You are on page 1of 112

T.C.

KİLİS 7 ARALIK ÜNİVERSİTESİ


LİSANSÜSTÜ EĞİTİM ENSTİTÜSÜ
İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ ANA BİLİM DALI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

ÇİMENTOLU KOMPOZİTLERİN
ÜRETİMİNDE ŞABAZİT VE NANO KATKI
KULLANIMININ ARAŞTIRILMASI

FATİH BÜYÜKAYMAN
T.C.
KİLİS 7 ARALIK ÜNİVERSİTESİ
LİSANSÜSTÜ EĞİTİM ENSTİTÜSÜ
İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ ANA BİLİM DALI
YÜKSEK LİSANS TEZİ

ÇİMENTOLU KOMPOZİTLERİN ÜRETİMİNDE


ŞABAZİT VE NANO KATKI KULLANIMININ
ARAŞTIRILMASI

FATİH BÜYÜKAYMAN

DANIŞMAN: DR. ÖĞR. ÜYESİ HADAAN PEHLİVAN

KİLİS
2022
T.C.
KİLİS 7 ARALIK ÜNİVERSİTESİ
LİSANSÜSTÜ EĞİTİM ENSTİTÜSÜ
JÜRİ VE ENSTİTÜ ONAY SAYFASI

Dr. Öğr. Üyesi Hadaan PEHLİVAN danışmanlığında, Fatih BÜYÜKAYMAN


tarafından hazırlanan “Çimentolu Kompozitlerin Üretiminde Şabazit ve Nano Katkı
Kullanımının Araştırılması” adlı tez çalışması tarih yazınız tarihinde aşağıdaki jüri
tarafından oy birliği/çokluğu ile Kilis 7 Aralık Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
Ana Bilim Dalınızı yazınız Ana Bilim Dalı’nda YÜKSEK LİSANS TEZİ olarak
kabul edilmiştir.

Bu tezin kabulü, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Yönetim Kurulunun ……/……/202…


tarih ve ….…/……. sayılı kararı ile onaylanmıştır.

Jüri Üyeleri Unvanı, Adı Soyadı


İmza
(Üniversite, Fakülte, Ana Bilim Dalı)

Dr. Öğretim Üyesi Hadaan PEHLİVAN


Danışman (Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Mühendislik- Mimarlık
Fakültesi, Yapı Malzeme Ana Bilim Dalı)

Prof. Dr. Hüseyin TEMİZ

Üye (Kahramanmaraş Sütçü İman Üniversitesi,


Mühendislik Fakültesi, Yapı Malzemeleri Ana Bilim
Dalı)

Dr. Öğretim Üyesi Yunus ÖZTÜRK


Üye (Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Mühendislik- Mimarlık
Fakültesi, Yapı Malzeme Ana Bilim Dalı)

Dr. Öğr. Üyesi Erdinç GÜLCÜ


Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Müdürü
ÖZET

ÇİMENTOLU KOMPOZİTLERİN ÜRETİMİNDE ŞABAZİT


VE NANO KATKI KULLANIMININ ARAŞTIRILMASI

Fatih BÜYÜKAYMAN

İnşaat Mühendisliği Ana Bilim Dalı


Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
Danışman: Dr. Öğr. Üyesi Hadaan PEHLİVAN

Sayfa:94 Yıl:2022

Çimento esaslı malzemeler; çimento hamuru, harç ve betondur. İhtiyaç durumunda


çimento esaslı malzemelerin içerisine puzolanik ve kimyasal katkılar ilave
edilebilmektedir. Bu kapsamda çimentolu kompozit olarak farklı oranlarda mikro, nano
ve kimyasal katkılı harç üretimleri yapılmıştır. Çimentolu kompozitin üretiminde mikro
katkı olarak doğal bir zeolit minerali olan şabazit % 0, % 3, % 6 ve % 9 oranlarında
kullanılmıştır. Nano katkı olarak ise % 0, % 0.5, % 1.25 ve % 2.0 oranlarında nano
silika ilave edilerek çimentolu sistemler hazırlanmıştır. Öncelikle deneysel çalışmalarda
kullanılacak olan şabazitin ve nano katkının kimyasal, fiziksel ve mekanik özellikleri
araştırılmıştır. Şabazitin ve nano katkının incelik, özgül ağırlık ve X-Işını Floresans
(XRF) analizi ile mineralojik özelliği değerlendirilmiştir. Bu çalışmada çimento
hamurlarının standart kıvam belirlenmesi, priz süreleri ve hacim genleşmesi deneyleri
yapılmıştır. Çimentolu kompozitin mekanik özelliklerini belirlemek için 28 ve 90
günlük farklı özelliklere sahip 40x40x160mm boyutunda çimento harç üretimleri
yapılmıştır. 28 günlük çimentolu karışımların hidratasyon gelişimini açıklayabilmek
için Fourier Dönüşümlü Kızılötesi Spektrometresi (FT-IR), Termogravimetrik Analiz
(TGA) ve SEM analizleri yapılmıştır. Ø10 donatı kullanılarak hazırlanan Ø50 x100
mm'lik silindir çimentolu kompozit korozyon numunelerinin elektrokimyasal korozyon
ölçümleri %3,5 NaCl çözeltisi içerisinde 1., 7., 30., 90., 140., 320. günlerde üç

i
elektrotlu ölçüm yöntemi kullanılarak alınmıştır. Fakat mikro ve nano katkıların
çimentolu karışımlarda su ihtiyacını arttırdığı bilinmektedir. Sonuç olarak; mikro ve
nano katkının çimentolu sistem üzerindeki etkileri kapsamlı bir şekilde araştırılmış
ayrıca işlenebilirlik, dayanım ve dayanıklılık özellikleri değerlendirilmiştir.
Değerlendirmeler sonucunda Ş6NS1,25 numunesinin dayanım ve dayanıklılık açısından
diğer numunelere göre daha iyi performans gösterdiği anlaşılmıştır.

Anahtar Sözcükler: Çimento hamuru, donatı, korozyon, nano silikat, şabazit, XRF,
FT-IR, TGA, SEM

ii
ABSTRACT

CHABAZITE IN THE PRODUCTION OF CEMENT COMPOSITES AND


INVESTIGATION OF NANO ADDITIVES

Fatih BÜYÜKAYMAN

Department of Civil Engineering


Kilis 7 Aralik University, Graduate Education Institute
Supervisor: Dr. Hadaan PEHLİVAN
Page:94 Year:2022

Cement-based materials consist of cement paste, mortar and concrete. Pozzolanic and
chemical additives can be added to cement-based materials when more affordable costs
or durability are required. Therefore, different ratios of micro, nano and chemical
additive mortars were produced as cementitious composites. Chabazite, a natural zeolite
mineral, was used as a micro additive in the production of cementitious composite at the
rates of 0%, 3%, 6% and 9%. Cementitious systems were prepared by adding 0%, 0.5%,
1.25% and 2.0% nano silica as nano additives. First, the chemical, physical and
mechanical properties of chabazite and nano additives to be used in experimental
studies were investigated. In order to determine the mechanical properties of the
cementitious composite, cement mortar with different properties were produced with
40x40x160 mm were produced for 28 and 90 days. Fourier Transform Infrared
Spectrometer (FT-IR), Thermogravimetric Analysis (TGA) and SEM analyzes were
performed to explain the hydration development of 28-day cementitious mixtures.
Electrochemical corrosion measurements of Ø50 x100 mm cylinder cement composite
corrosion samples prepared using Ø10 reinforcement were taken in 3.5% NaCl solution
on the 1st, 7th, 30th, 90th, 140th, 320th days using the three-electrode measurement
method. As a result, the effects of micro and nano additives on the cementitious system
were investigated extensively and their workability, strength and durability properties
were evaluated. Therefore, it was concluded that the Ş6NS1,25 sample performed better
than the other samples in terms of strength and durability.

iii
Keywords: Cement paste, reinforcement, corrosion, nano slicate, chabazite, XRF,

FT-IR, TGA, SEM

iv
İÇİNDEKİLER

ÖZET ................................................................................................................................ i
ABSTRACT..................................................................................................................... iii
TABLOLAR DİZİNİ ..................................................................................................... viii
ŞEKİLLER DİZİNİ ......................................................................................................... ix
RESİMLER DİZİNİ ........................................................................................................ xi
HARİTALAR DİZİNİ .................................................................................................... xii
SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ .................................................................. xiii
TEŞEKKÜR................................................................................................................... xiv
ETİK İLKE VE KURALLARA UYGUNLUK BEYANNAMESİ ............................... xv
1.GİRİŞ ............................................................................................................................ 1

1.1. Amaç .......................................................................................................................... 2

2. GENEL BİLGİLER .................................................................................................... 4

2.1. Çimento Esaslı Malzemeler ....................................................................................... 4

2.2. Kimyasal Katkılar.......................................................................................................8


2.3. Mikro Katkılar ......................................................................................................10

2.3.1. Zeolitler ................................................................................................................. 12

2.3.1.1. Doğal zeolitlerin yapısı ve özellikleri.................................................................13

2.3.1.2. Doğal zeolitlerin sınıflandırılması......................................................................15

2.3.1.3. Doğal zeolitlerin Türkiye madencilik potansiyeli açısından önemi...................16

2.3.1.4. Zeolitlerin kullanım alanları...............................................................................18

2.3.2. Şabazit ................................................................................................................... 18

2.3.2.1. Şabazitin kristal yapısı ve özellikleri..................................................................18

2.3.2.2. Şabazitin fiziksel özellikleri...............................................................................19

2.3.2.3. Şabazitin mühendislikte kullanım alanları.........................................................20

2.3.2.4. Dünya’da ve Türkiye’de şabazit........................................................................20

2.4. Nano Katkılar .....................................................................................................20

v
2.5. Numunelere Yapılan Testler ..............................................................................22

2.5.1. Spektroskopik yöntemler ...................................................................................... 22

2.5.1.1. Kızılötesi (infrared) spektroskopi (FT-IR).........................................................22

2.5.1.3. Elektrokimyasal empedans spektroskopisi (EIS)...............................................23

2.5.2. Termal yöntemler .................................................................................................. 25


2.5.3. Mikro yapı analiz yöntemleri ................................................................................ 25
2.5.4. Elektrokimyasal korozyon ölçüm yöntemleri ....................................................... 27

3. MATERYAL VE YÖNTEM.................................................................................... 28

3.1. Materyal ..................................................................................................................28

3.1.1. Çimento ................................................................................................................. 28


3.1.2.Kum ....................................................................................................................... 29
3.1.3. Şabazit (Mikro katkı) ............................................................................................ 29
3.1.4. Nano silikat (Nano katkı) ...................................................................................... 30
3.1.5. Süperakışkanlaştırıcı (kimyasal katkı) .................................................................. 31
3.1.6. Su .........................................................................................................................31
3.1.6. Çözeltiler ............................................................................................................... 31
3.1.7. Betonarme çeliği ................................................................................................... 32

3.2.Yöntem.............................................................. .......................................................32

3.2.1. Çimentolu kompozit karışım oranları ve numunelerin hazırlanması .................... 32


3.2.2. Şabazitin malzeme özelliklerinin belirlenmesi ..................................................... 36
3.2.4. Çimento hamurlarının standart kıvam, priz süresi ve hacim genleşmesi
deneyi...................... ........................................................................................................ 39
3.2.5. Taze harç kıvamı deneyi ....................................................................................... 41
3.2.6. Çimentolu kompozitin mekanik özelliklerinin belirlenmesi ................................ 42
3.2.7. Moleküler yapı analizleri (FT-IR) ........................................................................ 43
3.2.8. Termal reaksiyonlar (DTA/TGA) ......................................................................... 43
3.2.9. Elektrokimyasal korozyon ölçümleri .................................................................... 44

vi
3.2.9.1. Yarı hücre potansiyel yöntemi (HCP)................................................................45

3.2.9.2. Kulometri uygulaması (Açık devre potansiyelinde korozyon yükleri)..............46

3.2.9.3. Elektrokimyasal empedans spektroskopisi yöntemi (EIS) ................................46

3.2.9.4. Polarizasyon yöntemi, Tafel polarizasyon yöntemi (TP)...................................47

4. BULGULAR VE TARTIŞMA ................................................................................. 49

4.1. Çimento hamurlarının fiziksel özelliklerine ait sonuçları ...............................49


4.2. Çimentolu kompozitin mekanik özelliklerine ait sonuçlar ...............................50
4.3. Moleküler yapı analiz (FT-IR) sonuçları .......................................................53
4.4. Termal reaksiyonlar (DTA/TGA) sonuçları .......................................................59
4.5. Taramalı elektron mikroskop (SEM) görüntü sonuçları ...............................62
4.6. Elektrokimyasal korozyon ölçümleri. ..................................................................73

4.6.1. Yarı hücre potansiyel yöntemi (HCP) .................................................................. 73


4.6.2. Kulometri uygulaması (Açık devre potansiyelinde korozyon yükleri) ................ 76
4.6.3. Elektrokimyasal empedans spektroskopisi yöntemi (EIS) ................................... 77
4.6.4. Polarizasyon yöntemleri sonuçları ........................................................................ 81

4.6.4.1. Tafel polarizasyon yöntemi (TP)........................................................................81

5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER .................................................................................... 84


KAYNAKLAR .............................................................................................................. 86

vii
TABLOLAR DİZİNİ

Tablo2.1. Doğal zeolit mineralleri ve özellikleri…………………………………........22


Tablo 2.2. Türkiye’de tespit edilmiş bulunan zeolit yatakları ve türleri…………….…23
Tablo 3.1. Çalışmada kullanılan CEM I 42,5R fiziksel ve kimyasal özellik……….…,35
Tablo 3.2. Nano silikaya ait kimyasal ve fiziksel özellikler …………………..………37
Tablo 3.3. Çimentolu kompozite ait deney tasarım planı……………………………...40
Tablo3.4. Şabazite ait XRF analiz sonuçları……………………………………….….44
Tablo3.5. Şabazite ait fiziksel özellikler ………………………………………………44
Tablo 3.6. Çimento hamurlarının karışım oranları ……………………………………46
Tablo3.7. Çimentolu kompozitlerin (harç) karışım oranları……………..…………….48
Tablo 4.1. Çimento hamurlarının fiziksel özellikleri …………….……………………57
Tablo 4.2. Çimentolu kompozitin eğilme dayanımı sonuçları (MPa)…………………58
Tablo 4.3. Çimentolu kompozitin basınç dayanımı sonuçları (MPa)……….…………59
Tablo 4.4. Donatılı çimentolu kompozitlerin 320. günde elde edilen Tafel ölçüm
sonuçları……………………………………………………………………………….70
Tablo 4.5. Çimentolu kompozitlerin EDX analizlerine göre Ca/Si oranı…………….81
Tablo 4.6. LPR yöntemine göre donatı korozyon kriterleri ………………….……....93
Tablo 4.7. Donatılı çimentolu kompozitlerin 320. günde elde edilen Tafel ölçüm
sonuçları……………………………………………………………………………….93

viii
ŞEKİLLER DİZİNİ

Şekil 2.1. Puzolanların sınıflandırılması (Massazza’ya göre)…………………………17


Şekil 2.2. Şabazit kafes yapısı………………………………………………………….25
Şekil 2.3. Bazaltik kayaçlar içerisindeki boşluklarda kristallenen beyaz ve yarı şeffaf
şabazit mineraller (Şahin, 2013)…………………………………………………..……26
Şekil 2.4. AC yöntemiyle elde edilen kompleks diyagramın şematik gösterimi-Nyquist
diyagramı ………………………………………………………………………………31
Şekil 4.1. Çimentolu kompozitin farklı kür günlerinde eğilme dayanımı grafikleri
(MPa)………………………………………………………………….……………….58
Şekil 4.2.Çimentolu kompozitin farklı kür günlerde basınç dayanımı grafikleri (MPa)60
Şekil 4.3. Portland Çimentosu, şabazit ve nano silikata ait FT-IR spektrumları………62
Şekil 4.4. Çimentolu kompozitlere ait FT-IR spektrumları………………………….…66
Şekil 4.5. Portland Çimentosu, şabazit ve nano silikata ait TGA analizleri…...........….68
Şekil 4.6 Çimentolu kompozitlere ait TGA analizleri…………………...........…….….69
Şekil 4.7. No:0 Referans numune SEM-EDX analizleri……………………………….71
Şekil 4.8. No:1 numune SEM-EDX analizleri…………………………………………72
Şekil 4.9. No:2 numune SEM-EDX analizleri…………………………………………73
Şekil 4.10. No:3 numune SEM-EDX analizleri………………………………….…….74
Şekil 4.11. No:4 numune SEM-EDX analizleri……………………….………….……75
Şekil 4.12. No:5 numune SEM-EDX analizleri……………………………..…………76
Şekil 4.13. No:6 numune SEM-EDX analizleri……………………………….…….…77
Şekil 4.14. No:7 numune SEM-EDX analizleri…………………………….….………78
Şekil 4.15. No:8 numune SEM-EDX analizleri……………………………….….……79
Şekil 4.16. No:9 numune SEM-EDX analizleri………………………………….….…80
Şekil 4.17. Donatılı çimentolu kompozitlerin farklı günlerde ölçülen açık devre (E ADP)
potansiyellerinin zamana göre veri saçılma grafikleri………………………………….83
Şekil 4.18. Donatılı çimentolu kompozitlerin 1., 7., 30., 90. ve 140. günlerde ölçülen
(EADP) potansiyeli ortalama değerlerinin zamana göre değişimi……………………….84
Şekil 4.19. Donatılı çimentolu kompozitlerin farklı günlerde ölçülen açık devre
koşullarındaki korzoyon yüklerinin (Qnet) zamana göre veri saçılma grafikleri………85

ix
Şekil 4.20. Donatılı çimentolu kompozitlerin 1., 7., 30., 90. ve 140. günlerde ölçülen
açık devre koşullarındaki korzoyon yüklerinin (Qnet) ortalama değerlerinin zamana
göre değişimi………………………………………………………………………..….86
Şekil 4.21. Donatı/beton sistemi için Randless devresi………………………..……….88
Şekil 4.22. Donatılı çimentolu kompozitlerin 1. gün Nyquist diyagramları………...…88
Şekil 4.23. 1 nolu çimentolu kompozitlerin 1. gün Nyquist diyagramlarında görülen
beton örtü direnci ve donatı korozyonu sürecine ait dairesel yaylar……………..…….89
Şekil 4.24. Donatılı çimentolu kompozitlerin 90. gün Nyquist diyagramları…….……90
Şekil 4.25. Donatılı çimentolu kompozitlerin 320. günde elde edilen Tafel eğrileri…..92
Şekil 4.26. Donatılı çimentolu kompozitlerin 320. günde elde edilen akım-potansiyel
eğrileri………………………………………..…………………..……..................……94

x
RESİMLER DİZİNİ

Resim 3.1.Nano katkı……………………………………………………………..……37


Resim 3.2. Süperakışkanlaştırıcı katkı…………………………………………………38
Resim 3.3. Betonarme çeliği……………………………………………………..…….39
Resim 3.4.Nano silikatın ultrasonik karıştırıcıda ön hazırlığı…………………………42
Resim 3.5. Çimentolu kompozitin üretiminde kullanılan bağlayıcı malzeme ve kum...42
Resim 3.6. Çimentolu kompozitin karıştırılması………………………………………43
Resim 3.7.Şabazit kayaç numunesi ve öğütülmüş durumu…………………….………43
Resim 3.8. Farklı tür akışkanlaştıcılar………………………………….………………45
Resim 3.9. Marsh hunisi deneyi………………………………………..………………46
Resim 3.9. Vicat ..................................……………………………………………..….47
Resim 3.10. Priz süresi ve hacim genleşmesi deneylerinde kullanılan cihaz ve aletler..47
Resim 3.11. Taze harç kıvamının belirlenmesi……………………………………..….48
Resim 3.12. Çimento harç numuneleri…………………………………………………49
Resim 3.13. Çimento harçlarının mekanik deneylerinde kullanılan çimento test presi..49
Resim 3.14. DTA/TGA ve FT-IR analizleri için çimentolu kompozit numunelerin
öğütülmesi ve hazırlanan numuneler……………………………………..…………….50
Resim 3.15. Korozif ortam içerisinde bekletilen çimentolu kompozit numuneleri……51
Resim 3.16. Üç elektrotlu elektrokimyasal hücre…………………………..………….51

xi
HARİTALAR DİZİNİ

Harita 3.1. Rezerv alanının yer bulduru haritası………………………………………36


Harita3.2. Çalışma alanının jeoloji haritası ve genelleştirilmiş kesiti (MTA Web Sitesi
kullanılarak hazırlanmıştır)………………………………………………..……………37

xii
SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ

ADP Açık Devre Potansiyeli


ASTM American Society for Testing Metarials
dk Dakika
g Gram
kg Kilogram
KN Kilonewton
LRP Lineer polarizasyon rezistans
MPa Megapaskal
mA Miliamper
mm Milimetre
mV Milivolt
N Newton
NS Nano Silikat
PÇ Portland çimentosu
ppm Mikro
s Saniye
Ş Şabazit
t Ton
µ Mikro

xiii
TEŞEKKÜR

Yüksek lisans eğitimim süresince ve bu tezin yürütülmesinde hiçbir desteğini


esirgemeyen danışmanım Sayın Dr. Öğr. Üyesi Hadaan PEHLİVAN'a,

Kilis 7 Aralık Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu İnşaat Programı
Öğr.Gör. Mahmut AYTEKİN’e,

Korozyon deneyleri süresince emeği geçen Kilis 7 Aralık Üniversitesi İTAMER


Müdürü Dr.Öğr.Üyesi Evrim BARAN’ a,

Molüküler yapı analizi deneylerinde yardımcı olan Kilis 7 Aralık Üniversitesi İTAMER
Öğr.Gör. Ümit Haydar EROL’ a

Taramalı elektron mikroskop görüntüleri konusunda yardımcı olan Kayseri Erciyes


Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Serhan İLKERTAPAR’a

Çimento deneylerinde yardımcı olan Kilis Limak Çimento Fabrikası Laboratuvar Şefi
Hasan GÜNERİ'ye,

Bilgisayar analiz programı konusunda yardımcı olan olan Kilis 7 Aralık Üniversitesi
Mühendislik Mimarlık Fakültesi Arş.Gör Cemanur AYDINALP’a

Beni en iyi şekilde yetiştiren ve her zaman yanımda olan sevgili annem Şükran
BÜYÜKAYMAN, babam Mahmut BÜYÜKAYMAN ve abim Hamit
BÜYÜKAYMAN’a.

Her şartta yanımda olan Meltem URUÇ’a

Sonsuz teşekkürlerimi sunarım…

Fatih BÜYÜKAYMAN

xiv
ETİK İLKE VE KURALLARA UYGUNLUK BEYANNAMESİ

Bu tez çalışmasının kendi çalışmam olduğunu, tezin planlanmasından yazımına kadar


bütün aşamalarda bilimsel etik ilke ve kurallara uygun davrandığımı; bu tezdeki bütün
bilgileri akademik ve etik kurallar içinde elde ettiğimi, kullanmış olduğum tüm bilgiler
ve yorumlar için kaynak gösterdiğimi ve bu kaynaklara kaynakçada yer verdiğimi,
hiçbir şekilde “intihal içermediğini” beyan ederim. Herhangi bir zamanda, çalışmamla
ilgili bu beyanıma aykırı bir durumun saptanması durumunda, ortaya çıkacak tüm ahlaki
ve hukuki sonuçları kabul ettiğimi bildiririm.

Fatih BÜYÜKAYMAN

xv
1.GİRİŞ

Çimento esaslı malzemeler; çimento hamuru, harç ve betondur. Bu yapı malzemeleri


zaman içerisinde çevresel etkilere karşı dayanıklılık ve sürdürülebilirlik özelliklerini
kaybedebilmektedir. Özellikle geleneksel çimento esaslı üretimlerde korozyon, sülfat
etkisi, alkali-silika reaksiyonu, donma-çözülme etkisi, ıslanma-kuruma ve sıcaklık
değişimleri gibi dayanıklılık sorunlarının önüne geçilmesinde mineral katkılar uzun
zamanlardan bu yana kullanılmaktadır. Ancak günümüzde ve gelecekte bu sorunlara
cevap verebilecek yeni nesil çimento esaslı malzemelerin üretilmesi, hidratasyon
ürünlerinin karmaşık yapılarının tam olarak anlaşılmasına ve nano teknoloji
olanaklarının araştırılmasına bağlıdır. Nano ölçek kavramı partikül boyutları 1-100 nm
arasında olan ölçüleri ifade etmektedir. Çimentolu sistemlerde nano partikül olarak;
nano silika, nano alümin, nano kalsit, nano titanyum, karbon nano tüpler ve karbon nano
lifler kullanılmaktadır.

Çok eski zamanlardan bu yana, silisli ve alümino-silisli minerallerin karışımından


meydana gelen mikro partikül olarak puzolanik maddelerin çimentolu sistemlerin
üretiminde kullanılması oldukça yaygındır. Günümüzde yüksek dayanımlı çimentolu
kompozitlerin üretiminde mikro partiküllerin yanı sıra nano partiküllerin kullanımı da
araştırılmaktadır. Nano tanecik ilave edilen çimentolu kompozitlerin mekanik ve mikro
yapısal özelliklerinin iyileştiği ayrıca üretiminde daha az miktarda çimento
kullanılmasına katkı sağladığı görülmektedir. Böylece çimento üretimi sırasında enerji
tüketimi ve karbondioksit salınımı azalmaktadır.

Nano malzemelerin çimentolu kompozitlerde kullanımı, su ihtiyacının arttırması ve


matris içerisinde etkili dağıtılması sorunlarına rağmen bazı çimentolu sistemin
teknolojik özelliklerinin iyileştirilmesinde faydalıdır. Nano partiküllerin çimentolu
sistem içerisindeki davranışı silis dumanı ve metakolin gibi mikro esaslı malzemelere
benzemektedir.

Dünyada inşaat sektöründe en yaygın olarak beton karışımlarında kullanılan


çimentonun, üretimi sırasında çevreye verdiği zararın ve tükettiği enerji miktarının
azaltılması açısından çeşitli puzolanik katkılarla birlikte kullanılması fayda

1
sağlamaktadır. Nano partiküller içerisinde çimentolu kompozit araştırmalarında en çok
kullanılan nano silika bu açıdan ayrıca önemlidir.

