You are on page 1of 20

MİTOLOJİ

ARAŞTIRMALARI
II

Editör
Doç. Dr. İbrahim GÜMÜȘ
MİTOLOJİ ARAȘTIRMALARI II
Editör: Doç. Dr. İbrahim GÜMÜȘ
ISBN: 978-625-76-86-03-7
Sertifika No: 32427
Matbaa Sertifika No: 43370
1. Baskı

Paradigma Akademi Basın Yayın Dağıtım


Fetvane Sokak No: 29/A
ÇANAKKALE
Tel: 0531 988 97 66
Tel: 0531 988 97 66
e-mail: fahrigoker@gmail.com
Mizanpaj: Mehmet KARADOĞAN
Kapak Tasarım: İbrahim GÜMÜȘ
mehmetkaradogan95@gmail.com

Matbaa Adres:
Ofis2005 Fotokopi ve Büro Makineleri San. Tic. Ltd. Ști.
Davutpașa Merkez Mah. YTÜ Kampüsiçi
Güngören / Esenler
İSTANBUL

Paradigma Akademi bir CNK Kitaplığı kurulușudur.


Bu Kitap T.C. Kültür Bakanlığından alınan bandrol ve ISBN ile satılmaktadır.
Bandrolsüz kitap almayınız.
Paradigma Akademi – Aralık 2020
İÇİNDEKİLER
İLK SÖZ 3
İÇİNDEKİLER 5
SU:
DİSİPLİNLERARASI MİTOLOJİ
MİT: HAKİKATİN ÖYKÜSÜ MÜ İȘLEVSEL İLLÜZYON MU? ........................................... 7
Erol GÜLÜM
MİTOLOJİDEN MASALA YERALTI DÜNYASININ ȘİFRELERİ ....................................... 23
Esma ȘİMȘEK
Ebru ȘENOCAK
MİTOLOJİDE DAĞ KÜLTÜ ............................................................................................ 54
Bilgehan A. GÖKDAĞ
MİTOLOJİNİN POLİTİK İȘLEVİ BAĞLAMINDA SIRP EPİK DESTANI’NIN POLİTİK ARAÇ
İȘLEVİ ...................................................................................................................... 75
Mesut UĞURLU
TÜRK KÜLTÜRÜNDE “KULAK”LA İLGİLİ MİTLER VE BUNLARIN DEYİMLERDEKİ
İZLERİ ...................................................................................................................... 90
Anıl ÇELİK
HAVA:
TÜRK MİTOLOJİSİ ÇALIȘMALARI
TÜRK MİTOLOJİSİ BİBLİYOGRAFYA ÇALIȘMALARININ DEĞERLENDİRİLMESİ ..... 108
Abdulkadir EMEKSİZ
MİTİK DESTAN: OĞUZ KAĞAN DESTANI’NDA MİTOLOJİK UNSURLAR .................. 133
İbrahim GÜMÜȘ
ESKİ TÜRK MİTOLOJİSİNDE DEMİR .......................................................................... 149
Fidan UĞUR ÇERİKAN
TÜRK MİTOLOJİSİNDE TABİAT (GÖK/YER-SU) MİTLERİ .......................................... 165
Cansever KAYAPUNAR
GEORGES DUMÉZİL VE TÜRK MİTOLOJİSİ .............................................................. 177
Muharrem KAYA
TOPRAK:
UYGULAMALI HALK BİLİMİ VE MİTOLOJİ
DİJİTAL OYUN VE MİTOLOJİ: DİJİTAL OYUNLARDAKİ TÜRK MİTOLOJİSİ UNSURLARI
ÜZERİNE BİR İÇERİK ANALİZİ .................................................................................... 185
Seçkin SARPKAYA
SANAL SEYAHAT GÜNLÜKLERİNDE KENT BELLEĞİNİ YANSITAN MİTOLOJİK
İMGELERİ KÜLTÜR ENDÜSTRİSİ BAĞLAMINDA OKUMAK ...................................... 202
Gülnaz ÇETİNKAYA
ATEȘ:
MODERN MİTOLOJİ
MİTOLOJİK HİKÂYELERDE “KADIN”IN BAZI İȘLEVLERİ HAKKINDA ........................ 231
Abdulselam ARVAS
MİTOLOJİLERDEN İLAHİ DİNLERE DİRİLTME MOTİFİ ÜZERİNE BİR İNCELEME .... 242
Turgay KABAK
SU:
DİSİPLİNLERARASI MİTOLOJİ
MİTOLOJİNİN POLİTİK İȘLEVİ BAĞLAMINDA SIRP EPİK
DESTANI’NIN POLİTİK ARAÇ İȘLEVİ

MESUT UĞURLU ∗

GİRİȘ
İnsanoğlunun doğaüstü ve kutsal olaylara yönelik inançları doğrultusunda,
kimileri mitolojik öğeleri “tamamen gerçek” olarak tanımlarken, kimileri tarafın-
dan bu öğeler “kurgu”, “gerçek ötesi”, “uydurma” ve “akıl dışı” gibi kavramlarla
ifade edilir. Buna rağmen mitler, kendisine inanmayanlar üzerinde dahi oldukça
etkili bir araç işlevi haizdir. Mitolojinin bireysel etkilerinin yanı sıra toplumsal
açıdan da etkili bir unsur olduğu bilinmektedir. Bu toplumsal etkilerin içerisinde
“etnik grupların kimliklerini muhafaza etmeleri” ve “milliyetçilik duygularının
güçlendirilmesi” gibi unsurlar yer almaktadır. Mitik öğelerin bu işlevi, politik
aktörlerin kapsamına girmektedir. Kendi halklarının “şanlı bir geçmişe sahip ol-
duğu” söylemleriyle halkın dikkatini ve ilgisini kendi taraflarına çekmek isteyen
politik aktörler, kimi zaman mitolojiye başvurur ve onu bir araç olarak kullanır.
Dolayısıyla mitoloji, geçmişten günümüze toplumların ve bu toplumları idare
eden veya etmek isteyen politik aktörlerin etkili bir araç olarak kullandıkları iş-
levsel bir olgudur. Bunun en açık örneklerinden biri, Sırp siyasetinde aktör olarak
yer almış politiklerin aracı olan Sırp mitolojisinin epik destanı “Kosova Efsane-
si”dir. Bu epik destan; 14. yüzyıldan 19. yüzyılın başlarına kadar Osmanlı idaresi
sürecinde Sırp kimliğinin muhafazasında, 19. yüzyılın başlarında Osmanlı Dev-
letine karşı başlatılan isyanlarda, 20. yüzyılın başlarında art arda patlak veren
Balkan ve Birinci Dünya Savaşlarında, sonrasında ortaya çıkan İkinci Dünya Sa-
vaşında ve 1990’lı yıllarda meydana gelen Boşnak mezalimine giden yolda araç
olarak kullanılmak suretiyle, mitolojinin politik işlevine en somut örneklerden
biri olmuştur.


