Professional Documents
Culture Documents
Modül 8-Temel Aerodi̇nami̇k
Modül 8-Temel Aerodi̇nami̇k
TEMEL AERODĠNAMĠK
MODÜL 8
TEMEL AERODĠNAMĠK
ĠÇĠNDEKĠLER
BÖLÜM I ................................................................................................................................... 7
GENEL ....................................................................................................................................... 7
1.1 Hava aracında olması gereken özellikler; ......................................................................... 8
BÖLÜM II ................................................................................................................................ 10
ATMOSFER............................................................................................................................. 10
2.1. HAVANIN FĠZĠKSEL ÖZELLĠKLERĠ ...................................................................... 11
2.1.1. Atmosferik özellikler ve bunların hava yoğunluğuna etkisi: .................................. 11
2.2. BASINCIN YOĞUNLUĞA ETKĠSĠ ............................................................................ 14
Viskozite; .......................................................................................................................... 14
Ses Hızı (The Speed of Sound): ........................................................................................ 15
BÖLÜM III .............................................................................................................................. 16
TEMEL AERODĠNAMĠK TEORĠ .......................................................................................... 16
3.1. SÜREKLĠLĠK (CONTINUITY) PRENSĠBĠ: ............................................................... 17
3.2 BERNOULLĠ TEOREMĠ ............................................................................................... 18
3.2.2. BERNOULLI TEOREMĠNĠN DĠGER BĠR ĠZAHI; ............................................. 20
STATĠK BASINÇ + DĠNAMĠK BASINÇ = SABĠT ........................................................... 20
3.3. VENTURĠ BORUSU ................................................................................................... 21
BÖLÜM IV .............................................................................................................................. 23
HAVA AKIMININ ESASLARI .............................................................................................. 23
4.1. KANAT PROFĠL TANIMLARI (ġekil: 4.1 ve ġekil: 4.2).............................................. 24
4.2. HAVA AKIġI ĠLE ĠLGĠLĠ ESASLAR ........................................................................ 26
4.2.1 Üç Boyutlu Hava AkıĢı ........................................................................................... 27
4.2.2 Ġki Boyutlu Hava AkıĢı ........................................................................................... 27
4.3. ĠKĠ BOYUTLU HAVA AKIġI .................................................................................... 27
4.3.1 Dinamik Basıncın Etkisi .......................................................................................... 27
4.3.2 Hücum Açısının Etkisi ............................................................................................. 28
BÖLÜMÜN ÖZETĠ ............................................................................................................. 33
BÖLÜM V............................................................................................................................... 35
TAġIMA KUVVETĠ ................................................................................................................ 35
BÖLÜM I
GENEL
Hava araçları, belirli görevler için çeĢitli tip ve Ģekilde üretilmiĢlerdir. Genel olarak hava
araçlarında niçin;
Bu sorulara verilen cevap; her tip hava aracının maksadının değiĢik olması ve bu özelliklerin
hava aracının maksadına uygun Ģekilde yapılmasıdır.
Uçak park halinde iken, uçak üzerine sadece yerçekiminin yarattığı düĢey kuvvet etki eder.
Buna uçağın AĞIRLIĞI denir (ġekil: 1.1).
ġekil: 1.1
UçuĢ esnasında, uçağın ağırlığını dengeleyecek, ağırlık kuvvetine ters yönde ve ona eĢit olan
kuvvete “taĢıma kuvveti – LIFT” denir. Ağırlık arttıkça, taĢıma kuvveti de arttırılmalıdır
(ġekil: 1.2)
.
ġekil: 1.2
Kaldırma kuvvetini yaratmak için uçağın hava içinde ileri doğru çekilmesi gerekecektir.
Motor tarafından yaratılan bu kuvvete “THRUST” denir (ġekil: 1.3).
ġekil: 1.3
Uçağın ileri doğru hareketinden kaynaklanan ve thrust kuvvetine ters yönde meydana gelen
parazit (geri sürükleme) kuvvete ise “DRAG” denir (ġekil: 1.4).
ġekil: 1.4
Bir uçak hava içinde hareket ederken dört kuvvetin etkisi altındadır.
Havanın özellikleri, irtifa ile değiĢecektir. Bu özellikler ve bunların uçağa olan etkileri
hakkında bilgi arttıkça, uçuĢ prensipleri hakkındaki bilgi de artacak ve uçaklar ile ilgili
prensipler de daha iyi anlaĢılacaktır.
.
BÖLÜM II
ATMOSFER
Uçmakta olan bir uçağın üzerine etkiyen aerodinamik kuvvet ve momentler, büyük oranda
uçağın içinde uçtuğu havanın özelliği ile alakalıdır. Atmosfer yaklaĢık olarak ( hacim ) %78
Nitrojen, %21 Oksijen ve % 1, diğer gazlardan meydana gelmiĢtir. Aerodinamik hareketlere
etki eden havanın en önemli özellikleri statik basıncı, sıcaklığı, yoğunluğu ve viskozitesidir.
Hava, çok küçük basınçta dahi sıkıĢtırılabilir, akabilir veya Ģekli değiĢebilir. YapıĢkanlığı
(viskozitesi) çok zayıf olduğu için, çok küçük kuvvetler dahi havanın moleküllerini hareket
ettirir. En büyük özelliklerinden biri de, sıkıĢtırılabilmesidir. Bu özelliğinden dolayı, irtifaya
çıkıldıkça ağırlığı, dolayısıyla yoğunluğu azalacaktır. Aynı Ģekilde irtifaya çıkıldıkça sıcaklığı
da azalacak, ancak 36.000 feetten sonra stratosfer boyunca sabit kalacaktır.
Statik Basınç; Statik basınç dünyamızı saran havanın barometrik basıncından ibarettir.
Atmosfer kütlesinin ağırlığından dolayı meydana getirdiği etkidir. Bir noktadaki statik basınç
bütün yönlere eĢit olarak etki eder. Belirli Ģartların oluĢtuğu bir seviyede havanın
birim alana uyguladığı basınç ta statik basınç ( P ) olarak ifade edilir. Ġrtifa arttıkça statik
basınç azalır. Çünkü havanın ağırlığı irtifa arttıkça azalacaktır. 1 m² ye etki eden 1 Newtonluk
basınca, PASCAL denir.
1 Newton (N) N
Pascal = -------------------- = ------------
1 metrekare m²
Paskal, oldukça küçük bir değerdir. Dolayısıyla havacılıkta HECTOPASCAL kullanılır (hPa).
Hecto‟ nun manası 100 demektir. 1 Hectopascal, 1 milibara eĢittir.
1 HECTOPASCAL = 1 MĠLĠBAR
Sıcaklık; Celcius (ºC) veya Kelvin (K) cinsinden ölçülür. Celcius, suyun donma noktasını
sıfır, kaynama noktasını 100 olarak alır ve buna göre sıcaklığı değerlendirir. Kelvin de
ise,sıfırı mutlak değer olarak alır ve ölçümü buna göre değerlendirir (0ºC = 273K dir)
Havanın yoğunluğu (Kg/m³- Sembolü; ρ “rho”); Belirli bir alandaki havanın kütlesinin
kapladığı hacme oranıdır. Yoğunluk, statik basınç ve sıcaklık ile değiĢir, basınçla doğru,
sıcaklıkla ters orantılıdır. Ġrtifa ile statik basınç azalacağından, yoğunlukta azalır.
P P P: basınç
--------- = sabit ------------------> ρ α----------- T: sıcaklık
Tρ T ρ: yoğunluk
ġekil: 1.6
Dinamik Basınç (N/m², Sembolü; q veya Q); Hareket halindeki hava, enerjiye sahiptir. Bu
kinetik enerjidir. Havanın hızı ne kadar artarsa sahip olduğu kinetik enerji de o kadar artar.
ĠĢte bu kinetik enerjiye sahip olan bir hava kütlesi karĢısına çıkacak cisimlerin birim alanına
belli bir kuvvet uygulayacaktır. ĠĢte bu basınca DĠNAMĠK BASINÇ adı verilir. Eğer hareket
halindeki hava bir cisimle karĢılaĢırsa, o cismin etrafından dolaĢarak geçmek için her yönde
dağılır. Dağılma bölgesinin tam ortasındaki noktada ( Durgun Nokta – Stagnation Point )
cisme çarpar ve hareketsiz hale gelir. Yani havanın hızı, bu noktada pratik olarak sıfırdır. Bu
anda havanın sahip olduğu kinetik enerji, basınç enerjisine dönüĢür. Dinamik basıncın değeri
havanın yoğunluğuna ve hızına bağlıdır. Dinamik basıncı ( q ) ile ifade edersek,
1
(Kinetik Enerji) = q V 2 Joules
2
ġayet bu hareketli metre küp hava, iki tarafı açık tüp içerisinden geçirilirken, sıkıĢtırılır ve
tekrar serbest bırakılırsa, aynı mutlak değerine dönecektir. Ancak oluĢan kinetik enerji, basınç
enerjisine dönüĢür ve pratik olarak ilk halindeki enerjisine eĢit olarak kabul edilir.
Bir uçağın 52 m/s (100 kt) hızla, yoğunluğu 1.225 kg/m² olan irtifadaki dinamik basıncı (DB);
´ ρ V² formülü bütün aerodinamik kuvvetler için genel bir terim olup, q veya Q ile ifade
edilir.
NOT: Statik basıncın daima mevcut olması sebebiyle, dinamik basınç yalnız olarak
ölçülemez. Toplam basınç; (Dinamik + Statik) Stagnation veya Pito Basıncı olarak bilinir.
Eğer hareket halindeki havanın hızı nispeten yavaĢsa ( mesela, 100 kts ). Deniz seviyesindeki
statik basınca nazaran dinamik basıncı daha küçüktür. YaklaĢık statik basıncın % 2 si kadar
daha az bir miktardadır. Bununla beraber hızı artırırsak (mesela 450 kts), dinamik basınç
hatırı sayılır bir Ģekilde, yaklaĢık statik basıncın %30 kadar yükselir.
Dikkat edilmesi gereken önemli bir husus Ģudur: DüĢük süratlerde hava yoğunluğu, basınçtaki
değiĢiklikleri kayda değer bir ölçüde etkilemez. Bunun için düĢük hızlarda havayı
sıkıĢtırılamaz olarak düĢünebiliriz. Fakat, yüksek süratlerde, yani 300 kt‟ın üzerindeki
süratlerde bu düĢünce geçerliliğini yitirir. Havanın sıkıĢtırılabilir özelliğinden dolayı
yoğunluktaki değiĢmeler bariz bir Ģekilde meydana çıkar.