Çimentolu kompozitlerin en önemli sorunlarından bir tanesi de özellikle tuzlu sularla


temas halinde malzemenin özelliklerini kaybederek kullanılamaz duruma gelmesidir.
Korozyon olarak karşımıza çıkan bu olay genellikle metalik malzemelerin kimyasal ve
elektrokimyasal reaksiyonlar sonucu ortaya çıkan dayanım ve dayanıklılık kayıpları ile
sonuçlanır.

Çimentolu sistem içerisindeki karışım suyunun agrega ve çimento tanelerini işlenebilir


duruma getirmek ayrıca çimentonun hidratasyonunu gerçekleştirmek gibi görevi vardır.
Agresif olmayan koşullarda çimentolu sistemdeki boşluk suyunun pH değeri 12-13
arasında bazik özelliktedir ve betonarme çeliği yüzeyinde koruyucu oksit filmi
oluşturarak donatıyı korozyona karşı korumaktadır. Çimentolu kompozitin üretiminde
kullanılan karışım suyu içerisinde Cl-, SO4-2, NO3-, HCO3- gibi agresif iyonlar olması
durumunda çimento bileşenleri ile reaksiyona girerek harç veya beton sistemi içerisinde
çatlaklar ayrıca donatı üzerinde parazit gerilmeler ile sonuçlanan hacim genleşmelerine
yol açar. Böylece malzemede oluşan kesit kayıpları önemli yapısal taşıma gücü
kayıpları oluşur (Taban, 2010).

Çimentolu kompozit içerisindeki betonarme çeliği yaşam döngüleri boyunca çeşitli


nedenlerden dolayı korozyona uğramaktadır. Özellikle Alp-Himalaya Deprem Kuşağı
içerisinde yer alan ve önemli aktif fay zonlarının geçtiği ülkemizdeki deprem tehlikesi
gerçeği de göz önüne alındığında korozyona bağlı hasarların daha yıkıcı olduğu dikkat
çekmektedir.

1.1. Amaç

Bu çalışmada çimentolu kompozit olarak farklı özelliklere sahip donatısız ve donatılı


harç üretimleri yapılmıştır. Harçlar da tıpkı betonlarda olduğu gibi çimento esaslı taneli
kompozitler olup benzer özelliklere sahiptir. Çimentolu kompozitin üretiminde mikro
katkı olarak şabazit ve nano katkı olarak ise nano silika kullanımı araştırılmıştır. Nano
katkı ilavesi farklı oranlarda karıştırılmış portland çimentosu ve puzolanlı sistemlerde;
öncelikle çimento hamuru priz başlangıcı ve sonu, genleşmesi, taze harç kıvamı, 28 ve
90 günlük harç numunelerinin eğilme ve basınç dayanımları, 28 günlük harç

2
numunelerinin hidratasyon gelişimi açıklayabilmek için SEM ve Termogravimetrik
Analiz (TGA), Fourier Dönüşümlü Kızılötesi Spektrometresi (FT-IR) gibi analizler ve
donatılı harç numunelerinin elektrokimyasal yöntemlerle korozyon mekanizması
incelenmiştir. Özellikle donatılı çimentolu kompozitlerde korozyon hasarlarını
önleyebilmek için mikro katkı, kimyasal katkı ve nano katkı kullanımının etkisi çok
yönlü olarak araştırılmıştır.

3
2. GENEL BİLGİLER

2.1. Çimento Esaslı Malzemeler

Çimento esaslı malzemeler; çimento hamuru, harç ve betondur. Çimento esaslı


malzemeler içerisinde beton en yaygın kullanılan yapı malzemesidir. Beton üretmek
için kullanılan asıl bağlayıcı olan çimentonun elde edilmesi sırasında sürdürülebilirlik
kavramını tehdit eden unsurlar yer almaktadır. Çimentonun yüksek maliyeti ve üretimi
sırasında çevreye olumsuz etkileri göz önüne alındığında çimento esaslı malzemelerin
sürdürülebilirlik araştırmaları gereği ortaya çıkmaktadır.

Harç ve beton gibi çimentolu kompozitler; çimento pastası, agrega ve çimento pastası-
agrega ara yüzeyinden üç fazlı bir malzeme olarak düşünülürse ara yüzeylerin önemi
artmaktadır. Çimentolu kompozitlerin permeabilite özelliği; boşluklar, çimento hamuru-
agrega ara yüzeyindeki mikro çatlakların bir fonksiyonudur. Kompozit yapı içerisindeki
boşluklar düzensiz ve karmaşık olduğundan boşlukları genel olarak sürekli ve süreksiz
boşluklar olmak üzere sınıflandırılabilir. Boşlukların sürekli ve büyük olması
kompozitin permeabilitesi, basınç dayanımı ve durabilitesi bakımından önemlidir.

Ayrıca çimentolu kompozit ve betonarme donatısının bir arada bulunduğu sistemlerde


öncelikle korozyon olmak üzere birçok dayanıklılık sorunları ortaya çıkmaktadır.
Çimentolu kompozitler kimyasal korozyona uğrarken, betonarme donatısının korozyonu
elektrokimyasal mekanizmaya göre oluşur. Betonarmedeki korozyon değişken çevresel
etki nedeni ile korozif ortam-beton-donatı ara yüzeylerinde sürekli olarak meydana
gelen kimyasal ve elektrokimyasal reaksiyonlar sonucunda oluşur. Bu reaksiyonlar
sonucunda kalite kaybına uğrayan betonda, betonarme donatısına sağladığı pasifleştirici
alkali ortam korozif ortama dönüşür. Aynı zamanda donatı çeliğinin üzerindeki
koruyucu pasif tabaka da etkisini kaybeder. Bunun sonucunda beton-donatı ara
yüzeyinde oluşan hacimli korozyon ürünleri betonun içerisinde çatlakların oluşmasına
yol açar.

Harçların iç yapısı üzerinde bağlayıcı fazı oluşturan çimentonun belirleyici etkisi vardır.
Harçların fiziksel, kimyasal ya da biyolojik etkiler karşısındaki davranışını belirleyen bu
fazın çimentonun su ile reaksiyona girmeden önceki (hidrate olmamış) ve sonraki
çimento hamuru (hidrate olmuş) durumları için ayrı ayrı incelemek gerekir. Çünkü,

4
su/çimento oranı, karıştırma şekli ve süresi gibi çeşitli faktörlere bağlı olarak, çimento
ile temas eden suyun bileşenlerin tamamı ile reaksiyona girememe olasılığı vardır
(Neville, 2002).

Su/çimento oranının 0,50-0,55 arasında değiştiği normal bir çimento hamurunda


çimento hidratasyonu sonucu gelişen ürünleri; hidrate olmuş çimento hamurunun % 50-
60’lık bir miktarını oluşturan kalsiyum silikat hidrat (CSH) fazı, %20- 25’lik bir
kısmını oluşturan kalsiyum hidroksit (CH/Portlandit) fazı ve kalan kısmı oluşturan
etrenjit, hidrate olmamış çimento partikülleri ve boşluklar gibi fazlar oluşturur
(Ramachandran ve Beaudoin, 2001).

Hidrate olmamış kısım çimento inceliğine, su/çimento oranına ve çimento


hidratasyonunun derecesine bağlıdır. Hidrate çimento hamuru terimi Portland
çimentosundan ve sudan oluşan hamuru simgeler. Portland çimentosu tipik olarak 1-50
μm boyutlarında değişen köşeli partiküllerden oluşmuş gri bir pudra halindedir
(Monteiro, 2004).

Portland çimento üretim prosesleri aşamasında klinkerleşmenin gerçekleşebilmesi için


kireç karbonatının (CaCO3) yaklaşık %75’i, silisyum dioksit (SiO2), alüminyum oksit
(Al2O3) ve demir oksit (Fe2O3) içeren killerin %20’si ve magnezyum karbonat
(MgCO3), kükürt ve alkalilerin %5’i fırın içerisinde reaksiyona girmektedir. Bu
karışıma giren temel elementler kireç, silika, alümin ve demir doğada bol miktarda ve
yaygın olarak dağılmıştır. Ham madde karışım ve harmanlama maliyetlerini mümkün
olduğunca düşürme isteği, çimento üretimi için en önemli hedeflerden biri olup ancak
kimyasal bileşimin ihmal edilmemesi gerekmektedir (Tsivilis vd., 1999).

Portland çimentosu kalsiyum oksit, silika, alümina ve demir oksit arasındaki yüksek
sıcaklık reaksiyonları ile üretilmiş birkaç bileşimin heterojen bir karışımı olan
klinkerin küçük miktarda alçı taşı ile toz haline getirilip karıştırılması ile üretilir.
Klinker bileşimlerinin ana karma oksit kompozisyonu, 3CaO·SiO2 (C3S), 2CaO·SiO2
(C2S), 3CaO Al2O3 (C3A) ve 4CaO·Al2O3·Fe2O3 (C4AF) ile tanımlanır (Neville, 1997).

Portland çimentosunun yaklaşık %60’ını oluşturan C3S bileşeni çimentonun


hidratasyonu hidratasyonu sonucu oluşan en önemli hidratasyon ürünleri olan kalsiyum
silikat hidrat (CSH) ve kalsiyum hidroksit (CH)’dan oluşmaktadır. Portland çimentosu

5
ve C3S hamurunun sertleşme başlangıcı ve sertleşme karakteristikleri benzerdir. Bu
nedenle çimento hidratasyonunun anlaşılmasında bir model oluşturması için C3S
hamurunun hidratasyon özellikleri (Kjellsen ve Lagerbrad, 2007) ile bu iki hamurun
hidratasyonu sonucunda oluşan ürünlerin zamana bağlı gelişimi ve morfolojik yapıları
üzerinde çalışmalar yapılmaktadır (Gallucci ve Scrivener, 2007).

C3S’in kristal sistemlerinin trigonal, monoklinik ve triklinik olmak üzere 7 polimorfu


olduğu bilinmektedir. Bu ana bileşenin birbirinden farklı dayanım özellikleri gösteren
çok sayıda polimorfları aynı anda hamurda bulunabilmektedir. Klinkerde polimorf
miktarları; klinker içindeki oranına, safsızlık yüzdesine, piklerin üst üste düşebilme
ihtimallerine bağlı olduğundan belirlenmeleri için kesin bir metot bulunmamakta,
genelde bu amaçla polimorfları saptamaktaki doğruluğu da tartışılan XRF veya
kimyasal metotlar kullanılmaktadır (Taylor, 1990; Peterson, 2003).

C2S’in, klinkerin %15-30’unu oluşturduğu ve hegzagonal, ortorombik ve monoklinik


formlarda 5 polimorfunun (β, γ, α, άl, άh) olduğu bilinmektedir (Peterson, 2003).

Cürufta, refrakterlerde ve belit çimentosunda bulunan β-C2S Portland çimentosunun


önemli polimorfudur (Hewlett, 2004). İçerisinde C2S’nin %15-30 kadar bulunduğu
C3S’nin bulunmadığı belit çimentolarının hidratasyonuyla daha az CH oluşur. Belit
çimentosu CO2 salınımı açısından daha çevrecidir. Optimum klinkerleşme sıcaklığı
100ºC daha düşüktür bu avantajlarının yanı sıra erken dayanımının çok düşük olması
gibi dezavantajları da vardır (Živica, 2000; Cuberos, 2009; Sedeño v.d. 2010).

C3A bileşeni, Portland çimentosunda yaklaşık olarak %4-11 arasında bulunmakta


(Ramachandran ve Beaudoin, 2001) olup yüksek miktarda bulunduğu çimentolarda
çatlamalara yol açan etrenjit ve jips oluşumlarına neden olarak durabilite problemleri
oluşturmaktadır (Şahmaran v.d., 2007). Bu yüzden çimento bileşiminde belli bir oranın
üzerinde olması istenmemektedir. Örneğin, sülfata maruz çimentolarda C3A %5’ten
fazla olmamalıdır (Ramachandran, 2001).

C4AF bileşeni Portland çimentosunun yaklaşık %8-%12’si arasında olup çimentonun


hidratasyonuna ve fiziko-mekaniğine etkisi diğer bileşenlere göre daha azdır. Ortamda
sülfat bulunduğunda C 3A ve C4AF’nin hidratasyonunda farklılıklar oluşur
(Ramachandran, 2001).

6
Kimyasal ve fiziksel parametrelere bağlı ayrıca termodinamik, kinetik ve yapısal
çeşitliliğe sahip kompleks bir işlem olan çimento hidratasyonu (Nonat, 1994) sonucunda
oluşan çimentonun hidratasyon ürünlerinden en önemlileri; CSH fazı, CH fazı ve
kalsiyum sülfo alümina hidrat (AFm ve AFt) fazlarıdır.

CSH’ın kristal yapısı tam olarak belirlenememiş olup amorf karakterinden dolayı
kompozisyonu çeşitlilik göstermektedir. Son dönemde gelişen enstrümantal analiz
teknikleri ile yaklaşık 100-700 m2/g gibi çok yüksek yüzey alanlı tabakalı bir yapıya
sahip olduğu belirlenen bu jelin doğada bulunan tobermorit mineraline benzediği kabul
edilmekte bu yüzden de CSH’a tobermorit denilmektedir (Mehta ve Monteiro, 2001;
Plassard v.d., 2004). Düzensiz tabakalardan oluşan CSH, nano boyutlu katı parçacık ve
boşluklardan oluşur (Juenger ve Jennings, 2001; Chen, 2003; Richardson, 2004)

Kalsiyum silikat hidrat (CSH) fazı, tamamen hidrate olmuş portlant çimentosu
hamurunun özelliklerini belirleyen en önemli fazlardandır. CSH’ın morfolojik yapısı ise
zayıf kristalin liflerin ağsı yapıya dönüşmesi ile oluşur. CSH erken yaşlardaki
hidratasyon süresince, çimento tanesinin yüzeyinde düşük yoğunluklu ince tabakalar
oluşturarak su dolu boşluklara doğru gelişir. İkinci aşamada ise CSH hidrate olmuş
çimento partiküllerinin çevresinde yoğun bir şekilde görülür (Baradan, 2012).

CH fazı, CSH fazının aksine CH fazının belirgin kristal yapı/yapılara sahip olduğu
söylenebilir. Bu faz, mikron düzeyde farklı hegzagonal prizma morfolojisine sahip
yapılardan geniş ince uzun kristallere, blok şeklinde masif yapılara ve ince şekilde
saçılmış kristallere kadar farklı şekiller gösterir (Sarkar v.d., 2001).

Doğal bir mineral adı olan Portlandit diye de bilinen CH’ın tabakalı bir yapısı vardır. Bu
yapıdaki kalsiyum atomları oktahedral, oksijen atomları ise tetrahedraldır. Tabakalar
arası kuvvetler zayıf ihmal edilebilir hidrojen bağları türündendir (Taylor, 1990).

CH morfolojisi genellikle tanımsız bir şekilden büyük plakların kümelenmesine doğru


değişkenlik göstermektedir. CSH ile karşılaştırıldığında çok düşük yüzey alanına sahip
olmasından dolayı dayanıma katkısı azdır, hidratasyon ürünleri arasında çözünen en
zayıf bileşendir (Baradan, 2012).

7
Kalsiyum sülfo alümina hidrat (AFt ve AFm) fazları; çimentonun hidratasyonu sonucu
iki farklı morfolojiye sahip kalsiyum sülfo alümina hidrat oluşur. Bunlar, etrenjit (AFt)
ve mono sülfat (AFm) fazlarıdır. AFt kolon ve kanal benzeri yapılardan oluşmakta olup
genel formülü C6(A,F)X3Hy şeklindedir. AFm ise hekzagonal veya psödo hekzagonal
plakalı şekillerdedir ve genel formülü C4(A,F)X2Hy şeklindedir. Her iki formülde “y” ile
su molekülünün sayısı, “X” ile de anyonlar gösterilmiştir. X ile gösterilen anyonlar
önemlidir. Bunlar; Cl-(Friedel Tuzu), OH-, SO4-2 (Monosülfat) ve CO3-2 olabilir (Baur,
2004).

Genellikle etrenjit formu erken hidratasyon boyunca boş yerlerde iğne benzeri yapıda
oluşmaktadır. (Sarkar v.d., 2001).

Yapıya dışarıdan giren sülfat iyonları, sertleşmiş betonda alüminli ve kalsiyumlu


bileşenlerle reaksiyona girip alçıtaşı ve etrenjiti oluştur, bu da betonun hasar görmesine
neden olmaktadır. Dış ortamdan sülfat iyonu girişi olmayıp çimentonun sülfat
içeriğinden kaynaklı zararlı oluşum ise gecikmiş etrenjit oluşumu olarak adlandırılır
(Baradan, 2010).

Tomasit etrenjit kristalllerine çok benzeyen bir kafes yapısına sahiptir. Bu nedenle
etrenjit ve tomasitin birbirinden ayırt edilmesi zor olup tomasit, Al2O3 yerine SiO2
bileşeni içermektedir. Tomasitin hacim genleşmesi etrenjitin %45’i kadardır (Baradan
v.d., 2010).

Çimento esaslı malzemelerin performansının arttırılması için iki yaklaşım vardır, biri
geopolimer gibi çimento içerikli malzemelerin yerini alacak uygun alternatif
materyalleri bulmak ve diğeri ise katkı maddeleri ile çimentonun performansını
ayarlamaktır (Singh v.d., 2013; Hanus ve Harris, 2013).

Çimentolu kompozitlerin çeşitli özelliklerini iyileştirmek için kullanılan katkı maddeleri


kimyasal, mikro ve nano katkılardır.

2.2. Kimyasal Katkılar

Kimyasal katkılar ASTM C 125’e göre “su, agrega, hidrolik çimento ve lifin dışında,
beton ve harçta bileşen olarak kullanılan ve hamura karışımdan hemen önce ya da
karışım anında katılan bir madde” olarak tanımlanır. Beton teknolojisinde kullanılan

8
katkılar içerisinde, suda çözünebilen kimyasal katkılar çok önemli yer tutar.
Günümüzde en sık kullanılan kimyasal katkılar ise süperakışkanlaştırıcılardır
(Ramachandran, 1995).

Genel olarak katkı maddeleri karışım suyuna belli oranlarda katılarak betonun fiziksel
ve kimyasal özelliklerinin bir kısmında değişiklik yapmasını sağlayan maddelerdir
(Uyan ve Özkul, 1985).

Kimyasal katkı maddeleri genel tanım olarak karışımdaki çimentoya %5'ten daha az
ilave edilir, ancak katkıların çoğu %2'den az kullanılır ve kullanılan tipik aralık %0,3-
1,5'tir (Scrivener, 2003a).

İşlenebilirlik, pompalanabilirlik, priz özellikleri, mekanik performans, donma çözünme


direnci ve büzülme gibi dayanıklılık özellikleri başta olmak üzere betonun yapı
özelliklerini geliştirmek için çeşitli türleri kullanılır. Ayrıca, yüksek akıcılığa sahip
beton, yüksek dayanımlı beton, su altı betonu ve püskürtme beton gibi özel betonların
üretiminde kullanılmaktadırlar (Plank v.d., 2015).

Taze ve sertleşmiş beton özelliklerini iyileştirmek için üretilmiş birçok kimyasal katkı
türü vardır. Kanada Çimento Birliği (Canadian Cement Association) tarafından
yayınlanan Beton Katkılarının Tasarımına göre (Design of Concrete Mixtures, 2011)
katkıların listesi; hızlandırıcılar, hava engelleyiciler, hava sürükleyici katkılar, alkali-
agrega reaktivite inhibitörleri, yıkanma karşıtı katkılar, aderans arttırıcı katkılar,
renklendirici katkılar, korozyon inhibitörleri, su geçirimsizlik katkıları, köpük yapıcı
maddeler, mantar önleyici kimyasallar, antiseptikler, böcek ilaçları, gaz oluşturucuları,
derz katkıları, hidratasyon kontrol katkıları, geçirimsizlik katkıları, geciktiriciler, rötre
azaltıcılar, süperakışkanlaştırıcılar, süperakışkanlaştırıcı ve geciktiriciler, su azaltıcı
katkılar, su azaltıcı ve hızlandırıcılar, su azaltıcı ve geciktiriciler, yüksek oranda su
azaltıcılar ve orta derece su azaltıcılar olarak sınıflandırılabilir (Aïtcin ve Eberhardt,
2016).

Yüksek oranda su azaltıcı (YOSA) olarak da bilinen süperakışkanlaştırıcılar, beton


karışımında kullanılan kimyasal katkılardır. Bu katkılar karışımda su/çimento oranını
düşürüp, işlenebilirliği de arttırarak betonun dayanımının artmasına katkı
sağlamaktadırlar (Sümer ve Söyler, 2002).

9
Normal su azaltıcı katkılar betonun su ihtiyacının %10-15 civarında düşürürken,
süperakışkanlaştırıcılar %30 düşürme özelliğine sahiptirler (Ramachandran, 1996).

İlk nesil süperakışkanlaştırıcılar linyosülfonat bazlı hava sürükleyici su azaltıcı


maddeler olmuştur. Bunu, β-naftalin sülfonat bazlı ürünlerden oluşan ikinci nesil
süperakışkanlaştırıcılar takip etmiştir. En yeni nesil süperakışkanlaştırıcılar ise,
günümüzde kullanılan ana süperakışkanlaştırıcılar olan polikarboksilat bazlı ürünler,
muhteşem özellikler sağlayan çok karmaşık moleküllerden oluşmaktadır. Geliştirilen ilk
nesil katkılarda çökme kaybı sorunu yaşanmıştır. Bu çökme kaybını azaltmak için 2.
nesil katkılar üretilmiştir. Ancak bu katkılar da bu sorunun üstesinden tamamen
gelememişlerdir. Bu yüzden 3. nesil olan polikarboksilat bazlı süperakışkanlaştırıcılar
geliştirilmiştir (Kovler ve Roussel, 2011).

Bu tez çalışmasında, modifiye polikarboksilat esaslı polimer süperakışkanlaştırıcı


kullanılmıştır.

2.3. Mikro Katkılar

“Puzolan” terimi İtalya’daki Vezüv yanardağının eteklerinde bulunan “Puzzuoli”


kasabasının adından alınmıştır. Milattan yaklaşık 100 yıl önce, eski Romalılar, Puzzuoli
kasabasının civarında volkanik kül ile söndürülmüş kirecin suyla birlikte karılmasıyla
elde edilen malzemenin hidrolik bağlayıcılık özelliği gösterdiğini fark etmişlerdir. Su
altında sertleşme gösterebilen bu malzeme, “puzolan” olarak adlandırılmıştır.
(Vitruvius, 1960).

Puzolanlar (mineral katkılar), kendi başına bağlayıcılık özelliği çok az olan veya hiç
olmayan ancak ince öğütüldüğünde ve rutubetli ortamda kalsiyum hidroksitle kimyasal
reaksiyona girdiklerinde bağlayıcılık özelliği kazanan silisli ya da silisli ve alüminli
malzemelerdir. Esas oksitleri olan silis ve alümine ilave olarak yapılarında demir oksit,
kalsiyum oksit (CaO), alkali ve karbon bulunmaktadır. Bu maddelerin miktarları ise
elde edildikleri kaynağa göre değişmektedir (ASTM C 618).

Çimento sektöründe sürdürülebilir çimento üretimini sağlamak için farklı puzolanlar


kullanılmaktadır. Puzolanlar kimyasal, mineralojik ve jeolojik orijini farklı olan çok
geniş yelpazeye sahip malzemeleri içerdiğinden sınıflandırılmasında zorluklar ortaya

10
çıkmaktadır. Puzolanların sınıflandırılmasında çok fazla yöntem olsa da en çok tercih
edileni Şekil 2.1'de görüldüğü gibi Massazza’nın puzolanların kökenlerini esas alan
sınıflandırma sistemidir.

Şekil 2.1. Puzolanların sınıflandırılması (Massazza, 1988).

Ülkemizde çimento üretiminde doğal puzolanik katkı maddesi olarak; tras ve bazik
nitelikli volkanik oluşumların bir ürünü olarak oluşan doğal cüruflar yaygın olarak
kullanılmaktadır. Ayrıca yapay olarak elde edilen yüksek fırın cürufu ve uçucu küller de
katkı maddesi olarak kullanılmaktadır. Çimento maliyetlerinin düşürülmesi açısından
katkı maddelerinin yüksek oranda kullanılabilir kalitede olması büyük önem
taşımaktadır. Çimento üretiminde bu maddelerin katılabilirlik oranını belirlemede;
puzolanik aktivite değerleri, SiO2, Al2O3 ve Fe2O3 içeriği ve çözünmüş kalıntı oranları
gibi parametreler etkendir. Bu oranlar genelde %10-30 arasındadır (Devlet Planlama
Teşkilatı (DPT), 2000).

Doğal puzolanlar; genellikle uygun kimyasal ve mineralojik bileşimli TS EN 197-1


standardının puzolan tarifine uygun volkanik orijinli malzemeler veya tortul kayalardır.
Doğal kalsine edilmiş puzolanlar; TS EN 197-1 standardının puzolan tarifine uygun, ısıl
işlemle aktifleştirilmiş volkanik orijinli malzemeler, killer, şistler ve tortul kayalardır
(TS EN 197-1, 2012).

11
Piroklastik kayaçlar volkanik faaliyetler esnasında volkandan çıkan her çeşit parçalı-
kırıntılı malzemenin depolanma süreçleri sonucu bir depolanma alanında birikmesiyle
oluşurlar. Sedimanter kayaçları oluşturan kökeni volkanik olan çökellerden piroklastik
kayaçlar tane boyuna göre; aglomera, volkanik breş, lapilli tüf, iri taneli tüf, ince taneli
tüf ve kül olarak adlandırılır.

Massazza’ya (1988) göre doğal puzolanlar açısından ölnemli bir kaynak olan piroklastik
kayaçlar; gevşek yapılı kayaçlar ve sıkı yapılı kayaçlar olmak üzere ikiye ayrılır.
Türkiye’de gevşek yapılı kayaçlara örnek olarak Kula volkanitleri, sıkı yapılı olanlara
da Bayburt tüfleri örnek verilebilir.