Dr. Milli Eğitim Bakanlığı, Eğitim Uzmanı, mesut.ugurlu@meb.gov.tr. ORCID ID:0000-0002-1234-1019
76 MİTOLOJİ ARAȘTIRMALARI II

MİTOLOJİNİN POLİTİK İȘLEVİ


Kimilerine göre mitoloji, “rasyonalite içermeyen tarihi gerçekliklerden uzak
söylemler”, “uydurulmuş anlatılar”, “hayaller dünyası” (Overing, 1997: 2-4) ola-
rak görülse de, mitik anlatıların kendisine inanmayan kişiler üzerinde bile etkileri
küçümsenmeyecek ölçüdedir. Bu sebeple mitik anlatılar çoğu zaman tarihi ger-
çekliğin yerini alır. Toplumun şimdiye kadar doğru/gerçek olarak kabul ettiği,
özümsendiği ve içselleştirdiği mitik anlatıların sonradan bilimsel olarak “yanlış”
olduğu izah edilmesi ve ispatlansa dahi rasyonalite ile yer değiştirmesi neticesin-
de toplum nezdindeki algısının değiştirilmesi zordur. Ricketson’a göre zamanın-
da inanılmış ve günümüzde de halk tarafından gerçek olduğuna inanılan politik
mit7 olay örgülerinin ve anlatılarının mantıklı veya tutarlı olması gerekmez. Bu
anlatıların gerçek olduğuna inanılması zor olsa da toplum tarafından kabul görür
ve onun öyle olduğuna inanılır (2001: 3). Vladimir Tismanueanu da bu görüşü
destekler. Ona göre politik mitin gerçek/doğru olup olmadığının anlaşılması zor-
dur ve içerisindeki kavramlar artık halkın bağımlı olduğu olgular haline dönüş-
tüğü için bunları artık delil değiştiremez ve hatta rasyonel delillerle yalanlayarak
çürütmeye çalışmak onu daha da güçlendirir. Bu bağımlılık politik mitin karak-
teristik özelliğidir (1998: 9). Mitik öğelerin halk üzerindeki etkisinin dünyevi
düşünce, bilimsellik ve rasyonaliteyle değiştirileceğine inananlar yanılmış, bilim
ve nedensellik mitin yerini alamamıştır. Toplumlar merkezlerini kaybetmeye baş-
ladığında ve kavgacı kutuplaşmalar ortaya çıktığında, mitler sadece gerçekleri
açıklamaya çalışmakla kalmaz, aynı zamanda onun gerçekliğin yerine geçmesini
sağlar (27). Dolayısıyla ulusları yönlendiren ve onlar üzerinde algı oluşturmak
suretiyle kendilerine taraf edinmeye çalışan politik aktörler, kimi zaman kendi-
lerini tehdit eden olguya karşı mitleri araç olarak kullanmaktadır. Bu kullanılan
araç her ne kadar bilimsel gerçekliklerle izah edilemeyen veya ispatlanamayan
doğaüstü anlatıları içeren mitik öğeler olsa bile, zamanla bu öğeler taraflarca iç-
selleştirilerek gerçekliğin yerini alır.
Mitik öğeler dünyayı daha anlaşabilir hale getirir. Tarihi olayları sebep-sonuç
ilişkileri çerçevesinde basitleştirerek şimdiye kadar olanların nedenini ve gele-
cekte olacakların tahmini kolaylaştırır. Bir ulusun geçmişi ile yüzleşmesini sağ-
lar ve o ulusun üyelerinin yani halkının bugünkü davranış kodları için haklılık
gerekçesi ve meşruiyet zemini oluşturur (Bieber, 2005: 399). Geçmişle bugün
arasındaki zaman farkını ortadan kaldıran mitik öğeler, bu günü geçmişe götüre-
bildiği gibi geçmişi de bugüne getirebilen adeta bir “zaman makinesi”dir. Dola-
yısıyla mitik öğeler hangi döneme ait olursa olsun yok olmaz. İstenildiği zaman
7 Bu kavram Hanry Tudor’un “Political Myth” (1972) adlı kitabıyla ortaya atılmıştır (White, 2004: 326).
Bazı araştırmacılarca mit-politika ilişkisi, “Politik Mit” tanımı kullanılarak açıklanır. Bu tanım ayrı bir mit
türü olarak algıya sebep olabilmektedir. Aslında “politik mit” tanımıyla “ayrı bir mit türü” kastedilmekten
ziyade, “siyasi alanda kullanılan mitik öğeler” ifade edilmek istenmektedir.
Mesut UĞURLU 77

ona gidilebilir veya günümüze getirilebilir. Meydana gelen hadiselerin sonsuza


kadar var olacağını söyleyen Tudor’a göre, daha önce yaşanmış olaylar zaman
içerisinde tekrar yaşanabilir ve bu yönüyle bütün mitler, hem bir “yok oluş” hem
de “yeniden diriliş” hikâyeleridir (1972: 138-9). Dolayısıyla tarihler içerinde yer
alan mitik kahramanlar, savaşlar, iç ve dış tüm dost ve düşmanlar, yaşanan döne-
min tekrar yorumlanması suretiyle araştırmacılar, akademisyenler, din adamları,
politik aktörler ve bizatihi halkın tüm üyelerinin birbirilerine aktarması vasıtasıy-
la en güncel versiyonuyla toplumsal hafızada varlığını sürdürür. Böylelikle her
ulusun geçmişini ve ortaya çıkış şeklini izah eden millî bir tarihi oluşur. Ortaya
çıkan bu millî tarihler, ulusların varlık sebebi ve ispatıdır. Gerek oluşurken ge-
rekse oluştuktan sonra ulusların varlık sebebi olan milli tarihler, onu muhafaza
etmek ve yüceltmek isteyenlerin çabalarıyla genişletilir, yüceltilir ve hatta çoğu
zaman abartılır. Uluslarının varlığını korumak ve bu varlığı daha geniş coğrafya-
ya yaymak isteyen millî aktörler, halkın kendisini “yüce” olarak görmelerini sağ-
lamak amacıyla tarihî anlatıları “kullanılabilir bir geçmişe” dönüştürür. Bu kul-
lanılabilir geçmişin çekirdeğini mitik öğeler oluşturur (Smith, 1994: 37). Bunlar
aynı zamanda toplum kültürünü oluşturan yapıtaşlarıdır. “Kültür” gibi toplumun
yönlendirilmesinde oldukça yüksek etkiye sahip bir olgunun yapıtaşı olan mitik
öğeler, kimi zaman politik amaçların aracı olmuş ve toplumun politik yaklaşımla-
rına yön verilmesi amacıyla politik aktörlerce kullanılmıştır. Bir toplumun ortak
belleğini ve geleceğini şekillendirdiğinin bilinciyle hareket eden politik aktörler,
geçmişten alınan ve şimdiki zamanda anlamlı kılınan mitik öğelerin konu edin-
diği anlatıları ve içerisinde yer alan sembolleri politik bir araç olarak kullanırlar.
İki ayrı ulus arasında meydana gelen savaşlarda bile genellikle farklı kay-
naklar ve farklı anlatılar kullanılmış ve içerisine mitik anlatılar yerleştirilerek
halklara sunulmuştur. Böylece her halkın kendi değer verdiği ve doğruluğuna
inandığı tipteki söylemleri vasıtasıyla kendisine ait yeni gerçeklikleri ortaya çık-
mıştır (Mertus, 1999: 3-4). Tarihi ve mitik anlatıların şekillendirdiği halkların, o
güne kadar inandıkları ve içselleştirdikleri kendi gerçekliklerinin değiştirilmesi
artık çok zordur. Halkı böylesine kapsamına alan ve istenildiği zaman toplumu
yönlendirebilecek etkiye sahip olan tarihi anlatıların içerisine yerleştirilmiş mitik
unsurlar, elbette halkı yönlendirmek isteyenler politik aktörleri de bağlamakta-
dır. Bu sebeple politik aktörler siyasi vizyonlarını belirlerken kimi zaman mitik
öğeler kullanır. Bu mitik öğeler vasıtasıyla kimin “düşman”, kimin “hain”, ki-
min “öteki” olduğunu abartılı bir biçimde tanımlayarak kitleleri yönlendirirler
(Overing, 1997: 16). Bazen de karşı tarafı zayıf ve güçsüz göstermek amacıyla
kullandıkları bu mitik öğeleri toplumda düşmanın belirlenmesi ve propagandası
için etkin politik bir silah olarak kullanabilirler.
Politik aktörler, sadece mevcut mitik anlatıları kullanmakla kalmaz, kimi za-
78 MİTOLOJİ ARAȘTIRMALARI II