P1 P2
= sabit
T1 1 T2 2
(Bu formül bizim klasik olarak yazdığımız ideal kaz kanunu ile aynı; P=ρRT)
Viskozite;
Akmaya karĢı direnç yaratan moleküllerin birbirini çekmesi ile oluĢan iç sürtünme olarak
tanımlanabilir. Uçak yüzeyine çok yakın bölgedeki hava akıĢı söz konusu iken havanın
akıĢkanlığı önem kazanır. Bu bölge, sınır tabaka (boundary layer) olarak isimlendirilir.
AkıĢkanlık, ayrıntılı olarak sınır tabaka teorisinin konusu içinde incelenmektedir.
Ses, kendi kaynağından küresel olarak yayılan basınç dalgasıdır. Basınç dalgası ile üretilen
hız, yaklaĢık hava sıcaklığının kare kökü ile orantılıdır. Sıcaklık azaldıkça, yayılma hızı da
azalacaktır. Deniz seviyesinde, standart bir günde ses hızı ortalama; 340 m/s (660 kt TAS) ve
sembolü (a) dır. DüĢük hız aerodinamiği, genel olarak havanın sıkıĢtırılamaz varsayımına
dayanır. DüĢük hızlarda havanın sıkıĢtırılabilirliği önemsizdir. Bununla beraber, ses hızına
yaklaĢıldıkça, uçağın etrafındaki havanın sıkıĢtırılabilirliği ve yayılması uçağın akıĢ paternini
etkilemesi bakımından dikkat edilmesi gerekir.
ġekil 1.7
BÖLÜM III
TEMEL AERODĠNAMĠK TEORĠ
Hava kütlesinin akımı, veya zaman biriminde geçiĢi (ġekil: 1.8), tüp içinde “cross sectional
area – daralan bölge” (A), velocity - hız (V), hava yoğunluğu (ρ) ise; tüpün içindeki her
noktada kütle akıĢı değeri sabit kalacaktır. SÜREKLĠLĠK EġĠTLĠĞĠ;
A x V x ρ = sabit
ġekil: 1.8
Hava sıkıĢtırılabilir bir akıĢkan olduğundan, herhangi bir basınç değiĢikliği hava yoğunluğuna
etki edecektir. Ancak, düĢük sabsonik hızlarda (<0.4M), yoğunluk değiĢikliği önemsizdir ve
dikkate alınmayabilir. Böylece süreklilik eĢitliği düĢük hızlar için,
Velocity (V) = Sabit / Alan (A) Ģeklinde sadeleĢtirilebilir.
Kütle akıĢının sabit kalması gerektiğinden, süreklilik denkleminden de görülebilineceği gibi
tüpün kesit alanı azaldığında hız artacak, kesit alanı arttığında ise hız azalacaktır.
Süreklilik Denkleminin diğer izahı; ġekil: 1.9 da yandan kesiti verilmiĢ boru içindeki havanın
akıĢı incelendiğinde yapılabilir. Hava, boru içinde akıĢına devam ederken birim zamanda
boruya giren hava kütlesi ile çıkan hava kütlesi eĢittir. Borunun tüm istasyonlarında birim
zamanda geçen hava kütlesi sabittir. Sabit kütle akıĢına devamlı akıĢ (Steady- state flow)
denir.
Hava akıĢının kütlesi, havanın hacmi ile yoğunluğun çarpımına eĢittir. Herhangi bir
istasyondaki havanın birim zamandaki hacmi, havanın akıĢ hızı ile istasyondaki kesit alanın
çarpımına eĢittir. Kütle akıĢı; yoğunluğun, alanın ve akıĢ hızının neticesidir.
(Massflow) Kütle AkıĢı = ρ.A.V
ġekil: 1.9
Süreklilik denklemi, kütle akıĢının sabit olduğunu ifade eder (ġekil: 1.9).
Süreklilik denklemi, sabsonik ve süpersonik akıĢta, devamlı akıĢ için geçerlidir. sabsonik akıĢ
için hava sıkıĢtırılamaz ve yoğunluğu sabit kalır. Sabsonik hal için formül Ģu Ģekli alır.
ġekil: 1.10
ġekil: 1.10 de Venturi borusu içindeki hava akıĢını inceleyelim. Hava akımının enerjisi iki
formdadır. Biri potansiyel enerji ki o da statik basınca eĢittir. Diğeri kinetik enerjidir. O da
dinamik basınca eĢittir. Hava akımı içindeki toplam basınç, statik ile dinamik basınçların
toplamına eĢittir. Toplam basınç enerjinin korunumu ilkesine göre sabit kalır. Tabiki iki
basınçtan birinin artması diğerinin azalması ile sonuçlanacaktır.
Statik basınç kolayca anlaĢılır bir kavramdır. Dinamik basınç (q) mekanikte kinetik enerjiye
tekabül eder.
EK =´ ρ V² ile ifade edilir.
Pt = Ps + q
Yukarıdaki Ģekildeki venturi borusunun daralan bölgesindeki hava akıĢ hızının süreklilik
eĢitliğine göre artacağı, ve statik basıncın da Bernoulli eĢitliğine göre azalacağı
görülmektedir.
ġekil: 1.11
ġekil: 1.11 bir kanat profilinin üst tarafından geçen havanın statik basıncı diğer bölgelerden
daha düĢük olduğunu göstermektedir.
Ġdeal akıĢkanın devamlı akıĢında, toplam enerjisi sabit kalır. Ġdeal akıĢkan; sıkıĢtırılamayan ve
viskozitesi olmayan sıvıdır. Toplam enerjinin aĢağıdaki formülle ifade edilir;
Basınç enerjisi + Kinetik Enerji = Sabit, veya; P + ´ ρ V² = Sabit
ġekil: 1.12 te daralan bölgede hızın iki katına çıkması sebebiyle, dinamik basınç dört kat
artmakta, statik basınç ise düĢmektedir. Buradan Ģu sonuç elde edilmektedir;
Aerodinamik kuvvetin hava aracının ağırlığını karĢılaması için, özel bir Ģekil verilmiĢ bir
cisim kullanılarak kaldırma kuvveti üretmelidir. Bu Ģekle „Aerofoil (Aerodinamik Ģekil)‟
denir (ġekil: 01.01.06).
Aerofoil (Aerodinamik Ģekil) – Hava içerisindeki hareketine karĢı önemli bir direnç
göstermeden istikametine dik yönlü bir aerodinamik kuvvet yaratmak üzere ĢekillendirilmiĢ
cisim. (ġekil: 01.01.14).
Aerodinamik Ģeklin üzerinden geçen hava hızı, altından geçen hava hızından daha fazla
olacaktır. HIZ FARKLILIKLARI NEDENĠYLE ĠKĠ YÜZEY ARASINDA DA BASINÇ
FARKLILIĞI MEYDANA GELECEK VE BU SEBEPLE YUKARI DOĞRU
KALDIRMA KUVVETĠ ÜRETĠLECEKTĠR. AkıĢ yapılan alan büyüdükçe, üretilen
kuvvette büyüyecektir.
Bernoulli Teoremi ile Süreklilik Prensibi sadece tüplere değil, tüm Aerodinamik ġekillere
uygulanabilir.
STREAMLINE (Aerodinamik ġekil, Devamlı Akıntı) ve STREAMTUBE (Akıntı Tüpü)
Hava filelerinin sabit akıĢ göstererek içinden aktıkları yola „STREAMLINE‟ denir. Hava
fileleri birbirini kesmezler (ġekil: 01.01.15). Hava filelerinin birbirine yaklaĢtığı bölgelerde
hava hızı artar basınç azalır ve hava filelerinin birbirinden ayrıldığı bölgelerde ise hava hızı
azalır basınç artar.
ġekil: 1.14
Streamtube ise, Streamline lardan oluĢan hayali bir tüptür. Streamtube ü meydana getiren
duvarın içine ve dıĢına doğru akıĢ mevcut değildir, akıntı tüp boyunca mevcuttur. Bu
konsept ile streamline lardan oluĢan bir tüp içinde yer alan bir aerofoil etrafındaki hava akıĢı
gözde canlandırılabilir.
ġekil: 1.15
GiriĢte : A1 Alan ÇıkıĢta: A2
P1 Basınç P2
V1 Hız V2 ise ve;
A1 .V1 = A2 .V2 A1
V2 = --------- V1
A2
A1
A1 >A2 olduğundan ------ eĢitlikte büyüyecek ve eĢitliğin sağlanabilmesi için de V2, V1
den
A2
büyük olacaktır. Bu durumda ise; Bernoulli Prensibi göz önüne getirildiğinde daima P1 > P2
olacaktır. Diğer bir deyimle hızın büyüdüğü bölgede basınç azalacaktır.
BÖLÜM IV
HAVA AKIMININ ESASLARI
Kanat Profili (Airfoil) : Göreceli olarak yüksek verimlilikle taĢıma gücü üretebilen Ģekildir.
Kanat Kord (Chord/Veter) Hattı : Bir kanat profilinin hücum ve firar kenarlarının
merkezlerini birleĢtiren doğrusal hattır.
Kord (Chord/Veter): Hücum ve firar kenarları arasında, kord hattı boyunca ölçülen
mesafedir.
Hücum Açısı : Kord hattı ile relatif hava akımı arasındaki açıdır.
Ortalama Bombe (Camber) Hattı : Bir kanadın hücum kenarı ile firar kenarlarını
birleĢtirerek alt ve üst yüzeylere olan dik uzaklığın her noktada aynı olmasını sağlayacak
Ģekilde çizilen hattır ve profilin aerodinamik karakteristiklerini belirleme de önemlidir.
Maksimum Bombe : Ortalama bombe hattının korda hattından olan maksimum mesafesidir.
Bu maksimum bombenin yeri, ortalama bombe hattının Ģeklinin belirlenmesine yardımcı olur.
Maksimum bombe, kordun belirli bir yüzdesi olarak; maksimum bombenin yeri ise kord
üzerinde hücum kenarından arkaya doğru kordun belirli bir yüzdesi olarak ifade edilir. DüĢük
süratli tipik bir kanat profilinin maksimum bombesi % 4 olup yeri, hücum kenarının % 40
korda kadar gerisidir. Bombe hattı kord hattının üzerinde olduğunda profil “ pozitif bombe”
adını alır. Tersi durumda da profil “negatif bombeli” olur. Simetrik bir profilde bombe yoktur.
Kalınlık/kord Oranı : Profilin maksimum kalınlığı (veya derinliği) kordun belirli bir
yüzdesi, yeri ise hücum kenarından geriye doğru kordun belirli bir yüzdesi olarak ifade edilir.
