You are on page 1of 354

-

(""')

Attila
:::c
;::::ic
en
--t
0

:::c
m
;::::ic

:;:iii:::
m

r-

CHRISTOPHER KELLY
-<

ALFA" ALFA"I TARiH


2992 I ALFA I TARiH I 87

AITiLA

CHRISTOPHER KELLY
Tarihi;i ve klasik edebiyat uzmarudir. Yazann �imdiye kadar yaym­
lannu� eserleri �unlardir: Ruling the Later Roman Empire (Harvard,
2004); The Roman Empire, A Very Short Introduction (Oxford, 2006).
Christopher Kelly 2006 ytlmda Leverhulme Vakfi Ar�t1rma Bursu
ile odiillendirildi ve halen Cambridge Oniversitesi Corpus Christi
Koleji ogretim iiyesidir.

TURHAN KACAR
Eskii;ag tarihi;isidir. <;al1�malanm gei; antiki;ag iizerine yogmtla�t1ran
i;evirmenin daha once GefAntikfagda Roma ve Bizans Dunyas1 (2000),
Vtilesius Sefkileri (2008) b�hkh i;evirileri ve Gef Antikfagda H1ristiyan­
/1k (2009) b�hkh telif eseri yayinlandi. Halen istanbul Medeniyet
Oniversitesi, Edebiyat Fakiiltesi Tarih Boliimiinde ogretim iiyesidir.
Attila
© 2016,ALFA Bas1mYay1m Dagmm San. veT ic. Ltd. �ti.

Attila The Hun


© 2008, Christopher Kelly

Kitabm Tiirk'e yaym haklan Alfa Bas1m Ya}'lm Dagmm Ltd. �ti.'ne aittir. Tamnm amac1yla,
kaynak giistermek 1art1yla yapilacak Ima almtilar dt1mda, yaymcmm yaz1h izni olmaks1zm
hi,bir elektronik veya mekanik ara,la ,og.tlnlamaz. Eser sahiplerinin manevi ve mali
haklan sakl1dtr.

Yaymc1 ve Genel Yaym Yonetmeni M. Faruk Bayrak


Genel Miidiir Vedat Bayrak
Yaym Yonetmeni Mustafa Kiipiiioglu
Kapak Tasar1m1 FusiinTurcan Elmasoglu
Sayfa Tasar1m1 Miiriivet Duma

ISBN 978-605-171-317-5
1. Bas1m: A. 2016

Bask1 ve Cilt
Melisa Matbaaabk
<;:iftehavuzlar Yolu Acar Sanayi Sitesi No: 8 Bayrampap-istanbul
Tel: 0(212) 674 97 23 Faks: 0(212) 674 97 29
Sertifika no: 12088

Alfa Baum Yayim Dajttlm San. ve Tic. Ltd. $ti.


Alemdar Mahallesi Ticarethane Sokak No: 15 34110 Fatih-istanbul
Tel: 0(212) 511 53 03 (pbx) Faks: 0(212) 519 33 00
www.alfakitap.com - info@alfakitap.com
Sertifika no: 10905
Attila
Hunlar ve Roma imparatorlugunun CokU$U

ALFP:1TARIH
Anneme. . .

Peki, biz n e yapacagiz §imdi barbarlar olmadan ?


Bir 9e§it 9ozilmdil onlar sorunlanmiza.
Konstantinos Kavafis, Barbarlan Beklerken.
(<;ev. Cevat <;apan)
i <; i N D E K i L E R

Te§ekkiir, 7
Girl§: Attila'nm Strava 's1 , 1 3

I. BOLOM
ATTiLA'DAN ONCE
1 ! lk Temas 19
2 Geri Kalm1§ Bozkir 32
3 San Tehlike 46
4 Romahlar ve Barbarlar 55
5 Bat1 Nas1l Kazamld1? 68

II. BOLOM
HUNLAR VE ROMALILAR
6 i ki Kentin Hikayesi 81
7 O c;;: Cephede Sava§ 89
8 Silah Karde§ligi 96
9 Roma t c;;: in Sava§ 1 07
10 ::;ok ve Deh§et 1 20
11 Kap1ya Dayanan B arbarlar 131
12 B an§m Bedeli 141

III. BOLOM
ATTiLA'YLA YEMEK
13 Tehlikeli Gorev 151
14 Yakm Temaslar 1 63
15 Dii§manla Yemek 1 74
16 Tarihc;;: inin Gordiigii 1 87
17 Hakikat ve Ces aret 1 98
18 Son Hamle 205

5
IV.BOL"OM
iMPARATORLU�UN BA�ARISIZLI�I

19 Kalpler ve Zihinler 215


20 Attila'nm Ni§anhs1 223
21 Taraflann Belirlenmesi 230
22 Sava§ Dumam 239
23 Son Geri <; ekilme 25 1
24 SonU<;lar 263

Sons oz: l?fihretler, 277


Dizin, 345

6
TE � E K KUR

Kiic;iik fakat kesinlikle vefah bir gruba samimi te§ekkiir


borc;luyum. Dii§iinceleri, CO§kulan ve yard1mlan ic;in Julian
Alexander' a, Richard Flower' a, Jorg Hensgen'e, Stuart Hill'e,
Bettany Hughes 'a, Jan ve Tony Leaver'a, Rosamond McKit­
terick'e, Lily Richards' a ve Will Sulkin'e gerc;ekten miite§ek­
kirim.

7
�kdeniz 'Danyasi 450

-- 'Batt ve 1>otJu 'Roma 1�rator(ufGmmn Stntrfan

·----- ... - .

o 100 200 300 400 s<><> lim


'lliiyuf 'Ttma
'D6nnnul
'Karadeniz
Giri�

ATTiLA' N I N STRAVA'SI

Ovay1 kaplayan uzun otlann i1tinde dikkatlice gizlenen Roma


casuslan artan korku ve §a§kmhkla gozetliyorlard1: At ara­
balan arasmda kurulmu§ 1tadir kiimesinin ortasmda muhte­
§em, ipekten yapllm1§ bir otag vardi . Otagm ag1k taraf1, Hun
Krah Attila'nm bedeninin gok net bir §ekilde goriilmesine
imkan veriyordu. Attila k1s a b oyluydu; geni§ omuzlan, bii­
yiik bir kafas1 vardi . Onu hayattayken gorenlerin anlatt1gma
gore gozleri kiigiiktii, sakah seyrekti ve ufak ufak k1rla§maya
ba§lam1§t1, burnu yass1ya yakm, ten rengi ise esmerdi. Ha­
yatmm bahannda aniden olen bu adamm giiglii fizik yap1s1
i§te bOyleydi. Attila, muharebelerle pi§mi§ bir sava§gl olarak
dovii§e ve saatlerce at s1rtmda yolculuga ah§kmdi . 0, k1np
doken diizensiz gfil(ebe gruplanm disiplinli bir askeri k1ta­
ya donii§tiiren p arlak bir komutandi. Attila'nm askerleri, 5 .
yii z yihn ilk yansmda, Romanya'daki Karadeniz k1y1lanndan
Fransa'daki Champagne'deki verimli topraklara, Avrupa'y1
b oydan boya gel(mi§, yakla§lk 1 . 600 km kat etmi§lerdi . Hun­
lann krah Attila, §imdiye kadar Romahlann kar§lla§t1klan
en korkutucu dii§manlardan birisiydi . Ordusu §im§ek gibi
s aldmlarla, yiizlerce yildir giiven iginde ya§ayan varhkh ve
geli§mi§ diizinelerce kenti tarumar etti ve hatta -O liimsiiz
Kent- Roma'y1 da tehdit etti .
Hunlar, Attila'yi ya§ ammda oldugu gibi oliimiinde de
onurland1rdllar. Nadir Dogu ipekleriyle ortiilmii§ bedeni,
muhte§em miicevherlerle p anld1yordu. Bu miicevherler, Ro­
ma imparatorlannm defalarca yenemedikleri bir dii§mam
s avu§turma iimidiyle verdikleri pahah hediyelerdi. Atti­
la'nm omzu iizerinde, bir erkegin avug igi biiyiikliigiinde tek

13
ATT I L A

parca akik ta§iyan altm bir bro§ set parhyordu. Keskin yaz
giine§inde l§ildayan Tuna'nm karanhk sulan gibi, cadmn
etrafmda c1lgmca doniip duran athlann canh tuttugu me­
§alelerin ate§iyle birlikte, derin mor ta§ yamp soniiyordu.
Bu gene sava§cilann yiizleri yarahyd1 ve kanla lekelenmi§ti.
Romah tarihci Paniumlu Priscus'a gore, sava§c1lar uzun sac­
lanm kesmi§ler ve yanaklarmda kesikler acm1§lard1, ciinkii
"sava§cllann en biiyiigiiniin yas1, gozya§lanyla ya da kadm­
lann ag1tlanyla degil, erkeklerin kanlanyla tutulmahydl ."
Yas giiniinii, eskicag diinyasmda uzun bir tarihe sahip
kutlama ve matem kan§1m1 olan ziyafet ve cenaze oyunla­
n izledi. Burada Priscus, Homeros'ta etkileyici bir §ekilde
anlatllan, Akhilleus'un olen arkada§l Patroclus icin Tro­
ia surlan oniinde diizenledigi oyunlan hat1rlaml§ olabilir.
Homeros'tan on iki yiizy1l sonra, Hunlar, olmii§ liderlerinin
ba§ anlanm sayg1yla selamlamak icin at yan§lan yapt1lar.
0 gece, Roma !mparatorlugunun sm1rlannm cok otesinde,
Attila defnedildi. C esedi, ic ice iic tabut icerisine konuldu.
En icerdeki altm kaplamayd1, ikincisi giimii§, sonuncusu ise
demir kaphydl . Altm ve giimii§ Attila'nm ele gecirdigi gani­
meti sembolize ederken, sert gri demir, sava§larda kazand1g1
zaferleri hat1rlat1yordu. Mezar, sava§ta yenilen dii§manlann
silahlan, degerli miicevherler ve diger hazinelerle doluydu.
Defin i§lemini gercekle§tiren hizmetkarlar mezann yerini
soylemesinler diye oldiirii ldiiler. Bunlar da onurlu oliimlerdi
ve Hun dilinde cenaze toreni anlamma gelen stravanm par­
cas1yd1lar. Strava, Priscus'un anlat1s1 sayesinde, Hun dilinde
giiniimiize ula§an tek terimdir.
Bu torenleri gizlice gozetleyen Romahlan en cok etkile­
yen §ey, Attila'nm cadm etrafmda dortnala at ko§turan sii­
varilerin vakarla okuduklan ag1ttl. Bu ag1r, derin ve ritmik
ilahi, halk1 icin bir imparatorluk kuran ve Roma !mparator­
lugunun Bat1 Avrupa'da cokii§iinii h1zlandiran lideri amsma
soyleniyordu. Hicbir Romah Attila'mn uyandird1g1 deh§eti
hat1rlamaks1zm bu sozleri duyamazdl. Ve hicbir Hun bundan
daha giizel bir mezar ki tabesi dileyemezdi.

14
ATTI LA'N I N S T R AVA ' S I

Kral Attila !
Hunlarm onderi,
Mundiuch'un oglu,
En cesur kavimlerin efendisi,
Kentleri ele geciren o ,
Romahlara v e imparatorluklanna korku salan o,
Dualan onu harekete gecirdi,
Attila, digerlerini yagmadan korumak icin, her yll odeme­
leri kabul etti,
Attila biitiin bunlan miithi§ , iyi talihi sayesinde ba§ard1.
0, ne bir dii§manm darbesiyle y1k1ld1 ,
Ne d e adamlannm ihanetiyle.
Huzur icinde oldii,
Ba§ans1yla mutlu,
Ac1s1z,
Halk1 giivende.
Kim buna oliim diyebilir,
Hie kimse, intikam dii§ iinmedigi zaman?

15
I.BOLiiM

ATTiLA'DAN ONCE
1

iLK T E M A S

Roma hnparatorlugunda hirt kimse Hunlar hakkmda bir §ey


duymami§tl. Hunlar, Attila'nm dogumundan bir ku§ak i:incesi­
ne, 370'li y:illara kadar sava§la adlanm duyurup tarih sahnesi­
ne rtikmami§lardi. c;ok gertmeden, Tuna srmnm koruyan Roma
askerlerine, Karadeniz'in kuzeyinden vah§i bir halkm aniden
ortaya rtiki§ma ili§kin haberler gelmeye ba§ladi. Katettikleri
yolun uzunluguna ili§kin bir §ey bilinmiyordu. (Mogolistan'dan
Kazakistan'a farkl1 olas1hklar 3. bi:iliimde incelenecek) . Yeni ge­
lenler at s1rtmda ac1mas1z sava§rtilar tarafmdan yi:inetiliyorlar;
aileleri kapah arabalarda agir agir pe§lerinden geliyordu. Bu
gi:irtmenler Asya stepleri boyunca bat1ya dogru hareket ederek
Avrupa'mn urtlanna korku ve karma§a getirdiler.
Karadeniz civannda -bugiinkii Ukrayna ve Romanya­
Hunlar, Gotlarla kar§ila§tilar: O nce Ostrogotlarla (Greut­
hungi, Don ve Dinyester arasmdaki topraklan kontrol eden­
lere Romah gi:izlemcilerin verdikleri toplu isim) ve daha son­
ra Vizigotlarla (Tervingi, Dinyester ve Tuna arasm1 kontrol
eden Godar): 375 y:ihnda Vizigotlann lideri Athanaric, Hun

Metnin orijinal !ngilizcesinde kullamlan Tervingi (Vizigotlar) ve


Greuthungi (Ostrogotlar) yerine c,;eviride Vizigot ve Ostrogot terim­
leri kullamlmaktad1r. Bu e§le§tirmeye ili§kin baz1 tarti§malar varsa
da, 6. yii zyilda yazan Got as1lh tarihc,;i !ordanes'in yapt1g1 aynm1
dikkate alarak, bu c,;eviride Vizigot ve Ostrogot terimleri tercih edil­
di. <;; iinkii zaten hem Bat1 literatiiriinde yaygm olarak kullamlan
hem de Tii rk okuyucunun daha a§ina oldugu adland1rma Vizigot
ve Ostrogot terimleridir. Tervingi ve Greuthungi terimlerini ilk kul­
lanan yazar, 4. yiizyilm sonlannda eserini tamamlayan Amm i anus
Marcellinus 'tur. 0, !ordanes'in sonraki donemde yapacag1 e§le§tir­
meyi yapmamaktad1r -c,;n.

19
ATT I L A

ilerleyi§iyle bat1ya itilmi§ b i r Ostrogot grubunu takviye et­


mek ic;in kuzeye hareket etti. Sefer ba§ans1zhkla sonuc;landi .
Athanaric'in Dinyester klyismdaki ordugah1, geceleyin neh­
rin s1g yerini ay l§Igmda yiiriiyerek gec;en Hunlann sald1-
nsma ugrad1. Vizigot ordusu dag1ld1 ve Hunlar h1zla ilerle­
meye devam ettiler. Bir Romah tarihc;inin ifadesiyle, Hunlar,
"daglann zirvesinden kopmu§ bir c;1g gibi yollanna pkan ne
varsa ahp gotiiriiyor veya tahrip ediyordu."
Athanaric'in Hunlan durduramamasmda § a§ilacak bir
§ey yoktu. Athanaric, alt1 yil once Roma 1 mp aratoru Valens
ile bir sava§1 sona erdiren gorii§meler yapmi§tl. Romah­
lar ve Vizigotlar biiyiik bir sava§a giri§memi§ler ama iic;
yil arahklarla siiren c;ati§malar Vizigotlarm c;iftliklerini ve
koylerini harabeye c;evirmi§ti. Vizigotlarm yava§ yava§ to­
parlanmas1 Athanaric'in otoritesini zay1flatm1§ ve Vizigot­
larm ileri gelenlerinden bir grup , Athanaric'in yonetimine
ac;1kc;a muhalefet etmi§ti. Muhalifler arasmda en h1rshs1
Fritigern idi: t lk meydan okumas1 3 70'li y1llann b a§ mda
ba§ ans1zhkla s onuc;lanm1§ ve Roma 1mp aratorluguna ilti­
ca etmek zorunda kalmi§tl. Fritigern'in iktidan ele gec;ir­
mek ic;in ikinci te§ebbiisiinii Valens finanse etti . 1 mp arator,
Fritigern'i maddi olarak desteklerken, Athanaric'in tahttan
indirilmesini ve yerine i§birligine daha ac;1k bir rejimin ku­
rulmasm1 iimit e diyordu. Roma'mn Vizigotlann ic;i§lerine
miidahalesi daha kotii bir z amana denk gelemezdi. Friti­
gern'in muhalefeti , Gotlarm topraklanm s avunma giri­
§imlerinin altm1 oydu. Fritigern'in, Athanaric'in ordusuna
katilmaya ve sava§1 siirdiirmeye hie; niyeti yoktu . Hunlara
kar§l koymaktansa geri c;ekilmeyi tercih e diyordu. 3 7 6 y1-
h baharmda Fritigern ve miittefiki Alavivus , yanda§larma
Tuna'ya dogru harekete gec;me emrini verdiler. Roma s m1r­
larma dayanan 80.000 Vizigot, imparatorluk topraklan d1-
§mda gidecek yerlerinin olmad1gmda israr ettiler. Gagda§
bir Romalmm dramatik anlat1sma gore: "Biiyiik bir kalaba­
hk . . . nehrin kar§l k1y1smda gozya§lan ve feryatlarla elle­
rini uzatmi§lar, kar§l k1y1ya gec;melerine izin verilmesi ic;in
yalvanyorlard1 . n

20
ILK TEMAS

Valens bu ricalan kabul etti. Reddetmek de QOk tehlike­


liydi: Ne Tuna smm bu kadar QOk say1da insam obiir yakada
tutacak kadar giiQliiydii, ne de takviye kuvvetlerin Qabucak
getirilmesi miimkiindii. Roma ordusunun biiyiik k1sm1 yak­
la§lk 1000 km uzakta Suriye'deydi ve Sasanilere kar§1 daha
doguda Armenia bolgesinde bir sefere haz1rlamyordu. 0 an
iQin, Vizigot isteklerine kar§l Qlkmanm ve kuzey sm1nmn
hayati bir b6liimiinii riske atmanm hiQbir anlam1 yoktu. Vi­
zigotlann Tuna sm1nnm giineyindeki topraklara yerle§me
isteklerini kabul etmenin avantajh yanlan da vardi . Burada
Vizigotlar, ileride (Hunlardan veya diger Gotlardan) gelebile­
cek herhangi bir tehlikeye kar§l tampon gorevi gorebilirdi ve
Vizigot genQleri Roma ordusuna almabilir veya parah asker
olarak Qah§tmlabilirdi . Diger yandan, Fritigern ve Alavivus
da Valens 'in, biitiin s1gmmacilara yeniden iskiin saglamaya
isteksiz oldugunu biliyorlard1, Qiinkii Hunlann yaratt1g1 ka­
ostan kaQan bir Ostrogot grubunun imparatorluga girme is­
tekleri geri Qevrilmi§ ve kendi ba§lannm Qaresine bakmaya
b1rakilm1§lardi.
BirkaQ giin ve gece, Vizigotlar kar§l k1yiya (Roma tarafma)
ta§mdilar. Tuna'mn en dar noktas1 olan geQi§ noktas1, Kara­
deniz'in bat1smdan 100 km iQeride yer alan garnizon kenti
Durostorum (Silistre) yakmlanndaydi. Bu tehlikeli bir ope­
rasyondu ve nehrin bahar yagmurlanyla beslenen h1zh akl§l,
bunu daha da tehlikeli hale getirmi§ti. Pek QOk Vizigot, yava§
ilerleyi§ten yildiklanndan ve Roma askerlerinin nezaretine
itimats1zhktan, oyulmu§ tomruklardan yap1lm1§ kanolarla
kar§iya geQmeye kalkl§t1lar. En Qaresizleri de yiizmeye karar
verdiler. Bazilan a§1n kalabahk sallann alabora olmas1yla
boguldu. Karanhk daha da biiyiik bir karga§aya neden oldu.
Sandallara binmek iQin Qlkan izdihamda birbirlerinden kop­
mu§ ve deh§ete dii§mii§ ailelerin bagm§lan; nehrin kiyisma
vuran cesetler ve anlayi§SlZ askerlerin bag1rarak yagdird1-
g1 sert emirlerle her §ey daha kotiiye gitti. Durum, sm1rdaki
Roma komutamnm kontroliiniin otesindeydi. O nceden konu
hakkinda uyanlmayan komutan Lupicinus alelacele kurul­
mu§ bir kamp1 agzma kadar doldurmu§ BO.OOO miilteciyle

21
AT T I L A

yiiz yiize geldi. Sel gibi ta§an tuvalet 1,tukurlan, bir salgm
habercisi gibiydi, agir pis koku yakmlardaki Durostorum
kentine ula§ml§tl. Yan ac Gotlar, teslimat1 ancak agir silahh
korumalann kontroliinde yap1lan tahil arabalannm etrafm1
sanyorlardi. Bir kis1m insanlar karaborsada yiyecek madde­
ler i1,tin muazzam meblaglar odiiyorlardi. Baz1lan ise, 1,tocuk­
lanm kale olarak satmak suretiyle kendilerine ancak kopek
eti alabiliyorlard1. Denildigine gore, bir cocuga kar§ihk ancak
bir kopek satm almabiliyordu. Fritigern ve Alavivus'a bagh
olanlann pek 1,togu, Roma !mparatorlugu i1,tlerine kadar lider­
lerini izleyip izlememeleri gerektigini sorgulam1§ olmahlar.
Muhtemelen olduklan yerde kalmak, Athanaric'i destekleyip
Hunlara kar§l sava§mak kendileri i1,tin daha iyi olacakti.
Gotlann Tuna'y1 a§malannm iizerinden daha yedi ay gec­
mi§ti; 377 y1h ba§lannda, kurulan toplama kamp1 Roma'nm
kontroliinden 1,t1kmak iizereydi. Lupicinus , Vizigotlara Marci­
anopolis'in yakla§ik 80 km giineyine hareket etmeleri emrini
verdi. Saglam surlan olan bu kent, Valens 'in Gotlara kar§l iii,(
y1lhk bir seferinin karargiih1 olarak se1,tildigi i1,tin k1sa zaman
once tahkim edilmi§ti. Lupicinus , aym zamanda Fritigern ve
Alavivus'u ortadan kald1rmaya karar verdi . Onlan ziyafete
davet etti, fakat s adece yakm korumalanmn Marcianopolis'e
girmelerine izin verdi. Kentin demir parmakhkh kapilan 6-
niinde ofkeyle dalgalanan Vizigot kitlelerinin huzursuzlugu,
a1,thk ve liderlerinin giivenligine ili§kin endi§elerle birlikte
gittik1,te art1yordu. Korkulan sebepsiz degildi: Fritigern ve
Alavivus , Roma tuzagma dii§mii§lerdi. Ziyafet sirasmda Lu­
picinus, Alavivus'u ve korumalanm oldiirttii, fakat Fritigern
ka1,tti. Daha sonra Lupicinus, kent surlan d1§mda isyan ha­
lindeki Vizigot kitlelerini sakinle§tirecegine soz verdigi i1,tin
Fritigern'i serbest b1rakt1gm1 iddia edecekti. Biiyiik ihtimal­
le bu bir yaland1; her iki hedefini de ortadan kald1rmaya yo­
nelik, ancak ba§ ans1zhkla son bulan operasyonunu hakh 1,t1-
karmaya 1,tah§an, ikinci SlDlf bir sub aym uydurdugu hesapl,(l
bir yalan.
Fritigern'in kacmasma izin vermek Lupicinus 'un tek ha­
tas1 degildi. Vizigotlann Marcianopolis'e mecburi ilerleyi-

22
ILK TEMAS

§ine eskortluk yapan Romah askerlerin biiyiik i;:ogunlugu,


Tuna civanndaki garnizonlardan i;:agnlm1§t1 . Bu askerlerin
yoklugunda, biiyiik bir Ostrogot kitlesi hii;:bir engelle kar­
§lla§madan s1mn gei;:ti. Bunlar, daha once imparatorluga
giri§lerine miisaade edilmeyen Gotlardi. Smir giivenliginin
ciddi bir bii;:imde kmlmas1yla, BO.OOO erkek, kadm ve i;:ocuk­
tan olu§an yeni bir grup rahathkla Roma topraklanna girdi .
Ostrogotlar, Marcianopolis di§mdaki Vizigotlara kat1lmak i­
i;:in hemen giineye harekete ettiler. Birle§ik Got giii;:leri, Alavi­
vus 'un oldiiriilmesi ve Fritigern'in kat;:I§l sonrasmda ortaya
i;:1kan isyam bast1rmak ii;:in Lupicinus'un gonderdigi asker­
leri bozguna ugratt1lar. Bu yenilgiyle birlikte, Gotlann impa­
ratorluk topraklanna b an§ ii;:inde iskan edilmeleri beklen­
tisi ortadan kalkti. Romahlar art1k, i;:oktan imparatorluk s1-
mrlan ii;:erisine girmi§ dii§man bir kuvvetle sava§ halindey­
diler. Gotlan Tuna'ya yakm topraklarda tutmak ii;:in yap1lan
ilk te§ebbiisler fazla bir ba§an s aglamad1. Fritigern, cesur ve
yarat1c1 hamleyle, bir Hun b irligini parah asker olarak i;:ag1-
rarak ordusunu takviye etti. Romahlann krizi yonetmedeki
ba§ans1zhklanna bundan daha net bir kamt olamazdi. Bu
6liim kahm sava§mda, Vizigotlann en i;:ok korktuklan dii§ ­
manlanndan b az1lan, §imdi onlann miittefiki olmu§tU.
Tuna'yi gei;:en Gotlar ve Hun takviye kuvvetleri, ilk Ro­
ma imparatoru Augustus 'tan bu yana gei;:en dart yiizy1lda
onemli 6lt;:iide degi§mi§ bir imparatorlukla kar§Ila§tllar. Bu
degi§imin sonui;:lan ekseriyetle 4. yii z y1lm ba§lannda ortaya
ct1km1§t1r. H1ristiyanhg1 kabul eden ilk imp arator C onstanti­
nus'un din degi§tirmesiyle b irlikte, kilise, devlet destegin­
den ve savurganca dag1tllan kaynaklardan faydalandi. Hl­
ristiyanhk art1k bir devlet meselesiydi. Dindar imparatorlar,
t s a ile yakm ve imtiyazh bir bag kurduklanm iddia ettiler.
S anat eserlerinde t sa ve imparator, imparatorlugun mor kaf­
tanm1 giymi§ b ictimde resmedildiler. Vizigotlann imparator­
luk s1mrlanna kabul edilmeden once H1ristiyanhg1 kabul
etmeleri ii;:in Valens 'in israr etmesi bu ai;:1dan §a§1rt1c1 de­
gildir. H1ristiyanhga gei;:me § art1, sadece imparatorun § ah­
si kanaatini degil, Gotlann Romahlann yeni inancm1 kabul

23
ATT I LA

ettikleri takdirde c;:ok daha kolay entegre edilebileceklerine


dair samimi inanc1 da yans1tmaktadir.
Constantinus'un dini devrimi, koklii bir siyasal reforma
denk geldi. Augustus'tan sonraki iki yiizyilda imparatorlu­
gun giivenligi, girift bir surlar, hendekler ve kaleler ag1yla
emniyet altma ahDIDl§tI. !ngiltere'deki Hadrianus surlan,
Ren ve Tuna boyunca Karadeniz' e kadar uzanan bu s avunma
sisteminin en b at1daki parc;:as1yd1. Bu kapsamh kordon, s1-
mrlan kontrol etme problemi ic;:in makul bir c;:oziimdii. Buna
ragmen, askeri varhklann imparatorlugun uc;:lan boyunca
yogunla§mas1, askerlerin bir smirdan digerine siiratle hare­
ket etmesini gerektiren bir ic;: sava§ID ya da herhangi biiyiik
bir di§ tehdidin olmayi§ma b aghyd1. 3. yiizyihn ortasmdan
itibaren, bOyle bir istikrar art1k kesin degildi. tmparatorlu­
gun kuzey sm1rlan iizerinde gittikc;:e artan baskmm neden­
lerini belirlemek c;:ok zordur. Soz konusu bask!, Ren ve Tuna
otesinde ya§ayan halklar arasmdaki toplumsal degi§imleri
yans1tabilir ki bu degi§imler, imparatorlugun askerile§mi§
smir eyaletleriyle neredeyse iic;: yiizyilhk ili§kinin dogrudan
sonucudur. Kuzey sm1rlanndaki bask!, basit bir firsatc;:1hk
da olabilir, c;:iinkii Romahlann gittikc;:e biiyiiyen Sasani sal­
dirganhgma kar§I koyma mecburiyeti, imparatorlugun in­
san giiciinii zay1flatm1§ ve kaynaklan dogu cephesine akta­
nlmI§tI. Vizigotlar, Hunlann oniinden kac;:mazdan bir yiizy1l
once, 270'li y1llarda zayiflamI§ Tuna savunmas1, sava§ c;:I Got
gruplann Balkan kentlerini yagmalamasma neden olmu§tU.
Ayn1 yillarda Sasaniler, Suriye'de Antiokheia'ya (Antakya) ka­
dar gelmi§ler ve bir Roma imparatorunu sava§ta esir alm1§­
lard1. tmparatorlugun dogu smmmn c;:okmesini, Sasani ha­
nedanmda tahtta hak iddia eden rakiplerin arasmda c;:1kan
ic;: sava§ onlemi§ti .
Roma ! mparatorlugu, birligi pahasma ayakta kalma­
yi ba§ard1. Smir giivenliginin acil talepleri, koordinasyon
ve askeri kaynaklann Akdeniz diinyas1 ic;:inde uygun § ekil­
de dag1tilmas1 sorunlanm ortaya c;:1kard1. tmparatorlugun
ya§ad1g1 en biiyiik giic;:liik uzakhkla ilgiliydi. Hadrianus 'un
surlan ile Antiokheia arasmdaki uzakhk yakla§Ik 4000 km

24
I LK TEMAS

idi. Bugiinkii iyimser tahminlere kar§m, ileti§imin hm can


s1kic1 derecede yava§tl. ltalya'da bir imparatorun oliimiiyle
M1sir'daki memurlann dokiimanlan halefinin adiyla tarih­
lemeye ba§lamalan iQin 25 ile 1 35 giin arasmda degi§en bir
zamana ihtiyaQ vard1. Deniz yoluyla haberler en h1zh baha­
nn ba§lannda ve yaz boyunca dola§1yordu; denizciligin ge­
nellikle tehlikeli ve bazen imka.ns1z oldugu kl§m ise haberler
QOk agir yayihyordu. Bu kis1tlamalar dikkate almd1g1 zaman,
Sasanilerle sava§mak iizere sefere Qlkml§ bir imparator, t s ­
panya'nm veya Britanya'mn etkin kontroliinii saglamak iQin
hakikaten QOk uzaktayd1 -veya digerlerinin sadakatine faz­
las1yla bag1mhydi. Baz1 imp aratorlann otoritelerinin boliin­
mesini onlemek iQin yapt1klan giri§imlere kar§m, 4. yiizy1-
lm ortalanna gelindiginde tmparatorluk, Dogu (Balkanlar,
Tii rkiye, Ortadogu ve M1sir) ve Bat1 ( ! talya, Fransa, t spanya,
Britanya ve Kuzey Afrika) olmak iizere ikiye aynldi. Baz1 ko­
nularda iki Roma imparatoru i§birligine devam etti. Yas alar,
imparatorlugun her iki yansmda iki imparatorun ismiyle
ortak olarak ilan edildi. Aralarmda hanedana ait giiQlii bag­
lant1lar devam etti. 370'li y1llarda Valens Dogu'yu yonetiyor,
yegeni Gratianus ise Bat1'y1 yonetiyordu. Buna kar§m ertesi
yiizyll boyunca imparatorlugun iki yans1 birbirinden uzak­
la§tl. Aynlma siireci, Gotlar ve Hunlarla sava§mamn ekono­
mik ve askeri giderleri yiiziinden mecburen h1zlandi.
Bu yeni H1ristiyan diinyada, Roma'nm, imparatorlugun
ba§kenti olmas1 bir yana, art1k Bat1 yansmm bile ba§kenti
olmamas1 dikkat Qekicidir. 4. yiizy1hn ortasmdan itibaren,
Bat1 imparatorlugunun s aray1 Milano'dayd1, daha sonra ku­
zeydogu ltalya'daki Ravenna'ya ta§mdi. Roma art1k, imp a­
ratorluk geQmi§inin §an ve §erefini gosteren harap, gereksiz
bir miizeydi. Kentin kamus al alanlan, t sa'mn sancag1 altm­
da s ava§mam1§ imparatorlann, generallerin yiiz lerce yilhk
ba§anlanm kutlayan zafer amtlan, heykeller ve tapmaklarla
doldurulmu§tU. Dogu, ozel olarak bu amaQ iQin BogaziQi ki­
yilannda in§a edilmi§ bir kentten -bugiinkii t stanbul- idare
ediliyordu. Bu yeni, ornek b a§kent kurucusunun ismini ta§1-
yordu: C onstantinopolis, "C onstantinus'un kenti." (Constan-

25
AT T I LA

tinus'un H1ristiyanhg1 kabul ettiginde ogrendigi §eylerden


birisinin tevazu olmad1g1 kesin.) Kent, kara tarafmdan bii­
yiik bir surla korunuyordu ve merkezinde etkileyici sira sii­
tunlanyla geni§, oval bir forum vardi. Mermer revaklarla ku­
§atllm1§ geni§ bir cadde, forumu Biiyiik Saray'a baghyordu.
!mparatorluk giiciiniin ihti§am1m yans1tan Yasak Kent veya
Kremlin gibi amtlarda gordiigiimiiz gibi, Biiyiik Saray'm ko­
ridorlan, ic avlulan ve bahceleri tahkim edilmi§ duvarlarla
cevrilmi§ ve tecrit edilmi§ti. C onstantinus, Biiyiik Saray'm
yanma, Roma'daki me§hur at yan§l alam Circus Maximus ile
kar§lla§tmlabilecek biiyiikliikte bir hipodrom in§a ettirmi§­
ti . Hipodrom, 427 metre uzunlugunda, 1 22 metre geni§ligin­
deydi ve 50.000 ki§i kapasitesine sahipti . C onstantinopolis
her §eyden once etkilemek icin tas arlanm1§tl . Kentin ta§rah
bir hayranma gore "biitiiniiyle altm kent" idi. ! mparatorluk­
ta en giizel yap1lann baz1lannm duvarlanna ve teraslanna
vuran ogle vakti giine§i, cilah bronz kaph catllardan c1kan
ate§ gibi panld1yordu. Bogazm panlt1h sulanndan b ak1ld1-
g1 zaman, kent -bir deney kabmda 1S1t1lm1§- s1v1 bir maden
denizinden yiikselirmi§ gibi goriiniirdii. ! mparatorluk mozo­
lesinin altm kubbesi, kentin en yiiksek tepesinin zirvesin­
de 1§11 1§11 parlardi. C onstantinopolis gece bile pml pmld1,
ciinkii Roma !mparatorlugunda sokak aydmlatmasma sahip
birkac kentten biriydi .
4. yiizyihn ba§mda Constantinopolis 'in kurulu§u, Ak­
deniz diinyasmm siyasi cografyasm1 degi§tirdi. Biiyiik Sa­
ray'rn yakmrnda Milian ta§1 vardi. Mermer bir siitun olan
bu ta§ , ba§kentten c1kan ve ba§kenti diger eyaletlere bagla­
yan biiyiik yollann ba§langic noktasrn1 gosteriyordu. Roma
ile kurulan paralellik a§ikard1: M C 20 y1hnda Augustus, bir
imparatorluk diinyasmm merkezindeki kentin konumunu
sembolize eden "altrn mil ta§rn1" Roma forumunun ortas rna
yerle§tirmi§ti . 0 giin den sonra biitiin yollar Roma'ya c1kl­
yordu. 5. yii zyihn ba§lanna gelindiginde, Constantinopolis,
imparatorlugun tart1§llmaz odak noktas1yd1. Yedi tepe iize­
rine kurulmu§, surlannrn gerisinde giivenli bu biiyii leyici
imparatorluk ba§kenti, C onstantinus'un "Yeni Roma"y1 kur-

26
ILK TEMAS

dugu ic;in gururla oviinmesini fazlas1yla hakh c;1kanyordu.


Hatta bir zamanlar, tugladan bir kenti, Roma'y1 mermerden
bir kente donii§tiirdiigiinii iddia eden Augustus bile etkile­
nebilirdi.
�imdi Ostrogotlar ve Hunlar tarafmdan da desteklenen
Vizigot isyam, dogrudan bu yeni imparatorluk diinyasm1
tehdit ediyordu. C onstantinopolis, Tuna sm1nndan sade­
ce 320 kilometre uzakhktayd1. Valens 'in kentin giivenligini
garanti altma almaktan ba§ka bir sec;enegi yoktu. Armeni­
a iizerine yapmay1 planlad1g1 seferden vazgec;mek zorunda
kalan imparator, Sasani krah ile bir ate§kes antla§mas1 im­
zaladi. Valens , 378 y1lmm nisan aymda, Antiokheia'daki ka­
rargahmdan yakla§1k 1 000 kilometre siirecek bir yolculuga
ba§ladi. Motorize ula§imm yoklugunda, kalabahk ordulann
biiyiik askeri yiiklerini ta§iyan kervanlar agir agir hareket
ediyorlardi. Ortalama olarak Roma ordusu giinliik 25 kilo­
metre civannda mesafe kat ediyordu.
!mparatorluk ba§kentine yap1lan alt1 haftahk yolculuk
rahats1z edici bir olayla kesintiye ugradi. Askerler Antiokhe­
ia'dan c;1kt1ktan sonra, yolda yatan bir adamla kar§1la§t1lar.
Bedenini kaplayan derin izlerinden, adamm tepeden t1rnaga
lurbac;lanm1§ oldugu anla§ihyordu. Hareketsizdi ve hic;bir
§ey soylemiyordu, fakat yakmma gelenlere gozleri fal ta§l
gibi ac;1k bak1yordu. !mparatora bilgi verildi, ancak Valens 'in
emri bile adamm konu§mas1m saglayamadi. Durum c;ok ra­
hats1z ediciydi; Tarihc;i Zosimus 'a gore, "adamm canh oldu­
gu dii§iiniilemezdi, c;iinkii lupirdam1yordu, ancak adam biis ­
biitiin olii de degildi, <;iinkii gozleri parlakti." <;ok gec;meden
adam aniden kayboldu. Boyle ugursuz i§ aretleri anlad1kla­
nm iddia edenlerin ac;1klamalan kayg1 vericiydi: "Maharetli
yorumcular, bunun devletin durumunu kehanet ettigini ve
imparatorlugun aym olmekte olan adam gibi doviilmeye ve
k1rbac;lanmaya devam edilecegi sonucuna ula§tllar."
C onstantinopolis'te Valens'in ruh hali daha da kotiile§ti.
!mparator, Hipodrom'da locasmda goriildiigii zaman, impa­
ratorlugun savunmas1 ic;in gerekli kuvvetlerin gorevlendiril­
mesinde c;ok fazla zaman kaybmm ya§anmasma ofkelenen

27
ATT I L A

kalabahk tarafmdan yuhaland1 - Vizigotlann Tuna'y1 a§ma­


lannm iizerinden bir yildan fazla zaman geQmi§ti. Bir impa­
rator iQin, kamusal alanda hakarete ugramak toren kural­
lannm ihlaliydi . At yan§1mn sabah seansma katilacak olan
Valens, co§kulu alk1§ ve izleyicilerin dikkatle prova edilmi§
tezahiiratm1 bekliyordu. Bunun yerine, ishklarla ve "silahla­
n bize ver, kendimiz gidip sava§acag1z" sozleriyle kar§1la§ti.
Hakarete ugrayan imparator, sadece on iki giin sonra ba§­
kenti terk etti. Baz1lan, 1mparator Valens'in Gotlann hakkm­
dan geldikten sonra, Constantinopolis 'i yerle bir edecegini
ve harabelerini topraga gomecegi tehdidini savurdugunu
iddia ederler.
Valens'in ba§anh olacagma inanmak iQin iyi bir nedeni
vardi. Yegeni bat1 imparatoru Gratianus'un kendisine kat1l­
mak iQin yola Q1kt1g1 haberinin teyidini alm1§tl . 1mp arator,
ba§kentten uzak olmayan bir ta§ra Qiftligine Qekilerek, takvi­
ye kuvvetlerin gelmesini beklemeye ba§lad1. Temmuz sonuna
gelindiginde Valens iiQ haftadir aym yerde duruyordu, fakat
Gratianus'un ilerleyi§i, Ren smmnm giivenligini saglama
ihtiyacmdan dolay1 gecikiyordu. Bat1 imparatorunun, Do­
gu'daki bir sava§ta amcasma yard1m ederek, kendi savunma­
sm1 tehlikeye atmaya hiQ niyeti yoktu. Agustosun ba§larmda
Gotlar ilerlemeye ba§lad1lar ve Valens kuvvetlerini 1 60 km
kuzeydoguya, miistahkem Hadrianopolis (Edirne) kentine
kaydirarak cevap verdi. Bu sald1rgan bir manevrayd1; Valens
ordusunun ikmal hatlannm savunma zafiyetinden ve -ofkeli
tehditlerine ragmen- Constantinopolis'in giivenliginden en­
di§eliydi. Her §eyden onemlisi Gratianus'u beklemekten yo­
rulmu§tu. Askeri istihbarat raporlan, dii§man askerlerinin
say1sm1 1 0.000 civannda olarak belirlediginde, imparator
bu tahminleri sorgulayanlan kovdu. Bu rakamsal verilere
gore, Valens kendi ba§ma Gotlan kolayca yenebilirdi. 0 hal­
de niQin daha fazla gecikmeli ve zaferin §erefini genQ yege­
niyle payla§mahyd1r
Valens'in ileri harekat1 Fritigern'i tela§a dii§iirdii. Gotla­
nn §efi, tarn giiciinde bir imparatorluk ordusuna kar§1 mey-


367 y1Jmda dogan Gratianus , bu s1rada heniiz on bir yallmdayd1 -�n .

28
ILK TEMAS

dan sava11m1 kazanma 11ans1 konusunda kayg1 duyuyor veya


o sirada kendi ba§lanna hareket eden Ostrogot siivarileri­
ni bekleyip zaman kazanmayi ama9hyor olabilirdi. Valens'e
gonderilen e19iler, imparatorluk sm1rlan i9erisinde kahc1
olarak yerle11ebilmek kar111hgmda ban§ istediler. Fritigern
gizli bir mektupla, imparatorun miittefiki olmak i9in arzulu
oldugunu vurgulad1, fakat Gotlann 9ogunun bir gii9 goste­
risi olmadan ate§kesi kabul etmeyecekleri hususunda da u­
yanda bulundu. Fritigern, bir anla11maya vanlmadan Roma
ordusunun hi9bir 11ekilde geri 9ekilmemesinde de israr edi­
yordu. Valens, el9ileri gereksiz bulup kovdu ve Fritigern'in
dostluk teklifinin samimi olmad1gma karar verdi, ancak u­
yansm1 yerinde buldu. Ertesi s abah 9 Agustos 37B'de 30.000
Roma askeri Hadrianopolis'ten aynldi. O gleye dogru dii§­
man askerleri goriildii ve ordu sava§ pozisyonu ald1: Mer­
kezde piyade birlikleri, kanatlarda ise siivariler vard1. Hala.
Ostrogot siivarilerinin gelecegini iimit eden Fritigern oyalam
yordu. Ban§ teklif eden bir ba11ka el9ilik heyeti daha Roma­
hlar tarafmdan geri 9evrildi, fakat aym giin ogleden sonra
Valens gorii§melere ba11lamay1 ve esir degi§imini kabul etti .
tmparatorun gorii11meler i9in istekliligi, ordusunun gittik9e
kotiile§en durumundan duydugu endi§eyi yans1t1yordu. Ro­
ma ordusu saatlerdir giine§in altmda ayakta beklemekten
yorulmu11tu ve Gotlann kasten ba11latt1g1 9ah 91rp1 yangmm
dumamndan rahats1z olmu11tu. tkindi vaktine dogru dii§man
ordusunun say1smm beklendiginden 9ok daha fazla oldugu
da ortaya 91km1§tl . Romah casuslar, Got ordusunun ancak
bir k1sm1m gorebilmi§ti. Got sava§ birlikleri topland1g1 za­
man, Valens a11ag1 yukan kendisininkiyle aym biiyiikliikte
bir dii§man ordusuyla kar111 kar111ya kalm111t1. Herhalde o za­
man Gratianus'u beklemi§ olmanm 9ok mant1k11 bir davra­
m§ olacagm1 anlam1§tl.
Ne var ki ikinci bir 11ans1 olmayacakti. Esir degi§imi sira­
smda, Roma birliklerinin ileri u9lannm birisi muhtemelen
s1caktan ve duman kaph sava§ alanmm atmosferinden kaza­
ra ordudan kopup sava§a tutu§tu. Sava§ bir kez ba11lad1g1 za­
man, iki taraf da geri 9ekilemezdi. Roma ilerleyi§i, Ostrogot

29
ATT I L A

athlannm aniden geli§iyle birlikte durduruldu v e Roma or­


dusunun sol kanadm1 tutan siivarilere sald1ran Ostrogotlar,
buray1 dag1tt1lar. Korunmas1z kalan piyadeler siiratle ku§a­
tlld1lar. Gotlar ileriye dogru yiiklendiki;:e, Roma ordusunun
saflan daha da s1k1§t1. S1cak ve toz arasmda pek i;:ok Roma
askeri oldii veya kendi arkada§lan tarafmdan i;:ignendi. Ce­
set y1gmlan tarafmdan engellenen Roma ordusu yeniden
toparlanamadi. Romah askerler kanla islanm1§ toprak iize­
rinde kayarken adeta dogrand1lar. Ancak gecenin bast1rmas1
katliam1 durdurabildi.
Hadrianopolis Sava§1, Romahlann yedi yiizy1ldan bu ya­
na ald1g1 en kotii yenilgiydi: Otuz bin ki§ilik ordunun yirmi
bin askeri oldiirii l mii§tii. t mparatorluk saray hatibi Themis­
tius'un tiiyler iirpertici ifadesiyle bir yaz giiniiniin ogleden
sonrasmda, "Biitiin ordu bir golge gibi yok oldu." Sava§m
Roma siyaseti iizerindeki etkisi kiii;:iimsenemez. En onemli­
si, yenilginin imp aratorlugun giivenligi ac1smdan Tuna sm1-
nmn onemini ortaya koymas1ydi. Valens, Karadeniz'in bat1-
smda ortaya i;:1kan Hun tehdidinin yol ai;:t1g1 pari;:alanmaya
kar§ihk vermekte ciddi bii;:imde agir davranm1§tl. ! mpara­
torun, Athanaric'e kar§l Fritigern'i desteklemesi, ilkinin dii­
zeni saglama giri§imlerini engellemi§ti. Vizigotlann Tuna'y1
a§malan beceriksizce diizenlenmi§ti: Gotlann toplanmas1
ve inzibat altma almmas1 hemen hie tecriibesi olmayan su­
baylara birakllmi§tl. Sasanilere kar§l planlanan seferin sona
erdirilmesi ve ordunun yeniden sevk edilmesi bir y1ldan faz­
la zaman alm1§ ve bu arada Vizigotlar, hem Ostrogotlar hem
de Hunlar tarafmdan takviye edilmi§lerdi. Bat1'dan gelecek
takviye kuvvetleri beklemeden Hadrianopolis 'te verilen sa­
va§ karan, Roma ! mparatorlugunun tarihinde bir impara­
torun verdigi en kotii kararlardan biriydi. Yenilginin biiyiik­
liigii, Valens'in zaferi kendi ba§ma kazanmak ii;:in gosterdigi
almgan aceleciliginin dogrudan sonucuydu.
Valens , sava§ s1rasmda okla vuruldu. Yaralanan impa­
rator muhaflzlanyla birlikte sava§ alamndan uzakla§tl ve
yakmlardaki bir i;:iftlik evinin iist katma s1gmd1. Bir Got sa­
VB§Cl grubu, imparatorun ii;:erde oldugunu bilmeyerek bina-

30
ILK TEMAS

y1 ate§e verdi. Biiyiik cabalara ragmen imparator kacmay1


ba§aramadi. Valens, alevlerden ve dumandan bogularak ol­
dii. Komiirle§mi§ cesedinin bulunamamas1yla son bir a§a­
gllanmaya maruz kaldi. Valens'in imparatorluk ba§kentinde
kendisi icin haz1rlam1§ oldugu muhte§em mozole ho§ kaldi.
tmparator, C onstantinopolis'in en yiiksek tepesinde panlda­
yan mozolede hicbir zaman huzur icinde uyuyamadi.

31
2

GERI KALMI� BOZKIR

Hunlar tarihleri hakkmda tek kelime bile yazmadllar. On­


lan sadece, Romahlann anlat1lannm c;arp1k merceginden
bakarak izlebiliyoruz. Valens'in oliimiinden on be§ yll son­
ra, 390'lann ba§mda yazan Romah tarihc;i Ammianus Mar­
cellinus, okuyuculanna Hun toplumu ve gelenekleri iizerine
renkli betimlemeler sunar. Hunlar, yirmi yll once Orta As ­
ya bozk1rlanndan c;1k1p gelmi§ler ve Karadeniz'in bat1sma
dogru ilerleyerek nihayetinde Romahlann Hadrianopolis 'te
yenilmelerine yol acan karma§lk olaylar zincirini ba§latm1§­
lard1. Elbette bu felaket ic;in kimse dogrudan Hunlan suc­
layamazd1, fakat Ammianus'un c;agda§lan, Gotlan korkutan
ve Vizigotlan Roma 1mparatorluguna iltica etmeye zorlayan
bOylesine barbar bir halktan biiyiilenmi§lerdi.
Hunlar, herhangi bir yabanhk tammmm otesindedir­
ler. Onlann k1sa, giic;lii kol ve bacaklan ve kahn boyunlan
vard1r. Hunlar oylesine c;irkin ve c;arp1kt1rlar ki, iki ayakh
canavarlar veya koprii korkuluklanna konulmak ic;in agac
kiitiiklerden kabaca yontulmu§ heykel samlabilirler. Hunlar
her ne kadar tiksindirici olsalar da insan bic;imindedirler,
fakat ya§am bic;imleri o kadar vah§idir ki, ne ate§e ne de lez­
zetli yiyeceklere ihtiyac duyarlar; sadece yabani bitkilerin
koklerini ve her tiir hayvanm yan c;ig etini yerler. Bu etleri
de az1c1k is1tmak ic;in kalc;alan ile atlannm s1rtlan arasma
yerle§tirirler.
Hunlann ba§lanm sokacak binalan yoktur ve giinliik
hayatlannda hie; yer etmedigi ic;in binalardan, mezarlany­
m1§ gibi uzak dururlar. Hunlarda c;at1s1 kam1§ veya s azla or­
tiilmii§ bir kuliibe bile bulunmaz. <;ogunlukla daglarda ve

32
G E R I KALM I $ B O Z K I R

ormanlarda amacs1zca dola§ir ve daha be§ikteyken soguga,


achga ve susuzluga dayanmay1 ogrenirler. Hunlar, keten be­
zinden veya tarla faresinin derisinin bir araya getirilip di­
kilmesiyle yap1lan elbise giyerler. Aym elbiseyi hem icerde
hem d1§arda giyerler. Ba§lannda hayvan postundan yuvar­
lak bir kep vardir ve k1lh bacaklanm keci derisiyle korurlar.
S1rtlanna gecirdikleri bir k1yafeti (bu da olii, kahverengidir) ,
uzun siire giymekten lime lime olup parcalanana kadar c1-
karmazlar.
Hunlar piyade sava§ma pek ayak uyduramazlar, an­
cak cesur ve cirkin atlarma neredeyse yap1§1k gibidirler.
Ahm-sat1m, yeme-icme i§lerini gece giindiiz at s1rtmda go­
riirler. Hatta ba§lanm hayvanlannm dar boynuna dogru
yaslayarak derin uykuya dalarlar. Hun iilkesinde hie kimse
toprag1 i§lemez. Miilteciler gibi -hepsi belli bir yerde ika­
met etmeden, odsuz ocaks1z, hukuksuz ve belirli bir hayat
tarzmdan yoksun- iclerinde ya§ad1klan ve beraberlerinde
ta§1d1klan at arabalanyla, bir yerden ba§ka bir yere gocer­
ler dururlar. Hunlann e§leri bu arabalarda erkeklerin cirkin
elbiselerini dokurlar. At arabalannda, kadmlar kocalanyla
yatarlar, cocuklanm dogururlar ve ergenlik cagma gelinceye
kadar biiyiitiirler. Kendilerine soruldugu zaman bu cocukla­
nn hicbiri size nereli oldugunu soyleyemez; ciinkii bir yerde
ana rahmine dii§mii§ler, bir ba§ka yerde diinyaya gelmi§ler
ve cok daha farkh bir yerde de biiyiimii§lerdir.
Hunlar herhangi bir kralm egemenligi altmda degildirler,
fakat belli ba§h adamlannm kendiliginden geli§en liderli­
giyle yetinirler ve bu liderler onderliginde yollarma c1kan
her engeli ezer gecerler. Anla§ma yaparken hain ve donek­
tirler, zira daha fazla avantaj vaat eden en ufak bir soylen­
ti kolayca onlann fikrini celebilir; her §ey fevri arzulanna
baghdir. Hunlar, dii§iince kabiliyeti olmayan hayvanlar gibi,
dogru ve yanh§ arasmdaki farktan tamamen habersizdirler.
Altm icin bast1nlamaz tutkuyla yamp tutu§urlar ve o kadar
kaprislidirler ve oylesine cabuk ofkelenirler ki, cogu zaman
herhangi bir k1§k1rtma olmaks1zm ayn1 giin icerisinde miit­
tefikleriyle olur olmaz birden fazla kez cat1§1rlar ve herhan-

33
ATT I L A

gi bir kimsenin aray1 bulmasma firsat vermeksizin hemen


tekrar ban§1rlar. Ba§kalanmn mahm miilkiinii ele gecirmek
icin yamp tutu§an, tez canh hareket eden bu asi halk, etraf­
larmda ya§ayanlan yagmalay1p katlederek tahripkar ya§am­
lanm siirdiirii rler.
Ammianus'un bu betimlemesi, Attila'dan onceki Hunlar
hakkmda elimize ula§IDl§ tek anlat1 olup Hunlann adetleri
ve toplum yap1s1 iizerine yap1lan pek cok cagda§ ac1klama­
nm temelini olu§turur. Fakat §Oyle bir sorun bulunur: Am­
mianus'un ilgi cekici detaylarma ragmen, bu hikaye oldugu
gibi kabul edilemez. Gercekte Ammianus'un bir Hunla kar­
§1la§mas1 miimkiin olmad1g1 gibi, bir antropolog da degil­
di. Hunlar hakkmdaki bilgisi sahada birebir bizzat gorerek
yapt1g1 bir ara§t1rmaya da dayanm1yordu. Bilakis, Hunlara
ili§kin bu fotograf1 olu§tururken, ustaca bir edebi numaraya
ba§vuruyor ve bazllan klasik tarih yaz1c1hgmm ta ba§lang1-
cma kadar uzanan bir dizi fikir ve imgeyi okurlarma kabul
ettirmeyi amachyordu.
Ammianus 'un referanslannm pek cogu gun gibi ac1ktir.
Bunlar, Roma'mn Tann tarafmdan kutsanm1§ misyonunu ,
imparatorlugun diizeni saglama yiikiimliiliigiine dair yaygm
olarak kabul goren inanc1 yans1t1yordu. Yurtseverlere gore,
kanh fethi sava§lanm hakh c1karan bu misyon, uygarhgm
yayllmasm1 saglamak icin yerine getirilmesi gereken bir zo­
runluluktu. Bu, Roma'mn imparatorluk sorumluluguydu.

Romah! tmparatorlugun sayesinde


Yeryiiziiniin halklanna hiikmettigini hat1rla!
Senin maharetlerin §Unlar olacaktir:
Yasalan uygulamak icin asayi§i saglamak,
Magluplan korumak ve kibirlileri yenmek.

Bunlar biiyiik Romah § air Vergilius'tan en cok ahntlla­


nan dizelerdir. Bu dizeler, dort asir sonra hala Ammianus 'un
okurlannm begendikleri bir tavn yans1tmaktadir. Roma ha­
kimiyetinin imtiyazlanna tabi kllmacak kadar §ansh olma­
yanlar, tamm geregi barbardllar. Bu diinya gorii§iine gore,

34
GERI KALMIS BOZKIR

imparatorluk, hukuksuz, daha a§ag1 tiirlerle ku§atllm1§t1:


tmparatorluk sm1rlannm otesinde, ahlaktan, iyi idareden
ve oz disiplinden yoksun, gorgiisiiz yabanlar ya§1yordu. Bar­
b arlar cirkin yiizlerinclen ve garip kiyafetlerinden tanmabi­
liyordu -uygar bir ki§i asla pantolon giymezdi. A§ag1 olmaya
ili§kin bu imgelere s1kca rastlamyordu. Roma askeri ba§a­
nlannm amsma kesilen paralar, barbarian uzun saclann­
dan siiriiklenirken veya at iistiindeki muzaffer bir impara­
tor tarafmdan cignenirken gosteriyordu. Barbarlara boyun
egdirmek her zaman kutlanacak bir §eydi. Ren sm1n yakm­
lanndaki Trier'de bulunmu§ kare §eklinde bir oyun tahtas1
iizerine kazmm1§ basit bir slogan §Oyleydi: VIRTVS IMPERI,
HOSTES VINCTI, LVDANT ROMANI, "1mparatorlugun kuvve­
ti; dii§manlan bagh; Romahlar oynasm! "
Hadrianopolis 'teki ezici yenilgi, bu onyarg1lan ortadan
kald1rmaktan ziyade daha da giiclendirdi. Gotlar her zaman
barbar olarak goriilmii§lerdi. 369 yllmda iic yilhk sonucsuz
bir sava§m ardmdan Valens ve Athanaric, bir ban§ gorii§me­
si yapmi§lardi. Anla§manm resmi onay1, Tuna'mn ortasmda
baglanm1§ bir kay1k iizerinde yap1ldi. Romahlar ve Gotlar
arasmda ozenle haz1rlanm1§ bu anla§ma, hatip Themistius
tarafmdan, uygar diizen ile barbar kaosunun cat1§mas1 0-
larak yorumlandi. Themistius, dinleyicilerinden nehrin iki
yakasm1 zihinlerinde canland1rmalanm istedi: "Bir taraf,
Romah askerlerin diizenli s1ralan ve yap1lan i§e siikunet
ve k1vancla seyretmeleriyle gosteri§ icindeyken, diger ta­
raf, § a§km, giiriiltiicii ayaktak1m1 kalabahg1yla doluydu . . .
Barb arlann sava§ c1ghgm1 duymad1m, ama aglamalanm,
ag1tlanm yalvarmalanm duydum - bunlar arabuluculardan
cok, sava§ esirlerine yak1§ an sozlerdi." Ammianus , Vizigot­
larm Tuna'y1 geci§ini, ayn1 derecede uzla§maz bir imgeyle,
volkanik bir patlamaya benzetti. Tuna'nm gecilmesi, barbar
diinyamn, sm1rlardan iceriye kontrolsiizce akma tehdidini
yaratt1g1 bir infilak amyd1. Dii§man ordulan, iilkeyi Etna
Dagmdan gelen kiiller gibi kaplam1§tl. tki yil sonraki yenilgi,
pek cok Romalmm, imparatorlugun kendini savunma beceri­
sine olan giivenini sarssa da davalannm hakl1hg1 hususun-

35
ATT I L A

daki inanclanm sarsmad1 . N e H1ristiyanhga donmeleri ne de


Hadrianopolis'teki zaferleri, Gotlan daha az barbar yaptl.
Ammianus icin Hunlar da, tart1§mas1z bir bicimde, Ro­
ma'mn kar§ismdaki barbar muhalefetin parcas1ydllar. Kli§e
a§ikardir. Goriinii§te Hunlar yan insand1rlar. ("Hunlar oyle­
sine cirkin ve carp1kt1rlar ki, iki ayakh canavar s amlabilir­
ler'') . Giysileri pis, yirt1k p1rt1k ve tuhaftir. ("Ba§lanm hayvan
postundan yuvarlak bir keple orterler ve kilh bacaklanm
keci derisiyle korurlar.") Hunlar, hilekar ve sahtekard1rlar
("Dii§iince kabiliyeti olmayan hayvanlar gibi, dogru ve yanh§
arasmdaki farktan tamamen habersizdirler"). Hunlann diiz­
giin bir idare sistemleri yoktur ("Hunlar herhangi bir krahn
egemenligi altmda degildirler") . Anla§malara sayg1 goster­
mezler, zenginlik tutkusu ve yagma icin doyumsuz bir i§tah­
la yamp tutu§urlar ("Ba§kalannm mahm miilkiinii ele gecir­
mek icin yamp tutu§an bu asi halk, etraflannda ya§ ayanlan
yagmalay1p katlederek tahripkar ya§amlanm siirdiiriirler").
Bu bak1§ ac1s1yla, Hunlar hiQ §iiphesiz barbardllar, fakat
Ammianus cok daha ileri gider. Daha eski yazarlara ait refe­
ranslan degerlendirebilecek kadar bilgi sahibi olanlar, Am­
mianus 'tan 800 yll once M O 5. yiizy1lda yazan Yunan tarihci
Herodotos ile aralanndaki benzerlikleri fark edeceklerdir.
Herodotos'un Tarihler'i (Historiai) , M1sirhlann ve Perslerin
adetlerine ili§kin detayh ac1klamalar icermektedir. Herodo­
tus' a gore, M1sirhlar ve Persler -kesinlikle Yunanlar kadar
olmamakla birlikte- uygar olarak dii§iiniilebilirlerdi (en a­
zmdan baz1 aplardan) . Karadeniz'in kuzeyinde ya§ayan t s­
kitler ise QOk daha keskin bir kar§lthk olU§tUrmaktayd1lar.
Pek cok bakimdan ! skitler Yunanlann endi§e verici z1tlany­
d1: Kentlerde degil arabalarda ya§1yorlard1; toprag1 i§lemi­
yor, s1gir ve koyun siiriisii glidiiyorlard1; piyade olarak k1hc
ve kalkanla sava§miyor, fakat at iistiinde ok atarak sava§l­
yorlardi. Vah§iligin b a§ka i§aretlerini de ta§1yorlard1: Kelle
avc1s1 ! skit sava§cilan, dii§manlanmn kafatasmdan icki ka­
b1 yap1yorlar; arkada kalan kederli a&itcllar krallan oldii­
giinde, onun kolelerini oldiirii p kraliyet mezanmn yanmda
biiyiik bir toprak y1gmmm altma gomiiyorlard1.

36
G E R I KALMI$ BOZKIR

Herodotos'a gore, bunlar gocebelerin karakteristik ozel­


liklerinden baz1lanyd1 -modern tngilizcede gocebeye kar­
§ihk gelen nomad kelimesi, dogrudan klasik Yunancadaki
nomades'ten gelmektedir. t skitlerin otesinde, bozk1rlann
bombo§ geni§liginde, goriin ii§leri canavarlara daha yakm,
ah§kanhklan itibariyle giicliikle insan sayilacak birileri ya­
§iyordu. Burada ya§ayan Androphagiler (kelime anlam1 "in­
san yiyenler") insan etiyle ziyafet cekiyorlardi . Keza orada
ya§ ayanlardan Agathsirler, kadmlanm geli§igiizel erkekten
erkege veriyorlar; Neuriler ise her yil birkac giinliigiine kurt
adamlara donii§iiyorlardi . Bozkirda "dogu§tan kel (hem er­
kekler hem kadmlar) olduklan s oylenen, kiiciik, kalk1k bu­
runlu ve uzun sakalh" tuhaf bir halk daha ya§1yor ve bunlar
sadece bir tiir meyveli kek yiyorlard1 . Herodotos'un goce­
beler (nomades) hakkmdaki gorii§leri , -gercek d1§1, tuhaf
ve hayali bir kan§lID- bilinen diinyanm uclarmda ya§ayan
halklara hem Yunanlann hem de Romahlann atfettikleri
tutum ve ah§kanhklan tarn olarak ortaya koymaktad1r. Boz­
k1rlarda uygarhk ba§ a§ag1 edilmi§ti: Akdeniz'den uzakla§­
t1kca, halklan daha tuhaf, ah§kanhklan daha anla§ilmaz ,
toplumlan daha diizensiz ve g1dalan daha az i§lenmi§ olu­
yordu.
Uygarhgm otesindeki diinyaya ili§kin bu alg1, uzun za­
mandan beri klasik kiiltiiriin bir parcas1 haline gelmi§ti. M O
8. yiizyilda, Herodotos 'tan uc yiiz yll once, bunlar Odysse­
ia'da onemli konulardi. Homeros destans1 §iirinde, Odys seus
ve arkada§lannm Troia Sava§mdan sonra on y1l siiren donii§
miicadelelerini anlatmi§tl. Bir f1rtmayla yolunu kaybeden
gemileri Yunanistan'dan uzak bir iilkede nihayet bir liman
bulmu§tu. Fakat buras1 cennet bir ada degildi: Odys seus ve
tayfalann bir k1sm1 Kyklop (Tepegoz) Polyphemus tarafmdan
ele gecirilip esir ahmyordu. Her s abah ve ak§am bu tek gozlii
canavar, esirlerin ikisini yakahyor, kafalanm yere carp1yor
ve sonra da onlan yiyordu - elbette cig olarak. Kaci§ ancak,
Polyphemus'un sarho§ olup s1zmas1 iizerine, Odysseus 'un
keskin bir kaz1g1 Kyklop'un goziine sokup korle§tirmesiyle
miimkiin oluyordu.

37
AT T I L A

Homeros'un hikayesi sadece Odysseus 'un kurnazhg1yla


ilgili degildi, hikaye aym zamanda uygarhk ve barbarhk ara­
smdaki cat1§may1 da konu ediniyordu. Polyphemus ve Kyk­
loplar gocebeydiler (nomades). Homeros ve Herodotus tam1
tamma aym kelimeyi kullamyorlard1. Kykloplar, kentleri, zi­
raat1 ve hiikiimeti olmayan bir iilkede ya§1yorlard1. Koyun­
lanna bak1yor, magaralarda ya§1yor ve yiyeceklerini pi§ir­
meden yiyorlard1. O dysseus ve yolda§lan, kendilerini tutsak
edenle ileti§im kurmay1 iimit edemezler; ne ba§lanna gelen
talihsizligi anlatabilirler ne de serbest birak1lmalan icin dil
dokebilirler. �iddet, Polyphemus'un anlad1g1 tek dildir. Anar­
§i ve diizen arasmdaki vah§i carpi§maya dair bu ac1 masa­
lmda, Kykloplar pek tabii tek gozliidiirler. Bilinen diinyanm
uclarmda ya§ayan diger gocebeler gibi, onlar da uygarhgm
nimetlerine kordiirler.
! §te Ammianus 'un Hunlan anlatt1g1 boliim, gocebenin
kar§1sma uygan yerle§tiren bu derin baglam dikkate alma­
rak okunmahdir. Ammianus 'un anlat1s1, Hun toplumsal ya­
p1s1 ve adetlerine ili§kin diiz bir betimleme olmaktan cok,
uzun zamandir var olan klasik onyarg1lar ve basmakahp e­
debi kli§elerle yakmdan alakahdir. Elbette bu metinlere a­
§ina olanlar, Homeros ve Herodotos 'tan gelen yank1lan fark
edebilmi§lerdir. Keza, geleneksel dii§man barbar imajmm
otesinde bir Hun versiyonuyla kar§I kar§Iya olundugunu da
farkmdad1rlar. Hunlan bu kadar tehditkar yapan, yerle§ik
toplumsal ya§amm nimetlerini biitiiniiyle reddetmeleriydi.
Ammianus'a gore, Hunlar, ban§ icinde tarlalanm i§leyen­
lerin, yasalara deger verenlerin, siirekli olarak yerle§ik top ­
lumda ya§ayanlann ve yiyeceklerini pi§irenlerin korkacag1
ilkel bir tehditti. Hatta barbarlar arasmda bile Hunlar en uc
yabanc1lard1.
Ammianus 'un Hun anlat1smm kendi ozel giindemi, ede­
bi orgiisii vardir. Yani, Ammianus'un yazd1klan, ozellikle bu
donemde yaz1lm1§ ba§ka bir anlatmm yoklugunda, degersiz
kabul edilmemelidir. Bu bilgilerin bir klsm1, donemin gele­
neksel gocebe kamlanna uydurulmak iizere l(arp1tllmI§ ol­
sa da veya yeni dii§mana kar§I duramamalanm apklama-

38
G E R I KALMI� BOZKIR

ya hevesli Gotlarm deh§et yiiklii anlatllannda abart1lm1§sa


da, saglam bir temele sahip olabilir. O rnegin, Ammianus'un
Hun betimlemesinde yer alan "Hunlar oylesine girkin ve gar­
p1kt1rlar ki, iki ayakh canavarlar veya koprii korkuluklanna
konulmak igin agag kiitiiklerden kabaca yontulmu§ heykel
samlabilirler" ifadesinden bir § eyler g1karmak miimkiindiir.
Bu nefret ifadesi, Romahlarm Hunlann tuhaf goriinii§ii kar­
§Ismdaki samimi tepkisini yans1t1yor olabilir. Hunlar, diger
bozkir halklan gibi, kafataslannm oniinii yapay olarak diiz­
le§tirmi§lerdi. Kafatas1 deformasyonunun ne kadar yaygm
oldugu bilinmiyor, fakat baz1 yeni dogmu§ bebeklerin kafa­
lan bez §eritlerle s1k1ca baglamyordu . Bu bandajlar, bebegin
alnma kuvvetli basmg uygulayan, diiz bir ta§ veya odun par­
gasmm yerini ahyordu . Sonug garp1c1yd1: Burun kokii yass1-
la§1p geni§liyor, alm ise biiyiiyiip uzuyordu .
Ammianus'un tuhaf ag1klamalarmm baz1lan, diger boz­
kir gogebeleri hakkmda bilinenlerin l§tgmda daha fazla an­
lam kazanmaktadir. Ammianus'un, Hunlann giysilerini hig
degi§tirmedikleri, "uzun siire giymekten lime lime olup par­
galanana kadar g1karmazlar" yoniindeki iddiasma ili§kin 1 3 .
yii z y1lda bir emsal vardir. Genelde C engiz Han' a atfedilen bir
buyruk, Mogollardan elbiselerini y1kamadan eskiyene kadar
giymelerini §art ko§uyordu . Ammianus 'un, Hunlarm yan gig
hayvan etini "az1c1k is1tmak igin kalgalan ile atlanmn s1rt­
lan arasma yerle§tirirler" savmdan da bir §eyler g1kanlabi­
lir. Giiniimiiz ara§t1rmac1lan, gig etin, atlann s1rtmdaki eyer
yaralanm iyile§tirmek igin yara lapas1 olarak kullanllm1§
olabilecegi iddias1m ortaya atmi§lardir. Fakat Ammianus , bu
etlerin biniciler igin oldugu konusundaki isrannda hakh da
olabilir. 1 4. yiizy1l Bavyera'smdan parah asker ve macerac1
Hans Schiltberger, 1 240 y1hnda Kiev'i ele gegiren Tatarlar­
da (Mogollann gogebe kom§ulanydllar) , uzun yolculuga g1-
kacak binicilerin, eyerlerinin altma gig et yerle§tirdiklerini
gordiigiinii iddia etmektedir. "Tatarlann uzun yolculuklan
sirasmda, bir parga gig et ahp, onu dilimlediklerini ve sonra
eyerlerinin altma yerle§tirdiklerini, onun iizerinde at siir­
diiklerini ve ac1kt1klan zaman onu yediklerini de gordiim.

39
ATT I L A

Eti once tuzlarlar v e atlann is1s1yla kurudugu icin etlerin


bozulmayacagm1 ve nemi gittikten sonra, bini§ten dolay1
eyer altmda yumu§ ayacagm1 iddia ederler." Yumu§ am1§ Qig
et, bozkira ozgii bir yemek olmahdir. Bu yemegin soyundan
gelen bir ce§idi, restoranlarda ha.la cig biftek k1ymas1 (gerci
bunun hazirlanmas1 icin ne ata ne de eyere ihtiyac vard1r)
olarak varhgm1 siirdiirmektedir.
Diger detaylar soz konusu oldugunda Ammianus kesinlikle
yamhyordu. Hunlann at arabalannda ya§adlklanna 'at ara­
balannda, kadmlar kocalanyla yatarlar, cocuklanm dogurur­
lar ve ergenlik cagma gelinceye kadar biiyiitiirler'' §eklindeki
gorii § leri, cad1rlann giinliik kullammdaki yerini inkar etmek­
tedir. Ammianus 'un, 'Hunlar ne ate§e ne de lezzetli yiyeceklere
ihtiyac duyarlar" iddias1, Hunlann bakir kazanlan konusunu
sessizce geci§tirmektedir. 1 869 y1hnda Bat1 Macaristan'da
Tortel-Czak6halom'de bulunan bir kazamn boyu 9 1 santim­
den biraz daha kisayd1 ve 4 1 kg. agirhgmdayd1 ( 1 . resme baki­
mz,). Bu biiyiik araclar cok biiyiik ihtimalle pi§irme iQin kul­
lamhyordu. Sibirya'nm giiney ucunda Minusinsk yakinlann­
daki kaya resimleri, 1 . yiizyilda bir gocebe toplulugunda her
ailenin cad1nmn d1§mda kamp ate§i iizerine kazanlann nasil
kuruldugunu gostermektedir. Minusinsk halki gibi Hunlar da,
etlerinin kis1k ate§te pi§mesini tercih ediyorlardl.
Ammianus'un anlat1smda onemli olan, Hun toplumunun
temelde pastoral oldugu, daimi yerle§imi bulunmad1g1 ve
ziraatle ugra§mad1g1 gozlemleridir. Asya'da Mogolistan'dan
Karadeniz'e uzanan yan kurak bozkirlarda , hayatm temel
unsurlan son 1 600 y1lda cok az degi§ti. Yagi§lanndaki degi§­
kenlik, otlaklarm verimliligindeki keskin farkhla§malar ve
ani salgm patlamalanna yatkm olma noktasmda bozk1rlar­
da durum hala kmlgandir. Refah ve zor zamanlarda ayakta
kalma, biiyiik ha§ hayvanlardan ziyade koyun ve ata b aghdir.
Hunlar, ath cobanlard1, kovboy degillerdi ve her yil, engin
ovalarda siiriilerini ki§laklardan yazhk otlaklara gotiiriiyor­
lard1. Hunlar arasmda, diger gocebe toplumlarda oldugu gi­
bi, arazi sahipliginin cok az bir degeri vard1 ve onemli olan
arazilerin iizerinden geci§ hakk1ydi.

40
G E R I KALMI� BOZKIR

Hun gruplan agir hareket ediyorlard1 . Agir tahtadan ara­


balar mal miilklerini ve tahmin edilebilecegi gibi koyun de­
risinden yapilm1§ veya yiiniinden kec;ele§tirilmi§ c;ad1rlanm
ta§1yordu. Koyun eti, at eti, siitii ve koyun peynirinden olu­
§an monoton beslenme diizeni , toplay1c1hk, avc1hk ve bahk­
c;1hkla destekleniyordu. Bozk1rlardan ba§anyla yararlanmak
ic;in kolektif organizasyon ve a§1n hayvan otlatmay1 engel­
lemek ic;in niifusun geni§ c;aph dag1hmma ihtiyac; vardi. Az
say1da insan ic;in geni§ bir otlak alanma ihtiyac; vardi. En te­
mel toplumsal grup geni§ aileydi . Giicii yeten Hunlar birden
fazla kadmla evlenebiliyordu ve bu durumda yakla§lk yir­
mi aile, daha geni§ bir toplumsal grup olu§turuyordu. Orta
Asya'daki giiniimiiz goc;ebeleriyle yapilan kar§1la§t1rmalar,
500 ile 1 000 civannda bir niifusa sahip klanlann ekonomi
olarak makul oldugunu gostermi§tir. c;; ok biiyiik say1da Hun
gruplannm bozk1rlarda birlikte hareket ettiklerini dii§iin­
mek kesinlikle dogru olmayacaktir. Ekolojik §artlar hesaba
kat1ld1gmda c;ok biiyiik gruplann birlikte hareketinin makul
olmad1g1 da ortadadir.
Her §eyden evvel. biitiin goc;ebeler ata bag1mhd1r. Roma­
hlara, Hunlann atlan da kendileri gibi bodur ve c;irkin go­
riiniiyordu. Ammianus'un 4. yiizy1ldaki c;agda§l Romah ve­
teriner Flavius Vegetius 'a gore, Hun atlannm egri ba§lan,
portlek gozleri , dar burun delikleri, dizlerinin altma kadar
sarkan kabank, taranmam1§ yeleleri, a§m biiyiik kaburgala­
n, alabildigine aplm1§ toynaklan, f1rc;a gibi giir kuyruklan
ve zay1f bedenleri vardi. Bu atlar, korunma isteyen, ozel kl§
beslenmesi olan ve s1cak ahir arayan, harada beslenen sava§
atlan degillerdi. Daha ziyade Hunlann atlan, y1hn tamamm­
da etraftaki otlaklara salman, giic;lii hayvanlardi. Vegetius,
bozkirda beslenen hayvanlarm sab1rlanna, direnc;lerine ve
soguga ve ac;hga dayanma becerilerine ozellikle hayrandi.
"Bu hayvanlann zay1fhklan ho§"tu "ve hatta c;irkinliklerinde
bile bir c;e§it giizellik var"di. " Hunlar ic;in atc;1hk temel bir
hayatta kalma unsuruydu. Atc;1hk, onlara sadece hayvanlan­
m idare etme degil, ayn1 zamanda daha yerle§ik kom§ulanm
taciz etme imkamm da verdi . At s1rtmda kiic;iik, hareketli bir

41
ATT I L A

grup, sava§ iQin yer v e zamam seyebilir, dii.§mam tuzaga dii.­


§ii.rebilir ve bozkirda yabucak gozden kaybolabilirdi. Kara­
deniz'in bat1smda Gotlara yapt1klan saldmlarm gosterdigi
gibi, Hunlar ani b askmlarla yapt1klan yagmalarda Qok iyiy­
diler. Sanki yoktan ortaya Qikarlar ve arkalarmda y1kmt1lar
birakarak kaybolup giderlerdi. Etkin bir erken uyan sistemi
kurmak imkans1zdi. Modern sava§ uydulan ve hava ke§ifleri
sii.ratin ve baskmm etkisini bii.yii.k oranda azaltti . E skiQag
dii.nyasmda ise, sadece ufuktaki toz bulutu, yagmac1 bir gru­
bun yakla§tigmm i§ aretini veriyordu.
Hunlar h1zh hareket kabiliyetini olii.mcii.l bir ate§ gii.cii.yle
birle§tirdiler. Sava§Qtlan at ii.stii.nde ard1 ardma ve tam he­
defe ok atabiliyorlar ve yakla§Ik 1 50 cm uzunlugunda kom­
pozit k1sa bir yay kullamyorlardi . Bu yaym agaytan yap1l­
m1§ merkezi kiri§le destekleniyor ve boynuzla §i§iriliyordu;
kemik QUbuklar hem tutma yerini hem de UQ noktalan (ku­
laklan) peki§tiriyordu. Gerilmeye dayamkh s1rt ve bask1ya
dayamkh gobegi olu§turan malzemeler birle§imi, gii.Qlii. bir
silah ortaya Qikanyordu. Firavunlar donemi M1sir'mdan ge­
len kompozit yaylar ii.zerine yap1lan modern ara§tirmalar, bu
yaylann 1 83 metreye kadar etkili oldugunu ortaya koymu§­
tur. Ayn1 yap1m teknigi -bu kez ay1k renkli porsuk agac1yla
gobek odunu kullamlarak- Agincourt'da Frans1z ordusunu
tahrip etmeye yarayan erken 1 5 . yii.zy1l !ngiliz uzun yayla­
nmn ba§ansmm temel nedeniydi. Hun yaylan QOk degerli
paryalard1 ve mezar e§yas1 olarak gomii.lemeyecek kadar de­
gerli bulunmalan §a§1rt1c1 degildir. BirkaQ istisna dt§mda,
sadece kink yaylar ve iskarta kemik ok uylan bulunmu§tur.
At ve k1s a yay kombinasyonunun yanmda beklenmedik
yagmalar ve ayn1 derecede h1zh geri Qekilmeler, Hunlar­
dan niQin bu denli korkuldugunu aQ1klamaya yard1mc1 olur.
Bunlar ah§ilagelmi§ Romah ve Got taktikleri degildi. Am­
mianus 'un, Hunlann s ava§ durumuna ili§kin betimlemesi,
370'li y1llarda Gotlara s aldmlan sirasmda Hunlan gormii.§
olanlarm raporlarma dayanm1§ olabilir. Her §ey bir tarafa,
Hunlar, UQan oklann §B§1rt1c1 etkisine gii.veniyorlardi. Tah­
rip edici ok yagmurunu, gogii.s gogse d6vii. § ve orgii.lii. bez

42
G E R I KALMIS BOZKIR

§eritlerin atllmas1 izliyordu. Ammianus'un okuyuculan iQin


ozenle betimledigi bir ba§ka askeri yenilik, Hunlann maha­
retli kement kullamm1ydi. Seri uygulanan ve ah§llmad1k ma­
nevralardan olu§an kement kullamm1, ag1r silahh piyadelere
kar§I, Hun askeri becerisinin bir ba§ka ornegiydi. "tlk ba§­
ta Hunlar uzak mesafeden oklarla sava§Irlar . . . Daha sonra
h1zla sava§ alanma ilerler ve kendi hayatlanm hiQe sayarak
k1hQlarla yakm muharebeye tutu§urlar. Dii§man askerleri
kendilerini k1hQ darbelerinin aQacag1 yaralardan korumaya
Qah§irken, Hunlar onlar iizerine orgiilii Qaput §eritleri ata­
rak rakiplerinin kol ve bacaklanm yakalay1p onlann at siir­
melerini veya yiiriimelerini engellerler."
Ba§anh olmak iQin bu taktikler hem iyi egitimli sava§QI­
lar hem de etkin bir komuta zinciri gerektiriyordu. Ammia­
nus , Hunlann "herhangi bir kralm kralm egemenligi altmda
olma d1klan" konusunda israr ederken, "belli ba§h adamlan­
nm kendiliginden geli§en liderligiyle yetindikleri"ni isteme­
yerek de olsa kabul etmektedir. Ammianus bu "belli ba§h a­
damlar"m kimler oldugu hususunda muglaktir, ama gorii l ii­
yor ki Ammianus , Hunlar arasmda sava§ zamanlannda, bii­
tiin halk1 degilse de birkaQ klam birle§tiren bir tiir konseyin
varhgm1 tahayyiil etmektedir. Her zaman oldugu gibi Am­
mianus dikkatle okunmah, Qiinkii bir yanda Hunlarm sava§
alamndaki organizasyonlan hakkmda baz1 giivenilir bilgiler
sunarken, esas vurgusu bu geQici kontrol uygulamasm1 Hun­
lann normaldeki hukuktan yoksun hayat tarzlanyla kar§I­
la§tirmaktir. Bir kez daha kar§lla§tirma abart1hdir. Hunlann
diizenlemeleri, sava§ta degilken bile, Ammianus 'un itiraf et­
mek isteyeceginden daha kuralhydi. En temelde bozk1rlarda
hayatta kalmak, otlatma haklannm yakmdan denetimine ve
yazhk otlaklara giden saptanmI§ giizergahlara baghyd1. Ba­
t1ya, Karadeniz'e dogru goQ, kesinlikle bir tiir ortak karann
sonucu olmahydi .
Ammianus'un da belirttigi gibi en onemlisi, Hunlann yay­
lan, at arabalan ve kihQlannm olmas1ydi. Ba§ka bir deyi§le,
Hunlar, dogramac1hk ve metal i§Qiliginde uzmanla§mI§ yer­
le§ik toplumlann mamullerine diizenli olarak eri§ebiliyor-

43
ATT I LA

lardi. Yay iiretirni i«1in gerekli olan yetenekler 11ok daha ozel­
di. Ok11uluk konusunda 1 4. yiizyildaki en biiyiik Miisliirnan
uzrnanlardan birisi olan M1sirh Taibugha'ya gore:

Yay yap1rn1 sabir gerektirir, 11iinkii bu i§ bir y1ldan da­


ha k1sa bir zarnanda tarn olarak tarnarnlanrn1§ olrnaz.
Sonbahar, aga11 oziiniin oyulrnasma ve haz1rlanrnasma
ve boynuzun b111k1 ile kesilrnesine ve uygun hale geti­
rilrnesine aynlmahdir. K1§ , baglarnak ve biikmek i11in­
dir, bahann ba§lang1cmda ise kiri§ tatbik edilir. Sonra
yaz rnevsirninde, daha tarnarnlanrnarn1§ yay, gerilir ve
geregi kadar kavis vermek i11in yuvarlakla§tmhr. Bu
i§lernden sonra da cilalamr ve boyamr.

! §inin ehli bir usta y1lda birden fazla yay yapabilirdi: Ta­
ibugha'mn betimlemesinin gosterdigi gibi, siirecin kendisi
yogundur ama zaman ahc1 degildir. Dort rnevsimin her biri­
nin farkh §artlan, rnuhtelif par11alann ideal olarak 11ah§mas1
ve yapl§tlrma ayan i11in en uygun ko§ullar elde edilerek kul­
lamlmaktadir. En onernli rnesele, ham rnaddeyi haz1rlarna o­
lanaklan ve yap1mm degi§ik a§ arnalannda bitrnerni§ yaylan
rnuhafaza etrnektir. Bu olduk11a ozel i§11ilik, rnalzemelere ya­
p1lan yiiklii on oderne, iiretirnde 11ok uzun bir teslirnat siiresi,
sadece yerle§ik toplurnlarda olabilecek bir §eydi . Kornpozit
k1sa yay, hareket halindeki bir bozkir go11ebesinin kolayca
yapabilecegi bir §ey degildir.
Hunlann k1h11, kazan, yay ve at arabalanm diizenli olarak
nasil ternin ettikleri tarn olarak bilinrniyor. Klanlan i11inde
demirciler, marangozlar, tekerlek11iler ve ok yap1mcilan yer
ahyor olabilir. Bu adarnlar ya goniillii olarak hizrnet ediyor­
lar veya akmlarda esir almd1klan i11in vas1fh koleler olarak
hizrnet etrneye zorlanrn1§ olabilirler. O yle de olsa, bu sade­
ce, tarniratlara ve olaganiistii durumlara yarayan ge11ici bir
onlern olabilirdi . Muhternelen el sanatlannm ve irnal edil­
rni§ e§yanm ana kaynag1, Hunlar ile bozk1nn daha verirn­
li u11lannda ya§ayanlar arasmdaki ticaretti . Go11ebeler i11in
11iftlikler ve koylerle diizenli ternas onernliydi. ! htiya11 fazlas1
hayvanlann elden pkanlmas1 gereken iyi y1llarda, bunlann

44
G E R I KALMIS B OZ K I R

diger goQebelere satilmas1 zordu, Qiinkii aym donemde o go­


Qebelerin de aym oranda ihtiyaQ fazlas1 hayvanlan olurdu.
Kotii yillarda hububat ambarlannda saklanan g1da mad­
delerinin satm ahnmas1, aQhk tehdidinden kagmmanm tek
yoluydu. Bozklrlarda goQebeler, QiftQiler ve zanaatkarlar, bir
tiir kar§1hkh bag1mhhk ag1yla s1k1ca birbirlerine baghyd1-
lar. Sadece dikkatle yonetilen uzun donem ili§kiler, koyunlan
ve atlan, hububata, at arabalanna, kazana ve yaya donii§­
tiirebilirdi. Siirekli baskmlarla tanm toplumlannm kokiinii
kaz1mak kesinlikle Hunlann Qlkanna olan bir §ey degildi.
Biitiin bunlar dikkate almd1g1 zaman, Ammianus'un veya
okurlannm tasavvur ettigi geleneksel gogebe imajma, Hun­
lann fazlas1yla uyduguna inanmak zordur. Hunlar hig de gok
girkin, §ekilsiz bir canavar siiriisii degildi. Aynca ebediyen
kapah mekandan kapnan; hatta uyurken bile atlan iizerine
yap1§1k, ate§i, yas as1 ve ahlak1 olmayan yan ins an bir halk
da degildi . Hunlar, Ammianus 'un segici ve a§In abart1h an­
lat1smm ileri siirdiigiinden daha az izole, ekonomik olarak
daha ileri ve daha iyi diizenliydiler. Hunlan, oldukQa hare­
ketli, kendilerine ait daimi yerle§imi olmayan, fakat giftgile­
re ve uzman zanaatkarlara bag1mh, iyi silahlanml§ klanlann
gev§ek bir konfederasyonu olarak dii§iinmek daha dogrudur.
Elbette, donem donem anlat1lanlardan QOk daha geli§mi§ i­
seler de, Hun toplumu, kent uygarhgmm siyasi ve kiiltiirel
geli§mi§liginden de yoksundular. Hunlar, Akdeniz'i Qevrele­
yen kentlerde (filozof Platon'un deyimiyle) "havuzun etrafm­
daki kurbagalar gibi" ya§ayanlardan rahats1z edici derecede
farkhydilar. Bu noktada Ammianus'un dogrulugu inkar edi­
lemez : UQSUZ bucaks1z mes afe, yine de bozk1nn sert, vah§i
dogasm1 Roma 1mparatorlugunun daha miireffeh diinyasm­
dan ay1nyordu.

45
3

SARI TEHLiKE

Hunlara ili§kin b i r konuda Ammianus ovgiiye deger bir iti­


dal gosterdi: Hunlann kokeni iizerine tahminde bulunmak­
tan geri durdu. Ammianus'a gore Hunlar, uygarhktan cok
uzak bir yere aitti, "Maeotik Denizinnin (K1nm'm ve Azak De­
nizinin dogusunda bir yer) otesine uzanan buzlu viranelerde
ya§iyorlardi ." Diger gocebeler gibi, Hunlar da, yerle§ik diin­
yamn smirlarmm otesinde, bozk1rlarda "bir yerde"ydiler.
<;:agda§ ara§tlrmalar daha kesin bir yer belirlemeye cah§tl,
ancak Hunlann anayurdu, heniiz kesin olarak tespit edile­
medi.
Hunlarm yurdunu belirlemedeki giicliiklerden birisi,
arkeolojik verilerin niteligidir. Mezar e§yas1 gibi maddi ka­
lmt1lar, yalmzca kimlik, ya§am tarz1 ve bireysel ah§kanhk­
lar hakkmda bircok §eyi ortaya koyar. Ancak gorii l en o ki,
gocebeler, yerle§ik toplumlarda ya§ayanlar gibi geride cok
§ey birakm1yorlar. Meseleyi daha da karma§lk hale getiren
unsurlar var: Gocebelerin hareketliligi, adetlerin, el yap1m1
objelerin ve dekoratif iisluplann uzak mesafelere yayilmas1
anlamma geliyordu ve geride kalan pek cok e§ya da, tica­
ret vas1tas1yla elde edilmi§, yerle§ik toplumlann iirii n leriy­
di. Avrupa kiiltiirleri arasmda, kafatas1 deformasyonu gibi
uygulamalar ve kompozit yaylar icin kemik tertibatlar gibi
parcalar, yabancilann istenmeyen mevcudiyetlerinin giive­
nilir gostergeleridir. Karadeniz'in dogusunda bu boyle de­
gildir. Goriin ii§te ay1rt edici bu ozellikler, Kmm'dan Kore'ye
kadar cok geni§ bir halk grubu tarafmdan payla§ilmaktadir.
Arkeolojik bakl§ ac1smdan, bozk1r gocebelerinin bir grubu,
digerine cok benzemektedir. Yassila§tmlm1§ kafataslan ve

46
SARI TEHLIKE

kemik o k uclannm sadece Hunlara ait olmas1 gibi bir §ey


soz konusu degildir.
Hunlarm kokeni hakkmdaki bir teori kesinlikle sorgulan­
maya ac1ktir: Yani Hunlann �yung-nulann (Hsiung-Nularm)
veya yeni telaffuz §ekliyle soylersek Xiongnulann soyundan
olmalan. �yung-nular, M O 3. yiizy1hn sonlannda biiyiik bir
imparatorluk kurmu§ gocebe Mogollardi. tmparator Quin
Shi Huang, onlara kar§1 <; in'in s m1rlanm korumak icin ilk
"Biiyiik Seddi" in§ a ettirdi. Bu, yakla§lk 2 . 000 sene sonra in§a
edilen daha me§hur ta§ duvann kuzeyine dogru devam eden
bir kara savunma sistemiydi. �yung-nular ile <;in'i 206'dan
sonra dort yiizy1l kontrol eden Han imparatorlan arasmdaki
gerilim, M O 1. yiizyllda bir dizi cati§mayla doruga ula§tl. MS
48'de �yung-nu tmp aratorlugu b 6liindii. t c Mogolistan'daki
giiney �yung-nular <;in devletine dahil edildi . Di§ Mogolis­
tan'daki kuzey �yung-nulan, MS 80'li y1llardaki ba§ka Han
imp aratorlarmm zaferleri ve kuzeyden a§ ag1ya ilerleyen bir
b a§ka gocebe halk olan Sien-pi'lerin (Xianbei) saldmlanyla
parcaland1lar.
t mp aratorluklarmm, Hanlar veya Sien-pilerin bask1s1y­
la dag1lmasmdan bir miiddet sonra, �yung-nularm geri ka­
lanlarmm bat1ya hareket ettikleri dii§iiniilmektedir. Orijinal
kimliklerinden bir §eyleri muhafaza eden �yung-nular "Hun­
lar" olarak Avrup a'ya yaylldllar. Bu g6rii§, I. Diinya Sava§l
oncesi Alman bilim cevrelerince giiclii bir §ekilde savunul­
mu§tu. t leri siiriilen tezler, s mirh linguistik materyal veya
�yung-nular hakkmda genellikle celi§kili <;in anlatilarmdan
anlam c1karma giri§imleri iizerine temellendiriliyordu. Bu
tarti§malarda eksik olan §ey, arkeolojik verilerin dikkate a­
lmmamas1ydi. I. Diinya Sava§l oncesinde Hun ve �yung-nu­
lara ait herhangi bir buluntu sistematik olarak kazllml§
veya yaymlanm1§ degildi . Tarti§mada karanhkta kalan bir
taraf daha vardi. Baz1 yazarlann �yung-nulan ile Hunlar a­
rasmda baglant1 kurmas1, uygarhg1 her zaman mevcut olan
Dogulu bir tehdide kar§l koruma miicadelesi gibi, daha geni§
bir Avrupa tarihi anlayi§mm p arcas1ydi. Hunlar tarihten bir
uyanydllar. <;in'le olan b aglant1lan tespit edildikten sonra,

47
ATT I L A

Hunlann bat1ya dogru yay1lmasmm yol a9t1g1 karma§a, Do­


gu ve Bat1 arasmdaki ka91mlmaz 9at1§ma dongiisiiniin bir
par9as1 olarak sunulabilirdi.
�yung-nulann anla§ilmas1 Biiyiik <; in Seddinin b at1sm­
da yer alan 1 9 Mogolistan'daki Ordos <; oliinden gelen bronz
kalmtilann 1 930'larda yaymlanmas1yla onemli ol9iide de­
gi§ti. Bu kalmtilar, �yung-nu ve Hun sanat1 arasmda 9ar­
p1c1 farkhhklar ortaya koyuyordu. Dogu Avrupa'da bulunan
ve MS 4. ve 5. yiizy11lara tarihlenen tek obje bile, �yung-nu
resminin karakteristigi olan atlar, ke9iler, dovii§en kaplan­
lar, ziirafalar, canavarlar gibi nefis iisluplu hayvan ve mito­
lojik karakterlerle siislenmemi§ti. Giiniimiizde, Hun kiiltiirii
iizerine en onemli 20. yiizyil otoritesi say1lan tarih9i Otto
Maenchen-Helfen'in altml§ yil once ula§t1g1 saglam sonucu
reddetmek i9in ha.Ia hi9bir neden yok.

Ordos bronzlan ya Syung-nular tarafmdan veya on­


lar i9in yap1ldi . Ordos bronzlan envanterindeki biitiin
par9alan kontrol edebilir ve Hunlann bir donem i§gal
ettigi topraklarda bulunanlarla paralellik kurulabile­
cek bir tek par9a bile gosteremeyiz . . . tyi bilinen hay­
van iislubu motifleri vardir . . . Hun objeleri iizerinde
bu zengin motif repertuarmdan bir tanesi bile bulun­
madi.

Son donemlerde Hun bakir kazanlannm onemli bir istis­


na olabilecegi tarti§lldi. Kazanlann saglad1g1 veriye §evkle
sanlanlann bilecegi gibi, burada onemli olan kulplardir.
Tuna ve Don nehirleri arasmda dokuzu biitiin halde, yirmi
kazan bulunmu§tur. Macaristan'daki Tortel- C zak6halom'dan
gelen etkileyici 5. yiizy1l ornegindeki gibi, 9ogunlugunun be­
lirgin "diiz-mantar" kulplan vard1r: Bunlar, kazanm kenann­
dan daha yiiksekte dik duran kare §ekilli veya ezilmi§ man­
tara benzeyen ii9 ya da dort geni§ topuzlarla dekore edilmi§
kulplardir (bakm1z, resim 1 ) . Bozk1rlarda, 9ok farkh §ekilli ve
dekore edilmi§ kulplar arasmda iki diiz mantar kulplu ka­
zan bulundu. Bunlann birisi, Ural Daglanmn giiney ucunda,
digeri ise Aral Goliiniin giineyindeydi. Bir ba§ka ornek de,

48
SARI TEHLIKE

�yung-nu topraklanmn cok uzagmda, Kuzeybat1 f;in'deki U­


rumci'de bulunmU§tUr. Kazanlann §imdi sergilendigi Urum­
ci'de bulunan Uygur Miizesindeki kisa ac1klama etiketinde,
M O 5 ve 3. yiizy1llara ait olduklan belirtilmektedir, yani Av­
rupa'da diiz mantar kazanlann bulunmasmdan neredeyse
bin yll once ve Avrupa'ya yakla111k 5000 kilometre uzakhkta.
Diiz mantar kazanlarla, giiney Sibirya'da Minusinsk'te bulu­
nan M O 1 . yiizyll kaya cizimleri ve hatta daha eski �yung-nu
ornekleriyle arasmda bir baglant1 olabilecegi ileri siiriildii.
! kna edici bir donii§iimler silsilesi, dairesel kulplu ve
basit topuzlu erken �yung-nu kazanlanm , Minusinsk'de bu­
lunan yuvarlak mantar topuzlu kazanlara ve nihai olarak
da Dogu Avrup a'daki diiz mantar kulplu Hun kazanlanna
baglamay1 miimkiin k1labilir. Buradaki soru, iisluptaki de­
gi§imlerin gociin kamt1 olup olamayacag1, yani baz1lanmn
ileri siirdiigii gibi, bu tiir bir geli§imin, en iyi �yung-nula­
nn bozk1rlardan bat1ya dogru hareketiyle ac1klamp apk­
lamayacag1dir. Oysa b6yle dii§iinmek icin yeterince giiclii
bir nedenimiz yok. Degi§ik tiplerde gittikce geli§en kulplar
arasmdaki baglant1lar, muhtemelen bir dizi ara a11amanm
da soz konusu oldugu ticaretin sonucu olabilir. Yuvarlak
mantar 11ekilli topuzlar, Minusinsk'te yeni tarzlar geli§tire­
rek bolgesel kazan piyasasmdaki paym1 artt1rmaya hevesli
bir giri§imciye ait olabilecegi gibi, kaya resimlerinde gorii ­
len cok degi§ik tarzdaki kazanlar arasmda yer alan mantar
11eklinde topuzlan olanlar ithal edilmi§ de olabilir. Bu ithal
kazanlar, bolgesel pazann soniik ve eski moda tasanmlanna
ve s1k1c1 basit §ekilli topuzlardan daha fazlasma giiclerinin
yetecegini gostermeye hevesli tiiketicilerin cad1rlan d111mda
sergilenmi§ olabilir.
Diiz mantar tipli bir kazamn Urumci'de bulunmasm1, ti­
caretle de daha iyi ac1klayabiliriz. Bu kazanm tarihlenmesini
de sorgulayabiliriz, ciinkii bu kalmtmm tarihine ili§kin tek
kaynak Uygur Miizesindeki etikettir. Aslmda kazanm bir ta­
rihlemesi yoktur ve bulundugu yer bilinmemektedir. Kazan,
1 976'da yerli bir COban tarafmdan bulunmU§, evinde muha­
faza edilmi§ ve l 980'li y1llann sonunda cobamn oliimii iize-

49
ATT I L A

rine miizeye bag1§lanm1§tir. Diiz mantar kulplann tart1§ma


gi:itiirmez �yung-nu ki:ikenini gi:istermesinden ziyade, kazan
muhtemelen ithal bir iiriindii ve mant1kh bir bi9imde bu ka­
zam, 9ok daha b at1da Ural Daglan ve Aral Gi:ilii yakmlarmda
bulunan diiz mantar kazanlarla ili§kilendirebiliriz. O yleyse
Urum9i kazam, Hun tarzmm olduk9a erken bir �yung-nu
i:irnegi olmaktan 9ok, daha sonralan bat1 bozk1rlarmda bir
yerlerde imal edilmi§ ve doguya C:: in'e gi:inderilmi§ olabilir.
0 halde kazanm b at1ya gi:i9iin degil, doguya ticaretin kamt1
olmas1 miimkiindiir.
Mogolistan'da bulunan son arkeolojik veriler, Hunlar ile
�yung-nular arasmdaki u9urumu daha da derinle§tirmek­
tedir. Trans-Baykal bi:ilgesinde Rusya-Mogolistan smmnda
9ah§an Rus arkeologlar, �yung-nu !mparatorlugunun giicii­
niin zirvesinde oldugu M O 2. ve 1. yiizy1la tarihlenen baz1
yerleri kazmi§lardir. Modern Ulan-Ude kenti yakmlarmdaki
Ivolga'da yap1lan kazilar, bir kent uygarhgmm ba§lang1cma
ili§kin 9ok a91k kamtlar sunmaktadir. Burada, diizenli sira­
lar halinde dizilmi§ konutlardan olu§an, biiyiik ve iyi plan­
lanm1§ bir yerle§imi surlar ku§ atir. Sakinleri, tanm, hayvan­
c1hk ve madencilikle me§gul olmu§lardir. Tahkim edilmi§
kentlerinde ya§ayan bu zengin �yung-nu 9ift9ileri Hunlara
benzemezler. Ivolga'daki mezarhk buluntulan, 1 996'da Sen
Petersburg'daki Rusya Bilimler Akademisi tarafmdan titiz­
likle yaymlandi. Buluntular, Otto Maenchen-Helfen'in bildi­
gi eserlerin sahas1m ve 9e§itliligini geni§letmesine kar§m,
onun ula§t1g1 sonu9lan onaylamaktad1r. �yung-nu dekoratif
tarz1yla, Avrupa'da Hunlarla ili§kilendirilen objeler arasmda
ha.la ikna edici bir benzerlik kurulamamaktadir.
Bununla birlikte, Hunlar ve �yung-nular arasmda, iize­
rinde dii§iiniilmesi gereken 9ok bariz bir benzerlik vardir.
Tsaaram Vadisindeki (a§ag1 yukan Ulan-Ude ve Ulanbatur a­
rasmda) son kazilar, �yung-nu se9kinlerinin etkileyici tiimii­
liislerini (y1g1lm1§ mezarlan) ara§tirmaktadir. �imdiye kadar
ortaya 91kanlanlann en biiyii gii olan Tsaaram 7 kompleksin­
de, yakla§ik 26 metre karelik, 90 cm yiik sekligindeki b ak1rla
kaph bir platform, ana mezan i§aret etmektedir. Ana tiimii-

50
SARI TEHLIKE

l ii s "uydu mezarlarla" c;evrilmi§tir: 1ki sira halinde dikkat­


le yerle§tirilmi§ on tane ah§ap tabuttakilerin en ya§hs1 en
kuzeyde en genci en giineyde (bir sirada alt1 ya§mdan pek
biiyiik olmayan bir c;ocuk) olmak iizere oliilerin hepsi erkek­
ti. 1 skeletler iizerinde goriilen yaralar, bu on ki§inin tama­
mmm vah§i bir §ekilde oldiiriildiigiinii ortaya koymaktadir.
Rus arkeologlann gorii § iine gore, bu "kurban gomiileri", ana
tiimiiliiste yatan �yung-nu asiline sayg1y1 ifade etmek ic;in
katledilmi§ hizmetc;iler veya muhaf1zlara aitti .
t lk bak1§ta Ts aaram 7 ile Attila'mn strava 's1 arasmda
c;arp1c1 benzerlikler goriilmektedir. Tarihc;i Paniumlu Pris­
cus ' a gore, bir giinliik ziyafet ve at yan§mdan sonra, Attila,
degerli objeler ve fetihlerde yendiklerinin silahlanyla birlik­
te defnedildi. Nihayet, "bOylesine biiyiik hazineyi insanlarm
goziinden uzak tutmak ic;in" mezan haz1rlamakla gorevli u­
§aklar oldiiriildii. "Boylece ani oliim, hem defnedileni hem
de onu defnedeni kefene s ardi ." 1 §te bu detaylar, Attila'mn
cenaze ritiieli ile �yung-nu asillerinin mezanm c;evreleyen
uydu mezarlar arasmdaki bir baglant1 ihtimalini ayakta tut­
maktadir. Fakat sorun o kadar basit degildir: Priscus 'un ve
Tsaaram 7'nin saglad1g1 verilere ili§kin iii; sorun, �yung-nu
ve Hunlar arasmda tatmin edici bir baglant1 kurmaya yone­
lik c;abalann kar§ismda durmaktadir.
tlk giic;liik yazmsaldir. Priscus'un anlatt1g1 strava diiz bir
rapor degildir. Ammianus gibi, Priscus da, geni§ bir klasik
edebiyat bilgisine sahip oldugunu gostermek istedigi kadar,
kendisini giivenilir bir tarihc;i olarak da sunmak istiyordu .
Konuya a§ina okurlar, Priscus 'un defin oncesi torenleri be­
timlemesiyle, Homeros 'un nyada 's1 ve Patroclus ic;in dii­
zenlenen cenaze oyunlan arasmdaki benzerlikleri fark ede­
ceklerdir. Aym §ekilde, mezar yerini gizlemek ic;in U§aklann
oldiirii l mesi, uzun zamand1r varhg1m siirdiiren, devlet sir­
lanm veya gizli hazinenin yerinin ac;1ga c;1kmasm1 onlemek
ic;in sad1k adamlanm oldiirten veya sakat b1rakan merha­
metsiz tiran kli§esine dayanmaktadir. Giic;lii bir liderin me­
zarmm yanmda sad1k muhaf1zlannm oldiirii l mesi, Hunlann
goc;ebe (nomades) olmalanmn bir kalmt1s1ydi . Herodotos'u

51
ATT I L A

bilenler, yan-uygar t skitlerin, vefat eden krallanm, oldiirii­


len hizmetcileriyle birlikte gomdiiklerini hat1rlayacaklardir.
�iiphesiz Priscus'un betimlemesi dikkatli bir gorgii tamgma
dayand1g1 kadar klasik metinlerden referanslarla §ekillendi­
rilmi§ olabilir - §imdi pek cok modern okur pes anlammda
umutsuzca iki elini havaya kaldmyor olabilir. Fakat ozellikle
detay problemleri (cenaze oyunlan, katledilen U§aklar, defin
tarzl) oniimiize geldigi zaman, tart1§mas1z gercekleri, yazm­
sal kurgudan ay1rt etmek her zaman miimkiin degildir.
Attila'mn strava 's1 ile Tsaaram 7'yi ili§kilendirmeyle il­
gili ikinci sorun arkeolojiktir. �imdiye kadar Avrupa'da or­
taya c1kanlan hicbir Hun mezan, ne uydu kabir, ne de insan
kurban edilmesine ili§kin herhangi bir kamt sunar ve hat­
ta Hun mezarlan, Tsaaram'daki tiimiiliislerin biiyiikliigiiyle
bile boy olcii§emez. Tsaaram 7'nin yorumlanmas1 hususun­
da da baz1 sorunlar soz konusudur. Rus arkeologlann uydu
kabirlerin U§aklara veya muhaf1zlara ait oldugu yoniindeki
iddias1, kiiciik cocuklarm mezarlanm apklayamamaktadir.
Sadece erkeklerin gomiilmesinin �yung-nulann tipik cenaze
adeti olup olmad1g1 da kesin degildir. Ulan-Ude'nin 240 km
bat1smda yer alan Derestuy'da aym arkeologlar benzer tii­
miiliisleri buldular, fakat uydu mezarlardaki iskeletler (on­
lar da vah§iCe oldiiriilme iz}eri ta§1yorlard1) tamamen kadm,
cocuk ve bebeklere aitti. Bu veri dikkate ahnd1gmda, Tsaa­
ram 7'nin kendi ba§ma degil de, Attila'nm strava 's1 1§1gmda
yorumland1g1 gibi bir §iiphe ortaya c1kmaktadir.
Son olarak bir mant1k problemiyle kar§l kar§1yay1z. Ge­
lecekte Avrupa'da, katledilmi§ u§aklara ili§kin kamt ortaya
koyan bir Hun mezar alanmm kaz1ld1gm1 ve o zamana ka­
dar bunun standart bir �yung-nu uygulamas1 olarak kabul
edildigini varsayahm. Boyle bir ke§if, Priscus'un Attila'nm
strava 's1 betimlemesinin onemli bir teyidi olacakt1r. Fakat
bu yine de Hunlar ve �yung-nu arasmdaki baglantmm kati
delili olmayacaktir. Nihayetinde bu, delilin onemine dair bir
sorundur: Bu cenaze ritiiellerinin bir ac1dan gorii n iir ben­
zerliginin kar§isma, sanatta, buluntularda ve yerle§im mo­
dellerindeki onemli farkhhklar konulmahdir. Hunlar ile �-

52
SARI TEHLIKE

yung-nular arasmda inandmc1 b i r bag kurmak ii;:in, b i r Hun


mezar alanmda, i:irnegin �yung-nulann mezar alanlannda
ortaya i;:1kan buluntulara geri;:ekten benzeyen i:igeler -belki
b az1 geleneksel hayvan figiirleri, bir i;:ift di:ivii§en kaplan ve­
ya zarafetle siislenmi§ bir iki ejderha- bulunmas1 gerekirdi.
Hatta o zaman bile, benzerliklerin gi:ii;:ler nedeniyle mi, yok­
sa adetlerin, tarzlann ve objelerin ticari kanallar yoluyla m1
geni§ bir alana yay1ld1gm1 arkeolojik verilere bakarak si:iy­
lemek miimkiin olmayabilir. B az1 ara§tirmacilar, Mogolis­
tan'dan Avrupa'ya 5 . 600 kilometreden uzun bir goi;: esnasm­
da i;:ok §eyin kayboldugunu veya unutuldugunu savunarak,
�yung-nular ile Hunlar arasmdaki farkhhklan ai;:1klamaya
i;:ah§ml§lard1r. Fakat bu iimitsiz bir i;:abadir: Fazlas1yla sei;:ili
veriler iizerinden, herhangi iki halk1 birbiriyle ilintilendir­
mek miimkiindiir. O rnegin hem Hollandahlar hem de \: in'de­
ki Mingler, i;:ok iyi kalitede mavi-beyaz porselen yap1yorlar­
d1, fakat bu, Hollanda'ya \:in goi;:iiniin kamt1 olamaz.
Sonui;: olarak, §ayet Mogolistan ve �yung-nularla b aglan­
t1 olduki;:a ihtimal d1§1ysa, o halde Hunlar nereden geldiler?
B a§ka saglam veri yoklugunda, en iyi i;:oziim -hftlft tatmin
edici degilse de- Hunlan, Mogolistan'm daha bat1sma, Al­
tay Daglannm ve Hazar Denizinin dogu ucuna, a§ag1 yukan
bugiinkii Kazakistan'a bir yere yerle§tirmektir. Kazakistan
devasa bir iilkedir ve topraklannm geni§ligi bak1mmdan
diinyada dokuzuncudur. Bir bui;:uk milyon kilometre kareden
daha biiyiik oldugu ii;:in, giiniimiiz Texas'mdan ve Fransa'dan
di:irt kat daha biiyiiktiir. Kazakistan'm dogusunda \: in, ku­
zeyinde Rusya ve bat1smda Hazar Denizi yer almaktadir.
Olkenin ortasmda, yakla§1k 480. 000 kilometrekarelik bir a­
lam kaplayan, yeryiiziiniin en geni§ bozk1n yer almaktadir.
tklim, Kanada'daki Prairies ile aymdir, ortalama temmuz ay1
s1cakhg1 20° derece civarlarmda seyredip ocak ay1 s1cakhk­
lan eksi 1 0° dereceden daha yiiksek degildir ve s1cakhk dii­
zenli olarak daha da a§ag1ya dii§er. Dii§iik yag1§ miktanyla
Kazak bozkm, i;:ogunlukla geni§ kum y1gmlanyla kesintiye
ugrayan, agai;:s1z i;:ayirhktir. Bu geni§ diizliikte riizgar giii;:lii
ve soguk eser, bazen insam devirecek kadar serttir.

53
ATT I L A

Muhtemelen Hunlann anayurdu b u tekdiize, u�suz bu­


caks1z diinyanm bir yerlerindeydi. $imdilik ne yaz1k ki bun­
dan daha kesin bir §ey soylemek imkiins1zdir. Bu hayal kmk­
hg1 yaratan bir sonu� gibi gorii l ebilir ve Ammianus 'un "Hun­
lar esas itibanyla Maeotik Denizin otesinden bir yerlerden
geliyorlard1" §eklindeki belirsiz iddias1 iizerine herhangi
bir §ey eklememektedir. Fakat Hunlan Kazak bozk1rlanna
yerle§tirmek, son 1 50 y1lm inand1nc1 olmayan iddialanmn
yamnda saglam ve onemli bir ilerlemeyi ifade eder. Bu teo­
ri Hunlan, geni§ pastoral go�ebelik baglam1 i�erisine kesin
olarak yerle§tirmekte, diger yandan $yung-nularla ikna edici
herhangi bir baglant1 yoklugunu kabul ederken, anayurtlan­
nm Mogolistan'm dogusundan daha uzakta olma durumunu
ihtimal d1§1 tutar. En onemlisi, Hunlan "gizemli Dogu"dan
uzakla§tirmak, onlan bir dizi modern onyarg1dan da kurtar­
maktadir. \:in ve $yung-nularla inandmc1 bir b agm yoklugu
durumunda, Hunlarm, Bat1 uygarhgm1 yutma tehdidi i�eren
bir "sari tehlikenin" ilk korkutucu dalgas1 olduklan da iddia
edilemez.