man güncel politik mitler oluşturur. Disiplinlerarası yaklaşımlar neticesinde or-


taya çıkan bazı çalışmalarda politik mitlerin oluşturulma süreci analiz edilmiş
ve kimi zaman siyasi arenada desteklenecek olan politikacıların hayatları mitik
anlatılarla süslenerek halkın seçim tercihleri yönlendirilmeye çalışılmıştır8.
Ricketson’a göre politik mitler çoğu zaman toplulukların milliyetçilik duygu-
larını harekete geçirmek için kullanılır. Bunu yaparken de etnik, dinsel ve sosyal
imajları kullanır. Varlığını modern toplumların içerisinde ön plana çıkmadan gizli
bir şekilde sürdürür. Küreselleşmeye, moderniteye veya modern toplumun kar-
maşalarına cevap olarak ortaya çıkar (2001: 5). Hemen hemen bütün toplulukla-
rın kendilerine ait politik mitleri vardır ve bu mitlerden ortak anlamlar ve algılar
ortaya çıkar. Politik mitler, bünyesinde bulunan olgu, simge ve öğeleri meşru-
laştırmakla kalmaz, bir maske gibi onların kusurlu yönlerini kapatır ve böylece
meşrulaştırılmış olanın kabul görmesine katkıda bulunur ve sonunda bu politik
mitler toplumun raison d’etre’si (varoluş nedeni) haline gelir. Toplumun varlık
sebebi olduğuna inandıkları bu politik mit öğelerinin gerçek olup olmadığı poli-
tik aktörlerce ciddi bir şekilde ele alınıp incelenmez ve sorgulanmaz. Dolayısıyla,
politik mit öğeleri irrasyonel politik davranışların harekete geçiricisi olarak kul-
lanılabilir. Bu sebeple politik mitler son derece yıkıcı etkiye sahip olabilmektedir
ve bu yıkıcı etkinin sonuçları hiç küçümsenmemelidir. Bir toplum her ne kadar
entelektüel yapıya sahip olsa da, politik mitin yıkıcı etkisine maruz kalabilir ve
onun yıkıcı etkisinden nasibini alabilir (2001: 10).
Connerton’a göre mitler genellikle dünyanın ve insanın nasıl geliştiği ve şekil-
lendiği ile ilgili kutsal anlatılar içerir. Bu kutsallık temalı anlatılar politik mitlerde
de yer alır. Kutsallık öğeleri dünyevilikle bağlantılıdır. Böylece politik mitteki
“değişmez gerçek” üzerine kurulu gerçeklik, kutsal yorumlamayla kavramlaştırı-
lır. Aslında “değişmez gerçeklik” olarak ifade edilen şey, geçmişten alınmış olan
“başkalaştırılmış gerçeklik”tir. Böylece mitolojik bir anlatı ile ilişkilendirilen
hikâye, geçmiş zamanda net olarak görülmese de şimdiki zamanda metafiziksel
olarak görülür (1989: 42). Bruce Lincoln da tıpkı Connerton gibi “başkalaştırıl-
mış gerçeklik” ifadesini kullanır. Mitik öğelerde yer alan “kutsal geçmiş”in “baş-
kalaştırılmış gerçekliğe” dönüştüğünü iddia eder. Mitlerde yer alan anlatıların
“saygınlığa ve yetkiye” sahip olması gerektiğini, yetki sahibi bir anlatının başarılı
iddialarda bulunarak sadece gerçeğin statüsünü oluşturmakla kalmayacağını aynı
zamanda paradigmatik gerçek statüsü oluşturacağını söyler (1989: 24).
Raymond’a göre politika ve mitolojinin bir arada bulunmasının toplumsal açı-
dan faydaları çoktur. Önceleri karmaşanın ve kaosun olduğu yerlere politika ve
mit arasındaki ilişki vasıtasıyla mantıklılık ve statüko gelir (1995: 1). Duizing

8 Kemal Derviş’in siyaset sahnesinde yer alma süreci ve sonrasında oluşturulmaya çalışılan mitik anlatılarla
ilgili Demirer ve Orhangazi’nin (2011) çalışması buna örnek olarak verilebilir.
Mesut UĞURLU 79

bu düşünceyi destekler ve kaos ortamının mitler vasıtasıyla yok edilebileceğini,


böylelikle istikrarlı bir ortam sağlanabileceğini iddia eder (2000: 196).
Politik mitler toplumun milliyetçilik duygularını güçlendirir. Bu sebeple po-
litik aktörlerce toplumun en hassas olduğu konulardan “vatan” ve “milliyetçilik”
gibi kavramlar ile toplumsal millî duygular harekete geçirilir ve bu şekilde kitle-
leri kendi politik görüşlerine inandırmak için geçmişten örnekler verilir. Toplu-
mu etkilemek isteyen politik aktörler, kimi zaman epik anlatılar içeren milliyetçi
söylemlerde bulunurlar. Dolayısıyla milliyetçilik ile mitoloji arasında bir bağ
kurulmuş olur9. Güvenç’e göre 18. yüzyıldan beri bütün uluslar kendi ulus-dev-
letlerini kurma aşamalarında mitlerin yardımına başvurmuşlardır. Bu tutum Batı
Avrupa’da 1800’lerde başlayıp yarım yüzyıl sonra Doğu Avrupa’ya yayılmış
ve böylelikle mitik öğeler milliyetçi söylemlerle harekete geçmiştir (2007: 20-
1). Dolayısıyla mitler, toplum psikolojisini, algısını ve kültürünü şekillendiren
önemli bir unsurdur. Bu sebeple mitler çoğu zaman milliyetçilikle ve politikayla
yakın ilişki içerisinde olmuştur. Kimi zaman politikacılar tarafından toplumun
siyasi görüşünü şekillendirmek için de bir araç olarak kullanılmıştır ve muhteme-
len etkin bir şekilde kullanılmaya devam edilecektir