Kalınlık ve bu kalınlığın dağılımı, havanın profil etrafından akıĢının karakteristikleri üzerinde
büyük bir etkiye sahiptir. DüĢük hızlı tipik bir kanat profilinin maksimum kalınlığı % 12 olup
yeri, hücum kenarından % 30 korda geridedir.
Nispi Hava AkıĢı (Nispi Rüzgar): Havanın içinde hareket eden uçağın yarattığı hava
akıĢının yönüdür. Bu akıĢ, uçuĢ yönüne paralel ve ters yöndedir. Yani nispi rüzgarın yönü
uçuĢ yolu tarafından belirlenir.
Toplam Tepki (TR) : Kanat profili veya kanat üzerinde etki eden tüm aerodinamik
kuvvetlerin bileĢkesidir.
Basınç Merkezi (CP) : Kord hattı üzerinde, taĢıma gücünün etki ettiği düĢünülen noktadır.
(center of pressure)
TaĢıma Kuvveti (lift) : UçuĢ yoluna veya nispi rüzgara dik (90º) olan aerodinamik kuvvettir.
Geri Sürüklenme (drag): Nispi rüzgara paralel ve onunla aynı yönde etki gösteren
aerodinamik kuvvettir.
Hava akıĢ hızı değerlendirilirken, uçağın hava içinde hareket etmesi ile havanın uçağın
çevresinde hareket etmesinin basınç paterni açısından bir farkının olmadığı göz önünde
bulundurulmalıdır. Önemli olan husus nispi hızdır.
ġekil: 4.3
ġekil: 4.4
ġekil: 4.5
4.3.1 Dinamik Basıncın Etkisi : ġekil: 4.6 de belli bir dinamik basınca (IAS) maruz kalan
temsili bir hücum açısındaki profil görülmektedir. Hava akımının profil çevresinde akıĢı
sonucu yüzeylerden birindeki statik basınç diğerinden daha çok azalırsa burada basınç
farklılığı oluĢacaktır. Basınç, kanadın alt yüzeyinde üst yüzeyine göre daha çok olduğundan
bu basınç farklılığı profil üzerine etki eden bir kaldırma kuvveti oluĢturur.
ġekil: 4.6
ġekil: 4.7 de ise aynı profil ve aynı hücum açısı ile yer almakla birlikte dinamik basıncın
(IAS) büyüdüğü durum görülmektedir. Dinamik basınç (IAS) arttırıldığında, basınç farklılığı
da artacaktır. Basınç farkının daha çok olduğu durumda ise doğal olarak kaldırma kuvveti de
daha çok olacaktır. “Yani dinamik basınç arttırıldığında kaldırma kuvveti de artar. “
ġekil: 4.7
En yüksek pozitif basınç, nispi rüzgarın sıfır olduğu “durgunluk noktası – stagnation
point“dedir. Bu nokta hücum kenarına yakın bir yerde bulunur. Hücum açısı –4o den arttıkça
hücum kenarındaki bu durgunluk noktası üst yüzeyden alt yüzeye doğru yer değiĢtirir. ĠĢte
hava akımı da, bu durgunluk noktasında ikiye bölünerek üst yüzeye ve alt yüzeye doğru
hareket eder.
Kesitin üst kısmındaki akıĢ burundan üst yüzeye doğru akarken hücum kenarına yakın üst
bölgelerde hızlı bir Ģekilde ivmelenir. Buna bağlı olarak da bu bölgedeki statik basınç önemli
oranda azalır. Ġvmenin büyüklüğü hücum açısının artmasıyla (16o ye kadar) artacaktır.
(Kanadın hücum kenarında oluĢacak ve hatasız üretilmiĢ profilin bozulmasına neden olacak
herhangi bir yabancı madde, buz, kar, tortu, vs gibi, bu kritik bölgede havanın ivmelenmesini
ciddi Ģekilde düĢürecektir.) Basınç, durgunluk noktasındaki değerinden profilin üst yüzeyinde
oluĢacak en düĢük negatif değerine ulaĢana kadar sürekli düĢer. Bundan sonra akıĢ, basıncı
firar kenarında serbest hava akıĢındaki basınç seviyesine geri yükselecek Ģekilde sürekli
olarak yavaĢlar.
8o nin altındaki hücum açılarında alt yüzeydeki hava üste göre çok daha az ivmelenir ve
basıncı küçük bir negatif değere getirir. Firar kenarına doğru ise akıĢ yavaĢlayarak basıncı
arttırır ve firar kenarında serbest akıĢtaki basınç değerine ulaĢır.
ġekil: 4.8
Hücum Açısı (0º - 8º): Kesitin alt yüzeyinde daha az olmakla birlikte her iki yüzeyde de
basınç azalması vardır. Bombeli profillerde –4º den 0º a kadar olan negatif açılarda bile az
miktarda bir kaldırma kuvveti oluĢur.
Hücum Açısı (0º - 16º): Hücum açısının artırılması, etkili kesit alanın (streamtube)
azalmasına sebep olarak üst yüzeydeki hava akıĢındaki ivmeyi arttıracağından kaldırma
kuvvetinin de artmasına sebep olacaktır.
Hücum açısı arttıkça, düĢük basıncın en yüksek negatif değeri öne doğru hareket eder.
Toplam kaldırma kuvvetine en büyük katkı, kesitin üst yüzeyinden gelir.
Basınç Gradyanı: Belirli bir mesafedeki hava basıncı değiĢimidir. Ġki nokta arasındaki basınç
farklılığı büyüdükçe, gradyan da o ölçüde büyük olur. Tercih edilen gradyan, basıncın,
havanın akıĢ yönünde azalmasıdır. Ters basınç gradyanı, profilin üst yüzeyindeki minimum
basınç noktası ve firar kenarındaki basınç farklılığı gibi havanın akıĢ yönünde basıncın
artması durumunda oluĢur. Hücum açısının artması, gradyanın büyümesine neden olur. 16º
den daha büyük hücum açılarında ise ters gradyan üst yüzeydeki havanın profilin üst kesitini
takip etmesini önler ve yüzeyden ayırarak bir düĢük basınç sahasının yok olmasına neden
olur. Bu durum “ STALL “ olarak bilinir. Bu durumda geriye kalan basınç farklılığı sadece alt
yüzeydeki basınç artıĢından kaynaklanır.
Basınç Merkezi (CP): Bir profilin tüm yüzeyi kaldırma gücü üretir. Fakat kord hattında yer
alan ve profile dağılmıĢ kaldırmanın etkin olarak toplandığı nokta basınç merkezidir. Bu
merkezin yeri, bombenin ve kesit kaldırma katsayısının, dolayısıyla hücum açısının, bir
fonksiyonudur. (ġekil: 4.9).
ġekil: 4.9
Basınç Merkezinin Hareketi: Hücum açısı 0º den 16º doğru arttıkça, üst minimum basınç
noktası ileri doğru hareket eder ve buna bağlı olarak da kaldırmanın etkin olarak toplandığı
nokta (CP) da ileri doğru hareket edecektir. Hücum açısının artması ile kaldırma gücü artacak
ve CP ileri hareket edecektir. Ancak bu durum Stol a kadar devam edecektir. Stol da kaldırma
gücü aniden kaybolur ve basınç merkezi, kord boyunca geriye gider (ġekil: 4.10).
Aerodinamik Kuvvet Katsayısı: Bir büyüklüğün derecesini gösteren birimsiz bir katsayıdır.
Aerodinamik kuvvet katsayısı; ağırlığı, büyüklüğü ve hızı ne olursa olsun tüm uçaklar için
ortak bir payda olarak kullanılır. Aerodinamik kuvvet katsayısı, ortalama aerodinamik basınç
ile hava akımı dinamik basıncı arasındaki orandır.
Bu tanımdan yararlanarak; kaldırma katsayısı (CL), kaldırma basıncı ile dinamik basınç,
sürükleme katsayısı ise (CD), sürükleme basıncı ile dinamik basınç arasındaki orandır.
ġekil: 4.10
a. Alan, yoğunluk ve hızdan bağımsızdır bir endekstir ve nispi basınç ve hız dağılımından
elde edilmiĢtir.
ġekil: 4.11
Aerodinamik Merkez ( AC ) : Aerodinamik merkez kord hattındaki sabit bir nokta olup
kaldırma gücündeki tüm değiĢimlerin etkin biçimde toplandığı; ve normal hücum açılarında
yunuslama momentinin sabit kaldığı noktadır. AC etrafında, CP deki kaldırma kuvveti ile CP-
AC arasındaki mesafenin çarpımından kaynaklı, negatif bir yunuslama momenti vardır.
Hücum açısının artması kaldırma gücünü arttırdığı gibi, basınç merkezini (CP) aerodinamik
merkeze (AC) yaklaĢtırır. Böylece AC momenti, normal sınırları içinde tüm hücum açılarında
sabit kalır. Bu durum Ģu formülle izah edilebilir (ġekil:01. 02.11):
L1 x d1 ( α1 için ) = L2 x d2 ( α2 için )
Bir profilin bombesi, kalınlığı ve hücum açısı dikkate alınmadan sıkıĢtırılamaz iki
boyutlu hava akımı teorisinde AC nin, kordnun %25 inde yer aldığı kabul edilir. AC bir
aerodinamik referans noktası olup, uçağın uzunluk eksenindeki stabilizesi konusunda direk
olarak baĢvuru kaynağıdır.
Simetrik Kanat Profilinde Yunuslama Momenti : (ġekil: 01.02.12) Simetrik bir profilde
hücum açısı 0 iken, üst ve alt yüzey kuvvetleri eĢittir ve aynı noktada etki ederler. Hücum
açısının artmasıyla üst yüzeydeki kuvvet artar, alt yüzeyde ise azalır. Kaldırma gücünün
miktarındaki değiĢim CP nin yerinde, simetrik profillerin bir özelliği olarak, bir değiĢiklik
yaratmaz. Ayrıca simetrik kanat profillerinde CP ve AC aynı noktadır. Bir baĢka deyiĢle,
profil üzerine etki eden kuvvetler etkin olarak tüm normal hücum açılarında AC den
ġekil: 4.12
ġekil: 4.13
BÖLÜMÜN ÖZETĠ
Havanın akıĢ paterni, ve bunun sonuncu olarak kaldırma ve sürükleme, aĢağıdakilere bağlıdır:
Dinamik basınçtaki (IAS) artıĢ kaldırma gücünü arttırır. Hücum açısındaki artıĢ ( 0 – 16 º )
kaldırma gücünü arttırır.
Bombeli bir profilde hücum açısı arttıkça, CP ( Basınç merkezi ) ileri doğru yer
değiĢtirir. Simetrik bir profilde ise, hücum açısı normal değerlerde kalmak koĢulu ile
CP yi etkilemez.
