü ölçümü: surface
points yüzey kaplaması: surface coating roughness measurement
yüzey devingenliği: surface mobility yüzey karbon içeriği: surface carbon yüzey pürüzölçeri: profilometer
yüzey durumu: finish, surface condition content yüzey rengi (cam): surface colour (flat
yüzey durumu ömrü: surface state life yüzey karbonsuzlaşması (çelik): surface colour)
yüzey düzgünsüzlükleri: surface decarburization yüzey renklendirme: surface colouring
irregularities yüzey karbonu: surface carbon yüzey sertleştirilmiş: surface hardened
yüzey düzleme: surfacing yüzey katsayısı (ısı aktarımı): surface yüzey sertleştirilmiş çelik: surface
yüzey eğimi: surface slope coeffiecient hardened steel
yüzey erki: surface energy yüzey kırıntısı (seramik): crizzle yüzey sertleştirilmiş metal: surface
yüzey esnekliği: surface elasticity yüzey kimyası: surface chemistry hardened metal
yüzey esnemezliği: surface stiffness yüzey kopması (emaye): pop-off yüzey sertleştirme: case hardening,
yüzey etkileri: surface effects yüzey koruma: surface protection surface hardening
yüzey etkin: surface reactive, surface- yüzey köşegeni: face diagonal yüzey sertleştirme süreçleri: surface
active yüzey kurutma (döküm kalıbı): skin hardening processes
yüzey etkin madde: surface-active drying yüzey sertleştirme yöntemleri: surface
agent(=surfactant) yüzey kurutma (maça): skin-drying hardening methods
yüzey etkin özdek: surface-active yüzey kurutmalı kum kalıplar: skin- yüzey sertliği: surface hardness
agent(=surfactant) dried sand moulds yüzey sertlik ölçümü: surface hardness
yüzey etkin tek katman: surfactant yüzey kusuru giderme(çelik yüzeyler): measurement
monolayer scarfing yüzey sıyırma: scalping, truing
yüzey ezilmiş (hadde): temper rolled yüzey kuvvetleri: surface forces yüzey soğu(t)ması: surface cooling
yüzey ezim haddelemesi: temper rolling yüzey kuvvetleri aygıtı: surface forces yüzey soğuma bölgesi: chill zone
yüzey ezimli: temper rolled apparatus (SFA) yüzey soğuma eğrisi: surface cooling
yüzey ezimli çelik: temper rolled steel yüzey merkezli: face-centered curve

407
yüzey soğuma katmanı yüzük kaşı

yüzey soğuma katmanı: chill zone yüzeyi pürüzlü kalın dökme cam: thick
yüzey soğutmalı döküm: chill casting rough cast plate glass
yüzey süsü: veneering yüzeyi sertleştirilmiş merdane: case
yüzey taşlama: finishing, surface hardened roll
grinding yüzeyi sertleştirilmiş çelik: case
yüzey taşlama tezgahı: surface grinding hardened steel
machine yüzeyi sertleştirilmiş dişli: case
yüzey temizleme: surface finishing hardened gear
yüzey temizleme işlemi: surface finish yüzeyi soğutulmuş dökme demir:
treatment chilled cast iron
yüzey temizliği: surface finish yüzeyi soğutulmuş parça döküm: chilled
yüzey tülü (cam elyaf): overlay mat casting
yüzey yanayı: contour yüzeyine yatırılmış tuğla: rowlock
yüzey yapı betimi: surface topography yüzeyini yakma: searing
yüzey yapısı: surface structure yüzeyleme: surfacing, surfacing weld
yüzey yapışkanlığı (seramik): tack yüzeysel: superficial
yüzey yapışması: surface sticking yüzeysel genleşme: superficial expansion
yüzey yayınımı: surface diffusion yüzgeç (hadde kusuru): overfill
yüzey yırtılması: surface tear yüzgeç: fin
yüzey yorulma aşınması: surface fatigue yüzme hızı: floating speed
wear yüzme kanatları: water wings
yüzey yorulması: surface fatigue yüzü kumlu tuğla: sanded brick
yüzey zarı: surface film yüzücü haznesi (cam): doghouse
yüzeyaltı: subcutaneous, subsurface yüzük: ring
yüzeyaltı bozuklukları: subsurface yüzük kaşı: bezel
defects
yüzeyaltı gaz boşlukları: subcutaneous
blowholes
yüzeyaltı gözenekleri: subsurface pores
yüzeyaltı gözenekliliği: subsurface
porosity
yüzeyaltı yenimi: subsurface corrosion
yüzeyaltı yırtıkları: butt tears
yüzeyde yığıntılanma: fouling
yüzeyde yüzen (katı üstü sıvı):
supernatant
yüzeyden bırakma: desorption
yüzeyden katman dökülmesi: slabbing
process
yüzeyden salma: desorption
yüzeye kimyasal bırakım: chemical
vapour deposition (cvd)
yüzeye krom yayındırma süreci:
inchrome process
yüzeye tutan: adsorbent
yüzeye tutan su: adsorbed water
yüzeye tutma: adsorption
yüzeye yerleştirilmiş biyosüzgeç:
surface-mounted biofilter
yüzeye yoğunlaştırıcı: surface condenser
yüzeyi gözenekli metal: speckled metal
yüzeyi işlenmiş tuğla: texture brick
yüzeyi kurutulmuş kalıp: skin-dried
mould