Doğal puzolanlara örnek olarak; camsı volkanik yapıya sahip pomza, silisli ve alüminli
içeriğe sahip magmanın ani soğuması ile camsı yapıya sahip tüf ve ignimbiritler, sulu
alümina silikatlar olarak bilinen zeolitler, alg türü olan diatome, kil, volkanik kül vb,
organik içeriğe sahip diatomitler, silis ve alüminli içeriğe sahip genellikle kristal yapıya
sahip pişirilmiş kil ve şeyl verilebilir.

Yapay puzolanlara ise; termik enerji santral atığı uçucu küller, elektrik ark fırınlarında
atık olarak ortaya çıkan silis dumanı, demir üretimi sırasında yanma atıkları ürünü
yüksek fırın cürufu, bol miktarda silika içeren pirinç kabuğu külü gibi maddelerdir.

2.3.1. Zeolitler

Sürdürülebilir çimento üretebilmek içim bağlayıcı özelliğe sahip inorganik malzemeler


kullanılmaktadır. Genellikle doğal puzolanlar (tras), cüruf, uçucu kül, silis dumanı gibi
metalurjik tesis atıkları katkılı çimentoların üretiminde kullanılmaktadır. Doğal
puzolanların (trasın) puzolanik aktivite özellikleri; volkanik cam, opal, kil mineralleri,
zeolitler ve alüminyum hidroksit gibi malzemelerin tek başına ya da çoklu
kombinasyonuna bağlıdır.

Doğal puzolanlar (tras) eğer hava etkisine maruz kalırsa, camsı yapısı zeolitleşir ya da
killeşme özelliğine sahiptir. Zeolitleşme trastaki camsı yapının dış etkilerle zeolit grubu
mineraline dönüşmesidir. Killeşme ise, camsı yapının kil mineraline dönüşmesi söz
konusudur. Zeolitleşme, malzemenin puzolanik özelliklerinde iyileşmeye yol açarken,

12
killeşme ise kötüleşmeye neden olur. Bu nedenle kil minerallerinin puzolanik
özelliklerini iyileştirmek için farklı sıcaklıklarda kalsinasyon işlemi uygulanmaktadır.

2.3.1.1. Doğal zeolitlerin yapısı ve özellikleri

Doğal zeolitlerin kristal yapılarının çözümlenmesi ancak 1930 yılında olmuştur. Birçok
deneylerden sonra zeolitler 1932 yılında J. W. Mc Brain tarafından “moleküler elek”
olarak adlandırılmıştır. Bunun nedeni, zeolitlerin kristal kafesleri içindeki kanal
genişliklerine bağlı olarak gaz moleküllerinin boylarına ve yapılarına göre bazı
moleküllerin geçmelerine izin vermeleri, bazılarını geri çevirmeleri ve bazılarını da
adsorbe etmeleridir (İleri, 1978).

Zeolitlerle ilgili çalışmalar 18. yy. ortalarına kadar uzanmaktadır. Cronstedt, 1756
yılında ısıtılan bazı minerallerin, şiddetli su buharı çıkışıyla kaynadığı ve eridiğini
gözledi. Cronstedt, bu minerallere Yunanca kaynayan “Zein” ve taş anlamına gelen
“Lithos” kelimelerinden oluşan “Zeolit” adını verdi (Yörükoğulları, 1985).

Doğal zeolitlerin mineral olarak tanınmaları 1976 yılına rastlar. Zeolitlerin genel
kimyasal formülü: Mx Dy [Alx+2y Sin-(x+2y)O2n].mH2O şeklindedir. Bu fomülde, M: Na,
K veya diğer (+1) değerlikli katyonları, D: Mg, Ca, Si, Ba ve diğer (+2) değerlikli
katyonları ifade eder (Gottardi, 1976).

Yaklaşık iki yüz yıl boyunca, zeolitlerin %45 ile %52 arasında değişen silika içerikli
bazalt kayalıkların boşluk ve oyuklarında oluşan mineraller olduğu kabul edilmiştir
(Cejka ve Van Bekkum, 2005).

Şabazit, klinoptilolit, eriyonit, mordenit ve filipsit günümüzde ticari uygulamalara sahip


zeolit mineralleridir. Bu zeolitler doğada oldukça bol bulunur ve iyon değişimi,
adsorbans veya moleküler elek olarak kullanılmaya elverişlidirler (Kogel, 2006).

Ancak gaz karışımlarının ilk başarılı deneysel ayırımı 1945’te olmuştur. İlk “moleküler
elek” olarak da bir zeolit minerali olan şabazit (Chabazite) kullanılmıştır. Endüstriyel
kullanımı bu kadar önemli olan zeolit minerallerinin doğada volkanik kayaçların
boşluklarında, müzelerde saklanabilecek kadar az miktarda bulunduğunun bilinmesi,
araştırıcıları yapay zeolit üretme olanaklarını araştırmaya itmiştir (İleri, 1978).

13
Zeolitler, çeşitli fiziksel ve kimyasal özellikleri nedeniyle endüstriyel hammadde
kaynakları içerisinde kullanım alanları hızla yaygınlaşan, son yıllarda teknolojik
gelişmelerin paralelinde ileri teknoloji ürünlerinin üretiminde de önemli bir yer
kazanan, ekonomik değere sahip mineral türleridir. Bir zeolit minerali, üç boyutlu kafes
yapısına sahip kristalin halde bulunan bir alüminosilikat olarak tanımlanabilir. Bu kafes
yapısı ile zeolit mineralinde moleküler çapta eş boyutlu gözenekler oluşmakta ve
olağanüstü bir yüzey alanı ortaya çıkmaktadır (Cejka ve Van Bekkum, 2007)

Kuvars, feldispatlar ve zeolitler tetrahedral (dört yüzlü) kafes yapıları olarak


sınıflandırılır. Her bir TO4 dörtyüzlüsü (tetrahedronu) [burada T çoğunlukla silisyum
(Si) ve alüminyumdur (Al)] her oksijeni (O) bitişiğindeki diğer tetrahedron ile paylaşır.
Zeolitlerin kimyasal formüllerinde de feldispatlara benzer şekilde, T’nin oksijene (O)
1/2 oranı korunmuş olmalıdır (tamamlanmamış kafesler hariç). Silisyumun (Si) yerine
daha fazla alüminyumun (Al) geçmesi durumunda ortaya çıkan büyük ölçüdeki yük
eksikliği, yapıya giren katyonlar tarafından karşılanmış olmalıdır (Armbruster ve
Gunter, 2001).

Bir alüminosilikat kafesi, [AlnxSin(4-x)On8]nx- genel formülüne sahiptir. Burada birim


hücreyi doldurmak için gereken temel yapı birimi “n” bazen birden büyük olabilir. Sözü
edilen bu tetrahedral yapılar, yük dengesi için giren ve kanal ya da ek yapı
(extraframework) olarak adlandırılan katyonların içine doğru kanallar, boşluklar ya da
kafeslerden oluşur (Armbruster ve Gunter, 2001).

Zeolitlerin oluşumlarında önemli rol oynayan sıcak ve madensel sulardır. Zeolitler


100oC ve daha yüksek ısıda bileşimlerindeki suyun önemli bir miktarını kaybettikleri
gibi nemli havadan da %4-14 oranında su çekerler. Suyu kaybettikleri zaman
saydamlıkları kalmaz. Fakat birçoğu su alınca tekrar eskisi gibi saydam olurlar. Bu
durum su kaybolduğu zaman billurun bünyesinin değişmediğini gösterir. Yani su tekrar
billurun ağsal yapısı arasından adeta bir süngerin ince deliklerine girer gibi geçer
(Sayar, 1960).

14
2.3.1.2. Doğal zeolitlerin sınıflandırılması

Zeolit mineralleri, magmatik kayaçların ve çoğunlukla da bazaltların boşluk, kırık ya da


çatlaklarında dolgu şeklinde bulunabilmekte, çeşitli türden sedimanter kayaçlar ile
düşük dereceli metamorfik kayaç türlerinde ise kayacı oluşturan mineral bileşenleri
arasında yer alabilmektedir. Bazaltlarda gözlenen zeolit mineralleri müzelerde
sergilenecek kadar iri boyutlara ulaşabilirken, özellikle sedimanter kökenli zeolit
mineralleri çok ince taneli ve sadece mikroskop altında gözlenebilen boyutlarda
bulunmaktadır (Hay ve Sheppard, 2001).

Zeolit mineralleri için Coombs v.d. (1998) tarafından önerilen sınıflamaya göre 82
farklı zeolit türünün varlığı kabul edilmektedir. Jeolojik olarak diğer silikat mineralleri
gibi bol ve yaygın olarak bulunmamalarına karşın, diğer mineral gruplarına göre çok
daha ilginç kristal yapılarına sahip oldukları görülmektedir. Zeolitler, suyun varlığına
bağlı olarak düşük basınç ve sıcaklıklarda oluşur, boşluklu-kanallı bir yapı kazanır.
Diğer silikat minerallerine göre çok daha açıklıklı bir kafes yapısı ve buna bağlı olarak
da daha düşük bir yoğunluk meydana gelmiş olur (Armbruster ve Gunter, 2001).

Zeolitler için güncel olarak kullanılan üç ayrı sınıflama söz konusudur. Bunlardan ilk
ikisi özel olarak tanımlanan “kristal yapı görünüşü” temeline dayanırken, üçüncü
sınıflandırmada ise benzer özelliklere sahip olan zeolitler, benzer gruplar içinde
incelenmektedir (Armbruster ve Gunter, 2001).

Doğal ve yapay zeolitlerin çoğunun temel kristal yapısı bilinmektedir. Tablo 2.1’de
bilinen ve kullanılan bazı zeolitlerin özellikleri görülmektedir. Zeolitlerin
sınıflandırılması çok yüzeylilerin dizlimlerine göre yapılmaktadır. Bugün 90 değişik
yapıda yapay zeolit üretilmiştir. Bunlardan bazılarının kristal yapıları bilinen doğal
zeolitlere benzemektedir. Fakat birçoklarının yapısı henüz çözümlenmemiştir (İleri,
1978).

15
Tablo 2.1. Doğal zeolit mineralleri ve özellikleri
Kristal
Kanal
Kristal Kristal özgül boşluğ Kanal Isı
Mineral Kimyasal bileşimi yönü
sistemi ağırlığı g/cm3 u genişliği dayanımı
sayısı
%
Analsim
Na16(Al16Si32O96).16H2O Kübik 1.85 18 1 2.6 yüksek
(Analcime)
Filipsit
(Na,K)10(Al10Si22O64).20H2O Ortorombik 1,58 31 2 4,2-4,4 düşük
(Philipsite)
Eriyonit
(Na,K,Ca)9(Al9Si27O72).27H2O Hekzagonal 1,51 35 3 3,6-5-2 yüksek
(Erionite)
Foyasit
Na58(Al68Si134O348).24OH2O Kübik 1,27 47 3 7,4 yüksek
(Fau jasite)
Şabazit
(Ca,Na)6(Al12Si24O72).4OH2O Hekzagonal 1,45 47 3 3,7-4,2 yüksek
(Chabazite)
Natrolit
Na16(Al16Si24O56).12H2O Ortorombik 1,76 23 2 2,6-3,9 düşük
(Natrolite)
Mordenit
Na8(Al8Si40O96).24H2O Ortorombik 1,70 28 2 6,7-7,8 yüksek
(Mordenite)
Höylandit
Ca4(Al8Si28O72).24H2O Monoklinal 1,69 39 2 4,0-5,5 düşük
(Heulandite)
Klinoptilolite
(Na4K4)(Al8Si40O96).24H2O Monoklinal - 39 - - yüksek
(Clinoptilolite)
Stilbite
Ca5(Al10Si26O72).28H2O Monoklinal 1,64 39 2 4,1-6,2 düşük
(Stilbite)

2.3.1.3. Doğal zeolitlerin Türkiye madencilik potansiyeli açısından önemi

Doğal zeolitler dünyanın birçok yerinde kaya formunda mineraller şeklinde bulunur ve
Türkiye de oldukça geniş rezervlerle önemli bir konuma sahiptir. Türkiye’nin mevcut
zeolit yatakları Balıkesir-Bigadiç, Manisa-Gördes, İzmir-Urla, Kütahya Şaphane,
Kapadokya ve Ankara (Polatlı, Nallıhan, Beypazarı) bölgesinde bulunmaktadır. Bu
bölgelerde; zeolitin klinoptilolit, analsim, höylandit türleri başta olmak üzere şabazit,
eriyonit türleri de önemli bir yer tutmaktadır. Klinoptilolit, dünyada en çok aranan zeolit
minerali olup, günümüzde Gördes (Manisa) ve Bigadiç (Balıkesir) bölgelerinde %80
oranında zeolit madenciliği yapılmaktadır (Esenli, 2002)

Ülkemizde ilk defa 1971 yılında Gölpazarı-Göynük civarında analsim oluşumları


saptanmıştır. Daha sonra Ankara’nın batısında analsim ve klinoptilolit yatakları
bulunmuştur. Volkano tortu oluşumlarının gözlenebildiği ülkemizde daha çok
klinoptilolit ve analsim türleri yoğunlukta olup, diğer türlere çok az rastlanılmıştır.
Türkiye’de detaylı etüdü yapılmış tek zeolit sahası Manisa-Gördes civarındaki M.T. A.
ruhsatlı sahadır. Sahada 18 milyon ton görünür zeolit rezervi ve 20 milyon ton zeolitik
tüf rezervi tespit edilmiştir. Balıkesir-Bigadiç bölgesinde ise, Türkiye’nin en önemli

16
zeolit oluşumları tespit edilmiş olup kolaylıkla işletilebilir nitelikte yaklaşık 500 milyon
ton rezerv tahmin edilmektedir. Diğer bölgelerde detaylı bir çalışma yapılmamış olup
Tablo 2.2’ de görüldüğü gibi ülkemiz genelinde toplam rezervin de 50 milyar ton
civarında bulunduğu tahmin edilmektedir (Karakaya, 1994)

Tablo 2.2. Türkiye’de tespit edilmiş bulunan zeolit yatakları ve türleri (Karakaya 1994)
Zeolit Yatakları türleri

Bahçecik, Gölpazarı, Göynük Analsim

Polatlı, Mülk, Oğlakçı, Ayaş Analsim

Nallıhan, Çayırhan, Beypazarı, Mihalıççık Analsim

Kalecik, Çandır, Şabanözü, Hasayaz Analsim

Balıkesir, Bigadiç Klinoptilolit

Emet, Yukarı Yoncaağaç Klinoptilolit

Kütahya-Şaphane Klinoptilolit

Gediz-Hisarcık Klinoptilolit

Manisa-Gördes Klinoptilolit

İzmir-Urla Klinoptilolit

Kapadokya Bölgesi (Tuzköy-Kayseri) Klinoptilolit,Şabazit,Mordenit,Eriyonit

Konya Eriyonit,Höylandit,Lömantit

Batı Türkiye’deki farklı zeolitler içeren tüflerin (Gördes, Aliağa ve Bigadiç


bölgelerindeki klinoptilolit; Foça bölgesindeki mordenit; Ayvacık bölgesindeki analsim)
mineralojik özellikleri ve puzolanik aktiviteye etkileri incelenmiştir. Analizler yüksek
spesifik yüzey alanının ilk aşamada puzolanik aktiviteyi arttırdığını, fakat daha
sonrasında reaksiyona önemli bir katkısının olmadığını göstermiştir. Si/Al oranının ana
etkisi ise ileriki aşamalarda, özellikle 28 günden sonra gözlemlenmiştir. Zeolitlerin XRF
4 piklerinin azalması, zeolit yapısının çözüldüğünü ve puzolanik reaksiyona katıldığını
göstermektedir. Deney sonuçlarına dayanarak Bigadiç’te klinoptilolitce zengin tüfün 28
günlük dayanımı kontrol çimentosundan %10 kadar yüksek olduğu belirlenmiştir.
Gördes’teki klinoptilolitce zengin tüfün basınç dayanımı ise kontrol çimentosundan
biraz daha fazladır. Yüksek dayanımın sadece yüksek kireç bağlama kapasitesine bağlı
olmadığı doğrulanmıştır. Örnek hazırlamada seçilen fiziksel parametrelerin de
gözenekliliği düzenleyerek dayanım üzerinde önemli bir etkisi bulunduğu belirlenmiştir
(Özen, 2013).

17
2.3.1.4. Zeolitlerin kullanım alanları

Zeolitlerin başlıca fiziksel ve kimyasal özellikleri olan; iyon değişikliği yapabilme


adsorbsiyon ve buna bağlı moleküler elek yapısı, silis içeriği, ayrıca tortul zeolitler de
açık renkli olma, hafiflik, küçük kristallerin gözenek yapısı zeolitlerin çok çeşitli
endüstriyel alanlarda kullanılmalarına neden olmuştur. Son yıllarda önemli bir
endüstriyel hammadde durumuna gelen doğal zeolitlerin bu özelliklerinden biri veya
birinden fazlasının istediği kullanım alanları: kirlilik kontrolü, enerji, tarım-hayvancılık,
maden-metalürji ve diğer alanlar olmak üzere beş ana bölümde toplanabilir (DPT,
2001).

2.3.2. Şabazit

Zeolitik tüfler düşük ağırlıklı, yüksek gözenekli, homojen, sıkı, sağlam yapılıdırlar.
Kolayca kesilip işlenebilmeleri ve hafiflikleri ile yapı taşı olarak kullanılabilirler.
Zeolitlerin boşluk boyutları ve kanal bağlantıları gibi kristal yapı geometrileri önemli
fiziksel özelliklerini oluşturur. Genelde renksiz kristal tuzları olarak bulunurlar.
Zeolitler iki kristalin birleşmesi ile tanımlanırlar. Bu ikiz yapı genellikle şabazit
kristallerinde görülür (Dikmen, 2008).

Şabazitin; Ca-Chabazite, K-Chabazite, Na-Chabazite, Sr-Chabazite türleri


bulunmaktadır. Kuvars, kalsit, skolesit, apofillit, natrolit, höylandit, stilbit ve diğer
zeolitlerle birlikte bulunur. Renksiz, beyaz, pembe, sarımsı, kırmızımsı ve kahverengi
renklerinde bulunabilirler. Ca2Al4Si8O24.13H2O molekül formülüne sahip şabazitin
kristal yapısı Rombohedral (Pseudokübik) olup Hekzagonal dizilim göstermektedir.
Özgül ağırlığı 2.0-2.2 g/cm3 olan şabazit asit ile reaksiyona girmez (MTA, 2006).

Şabazit, klinoptilolit, eriyonit, mordenit ve filipsit günümüzde ticari uygulamalara sahip


zeolit mineralleridir. Bu zeolitler doğada oldukça bol bulunur ve iyon değişimi,
adsorbans veya moleküler elek olarak kullanılmaya elverişlidirler (Kogel, 2006).

2.3.2.1. Şabazitin kristal yapısı ve özellikleri

Şabazit zeolit minerali doğal olarak meydana gelen ve ekonomik olarak önem taşıyan
hammadde kaynaklarından biridir. İlk kez mineral olarak Born (1772) tarafından
tanımlanmış olan şabazit “küp kristalli İzlanda zeoliti” olarak da adlandırılmıştır.

18
Şabazitin başlıca türleri; Ca-şabazit, Na-şabazit ve K-şabazittir. Bu şabazit türleri tekil
kafes yapısında ve içerisinde en bol bulunan mineral türüne göre isimlendirilmektedir
(Şahin, 2013).

Şekil 2.2. Şabazit kafes yapısı (Thomas ve Harris, 2016)

Kristal sistemi rombohedral olarak tanımlanır. Mohs sertliği 4-5, yoğunluğu 2,05-2,10
g/cm3 değerindedir. Kristal boşluğu %47, Si/Al oranı 1,6-3 arasında değişim gösteren 6
halkalı zeolit grubuna dahildir. Isıya oldukça dayanıklı bir mineralidir. %47 SiO2, %20
Al2O3, %5CaO, %7 N2O ve %21 H2O’dan oluşur. Stabil bir yapıya sahip olan şabazit
diğer doğal zeolitlere göre daha yüksek adsorpsiyon kapasitesine sahiptir. Genelde Ca+2
iyonları içeren yapı, bazen Na+ ve K+ içerebilir (Korpa v.d., 2012).

Şabazit, Şekil 2.2'de görüldüğü gibi zeolit grubu mineralleri içerisinde yer alan ve
kalsiyum (Ca), sodyum (Na) ve potasyum (K) elementlerinin baskın olduğu sulu bir
alüminyum silikat [(Ca0.5, Na, K)4[Al4Si8O24].12H2O] mineralidir Bazen stronsiyum
(Sr) ve magnezyumun (Mg) da katıldığı bileşiminde Baryum (Ba) çok daha nadiren yer
almaktadır. Şekil 2.3’te yarı şeffaf şabazit mineralleri gösterilmiştir (Şahin, 2013).

Şekil 2.3. Bazaltik kayaçlar içerisindeki boşluklarda kristallenen beyaz ve yarı şeffaf
şabazit mineraller (Şahin, 2013)

2.3.2.2. Şabazitin fiziksel özellikleri

Doğada beyaz, pembe, kırmızı, sarı, turuncu gibi renklerine rastlanan şabazit, genel
olarak derinlik kayalarının (granit, granodiyorit) boşluklarında, volkanik (andezit,
toleyitik) ve metamorfik kayalarda (gnays, metabazit/amfibolit) çeşitli safsızlıklarda bir
arada bulunurlar (Breck, 1984).

19
2.3.2.3. Şabazitin mühendislikte kullanım alanları

Şabazit ve klinoptilolit nükleer atıkların depolanması için mühendislik yapılarda


işlenmesi, tutulması ve kontrol altına alınmasında kullanılır. Sr90, Cs137 ve diğer
tehlikeli izotopları uzaklaştırmada mükemmel bir seçiciliğe sahiptir. Doğal zeolitler
organik iyon değiştirici reçinelerden çok daha ucuzdur ve radyasyonu azaltmaya olan
kabiliyeti çok daha fazladır (Kogel, 2006; Littleton ve Colo, 1548).

2.3.2.4. Dünya’da ve Türkiye’de şabazit

Orta Anadolu'da, Temel ve Gündoğdu (1996) tarafından Kapadokya çevresinde yapılan


araştırmalara göre, bu alanda yaygın olarak bulunan zeolitik tüfler içerisinde şabazit
mineraline rastlanmaktadır. Ancak ekonomik anlamda potansiyele sahip ilk önemli
şabazit oluşumları, MTA tarafından Orta Anadolu'da sürdürülmekte olan bir proje
kapsamında, Ankara'nın 80 km. güneyinde Alt-Orta Miyosen yaşlı Aktepe
volkanosedimanter gölsel çökeller içerisinde belirlenmiştir. 2006 yılında MTA
tarafından gerçekleştirilen çalışmalarda elde edilen ilk veriler ışığında Ankara-Bala-
Akvirançarsak K. yakın civarında, ABD’de (Arizona) işletilmekte olan “Bowie”
sahasından sonra dünyada ikinci önemli rezerve sahip Şabazit sahası tespit edilmiştir.
Elde edilen ilk verilere göre yaklaşık 100.000 ton rezerve sahip olduğu belirlenmiştir.
Bala-Ankara şabazit sahası içerisinde şabazitin egemen olduğu, eriyonit ve klinoptilolit
minerallerinin minör miktarlarda şabazite eşlik ettiği belirlenmiştir (Şahin, 2007).

2.4. Nano Katkılar

Çimento esaslı malzemeler; çimento hamuru, harç ve betondur. İhtiyaç durumunda


kimyasal ve puzolanik katkı malzemeleri de kullanılmaktadır. Çimento üretimi sırasında
atmosfere yayılan CO2 gazı salınımları önemli bir sorun oluşturmaktadır. Sera gazı
etkisini azaltabilmek için çimentolara puzolanik (mineral) katkılar ilave edilmektedir.
Puzolan katkılı çimentolarda priz sürelerinin artması, erken dayanımlarının düşük
olması ve rötre olayları görülmektedir. Günümüzde nano partiküllerin çimento
kompozitlerinde nano katkı olarak kullanımı 21. yüzyılın ilk yıllarından itibaren
başlamıştır.

20
Puzolanik katkılar içerisinde tras olarak bilinen volkanik tüfler çimento üretiminde
yaygın olarak kullanılmaktadır. Çimentolu sistemlerde nano katkı olarak ise; nano
silika, nano alümin, nano kalsit, nano TiO2, karbon nano tüpler ve karbon nano lifler
kullanılmaktadır.

Çimento esaslı kompozitlerin üretiminde hedef; boşluk oranı az ve bağlayıcı fazı daha
güçlü bir yapı oluşturmaktır. Mineral katkı olarak kullanılan silis dumanının tane
büyüklüğü 0.1-0.2 μm, uçucu külün ise 1-150 μm arasındadır. Çimentolu sistemdeki
mikro ve makro boşlukları doldurmakta yetersiz kalmakta ve erken yaşlardaki dayanım
gelişimini de olumsuz yönde etkilemektedir. Mineral katkıların bu olumsuz özelliklerini
bir ölçüde giderebilmek için çimentonun ana oksitleriyle aynı kimyasal kompozisyona
sahip nano parçacıkların çimentolu sistemlere katılması önem taşımaktadır.

Nano parçacıklar, 1-100 nm boyutlarında olup oldukça büyük yüzey alanına sahip
taneciklerdir. Örneğin; çimentonun özgül yüzey alanı 1 m2/g’dan küçük, silis dumanının
15-25 m2/g arasında iken nano-SiO2’ninki 50 m2/g’dan daha büyüktür (Mindess v.d.,
2003; Ji, 2005; Jo v.d., 2007).

Çimento üzerinde yapılan son çalışmalar; 60 μm'den daha büyük parçacıkların çimento
hidratasyonunu ve dayanımı fazla etkilemediğini, 5 μm'den daha küçük olan
parçacıkların erken dayanıma yardım ettiği, 5-30 μm arasının asıl dayanım gelişimine
yol açtığı, 30-60 μm'nin ise uzun süreli dayanımı etkilediğini göstermiştir (Luna v.d.,
2005).