54
4

R O MALILAR V E BARBARLAR

Hunlann bozk1rlardaki anayurtlanm nic;:in terk ettiklerini


kimse bilmiyordu. Belki bir dizi kurak yaz veya sert ki§m, do­
gal afetlerin, siiriilerinin salgm hastahklardan kmlmasmm,
diger rakip goc;:ebe gruplanndan gelen bask1lann veya ba­
z1 kritik faktorlerin birle§iminin sonucuydu. Nedenleri her
neyse, sonuc;:lan ( 1 . boliimde ele almd1) a§ikardi . Karga§adan
sonra, Ammianus'un deyi§iyle "adlan ve adetleri bilinmeyen
mec;:hul halklar" olan Hunlar, Hazar Denizi ve Don Nehri a­
rasmdaki bolgelerde ya§ayan Alanlara saldirdilar. Alanlann
bir k1sm1 Hunlara katild1 ve birlikte Gotlara saldird1lar. Ve
s1ras1yla once Athanaric'in yonettigi Got direni§i c;:oktii, son­
ra kac;:ak bir Vizigot kitlesi, Fritigern ve Alavivus liderliginde
Roma t mparatorluguna s1gmma haklo istediler. S1mr komu­
tasmm, bu miilteci Gotlara insanca davranmay1 ba§arama­
mas1, dii§manhgm biiyiimesinin anahtar faktoriiydii. Bunu
izleyen c;:ati§maya, Fritigern tarafmdan ordusuna katilmas1
ic;:in p arah asker olarak c;:agnlan bir Hun k1tas1 da dahil oldu.
Ammianus'un sert degerlendirmesine gore, "barbarlar, kafe­
sinden kurtulmu§ vah§i canavarlar gibi" giineye Balkanlara
dogru indikc;:e "igrenc;: haydutluk, cinayet, katliam ve yangm
kaosunu" yaydilar. Hadrianopolis 'teki Roma yenilgisinin ve
bir imparatorun oliimiiniin kanh ba§lang1c1 bi:iyleydi.
Hic;:bir Romah tarihc;:i, s ava§ alanmdaki Hunlardan soz
etmemektedir. Hunlar, ya Ostrogotlarla birlikte Roma siiva­
rilerine kar§l sava§a girmi§ veya zaferin ve yagmalama ic;:in
uygun f1rs atlann c;:1kmasma kadar geride beklemi§ de ola­
bilirdi. Ertesi giin Godar Hadrianopolis kentine saldirdilar.
Surlan merdivenlerle a§ma giri§imleri , dii§man iizerine ta§

55
ATT I L A

atan savunmac1lar tarafmdan piiskiirtiildii. Hunlarla giicle­


rini birle§tiren Gotlar, Constantinopolis iizerine yiiriiyii§e
gectiler. Gotlann ilerleyi§i, bir Sarazen birligi tarafmdan
durduruldu. Sarazenler, imparatorlugun Suriye'den Sina'ya
kadar olan dogu uclanm koruyan Arap kabilelerden topla­
nan askerlerden olu§uyordu. Pe§tamah d1§mda pplak olan
col sava§<,:1lanndan birisi, uzun saclan arkasmda savrula­
rak, ilerleyen asker kalabahgmm i<,:ine daldi. Soguk bir hay­
km§la Got sava§cllardan birisinin bogazm1 kesti ve atmdan
a§ ag1 inerek yaradan f1§kiran ihk kam i<,:ti. Bu hareket, Got­
lann moralini bozdu ve C onstantinopolis surlannm giiciinii
de hesaba katarak alelacele geri cekildiler.
Gotlar ve Hun miittefikleri, ku§atma sava§l becerisine ve
olanaklanna sahip degillerdi . Ancak kentleri ele gecirmeden,
Hadrianopolis 'te kazamlan avantajdan miimkiin oldugunca
faydalanamaz ve silolardaki hububata eri§emezlerdi. Ordu­
ya (ve geriden gelen ailelere) erzak tedariki problemi, koyleri
ve ciftlikleri yagmalayarak k1smen coziimlenebiliyordu, fa­
kat aym bolgeyi yagmalamanm da belli bir smm vardi . Bu
tiir s1kmt1larla kar§ila§mca Ostrogotlar aynld1lar ve bat1-
ya Pannonia'ya (giiniimiizde Slovenya) yoneldiler. Gotlann
birliklerini ve h1zlanm koruyamad1klan bilindigi icin, baz1
Romahlar askeri coziimiin hala miimkiin olduguna inamyor­
lardi . Bu, Dogu Roma imparatoru olarak Valens'in halefinin
goreviydi. Ocak 379'da Gratianus , otuzlu ya§lannm ba§mda
bir general olan Theodosius'u Dogu Roma imparatoru tayin
etti. Gratianus, Hadrianopolis oncesinde doguya yiiriiyii§ii­
ne son vermi§ , fakat sava§ sonrasmda da Gotlarla dovii§­
mekten korkmu§tu. Gratianus'un aday1 Theodosiu s , Afrika,
Britanya ve Balkanlardaki seferlerden tecrii b eliydi . Theodo­
sius'un vazifesi, Valens'in intikamm1 almak, Gotlan ve Hun
miittefiklerini ezmekti .
Theodosius, aslmda Got tehlikesini cember i<,:ine almak­
tan fazla bir §ey yapmadi. Askerlik cagns1 ve askere alma
cabalanna ragmen, imparatorluk ordusunun giicii cok ca­
buk artt1nlamadi. Ostrogotlan 380 yllmda Pannonia'da ye­
nen Gratianus, Tuna eyaletlerinde bir sava§a biiyiik bir ordu

56
ROMALILAR VE B A R B A R LA R

gondermekte isteksizdi. Her iki imparator uzun siireli bir sa­


va§a s aplamp kalmanm risklerinin farkmdaydilar ve ortaya
r,;:1kmas1 muhtemel bir tehdide kar§l, giir,;:lerini zayiflatmak
istemiyorlardi. Godarla ugra§mak iki olas1hktan birini ser,;:­
mek demekti: Peri§an bir cografyada r,;:oziimsiizliik ve ban§
anla§mas1. Theodosius ban§ gorii§melerini tercih etti ve 382
y1lmda Vizigodann, Ostrogotlann ve onlann Hun miittefik­
lerinin Tuna'nm hemen giineyindeki topraklan i§gal etme­
leri konusunda anla§maya vardilar. Kar§ihgmda Godar ve
Hunlar, Roma ordusuna askeri destek vereceklerdi .
Saray hatibi Themistius, Theodosius 'un ba§ans1m over­
ken, geleneksel , fetih yoluyla ban§ soyleminden yan r,;:iz­
mek ir,;:in r,;:ok ugra§mak zorunda kalmi§tl. Gotlarla vanlan
anla§ma hala bir Roma zaferi olarak gorii lmeliydi: Sava§ta
yenilen ve alt edilen magrurun bag1§lanmas1yla gelen bir ba­
n§tan ziyade, imparatorun biiyiik hayirseverliginin sonucu
kurulan bir ban§tl. "C iinkii insanhgm ve sagduyunun zaferi,
y1k1p yok etmek degil, zulmiin sorumlularmm kaderini iyi­
le§tirmektir . 0 halde Tuna eyalederini oliilerle mi yoksa
. .

r,;:iftr,;:ilerle mi doldurmak daha iyiydi? Mezarlarla m1 insan­


larla m1? Iss1z yerlerde mi seyahat etmeli yoksa tanma ar,;:1l­
m1§ alanlarda m1? Kadedilenleri mi saymak daha iyi yoksa
tarlalarda r,;:ah§anlan m1?"
Themistius'un konu§mas1, imparatorluga ozgii k1v1rma­
nm ba§yap1t1ydi. Konu§ma samimiydi, tahrik ediciydi ve
kas1th olarak yanh§tl. Rahats1z edici gerr,;:ek, sessizce gizle­
nebiliyordu. Hadrianopolis 'teki yenilgiden ve Valens'in olii­
miinden sonra, Theodosius'un da daimi bir askeri r,;:oziimii
dayatamamasmm ardmdan, Godar ve miittefikleri Hunlara
imparatorlukta nihayet arazi tahsisi yap1lm1§tl. Themisti­
us'un dinleyicilerinin r,;:ogu ir,;:in -hatibi alkl§larlarken bile­
Fritigern'in alt1 y1l once, Vizigotlar Tuna k1y1sma y1g1ld1g1
zaman istediginin tarn olarak da bu oldugunu bilmek ac1t1c1
bir ironiydi.
Hadrianopolis Sava§1'ndan once, Fritigern'in miittefiki
olarak sadece kiir,;:iik bir Hun grubu imparatorluk sm1rlan
ir,;:erisine girmi§ti, Hunlar daha sonra Theodosius 'un ara-

57
ATT I L A

zi verme teklifini kabul etti . Hunlann Qogunlugu Tuna'nm


kuzeyinde Gotlara sald1rmaya devam ediyordu. Fritigern'in
taraftarlanmn Hunlarla sava§l birakmalanndan sonra, At­
hanaric Karpatlann kar§ismdaki Banat bolgesinin (Roman­
ya-Sirbistan smmnda) iQlerine Qekildi. Burada dort yll dire­
nen Athanaric, sonra Tuna'nm oteki tarafma kaQtl. t zleyen
yirmi ylldaki Hun ilerleyi§inin detayh tarihine sahip degiliz;
Romah yazarlar, Hunlar, imparatorlugun giivenligini tehdit
ettikleri zaman, sadece onlann y1k1c1 etkilerini kaydettiler.
386 y1lmda bir ba§ka biiyiik Ostrogot grubu kuzey smirla­
nm a§maya kalk1§tl. On y1l once 80. 000 Ostrogot Tuna'y1
geQmi§ ve Marcianopolis'te Vizigotlara kat1lm1§lardl . Bu kez
Ostrogotlar, Romah casuslar tarafmdan kand1nld1lar. Ro­
mah casuslarm, komutanlarma hmQ duyan gerQek kaQak­
lar oldugunu sanan Ostrogot lideri Odotheus da, planlanm
aQ1klarken bu ajanlara giivenmi§ti. Ostrogotlann ileri ucu,
ay 1§1g1 olmayan bir gece Tuna'y1 a§acak ve uyuyan Romah­
lan §a§1rtacaklard1 -ya da en azmdan oyle dii§iiniiyorlardl.
Grup, tarn nehrin ortasmda iyi silahlanm1§ bir filoyla kar­
§ila§tl ve basit sallan ve kay1klan battl . Bogulmayanlar he­
men oldiiriildiiler.
Ostrogotlarm katledilmesi ve sonraki on yllda herhangi
bir biiyiik istilanm olmay1§1 Roma ordusunun Hadrianopo­
lis Sava§i'ndan sonra yava§ yava§ toparlanmaya ba§lad1gm1
ve Gotlarla giri§tikleri alt1 y1l siiren yorucu sava§tan kurtul­
duklanm gostermektedir. Herhangi biiyiik 61Qekli bir sald1-
nnm olmay1§1, Hunlann, Roma tmparatorluguna sald1rmak
yerine, Tuna'nm kuzeyindeki smmn giivenligini saglamakla
me§gul olduklannm da bir gostergesi olabilir. 386 y1h son­
lannda dogu smmnda bir Qatl§ma tehdidi, Sasanilere, Ar­
menia'nm bir kismmm kontroliiniin birakllmas1 gibi giiQ
payla§1mma dair bir diizenlemeyle ortadan kalkti . Sasani­
lerle ve Gotlarla yapllan ban§ f1rsat1m kullanan Theodosi­
us, dogudaki imparatorluk ordusunu iQ isyanlarla me§gul
olmas1 icin 1talya'ya yonlendirdi: O nce 387-388'de Magnus
Maximus'a -Maximus 383 y1hnda Gl'atianus'u sava§ meyda­
nmda oldilrmii§tii-; daha sonra 393-94'te Eugenius'a kar§l

58
R O M A L I L A R VE B A R B A R L A R

gonderilen ordu Frigidus Nehrinde onu yendi. Bu iki seferde


de 382 y1lmda iskan edilen Godar ve Hunlar, imparator icin
dovii§tiiler. Eugenius'a kar§l elde ettigi zaferden sonra The­
odosius bir daha C onstantinopolis 'e donmedi ve 395 y1lm­
da batmm ba§kenti Milano'da oldii. !mparatorluk, iki oglu
arasmda boliindii: Bat1, on ya§mdaki Honorius'a, Dogu ise
on sekiz ya§mdaki Arcadius 'a b1raklld1. Honorius 'un sara­
y1 General Stilicho tarafmdan kontrol ediliyordu. Stilicho
kendisinin Theodosius tarafmdan naip tayin edildigi iddi­
asmdaydL Dogu'da aciz gene imp arator Arcadius , her biri
imparatorun c1kanna uygun davrand1klanm iddia eden bir
dizi iktidar sims anmn yiikseli§ini ve dii§ii§iinii onleyemedi.
Bu giic sims arlan sadece, niifuzunu Milano'dan C onstanti­
nopolis 'e kadar geni§letmek isteyen Stilicho'nun hirslanna
muhalefet noktasmda birle§iyorlard1 .
Theodosius 'un oliimiinii izleyen birkac ay icinde Godar
isyan etti . Liderleri Alaric Roma ordusunda subay olarak
hizmet etmi§ti. 0, Godann s ava§ diizenindeki mevzilenmele­
rinin, adamlan arasmda yaratt1g1 huzursuzlugun farkmday­
dl. Frigidus Nehri Sava§i'nda Gotlar diger birliklerden cok
daha yiiksek say1da kay1p vermi§lerdi . Onun icin Gotlann
cogu, Theodosius'un, onlan cephenin ileri hatlannda gorev­
lendirerek, askeri giiclerini tiiketme amacmda oldugundan
ku§kulamyorlardl. Alaric aynca artan bir giivensizlik hissin­
den yararlanmaya cah§1yordu. Hun sava§Ql gruplan, 394-95
yllmm sert k1§mda, donan Tuna'y1 a§arak, Godar ve onlann
miittefiki olan Hunlar tarafmdan in§a edilmi§ koyleri tahrip
ettiler (Goriiliiyor ki bu iki Hun grubu arasmda hicbir bag
yoktu) . Bu olay, cok ac1 bir doniim noktas1 olmahdir, ciinkii
ailelerini savunmas1 gereken adamlar, 1 000 km uzakta 1tal­
ya'daki ic s ava§ta, bir Roma imparatoru adma dovii§iiyorlar­
dl. Godann cogu geri doniip harap edilmi§ ciftliklerinin ha.la
tiiten dumanlanna bakt1klannda, muhtemelen imparatorluk
idaresinin, giivenliklerini onemseyip onemsemedigini dii­
§iinmii§lerdi. Muhtemelen Roma idaresi, Godan yararh bir
tampondan daha ba§ka bir §ey olarak gormiiyordu. En iyi
ihtimalle imparatorluk onlan sm1r otesi akmlann yiikiinii

59
ATT I LA

cekmeye zorluyor ve en kotiisii ise, 1\ma'nm obiir tarafmdan


gelecek biiyiik bir istilayi yava§latarak harcanabilecek bir
halk olarak goriiyordu.
Hun yagmalannm yaratt1g1 korku, Gotlan 382 y1hndan
beri i§gal ettikleri topraklan terk etmeye zorladi. Alaric'in
kuvvetleri Tuna eyaletlerini talan ederek Yunanistan iizerin­
den giineye Peloponnessos'a dogru harekete gectiler. Stilicho
komutasmdaki imparatorluk ordusu, Gotlan Balkanlara geri
siirmeyi ba§ard1ysa da, iki carpl§mada nihai zafere ula§a­
madi. Daha on sekiz ay once Frigidus Nehrindeki carpt§ma­
da sona erdirilen ic sava§ta birbirine kar§1 sava§ an lejyon­
lann olu§turdugu Roma ordusu, iist diizeyde faaliyet gos­
teremiyordu. Dogu ve Bat1 imparatorluklan arasmdaki re­
kabet yine onemli bir faktordii. C onstantinopolis 'teki rejim
390'h y1llann ortasmda Stilicho ile i§birligi yapmaya istekli
degildi, ciinkii Gotlara kar§l kazamlacak zaferin Stilicho'yu
daha da giiclendireceginden korkuluyordu. Keza Armenia
bOlgesinin giivenligine ili§kin yeni tehditler ortaya c1km1§­
t1. Dogu sm1nnda gittikce artan bask1 kar§1smda, Arcadius
ve dam§manlan, Gotlann yol act1g1 sorunlara, pahah olmas1
muhtemel askeri coziimlerle yakla§maya goniilsiizdii. C ons­
tantinopolis biirokrasisi aym anda iki cephede sava§maktan
kacmmaya cah§tyordu.
Dogu smmndaki tehdit Sasanilerden degil, Karadeniz'in
kuzeyinde kalan Hunlardan geldi. 395 yih yazmda yagmac1
gruplar Karadeniz ve Hazar denizi arasmdan Kafkas dagla­
nm a§tllar ve Armenia ve Suriye'ye dogru h1zla ilerlediler.
Daha giineyde Beytiillahim'de H1ristiyan ke§i§ Eusebius Hie­
ronymus (Aziz Jerome) , kendisi Hunlara kar§I en on s aftay­
mt§ gibi yaz1yordu. Duydugu korku, ald1g1 klasik egitime s1-
k1 s1k1 sanlmasm1 engellememi§ti: Sonunda Hun akmlannm
yaratt1g1 felaketi en etkili bicimde Vergilius 'dan yapt1g1 bir
almt1yla ifade edebildi.

1 §te gor, gecen yll, kuzeyin kurtlan Kafkaslann uzak,


sarp kayahklanndan iizerimize salmd1 ve h1zla biitiin
eyaletleri sardi . Say1s1z manastir ele gecirildi, bir za-

60
R O M A L I LA R VE B A R B A R L A R

manlar suyla dolu sayis1z dere art1k insan kanmdan


kirm1z1 ak1yor . . . Esir edilen insan topluluklan siiriik­
lenip gotiirii l dii. Arabia (bugiin O rdiin) , Liibnan, Filis ­
tin v e M1sir korkunun esiri oldu. Yiiz tane dilim, yiiz
tane agz1m veya gii�lii bir sesim dahi olsayd1 yine de
tiim bu felaketlerin adlanm soyleyemezdim.

Hun s aldmlannm kotii amlan kahc1 olmu§tu. 1ki yiiz y1l


sonra Suriye'de Hlristiyan bir kahin, uzaklardan, kuzeyden
gelen Hunlann i§galinin k1yametm habercisi olabilecegini
soyliiyordu. Silahlan, diri diri kizartilan hamile kadmlardan
kesilen fetiislerden yap1lm1§ sihirli bir ilaca batmlm1§ ola­
cakti. tnsan kam i�ip bebekleri yiyeceklerdi. "Riizgardan ve
f1rtma bulutlanndan daha h1zh hareket edecekler ve sava§
,,;:1ghklan bir aslanm kiikremesi gibi olacak. Geli§lerinin ya­
ratt1g1 deh§et, Nuh'un zamanmdaki tufan sulan gibi biitiin
yeryiiziinii kaplayacak."
Bu Hun akmlannm amac1 fetih degildi, yagmayd1. Roma
ordulannm biiyiik bOliimii B alkanlardan daha doguya ge�­
medigi siirece, Hunlar akmlanna kar§ihk gormeden devam
edebiliyorlardi. Stilicho'nun Yunanistan'da Gotlann kar§l­
smdaki ba§ans1zhg1 da dikkate ahnarak, siiriip giden Hun
s aldmlan kar§ismda, Romahlar, Alaric'le ban§ yapmak
zorunda kaldilar. Arcadius'un en yakm dam§mam Eutropi­
us'un kotard1g1 anla§ma, Gotlann imparatorlugu tahrip et­
meye degil, imparatorluk i�erisinde giivenli bir yer bulmaya
geldikleri ger�egini kabul ediyordu. Alaric, 397'de Roma or­
dusunda general riitbesi, adamlan ise altm ve tah1l ald1lar.
f; ok daha kahc1 bir ,,;:oziim i�in, yani muhtemelen Theodosius
zamanmda Tuna sm1nnda yap1lan ilk iskandan ,,;:ok daha u­
zakta yeni bir yurt i�in gorii§meler ba§ladi. Milano'da Sti­
licho'nun destek�ileri ofkelenmi§ti. Stilicho'nun ha§ propa­
gandac1s1 §air Claudianus, Alaric'in durumunu, "daha k1sa
zaman once bir Got isyanc1 olarak ku§att1g1 kentlerde adalet
dag1tan bir Romah generalin donii§ii" olarak takdim etti: "Bu
kez Alaric dost olarak geliyor. . . Ve kanlanna tecaviiz ettigi
ve �ocuklanm oldiirdiigii ins anlann kendisine sundugu da­
valarda karar veriyor. "

61
ATT I LA

Eutropius'un anla§mas1, art1k Gotlarla takviye edilen Ro­


ma ordusunun doguya hareket etmesine ve Hunlan Arme­
nia'dan siirmesine imkan verdi. "Kuzeyin kurtlanna" kar§l
kazamlan zafer, 399 yilmda C onstantinopolis 'te bir gei;it
resmiyle kutlamyordu. Sokaklara siralanm1§ co§kulu ka­
labahk, muzaffer bir gorkemle gei;en Eutropius 'u selamh­
yordu. Fakat ba§an k1sa siireliydi. Bir yil ii;inde ! mparator
Arcadius , Eutropius'un politikalanm tersine i;evirdi ve onu
siirgiine gonderdi . Ne de olsa dogu smmndaki tehdit orta­
dan kald1nlm1§ ve Eutropius 'un rakipleri, Alaric'e taviz ver­
meyi siirdiirmenin art1k geregi olmad1gm1 hemen dile getir­
meye ba§lami§lardi. Tavir degi§ikliginin ilk i§areti, Gotlara
6denen paralann ve erzakm kesilmesiyle gel di. Aynca 40 1
y1lmda Arcadius, Uldin ile diplomatik baglanm giii;lendirdi.
Romah tarihi;ilerin ismini kaydettikleri Avrupa'daki ilk Hun
lideri olan Uldin, Tuna'ya yakm topraklan kontrol ediyordu
ve muhtemelen Suriye ve Armenia'ya sald1ran Karadeniz'in
kuzeyindeki diger Hunlarla yakm bag1 yoktu. Dogu Roma
hiikiimetinin Uldin'in Hunlanm Alaric'in Gotlanna kar§l
kullanma amacma ili§kin planlan olmas1 muhtemeldi . Arca­
dius ve dam§manlan, art1k Alaric ile kesinlikle pazarhga o­
turmak istemiyorlardi. Dogu smm sakindi ve Uldin ile yap1-
lan anla§malar Tuna sm1nm da emniyet altma almi§tl. Gere­
kirse, §imdi Hunlar tarafmdan takviye edilen imparatorluk
ordusu Gotlar iizerine yogunla§abilirdi. Bu zor taktikler i§e
yarad1: 40 1 y1h sonuna dogru, Alaric Dogu !mparatorlugunu
terk edip bat1ya yoneldi.
Gotlann Kuzey !talya'ya girme te§ebbiisleri Stilicho tara­
fmdan engellendi ve iki zorlu sava§tan sonra Alaric, Dalmai;­
ya ve Pannonia'ya (H1rvatistan ve Slovenya) i;ekildi . Kesin bir
askeri i;oziimiin imkans1zhg1 dikkate ahnd1g1 zaman, Stili­
cho , Theodosius'un Hadrianopolis Sava§l sonrasmda kar§1-
la§t1g1 problemin benzeriyle kar§ila§tl. Gotlar askeri giii;le
boyun egdirilemeyecek kadar giii;lii ve kontrolsiiz b1rak1la­
mayacak kadar da tehlikeliydiler. Batl imparatorluk saray1-
nm Milano'dan, Adriyatik k1y1smdaki Ravenna'ya ta§mma­
s1 tehdidin ciddiyetinin i§aretiydi. Yeni ba§kentin savunma

62
R O M A L I L A R VE B A R B A R LA R

sistemi iyiydi ve sadece tehlikeli, pis kokan tuzlu batakhk


yoldan yakla§1labiliyordu. (Daha s akin donemlerde bu sulu
topraklar, Ravenna'y1 ku§konmazlanyla iinlendirdi).
Kendisinden onceki Theodosius ve Eutropius gibi, Sti­
licho da, Gotlan pazarhkla etkisizle§tirmeyi ama9hyordu.
405'te Alaric'e generallik ve adamlanna da para teklif edildi .
Alaric'in teklifi kabul etmesi, Stilicho'nun Kuzey 1talya'y1 i§­
gale kalki§ an bir ba§ka biiyiik Got grubuna kar§1 miicadele
etmesine imkan verdi. Bu Gotlar, Alaric'in komutasmdakiler­
le baglant1h degillerdi, 370'lerde ba§layan Hun saldmsm­
dan bu yana Ren-Tuna smirmm kuzeyinde kalm1§ olanlardi .
�imdi , o Gotlar imparatorlugun i9lerine dogru derinlemesi­
ne hareket ederek, Hunlarm Karadeniz'in bat1smdaki zoraki
varhklannm yol a9t1g1 kan§1khktan dolay1 emniyetli yer a­
nyorlardi . Bir Hun grubundan s akmmaya 9ah§irken bir ba§­
kas1yla yiiz yiize gelmek Gotlarm lideri Radagaisus'a kade­
rin cilvesi gibi gelmi§ olmahdir. Roma ordusu, Uldin komu­
tasmdaki Hun parah askerlerce takviye edilmi§ti. Alaric'in
Gotlarmm b at1ya hareket etmesinden sonra Uldin art1k Sti­
licho'ya hizmet ediyordu. 406 y1h s onlannda Radagaisus'un
ordusu yok edildi. Adamlanndan o kadar 9ogu esir ahnd1
ki , 1talya'daki kole pazarlan doldu ta§tl ve kole fiyatlan 9ok
s ert bir § ekilde dii§tii. Yine de elde edilen gelirler, Hunlara
yapilan Odemelere destek sagladi. �ayet iyi odiillendirilirler­
se, Hunlar imparatorluk i9in s ava§abilirlerdi . Hun muhaf1z
k1tas1yla 9evrili oldugu zaman, kesinlikle kendisini 9ok gii­
vende hisseden Stilicho , saray politikalarmm oliimciil oyun­
lannda, baghhklanm onceden satm ald1klanna giivenmeyi
tercih ediyordu.
Stilicho'nun askeri ba§aTISl da k1sa omiirlii oldu . c; unkii
Stilicho, 406 y1lmm arahk aymda Ren Nehrinin ote tarafm­
dan gelen 9ok daha biiyiik bir insan kitlesinin ilerleyi§ini on­
lemeyi ba§aramad1. Hunlann bat1ya yayih§mm yaratt1g1 sii­
rekli kan§ikhgm sonucunda, s adece Gotlar degil, 9ok sayida
Vandal ve Alan gruplan da yerlerinden oynad1. (Bu Alanlarla
ilgili hi9bir §ey bilinmedigi gibi, Hunlarla olan uzun siireli
ittifaklanmn ni9in sona erdigi de bilinmiyor) . Ren Nehrinin

63
ATT I LA

gecilmesi cok ciddi bir akmd1, oyle ki bir 5. yiizy1l anlat1sma


gore, "Frans a (Galya) , parcalara aynlm1§ti." Ertesi yil Galya
ve Britanya imparatorluktan koptu ve yeni bir imparator i­
lan edildi: III. C onstantinus . Ravenna'daki resmi idare, ga­
s1p imparatorun ilerleyi§ini durduramadi. III. C onstantinus
407 y1h sonunda Ren savunmas1m giiclendirdi ve Alplerden
!talya yoniine dogru olan gecitlere asker yerle§tirerek Ar­
les'de kendi s araym1 kurdu. Honorius'un otoritesini yeniden
tesis edebilmek icin Stilicho'nun yapabilecegi cok az §ey
vardi . Uldin komutasmdaki Hunlarla bile, imparatorlugun
hiikimiyetini yeniden saglamak ve smir giivenligini temin
etmek icin gerekli askeri giic yetersizdi. Stilicho aynca, sii­
rekli olarak Gotlarla anla§ma yollan aramasmm §iipheleri
arttird1gmm da pekiilii farkmdaydi. Ancak (Stilicho'nun ileri
siirebilecegi gibi) uzla§ma tek gerQekci secenekti . Fakat onu
gozden dii§iirmeye cah§anlar aym kanaatte degillerdi: Stili­
cho 'nun ba§ans1zhgmm, Romahlann zay1fl1g1yla ac1klana­
mayacagm1 iddia edenlere gore, Stilicho'nun yapt1g1 gizli bir
ittifak vard1 ve onun, Alaric' in Gotlanm kullanmasmm nihai
amac1 kendi hirslanm gercekle§tirmekti. Bunlar sert ve te­
melsiz suclamalard1: Stilicho'nun Alaric ile gizli bir anla§ma
yapt1gma dair hicbir delil mevcut degildir. Stilicho'yu suc­
lamaktansa, Theodosius gibi onun da Gotlan yenemedigine
inanmak daha kolaydir ve sonunda -yine Theodosius gibi­
Stilicho'nun da anla§ma yapmaktan ba§ka secenegi yoktu.
Honorius, Stilicho'dan her zaman §iiphelendigi icin, onu
ele§tirenleri desteklemeyi tercih etti, Qiinkii Stilicho bir ara
imp arator naipligini biitiin imparatorluga yaymaya c;ah§­
m1§ti.1·1 Stilicho'nun etrafmdakiler kendi tercihlerini yapt1-
lar: Agustos 408'de Hun muhaf1zlan gizlice oldiiriildii ve bir­
kac giin sonra Stilicho da tutuklamp idam edildi. Sagduyulu
bir kararla, en azmdan Hunlann baz1lanyla s amimi ili§kile­
rin siirdiiriil mesinin faydah olacag1 kabul edildi. tmparator
adma gorii§meciler, 409 yilmda Ravenna saraymdaki baz1


Dogu Roma biirokrasisi Stilicho'yu sadece Bat1 tmparatoru Honori­
us'un naibi olarak kabul ediyor ve Dogu'da da naip oldugunu kabul
etmiyordu ---<;: n .

64
ROMALILAR VE B A R B A R LA R

onemli ailelerin cocuklanmn Tuna'nm otesine rehine ola­


rak gonderilmesi konusunda anla§tilar, buna kar§1hk aym
yihn sonlannda 1 0.000 Hun parah askeri yard1ma cagnldi.
Bu askerlerin Kuzey !talya'ya gelip gelmedikleri belli degil,
muhtemelen imparator bu Hun parah askerlerine gereken o­
demeyi yapamadig1 gibi, lojistik destek de saglayamam1§tl.
Stilicho'nun oliimiinden s onra, Alaric tekrar Kuzey !tal­
ya'y1 i§gal etti ve bu kez Roma iizerine yii rii d ii. Yine amac1
tahribat degildi, fakat uzla§maz imparatorluk yonetimini
gorii§melere zorlamayi amachyordu. Gotlar on sekiz ay bo­
yunca uOliimsiiz Kent" (Roma Aetema) Roma'yi abluka altm­
da tuttular ve Honorius on sekiz ay b oyunca biiyiik tavizler
vermeyi reddetti. Sonunda 24 Agustos 4 1 0 tarihinde askeri
ve siyasi acmazlardan yilm1§ olan Alaric'in Gotlan Roma'y1
yagmaladilar. Oc giin boyunca Gotlar kentin malikanelerini
talan ettiler ve kutsal yerlerdeki p aha bicilemez hazineleri
ele gecirdiler. Vatikan tepesindeki Aziz Petrus Kilisesi, deh­
§ete dii§mii § , s1gmacak yer arayan vatanda§larla doldu ta§tl.
Biitiin bu y1kic1 kaos icinde katedrale dokunulmad1, ancak
kentin dii§mesinin yaratt1g1 §Okla kar§ila§tmld1g1 zaman -
§imdi H1ristiyan bile olsa- bir b arbar liderin boylesine mer­
hametli kamusal jesti cogu insan tarafmdan dikkate almma­
di. "Biitiin yeryiiziindeki en parlak l§lk sondiigii zaman" diye
aglad1 sinirleri bozulmu§ Eusebius Hieronymous (Jerome) ,
"Roma !mparatorlugunun ba§l kesildigi zaman, dogrusunu
soylemek gerekirse biitiin diinya bir kentte oldiigiinde, ben
sessizlige gomiilmii§ dilsizdim ve kederimden karmakan§1k
duygular icindeydim. "
Roma'nm yagmalanmas1 kacmilabilecek v e kacm1lmas1
gereken bir felaketti. Bu, siirpriz bir sald1nnm sonucu ol­
mad1g1 gibi, !talyan yanmadasma yukandan a§ag1ya akan
ve altmlanm gasp etmeye veya bakirelerine tecavii z etme­
ye niyetli kana susam1§ bir giiruhun i§i de degildi. Aksine
bu yagma, bir cifte ba§ans1zhgm timsaliydi: Gotlann daimi
iskam icin Alaric'in uygulanabilir bir anla§may1 saglama
ba§ans1zhg1 ile art1k imparatorluk sm1rlan icerine girmi§
bir halka, makul bir §ekilde davranamayan Roma idaresi-

65
ATT I L A

nin ba§ans1zhgi. Ravenna'da giivende olan Honorius , kendi


otoritesini korumak igin Roma'y1 kurban etmi§ti. C onstanti­
nopolis'te giivende olan Arcadius, Got problemini imparator
karde§inin iizerine y1kt1g1 igin ku§kusuz kendini tebrik ede­
bilirdi. Gotlar bir sonraki sekiz yll boyunca da daimi bir yere
yerle§tirilemedi . Gotlarm Roma'ya sald1rmasma neden olan
g1kmaz, tedrici olarak kuzeye, Fransa iglerine ilerledikleri
zaman da devam etti . Gorii § meler Stilicho'nun halefi general
Flavius C onstantius ile birlikte yeniden ba§lad1 ve nihayet
C onstantius , Gotlan Toulouse ve Bordeaux arasmdaki Ga­
ronne Vadisi iizerindeki topraklara yerle§tirdi: Tuna'y1 a§­
malanndan kirk y1l sonra , Tuna'ya 2000 km uzakta bir yere .
Dogu ve Bat1 arasmdaki i§birligi eksikligi , Gotlann yol
agt1g1 karga§aya erken bir goziimii zora ko§tu. Asker ihtiyac1,
Hadrianopolis Sava§mdan sonra Gotlarm imparatorluk ige­
risinde iskanlanm, tarti§mah bir zorunlu risk haline getir­
di. Her iki imp aratorluk yonetiminin Alaric'in 3 9 5 y1lmdaki
isyamyla, Gotlann 4 1 8 y1hnda Giineybat1 Fransa'ya yerle§­
tirilmeleri arasmda bir goziim sunma beceriksizlikleri, im­
paratorlugu di§ dii§manlara kar§1 savunurken bir ig isyam
bast1rma giri§iminin giigliiklerini ciddi bigimde ortaya koy­
du. Kuzey ve dogu sm1rlanm emniyet altma alma ihtiyac1,
devletin kaynaklan iizerinde daimi bir yiiktii. Bu durum, Ro­
ma ordusunu hem Dogu'da hem de Bat1'da parah asker gah§­
t1rmaya ve her bir cepheye ve her bir tehdide kar§l s evk edi­
len asker s ay1sma kritik bir smir koymaya zorluyordu. Sade­
ce Theodosius , burada i§e yarar bir denge kurabildi ve yine o
hem Sas anilerle hem de Gotlarla ban§ gorii§mesi yapabildi .
Ren-Tuna smirmdaki siirekli istikrars1zhk, Hunlann ba­
t1ya ilerlemelerinin dogrudan sonucuydu. Bu agir geli§en
bir siiregti. Biiyiik bir Hun kitlesinin topluca Karadeniz'den
bat1ya dogru yiiriiyii§iine ve sistematik olarak Gotlan ve
diger halklan Roma tmparatorlugu iglerine ittigine ili§kin
saglam bir delil yok. B az1 Alman bilim adamlanmn oldukga
ho§ bir bigimde ifade ettikleri Hunnenstunn'u (Hun F1rt1-
nas1) destekleyecek higbir §ey mevcut degildir. Hunlar, yag­
malar ve s akinlerinin bir kismmm yerlerinden atilmas1yla

66
R O M A L I LAR VE B A R B A R L A R

kan§an topraklar iizerindeki kontrollerini s aglamla§tirarak


Avrupa'ya dogru a§ama a§ama ilerlediler. Hunlann parQa
p arQa ilerleyi§i Roma tmparatorlugunun kuzey sm1rlannda­
ki bask1dan izlenebilir: 370'li ve 380'li y1llarda Got gruplan
Tuna'ya itildiler; 395'te Tuna'da ve Armenia bolgesine Hun
akmlan vard1 (baz1 Hunlann hala Karadeniz'in kuzeyinde
olduguna dair saglam bir kamt); 40 1 y1lmda Uldin Tuna s1m­
nna yakm topraklan kontrol ediyor ve Stilicho adma dovii §­
meleri iQin adamlanm bat1ya s evk edebiliyordu. Hunlarm
Orta Tuna civarmdaki varhklan, Honorius'un 409'da parah
asker toplamas1yla da kamtlanabilir. Tam manzara §Oyledir:
370'den 4 1 0 y1lma kadar geQen kirk y1lhk siirede Hun faali­
yetinin odag1, a§amah olarak 1 000 kilometreden biraz fazla
ilerleyerek, Don Nehri'nden Dinyester'e ve Orta Tuna'ya veya
giiniimiizdeki isimleriyle ifade edersek Ukrayna'dan Roman­
ya'ya ve nihayet bat1ya Macaristan'a ula§tl .

67
5

BATI NA S I L KAZANILDI?

5. yii zy1hn ba§lanna gelindiginde Hunlar, Avrupa'mn kal­


bindeki Biiyiik Macar Ovasma kesin olarak yerle§mi§lerdi.
Macaristan Ovas1 (al/Old veya puszta) , Karpat Daglanyla ay­
nld1g1 Orta Asya b ozk1rlannm en bat1daki uzant1s1yd1. Bu
verimli topraklar, bir kavis ctizerek Slovakya'nm dogusun­
dan, Macaristan ve Kuzey Sirbistan iizerinden Romanya'mn
bat1 iclerine kadar uzamyordu. Biiyiik Macar Ovas1, Orta
Avrupa'da kapah bir bozkir parctas1dir. Ova, yaz sicagmda
panldayan geni§ ufuklar ve sonsuz diizliikler cografyas1dir;
bu agacs1z, otlu engin alan batakl1klarla ve kenarlan yosun­
larla cevrili, parlak ye§il gollerle yer yer kesilmi§tir. Bu agac­
s1z ova, Tuna'mn giineyindeki dar vadilere ve s1k ormanlarla
kaph dag yamaclanna sahip arazilerle, tarn bir z1thk gos­
termektedir. Dolay1s1yla Hunlar ac1smdan Biiyiik Macar O­
vas1 bir yurt olarak gereken ozelliklere sahipti. Karadeniz'in
bat1smda, sayilan ne olursa olsun atlan besleyecek kadar
geni§ bir otluga sahip tek aland1. Orta Avrupa'daki bu ova,
Tuna'mn hem kuzeyine hem de giineyine sald1n ba§latmak
icin ideal bir merkezdi. Ancak Orta Asya'nm devas a arazi­
siyle kar§lla§tmld1g1 zaman, Macar Ovas1 giicliikle "biiyiik"
olarak nitelenebilir: 480.000 kilometrekareden daha biiyiik
Kazak bozkirlanna kar§m, Macar Ovas1 sadece 6 5 . 000 kilo­
metrekareydi. Bu fiziki s1mrlar onemlidir. Bu smirh Avrupa
cografyasmda varhklanm siirdiirme ctabas1, Hunlarda top ­
lumsal ve siyasal bir devrimi zorlad1. Uyum saglamada ba­
§ans1zhk, ya yenilgi ya da bozkirlara yava§ ve tehlikeli bir
geri donii§e mecbur kalma anlamma geliyordu.

68
BATI N A S I L KAZA N I L D I �

Hunlar, bat1ya yonelmelerinin ba§lang1cmda iistiin s a ­


va§ yeteneklerine v e kii�iik toplumlan yagmalamadaki �evik
hareketlerine dayamyorlardi. Tahkim edilmemi§ Got koyleri
kolay hedeflerdi. Biiyiik Macar Ovas1 Hun atlan icin otlak
imkam veriyordu, ancak bozk1rlardaki gocebe ya§am tarz­
lanm devam ettirebilecekleri kadar geni§ degildi. Hunlar,
Avrupa'daki yeni yurtlannda, siirii l erini y1l icinde ki§laklar­
dan yazhk otlaklara siirerek pastoral gocebe hayatm1 devam
ettiremezler, gelirlerini ticaret ve firsatc1 sald1nlardan elde
ettikleriyle art1rmazlard1 . Aslmda Biiyiik Macar Ovas1 Hun­
lara bir dizi farkh imkan sagladi. Bu daha zengin, daha yo­
gun niifuslu ve daha iiretken topraklarda, Hunlar, yerel hal­
ka kar§l askeri avantajlanm kullanarak, etkin ve daimi bir
i§galci giic olarak kendilerini gosterebilirlerdi.
Hun taktiklerindeki ciddi degi§im 5. yiizy1lm ba§mda or­
taya c1kti . Gerilerinde y1kllm1§ koyler, katledilmi§ ciftciler
ve yak1lm1§ binalar birakmak yerine, zengin tanm toplumla­
nndan misilleme tehdidiyle diizenli harac talep etmek daha
karhydi . Hun tmparatorlugu Avrupa'da yayild1k�a, zenginlik
ve insan giiciinii kendine aktarmay1 sistemle§tirmekte ba§a­
nh oldu. Temel problemi ordunun devamhhg1m saglamakti.
Yeni askerler ve levaz1m zamanmda tarn olarak teslim edil­
digi ve atlann otlatilmas1 ve beslenmesi i�in uygun araziler
bulundugu siirece, fethettiklerinin ekonomik ve sosyal dii­
zenlemelerine Hunlann miidahalesi en alt seviyedeydi. Got
toplumunu harap etmek yerine somiirmek, Hunlann avan­
tajmaydi . Avrupa Hun tmparatorlugu, Roma tmparatorlugu
gibi, boyun egdirdigi iilkeleri ve halklan yakmdan kontrol
etme hususunda miidahaleci degildi. Hun yonetimi, daha
cok, biiyiik 6l�ekli bir haraca bagh korumac1hk pe§indeydi.
Ammianus 'un Hun anlat1smda hicbir §ekilde yer almayan
i§te bu degi§imdi ve onun Hunlann geleneksel gocebe ya§ am
tarzma dair vurgulad1g1 pek �ok unsur, Avrupa'ya goclerin­
den sonra fazla ayakta kalmam1§tl . Ammianus , Hunlann bir
imparatorluk kurma potansiyellerini gozden kacird1 veya
dikkate almamay1 tercih etti. Bunun yerine, Hunlann tore­
lerini betimlerken, barbar yabancilara ili§kin yazmsal kli-

69
ATT I L A

§eler gelenegini dayatma konusunda direndi. Hicbir cagda§


Romah yazar, Hunlann yiikseli§inin izini imparatorlugun
kuzey sm1rlannm otesine kadar siirmeye veya Gotlarla irti­
bata gecmelerinden sonra Hun toplumlannm nas1l degi§tigi
konusunda herhangi bir §ey anlatmaya gerek duymadi. �ans
eseri k1y1da k6§ede kalm1§ birkac ifade di§mda, toplumsal
yapmm yava§ yava§ s aglamla§mas1 konusu arkeolojik veri­
lerden ve Biiyiik Macar Ovasmdaki mevcut kaynaklann, bu
sonradan gelenler iizerine dayatt1g1 k1s1tlamalarm dikkate
ahnmas1yla in§a edilmek zorundadir.
Paniumlu Priscus ' a gore, Hun !mparatorlugu zirvesin­
deyken "Okyanus 'taki adalar"a yani B alt1k Denizine kadar
uzamyordu. Kuzey Avrupa'dan Hunlarla veya diger bozkir
halklanyla ili§kilendirilen dagm1k objelerin fetih, ittifak ve­
ya ticaret sonucu olup olmad1gm1 soylemek imkans1zsa da,
Priscus'un Hunlarm smirlan hakkmda soyledikleri dogru
olabilir. Arkeolojik materyalin biiyiik k1sm1, Karadeniz'in
kuzeyinden (Giiney Ukrayna ve Kmm) ve B at1 Romanya'dan,
Macaristan, Slovakya ve Avusturya'nm dogusuna kadar u­
zanan Hun !mparatorlugunun merkezi bolgelerinden geli­
yor. Bunlar arasmdaki diiz man.tar tipli kazan buluntulan
Orta Tuna bolgesinde yogunla§maktadir. Az say1da da olsa
buralarda bulunan ve 5 . yiizy1la tarihlenebilen, kadm ve er­
kek mezarlanndan c1kan iskeletlerin kafataslan yapay diiz­
le§tirme izleri ta§imaktadir. Bu mezarlarda, karakteristik
parcalar icerisinde (hepsi kafatas1 deformasyonuna s ahip
bireylerin yatt1g1 mezarlarda bulunmam1§tir) , ters yaylarda
kullamlan kemik s ertle§tiriciler, altm taclar ve dekoratif at
siisleri vard1r.
Taclar olaganiistiidiir. Bunlann en giizeli, 1 880'li y1llann
sonlanna dogru, Budape§te'nin 1 00 km dogusunda C sorna
kenti yakmlannda bir yerde kaydedilmemi§ bir mezar ala­
nmda bulundu. Mezar ac1ld1g1 zaman, tac hala yerinde, sa­
hibinin kafatasm1 gururla siisliiyordu. C s orna tac1, 30 san­
timetre uzunlugunda 5 santimetre geni§liginde etraf1 bronz
bir §eritle tutturulmu§ tek bir altm tabakadan meydana ge­
liyordu. Kafatas1 iizerindeki b akir oksit izleri, tacm herhangi

70
BATI N A S I L KAZA N I L D I ?

b i r dolgu elyaf1 veya deri astar olmadan taklld1gm1 goster­


mektedir. Altm bandm ortasmda yer alan koyu morumsu iki
akik, bir dizi kan k1rm1z1s1 lal ta§l ve iig sira benzer §ekilli
k1rm1z1 cam p argalarla gevrelenmi§ti. (bakm1z, resim 2 ) . Ay­
m derecede etkileyici bir atm dizgininin muhte§em siisleri,
1 979'da C s oma'dan otuz kilometre uzakhkta, Pannonhal­
ma'da bir Benedikten manast1n civarmdaki iiziim baglannm
kumlu topraklannda bulundu . 5 s antimetre uzunlugunda on
iki § eritli altm varak ve dort yaprakh bir yonca §ekilli iig
varak saglam olarak ele gei;:irildi. Bunlar deri siislii bir ko­
§Um tak1mma kiii;:iik i;:ivilerle tutturulmu§lardi . Giine§ i§m­
lannda panl panl 1§1ldayan ve atmm her hareketinde yamp
s onen ko§um tak1mlanyla bu binicinin zenginliginden ve
statiisiinden kesinlikle hii;: kimse §iiphe edemezdi.
Boylesi nesneler, Orta Tuna'da davetsiz bir halkm varhg1-
nm dikkat i;:ekici delilleridir, ancak Hunlara ait (belki bozk1-
ra ait demek daha dogru) maddi buluntulann nadir oldugu­
nu da vurgulamak onemlidir. Hunlann Avrupa'daki mevcu­
diyetlerine ili§kin en kayda deger husus , arkeolojik verilerin
garp1c1 bii;:imde eksik olu§udur. Karakteristik ozelliklerine
bak1larak, Hunlara ait olduklan dii§iiniilebilecek sadece
yetmi§ civannda mezar tespit edildi . Bu dii§iik say1 , basitge,
Hunlann gorece olarak Orta Tuna'da yakla§tk 4 1 0 y1lmdan
Attila'nm oliimiiniin 10 yll sonras1 olan 465 ' e kadar siiren k1-
sa hakimiyetlerinin bir yans1mas1 olabilir. Bunlann varhg1-
m siirdiirme ihtimalleri de burada etkili olabilir: Priscus 'un
Attila'nm cenaze torenine ili§kin betimlemelerinin teyit et­
tigi gibi, onde gelen Hunlar da, biiyiik toprak y1gmlanmn
altma gomiiliiyordu. Bu biiyiik toprak y1g1h mezarlar, defin
esnasmda alman sert tedbirlere kar§m, mezar soygunculan
ii;:in onemli bir hedef olu§turuyordu.
Hun gomii adetlerinin ve objelerinin, fethettikleri yer­
le§ik toplumlannkinden farkh oldugu dii§iiniiliiyorsa, Av­
rupa'da b ozk1r buluntulannm bariz yoklugu elbette §a§ir­
t1c1dir veya a91klanmaya muhtagt1r. �iiphesiz baz1 Hunlar,
mezar e§yalannm s egimine ozel bir dikkat gostererek, ge­
leneksel adetlerine ve ah§kanhklanna baghhklanm giiglii

71
ATT I LA

bir §ekilde muhafaza ettiler. Fakat bu adetlerin illa evrensel


olmasma gerek yoktu ve gercekte bu ki§iler, arkada§lan ta­
rafmdan tutucu ve eski moda olarak goriil en kiiciik bir a­
zmhg1 temsil ediyor da olabilir. Ba§ka bir deyi§le, Avrupa
Hunlannm tarihi, pek cok gocmen toplumda yaygm olan bir
durumu yans1tabilir. Baz1lan hie ku§kusuz ozgiin mirasla­
nm korumamn oneminde israrc1 oldular. B unlar, bebekle­
rinin ahnlanm baglayarak, etlerini diiz mantar kazanlarda
pi§irerek ve bu diinyada ve digerinde sahip olduklan iistiin
konumlannm bir i§areti olarak altm tac giyerek, eski usul­
lerine inatla sanldilar. Diger bir k1s1m Hunlar ise ac1kca Got
kiiltiir ve adetlerini benimsemi§ ve Hunlara has e§yayla bir­
likte defnedilmemi§ olabilirler. Bu Hunlar oldiikleri zaman
Gotlardan farks1zdilar. Unutulmamah ki, arkeolojik verilerle
ugra§irken, e§ya buluntulannm yoklugu bazen varhklan ka­
dar onemli olabilir.
5. yiizy1lm ba§lanndan itibaren Hunlann pek cogunun
Gotlara benzemeye ba§lad1gma (en azmdan defin adetleri
bakimmdan) ili§kin onerme, aym donemdeki Got kiiltiiriinde
herhangi biiyiik bir kesintinin olmay1§1yla da ilginc bir §e­
kilde tutarhd1r. Gotlar hB.18. verimli akarsu vadileri boyunca
kurulan tahkim edilmemi§ koylerinde ya§iyorlar; dan, cav­
dar, arpa ekmeye ve hayvan yeti§tirmeye devam ediyorlar;
hep aym tarz cam e§yayi ve mat, carkta yapilan gri toprak
kaplan kullamyorlardi. En varhkl1 ve modayi takip eden
Gotlann goriinii§lerinde baz1 degi§iklikler vard1: Biiyiik, yan
daire §eklindeki bro§lar, altm kolyeler ve biiyiik, diiz tokah
kemerler takmaya ba§lami§lardi. Bu geli§melerin bozk1rlar­
da belli bir kokii yoktur. Bunlar daha ziyade, halklann yerle­
rinden oynamas1 ve Avrupa icinde yeniden iskan edilmesiyle,
bicemlerin ve fikirlerin ic ice gecmesinin sonucu olmahdir.
Ba§ka bir deyi§le Got kiiltiiriindeki degi§imler, Hun gociiniin
yaratt1g1 karma§anm sonuclanndan bazilanm yans1tabilir,
fakat bu degi§imler dogrudan bozkinn kendi miras1yla ili§­
kili degildir.
Got kiiltiiriiniin Hun hakimiyeti altmda devam eden c an­
hhg1, imparatorluklar hakkinda yaygm olarak kabul edilen

72
BATI N A S I L KAZA N I L D I *

§U kamyla celi§ir: "Fatihler, kendi kiiltiirlerini fethedilenlere


dayatir." Bu. Roma kontroliindeki Britanya, t spanyol yoneti­
mi altmdaki Amerika ve Britanya somiirgesi altmdaki Hin ­
distan tarihlerinden iyi bilindigi gibi, -emperyalist giiclerin
varhklanm bizzat gosterdigi isimleriyle- genellikle sanc1h
bir siirectir. Roma, t spanyol ve tngiliz egemenliginin daya­
tllmas1, yerel adetleri ve inanclan darmadagm etmi§tir. Ye­
nik seckinler, dillerini, kiiltiirlerini ve ah§kanhklanm aleni
olarak benimsedikleri fatihleriyle dam§1kh dovii§e istekli
olduklanm ilan ederek, geleneksel ya§am tarzm1 reddeden­
lerin b a§mda geliyorlard1. Bu yeni usullerin benimsenmesi,
yerel bir yonetici elit grubunu muhafaza etmeye ve destek­
lemeye hevesli emperyalist giicler tarafmdan bilfiil te§vik
ediliyordu. Roma donemi Britanya'smm, mozaikli, duvarlan
siislii ve is1tma sistemli k1r villalan, yeni boyun egdirilen bir
eyaleti yonetmek icin gonderilen 1talyanlan bannd1rm1yor­
du; daha ziyade bu binalar yeni ve gosteri§li Roma tarz1 go­
riinii§leriyle, Britanya dogumlu i§birlikci elitlerin debdebeli
ikametgahlanydi.
Hun yonetimi altmdaki Avrupa carp1c1 bir §ekilde fark­
hyd1. Got kiiltiirii biiyiik oranda degi§meden kald1g1 gibi,
onde gelen Gotlann Hun adetlerini benimsediklerine dair
herhangi bir ac1k gosterge yoktur. Bu etkile§im eksikligi,
Hunlann ve Gotlann birbirlerinden izole gruplar olduklan
varsayilarak ac1klanabilir, ancak bu tatmin edici bir ac1kla­
ma degildir. Hunlann yerel elitle yakmdan bag kurmaks1zm
imparatorluklanm etkin bir bicimde nasll yonettiklerini ve­
ya diizenli harac ak1§m1 nas1l saglad1klanm anlamak zor­
dur (Bu elitlerin cogu da yeni Hun efendileriyle kurduklan
b aglardan fayda saglayacaklard1). Bu durumda, yonetenlerin
kiiltiiriin iin, yonetilenler iizerinde hicbir ciddi etkisinin bu­
lunmad1gm1 varsaymak daha iyidir. Bir ba§ka deyi§le, Got
kiiltiirii biiyiik oranda kesintisiz devam etti, ciinkii Got kiil­
tiirii biiyiik ihtimalle, Hunlann cogu tarafmdan benimsendi.
Hun tmparatorlugu bu durumda, ah§llagelmi§ emperya­
list hakimiyet modeline ciddi bir istisnadir. Keza, bu durum,
yerle§ik toplumlann gocebeler tarafmdan fethine ozgii cok

73
ATT I L A

farkh §artlan yans1tmaktadir. Hunlann ba§anh bir impara­


torluk kurmalan, biiyiik cHciide, bozk1rlarda cok i§lerine ya­
rayan ama §imdi yeni yurtlarmda gereksiz ve siirdiirii l emez
pek cok gelenek ve gorenegi terk etmeleriyle b aglant1hydi.
Hunlar Biiyiik Macar Ovasmm daimi i§galini tamamlad1kla­
nnda, kendilerini halihazirdaki Got toplumunun sistematik
somiiriisiine dayanan bir imparatorluk giiciine donii§tiirdii­
ler. Hun !mparatorlugu her § eyden once p arazit bir devletti
ve ba§ans1 yonettiklerinin kiiltiiriinii taklit etmekte, zengin­
liklerinin meyvelerini toplamakta ve iirettikleri g1da madde­
sini tiiketmekte yat1yordu. Ozgiin ve tanmabilir mezar bu­
luntulanna rastlanan, azmhktaki Hunlar eski geleneklerini
siirdiirmede direndi; cogunluk ise a§ag1 yukan fethettikleri
yerle§ik Gotlara cok daha fazla benzedi. Bu degi§im, fatih­
lerin arkeolojik olarak yok olmalarma neden oldu. C engiz
Han'm idari reformcusu ve dam§mam Yeh-lii Ch'u-ts' ai'nin
yedi yiiz y1l sonra cok zekice gozlemledigi gibi, 'bir iilke eyer­
le fethedilebilir ama yonetilemezdi . ' Hunlar bir imparator­
luk in§a ederek gocebeligi terk ettiler.
Hunlar, Ammianus ' un anlatt1gma gore, bozk1rlardayken
"herhangi bir kralm egemenligi altmda degildirler"; muh­
temelen 500 ila 1 000 ki§ilik klanlar sava§ zamanmda "bel­
li ba§h adamlanmn kendiliginden geli§en liderligi" altmda
grupla§abiliyorlardi. Fakat 2. boliimde i§aret edildigi gibi,
ban§ zamanmda bile Hun toplumu, Ammianus ' un kabul et­
mek isteyeceginden cok daha iyi te§kilatlanmi§tl. Bununla
birlikte, Ammianus ' un yanm yamalak ve bazen yamlt1c1 i­
fadelerinden ba§ka, Hun siyasi organizasyonu hakkmda cok
az bilgi var. Diger gocebelerle olan benzerlikleri goz oniine
almakta fayda vardir. �ayet Hunlar, C engiz Han'dan onceki
Mogollar gibi te§kilatlanml§Sa, o halde, biitiin klanlann e­
§it niifuza sahip olmalan cok olas1 degildir: B azilan daha
giicliiydii, digerleri, b elki askeri bir yenilginin veya k1s1th
imkiinlarmm sonucunda ya da korunma ihtiyac1yla o giic­
liilere tabiydi. O rtak kararlar muhtemelen birkac etkin klan
tarafmdan almd1, fakat bu geni§ cerceve icerisinde karar al­
ma siireci ve bunun uygulanmas1, baz1 klanlara veya klan

74
BATI N A S I L KAZA N I L D I ?

gruplanna kendi politikalanm izleme imkam verecek kadar


esnekti. Bu durum, Hunlann b at1ya Avrupa'ya ilerleyi§i hak­
kmda bilinenlerle tutarhyd1; Biitiin bir halkm disiplin altm­
da, sistemli ilerleyi§i yerine genel bir g6Q hareketi.
Klan mensubiyetinin sabit olmamas1 da muhtemeldir.
Mogollar arasmda, klanlar QOk yaygm olarak birbirine yakm
akrab alardan olu§uyordu, ama bir klan yalmzca akrabahk i­
li§kisine dayanmazdi. Mogollar, "karde§lik yemini" anlamma
gelen anday1 da kabul ediyordu ve kan akrabahgma e§ deger
gorii l diigii iQin klan iiyelerinin dola§imma imkan veriyordu.
Noker sistemi C engiz Han'm iktidar tabamm olu§turmasm­
da anahtar oneme sahipti. Bu sistem daha az baglay1c1 bir
ili§ki biQimiydi ve bir klan iiyesi kendisini , bir ba§ka klanm
mensubu olan giiQlii bir ki§inin "yolda§1" ilan edebilirdi. No­
ker sistemi , karizmatik bir sava§Qlmn, kendi taraftarlanm
olu§turmasma imkan tamyordu; aym §ekilde lider vaatleri­
ni yerine getiremezse bu taraftar grubu Qabucak dag1labili­
yordu. Herhangi bir klana mensup hirsh bireylerin destek
vermeleri veya desteklerini Qekmelerinin miimkiin olu§U, 6-
nemli liderlerin h1zh yiikseli§ ve ani dii§ii§iine neden oluyor­
du. Bu aynca daha siirekli bir kralhk kurumunun olu§ma­
smm altm1 oyuyordu. Baghhklann bu §ekilde degi§mesinin
kabul gormesi, monar§inin iki temel dayanagmm aleyhine
i§lemektedir; Hiikiimdann her ko§ulda taraftarlanna giiven
duymas1 ve otoriteyle sadakatin babadan ogula geQmesi.
Uldin'in yiikseli§i ve dii§ii§ii, Hun liderlerinin kmlgan
konumlanm tarn olarak yans1tmaktadir. Uldin 40 1 y1lmda
dogrudan Arcadius ile ili§kideydi ve 406'da taraftarlanm
Stilicho'nun ordusunda parah asker olarak hizmet etmek i­
Qin bat1ya gotiirdii . 0-Q y1l sonra Uldin geri geldi ve 408 y1h
sonlannda Tuna'mn kar§l k1y1sma geQerek, adamlanm Ro­
ma topraklannm iQlerine dogru gotiirdii. Ban§Qll iskana i­
li§kin ilk onerileri reddedildi ve Uldin geri Qekilmeyi kabul
etmeden once, yiiklii bir odeme talep etti. Uldin biiyiik teh­
ditler s avurdu: Gokyii ziinii i§ aret ederek, ordusunun giine­
§in aydmlatt1g1 biitiin topraklan fethedebilecegini soyledi.
B oylesine kibirle kar§l kar§iya kalan Romah delegeler, ko-

75
ATT I LA

nuyu Uldin'in iist diizey askerlerine acarak farkh bir taktik


denediler. Otuz yil sonra C onstantinopolis'te eserini kaleme
alan H1ristiyan tarihci Sozomenus'a gore, Uldin'in adamlan,
"Roma tarz1 idare biciminin iistiinliigiinii, imparatorun ha­
y1rseverligini ve en iyi adamlanm odiillendirme konusunda­
ki cabuklugu ve comertligini" Tann'mn izniyle kabul ettiler.
Uldin'in adamlannm kazamlmas1 elbette siyaset felsefesi
iizerine ate§li bir tarti§manm sonucu da olabilirdi veya da­
ha kuvvetle muhtemel, imparatorun comertligine dair somut
bir beklentinin sonucu da olabilirdi . Her halii karda Roma­
hlann plam i§e yarad1; Hunlar parayla ikna edildiler ve ba­
n§ gorii§mesi sonucland1nldi. Adamlannm cogu tarafmdan
terk edilen Uldin, kendini giicliikle Tuna'nm obiir tarafma
atabildi. Uldin'in smmn obiir tarafma bu can havliyle kac1-
§l sirasmda onunla kalan adamlannm cogu ele gecirildi ve
kole olarak satildi.
Hun liderlerin, sadece ba§anh olduklan siirece yanda§­
lanna bel baglamalan beklenebilirdi. Boyle bir diizenleme,
kendi klanlan icinde niifuz s ahibi Hunlann, en iyi h1zh ka­
zanc ve odiil saglama firsatm1 -Gotlara saldirarak veya bir
Roma imparatoru icin parah asker olarak dovii§erek- her
kim sunuyorsa, onu desteklemelerine olanak veriyordu. Bu
kadar istikrars1z bir sistem, manipiilasyona ac1kti. Romah­
lar, 408'de hem ban§l satm alarak hem de onde gelen bir Hun
liderinin kuyusunu kazarak Uldin'e kar§l cifte zafer kazan­
mi§lardi. Dort yil sonra, Olympiodorus Dogu Roma s aray1
adma Hunlara elci olarak gonderildigi zaman, bu taktik tek­
rarland1. Bu elcilik misyonunun tutarh hikayesi giiniimiize
ula§madi. Olympiodorus 'un 407 -425 y1llan arasmdaki o ­
laylan kapsayan uzun tarihinin, bazilan sadece k1s a b i r p a ­
ragraftan ibaret kirk iic parcas1 elimize ula§ml§tir. D aha da
kotiisii, Hunlara elcilik misyonunu anlatan birkac s atir da,
orijinal metnin dort yiizyil sonra Constantinopolis'te ho§go­
riisiiz bir alim tarafmdan yapilan bir ozetinden kalml§tlr.
Bu alim, Olympiodorus'un eserini, "gev§ek ve iistiinkorii der­
lenmi§ , banal ve basitlige egilimli - o kadar ki tarih olarak
s1mfland1rmaya bile degmez" bulmu§tur.

76
BATI N A S I L KAZAN I L O I ?

Olympiodorus, 4 1 2 sonlannda veya ertesi yihn ba§la­


nnda ba§kentten aynld1 ve f1rtmah hava ko§ullannda Yu­
nanistan etrafmdan Adriyatik'e dogru yelken acti. Olympio­
dorus'un rotas1, kar§lla§acag1 Hunlann Orta Tuna'da bulun­
duguna dair iyi bir i§arettir. Bu seyahatinde kendisine bir
muhabbet ku§U da e§lik ediyordu ve Olympiodorus , bu ku§la
gurur duyuyordu. Eseri ozetleyen ve tarihcinin kU§UilUil ye­
teneklerini ovmesini kaydeden ho§goriisiiz alime gore, bu
bile hie §iiphesiz eserin degersizliginin bir ba§ka kamt1ydi.
"Olympiodorus , yirmi y1l beraberinde ta§1d1g1 bir muhabbet
ku§undan da b ahsetmektedir. Bu ku§un taklit edemeyecegi
insan hareketinin cok nadir oldugunu belirtir. Dans edebilir,
§ arki soyleyebilir ve adlan soyleyebilir ve diger ba§ka §eyler
de yapabilirmi§." Bu ku§sever Roma elcisine ve oyuncu ku§a
Hunlann nas1l tepki verdigi maalesef bilinmiyor. Muhteme­
len bazllan, ciddi bir diplomatik misyonun renkli bir yam­
nm farkma vard1 ama cok gecti.
Olympiodorus'un tarihinden giiniimiize gelen cok k1sal­
t1lm1§ versiyon, olaylan s aglam bir §ekilde yeni ba§tan kur­
gulamay1 imkans1z hale getirmektedir, fakat anla§ihyor ki,
Olympiodorus , Donatus diye bilinen onde gelen bir Hunun
oldiiriilmesi olayma ve Kharaton adh bir ba§kasmm itiraz­
lanmn rii §vetle savu§turulmas1 i§ine bula§IDl§tlr. Olympi­
odorus 'un muhabbet ku§u gibi, Kharaton'un dii§manhg1,
olaydaki kendi roliine ili§kin §iipheleri dag1tmayi amacla­
yan bir §a§irtmaca olabilir. Muhtemelen Kharaton, bir bedel
kar§ihgmda Roma !mparatorluguyla dostane ili§kileri siir­
diirmek ve rakibini ortadan kald1rmak icin onlarla komplo
kurma amac1yla Romahlan davet etmi§ti. Ya da belki Do­
natus, Roma elcileriyle yakm ili§ki kurdugu icin, bir ba§ka
rakip grup tarafmdan ortadan kaldmlm1§t1. Bundan daha
fazlasm1 s oylemek cok giir,;:, fakat Olympiodorus'un elr,;:ilik
misyonunun, Romahlann, Hunlardaki kaygan liderlik yap1-
smdan faydalanmak istemelerinin bir ba§ka ornegi olmas1
da muhtemeldir. �iiphesiz, yetenekli bir bireyin, her klandan
taraftar kazanabilmesine imkan tamnmasmm avantajlan ne
olursa olsun, §iddetli rekabeti , oliimciil dii§manhklara do-

77
ATT I L A

nii§tiirecek §ekilde koriiklemenin dezavantajlan da vardi.


Daima degi§en siyasi s adakat, bOliinmeyi ve ic 9at1§may1 te§­
vik ediyordu. Bir liderin ge9ici olarak desteklenmesi, sava§
zamanlannda -en azmdan klsa ve muzaffer bir seferde- i§e
yarayabilirdi, fakat her tiir daimi yiikiimliiliigiin b elirsizligi,
uzun siireli bir s eferin yiiriit iilmesi ve yerle§ik bir toplumun
yonetimi noktasmda cok daha uygunsuz hale geliyordu.
Karadeniz'den Macaristan'a goc ettikleri elli y1l boyunca,
Hun toplumu bir dizi gev§ek baglarla baglanm1§ klan grup­
lan olarak hareket etmi§lerdi. Bu diizenleme, Tuna'mn ku­
zeyinde ya§ayanlan dag1t1p yerlerinden oynatmaya ve baz1
sava§91 Hun gruplannm, Roma ordusunun p arah asker ihti­
yacm1 kar§ilamalanna yetmi§ti. Ger9ekte Hunlar, Roma !m­
paratorlugu i9in hem siirekli bir giivenlik sorunu yaratm1§
hem de kendilerini sorunun coziimiiniin bir par9as1 olarak
sunmu§lardi. Ancak yay1ld1k9a ve yeni topraklar ve halklar
iizerindeki kontrollerini istikrara kavu§turduk9a, siirekli
yagmalann yararhhgmm ve kiirhhgmm bir s1mn oldugu da
a91kti . Firsat91 §iddetin kontrolsiizce devam etmesi, kahc1
bir devletin ihtiya9lanm kar§ilamak i9in yetersizdi. Fethe­
dilen topraklardan sistematik olarak harac toplanacaks a, o
zaman daha istikrarh bir hiikiimet bi9imi tesis etmek zorun­
luydu . Aynca Hun hiikimiyetinin, ozellikle Roma !mp arator­
lugu aleyhine geni§ledigi her sefer, tek bir hedefe odaklan­
may1, miinferit klanlann daha yakm koordinasyonunu ve iyi
planlanm1§ seferler i9in daha biiyiik bir askeri 9abay1 gere­
kiyordu. Daimi ve sorgusuz sualsiz sadakat sunduklan bir
liderin yonetimi altmda birle§meden, Hunlann tahrip edici
potansiyelleri tam olarak fark edilemezdi. Olaganiistii bir
bi9imde, bu gelecek otuz yil i9inde biiyiik oranda ba§anld1.
Belirleyici degi§imler, Uldin ile Attila donemi arasmda Hun
toplumunun orgiitlenmesindeki fark1 ortaya koymaktadir.
Bu degi§imler, daha yaygm olarak 5. yiizyilm ilk yansmda,
Biiyiik Macar Ovasmm s1mrlanna yerle§mek i9in, bozkirla­
nn devasa yabani dogasmdan bat1ya hareket etmi§ go9ebe
bir halkm olaganiistii donii§iimiiniin par9as1ydi.

78
11. B OLUM

HUNLAR VE ROMALILAR
6

IKI KENTIN HIKAYESI

Arcadius 408 y1h May1s aymda C onstantinopolis'te oldii.


Mor ortiilere biiriinmii§ imparator Biiyiik Saray'da ihti§am
i<;inde yat1yordu. "O st diizey sarayhlar (s1ki kidem sirasmda)
yava§ yava§ tek sira halinde yiiriiyerek ge<;iyorlar, sakin yiiz­
leri altm tabutu <;evreleyen mumlann titrek I§Igmda aydm­
lamyordu. Diikkanlar ve kamu binalan kapanm1§ , kent yasa
biiriinmii§tii. Arcadius'un cenazesi vakur bir ge<;it resmiyle
Biiyiik Saray'dan tepeye imparatorluk mozolesine ta§mdI.
Biiyiik bir kalabahk, olii imparatorun §eref muhaf1zmm agir,
ritmik ayak sesini ve korteji izleyen rahibeler ve rahipler ko­
rosunun yiikselen ag1tlanm dinliyordu. Tiitsii kokusu yiiklii
hava <;ok tathyd1. C enaze ge<;idinin arkasmda, en yiiksek §e­
ref yerinde Dogu Roma tmparatorlugunun yeni imparatoru,
Arcadius 'un oglu II. Theodosius yer ahyordu.
Theodosius o zaman daha yedi ya§mdayd1. Tahta prob­
lemsiz <;1kl§1 babas1 Arcadius'un ileri gorii§liiliigii sayesin­
deydi, <;iinkii alt1 y1l once be§ikteki oglunu e§ imparator yap ­
m1§tl . Arcadius'un oliimiinden sonra hi<; taht sorunu ya§an­
mad1, Theodosius zaten imparatordu. Theodosius 'un tek ba­
§Ina imparator oldugu ilk y1llarda ger<;ek idare i§i Dogu'nun
praetorius praefectusu (genel vali) Anthemius tarafmdan
yiiriitiildii. Uzak kokenini bir zamanlar Roma'daki impara­
torlann giivenliklerini iistlenen Praetor Muhaf1zlanndan
alan praefecturahk, Dogu 1mparatorlugunun <;ogunu kapsa­
yan devas a topraklardaki, biitiin adli ve mali i§leri, vergi­
lendirme, asker toplama, kamusal hizmetler ve idari i§lerin
sorumluluklanm iistleniyordu. Ba§anh bir kariyerden son­
ra saraydaki en iist makama kadar istikrarla yiikselen M1sir
dogumlu Anthemius, Arcadius 'un oliimiinden ii<; y1l once bu

81
ATT I L A

makama atanm1§tl. !mparatorun e n giivendigi dam§manla­


rmdan birisiydi ve becerikli, uzla§ma yanhs1 bir politikac1
olarak tammyordu. \: agda§lanndan birisinin yarg1sma gore,
Praefectus Anthemius , "Doneminin en yetenekli adam1yd1 ve
biiyiik sayg1 goriiyordu. Tavsiyeleri dinlemeden once hicbir
i§e kalk1§m1yor ve devlet meseleleri iizerine yakm arkada§­
larmm cogunun fikirlerini ahyordu. "
Anthemius sadece imparatorlugun babadan ogula so­
runsuzca geci§ini saglamad1, aym zamanda Sas anilere bir
sald1rmazhk anla§masm1 kabul ettirmeyi de ba§ ardi . 400
yilmda, bir y1l once tahta c1kan I. Yezdegerd'i kutlamak i­
cin Sasani ba§kenti Ktesiphon' a gonderilen elcilerden birisi
Anthemius idi. I. Yez degerd, 408 y1lmda Roma !mparatorlugu
ile dostane ili§kileri devam ettirmek niyetinde oldugunu be­
yan etti ve Dogu Roma'mn cocuk-imparatoruna isyan etmeye
kalk1§ anlara sava§ acmakla tehdit etti . Sasani kralmm ay­
nca, Arcadius'un mirasmm vasisi olarak hareket etmeyi ve
olgunluk cagma gelinceye kadar gene oglu II. Theodosius 'un
c1karlanm koruma gorevini iistlenmeyi kabul ettigi de ilan
edildi . Bu, dogru da olabilirdi, veya Yezdegerd'in Theodosius
ile aralanndaki karde§ lik b ag1m vurgulayan faydah ve abar­
t1h diplomatik ifadeleri de olabilirdi. Praefectus ve destekci­
leri ac1smdan, Sasani krah gibi giiclii bir hiikiimdann hane­
dan politikalanna ac1k miidahalesi kesinlikle memnuniyetle
kar§ilanacakti. Bu miidahale, Stilicho'nun, oliim do§egindeki
I. Theodosius'un vekili olarak atanmas1yla ortaya c1kan gii­
vensizlik ve aynhgm tekranm onlemeye yard1mc1 oldu. On
be§ y1l sonra, II. Theodosius'un hamisinin C onstantinopo ­
lis'te sarayda degil de, Ktesiphon'da yakla§lk 2000 kilometre
uzakhkta giivenli bir mesafede olmas1 herkesin yararmaydi .
Dogu sm1nnm istikrarh oldugu ve Sas ani kralmm § ah­
sen dost oldugu bilgisi, kuzey s1mrlanmn savunulmasma ve
C onstantinopolis'in giivenligine daha fazla kaynak aktanl­
masma imkan veriyordu. Theodosius, 4 1 2 yilmda Tuna do­
nanmasmm yeniden onanlmas1 emrini verdi. Dikkatle hazir­
lanml§ bir tamirat sistemi, yenilenen p arcalar ve yapilan ila­
veler, yedi y1l icerisinde 225 nehir devriye gemisinin hizmete
sokulacagm1 garanti ediyordu. !mparator aynca, ba§kenti

82
I K I K E N T I N H I KAY E S I

korumak iQiil Anthemius tarafmdan onerilen ikinci b i r sur


hattmm in11as1 plamm da onayladi. 324 yllmda §ehrin kuru­
lu§unda C onstantinus yakla111k 4 kilometrekarelik bir alam
Qevirmek iQin bir sur tasarlam111ti. D oksan y1l s onra C ons­
tantinopolis bu savunma sisteminin d111ma ta11m1§tl. Yeni bir
dizi tahkimat in§a etmek iddiah bir projeydi. Amal(, Cons­
tantinopolis'in kuruldugu yanmadanm tamamm1 korumak
ve kentin biiyiimesinin hedeflenen bu alan iQinde kalmas1-
m s aglamakti. E ski surlann yakla111k bir kilometre otesinde
HaliQ k1y1smdan Marmara k1y1sma kadar uzanan yeni bir
sur kemeri in§a eden Anthemius 'un plam, C onstantinus'un
in§a ettigi savunmay1 neredeyse ikiye kathyordu.
Theodosius surlan -in11aat emrini veren genQ impara­
torun onuruna adland1nld1- Roma !mparatorlugunda o
zamana kadar in§a edilen en heybetli askeri yap1ydi. Kaba
istatistikler bile yeterince etkileyicidir. 55 metre derinligin­
de paralel bir savunma suas1 yakla111k 5.5 kilometre devam
etmektedir. !Q sur neredeyse 1 1 metre yiiksekligindedir (a§a­
g1 yukan dort kat yiikseklik) ve yakla111k 5 metre temel ka­
lmhgma sahiptir. Surlann ortas1 s1k1ca s1k1§t1nlm111 molozla
dolduruldu ve goriinen yiizeyi ise, k1rm1z1 tugla §eritle giiQ­
lendirilmi§ dikdortgen kire1tta111 bloklanyla yap1ldi. !Q sur,
1 8 metre yiiksekliginde diizensiz arahklarla yerle§tirilmi§
doks an alt1 kuleyle b6liinmii§tii. onde 1 5 metre geni§liginde
yiikseltilmi§ bir taraQa vard1 . Bu olii alan 8 metre yiiksek­
liginde bir di§ duvarla perdelendi ve iQ surdakilerle kar111
kar111ya konulmu§ doksan kuleyle giiQlendirildi. Nihayet di§
duvann oniinde bir ba§ka geni§ taraQa ve 6 metre derinligin­
de ve yakla111k 2 metre geni§liginde kuru bir hendek vardi.
Yeni yap1lan bu Theodosius surlarmm siiregiden bak1m ve
onanm1, k1smi ozelle§tirilmeyle finanse edildi . Kuleler, in§a
edildikleri arazilerin sahiplerine kiralandi . Bu degerli emlak
kar111hgmda -hepsi harika kent manzarasma sahipti- kira­
c1lardan kulelerin bak1m masraflanm odemeleri istendi . 4 1 3
y1h Nisan aymda yaymlanan bir imparatorluk emrine gore
"Bundan b oyle, surlann gorkeminin ve ba11kentin istihkam­
lanmn muhafaza edilmesinin yam sua, surlar suadan va­
tanda§larm kendi menfaatlerine kullanacaklardu."

83
ATT I L A

Theodosius surlan son o n yilchr diizenli olarak restore e ­


dilmektedir. Uzun parQalar halindeki i Q surlar v e kulelerinin
QOgu orijinal yiiksekliklerine yakm durmaktachr. <;ogunlukla
arttlc doldurulmu§ biiyiik hendekten geriye QOk az §ey kahm§­
t1r. Yiiksek taraQa artlk goriilebilir halde degildir; ta§lan QOk­
tan sokiiliip gotiirii lmii§ durumdachr. Bir zamanlann hayati
savunma alan1 olan bu yer §imdi varo§ bostanlannm olu§­
turdugu ye§il mozaikleriyle doludur. Burada giin e§in is1ttlg1
beyaz, kireQta§ma kar§l asmalar yeti§mekte, meyveler olgun­
la§maktadir. ! stanbul'a gelen ziyaretQilerin QOk az1 Theodosi­
us surlan boyunca yiiriimeye zaman (yakla§1k yanm giin) ayi­
nyor. 5. yiizyihn ba§mda C onstantinopolis 'te ya§ayanlar iQin
bu saglam tahkimat Qizgisi, Roma !mparatorlugunun giiciinii
ve giivenligini temsil ediyordu. Surlann koruyucu varhg1, im­
paratorluk ba§kentinin ihti§amma katk1da bulunuyordu. Bu
muazzam savunma sistemi sayesinde Akdeniz diinyasmda
ba§ka hiQbir kent, saldmlardan bu kadar iyi korunmad1. Tu­
na'nm giineyindeki smir eyaletleri i§galci bir ordunun eline
geQse bile, C onstantinopolis saglam ayakta durabilecekti.
423 y1h Agustos aymda, agabeyi Arcadius 'tan on be§ y1l
sonra, Bat1 imparatoru Honorius Ravenna'da oldii. Muhte­
melen Honorius'un da, aym babas1 I. Theodosius gibi, odem
problemi vard1. Bu hastahk geleneksel olarak su toplamas1
olarak biliniyor ve hastahga yakalananm bedeni, s1v1 giri­
§ini ve bo§alt1m1m diizenleyemiyordu. Bu hastalarda oliim,
QOgunlukla bObrek yetmezliginden veya akciger Odeminden
veya cigerlerde biriken s1vmm basmc1yla ortaya Qikan kalp
krizinden oluyordu . Amcasmm oliimiine iyi hazirlanan II.
Theodosius hemen harekete geQti ve bati iizerinde hak sahibi
oldugunu iddia etti, fakat yeniden birle§ik bir Roma !mpara­
torlugu kurma te§ebbiisii planlad1g1 gibi i§lemedi. Ravenna
saraymm iist diizey mensuplan ve askeri yetkililer k1demli
bir biirokrat olan ! oannes'i desteklediler. II Theodosius ise
C onstantinopolis'te, halas1 Galla Placidia ve kiiQiik oglu Va­
lentinianus'un taleplerini goz oniine almak zorundayd1 .
Galla Placidia, kusursuz imparatorluk 11eceresine s ahip
bir prensesti. I. Theodosius ile ikinci e§i Galla'nm k1z1yd1

84
IKI K E N T I N HIKAY E S I

ve dolayis1yla Arcadius ve Honorius'un anne ayn kiz karde­


§iydi. Prenseslerin hep giizel oldugunda israr etmek, ah§l­
lagelmi§ bir methetme ise de, Galla Placidia ile kar§ila§an
pek cok ki§i onun muhte§em giizelliginden bahsetmektedir.
Daha akh b a§mda g6zlemciler, Galla'nm keskin zekasmdan,
kurnaz siyasi yargilanndan ve ac1mas1z hirslanndan etki­
lenmi§lerdi. B abas1 6ldiigii zaman yedi ya§mda olan Galla
Milano'dayd1 ve yeni imparator Honorius ile birlikte Bat1'da
kaldi. Alaric Roma'y1 ku§att1g1 zaman, Galla Gotlar tara­
fmdan rehin ahndi. 4 1 7 y1hnm y1lba§mda agabeyinin bas­
k1s1yla g6niilsiizce General Flavius C onstantius ile evlendi.
C onstantius , 408'de Stilicho'nun idam edilmesinden sonra
Honorius 'un en giivendigi komutand1 ve Gotlann Galya'daki
daimi iskamndan sorumluydu.
Flavius C onstantius ve Galla Placidia arasmdaki evlilik,
hanedana ili§kin ima ta§iyordu, 6zellikle de cocuksuz Ho­
norius'un ne kadar dindar bir H1ristiyan oldugunu herkese
g6sterme hevesiyle, kendisini daimi bekarhga adadigrm ilan
ettigi icin. Galla 4 1 7 y1h sonlannda tusta Grata Honoria ad1m
verdikleri bir kiz ve on sekiz ay s onra ise Valentinianus adh
bir oglan dogurdu. 42 1 yilmda Honorius, C onstantius'u e§ im­
parator ilan etti ve iki ya§mdaki Valentinianus'un halefi oldu­
gunu duyurarak, ona etkileyici nobilissimus (en asil) unvamm
verdi. Kendisini Honorius'un gercek varisi olarak g6ren Theo­
dosius, hem Valentinianus'un unvamm hem de C onstantius'a
verilen imparator s1fatm1 tammayi reddetti. Siyasi c1kmaz U­
zun siirmedi. Oliim ve siirgiin her §eyi degi§tirdi. Honorius ile
ortak imparatorlugunun iizerinden yedi ay gecmi§ti ki C ons­
tantius 6ldii. 1ki yil sonra 423 yih ba§lannda dul kans1 ve iki
cocugu Ravenna'dan kacarak C onstantinopolis'e s1gmd1lar.
Dogru veya yanl1§, Galla Placidia, Honorius'u tahttan indir­
mek icin komplo kurmakla suclamyordu. Halefini dikkatle se­
cen Honorius , art1k pi§mand1. Kendisinden sonra Valentinia­
nus'un tahta cikacak olmasmdan ho§nut olan Honorius , onun
tarafmdan tahttan indirilmeye ise hie niyeti yoktu.
Galla Placidia, Dogu saraymda soguk kar§ilandi. Theo­
dosiu s, onu koruyacag1m ifade etmesine kar§m, Valentinia-

85
ATT I LA

nus 'u desteklemeyi reddetti. Honorius 'un oliimiinden sonra


Theodosius hala B at1 iizerindeki kendi hakkm1 ileri siirerek
-biiyiik babas1 I. Theodosius zamanmda k1sa siireligine ol­
dugu gibi- C onstantinopolis'i birle§ik Roma tmparatorlugu­
nun ba§kenti yapmak niyetindeydi. Bu beyhude ve hiikmii
kalmamI§ bir h1rstI. I. Theodosius 'un 1talya iizerine sefere
Qikarak Magnus Maximus ve Eugenius gibi gas1plan yenme­
sinin iizerinden geQen kirk y1lda QOk §ey degi§mi§ti. Roma
Alaric tarafmdan yagmalanmI§ , Ren smm QOk ciddi biQim­
de ihlal edilmi § , Gotlar Galya'da kendilerine yeni bir yurt
bulmu§lar ve Hunlar Biiyiik Macar Ovasma yerle§mi§lerdi .
Bat1 tmparatorlugu, Akdeniz'in diger ucundan yonetilemez­
di; art1k QOk istikrars1zd1 ve savunma sistemi Qok k1nlgand1 .
Aynca, Honorius 'un oliimiinden sonra, biirokrasiden gelen
toannes'e verilen giiQlii destek, Ravenna'daki etkili saray
mensuplarmm baghhklanm, 1 500 km dogudaki C onstanti­
nopolis 'e dondiirmeye kalk1§acak her te§ebbiise direnecekle­
rinin Qarp1c1 bir gostergesiydi .
toannes ' in isyamyla kar§1la§an Theodosius Qabucak go­
rii § lerini degi§tirdi ve geriye doniik olarak, olmii§ C onstan­
tius 'u imparator ve Valentinianus'u da Honorius'un me§ru
varisi olarak tamdI. Dogu ve Bat1 arasmdaki bag, Theodo­
sius 'un o sirada daha iki ya§mda olan k1z1 Licinia Eudoxia
ile Valentinianus arasmda ileride yapilmas1 planlanan bir
evlilikle giiQlendirildi. 425 y1lmda Flavius Aspar komutasm­
da alelacele toplanm1§ bir kuvvet Kuzey 1talya'ya gonderildi.
Modern Venedik'in yakla§ik 1 00 kilometre dogusunda, Adri­
yatik k1y1smda yer alan Aquileia kenti ele geQirildi ve k1sa
siire s onra da Ravenna dii§tii. tmparatorluk ordusunun iler­
leyi§ini Tann'mn iradesinin teyidi olarak gorenler, QOban k1-
hgma giren bir melegin As par' a, kenti Qevreleyen batakhklar
arasmdaki gizli patikay1 gosterdigini iddia ettiler. Daha §iip­
heci olanlar, yolu gosterenin -gordiigii hizmete kar§ihk Qok
iyi Odiillendirilen- gerQek bir QOban oldugunu dii§iindiiler.
Bu teoloji tart1§masmm toannes aQ1smdan QOk az onemi
vardI. Aquileia'ya siiriiklenip gotiiriilen ba§ans1z gas1p, bir
e§ek iizerinde hipodrom Qevresinde dola§tmldI. tktidann-

86
I K I K E N T I N H I KAY E S I

dan edili§ ini canlandiran basit b i r p antomimde yer almaya


mecbur biraklld1g1 zaman, kalabahk onu yuhaladi. Bu a11a­
g1lanmadan s onra toannes'in sag eli kesildi ve kellesi vurul­
du. Galla Placidia ve iki cocugunun, altmla siislenmi§, mor
perdelerle golgelenmi§ koltuklanndan bu ac1mas1z gosteriyi
ac1mas1z bir kay1ts1zhkla izledikleri vars ayllabilir. Manzara,
saray politikalannm risklerinin oliimciil derecede yiiksek
olduguna dair zalim bir uyanydi. Suclular gibi sakatlanan
kaybedenler arenada olmeye miistahaktllar; kazananlar ise
ihti§ amh imparatorluk locasmdan kaybedenlerin idam1m
izleme imtiyazm1 elde ediyorlardi.
Bu zafer kutlamalanna kar§m sava§ heniiz bitmi§ degildi.
toannes birkac ay once, Flavius Aetius adh orta dereceli bir
saray yetkilisini yiiklii miktarda altmla Hunlann destegini
almak icin gondermi§ti. Miikemmel bir idari ve askeri hizmet
gecmi§ine sahip, varhkh ve niifuzlu bir aileden gelen Aetius
iyi bir s ecimdi. Kuzey Afrika'da bir eyaletin valiligini de yap­
m1§ olan babas1 Gaudentius , Galya'da bir imparatorluk ordu­
suna komuta ederken bir ayaklanma sirasmda oldiiriilmft §tii.
Aetius yanhlan, onu hayranhk ifadeleriyle anlat1yorlardi.

Aetius orta boyluydu, saglam viicudu ve erkeksi bir


goriinii§ii vard1, ne ince ne de t1knazdi . . . Kendisini
yanh§ i§ler yapmaya te§vik edenlere kanarak asla he­
definden sapmadi . Kendisine yanh§ yap1ld1g1 zaman
bile cok sabirhydi. Her zaman cah§maya hevesliydi.
Tehlikeyle kar11lla11t1gmda cok cesurdu ve achga, su­
suzluga ve uykusuzluga dayanma konusunda fevka­
ladeydi . Daha erken ya§lannda, kaderinde biiyiik bir
iktidar sahibi olacagmm farkmda goriiniiyordu.

Aetius daha gene bir delikanhyken 409 y1lmda, diger a­


ristokrat rehinelerle beraber, 1 0.000 Hun parah askerine
kar111hk Honorius'un verdigi garanti olarak Hunlara gonde­
rilmi§ti. Tuna'nm obiir yakasmda, vaktini Hun seckinlerinin
ogullanyla beraber geciren Aetiu s ' a iyi davramlmi§tl. Geri
dondiigii zaman harika bir binici ve hedefini miikemmel tut­
turan bir okcuydu. Aetius aynca Hunlarla bir dizi saglam

87
ATT I L A

arkada§hk kurmu§tU -Romahlann onyargilannm tersine­


Hunlan hem s ayg1deger hem de giivenilir bulmu§tU. 1 oan­
nes'in 425 yihnda kendi lehine ctevirmeyi iimit ettigi, i §te
bu imtiyazh ili§kiydi. Gorev ba§anyla tamamlanm1§tl. Ae­
tius'un baglantilanyla 1 oannes'in nakit parasmm bir araya
geli§i biiyiikcte bir ordu toplanmasm1 s agladi. B azilan pa­
nikten kaynaklanan abart1yla 60.000 ki§ilik bir Hun ordusu­
nun Ravenna'ya dogru yiiriidiigiinii iddia ettiler. Fakat yar­
d1m ctok gect geldi, ctiinkii bu parah askerler Kuzey 1talya'ya
girmezden iict giin once 1oannes idam edilmi§ti. Aspar'm or­
dusuyla bedeli ag1r bir kar§ila§ma sonrasmda Aetius , 1 oan­
nes'in davas1m birakt1 ve bunun yerine kendi davasm1 giit­
meye ba§ladi. Galla Placidia'nm anla§ma yapmaktan ba§ka
sectenegi yoktu; goniilsiizce de olsa Hun parah askerlerin iic­
retlerini odemeyi ve Aetius'u Galya'daki imparatorluk kuv­
vetlerinin komutam olarak atamay1 kabul etti.
1 oannes 'in idam edildigi haberi Constantinopolis'e ula§­
t1g1 zaman, Theodosius, hipodromda at yan§lanna nezaret
ediyordu. Derhal oyunlann geri kalan boliimiinii iptal etti
ve bir §iikran duas1 yapilmasm1 emretti. Alelacele bir zafer
gectidi olu§turuldu ve kentin spor fanatiklerinin tezahiirat1-
nm yerini her daim muzaffer 1 s a'yi oven ilahiler aldi. Raven­
na'da Galla Placidia bir yandan Tann'ya §iikranlanm sunar­
ken, diger yandan hict §iiphesiz, t oannes'in yok edilmesinden
sonra destekctilerinin de ortadan kald1nlmasm1 veya siirgii­
ne gonderilmesini arzuluyordu. Galla kendi dii§manlanm
iist diizey gorevlere getirmek zorunda kald1gma icterliyordu.
Galla'nm gerctekle§mesi ictin dua ettigi muzafferane donii§
elbette bu degildi. Aetius'un iist diizey askeri bir makam1
ba§anh bir §ekilde, giict yoluyla ele gectirmesi Hun parah
askerlerinin imparatorlugu savunmak ictin degil, hirsh Ro­
mah generallerin hizipcti ctikarlanna hizmet etmek ictin kul­
lamlabilecegi ihtimalini de gostermi§ti. 0 an ictin saraydaki
herkes , yeni ctocuk imparator III. Valentinianus'a ve kudretli
annesine bagh olduklanm ilan ettiler. Ancak, Aetius ve Hun
ordusunun ctok degil, s adece birkact giin once 1talya'ya gel­
meleri durumunda Ravenna'y1 yonetenlerin 1 oannes ve onun
destekctilerinin olacagmm herkes tedirginlikle farkmdaydi .

88
7

fie; CEPHEDE SAVA�

Galla Placidia ve III. Valentinianus 'un iktidan ellerine almala­


nndan be§ yil once, bir cileci Hlristiyan grubunun fanatik li­
deri, Sasanilerin modern Irak'm giineyinde bulunan Huzistan
eyaletindeki bir tapmag1 ate§e verdi. Bu a§m koktenci, muha­
f1zlar tarafmdan olay yerinde oldiiriilmeyi umuyordu. Bu inti­
har eyleminin amac1, Sasani 1mparatorlugunun ana dini Zer­
dii§tliige etkili bir darbe vurmaktl. Grubun lideri H1ristiyan
piskopos Abdaas , tapmag1 ate§e vermeyi ba§ard1 ama derhal
oldiiriilmedi. Tutuklanan Abdaas, son yirmi yildir H1ristiyan­
hga ho§gorii gosteren I. Yezdegerd'in huzuruna c1kanldi. Ab­
daas ve yanda§lan Sasani krahnm fikir degi§tirmesine neden
oldular, Sasani kralmm, Huzistan'daki diger inanclara men­
sup topluluklarla uzla§ma mesaj1 olarak, yakt1klan tapmag1
yeniden in§a etmeleri onerisini reddettiler. Abdaas'm reddi,
imparatorlugundaki baz1 H1ristiyanlann Sasani toplumuyla
biitiinle§meye niyetlerinin olmad1gma Yezdegerd'i ikna etti;
dahas1 kralm liberal politikalan H1ristiyanlann yikic1 faali­
yetler giitmelerine avantaj saghyordu. I. Yezdegerd goniilsiiz­
ce kar§l tedbirler almmas1 emrini verdi. H1ristiyanlar topla­
nacak, idam edilecek ve kiliseleri yikilacakt1. Bu sistematik
Sasani misillemesi kar§ismda baz1 H1ristiyanlar inanclan
icin olmeyi secti; bir kism1 ise smmn obiir yakasma kacarak
Roma 1mparatorlugundan s1gmma istediler.
Yezdegerd'in H1ristiyanlara uygulad1g1 baskl politikas1
C onstantinopolis'te tepki gordii. Ertesi yil Yezdegerd'in og­
lu ve halefi Behram doneminde bu baskl politikas1 artmca,
Theodosius sert bir askeri kar§ihk verilmesini emretti. Bu
Roma ! mparatorlugu tarihinde onemli bir and1: tlk kez bir

89
ATT I L A

imparator H1ristiyanlan korumak i(,{in a(,{1kca sava§ ilan e­


diyordu. Theodosius'un taraftarlan Tann'nm Romahlardan
yana oldugunu iddia ediyorlardi. Sasaniler adma sava§mak
i(,{in yola (,{Ikan 1 00.000 (,{61 Arabmm ilahi bir deh§ete kap1l­
d1klan ve kendilerini Firat Nehrine att1klan bile iddia edildi.
Ancak, boyle dogru zamanda ger(,{ekle§en mucizelere ve sa­
va§ alanmdaki baz1 erken ba§anlara kar§m, Roma kuvvet­
leri kuzey Mezopotamya'da belirleyici bir iistiinliik kurmay1
ba§ aramadi. 422 y1lmda miizakereler ba§lad1 ve ban§ tekrar
saglandi . Her iki taraf smir boyuna ek tahkimat yapmama
konusunda anla§tl ve tran'daki Hiristiyanlara ve say1lan (,{Ok
daha az olsa da Roma topraklanndaki Zerdii§tlere kar§ihkh
olarak ho§g6rii gosterilecegini ilan ettiler.
Theodosius 'un !ran' a kar§1 topyekun bir s ava§tan bir y1l
gibi siire bile ge(,{meden vazge(,{mesinin 6nemli bir sebebi,
Tuna'nm 6biir yakasmdan gelen ani bir sald1nydi . 422 y1-
h ba§mda Roma ordusunun Sas anilerle me§gul olmasmm
firsatm1 kullanan Hunlar, Trakya'mn giineyine dogru (a§ag1
yukan bugiinkii Bulgaristan) inmeye ba§lad1lar. Ne bu s ald1-
rmm nas1l organize edildigi biliniyor, ne de bu sald1nda Hun
birliklerini yoneten liderin ad1m belirten herhangi bir kay1t
bulunur. Akmdan sadece bir 6. yiizy1l vakayinamesinde k1sa
bir ba§hk olarak soz edilmektedir: "Hunlar, Trakya'y1 hara­
beye (,{evirdiler. " Belli ki bir smir 6tesi akmdan (,{Ok daha bii­
yiik olan bu saldm, birliklerin Mezopotamya'dan derhal geri
(,{agnlmas1m gerektiriyordu. Theodosius 'un dinsel co§kusu­
nun s1k1 stratejik sm1rlan vardi. Balkanlarm savunmas1 i(,{in
gereken ins an giiciinii s adece Sasanilerle yap1lacak bir ban§
temin edebilirdi . 3 Mart 422'de yaymlanan bir yas a , biiyiik
bir askeri harekatta laz1m olan levaz1mm bir k1smmm alela­
cele temin edilmesini emrediyordu. !mparator, C onstantino­
polis surlanndaki kuleleri kiralayan toprak sahiplerine acil
bannma ihtiyacma yard1mc1 olmalan talimat1m verdi: "Faal
hizmetten donen veya sava§a gidecek en sad1k askerlerimiz,
bu en kutsal kentin yeni surlanmn her bir kulesinin alt kat1-
m kendi ihtiya(,{lan i(,{in kullanacaklardir."
Ordunun yeniden sevk edilmesi, Hunlan bir ban§ anla§­
masma zorlamak i(,{in yeterli oldu. Hunlar, y1lhk yakla§ik 1 60

90
0� C E P H E D E SAVA�

kilogram altrnhk bir odeme SOZU kar§Ihgrnda geri 9ekildiler.


C onstantinopolis 'te hem Hunlarla hem de Sasanilerle van­
lan anla§malarrn hirer ba§an olarak sunuldu. ! mparatorun
bir biistii, Theodosius surlannrn hemen dt§mda Marmara
kly1smdaki askeri ge9it alam Hebdomon' a yerle§tirildi. Bu
bust giiniimiize ula§mami§sa da, kaidesinde yer alan bir ya­
z1t (parcalan §imdi ! stanbul Arkeoloji Miizesindedir) Theo­
dosius'u "her yerde ve ebediyen muzaffer" sozleriyle oviiyor­
du. Bu elbette dogru degildi, fakat ne Sas anileri ne de Hun­
lan yenmeyi ba§armca, ban§ g6rii § mesi yapmak ve bunu da
bir Roma zaferi olarak kutlamak daha zekiceydi.
Theodosius 'un yiiz yiize kald1g1 bir sonraki krizi oyle 9a­
bucak ve basit §ekilde 96zmesi ihtimal dahilinde degildi. Bu
krizin temelinde, Hunlann bir ku§ak once bat1ya yay1lmas1-
nm yaratt1g1 karma§a vardi. Vandallar Arahk 406'da Ren Neh­
rini a§ml§lar; buradan da Galya'ya dogru ilerlemi§ler ve 409
yllrnda ! spanya'ya ula§mi§lardi. Vandallar yirmi yll sonra,
giivenle yerle§ecekleri bir toprak bulmayi ba§aramad1klan
i9in, C ebelitank Bogazm1 a§tilar. Vandallann Kuzey Afrika'ya
ge9i§leri, imparatorlugun biitiinliigii a91smdan ! spanya'da
bulunmalanndan cok daha ciddi bir tehditti. Afrika eyaletleri
Akdeniz'deki en varhkh topraklardandi. Geni§ k1yi §eridi bo­
yunca uzanan biiyiik tanm 9iftlikleri, bol miktarda §arap, yag,
tah1l ve vergi geliri getiriyordu. Afrika, Roma diinyasmm hu­
bubat ambanydi. Biiyiik iskelesi antrepolar ve iyi donat1lm1§
tezgahlarla cevrili olan Kuzey Afrika'nm ana limam Kartaca
(C arthago) zengin bir kentti. Kartaca, 200.000'lik niifusuyla,
biiyiikliik ve onem bak1mmdan Roma, Constantinopolis, An­
tiokheia ve Nil k1y1smdaki ! skenderiye ile yan§iyordu. 429
yilmdaki Vandal i§gali, tek bir deniz etrafmda birle§mi§ im­
paratorluk diinyasm1 parcalamakla tehdit ediyordu. Romah­
lar Akdeniz'den klsaca mare nostrum (bizim deniz) diye soz
ediyorlard1 ve yakla§1k be§ yii zy1l boyunca imparatorluk bu
denizin kly1lanm 9epe9evre sarmi§tl. Kuzey Afrika kly1smm
kaybedilmesi !talya'yi saldmya maruz birakacakt1. Vandal­
lar, Kartaca'dan bir i§gal donanmas1 haz1rlayarak, Roma'ya,
Ravenna'ya ve hatta Constantinopolis 'e ula§ abilirlerdi. Dogu

91
ATT I L A

ve kuzey srmrlan boyunca yapilan tahkimat, imparatorlugun


Sasanilerden ve Hunlardan korunmasm1 saglayabiliyordu,
ancak Afrika'dan gelecek bir s aldmya kar§l bu tahkimat, ta­
mamen yanh§ yone bakar durumdaydl.
Roma tmparatorlugunun 4. yiizyilda bOliindiigii zaman,
Kuzey Afrika -M1s1r ve Libya dt§mda- Bat1'ya tahsis edilmi§­
ti. Ancak Vandal i§gali kar§tsmda Theodosius, boyle kritik bir
c;:att§mayi on bir ya§mdaki III. Valentinianus'un ve annesinin
yonetimine birakmak istemedigi ic;:in, miidahale etmeye ka­
rar verdi. 425 y1lmda Aquileia ve Ravenna'y1 ele gec;:iren Fla­
vius Aspar, Bat1 1mparatorlugu komutam Bonifacius'un giic;:­
lerini tahkim etmek ic;:in, 43 1 y1hnda bir orduyla Afrika'ya
gonderildi. Bu yakm askeri i§birligi, onceki siirtii§melerle
tamamen z1ttl. Ortaya c;:1kan Vandal tehlikesi, uyu§mazhk
riski almamayacak kadar biiyiiktii. Dogu ve Bat1 imparator­
luklannm kaynaklanmn birle§tirilmesinden c;:abuk ve kesin
bir zafer elde edilecegi iimit ediliyordu. Fakat liderleri Geise­
ric yonetimindeki Vandallar c;:ok da kolay bastmlam1yordu.
Bonifacius ve Asp ar, Vandal ilerleyi§ini durdurabildiler, fa­
kat daha fazlas1m yapamadilar. 432 y1h ba§lannda yap1lan
meydan sava§mda Roma ordusu yenilip Kartaca'ya c;:ekildi.
1ki yil sonra, Vandallann yerlerinden sokiiliip at1lmas1 ic;:in
Theodosius 'un Afrika cephesine ilave kaynaklar aktarmas1
gerektigi net bir §ekilde ortaya c;:1km1§tl. Uzak iilkelere sa­
va§a gitmeye karar veren hiikiimetler ic;:in, bu olaylann izah
c;:aresi her zaman bulunabilir. fie;: yilhk zorlu bir sava§tan
sonra geri c;:ekilmek siyasi olarak cazip degildi ve bu kez geri
c;:ekili§i askeri zafer olarak sunma ihtimali c;:ok dii§iiktii. Da­
ha once kendisini "her yerde ve ebediyen muzaffer" ilan eden
Theodosius'un, Kuzey Afrika'y1 terk etmekle Bat1'ya s1rtm1
dondiigii dii§iiniilebilirdi.
Bu donemde kuzey smmnda herhangi bir ciddi tehdit e­
maresi de yoktu. Hun lider Rua ile diplomatik ili§kiler ku­
rulmu§tu. Rua 430'da olen karde§i Oktar ile birlikte, Uldin,
Donatus ve Kharaton'dan sonra Romah yazarlan tarafmdan
ad1 kaydedilen bir Hun liderdi (Rua veya Oktar 422'deki Trak­
ya i§galini yoneten isimsiz Hun lider olabilir) . Rua 434 y1h

92
0� C E P H E D E SAVAS

ba§mda C onstantinopolis saraymdaki Hun elc;:isi Eslas vas1-


tas1yla, Tuna'mn kuzeyindeki bir dizi kabileye kar§l saldin­
ya gec;:meye niyeti oldugunu bildirdi. Hun hiikiimdan smmn
ote yakasma kac;:arak Roma ordusuna katilan her gencin ge­
cikmeden teslim edilmesi hususunda israrc1ydi. Bu taleple­
rin nihai c;:oziimiine ili§kin miizakereler devam ediyordu ve
kis a zaman once bir tur daha gorii § me ic;:in elc;:iler gonderil­
mi§ti . Theodosius ve dam§manlan dikkatle olc;:iiliip bic;:ilmi§
bir risk ahyorlardi. Genel olarak bir Hun i§gali ihtimalinin
dii§iik oldugu kanaatindeydiler. Bu § artlar altmda impara­
torlugun en fazla yaranna olan, Geiseric'le sava§a devam
etmekti. Afrika'ya gonderilen kuvvetler, Tuna eyaletlerinin
savunmas1 ic;:in geri c;:agnlmayacakt1. Bunlar Afrika'da kala­
caklar ve i§i bitireceklerdi.
Birkac;: ay s onra, 434 y1h yazmda Hunlar saldmya gec;:­
ti. Muhtemelen miiltecilere ili§kin miizakereler sonuc;:suz
kalmi§tl . Belki de Rua, ba§mdan beri elc;:ileri kandmyor ve
diplomatik c;:eki§melerle gerc;:ek niyetini maskeliyordu. Ya
da Afrika'daki Roma askerlerinin kuzeye sevk edilmeyecek­
leri ac;:1k bic;:imde ortaya c;:1kt1g1 ic;:in, tamamen f1rsatc;:1hkla,
plan degi§mi§ti. Hunlar Trakya'y1 tahrip ederek yava§ yava§
Constantinopolis'e dogru ilerliyorlar, kentin deh§et ic;:inde­
ki vatanda§lan ise uzun ve kanh bir ku§atma bekliyorlar­
di. C onstantinopolislilerin giivenligi, Theodosius surlannm
s aglamhgma b aghydi. Ba§kentin yeni savunma sistemi ilk
kez gerc;:ek bir sava§ta test edilecekti. Sarayda Rua'nm i§­
galini ongoremeyenleri ele§tirenler, bu ele§tirileri haks1z
buluyorlard1. Neticede, Theodosius'u ikna etme hususunda
olas1hkla acele ederlerken, mevcut biitiin verileri dikkatle
inceleyerek makul bir sonuca ula§ml§lardi . Bazen, o anm
§ artlannda dogru goriinen yargilann, sonradan tamamen
yanh§ oldugu ortaya c;:1kmas1, ac1mas1z bir siyasi hakikattir.
Bir krizin c;:oziimiinde §ansm b azen s aglam bir yarg1 ka­
dar onemli oldugu da aym §ekilde dogrudur. Hunlar hic;:bir
haber gondermeden geri c;:ekildiler. Bu ani geri c;:ekilmenin
nedenleri belirsizdir, en iyi ac;:1klama Rua'nm oliimii olabilir.
Muhtemelen halefleri, sefer esnasmda -ve ozellikle de 1mpa-

93
ATT I L A

ratorluk ba§kentinin surlan oniinde- otoritelerini s aglama


hususunda kendilerini giivende hissetmediler. Theodosius ,
Hunlann geri cekili§inin, ettigi dualara dogrudan cevap
veren Tann'mn i§i olduguna inamyordu. C onstantinopo­
lis 'te Rua'nm tannmn gonderdigi bir y1ldmmla yamp kiil
olduguna ili§kin dedikodular c1kt1. Adamlannm da bir veba
yiiziinden oldiigii ve meteorlarla kavruldugu soyleniyordu.
Ba§kent patrigi Proclus bir vaazda kentin kurtulu§U icin
§iikranlanm ifade ederken, bu olaylarm E ski Ahit peygam­
berlerinden Hezekiel'in gorii lerinde onceden anlat1ld1gma
inamyordu. Peygamber Hezekiel'in Gog'un yenilecegine dair
gorii§ii, §imdi art1k Hunlara uyarlanabilirdi: ":;ioyle der Yiice
Tann: 'Ey insanoglu, yiiziinii Gog'a cevir, Magog'un iilkesine
cevir . . . Taun ve katliam gondererek onunla hesapla§acag1m
ve onun ve siiriilerinin iizerine ve onunla birlikte olanlarm
iizerine sel gibi yagmur, dolu, ate§ ve kiikiirt yagdiracag1m. "'
! mparatorluk ba§kenti ya §ans eseri veya Tann'mn ye­
rinde miidahalesiyle kurtulmu§tu, fakat art1k yiiriittiigii
politikadan cok dindarhg1yla gosteri§ yapan Theodosius,
ba§ anyla biitiin itibanm kazandi. !ki olaydan pacay1 s1yir­
ma (Sasaniler kar§1 ac1lan topyekun sava§tan geri donme ve
Rua'mn beklenmedik oliimii) , biiyiik askeri felaketleri onle­
mi§ti. tnanch bir H1ristiyan olan Theodosius'un hie §iiphesiz
zulme ugrayan dinda§lanm korumak mecburiyetinde olma­
sma ragmen, Sas anilere act1g1 seferden muhtemelen s akma­
bilirdi. Afrika'daki sava§ daha acildi. Sava§madan kontrolii
Vandallara b1rakmak, imparatorluk parcalamrken kenarda
dunnak gibiydi; imparator ve dam§manlanmn bir Afrika se­
ferinin riskini goze almaktan ba§ka secenekleri yoktu, ancak
durumu yanh§ degerlendinnek Constantinopolis'i tehlikeye
atacakti. Theodosius itibanm dii§iinerek, askerlerin geri ce­
kilmesine imkan verecek bir uzla§may1 kabul etmeye raz1ydi.
Rua'nm oliimiinden bir yll sonra 435'te Valentinianus , Nu­
midia eyaletinde Vandallann §imdiye kadar i§gal ettikleri
topraklan onlara birakan bir anla§may1 resmen onayladi.
Neticede Kuzey Afrika, Bat1 t mparatorlugunun parcas1ydi.
Daha verimli topraklar (a§ag1 yukan giiniimiiz Tunus'ul ha-

94
UC C E P H E D E SAVAS

yati i:ineme sahip liman kenti Kartaca ile birlikte Roma'nm


elinde kaldi .
Theodosius 'un bu tavizleri kabul etmekten ba§ka yare­
si yoktu . Tuna sm1nm ve imparatorluk ba§kentini Hunlara
kar§l savunma ihtiyac1, Dogu Roma tmparatorlugunun da­
ha biiyiik stratejik hedefler giitme yetenegini ciddi biyimde
sm1rland1nyordu . Giiylendirilen tahkimat, daha fazla nehir
devriye gemisi ve Theodosius Surlannm in§as1, kuzey smir1
iizerindeki bask1y1 azaltm1§ ancak ortadan kald1rmam1§tl .
Bu i:inlemler, biiyiik i:ilyekli b i r i§gali i:inlemekten ziyade dii§ ­
man ilerleyi§inin yava§lamasma yard1mc1 oluyordu. Rua'nm
alevler iyinde i:iliimiinii kutlamak iyin tiim nedenler mevcut­
tu. Uldin'in yenilgisi veya Olympiodorus'un elyilik misyo­
nu ve Donatus'un i:ildiiriilmesi olaylanm hat1rlayanlar iyin,
Rua'nm ordusunun ani geri yekili§i, Hun problemini yi:izmek
iyin, rakip klanlann uzun bir ii{ s ava§ta kendilerini tiiketme­
leri gibi bir ihtimali daha ortaya y1kardi. C onstantinopolis
patrigi gibi, ya§ad1klan olaylarm peygamber Hezekiel tara­
fmdan i:ingi:iriildiigiinii iler siirenler hiy §iiphesiz onun si:izle­
riyle biraz da sevindiler: "�i:iyle der Yiice Tann: '1§te bak! Ey
Gog, kar§mday1m . . . Sol elinden yaym1 vuracag1m ve oklanm
sag elinden dii§iirecegim. " '
Ancak b u ziigiirt tesellisiydi. Hezekiel Gog'un mahvolma­
s1m i:ingi:irmii§ olabilirdi, fakat onun i:ingi:iriisii Deccal ve diin­
yamn sonuyla ilgiliydi. tmparatorun, biitiin dini inanylanna
kar§m, imparatorlugun di§ politikas1m, H1ristiyan patrigin
Eski Ahit okumas1 temelinde olu§turmas1 beklenemezdi. Belki
Gog nihayetinde yenilmi§ti, ama son gelen raporlar, Hunlann
yeniden toparlanmaya ba§lad1klanm ve Rua'mn yerini iki ye­
geninin ald1gm1 gi:isteriyordu. �imdi her §ey bu ikilinin or'tak
otoritelerini dayatma yeteneklerine b aghyd1. Ve bu da, Heze­
kiel peygamberin yard1mlanna ragmen tahmin etmesi giiy bir
§eydi. Tuna'nm i:itesindeki durumun ta.ma.men anla§1lmas1 ve
bunun giivenlik ay1smdan degerlendirilmesi iyin, Theodosius
ve askeri dan1§manlanna daha fazla bilgi gerekiyordu. 0 an
iyin, yeni Hun liderler iki garip ve tanmmadik isimden ba§ka
bir §ey degildi: Bleda ve kiiyiik karde§i Attila.

95
8

SILAH KARDE�Lt<1t

Attila bozkir i;ocugu degildi. Muhtemelen 5. yiizy1hn ba§m­


da Biiyiik Macar Ovasmda bir yerde diinyaya gelmi§ti . Atti­
la'mn babas1 Mundiuch diye biliniyor, annesinin ad1 ise bi­
linmemektedir. Mundiuch, 420'lerin sonlannda ve 430'lann
ilk yansmda Hunlann lideri olan Oktar ve Rua'nm karde­
§iydi . 1\ma'nm kuzeyinden en giii;lii ailenin mensubu olarak
Attila olduki;a imtiyazh yeti§mi§ti. Kesinlikle, Ammianus 'un
tasavvur ettigi, yurtsuz, yan a<; bir barbar i;ocugu degildi .
"Hunlann ba§lanm sokacak binalan yoktur . . . Onlar arasm­
da i;at1s1 kaml§ veya sazla ortiilmii§ bir kuliibe bile bulun­
maz . <;ogunlukla daglarda ve ormanlarda amai;s1zca dola§ir­
lar ve daha be§ikteyken soguga, ai;hga ve susuzluga dayan­
may1 ogrenirler." Ammianus hayal kmkhgma ugrayacakt1
ama Attila'nm ne ke<;i derisinden tozluklar takm1§ olmas1 ne
de tarla faresinin derisinin bir araya getirilip dikilmesiyle
yapilm1§ k1yafetini, lime lime olup pari;alanana kadar s1rtm­
dan i;1karmam1§ olmas1 miimkiindii.
Gen<; Attila vaktinin i;ogunu agabeyi Bleda ile birlik­
te gei;iriyordu . Birlikte oki;ulugu, k1hi;la ve kementle nas1l
dovii § iilecegini ve ata nas1l binilip bakilacagm1 ogrendiler.
Muhtemelen her ikisine de Goti;a ve Latince konu§ma ve o­
kuma ogretilmi§ti. Latinceyi Roma tmparatorlugu ile i§leri
yiiriitiirken, Goti;ayi ise Orta ve Dogu Avrupa'da fethettikleri
topraklan kontrol ederken kullanacaklard1 . Attila ve Bleda
askeri ve diplomatik taktiklerle ilgili bir §eyler de ogren­
diler. Rua ve Oktar, Roma eli;ilerini kabul ettikleri zaman,
Attila ve karde§i arka planda bir yerlerde hazir bulunmu§
olabilirlerdi. Keza Tuna'nm kar§1smda ve Biiyiik Macar Ova-

96
S I LA H KAR D E S L I C I

smm kuzeyinde Hun akmlannda gene Attila ve Bleda onemli


roller iistlenmi§lerdir. Hie §iiphesiz baz1 iist diizey Hunlar,
amcalan gibi, Attila ve Bleda'mn da giiniin birinde Hunlan
birlikte yoneteceklerini tahmin ediyorlard1.
Ancak bu kesin degildi. Oktar'm oliimiinden sonra Rua,
iktidan payla§mas1 iein yap1lan biitiin bask1lara direnmi§ ­
ti. Rua'nm Roma topraklannm ielerinde aniden olmesi, ye­
genleri iein tehlikeli bir an olmahd1r. Belki, Attila ve Bleda
ortak yonetimin yeniden kurulmas1m arzulayanlann deste­
gine sahiptiler, belki ba§kalan Rua'nm C onstantinopolis 'e
yiiriimesinin stratejik faydasma fazla inanm1yorlard1 ve
diizenli bir geri eekilmeye onciiliik edebilecek kadar cesur
yeni komutanlann pe§inden gitmeye hazirdllar. Belki de ger­
eekten onemli olan Rua'nm sefer esnasmdaki ani oliimiiydii.
Bu durum, Attila ve Bleda'ya eve donmeden once ordunun
baghhgm1 temin etme imkam verdi. Hie §iiphesiz, arkalann­
da, Biiyiik Macar Ovasmda rakip adaylar vardi. ! ktidan ele
geeirirken, Attila ve Bleda'mn ellerini kana bulam1§ olmalan
muhtemeldi. Belki Rua'nm da kendi ogullan vardi. �ayet bu
dogruysa onlar hakkmda hiebir §ey bilmiyoruz. Babalannm
oliimiinden sonra, eok fazla ya§amaml§ olabilirler.
Hem Oktar hem de Rua, Tuna'nm kuzeyindeki topraklar­
da Hun kontroliinii giielendirmi§lerdi. Bu siiree hakkmda -
yine Romah yazarlann ilgisizliginden dolay1- sadece birkae
bilgi pareas1 mevcuttur. Paniumlu Priscus 'a gore, Rua 434
y1lmdaki i§galden once, sm1n geeip Roma ordusuna katllan,
"Amilzuri, ! timari, Tounsoures, Boisci ve Tuna yakmlannda
ya§ayan diger kabileler"e mensup miiltecileri engellemekle
me§guldu. Bu kabileler hakkmda hiebir §ey bilinmiyor; en
iyi tahmin bu kabilelerin Karadeniz'in etrafmda ya§ ayan
bozklr halklanndan olduklan ve 4. yiizy1lda Hunlann bat1-
ya goeleriyle birlikte Avrupa'ya siiriiklendikleridir. Bunlarm
baghhklan art1k kesin degildi ve Romahlann safma gee­
mek avantajlanna olabilirdi. Boyle bir durum askeri giiele
engellenecekti. Rua, planlanm aniden degi§tirip Roma ! m­
paratorluguna kar§l harekete geemeden once, Theodosius
ile, Hun askerlerinin Tuna'nm kuzey k1y1larma, Roma askeri

97
ATT I L A

miidahalesi olmadan sefere c;1kmasma izin verecek bir an­


la§ma yapmak iizere oldugunu iddia ediyordu.
Oktar, birkac; yil once, 430'da, Ren iizerinde Giineybat1
Almanya'daki modern Worms kenti civarmdaki topraklan
i§gal eden Burgonlara saldirarak, Hun hakimiyetini bat1ya
dogru geni§letmeye te§ebbiis etmi§ti. Bu seferin hikayesi, on
y1l sonra tarihc;i Socrates (ismi , ailesi tarafmdan 850 y1l on­
ce olmii§ biiyiik Yunan filozofun onuruna verilmi§tir) tara­
fmdan kaleme alman, Burgonlarm Hiristiyanhga gec;i§inin
anlat1smda gizlidir:

Bir barbar milleti vardir, Burgonlar olarak bilinirler


ve Ren Nehri'nin ote yakasmda ya§arlar. Bu halka tek­
rar tekrar saldiran Hunlar, iilkelerini mahvettiler ve
s1k s1k c;ok say1da insam katlettiler. Bu krizde Burgon­
lar herhangi bir insani yard1m aramamaya ve kendi­
lerini Tann'ya teslim etmeye karar verdiler. Zihinle­
rinde, Romahlarm Tann'smm kendisinden korkanlara
en biiyiik yard1m1 yapacag1 c;ok netti . . . Burgonlar Gal­
ya'daki kentlerin birisine gittiler ve oradaki piskopos­
tan kendilerini H1ristiyan olarak vaftiz etmesini rica
ettiler . . . Ondan sonra Hunlara kar§1 yiiriiy ii§e gec;tiler
ve iimitleri bo§a c;1kmadi . Hunlann krah Uptaros , a§1n
yemekten dolay1 geceleyin c;atlayarak aniden oliince,
Burgonlar, art1k lidersiz kalan Hunlara sald1rdilar.
Sadece 3000 ki§iydiler ama dii§manm en az 1 0. 000 a­
dam1m yok ettiler. Bu olaydan sonra Burgonlar, ate§li
Hiristiyanlar oldular.

Mucizelere inananlar, bu dindarca metinden pek c;ok §ey


c;1karabilirler. Uptaros'un a§tn yedikten sonra ac1lar ic;inde
c;atlayarak oliimii, H1ristiyanhgm zaferini anlatan ciddi bir
hikayede renkli bir ilahi komedya amdir. Tarihin gidi§atma
semavi miidahale esprilerine fazla itibar etmeyenler ac;1sm­
dan, Socrates 'in anlat1smm c;erc;evesinde, Oktar'm (burada
Uptaros olarak gec;iyor) Hun 1mparatorlugunu bat1ya, Ren
Nehrine kadar yayma giri§imi sirasmda ald1g1 yenilginin a­
ms1m gormek hala miimkiindiir.

