You are on page 1of 23

T.C.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
TEMEL İSLAM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI
HADİS BİLİM DALI

ŞEYHU’L-HADÎS ALLÂME AZÎZU’L-HAKK’IN HAYATI

ÖDEV

DERS KONUSU: ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ

MD MOHIBULLAH
Öğrenci No: 22922735

Prof. Dr. Kamil ÇAKIN

ANKARA-2023
GİRİŞ

Günümüz Bangladeş Saltanat, Babürlü, İngiliz, Pakistan ve Bangladeş Devleti


dönemleri olmak üzere toplam beş aşamaya ayrılır. Fakat tarih öncesi çağlara kadar
uzanan, karışıklık ve düzensizliklerin belirgin olduğu İslâm öncesi dönem, XIII. yüzyılın
başında 1203 yılında Türk kumandanı İhtiyâruddin Muhammed Bin Bahtiyâr Halacî’nin
bölgeyi ele geçirdiği zamana kadar sürmüştür. Bahtiyâr Halacî’den önce Sena hanedanı
adlı bir Hindû hanedanı başka bir Budist hânedanını tasfiye ederek bölgede hüküm
sürmüştü. Bu dönem içnide Saltanat Dönemi ve Babür İmparatorluğu adlı iki hanedanının
altı yüzyıllık hakimiyetten sonra 1857 yılında bölge hakimiyeti İngilizlerin eline geçmiştir.
Ancak Bengal bölgesinde 1757’e kadar Müslümanların hâkimiyeti bitirdikten sonra 1947
yılına kadar yaklaşık iki yüz sene Bengal İngilizlerin elinde kalmıştı. İngilizlerin bu işgal
dönemi İslâm ve Müslümanlar için bir gerileme dönemi olmuştur.1

XVIII. yüzyılın ortalarında Babürlülerin mağlubiyeti neticesinde İngilizlerin


hakimiyeti altına girmek zorunda kalan Bangladeş, bu tarihten itibaren pek çok dini ve
siyasi baskıya maruz kaldı. Sistematik bir sömürü ve misyonerlik faaliyeti içerisine giren
İngilizler, Müslümanların herhangi bir siyasi harekete girmesine engel oldular.

Bu yoğun baskı altında devleti ele geçirmenin yakın zaman için imkansız olduğunu
düşünen Müslümanlar, medreseler eliyle ülke genelinde geniş çaplı bir eğitim seferberliği
başlattılar. Bu girişimin neticesinde “Cemaat-i İslâmî”, “Diyobendiyye” ve “Ehl-i Hadis”
gibi farklı ekoller altında dini eğitim veren gruplar vücuda getirildi. Şeyhu’l-Hadîs Allâme
Azîzu’l-Hakk, bu gruplara ait medrese kurumlarında hem ders görmüş, hem de ders
vermiştir. Bu yönüyle o, ülkedeki ilmi faaliyetlerin bütününe hakim bir yapıda yetişmiş ve
bu ilmi faaliyetlerin yanı sıra siyasal anlamdaki aksiyoner tavrıyla da dikkat çekmiştir.

Bu çalışmanın temel gayesi Şeyhu’l-Hadîs Allâme Azîzu’l-Hakk’ın hayatını, ilmi


kişiliğini ve siyasi faaliyetlerini ana hatlarıyla incelemektir. Onun Bangladeş’teki ilmi ve
siyasi uğraşlarının bölge Müslümanları üzerinde oluşturduğu pozitif etki, dünyanın her
yerinde yaşayan sair Müslümanlara örnek olması yönüyle önem arz etmektedir. Hayatı
mücadele ile geçmiş alimlerin hayatlarının Müslümanlara, telif edilecek eserlerle

1 Masud Hasan Çovdury, “Bangladeş”, Banglapedia, Asiatic Society of Bangladesh, Dakka 2003,s. 456-459.
ulaştırılmasını, Müslümanların içinde bulunduğu atıl vaziyetten kurtulup yeniden
dirilmelerine vesile olmaları yönüyle elzem görmekteyiz.

Bizi bu çalışmaya iten temel amil, Azîz’ul-Hakk ile alakalı Türkçe olarak telif
edilen herhangi bir eserin mevcut olmaması olmuştur. Bu sebeple de bu çalışmayı
hazırlarken başvurduğumuz kaynakların tamamına yakını Bengalcedir. Bunu da söylemek
lazımdır ki, kaynakça ve dip notların az sayıda kullanılmasının nedeni ise onun hayatı
üzerine Bengalce de az çalışmasıdır. Onun için biz de konuyu çalışırken bazen Şeyhul
Hadis’in oğulları ve torunları ile mülakata girerek söyledikleri bilgiler aktarmaya çalıştık.

Biz bu çalışmayı hazırlarken Azîzu’l-Hakk ile alakalı geniş çapta bilgi sunan
Muhammad Ehsanul Haque’in Chele Belay Shaikhul Hadis (Şeyhul Hadis’in Gençlik
Dönemi) ve Ontoronger Aloke Shaikhul Hadis (Kişisel Perspektife Göre Şeyhul Hadis)
isimli eserlerinden yararlandık. Bunun yanı sıra Masik Rahmani Paygam adlı dergisinden
fayda aldık.
BİRİNCİ BÖLÜM

I. DOĞUM YERİ VE ÇOCUKLUĞU

Şeyhu’l-Hadîs Allâme Azîzu’l-Hakk m.1919/h.1337 yılının Ocak ayında Bangladeş’in


Munshiganj şehrinin Kamla köyünde doğdu. Babası Hacı Erşad Ali tarafından koyulan
“Âyetu’l Hakk” ismi ilkokuldayken bir hocası tarafından “Azîzu’l-Hakk” olarak
değiştirildi ve bu ismiyle tanındı. Babası Hacı Erşad Ali zengin bir tüccar ve zahid bir
mutasavvıf idi. Annesinin ismi Hâzıra olup İslami ilimlerde kendini yetiştirmiş bir
âlimeydi.2 Yedi erkek kardeşten birisiydi. Annesi, o henüz dört yaşındayken vefat edince
babası Erşad Ali ona hem annelik hem de babalık yaptı.