Hücum açısı normal değerlerde kalmak koĢulu ile, AC ( Aerodinamik Merkez ) aĢağı
yunuslama momenti hücum açısındaki değiĢmelerden etkilenmeyerek sabit kalır.
Hücum açısı –4º den arttıkça, hücum kenarı durgunluk noktası üst yüzeyden alt yüzeye kayar.
En yüksek pozitif basınç, nispi akıĢ hızının 0 olduğu hücum kenarı durgunluk noktasında
görülür.
Geri sürükleme hücum ve firar kenarları arasındaki basınç farklılığının sonucudur. Dinamik
basınçtaki artıĢ, geri sürüklenmeyi arttırır.
BÖLÜM V
TAġIMA KUVVETĠ
TaĢıma ve sürükleme kuvvetleri pek çok değiĢkenin bileĢik etkisine bağlıdır. Bu etkenlerden
en önemlileri Ģunlardır :
F = Q . CF . S
L = ½ . ρ . V² . CL . S
Bu formülün doğru yorumlanması, temel
uçuĢ prensiplerinin tamamını anlamada da anahtar öneme sahiptir.
NOTLAR: Konunun daha iyi anlaĢılmasını sağlamak için, yukarıdaki formüldeki CL nin
hücum açısı tarafından belirlendiği söylenmiĢtir, ancak; CL, yüzey Ģekli ve profilinden ve de
daha sonra anlatılacak diğer bazı faktörlerden de etkilenmektedir.
- Gerekli taĢıma gücü üretilirken, ne kadar az parazit geri sürüklenme üretilirse o kadar
iyidir. Çünkü, bu parazit kuvvet üretilecek itki ile dengelenmelidir ve bu itkinin de
maliyete neden olmaktadır.
- Minimum sürükleme ile maksimum taĢıma belirli bir hücum açısında sağlanır. Bu açı,
modern kanatlarda yaklaĢık 4° dir. Bu “Optimum açı” korunduğunda maksimum
aerodinamik etkinlik elde edilir.
- Ġrtifa arttıkça hava yoğunluğu azalır. Eğer irtifa arttığı halde uçağın hızı sabit tutulursa
kanat etrafından geçen hava miktarı azalacağından taĢıma da azalır.
- Ġrtifadaki artıĢa rağmen sabit bir taĢıma kuvveti elde edebilmek için, sabit kütle akıĢı
temin edilmelidir. Ġrtifa arttıkça hava yoğunluğu azaldığından, hava aracının taĢıma
kuvvetini muhafazası için hava içindeki kanadın hızı; yani TAS (True air Speed)
arttırılmalıdır.
ICAO Standart Atmosfer Kartından da görüleceği gibi, 40.000 ft. te hava yoğunluğu,
deniz seviyesindekinin µ‟ ü kadardır. 40.000 ft te taĢıma gücünü sabit tutabilmek için tas
iki katına çıkarılmalıdır.
TaĢıma kuvveti formülü aynı zamanda sabit bir irtifada (aynı zamanda sabit bir yoğunlukta)
hız ile hücum açısı arasındaki iliĢkiyi değerlendirmekte de kullanılabilir.
TaĢıma kuvvetini sabit tutmak için, hız değiĢtikçe hücum açısı da ayarlanmalıdır. Örneğin
IAS iki katına çıkarıldığında TAS‟ ta 2 kat artacak; ve bu durum dinamik basıncın, dolayısıyla
da taĢıma kuvvetinin 4 kat artmasına neden olacaktır. Uçak hızlandıkça, sabit taĢıma
kuvvetini muhafaza edebilmek için CL‟ nin hücum açısı azaltılarak eski değerinin µ üne
düĢürülmesi gerekmektedir.
Buradan görülmektedir ki; IAS yaklaĢık olarak dinamik basıncın karekökü ile orantılıdır.
Bu temel prensiplerin daha kolay anlaĢılabilmesi için (0.4 M üzerindeki hızlar hariç) TAS‟ ın
değiĢiminin IAS‟ nin değiĢimi ile aynı oranda olduğu söylenebilir.
ġekil: 5.1 ikisi simetrik üç değiĢik profilli kanat için, taĢıma katsayısının (CL) hücum açısına
göre değiĢiminin iĢaretlendiği taĢıma eğrisini göstermektedir.
TaĢıma katsayısı, kritik hücum açısına denk gelen CLMAX değerine ulaĢılıncaya kadar,
hücum açısındaki artıĢla artacaktır. Kritik hücum açısına ulaĢıldığında ise yüzeyin üst bölümü
üzerinde düzgün hava akıĢı imkansız hale gelir ve taĢıma gücü azalmaya baĢlar. Bu durumda
stol meydana gelir.
ġekil: 5.1
DeğiĢik kalınlık ve bombeye sahip her profil farklı α -CL eğrisi üretecektir.
a) Simetrik bir profilin kalınlığındaki artış, daha yüksek bir CLMAX sağlar.
b) Bombeleşme, CLMAX üzerinde faydalı bir etki yaratır.
Maksimum taĢıma katsayısının önemi açıktır: CLMAX büyüdükçe stol hızı azalacaktır.
Ancak bununla birlikte, yüksek CLMAX için gereken kalınlık ve bombe, kabul edilemez
derecede düĢük MCRĠT yaratarak, geri sürüklenmeyi ve yüksek hızlarda dönüĢ momentlerini
arttırabilir. Yani, yüksek bir CLMAX profilde olması gereken özelliklerden yalnızca bir
tanesidir.
Buradaki önemli nokta, yüksek bir CLMAX değerinin, düĢük bir minimum uçuĢ hızına imkan
vereceğidir.
Minimum UçuĢ Hızı (stol hızı): Bir profilde CL, CLMAX sağlanana dek hücum açısıyla
birlikte artar. Bu noktadan sonra hücum açısında meydana gelecek her artıĢ, havanın profilin
üst yüzeyi üzerindeki düzgün akıĢının bozularak yüzeyden ayrılmasına neden olarak C L yi
azaltacaktır. CLMAX minimum uçuĢ hızına denk geldiğinden önemli bir referans noktasıdır.
Minimum uçuĢ hızını azaltmak maksadıyla profil bombesinin arttırılması, ortaya çıkan yüksek
geri sürüklenme nedeniyle verimli seyir hızını düĢürecektir. Bu nedenle en iyi yöntem,
verimli seyir hızının yüksek olmasını sağlayacak bir profil kullanıp düĢük hızda uçmak
gerektiğinde kanat bombesini geçici olarak artırmaktadır. Bu da kanadın hücum veya
firar kenarlarına yerleĢtirilen ayarlanabilir bölümlerle, yani flap‟larla mümkündür.
Sürükleme, nispi rüzgara paralel ve uçuĢ yolunun ters yönünde etki eden net bir aerodinamik
kuvvettir. Büyük, kalın, kaba Ģekilli gövdeler dengeli basınç dağılımı sağlayamadığı için
daha fazla geri sürükleme özelliği göstereceklerdir. Buna karĢın düzgün hava akımı
sağlayacak Ģekildeki cisimlerde oluĢan sürükleme kuvveti temel olarak yüzey sürtünmesinden
kaynaklanır. Diğer aerodinamik kuvvetler gibi sürükleme kuvveti de; dinamik basınç,
sürükleme katsayısı ve yüzey alanının bir sonucudur.
D = Q CD S
ġekil: 5.2
Geri sürükleme kuvveti; dinamik basıncın, geri sürükleme katsayısının ve yüzey alanının
çarpımıdır. CD ise sürükleme basıncının dinamik basınca oranıdır. DüĢük hücum açılarında
CD‟de düĢüktür. CD nin hücum açısına göre değiĢimi grafiğe taĢındığında elde edilen eğri
ġekil: 01.03.03 de gözüktüğü gibi olacaktır. DüĢük hücum açılarında, hücum açılarındaki
küçük değiĢimler, CD ‟de sadece küçük değiĢimler yaratır. Fakat büyük hücum açılarında
CD‟de oldukça yüksektir ve hücum açılarındaki çok küçük değiĢiklikler bile CD‟de çok
büyük değiĢikliklere neden olur. Stol oluĢtuğunda CDde de çok büyük artıĢ olacaktır.
ġekil: 5.3
Bu bölüme kadar hep iki boyutlu hava akımı inceledik. Bu, gerçek hava akıĢ paternlerinin
incelenmesi için bir temel oluĢturmaktadır. Profildeki anlık basınç değiĢimleri bile hava akıĢ
yönünü değiĢtirerek havanın düĢük basınçlı bölgelere akmasına neden olur. Üç boyutlu hava
akıĢı, etkili hücum açısının değiĢmesine neden olur, sürüklemeyi arttırır, stol
karakteristiklerini değiĢtirir ve uçağın kontrol ve dengesini etkileyebilir. Bu andan itibaren
sadece bir profil değil tüm kanat dikkate alınacaktır.
Sweep Açısı: Kanat boyunca olan tüm %25 korda noktalarının birleĢiminden oluĢan çizgi ile
kök korda hattı arasındaki açıdır. Kanat sweep i sıkıĢtırma, maksimum taĢıma ve stol
karakteristiklerinde belirli değiĢiklikler oluĢturur.
ġekil: 5.4
ġekil: 5.5
Kanadın üst yüzeyinde akan hava, alttakinden daha düĢük basınca sahiptir. Firar kenarı ve
kanat uçları bu iki havanın karĢılaĢtığı yerlerdir. Basınç farklılığı, akıĢ yönünü üst yüzeyde
kanat köküne, alt yüzeyde ise kanat ucuna doğru akıĢ yaratacak Ģekilde etkiler (ġekil: 5.5).
Kanat terminolojisinde kanada her zaman arkadan bakılmaktadır. Buna göre sol kanat ucunda
saat yönünde, sağ kant ucunda ise saat yönünün tersine hareket eden vorteksler oluĢur (ġekil:
5.6 , 5.7 ve 5.8)
Yüksek hücum açılarında ( düĢük IAS‟ lerde ) kanat üzerinden geçen havanın vektörü kanat
ekseni boyunca hareket eden vektöre göre küçüleceğinden, vorteksler daha güçlü bir etkiye
sahip olacaklardır.
ġekil: 5.6
Kanat Ucu Vortexleri :
a. Toplam taĢımayı azaltır
b. Sürüklemeyi arttırır
c. AĢağı akımları değiĢtirerek yatay stabilizelerin etkin hücum açılarını değiĢtirir.
d. Diğer uçaklar için ciddi bir tehlike olan firar vortexlerini yaratır.
e. Kanadın stol karakteristiklerini etkiler
f. TaĢıma dağılımını değiĢtirir.