98
S I LA H K A R D E $ L l � I

Rua'mn, kabileleri Tuna boyunca hizaya sokma ihtiyac1


ve Oktar'm Burgonlara kar§l giri§tigi ba§ans1z sefer, Attila
ve Bleda'mn askeri giicle kurulmu§ bir imparatorluk devral­
d1klarm1 hat1rlatan unsurlardir. Bu imparatorlugun istikran
garanti degildi. Baz1 halklar Hun ilerleyi§i kar§1smda kacar­
ken, bazilan da Hunlarla sava§acak giice sahiptiler. Hunla­
nn Avrupa'ya gocii kolay bir ilerleyi§ degildi. Bu bir yana,
Hunlann iistiin atc1hg1 ve cogunlukla korunmas1z ciftci top ­
lumlanna kar§l diizenledikleri siirekli akmlar, yerel direni­
§in nihai olarak k1nlacag1 anlamma geliyordu. Burgonlann
zaferi bir istisnayd1 ve sadece beklenmedik bir durumundan
faydalanabilecek iyi disiplinli askerlerle miimkiindii.
Oktar ve Rua'nm, Hunlann O rta Avrupa'daki kontrolle­
rini giiclendirme cabalan, Attila ve Bleda tarafmdan da de­
vam ettirildi. Vine, Ren Nehri boyundaki seferler (bir sonraki
boliimde tart1§ilacak) bir yana, ortak yonetimlerinin ilk al­
t1 y1lmda (434-440) Hun 1mp aratorlugunun yay1lmasmdaki
rolleriyle ilgili herhangi bir detaym izini siirmek zordur.
Muhtemelen 430'lu y1llann sonuna gelindiginde, Priscus 'un
muglak ac1klamasma gore, imparatorluk "Okyanus'taki a­
dalara", yani Balt1k Denizi kadar kuzeye ula§IDl§tL Attila ve
Bleda, yeni topraklar ele gecirmenin yam sira, Hun yoneti­
mini istikrara kaVU§turmaya da cah§tilar. 5. Boliimde ifade
edildigi gibi, diizenli harac odemeleri, yerel seckinlerle i§bir­
ligine baghydi. Bazilan korkudan, bazilan da kendi c1karlan
geregi i§birligi yap1yorlardi. Roma 1mparatorluguna kacma
veya daga c1kma gibi alternatifler kar§1smda, yerel giicler
Hunlarla anla§ma yolunu tercih ettiler. Attila ve Bleda bu i§­
birlikcilerinin kendi alanlannda kontrollerini siirdiirmeleri­
ne miisaade ettiler ve onlara dost ve yolda§ gibi davrandilar.
<; ogu icin dii§manla birlik olma karan faydac1 bir tercihti.
Bir fetihle kar§l kar§iya gelen herkes direni§e kalk1§maz.
Yerel idarecilerin biriktirebilecekleri zenginligin boyutu,
Pietroasa hazinesi tarafmdan gorkemli bicimde ortaya ko­
nulmu§tur. Bu define, Karpat Daglannm eteklerindeki Piet­
roasa koyii yakmlannda kirecta§mdan kayahklann altmda
gomiilii olarak bulunmu§tur. �imdi Biikre§ 'teki Romanya

99
ATT I LA

Milli Tarih Miizesinde sergilenen objeler arasmda, dort bii­


yiik bro§, bir tabak, iki kap, iict kolye, biiyiik bir yuvarlak tep­
si ve uzun bir siirahi vardir. Hepsi saf altmdandir ve toplam­
lan yakla§1k 1 8 kilogram gelmektedir. Pietroasa hazinesinin
kan§lk bir tarihi vardir. Hazineyi 1 837 y1hnda bulan iki ki:iy­
lii baz1lanm kesip parctalayarak yirmi iki paryay1 aralann­
da payla§mt§lardir. Art1k ctok kotii bir §ekilde tahrip edilmi§
hazineyi bu iki ki:iyliiden satm alan tiiccar ise, sadece ha­
zinenin kiilcte altm degeriyle ilgileniyordu. Bu degerli ta§­
lann yogunu zorlay1p ctikanlmasmm ve objelerin bazilann
baltayla k1nlmasmm sorumlulugu bu tiiccara aitti . Hazine
yetkililer tarafmdan ele gectirilinceye kadar ag1r bir §ekilde
zarar gormii§ ve sadece on iki par1tas1 kurtanlabilmi§ti. Bu
parctalar tamirat sonrasmda, 1 842 y1lmda Romanya Milli
Eski Eserler Miizesine sergiye konuldu.
Daha sonra 1 875 yilmm bir kl§ gecesinde agir bir kar
f1rtmas1 esnasmda, hazine genct bir papaz aday1 tarafmdan
1talmd1. Hirs1z zekice bir plan yapmi§tl. Galerinin tavanmda
kiictiik bir delik actml§ ve sonra bir §emsiye sokmu§tU . Daha
sonra §emsiyeyi ayml§ ve §emsiye delik geni§ledikcte dii§me­
mesi ictin alcti s1vay1 kavram1§t1 . Sonraki a§amada hirs1z bir
iple a§ag1ya inmi§ ve kolayca hazinenin sergilendigi kutuyu
actml§tl. Hirs1z hazineyi ict ctama§irlanndan yapilm1§ uydur­
ma bir yuvalm ictine gizleyerek, miizeyi sakince yan kap1dan
terk etti. Ele gectirdigi parctalan yerel bir kuyumcuya s atma­
ya kalki§mca, polise zanlmm izini siirme §ans1 dogdu. Art1k
biikiilmii§ ve diizle§tirilmi§ olan altm objeler, diiz bir piya­
nonun ictine s1k1§t1nlm1§ olarak bulundu. tkinci kez tamir
edilen hazine 1 9 1 6 yilma kadar Biikre§ 'te kald1 ve o zaman
yakla§an Alman askerlerinden korumak ictin Rusya'ya gotii­
rii l dii. Hazine Sovyet idaresi tarafmdan 1 95 6 yilmda Roman­
ya'ya iade edildi .
Pietroasa hazinesindeki en biiyiik bro§ olaganiistii bir i§cti­
lik eseridir. Bro§un yakla§lk 27 santimetre uzunlugunda ve 1 5
santimetre geni§ligindeki boyutlan, bir erkegin agir pelerini­
ni omuzda tutturmak ictin kullanildlgm1 gostermektedir. Hir­
palanan ve iki kez tamir goren bro§un, kalm altm tabakadan

1 00
S I LA H K A R D E S L I C; i

yapllml§ kartal §eklindeki cer�evesi giiniimiize ula§IDI§tlr;


yani ku§un geni§ bedeni (alttaki kop�as1yla) , zarif bicimde ka­
vis verilmi§ boynu, sabit bakan keskin gozleri ve zalim, kanca
gibi gagasi. Kartahn kuyrugunun, bro§un arkasmdan sarkan,
biikiilmii§ ince altm telden yapllma dort zincirden olu§tugu
ileri siiriilmektedir. Zincirlerin her birinin ucunda, yan say­
dam gozya§I damlas1 §eklinde necefta§I bulunmaktadir. Bir
zamanlar tiim goriiniir yiizeyleri kaplayan diger ta§lar maale­
sef art1k yok: kartahn s1rtmm ortasmdaki biiyiik oval degerli
ta§; boynunu cevreleyen kiiciik ta§lardan yapllml§ gerdanhk;
hepsinin en muhte§emi gozlerde, muhtemelen yirt1c1 ku§UD
soguk hareketsiz bakl§mda parlayan koyu kirm1z1 lal ta§l. Pe­
lerini bu olaganiistii bro§la baglanan adam, bOyle bir §Ikhkla
yiiriirken onu gorenlerin, kendisini asil, kartal gibi ve belki
de kartal gibi karaktere sahip, yani sogukkanh, her zaman
dikkatli ve dii§manlanm arayip bulup yok ederken oliimciil
derecede titiz oldugunu dii§iinmelerini iimit etmi§ olabilirdi.
Bro§U takan adam, muhtemelen iki kap, uzun siirahi ve
biiyiik yuvarlak tepsi dahil diger degerli objelerin de sahi­
biydi. Bicimsel benzerlikler ve yap1m teknigi temelinde, kar­
tal ba§h bro§ gibi, altm sofra tak1mmm da 5. yiizy1hn ilk ya­
nsmda Tuna'nm kuzeyinde bir yerde yapllmI§ olmas1 muh­
temeldir. Hazinedeki en giizel obje, yakla§1k 28 santimetre
capmda ve 8 santimetre geni§liginde, derin olmayan kap
istisnadir. Bu kabm ortasmda 1 2 santimetre yiik sekliginde
oturmu§ bir kadm heykelcigi; kabm ic k1smmda ise canh bir
tannlar ve tanncalar sahnesi gorii lmektedir. Tek tiik tespit
edilebilen tannlar §Unlardir: Yan c1plak Apollo liri elinde
oturmakta, tannca ! sis de (esasen M1sir kokenli , ancak bii­
tiin Akdeniz diinyasmda ilahla§tmlm1§tir) kocas1 Serapis 'in
yamnda durmaktadir. Bu sahnenin anlam1 belirsiz olsa da
eserin kalitesi §iiphe gotiirmez. Hem tas anm1 hem de siis­
lemesi, bu eserin, belki de Antiokheia'da veya ! skenderiye'de
ya§ayan Dogu Roma !mparatorlugunun en iyi kuyumcula­
nndan birisi tarafmdan yaplld1gm1 gostermektedir.
Bu Roma tarz1 kabm sahibinin kim olduguyla Pietroasa
hazinesinin geri kalanma ne oldugu bilinmemektedir. En i-

101
ATT I L A

yi tahmin, bunlann i:inde gelen bir Got' a ait servet oldugu­


dur. Gerdanhklann birinin iizerinde Gotca bir yaz1 vardir.
Yazmm cevirisi tart111mahdir -parcalan eksik olan bu ese­
re verilen tahribat, kesin bir okumay1 imkans1z hale getir­
mektedir- fakat "kutsal" ve "Got" kelimeleri barizdir. Karpat
Daglan'nm verimli alt yamaclannda yer alan ve §imdilerde
11arap iireten, zengin Pietroasa bi:ilgesi i:inemli bir Got yerle­
§imi olmu11tu. Bi:ilgeye, i:inemli bir ta§ kale ve ciftlik evi ba­
kimdir. <;iftlik evinin geni§ depolama imkanlan, burasmm
biiyiik bir miilkiin merkezi oldugunu gi:istermektedir. Pietro­
asa hazinesinin, Hun tmparatorlugu icerisinde giivenli bir
yer edinmi§, giiQlii bir Got lidere ait oldugunu dii§iinmek ke­
sinlikle cok caziptir. Bu Got yiiksek statiisiiniin bir i§areti o­
larak, biiyiik kartal ba§h bir bro§ tak1yor ve altm tabaklar ve
bardaklarla panldayan bir masada ihti§am iQinde yemegini
yiyordu. Belki bu Got, seferde Attila'ya kat1lm1§tl. Bi:iylesi bir
durum, 0 kadar degerli bir kabm mevcudiyetini ac1klayabilir.
Roma sm1rlanna yap1lan bir akmda yagmayla ahnm1§ ve At­
tila'mn giivenilir bir adamma ganimet pay1 olarak aynlm111
olmahdir.
Attila ve Bleda'nm, kendilerine tabi halklarm liderlerine
bi:iylesi zenginliklerin dag1tllmasma izin vermesi, Hun tm­
paratorlugunun ba§ansmm anahtarlanndan biridir. Hunla­
nn ele gecirdikleri biitiin altmlara el koyduklanm dii§iin­
mek yanh§ olacakt1r. Zira Hunlar, yerel ileri gelenlere sadece
tehdit ve §iddetle bakim olmak pe§inde de degillerdi. 1 11bir­
liginin faydalan vardl . Pietroasa hazinesine sahip olan var­
hkh Got, §iiphesiz Hun yi:inetimi altmda zengin oldu. 6 nceki
yetmi§ y1lm §iddete dayah tarihine bakarak, bu zengin Got
babasmm veya biiyiik babasmm Fritigern'in ordusuna kat1l­
mam1§ olmasmdan memnuniyet duymu§ olmahdir. Olaylar
geli§tikce Attila ve Bleda'mn yamnda sava11manm, Tuna'nm
i:ibiir tarafmdaki Romahlar arasmda miilteci olmaktan daha
karh oldugu ortaya c1kacaktL
Diizenli vergilerin yam sira, bir ordu beslenmesi, yerel
giiclerle i§birligi ve devlet destekli bir dinin yiiceltilmesi im­
paratorlugun itici giiclerinden birisidir. II. Theodosius , bir

102
S I LA H K A R D E � L l c:'; I

yiizy1l once C onstantinus tarafmdan Hiristiyanhk ve Roma


hakimiyeti arasmda s1k1ca kurulmu§ yakm birlige baghydi.
Kiliseyi ve onun ogretilerine uyanlan desteklemek Tann'nm
imparatora yiikledigi sorumluluktu. Sapkmlar kovu§turu­
lacak ve inanc,;:s1zlar yanh§ tannlara tapmmanm cezasm1
c,;:ekeceklerdi . Mezopotamya'daki top yekun sava§tan acilen
vazgec,;:ilmesinden be§ y1l sonra 428 y1lmda, yeni atanan
C onstantinopolis Patrigi Nestorius , Theodosius' a Hiristiyan
bir hiikiimdar olarak gorevini hat1rlat1yordu . "Bana sapkm­
lardan temizlenmi§ bir yeryiizii ver ve hen sana cenneti ve­
reyim. S apkmlan yok etmemde bana yard1m et, hen de senin
Sas anileri yok etmene yard1m edeyim."
Nestorius'un ve Theodosius'un dine ili§kin dii§ k1nk­
hklarma kar§m, imparatorlugun dii§manlan inatla kendi
dinlerine b agh kald1lar - Gotlarm Hiristiyan olmas1 sadece,
Tuna'y1 gec,;:mek istemeleri esnasmdaki c,;:aresizliklerindendi.
Misyonerlerin israrh c,;:abalarma kar§m Hunlar H1ristiyanh­
g1 kabul etmediler. 5 . yiizy1lm ba§mda Karadeniz k1y1smdaki
Tomi kentinin piskoposu Theotimus , civarda ya§ ayan Hun­
lara g1da maddesi ve hediyeler vererek H1ristiyanhga gec,;:i§­
lerini te§vik etmeye c,;:ah§tl. Ne var ki pek de ruhani olma­
yan bu kib ar taktik geri tepti . Hunlar, bu comertlige bakarak
Theotimus'u zengin ve fidye ic,;:in kac,;:mlmaya deger bir adam
zannetti . Bir tuzak haz1rland1 ve piskoposla bir toplant1 a­
yarlandi. Piskopos belki en azmdan baz1 Hunlara H1ristiyan­
hg1 kabul ettirebilecegini dii§iiniiyordu. Theotimus yakla§t1-
g1 zaman, bir Hun aniden sag eliyle bir ip c,;:1kard1 ve kement
yaparak piskoposu c,;:ekip gotiirmek istedi. Fakat kement asla
atilamad1, c,;:iinkii Hun'un ileri uzat1lm1§ sag kolu dondu ve
piskopos onun ic,;:in dua edinceye kadar oyle kaldi. Bu etki­
leyici tannsal giic,;: gosterisine kar§m veya belki bundan do­
lay1, piskoposu esir almaya c,;:ah§an Hunlar, H1ristiyanhga
dii§man olmaya devam ettiler. Bir ogleden sonra, Theotimus
ic,;: kesimlerde at siirerken uzakta baz1 Hunlan gordii. Durum
tehlikeliydi. Piskoposun U§aklan panige kapilm1§larken, o
dua etti ve Hunlar hic,;:bir §ey gormeden yanlanndan gec,;:ip
gittiler. Bu mucizevi bir kurtulu§tu. B oyle olsa bile, bu olay

103
ATT I L A

Theotimus'un misyonerlik Qah§malannm ba§ans1zhga ug­


rad1gmm QOk aQ1k bir gostergesidir, Qiinkii dine dondiirmeye
Qah§t1g1 insanlara goriin mez olmak zorunda kalmi§tir.
Hunlann geleneksel inanQlanm terk etmeyi kararh bir
§ekilde reddetmeleri, H1ristiyan bir Roma tmparatorluguna
dogrudan meydan okumaydi. Attila daha da ileri gitti. The­
odosius, C onstantinus 'un H1ristiyan varisi olarak, t s a tara­
fmdan ozellikle sevildigini dii§iiniiyordu. Bu inanca kar§ID,
Attila ciiretkarhkla, kendisinin giiQlii bir tann tarafmdan
tercih edildigine ili§kin iddias1m ileri siirdii. Paniumlu Pris­
cus 'un anlatt1g1 bir hikayeye gore, fakir bir QOban bir giin
k1ymetli diivelerinden birisinin topallad1g1m fark etmi§.
Endi§eyle hayvandan akan kamn izini siirmii§. t z , QObam
neredeyse tamam1 yerin altma gomiilii bir k1hca gotiirmii§.
<;oban boyle muhte§em bir objeyi muhafaza etmekten veya
satmaktan korkarak, k1hc1 dogruca Attila'ya gotiirmii§ . At­
tila, k1hcm sava§ tannsmm kutsal k1hc1 oldugunu hemen
anlam1§. K1hQ uzun zaman once kaybolmu§ ve QOgu insan
tarafmdan ebediyen kayboldugu dii§iiniiliiyormu§ . Atti­
la, bu olaganiistii ke§fin onemini QOk iyi biliyormu§ . "Kral
QOk memnun oldu . . . ve biiyiikliige hevesli oldugu iQin, bii­
tiin diinyanm hakimi olarak atand1g1m ve sava§ tannsmm
k1hc1yla biitiin silahh Qat1§malarda iistiinliigiin kendisinde
oldugunun temin edildigini dii§iindii."
Diger bozkir halklan iQin oldugu gibi, Hunlar iQin de,
k1hQ biiyiik sembolik oneme sahipti. Priscus bunun pekala
farkmdaydi. Herodotos , t skitlerin, "Qah Qlrpl y1gmmda ya­
p1lm1§ bir platform iizerine konulmu§ bir kihQ biQimindeki"
sava§ tannlanna tapt1klanm yazm1§tl. Hun torensel silahla­
n iistiin yetenekli zanaatkarlann elinden ustahkla QikmI§tl.
l 979'da Macaristan'da Pannonhalma Manast1n yakmlannda
bulunan bir k1hcm, zarif kabartmah altm yapraklarla kaph
bir kim vard1; k1hcm kabzas1, iiQ altm §eritle bezenmi§ti. At­
tila'mn QarplCl bulU§U, k1hcm onemine ili§kin bu geleneksel
inanQlan, kendisinin Hunlar iizerindeki hakimiyeti iddiasma
baglamakti. Bu zekice bir siyasi hareketti. <;oban mucizesi
ve kayip kihQ, Attila'ya otoritesi dogrudan Tannmn miidaha-

1 04
S I LA H K A R D E S L l <'.'> I

lesiyle onaylanml§ tek liderin kendisi oldugunu one siirme


olanag1 vermi§ti. Onun iktidara yiikseli§i kaderin bir cilvesi
degildi, tannsal bir planm parcas1yd1. Tannnm kendisiyle
beraber oldugu ve hiikiimranhgmm me§ruiyetinin Tann'dan
geldigine inanma noktasmda, Attila'nm, C onstantinus'tan
veya Theodosius'tan ne az ne de daha cok samimi oldugunu
dii§iinmemiz icin herhangi bir neden vardir.
Bleda'nm biitiin bunlar hakkmda ne dii§iindiigii bilin­
miyor. 0, hakimiyetini dini bir temele dayand1rmak veya
Theodosius 'un sadece H1ristiyan Roma imparatorlugunun
kuts anmI§ olduguna dair inanc1yla miicadele etmek i�in her­
hangi bir ihtiya� hissetmemi§ olabilir. Bleda, temelde Hun
!mparatorlugunu, askeri olarak giiclendirmeyi istiyordu.
Hie §iiphesiz bir eylem adam1 olmakla oviiniiyordu. Bleda
gercek k1hclara inamyordu, kutsal olanlanna degil . Yakm
arkada§lan, iki karde§ arasmdaki artan gerilimi seziyor­
lardi . Karde§ler arasmdaki bu tehlikeli rekabette Attila ile
birlikte olanlar, Bleda'nm onemli devlet meselelerinde Zer­
con adh Romah bir esirden fikir ald1gm1 iddia ettiler. Bleda,
Zercon'un tuhaf goriinii§iinden vah§i bir zevk ahyor ve ak­
sak konu§masma k1s k1s giiliiyordu. Priscus 'a gore, "Attila,
Zercon'u gormeye tahammiil edemiyordu fakat Bleda, sadece
§aka yaparken degil. hatta §aka yapmad1g1 zamanlar bile,
yiirii rken viicudunun sergiledigi garip hareketlerden dolay1
Zercon'dan cok memnundu . . . Zercon cok k1sa boylu, kambur,
carp1k bacakh ve yamuk burunluydu, tamamen yass1 olan
burnu sadece burun deliklerinden secilebiliyordu ."
Bir keresinde Zercon diger sava§ esirleriyle birlikte kac­
ti . K1sa siire sonra tekrar yakaland1, zincire vuruldu ve Ble­
da'nm huzuruna getirildi. 0 kadar korkmu§tU ki tek bir ke­
lime bile kekeleyemedi . Ka�t1g1 icin oziir diledi ve kaci§ma
kendisine bir e§ bile bulamad1g1 icin efendisinin sebep ol­
dugunu s oyledi. Bleda, giilerek hemen iist diizey bir Hun'un
k1zm1 Zercon'a verdi. K1z, Bleda'nm e§lerinden birisinin
yakm arkada§1yd1 ve yapt1g1 bir bo§bogazhktan dolay1 goz­
den dii§mii§tii. Attila ise (herhalde) tiksinerek doniip gitti .
Muhtemelen Attila'ya gore, soylu bir aileden gelen kadma

105
ATT I L A

yapllmas1 gereken muamele kesinlikle boyle olmamahydi.


�ayet, bir suistimalden dolay1 su�luysa, uygun bir §ekilde
cezaland1nlmah ve s1rf Bleda'nm eglencesi i�in apar topar
evlendirilmemeliydi. 0 an i�in Attila ofkesini kontrol etmi§ ­
t i . Her zaman zeki b i r strateji izliyordu v e kendi konumunu
yeterince giivenceye almcaya dek Bleda ile olan kan bagma
dayanmaya devam edecekti. Sadece kendini biitiiniiyle gii­
vende hissettiginde, sava§ tannsmm kutsal k1hcmm vaadini
yerine getirip Hun !mparatorlugunu tek ba§ma yonetmeye
kalki§acakti.

1 06
9

ROMA i {: iN S AVA �

Flavius Aetius, Bati Roma 1mp aratorlugunda en korkulan a­


damd1. Aetius ba§ansmm i;:ogunu, Hunlarla olan uzun siireli
ili§kisine bori;:luydu. Honorius'un oliimiinden sonra Hun­
lar, Aetius'un, 1 oannes'i tekrar tahta pkarma te§ebbiisiinii
desteklemi§lerdi . Hunlar bu te§ebbiis ba§ans1z olunca, Ra­
venna'daki yeni rejimi -i;:ocuk imp arator III. Valentinianus
ve annesi Galla Placidia'y1- bir ii;: s ava§tan kai;:mmak ii;:in
kendilerine para odemeye ve Aetius'u iist diizey askeri ma­
kamlardan birisine atamaya zorlam1§lard1 . Galya'da imp a­
ratorluk yonetimini giii;:lendirirken elde ettigi bir dizi zafer,
Aetius 'un gittiki;:e artan giiciinii teyit ediyordu. Aynca, ko­
numu tehlikeye dii§ecek olurs a, davasm1 desteklemeleri ii;:in
Aetius 'un Hunlan tekrar Ravenna iizerine yiiriimeye ikna e­
debilecegine dair bir tehdit her zaman mevcuttu.
Rua'mn 434 y1hnda aniden oliimiinden onceki on y1lda,
B at1'daki s aray politikalanna Galla Placidia'nm, Aetius'un
artan giiciinii budama giri§imleri hakim oldu. Galla, Aeti­
us'un esas rakibi Kuzey Afrika'daki imparatorluk kuvvetle­
rinin komutam Bonifacius'a giivenmeyi siirdiiriiyordu. Bo­
nifacius, Ravenna'dan C onstantinopolis 'e kai;:mak zorunda
kald1klan zaman, para gondererek Galla ve oglunu daima
desteklemi§ ve Honorius 'un oliimiinden sonra, Aetius'un
! oannes'i destekleme politikasmm p ari;:as1 olmay1 reddet­
mi§ti. Bonifacius 'un bu comert destegine kar§m, Aetius 427
yihnda onun bir isyan planlamakta oldugu iddias1m ortaya
atmca, Galla vaziyeti biraz iiziintii ve hayli de §iiphe ii;:eri­
sinde kar§1lad1. Aetius'a giivenmektense, Bonifacius 'u Kuzey
Afrika'dan i;:agmp adm1 temizlemesi ii;:in firsat vererek, id-

1 07
ATT I L A

dialarm dogrulugunu test etmeye karar verdi. Aetius , Gal­


la'nm tarn olarak bunu yapacagm1 ongormii§tii. Dolay1s1yla
Aetius once davranarak Bonifacius'a bir mektup yazm1§ ve
bir komployla komutanhgmm elinden almacag1 uyansm1
yapmi§tl. Aetius , Bonifacius'a Ravenna'ya donmenin dikkat­
le haz1rlanm1§ bir tuzagm icine yiiriimek oldugu tavsiyesi­
ni vermi§ti. Bonifacius beklemeye ve tekrar saraya cagnhp
cagnlmayacagm1 gormeye karar verdi. Galla'nm talimat1 u­
la§t1gmda, gercekten kendisine kar§l bir komplo olduguna
inanan Bonifacius , Qagnya uymay1 reddetti .
Aetius , imparatorluk saraymda, Bonifacius'un ac1k bir
imparatorluk emrine uymay1 reddetmesinin, isyan edecegi­
nin net bir delili oldugunu savunuyordu. Art1k Bonifacius'un
cok az secenegi kalmi§tl. Galla'ya itaatsizlik ettigi zaman,
sucsuz olduguna imparatoriceyi ikna edebileceginden §iiphe
etmi§ti. Bonifacius goniilsiizce Kuzey Afrika'mn imparator­
luktan bag1ms1zhgm1 ilan etti. Olmayacak bir §ey gercekle§ ­
mi§ , Aetius 'un sahte suclamas1, dogru c1km1§tl. Bonifacius'a
bagh askerler, "isyan"1 bast1rmak icin ! talya'dan gonderilen
takviye kuvvetleri iki yll boyunca k1y1ya yakla§t1rmamay1
ba§ard1lar. Aetius bu olaym her zaman bir isyan olarak nite­
lenmesini istiyordu. Bu yeni§ememe durumu 429 y1h baha­
nnda, Vandal i§galiyle kmldi. Bundan dolay1 da Bonifacius
suclamyordu. Aetius'un iddiasma gore, Vandal i§gali aym
haince sadakatsizligin bir parcas1yd1, ciinkii B onifacius,
Geiseric ile gizli bir anla§ma yapml§ ve ikisi Afrika'y1 ara­
lannda payla§maya karar vermi§lerdi. Aym §ekilde Aetius,
Vandallann Cebelitank Bogaz1m gecmelerine Bonifacius'un
miisamaha gosterdigini ve ondan sonra Roma topragm1 sa­
vunmada kasten ba§ans1z oldugunu iddia ediyordu.
Aetius'un, Bonifacius 'a att1g1 iftiralann hiQbir temeli
yoktu. �ayet Bonifacius Vandal ilerleyi§ini onlemede gecik­
mi§se, bu birlikleri kendisini korumak icin rezervde tutmak
ihtiyacmdan dolay1 idi. Hie §iiphesiz Geiseric de Romahla­
nn birle§ik bir cephe kuramamalannm yaratt1g1 firsat1 kul­
lanm1§t1. Vandal i§galinin ciddiyeti kar§ismda, hiQ kimse
Galla Placidia'nm art1k Aetius'un entrikasmm affedilebilir

108
ROMA l <;: I N SAVAS

bir kurbam olduguna inand1g1 Bonifacius'la anla§ma yolu


aramasma mant1k c;erc;evesinde kar§I c;1kamazd1. Aetius'un
miittefikleri dahil herkes , Kuzey Afrika'nm Romahlarda kal­
masm1 s aglamanm daha onemli oldugunu kabul ediyordu.
Kartaca'ya gonderilen elc;iler sorunu kolayca c;oziimlediler
ve Bonifacius komutanhgma iade edildi. 43 1 yilmda Kuzey
Afrika'daki ordu, Theodosius 'un giivendigi generali Flavius
Aspar idaresindeki gorev giiciiniin Dogu'dan geli§iyle takvi­
ye edildi.
�iddetle reddettigi kirli i§lerinin ortaya c;1kmasma rag­
men, Aetius gorevinin ba§mda kaldi. Her tiirlii muhalefete
direnecek kadar giic;liiydii. Galla, B at1 imparatorluk ordu­
sunun biiyiik bir k1smmm Vandallarla me§gul oldugu bir
donemde, ! talya'yi istikrars1zla§t1rma veya muhtemel bir
Hun miidahalesi riskini almaya haz1r degildi. \: iinkii c;ok iyi
biliyordu ki, Aetius 'tan ba§ka hic;bir general, imparatorluk
d1§mdaki askeri giic;lere eri§me imtiyazma sahip oldugunu
iddia edemezdi. Aetius be§ y1l once yapt1g1 gibi, 430'da ban­
§1 korumak ic;in yiiksek bir bedel talep etti. Bat1daki biitiin
Roma ordulannm en iist komutanhgm1 istedi ve ald1. Galla
Placidia ic;in bu haddinden fazla bir a§agllanmayd1. Netice­
de Galla, bir imparatorun k1z1, birinin iivey karde§i ve bir
ba§ka imparatorun da annesiydi. ! mparatorlugun dii§man­
lanm kendi c;1karlanm korumak ic;in hazir tutan bir adamm
tehditlerine tahammiil etmek, Galla ic;in kabul edilemezdi.
Galla, daha once bir gas1b1 desteklemi§ tiiredi bir generalin
golgesi altmda kalsm diye, oglu Valentinianus 'u imparator
yapmaya ugra§mam1§t1.
Galla iki yll sonra meydan okumaya karar verdi. 43 2 y1-
lmda Afrika'daki durum istikrarhyd1 -ba§lang1c;taki ba§a­
ns1zhktan sonra, Roma giic;leri Vandal ilerleyi§ini durdur­
mu§tU- ve Oktar'm oliimii ve Burgonlarm Hun ordusunu
katledilmesine ili§kin kritik haberler Ravenna'ya ula§ml§tl.
Galla, boyle bir yenilgiden sonra, Aetius'un Tuna'mn obiir
yakasmdaki dostlannm yard1mma giivenemeyecegini he­
saphyordu. Bonifacius Kuzey Afrika'dan geri c;agnld1. Bu kez
onun c;agnya uyacagmdan §iiphe yoktu. Bonifacius, impara-

1 09
ATT I L A

torlugun eski ba§kenti Roma'da Bat1 imparatorlugu ordula­


nmn en iist e§ komutam yap1ldi. Aynca ici ho§ patrici (soy­
lu) unvamyla onurlandmldi. Bin y1l once bu kahtsal riitbe,
Roma Cumhuriyeti'ndeki en eski ve en onemli aileleri ifade
ediyordu. �imdi ise, s adece en iist generallere ve s arayhlara
verilmekte olup §iddetle arzu edilen bir onurdu. E§ komutan
olarak Bonifacius art1k Aetius'un e§itiydi, soylu unvamyla
da teknik olarak onun iistiiydii. Bu cok ince ayarlanml§ bir
hakaretti ve kas1th olarak bir tepki dogurmas1 planlanmi§tl.
Galya'da seferde olan Aetius , bu yeni atanm1§ rakibine
meydan okumak icin alelacele 1talya'ya dondii. Bundan §iip­
helenen Galla, Bonifacius'u geni§ bir muhaf1z birligi olma­
dan asla seyahat etmemesi konusunda uyarmi§tl. <; ati§ma
432 y1h sonlarmda, Ravenna'mn k1y1dan yakla§lk 50 kilo­
metre giineyindeki Rimini kenti di§mda meydana geldi. Bu
gayet ki§isel bir cat1§mayd1 ve sava§m ortasmda iki Romah
general kar§l kar§iya geldiler. Daha sonra, rakibiyle kar§l­
la§ma beklentisinde olan Aetius 'un, m1zragm1 uzatt1rmak
icin emir verdigi dedikodusu yay1ld1, boylece Bonifacius 'un
k1hcmm uzagmda kalarak ona saldirabilecekti. Denildigine
gore, Aetius'un diiriistce dovii§meye niyeti yoktu, hele bu,
rakibini oldiirme §anSlill tehlikeye atmak anlamma geliyor­
duysa. Miicadelede Bonifacius oliimciil bir §ekilde yaraland1
ve Aetius kacmaya mecbur kaldi. Galla Placidia, Bonifacius'a
iyi bir tavsiyede bulunmu§tu, askerleri Aetius 'un adamlan­
m yenmi§ti, ancak hire bir dovii§te Aetius'un kazanmak icin
Bonifacius'u aldatacagm1 ongorememi§ti.
Art1k bir isyanc1 olan memuriyetinden c1kartllm1§ ve ha­
yatmdan korkan Aetius 'un bir tek secenegi vardi. Gizlice se­
yahat ederek botla H1rvatistan k1y1sma ula§tl. <;ogunlukla
geceleri at siirerek Tuna smirm1 gecinceye kadar dinlenmedi
ve nihayet Biiyiik Macar Ovasma ula§tl. Aetius 'un Hunlan
son gormesinden bu yana dokuz y1l gecmi§ti. O zaman Ae­
tius, zafer vaatlerini desteklemeleri icin ! oannes'in gonder­
digi altmlan getirmi§ti; bu kez ise sadece yagma olas1hg1
sunabilirdi. E ski destekcilerden bazllan -belki Attila da on­
lann arasmdayd1- Roma ordusunun biiyiik bir k1sm1 Kuzey

l lO
ROMA I C I N SAVA�

Afrika'da me§gulken, 1talya'ya saldmnak ic;in bat1ya asker


gondermeye degecegine ikna edildiler. Rua ikna olmam1§tl.
Onu me§gul eden sorun Tuna'nm kuzeyindeki baz1 kavimle­
rin hii.la Hun hii.kimiyetine direnmeleriydi. Hie; §iiphesiz Ae­
tius 'un, Vandal i§gali ve Theodosius 'un askeri durumu hak­
kmda anlatt1klanm dikkatle dinlemi§ti. Gerc;ekten, Rua'y1
ertesi y1l Dogu tmparatorluguna sald1rmaya aniden karar
vermeye iten onemli faktorlerden biri bu olabilir. Sonuc;ta
Ravenna ile kar§ila§t1nld1g1 zaman, C onstantinopolis daha
biiyiik bir odiildii.
Rua yard1m onerisinde bulundu, ancak kiic;iik bir kuvvet­
ten daha fazlasm1 riske atmaya goniillii olmas1 olas1 degildi .
Aetius 'un cevab1, bu gaddar oyunda her §eyi §ansa birakniak
olacakti. Aetius Hunlann korkutucu iiniinii fevkii.liide kul­
landi . Hunlar, daha once Bat1 Roma t mparatorlugu iizerine
yiirii mii§lerdi ve tekrar yiiriimeyeceklerini kim iddia edebi­
lirdi? Aetius , 433 y1lmm sonbahannda Kuzey 1talya'ya do­
nerek, Oktar'm yenilgisiyle Hunlann zay1f dii§tiigiine ili§kin
tum iddialan reddetti. Kendinden emin, binlerce Hunun k1sa
zaman ic;inde pe§inden gelecegini iddia ediyordu. Aetius'un
muzaffer ilerleyi§iyle ilgili raporlar Ravenna'ya ula§t1gmda,
Galla her §eyi kaybedebilecegi korkusuna kapildi. Nihayetin­
de 425 yilmda gerc;ek bir Hun ordusu 1 oannes'i kurtarmay1
sadece yetmi§ iki saatle kac;1rm1§tl. t mparatorluk ordusunun
biiyiik bir k1sm1 Kuzey Afrika'da aktif gorevde oldugu ic;in,
Aetius'un blOfiine cevap veremezdi . Galla Placidia zararm
neresinden doniilecegini gayet iyi biliyordu. Patrici unvamy­
la beraber Bonifacius'un miilklerini de alan ve dul kans1yla
evlenen Aetius , tekrar en iist komutanhk makamma getirildi
ve buna kar§ihk Hun ilerleyi§ini durdurmay1 kabul etti . 0 -
nunki, anla§manm kesinlikle kolay k1sm1ydi.
Siyasette ba§an, dogruluk meselesi oldugu kadar cesaret
meselesidir. Gerc;ek siyasi yetenek, kamtlanmam1§ olas1hk­
lan, hakikatlermi§ gibi ikna edici bir §ekilde sunmakta yat­
maktadir. Sonradan yapilan ara§t1rmalar c;ok onemli degil­
dir. Onlar sadece tarihc;ilerin ve adli soru§turmacllann tozlu
i§leridir. tktidarda olanlar uzun zaman once yeni meselelerle

lll
ATT I LA

ilgilenmeye ba§lami§lardir. Rua ertesi yll C onstantinopolis


iizerine yiiriirken aniden oldiigiinde, Galla Placidia Hunla­
nn Aetius'u desteklemek icin gercekten de ordulanm bat1ya
siirmeyi kabul edip etmediklerini merak etmi§ olmahdir. A­
caba Hunlar birkac athyla m1 Aetius'a zafer kazand1rm1§lar­
d1? Bu tahminlerin en ac1s1ydi . Galla Placidia, Aetius'un en
ciiretkar yalam kar§ismda cesaretini kaybetmemi§ olsayd1,
onu ortadan kaldirabilecegini ve oglu adrna B at1'nrn kontro­
liinii tamamen elde edebilecegini muhtemelen i§te o zaman
anladi.
Aetius , Valentinianus'a pek bagh degilse de, birle§ik ve
uyum icinde bir B at1 Roma t mparatorluguna inamyordu.
Bu, savunulmas1 gittikce giic olsa da, halii kavgas1 verilme­
si gereken bir imparatorluk idealiydi. Aetius'un son on y1l­
da kazand1g1 zaferlere kar§m, Galya'daki Roma hakimiyeti
giivende olmaktan cok uzakti . Ba§kentleri Toulouse'da, art1k
giineybat1ya yerle§en Gotlar, denize kapah topraklanndan
memnun degillerdi ve Akdeniz'e inecekleri tehdidini arz edi­
yorlardi . 430'da Oktar'm Hunlanna kar§l ba§ anyla sava§an
Burgonlar, Ren iizerinde tehlikeli varhklanm siirdiiriiyor­
lard1 ve daha k1sa zaman once nehrin Romahlarm tarafm­
da kalan k1smmda daha fazla toprak ele gecirmi§lerdi. Son
olarak, Loire bolgesinin kuzeyinde toplanm1§ , kiiciik toprak
sahiplerinin ve destekcilerinin gev§ek ittifakm1 ifade eden
gene! bir terimle Bagaudae ad1yla amlan halk, imparator­
luk yonetiminin otoritesini tammay1 reddediyordu. Bunlann
isyanc1 gorii§lerine gore, Roma tmparatorlugu, onlan koru­
mak ve vergileri toplamak icin cok uzaktayd1 ve cok zay1ft1.
Aetius, Galya'daki Roma kuvvetlerinin biitiin bu giicliik­
lerle miicadele etmek icin yetersiz oldugunun farkmdaydi .
435'te, Attila ve Bleda'nm bir sefer icin B at1'ya asker gonder­
meye ikna edilebilecekleri iimidiyle, tekrar Hunlara yakla§tl.
Muhtemelen Rua'nm oliimiinden sonraki Hun geri cekili§i­
nin, Dogu tmparatorluguna kar§l yeni bir sefer ihtimalini
cok da cazip kllmad1grn1 zannediyordu. Hie §iiphesiz Aetius ,
Kuzey Afrika'da sadakatle Bonifacius'un emrinde dovii§en
askerlere komuta etmektense, Hunlara komuta etmenin da-

112
ROMA I C I N SAVAS

ha giivenli oldugunu hissediyordu. Hunlann varhg1 aynca,


Aetius 'un ilamm bolca yapt1g1 ozel ili§kisinin, tehditkar ko­
nu§malardan ibaret olmad1g1m gostererek saraydaki dedi­
kodulan kesecekti. Aetius, Attila ve Bleda'y1 asker gonder­
meye davet ederek kendisini ele§tirenleri §a§irtmayi amaQ­
hyordu. Halii Hunlara giivenebildigini ve onlan Galya'daki
Roma Qlkarlanna zarar vermek iQin degil, desteklemek iQin
kullanabilecegini gosterecekti.
Attila ve Bleda, belki de esas olarak Attila, Aetius 'un tek­
lifini dikkate aldi. Karde§ler, kendi otoritelerini istikrara
kavu§turma amaQlannm di§ma Qlkarak, onemli askeri kay­
naklanm farkh bir yone sevk etmeye QOk istekli degillerdi.
Bu endi§eleri hakh bulan Aetius , Hun kontroliiniin Valeria
ve Pannonia gibi Roma'nm iki s1mr eyaletinin baz1 k1s1mla­
nna yay1lmasma, Roma ordusunun kar§l Qlkmayacag1 konu­
sunda Hunlara garanti verdi . GerQekte Bat1 !mparatorlugu,
Tuna'ya bakan yakla§ik 1 60 kilometre derinliginde geni§ bir
arazi §eridini Hunlara terk etmi§ti. Bu topraklar (Tuna'nm
giiney k1y1smda) Biiyiik Tuna donemeci diye bilinen yerde
ba§lar ve nehrin giineye ak1§ yoniinde yakla§lk 330 kilometre
siirer ve ondan sonra nehir doguya dogru donerek Sirbistan
boyunca yoluna devam eder. Aetius , nihayetinde Valentinia­
nus 'un onaym1 alarak veya almadan, Tuna sm1n boyundaki
savunulamayan topraklan feda etmeye haz1rlamyordu. Bu i§
ne kolayd1 ne de Got ve Bagudae sorununa kar§l, Aetius'un
muhaliflerinin Qabucak i§ aret ettigi gibi, yurtsever bir QO­
ziimdii. Aetius'un cevab1 QOk basitti . Bat1 !mparatorlugu, ya
Tuna eyaletlerinin fazla verimli olmayan topraklanm ya da
Galya'daki merkez topraklanm muhafaza edebilirdi ama her
ikisini birden degil.
Aetius 'un Burgonlara kar§l ortak sald1n onerisi, Hunlar­
la anla§masm1 sagladi. Attila iQin sefer makul goriiniiyor­
du. Her §eyi goz oniinde tutarak bak1ld1g1 zaman, saldirgan
Burgonya kralhgmdan kaynaklanabilecek bir istikrars1zhk­
la ugra§maktansa, Roma !mp aratorluguyla savunulabilir, a­
�1k bir bat1 sm1nna sahip olmamn yararlanm gorebiliyordu.
Romahlar, sonuQta son dort yiiz yildan bu yana, Ren Nehri-

113
ATT I L A

nin diger yakasmdaki topraklan ellerinde tutmakla hie ilgi­


lenmemi§lerdi . Attila aynca, Theodosius'un Mezopotamya ve
Kuzey Afrika'daki seferlerini baltalayan giicliikleri dikkatle
inceleyerek cok §ey ogrenmi§ti. C onstantinus 'tan s onraki
Roma t mparatorlugunun tarihi, aym anda iki cephede bir­
den sava§manm tehlikelerini net bir §ekilde ortaya koymu§­
tu. Attila'ya gore, Burgonlan ortadan kald1rmamn ve Aetius
ile ittifakm1 giiclendirmenin yararlan cok ac1kti. Bir defa
Ren sm1n giivence altma almd1g1 ve Bat1 t mparatorlugu,
Pannonia ve Valeria'nm baz1 boliimlerini savunma sorumlu­
lugundan vazgectigi zaman, Attila tekrar Tuna'y1 gecmeyi ve
doguya C onstantinopolis'e ilerlemeyi dii§iinebilirdi.
Romahlann ve Hunlann ittifak1, miithi§ bir ba§ anydi.
436'da Burgonlar durduruldu ve bir ban§ anla§mas1 yap1l­
di. Ertesi yll Burgonlar tamamen yok edildiler. Burgonlarm
Oktar'1 yendikten s onra Hlristiyanhga daha yeni gectikleri­
nin farkmda olan Romah yazarlar, Hun oliim mangalannm
insanhk dt§l hareketlerinden deh§ete kap1ld1lar. Kronik'inin
son niishasm1 450'lerde Roma'da yay1mlayan Akitanyah ke­
§i§ Prosper, "Hunlann Burgonlan kokten yok ettiklerini" ca­
resizce bildiriyordu. Amans1z bir etnik temizlikte 20.000'den
fazla kadm, erkek ve cocugun bogazland1g1 soylenmi§tir. Bu
katliamm sadece COk k1sa bir hikayesi giiniimiize ula§IDl§tlr.
Detaylar hayal giiciine birak1lmahdir: Korku icindeki aileler
gizlendikleri yerlerden c1kanld1 ve oliimiin deh§etengiz ke­
sinligiyle, katledilenlerin cesetleri y1gmlar halinde ciirii m e­
ye terk edildi. Romah komutanlar katliam1 onlemeyi ba§a­
ramadllar. Muhtemelen bu katliam, Roma t mparatorlugunu
korumamn zorunlu kar§1hg1, yani Hunlarla ortak sefer yap ­
manm kanh bedeli olarak goriiliiyordu.
Hlristiyan Burgonlann tasfiyesiyle aym zamanda, Ae­
tius 'un iist diizey komutanlanndan Litorius'un idaresi al­
tmdaki Hun ve Roma askerleri, Bagaudae'yi korkutup ita­
ate zorlamak icin bat1ya dogru hareket ettiler. Birkac koyii n
hedef olarak secilip B agaudae liderlerinin tutuklanmas1yla,
B agaudaelerin h1zla kontrol altma almdllar. Bir Romah ta­
rihcinin az ve oz ifadesi yalmzca zalim sonucu ortaya koyar:

1 14
ROMA l <;: I N SAVA$

"Bagaudaelerin yol act1g1 isyan, liderlerinden bazllan zincire


vuruldugu ve digerleri oldiiriildiigii zaman bastmld1." Daha
sonra Litorius , Gotlar iizerine yiiriim ek icin giineye dondii.
Ordu, O rta Galya'da Auvergne'nin zengin kirsahndan gecer­
ken, Hun yagmac1 gruplan, ciftliklere ve koylere sald1rmak
icin ana koldan aynld1lar. Litorius bunlan durdurmak icin
hicbir §ey yapmadi . Belki Aetius gibi o da, imparatorluga en
bagh olanlann bile miilklerinin yagmalanmas1m, Galya'da­
ki Roma hakimiyetini siirdiirmenin kacmllmaz bedelinin bir
parcas1 olarak goriiyordu.
Kar§l c1kllsayd1 , Aetius ve Litorius hakh olarak Hunlann
yard1m1 olmaks1zm ne Burgonlan ne de Bagaudaeleri yeni­
lebileceklerini, ne de Gotlan yola getirilebileceklerini one
siirebilirlerdi. 436'da Hun ve Roma kuvvetleri Burgonlarla
sava§irken, Gotlar, Toulous e'un 1 30 kilometre giineydogu­
sunda bulunan Narbo 'ya (modern Narbonne) sald1rma fir­
satm1 yakalad1lar. Aude Nehrinin agzmda yer alan Narbo bu
saldmlardan yakla§1k alt1 yiizyll once kurulmu§ zengin bir
Akdeniz liman kentiydi. Kent, 1talya'y1 1 sp anya'ya baglayan
Domitia yolu ve kuzeyb at1dan Aude Nehrini izleyerek Tou­
louse ve Bordeaux arasmdan Atlantik k1y1sma dogru devam
eden Aquitania yolunun kesi§me noktasmda yer ahyordu.
Narbo 'nun onemli ticari zenginliginin bir k1sm1, Roger de
Lisle C addesindeki devasa antik yeralt1 deposunda hala go­
riilebilmektedir. Buras1, bir zamanlar kent merkezini doldu­
ran en biiyiik kapah pazarlardan birisinin ayakta kalan tek
kism1dir.
Giineybat1 Galya ve Akdeniz arasmdaki ana geci§ yoluna
hakim olmak isteyen Gotlar ac1smdan Narbo'nun kontrolii e­
sas hedefti. Gotlar bunu, kenti ku§ at1p achktan teslim olma­
ya zorlayarak ba§aracaklanm iimit ediyorlardi. Ku§atmay1
sadece 437 y1h sonuna dogru gelen Litorius 'un askerleri ki­
rabildi . Ac halk, Akitanyah Prosper' e gore her biri hirer cuval
tah1l ta§1yan Hun athlanm sevincle kar§lladi. Ertesi y1l hem
Aetius hem de Litorius, Gotlara bask1 uygulamaya devam et­
tiler. 439'da art1k sefere yalmz devam etmesi icin Aetius'tan
talimat alan Litorius , Toulouse' a ula§tl. Ancak tiim Romahlar

I IS
ATT I L A

ba§ansm1 allo.§lam1yordu. Narbo'nun lo.y1dan yakla§1k 250


kilometre mesafedeki ticari rakibi Marsilya'da, ke§i§ Salvia­
nus , H1ristiyan Gotlara boyun egdirmek i�in pagan Hunlan
kullanmaya �ah§an Roma tmparatorluguna Tann'nm siirek­
li yard1m etmeyeceginden §iipheleniyordu. Salvianus'a gore,
"Romahlann, Hunlara bel baglamas1 ve Gotlann Tann'ya
giivenmesinde" kokten yanh§ bir §eyler vardi.
Salvianus'un endi§elerini payla§an inan�h H1ristiyanlar,
Litorius 'un Gotlar tarafmdan ban§ el�isi olarak gonderilen
piskoposlara gorii § meyi reddettigini ogrendiklerinde hay­
retten donup kalm1§ olmahd1rlar. Litorius, Toulouse surlan
oniinde Hunlann tannlanna kurban kesmelerine izin verdi
ve Hun kahinlerle gorii§meyi kabul etti. Hun kahinler, kiirek
kemigi ritiieliyle (scapulimancy) , onemli olaylann sonu�la­
nm tahmin ediyorlardi . Bu ritiielde kurban hayvanm kiirek
kemigi dikkatle temizlenir ve ondan sonra ate§e at1hrdi. KB.­
hinlerin yorumlad1klan §ey, ate§in kemikte yol a�t1g1 �atir­
t1 ve yank bi�imleriydi. Bu kehanet yontemi Romahlar veya
Hun hakimiyeti altmdaki Gotlar tarafmdan kullamlm1yordu;
bu, Orta Asya bozk1rlanndan kalma kadim bir dini ritiieldi.
Bu yabanc1 ritiiellerin gosterilmesi hem Litorius'un or­
dusundaki Romahlar hem de kent surlanmn mazgallann­
dan a§ag1ya bakan H1ristiyan Gotlar i�in olaganiistii bir
sahne olmahydi. Bu olay, Roma tmparatorlugunun uzun ta­
rihinde, generallerinden birisinin bir sava§m sonucu hak­
kmda kadim tannlann fikirlerini ald1g1 son ornekti. Litorius
bu kurbanlan onaylayarak herhangi bir polemige girmek is­
tememi§ olabilir; en kotiisii, Romah general kendi inancm1,
Hunlann sadakatinin devamm1 saglama ihtiyacma uydur­
mak zorunda kalm1§ da olabilirdi . Hunlara dini ozgiirliikle­
rini tammak, Litorius'un Hlristiyan bilincinde Hunlann yag­
mac1 gruplanna goz yummaktan daha fazla agirhk olu§tur­
mam1§ olabilir. Akitanyah Prosper ve Marsilyah Salvianus
gibi, pagan kar§1t1 kampanyaya kat1lan ve ho§goriisii daha
kit olanlar boyle bir toleransa §ans tamm1yorlardi. t ddiaya
gore, Litorius daha alt diizeydeki subaylannm uyanlanna
kulak asmam1§ ve Hun kahinlere ve onlann dam§t1g1 kotii

1 16
ROMA l <; I N SAVAS

ruhlara giivenerek, Toulouse' a s ald1rmaya ve Gotlan ezmeye


karar vermi§ti. Sava§ bir miiddet dengede devam etti. Baz1-
lan, Hunlann ileri bir hamle yaparak, Burgonlann ac1ma­
s1z kaderini Gotlann da payla§acagm1 dii§iiniiyorlard1, fa­
kat tarn o zaman §ans (veya belki mucize) yiizlerine giildii:
Litorius Gotlar tarafmdan ele geQirildi ve sava§m gidi§at1
kademeli bir Got ilerleyi§iyle degi§ti. Gece bastmncaya ka­
dar Hunlar yerlerinden sokiiliip at1ld1 ve birkaQ giin sonra
da Litorius idam edildi. Okurlan, sab1rh ve Tann'dan korkan
Gotlar ile kibirli Hun sevdahs1 Romahlar arasmdaki Qat1§­
madan dogru ahlaki sonucu Qikarmada geQ kalmI§lars a diye,
Luka tncili'nden almt1 yapan S alvianus, Yeni Ahit'teki haki­
katin dogruland1gm1 anlamh §ekilde gozlemledi: "Kendisini
yiicelten herkesin gururu k1nlacak, gururundan vazgeyenler
ise yiiceltilecek."
Hunlann Toulouse surlan oniinde kiiQiik dii§melerinden
bir y1l once, Theodosius ve dam§manlan bir anla§ma yap1l­
mas1 olas1hgm1 ele alm1§lard1. Zamanlama dogruydu, iddia­
lar da inand1nc1yd1. Rua'nm oliimiinden bu yana geyen dart
y1lda Tuna sm1nnda QOk az hareket olmu§tU. Attila ve Bleda
da Dogu ve Bat1 arasmdaki biitiinliigiin biraz daha artt1gm1
fark etmi§ olabilirlerdi. Ortak bir seferleri Vandallan dur­
durmu§tU ve izleyen anla§ma, Kartaca ve Kuzey Afrika'nm en
zengin eyaletlerinin imparatorlugun p aryas1 olarak kalmas1-
m s aglami§tl. 43 7'de Burgonlann ve Bagaudaelerin bast1nl­
d1g1 y1lda, Valentinianus, uzun zaman once kararla§t1nld1g1
iizere, Theodosius 'un k1z1 Licinia Eudoksia ile evlenmek iQin
C onstantinopolis'e gitti. <;ift Ravenna'ya donmeden once,
Kuzey Yunanistan'da, Selanik'te balay1 geQirdiler.
Attila ve belki Bleda da bir anla§ma yapmanm yararlanm
farkmdaydllar. Tuna boyundaki giivenli smir, onlara Hun tm­
paratorlugunun istikrara kavu§turma Qah§malanna devam
etme firsatm1 verecekti. Muhtemelen iki karde§i ikna eden,
Litorius 'un yenilgisinin hiQ de ho§ olmayan haberi olmahy­
d1. Ban§, Hunlara askeri giiQlerini yeniden kazanmalan iQin
nefes alma alam tamyacak ve aym zamanda karde§lere, Tu­
na'nm kar§Isma sefer diizenlemektense, Kuzey ve Dogu Avru-

1 17
ATT I L A

pa'da dikkatle seQilmi§ hedeflere, zaferle bitecegi a z QOk belli


seferler diizenleyip zarar goren otoritelerini yeniden kuvvet­
lendirme §ans1m da verecekti. Theodosius ile yapilacak bir
anla§ma aynca, Hunlar aQ1smdan Roma !mparatorlugunun
iQi§lerine kan§ma siyasetinden vazgeQmek gibi onemli bir
politika degi§ikligini de ifade ediyordu. Muhtemelen art1k
Attila'nm kabul edecegi gibi, Rua, Aetius'a yard1m etmeyi
reddetmekte hakhydi. Hun askerlerinin, Burgonlan yok et­
tikten sonra evlerine donmeleri daha ak1lhca olurdu. Hun
askerleri en iyi kendi liderlerinin idaresinde ve kendi hedef­
lerinin pe§inden giderken i§ goriiyorlard1 ve kesinlikle Tou­
louse'da ba§kasmm sava§mda dovii§memeleri gerekiyordu.
Hun ve Roma elQileri 439 y1h ki§mda, modern Belgrad'm
65 kilometre bat1smda, Morova ve Tuna nehirlerinin birle§­
tigi yerde, onemli bir pazar kenti olan Margus'da topland1-
lar. Theodosius , k1demli komutanlanndan Flavius Plinta ve
imparatorluk yasalannm olu§turulmasmdan sorumlu tecrii­
beli saray biirokrat1 Epigenes'i gondermi§ti. Hunlar, Attila
ve Bleda tarafmdan temsil ediliyorlardi. Zirve, protokol ii­
zerine bir tarti§mayla aQ1ldi. Hunlar atlannm iizerinden in­
meyi, Romahlar ise ayakta durarak yukanya onlara dogru
bakmay1 reddettiler. Sonunda Plinta, biitiin miizakerelerin
at iizerinden yap1lmasm1 goniilsiizce kabul etti. C onstan­
tinopolis'in konforuna daha fazla ah§km oldugu iQin, eyer
iistiinde uzun siire otumaktan zaten cam yanan Epigenes,
kendisini ac1h bir magdur konumunda hissetmi§ olmahdir.
Biraz miizakereden sonra, taraflar dort maddelik bir ban§
plamm kabul ettiler. Romahlar, biitiin Hun miiltecileri geri
gonderecekler ve Tuna'y1 geQenlere yard1m etmeyeceklerdi.
Romahlar, Hunlarm dii§mam olan halklarla ittifak yapma­
yacaklardi. !ki devlet arasmdaki ticari haklar e§it temeller
iizerinde yap1lacakti. Romahlar y1lhk yakla§ik 320 kilogram
altm odemesini dogrudan Attila ve Bleda'ya yapacaklardi.
Bu her iki taraf aQ1smdan da iyi bir anla§mayd1. 435 'te
Aetius'la yapilan ve onceden B at1 ! mparatorlugunun p arQas1
olan topraklara Hun hakimiyetinin yayilmasm1 iQeren anla§­
ma da eklenince, Attila ve Bleda art1k Tuna s1mnmn onemli

1 18
ROMA l <;: I N SAVAS

bir bOliimiinde askeri faaliyet tehdidini onemli oli;;: ii de azalt­


m1§lardi. Karde§ler aynca, § ah1slanna y1lhk altm odemesi
yap1lmasm1 ve sadakatlerinden §iiphelendikleri miiltecile­
rin geri gonderilmesini saglayarak, kendi konumlanm da
giii;;: l endirmi§lerdi. O zellikle bir siiredir Roma nezaretinde
olanlarla ilgili olarak i§ kesinlikle §ansa birak1lmam1§tl . On­
lann sm1nn kar§l yakasmda varhg1, Attila'ya, Bleda'ya ve
rejimlerine dii§manhklarmm gostergesiydi, iistelik her za­
man Roma 1mparatorlugu tarafmdan finanse edilerek isyan
i;;: 1karmay1 kabul etme tehlikeleri de mevcuttu. Her ikisi de
Attila ve Bleda'nm kan akrab as1 olan iki geni;;: erkek teslim
edilir edilmez, kaz1ga oturtuldular. Bu idamlar tiim potan­
siyel rakiplere veya hanedanm daha alt diizey mensuplanm
bir muhalefet odag1 olarak kullanmak isteyenlere kar§1 bir
gozdag1ydi.
Romahlar Margus'da yap1lan anla§may1 kabul etmekle,
kendi ai;;: i lanndan ban§ ii;;: in makul bir bedel odemi§ olduk­
lanm dii§iiniiyorlard1 ve bu anla§ma, halihazirda B alkanlan
s avunmakla gorevli askerlerin, ihtiyai;;: duyuldugu takdirde,
ba§ka yerlere sevk edilmesine imkan verecekti. Anla§ma,
smir kontrolii sorununa, asker toplamak veya tahkimatlan
giii;;: l endirmek gibi p ahah bir yatmmdan daha i;;: abuk bir i;;: o ­
z ii m s agladi. Giivenli bir kuzey smm, imparatorluga, ozel­
likle art1k Kuzey Afrika'nm bir k1smm1 i§gal eden Vandallara
kar§l , ihtiyac1 olan stratejik esnekligi veriyordu. Theodosius ,
Margus'da Attila ve Bleda ile gorii§melerin ardmdan, nere­
deyse yiiz yildan bu yana arahklarla siiren i;;: at1§malara son
vererek Tuna'da ban§1 s aglamay1 ba§ard1gm1 giivenle ilan
edebildigi ii;;: in memnun olabilirdi.

1 19
10

� OK V E DEH�ET

Tuna'da ban§ sagland1ktan birkaQ hafta sonra, Kuzey Afri­


ka'da sava§ yeniden b a§ladi. 1 9 Ekim 43 9'da Geiseric liderli­
gindeki Vandallar, 435'te imzalanan anla§may1 dogrudan ih­
lal ederek, Kartaca'y1 ele geQirdiler. Bu, imparatorlugun bii­
tiinliigiine yonelik bir b a§ka tehditti . �agda§lardan birisinin
not ettigi gibi, Kartaca'nm Roma tarafmdan fethedilmesinin
iizerinden 585 y1l geQmi§ti. 0 fetih, neredeyse yiiz y1lhk bir
sava§tan sonra ancak ba§ anlabilmi§ti . Pon Sava§lan diye
bilinen iiQ uzun Qat1§ma, Romahlann s1mrlanm hayli zor­
lami§tl. !kinci Pon Sava§mda Romahlar Kartacah biiyiik Ge­
neral Hannibal'e kar§l neredeyse kaybediyorlardi . Hannibal
M C 2 1 8 yilmda 50.000 piyade ve 9.000 siivarilik ordusunu
otuz yedi fille birlikte ! spanya'dan harekete geQirdi . Giizer­
gah1 boydan boya Giiney Galya ve Alpler iizerinden !talya'ya
dogruydu. Hannibal iki y1l sonra C annae Sava§mda tek bir
giinliik dovii§te yakla§1k 50.000 ki§iyi oldiirerek, Roma ordu­
sunu neredeyse yok etti . Bu Romahlann ald1klan en agir ye­
nilgiydi . Bu olii say1sma, kavurucu bir ogleden sonra yap1lan
ve Gotlarm, 20.000 askeri ve !mp arator Valens'i oldiirdiikleri
Hadrianopolis Sava§1'na kadar yakla§ilmadi .
Romahlar C annae'nin yaralanm sarmay1 ba§ ardilar.
Hannibal'i !talya'dan Qekilmeye zorlad1lar ve yetmi§ y1l
sonra 3. Pon Sava§mm bitiminde Kartaca'y1 yerle bir edip
tarihin en biiyiik imparatorluklanndan birisini kurdular.
Romahlann, Hadrianopolis Sava§mm yaralanm sanp s ara­
mad1klan ise sorgulanmaya aQ1kti . Hadrianopolis 'ten son­
ra, "oliimsiiz kent" yagmalanml§ ve Bat1 !mparatorlugu bir
kahnt1ya donii§mii§tii. Ravenna'da oturan yirmi ya§mdaki

1 20
S O K VE D E H S E T

III. Valentinianus , !talya v e Galya'dan ba§ka b i r yeri kontrol


edebildigini iddia edemezdi, dahas1 Galya'y1 da Aetius'la o­
nun Hun miittefikleri sayesinde elde tutuyordu ve onlar dahi
Gotlan, Galya'dan sokiip atmay1 ba§aramam1§ti . Litorius 'un
Toulouse'da yenildigi y1l Kartaca'mn da kaybedilmesi, stra­
tejik ve finansal ai;:1dan esash bir darbeydi. Alt1 yiizyildir
Kuzey Afrika'dan gelen tah1l, Roma vatanda§lanm besleme­
ye yard1mc1 olmu§, gelen vergi gelirleri ise imparatorlugun
yoneticilerini zengin etmi§ti. Art1k Hannibal'in kenti ve Ak­
deniz'deki en zengin eyaletlerin bazilan Romahlara ait de­
gildi. t mparatorluk ya bunlar olmadan ayakta kalacakt1 veya
Geiseric'i geri piiskiirtmek ii;:in sava§acakti .
Vandallar Kartaca'nm dii§ii§iiyle Afrika k1y1smdaki en iyi
limanlardan birisine ula§may1 ba§ ard1lar. Bu faydalamlma­
s1 gereken biiyiik bir odiildii. Hem Dogu'da hem de Bat1'da,
biiyiik limanlan denizden gelecek bir saldmdan korumak
ii;:in ilave onlemler almd1. 439 y1h sonunda C onstantinopo­
lis 'in s avunulmasm1 iyile§tirmek ii;:in i;:ah§malar ba§ladi.
Marmara'da C onstantinus tarafmdan in§a edilen deniz suru,
Theodosius surlanyla baglanacak §ekilde uzat1ldi. ! talya'da,
k1§1 Roma'da gei;:iren III. Valentinianus, kentin tahkimatlan­
nm tamir edilmesi emrini verdi. Vatanda§lar milis kuvvetler
olarak orgiitlenecek ve biitiin kulelere, surlara ve kap1lara
kuvvet olarak diizgiince yerle§tirilecekti. Beklendigi gibi,
Kartaca'mn ele gei;:irilmesinden bir siire sonra, bir Vandal
donanmas1 Siciliya'ya dogru yola i;:1kti. 24 Haziran 440'ta ya­
ymlanan bir imparatorluk emirnamesiyle III. Valentinianus
durumu §6yle ai;:1klamaktadir: " !mparatorlugumuzun dii§ ­
mam Geiseric'in biiyiik b i r donanmayla Kartaca'dan hareket
ettigi rapor edilmektedir. Donanmanm h1zh ula§immdan ve
firsati;:1 yagma becerisinden tiim klyilar korkmahdir . . . O zel­
likle yaz mevsiminde denizciligin avantajlan da dikkate a­
lmd1g1 zaman, dii§man gemilerinin nereye kadar ilerledigi
kesin olarak belli degildir. "
C onstantinopolis 'te Theodosius s ava§a giri§meye haz1rdi.
Sava§ ii;:in gereki;:e gayet ai;:1kti. Sicilya'mn i§gali daha geni§
i;:aph bir Vandal sald1nsmm ba§lang1c1 olabilir ve bu da Ro-

121
ATT I L A

ma'mn Akdeniz'deki kontroliinii daha d a zay1flat1rdi. E ger


Geiseric Afrika k1y1smdan doguya ilerlemeyi tercih ederse,
ordusu M1sir'1 da imparatorluktan koparabilirdi. 1 skenderi­
ye'nin biiyiik ticari limam bloke edilebilir ve C onstantino­
polis'in bag1mh oldugu tah1l sevkiyat1 kesintiye ugrayabilir­
di. Bir gorev giicii gondermenin tehlikeleri belliydi, aynca
son yirmi y1ldir izlenen politikalarm Tuna eyaletlerine yeni
bir istikrar getirmi§ oldugu da rahathkla ileri siiriilebilirdi.
Rua'nm 434'teki sald1nsmdan sonra Hunlar s1mn gectme­
mi§lerdi. 0 sald1ny1 da, elctiler vas1tas1yla yiiriitiilen uzun,
fakat sonuctsuz gorii § meler takip etmi§ti . Buna kar§m, yakm
zamanlarda vanlan anla§ma, bizzat Attila ve Bleda ile ya­
pilml§ ve yiiksek riitbeli miiltecilerin derhal teslimi ve vaat
edilen y1lhk yakla§lk 320 kilogram altm odemesinin yap1l­
mas1yla onaylanmi§tl.
General Flavius Aspar'm sefere kar§ l ct1km1§ olmas1
miimkiindiir. Asp ar, 430'larm ba§mda Afrika'da Geis eric
ile s ava§IDl§ ve bir on yil once de Ravenna'da gas1p 1 oan­
nes 'i yenmi§ti. Aspar, Hunlarm ctabucak biiyiik s ay1da asker
toplama ve bunlan ctok seri bictimde uzak mes afelere s evk
edebilme konusundaki korkutucu yeteneklerinin farkmday­
di. Bu gorii§e gore , Vandallar, Libya 'ya ve sonra da M1sir'a
yiiriimedikleri siirece, Kuzey Afrika'ya bir s efer diizenleme
riskini almaya degmezdi. Attila ve Bleda'nm da, Geis eric
gibi, vanlan anla§mamn § artlarma sayg1h olacaklarm m
hictbir garantisi yoktu . Hunlar Tuna'y1, Roma ordusu 42 2 'de
Mezopotamya'da ve 434'te Kuzey Afrika'da s ava§irken gect­
mi§lerdi . Aspar'm keskince gozlemleyebildigi gibi , tarihin,
naho§ bir tekerriir etme ah§kanhg1 vardi . !mparator ikna
olmam1§t1. Onun dii§iincesine gore , sava§a kar§1 ctikanlar,
Attila ve Bleda ile yapilan anla§may1 biisbiitiin goz ard1
ediyorlard1. Sava§ kar§itlan, Geiseric'e kar§l harekete ge­
ctilmesinin zaruri nedenini de tarn olarak anlamam1§lard1.
C onstantinopolis 'in emniyeti ve tahil sevkiyatmm giivenli­
gi Kartaca'mn yeniden Roma idaresine girmesini gerekti­
riyordu. Theodosiu s , M1sir'm tehdit edilip edilmeyec egini
bekleyip gormeye istekli degildi. Vandallar' a kar§l s efer dii-

1 22
S O K VE D E H S E T

zenlenecek v e komuta gorevi daha once Afrika'daki seferde


b a § ans1z olan Aspar'a verilmeyecekti .
Ordu 441 y1h b ahanna kadar C onstantinopolis 'ten yola
c1kmadi. Bir yllhk gecikme, Theodosius'un iizerinde israr
ettigi uzun ve dikkatli hazirhklann gostergesiydi. Bu sefer,
askeri iin pe§indeki pervas1z bir hiikiimdann co§kulu mace­
ralanndan degildi. Ba§an iki kritik faktore baghyd1: Kuzey
sm1nnm durumu ve Vandallann ne kadar siiratle yenilebi­
lecegi. Theodosius , Attila ve Bleda ile yapt1g1 anla§mamn
devam edecegine inamyordu. Bu tehlikeli bir hesapti. Tuna
s avunmasmdan cekilen birlikler, olu§turulan kuvvetinin
biiyiik k1smm1 olu§turuyordu. Bu tecriibeli lejyonlarm sevk
edilmesiyle herhangi bir Vandal direni§inin cabucak iiste­
sinden gelinecegi iimit ediliyordu. !mparator, dedesi I. The­
odosius tarafmdan yapt1nlan limanda emniyetle demirlen­
mi§ donanmay1 tefti§ ederken, zaferden cok emindi. Parlak
b ahar giine§inde her §ey miikemmel goriiniiyordu. Flavius
Ariobindus , Ansila ve Germanus gibi iic maharetli general
tarafmdan yonetilen ordunun, Sicilya'ya ula§mas1 ve oradan
Kartaca'ya yiiriim esi cok uzun siirmeyecekti . �ayet Kuzey Af­
rika'nm fethi planland1g1 gibi giderse, askerler y1lba§ma ka­
dar geriye, Constantinopolis 'e donmii§ olacaklardi.
Attila ve Bleda, Roma filosunun Sicilya'ya hareket ettigi­
ne ili§kin giivenilir istihb aratl ahr almaz Tuna'da sald1nya
gectiler. tki karde§ , Toulouse'da kar§1la§t1klan agir kay1p ­
lan dikkate alarak, Roma ordusu tiim giiciiyle hazir durur­
ken sm1n gecmek istememi§lerdi. 0 §artlar altmda anla11-
ma onlann c1kannaydi. Roma askerlerinin Kuzey Afrika'ya
sefer kuvveti olarak kaydmlmas1 dengeleri degi§tiriyordu.
Hunlann ilk hedefi nehrin Margus 'taki kar§ismda yer alan
C onstantia idi. Burada daha sadece iki y1l once Roma elcileri
ban§ §artlanm g6rii§mii§lerdi. 1 §te o zaman, her iki taraf s1-
mr otesi ticareti kolayla§tlrmay1 kararla§tlrml§tl. Tuna'nm
kuzey k1y1smda yer alan birkac kaleden birisi olan C onstan­
tia, resmi olarak giivenli bir ticari iis olarak belirlenmi§ti.
Hunlar kalabahk bir pazar giiniinde hicbir uyan gonderme­
den saldmya gectiler ve dikkatle diizenlenmi§ bir saldmyla
kenti Roma garnizonundan kolayca ele gecirdiler.

1 23
ATT I L A

Theodosius, Attila'nm biitiin giiciiyle sava§maya niyet­


lendigine inanmay1 kabul etmedi; §imdi i§ art1k, daha usta­
hkh bir gorii § me ayarlama, Hunlann §ika.yetlerini anlama ve
kabul edilebilir bir anla§maya ula§mak il(in l(abuk hareket
etme meselesiydi. 1mparator ince bir ironi anlay1§1yla Fla­
vius Aspar'1 ell(i olarak gorevlendirdi . Aspar' a verilen tali­
matlara gore, bir ate§kes anla§mas1 ayarlanacak ve Hunlann
ban§ anla§mas1m al(Ikl(a bozmalanmn nedenleri ara§t1nla­
cakt1. Aspar s1mra vard1gmda Attila'nm anla§may1 gel(ersiz
addettigini s1kmt1yla ogrendi . Attila'ya gore anla§ma, Mar­
gus'taki Romah yetkililer tarafmdan bozulmu§tU. Sul(lama­
lar l(arp1c1yd1. Kentin piskoposu geceleyin Tuna'y1 gel(mi§ ve
Hun mezarlanndan degerli e§ya l(almI§tI . Hatta daha da cid­
di olarak, bu H1ristiyan hazine avc1smm, Attila ve Bleda'nm
kendi aile mensuplanmn kabirlerine sayg1s1zhk ettigi soyle­
niyordu (Attila orneginde oldugu gibi, eger strava, defin i§­
lemine kat1lan U§aklann oldiiriilmesini de gerektiriyorduysa
bunun zengin mezarlannm yerini gizlemek il(in yeterli bir
onlem olmad1g1 anla§ihyor) . Attila, mezar soyguncusu Mar­
gus piskoposunun ve iddia edildigine gore, anla§ma §art­
lanna aykin olarak koruma altma alman miiltecilerin iade
edilmesini talep ediyordu.
Bu iddialann arkasmdaki gerl(ekleri tespit etmek giinii­
miizde imkans1zdir ve o zaman bile Aspar il(in l(Ok kolay ol­
mayabilirdi. Hunlann H1ristiyanhga al(Ik dii§manhklan dik­
kate ahnd1g1 zaman, bir piskoposu oliilerini rahats1z etmek­
le SUl(lamalanmn, §iiphe uyandiracak kadar kolay oldugu
da dii§iiniilebilir. Hil( §iiphesiz, yagmanm delilleri (kaz1lm1§
topraklar, tahrip edilmi§ tabutlar ve oraya buraya s al(1lm1§
kemikler) Aspar'a gosterilmi§tir, ancak piskoposun veya
Margus kentinin herhangi bir vatanda§mm bu SUl(larla irti­
bat1 oldugunu kamtlayan bir delil bulunmad1. Bu mezarlann
gerl(ekten Attila ve Bleda'mn akrabalanna ait oldugundan
veya almaya deger herhangi bir mezar e§yas1 il(erdiginden
Aspar da emin olamazd1. Buna kar§m Hunlar dogruyu soy­
liiyor olabilirdi. Miilteciler meselesi de al(Ik degildi. 439'da
vanlan anla§manm §artlan belirsizdi. Kal(aklann teslimi i-

1 24
S O K VE D E H S E T

§inde Margus'taki yetkililerin hatah oldugu §eklindeki Hun


iddialanna kar§l, anla§mamn, miiltecileri toplayip diizenli
olarak Hunlara geri gonderilmesi hususunda Romahlara
herhangi resmi bir mecburiyet dayatma konusunda yeter­
siz oldugu ileri siiriilebilir. Nihayetinde Romahlar sadece
Tuna'y1 gecenlere yard1mc1 olmayacaklan yiikiimliiliigiinii
kabul etmi§lerdi. Anla§ma §artlannm tam anlam1 iizerinde
zekice bir tarti§ma, C onstantinopolis 'te hayranhk uyandir­
ma olas1hg1 ta§lSa da, boyle yamlt1c1 Clkanmlann smirdaki
Hunlan etkileme ihtimali cok dii§iiktii.
Sonucta Aspar'm manevra yapacak cok k1s1th diploma­
tik alam kaldi. Suclamalan kabul eder ve piskoposu ve diger
miiltecilerin teslim edilmesine izin verirse, ashnda Romah­
lann anla§may1 bozmu§ olduklanm ve bu durumda Hunlann
Constantia'ya saldmlannm hakh oldugunu kabul edecekti.
Diger yandan, iddialann dogrudan reddedilmesi tehlikeli bir
c1kmaza donii§ecekti. Biiyiik ihtimalle Aspar bir orta yol bul­
maya cah§tl: Bir yandan Hunlann iddialannm dogrulugunu
ve icerigini ara§tmyor fakat aynca, kar§1hkh endi§e kaynag1
olan meseleleri gorii§meye cah§iyordu. Muhtemelen, dostca
konu§malarla coziimlenecek baz1 yanh§ anla§llmalann ol­
dugunu ileri siirmii§ olabilirdi. Theodosius, Attila'mn sava§
istemedigine inanmakta hakhd1ysa, bu yakla§Im en azmdan,
yeni bir gorii§me ve anla§maya ula§ma ac1smdan bir firsat
saglayabilirdi.
Attila gorii §meyi beklemedi. Aspar'm Margus piskoposu­
nu ve miiltecileri teslim etmemesi, Attila'nm tam da ihtiyac
duydugu §ey, yani anla§manm art1k gecerli olmad1gmm o­
naylanmas1 anlamma geliyordu. Sonraki dokuz ay boyunca
(44 1 y1h yazmdan 442 y1h bahanna kadar) Hunlar, Orta Tuna
iizerindeki ve Morova nehir vadisi boyunca uzanan biitiin o­
nemli kentlere saldird1lar, bunlan ele gecirip tahrip ettiler.
Sm1r boyundaki imparatorluk otoritesinin cokii§ii hakkmda
detayh bilgi vermemeyi tercih eden Romah yazarlar, sadece
ku§at1lan ve yagmalanan kentlerin adlanm siralamaktadir­
lar: Sirmium (modern Sremska Mitrovical Singidunum (Belg­
rad) . Margus (Dubrovica) . Viminacium (Kostolac), Naissus

125
ATT I LA

(Ni§), Serdica (Sofya) . Yagmalanm1§ ve ate§e verilmi§ yiizler­


ce tahkimats1z yerle§imin ne bir kayd1 vardir ne de adi. Ai­
lelerini ve gecimliklerini korumak icin oliimii goze alanlann
gosterdikleri cesaretin hatiras1 bile yoktur. Korkaklar, na­
mertler ve deh§et icinde olanlar da bilinmiyor. Yagmac1 Hun
grubunun ciftlikten ciftlige dola§mas1, miikerrer bir vah§et
ve istirap hikayesidir. t lk once ufukta bir leke; atlann ve bi­
nicilerinin tozunun yava§ca ald1g1 §ekil ve sonra gelenlerin
yard1m icin degil, yok etmek icin geldiklerinin ac1 bicimde
fark edili§i; ba§hklan ve zirhlan icinde isimsiz adamlarm
sert bagin§lan, k1hclann vah§i panlday1§1 ve akan s1cak
kan. Sava§m deh§eti bilinmeyen bir §ey degil, ama bu deh§et,
-en azmdan tasavvurumuzda- yok edilen k1sa bir kentler lis­
tesi, tecaviiz edilen, kolele§tirilen ve oldiiriilen binlerce ki§i­
nin adlarmm uzun listesi haline gelmeden §Ok etmiyor.
Margus'da kent sakinleri Hunlarla en iyi ba§a c1kma yo­
lunu tart1§t1lar. Attila gorii§meyi reddedince, Aspar kentten
aynldi. Aspar, gorevini terk ettiginden §ikayet edenlere, or­
dusu olmayan bir generalin hicbir i§e yaramayacagm1 ve
Hunlara degerli bir rehine vermeyi arzulamad1gm1 s oyleye­
bilirdi . !mparatorluk elcisi olarak gorevi, haberi C onstanti­
nopolis'e geri gotiirmekti. Aspar gidince, baz1lan Attila ile
bir anla§ma yapmaya cah§maya degip degmeyecegini merak
ediyordu. Bir iyi niyet jesti olarak, piskoposu teslim edebi­
lirlerdi. Fazla dindar olmayanlar Tann'nm bunu mutlaka o­
naylayacagm1 savundular: Piskopos sucluysa adalet yerini
bulmahyd1, sucsuzsa, Hiristiyan karde§lerini kurtarma kar­
§Ihgmda §iiphesiz Hunlar tarafmdan §ehit edilecekti .
Piskopos, cemaatinin bir line kalabahgma donii§mesini
gormeyi beklemedi. Kentten sessizce s1v1§ arak nehrin kar§I
k1y1sma gecti ve korunma garantisi kar§ihgmda kenti Hun­
lara teslim etmeyi onerdi. Attila teklifi kabul etti ve §iiphe­
siz, sava§ tannsmdan bir H1ristiyan ile anla§masma nezaret
etmesini isteyerek kihc1 iizerine baglay1c1 bir yemin ederken
giiliimsiiyordu. O gece, verdigi soziin farkmda olarak azizleri
yard1ma cagiran Margus piskoposu soziinii tuttu. Piskopos
kentin savunmas1 icin yerle§tirilen kuvvetleri, gizli bir ke§if

1 26
SOK VE D E H S E T

gorevinden g o k onemli b i r bilgiyle geri dondiigiine ikna etti .


(Dedigi gibi, surlar oniindeki varhg1, Hunlara kagmad1gm1
gosteriyordu.) Hikayesine inamld1, giinkii nihayetinde ha.la
piskopostu. i §te bu arada piskopos, Attila ve adamlanna
kar§l siirpriz bir saldmya gegmeleri igin i§ aret verdi. Pis­
kopo s , Hunlarm Tuna'y1 gegmeye haz1rlamyor olduklanm
ve karaya g1karken en zay1f anlarmda yakalanabileceklerini
iddia etmi§ olabilirdi. Kagm1lmaz sonug gergekle§ti: Nehir
kenanna yatarak gizlenen Attila'nm askerlerinin kurdugu
tuzaga dii§en kentin geri kalan savunmacilarm katledildi ve
Margus yak1p y1k1ldL
Her kent ihanetle dii§medi . Attila'nm Tuna seferindeki
ba§ansmm bir k1sm1, ordusunun ku§atma sava§mdaki yete­
neginde yatmaktadir. Yetmi§ y1l once Roma iislerini kontrol
altma alamama ve hazineleri ve tah1h ele gegirememe bece­
riksizligi, Hadrianopolis Sava§mdan sonraki Got sald1ns1m
zora ko§IDU§tu. Attila, Hunlarm ku§ atma teknolojisine ha­
kim olmalanm ve tipik Roma askeri taktiklerini kullanarak
miistahkem kentlere saldmp ele gegirebilmelerini sagladl.
Muhtemelen bunlar sava§ esirlerinden ogrenildi. Margus
piskoposu omeginde goriildiigii gibi, bu esirlerin bazilan,
s ag kalmalanm saglayacak her tiirlii anla§may1 kabule ha­
zirdilar. Bu yeni kazamlan uzmanhk Attila'mn Hunlanm,
Tuna kordonundan §imdiye kadar s1zm1§ olan digerlerine
nazaran, yenilmesi gok daha giig bir dii§man haline getirdi .
Romahlar art1k, dii§man bir gevrede, erzak1m, insanlanm ve
zenginliklerini koruyan hirer giivenli ada i§levi goren s avun­
malan giiglii kentlerine giivenemezlerdi .
Hunlar, Naissus 'a (Ni§) sald1nrken once surlann bir
k1smm1 koruyan nehri gegtiler ve sonra tekerlekler iizerine
monte edilmi§ uzun vingleri getirdiler. tnce sogiit dallannm
s1k1ca bir araya getirilip o riilmesiyle yapllm1§ ve tabaklan­
mam1§ deriyle kaplanm1§ hafif panellerle korunan adamlar,
her bir vincin kollannda yukanya dogru yiikseltildiler ve
mazgallardaki savunmacilara dogrudan ok atabilecek konu­
ma geldiler. Surlann bir k1sm1 savunmacilardan temizlen­
dikten s onra, vinglerin yerini mancm1klar aldL Ku§atmay1

1 27
ATT I LA

detayh olarak betimleyen Paniumlu Priscus , mancm1klann


boyutu ve etkinliginden ozellikle etkilenmi§ti. "Manc1mk cok
biiyiik bir makinedir. Keskin metal uca s ahip bir kalas, V §e­
killi bir kereste cerceve iizerinden gev§ekce zincirlerle pa­
langalar iizerine kald1nhr . . . Manc1mgm arkasma tutturulan
k1sa halatlarla, adamlar kalas1 §iddetle hedeften uzaga dog­
ru itiyorlar ve sonra sahveriyorlardi. Mancm1gm kar§ism­
daki sur, uygulanan darbeden dolay1 tamamen cokiiyordu."
Naissus haritadan silindi . Halk1 oldiiriildii, dag1t1ld1 veya
yakalamp esir olarak satlldi. Kent bir yiizy1l daha yeniden
in§a edilmedi. Priscus, Attila'nm sald1nsmdan yedi yll son­
ra, bir avuc ke§i§in harabeler iizerinde k1s1k sesle yiikselen
dualan di§mda kenti tamamen terk edilmi§ olarak buldu.
Onunla birlikte seyahat eden arkada§lan kamp kuracak te­
miz bir alan bulmak icin bir siire yer aradllar. Mancm1kla­
nn surlara carpt1g1, nehre yakm olan alana katledilenlerin
beyazla§IDl§ kemikleri dag1lm1§tl. c;: atirdam1§ surlara geri
doniip baklld1gmda, Naissus'un sadece yiiz elli yll once, 1m­
parator C onstantinus 'un donatt1g1 ve giizelle§tirdigi dogum
yeri olduguna inanmak giictii. Biitiin bunlar Attila ve Hunlar
tarafmdan vah§ice yak edilmi§ti. Harabeler art1k CO§kuyla
kiyametin kopmasm1 bekleyen dindar fanatikleri banndm­
yordu. Bu H1ristiyan din adamlan icin, bir zamanlann bii­
yiik imparatorluk kentinin tamamen yanm1§ kabugu, K1ya­
met'i beklemek icin cok uygun bir yer olarak goriiniiyordu.
C onstantinopolis 'teki Biiyiik Saray'm altm taht odasmda,
Theodosius as1k surath bir sessizlikle oturuyordu. Ulaklar
her giin Hunlann diizenli ilerleyi§inin haberlerini getiriyor­
lardi . Sava§ alamnda Hunlara kar§l c1kacak biiyiikliikte bir
ordu toparlayamayan imparatorun, Attila'nm her bir ken­
ti ele gecirmekte israr etmesinin ilerleyi§ini yava§latmaya
yaramasm1 iimit etmekten ba§ka, cok az secenegi vard1. Bu
§artlar altmda, miimkiin olan sadece bir hareket § ekli vard1:
Geisreic ile acil bir ban§ anla§mas1 yap1lacak ve gorev giicii
geri cagnlacakti. Romah askerler y1lm biiyiik bOliimiinde Si­
cilya'da kalmi§lar ve daha Kartaca'y1 zaptetmek icin herhan­
gi bir te§ebbiiste bulunmami§lardi. Tuna sm1nnda kotiile§en

1 28
SOK VE D E H S E T

durumun farkmda olan komutanlar, anla§ihr nedenlerden


dolay1, Vandallara kar§l uzun ve zor olacagm1 bildikleri bir
miicadeleye girmekte isteksiz davranm1§lardi.
Geiseric avantajh durumunu fazla biiyiitmedi. 0 da bi­
liyordu ki, kuzey smmnda istikrar sagland1gmda tekrar
"yeniden fetih" harekat1 olacakti. Uzla§mak ve ele gec;irmi§
olduklan b6lgelerdeki kontrollerini sagla§tirmak ic;in za­
man kazanmak, Vandallann uzun vadeli c;1karlanna uygun­
du. t lk defa 435'te yapllan anla§mayla tas dik edilen Kuzey
Afrika'mn payla§1lmas1 konusu, yeniden miizakereye ac;lldi.
Ba§kenti Kartaca ile birlikte en verimli araziler (modern Tu­
nus 'tan biraz daha geni§c;e bir bolge) Vandal toprag1 olarak
resmen tamndi. Afrika k1yismm geri kalam (yakla§1k Ceza­
yir ve Fas) ve bir kism1 435 anla§mas1yla terk edilen Numi­
dia B at1 Roma tmparatorlugunun parc;as1 olarak muhafaza
edildi. Geiseric aynca, sava§ ic;in herhangi acil bir gerekc;e
yaratmaktan sakmmak iQin, Valentinianus hiikiimetine y1lhk
bir odeme yapmay1 kabul etti ki, bu da Afrika'mn Romahla­
nn elinden Qlkmasmm yaratacag1 vergi kaybmm k1sa vadeli
sonuQlanm azaltmay1 amaQhyordu.
Filo 442 bahannda C onstantinopolis'e dondii, ancak Na­
issus 'un dii§ii§iinii onlemek iQin art1k QOk geQti. O zamana
kadar QOktan Serdica'ya ula§ml§ olan Attila, daha yeni takvi­
ye edilmi§ Roma ordusu ile dogrudan sava§ riskini almama­
ya karar verdi. Hunlar, tahrip edilmi§ eyaletlerden munta­
zam bir § ekilde geQerek Biiyiik Macar Ovasma dondiiler. Bu
QOk onemli bir zaferdi. Tuna'nm merkezi eyaletlerindeki ana
kentlerin tahrip edilmesi, imparatorlugun smir savunma­
smda bir delik aQm1§t1. Naissus'un ele geQirilmesi ve Serdi­
ca'mn dogusunun yagmalanmas1, Constantinopolis'e giden
yolu aQmI§tl. Attila, Tuna eyaletlerinden getirilen ganimeti
kendi Qlkanna kullandi. Ganimet ve esirler, onde gelen Hun­
lann ve onlann yanda§lannm s adakatini odiillendirmek ve
art1rmak iQin dag1tlldi. Pietroasa hazinesinden Qlkan, tann­
lar ve tannQalar s ahneli zarif altm tabak, Sirmium'dan, Sin­
gidunum'dan veya Naissus 'tan biiyiik bir malikaneden zorla
ahnmI§ olmahdir. Tabak Hunlarla birlikte sava§an bir Got

1 29
ATT I L A

tarafmdan ele ge�irilmi§ olabilecegi gibi, Hun t mparator­


lugu iizerindeki ki§isel kontroliinii kasten s1klla§t1rmak ni­
yetiyle, Attila'nm ganimeti iyice hesaplayarak dag1tmasmm
pargas1 olarak verdigi d>mert bir hediye de olabilirdi.
Hun sald1nlan sonrasmda ortaya g1kan enkaza odakla­
nan Romah yazarlann, Attila'mn yava§ yava§ kendi otorite­
sini giiglendirmesi hakkmda, si:iyleyecekleri neredeyse hig­
bir §eyleri yoktu. Sefer sonrasmdaki iig yll iginde bir nok­
tada Attila Bleda'ya meydan okumaya karar verdi. Bu, uzun
ve §iddetli bir miicadele olabilirdi . Muhtemelen Bleda da,
Romahlardan ele gegirilen altmlan yolda§lanna ve akraba­
larma dag1tarak kendi konumunu giivenceye almi§tl. Biiyiik
karde§ oldugu igin, gogu insan, Bleda'nm imparatorlukta e­
§it pay talep etmekte her tiirlii hakka sahip oldugunu dii§ii­
nebilirdi . Diger yandan Bleda, Attila'mn imp aratorlugu tek
ba§ma yi:inetme niyetinin p ekala farkmda olmayabilirdi de.
Belki, kaba, vah§i ve avam Bleda higbir §ey fark etmemi§ti .
Veya muhtemelen s amimi , konuksever ve eli ag1k Bleda, kii­
giik karde§inin bi:iyle bir ihanet planlayacag1 fikrini giilerek
gegi§tirmi§ti. Veya belki kurnaz, hmzir ve hilekar Bleda, ik­
tidarda kalmak igin tuzaga dii§mii§ hayvan gibi sald1rganca
di:iVU§IDU§tii.
Ne yaz1k ki bu rekabetlerin nasll geli§tigini anlatmak im­
kans1z. Romahlar, Hun i§galini takip eden ilk y1llarda Biiyiik
Macar Ovasmda olup bitenler hakkmda belli belirsiz bir fik­
re sahipti. 440'h y1llann ortalannda yazllan ve imparator­
luk di§mdaki baz1 dagm1k hususlan sadece ismen anmak­
tan ba§ka bir §ey sunmayan tarihlerdeki k1s a ve i:iz haberler,
bu ilgisizligi ortaya koymaktadir. Geriye kalan bir gazetenin
y1rt1k birkag man§eti gibidir. Detayh hikayeler kay1ptir, i:izel
§artlar ve kesin olaylar zinciri sonsuz spekiilasyona ag1ktir.
Sadece bir §ey kesindir. En giivenilir Romah anlat1smm bir­
kag si:izciikle ifade ettigi iizere, 445 y1lmda Tuna s aldmsm­
dan yurda di:inii§lerinden ii� yil sonra "Hun krah Bleda, kar­
de§i Attila'nm komplosu sonucunda katledildi."

1 30
1 1

KAPIYA DAYANAN BARBARLAR

Devlet torenlerinin detaylanndan v e debdebesinden ho§­


lanmad1klanm (ve bisiklete binmeyi tercih ettiklerini) iddia
eden modern krallar bile nadiren ba§kentlerinin ana cadde­
lerinde yalmayak yiiriirler. Tebaasmm cogu tarafmdan yer­
yiiziinden daha cok goklere yakm olduklan dii§iiniilen Roma
imparatorlan, torensel giic gosterisinin onemini kavraml§­
lardi . !mparatorlar, hayranhgm1 kazand1klan teb aalanna, a­
gir mor kaftanlar, miicevherlerle siislenmi§ tac, inci kiipeler
ve degerli ta§larla kaph ayakkabilar icinde tamamen impa­
ratorluk makammm ihti§amm1 yans1tan panlt1yla goriiniir­
lerdi. Biiyiik Saray'm korunmu§ sm1rlanm terk ettiklerinde,
bir cift kar beyaz1 katmn cektigi altm bir binek arabas1yla
dola§1rlardi . Ba§lannm iizerinde (ithal � in ipeginden yapil­
m1§) ejderha §ekilli sancaklar hafif rii z garda dalgalamr; her
iki taraflannda kirm1z1 iiniformah cift sira askerler yiiriir,
askerlerin parlak kalkanlan, yald1zh toren zirhlan giine§te
p anldardi. Kalabahk, gecit torenini tezahiirat ve alk1§larla
selamlardi . Gencler daha iyi bir gorii§ ac1s1 yakalamak iimi­
diyle cat1lann tepesine tirmamr veya one gecmeye cah§Ir­
lardi . Muhaf1zlanmn siper oldugu imparator, kaskat1 yerin­
de oturur ve kararh bir § ekilde ileriye odaklanmi§ bak1§1yla
k1mildamadan dururdu. !mparator k1pirdamaz ve giiliimse­
mezdi. B oylesine panlt1h ihti§ amm ortasmda yiiceltilen im­
parator, merakla bakan seyircilere, bir insandan daha cok
bir heykel gibi goziikiiyordu; art1k bir birey degil, imparator­
luk giiciiniin §a§ aah simgesiydi.
26 Ocak 447 giinii II. Theodosius miicevherlerini ve tac1m
takmay1 reddetti. Binek arabasm1 ve muhaf1zlanm ba§mdan

131
ATT I LA

savan imparator, basit beyaz bir kaftan ictinde kentin sokak­


lanna dald1. 1mparator, Constantinopolis'in sert mermer do ­
§eli sokaklannda, Biiyiik S aray'dan Theodosius Surlan'nm
otesinde Hebdomon'da (Bakirkoy) bulunan askeri gectit ala­
nma kadar, 1 1 kilometreden daha uzun bir mesafeyi, ayakla­
n kan ve alm ter ictinde yahnayak yiirii d ii. O st diizey devlet
ricali ve biiyiik bir vatanda§ kalabahg1 imparatoru takip e­
diyordu. Hebdomon'a vard1klan zaman hep bir ag1zdan Tri­
sagion ilahisini soylediler. On yll once bu duanm (Dogu Or­
todoks Kilisesinde hala soylenmektedir) melekler tarafmdan
ilham edildigi soyleniyordu: "Kutsal Tann, Kutsal ve Kudretli
Olan, Kuts al ve Ebedi Olan, bize merhamet et."
Ba§kentin normal §artlarda miireffeh ve ozgiiven sahibi
olan sakinleri, Tannmn kendi yanlannda oldugunu farz e­
derek tovbekar ve dindar bir ruh haline biiriinmii§ lerdi. 26
Ocak sabahmm daha karanhk ilk saatlerinde §iddetli bir
deprem kenti sarsti . 5. yii zy1hn egitimli insanlan depremle­
rin nas1l meydana geldigini (konu 800 yil once Yunan filozof
Aristoteles tarafmdan incelenmi§ti) biliyordu. Aristoteles 'e
gore, depremler, yerin derinliklerindeki devasa bo§luklarda
biiyiik hava kiimelerinin ani hareketinin sonucuydu. <; ogu
H1ristiyan ictin Aristoteles yer sarsmt1sma neyin yol a1ttlg1-
m actikhyor olabilirdi fakat en ba§ta havanm neden hareke­
te gei;:tigini ai;:1klam1yordu. Bu sarsmt1lann, giinahkarlann
tovbe etmesini dileyen Tannnm iradesine uygun olarak ger­
i;:ekle§tigine inamhyordu. Deprem goklerden bir uyanydi . Bu
elbette Aristoteles 'e cazip gelecek bir fikir degildi. Kentin
sokaklannda ac1 ii;:inde yalmayak yiiriiyen bir imparatorun
goriin ii§ii, Tann'mn amacmm ne kadar ciddiye ahnmas1 ge­
rektiginin bir gostergesiydi.
Hebdomon' a giden yol iizerinde y1kimm boyutu net bir
§ekilde goriiliiyordu. Marmara kiy1smda daha yeni tamam­
lanml§ deniz suru ciddi zarar gormii§tii. Theodosius surla­
nnm biiyiik uzantilan artik moloz y1g1myd1, i;:iinkii elli yedi
kule i;:okmii§tii. Kent, herhangi bir i§galci orduya ai;:1k hale
gelmi§ti. Sadece bu bile bir imparatorun kraliyet kaftanlan­
m i;:1kanp atmasma ve halkimn dualanna katllmasma yeter

1 32
K A P I YA DAYA N A N B A R B A R LAR

bir sebepti. Bu, kenti Tann'nm korumas1 altma alabilecek,


9arp1c1 bir kamusal tovbeydi, ancak s adece Theodosius ve
en yakm dam§manlan durumun ne kadar vahim oldugunun
farkmdaydilar. Savunmas1z b a§kente, depremin surlan yerle
bir etmesinden 9ok kisa bir siire once kuzey s1mnnm a§1lm1§
oldugu bilgisinin verdigi korkuyla bakiyorlard1. Son gelen
askeri istihbarat raporlanna gore, Attila ve Hunlan 9oktan
yeni bir Tuna akimna ba§lam1§lard1. "Kutsal Tann, Kutsal ve
Kudretli Olan, Kutsal ve Ebedi Olan, bize merhamet et."
Depremden birkac ay once, 446 y1h sonlanna dogru Atti­
la, Tuna'y1 gei;:en miiltecilerin teslim edilmesinde yine israr
ederek imparatorluk sarayma diplomatik mektuplar gonder­
mi§ti. Attila aynca, 439 y1lmda Margus Ban§mda kararla§­
tmlan y1lhk yakla§ik 320 kilogramhk altmm geriye doniik
odemesinin yap1lmas1m da talep etti . (44 1 'deki sava§ 91kma­
dan once muhtemelen bir veya iki odeme Attila'ya ula§ml§­
t1) . Theodosius , paranm da miiltecilerin de teslimini reddet­
ti . Bunun yerine el9i gonderilmesini ve tarti§mah konulann
miizakere edilmesini teklif etti. t mparator sorunun i9erdigi
riskleri biliyordu. Be§ yil once Flavius Aspar'm, Margus pis­
koposunun gece yans1 faaliyetlerinin tartl§llmas1 onerisi ve
sm1nn obiir yakasmdan Roma tarafma ka9anlara yard1m e­
dildigi iddias1, dii§manca bir cevapla birlikte derhal firlat1-
hp bir kenara at1lm1§tl.
Theodosius bu defa herhangi bir Hun sald1ns1m frenle­
yeceginden emindi. Tuna eyaletlerini koruyan lejyonlar art1k
eski gii9lerini kazanm1§lard1 ve smir savunmalan daha yeni
gozden ge9irilmi§ti. Eyliil 443'te iist diizey subaylara, komu­
talan altmda bulunanlann diizgiin bir §ekilde egitilmeleri ve
odemelerinin tam olarak yap1lmas1m saglamak ii;:in talimat
verilmi§ti. S1mra yakin topraklara iskam te§vik etme amacm1
ta§iyan imparator, riitbesiz askerlerin Tuna boyunca her tiir
kiradan ve vergiden muaf 9iftlikler edinme izinlerini onayla­
di. Asker giiciiniin yilhk tefti§i ve hem nehir devriye gemileri
hem de askeri kamplar iizerine durum raporlan her yihn o­
cak aymda imparatorluk sarayindaki yetkililere sunulacakti.
Theodosius , bu reformlardan elde etmeyi iimit ettigi faydala-

1 33
ATT I LA

nn gozler oniine serilmesinde kararhyd1. "<;iinkii inamyoruz


ki, askeri meseleler tarn da emrettigimiz gibi yiirii tiildiigii
takdirde, art1k herhangi bir toprak par9am1z1 dii§man i§gal
edecek olursa, (Tann'nm izniyle) lehimize bir zafer -hatta
herhangi bir sava§ bile yapmadan- ilan edilecek."
Boyle biiyiik iddialardan gozii korkmayan Attila, Theo­
dosius'un miizakere teklifini kesin olarak reddetti. Hunlar,
ba§ta Tuna filosunun karargah1 Ratiaria olmak iizere, nehir
boyundaki Roma kalelerini ele ge9irerek akmlanna ba§lad1-
lar. Bu beklenenden 9ok daha h1zh ve tahrip edici bir sald1-
nydi. Theodosius yine de Naissus 'un (veya en azmdan karar­
ffil§ harabelerinin) sadece yakla§lk 1 00 kilometre kuzeydo­
gusundaki Hunlarla, sava§l goze almaya hazir olabilir veya
§imdi de ban§ mukabilinde tavizler vermeyi tercih edebilir­
di. tmparatorun planlan her ne idiyse, bunlar Ocak 447'deki
depremle bozuldu. O ncelik art1k imparatorluk ba§kentinin
giivenligiydi. Vatanda§larmm dindar ilahileri ve yalmayak
hiikiimdarlan, Romahlann ama9lanm desteklemesi ve kenti
korumas1 i9in Tann'y1 harekete ge9irebilirdi. t mparatorun
dam§manlarmm bazllannm ses sizce gozlemledigi gibi , Atti­
la C onstantinopolis 'e ula§madan once Theodosius surlanm
tamir etmek i9in bir mucize gerekiyordu.
Duanm giiciinden asla §iiphe etmemesine ragmen Do­
gu'nun praetorius praefectusu (genel vali) Flavius C ons­
tantinus'un Tann'nm gelip C onstantinopolis 'i kurtarmasm1
beklemeye hi9 niyeti yoktu. Vali hemen becerikli bir ustalar
ve i§9iler ekibini surlarda 9ah§malan i9in orgiitledi. Bunla­
ra Maviler ve Ye§iller grubunun iiyeleri de katildi. Kentin iki
ana spor grubunun fanatik taraftarlan hipodromda yap1lan
at arab as1 yan§lannda tak1mlanna tezahiirat yapmaya daha
9ok ah§kmd1lar. Modern futbol veya beysbol kuliipleri gibi,
hem Maviler hem ed Ye§iller iyi yi:inetiliyordu. Gruplann her
birinin, yetenek avc1s1, 9ah§t1nc1, oyunlann se9ilmesi ve ida­
resiyle ilgilenen 9ok iyi egitilmi§, at arabas1 yan§91lan var­
di. Daha goriiniir olanlar, yan§larda belli siralarda birlikte
oturan taraftarlardi. Taraftarhga kendisini adam1§ olanlarm
benzer sa9 kesimleri vard1 ve her ne zaman tuttuklan tak1m1

1 34
K A P I YA DAYA N A N B A R B A R L A R

te§vik etrnek igin kollanm s allasalar, bayraklar gibi dalgala­


narak kabaran kocarnan sark1k kollu, ye§il (veya rnavi) tunik
giyerlerdi.
Ba§anh yan§gilar C onstantinopolis 'te §6hrettiler. Onur­
lanna heykeller dikilir, savurgan ya§arn tarzlan hayranhk
yaratir ve taklit edilirdi. Bu super starlarm hipodrorna gi­
ri§i, bir irnparatorunki kadar alk1§lamd1, giinkii nihayetinde
seyircilerin gormeye geldikleri §ey yan§lardi. Co§kulu taraf­
tarlar, kahrarnanlanm (yan§ alam iginde veya dt§mda) ve
onlarm atletik yeteneklerini ovrnek igin tezahiirat yap arlar,
rakiplerine ise hakaret ederlerdi . Tezahiirat ekibinin ritrnik
bagin§lan ve ag1k sag1k sozlii ati§rnalan hep bu co§kunun
pargas1ydi . Tezahiirat, yan§gilarm dar gizgilerde ve yolun
her iki ucundaki tehlikeli keskin donii§ anlarmda atlarma
ustaca yaptird1klan rnanevralanm izlerne heyecamm art1-
yordu . Bazen Maviler ve Ye§iller arasmdaki yogun rekabet
kentin sokaklarma da ta§iyordu . C onstantinopolis sakinleri ,
kentte rneydana gelen yangmlardan, sokak kavgalarmdan
ve vandalhklarmdan dolay1 s1k s1k hipodrorndan g1kan ho­
liganlan suglarlardi .
1 §te tarn da bundan dolay1 praetorius praefectusun bu
giiriiltiicii spor taraftarlanm yard1rna ko§turmay1 ba§arma­
s1 gok daha garp1c1ydi. Gayet tabii Maviler, Ye§illerle i§birli­
gi yaprnay1 reddetti . Praefectus bunu da avantaja gevirmeyi
bildi ve rakip gruplara y1kilan surlann farkh k1s1rnlannda
i§ boliirnii yap arak, birbirleriyle yan§rnalanm te§vik etti.
Gruplar ara vermeksizin altrnl§ giin gah§tilar; geceleri ta§
ustalan rne§ale l§tgmda ta§ kesti ve yerle§tirdi. <;ah§rnaya
katilan herkes igin bu oliirnciil ciddiyette bir yan§tl . Bu, liiks
iginde ya§ayan arabacilann veya onlann terterniz t1rnar e­
dilrni§ atlan arasmdaki bir yan§ degildi, korku igindeki Ro­
rnahlar ile ilerleyen Hunlar arasmdaki bir yan§tl. Ba§anh o­
lanlar Rornahlar oldu -fakat kil pay1yla. Theodosius surlan,
tarn zarnanmda tarnir edilerek Attila'nm ba§kente sald1rma
cesaretini kird1.
Yorgun halkin bu olaganiistii ba§ansmm ams1 hala go­
riilebilrnektedir. t stanbul'un ana arterlerinden birisi olan

1 35
ATT I L A

Millet C addesinin, Theodosius Surlan'yla sona erdigi yerin


biraz giineyinde Mevlevihane Kap1s1 bulunmaktadir. Tii rkc;e
ad1yla Yeni Mevlevihane Kap1s1 daha eski ve ko§U§turmaca
ac;1smdan daha s akin bir diinyaya aittir. Kap1, ancak bir e­
§egin veya -ekstra bir savunma onlemi olarak- suru kesen
gec;idin aniden darald1gm1 bilen yetenekli bir mobilet siirii­
ciisiiniin h1zhca gec;ebilecegi biiyiikliiktedir. Kapmm solun­
da di§ duvarda silikle§mi§ bir mermer levha, ta§ duvara sag­
lamca yap1§tmlm1§ §ekilde, Flavius C onstantinus'un 1 500
yildan daha fazla zaman once, tam da yerle§tirilmesini em­
rettigi yerde durmaktadir (bak1mz, resim 3-4) . Mermer levha
iizerinde k1sa ve oz bir Latince yaz1t halii okunabilmektedir:

THE ODOSII IVSSIS GEMINO NEC MENSE PERACTO


CONSTANTINVS OVANS HAEC MOENIA FIRMA
LOCAVIT
TAM CITO TAM STABILEM PALLAS VIX C ONDERET
ARC EM

"Theodosius 'un emriyle, C onstantinus bu saglam surlan


iki aydan k1sa bir siirede ba§anyla in§a ettirdi. B oyle k1sa
bir zamanda Pallas bile bu kadar giivenli bir hisan zor in§a
edebilirdi."
Bu magrur bir bObiirlenmeydi. Yap1lan i§i biiyiikliigii ve
h1z1yla, restore edilen Theodosius Surlan, kentlerin koruyu­
cu tannc;as1 ve Atina'nm patronic;esi Pallas Athena'mn in§a
ettigi herhangi bir istihkam1 a§iyordu. (Atina'nm tabii kalesi
Akropolis 'in biiyiik kirec;ta§l kayasma ha.Iii fevkalade giizel
Athena tapmag1 hakimdir. 900 y1l once in§a edilen Parthe­
non art1k Bakire Meryem'e adanm1§ bir kilisedir) . C onstanti­
nus 'un ba§ansmdan tatmin olmas1 ic;in her tiir nedeni vardi.
Kendisini ele§tirenleri susturmu§ -her zaman oldugu gibi bu
giri§imi kotii bir fikir olarak goren birileri vard1- ve semadan
gelecek bir kurtulu§ ic;in dua edenlerden c;ok daha fazlas1m
ba§armi§tl. C onstantinopolis'in savunma sistemini yeniden
in§a ederek, vali bir Yunan tannc;asma bile ta§ c;1kartm1§tl .
Projeyi sadece altm1§ giin ic;erisinde tamamlayarak, aslmda
bir mucizenin gerc;ekle§mesini saglam1§tl.

1 36
K A P I YA DAYA N A N B A R B A R L A R

Attila, Ocak 447'de depremin verdigi zarara ragmen,


C onstantinopolis iizerine ani bir baskm yaparak sald1ns1-
nm ba§ansm1 tehlikeye atmaya hazirhkh degildi. Ba§kent
ve smir arasmda iki engel vard1. Attila oncelikle, iyi savun­
maya sahip kentleri Romahlann elinde birakmak istemiyor­
du. Seferin sonunda veya ani bir geri c;;: ekilme durumunda,
Romahlann elinde bulunan kentler, Attila'nm askerlerinin
Tuna'ya giivenle donii§iinii tehlikeye atabilirdi. tkincisi ve
daha da onemlisi, Roma sm1rlanna girmi§ olmasma kar§m,
C onstantinopolis'e dogru yiirii y ii§e gec;;: tigi zaman, Sasanile­
re veya Vandallara kar§l sava§maktan tiikenmemi§ bir Roma
ordusuyla kar§ila§abileceginin farkmda olmahyd1. Hun or­
dusu ac;;: 1 smdan ba§kente sald1rmaktan ziyade, emniyetle i­
lerlemek ve ondan sonra ciddi bir sava§la kar§1la§mak -veya
sava§tan kac;;: mmay1 tercih etmek- daha zekiceydi.
Dolay1s1yla Hunlar Ratiaria'y1 ele gec;;: irdikten sonra, ken­
dileriyle C onstantinopolis arasmda bulunun biiyiik kentlere
ve kalelere sald1rmak ic;;: in harekete gec;;: tiler. 44 1 -42 'de oldu­
gu gibi, "yetmi§ civannda kenti yagmalad1lar" diye yazan Ro­
mah tarihc;;: iler, Hunlann ba§ansmm en k1sa bir hikayesini
bile zikredemeyecek kadar §Oke olmu§lar gibi, yine tahrip
edilen birkac;;: kentin ismini kaydetmektedirler: Philippopo­
lis (eski Filibe veya Plovdiv) , Arcadiopolis ( ! stanbul'un yak­
la§lk 1 70 kilometre kuzeybat1smda Liileburgaz) , C alliopolis
(Gelibolu) , Sestus (Eceabat) ve Athyras (Biiyiikc;;: ekmece) . Bu
listedeki son yer, Hunlann C onstantinopolis'in ne kadar ya­
kmma geldiklerinin c;;: a rp1c1 bir gostergesidir. Athyras kalesi
Theodosius Surlanna sadece otuz kilometrelik mesafedeydi.
Attila'nm amans1z ilerleyi§i zaman da ahyordu. Philop­
popolis saglam surlarla korunuyordu ve 44 1 -42 sald1nsm­
daki Naissus gibi, sadece ku§atmayla almabilirdi. Hunlar,
C onstantinopolis'e yakla§tikc;;: a daha etkin bir direni§le ba§a
c;;: 1kmak zorundaydllar. !ki kent saldirganlan piiskiirtmeyi
ba§ard1: Romahlar ve Gotlar arasmdaki biiyiik sava§m ya­
plld1g1 alana yakm olan iyi tahkim edilmi§ Hadrianopolis
(Edirne) ve deniz k1y1smdan Constantinopolis 'e yakla§1k yiiz
kilometre uzakhkta olan Herakleia (Marmara Ereglisi) . Bu

1 37
ATT I L A

kiigiik ba§anlar, art1k ii g k1demli general tarafmdan idare


edilen Roma ordusunun faaliyetleriyle de ilgili olabilirdi.
Bunlar art1k diplomasinin terk edilerek silahh kar§ihk veril­
mesinden dolay1 ferahlam1§ olan Flavius Aspar; 44 l 'de Van­
dallara kar§l giri§ilen seferin komutanlarmdan birisi olan
Flavius Ariobindus ve Thrakia'daki imparatorluk ordusuna
komuta eden Amegisclus .
Ba§kente gelen muhtemel biitiin karayollanm kontrol
altmda tutabilmek igin ordu art1k bu generallerin komuta­
smda iige aynlm1§tl. Bu savunma stratejisi Hun ilerleyi§ini
durdurmay1 ba§aramad1 fakat h1zm1 kesti. Roma ordulan
sava§ meydamnda hig ba§an kazanamad1larsa da, Hun bir­
liklerinin yiiriiyii§ kollarma zarar vermi§ ve boylece onlan
daha tedbirli hareket etmeye zorlam1§ olabilirdi. Gelibolu
Yanmadasmda C allipolis'in ve Sestus'un ele gegirilmesi,
ba§ka kas1th §a§irtmacalarm kamt1dir. B az1 Roma birlik­
lerinin yenilmesine ragmen, Gelibolu seferi Attila'y1 zor ve
bozuk arazide imparatorluk ba§kentine yiiriim ekten caydir­
m1§tl . Boyle taktiklerin bedeli yiiksekti: Ba§kenti kurtarmak
igin say1s1z asker ve kent feda edildi. Aspar ve diger general­
ler tek bir nihai s ava§ta her §eyi riske atmaya goniillii degil­
lerdi. Bunun yerine, ba§kentin savunma sisteminin yeniden
in§ as1 igin gerekli olan zamam kazanmak adma, iki uzun ve
yorucu ay boyunca agir ve moral ·b ozucu kay1plara ugramay1
tercih ettiler. <; iinkii C onstantinopolis ancak s avunma siste­
mi tamamland1g1 zaman giivende olabilirdi.
Attila ve Hunlar, Theodosius Surlanm hig gormediler. Ro­
ma !mparatorluguna yapt1klan akmlar, Akdeniz diinyasmm
en iyi savunulan kentine saldirarak riske at1lmayacak kadar
ba§anhydi. Ba§kentte ve gevresinde ortaya g1kan bir salgm,
uzun bir ku§atma olacag1 kesin olan bir te§ebbiise kalk1§­
ma isteksizligini arttirm1§tl. Zaten i§gal ve depremle harap
edilmi§ bir bolgede s abit kalan bir orduya erzak problemi
ya§ ayacagm1 goriiyordu. Hunlar Constantinopolis 'ten uzak­
la§tilar ve Marcianopolis 'e dogru hareket ettiler. 440'larda
yok edilen diger kentler gibi, Marcianopolis de bir yiizyll
daha yeniden in§a e dilmeyecekti. Levaz1m tedariki ihtiyac1,

138
K A P I YA DAYA N A N B A R B A R L A R

Hunlan daha once yagmalad1klan kentlerden uzak durarak


Biiyiik Macar Ovasma donmeye mecbur etmi§ti. Marciano­
polis 'in yakla§1k 250 kilometre bat1smda Utus Irmag1 (Vidin
c; ayi) yakmlannda, Hunlann yurtlanna donii§leri Arnegisc­
lus'un idaresindeki Roma kuvvetleri tarafmdan engellendi.
Bir Romah komutan sadece C onstantinopolis giivendeyken,
bu kadar biiyiik bir orduyu boyle saldirganca bir harekete
sevk edebilirdi. Uzun ve yorucu bir sava§ esnasmda her iki
ordu da agir kay1plar verdi . Arnegisclus 'un bindigi at oldii­
riildii. Sava§m ortasmda tuzaga dii§en Arnegisclus oliinceye
kadar cesurca sava§tl. Sonunda Hunlar iistiin geldiler fakat
Arnegisclus -§an i�in son bir te§ebbiise kalki§arak- tiim se­
ferde Romahlann kazanacag1 tek zaferi kaydetmeyi neredey­
se ba§ anyordu.
Arnegisclus'un kahramanca son direni§ine kar§m Atti­
la'nm ikinci Tuna akm1 y1k1c1 bir ba§ anydi . tmparatorlugun
smir savunmasm1 k1rm1§ ve ordusunu C onstantinopolis 'in
30 kilometre yakmma kadar getirmi§ti . 6. yiizyil tarih�isi
Marcellinus'a gore (comes Marcellinus) Hunlar, "Ba§kentin
�evresinde yer alan neredeyse biitiin topraklan darmadagm
ederek kalelere ve kentlere s ald1rm1§ ve yagmalam1§lardi."
Attila, Romahlann zay1fhgmdan yine maharetle yararlan­
m1§t1: O nce 441 'de Vandallarla miicadele etmek i�in Roma
askerleri Afrika'ya kaydmld1g1 zaman, §imdi ise 447'de ciddi
bir deprem sonrasmda. Muhtemelen Aspar ve meslekta§lan
Hunlara kar§l tek bir sava§ta birle§meliydiler, fakat bir ba§­
ka Hadrianopolis vakas1 ihtimali her zaman mevcuttu. �ayet
44 7 y1h §Ubat veya martmda bir ogleden sonra Roma ordusu
sava§ta yok edilmi§ olsayd1 , k1sa zaman sonra Constantino­
polis dii§ecek ve Dogu Roma t mparatorlugu ani ve kanh bir
§ekilde sona erecekti. Buna ragmen, Utus Irmag1 k1y1smda
Arnegisclus'un kil pay1 farkla yenilmesi neyin ba§anlabile­
cegini gosteriyordu. Bu aynca, Attila'mn Roma ordusundan
�ekinmekte hakh oldugunu da gosteriyordu. Her zaman kay­
b etme olas1hg1 vardi.
Hunlar 447'de oniine ge�ilmez bir katliam ve y1k1m �:il­
gmhgma kalk1§mam1§lardi. Attila'nm dikkatlice ve stratejik

1 39
ATT I L A

dii§iinmesi, Constantinopolis' e dogru atilmasm1 onlemi§ti .


Boyle bir hareket, Balkanlar'da Roma kuvvetleriyle tehlike­
li bir �at1§may1 k1§k1rtabilir ve -stratejik riski ne olursa ol­
sun- Romahlan dogu sm1nndan sava§taki askerlerini acilen
geri �ag1rmaya zorlayabilirdi. Aynca Attila bir ku§atma sa­
va111mn gerektirecegi zamam ve kaynaklan harcamaya haz1r
degildi. Hunlar, erzak yoklugundan, salgm tehdidinden ve
Tuna'mn giivenliginden �ok uzakta olacaklanndan Theodo­
sius Surlan oniinde ko11eye Slkl§IP kalabilirlerdi. Bir donan­
malan olmadan C onstantinopolis 'e kar§l etkin bir ku§atma
ba§latamazlardi. C onstantinopolis'e sald1rmama karan,
Hunlann ganimetleri ve esirleriyle Biiyiik Macar Ovasma
donmelerini sagladi. Hunlann yeni ku§atma sava111 teknikle­
rine kar§m, savunma sistemi tamir edilen imparatorluk ba§­
kenti kesinlikle �ok zorlu bir hedefti. Tarih, Attila'nm kara­
nm dogrulamaktadir. Theodosius surlan, kenti 800 y1l daha
korudu: 626'da Avarlara; 670'lerde Araplara; 8 1 3 'te Bulgar
ham Krum' a; 860'da Ruslara ve 1 097'de ilk Ha�hlara kar111
kent dayanmay1 ba11ardi. l 204'te 4. Ha�h seferi sirasmdaki
Venedik sald1nlannda surlar t1rmanarak a111ld1. Theodosius
Surlan nihayet 1 453 'te Fatih Sultan Mehmet tarafmdan ki­
nldi. Fatih'in Osmanh ordusunun, Attila' nm k1skanacag1 bir
iistiinliigii vard1: B arut.

1 40
12

BARI�IN BEDELi

Theodosius, Arnegisclus yenildikten sonra ban§ g6rii§mesi


yapmas1 igin kldemli generali Flavius Anatolius'u Attila'ya
gonderdi. Son on be§ yilm biiyiik boliimiinde Anatolius do­
gu sm1nnm giivenliginden sorumlu olmu§tu. Bu gorevinde,
saraydaki en giiglii yetkililerden birisi olan magister offici­
orum1" 1 (daireler amiri) Nomus da kendisine e§lik etmi§ o­
labilir. Nomus'un gorevi imparatorluk i§lerinin yonetimi ve
imparatorla g6rii § meleri diizenlemekti . Attila bu iist diizey
elgilerden etkilenmi§ti. Roma topraklanndan gekilmeye ve
anla§ma §artlanm gorii §meye hazir oldugunu belirtti. Ta­
leplerinin merkezinde, onceki on y1l iginde hemen her go­
rii§mede oldugu gibi, kagaklann derhal teslimi ve y1lhk altm
odemesinin devam1 vardl.
Hun istilasmm ba§ans1 hesaba katild1g1 zaman, Romah
g6rii§mecilerin kar§l g1kacak bir konumda olmad1klan ag1k­
tl. tmpRratorluk sm1rlanna s1g1nm1§ her Hunun iadesini ve
yilhk yakla§1k 950 kilogram altm ve aynca daha once yap1l­
mam1§ odemelere kar§lhk ilave olarak 2 . 720 kilogram odeme
yapmay1 kabul ettiler. Bu yiiklii miktann i�inde aynca sava§
esirlerini fidyeyle kurtarmak i�in ki§i ba§ma belirlenen bir
Odeme miktan da bulunabilirdi . O denecek miktar, daha on­
cekiler dikkate ahnd1g1 zaman ciddi bir art1§1 ifade ediyordu:
422 'de yilhk 1 60 kilogram, 439'daki anla§mayla 320 kilogra-


Daireler amiri olarak nitelenebilecek bu makam Gei; tmparatorluk
doneminde merkezi sivil idarenin ba§1yd1; Constantinus zamanmda
biraz da Praefectus Praetoria makamm1 sm1rland!rmak amac1yla
kurulan bu makam, saraydaki sekretarya dairelerinin ve imparator­
luk gizli servisinin (agentes in rebus) ba§mdayd1 ve imparatorun
dam§ma meclisinin de (consistorium) bir iiyesiydi -<;:n.