Bu nedenle, çimento kompozitlerinde nano toz kullanımının, tozların daha büyük yüzey
alanı ve daha güçlü elektrostatik kuvvete sahip olması nedenlerinden dolayı, çimento
kinetiğini etkileyip hidratasyonu önemli bir biçimde hızlandırması beklenir (Ginebra
v.d., 2004).

Nanoteknoloji yeni bir bilim iken nano boyutlu yapılar dünyanın oluşumundan beri
vardır. Kalsiyum bileşenli nanokristallerden oluşan kemik veya yumuşakça kabuğu gibi
biyomalzemelerin farklı mekanik özellikleri bunu ispatlamaktadır (Sobolev ve Gutiérrez
2006). Yine kil mineralleri buna örnektir (Chang v.d., 2007).

21
Çimento esaslı malzemeler, bu yeni teknolojide malzemelerin bir kategorisini
oluşturmaktadır. Son yıllarda yapılan çalışmalar, beton veya çimento bazlı kompozit
malzemelerin özelliklerinde nano silis, nano alümin ve nano kalsit gibi mineral
katkıların kullanılmasıyla genel bir iyileşme eğilimi olduğunu göstermiştir (Demirhan,
2017) .

2.5. Numunelere Yapılan Testler

Bu çalışmada farklı özelliklerde donatılı ve donatısız çimentolu kompozitin


bileşimindeki maddeleri ayrıntılı inceleyebilmek için; spektroskopik yöntemler, termal
yöntemler, mikro yapı analiz yöntemleri ve elektrokimyasal korozyon ölçüm yöntemleri
kullanılmıştır.

2.5.1. Spektroskopik yöntemler

Spektroskopi, elektromagnetik ışımanın madde ile etkileşimini inceleyen bir bilim


dalıdır. Uygulanan spektroskopik yöntem ile söz konusu maddenin yapısını, fiziksel ve
kimyasal özelliklerini incelemek ve nicel yada nitel çözümlemeler yapmak mümkündür
(Erdik 1998).

Bu çalışmada malzeme özeliklerinin Kızılötesi (İnfrared) Spektroskopi (FT-IR),


korozyon ölçümlerinde Elektrokimyasal Empedans Spektroskopisi (EIS) yöntemleri
kullanılmıştır.

2.5.1.1. Kızılötesi (infrared) spektroskopi (FT-IR)

Fourier dönüşümü kızılötesi (FT-IR) spektroskopisi, belirli bir dalga boyu aralığında IR
ışınımı tarafından uyarılan bir molekülün titreşiminin ölçülmesine dayanan bir fiziko-
kimyasal yöntemdir (Davis ve Mauer, 2010).

Moleküler analizler Fourier dönüşümü kızılötesi (FT-IR) spektroskopisi tekniği


kullanılarak tanecik yüzeylerindeki molekül gruplarını tanımlamak için kullanılabilir.
Bu amaçla yapılan çimento, katkılı çimento ve puzolanlarla ilgili çalışmalarda infrared
spektrumu başlıca 4 geniş band bölgesinde değerlendirilebilir. Bunlar Si-Al, S, C ve OH
titreşim ve deformasyon bağlarındaki titreşim sayılarından oluşmaktadır (Peurtas 2004).

22
FT-IR analizlerindeki birinci bölge 400-1100 cm-1 bölgesidir. Bu titreşim dalgaları Si
(Si-O ve Si-O-Si) ve Al (Al-O, Al-O-Al) bağlarına karşılık gelmektedir. Çimentonun
bileşenlerinden kalsiyum silikatlar 930, 1000-1010 cm-1 dalga sayılarında, kalsiyum ve
karbon titreşimleri ise 2920-2930 ve 2850-2855 cm-1 dalga sayıları aralığında daha
yoğundur. Bu kalsiyum silikat titreşimleri bütün çimentolarda görülmektedir. Fakat
referans çimentoların titreşim bandları 1000-1010 cm-1 dalga sayısı aralığında daha
yoğundur (Peurtas, 2004; Peurtas, 2003).

İkinci bölge ise S (kükürt) bölgesidir. S titreşim dalgaları üç bölgede (1100-1300, 1620-
1685 ve 3100-3600 cm-1) S-O bağı olarak görülmektedir (Peurtas, 2004; Gomes, 2005).
Bu bağlar çimento içeriğindeki alçı taşından kaynaklanmaktadır. 700-1500 cm-1 titreşim
dalgaları üçüncü bölgeyi göstermektedir. Bu bölgede C (C-O) titreşim bağları vardır.
Ancak ikinci bağlar 2500-3000 cm-1 dalga sayısı aralığında bulunmaktadır. Bu,
çimentonun karbonasyonunun bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır (Karakaya, 2006;
Varast, 2005; Gomes, 2005).

Su moleküllerini gösteren bölge ise dördüncü bölgedir. Bu bölgedeki titreşim ve


deformasyon bağları (O-H) 3400-3450, 1620-1650 cm-1 dalga sayılarında
bulunmaktadır. Su molekülleri katkısız çimento harçlarında daha düşük dalga
sayılarında (3409-3414 cm-1) görülür. Bu susuz bileşiklerin varlığını göstermektedir.
Bunun aksine PÇ harçlarında daha yüksek dalga sayılarında (3441-3446 cm-1)
oluşmakta ve daha az oranda susuz bileşikleri göstermektedir. Hidrate edilmiş
çimentolarda portlandit ve tobermorite sırasıyla 3650 ve 3630 cm-1 dalga sayılarında
görülmektedir (Varast, 2005; Gomes, 2005; Peurtas, 2003).

2.5.1.3. Elektrokimyasal empedans spektroskopisi (EIS)

Ohm yasasına göre; R=V/I iken alternatif akım kullanımında sistemde frekansın sıfır
olmaması veya başka elemanların olması empedans kavramını (Z=E/I) ortaya
çıkarmaktadır. Burada "Z" empedansı, "E "voltajı ve "I" akımı ifade etmektedir.
Alternatif akım (AC) yöntemlerinde empedans, 1 mHz-100 kHz frekans ve 5 ile 50 mV
genliğinde hücreye küçük bir sinüzoidal potansiyel uygulandığında bu potansiyele
sistem tarafından AC akım sinyali ile yanıt verilir. Sistemin verdiği bu cevap uygulanan
potansiyelle aynı şiddette fakat biraz geridedir. Faz kayması olarak da bilinen empedans

23
değerleri hayali empedans (Zim) ve gerçek empedans (Zre) olarak gösterilmektedir. Bir
grafiğin X ekseni üzerinde gerçek kısmın ve Y ekseni üzerinde hayali kısmın çizilmesi
ile Şekil 2.4’te verilen "Nyquist Grafiği" elde edilmektedir.
Nyquist grafiğinde her nokta bir frekanstaki empedansı ifade etmektedir. Bu grafik
düşük frekanslı verilerin grafiğin sağ tarafında ve daha yüksek frekansların solda
olduğunu göstermek için açıklanmıştır. Şekil 2.4’te empedans, |Z| uzunluğunda bir
vektör olarak gösterilebilir. Bu vektör ile X ekseni arasında kalan açı ise faz açısı olarak
adlandırılmaktadır. Eşitlik 2.1’de hayali ve gerçek empedansların birbirine göre
değişimlerini gösteren Nyquist eğrilerinden istenilen polarizasyon direnci değerlerinin
nasıl elde edildiği gösterilmektedir (Gerengi v.d, 2012).

(2.1.)

Şekil 2.4. AC yöntemiyle elde edilen kompleks diyagramın şematik gösterimi-Nyquist


diyagramı

Nyquist eğrisi daha önce de söz edildiği gibi alternatif akım empedans veri
değerlendirmeleri için kullanılan yaygın bir tekniktir. Yukarıdaki grafikten çözelti
direnci (Rs) ve polarizasyon direnci (Rp) değerleri bulunabilir. Teorik olarak AC
yöntemiyle verilen polarizasyon direnci (Rp) ile korozyon potansiyeli (Ecor) arasındaki
ilişki Eşitlik 2.2’de verilmiştir.

(2.2)

Bu bağıntıdaki (Rd) difüz tabaka direncinin belirlenmesi teorik olarak güçtür. Difüz
tabaka direncini (Rd) bulmak için teorik olarak elde edilmesi beklenen eğri (yarım daire)

24
ile deneysel olarak elde edilen eğriler arasındaki sapmanın kaynağını bulmak gerekir.
Bu nedenle yukarıdaki diyagramın daha çok düşey eksenindeki empedansın sapan kısmı
için bazı düzeltme faktörleri sayesinde elektrokimyasal yolla çözünmekte olan
metakaolin korozyon hızı için güvenilir bilgiler edinilebilir (Mansfeld, 1990).

2.5.2. Termal yöntemler

Termal yöntemler olarak bilinen; Termogravimetrik analiz (TGA) ve diferansiyel termal


analiz (DTA) sıcaklık ile bir sistemin kütle, reaksiyon hızı veya hacim gibi bazı
özellikleri arasındaki dinamik ilişkinin incelenmesi esasına dayanır.

Termogravimetrik analiz (TGA) tekniğinde, uygulanan kontrollü sıcaklık programı


altında malzemede hangi sıcaklık aralıklarında kütle değişimi gerçekleştiği
belirlenebilir. Bu teknik yardımıyla malzemedeki kütle değişiminin sıcaklığa veya
zamana bağlı grafiği elde edilir. Diferansiyel termal analiz (DTA) tekniğinde ise düzgün
olarak yüksek sıcaklıklara kadar ısıtılan bir maddede meydana gelen termik
reaksiyonların derecesi, reaksiyonların büyüklüğü ve genel karakteri tayin edilir
(Arıkan, 2009).

2.5.3. Mikro yapı analiz yöntemleri

Günümüz koşullarında çimento esaslı kompozitler; çimento, agrega ve su gibi


maddelere ek olarak mikro katkı, kimyasal katkı ve nano katkı ilavesi ile üretilmektedir.
Bu durumda çimento esaslı kompozitin mikro yapı incelemesi ara yüzeylerdeki
reaksiyonlar ve ürünler açısından daha karmaşık duruma gelmektedir.

Taramalı elektron mikroskobu (SEM); çeşitli fiziksel, kimyasal ve mekanik teknikler


beton araştırma ve uygulamalarında kullanılmaktadır. Bu yöntemler, hammadde
karekterizasyonu, kalite kontrol, ürünlerin kantitatif tahmini, performans tahmini,
hızlandırmış test yöntemlerini geliştirme, ürünler arasındaki fiziksel, kimyasal ve
mekanik etkileşimleri anlama ve yeni malzeme geliştirme gibi önemli bilgileri sağlar.
Pek çok durumda, tek bir teknik gerekli olan bütün bilgiyi sağlayamaz, bu yüzden
uygulamalarda çeşitli teknikler gerekli hale gelir (Ramachandran v.d., 2000).

X-ışını mikroanalizi ve dijital görüntü analizi yapmak için donatılmış taramalı elektron
mikroskobu (SEM) cihazını kullanarak bir örneği incelediğinde üç temel aktivite

25
gerçekleştirebilir; bunlar SEM görüntüsünü kullanarak numuneye bakılabilmekte, x-
ışını mikroanalizini kullanarak analiz ve dijital görüntü analizini kullanarak ölçüm
yapılabilmektedir (Winter, 2012).

Normal bir SEM cihazı iletken numuneler gerektirir. Bazı numuneler (demir v.b.) iyi
iletkendir ve ilave iyileştirme gerektirmezler. Eğer numune iletken değil ise negatif yük
hızlı bir şekilde elektron ışınını itici bir yüzey oluşturur. Bu durum, ya kötü görüntü
alınmasına sebep olur ya da görüntü alınmasını engeller. Çimento ve betonu da içeren
iletken olmayan numenlerde bunu engellemek için, numunenin yüzeyine ince bir iletken
tabaka uygulaması yapılır. Bu iletken tabaka karbon, altın ya da altın ve paladyum
karışımı olabilir (Winter, 2012).

C-S-H fazı; betonun en önemli özelliği olan mukavemete katkıda bulunduğundan ve


nihai ürün olan betona bağlayıcılık özelliği kazandırdığından dolayı çok önemli bir
bileşendir. Taramalı elektron mikroskobu (SEM), C-S-H fazının bileşimini ve
morfolojisini karakterize etmede son derece faydalı olmuştur. Beton içerisindeki C-S-H
fazı, normal sıcaklıklarda üretilmiş betonlarda jel yapısı ile ifade edilirken, yüksek
sıcaklıklarda ise kristale dönüşebilmektedir. SEM altında, normal sıcaklıkta C-S-H’ın
morfolojisi basit lifli modelden düzensiz tanelerden örülü bir ağ yapısını oluşturduğu
görülmektedir. C-S-H fazının mikroanalizi, Ca/Si oranı, su/çimento oranına ya da
betonda bulunan mineral katkı maddelerinin varlığına bağlı olarak değiştiğini
göstermiştir (Ramachandran v.d., 2000).

CH kristalleri; büyükten başlayaşarak levhamsı kristaller genellikle onlarca farklı


altıgen prizma morfolojisi ile büyük ince uzun kristaller, ince yaygın kristaller, bloklu
kütlelerden ince ince yaygın kristallere kadar çok farklı şekil ve boyutlarda
görünmektedir. Kalsiyum hidroksit kristalleri hamur-agrega arayüzey boyunca tercih
edilen C-kristalografik eksenine paralel bir arayüzey geliştirme eğilimindedir
(Ramachandran v.d., 2000).

Kalsiyum sülfoalüminat hidrat fazı (Etrenjit); SEM, betonda kalsiyum sülfoalüminat


hidrat (etrenjit) ve monosülfatın iki farklı morfoloji tanımlar. Genellikle etrenjit, erken
hidratasyon süresinde boşluklarda iğne gibi kristal şekli alır. Bunların daha sonra
şekillenmesi durumunda boşluklardaki suyu emerek genişlemesi sonucunda dağılmalara

26
neden olduğu bilinmektedir. Monosülfat, altıgen düz kristal gibi görünür
(Ramachandran v.d., 2000).

Hidrate olmamış çimento parçaları; bunlar, karakteristik parlaklıkları ve ikincil elektron


modundaki morfolojilerinden dolayı BSE görüntülerinde çok kolay tespit edilebilirler.
Su/çimento oranının lokal olarak istenmeyen değişimi sonucunda heterojen ve
gözenekli bir yapı meydana getirir. SEM, hidrate çimento hamurunun gözeneklerinin
nihai dağılımını incelemede son derece yararlı olabilir (Ramachandran v.d., 2000).

Hidrate çimento hamuru boşluğu: Hidrate çimento hamuru iki tür boşluk içerir. Birinci
boşluk, hidrate olmamış çimento hamuru taneleri arasındaki boşluklar olarak temsil
edilen fakat bu boşluk aynı zamanda hidrate C-S-H jeli arasındaki boşluklarda
görülebilmektedir. Bu boşluklar SEM görüntüsünde açıkça görünür. İkinci boşluk türü
C-S-H jelinin içerisindeki jel boşluklarıdır. Bu boşluklar SEM ile çözülmek için çok
küçüktür (Ramachandran v.d., 2000).

Mikro (mineral) katkıların SEM analizi; mineral katkılar betonun mikroyapısında iki
önemli değişiklik meydana getirir. İlk olarak, katkı katıldığında yoğun, yüksek
geçirimsiz ve bu bölgede oluşan CH kristallerinin belirgin bir şekilde daha düşük bir
miktarı ile güçlü bir hamur-agrega arayüzeyi oluşturur. Oluşan beton dışarıdan gelen
agresif kimyasalların geçirimliliğine karşı daha fazla direnç kazanır. Ana hidratasyon
ürünü C-S-H’ın mikronalizi, düşük Ca/Si oranında üretilmiş normal bir betondaki C-S-
H’a yakın içeriksel bir benzerlik gösterir. İkinci olarak, CH kristallerinin hacim ve
boyutu daha düşüktür. Matris yoğunlaşması, hamur-agrega arayüzü, artan geçirimsizlik,
azalmış boşluk yapısı gibi bütün bu değişimler SEM altında tespit edilebilir
(Ramachandran v.d., 2000).

2.5.4. Elektrokimyasal korozyon ölçüm yöntemleri

Çimentolu kompozit içerisine gömülü donatının korozyon mekanizmasını belirlemek


için; açık devre potansiyeli (OCP) ölçümleri, kronoamperometrik ölçüm, tafel
ekstrapolasyon, elektrokimyasal gürültü ölçüm teknikleri (ENT) ve elektrokimyasal
empedans spektroskopisi (EIS) gibi farklı elektrokimyasal yöntemler kullanılabilir.

27
3. MATERYAL VE YÖNTEM

3.1. Materyal

Bu çalışmada Cem I 42,5 R çimento, CEN standart kumu, şabazit, nano silikat,
akışkanlaştırıcı, su ve betonarme çeliği kullanılmıştır.

3.1.1. Çimento

Bu çalışmada CEM I 42,5 R Kilis Limak Çimento Fabrikasından temin edilen TS EN


197-1 standardına uygun CEM I 42,5 R tipi Portland Çimentosu kullanılmıştır. Çimento
kimyasal ve fiziksel özellikleri tablo 3.1’ de verilmiştir.

Tablo 3.1. Çalışmada kullanılan CEM I 42,5R fiziksel ve kimyasal özellikleri


Kimyasal Özellikler (%) TS EN 197-1 sınırları Fiziksel özellikler TS EN 197-1 sınırları

SiO2 18,18 Özgül ağırlık (gr/cm3) 3,14


Al2O3 4,83 Özgül yüzey (cm /g)
2
3303
Fe2O3 3,18 Hacim genleşmesi(mm) 1 En çok 10
CaO 64,28 Priz başlangıcı (dak) 137 En az 60
MgO 1,94 En çok 5,0 Priz sonu (dak) 194 En çok 600
Na2O 0,37 Su ihtiyacı (%) 27,6
K2O
0,64 0,45 mm elekte kalıntı (%) 5,7
SO3 2,878 En çok 3,5 0.032 mm elekte kalıntı (%) 12,0
Çözünmeyen kalıntı 0,08 En çok 5,0 Dayanım MPa
Kızdırma kaybı 3,05 En çok 5,0 1 20,0
Serbest kireç (CaO) 1,10 2 29,4 En az 10,0
Na2O+0,658K2O 0,79 7 39,3
En az 42,5 En fazla
Cl En çok 0,1
0,007 28 48,3 62,5
Mineralojik bileşim (%) Modüller (%)
C3S 74,08 Hidrolik modülü 2,45
C2S 3,75 Silka modülü 2,27
C3A 7,42 Alüminyum modülü 1,52
C3AF 9,68 Kireç Doygunluk faktörü (LSF) 109,56

28
3.1.2.Kum

Çimentolu kompozitin üretiminde TSE EN 196-1 standartlarına uygun Limak Batı


Çimento San.Tic.A.Ş.'den temin edilen kum kullanılmıştır. Kumun yoğunluğu 2,63
g/cm3’tür.

3.1.3. Şabazit (Mikro katkı)

Çimentolu kompozitin üretiminde mikro katkı olarak doğal bir zeolit minerali olan
şabazit kullanılmıştır. Ankara'nın 80 km. güneyinde Harita 3.1 'de verildiği gibi Alt-
Orta Miyosen yaşlı Aktepe volkanosedimanter gölsel çökeller içerisinde yer alan
Ankara-Bala-Akvirançarsak Köyü civarından elde edilmiştir.

Harita 3.1. Rezerv alanının yer bulduru haritası


Çalışma alanında Harita 3.2'de görülen dağınık ve küçük monstralar halinde Çimsit,
Emirler ve Akvirançarsak köyleri civarında Bozkır Formasyonu yüzeylenmiştir.
Genellikle beyaz renkli marn ve killi kireçtaşı ardalanmasından oluşmuştur. Çalışma
alanı içerisinde alttan bir diskordansla Dereköy Formasyonu üzerine gelmekte, üst
sınırında ise yine bir diskordansla Pliyosen çökelleri gözlenmektedir. Çalışma alanı
güneydoğusunda alt sınırı Yamak Formasyonu ile diskordanslıdır. Bozkır
Formasyonunun kalınlığı bölgede 10-15 metre arasında değişir. Çalışma alanında
yaklaşık 800 km alanda yüzeylenen Pliyosen çökelleri gölsel çökellerle temsil olunur.

29
Miyosen ve daha yaşlı birimler üzerine diskordansla gelir ve bölgede örtü görevi görür.
Yanal olarak çoğunlukla andezitlerden ve tüflerden oluşan volkaniklere geçer. Kumtaşı,
çakıltaşı ve marnlardan oluşan bu genç çökellerde beyaz renk hakimdir, yeryer kırmızı
renkte gözlenir. Litolojik özellikleri bu istifin gölsel bir ortamda çökeldiğini
göstermektedir. Yatay ve yataya yakın katmanlı olan birimin kalınlığı 0-300 metre
arasında değişmektedir. Paleotopografya bağlı olarak eğim kazanmış yerlerde vardır
(Erdoğdu, 1997) .

Harita3.2. Çalışma alanının jeoloji haritası ve genelleştirilmiş kesiti (MTA Web Sitesi
kullanılarak hazırlanmıştır)

3.1.4. Nano silikat (Nano katkı)

Çimentolu kompozitin üretiminde nano katkı olarak Resim 3.1'de görülen nano silika
kullanılmıştır.

Resim 3.1.Nano katkı

Nano silikaya ait kimyasal ve fiziksel özellikler Tablo 3.2' de verilmiştir.

30
Tablo 3.2. Nano silikaya ait kimyasal ve fiziksel özellikler
Nano Silikat Fiziksel ve Kimyasal Özellik Değer

Ortalama Parçacık Boyutu(nm) 45

Saflık(%) 99.9

Yüzey Alanı (cm2/g) 8000

Renk Beyaz

Kristal Yapısı Polycrystalline

Özkütle(g/cm3) 2.33

3.1.5. Süperakışkanlaştırıcı (kimyasal katkı)

Çimento harç karışımlarının üretiminde Resim 3.2'de en yeni nesil süperakışkanlaştırıcı


kullanılmıştır. İlk ve ikinci nesil katkılarda çimentolu sistemlerde çökme kaybı
yaşanmışltır. Bu nedenle çimentolu kompozitin üretiminde modifiye polikarboksilat
esaslı polimer süperakışkanlaştırıcı kullanılmıştır

Resim 3.2. Süperakışkanlaştırıcı katkı

3.1.6. Su

Bu çalışmada Kilis 7 Aralık Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi şebeke suyu


kullanılmıştır.

3.1.6. Çözeltiler

Donatılı çimentolu kompozitin elektrokimyasal korozyon ölçümlerini yapabilmek için


deniz suyu veya klorür çevresel etkisine benzer ortamda %3,5 NaCl korozif çözeltisi
içinde bekletilmiştir.

31
3.1.7. Betonarme çeliği

Korozyon deneyleri için çimentolu kompozitin üretiminde 10 mm çapında 140 mm


uzunluğunda nervürlü betonarme çeliği kullanılmıştır. Betonarme çeliği torna makinesi
ile yüzeyden talaş kaldırma yöntemiyle Resim 3.3’te görüldüğü gibi hazırlanmıştır.
Çeliğin üst kısımda yiv açılan kısmına bakır tel bağlanmıştır. Epoksi ile boyama işi
bittikten sonra temas yüzeyi 2.65 cm2 olacak şekilde hazırlanmıştır.

Resim 3.3. Betonarme çeliği


3.2.Yöntem

Bu çalışmada çimentolu kompozitin üretiminde mikro katkı olarak doğal bir zeolit
minerali olan şabazit %0, % 3, % 6 ve % 9 oranlarında kullanılmıştır. Nano katkı olarak
ise %0, % 0.5, % 1.25 ve % 2.0 oranlarında nano silika ilave edilmiştir. Öncelikle
deneysel çalışmalarda kullanılacak olan şabazitin ve nano katkının kimyasal, fiziksel ve
mekanik özellikleri araştırılmıştır. Şabazitin ve nano katkının incelik, özgül ağırlık,
mineralojik özelliği değerlendirilmiştir. Çimento hamurlarının standard kıvam
belirlenmesi, priz süreleri ve hacim genleşmesi deneyleri TS EN 196-3 esas alınarak
yapılmıştır. Çimentolu kompozitin mekanik özelliklerini, sıcaklığa bağlı olarak
meydana gelen reaksiyonları tespit etmek için farklı özelliklere sahip 40x40x160mm
prizma ve korozyon özelliklerini belirlemek için 50x100 mm silindir çimento harç
numuneleri üretilmiştir.

3.2.1. Çimentolu kompozit karışım oranları ve numunelerin hazırlanması

Bu çalışmada CEM I 42.5 R çimentosu ile çimentolu kompozitin üretiminde mikro


katkı olarak şabazit (Ş) %0-% 9 oranlarında, nano katkı olarak nano silika (NS) ise %0-

32
% 2 oranlarında kullanılmıştır. Deneysel çalışmaların tüm aşamalarında numune
numaraları sırasıyla 0,1,2,3,4,5,6,7,8,9 olarak; numune kodları ise Ş0NS0, Ş3NS0.5,
Ş3NS1.25, Ş3NS2.0, Ş6NS0.5, Ş6NS1.25, Ş6NS2.0, Ş9NS0.5, Ş9NS1.25, Ş9NS2.0
olarak adlandırılmıştır. Farklı özelliklerdeki çimentolu kompozitin deney tasarım
bilgileri Tablo3.3’te verilmiştir.