BÖLÜM VI
SÜRÜKLEME KUVVETİ (DRAG)
Drag, uçağın ileri hareketine karĢı direnç gösteren kuvvettir. Drag, nispi hava akıĢına
(airflow) paralel ve aynı yöndedir (uçağın uçuĢ yoluna ters istikamettedir).
ġekil: 6.1
Uçağın her parçası hava akıĢından etkilenir ve bu akıĢa karĢı çeĢitli dirençler meydana getirir
ki bunların her biri toplam draga katkı yapar. Drag, iki ana baĢlık altında incelenecektir;
ġayet uçak sıfır derece hücum açısı ile uçuyorsa, varolan tek drag, parazit dragtır. Parazit
dragı; yüzey sürtünmesi, şekil ve kesişim bölgeleri oluĢturur.
Uçakla direk temasta olan hava partikülleri uçağın hızına eriĢene kadar hızlandırılırlar ve
uçakla beraber hareket ederler. Bu partiküller, kendilerine bitiĢik partikülleri de hızlandıracak
fakat bu partiküller havanın viskozitesi düĢük olduğundan dolayı uçak hızından çok az daha
düĢük bir hızda hareket edeceklerdir. Yüzeyden olan mesafe arttıkça hava katmanlarının
hızlanmaları da azalacaktır. Bu Ģekilde tüm katmanlara bakıldığında, uçağa göre hızın uçak
yüzeyindeki sıfır değerinden hattın yüzeye en uzak olan sınırında maksimuma çıkacak Ģekilde
değiĢtiği bir hava katmanı oluĢacaktır.
Yüzeyden, viskozite etkilerinin sıfıra indiği noktaya kadar olan bu ince hava katmanına sınır
tabakası denir.
ġekil: 6.2
ġekil: 6.2 de görülen hava düz bir satıhta hareket etmektedir. Sınır tabakası, düzgün
(LAMINAR) veya türbülanslı (TURBULANT) olmak üzere iki Ģekilde teĢekkül etmektedir.
Genelde akıĢ baĢlangıçta düzgün, belli bir noktadan ki bu noktaya geçiĢ noktası denir, sonra
da türbülanslı olur. Türbülanslı bölgede hız değiĢimi daha fazla olduğu için yüzey
sürtünmesi de daha fazladır. Yine, türbülanslı sınır tabakasının kinetik enerjisi
laminerinkine göre daha yüksektir.
GeçiĢ noktasının ileri hareketi, türbülanslı akıĢ bölgesinin daha geniĢ olmasına,
dolayısıyla da yüzey sürtünmesinin artmasına neden olacaktır. GeçiĢ noktasının
pozisyonu aĢağıdakilere bağlıdır;
(a) Yüzey durumu - ince laminar tabaka düzensiz yüzeylere karĢı oldukça hassastır.
Hücum bölgesindeki yüzeydeki herhangi bir pürüz, türbülansın o noktada oluĢumuna
neden olacak, tabaka kalınlaĢacak ve türbülanslı bölge geriye doğru tüm satha yayılarak
satıh sürtünme drag‟ının artmasına sebep olacaktır.
(b) AkıĢ hızı – belli bir kalınlığı olan herhangi bir profilde hava akıĢ hızındaki artıĢ, geçiĢ
noktasının öne doğru kaymasına neden olacaktır. Bu geçiĢin erken oluĢumu türbülans
bölgesinin daha geniĢ sahaya yayılmasına ve dolayısıyla satıh sürtünme dragının
büyümesine neden olacaktır.
(c) Ters basınç gradyanı (adverse pressure gradient) –(ġekil: 01.05.03) basıncın akıĢ
istikametinde yükseldiği durumda laminar tabaka oluĢamaz. Bir kanat profili gibi
kavisli yüzeylerde geçiĢ noktası genellikle maksimum kalınlık noktasında veya
yakınında oluĢur. Eğimli yüzeyde oluĢacak ters basınç gradyanından dolayı, eğimli
yüzeylerde düz yüzeylere göre geçiĢ noktası daha öndedir.
ġekil: 6.3
Hücum açısı büyüdükçe, geçiĢ noktası hücum kenarına yaklaĢacak, ters basınç gradyanı
kuvvetlenecektir. Bu olay ayrılma noktasının öne kaymasına neden olacaktır. Sonuçta, sınır
tabakası ayrılması hücum kenarına çok yakın bir noktada oluĢacak ve gerekli taĢıma
kuvvetinin temini için basınç farkı yeterli olmayacaktır - CL azalacak ve stol oluĢacaktır.
6.1.4.PROFĠL DRAGI:
Yüzey sürtünmesi ve Ģekil dragının toplamı profil dragı olarak bilinir. Bu drag nispi hava
akıĢına maruz kalan uçağın “profili” (veya kesit alanı) olarak düĢünülebilir.
ĠndüklenmiĢ drag, taĢıma kuvvetiyle oluĢan ve arzu edilmeyen bir dragtır. Kanat ucu
anaforlarının (vortex) aĢağı ve yukarı akımları (upwash-downwash) etkileyerek, taĢıma
kuvvet vektörüne geriye doğru bir bileĢke eklemesine, indüklenmiĢ drag denir.
ĠndüklenmiĢ AĢağı Akımlar: Kanat ucu anaforları, kanat çıvarında, kanadın hem önünde
hem de arkasında, dikey hız bileĢenleri yaratırlar (ġekil: 01.05.08). Bu akımlar aĢağı ve yukarı
akımları kuvvetlendirerek etkin hücum açısını azaltırlar. Anaforlar kuvvetlendikçe, etkin
hücum açısındaki azalma da büyüyecektir.
Etkin hücum açısının azalması sonucu kanadın ürettiği toplam taĢıma kuvveti, kanatta enine
basınç farklılığı olmadığı durumda üretilen toplam taĢıma kuvvetine göre daha az olacaktır.
Üretilen taĢıma kuvvetindeki azalma da aslında taĢıma kuvvetinin kendisinden
kaynaklanmaktadır.
TaĢıma kuvvetinde oluĢan kaybı karĢılamak için kanadın daha yüksek bir hücum açısında
uçurulması gerekecektir. Bu da drag ı arttıracaktır. Bu ekstra drag a indüklenmiĢ drag denir.
ġekil: 6.4
ġekil: 6.5
(a) TaĢıma kuvvetinin büyüklüğü: ĠndüklenmiĢ dragın taĢıma kuvvetinin bileĢkesi olması
nedeni ile, taĢıma kuvveti büyüdükçe, indüklenmiĢ drag da büyüyecektir. TaĢıma
kuvvetinin düz uçuĢta, ağırlığa eĢit olması gerektiğinden indüklenmiĢ drag da ağırlığa
bağlıdır. ĠndüklenmiĢ drag ağırlığı daha çok olan uçaklarda daha çok olacaktır.
(b) Uçağın hızı: Hızın artmasına bağlı olarak indüklenmiĢ drag azalacaktır (sabit taĢıma
kuvveti için). Bunun nedeni hızın artması ile, kanat anaforlarının aĢağı ve yukarı
akımları saptırması daha az olacak, taĢıma kuvvetinin geriye doğru eğimi azalacak ve
böylece indüklenmiĢ drag da azalacaktır. ĠndüklenmiĢ drag, hızın karesiyle ters
orantılı olarak değiĢir.
(c) Kanadın açıklık oranı: Yüksek açıklık oranlı kanadın uç anaforları, kanadın daha az
bir oranını etkiler ve böylece aĢağı akımdaki değiĢim daha az olur. Bunun sonucu olarak
da taĢıma kuvvetinin geriye doğru eğimi daha az olacağından indüklenmiĢ dragda da
azalma olur. Buradan çıkacak sonuç: açıklık oranı arttıkça, indüklenmiĢ drag azalacaktır
(verilen bir taĢıma kuvveti için). ĠndüklenmiĢ drag, açıklık oranıyla ters orantılıdır.
Yukarıdaki formülden de görülebileceği gibi uçuĢun büyük bir bölümünde yüksek taĢıma
katsayısında uçmak için dizayn edilen uçaklarda, yüksek açıklık oranı olan kanatlara
ihtiyaç duyulmaktadır. Örnek olarak, konvansiyonel yüksek hızlı jet taĢıma uçakları.
ġekil: 6.6 ve 6.7 de açıklık oranının taĢıma kuvveti ve drag‟a etkileri görülmektedir.
(ġekil 6.6) den de görülebileceği gibi aynı taĢıma katsayısını sağlayabilmek için daha büyük
açıklık oranlarında daha küçük hücum açılarına ihtiyaç duyulur. Daha yüksek açıklık oranı
olan kanatlar, hücum açısındaki değiĢimlere karĢı daha hassastırlar, fakat maksimum taĢıma
kuvveti için daha küçük hücum açısı gerektirirler.
ġekil: 6.6
ġekil: 6.7‟ herhangi bir taĢıma katsayısı için, daha büyük bir açıklık oranının daha küçük bir
sürükleme katsayısı verdiği görülmektedir. Yüksek kanat açıklık oranı olan kanatlarda,
sürükleme katsayısı taĢıma katsayısındaki değiĢikliklerden çok az etkilenir.
Yüksek taĢıma kuvvet katsayılarında (alçak IAS), indüklenmiĢ drag oldukça yüksektir ve
taĢıma katsayısındaki değiĢikliklerden çok fazla etkilenir.
ġekil: 6.7
TaĢıma kuvveti ve drag eğrileri göstermektedir ki, yüksek açıklık oranlı kanatlarda C L, stol
noktasına kadar α daki artıĢla çok hızlı bir Ģekilde artmakta ve CD de ise sadece stol sonrası
büyük artıĢ olmaktadır
ÖZET BĠLGĠ:
Parazit drag, (IAS)ın karesi ile orantılı olarak değiĢmektedir. Hızın iki kat artması, parazit
dragı dört kat artıracaktır.
Uçak gövde yüzeyindeki buzlanma, kirlilik veya çamur gibi faktörler dragı artıracaktır.
Ġndükleme dragı, (IAS)ın karesi ile ters orantılıdır. Hızın yarıya indirilmesi ile, indükleme
drag katsayısı (CDi) 16, indükleme dragı (DĠ) ise 4 kat arttırılmıĢ olur. Hızın iki katına
çıkarılması ise, (CDi ) yi 16 kat, (DĠ) yi 4 kat azaltır.
BÖLÜM VII
STALL (PERDÖVĠTES)
BÖLÜM VIII
YÜKSEK TAġIMA ARAÇLARI
(HIGH LİFT DEVİCES)
8.4. FLAPLAR
Flap, hücum veya firar kenarına menteĢe ile monte edilen ve aĢağı hareketiyle kanat
yüzeyinde bombe yaratan bir sistemdir. DüĢük hızlı profiller için flap yalnızca firar kenarında
kullanılırken, hücum kenarının simetrik veya negatif bombeye sahip olduğu yüksek hızlı
profillerde flaplar, hem hücum hem firar kenarında kullanılabilmektedir.