141
ATT I LA

ma yiikseltilmi§ti. Anatolius ve Nomus, Roma imparatorluk


sm1nmn art1k Tuna'yla belirlenmeyecegi tavizini de verdiler.
Attila, Singidunum'dan (Belgrad) ba§layan ve nehrin dogu­
suna dogru Novae'ya (Bulgaristan'da Zi§tovi) kadar yakla§ik
500 kilometre devam eden topraklann bo§alt1lmasm1 talep
etti . Bo§alt1lacak hattm geni§ ligi maksimum be§ giinliik bir
yolculuk kadar olacakti. Niifustan annd1nlm1§ bu tampon
bolge Hunlan beklenmedik bir s aldmdan koruyor ve Ro­
mahlan Tuna'nm dogal savunma avantajlarmdan mahrum
ediyordu. Baz1 yerlerde Slillr yakla§lk 200 kilometre geri ce­
kilmi§ti. Naissus harabeleri §imdi tam da smir iizerindeydi.
Pek cok cagda§a gore ban§ anla§mas1 kesin bir a§ ag1lan­
maydi. Paniumlu Priscus, Theodosius'un korkakhgm1 kmar­
ken cok netti.

Generallerini saran biiyiik korkudan dolay1, Romah­


lar ban§ icin cok istekli olduklarmdan, ne kadar a­
gir olursa olsun her emri memnuniyetle kabul etmeye
mecbur oldular. Hatta senatorler bile belli bir miktar
altm katk1s1 yapt1lar. Fakat giicliikle odeyebildiler, oy­
le ki bir zamanlar zengin olan bu senatorler kanlan­
nm miicevherlerini ve mobilyalanm s atmak zorunda
kaldilar. Bu, sava§tan sonra Romahlarm ba§ma gelen
felaketti ve sonucta pek cogu achktan veya kendilerini
asarak oldiiler. tmparatorluk hazinesi de bo§altildi.

Priscus Attila'ya yap1lacak y1lhk odemenin boyutunu vur­


gulamakta hakhydi . 950 kilogram altm 1 5 1 . 200 solidiye denk
geliyordu (72 solidi veya altm parcas1 yakla§1k 450 gram al­
tm ediyordu) Bir solidus bile hie de kiiciik bir miktar degildi.
Yalmz ya§ayan bir i§Qi bir solidus ile birkac ay gecinebilirdi.
4. yiizyilda orduya ahnan bir ki§i iiniforma, techizat ve di­
ger ba§lang1c masraflan icin 6 solidi ahyordu . 6. yii z y1lda
(giiniimiiz t srail'inin giineyinde) Nessana koyiinden elimize
ula§an ki§isel belgeler, vasiyetnameler, kiralar ve s at1§ fatu­
ralan, eyalet pazannda bir solidus ile bir e§ek, iki solidi ile
bir tay, iiQ solidi ile bir kole k1z , be§ solidi ile bir deve ve alt1
solidi ile bir kole oglan satm almd1gm1 gostermektedir. Bu

142
BARISIN BEDELi

dagm1k rakamlar dikkate almarak b akild1g1 zaman, 1 5 1 .200


solidi muazzam bir miktard1, fakat bu rakam, Priscus'un id­
dia ettigi gibi, imparatorluk hazinesinin finansal biitiinlii­
giinii tehdit ediyor muydu?
Roma t mparatorlugunda devlet gelirlerinin ve harcama­
lanmn detayh bir goriiniimiine imkan s aglayacak veriler ne
yaz1k ki �ok yetersizdir. Sadece �ok genel tahminler miim­
kiindiir. Afrika'nm Vandallar ile p ayla§ilmasmdan sonra, III.
Valentinianus tarafmdan 445 y1lmda yaymlanan bir yasa
Numidia'dan gelen y1lhk verginin 78.400 solidi (veya yakla­
§Ik 500 kilogram altmm biraz a§ ag1smda) oldugunu tahmin
ediyordu. Kaba bir hesapla Numidia'y1 ortalama bir eyalet
kabul edersek -mesela M1s1r gibi baz1 eyaletler �ok daha
zengindi, ama baz1lan, mesela s ava§la tahrip olmu§ Tuna
eyaletleri �ok daha fakirdi- Dogu Roma i mparatorlugunun
olu§turan alt1 eyaletten y1lhk ahnan vergi gelirleri yakla§1k
30000 kilogram altm ediyordu . Bir ba§ka deyi§le Attila'ya
yap1lan y1lhk odeme, gelirlerin yakla§lk yiizde ii�iine denk
geliyordu. Bu yine de biiyii k bir meblagd1, fakat ilave ola­
rak yap1lan agir, gecikmi§ o demeler dikkate alms a bile, bu
odemelerin toplammm imparatorluk hazinesini bo§altmas1
veya uzun siireli bir finansal istikrars1zhkla sonu�lanmas1
olas1hk dahilinde degildir. Hakikaten 457 y1lmda Theodosi­
us 'un halefi Marcianus oldiigii zaman hazinede bakiye ola­
rak yakla§lk 45.000 kilogram altm birakt1g1 soyleniyordu.
Attila'ya odenen paralann vergilerin yiikseltilmesiyle geri
toplanmas1 ve bunun da imparatorluktaki en zengin adamlar
olan senatorleri iflasa siiriiklemesi muhtemel degildir. Eski
aristokrat ailelerin ku§aklar boyunca miilk edindigi Roma'da,
orta diizey senator ailelerinin yilhk ortalama 450 ile yakla§Ik
700 kilogram altm gelirleri, hatta birka� siiper zenginin daha
fazla, belki 1 .800 kilogram altmhk yilhk gelirleri oldugu soy­
leniyordu. Bir ba§ka deyi§le, Attila'ya yap1lan yilhk yakla§Ik
950 kilogram odeme, onu Roma !mparatorlugundaki en zen­
gin ailelerinden biri yap1yordu. �iiphesiz yapilan bu Odeme
her haliikarda muazzamd1, fakat -Priscus 'un abart1h iddia­
lanna kar§m- yine de senatorlere kanlannm miicevherlerini

1 43
ATT I LA

sattiracak veya mobilyalanm elden cikaracak kadar bir vergi


yiikseli§ine yol acmas1 ve ondan sonrada bu senatorlerin gi­
dip kendilerini asmalan hie de olas1 degildi.
Priscus 'un 447 y1h anla§masma itirazlannm renkli de­
taylan ciddi bir sorgulamaya tabi tutulabilse de, ele§tirisi­
nin anafikri gayet ac1ktir: Theodosius, kar§1la§t1g1 problem­
lerle ba§a c1kamayan etkisiz bir hiikiimdardi. Dii§manlany­
la sava§mak yerine pasif bir yat1§t1rma politikas1 izliyordu.
Priscus 'a gore, dinamik bir siiper giiciin pkarlanm s avun­
mas1 icin en etkili yol sava§tl. Sava§tan kacmmak ve bunun
yerine ban§l satm almak, Roma 1mparatorlugunun ozgiiven
iceren iistiinliigiiniin altm1 oyuyordu. Ahlaki olarak dogru
gorii nen pek cok gorii § gibi, bu iddialar ilk bakl§ta cekiciy­
di, fakat nihai olarak yanh§ti. Her §eyden once bu iddialar
5. yiizy1hn ilk yansmda Theodosius 'un kar§1 kar§iya kald1g1
karma§lk uluslararas1 durumu yanh§ anlamaktadir. Riskler
yiiksekti ve kay1plar, ozellikle Tuna eyaletlerinde fazlas1yla
agirdi. Yine de, Dogu Roma 1mparatorlugu otuz yil boyunca
sadece Hunlan degil, Vandallan ve her zaman mevcut olan
Sasani tehdidini de kontrol etmeyi ba§ arm1§t1. Armenia bol­
gesinden Suriye'ye ve oradan da Sina coliine kadar uzanan
yakla§lk 1 600 kilometrelik bir smmn giivenligini s aglamak
kaynaklar iizerinde siirekli bir bask1 olu§turuyordu. Romah
tarihciler biiyiik s ava§lara odaklamyorlar ve imparatorlu­
gun belirsiz uclan boyunca s1k s1k ya§anan silahh catl§ma­
lan ve dii§iik dereceli istilalan gormezden gelme egilimini
ta§1yorlard1 . Ancak, askeri bir bak1§ a91smdan, bu olaylarla
etkin bir bicimde ilgilenmek kalelerde ve garnizon kentlerin­
de onemli olciide insan giicii istihdam etmeyi gerektiriyordu.
Bu k1s1tlamalan dikkate ald1g1m1z zaman, Theodosius'un
ana plam temelde saglamd1. 1mparator, kuzey sm1nna daha
fazla asker nakledilmesi cagnlanna veya askerleri Hunlarla
biiyiik bir sava§ a sokmaya direndi. Bu politikamn belirlen­
mesinde finansal faktorler hie §iiphesiz hayati bir yere s ahip­
ti. Tuna'nm diger yakasmda etkin bir askeri operasyona kal­
kl§mak cok maliyetli olacakti. 1mparator Marcianus'un olii­
miinden on bir yil sonra 468'de, halefi Leon Vandallan Kuzey

1 44
BAR l !i l N B E D E L i

Afrika'dan sokiip atmak ic;in yeni bir te§ebbiiste bulunarak


gorev giicii gonderdi. Bu seferin faturasmm 45000 kilogram
altmdan biraz daha fazla oldugu tahmin ediliyordu -ve sefer
nihayetinde ba§ans1zhkla sonuc;landi. Theodosius'un ban§m
bedeli olarak yilhk odedigi 950 kilogram altm yiiksekti, fakat
sava§m bedeliyle kar§lla§tmld1gmdaysa c;ok miitevaz1ydi.
Bu dikkatli hesaplann sonucu, ac1mas1z c;evreleme stra­
tejisiydi. Bir soguk gerc;ekc;ilik meselesi olarak, imparatorluk
ba§kenti dogrudan tehdit edilmedigi siirece veya tehdit edi­
linceye kadar, Hunlann Tuna eyaletlerini yagmalamalanna
goz yumulmas1 askeri ve finans al bak1mdan bir anlam ifade
ediyordu. Sec;enekler, ya ikinci bir Hadrianopolis gibi fela­
ketle sonuc;lanabilecek bir s ald1nda Roma kuvvetlerini ris­
ke atmak veya -diger c;ati§ma bolgelerine takviye kuvvetler
gondermeyi reddederek- potansiyel olarak daha y1k1c1 teh­
ditlere kar§l zay1f bir tepki vermekti . 42 1 - 22'de Sasanilere
saldmrken, 43 1 -34'te Vandal i§galinin ilk dalgas1yla ilgile­
nirken ve yine 44 1 -42'de Geiseric Kartaca'y1 ele gec;irdigin­
de, Theodosius 'un yiiz yiize geldigi problem tarn da buydu.
Theodosius Surlarmm onemi ve surlar y1klld1g1 zaman c;1kan
kriz de bununla ilgiliydi. Birliklerin ba§ka yerlere sevk edi­
lebilmelerine izin veren C onstantinopolis savunmasmm s af
giiciiydii . Acil bir durumda, Tuna'nm giineyinde durum ne
kadar ciddi olursa olsun, imp aratorluk ba§kentini korumak
ic;in orduyu geri c;ag1rma veya dogu sm1nndan takviyeler
gondermeye daima zaman olacakti .
Fakat, Priscus'un sitemlerinin vurgulad1g1 gibi, Roma
toprag1m feda etmeye istekli bir strateji muhtemelen asla
popiiler olmayacakti. Kentleri ve c;iftlikleri yok edilen yerel
niifus ic;in, imparatorlugun Hun i§galine verdigi kar§1hk ye­
tersiz ve acemiceydi. Ordunun sava§mak ic;in c;ok c;aba gos ­
termedigi ve iic; generalin -Flavius Aspar, Flavius Ariobindus
ve Arnegisclus- biiyiik bir meydan sava§l riskini goze alma­
ya isteksiz olduklan gorii l iiyordu. Sadece, Hunlann Biiyiik
Macar Ovasma doniiyor olduklan kesinle§ince Roma asker­
leri sal d1nya gec;mi§ ve o zaman da c;ok ba§anh olmam1§­
lardi. Utus Irmag1 k1y1smdaki kanh c;ati§ma Arnegisclus 'un
hayatma mal olmu§tu.

1 45
ATT I L A

Aspar ve Ariobindus da ihtiyath olmalarmm bedelini o­


dediler: 447 y1h sonunda ikisi de art1k gorevde degillerdi.
Theodosius 'un niyin bu generallerin gonderilmesine karar
verdigini anlamak kolaydir. Her §eyden once, Theodosius , s1-
mr savunma politikalarmm ac1mas1z sonuylanm aleni ola­
rak kabul etmeye heniiz hazir degildi. Aspar ve Ariobindus 'u
komuta kademesinden uzakla§tirmak Tuna eyaletlerinin
tahrip edilmesine verilen ani ve pragmatik bir tepkiydi. t ki
generalin gorevden almmas1 sorumlulugu el yabuklugu ile
imparatordan ahyordu - fakat adil bir ad1m degildi. Pris­
cus 'un korkakhk suylamas1 gibi, Theodosius 'un generalleri
gorevden uzakla§tirma karan , Aspar ve Ariobindus 'un zeki
taktiklerinin biiyiik bir yat1§may1 onledigi ve Theodosius
Surlan alelacele yeniden in§a edilirken C onstantinopolis'in
giivenligini teminat altma ald1g1 geryegini kabullenmeyi de
reddediyordu. Daha fazlasm1 yapmaya kalki§mak yok daha
riskli olacakti . Ancak politikada, planh olarak yenilgiden
sakmma, her zaman yeterli degildir. Aspar ve Ariobindus'un
ba§ans1 kesin bir zafer iyin yeterli degildi. Haks1z yere ba§a­
ns1zhklannm sorumlulugunu almaya zorlandilar.
Zaman zaman ho§a gitmese bile, askeri varhklann dikkat­
le dii§iiniilmii§ sevkiyat1 veya imparatorluk ba§kenti iyin mu­
azzam savunma in§ as1, imparatorlugun muhafazas1 iyin tek
anahtar degildi. Theodosius ve dam§manlanmn kabul ettigi
gibi, dogru yere yapilan altm odemeleri de 0 kadar onemliydi.
(Genellikle dii§man rejimlere aktanlan biiyiik miktarlardaki
kaynaklan izah etmek iyin k1hf ihtiyacmda olan hiikiimet­
ler, bu meblaglan daha diplomatik olarak "mali yard1m" veya
"kalkmma yard1m1" olarak adlandmyor.) t lk baki§ta, Roma­
hlar bu odemelerden pek fazla yarar saglamaml§ gibi gorii­
nebilir, yiinkii bu tiir odemeler 434 ve 441 'deki Hun i§galini
onlemedi . Ancak C onstantinopolis 'te sarayda herhangi bir
kimsenin her zaman ban§m s atm almabilecegini dii§iinme­
si muhtemel degildi. Aksine bu yard1mlann daha geni§ yaph
amaylan vardi. Yard1mlar giinliik smir otesi ah§veri§i te§vik
ediyordu. Hunlara odenen paralann bir k1sm1, Tuna'nm beri
yakasmda Romah tiiccarlann yaranna geri doniiyordu. Sii-

1 46
BARISIN BEDELi

regiden kiiQiik Qaph ticari baglar aynca dikkat Qekmeyen bir


bilgi transferine izin veriyordu. YurtdI§ma yapilan i§ seya­
hatleri hala casuslugun en makul k1hflanndan birisidir.
S1mr otesine nakit transferi aynca, muhalif gruplan veya
bireyleri desteklemede ortiilii bir yol imkam da sunuyordu.
Roma alt1m, Attila'nm yerine daha i§birlikQi bir lider geQirecek
bir darbeyi finanse edebilirdi. Pek QOk §ekilde bu cazip bir se­
Qenekti. Kesinlikle askeri miidahaleyle rejim degi§iminden da­
ha az risk ta§1yordu. Sava§, tek ba§ma kaba ve ongoriilemeyen
bir silahti. Pek olas1 degilse de, Roma, Tuna'mn diger yakasma
biiyiik bir seferi ba§latmak iQin yeterli insan gii ciinii saglad1-
gmda, kanh bir sava§ sonrasmda Attila ve yakm arkada§lanm
ortadan kaldmlabilirdi; fakat bu da yenilmi§ bir Hun !mpa­
ratorlugunun QOkii§iinii tetikleyebilirdi. SonuQta ortaya Qlkan
istikrars1zhk ve iQ huzursuzluk, kuzey sm1nna ve hatta Cons­
tantinopolis' e kar§l daha ciddi bir giivenlik tehdidi ortaya
koyabilirdi. Hun !mparatorlugunun QOziilmesini engellemek,
ilave ve pahah, uzun vadeli askeri, idari ve mali kaynaklar ge­
rektiriyordu. Roma !mparatorlugunun, Sasanilerin ve Vandal­
lann olu§turdugu tehditlere tepki verme imkamm ciddi olarak
kis1tlamadan, bu kaynaklan temin etmek olanaks1zdI.
Asker gondermek her zaman riskli ve pahah bir seQenekti .
$ayet biiyiik bir Roma ordusu Hunlann iizerine gonderilmi§
olsayd1 , zaten kotii olan durumu daha da kotiile§tirmenin
ihtimali yiiksekti. Priscus gibi sava§ k1§k1rt1c1s1 muhaliflere
kar§m , Theodosius'un ba§anh bir §ekilde uygulad1g1 dengeli
dl§ politika QOk mant1khydi. !mparator, Tuna otesinde -dii§­
man bile olsa- istikrarh bir devletin varhgm1 devam ettir­
menin avantajlannm gorerek, kuzey sm1nmn biitiinliigiinii
ve imp aratorluk ba§kentinin emniyetini saglamaya Qah§tl .
Kaynak zengini Dogu Roma !mparatorlugu, ordulanmn b a § ­
ka yerlerdeki ciddi giivenlik problemleriyle ilgilenebilmesi
iQin ihtiyac1 olan firsatlan satm aldi. Mevcut smirh seQenek­
ler kar§lSmda Theodosius hakhyd1 : Attila'ya para odemek o­
nunla sava§maktan daha ucuz ve daha etkin bir yoldu.
Attila hala kendi adma Roma odemelerini kabul ederken
bu odemelerin olumsuz SOnUQlanm (gordiigii kadanyla) en

147
ATT I L A

a z a indirmeye cah§Iyordu. Tuna'nm beri yakasmdan Roma


tarafmdan finanse edilen veya te§vik edilen her tiir muha­
lefet O}U§Umunu engelleme konusunda ozellikle dikkatliy­
di. 439'da Margus 'ta biitiin o demelerin kendisine ve karde§i
Bleda'ya §ahsen yapilmas1 konusunda 1srar ediyordu. Attila,
tekrar tekrar miiltecilerin iadesini talep ederken Hunlann
Romahlarla ili§kilerini yakmdan izliyordu. 44 7 sonrasmda
baz1 siirgiinler iilkelerine iade edilmeyi reddettiler. Priscus'a
gore, Attila'ya ban§ anla§masm1 bozacak firsat vermek iste­
meyen Romahlar cogunu idam etti. t dam edilenler arasmda
Attila'nm emirlerine uymay1 reddeden Hun kraliyet ailesinin
baz1 mensuplan da vardi. Attila aynca, belirli ticari iis nok­
talan dayatarak, Tuna otesi ticareti diizenlemeye yoneldi.
Pazarlar sadece belli ba§h yerlerde kurulacakti . Margus'un
kar§1smda, Tuna'nm sol k1yismda yer alan C onstantia kalesi
439'da, y1kllm1§ Naissus kenti ise 447'de ticari pazar olarak
secilmi§ti.
Bu sert kar§l onlemlere ragmen, Attila ban§m korunma­
s1 icin yapllan odemelerin yaranm kabul ediyordu. (Theo­
dosius , fetih ve topraklan elinde tutmak icin s ava§an daha
ge}enekse} bir dii§man}a kar§lla§ml§ olsayd1 ba§l daha COk
dertte olabilirdi.) Attila'nm bir general olarak tart1§mas1z
yeteneginin ve sava§ tannsmm ilahi korumas1 altmda oldu­
gunu iddia etmesinin yam sira, hakimiyetini siirdiirmesinin
garantisi, sad1k destekcilerini miisrifce odiillendirmesiydi.
Attila, Hun toplumunun zirvesindeki konumunu s aglama
almak icin, Tuna'nm kar§1 yakasmdan gelen Roma alt1m­
nm diizenli aki§ma bag1mhyd1. Goriin ii§te sonsuz ani akm­
lar dongiisii, uzun diplomatik gorii§meler ve 5. yiizy1lm ilk
yansmda Romahlar ile Hunlar arasmdaki ili§kilere hakim
olan yiiklii odemeler bundan dolay1yd1. Bir sava§ta ele ge­
cirilen ganimete Attila yilhk yard1mlan da ilave ediyordu.
Hunlann, cok daha zengin kom§U imparatorlugu somiirme­
leri Attila'nm c1kannaydi. Roma'nm zay1fhg1m insafs1zca
somiiriirken, Attila'mn uzun vadede c1kan, imparatorlugun
gerileyi§i ve cokii§iinii h1zland1rmak degildi. tmparatorluk
y1k1hrsa, onun da kaybedecegi cok §ey vardi .

1 48
111.BOLUM

ATTILA'YLA YEMEK
13

TEHLiKE L i G Cl R E V

Attila'nm sald1nlarmdan ve Theodosius Surlarmm alelacele


yeniden in§asmdan be§ yiizy1l sonra, C onstantinopolis (veya
Yunanca ismiyle Byzantion) hala Dogu Roma 1mparatorlu­
gunun ba§kentiydi. 1 0. yiizy1la gelindigi zaman imparator­
luk art1k bir siiper giir,; degildi. Her tarafmdan dii§manlany­
la s anlm1§ mahalli bir devletten daha fazlas1 degildi ve bu
dii§manlar gelecek yiizy1lda imp aratorluk topraklanm daha
da kiir,;iilteceklerdi. Siyasi gerr,;ekligi dikkate almayan muh­
te§em unvanh imp arator VII. C onstantinus Porphyrogenitus
(HMor' a dogmu§") kendisinden "biitiin yeryiiziiniin efendisi"
olarak soz etmekte israr ediyordu. Gerr,;ekte Constantinus
s adece Tiirkiye'nin bat1 yansm1, B alkanlan ve 1 talya'nm
giineyini kontrol ediyordu. Bu bir imparatorluktan r,;ok im­
p aratorluk kalmt1s1ydi. Kuzey Afrika, M1sir, Sicilya, Filistin
ve Suriye i§galci Araplarm eline ger,;mi§ti. Bir Arap ordusu
732'de Fransa'mn batismda Poitiers 'e kadar ula§IDI§tl . Daha
once Hiristiyan diinyanm parr,;as1 olan Akdeniz diinyasmm
r,;ogu art1k Miisliimanlarm yonetimi altmdaydi.
C onstantinopolis 'te s1k1§ml§ olan imparatorlar Roma
miraslanna s1k1ca sanhyorlardi . E ski parlak giinlerini bir
daha yakalayam1yorlars a da, unutulmamasm1 saglayabi­
lirlerdi. C onstantinus Porphyrogenitus klasik metinlerden
almma devasa miktarda bilginin bir dizi ozetini hazirlattl.
Bu projenin s adece, saray protokolii iizerine bir el kitab1 , di§
politika idaresi iizerine pratik bir rehber ve imparatorluk e­
yaletlerinin betimsel bir incelemesinden olu§an bir boliimii
giiniimiize ula§tl. C onstantinus kiitiiphaneleri, (imparatorun
sozleriyle) "muazzam say1da materyal korku ve iimitsizlige

151
ATT I L A

neden oldugu" g o z korkutucu yerler olarak gorenler ictin, ta­


rih metinlerinden olu§an bir sectki derlenmesini emretti. Uy­
gun pasajlan SeQerken edit6rlerine udii§iinmesi bile yorucu
olan agir ve s1k1c1 biiyiik bilginlikten vazgeQmeleri" talima­
t1m verdi. Bunun yerine C onstantinus'un antolojisi "tarihten
gelen en degerli derslerin genel bir 6zetini" sunmay1 iddia
ediyordu. Yine de okuyucular hala her birinin anahtar bir
konuya aynld1g1 elli iict biiyiik ciltle kar§l kar§1ya kalm1§lar­
d1 : zaferler, mektup yaz1m1, kamuya hitap, kahramanhklar,
avc1hk, komplolar. Bu muazzam projeden geriye sadece ctok
az §ey kalm1§tir. �ans eseri bu degerli eserler, eskiQag diin­
yasmda yazilm1§ tarih ve literatiiriin QOgunun yok olma veya
kaybolma kaderinden kurtulmayi ba§armi§tir. C onstanti­
nus 'un haz1rlatt1g1 kitaplardan biri Romahlann g6nderdi­
gi ve miittefiklerinden ve dii§manlarmdan gelen elctilerin
raporlanm icteriyordu. i §te Attila ve Hunlar hakkmdaki en
6nemli eskicta& eserinin, kes yapi§tir teknigi ile haz1rlanm1§
bictimi giiniimiize ula§ml§tir.
Paniumlu Priscus 'un A ttila Tarihi'nin geri kalan k1s1m­
lan, sonsuz diplomatik g6rii § melerin genellikle usand1n­
c1 hikayeleri arasmda s1k1§ml§tir. 450'li y1llann ortas1yla
480'lerin ilk y1llan arasmda arahklarla yaymlanan eser,
esas itibanyla Dogu Roma i mparatorlugunda o donemler­
de meydana gelen olaylarla ilgilenmekte ve 440'lann sonla­
nnda Hunlarla girilen Qati§malara odaklanmaktadir. Pris­
cus'un Tarih 'i C onstantinus'un ara§tirma asistanlan tara­
fmdan parctalara aynld1 ve Priscus 'un sekiz kitab1 otuz be§
b6liime indirildi. Birkact uzun b6liim 449 y1h yazmda Biiyiik
Macar Ovasmdaki ana ikametgahmda Attila ile bulu§ an Ro­
ma elctilik heyetinin oldukcta tutarh hikayesini sunmaktadir.
Priscus'un bu bulu§maya ili§kin anlat1s1 1 0. yiizy1ldaki e­
dit6rlerin dikkatini ctekti ve onlann biiyiilenmelerini anla­
mak kolaydir. Bu anlat1 bir ara§tirma kiitiiphanesinde uzun
saatler harcanarak bir araya getirilmi§ ikinci el bir hikaye
degildir. (Olaylan §ekillendirmekten ziyade onlar hakkmda
yazmak tarihctilerin Qogunun hiiziinlii kaderidir. ) Priscus
gerctekten de oradaydi. Okurlanna, Attila ve sarayma ili§kin

1 52
TEHLIKELI GOREV

giiniimiize ula§ml§ tek tamgm tasvirini sundu. Ba§ka hit;;: ­


bir tariht;;: i Hunlara bu kadar yakla§mam1§t1r. Ba§ka hit;;: b ir
hikaye, orada olmamn da nasil bir §ey oldugunu tasavvur et­
memizi bizim it;;: i n bu kadar umut veren bir olas1hga dondiir­
mez. A§ag1da okuyacag1mz -Constantinus Porphyrogenitus
ve editorleri sayesinde- Priscus 'un hikayesidir.
Priscus 420 y1h civannda Marmara'nm kuzey k1y1smda
C onstantinopolis 'ten 1 30 kilometre mesafede yer alan Pani­
um kasabasmda diinyaya geldi. Dogu Akdeniz'deki pek cok
insan gibi anadili Yunancayd1; sadece kiit;;: iik bir azmhk La­
tince biliyordu. Resmi i§lerle me§gul olanlar -biirokratlar,
arzuhalciler, davacilar, hukukt;;: ular, hakimler, sarayhlar, im­
paratorlar- birbirleriyle Yunanca konu§tular, fakat idarenin
ve mahkemelerin biitiin yaz1h i§leri Latince yiiriitiildii. Ni­
hayetinde buras1 halii Roma tmparatorluguydu. Varhkh ai­
lelere mensup, Yunanca konu§ an pek t;;: o k hirsh t;;: a gda§1 gibi
Priscus ' a okulda Latince ogretildi. Bu zor bir dil ogrenme
§ekliydi Sonsuz gramer ve kelime tekran, herhangi bir te­
reddiit veya hata yapma durumunda dayakla cezaland1nla­
rak a§agilanma. Okul saatlerinin cogu, klasiklerin cah§ilma­
s1yla get;;: iriliyordu. tyi egitimliler §iirlerden uzun pasajlan
ezberden okuyabilirlerdi. Euripides 'ten ahnma trajik konu§­
malar ve Homeros'un nyada'smm ba§lang1cm1 olu§turan
Akhilleus ve Agamennon arasmdaki at1§ma favoriler ara­
smdayd1. Bizim it;;: in inanmas1 zor olsa da, uzun zaman once
olmii§ yazarlardan almtilar yapmak veya ahnt1larla kar§lhk
vermek pek t;;: o k imtiyazh Romah ac1smdan zarif yemek par­
tilerinin en ho§ k1sm1ydl.
Priscus, Panium'dan miimkiin oldugunca cabuk uzakla§tl.
�imdiye kadar onemli hit;;: b ir §ey olmayan bu ta§ra kentinden
C onstantinopolis 'e gitti. Burada felsefe ile zarif ve ikna edici
konu§ma ve yazma sanat1 olan retorik egitimine devam etti.
Priscus hit;; ku§kusuz bir ogrenci olarak b a§kentin kalabahk
meyhanelerinde siyaset tart1§ arak uzun zamanlar get;;: irdi.
Hun tehdidiyle nas1l ba§a t;;: 1 kilmahyd1? 1mparatorluk bek­
lemeli mi, sava§mah m1yd1? Veya Attila'ya odeme yapmak
daha m1 zekice ya da uzak vadeli bir taktik miydi? Priscus

1 53
ATT I L A

egitimini tamamlad1ktan sonra, ozel ogretmen olarak kent­


te kalmaya karar verdi ve muhtemelen b oyle b aglant1lar sa­
yesinde 440'lann ba§mda Maximinus adh geng bir subayla
tam§tl. Maximinus C onstantinopolis 'te dogup biiyiimii§tii
ve varhkh akrabalan bir retorik hocasmm yiikseli§ine yar­
d1mc1 olmaya istekli olabilirdi. Bu tarn olarak sarayla b ag­
lant1h onde gelen bir hanenin destekleyecegi aydmlara ozgii
kiiltiirel faaliyetti. Maximinus'un ailesi muhtemelen bu ar­
kada§hg1 te§vik ediyordu . Aile, ogullarmm uzun gorevlerde
gegirdigi donemleri Priscus'la sohbetle telafi edebilecegini
dii§iiniiyorlardi . Subay mahfillerindeki yemek partilerinin,
Homeros 'tan veya Euripides 'ten niikteli almt1larla son bul­
mas1 pek muhtemel degildi.
Priscus ve Maximinus, yirmili ya§lanmn ortalarmda
Hunlarm yol agt1g1 korkuyu ya§ad1lar. Maximinus , Theodo­
sius Surlan'mn gokmesinden sonra, Attila'mn C onstantino­
polis'e dogru ilerleyi§ini geciktirmek igin yap1lan sefere ka­
tilm1§ olmahydi . Bu arada Priscus ve ogrencileri muhteme­
len, depremin yol agt1g1 y1k1m1 tamir etmek igin gece giindiiz
gah§an Ye§illeri ve Mavileri te§vik ediyorlardi . Hunlar im­
paratorluk ba§kentinin eteklerine ula§IDI§ken geriye doniip
kuzeye, Tuna'ya hareket ettikleri zaman, hem Priscus hem de
Maximinus rahatlami§lar ve kutlamalara katilm1§ olmahlar.
Priscus , imparatorlugun en y1k1c1 dii§manlarmdan birine
yap1lan yilhk odemelerin devam ettirilmesinden ziyade ezi­
ci bir Roma askeri iistiinliigiinii gosterisini tercih etse de,
Anatolius ve Nomus tarafmdan gorii§iilerek 447'de ula§1lan
ban§ sevingle kar§ilanacakti.
449 y1h bahannda yiiksek riitbeli bir Hun Constantino­
polis' e geldi . Edeco, Attila'nm yakm bir yolda§l ve muhaf1z­
lanndan biriydi. E deco'ya, (Modem H1rvatistan ve Sirbistan
smmndaki) Sava Irmag1 civannda dogmu§ ve biiyiimii§ bir
Romah olan Orestes e§lik ediyordu. Orestes'in aile miilkii,
435'te Aetius tarafmdan Galya'daki desteklerine kar§ihk o­
larak Attila ve Bleda'ya b1rakllan Tuna boyundaki toprak­
lar dahilindeydi. tmparatorluk topraklan d1§mda, diinyayla
baglantlSl kesilmi§ olan Orestes Hun hakimiyetinin gerek-

1 54
TEHLIKELI GOREV

leriyle elinden geldigince ba§a �akiyordu. Muhtemelen top­


raklanm elinde tutmasma miisaade edilmesi kar§ihgmda,
Attila'ya giivenilir bir ozel sekreter olarak hizmet ediyordu.
Orestes'in Latince bilgisi, Hunlann Ravenna ve C onstanti­
nopolis 'teki diplomatik cabalanm geli§tirmeye yararh ola­
cakti.
E deco taht odasma ahmrken, Biiyiik Saray'daki uzun se­
remoni bir kenara birakild1. Orestes'e beklemesi talimat1
verildi. Ba§kentte eyaletlerden gelen herhangi bir hali vakti
yerinde Romah olan Orestes'i, kimse dikkate alm1yordu. E ­
deco saraym ihti§am1 kar§ismda hayrete dii§tii. Bazilan bu
ihti§amm, imparatorluk giiciine dair kesin ve kahc1 bir etki
birakacagm1 iimit ediyordu; b azilan ise, daha alayc1 olarak,
bu kadar cok zenginlik goriintiisiiniin sadece Hunlan Cons­
tantinopolis' e tekrar saldmnay1 dii§iinmeye te§vik edecegini
savunuyorlardi. Biiyiik Saray'm altm salonlannda sava§lar­
da pi§mi§, iQi kiirklii pelerini, deri, k1sa ve dar ceketi ve pan­
tolonuyla E deco sira d1§1 goriiniiyor olmahydi. Belki, muhte­
§em modellere sahip ipek kaftanlan icindeki baz1 sarayhlar,
E deco yanlarmdan gecerken alayla giiliimsemi§lerdi. Resmi
gorgii kurallan imparatorun huzurunda pantolon giyilmesi­
ni yasakhyordu. Bu bir barbar iiniformas1yd1, II. Theodosi­
us'a bir mektup sunmaya kalki§ an ve ac1kca anla§ma §artla­
nm konu§maya gelen birisinin degil.
Fakat imparatorlar anla§malara dair pazarhklar yap­
mazlard1 -en azmdan §ahsen. Bu resmi bir toplant1ydi. E de­
co tahta yakla§tigmda yere egildi: yiizii a§ ag1ya dogru, ba­
k1§lan a§ag1da ve bedeni gergin. Sonra, ba§I Theodosius'un
degerli ta§larla siislenmi§ cizmeleriyle aym hizaya gelene
kadar ilerledi ve Edeco imparatorun mor kaftammn k1vnl­
m1§ kenanm optii. Edeco "mora tapmma"y1 -bu seremoni
bOyle biliniyordu- tamamlad1gmda geri cekildi ve sayg1h bir
mesafede ayakta durdu. Tam bu noktada anla§ild1 ki Edeco
tek kelime Yunanca veya Latince bilmiyordu. tmparatorun
dam§manlanndan biri sessizce ileri c1kti. Kendinden onceki
Nomus gibi, Flavius Martialis s arayda giiclii bir pozisyon o­
lan magister officiorum idi. Onun bilgisi dt§mda hicbir mii-

1 55
ATT I LA

racaat cevaplanmaz, hic;bir ferman imzalanmaz, hic;bir elc;i


kabul edilmez, hic;bir onur b agt§lanmazd1.
Martialis astlanndan birisinin yakla11mas1 ic;in i§aret et­
ti. Vigilas saray elbiseleri ic;inde bile etkileyici gorii nmuyor­
du. En fazla 0.rkek bir adam olarak tasvir edilebilirdi, belki
surekli kaftamm toplad1g1 ve kar11lla11tig1 herkese abart1h il­
tifatlar yagd1rd1g1 ic;in. YO.ksek siyasetin kmlgan d\inyasma
ah111k olmayan c;ogu insan gibi, Vigilas dalkavuklugun ama­
cm1 yanh§ anhyordu. Elbette guc;l\iler dalkavukluk b ekliyor­
du, fakat onlar riit be farkma dikkat edilmesini de bekliyor­
lard1. Vigilas'm hatas1 herkese dalkavukluk yapmas1yd1 ve
pek c;ok insamn gozunde bu onu g\ivenilmez yap1yordu. An­
cak o anda (imparatorun §ahsmdan sonra) Vigilas taht oda­
smdaki en onemli ki§iydi. Martialis'in emriyle nazikc;e ahko­
nulan Orestes'i bir kenara birakirs ak, Vigilas BO.y\ik Saray'da
Hun dilini konu§abilen tek Romahyd1. Bunu nasll ogrendigi
bilinmemektedir. i; ogu onun daha kuc;uk bir c;ocukken, Hun­
lann Tuna'nm kar111sma yapt1klan akmlardan birinde esir
edildigini, ancak Vigilas'm daha sonra kac;may1 ba11ard1g1-
m tahmin ediyordu. Vigilas , tek yetenegini kullanarak Dogu
Roma hukumetine c;evirmen olarak hizmet ediyordu; en son
447 yihndaki ban§ gorii 11 melerinde Anatolius ve Nomus ic;in
c;evirmenlik yapm111ti.
Attila'nm mektubu Martialis'in alt burokrasisinden bir
ba§kas1 tarafmdan y\iksek sesle okundu. Mektup muhteme­
len kusursuz bir Latinceyle Orestes tarafmdan yazllm1§tl.
Attila, resmi gorii11melerde kendisini Theodosius'un e§iti o­
larak gostermekte kararhyd1. Bu mektubunda, imparatorun
yakm zamanlarda yapt1g1 vaatleri yerine getirmesinde israr
ediyordu. Son bir y1lda imparatorluk sarayma en az dort el­
c;i gondermi§ olmasma kar111hk -E deco'nun kendisinin on­
cul\igunde gelen bir grup dahil- Hun m\iltecilerin hepsinin
teslim edilmedigini iddia ediyordu. Attila aynca Romahlann
yapllan anla11maya ragmen, sm1nn Tuna'nm g\ineyine dogru
be§ gunl\ik mesafeye c;ekilmediginden de §ikayet ediyordu.
Tampon bOlgenin baz1 klSlmlan ba.18. ekilip bic;iliyordu ve
Naissus 'ta kurulan smir otesi ticaret 0.ss\i hen\iz i§ler du-

1 56
TEHLIKELI GOREY

rumda degildi. Edeco bu §ikayetleri derinle§tirdi. Biiy\ik Sa­


ray'm ortasmda kiistahc;a dikilen Hun elc;isi, Roma 1mpara­
torlugunun son on yilda felakete nas1l yakla§t1gmm huzur­
suzlukla hatirlat1yordu. Attila'nm anla§ma §artlanmn nic;in
hala tarn olarak yerine getirilmedigini ac;1klamak ic;in y\iksek
riitbeli elc;ilerin gonderilmesinde israr ettigi, Vigilas'm c;evi­
risiyle ac;1kc;a anla§ild1. Bu meseleler siiratle c;oziimlenmedi­
gi takdirde Hunlar ban§l korumayabilirlerdi. Theodosius, bu
sava§ tehditlerine hic;bir tepki vermedi. Klpirdamad1 bile. Bu
iyi bir diplomatik taktikti; hem c;ati§madan kac;1myor hem de
Romahlann tannsal hiikiimdannm yery\iziinden c;ok cenne­
te yakm oldugu kurgusunu siirdiirmeye yard1mc1 oluyordu.
Gerc;ek gorii§meler ba§ka yerde yap1hyordu. Orestes'i bek­
lemede birakan Edeco, saraydaki ba§ka muhte§em odalara
gotiiriildii. Burada, imparatorluk muhaflz birligi komutam
C hrysaphius tarafmdan kar§ilandi.
E deco daha once bir had1mla hie; muhatap olmami§tl. At­
tila'mn saraymda hie; had1m yoktu ve imparatorlugun biiy\ik
kentlerinde en varhkh haneler di§mda had1mlar nadiren d1-
§anda goriiliirdii. Pek c;ok insan ilk gorii§mede had1mlann
goriin tiisiinii rahats1z edici bulurdu. Had1mlann c;ogu uzun
boylu ve uzun bacakhyd1, geni§ kalc;alan ve belirgin gogiisle­
ri vard1. Had1mlar siirekli terliyor gibiydiler. Uzaktan bak1l­
d1gmda, yumu§ak ciltlerinin, gene; k1zlannki gibi i§1lt1h par­
lakhg1 vard1, ustaca uygulanan kozmetik tabakalan altma
kapatilm1§ km§lk y\izleri, ya§h bir kadmmkine benziyordu.
Had1mlann en kindar karalayicilardan birisinin sozleriyle,
onlann buru§uk y\izleri ukuru iiziime benzer ve vii c utlan ya­
n erkek, yan kadm gibi, deforme olmu§tur." Biiyiik Saray'm
gizli diinyasmda yeti§en, soguk mermer siitunlann golgeleri
arasmda siiziilen, sarayin uzun karanhk koridorlannda do­
la§an had1mlar, denildigine gore, ubir magaradaki yarasalar
gibi" ya§iyorlardi.
Biitiin bu tuhafl1klanna kar§m -ergenlik c;agma ula§ma­
dan once had1m edilmenin vah§i fizyolojik sonucu olarak­
had1mlann biiy\ik giic; elde etmeleri miimkiindii. Pek c;ok
imparator, kendi aile c;1karlanm hesaba katmayacak dam§-

1 57
AT T I L A

manlara giivenmeyi tercih ediyordu. Had1mlann dii§iinecek­


leri e§leri veya ogullan yoktu; konumlan geregi sadece im­
paratora baghyd1lar. Tahta yakm olmalan etkili olmalanm
saghyordu. Had1mlar hirsh bir aristokrat1 yiikseltebilirler
veya batirabilirlerdi. Kii1,tiik bir f1sllt1yla imparatorun tevec­
ciihii kazamlabilir; kotii niyetli dedikodu siirgiinle s onu1,tla­
nabilirdi. II. Theodosius 'un 1,tocuklugundan beri kendisine
bakan had1mlann kolayca etkisinde kald1g1 dedikodusu ahp
yii riimii§tii. Had1mlar kesinlikle uygun giinah ke1,tileriydi.
Sadik Romahlar nadiren ya§ ayan bir imparatoru a1,t1k1,ta e­
le§tiriyorlar; ho§a gitmeyen politikalann su1,tunu daha 1,tok
imparatora en yakm olanlann k1skan1,thklannda ve yanh§
yonlendirmelerinde buluyorlardi. Had1mlar, o yemek yerken,
giyinirken ve banyo yaparken imparatorla birlikteydiler. Ge­
celeri imp aratorun yatak odasma kilitleniyorlar ve kapmm
kar§lSmda uyuyorlardi . 1 §te bu ozel anlarda Theodosius'un
had1mlarm kotii niyetli yagc1hklarma a1,t1k hale geldiginden
§iipheleniliyordu. 1 mparator, Biiyiik Saray'm tenha ko§ele­
rinde arkasmdan neler 1,tevrildigini bilebilse, i§lerin daha
farkh olacagma yaygm olarak inamhyordu.
Chrysaphius, Theodosius 'un en yakm sirda§lanndan
biriydi; onun Hun el1,tisiyle gorii§mesi imparatorun bilgisi
di§mda ger1,tekle§mi§ olamazdi. Taht salonunun gergin for­
malitelerinden uzakta, art1k i§ konu§ma zamamydi. Koleler
balh nefis pastalar ve zarif giimii§ kadehlerde soguk tath
§araplar getirdiler. 0 1,t farkh ses a1,t1k1,ta duyulabiliyordu: Ch­
rysaphius 'un fliit 1,talar gibi fazlaca tiz sesi, onun bir had1m
oldugunun her daim hat1rlat1yor; Edeco'nun boguk Hunca
konu§mas1 onun Romahlarm dii§mam oldugunu; Vigilas'm
ise yaltak1,t1 1,tevirileri ne koparabilirse almak i1,tin orada ol­
dugunu gosteriyordu. Vigilas, E deco'nun Biiyiik Saray'm ih­
ti§ammdan ne kadar etkilendigini tekrar tekrar vurguluyor­
du. Chrysaphius'un k1sa konu§mas1 muhtemelen tamamen
at arabas1 yan§l hakkmdayd1. 0, Ye§illerin s1k1 bir taraftan
ve comert bir destek1,tisiydi. Priscus'un sozleriyle: "Vigilas
-E deco'nun sozlerini 1,tevirerek- "Edeco saraya hayran oldu
ve bOyle bir zenginlige sahip olanlan talihli olarak gorii yor."

1 58
TEHLIKELI GOREY

Chrys aphius, "f;ayet Hunlann g1karlanm bir kenara birakir


ve bunun yerine Romahlar igin gah§irs a Edeco da bu zengin­
liklere ve tavanlan altmdan odalara sahip olabilir," demi§ti.
Chrys aphius daha sonra E deco'ya Attila'y1 ne kadar iyi
tamd1gm1 sordu. Edeco da onu, Attila'mn yakm gevresinde
yer ald1gma ikna etti . !mparatorun muhaf1zlarmm komuta­
m olarak profesyonel merakm1 one g1kararak, Chrysaphius
daha fazla detay vermesi igin E deco'yu zorladi . Attila'nm
maiyeti nasil organize ediliyordu? Muhaf1zlan nas1l segili­
yordu? Giivenlik kontrol siireci nas1l i§liyordu? Edeco, sa­
dece Attila'nm en giivenilir arkada§lanmn onun huzurunda
silahh bulunduklan cevabm1 verdi . Bir grup yiiksek riitbeli
adam, gorev gizelgesine gore muhaf1z sorumlulugunu payla­
§Iyorlar ve her biri onceden Attila'y1 koruma sirasmm kimde
oldugunu biliyordu . Tatmin olan Chrysaphius konuyu degi§­
tirdi. Yukanya altm yald1zh tavana dogru bakan had1m ya­
va§ga gozlerini kapad1 ve tekrar zenginligin faydalanm ve
aslmda ne kadar da kolayca kazamlabildigini soyledi. Vigi­
las, geviride hig hata yapmamaya ozen gosterdi.
0 ak§am, Orestes ba§ka bir yere anlams1z bir diplomatik
ayak i§i igin gonderilirken, E deco ve Vigilas had1mm ozel i­
kametgahmda yalmz ba§lanna agirland1lar.

Vigilas'm gevirisi yard1m1yla el s1k1§t1lar ve kar§ihkh


yemin ettiler. Had1m E deco'nun zararma olacak hig­
bir §ey soylemeyecegine, yalmzca lehine konU§aCa­
gma yemin etti. Edeco da Chrysaphius'un kendisine
s oyledikleri konusunda herhangi bir §ey yapmasa da,
bunlan ag1ga vurmayacagma yemin etti. Sonra Chry­
saphius Edeco'ya, §ayet Hun iilkesine gider, Attila'y1
oldiiriir ve geri Romahlara gelirse, gok mutlu ve zen­
gin bir hayat ya§ayacagm1 soyledi. E deco gorevi yeri­
ne getirecegine soz verdi.

Ve boylece anla§ma yap1ld1. Detaylar yemek boyunca ko­


nu§uldu. En zor konu Attila'mn muhaf1z1yla nas1l i§birligi
saglanacag1yd1. E deco, 23 kilogram altmm muhaf1zlan ken­
disine katilmalan igin ikna edecegini zannediyordu. Bir iyi

1 59
ATT I LA

niyet jesti olarak C hrysaphius paranm derhal getirilmesi­


ni emretti, fakat E deco, bu kadar altm kiilr.;esini emniyetli
bir §ekilde Tuna'ya beraberinde ta§1yamayacagm1 s oyledi.
Attila, Romahlara elr.;i olarak giden Hunlann ald1g1 hediye­
lerden her zaman §iipheleniyordu. Bunun yerine Vigilas'm,
Attila'mn sarayma geri donii§ yolculugunda Edeco'ya e§lik
etmesi konusunda anla§tilar. Vigilas vas1tas1yla, E deco alt1-
nm nasil teslim edilecegine ili§kin talimatlar gonderecekti.
Chrysaphius bu planm avantajlannm ve risklerinin tii­
miinii farkmdaydi. Ba§ans1z olursa, intikam sald1nlanm
k1§k1rtabilirdi. Ba§anh olursa, o zaman Attila'mn yerini
Romahlara daha yakmhk duyan bir hiikiimdar ahr ve ku­
zey s1mn tekrar giivende olurdu. Biiyiik Saray'm ir_:inden bir
had1mm zekice stratejileri imparatorluga yonelen en biiyiik
tehditlerden birisini ortadan kaldiracakti. Attila'ya kar§l sa­
va§ta ordulara veya p ahah sald1nlara gerek yoktu. tleri go­
rii § lii diplomasi ve dogru yere giden rii§vet bir rejim degi§ik­
ligi ba§arma ihtimalini artmyordu. Chrysaphius zihninde
bu tath dii§iincelerle, saraym en s1kl korunan k1smma gitti
ve orada planlanm Theodosius 'la tarti§ti. 1mparatoru sade­
ce taht salonunda veya bir ger_:it toreninde at iistiinde veya
ba§kentin sokaklannda yalmayak yiiriirken gorenler ir.;in,
boyle bir sahneyi tahayyiil etmek zordu. Roma diinyasmm
hiikiimdan ozel diinyasmda nasil davramyordu? C hrysaphi­
us belki, imparatorun atlar, av kopekleri veya hipodromdaki
baz1 yeni eglenceler hakkmdaki sohbetini boldii. Ya da din­
dar imparator dua ediyordu.
Theodosius r_:ok az §ey soyledi. Dii§man bir yabanc1 lideri
oldiirme plam, imparatora etik bir giir.;liik pkanmyordu. 0-
nun gi:irii§iine gore, etik bir di§ politika Roma 1mp aratorlu­
gunun r.;1karlanna en uygun olandi . Buna ragmen, C hrysap­
hius'un komplosu amacma ula§ana kadar, imparator hir_:bir
surette bu planla dogrudan ili§kilendirilme arzusunda de­
gildi. Ne de siirer.; hakkmda bilgilendirilme istedi. Ba§an­
s1zhgm sonur.;lanm asgariye indirmek onemliydi. Attila'mn
elr.;ileriyle kar§l kar§1ya kalacak olursa, Theodosius elbette
boyle bir entrikadan haberdar oldugunu inkar edecekti . Ba-

1 60
TEHLIKELI GOREY

zen bir imparator arkasmdan neler cevrildigini gercekten


bilmek istemeyebilir. l§ler yolunda gitmediginde, had1mlar
her zaman suclanabilirdi.
Theodosius aynca konuyu magister officiorum Flavius
Martialis ile g6rii§tii. 1mparator projenin desteklenmeye de­
ger oldugu hususunda ikna edilme ihtiyacmda olabilirdi.
Acaba E deco bu kadar kolayca ve ucuza mi elde edilmi§ti?
Martialis, §ayet resmi bir Roma elcisiyle birlikte olursa, Vi­
gilas ' m varhgmm daha makul goriinecegi onerisini yapti.
Bir cevirmen olarak miikemmel bir k1hf1 olacakti. Fakat bu
basit bir mesele degildi. Attila, sadece cok yiiksek riit beli bir
elciyle g6rii§ecegi konusunda 1srar etmi§ti ve bu §artlar al­
tmda hicbir onde gelen sarayh risk almaya goniillii degildi.
Elbette Hunlar, elciye olagan diplomatik dokunulmazhklan
saglayacaklard1, fakat Biiyiik Macar Ovasma giden uzun yol­
da oliimciil bir kaza icin pek cok vesile vard1. Martialis gene
birisinin gonderilmesini, yani kariyerinde cok fazla ilerle­
memi§ ve imparatorun elciligini reddetmesi imkans1z bir
gorev olarak gorecek birisini bulmay1 tavsiye etti. Giicliikler
ve tehlikeler dikkate almd1g1 zaman, masa ba§I biirokrat1 ye­
rine bir askerin gonderilmesi kararla§tmldi.
Elci Theodosius'un mektubunu gotiirecekti. Mektup, At­
tila'mn ileri siirdiigii, Romahlann anla§ma §artlanna riayet
etmemelerin ban§m temelini sarst1g1 iddiasm1 reddediyor
Ve Tuna'nm giineyine cekilme konusunda tartI§IlmaSI gere­
kenin Hunlann faaliyetleri oldugunu ima ediyordu. Priscus'a
gore: "O zaman, 'anla§may1 tehlikeye atan herhangi birinin,
Roma topragm1 ele gecirmesinin me§ru degildir" ve '§imdiye
kadar teslim edilenlere ilave olarak size on yedi miilteci gon­
deriyorum ve ba§ka da kimse yak,' diye yaz1ld1. Bu almtilar
imparatorun mektubundandir."
On yedi miiltecinin daha iade edilmesi ac1k bir ban§ jes­
tiydi ve aynca Attila'mn imparatorlugun halil. baz1 kacak
Hunlan koruduguna ili§kin §ikayetinin temeli oldugunun
iistii kapah bir kabuliiydii. Mektup aynca, ta§IYICISIIlln onde
gelen bir aileye mensup olugunu ve Theodosius'un en yakm
s1rda§lan arasmda oldugunu ac1kca vurguluyordu. Statiisii-

161
ATT I L A

ne ili1,1kin onyarg1h bir itirazdan kapnmak ii;:in, eli;:iye Attila


ile 1,1ahsen gorii1,1mesi ii;:in kesin talimatlar verilecek ve mek­
tubu herhangi bir toplant1dan once sunmamas1 istenecekti .
Chrysaphius, bir kopyasmm gizlice Edeco'ya gosterilmesini
onerdi, boylece E deco, imp aratorun bir eli;:i gonderme giri1,1i­
mini sorgulamak ii;:in herhangi bir neden gormeyecekti .
Detaylar belli oldugu zaman, Martialis, eli;:ilik gorevine
uygun bir aday bulmak ii;:in dikkatle askeri kadroyu gozden
gei;:irdi . !htiyath bir ara1,1t1rmadan sonra, Maximinus 'u tav­
siye etti . Bu iyi bir tercihti. Gelecek vaat eden bir sicili olan
ve imparatorlugun i;:1karlanna en iyi 1,1ekilde hizmet etme­
ye istekli, hush geni;: bir adamdi . Maximinus hii;: ku1,1kusuz
memnundu -en azmdan meziyeti Constantinopolis 'teki giii;:­
lii adamlar tarafmdan fark edilmi1,1ti . tmparator, ozel olarak
imparatorluk kullamm1 ii;:in aynlan koyu mor renkli miirek­
keple Maximinus'un bir imparatorluk eli;:isi oldugunu belir­
ten resmi akreditasyon mektuplanm imzalam11,1ti. C hrysap­
hius'un Attila'y1 katletmek ii;:in i;:evirdigi entrikadan hii;:bir
1,1ekilde soz edilmemi1,1ti. Hunlara eli;:ilik gorevini p arlak bir
diplomatik kariyer beklentisinin ba1,1lang1c1 olarak dii1,1iinen
Maximinus mazur goriil ebilirdi.

1 62
14

YAKIN T E M A S LA R

Maximinus 449 y1lmm yaz mevsimi ba§larmda Constantino ­


polis 'ten aynldi. Onunla birlikte seyahat eden resmi grupta
Attila'nm elcisi Edeco, sekreteri Orestes ve cevirmen Vigilas
vardi. Attila'mn sekreterlerinden bir b a§kas1yla i§ ah§veri§i
olan Rusticius adh bir i§ adam1 da gruba katildi . Attila'nm
yakmmda bulunanlarla ki§isel b aglan oldugu ve Hun dili­
ni ak1c1 konu§tugu icin Rusticius'un katihm1 memnuniyet
vericiydi . Muhtemelen Maximinus, Vigilas 'm giivenilmez
birisi oldugunun ortaya c1kmas1 durumunda, Rusticius'un
i§e yarayacagm1 dii§iiniiyordu. S adece Vigilas 'm cevirileri­
ne b ag1mh olmamak kesinlikle bir rahatlat1c1ydi . Priscus da
misyona kat1ldi. "Maximinus bu elcilik gorevinde kendisine
e§lik etmem icin ricalarla beni ikna etti ." Hitabette yetenekli
olanlarm bir elcilik heyetinin parcas1 olmalan ah§ilmam1§
bir §ey degildi. Maximinus'un yetenegi, g6rii § me masas1 et­
rafmda degil sava§ alanmdaydi. Bu yeni roliinde kurnazca
tarti§malarm f1rs atlanna ve gizli tuzaklanna daha ah§km
bir zihne ihtiyac hissetmi§ olabilirdi. Maximinus aynca bu
elcilik gorevinin Roma !mp aratorlugunun Hunlarla ili§kile­
rinde 6nemli am ifade edeceginden de emin goriiniiyordu. 0-
nun icin belki ba§anlannm dogru bir §ekilde kaydedilmesi­
ni istiyordu. Priscus'un, magister officoruma, Maximinus'u
anahtar rolde g6steren, iyi haz1rlanm1§ bir rapor sunacagma
giivenilebilirdi. �ayet imparator onaylarsa, o zaman Priscus ,
en iyi arkada§mm diplomatik ba§ anlanna ili§kin daha ede­
bi bir anlat1 kaleme alabilirdi . .
Priscus herhalde edebi konu§malanmn bir k1smm1 6nce­
den yaymlami§tl . Onu Maximinus 'un teklifini kabul etmeye

1 63
ATT I L A

iten faktor, arkada§hk bir yana, Hunlar iizerine ilk elden veri
toplama firsat1ydi. Daha once hicbir yazar boyle bir bilgiye
eri§ebilmi§ degildi. Priscus'un Yunanca konu§an cagda§lan­
nm biiyiik cogunlugu gocebeler hakkmdaki gorii § lerini He­
rodotus'un nomades anlat1sma dayand1nyorlardi . Latince
yazan Ammianus Marcellinus 390'lann ba§mda tamamlad1-
g1 eserinde Hunlann anla§ilmasma ili§kin baz1 katkilar sag­
lam1§t1, fakat Ammianus zaman zaman iddia edildigi kadar
da giivenilir degildi. Priscus cok daha ileri gitmeye niyetliy­
di : Yazms al yetenekleri bir yana (ve Priscus yaz1m iislubuyla
oviiniiyordu) , Tuna'nm otesindeki diinyaya ili§kin yeni anla­
t1 dogrudan alandaki ara§t1rmalanna dayanacakti. Sadece
bu bile onun Attila Tarihi 'ni -bu a§amada sadece gecici bir
ba§hk- Constantinopolis 'te cok satan kitaplardan yapmaya
yetebilirdi.
Elciler, ba§kentten aynld1ktan on iic giin sonra Hadria­
nopolis iizerinden gecerek Serdica'nm (modern Sofya) yan­
m1§ iskeletine ula§t1lar. Saglam in§a edilmi§ yolda yakla §ik
be§ yiiz kilometre seyahat, Hunlann iki yil once yol act1g1
zaran diipediiz anlat1yordu. Hadrianopolis ve Serdica ara­
smda sadece harabeler vardi . Edeco muhtemelen Attila'nm
zaferleriyle oviinmeyecek kadar diplomatik veya en azmdan
Rusticus ve Vigilas her sozii cevirmeyecek kadar tedbirliydi.
Serdica'da Maximinus bir mangal partisi vermeyi kararla§­
tirdi. Kamp, harabeye donmii§ kentten biraz uzak bir mesa­
feye kuruldu. Harabelerde b annan ve Hunlarla Romahlann
birlikte seyahat ettigini goren birkac coban ihtiyatla yakla§­
tilar. Bu kuzey sm1nnda daimi bir ban§m m1 gostergesiydi
yoksa imparatorluk topraklanmn daha da fazlasm1 teslim
etmenin ba§lang1c1 m1? Maximinus gorevini ac1klamaya ge­
rek gormedi. Bu cobanlann, imparatorluk elcisi olarak sta­
tiisiinii kabul etmeleri ve koyunlanmn bir k1sm1m satmaya
hazir olmalan yeterliydi. C onstantinopolis'ten c1k1§lanndan
bu yana Maximinus ve Edeco sadece zorunlu oldukca ko­
nu§mU§lard1. tki si de kendi arkada§lanyla, birbirlerinden
ayn yemi§ icmi§lerdi. �imdi aclk havada, giizel bir yemekten
sonra olu§an §en bir havada, Romahlar, Hunlarla birlikte

1 64
YAK I N TEMASLAR

kamp ate§inin korlan etrafmda oturuyorlard1. Priscus Hun­


lar hakkmda bilgi edinmek ic;:in o anm avantajm1 kulland1.
l) grenilecek c;:ok §ey vard1.
Muhtemelen Priscus, Edeco'nun biftegini ne kadar pi§ir­
digini bile not edecek kadar dikkatliydi. Hunlann etlerini
yan c;:ig yedikleri veya eyerlerinin altmda saklad1klanna i­
li§kin standart gorii§leri gozden gec;:irmek gerektigi ac;:1ktI.
Her § ey iyi gidiyor gibi goriiniiyordu. Geleneksel Ro­
ma tarzmda suland1nlm1§ §arap s erbestc;:e dola§ttnhrken,
Maximinus , imp aratorun saghgma ve iyi talihinin siirmesi­
ne ic;:meyi teklif etti . Edeco derhal kendi kadehini Attila'ya
kaldird1gm1 s oyledi . Vigilas'm "bir tanny1 , yani Theodosi­
us'u bir insan olan Attila'y1 kar§Ila§ttrmak dogru degil" yo­
rumu duyuldugunda herkes kadehlerini kald1rm1§tl. E deco
dogal olarak ahnmI§tI . Hunlara gore, Attila'mn sava§ tan­
nsmm ozel liitfuna mazhar oldugunu iddia etmesiyle, The­
odosius'un t sa'ya yakm olduguna duydugu inane;: aym §ey­
di. Nihayetinde E deco gerc;:ekten kavga c;:1karmak niyetinde
olsayd1, "Tannnm Attila'nm arkas mda olduguna en giizel
kamt, Serdica'nm arkalannda ac;:1k gecede sec;:ilen y1k1lm1§
duvarlanndan ba§ka ne olabilir?" diye sorabilirdi. Ak§ amm
keyfi kac;:m1§tl . Maximinus alelacele oziir diledi. Vigilas'm
fazla ic;:tigi veya sozlerinin kotii bir §akadan ba§ka bir §ey
olmad1g1 ac;:1ktI. Priscus ortam1 diizeltmeye te§ebbiis etti ve
dostc;:a konu§mas1yla E deco'nun kalk1p gitmesini onledi.
Ba§lang1c;:taki ba§anh gibi goriinen toplant1 §imdi tats1z
bir sona dogru gidiyordu. Hunlar c;:ad1rlanna donmeye ha­
zirlamrken, Maximinus , Orestes ve E deco 'ya pahah ipek ve
inciden hediyeler takdim etti . E deco memnun olmu§ gorii­
niiyordu ama hic;:bir §ey soylemedi. Biitiin olay, Priscus 'un
c;:ok sonra fark edecegi gibi, ozel olarak ayarlanmI§tI. E deco
ve Vigilas arasmdaki ustaca haz1rlanm1§ aleni c;:at1§ma, a­
ralanndaki gizli anla§maya dair her tiirlii §iipheyi ortadan
kald1rmay1 amac;:hyordu. Fakat herkes her § eyin goriindii­
gii gibi olduguna ikna olmamI§tl . Aynlmadan once Orestes
Maximinus'u bir kenara c;:ekti :

1 65
ATT I L A

Dedi k i kendisine saraydakiler gibi onur kinc1 § ekilde


davranmad1g1 ic;:in Maximinus bilge ve iyi bir adam­
d1, c;:iinkii saraydakiler yalmzca E deco'yu yemege c;:a­
g1rm1§lar ve hediyelerle onurland1rm1§lard1. Bu soz
Maximinus ' a veya bana hic;:bir anlam ifade etmiyordu,
c;:iinkii neler olup bittigine ili§kin hic;:bir fikrimiz yoktu
ve onun ic;:in Orestes 'e, nasll ve hangi durumda d1§ ­
land1gm1 ve E deco 'nun onurland1nld1gm1 defalarca
sorduk. Fakat cevap vermeden gitti.

Maximinus , ertesi sabah biiyiik ihtimalle Vigilas ' a hayal


kmkhg1m ifade etti. Belki de tecriib eli bir c;:evirmenden hak­
h olarak hassas diplomatik davram§ beklenmesi gerektigini
dii§iiniiyordu. Muhtemelen Vigilas ba§ka kusur i§lemeyece­
gini garanti edebilirse, Maximinus olay1 unutacakti . Vigilas
oziir diledi. E deco ile aralanndaki sahte anla§mazhk amac1-
na ula§IDI§tl . Sonra Maximinus , ondan Orestes'in sozlerini
ac;:1klamasm1 istedi. Biiyiik Saray'da E deco'nun kendi ba§I­
na ag1rland1g1 ve hediyeler verildigi dogru muydu? Vigilas
ilk kez E deco'nun arkada§lannm C onstantinopolis'e elc;:ilik
gorevlerine golge dii§iirii lmii§ olabileceginden ku§kuland1k­
lanm anlami§tl. C evaben teklifinin aynnt1lanm vermekten
dikkatle kac;:man Vigilas soylenenlerin almgan yorumlardan
ba§ka bir §ey olmad1gm1 ifade etti. Onun gorii§iine gore, im­
paratorluk saraymdaki kabul toreninde Orestes ve E deco
arasmdaki statii fark1 yans1t1lmam1§ olsayd1 c;:ok § a§1rt1c1 o­
lurdu, "c;:iinkii Orestes bir U§akt1 ve Attila'nm ozel sekreteriy­
di, halbuki E deco sava§ta one c;:1km1§ bir Hun olmakla ondan
daha iistiindii. "
Konu hakkmda ba§ka hic;:bir §ey soylenmedi . �a§kmhktan
ve ihtiyattan olaya kan§an herkes sessiz kalmay1 tercih etti.
Birkac;: giin sonra, Naissus d1§mda kamp kuracak bir yer bul­
maya c;:ah§irlarken, Romahlar, Tuna eyaletlerini savunama­
malannm ac1 bir ams1yla kar§l kar§1ya geldiler. Yedi y1l once
manc1mk darbeleriyle y1kllm1§ surlann yakmmda, nehir k1-
y1smda hala olenlerin kemikleri y1g1hydi. 0 gece Hunlann ve
Romahlann yemeklerini ayn ayn yemeleri en iyisiydi. Na-

166
YA K I N T E M A S L A R

issus'dan aynhp 447 y1h b an§ anla§masmm pari;:as1 olarak


Attila tarafmdan §art ko§ulan tampon b olgeye giriyorlardi.
Be§ giin b oyunca bir zamanlar Roma t mparatorluguna ait
olan topraklarda yolculuk yapt1lar. c; ogunlukla terk edilmi§
k1rlarda, i;:iftlik binalannm ve koylerin y1kmt1lan, eski refah
giinlerinin bir ba§ka ac1 hatiras1ydi . B elki burada Priscus,
b an§ gorii § meleri zamanmdakinden i;:ok daha giii;:lii olarak,
Theodosius ve generallerinin s ava§ a girmi§ olmalan gerek­
tigini hissetti . Dort yiizy1ldan fazla siiren Roma hakimiye­
tinden sonra, imparatorluk topraklarmm kasten terk edil­
mesinin hii;:bir bahanesi olamazdi.
Sonunda yolcular, muhtemelen Margus harabeleri yak1-
nmda bir yerde Tuna'ya ula§t1lar. Priscus rota ve seyahat za­
manlan konusunda net degildir. �iiphesiz rotay1 zor ve §a§Ir­
t1c1 buluyordu. Karanhk ve agai;:larla kaph, k1vnmh yollan
sevmiyordu. Ara sira, en azmdan giine§e gore anlayabildigi
kadanyla b at1ya dogru seyahat ediyorlar gibi goriiniiyordu
ve ondan sonra, yol tekrar k1vnla k1vnla geriye doguya dog­
ru gidiyordu. Tek pari;:a agai;: kiitiiklerden oyulmu§ kanolarla
Tuna'mn kar§l k1y1sma gei;:irilen Priscus , uygarhg1 i;:ok ge­
ride birakt1g1m hissetmi§ olmahdir. C onstantinopolis art1k
iii;: haftahk mesafedeydi. Ertesi giin Attila ile toplanacaklan
bilgisini getiren habercinin geli§i bir teselliydi. Maximinus ,
eli;:iligin hedefleri konusunda iyimserligini koruyordu. 0-
restes 'in gizli §ikayetlerine kar§m, Maximinus nihayetinde
Chrys aphius'un cinayet komplosu hakkmda hala hii;:bir §ey
bilmiyordu. Maximinus , Roma misafirperverliginin sm1nn
otesinde bile sekteye ugramayac agm1 kamtlamak ii;:in, Atti­
la'nm eli;:isini yemege davet etti. Priscus, misafirlerin iyi a­
g1rland1g1 konusunda i;:ok netti. Ne yaz1k ki, yemek sonrasm­
da herhangi bir kadeh kald1rma olup olmad1g1 hususunda
hii;:bir §ey soylemiyor. Muhtemelen bu kez Maximinus diplo­
matik yeteneklerini kullanarak, kadeh kald1rmanm sessizce
goz ard1 edilmesine karar vermi§ti .
Delegasyonun vard1g1 andan itibaren, i§ler kotii gide­
cekti. Hunlar hiQbir yabancmm Attila'mn kampma tepeden
b akmasma izin verilemeyeceginde 1srar ettikleri ii;:in, Roma-

1 67
ATT I LA

hlar cimli bir yiikseklige kurduklan cad1rlan kald1rmak zo­


runda kald1lar. Klsa siire s onra E deco ve Orestes, Attila ile
kendi ba§lanna gorii § melerinden geri dondiiler. Yanlannda,
Attila'nrn en yakrn dam§manlanndan birisi olarak bilinen
Scottas da vardi. (447'de Scottas , anla§ma § artlanna gore
odenmesi gereken 2. 720 kilogram alt1m ahp getirmesi icin
C onstantinopolis 'e gonderilmi§ti.) Scottas, Maximinus ' a bu
elcilik gorevinde ne elde etmeyi dii§iindiigiinii sordu. Maxi­
minus'un cevab1 kibarca ba§tan savmaya yonelikti. Sorunun
tonlamasrn1 kaba buldugu kadar niyetini de dii§manca bulu­
yordu, fakat Scottas basit bir soruya diiz bir cevap isteyerek
isranm siirdiirdii. Maximinus , C onstantinopolis 'te ald1g1 ta­
limatlara harfiyen uyarak, imparatorun mektubunun bizzat
Attila'nm §ahsma teslim etmesinin kendisine emredildigini
net bir §ekilde ac1kladi. Sorusunu tekrar eden Scottas , s oru­
yu Attila'nm ozel emri dogrultusunda sordugunu vurguladi.
"Eminim" dedi Scottas, "sadece kendi ba111ma i§inize kan§­
mak icin buraya geldigimi dii§iinmiiyorsunuzdur." Uluslara­
ras1 hukuk kurallanna tutunan Maximinus sakince ve fakat
vakur "Elcilerin, misyonlannm nedenlerini, gonderildikleri
ki§iyle bulu§madan once iiciincii §ah1slarla tart111malan a­
h§1lagelmi§ bir §ey degildir. " dedi. Bu, Hunlar tarafmdan iyi
bilinen bir uygulamayd1 diye de ilave etti ve buna kendileri
C onstantinopolis 'e elci gonderdiklerinde her zaman riayet e­
dilmi§ti: "Aym §ekilde muamele edilmeyi arzulanz, aksi tak­
dirde elciligimizin amacm1 ac1klamayacag1z . "
Scottas aynld1, ama sorusu hala cevaps1zdi. Belki Maxi­
minus bu ilk kar§1la11manm sonucundan memnundu. Konu­
munu net bir §ekilde ortaya koymu§tu ve k1sa siire sonra
Attila ile konu11acagmdan emindi . Az bir zaman sonra Scot­
tas geri geldi ve Maximinus'un canrnm s1k1lmasrna kar§m
-durmadan ve oziir dilemeden- imparatorun mektubunun
icerigini ozetledi. Sonra Scottas , ba§ka tart111acaklan konu
yoksa Romahlann Hun topraklanm derhal terk etmelerini
istedi. Priscus ve Maximinus , § a§krnhk icindeydiler, " 1mpa­
ratorun gizlice vardig1 kararlardan, nas1l haberdar olundu­
gunu anlamam111t1k" diye yazm1§tl Priscus. Belki bu noktada

1 68
YA K I N T E M A S L A R

bir §eylerin yanh§ gittigini fark etmeleri gerekiyordu. Ancak


bir yandan da, Vigilas'tan §iiphelenmeleri igin ortada higbir
neden yoktu ve boyle hassas devlet belgelerine Vigilas'm u­
la§mas1 veya on giin once Serdica'da Orestes 'in giig anla§ihr
sozleriyle bu olay1 ili§kilendirmek miimkiin degildi. Giiven­
lik ihmalinin gok biiyiik ihtimalle ba§kent C onstantinopo­
lis 'te meydana geldigini dii§iinmii§lerdi. Suglu muhtemelen
Flavius Martialis'in maiyetinde gah§an yetkililerden biriydi.
Boyle bir g1karsama ku§kusuz k1smen dogruydu. Mektup,
C onstantinopolis 'te E deco'ya gosterilmi§ti - fakat Chrysap ­
hius tarafmdan. Elbette o zaman Chrysaphius, Edeco'nun
daha s onra ikili oynayacag1m ve mektubun igerigini Attila
ile p ayla§acagm1 bilemezdi.
Tuna'mn otesine tekrar geri donersek, durumu yanh§ yo ­
rumlayanlar sadece Maximinus ve Priscus degildi. Vigilas
da E deco'nun goktan kendisini ele verdigini fark edemedi .
E deco, Serdica yolundayken entrikadan Orestes 'e soz etmi§
olabilirdi veya durumu Attila ve Scottas'a anlatmak iizere
beklemi§ olabilirdi. Priscus hakikati asla anlayamayacakti.
"l;iinkii ya Edeco, Chrysaphius'a sahte soz vermi§ti veya Ser­
dica'daki yemekten sonra Orestes 'in bize anlatt1klanmn ay­
msm1 Attila'ya da anlatmasmdan ve onu (E deco) hem impa­
ratorla hem de had1mla kendi ba§ma konu§tugu igin sugla­
masmdan korkmu§tu."Vigilas kesinlikle her §eyin planlad1g1
gibi gittigini zannediyordu. Scottas 'm, 1mparator Theodosi­
us 'un mektubundan almt1 yapmasma §a§1rmam1§tl. Mektup
E deco'ya tarn da, Biiyiik Saray'daki herhangi bir ozel toplan­
t1dan dolay1 sorgulamrs a, saraydakilerin gizli bilgi almay1
amaglad1klanm iddia edebilsin diye gosterilmi§ti. Vigilas'm
igine korku dii§iiren Maximinus'un tepkisiydi . Maximinus ,
Scottas'm imparatorun mektubu hakkmda soylediklerini
kabul veya inkar etmeden Attila ile g6rii§me iizerinde israr
ederek konumunu koruyordu.
Priscus 'un daha sonra fark edecegi gibi, elgilerin gorii§me
giri§imlerini siirdiirmesi Vigilas ag1smdan hayati oneme sa­
hipti, giinkii o ve E deco "Attila'ya kar§l planlad1klan suikast1
konu§mak igin bir bahaneye sahip olacaklar ve Edeco'nun

1 69
AT T I LA

komutas1 altmdakilere dag1tmak iQin ihtiyac1 oldugunu soy­


ledigi altmm nas1l transfer edilecegine karar vereceklerdi."
Vigilas'm hiisram Maximinus 'un uzla§maz tavnndan dolay1
idi. Vigilas 'a gore, Attila ile gorii § me ayarlamak iQin yeni bir
konu iiretmek daha iyi olacaktl. Bir Roma elQisi olarak boy­
le bir sahteligi reddeden Maximinus , art1k hiQbir Qlkl§ yo ­
lu goremiyordu. Umutsuzca Qimenler iizerinde uzamyordu.
Muhtemelen kay1p giden bulutlan seyrediyor ve C onstanti­
nopolis'e dondiigii zaman gorevinin ba§ ans1zhgm1 nasil a­
Qlklayacagm1 dii§iiniiyordu.
Soz konusu olay1 kaydettigi iQin gururlanan Priscus giinii
kurtardl. Rusticius'u terciiman olarak yamna alan Priscus ,
Scottas'a kendisi yakla§tl. Fakat davram§ incelikten yoksun­
du (tecriibeli bir hitabet hocasmdan muhtemelen QOk daha
biiyiik bir incelik beklenebilirdi) : Scottas ' a armaganlar su­
nuldu ve Attila ile gorii§melerine arac1hk etmesi rica edildi.
Priscus kendi hikayesini anlat1yor: "Scottas 'a, gorii§lerinin
Attila nezdinde bir agirhga sahip oldugunu ogrendigimizi,
fakat agirhgm1 gosteremezse duyduklanm1zm inand1nc1hg1
kalmayacag1m soyledim. " . Priscus taktiginden memnundu
Qiinkii niifuzunu ispatlamaya QOk hevesli olan Scottas "der­
hal atma bindi ve dortnala Attila'nm Qadmna dogru siirdii."
Muhtemelen Priscus, QOk k1sa siireligine de olsa, Hunlarla
anla§ma yapmanm nihayetinde QOk da zor olmad1g1m dii­
§iinmii§tii. Scottas ' m gururuna oynay1p onun Attila'nm fik­
rini degi§tirecegini sanmak QOcuk i§i gibi goriinmii§tii. Fakat
aptal yerine konulan Priscus 'un kendisi olmu§tU. Maximi­
nus'un elQilik gorevinin gizliliginin ihlal edildigini bilmedigi
QOktan Attila'nm aklma gelmi§ olmahyd1, ne de olsa gorii§­
me iQin isran neredeyse intihar say1lacak kadar tedbirsizlik­
ti. Maximinus'un ve kiistah arkada§mm hareketleri dikkate
almd1gmda, onlarm Chrys aphius'un komplosu hakkmda
ha.la hiQbir §ey bilmediklerini farz etmek daha mant1khydl .
O yleyse bu, Hunlarm avantajma Qevrilebilecek bir durumdu.
Scottas 'a Romahlarm yanma geri donmesi ve onlan Atti­
la'nm Qad1nna Qag1rmas1 talimat1 verildi .
Attila'nm huzuruna kabul diplomatik bir felaketti . Attila
agir silahh muhaf1zlanyla Qevriliydi. Bu makul bir tedbirdi :

1 70
YA K I N T E M A S L A R

Neticede Maximinus'un ba§tan beri Chrysaphius'un komp­


losundan haberdar olmas1 ve art1k kendi hayatm1 da riske
atarak Roma !mparatorlugu igin bir darbe vurmaya haz1r­
lanmas1 gibi bir ihtimal ha.la vardi. (Priscus gibi bir ogret­
menin kahraman bir eylemciye donii§mesi pek de muhtemel
goriinmiiyordu) . c;adira girdiklerinde, Maximinus ve Priscus,
Attila'y1 ah§ap bir koltukta oturuyor buldular. Maximinus ,
"imparator, sizin ve yakmlanmzm iyi olmas1 igin dua ediyor"
gibi gosteri§li bir soz soyleyerek geleneksel Roma selamla­
mas1yla Theodosius 'un mektubunu arz etti. Attila, §imdi
Romahlann kendisi igin ne tiir iyi dileklerde bulundugunu
anlad1gma gore onun da Romahlara tarn olarak aym iyi di­
leklerde bulundugunu ifade etti . Bu sert sozler Maximinus'a
higbir anlam ifade etmiyordu. Ancak gok daha sonralan, Ch­
rysaphius 'un suikast plamm ogrendiginde, Maximinus kes ­
kin ironiyi anladi.
Priscus her §eyi dikkatle gozlemliyordu. Pek gogu igin
deh§et ve y1k1m1 ki§iliginde birle§tirmi§ bir adam1 ilk go­
rii § iiydii. Priscus , Homeros 'un tek gozlii insan yiyen tepe­
gozlerinin ve Herodotos'un kaba gogebelerinin (nomades)
hayvanlara benzer §ekilsizligi tiiriinden bir barbar cana­
varhg1yla kar§lla§may1 bekliyor olabilirdi, . Fakat eskigag
ahlakgllanmn veya gagda§ aksiyon filmlerinin -ki bu film­
lerde iyiler genel olarak yak1§1kh , kotiiler ise ah§llagelmi§
bir §ekilde girkindir- basit, rahat diinyalan d1§mda, ho§lan­
mad1g1m1z veya korktugumuz giiglii , her zaman igreng ve ah­
laks1z olmak zorunda degildir. Priscus 'un tamkhgma gore,
Hun hiikiimdan Attila, geni§ gogiislii, kocaman kafah ve k1-
sa boyluydu; gozleri kiigiiktii, seyre k sakah k1rla§maya ba§­
lam1§t1; burnu oldukga yass1yd1 ve teni esmerdi." Attila'nm
goriinii§iinde ilk bak1§ta korkutucu higbir §eyin olmamasma
Priscus muhtemelen §a§1rm1§tl.
Attila da kar§1smda huzursuzca duran Romahlan ozel­
likle etkileyici bulmam1§t1. Maximinus ve Priscus 'u dikkate
almadan Vigilas'a donen Attila iki y1l onceki ban§ gorii§­
melerinde biitiin Hun miiltecilerin teslim edilmeden higbir
Roma elgisinin gonderilmeyecegi konusunda anla§t1klanm

171
ATT I LA

hat1rlatt1. Vigilas, Roma topraklanndan ba§ka hie miilteci


olmad1g1 hususunda Attila'ya garanti verdi. Priscus devam
eder: "Attila daha da ofkelendi ve bagmp eleilik hukukunu
eigneyecegini bilmese, utanmaz, kiistah iddialanndan dolayi
cezaland1rmak iein, onu kaz1ga oturtup ku§lara yem edecegi­
ni soyleyerek kaba bir §ekilde hakaret etti. Sekreterine, halft
Romahlar tarafmdan korundugunu iddia ettiklerinin isim­
lerini yiik sek sesle okumas1 talimatm1 verdi. Burnundan so­
luyarak Vigilas ' m geri C onstantinopolis'e gitmesini ve The­
odosius 'tan geri kalan miiltecilerin teslimini talep etmesini
emretti. Ondan sonra Vigilas geri donecek ve imparatorun
cevabm1 rapor edecekti . Vigilas'm misyonunun onemini art­
t1rmak iein Hun eleilerin en tecriibelilerinden Eslas ona e§­
lik edecekti . Eslas on be§ y1l once Rua adma Theodosius ile
gorii§meler yapmi§tl . Maximinus ve Priscus geride kalacak­
lar ve vakti geldiginde, imparatorun mektubuna resmi bir
cevap alacaklardi. Bu arada, Roma sava§ esirlerinin fidyele­
rini odememeleri veya kole ya da at satm almaya kalk1§ma­
malan konusunda ozellikle uyanld1lar. C onstantinopolis 'ten
beraberlerinde getirdikleri p arayi sadece yiyecek maddesi
satm almak iein kullanabileceklerdi .
Huzurdan aynhp kampa dondiikten sonra olan biten
hakkmda Vigilas'tan rapor alan Maximinus , Attila'mn ofke­
sini anlayamamaktan dolay1 § a§kmdi. Priscus , Serdica'daki
kadeh kald1rma olaymm kendisine rapor edilmesi iizerine,
Attila'nm Vigilas'm s oylediklerine k1zm1§ olabilecegi fikrini
zay1fea ortaya atti. Vigilas ise 44 7 y1hndaki ban§ gorii§me­
leri boyunca Attila'nm hayli makul davrand1g1 yorumunu
yapabildi. Vigilas ' m Attila'nm ofkelenmesi kar§ISmdaki §a§­
kmhg1 samimiydi; eiinkii halft komplonun gizliligini korudu­
guna inamyordu. "Daha sonra bize itiraf ettigine gore, Serdi­
ca'da olanlann da suikast planmm detaylanmn da Attila'ya
rapor edildiginden haberdar degildi. " Bu inane E deco'nun
geli§iyle giielendi. Vigilas'1 bir kenara eekerek, her § eyin yo­
lunda oldugunu, C onstantinopolis 'ten donii§iinde Attila'mn
muhaf1zlanm satm almak iein altm1 getirmesi konusunda o­
na teminat verdi. E deco ile yapt1g1 konu§madan dolay1 M axi-

1 72
YAK I N TEMASLAR

minus tarafmdan sorgulanan Vigilas, diipediiz bir yalan uy­


durdu: E deco, biitiin miilteciler iade edilmedigi ve kendisine
biiyiik tecriibe sahibii k1demli bir elci gonderilmedigi icin
Attila'mn ofkelendigini soylemi§ti.
Romahlar ac1kca kapana klst1nlm1§lardi. Maximinus
halii. suikasttan haberdar degildi. Theodosius'un mektubu­
nun s1zd1nlmasma kar§m, elcilik gorevine devam etmekte
kararhydi. En iyi arkada§l Priscus derhal onu destekledi.
Nihayetinde Priscus ha.la, becerikli bir §ekilde miidahale e­
dip Scottas'1 devreye sokarak Attila ile gorii§me ayarlam1§
olmasmm tath etkisi altmdaydi. Vigilas ise Chrysaphius ile
anla§ild1g1 §ekliyle suikast planmm Edeco tarafmdan yeri­
ne getirilecegine halii. inamyordu. Hunlann bak1§ ac1smdan
i§ler cok farkh goriiniiyordu. E deco bildigi her §eyi itiraf et­
mi§ti. Scottas'm ac1k sorgulamas1 Maximinus ve Priscus 'un
hicbir §ey bilmedigini teyit etmekte ba§anh olmu§tU. Chry­
saphius'un planlarmdan hala habersiz olan Roma elcileri,
Hunlann misafiri olarak kalmaya istekliydiler. Hepsinden
onemlisi Vigilas da oltaya takilm1§tl. Constantinopolis'e geri
donmesi icin makul bir sebep bulunmu§ ve yakla§ik 23 ki­
logram altm getirecegine dair E deco 'ya soz vermi§ti. Ondan
sonra donii§iinde iizeri aranacak olsa Vigilas boyle biiyiik
miktar bir paray1 ac1klamak icin cok giicliik cekecekti . Sava§
esirlerinin fidyelerinin odenmesi, kole ve at satm ahnmas1
yas aklanmca, sadece zorunlu g1da maddesi satm almak icin
eldeki altm ihtiyac olandan cok cok fazlaydi . 1 §te Vigilas'm
almaya haz1rland1g1 risk bu idi. Priscus ancak cok sonra, bu­
nun Attila'nm tuzagmm bir p arcas1 oldugunu fark etti "ki
Vigilas kolayca yakalamp altm1 getirmek icin hicbir maze­
reti olmayacag1 icin tohmet altmda kalmahydi ." Vigilas cok
kurnazca tuzaga cekilmi§ti. Attila icinse biiyiik oyun §imdi
ba§lami§tl.

1 73
15

D U � MANLA YEMEK

Sonraki o n giin tum seyahatin en berbat k1sm1ydi. Attila i­


le ba§ka hicbir gorii § me yap1lmad1. Bunun yerine Hun reh­
berlerinin talimatma gore, Maximinus ve Priscus, Attila'mn
Biiyiik Macar Ovasmm kuzeybat1 k1smmda yer alan esas
ikametgahma gittiler. Muhtemelen yakla§Ik 320 kilometre
boyunca a§ ag1 yukan Tuna Nehrine paralel bir rotada kuze­
ye, Biiyiik Tuna Donemecine dogru seyahat ettiler. Priscus 'un
imp aratorluk sm1rlan icerisinde oldugu siirece verdigi ke­
sin bilgilere kar§m, s m1rlarm otesine gectiginde belirsizle­
§en cografi bilgileri, rotayi bir harita iizerinde gostermeyi ve
Attila'nm ikametgahm1 kesin olarak tespit etmeyi giicle§tir­
mektedir. 'a gore, sadece cahhklar ve ismini giicliikle
telaffuz edebildigi nehirlerle kesintiye ugrayan cografya, be­
lirli bir ozelligi olmayan geni§, ac1k bir ova gibi goriiniiyor­
du. Priscus yollann ve kentlerin -hatta harabelerinin bile­
olmad1g1 bu bilinmedik diinyada, tarn olarak nerede oldugu­
nu anlatmay1 imkans1z buluyordu.
Yolculuk sertti. Tuna iizerindeyken agac kiitiiklerinden o­
yulmu§ kiiciik kay1klarla nehir gecildi, batakhk alanlardaysa
hafif sallar kullamldi . Maximinus ve Priscus, beraberlerinde
getirdikleri erzak1 art1k tiikettikleri icin, gectikleri koylerden
yiyecek satm ahyorlard1. "Bol miktarda g1da maddesi temin
ettik, bugday yerine dan ve §arap yerine . . . arpadan yapllma
bir icecek." Nezaketsiz goriinmek istemeyen Priscus , giiliim­
seyerek yerel iiriin leri yerken, elde ogiitiilen m1s1rdan yapil­
ma sert ekmegini cigner ve bira icerken tasavvur edilebilir.
Mayah arpadan yapilan sert ve bazen de ek§i olan bira, Hun­
lara ozgii degildi, eskilere dayanan bir Roma birac1hk tekni-

1 74
DUSMANLA YEMEK

ginin devam1ydi. Bira bir smir ir;:ecegiydi . Belki Priscus , koca


bir bardag1 tereddiitle yudumlarken, Roma ! mparatorlugun­
daki r;:ogu egitimli ins an gibi, -su kat1lm1§ ve balla tatlan­
dmlm1§- kiii;:iik bir beyaz §arab1 tercih edecegini kimsenin
fark etmeyecegini iimit ediyordu.
Priscus ar;:1smdan seyahatin en kotii am §iiphesiz bir gece
yans1 r;:adirmm r;:okmesiydi . Bir f1rtma s1rasmda, nehir agz1-
nm yakmlannda bir yerde, r;:ad1n, e§yalanm da savuran sert
bir riizgar esintisine yakalanm1§t1. Boyle durumlarda, Pris­
cus smir otesinde hayatm giir;:liikleriyle, arzulad1gmdan da­
ha r;:ok kar§1la§1yordu. Kamp yerlerini de sel basmca Priscus
ve Maximinus agir yagmur altmda bannak aramak mecbu­
riyetinde kald1lar. Yakmlarda bir koyde aristokrat bir kadm
onlara kap1sm1 ar;:ti. S1nls1klam islanm1§ ve titrer haldey­
ken bile Priscus kadmm dengeli ve vakur otoritesine hayran
olmu§tu . Sohbet sirasmda ogrendigine gore, kadm bir ara
Bleda'nm e§lerinden birisi olmu§tu. Priscus ve Maximinus
ertesi giin, e§yalanm kurtanp giine§te kuruttuktan sonra,
kadma iii;: giimii§ kap, hurma ve Hint biberi gibi hediyeler
verdiler. Priscus, Hunlann yeme ir;:me ah§kanhklan iizerine
yapt1g1 yakm gozlemlerinden baharatlara ve kuru meyvelere
r;:ok itibar ettiklerini zaten biliyordu.
Bu zarif hediyeler, boylesine onemli bir kadmm hatnm
k1rm1§ olma ihtimaline kar§l aym zamanda bir oziir ifa­
desiydi. Kadm comert mis afirperverliginin parr;:as1 olarak
Romah misafirlerine gece e§lik etmeleri ir;:in Hun kadmlar
sunmu§tU. Bu zor bir durumdu, ozellikle Priscus'un bilgilen­
dirildigine gore, boyle bir nezaket sadece iist riitbeli Hun­
lara gosteriliyordu. Elr;:iler kadmlan (Priscus'un ovgiisiinii
tam olarak r;:evirmek gerekirse) "r;:ekici" bulsalar da, kib arca
geri r;:evirmi§lerdi. ! steksizliklerinin sebebini Priscus belirt­
miyor. Belki o ve Maximinus kendi ba§lanna kalmay1 veya
birbirlerine arkada§hk etmeyi tercih ettiler; ya da evliyseler
belki de kanlanm hat1rlad1lar. F1rtmadan sonra yorgun dii§ ­
tiikleri ir;:in, b i r terciimanm yard1m1 olmadan altmdan kal­
kamayacaklan zor bir kiiltiirel ah§veri§ i<;in hazir olmayabi­
lirlerdi . Her haliikarda bu Priscus 'un Hunlarla ya§amaktan

1 75
ATT I L A

kar;:md1g1, tek ilk elden tecriibeydi. Muhtemelen dii§manla


yatmak alan ara§tirmasmm gereklerini r;:ok fazla ileri go­
tiirmekti. �iiphesiz bOyle bir §ey kiitiiphanede asla ba§ma
gelmemi§ti .
Priscus, ilk baki§ta Attila'nm ikametgahmm gorii n ii§iin­
den etkilendi . Saray kompleksi, biiyiik bir koyiin ortasmda
yiiksekr;:e bir yere kuruluydu. Biiyiik salon, duvarlan ozenle
planyalanm1§ uzun tahtalarla s1k1ca tutturulmu§ s aglam ah­
§ap r;:err;:eveli bir binayd1. Biitiin yap1 yuvarlak ta§ kaz1klar
iizerine oturuyordu. Binay1 r;:evreleyen avlu, arahklarla kule­
lerin bulundugu uzun ah§ap bir tahta perdeyle korunuyor­
du. Priscus biraz uzakta koyiin giri§inin yakmmda Attila'mn
saray kompleksine benzer tarzda in§a edilmi§, fakat onunki
kadar heybetli olmayan ikinci bir bina kompleksi daha kay­
detmi§tir. Bu bina Attila'nm en yakm arkada§l ve dam§mam
olan Onegesius'un ana ikametiydi. Onegesius aym zamanda
Scottas'm karde§iydi . Priscus ve Maximinus , Onegesius 'un
avlusunun dt§mda Attila'y1 selamlamak ir;:in toplanm1§ ka­
labahg1 gayet iyi gorebiliyorlardi. Attila atm1 koye dogru
siirerken, gene k1zlar onunla kar§ila§mak ir;:in acele ediyor­
lardi . K1zlar yedi ki§ilik gruplar halinde dizilirken, bir k1sm1
ba§lannm iizerinde beyaz keten kuma§lar tutuyorlardi . Bu
koreografisi dikkatle planlanml§ bir torendi. Titreyen golge­
likler altmda ger;:it alaymm yanlanm ku§atan bu kadmlar,
§ark1larla Attila'ya ho§ geldin diyorlardi. Ondan sonra One­
gesius'un kans1, Attila'ya biiyii k bir giimii§ tabak iizerinde
yiyecek ve bir kadeh §arap ikram etti. Priscus 'a sonradan
ar;:1kland1gma gore, yiyecek ve ir;:ki ikram1 ve bunlann Attila
tarafmdan kabulii, biiyiik bir onur ve sadakatin ve dostlu­
gun aleni tasdiki olarak gorii liiyordu. Attila'nm Onegesius
ile ili§kisine onem verdigi hit;: §iiphesiz ortadaydi.
Priscus ve Maximinus o ak§ am Onegesius 'un kansmm
ve ailesinin en onemli mensuplannm misafiriydiler. Attila
ile bir toplant1ya r;:agnld1g1 ir;:in Onegesius yemekte yoktu.
Gorii§iilmesi gereken acil konulardan birisi, Attila'nm hu­
zuruna kabul edilmeyi bekleyen Romahlar ile nasll ilgileni­
lecegiydi. Roma elr;:ileri durumu vurgulamak ir;:in �ad1rlanm

1 76
D U $MANLA Y E M E K

saraym yakmlanna kuracaklanm belirtmi§lerdi. O zellikle


de Maximinus ve Priscus'un cinayet entrikas1 hakkmda hala
hicbir §ey bilmedikleri -mesele Onegesius'a da anlatilm1§ ­
t1- kesinle§tigi icin, b u dikkatle ele ahnmas1 gereken bir
durumdu. Onegesius'un, Roma elcilerinin statiilerine sayg1
gosterilmesini tavsiye etmi§ olmas1 muhtemeldir. Chrysap ­
hius'un komplosuna ili§kin planma dair kamt ele gecirdigi
zaman, Maximinus'a iyi muamele edilmesi Attila'nm konu­
munu biiyiik oranda giiclendirecekti ve bunun iQin de elbette
Vigilas'm C onstantinopolis 'ten yakla§ik 23 kilogram altmla
geri donmesi beklenecekti.
Maximinus , Attila ve arkada§lanyla ilk tecriib esini goz­
den gecirerek yiiz yiize toplant1 icin defalarca israr etmekten
daha fazlasm1 yapmaya karar verdi . Maximinus 'un niifuz
s ahibi arac1larm yard1mma da ihtiyac1 vardi. Priscus muh­
temelen hemen kendileri icin Scottas'1 arac1 olmaya ikna
etmesindeki ba§ansm1 vurgulam1§ olmahdir. �ansm1 ikin­
ci kez denemeye cok istekliydi . Priscus, onde gelen Hunlara
gaynresmi yakla§ma avantajma sahipti, halbuki Maximinus
konumundan ve resmi i§leri sadece Attila'mn kendisiyle ko­
nu§mas1 icin talimat ald1gmdan dolay1 s1kmt1hydi. Priscus
kendinden biiyiik bir ho§nutluk duyarak, yine ba§anh oldu.
Priscus'un ertesi sabah erkenden ikametgahmda hediyeleri
§ ahsen vermesinden k1sa sure sonra, Onegesius koyiin icin­
den Romahlann kamp kurduklan yere geldi.
Maximinus herhangi ciddi bir konuyu tarti§arak konu§­
may1 tehlikeye atmaktansa, tathhkla konu§may1 tercih etti .
Maximinus , eger C onstantinopolis'e gelmeye istekli olur ve
Theodosius ve Attila arasmdaki sorunlan coziimlerse, bu­
nun Onegesius icin tarihte iz birakacak ve ebedi iin kazana­
bilecegi e§siz bir firsat olacag1m belirtti. Onegesius sadece
bir devlet adam1 olarak kendi milletinin c1karlanna hizmet
ettigi icin kazanch olmayacakt1, aym zamanda §ahsen de ka­
zanch olacakt1, "ciinkii siz ve cocuklanmz her zaman impa­
rator ve ailesinin dostlan olacaks1mz ." Onegesius cok ince
bir istihza ile Theodosius'un ebedi dostluguna layik olmak
icin ne yapacagm1 sordu. Maximinus bir ba§ka basmakahp

1 77
ATT I L A

soz soyledi. Onegesius Bir Hun elcilik heyetine ba§kanhk e ­


derek Roma imp aratorunun §iikranlanm kazanacakti. One­
gesius geri kalan anla§mazhk konulanm "nedenlerini ince­
leyerek ve bunlan ban§ anla§masmm §artlan cercevesinde
cozerek" kolayca halledecekti.
Onegesius yeterince dinlemi§ti. Elcilik gorevini kabul
etse bile, kendisine Attila tarafmdan verilen talimat geregi
soylemesi gerekenleri soylemekten ba§ka bir §ey yapma­
yacagm1 gok net olarak ifade etti. "Ya da Romahlar, b enim
efendime sadakatsizlik edecegimi veya Hun olarak yeti§ti­
rilmi§ olmam1, kanm1, gocuklanm1 onemsemeyecegimi veya
Romahlar arasmda zengin olmamn Attila'nm yanmda ko­
le olmaktan daha iyi oldugunu dii§iinecegimi zannedecek
kadar ikna edici olabileceklerini mi samyorlar?' Bunlar iyi
secilmi§ sozlerdi ve daha sonra bu sahneyi yazan Priscus
tarafmdan daha duygulu ifadelere donii§tiiriilmii§lerdi . 0-
negesius' a kahrs a , kendi konumunu korumak igin Theodo­
sius ile gorii§meye goniilsiiz oldugunu vurgulamak zorun­
daydi. Boyle bir gorev icin en ufak bir ilgiyi dile getirmenin
riski cok biiyiiktii. E deco'nun tuzaga dii§iiriilmesinden son­
ra, Attila C onstantinopolis 'e seyahat edecek her onde gelen
Hun'dan ku§kulanacakti. Edeco her §eyi itiraf etmi§ti, fakat
daha zeki ve daha iyi odeme yapilan birisinin Chrysaphius
ile yap1lacak bir anla§maya b agh kalabilecegi Attila'nm ak­
lmdan gecmi§ olmahydi . Hun elciligi meselesi bir yana -ki
bu konuda oldukca kesin konU§IDU§tU- Onegesius, Attila ile
i§lerinde Romahlara yard1mc1 olmaya hazir oldugunu ifade
etti. Maximinus ile resmi gorii§meye devam etmektense, ilgi­
li konulan Priscus'la kendisinin konu§mas1m onerdi. Roma
elgisiyle s1k s1k ozel olarak baglant1 kurmak Onegesius 'un
c1kanna degildi.
Ertesi giin Priscus, Attila'ya yakm olanlann itibanm
kazanmak icin cabalanna devam etti . Bir engelle kar§Ila§­
madan saray avlusuna girdi -art1k Priscus muhaf1zlarca i­
yi tammyordu- ve Attila'nm en onemli e§lerinden birisinin
ikametgahma gitti. Erecan, Priscus'u etkiledi; zarif ve tarz
s ahibi bir kadmdi . Priscus kadmm huzuruna kabul edildi-

1 78
D U SM A N L A Y E M E K

ginde, onu tiim zarafetiyle boylu boyunca yast1kh bir kane­


peye uzanml§ olarak buldu. Erecan'm etraf1 maiyetiyle gev­
riliydi ve ketene nak1§ i§leyen kole k1zlara nezaret ediyordu.
Priscus 'un klsaca goz att1g1 karma§ik desenler, muhtemelen
pek gok farkh §ekilli ve renkli boncugu birle§tiriyordu. Do­
gu Avrupa'da ve Giiney Rusya'da 5. yiizylla ait kadm mezar­
lannda nak1§ boncuklan bulunmu§tur. 1 9 9 1 -93 'te Belgrad
(eskigagda Singidunum) yakmlarmda yap1lan bir kurtarma
kaz1smm titiz raporu, kentin 44 1 -4 l 'de Hunlar tarafmdan
yagmalanmasmdan sonraya tarihlenen yirmi iki mezardan
g1kanlm1§ 764 boncugu listelemi§tir. Renkleri gogunlukla
mavi , mar, k1rm1z1 ve san olan boncuklann gogun camdand1,
kiigiik bir k1sm1 ise kehribar ve mercandan yapilmi§tl. Eski
Roma kalesi iginde bulunan bir mezardan 23 1 boncuk g1k­
t1 , bunlann ikisi kehribardan, gerisi ise camdan yap1lm1§­
t1, gogunun rengi ye§il ve k1rm1z1, daha biiyiik olan birkag
tanesi de anaforlu beyazlan olan gece mavisi rengindeydi.
Priscus, Erecan'1 ilk kez konforlu dairesinde kanepesine u­
zanml§ gordiigiinde, kadmm da renkli cam boncuklarla ho§
bir §ekilde siislenmi§ keten bir elbise giydigini hayal etmek
ilgingtir. Muhtemelen Erecan Romah misafirini selamlamak
igin yava§ga kalkt1gmda, boncuklar i§1g1 yakahyor ve panl­
d1yordu.
Priscus, Erecan ile sohbetten bahsetmiyor. Yanma bir
terciiman almadan Erecan'1 ziyaret etmeyi tercih etmi§ ola­
bilirdi . Fakat her §ey yolunda gitmi§ gibi goriiniiyor. Belki
Priscus, a§m hiirmetkar degilse de, memnun edici tarzda ol­
masm1 iimit ederek zarifge egildi . Belki E recan kar§ihgmda
te§vik edici tarzda giiliimseyip Priscus'un getirdigi hediye­
lerden duydugu memnuniyeti gosterdi . Priscus bu gorii § me­
yi anlat1rken -bir onceki giin erken saatlerde Onegesius 'la
gorii§mesinde oldugu gibi- hediyelerin k1sa bir listesi de da­
hil higbir bilgi vermeyerek konuyu gabucak gegi§tirir. Theo­
dosius hiikiimetinin yapt1g1 y1lhk odemelere kat1 bir §ekilde
kar§l g1kt1g1m dikkate ahrsak, Hunlara verilen Roma altm­
lanmn yekununa kendi verdiklerinin de eklenmesine dikkat
gekmek istememi§ olabilir.

1 79
ATT I LA

Priscus'un Erecan ' a C onstantinopolis'ten getirdigi en


pahah miicevherlerden sec;me ornekler sunmu§ olmas1 muh­
temeldir. Bunlann, l 797'de ve 1 889'da Romanya'nm b at1sm­
da �imleu Silvaniei koyii yakmlannda iki yerde ke§fe dilmi§
baz1 parc;alara benzer olabilir. (0 zamanlar Szilagysomly6
diye bilinen �imleu Silvaniei Avusturya-Macaristan tmpa ­
ratorlugunun parc;as1 oldugu ic;in buluntular Viyana'daki
Sanat Tarihi Miizesi ile Budape§te'deki Milli Miize arasmda
payla§ild1.) <; ogu iizeri degerli ta§larla i§lenmi§ tamam1 al­
tm yetmi§ dort parc;a -sikkeler, bro§lar, kolyeler, yiiziikler,
gerdanhklar ve tabaklar- Hunlar tarafmdan saklanmadi. Bu
degi§ik objeler 4. yiizy1lm ba§larmdan (C onstantinus zama­
mnda basilm1§ p aralar da var) 5 . yiizy1hn ortalanna kadar
yiiz elli y1h a§an bir siirede biriktirilmi§ goriindiigii ic;in, iki
�imleu Silvaniei definesinin bir hanedan hazinesinin parc;a­
s1 olarak, mahalli bir yoneticiye ait olmas1 daha muhtemel­
dir. Art1k Attila'ya hesap veren bu yoneticinin atalan, Hun
tmparatorlugunun yayilmasmdan once bag1ms1z olmahlar.
4. yiizyil paralan (baz1lan sadece yetenekli Got zanaatkar­
lar tarafmdan kopya edildikleri ic;in giiniimiize ula§mi§tir) ,
Tuna ile kurulan yakm baglan ve C onstantinus 'tan itibaren
Roma imparatorlanmn sm1r otesindeki iktidar sahiplerinin
destegini saglamak ic;in harcad1klan c;abalan yans1tmakta­
dir. 4. yiizy1hn sonlan ve 5. yiizyilm ba§lanna ait miicev­
herlerin baz1lan belki de 430'lann ve 440'lann akmlannda
ele gec;irilmi§ ve sonra sad1k yanda§lara dag1tilm1§ degerli
ganimetlerdi. Baz1 p arc;alar da orijinal olarak Romahlann
iist diizey Hunlara verdigi diplomatik hediyeler de olabilir.
�imleu Silvaniei hazinesi, Tuna'nm kuzeyinde iist sm1f
kadmlar tarafmdan takilan miicevherler hakkmda bir fikir
vermektedir. Kalitesine bakarak Constantinopolis 'te maha­
retli bir kuyumcu tarafmdan yapilm1§ olmas1 gereken bir
parc;a olaganiistiidiir. Diizenli arahklarla dizilen otuz kiic;iik
halka, yakla§ik 1 80 santimetre uzunlugundaki agir burma
bir zincire dizilmektedir. Bu halkalardan sallanan elli bir
kiic;iik obje vardir ve bunlann c;ogu zanaatkann aletleridir.
Biitiinii tarn da modern bir ugur bilezigi gibi goriinmektedir,

1 80
D U $MANLA Y E M E K

fakat QOk daha biiyiik ve gosteri§lidir, neredeyse 7 1 0 gram


yirmi iki ayar altm kullanilmi§tir. Her biri 2 , 5 santimetre u­
zunlugunda olan "ugurlar"m biQimleri QOk zariftir. Bu pek
eglenceli koleksiyonda herhangi bir derin anlam aramak ge­
reksizdir: Bir kuyumcu Qekici ve orsii, bahQ1van makas1 ve el
merdiveni, bir keski ve kerpeten, bir bagc1 b1Qag1 ve budama
makas1, bir balta ve QOmak, be§ adet desenli asma yaprag1,
bir kavisli el testeresi ve ege, bir k1hQ, bir kalkan ve her iki
eliyle diimen tutan bahkQl botu iQinde Qlplak bir adam. Bu
zincirin nas1l tak1ld1g1 bilinmiyor: Belki onde Qift sira olacak
§ekilde bel Qevresine dolamyor veya -yeterince uzun oldugu
iQin- omuz iizerine at1larak hem s1rt hem de gogsii sanyor­
du. 0 ya da bu §ekilde, sonuQta QOk zarif duracag1 kesindi.
Priscus'un, imparator adma Erecan'a bunun gibi, ya da ke­
sinlikle bunun kadar §lk bir hediye vermesini tasavvur et­
mek ilginQtir. Tuna'nm kuzeyinde zengin kadmlann pahah
zevkleri vardi. C onstantinopolis 'te s arayda tak1lan en giizel
miicevherlere denk §eyler istiyorlardi. Bir Roma elQisinin
verecegi iyi bir hediye, bu kadmlann yiiksek beklentilerini
kar§ilayabilmeliydi .
O nde gelen Hunlara hediyeler verilmesine ili§kin Qekin­
celeri her ne ise, Priscus hediyelerin s aglad1g1 sonuQlardan
memnun olmahydi. Onegesius , bir tur daha gorii§me imka­
mm tarti§mak iQin, ilerlemeye istekliydi. Attila'mn taleple­
rinden birisini tekrar ederek, yeni bir Roma elQilik heyeti­
nin iist diizey bir sarayh ba§kanhgmda olmas1 gerektigini
belirtiyordu. Priscus , bunu Maximinus'a aktardi. Birlikte en
iyi cevabm ne olabilecegini tart1§t1lar ve elQilik gorevine ili§­
kin Onegesius 'un kendi isteksizliginden yararlanmaya karar
verdiler. Priscus, "Onegesius C onstantinopolis'e gitmezse o
zaman Theodosius 'un kendi elQilerini atayacagm1 ve onlan
Hunlara gonderecegi" mesaj1yla dondii. Bu dikkatle haz1rlan­
m1§ ifadelerin iletilmesinin hemen akabinde Maximinus'un
Attila ile bir gorii§me yapmas1 s aglandi. Priscus gorii§me­
nin sadece klsa bir toplant1 oldugunu kaydetmesine ragmen,
kendisi kabule almmad1g1 iQin, bu gorii§menin detayh bir
betimlemesi mevcut degildir. Maximinus ' a, Attila'mn kabul

181
ATT I L A

edilebilecegi elc;ilerin isimleri verildi. Listede 44 7 'deki ban§


gorii§melerini yiiriiten Anatolius ve Nomus da vard1. Diplo­
matik gorii§menin inceliklerini gittikc;e kavrad1g1 anla§ilan
Maximinus , belli ba§h §ahsiyetlerin gonderilmesini talep e­
derken Attila'mn yanh§ bir yol sec;tigi cevabm1 verdi. Bu §e­
kilde bir talepte bulunmak, Theodosius'un art1k bu ki§ilerin
tamamen Roma c;1karlanna hizmet etmediklerinden §iiphe­
lenmesine neden olacakti. Attila diplomatik tarti§maya de­
vam etmeyi reddetti; basitc;e taleplerine sayg1 gosterilmedigi
takdirde sava§ ac;acagm1 ifade etti .
Gorii§menin aniden sonland1nlmasma ve Attila'nm k1sa
ve ters ifadesine kar§m, Maximinus bir ilerleme s aglad1g1-
na inamyordu. Bir anla§maya ula§ilabileceginden emindi .
Theodosius, Anatolius ve Nomus'u gonderecek olsayd1 bile,
bunun, Attila'nm taleplerinin bir sonucu degil, her zaman
imparatorun kendi tercihi olacagmm dii§iiniilmesi gereki­
yordu. 0 an ic;in onemli olan ileti§im kanallanmn ac;1k tutul­
mas1ydi. Gorii§meden kisa bir siire sonra, o ak§am Attila'yla
birlikte yemek yeme daveti alan Maximinus memnun oldu.
Onur konugu olarak Priscus da yemege kat1lacakti . Maxi­
minus geri c;ekilmedigi ve askeri harekat tehditlerine cevap
vermedigi ic;in ho§nuttu. Ona gore, yemek daveti diplomatik
bir ilerlemeden uzak olunmad1gma dair olumlu bir i§aretti.
Maximinus ve Priscus saray yerle§kesinin ortasmdaki
biiyiik salona geldiklerinde, e§ikte durmalan talimat1 verildi
ve orada yerleri gosterilmeden once bir kadeh §arap ikram
edildi. Priscus ic;in bu, Tuna otesine seyahatinin giic;liiklerini
telafi etmekten de oteye giden bir tecriib enin ba§lang1c1y­
di. Sonunda Attila'nm konuklanndan birisi olarak, en giic;­
lii Hun'un ah§kanhklan ve adetlerinin baz1lanm -hem de
imtiyazh bir konumdan- ilk elden gozlemleyebilecekti . Fakat
alan ara§tirmasmm dogrulugu, sadece ara§tincmm haf1zas1
kadar iyidir. Priscus betimlemelerinde bazen belirsiz bazen
de tutars1zdir. Gerc;ek §Udur ki mevcut metin, C onstantinus
Porphyrogenitus'un editorler ekibi tarafmdan dikkatsizce
yer yer k1salt1ld1g1 gibi, Priscus'un da zaman zaman bu ak­
§amm detaylanm hat1rlamak ic;in c;abalad1g1 da ortadadir.

1 82
D U S MA N LA Y E M E K

Priscus, oturma plamm da tam olarak hat1rlayabilmi§


degildi . Attila salonun ortasmda bir divan iizerinde, sagm­
da, en iist §eref yerindeyse Onegesius oturuyordu. A§ ag1da
s alonun bir yanmda Attila'mn iki oglunun da aralarmda ol­
dugu iist riitbeli Hunlar oturtulmu§tU. Veya belki en biiyiik­
leri -Priscus emin degildi- b abas1yla aym divanda oturuyor­
du. Attila'nm solunda yer alan koltuklar diger Hun asilleri
tarafmdan i§gal edilmi§ti, aralanndan birisi, Berich biraz
Latince konu§abiliyordu. Az ileride Maximinus ve Priscus
oturuyordu. Bir devlet ziyafetinde bir Roma elc;:isi olarak
Maximinus hakh olarak, Attila'ya ve iist diizey dam§manla­
rma c;:ok daha yakm olmay1 limit edebilirdi .
Priscus , anlat1smda ak§amm ba§lang1cmdaki ritiielle­
ri de kan§t1rm1§tl . Gorevlilerden birisi Attila'ya ah§ aptan
bir § arap kadehi verdi. Sonra Attila kadehi ald1 ve kesin bir
oncelik siras1yla mis afirlerine ikram etti . Her misafir aya­
ga kalkti ve §araptan bir yudum ald1 veya biitiin kadehi ic;:ti
-Priscus hangisi oldugunu hat1rlayam1yor- ve kadehi gorev­
liye geri verdi. Sonra Attila tarafmdan onurland1nlan misa­
fir oturdugunda, biitiin diger misafirler giimii§ kadehlerini
kald1np birlikte ic;:tiler. Bu selamla§madan sonra masalar
kuruldu - yine Attila'dan ba§layarak oncelik sirasma gore.
Buradan sonra iyi haz1rlanm1§ , zengin bir ziyafet ba§ladl.
Misafirlere yemekler giimii§ kaplarda, §araplar ise altm ve
giimii§ kadehlerde ikram edildi . t lk servisten sonra herkes
ayaga kalkt1 ve Attila'nm s aghgma tam dolu bir kadeh § arap
ic;:ti. Bundan sonra aym derecede muhte§em ikinci servis ya­
plldl. Sonra yine herkes ayaga kalkt1 ve Attila'y1 bir kez daha
selamlamak ic;:in ikinci bir kadehi ic;:ti . Herhalde Maximinus
kendi kendine, defalarca kadeh kald1rmanm Vigilas'm Ser­
dica'da Attila'y1 Theodosius kadar onurland1rmay1 reddet­
mesine ince bir cevap oldugunu dii§iiniiyordu. Attila'nm
ziyafetinde kimsenin Roma imparatorunun saghgma ic;:meyi
onermedigini soylemek bile gerek yoktur.
Priscus manzaray1 asla unutmadI. Karanhk c;:okiince Hun­
lann takt1g1 miicevherler s alonu aydmlatan c;:am agacmdan
me§ alelerin titrek l§Igmda yamp soniiyordu. �imleu Silva-

183
ATT I L A

niei'de bulunan ikinci define iQinde ag1r bir pelerini tutan


nefis bir omuz bro§U vard1 (bak1mz, resim 5 ) . Oval bro11un
iistiinde miikemmel §ekil verilmi§ 7 ,5 santimetre Qapmda
koyu mor bir akik ta§l bulunur. 1 stavroz §ekilli k1s1m, s oluk
gri kaya kristali ve lal ta111yla siislenmi§tir. (Giri§ 'te betimle­
nen Stravada bu bro§ Attila'nm cenaze giysinin parQas1 ola­
rak tasavvur edilmektedir) . Uzun ugur zinciriyle beraber e­
serin muhte§em kalitesi, bunun Roma sm1rlan iQinde uzman
bir kuyumcu tarafmdan yapild1gm1 gostermektedir. Benzer
tasanmh bro§lar imparatorlar tarafmdan tak1hyordu. �imdi
Madrid'de bulunan biiyiik bir giimii§ tabak iQine, tiim hey­
betiyle tahtmda oturan I. Theodosius 'un idealize edilmi§
portresi i§lenmi§tir. ! mparator, sag omuz iizerinde biiyiik bir
oval bro§la tutturulmu§ bir pelerin giymektedir.
Bu imparatorluk modalan smir otesindeki atolyelerde
yeniden iiretildi . Pietroasa hazinesinde bulunan oval bir
bro§, i§lenmi§ altm tabaka altmda kaya kristalleri ve lal
ta§lanyla siislenmi§tir. Bu eserin iiretim metodu QOk iddiah
degildir ve Roma orneklerinde oldugundan daha dii§iik de­
gerde ta§lar kullamlsa da aym tasanma sahiptir. �imleu Sil­
vaniei definesinde Roma tasanmlan esas almarak iiretilmi§
sekiz dikdortgen bro§ daha vardir. Biitiin bunlar kar111smda
Maximinus ve Priscus , hayli § a§lrml§ olmahlar. Uzakta Tuna
kiy1smda, Biiyiik S aray'daki en zengin sarayhlann iizerinde
ta§iyacaklan miicevherleri takan Hunlarla dolu bir salon
bulacaklanm tahmin edemezlerdi.
Yemekten sonra iki ozan geldi ve Attila'nm oniinde dur­
du. Priscus hatiralannm en Qarp1c1lanndan birisiyle devam
eder: "Attila'nm zaferlerini ve sava§taki kahramanhgm1 an­
latarak kendi besteledikleri parQalan soylediler. Ziyafetteki
misafirler onlara b ak1yordu: B az1lan §iirlerden QOk ho11lan­
d1; baz1lannm sava§ amlan gozleri oniine geldi; bir k1sm1 da
gozya§lanna boguldu." Sonra, yemekten sonraki eglenceler
ba§ladi. O nce bir deli geldi ve plgm konu11mas1 giilii§mele­
re yol aQtl. (Bu noktada Hunlann zihinsel hastahklarla pek
de ho§ olmayan eglenmelerinin, istisnai bir durum olmad1g1
vurgulanmahdir. Romahlar onlardan daha medeni degiller-

1 84
D U S M A N LA Y E M E K

di. GerQekten 1 8. yiizyil Londra'smda bile bir deli bannag1m


ziyaret, bir ogleden sonra eglencesi olarak goriiliiyordu) . Da­
ha sonra Attila'mn olen biiyii k karde§inin kekeme gozdesi,
hiinerli, garip Zercon ortaya Qlkti. Bir keresinde bir kapris ii­
zerine Bleda onu, iist riitbeli bir Hunun k1z1yla evlendirmi§ ­
ti. Bleda'mn oldiiriilmesinden sonra Attila, Zercon'u, anla­
m1 belirsiz bir hediye olarak Galya'ya Aetius'a gondermi§ti.
Zercon, kansmm iade edilmesini istemek iQin geri gelmi§ti.
"Zercon one Qlkt1 ve goriinii§iiyle, elbisesiyle, sesiyle ve bii­
tiin dillerin kan§Immdan konu§tugu kelimelerle (Qiinkii Zer­
con, Latince, Hunca ve GotQay1 kan§tinyordu) herkesi hava­
ya soktu ve kontrolsiizce giilmelerine neden oldu."
Yani Attila'dan ba§ka herkes giiliiyordu. Hun hiikiimda­
rmdan biraz uzak bir yerde oturmasma ragmen, Priscus
ak§amm ba§lad1g1 andan itibaren dikkatle Attila'y1 gozlem­
liyordu. Priscus 'un ilgiyle tuttugu notlara gore, ziyafetin
biitiin ihti§ammm ve giimii§ tak1mlann ve iyi yiyeceklerin
ortasmda, Attila'ya aynca servis yap1hyordu. t lk yemek o­
larak Attila sadece tahta tabakta et yemi§ ve yine ah§ap bir
b ardaktan §arap iQmi§ti. Elbiseleri sadeydi ve altm veya
miicevherle parlam1yordu. Attila, Zercon'u selamlayan gii­
lii§melere kat1lmadi. Priscus , Attila'mn tavnmn sadece bir
kez , en kiiQiik oglu 1rnek'in (Ernac) yanmda dururken yumu­
§ad1gm1 gordii. 1 rnek'i yakmma Qekmi§ , ona §efkatle bak1-
yor, ve "yumu§ak bak1§larla seyrediyordu." Herkes Zercon'un
maskarahklanna giilerken, Priscus 'un ikiliyi kasten izledi­
gini fark eden Berich sakince (Latince olarak) , bir keresinde
bir kahinin, Attila'ya imparatorlugunun geleceginin sadece
1 rnek'e bagh oldugunu soyledigini aQ1kladi.
Gozleri fal ta§I gibi aQ1lan Priscus bOyle anlara biiyiik
deger veriyordu. 1 §te tarn da bunun iQin elQilik misyonun­
da Maximinus'a e§lik etmeyi kabul etmi§ti. Buna mukabil
Maximinus'un s abn ta§IDl§tl. Bir elQi olarak statiisiine uy­
gun §ekilde sayg1 gosterilmedigini biliyordu. Belki de hayal
kmkhg1 belli oluyordu. Nihayetinde yemekte alt statiide
bir konuma katlanmak zorimda kalm1§tl. Attila ve Onegesi­
us'dan biraz uzakta, rahats1zhk veren bir koltuga oturtul-

185
ATT I L A

mu§ ve o ak§am onlarla bir kelime bile konu§amam1§tl. U­


zun ve s1k1c1 bir ritiielde elinde ickiyle herkese ho§ geldin
demeye zorlanm1§tl . Oc kez Attila'nm saghgma kadeh kal­
d1rm1§ ve hepsinden kotiisii s ava§larda Hunlann zaferlerini
oven ard1 arkas1 kesilmez ve ahenksiz §arkilanm dinlemeye
zorlanm1§tl. Maximinus Zercon'un abuk sabuk sacmalama­
lanna giilmek d1§mda yap1lacak bir §ey kalmad1ysa, bura­
da durmak icin bir sebep goremiyordu. Priscus muhtemelen
gitmeye goniilsiizdii, ancak o ana kadar cok icmi§ oldugunu
ve bunun gecenin baz1 detaylarma ili§kin haf1zasm1 bulan­
dirabilecegini kabul etmi§ olmahydi . Ancak Hunlar ve hii­
kiimdarlan hakkmda daha ogrenecek cok §ey vardi. Hie §iip­
hesiz Maximinus , arkada§ma cadirma kadar e§lik etmesi
icin israr etti. Gercekte, Maximinus art1k aynlma zamanmm
geldigini kesinkes belirtmemi§ olsa Priscus Hunlarla birlik­
te icmek ve gozlerini dikip Attila'ya bakmak icin biitiin gece
orada kalabilirdi .