Tablo 3.3. Çimentolu kompozite ait deney tasarım planı


Numune no 0 1 2 3 4 5 6 7 8 9
Mikro katkı (şabazit) oranı (%) 0 3 3 3 6 6 6 9 9 9
Nano katkı (Nano silika) oranı (%) 0 0.50 1.25 2.00 0.50 1.25 2.00 0.50 1.25 2.00
Deneyler Numune Sayıları
Çimento hamuru
Standart kıvam 3 3 3 3 3 3 3 3 3 3
Priz başlama-sonu 3 3 3 3 3 3 3 3 3 3
Hacim genleşmesi 3 3 3 3 3 3 3 3 3 3
Taze harç kıvam 3 3 3 3 3 3 3 3 3 3
40x40x40160 mm harç prizmaları
7 3 3 3 3 3 3 3 3 3 3
Eğilme dayanımı 28 3 3 3 3 3 3 3 3 3 3
90 3 3 3 3 3 3 3 3 3 3
7 3 3 3 3 3 3 3 3 3 3
Basınç dayanımı 28 3 3 3 3 3 3 3 3 3 3
90 3 3 3 3 3 3 3 3 3 3
Toz numune
XRF 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1
SEM 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1
TGA 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1
FT-IR 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1
Ø50 x 100 mm silindir harç
numuneler
Elektrokimyasal korozyon ölçümleri 3 3 3 3 3 3 3 3 3 3

Çimentolu kompozitin üretiminde kullanılacak malzemelerin tasarım yöntemi;


çimento/kum oranı, mikro katkı miktarı, nano katkı miktarı, TS EN 196-1’e göre sabit
su/çimento oranı ya da ASTM C187-04’ e göre sabit yayılma çapı ilişkisi, karıştırma
yöntemi; çimentolu kompozite mikro katkının ve nano katkının en uygun eklenmesi gibi
konuların ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir.

Çimentolu kompozitin üretiminde çimento/kum oranının belirlenmesinde konu ile ilgili


literatür incelenerek 1/3 oranı seçilmiştir.

33
Mikro (mineral) katkıların çimento ağırlığına göre belli oranlarda kullanılması literatüre
bakıldığında uygun olabilmektedir. Şabazitin çimentolu kompozitin üretiminde mineral
katkı olarak kullanım oranları ile ilgili literatürde referans bir aralık olmadığı için %0,
%3, %6 ve %9 gibi oranlarda yani %10'u geçmeyecek şekilde denenmiştir.

Nano katkı olarak nano silikat (NS) oranı ile ilgili literatüre bakıldığında bazı
çalışmalarda çimento ağırlığının %10'u oranına kadar çimento ile yer değiştirerek
kullanımına olanak vermiştir (Jo, 2007), (TSE EN 197-1).

Diğer çalışmalarda ise nano silikat (NS)'ın %5 oranından fazla kullanılması durumunda
topaklaşma olduğu için olumsuz sonuç elde edileceğini belirtmişlerdir (Li, 2004).

Bu çalışmada nano silikat (NS) literatüre bakılarak çimentolu kompozite %0, %0,5,
%1,25 ve %2 oranında %5'i geçmeyecek şekilde katılmıştır.

Nano katkılı çimentolu kompozitin üretiminde en uygun karışım oranlarının


belirlenmesinde literatüre bakıldığında bir kısım çalışmalarda su/bağlayıcı oranı ve
akışkanlaştırıcı miktarı sabit tutulmuştur (Quing, 2007; Li, 2004).

Çalışmaların diğer kısmında ise ise sabit su/bağlayıcı oranına karşılık nano tozun
miktarına göre çimentolu kompozitin akışkanlığını sağlamak için akışkanlaştırıcı oranı
artırılarak karışım hesabı yapılmıştır (Jo, 2007; Li, 2004).

Yapılan başka bir çalışmalarda sabit su/bağlayıcı oranına (0,40) göre hazırlanan
karışımın yayılması 20 cm'den daha az çıkarken, 20 cm çıkması için gereken suyun
katılması durumunda ise su/bağlayıcı oranı 0.45'e çıkmıştır. Bu durumda 7 günlük
basınç dayanımı düşmüştür. Karışıma bağlayıcı oranının %1'i kadar nano toz eklenince
de 20 cm yayılma için gereken su miktarı artmış ve su/bağlayıcı oranı 0,50'ye çıkmıştır.
Nano tozun %2 kadar kullanılmasında ise su/bağlayıcı oranı 0,55'e kadar yükselmiştir.
Bu sonuçlar, toz miktarının artması ile suya olan ihtiyacın artacağını göstermiştir. Nano
toz miktarındaki bu artış oranı basınç dayanımında azalmaya neden olabileceğinden
sabit yayılmayı sağlamak için akışkanlaştırıcı miktarının artırılması yoluna gidilmiş ve
bu durumda da priz süresinin kabul edilebilir sınırın ötesine geçecek şekilde uzadığı
belirlenmiştir (Oltulu, 2011).

34
Bu çalışmada ise çimentolu kompozitin üretiminde sabit su/bağlayıcı oranı 0,40 ve
polikarboksilat esaslı kimyasal katkı (PK) miktarı %0,5 olarak sabit alınmıştır.

Daha teknolojik bir malzeme olan nano toz katılmamış mineral katkının karışım
suyunun, çimentolu kompozite kum ve çimento eklendikten birkaç dakika sonra ilave
edilmesi önerilmektedir (Ramachandran, 1995).

Bu nedenle çimentolu kompozitin üretiminde; çimento tanelerinin dağıtma yeteneğini


artırmak ve su molekülünün aktif çimento taneciklerinin üzerinin hidrat tabakası ile
kaplanmasına olanak sağladığı için karışıma mikro katkı olarak şabazit (Ş) ilave
edildikten sonra 60 saniye düşük hızda karıştırılmıştır.

Nano tozların yüzey alanlarının çok fazla olması nedeni karışımda üniform olarak
dağılmama olasılığı da vardır (Li, 2004; Sobolev, 2006).

Bu nedenle çimentolu kompozite ilave edilecek farklı oranlarda nano silika (NS)
karışım suyunun 3/5’lik kısmına katılarak yüksek hızda literatürdeki en uygun
karıştırma süreleri dikkate alınarak Resim 3.4' de görüldüğü gibi 20 dakika ultrasonik
ön karıştırma işlemi uygulanmıştır.

Resim 3.4. Nano silikatın ultrasonik karıştırıcıda ön hazırlığı

Sonrasında homojen nano silika çözeltisi Resim 3.5' de görülen çimento, şabazit (mikro
katkı) ve kuma ilave edilmiş 120 saniye düşük hızda karıştırılmıştır.

35
Resim 3.5. Çimentolu kompozitin üretiminde kullanılan bağlayıcı malzeme ve kum

Bir sonraki aşamada ise polikarboksilat esaslı kimyasal katkı (PK) karışım suyunun 1/5'
lik kısmına ilave edilerek 60 saniye düşük hızda ve en son kalan 1/5 su katılarak 60
saniye yine düşük hızda karıştırılarak Resim 3.6'da görülen işlem basamaklarını takip
ederek çimentolu kompozit üretilmiştir.

Resim 3.6. Çimentolu kompozitin karıştırılması

3.2.2. Şabazitin malzeme özelliklerinin belirlenmesi

Bu çalışmada Ankara Bala Akçaviransak Köyü civarından temin edilen Şabazit


kayaç parçaları Resim 3.7' de görüldüğü gibi önce etüvde 105±5 °C de 24 saat
süreyle kurutulmuş, daha sonra bilyalı değirmende ASTM C618-19
Standardına göre puzolanik incelik sınırları içerisinde öğütülmüştür. Şabazitin
kimyasal ve fiziksel özelliklerini belirlemek için çeşitli deneyler yapılmıştır.

36
Resim 3.7. Şabazit kayaç numunesi ve öğütülmüş durumu

Şabazitin kimyasal özelliklerini incelemek için kullanılan Tablo3.4'te verilen X-Işını


Floresans (XRF) analizi incelendiğinde trasın kızdırma kaybının %0,38 olduğu, tras
içerisinde %44,31 oranında SiO2, %13,48 oranında Al2O3, %13,39 oranında Fe2O3,
%10.31 oranında CaO, %4,31 oranında olduğu MgO ve %7,11 diğer bileşenlerin (K2O,
Na2O, SO3, v.d.) olduğu belirlenmiştir. Şabazitin toplam SiO2, Al2O3 ve Fe2O3
miktarının %69,21 olması puzolanik katkı malzemesi olarak kullanılabileceğini
göstermektedir.

Tablo3.4. Şabazite ait XRF analiz sonuçları


Element Miktar(%)

SiO2 44,31
Al2O3 13,48
Fe2O3 11,42
CaO 10,31
MgO 4,308
SO3 0,3972
K2O 1,357
Na2O 5,36
Cl 0,2519
TiO2 1,385
P2O5 0,3561
MnO 0,1721
Cr2O3 0,00994
V2O3 0,0514
CoO 0,00089
NiO 0,00169
CuO 0,00638
ZnO 0,01267
Ga2O3 0,00212
Ge 0,00020
As2O3 0,00026

37
Şabazite ait fiziksel özellikler Tablo 3.5'te verilmiştir. Şabazitin özgül ağırlığının 2,91,
özgül yüzey değerinin 5551 cm2/g, 45 µ elekten geçen numune miktarı %61,6 olacak
şekilde mikro katkı numunesi hazırlanmıştır.

Tablo3.5. Şabazite ait fiziksel özellikler


Fiziksel Özellik Değer

Yoğunluk (g/cm3) 2.91

Özgül yüzey (Blaine) (cm2/g) 5551

3.2.3. Akışkanlaştırıcı türü ve optimum miktarının belirlenmesi


Normal şartlarda çimentolu kompozitlerin akışkanlığı süperakışkanlaştırıcı katkı
kullanılmasıyla artmaktadır. Ancak, düşük su/çimento oranlarına sahip yüksek
performanslı betonların başlangıçtaki yüksek işlenebilirlikleri kısa süre sonra
kaybolabilmekte, hızlı çökme kaybı gösterebilmektedir. Bu durum akışkanlaştırıcı ve
çimentonun reolojik olarak uyumsuz olması durumunda gerçekleşmektedir (Aitcin,
2004; Aytaç, 2006).

Çimentolu kompozitin üretiminde kullanmak üzere seçilecek en uygun


akışkanlaştırıcıyı ve miktarını belirlemek için, Resim3.8'de görüldüğü gibi 4 farklı tip
akışkanlaştırıcı ve nano silikat (NS) içeren karışımlara Marsh Hunisi Deneyi
yapılmıştır.

Resim 3.8. Farklı tür akışkanlaştıcılar

Önceki çalışmalarda su/çimento oranı için önerilen 0,35-0,40 oranları dikkate alınarak
bu çalışmadaki tüm çimento hamur karışımlarda su/çimento oranı 0,40 olarak seçilmiş,

38
çimento ve su miktarları sabit tutulmuştur. Yaklaşık 1.2 litre olarak hazırlanan homojen
çimento hamuru karışımı alt ucu parmakla kapanan Marsh hunisi içine dökülüp daha
sonra parmak huni ucundan kaldırılarak Resim 3.9'da görüldüğü gibi 700 ml’lik hacim
boşalana kadar geçen süre ölçülmüştür. Ölçülen süre o karışımın akış süresi olarak
kaydedilmiştir (Aitcin, 2004).

Resim 3.9. Marsh hunisi deneyi

Çimentolu kompozitlerin üretiminde optimizasyon çalışmaları sonucunda %0,5


oranında polikarboksilat esaslı kimyasal katkı kullanılmasına karar verilmiştir.

3.2.4. Çimento hamurlarının standart kıvam, priz süresi ve hacim genleşmesi


deneyi

Çimento priz süresi ve hacim genleşmesi tayini için CEM I 42,5 R çimentosu yerine
mikro katkı olarak şabazit (Ş) %0-% 9 oranlarında, nano katkı olarak nano silika (NS)
ise %0- % 2 oranlarında ikame edilip; çimento hamuru hazırlanmıştır. Çimento
hamurlarının standard kıvam, priz süreleri ve hacim genleşmesi deneyleri TS EN 196-3
esas alınarak yapılmıştır (TS EN 196-3, 2002).

Çimento hamurlarına ait deney planı Tablo 3.6’ da verilmiştir ve çimento standart
kıvam, priz sürelerinin belirlenmesi deneyleri Resim 3.9’da görülen Vicat Aleti ile
yapılmıştır (TS EN 196-3, 2002).

39
Tablo 3.6. Çimento hamurlarının karışım oranları
Numune Adı Karışım miktarları (%) Çimento (g) Şabazit (g) Nano silikat

Ş0NS0 %100 Çimento, %0 Şabazit, %0 Nano silikat 500,00 0 0

Ş3NS0.5 %100 Çimento, %3 Şabazit, %0,5 Nano silikat 482,50 15 2,5

Ş3NS1.25 %100 Çimento, %3 Şabazit, %1,25 Nano silikat 478,75 15 6,25

Ş3NS2.0 %100 Çimento, %3 Şabazit, %2,0 Nano silikat 475,00 15 10

Ş6NS0.5 %100 Çimento, %6 Şabazit, %0,5 Nano silikat 467,50 30 2,5

Ş6NS1.25 %100 Çimento, %6 Şabazit, %1,25 Nano silikat 463,75 30 6,25

Ş6NS2.0 %100 Çimento, %6 Şabazit, %2,0 Nano silikat 460,00 30 10

Ş9NS0.5 %100 Çimento, %9 Şabazit, %0,5 Nano silikat 452,50 45 2,5

Ş9NS1.25 %100 Çimento, %9 Şabazit, %1,25 Nano silikat 448,75 45 6,25

Ş9NS2.0 %100 Çimento, %9 Şabazit, %2,0 Nano silikat 445,00 45 10

Resim 3.9. Vicat Aleti

Priz süreleri Resim 3.9’ da görülen vikat aleti ile, resim 3.10’da görülen Le Chatelier
Aleti ile hacim genleşmesi deneyleri yapılmıştır (TS EN 196-3, 2002).

40
Resim 3.10. Hacim genleşmesi deneylerinde kullanılan aletler

3.2.5. Taze harç kıvamı deneyi

Taze harç kıvamı tayini deneyinde TS EN 1015-3 standardına uygun Resim 3.11' de
görülen yayılma tablası kullanılarak harç yayılması ölçülmüştür. (TS EN 1015-3, 2000).

Resim 3.11. Taze harç kıvamının belirlenmesi


Çimentolu kompozitin su/bağlayıcı oranı Tablo3.7'de verildiği gibi 0,40 olarak sabit
tutulmuştur. Fakat mikro ve nano katkıların çimentolu karışımlarda su ihtiyacını
arttırdığı bilinmektedir. Bu nedenle çimento harç karışımlarının üretiminde %0,5
oranında polikarboksilat esaslı kimyasal katkı kullanılmıştır.

41
Tablo3.7. Çimentolu kompozitlerin (harç) karışım oranları
Çimento Şabazit Nano Silikat Kum Su Miktarı Su/Çimento
Numune Numune Miktarı Miktarı Miktarı (g) Miktarı (g) Oranı (%)
No Adı (g) (g) (g)
0 Ş0NS0 450,00 0 0 1350 180 0,4
1 Ş3NS0.5 436,50 13,500 2,250 1350 180 0,4
2 Ş3NS1.25 430,88 13,500 5,625 1350 180 0,4
3 Ş3NS2.0 427,50 13,500 9,000 1350 180 0,4
4 Ş6NS0.5 420,50 27,000 2,250 1350 180 0,4
5 Ş6NS1.25 417,38 27,000 5,625 1350 180 0,4
6 Ş6NS2.0 414,00 27,000 9,000 1350 180 0,4
7 Ş9NS0.5 407,25 40,500 2,250 1350 180 0,4
8 Ş9NS1.25 403,88 40,500 5,625 1350 180 0,4
9 Ş9NS2.0 400,50 40,500 9,000 1350 180 0,4

3.2.6. Çimentolu kompozitin mekanik özelliklerinin belirlenmesi

Çimentolu kompozitin mekanik özelliklerini belirlemek için Tablo 3.7'de verilen harç
karışım oranlarına göre 40x40x160 mm boyutlarında numuneler Resim 3.12'de
görüldüğü gibi hazırlanmıştır.

Resim 3.12. Çimento harç numuneleri

Deneyde 3 gözlü harç kalıpları, sarsma tablası, basınç deneyi yükleme kapasitesi 200
kN, eğilme deneyi kapasitesi 50 kN olan Resim 3.13’te görülen bilgisayar kontrollü
çimento harçları için test presi kullanılmıştır (TS EN 196-1, 2009).

42
Resim 3.13. Çimento harçlarının mekanik deneylerinde kullanılan çimento test presi

3.2.7. Moleküler yapı analizleri (FT-IR)

Mikro ve nano katkılı 28 günlük çimentolu karışımların tanecikteki molekül gruplarını


tanımlamak için Fouirer Dönüşümlü Kızılötesi Spektrometresi (FT-IR) analizlerini
yapmak için numuneler hazırlanmıştır. Bu analizleri yapabilmek için çimentolu
kompozit numuneler Resim 3.14'de görüldüğü gibi kırıldıktan sonra öğütülerek toz
haline getirilmiş ayrıca kum, çimento, şabazit ve nano silikat referans olarak
değerlendirilmiştir.

Resim 3.14. TGA ve FT-IR analizleri için çimentolu kompozit numunelerin öğütülmesi
ve hazırlanan numuneler
Bu analizler FT-IR cihazı kullanılarak Kilis 7 Aralık Üniversitesi İleri Teknoloji
Uygulama ve Araştırma Merkezi'nde 400-4000 cm-1 dalga sayısı aralığında yapılmıştır.

3.2.8. Termal reaksiyonlar

Mikro ve nano katkılı 28 günlük çimentolu karışımların sıcaklığa bağlı olarak meydana
gelen ağırlık değişimlerini tespit etmek için Termogravimetrik Analiz (TGA) yapmak
için Resim3.14’te görüldüğü numuneler hazırlanmıştır.

43
Bu analizler Kilis 7 Aralık Üniversitesi İleri Teknoloji Uygulama ve Araştırma
Merkezi'nde yapılmıştır. Analizler ASTM C1872-18e2 referans alınarak 30°C -1050 °C
arasında 10°C sıcaklık artışı ile ısıtılarak ağırlık kayıpları hesaplanmıştır.

3.2.9. Elektrokimyasal korozyon ölçümleri

Elektrokimyasal korozyon ölçümleri için Ø10 betonarme çeliği kullanılarak Ø50x100


mm’lik silindir mikro ve nano katkılı çimentolu kompozitler üretilmiştir. Belirlenen
korozyon ölçümleri yapılacak günlere kadar %3,5 NaCl korozif çözelti ortamında
bekletilmiştir. Çözelti miktarındaki buharlaşma kayıplarını engellemek için numune
kaplarının üzeri Resim 3.15’ de görüldüğü gibi kapatılmıştır.

Resim 3.15. Korozif ortam içerisinde bekletilen çimentolu kompozit numuneleri

Betonarme çeliği korozyonunu belirleyen parametreler ohm kanununa göe R (direnç), E


(potansiyel) ve I (akım) değerleridir. Korozif iletken ve sulu ortamda bulunan bir
betonarme çeliğinin (donatının) korozyon özelliklerini belirleyen R (direnç) değerinin;
betonarme çeliğinin yüzeyinde oluşan film direnci (Rfilm) ve betonun direncinden
(Rbeton) oluştuğu bilinmektedir.

Çimentolu kompozit içine gömülü donatının elektrokimyasal korozyon parametrelerinin


belirlenmesinde Resim 3.16'da görüldüğü gibi üç elektrotlu elektrokimyasal bir hücre
kullanılmıştır ve voltametrik ölçümler CHI604e programı ile bilgisayar kontrollü CH
Instruments (600E) model potansiyostat cihazı kullanılarak yapılmıştır. Çalışma
elektrotu olarak korozyonu ölçülecek betonarme çeliği (donatı), karşıt elektrot olarak
platin ve karşılaştırma elektrodu olarak da Ag/AgCl kullanılmıştır.

44
Resim 3.16. Üç elektrotlu elektrokimyasal hücre
Betonarme çeliği (donatı) korozyon mekanizmasını açıklayabilmek için elektrokimyasal
korozyon ölçümleri 1., 7., 30., 90., 140. ve son olarak 320. günlerde serbest korozyon
koşullarında zamana bağlı olarak aşağıda verildiği gibi yapılmıştır:

 Yarı hücre potansiyel yöntemi (HCP)

 Kulometri uygulaması

 Elektrokimyasal empedans spektroskopisi yöntemi (EIS)

 Polarizasyon yöntemi: Tafel polarizasyon yöntemi (TP)

3.2.9.1. Yarı hücre potansiyel yöntemi (HCP)

Çimentolu kompozit içerisine gömülü betonarme çeliğinin yüzey korozyon özellikleri


değişmeyecek şekilde küçük gerilimlerin uygulanması ile testler yapılmıştır. Yarı hücre
potansiyel yöntemine göre ölçülen donatılı çimentolu kompozitlerin açık devre
potansiyel (ADP) değerleri donatının yüzey durumunu, pasivasyon ve korozyon
işlemlerini karakterize etmek için önemli bir parametredir.

Çimento hidratasyonunun ilerlemesiyle, çimento içerisindeki alkaliler, Ca(OH)2 ve


NaOH gibi hidratasyon ürünleri, gözenek çözeltisinde giderek daha fazla çözünür ve bu
çözeltinin alkalitesinde bir artışa neden olur. Alkali ortam, donatıyı korozyona karşı
koruyabilir. Alkali ortamda, donatının yüzeyinde korozyon ürünleri tabakasının
oluşacağı bulunmuştur. 10 nm'den daha az kalınlığa sahip bu yüzey tabakasının
oluşumunun donatıyı pasifleştirebileceği ve korozyona karşı koruyabileceği
düşünülmektedir (Ghods v.d.,2011).

45
ASTM C 876’ya göre betonarme demirleri potansiyel kriterleri incelendiğinde -256
mV/Ag-AgCl’den daha negatif potansiyellerde donatının %90 korozyona uğrama
olasılığı vardır.

Donatılı çimentolu kompozitlerin açık devre potansiyelleri (ADP) %3,5 NaCl içeren
korozif ortamda üç elektrotlu düzenek ile 145 gün boyunca belirli aralıklarla
ölçülmüştür. Her bir ölçüm 0,1 saniye aralıklarla bilgisayar kontrollü olarak elde edilen
6000 potansiyel verisini içermektedir.

3.2.9.2. Kulometri uygulaması (Açık devre potansiyelinde korozyon yükleri)

Elektriksel niteliklerin incelenmesinde kullanılan elektroanalitik teknikler


potansiyometrik, voltametri ve kulometri ölçümleri olarak sınıflandırılabilir. Kulometri
ölçümleri sabit gerilim altında (açık devre potansiyelinde) geçen akımı ölçmeye dayalı
olarak yapılmıştır. Belirli günlerde 0,1 saniye aralıklarla bilgisayar kontrollü olarak elde
edilen her ölçüm 1200 akım verisini içermektedir.

3.2.9.3. Elektrokimyasal empedans spektroskopisi yöntemi (EIS)

Betonarmenin dayanıklılığının değerlendirilmesinde, genellikle iki yöntemle belirlenen


korozyon direnci en önemli faktörlerden biridir. Birinci grup, korozyon olasılığını
açıklayan açık devre potansiyelini (ADP) içerir. İkinci grup, daha doğru sonuçlar elde
etmek için kullanılan elektrokimyasal empedans spektroskopisi (EIS) ve lineer
polarizasyon direnci (LPR) gibi daha gelişmiş teknikleri içerir (Ghanei v.d., 2020).

Elektrokimyasal empedans spektroskopisi (EIS), bir malzemenin uygulanan alternatif


akım (AC) sinyaline frekansları taramak için verdiği yanıtı analiz etmeyi içeren
tahribatsız bir elektrokimyasal tekniktir (Bragança v.d.,2016; Zheng v.d., 2018).

EIS, çimentolu bileşikler ve çelik (donatı) arasındaki arayüz de dahil olmak üzere,
malzeme içindeki elektrik direncini karakterize ederek yapıda meydana gelen süreçlerin
sürekli değerlendirilmesine izin verir (Melara v.d., 2020).

EIS ölçümleri, alternatif akım (AC) potansiyel sinyalinin genliği 5mV ve frekans aralığı
0,01 Hz-100 kHz olacak şekilde yapılmıştır. Elde edilen veriler Nyquist ve Bode
diyagramları olarak değerlendirilmiştir.

46
3.2.9.4. Polarizasyon yöntemi, Tafel polarizasyon yöntemi (TP)

1970 yıllarından günümüze kadar betonarme ve farklı metal-elektrolit sistemlerinin


korozyon süreçlerini değerlendirmek için farklı elektrokimyasal teknikler
geliştirilmiştir. Amaç genellikle korozyon hızının ölçüsünü olan, korozyon akım
yoğunluğunun (iCORR) belirlenmesidir. Bu yöntemlerde; korozyon hızının ölçülmesi yarı
logaritmik skalada çizilen akım-potansiyel eğrileri yardımıyla belirlenebilir.

Polarizasyon yöntemleri; çelik-beton sistemlerinin elektrokimyasal tepkisini, onları


denge durumlarından uzaklaştıran bir pertürbasyon uygulayarak analiz eder. Uzun yıllar
boyunca, Tafel ekstrapolasyonu (TE), korozyon akımı yoğunluğunu (icor) belirlemek
için en doğru yöntemlerden biri olarak kabul edilmiştir. Polarizasyon eğrisinin anodik
ve katodik lineer bölgelerinin korozyon potansiyeline (Ecor) ekstrapolasyonunu içerir.
Bu lineer bölgeler genellikle elektrot potansiyeli, yavaş potansiyodinamik tarama
uygulanarak Ecor'dan uzağa taşındığında elde edilir. Sonuç olarak, TE ölçümleri zaman
alıcıdır ve elektrotta tersinmez polarizasyona neden olabilir (Chang vd., 2008).

Bu yöntemde korozyon hızı anodik ve katodik eğriler belirlenerek hesaplanmaktadır. Bu


eğriler yöntemde kullanılan metalin korozyon potansiyelinden başlayarak akım verilip
metalin anottaki yükseltgenmesine karşılık gelen anodik Tafel eğrisi ve katottaki
indirgenmesine karşılık gelen katodik Tafel eğrisinin elde edilmesi sonucu
belirlenmektedir. Metalin korozyon potansiyelinden başlanılarak potantiyostatik ve
galvanostatik yöntemle anodik ve katodik eğrilere çizilen eğrilerin korozyon
potansiyeline ekstrapole edilmesi sonucunda korozyon hızı hesaplanmaktadır.
Aşağıdaki Eşitlik 3.1 ile korozyon akımı (icor) hesaplanmaktadır. Eşitlikte verilen iCORR
değeri korozyon akımını, 𝛽a ve 𝛽c değerleri sırasıyla anodik ve katodik sabitleri ve 𝑅p
değeri ise polarizasyon direncini göstermektedir (Stern vd., 1957).

icor = (3.1.)