Sırp Epik Destanı’nın Politik Araç İșlevi


1389 yılının Haziran ayında Kosova Ovası’nda Sırp Prens Lazar’ın komu-
ta ettiği Balkan Birliği ile Sultan Murad Hüdâvendigâr’ın başında bulunduğu
Osmanlı Devleti arasında Birinci Kosova Savaşı meydana gelir. Savaşı Sırplar
kaybetmiş10, her iki lider savaşta hayatını kaybeder. Bu savaş anlatıları üzerine
kurulu olarak Sırplar tarafından bir epik destan oluşturulur. “Kosova Epik Des-
tanı”, “Kosova Miti” veya “Kosova Efsanesi” olarak bilinen ve Sırp mitolojisin-
de yerini alan anlatılara göre, Sırpların bu savaşı kaybetme nedenlerinden biri
Prens Lazar’ın “Dünya Krallığı” yerine “Cennet Krallığı”nı tercih etmesidir. Sırp
Prens’in bu tercihi neticesinde savaş kaybedilmiş, Prens ve savaşta hayatını kay-
beden Sırp askerler, Tanrı tarafından “Cennet”le mükâfatlandırılmıştır. Dolayı-
sıyla Sırp Prens Lazar “kutsal”dır11. Epik destana göre savaşın kaybedilmesinin
9 Güvenç, efsanelerin milliyetçilikle ilişkilendirilebilecek çeşitli özellikleri olduğunu söyler ve çalışmasında
bu özellikleri şöyle sıralar: 1) Efsaneler geçmişte yaşanan olayların sebep-sonuç ilişkilerini basitleşti-
rir. Bu basitleştirme sonucu bugünkü milliyetçi tutumlar için haklılık gerekçesi oluştururlar. 2) Efsaneler
geçmişle bugün arasındaki zaman farkını ortadan kaldırır. Dolayısıyla halklara, uluslarının tarihteki ro-
lünün ve ulusun o anda bulunduğu zaman ve ortamı, geçmişi yorumlayarak anlatmaya yardımcı olurlar.
3) Efsaneler tarihi gerçeklik üzerinden hareketle yeni bir gerçeklik oluşturulmasına katkıda bulunurlar.
Tarih değiştirilmiş, gerçekler saptırılmış, böylece milliyetçilik kavramının içerisine yerleştirilerek halkın
yönlendirilmesi sağlanabilecektir. 4) Efsaneler “öteki” kavramını abartılı biçimde tanımlar. Halklarda bu
tanımlara göre düşünce yapısını oluştururlar ve “öteki”ni efsanedeki şekliyle algılar (2007: 22-4).
10 Birinci Kosova Savaşı ile ilgili kaynaklar arası farklılıklar bulunmaktadır. Savaşın Osmanlılar tarafından
kazanıldığı ile ilgili görüşler çoğunluktadır ancak bazı kaynaklara göre savaşın galibi belli değildir. Ayrın-
tılı bilgi için bkz. (Uğurlu, 2019: 56-63).
11 Prens Lazar’ın “kutsal”lığı ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. (Uğurlu, 2015).
80 MİTOLOJİ ARAȘTIRMALARI II

bir diğer nedeni de Prens’in damadı Vuk Brankoviç’in savaş sırasında Sırp tara-
fından Osmanlı tarafına geçmesidir. Bu sebeple Vuk Brankoviç, Sırplara ihanet
eden bir “hain”dir12. Lazar’ın bir diğer damadı Miloş Obiliç ise Murad Hüdâven-
digâr’ı öldüren bir “kahraman”dır13 (Uğurlu, 2019: 21-45).
Günümüzden yaklaşık 630 yıl önceki savaş anlatıları üzerine yapılandı-
rılmış olan bu Sırp epik destanı, ortaya çıktığı günden bugüne kadar Sırp politik
aktörler tarafından kullanılan “politik mit” işlevi haizdir. Bu işlevinin yanı sıra
Sırpların yüzyıllar boyunca Osmanlı Devleti himayesinde kimliklerini muhafaza
etmelerinde kullanılan en önemli unsurlardan biridir. Kaybedilen savaşın hemen
ardından ortaya çıkan Sırp halk hikâyeleri ve şarkılarında yer alan mitik öğeler ve
bu öğelerin sürekli dillerde ve hafızalarda saklanması, Sırpların etnik kimliklerini
korumalarını sağlamıştır (Healy, 1997: 24). Sırpların özümsediği ve içselleştirdi-
ği bu destanın içeriğinde yer alan mitik öğeler, politik aktörlerin kitleleri kendi
düşünce sistemlerinin içerisine çekmek, onları başka etnik gruplara karşı hare-
kete geçirmek amacıyla kullandıkları en önemli araçlardan biri olur. Kosova Sa-
vaşı ile ilgili mitik öğelerin politik sahadaki ilk yansımaları, 19. Yüzyılın hemen
başlarında kendini gösterir. Bu dönemde ön plana çıkan isim, sonraları “Sırpların
Babası” unvanıyla anılacak olan kültür devrimcisi Vuk Stefanoviç Karadziç’tir.
Karadziç’in bu unvanı hak etmesine sebep olan çalışmaları, Sırp dili/grameri ile
ilgili yayınları ve “Kosova Efsanesi” ile ilgili halk şarkılarının yer aldığı halk
edebiyatı derleme çalışmasıdır (Lockwood, 1971: 19). Bu derleme çalışması içe-
risinde yer alan öğeler, Sırpları ve onların milli değerlerini bir araya getiren bir
“yapıştırıcı” vazifesi görmüştür (Ugresiç, 1994: 12-16). Derlemenin içerisinde
yer alan Kosova temalı Sırp epik destan metinleri, son derece başarılı bir şekilde
sunulmuştur (Greenawalt, 2001: 59). Sırp halkına sunulan bu malzeme, Sırp po-
litik aktörlerce siyasi amaçlar doğrultusunda da kullanılacaktır.
Osmanlı Devletine yönelik ilk olarak 1804’te ayaklanma başlatan Sırpların
o dönemki lideri Karageorge (Kara Yorgi) Petroviç’tir. Petroviç, 1389 Kosova
Savaşı’na ve bu savaşın Sırp kahramanlarına atıfta bulunarak Sırpların ve Ko-
sova’nın özgürlüğüne kavuşması gerektiği yönünde halkı harekete geçirir (Pav-
lowitch, 2002: 29-31). “Kutsal” Prens Lazar’a “Kahraman” Miloş Obiliç’e ve
“Hain” Vuk Brankoviç’e atıfta bulunan, Miloş’un Sultan Murad’ı öldürmesinin
sembolize edildiği etkinlikler düzenlenir. Vuk Karadziç’in koleksiyonunda yer
alan bazı şarkılar “Kahraman” Miloş Obiliç’e atfedilir (Milica, 1997: 127). Bu
tarihe kadar Sırpları bir arada tutan Kosova miti ile ilgili halk anlatılarını ve ki-
12 Sırp epik destanına göre Vuk Brankoviç bir haindir. Çünkü savaş sırasında Sırp tarafından Osmanlı tarafına
geçmiştir ancak Malcolm’a göre Birinci ve İkinci Kosova savaşlarında yer alan Vuk Brankoviç ismi karış-
tırılmaktadır. Aslında İkinci Kosova Savaşındaki Vuk Brankoviç Osmanlı tarafında geçmiştir. Dolayısıyla
Sırp epiğinde yer alan ve “hain” ilan edilen Vuk Brankoviç, aslında Sırplara ihanet etmemiştir (1998: 66-
7).
13 Miloş Obiliç’in “kahramanlık” motifi ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. (Uğurlu 2010: 34-9).
Mesut UĞURLU 81