1 86
16

TAR i H <; iNiN G 0 R D U G U

Ertesi s ab ah Priscus'un zihni hala ziyafetin renkli goriin tii­


leriyle doluydu. Tecriibelerini anlamh hale getirmeye ve da­
ha sonra tarihini yazarken yararh olacak §ekilde bir diizene
koymaya i;:ah§1rken, Hunlan "b arbarlar" -s anki bu etiket her
§eyi ai;:1khyordu- olarak betimlemenin ne kadar yamltic1 ol­
dugu gittiki;:e net bir bii;:imde ortaya i;:1kti. Elbette Hun toplu­
munun baz1 yonleri Priscus ii;:in naho§tu . Mesela i;:ok e§liligi
onaylamas1 miimkiin degildi . Ona gore bir e§ yeterliydi. Tek
e§lilik, H1ristiyanhgm ahlaki olarak dogru kabul edip kut­
sad1g1 eski bir uygulamaydi. Kendisini ne kadar geni§ fikirli
dii§iiniirse dii§iinsiin, Priscus , sei;:kinlerinin kentlerden uzak
durdugu bir halk1, geri kalm1§hktan ba§ka bir §ey olarak da
goremezdi. Kent hayatmm zevklerinden s adece cahiller u­
zakla§1rlard1: c; e§melerle serinleyen aydmhk meydanlar, hi­
podromlar, hamamlar, kiitiiphaneler, tiyatrolar, katedraller
ve bunlan in§a eden ve kullanan ince zevk sahibi toplumlar.
Aym §ekilde Priscus , i;:ok dindar bir H1ristiyan da olmad1g1
halde, kotii ruhlar ve dogru inancm dii§manlan olarak gor­
mek di§mda, varhklanm kabul etmeyi reddettigi tannlara
s ars1lmaz inani;:la bagh ba§ka insanlarla kar§1la§t1gmda,
i;:agda§larmm i;:ogu gibi huzursuz oluyordu.
Herodotus 'un entelektiiel varisi olan pek i;:ok klasik tarih­
i;:i gibi, Priscus da H1ristiyan Roma !mparatorlugu ile §ey­
tana tapan bu iilkelerin arasmdaki farklann listesini yapa­
bilirdi. Bu bolgelerin sakinleri yine de acayip, tehditkar ve
ilkel gosterilebilirdi. C onstantinopolis 'teki egitimliler ii;:in
bu -Qogu bir Hunla kar§ila§ma huzursuzlugunu tecriib e et­
memi§ti bile- i;:ok uzak halklar ve yerler hakkmdaki muhtelif

1 87
ATT I LA

ve ikincil bilgilere bir diizen vermenin makul bir yolu olarak


gorii l ebilirdi. 'l\ma'nm otesine on giinliik seyahat bu yak­
la§1mm yetersizligini ortaya koymu§tu. Priscus anlat1smm
farkh olacagmda kararhyd1. Onun Attila Tarihi, okurlanna,
Hun toplumunun Roma diinyasmm ba§tan a§ag1 tersiymi§
gibi betimlemelerden daha ilgi cekici bir §ey sunacakt1. At­
tila'nm sarayi etrafmda kiimelenmi§ koye girdiginde, Pris­
cus'un farkma vard1g1 en dikkat cekici §eylerden birisi, 0-
negesius'un ikametgahmm biti§iginde bulunan ta§tan in§a
edilmi§ hamamdi. Priscus 'un ogrendigine gore bu yapmm
in§as1 sirasmda, yakmdaki ovada ne kereste ne de ta§ bu­
lundugundan ciddi sorunlar ortaya c1km1§t1. Yontulmu§ ta§
bloklar yak1lm1§ bir Roma kentinde yikilan bir binadan geti­
rilmi§ veya terk edilmi§ bir miilkten ahnm1§t1. Mimar, muh­
temelen 44 1 -42'deki seferde kent y1k1ld1gmda Sirmium'da ele
gecirilmi§ bir Roma s ava§ esiriydi . "Mimar, ustahgmrn odii­
lii olarak ozgiirliigiinii kazanmay1 iimit etmi§ti. Fakat hayal
kmkhgma ugradi . . . ciinkii hamam gorevlisi yapild1 ve One­
gesius ve arkada§lan y1kanmaya geldiginde onlara hizmet
ediyordu."
Onegesius'un hamam binas1, Roma kent merkezlerinin en
onemli yapilan arasmda bulunan herhangi biiyiik bir kamu
hamammdan cok uzakt1. Kentler biiyiidiikce -ya da en azm­
dan iddialan biiyii diikce- hamamlar daha da biiyiir dii. B azen
ah§veri§ alanlan, sanat merkezleri, ders salonlan, kiitiipha­
neler, miizeler gibi yerleri de icinde banndiran bu liiks komp­
leksler, zenginligin ve kentsel gururun goriiniir ifadeleriydi.
Varhkh Romahlar kendi ozel evlerinde bunlann kiiciiklerini
yeniden iiretiyorlard1. Baz1 ozellikler standartt1: bir giyinme
odas1 (apodyterium) , soguk su teknesiyle bir soguk oda ifrigi­
darium), bir ihk oda ( tep idarium) , su havuzu bulunan s1cak
bir oda (caladarium). En iyi ev hamamlannda sauna da (su­
datorium, kelime anlam1 "ter odas1") bulunabilirdi. Is1 odun
ate§i yakllan bir ocak vas1tas1yla saglan1yordu. S1cak hava bir
cehennemlik vas1tas1yla dola§1yordu. Cehennemlik icin tugla
tabanm altmdaki bir alan altml§ veya doksan santimetre yiik ­
seltiliyor ve dar briket siitunlarla destekleniyordu.

188
TAR I H <;: I N I N GORD0<'.'>0

Sirmium'da 1 96 1 'de bir hamam yap1smm baz1 los1mlan,


yeni bir otel in§aatmm oncesinde iki haftahk alelacele bir
kurtarma kaz1s1yla ortaya e1kanld1. Caladarium'un tabam
tugla siitunlar iizerinde altm1§ s antimetre yiikseltilmi§ti. Bir
ucunda yan dairesel bir s1cak su havuzu su geeirmez beyaz
betonla kaplanm1§t1. Tam arkasmda, binamn di§mdan ayn
bir giri§le ocak vard1, ocak yogun bir komiir tabakasmdan
kesin olarak tespit edildi. Biiyiik ihtimalle bu hamam, temel­
leri yakmlarda bulunmu§ biiyiik bir konakla baglant1hydi.
Kendi kentindeki hamam planlan hakkmda fikir sahibi olan
Sirmiumlu esir mimar, benzer bir §eyi de Onegesius iein ta­
sarlam1§ olmahdir. Priscus sonuca hayran olmakta hakhydi.
Agaes1z ve ta§SlZ bir ovada miitevaz1 bir hamam in§a edilme­
si ve i§letilmesi bile pahah bir giri§imdi . Boyle bir binamn
mevcudiyeti, onde gelen bir Hunun, onemli bir Roma adetini
benimsemekteki istekliliginin gosteri§li ilamydi . Birisi One­
gesius ve arkada§lanm caladariumda s1cakta kimin daha
uzun kalabilecegi konusunda yan§1rlarken veya frigidari­
umda soguk suyun dinele§tirici § Okuyla kendilerini can­
land1rmadan once, s1cak su havuzunda etrafa su s1erat1rken
goriintiileyebilseydi , onlann anla§ilmaz barbarlar oldugunu
dii§iinmek kesinlikle daha zor olurdu. Muhtemelen Priscus ,
Onegesius'un Attila'yi hie hamama davet edip etmedigini
merak etmi§ti.
Onegesius 'un hamam1 Tuna'nm kuzeyinde Roma uygarh­
gmm gozle goriiniir bir pareas1ydi. Bu iki eok farkh kiiltiiriin
saglam bir baglant1 noktas1ydi. Priscus , Hunlan tamtirken
okurlanna en azmdan anlayabilecekleri bir toplum betimle­
mesi sunmakta kararhydi. Hunlan niifuz edilemez derecede
yabanc1 olarak sunan eski anlatilara kar§l e1karak ba§lad1
i§ine. Ammianus Marcellinus'un Hunlan "daimi yerle§imi
ve evleri olmayan bir halk", "miilteciler gibi ielerinde ya§a­
d1klan at arabalanyla siirekli hareket halinde" §eklindeki
iddialannm kar§isma, Priscus , Onegesius ve Attila'mn sa­
raylannm detayh betimlemelerini koyuyordu. Bunlar hie de,
at arabalanyla yakmlara eekilen, eirkin koyun derisi kaph
ead1rlar toplulugundan olu§an geeici goemen kamplan de-

1 89
ATT I L A

gildi. Onegesius ve Attila'nm ya§ad1g1 yer, daha c;ok, b i r dii­


zen ve siireklilik izlenimi yarat1yordu. Attila'nm saraymm
tasanm1, herhangi bir Romalmm begenebilecegi bir tarz1
takip ediyordu. Saray kompleksi iyi planlanm1§ ve zekice ku­
rulmu§tu. Saraym iistiin statiisii, dogal bir alan iizerine yiik­
seltilmi§ §ekilde kurularak ve saray1 c;evreleyen ah§ap c;itin
etrafma kurulan yiiksek kulelerle apk bic;imde gosterilmi§ti.
Priscus 'un Erecan'la kar§1la§mas1, Ammianus'un "kor­
kunc; elbiseleri arabalarmda e§leri tarafmdan dokunuyor"
ifadesiyle dogrudan c;eli§mektedir. Priscus , Erecan'm huzu­
runa c;1kt1gmda, kadm en giizel ketenden elbiselerin dokun­
mas1 i§ine nezaret ediyordu. Erecan'm dairesinin konforlu
dekorasyonundan, onun bir at arabasmm arka k1smmda
ya§amaya ah§km olmad1g1 anla§ihyordu. Hunlann yeme ic;­
me ah§kanhklannda herhangi bir gariplik olduguna ili§kin
Priscus'un en ufak bir imas1 bile mevcut degildir. Priscus,
Ammianus'un "Hunlar ne ate§e ne de lezzetli yiyeceklere ih­
tiyac; duyarlar; sadece yabani bitkilerin koklerini ve her tiir
hayvanm yan c;ig etlerini yerler" §eklindeki iddiasm1 tasdik
edecek mahiyette hic;bir §ey aktarmamaktadir. Priscus , Hun­
lann garip mutfak ah§kanhklanyla ilgili hic;bir §ey naklet­
memektedir. l?ayet baz1 Hunlar § arap yerine biray1 tercih e­
diyorlarsa, o zaman onlar, Tuna sm1n yakmlannda ya§ayan
Romahlardan daha kaba degillerdi . -O st diizey Hunlann et­
lerinin pi§irilmesini istedikleri ac;1kt1 ve iist sm1f Romahlar
gibi, baharat ve egzotik kuru meyvelere dii§kiindiiler.
Elbette biitiin bunlarda Priscus olc;ii meselesine hayli
duyarhyd1. Attila'nm ikametgiih1 iyi planlanmI§ ve daimi
olabilirdi, fakat C onstantinopolis 'teki Biiyiik Saray'm ihti­
§am1yla da kar§Ila§t1nlamazd1. Bir ozel hamam kent uygar­
hg1 anlamma gelmiyordu. Birkac; hurma, biraz Hint biberi
ve iyi pi§IDi§ bir biftek haute cuisine (yiiksek mutfak) te§kil
etmiyordu. Hunlar asla, Roma tmparatorlugunun kiiltiirii ­
niin ihti§am1 ve zenginligiyle yan§amazlard1. Ancak Priscus,
Hunlar ve Romahlar arasmdaki eski yazarlarm soyledikleri
bariz z1thklann altm1 c;izmek yerine, okurlannm dikkatini,
mimari, hamam ah§kanhklan, giyim ve g1da onemli bir kiil-

1 90
TA R I H <;: I N I N G O R D 0 � 0

tiirel kar§1la§ma dizisine yonlendirmeyi amai,;hyordu. Niha­


yetinde farkhhklan tespit etmek i,;ok zor degil, fakat iki diin­
yanm -k1s a bir siire ii,;in de olsa- birbirine yakla§t1g1 yerler
gormek ve o degerli anlan digerlerinden ay1rmak ii,;in ai,;1k
zihinli ve gozlemci bir ara§t1rmac1 olmak gerekiyor.
Priscus 'un, Attila'mn ziyafetinde gei,;irdigi ak§ama ili§­
kin anlat1sm1 §ekillendiren tarn olarak bu ai,;1klama mode­
lidir. Ziyafetin, biiyiik bir Roma yemek davetinden beklene­
bileceklerin uzagmda oldugunu dii§iindiirecek biri,;ok sebep
var. Ortam, kilimlerle dekore edilmi § ve i,;am me§ alelerle do­
nuk bir § ekilde aydmlat1lm1§ uzun ah§ap bir salondu. En gii­
zel mermerlerle ve mozaiklerle siislenmi § , yag lamb alanyla
p arlak bir § ekilde aydmlat1lm1§ bir yemek salonu amac1yla
in§a edilmi§ degildi . 460'h y1llarda Giiney Galya'da Nimes
yakmlarmda muhte§em bir villada verilen resmi bir ogle
yemeginin elimize ula§an hikayesine gore , mis afirler once
kiitiiphaneye ahmyorlar. Burada b az1lan ev s ahibinin geni§
yazma koleksiyonuna hayran olurken, b azilan kendilerini
tahta oyunlanyla eglendiriyor, b az1lan ise ciddi ilahiyat ko­
nulan tart1§1yorlardi. Biitiin mis afirler kar§iland1ktan son­
ra, grup yemege oturuyordu . Zenginlerin evinde genellikle
kare § eklinde olan yemek salonunun iii,; kenarmda ferah ii,;
odalar bulunuyordu. Her ii,; odada yanm daire §eklinde bir
divan bulunur ve mis afirler onun iizerine otururlardi. Sade­
ce koyliiler s andalyelere otururlardi. Her divamn iizerine,
yiizleri iizerinde yiyeceklerin servis edildigi ali,;ak, ta§ma­
bilir D §ekilli masalara doniik yan yana dokuz mis afir yer­
le§ebiliyordu (bir tekerlegin jant telleri gibi) . Daha onemli
misafirlerin divanlann sag tarafma ahnd1g1 oturma plam
dogrudan statiiyii yans1t1yordu . Hii,; §iiphesiz her misafirin
boyle bir ideali yakalamas1 beklenemezse de, yemek parti­
sinde s ohbetin bilgili ve eglendirici olmas1 isteniyordu. Ye­
mekten sonra, dans, miizik veya aktorler daha fazla eglence
sunabilir ve tarti§manm seviyesinin yiikseltilmesini te§vik
edilebilirdi.
Attila'nm ziyafetinde, divanlardan ziyade sandalyelerin
kullammmdan baz1 yemek sonras1 performanslara kadar

191
ATT I LA

diizenlenmeye ili§kin z1thklar giin gibi ortadayd1. Zercon'un


anlams1z ve karmakan§Ik bir dilde kansmm iade edilmesini
istemesinin, klasik literatiirden dikkatle seQilmi§ almtilann
ah§veri§iyle hiQbir b aglant1s1 olamazdi. Ancak Priscus , Hun­
lann Roma standartlanna gore ya§amayi ba§aramamalany­
la alay etmek yerine, geleneksel adetler hakkmda daha man­
t1kh benzerlikler sunuyordu. Attila'nm ziyafeti, bir Roma ye­
mek partisinin inceliklerinden yoksun olabilirdi, fakat onun
da kendine has karma§1k gorgii kurallan vard1. Attila'nm
misafirleri, iyi seQilmi§ bir kabul odasmda kar§llanmam1§
olabilirlerdi, fakat digerlerinden ayn, aynnt1h ve nazik bir
kar§1lama seremonisiyle onurland1nlm1§lardi. Attila hariQ,
misafirleri dik duran sandalyelere oturmu§ olabilirlerdi, fa­
kat oturma plam dikkatle haz1rlanm1§ ve bir Roma elQisi­
ni rencide etmek iQin dikkatle hesaplanm1§tl. Yiyecekler iyi
hazirlanm.1§ ve giimii§ tabaklarda giizelce ikram edilmi§ti.
Hunlar, toprak kaplarda bira iQmiyorlar, altm ve giimii§ ka­
dehlerde §arap iQiyorlard1. Eglencede sadece Zercon yoktu,
hareketli Hun §arkilannm ve § iirlerinin okunmas1 da vardi.
Genel olarak bakild1gmda, ziyafet ak§amma diizen ve neza­
ket hakimdi. Bu gosteriden sonra Hunlar sadece kaba bir no­
mades grubu olarak dii§iiniilemezdi.
Priscus Roma uygarhgmm meziyetlerinden kesinlikle
§iiphe duymuyordu, fakat bu uygarhgm iistiinliigiiniin sor­
gulanmadan kabul edilmemesi gerektigini vurgulamakla
ilgileniyordu. Bir sabah Priscus Attila'nm saraymm di§m­
da beklerken, Hun elbiseleri giymi§ bir adam ona yakla§tl.
Priscus , kendisine Yunanca seslenilmesine §a§1rm1§tl . "Se­
lamma kar§ihk verdim ve kim oldugunu, nereden geldigini
sordum . . . C evaben niQin bunu bilmeye QOk istekli oldugu­
mu sordu. Yunanca konu§masmm ilgimi Qektigini soyledim."
Priscus, adamm 44 1 -42 'de Hun akmlan sirasmda yagmala­
nan, smir kenti Viminacium'dan zengin bir tiiccar oldugunu
ogrendi. Adam esir ahnm1§ ve seferdeki ganimet payi olarak
Onegesius 'a verilmi§ti. Hunlar iQin sava§ml§ ve elde ettigi
ganimeti efendisine vererek ozgiirliigiinii satm almi§tl. Art1k
bir Hun kadmla evliydi ve QOcuklan vard1 ve "Onegesius'un

1 92
TA R I H <;: I N I N G O R D 0 � 0

hane halkmm bir mensubu olmaktan" gurur duyuyordu, "on­


ceki hayatma nazaran daha iyi bir ya§am siiriiyordu."
Tii c car, Roma yonetiminin ele§tirmeye ba§ladi. Kar§lla§­
t1rma, Priscus'un naklettigine gore, bir sohbetten ziyade, bir
hitabet hocas1 tarafmdan diizenlenmi§ bir ah§tirma gibiydi.
Buna ragmen ortaya konan tarti§ma Priscus'un -burada do­
nek bir Romalmm agzmdan- iki imparatorluk arasmda va­
roldugu dii§iiniilen farkhhklann baz1lanm sorgulamasma
izin veriyordu. Tii c car, Hunlann sava§taki yeteneklerine dik­
kat cekiyor ve Roma 1mparatorlugunun silah kullanma ko­
nusunda egitilmemi§ vatanda§lanna ac1yordu, ciinkii onlar
"bir sava§l dogru diiriist idare edemeyen korkak generaller
tarafmdan daha fazla tehlikeye at1hyorlardl. " Adam aynca,
Roma vatanda§lannm yiik sek vergilere ve zenginlerin pa­
rayla beraat1 satm ald1g1 zay1f bir adalet sistemine katlan­
d1klanm iddia ediyordu. "Suclu zenginse, sucunun cezasm1
cekmiyor, fakat suclu fakirse ve sorunla nas1l ba§a c1kllaca­
gm1 bilmiyorsa, kanunun ongordiigii cezay1 cekiyor"du.
Priscus adama detayh olarak cevap verdi. Ba§lang1ctan
ac1kca gorii liiyor ki, bu kar§ihkh konu§mada avantaj Pris­
cus 'tad1r - nihayetinde bu onun hikayesidir. Priscus'un vur­
gusu, imparatorlugun i§leyi§inin giinliik gerceklerinden cok,
Roma t mparatorlugunun idealleri iizerineydi.

"Roma devletini kuranlann, bilge ve iyi olduklanm"


soyledim. "Kurucular, Qiftcilik yapanlann ve toprag1
i§leyenlerin once kendilerini beslemelerini ve sonra
vergi vererek de onlar adma sava§ anlan beslemeleri
kurahm getirdiler . . . Kurucular, magdurlarla ilgilen­
meleri icin baz1 ki§ileri atadllar; yetersizliklerinden
dolay1 kendilerini temsil edemeyenlerin davalanm
iistlenmek iizere ba§kalanm, hukukun uygulanmas1
icinse yarg1lama makamma da gerekli ki§ileri atad1-
lar. "

Ve konu§ma bir siire boyle devam etti. (Priscus orijinal


metinde kendisine hatta daha da cok yer verdi. C onstantinus
Porphyrogenitus'un sabirs1z editorlerinin yapt1g1 k1saltma-

193
ATT I LA

lar bariz olarak goriilmektedir. ) Priscus'un soz giicii kar§1-


smda yorulan ve konu§maya belki de hi<; ba§lamam1§ olmay1
arzulayan tiiccar sonunda "yasalann diiriist ve Roma dev­
letinin iyi oldugunu" kabul etti. Fakat Priscus'un zaferi kati
degildi. Son sozii tiiccann soylemesine izin verir: "Aglayarak,
'i§ ba§mda olanlar, eski zamanlardakilerle aym dii§iincelere
sahip olmad1klan i<;in devleti y1k1yorlar, ' dedi ." Priscus hi<;
cevap vermedi. O nceki ele§tirilerin tersine, bu sozleri uzun
uzad1ya <;iiriitmeye kalki§madi. Priscus'un pek ah§ik olun­
mayan sessizligi , en azmdan bu konuda tiiccarda aym fikir­
de oldugu ihtimalini gostermektedir.
Priscus , okuyuculanna Attila'y1 sunarken bu temalar­
la me§gul olmaya devam etti . Hun imparatorunun fiziksel
goriinii§ii hakkmdaki anlat1smda, nomades'i insandan cok
canavara benzeten eski gelenege s1rt1m dondii. Attila bir
Romah'ya benzemiyordu, ancak Ammianus Marcellinus'un
Hunlan gibi son derece <;irkin de degildi . Ammianus, "i­
ki ayakh canavarlar veya koprii ayaklannda goriilen, agac
kiitiiklerinden kabaca yontulmu§ §ekiller"le kan§tmlabile­
cekleri konusunda hatahydi. Priscus , Attila'ya herhangi bir
ahlaks1zhk veya mant1ks1z davram§ da atfetmedi . Bu tiir
davram§lar, normal olarak i<; sava§ta veya di§ <;atl§malar­
da imparatorlugun dii§manlan ve Constantinus 'tan beri H1-
ristiyan olmayanlara atfediliyordu. <;1lgmhk ve ahlaks1zhk
imajlan, 4 ve 5. yiizyllda yaz1lan tarih eserlerinde olagand1.
Gercekten, tiranlann goriin ii§te bitip tiikenmez ki§isel ku­
surlar listesi, siirekli tekrarlardan dolay1 bir siire s onra s1-
k1c1 bir hal ahyor. 389'da Roma'da gas1p Magnus Maximus'a
kar§l kazand1g1 zaferi kutlamak i<;in I. Theodosius'un huzu­
runda yap1lan bir konu§mada, olaylara kendisinin § ahit ol­
dugunu iddia eden hatip, hedefi tutturabilmek i<;in her tiirlii
inceligi bir kenara birakt1.

Kudurmu§ canavann esas darbesini yiyen ilk bizdik


ve onun vah§eti sadece masum kamyla doyuruldu . . .
t cki hastada susuzlugu §iddetlendirir, c1ra eklemekle
alevler sondiirii l mez, daha da gii<;lendirilir, dolaylSly-

194
TAR I H c;: I N I N G O R D 0 <'.'3 0

la halkm fakirle§tirilmesiyle toplanan zenginlikler,


canavar i§tahhlann acgozliiliigiinii artmr . . . G1rtla­
gm1 ve karmm doyururken serbestce ve dii§iincesizce
harcar. Aym kolayhkla biriktirir ve har vurup harman
savurur . . . Ovgii kazanmaya giden biitiin yollar Maxi­
mus ' a budalaca goriiniiyordu. En kotii insanlarda bile
dogu§tan var olan erdem modelini reddederek, en bii­
yiik mutlulugunu zarar vermek ve miilk edinmek ola­
rak tammhyordu.

Bu marifet gosterisi on iki sayfa daha veya -bu bir konu§­


ma oldugu icin- en azmdan bir yanm saat daha devam eder.
Priscus bu renkli iddialann nakaratlanndan kasten sak1 -
mr ve Tarihin giiniimiize ula§an boliimlerinin icerigi ve tarz1
dikkate almd1gmda, uzun bir sovgii boliimiiniin c1kanld1g1-
m dii§iinmek icin hicbir neden yoktur. Attila'mn karakterine
hie sald1n yap1lmamas1 okuyuculannm dikkatinden kacma­
yacaktir. Priscus'u ba§anh bir hatip olarak bilen baz1 ki§iler,
pekala bir §iddetli bir kotiileme gosterisi beklemi§ olabilir­
lerdi. Onun gercekten Attila'y1 ovecegini bekleyen herhangi
bir kimsenin olmas1 kuvvetle ihtimal d1§1d1r. Ancak Priscus
ziyafet anlat1smda Attila'nm miitevaz1hgm1, sadeligini ve
itidalini vurgulayarak bir noktaya dikkat cekiyordu. Attila
miicevher takm1yor, Zercon'u eglendirici bulmuyordu; yemek
boyunca ona basit yiyecekler sunuluyor ve tahtadan tabak
ve fincan kullamyordu. "Bizim icin miisrifce haz1rlanm1§ yi­
yecekler, giimii§ tabaklarda ikram ediliyordu. Attila icin ise
tahta tabakta sunulan etten ba§ka bir §ey yoktu. Attila ba§­
ka ac1lardan da miitevaz1 goriiniiyordu. Ziyafetteki adamlara
altm ve giimii§ kadehler verildigi halde Attila'nmki ah§ap­
tandi."
Egitimliler boyle i§ aretlerin nas1l okunacag1m biliyorlar-
di. tlk Roma imparatoru Augustus 'tan bu yana be§ yiiz y1ld1r,
ziyafetlerdeki davram§ bir hiikiimdann ahlaki olciitlerinden
biriydi. Pisbogazhk ve a§m ziyafet dii§kiinliigii, yonetmeye
uygun olmayan kaprisli hiikiimdarhgm gostergelerindendi.
1 . yii zy1lm en nefret edilen imparatorlannm gercek tabiatla-

1 95
ATT I LA

nm ortaya serdikleri yerler ziyafetlerdi. C aligula'mn k1z kar­


de§iyle ensest ili§kisi hakkmda pek itok insamn §iiphelerinin
teyit edildigi yer, gosteri§li bir ziyafette uygunsuz oturmala­
nydi. Biyografisini yazan Suetonius'a gore, Neron "oglenden
gece yansma kadar siiren ve sadece s1k s1k bir s1cak havuza
veya yaz mevsimindeyse karla sogutulmu§ suya dalmak iitin
ara verilen" ziyafetler diizenliyordu. Neron'un ilk kez annesi
Agrippina tarafmdan ba§tan 1t1kanld1g1 yer bir ziyafetti . Bu­
na mukabil en iyi Roma imparatorlan miitevaz1 ve olitiiliiy­
diiler. Augustus bazen hiitbir §ey yemiyor veya az, basit yiye­
cekler yiyordu. Vine Suetonius'a gore, "Augustus kanaatkard1
ve genellikle basit yiyecekler yerdi . Kahn taneli bugdaydan
ekmege, kiiitiik bahklara, ev yap1m1 yumu§ak peynire ve ye­
§il incire ozellikle dii§kiindii. " Eusebius 'a gore, ilk H1ristiyan
imparator oldugu iitin C onstantinus imparatorlugun §imdi­
ye kadar gordiigii en erdemli imparatordu . Onun ziyafetleri
de miitevaz1hg1yla kendisini gosteriyordu. 326'da iktidarda­
ki yirminci y1hm kutlamak iitin diizenledigi ve itok say1da
piskoposun mis afir olarak yer ald1g1 bir devlet ziyafetinde
oyle olitiilii ve tutumluydu ki herhangi bir izleyici imparato­
run " ! sa'nm kralhgmm hayalini kurdugunu zannedebilirdi ."
Priscus 'un okurlan, Roma imp aratorlanmn ziyafet ah§­
kanhklanyla ilgili bu zengin ahlaki yorumlann kar§1sma
Attila anlat1sm1 koyabileceklerdi . En 1tarp1c1 olam , sarho§lu­
gun, pisbogazhgm, a§mhgm olmay1§1ydi . Attila'nm davram­
§1, en iyi imparatorlarla olumlu anlamda kar§lla§tlnlabile­
cek bir nebze miitevaz1hk ve itidal gosteriyordu . Priscus'un
Attila'y1 C onstantinopolis 'teki en giiitlii s arayhlardan daha
kurnazca davranabilen incelikli ve etkin bir diplomat oldu­
gunu ortaya koymas1 da dikkate degerdir. Chrysaphius'un
suikast planmm ironisiydi §uydu: Attila had1mmm zannetti­
gi gibi aptalca vah§i bir barbar olsayd1 , plan ba§ anya ula§a­
bilirdi. Priscus, Attila'nm kralhk erdeminde Theodosius 'tan
daha yiiksek bir standard1 yakalad1gm1 one siirerek, bu kar­
§lla§tmnalan daha ileriye gotiirmeye hazirdi. !mparatorun
Hunlara odeme yapma politikasm1 ele§tirirken, bu politika­
nm, "mant1kh dii§iinen hiitbir insamn refah donemlerinde

1 96
TAR I H <;: I N I N G O R D U <'.'; 0

bile tasvip edemeyecegi kadar sacma gosterilere, mant1ks1z


comertlik cakalanna, eglencelere, dii§iincesizce miisrif ziya­
fetlere paray1 carcur eden" bir hiikiimdardan beklenebilecek
tarn da korkakca bir davram§ oldugunu ima etmektedir. Atti­
la ve Theodosius arasmda yapilan k1yas gozden kac1nlmaya­
cak kadar keskindir. Bu gorii§e gore, Hun hiikiimdan Attila,
Roma ahlaki kurallanm ihlal ettigi veya bu kurallan hice sa­
yarak, di§anda kald1g1 icin degil, tarn tersine bu kurallan ye­
rine getirdigi icin ba§anh bir liderdi. Roma olciitleriyle de­
gerlendirildigi zaman, Attila baz1 ac1lardan Theodosius 'tan
daha ovgiiye lay1k bir kraldi . Priscus'un dii§iincesine gore
Attila'y1 gercekten korkunc yapan, onun kontrolsiiz vah§iligi
degil, tarn tersine bir hiikiimdar olarak tokgozliiliigii, teva­
zusu ve zekiligiydi.
Dii§iinmeye sevk eden bu sonuclara ula§ma ces aretinden
dolay1 Priscus 'un Attila Tarihi istisnad1r. 4.-5. yiizy1l Roma
literatiiriinde, sm1rlann otesinde ya§ayanlar hakkmda bir
tiir dengeli anlat1 sunmaya te§ebbiis eden, istekli bir yazar
bulmak nadirdir. �iiphesiz Priscus, Hunlann daha onyarg1-
s1z bir portresini sunarken, Tuna sald1nlanndaki vah§etleri­
ni onemsiz gibi gosterme niyetinde degildi. Attila'y1 ho§ gor­
me arayi§mda da degildi; daha ziyade Hunlar ve Romahlar
arasmdaki miicadelelerin, iyi ve kotii, uygarhk ve barbarhk,
erdem ve tiranhk arasmdaki catl§malardan cok daha karma­
§lk oldugunu gostermeyi amachyordu. Olaylarm siyah beyaz
ac1klamalan, ilk bakl§ta ne kadar cazip gorii n se de her Za­
man yanh§ olmas1 muhtemeldi . Bu yakla§1m biitiin okurlan
tarafmdan begenilmeyebilirdi . \: ogu Romah icin, Hunlan,
kiiltiirsiiz, uygarla§mam1§ ve islah edilemez §ekilde yabanc1;
liderlerini giivenilmez, ahlaks1z ve vah§i §ekilde dengesiz o­
larak dii§iinmek huzur vericiydi. Priscus'un Tarih'i, Tuna'mn
otesindeki diinyanm daha incelikli ve kasten daha rahats1z
edici bir betimlemesini sunuyordu. Sonucta dii§manlanm1z1
her zaman dinsiz barbarlar olarak dii§iinmek rahatlat1c1 bir
§eydir. Dii§manlanm1zm bizim gibi olduklanm ogrenmek i­
se asla kabul etmek istemeyecegimiz bir husus olarak rahat­
s1zhk vericidir.

197
17

HAKiKAT V E C E S A R E T

Maximinus, 'I\ma'y1 ge9tigi andan itibaren bir dizi anlams1z


teatiyle kapana k1sllm1§t1. Bu durum, Attila tarafmdan Ch­
rysaphius, Edeco ve Vigilas arasmda planlanan yakla§1k 23
kilogramhk altmm teslimatma ili§kin diizenleme hakkmda
hi9bir §ey bilmiyormu§ izlenimi vermek amac1yla tasarlan­
m1§tl. Attila, Chrysaphius'un her §eyin planland1g1 gibi git­
tigine inanmasm1 iimit ediyordu. Priscus'un Vigilas'm C ons­
tantinopolis 'e donme bahanesinden veya Hunlann Roma
el9ilerine nazik davranmalanndan §iiphelenmesi i9in hi9bir
neden yoktu. 0 zaman, Attila'ya suikast diizenleme giri§i­
minden hala habersiz olan Maximinus, g6rii § melerde her­
hangi bir ilerleme saglayamad1gmm ve bunun sebebini an­
layamad1gmm kesin olarak farkmdaydi. Yaz neredeyse ge9-
mi§ti ve bir aydan fazla bir zamandir C onstantinopolis 'ten
uzaktaydi. Bir ba§ka yarars1z g6rii § me turu ba§latmaktansa,
ba§kente donme zamanmm geldigine karar verdi.
Attila, Maximinus'un aynh§ma itiraz etmedi. �imdiye ka­
dar Vigilas ba§kente varm1§ olmahyd1 ve Roma el9isini be§
giin daha yanmda tutmakla elde edilecek bir §ey yoktu; bu
sure de Vigilas 'm, C hrysaphius ile ozel olarak gorii§mesi i-
9in yeterliydi. Bu arada, Attila ve Onegesius'un diplomatik
nezaket gosterisini siirdiirmek i9in her tiir nedeni mevcut­
tu. Maximinus , aynlacag1m a91klad1g1 giin, Theodosius 'tan
Attila'ya getirdigi ve ilk toplant1da sundugu mektuba so­
nunda resmi bir cevap ald1. C evap, Attila'nm en yakm da­
m§manlan ve Latince konu§an ozel sekreterlerinden biriyle
yap1lan gorii § ab§veri§inden sonra, Onegesius tarafmdan
kaleme ahnd1. Mektubun i9erigi hakkmda hi9bir §ey bilin-

1 98
H A K I KAT VE C E SA R E T

miyor. C onstantinus Porphyragenitus'un editorlerinin att1g1


k1s1mlardan giiniimiize ula§an ba§ka bir referans yok. Belki
Priscus 'un nakledecegi QOk az §ey vardi. Vigilas'm Constan­
tinopolis 'ten yakmda aynlacak olmas1 yiiziinden, Onegesius
sert ifadeli bir cevaba kar§1 Q1km1§ olabilirdi. Muhtemelen
Attila'nm Theodosius'a mektubunda -pek QOk diger diplo­
matik tebligat gibi- belli bir iQerik yerine nezaket olmahy­
di. Sert ifadeler, Vigilas'm durdurulup ara§t1nlmas1 ve Ch­
rys aphius 'un komplosundaki rolii itiraf ettirilmesine kadar
bekleyebilirdi.
Yemek partileri dizisi devam ediyordu. Erecan, Priscus
ve Maximinus'u kahyas1 Adamis'in evine davet etti . Adamis,
Erecan'm biitiin miilkiinii idare ediyordu. Priscus k1saca
(ovgii sozleriyle) etkileyici bir "yemek §6leni"ne donii§en bir
ba§ka harika yemek not etmektedir. Romahlar yine aynnt1h
bir iQki ritiieliyle kar§1land1lar. Biitiin Hunlar ayaga kalktllar
ve sonra mis afirlere tarn dolu bir kadeh §arap ikram etti­
ler; daha sonra Romahlan kucaklad1lar, optiiler ve kadehleri
geri ald1lar. Ertesi ak§am, Priscus ve Maximinus yine Attila
ile birlikte yemek yediler. Ziyafet aynen onceki gibiydi . HiQ
ku§kusuz yemekler nefisti, altm ve giimii§ yemek tak1mlan
da etkileyiciydi. O nemli bir fark vard1 : Romahlar bu sefer
Attila'ya daha yakm oturuyorlardi. Maximinus bundan ke­
sinlikle ho§land1. Yemegin kar§Ihkh Qikarlan ilgilendiren
sorunlan Q6zmek iQin son bir § ans daha sundugunu dii§iin­
mii§ olabilirdi .
Fakat Maximinus yine dezavantajh bir durumdaydi. O n­
ceki gorii§melerinde tart1§1lan konulara at1f yapmaktan ka­
Qman Attila, ozel sekreterlerinden birisi olan C onstantius 'un
ugrad1g1 haks1zhgm hikayesini uzun uzad1ya anlatmaya
ba§ladi. C onstantius esas olarak 1 talya kokenliydi ve Latin­
cesi iyiydi. Attila'nm ozel memurlan arasmda hizmet etme­
si iQin Aetius tarafmdan gonderilmi§ti. Attila'nm iddiasma
gore, C onstantius , imparatorluk sarayma bir elQilik gorevi
s1rasmda, imparatorun C onstantinopolis'te varhkh ve iyi ai­
leye mensup bir kadmla kendisini evlendirmesi kar§ihgmda,
Hunlarla ban§l geli§tirmek i�in Theodosius ile bir pazarhk

1 99
AT T I L A

yapml§tl. Giri§im kesinlikle sonuctlanmad1, Theodosius 'un


aday gosterdigi kadm -hangi § artlar altmda oldugu bilin­
memekle beraber- imparatorlugun dogu sm1nnm giivenli­
ginden sorumlu olan General Flavius Zeno tarafmdan ele
gectirildi. Kadm, bu generalin k1demli subaylanndan birisiy­
le evlendirildi. Attila, Constantius 'un kendisine soz verilen
kadm1 almasm1 veya benzer mertebede bir ba§kasmm veril­
mesini talep ediyordu. Attila, Zeno'nun miidahalesi hakkm­
da imparatorun bilgilendirilmesi ictin Maximinus'a talimat
verdi. Attila, imparatorun derhal harekete gectecegi ve duru­
mu diizelteceginden emindi -c;iinkii durum "bir hiikiimdann
yalan soylemesi soz konusu olamazdi." Elbette eger Theodo­
sius, astlarmm hareketlerini kendi ba§ma kontrol edecek
kadar giictlii degilse, o zaman Attila, imparatorun mutlak bir
otorite saglamasma imkan verecek bir ittifak kurmaya her
zaman haz1rdi.
Attila'nm ithamlan ve Theodosius 'un bir generali disip­
lin altma alabilmesi ictin olaganiistii yard1m teklifi, Maxi­
minus 'un diplomatik yeteneklerini sonuna kadar zorla­
di. Zaman zaman Maximinus terciimanmm bir hata yap1p
yapmad1g1m merak etmi§ olmahdir. Attila'mn alayc1 sozleri
kesinlikle misafirini rahats1z etmek niyetiyle soylenmi§ti.
Neticede Hunlann liderinin kendisini Roma imp aratorunun
sad1k miittefiki olarak sunmasma insan nasll cevap verebi­
lirdi? Attila'nm teklifi giictliikle ciddiye almacak bir §eydi,
ancak bu teklife giilmek tahkir edici olabilirdi veya Attila §a­
ka yap1yordu ve giilmemek aym §ekilde tahkir edici olacakti.
Maximinus Attila'dan ctok uzaga oturtulmu§ olmasmm avan­
taj1m §imdi kullanarak konu§maya kat1lmadi. Priscus 'un ilk
ziyafette fark ettigi gibi sadece bo§ bo§ bakmak daha iyi -ve
ctok daha giivenli- olmu§tU.
Maximinus , Attila'nm, C onstantius 'un hayal k1nkhkla­
nm ortaya doktiigii hikayeyi dinlerken, miimkiin oldugunca
sabit bir ifadeyle otururken tasavvur edilebilir, ctiinkii b oy­
lece hem anla§llmas1 giict bir ifadeye sahip olmayi hem de
Attila'yi dikkatle dinledigi goriintiisiinii vermeyi iimit edi­
yordu. Belki kar§ismda kendisini sorumluluk duygusu ve bir

200
H A K I KAT VE C E SA R E T

giiliimser gibi yapan kaskat1 bir yii z ifadesiyle dinleyen bir


Roma elc;isine, Theodosius 'un zay1fl1klannm baz1lanm gos ­
terme f1rsat1 buldugu ic;in, Attila'nm d a durumdan ho§land1-
g1 dii§iiniilebilir. Elbette imparator giic;lii sarayhlan kontrol
edememekle ilk kez suc;lanm1yordu. Boylesi durumlarda ilk
§iiphelenilmesi gerekenler normal olarak had1mlardi. Fakat
Maximinus'un daha sonra ifade edebilecegi gibi, bunlann
C onstantinopolis 'te ozel bir yemek partisinde ses sizce soy­
lenmesiyle, imparatorlugun en tehlikeli dii§manlanndan bi­
risinin verdigi ziyafette alay meselesi olarak soylemesi c;ok
farkh §eylerdi.
Bu son naho§ kar§ila§madan sonra, Maximinus aynl­
maktan dolay1 memnundu. !yi dilek jestinin bir parc;as1 ola­
rak Attila en yakm arkada§lannm her birisine, Maximinus'a
hirer at hediye etmeleri ic;in emir verdi. Bu comertlik yine
Roma elc;isini rahats1z etmeyi amac;hyordu. Birkac; at sec;en
ve gerisini iade eden Maximinus, tevazusunun ve miisrifc;e
gosteri§ten ho§lanmamasmm boyle pahah hediyeleri kabul
etmekten kendisini ahkoydugunu ac;1kladi. Hunlann bu kay­
dm1 anlayi§la kar§1layacagm1 iimit ediyordu. Maximinus ,
erdemli tevazu yan§l oyununda Attila'ya yenilmemeye ka­
rarhyd1.
Yurda donii§ yolculuklannda Priscus ve Maximinus'a,
Attila'nm verdigi ilk ziyafette yakmlannda oturan ve Latin­
ce konu§ an Hun Berich e§lik ediyordu. Berich orada Hun a­
detlerini anlatarak ve Attila hakkmda konu§arak Priscus 'a
yard1mc1 olmu§tU. Berich'in dostane tavn birkac; giin daha
devam etti ve Romahlar onunla at siirmekten, yemekten ve
s ohbet etmekten ho§land1lar - "Onun nazik ve cana yakm
oldugunu dii§iiniiyorduk." Fakat Tuna'y1 gec;tikten sonra Be­
rich'in hal ve hareketleri aniden degi§ti. Bu andan itibaren
dii§mancayd1, "Bize dii§manml§lZ gibi muamele ediyordu"
diye yaz1yor Priscus . Maximinus ' a verdigi at1 kaba bir §e­
kilde geri ald1, konu§may1 reddetti ve yemeklerini tek ba§ma
yemeye ba§lad1. Bu ani tav1r degi§ikligini ac;1klamas1 isten­
digi zaman, Berich sadece, Maximinus'un, Romahlann son
yenilgisinin sorumlulugunun, 447'deki Hun akmmdan sonra

201
ATT I L A

her ikisi de gorevlerinde ahnan generaller Aspar ve Ariobin­


dus'un zaaflarmdan kaynakland1gm1 soyledigini -tam ola­
rak nas1l oldugu belirsiz- duydugunu soyleyecekti . B erich,
Maximinus'un ac1klamasm1 ba§tan reddetti: Aspar ve Ario­
bindus'un yeteneksiz olduklanm iddia etmek, Hunlann as­
keri maharetlerine ve Attila'mn parlak stratejisine hakaretti.
Berich'in Maximinus'un sozlerine abart1h itiraz1, prob ­
lemin sadece bir k1sm1ydi . Ondan onceki Onegesius gibi Be­
rich de, kendisiyle Romahlar arasmda dostane bir ili§kinin
rapor edilmesinden korkuyordu, ozellikle art1k Roma ! mpa­
ratorlugu s1mrlan icerisindeyken bu Attila tarafmdan iha­
net belirtisi olarak goriilebilirdi . Berich Latince de konu§­
tugu icin bOyle bir suclamaya kar§l kendisini ozellikle zay1f
hissetmi§ olabilirdi. Onu tuzaga dii§iirmek isteyen herhangi
bir saraylmm terciimana da ihtiyac1 olmayacakti. Bu endi­
§elerden tamamen habersiz olan Maximinus ve Priscus 'a,
Berich'in davram§lan muamma gibi geliyordu . O nceki dost­
lugu dikkate almd1gmda, Romah olan her §eyi sald1rganca
reddetmesi garipti ve one siirdiigii bahaneler de yetersizdi.
Berich'in Constantinopolis'e yakla§tikca, giderek tipik bir
barbar gibi davranmay1 tercih etmesi beklenmedik bir ironi
gibi goriinmii§ olmahdir.
Priscus ve Maximinus ba§kente yakla§t1klannda, E slas
ve Vigilas ile kar§Ila§tilar, onlar da Biiyiik Macar Ovasma
yapt1klan uzun yolculuklanna daha yeni ba§hyorlardi. Bu
kez Vigilas ogluyla birlikte seyahat ediyordu. Chrys aphius
ile toplant1 Attila'nm bekledigi gibi gitmi§ti. Had1mm cina­
yet plamnm ac1ga c1kanld1g1m dii§iinmesi icin hicbir neden
yoktu ve Edeco'ya verilmek iizere 23 kilogram altm Vigilas'a
teslim edilmi§ti. Bu arada Maximinus ve Priscus , Attila'nm
saraymda kald1klan siirece , Vigilas'a soylemeleri gereken
§iiphe uyandiracak herhangi bir §ey de olmami§tl. Maximi­
nus ve Priscus'a cogunlukla nazik davramlm1§ ve C onstan­
tinopolis 'e donii§lerini engellemek icin bir § ey yapilmam1§ ­
t1. Misyonunun ba§ansmdan emin v e E deco'nun pazarhkta
verdigi sozii hala tuttugunu dii§iinen Vigilas yoluna devam
ediyordu. Yolculugu olays1z gecmi§ti. Yolculugunun son

202
H A K I KAT VE C E S A R E T

giiniine kadar kendisi icin dikkatle haz1rlanm1§ bir tuzaga


yiiriidiigiiniin farkmda degildi. Vigilas , Attila'nm saray1m
cevreleyen koye yakla§t1g1 zaman tutukland1 ve iizeri arandi.
E §yalan arasmda deri cantalar icinde gizlenen 23 kilogram­
hk altma el konuldu.
Attila'nm huzuruna getirilen Vigilas 'tan bu kadar cok
paray1 nicin ta§1d1gm1 ac1klamas1 istendi . C evab1 tahmin e­
dilebilirdi: Altmm bir k1sm1m, kendisi ve hizmetcileri icin
g1da maddesi, atlan ve yiik hayvanlan icin yem satm ahr­
ken kullamlacakt1; geri kalan k1sm1 ise, Hunlarca esir alman
akrabalanm kurtarmak isteyen Romahlar tarafmdan fidye
olarak verilmi§ti . Attila'mn cevab1 k1s a ve sertti: "Kurnazca
konu§arak adaletten kacamayacaksm. B ahanelerin seni ce­
zadan kurtarmaya yetecek kadar iyi degil. "O zerinde ta§1d1-
gm para, kendine, atlanna, yiik hayvanlanna yiyecek satm
almak ve buraya Maximinus ile birlikte geldiginde size yap­
mamz1 ozellikle yasaklad1g1m fidye odemesi icin cok fazla."
Attila, oglunu oldiirtmekle tehdit edince, Chrysaphius ,
Martialis v e Theodosius'u i§in icine kan§tiran ve Edeco ve
Orestes 'in ilk komplo raporlanm teyit eden Vigilas her §eyi
itiraf etti . Muhtemelen o anda Vigilas idam edilmeyi bekli­
yordu. Gozya§lanna ald1rmayan Attila, Vigilas 'm caresiz
merhamet isteklerine kulak asmad1. Fakat Vigilas bir kez
daha durumu dogru okumay1 ba§aramami§tl. Hirt de oliim
tehlikesi icinde degildi. Bunun yerine Attila onu tutuklatt1
ve oglunun C onstantinopolis'e donmesini emretti. Biiyiik Sa­
ray'da Chrysaphius ile yapacag1 g6rii§mede, Attila'nm baba­
s1 icin istedigi fidye miktan olarak 23 kilogramhk altm talep
edecekti.
Vigilas 'm ogluyla birlikte Attila iki elci gonderdi: Orestes
ve Eslas. Bu ilginc ve birden fazla anlama cekilebilecek bir
tercihti. Chrysaphius, ikisinin ayn ayn neyi, ne zamandan
beri bildigini merak edecekti. Hun elcilerine Theodosius i­
le gorii § me yapmalan icin ozel talimatlar verildi. Vigilas'm
altmlan saklad1g1 deri cantalardan birisi Orestes'in boy­
nunun etrafma asllacakt1. c; anta hem imparatora hem de
Chrysaphius'a gosterilecek ve bunu tamyip tammad1klan

203
ATT I LA

sorulacakti. Eli;:iler, had1mm Tuna'ya gonderilmesini ve dav­


ram§lanm yiiz yiize Attila'ya ai;:1klamas1 talep edeceklerdi. 0
zaman Eslas, Theodosius'un, Hun lideri gibi asil dogdugunu
(bu hayret verici bir kar§1la§t1rmayd1) , ancak Attila'nm bir
hiikiimdar olarak §erefini korumasma ragmen imparatorun
bir suikast plamnda yer almakla kendisini bir kale statii­
siine dii§iirdiigiinii soyleyecekti. ! ddia ai;:1ki;:as1 abart1hyd1,
ancak Attila'nm Theodosius 'un saraym en giii;:lii adamlanm
kontrol etmeyi ba§aramad1g1 hakkmdaki onceki istihzas1 gi­
bi, biitiiniiyle goz ard1 da edilemezdi . Priscus, bunun okur­
lanm yine zor sorularla kar§l kar§iya kalmaya zorlayacag1-
m iimit ediyordu. Erdemli Roma imparatoru ve kotii b arbar
tiran arasmdaki ah§ild1k ve uzla§maz z1thk risk altmdayd1.
Attila'nm Theodosius 'a meydan okumasmdaki ahlaki giii;:ten
§iiphe duyan birinin, sadece Biiyiik Saray'm p anlt1h taht o­
dasmda boynuna asilm1§ bo§ deri i;:antayla Orestes'i hayal
etmesi yeterliydi.

204
18

S O N HAMLE

C onstantinus Porphyrogenitus'un editorlerinin Priscus'un


A ttila Tarihi'ni k1saltirken, iyi bir hikayenin nasil bitirilme­
si gerektigi konusunda hie fikirleri yoktu. <;1karmay1 tercih
ettikleri pasajlardan birisinin, Priscus'un 449 yih sonba­
hannda C onstantinopolis'e gelen Hun elcileri hakkmdaki
anlat1 olmas1, editorlerin saygmhklanna biisbiitiin golge
dii§iiriiyor. Kay1ts1zca tahtmda oturan Theodosius'un ve
saray erkanmm huzurunda Orestes 'in ve Eslas'm ho§ deri
cantayla 0 etkileyici sahneyi oynay1p oynamad1klan kesin­
likle bilinmemektedir. Ne yaz1k ki Biiyiik Saray'm iclerine
kadar girmemi§ olmalan daha muhtemeldir. Herhalde im­
paratorun yanma kabul edilmek yerine, daireler amiri (ma­
gister officiorum) Flavius Martialis tarafmdan kar§ilandilar
ve endi§eleri tamamen ciddi bir toplant1 cercevesinde onun
tarafmdan giderildi. Maximinus ve Priscus 'un, Attila'ya
elci olarak gitmelerinin, tehlikeli bir c1kmaz sokak oldugu
haberine verdikleri tepkinin de herhangi bir kayd1 yoktur.
Priscus 'un ofkesi, Chrysaphius ' a duydugu nefret biciminde
A ttila Tarihi'nin giiniimilze ula§an metnine s1zmasmdan ve
Priscus 'un eserini cok sonradan, yedinci yilzyilda okuyan
ke§i§ ve tarihci Antiokheiah t oannes'in eserinde yer bulan
bOlumlerden c1kanlabilir.

B abas1 Arcadius'tan sonra hilkilmdar olan Theodosi­


us sava§Cl degildi ve korkaklara has bir hayat ya§adi.
B an§l silahla degil parayla satm ahyordu. Yapt1g1 her
§ey had1mlann nezareti altmdayd1 ve bu had1mlar i§­
leri o kadar giilunc bir duruma getirdiler ki, kisaca,

205
ATT I L A

had1mlar Theodosius'un dikkatini -tarn d a oyuncak­


larla zihinleri c;;: e linen c;;: o cuklar gibi- ba§ka yonlere
c;;: ektiler ve onun kayda deger herhangi bir i§ ba§arma­
sm1 engellediler . . . O zellikle Chrysaphius bir impara­
torun giiciine sahipti.

Priscus ic;;: in Theodosius veya Chrysaphius'un kendileri­


ne davram§lannda ovgiiye deger hic;;: b ir §ey yoktu. C inayet
yoluyla rejim degi§ikligi giri§imi, daimi para yard1m1 kadar
sakatt1 ve bu da imparatorun ve generallerinin Tuna eyalet­
lerini savunmada ya§ad1klan utanc;;: verici ba§ans1zhklan­
nm bir sonucuydu. Priscus' a gore, askeri harekatm savu­
nuculugunu yapmas1, revizyonist Hun betimlemesiyle veya
geleneksel olarak Roma imparatorlarmm sahip oldugu er­
demlere Attila'mn sahip oldugu iddias1yla tutars1zhk ic;;: i nde
degildi. Priscus'un Hunlarla zaman gec;;: i rmesi onu daha az
yurtsever yapml§ degildi; yani Hunlarla birlikte bulunmu§
olmak, onu "yerlilerden birine" donii§tiirmemi§ti. Hunlar
ha.la dii§mand1lar ve § ayet dii§man yenilecekse, 0 halde once
onlan anlamahydi . (Anlamamn artmasmm ille de duyguda§­
hgm c;;: o galmasma veya daha yakm i§birligine yol ac;;: a cagm1
dii§iinmek hatadir. Etkin sava§, aym zamanda dogru istihba­
rata baghdir.) Theodosius'un Attila ile dogrudan kar§1la§t1-
nlmas1, onun ba§ka kusurlarm1 da vurguluyordu. Priscus 'a
gore -Roma olc;;: iitleriyle degerlendirildiginde- Hun liderinin
meziyetleri, daha dostc;;: a ili§kiler kurma amac;;: h bir savunu
degildi. Tam tersine, Priscus'un yazd1klan, Attila'nm ancak
gerc;;: ek anlam1yla erdemli bir Roma imparatoru tarafmdan
yenilebilecegini vurguluyordu.
Priscus'un, Theodosius 'a ve dam§manlanna kar§l ge­
li§tirdigi dii§iincesiz polemigin biitiinii ikna edici degildir.
447'de uygulanan askeri taktikler ic;;: in saglam nedenler var­
di. fi e;;: cephedeki giivenlik durumu dikkate almd1g1 zaman,
Hun !mparatorlugunun tehlikeli parc;;: a lanmas1yla sonuc;;: l a­
nabilecek biiyiik bir s aldm riskini almaktansa, Hunlara o­
deme yapmak mant1khydi. Hie;;: §iiphesiz Attila ve Hunlann
daha iyi anla§ilmas1yla bu stratejiler daha etkin olarak iz-

206
SON HAMLE

lenebilirdi. Ancak Priscus, bu imkanlann ara§t1nlmas1yla


hie;: ilgilenmiyordu. Theodosius'un Tuna p olitikasmm olum­
lu sonuc;:lar da iiretmi§ olabilecegini kabul etmeye goniillii
degildi. Boyle sonuc;:lar s1mrh ve tatmin edici degildi. Bun­
lar Priscus'un tarihc;:i olarak giiciiniin, Roma di§ politikas1-
m tarti§masmda degil, Hunlar hakkmdaki genelde anlayi§h
ve k1§k1rt1c1 betimlemesinde yatt1gm1 hatirlat1yor. Priscus
Roma di§ politikasmda tek bir smira s1k1ca odaklamyordu
ve bak1§1 da c;:ogunlukla dii§manca ve at gozliigiiyledi. Bu
noktada Priscus affedilebilir: Sonuc;:ta Theodosius ve Chry­
saphius'a saldmrken, anla§ilabilir bir § ekilde, bir cinayet
giri§iminde onu on safta kullanarak hayatm1 riske atanlarla
hesapla§iyordu.
Priscus , Tuna'dan donii§iinde gorii§lerini her ne kadar
yiiksek sesle dillendirdiyse de, hie;: kimse onu dinliyor gibi
goriinmiiyordu. Elbette onun Theodosius'u ac;:1kc;:a ele§tirme­
si veya Attila'nm ki§isel niteliklerine ili§kin olumlu bir anla­
t1 sunmu§ olmas1 muhtemel degildir. Eger Priscus, Attila'y1
oldiirmek ic;:in yap1lan ba§ans1z giri§imin, Chrysaphius tara­
fmdan gizlice organize edildigi iddialannm had1mm konu­
munu zay1flatacagm1 umuyorduysa, hayal k1nkhgma ugra­
m1§ olmahdir. Haber Constantinopolis 'te ah§1ld1k bir inan­
mazhkla kar§llandi. Theodosius , muhtemelen bu komployla
hie;: alakasmm olmad1gm1 ozenle belirtmi§ti. Saraydakilerin
c;:ogu ic;:in ac;:1klama gayet netti: Biitiin hikaye imparatorun ve
dam§manlarmm camm s1kmak ic;:in uydurulmu§tu; aksi her­
hangi bir iddia dikkate ahnmamahyd1. Sonuc;:ta Hunlar hala
Vigilas'1 esir olarak tutuyorlardi . Attila'nm suc;:lamalarma
kar§ihk, Chrysaphius'un kar§l iddialanna inamlmahydi . O f­
kelenen Priscus, had1mm "herkesin iyi niyeti ve destegine"
hala s ahip oldugunu ac1yla kabul eder.
tnkan ortbas izledi . 450 y1h ba§mda Anatolius ve Nomus
gibi iki iist diizey sarayh, anla§ma § artlanm gorii§mek iizere
Attila'ya gonderildi. Priscus, Nomus'un sad1k bir Chrysap­
hius destekc;:isi oldugunu belirtmektedir. (Aym ikili 447'de
Hun i§gali sonrasmda ban§ gorii§melerini ba§anyla yiiriit­
mii§lerdi . ) Elc;:ilerin taktigi basitti : " tlk b a§ta Attila kiistahc;:a

207
ATT I L A

pazarhk yapm1§ , fakat bir dizi hediye v e elcilerin b an§Cl soz­


leriyle alt edilmi§ti." Chrysaphius, Anatolius ve Nomus'un
yanlannda Attila'y1 satm almak ve Vigilas 'm fidyesini ode­
mek icin ihtiyaclanndan fazla altm gotiirmelerini saglam1§­
t1. Hicbir i§ yanm birakilmayacakt1. Hatta Attila'mn s ekre­
teri Constantius adma yapt1g1 §ikayetle bile ilgilenilecekti.
Maximinus'a anlat1lan iiziicii kac1nlma ve bozulan evlilik
hikayesi muhtemelen dogru degildi, fakat Roma elcileri, tar­
t1§may1 k1§k1rtmaktansa coziim sunmay1 tercih ettiler. C ons­
tantius' a, Theodosius'un vaat ettigi iddia edilen ki§iyle aym
zenginlikte ve statiide bir ba§ka gelin teklif edildi . Bu taviz­
lerin kar§1hgmda Attila ban§a baghhgm1 teyit etti -elbet­
te para yard1mmm siirdiiriilmesi §art1yla. Attila'mn, Dogu
Roma tmparatorlugu ve Hunlar arasmdaki diplomatik siir­
tii§meyi azaltmay1 amaclayan bir onlemler paketini kabule
istekli olmas1 da muhtemelen Roma elcilerini §a§1rtm1§tl.
Biiyiik say1da sava§ esiri serbest birak1hyordu, hem de fid­
yesiz; miiltecilerin iadesi talepleri bir kenara b1rak1hyordu;
Tuna'mn giineyine be§ giinliik yolculuk mesafesindeki top­
raklann kontroliine dair biitiin iddialar geri cekiliyor ve Ch­
rysaphius 'un teslim edilmesine veya iddia edilen komploya
hicbir at1f yapilm1yordu.
Chrysaphius bu krizden kurtuldugu icin hakh olarak
kendisini kutlayabilirdi . Attila yat1§tmlm1§, Anatolius ve
Nomus kuzey sm1nnda ban§l saglam1§lard1. Vigilas C ons­
tantinopolis'e geri donmeye cesaret edemeyecekti. Priscus
hitabet ogretmenligine geri donmii§ ve Maximinus askeri
birligine tekrar katilm1§t1. 0 aralar Priscus , Attila Tarihi'ni
yaymlanmasma hie ihtimal vermiyor olmahydi. Chrysaphi­
us 'un Attila'ya kar§l diizenlenen suikast planmm parcas1
oldugunu ortaya c1karma veya imparatorun konuyla ili§ki­
sini ima etme riskini alamazdi. Maximinus bunu asla kabul
etmezdi. Priscus'un eserini yaymlamas1 arkada§hklanm bi­
tirir ve her ikisinin de kariyerlerini tehlikeye atardi. Theo­
dosius tahtta oldugu ve had1m iktidanm korudugu siirece,
gercegin ortiilmesi daha iyiydi. Bunun yerine, hitabet iizeri­
ne bir ba§ka dersler derlemesini yaymlamak daha akilhca o-

208
SON HAMLE

lacakti. 0 an ic;:in, bir soylevler dizisi iizerine c;:ah§mak, tarih


yazmaktan daha giivenli bir gelecekti.
Alt1 ay ic;:inde biitiin bunlar degi§ti. 26 Temmuz 450'de o
zamanlar kirkh ya§lannm sonlannda olan Theodosius, bir
binicilik kazas1 sonrasmda belinden ciddi bir §ekilde yara­
landi. Geri Biiyiik Saray'a ta§man Theodosius, miithi§ agn­
lar ic;:inde iki giin sonra oldii. <,; oktan beridir yerle§mi§ bir
ornegi izleyen Marcianus, selefi Theodosius 'un sirda§1 olan
dam§manlan etrafmdan uzakla§tirdi. O nde gelen had1mla­
nn boylesi degi§imlerden kendilerini korumalan nadirdi.
Had1mlann sadakati her zaman §iipheli ve gorevden uzak­
la§tmlmalan yeni rejimin b ag1ms1zhgmm ac;:1k bir i§aretiy­
di. C hrys aphius gibi had1mlar k1sacas1 c;:ok fazla §ey biliyor­
lard1 ve Theodosius'un oliimiinden sonra, onun idam edilme­
sine kar§l c;:1kacak hie;: kimse yoktu.
Chrys aphius'un ortadan kaldmlmas1yla Vigilas C ons­
tan-tinopolis'e geri dondii. Priscus, Vigilas'la kar§1la§may1
c;:ok istiyordu, c;:iinkii onun, Maximinus'un gorevinin pe§ini
birakmayan entrikanm anla§llmas1 ic;:in anahtar adam oldu­
gunu biliyordu. Biiyiik Saray'da E deco ve Chrysaphius ara­
smdaki toplantmm detaylanm Priscus nihayet Vigilas 'tan
ogrendi. Vigilas aynca Orestes'in Serdica'daki gizli sozlerini
ac;:1klad1g1 gibi, Scottas'm kabahgm1 ve s onra aniden Attila
ile toplant1 ayarlamak ic;:in istekliliginin de ac;:1kladi. Kendi
adma Vigilas, Attila'nm miiltecilerle ilgili ofkesine (Vigilas,
Attila'nm ofkesinin onu C onstantinopolis'e geri dondiirmek
ic;:in bir b ahane oldugunu anlamam1§t1) ve E deco'nun Atti­
la'nm muhaf1zlanm rii §vetle kandiracagma ili§kin verdigi
teminatlara aldand1gm1 kabul ediyordu. Hie;: §iiphesiz, Atti­
la'nm komployu daha ba§mdan beri biliyor oldugunu fark
etmek, Priscus ic;:in korkunc;: bir §a§kmhkt1. Vigilas'm verdi­
gi bilgilerin Priscus 'un Tarih'ini degi§tirecegi de c;:ok ac;:1kti.
Priscus 'un Hun toplumu ve adetlerine ili§kin yeni ve radikal
bir degerlendirmesini yapmanm yam s1ra, Maximinus'un
ell(ilik gorevinin ve Chrysaphius 'un ba§ans1z suikast giri­
§imin tarn bir hikayesini aktarmay1 planhyordu. Vigilas'm
bizzat gorgii tamg1 olarak saglad1g1 bilgi sayesinde, Theo-

209
ATT I L A

dosius ve dam:;1manlannm yalanc1hklan art1k tamamen if§ a


edilebilirdi .
Eserini yazmaya ba:;1lamak konusundaki heyecam ne ol­
c;:iide olursa olsun, Priscus'un Tarih'i yine ertelendi . Mar­
cianus, Attila'ya gonderilen elc;:ilerin daha ba:;1tan i§e yenik
ba:;1lad1klanm ve Maximinus 'un elinden gelenin en iyisini
yapt1gm1 kabul etmi§ goriiniiyordu. Maximinus diplomatik
gorevlere daha sonra yine gonderildi ve Priscus'u kendisi­
ne e:;1lik etmesi davet etti. 450 y1hmn sonunda Maximinus
ve Priscus birlikte Roma'ya yolculuk yapt1lar. Bir yil sonra
Constantinopolis 'ten yola c;:1karak, once �am'a, daha sonra
karadan ! skenderiye'ye ve Nil'den a:;1ag1ya dogru yolculuk
yaptilar. Maximinus , giiney M1sir'm giivenligini tehdit eden
kabilelerle ban§ gorii § mesi yapmakla yiikiimliiydii . Ertesi
y1lm sonlarmda, Philae'de (nehir kenarmda, modern Asvan
kentinden biraz yukanya dogru) bir ban§ anla:;1masm1 imza­
lad1ktan sonra, Maximinus ciddi olarak hastalandi. Bir da­
ha iyile:;1emedi. 453 'te C onstantinopolis'e tek ba:;1ma donen
Priscus, dort y1l once Attila'nm saraymda edindikleri tecrii­
belerinin anlat1sm1 tamamlayarak, arkada:;1m1 anmakta ka­
rarhydi.
Priscus'un A ttila Tarihi -ilk boliimii 450'li y1llarm or­
talarmda yaz1ld1- hemen ovgii dolu yorumlarla kar:;1ilan­
di. E skic;:agdaki kitaplarm c;:ogu gibi es er, okurlarm biiyiik
c;:ogunluguna, yazarm kendisinin s1k s1k yapt1g1 halka ac;:1k
okumalar vas1tas1yla ula:;1ti . Hayranlan kitabm "c;:ok bi­
limsel" ve "miikemmel yazilm1:;1" oldugunu dii:;1iiniiyorlardi .
Priscus 'un eseri k1s a zaman ic;:inde, Roma ! mparatorlugu
ve Hunlar arasmdaki ili:;1kilerin en giivenilir ve en fazla a­
lmt1lanan anlat1s1 oldu. Priscus 'un ba:;1anh edebi kariyeri
ba:;1lad1. <; ah:;1malanm gelecek yirmi be§ yil ic;:inde arahk­
larla yaymlayan Priscus , c;:agmm tarihini yazma projesini
siirdiiriiyordu. t laveten yaz1:;1malarmm ve konu:;1malarmm
kiilliyatm1 da yayma haz1rhyordu. Bunlarm hic;:birisi giinii­
miize ula:;1madi. Hie;: §iiphe yok ki onlar da bilimseldi ve mii­
kemmel yaz1lm1:;1t1, bunlarm fakat tarihc;:iligi kadar p opiiler
olmas1 muhtemel degildi .

210
SON HAMLE

Her yazar gibi ele§tirmenlerin ovgiisiinden memnuniyet


duymas1 bir yana, Priscus, yazd1g1 Tarih'in en iyi dostu i-
9in uygun bir amt olmasm1 iimit ediyordu. Priscus, Maximi­
nus'u gorevini en kotii §artlarda bile yerine getirmeye hazir,
giivenilir ve dogru sozlii bir asker, sad1k ve onurlu bir Roma­
h olarak gostermeye 9ah§IDl§tl. Ne yaz1k ki, Priscus'un an­
latt1g1 olaylar hakkmda Vigilas'm ne dii§iindiigii bilinmiyor.
C an ahc1 bilgileri saglamaktaki rolii dikkate almd1gmda,
daha sempatik bir §ekilde tasvir edilmeyi arzulayabilirdi.
Vigilas s1khkla ya diizenbaz ya da ahmak olarak goriinii­
yordu . Diger yandan, Priscus 'un Attila Tarihi olmasayd1, hi9
kimse terciiman Vigilas'm adm1 duymayacakti. Elbette Ch­
rys aphius'un istedigi de buydu . Saraydaki ar§ivlerde, E de­
co'yla toplant1smm veya Vigilas'a yap1lan odemelerin hi9bir
§ekilde kayd1m tutulmayacag1 kesin olarak dii§iiniilebilir.
Chrys aphius her zaman planlanmn al(iga 91kanlabilecegini
hesap etmi§ti ve Attila'nm i§in devamm1 getireceginden de
emindi. Roma di§ politikasmdaki utand1nc1 bir ba§ans1zhk
hi9bir iz birakmadan kaybolacakti . E deco bir kez itiraf etti­
ginde, Priscus , Maximinus ve Vigilas, hemen intikam almak
isteyen ofkeli bir Hun tarafmdan katledilmeliydiler. Her §ey
Chrysaphius 'un bekledigi gibi geli§seydi ve Attila barbar bir
tiran gibi davransayd1, Priscus asla Tarih'ini yazacak kadar
ya§ amayacakti. Ger9ek onunla birlikte Tuna'mn otesinde bir
yerde gomiilmii§ olacakti.

211
IV. BOLUM

iMPARATORLUGUN
BA$ARISIZLIGI
19

KALPLER VE Z i H i N L E R

44 2 y1h yazmda Got krah Theodoric'in bir zamanlar giizel


olan k1z1 babasmm yanma dondii . Kulaklan kesilmi§, bur­
nu yukardan a§ ag1ya yanlm1§ olan k1z bir daha asla toplum
iQine Qlkamayacakti . HiQbir tarihQi bu k1zm ismini bile kay­
detmedi . Bu ac1mas1z cezaland1rma Vandallarm krah Gei­
seric'in emri iizerine uygulanmi§tl . Geiseric'in yirmi ya§ml
bile tamamlamam1§ oglu Huneric, Theodoric'in k1z1yla daha
k1sa bir zaman once evlenmi§ti . Geiseric, k1z1 oglunu zehir­
lemek iQin kurulan bir komploya kan§makla SUQlam1§ -rezil
edip sakatlayarak- Toulouse'daki b abasmm sarayma gon­
dermi§ti. Bu ac1 hikaye, 6. yiizy1lda yazan tarihQi ! ordanes'in
Gotlarm Kokeni ve Faaliyetleri (De Origine Actibusque Got­
horum) adh eserinde, Geiseric ve Theodoric arasmdaki nef­
reti aQ1klamak iQin kullamlmaktadir. Bu ikili arasmdaki dii§ ­
manhk, imparatorluk topraklarm1 art1k iQeriden i§gal eden
bu halklann, dogal miittefikler olarak dii§iiniilemeyeceginin
net bir gostergesidir. Bu halklar, birlikte Romahlara kar§l
sava§tiklan kadar kendi aralannda da s ava§iyorlardi .
Gotlar ve Vandallar arasmdaki ili§kilerin bozulmas1, Ge­
iseric'in Bat1 Roma !mp aratorlugu ile kendi baglanm giiQ­
lendirme giri§imleriyle ilgiliydi . 442 y1h sonlarmda Geiseric,
oglu Huneric'in !mparator III. Valentinianus'un k1z1 Eudocia
ile ni§anland1gm1 ilan etti. 0 zaman k1z s adece iiQ ya§mday­
di . E lbette bu diizenlemede tuhaf hiQbir §ey yoktu. Yirmi yil
once Eudocia'nm annesi Licinia Eudoxia (II. Theodosius 'un
k1z1) Valentinianus'la sozlenmi§ti. 0 zaman da Eudoxia da­
ha iki, miistakbel kocas1ys a be§ ya§mdaydi. ! lk kans1 evi­
ne gonderilince, politik olarak boyle kurnazca bir e§le§me

215
ATT I L A

iitin Huneric art1k serbestti. Bu i § e §iipheyle bakanlar, Hune­


ric'in ilk kansmm gonderilmesinde kadmm Geiseric'i ikti­
dardan dii§iirmek iitin diizenlenen komploda rolii oldugunu
iddia ediyorlard1; ku§kucularsa bu zamanlamanm fazlaca
uygun oldugunu dii§iinebilirlerdi . Geiseric hiit pi§man de­
gildi: Theodoric'in k1zmm sakatlanmas1, Gotlan kendisine
dii§man etmi§se de, bu Roma imparatorluk ailesiyle, Vandal
yonetici hanedam arasmda bir akrabahk ili§kisi kurmanm
yolunu yapmak iitin odenmeye deger bir bedeldi. t ordanes'e
gore, Geiseric'in vah§i uluslararas1 diplomasisi, onun b a§ka
§artlar altmda hayran olunabilecek karakterinin, giiciiniin
ve Kuzey Afrika'daki Vandal hakimiyetinin siirekliligini sag­
lamak istemesindeki kararhhgmm bir gostergesiydi . "Geise­
ric orta boyluydu ve attan dii§mesinin sonucu olarak hafif
aks1yordu . <;: ok derin dii§iiniir ve itok az konu§urdu ve liiks­
ten nefret ederdi. Geiseric'in sert bir mizac1 vard1 ve diin­
ya mahna dii§kiin ve olaganiistii biitimde uzak gorii § liiydii.
Ba§kalanm k1§k1rtmak iitin, uyu§mazhk ve nefret tohumlan
ekmeye her zaman haz1rd1."
Kartaca ile Ravenna arasmda ozel ili§kileri geli§tirirken,
Roma t mparatorlugunun dii§mam oldugu geitmi§i silmeyi a­
maitlayan Geiseric, Theodosius ve Valentinianus'u Afrika'y1
yeniden fethetmeye yonelik herhangi bir giri§imden caydir­
may1 iimit ediyordu. Roma askerlerinin Sicilya'dan itekilme­
lerinden sonra yap1lan anla§maya gore, Bat1 t mparatorluk
idaresinin Afrika'nm kaybmdan dolay1 ya§ad1g1 vergi kayb1-
m telafi etmeyi taahhiit etti. Bu Roma yanh politikalan onde
gelen Vandallann hepsi onaylam1yordu. B an§ anla§masmm
sonuitlandmlmasmdan sonra biiyiik bir isyan 1t1kt1. 1 it mu­
halefetin ba§I vah§ice ezildi. Akitanyah Prosper Chronic­
le adh eserinde yapt1g1 igneleyici yoruma gore, Geiseric'in
"kendi emniyetine ili§kin §iipheleri yiiziinden, bir sava§ta
yenilerek kaybedeceginden daha itok adam1, i§kence ve idam
ettirerek kaybetti." Valentinianus iitin isyan, Geiseric'i ikti­
darda tutmanm onemini vurguluyordu. Geiseric iktidardan
dii§ecek olursa, yerine imparatorluga dii§manhk gosterecek
bir rejimin i§ ba§ma gelecegi a§ikard1.

216
K A L P L E R VE Z I H I N L E R

Valentinianus v e Theodoric arasmdaki b i r ittifak1 onle­


mek de Geiseric'in c1karmaydi. ! mparatorluk yonetimine e­
sas tehdit Gotlardan geldigi siirece, Ravenna'daki en sava§
yanhs1 dam§manlar bile Afrika'ya bir sefer lehinde konu§­
maya goniilsiiz olacaklardi. Zihni bunlarla dolu olan Geiseri­
c, hediyeler gondererek ve Gotlara kar§1 sava§a te§vik ederek
Attila ile diplomatik ili§ki kurdu. Galya'daki kan§1khk, Kuzey
Afrika'nm avantajma olacakti. Romahlar, Vandallarla degil,
Gotlar veya Hunlarla sava§a siiriikleneceklerdi. Geiseric'in
planmm ba§ans1 Flavius Aetius ' a b aghydi. Aetius 440'h yil­
larda bir ara, Valentinianus 'u Attila'ya onursal bir general
riitbesi vermeye ikna etmi§ veya zorlam1§tl. Bu Attila'mn
Roma birliklerini komuta edecegi anlamma gelmiyordu, en
fazla, bu gorevin kar§1hg1 olarak onemli miktarda bir ma­
a§ alacakti . Fakat Attila onurs al bir general olarak, resmen
imparatorluk askeri diizeninin parcas1 olarak tanmacakti .
Ne kadar garip goriin iirse gorii n siin, Aetius art1k Attila'mn
meslekta§l oldugunu iddia edebilirdi. Silah karde§leri ola­
rak Attila ve Aetius birbirlerine hediyeler gonderdiler. Attila,
tuhaf goriin ii§ii ve goriilmemi§ antikahklanyla bir zamanlar
Bleda'y1 eglendirmi§ olan, Romah s ava§ esiri Zercon'u hedi­
ye etti. Aetius, Attila'nm ozel sekreteri olmas1 icin egitimli
! talyan C onstantius'u gonderdi. (Bu, Attila'mn Maximinus 'a
yapt1g1 uzun protestonun konusu olan, evlilik planlan bo­
zulmu§ C onstantius idi.)
Aetius icin, Attila ile aleni bir dostluk iddias1, yararh bir
sigorta policesiydi. Ona kar§1 c1kan herkes , Hun miidahalesi
ihtimalinin riskini goze alacakti . Askerlerin gonderilip gon­
derilmeyecegi her zaman tart1§maya ac1kt1 -435 'te Aetius 'un
kurus1k1 kabaday1hgma kar§m, Hun askerleri hie de c1k1p
gelmediler. Yine de Aetius'dan b a§ka hiQbir general, impara­
torluk d1§mdaki askeri kaynaklan harekete gecirme tehdidi­
ni savuramazdi. Daha da onemlisi, eger Attila kendi ba§ma
b at1ya dogru ilerlemeye karar verirse, Aetius 'tan ba§ka hiQ­
bir Romah general, bu Hun akm1m kendi lehine cevirmeyi
limit edemezdi. Attila ise, Aetius ile dostlugunu farkl1 bicim­
de goriiyor olabilirdi: Daimi bir dostluktan ziyade, kar§1hkh

217
AT T I LA

Qlkarlarm geQici olarak Qak1§masi. Zercon'dan igrendigi iyi


bilinen Attila'mn, onu hediye olarak gondermesinin ne an­
lam ta§1d1g1 muglakti. Aetius muhtemelen bu hediyeden ne
anlam Qlkarmas1 gerektigini bilememi§ti. Attila'nm oldiiriil­
mii§ karde§i Bleda'nm gozdesinin, Aetius'un zevklerine da­
ha uygun olacagm1 dii§iindiigii iQin Zercon'u ba§mdan att1g1
sonucuna varmak pek ho§ olmasa gerekti.
Attila'nm, imparatorlugun Galya'daki Qlkarlanm -en a­
zmdan siirekli olarak-desteklemek istemeyi§i daha biiyiik
bir meseleydi. 43 7'de Burgonlarm katledilmelerinden sonra,
Litorius komutasmdaki Roma ve Hun askerleri Bagaudae
isyamm bast1nn1§tl. Seferin ac1mas1zhgma ragmen, on y1l
sonra Aetius bir ba§ka isyanla ilgilenmek zorunda kalmi§tl.
Bu koyliilerin isyam degildi. Temelinde toprak sahiplerinin
i§birligi vard1 -yerliler ve Toulouse civanndaki Gotlann da­
imi yerle§iminden kuzeye kaQanlarm i§birligi . Boyle ekono­
mik nedenlerle g6Qenlerin baz1lan, zenginliklerinin en azm­
dan bir k1smm1 ellerinde tutmay1 ba§arm1§lardi . B agauda­
eler giivenlikleriyle ilgiliydiler ve imparatorluga sadakatin
daimi bir korunma garantisi s aglay1p saglamayacagmdan
§iipheliydiler. Bu b elirsizlik dikkate almd1gmda, kendi te­
§ebbiislerine ve kaynaklanna giivenmeyi tercih ettiler, fakat
Roma hakimiyetine smirh 61Qiide muhalefet ederlerken, her­
hangi bir ciddi askeri tehdide kar§1 kendilerini savunacak
yeterli insan giicii toplayamadllar. Hunlara ise kesinlikle di­
renemezlerdi.
Ayn1 dii§iince, isyam diizenleyenlerin de akhna gelmi§ti .
448'de Aetius'un s o n isyam b ast1nnasmdan sonra , onemli
say1da Bagaudae'nin Hunlara kaQ1p s1gmd1g1 nakledilmekte­
dir. Bu s1gmma b a§vurusu, Attila'mn, Roma hakimiyetinden
memnun olmayanlann gev§ek ittifak1m desteklemek iQin
Galya'ya hareket etmeyi dii§iinebileceginin bir i§areti olarak
almamaz. Yani, B at1'da bir Hun seferi uzak bir ihtimal olarak
bile var oldugu siirece , B agaudaeler iQin Attila ile dogrudan
irtibat kurmak anlamhydi. Aetius 'un QOk propagandasm1
yapt1g1 Hunlarla olan ili§kisinin zay1flamasmdan, B agauda­
eler elbette faydalanabilirlerdi . HiQ §iiphesiz Attila da ba-

218
K A L P L E R VE Z I H I N L E R

g1ms1zhgm1 gosterme f1rsatmdan memnundu. Aetius'un ya­


kalamak ii;in pe§inde oldugu isyanc1 bir lideri koruyan Atti­
la, Hunlann her zaman imparatorlukla aym safta olduguna
giivenilemeyecegini ai;1ki;a gostermi§ oluyordu.
Attila ve Aetius 'un birbirlerinden ne kadar ayn yonlere
gittiklerini, Priscus 449 yilmm yazmda apai,;ak biliyordu. 0
ve Maximinus, Attila'mn sarayim i;evreleyen koye yakla§tik­
lannda, Aetius ve Valentinianus adma hareket eden bir ba§ka
Roma eli;i grubuyla kar§1la§t1lar. Bu eli;iligin amai;lanndan
birisi uzun soluklu bir tart1§may1 i;oziime ula§t1rmakt1. Sekiz
yil once 44 1 -42 yihndaki Tuna akmmda Hunlar Sirmium'u
yagmalam1§lard1. Ku§atmadan once, kenti piskoposu Atti­
la'mn sekreteri C onstantius'a baz1 altm kaplar vermi§ti. (Bu,
Aetius tarafmdan Attila'mn ekibinde hizmet etmesi ii;in gon­
derilen egitimli ! talyan ile aym adam degildi.) C onstantius,
kent Hunlann eline gei;tigi takdirde, altm kaplann sat1laca­
g1 ve esirlerin fidyesini odemek ii;in fan olarak kullamlacag1
soziinii verdi. Sirmium alevler ii;indeyken ve piskopos da ol­
mii§ken C onstantius soziinii tutmak ii;in hii;bir neden gorme­
di. !ki yil sonra, bir i§ ii;in Roma'dayken kaplan rehin olarak
verdi ve kar§ihgmda banker Silvanus 'tan iyi bir meblag ald1.
Attila'mn hizmetine dondiigii zaman, C onstantius'a zimmeti­
ne gei;irme sui;lamas1 yap1ldI ve idam edildi. Bu arada, rehin­
ler kurtanlmad1g1 ii;in Silvanus , kaplan alacagmm kar§1hg1
olarak satt1. Kaplar bir zamanlar Sirmius'taki katedrale ait
oldugundan, Silvanus bunlan din adamlanna satt1 . Silvanus
bu kaplann eritilmesinin veya biiyiik bir yemek takimmm
pari;as1 olarak kullamlmasmm dogru olmad1gm1 dii§iinii­
yordu. Fakat Attila'ya gore, fethedilmi§ bir Roma kentinden
me§ru sava§ ganimeti olan kaplar onun mahyd1. Aetius'a ve
Valentinianus'a gonderilen Hun eli;ileri, i;ahnm1§ mallan al­
d1g1 ii;in Silvanus'un teslim edilmesinde 1srar ediyorlard1.
Silvanus ve C onstantius'un, Attila'yi doland1rmak ii;in bir
plan yapt1klan iddia ediliyordu. ! ddiaya gore ikili, kaplan izi
siiriilemeyecek bir dizi i§lem sonunda nakde i;evireceklerdi.
Valentinianus ve Aetius , Attila'mn talebini reddettiler.
Onlar Silvanus 'un iyi niyetle hareket ettigini dii§iiniiyorlar-

219
ATT I L A

d 1 . Fakat uzla§maya da hazirlardi. Priscus 'un sozleriyle, "At­


tila, kaplarla ilgili talebini geri cekmezse, bu kaplann telafisi
icin altm gondereceklerdi, ancak hicbir yanh§l olmayan Sil­
vanus'u suclu olarak iade edemezlerdi." Bu acmazm sonucta
nasil coziildiigii kaydedilmemi§tir. Priscus biliyorduysa bi­
le, anlat1s1 C onstantinus Porphyrogenitus 'un editorlerinin
k1s altmalanndan dolay1 giiniimiize ula§madi. Bu durumda,
anla§manm ozel § artlan -Silvanus'u yakmdan ilgilendir­
mesi di§mda- o kadar onemli olmayabilirdi . Maximinus'un
zamamnm cogunu alan 1 talyan C onstantius'un evliligi hak­
kmdaki kan§1k §ikayet gibi, mesele anla§mazhgm detaylan
degil, Attila'ya saldmya gecme firsat1 veren bahaneydi . Bu
konulann cabucak ve makul bir §ekilde coziimlenmesi gibi
bir niyet soz konusu degildi; daha ziyade, bunlar Attila'nm
Roma !mparatorlugu ile i§birligi yapmaya ne olciide istekli
oldugunu gosteren barometrelerdi .
Dogru §artlar olu§tugunda, Attila her zaman pazarh­
ga oturmaya hazirdi. Anatolius and Nomus, onu dikkatli ve
mant1kh bulmu§lardi. Attila Tuna smir iizerindeki gerilimi
yumu§atmak icin onemli tavizler vermeyi kabul ettiginde,
Anatolius ve Nomus 447'de ve yine 450'de iyi ilerleme sag­
lam1§lardi. Euna mukabil 449 y1h yazmda hem dogudan
hem de bat1dan delegasyonlar saraymm kapilanmn d1§mda
kamp kurduklan halde belirli baz1 iddialan giindeme geti­
ren Attila, ciddi tart1§malardan kacmm1§ti. Chrys aphius 'un
komplosuyla elcilik gorevinin alt1 zaten oyulan Maximinus ,
Attila'nm gercekten onemli konulan sadece e n ii s t riitbeli
elcilerle gorii§eceginde lSrar etmesi kar§lSmda QOk az iler­
leme saglami§tl . Bat1 elciligi misyonunda ise, ehemmiyetsiz
ve zaman oldiiriicii Silvanus ve altm kaplar meselesinde go­
rii§melerin kasten b ataga saplanmas1, Attila'nm Aetius ile
ili§kilerinin kmlganhgmm kesin bir i§aretiydi .
Ortada daha ciddi bir meselenin oldugu, Onegesius'un
Attila ile toplant1smdan donmesini bekleyen Priscus ve B at1
elcilerinden Romulus'un yapt1klan sohbette ac1ga c1kar. 0
zaman Romulus , Hunlann bir sonraki seferinde daha da do­
guya ilerleyecekleri gorii § iinii ifade etmi§ti: "Attila, haliha-

220
K A L P L E R VE Z I H I N LE R

zirda s ahip oldugundan daha fazlas1m hedefliyor ve impa­


ratorlugunu daha da geni§letmek iQin Sasanilere sald1rmak
istiyor." Romulus , Attila'nm hangi rotay1 izleyecegini zaten
bildigini i§aret ediyordu. Elli y1l once 395'te bir Hun ordu­
su, Karadeniz ve Hazar Denizi arasmdan Kafkas Daglanm
a§ml§lardi. B az1 birlikler Armenia ve C appadocia'ya dogru
yiiriiyerek Eutropius tarafmdan yenilmeden once Roma 1m­
paratorluguna deh§et salm1§lard1; digerleri Dicle Nehri bo­
yunca a§ag1ya Ktesiphon'a kadar inmi§lerdi. Romulus'un iQ
karart1c1 degerlendirmesine gore, eger Hunlar doguya dogru
harekete geQmeye karar verdilerse, "Sasanilere boyun egdire­
cekler ve haraQ odemeye zorlayacaklard1, Qiinkii Attila hiQbir
milletin direnemeyecegi bir silahh giice sahipti."
Romulus, Hunlann bir dogu seferini planlad1klan tahmi­
nini ileri siirerken, Attila'mn niyetini dogru okuyor olabilir­
di. Boyle bile olsa, Attila'nm, ne Maximinus ile gorii§mele­
rinde ne de ertesi yil Anatolius ve Nomus ile ne de -bilindigi
kadanyla- b a§ka herhangi bir zaman bu tiir bir plana at1f
yapt1g1 da not edilmelidir. 1ran iizerine bir Hun istilasmm
Attila'nm biiyiik planmm bir parQas1 olmasmdan ziyade, At­
tila 'y1 buna ikna etmenin Romulus'un ald1g1 talimatlardan
biri olmas1 da aym ol�iide miimkiindii. Aetius'un dikkatle
haz1rlad1g1 goriiniirde boylesine cazip bir teklifin sunulmas1
B at1 el�ilerinin ana hedefi olabilirdi. C yleyse, bu Priscus'la
sadece k1smen payla§ilan bir ama�ti. Yorumlannm Theodo­
sius' a ve dam§manlanna aktanlacag1m bilen Romulus , Ra­
venna'daki hiikiimetin Attila'y1 doguya sald1rmaya te§vik et­
tiginin C onstantinopolis 'te bilinmesini istemiyordu . Konuyu
Priscus 'a a�arak su�u ba§kasma atmak ve bunun tamamen
Attila'mn kendi fikri oldugunu iddia etmek daha zekiceydi .
440'larm sonunda Hunlardan inand1nc1 herhangi bir
yard1m teminatl saglama konusundaki te§ebbiislerinde ha­
yal kmkhgma ugrayan Aetius iQin, Attila'y1 siyasal olarak
boliinmii§ B at1'ya miidahale etmekten vazgeQirmenin avan­
tajlan ortadaydi . Bir Hun sald1nsmm sonucunu degerlen­
dirmek zordu ve Geiseric'in telkinlerine kar§m, Hunlarm
sald1nlanm Gotlarla sm1rlandiracaklarmm garantisi yoktu.

22 1
ATT I L A

Ne de Hunlann Biiyiik Macar Ovasma geri donecekleri (Bal­


kan seferlerinde oldugu gibi) kesindi ve Hunlann B agaudae­
lerle kurdugu yeni ili§kiden nas1l faydalanacaklanm da kim­
se bilmiyordu. �ayet imparatorlugu desteklemek i�in Hunla­
nn bat1ya harekete ge�melerine giivenilemiyorsa, o z aman,
onlan doguya dogru yonlendirmek daha ak1lhcaydi. Duru­
mu gittik�e kritik hale gelen Aetius'un, Attila'nm dikkatini
Galya'dan uzakla§t1rmak i�in bir l ran seferi teklifi yapmas1
gozii pek bir giri§imdi. Bu teklif, Hunlan ba§ka birilerinin
sorunu haline getirmek i�in son te§ebbiistii.

222
20

ATTiLA'NIN N i � AN LI S I

Aetius 'un elQileri QOk Qabalasalar da, Attila, Bat1'ya y1k1c1


miidahaleden cayd1nlamadi. Attila niyetleri konusunda ka­
s1th §iiphe duygusu yaratmakta ba§anh olmu§tU. Geiseric'in
s avundugu gibi, Gotlara m1 s aldiracakt1 yoksa Bagaudaeler
gibi muhalif gruplan m1 destekleyecekti? Aetius ile uzun za­
mandir devam eden dostluguna bagh kalacak m1yd1? Valen­
tinianus'un Attila'ya verdigi onurs al generallik payesi onun
imp aratorluga s ad1k kalmasm1 s aglamaya yetecek miydi? Ya
da bir Hun i§galinin yaratt1g1 kaostan dogabilecek her fir­
s at1 degerlendiren Attila tek ba§ma s ava§may1 m1 tercih e­
decekti? Nihai stratejisi her ne idiyse, had1m Hyacinthus'un
Biiyii k Macar Ovasma geli§inden sonra, 450 y1h baharmda
Attila'nm planlan degi§ti. Ravenna'dan gizlice yola Qikanlan
had1m, diplomatik bir misyon iQin tuhaf bir tercihti . Roma
elQileri normal olarak Nomus gibi iist diizey idareciler veya
Anatolius ve Romulus gibi k1demli askerlerdi . UQU§an ipek­
li giysiler iQinde Attila'nm kar§ismda dikelen Hyacinthus'u
gormek ve dahas1 !mparator Valentinianus'un degil, biiyiik
k1z karde§i prenses !usta Grata Honoria'nm elQisi olarak
geldigini soyleyen tiz sesini duymak sirad1§1 olmahydi .
BirkaQ ay once, o sirada otuzlu ya§lannm ba§mda olan
Honoria, !talyan aristokrat Flavius Bassus Herculanus ile
zorla ni§anlanm1§tl. Valentinianus 'un tercihi dikkatle yapll­
m1§t1. K1z karde§inin ihtiraslanmn tamamen farkmdayd1.
Ann e leri Galla Placidia gibi, o da imparator e§i veya annesi
olmak istiyordu. K1z karde§inin evliliginin kendi konumunu
zay1flatmamasmda kararh olan Valentinianus ii;:in, Hercula­
nus giivenli bir sei;:imdi , i;:iinkii o , saygm bir orta ya§h toprak

223
ATT I L A

sahibi olarak, hayat1m veya miilkiinii imparatorluk giiciinii


elde etmeye te§ebbiis ederek kaybetmeye istekli degildi. Her­
culanus, Honoria'yi §lk ve muhte§em kir evlerinin birinde
tutma hususunda giivenilebilirdi. Honoria sarayda nadiren
goriinecekti.
Fakat Valentinianus'un evlilik konusundaki isrannda ne
denli kat1 oldugu hiQ onemli degildi, Qiinkii Honoria'nm Her­
culanus ile evlenmeye hiQ niyeti yoktu. Honoria'mn erkek
karde§inin (ona gore) gittikQe artan gaddar davram§ma ver­
digi ciiretkar cevap, giivenebilecegi birkaQ ki§iden birisini
Tuna'nm obiir yakasma gondermek oldu. Honoria'nm teklifi
basitti: O nemli miktarda nakit altm odeme kar§ihgmda (ve
daha sonra gerisi gelecekti), Honoria Attila'y1 kendisi ad1-
na miidahale etmesi iQin ikna etmeyi iimit ediyordu . Bir iyi
niyet i§ areti olarak ve Hyacinthus 'un §a§1rt1c1 mesajma ina­
mlsm diye, Attila'ya miihiir yiiziigiinii de gondermi§ti. HiQ
§iiphesiz Attila, Honoria'nm teklifini dam§manlanyla tar­
tl§IDl§tl. Bunun Attila'y1 Ravenna'ya Qekmek iQin bir tuzak
olup olmad1gm1 daha ihtiyath olanlann aklma gelmi§ olma­
hd1r. Diger yandan eger Honoria'mn mii§kiil durumu ger­
Qekse, bu durum Valentinianus iizerinde emsalsiz bir b ask1
kurma firsat1 da sunuyordu. Attila'nm cevab1, miikemmel
bir risk alma ornegiydi. Hyacinthus'a Ravenna'ya donmesi
ve prensese Herculanus ile evliliginin gerQekle§meyecegini
soylemesi talimat1 verildi. Tek bir §artla: Galla Placidia'mn
k1z1, Bati Roma 1mparatoru III. Valentinianus'un k1z karde§i
1 usta Grata Honoria, Attila'nm bir sonraki kans1 olacakti.
Honoria Hunlardan yard1m isterken, dii§iincesiz ve ak1l­
s1zca hareket etmemi§ti. Daha sonra 1 ordanes 'in iddia ede­
cegi gibi, prensesin gizli bir tutkuyla Attila'ya bagh olmas1
da miimkiin degildi. 1 ordanes , ozellikle kadmlarda onayla­
mad1g1 davram§lann kontrolsiiz tutkulardan kaynakland1-
g1m dii§iinme egilimindeydi. (Boyle durumlarda t ordanes 'in
tarihQi oldugu kadar ke§i§ oldugu da hat1rlanmaya deger­
dir.) GerQekte Honoria'mn Attila'y1 bir aile tarti§masma
bula§tirma teklifi, hanedan iQinde kendi konumunu giiQlen­
dirmek iQin iyice hesaplanm1§ bir giri§imdi. Onun durumu

224
ATT I L A ' N I N N I S A N L I S I

h e r z aman g ii i; olmu§tu. Erkek karde§inin bak1§ ai;1smdan,


Honoria hem bir tehdidi hem de bir firsat1 temsil ediyor­
du: Kocas1 ve i;ocuklanmn imparatorluk giiciinden hak iddia
edebilmelerini garantiye alma hirs1 yiiziinden Honoria bir
tehditti; oys a bir prenses ile evlenme, imparatorluga faydah
olabilecek bir miittefik saglayabilecegi ii;in de firsatt1.
Honoria, karde§inin planlannda bir pazarhk unsuru o­
larak muamele edilmeye kar§l i;1k1yordu. Her §eyden once,
Ravenna'daki saray ii;ine hapsedilmekten rahats1zd1. 429'da,
on iki ya§lill bitirdiginde hareketleri s1k1 takibat altma alm­
m1§tl. On iki ya§ , Roma hukukuna gore bir k1zm evlendirile­
bilecegi minimum ya§tl. Valentinianus'a gore, k1z karde§inin
diplomatik degeri, diigiin gecesine kadar bakire kalmas1m
gerektiriyordu. Honoria aynca annelerinin H1ristiyan inan­
cm1 tazelemesine istemeye istemeye kat1lmak zorunda bira­
k1ldi . 430'larm sonlarmda bir ara, art1k neredeyse elli ya§m­
da olan Galla Placidia, dua, orui; ve erdeme dayah bir hayat
siirmeye karar vermi§ti. Onun ii;in, iki evlilik, iki olii koca (bi­
ri imparator) ve iki yeti§kin i;ocuk (biri imparator) yeterliydi .
Galla Placidia hayatmm en zor iki y1hm C onstantinopo­
lis 'te Theodosius 'un himayesi altmda gei;irdi. Galla, 423 y1h
ba§lannda Ravenna'dan ve iivey karde§i Honorius'un iha­
net sui;lamasmdan kai;mi§tl. Theodosius'un saraymda once
imparatorun biiyiik k1z karde§i Aelia Pulcheria ile tam§tl.
4 1 3 'te o zaman on iii; ya§mda olan Pulcheria, ai;1ki;a bakire­
lik yemini ederek evliligi kenara itmi§ ve kiii;iik k1z karde§leri
Arcadia ve Marina'y1 kendisine kat1lmalan ii;in ikna etmi§ti.
Pulcheria'nm saraydaki giicii, onun bir anne veya e§ olma­
smda degil, sergiledigi dindarhk ve kutsal davalan comerti;e
te§vik etmesinde yat1yordu. C agda§ H1ristiyan tarihi;i Sozo­
menus'un hayranhk verici betimlemesinde iii; azize k1z kar­
de§in "ruhbanlara ve kiliselere cok ozen gosterdikleri; ihti­
yac ii;indeki yabanc1lara ve fakirlere kar§1 eli ai;1k olduklan"
nakledilmektedir. "Bu karde§ler genellikle birlikte yiiriiyor­
lar, giinlerini ve gecelerini birbirlerine e§lik ederek, Tann'ya
ilahiler soyleyerek gei;iriyorladi . . . Prensesler sarayda dogup
biiyiitiildiikleri halde, eglenceden ve tembellikten sakm1rlar

225
ATT I L A

ve bu tiir §eyleri kendisini bakirelige adam1§ olanlara uygun


gormezlerdi." Pulcheria, Biiyiik Saray'daki odalannda ya§a­
d1g1 siirece, saray halkmm sabah dualanna katilmalarmda
ve r;:ar§amba ve cuma giinleri orur;: tutmalannda israrc1ydi .
Pulcheria, Hiristiyan Ortodokslugun comert bir destekr;:isiy­
di ve iistelik ilahiyat konulanm tarti§mada yetenekliydi . Ak­
§amlan dini metinleri okumaktan ve metinlerden aydmlat1c1
pasajlan tart1§maktan ho§lamrdi .
Galla Placidia Ravenna'daki hayatmm sonraki donem­
lerinde, Aelia Pulcheria ornegini izleyerek, kiliseler ve ma­
nast1rlar kurdu. Yine Pulcheria gibi, Galla da H1ristiyan din
adamlanna miithi§ hayranhk duyuyordu. 446 y1lmda en ka­
rizmatik din adamlanndan biri olan Auxerre Piskoposu Ger­
manus, Bagaudaelere kar§l imparatorlugun dii§manhgm1 yu­
mu§atma r;:abas1 r;:err;:evesinde Ravenna'y1 ziyaret etti. Ger;:en
yirmi be§ y1l boyunca Germanus, bir zahit, inanr;:la iyile§tiren
ve mucizeler gerr;:ekle§tiren biri olarak biiyiik iin yapmi§tl.
Ravenna'ya karanhk r;:oktiikten sonra girerek kalabahklann
iyi dileklerinden kar;:mmay1 iimit ediyordu, fakat Galla, vatan­
da§lara biitiin gece boyunca nobet tutmalanm emretti. Ger­
manus'un geli§iyle beraber, Galla, ona r;:ok giizel hazirlanm1§ ,
nefis yiyeceklerle dolu biiyiik bir giimii§ tepsi gonderdi -pis­
koposun s1k1 diyetini dikkate ald1gmdan her §ey vejetaryendi.
Germanus, yiyecekleri U§aklanna verip tepsinin sat1lmasm1
ve paranm Ravenna'mn fakirlerine dag1t1lmas1 emrini verdi.
Germanus kar§ihk olarak, kiir;:iik ah§ap bir kap ir;:inde bir so­
mun arpa ekmegi gonderdi. Galla buna r;:ok memnun oldugu­
nu ifade etti. Bu Germanus'u §a§1rtm1§ olabilirdi: Belki boyle,
r;:ok a§m miitevaz1 bir hediye gondererek, Galla'nm herhalde
zenginligi ve imparator ailesindeki konumuyla b an§ik din­
darhgm1 ima ederek onu rahats1z etmeyi iimit etmi§ti. Eger
Germanus'un niyeti bu idiyse, ba§ans1z olmu§tU. Her zaman
kurnaz bir politikac1 olan Galla Placidia, b6yle rekabetr;:i kut­
salhk gosterisiyle nasil ba§a r;:1kacag1m biliyordu. Galla arpa
ekmegini muhafaza etti -daha sonra ekmegin mucizevi bir
§ekilde hastalan iyi ettigi s oylenmi§ti- ve agar;: tabag1 saf al­
tm bir r;:err;:eve ir;:ine monte ettirdi.

226
ATTI LA ' N I N N I S A N L I S I

Honoria'nm boyle hassasc;a ayarlanm1§ kamusal dindar­


hk ah§t1rmalanndan ho§lamyor olmas1 pek olas1 degildir. 0,
Galla'nm can s1k1c1, giinliik, zorunlu ibadet dongiisii olarak
gordiigii bu ibadetleri payla§maya mecbur edilmesine kar­
§1 c;1k1yordu. Honoria yald1zh hapishanesinin suc;unu erkek
karde§inin iistiine at1yordu, fakat i§leri oldugundan daha da
kotiile§tirmekteki ki§isel sorumlulugunu kabul ediyordu. Bir
gene; k1z olarak yakm gozetim altmdaydi. Yak1§1kh bir genci
saray muhaflzlannm arasmdan gec;irerek ic;eriye ald1gma
ili§kin siirekli dedikodu vardi. Gerc;ekte, Honoria c;ok daha
zeki c;1km1§tl. A§k1 Eugenius , onun imparatorluk miilkleriyle
ilgilenen kahyas1yd1 ve i§inden dolay1, saray1 s1k s1k ziyaret
etmesi ic;in her tiir neden vard1. Bu olayda Honoria'nm tut­
kusunun, hirsmm oniine gec;mesine miisaade etmi§ oldugu
da dii§iiniilebilir -Eugenius'un imparator babas1 olmas1 c;ok
zay1f ihtimaldi- veya ba§ka bir §ey oldu, sonradan pi§man
olacag1 iizere, on yedi ya§mdaki prenses kidemli gorevliler­
den biri tarafmdan ba§tan c;1kanldi.
Honoria art1k hamileligini gizleyemeyince ili§ki ortaya
c;1kti. Valentinianus 'un emriyle, Eugenius derhal tutukland1
ve idam edildi. Honoria alelacele C onstantinopolis'e posta­
land1 ve burada Pulcheria ve k1z karde§leri tarafmdan hi­
maye edildi . Boyle dindar arkada§ tercihi §iiphesiz maksat­
hydi . Honoria, bu iic; bakire imparatorluk mensubunun sii­
rekli kmamalanm tahammiil edilmesi giic; bulmu§ olmahdir.
Muhtemelen, bu k1zlann Theodosius Surlan dt§mda kalan
Hebdomon yakmlanndaki saraylannda, gozden uzakta tu­
tulmu§tu. Burada dogumunu yapti. Peri§ anhgma ve ac1sma
ragmen, biiyiik ihtimalle fazla sempati gormedi. Honoria c;o­
cugunu asla gormedi . Hic;bir tarihc;i onun adm1 veya kaderini
nakletmedi . Pulcheria bebekten sessizce kurtulmu§tu; biitiin
dindarhgma ragmen, Pulcheria hanedan politikalannm ne
gerektirdigini tam olarak biliyordu. Honoria seyahat edecek
kadar iyile§ir iyile§mez, ag1r koruma altmda Ravenna'ya ia­
de edildi. Orada konumu tamamen tehlikedeydi. Art1k gayri­
me§ru bir c;ocuk annesi olarak, evliligi imparatorluga faydah
olabilecek, pe§inden ko§ulan bir gelin degildi. Honoria ayn-

227
ATT I LA

ea -Valentinianus'un hiQ §ii.phesiz ac1 bir §ekilde gozlemle­


digi gibi- Pulcheria ornegini izleme ve kendini omii.r b oyu
bakire ilan etme firsatm1 da kaQ1rm1§tl.
Honoria'yla ne yapilacag1 s orunu, Eudocia'nm Huneric
ile evliligi yakla§mca yeniden ortaya Qlkti . Muhtemelen dii.­
gii.nii.n 45 1 'de Eudocia on iki ya§ml tamamlaymca yap1lmas1
planlamyordu. Valentinianus, k1zmm evliligini hiQbir §eyin
golgelememesinde kararhydi. Sorunlu k1z karde§ini evlendi­
rip Ravenna'dan gondermeyi ii.mit ediyordu. Onun iQin, Her­
culanus'u kabul etmesini israrla talep ediyordu . Honoria,
mii.stakbel kocasmm, silik, hirss1z ve Qekici olmamasma iti­
raz ediyor, Herculanus'un ismine kar§m, hiQte Hercules gibi
olmad1gmdan §ikayet ediyordu. Evliligin tamamlanmasmda
israr eden amans1z karde§i kar§1smda, Attila'ya ba§vurdu.
Attila'mn cevabm1 hiQ tahmin etmemi§ti. ! ordanes 'in ii.stii.
kapah imalarma kar§m, Honoria'nm kendisini Attila'nm
e§lerinden birisi olarak tahayyii.l etmesi ihtimal dahilinde
degildir. Onu, Bii.yii.k Macar Ovasmm gii.r Qimenlerinin or­
tasmda hayatmdan memnun olarak ya§ arken veya konfor­
lu ah§ap salonunda dokuma i§lerine nezaret eden Erecan'la
birlikte oldugunu tasavvur etmek gii.Qtii.r. Aynca, Galla'mn
ibadetlerinden hiQ ho§lanmamasma kar§m, H1ristiyan olma­
yan biriyle evlenmeye hazir oldugunu soylemek de mii.mkii.n
degildir.
Honoria'mn Hunlarla ili§kisinin haberleri Ravenna'ya
ula§tlgmda Valentinianus , ofkeden kopii.rii.yordu. ! dam edil­
meden once i§kenceden geQirilen Hyacinthus, Honoria'nm
Attila'ya gonderdigi mesajm detaylanm itiraf etti . K1sa bir
sure sonra (olii.mcii.l binicilik kazasmdan yakla§ik bir ay on­
ce, 450 yih yazmda) Attila'nm Honoria'mn kans1 olacagm1
iddia ettigini Theodosius da ogrenmi§ti. Pulcheria muhte­
melen §a§1rmad1; Qii.nkii. Honoria'y1 C onstantinopolis'e zo­
raki ziyaretinden hatirhyordu. Pulcheria'nm Honoria'mn
inatQ1 ve gii.nahkar bir kadm oldugunu ciddiyetle soyledigi
insamn goz onii.ne gelebiliyor. Theodosius' a gore, Honoria'y1
korumak, Hunlara sava§ iQin mazeret vermek anlamma ge­
liyordu, o halde gozden pkanlabilirdi. Valentinianus kabul

228
ATT I LA ' N I N N I S A N L I S I

etti. K1z karde§ine e§yas1m toplamasm1 v e Tuna'nm diger


yakasmdaki yeni kocasma gitmek iQin hazirlanmas1 emrini
verdi .
Honoria i§in bu noktaya gelecegini katiyen dii§iinmemi§ ­
ti . Muhtemelen b i r manastira girmek v e hayatmm geri kala­
mm bir manastirda iffetle ya§amak iQin ve b elki de Hercula­
nus ile evlenmek iQin yalvardi. HiQbir §ey Valentinianus'u et­
kilemedi; art1k Honoria'mn sozlerine inanm1yordu. Ona go­
re, Honoria'nm Attila'ya ba§vurmas1, imparatorluk ailesine
bir ihanetti. Bu, Galla Placidia iQin QOk fazlaydi. !ki Qocugu
arasmdaki §iddetli kavga art1k QOk ileri gitmi§ti. Valentinia­
nus 'u k1z karde§ini a§ag1lasm diye imparatorluk makamma
Q1karmam1§tl . Galla, k1zmm iQine dii§tiigii durumu da kotii
bir diplomasi ornegi olarak goriiyordu . Honoria'mn Raven­
na'dan gonderilmesinin, Attila tarafmdan imparatorlugun
her ne p ahasma olursa olsun Qat1§madan sakmd1gma dair
makbul bir kamt olarak gorii l mesi riski vardi . �ayet Attila,
Honoria'nm cezaland1nlmasm1 zay1fhk olarak alg1larsa, o
zaman Valentinianus tarn da sakmmaya Qah§t1g1 sald1ny1
te§vik etme riskiyle kar§l kar§iya kalabilirdi. Galla ogluna
dii§mana odiin vererek sava§tan kaQmmamn her zaman ba­
rl§l garanti etmedigini, bazen sava§l h1zlandird1gm1 kurnaz­
ca soylemi§ olmah.
Sonunda Valentinianus yumu§adi. K1z karde§ine kar­
§1 koyabilirdi ama annesine degil. Honoria, Herculanus ile
evlendirilmesi §art1yla Galla'nm gozetimine verildi ve ! tal­
yan ta§rasmm nezih lo§lugu iQinde ya§ adi. Bu olay, Kas1m
450'de Roma'da oliimiinden once, QOCuklan iQin yapt1g1 son
miidahalelerden birisiydi. !ki y1l sonra Valentinianus, Her­
culanus' a onurs al konsiilliik makamm1 bah§etti. 0 zamana
kadar, Honoria'nm, her zaman sabirh bir kocayla can s1k1-
c1 bir mevcudiyete kendisini ah§t1rm1§ olmas1 umuluyordu.
Honoria, biisbiitiin tekdiize bir evliligin faydalanm takdir
etmeye ba§lam1§ bile olabilirdi.