ġekil:8.4
ġekil: 8.4‟te görüldüğü gibi, önce geri sonra aĢağı hareketle açılan fowler flap, hem bombeyi
artırmakta hem de kanat yüzeyinde artma sağlamaktadır. Fowler flap, slotlu olarak da
kullanılabilir. Artan kanat yüzeyi ve bombenin etkileri birleştiğinden fowler flap, flapların
içinde en büyük taşıma ve slotlar ve kalınlık:kordo oranındaki azalma nedeniyle en az geri
sürükleme kuvveti yaratan flap çeşididir. Ancak, kordo hattının geriye doğru uzaması
yunuslama momentindeki değiĢimin artmasına neden olur.
CL – CD eğrisi genel olarak temel profilin hücum açısı kullanılarak çizilir. Flapların açık
olduğu profil stol açısında olduğunda, temel profil daha küçük bir hücum açısında
olacaktır.
ġekil 8.6
TaĢımada olduğu gibi geri sürüklemedeki artıĢ da flap açısı arttıkça sabit kalmayacaktır. Flap
açısı arttıkça geri sürüklemedeki artıĢ da büyür.
KRUEGER FLAP: Krueger flap, Ģekil: 01.09.11‟de de gösterildiği gibi, hücum kenarının alt
yüzeyinde bulunan ve ön kenarı çevresinde dönebilen bir parçadır. AĢağıda gösterilen
değiĢken bombeli hücum kenarı flaplarına göre daha verimsiz olduklarından, ok açılı
kanatlarda, kanat kökü stolunu kolaylaĢtırmak amacıyla kanadın iç kısmında kullanılırlar.
DEĞĠġKEN BOMBELĠ HÜCUM KENARI FLABI: Daha iyi bir hücum kenarı profili
vererek verimliliği arttırmak amacıyla, hücum kenarı flabı açıldıkça bombesi arttırılabilir.
ġ
ġekil: 8.11
ġekil: 8.11
ġekil: 8.11‟teki grafik, aynı temel boyutlara sahip slatlı ve slatsız iki kanadın karĢılaĢtırmasını
göstermektedir. Slatın etkisi, daha
yüksek bir hücum açısına kadar sınır
tabakası ayrımını geciktirerek taĢıma
eğrisini uzatmaktır. Yüksek hücum
açılarında slat, yüksek bir taĢıma
katsayısı yaratır.
ġekil: 8.12
Slotun çalıĢması kanadın üst yüzeyindeki belirgin bir tepe noktası olan düĢük basınç
dağılımını daha düz bir dağılım haline getirmektedir. Profilin küçük bir bölümünde yüksek bir
negatif basınç bölgesi olması yerine, büyüklüğü daha az olan ancak tüm profile yayılmış bir
negatif basınç oluşur. ġekil:8.12 slatlı ve slatsız profillerde oluĢan basınç dağılımlarını
göstermektedir. Bu sayede sınır tabakası negatif basınç tepe noktasının hemen arkasında
oluĢan ve yüksek ters basınç gradyanı yaratan ani kalınlaĢmaya maruz kalmaz. Sonuç olarak
sınır tabakası profilin firar kenarına kadar kinetik enerjisini korur ve yüzeyden ayrılmaz.
ġekil:8.12‟de gözüktüğü gibi basıncın kuvvetiyle orantılı olan basınç dağılımının oluĢturduğu
alan, dağılım eğrisinin daha düz hale gelmesiyle azalmaz hatta belli bir miktar artar. Alçak
basıncın maksimum noktasını öne kaydırmadığından, slotun yunuslama momenti üzerindeki
etkisi ihmal edilebilir düzeydedir.
ġekil: 8.13
Ne var ki, basit sistemli uçaklarda flaplardan birinde yaĢanan problem asimetriye neden olur.
OluĢan taĢıma farklılığı, kanatçıklarla müdahale etmeyi gerektiren bir yatıĢ momentine;
sürükleme farklılığı ise istikamet dümeni ile müdahale etmeyi gerektiren bir sapma
momentine neden olur. Kumandaların düz ve ufki uçuĢu sürdürmek için yeterli olup
olmaması, asimetrinin derecesine ve verilecek kumandanın gücüne bağlıdır.
Bununla birlikte, büyük flap açılarında oluĢan yüksek sürükleme oranı, hızlanmayı azaltarak
mesafeyi artırır. Daha düĢük flap açısı yüksek bir unstick hıza neden olmakla birlikte, daha iyi
hızlanma sağladığından, gereken mesafe kısalır. Her uçak için, uçağın kalkıĢ mesafesini en
aza indirecek bir optimum flap açısı bulunmaktadır ve kalkıĢlarda bu flap açısı
kullanılmalıdır. Eğer uçakta hücum kenarı sistemleri varsa, CLMAX‟ı artırdıkları sürece
kalkıĢta kullanılabilirler.
ĠniĢ mesafesi ise teker koyma hızına ve yavaĢlamaya bağlı olarak değiĢir. En düĢük teker
koyma hızı, büyük bir flap açısıyla sağlanabilen en yüksek CLMAX ile elde edilir. Flap ekstra
geri sürükleme de yaratacağından yavaĢlama hızını da arttırır. Bu nedenle iniĢte büyük flap
açıları tercih edilir. Hücum kenarı sistemleri, mümkün olan en yüksek CLMAX‟ı sağlamak
üzere iniĢte kullanılabilirler.
BÖLÜM IX
UÇUġ TEORĠSĠ
Thrust; uçağı öne doğru çeken kuvvettir. Bu kuvvet jet motoru veya pervane tarafından
üretilir.
Kaldırma kuvveti (lift); kanatlar tarafından üretilir ve uçağı yukarı doğru kaldırır.
Sürükleme kuvveti (drag); uçağı geriye doğru çekerek yavaĢlatmaya çalıĢan kuvvettir.
Ağırlık (weight); uçağı aĢağı doğru çeken yerçekimi etkisidir.
Bütün bu kuvvetler uçağı CG‟de etkiler.
ġekil 9.1
ġekil 9.2
Bu Ģekilde görülen uçakta kaldırma kuvveti burun aĢağı momentine neden olmaktadır. Bu
kuvvetin büyüklüğü kaldırma ve ağırlığın büyüklüğüne ve CP ile CG arasındaki uzaklığa göre
değiĢir.
ġekil 9.3
ġekil 9-3‟te görülen uçakta kaldırma kuvvetinin oluĢturduğu momente karĢı sürükleme
kuvveti, thrust ve yatay stabilizenin oluĢturduğu kuvvetler de burun yukarı momentine neden
olmaktadır. Eğer bu momentler eĢit olursa uçak düç uçuĢ yapabilecektir. Buradan çıkan sonuç
değerlendirilirse sabit irtifa ve hızda uçmak için üç Ģart gereklidir:
Bu uçaktaki kuvvetlerden herhangi birindeki değiĢiklik uçağın burun yukarı veya burun aĢağı
yapmasına neden olacaktır. Örneğin motor gaz kolları geri çekilerek thrust düĢürülürse
thrust‟ın neden olduğu burun yukarı momenti azaldığından uçak burun aĢağı yapacaktır. Uçak
düz uçuĢta tutulmak isteniyorsa baĢka etken kullanılarak burun yukarı momenti artırılmalı
böylece moment tekrar sıfırlanmalıdır. Bunun için elevatöre burun yukarı kumandası vermek
veya yatay stabilizenin hücum açısını değiĢtirmek (trim) bir çözüm olabilir.
9.3 TIRMANIġ
Tırmanma esnasında irtifanın artmasıyla uçak potansiyel enerji kazanmaktadır. Bu ya sabit
hızda gerekenden fazla thrust sağlamakla ya da uçağın kinetik enerjisini kullanmakla
sağlanabilir. Eğer tırmanma kinetik enerjinin kullanılmasıyla gerçekleĢtirilecek olursa uçağın
hızında düĢüĢ olacaktır.
TırmanıĢ esnasında kaldırma kuvveti uçuĢ doğrultusuna dik olmasına rağmen ağırlık yere
diktir ve her iki kuvvet birbirini direkt olarak karĢılamaz. Kaldırma kuvvetini karĢılayan
kuvvet ağırlığın boylam eksenine göre dikey bileĢkesidir. Yatay bileĢke ise sürükleme kuvveti
ile aynı yön ve doğrultudadır.
Bundan dolayı tırmanma esnasında ağırlığı karĢılayacak Lift kuvveti düz uçuĢtan daha azdır.
Çünkü β açısıyla yapılan bir tırmanıĢta kaldırma kuvveti Ağrılık . Cosβ‟yı karĢılamak
zorundadır. Ancak bu esnada thrust sadece sürükleme kuvvetini değil aynı zamanda ağırlığın
yatay bileĢkesi olan Ağırlık . Sinβ‟yı da karĢılamak zorundadır.
ġekil 9.4
9.4 ALÇALMA
Sabit hız ve alçalma açısındaki kuvvetler aĢağıdaki Ģekilde gösterilmiĢtir:
ġekil 9.5
ġekil 9.6
9.5 SÜZÜLÜġ
Planör vaziyetindeki bir uçakta (0 thrust ) etkili olan kuvvetler Ģekil 6-7‟de gösterilmiĢtir.
Ağırlık, kaldırma ve sürükleme kuvvetleri tarafından dengelenmektedir. sürükleme kuvvetinin
yenilebilmesi ve aynı zamanda hızın da muhafaza edilebilmesi için kinetik enerji kaynağı
motorlar değil irtifadan kaynaklanan potansiyel enerjidir. UçuĢ doğrultusuna dik kuvvetler:
Kaldırma Kuvveti = Ağırlık . cosβ ve paralel kuvvetler
Sürükleme Kuvveti = Ağırlık . sinβ’dır.
ġekil 9.7
ġekil 9.8
Toplam kaldırma kuvvetinin yatay bileĢkesi merkezi kuvvete neden olarak dönüĢü
gerçekleĢtirirken dikey bileĢkesinin ağırlığı karĢılayabilmesi gerekir. Hücum açısının
artırılmasıyla kaldırma kuvvetinin artırılması sayesinde bu denge sağlanabilir. Ne var ki
hücum açısının artması endüklenen sürükleme kuvvetini artıracağından eğer motorlara gaz
verilmezse uçağın hızı düĢecektir.