lise vaazlarını kullanan Sırp aktörler değerlendirme kapsamı dışında bırakılacak


olursa, Kosova epik destanını “Politik Mit” aracı olarak kullanan ilk Sırp aktör
Karageorge Petroviç olmuştur.
Karageorge’nin Osmanlı Devletine karşı yürüttüğü isyan hareketinde Sırp
halkının desteğini arkasına alabilmesi, kendinden sonra gelecek olan Sırp po-
litikler için de bir örnek teşkil etmiştir. Bu sebeple kendisinden sonraki Sırp
politikacıların zihnini en çok meşgul eden politik unsurlardan biri, Kosova’da
Osmanlıların kendilerine yaşattıkları trajedinin intikamını almaları gerektiği söy-
lemlerini kullanarak halkın desteğini kazanabilmek olmuş ve böylelikle Kosova
mitinin “ulus devlet inşasında kullanılan bir enstrüman” olarak işlev görebileceği
düşüncesi güçlenmiştir. Bu düşünceye sahip olan Sırp politikacılardan biri de
Ilija Garaşanin’dir. 19. Yüzyılın ikinci yarısında Sırp siyasetinde yer alan politik
aktörlerden biri olan Graşanin, Sırp milli değerler bütününü oluşturan en önemli
parçalarından birinin “Kosova” olduğu düşüncesini ön plana çıkarmıştır (Judah,
1997: 58-9).
Sırplar 19. yüzyılın ikinci yarısında giderek güçlenir ve bölgede söz sa-
hibi bazı güçler tarafından tanınmaya başlar. Bu durumdan istifade etmek isteyen
politik aktörler, Kosova mitinin tarihi öneminden ve halk üzerindeki itibarından
faydalanarak Kosova ve Makedonya bölgelerinin Sırp topraklarına katılması için
çaba gösterir. Kosova topraklarının Arnavutlara değil kendilerine ait olduğunu
iddia eden Sırpların ve onların politik sözcülerinin en büyük gerekçeleri Kosova
Savaşı temalı Sırp epik destanıdır. Sırplar ve Arnavutlar arasındaki sorunların
çözümünde Kosova topraklarının Sırplara verilmesi için gösterilen çabaların ge-
rekçesi, bu epik destan üzerine inşa edilmiştir (Magaş, 1993). Gösterilen çabalar
meyvesini verir ve Sırplar mitik anlatıları vasıtasıyla bölgedeki politik varlığını
güçlendirir. (Bieber, 2002: 98).
Sırpların 1878 yılında Berlin Antlaşmasıyla bağımsız bir devlet olarak tanın-
masından kısa bir süre sonra (1889 yılında) Birinci Kosova Savaşı’nın 500. yıl-
dönümü birçok şehirde düzenlenen etkinliklerle kutlanmıştır (Bieber, 2002: 99).
Gerçekleştirilen etkinliklerde politik aktörler sahne alarak, savaşta Sırp tarafında
yer alan kişileri öven duygusal konuşmalar gerçekleştirirler. Bu politik aktörler-
den biri olan dönemin Sırp Dışişleri Bakanı Cedomil Mijatoviç, Kosova miti içe-
risindeki kahramanların, Hıristiyan azizlerden bile daha üstün oldukları yönünde
söylemlerle Sırp halkının milli duygularına hitap eder:
Ulusun bitmez tükenmez bir gurur kaynağı, Kosova’da keşfedilmiştir. Dil-
den daha önemli olan, Kiliseden daha güçlü olan bu gurur, bütün Sırpları
tek bir ulus altında birleştirmiştir… Kosova kahramanlarının şanı, yaklaşık
500 yıldır karanlığı aydınlatan bir yıldız gibi parlamaktadır… (Emmert,
1990: 129).
82 MİTOLOJİ ARAȘTIRMALARI II

Sırp politikasına yönelik etkide bulunma amacı güden mitoloji içerikli politik
söylemler ve eylemler 20. Yüzyılda da devam eder. Sırp politik aktörler Kosova
efsanesi temalı konuşmaları ile halk üzerinde milli ve milliyetçi etki bırakmaya
çalışırlar. Kosova topraklarının atalarına ait olduğu ve bu sebeple Kosova top-
raklarının asıl sahiplerinin Sırplar olduğu yönünde propaganda faaliyetleri yürü-
türler (Coloviç, 2002: 130). Bu dönemde Osmanlı Devletinin içeride ve dışarıda
yaşadığı sorunlarla bölgedeki konumunun zayıflaması neticesinde patlak veren
1912-13 Balkan Savaşları, Sırpların Kosova toprakları üzerindeki emellerini
daha erken gerçekleştirmeleri için fırsat sunmuştur. Bu fırsatı kaçırmayan Sırp-
ların, Kosova miti temalı halkbilimi unsurlarından ve politik söylemlerden nasıl
etkilendiğini ve o günlerde hangi duygular içerisinde olduğunu, Balkan Savaş-
larından hemen sonra bir Sırp askeri tarafından söylenen şu sözlerden anlamak
mümkündür:
Bu tek kelimenim sesi “Kosova” tarif edilemez bir heyecana neden oldu.
Bu tek kelime, beş yüz yıllık karanlık geçmişe işaret eder. İçerisinde ha-
zin geçmişimizin, Prens Lazar’ın ve tüm Sırpların trajedisi mevcuttur…
Her birimiz beşikteyken bile kendimize bir Kosova resmi yaratmışızdır.
Annelerimiz bizi beşikte uyumamız için Kosova şarkılarıyla salladılar
ve okullarımızda öğretmenlerimiz durmadan bize Lazar’ın ve Miloš’un
hikâyelerini anlattılar… Tanrım, özgür Kosova’yı görebilmek için bizi ne
kadar beklettin!... Üzerinde bulunduğumuz bu topraklar, bizim şanımızın
mezarlığıdır. Atalarımızın düşen gölgelerine saygıyla eğiliriz ve onların
ruhlarının günahlardan kurtulması için dua ederiz (Emmert, 1990: 133-4).
1912 yılında gerçekleşen Birinci Balkan Savaşı’nda Makedonya ve Kosova
topraklarında meydana gelen çatışmalarda Sırplar üstünlük sağlayarak Osmanlı
ve Arnavutlara karşı galip gelir. Büyük bir zafer elde eden Sırpların o dönemde
en yüksek mertebedeki politik aktörü olan Kral Peter Karadjordjeviç, elde edilen
zaferden kısa süre sonra Sırp ulusunun milli birliğini güçlendirmek için Kosova
epik destanını harekete geçirir. Bu amaçla Kosova’nın İpek şehrinin güneyinde
yer alan Decani Manastırını ziyaret eder. 14. Yüzyılda inşa edilmiş olan bu ma-
nastırın içerisinde çok büyük bir kandil bulunmaktadır. Sönük vaziyette bulunan
bu kandilin önemi, Sırplar tarafından Kosova’nın intikamı alındıktan sonra yakı-
lacak olmasıdır. Kral bu kandili yakmış ve dolayısıyla 1389 yılında Osmanlılara
karşı kaybedilen Kosova Savaşı’nın intikamı alınmıştır (Bokovoy, 2001: 241).
Böylelikle Sırpların politik eylem ve söylemlerin içerisinde bir kez daha mitolo-
jik öğeler kullanılmış olur.
Balkan Savaşlarının hemen ardından Birinci Dünya Savaşı patlak verir. Sa-
vaş öncesi gerilmiş olan uluslararası ortam, fitili ateşleyecek bir kıvılcım bekle-
mektedir. Gavrilo Princip adındaki bir Sırp genci 28 Haziran 1914 tarihinde Sa-
Mesut UĞURLU 83

raybosna’yı ziyaret eden Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Veliahtı Arşidük