229
21

TARAFLARIN B E LiRLENME S i

Attila, Honoria iistiinde hak iddia etmeyi siirdiirdii. Ona


kahrsa, miihiir yiiziigiinii hediye etmesi ve yard1m i9in ba§­
vurmas1, Honoria'nm evlilik anla§masma istekli oldugunun
kamt1ydi. Arzulanmn pe§inden gitmesi, sadece bask1c1 kar­
de§inin zorbahklan ve miidahaleci annesinin dini 9ekince­
leri yiiziinden engellenmi§ti. Attila'nm iddiasma gore, Ho­
noria'nm kalbinde halii Hunlann liderinin e§i olma arzusu
vardi. 450 y1h sonbahannda ni§anm ilam i9in Ravenna'ya
el9i gonderilmesi, iiziintiilii prenses adma bir ricaydi . El9i­
ler, imparatorun k1z karde§i Honoria'nm da Batl Roma tm­
paratorlugunun ortak hiikiimdan olarak tanmmas1 gerekti­
gini ilan ettiler. Bu talepler, Valentinianus i9in kabul edil­
mesi imkans1z olsun diye planlanmi§tl. Hie §iiphesiz Attila,
Honoria'nm art1k Herculanus ile evli oldugunun pekalii far­
kmdaydi. Aym §ekilde, Attila'nm imparatorluk veraset siste­
mindeki diizenlemelere ili§kin temel k1s1tlamalan (bir kadm
Roma t mparatorlugunu yonetemezdi) bilmedigini dii§iinmek
i9in bir neden yok. Elbette sarayda gii9lii kadmlar her zaman
vard1, ozellikle imparatorlann e§leri, k1z karde§leri ve anne­
leri, fakat bunlann hi9birisi resmi olarak imparator s1fatm1
iistlenmi§ de�illerdi . Priscus'un eserinin 450 y1h ba§lanna
ait dokuz boliim halinde diizenlenmi§ olan k1smmda, Valen­
tinianus 'un cevab1 k1saca §6yle not edilir: "Bat1 Romahlar,
Honoria'nm bir ba§kasma verildigi i9in Attila ile evleneme­
yecegini" ve iyi bilinen "Roma tmparatorlugunda hiikiimdar­
hk hakkmm erkeklerde oldugunu ve kadmlara verilmedigi"
kurahm tekrar ettiler. Valentinianus ile bu yaz1§malar sii­
rerken, Hun el9ileri C onstantinopolis 'te Biiyiik Saray'a da

230
TA R A F L A R I N B E L I R L E N M E S I

geldiler. Bu elQiler de kas1th olarak z1tla§ma niyetindeydiler,


Qiinkii amaQlan yeni Dogu Roma 1mparatoru Marcianus'a
meydan okumakti.
Marcianus 'un aniden iktidara yiikseli§ini QOk az ki§i tah­
min edebilirdi . Theodosius'un 450 y1lmm temmuz ay1 sonun­
da geQirdigi binicilik kazasmdan k1sa bir sure sonra, ac1ma­
s1z bir Qeki§me muhtemel goriiniiyordu. \: iinkii belli bir ha­
lef yoktu : Theodosius'un k1z karde§leri kendilerini bekiirete
adam1§lard1; Flaccilla adh bir k1z1 yirmi yll once QOCukken
olmii§tii; digeri Licinia Eudoxia da III. Valentinianus'un e­
§iydi . Kirkh ya§larmm sonunda ve s aghkh olan Theodosius
iktidan payla§may1 daha dii§iinmemi§ti. Aslmda, dogrudan
bir erkek viirisin veya bir ortak imp aratorun olmad1g1 du­
rumda, Valentinianus , geride kalan imparator olarak 423 'te
amcas1 Honorius'un oliimiinen sonra k1sa bir siireligine The­
odosius 'un yapt1g1 gibi, hem Dogu'nun hem de Bat1'nm hii­
kiimdanydi. Fakat Valentinianus'un ihtiraslan her ne olursa
olsun, bir Hun sald1ns1 tehdidi , Roma 1 mparatorlugunu ye­
niden birle§tirme riiyasmm siyasi bir gerQeklige donii§tii­
riilmesinin imkiins1z oldugu anlamma geliyordu.
Ortak Qlkarlan kovalayan giiQlii bir koalisyon Constan­
tino-polis 'te taht krizini onlemek iQin h1zh davrandi. Valen­
tinianus 'un iddiasm1 gormezden gelme ve ellili ya§larmm
sonunda emekli, k1demli bir subay1 destekleme konusunda
anla§tilar. Yiiz yll sonra yaz1lm1§ k1sa ve ruhsuz bir anlat1ya
gore , Marcianus "uzun ve diiz kir s aQlan ve §i§ ayaklan olan
uzun boylu bir adamdi." Onu cazip bir namzet haline geti­
ren tarn da, bu belirgin bir ozelliginin olmamas1 durumuy­
du. 0- zerinde uzla§llm1§ ba§ka adaylar gibi, geni§ bir siyasi
yelpazeden destek alm1§t1. Marcianus'a arka Qlkanlann her
biri, kendi adamlanm etkileyebileceklerine inamyorlar veya
en azmdan onun tahta yiikseli§inin kendi konumlan tehdit
etmeyecegini dii§iiniiyorlardi. Marcianus'un en giiQlii des­
tekQileri arasmda, kldemli generaller Flavius Aspar ve Flavi­
us Zeno vardi. Marcianus on be§ yll Aspar'm ozel taklmmda
hizmet etmi§ti ve 430'lu y1llann b a§mda Vandallara kar§l ilk
seferinde b eraberdiler. 447'de Theodosius tarafmdan haks1z-

231
ATT I L A

ea komuta kademesinden uzakla11t1nlan Aspar i�in Marcia­


nus 'u desteklemek, sarayda niifuzlu bir konuma geri donii§
imkamydi. Aspar aynca kendisini dinleyen herkese -Theodo­
sius ile fikir aynhklan bir yana- miiteveffa imparatorun bu
durumda ne isteyecegini bildigini iddia ediyordu. Aspar'rn
anlatt1g1 imparatorun oliim do§egi manzarasrna gore, yarah
Theodosius , Marcianus'a donmii§ ve "Benden sonra impara­
torlugu senin yonetmen gerektigi a�1k,' diye f1slldam111ti.
Theodosius 'un arzulannrn ne oldugu bilinemese de, Ze­
no'nun destegi belirleyici olmu§tu. Zeno, Dogu srnmndaki
imparatorluk askerlerinin komutam olarak, yeni bir impa­
ratoru tahta �1karacak veya tahttan indirecek askeri niifuza
sahipti . 440'lann sonunda Theodosius, Zenon'un sadaka­
tinden giderek ku11kulamr olmu§tU. Attila'nm hikayesine ne
kadar inamlabilecegi §iipheliyse de belli ki Zeno, imparator
ile Attila'nm sekreteri ( 1 talyan) C onstantius arasmda yap1-
lan evlilik anla§mas1m engellemekten sorumlu tutuluyordu.
Buna ragmen, Attila'nrn Maximinus'a Zeno'nun imparatoru
tehdit eden iist diizey §ahsiyetler arasmda olabilecegini ima
etmesi, bir kez daha Hun hiikiimdannm, imparatorluk poli­
tikalan hakkmdaki yakrn bilgisini ortaya koyuyordu. Theo­
dosius 450 yilmm ba§rnda, Zeno'nun bir isyan haz1rhgmda
olduguna ikna olmu11tu. t mparator beklenmedik oliimiinden
birka� ay once, sadakatsizliklerinden §iiphelendigi askeri
iislere ve birliklere kar111 onleyici bir darbe i�in gizli hazir­
hklara ba§ladi. Theodosius'un oliimciil dii§ii§ii, ciddi bir
i� sava§a donii§ecek geli§meyi onledi . Zeno, Marcianus'un
yiik seli§ini desteklerken, dovii§mek zorunda kalmadan im­
paratorluk politikalanmn belirlenmesinde soz sahibi olma
firsatm1 ele ge�irdi .
Marcianus 'un iktidara ani yiikseli§inde anahtar oyuncu
elli bir ya§rndaki b akire prenses Pulcheria olmu§tu. Pulc­
heria, Theodosius hanedamnrn dii§ii§iinii ve onunla birlikte
kendi niifuzunun golgede kalmasrn1 onlemek i�in harekete
ge�ti. Marcianus ile evlenerek onun hedefine ula§mas1m ka­
bul etti. 25 Agustos 450'de diigiinlerinden kisa bir siire once,
Marcianus ve Pulcheria, Hebdomon'da askerlerin kar111srna

232
TA R A F LA R I N B E L I R L E N M E S I

c1kt1lar. Birbirine kenetlenmi§ kalkan duvanyla perdelenen


Pulcheria, Marcianus'a hiikiimdarhk tac1m ve mor kaftam
sundu. Roma imparatorluk tarihinde, imparatorluk ni§an­
lan ilk kez bir kadm tarafmdan b ah§ediliyordu. Biitiin an­
lat1lar aym §eyi soylemiyor -ciinkii b azilanna gore, Pulche­
ria'mn rolii kaydedilmeyecek kadar can s1kic1yd1. (Gelecekte
k1demli bir imparatorun olmad1g1 durumda, tac giydirme
toreni C onstantinopolis patrigi tarafmdan yonetilecekti.)
Tezahiirat sesine ve silah §ak1rtilanmn cmlamalan arasm­
da askerler birlik sancaklanm yava§ yava§ yeni imparato­
run §erefine kaldird1lar. Art1k morlara biiriin en Marcianus,
kalabahk tarafmdan dikkatle prova edilmi§ tezahiiratla se­
lamlamyordu: "Muzaffer ol dindar imparator, sen kutsalsm!
Seni Tann gonderdi , Tann seni koruyacak! 1 sa'ya tapan sen,
her zaman muzaffersin ! Tann , H1ristiyan imparatorlugu go­
zetecek ! " Marcianus, Pulcheria ile birlikteliginde cinselligin
olmayacagm1 kabul etti -balay1 ve evlilik yatag1 olmayacak­
t1- Constantinopolis 'teki imparatorluk darphanesinde evli­
liklerini kutlamak icin bas1lan bir altm sikke, mutlu cifti el
s1k1§irken gosteriyordu. Aralannda, Pulcheria'mn ebedi iffe­
tinin tetikte muhaf1z1 t sa duruyordu. Her zaman oldugu gibi
§iipheciler vard1 : Yiiksek sosyete dedikodulan, Pulcheria'mn
sonunda tutkulanna yenik dii§tiigiine ve bekaret yeminin­
den otuz yedi y1l sonra tutkulannm fena halde serbest kal­
d1gma k1s k1s giiliiyordu.
Marcianus'un tahta c1k1§1 ilan edildikten k1sa bir siire
sonra imparatorluk ba§kentine gelen Hun delegasyonu, yeni
imparatorluk rejiminin, sekiz ay once Anatolius ve Nomus
tarafmdan miizakere edilen ban§ anla§masma ili§kin yii­
kiimliiliiklerini smama amachydi. Elcilerin sadece bir tale­
bi vard1: Ac1kca "Theodosius'un odemeyi kabul ettigi hara­
cm" teslim edilmesini istediler. Hun elcileri sert bir cevapla
kar§1la§tilar. Priscus tarafmdan nakledildigine gore, "Dogu
Romahlar, Theodosius'un odemeyi kabul ettigi harac1 ver­
meyeceklerini, §ayet Attila ban§l koruyacaksa ona hediyeler
verilecegini, fakat sava§ tehdidinde bulunursa, o zaman, At­
tila'nm ordusundan hie de daha zay1f olmayan askerler ve

233
ATT I L A

teyhizatlarla ona kar111 sefere ylkacaklanm soylediler." Ge­


nellikle samld1g1 gibi, Marcianus'un cevab1, Theodosius 'un
Tuna politikasmm umurs amaz ve kay1ts1z bir reddi degildi .
Daha ziyade, tehlikede olan Roma ve Hun imparatorluklan
arasmdaki ili§kiyi tammlayan diplomatik dildi. Kuzey sm1-
nnda ban111 satm alma politikas1 ne kadar tart111mah olurs a
olsun, Theodosius, Hunlara yap1lan 6demenin "haray" olarak
adland1nlmasm1 asla kabul etmemi§ti . Roma imp aratoru,
Attila'ya boyun egen birisi degildi. ! mp aratorluk hazinesin­
den yllhk olarak odenen fonlar, bat1 imparatorluk ordusun­
da onursal generallik riitbesini elinde bulunduran yab anc1
bir hiikiimdara verilen "hediyeler"di.
Dolay1s1yla Attila'nm talepleri kar111smda, Marcianus
herhangi bir miktar haray 6demeyi reddetti, fakat hediye­
ler gondermeyi 6nerdi . Giice giiyle kar111hk vermeye hazir
oldugu iddias1, almgan bir sava§ ilanmdan yok yeni bir tur
g6rii§me ba§latmaya dair bir te11ebbiistii . Amac1 zorlamak
iyin zamanlama iyiydi ve s akmcah degildi. Y1lm ba§mda At­
tila'nm vermeye hazir oldugu tavizler, art1k B at1'ya yeni bir
Hun sald1ns1 kar111smda, Tuna smirmda istikran s aglama­
y1 amaylayan zorunlu 6nlemler olarak goriilebilirdi. � ayet,
Honoria'ya gittikye artan ilgisinin gosterecegi gibi, Attila
Galya'da veya ! talya'da sefere y1kmay1 planlam111sa ve o hal­
de daha fazla pazarhga ay1k olabilirdi . Nihayetinde, Roma
imparatorlan gibi, Attila da aym anda iki cephede birden
sava11maktan sakmmay1 arzu ederdi.
Marcianus'un dogru diplomatik terminoloji kullamlma­
sm1 kesin olarak vurgulayan cevab1 hiybir sonuy vermedi.
Attila sava§a gitmeye yoktan karar vermi§ti . Bu bak1§ ay1sm­
dan, 450 y1hmn sonbaharmda Ravenna'ya ve C onstantinopo­
lis'e e§ zamanh elyi gonderme bir ba11an olmu11tu. Elyilerin
k111k1rt1c1 teklifleri tahmin edilebilecegi gibi reddedilmi§ti.
Honoria iyin iki kez evlenmek veya imparatorluk yonetimine
ortak olmak imkans1zd1. Hiybir Roma imparatoru, Hunlara
haray 6denmesini asla tasvip etmezdi. Attila, Valentinianus
ve Marcianus'u taleplerini goz ard1 etmeye zorlayarak, s ava§
iyin mazeret iiretmi§ti. Priscus' a gore, geriye s adece Hun or-

234
TARA F LAR I N B E L I R L E N M E S I

dusunun doguya m 1 bat1ya m 1 ilerleyecegine karar vermek


kalm1§t1: "Attila'mn zihni ikiye bOliinmii§tii ve kime ilk sald1-
racag1 konusunda tamamen karars1zd1, fakat daha biiyiik sa­
va§ a oncelik vermek ve Bat1'ya harekete geQmek en iyisi gibi
goriiniiyordu. Orada sadece Romahlara kar§l degil Gotlara
kar§l da sava§acakti . . . Honoria'y1 ve zenginligini kazanmak
iQin Romahlara kar§l, Geiseric'in minnetini kazanmak iQin
Gotlara kar§1 sava§acakti."
E rtesi y1lm ba§mda Attila sefer iQin hazirhk yap arken,
B at1'ya elQiler gondermeye devam ediyordu. Ocak veya �u­
b at 45 1 'de Ravenna'da bir Hun elQisi Attila'nm talebini tek­
rar etti : Honoria'nm imp aratorluk erkinde p ay sahibi oldu­
gu Valentinianus tarafmdan kabul edilmeliydi ve Valentini­
anus hiQ gecikmeden B at1 ! mparatorlugunun yansm1 ona
teslim etmeliydi . ElQi, Honoria'nm Herculanus ile evlen­
meye zorlanmadan once Attila ile ni§ anland1g1m da iddi­
a ediyordu . Ni§anm delili Honoria'nm miihiir yiiziigiiydii .
Hyacinthus bu yiiziigii Attila'ya vermi§ti ve elQi §imdi geri
Valentinianu s ' a takdim ediyordu . HiQ ku§kusuz imparator
yiiziigiin k1z karde§ine ait oldugunu gordii , ancak yiizii­
giin evlilik alameti olarak kabul edilmesini elbette reddet­
ti . B elki de art1k s ava§ kaQ1mlmaz goriiniirken, Honoria'y1
Tuna'nm kar§l yakasma gondermedigi iQin pi§man oldu.
Ki§isel duygulan ne olurs a olsun Valentinianus 'un, elQinin
iddialanm reddetmekten ba§ka bir seQenegi yoktu. S ava­
§a dogru gidilirken Attila'nm hedefinin Galya'daki Gotlara
s ald1rmak oldugunu soyleyen ve "anla§mazhg1 Theodoric
ile oldugu iQin . . . imp aratorlukla do stane ili§kileri hiQbir
§ ekilde bozmak istemiyor," diyen ikinci bir elQinin onu ikna
etmesi pek de miimkiin degildi. Hun ordusunun harekete
geQmesine yakm, gonderilen iiQiincii bir delegasyona ba§­
kanhk eden elQi, herhangi bir diplomatik nezakete aldm§
etmedi . S adece Valentinianus'u bilgilendiriyordu. "B enim
arac1hg1mla senin ve benim efendim Attila, kendisi iQin bir
s aray haz1rlayasm diye talimat gonderdi. "
ElQiler s erisinin ciddi b i r mant1g1 vardi. Attila'nm ni­
yetine dair Qeli§kili i§aretler gondererek kaybedecegi bir

235
ATT I L A

§ey yoktu . Ravenna'da e n ufak b i r tereddiide yol agacak


herhangi bir § ey Hunlarm yararma olacakti . 1 ordanes ' e go­
re , "biiyiik barb arhgmm altmda Attila olgiilii bir adamd1
ve sava§a giri§meden once diplomatik sava§ veriyordu . " En
onemlisi Attila, Romahlar ile Gotlar arasmda bir ittifak1
geciktirmeye ve miimkiinse engellemeye gah§iyordu . B u ba­
kl§ ag1smdan, Valentinianus 'un ki§isel olarak kar§l kar§iya
kald1g1 tehlikeyi vurgulamak hayatiydi . Attila'mn Honoria
ile evlendirilmek igin miikerrer iddialan ve imp aratorluk
saraym1 i§gal etme tehdidi bu yiizdendi . Kuzey 1 talya 'da bir
Hun sald1ns1 ri ski, Valentinianus'u Galya'ya takviye kuv­
vet gonderme konusunda isteksizle§tirebilirdi . Askerlerini
Alplerin kuzeyb at1smdaki dii§manla agresif miicadeleye
sokmaktansa, dag gegitlerini korumay1 tercih edebilirdi. 0
halde, Gotlar yenilirse, Hunlarm Ravenna iizerine yiiriime­
leri engellenebilirdi .
Aetius, Romahlarm Galya'dan geri gekilmesine kar§l g1-
k1yordu. Theodoric'in Gotlanm tek ba§lanna sava§maya
terk etme riskine girmeye degmezdi. Gotlar yenilirse, Roma
1mparatorlugu, hala Hunlarla ugra§mak zorunda kalacakti.
Attila'nm seferi, Gotlar iizerine tek bir sald1nyla smirh kal­
mayacakt1; Galya'nm ha.la imparatorluga bagh olan biiyiik
kesimi de tahrip edilecekti. Hunlar geri gekilseler bile, At­
tila'nm sald1ns1yla harabeye donen ta§rada, imparatorluk
otoritesini tekrar kurmak igin yine biiyiik bir askeri operas­
yon gerekecekti. Elbette Gotlann, Hunlan yenme § ans1 da
vardi. Bu da, Aetius ' a gore, Galya'daki Roma yonetiminin so­
nu anlamma gelecekti. Theodoric kesinlikle topraklanm ge­
ni§letmek igin harekete gegecekti. Romahlar, Hunlara kar§l
Gotlarla birlikte sava§1rlarsa, o zaman Gotlan kontrol etmek
daha kolay olacakti. Roma ordusu heniiz yerindeyken b az1
anla§malara vanlabilirdi. 1 §ler nasil giderse gitsin, Valenti­
nianus'un tarafs1z kalmas1 miimkiin olmayacakti. Aetius'un
gorii § iine gore, Attila'nm veya Theodoric'in muzaffer oldu­
gunu gormek Romahlann g1kanna degildi. Fazla z aman da
yoktu. 45 1 yilmm Mart ayi sonuna dogru Hun ordusu art1k
harekete gegmi§ti. Eger Gotlarla bir anla§ma yapilacaksa, o

236
TA R A F LA R I N B E L I R L E N M E S I

zaman teklifin hemen sunulmas1 gerekiyordu. Valentinianus


goniilsiizce kabul etti. Ger1,tekte hi1,t secenegi yoktu. Bir Hun
i§galinin muhtemel sonucuna ili§kin gorii§ii ne olursa olsun,
Aetius'un kendi ba§ma hareket edebileceginin de farkmda
olmahydi. Bu, biitiin en tehlikeli senaryoydu. Aetius Gotlara
veya hatta Hunlara katllabilir ve imparatorluga kar§1 gelebi­
lirdi. Valentinianus'un iktidan, yirmi be§ y1l once, Aetius 'un
Kuzey ! talya'ya bir Hun ordusu getirmesiyle ba§lam1§tl . ! k­
tidanmn aym §ekilde sona ermesine izin vermeye hi1,t niyeti
yoktu.
Theodoric'e ittifak teklifi, Valentinianus'un ald1g1 en o­
nemli siyasi kararlanndan biriydi : Karar, Valentinianus'u
Got devletinin daimiligini tammaya zorladi. Geiseric ile ili§­
kilerinde oldugu gibi, bir zamanlar imparatorlugun par1,tas1
olan topraklan art1k kontrol edemeyecegini kabullenmeye
zorlandi . Gotlar, gittik1,te biiyiiyen barb ar tehdidine kar§l Ro­
mahlar ile birlikte dovii§meye 1,tagnldi.

lmparator Valentinianus 'tan, Gotlann Kralt


Theodoric'e.
Bizler milletlerin en cesuru olarak, biitiin yeryiiziinii
kolele§tirmeyi arzulayan bu evrensel despota kar§l
birle§memizin iyi olacagm1 dii§iiniiyoruz. Attila'nm
sava§ i1,tin gerek1,teye ihtiyac1 yoktur, her ne yaparsa
hakh oldugunu dii§iiniir. Hirsmm ol1,tiisii giiciidiir;
kibri smirs1zdir, hem hukuku hem de dini hor goren
Attila, kendisini e§yamn tabi diizenine bile dii§man
olarak gosteriyor. Attila herkesin nefretini hak ediyor,
1,tiinkii o herkesin ortak dii§mamdir. . . Boyle bir kibrin
cezas1z kalmasma izin verebilir misiniz? Askeri bir
giil,( oldugunuz i1,tin, bize katllarak kendi s1kmtllan­
mzla yiizle§in.

Baz1 §eyler temelden degi§mi§ti. Valentinianus'un


Theo-doric'e mesaj1, bir iistiin disiplinsiz bir asta kii1,tiim­
seyerek emir vermeye tenezziil etmesi bi1,timinde degil, e§it
§ artlardaki iki hiikiimdann uluslararas1 diplomasi dilinde
ifade edildi. Galya'nm savunmas1 art1k, Roma askeri giiciine

237
ATT I L A

oldugu kadar, Gotlann iyi niyetine d e baghyd1. Valentinia­


nus' a, degerli bir dost ve miittefik olarak Theodoric' e yard1m
ii;:in miiracaat etmek, ba§h ba§ma bir yenilgi gibi goriiniiyor
olmahyd1. Sadece Attila ve Aetius korkusu, B at1 Roma im­
paratorunun, imparatorluk gururunu bir kenara biraktira­
bilirdi.

238
22

S AVA � D UMANI

B u siralarda BelQika'da, (Maastricht yakmlarmda, modern


Briiksel'in yakla§Ik seksen kilometre dogusundaki) Tonge­
ren'in piskoposu Servatius 1talya'ya yapt1g1 hac ziyaretinden
dondii . BirkaQ ay once, biitiin gece dualar etmesine, oruca ve
gozya§lanna kar§m, Hunlarm Roma 1mparatorlugu iizerine
yiirii m elerinin onlenmesi iQin Tann'ya yapt1g1 yakan§a tat­
min edici bir cevap alamami§tl. Durumdan ho§nutsuz olan
Servatius davasm1 Roma'ya ta§1maya ve Aziz Petrus tapma­
gmda yetkin bir cevap aramaya karar verdi. Yogun oruQlar­
dan sonra, nihayet havariden pek de sempatik olmayan bir
cevap kendisine bag1§land1:

"1 ns anlarm en kutsah, niQin beni rahats1z ediyorsun?


Bak! Tann Hunlann Galya'y1 i§gal edecegine ve Gal­
ya'nm sanki sert bir f1rtmaya tutulmu§Qasma tahrip
edilecegine degi§tirilemez bir §ekilde karar vermi§tir.
�imdi §U talimatlan izle. Acele geri don ve yurdunu
diizene sok, mezanm haz1rla ve defin kefenini hazir­
lat! Bak! Ruhun bedenini terk edince, Galya'da Hunla­
rm yapt1klan kotii i§leri gozlerin gormeyecek. Cenab1-
hak boyle konu§tu."

Servatius kendisine emredilenleri yerine getirdi. G abucak


yurdu Tongeren'e doniip oliimiinden once gerekli hazirhkla­
n yaptl. Servatius aglayarak inanQh hem§erilerine bir daha
kendisini goremeyeceklerini soyledi. Hem§erilerinin, "Bizi
birakma ey kutsal peder; bizi unutma, yiice QOban" diyen yal­
van§lan onu yolundan dondiirmedi. C emaate s1rtm1 donen

239
ATT I LA

Servatius yiiz otuz kilometre kuzeye Utrecht'e gitti ve kisa


sure sonra orada s1tmadan oldii. Kendisine gelen ilahi tali­
mata sorgusuz itaat etmek suretiyle Aziz Servatius , Tonge­
ren'i terk ederek yiiz altm1§ kilometre giineyden ge�ip giden
Hunlardan kenti korumu§tU
Biitiin kentler Tongeren kadar kutsanm1§ degillerdi. Ren
sm1nnm yakla§1k yiiz elli kilometre bat1smda yer alan Metz,
ilk H1ristiyan §ehit Stephen'a adanan bir §apel d1§mda ta­
mamen tahrip edildi. Bu, kentteki inan�h bir H1ristiyan'm
ongoriisiinii teyit ediyordu. Bu adam, Hun saldmsmdan on­
ce riiyasmda Stephen'1, havari Petrus ve Paulus ile ate§li bir
§ekilde tart1§1rlarken gormii§tii. Bu biiyiik azizler, Metz'in
kurtanlmas1 i�in Stephen'm yapt1g1 ricay1 geri l(evirmi§ler­
di: "<;iinkii halkm giinahlan artm1§ , kotiiliiklerinin yanklSl
Tann'mn huzuruna kadar ula§ml§tl; bu yiizden kent alevler
tarafmdan yutulacakt1." Bir ayncahk olarak Stephen' a ada­
nan §apelin korunmas1 konusunda hemfikir oldular. Metz' in
yakla§tk yiiz elli kilometre b at1smdaki Reims'de yagma ve
katliam kentin piskoposu Nicasius tarafmdan durdurulabil­
di. Piskopos bakire k1z karde§iyle birlikte kentin katedrali­
nin kap1s1 oniinde ! ncil okurken oldiiriildii. Mezmurlar l l 9'u
yirmi be§inci ayetin ba§lang1cm1 -adhaesit pavimento ani­
ma mea -"toza topraga serildim"- okurken Nicasius'un ba§l
vuruldu. Piskoposun kesik ba§1 katedralin merdiveninden
yuvarlamrken, vivifica me, Domine, secundum verbum tu­
um -"soziin uyannca ya§am ver bana Tannm"- diye soylen­
digi ve ayeti tamamlad1g1 duyuldu. Aziz Nicasius'un konu­
§an ba§l, Hunlan korkutmaya ve kenti terk etmelerine yetti .
Biitiin azizler davalan i1tin olmek zorunda kalmad1lar.
Lutetia'da (§imdi Paris) genl( bakire Genovesa (veya Gene­
vieve) halka kenti terk etmemeleri i1tin yalvanyordu. (bak1-
mz, Resim 6) Dua ve oru1tla kentin giivenligi saglanabilirdi.
Kadmlar inandilar ve kocalanm kentten aynlmamalan i1tin
ikna ettiler. Kent Hunlann goziinden ka1t1p kurtuldugu za­
man bakireye olan inan1tlan tas dik edilmi§ oldu. Sadece ko­
tii niyetliler, Genevieve'in ba§ansmdan §iiphelenebilirlerdi.
Lutetia'nm Attila'nm Orta Galya'ya giden rotasmm bir hayli

240
SAVA� D U M A N I

uzagmda olduguna i§aret edilebilir. Kent, Metz veya Reims


gibi biiyiik bir 6diil degildi. 5. yiizy1lm ortasma gelindigin­
de Lutetia, Seine Nehrinin ortasmdaki sel b askmma egilimli
bir ada iizerinde toplanm1§ zay1f bir yerle§imdi -§imdi Not­
re Dame Katedralinin bakim oldugu modern t le de la Cite.
Biitiin yiiceligine kar§m, Azize Genevieve'in Attila'y1 esas
hedeflerinden saptird1g1 soylenemez. Hunlar, Paris iizerine
yiiriimiiyorlardi .
Buna mukabil (Reims 'in yiiz on kilometre giineyindeki)
Troyes 'in piskoposu Lupus , Hunlar kentine sald1rmaya ha­
z1rlamrken, onlarla ugra§mak zorunda kalmi§tl. Dua ve o­
rui;:tan sonra Lupus bizzat Attila ile yiiz yiize g6rii§mek ii;:in
kent di§ma i;:1kti. "Kimsin sen?" diye sordu Lupus korkusuz­
ca. Attila ai;:1k bir 1ncil referans1yla, "Ben Attila, Tann'nm
kirbac1' diye cevap verdi . Tovbekar piskoposun kent halkm1
giinaha girmekten ahkoyamad1g1 ii;:in duydugu utani;:la dolu
cevab1 agird1 : "Ben de Lupus, Tann'nm siiriisiinii yok eden
ki§i, ve benim Tann'nm kirbacma ihtiyac1m var." Aziz Lu­
pus'un ali;:akgoniilliigii kenti kurtarmak ii;:in yeterli olmu§tu.
Kap1lar Hunlan ii;:eri almak ii;:in ai;:lld1, "fakat Hunlar Tann
tarafmdan korle§tirildiler ve bir kap1dan girip digerinden
i;:1karak gei;:ip gittiler, ne herhangi kimseyi gordiiler ne de za­
rar verdiler."
Biitiin bu etkileyici ve sarsllmaz dindarhk hikayelerin­
de Attila, biitiiniiyle H1ristiyan bir diinya ii;:ine i;:ekilmekte­
dir. Attila, Lupus' a oviiniirken, flagellum dei'dir -Tann'nm
kirbac1- bu ortai;:ag ve Ronesans literatiiriin de onunla en
i;:ok ili§kilendirilen deyimdir. � ogu Hlristiyan ii;:in -hem bu
onemde ya§ayanlar hem de daha sonralan azizlerin haya­
tmdaki bu zaferleri kutlayanlar ii;:in- Hunlann i§gali, Tann
tarafmdan Orta Galya'nm giinahkar kentlerine bir ceza ola­
rak gonderilmi§ti. 7 . yiizyllda yazan t spanyol filozof ve ila­
hiyati;:1 Sevillah 1 sedorus , Attila'nm saldmlanmn H1ristiyan
diinyay1 yol getirmek isteyen Tann'nm plammn bir pari;:a­
s1 oldugunu savunuyordu. Hunlar, giinahkarlan dovmek ve
"onlan i;:agm yanh§lanndan ve arzulanndan geri donmeye
zorlamak" ii;:in gonderilmi§ "tannsal gazabm sopas1ydllar"

241
AT T I L A

-virga furoris dei. Uzun zaman once Eski Ahit peygamberi


! §aya, giinahkar t sraillileri Tann'nm hakh gazab1yla tehdit
etmi§ti : "Kar§l konulmaz kirb ac gecerken, onun altmda ezi­
leceksiniz." Pek cok inanch Hiristiyan icin 5 . yiizy1ldaki olay­
lar, t ncil'de ortaya konulan modeli izlemeye devam ediyordu .
Tarih, tannsal olarak vahiy ediliyordu . Her §eye kadir olan
Tann'nm kararlan, kat1 oruc , dua ve gece boyu ibadet dii­
zenine tahammiil edebilen kuts al azmhga bildirilebiliyordu.
Fakat Servatius 'un havari Petrus'la kar§ila§masmm gostere­
cegi gibi, bunlar en fazla ac piskoposlara ve azizlere birak1l­
m1§ inane meseleleriydi . Boyle hayali gercekler tarihcilerin
i§i degildir.
45 1 y1hnm Haziran ortasma gelindiginde, Hun ordusu,
Ren Nehrinin yakla§ik dort yiiz kilometre bat1sma Orleans ' a
kadar ilerlemi§ti. Kent ku§atllml§ olabilirdi. Metz , Reims
ve Troyes'teki gibi, Attila'nm sald1nsmm anlat1s1, apk bir
§ekilde, sonraki donem Hiristiyan gelenegin parcas1dir. Or­
leans'da piskopos Anianus'un §efaatinin kenti kurtard1g1
soylenmekteydi. Anianus yakla§lk be§ yiiz kilometre giiney­
de Akdeniz'den cok uzak olmayan bir yerde Aetius'u ziyaret
etmi§ ve Roma ve Got askerlerinin derhal kuzeye dogru ha­
rekete gecmeleri icin israr etmi§ti. Anianus dualanna cevap
verilecegini ogrendigi giin, cemaatini kent surlarma gonder­
di: "Gitlin kent surlarmdan di§an bakm ve Tann'nm mer­
hametinin bizi kurtarmaya gelip gelmedigini goriin ." Gorii ­
niirde hicbir §ey yoktu ve biitiin iyi hikayelerde oldugu gibi,
inanchlar piskoposlarmm miibarek giiciinden ku§kulanacak
kadar cok zaman boyunca eylemlerini tekrar etmek zorunda
kaldllar. Hunlann doviicii §ahmerdanlarmm tek diize sesi
kent kap1lanm parcalamakla tehdit ederken, Anianus §iip­
hecileri ikaz ediyordu, " t nancla dua ederseniz Tann h1zla ge­
lir." Katedralden surlara sadece iiciincii t1rmam§ta, keskin
gozliiler ufukta bir toz bulutunu gordiiler. Aziz Anianus gii­
venle "bu gelen Tann'nm yard1m1dir" diye ilan etti.
Toz bulutu hareket halindeki Romahlar ve Gotlard1 ve
muhtemel ki miittefiklerin geli§i Orleans '1 tahribattan ko­
rudu. Hicbir etkileyici ku§atmadan, israrc1 piskopostan ve

242
SAVA� D U MA N I

zamanmda goriinen bir toz bulutundan bahsetmeyen 1 orda­


nes farkh bir versiyon nakletmektedir. Kuzeye dogru yiirii­
yii§e gegmelerinden sonra, Gotlar ve Romahlar, Hunlardan
gok once Orleans'a vard1lar ve kente yakla§malanm onle­
mek igin geni§ bir hendek ag1 ve toprak bariyerler in§a et­
tiler. Attila geldiginde, "Olaylann bu §ekilde geli§mesinden
ve askerlerine giivenemediginden cesareti o kadar kmld1 ki,
herhangi bir s ava§ a tutu§maktan korktu." Hunlar altml§ ki­
lometre igeriye doguya, onceden yagmalaml§ olduklan top­
raklara geri gekildiler. Miittefik giigler, Hunlan muhtemelen
takip ediyorlardi.
45 1 yilmm haziran ay1 sonunda, Orleans 'taki kar§ila§­
ma ile iki ordunun yiiz yii z e geldigi ogleden sonra arasm­
daki birkag giine ili§kin higbir anlat1 giiniimiize ula§madi.
Bir tarafta, Theodoric ve alt1 oglunun en kiigiigii Thorismud
idaresindeki Gotlarla birlikte Aetius 'un komutas1 altmdaki
Romahlar vardi. Bunlar, Burgonlardan ve Bagaudae'den ge­
len birliklerle takviye edilmi§lerdi. Bu son iki grubun impa­
ratorlukla kan§ik bir ili§kisi vardir, giinkii 43 7'de Aetius ile
miittefik olan Hunlar 20.000 Burgonu katletmi§lerdi . Geriye
kalanlar alt1 y1l sonra Aetius'un destegiyle C enevre'nin bat1-
smdaki Roma topraklarma yerle§tirilmi§lerdi . B agaudae de
43 7'de Hunlar ve yine 448'de Aetius tarafmdan ac1mas1zca
sindirilmi§ti. 0 zaman isyanc1 liderlerden birisi Atilla'ya s1-
gmm1§t1. Bu baglant1dan higbir §ey g1kmadi. 437'deki ugra­
d1klan vah§i k1y1mm ac1 hatiralan, gogu Bagaudae'yi Hun­
l arla ittifak konusunda tedbirli yapm1§ olabilirdi. Aetius'la
ilgili de benzer gekinceleri olmahydi . 1 mparatorluk yoneti­
mine kar§l derin giivensizliklerine ragmen, belki de sonunda
taraf segerken, Bagaudae igin as1l onemli olan, hala Romah
olarak goriilmek istemeleriydi.
Hunlarla birlikte sava§an askerler, 1 ordanes 'in ifadesiy­
le, "Attila'nm hiikmii altma ald1g1 s aylSlz halktan ve degi§ik
milletlerden" toplanm1§lard1. En i:inemlileri, yetmi§ be§ yil
once Tuna'nm kuzeyinde kalanlann s oyundan gelen Gotlar­
d1 . Bu Gotlann bir k1sm1 eski Roma eyaletleri olan Panno­
nia ve Valeria'ya ta§mmi§lardi. (430'lann ortasmda Aetius,

243
ATT I LA

Attila ve Bleda'nm Galya'daki yard1mlanna kar§1hk olarak


bu bolgelerdeki Hun kontroliine kar§l pkmamay1 kabul et­
mi§ti.) S1mr bolgesindeki bu Gotlar Valamer, Thiudimer ve
Vidimer karde§ler tarafmdan komuta ediliyorlardi. Bu ii-;:
karde§ Attila'mn gozdesiydi ve Attila onlara yakm yolda§lar
ve saygm dam§manlar olarak deger veriyordu. 1 ordanes, Va­
lamer'in "sir saklamada iyi, konu§mada ol-;:iilii, hilede usta"
oldugunu soylemektedir. Karde§lerin one -;:1kan varhg1, Orta
Galya'daki -;:at1§manm s adece Hunlar ve Romahlarla veya A­
etius ve Attila arasmdaki ebedi dostlugun kin dolu sonuyla
ilgili olmad1gm1 hat1rlatir. Bu durum aynca, birbirine keskin
bir §ekilde muhalif tarihlere sahip iki Got grubunu bi:ilen ay­
nhklarla da ilgiliydi .
1 ordanes 'e gore, iki ordu C atalauni Ovasmda -;:arp1§t1lar.
Sava§ alam -;:ok belirgin bir nokta degildi, fakat Kuzey Gal­
ya'da Champagne bolgesinde, Reims , Chalons-en-C hamp ag­
ne ( 1 998'e kadar Chalons-sur-Marne olarak biliniyordu) ve
Troyes ile smirlandmlan kaba bir ii-;:genin i-;:indeydi. E ski­
-;:ag ve modern yer isimleri arasmdaki ili§ki bazen yard1mc1
oldugu gibi (Londinium'un Londra olmas1) bazen de olmu­
yor (Lutetia'nm Paris'e donii§mesinde oldugu gibi). 1 ordanes
sava§ alam i-;:in alternatif olarak locus Mauriacus ad1m da
kullamyor ki buras1 Troyes 'in yakla§lk 30 kilometre giine­
yindeki kii-;:iik bir kasaba olan Mery- sur-Seine ile ili§kilen­
dirilmi§tir. Elimizde ba§ka veri olmadan Mauriacus ve Mer­
y arasmdaki goriiniir b aglantmm anlamh m1 yoksa sadece
yamlt1c1 bir rastlant1 m1 oldugunu soylemek imkans1zdir.
Sonunda yerel tarih-;:ilerin duyduklan anla§ilabilir gurura
kar§m, kesin olarak s oylenebilecek tek §ey, "C atalauni Ovas1
Sava§1"nm Champagne'nin hafif-;:e engebeli tepeleri ve ye§il
alanlannm ortasmda bir yerlerde ger-;:ekle§tigidir.
Sava§ ogleden hemen sonra ba§lad1. t lk miicadele, dik bir
yamacm tepesindeki baymn kontrolii i-;:indi. 1 ordanes'in an­
lat1s1m izleyelim: "Hun kuvvetleri sag taraf1 ele ge-;:irdi; Ro­
mahlar, Gotlar ve miittefikleri ise sol taraf1 tuttular, ondan
sonra tepeyi i§gal etmek i-;:in dovii § ba§ladi." Roma ilerleyi§i,
Aetius tarafmdan idare ediliyor ve Theodoric ve oglu Tho-

244
SAVA� D U M A N !

rismud komutasmdaki Gotlar tarafmdan destekleniyordu.


"Attila, yamacm tepesinin ele gecirilmesi icin adamlanm
gonderdi, fakat bunlar Thorismud tarafmdan yenildiler ve
Aetius 'un askerleri zirveye ula§mak icin te§ebbiislerinde iis­
tiinliik elde ettiler. Tepedeki bayir iizerindeki konumlannm
avantajlanm da kullanarak, yukanya dogru gelen Hunlan
kolayca yerlerinden sokiip attilar." Hun ordusu yamactan a­
§ ag1 dogru itilirken, Attila bir konu§ma yapmak icin asker­
lerini bir araya topladi. Bugiiniin anlayi§ma oldukca tuhaf
gelebilecek olan soylev icin sava§a ara verme, i ordanes 'in
okuyuculannm bekleyebilecegi bir §eydi . Bu onemlibir e­
debi kurguydu. Biiyiik klasik yazarlarm sava§ anlat1larmda
genellikle konu§ma vardir. Kesinlikle hie kimse ! ordanes'in
Attila'nm gercek sozlerini duyabildigini ya da Attila'mn bir
nutuk atmak icin sava§l durdurdugunu zannetmemi§tir. Ne
soylenmi§ olabilecegini hayal etmek tarihciye kalm1§ bir
§eydir. Bu arada anlat1, sadece Attila'nm konu§masma izin
verecek kadar bir siire, bekletilecekti :

"Hunlar! Pek cok ulusa kar§1 zaferlerinizden ve diin­


yay1 fethettikten sonra buradasm1z . . . Sava§ sizin i­
cin hayat tarzmdan ba§ka ne ki? C esur bir adam icin
intikam1 kendi eliyle almaktan daha tatmin edici ne
olabilir? Tabiat bizim iizerimize bu agir gorevi yiik­
liiyor. RuhlanmlZl §iddetli bir oc ate§iyle doyurmak
gibi §evkle haydi dii§mana saldirahm, ciinkii sava§ta
sald1ranlar her zaman daha cesurdur . . . Yarahlar odiil
olarak dii§manlannm oliimiinii istesinler; sag salim
zarar gormeyenler, oldiirdiikleri dii§manla oviinsiin­
ler . . . Dii§mana ilk m1zrag1 hen atacag1m. �ayet her­
hangi bir asker, Attila sava§irken, hareketsiz kalabili­
yors a, o zaman, o zaten olmii§ olmahdir."

Attila'nm konu§mas1yla -yukandaki metin biitiin konu§­


manm yakla§ik alt1da biridir- CO§an Hunlar, dii§mana daha
§iddetli sald1rmaya ba§lad1lar. En azmdan ! ordanes'in ac1k­
lamas1 boyledir. Sebepleri her neyse, Hunlar baymn oniin­
deki diizliik alanda tehlikeli bir §ekilde akm akm ilerlemeye

245
ATT I L A

ba§lad1lar. "El ele dovii§iiyorlard1 ve sava§ §iddetli, s ars1c1,


korkune, amans1zd1 -geemi§ z amanlarda hie b oylesi kayde­
dilmemi§ti." Sava§ alanmm ortasmdan geeen 1rmak k1pkir­
m1z1 CO§Up akiyordu, kan seline donmii§tii. Bu kanh kaosun
ortasmda Theodoric oldiiriildii. Baz1lanmn anlatt1gma gore,
askerlerini uyanrken atmdan dii§iiriilmii§ ve atlann ayakla­
n altmda ezilerek olmii§tii. t ordanes, daha sert sembolik bir
alternatifi tercih ediyordu. Buna gore, Theodoric, Hunlara
sad1k onde gelen bir Gotun att1g1 m1zragm hedefi olmu§tU.
Sava§a sadece gecenin eokmesiyle ara verildi. Kan§Ikhk i­
einde Thorismud yolunu §a§irarak Hun saflan arasma kan§­
t1, ancak atmdan dii§iiriiliip, bir saldmya ugrad1ktan sonra
kendi adamlan tarafmdan kurtanld1. Aetius karanhkta yo­
niinii kaybedip tokezleyerek Roma ordusunun kampm1 bu­
lamad1 ve geceyi Got miittefiklerine s1gmarak geeirdi. E rtesi
sabah, yaz pusu yava§ yava§ ovay1 silip geeerken, olenlerin
parealanmI§ cesetlerinin, sava§ alanmda y1gm olarak yiik­
seldigi goriil ebiliyordu. Her iki taraf ciddi kay1plar vermi§ ­
ti. Aetius v e Thorismud iein e n korkutucu olan durgunluk­
tu. Hunlar, Attila'nm ne karar verecegini sessizce bekleyip
gormek iein at arabalanmn koruyucu perdelerinin gerisine
eekilmi§lerdi.
"Attila, ininin oniinde ileri geri ad1mlayan, e1kmaya ce­
saret edemeyen ama kiikreyerek etrafmdakileri korkutan, av
m1zrag1yla dii§iiriilmii§ bir aslan gibiydi ." Hun karargahmm
ortasmda Attila eyerlerin toplamp y1g1lmasm1 emretti . Bu­
rada Attila, gerekirse oliimiine dovii§ecegini ilan etti . Hun
hiikiimdan canh ele geeirilemeyecek, fakat "pek eok halkm
efendisi dii§manlan tarafmdan ele geeirilmesin diye" ken­
disini yanan eyerlerden olu§an cenaze ate§inin ortasma a­
tacakt1 . Attila'nm Roma tmparatorluguna kar§I biitiin y1k1c1
dii§manhgma kar§m, cesareti hayranhk uyand1nyor. 1 orda­
nes gore, C atalauni Ovasmdaki en yigit sava§e1 hie ku§ku­
suz Attila idi. Aetius ile k1yaslama eok ae1kt1. 1 ordanes , Ae­
tius 'un cesaretinin sergilendigi hiebir etkileyici sahne sun­
maz. Te§vik edici konu§ma yapt1rd1g1 tek komutan Attila'd1r.
Theodoric bir kelime bile soyleyemeden dii§man m1zrag1yla

246
SAVA� D U M A N I

oldiiriilmii§tii; Attila, son bir giiQle s ava§maya hazir bir as­


lan gibi ihti§ amla kiikriiyor; diger yandan sava§tan sonra
§a§IrIDl§ ve dengesini kaybetmi§ Thorismud ve Aetius kendi
ordugahlanna giden yolu bile bulam1yorlardi .
Attila'nm meydan okumalanna kar§m, Aetius ve Thoris­
mud daha fazla sava§mamaya karar verdiler. Bunun yerine
Hunlan ve miittefiklerini aQhga mahkftm etmeye ve kamp ­
lanm ku§atarak teslim olmaya zorlamaya karar verdiler. Sa­
va§ alanmdan Theodoric'in cesedi bulundu ve yakmlarda bir
yere defnedildi. Thorismud yas tutanlann ba§ma geQip Gal­
ya'daki Gotlarm yeni lideri olarak kendi konumunu aQ1k bir
§ekilde ilan etti . Theodoric sadece oliimiinde 1 ordanes'den
ovgii ald1: "Gotlar onu § ark1larla onurlandird1lar ve Hunla­
rm goziiniin oniinden uzakla§tird1lar . . . Gozya§lan dokiildii
-fakat sadece cesur adamlara uygun bir §ekilde . <;:iinkii bu
oliimdii, fakat Hunlar §ahitti ki § anh bir oliimdii."
Ertesi giiniin sabahmda, sava§tan iki giin sonra , Hun a­
janlan, Thorismud'un Gotlarmm kamplanm soktiikleri ve
giineye dogru acele yiiriiy ii§e geQtiklerini haber verdiler. Bu
en eski eskiQag sava§ taktiklerinden biriydi. (Taktik bir za­
manlar Truvahlan kand1rm1§t1, geride tahta bir at birakan
Akha ordusunun gemileri ufuklann otesine yelken aQIDl§tl.)
Attila, Gotlarm manevrasmm, onu aQ1k alana Qekmek iQin
bir taktik olmasmdan §iipheleniyordu. Hunlar, siitre gerisin­
den Qikmamak iQin kesin emir alm1 § , dikkatle bekliyorlardi.
Yogun bir giiniin sonunda ajanlar, Romahlann da aynlmaya
haz1rland1klanm rapor ettiler. Yine muhtemel ki, hem Tho­
rismud'un hem de Aetius 'un askerlerinin sava§ alamm terk
edip farkh yonlere dogru yiiriiyii§e geQtiklerinin teyidini a­
lmcaya kadar Hunlar at arabalanmn arkasmda kaldilar. Ar­
t1k kaybedilecek hiQ zaman yoktu. Attila, doguya, geriye Ren
Nehrine dogru h1zla hareket etmek iQin emir verdi. Miimkiin
oldugunca Qabuk, kendi giivenli topraklanna ula§mak ama­
cmdaydi .
t ordanes ' e gore, miittefik giiQlerin C atalauni Ovasmdan
ani Qekili§leri yiiz karas1ydi. Ke§i§lere has bir memnuniyet­
sizlikle ofkelenen t ordanes, be§eri zaaflann Qogu kez liderle-

247
ATT I L A

rin "biiyiik i§ler b a§ arma firsatlanm" ele gec;irmelerini engel­


ledigini aksice gi:izlemliyordu. Bu defa zaaf Thorismud'undu
ve onun zayifhg1 Theodoric'in varisi olarak Thorismud'un
konumunun giivenligine ili§kin §iipheler ileri siirdiigiinde
Aetius'u dinlemi§ olmas1ydi. Aetius, Thorismud' a Toulou­
se'a di:inmesini ve gerideki be§ karde§inden herhangi biri­
sinin iktidan ele gec;irmesini i:inlemesi tavsiyesini verdi ve
gecikmenin zor bir ii; s ava§ta di:ivii§mek anlamma gelecegi
uyansmda bulundu. "Kendi c;1kanna olacagm1 dii§iindiigii
§eyle harekete gec;en Thorismud, Aetius'un tavsiyesini , ta­
§Id1g1 c;ift anlam1 kavramadan kabul etti ." Pek c;ok tarihc;i,
1 ordanes 'in bu konudaki fikrini, yani Aetius'un Thorismud'u
kasten yanh§ yi:inlendirdigini ve Aetius'un ikiyiizliiliigiiniin
Attila ile olan eski dostlugunun sonucu oldugunu kabul etti.
Aetius , Catalauni Ovas1 Sava§lill kasten birakmi§tl -Hunlar,
iddialara gi:ire, daha ilk giin kolayhkla yok edilebilirlerdi- ve
ondan sonra Gotlan uzakla§tirmak ic;in makul bir mazeret
uydurdu. 7. yiizy1l Burgon vakayiname yazan Fredegar, A­
etius'un kurnaz bir ikili oyun oynad1gm1 iddia etti . Aetius
sava§l takip eden gece gizlice Attila'nm karargahma gitti .
Orada, Gotlan yenmek ic;in Hunlara katilmad1g1 ic;in pi§man
oldugunu ifade etti . Aetius aynca, Got takviye kuvvetlerin
ertesi giinii gelecegi uyansm1 yapt1 ve 1 0.000 solidus (yak­
la§Ik 65 kilogram altm) kar§ihgmda Thorismud'u c;ekilme­
ye ikna etmeyi kabul etti . Oradan sonra Aetius , Hun takviye
kuvvetlerin k1sa zaman ic;erisinde gelecegi uyansmda bu­
lunmak ic;in Thorismud'un karargahma gitti. Yine 1 0.000 so­
lidus kar§ihgmda, Attila'y1 c;ekilmeye ikna etmeyi kabul etti
ve Thorismud'a gecikmeden Toulouse' a di:inmesi tavsiyesin­
de bulundu.
Aetius 'un gerc;ekten bu aynnt1h komplo teorileri kadar
kepaze olmayan, iyi bir tavsiyede bulundugu veya Thoris­
mud'un ayn1 sonuca kendi kendine ula§ml§ olmas1 muhte­
meldir. Thorismud tahta gec;i§i konusunda endi§elenmekte
kesinlikle hakhyd1, c;iinkii 453 'te C atalauni Ovas1 Sava§mdan
sadece iki yil sonra, Toulouse'daki saraymda iki karde§i ta­
rafmdan katledilecekti. Biiyiik olan Theodoric (babasmm a-

248
SAVAS D U M A N I

dm1 ta§iyor) Thorismud'un yerini aldi. Elbette Thorismud'un


Attila'yi yenerek muzafferce donmeyi bekleseydi, daha giiQlii
bir konumda olacag1 dii§iiniilebilirdi. Ancak zafer kesinlikle
garanti degildi ve Attila'nm asla teslim olmayacag1 da ke­
sindi. t lk s ava§ giiniinde iki ordu a§ag1 yukan aym say1da
ve denkti . Her iki tarafta QOk say1da Got vard1 ve Hun taktik­
leri -oklann UQU§U, siivarilerin yiiklenmesi, yakm mesafede
kement ve k1hQla dovii§- Aetius'a veya Theodoric'e §a§1rt1c1
gelmi§ olamazdi. Aetius, delikanhhk y1llanm Tuna'nm o­
tesinde geQirmi§ti ve Hunlar daha on iki yll once Galya'da
Romahlarla birlikte Theodoric'in Gotlanna kar§l sava§IDl§­
lardi. Fark yaratan, Aetius ve Thorismud'un sava§ alanma
hakim olan tepeyi erkenden ele geQirme ba§ ans1ydl . tki ordu
arasmda Qarp1§malar tekrar ba§lasayd1, Gotlann ve Romah ­
lann avantajlanm koruyacaklarmm kesin bir garantisi yok­
tu. SonuQ her ne olursa olsun, her iki tarafm kay1plan yine
de yiiksek olacakti. E skiQag diinyasmdaki pek QOk sava§ta
oldugu gibi olenlerin saylSlm hesaplamak kolay degildir. 1 -
ordanes , bir ogleden sonrasmda olenlerin say1smm 1 65.000
oldugunu soylemektedir ki bu gerQekdl§l bir tahmindir. A­
kitanyah Prosper, "oliilerin say1smm hesaplanamayacagm1"
kabul ederken daha diirii s t davranmaktadir. Her §eyi goz
oniinde tutan Aetius ve Thorismud, askerlerinin sava§ gii­
ciinii korumamn daha onemli oldugu karanna varm1§ ola­
bilirlerdi. Thorismud, Gotlann yeni lideri olarak otoritesini
saglama almak icin, ordusunun yorgun ve say1ca tiikenmi§
bir hale gelmeden Toulouse' a varmasm1 arzu ediyordu.
HiQ ku§ku yak ki miittefik kuvvetlerin C atalauni Ovasm­
dan cekilmeleri Aetius 'un da c1kannaydi . t ordanes'e gore,
"Aetius , Hunlann Gotlar tarafmdan yak edilmelerinden kor­
kuyordu, ciinkii o zaman Roma t mparatorlugu mahvolacak­
tI. " Aetius , Gotlann zaferinin topraklanm geni§letmek icin
yeni bir giri§imi harekete gecireceginden her zaman §iiphe­
leniyordu. En azmdan Aetius §imdilik Galya'daki Gotlann
hirslanna kar§l koyabilecek bir Roma ordusuna komuta edi­
yordu. Daha da onemlisi, Aetius , Attila'nm ve sad1k taraftar­
larmm yak edilmesinin tehlikeli oldugunu kabul ediyordu.

249
ATT I L A

Rejim degi§ikligi sorunuyla ha§ etmek 440'larda Theodosi­


us'un stratejik dii§iincesinin p an;; a s1 olmu§tU. Yeterli insan
giicii olsayd1 bile, Tuna'nm kar§l yakasma bir sefere kar§l
c;1kan giic;lii savlar vardi. Attila pekalii ortadan kaldmlabi­
lirdi, fakat onun liderligi olmaks1zm Hun tmparatorlugu ic;
sava§ta bogulabilirdi. Theodosius ic;in, Hunlara verilecek et­
kili bir askeri kar§thk asla bir sec;enek degildi; Aetius ic;in bu
gerc;ek bir sec;enekti . Zorluklara ragmen C atalauni Ovasm­
daki konumunu korumay1 tercih edebilirdi. Roma askerleri
sava§ alamnda erken bir avantaj elde etmeyi ba§ ars alard1,
Attila 6liimiine dovii§meye zorlanabilir veya eyerlerden olu­
§an piramidin ate§e verilmesini emredebilirdi .
Bu, komplo teorilerine gerek olmayan bir risk analizidir.
Attila'y1 ve Hunlan yok etmenin ku§ku gotiirmez §anma rag­
men, Aetius zaferin, bir tehdidin digeriyle yer degi§tirme­
sinden ba§ka bir anlam1 olmayacagmm farkmdaydi . Attila
y1k1lsayd1 , ondan sonra hakimiyet ic;in ortaya c;1kacak vah§i
rekabette, yenilen ve yerlerinden edilenler Roma sm1rlan­
na yine bask1 yapacaklardi . Aetius, hem Roma tmparatorlu­
guna akacak biiyiik bir miilteci kitlesini 6nleyecek hem de
560 kilometre uzakhkta Giineybat1 Galya'daki Gotlarla ba§a
c;1kacak yeterli askeri insan giiciine sahip olup olmad1g1 ko­
nusunda §iipheliydi. C atalauni Ovas1 Sava§1, Hunlan ani ge­
ri c;ekilmeye zorlad1g1 ic;in yeterli derecede zararh olmu§tU.
Yeni bir sava§ riski alarak kazamlacak hic;bir §ey yoktu, ama
kaybedilecek c;ok §ey vardi. Temel bir c;eli§kiyi kavramas1yla,
Aetius 6vgiiyii hak etmektedir: Galya'daki Roma hakimiyeti­
nin devam1, Hun hiikiimdan Attila'mn sag kalmasma bag­
hydi. Aetius 'un stratejik dii§iincesinin kusurlu taraf1, 1 tal­
ya'nm emniyetiydi.

250
23

S O N G E R i (: E KiLME

Tecriibeli General Apollonius'un Dogu Roma tmparatorlu­


gundaki en cesur adamlardan birisi oldugu dii§iiniiliirdii.
45 1 y1h sonlanndaki C atalauni Ovas1 Sava§mdan yakla§1k
alt1 ay sonra, Apollonius , Attila ile g6rii§meleri ba§latmak
icin Marcianus tarafmdan Tuna'nm kar§l yakasma gonderil­
di, ciinkii Attila "harac" 6denmesi talebini yinelemi§ti. Apol­
lonius b eraberine yalmzca ah§1lm1§ diplomatik hediyeleri
aldi. 449'da Maximinus ve Priscus gibi, Apollonius da, ipek­
ler, baharatlar, inciler, §lk miicevherler ve biraz altm ta§iyor­
du. Ama bunlar Attila icin yeterli degildi. Yakm dam§man­
lanndan birisi -muhtemelen Onegesius- vas1tas1yla, Roma
elcisinin haracla getirmemesi yiiziinden, hicbir g6rii§me ve
konu§ma olmayacagm1 cok ac1k bicimde ifade etti. Bunun
yerine Apollonius'a getirdigi biitiin hediyeleri teslim etmesi
talimat1 verildi. �ayet reddederse, o zaman Hun topraklan
icindeki giivenligi garanti edilemezdi.
Apollonius'un cevab1 uzla§mac1 degildi. Destekcileri, o­
nun bizzat Attila'mn huzurunda da hie soziinii sakmmaya­
cagmda israrhyd1lar. Apollonius k1sa ve oz olarak "Hunlann
hediye olarak alabilecekleri veya ganimet olarak ele gecirebi­
leceklerini talep etmeleri dogru degildir" dedi. Muhtemelen
Onegesius , bu (neredeyse) bir ciimlelik veciz ifadeyi kavradi.
Priscus Tarih'inde bu konuya faydah bir ac1klama getirir:
"Apollonius bununla §UilU kastediyordu. Hunlar kendisini
elci olarak kabul ederlerse, o zaman getirdikleri, hediye o­
larak verilebilirdi; ama kendisini 6ldiiriirlerse, yamnda ge­
tirdikleri ganimet olarak almacakti." Priscus, Attila'nm ce­
vabm1 soylemiyor, sadece Apollonius'un herhangi bir sonuc

251
ATT I L A

alamadan Constantinopolis'e geri dondiigiinii kaydediyor.


Hediyelerden de bir daha bahsetmiyor. Apollonius bunlan
orada birakt1ysa, o halde muhtemelen en iyisi bunu unut­
makti . Priscus , Hun hiikiimdan Attila kar§ismda gosterilen
Romah cesaretine dair heyecanh bir hikayeyi lekelemek is­
temiyordu.
Attila ve Dogu Roma tmparatorlugu arasmdaki ili§kiler,
"hara�" odeme konusundaki diplomatik kavgadan beri ge­
�en iki y1lda gittik�e kotiile§mi§ti. Marcianus'un ilk ba§taki
niyetleri her ne idiyse, Hunlarm bat1ya yiiriiyii§e ge�tikleri
kesinle§ince, Roma altmmm Tuna'mn obiir yakasma gonde­
rilmesinin durdurulmasma karar vermi§ti. Fakat Attila'nm
2300 kilometre uzakta Galya'daki akmlanm , Marcianus'un
askeri bir avantaja �evirdiginin bir gostergesi de bulunmu­
yor. Agustos veya Eyliil 45 l ' e kadar kuzey sm1n boyunca
hareketlenmelerde bir art1§ da yoktu. Roma operasyonunun
detaylan yanm yamalak ve sadece Dogu tmparatorlugun­
dan gelen be§ yiiz piskoposun kat1hm1yla toplanan bir kilise
konferansmm resmi tutanaklarmdan bilinmektedir. Bu kili ­
se konsili, C onstantinopolis'in tam kar§ismda Bogazi�i'nin
dogu k1y1smda Khalkedon'da (Kad1koy) toplandi. Toplant1,
imparatorun Balkanlar'daki askerlere komuta etmesine im­
kan vermek i�in ekime kadar ertelendi. Marcianus, eyliil a­
ymda Tiirkiye'nin kuzeybat1smda t znik'te (Nikaia) bir hazir­
hk toplant1smda olan piskoposlara yazd1g1 mektupta "dii§­
manlanm1zm boyun egmesi, diinyada ban§m saglanmas1
ve Roma devletinin sorunsuz yoluna devam etmesi i�in" dua
etmelerini rica ediyordu . Seferin ne kadar kaps amh oldugu
veya tehdidin ne kadar biiyiik oldugu bilinmiyor; hatta dii§­
manlann kimligi bile a�1k degil . Bu bilgi eksikligi tesadiifi
olmayabilir. Belki b az1 kii�iik ol�ekli saldmlan geri piiskiir­
ten Marcianus, sm1nn Roma tarafmda bir gii� gosterisi yap ­
ma firsat1 da yakalaml§tl . tmparator Tuna'nm obiir yakasma
ba§anh bir sefer diizenlemi§ olsayd1, ku§kusuz piskoposlar
bunu a�1k a�1k ve uzun uzad1ya kutlayacaklardi .
Bu k1§k1rt1c1 jestlere kar§m , muhtemelen Marcianus sa­
va§mak pe§inde de degildi. Apollonius'un sert konu§mas1-

252
S O N G E R I <;: E K I L M E

na kar§m, misyonunun amac1, tarti§mah i:ideme konusunda


gi:irii§meler ba§latmakt1. Marcianus 'un Tuna sm1nna seferi,
Attila'nm ordusunun daha birkaQ hafta once Galya'dan Ql­
kanld1g1 bilgisiyle tehlikesizce gerQekle§tirilmi§ti. Her §ey­
den i:inemlisi Marcianus yine de, Theodosius'un 430'lar ve
440'larda Hunlara kar§1hk vermesini sm1rlayan aym stra­
tejik k1s1tlamalan -yani Kuzey Afrika'daki Vandal i§gali ve
dogu smirmm giivenligi- hesaba katmak zorundaydl. Aym
§ekilde Attila'mn da bir ba§ka biiyiik Qati§ma riskini almaya
hazirhkh olmad1g1 dii§iiniilebilirdi. Ordusu Galya'da i:inemli
kay1plara maruz kalmi§tl. Tuna'mn kar§1smdan gelen i:inceki
Hun akmlannm zamanlamas1, Roma askeri yiikiimliiliikleri­
nin Qati§masmm saglad1g1 avantaj1 -veya 447'de Constanti­
nopolis'e ciddi olarak zarar veren deprem firsatm1- kullan­
mak iQin dikkatle ayarlamyordu. Hunlann, i:inceden QOk kor­
kutucu bir dii§man olarak gi:iriinmelerini saglayan psikolojik
avantaj1 art1k kaybetmi§ olmalan da QOk i:inemliydi . Catala­
uni Ovasmda Aetius ve Theodoric Hunlann yenilebilecegini
gi:istermi§lerdi . Attila'nm planlan her ne idiyse, diplomatik
saldmdan vazgeQmek iQin herhangi bir nedeni yoktu. Apol­
lonius'a rahats1z edici muamelesinin gi:isterdigi gibi, Attila,
Dogu Roma tmparatorlugunun, 450 y1h ba§mda Anatolius
ve Nomus tarafmdan miizakere edilen b an§ anla§masmm
§ artlanna uymasmda israr etmeyi siirdiiriiyordu. Marcia­
nus 'a kar§1 sergilenen dii§manhgm daha biiyiik bir amac1 da
vardl . l ordanes'in Attila'nm taktiklerinden si:iz ederken be­
lirttigi gibi "ak1lh ve kurnaz Attila bir taraf1 tehdit ederken
askerlerini bir ba§ka yi:ine gi:itiirmii§tii."
C atalauni Ovasmdaki sava§tan dokuz ay sonra, 452 ba­
harmda Ravenna ve C onstantinopolis saraymdaki deneyimli
Hun gi:izlemcileri, Hunlardan yeni bir tehdidin gelmeyecegi
konusunda mutab1k kald1lar. Attila'mn Marcianus'a kar­
§1 harekete geQmesi veya Galya'daki Aetius'a yeni bir darbe
vurmaya kalk1§mas1 muhtemel degildi. GerQek tehdit ertesi
yil Hunlar kay1planm telafi ettikten sonra ortaya Qlkacaktl .
0 zamana kadar, Gotlar ve diger askeri birlikler terhis edilir­
ken, Hun ordusu Biiyiik Macar Ovasmda kalacaktl . Bu stra-

253
ATT I LA

tejik degerlendirme sadece k1smen dogruydu. Attila, Roma


kuvvetleriyle bir ba§ka biiyiik s ava§ riskini almaya isteksiz
olmasma ragmen, Qagda§ bir gozlemciye gore, "Galya'da ug­
rad1g1 beklenmedik felakete QOk i:ifkeliydi. " Yenilmi§ gibi tep­
ki vermemeye kararhydi. Hun ordusu 452 yazmda s eferber
duruma getirildi ve Romah askeri analistlerin dogru bir §e­
kilde tahmin ettikleri gibi, Galya'ya veya Balkanlara dogru
hiQbir harekatta bulunmadi. Bunun yerine §im§ek gibi bir
h1zla, yakla§lk 550 kilometre hiQbir direni§le kar§lla§madan
Macaristan'dan giineybat1ya dogru yiiriiyii§e geQti. Attila
Honoria'y1 gelin olarak gelip alacag1 tehdidini sonunda ye­
rine getirmi§ti.
Attila riskleri dikkatle dii§iinmii§tii. 1 talya'y1 i§gal ede­
rek birle§ik Roma ve Got kuvvetleriyle sava§mayacagm1 da
hes aplam1§ olmas1 muhtemeldir. Valentinianus, Galya'da im­
paratorlugun Qlkarlanm korumak iQiil onceki yil bir ittifa­
ka zorlanm1§ olabilirdi , fakat Thorismud'u 1 talya'ya bir or­
du gondermesi iQin davet etmek QOk daha tehlikeli ve farkh
bir ad1mdi. Bat1 Roma 1 mparatoru yard1m isteyecek kadar
Qaresiz olsayd1 bile, hala kiiQiik karde§lerinin hirslanndan
korkan Thorismud'un Galya'dan aynlmay1 kabul etmeyecegi
gibi giiQlii bir ihtimal de vardi . Aetius da Alpler iizerinden
tekrar geri di:inmeye isteksiz olabilirdi, Qiinkii Roma birlik­
leri yurda donerlerse, Gotlann, herhangi bir direni§le kar§l­
la§madan, topraklanm geni§letme firsat1 elde edeceklerinin
farkmdaydi. Hatta b az1lan Aetius'un 1 talya'ya baghhgmdan
bile §iipheleniyorlardi. Akitanyah Prosper'e gore, Attila'nm
ilerleyi§ini durduramad1ktan sonra, Aetius'un, Valentinia­
nus ve saraymm bo§altilmas1 da dahil, komple geri Qekil­
meyi planlad1gmdan da §iipheleniliyordu . Prosper'in dii§ ­
manca bak1§ aQ1sma gore, Aetius "utanQ hissinden dolay1"
1 talya'ya sadece smirh miktarda bir askeri giiQ gi:indermeyi
kabul etmi§ti.
Attila'mn ilk hedefi varsil ve iyi savunulan Aquileia ken­
tiydi. Adriyatik'in b a§mda bulunan kent, Orta Avrupa ve Ak­
deniz arasmda hayati bir ticari baglant1 noktas1ydi. Aquile­
ia'mn limanmm kum ve Qamurla dolmasmm iizerinden QOk

254
S O N G E R I <;: E K I LM E

zaman geQti , fakat iskeleleri -art1k denizle b aglant1s1 yok- iyi


korunmu§ durumda. Burada tiiccar gemileri, ta§tan in§a e­
dilmi§ uzun ambar siralannm oniinde kargolanm yiikliiyor­
lardi. Oradaki sesleri hayal etmek miimkiindiir: Ah§ap vinQ­
lerin g1c1rt1lan, nht1ma istif edilmi§ sand1klarm tak1rt1s1 ve
yaz s1cagmda QOk Qah§an hamallarm kiifii rleri . Muhte§em
bazilikas1 hala kente hakim durumdadir. Bu biiyiik kilise Av­
rupa'da en geni§ erken donem H1ristiyan mozaik tabanlanna
sahiptir: tamam1 1 000 metrekareden daha biiyiik, dort tenis
kortundan pek de kiiQiik olmayan bir alan. Mozaiklerin en
giizeli 4. yiizy1lm ba§mda, ilk Hiristiyan Roma imparatoru
C onstantinus din degi§tirdigi siralarda do§enmi§tir. Geni§
bir panel Yunus peygamber ve balinanm hikayesini goster­
mektedir. Bir liman kenti iQin iyi bir tercihtir bu. Yine de
tabamn tasanmm1 yap an ustalarm hayatlarmda bir balina
gormedikleri bellidir. $a§irt1c1 bir yiiz ifadesine sahip, daha
QOk aQ1k denizlere yaki§an canavara benzeyen uzun, yllan gi­
bi bir yarat1k, once Qlplak Yunus'un ayagm1 agzmdan Q1kanr,
aym anda, Roma tarz1 bir bot iizerindeki arkada§lan, Yu­
nus'u botun iistiine Qekerler. Yakmlarda bir ba§ka botta -ve
Yunus'un Qilelerine tamamen kay1ts1z- Qlplak a§k tannlan
b ahkQ1lar gibi oynamaktadirlar.
t lk baki§ta bu iki imaj1 yan yana getirmek zordur. Bizim
bak1§1m1za gore, Eski Ahit'ten ciddi bir hikayenin yanmda,
bir ogleden sonra avmm keyfini pkaran ne§eli tannlar, bii­
tiiniiyle yersiz gibi goriiniiyorlar. <; agda§lan iQin bu iki man­
zaramn birle§imi giiven vericiydi . Bu sahne, klasik miras ve
yeni inanQ arasmdaki kmlgan ittifak1 teyit ediyordu. Zarif
yemek partilerinde Homeros 'tan, Euripides 'ten ve Vergili­
us 'tan yapilan niikteli almt1larm teatisi gibi, Roma tmpara­
torlugunda iyi egitim almt§ olanlar, H1ristiyan oncesi geQmi­
§i, bugiiniin H1ristiyanhgma baglama imkanlanm memnu­
niyetle kar§iladilar. E ski Ahit § ahsiyetlerinin ve eglenen a§k
tannlannm ayn1 alam i§gal etmesi ve ayn1 diinyanm parQas1
olarak gorii l meleri onemliydi. H1ristiyanhk Roma tmpara­
torlugunda, dine yeni girenleri cezbediyordu, Qiinkii sadece
fakirler veya imtiyazs1zlar iQin bir din olmaktan ote bir §ey-

255
ATT I LA

di. H1ristiyanhk, entelektiiel iddialan ve maddi zenginlikle­


riyle iist toplumsal kesimlere de yer veriyordu. Aquileia'daki
b azilikanm yap1mma katkida bulunan H1ristiyan toplumun
onde gelen mensuplannm adlan alenen zikrediliyordu. Ba­
gi§cilann portreleri, taban mozaikleri iizerine dikkatle i§len­
mi§ti. Bunlann kendinden memnun, kay1ts1z ifadeleri , hala
modern turistlerin sorgulay1c1 b aki§lanna meydan okumak­
tadir. Bu ic huzurunu yakalam1§ hayirseverler, bagi§larmm
reklammm yapilmasmdan da rahats1zhk duymuyorlardi.
C omertliklerinin boyutu ha.la ac1k bir §ekilde gorii l ebilmek­
tedir. Yine tabana i§lenmi§ gercek bir kitabe "Tann'ya bir he­
diye olarak" zengin t anuarius'un mozaigin yakla§Ik 82 metre
karesini finanse ettigini kaydetmektedir. Aquileia'da ads1z
bag1§cilar yoktu.
tmparatorlugun pek cok ba§ka kenti gibi, Attila ve Hunla­
nn harabeye cevirdigi i§te bu zengin ve dini biitiin diinyaydi.
Aquileia, Tuna'nm giineyindeki baz1 iyi tahkim edilmi§ kent­
ler kadar cabuk dii§medi. B a§ an icin h1zma ve levaz1m1 icin
yagmaya giivenen bir ordu icin, uzayan ku§atma istenmeyen
bir gecikmeydi. 6. yiizy1lda yazan tarihci Procopius'a gore,
kulelerinin birisinin iizerinde terk edilmi§ bir leylek yuvas1
Attila'nm dikkatini cektiginde, kentin yamndan gecip gitmeyi
dii§iiniiyordu. Attila, leylegin yavrulanyla birlikte daha ye­
ni ucup gittigini gordii. Ku§ gozlemcisi olmad1g1 a§ikar olan
Procopius durumu §6yle ac1klar: "Daha heniiz ucmaya hazir
olmayan yavru ku§lar, bazen aileleriyle birlikte uctular ve ba­
zen de, onlann iizerinde yolculuklanna devam ettiler." Attila
bu olaganiistii manzaray1 olumlu bir i§aret olarak kabul etti.
Leylek ve ailesi Aquileia'dan kac1yorlarsa, bu yakm gelecekte­
ki y1k1mm i§areti olmahydi. "Bakm ku§lara, gelecegi gorebili­
yorlar ve kenti terk ediyorlar, ciinkii kent mahvolacak; ku§lar
kentin savunmasm1 terk ediyorlar ciinkii kenti tehdit eden
tehlikeyle birlikte bu savunma yok olacak. . . �iinkii ku§lar
olaylan onceden gorebilirler ve gelecekte olacaklardan kork­
tuklan icin farkl1 davramyorlar." (bakimz, resim 7)
Attila -ya da en azmdan leylek- hakhydi. Hunlar s ald1n­
lara yeniden ba§ladilar ve cok gecmeden surlar coktii. Ley-

256
S O N G E R I C E K I LME

legin terk ettigi kulenin ilk c;:oktiigii soylenir. Hunlar Aqui­


leia'mn ic;:ini tahrip ettiler, sakinlerini katledip kenti ate§e
verdiler. Paradoksal olarak tahribatm olc;:iisii kentin modern
bir arkeolojik alan olarak muhafaza edilmesini sagladi. Ba­
zilikamn tabam yamk izlerini hala. ta§1maktadir. Burada bii­
tiin bina c;:oktiigii ic;:in, yanan c;:at1 keresteleri, koruyucu bir
kiil tabakas1yla mozaikleri kaphyordu. Buras1yla ilgili ola­
rak uzun zamandir kabul edilen, sag kalanlann harabeleri
terk ettigini ve k1y1dan yiiz kilometre ileriye korunakh bir
golciigiin k1y1sma yerle§tikleridir. Bu durumda tarihin en
tuhaf kazalanndan birisi de Aquileia'yi tahrip eden Hun hii­
kiimdan Attila'mn, Venedik'in kurulmasma sebep olmas1dir.
Aquileia'y1 geride b1rakan Hunlar, Po Vadisi k1y1s1 boyun­
ca bat1ya dogru ilerlediler ve once Pavia'y1 ve daha sonra Mi­
lano'yu yagmalad1lar. Bu kentlerde can kayb1 c;:ok ciddi olma­
yabilir. Aetius'un Alplere -ve nihayetinde Galya'mn giiven­
ligine- dogru sistematik bir c;:ekilme politikas1 uygulamaya
ba§lad1gma ili§kin gostergeler bulunuyor. Bu c;:ekilme politi­
kas1, Prosper'in §iddetle lanetledigi -Aetius'un 1 talya'y1 terk
etmek istedigi- iddiasmm bir delilinden ziyade, ak1lh bir sa­
vunma stratejisi olarak goriilebilir. 5 . yiizy1l Turin piskoposu
Maximus'un eserleri arasmda muhafaza edilen anonim bir
dini soyleve giivenilirse, Hun ordusu Milano'yu yagmaladi.
"Bir zamanlar bize ait gibi goriinenler yagmayla elimizden
almd1 veya k1hc;:la ve ate§le yak edildi ." Fakat vatanda§lann
pek c;:ogu kenti onceden terk edip art1k arabalan ganimet­
lerle dolu oldugu ic;:in yava§ ilerleyen Hunlan kolayca geride
b1rakm1§lardi.
Milano biiyiik bir odiildii. Kent, 340'dan Alaric'in i§gali­
nin Honorius'u Ravenna'ya c;:ekilmeye zorlad1g1 402 yllma
kadar B at1 tmparatorlugunun ba§kenti olmu§tu. Roma'dan
veya C onstantinopolis 'ten c;:ok daha kiic;:iik olan Milano, et­
kileyici saray1 , hipodromu, amtsal hamam kompleksi ve ana
kap1dan itibaren bir buc;:uk kilometre devam eden muhte§em
sirah siitunlanyla ha.la gorkemli bir imparatorluk kentiydi.
Kentin zenginligi, giic;:liilerin malikanelerinde; dindarhg1 -
vatanda§lan oyle iddia ediyordu- kiliselerinin giizelliginde

257
ATT I L A

goriiliiyordu. San Lorenzo ve San Nazaro bazilikalan gibi


birkac1, gee ortacag ve Ronesans donemi binalan arasmda
s1k1§IDl§ vaziyette ayakta kalmi§tir. !mparatorluk saraym­
dan geriye hiQbir §ey kalmami§tir. Saraym altm salonlanmn
bir yerlerinde kente hakim olan yiiksek riitbeli Hunlar top ­
lanm1§lard1 . Ne yaz1k ki, Priscus'un Attila ve o ak§ama ili§­
kin anlat1s1 kay1ptir. Sadece bir olay giiniimiize ula§IDI§tir.
Souda ansiklopedisinde "Milano" ba§hg1 altmda, muhteme­
len Attila Tarihi'nden almma birkac ciimle vardir. Hacimli
ve genellikle giivenilir olmayan bu 1 0 . yiizy1l ansiklopedisi,
muhtemelen Constantinus Prophyrogenitus'un devasa der­
leme projelerinden ilham almi§tl. "Attila, altm tahtlarda otu­
ran Roma imparatorlanm ve ayaklarmm ucunda 6lii Hunlan
tasvir eden bir tabloyu gordiigii zaman, bir res sam arat1p
buldurdu ve kendisini tahtta otururuken, Roma imparator­
lanm ise omuzlarmdaki cuvallar dolusu altm1 ayaklanna
bo§ altirken gosteren bir tabla yapmasm1 emretti ."
Priscus'un okurlan resmi hemen hat1rlayabileceklerdir.
Hediyeler ta§1yan barbarlar standart Roma zafer temsilinin
parcas1yd1lar. Harikulade i§lenmi§ Barberini Fildi�i (§imdi
Louvre Miizesinde) tarn silahh ve at iistiinde bir 6. yiizy1l
imparatorunu gostermektedir. Yukarda, semavi bulutlar ve
meleklerle cevrilmi§ huzurlu bir ! sa, onu kutsamaktadir; a­
§ag1da, baz1lan neredeyse iki biikliim maglup olmu§ halkla­
rm liderleri, sunduklan zenginligin agirhg1 altmda ezilmek­
tedirler. Attila'mn Milano'da ressama verdigi talimat, i§te
imparatorluk giiciiniin bu carp1c1 resminin tersine cevrilme­
siydi . Tarih'inin tam metninde, Priscus 'un boyle olaganiis­
tii bir am yorum yapmadan geQi§tirecegine inanmak giictiir.
Hun hiikiimdan Attila kendi tasavvurunda dahi muzaffer bir
Roma imparatoruna benzemeyi arzu ediyordu.
Hunlar Kuzey !talya'da ilerlerken, Valentinianus Roma'da
kald1. Parcalanan imparatorlugu savunurken, son direni§ i­
Qin imparatorlugunun eski ba§kentini secen bir Roma im­
paratorunun bu tutumu, ne bir korkagm davram§1yd1 ne de
cok etkileyici bir hareketti. Valentinianus 'un davram§lan
pekala mant1khyd1 ve Aetius 'un bat1ya diizenli cekili§iyle u-

258
S O N G E R I <;: E K I LME

yum icinde olabilirdi. Aym strateji yedi yiiz yil once Roma
ordusu C annae Sava§mda (M O 2 1 6) Hannibal komutasmda­
ki Kartacahlar tarafmdan yok edildigi zaman kullamlm1§tl.
Fabius Maximus'un -Ovgiiyle Cunctator yani "Geciktirici" o­
larak adland1nld1- tavsiyesini dinleyen Romahlar meydan
sava§mdan kac1nm1§lardi. Bunun yerine Romahlar iiriinleri
yak1p tahkim edilmi§ kentlere cekildiler. Yakilml§ tarlalarla
istilac1lann yava§ yava§ achga terk edilmesi, Hannibal'in or­
dusunu seferden vazgecirdi. Valentinianus 'un da benzer bir
fikri olabilirdi. 1mparator, yaz sonu giine§i altmda ac dii§­
mam geri cekilmeye zorlamay1 iimit ediyordu. Sadece en ce­
sur veya en bilgic sarayhlar imparatora, Hannibal'in 1 talya
di§ma cekilmeye zorlanmasmm on be§ yil siirdiigiinii hatir­
latmaya ces aret edebilirdi.
Attila giineye inmenin risklerinin farkmdaydi. Hun or­
dusu o an icin Apeninlerin kuzeyinde kald1 ve 452 y1lmm
yaz sonuna kadar Milano'nun 1 30 kilometre giineydogusu­
na Mantua'ya kadar ilerlemi§ti. Attila, tarn §ehrin di§mdaki
Mincio Nehri yakmmda, Valentinianus 'un Roma'dan gonder­
digi elcileri kabul etti. Delegasyona Papa I. Leo ba§kanhk e­
diyordu. Bu tarihin en onemli kar§ila§malanndan birisidir.
Ne yaz1k ki hicbir gorgii tamgmm raporu giiniimiize ula§ma­
IDI§tir. Constantinus Porphyrogenitus 'un editorleri, papamn
elcilik gorevini, Priscus'un Tarih'inden yapt1klan seckilerin
arasma almadilar. Akitanyah Prosper'in k1s a anlat1s1, H1ris­
tiyan okurlarma, papanm "Tann'nm yard1mma giivendigini
ve Tann'mn inananlann cabalanm asla goz ard1 etmedigini
bildigini" hatirlatmaktadir. Leon'un bak1§mm sertligiyle ve
altm i§lemeli papahk kaftanmm ihti§am1yla kar§ila§an Atti­
la'nm dili tutuldu. Sonraki gelenek, bu manzaraya esrarengiz
bir ya§h adam1 da dahil etti. Belki Aziz Petrus 'un kendisiydi,
Papayi koruyor ve cekilmi§ k1hc1yla Attila'y1 tehdit ediyordu.
Kar§ila§ma en etkileyici olarak, Raffaello'nun 1 5 1 2 ve 1 5 1 4
arasmda Vatikan'daki papahgm dairelerinden birisine yap1-
lan goz kama§t1nc1 bir freskte tasavvur edilmektedir (bak1-
mz, resim 8). tki kardinal tarafmdan takip edilen Leo, kar be­
yaz1 bir kat1ra binmektedir. Raffaello'nun tasavvuruna ozen-

259
ATT I L A

l e nezaret eden Papa X . Leo, kendi aristokrat goriintiisiiniin


selefine model olu§turmas1m sagladi. Attila'mn kiilrengi
sava§ atmm, hem Aziz Petrus hem de Aziz Paulus'un birlikte
aniden goriinii§iiyle korkudan geri Qekilmesinden onceki am
yakalanmi§tir. Azizler, havada p apanm ba§l iizerinde tehdit­
kar bir §ekilde k1hQlanm sallamaktad1rlar. Roma kenti -ki
bu kent, Raffaello'nun freskinin arka plamm dolduran ! tal­
ya cografyasma inamlmaz bir kay1ts1zhk gosterir- Leo'nun
miidahalesiyle, barbarlar tarafmdan elli y1l iQinde ikinci kez
yagmalanmaktan kurtuldu.
Attila'mn Kuzey ! talya'dan Qekilmeye istekli olmasmm
ba§ka aQ1klamalan da vardir. Valentinianus'un Attila'ya su­
nulmak iizere elQilere hediyeler ve altm temin ettigi konu­
sunda tahminde bulunmak mant1ks1z degildir. Belki de hedi­
yeler, Attila'mn Honoria'ya ili§kin iddialarmm gecikmi§ ka­
buliiniin gostergesiydi. Valentinianus, k1z karde§ini verme­
yecekse de, Qeyiz teklif etmeye haz1rlanm1§ olabilirdi . Keza
Hunlann art1k ordunun erzakm1 kar§1lamakta giiQliik Qeki­
yor olmas1 da muhtemeldi . O nceki y1l ! talya'mn pek QOk ke­
siminde hasat az olmu§tU ve 452 y1lmda hasat sadece biraz
daha iyiydi. Aynca baz1 kirsal bolgelerde bir salgm hastahk
ha§ gostermi§ti. Bu arada da Attila'ya, Marcianus'un Tuna
iizerine yeni bir akm yapt1gmm haberi ula§ml§ olmahyd1:
Roma ordulannm imparatorluk topraklan d1§mda Hunlara
kar§l verdikleri sava§m ilk ve tek ornegidir bu. Bu s aldm,
biiyiik olQekli bir i§gal hareketi olmaktan QOk uzakti , fakat
Marcianus'un smirh ba§ans1, Attila'mn Tuna sm1nnda ke­
sin bir giivenlik garantisi olmadan orduyu bat1ya hareket
ettirmesinin tehlikesi de ortaya koyuyordu.
Ancak Attila'mn ! talya seferi bir ba§ans1zhk olarak da
nitelendirilemez, Qiinkii bir yandan Hunlar Roma'ya ula§ a­
mad1lar, ama diger yandan da nihayetinde bir geri Qekilme
anla§mas1 yaptllar. 440'h y1llarda Tuna eyaletlerine yapt1k­
lan iki akmm sonunda oldugu gibi, Biiyiik Macar Ovasma
at arabalanm agzma kadar ganimetle doldurarak dondiiler.
Valentinianus iQin !talya'mn i§gali, kendi siyasi ve askeri
zay1fhgmm pplak bir kamt1 olmu§tU. 45 l 'de Gotlarm Gal-

260
S O N G E R I <;: E K I L M E

ya'dan asla sokiiliip at1lamayacagm1 kabul etmek zorunda


kalm1§t1; 452'de Roma ordusunun 1 talya'y1 koruyamayacag1
da ac1ga c1km1§t1. Attila'nm k1sa ve kanh miidahalesi Bat1'da
giic dengesini kesin bir §ekilde degi§tirmi§ti. Roma !mpara­
torluk yonetiminin, imparatorluk topraklanm art1k kontrol
edemeyecegi ve savunamayacag1 da ac1kca goriiliiyordu.
C onstantinopolis'teki cogu insan, Marcianus 'un Tuna'ya
yapt1g1 cesur s ald1nnm amacma ula§IP ula§mad1gm1 merak
ediyor olmahydi. Bu sald1n, Hunlann 1 talya seferinden vaz­
gecmelerine yard1mc1 olmu§tU, fakat aym zamanda Attila'y1
Dogu'ya sald1rmaya k1§k1rtabilirdi. Son iic y1ldaki seferlerin
hepsinde yapt1g1 gibi, Hun hiikiimdan tehdit mesajlan yol­
lamay1 siirdiiriiyordu. Attila 452 y1h sonunda, "gelecek y1l
sefere c1kmay1 planlad1gm1, onceki imparator Theodosius
tarafmdan verilen sozler tutulmad1g1 icin Roma eyaletleri­
ni mahvedecegini" bildirmek icin Marcianus'a bir ba§ka el­
ci gonderdi . Bu defa "dii§manlarmm kaderi ah§1lagelmi§ten
daha da korkunc olacakti."
453 y1h ba§mda Attila bir b a§ka e§ daha almaya karar
verdi (kac e§inin oldugu bilinmiyor) . Romah yazarlar yeni
gelin ! ldiko'nun olaganiistii giizel bir kadm oldugunu yaz1-
yorlar. Diigiinden sonra Attila gece gee saatlere kadar §olene
devam etti . Ertesi giin Attila goriin medi. Endi§eli muhafiz­
lan sonunda zifaf odasmm kap1sm1 k1np act1klannda, t ldi­
ko'yu kocasmm cans1z bedeninin ba§mda isterik bir §ekilde
aglarken buldular. Hicbir yara yoktu, Attila'nm geceleyin
burun kanamas1 gecirdigi goriiniiyordu . Sarho§ bir §ekilde
yatagmda yiizii yukan yatarken, kan bogazma akml§ ve At­
tila uykusunda bogulmu§tu. Bazilan t ldiko'nun cinayet i§le­
diginden §iiphelendiler, baz1lan ise bunun aynen goriindiigii
gibi olagand1§1 bir kaza olduguna inand1lar. Sonuna kadar
yargilamay1 siirdiiren ke§i§ ! ordanes ' e gore, Attila'mn utanc
verici oliimii alemlerde a§m icmenin tehlikelerine kar§l bir
uyanyd1: " ! §te bOyle icki dii§kiinliigii iinlii bir sava§ liderine
yiiz k1zart1c1 bir son haz1rladi."
Haber cabucak Constantinopolis'e ula§tl . Sarayda her­
kes Marcianus 'un nas1l tepki verecegini gormek icin bekli-

261
ATT I LA

yordu. Buna haz1r olan Marcianus Attila'nm oliimiinii once­


den bildigini sakince dam§manlanna soyledi. 1ki gece once
uyuyamam1§t1 ve tasah dii§iinceleri onu Tuna eyaletlerinin
savunmasma gotiirmii§tii. 0 anda bir melegin yatagmm ba­
§Ucunda dikeldigini fark etmi§ti. Bu semavi el�i sessizce
imparatora kmk bir yay gostermi§ti. Dindar Pulcheria'mn
ku§kusuz hemen i§aret edecegi gibi, Tann en sonunda Roma
tmparatorlugunun dualanna cevap vermi§ti. Ravenna'daki
Valentinianus'un tepkisine ili§kin hi�bir anlat1 mevcut de­
gil. t zleyen biitiin sevincin arasmda imparator, Attila'nm bir
sava§ta veya kendini yanan eyer y1gmmm ortasma atarak
olmemi§ olmasma karar veren kaderin olaganiistii garip cil­
vesinin de farkmda olmahydi. Daha sonra Aetius Chrysaphi­
us'un cinayet komplosuna garip bir kar§ihk olarak, cinayet
i§lemesi i�in Attila'nm muhaf1z komutanma rii §vet verdigi­
ni iddia edecekti, fakat herhangi bir kimsenin ona inand1g1
da §iiphelidir. Ger�ek her neyse, hi�bir Romah Attila'mn o­
liimiinde pay sahibi oldugu §erefini iddia edemezdi. Attila,
Biiyiik Macar Ovasmdaki yeni yurtlannda Hun yolda§lany­
la bir ziyafetten sonra olmii§tii. Sonra Valentinianus bu o­
liimciil zifaf gecesini, k1z karde§i Honoria'ya kan§ik hisler
i�inde haber vermi§ olmahyd1. <; 1plak ger�ekler muhtemelen
yeterliydi: Roma t mparatorlugunun tarihinde en korkulan
dii§mam olan Hun hiikiimdan Attila, sarho§ bir §ekilde ya­
tagma y1g1hp kalml§ ve burun kanamasmdan olmii§tii.

262
24

S O N U G LAR

Aetius'un korkulannda hakh oldugu ortaya Qikti . Attila'nm


oliimiinden sonra Hun 1mparatorlugu parQalandi. Ogullan­
nm iiQii -tlek (Ellac ) , Dengizik ve en kiiQiikleri 1 rnek (Ernac)­
kendi aralannda s ava§maya ba§lad1lar. Bunlann arasmdaki
rekabet, b abalan tarafmdan maharetle uygulanan bask1 ve
odiillendirme dengesini bozdu. t lk SOnUQ, ordunun dag1lma­
Sl oldu, onceden Attila'ya sad1k olanlar, art1k ogullarmdan
birini s eQiyordu. 1 ordanes, siyasi ve ahlaki derslere dikkat
Qekmeye hazird1: "Attila'mn varisleri arasmda genel haki­
miyet iQin bir miicadele patlak verdi -Qiinkii genvlerin zihni
genellikle iktidar iQin h1rsla yamp tutu§maktadir. Her biri
hakimiyet kurmak iQin sabirs1z bir arzuyla hareket ediyordu
ve birlikte babalarmm imparatorluklanm y1ktilar. "
Hunlar arasmdaki aynhk, tebaas1 tarafmdan kullamldi.
Karde§ler arasmda daha sonra ortaya Qikan i§birligi, biiyiik
bir isyam onleyemeyecek kadar geQ kalm1§ti. Sonucu belirle­
yecek onemde bir sava§ 454'te, tarn yeri bilinmese de muhte­
melen modern Slovenya'da olan Nedao Nehri kiyismda yap1ldi.
Hunlar, bir zamanlar imparatorluklannm parvas1 olan yeni
bir halklar konfederasyonu tarafmdan bozguna ugrat1ld1lar.
t lek katledildi ve galipler 30.000 Hunu oldiirdiiklerini iddia e­
diyorlardi. Bu ciddi kayiplar daha Attila'mn oliimiiniin iizerin­
den iki yil bile geQmeden ortaya Qlkt1. 1ordanes iQin bu, talihin
memnuniyet verici bir §ekilde ve hlzla tersine donii§iiydii. "Ve
bOylece, bir zamanlar biitiin diinyanm ba§ egecegi dii§iiniilen
bir halk olan Hunlar durduruldular. Boliinme o kadar yikic1
bir §eydir ki, gii� birligi iQinde olduklan zaman o denli deh§et
verici olan Hunlar, §imdi parva par�a yok edildiler."

263
ATT I L A

Nedao'da ald1klan yenilgiden sonra, Dengizik ve 1rnek,


Orta Tuna boyunca ve eski Roma eyaletleri Pannonia ve Va­
leria'da yerle§mi§ Gotlan tehdit etmek iizere giineye dog­
ru ilerlediler. Yine t ordanes'e gore, bu Gotlar, "sanki kar;ak
kolelerini yeniden ele ger;irmek ir;in saldiran" Hunlan geri
piiskiirttiiler. On y1l sonra Dengizik komutasmdaki askerler,
y1kilm1§ Roma kenti Singidunum'un bat1smda kalan Tuna
boyunca yeniden kontrol saglamaya kalki§salar da geri piis­
kiirtiildiiler. Valamer, Thiudimer ve Vidimer karde§ler gibi
Got liderlerin Hun sava§ taktikleri hakkmda yeter derece­
de tecriibeleri vardi. C atalauni Ovasmda bu karde§ler Atti­
la'nm yakm dostlan olmu§lard1.
Herkes bag1ms1zhgm1 geri kazanmak ir;in sava§madi. Tu­
na boyunda, daha doguda iii; karde§in kontrol ettigi toprak­
lann dt§mda bir k1s1m Gotlar, Roma tmparatorlugu toprak­
lanna girmek ir;in bu firsat1 kullandilar. 450'li ve 460'h y1llar
boyunca bir dizi ayn grup, toplamda yakla§ik 50.000 erkek,
kadm ve r;ocuk, imparatorun otoritesini tamma ve orduya
asker gonderme § art1yla Trakya'ya (yakla§ik giiniimiiz Bul­
garistan'1) yeniden iskan edildiler. Bir yiizyil onceki prob ­
lemlerin baz1lanndan sakm1ldi . Kitleler halinde gor; hareke­
ti veya miilteci kamp1 olmad1; verimli r;iftlikler hemen tesis
edildi ve Got liderler orduda ve sarayda iist diizey gorevler
elde ettiler. Dogu tmparatorluk idaresi sonunda, C onstanti­
nopolis ve kuzey sm1n arasmda etkin bir gor;men yerle§tir­
me kordonu kurmaya karar vermi§ goriiniiyordu.
Tuna'daki istikrars1zhk, Dengizik ve 1rnek'in Hun haki­
mi-yetini yeniden kurma te§ebbiisleriyle birlikte yogunla§tl.
468'de biiyiik bir seferden once, iki karde§ Constantinopo­
lis' e bir ban§ anla§mas1 yapmak ve bir smir ticaret iissii kur­
mak ir;in elr;i gonderdiler. Marcianus'un 457'deki oliimiinden
sonra tahta r;1kan tmparator Leon, tekliflerini ciddiyetle dii­
§iinmeden elr;ileri kovdu. Dengizik ve t rnek, imparatora ve­
rilecek tepki konusunda aym fikirde degillerdi. 1rnek, s m1rh
askeri giiciiniin tamamen Tuna'nm kuzeyindeki biiyiik oran­
da kiir;iilmii§ Hun topraklanm korumakla me§gul oldugunu
savunuyordu ve bir ba§ka cephede sava§ riski almak iste-

264
S O N U <;: LA R

miyordu. Bu uyandan sonra, hicbir tarihci ! rnek'in ismini


bir daha anmaz. Yirmi yil onceki ak§am yemeginde Priscus ,
Attila'nm e n kiiciik ogluna gosterdigi sevgiye § ahit olmu§tu:
Onu, yakmma cekti . . . ve ona §efkadi gozlerle b akt1. " 0 zaman
Berich, bir falcmm Attila'mn imparatorlugunun ayakta kal­
masmm s adece ! rnek'e bagh olacagm1 soyledigi ac1klama­
smda bulunmu§tU. Belli ki ! rnek bu vaadi yerine getirecek
kadar ya§ amami§tl.
Karde§inin korkak olduguna hiikmeden Dengizik, kendi
ordusunu Roma !mparatorluguna kar§1 siirmeye karar ver­
di. Biiyiik S aray'a toprak ve para istemek icin bir ba§ka elci
daha gonderdi . Leon, Hunlann Godarla aym §artlarda Trak­
ya'ya yerle§mesine izin vermeyi onerdi; yerle§im kar§1hgm­
da Hunlar, imparatorun otoritesini tamyacaklardi. Dengizik
oneriyi reddetti ve Tuna sm1nm a§t1. Hunlar, Anagast komu­
tasmdaki Roma giicleri tarafmdan derhal bozguna ugrat1l­
dilar. Anagast, Utus <; ay1 k1y1smdaki sava§ta Theodosius 'un
generallerinden Attila'y1 yenmeye en cok yakla§an Arnegisc­
lus'un ogluydu. Dengizik'in cesedi bozgunun ortasmdan ce­
kip c1kanld1 ve kesik ba§l imparatorluk ba§kentinin sokakla­
nnda dola§tmld1. Uzun bir tahta diregin iistiine asilan ba§,
447'deki depremden sonra onanlan Theodosius surlanmn
kap1lanndan birisi olan Khylokerkos'un (giiniimiizde Belg­
rad Kap1sl) iizerinde sergilendi . 0 z aman C onstantinopolis
Attila tarafmdan y1kilma tehdidiyle kar§l kar§1ya kalm1§t1;
kentin s avunmas1z kald1g1 tehlikeli giinleri hat1rlayanlar
§imdi , Attila'nm oglunun ciiriiyen b a§1yla alay ediyorlardi.
Dengizik'in yenilmesiyle Roma !mparatorlugu nihayet
Hunlann tehdiderinden kurtuldu. Hunlar art1k, bir yiizyil
once Avrupa'da ilk olarak ortaya c1kt1klan Karadeniz'in do­
gusuna kadar geriye siiriilmii§lerdi. Fakat bu Tuna'da diizeni
kurmaya yetmedi. Valamer, Thiudimer ve Vidimer idaresin­
deki Godar, daha once Hunlar tarafmdan kontrol altmda
tutulan diger halklann yayilmac1 h1rslanna kar§1 kendile­
rini savunmak zorundaydilar. Etkili direni§ , sava§m birinde
Valamer'in oliimii ve kalan iki karde§ arasmdaki rekabetten
dolay1 engellendi. ! ordanes'e gore, Godar aynca yiyecek ve

265
AT T I L A

giyecek s1kmt1s1 icerisindeydiler. Vidimer'e sad1k olanlar bu


yeni bask1larla kar§1 kar§iya kalmca, once 1 talya'ya ve ora­
dan da Galya'daki Gotlara kat1lmak icin bat1ya hareket et­
meyi sectiler. 473 'te Pannonia'y1 yalmz ba§ma savunmanm
risklerini dikkatle hesap eden Thiudimer ise, takipcilerini
s1mnn diger yanma ve Dogu Roma tmparatorluguna gotiir­
meye karar verdi .
Constantinopolis 'teki imparatorluk idaresi, aniden orta­
ya c1kan 50.000 ki§ilik bir halk hareketiyle kesin olarak ba§a
c1kacak yeterlikte bir askeri giic olu§turmay1 ba§ aramadi .
Daha once Trakya'ya yerle§tirilmi§ olan Gotlan, yeni bir goc
dalgasm1 engellemeye cesaretlendirmek icin yap1lan te§eb­
biisler ba§ans1z oldu; ban§ sadece her iki gruba da mali
yard1m odemeleri ve toprak tahsisat1 yap1larak saglanabildi.
484'te Gotlann ortak lideri olan Thiudimer'in oglu Theodoric
konsiilliik makamma atandi . Bu yiiksek onur, Dogu t mpara­
torlugunun bir dereceye kadar uzla§ma aray1§ma girmeye
hazir oldugunun bir i§aretiydi. Bu defa bir Hadrianopolis
facias1 olmayacakti . Hedef Gotlan icerde tutmak ve Alaric' in
haleflerinin Galya'da veya Vandallarm Afrika'da kurduklan
devletler gibi, bu yeni Gotlann bir devlet kurmalanm engel­
lemekti. C onstantinopolis surlan gerisine s1gman impara­
torluk ordusu, askeri veya diplomatik bir kordiigiim yarat­
maya yetecek derecede tehdi tkardi.
Theodoric, Balkanlarda toprak icin sava§maktansa, Got­
lan 488'de bat1ya 1talya'ya dogru harekete gecirdi. Bu tam­
d1k bir kahpt1 : 390'h y1llarda Alaric de bat1ya itilmi§ti. Do­
gu tmparatorlugu yiizy1l icinde iki defa Gotlan yok etmeyi
ba§aramay1p onlan hareket etmeye zorladi. Aym §ekilde
Theodosius , 440'h y1llarda Tuna'da Attila ile ban§ yapmaya
cah§irken, muhtemel sonucun Ren iizerinde Hun bask1smm
artmas1 olacagmm pekala farkmdayd1. Sonunda, Dogu t m­
p aratorlugunun askeri sorunlanm bat1ya yonlendirme ko­
nusundaki siirekli becerisi, C onstantinus'un 1 60 yil once Ro­
ma'y1 terk ederek Bogazici k1y1smda yeni bir ba§kent kurma
karanm dogruluyordu. Konu sadece Dogu'nun daha zengin
olmas1 degildi, Valens 'ten sonra imparatorlugun boliinmesi,

266
S O N U <;: L A R

Constantinopolis'teki imparatorluk yonetiminin nihayetinde


kendi c1karlanm oncelikli kllmaya hazirhkh oldugu anlam1-
na da geliyordu. Vandallan Kuzey Afrika'dan c1karmak icin
yap1lan miikerrer -ve ba§ans1z- te§ebbiisler, Galya'da ve­
ya ! talya'da Roma hakimiyetinin giivenligini saglamak icin
tekrarlanmam1§tl. 5. yiizyilda Dogu, B at1'y1 kurban ederek
ayakta kalmay1 ba§ardi . Batidaki Roma tmparatorlugunun
cokii§iiniin temel nedenlerinden birinin, Dogu'daki Roma
tmparatorlugunun ba§ans1 olmas1 kat1 bir hakikattir.
Aetius 'un net olarak gordiigii gibi, Bat1 Roma tmpara­
tor-lugu'nun daha az secenegi vardi. Galya'da Romahlar,
Gotlar ve Hunlar arasmdaki dengeleyici strateji, Catalauni
Ovasmda Attila'nm cekilmesine miisaade etme karannda
etkiliydi, ancak bu strateji ! talya'nm i§galiyle bir y1l icinde
coktii . Bu, Gotlarla her tiir ittifakm sm1rlanm ve sadece bir
avuc Roma eyaletinin savunmasm1 koordine etmek icin uy­
gulanabilir bir diizenleme yap1labilmenin giicliigiinii ortaya
koyuyordu. Aetius'un -Galya'da veya Kuzey ! talya'da- Hun­
lan yenememesi, konumunu zora soktu. Attila'nm oliimii,
cok ironik bir bicimde, ne kadar uzak olursa olsun Aetius 'un
kendi adma dovii § meleri icin Hunlara giivenebilme ihtimali­
ni de ortadan kald1rdi.
Aetius , 454'te zengin toprak sahibi Petronius Maximus'un
i:inciiliik ettigi bir grup ! talyan saray mensubunun kurbam
oldu. Bu sarayhlar, Aetius'un Roma'y1 veya Ravenna'y1 sa­
vunmakla pek ilgilenmedigine inamyorlar ve hatta Galya'y1
korumak icin 1 talya'y1 teslim etmeye hazir oldugunu iddia e­
diyorlardi . Valentinianus da Aetius'un imparatorluk giiciinii
ele gecirme amacmda olduguna ikna edilmi§ gi:iriiniiyordu.
Bazilan imparatorun §iiphelerini en yakm dam§manlanna
baghyorlard1. Had1m Heraclius 'un, Aetius'un kendisini ol­
diirtmeyi planlad1gma Valentinianus'u ikna ettigi soyleni­
yordu. t mparatorun iddiaya gosterdigi §iddetli tepki, Petro­
nius ve destekcilerini bile §a§1rtm1§ olmahd1r. Antiokheiah
t oannes, Priscus'un Tarih'inde okuduklanna dayanarak, Ae­
tius'un Roma'daki imparatorluk sarayma yapt1g1 son ziyare­
tin en detayh hikayesini sunmaktadir.

267
ATT I L A

Aetius imparatorluk biititesini aitiklarken ve vergile­


rin arttmlmas1yla olu§an gelirleri hesaplarken, art1k
boyle bir sadakatsizlikle a§agilanamayacagm1 hayk1-
ran Valentinianus bir itighkla aniden tahtmdan siitra­
di. !mparator, Aetius 'un imparatorlugun biitiin prob ­
lemlerini kendisi iizerine y1karak, sahip oldugu biitiin
imparatorluk giiciinii elinden almak istedigini iddia
ediyordu . . . Valentinianus, k1hcm1 kmmdan itekti ve
Heraclius ile beraber -ki o da pelerininin altma giz­
ledigi bir sat1rla hazirhkh gelmi§ti- Aetius'un iizerine
saldird1lar. Birlikte oldiiriinceye kadar Aetius'un ba§l­
na vurmaya devam ettiler.

Attila hirtbir zaman boyle ahmak olmami§tl . Karde§i


Bleda'mn katli, ona tek ba§ma hiikmetme §ans1 vermi§ti;
Aetius'un katli ise, Valentinianus'a bir imparatorlugu kay­
bettirdi. Potansiyel bir gas1b1 ortadan kald1rmakla ak1lhca
davrand1gm1 iddia eden Valentinianus'a cevap olarak, bir
sarayh cesurca sadece kendisine zarar vermeyi ba§ard1g1-
m soylemi§ti : "Miikemmel olarak anlad1g1m tek §ey; sizin,
s ag elini sol eliyle kesen bir adam gibi davrand1gm1zdir. "
Valentinianus uzun ya§ amad1. Alt1 ay sonra maiyetindeki
az say1da ki§iyle beraber ata binerken tuzaga dii§iiriildii ve
Heraclius ile birlikte, Aetius'un muhaf1z birliginin iki eski
mensubu tarafmdan oldiirii l dii. Katillerin Petronius Maxi­
mus tarafmdan rii §vetle ayartild1g1 dedikodusu yap1hyordu.
Petronius, Valentinianus'un oldiirii l mesinin yaratt1g1 firsatl
kullanmakta kesinlikle hirt gecikmedi. Ertesi giin Petronius
imparatorluk tahtm1 ele geitirdi ve k1sa bir siire sonra im­
p aratorun dul e§i Eudoxia'y1 kendisiyle evlenmeye zorlad1.
Aetius'un kanh bir §ekilde yok edili§i, Valentinianus 'un
kotii yonettigi hanedan politikalannda goze ahnmamas1 ge­
reken bir rahathk amydi. Klsa siire sonra kendisinin de kat­
ledilmesi Bat1 Avrupa'daki Roma hakimiyetinin son s afhas1-
nm ba§lang1cm1 i§aret etmektedir. Aetius ve Valentinianus
olmadan imparatorlugu biitiin olarak devam ettirme § ans1
art1k yoktu. Bu suikast tertibi Galya'daki Gotlann avantajma

268
S O N U <;: LA R

da olmayacakt1: Kendi giivenlikleri dogrudan tehdit edilme­


digi siirece , Roma 1mparatorlugunun y1k1h§1 onlann pka­
nnaydi. Attila 452'de 1talya'y1 istila ettiginde, Gotlar hi9bir
yard1m gondermemi§lerdi. 09 yil sonra bir Vandal donan­
mas1 Roma'ya sald1rd1gmda yard1m gondermeyi yine red­
dettiler. 1 ktidan sadece yetmi§ yedi giin siiren Petronius bir
panik amnda kendi askerleri tarafmdan oldiiriil dii ve cesedi
Tiber Nehri'ne at1ldi. Ertesi sabah Vandallar kenti yagmala­
d1lar. Aetius 'un ve Valentinianus 'un ortadan kald1nlmas1yla
1talya'da ortaya Qlkan kan§ikhk, Attila'nm sadece iimit et­
tigi §eyi Geiseric'in ger9ekle§tirmesine izin verdi. Yine Pa­
pa Leo miidahale etti ve Vandallan kenti ate§e vermekten ve
vatanda§lanm katletmekten vazge9meye ikna etti. Bunun
yerine Geiseric'in askerleri, iki hafta boyunca eski impara­
torluk ba§kentinin tiim zenginliklerini sistematik bir §ekilde
soydu. t ddialara gore, Kudiis'teki Tapmak'tan ahnarak (yedi
kollu biiyiik § amdan, giimii§ borazan ve Yasalar'm elyazma­
lan) dort yiizyil once bir zafer ge9idinde Roma sokaklannda
dola§t1nlan Yahudi kutsal hazineleri, §imdi Kuzey Afrika'ya
ta§1myordu. Geiseric i9in en biiyiik odiil Valentinianus 'un k1-
z1 Eudocia idi. Kartaca'ya siiriiklenen Eudocia QOcuklugunda
yapilan ni§ana uymaya zorlanarak Geiseric'in oglu Huneric
ile evlendirildi.
B at1 Roma tmparatorlugu sonraki yirmi yilda par9a par-
9a QOktii. Bir siiper gii9 par9alanma siirecinde QOkii§ hlZlm
kendisi belirler, -askerlere ve kaynaklara hiikmedebilen- gii9
sahipleri bunlan uzak seferlerde riske atmaya daha istek­
siz olur. Aetius'un oliimii, Hun t mparatorlugunun parr,;:alan­
mas1 ve Vandallann 1 talya'y1 tekrar tehdit etmesi, Gotlann
herhangi ciddi bir direni§le kar§ila§madan yay1lmalanna
imkan verdi. 450'lerin sonunda Gotlar t spanya'nm dogusu­
nu ve giineyinin QOgunu i§gal edip ele ge9irdiler; Galya'da,
462'de N arbonne, 476'da Arles ve Marsilya Got hakimiyetine
girdi. C atalauni Ovas1 Sava§mdan yirmi y1l sonra, bat1da­
ki Got kralhg1 Loire Vadisinden C ebelitank Bogazma kadar
uzamyordu. Kuzey yoniine daha fazla ilerlemeleri Franklar
tarafmdan engelleniyordu. t lk b a§ta Ren Nehrinin dogu-

269
ATT I L A

sunda yogunla§an ve Hunlara tabi olan Franklar, Attila'mn


oliimiinden sonra eski Roma sm1nmn kar§isma hareket et­
mi§lerdi. Yollanna r,;:1kacak hir,;:bir ordu yoktu. Balkanlar'daki
Theodoric'in Gotlan gibi, Kuzey Avrupa'da art1k Hun hakimi­
yetinden kurtulan diger halklardan gelen baskilar, Franklan
da imparatorluk ir,;:lerine itmi§ olabilirdi. 1 §te Aetius tarn da
boyle bir istikrars1zhk konusunda uyanda bulunmu§tu . Bir
zamanlar Roma tmparatorlugunun parr,;:as1 olan topraklar
iizerindeki Frank kontroliiniin s1k1la§mas1m, giineye dogru
saldirgan bir hareketlenme takip etti . Franklar, krallan C ­
lovis'in komutasmda 507'de Gotlan yendiler ve Toulouse'u
yagmaladilar. Gotlar, Galya'y1 orada yeni bir kralhk kuracak
olan Clovis'e ve haleflerine -Merovenj Hanedam- birakarak
Pireneler'in gerisine t spanya'ya r,;:ekildiler.
5. yiizy1hn ikinci yansmdaki 1 talya tarihine, Akdeniz'in
geri kalamyla r,;:ok uzun zamandan beri devam eden siyasal
ve ekonomik baglann erozyonu damgasm1 vurmu§tur. B a § ­
lang1r,;:ta, Dogu ve Bat1 imparatorluklanmn askeri kaynaklan
bir arada Vandallara kar§I yonlendirildigi ir,;:in tecrite §id­
detle direnr,;: gosterildi. Bu ekonomik ve stratejik bak1mdan
anlamhydi . Dogu ar,;:1smdan Vandallar hala M1sir'm giivenli­
gine bir tehdit olu§turuyordu. B at1 ar,;:1smdan Roma hakimi­
yetini Kuzey Afrika'da kurmak Kuzey Avrup a'da kurmaktan
daha yiik sek bir ihtimaldi. Galya'da sava§, bir dii§manm ye­
rini ba§kasmm almas1 riskini getirdi. Gotlar yenilmi§ olsay­
d1, o zaman Roma ordusu Franklarla kar§Ila§acakti. Ancak
Vandallar Afrika'da uzun ve kanh bir sefer olmaks1zm so­
kiiliip at1lamayacak kadar giir,;:lii kok salmi§lardi . Romahla­
rm diizenledigi her iki sefer de tamamen fiyaskoydu. 460'da
yeni tamir edilip bak1m1 yapilan askeri gemiler daha Akde­
niz'in kar§1sma ger,;:emeden ele ger,;:irildiler. 468'de Kartaca
ar,;:1klannda demirleyen Roma filosu Vandal ate§ gemileri
tarafmdan yok edildiginde, karada kaydedilmi§ ilerleme de
anlamm1 kaybetti. Bu yenilgilerden sonra, 1 talya'daki siyaset
kendi ir,;:ine kapandi. Bir dizi k1sa omiirlii hiikiimdar, giir,;:lii
generallerin destegini saglamaya te§ebbiis edip ba§ans1z
oldu. 476'da son Roma imparatoru kans1z bir darbeyle azle-

270
S O N U <;: LA R

dildi. ! smiyle Roma'nm efsanevi kurucusunun ve ilk imp a­


ratorunun dokunakh hatirasm1 ta§iyan Romulus Augustulus
emekli edildi ve emekliliginde rahat bir ta§ra malikanesinde
ya§amasma izin verildi. Bu Romulus'un onemsizligini goste­
ren bir tedbirdi, imparator katledilmeye deger bile bulunma­
mi§tl . Roma imparatoru art1k ilgi odag1 degildi . Nihayetinde
Roma !mparatorlugu y1k1lmad1; sadece art1k gereksiz oldu­
gu ilan edildi.
Romulus'un yerini alan Odoacer, mant1kh olarak !tal­
ya'nm ilk krah olarak kabul edilebilir. Giiglii askeri destekle
hakimiyeti on y1ldan fazla siirdii, fakat 480'lerin sonundaki
Got istilasmm kar§ismda duramadi. Bunlar, Hun impara­
torlugunun gokmesinin ardmdan Roma topraklanna itilen
Gotlardi . Giivenli bir §ekilde B alkanlar'a yerle§emedikleri
igin 488'de Theodoric'in idaresinde b at1ya dogru harekete
gegmi§lerdi . Odoacer, Mart 493 'te iktidan p ayla§may1 kabul
ederek iig y1lhk Ravenna ku§atmasm1 sona erdirdi . Teslim
olmasmdan on giin sonra bir ziyafette Theodoric tarafmdan
oldiiriildii. Mis afirlerinin gozleri oniinde Odoacer'i ikiye b6-
len Theodoric'in, "viicudunda herhangi bir kemik yokmu§"
diye soyledigi rivayet edilir. Gelecek otuz y1l iginde yava§
yava§ iktidanm saglamla§tiran Theodoric yerel halk igin
emniyet ve refah getirdi ve halkm istilac1 Gotlarla biitiinle§­
mesini te§vik etti. Onun ba§ans1, ! talya'nm pargalanml§ bir
Roma !mparatorlugunun merkezinden, muvaffak ve bag1m­
s1z bir Got kralhgma donii§iimiinii saglamakti .
Siyasi kontroliin bu kritik degi§ikleri sirasmda, Romah
toprak sahipleriyle bu yeni otorite merkezleri arasmda ag1k
uyum i§ aretleri vardir. 460'lann b a§mda Orta Galya'da miilk­
leri olan Sidonius Apollinaris, Got krah II. Theodoric'in (Bu
453 'te Toulouse'da karde§i Thorismud'u oldiirdiikten sonra
tahta g1kan Theodoric idi.) erdemlerini oviiyordu. Sidonius,
Romahlann geleneksel iyi kralhk idealine Theodoric'in ne
kadar uydugunu gostermeye gayret ediyordu. "Tann'nm yar­
g1s1 ve doganm diizeni, ona en memnuniyet verici nitelikleri
bir arada b ah§etmi§ti. " Theodoric goriin ii§ olarak etkileyici,
adaletin uygulanmasmda h1zh ve tarafs1z, davram§lannda

271
ATT I L A

miitevaz1 ve ofkesini kontrol etmekte ba§anlyd1. ! §ine, i ­


badetine, eglencesine ve uykusuna yeterli miktarda zaman
aymyordu. O gle yemeginin ardmdan k1sa bir dinlenmeden
sonra, tahta oyunlan oynamay1 seviyordu. Theodoric'in ye­
mek p artileri her §eyi ozetliyordu. Rahattta divanlar iizerine
yaslanan misafirlere, zarif bir olttiiyii gozeterek nefis yiye­
cekler ve §arap ikram ediliyordu. "Ak§am, yemek ziyafetin­
de ona kat1ld1gm1z zaman . . . yorgun U§aklann kurdugu bel
vermi§ masalarda eskinin biiyiik, lekeli, rengi atm1§ giimii§­
leri yoktur. Burada agirhk sohbettedir, ttiinkii boyle anlarda
ciddi olmadiktta hittbir §ey soylenmez." Bu, bir Romah aris­
tokratm birlikte i§ yapabilecegi Got krahydi . Burada s aray
hayatmm zarafetini miikemmel anlam1§ bir hiikiimdar var­
dir. Sidonius ara sira bir ogleden sonra tavla oyununu kay­
betmeyi kurnazca buluyordu . "Boyle durumlarda, bir ricam
varsa, yenilmekten mutlu olurum, ttiinkii davam1 kazanmak
ittin ta§lanmm almmasma miis aade ederim." Hitt ku§kusuz
bazen Theodoric de ttikan ittin ayn1 oyunu oynuyordu.
Sidonius, II. Theodoric betimlemesinde, barbar imajma
genel olarak s1rt1m donmektedir. Theodoric'in goriinii§iinde
garipsenecek hittbir §ey yoktu, ahlaki attidan veya kendini
kontrol konusunda yetersiz degildi, davram§mda yasa tam­
maz veya mant1ks1z degildi. Yiiz elli yll once Ammi anus Mar­
cellinus tarafmdan ttok iyi kullamlan Romahlar ve barbarlar
arasmdaki kati aynm, giiciiniin biiyiik klsmm1 kaybetmi§ti.
Priscus zaten A ttila Tarihi'nde iki diinya arasmdaki keskin
aynmlardan yeterince §iiphe etmi§ti. Priscus 'un ttagda§1 o­
lan Sidonius, Romahlar ve art1k imparatorluk topraklan
itterisine daimi olarak yerle§en barbarlar arasmda her tiir
farkhhk kategorisini kasten bulandmyordu. Gotlar art1k ya­
b anc1lar olarak dii§iiniilemezdi. Gotlann, art1k tam olarak
Romahlann terimleriyle tasvir edilen bir diinyaya kayna§­
malanna raz1 olunacakti .
Devamhhk iizerine bu kas1th vurgu, ttoken bir imparator­
luk kar§1smda gerttegin inkan degildi; daha ziyade degi§imi
geleneksel yollarla anlamland1rmaya ttah§makti. B at1daki e­
gitimli settkinler, bu kiiltiirel sava§lara giri§me konusunda

272
S O N U c;: LA R

dikkate deger bir §ekilde ba§anhyd1. Sidonius'un iddia ettigi


kadar miikemmel olmasa da, yeni hiikiimdarlann Roma ha­
kimiyet bic;:imlerini benimsemeye hazir olmalan onemli bir
zaferdi. Franklar Roma hukukunu kabul ettiler ve iyi egitim­
li aristokratlar birinci sm1f Latince §iirler yazmaya devam
ettiler. Theodoric, Odoacer'i yendikten sonra, Ravenna'daki
idaresinde Roma protokollerini izledi. Theodoric'in goste­
ri§li saraylan Constantinopolis'in muhte§ em mimarisini
yans1tiyordu. H1ristiyan bir hiikiimdar olarak, kendi kralh­
g1 ve onun semavi modeli arasmda ozel bir ili§ki oldugunu
ileri siirmeye devam ediyordu. Ravenna'daki kiliselerin al­
tm mozaiklerinde Theodoric, t sa'mn kar§1smda duruyor ve
her ikisi de ihti§amda Roma imparatorlan gibi parhyordu.
Boyle siireklilikler Bat1 Roma t mparatorlugunun c;:okii§iiniin
baz1 sonuc;:lanm hafifletiyordu. Bunlar, halya'da ve Galya'da
t mparator Valentinianus'un idaresinde onde gelen, pek c;:ok
varhkh ailenin haleflerinin, krallar doneminde de niifuzlan­
m kullanmaya devam edebilmelerini s aglami§tir. Ancak Gal­
ya'da C lovis 'in ve Ravenna'da Theodoric'in s araylanm gorii­
niirde o kadar tamd1k k1lan Romahhgm cazip panlt1smm,
5 . yiizyildaki siyasal degi§imin biiyiikliigiinii maskelemesine
izin verilmemelidir. Bat1 imparatorlugunun farkh kralhkla­
ra boliinmesi ve Olilmsilz Kent'in (Roma) Vandallar tarafm­
dan adamakilh yagmalanmas1, Alaric' in Roma'y1 goniilsiizce
yagmalamasmdan sonraki doksan y1l ic;:inde imparatorluk
otoritesinin c;:oziilii§iiniin c;:arp1c1 bir kayd1d1r.
Biitiin bu olup bitenlerden elbette Attila sorumlu tutula­
maz ve B at1'da Roma t mparatorlugunun c;:okii§iiniin kabaha­
ti de ona yiiklenemez . Attila, boyle bir sonu ongoremezdi de.
Ancak biitiin bunlar o ve onun beklenmedik oliimii olmasay­
d1 gerc;:ekle§emeyebilirdi. Hunlann miidahale tehdidi olma­
sayd1, Galla Placidia, daha 430'lu y1llann b a§mda Aetius'u
ortadan kaldirabilirdi. 430'lar ve 440'lardaki Hun akmlan
olmasayd1, imparatorlugun, Kuzey Afrika'daki giic;:lerini sag­
lamla§tirmadan once Vandallan yenmesi miimkiin olabilir­
di . Attila'nm b at1 seferi olmasayd1 Valentinianus Galya'daki
Gotlarla ittifak kurmak zorunda kalmazd1 ve Aetius da ke-

273
ATT I L A

sinlikle hem Gotlarm hem d e Hunlann C atalauni Ovasmdan


aynlmalanna miis aade etmezdi . 370'lerde Hunlar aniden or­
taya c;1kmasayd1lar, Fritigern'in Vizigotlan (Tervingi) kesin­
likle Tuna'nm kar§isma gec;meye zorlanmayacaklardi . Yine
yiizyildan daha k1s a bir zaman ic;inde Hun ! mparatorlugu
c;okmeseydi , Franklar Ren Nehrinin kar§l k1y1sma hareket
etmeyecekler ve Theodoric'in Gotlan 470'lerde B alkanlar'a
ve on y1l sonra da bat1ya ! talya'ya itilmeyeceklerdi vs.
Gec;mi§i anlamak ic;in her tiirlii c;abada "bOyle olsayd1,
§6yle olacakt1" tiiriinden vars ay1mlar sonsuza kadar c;ogal­
t1labilir. Kesin olan §Udur ki 450'li y11larm ba§mda Hunlarm
aniden Galya'ya ve ! talya'ya s ald1rmalan, B at1 Roma ! mpa­
ratorlugunun sonunu h1zlandirdi . Tuna'mn kar§1 k1y1sma
sefer diizenlemek yerine Galya'y1 istila etmeye karar veren
Attila, Valentinianus'u Toulouse civarmda ya§ ayan Gotlarla,
Hunlara kar§l miittefik ve ortak olmay1 kabul etmeye zorladi .
Bu Aetius tarafmdan harikulade yonetilen riskli bir giri§im­
di ve Aetius , Attila' nm kendi imparatorlugu iizerindeki kont­
roliinii ciddi olarak zay1flatmadan, Hunlan Ren Nehrinin
obiir tarafma siirdii. Bu k1nlgan denge bir y1ldan daha k1sa
siirdii. Hunlann 1talya'y1 istilasmm nedenleri belli degildir:
Roma ordusunun biiyiik bir k1sm1 Galya'da iken ortaya c;1kan
bu f1rsatc;1 Hun yagmas1, C atalauni Ovasmm hemen uygu­
lamaya konulan bir intikam1 veya Honoria'y1 ele gec;irmek
ic;in etkileyici bir c;aba olarak goriilebilir. 0 seferin s onuc;­
lan, ! talya'nm giivenligini saglarken, Galya'da imparatorluk
otoritesini siirdiirmenin giic;liigiinii ortaya koyacakti. Aetius
ve Valentinianus'un arasm1 oliimciil bir §ekilde ac;an i§te bu
problemdi . Bu ikisinin oliimiinden sonra Bat1 Roma !mp ara­
torlugu asla dengesini bulamadi. Sonraki Bat1 Roma impa­
ratorlan, Gotlarm yayilmasm1 veya art1k Hun bask1smdan
kurtulan Franklann istilasm1 onlemeyi ba§aramadilar. Aym
§ekilde Kuzey Afrika'y1 yeniden fethetmeyi, Roma'y1 Vandal
yagmasmdan korumay1 veya O doacer'a veya Theodoric'in
Gotlanna kar§l ! talya'y1 savunmay1 ba§aramad1lar. Hunla­
nn once Galya'ya ve ondan sonra arkasmdan h1zla ! talya'ya
miidahaleleri, bu karma§ik olaylar zincirini harekete gec;iren

274
S O N U <;: LA R

bir katalizi:irdii. Bat1 Roma !mparatorlugu Attila'nm i:iliimii­


nii izleyen ku§ak ic;erisinde ortadan kalktl. Kontrolii ele alan
yeni kralhklar, Avrupa iktidar modelinde i:inemli bir degi­
§imi i§aretlemekteydi. Sonunda, be§ yiizy1l devam eden bir
Akdeniz imparatorlugu yerini nihayetinde ayn devletlere b1-
raktl . Biiyiik bir imparatorluk anlat1s1 farkh ulusal tarihler
dizisine bi:iliindii. Attila'dan son Hun !mparatorlugu hic;bir
iz birakmad1, halbuki Bat1 Roma !mparatorlugunun -art1k
Fransa, ! spanya ve ! talya'ya bi:iliinen- par�alan Orta�ag Av­
rup a'smm temelini olu§turacaktl .

