You are on page 1of 12

HALK BİLİMİ ARAŞTIRMALARININ 100.

YILINDA:
“HALK BİLİMİ” İLE “EDEBİYAT”IN ORTAK ALANLARI VE
“HALK EDEBİYATI” ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME
An Evaluation on Folklore and Common Fields of Literature and Folk-
Literture in the 100th Century of Folklore Research

Doç. Dr. Bayram DURBİLMEZ*

ÖZ
Halk bilimi ile edebiyat ürünlerinin sıkı ilişkileri vardır. Halk biliminin içinde yer alan anlatılar,
şiirler ve kalıp sözler edebiyatın da ilgi alanına girer. Yaratıcıları unutularak toplumun ortak malı
olan bu ürünler “sözlü edebiyat” olarak da adlandırılmaktadır. Halkın ortak malı olduğu için genellikle
“anonim edebiyat” olarak da adlandırılan bu ürünler dışında “halk bilimi” ve “edebiyat” ilişkileriyle
şekillenen ferdî edebiyat ürünleri de vardır. “Âşık” adı etrafında birleşen sanatçıların oluşturduğu ede-
biyat ürünleri ile “derviş” adı etrafında birleşen sanatçıların oluşturdukları edebiyat ürünleri de “halk
bilimi” ve “edebiyat” disiplinlerinin ilgi alanına giren özellikler taşır. Yaratıcıları bilinen bu ürünler de
geleneğe uygun olarak yaratılır ve gelenek içinde icra edilir. UNESCO tarafından kabul edilen Sözleş-
meye göre, “Somut Olmayan Kültürel Miras” diye adlandırılan sözlü kültür mirası ürünleri -söyleyicisi
bilinenler de dâhil olmak üzere- her icrada yeniden şekillenir. Bu sebeple, sözlü kültür ürünlerini top-
lumun yeni sosyal ihtiyaçlarına göre uyarlamak da mümkündür. Bu makalede, halk biliminin ve edebi-
yatın alanları belirlenerek, bu iki alanın kesiştiği alanda oluşan ve halk edebiyatı adı verilen edebiyat
şubesinin özellikleri ve kadrosu hakkında bir değerlendirme yapılması amaçlanmaktadır. Türkiye’de
100 yıllık bir geçmişi olan bu disiplinle ilgili çalışmalar incelendiğinde, halk biliminin çalışma alanının
genişlemeye devam ettiği ve bu süreç içinde bazı terim karışıklıklarının ve yeni terim ihtiyaçlarının
da ortaya çıktığı görülmektedir. Bu terim karışıklıklarından bazılarına çözüm önerme ve yeni terim
ihtiyaçlarından bazılarına karşılık arama arayışları da makalenin amaçları arasında yer almaktadır.
Anahtar Kelimeler
Halk bilimi, edebiyat, halk edebiyatı, sözlü kültür, yazılı kültür
ABSTRACT
There is a close relationship between folklore and the works of literature. Narratives, poems, and
lyrics of mold in folklore are also among the concerns of literature. These works whose creators are
no longer remembered and thus have become public property are called “oral literature”. Apart from
these works that are called “anonyms literature” there are also individual works of literature that are
moulded by the connection of “folklore” and literature. Works of literature produced by the artists who
compromise on the “ashik” (minstrel) type and also the ones produced by the artists who compromise
on the “dervish” type obtain features which are concerns of the disciplines of “folklore” and “literature”.
These works whose creators are known are created in accordance with the traditions and performed
within the traditions. The works of verbal cultural heritage called “Inconcrete Cultural Heritage” –
including also the ones whose creators are known- are remoulded in every performance in congruence
to the agreement with UNESCO. For this reason, it is be possible to make adjustments in the works
of oral culture according to new social needs of society. In this article, while determining the fields of
folklore and literature the aim is to make an evaluation about the features and staff of the literature
branch, that we call “traditional literature”, which appears at the junction of these two fields, namely
folklore and literature. When these studies, dating back a 100 years ago, are examined we see that the
field of folklore studies has been expanding and that some confusions with terms and the needs for new
terms arise. Solution suggestions to some of these confusions with terms and searching for equivalents
to some needs of the new terms are among the goals of this article.
Key Words
folklore, literature, folk-literature, oral culture, written culture

* Erciyes Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi,
bayramdurbilmez@gmail.com

http://www.millifolklor.com 101
Millî Folklor, 2013, Yıl 25, Sayı 99

Giriş ilgili düşüncelerinde / arayışlarında


Türkiye’de “folklor” [=halk bilimi] yerleşmiş bir bilim zemini yoktur. Söz-
terimi, diğer Avrupa ülkelerinden yak- gelimi Ziya Paşa’nın 7 Eylül 1868’de,
laşık 150 yıl sonra, 1913-1914 yılların- Hürriyet gazetesinin 11. sayısında ya-
da kullanılmıştır1. İstanbul’un Türk- yımlanan “Şiir ve İnşa” başlıklı maka-
ler tarafından alınması Avrupa’da lesi edebiyatta “halka dönüş” arayışla-
keşifler çağını başlatır; Reform ve rına öncülük etse de, aynı makalenin
Rönesans hareketleri oluşur. “Keşif- yazarı daha sonra “Harabat” adlı üç
ler, sanayileşme ve kentleşme” sonucu ciltlik “divan şiiri antolojisi”nin ön sö-
“hümanizm”, “romantizm” ve “aydın- zünde önceki düşüncelerinden vazge-
lanma” gibi “siyasal ve kültürel etkileri çer. Ziya Paşa’nın “Harabat”ta yazdığı
olan akımlar” ortaya çıkar / hız kaza- görüşlere karşı Namık Kemal’in yazdı-
nır. Fransız devrimi de “halk”2 yak- ğı “Tahrib-i Harabat” başlıklı eleştiri
laşımlarına “yeni bir boyut ve yorum” eserinde “parmak hisabı” [=hece ölçü-
kazandırır (Oğuz 2012: 14). Bilim te- sü] lehine tavır söz konusu olsa da, şair
melli halk bilimini doğuran ana sebep tarafından bu yolda bir eser ortaya ko-
millî romantizm olduğu için, halk bi- nulmamıştır. İbrahim Şinasi’nin 2000
limi de Avrupa anakarasında yayılan kadar atasözünü topladığı “Durub-ı
milliyetçilik akımlarıyla eş zamanlı Emsal-i Osmaniye”si de bazı atasözle-
olarak oluşur ve gelişir. Bu süreçte rinin kaynaklarını veya kaynak kişi-
Osmanlı Türkleri arasında “milliyet- lerini belirtmesiyle önemli bir çalışma
çilik” yerine “Osmanlıcılık” düşüncesi olmasına rağmen devamı getirilme-
diri tutulmaya çalışılır. Bu sebeple Av- yince, ciddî bir arayıştan öteye geçe-
rupa’daki “halk yaklaşımlarının seyri mez. Bu öncüler dışında, Akif Paşa
ve sonuçlarının Türk aydınlarınca ya- gibi bazı şairlerin de hece ölçüsüyle ve
kından gözlendiği ve değerlendirildiği koşma biçiminde şiir yazma arayışları
söylenemez.” (Oğuz 2012: 14). Farklı olmuş; fakat birkaç örnek dışında eski
arayışlarla oluşan “Türki-i Basit” ve anlayış devam ettirilmiştir.
“Mahallîleşme” gibi akımlarla ortaya Yazılı kaynaklara göre, Osman-
çıkan arayışları bir yana bırakırsak, lı- Türk Devletinde, “folklor” teri-
1839 Tanzimat Fermanı öncesinde, mi ilk olarak Macar bilgini Ignacz
Türkiye’de bilinçli olarak yapılan Türk Kunos ile Ahmet Vefik Paşa’nın gö-
halk bilimi araştırmalarından söz et- rüşmesinde geçer. 1885’te yapılan
mek de mümkün görünmemektedir. görüşmede geçen “folklor” sözünün
Zaten Osmanlı Devleti dönemindeki ne anlama geldiğini bilen Ahmet Ve-
edebiyatta “halka yöneliş” / “halka fik Paşa; Ebulgazi Bahadır Han’ın
dönüş” arayışlarının asıl başlangıcını “Şecere-i Türk” adlı eserini 1863’te,
Tanzimat’a dayandırmak genel kabul Osmanlı Türkçesine aktarır. Ayrı-
görmüştür. Bu arayışları da 1913’ten ca; 1871’de, “Müntehabat-ı Durub-ı
sonra başlayan sistemli arayışlar ve Emsal-i Türkiyye” adlı atasözü kita-
çalışmalarla bir tutmamak gerekir; bını ve 1876’da, “Lehçe-i Osmani” adlı
çünkü Ziya Paşa, İbrahim Şinasi ve sözlüğü de hazırlar. Pek çok eserde
Namık Kemal’in “halk edebiyatı”3 ile imzası olan Ahmet Vefik Paşa’nın bu