Tafel eğrilerinin ekstrapole edilecek doğrusal kısmı çok önemlidir. Bu bölgenin güvenli
olması için, korozyon potansiyelinden en az 40-50 mV sonra başlaması ve akımın en az
10 kat artmasına kadar devam etmelidir (Berke vd., 1990).

47
Bu çalışmada, Tafel ekstrapolasyon yöntemine (TP) göre polarizasyon eğrileri anodik
ve katodik yöne doğru ±250mV aralığında 320.günde 1 mV/s hızla tarama yapılarak
elde edilmiştir. Stern ve Geary yöntemine göre daha büyük bir potansiyel aralığında
polarizasyon uygulaması ile korozyona uğrayan metal için elde edilen anodik ve katodik
Tafel eğrilerinin çizgisel olan kısımları uzatılmış, kesim noktalarından o sistem için
korozyon akımı (icor) ve korozyon potansiyeli (Ecor) bulunmuştur.

48
4. BULGULAR VE TARTIŞMA

Bu çalışmada çimentolu kompozitin üretiminde mikro katkı olarak şabazit (Ş) %0-% 9
oranlarında, nano katkı olarak nano silika (NS) ise %0- % 2 oranlarında, polikarboksilat
esaslı kimyasal katkı % 0.5 oranında kullanılmıştır. Deneysel çalışmaların tüm
aşamalarında numune kodları ise Ş0NS0, Ş3NS0.5, Ş3NS1.25, Ş3NS2.0, Ş6NS0.5,
Ş6NS1.25, Ş6NS2.0, Ş9NS0.5, Ş9NS1.25, Ş9NS2.0; numune numaraları sırasıyla
0,1,2,3,4,5,6,7,8,9 olarak; olarak adlandırılmıştır ve sonuçlar değerlendirilmiştir.

4.1. Çimento hamurlarının fiziksel özelliklerine ait sonuçları

Bu çalışmada, çimento hamurlarının standart kıvam belirlenmesi, priz süreleri ve hacim


genleşmesi deneylerine ait sonuçlar Tablo 4.1'de verilmiştir.

Tablo 4.1. Çimento hamurlarının fiziksel özellikleri


Priz bit. Hacim
Numune Priz baş. Priz sür. Kıvam
gen.
kodu Karışım miktarları (%) (dak) (dak) (%)
(dak) (mm)

Ş0NS0 %100 Çimento, %0 Şabazit, %0 Nano silikat 185 220 35 27,6 1

Ş3NS0.5 %96.5 Çimento, %3 Şabazit, %0.5 Nano silikat 185 236 51 28,1 1

Ş3NS1.25 %95,75 Çimento, %3 Şabazit, %1.25 Nano silikat 189 235 46 28,0 1

Ş3NS2.0 %95 Çimento, %3 Şabazit, %2.0 Nano silikat 195 247 52 27,8 1

Ş6NS0.5 %93,5 Çimento, %6 Şabazit, %0.5 Nano silikat 185 235 50 28,5 1

Ş6NS1.25 %92,75 Çimento, %6 Şabazit, %1.25 Nano silikat 188 233 45 28,2 1

Ş6NS2.0 %92 Çimento, %6 Şabazit, %2.0 Nano silikat 190 240 50 28,1 1

Ş9NS0.5 %90,5 Çimento, %9 Şabazit, %0.5 Nano silikat 189 240 51 28,9 1

Ş9NS1.25 %89.75 Çimento, %9 Şabazit, %1.25 Nano silikat 188 241 53 28,7 1

Ş9NS2.0 %89 Çimento, %9 Şabazit, %2.0 Nano silikat 193 245 52 28,7 1

Bu sonuçlara göre; tüm katkılı çimento hamurlarının priz sürelerinin kontrol


numunesinden fazla olduğu görülmüştür. Ş6NS0.5, Ş6NS1.25, Ş6NS2.0 numunelerin
priz sürelerinin kendi içerisinde azaldığı dikkat çekmektedir.

49
4.2. Çimentolu kompozitin mekanik özelliklerine ait sonuçlar

Bu çalışmada, çimentolu kompozitin mekanik özelliklerini belirlemek için üretilen


40x40x160mm prizma numunelere ait eğilme ve basınç dayanımı deney sonuçları
verilmiştir.

Çimento harç numunelerine ait 7, 28, 90 günlük kür sonrasındaki eğilme ve basınç
dayanım sonuçları Tablo 4.2 ve Tablo 4.3’te, grafikleri ise Şekil 4.1 ve Şekil 4.2'de
verilmiştir.

Tablo 4.2. Çimentolu kompozitin eğilme dayanımı sonuçları (MPa)

Numune Eğilme dayanımı (MPa)


Numune kodu no

7 Günlük 28 Günlük 90 günlük

Ş0NS0 0 9,46 10,72 12,40

Ş3NS0.5 1 8,72 9,43 14,83

Ş3NS1.25 2 8,23 9,95 15,43

Ş3NS2.0 3 7,69 9,28 13,90

Ş6NS0.5 4 8,25 9,70 15,46

Ş6NS1.25 5 7,80 10,36 16,93

Ş6NS2.0 6 7,29 8,95 15,23

Ş9NS0.5 7 7,73 8,70 14,58

Ş9NS1.25 8 7,20 9,10 15,00

Ş9NS2.0 9 6,65 8,30 13,60

50
Şekil 4.1. Çimentolu kompozitin farklı kür günlerinde eğilme dayanımı grafikleri (MPa)

Tablo 4.2 ve Şekil 4.1’de verilen çimentolu kompozitlerin 7 ve 28 günlük kür


sonrasında eğilme dayanımı değerleri incelendiğinde; en iyi eğilme dayanımı sonucu 1
nolu (referans) numunede sırasıyla 9.46 ve 10.72 MPa olarak elde edilmiştir. 7 günlük
tüm katkılı numunelerin (mikro ve nano katkılı) eğilme dayanımları referans
numunesinden düşük çıkmıştır. Ayrıca tüm katkılı numunelerde nano silis miktarı
arttıkça, eğilme dayanımları kendi içerisinde azalmıştır. 28 günlük tüm katkılı
numunelerin ise (mikro ve nano katkılı) eğilme dayanımları referans numunesinden
düşük olmakla birlikte, %1,25 oranında katılan nano silis miktarının kendi içerisinde
olumlu etki yaptığı görülmüştür.

Çimentolu kompozitlerin 90 günlük kür sonrasında eğilme dayanım değerleri


incelendiğinde; tüm katkılı numunelerin (mikro ve nano katkılı) eğilme dayanımları
referans numunesinden yüksek çıkmıştır. En iyi eğilme dayanımı sonuçları 4,5,6 nolu
numunelerde (%6 mikro katkılı) sırasıyla; 15.46, 16.93, 15.23 MPa olarak elde
edilmiştir. Sonuç olarak; çimentolu kompozit üretiminde %6 mikro katkı olarak şabazit,
%1.25 nano katkı olarak nano silis kullanımı ileriki yaşlarda eğilme dayanımı açısından
en iyi sonucu vermiştir.

51
Tablo 4.3. Çimentolu kompozitin basınç dayanımı sonuçları (MPa)

Numune Basınç dayanımı (MPa)


Numune kodu
no
7 Günlük 28 Günlük 90 günlük
Ş0NS0 0 37,05 49,20 50,30
Ş3NS0.5 1 31,17 44,45 57,15
Ş3NS1.25 2 28,57 48,55 62,89
Ş3NS2.0 3 25,43 42,20 54,02
Ş6NS0.5 4 30,21 46,25 59,08
Ş6NS1.25 5 27,30 48,84 65,90
Ş6NS2.0 6 24,15 43,45 54,78
Ş9NS0.5 7 26,45 42,50 52,58
Ş9NS1.25 8 24,16 45,30 54,58
Ş9NS2.0 9 23,95 41,15 52,24

Şekil 4.2. Çimentolu kompozitin farklı kür günlerde basınç dayanımı grafikleri (MPa)
Tablo 4.3 ve Şekil 4.1’de verilen çimentolu kompozitlerin 7 ve 28 günlük kür
sonrasında basınç dayanımı değerleri incelendiğinde; en iyi basınç dayanımı sonucu 1
nolu (referans) numunede sırasıyla 37.05 ve 49.20 MPa olarak elde edilmiştir. 7 günlük
tüm katkılı numunelerin (mikro ve nano katkılı) basınç dayanımları referans
numunesinden düşük çıkmıştır. Ayrıca tüm katkılı numunelerde nano silis miktarı
arttıkça, basınç dayanımları kendi içerisinde azalmıştır. 28 günlük tüm katkılı
numunelerin ise (mikro ve nano katkılı) basınç dayanımları referans numunesinden
düşük olmakla birlikte, %1,25 oranında katılan nano silis miktarının kendi içerisinde
olumlu etki yaptığı görülmüştür.

52
Çimentolu kompozitlerin 90 günlük kür sonrasında basınç dayanım değerleri
incelendiğinde; tüm katkılı numunelerin (mikro ve nano katkılı) basınç dayanımları
referans numunesinden yüksek çıkmıştır. En iyi basınç dayanımı sonuçları 4,5,6 nolu
numunelerde (%6 mikro katkılı) sırasıyla; 59.08, 65.90, 54.78 MPa olarak elde
edilmiştir. Sonuç olarak; çimentolu kompozit üretiminde %6 mikro katkı olarak şabazit,
%1.25 nano katkı olarak nano silis kullanımı ileriki yaşlarda basınç dayanımı açısından
en iyi sonucu vermiştir.

4.3. Moleküler yapı analiz (FT-IR) sonuçları

Çimentolu kompozitlerin hidratasyon reaksiyonları sonrası oluşan bağ yapılarının


detaylı incelenmesi için sıklıkla FT-IR bulgularına başvurulmaktadır.

Dorum v.d. (2010) çalışmasında, FT-IR ile hidratasyon gelişimi incelenmesi


grafiklerinde, 3606-3642 cm-1 bölgesi; C-S-H’nın kalsiyum hidroksit bağlarını,
bağlanmış ve absorbe edilmiş suyun varlığını göstermekte olduğunu, 3400-3421 ve
1606-1642 cm-1 bölgesi; yapıya tutunmamış suyun varlığını, 1391-1413, 846-868 ve
635-703 cm-1 bölgesi; karbonat fazlarının varlığını, 1110-1113 cm-1 bölgesi; sülfat
fazlarının varlığını göstermektedir. Bunun yanı sıra 412-443 ve 481- 506 cm-1 bölgesi;
hidrate olmamış kalsiyum silikatların (CS) ve 906- 961 cm-1 bölgesinde; hidrate olmuş
CS’lerin, 2800-3700 cm-1 bölgesindeki geniş absorbsiyon bandının; CaCO3’ın varlığını
göstermekte olduğunu ve hidratasyon süresi arttıkça bu bandın zayıflamakta olduğunu
belirtmiştir. 800-1100 cm-1 bölgesindeki ana pikin yanlarındaki pikin C2S’in varlığını
gösterdiğini ve bu piklerin hidratasyon süresi ilerledikçe azalması çimento hamurunun
sertleştiğini göstermekte olduğunu belirtmiş ve çimento hamurundaki CH piklerinin
Portland Çimentoya göre tüm yaşlarda azaldığı ve bu durumun da XRF sonuçları ile
uyum sağladığını belirterek ileri analiz yöntemlerinin birbiri ile ilişkisine işaret etmiştir.

Çimentolu kompozitin üretiminde kullanılan çimento, şabazit (mikro katkı), nano silika
(nano katkı) yapılan FT-IR analizlerine göre Şekil 4.3’te görüldüğü gibi moleküllerin
yüzey yapıları tanımlanmıştır.

53
cimento
0.5

0.0

-0.5
2069.250
2619.208 2232.307
-1.0 3793.876

3524.755 3395.369
%Transmittance

-1.5
1125.214

-2.0

1441.229
-2.5

-3.0

-3.5
901.051
-4.0

-4.5

3800 3600 3400 3200 3000 2800 2600 2400 2200 2000 1800 1600 1400 1200 1000 800 600
Wavenumber

2
sabazit

-2 2282.960
2645.575 1640.277

-4 3540.247 1445.890
602.827
%Transmittance

744.907

-6

-8

-10

-12
988.145

3800 3600 3400 3200 3000 2800 2600 2400 2200 2000 1800 1600 1400 1200 1000 800 600 400
Wavenumber

102 nanosilikat

100

98

2467.424 2282.080 1392.853 1057.266


96
3462.822
2980.120
%Transmittance

94

92

90

88

599.343
86 643.988

84

82

3800 3600 3400 3200 3000 2800 2600 2400 2200 2000 1800 1600 1400 1200 1000 800 600 400
Wavenumber

Şekil 4.3. Portland Çimentosu, şabazit ve nano silikata ait FT-IR spektrumları

54
Çimentolu kompozitlere yapılan Şekil 4.4.’de verilen FT-IR analizlerine göre
moleküllerin yüzey yapıları tanımlanmıştır.

100.5 0

100.0

3624.106
99.5 3336.513
2351.273 2142.084
1964.171
%Transmittance

99.0

98.5 782.678
868.829 565.393

98.0 1466.601
1003.410
432.076
97.5

97.0

3800 3600 3400 3200 3000 2800 2600 2400 2200 2000 1800 1600 1400 1200 1000 800 600 400
Wavenumber

100.5 1

100.0

99.5 3836.249

2151.475
99.0 2560.904 2400.196 2309.407
3613.135
3717.691
%Transmittance

98.5
484.852

98.0 431.331
595.670
869.781 675.302
97.5 1471.367

780.726
97.0

96.5 1034.216

96.0

95.5

3800 3600 3400 3200 3000 2800 2600 2400 2200 2000 1800 1600 1400 1200 1000 800 600 400
Wavenumber

55
100.5
2

100.0

99.5 3651.053 2508.472


3784.818 2182.727 2033.818

3384.863 2304.698
%Transmittance

99.0 582.743
768.669
870.571

98.5
1469.211

98.0

97.5 1005.209

3800 3600 3400 3200 3000 2800 2600 2400 2200 2000 1800 1600 1400 1200 1000 800 600 400
Wavenumber

100.0 3

99.5

1741.758 1644.449
509.032
3740.699
99.0 3859.481
460.052
3637.152
%Transmittance

2856.367 754.942
3384.246 596.501

98.5 865.148
2922.641

98.0

1465.029
994.110

97.5

97.0

3800 3600 3400 3200 3000 2800 2600 2400 2200 2000 1800 1600 1400 1200 1000 800 600 400
Wavenumber

0.2

0.0 4

-0.2

-0.4 3851.808 2349.755 2183.367

-0.6 3631.889
3380.731 2974.881
-0.8 599.862
778.572
%Transmittance

-1.0
866.090
-1.2

-1.4

-1.6 1020.241

-1.8
1468.585
-2.0

-2.2

-2.4

-2.6

3800 3600 3400 3200 3000 2800 2600 2400 2200 2000 1800 1600 1400 1200 1000 800 600 400
Wavenumber

56
0.5
5

0.0

-0.5 2044.022
3844.484 2187.538 1642.467 456.956

-1.0
3623.705
%Transmittance

2976.116
3382.016 775.685
-1.5
865.438

-2.0

-2.5
1004.285

-3.0 1467.158

-3.5

3800 3600 3400 3200 3000 2800 2600 2400 2200 2000 1800 1600 1400 1200 1000 800 600 400
Wavenumber

101.5
6
101.0

100.5

100.0

99.5
3789.677 3651.331
%Transmittance

2453.207
2369.551 2037.756
99.0 2934.902
3386.324 606.184
98.5
777.591
873.595
98.0

97.5

1467.917
97.0
1024.737
96.5

96.0

3800 3600 3400 3200 3000 2800 2600 2400 2200 2000 1800 1600 1400 1200 1000 800 600 400
Wavenumber

101.5
7
101.0

100.5

100.0

99.5
%Transmittance

3767.241
2178.066 527.797
3658.342
2975.355 610.502
99.0 3883.656 3409.028
868.944
787.224
98.5 1470.432

98.0

1082.410
97.5

97.0

96.5

3800 3600 3400 3200 3000 2800 2600 2400 2200 2000 1800 1600 1400 1200 1000 800 600 400
Wavenumber

57
0.4

0.2
8

0.0

-0.2

2579.032 2035.118
-0.4 1644.618
3771.9763660.739 3522.324 2983.013 2296.204
-0.6 1494.026

789.026
%Transmittance

-0.8

-1.0

-1.2

-1.4

-1.6

-1.8

-2.0 1089.150

-2.2

-2.4

3800 3600 3400 3200 3000 2800 2600 2400 2200 2000 1800 1600 1400 1200 1000 800 600 400
Wavenumber

9
100.0

99.5
2395.264 2035.386
3762.254 1637.565
3853.698
3630.624
99.0
3377.913 607.325
778.405
%Transmittance

98.5
865.943

98.0
1002.670

97.5
1468.626

97.0

96.5

3800 3600 3400 3200 3000 2800 2600 2400 2200 2000 1800 1600 1400 1200 1000 800 600 400
Wavenumber

Şekil 4.4. Çimentolu kompozitlere ait FT-IR spektrumları

No:0 kontrol numunesinde 3624-3336 cm-1 bölgesi; C-S-H’nın kalsiyum hidroksit


bağlarının, 1441-1125 cm-1 bölgesi; karbonat fazlarının, 432- 566 cm-1 bölgesi hidrate
olmamış kalsiyum silikatların (CS) varlığına işaret etmektedir.

No:1 numunesinde 3836-3717 cm-1 ve 3717-3613 cm-1 bölgesi C-S-H’nın kalsiyum


hidroksit bağlarının, 1471-1034 cm-1 bölgesi; karbonat fazlarının, 484- 431 cm-1 bölgesi
hidrate olmamış kalsiyum silikatların (CS) varlığına işaret etmektedir.

No:2 numunesinde 3784-3661 cm-1 ve 3661-3384 cm-1 bölgesi C-S-H’nın kalsiyum


hidroksit bağlarının, 1469-1005 cm-1 bölgesi; karbonat fazlarının varlığına işaret
etmektedir.

58
No:3 numunesinde 3859-3740 cm-1 ve 3740-3637 cm-1 bölgesi C-S-H’nın kalsiyum
hidroksit bağlarının, 1465-934 cm-1 bölgesi; karbonat fazlarının, 460- 450 cm-1 bölgesi
hidrate olmamış kalsiyum silikatların (CS) varlığına işaret etmektedir.

No:4 numunesinde 3851-3631 cm-1 ve 3631-3330 cm-1 bölgesi C-S-H’nın kalsiyum


hidroksit bağlarının, 1468-1020 cm-1 bölgesi; karbonat fazlarının varlığına işaret
etmektedir.

No:5 numunesinde 3844-3623 cm-1 ve 3623-3382 cm-1 bölgesi C-S-H’nın kalsiyum


hidroksit bağlarının, 1467-1004 cm-1 bölgesi; karbonat fazlarının, 466-450 cm-1 bölgesi
hidrate olmamış kalsiyum silikatların (CS) varlığına işaret etmektedir.

No:6 numunesinde 3789-3651 cm-1 ve 3651-3380 cm-1 bölgesi C-S-H’nın kalsiyum


hidroksit bağlarının, 1467-1024 cm-1 bölgesi; karbonat fazlarının varlığına işaret
etmektedir.

No:7 numunesinde 3883-3767 cm-1 ve 3767-3658 cm-1 bölgesi C-S-H’nın kalsiyum


hidroksit bağlarının, 1470-1082 cm-1 bölgesi; karbonat fazlarının varlığına işaret
etmektedir.

No:8 numunesinde 3771-3660 cm-1 ve 3660-3522 cm-1 bölgesi C-S-H’nın kalsiyum


hidroksit bağlarının, 1494-1089 cm-1 bölgesi; karbonat fazlarının arlığına işaret
etmektedir.

No:9 numunesinde 3953-3762 cm-1 ve 3762-3690 cm-1 bölgesi C-S-H’nın kalsiyum


hidroksit bağlarının, 1468-1002 cm-1 bölgesi; karbonat fazlarının varlığına işaret
etmektedir.

Tüm çimentolu kompozitlerin FT-IR spektrumlarına göre çimento hidratasyon gelişimi


incelendiğinde; katkılı numunelerin tamamında (No:3 ve No:5 hariç) hidrate olmamış
kalsiyum silikatların (CS) varlığı görülmemiştir. Ayrıca tüm katkılı numunelerde CSH
varlığının daha geniş bir bantta olduğu görülmektedir.

4.4. Termal reaksiyonlar sonuçları

Çimentolu kompozitlerin termal kütle kayıplarının belirlenmesi ve oluşan hidratasyon


ürünlerinin ayrıntılı incelenmesi için TGA/DTA bulgularına başvurulmaktadır.

59
Ubbriaco ve Calabrese (1998) çalışmasında, 4x4x16cm boyutlarındaki çimento harcı
örneklerine uçucu kül eklenmesi ile iç yapılarındaki değişiklik araştırmıştır, DTA/TG
analizi sonucunda endotermik reaksiyon etkisi olarak 100C’de etrenjit
(3CaO.Al2O3.3CaSO4.32H2O) hidratasyonu ve 700C’de dekarbonasyonun oluştuğu
bildirmektedir.

Dorum v.d. (2010) çalışmasında, hidratasyona uğrayan çimento hamurunun yaklaşık


100C’de kapiler boşluklardaki suyun dehidratasyonu ve 100-200 C’lerdeki endotermik
etkiler, C-S-H jellerinin farklı aşamalardaki dehidratasyonu olarak geliştiği, 478 ve
498 C sıcaklık aralığında ise Ca(OH)2 (CH)’nın dehidrasyonunun geliştiği bildirmiştir.
CaCO3’ın dekarbonasyonu 757 ve 773 C aralığında gelişmiş, TG analiz sonuçlarından
elde edilen kütle kayıplarının, hidratasyon günlerindeki farklılığa ve katkılara göre
oluştuğu belirtilmiştir. Böylece DTA-TG analizlerinden elde edilen sonuçların, FT-IR
analizlerinden elde edilen bulgularla uyumlu olarak geliştiğini de açıklamıştır.

28 günlük çimentolu kompozitin üretiminde kullanılan Portland Çimentosu, şabazit ve


nano silikata yapılan sıcaklığa bağlı olarak meydana gelen ağırlık değişimlerini tespit
etmek için yapılan TGA analizlerine göre Şekil 4.6’da görüldüğü gibi toz halindeki
mazlemelerin ve çimento hamurlarının faz gelişimleri açıklanmıştır.

28 günlük çimentolu kompozitlerde sıcaklığa bağlı olarak meydana gelen ağırlık


değişimlerini tespit etmek için yapılan TGA analizlerine göre Şekil 4.6’da görüldüğü
gibi çimento hamurlarının faz gelişimleri açıklanmıştır.

60
Şekil 4.6 Çimentolu kompozitlere ait TGA analizleri

Hidratasyona tabi tutulmuş olan çimentolu kompozitlerin farklı sıcaklık aralıklarında


TGA analizleri ile belirlenen kütle kayıpları Tablo 4.4’te verilmiştir.

Tablo 4.4. Çimentolu kompozitlerin farklı sıcaklıklardaki ağırlık kaybı (mg)

Sıcaklık aralığı ( C )
Numune kodu
Numune no 25-200 200-400 400-500 500-750 100-1000
Ş0NS0 0
0,02 0,07 0,11 0,54 1,27
Ş3NS0.5 1
0,37 0,03 2,11 0,49 0,87
Ş3NS1.25 2
0,31 0,02 0,22 0,57 0,94
Ş3NS2.0 3
0,03 0,08 0,10 0,44 0,72
Ş6NS0.5 4
0,29 0,10 0,10 1,28 1,60
Ş6NS1.25 5
0,34 0,15 0,15 0,70 1,21
Ş6NS2.0 6
0,52 0,18 0,20 0,99 1,11
Ş9NS0.5 7
0,18 0,02 0,11 1,19 1,30
Ş9NS1.25 8
0,15 0,14 0,17 0,89 1,58
Ş9NS2.0 9
0,37 0,10 0,11 0,70 1,29

61
4.5. Taramalı elektron mikroskop (SEM) görüntü sonuçları

Çimentolu kompozitin yüzey morfolojisini incelemek için FT-IR deney sonuçlarına


ilave olarak SEM çalışmaları da yapılmıştır. SEM analizi ile değerlendirilen numune
bölgesi, x-ışını spektroskopisi (EDX veya EDS) kullanılarak numune bölgesini
oluşturan belirli unsurları belirlemek için de analiz edilebilir. EDX, SEM mikroyapı
görüntülerine ek olarak numunenin kimyasal bileşimi hakkında bilgi sağlamaktadır. Bu
yöntem, SEM-EDX veya SEM-EDS analizi olarak adlandırılır.SEM-EDX analizi,
parçacık boyutlarını ve temel bileşimi belirlemek ayrıca nano karakterizasyonu
gerçekleştirmek için kullanılan verimli bir yöntemdir. 28 günlük çimentolu
kompozitlerin mikro yapılarını açıklamak için kullanılan SEM-EDX verileri Şekil
4.7,8,9,10,11,12,13,14,15,16,’da verilmiştir.

Şekil 4.7. No:0 Referans numune SEM-EDX analizleri

62
Şekil 4.8. No:1 numune SEM-EDX analizleri

63
Şekil 4.9. No:2 numune SEM-EDX analizleri

64
Şekil 4.10 No:3 numune SEM-EDX analizleri

65
Şekil 4.11. No:4 numune SEM-EDX analizleri

66
Şekil 4.12. No:5 numune SEM-EDX analizleri

67
Şekil 4.13. No:6 numune SEM-EDX analizleri

68
Şekil 4.14. No:7 numune SEM-EDX analizleri

69
Şekil 4.15. No:8 numune SEM-EDX analizleri

70
Şekil 4.16. No:9 numune SEM-EDX analizleri

Şekil 4.7.,8.,9.,10.,11.,12.,13.,14.,15.,16., 28 günlük çimentolu kompozitlerin SEM


görüntüleri
Çimentoya bağlayıcılık özelliği ve yüksek mukavemet kazandıran C-S-H jeline
tobermorit ismi verilmiştir. Bu yapı SEM incelemelerinde lifli ve ince levha halinde ya
da düzensiz tanelerden örülü bir ağ yapısı şeklinde görülmektedir. C-S-H fazının mikro
yapısı; Ca/Si oranı, su/çimento oranına ya da çimentolu kompozit içindeki mikro ve
nano katkıların kullanımına bağlı olarak değişmektedir.