Aynı zamanda dönüĢ esnasında G kuvvetinden dolayı uçağın ağırlığı artacağından kaldırma
kuvveti bunu da karĢılayacak değere ulaĢmalıdır. Daha öncek konularda ağırlığın artmasına
yük faktörü (n) denilmiĢti. (n= kaldırma kuvveti / ağırlık)
ġekil 9-9‟a bakılacak olursa; cosβ=ağırlık/kaldırma kuvveti olduğu görülecektir. Yani
n=1/cosβ‟dır. Söz gelimi 60º‟lik yatıĢ açısıyla yapılacak bir dönüĢ esnasında yük faktörü
n=1/cos60º = 1/0.5 = 2 olacaktır.
ġekil 9.9
Bir cisim sabit bir nokta etrafında sabit bir V hızıyla dönüĢ yapıyorsa dönüĢ çemberinin dıĢına
doğru bir ivmelenme gerçekleĢir. (V²/r). Burada r (radius) bu çemberin yarıçapıdır.
Eğer W değerinde ağırlığı olan bir cisim bu dönüĢü gerçekleĢtiriyorsa bu cismin sabit
yarıçapta dönüĢ yapabilmesi için gerekli merkezi kuvvet W . V² / g .r ‟dir. ġekil 6-9‟a
bakılırsa;
L . sinβ = W . V² / g . r ve L . cosβ = W dolayısıyla Tanβ = V² / g . r’dir.
Sonuçta β açısıyla yapılacak bir dönüĢ TAS (V) ve yarıçapa (r) bağlıdır ama ağırlığa bağlı
değildir. Buna dayanarak g= 9.81olarak kabul edilecek olursa uçağın belirli bir hızında ve
belli bir açıda yapılacak dönüĢ hareketinin yarıçapı hesaplanabilir.
Örneğin, TAS‟ı 180kts olan ve 30º‟lik bir açı yapmakta olan bir uçağın dönüĢ yaptığı
çemberin yarı çapı nedir? (1 kt = 1.51 m/s olarak alınacaktır.)
r=V²/g tanβ
r=(92.7²)/9.81x tan30º=8593.29/9.81x 0.577 =1518m
DönüĢ yarıçapının düĢürülmesi için yatıĢ açısını artırılması gerekir. Ancak kaldırma
kuvvetinin de artırılması için hücum açısı artırılmalıdır sonuçta yük faktörü de artırılmıĢ olur.
Bunun ötesinde hücum açısı arttığından stall‟a girilmemesi için hız da artırılmalıdır.
Yukarıdaki formül değerlendirilecek olursa düz uçuĢtaki uçağın stall hızı 100 kts iken aynı
uçak 30º‟lik yatıĢ ile dönüĢ yapıyorsa stall hızı;
VS(dönüş)= n x VS(düz uçuş) = 1.41 x 100 = 141 kts olur.
Bir uçağın yapabileceği minimum dönüĢ yarıçapı motor gücüne bağlı olarak hesaplanır. Bu
yarıçap motorlardan alınacak maksimum thrust ile uçağın minimum manevra hızını ve
maksimum yük faktörünü muhafaza edecek bir değerde olmalıdır.
Uçağın aĢırı yüke maruz kalmaması için bir baĢka deyiĢle yük faktörü limitlerinin aĢılmaması
için pilot uçağın açısal hızını kontrol edebileceği bir parametreye ihtiyaç duyar. Açısal hız
uçağın dönüĢ hızı yani birim zamanda taradığı açıdır. Buna uçağın baĢ (heading) değiĢtirme
hızı da denir.
Açısal hız = V/r’dir. r yerine V²/g tanβ alınırsa
Açısal hız = g tanβ / V olur.
Açısal hız TAS ve yatıĢ açısı olmak üzere iki değiĢkene bağlıdır ve saniyede derece cinsinden
ifade edilir.
Yolcu uçaklarında genellikle maksimum açısal hız saniyede 3º‟dir. Pilot hıza göre
uygulayacağı yatıĢ açısıyla bu açısal hızı muhafaza edebilir. Bu sayede yük ve g ivmesi
yolcular ve uçağın yapısı için kabul edilebilir değerlerde olacaktır.
Koordineli bir dönüĢte tek ivmelenme dikey eksen etrafında gerçekleĢir. Ancak dönüĢte
koordinasyon kaybedilirse yatay ivmelenme de söz konusu olabilir. Bu ivmelenme dönüĢün
merkezine doğru olan slip veya dönüĢ merkezinden dıĢarıya doğru olan skid olabilir.
Eğer uçak dönüĢ merkezine doğru kayıyorsa (slip) o hız ve yarı çapa göre fazla yatıĢ açısı var
demektir. DıĢa doğru kayıyorsa yatıĢ açısı yetersiz demektir.
Eğer uçak içeri kayıyorsa bu hata hızın artırılması veya rudder‟a daha fazla kumanda
verilmesiyle giderilebilirken eğer dıĢa doğru kayıyorsa ya hız azaltılmalı veya daha az rudder
kumandası verilmelidir.
BÖLÜM X
DENGE
Sabit irtifa ve hızda uçmakta olan bir uçakta dört kuvvetin dengede olduğunu öğrenmiĢtik;
kaldırma kuvveti, ağırlık, sürükleme kuvveti ve thrust. Aynı zamanda bu kuvvetlerin neden
olduğu momentlerin toplamı da sıfırdır.
Newton‟un birinci kuralına göre bir cisim hareket ediyor veya duruyorsa dıĢarıdan bir kuvvet
uygulanmadıkça o pozisyonunu muhafaza eder. Uçak da yukarıdaki Ģartlarda sabit hızla
doğrusal bir hareket yapmaktadır. Denge kavramı bu durumdaki bir cisme dıĢarıdan
uygulanan bir kuvvetin cismin pozisyonunu bozmasından sonra bu kuvvet ortadan kalktığında
cismin nasıl hareket edeceğini tanımlar. Bu hareket iki Ģekilde olur; statik denge, cismin bir
kuvvete maruz kalır kalmaz derhal göstereceği tepki, dinamik denge ise dengesinin
bozulmasına bağlı olarak gösterdiği tepkidir.
ġekil 10.1
Bir uçağın dengesi üç eksen etrafında bozulabilir, boylam ekseni, yatay eksen ve dikey eksen.
Uçaktaki denge kavramı, uçağın pozisyonunda bir değiĢiklik olduğunda bu eksenlere göre
göstereceği sapma veya denge noktasına geri dönme eğilimini ifade eder. Boylam ekseni
etrafında roll hareketiyle sağlayacağı dengeye yatay denge (lateral stability), pitch hareketiyle
yatay eksen etrafında sağlayacağı dengeye boylam dengesi (longitudinal stability), dikey
eksen etrafında yapacağı yaw hareketiyle sağlayacağı dengeye ise yön dengesi (directional
stability) denir. Bu tabirler Ģöyle de düĢünülebilir: yatay ekseni yere paralel tutmaya çalıĢan
dengeye yatay denge (roll hareketi), boylam eksenini yere paralel tutmaya baĢlayan dengeye
boylam dengesi (pitch hareketi), uçağın burnunu gittiği yönde tutmaya çalıĢan dengeye yön
dengesi denir.
ġekil 10.1
ġekil 10.3
CG‟nin önündeki moment kolu CG‟nin arkasındaki moment kolundan küçük ise uçak orijinal
pozisyonuna geri döner.
Bir baĢka deyiĢle CG ne kadar önde olursa uçağın statik yön dengesi de o kadar fazla olur.
Bu dengeyi sağlayan etkenlerden biri de gövdenin arka tarafındaki bir dikey stabilizedir.
Dikey stabilize simetrik bir airfoil Ģekildir. Herhangi bir nedenle uçak istem dıĢı olarak yaw
hareketi yaparsa dikey stabilize hava akım doğrultusunda olmadığı için hava akımı ile
stabilize arasında bir hücum açısı oluĢur. Buna bağlı olarak dikey stabilizede bir yan kuvvet
oluĢur ve bu kuvvet uçağın burnunu tekrar hava akım doğrultusuna çevirmesine neden olur.
Dikey stabilizenin alanı ne kadar geniĢse yön dengesi de o kadar yüksektir.
Bir baĢka açıdan dikey stabilize CG‟ye ne kadar uzaksa yön dengesi de o oranda fazladır.
Yeterli bir yön dengesi için ya stabilize büyük olmalı veya stabilizenin CG‟ye uzaklığı fazla
olmalı. Söz gelimi Airbus 330-200 ve -300 uçakları karĢılaĢtırıldığında görülecektir ki A330-
200‟ün boyu 58.9 m iken A330-300‟ün boyu 62.8 m‟dir. Bundan dolayı A330- 200‟in dikey
stabilizesi -300‟den bir metre daha uzundur.
ġekil 10.4
ġekil 10.5
ġekil 10.6
ġekil 10.7
Sırt kuyruğunun amacı CG‟nin arkasına kalan yanal yüzeyi geniĢletmek böylece yön
dengesini artırmaktır. Aynı zamanda dikey stabilizenin açıklık oranını azaltarak stall açısını
artırma amacına da hizmet eder. Böylece kuyruk büyük yana kayma açılarında bile etkili
olabilir.
ġekil 10.8
AĢağıya yatan kanadın hücum açısı stall değerlerine ulaĢmadığı müddetçe kanatlar arasındaki
kaldırma kuvveti roll hareketine karĢı bir direnç oluĢturur. Buna roll damping denir. Ancak bu
özellik uçağa nötr denge sağlar. Kanatları düzeltme gibi bir fonksiyonu yoktur. Bu özellik
kanatların dihedral açısına bağlı değildir.
Aynı zamanda uçak bir dıĢ etkenle roll hareketi yaptığında kaldırma kuvveti vektörünün yere
göre açısı değiĢtiğinden bir yana kayma da söz konusu olacaktır.
ġekil 10.9
Bir dıĢ etken ile roll hareketi yapmıĢ olan bir uçağın kanatlarını tekrar düzeltme
eğilimine statik yatay dengedenir. Bu eğilim uçağı etkileyen yana kayma kuvvetine bağlıdır.
Yukarıdaki Ģekilde yana kaymakta olan bir uçağın kanatlarına baktığımızda aĢağıdaki kanatta
izafi rüzgarın diğer kanada göre daha yüksek bir hücum açısı oluĢturduğu görülecektir. Bunun
nedeni kanatlardaki dihedral açıdır. Bundan dolayı aĢağıdaki kanadın kaldırma kuvveti
diğerinden fazla olur ve neticede uçak tekrar düz uçuĢa geçme eğilimi gösterir.
Yana kayma roll momenti ürettiği gibi yaw momenti de üretir ve bu moment uçağın yön
dengesine bağlıdır. Bir uçağın statik yatay dengesinden bahsedildiğinde yana kayma ve roll
momentlerinin de hesaba katılması gerekir.