Franz Ferdinand’ı suikast sonucu öldürür ve Birinci Dünya Savaşı fiili olarak
başlar. Princip’in suikast işlediği tarih, 1389 yılının 28 Haziran’ında gerçekleşen
Birinci Kosova Savaşı’nda Sultan Murad’a Miloş Obiliç tarafından gerçekleşti-
rilen suikast ile aynı tarihtir. Her iki suikastın aynı tarihte meydana gelmesi rast-
lantı değildir. Princip, kendisinden yüzyıllarca önce yaşamış ve Sultan Murad’a
gerçekleştirdiği suikast neticesinde Sırpların kahramanı olan Obiliç ile ilgili epik
destan anlatılarını ezbere bilmektedir14. Princip’in tıpkı Obiliç gibi bir politik bir
suikast gerçekleştirmesi ve bu suikastı aynı tarihte gerçekleştirmesi, yüzyıllar
önce kaybedilen Sırbistan topraklarının kazanılması için gereken eylemi ger-
çekleştiren bir “kahraman” olarak anılmasını sağlayacak (Aykut ve Miljkoviç,
2016: 36) ve Sırp milli tarihinde yerini alacaktır (Emmert, 1990: 134). Gavrilo
Princip’in islediği bu suikast, “Genç Bosnalılar” olarak bilinen Sırp milliyetçi-
si grubun gerçekleştirecekleri suikastları tetikler ve yüzyıllar önce yaşamış olan
“kahraman” Obiliç’in işlediğine benzer politik suikastlar gerçekleşir (Ekmeciç,
1991: 340).
Sırp nüfusunun yaklaşık yüzde otuzu Birinci Dünya Savaşı’na iştirak etmiş ve
savaşa katılanların yaklaşık yarısı savaş mevzilerinde ya da salgın hastalıklar gibi
nedenlerle hayatlarını kaybetmiştir (Djordjeviç, 1994: 72). Savaşta yer alan Sırp
askerler kendilerinin diğer ulus askerlerine nazaran daha “kahraman” ve “özel”
olduklarına inanmaktadır (Zimmerman, 1996: 12). Bunun nedeni 1389 yılında
gerçekleşen Kosova Savaşı’nda Osmanlı Devleti’ne karşı kendilerini feda eden
Sırp ordusundaki askerlerle aynı savaş ruhuna sahip olduklarına yönelik inançla-
rıdır. Bu inançla savaşın gidişatına yön verecek derecede fedakârca kahramanlık
sergilediklerine inanırlar. Örneğin 16-19 Ağustos 1914’te Tser’de Sırp askerleri-
nin Avusturya-Macaristan’a karşı direnişi, en az Alman istilasının Eylül 1914’te
Marne’de durdurulması kadar savaşın gidişatına etki eden önemli bir olay oldu-
ğunu düşünürler çünkü bu savaşta Sırp ordusunun savunması ve 16 binden fazla
askerin hayatını feda etmesi (Aykut ve Mıljkovıç, 2016: 39) sayesinde Avustral-
ya’nın istila kalkışması önlenmiş ve müttefikler savaşta ilk galibiyetlerini elde
etmişlerdir.
Birinci Dünya Savaşında Sırp mitinin en etkili olduğu cephe Kosova cephesi
olmuştur. 1914 yılının Kasım-Aralık aylarında gerçekleşen Kolubara Savaşı’n-
da, Sırp komutanlar askerlere “Eğer topunuz yoksa, tüfeğinizle direnin!” (Djor-
djeviç, 1994: 72) emri verecek kadar kahramandırlar. Alman güçleri karşısında

14 Emmert’e göre Princip adındaki bu Sırp genci Njegoš’un Dağ Çelengi adlı eserinde yer alan Miloş Obiliç
ile ilgili mısraları ezbere bildiğini, suikasti işlerken kesinlikle onun kişiliğinden ve anlatılarda yer alan
karakterinden etkilenmiş olduğunu ve Kosova Efsanesi ile gurur duyduğunu iddia eder. Beş yüz yıl önce
Sırbistan topraklarında kaybedilen özgürlüğün yeniden kazanılması için politik suikastın işlenmesi gerek-
tiğine inandığını söyler (1990: 134).
84 MİTOLOJİ ARAȘTIRMALARI II

Kosova’da çaresiz kalan Sırp ordusu Kosova’dan çekilmemek için direnir. So-
nunda ya teslim olacaklar ya da müttefik güçlere katılmak için Kosova’yı terk
ederek kış şartlarında dağlık arazilerden geçmeyi yani ölümü göze alacaklardır.
Sırp komutanlardan bazıları bu savaşın tıpkı 1389 yılında gerçekleşen Birinci
Kosova Savaşı’nın ataları için “son savaş” olduğu gibi kendileri için de “son sa-
vaş” olmasını teklif eder. Komutanların bu teklifi askerlerce kabul edilir. 350 bin
askerden sadece 120 bin asker Arnavutluk dağlarını aşarak müttefiklere ulaşabilir
ve birçoğu da ulaştıktan sonra hayatını kaybeder (1994: 73). Sırp askerler tıpkı
ataları gibi “özgür olarak ölmek, köle olarak yaşamaktan iyidir” diyerek hayatla-
rını feda etmişlerdir (Pavlowitch, 2002: 96-100). Böylelikle Kosova epik destanı,
yine Sırplar için bir rehber olmuş ve Birinci Dünya Savaşında da her zaman oldu-
ğu gibi Sırpların kaderine yön vermiştir (Coloviç, 2002: 12). Burada ifade edilen
yol gösterici (politik aktör) ve yön verilen (Sırp halkı) zamana göre değişse de,
rehber (mitolojik öğeler) hep aynı kalmıştır.
Sırpların Kosova temalı epik destanı, İkinci Dünya Savaşı sırasında da Sırp
politikasının bir aracı olarak kullanılmıştır. 1940 yılında Almanya, İtalya ve Ja-
ponya arasında Tripartite Paktı imzalanır. İlk başta bu üçlünün içerisinde yer al-
mayan Sırplar, daha sonra Hitler’in baskı ve tehditlerine yenik düşecek ve 25
Mart 1941’de Tripartite Paktı’na dâhil olmanın önünü açan Viyana Protokolü’nü
imzalar. İmzaların atılmasının hemen ardından (2 gün sonra, 27 Mart 1941’de)
Sırp hükümetine karşı askeri darbe gerçekleşir. Duizings’e göre Sırp hükümetine
karşı gerçekleştirilen bu askeri darbe, “Kosova Ruhu” ideolojisinin şekillendir-
diği bir darbedir (2000: 191). İmzaya kesinlikle karşı olanlardan biri de Patrik
Gavrilo’dur. Gavrilo bu darbeyi “Kosova Ruhu” kapsamında değerlendirir ve bir
radyo programına verdiği demeçte, Kosova mitinde yer alan Prens Lazar’ın Ko-
sova Savaşı öncesinde “Cennet Krallığı”nı tercih etmesine15 atıfta bulunur:
Ulusumuz bu günlerde kaderini etkileyecek bir soruyla karşılaşmıştır. Bu
sabah şafak sökerken, bu soru cevaplanmıştır. Cennet krallığını seçmiş bu-
lunmaktayız. Bu krallık doğruluğun, adaletin, ulusal güç ve özgürlüğün
krallığıdır. Bu ebedi ideal, tüm Sırpların kalbinde taşınmakta, kiliselerimiz-
de korunmakta, sancaklarımızda yazılı bulunmaktadır (Judah, 1997:113).
Duizing’e göre 1980’li yılların Yugoslavya’sında, Sırp epik destanı Sırplar
açısından “yapıcı” bir rol üstlenmiştir. Bu dönemde yaşanan kaotik ortamdan
Sırpların zarar görmeden çıkmasının nedeni epik hikâyelerdir:
“1980’lerin ortasında Sırp milliyetçi propaganda, halk epiklerinin anlatıla-
15 Mitolojiye göre Birinci Kosova Savaşı’ndan bir gece önce İbrahim Peygamber (Aziz Elijah) Prens Lazar’a
görünür ve ondan “Cennet Krallığı” ve “Dünya Krallığı” arasında bir tercih yapmasını ister. Lazar “Cen-
net Krallığı”nı seçerse savaşta Osmanlılara karşı yenilecek ve tüm ordusu ile birlikte kendisi de ölecektir.
“Dünya Krallığı”nı seçerse Osmanlılara karşı galip geleceklerdir. Prens Lazar “Dünya Krallığı”nı tercih
etmiştir.
Mesut UĞURLU 85