408
Z
z ekseni: z-axis zar sıkımı: film extrusion zehirlenme belirtisi (tıp): toxic-shock
z-ortalama molekül ağırlığı: z-average zar teknolojisi: membrane technology syndrome (TSS)
molecular weight zar yapıştırıcı: film adhesive zehirleyici: poisoner, toxicant
z-profili geçisi: zee bar pass zarar: damage, detriment, harm, injury zehirleyici gaz: poison gas
z-profili pasosu: zee bar pass zarar verici: injurious zehirli aromatikler: dioxin
z-profiller: zeds, zee bars, zees, z-sections zararı öde(t)me: imdemnification zehirli gaz: lewisite, poison gas
z-zıtlığı (SEM): z-contrast imaging zararına çalışan: uneconomical zehirli protein: ricin
(STEM) zararlı: detrimental, harmful zehirsiz: nonhazardous
zac yağı: oil of vitriol zararlı büyüme (tıp): malignant growth zehirsiz atık: nonhazardous waste
Zachariasen kuralları: Zachariasen rules zararsız ağı: toxoid zein (mısır proteini): zein
Zachariasen modeli: Zachariasen model zararsız bakteri: lysogen zemberek: spiral spring, volute spring
zaçyağı [H2SO4]: sulphuric acid zarf: bush, chock, insert, jacket zemberek tutma mandalı: trigger
ZAF ayarları (x-ışınları): ZAF zariçi kanalı (tıp): transmembrane zembil: carryall
corrections channel zemin: earth, floor
zafiyet: cachexia, phthisis zarif el yazısı: copperplate zemin kat: ground floor
zafiyetli (tıp): cachexic zarlı: membranous zencar [Cu(OH)2.CuCO3]: verdigris
zahmet: exertion Zartman Ko deneyi: Zartman Ko zencefil kökü: asarum
Zahn bardağı: Zahn cup experiment zenci kırması: yellow
zak [ZrO2.Al2O3.SiO2]: zac zayıf: cachexic, faint, lean, sleazy, tender, Zener akımı (fiz.): Zener current
Zamak alaşımları: Zamak alloys thin Zener çatlak çekirdeklenme oluşbiçimi:
zaman: time zayıf alev: lazy flame Zener crack nucleation mechanism
zaman alıcı: time-consuming zayıf asit: weak acid Zener çöküşü (fiz.): Zener breakdown
zaman aralığı: time interval, time-lag zayıf bağ çözülmesi: weak-link Zener diyotu: Zener diode
zaman dizisi: chronology degradation Zener -Hollaman çarpanı (fiz.): Zener-
zaman etüdü: timestudy zayıf baz: weak base Holloman parameter
zaman farkı: time lag zayıf çekirdeksel etkileşimler: weak Zener-Hillert denklemi (fiz.): Zener-
zaman kazandıran: timesaving nuclear interactions Hillert equation
zamanlama: timing zayıf dekor (cam hatası): faint Zener-Smith bağıntısı (fiz.): Zener-
zamansız: premature impression Smith relationship
zamansız çatlama/kırılma: premature zayıf ışın: weak beam zengin: rich
failure zayıf ışınlı karanlık alan mikroskopisi: zengin altın metali (%90 bakırlı pirinç):
zamansız işgörmezlik: premature failure weak-beam darkfield microscopy rich gold metal
zambak desenli: tressured zayıf mıknatıslı: diamagnetic zengin atmosfer (fırın): rich atmosphere
zambaksı süs (arma): tressure zayıf mıknatıslı gereçler: diamagnetic zengin düşük pirinç (%82-87 bakırlı
zamk: agglutinant, glue, gum material pirinç): rich low brass
zamklı: gummous (=gummy) zayıf mıknatıslılık: diamagnetism zengin fırın atmosferi: rich furnace
zan: hypothesis zayıf yalaz: lazy flame atmosphere
zantat [ROCSSH]: xanthate zayıf: weak zengin maden yatağı: pay dirt
zantofilit [Ca(MgAl)3(Al2Si2010)(OH)2]: zayıfla(t)ma: attenuation zengin madenli toprak: pay
xanthophyllite zayıflama: phthisis zenginleş(tir)me: enrichment,
zar: diaphragm, dice, membrane, zayıflayan: decrescent beneficiation
tegument, velamen zayıflık: hyposthenia, weakness zenginleş(tiril)miş yakıt: enriched fuel
zaraltı yenimi (örgensel kaplama): zebercet [3MgO · 2SiO2 · 2H2O]: zenginleştirici gaz: enriching gas
underfilm corrosion (=filiform chrysotile zenginleştirilmiş: enriched
corrosion) zebra çatı (fırın tavanı): zebra roof zenginleştirilmiş gaz: enriched gas
zar bilimi: membrane science Zeeman düzeyleri: Zeeman levels zenginleştirilmiş gereç: enriched
zar dayancı: film strength Zeeman olgusu: Zeeman effect material
zar direnci: film resistance zefir: zaffar(=zaffre, zaffer) zenginleştirilmiş nükleer tepkimeç
zar dokudan gelişen kemik (tıp): zefiran klorür ayıracı: zephiran chloride yakıtı: enriched nuclear reactor fuel
membrane bone reagent zenginleştirilmiş şarj malzemeleri:
zar geçişimi: membrane osmometry zehir: poison, toxicant beneficiated charge materials
zar gerilimi: film stress zehir giderici: detoxicant zenginleştirilmiş uranyum: enriched
zar kalınlık ölçeri: film-thickness meter zehir giderme: detoxication uranium