ġekil 10.10
ġekil 10.11
10.3.3 DĠHEDRAL
Dihedral kanat, yatay eksenden geçen düzlemle açı yapan kanat tasarımıdır. Bu tasarımın
amacı uçağın yatay dengesini temin etmektir. ġekil 8-24 dihedral kanadın yatay dengedeki
etkisini izah etmektedir.
Yana kayma ve dihedral açı nedeniyle aĢağı yatan kanattaki efektif hücum açısı yukarı kalkan
kanattan fazladır. Bundan dolayı aĢağı yatan kanattaki kaldırma kuvveti yukarı kalkan
kanattan daha büyük değerlerdedir. Bu fark ise kanatların tekrar düz uçuĢa geçmesine neden
olacak bir roll momenti doğuracaktır.
10.3.4 ANHEDRAL
Kanatların yatay eksenle aĢağıya doğru açı yapması dihedral kanat yapısına göre tam ters bir
etkiye neden olur.
Yüksek hızda uçuĢ gibi amaçlarla büyük kuyruk yüzeyleri ve büyük ok açılı kanatlar gibi
özellikler kullanarak yatay dengenin artırılması gerekiyorsa yatay dengeyi azaltacak bazı
önlemler de alınmalıdır. Çünkü uçağın fazla dengeli olması da istenen bir durum değildir.
Böyle bir durumda özellikle düĢük hızlarda uçağa manevra yaptırmak zorlaĢacaktır. Aynı
zamanda uçağın manevra yapabilmesi için uçuĢ kumanda yüzeyinin daha yüksek açılarda
hareket ettirilmesi gerekecektir ki bu da yakıt sarfiyatını artırır. Anhedral kanatlar bu amaçla
kullanılır.
kanatların düz uçuĢa geçmesi yönünde bir roll momentine neden olacaktır. Genel olarak 10º
ok açısı 1º dihedral açısıyla aynı etkiyi gösterir.
ġekil 10.12
ġekil 10.13
ġekil 10.14
ġekil 10.15
ġekil 10.16
ġekil 10.17
ġekil 10.18
ġekil 10.19
b) Uçak (örneğin kuyruğa aĢağıdan gelen bir hava akımı nedeniyle) burun aĢağı hareket
yaptığında kanadın hücum açısı azaldığından kanattaki kaldırma kuvvetinin neden olduğu
burun aĢağı momentinde azalma olur. Tersine yatay stabilizenin hücum açısı arttığından yatay
stabilizenin burun yukarı momenti de artar. Moment dengesinin bu Ģekilde bozulması
momentler tekrar dengeleninceye kadar uçağa burun yukarı hareketi yaptırır. Böylece uçak
tekrar düz uçuĢa geri döner. Uçağın düz uçuĢa dönmesi için pilotların herhangi bir kumanda
vermesine gerek yoktur.
c) Bu Ģekilde ise buruna aĢağıda gelen bir hava akımı istem dıĢı olarak uçağa burun yukarı
hareketi yaptırmıĢtır. Buna mukabil kanatların hücum açısı ve dolayısıyla burun aĢağı
momenti artarken yatay stabilizenin hücum
açısı ve burun yukarı momenti azalmıĢtır. Sonuçta uçak burun aĢağı hareketi yapacak ve
tekrar dengeye kavuĢacaktır.
Yatay stabilizenin dengeleme etkisi kendi hücum açısının değiĢmesiyle oluĢacak aĢağı
sapmanın değiĢmesinden etkilenir. Örneğin eğer burun yukarı hareket yapılacak olursa bu
hareket aĢağı sapma açısını artıracak ve kuyruğun efektif hücum açısı azalacağından kuyruk
momentinin etkisi de azalacaktır. Bu ise boylam dengesinin azalması sonucunu doğurur. Bu
tip bir tasarıma sahip uçakta boylam dengesini yeterli hale getirebilmek için CG biraz daha
öne kaydırılmıĢtır.
ġekil 10-20‟de görülen uçakta ise CG, CP‟nin arkasında yer almaktadır. Bu uçak tamamen
dengesiz bir aerodinamik yapıya (veya negatif dengeye ) sahiptir. CG‟nin öne kayması
boylam dengesini artırırken arkaya kayması azaltır.
ġekil 10.20
Bundan dolayı yeterli dengeyi sağlayabilmesi için CG‟nin uçak üzerinde bulunması gereken
en arka nokta üreticiler tarafından belirlenir. CG‟nin bu noktanın arkasına kayması uçuĢ
emniyetini tehdit edecektir. Bununla beraber CG‟nin bulunabileceği en ön noktanın da önemi
vardır. CG, fazla öne kayarsa bu uçakta boylam dengesi çok fazla olacaktır. Boylam
dengesinin fazla olması düĢük hızlarda elevatörlerin etkisini azaltacak ve elevatörler
maksimum derecede açılsa bile uçağın pitch hareketi yapması için yeterli olmayacaktır.
Yüksek hızlarda ise uçağa burun yukarı ve burun aĢağı manevra yaptırabilmek için
elevatörlere yüksek açılarda kumanda verilmesini gerektireceğinden sürükleme kuvvetini
dolayısıyla yakıt sarfiyatını artıracaktır.
Özet olarak bir uçağın boylam dengesi yatay stabilize tasarımına ve CG‟nin pozisyonuna
bağlıdır. Yatay stabilizenin alanı ve efekttik hücum açısı, geometrik yapısı, CP‟sinin CG‟ye
olan uzaklığı, kanattaki aĢağı sapmanın etkisi uçağın boylam dengesini etkileyen faktörlerdir.
CG‟nin arkaya hareket etmesiyle geleceği bir noktada nötr denge sağlanır ve yolcu
uçaklarında CG her zaman bu noktanın daha önünde tutulur. CG’nin nötr noktasına
uzaklığına CG marjini denir. Bu marjin ne kadar fazla ise uçağın boylam dengesi de o
kadar yüksektir. Bu marjine statik marjin de denir ve CG nötr noktasında iken 0‟dır.
ġekil 10-21‟de görüldüğü gibi dengeli bir uçakta momentin azalması hücum açısını
artırmaktadır. Grafikteki doğrunun eğimi ne kadar fazla ise uçağın boylam dengesin de o
kadar yüksek demektir.
ġekil 10.21
ġekilde trim noktası olarak gösterilen noktada CG‟ye uygulanan momentlerin toplamı sıfırdır.
Dolayısıyla bu noktada kanat ve kuyruk momentlerinin eĢit olduğu söylenebilir. Bu esnada
yatay stabilizeye kumanda verilerek dengenin sağlandığı hücum açısı değiĢtirilebilir. Böylece
grafikteki trim noktası sağa veya sola kaydırılmıĢ olur. Buna uçağa pitch trimi verilmesi denir.
Örnek verilecek olursa; düz uçuĢta 3º‟lik hücum açısıyla uçmakta olan bir uçak düĢünelim. Bu
uçağın tırmanması için elevatöre kumanda verilip burun yukarı yaptırılması durumunda
hücum açısı 6º‟ye çıkacak ve uçak tırmanmaya baĢlayacaktır. Ancak uçak boylam
dengesinden dolayı sürekli burun aĢağı momenti üreteceğinden elevatöre sürekli kumanda
verilmesi gerekecektir. Ancak uçağa pitch trimi verilerek hücum açısı 6º‟de iken momentlerin
dengelenmesi temin edilebilir. Böylece elevatörler merkezlenmiĢ bile olsa uçak tırmanmaya
devam edecektir.
taĢıyabilen uçaklar (trim tank) kalkıĢtan ve ilk tırmanıĢtan sonra (25.500 ft) trim tanka yakıt
transferi yaparak CG‟nin bir miktar arkaya kayması sağlanır. Böylece uçağa pitch hareketi
yaptırmak için gerekli olan elevatör açısı azaltılır ve yakıt tasarrufu sağlanır.
ġekil 10.22
ġekil 10.23
ġekil 10.24
Bir bozulmadan sonra uçağın orijinal pozisyonundan sapması zamanla azalıyorsa bu uçak
pozitif dinamik dengeye sahiptir. Bu sapma sabit bir salınım ile devam ediyorsa nötr dinamik
denge vardır. Zamanla bu salınımın genliği artıyorsa bu durumda da negatif dinamik
dengeden söz edilir.
ġekil 10.25
ġekil 10.26
Eğer bu salınım hiçbir kumanda vermeden kendiliğinden ortadan kalkıyorsa dengeli Dutch
Roll ‟den söz edilir. Ama salınımların genliği gittikçe artmakta ise bu durumda uçakta
dengesizlik vardır. Dutch Roll‟ü manuel olarak engellemek zordur ve kumandalar roll ve yaw
hareketlerine uygun fazlarda verilmezse salınım tehlikeli ölçülerde artabilir.
Dutch Roll‟ü doğuran etken yatay dengenin yön dengesinden fazla olmasıdır. Bundan dolayı
kanatlardaki yatıĢ çabucak düzeltilir ama uçak burnunu kayma yönünde düzeltme temayülü
göstermez veya az gösterir. Dutch Roll‟ü engellemek için yön dengesini artırılması gerekir.
Bu amaçla dikey stabilizenin alanı artırılabilir. Ancak bu sürükleme ve ağırlığı artıracaktır. Bu
sorun modern jet uçaklarında Yaw Damper adı verilen özel bir sistemle çözülmüĢtür.
Dolayısıyla bir hava akımı nedeniyle uçağın yaw hareketi yapmasına müsaade edilmeden
rudder ters kumanda alarak dutch roll hareketini baĢtan engeller.
2-Turn Coordination
Uçakta koordineli bir dönüĢ yapılmak isteniyorsa roll hareketi ile aynı anda yaw hareketi de
yapılmalıdır. Dolayısıyla pilot kumanda volanı ile roll hareketi yaparken aynı anda pedala da
basarak yaw hareketi yapmak zorundadır. Ancak Yaw Damper Sistemi devrede ise kaptanın
yaptığı roll hareketine bağlı olarak rudder otomatik kumanda alarak yaw hareketini
gerçekleĢtirir. Pilotun pedala basmasına gerek kalmaz.
3- Engine Fail Compensation
Bu fonksiyon bütün uçaklarda yoktur. Bazı uçaklarda motorlardan biri arızalandığında tek
kalan motor asimetrik thrust‟a neden olacağından yaw damper otomatik olarak rudder‟a
kumanda vererek ters yönde yaw hareketi yaptırır ve böylece asimetrik thrust‟ın neden
olacağı etki telafi edilmiĢ olur.
ġekil 10.27