71
C3S ve C2S 'nin yaptığı reaksiyonlar sonucunda C-S-H jeli ve Ca(OH)2 oluşmaktadır.
Portlandit adı verilen bu yapı SEM görüntülerinde hekzogonal kristal şeklinde
olmaktadır.

Kalsiyum alüminat çimentoları, C-A-H hidratlarını alçı miktarına göre değişim


gösterecek şekilde etrenjit yapısına dönüştürmektedir. Kalsiyum sülfoalüminat hidrat
fazı (etrenjit); SEM altında erken hidratasyon süresinde boşluklarda iğne gibi kristaller
şeklinde görülmektedir. Monosülfat ise altıgen düz kristaller şeklinde görülmektedir.

Mikro katkıların SEM incelemelerine göre çimentolu kompozitin mikroyapısında;


yoğun, yüksek geçirimsiz bir bölge ve bu bölgede CH kristallerinin (masif, yassı,
hekzagonal prizma veya uzun kristaller) düşüklüğü ve güçlü hamur-agrega arayüzeyi
dikkat çekmektedir.

28 günlük çimentolu kompozitlerin SEM görüntüleri incelendiğinde, yapı içerisinde C-


S-H, CH ve etrenjit gibi hidrate fazlar belirlenmiştir.

EDX sonuçlarına bakıldığında, tüm mikro ve nano katkılı çimentolu kompozitlerin


içinde, O, Al, Si, K, Ca ve Fe elementleri paralellik göstermektedir. Katkısız çimentolu
kompozitlerin içinde ise, O, Si, Ca ve Fe elementleri bulunduğu görülmüştür. Sırasıyla
tüm çimentolu kompozit numunelerde Ca/Si oranı Tablo 4.5 'de verilmiştir. Buna göre
4,5,6 nolu numunelerde Ca/Si oranının yüksek çıkması dikkat çekmektedir. Bu sonuç
çimento harç numunlerinin dayanım sonuçları ile paralellik göstermektedir.

Tablo 4.5. Çimentolu kompozitlerin EDX analizlerine göre Ca/Si oranı

Numune kodu Numune no Ca/Si Oranı

Ş0NS0 0 5,33
Ş3NS0.5 1 4,09
Ş3NS1.25 2 5,34
Ş3NS2.0 3 4,85
Ş6NS0.5 4 5,93
Ş6NS1.25 5 5,03
Ş6NS2.0 6 6,51
Ş9NS0.5 7 3,09
Ş9NS1.25 8 4,55
Ş9NS2.0 9 4,93

72
4.6. Elektrokimyasal korozyon ölçümleri

Bu çalışmada 50Χ100 mm donatılı çimentolu kompozitin korozyon dayanıklılık


özelliklerini araştırmak için uygulanan elektrokimyasal korozyon ölçüm yöntemlerine
(yarı hücre potansiyel yöntemi, kulometri uygulaması, elektrokimyasal empedans
spektroskopisi yöntemi, Tafel polarizasyon yöntemi) ait sonuçlar ayrıntılı bir şekilde
incelenmiştir.

4.6.1. Yarı hücre potansiyel yöntemi (HCP)

Yarı hücre potansiyel yöntemi (HCP) korozyon çalışmalarında önemli olmakla birlikte
özellikle kimyasal çevresi değişkenlik gösteren donatılı çimentolu sistemlerde, ara
yüzeylerde lokal korozyon ortaya çıkabilir. Korozyon akım ve direncinde belirgin
değişim görülmeden oluşan lokal korozyon mekanizmasının zamana karşı ayrıntılı
değerlendirilmesi gerekmektedir.

Yarı hücre potansiyel yöntemi (HCP) olarak bilinen bu yöntemde donatılı çimentolu
kompozitlerin belirli günlerde ölçülen açık devre potansiyellerinin (ADP) zamana göre
değişimleri (1., 7., 30., 90. ve 140. günlerde) veri saçılma grafikleri Şekil 4.9’de
verilmiştir.

73
Şekil 4.17. Donatılı çimentolu kompozitlerin farklı günlerde ölçülen açık devre (EADP)
potansiyellerinin zamana göre veri saçılma grafikleri
Şekil 4.17'de donatılı çimentolu kompozitlerin tüm günlerde E ADP verileri
incelendiğinde, Ş0NS0 numunelerde (referans) tüm katkılı numunelere göre potansiyel
dağılım aralıklarının değişkenlik gösterdiği veri saçılma aralıklarının genişliğinden
anlaşılmaktadır. Ayrıca korozif ortamda bekleme süresi arttıkça özellikle Ş6NS0.5,
Ş6NS1.25 ve Ş6NS2.0 numunelerde daha pozitif EADP değerleri dikkat çekmektedir.

ASTM C 876’ya göre betonarme demirleri potansiyel kriterleri incelendiğinde -256


mV/Ag-AgCl’den daha negatif potansiyellerde donatının %90 korozyona uğrama
olasılığı vardır. Buna göre donatı korozyon riskini değerlendirebilmek için Şekil 4.18
'da tüm numunelerin zamana göre ortalama EADP verilerinin değişim grafikleri
oluşturulmuştur.

74
Şekil 4.18. Donatılı çimentolu kompozitlerin 1., 7., 30., 90. ve 140. günlerde ölçülen
(EADP) potansiyeli ortalama değerlerinin zamana göre değişimi

Şekil 4.18’e göre tüm donatılı çimentolu kompozitlerin açık devre potansiyelleri (E ADP)
incelendiğinde -256 mV/Ag-AgCl’den daha negatif olduğu görülmüştür. 140 güne
kadar ölçüm alınan açık devre potansiyelleri (EADP) Ş0NS0 referans numunelerde -488
ile -596 mV arasında, Ş3NS0.5 numunelerde -443 ile -531 mV arasında, Ş3NS1.25
numunelerde -471 ile -546 mV arasında, Ş3NS1.25 numunelerde -479 ile -552 mV
arasında, Ş6NS0.5 numunelerde -435 ile -525 mV arasında, Ş6NS1.25 numunelerde -
422 ile -512 mV arasında, Ş6NS2.0 numunelerde -447 ile -525 mV arasında, Ş9NS0.5
numunelerde -429 ile -545 mV arasında, Ş9NS1.25 numunelerde -448 ile -531 mV
arasında, Ş9NS2.0 numunelerde -484 ile -582 mV arasında değişim göstermiştir.

Bu durumda en yüksek negatif potansiyel aralığı Ş0NS0 referans numunelerde


numunelerde, en düşük negatif potansiyel değer ise Ş6NS1.25 numunelerde
görülmüştür. Tüm katkılı numuneler referans numunesinden daha pozitif potansiyel
değer göstermiştir.

Çimentolu sistemlerde 10 güne kadar korozyon ortamında bekletilen donatıların açık


devre potansiyellerinin -250 ile -150 mV arasında pasif durumda bulunduğu
görülmektedir. 30 günden daha fazla korozyon ortamında bekletilen numunelerde ise
açık devre potansiyelleri -400 ile -600 mV gibi daha geniş bir değişim aralığına sahiptir.
Yaklaşık 90 gün kadar korozyon ortamında bekletilen donatıların açık devre

75
potansiyelleri -450 ile -550 mV gibi daha kararlı bir değişim aralığı göstermektedir
(Pourbaix, 1974; Yoon-Seok v.d., 2006)

Mikro ve nano katkının donatı korozyonu üzerindeki etkisini belirlemek için sadece
EADP ölçümleri yeterli değildir. Açık devre potansiyelinin yükselmesi oksit filminin
kalınlaşması, azalması da oksit filminin incelmesi ile açıklanabilir. Ancak oksit filmi
ince ve dirençli olduğu zaman da korozyon yavaşladığı halde potansiyelin yine düşük
değerlerde olduğu görülmektedir.

4.6.2. Kulometri uygulaması (Açık devre potansiyelinde korozyon yükleri)

Korozif ortamda tüm numunelerin açık devre potansiyellerindeki 1., 7., 30., 90. ve 140.
günlerde yüzey korozyon yükleri (Qnet) Şekil 4.19’de verilmiştir.

Şekil 4.19. Donatılı çimentolu kompozitlerin farklı günlerde ölçülen açık devre
koşullarındaki korzoyon yüklerinin (Qnet) zamana göre veri saçılma grafikleri

76
Şekil 4.19’.da görüldüğü gibi tüm numunelerde bu süre içerisinde farklı büyüklüklerde
katodik korozyon aktiviteleri olduğu, bu katodik aktivitenin sırasıyla referans
numunelerinde en fazla olduğu ve korozif ortmda kalma süresine göre yoğunlaştığı
görülmüştür. Ş6NS1.25 numunelerde en düşük katodik aktivite dikkat çekmektedir.

4.6.3. Elektrokimyasal empedans spektroskopisi yöntemi (EIS)

Doğrusal akım yerine alternatif akım kullanılması ile çok düşük frekanslarda ölçümler
yapılarak son derece küçük korozyon hızları belirlenebilmektedir. Korozyon sistemi
direnç, kapasitans ve indüktansın bileşiminden oluşan eşdeğer bir elektrik devresi ile
modellenip devreye ait toplam empedans (Z) ölçülmektedir. Empedansın gerçek (reel)
ve sanal (imajiner) olmak üzere iki bileşeni olduğu için kompleks düzlem kavramı ile
ifade edilir ve bunun için Nyquist ve Bode diyagramlarından yararlanılmaktadır. Aktif
korozyonun olduğu durumlarda gerçek ve sanal empedans arasındaki ilişki genellikle
yarım daire biçiminde olmaktadır (MacDoland, 1991; Lemonie v.d, 1990).

Donatı/çözelti ara yüzeyinde gelişen korozyon reaksiyonları "yük transferi" kontrolünde


olduğu zaman oluşan yarım daire şeklindeki Nyquist eğrisinin çapı yük transfer
direncine karşılık gelmektedir.

Fakat donatı/çözelti ara yüzeyinde "iyon difüzyonundan" kaynaklanan dirençler, yüzey


birikintileri ve yüzeyde oluşan filmin direnci de etkili olmaktadır. Bu nedenle tüm bu
dirençlerin katkısı ile oluşan polarizasyon direnci (Rp); gerçek empedans ekseninde en
düşük ve en yüksek frekanslar arasındaki farka eşittir.

Basit bir elektrokimyasal bir sitemde, donatı/çözelti ara yüzeyinde normal direnç ve
kapasitif direnç (Cdl:çift tabaka kapasitansı), etkisi söz konusu olmaktadır. Çift
tabakanın donatı tarafındaki yükü oluşturan "elektronların" çapı, çözelti tarafındaki
yükü oluşturan "iyonlardan" çok daha düşüktür. Elektron ve iyonların bu farklılıkları
(büyüklük ve hareket) ideal bir kapasitör oluşumu engellediği için Nyquist eğrilerinde
yarım daireden sapmalar olmaktadır.

Yapay elektronik eşdeğer devre modeli uygulaması ile elde edilen Nyquist diyagramları
yarım daire şeklinde olmaktadır. Şekil 4.21 'de verilen devredeki Rs; çözelti direnci,

77
Cdl; çift tabaka kapasitansı ve Rt; polarizasyon direncini temsil etmektedir. Nyquist
yarım dairesinin gerçek empedans eksenini sol tarafta kestiği nokta (düşük frekans
empedansı) "Rs", sağ tarafta kestiği bölgeye ise (yüksek frekans empedansı) "
Rs+Rt"'ye karşılık gelmektedir. Bu iki değer arasındaki fark "Rt" polarizasyon direncine
eşittir. Fakat sabit faz elemanının (CPE) kullanıldığı devre daha uygun olmaktadır.

Şekil 4.21. Donatı/beton sistemi için Randless devresi

EIS yöntemi ile donatı yüzeyinde yürüyen korozyon mekanizması hakkında bilgi
sağlanabilir. EIS ölçümlerinden elde edilen deney verilerine uygun eşdeğer devre
modeli oluşturulup sonuçlar analiz edilmiştir

Serbest korozyon ortamındaki donatının % 3,5 NaCl içeren korozif ortamda elde edilen
EIS yöntemine göre elde edilen zamana göre (1. gün) Nyquist diyagramları Şekil 4.22
'de verilmiştir.

78
Şekil 4.22 Donatılı çimentolu kompozitlerin 1. gün Nyquist diyagramları
Şekil 4.22’de verilen 1. güne ait Nyquist eğrilerinin 0,6,9 nolu numenelerin dairesel
olduğu, 1,2,3,4,5,7,8 nolu numunelerin ise yarım yay şeklinde olduğu görülmüştür.
İleriki ölçüm zamanlarında bu yarım yay şeklinde özelliğin tüm numunelerde etkin
olduğu tespit edilmiştir.

Şekil 4.23'de görüldüğü gibi Nyquist diyagramlarında, yüksek frekans bölgelerinde


görülen ikinci bir loop beton örtünün direncine (Rd; difüz tabaka direci) işaret
etmektedir. Bu direnç zaman içerisinde beton içerisindeki boşlukların tıkanması
sürecinde ortaya çıkmaktadır.

79
Şekil 4.23. 1 nolu çimentolu kompozitlerin 1. gün Nyquist diyagramlarında görülen
beton örtü direnci ve donatı korozyonu sürecine ait dairesel yaylar
Yüksek frekans ve düşük frekans bölgesinde oluşan yarım yaya benzer Nyquist eğrileri
daha önceki çalışmalarda da rapor edilmiştir (Gurten v.d., 2007, Choi v.d., 2006, Qiao
ve Ou, 2007).

Yüksek frekans aralığında oluşan ilk yay beton matriks etkisiyle oluşmaktadır
(McCarter ve Brousseau, 1994). Düşük frekans bölgesinde oluşan ikinci yay, donatı
yüzeyinde oluşan korozyon sürecini tanımlamaktadır. Yüksek frekans bölgesinde oluşan
yayın büyüklüğündeki azalma, çimento pastasındaki iyon konsantrasyonuna ve beton
numunelerin porozitesindeki artışa bağlıdır (Xu vd., 1993).

80
Serbest korozyon ortamındaki donatının %3,5 NaCl içeren korozif ortamda elde edilen
EIS yöntemine göre elde edilen zamana göre (90. gün) Nyquist diyagramları Şekil 4.24
'da verilmiştir.

Şekil 4.24. Donatılı çimentolu kompozitlerin 90. gün Nyquist diyagramları

Şekil 4.24 incelendiğinde yüksek frekans bölgesinde 0 nolu (referans) numunede,


çimentolu kompozitin porozitesindeki azalmaya işaret eden yayın küçüldüğünü, buna
benzer etkinin 1,2,3 nolu numunelerde de oluştuğu görülmüştür. Diğer katkılı
numunelerin tamamı da yüksek frekans bölgesinde oluşan yayların büyümesi kendi
içerisinde tipik bir benzerlik göstermiştir. Bu durum korozif ortamda bekleme süresine
bağlı olarak katkılı numunelerde zaman içerisinde porozitenin azalması olarak
yorumlanabilir.

4.6.4. Polarizasyon yöntemleri sonuçları

Polarizasyon yöntemleri, akım-potansiyel eğrilerinin yorumlanması esasına dayalıdır.


Donatının (çalışma elektrodunun) potansiyeli, korozif çevrenin oksitleyicin özelliğini
akım yoğunluğu ise korozyon hızının ölçüsünü yansıtmaktadır.

81
4.6.4.1. Tafel polarizasyon yöntemi (TP)

LPR yöntemine göre daha geniş bir potansiyel aralığında polarize edilen (320. günde)
donatının korozif ortam içerisinde elektrokimyasal davranışını incelemek için Şekil 4.25
'de anodik veya katodik yönde yarı logaritmik akım-potansiyel eğrileri (Tafel eğrileri)
elde edilmiştir.

Şekil 4.25. Donatılı çimentolu kompozitlerin 320. günde elde edilen Tafel eğrileri

Tafel eğrilerinin çizgisel kısımları geriye doğru ekstrapole edildiğinde korozyon


potansiyelinde kesişirler. Kesişim noktasındaki potansiyel, korozyon potansiyeli (Ecor),
buna karşılık gelen akım ise korozyon akım yoğunluğudur (İcor) (Zor ve İlmieva,
2017).

Anodik ve katodik Tafel bölgeleri birlikte elde edilemediğinde, sadece bir tanesi
korozyon potansiyelinin ekstrapolasyonu ile korozyon hızına sahip olabilir. Korozyon
olayları tek bir çözünme reaksiyonundan ibaret değildir. Elektrot yüzeyi boyunca birçok
indirgeme ve oksidasyon reaksiyonları gerçekleşir. Bu nedenle, korozyon olayını

82
elektrokimyasal yöntemlerle araştırırken, tüm sistemin davranışını toplu olarak gösteren
karma potansiyel teorisi kullanılır. Tek bir elektrokimyasal olayda, iki veya daha fazla
indirgeme ve oksidasyon reaksiyonlarının bir kombinasyonunda toplam indirgeme
akımının toplam oksidasyon akımına eşit olması potansiyeli, oksidasyon akımının
indirgenme akımına eşit olduğu potansiyel olarak denge potansiyelleri (Ed) ile
korozyon potansiyeli (Ecor) olarak adlandırılır. Korozyon potansiyelinde net bir akım
bulunur. Fakat toplam anodik akım toplam katodik akıma eşit olduğu için, bu akım
okunmaz. Doğrudan ölçülmeyen bu akan korozyon akımı (İcor-A/cm2) olarak
adlandırılır. Korozyon akımının elektrotun yüzey alanına bölünmesiyle de elde edilen
akım yoğunluğu (İcor -A.cm-2), metalin korozyon hızını verir (Millard v.d., 1991)

Tablo 4.6. LPR yöntemine göre donatı korozyon kriterleri

Rp /kΩ·cm2 100rr /µA·cm- 2 I/mm·year-1 Corrosion rate standard

2.5-0.25 10-100 0.1-1 High

25-2.5 1-10 0.01-0.1 Medium

250-25 0.1-1 0.001-0.01 Low

> 250 < 0.1 < 0.001 Passive

Tafel eğrilerinden elde edilen korozyon potansiyeli (Ecor) Tablo 4.7'de verilmiştir. Tüm
katkılı numunelerdeki korozyon potansiyelinin (Ecor) daha pozitif değerlere kaydığı ve
korozyon akım yoğunluklarında (İcor) azalma olduğu görülmüştür.

Tablo 4.7. Donatılı çimentolu kompozitlerin 320. günde elde edilen Tafel ölçüm
sonuçları
Numune kodu Numune no Ecor (V) İcor (µA/cm2)
Ş0NS0 0 -0,986 14,82
Ş3NS0.5 1 -0,837 13,28
Ş3NS1.25 2 -0,796 13,46
Ş3NS2.0 3 -0,750 12,53
Ş6NS0.5 4 -0,735 10,14
Ş6NS1.25 5 -0,638 8,56
Ş6NS2.0 6 -0,733 9,12
Ş9NS0.5 7 -0,726 8,94
Ş9NS1.25 8 -0,718 8,06
Ş9NS2.00 9 -0,744 9,85

83
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER

Bu çalışmada çimentolu kompozitin üretiminde mikro katkı olarak doğal bir zeolit
minerali olan şabazit %0, %3, %6 ve %9 oranlarında kullanılmıştır. Nano katkı olarak
ise %0, %0,5, %1.25 ve %2,0 oranlarında nano silika ilave edilerek çimentolu sistemler
hazırlanmıştır. Oluşturulan sistemlerin standart kıvam belirlenmesi, priz süreleri, hacim
genleşmesi, basınç dayanımları, eğilme dayanımları ve korozyon deneyleri yapılmıştır.
Yapılan bu deneylerin neticesinde aşağıdaki sonuçlar elde edilmiştir.

XRF deneyinde şabazit numunesinin kızdırma kaybının %0,38 olduğu, tras içerisinde
%.44,31 oranında SiO2, %13,48 oranında Al2O3, %13,39 oranında Fe2O3, %10,31
oranında CaO, %4,31 oranında olduğu MgO ve %7,11 diğer bileşenlerin (K2O, Na2O,
SO3, vd.) olduğu belirlenmiştir. Şabazitin toplam SiO2, Al2O3 ve Fe2O3 miktarının
%69,21 olması puzolanik katkı malzemesi olarak kullanılabileceğini göstermektedir.

Şabazit’in yoğunluğunun 2,91 g/cm3, özgül yüzeyin (Blaine) 5551 cm2/g olduğu tespit
edilmektedir.

Çimentolu kompozitlerin üretiminde su/çimento oranını 0,35 olarak seçilmiş istenilen


akışkanlıkta bir harç numunesi elde etmek için %0,5 oranında polikarboksilat esaslı
kimyasal katkı kullanılmıştır.

Çimento hamurlanın priz başlama sürelerinde en düşük değere sahip numunelerin


Ş0NS0, Ş3NS0.5 ve Ş6NS0.5 olduğu; en yüksek priz başlama sürelerine sahip
numunelerin Ş3NS2.0, Ş9NS2.0 ve Ş6NS2.0 olduğu gözlemlenmiştir. Nano silikatın
düşük olduğu sistemlerin priz başlangıçlarının erken olduğu, nano silikatın yüksek
olduğu sistemlerin priz başlanğıçlarının geç olduğu görülmektedir.

Çimento hamurlanın priz bitiş sürelerinde en düşük değere sahip numunelerin Ş0NS0
olduğu, numunelerin en yüksek priz bitiş değerine sahip numunelerin Ş3NS2.0 ve
Ş9NS2.0 olduğu gözlemlenmiştir. Nano silikatın düşük olduğu sistemlerin priz
bitişlerinin erken olduğu, nano silikatın yüksek olduğu sistemlerin priz bitişlerinin geç
olduğu görülmektedir.

Priz sürelerinin en düşük olduğu numunenin Ş0NS0 olduğu, en yüksek olduğu


numunelerin Ş9NS1.25, Ş9NS0.5 olduğu görülmektedir.

84
Çimentolu kompozitlerin 7 ve 28 günlük kür sonrasında eğilme dayanımı değerleri
incelendiğinde; en iyi eğilme dayanımı sonucu 0 nolu (referans) numunede sırasıyla
9.46 ve 10.72 MPa olarak elde edilmiştir. 7 günlük tüm katkılı numunelerin (mikro ve
nano katkılı) eğilme dayanımları referans numunesinden düşük çıkmıştır. Ayrıca tüm
katkılı numunelerde nano silis miktarı arttıkça, eğilme dayanımları kendi içerisinde
azalmıştır. 28 günlük tüm katkılı numunelerin ise (mikro ve nano katkılı) eğilme
dayanımları referans numunesinden düşük olmakla birlikte, %1,25 oranında katılan
nano silis miktarının kendi içerisinde olumlu etki yaptığı görülmüştür.

Çimentolu kompozitlerin 90 günlük kür sonrasında eğilme dayanım değerleri


incelendiğinde; tüm katkılı numunelerin (mikro ve nano katkılı) eğilme dayanımları
referans numunesinden yüksek çıkmıştır. En iyi eğilme dayanımı sonuçları Ş6NS0.5,
Ş6NS1.25, Ş6NS2.0 nolu numunelerde (%6 mikro katkılı) sırasıyla; 15,46, 16,93, 15,23
MPa olarak elde edilmiştir. Sonuç olarak; çimentolu kompozit üretiminde %6 mikro
katkı olarak şabazit, %1,25 nano katkı olarak nano silis kullanımı ileriki yaşlarda eğilme
dayanımı açısından en iyi sonucu vermiştir.

Çimentolu kompozitlerin 7 ve 28 günlük basınç dayanımları sonuçları incelendiğinde;


en yüksek basınç dayanımına sahip numunenin 0 nolu (referans) numunede sırasıyla
37.05 ve 49.20 MPa olarak elde edilmiştir. 7 günlük tüm katkılı numunelerin (mikro ve
nano katkılı) basınç dayanımları referans numunesinden düşük çıkmıştır. Ayrıca tüm
katkılı numunelerde nano silis miktarı arttıkça, basınç dayanımları kendi içerisinde
azalmıştır. 28 günlük tüm katkılı numunelerin ise (mikro ve nano katkılı) basınç
dayanımları referans numunesinden düşük olmakla birlikte, %1,25 oranında katılan
nano silis miktarının kendi içerisinde olumlu etki yaptığı görülmüştür.

Çimentolu kompozitlerin 90 günlük kür sonrasında basınç dayanım değerleri


incelendiğinde; tüm katkılı numunelerin (mikro ve nano katkılı) basınç dayanımları
referans numunesinden yüksek çıkmıştır. En iyi basınç dayanımı sonuçları Ş6NS0.5,
Ş6NS1.25, Ş6NS2.0 nolu numunelerde (%6 mikro katkılı) sırasıyla; 59.08, 65.90, 54.78
MPa olarak elde edilmiştir. Sonuç olarak; çimentolu kompozit üretiminde %6 mikro
katkı olarak şabazit, %1.25 nano katkı olarak nano silis kullanımı ileriki yaşlarda basınç
dayanımı açısından en iyi sonucu vermiştir.

85
Tüm çimentolu kompozitlerin FT-IR spektrumlarına göre çimento hidratasyon gelişimi
incelendiğinde; katkılı numunlerin tamamında (No:3 ve No:5 hariç) hidrate olmamış
kalsiyum silikatların (CS) varlığı görülmemiştir. Ayrıca tüm katkılı numunelerde CSH
varlığının daha geniş bir bantta olduğu görülmektedir.

EDX sonuçlarına bakıldığında, tüm mikro ve nano katkılı çimentolu kompozitlerin


içinde, O, Al, Si, K, Ca ve Fe elementleri paralellik göstermektedir. Katkısız çimentolu
kompozitlerin içinde ise, O, Si, Ca ve Fe elementleri bulunduğu görülmüştür. Buna göre
Ş6NS0.5, Ş6NS1.25, Ş6NS2.0 nolu numunelerde Ca/Si oranının yüksek çıkması dikkat
çekmektedir. Bu sonuç çimento harç numunelerinin dayanım sonuçları ile paralellik
göstermektedir.