102 http://www.millifolklor.com
Millî Folklor, 2013, Yıl 25, Sayı 99

çalışmaları bile onun Türk halk bilimi nildiğini belirten yazar, “folklor”un
tarihi içinde anılmasına sebep oluştu- bütün “avam edebiyatı” ürünlerini içi-
rur (Oğuz 2012: 21). “Folklor” disipli- ne aldığını da ifade eder (Uçman 1982:
ninden haberi olduğu anlaşılan Ahmet 56).
Vefik Paşa’nın bu çalışmaları “halk bi- Tanzimat’tan günümüze kadar
limi” açısından ne kadar önemli olursa yapılan Türk halk bilimi araştırmala-
olsun, bunları “bilimci” bir halk bilimi rının gelişme devreleri: “1. Örtülü dev-
araştırması saymak doğru değildir. re: 1839-1908; 2. Türkçü devre: 1908-
Ziya Gökalp’ın 10 Temmuz 1920; 3. Sentezci devre: 1920-1938; 4.
1913’te, “Halka Doğru” dergisinin 14. Dergici devre: 1939-1966; 5. Bilimci
sayısında yayımlanan “Halk Medeni- devre: 1966’dan günümüze kadarki
yeti” başlıklı makalesinde “halkiyat” zaman.” olarak da belirlenmektedir
terimini kullanmasıyla Türkiye’de (Yıldırım 1998: 65). Türk halk bilimi
“halk bilimi” araştırmalarının başladı- çalışmaları 100. yılına girerken, “halk
ğı kabul edilir. “Her kavmin iki mede- bilimi” ve “edebiyat” ilişkilerinin ince-
niyeti” olduğunu yazan Gökalp’a göre lenmesi, bu iki disiplinin ortak alan-
bunlar “[r]esmî medeniyet ve halk larında bulunan “halk edebiyatı”nın
medeniyeti”dir; resmî medeniyeti “içti- sınırlarının tespit edilmesi, bu süreç
maiyat”, halk medeniyetini de “halki- içinde ortaya çıkan terim karışıklık-
yat” inceler. “Halk bilimi” anlamında larının ve yeni terim ihtiyaçlarının
kullandığı “halkiyat” terimini Gökalp belirlenmesi, belirlenen ihtiyaçların
şöyle açıklar: “İşte kaideleri yazılı karşılanması için önerilerde bulunma-
olmayan ve ancak ağızdan ağza geç- sı büyük önem taşımaktadır.
mek suretiyle bir soyda uzayıp giden
bu ananevi medeniyeti mütalaa eden Disiplinler Arası Bir Bilim
ilme halkiyat adı verilir.” Gökalp’ın Dalı: Halk bilimi
iki bölüm halinde yazdığı makaleden “Avrupa folklor çalışmalarını do-
sonra, Türkiye’de “halk bilimi” ko- ğuran şartların temelinde, 1453 yılın-
nusunda yayımlanan ikinci makale, da Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u
Köprülüzade Mehmet Fuad imzasını alarak “Orta Çağ”ı kapatması konula-
taşır. 6 Şubat 1914’te, 6091 sayılı İk- bilir. Avrupa bilim tarihinin ‘skolas-
dam gazetesinde yayımlanan “Yeni tik’ dediği ve bütün olumsuz sıfatları
Bir İlim: Halkiyat-Folk-Lore” başlıklı yüklediği bu çağdan çıkışın ilk adımı,
makalesinde Köprülü, “halkiyat” teri- İstanbul’un Türklerin eline geçmesiyle
mi yanında “folk-lore” terimini de kul- biçim değiştiren Doğu ticaret yolunun
lanır. 5 Mart 1914’te, Peyam’ın edebî denizde aranmasıyla atılmıştır. Avru-
ilâvesinde yayımlanan “Folklor- Folk pa ana karasından okyanusa açılarak
Lore” başlıklı makalenin yazarı Rıza önce kara derili Afrika, sonra da kızıl
Tevfik, “folklor” teriminin Türkçede derili Amerika yerlileri ile karşılaşan
[=Osmanlı Türkçesinde] “hikmet-i Avrupalı gezginler, maceraperestler,
avam” anlamına geldiğini söyler. As- tüccarlar, misyonerler, bilim adamları
lında “durub-ı emsal” [=atasözü] gibi ve savaşçılar, önce bu ‘ilkel’ varlıkları
hikmetli sözlere “hikmet-i avam” de- tanımaya çalıştılar, sonra da onların