rıyla sağlanmıştır. Sırp milliyetçi politikacılar savaş patlak vermeden önce


sürekli tekrarlanan ve hep bir ağızdan söylenen epik hikâyeler ve anlatılar
oluşturmuşlardır. Sonra şiddet başlar başlamaz savaşın kaotik ortamının dı-
şında bir düzen oluşturmak için yüksek milli anlam taşıyan telkinlerde bulun-
muşlardır” (Duizing, 2000: 196).
Sırp mitinin politik işlevini en etkili kullanan politik aktör Slobodan Milose-
viç olmuştur. Dönemin Sırp Komünist Partisi Başkan Yardımcısı olan Slobodan
Miloseviç, 1987 yılının Nisan ayında Kosova’yı ziyaret eder. O dönemde Sıplar,
Arnavutların kendilerine baskı kurduğu gerekçesiyle Sırp hükümetini protesto
eder. Dönemin Sırp Kültür Bakanı, konuşması sırasında halk tarafından protesto
edilir. Miloseviç yanlısı tezahüratlar neticesinde Kültür Bakanı kürsüden iner ve
yerine geçen Miloseviç topluluğa seslenir. “Sizi kimse yenememeli!” sözleriyle
başladığı konuşmasının içerisinde Kosova’da bulunan Sırpların tüm haklarının
korunması gerektiğini ve Kosova topraklarının Sırplar için “kutsal” olduğunu
ifade ederek Sırp halkının milliyetçi duygularını kabartır (Malcolm, 1998: 341-
2). Bu sözlerine topluluğun “Slobo, Slobo!” tezahüratlarıyla verdiği karşılık,
Miloseviç’in gelecekteki politikasını şekillendirir (Sell, 2002: 39). Arnavutlara
karşı Sırp halkının tepkileri giderek artar ve Miloseviç’in liderliği güç kazanır.
Bazı gösterilerde Miloseviç’in “Yeni Prens Lazar” olduğuna yönelik sloganlar
atılır (Bieber, 2002: 102). 1989 yılında yapılacak olan Kosova Savaşı’nın 600.
yıldönümü kutlama etkinlikleri, Sırp halkının desteğini gören Miloseviç için bir
fırsattır. Gazimestan’da düzenlenen tören etkinliklerinde konuşma yapmak için
helikopterle gelir. Rahip Hieromonk Sava’ya göre Miloseviç’in bu kutlamala-
ra helikopterle gelmesinin nedeni, kendisini “Antik Tanrı” yani “Prens Lazar”
olarak göstermektir (Judah, 1997: 164). Bu hareketiyle Miloseviç Sırp halkına;
“Kosova Savaşı’nın kutsalı olan Prens Lazar, tam 600 yıl önce bu topraklarda
hayatını kaybetti ve ruhu göğe yükseldi. Şimdi gökten yeni kutsalınız ve yeni
lideriniz geldi.” seklinde lisan-ı hâl ile seslenmiş olur. Sonrasında bekleyen kala-
balığa Kosova epik destanı içerikli konuşmasını gerçekleştirir:
Bugün efsane ile savaşın tarihi arasında ayrım yapmak zor, fakat bunun
artık önemi yok… Kosova’da bu meşhur tarihi savaşın yaşandığı sırada
halk, onlardan yardım bekleyen yıldızlara bakıyordu. Şimdi, 6 yüzyıl sonra
yeniden yıldızlara bakıyorlar, onları fethetmeyi bekliyorlar… Kosova kah-
ramanlığı 6 asırdır yaratıcılığımıza ilham veriyor ve gururumuzu besliyor
ve bir zamanlar büyük, cesur ve gururlu bir ordu olduğumuzu unutmamı-
za izin vermiyor… Kosova kahramanlık anısı, sonsuza dek yaşasın! Çok
yaşa Sırbistan! Çok yaşa Yugoslavya!... (Political Speeches, 2020).
1990’lı yıllarda gerçekleşen Boşnakların katli sırasında da Sırp politik aktör-
lerinin söylemlerinin içerisinde mitolojik öğeler varlığını sürdürür (Bieber, 2002:
86 MİTOLOJİ ARAȘTIRMALARI II

103). Sırp halkının Boşnaklara karşı davalarında haklı olduğunu savunan ve onla-
rın milli duygularını tetikleyen söylemlerden biri de Bosna’daki Sırp kuvvetleri-
nin idarecisi General Ratko Mladiç’e aittir. Mladiç, Kosova Savaşı’nın 1995’teki
yıldönümü kutlamalarında önceki politik söylemlerin içerisinde yer alan mito-
lojik ifadelere benzer örnekler vererek, Sırpların Boşnaklara karşı zulmünü ve
davasını meşrulaştırmaya gayret eder:
Prens Lazar ordusunu kominyona topladı. Ata yurdunu, inancını, özgürlü-
ğünü ve Sırp ulusunun onurunu koruyarak kendini Cennet krallığına teslim
etti. Böylesine bir kendini adamışlığın varlığını anlamak zorundayız ve
böylece ondan tarihsel bir ders çıkarabilmeliyiz (1999: 237).
Slobodan Miloseviç’in Sırp halkını ve ordusunu milli duygularla ayakta tutma
çabalarının içerisine yerleştirdiği mitik vurgulu söylemler, gün gelir tersine döner.
1995 yılının sonlarına doğru Miloseviç’in Bosna’ya karşı aşırı Sırp yanlısı tutu-
mundan kaynaklanan barış bozucu imajı tartışılmaya başlar (251). Bir zamanlar
Sırpların kutsalı Prens Lazar’ın yerine konulan Miloseviç, bu kez Sırpların iha-
netçisi Vuk Brankoviç’in yerine konulur. Sırp milliyetçiler tarafından “Sırpların
ihanetçisi” ilan edilir. Miloseviç, Sırp milliyetçiler tarafından 600 yıl önce Ko-
sova Savaşı’nda Osmanlı tarafına geçerek Prens Lazar’a ve Sırplara ihanet eden
hain Vuk Brankoviç’ten daha hain biri olarak suçlanır. Hatta hain Vuk Brankoviç
yüzyıllardır ilk defa yatağında rahat uyumaktadır çünkü artık kendisinden daha
hain bir Sırp ortaya çıkmıştır (239). Böylelikle Miloseviç, tarihteki en büyük iha-
netçi olma unvanını Brankoviç’in elinden almış olur (242).