Annesinin vefatından dört ay sonra aynı köyde yaşayan anne annesini de kaybeden
Azîzu’l-Hakk, önceden beri kalmayı çok sevdiği dedesinin evine yerleşti. Bir müddet
sonra ikinci kez evlenen babası, hiç ayrılmak istemediği halde onu dedesinden alıp tekrar
eve getirdi ve yaşamına burada devam etmesini sağladı.

Henüz çocukken göstermiş olduğu yaşından büyük olgun davranışlar, insanlarda onun,
yaşıtlarından farklı bir hüviyete sahip olduğu kanaatini oluşturuyordu.3 Henüz beş
yaşındayken küçük sureleri birkaç günde ezberlemiş olması babası tarafından kendisine
ayrı bir ilgi ve ihtimam gösterilmesine sebep oldu.

II. EĞİTİM HAYATI

Küçük yaşında ilk dini eğitimini camiden almaya başlayan Azîzu’l-Hakk’ın ilk hocası,
gittiği caminin imamı olan Mevlana Abdu’l-Mecid’dir. Ondan hem Kur’an, hem de
Arapça öğrenmeye başlayan Azîzu’l-Hakk’a yine aynı dönemde dedesi de Bengalce
dersleri vermiştir. Dil bilgisi anlamında küçük yaşta dedesinden gördüğü bu derslerin
haricinde ders görmeyen Azîzu’l-Hakk, bu vaziyetine rağmen Buhari’nin Sahih’ini
Bengalce’ye çok doğru bir şekilde tercüme edebilmiştir.4

2
Haque, Muhammad Ehsanul, Chele Belay Shaikhul Hadis, Thanvi library, Dakka, 2012, s.38.
3
Çok döşenereği konuşmuş ve hızlı bir şekilde ezberlemeği, namaz çok yavaşla okuyormuş ve çok sakın
basitlik kibar marhamat mütevazı insandır, o yüksek tutarlı hafızası, keskin zekası bir çocuktır
4
Haque, Muhammad Ehsanul, Ontorongo Aloke Shaikhul Hadis, Thanvi library, Dakka, 2014. s.20
Ilk hocası olan Mevlana Abdu’l-Mecid, meşhur alim Mevlana Eşref Ali et-
Tehânevî’nin (v.1943) talebesidir. et-Tehânevî’nin en yakın iki öğrencisi olan Mevlana
Muhammedullah Hafizzî Huzur (v.1987) ve Mevlana Şemsu’l-Hakk Faridpuri (v.1969),
babasının yakın arkadaşları olmasından ötürü onunla hususi ilgilenmişler ve Azîzu’l-
Hakk’ın iyi bir dini eğitim almasına yardımcı olmuşlardır.

Bangladeş Devleti’nin hükümeti, İslam dinine muhalif bir telakkiye sahip olduğundan,
devletin resmi okullarında, kendi anlayışına uygun bir din eğitimi sunuyordu. Bu
zihniyetin çocukları ifsad ettiğine kanaat getiren Bengal halkı, Medrese-i Kavmiyye5 adı
altında halk tarafından fonlanan ve gönüllü hocaların ders verdiği eğitim yuvaları kurdu.
Buralara ciddi alakanın olduğunu fark eden Bangladeş hükümeti, hem bu medreselerden
alınacak sertifikaların kamu görevi yapılabilmesi için geçerli olmayacağını açıkladı, hem
de bu medreselere alternatif olarak kendi telakkisini telkin ettiği devlet destekli Medrese-i
Aliye mekteplerini kurdu lakin ne okuldaki din eğitimi ne de medreselerde sunduğu eğitim
tatmin ediciydi.

Babası Erşad Ali, oğlunu, kendisine doğru bir ilmi altyapı oluşturabilmesi için ileride
bahsedileceği üzere Medrese-i Kavmiyye’ye gönderdi. O, evladının doğru bir itikada
liyakat sahibi olacağı bir ilme sahip olmasını, devlet kademesinde görev almasından üstün
tuttu. O kadar ki, Azîzu’l-Hakk’ı medreseye kaydedeceği süreçte, kendisine çocuğunun
geleceği için onu devletin okuluna yazdırmasının daha doğru olduğu telkinini veren
komşusuyla irtibatını kesti ve bir daha konuşmadı.6

1926 yılında yaşadığı kıyı köyü Kalma’nın, Padda nehrinden gelen şiddetli sel felaketiyle
büyük ölçüde sular altında kalmasının ardından eğitime bir müddet ara vermek zorunda kaldı.
Vaziyeti değerlendiren babası Erşad Ali onu ticarethanesinin bulunduğu Bi Bariya şehrine
getirdi ve burada diyobendi ekolün hakim olduğu bir Medrese-i Kavmiyye olan el-Câmiatu’l-
İslâmiyyetu’l-Yunûsiyye’ye kaydettirdi. Burada Mevlana Muhammedullah Hafizzî Huzur ve
Şemsu’l-Hakk Faridpuri ile tanışan Azîzu’l-Hakk, Faridpuri’den Arapça, Urduca ve Farsça
derslerinin yanı sıra imamlık ile hatiplik eğitimleri de aldı. Kendisinden ders aldığı bir sırada
hocası Şemsu’l-Hakk ona “Siz” diyerek hitap edince -bu sözün bir ihtiram manasına geldiğini
düşünerek- kendisinin buna layık olmadığını ifade edip “Benim

5
Bu kurumlar hangi ekole sahip müderrisler tarafından kullanılıyor olursa olsun halkın fonlamasına istinaden
bu umumi ismi alırlar. Özelde her bir medresenin ayrı bir ismi vardır.
6
Haque, Mevlana Muhammad Mamunul, Masik Rahmani Paygam, Sayı-IX, Dakka, 2012. s.11.
adım Âyetu’l-Hakk’tır” deyince hocası “O ismin ifade ettiği mana bana hoş gelmyor.
Bundan böyle senin adın “Azîzu’l-Hakk” olsun ve sana bundan böyle bu isimle hitap
edilsin” dedi ve Azîzu’l-Hakk o zamandan itibaren bu ad ile şöhret buldu.7