http://www.millifolklor.com 103
Millî Folklor, 2013, Yıl 25, Sayı 99

aynasında kendi ‘ilkel’ dönemlerini Halk bilimi; geçmişten geleceğe


görmeyi denediler.” (Oğuz 2012: 1-2). sözle ve / veya davranışla icra edilen,
Önceleri sadece söyleyicileri unu- her icrada yeniden şekillenebilen, za-
tularak halkın ortak malı olmuş ede- mana, mekâna, insana göre uyarlana-
biyat ürünleri [anonim] halk bilimi bilen gelenekli kültür ürünleri ile bu
çerçevesinde düşünülürken sonraları ürünleri inceleyen bilim dalının genel
halka ait bütün töre, gelenek, görenek, adıdır. Umay Günay da halk biliminin
kabul, davranış, tören ve inançlarla “millî kültür denilen pek çok unsur-
birlikte maddi kültür unsurları da bu dan oluşan birikimin tarihî gelişim
çerçeveye dâhil edilir. Halkın maddi içinde bir milletin çeşitli grupları ta-
ve manevi kültürünü gelenek açısın- rafından farklı ölçülerde yaşanılan
dan inceleyen halk bilimi, böylelikle verilerin[den]” meydana geldiğini be-
halk hayatını bütünüyle ele alan sos- lirterek, bu verilerin çeşitlenmeleri ile
yal bir bilim dalı olur. Bu sebeple, halk “bu verileri inceleyen ilme” aynı adın
bilimine “kültür araştırmaları” adının [= folklor] verildiğini söyler (1987: 29).
verilmesi de uygun görünmektedir. Halk bilimini oluşturan çalış-
Günümüzde, nesillerden nesillere ör- ma alanlarını ana çizgileriyle; “Genel
nekle, davranışla, sözle nakledilerek Konular”, “Halk Edebiyatı Ürünleri”,
ortak kültürü oluşturan; toplulukların “Halk Bilgisi”, “İnanışlar, Kabuller ve
yaşayış şekilleri, ihtiyaçları, inanışla- Davranışlar”, “Dayanışma, Yardım-
rı, sanatları, zevkleri, duyguları, dü- laşma ve Eğitim Kurumları”, “Oyun,
şünceleri, arzuları, ifadeleri, kabul ve Eğlence ve Spor Kültürü”, “Maddi
davranışları halk bilimi çerçevesinde Kültür Ürünleri” ve “Diğerleri” olarak
düşünmek yaygın bir kabul görmüş- sıralamak mümkündür. Sıralamadan
tür. da anlaşılacağı gibi, halk bilimi ha-
Halk bilimi ürünlerinin bir kısmı yatın bütününü içine alan ve kültürü
sözle, bir kısmı davranışla oluşturulur- oluşturan bütün unsurları kapsayan
ken veya aktarılırken, bir kısmında da disiplinler arası bir bilim dalıdır.
söz ve davranış birlikte yer alır. Söze “Genel Konular” başlığı altında;
dayalı halk bilimi ürünlerinin sözlü halk biliminin kaynakları, halk bili-
üretim veya sözlü aktarım, gelenek- minin diğer bilim dallarıyla ilişkisi,
li olma, çeşitlenebilme, benimsenme, halk bilimi alan araştırma teknikleri,
kalıplaşma gibi özellikleri belirgindir4. halk bilimi kuramları ve inceleme yön-
Toplum tarafından benimsenen ve ya- temleri, halk bilimi kuruluşları ve bu
ratıcıları bilinmeyen halk bilimi bilgi- kuruluşların çalışmaları, halk bilimi
leri / ürünleri halkın ortak [= anonim] araştırıcılarının hayat hikâyeleri ve
kültür mirasıdır. Toplumun birlik ve çalışmaları, halk bilimi atlasları gibi
bütünlüğünü yansıtan bu kültür ürün- konuları toplamak mümkündür. Halk
leri, fertlerin ve sosyal toplulukların biliminin kaynakları da sözlü kaynak-
çoğunluğunu aynı duygu ve hedefler lar, yazılı kaynaklar, maddi kültür
etrafında birleştirerek topluma men- kaynakları, sesli ve / veya görüntülü
subiyet duygusu ve kimlik kazandırma [elektronik] kaynaklar şeklinde sıra-
görevleri de görürler. lanabilir.

104 http://www.millifolklor.com
Millî Folklor, 2013, Yıl 25, Sayı 99

Halk biliminin araştırma ve in- çok konuya bağlı kültür unsurlarının


celeme alanları içinde “Halk Edebi- “Halk Bilgisi” alanına girmesi, halk bi-
yatı” ürünleri özel bir yer ve öneme liminin inceleme alanı ve bu alanın çe-
sahiptir. Daha çok halk edebiyatı şitliliği hakkında da fikir vermektedir.
[folk-literature] olarak bilinen gele- Bu bilgilerin aktarılması anlatma ve
nekli edebiyat söyleyicileri unutulmuş gösterme / uygulama yoluyla olmak-
manzum ve / veya mensur edebiyat tadır.
ürünler [anonim] yanında, geleneğe Halk bilimini oluşturan unsur-
bağlı olarak üretilen ferdî ürünlerden lar arasında kabul ve davranışlar da
oluşur. Ortak kültür edebiyatı olan bulunmaktadır. Töre, gelenekler, gö-
bu ürünlerin şiir kolunda mâniler, renekler, törenler, bayramlar, kutla-
ninniler, ağıtlar, türküler, destanlar, malar ve inanışlar gibi kabuller ve uy-
manzum tekerlemeler, manzum bil- gulamalar “Kabuller ve Davranışlar”
meceler, manzum atasözleri, manzum başlığı altında toplanabilir. Hayatın
alkışlar ve kargışlar gibi çok sayıda dönüm noktalarıyla ilgili gelenek ve
manzum ürünler yer alır. Manzum göreneklerden doğum, çocukluk, sün-
ürünlerin bir kısmı kalıp sözler içinde net, evlenme, askerlik, hacca / gurbe-
de bulunur. Kalıp sözler arasında ata- te uğurlama ve karşılama, ölüm gibi
sözleri, deyimler, tekerlemeler, bilme- konular da kabuller ve davranışlar
celer, ölçülü sözler, alkışlar, kargışlar, arasında yer alır. Bu kabul ve davra-
yeminler, seslenmeler/ çağırmalar, nışlar, topluluğa kimlik kazandıran
selâmlaşmalar, okşamalıklar, öğütler, kültür hazineleri arasında öne çıkar.
mezar taşı sözleri vs. mevcuttur. Halk “Dayanışma ve Eğitim Kurum-
edebiyatının (anonim) önemli bir bölü- ları” arasında; “Meslek Kuruluşla-
münü de mitler, destanlar, efsaneler, rı (Ahilik, vb)”, “Dinî Kuruluşlar”,
menkabeler, memoratlar, masallar, “Yardım Kuruluşları (Vakıflar, Yar-
fıkralar, halk hikâyeleri ve diğer an- dım Dernekleri, vb.)”, “Halk Eğitim
latılar oluşturur. Âşıklar ve derviş-şa- Merkezleri”, “Kültür ve Dayanışma
irler tarafından oluşturulan edebiyat Dernekleri”, “Halk Oyunları (Efe,
ürünleri de “ferdî ürünler” olarak ka- Seymen, vs.) Kuruluşları” ve “İmece”
bul edilir. sayılabilir. Buralarda sözle ve davra-
“Halk Bilgisi” başlığı altında in- nışla, anlatarak ve göstererek sözlü
celenen birtakım bilgi ve uygulamalar kültür mirasının aktarılması ve uygu-
da halk bilimi içinde önemli yer tutar. lanması sağlanır.
Bu bilgi ve bilgiye dayalı uygulamalar Sözlü kültüre ve canlı gösterime
arasında; halk hekimliği, halk vete- dayalı oyun, eğlence ve spor kültürü
rinerliği (=baytarlık)”, halk takvimi, de halk biliminin inceleme alanların-
halk meteorolojisi, bitkilerle ilgili bil- dandır. “Gelenekli Tiyatro (Gölge Oyu-
giler, hayvanlarla ilgili bilgiler”, halk nu, Orta Oyunu, Köy Seyirlik Oyunla-
taşıtları ve taşıma teknikleri gibi ko- rı, Kukla, Meddahlık, Tuluat)”, “Halk
nular vardır. Tıptan veterinerliğe, Oyunları (=Danslar)”, “Çocuk Oyun-
meteorolojiden ziraata ve taşıt yapı- ları ve Oyuncakları”, Halk Müziği ve
mından taşıma tekniklerine kadar pek Müzik Araçları, Gelenekli Sporlar