SONUÇ
Mitojik öğeler, geçmişle bugün arasındaki zaman farkını ortadan kaldırarak
bu günü geçmişe götürebildiği gibi geçmişi de bugüne getirebilir. Bu yönüyle
mitler adeta bir “zaman makinesi”dir. Hangi döneme ait olursa olsun yok ol-
mazlar. Millî tarihler içerinde de yer alırlar. Tarihi anlatılar içerisinde yer alan
mitolojik öğeler, ulusların varlık sebebi ve ispatı niteliğindedir. Kimin “düşman”,
kimin “hain”, kimin “öteki” olduğu yönünde toplumun yönlendirilmesinde, bir
düşman belirlenmesinde ve o düşmanın propagandasında, toplumun hassas ol-
duğu “vatan” ve “milliyetçilik” gibi duyguların pekiştirilmesi ve sonrasında bu
millî duyguların harekete geçirilmesinde politik aktörlerce bir araç olarak kulla-
nılabilmektedir. Mitolojik öğelerin politik aktörlerce bir araç olarak kullanılma-
sına yönelik olarak verilebilecek en uygun örneklerden biri, Sırpların “Kosova”
temalı epik destanları “Kosova Efsanesi”dir.
1389 yılında gerçekleşen “Birinci Kosova Savaşı” temalı Sırp epik destanı, Os-
manlı Devletine karşı 19. Yüzyılın başlarında ortaya çıkan isyanlarda, Balkan Savaş-
larında, Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarında, 1990’lı yıllarda Boşnaklara karşı ger-
çekleştirilen soykırımda, milli kimliklerin muhafazasında ve milliyetçi duyguların
harekete geçmesinde Sırp politik aktörler tarafından kullanılan bir araç işlevi haizdir.
Mesut UĞURLU 87

Mitolojik öğeler, kendisine inanmayanlar üzerinde bile oldukça etkilidir. Sa-


dece bireysel düzeyde etkili olmakla kalmaz, bireylerin oluşturduğu toplumlar
üzerinde de işlevseldir. Dolayısıyla toplumsal algıların ve yaklaşımların şekil-
lenmesine etki edebilmektedir. Bu sebeple, toplulukların politik eğilimlerine yön
verilmesi amacıyla politik aktörlerce kullanılmış ve muhtemelen kullanılmaya
devam edecektir.
88 MİTOLOJİ ARAȘTIRMALARI II

KAYNAKLAR
Aykut, K. ve Mıljkovıç, S. (2016). Birinci Dünya Savaşı Konulu Sırp ve Türk Tarihi Romanlarında
Gerçek ve Kurgu. Balkan Araştırma Enstitüsü Dergisi. 5 (1). 33-57. https://dergipark.org.tr/tr/
download/article-file/407990.
Bieber, F. (2005). Nationalismus in Serbien vom Tode Titos bis zum Ende der Aera Miloseviç. Wien:
Wiener Osteuropa Studien.
Bokovoy, M. (2001). Scattered Graves, Ordered Cemeteries, Commemoration Serbia’s Wars of Na-
tional Liberation, 1912-1918. Staging the Past: The Politics of Commemoration in Habsburg
Central Europe, 1848 to the Present. Nancy Meriwether Wingfield and Maria Bucur (Ed.).
West Lafayette IN: Purdue University Press. 236-254.
Coloviç, I. (2002). Politics of Identity in Serbia. New York: New York University Press.
Connerton, P. (1989). How Societies Remember. Cambridge: Cambridge University Press.
Demirer, Y. ve Orhangazi, Ö. (2011). Kemal Derviş Mit(leştirilmes)ini Tersinden Okumak. Praksis
9, 337-56. http://www.praksis.org/wp-content/uploads/2011/07/009-13.pdf.
Djordjeviç, D. (1994). Serbia: Ally of the West in Two World Wars. Alex N. Dragnich (Ed.). Serbi-
a’s Historical Heritage. New York: Columbia University Press. 63-77.
Duizings, G. (2000). Religion and the Politics of Identity in Kosovo. London: Hurst and Company.
Ekmeciç, M. (1991). The Emergence of St. Vitus Day As The Principal National Holiday of the
Serbs. Wayne S. Vucinich and Thomas A. Emmert (Ed.). Kosovo: Legacy of a medieval battle.
Minneapolis: University of Minnesota Press. 331-42
Emmert, T. A. (1990). Serbian Golgotha: Kosovo, 1389. New York: Columbia University Press.
Greenawalt, A. (2001). Kosovo Myths; Karaždić, Njegoš, and the Transformation of Serb Memory.
Spaces of Identity. Pace Law Faculty Publications. 49-65. https://digitalcommons.pace.edu/
cgi/viewcontent.cgi?article=1338&context=lawfaculty.
Güvenç, S. G. (2007). Sırp Milliyetçiliğinin Bugünkü Sırp Siyasetine Etkisi. Yüksek Lisans Tezi.
İstanbul Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı, İstanbul.
Healy, L. T. (1997). Serbian Elites, Kosovo, And The Kosovo Albanians, 1889-1912: Representati-
ons And Policies. PhD Thesis. Indiana: Indiana University.
Judah, T. (1997). The Serbs: History, Myth and the Destruction of Yugoslavia. New Haven CT: Yale
University Press.
Lincoln, B. (1989). Discourse and the Construction of Society: Conparative Studies of Myth, Ritu-
al, and Classification. New York: Oxford University Press.
Lockwood, Y. R. (1971). Vuk Stefanović Karadžić: Pioneer and Continuing Inspiration of Yugoslav
Folkloristics. Western States Folklore Society. 30 (1). 19-32.
Malcolm, N. (1998). Kosovo: A Short History. London: Papermac.
Magaş, B. (1993). The curse of Kosovo. New Internationalist. (247). https://newint.org/featu-
res/1993/09/05/curse.
Mertus J.A. (1999). Kosovo. How Myths and Truths Started a War. Berkeley: University of Cali-
fornia Press.
Milica, B.H. (1997). Devastating Victory And Glorious Defeat: The Mahabharata And Kosovo In
National Imaginings. PhD Thesis. The University Of Chicago, Chicago.
Overing, J. (1997). The Role of Myth: An Anthropological Perspective, or: The Reality of the Re-
ally Made-Up. Geoffrey Hosking and George Schöpflin (Ed.). Myths and Nationhood. London:
Hurst & Company.
Pavlowitch, S.K. (2002). Serbia: The History of an Idea. New York: New York University Press.
Mesut UĞURLU 89

Political Speeches. (1989). Slobodan Mılosevıc’s 1989 St. Vıtus Day Speech. Gazimestan. http://
www.slobodan-milosevic.org/spch-kosovo1989.htm.
Raymond, G. (1995). André Malraux: Politics and The Temptation of Myth. Avebury: Aldershot.
Ricketson, P. (2001). Political myth: the political uses of history, tradition and memory. PhD The-
sis. Wollongong University.
Smith, A. (1994). The Origins of Nations. Nationalism. John Hutchinson & Anthony D. Smith
(Ed.). Oxford: Oxford University Press.
Thomas, R. (1999). The Politics of Serbia in the 1990s. New York: Columbia University Press.
Tismanueanu, V. (1998). Fantasies of Salvation: Democracy, Nationalism, and Myth in Post-Com-
munist Europe. Princeton: Princeton University Press.
Tudor, H. (1972). Political Myth. London: Pall Mall Press.
Ugresiç, D. (1994). Writting out of Yugoslavia. Balkan Blues. Joanna Labon (Ed.). Evanston IL:
Northwertern University Press, 2-35.
Uğurlu, M. (2010). Sırp Milliyetçiliğinde Kosova Efsanesinin Yeri ve Önemi. YL Tezi. Hacettepe
Ün. Türkiyat Ar. Ens. Ankara.
Uğurlu, M. (2015). Kosova Efsanesi’nin Kutsalı: Sırp Prens Stefan Lazar. Prof.Dr. Özkul Çobanoğ-
lu Armağanı, Ankara: Hakim Yay. 889-95.
Uğurlu, M. (2019). Miliyetçiliğin Efsanesi: Sırp Milliyetçiliği ve Kosova Efsanesi. Ankara: Gece
Yay.
White, T. J. (2004). Myth-Making and the Creation of Irish Nationalism in the 19th Century. Studi
Celtici. (3). 325-39.
Zimmerman, W. (1996). Origins of a Catastrophe: Yugoslavia and its Destroyers. New York: Times
Books.

You might also like