Eğitim materyallerine ulaşmanın hayli zor olduğu bir süreçte medrese çatısı altında ilim
öğrenmeye gayret eden Azîzu’l-Hakk, bu süreçte muz ağacının yapraklarını defter, bambu
ağacının ince dallarını kalem olarak kullandığını ve fasulye ağacının yapraklarını kaynatıp
suyundan mürekkep elde ettiğini anlatır.8

el-Câmiatu’l-İslâmiyyetu’l-Yunûsiyye’de, hocalarının mutasavvıf olması vesilesiyle zahiri


ilimlerin yanında batıni ilimleri de ders olarak gören Azîzu’l-Hakk, bu sahada da kendini
yetiştirmiş, pek çok tasavvufi ekolle aynı dönemde alakadar olmuştur. Bu dönemde Mevlana
Muhammedullah Hafizzî Huzur ve Mevlana Şemsu’l-Hakk Faridpuri’yi Bi Bariya’da İslami
ilimlerin talim ve tebliği için görevlendiren hocaları et-Tehânevî’nin medreseye gönderdiği,
içerisinde kendi makalelerinin de yer aldığı el-İkba adlı dergiyi küçük yaşına rağmen Azîzu’l-

Hakk da büyük bir ilgi ve merakla takip ediyordu.9

1930 yılında et-Tehânevî’nin emriyle yeni bir medrese kurmak için Dakka’ya
gönderilen Hafızzî Huzur ve Şemsu’l-Hakk Faripuri’nin ardına düşen Azîzu’l-Hakk,
onlarla birlikte başkente gitti ve ortaokula, temelini birlikte atmış oldukları Câmiatu’l-
Eşrefi’l-Ulûm’da başladı. Burada bulunduğu süre zarfında hocalarından Arapça, Farsça ve
İngilizce’ye ilaveten İslam Hukuku dersleri de alan Azîzu’l-Hakk, aynı zamanda bir tarikat
şeyhi olan Mevlana Eşref Ali et-Tehânevî’ye, hocası Faridpuri vasıtasıyla intisap etmiş ve
henüz on bir yaşındayken tarikatın şeyhi et-Tehânevî’nin sarığını başına takarak ilk
hatiplik tecrübesini yaşamıştır.10

Bu dönemde, henüz ortaokul seviyesindeyken Farsça yazılmış olan Mîzânu’l-Munşaib


adlı Arapça gramer kitabını Urduca’ya et-Tibyân li Şerhi’l-Mîzân adıyla tercüme etmiştir.

Yine bu süreçte Azîzu’l-Hakk’ın hocası Şemsu’l-Hakk Faridpuri rahatsızlanmış ve ders


okutamaz vaziyete gelmişti. Hal bu şekilde devam edince Faridpuri, Hindistan’ın Pencap
bölgesinde ikamet eden dönemin ilim adamlarından Allame Refik Ahmed Keşmirî’ye bir
mektup yazarak Bengal’e gelmesini rica etti. Bu davete icabet eden Keşmirî Dakka’ya geldi ve
medresede hocalık görevine başladı. Azîzu’l-Hakk, Keşmirî’den Sarf, Nahiv, Mantık,

7
Haque, Chele Belay Shaikhul Hadis, s.52.
8
Haque, Muhammad Ehsanul, Ontorongo Aloke Shaikhul Hadis, Thanvi library, Dakka, 2014, s.22.
9
Mahmudur Rahman, Daynik Amar Desh, Dakka, 6-12-1992, s. 7.
10
Haque, Mevlana Muhammad Mamunul, Masik Rahmani Paygam, Sayı-IX, Dakka, 2012. s.6.
Belagat dersleri aldı ve onunla birlikte İmam Mâlik’in Muvatta’ını da okudu. Keşmirî’den
epey hususta istifade ettiğini belirten Azîzu’l-Hakk, onu hiçbir zaman unutmadığını dile
getirir.11

İlme olan şiddetli iştiyakı sebebiyle geceli gündüzlü çalışan Azîzu’l-Hakk, bazı
zamanlar yemek yemeyi dahi unutuyordu. Geceleri dört saatten fazla uyumayan Azîzu’l-
Hakk’ın öğrencilik hayatı boyunca bir gün dahi devamsızlığı bulunmuyordu. Annelerin
açocuklarına ağlamadan süt vermediği gibi Allah’ın da bir kimseye çalışmadan ilim
vermeyeceğine inanıyordu.12

Ilim kesbetme gayesiyle var gücüyle çalışan ve ilim namına ne bulursa okumaya gayret
eden Azîzu’l-Hakk, lise seviyesine geldiği zaman hocalarından izin alarak, gönüllü bir
surette alt sınıflara Mevlana Eşref Ali et-Tehânevî’nin kaleme aldığı Beyânu’l-Kur’an adlı
tefsir kitabını özel ders olarak okutmuştur. Bu kitabın yanında Mevlana Şebbîr Ahmed
Osmanî’ye ait olan Tefsir-i Osmanî adlı eserden de dersler veriyordu. Bu uygulamayı üç
yıl sürdürdü.13 Bu süreçte verdiği tefsir derslerinde bazen manası zor ve karışık görünen
ayetleri herkesin anlayacağı şekilde basitleştirerek anlatışı, insanları hayrete düşürüyordu.
Yine bu dönemde yaşanan şu hadise onun zekasının keskinliğine ve ilminin genişliğine
işaret etmesi bakımından kayda değerdir: Bir gün kelam dersinden sınava giren Azîzu’l-
Hakk, hocanın cevapları bitirebilmeleri için öğrencilere süresiz izin vermesinden istifade
ederek, gündüz vakti başlayan sınavın sorularına akşam ezanı okunana kadar cevap verdi.
Sınav sonunda sorulan sorulara Azîzu’l-Hakk’ın verdiği tafsilatlı cevapları gören hocası
hayli şaşırdı ve bu yazılanların, Leknevî’nin mantık sahasında kaleme aldığı Süllemü’l-
Ulûm adlı esere bir tahkik yazısı olabilecek nitelikte olduğunu kaydetti.14

Câmiatu’l-Eşrefi’l-Ulûm’dan icazetini alarak mezun olan Azîzu’l-Hakk, ilim yolculuğu


için sıradaki rotayı Hindistan olarak belirledi ve Davel şehrinde ders veren Mevlana Şebbîr
Ahmed Osmanî’nin medresesine gidip ondan bir yıl boyunca ders gördü.15 Buradaki bir yıllık
öğrenimin ardından Hindistan’a gelişinin asıl sebebi olan ve bünyesinde talebelik yapmak için
can attığı Dâru’l-Ulûm Diyobend adlı medreseye kaydoldu. Bu noktada ifade etmeden
geçilmemesi gereken bir husus da Dakka’dan Hindistan’a giderken hocası Faridpuri’nin
kendisine birkaç mektup emanet edip bu mektubu Hindistan’da ikamet eden