http://www.millifolklor.com 105
Millî Folklor, 2013, Yıl 25, Sayı 99

(Güreş, Cirit, vb.) ve diğer eğlencele- nevi kültür ürünleri ile bunlarla ilgili
ri “Oyun, Eğlence ve Spor Kültürü” her çeşit bilgi, kabul ve davranışları
olarak adlandırmak mümkündür. Bu inceler. Halk bilimi ürünleri; gelenek
tür kültür hazinelerinden gelenekli içinde yaşayan, müşterek meslek, din,
tiyatro, halk oyunları, çocuk oyunları dil, estetik zevk, ırk, yaşayış tarzı,
ve halk müziğinde sözle birlikte canlı tarih, ülkü ve kader birliği gibi en az
gösterim de öne çıkar. Gelenekli spor- birkaç ortak unsuru paylaşan insan
larla ilgili zengin sözlü kültür mirası topluluğu (mahallî topluluklar, der-
oluşmakla birlikte, bu sporların hepsi nekler, kuruluşlar, iş-meslek toplu-
canlı bir gösterim olarak icra edilir. lukları vs.) tarafından oluşturulur.
“Maddi Kültür Ürünleri” de; “Gi-
yim-Kuşam-Süslenme”, “Gelenekli Sanatın ve Bilimin Buluştuğu
Sanatlar ve Zanaatlar”, “Gelenekli Bir Disiplin: Edebiyat
Mimarî”, “Halk Mutfağı” gibi başlık- Sanatçının şahsî duygu, düşün-
lar altında toplanabilir. “Oyun, Eğ- ce ve estetik ihtiyacını karşılaması
lence ve Spor Kültürü” başlığı altında yanında, içinde yaşadığı toplumun
verilen “Çocuk Oyuncakları”, “Müzik bu ihtiyaçlarına da cevap verebilme
Araçları”, vs. halk zanaatları içinde arzusuyla oluşturduğu, malzemesi
de incelenebilir. Burada ele alınan dile dayanan sanat ürünlerine edebi-
konuların uygulanması ve başkaları- yat denir. “Edebiyat eserini, faziletin,
na öğretilmesinde izlenen yöntemler ahlâkın, vakarın, hiss-i selimin yahut
de “Somut Olmayan Kültürel Miras” zevk-i selimin telkin ve tebliğ edilmesi
[=SOKÜM] kapsamında değerlendiril- için oluşturulan bir metin olarak gören
mektedir (Oğuz 2009). ve hizmeti bakımından değerlendiren
Halk biliminin araştırma ve in- anlayışlar, günümüzde itibarını kay-
celeme alanı günümüzde genişlemeyi betmiştir; edebiyat eserini bir felsefe ki-
sürdürmektedir. Eskiden köy ve/ veya tabı gibi, yahut iktisat, veyahut ahlâk
köylü kültürü derlemeleri/ araştırma- kitabı gibi görme eğilimleri ortadan
ları yapan bir bilim dalı olarak algı- kalkmaya başlamıştır.” (Tural 1992:
lanan halk bilimi günümüzde bütün 11).
toplulukların kültür araştırmalarını 18. yüzyılın ikinci yarısına kadar
inceler. Halk biliminin ilgi/ inceleme “içinde sosyal ve beşerî her türlü bilgi
alanının genişlemesine uygun olarak, alanı” bulunan ve “kurallı bir kültür
sayılan hususların dışındaki konuları birikimi” olarak adlandırılan edebiyat,
da –şimdilik- “Diğerleri” başlığı altın- günümüzde, “malzemesi dil olan bir
da toplamak doğru olur. sanat dalının adı”dır (Tural 1992: 9).
Araştırma alanı incelendiğinde, “Edebiyat kavramı uzun müddet için-
halk biliminin disiplinler arası bir uy- de tarihten teolojiye, felsefeden ahlâka,
gulama, bilgi ve bilim dalı olduğu an- hatta günümüzdeki bazı müspet ilim-
laşılır. Bilim dalı olarak, sözlü gelenek lere kadar her şeyi bulunduran bir
içinde yaratılan; çeşitlenme, benim- yapı taşıyordu. Günümüzde müstakil
senme, uyarlanabilme ve kalıplaşma bir ilim dalı olan dilbilgisini ve genel
gibi özellikleri bulunan maddi ve ma- dilbilimini de içinde taşıyan yapısın-