409
zenginleştirilmiş uranyum oksit zıtlık süzgeci

zenginleştirilmiş uranyum oksit: zımpara çarkı: glazer zırh örgü: armure


yellowcake zımpara elması: block diamond zırh yeleği: habergeon
zenginleştirilmiş yük gereçleri: zımpara kağıdı: abrasive paper, emery zırhlanmış: armoured
beneficiated charge materials paper, sandpaper zırhlı: armoured, battleship, ironclad,
zenginleştirme oranı: ratio of zımpara kayışı: abrasive belt plated
enrichment zımpara macunu: emery paste zırhlı araç: armoured vehicle, panzer
zenginlik: affluence, wealth zımpara makinası: sanding machine zırhlı asker taşıyıcı (araç): troop carrier
zeolitler: zeolites zımpara plakası: emery board zırhlı cam: reinforced glass
zerdeçal kağıdı: turmeric paper zımpara şeridi: emery belt zırhlı gömlek: byrnie
zere (tıp): bruise zımpara şeriti tezgahı: belt sander zırhlı kablo: armoured cable
Zerener süreci (kaynaklama): Zerener zımpara taneciği: grit zırhlı miğfer (ask.): sallet
process zımpara taşı: abrasive wheel, emery zırhlı tank: armoured tank
zeroks: xerox stone, sand disk zırhlı tümen (ask.): panzer division
zerre: dribblet, fleck, granule, iota, zımpara tezgahı (cam): paper polisher zırhlı yelek: hauberk
molecule, mote, particle, speck, stitch, zımpara tozu: emery powder
tittle zırzır: zipper
zımparalama: grinding, sanding, sand zıt: incompatible, inverse, reverse
zerreciklendirici: atomizer papering
zerreciklendirilmiş: atomized zıt ağırlıklı döküm: counter-gravity
zımparalama tamburu: sanding drum casting
zerreciklendirilmiş toz: atomized zımparalanabilirlik: grindability
powder zıt akımlı temizleme: reverse-current
zımparalı bez: emery cloth cleaning (=anodic cleaning)
zerreciklendirme: atomization
zımparalı kağıt: emery paper zıt akışlı yoğun karıştırıcı: counterflow
zetmetre (tel çekme): zetmeter intensive mixer
zımparalı kayışta parlatma: abrasive belt
zevkli uğraş: hobby polishing zıt bakışık eşiz: enantiomer
zeytin: olive zımparalı kayışta taşlama: abrasive belt zıt bakışık kristal: enantiomorph
zeytin rengi boya: sap gren grinding zıt bakışık örüt: enantiomorph
zeytin renkli: topazolite zımparalı kesme: abrasive cutting zıt bakışıklılık: enantiomorphism
zeytin yeşili (renk): lincoln green zımparalı merdane: emery roll zıt dönü: antiparallel spin
zeytintaşı [Cu4As2O8(OH)2]: olivenite zımparalı şerit: emery belt zıt dönü çiftlenmesi: antiparallel spin
zeytinyağı: olive oil zımparalı taşlama makinası: emery pairing
Zhutkovitsky denklemi: Zhutkovitsky’s grinding machine zıt elektrot counterflow:
equation zımparalı taşlayıcı: emery grinder counterelectrode
zıbın: whittle zımparataşı: carborundum zıt parçacık (fiz.): antiparticle
zımba: punch, punching machine zımparataşı çarkı: carborundum disc zıt yönde çekme: reverse drawing
zımba basgacı: punch pres zıpkın: fishspear, harpoon, gaff, whale zıt yönde yeniden çekme: reverse
zımba deneyi: drift test iron redrawing
zımba dişlisi: matrix zıpkın: spear zıt yönlü çarpma deneyi (plastikler):
zımba izleri (yüzey bozuğu): punch zıpkın tüfeği: spear gun reverse impact test
marks zıpkın ucu: fluke zıtevre bölgecik sınırları: antiphase
zımba katlantısı (yüzey bozuğu): punch zıplama sırığı: pogo stick domain boundaries
folds zıplatımlı sertlik deneyi: scleroscope zıtevre bölgecikleri: antiphase domains
zımba presi: punch press hardness test, scleroscope test zıtevre sınırları: antiphase boundaries
zımba teli: staple zıplatımlı sertlik ölçer: sclerometer, zıtlanmış evre kromatografisi: reversed-
zımba tutucu: punch holder scleroscope phase chromatography (RPC)
zımba yarıçapı: punch radius zıplatımlı sertlik sayısı: scleroscope zıtlık: contrast
zımbalama: punching hardness number (HSc) zıtlık algılama: contrast perception
zımbalama makinesı: punching machine zıpzıp: mig (=migg; miggle) zıtlık artırıcı boya: positive stain
zımbasız: imperforate (=imperforated) zırh: armour, plate armour, shell zıtlık artırıcı metal katımı (metal
zımbayla delme: punching zırh çelikleri: armour steels sondalar): autometallography
zımpara: emery zırh delici: armour-piercing zıtlık geliştirme: contrast enhancement
zımpara bandı: sand belt zırh eldiveni: gauntlet zıtlık oranı: contrast ratio
zımpara bezi: abrasive cloth zırh kaplaması: armour plating zıtlık pekleştirme: negative staininig
zımpara çarkı: abrasive wheel, emery zırh kaplı: armour-plated zıtlık pekleştirme katığı: negative stain
disc, emery wheel (=grinding wheel) zırh levhası: armour plate, lame zıtlık süzgeci: contrast filtre