11
Haque, Ontorongo Aloke Shaikhul Hadis, s.7
12
Mufti Abul Hasan Samsabadi Masik Adursu Nari, Dakka, 9.9.1996. s.43.
13
Allama Azizulul, Sotter Pothe Sungram, Rasidiya Library, Dakka, 201, s.23.
14
Haque, Muhammad Ehsanul, Chele Belay Shaikhul adis, Thanvi library, Dakka, 2012, s.90.
15
Haque, Ontorongo Aloke Shaikhul Hadis, s.46.
şeyhi Mevlana Eşref Ali et-Tehânevî’ye ulaştırmasını emretmesidir. Bu mektubu
beraberinde götürüp et-Tehânevî’ye ulaştırmak için yanına varan Azîzu’l-Hakk, et-
Tehânevî’nin, yanına varmazdan bir müddet önce vefat ettiğini öğrenir ve intisap ettiği
şeyhini göremez.

Azîzu’l-Hakk 1943 senesinde, yirmi dört yaşındayken Dâru’l-Ulûm Diyobend’de, sair


hocalardan aldığı tefsir derslerinin yanı sıra Şeyhu’l-İslam Allame Hüseyin Ahmed
Ma’dânî’den hadis dersleri de okumuştur. Başlarda sınıf arkadaşlarından yaşça küçük
olması sebebiyle küçümsenen Azîzu’l-Hakk, gösterdiği yüksek gayret neticesinde kısa
zamanda herkesin saygısını kazanmış ve medreseyi birincilikle bitirmiştir.16

Dâru’l-Ulûm Diyobend’de aldığı yüksek ihtisas düzeyindeki eğitimi ile öğrencilik


hayatını noktalayan Azîzu’l-Hakk, 1944 yılında Dakka’ya dönmüş ve Allame Cafer
Ahmed Osmanî’den aldığı teklif üzerine, bir zamanlar içerisinde öğrencilik yaptığı
Câmiatu’l-Eşrefi’l-Ulûm’da öğretmen olarak göreve başlamıştır.

III. HOCA VE TALEBELERİ

Allame Azîzu’l Hakk’ın eğitim hayatı boyunca karşılaştığı pek çok hocası ve ilim
öğrettiği birçok talebesi vardır. Bir kısmını yukarıda zikrettiğimiz hocalarının ismini
burada sunmak istiyoruz:

1. Allame Şebbîr Ahmed Osmânî (v.1949): Tam adı Fazlullah b. Fazlurrahman Şebbîr
Ahmed Osmânî’dir. Tefsir, hadis, fıkıh ve kelam alanında uzmanlığı vardır. Dâru’l-Ulûm
Diyobend ve el-Câmiatu’l-İslâmiyyetu’l-Yunûsiyye’de görev yapmıştır.
2. Allame Cafer Ahmed Osmânî (v.1974): Hadis alimidir. Câmiatu’l-Eşrefi’l-Ulûm ve el-
Câmiatu’l-İslâmiyyetu’l-Yunûsiyye‘de görev yapmıştır.
3. Şeyhu’l-İslam Allame Hüseyin Ahmed Ma’dânî (v.1957 ): Hadis alimidir. Dâru’l-Ulûm
Diyobend‘de görev yapmıştır.
4. Allame İdris Ahmed Kandehlevî (v.1938 ): Tefsir alimidir. Dâru’l-Ulûm Diyobend‘de
görev yapmıştı

16
Haque, Mevlana Muhammad Mamunul, Masik Rahmani Paygam, Sayı-IX, Dakka 2012, s. 39.
5. Mevlana Şemsu’l-Hakk Faridpuri (v.1969): Hadis alimidir. Azîzu’l-Hakk’ın en çok
beraber olduğu ve en fazla istifade ettiği hocasıdır. Câmiatu’l-Eşrefi’l-Ulûm, el-Câmiatu’l-
İslâmiyyetu’l-Yunûsiyye ve Câmiatu’l-Kur’aniyye medreselerinde görev yapmıştır.
6. Mevlana Esedullah (v.1947 ): Hadis alimidir. Mezâhiru’l-Ulûm medresesinde görev
yapmıştır.
7. Allame Refik Ahmed Keşmirî : Hadis alimidir. Câmiatu’l-Eşrefi’l-Ulûm‘da görev
yapmıştır.
8. Mevlana Muhammedullah Hafizzî Huzur (v.1987): Hadis alimidir. Câmiatu’l-Eşrefi’l-
Ulûm, el-Câmiatu’l-İslâmiyyetu’l-Yunûsiyye ve Câmiatu’l-Kur’aniyye medreselerinde
görev yapmıştır.
9. Abdulvehhâb Pirzî Huzur (v.1976) : Câmiatu’l-Eşrefi’l-Ulûm’un müdürlüğünü yapmıştır.
10. Abdulehad Keşemî : Hadis alimidir. Câmiatu’l-Eşrefi’l-Ulûm‘da görev yapmıştır..
11. Mevlana Sirâcu’l-İslam (v.2006): Câmiatu’l-İslâmiyyetu’l-Yunûsiyye medresesinin
müdürlüğünü yapmıştır.
12. Mevlana Tâcu’l-İslam (v.1967): Câmiatu’l-İslâmiyyetu’l-Yunûsiyye medresesinin
müdürlüğünü yapmıştır.