Donatılı çimentolu kompozitlerin tüm günlerde EADP verileri incelendiğinde, Ş0NS0


numunelerde (referans) tüm katkılı numunelere göre potansiyel dağılım aralıklarının
değişkenlik gösterdiği veri saçılma aralıklarının genişliğinden anlaşılmaktadır. Ayrıca
korozif ortamda bekleme süresi arttıkça özellikle Ş6NS0.5, Ş6NS1.25 ve Ş6NS2.0
numunelerde daha pozitif EADP değerleri dikkat çekmektedir. Bu durumda en yüksek
negatif potansiyel aralığı Ş0NS0 referans numunelerde numunelerde, en düşük negatif
potansiyel değer ise Ş6NS1.25 numunelerde görülmüştür. Tüm katkılı numuneler
referans numunesinden daha pozitif potansiyel değer göstermiştir.

1. güne ait Nyquist eğrilerinin 0,6,9 nolu numenelerin dairesel olduğu, 1,2,3,4,5,7,8
nolu numunelerin ise yarım yay şeklinde olduğu görülmüştür. İleriki ölçüm
zamanlarında bu yarım yay şeklinde özelliğin tüm numunelerde etkin olduğu tespit
edilmiştir. Nyquist diyagramlarında, yüksek frekans bölgelerinde görülen ikinci bir loop
beton örtünün direncine işaret etmektedir. 90. günde yüksek frekans bölgesinde 0 nolu
(referans) numunede, çimentolu kompozitin porozitesindeki azalmaya işaret eden yayın
küçüldüğünü, buna benzer etkinin 1,2,3 nolu numunelerde de oluştuğu görülmüştür.
Diğer katkılı numunelerin tamamı da yüksek frekans bölgesinde oluşan yayların
büyümesi kendi içerisinde tipik bir benzerlik göstermiştir.

Tafel eğrilerine göre tüm katkılı numunelerdeki korozyon potansiyelinin (Ecor) daha
pozitif değerlere kaydığı ve korozyon akım yoğunluklarında (İcor) azalma olduğu
görülmüştür

86
KAYNAKLAR

Akyol M, K. Kıymaç ve A. Ekicibil. (2011). “Geçiş metali Dy katkılı Zn0.80-4yDyyOx


bileşiklerinin yapısal ve manyetik özelliklerinin araştırılması,” Çukurova Üniversitesi
Fen ve Mühendislik Bilimleri Dergisi, c. 26 -2, ss. 173-182, 2011.
https://docplayer.biz.tr/53627590-Gecis-metali-dy-katkili-zn-y-dy-y-o-x-bilesiklerinin-
yapisal-ve-manyetik-ozelliklerinin-arastirilmasi.html
Arıkan B. (2009). Patara Hurmalık Hamamı Antik Yapı Malzemelerinin Mikroanaliz Teknikleri
ve Spektroskopik Yöntemlerle Karakterizasyonu(Yayın No:256345). [Yüksek Lisans
Tezi, Anadolu Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü] YOKTEZ.
Armbruster T. ve Gunter M. E. (2001). Crystal Structures of Natural Zeolites. Reviews in Min.
And Geochem. Vol. 45. Natural Zeolites: Occurrence, Properties, Applications,
Armbruster, T., Gunter, M.E. (2001). “Crystal structures of Natural Zeolites”, Reviews in
Mineralogy and Geochemistry
ASTM C618- 19 “Standard Specification for Coal Fly Ash and Raw or Calcined Natural
Pozzolan for Use in Concrete” https://www.astm.org/c0618-19.html
ASTM C876-15, (2015), "Standard Test Method for Corrosion Potentials of Uncoated
Reinforcing Steel in Concrete", ASTM International, West Conshohocken, PA,
https://www.astm.org/c0876-15.html
ASTM C1872-18e2. (2018), "Standard Test Method for Thermogravimetric Analysis of
Hydraulic Cement",
Aïtcin, P.C.(2004), High Performance Concrete, E&FN SPON, New York,
Aïtcin, P. C. ve Eberhardt, A. B. (2016). Historical background of the development of concrete
admixtures. P. C. Aïtcin ve R. Flatt, (Ed.), Science and technology of concrete
admixtures içinde (xlii-lii). Cambridge: Woodhead Publishing.
Baradan B(2012), Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Yayınları No: 334
Baradan B.(2010), Yazıcı H., Ün H., Beton ve Betonarme Yapılarda Kalıcılık, T.H.B.B Baskısı,
Bentz, D.P.(2010), “Blending Different Fineness Cements to Engineer the Properties of
Cement-Based Materials”, Magazine of Concrete Research
Berke, N.S., Shen, D.F., Sundberg, K.M.,(1990) “Comparison of the Polarization Resistance
Technique to the Macrocell Corrosion Technique”
Baur, I., Keller, P., Mavrocordatos, D., Wehrli, B., Johnson, C.A., (2004).
Dissolutionprecipitation behaviour of ettringite, monosulfate, and calcium silicate
hydrate. Cement and Concrete Research ,
https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0008884603002941
M.O.G.P. Bragança , K.F. Portella , M.M. Bonato , E. Alberti , C.E.B. Marino ,(2016)
Performance of Portland cement concretes with 1% nano-Fe 3 O 4 addition: elec-
trochemical stability under chloride and sulfate environments, Constr. Build. Mater. 117
Breck, D.W. (1984). Zeolite Molecular Sieves, Newyork: Wiley-Interscience Publication
Cejka, J. ve van Bekkum, H., (2005), Zeolites and Ordered Mesoporous Materials: Progress and
Prospects: the 1st FEZA School on Zeolites, Prague, CzechRepublic.
https://www.elsevier.com/books/zeolites-and-ordered-mesoporous-materials-progress-
and-prospects/cejka/978-0-444-52066-1
Cejka J., van Bekkum H., Corma A. ve Schüth F.(2007). Introduction to Zeolite Science ve
Practice.
Chang, T.P., Shih J.Y., Yang K.M., Hsiao T.C.,( 2007). Material properties of Portland cement
paste with nanomontmorillonite. J Mater Sci,

87
Choi, Y.S., Kim, J.G., Lee K.M (2006)., Corrosion behavior of steel bar embedded in fly ash
concrete,
Z.T. Chang, B. Cherry, M. Marosszeky (2008), Polarisation behaviour of steel bar samples in
concrete in seawater. Part 1: experimental measurement of polarisation curves of steel
in concrete, Corrosion Sci.
Chen, J.J., (2003). The nanostructure of calcium Silicate Hydrate. PhD thesis, Illionis
University.
Cuberos, A.J.M., Torre Á.G., Sedeño M.C.M., Real L.M., Merlini M., Miguel L.M.O. Aranda
A.G.,( 2009). Phase development in conventional and active belite cement pastes by
Rietveld analysis and chemical constraints. Cement and Concrete Research
Davis, R., & Mauer, L. J. (2010). Fourier transform infrared (FT-IR) spectroscopy: a rapid tool
for detection and analysis of foodborne pathogenic bacteria. Current research,
technology and education topics in applied microbiology and microbial biotechnology,
2, 1582-1594.
Dikmen, A.U., (2008), Zeolitlerin Kullanılması:Klinoptilolitin Çinko,Kurşun ve Kadmiyum için
iyon Değişim Kapasitesi(Yayın No:216651). [Yüksek Lisans Tezi, Anadolu
Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü] YOKTEZ.
DPT, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, (2000), Çimento ve Hazır Beton Alt Komisyonu,
Komisyon Raporu, Çimento Hammaddeleri Bölümü .
https://www.maden.org.tr/meslegimiz/oik625.pdf
DPT,( 2001). Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Madencilik Özel İhtisas Komisyonu Raporu,
Endüstriyel Hammaddeler Alt Komisyonu Genel Endüstri Mineralleri II (Mika-Zeolit-
Lületaşı) Çalışma Grubu Raporu, DPT, Ankara Enstitüsü, Ankara.
https://www.sbb.gov.tr/wp-
content/uploads/2018/11/08_Madencilik_SanayiHammaddeleri_MikaZeolitLuletasi.pdf
Dorum, A., Koçak, Y., Yılmaz, B., Uçar, A., 2010, "Uçucu Kül Katkılı Çimento
Hidratasyonuna Elektrokinetik Özelliklerin Etkisi", Gazi Üniv. Müh. Mim. Fak. Der.
Cilt 25, No 3, 449-457.
Esenli, F., Türkiye’de doğal zeolit rezervleri, madenciliği, üretim ve pazarlama durumu, Tübitak
Ulusal Doğal Zeolitler Sempozyumu, TÜBİTAK-MAM, 24 Haziran 2002, Gebze,
Kocaeli,1-10, (2002).
Erdik, E., Organik Kimyada Spektroskopik Yöntemler, Gazi Kitapevi Yayını, 2. Baskı, 531s.,
Ankara, (1998).
A. Ghanei, H. Eskandari-Naddaf , T. Ozbakkaloglu , Ali Davoodi (2020). Electrochemical and
statistical analyses of the combined effect of air-entraining admix- ture and micro-silica
on corrosion of reinforced concrete, Constr. Build. Mater. 262
Gallucci, E., Scrivener K., (2007). Crystallisation of calcium hydroxide in early age model and
ordinary cementitious systems. Cement and Concrete Research, 37, 492-501.
Gomes, C.E.M., Ferreira, O.P.(2005). Analyses of microstructural proporties of va/veova
copolymer modified cement pastes, Polimeros: Ciencia E Tecnologia,
Gurten AA., Kayakirilmaz K., Erbil M.(2007) The effect of thiosemicarbazide on corrosion
resistance of steel reinforcement in concrete, Constr Build Mater
J.A. Gonzalez, J. Albeniz, S. Feliu (1996) Valores de la constante B del metodo de resistencia
de polarizacion para veinte sistemas metal-medio diferentes, Rev. Metal
https://www.researchgate.net/publication/47355939_Valores_de_la_constante_B_del_
metodo_de_resistencia_de_polarizacion_para_veinte_sistemas_metal-medio_diferentes

88
J.A. Gonzalez, A. Molina, M.L. Escudero, C. Andrade (1985) Errors in the electrochemical
evaluation of very small corrosion rates-I. Polarization resistance method applied to
corrosion of steel in concrete, Corrosion Sci.
Gerengi H, K. Schaefer, ve H. I. Sahin (2012). “Corrosion-inhibiting effect of Mimosa extract
on brass-MM55 corrosion in 0.5 M H2SO4 acidic media”, Journal of Industrial and
Engineering Chemistry.
Ginebra, M.P., Driessens F.C.M., and Planell J.A., (2004). Effect of the particle size on the
micro and nanostructural features of a calcium phosphate cement: a kinetic analysis.
Biomaterials.
Gottardi G., Galli E. (1985). Natural Zeolites. Berlin: Springer
Gottardi, G. (1976). Mineralogy and Chrystal Chemistry of Zeolites, Natural Zeolites;
Occurence, Properties, Use, “A selection of papers presented at Zeolites, 76, an
International Conference on the Occurence, Properties, and Utilization of Natural
Zeolites. Sand, L., B., Mumpton, F., A., Tucson, Arizona.
Pehlivan H. (2010). Farklı oranlarda zeolit tüf katkısının beton özellikleri ve betonarme çeliği
korzyonuna etkilerinin araştırılması. (Yayın No:269494). [Doktora Tezi, Gazi
Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü] YOKTEZ.
Hanus, M.J. and Harris, A.T., (2013). Nanotechnology Innovations for the Construction
Industry, Prog. Mater. Sci .
https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0079642513000352
Hay, R. H. ve Sheppard, R. A., (2001). Occurence of Zeolites in Sedimentary Rocks: An
Overwiew. Reviews in Min. And Geochem. Vol. 45. Natural Zeolites: Occurrence,
Properties, Applications,
Hewlett, P., (2004). Lea's Chemistry of Cement and Concrete. Elsevier Science & Technology
Books.
Ji, T. (2005). Preliminary study on the water permeability and microstructure of concrete
incorporating nano-SiO2, Cement and Concrete .
https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0008884605001766
Jo, B.W., Kim, C.H., Tae, G.H. ve Park, J.B. (2007). Characteristics of cement mortar with
nano-SiO2 particles, Construction and Building Materials ,
:10.1016/j.conbuildmat.2005.12.020
Juenger, M.C.G, Jennings H.M., 2001. The use of nitrogen adsorption to assess the
microstructure of cement paste. Cem. Concr. 10.1016/S0008-8846(01)00742-6
Karakaya, M. Ç (2006)., Kil minerallerinin özellikleri ve tanımlama yöntemleri, Bizim Büro
Basımevi, Ankara.
Karakaya, N. (1994). Doğal Zeolitler, S.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, Doktora Seminer Çalışması,
Konya.
Kjellsen, K.O., Lagerblad, B.,( 2007). Microstructure of tricalcium silicate and Portland cement
systems at middle periods of hydration-development of Hadley grains. Cement and
Concrete Research. 10.1016/j.cemconres.2006.09.008
Koningsveld, H.V. (2007). Compemdium of zeolite framework types, Building schemes and
type characteristics, Elsevier. https://doi.org/10.1016/S0167-2991(07)80910-4
Kogel,J.E., (2006). Industrial minerals and rocks; commodities, markets, and uses, Metallurgy
and Exploration , Littleton, Colo, Society for Mining.
Kogel,J.E., (2006). Industrial minerals and rocks; commodities, markets, and uses, Metallurgy
and Exploration , Littleton, Colo, Society for Mining.

89
Korpa, A., Kowald, T., Trettin R., Kota, T., Xhaxhiu, K., Mele, A.(2012) “Pyrogenic Tiny
Particles for Large Contributions on the Properties of Advanced Ultra High
Performance Cement-Based Composites”, 4th International Symposium on
Nanotechnology in Construction.
Kovler, K. ve Roussel, N., (2011). Properties of fresh and hardened concrete. Cement and
Concrete Research. https://doi.org/10.1016/j.cemconres.2011.03.009
Land, G., Stephan, D.(2012) “The influence of Nano-Silica on the Hydration of Ordinary
Portland Cement”, Journal of Material Science. 10.1007/s10853-011-5881-1
Lemoine, L., Wenger, F., Galland, J., “Study of the Corrosion of Concrete Reinforcement by
Electrochemical Impedance Measurement”. DOI:10.5796/electrochemistry.18-00050
Li, H., Zhang, M., Ou, J., “Flexural Fatigue Performance of Concrete Containing Nano-Particles
for Pavement”, International Journal of Fatigue, DOI:10.1016/j.ijfatigue.2006.10.004
Luna, A.G., Bernal D.R., (2005). High Strength Micro/Nano Fine Cement, 2nd International
Symposium On Nanotechnology In Construction, RILEM Proceedings Pro045:
Nanotechnology in Construction, Spain.
MacDonald, D.,” Evaluation of Electrochemical Impedance Technology for Detecting
Corrosion of Rebar in Reinforced Concrete”, National Research Council, Washington,
DC-, SHRP- ID/UFR - 91-524 Vol.1, (1991).
Mindess, S., Young, J. F. ve Darwin, D. (2003). Concrete. (Second Edition), New Jersey/United
States of America: Prentice Hall.
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, (2006). Ankara-Bala Akvirançarsak K.Şabazit
(Chabazite) Sahası, MTA, Ankara
https://eticaret.mta.gov.tr/index.php?route=product/product&product_id=11874
Mansfeld, F., “Electrochemical Impedance Spectroscopy (EIS) as a New Tool for Investigation
Methods of Corrosion Protection”, Electrochimica Acta, 35, 1533, (1990).
Massazza, F. (1998). Pozzolan and Pozzolanic Cements. Lea's Chemistry of Cement and
Concrete 4, John Wiley and Sons Inc. 471-617. London, New York.
Mehta, P.K., Monteiro P.J.M., 2001. Concrete Microstructure. Properties and Materials, Indian
Concrete Ins.
EK. Melara , AZ. Mendes , NC. Andreczevecz , MO.G.P. Bragança , GT. Carrera , A. Ronaldo
(2020) , Medeiros-Junior Monitoring by electrochemical impedance spectroscopy of
mortars subjected to ingress and extraction of chloride ions, Constr. Build. Mater.
McCarter W. I., Brousseau R., The A.C.(1994). Response of Hardened.
Monteiro P., (2004). Microstructure of Concrete. Basılmamış Ders Notları, Berkeley: University
of California.
Neville, A.M. (1997). Properties of Concrete,(Third Edition.), England: Longman ltd.
Neville, A.M. (2002). Properties of Concrete. Pearson Education, England.
Nonat, A.,( 1994) Interaction between chemical evolution (hydration) and physical evolution
(setting) in the case of tricalcium silicate. Materials and Structure,
Özen S., (2013), “Doğal Zeolitlerin Puzolanik Aktivitesi: Mineralojik, Kimyasal ve Fiziksel
Karakterizasyon ve Hidratasyon Ürünlerinin İncelenmesi(Yayın No:338440). [Yüksek
Lisans Tezi, Anadolu Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü] YOKTEZ..
P. Ghods, O. Isgor, J. Brown, F. Bensebaa, D. Kingston (2011) XPS depth profiling study on
the passive oxide film of carbon steel in saturated calcium hydroxide solution and the
effect of chloride on the film properties, Appl. Surf. Sci.

90
PANI/Epoksi ve PANI/ZnO/Epoksi Polimerik KompozitlerinSentezi, Karakterizasyonu ve
L304 Çelik Üzerindeki Korozyon Davranışının İncelenmesi. Technological Applied
Science
Peterson, V.K.,( 2003). Diffraction investigations of cement clinker and tricalcium silicate using
Rietveld analysis. PhD Thesis. University of Technology, Sydney.
Plank, J., Sakai, E., Miao, C. W., Yu, C. ve Hong, J. X. (2015). Chemical admixtures-chemistry,
applications and their impact on concrete microstructure and durability. Cement and
Concrete Research.
Puertas, F., Fernandez-Jimenez, A., Blanco-Varela, M.T.(2004) Pore solution ın alkali activated
slag cement pastes. relation to the composition and structure of calcium silicate hydrate,
Cement And Concrete Research.
Puertas, F., Fernandez-Jimenez, A.(2003) Mineralogical and microstructural characterisation of
alkali-activated fly ash/slag pastes, Cement & Concrete Composites.
Ramachandran, V.S. (1995). Concrete Admixtures Handbook. New Jersey: Noyes Publications.
Ramachandran, V. S. (1996). Concrete admixtures handbook properties science, and
technology, 2nd ed. Amerika: William Andrew.
Ramachandran, V.S.,Beaudoin, J. J., (2000). Handbook of Analytical Techniques in Concrete
Science and Technology. Noyes Publications / William Andrew Publishing.
Ramachandran V.S., ve Beaudoin, J.J. (2001). Handbook of Analytical Techniques in Concrete
Science and Technology Principles, Techniques and Applications. New Jersey: Noyes
Publications.
Ramachandran, V.S.,( 2001). Concrete Science. Chapter 1, Handbook of Analytical Techniques
in Concrete Science and Technology, Ramachandran, V.S., Beaudoin, J.J. Noyes, New
York, USA, 1-62.
Richardson, I.G.,(2004). Tobermorite/jennite and tobermorite/calcium hydroxide-based models
for the structure of CSH: applicability to hardened pastes of tricalcium silicate, b-
dicalcium silicate, Portland cement, and blends of Portland cement with blast-furnace
slag, metakaolin, or silica fume. Cem.Concr Res.
Pourbaix, M. ,(1974), "Atlas of Electrochemical Equilibria", NACE, Houston.
M. Stern, A.L. Geary (1957), Electrochemical polarization. I. A theoretical analysis of the shape
of polarization curves, J. Electrochem. Soc.
Şahmaran, M., Kasap Ö., Duru K., Yaman İ.Ö., (2007). Effects of mix composition and water–
cement ratio on the sulfate resistance of blended cements, Cement & Concrete
Composites, DOI:10.1016/j.cemconcomp.2006.11.007
Sarkar, S.L., Aimin X, Jana D, (2001). Scanning Electron Microscopy, X-Ray Microanalysis of
Concretes. Handbook of Analytical Techniques in Concrete Science and Technology,
Ramachandran, V.S., Beaudoin, J.J. Noyes.
Sayar, M.,( 1960). Mineraloji ve Jeoloji, İstanbul Teknik Üniversitesi.
Sedeño, M.C.M., Cuberos A.J.M., Torre Á.G.D., Pinazo G.Á., Ordónez L.M. Gateshki M.,
Aranda M.A.G., (2010). Aluminum-rich belite sulfoaluminate cements: Clinkering and
early age hydration, Cement and Concrete Research.
Serhan Demirhan (2017) Nano malzemeler ile modifiye edilmiş yüksek performanslı hibrid lif
donatılı betonlar.
Stern M., Geary, A.L., “Electrochemical polarization,” J. Electrochem. Soc.

91
Singh, L.P., Karade, S.R., Bhattacharyya, S.K., Yousuf, M.M., and Ahalawat, S., (2013).
Beneficial role of Nanosilica in Cement Based Materials-A Review, Constr. Build.
Mater.
S.G. Millard, K.R. Gowers, J.S. Gill, Reinforcement corrosion assessment using linear
polarization techniques, in: V.M. Malhotra (Ed.), Evaluation and Rehabilitation of
Concrete Structures and Innovations in Design.
Sobolev (2006), K. and Gutiérrez M. F., Nanotechnology of Concrete .
M. Stern ve A. L. Geary, “Electrochemical polarization: I. a theoretical analysis of the shape of
polarization curves,” Journal of the Electrochemical Society.
Sümer, M., Söyler, B., (2002), Yüksek Dayanımlı Beton Üretiminde Çimento ve
Süperakışkanlaştırıcı Beton Katkı Maddelerinin Etkinliği, SDÜ Fen Bilimleri Enstitüsü
Dergisi, Cilt 6, Sayı 3.
Şahin, B.,( 2013), Şabazit, Doğadan Bir Zeolit, Madencilik, MTA Genel Müdürlüğü, Türkiye.
Şahin, M.B., (2007),Orta Anadolu'da Belirlenen Önemli Bir Şabazit Oluşumu ve Mineralojik
Özellikleri, MTA Dergisi.
Taylor, H.F.W., (1990). Cement Chemistry, 2nd ed., Thomas Telford, London.
https://www.academia.edu/36559019/Cement_chemistry_2nd_edition
TS EN 197-1, (2012). Çimento-Bölüm 1: Genel çimentolar: bileşim, özellikler ve uygunluk
kriterleri. TSE., Ankara.
Tsivilis, S., Chaniotakis, E., Badogiannis, E., Pahoulas, G., Ilias, A., (1999). Study on the
Parameters Affecting the Properties of Portland Limestone Cements, Cement and
Concrete Composites.
Qiao, G., Ou, J.(2007). Corrosion monitoring of reinforcing steel in cement mortar by EIS and
ENA, Electrochim. Acta.
Thomas, J. M. ve Harris, K. D. M., (2016), Some of tomorrow's catalysts for processing
renewable and non-renewable feedstocks, diminishing anthropogenic carbon dioxide
and increasing the production of energy, Energy Environ. Sci.
Ubbrıaco, P., Calabrese, D., (1998). Solidification and stabilization of cement paste containing
fly ash from municipal solid waste, Thermochimica Acta, 321, 143-150.
Uyan, M. and Özkul H., (1985), “Beton Katkı Maddeleri ve Türkiye’de Durumu,” Akdeniz
Üniversitesi, Isparta Müh. Fak., II. Mühendislik Haftası Bildiri.
Xu Z., Gu, P., Xie, P., Beaudoin, J.J., Application of A.C. impedance techniques in studies of
porous cementitious materials, (II).Relationship between ACIS behavior and the porous
microstructure, Cern. Concr. Res. https://www.researchgate.net/scientific-
contributions/Ping-Gu-2040228655
Varast, M.J., De Buergo, M.A.(2005) Fort, R., Natural cement as the precursor of portland
cement: methodology for its identification, Cement And Concrete Research,
https://doi.org/10.1016/j.cemconres.2004.10.045
Vitruvius, A. (1960). The Ten Boks of Architecture. Leonard N. Stern Publication, 48-87.
Yoon-Seok, C., Jung-Gu K., Kwang-Myong L., 2006, "Corrosion Behavior of Steel Bar
Embedded in Fly Ash Concrete”, Corrosion Science.
https://doi.org/10.1016/j.corsci.2005.05.019
H. Zheng , J.-G. Dai , C.S. Poon(2018) , W. Li , Influence of calcium ion in concrete pore
solution on the passivation of galvanized steel bars, Cem. Concr. Res.
https://doi.org/10.1016/j.cemconres.2018.03.001

92
Živica, V. (2000). Properties of blended sulfoaluminate belite cement. Construction and
Building Materials. DOI:10.1016/S0950-0618(00)00050-7
Zor, S., ve İlmieva, N. (2017). PANI/Epoksi ve PANI/ZnO/Epoksi Polimerik
KompozitlerinSentezi, Karakterizasyonu ve L304 Çelik Üzerindeki Korozyon
Davranışının İncelenmesi. Technological Applied Science.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/nwsatecapsci/issue/30297/279777

93
ÖZGEÇMİŞ

1. KİŞİSEL BİLGİLER
Adı Soyadı :FATİH BÜYÜKAYMAN
Unvanı :İNŞAAT MÜHENDİSİ
ORCID :0000-0003-0793-2698
Doğum tarihi :
Doğum yeri :
E mail :
2. ÖĞRENİM BİLGİLERİ
Derece Alan Üniversite Yıl
ERCİYES
Lisans İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ 2015
ÜNİVERSİTESİ

3. YABANCI DİL BİLGİSİ


1-)İNGİLİZCE
2-)
3-)
4. MESLEKİ DENEYİM VE ÜYELİKLER
1-)STATİK PROJE YAPIM
2-)ŞANTİYE ŞEFLİĞİ
3-)MÜTEAHHİTLİK
5. YAYINLAR VE ÖDÜLLER
1-)
2-)
3-)

94

You might also like