106 http://www.millifolklor.com
Millî Folklor, 2013, Yıl 25, Sayı 99

dan kurtuldu ve 20.yy. başlarında ade- Günlük dil basit bir şey değildir; onun
ta bağımsız bir kavram oluştu.” (Tural konuşma dili, ticaret dili, resmî dil,
1992: 9). dinî dil, öğrenci argosu gibi çeşitli tür-
Edebiyat, sözlü veya yazılı olarak leri vardır. Günlük dilin de edebî dil
oluşturulabilir. Sözlü edebiyat ürünle- gibi kendisine mahsus anlam ifade
rinde ferdin damgası fazla görülmez. eden bir işlerliği vardır. Günlük dilde
Sözlü kültür geleneği içinde yetişen işaretlere, yani kelimelere pek seyrek
sanatçıların oluşturduğu yazılı edebi- olarak bakılır. Onlarla yalnız isimle-
yat ürünlerinde de ferdin ağırlığı çok ri ve hareketleri sembolik olarak ifa-
belirgin değildir. de etmek ve kelime oyunları yapmak
Edebiyat eseri oluşturanlara da, istediğimiz zaman ilgileniriz. Edebî
edebî ürünleri inceleyen edebiyat dil günlük dile göre daha çok sayı-
bilimcilerine de “edebiyatçı” denil- da kelime kullanır. Edebiyatta dilin
mektedir; hâlbuki ikisinin işi de aynı imkânları daha dikkatli ve sistemli
değildir. Edebî eser oluşturmak sa- bir şekilde kullanılmaktadır. Şiir dili
natçının görevidir. Sanatçı, yaratıcılık günlük dilin imkânlarını genişletir,
gücüyle kültür birikimini birleştirerek düzenler, pekiştirir, hatta bizim dikka-
edebî ürünler yaratır. Malzemesi dile timizi toplamak için onları bazan zor-
dayanan sözlü ve/ veya yazılı edebi- lar. Bu imkânların çoğu nesiller boyu
yat ürünlerini inceleyen bilim dalına süren sessiz ve anonim çalışmalar so-
ise “edebiyat bilimi” denir. Wellek ve nucu şekillenmektedir. (...) Mamafih
Warren’e göre edebî ürün oluşturmak her sanat eseri kullandığı malzemeye
da, oluşturulan ürünleri incelemek bir düzen ve birlik getirir. Edebî eser
de birer faaliyet olup biri yaratıcıdır, basit bir şey değil fakat çok çeşitli ma-
yani sanattır, diğeri tam olarak bi- nalar taşıyan ve birbiriyle çok yönlü
lim değilse de bir nevi bilgidir (1983: ilişkiler içinde bulunan unsurlardan
13). Tural’a göre edebiyat araştırıcısı, meydana gelen karmaşık bir yapıdır”
toplumun benliğinin, kimliğinin ve (Wellek –Warren 1983: 19-30). Bilim
kişiliğinin göstergesi olan edebiyat dili “açıklayıcı” veya “işaret edici”dir.
hayatını, tarih içindeki yerine oturt- Bilim dilinin amacı “işaret edenle edi-
mak üzere, edebî eserlerden hareketle len arasında tam bir uygunluk kur-
aydınlatıcı, kıymetlendirici çalışmalar maktır.” Bilim dilinde kurallara uyum
yapar (1992: 7). Edebiyat bilimi ise söz konusudur. “Bilim diline kıyasla
“edebî metinlerin dünyasına girerek edebî dil bazı bakımlardan kusurlu
onlarda bulunan duygu, düşünce, ha- ve noksan görülecektir. (...) Edebî dil,
yal ve davranışları, forma ait özellik- tarihî unsurlar, hatıralar ve çağrışım-
leri, dilin imkânlarını nasıl kullandı- larla doludur. (...) Mana yükleri fazla
ğını tespit etmek ile görevlidir.” (Tural olan kelimelere çok yer veren bir dil-
1992: 13). dir.” (Wellek –Warren 1983: 19-30).
Konuşma dili, edebiyat dili ve Bugün “edebiyat” olarak değer-
bilim dili arasında elbette farklılık- lendirilen yazılı eserler de halk edebi-
lar bulunur. “Edebî dil ile günlük dil yatı ürünlerinin tekâmülünden ibaret-
arasındaki farkı belirlemek zordur. tir. Aslında “anonim edebiyat” ürünü

http://www.millifolklor.com 107
Millî Folklor, 2013, Yıl 25, Sayı 99

olarak kabul edilen edebî yaratılar bile 1). Bu süreçte, James Macpherson /
başlangıçta bir fert tarafından oluştu- Ossian’ın “ilkelliğe geri dönüş tekli-
rulmuştur. Sözlü kültür geleneği içinde fi”, Avrupa uluslaşmasına etki ederek
dilden dile aktarılırken, söyleyicileri “ulusal mirasa geri dönüş” çabalarına
zamanla unutulan edebî ürünler; hal- yol açar (Oğuz 2012: 7). Ulusal roman-
ka mal olmuş, halk tarafından benim- tizm akımını kuran Johan Gottfried
senmiştir. Bir ferdin damgasını taşıyan von Herder’e göre; “[B]ir ulusun ortak
âşık tarzı şiirler ve âşık tarzı hikâyeler ruhu en iyi, temiz ve bozulmamış ola-
ile derviş tarzı edebî ürünler de aslında rak halk edebiyatında bulunur.” Bu
halkın ortak kültürüyle şekillenmiştir. sebeple; “Halkın inançlarını, değerle-
Bu ürünler sözlü kültür sanatçıları ta- rini, düşüncelerini” öğrenmek isteyen-
rafından yeniden oluşturulur. “Halk ler için de en doğru kaynak halk edebi-
kültürü” adı da verilen sözlü kültür yatı ürünleridir (Başgöz 2002: 8).
mirasından beslenerek kendi üslûbunu Halk bilimi araştırmalarının baş-
geliştiren sanatçıların sayısı sınırlıdır. ladığı ilk dönemde, “folklor” [=halk bi-
Ahmet Yesevî, Yunus Emre, Pir Sultan limi] daha çok ‘sözlü edebiyat geleneği’
Abdal, Karaca Oğlan, Sümmanî, Çıldır- olarak kabul edildiği için; halk bilimi
lı Âşık Şenlik, Ruhsatî gibi sanatçılar; tahlillerinin büyük bir bölümü, edebî
halk kültüründen yararlanarak kendi geleneği olan topluluklardan derlenen
üslûplarını geliştirmişler, eserlerin- sözlü malzemeye dayanır. Zaten önce
de ferdî damgalarını belirgin şekilde bütün kültür birikimleri sözlü yaratı-
hissettirmişler, pek çok sanatçıyı da lıp hafızalarda muhafaza edilmiş ve
etkilemişlerdir. Bu sanatçılar yeni ge- sözlü olarak aktarılmıştır. Yazılı kül-
leneklerin ve âşık kollarının doğmasını tür de sözlü kültürün devamıdır. Bu
sağlayarak halk kültürünü zenginleş- sebeple yazılı kültürde sözlü kültür
tiren kültür ve edebiyat taşıyıcılarıdır. özellikleri de görülebilir. Sözgelimi
Yazarlar ve şairler tarafından yazılan yazılı kültür ürünlerinde karşımıza çı-
edebî ürünler yanında, gelenek tem- kan söz tekrarlarının kaynağı da sözlü
silcilerince oluşturulan ortak ve ferdî kültürdeki tekrarlama alışkanlığına
ürünler de edebiyatın inceleme alanına dayanır. Sözlü kültür aktarımında
girer. aynı sözün veya benzer sözlerin tek-
rarlanmasının çeşitli sebepleri vardır.
Halk bilimi-Edebiyat İlişkileri Tekrarlama, öncelikle meramın daha
ve “Halk Edebiyatı” iyi anlaşılmasına katkı sağlar; çün-
Klâsik edebiyat taraftarlarınca kü geniş dinleyici kitlesinde, sanatını
halk edebiyatı üreticileri “sanatçı”, icra eden sözlü kültür taşıyıcısının her
üretimleri de “edebiyat eseri / sanat sözünü herkesin anlayabilmesi müm-
eseri” olarak görülmemiş; halk bilimi kün olmayabilir. Bu sebeple; “Büyük
disiplininin doğuş sürecinde bunla- bir kitleye hitap ederken, fizikî koşul-
rın değeri anlaşılarak bilim dünyası- lardan ötürü, fazladan söz söyleme ve
nın dikkatini çekmiş, bütün dünyada tekrar etme eğilimine, yüz yüze konuş-
halk bilimi ile birlikte bunlar da araş- madakinden daha sık rastlanır.” (Ong
tırılmaya başlanmıştır (Oğuz 2012: 1995. 56). Söz tekrarlarını yalnızca,