Azîzu’l-Hakk’ın öğretim hayatı boyunca ders verdiği, öne çıkan bazı talebeleri ise
şunlardır:

1. Müftü Fazlu’l-Hakk Emînî (v.2012): Siyasetçiydi. İslam Hilafeti adlı partinin başkanlığını
yapmıştır. 2002-2007 yılları arasında Bangladeş Parlamentosunda milletvekili olarak
görev yapmıştır. Fıkıh, hadis ve tasavvuf alanlarda uzman olan Emînî, Medrese-i
Kavmiyyeleri her türlü tehditten korumada önemli bir rol oynamıştır. Ayrıca Câmiatu’l-
Kur’aniyye‘de müdür olarak görev yapmıştır.
2. Mevlana Fazlulkerim Chormonai (v. 2006): İslami Andolan Bangladeş partisinin genel
başkanı idi. Fıkıh, hadis ve tasavvuf alanlarında uzmandır.
3. Mevlana Muhammad Zübeyir Ahmed: Cemaat-i Tebliğ’in Bangladeş şubesinin müdürü.
4. Mevlana Mahfûzu’l-Hakk: Câmiatu’r-Rahmâniyyetu’l-Arabiyye’nin müdürüdür.
5. Mevlana Me’mûnu’l-Hakk: Muhaddis, Câmiatu’r-Rahmâniyyetu’l-Arabiyye’de görev
yapmıştır.
6. Mevlana Muhammed Mahbûbu’l-Hakk: Câmiatu’r-Rahmâniyyetu’l-Arabiyye’de görev
yapmaktadır.
7. Gazi Muhammed Senâullah: Mâsik Rahmânî Paygam dergisinin editör yardımcılığını
yapmıştır. Ayrıca Khelafat Andolan Partisi’nin başkan yardımcılığını yapmıştır.
8. Muhammed Ahsenu’l-Hakk: Câmiatu’l-Azîzu’l-İslâmiyye’de görev yapmıştır. Ayrıca
Mâsik Rahmânî Paygam dergisinin editörlüğünü yapmıştır.
9. Mevlana Selahaddin: Câmiatu’l-Muhammediyye’de görev yapmıştır.
10. Mevlana Hafız Mahmûdu’l-Hakk: Câmiatu’r-Rahmâniyyetu’l-Arabiyye’de görev
yapmıştır.
11. Mevlana Abdu’l-Hayy Paharpuri (v. 2016) : Hadis alimidir. Câmiatu’l-İslâmiyye’de görev
yapmıştır.
12. Mevlana Fazlurrahman: Faridâbad Medresesi’nde müdür yardımcılığı yapmıştır.

IV. HADİSÇİLİĞİ

1. Mevlana Abdu’l-Hayy Paharpuri: Hadis uzmandır. Câmiatu’l-İslâmiyye’de görev


yapmıştır.
2. Mevlana Aminu’l İslam : Hadis uzmandır. Câmiatu’l-Aliyye’de müdür olarak görev
yapmıştır.
3. Mevlana Esmael Josuri : Hadis uzmandır. Muhaddis olarak Câmiatu’l-Nüriyye
Medrese’de görev yapmıştır.
4. Mevlana Mansuru’l Hakk : Hadis uzmandır. Câmiatu’r’l-Arabiyye’de müdür olarak görev
yapmaktadır.

V. ÖĞRETMENLİĞİ VE DERS METODU

Şeyhu’l-Hadîs Allame Azîzu’l-Hakk, islami ilimlerin hemen hepsinde kendini iyi


yetiştirmiş ve hoca olarak bu ilimlerle ilgili dersler vermiş birisidir. Hocalık yaptığı bu
ilimleri şu şekilde sıralayabiliriz:

• Arap Dili ve Edebiyatı


• Urdu Dili ve Edebiyatı
• Fars Dili ve Edebiyatı
• İngiliz Dili ve Edebiyatı
• Hadis
• Tefsir
• Fıkıh
• Kelam
• Edebiyat
• Mantık
• Tasavvuf
• Tarih
• İktisat

Öğretmenliğe ilk olarak 1944 yılında Câmiatu’l-Eşrefi’l-Ulûm’da başlayan Azîzu’l-Hakk,


burada sekiz yıl görev yapmıştır.17 Buradaki mesaisinin ardından 1952 yılında Dakka’da
Câmiatu’l-Kur’aniyye medresesinde görev yapmaya başlayan Azîzu’l-Hakk, yaklaşık
yetmiş sene süren öğretmenlik hayatının en uzun sürecini bu medresede geçirmiş ve
burada otuz üç yıl ders vermiştir. Sonrasında yine bu medresede müdürlük görevine
başlamış ve bir müddet de bu makamda hizmet vermiştir.18

Hayatı boyunca öğretmen olarak görev yaptığı medreselerin isimleri ve bulunduğu


şehirler şunlardır:

1. Câmiatu’l-Eşrefi’l-Ulûm, Dakka.
2. Câmiatu’l-Kur’aniyye , Dakka.
3. Câmiatu’l-İslâmiyye, Dakka.
4. Câmiatu’n-Nûriyye, Dakka.
5. Câmiatu’l-Muhammediyye, Dakka.
6. Câmiatu’r-Rahmâniyyetu’l-Arabiyye, Dakka.
7. Câmiatu’s-Sâriye, Dakka.
8. Câmiu’l-Ulûm, Dakka.
9. Dâru’s-Selâm, Dakka.
10. Câmiatu’n-Nûriyye, Gazipur.
11. Câmiatu’l-İslâmiyye, Dakka.
12. Medresetu’l-Mahmûdiyye, Barisal.
13. Medresetu’l-Betuya, Şiracganja.
14. Medrese-i Duttu Para, Narsingdi.
15. Dakka Üniversitesi, Dakka.

Allame Azîzu’l-Hakk’ın ders metodu, çevresindeki diğer hocalara göre farklıydı. O,


işlenecek derslerin önceki günden çalışılmasına önem veriyordu. Bunu sağlamak amacıyla
gelecek derste işlenecek konunun bilinmeyen kelimelerini açıklıyor ve böylece talebeyi

17
Mahmudur Rahman, Daynik Amar Desh, Dakka 6.12.1992, s. 4.
18
Haque, Masik Rahmani Paygam, Sayı-IX, 2012. s.34
yarınki derse erkenden çalışmaya teşvik ediyordu. Öğrencilerine derste not tutmalarını
öğütlüyordu. Öğrencilere yazılarını güzelleştirmeleri için yardım ediyordu. Öğrencilere
verdiği şu nasihatler, onun eğitim ve öğretime bakış açısını göstermesi bakımından dikkati
muciptir:

• “İlim elde etmek için çok çalışırsanız, onu az elde edersiniz. Orta halli çalışırsanız bir su
damlası kadar elde edersiniz. Hiç çalışmazsanız ise, ondan bir zerre kadar dahi elde
edemezsiniz.”
• “İlim talibi önce ilme başlama niyetini düzeltmelidir. İlmi kullanarak şöhret yahut mal,
mülk elde etmemelidir.”
• “Derslerde konsantrasyonunuzu yüksek tutun.”
• “Hocalara hizmet edilmelidir. Onlarla sohbet etmekten de kaçınmayın.”
• “Görülen dersler ezberleyin.”