410
zıvana zirkonyum dörtklorür [ZrCl4]

zıvana: bushing,spline, tenon zincir boyutları (kim): chain dimensions zinkat işlemi (kaplama): zincate
zıvana deliği: slotting zincir büyümesi (kim.): chain growth treatment
zıvana kalemi: rabbet chisel zincir büyütmeli çoğuzlanma: chain- zinkenit [PbSb2S4]: zinckenite, zinkenit
zıvana kesici: tenon auger growth polymerization zinkilat (çinko tozu): zincilatel
zıvana testeresi: rabbet saw, ripping saw zincir çoğuz: chain polymer zinkolit: zincolite
(=rip saw), tenon saw, slash saw zincir çoğuzla(n)ma: chain zinnal (çinko kaplı aluminyum): zinnal
zıvanalı somun: sleeve nut polymerization zippeit: zippeite
Ziegler katalizörleri: Ziegler catalysts zincir dayancı: loop strength zircoloy (zirkonyum alaşımı): zircoloy
Ziegler tezgenleri: Ziegler catalysts zincir dikiş (terzi): lockstitch zircoloy geçirme: zircoloy cladding
Ziegler-Natta katalizörleri: Ziegler- zincir dişli çark: chain wheel zircon kumu: zircon sand
Natta catalysts zincir dişlisi (mak): sprocket zirkon [ZrS]: hyacinth (=zircon)
Ziegler-Natta tezgenleri: Ziegler-Natta zincir dolanımı (çoğuz): chain zirkon silikat: zircon silicate
catalysts entanglement zirkonatlar: zirconates
Ziervogal süreci: Ziervogal process zincir eğrisi (mat): catenary zirkonit (zirkon türü): zirconite
zift: bitumen, pitch zincir genişleticileri (kim): chain zirkonlu beyaz eşya: zircon whiteware
zift bağlayıcı: pitch binder extenders zirkonlu çimento: zircon cement
zift bağlı bazik tuğla: pitch bonded basic zincir gerilmesi: chain stiffening zirkonlu karbon tuğlalar: zircon carbon
brick zincir halkası: link bricks
zift kaplı çelik: pitch-on metal zincir işi: linkwork zirkonlu porselen: zircon porcelain
ziftleme: bituminization, bituminizing zincir izleri (şişe): belt marks (=chain zirkonlu refrakter ürün: zircon
ziftli: bituminous marks) refractory
ziftli harç: bituminous grout zincir katlı model: chain folded model zirkonya [ZrO2]: zirconia
ziftli içitim: bituminous grouting zincir kesme: chain scission zirkonya alumina: zirconia alumina
ziftli metal: pitch-on metal zincir konveyör (cam): drawing chains zirkonya cam karmaları: zirconia-glass
ziftli parlatma: pitch polishing zincir paklama: chain pickling composites