108 http://www.millifolklor.com
Millî Folklor, 2013, Yıl 25, Sayı 99

icra ortamından kaynaklanan “akus- ihtiyaçlardan daha çok sosyal ihtiyaç-


tik sorunu”na bağlamak doğru değil- ları karşılayabildiği sürece yaratılır
dir. “Kitleye hitap eden konuşmacının ve / veya icra edilir. Halk bilimini ve/
bir yandan ağzından çıkacak kelime- veya halk edebiyatını oluşturan bilgi
leri zihninde ararken, öbür yandan ve veriler yeni sosyal ihtiyaçları kar-
konuşmasını sürdürme ihtiyacı da söz şılayamaz duruma gelirse ya tarihe
tekrarını özendirir.” (Ong 1995. 57). karışacak ve tamamen unutulacak ya
Bilinmektedir ki, sözlü kültürde akıcı- da kaydedilerek kaybolmaktan kur-
lık ustalık ister. Usta anlatıcı / icracı tarılan ürünlere yenileri eklenemeye-
da sözlerini zihninde şekillendirirken cektir.
beklemeden ve teklemeden sanatını Buraya kadar aktarılan bilgiler-
icra edebilmek için söz tekrarlarına den hareketle, halk bilimi ve edebiyat
başvurur. ilişkileri şöyle bir şema ile gösterilebi-
Sözlü kültürün devamı olan yazılı lir:
kültür, ferdî imza taşımaya başlayan
edebî eserlerin başlangıcı sayılır. Bir-
biriyle bağlantılı bu süreç sebebiyle,
ferdî imza taşıyan ürünlerde bile söz-
I III II
lü kültür geleneğinin izlerini görmek
mümkündür. Yazı ne kadar yaygınla-
şırsa yaygınlaşsın bütün toplumlarda
I. Halk bilimi
hâlâ farklı ölçülerde yazılı kültür ile
II. Edebiyat
sözlü kültür bir arada yaşamaya de-
III. Halk Edebiyatı
vam etmektedir. Bundan dolayı, yazılı

kültür ile sözlü kültürü kesin sınırlar-
Burada, birbirinin merkezi-
la birbirinden ayırmak mümkün değil-
ne teğet durumda bulunan ve ortak
dir (Günay 1987: 23-24).
alanları olan iki daire halk bilimi ve
Genellikle sözlü kültür geleneği
edebiyatı simgeler. Bu iki dairenin
içinde geleneğe uygun olarak üretilen
kesiştiği bölgede de “Halk Edebiyatı”
ve / veya sözlü olarak icra edilen, söy-
mevcuttur. Elbette ki halk bilimi ile
leyicisi unutulan veya söyleyicisi bili-
edebiyatın hem ortak, hem de fark-
nen ürünlerin hepsine birden “Sözlü
lı yönleri vardır. Sözgelimi Yenigün/
Edebiyat” adı verilebilir. Burada “söz-
Nevruz bayramı ile ilgili gelenekler,
lü kültür” üzerinde de kısaca durmak-
görenekler, töreler, törenler, kabuller,
ta yarar vardır; çünkü gelenekli ede-
davranışlar vs. halk biliminin incele-
biyatın büyük bölümü sözlü edebiyat
me alanına girer; söz konusu bayram
ürünlerinden oluşur. Yazılı kültüre
ile ilgili oluşturulan edebiyat ürünleri
aktarılan ürünlerin de kaynağı genel-
edebiyat biliminin inceleme alanı için-
likle sözlü kültürdür. Yazılı örnekle-
dedir. Mahlas alma, saz çalma, usta-
ri bulunsa da genellikle sözlü olarak
çırak ilişkisi, bade içme/ rüya görme,
üretilen bu edebiyatın oluşumunu
atışma, hikâye anlatma, nazire söyle-
sağlayan ana unsur gelenektir. Sözlü
me, usta malı söyleme / anlatma, tarih
olarak üretilen edebiyat ürünleri ferdî
bildirme, deyiştirme / söyleştirme gibi

http://www.millifolklor.com 109
Millî Folklor, 2013, Yıl 25, Sayı 99

âşık tarzı edebiyat gelenekleri halk bi- yatı” adı verilmektedir. Bu sanatçılar
limini doğrudan ilgilendirmekte, âşık tarafından üretilen ürünler edebiyat
tarzı ürünler ise edebiyatın inceleme içinde değerlendirilirken; bu ürünle-
alanı içinde yer almaktadır. rin oluşumunda ve icrasında uyulan
Türk edebiyatı içinde yer alan ve uygulanan âşıklık gelenekleri de
halk edebiyatı aynı zamanda halk bili- halk biliminin içinde yer almaktadır.
minin de bir alt disiplini olarak değer- Aynı şekilde; “baba”, “dede”, “derviş”,
lendirilir5. Bu disiplin; “Edebî zevk, dü- “eren”, “ermiş”, “evliya”, “hoca”, “mol-
şünce ve anlatım gücüne ulaşmış” âşık la” gibi adlarla anılan ve geleneklere
ve derviş tarzı eserler yanında; “malze- bağlı olarak edebiyat ürünü yaratan
mesi dile dayanan destan, efsane, halk / icra eden kişileri de “derviş” adı al-
şiiri, mani, ağıt, türkü, bilmece, masal, tında toplamak mümkündür. “Tekke
halk hikâyesi, fıkra, atasözü, deyim- Edebiyatı” temsilcilerinin ürünleri de
ler, tekerlemeler gibi sözlü gelenekte edebiyat içinde değerlendirilirken; bu
yaşayıp kuşaktan kuşağa aktarılan” ürünlerin oluşumunda ve icrasında
halk edebiyatı (anonim) ürünlerinden uyulan ve uygulanan gelenekler de
oluşur. (Uysal ve Günay 1990: 267). halk biliminin içinde incelenmelidir.
Başka bir ifadeyle, “Türk Halk Edebi- “Türk Halk Edebiyatı”nı oluştu-
yatı” üç inceleme alanına sahiptir: A. ran alanların birbirleriyle ilişkileri de
Sözlü Edebiyat (Anonim Edebiyat), B. şöyle bir şema ile gösterilebilir:
Âşık Edebiyatı, C. Tekke Edebiyatı6.
Yaratıcıları / söyleyicileri unutularak
halkın malı olmuş ortak ürünler ede-
biyatın ilgi alanına girerken, bu ürün- III
lerin kaynak kişilerce öğrenilmesi ve
icrası ile icra sırasında uyulması ge- I II
rekli kural ve uygulamalar da halkbi-
liminin araştırma alanına girer. “Âşık I. Âşık Edebiyatı
Edebiyatı” ve “Dinî-Tasavvufî Türk II. Tekke Edebiyatı
Halk Edebiyatı” olarak da adlandırı- III. Sözlü Edebiyat (Anonim Ede-
lan “Tekke Edebiyatı”nın yaratıcıları biyat)
genellikle bilinmektedir. Söyleyicileri
genellikle bilinen bu ürünlere “ferdî Görüldüğü gibi; birinci daire
ürünler” denilse de, bu ürünlerin de (Âşık Edebiyatı) ile ikinci daire (Tekke
geleneğe bağlı olarak üretildiği ve Edebiyatı) birbirinin merkezine teğet
gelenek içinde icra edildiği için ortak
durumda iç içe geçmiş, üçüncü daire
kültür unsurlarından ve hazır ifade
(Sözlü Edebiyat / Anonim Edebiyat)
kalıplarından yararlanma yaygındır.
ise bu iki dairenin kesiştiği, ortak nok-
Burada; “akın”, “âşık”, “baksı”, “des-
taları olan bölgeyi ortalamıştır.
tancı”, “jırav”, “kam”, “oyun”, “ozan”,
“saz şairi”, “şaman” gibi benzer ve
Sonuç
farklı özellikler taşıyan sanatçılar
Halk bilimi; toplumda yaşayan
“âşık” adı altında toplanmakta, bu sa-
gelenek ve göreneklerin, inançların,
natçıların gelenek içinde ürettikleri ve
edebiyat ürünlerinin, maddi kültür
aktardıkları ürünlere de “Âşık Edebi-