• “Derslerde işlenen cümle ve kelimeleri tahkik ederek okuyun.”19

VI. MUTASAVVIF KİMLİĞİ

Babası Hacı Erşad Ali’nin Kadiriyye ve Çiştiyye tarikatlarına bağlı biri olmasından
ötürü tasavvuf ekolleriyle henüz küçüklüğünde tanışmış olan Allame Azîzu’l-Hakk,
manevi terakkisini ilmi gelişimiyle paralel yürütmüş ve iman, ibadet ve güzel ahlak
bahislerine yoğun mesai harcamıştır.

Çevresindeki pek çok cemaatin, İslami ilimlerin ya zahirine sarılıp manevi yönünü
görmezden geldiğini ya da şeriattan soyutlanmış batıni bir sapkınlık içerisinde olduğunu
görmüş ve şeriat-tarikat dengesiyle hareket etmeyi düsturu ilan etmiştir.

Mevlana Eşref Ali et-Tehânevî’ye intisap etmiş olan Mevlana Şemsu’l-Hakk Faridpuri,
Azîzu’l-Hakk’ın hem zahiri ilimlerde hocası hem de tarikatta mürşidiydi.20 Azîzu’l-Hakk,
Faridpuri haricinde yine et-Tehânevî’den icazet almış olan Mevlana Muhammedullah
Hafizzî Huzur’dan da tasavvufi eğitim almıştır.

Ömrü boyunca zahidane bir hayat süren Azîzu’l-Hakk, hayat boyu Kadiriyye,
Nakşibendiyye, Çiştiyye ve Celvetiyye tarikatlarına müntesip olarak yaşamıştır.21

19
Sanaullah, Gaji Muhammad, İslamBarta.com, Dakka 18.07.2012.
20
Ahmed, Mevlana Giyas Uddin, Madinar Tane, Hadis Foundation. Dakka, 2006, s. 61.
21
Asad Abul, Daily Songram, Dakka 5-12-2007, s. 11.
VII. SÖZ VE NASİHATLERİ

Bu başlıkta Allame Azîzu’l-Hakk’ın tarihe geçmiş önemli söz ve nasihatlarini sunmaya


çalışacağız:

• “İlmin mahiyetini anlamak ve onu aramak için sabırla uğraşıp didinmelisiniz. Böyle
yapmayı sürdürürseniz bir gün mutlaka başarılı olacaksınız.
• “İlim kazanmak için her şeyi feda edeceksiniz, her şeyi unutacaksınız. Böyle yaparsanız
Allah’ın izniyle elbette bir şeyler elde etmiş olacaksınız.”
• “İlim ve amel için ne kadar erken çıkabiliyorsanız o kadar erken meydana çıkın.”
• “Siz kimsiniz? Kimliğiniz nedir? Kendinizi daha iyi tanımaya çalışın.”
• “Din konusunda her adımda eğitimli ve tecrübeli olmanız lazım. Zorluklar ve mücadeleler
olmadan din öğrenmek mümkün değildir.”
• “Ben, hocalarımdan kazandığım ilmi size emanet ediyorum. Siz de ilminizi, onu
arayanlara ulaştırın. Eğer bunu yaparsanız ben huzura kavuşurum.”
• “Unutmayın! Çok çalışarak eksik olan şeyler elde edeceksiniz. Tembelliği asla kabul
etmeyin. Çünkü, tembellik sizin başarılı olabilmenize bir bariyerdir.”
• “Allah’ım, hocalarımdan kazandığım ilmi, bütünüyle başkalarına aktarmadan bana ölüm
verme!”
• “Benim ilmi şerefim, bu mevkiye gelmeme vesile olan öğrencilerime aittir.”
• “Eğitim ve cihat yolunda ilerlemeden bir ümmetin kaderi değişmez. İyi bir eğitim, ahlak
ve cihat bir ümmeti tehlikeden kurtarır.”
• “İslam’a muhalif bir kanun uygulanacak ve ben evde mi oturacağım! İslam için şehit
olmaya hazırım. Hayatım, kanımın son damlasına kadar İslam’a feda olsun. Benim tek
isteğim şehit olmaktır.“22

VIII. VEFATI

22
Haque, Allama Azizulul, Sotter Pothe Sungram, Rasidiya Library, Dakka, 2012, s.17.
Doğumundan son anlarına kadar ilim ve mücadele ile dolu bir hayat yaşayan Şeyhu’l-
Hadîs Allame Azîzu’l-Hakk, 8 Ağustos 2012 tarihinde Çarşamba günü, doksan üç
yaşındayken Dakka’da vefat etti.23

IX. ESERLERİ

Çocuk denebilecek yaşta yazmaya başlayan Allame Azîzu’l-Hakk, hayatı müddetince


pek çok eser kaleme almıştır. Burada onun kaleme aldığı çalışmaları sunmak istiyoruz:

1. et-Tibyân li Şerhi’l-Mîzân: Dokuz yaşındayken Farsça olarak telif edilmiş olan Mîzanu’l-
Munşaîb adlı esere yaptığı bir şerh çalışmasıdır.
2. Fazlu’l-bârî bi-şerhi Sahîhi’l-Buhârî: Bu eseri Allame Şebbîr Ahmed Osmanî’nin verdiği