ziftli yalıtım: bituminous isolation zincir polimer: chain polymer zirkonya hidroksi apatit
ziftli yol: bitumen road zincir polimerizasyon: chain biyoseramikleri: zirconia-hydroxy
zigzag: zigzag polymerization apatite bioceramics
zig-zag harmanlayıcı (kömür): zigzag zincir testere: link tooth saw zirkonya ile toklaş(tırıl)mış alumina:
blender zincir yapı: chain structure zirconia-toughened alumina (ZTA)
zigzag kaynak: staggered-intermittent zincir yüzeyi (geom): catenoid zirkonya ile toklaş(tırıl)mış seramikler:
fillet weld zirconia-toughened ceramics (ZTC)
zincirleme: enchainment
zigzag kesiciler: staggered-tooth cutters zirkonya magnezi dizgesi: zirconia
zincirleme dolgu kaynağı: chain magnesia system
zihin aritmetiği: mental arithmetic intermittent fillet welding
zihinsel: mental zirkonya magnezi evre çizgesi: zirconia
zincirleme katlama: chain folding magnesia phase diagramme
zihniyet: mentality zincirleme kilit: interlock zirkonya mullit: zirconia mullite
zikzak maşa: lazy tongs zincirleme tepkime (kim.): chain zirkonya seramikleri: zirconia ceramics
zil: bell reaction zirkonya toklaştırma: zirconia
zil düğmesi: push button zincirleme tepkime çoğuzlaması: chain toughening
zil tası: gong reaction polymerization zirkonya-kireç köprüsü (fiz.): zirconia-
zilli tef: timbrel zincirlenme (örgensel kimya): chelate, lime (ZrO2-CaO) bridge
Zimm yöntemi: Zimm method chelation zirkonyum [Zr]: zirconium
zimmet: debit zincirlenme maddesi: chelating agent zirkonyum alaşımları: zirconium alloys
zimoskop: zymoscope zincirli besleyici: apron feeder zirkonyum aluminat [ZrAl2O4]:
zincifre: cinnabar, vermilion zincirli konveyör: chain conveyor zirconium aluminate
zincir: catena, chain, shackle zincirli role: chain roller zirkonyum borür [ZrB4]: zirconium
zincir aktarımcısı (plastikler): chain zincirli taşıyıcı: chain conveyor boride
transfer agent zincirsiz bölünme tepkimesi: non-chain zirkonyum bromür [ZrBr4]: zirconium
zincir aktarımı (plastikler): chain scission reaction bromide
transfer zincote süreci (kaplama): zincote zirkonyum cevheri: zirconium ore
zincir asitleme: chain pickling process zirkonyum çubuğu: zirconium rod
zincir baklası: shackle zindelik: vitality zirkonyum dörtklorür [ZrCl4]:
zincir boyu: chain length zinkat [H2ZnO2]: zincate zirconium tetrachloride