110 http://www.millifolklor.com
Millî Folklor, 2013, Yıl 25, Sayı 99

unsurlarının derlenip bilimlik yön- cuttur. İngiltere’de daha önce “popular an-
tiquity” [=popüler antikite] veya “popular
temlerle değerlendirilmesi için kuru- literature” [=popüler edebiyat] gibi terimler
lan bir bilim dalıdır. Duygu ve düşün- altında yapılan çalışmalara karşılık olarak,
celeri sanatlı bir şekilde, sözlü ve/ veya William John Thoms tarafından, “folklore”
adı önerilir. İlk olarak 22 Ağustos 1846’da,
yazılı olarak anlatan ürünler de “ede- Athenaeum dergisinde geçen “folklore” teri-
biyat sanatı” içinde değerlendirilir; mi; İngilizlerin ve İngilizcenin dünyada ya-
çünkü “edebiyat”, dinleyende ve /veya yılmasına bağlı olarak yaygın bir kullanım
alanı bulur. Halk biliminin “ilk kurumlaşma
okuyanda estetik duygular uyandıra- denemesi” olan “Folklore Society” [=Halk
cak bir şekilde, sözün özünü söyleme bilimi Derneği] de 1878’de, yine İngiltere’de
sanatıdır. Edebiyat ürününü yaratana kurulur. Bu dernek; “[f]olklor sözcüğünün
bir bilim dalı olarak yayılmasında” da etkili
/ oluşturana “edebiyat sanatçısı” (şair, olur. Bu derneğin etkisiyle İskandinav, Rus,
yazar vs.), araştıran ve inceleyene Portekiz ve İspanyol bilim adamları tarafın-
“edebiyat bilimcisi” denir. “Edebiyat dan da aynı terim kullanılır (Eker vd. 2003:
1-7; Oğuz 2012: 12-13).
bilimi”, sosyal bilimleri oluşturan di- Halk bilimi teriminin Almanca karşılığı olan
ğer bilim dallarıyla da iletişim etkile- “volkskunde”nin ilk kullanımının “folklore”
şim içinde olan geniş ilişkiler ağına sa- teriminden çok önce olduğunu belgeleriyle
ortaya koyan Gözaydın’a göre; W. J. Thoms
hip bir sosyal bilimdir. Bu bağlamda, tarafından önerilen “folklore” sözünün Al-
halk bilimi ile edebiyat ürünlerinin de mancadan çevrilmiş olması kuvvetle muhte-
sıkı ilişkileri olduğu anlaşılmaktadır. meldir. Bu tespite göre “volkskunde” terimi
ilk olarak 1782’de, Hamburg’da yayımlanan
Bu ilişkilerin en belirgin yansımala- “Der Reisende” [=Gezgin] adlı dergide, der-
rını “halk edebiyatı” ürünlerinde gör- ginin yayın yönetmeni Friedrick Ekkard ta-
mek mümkündür. rafından kullanılır. Aynı terimin 1787’de ya-
yımlanan bir kitapta da geçtiği, ayrıca çeşitli
Türkiye’de 100 yıllık bir geçmişi halkları çalışma alanı olarak seçen “etnoloji”
olan halk biliminin inceleme alanını terimine başlangıç olabilecek “völkerkunde”
günden güne genişlemekte, bu alanda teriminin de bu dönemde kullanıldığı bildiri-
lir. 1809’da, Literarischen Anzeiger [= Edebî
yapılan çalışmalar derinleştikçe yeni Gösterge / Edebiyat Gazetesi] adlı yayın or-
terim ihtiyaçları ortaya çıkmakta, bu ganında, “Deutsches Volkstum” [= Alman
süreç içinde oluşan bazı terim karı- Halk Varlığı] adlı bir kitabın yayımlanacağı
haberi verilirken; “volkstum” [=halk varlığı]
şıklıklarının da çözülmesi gerekmek- ve “volkstumskunde” [=halk varlığı bilimi]
tedir. Halk bilimi ve halk edebiyatı; terimlerine de yer verilir. 1810’da yayım-
nasıl donmuş / üretimi tamamlanmış lanan bu kitabın yazarı Alman Friedrich
Ludwig Jahn, kitabında “volkstum” ve “volk-
değilse, bunlarla ilgili ortaya konulan stumskunde” terimlerini kullanır. Johann
kuramlar, yöntemler, görüş ve değer- Felix Knaffel de 1813’te yayımlanan kitabın-
lendirmeler de “tartışılamaz” değil- da “volkskunde” terimini tercih eder (Gözay-
dın 1978: 5449-5450 ve Gözaydın 1992: 1018-
dir. Vurgulayarak söyleyecek olursak; 1021’den aktaran Oğuz 2012: 13-14).
Türkiye’de halk bilimi çalışmalarının 2
“Aydınlanma Çağının ‘akılcı’ yazarları, hal-
100. yılı vesilesiyle halk bilimi ve halk kın inanç ve geleneklerini bir zihin yanlışı
olarak görürken, İsviçreli aydınlar, köylü
edebiyatı alanlarında yapılan araştır- kültürünü ulus kültürü olarak yücelterek ve
maların tartışıldığı makalelere, bildi- halk edebiyatını tarihin çalışma alanında
rilere ve geniş katılımlı toplantılara görerek, halk ürünlerini ‘ulusun öz kişiliği’
olarak ele alırlar. Böylece Aydınlanmacılar
ihtiyaç vardır. tarafından Fransa ve Almanya’da yalnızca
aşağı sınıflara ad olarak verilen küçültücü
NOTLAR ‘halk’ sözü, İsviçre’de ‘ulus’ anlamı kazanır”
1
Türkiye’de yaygın olarak kullanılan “halk (Başgöz 2002: 7’den Oğuz 2012: 8).
bilimi” karşılığında; İngilizcede “folklore” 3
Son dönemlerde yapılan çalışmalar incelen-
ve Almancada “volkskunde” terimleri mev- diğinde “Anonim Edebiyat” ve “Halk Ede-

http://www.millifolklor.com 111
Millî Folklor, 2013, Yıl 25, Sayı 99

biyatı” terimlerinin karıştırıldığı ve “Halk Özdemir. Dünya Halkbilimi Çalışmaları Ta-