Buhârî derslerinden tuttuğu notlarla vücuda getirmiştir.24 Eser, Hint coğrafyasında kaleme
alınan en önemli Sahîh-i Buhârî şerhlerinden biri kabul edilmiştir. Asrın önemli ilim
adamlarından biri olan Muhammed Takî Osmânî, bu eser hakkında “Ben bu eseri
okuduğumda Allame Azîzu’l-Hakk’ın ilminin ne denli geniş olduğunu anladım”
yorumunda bulunmuştur.25
3. Şerhu’t-Tirmizî: Allame Azîzu’l-Hakk’ın Tirmizî’nin Sünen isimli eseri üzerine yapmış
olduğu bu şerh çalışması, bugün Bangladeş’te Medrese-i Kavmiyyelerin müfredatında yer
alan bir ders kitabı olarak hizmet vermektedir.
4. Mesnevi Çevirisi: Mevlana Celâleddîn-i Rûmî’nin yazdığı bu meşhur eseeri Bengalce’ye
çevirmiştir.
5. Kütüb-ü Sitte Çevirisi: Sahih-i Buhârî, Sahih-i Müslim, Sünen-i Ebû Dâvûd, Sünen-i
Nesâî, Sünen-i Tirmizî ve Sünen-i İbn Mâce’den oluşan ve en güvenilir hadisleri içerisinde
bulundurduğu kabul edilen altı hadis kitabını Bengalce’ye çevirmiştir.
6. Vrantir Bera Jale Kâdiyânî Motobad: “Kâdiyânîlikteki Yanlış Akîdeler” manasına gelen
bu eser Mirza Gulâm Ahmed’in itikadi fikirlerinin tenkidini ihtiva etmektedir.26

23
Haque, Ontorongo Aloke Shaikhul Hadis, s. 105.
24
Mufti Abul Hasan Samsabadi Masik Adursu Nari, Dakka, 9. 9. 1996, s.20.
25
Haque, Masik Rahmani Paygam, Sayı-IX, Dakka 2012. s. 6.
26
1835 yılında Hindistan’da Pencab eyâletine bağlı Kâdiyân’da doğdu. Azılı bir Ehl-i sünnet düşmanı olarak
yetişti. Mirza Gulâm Ahmed 1880 yılında Mehdî olduğunu iddia etti., Ahmed Kâdıyânî’ye, Mehdîlik deyetmedi.
Kendisinin gökten ineceği bildirilen Îsâ Mesih olduğunu, yeni birdin getirdiğini söyledi. Kâdiyân’da bir mescid
yaptırıp, buraya “Mescid-i aksa” dedi. Kur’ân’da övüldüğünü, bir çok âyetin kendisini haber verdiğini iddia etti.
7. Pujibad, Shomazbad o İslam: Türkçesi “Kapitalizm, Sosyalizm ve İslam” olan kitapta
Kapitalizm ve Sosyalizmin İslam ile ne kadar uyumlu olup olmadığı konusunu ele almıştır.
8. Sotter Pothe Songram: “Hakk Yolunda Cihat” manasını taşıyan eserde Allame Azîzu’l-
Hakk, cihadın mahiyeti ve ehemmiyetinden bahsetmiştir.
9. Sofol Jiboner Pothe: “Başarılı Bir Hayat” anlamına gelen ve Bengalce yazılmış olan bu
eserde Azîzu’l-Hakk, Kur’an ve sünnete göre başarılı sayılabilecek insanın niteliklerini
anlatmıştır.
10. Makâmât-ı Harîrî Şerhi: Arap edebiyatına dair kaleme alınan Makâmât-ı Harîrî isimli eser
üzerine yaptığı şerh çalışmasıdır.
İKİNCİ BÖLÜM

ALLAME AZÎZU’L-HAKK’IN SİYASİ VE SOSYAL HAYATTAKİ İCRAATLARI

I. HAYATI BOYUNCA ÜSTLENDİĞİ GÖREVLER

Allame Azîzu’l-Hakk ömrü süresince çok sayıda insani ve İslami görev üstlenmiştir.
Bu vecheden nazar edilecek olursa onun dolu dolu bir hayat yaşadığını ifade etmek abartı
olmaz. Burada onun görev üstlendiği farklı faaliyetleri sıralayacağız:

• Azîzu’l-Hakk, 1957’den 1999 yılına kadar Dakka’daki farklı camilerde imam-hatiplik


görevini ifa etmiştir.
• 1986 yılında başkent Dakka’da Câmiatu’r-Rahmâniyyetu’l-Arabiyye adlı medresenin
kuruculuğunu yapmış ve hayatının sonuna kadar buranın müdürlük görevini üstlenmiştir.
• Bangladeş’teki Medrese-i Kavmiyyelerin bir merkeze bağlı idare edilebilmesi adına 1978
yılında Befâku’l-Medârisi’l-Arabiyye adlı bir kurum vücuda getirmiştir.
• 1999 yılında Al-Arafah İslami Bank Limited’ın fetva danışma kuruluna başkanlık yapmıştır.
• 1967 yılında İslami meseleleri ele alan Al-İslam adlı bir dergi çıkarmıştır. Bunun haricinde
1972 yılında Câmiatu’r-Rahmâniyyetu’l-Arabiyye‘nin başındayken Hak Paygam adında
bir başka dergiyi de yayın hayatına başlatmıştır.27
• 1984 yılında hanımlara özel Medresetu’l-Kavmiyye li’n-Nisâ adında bir medrese
yaptırmıştı. Bu medresede kız öğrenciler hem İslami ilimleri öğreniyor hem de hafızlık
yapıyorlardı. Bu medreseden Azîzu’l-Hakk’ın, içerisinde kendi kızlarının da bulunduğu
kırk iki hanım akrabası hafız olarak mezun olmuştur.28
• Çocukların ilk eğitiminin Kur’an öğrenimi olması gerektiğini düşünerek 1993 yılında
Bangladeş’in din işleriyle ilgilenen bakanlığı olan İslamic Foundation’a ilköğretim
seviyesindeki öğrenciler için zorunlu Kur’an-ı Kerim dersi verilmesi talebinde bulundu.
Onun başarılı olan bu girişimleri neticesinde Kur’an-ı Kerim dersi ilköğretim müfredatına
koyuldu.

27
Haque, Masik Rahmani Paygam, Sayı-IX, Dakka, 2012.s. 8.
28
Haque, Ontorongo Aloke Shaikhul Hadis, s.64.
• Allame Azîzu’l-Hakk, 1953 yılından 2003 yılına kadar verdiği Buhârî dersleri için 2003
yılında geniş çaplı bir icazet töreni düzenledi. Buhârî derslerinden icazet almaya hak
kazanan öğrencilere icazet nişanesi olarak sarık verilen bu törenin, her yıl geleneksel
şekilde yapılması kararlaştırıldı.