411
zirkonyum florür [ZrF4] zümrüt yeşili

zirkonyum florür [ZrF4]: zirconium zirkonyumlu ferrosilisyum: zirconium


fluoride ferrosilicon
zirkonyum folyosu: zirconium foil zirve: peak
zirkonyum geçirilmiş: zirconium clad Zisman grafiği (tıp): Zisman plot
zirkonyum geçirilmiş yakıt elemanları: Zisman yöntemi (tıp): Zisman method
zirconium clad fuel elements ziyan: detriment, waste
zirkonyum hidrat [ZrH2]: zirconium ziynet: ornament
hydrate ziynet eşyası: jewel
zirkonyum hidroksit [Zr(OH)4]: zoisit [Ca2Al3O(SiO4)(Si2O7)OH]: zoisite
zirconium hydroxide zon: zone
zirkonyum hidrür: zirconium hydride zona (tıp): zoster
zirkonyum ikiborür [ZrB2]: zirconium zopak (TiO2 türü): zopaque
diboride
zor: difficult
zirkonyum ikioksit [ZrO2]: zirconium
dioxide(=zirconia) zorlamalı çekiş: induced draught
(=induced draft)
zirkonyum iyodür [ZrI4]: zirconium
iodide zorlamalı geç(ir)me (mek.): heavy-force
fit
zirkonyum karbonat [ZrCO3]:
zirconium carbonate(=zirconat) zorlamalı geçirme: force fit
zirkonyum karbür [ZrC]: zirconium zorlayıcı alan (fiz.): coercive field
carbide zorlayıcı neden: force majeure
zirkonyum nikel alaşımları: zirconium- zorlayıcılık (fiz.): coercivity
nickel alloys zorluk: difficulty
zirkonyum nitrür [ZrN]: zirconium zorunlu: essential, forced, imperative
nitride zorunlu konum (x-ışınları): preferred
zirkonyum oksit [Zr2O3]: zirconium orientation
oxide zorunluluk: urgency
zirkonyum oksitli refrakter ürün: züccaciye: glassware, tableware
zirconium oxide refractory züccaciye düzeltme makinesi: blocking
zirkonyum özellikleri: zirconium machine
properties zümrüt: emerald
zirkonyum özütleme: zirconium zümrüt bakırı [CuO.SiO2]: emerald
extraction copper (=dioptase)
zirkonyum silikat [ZrSiO4]: zirconium zümrüt kesimi: emerald cut
silicate zümrüt mavisi: beryl blue
zirkonyum silisid [ZrSi2]: zirconium zümrüt nikel: zaratite
silicide zümrüt nikeli [NiCO3 . 2Ni(OH)2 .
zirkonyum sülfat [Zr(SO4)2.XH2O]]: 4H2O]: emerald nickel (=zaratite)
zirconium sulphate zümrüt yeşili: beryl green, emerald green
zirkonyum süngeri: zirconium sponge
zirkonyum talaşı: zirconium turnings
zirkonyum teli: zirconium wire
zirkonyum titan stanat: zirconium
titanium stannate
zirkonyum tozu: zirconium powder
zirkonyum varağı: zirconium foil
zirkonyum-baryum-lantan-aluminyum
florür camları: zirconium-barium-
lanthanum-aluminium (ZBLA) fluoride
glasses
zirkonyumlu (+4): zirconic
zirkonyumlu bakır (%0.30Zr):
zirconium copper
zirkonyumlu demir (önalaşımı):
ferrozirconium

412

You might also like