275
SONSOZ

� i:> H R E T L E R

Kayser II. Wilhelm, 27 Temmuz l 900'de Kuzey Denizindeki


Bremerhaven Limanmm bahriye ters anesinde Boxer t sya­
mm bast1rmak iein, tngilizlere yard1m amac1yla Cin'e gi:in­
derilecek askerlere hitap etti.1"1 Bu milliyetQi ayaklanma, si:i­
miirgeci giielerin Cin topraklanm i§galini protesto etmekten
e1km1§tI . Pekin'deki Avrup ahlar ku§atilmI§ ve Alman eleisi
katledilmi§ti . Kayser diinyamn geri kalan k1smma uzla§maz
bir mesaj gi:indermekte kararhydi.

Askerlerim! Kumaz, tarn silahh ve tehlikeli bir dii§­


manla kar§1la§acagm1z1 bilmelisiniz. Onunla QarpI§lil
ve yenin; ona hie alan birakmaym, hie esir almaym.
Elinize dii§erse onu i:ildiiriin. Bin y1l once Attila'mn
liderligindeki Hunlar i:iyle bir nam sald1lar ki, ha.Iii
mas allarda ve efsanelerde yankilanmaktad1r. Dolay1-
s1yla Almanlann ismi de <;in tarihinde bin y1l sonra
bile yank1 yapmaya devam etsin, i:iyle ki gozleri eekik
ya da degil, hiebir C inli, bir Almamn yiiziine bakmaya
cesaret edemesin.

Almanlarla Hunlar arasmdaki en giielii denklemlerden


birisinin bizzat Kayser tarafmdan yap1lm1§ olmas1 besbelli
bir ironidir. Alman §ansi:ilyesi Prens B ernhard von Billow bu
s i:izler kar§1smda deh§ete dii§tii. Prens daha s onra, Kayser'in
i:ifke dolu si:izlerini "eagm en ki:itii konu§mas1 ve belki de II.

Boxer tsyam, <;: in'de 1 900 ydmda iilkedeki biitiin yabanc1lara kar§I
koyliilerin ba§latt1g1 bir isyandir. tsyan devlet tarafmdan da destek­
lenmi§tir -<;:n.

277
ATT I L A

Wilhelm'in yapt1g1 e n zararh konu§ma" diye tammladi. Von


Biilow, basma sansiirlii bir kopya dag1tarak metni ortadan
kald1rmak i9in elinden geleni yapti. Ama 9abalan bo§unay­
d1: Tersaneye yukandan bakan gozden ka9m1§ bir muhabir
konu§may1 steno ile not edip 9evirisini telgrafla Britanya ve
Amerika'daki biiyiik gazetelere gonderdi.
Bremerhaven'de Kayzer, dinleyicilerini yanh§ degerlen­
dirdigi i9in, oyle 9ok da yeni bir Alman Attila's1 uydurma­
mi§tl. II. Wilhelm konu§masmm uluslararas1 kamuoyunun
dikkatini 9ekecegini hi9 farkmda degildi . Kendisini sadece
yakm yurtta§lanna konu§uyormu§ gibi dii§iinmii§tii. Wil­
helm'in bu konu§mada, Attila'y1 Alman ismi Kral Etzel ad1y­
la amyor olmas1 onemlidir. Etzel, kraliyet saray1yla ilgili bir
dizi daha eski hikayeyi bir araya getiren orta9ag masah Ni­
belungen 'in bilge krahdir. Bu hikayeler -yine tekrar bi9im­
lendirilerek- Richard Wagner'in operalar dizisi Der Ring des
Nibelungen'in temelini olu§turdu . Nibelungen'de bir hikaye,
Siegfried'in dul e§i Kriemhild'i ve onun Hunlann krah Etzel
ile evlendirilmesini anlatir. Etzel, diigiinii on yedi giin §en­
liklerle kutlayan uygar ve kibar bir kraldir. On sekizinci giin
Siegfried'in katili Hagen altm1§ adam1yla 91kagelir. Etzel, ge­
lenleri buyur eder, fakat Hagen, Etzel'in mis afirperverliginin
tad1m 91karmaya gelmemi§tir. 0, Kriemhild'den Siegfried'in
k1hcm1 geri almaya gelmi§tir. Hagen'in adamlan hi9bir ikaz­
da bulunmadan diigiindeki misafirlere saldmrlar. "Etzel'in
adamlan §iddetle kendilerini savundular, fakat gelenler par­
lak keskin k1h9lanyla onlerine geleni dograyarak kralm sa­
raymm bir ucundan digerine 91ktilar."
Kan deryasmm ortasmda bile Etzel siikfinetini korur.
Sonunda Kriemhild, Siegfried'in k1hc1yla Hagen'e saldmr.
Hagen'in kafas1 kesilir, fakat daha once Kriemhild'i oliimciil
bir §ekilde b19aklam1§tir. t kisi birlikte yere dii§erler: "Orada
oliim hiikiimleri verilmi§lerin cesetleri yatmaktadir. Soylu
hammefendi par9alanm1§tir; Etzel aglamaya ba§lad1 ve hem
yakmlannm hem de tebaasmm yasm1 fazlas1yla tuttu. " Bu
hikayede Etzel/Attila, goriinii§te duyars1z vah§etin faili de­
gil , daha ziyade kurbamdir ve yok edilen onun saray1dir. Bu

278
SOHRETLER

hikayenin farkh bir Attila ve Hunlar tablosu ortaya koydugu


dogru olmakla beraber, -Prens von Biilow'un Kayser'e hatir­
latabilecegi gibi- can ahc1 boliimiinde yine de katliam var­
dir. Bu hikayenin, Wilhelm' in Avrupa uygarhgmm kurtanc1s1
olarak Etzel/Attila'ya dikkat Qekmesini ba§anyla destekle­
yecegini dii§iinmek zordur.
1ngilizce konu§an diinya Kral Etzel'i kesinlikle hemen
reddedecektir. 1 9 . yiizy1lda iyi egitim alm1§ insanlarm QO­
gunun Attila'ya ili§kin gorii§ii, bir yiizy1l once E dward Gib ­
bon'm The History of the Decline and Fall of the Roman Em­
pire (Roma 1mparatorlugunun Gerileyi§inin ve <;: okii§iiniin
Tarihi) adh eserinde ortaya koydugu iinlii karakter tasviriyle
belirlenmi§ti. Gibbon' a gore Attila, Roma 1 mparatorlugunun
QOkii§iiniin nedenlerinden biriydi. Attila, buldugu her firsat­
ta Roma uygarhgm1 sebepsiz yere parQalam1§t1: "Hunlarm
kralmm magrur ad1mlan ve tavn , insanhgm geri kalan k1s ­
m m a iistiin oldugunun bilincini ifade ediyordu ." Hun halk1
-Gibbon'un kiiQiimseyici deyimiyle " 1 skitli QObanlar"- "ya­
b ani ve y1k1c1 bir ruhla birlikte harekete geQiyorlardl." Bu
bir kahramanhk hikayesi degildi -Attila, uygarhk tarafmdan
bozulmam1§ bir "soylu vah§i" degildi. Daha ziyade Gibbon' a
gore, Hunlar ozii QOktan Qiiriimii§ bir imparatorlugun iize­
rine ac1mas1zca QUllanm1§lardl . II. Theodosius "kiliseyi pis­
koposlara, devleti had1mlara ve eyaletleri barbarlara terk
etmi§" bir dizi imparatordan biriydi. III. Valentinianus "zay1f
ve sefih" , "ne mant1k ne ces aret sahibi" idi. Bu "kabiliyetsiz
hiikiimdarlar" art1k yurtta§hk erdemini veya askeri disipli­
ni muhafaza etmeye bakm1yorlardL Gibbon, Attila'mn daha
ba§larda ortadan kaldmlmasmm bile Roma 1mparatorlugu­
nu kurtaramayacag1 s onucuna ula§tl. "Biitiin barb ar fatihler
aym saatte yok edilseydiler bile, bunlann topunun imhas1
B atl 1 mparatorlugunu kurtaramazdL" Gibbon iQin Attila ta­
rihten bir uyanydl. Vatanda§lanna ozgiirliik ve serbestlik
saglamay1 ba§aramayan devletler kaQ1mlmaz olarak gerile­
yecek ve QOkeceklerdi.
Victoria Qag1 ahlakQ1hg1, Gibbon'm yozla§ma ve zengin­
ligin tehlikeleri iizerine vaazlanm QOk yerinde buluyordu.

279
ATT I LA

Hun hiikiimdan Attila'mn yik1c1 giicii, uygarhgm her z aman


savunulmas1 gerektiginin daimi hat1rlat1c1s1 olarak i§lev go­
riiyordu ve biiyiik imparatorluklar tetikte olmak zorunday­
d1lar. Victoria donemi okurlan ac1smdan Gibbon'm ve Tho­
mas Hodgkin'in analizleri birbirine uyuyordu. Art1k okun­
mayan Hodgkin'in sekiz ciltlik Italy and Her Invaders ( 1 talya
ve 1 stilac1lan) ba§hkh eseri, 1 880'lerde, Roma t mparatorlu­
gunun sonunu Gibbon'm Decline and Fall adh eserinden da­
ha dengeli bir §ekilde anlatt1g1 icin onemseniyordu. 1 880'de
yaymlanan ikinci cilt, Attila ve donemini aynnt1h olarak ele
almaktadir. Gibbon ile kar§ila§tmld1g1 zaman, Hodgkin'in
anlat1smm en carp1c1 farkhhklanndan birisi Hunlann Mo­
gol kokenine yapt1g1 kuvvetli vurgudur. Victoria cag1 etnog­
rafyas1, Roma tmparatorlugunun cokii§iinden sonra Avru­
pa'y1 istila eden pek cok halk arasmda yakm bir bag oldu­
gunda israr ediyordu. Hodgkin, C engiz Han'm ve Timur'un
Tatarlan, Hunlar, Bulgarlar, Macarlar ve O smanh Tiirkleri
arasmda irk bag1 oldugunu §iddetle savunuyordu. Hunlar,
"yikmada kudretli ama yapmada giicsiiz kor bir barbar ka­
labahgmm bir ba§ka temsilcisiydi, ciinkii uygarhgm veya
ins anhgm ilerleyi§i icin hicbir §ey yapmami§lar ve modern
ah§kanhklann baz1 inceliklerini benimsedikleri durumlarda
bile, esasmda giiniimiize kadar §ifa bulmaz bir §ekilde bar­
bar kalmi§lardir."
1 9 . yiizy1hn ba§lanna doniip bakan Hodgkin, Avrupa'mn
Napoleon tarafmdan neredeyse yak edilmesi konusunu de­
rinlemesine dii§iiniiyordu. Tahmin edilebilecegi gibi burada
-her ne kadar irks al bak1§ ac1smdan degilse de- Hodgkin'in
de dikkat cekmeye hevesli oldugu, modern bir Attila vardi.
"Tatar ba§bugun kiiltiirsiiz beyni ile askeri k1talanyla sat­
ranc ta§l gibi oynayan, geli§mi§ 1 talyan-Frans1z kan§1m1
beyin arasmda" muazzam farkhhklar vardi. Fakat Avrupa'y1
yak etme amacmda, "doyumsuz gururunda, eski taht sahip­
lerini tahtmdan eden kibrinde . . . insanlar iizerindeki miithi§
niifuzunda . . . biitiin bu noktalarda hie kimse Napoleon ka­
dar, Attila'nm karakter ve kariyerini bize ac1klayamaz." t n­
giltere Napoleon'dan kurtulmay1 ba§arm1§ ve diinya capmda

280
$0HRETLER

bir imparatorluk kurmu§tU. Hodgkin'in tarih projesinin ana


amaQlanndan birisi, " !ngiltere de Roma'mn gibi Qokecek mi"
sorusunu sormakti. Hodgkin bu soruya nitelikli bir cevap
sundu : Herhangi bir devletin, "Tann'ya da insana da katla­
mlmaz gelen magrur bir kibir" tarafmdan yutulmasm1, E ski
ve Yenidiinya arasmdaki bir giiQ dengesinin onleyecegini sa­
vunuyordu. Hodgkin aynca, giiQlii bir Anglikan Kilisesi'nin
kamusal hayatta yiiksek bir ahlaki standart saglayacagma
inamyordu. Fakat Roma'nm QOkii§ii ve Hunlann y1k1c1 ba­
§ ans1 faydah bir ders veriyordu. Hodgkin, demokrasinin
despotizme kar§l en iyi savunma oldugunu ileri siiriiyor ve
Qagda§ politikacilarm yonettikleri milletlerin zenginligi­
ni kotiiye kullanmalanndan ozellikle endi§eleniyordu. "20.
yiizy1lm biiyiik demokrasileri, siyasi giicii maddi zenginle§­
me vas1tas1 olarak kullanma tutkularma direnebilecek mi?"
Ba§annm kendisi yeni bir gerileme ve QOkii§ dongiisiiniin
ba§lang1cm1 i§aret edebilirdi. Varhkh ve halinden memnun
halk "! ngiliz ve Amerikan despotlann saraylannm" in§asm1
saglayabilir, "dalkavuklann alki§lan arasmda giiQlii impa­
ratorluklann y1k1lmasma onayak olabilir"di . Velhasil Roma
!mparatorlugu gibi, bu yeni siiper giiQler yeni bir Attila'ya
kolayca yem olabilirlerdi.
Attila ve Hunlar, Avrupa uygarhgmm kar§1 kar§iya kald1g1
ve bu uygarhgm QOkii§iine yine neden olabilecek giiQlii teh­
dit sembolleri olarak varhgm1 siirdiirmii§tiir. Gibbon'a go­
re Attila, siyasal kurumlannm biitiinliigiinii siirdiiremeyen
Roma !mparatorlugunun ba§ans1zhgmdan faydalanmi§tl.
Hodgkin'e gore ise Attila, erdemli ve demokratik H1ristiyan
diinyaya kar§1 yay1lan Dogu barbarhgmm tehlikeli giiQlerini
temsil ediyordu. GoQebe Hunlar ile Avrup a'mn yerle§ik halk­
lan arasmda koklii ve uzla§maz bir dii§manhk oldugu alg1s1
derindir. Bu daima tekrar edilen temel bir modeldir. I. Diinya
Sava§i'ndaki ! ngiliz askerleri iQin Almanlar Hunlard1 - iro­
nik olarak bizzat Kayser'in onaylad1g1 bir tespittir. 1 9 1 4'te
Rudyard Kipling ulusun ruh halini yans1t1yordu.

28 1
ATT I LA

Sahip oldugumuz her §ey ve varhg1m1z icin,


Biitiin cocuklanm1zm kaderi icin,
Ayaga kalk ve sava§ a kat1l,
Hunlar kap1da !
Diinyam1z oldii ,
Lakaythkla yenildi.
Hicbir §ey kalmad1 bugiin,
� elik, ate§ ve ta§tan ba§ka.

Konu yine "c1lgm ve tahrik edilmi§" bir dii§manm, bar­


barca y1k1mma kar§l uygarhgm korunmas1ydi. Dii§iince hem
ilham verici hem de uzla§mazdi . Thomas Hodgkin'in de ona­
ym1 ahrdi . Bu tiir kontrolsiiz yurtseverlige kar§l daha tem­
kinli olan Edward Gibbon ise bunu tasvip etmek icin daha
agirdan ahrdi .

Herkes icin sadece bir gorev var­


Herkesin verecegi bir can var,
O zgiirliik dii§erse kim ayakta kahr?
!ngiltere ya§arsa kim oliir?

Attila'ya dair daha yakm zamanda yap1lan tasvirler, te­


mada baz1 degi§iklikler oldugunu gostermektedir. l 954'te
Jack Palance'm yonettigi Sign of the Pagan adh Hollywo ­
od filmi, 1 9 . yiizy1lm oryantalist korkulanna geri doniiyor­
du. Bu Senator McC arthy'yi cezbedecek bir filmdi . Ac1ma­
s1z Ming ve Mao Zedong k1rmas1 olarak dii§iiniilen Attila,
Mogollara benzeyen a§iretini Orta Asya'dan cokmekte olan
Roma ! mparatorlugu iizerine siiriiyordu.1•1 Bu ahlaki zay1f­
hgm ac1mas1z sonuclanna, tart1§mas1z bir uyanydi. Orta A­
merika, Romahlarla aym hatayi yapmamahyd1; aym hatay1
tekrarlamak gerileme ve cokii§ riskini almakti. Hunlar hem
hakir goriiliiyor hem de kendilerinden korkuluyordu. Hunlar,
ozel miilkiyete, ailenin kutsalhgma, H1ristiyan degerlere ve­
ya ki§isel temizlige sayg1 gostermiyorlard1. Bunlar Amerikan


Ac1mas1z Ming kurgusal bir film karakteri olarak ilk defa l 934'te
kullamlm1§t1r �n.

282
SOHRETLER

kar§1t1 b arbarhgm i§aretleriydi. Attila'nm Avrupa iizerine


yiiriiyii§ii, uygarhga kar§l bir "Uzun Yiiriiyii§"tu.1•1 Hunlar
ku§kusuz at iistiindeki proto-komiinistlerdi.
Pek r,tok Attila vardir. Attila, I. Diinya Sava§l propaganda­
smm giir,tlii mercegiyle, Victoria r,tagmm tarihsel irkr,t1hgmm
tats1z sonur,tlanyla, 1 950'ler Amerika'smm komiinist korku­
suyla, Nibelungen'in romantik hikayeleriyle de ele almabi­
lir. Hatta Gibbon'm Decline and Fall adh eseri ve yine onun
bir zamanlann biiyiik Avrupa uygarhg1m y1kan unutulmaz
1 skitli gor,tebeler tablosu iizerinden de degerlendirilebilir.
Gerr,tekte Attila bu kotii §6hretlerin hir,tbirini hak etmiyor. 0,
her zaman bizim bekledigimiz gibi degildir ya da her zaman
nasil olmasm1 istedigimiz ki§i de degildir. Attila, san tehli­
kenin bir p arr,tas1 degildi; o, Roma 1 mparatorlugunu y1kmaya
azimli bir gorev adam1 da degildi; Attila ne Ortar,tag §6val­
yeligi ir,tin bir ilk ornekti ne de Napoleon'un veya Mao Ze­
dong'un onciisiiydii.
Bu Attila imajlanm reddetmek, bir an ir,tin Hunlarm Ro­
ma 1 mparatorlugu iizerindeki etkisini hafife almak degildir.
Hunlar, 408 , 422, 434, 44 1 -42 ve yine 447'de Tuna'y1 ger,ttiler;
450- 5 1 'de Galya'y1, 452'de Kuzey 1 talya'y1 istila ettiler. Roma­
hlann kar§1la§t1g1 ba§ka hir,tbir dii§man, bOyle on yilhk k1sa
bir z aman diliminde hem Dogu hem de B at1 1 mparatorlugu
sm1rlanm ger,tmedi. Hem Dogu'da hem de B at1'da Hunlar sa­
vunmas1z r,tiftlikleri ve koyleri yak1p yerle bir ettiler ve r,tok
say1da kenti yagmaladilar. Bunlardan Sirmium, Singidunum,
Margus , Viminacium, Naissus, Serdica, Ratiaria, Philippopo­
lis , Arcadiapolis, Marcianopolis, Metz, Reims , Aquileia, Pavia
ve Milano giir,tlii bir §ekilde tahkim edilmi§ kentlerdi. Bu sal­
dmlann vah§etinden §iiphe duyulmamahdir. Deh§ete kap1l­
m1§ halk, ke§i§ Eusebius Hieronymus 'un r,tarp1c1 deyimiyle
"kuzeyin kurtlanyla" kar§ila§ml§lardi. Hatta onlara en faz­
la sempati duyanlann bile, Hunlann ac1mas1zhgmm s1k1c1,
miikerrer hikayelerine duyars1zla§mamas1 zordur. Her olay,
20.000 Burgonyalmm yok edilmesinin veya Priscus 'un an­
latt1g1 Naissus'un yik1k duvarlan d1§mdaki nehir kenannda,


<;; in Komiinist Partisinin KlZll Ordusu'nun kitlesel geri �ekili§i �n .

283
AT T I L A

olenlerin saga sola dag1lml§ , agarml§ kemiklerinin korkun1,t


hikayesinin unutulmaz giiciine s ahip degildi. Vergilius 'tan
almt1yla durumu ozetleyen Eusebius Hioronymous 'u tekrar
etmek gerekirse: "Yiiz dilim ve yiiz agz1m olsayd1 ve demir
gibi sesim olsayd1 yine de biitiin bu felaketlerin isimlerini
sayamazd1m."
Hunlann zalimligi yok say1lmayacaks a da bir baglam i-
1,terisine konulmahdir. Hunlar, Roma tmparatorlugunun 5 .
yiizy1lda kar§l kar§iya kald1g1 tek tehdit degildi v e kentlerini
yagmalayan tek dii§man da degildi. 1 talya, Gotlar ve Vandal­
lar tarafmdan, Galya, Gotlar, Burgonlar ve Bagaudae tarafm­
dan, Balkanlar Gotlar tarafmdan ve Kuzey Afrika Vandallar
tarafmdan yagmaland1 . Bunlar da kanh ve y1k1c1 akmlard1
ve her sefer sonunda s1mr gerisine 1,tekilen Hunlann aksine,
Gotlar ve Vandallar, Roma topraklarma yerle§mek i1,tin s a ­
va§1yorlardi. Aynca Roma ordusuyla dogrudan kar§1la§ma­
lannda Hunlann sicili pek oyle etkileyici de degildi. Utus
<; ay1'nda (Vidin Suyu) Arnegisclus'a kar§l Hunlar agir kay1p­
lar verdiler. C atalauni Ovas1 Sava§l en iyi degerlendirmeyle
yeni§ememeydi. Buna kar§m Vandallar, Kuzey Afrika'y1 zorla
ele ge1,tirdiler ve birka1,t Roma seferini geri piiskiirttiiler. Had­
rianopolis 'te Fritigern ve Gotlar bir ogleden sonra 20.000
Romah lejyoneri yok ettiler. Attila'nm hi1,t b oyle bir ba§ans1
yoktur. Onun stratejik dehas1, Romahlarla sava§masmdan
1,tok, herhangi bir biiyiik 1,taph 1,tat1§madan sakmmaya 1,tah§­
masmdan kaynaklamyordu.
Bat1'da imparatorlugun dagllmas1yla ili§kili boliinmele­
rin, Roma tmparatorlugunun dogu§unda etkili olmu§ kat1 -
§lks1z vah§eti golgede birakt1g1 da makul bir §ekilde s avu­
nulabilir. Eski1,tag Akdeniz diinyasmda en vah§i gii1,t Roma
t mparatorluguydu. Attila'dan be§ yiizy1l once Galya'nm ele
ge1,tirili§inde t ulius C aesar'm askerleri sava§larla ve misille­
melerle bir milyon insam katletmi§ler ve ba§ka bir milyonu
da kolele§tirmi§lerdi. tnsani ve ekonomik anlamda C aesar'm
emperyalist ba§ans1, y1k1c1hk noktasmda t spanyollann Ye­
nidiinya'y1 (Amerika K1tas1) istilasma kadar benzersizdi. Sii­
rekli, ac1mas1z bir bask1 politikas1 Roma tmparatorlugunun

284
�OHRETLER

ba§ansmm anahtarlanndan biriydi. MS 60 y1hnda Giiney­


dogu Britanya'daki 1 ceniler (Eceniler)l"1 isyan etti. Roma'nm
kar§l sald1ns1 gabucak kontrolii saglad1. Sava§ta on binlerce
Britanyah oldiiriil dii; Roma kay1plan sadece dort yiiz olarak
say1ldi . Etnik temizligin ilk orneklerinden birisinde Roma
ordusu biitiin muhalefet ortadan kaldmlmcaya kadar 1 ceni­
leri hedef almaya devam etti. 1 ceni liderlerinden biri olan
Boudica kendi hayatma son verdi. B oudica'mn Romahlan
Britanya'dan g1karma giri§imi gok iiziicii ve p ahahya mal o­
lan bir ba§ans1zhk olmu§tU.
Elbette boyle ac1mas1zhgm bir amac1 vardi. Tekrar tekrar,
Roma'nm Avrupa'nm bag1ms1z halklanm, Kuzey Afrika'y1 ve
Ortadogu'yu, Tann'mn uygun gordiigii, zorunlu ve kag1ml­
maz gorevin p argas1 olarak fethetmek zorunda oldugu fikri
one siiriiliiyordu.

Romah ! 1mparatorlugunla yonettigin


Yeryiiziiniin halklanm hat1rla -senin sanatlarm bunlar
olacakt1r:
Giivenligi s aglamak, hukukun iistiinliigiinii dayatmak,
Yenilmi§i korumak ve galiple sava§mak.

Bu b ak1§ ag1smdan, ac1 ve boyun egdirme, imparatorluk­


la gelen refah ve ban§m kar§1hg1m odemek igin makul bir
bedeldi . Buna kar§m, Hunlar kendi hareketleri igin, zay1f ve
inandmc1 olmasalar dahi, higbir ahlaki ve dini gerekge orta­
ya koymuyordu. Hunlar Roma topraklannda ne yeni bir yurt
anyorlard1 ne de kendilerini, sert bir imparatorluk rejimiyle
sava§an ozgiirliik sava§gilan olarak yiiceltiyorlardi . Hunlar
basitge daha vah§i goriiniiyorlard1 giinkii akmlarmda gani­
met ve esir alma d1§mda bilinen higbir gerekgeleri yoktu. Ve­
ya en azmdan, Hunlardan, Romah dii§manlannm sundugu
giiglii imajlanyla geli§ecek tek dize bile giiniimiize ula§ma­
d1gmdan bOyle goriiniiyorlardi .
Attila'mn ac1mas1z y1k1ma ili§kin §ohretinin yanma,
imparatorluk kurucusu olmasma ili§kin ba§ans1 da konul-

Roma Britanyasmdaki Kelt kabilelerinden birisi -i;:n.

285
ATT I LA

mahdir. Ural Daglanndan Ren Nehrine kadar olan devasa


cografyadaki halklar iizerinde kurulan Hun hakimiyetinin
hicbir tutarh hikayesi yoktur. Sadece bu giri§imin capm1 ve
muhtemel gerekcelerini ima eden tek tiik parcalar vardir:
Pannonhalma'nm, Pietroasa ve �imleu Silvaniei hazineleri­
nin ke§fi, C atalauni Ovasmda ( ! ordanes'den ahnt1 yaparsak)
"Attila'nm kontrol altma ald1g1 say1s1z halk ve ce§itli millet­
lerin" varhg1, Valamer, Thiudimer ve Vidimer gibi Got liderle­
rin one c1kmas1 ve Attila'nm sava§ tanns1 tarafmdan himaye
edildigi iddiasi. Hun ! mp aratorlugu, Attila'mn ani oliimiin­
den sonra devam etmedi. Ogullan arasmda sava§ ba§laymca
imparatorluk cabucak dag1ldi . Buna ragmen, k1sa siireli de
olsa, Attila Biiyiik Macar Ovasmda Hunlarm sosyal ve eko ­
nomik donii§iimiinii ba§ardi . Harac veren devletleri sistema­
tik olarak somiiren Hunlar, Kuzey Avrupa'mn egemen giicii
oldular. Bu olaganiistii ba§an cok az dikkat cekti - belki ah­
§llagelmi§ Attila veya Hun imajlarma rahatca uymad1g1 icin.
Fakat ah§ilagelmi§ bu Hun imaj1 Ronesans Macaris­
tan'mda goklere c1kanhyordu. Yeni dogan devletlerine milli
bir tarih yaratmak isteyen Macar hiikiimdarlan ile tarihci­
leri 9. ve 1 0 . yiizy1llann Magyar (Macar) fetihlerinin daha
gerisine giderek Macaristan'm Hunlar tarafmdan kuruldu­
gunu tasavvur ettiler. Attila'mn yeni destekcisi 1 5 . yiizy1l­
da Avusturya, Slovakya ve Polonya'mn biiyiik bir k1sm1m e­
le gecirip ba§kentini Viyana'ya yapan Macar krah Matthias
C orvinus 'tu. C orvinus , Attila'nm kendi atas1 oldugunu iddia
ediyordu. Gecmi§in bu versiyonunda Janos Thur6czi'nin Ch­
ronica de gestis Hungarorum (Hunlarm ! §lerinin Tarihi veya
Hun Tarihi; 1 488) adh eserinde en net olarak ortaya konulan
Attila'mn -C orvinus gibi- maharetli bir general ve bilge bir
kral olduguydu. Her ikisi de incelikli felsefi tart1§malardan
ho§lamyorlardi. C orvinus "ikinci bir Attila" olarak bilinmek­
ten memnundu. Thur6czi'nin hayran kald1g1 bu kralm ba§a­
nlannda, "kader, Attila doneminde ihti§ am icinde parlayan
Hunlann eski §anlanm yeniden diriltiyor"du.
Attila, y1kic1 bir yabanc1dan ziyade Avrupah bir millet
kurucusu olarak tasvir edilmek icin bin yll kadar beklemek

286
SOHRETLER

zorundayd1. Buna kar§m, Gotlann donii§iimii bir yiizy1ldan


daha az siirdii. 370'lerde ve yine Alaric'in 4 1 0'da Roma'y1
yagmalamasmdan sonra, Romah yazarlar Gotlan nihai teh­
dit olarak kabul etmi§lerdi. ancak 460'larda Sidonius Apol­
linaris, II. Theodoric'in saraymdaki uygar inceliklere dair
farkh bir resim sunuyordu. ! mparatorluga kar§I gec;mi§­
te giri§tikleri s ava§lann ciddiyeti ne olurs a olsun, Gotlar,
Galya'da kahc1 olarak yerle§mi§ler ve H1ristiyanhga don­
mii§lerdi ve §imdi yeni hiikiimdarlanyla uyum aray1§ma
hevesli Romah aristokratlarm co§kulu ovgiilerine mazhar
oluyorlardi . Sonunda Romahlar art1k b arb ar yabanc1lar ola­
rak goriilemeyecek olan Gotlarla aym taraftaydllar. Hunlar
bu avantajlann hic;birine sahip degillerdi. Belki 430'larda
-Hunlar, Romahlarla birlikte Gotlara kar§l sava§t1klan za­
man- Aettius tarafmdan kurulan ittifak ornekleri ba§ anyla
devam ettirilseydi, o zaman Hunlar da Romah yazarlar tara­
fmdan daha farkh i§lenebilirlerdi . Bunun yerine, hem Dogu
hem de B at1 imp aratorluklarma sald1rmay1 tercih ederek, At­
tila ac1mas1z bir vah§i olarak §6hretini teyit etti. H1ristiyan
bir diinyada bu ac1mas1z vah§inin kotii varhg1, sadece Roma
!mparatorlugunun giinahkar kentlerine kar§l Tann'mn hakh
ofkesiyle ac;1klanabilirdi . Attila hem goc;ebe hem de §eytan
olarak mahkum edildi. "Hunlar riizgardan daha h1zh hare­
ket edecekler, f1rtma bulutlanndan daha c;abuk olacaklar ve
onlann s ava§ c;1ghklan bir aslamn kiikremesi gibi olacaktir.
Ortaya c;ik1§lanndaki deh§et, Nuh giiniindeki sel sulan gibi,
biitiin yeryii ziinii kaplayacak"ti.
Ac1mas1z barbarhk veya aydmlanm1§ ulusc;uluga dair
bu abart1h imgeler, Attila ve Hunlar hakkmda her tiir nihai
degerlendirmeyi ku§atan sorunlan tiim c;1plakhg1yla ortaya
koyar. Doyurucu yarg1lann kesinlik ta§1mas1 c;ok olas1 degil­
dir. Paniumlu Priscus'un onemi bundan dolay1dir. 449 y1hnm
yazmda Priscus, Roma !mparatorlugunu y1kmaya kararh,
kana susaml§ bir barbarla kar§lla§mak ic;in yola koyulmu§ ­
tu. Gerc;ek, ke§fettigi iizere, bundan hayli farkhyd1. Hunlar,
basiti,;:e, klasik kiiltiiriin zarafetiyle ortak hii,;:bir §eyi olma­
yan nomades olarak tammlanamazlardi. Attila §a§1rt1c1 bir

287
ATT I LA

§ ekilde uygarch ve uluslararas1 politikanm tehlike arz eden


kurnaz bir oyuncusuydu. Onun Roma kentlerine sald1nlan
amaQs1z hirer y1klm hareketi degildi. 0 saldmlar, giivenlik
iQill, SaVa§maktansa odeme yapmaya fazlas1yla ah§ml§ bir
imparatorlugu zorlamaya yonelik dikkatli bir stratejinin
parQas1ydi. Priscus 'un hikayesinde, ahlaki olarak sorgulan­
mas1 gerekenler -kotii bir §ekilde planlanm1§ bir suikastm
k1hf1 olarak diplomatik dokunulmazhg1 kullanmaya haz1r­
hkh olan- II. Theodosius ve dam§manlanydi.
Elbette Priscus Attila'nm Roma 1mparatorluguna kar§l
dii§manhgmdan §iiphe etmiyordu. Priscus 'un niyeti ne Atti­
la'yi savunmak ne de hakh gostermekti. Daha ziyade A ttila
Tarihi'nde Qatl§manm karma§1khgm1 ara§tirarak, okurla­
nm basit Hunlar ve Romahlar kli§esinin otesine gotiirmeyi
amaQhyordu. Priscus, 4. ve 5. yii z y1lda farkh bir Roma tm­
paratorlugu anlay1§ma kap1 aQar. Bu kitap co§kuyla bunun
izinden gitti. Priscus 'un da ilk tasdik edenlerden olacag1 gibi,
tarih siirekli varsay1mlanm1z1 tart1§maya Qabalamah ve bizi
diinyaya farkl1 bakmaya yonlendirerek, kendi ideallerimiz ve
inanQlanm1zdan daha az emin olmam1z1 saglamahdir. Biiyiik
imparatorluklann ayakta kalmasma veya QOkmesine neden
olan nedir? Hiikiimetler kendi hareketlerini nasil savunur­
lar? Devasa bir super giiciin parQalanmasma yol aQan nedir?
Sava§a girmek veya ban§l satm almak veya dii§mana odeme
yapmak ne zaman dogrudur? Barbar etiketini ne hakl1 Qlka­
nr veya uygarhk iQin ikna edici bir iddia nas1l olu§turulur?
Bunlar daima onemli olan konulardir. Bu konular, sadece en
iyi ihtimalle tarih bOliimlerindeki seminer odalanmn fildi§i
kulelerine birakilmas1 gereken soyut sorular olmay1p bizim
imparatorluklan korumayi veya yikmay1 amaQlayanlann he­
defleri ve §Ohretleriyle yiizle§memizi gerektiren yogun, ki§i­
sel dramlan iQerir. GeQmi§in geQmi§te kald1g1m, tamamland1-
gm1 veya giiniimiiziin acil endi§eleriyle baglant1s1z oldugunu
giivenle dii§iinmek her zaman tehlikelidir. Attila ve Hunlar
konulu bir tarih Qah§masmm sonunda, yava§ yava§ Roma
1mparatorlugunun gerileyi§i ve QOkii§ii hakkmda oldugun­
dan daha ba§ka konulan da dii§iinmeye cesaret etmeliyiz .

288
Kronoloj i, M S 3 7 5 - 4 5 5

364-378Valens (Dogu Roma !mparatoru)


375-383 Gratianus (Bat1 Roma !mparatoru)
375 Hunlar, Karadeniz'in bat1smda Athanaric'in Gotlanna
sald1nr.
376 Tervingiler (Vizigotlar) Fritigern idaresinde Tuna'y1 a­
§ ar.
378 Hadrianopolis Sava§l (9 Agustos); Hadrianopolis ve
C onstantinopolis 'e akmlar
379-3951. Theodosius (Dogu Roma tmparatoru, 392'den iti­
baren birle§ik Roma'nm imparatoru)
382 Got ve Hun miittefikler Tuna'mn giineyine yerle§tiri­
lirler.
386 Odotheus idaresindeki Greuthungilerin (O strogotla­
nn) ba§ans1z Tuna'y1 geitme denemesi
388 Theodosius, bat1daki gas1p Magnus Maximus'u yener.
394 Theodosius, bat1daki gas1p Eugenius'u Frigidus Nehri
Sava§mda yener.
395-423 Honorius (Bat1 Roma t mparatoru)
395-408 Arcadius (Dogu Roma !mparatoru)
395 Alaric'in idaresindeki Gotlar isyan eder.
399 Hunlar Armenia'da Eutropius tarafmdan bozguna ug­
rat1hr.
399-4201. Yezdegerd (Sasani krah)
40 1 Arcadius ve Uldin'in ittifak1; Alaric idaresindeki Got­
lar b at1ya dogru harekete geiter ve ! talya'ya girmeye
te§ebbiis ederler.
406 Radagaisus idaresindeki Gotlar, Stilicho ve Uldin ida­
resindeki Hun p arah askerleri tarafmdan yenilirler;
Vandallar ve Alanlar Ren Nehrini a§arlar (Arahk) .
407-4 1 1 III. C onstantinus , Galya'da gas1p imparator
408 Stilicho'nun tutuklanmas1 ve idam edilmesi; Uldin Tu-

289
ATT I L A

na'nm kar§1smda sald1nya ge9er; Alaric idaresindeki


Gotlar !talya'y1 i§gal eder.
408-450 11. Theodosius (Dogu Roma tmp aratoru)
409 Honorius, on bin Hun p arah askeri orduya ahr; Aetius
rehine olarak gonderilir.
410 Alaric idaresindeki Gotlar Roma'y1 yagmalar (24 A-
gustos) .
412 Constantinopolis 'te Theodosius surlannm in§as1
413 Olympiodorus'un Kharaton v e Donatus 'a el9ilik gorevi
418 Gotlar, Constantius tarafmdan Giineybat1 Galya'ya
yerle§tirilir.
4 1 8-45 1 Theodoric Galya'daki Gotlara hiikmeder.
420 Abdaas, Huzistan'daki Zerdii§t tapmagm1 yakar.
42 1 Con stantiu s (Honorius ile birlikte Bat1 Roma'da ortak
imparator) .
42 1 -42 2 II. Theodosius'un ba§ans1z Mezopotamya seferi
422 Hunlar Thrakia'ya saldmr.
423 Galla Placidia 9ocuklanyla birlikte Constantinopo­
lis' e ka9ar.
425 Bat1'daki gas1p t mparator t oannes, Ravenna'da yenilir;
Aetius 'un komutas1 altmdaki Hun ordusu 9ok ge9 ka­
hr.
425-455 111. Valentinianus (Bat1 Roma tmparatoru)
427 Bonifacius'un sozde komplosu
429 Afrika'nm Vandallar tarafmdan i§gal edilmesi
430 Burgonlara kar§I yapilan bir seferde Oktar'm oliimii
432 Bonifacius terfi ettirildi ve patrici (soylu) sm1fa alm-
d1; Bonifacius , Rimini'de Aetius tarafmdan oldiiriildii.
433 Aetius , bir Hun ordusunun ! talya'ya dogru yiiriiyii§e
ge9tigini iddia eder.
434 Thrakia'da Hun sald1ns1 ve Rua'nm ani oliimii; Hono­
ria gozden dii§er ve Constantinopolis 'e gonderilir.
434-440Attila ve Bleda Hunlan beraber yonetirler.
435 Geiseric ile anla§ma ve Vandallar Kuzey Afrika'da; A­
etius ve Hunlar arasmda anla§ma; Pannonia ve Vale­
ria'nm baz1 k1s1mlanmn birakilmas1
437 Hunlar ve Romahlar, Burgonlan yok ederler ve Bagau­
dae isyamm bast1nrlar.

290
K R O N O LOJI

439 Romahlar ve Hunlar, Toulouse'da Godar tarafmdan


yenilirler; Attila, Dogu !mparatorlugu ile Margus Ba­
n§1'm yapar; Geiseric C arthago'yu (Kartaca) ele gei;:i­
rir ( 1 9 Ekim) .
44 1 Roma deniz giicii Sicilya'ya gider; Attila ve Bleda B al­
kan sald1nsm1ba§lat1rlar.
442 Roma deniz giicii geri i;:agnhr; Hunlar geri i;:ekilir; Ge­
iseric, Theodoric'in k1zm1 sakatlar ve geri gonderir;
Geiseric ile yeni anla§ma; Huneric ve Eudocia'mn ni­
§anlanmas1
445 Bleda katledilir.
445-453 Attila Hunlann tek yoneticisi olur.
446 Hun eli;:ileri Constantinopolis 'e gelir ve Margus Ban­
§l'nm §artlarma uyulmasm1 isterler.
447 C onstantinopolis 'te deprem (26 Ocak); Constantinus,
Theodosius surlanm yeniden in§a ettirir; Attila'nm
en y1k1c1 ve en biiyiik Balkan s ald1ns1; Arnegisclus'un
Utus Irmag1'nda (Vidin \: ay1) kll pay1 yenilmesi; Anato ­
lius ve Nomus 'un ban§ gorii§meleri
448 Aetius , Galya'da Bagaudae isyamm bast1nr.
449 Priscus, Maximinus ve Romulus (Bat1 ! mparatorlugu
eli;:isi), Attila'nm saraymda.
450 Anatolius ve Nomus'un diger gorii § meleri; Ho­
no-ria'mn Attila'dan ricas1; II. Theodosius'un oliimii
(28 Temmuz); Galla Placidia'nm oliimii (Kas1m)
450-457 Marcianus (Dogu Roma !mparatoru)
45 1 Attila'nm Galya'da ilerlemesi, C atalauni Ovasmdaki
sava§ (Haziran); Apollonius 'un eli;:ilik gorevi ba§an­
s1zhkla sonui;:lamr; Marcianus'un, B alkanlarda askeri
faaliyetleri (Eyliil); Priscus ve Maximinus C onstanti­
nopolis 'ten ! skenderiye'ye giderler.
45 1 -453 Thorismud, Galya'daki Gotlann krah
452 Attila'nm ! talya'ya sald1ns1; Marcianus , Tuna'nm kar­
§1 tarafmdaki tek Roma sald1nsm1 yonetir; Maximi­
nus'un M1s1r'da oliimii.
453 Attila'mn oliimii ve strava 's1
453-46 6 II. Theodoric, Galya'daki Gotlann krah
454 Nedao Irmag1 sava§mda Hunlann yenilmesi; Aeti­
us 'un Roma'da oldiiriilmesi.

291
ATT I L A

455 III. Valentinianus'un katli; Petronius Maximus'un 61-


diiriilmesi; Vandallann Roma'y1 yagmalamas1 (Hazi­
ran) .

292
N otlar ve ilave O kuma

Attila v e Hunlar hakkmda tngilizce olarak yap1lan son cid­


di ve kap samh ,.:ah§ma altmI§ y1l once yaymland1: E dward
Thomp son, The Huns, Oxford 1 948. Bu eser 1 996'da Peter
Heather tarafmdan gozden ge,.:irildi ve bir sonsoz ile birlik­
te yeniden yaymlandi. Ocak 1 969'da biiyiik Avusturyah bi­
lim adam1 Otto Maenchen-Helfen, oliimiinden sadece birka,.:
giin once C alifornia Oniversitesi Yaymlarma ,.:ah§masmm
bir miisveddesini teslim etti . <; ah§manm ,.:ogu daha nihai
halini almami§tl . Max Knight'm ornek editorliigii sayesinde
miisveddede yaymlanabilecek her §ey bir araya getirildi ve
sonunda ortaya 91kan eser: Otto Maenchen-Helfen, The Wor­
ld of the Huns: Studies in their History and Culture, 1 97 3 .
Maenchen-Helfen'den ba§ka Hun arkeolojisine e n son kat­
k1lar §Unlardir: Istvan Bona, Das Hunnenreich, Budape§te
1 99 1 . Bu eser maddi kiiltiir kalmtllannm kaps amh bir ara§­
t1rmas1m i,.:ermektedir, ancak karma§1k ve ,.:ogunlukla da si­
nir bozucu bir §ekilde diizenlenmi§tir. Bodo Anke, Studien
zur Reitemomadischen Kultur des 4. bis 5. Jahrhunderts,
2 cilt, Weissbach, 1 998, ba§hkh eserse miikemmel ve ,.:ok
detayh , titiz bir ,.:ah§madir. Konuya ili§kin dort daha k1sa
tarti§ma da yararh girl§ niteligindedir: Averil C ameron, Br­
yan Ward-Perkins ve Michael Whitby (der. ) , The Cambridge
Ancient History, Volume XIv; Late Antiquity: Empire and
Successors, A .D. 425-600, C ambridge, 2000, 704- 7 1 2; Hung
Kennedy, Mongols, Huns and Vikings, Londra 2002 , 22-55;
Herwig Wolfram, The Roman Empire and Its Germanic Pe­
oples, University of C alifornia Press, B erkeley, 1 997, 1 23-44
ve Denis Sinor, "The Hun Period" Sinor (der. ) , The Cambridge
History ofEarly Inner Asia, Cambridge, 1 990, 1 7 7-205 (Tiirk-

293
i;:esi: Erken 1� Asya Tarihi, 1 stanbul 2000) . tlki, Haziran-Ekim
1 990'da C aen'deki Musee de Normandie'da digeri Haziran
2007- 0cak 2008 tarihleri arasmda Speyer'deki Historischen
Museum der Pfalz'da Hunlarla ilgili yap1lan iki sergi i;:ok
degerli kataloglann olu§mas1m saglad1: Jean-Yves Marin
(der. ) , A ttila, les influences danubiennes dans l 'ouest de
l'Europe au Ve siecle, C aen, 1 990 ve Attila und die Hunnen,
Stuttgart, 2007 .
MS 3 . - 5 . yiizy1llann (geleneksel olarak 'gei;: antiki;:ag' ve­
ya 'gei;: Roma tmp aratorlugu' diye bilinen donem) kapsam­
h ve detayh tarihi The Cambridge Ancient History (=CAH}
adh eserden okunabilir. Alan B owman, Averil C ameron ve
Peter Garnsey, (der. ) , Volume XII, The Crisis of Empire, A .D.
1 93-337, 2. edisyon, C ambridge, 2005; Averil C ameron ve Pe­
ter Garnsey, (der. ) , Volume XIII, The Late Empire, A.D. 33 7-
425, C ambridge, 1 998; 1 4. Gilt, Late Antiquity. O i;; eski eser
hiila. vazge,.:ilmez oneme sahiptir. Ernst Stein, Histoire du
Bas-Empire: De l'Etat Romain a l 'Etat Byzantin (284-4 76),
2 cilt, Paris, 1 959, (Birinci cilt ilk olarak 1 928'de Almanca
olarak yaymland1); E milienne Demougeot, La formation de
l'Europe et les invasions barbares de l'avenement de Diocle­
tien au debut du VIe Siecle, 2 cilt, Paris, 1 979; A.H.M. Jones ,
The Later Roman Empire 284-602: A Social, Economic, and
Administrative Survey, 3 cilt, Oxford 1 964. 5 . yiizy1lm sivil
ve askeri makam sahiplerinin, profesyonellerin, (doktorlar,
§airler, hatipler) ve bunlann ailelerinin biyografileri ve ka­
riyer ilerlemelerine ili§kin verilerin kaps amh bir derlemesi
ii;:in bak1mz: John Martindale, The Prosopography of the La­
ter Roman Empire, Volume II, A.D. 395-527, C ambridge, 1 980.
Bu eser, son ku§akta ortaya i;:1kanlan temel bilimsel yonte­
min en etkileyici orneklerinden birisidir.
Yunanca ve Latince metinlerden yapilan biitiin i;:eviriler
§ahs1ma aittir. Bu notlann sonunda en s1k ahnt1 yapilan gei;:
antik donem yazarlanmn kapdamh bir listesi, modern i;:evi­
rilerine ili§kin bir rehberle birlikte sunulmaktadir.

294
N OTLAR

1 ilk Temas
Hunlann Karadeniz'in bat1smdan Qlkl§mdan, Fritigern
yi:inetimindeki Gotlann isyamna kadar olan olaylann en i:i­
nemli anlat1s1 Ammianus 3 1 . 3 - 9 'dur. Konuya ili§kin en i§e
yarar tart1§malar: Noel Lenski, Failure of Empire: Valens
and the Roman State in the Fourth Century A .D. , Universirt­
y of California Pres s, Berkeley, 2002 , 320-334; Peter Heather,
Goths and Romans 332-489, Oxford, 1 99 1 , 1 2 2-47 . Bu konu,
The Goths, Oxford, 1 996, s. 97- 1 04 ve s. 1 30-34'te ve The Fall
of the Roman Empire: A New History, Londra 2005, 1 5 1 - 1 53
ve l 58-67'de yeniden ele almdi. Herwig Wolfram, History
of the Goths, University of California Press, Berkeley, 1 988,
64- 75 ve 1 1 7 - 1 24; Michael Kulikowski, Rome's Gothic Wars,
Cambridge, 2007, 1 23-37 ve Maenchen-Helfen, Huns, 26-28.
Valens'in Vizigotlarm (Tervingiler) H1ristiyanhga di:indiiriil­
meleri konusundaki isran Socrates (Historia Ecclesiastica,
7 . 3 3 .4) tarafmdan nakledilmektedir. Aynca bakm1z: P. Heat­
her, Goths and Romans, 1 2.7-28. Noel Lenski, 'The Gothic Ci­
vil War and the Date of the Gothic C onversion" Greek, Roman
and Byzantine Studies, 36 ( 1 995) 5 1 -87 ve Failure of Empire,
320- 2 1 ve 347 -48 , adh Qah§malannda Valens'in, Athanaric'e
isyan etmesini desteklemesine kar§1hk olarak Fritigern'in
Hlristiyanhga di:indiirii lmii§ olabilecegini i:inermektedir. Pe­
ter Heather ise, Goths and Romans, 1 33; Goths, 1 3 1 ; ve Fall
1 65-66, adh eserlerinde (gittikQe derinle§en bir sempati ile)
Lupicinus'u savunmaktadir. Roma !mparatorlugunun Au­
gustus 'tan C onstantinus'a di:inii§iimii, Peter Brown'un The
Making of Late Antiquity, Harvard, 1 978, eserinde harika
biQimde i§lenmektedir. ! mparatorlugun s1mrlannda kar§1la­
§1lan problemlere ili§kin yeni Qah§malar iQin bakm1z: Dick
Whittaker, Frontiers of the Roman Empire: A Social and E­
conomic Study, John Hopkins University Press, Baltimore,
1 994; ve B enjamin Isaac, The Limits of Empire: The Roman
Army in the East, 2 . bask1, Oxford 1 992. C hristopher Kelly,
Ruling the later Roman Empire, Harvard, 2004, adh eserde
imparatorlugun di:inii§iimiinii, Akdeniz diinyasmm yi:inetili§
biQimi ve imparatorluk giiciiniin b oyutlan ve etkisi QerQe-

295
ATT I L A

vesinde i§lemektedir. tmparatorlugun boliinmesi ve bunun


nedenleri E milienne Demougeot, De l 'unite a la division de
l 'Empire romain, 395-41 0: essai sur le gouvemement im­
perial, Paris, 1 95 1 , adh eserde ozenli bir biGimde ele alm­
maktadir. Bu donemin idari ve yasal GerGevesi iGin bak1mz:
Malcolm Errington, Roman Imperial Policy from Julian to
Theodosius, University of North C arolina Press, Chapel Hill,
2006, 79- 1 1 0 . tlk H1ristiyan imparator Constantinus (306-
337 arasmda hiikiim siirdii) merkezi bir §ahsiyettir: Averil
C ameron, CAH 12, 90- 1 09 ve Noel Lenski (der. ) , The Cambri­
dge Companion to the Age of Constantine, C ambridge 2006,
Constantinus di:inemi iGin girl§ niteliginde miikemmel Ga­
h§malardir; Constantinus 'un siyasal ve dinsel amaGlannm
daha detayh bir incelemesi iGin bakm1z: Raymond van Dam,
The Roman Revolution of Constantine, C ambridge, 2007.
C onstantinopolis 'in t ngilizce olarak en iyi betimlemesi iGin
bakm1z, Richard Krautheimer, Three Christian Capitals: To­
pography and Politics, University of C alifornia Press , Berke­
ley, 1 983, 41 -67. Kentin anla§llmasma ili§kin onemli anah­
tarlar: Gilbert Dagron, Naissance d 'une capitale: Constanti­
nople et ses institutions de 330 a 4 5 1 , 2 . bask1, Paris, 1 984; ve
Raymond Janin, Constantinople byzantine: developpement
urbain et repertoire topographique, 2. bask1, Paris, 1 964.
t stanbul'da, Constantinus forumunun merkezinde yer alan
amtsal porfir siitun hiilii yerinde durmaktadir (KapahGar­
§I'dan GOk uzakta degildir); Sultan Ahmet C amii (Mavi C amii)
yamnda At Meydam olarak bilinen muhte§em park hipod­
rom alamm gi:istermektedir. Milian Ta§i'mn kahnt1s1, Kaiser
II. Wilhelm'in Sultan II. Abdiilhamit'e hediye ettigi Girkin
demir Ge§menin az otesinde, At Meydam'nm kuzey k6§esin­
de bir trafik adasmm ortasmda art1k d1§ans1yla ili§kisi ke­
silmi§ olarak hiilii goriilebilmektedir. Hadrianopolis'e giden
yolun ve sava§m kendisinin ana hikiiyesi Ammianus 3 1 . l l -
1 3 'te anlatllmaktadir; aynca Socrates 4.38'e (Hipodrom'daki
yuhalanma 4.38.4); Zosimus 4. 2 1 -24.2 'ye (yoldaki ceset iGin
4.2 1 .2-3) bakm1z. Hadrianopolis'in nedenleri ve sonuGlanm
da dikkate alan en detayh hikiiyesi Lenski, Failure of Empire,

296
NOTLAR

334-67; Peter Heather, Fall, 1 67-8 l 'in yam s1ra Kulikowski,


Rome's Gothic Wars 1 37-43 ve Wolfram, Goths 1 1 7- 1 3 1 ya­
rarh okuma olarak dikkate almmahdir. Themistius'un ka­
ranhk ifadeleri Oration 1 6 .206 ve devammda gelmektedir.
Constantinopolis'teki imparatorluk mozolesi iivin bakm1z:
Eusebius'un olaganiistii betimlemesi, Life of Constantine
4.58-60 ve Cyril Mango, "C onstantine's Mausoleum and the
Translation of Relics", Byzantinische Zeitschrift 83 ( 1 990) ,
5 1 -62, ozellikle sayfa 54-58 (=Studies on Constantinople,
Variorum reprints 394, Aldershot, 1 993, no. V) . ! stanbul'daki
en yiiksek tepeye art1k Fatih C amii hakimdir ve Mozole'den
geriye hiivbir § ey kalmami§tir.

2 Geri KalmI§ Bozlur


Ammianus 3 1 . 2 . l - 1 2'de yer alan Hunlara ili§kin betimle­
me hakkmda onemli bir tart1§ma iivin bakm1z: John Matt­
hews, The Roman Empire of Ammianus, Londra, 1 989, 332-
42 ve Thomas Wiedemann, "Between Men and Beasts: Bar­
barians in Ammianus Marcellinus, I.S. Moxon, John Smart
ve Tony Woodman, (der. ) , Past Perspectives: Studies in Greek
and Roman Historical Writing, C ambridge, 1 986, 1 89-20 1 .
"Barbar'' hakkmdaki klasik g6rii § ler § U eserde kapsamh bir
§ekilde ele almmaktadir: Yves Dauge, Le barbare: recherches
sur la concenption romaine de la barbarie et de la civili­
sation, B riiksel, 1 98 1 , 330-52 (Ammianus'un yakla§1m1 iivin) ,
4 1 3-66 (barbar karakterinin ozellikleri hakkmda) , 604- 609
(barbarlann hayvanlarla kar§1la§tmlmas1 iivin) ve 620-34
(barbarlarm s osyal yap1lan iizerine) . Materyale daha ozen­
li yakla§imlar iivin bakm1z: Peter Heather, "The barbarian
in late antiquity: image, reality, and transformation", Ric­
hard Miles (der. ) , Constructing Identities in Late Antiquity,
Londra, 1 999, 234-58; Brent Shaw, '"E aters of Flesh, Drinkers
of Milk': the ancient Mediterranean ideology of the pasto­
ral nomad", Ancient Society 1 3/ 1 4 ( 1 982-83), 5-3 1 (=Rulers,
Nomads, and Christians in Roman North Africa, Variorum
reprints 497, Aldershot, 1 995, no: 6). Roma'nm imparatorluk
misyonu iivin bakm1z: Vergilius , Aeneid 6.85 1 -53; saivlann-

297
AT T I L A

dan siiriiklenen barb arlar ic;:in b akm1z: Annalina C al6 Levi,


Barbarians on Roman Imperial Coins and Sculpture, New
York, 1 952, 25-26; oyun tahtalarma yans1yan gurur ic;:in ba­
k1mz: Max Ihm, 'Romische Spieltafeln', Bonner Studien: Auf­
siitze aus der Altertumswissenschaft Reinhard Kekule, Ber­
lin, 1 890, 223-39, s. 238'de no 49 almt1hyor. Themistius'un
Gotlan kasten giiriiltiicii olarak karakterize etmesi Oration
1 0. 1 33 'te yer almaktadir. Valens ve Athanaric'in 369 y1lmda
yapt1klan ban§ anla§mas1 ic;:in bakm1z: Lenski, Failure of
Empire, 1 3 2-37; Vizigotlarm volkanik imajlan ic;:in bakm1z:
Ammianus 3 1 .4.9. Franc;:ois Hartog, The Mirror of Herodotus:
The Reprensetation of the Other in the Writing of History,
University of C alifornia Pres s , Berkeley, 1 988 (gozden gec;:i­
rilmi§ Frans1zca bask1s1, Paris, 200 1 ; Tiirkc;:esi: Herodotos 'un
Aynasi, c;:eviren E. O zcan, Ankara, 1 997 ), Part I ve Paul C art­
ledge, The Greeks: A Portrait of Self and Others, 2. b as1m,
Oxford, 2002, 5 1 -77, her ikisi de Herodotus'un Yunan-mer­
kezci diinya g6rii§ii iizerine harika ara§tirmalardir. Hero­
dotus, Histories, 4.46 -47 , 59-82 ve 1 1 0- 1 7 pasajlan 1 skitleri
betimlemektedir; 4. 1 6-36 ve 1 00- 1 09 ise bozk1rlann 6tesinde
ya§ ayan acayip goriinii§lii halklan betimlemektedir. Home­
ros Odyesseia 9'da, Yunanlann Polyphemus ile c;:ati§malanm
anlatir. Hunlann, 6zellikle Romah tarihc;:ilerce sunulan, a­
detleri ve toplumsal yapilan, en c;:ok Avrasya bozk1rlannda
hayatm dayatt1g1 daha geni§ fiziki ve ekonomik k1s1tlamalar
c;:erc;:evesinde anla§ilmaktadir, bakm1z: Wolfgang Weissleder,
(der. ) , The Nomadic Alternative: Modes and Models of Inte­
raction in the African-Asian Deserts and Steppes, The Ha­
gue, 1 978; Antal Bartha, 'The Typology of Nomadic Empire s ' ,
§Urada: Popoli delle Steppe: Unni, Avari, Ungari, Settimane
di studio del Centro italiano di studi sull' alto Medioevo 3 5 ,
2 cilt, Spoleto, 1 988, I 1 5 1 -79 v e aynca etkileyici derecede
geni§ kapsamh kar§ila§t1rmah bir c;:ah§ma ic;:in bakm1z: Ana­
toly Khazanov, Nomads and the Outside World, 2 . bas1m, U­
niversity of Wisconsin Pres s , Madison, 1 994 (ilk defa 1 983 'te
Rusc;:a olarak yaymland1). Kafatas1 deformasyonuna ili§kin
arkeolojik materyal §U eserlerde titizlikle c;:ah§ilm1§tir: Anke,

298
NOTLAR

Reitemomadischen Kultur I, 1 24-36 ve Luc Buchet, 'La de­


formation cranienne en Gaule et dans les regions limitrop­
hes pendant le haut Mayen Age son origine - sa valeur histo­
rique' , A rcheologie medievale 18 ( 1 988) 55- 7 1 . Burada bir gii­
zelle§tirme siireci olarak sunulan deformasyonun i§e yarar
yonleri §U eserde gosteri§li bir §ekilde betimlenmi§tir: Ma­
ria Teschler-Nicola ve Philipp Mitterocher, 'Von kiintslicher
Kopfformung' , A ttila und die Hunnen, 270-28 1 . Avrupa'da
kafatas1 deformasyonunun 4. ve 5. yiizy1llardaki olu§ s1khg1,
bir bozk1r geleneginin ihlalinin s aglam delillerini ortaya ko­
yar. Bunun Hunlarla ili§kilendirilmesi daha sorunludur. Jo­
achim Werner, Beitriige zur Archiiologie des Attila-Reiches,
Miinih, 1 956, 5 - 1 8 , adh eserde, bu durumu, Hunlann Karade­
niz'den Galya'ya dogru yava§ yava§ ilerleyi§lerinin bir gos­
tergesi olarak savunurken fazla acelecidir. Dort temel zorluk
vardir. Birincisi, kafatas1 deformasyonunun bozkir goQebe­
leri arasmda yaygm olmas1dir; Hunlar tarafmdan da pekala
uygulanm1§ olabilir, fakat kesinlikle sadece Hunlara mahsus
degildi. 1kinci olarak, kafatas1 deformasyonu Karadeniz'in
kuzeyinde, Hunlann bat1ya dogru goQlerinden QOk once, 1 .
ve 2 . yiizy1llardan beri zaten vardi. Mesela Alanlar arasmda
biliniyordu. Alanlar 4. yiizy1lda Hunlarla §iddete dayah bir
ili§ki kurmu§lar ve 360'larda Hun miittefiki olarak Gotlara
kar§l sava§IDI§lard1 (Ammianus, 3 1 . 3 . 1 ) . Avrupa'da kafatas1
deformasyonu o halde, makul bir §ekilde Hun varhgmm ol­
dugu kadar, Alanlann da zoraki mevcudiyetinin gostergesi
olabilir veya ayirt edilemez bir §ekilde her ikisinin de. 0Qiin­
ciisii, kafatas1 deformasyonunun Hunlar arasmda ne kadar
yaygm oldugunun aQ1k olmamas1dir. :?ayet bu bir elit grubu
belirlemek veya giizel olarak goriilmeyi amaQlamak iQin ya­
p1hyorsa, o zaman, Attila, e§leri, akrabalan ve dam§manlan
muhtemel adaylar olarak dii§iiniilebilir. Romah tarihQi Pani­
umlu Priscus 'un Attila ve iist riitbeli maiyetine ili§kin ver­
digi gorgii tamg1 betimlemesi, kafatas1 deformasyonu gibi
herhangi Q arp1c1 bir §eyden kesinlikle soz etmez (Boliim 1 4,
1 34) . Dordiincii olarak, uygulama Avrupa'da 5. yiizy1ldan ve
Hun 1mparatorlugunun parQalanmasmdan sonra da devam

299
ATT I L A

etti. Bu uygulama devam ettiyse de -§ayet varsa- Hun kiiltii­


rii veya fethi ile ilgili herhangi dogrudan bir ili§kiyi karak­
terize etmesi art1k miimkiin degildir. Mogol uygulamas1 olan
elbise y1kama yasagmdan §U eserde bahsedilmektedir: Paul
Ratchnevsky, Genghis Khan: His Life and Legacy, Oxford,
1 99 1 , 1 93 . <;:ig et iizerine Hans Schiltberger'in kendi gezileri­
nin anlatilanndan derlenen gozlemler iQin bak1mz: Valentin
Langmantel, (der. ) . Hans Schiltbergers Reisebuch, Tiibingen,
1 885, bOliim 37, (Qeviri J. Buchan Telfer, The Bondage and
Travels of Johann Schiltberger, a native of Bavaria, in Euro­
pe, Asia, and Africa, 1 3 96- 1 42 7 , Londra, 1 879, 48) . Hunlara
ait kazanlar, boliim 3, 3 1 -32'de ele ahnmaktadir. Khazanov,
Nomads and the Outside World, s . 1 5-84, g6Qebelerin kirsal
ekonomilerinin ve Avrasya bozk1rlannm ekolojisinin dayat­
t1g1 sm1rlamalann biiyiileyici bir hikayesini sunar. Hun at1
iizerine aynnt1h bir tarti§ma iQin bakm1z, Maenchen-Helfen,
Huns 203-2 1 4; Vegetius'un betimlemesi §U eserden ahnml§ ­
tir: Handbook on Equine Medicine (Mulomedicina, 2 . onsoz,
ve 3 . 6 . 5 , der. Ernest Lommatzsch, Leipzig, 1 903) . Hun yaylan
hakkmda bilgi iQin: Maenchen-Helfen, Huns, 22 1 -322'de ve­
rilen bilgiler §U eserde geni§letilir ve giincelle§tirilir: Anke,
Reiternomadischen Kultur I, 55-65. M1sir kompozite yayla­
nnm giicii: Wallace Mcleod, 'The Range of the Ancient Bow' ,
Phoenix 1 9 ( 1 965), 1 - 1 4 ve Composite Bows from the Tomb
of Tutankhamun, Oxford, 1 970, 37. Taibugha'nm yay iireti­
mi iizerine sozleri, onun §U eserinden ahnm1§tir: Essential
Archery for Beginners, John Latham ve William Paterson
(der. ) , Saracen Archery: An English Version and Exposition
of a Mameluke Work on Archery, Londra, 1 970, 8 . Hun sava§
taktiklerine ili§kin i§e yarar gozlemler iQin bakm1z, Thom­
pson, Huns, 58-60, kement kullamm1 iQin Ammianus 3 1 . 2 . 9 .
G6Qebelerin kar§l kar§1ya kald1g1 Qe§itlendirilmemi§ b i r e ­
konomide iiretim fazlasmm kontrolii problemi, g6Qebeler ve
yerle§ik toplumlar arasmdaki daha geni§ bir diizenli irtibat
biQiminin bir parQas1 olarak Khazanov tarafmdan aynnt1h
olarak ele ahmr: Nomads and the Outside World, 202-2 1 2 .

300
N OTLAR

3 San Tehlike
Hunlann kokeni iizerine Ammianus'un spekiilasyonu i­
c;:in 3 1 . 2 . 1 . �yung-nular (veya Hsiung-nu) hakkmda miikem­
mel ba§lang1c;: c;:ah§malan ic;:in bak1mz, Ying-shih Yii, 'The
Hsiung-nu' Sinor (der. ) , Cambridge History of Early Inner
Asia, 1 1 8-49 ve 'Han Foreign Relations ' Denis 'IWitchett ve
Michael Loewe, (der. ) The Cambridge History of China, cilt
1, The Ch 'in and han Empires, 221 B. C. -A .D. 220, Cambri­
dge, 1 986, 377-462 , ozellikle bak1mz, 383-42 1 . Hunlar ve
�yung-nular (Xiongnu veya Hsiung-nu) arasmdaki baglan­
t1dan yana argiimanlar Otto Maenchen-Helfen tarafmdan
'Huns and Hsiung-Nu' Byzantion 1 7 ( 1 944-45) , 222-243 'te
maharetle ozetlenir ve etkin bir §ekilde c;:iiriitiiliir, s. 243 'te
Ordos bronzlan ahntilamr ve aynca bakm1z, Huns 367-75;
Ursula Brosseder'in Hunlar ve Xiongnular arasmda c;:ok ozel
baglant1lar bulmamn giic;:liigii iizerine fazla dengeli sonuc;:­
lan ic;:in bakm1z, 'Zur Archaologie der Xiongnu' , Attila und
die Hunnen 62- 73. Hun kazanlan iizerine veriler Anke, Re­
itemomadischen kultur I, 48 -55'de ozetlenmekte ve Maen­
chen-Helfen, Huns, 3066-3 1 8 ve B ona, Hunnenreich 240-42
ve 275 (Tortel-Czakohalom ic;:in) gibi ara§tirmalara ekleme­
ler yapmaktadir. Minusinsk'de bulunan kaya resimleri, M.A.
Devlet tarafmdan Sovetskaia Arkheologiia 3 ( 1 965) 1 24-42 ,
ozellikle s. 1 28-29'da resim 3-6'da yaymlanmi§tir. Kazan
desenlerindeki bir dizi tipolojik degi§imlerin Hunlar ve �­
yung-nular arasmda ikna edici bir baglant1 ortaya koyabi­
lecegi hipotezi (Maenchen-Helfen'in Huns, s. 337'de temas
ettigi bir konu) , Miklos E rdy, 'An Overview of the Xiongnu
Type C auldron Finds of Eurasia in three media, with Histo­
rical Observations ' , Bruno Genito (der. ) , The Archaeology of
the Steppes: Methods and Strategies, Napoli, 1 994, 379-438
ve 'Hun and Xiong-nu Type C auldron Finds throughout Eu­
rasia' , Eurasian Studies Yearbook 67 ( 1 995) 5-94. S. 45-6'da
E rdy, Uygur Miizesi'nin Urumc;:i kazam ic;:in yapt1g1 tarihlen­
dirmenin srounlu oldugunu kabul ediyordu. E rdy'nin revize
ettigi tarihleme (stilistik nedenleri esas alarak) , kazam MS
2. yiizy1l ortalanna yerle§tirir. B a§ka bir deyi§le ve §a§1rt1-

301
ATT I L A

c 1 bir §ekilde tam d a Hanlar tarafmdan yenilgiye ugratilan


�yung-nu'lann bat1ya Avrupa iizerine hareketlendikleri bir
di:inem. Fakat Alexander Koch'un 'Ein hunnischer Kessel aus
Westchina' , Archiiologisches Korrespondenzblatt 27 ( 1 997),
63 1 -43'te i§aret ettigi gibi, UrumQi kazamnm biQimsel ola­
rak en yakm paralelleri , 5 . yiizyilm ilk yansma tarihlenen
Rusya'daki ve Dogu Avrupa'daki mantar kulplu kazanlardir
(mesela Ti:irtel-C zak6halom) . UrumQi kazam o halde Avrasya
bozk1rlannda siire giden baglant1 modellerinin bir i:irnegi
olabilirdi . Bakm1z, Koch, 'Hunnisches in Xinjiang? Oberle­
gungen zum europaisch-asiatischen Kulturaustausch an der
Wende zum Mittelalter' , §Urada: A ttila und die Hunnen 1 34-
45. Ts araam 7'deki kaz1 raporlan Sergei Minjaev ve L. Sacha­
rovskaja tarafmdan, Peterburgskii arkheologicheskii vestnik
9 (2002) 86- l 1 8 'de yaymland1; Derestuy kaz1 raporlan iQin
bakm1z , Sergei Minjaev, 'Archeologie des Xiongnu en Rus ­
sie: nouvelles decouvertes et quelques problemes', Arts a­
siatiques 5 1 ( 1 996) 5- 1 2; Ivolga iQin bakm1z, Antonina Davy­
dova, 'The Ivolga Gorodische (A monument of the Hiung-nu
culture in the Trans-Baikal region) ' , Acta Archaeologica A­
cademiae Scientiarum Hungaricae 20 ( 1 968) 209-45 v e Ivol­
ginskii arkheologicheskii kompleks II: Ivolginskii mogil 'nik
(The Ivolga Archaeological Complex II: The Ivolga Cemetery) ,
St. Petersburg, 1 996. Herodotus, ! skit kraliyet defin uygu­
lamalanm Tarihler 4.7 1 . 2 'de betimlemektedir. 1ordanes'in
dogrudan Priscus'tan almt1 yapt1g1 strava Getica 255-58'de
anlatilmakta; Attila'nm tasviri iQin bakm1z, Boliim 14, 1 34.

4 Romablar ve Barbarlar
Hadrianopolis 'ten 4 1 8'de Galya'daki yerle§melerine ka­
dar olan Got tarihi §U eserlerde yeniden ele almmaktadir:
Wolfram, Goths 1 1 7- 7 1 ; Demougeot, La Formation de l 'Euro­
pe I 143-78 ve 450-72; Stein, Bas-Empire I 1 9 1 -267; Heather,
Goths and Romans 1 47 - 2 24, Goths 1 35-5 1 , CAH XIII 507- 1 5
ve Fall 1 82-250'de yeniden i§lendi; Alan C ameron, Claudian:
Poetry and Propaganda at the Court of Honorius, Oxford,
1 970, 63- 1 88 ve Alan C ameron & Jacqueline Long, Barba-

302
N OTL AR

rians and Politics at the Court of A rcadius, University of


C alifornia Pres s , Berkeley, 1 993, 30 1 -36. Ravenna saray1 ii­
zerinde Stilicho ve Alaric'in siyasi etkisinin en iyi hikayesi
John Matthews, Western Aristocracies and Imperial Court,
A .D. 364-425, Oxford, 1 975, 253-306. Maenchen-Helfen, Huns
29'da, Hunlarm Hadrianopolis S ava§ma kat1lmalarmdan
ku§kulanmaktadir. Hadrianopolis kenti iizerine ba§ans1z bir
sald1n ic;in Ammianus 3 1 . 1 5 .2- 1 5 ve kanh Constantinopolis
savunmas1 ic;in 3 1 . 1 6 . 3 - 7. Themistius 'un 382'deki Theodosius
ban§1m kurnazca yanh§ betimlemesi ic;in bak1mz, Oration
1 6 . 2 1 l a-b. Odotheus'un ba§ans1z Ren'i gec;me giri§imi Zosi­
mus , 4.35 . 1 ve 4.38-9'dan nakledilmektedir. 395'de Tuna'mn
otesindeki Hun akmlan Philostorgius II.8'de bahsedilir ve
aynca Wolfram, Goths 1 3 9-40 ve Demougeot, La formation
de l 'Europe I 389-90. Peter Heather, Goths and Romans 2 0 1
v e CAH XIII 5 0 2 (Maenchen-Helfen, Huns 53'e dayanarak) bu
akmlarm gerc;ekle§ip gerc;ekle§mediginden ku§kulanmakta­
dir. Philostorgius sadece genel bir konuya temas ediyor ve
c;ok ozel bir olaya at1f yapm1yordu; Hunlann aym yll ic;eri­
sinde hem Kafkaslan hem de Tuna'y1 a§abilmi§ olmalan pek
muhtemel degildi. Fakat 4. yiizyllm sonlanndaki Hunlar, ba­
t1ya dogru yava§ yava§ hareket eden birle§ik bir liderligin
komutasmda tek bir biitiin kitle degildilerse, o zaman ge§itli
sava§(/1 gruplarm doguya veya bat1ya dogru b ag1ms1z olarak
hareket ettiklerini tas avvur edebiliriz; ozellikle de Hunlann
ana yogunlugu hala Karadeniz'in kuzeyinde idiyse. Hunlann
dogu seferi ic;in bakm1z, Maenchen-Helfen, Huns 5 1 -59; Eut­
ropius 'un askeri ba§ans1 C laudianus , Against Eutropius I
234-86'da (der. John Hall, Leipzig, 1 98 5 , c;:eviri Maurice Plat­
nauer, Loeb Classical Library, Harvard 1 922) kiic;iimsenir;
bakm1z, C ameron, Claudian 1 25 . Eusebius Hieronymus'un
(Jerome) Aeneid 6 . 625- 7'den (der. Isidore Hilberg, Viyana
1 9 1 0 , c;eviri Frederick Wright, Loeb Classical Library, Har­
vard, 1 93 3 ) almtllayarak ifade ettigi yas1, Letter 60. 1 6'dadir.
4. yiizyilda ya§ayan ozan ve vaiz Ephraim' e atfedilen gec; 7 .
yiizy1lda olu§turulmu§ bir apokaliptik vaaz, Suriye'deki ve
Kuzey Mezopotamya'daki H1ristiyanlann dili olan Siiryani-

303
ATT I L A

ceden giiniimiize ula§ml§tir: E dmund Beck, (der. ) , Des Hei­


ligen Ephraem des Syrers: Sermones m, C orpus Scriptorum
Christianorum Orientalium, Scriptores Syri 1 38/39 , Sermon
5 . 28 1 -8. Uldin'in dogudaki faaliyetleri Zosimus, 5 . 22 . l - 3 'te
anlatilmaktadir; Uldin'in Stilicho ile ittifak1 ve Radagai­
sus 'un yenilgisi ic;:in Zosimus 5 . 26.3 -5; Marcellinus C omes
406.2-3; Chron. Gall. 452 50-2; ve ! ordanes Rom. 32 1 ; Van­
dallann ve Alanlann Ren'i gec;:i§leri Prosper 1 230; Galya'nm
tahribat1 ic;:in Chron. Gall. 452, 55 ve 63. Bu k1sa eskic;:ag anla­
tilanmn hic;:birisi, Radagaisus 'un Gotlannm veya Vandalla­
nn ve Alanlann imparatorluk sm1n ic;:lerine girmelerinin ge­
risindeki motivasyonun hic;:bir izini ortaya koymazlar. Hem
Vandallann hem de Alanlann i§galci ordulardan daha fazla
bir §ey olduklanm vurgulamak onemlidir, c;:iinkii kadmlan­
m ve c;:ocuklanm da beraberlerinde getiriyorlard1 -kaba bir
tahminle Vandallann ve Alanlarm toplam1 1 00.000 ki§i ci­
varmda olabilirdi . Bunlar biitiin toplumun hareket halinde
oldugu anlardi. Bu toplumlann Ren'i gec;:i§lerinin Hunlann
bat1ya dogru ilerleyi§lerinin neden oldugu kmlmalarla bag­
lant1h oldugu tezi en kap samh olarak Peter Heather tarafm­
dan savunulmaktadir: 'The Huns and the End of the Roman
Empire in Western Europe', English Historical Review 1 1 0
( 1 995) 4-4 1 , ozellikle bakm1z, 1 1 - 1 9 . Walter Goffart, Barba­
rian Tides: The Migration Age and the Later Roman Em­
pire, University of Pennsylvania Press, Philadelphia, 2006,
73 - 1 1 8 , ozellikle s. 75-78 asgarici durumu savunur: Hunlar
herhangi bir eskic;:ag yazan tarafmdan soz edilmedikleri i­
c;:in, bir faktor olarak dikkate almamazlard1 bile. Bu konuda
ikna olmu§ degilim. Goffart iki alternatif motif ortaya siir­
mektedir: Roma ! mparatorlugunun smir savunma sistemini
siirdiirme ba§ans1zhg1 ve Alaric'in Gotlannm ba§ansi. ! lki
Ren'i gec;:menin bir nedeni olmaktan ziyade sonucuydu. Her
durumda zay1f savunma bir i§galci giiciin izahat1 olabilir
(mesela 440'lardaki Hunlar gibi) , fakat bir halk hareketi c;:ok
daha onemli bir olaydir. Hadrianopolis'i izleyen on yil ic;:in­
de, Godar ba§anh olarak goriilebilirlerdi, fakat 40 1 'de dogu­
dan bat1ya sapt1lar ve Stilicho tarafmdan bir c;:1kmazm ic;:ine

304
NOTLAR

sokuldular; Alaric'in tecriibesinin taklide deger olup olma­


d1g1 kesin degildir. Goffart tarafmdan ortaya konulan ac;1k­
lamalar kesinlikle onemliydi, fakat bildigim kadanyla Ren
SllllTI otesinden oldukc;a riskli c;ok s ay1da insanm hareketini
ac;1klamaya yeterli degildir. Vandallar ba§anhyd1 (bOliim 7 ,
65-69) , fakat Radagaisus ve adamlan klsmen Uldin sayesin­
de yok edildiler. Eusebius Hieronymus'un Roma !mparator­
lugunun y1kllmas1 iizerine yas1, onun Hezekiel peygamberin
Eski Ahit'i iizerine yazd1g1 tefsirin onsoziinden ahnmi§tir;
Kitab1 Mukaddes referans1 Mezmurlar 3 9 . 2 'dir (der. Franc;ois
Glorie, C orpus Christianorum 75, Turnhout, 1 974) . Galya'daki
Gotlar ic;in bakm1z, Thomas Burns , 'The settlement of 4 1 9'
John Drinkwater ve Hugh Elton (der. ) Fifth-Century Gaul: A
Crisis of Identity?, C ambridge, 1 99 2 , 53-63 ve Michael Kuli­
kowski, 'The Visigothic Settlement in Aquitania: The Impe­
rial Persp ective' Ralph Mathisen ve Danuta Shanzer (der. ) ,
Society and Culture in Late Antique Gaul: Revisiting the
Sources, Ashgate, Aldershot, 200 1 , 26-38. Ravenna'nm sa­
vunma avantajlan Neil Christie ve Sheila Gibson tarafmdan,
'The City Walls of Ravenna', Papers of the British School at
Rome 56 ( 1 988) 1 56- 1 97 adh c;ah§malanndan ara§tmlm1§t1r.
Ku§konmaz yeti§tirilmesi ic;in bakm1z, Pliny, Natural History
1 9 . 54.

5 Bat1 Nastl KazaruldI


Hun toplumunun Biiyiik Macar Ovasmda siyasal donii§ii­
mii §U eserlerde ozenli bir bic;imde tart1§1lmaktadir: Thom­
pson, Huns 1 77-95; Demougeot, La formation de l'Europe II,
530-33; Peter Heather, Goths 1 09- 1 0 ve CAH XIII 506-7 ve tek­
rarlanarak Fall 326- 29; muhalif bir Marksist yakla§im ic;in
bakm1z, Janos Harmatta, 'The Dissolution of the Hun Empi­
re I', Acta A rchaeologica Academiae Scientiarum Hungari­
ca 2 ( 1 952), 277-304, ozellikle s. 288-96. Biiyiik Macar Ova­
smm ekonomik k1s1tlamalan (ve avantajlan) ve smirh otlak
kapasitesi Rudi Lindner, 'Nomadism, Horses and Huns ' , Past
and Present 92 ( 1 98 1 ) , 3 - 1 9 ve Denis Sinor, 'Horse and Pastu­
re in Inner Asian History', Oriens extremus 1 9 ( 1 972) 1 7 1 -83

305
AT T I LA

( = Inner Asia and its Contacts with Medieval Europe, Vari­


orum Reprints 57, Londra, 1 977, no. II) . Bozkirda bulunan
ta9lar i9in bak1mz, Anke, Reitemomadischen Kultur I 3 1 -4 1 ;
Bona, Hunnenreich 1 47 -49 ve Ilona Kovrig, 'Das Diadem von
C sorna ' , Folia Archaeologica 36 ( 1 985) 1 07-45 . Pannonhalma
buluntulan Peter Tomka tarafmdan detayh olarak betimlen­
mektedir, 'Der Hunnische Fiirstenfund von Pannonhalma ' ,
Acta Archaeologica Academiae Scientiarum Hungaricae 3 8
( 1 986) 423-88. Hunlann yerini tespit etmenin arkeolojik ola­
rak gii9liigii iizerine b akm1z, Bona, Hunnenreich 1 34-39 ve
zaman zaman iyimser tart1§malar i9in bakm1z, Michel Ka­
zanski, 'Les Goths et les Huns: a propos des relationsentre
les barbares sedentaires et les nomades', Archeologie me­
dievale 22 ( 1 992) 1 9 1 - 22 1 ve Mark Scukin, Michel Kazanski
ve Oleg Sharov, Des les Goths aux Huns: le nord de la mer
noire au Bas-Empire et a lepoque des grandes migrations,
Oxford, 2006 , 1 05- 1 97 . Got arkeolojisinin karma§ikhgma
en a91k giri§ i9in bakm1z, Michel Kazanski, Les Goths (I- VII
apres J. -C.). Paris, 1 99 1 , ozellikle s . 66-87; Heather, Goths 1 8 -
25 ve 68-93; ve Kulikowski, Rome 's Gothic Wars 60- 70. A nda
ve Noker sistemi David Morgan tarafmdan a91klanmaktad1r,
The Mongols, 2 . bas1m, Oxford, 2007, 34-5. Uldin'in 408 'de
Dogu Roma tmp aratorlugu iizerine yapt1g1 ve ba§ans1zhkla
sonu9lanan sefer Sozomenus 9 . 5 'de bahsedilmektedir. Roger
Blockley, The Fragmentary Classicising Historians of the
Later Roman Empire, 2 cilt, Leeds, 1 98 1 -83, I 27 -47 ve Jo­
hn Matthews, 'Olympiodorus of Thebes and the History of
the West (A.D. 407-25)', The Journal of Roman Studies 60
( 1 970) 79-97 (=Political Life and Culture in Late Roman So­
ciety, Variorum reprints 2 1 7 , Londra 1 983, no. III) , bu her iki
9ah§ma da Olympiodorus ve projesi hakkmda semp atizan
degerlendirmeler sunulmaktad1r. Olympiodorus 'un yazd1g1
tarih eseri, giiniimiize sadece 9. yiizyilda ya§ am1§ Bizansh
piskopos ve kitap kurdu Photius'un ozetlerinden ula§IDl§tlr.
Photius 'un, Olympiodorus 'un entelektiiel meziyetlerini kii­
�iimsedigini dikkate ald1g1m1z zaman, onun bu metnin ni9in
ozetini yapt1g1 hususu a91k degildir; bakm1z, Photius , Bibli-

306
NOTLAR

otheca BO (der. Rene Henry, Paris, 1 959, <;:eviri Nigel Wilson,


Londra 1 994) . Olympiodorus 1 8'de yer alan, Hunlara yaptlg1
el<;:ilik gorevinin anlatild1g1 sekiz satir i<;:in bakm1z, Maenc­
hen- Helfen, Huns 73-74. Muhabbet ku§una yapt1g1 methiye
Olympiodorus 35'dedir. Bu ku§ muhtemelen Psittacula eu­
patria ( ! skenderiye muhabbet ku§u) veya Psittacula cyano­
cephala (mor kafah muhabbet ku§u) idi. Bunlann her ikisi
de Akdeniz diinyasma Biiyiik ! skender'in fetihleriyle birlikte
Hindistan'dan getirilmi§ti.

6 iki Kentin Hikayesi


Arcadius'un oliimii k1saca Marcellinus 408 .3; Theopha­
nes 590 1 , Socrates 6 . 2 3 . 7 ve Sozomenus 9. 1 . l 'de not edil­
mektedir. Arcadius'un cenaze toreninden hi<;: soz edilme­
mektedir. Burada iki anlat1dan yararlamyorum, Eusebi­
us'un (Constantinus 'un Hayati, Vita Constantini, 4.66 ve
70- 1 , Socrates, I.40. 1 - 2 ve Sozomenus 2 . 34.5-6) naklettigi
3 3 7 y1lmdaki Constantinus 'un cenaze toreni ve 565'deki ! ­
ustinianos 'un cenaze toreni. Bu sonuncusu yeni imparator
II. ! ustinus onuruna yazan §air C orippus tarafmdan oviil­
mektedir (In laudem Iustini Augusti Minoris 3 . 1 - 6 1 , der. ve
<;:eviri Averil C ameron, Londra , 1 976), aynca yararh tart1§ ­
malar i<;:in b akm1z, Sabine Macc ormack, Art and Ceremony
in Late A ntiquity, University of C alifornia Press, Berkeley,
1 98 1 , 1 1 6 - 2 1 ve 1 50-58. Anthemius'un kariyeri i<;:in bak1-
mz, Martindale, Prosopography 93-5; Anthemius, Socrates
7 . l . 3 'te oviilmektedir. Tahta <;:1k1§1 saglama almak i<;:in Yez­
degerd'in miidahalesi Procopius, Persian Wars 1 . 2 . 1 - 1 0 ve
Theophanes 5900'da yer almaktadir. Yezdegerd'in miidaha­
lesini, C onstantinopolis ve Ktesiphon arasmda Arcadius'un
ba§latt1g1 bir dizi diplomatik yaz111manm bir par<;:as1 olarak
anlama yorumlamada Blockley ile p aralel dii§iiniiyorum. Bu
miidahale Procopius'a gore, oliim d6§egindeki Arcadius'un
Yezdegerd'den son dilegiydi, bakm1z , Roger Blockley, East
Roman Foreign Policy: Formation and Conduct from Dioc­
letian to A nastasius, Leeds , 1 992, 48-52. Geoffrey Greatrex
ve Jonathan Bardill , 'Antiochus the Praepositus: A Persian

307
ATT I L A

Eunuch at the Court of Theodosius II' , Dumbarton Oaks Pa­


pers 50 ( 1 996) 1 7 1 -97, ozellikle s . l 72-80'de, pek �ok anlat1da­
ki tutars1zhklan dikkate alarak, bu ricanm daha dokuz ayhk
bir bebek olan Theodosius 'un resmen ortak imparator ilan
edildigi 402 y1h Ocak ay1 gibi erken bir donemde yapllm1§
oldugunu ileri surer. Tuna donanmasmm onanmma ili§kin
yetkilendirme Theodosian Code 7 . 1 7. l 'de yer almaktadir.
Theodosius Surlan iizerine en onemli ara§t1rma hala §udur:
Bruno Meyer-Plath ve Alfons Schneider, Die Landmauer von
Konstantinopel, Berlin 1 943 , i§e yarar ilaveler i1tin bakm1z,
Janin, Constantinople byzantine 265-83. Baz1 k1s1mlan yag­
mur suyunu yakalama ve tutma amac1yla dizayn edilmi§se
de, kale hendegini su basmas1 miimkiin goriinmiiyor. Geri
kiralama diizenlemesi Theodosian Code 1 5 . l . 5 l 'de yer al­
maktadir. Surlarda yiirii m ek i1tin en iyi rehber Jane Taylor,
Imperial Istanbul: A Traveller's Guide, gozden ge11irilmi§ ba­
s1m Londra, 1 998, 27-38. Honorius'un oliimii Olympiodorus
3 9 . 1 ve Philostorgius 1 2 . 1 3 'te yer almaktadir. Stewart Oost,
Galla Placidia Augusta: A Biographical Essay, Chicago , 1 968,
onemli konulann detayh ve dengeli bir hikayelerini sunmak­
tadir; bak1mz s. 1 42-68 (C onstantius ile evliligi) ve s. 1 69-93
(siirgiinii ve geri donii§ii iizerine). C onstantinopolis ve Ra­
venna'daki olaylar §Uralarda anlat1lmaktadir: Olympiodorus
33, 38, 39 ve 43; Socrates 7 . 2 3 -4 (�oban hakkmda) , Hydatius
73-5; Prosper 1 280-89; Procopius, Vandal Wars 3 . 3 . 8-9 ve
Philostorgius 1 2 . 1 2- 1 4. Aetius'un ! oannes'i desteklemesi §U
eserlerde detayh olarak i§lenmektedir: Giuseppe Zecchini,
Aezio: L'ultima difesa dell'occidente romano, Rome, 1 98 3 ,
1 2 5-40 v e Timo Stickler, Aetius Gestaltungsspielriiume eines
Heermeisters im ausgehenden Westromischen Reich, Miinih
2002 , 25-35. Olympiodorus'un Hunlara el�ilik gorevi ve ! tal­
ya'ya ge11 ula§malan Philostorgius 1 2 . 14, Prosper 1 288 ve
Tours piskoposu Gregorius 2 . 8 'de giiniimiizde art1k �oktan
kaybolmu§ olan 5. yii zyll tarih11isi Renatus Frigeridus 'dan
almt1 yapmaktadir (bak1mz, Martindale, Prosopography,
485-86). Aetius'un ailesi ve gen11lik ya§am1 ve goriinii§iiniin
ve karakterinin tahlili hakkmda Gregorius 'un bilgisi tama-

308
NOTLAR

men Renatus'a dayanmaktadir. Aetius'un 390 y1h civannda


dogduguna ili§kin bakm1z, Prosopography 2 1 ve Zecchini,
Aezio 1 1 6 . Gaudentius'un kariyeri iQin b ak1mz, Martinda­
le, Prosopography 493-94; Aetius'un oliimii Chron. Gall. 452
I OO'de yer almaktadir. Aetius'un Hunlar arasmda geQirdigi
donemi belli bir zaman arahgma tarihlendirmek kolay degil­
dir. Renatus'a gore, Aetius , iiQ y1l da rehine olarak Alaric'in
yanmda kalm1§tl. Zecchini, Aezio 1 20-4'teki titiz incelemeye
kat1hyorum. Zecchini, Aetius'un biiyiik ihtimalle 405 -7 y1l­
lanm Gotlar arasmda ve 409 ve 4 1 6 arasmda bir donem de
Hunlar arasmda kald1gm1 savunmaktadir. Honorius 'un Hun
parah askerlerine 409 y1hnda odeme yapmas1, rehinelerin
gonderilmesi iQin elveri§li bir ortam haz1rlam1§ goriinmek­
tedir. Aetius 'un Tuna'mn kar§l yakasmda ne kadar kald1g1
bilinmemektedir.

7 Oct Cephede Sava§


Abdaas 'm tahrik edici faaliyetleri Theophanes 5906 ve
Theodorethus 5 . 3 9 . l -5'de anlat1lmaktad1r. 42 1 -2'deki Sasani
sava§l detayh olarak Blockley, Foreign Policy 56-8'de i§len­
mektedir; Omert Schrier, 'Syriac Evidence fort he Roman -
Persian War of 42 1 -422', Greek Roman and Byzantine Stu­
dies 33 ( 1 992) 75-86; Kenneth Holum, 'Pulcheria's C rusade
A.D. 42 1 -422 and the Ideology of Imperial Victory' , Greek Ro­
man and Byzantine Studies 1 8 ( 1 977) 1 53-72 ve aym yaza­
nn, Theodosian Empresses: Women and Imperial Dominion
in Late A ntiquity, University of C alifornia Press, Berkeley,
1 982, 1 02 - 1 1 ve 1 2 1 -23. Theodosius Surlanndaki kuleler iQin
resmi istek, Theodosian Code 7 . 8 . 1 3 'te gorii l ebilir. Robert
Demangel Contribution a la topographie de l 'Hebdomon,
Paris, 1 945, 3 3 -40, Theodosius'un zafer siitunu ve iizerinde­
ki yaz1tm detayh bir incelemesini iQermektedir. Hun istilas1
hakkmda k1sa ve oz uyan Marcellinus 422 . 3 'ten ahnmi§tir.
420'lerde ve 430'larda Dogu Roma iizerine yapllan Hun sal­
dmlanmn s1khg1 ve tarihlenmesi belirsizdir. Bu noktada
C onstantin Zuckerman, 'L'empire d'Orient et les Huns: no­
tes sur Priscus ', Travaux et Memoires byzantines 1 2 ( 1 994)

309
ATT I LA

1 59-82 ozellikle s. 1 59-63'te ortaya att1g1 bir dizi zor prob ­


lemin nefis c;:oziimlemesine kat1hyorum. Zuckerman cok net
bir §ekilde iic donem tespit eder: 422 , 434 (Rua'nm oliimii) ve
439 (Margus'daki ban§ gorii§meleri , bOliim 9, 88-89, Tiirk ­
cte basklda sayfa numaralar1 gozden gectirilecek) . Radikal
bir yeniden kurgulama ic;:in bakm1z, Brian Croke, 'Evidence
for the Hun Invasion of Thrace in A.D. 422 ' , Greek Roman
and Byzantine Studies 18 ( 1 977) , 347 -67 (=Christian Chro­
nicles and Byzantine History, 5th -6th Centuries, Variorum
reprints 386, Aldershot, 1 992, no. XII) . Priscus, Fragman 2 'de
bahsedilen onceki anla§manm §artlan iizerine s . 35 1 - 2 'de
savunduklan konusunda, 42 2'deki ban§ gorii§mesiyle ilgili
olarak yakla§ik 1 60 kilogram altm odemesi de dahil olmak
iizere, Croke ile aym gorii § teyim. 434'te Rua'nm beklenmedik
oliimii sonrasmda Hunlarm c;:ekilme §artlan dikkate ahmr­
sa, o donem en azmdan 439'daki Margus'a kadar, herhangi
bir resmi gorii§menin olmas1 muhtemel goriinmiiyor. Bu bo­
liimde ve sonrakinde sunulan 420 ve 430'lardaki olaylann
siralamas1, Romahlar ile Hunlar arasmdaki ili§kilerin farkh
bir yorumuna -ve Kuzey Afrika ve Galya arasmdaki stratejik
baglant1ya- gotiirii r, bu baglamda mesela: Thompson, Huns
69-86, Maenchen-Helfen, Huns 76-94 ve Bona, Hunnenreich
46-56. Vandallarm Kuzey Afrika'ya itilmesi konusunda §U ca­
h§malara bakm1z: Walter Pohl , 'The Vandals : Fragments of a
Narrative' , Andrew Merrills, der. Vandals, Romans and Ber­
bers: New Perspectives on Late Antique North Africa, Alders ­
hot, 2004, 3 1 -47 ozellikle s. 38-4 1 ; Stein, Bas-Empire I 3 1 9- 2 1
ve Christian Courtois, Les Vandales et l'Afrique, Paris, 1 955,
1 55- 7 1 . 434 y1lmdaki Hun i§gali §U kaynaklar tarafmdan
nakledilmektedir: Chron. Gall. 452 1 1 2 , Theodorethus 5 . 3 7 . 4
v e Proclus'un Hezekiel 38-9 iizerine vaazm1 almtilayan S o c ­
rates 7 .43 .

8 Silah Karde§ligi
Rua'mn oliimiinden sonra Attila ve Bleda'nm tahta gec­
meleri 1 ordanes, Getica 1 80'de not edilmektedir. Hun 1mpa­
ratorlugunun Oktar ve Rua doneminde yayilmasma ili§kin

310
N OTL AR

yararh bir ara§t1rma ic;in bakm1z, Maenchen-Helfen, Huns


8 1 -85. Rua'nm bask1 altma ald1g1 kabileler, Priscus 2'de lis­
telenmektedir; 1 ordanes, Getica 1 26 bu kabileleri Hunlann
bozk1rlardan bat1ya dogru daha onceki ilerleyi§leriyle ili§­
kilendirir. Oktar'm Burgonlar tarafmdan yenilmesi Socrates
7 . 30'da dindarca bir co§kuyla nakledilmektedir. Hun !mp a­
ratorlugunun Attila ve Bleda zamanmdaki geni§ligi Thom­
pson, Huns 83-5'de ele almmakta; Maenchen-Helfen, Huns
1 25-6'da ise bu biiyiikliik §iipheyle kar§ilanmaktadir. Fetih­
ten ziyade, k1ta otesi ticari baglant1lan akla getiren arkeolo­
jik veri §U es erde incelenmektedir: Jan Bemman, 'Hinweise
auf Kontakte zwischen dem hunnischen Herrschaftsbereich
in Siidosteuropa und dem Norden' Attila und die Hunnen
1 76-83. Pietroasa definesi art1k Biikre§ 'teki Romanya Milli
Tarih Miizesi'nde sergilenmektedir. Definede yer alan obje­
ler, Romanyah tarihc;i ve politikac1 Alexandru Odobescu ta­
rafmdan kaleme alman iic; ciltlik muhte§ern bir eserde de­
tayh olarak tasvir edilmektedir. Alexandru Odebescu, Le tre­
sor de Petrossa, historique, description: etude sur l'orfeverie
antique, Paris, 1 889- 1 900 (yeni bas1m: Opere IV: Tezaurul de
la Pietroasa, Biikre§, 1 976, 44- 735). Odobescu III 1 5 -26'da,
definenin, 38 l 'deki oliimiinden bir siire once Vizigot lide­
ri Athanaric tarafmdan gomiildiigiinii savunuyor. Son za­
manlarda yapilan c;ah§malar iisluba dayanarak hazineyi 5 .
yiizyila tarihliyorlar ve muhtemelen 450 y1h civarmda, belki
de Hun !mparatorlugunun dag1lmasma (boliim 24, 2 1 0- 1 2,
sayfa numaralar1 sonradan diizeltilecek) bir tepki olarak
gomiildiigiinii ileri siirmektedirler, bakm1z, Radu Harhoiu,
The Fifth Century A.D. Treasure from Pietroasa, Romania, in
the Light of recent research, Oxford, 1 97 7 , betimlemeler ic;in
ozellikle s. 7 - 1 8 ve tarihsel baglam1 ic;in s. 3 1 -35. �u eser de
oldukc;a yararhdir: Ecaterina Dunareanu-Vulpe, Le tresor de
Pietroasa, Biikre§, 1 967, betimlemeler ic;in s. 1 5-44 ve ozel­
likle O dobescu, Le tresor I l -68'i esas alan hazinenin c;agda§
tarihinin anlat1s1 ic;in s. 7 - 1 3 . Tabak ve iizerindeki imgeler
detayh olarak Madeleine von Heland tarafmdan incelenmi§­
tir. Madeleine von Heland, The Golden Bowl from Pietroasa,

311
ATT I LA

Stockholm, 1 97 3 , s . 7 1 -4'te Antiokheia'y1 muhtemel iiretim


yeri olarak belirlemektedir, buna kar§m Gerda Schwarz, 'Der
Gotterfries auf der spatantiken Goldschale von Pietroasa',
Jahrbuch fer Antike und Christentum 3 5 ( 1 992) 1 68 - 84, ka­
bm iiretim yerinin t skenderiye oldugunu ileri siirmektedir.
Hazine kapsamh bir §ekilde restore edilmi§tir. Biiyiik kartal
bro§, sat1c1 Anastase Verussi'den geri almd1g1 zaman en az
iki paq:ayd1 ve degerli ta§lan sokiilmii§tii. Hazine, Evren­
sel 1 867 Sergisi'nde gosterilmeden once, Paris 'te biiyiik bir
restorasyon gordii; bundan once Odobescu, Le tresor I 41 'de
hususiyetle ba§m ve govdenin ayn oldugunu not eder. Paris
sergisinden hemen sonra, hazine alt1 ayhgma Londra'daki
South Kensington Miizesinde (art1k Victoria ve Albert Miize­
si), halkm gormesi i1tin sergilendi . The Arundel Society for
Promoting the Knowledge of Art, 'Sanat okullanmn ve ama­
torlerin kullamm1' i1tin objelerin fotograflanndan olu§an bir
resim katalogu hazulatt1 : Richard Soden Smith, The Treasu­
re of Petrossa, Londra, 1 869. Kartal bro§UD fotograf1, bro§un
§imdiki durumundan iii( onemli fark1 gostermektedir: ba§
hafif1te sola dogru doniiktiir (§imdi ise ileri dogru bakmak­
tadu); boyun iizerindeki kalp §ekilli deliklerin son suasm­
dan gogse kadar uzanan 'tasma' yok ve kuyruktan sarkan
iki (dart degil) kaya kristal zincir var. Bu degi§iklikler 1 87 5
Arahk aymdaki soygunda bro§un zarar gormesinden sonra
yap1ldi. Hazine, Ocak-Mart 1 97 l 'de British Museum'un Tre­
asures from Romania (Romanya'dan Hazineler, katalog nos.
3 54-64) , adh ozel sergisinde gosterildi. Bu serginin ardmdan
David Brown, 'The Brooches in the Pietroasa treasure' An­
tiquity 46 ( 1 972) , l l l - 1 6'da 1 9 . yiizy1lda kartal bro§ iizerinde
yap1lan tamiratlarda bro§un hatah olarak restore edildigini
ileri siirdii. �ayet bro§ omuzdan y1prand1ysa -boyuna ba­
karsamz bu muhtemel- govdenin kavsi ve o zaman her iki
Ul(taki sark1k zincirler, halihazudaki konumundaki gibi, kar­
tahn ba§l tarti§maya a1t1k bir §ekilde terstir -kartalm gaga
noktalan giyen ki§inin omuz iizerinde degil, dogrudan ha­
vaya dogru dimdiktir. Harhoiu 18 omuz iizerinde tak1ld1gm1
kabul eder, Brown'un iddiasm1 kaydeder fakat hi1tbir yorum

312
NOTLAR

yapmaz . Restorasyon degi§tirilmemi§tir. Pietroasa'nm yeri


ic;:in bakm1z, Gheorghe Diaconu, ·r: ensemble archeologique
de Pietroasele', Dacia 2 1 ( 1 977) , 1 99-220, ozellikle s . 1 99-206.
Maenchen-Helfen, Huns 267-96'da, Hun dini iizerine biiyii ­
leyici, ama savunulmayacak kadar kurgusal bir inceleme
ortaya koyar. Hunlann H1ristiyanhga kar§l dii§manca bir
tutum takmmas1 konusunda: Thompson, Huns 42 -5 ve Ma­
enchen-Helfen, Huns 260-67. Nestorius'un Theodosius'u mii­
cadeleye c;:ag1rmas1, Socrates 7 . 2 9 . 5 'den ahnmi§tir; Tomi'nin
goriinmez piskoposu, Sozomenus 7 . 26.6-8'de anlat1lmakta­
d1r. Sava§ tannsmm k1hcmm bulunmas1, t ordanes, Getica
1 83 'te anlat1lmaktadir. t ordanes de Priscus'u kaynak olarak
ac;:1kc;:a belirtmektedir. Yazmsal paralellikler ic;:in bakm1z, He­
rodotus, Histories 4.62 ve Ammianus 3 1 . 2 . 2 3 . Pannanholma
k1hc1 Tomka tarafmdan betimlenmektedir. Tomka, 'Der Hun­
nische Fiirstenfund', 433 -43 ve Bona, Hunnenreich 279. Zer­
con'un hikayesi 1 0 . yiizy1l ansiklopedisi Souda Z 29 (der. Ada
Adler, Leipzig, 1 928-38) . Bilgi biiyiik ihtimalle Priscus'tan a­
lmmadir, b akm1z, Blockley, Fragmentary Classicising Histo­
rians I 1 1 8 .

9 Roma i�in Sava§


Aetius'un, Bonifacius'u gozden dii§iirmek ic;:in kurdugu
komplonun hikayesi, Procopius, Vandal Wars 3 . 3 . 1 4-30'da
anlat1lmaktadir ve Theophanes 593 1 'de ayn1 hikayeyi benim­
ser. B a§ka versiyonlar da (Prosper 1 2 94 Aetius 'tan bahset­
miyor) vardir fakat bunlar arasmda sec;:im yapmanm kesin
bir yolu yoktur. Bir uzla§ma arayi§ma kalki§maktan ziyade
-ki o da en az dogru olan versiyon olabilirdi- Procopius'u
benimsedim.
Konunun irdelenmesi ic;:in b ak1mz, John O'Flynn, Genera­
lissimos of the Western Roman Empire, University of Alber­
ta Press , E dmonton, 1 983, 77-8 1 ; Martindale, Prosopography
23; Oost, Galla Placidia 220-4; Heather, CAH XIV 5-6; Zecchi­
ni, Aezio l 46-50 ve Stickler, Aetius 44-8. Galla'nm, Aetius ve
Bonifacius arasmdaki rekabetten yararlanma giri§imleri §U
eserlerde not edilmektedir: Hydatius 89 ve Chron. Gall. 452

313
ATT I L A

1 09; Oost, Galla Placidia 227-35; Zecchini, Aezio 1 59-65; Sti­


ckler, Aetius 54-8 ve Martindale, Prosopography 22-4 ve 239-
40 . Rimini'deki dovii§ten once Aetius'un m1zrag1m uzattird1-
g1 iddias1 Marcellinus 432 - 3 tarafmdan dile getirilmektedir.
Hem Prosper 1 3 1 0 hem de Chron. Gall. 452 1 1 2 , Aetius 'un
Rua'ya miiracaat1m ve onun yard1m teklifini not eder. Aeti­
us'a ! talya'ya donii§iinde e§lik eden Hun askerlerinin s ay1s1
bilinmiyor. Herhangi bir r;arpi§manm olduguna dair bir ka­
y1t da yok. Burada §U r;ah§malarda ileri siirii l en, gerr;ekten
onemli olamn Aetius'un i§gal tehdidinde bulundugu gorii§ii­
ne kat1hyorum: Oost, Galla Placidia 234 ve Maenchen-Hel­
fen, Huns 87. Pannonia'mn baz1 k1s1mlarmm ve Valeria'nm
ne zaman Hunlara terk edildigi problemine belirgin bir r;o­
ziim yok. Maenchen-Helfen'in titizlikle savundugu, anla§­
manm Rua ile degil Attila ile yap1ld1g1 §eklindeki sonucuna
kat1hyorum, Maenchen-Helfen, Huns 87-90 (bu gorii§ler Sti­
ckler, Aetius 1 08'de de kabul edilmektedir) . Kar§l bir gorii§
ir;in bakm1z, Zecchini, Aezio 1 6 1 -3 . Rua'nm veya Attila'nm
ismini anmadan Hunlarla yap1lan degi§ toku§tan soz eden
Priscus 1 1 . 1 , bunun 'Aetius ile yap1lan bir anla§ma' r;err;eve­
sinde oldugunu dogrular. Boyle bir anla§ma, Aetius'un Gal­
ya'daki Roma r;1karlanm desteklemek ir;in Attila ve Bleda'y1
ikna etme ba§ans1 baglammda anlamhdir. Romahlann ve
Hun miittefiklerinin 430'larda gerr;ekle§tirdikleri seferlerin
dogrudan bir anlat1s1 yok, sadece kroniklerde bir dizi dag1-
mk ve genellikle hayal kmkhgma ugratacak nitelikte k1sa
bilgiler yer almaktadir. En onemlileri §Unlardir: Burgonlar
hakkmda Hydatius 1 02 , Chron. Gall. 452 1 1 8, Prosper 1 322;
Bagaudaeler hakkmda Chron. Gall. 452 1 1 7 ve 1 1 9 (baklmz,
Boliim 1 9, 1 73-4); Narbo (mod. Narbonne) ve Toulouse onle­
rine gelen Litorius ir;in bakm1z, Hydatius 1 08 , Prosper 1 324
ve 1 33 5 . En yararh modern incelemeler ir;in bakm1z, Stein,
Bas-Empire I 322-4; Maenchen-Helfen, Huns 95- 1 07; Thomp ­
son, Huns 72-9; Heather, CAH XIV 8- 1 0; Wolfram, Goths 1 75-
6 ve Zecchini, Aezio 2 1 2-22. Kiirek kemigi (osteoscope) ayini
! ordanes, Getica 1 96'da betimlenmekte ve Maenchen-Helfen,
Huns 269- 70'da tarti§llmaktadir. Marsilyah Salvianus 'un

314
N OTL AR

Luka tncili, 1 4. l l 'den almt1 yapt1g1 uyanlan, onun tahrik e­


dici bir toplum ele§tirisi olan On the Governance of God =
Tan n 'nm Yonetimi (de Gubematione Dei 7 . 3 9 , der. Georges
Lagarrigue, Paris, 1 975, \;!eviri Jeremiah O'Sullivan, Washin­
gton, 1 947) , adh eserinden ahnmi§tir.