Edebiyatı” teriminin genellikle “Anonim rihi, Ankara, 2003a.
Edebiyat” yerine kullanıldığı gözlemlenmek- Eker, Gülin, Metin Ekici, M. Öcal Oğuz, Nebi
tedir. Bu tür terim kargaşalarını önleyici Özdemir. Halkbiliminde Kuramlar ve Yakla-
yeni arayışlara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu şımlar, Ankara, 2003b.
sebeple “Halk Edebiyatı” terimi yerine “Ge- Ekici, Metin, Halk Bilgisi (Folklor) / Derleme ve
lenekli Edebiyat”, “Anonim Edebiyat” yerine İnceleme Yöntemleri, Ankara, 2007.
de “Halk Edebiyatı” terimi kullanılabilir. As- Günay, Umay. “Folklor Nedir?” Türk Folkloru
lında “sözlü edebiyat” terimi de aynı anlam- Araştırmaları 1987, Ankara, 1987.
da kullanılmakla birlikte söyleyicisi unutu- Gürçayır, Selcan, haz. Folklorun Sahtesi: Fakelo-
lan ortak kültür ürünlerine “Halk Edebiyatı” re, Ankara, 2007.
adı verilmesi gizli bir kabul görmüş gibidir. Krohn, Kaarle, John Krohn, Halk Bilimi Yön-
Bu terim tamamen yaygınlaşana kadar temi, (Çev. Günseli İçöz, Yay. haz. Fikret
“Halk Edebiyatı (Anonim)” şeklinde bir kul- Türkmen), Ankara, 1996.
lanım da mümkündür. Bu makalenin yazarı Oğuz, M. Öcal. Türk Dünyası Halk Biliminde
konuyla ilgili terim tartışmalarını ve yeni te- Yöntem Sorunları, Ankara, 2000.
rim tekliflerini ele alan bir makale hazırlığı Oğuz, M. Öcal, Selcan Gürçayır. Halkbiliminde
içindedir. “Gelenekli Edebiyat” terimi alışı- Kuramlar ve Yaklaşımlar II, Ankara, 2005.
lagelen bir kullanım olmadığı için, yazar da Oğuz, M. Öcal. Somut Olmayan Kültürel Miras
–şimdilik- bu makalesinde “Halk Edebiyatı” Nedir?, Ankara, 2009.
terimini kullanmıştır. Oğuz, M. Öcal, Selcan Gürçayır, Sunay Çalış.
4
Halk biliminin mahiyeti ile ilgili özellikler Halkbiliminde Kuramlar ve Yaklaşımlar III,
için bkz. Yıldırım 1998: 68-69. Ankara, 2009.
5
Türkiye’de halk bilimi ve halk edebiyatı Oğuz, M. Öcal. “Araştırmaların Tarihi”, Türk
alanlarında çok önemli eserler yayımlandı. Halk Edebiyatı El Kitabı, (haz. M. Öcal
Bkz. Ülkütaşır 1973, Boratav 1982, Boratav Oğuz, vd.), 9.baskı, Ankara, 2012.
1984, Örnek 1995, Krohn 1996, Öztürkmen Özdemir, Nebi. Medya Kültür ve Edebiyat, An-
1998, Çobanoğlu 1999, Oğuz 2000, Eker ve kara, 2008.
diğer 2003a ve 2003b, Oğuz ve Gürçayır Örnek, Sedat Veyis. Türk Halkbilimi, Ankara,
2005, Artun 2005, Dorson 2006, Ekici 2007, 1995.
Gürçayır 2007, Özdemir 2008, Oğuz 2009, Öztürkmen, Arzu. Türkiye’de Folklor ve Milliyet-
Oğuz, Gürçayır ve Çalış 2009. çilik, İstanbul, 1998.
6
“Tekke Edebiyatı” temsilcilerini genel olarak Sakaoğlu, Saim. “Halk Edebiyatı Kavramı Üze-
“derviş” adı altında toplamak ve “Âşık Ede- rine”, II Uluslararası Türk Halk Edebiyatı
biyatı” teriminde olduğu gibi, bu ürünlerin Semineri (7-9 Mayıs 1985), Eskişehir, 1987.
söyleyicileri / anlatıcıları / icracıları esas Sokolov, Yuri M. Folklor: Tarih ve Kuram, (Çev.
alınarak “Tekke Edebiyatı” yerine “Derviş Yerke Özer), Ankara, 2009.
Edebiyatı” teriminin de kullanılabileceğini Tural, Sadık. Sorulara Cevaplarla Kültür, Ede-
düşünüyoruz. Halk bilimin 100. yılında, ge- biyat, Dil, Ankara, 1992.
nel kabul görmemiş bazı terimlerin yerine Uçman, Abdullah. Rıza Tevfik’in Tekke ve Halk
yenilerinin teklif edilmesini ve önerilen te- Edebiyatı İle İlgili Makaleleri, Ankara, 1982.
rimlerin tartışılmasını yararlı görüyoruz. Uysal, Ahmet E. ve Umay Günay. “Bir Kültür
Unsuru Olarak Folklor Konusunda Bazı Ge-
KAYNAKLAR nel Bilgiler”, Millî Kültür Unsurlarımız Üze-
Artun, Erman. Türk Halkbilimi, İstanbul, 2005. rinde Genel Görüşler, Ankara, 1990.
Azadovski, Mark. Sibirya’dan Bir Masal Anası, Ülkütaşır, M. Şakir. Cumhuriyet Devrinde Folk-
(Çev. İlhan Başgöz), Ankara, 2002. lor Hareketlerine Toplu Bir Bakış, Ankara,
Boratav, Pertav Naili. Türk Halkbilimi I / 100 1973.
Soruda Türk Halk Edebiyatı, 4. Baskı, İstan- Wellek, Rene ve Austin Warren, Edebiyat Bilimi-
bul, 1982. nin Temelleri, (Çev. A. Edip Uysal) Ankara,
Boratav, Pertav Naili. Türk Halkbilimi II / 100 1983.
Soruda Türk Folkloru (İnanışlar, Töre ve Yıldırım, Dursun. Türk Bitiği- Araştırma / İnce-
Törenler, Oyunlar), 2. Baskı, İstanbul, 1984. leme Yazıları, Ankara, 1998.
Çobanoğlu, Özkul. Halkbilimi Kuramları ve
Araştırma Yöntemleri Tarihine Giriş, Anka-
ra, 1999.
Dorson, Richard M. Günümüz Folklor Kuramla-
rı, (Çev. Selcan Gürçayır, Yeliz Özay), Anka-
ra, 2006.
Eker, Gülin, Metin Ekici, M. Öcal Oğuz, Nebi

112 http://www.millifolklor.com

You might also like