1 0 �ok ve Dehi,et
Prosper 1 339'da Kartaca'nun dii§ii§iine hayiflanmaktadir,
bakimz, Stein, Bas -Empire I 324-5. C onstantinopolis 'teki de­
niz surlanna ilaveler i\;!in bakm1z, Chron. Pasch. 439; Dagron,
Naissance d 'une capitale 270 ve Janin, Constantinople by­
zantine 294. Mart 440'da yayinlanan Roma'nm iyile§tirilmi§
savunmasma ili§kin diizenlemeler, New Laws of Valentinian
(Valentinian Ill, Novellae 5.2-4; der. Theodor Mommsen ve Pa­
ul Meyer, Berlin, 1 905, \;!eviri Clyde Pharr, The Theodosian Co­
de and Novels and the Sirmondian Constitutions, Princeton,
1 952, 5 1 5 - 50), i\;!inde toplanm1§ olan bir imparatorluk yas a­
smda yer almaktadir; Vandal donanmasmm denize a\;!1lmas1-
nm duyurusu i\;!in bakm1z, Novellae 9. Theodosius'un arma­
das1 ve Sicilya seferi Prosper 1 344 ve Theophanes 5941 -2'de
not edilmektedir. Aetius'un 430'larda Galya'daki seferlerinde
oldugu gibi, 440'larda Dogu tmparatorluguna kar§1 yap1lan
Hun akinlan hakkmda giiniimiize ula§an bir tarihsel anlat1-
s1 yok; olaylann siralamas1 kroniklerdeki k1sa bilgilerden ve
Priscus 'un bOliik por\;!iik metinlerinden toplamp birle§tiril­
melidir (boliim 13, 1 1 7- 1 8) . Maenchen-Helfen, Huns 1 1 2 - 1 6;
Blockley, Fragmentary Classicising Historians I 1 68-69 not 48
(aynca bak1mz, Foreign Policy 62); Brian C roke, 'Anatolius ve
Nomus: Envoys to Attila', Byzantinoslavica 42 ( 1 98 1 ) 1 59-70
ozellikle s . 1 59-63 (=Christian Chronicles no: XIII) ve 'The Con­
text and Date of Priscus Fragment 6', Classical Philology 78
( 1 983) 297-308 (= Christian Chronicles no: XIV) gibi eserler ii­
zerine in§a edilen Zuckerman, T empire Orient' l 64-68'de ileri
siiriilen kronolojiyi benimsiyorum. Bu in§amn dayand1g1 dort
sav var. Birincisi, Anatolius ve Nomus 'un Attila ile gorii§ me­
lerini anlatan Priscus 9.3, 443'e degil, 447 olarak tarihlenme­
lidir; ikincisi, 442 veya 43 'te bir gorii§mesi olmad1; ii\;!iinciisii,

315
ATT I LA

ilk Hun istilas1 441 -2 yilma tarihlenmelidir; ve dordiincii o­


larak, Theophanes 5942 , 449 yih olaylanm ozetlerken, onceki
sekiz yilda olan olaylan ic ice gecirerek kisaltmaktadir. Alter­
natif okumalara ornek olarak bakm1z, William Bayless, 'The
Treaty with the Huns of 443' , American Journal of Philology
97 ( 1 976) 1 76-9 ve Croke, 'Anatolius and Nomus' 1 64- 70, 442
y1hnda Nomus'un ba§kanhgmda bir elci heyeti gonderildigi­
ni savunmaktadir. 440'h y1llardaki Hun akmlanmn standart
anlat1lanmn hicbirisi, ba§ka ac1lardan cok i§e yarar olsalar
da, Zuckerman'mn giiclendirdigi diizeltmeleri biitiiniiyle goz
oniine almazlar; mesela bakm1z, Demougeot, La formation
de l'Europe II 534-40; Thompson, Huns 86-95; Bona, Hun­
nenreich 6 1 -72; Stephen Williams and Gerard Friell, The Ro­
me that did not Fall: The Survival of the East in the Fifth
Century, Londra, 1 999, 63-8 1 ve Heather, Fall 300-3 1 2; ayn­
ca bakm1z, CAH XIV 41 (Doug Lee) ve 704 (Michael Whitby) .
430'larda Galya'daki seferlerde oldugu gibi, olaylann temel
siralamasmdaki herhangi bir degi§im, hem Romahlann hem
de Hunlann kar§l kar§iya kald1g1 daha geni§ stratejik, siyasal
ve diplomatik faktorlerin anla§1lmas1 iizerinde bir etkiye sa­
hiptir. En onemli eskicag anlat1s1 Priscus'tur. Constantia'mn
bulundugu yer icin Priscus 2; Constantia iizerine sald1n ve
Margus piskoposunun mezar soygunculugu icin Priscus 6 . 1 ;
Naissus ku§atmas1 icin Priscus 6 . 2 ve Naissus 'a sonradan
yap1lan ziyaret icin Priscus 1 1 . 2 (aynca bakimz, bOliim 1 4,
1 30) . Priscus 441 y1lmda Margus'a gelen Roma elcisinin adm1
zikretmiyor. Marcellinus 44 1 . l 'de yer alan kisa bir nota daya­
narak bu elcinin Aspar olabilecegine dair spekiilasyon yap­
tlm, ciinkii Marcellinus , o y1l Aspar'm Balkanlarda askerlere
komuta ettigini gostermektedir; bakm1z, Martindale, Proso­
pography 1 66 ve Maenchen-Helfen, Huns 1 1 6. Marcellinus'da
soz edilen 441 -42'deki bir yilhk ban§la, Aspar'm seferinin
degil, dogu smmnm kastedildigini anhyorum. Bu ban§m her
ikisine de (Brian Croke, The Chronicle of Marcellinus, The A­
ustralian Association for Byzantine Studies, Sydney, 1 995, 85;
Blockley, Foreign Policy 6 1 -2 ve Martindale, Prosopography
84-5 ve 1 66) kar§1hk geldigi iddias1 zaten cok belirsiz olan bir

316
N OTL AR

metni daha r,;:ok esnetir. Priscus'un Naissus ku§atmas1 tasviri,


klasik eserlere olan hakimiyetini gostermeye hevesli, ne yap­
t1g1m bilen bir yazm adammm olaylan sorunlu sunumunun
bir ba§ka zarif ifadesidir. Edward Thompson, 'Priscus of Pa­
nium, Fragment l b ' , Classical Quarterly 39 ( 1 945) 92 -4, Pris­
cus 'un ku§atma anlat1smm tarihsel degerinden ku§kulanr;
Priscus'u savunan §U iki r,;:ah§maya baklmz, Roger Blockley,
'Dexippus and Priscus and the Thucydidean account of the
Siege of Plataea' , Phoenix 26 ( 1 972) 1 8-27 ve Hary Baldwin,
'Priscus of Panium' Byzantion 50 ( 1 980) 1 8- 6 1 ozellikle s. 53-
56. Hunlann kentleri ku§atmayla ele ger,;:irme yetenegi i§e ya­
rar bir §ekilde §U eserde ele ahnmaktadir: Hugh Elton, Waifa­
re in Roman Empire, AD 350-425, Oxford, 1 996, 82-6. Sadece
sald1n diizenlenen ba§hca kentler listelenmektedir: Priscus
6. 1 , Margus ve Viminacium', 6.2 Naissus'u; Marcellinus 44 1 . 3
Singidunum ve Naissus'u (boylece Priscus 6 . 2 ir,;:in tarih ve
baglam tespit eder) kaydeder. Maenchen-Helfen, Huns 1 1 6 ve
Thompson, Huns 89 esas ahnarak, Priscus l l .2'de not edilen
Sirmium'un yagmalanmas1 (bOliim 1 9, 1 74) makul bir §ekilde
ilave edilebilir, r,;:iinkii bu kent de Sava Nehri ve Morova nehir
vadisi boyunca devam eden aym yol giizergahmm ba§mda
yer almaktadir. Marcellinus 442 . 2 , Hunlann Trakya'ya kadar
ula§t1gm1 bildirmektedir; bundan dolay1, Sirmium da aym yol
iizerinde yer ald1g1 ir,;:in, hen Thompson, Huns 92'deki Hun is­
tilasma ugrayan kentlerle ilgili anlat1lanlan kabul ettim ve
Priscus l l .2'de bahsedilen Serdica'y1 da dahil ettim (bOliim
1 4, 1 28) . Sava§m, kent ve ta§ra toplumlan iizerindeki merha­
metsiz etkisi hakkmda miikemmel bir r,;:ah§ma ir,;:in bakm1z,
Doug Lee, War in Late Antiquity: A Social History, Oxford,
2007, 1 33-4 1 . Bleda'mn oldiiriil mesi Marcellinus 445 . l 'de bil­
dirilmektedir; aynca bak1mz, t ordanes , Getica 1 8 1 , Prosper
1 3 53 ve Chron. Gall. 452 1 3 1 .

1 1 Sm1rlardaki Barbarlar
! mparatorluk ger,;:it torenlerinin ihti§am1 ir,;:in bak1mz,
Christopher Kelly, CAH XIV 1 4 1 -3 ve Michael McCormick,
Eternal Victory: Triumphal Rulership in late Antiquity, By-

317
ATT I L A

zantium and the early medieval West, C ambridge, 1 986, 84-


1 1 1 . 447 y1lmdaki deprem §U kaynaklarda yer almaktad1r:
Marcellinus 447 . 1 (elli yedi kule y1k1ld1) , Malalas 1 4. 2 2 ve
Chron. Pasch. 450. Theophanes 5930, Trisagion'un ashm a­
c;1klamaktadir. Bu bazen c;eli§kili versiyonlan anla§llmas1m,
§U denemede Brian C roke'un ele ald1g1 gibi kabul ediyorum:
Brian Croke, ''IWo Byzantine Earthquakes and their Liturgi­
cal Commemoration', Byzantion 5 1 ( 1 98 1 ) 1 22 -47 (=Christian
Chronicles no: IX) . Aristoteles'in depremlerin olu§mas1 ko­
nusundaki anlay1§1 §U eserinde ortaya konulmu§tur: Meteo­
rology (Meteorologica 2 . 7 - 8 , c;eviri ve der. Jonathan Barnes , 2
cilt, Princeton, 1 984, I 5 9 1 -6). Hipodrom gruplannm siyasal
ve sportif faaliyetleri ic;in bak1mz, Dagron, Naissance d 'une
capitale 348-64 ve daha da detayh olarak bak1mz, Alan C a ­
meron, Circus Factions: Blues and Greens at Rome and By­
zantium, Oxford, 1 976. C onstantius'un ba§ans1 Marcellinus
447.3 'te kaydedilmi§tir; am yaz1t1 §U eserde bulunmaktadir:
Janin, Constantinople byzantine 278 ve Meyer-Plath & Sch­
neider, Die Landmauer 1 3 3 no . 3 5 . 447 y1h i§gali hakkmda
kroniklerdeki bilgiler hayal kmkhg1 yaratacak kadar k1sa:
Marcellinus 447 .2 ve 4-5 (hic;bir kentin ismini vermiyor) ;
Chron. Gall. 452 1 3 2 (yetmi§den fazla kentin tahrip edildi­
gini not ediyor ama hic;birisinin ismini vermiyor) ve Theo­
phanes 5942 (440'lardaki Hun akmlanm tek bir ba§hk alt1-
na s1k1§t1nyor) . Theophanes'de listelenen on kent ve kalenin
en muhtemellerini vermeyi amac;lad1m, c;iinkii Theophanes ,
bunlar 'diger bir c;ok kentten' sadece bir sec;ki notunu dii§ii­
yor. Naissus ve Constantia'y1 44 1 -2 y1h seferine ait olduklan
ic;in istisna tuttum. Geri kalanlar -Ratiaria (Priscus 9'da da
bahsedilmektedir) , Philippopolis, Arcadiopolis , C alliopolis ,
Sestus , Athyras , Hadrianopolis ve Heraclea- Constantinopo­
lis iizerine bir sefer ve Roma ordusunun bunu engellemesi
baglammda mant1kh bir strateji olu§tururlar. Hadrianopolis
surlan ic;in bakm1z, Ammianus 3 1 . 1 5 (bOliim 4, 36); Philippo­
polis ic;in bakm1z, Ammianus 26. 1 0.4. Balkan c;evresi ve c;ok
say1daki tahkimath yerle§imler, biiyiileyici bir c;ah§mada
Ventzislav Dinchev tarafmdan incelenmi§tir, bakm1z, Vent-

318
NOTlAR

zislav Dinchev, 'The Fortresses of Thrace and Dacia in the E­


arly Byzantine Period' Andrew Poulter (der. ) . The Transition
to Late Antiquity: On the Danube and Beyond (=Proceedings
of the British Academy 1 4 1 ) , Oxford, 2007, 479-546 .

1 2 Bari§m Bedeli
Anatolius tarafmdan gorii§meleri yap1lan ban§m §artla­
n , Priscus 9.3 ve 1 1 . l 'de ana hatlanyla verilir (topraklarm
bo§alt1lmasl) , burada Priscus aynca Theodosius'u ve izledi­
gi yat1§t1rma politikasm1 sert bir dille ele§tirir. Zuckerman,
'L'empire d'Orient' 1 68, Priscus'un almt1 yapt1g1 toplu ode­
menin sava§ esirlerinin fidye bedellerini de i9erebilecegi­
ni ileri surer. Saraydaki biirolarm amiri Nomus delegasyo­
nun bir mensubu olabilir. Bu tabi bir Qlkanmdan ba§ka bir
§ey degildir. C roke, 'Anatolius and Nomus' 1 66-7, Attila'nm
449'da kabul edilebilir temsilciler olarak ilan ettigi k1dem­
li sarayhlarm (Priscus 1 3 . l , boliim 1 5, 1 42). onceki el9ilik
misyonlanndan tamd1k olduklan §eklindeki cazip oneriyi
yapmaktadir. Attila'nm listesinde, 450 y1lmda yap1lan go­
rii§melerde Anatolius'a e§lik eden Nomus da vard1 (Priscus ,
1 5. 3 , boliim 1 8, 1 64); bu muhtemelen ii9 yil onceki ortakh­
gm yenilenmesinden ibaretti. Solidusun satm alma giiciinii
tahmin etmek i9in yapllan te§ebbiisler i9in Jones , The Later
Roman Empire, I 445-8 ve Evelyne Patlagean, Pauvrete eco­
nomique et pauvrete sociale a Byzance 4e -7e siecles, Paris,
1 97 7 , 341 -42 1 'de bir araya getirilmi§ ornekleri goriiniiz. 4.
yiizyllda bir askerin maliyeti , Theodosian Code 7. 1 3 . 7 . 2'de
ortaya konulmaktadir; Nessana'dan derlenen fiyat listesi i-
9in bak1mz, C aspar Kraemer, Excavations at Nessana III:
Non-Literary Papyri, Princeton, 1 958, no. 89. Roma 1mpara­
torlugunun gelirlerini kesin olarak tespit etmek i9in mevcut
saglam veriler yetersizdir; bu k1nlgan rakamlan kullamp ve
§U eserlere kat1larak bir deneme ati§mdan ba§ka bir §ey ya­
pamam: Jones, Later Roman Empire I 462-5; Michael Hendy,
Studies in the Byzantine Monetary Economy c. 300 -1 450,
C ambridge, 1 985, 1 57-60 ve 1 64-78; Elton, Warfare in Ro­
man Europe 1 1 9-20. Mutlaka bir rakam aranmas1 da gere-

319
ATT I L A

kiyorsa, yakla§ik 30.000 kilogram altm muhtemelen dii§iik


bir rakamdir; Jones (I s. 463'te) imparatorlugun en zengin
eyaleti olan MlSlr'dan gelen y1lhk geliri ortalama 9. 1 00 ki­
logram altm olarak tahmin ediyordu. Numidia'daki vergilen­
dirme yerle§imi Valentinianus III Novellae 1 3 'te belirtilmek­
tedir. Senato sm1fmm zenginligi Jones, Later Roman Empire
II 554- 7 ve 782-4'te kullam§h bir §ekilde tahmin etmektedir;
almt1 yapllan rakamlar Olympiodorus 4 1 .2'dendir. Sava§ gi­
derleri ictin bakm1z, Elton, Warfare in Roman Europe 1 20-27
ve Lee, War in Late Antiquity 1 05-6. Theodosius 'un di§ poli­
tikasmm genel olarak pozitif degerlendirilmesi §U eserde or­
taya konulmu§tur: E dward Thompson, 'The Foreign policies
of Theodosius II and Marcian'. Hermathena 76 ( 1 950) 5 8 - 7 5
v e Huns 2 1 1 -24; Blackley, Foreign Policy 5 9 - 6 7 v e Lee, CAH
XIV 39-42. Roma diplomasisinde mali yard1mlann kullam­
m1 konusunda i§e yarar bir ctah§ma ictin bakm1z, C .D. Gor­
don, 'Subsidies in Roman Imperial Defence' , Phoenix 3 ( 1 949)
60-69; Roger Blackley, 'Subsidies and Diplomacy: Rome and
Persia in Late Antiquity', Phoenix 39 ( 1 985) 62-74; Hendy, By­
zantine Monetary Economy 257-64 ve ozellikle dengeli bir
inceleme ictin bakm1z, Lee, War in Late Antiquity 1 1 9- 1 22 .
Zuckerman, 'L'Empire d'Orient' 1 69-72'de Theodosius'un
hem Aspar' a hem de Ariobindus'a 447 y1hnda gorevden el
ctektirdigini ileri siirmektedir. Priscus 6. 1 , Margus'da nehrin
kar§ismda bulunan Constantia'nm 1 1 . l 'de ise Naissus'un ti­
cari iis olarak belirlenmesini nakletmektedir. Priscus 9 . 3 'te
Hun miiltecilerin Romahlar tarafmdan idam edilmeleri not
edilmektedir.

13 Tehlikeli Gorev
VII. Constantinus Porphyrogenitus'un yaym projeleri i­
ctin bakm1z, Arnold Toynbee, Constantine Pophyrogenitus
and his World, Londra, 1 97 3 , 575-82; Paul Lemerle, Le Pre­
mier humanisme byzantin: notes et remarques sur enseig­
nment et cultura c.i Byzance des origins au 1 Oe siecle, Pari s ,
1 97 1 , 2 74-88 ve C arl d e Boor, ' D i e Excerptensammlungen
des Konstantin Porphyrogennetos ' . Hermes 19 ( 1 884) 1 23 -48.

320
N OTLAR

ElQilik misyonlanna ili§kin seQme bir derleme iQin balomz,


de Boor, Excerpta de Legationibus, Berlin, 1 903. Erdemleri
ve ahlaks1zhklan (de Virtutibus et Vitiis) , bilgece sozleri (de
Sententiis) ve komplolan (de Insidiis) bir araya getiren iiQ
antolojiden b a§ka Constantinus'un orijinal projesinin yakla­
§lk yiizde iiQii giiniimiize ula§tl. Paniumlu Priscus hakkmda
en onemli inceleme §Udur: Blockley, Fragmentary Classici­
sing Historians I 48- 70; aynca bakm1z, Baldwin, 'Priscus of
Panium'; Thompson, Huns 1 2 - 1 6; Warren Treadgold, The Ear­
ly Byzantine Historians, Macmillan, Basingstoke, 2007, 96-
1 02 ve Martindale, Prosopography 906 . Priscus'un Tarihi'nin
tarn ba§hg1, yaymlanma tarihi ve iQerigi hakkmda bak1mz,
Baldwin, 'Priscus' 25-9 ve Blockley, Fragmentary Classicising
Historians I 49 -52. Roma egitim sistemi hakkmda aynnt1h
ve ahenkli bir §ekilde §U eserlerde ele ahnmaktadir: Raffa­
ella C ribiore, Gymnastics of the Mind: Greek Education in
the Hellenistic and Roman Egypt, Princeton, 200 1 ve Teresa
Morgan, Literate Education in the Hellenistic and Roman
Worlds, C ambridge, 1 995, ozellikle Homeros ve Euripides'in
popiileritesi iQin bakm1z, s. 1 05- 1 1 6 . Maximinus'un kariye­
ri iQin Martindale, Prosopography 743 yararhdir. Priscus'un
betimlemelerine dayanarak (ozellikle 20), Maximinus'u iyi
baglant1lan olan bir askeri yetkili olarak sundum; ancak
Thompson, Huns 1 1 3 veya Baldwin, 'Priscus' 2 l 'de ileri sii­
rii l enlere kat1lmak ve bu asker Maximinus'u, hukuk egitimi
alm1§ ve 430'larda Theodosian Code (Codex Theodosianus)
derlenmesinde gorev ald1g1 bilinen Maximinuslarm biriyle
e§ tutmak iQin ikna edici hiQbir neden yok. E de'co'nun Cons­
tantinopolis 'te ya§ad1klannm hikayesi Priscus 1 1 . l 'e dayan­
maktadir ve onceki dart Hun elQilik heyeti Priscus l O'da not
edilmektedir. Saray te§rifatmm karma§ik formaliteleri ve
bunlann ideolojik onemi §U Qah§malarda ele almmI§tir: Kel­
ly, CAH XIII 1 39-50 ve Ruling the Later Roman Empire 1 9-26
ve Michael McC ormick, CAH XIV 1 56-60; Theodosian Code
1 4. l O'da hayvan derisinden yap1lan pantolon ve elbiselerin
giyilmesi yasaklanmaktadir. 'Mora tapmma' (adoratio pur­
purae) seromonisi iQin bakm1z, Theodosian Code 8 . 7 . 8 , 9 ve

321
AT T I L A

1 6; W. T . Avery, 'The Adoratio Purpurae and the Importance


of the Imperial Purple in the Fourth C entury of the Christian
Era', Memoirs of the American Academy in Rome 1 7 ( 1 940)
66-80. Roma imparatorluk saraymda had1mlar hakkmda Ke­
ith Hopkins tarafmdan kaleme alman ve halii daha iyisi ya­
z1lamayan §U muhte§em ,.:ah§maya bakm1z, Conquerors and
Slaves, C ambridge, 1 978, 1 72 -96; aynca bakm1z, Jackqueline
Long, Claudian 's 'In Eutropium ' or How, When, and Why to
slander a Eunuch, University of North C aroline Pres s , Cha­
pel Hill, 1 996, 1 07-46 ve Shaun Tougher, The Eunuch in By­
zantine History and Society, Londra, 2008.

14 Yakm Temaslar
Modern bilim adamlan arasmda Priscus'un Tuna otesine
yapt1g1 seyahate ili§kin en onemli inceleme §Udur: Thomp­
s on, Huns 1 08-36. Priscus'un hikayesi, Wolfram, Germanic
Peoples 1 30-6 ve Heather, Fall 3 1 3 -24'te yeniden anlatllmak­
tadir. Constantinus'un derleyici ekibinin dikkatsizligi , art1k
boliik por,.:iik olan Priscus'un metninin her zaman tutarh ol­
mad1g1 anlamma geliyor; bazen anlat1 tokezleyecek gibi olu­
yor ve olaylar arasmdaki baglantllan a,.:1klamak zorla§1yor.
Bu boliimde ortaya konulan kurgulamada Vigilas ve E deco
arasmda Serdica'da ortaya ,.:1kan tart1§manm diizmece oldu­
gunu farz ettim. Thompson, Huns l 1 4'te ileri siirdiigii gibi,
alternatif, Vigilas'm biisbiitiin patavats1zhg1 olabilir, muh­
temelen sarho§lugun sonucu olarak. Thompson, Huns l 1 5'de
farzedildigi gibi, Edeco'nun cinayet komplosunu Orestes'e
a,.:1klay1p a,.:1klamad1g1 da belli degil. Orestes'in, Priscus
ve Maximinus 'a soyledikleri pekalii iyi ol,.:iiliip bi,.:ilmi§ bir
§iiphenin sonucu da olabilir. Elimizde olan metinde Priscus,
Attila'mn, Theodosius'un mekt ubunun i�erigini, daha Maxi­
minus tarafmdan kendisine teslim edilmeden nasll bildigi­
ni kesinlikle a,.:1klam1yor veya o konu iizerine spekiilasyon
yapm1yor. Mektubun ba§kentten aynlmadan once, k1smen
de Chrysaphius ile ozel toplantlSlm makul bir §ekilde i­
zah edebilmesi i,.:in Edeco'ya gosterildigini tasavvur etmek,
C onstantinopolis'te yapllan dikkatli haz1rhklarla tutarh go-

322
N OT L A R

riiniiyor. Bu boliimdeki anlat1 Priscus l l . 2'ye dayanmakta­


dir, sadece Attila'mn tasviri 1ordanes , Getica 1 82'ye dayan­
maktad1r. 1 ordanes, Getica l 78'de Attila'nm tasviri bilgisinin
Priscus 'dan geldigini ozellikle belirtmektedir. Priscus 'un ro­
tasm1 Naissus'dan sonra takip etmek zordur, yine de 1 1 . l 'de
net bir §ekilde Naissus 'un Tuna s1mrmdan be§ giinliik bir
yolculuk mesafesinde oldugunu ifade etmektedir. Halbuki
Thompson, Huns 1 1 6 ve Robert Browning, 'Where was At­
tila's C amp? ' Journal of Hellenic Studies 73 ( 1 953) 1 43-5
(=Studies on Byzantine History, Literature and Education,
Variorum reprints 59, Londra, 1 977, no: II) gibi cah§malar
N aissus ile smir arasmm bir giinliik mesafe oldugunu ifa­
,
de ederler. Priscus'un yolculuk siiresi temelinde, onun Nais­
sus'dan kuzey bat1ya dogru gittigini ve bir zamanlar Roma
1mparatorlugunun parcas1 olan topraklar icerisinde be§ giin
kald1gm1 ve Tuna'y1 Margus veya Viminacium yakmlannda
gectigini samyorum; aynca bakm1z, Blackley, Fragmentary
Classicising Historians II 382 not 29.

1 5 Dii11manla Yemek
Buradaki anlat1 Priscus 1 1 . 2 ve 1 3 ' e dayanmaktadir. Scot­
tas 'm 447 y1lmda Constantinopolis' e elcilik misyonu Priscus
9.3'te not edilmektedir. Priscus'un verdigi muglak cografi
bilgiler, Attila'nm esas ikametgahmm yerini tespit etmeyi
imkans1z hale getirir; detayh tart1§ma icin bakm1z, Blackley,
Fragmentary Classcising Historians II 384 not 43 ve Thomp ­
son, Huns 276-7. Attila'mn kamp1 ve cevreleyen koy hakkm­
da Priscus 'un tasvirinin dikkatli bir incelemesi icin bakm1z,
E dward Thompson, 'The C amp of Attila' , Journal of Helenic
Studies 65 ( 1 945) 1 1 2- 1 5 . Priscus'un oturma plamm kan§­
t1rmas1 ve Attila'mn ziyafetindeki seremoniler icin bakm1z,
Blackley, Fragmentary Classicising Historians II 387-8 not­
lar 78-80. Roma 1mparatorlugunun kuzey eyaletlerinde arpa
birasmm kaynatilmasma ili§kin veriler §U eserde incelen­
mi§tir: Max Nelson, The Barbarian 's Beverage: A History of
Beer in A ncient Europe, Londra, 2005 , 1 -3 , 4 1 -4 ve 55-63. Sin­
gidunum'daki mezarlarda bulunan boncuklar, §Urada kata-

323
ATT I L A

loglanarak resimlenmi§ ve milkemmel detaylarla betimlen­


mi§tir: Vujadin Ivanisevic , Michel Kazanski & Anna Masty­
kova, Les necropoles de Viminacium a l'epoque des grandes
migrations, Paris, 2006 , 5 1 - 1 1 7 . Vujadin Ivanisevic& Michel
Kazanski, 'La necropole de l'epoque des grandes migrations
a Singidunum' Makro Popovic(der. ) Singidunum 3 , B elgrat,
2002 , 1 0 1 -57. �imleu Silvaniei hazinesinin muhte§em resimli
bir katalogu Viyana'daki Kunsthistorisches Museum (Sanat
Tarihi Milzesi) tarafmdan 1 999'daki bir sergi icin yay1m­
lanm1§tir: Wilfried Seipel (der. ) , Barbarenschumuck und
Romergold: der Schatz von Szilcigysomly6. Tuna boyundaki
iist diizey baglant1lara veri olarak 4. yilzy1l materyalleri icin
bakm1z, Radu Harhoiu, 'Die Medaillone aus dem Schatzfund
von �imleul Silvaniei' Dacia 37 ( 1 993) 22 1 -36 ve Lenski , Fai­
lure of Empire 347 -8. Buluntularm saklanmasma ili§kin ta­
rihlendirme icin, sergi katalogunda yer alan §U incelemeye
bak1mz: Attila Kiss, 'Historische Auswertung' , 1 63 - 8 . Attila
Kis s bu cah§masmda, daha once §U eserde yaymlad1g1 go­
ril§lerini biiyilk oranda gozden gecirmektedir: 'Der Zeitpunkt
der Verbergung der Schatzfunde I und II von Szilagysoml­
y6' , Acta Antiqua Academiae Scientiarum Hungaricae 30
( 1 982 -4) 40 1 - 1 6 . Kiss art1k 440'larda bir tarihi, yani Hun 1m­
paratorlugunun yayllmasma yerel bir yoneticinin tepkisi o­
larak hazinenin gomilldilgilnil savunmaktadir. Fakat hazine­
deki en son objeler iislup sal temeller ilzerine be§inci yilzy1l
ortasmdan onceye daha kesin olarak tarihlenemedigi icin,
Pietroasa hazinesi icin onerildigi gibi, aym §ekilde �imleu
Silvaniei hazinesi de 450'li y1llarda Hun imparatorlugu co­
kerken gomillmil§ olabilir (balnmz, BOliim 24, 2 1 0- 1 2) . �ayet
oyleyse, o halde 5. yiizyilda Roma imparatorlugunda iireti ­
len muhte§em parcalann baz1s1 Hunlarla i§birliginin karh
sonuclanm gosterebilir. Theodosius'un Missoriumu olarak
olarak bilinen bilyilk gilmil§ tabak (yakla§Ik 74 santimetre
capmda) §U eserde incelenmektedir: Macc ormack, Art and
Ceremony 2 1 4-2 1 ve detayh betimleme icin bakm1z, Martin
Almagro-Gorbea, der. El disco de Teodosio, Madrid, 2000 .

324
N OTLAR

16 TarihJtinin Gordiigii
Onegesius'un hamam binas1 Priscus l l . 2 'de betimlen­
mektedir. Roma hamamlan ve hamam kiiltiirii hakkmda
kaps amh bir girl§ ictin bakm1z, Fikret Yegiil, Baths and Bat­
hing in Classical Antiquity, New York, 1 992, 30-47 ve 3 1 4-49
(Tiirkctesi: Antik9ag 'd a Hamamlar ve Yikanma, Qeviri Emel
Erten, Homer Kitabevi, 1 stanbul , 2006). Sirmium'daki ozel
hamam binasmm kaz1s1 k1saca §U eserde rapor edilir: Noel
Duval & Vladislav Popovic, Sirmium VII: Horrea et thermes
aux abords du rempart sud, Roma, 1 977, 75-8. 4. ve 5. yiizy1l
Roma yemek ah§kanhklan hakkmda nefis bir ara§tirma ictin
bakm1z, Jeremy Rossiter, 'C onvivium and Villa in Late An­
tiquity' ve Katherine Dunbabin, 'Triclinium and Stib adium' ,
William Slater, der. Dining in a Classical Context, Univer­
sity of Michigan Press, Ann Arbor, 1 99 1 , 1 2 1 -48 ve 1 99-2 14.
Romah sectkinlerin yemek adetleri hakkmda zarif birctah§ma
iQin bakm1z, Matthew Roller, Dining Posture in Ancient Ro­
me: Bodies, Values, and Status, Princeton, 2006, ozellikle s.
84-95'de, yemeklerde oturma ve alt sosyal statii ifadesi ola­
rak ayakta bekleme konulan i§lenmektedir. Ucuz restoran­
larda ve barlarda sandalye kullamm1 yaygmd1, bakm1z, Ton­
nes Kleberg, HOtels, restaurants et cabaretsdans l'abtiquite
romaine: etudes historiques et philologiques, Uppsala, 1 957,
1 1 4- 1 5 . Tonantius Ferreolus'un villasmdaki biiyiik ogle ye­
megi Sidonius , Letters 2.9'da betimlenmektedir. Priscus, ka­
Qak Romah tiiccarla bulu§masmdan l l . 2 'de soz eder; konu§­
manm kurgusal tabiat1 ve felsefi ve edebi iddialan Block­
ley, Fragmentary Classicising Historians I 55-9 ve Baldwin,
'Priscus' 40- 1 'de belirtilmektedir. Priscus soz konusu ziya­
feti anlatirken, Attila'mn ah§ap ictki kab1 ictin nadir bir ke­
lime, kissybion, kullamr. Baz1 okurlan bu kelimenin kokiinii
tamyabilirlerdi : kelime ilk defa Homeros, Odysseia 9.346 'da
Tepegoziin ictki kab1m adland1rmak ictin kullamlm1§tir. Pris­
cus boyle bilerek edebi oyunlardan ho§lamyordu. Onun,
Homeros'un kelime hazinesinden bir terimi kasten kullan­
mas1, klasik literatiirde nomadesin giiQlii Qagn§1mlanndan
birisini hat1rlat1yordu. Bu hat1rlatma, kli§e seven okurlanna

325
ATT I LA

sundugu Attila betimlemesinin icini oymay1 amachyordu. 1yi


egitimli Romahlar, imparatorlannm, tevazu, ho§gorii , s ade­
lik, ula§llabilirlik, ozdenetim ve yasalann goniillii bir s avu­
nucusu olmas1 gibi erdemlere ornek olmasm1 bekliyorlard1;
tiranhga (veya barbarhga) temayiil ise zalimlik, zevk ii safa
dii§kiinliigii, kaprislilik, karars1zhk ve ta§kmhk gibi dedi­
koducu kotiiliiklerle gosteriliyordu, bakm1z, Andrew Walla­
ce-Hadrill, 'The Emperor and his Virtues' , Historia 30 ( 1 98 1 )
298-323 ve Christopher Kelly, CAH XIII 1 45-50. C agda§ tavir­
lan yans1tan en iyi rehberlerden birisi Panegyrici Latini 'dir.
Bu eser, (her zaman erdemli) imparatorlar oniinde yapllan
on iki konu§mamn derlemesidir, genellikle imparatorlann,
(daima kotii olan) gas1plara kar§l zaferlerini kutlar; harika
bir ceviri ve girl§ icin bak1mz, Ted Nixon ve Barbara Rod­
gers , In praise of Later Roman Emperors: the Panagyrici La­
tini, University of C alifornia Press, Berkeley, 1 994. Magnus
Maximus 'un yerilmesi Pan. Lat. 2 . 25-8'den ahnm1§tir. Erde­
min gostergesi olarak yemek adetlerini inceleyen birinci s1-
mf bir cah§ma icin bakm1z, Justin Goddard, 'The Tyrant at
Table' JaSElsner & Jamie Masters (der.), Reflections of Nero:
Culture, History and Representation, Londra, 1 994, 67-82 ve
Emily Gowers , The Loaded Table: Representations of Food
in Roman Literature, Oxford, 1 993, 1 -49.

17 Hakikat ve Cesaret
Buradaki anlat1 Priscus 1 4- 1 5 . 2 'ye dayanmaktadir. Attila,
Flavius Zeno'yu Theodosius' a kar§l potansiyel bir tehdit ola­
rak belirtmekte hakhyd1; bak1mz, boliim 2 1 , 1 84-85; Thomp ­
son, Huns 1 33 -4; Zuckerman, 'L'empire orient' 1 72 - 3 .

1 8 Son Hamle
Priscus 'un elimizde olan metni, Attila'nm Orestes ve E s ­
las'a talimatlanndan dogrudan Anatolius ve Nomus'un bir
elcilik gorevine atlar ( 1 5 . 3 -4) . Bo§lugun bir k1smm1 Antiok­
heiah 1 oannes'den ald1g1m bir pasajla doldurdum. 1oannes
ve Priscus arasmdaki yakm ili§ki hakkmdaki veri §U iki eser­
de ortaya konulur: Blockley, The Fragmentary Classicising

326
N OTLAR

Historians I 1 1 4 ve Umberto Roberto , Ioannis Antiocheni


Fragmenta ex Historia chronica, B erlin, 2005, CXLIV-VI.
Priscus 'un Tarihi gibi, 1 oannes'in giiniimiize ula§an metni
de C onstantinus'un seQkileri arasmda bulunmaktadir (ba­
km1z, Treadgold, Byzantine Historians 3 1 1 -29) . 1 oannes'in
Theodosius hakkmdaki ifadeleri ve Chrys aphius'un ugursuz
etkisi, erdemler ve kotiiliikler koleksiyonuna dahil edilir (der.
Theodor Biittner-Wobst, Berlin, 1 906, Excerpta de Virtutibus
et Vitiis 72 = Priscus 3 = der. Roberto, John of Antioch 29 1 ) .
Priscus, Vigilas ile n e zaman g6rii§ebildigini belirtmiyor;
fakat l l . 2'de (s. 1 34-5'de ahntlland1) , bir siire sonra kendi­
si ve Maximinus, cinayet komplosu hakkmdaki gerQegi Vi­
gilas'dan ogrendiklerinden bahseder. Chrysaphius'un idam
edilmesinden sonra, geri donmenin art1k emniyetli olacagm1
dii§iinen Vigilas ile Priscus 'un gorii§mesi C onstantinopo­
lis 'te gerQekle§mi§ olmahdir. Priscus, Maximinus ile iistlen­
digi ba§ka gorevlerden de bahseder ve Maximinus'un oliimii
Priscus 20.3 ve 27'de bahsedilmektedir; bu olaylann karma­
§lk kronolojisi Zuckerman, 'L' empire orient' l 76-9'da ele alm­
maktadir. Priscus'un diger eserlerinden (hiQbirisi giiniimiize
ula§mam1§tir) , tarihQi hakkmda Souda TI 2301 'de yer alan
kisa ba§hkta soz edilmektedir. Priscus'un Tarihi iQin ovgii
§U iki �aynaktan almmi§tlr: Evagrius , Ecclesiastical History
1 . 27 (der. Joseph Bidez & Leon Parmentier, Londra, 1 898, Qe­
viri Michael Whitby, Liverpool, 2000) ve Chron. Pasch. 450.

19 Kalpler ve Zihinler
Theodoric'in k1zmm kar§1la§t1g1 ac1mas1z durum ve Ge­
iseric'in Attila'ya hediyeleri iQin bak1mz, 1 ordanes, Getica
1 84; isyan iQin Prosper 1 348 . Huneric ve Eudocia'nm ni­
§ anlanmasmm tarihlendirilmesi i<;in bak1mz, Frank Clover,
'Flavius Merobaudes : A Translation and Historical C ommen­
tary' , Transactions of the American Philosophical Society 6 1
( 1 97 1 ) 1 -78 ozellikle s . 23-4; yans1malan i<;in baklmz, Oost,
Galla Placidia 260-4. t ordanes'in, Geiseric hakkmda kat1 de­
gerlendirmeleri ic;in bakm1z, Getica 1 68. Attila'nm onursal
rii tbesi Priscus l l . 2 'de not edilmektedir (Valentinianus ve

327
ATT I L A

Aetius 'dan gelen eli;:ilerle Priscus 'un sohbetinin bir pari;:as1


olarak); bakm1z, Martindale, Prosopography 1 82-3. Attila'nm
Zercon' a hediyesi ii;:in, Priscus 1 3 . 3; Aetius 'un Constantius ' a
hediyesi ii;:in, Priscus 1 1 . 2 . Stickler, Aetius 1 1 0- 1 4'te tavsiye
ettigi gibi, Attila ve Aetius arasmdaki 'arkada§hk' kesinlik­
le diplomatik bir baglam ii;:erisinde goriilmelidir. Bagaudae,
eskii;:ag diinyasmda sm1f i;:at1§malanna veri bulma arayi§m­
da olan tarihi;:ilerin uzun zamandir gozdesi olmu§tur veya
en azmdan imparatorluk yonetiminin bask1lanna isyan e­
den somiiriilmii§ koyliiler olarak goriilmii§tiir. Klasik anlat1
§Udur: Edward Thompson, 'Peasant Revolts in late Roman
Gaul and Spain', Past & Present 2 ( 1 952) 1 1 -23 (=Moses Fin­
ley (der.), Studies in A ncient Society, Londra, 1 974, 304-20).
Buna kar§ihk, son i;:ah§malar yerel toprak sahiplerinin ve
egitimlilerin de isyanlara kan§tiklanm vurgulamaktad1r.
Attilla'ya s1gman Bagaudae lideri Eupraxius doktordu: Ch­
ron. Gall. 452 1 33 . Thompson' a i;:ok iyi savunulmu§ bir cevap
Raymond van Dam'dan geldi: Leadership and Community
in Late Antique Gaul, University of C alifornia Press, Berke­
ley, 1 985, 25-56. Yerlerinden edilen toprak sahipleri §U eser­
de incelenmektedir: John Drinkwater, 'The Bacaudae of Fifth
C entury Gaul', Drinkwater & Elton (der. ) , Fifth Century Gaul,
208 - 1 7 . Priscus, Romulusla bulu§masm1, C onstantius ve gii­
mii§ tabaklann hikayesini ve Attila'nm bir ! ran seferi plan­
lad1gma ili§kin Romulus'un iddias1m l l .2'de anlatir.

20 Attila'mn Ni§anhs1
Anlatmm ozii, Antiokheiah ! oannes'e atfedilen bir frag­
manda bulunmaktadir. Bu fragman, Constantinus'un komp ­
lolar iizerine derledigi sei;:ki ii;:inde yer almaktadir ve ! oan­
nes'in bir Priscus okumasma dayanmaktadir. (der. C arl de
Boor, Berlin, 1 905, Excerpta de Insidiis 84 = Priscus 1 7 = An ­
tiokheiah ! oannes 292) . ! ordanes , Getica 224'te Honoria'mn
ihtiraslanm onaylamad1g1m klsaca belirtir. Marcellinus
434, Honoria'nm Eugenius ile ili§kisini o yila (434) tarihlen­
dirir ve bunu Attila'ya miiracaat1yla birle§tirir. Antiokheia­
h ! oannes bu olaylan birle§tirir fakat tarihlendirme olarak

328
NOTLAR

449'u tercih eder. Bu olayda, iki olay1 birbirinden ayiran ve


Eugenius ile ili§kiyi 434'e yerle§tiren §U eserdeki gorii§lere
kat1hyorum: C roke, Marcellinus 80- 1 . Alternatif bir yeniden
kurgu (Marcellinus'u dikkate alm1yor) icin bakm1z, Martin­
dale, Prosopography 4 1 6 ve 568-9; Oost, Galla Placidia 282-4
ve J.B. Bury, 'Justa Grata Honoria', The Journal of Roman
Studies 9 ( 1 9 1 9) 1 - 1 3 . Honoria'nm hikayesi Maenchen-Hel­
fen, Huns 1 30'da 'biitiiniiyle Bizans saray dedikodusunun
alametifarikas1' olarak nitelenirek k1saca gormezden gelinir.
Evlilik icin minimum yasal ya§ icin b akm1z, Susan Treggiari,
Roman Marriage: Iusti Coniuges from the time of Cicero to
the time of Ulpian, Oxford, 1 99 1 , 39-42 . Galla'nm 420'li y1l­
larda C onstantinopolis 'te gecirdigi donem boliim 6, s. 6 l 'de
ele ahmr. Pulcheria'mn ve k1z karde§lerinin azizeligi §U iki
kaynakta betimlenir: Theophanes 590 1 ve Sozomenus 9 . 3 . 1 -
2 ; bu kadmlann bekaret yemini ve Pulcheria'nm miithi§ en­
telektiiel yetenegi, Sozomenus 9. 1 .5; Biiyiik Saray'daki s1k1
kutsiyet rejimi icin Socrates 7 . 2 2 . 1 - 5 ve Holum, Theodosian
Empresses 9 1 -3 ve 1 43-6. t ordanes , Rom. 328 Honoria'nm
Constantinopolis 'te k1z karde§inin s arayma hapsedildigini
nakleder; bu saraym Hebdomon yakmlanna lokalize edilme­
si icin bakm1z, Janin, Constantinople byzantine 1 39-40 ve
Demange!, L'Hebdomon 43 - 7. Sadece Marcellinus 434 Hono­
ria'nm hamile oldugunu not eder. Galla Placidia'nm dindar­
hg1 icin bakm1z, Oost, Galla Placidia 264- 78; Galla'nm Aziz
Germanus'la kar§lla§mas1, Lyonlu C onstantinus'un 480'ler­
de yazd1g1 azizin hayatmda anlat1lmaktad1r ( Vita Germani
35, der. Rene Borius, Paris, 1 965; ceviri Frederick Hoare, The
Western Fathers, Londra, 1 954, 283-320) . Herculanus'un 452
y1h konsiilliigii icin bakm1z, Martindale, Prosopography 544-
5. Honoria'nm oliim tarihi kaydedilmemi§tir; Oost, Galla Pla­
cidia 285'de 455 yilmdan bir siire once oldugunu savunur.

2 1 Taraflarm Belirlenmesi
Priscus 20. 1 , Honoria konusunda Attila ve Valentinianus
arasmdaki diplomatik cat1§may1 anlatir. Marcianus'un ani
yiikseli§inin gerisinde yer alan karma§1k siyasal ittifaklar

329
AT T I L A

dizisini anla§ilmasmda §U eserde ileri siiriilen gi:irii§lere


kat1hyorum: Zuckerman, 'L' empire orient' 1 69- 76; Holum,
Aspar ve Zenon'un hareketi esas ba§latanlar oldugunu fa­
kat Pulcheria ile yakm uyum icerisinde hareket ettiklerini
savunuyor, bakm1z, Holum, Theodosian Empresses 206- 9 ve
Jones, Later Roman Empire I 2 1 8 . Richard Burgess, tahta
c1k1§m belirlenmesinde Pulcheria'ya herhangi bir rol vermi­
yor: 'The Accession of Marcian in the Light of Chalcedonian
apologetic and Monophysite polemic' , Byzantine Zeitschrift
86/7 ( 1 993 -4) 47-68 i:izellikle s . 6 1 - 8. Theodosius 'un Marci­
anus'u onaylad1gma ili§kin Aspar'm iddias1 icin bakm1z,
1 oannes Malalas 14.27 ve Chron. Pasch. 450. tmparator'un
Zenon' a kar§l planh askeri darbesi §Urada belirtilmektedir:
Antiokheiah t oannes 292 =Priscus 1 6 = de Insidiis 84. Mar­
cianus 'u ki:itiileyen bir betimleme t oannes Malalas 14.28'den
ahnmi§tir. Marcianus'un evliligi ve tac giyme ti:ireni iizerine
kroniklerdeki k1sa notlar birbirini tutmaz: Chron. Pasch 450
(hicbir detay yok) , Theophanes 5942 (Pulcheria tarafmdan
ilan edildigini), t oannes Malalas 14.28 (Senato'da tac giydi­
rildigini) . Tac giyme ti:ireninde Pulcheria'nm rolii §U eserde
hararetle savunulmaktadir: Wilhelm Ensslin, 'Zur Frage na­
ch der ersten Kaiserkri:inung durch den Patriarchen und zur
Bedeutung dieses Aktes im Wahlzeremoniell', Byzantinische
Zeitschrift 42 ( 1 943-9) 1 0 1 - 1 05 , 369-72; §U eser ise Pulche­
ria'nm roliinii aym §iddette reddetmektedir: Burgess, 'The
Accession' 65-7. Seromoninin detaylan bilinmiyor. Bu nokta­
da, yedi yll sonra l?ubat 457'de yapllan I. Leon'un tahta c1k1§
seromonisinin betimlemesini esas ald1m. Bunlar C onstanti­
nus Porphyrogenitus'un imparatorluk seromonileri iizerine
haz1rlad1g1 el kitabmda yeralmaktadir (de Ceromoniis 4 1 0-
1 2 ( 1 . 9 1 ) , der. Johann Reiske, Bonn, 1 829); yararh bir cah§ma
icin aynca bakm1z, Maccormack, Art and Ceromony 242 -45 .
Thompson, 'Foreign Policy' 69-72 ve Huns 1 47-8'de Marcia­
nus 'un 'vergi i:idemeyi ac1kca reddetmesini', 'Dogu Romah­
lan ucurumun kly1sma getiren bir ces aret gi:isterisi' olarak
gi:iriir. B una kar§ihk, Robert Hohlfelder, 'Marcian's Gamble:
A Reassessment of E astern Imperial Policy toward Attila AD.

330
N OT L A R

450-453 ' , A merican Jo.u mal of Ancient History 9 ( 1 984) , 54-


69, s. 60'da Marcianus 'un cevabmm daha karma§ik bir stra­
tejide bir ba§lang111 hareketi oldugunu ileri surer. �ayet Pris­
cus , Roma'mn Hunlarla anla§masmda merkezi bir yer te§kil
eden tarn diplomatik bir dili yans1t1yor olarak varsay1hrsa,
Hohlfelder'in gorii§ii gii11lendirilmektedir. Attila'mn 450 yih
sonlannda veya 45 1 ba§lannda Valentinianus 'a gonderdi­
gi ii«1 el11i heyetinden Priscus 20.3'te soz edilir (Honoria'mn
ni§an yiiziigii), t ordanes, Getica 1 85 (Theodoric ile anla§­
mazhk) ve Chron. Pasch. 450 (saraym haz1rlanmas1m talep
eder) . t ordanes, Getica 1 86, Attila'mn diplomatik yetenegini
not eder. Valentinianus'un Theodoric'e resmi tebligi Getica
1 87-8'den ahntllanmi§tir.

22 Sava§ Dumaru
Hunlann Galya'y1 i§galiyle ilgili karma§ik mucize hika­
yeler ag1 i«1in en kullam§h ba§lang111 eserleri §Unlardir: Je­
an-Yves Martin, 'La campgane des Gaules dans l'hagiograp­
hie', A ttila, les influences danubiennes, 1 35-9 ve E milienne
Demougeot, 'Attila et les Gaules', Memoires de la Societe
d 'Agricultue, Commerce, Sciences et Arts du department
de la Mame 73 ( 1 958) 7-42 ozellikle s . 2 5 - 34 (=L'Empire ro­
main et les barbares d 'Occident (W- Vl siecle): Scripta Vari­
a, 2.bas1m, Paris, 1 988, 2 1 5-50 ozellikle s. 23-42) . Tongerenli
Servatius 'un ve Metz'in tahrip edilmesinin i11in, Tourslu Gre­
gorius 1 . 5 - 6 . Nicasius'un ciiretkar tncil okumas1 1 0. yiizy1l­
da ya§ayan tarih11i Reimsli Flodoard tarafmdan History of
the Church at Reims (Historia Remensis Ecclesiae 1 . 6, der.
Johann Heller ve Georg Waitz, Monumenta Germaniae His­
torica, Scriptores XIII, Hannover, 1 88 1 , 405-599) adh eserin­
de anlatilmaktadir. Bu 11ok daha sonraki hikayeye kar§ihk,
Life of St Genevieve ( Vita Genovesae = Aziz Genevieve 'nin
Hayati) muhtemelen erken 6 . yiizyila tarihlemektedir; bak1-
mz, Martin Heinzelmann ve Joseph-Claude Poulin, Les vies
anciennes de sainte Genevieve de Paris: etudes critiques,
Paris, 1 986. Paris halkm1 toplayan Genevieve hikayesi Vita
Genovesae 1 2 'den ahnm1§tir (der. Bruno Krusch, Monumen-

331
ATT I LA

ta Germaniae Historica, Scriptores rerum Merovingicarum


III, Hannover, 1 896, 204-38). Lupus'un Attila ile kar§1la§ma­
sma ili§kin gelenek (ve flagellum dei =Tann 'nm kirbaci de­
yimi) biitiin bu mucize hikayelerinin en sonuncusudur: Bu,
1 3 . yiizy1lda Jacobus de Voragine tarafmdan ortaGagm en
popiiler kitaplanndan birisi olan Legenda Aurea 'da anla­
t1ld1g1 gibi Life of Germanus of Auxerre'in (=Auxerreli Ger­
manus 'un Hayati) parGas1dir. tngilizce bir Gevirisi 1 483 'te
William C axton tarafmdan yay1mland1; modern versiyonu
iGin bakm1z, William Ryan, Jacobus de Voragine, The Golden
Legend: Readings on the Saints, 2 cilt, Princeton, 1 993, Life
of Germanus, ikinci cilt s . 27-30'da yer almaktadir. Sevillah
t sedorus'un, Hunlan Tann'mn gazabmm arac1 olarak g6r­
diigiine ili§kin yakla§1m1 , History of the Goths, Vandals and
Sueves (Historia Gothorum Wandalorum Sueborum 29, der.
Theodor Mommsen, Monumenta Germaniae Historica, Au­
ctores Antiquissimi XI, Berlin, 1 894, 24 1 -303; Geviri Guido
Domini ve Gordon Ford, 2 . bas1m, Leiden, 1 970) ba§hkh e­
serinde ortaya konulmaktadir. Flagellum iundans (kahredi­
ci kirbaG) iGin Kitab -1 Mukaddes 'ten referans l§aya 28. 1 5 ve
1 8'dir. Orleans iizerine Hun sald1nsmm kar§lt versiyonlan
iGin bakm1z, t ordanes , Getica 1 94-5 ve Tourslu Gregorius
1 . 7 . Kroniklerdeki k1sa notlar bir yana birak1sak, C atalau­
ni Ovasmdaki Gatl§ma iizerine tek detayh anlat1 1 ordanes ,
Getica 1 97-2 1 8'dir (Got karde§lere 6vgii 1 99-200'de, Atti­
la'nm s6ylevi 202-206'da ve Aetius'un Thorismud'a tavsiye­
si 2 1 5 - 1 7'dedir) . Ulf Tii.ckholm, 'Aetius and the Battle on the
C atalaunian Fields ' , Opuscula Romana 7 ( 1 969) 259-76'da
olaylarm 6zenli bir yeniden kurgusu verilir. Sava§ yerinin
C atalauni Ovalanndaki tarn yeri iizerine az1ms anmayacak
derece b6lgesel literatiir ve spekiilasyon §U eserde ahenkli
bir §ekilde g6zden geGirilmektedir: Demougeot, 'Attila et les
Gaules' 34-7; ancak Maenchen-Helfen, Huns 1 3 1 'de aceleyle
reddedilir. Aetius 'un gerekGeleri iizerine §iipheler, t ordanes,
Getica 2 1 6- 1 7'de ima edilir ve Fredegar, Chronicle 2 . 53 (der.
Bruno Krusch, Moriumenta Germaniae Historica, Scripto­
res rerum Merovingicarum II, Hannover, 1 888, 1 - 1 68), gibi

332
NOTLAR

baz1 Ortacag yazarlan, Aetius'un gerekceleri hakkmda fazla


zekice olmayan detaylar verirler. Aetius ' a giivensizlik hala
pek cok modern cah§manm arkaplanmda bulunmaktadir.
Son zamanlarda yapilan cah§malar daha sempatiktir; me­
sela Stickler, Aetius 1 43 -4; Tii ckholm, 'Aetius and the Battle'
268-7 1 ; Williams and Friell, The Rome that did not Fall 87-8;
Heather, Fall 399 ve ozellikle Zecchini, Aezio 273'te Toulou­
se' a gitmek icin aynlma fikrinin Thorismud'a ait oldugunu
ve bunun da Aetius'un geride kalan askerlerinin giivenligi
riske attigm1 ileri siirer. Thorismud'un 453 y1hnda katledil­
mesi 1 ordanes, Getica 228, Hydatius 1 48 ve Prosper 1 3 7 l 'de
nakledilmektedir.

23 Son Geri <;ekilme


Apollonius'un Tuna'daki maceralan Priscus 23.3'te anla­
t1lmaktadir. Marcianus 'un t znik'teki piskoposlara gonderdi­
gi iic mektup Kad1koy Konsili'nin resmi kay1tlan icerisinde
bulunmaktadir, der. Eduard Schwartz, Acta Conciliorum Oe­
cumenicorum II. 3 , Berlin, 1 935, 20- 1 (Letter 32) ve II. I (Berlin,
1 933) 28-30 (Letters 14 ve 1 6) , tngilizce ceviri ve miikemmel
'girl§' icin, Richard Price ve Michael Gaddis, 3 cilt, Liverpool,
2007, I 1 07- 1 0, say1 1 2 , 1 4 ve 1 5 . 1 ordanes'in Attila'nm tak­
tiklerini degerlendirmesi icin bak1mz, Getica 225; Attila'nm
Galya'daki yenilgisine ofkesi Chron. Gall. 452 1 4 1 'de nakle­
dilir. Aquileia'daki H1ristiyan cemaat dikkatli bir §ekilde §U
miikemmel cah§mada aydmlatilmaktadir: Claire Sotinel, I­
dentitecivique et christianisme: Aquilee du me au VIe siecle,
Roma, 2005. Giovanni Brusin ve Paolo Zovatto, Monumenti
paleocristiani di Aquileia e di Grado, Udine, 1 957, 20- 1 40'ta
bazilikadaki mozaiklerin detayh ve biiyiileyici bir betimle­
mesini veriyor. Aquileia'nm ku§atilmas1 ve leyleklerin kac1§1,
t ordanes, Getica 2 1 9- 2 1 ve Procopius, Vandal Wars 3 .4.30-5;
hikaye Priscus 'dan ahnm1§ olabilir, bak1mz, Blockley, Frag­
mentary Classicising Historians I 1 1 5 . Hunlar tarafmdan
tehdit edilen tahkim eilmi§ alanlar §U eserde ara§tmlmak­
tadir: Neil Christie, 'From the Danube to the Po : the defence
of Pannonia and Italy in the Fourth and Fifth C enturies AD' ,

333
ATT I L A

Poulter, der. The Transition to Late Antiquity 547-78. Turinli


Maximinusla ili§kilendirilen k1s a vaaz icin bakm1z, Patro­
logia Latina LVII, 469-72 ve Maenchen-Helfen, Huns 1 38 - 9 .
Kiliselerinden ba§ka 4. - 5 . yiizy1l Milanosundan giiniimiize
cok az §ey kalml§tlr, bu konuya ili§kin en iy ba§lang1c ca­
h§mas1 icin bakm1z , Krautheimer, Three Christian Capitals
68-92. !mparatorluk saray1 olabilecek bir yere ait birkac s o ­
niik arkeolojik iz §U sergi katalogunda sunulmaktadir: Mila­
no capitale dell'impero romano, 286-402 d.C. Milano, 1 990,
.

99- 1 00 ve 20 1 . Muazzam ama zaman zaman hayal k1nkhgma


ugratacak kadar nevi §ahsma miinhasir derleme projesi olan
Souda Lemerle tarafmdan ana hatlanyla ele almmaktadir:
Lemerle, Le premier humanisme 297-300. Milano hakkm­
daki ba§hk M 405'dedir; bunun Priscus 'un anlat1s1yla muh­
temele baglant1s1 Blockley tarafmdan ara§tmld1: Blockley,
Fragmentary Classicising Historians I 1 1 8. Barberini fildi§i
dyptikonu detayh olarak §U eserler betimlenmektedir: Ri­
chard Delbrueck, Die Consulardiptychen und verwandte
Denkmiiler, 2 cilt, Berlin, 1 929, I 1 88-96 no. 48 ve yine yararh
bir inceleme icin, Maccormack, A rt and Ceremony 7 1 - 2 . At­
tila ve Leo'nun bulu§mas1 dindar bir iislupla Prosper l 367'de
anlatilmaktadir. Ya§h adamm azizlere yak1§an detaylan, 8 .
yiizy1lda ya§am1§ ke§i§ Diyakoz Paulus'un Roma Tarihi'n­
de ortaya c1kmaktadir (Historia Romana 14. 1 2 , der. Amedeo
C rivellucci, Roma, 1 9 1 4) . Raffaello'nun 'L'incontro di Leone
Mango e Attila' (Biiyiik Leo ve Attila'nm Kar§ila§mas1) adh
yap1t1 Stanza di Eliodoro'da bulunan fresklerden biridir, e­
sasen Papa II. ! ulius tarafmdan sipari§ edilen fakat tasan­
mmdaki degi§ikliklerle bir sonraki papa X. Leo zamamnda
tamamlanm1§tir. Bu iki giil(lii patron arasmda Raffaello 'nun
zeki diplomatik ve artistik manevralan §U eserde ele alm­
maktadir: Jorg Traeger, 'Die Begegnung Leos des Grossesn
mit Attila: Planungsphasen und Bedeutungsgenese', C hris ­
toph Fromme} ve Matthias Winne (der. ) , Raffaello a Roma:
il convegno del 1 983, Roma, 1 986, 97- 1 1 6 . !talya'daki salgm
icin bakm1z, Hydatius 1 46 ve Maenchen-Helfen, Huns 1 3 9 -
40. Marcianus 'un Tuna'daki askeri faaliyetleri kan§ik haber

334
NOTLAR

olarak Hydatius 1 46'da soz edilir; bunun ag1klamas1 igin ba­


km1z, Zecchini, Aezio 277 dipnot 65 ve Richard Burgess, 'A
New Reading for Hydatius Chronicle 1 77 and the Defeat of
the Huns in Italy' , Phoenix 42 ( 1 988) 357-63 ozellike bakm1z ,
s . 3 6 0 - 6 2 . Attila'mn 452'de Marcianus'a gonderdigi tehdit­
kar elgi 1 ordaens , Getica 225'de nakledilmektedir. 1 ordanes ,
Attila'nm oliimii hakkmda, Getica 2 54'te verdigi bilgiyi Pris­
cus 'tan ald1gm1 net olarak belirtmektedir, aynca bakm1z,
Theophanes 5946 (bir kaza) , Marcellinus 454. 1 ( 1ldiko veya
bir kaza) ve Malalas 1 4. 1 0 (kaza veya t ldiko veya Aetius 'un
rii§vetiyle) . Marcianus'un melekler tarafmdan ziyaret edil­
mesi igin bakm1z, 1 ordanes , Getica 255, yine kesin olaral
Priscus ' a atfediyor.

24 Sonuc;.:lar
Hun 1 mparatorlugunun gokii§ii hakkmda en onemli in­
celemeler §Unlardir: Thompson, Huns 1 67-75 ve Maenc­
hen-Helfen, Huns 1 44-68. 1 ordanes , Getica 259-63'te Atti­
la'nm ogullarmm kendi aralanndaki rekabeti ve Nedao Ir­
mag1 s ava§l iizerine k1saca yorumlar yapar; Hunlar ve Gotlar
arasmdaki izleyen gati§malardan Getica 268-9 ve 272-3'te
soz eder. Pannonia'da Valamer, Thiudimer ve Vidimer idaresi
altm Got kontroliiniin saglanmas1 §U eserlerde yer almakta­
dir: Heather, Goths and Romans 242 -46 ve Wolfram, Goths
258-68. Heather aynca s. 25 1 -63 'te Gotlann Trakya'ya yer­
le§tirilmesini ele almaktadir. Priscus 46, Leon'un Dengizik
ve Ernak'm elgilerine verdigi cevab1m nakleder, 48. l 'de ise,
ertesi yll ortaya g1kan Dengizik'in taleplerine yer verir. Den­
gizik'in yenilmesi ve ba§mm kesilmesi igin bak1mz, Marcel­
linus 468 ve Chron. Pasch. 468. Khylokerkhos'un (Belgrat Ka­
p1sl) s aptanmas1 igin bakm1z , Janin, Constantinople byzan­
tine 2 74 ve 440- 1 ve Dagron, Naissance d 'une capitale 305.
�imdiye kadar, ah§llagelmi§ olarak Ostrogotlar yani 'Dogu
Gotlan' olarak bilinen Gotlann, 470'li y1llarda Dogu Roma
1mparatorluguna kar§l ilerleyi§leri ve bu Gotlann Theodori­
c idaresi altmda istikrara kavu§malan igin en iyi inceleme,
Heather, Goths and Romans 264-308, daha s1k1§tmlm1§ ver-

335
ATT I L A

siyonu aym yazann Goths 1 54-65 ve 2 1 6- I B'de bulunabilir.


Aetius 'un 454 y1h Eyliil aymda katledilmesi §U kaynaklarda
yer almaktadir: Antiokheiah ! oannes 293 . l = de Insidiis 85 =
Priscus 30. l , Hydatius 1 52 , Prosper 1 373, Marcellinus 454.2
ve Theophanes 5946. ! simsiz saraylmm ac1 si:izii (kesinlik­
le Valentinianus'un yiiziine soylenmedi), Procopius , Vandal
Wars 3 .4.28'de yer almaktadir. Vandallann Roma'yi yagma­
lamas1 iQin bak1mz, Procopius, Vandal Wars 3 . 5 . 1 -6; Pros­
per 1 375 (Leo'nun roliine vurgu yapar) ve Theophanes 5947
(Kudiis 'ten hazineler) . Galya'da imparatorluk yonetiminden
yerel yonetime geQi§ iizerine miikemmel Qah§malar iQin ba­
km1z, Wolfram, Goths 1 8 1 -246; Jill Harries, Sidonius Apol­
linaris and the Fall of Rome AD. 407-485, Oxford, 1 994; Ian
Wood, The Merovingian Kingdoms 450- 75 1 , Londra, 1 994 ve
CAH XIV 506- 24; ve Edward James , The Franks, Oxford, 1 988.
Kuzey Afrika'daki Vandal ha.kimiyetinin en iyi hikayesi ha.la
C ourtois, Les Vandales Parts II ve III ve aynca bak1mz, Averil
C ameron, CAH XIV 553-9. Geiseric'e kar§l yap1lan ba§ans1z
seferler iQin bakm1z, Hydatius 1 95 , Procopius, Vandal Wars
3 . 6 ve Theophanes 596 1 Priscus 53. ! talya'da imparator­
=

luk yi:inetiminin QOkii§ii ve Theodoric'in yiikseli§i dikkatli


bir §ekilde §U eserler ele ahnmaktadir: Stein, Bas-Empire I
365-99; Heather, 'The Huns and the End of the Roman Em­
pire' 29-41 ve CAH XIV 1 8-30; O'Flynn, Genaralissimos 1 04-
49; Penny MacGeorge, Late Roman Warlords, Oxford, 2002,
1 65 - 293; Mark Humphries, CAH XIV 525-5 1 ; John Moorhe­
ad, Theodoric in Italy, Oxford, 1 992 ve Patrick Amory, People
and Identity in Ostrogothic Italy, 489-554, C ambridge, 1 997.
Theodoric'in Odoacer'i oldiirdiikten sonraki degerlendinne­
si §U kaynaktan nakledilmektedir: Antiokheiah ! oannes 307
= de Insidiis 99. II. Theodoric'in saray hayatmda bir giiniin
betimlenmesi iQin Sidonius, Letters 1 . 2, aynca bak1mz, Marc
Reydellet, La royaute dans la litterature latine de Sidoine
Apollinaire a Isidore de Seville, Roma, 1 98 1 , 69-80 ve tarih i­
Qin bakm1z, Harries, Sidonius 1 27 - 9 . Theodoric'in Romahhg1
ve Ravenna'daki rejimine yerel aristokrasinin yakla§1m1 iQin
bakm1z, Moorhead, Theodoric 39-5 1 ve Sam Barnish, 'The

336
N OTLAR

Transformation and survival in the western senatorial aris­


tocracy, c. A.D. 400-700', Papers of the British School at Ro­
me 56 ( 1 988) 1 20-55. Daha gene! olarak Julia Smith, Europe
after Rome, 500- 1 000: A New Cultural History, Oxford, 2005
ve Peter Brown, The Rise of Western Christendom: Triumph
and Diversity, AD. 200- 1 000, 2. bas1m, Oxford, 2003 . Bu iki
eser de, Ortacag Avrupasmm olu§umunda klasik antikcagm
dini ve kiiltiirel donii§iimiiniin harika ve humanist anlat1-
m1m sunmaktad1r. Bu geci§in karma§1khg1 iizerine dgeni§
bir perspektif icin bakm1z, cok yonlii ve geni§ kapsamh bir
inceleme icin bakm1z, Chris Wickham, Framing the Middle
Ages: Europe and the Mediterranean, 400-800, Oxford, 2005.
Bizans diinyasma miikemmel bir ba§lang1c okumas1 olarak
bak1mz, Averil C ameron, The Byzantines, Oxford, 2006. 331

Sonsoz: �ohretler
Attila'nm oliimiinden sonra devam eden etkisi icin yarar­
h bir rehber icin bakm1z, Franz B auml ve Marianna Birn­
baum, A ttila: The Man and his Image, Budape§te, 1 993; A t­
tila, les influences danubiennes 1 43-20 1 ; ve Herbert Pahl,
'Attila und die Hunnen im Spiegel von Kunst und Literatur' ,
Attila und die Hunnen 368-73. II. Wilhelm'in konu§mas1m
yapt1g1 siyasal §artlar §U eserlerde etkili bir §ekilde gozler
oniine serilmektedir: Robert Massie, Dreadnought: Britain,
Germany and the Coming of the Great War, Londra 1 99 1 ,
282-3; Thomas Kohut, Wilhelm II and the Germans: A Stud­
y in Leadership, Oxford, 1 99 1 , 1 43 - 8; Bernd Sosemann, 'Die
sog. Hunnenrede Wilhelm II: Textkritische und interpretato­
rische Bemerkungen zur Ansprache des Kaisers vom 27. Juli
1 900 in Bremerhaven' , Historische Zeitschrift 222 ( 1 976) 342 -
58 (konu§manm tarn metni s. 349 - 50'de) . Attila'mn iyi kral
Etzel' e donii§iimii detayh olarak §U eserde incelenmektedir:
Jennifer Williams, Etzel der riche, Bern, 1 98 1 , 1 77-98; Ursu­
la Schulze, 'Der weinende Konig und sein Verschwinden im
Dunkel des Vergessens: Konig Etzel im Nibelungenlied und
in der Klage' , Attila und die Hunnen 336-45 ve Teresa Paro­
li, 'Attila nelle letterature germanische antiche' Popoli delle

337
ATT I L A

Steppe II 559-6 1 9 ozellikle s. 600- 6 1 3 . Kral Etzel'in s alonun­


daki dovii§ Nibelungenlied Aventiure 33 'te anlat1lmaktadir
(der. Ursula Schulze, Diisseldorf, 2005 , geviri Arthur Hatto ,
Penguin Classics, gozden gegirilmi§ bas1m1 1 969) . Edward
Gibbon'un Attila ve Hunlar hakkmdaki e§siz anlat1s1, iinlii
eserinin 34 ve 35. boliimlerinin gogunu i§gal eder: The His­
tory of the Decline and Fall of the Roman Empire, cilt 3 ,
Londra, 1 78 1 (tamamlanmam1§ Tiirkge gevirisi: As1m B alta­
c1gil, Roma lmparatorlugunun Gerileyi§ ve <;okil§ Tarihi, 1 -
5 , 1 stanbul, 1 987- 1 995, burada soz konusu olan 34 ve 3 5 . b o ­
liimler Tiirkge geviride cilt 3 , s . 202-258'de) . Victoria gagmm
erdemleriyle yiiklii Thomas Hodgkin'in versiyonu Italy and
her Invaders, cilt 2, The Hunnish and Vandal Invasion, Ox­
ford, 1 880 (yeni bas1m Londra 1 996) , I. Kitap, 1 -4. bOliimler
(Attila'nm Napolyon ile kar§1la§tmlmas1 s. 80- 1 'de; 20. yiiz­
yll demokrasisinin kar§lla§t1g1 tehlikeler s . 6 1 2 - 1 3) . Matthi­
as C orvinus 'un Attila'y1 Macar ulusunun in§asmda bir imaj
olarak yeniden sunmas1 §Urada incelenmektedir: Marianna
Birnbaum, 'Attila's Renais sance in the Fifteenth and Sixteen
C enturies ' , Attila: The Man and his Image 99- 1 05 ve The Orb
and the Pen: Janus Pannonius, Matthias Corvinus and the
Buda Court, Budape§te, 1 996, 1 2 1 -9. Corvinus'un yeni ima­
j1 (§a§1rt1c1 degil) , 1 talyan ele§tirmenleri tarafmdan kolayca
ona kar§l gevrildi, bakm1z , Birnb aum, 'Attila's Renaissance'
84-6 ve muhte§em bir gah§ma igin bak1mz, Lajos Elekes, 'La
politica ester adi re Mattia e gli Stati italiani nella seconda
meta del secolo XV' , Tibor Klaniczay (der. ) , Rapporti vene­
to-ungheresi all 'epoca del Rinascimento, Budape§te, 1 97 5 ,
243 - 5 5 . Sign of the Pagan, Universal Pictures igin Douglas
Sirk tarafmdan yonetildi. Filmin stiidyo reklamma gore, 'At­
tila'nm tahripkar kalabahklarma, bir sava§gmm giicii ve
bir halkm inanc1 kar§l durdu. Zalim putperestin §ehvetine
kar§I, bir kadmm a§kmm giicii.' Roma tarihinin bu destans1
revizyonunda, kudretli s ava§g1 gelecegin imparatoru Marci­
anus 'tur (Jeff Chandler oynad1) ve gelin ise Pulcheria'd1r (ba­
lerin Ludmilla Tcherina oynad1). Bu elbette ihtirash bir a§k
e§le§tirmesidir ve Attila yenilir yenilmez, gift, Bat1'y1 aciz

338
N OTLAR

imparaor Valentinianus 'tan kurtarmaya ve Roma !mparator­


lugunu yeniden birle§tirmeye gider. 333

Eski\:ag Kaynaklar1
Bu cah§mada, eskicag kaynaklannm edisyonlanm belirt­
tim. Omit ediyorum ki bu, bazen modern edisyonlar ve cevi­
riler arasmda, paragraflann/boliimlerin can s1k1c1 bir §ekil­
de farkh numaraland1rmas1yla ortaya c1kan kan§lkhklann
coziimlenmesine yard1mc1 olur.

AMMIANUS MARCELLINUS
Ammianus Marcellinus, 4. yiizy1lda Latince yazan en 6-
nemli tarihcidir. Eseri Res Gestae'nin giiniimiize ula§an
k1s1mlan 354- 378 y1llan arasm1 kap samaktadir. Wolfgang
Seyfarth (der. ) , Leipzig 1 978, ! ngilizce cev. John Rolfe, Loeb
Classical Library, 3 cilt, Harvard, s. 1 93 5 - 3 9; Walter Hamil ­
ton, Penguin Classics, 1 986.

CHRON. GALL. 452


Chronica Gallica ad annum CCCCLII= The Gallic Chronic­
le of 452; Galya'da 452 y1h civannda yazilm1§ anonim bir va­
kayiname. Theodor Mommsen (der. ) , Monumenta Germaniae
Historica, Auctores Antiquissimi IX, Berlin, 1 89 2 , s . 6 1 5 -666;
Richard Burgess, "The Gallic Chronicle of 452 : A New C riti­
cal E dition with a Brief Introduction" , Ralph Mathisen ve
Danuta Shanzer (der. ) , Society and Culture in Late Antiqu­
e Gaul: Revisiting the Sources, Ashgate, Aldershot, 200 1 , s.
52-84, cev. Alexander Murray, From Roman to Merovingian
Gaul: A Reader, Broadview, Peterborough, Ontario, 2000, s.
76-85.

CHRON. PASCH.
Chronicon Paschale = Easter Chronicle; 7 . yiizyilm ba§la­
nnda C onstantinopolis 'te yaz1lm1§ anonim bir Yunanca va­
kayiname. Ludwig Dindorf (der. ) , B onn, 1 83 2 , !ngilizce cev.
Michael Whitby & Mary Whitby, Liverpool, 1 989.

339
AT T I L A

EUSEBIUS
C aesarea (Filistin) piskoposu, ! mparator C onstantinus'un
r,;:agda§l ve biyografisinin yazan. Life of Constantine, Frie­
dhelm Winkelmann (der. ) , 2 . bas1m, Berlin 1 99 1 , r,;:ev. Averil
C ameron ve Stuart Hall, Oxford 1 999.

TOURSLU GREGORIUS
6. yiizy1lda ya§am1§ tarihr,;:i, piskopos ve aziz. History of
the Franks, Bruno Krusch & Wilhelm Levison (der. ) , Monu­
menta Germaniae Historica, Scriptores rerum Merovingica­
rum I, 2. bas1m, Hannover 1 95 1 , r,;:ev. Ormonde Dalton, Oxford
1 927 ve Lewis Thorpe, Penguin C lassics, 1 974.

HYDATIUS
i spanyol piskopos, Chronicle adh eseri 470 y1h civarmda
tamamland1, bu eser Galya ve i spanya'daki olaylar iizerin­
de yogunla§maktadir. Richard Burgess (der. ve r,;:ev.) Oxford
1 993, r,;:ev. Murray, Roman to Merovingian Gaul, s.85-98.

iORDANES
Getica de origine actibusque Getarum
= The Origins
=

and Deeds of the Goths; 550 y1h civannda C onstantinopo­


lis 'te yazildi. Gotlann erken donem tarihine ili§kin en onemli
eser; Theodor Mommsen (der.), Monumenta Germaniae His­
torica, Auctores Antiquissimi V, B erlin, 1 882, s. 53 -200, r,;:ev.
Charles Mierow, 2. bas1m, Princeton 1 9 1 5 .
Rom. Romana = de origine actibusque gentis Roma­
=

norum The Origins and Deeds of the Roman People; bii­


=

tiin Roma tarihinin k1sa bir ozeti; Theodor Mommsen (der. ) ,


Monumenta Germaniae Historica, Auctores Antiquissimi V,
B erlin 1 882, s . 1 - 52.

MALALAS
i oannes Malalas, Antiochea (Suriye) kokenli bir devlet
memuru, 1 8 kitaptan olu§an bir diinya tarihi olan eserini
(General History veya Chronicle) 565 y1h civannda tamamla-

340
N OTL AR

d1; son be§ kitap C onstantinus sonras1 Dogu diinyas1 iizerine


yogunla§maktadir. Hans Thurn (der. ) . B erlin, 2000, i;:ev. Eliza­
beth & Michael Jeffreys & Roger Scott, Australian Associati­
on for Byzantine Studies , Melbourne, 1 98 6 .

MARCELLINUS
Marcellinus C omes (Ammianus ile akrabahg1 yok) , Bal­
kan kokenli bir subay, 379- 534 y1llan arasm1 kapsayan Ch­
ronicle adh eserini Dogu'daki okuyuculan ii;:in Latince yazdi.
Theodor Mommsen (der. ) , Monumenta Germaniae Historica,
Auctores Antiquissimi XI, Berlin, 1 894, s. 3 7 - 1 08, i;:ev. Brian
Croke, Australian Association for Byzantine Studies , Sydney,
1 995.

OLYMPIODORUS
Erken 5. yiizyilda ya§am1§ tarihi;:i, diplomat ve ku§i;:u;
Historia eserinin bir k1sm1 9. yiizyilda ya§am1§ patrik ve
bibliofil Photius'un ozetinden giiniimiize ula§ml§tir. Roger
Blackley (der. ve i;:ev. ) . The Fragmentary Classicising Histo­
rians of the Later Roman Empire, 2 cilt, Leeds , 1 98 1 - 1 983,
II, 1 5 1 -220.

PHILOSTORGIUS
5. yiizy1hn ba§lannda yazan kilis e tarihi;:isi. Socrates , So­
zomenus ve Theodorethus'un aksine sapkm (Ariusi;:u) bak1§
ai;:1sma sahiptir, dolay1s1yla eseri giiniimiize pari;:alar halin­
de ula§ml§tir. Ecclesiastical History, Joseph Bidez & Frie­
dhelm Winkelmann (der. ) , 3. bas1m, Berlin 1 98 1 , i;:ev. Philip
Amidon, Society of Biblical Literature, 2007.

PRISCUS
Attila ve Hunlar iizerine en onemli tarihi;:i; Roger Blackley
(der. ve i;:ev. ) . The Fragmentary Classicising Historians of the
Later Roman Empire, 2 cilt, Leeds , 1 98 1 - 1 983, II, s. 22 1 - 400.

34 1
ATT I L A

PROCOPIUS
6. yiizy1lda Yunanca yazan en onemli tarihci, ozellikle tm­
parator tustinianus iizerine. The Wars, 1. ve. 2 . Kitaplar The =

Persian Wars; 3. ve 4. Kitaplar The Vandal Wars; Jakob Ha­


=

ury (der. ) , Leipzig, 1 962, cev. Henry Dewing, Loeb Classical


Library, Harvard, 1 9 1 4- 1 9 1 6 .

PROSPER
Akitanyah Prosper, Roma'daki papahk saraymdaki Frank
bir ke§i§tir; Chronicle adh eseri 379-455 y1llan arasm1 kap ­
samaktadir. Theodor Mommsen (der. ) , Monumenta Germa­
niae Historica, Auctores Antiquissimi IX, Berlin, 1 892, s .
341 -499, cev. Murray, Roman t o Merovingian, Gaul, s . 6 2 -7 6 .

SIDONIUS
Sidonius Apollinaris, 5. yiizyilda ya§am1§ Frank aristok­
rat, §air, politikac1 ve piskopos; Letters, (Mektuplar) Willi­
am Anderson (der. ve cev. ) , Loeb C lassical Library, Harvard,
1 936- 1 965.

SOCRATES
Kilise tarihcisi, 380-440 tarihleri arasmda Constantino­
polis'te ya§adi. Ecclesiastical History, Giinther Hansen (der. ) ,
Berlin, 1 995, cev. Andrew Zenos, A Select Library of Nicene
and Post-Nicene Fathers of the Christian Church, 2. seri, cilt
2, Oxford, 1 89 1 .

SOZOMENUS
Kilise tarihcisi ve hukukcu, 5. yiizyilda C onstantinopo­
lis 'te ya§ adi. Ecclesiastical History, Joseph Bidez (der. ) , 2 . ba­
s1m, Berlin, 1 995, cev. Chester Hartranft, A Select Library of
Nicene and Post-Nicene Fathers of the Christian Church, 2 .
seri, cilt 2, Oxford, 1 89 1 .

THEODOSIAN CODE = CODEX THEODOSIANUS


tmparator II. Theodosius'un emriyle haz1rlanm1§ olan
imparatorluk yasalan derlemesi, 3 1 2 y1lmdan itibaren c1ka-

342
N OTLAR

nlan 2 . 500 imparatorluk fermamm iQermektedir, konulanna


gore diizenlenmi§tir. Theodor Mommsen, Paul Kruger & Paul
Meyer (der. ) , Berlin, 1 904, Qev. C lyde Pharr, Princeton, 1 95 2 .

THEOPHANES
hirafQI Theophanes , varhkh bir aileye mensup ke§i§. 9 .
yiizy1lm ba11lannda yazilm111 eseri Chronicle, 284-8 1 3 y1llan
arasm1 kap s amaktadir. C arl de Boor (der. ) , Leipzig, 1 883, Qev.
Cyril Mango & Roger Scott, Oxford 1 99 7 .

THEMISTIUS
4. yiizyilda ya11am111 saray hatibi. Orations, Heinrich Sc­
henk!, Glanville Downey & Albert Norman (der.), 3 cilt, Le­
ipzig, 1 965- 1 974, Qev. Peter Heather & John Matthews , The
Goths in the Fourth Century, Liverpool 1 99 1 (Orations 8 ve
1 0) , Peter Heather & David Moncur, Liverpool, 200 1 (Orations
1 , 3 , 5 , 6 , 1 4- 1 7 , 34) .

THEODORETHUS
5. yiizyilda ya11am1§ kilise tarihQisi ve o donemin Suri­
ye'sinin Kyrrhus kenti piskoposu. Ecclesiastical History,
Leon Parmentier & Gunther Hansen (der. ) , 3. bas1m, Berlin,
1 998, Qev. Blomfield Jackson, A Select Library of Nicene and
Post-Nicene Fathers of the Christian Church, 2. seri , cilt 3 ,
Oxford, 1 89 2 .

ZOSIMUS
New History (Historia Nova = Yeni Tarih) adh eseri, Yu­
nanca olarak 5. yiizy1hn sonlannda yazildi. <; agda§ donemin
olaylanna getirdigi s1k1 H1ristiyan kar111t1 perspektiften do­
layi degerlidir. FranQois Paschoud, (der. ) Paris, 1 97 1 - 1 989,
Qev. Ronald Ridley, Australian Association for Byzantine Stu­
dies , Sydney, 1 984.

343
DiZiN

Adriyatik Denizi 62, 7 7 , 86, 254 84, 85, 205, 289, 304, 308
Aetius , Flavius 87, 1 07 , 2 1 7 Ariobindus, Flavius, Romah
Akhilleus 1 4 , 1 53 general 1 23 , 1 38 , 1 45 , 146,
Akitanyah Prosper 1 1 5 , 1 1 6 , 2 1 6 , 202, 3 2 1
249, 254, 259, 343 Aristoteles 1 32 , 3 1 9
Alanlar 289, 300 Arles 64, 269
Alaric 59-66, 85, 86, 257, 266, 273, Armenia 2 1 , 2 7 , 58, 60, 62, 67,
287, 289, 290, 304-306 , 3 1 0 1 44 , 22 1 , 289
Alavivus 20, 2 1 , 2 2 , 2 3 , 55 Arnegisclus, Romah general 1 3 8,
Ammianus Marcellinus , tarih<;:i 1 39 , 1 4 1 , 1 45 , 265, 284, 2 9 1
1 9 , 3 2 , 1 64, 1 89 , 1 94, 272, 298, Aspar, Flavius , Romah general
340 86, 92, 1 09 , 1 2 2 , 1 24, 1 33 , 1 38 ,
Anagast, Arnegisclus'un oglu 1 45 , 23 1
(Romah General) 265 Athanaric 1 9 , 20, 2 2 , 30, 3 5 , 55,
Anatolius, Flavius, Romah gener­ 58, 289, 296, 299, 3 1 2
al 1 4 1 , 142, 1 54, 1 56 , 1 82 , 207, Athyras 1 3 7 , 3 1 9
208, 220, 22 1 , 223, 233, 253, Atina 1 36
29 1 , 3 1 6 , 3 1 7 , 320, 327 Attila 1 3 - 1 5 , 1 9 , 34, 5 1 , 52, 7 1 , 78,
Anianus , Aziz, Orleans piskoposu 95, 96, 9 7 , 99, 1 02 , 1 04- 1 06 ,
242 l l O, l l 2 - l l4, 1 1 7 - l l 9 , 1 2 2 -
Anthemius , praetorius praefectus 1 30 , 1 33 - 1 43 , 1 47 , 1 48 , 1 5 1 -
8 1 , 8 2 , 8 3 , 308 1 57 , 1 59- 1 74, 1 76, 1 7 7 , 1 78,
Antiokheia (Antakya) 24, 27, 9 1 , 1 80 - 1 86 , 1 88- 1 92, 1 94-2 1 1 ,
101, 313 2 1 7-224, 228-230, 232-238,
Antiokheiah toannes 205, 267, 240-254, 256-270, 272-29 1 ,
3 2 7 , 329, 3 3 1 , 337 293-295, 300, 302, 303, 3 1 1 ,
Apollonius , Romah general 25 1 , 3 1 2 , 3 1 5 , 3 1 6 , 320, 323-336,
2 5 2 , 2 5 3 , 29 1 , 334 338, 339, 342
Aquileia 86, 92, 254, 256, 257, Aude Nehri l l 5
283, 293, 3 34 Augustus, Roma tmparatoru 23,
Aral Golii 48, 50 24, 26, 2 7 , 1 95 , 1 96, 296
Arcadia, Pulcheria'mn laz karde�i Azak Denizi 46
225
Arcadiopolis (Liileburgaz) 1 37 , B agaudae 1 1 2 , 1 1 4, 2 1 8, 243 , 284,
319 290, 29 1 , 329
Arcadius , Dogu Roma !mparatoru Balkanlar 2 5 , 1 40, 252, 270, 27 1 ,
59, 60, 6 1 , 6 2 , 66, 75, 8 1 , 82, 274, 2 84

345
AT T I L A

Baltik Denizi 70, 99 9 1 , 93, 94, 95, 97, 1 03 , 1 07 ,


Barbarlar 35, 303 , 3 1 8 1 1 1 , 1 1 2 , 1 1 4, 1 1 7 , 1 1 8 , 1 2 1 ,
Behram, Sasani krah 89 1 2 2 , 1 23 , 1 25 , 1 26, 1 28 , 1 29 ,
Berich 1 83 , 1 85 , 20 1 , 202 , 265 1 32 , 1 34, 1 3 5 , 1 36 , 1 3 7 , 1 38 ,
Bleda 95, 96, 97, 99, 1 02 , 1 05 , 1 06, 1 39, 1 40, 1 45, 1 46 , 1 47 , 1 5 1 ,
1 1 2 , 1 1 3 , 1 1 7, 1 1 8, 1 1 9, 1 2 2 , 1 53 , 1 54, 1 55 , 1 62 , 1 64, 1 66 ,
1 23 , 1 24, 1 30, 1 4 8 , 1 54, 1 75 , 1 67 , 1 68, 1 69, 1 70, 1 72 , 1 73 ,
1 85, 2 1 7 , 2 1 8 , 244, 268, 290, 1 7 7, 1 78, 1 80, 1 8 1 , 1 87 , 1 90,
29 1 , 3 1 1 , 3 1 2 , 3 1 5 , 3 1 8 1 96, 1 98, 1 99, 20 1 , 202, 203,
Bogazi�i 2 5 , 252, 266 205, 207, 208, 209, 2 1 0, 2 2 1 ,
Bonifacius 92, 1 07, 1 08, 1 09, 1 1 0, 225, 227, 228, 230, 2 3 3 , 234,
1 1 1 , 1 1 2 , 290, 3 1 4 252, 253, 257, 26 1 , 264, 265,
Bordeaux 66, 1 1 5 266, 267 , 273, 289, 290, 29 1 ,
Boudica 285 297, 298, 304, 308, 309, 3 1 6 ,
Boxer !syam 277 3 1 9 , 322, 323, 324, 328, 330,
Britanya 2 5 , 56, 64, 73, 278, 285 340, 341 , 343
Budape§te 70, 1 80, 293, 294, 338, C onstantinus III . , gas1p Bab
339 Roma imparatoru 64, 289
Bulgaristan 90, 1 42 , 264 C onstantinus VII. Porphyrogeni­
Burgonlar 98, 1 1 2 , 1 1 4, 284, 3 1 2 , tus 1 5 1 , 3 2 1
315 C onstantius, Attila'nm sekreteri
Biiyiik c;:in Seddi 48 66, 85, 86, 1 99, 200, 208, 2 1 7 ,
Biiyiik Macar Ovas1 68, 69, 70, 74, 2 1 9 , 220, 2 3 2 , 290, 309, 3 1 9 ,
78, 86, 96, 97, 1 1 0, 1 29, 1 30, 329
1 39, 1 40, 1 45, 1 52 , 1 6 1 , 1 74, C sorna 70, 7 1 , 293, 307
202 , 2 2 2 , 223, 228, 253, 260,
262, 286, 306
Caligula 1 96 Dalma�a 62
C allipolis (Gelibolu) 1 38 Dengizik (Attila'nm oglu) 263,
C annae Sava§! 1 20, 259 264, 265, 336
Carthago 9 1 , 2 9 1 Dicle Nehri 2 2 1
Catalauni Ovas1 Sava§! 2 44 , 248, Dinyester 1 9 , 20, 67
250, 2 5 1 , 269, 284 Don 19, 48, 55, 67
Chalons-en-Champagne 244 Donatus 77, 92, 95, 290
Champagne 1 3 , 244 Durostorum (Silistre) 2 1 , 22
Chrysaphius 1 57 , 1 58 , 1 59 , 1 60,
1 62 , 1 67 , 1 69 , 1 70, 1 7 1 , 1 73 , Edeco 1 54, 1 55 , 1 56 , 1 57 , 1 58 ,
1 77, 1 78 , 1 96 , 1 98, 1 99, 202, 1 59, 1 60, 1 6 1 , 1 62 , 1 63 , 1 64,
203 , 205, 206, 207, 208, 209, 1 65 , 1 66 , 1 68 , 1 69, 1 72 , 1 73 ,
2 1 1 , 220, 262, 323, 328 1 78 , 1 98 , 202 , 203 , 209, 2 1 1 ,
Claudianus 6 1 , 304 322, 323
Clovis 270, 273 Epigenes 1 1 8
Constantia (Tuna'da bir iis) C on­ Erecan (Attila'nm e§il 1 78 , 1 79 ,
stantia (Tuna'da bir iis) 1 23 , 1 80, 1 8 1 , 1 90, 1 99 , 228
1 25 , 1 48 , 3 1 7 , 3 1 9, 3 2 1 Eslas 93, 1 72 , 202, 203 , 204, 205,
Constantinopolis 2 5 , 26, 2 7 , 2 8 , 327
3 1 , 56, 59, 60, 62, 66, 7 6 , 8 1 , Eudocia (III. Valentinianus'un
82, 83, 84, 85, 86, 88, 89, 90, klz1) 2 1 5, 228, 269, 2 9 1 , 328

346
DIZIN

Eugenius (gas1p imparator) 86 267, 268, 269, 270, 27 1 , 273,


Eugenius (hizmet�i) 227 274, 283, 284, 287, 289, 290,
Euripides 1 53 , 1 54, 255, 322 29 1 , 300, 303, 305, 306, 3 1 1 ,
Eusebius (C aesarea piskoposu) 3 1 5 , 3 1 6 , 3 1 7 , 332, 334, 337,
60, 6 5 , 1 96 , 283, 284, 298, 304, 340 , 341
306, 308 Gaudentius 87, 3 1 0
Eusebius Hieronymous (Jerome) Geiseric (Vandal Krah) 92, 93,
65 1 08 , 1 20, 1 2 1 , 1 22 , 1 29, 145,
Eutropius 6 1 , 62, 63, 22 1 , 289, 2 1 5 , 2 1 6, 2 1 7 , 22 1 , 223, 235,
304 237, 269, 290, 29 1 , 328, 337
Gratianus (Bat1 Roma lmparato­
Fatih Sultan Mehmet 1 40 ru) 25, 28, 29, 56, 58, 289
Firat Nehri 90 Greuthungi (Ostrogotlar) 1 9
Flaccilla (II. Theodosius'un k1z1)
231 Hadrianopolis , (Edirne) 28, 29,
Flagellum dei (Tann ' nm Klrbac1) 30, 32, 3 5 , 36, 55, 56, 57, 58,
333 62, 66, 1 20, 1 2 7, 1 3 7, 1 39, 145,
Flavius Bassus Herculanus 223 1 64, 266, 284, 289, 297, 303,
Flavius Constantius, Bat1 Roma 304, 305, 3 1 9
imparatoru 66, 85 Hannibal 1 20, 1 2 1 , 259
Flavius Martialis 1 55, 1 6 1 , 1 69, Hazar Denizi 53, 55, 2 2 1
205 Heraclea (Marmara Ereglisi) 3 1 9
Flavius Plinta (Romah General) Heraclius 267, 268
1 18 Herodotus 36, 37, 38, 5 1 , 1 04, 1 64,
Flavius Vegetius 4 1 1 7 1 , 1 87 , 299, 303, 3 1 4
Franklar 269, 270, 273, 274 Hezekiel 94, 9 5 , 306, 3 1 1
Fredegar (Tarih�i) 248 , 333 H1rvatistan 62, 1 1 0, 1 54
Frigidus Nehri Sava§l 59, 289 Hindistan 73, 308
Fritigern 20, 2 1 , 22, 23, 28, 29, Homeros 14, 37, 38, 5 1 , 1 53 , 1 54,
30, 55, 57, 58, 1 02 , 274, 284, 1 7 1 , 255, 299, 322, 326
289, 296 Honorius (Bat1 Roma lmparatoru)
59, 64, 65, 66, 67, 84, 85, 86, 87,
Galla (I. Theodosius'un e§i) 84, 1 0 7 , 225, 23 1 , 257, 289, 290,
85, 87, 88, 89, 1 07 , 1 08, 1 09, 303, 309, 3 1 0
1 1 0, 1 1 1 , 1 1 2 , 223, 224, 225, Huneric (Geiseric'in oglu) 2 1 5 ,
226, 227, 228, 229, 273, 290, 2 1 6 , 228, 269, 29 1 , 328
29 1 , 309, 3 1 4, 3 1 5 , 328, 330 Hun lmparatorlugu 69, 70, 73, 74,
Galla Placidia 84, 85, 87, 88, 89, 98, 99, 1 02 , 1 05, 1 06, 1 1 7 , 1 30,
1 07 , 1 08, 1 09, 1 1 0, 1 1 1 , 1 1 2 , 1 47, 1 80, 206, 250, 263, 269,
223, 224, 225, 226, 229, 273, 27 1 , 274, 275, 286, 300, 3 1 1 ,
290, 29 1 , 309, 3 1 4, 3 1 5, 328, 3 1 2 , 325, 336
330 Hunlar 13, 14, 1 9 , 20, 27, 30, 32,
Galya 64, 85, 86, 87, 88, 9 1 , 98, 3 3 , 34, 36, 38, 39, 40, 4 1 , 42,
1 0 7 , 1 1 0 , 1 1 2 , 1 1 3 , 1 1 5, 1 20, 43, 44, 45, 46, 47 , 50, 5 1 , 52,
1 2 1 , 1 54, 1 85 , 1 9 1 , 2 1 7 , 2 1 8, 53, 54, 55, 57, 58, 59, 6 1 , 62,
222, 234, 235, 236, 237, 239, 63, 66, 68, 69, 7 1 , 72, 74, 76,
240, 24 1 , 244, 247, 249, 250, 78, 86, 90, 93, 97, 98, 1 02 , 1 03 ,
2 5 2 , 2 5 3 , 2 54, 257, 260, 266, 1 04 , 1 07 , 1 1 1 , 1 1 2, 1 1 7, 1 1 8,

347
ATT I L A

1 22 , 1 23 , 1 24, 1 2 5, 1 26 , 1 27 , 304, 308, 309, 3 1 6 , 3 1 9 , 3 2 2 ,


1 28, 1 29, 1 34, 1 35 , 1 3 7, 1 38 , 323, 3 24, 326, 328, 330, 3 3 9 ,
1 39, 1 40, 1 48 , 1 52 , 1 54, 1 57 , 340, 34 1 , 343
1 6 1 , 1 64, 1 65 , 1 67 , 1 68 , 1 79 , italya 25, 58, 59, 62, 63, 64, 65, 86,
1 80, 1 83 , 1 86, 1 90, 1 92 , 1 97 , 88, 9 1 , 1 08 , 1 09, 1 1 0, 1 1 1 , 1 1 5 ,
1 99, 206, 207, 208, 2 1 0, 2 1 9 , 1 20, 1 2 1 , 1 5 1 , 1 99 , 234, 2 3 6 ,
22 1 , 236, 24 1 , 243 , 244, 245, 237, 239, 250, 254, 257, 258,
246, 247, 248, 249, 25 1 , 2 5 3 , 259, 260, 26 1 , 266, 267, 269,
256, 2 5 7 , 258, 260, 263, 265, 270, 27 1 , 273, 274, 275, 280,
267, 274, 277, 279, 280, 28 1 , 283, 284, 289, 290, 29 1 , 309,
282, 283, 284, 285, 286 , 287, 3 1 5 , 335, 337
288, 289, 290, 29 1 , 294, 300, tulius Caesar 284
302, 304, 305, 3 1 0 , 3 1 1 , 334, iusta Grata Honoria 85, 223, 224
336, 339, 342
Hunnensturm 66 Kafkas Daglan 2 2 1
Huzistan 89, 290 Kaiser I I . Wilhelm 297
Hyacinthus 223, 224, 228, 2 3 5 Karadeniz 13, 1 9 , 2 1 , 24, 30, 3 2 ,
36, 40 , 42, 43, 46, 60, 62, 63,
ianuarius 2 5 6 66, 67, 68, 70, 78, 97, 1 03 , 2 2 1 ,
tldiko (Attila'nm e§i) 26 1 , 336 265, 289, 296, 300, 304
Uek (Attila'mn oglu) 263 Kazakistan 1 9 , 53
tlyada 5 1 , 1 53 Khalkedon (Kad1kiiy) Konsili 2 5 2
ioannes (Bat! Roma'da gas1p) 84, Kharaton 77, 92, 290
86, 87, 88, 1 0 7 , 1 1 0, 1 1 1 , 1 22 , Kmm 46 , 70
205, 267, 290, 309, 327, 328, Ktesiphon 82, 2 2 1 , 308
329, 3 3 1 , 337, 341 Kuzey Afrika 25, 87, 9 1 , 92, 94,
irnek (Attila'nm oglu) 1 85 , 263, 1 07 , 1 08, 1 09, 1 1 0, 1 1 1 , 1 1 2 ,
264, 265 1 1 4, 1 1 7, 1 1 9, 1 20, 1 2 1 , 1 2 2 ,
iskenderiye 9 1 , 1 0 1 , 1 2 2 , 2 1 0, 29 1 , 1 23 , 1 2 9, 144, 1 5 1 , 2 1 6 , 2 1 7 ,
308, 3 1 3 253, 267, 269, 270, 273, 274,
iskitler 3 6 284, 285, 290, 3 1 1 , 337
ispanya 2 5 , 9 1 , 1 1 5 , 1 20, 269, 270, Kykloplar (Tepegiiz) 38
275, 341
istanbul (Constantinopolis) 25- Leo I (Papa) 259
28, 3 1 , 56, 59, 60, 62, 66, 76, Leon I (Dogu Roma imparatoru)
8 1 -85, 86, 88, 89, 90, 9 1 , 9 3 , 94, 331
95, 97, 1 03 , 1 07, 1 1 1 , 1 1 2 , 1 1 4, Leo X (Papa) 260, 335
1 1 7, 1 1 8, 1 2 1 - 1 23 , 1 2 5, 1 26, Libya 92, 1 2 2
1 28, 1 29, 1 32 , 1 34- 1 40, 1 4 5 , Licinia Eudoxia (I. Theodosius'un
1 46, 1 47 , 1 5 1 , 1 53 , 1 54, 1 55 , klZl) 86, 2 1 5 , 2 3 1
1 62 , 1 64, 1 66, 1 67, 1 68 , 1 69 , Litorius (Romah General) 1 1 4,
1 70, 1 72 , 1 73 , 1 77 , 1 78 , 1 80, 1 1 5, 1 1 6, 1 1 7, 1 2 1 , 2 1 8 , 3 1 5
1 8 1 , 1 87 , 1 90, 1 96 , 1 98 , 1 99 , locus Mauriacus 244
20 1 , 202, 203 , 205, 207, 208, Londra (Londinium) 1 85 , 244,
209, 2 1 0, 22 1 , 225, 227, 228, 294, 296, 298, 30 1 , 307, 308,
230, 2 3 3 , 234, 252, 253, 2 5 7 , 309, 3 1 3 , 3 1 7 , 32 1 , 3 2 3 , 324,
26 1 , 264, 265, 266, 267, 273, 3 2 7 , 328, 329, 330, 337, 338,
289, 290, 29 1 , 295, 297, 298, 339

348
DIZIN

Lupicinus {Romah General) 2 1 , Milano {Mediolanum} 2 5 , 5 9 , 6 1 ,


2 2 , 2 3 , 296 6 2 , 85, 2 5 7 , 258, 259, 283, 335
Lupus St. (Troyes piskoposu) 24 1 , Mincio Nehri 259
333 Minusinsk 40 , 49, 302
Mogolistan 1 9 , 40 , 47, 48, 50, 53,
Maastricht 2 3 9 54
Macaristan 40 , 48, 67, 68, 70, 78, Mogollar 74, 7 5
1 04, 1 80 , 2 54, 286, 293 Mundiuch {Attila'nm babasl} 1 5 ,
Macarlar 280 96
Maeotik Denizi 46
Magnus Maximus {Gas1p Bat1 Naissus {Ni§} 1 2 5 , 1 2 7 , 1 28, 1 2 9 ,
Roma tmparatoru} 58, 86, 1 34, 1 3 7 , 1 42 , 1 48 , 1 56 , 1 66 ,
1 94, 289, 327 283, 3 1 7 , 3 1 8 , 3 1 9 , 32 1 , 324
Marcellinus 1 9 , 3 2 , 1 39 , 1 64, 1 89, Napolyon 3 3 9
1 94, 2 7 2 , 298, 305, 308, 3 1 0, Narbonne {Narbo} 1 1 5, 2 6 9 , 3 1 5
3 1 5 , 3 1 7 , 3 1 8 , 3 1 9 , 3 2 9 , 330, Nedao Nehri 263
336, 3 3 7 , 340, 342 Neron 1 96
Marcianopolis 22, 23, 58, 1 38, Nestorius 1 0 3 , 3 1 4
1 39 , 283 Nibelungen 278, 283
Marcianus 1 4 3 , 1 44, 209, 2 1 0, Nicasius St. {Reims piskoposu)
23 1 , 2 3 2 , 233, 234, 25 1 , 252, 240, 332
253, 260, 26 1 , 262, 264, 29 1 , Nomus {Saray Biirolan Amiri}
330, 3 3 1 , 3 3 2 , 334, 3 3 5 , 336, 1 4 1 , 1 4 2 , 1 54, 1 55 , 1 56 , 1 82 ,
339 207, 208, 220, 22 1 , 223, 233,
Margus 1 1 8, 1 1 9 , 1 2 3 , 1 24, 1 2 5 , 2 5 3 , 2 9 1 , 3 1 6 , 3 1 7 , 320, 327
1 26 , 1 2 7 , 1 33 , 1 48 , 1 67 , 283, Novae {Svishtov) 1 42
29 1 , 3 1 1 , 3 1 7 , 3 1 8, 32 1 , 324 Noker sistemi 7 5 , 307
Margus piskoposu 1 26 , 1 2 7 Numidia 94, 1 29 , 1 43 , 3 2 1
Marina {Pulcheria'nm k1zkarde§il
225 Odoacer 2 7 1 , 2 7 3 , 274, 337
Marsilya {Massilia} 1 1 6 , 2 6 9 Odysseia 3 7 , 326
Matthias Corvinus, Macar krah Oktar {Uptaros} 92, 96-99, 1 09 ,
286, 3 3 9 1 1 1 , 1 1 2 , 1 1 4, 290, 3 1 1 , 3 1 2
Maximinus 1 54, 1 62 , 1 63 , 1 64, Olympiodorus {Tarihc;:i ve elc;:i} 76,
1 65 , 1 66 , 1 67 , 1 68, 1 69 , 1 70, 7 7 , 95, 290, 307, 308, 309, 32 1
1 7 1 , 1 7 2 , 1 73 , 1 74, 1 7 5 , 1 76 , Onegesius 1 76 , 1 77 , 1 78, 1 79 , 1 8 1 ,
1 7 7 , 1 78 , 1 8 1 , 1 82 , 1 83 , 1 84, 1 83 , 1 85 , 1 88, 1 89 , 1 90, 1 92 ,
1 85 , 1 86 , 1 98, 1 99 , 200, 20 1 , 1 98, 1 99 , 202, 220, 25 1 , 326
202, 203, 205, 208, 209, 2 1 0, Ordos <;:olii 48
2 1 1 , 2 1 7 , 2 1 9 , 220, 22 1 , 232, Orestes {Attila'mn sekreteri} 1 54,
2 5 1 , 29 1 , 3 2 2 , 3 2 3 , 328 1 55 , 1 56 , 1 57 , 1 59 , 1 63 , 1 65 ,
Metz {Divodurum) 240, 24 1 , 242 , 1 66 , 1 67 , 1 68, 1 69 , 203, 204,
283, 3 3 2 205, 209, 3 2 3 , 327
Mezopotamya 9 0 , 1 03 , 1 1 4, 1 22 , Orleans 333
290, 304
MlSlr 25, 42, 6 1 , 8 1 , 92, 1 0 1 , 1 22 , Panium 1 53 , 3 1 8 , 322
1 4 3 , 1 5 1 , 2 1 0 , 270, 29 1 , 30 1 , Pannonia 56, 62, 1 1 3 , 1 1 4, 243 ,
321 264, 266, 290, 3 1 5 , 334, 336

349
ATT I L A

Paris (Lutetia) 240, 24 1 , 244, 295, Radagaisus 63, 289, 305, 306
297, 299, 307, 308, 3 1 0, 3 1 1 , Raffaello 259, 260, 3 3 5
3 1 2 , 3 1 3 , 3 1 6 , 320, 3 2 1 , 3 2 5 , Ratiaria 1 34, 1 3 7 , 283, 3 1 9
330, 3 3 2 , 344 Ravenna 25, 62, 6 3 , 64, 66, 84, 8 5 ,
Paulus (havari) 240, 260, 3 3 5 86, 88, 9 1 , 92, 1 07 , 1 08, 1 09 ,
Pavia (Ticinum) 257, 2 8 3 1 1 0, 1 1 1 , 1 1 7 , 1 20 , 1 22 , 1 55 ,
Peloponnessos 6 0 2 1 6 , 2 1 7 , 22 1 , 2 2 3 , 224, 2 2 5 ,
Petronius Maximus (Bat1 Roma 226, 227, 228, 229, 230, 234,
tmparatoru) 267, 268, 292 235, 236, 253, 257, 262, 2 6 7 ,
Petrus (havari) 65, 239, 240, 242 , 2 7 1 , 273, 290, 304, 306 , 309,
259, 260 337
Philippopolis (Plovdiv veya Filibe) Reims (Durocortorum) 240 , 24 1 ,
1 3 7, 283, 3 1 9 242 , 244, 283, 332
Photius (Bizansh kitapkurdu) Renatus Frigeridus 309
307, 342 Ren Nehri 6 3 , 9 1 , 98, 99, 1 1 3 , 242 ,
Pietroasa hazinesi 99, 3 2 5 247 , 269, 274, 286, 289
Pireneler 270 Rimini (Ariminum) 1 1 0, 290, 3 1 5
Poitiers 1 5 1 Ronia l , 1 3 , 1 4, 1 9 , 20, 2 1 , 22, 2 3 ,
Polonya 286 24, 2 5 , 26, 2 7 , 29, 30, 3 2 , 34, 3 5 ,
Pon Sava§lan 1 20 3 6 , 45, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 6 1 ,
Praetorius Praefectus 293 6 2 , 63, 64, 65, 66, 67, 69, 7 3 , 7 5 ,
Frens Bernhard von Bulow 277 76, 77, 78, 8 1 , 82, 83, 84, 8 5 ,
Priscus (Paniumlu) 14, 5 1 , 5 2 , 70, 86, 89, 90, 9 1 , 92, 9 3 , 95, 96,
7 1 , 9 7 , 99, 1 04, 1 05, 1 28 , 1 4 2 , 97, 99, 1 0 1 , 1 02 , 1 03 , 1 04, 1 05 ,
1 43 , 1 44 , 145, 1 46, 147, 1 48 , 1 07 , 1 08 , 1 09, 1 1 0, 1 1 1 , 1 1 2 ,
1 52 , 1 53 , 1 54, 1 58, 1 6 1 , 1 63 , 1 1 3 , 1 1 4, 1 1 � 1 1 6 , 1 1 8, 1 1 9 ,
1 64, 1 65 , 1 67 , 1 68 , 1 69, 1 70 , 1 20, 1 2 1 , 1 22 , 1 23 , 1 2 7 , 1 29 ,
1 7 1 , 1 72 , 1 73 , 1 74, 1 75 , 1 76 , 1 3 1 , 1 3 3 , 1 34, 1 3 7 , 1 38, 1 39 ,
1 77, 1 78, 1 79, 1 80, 1 8 1 , 1 82 , 1 40, 1 4 1 , 1 4 2 , 1 43 , 144, 145,
1 83 , 1 84, 1 85 , 1 86, 1 87 , 1 88 , 1 47 , 1 48 , 1 5 1 , 1 52 , 1 53 , 1 54,
1 89 , 1 90, 1 9 1 , 1 92 , 1 93 , 1 94, 1 56 , 1 57 , 1 60, 1 6 1 , 1 63 , 1 65 ,
1 95 , 1 96, 1 97 , 1 98, 1 99 , 200, 1 67 , 1 70, 1 7 1 , 1 72 , 1 73 , 1 74,
20 1 , 202, 204, 205, 206, 207, 1 75, 1 76, 1 77, 1 78, 1 79 , 1 80 ,
208 , 209, 2 1 0, 2 1 1 , 2 1 9 , 220, 1 8 1 , 1 82 , 1 83 , 1 84, 1 87 , 1 88 ,
2 2 1 , 230, 233, 234, 25 1 , 2 5 2 , 1 89, 1 90, 1 9 1 , 1 92 , 1 93 , 1 94,
258, 259, 265, 267 , 272, 283, 1 95 , 1 96, 1 97 , 1 98 , 200, 20 1 ,
287, 288, 29 1 , 300, 303, 3 1 0, 202, 204, 206, 207, 208, 2 1 0 ,
3 1 1 , 3 1 2 , 3 1 4, 3 1 5 , 3 1 6 , 3 1 7 , 2 1 1 , 2 1 5 , 2 1 6 , 2 1 7 , 2 1 8, 2 1 9 ,
3 1 8, 3 1 9, 320, 32 1 , 3 2 2 , 3 2 3 , 220, 2 2 1 , 223, 224, 225, 229,
3 24, 326, 327, 328, 329, 330, 230, 2 3 1 , 233, 234, 236, 2 3 7 ,
3 3 1 , 3 3 2 , 334, 335, 336, 337 238, 239, 242, 243 , 244, 246 ,
Proclus (C onstantinopolis 249 , 250, 25 1 , 252, 2 5 3 , 254,
piskoposu) 94, 3 1 1 255, 257, 258, 259, 260, 2 6 1 ,
Procopius (Tarihc;il 256, 308, 309, 262, 264, 265, 266, 267, 268,
3 1 4, 3 34, 337 269, 270, 27 1 , 273, 274, 275,
Pulcheria, Aelia (II. Theodosius'un 279, 280, 28 1 , 282, 283, 284,
k1zkarde§i) 225, 226 285, 287, 288, 289, 290, 29 1 ,
292, 295, 296, 298, 305, 306,

350
DIZIN

307, 3 1 0, 3 1 4, 3 1 5 , 3 1 6 , 3 1 7 , Sicilya 1 2 1 , 1 23 , 1 28, 1 5 1 , 2 1 6 ,


3 1 9 , 320, 32 1 , 3 2 2 , 3 2 3 , 324, 291 , 3 16
3 2 5 , 326, 3 3 2 , 334, 335, 336, Sidonius Apollinaris 27 1 , 287,
3 3 7 , 3 3 9 , 340, 341 , 343 3 3 7 , 343
Roma tmparatorlugu 1 4 , 1 9 , 20, Silvanus 2 1 9, 220
2 2 , 24, 26, 30, 3 2 , 45, 55, 58, Singidunum (Belgrad) 1 2 5, 1 29 ,
65, 66, 67, 69, 77, 78, 8 1 , 82, 1 4 2 , 1 79, 264, 283, 3 1 8 , 324,
8 3 , 84, 86, 89, 92, 95, 96, 97, 325
99, 1 0 1 , 1 04, 1 07, 1 1 1 , 1 1 2 , Sirmium (Sremska Mitrovi�a)
1 1 3 , 1 1 4, 1 1 6, 1 1 8, 1 1 9, 1 2 9, 1 2 5 , 1 2 9, 1 88, 1 89, 2 1 9 , 283,
1 3 8 , 1 3 9 , 1 43 , 1 44, 147, 1 5 1 , 3 1 8 , 326
1 5 2 , 1 53 , 1 60, 1 63 , 1 67, 1 7 1 , Slovakya 68, 70, 286
1 7 5 , 1 87 , 1 90, 1 93 , 202, 208, Slovenya 56, 62, 263
2 1 0, 2 1 5 , 2 1 6 , 220, 22 1 , 230, Socrates (Tarih�i) 98, 296, 297,
2 3 1 , 236, 239, 246, 249, 250, 308, 309, 3 1 1 , 3 1 2 , 3 1 4, 330,
2 5 2 , 2 5 3 , 255, 262, 264, 265, 342
266, 267, 269, 270, 27 1 , 273, Sozomenus (Tarih�i) 76, 225, 307,
274, 2 7 5 , 279, 280, 28 1 , 282, 308, 3 1 4, 330, 342
283, 2 84, 287, 288, 295, 296, Stephen (Aziz) 240, 3 1 7
305, 306, 307 , 320, 324, 325, Stilicho 59, 60, 6 1 , 62, 63, 64, 65,
3 3 6 , 3 3 9 , 340 66, 67, 75, 82, 85, 289, 304, 305
Romanya 1 3 , 1 9 , 58, 67, 68, 70, 99, Strava 1 4
1 00, 1 80, 3 1 2 , 3 1 3 Suetonius 1 96
Romulus Augustulus 2 7 1 Suriye 2 1 , 24, 56, 60, 6 1 , 62, 1 44,
Romulus (Roma el�isi) 220, 22 1 , 1 5 1 , 304, 341 , 344
2 2 3 , 2 7 1 , 29 1 , 329 �am (Damascus I D1ma§k) 2 1 0
Rua 9 2 , 9 3 , 94, 95, 96, 97, 99, 1 07 , �imleu Silvaniei hazinesi 1 80,
1 1 1 , 1 1 2 , 1 1 7 , 1 1 8 , 1 2 2 , 1 72 , 325
290, 3 1 1 , 3 1 2 , 3 1 5
Rusticius 1 63 , 1 70 Tervingi (Vizigotlar) 19, 274
Rusya 50, 53, 1 00, 1 79, 303 Themistius (Saray hatibi) 30, 35,
57, 298, 299, 304
Salvianus (Marsilyah) 1 1 6 , 1 1 7 , Theodoric II (Got krah I. Theo­
315 doric'in oglu) 27 1 , 272, 287,
Sarazenler 56 29 1 , 337
Sasaniler 24, 90, 94 Theodoric (Thiudimer'in oglu,
Sava Nehri 3 1 8 Ostrogot krah) 2 1 5 , 2 1 6 , 2 1 7 ,
Scottas (Onegesius'un karde§il 235, 236, 237, 238, 243 , 244,
1 68 , 1 69, 1 70 , 1 73 , 1 76 , 1 77 , 246 , 247, 248, 249, 253, 266,
209, 324 270, 2 7 1 , 272, 273, 274, 287,
Seine Nehri 24 1 290, 29 1 , 328, 332, 336, 337
Serdica (Sofya) 1 26, 1 29, 1 64, 1 65, Theodosius II (Dogu Roma 1m­
1 69 , 1 72, 1 83 , 209, 283, 3 1 8, paratoru) 8 1 , 82, 84, 1 02 , 1 3 1 ,
323 1 55 , 1 58, 2 1 5, 279, 288, 290,
Servatius (Tongeren piskoposu) 29 1 , 343
239, 240, 242 , 332 Theodosius I (Roma tmparatoru)
Sestus (Eceabat) 1 37, 1 38, 3 1 9 82, 84, 86, 1 23 , 1 84, 1 94, 289
Sevillah 1sedorus 24 1 , 333

351
ATT I L A

Thiudimer 244, 264, 265, 266, Vandallar 9 1 , 9 2 , 94, 1 20, 1 2 1 ,


286 , 336 1 22 , 143, 2 1 5, 269, 270, 2 7 3 ,
Thorismud (Got Krah I. Theodor­ 284, 289, 290, 306
ic'in oglu) 243 , 244, 245 , 246, Vatikan 65, 259
247 , 248, 249, 254, 27 1 , 29 1 , Venedik 86, 1 40 , 257
3 3 3 , 334 Vergilius 34, 60, 255, 284, 298
Tiber Nehri 269 Vidimer 244, 264, 265, 266, 286,
Tomi (C onstanta I Kostence) 1 0 3 , 336
3 14 Vigilas 1 56 , 1 57 , 1 58 , 1 59, 1 60 ,
Tongeren (Atuatuca) 239, 240 1 6 1 , 1 6 3 , 1 64, 1 65, 1 66 , 1 69 ,
Toulouse (Tolose) 66, 1 1 2 , 1 1 5 , 1 70, 1 7 1 , 1 72 , 1 73 , 1 77 , 1 83 ,
1 1 6, 1 1 7 , 1 1 8, 1 2 1 , 1 23 , 2 1 5 , 1 98, 1 99 , 202 , 203 , 207, 208,
2 1 8 , 248, 249, 270, 27 1 , 274, 209, 2 1 1 , 323, 328
29 1 , 3 1 5 , 334 Viminacium 1 2 5 , 1 92 , 283, 3 1 8 ,
Tourslu Gregorius (TarihQil 3 3 2 , 324, 325
333 Viyana 1 80, 286, 304, 325
Tortel-Czak6halom 4 0 , 4 8 , 293,
302 , 303 Yezdegerd I (Sasani krah) 82, 89,
Trakya 90, 92, 9 3 , 264, 265, 266, 289
3 1 8, 336 Yunanistan 3 7 , 60, 6 1 , 77, 1 1 7
Trier 35 Yunanhlar 36
Troia 14, 37
Troyes 24 1 , 242 , 244 Zenon, Flavius (Romah General)
Tsaaram 50, 5 1 , 52 232, 33 1
Tuna Nehri 1 74 Zercon 1 05 , 1 85 , 1 86 , 1 92 , 1 95 ,
Tunus 94, 1 29 2 1 7 , 2 1 8 , 3 1 4, 329
Tiirkiye 2 5 , 1 5 1 , 252 Zosimus (TarihQi) 2 7 , 297, 304,
305
Ukrayna 1 9 , 67, 70
Ulanbatur 50
Ulan-Ude 50, 52
Uldin 6 2 , 63, 64, 67, 75, 76, 78, 9 2 ,
95, 289, 305, 306, 307
Ural Daglan 48, 50, 286
Urum9i 49, 50, 302, 303
Utus <; ay1 (Vidin) 265, 284

Valamer 244, 264, 265, 286, 336


Valens (Roma tmparatoru) 20, 2 1 ,
2 2 , 2 3 , 2 5 , 27, 28, 29, 30, 3 1 ,
3 2 , 3 5 , 56, 57, 1 20, 266, 289,
296, 299
Valentinianus III (Bat1 Roma
tmparatoru) 88, 89, 92, 1 0 7 ,
1 2 1 , 1 43 , 2 1 5 , 224, 2 3 1 , 279,
290, 292
Valeria 1 1 3 , 1 1 4, 243 , 2 64, 290,
315

352
CHRISTOPHER KELLY

Attila hakkmda yazmak h e r zaman tarih�iler i�in biiyii k sorun

olmustur. Cii n k ii tarih Attila'y1 e n biiyiik diismam Romall larm

o n u a lg 1 lad1Q1 hallyle hatirllyor: O n ii n e � 1 kan herkesi zall mce

katleden yabaml bir barbar. Ama o Romalllar, Romal1 olmayan

herkese barbar d e mezler mlydi zaten? Attila ve H u n lan Kazaklstan

bozk1rlarmdan itibaren lzleyen K elly ise yenl blr bak1s a�1s1

getlrlyor: Cok da hos olmayan blr evlllik teklifi, hain bir Roma

g en eral! ve e ngellenen bir s u i kastm arkasmdaki s1 rlan a�1kllyor.

Usta bir savas�• olduQu kadar keskin zekal1 blr stratejist olan

Attila' n m korkutucu h iikii m darl1Q1 neden birden g iicii n ii kaybetmeye

baslad1? Kadim dii nyadaki i m pa ratorluk i le barbarl1k a rasmdakl

�arp1smaya getirdlfti ozgii n a�1klamanm g ii n ii m iizde d e kars1LIQ1 var.

Yazar basmakal1pla$rnl$ Attila figii r ii n ii param par�a ediyor ve b u n u

olaQa n Ostii cazip blr h i kaye arac1l1 Q1yla yap1yor.

]iifJ)li�
ALFA"
www.alfakitap.com
f /alfakitap
'!# /alfakitap
l!ll /alfakitap

You might also like