II. ALLÂME AZÎZU’L-HAKK'IN SİYASİ FAALİYETİ


1. Islami Siyasete Katkisi

Hayatı boyunca siyasetten uzak kalmamaış olan Azîzu’l-Hakk, Bangladeş’te


müslümanların hakimiyetini tesis etmek için çok çabaladı. Onun siyasette bulunmasının
bir sebebi de Bangladeş’in dinine ve kültürüne savaş açan misyonerlerin etkilerini siyasi
teşkilatlar eliyle kırmaktı. Onun siyasi faaliyetlerini maddeler halinde şu şekilde
sıralayabiliriz:29

• Allame Azîzu’l-Hakk’ın siyasi hayatı, İngilizlere karşı giriştiği hareketlerle başlamıştır.


Zira İngilizler, Bangladeş’e görünürde ticari amaçla gelmiş olsalar bile misyonerlik
faaliyetlerinden de geri durmuyorlardı. Vaziyetten rahatsız olan Bengal Müslümanları,
İngilizlerin bu icraatlarına karşı ayaklanmalar başlatmışlardır. Azîzu’l-Hakk da, Jamiat a
Ulamâ Bangla adlı bir siyasi partinin başkanı olarak görev yaptı. İngilizlere Bengal
bölgesinden geri göndermek için halkı onlara karşı anlatmaya başlamıştır. Jamiat a Ulamâ
Hind’in bir şubesi olarak faaliyet gösteren bu parti, İngilizlerin ilgili faaliyetlerini önleme
noktasında önemli bir rol üstlenmiştir.30
• Jamiat a Ulamâ Bangla partisinin çatısı altında faaliyetlerini genişleten Azîzu’l-Hakk,
1952’de Doğu Pakistan’ın31 Pakistan’a karşı giriştiği Anadil Hareketi’ne destek verdi.
Pakistan devlet başkanı Muhammed Ali Cinnah’ın, Doğu Pakistan’ın resmi dilinin Pakistan’da
olduğu gibi Urduca olması gerektiğini söylemesi üzerine Bengal halkı yurt genelinde protesto
gösterileri düzenleyerek ayaklandı ve Doğu Pakistan’ın resmi dilinin Urduca değil Hintçeye
çok yakın bir dil olan Bengalce olması gerektiğini söyledi. Bu protesto hareketlerine destek
veren Azîzu’l-Hakk, bir grup insanla birtlikte Pakistan hükümetinin karşısına çıkıp
Bengalcenin anadil kabul edilmesinin önemini anlattı. Azîzu’l-Hakk’ın bu girişimi
desteklemesinin asıl sebebi ise, nüfusu yaklaşık 400 milyon olan

29
Abdul, Mufti Abdul Malek, Masik Alkawsar, Dakka. 12.01.2012, s.33.
30
Mahmudur Rahman, Daynik Amar Desh, Dakka 6. 12. 1992. s.09
31
Bangladeş Devleti’nin bağımsızlığını kazanmadan önceki ismi. Bu dönemde Doğu Pakistan, dış işlerinde
Pakistan’a bağlı özerk bir cumhuriyetti.
Hindistan halkıyla Bengal halkı arasındaki dil bağını koparmayarak İslamı tebliğ etmenin
önünü açık tutmaktı. Bu girişimlerin neticesinde Pakistan hükümeti ikna edildi ve Doğu
Pakistan’ın resmi dili Bengalce olarak kaydedildi.
• Pakistan Cumhurbaşkanı Eyüp Han, 1961 yılında İslam Hukukunu fesh edecek nitelikte
kanunlar çıkardı. Buna göre erkeklerin birden fazla kadınla evlenmeleri yasaklandı.
Kadınların ise mirastan eşit pay almaları kararlaştırıldı. Nüfus kontrolü politikasının bir
parçası olarak ikiden fazla çocuk yapmak yasak ilan edildi. Hem Pakistan hem de Doğu
Pakistan’ı kapsayan bu kararlara her iki halktan da büyük tepki geldi. Doğu Pakistan
tarafında protesto gösterilerinin ortaya çıkmasında Azîzu’l-Hakk’ın büyük rolü oldu. Bu
protestolara daha fazla direnemeyen Eyüp Han almış olduğu bu kararlardan vazgeçtiğini
duyurmak zorunda kaldı.32

• 1971 yılında Doğu Pakistan, Pakistan’dan ayrıldı ve Bangladeş adını aldı. Bu süreçte
Azîzu’l-Hakk, bağımsızlığını ilan eden bu yeni devletin rejiminin, şeriat eksenli bir İslam
Devleti olabilmesi için çalıştı. Ne var ki devletin rejimi onun çabalarının aksine
cumhuriyet olarak ilan edildi.33
• Bangladeş’in ilk cumhurbaşkanı Şeyh Mu’ciburrahmân ile devletin İslami açıdan hangi
adımları atması gerektiğini, görüştüğü bir özel toplantıda anlatan Azîzu’l-Hakk olumlu bir
netice alamadı. Aynı tebliği 1975’te devletin başına gelen Ziyâurrahmân ile 1979’da da
yapan Azîzu’l-Hakk, bu defasında müsbet bir geri dönüş aldı ve onun tavsiyeleri
doğrultusunda Müslümanları rahatlatacak adımlar atıldı. Atılan bu adımlar İslam’a
mesafeli olan orduyu rahatsız etti ve Ziyâurrahmân 1981 yılında gerçekleştirilen bir askeri
darbeyle görevinden alındı.34

• 1981 yılında Mevlana Muhamedullah Hafizzî Huzur, Bangladeş’i bir İslam Devleti kılmak
gayesiyle Tarihe Hilâfet Bangladesh partisinin çatısı altında “el-Hilâfetü alâ Minhâci’n-
Nübüvve” adlı sivil bir hareket başlattı. Bu mesele çerçevesinde insanlarla iletişim kurarak
kamuoyu oluşturmaya çalışan ve bu hareketin sözcülüğünü yapan isim ise Azîzu’l- Hakk
oldu.35
• 1985 yılında, devletin başkanı Hüseyin Muhammad Erşad’ın halka karşı zulümkâr bir politika
izlemesi neticesinde önce Erşad ile bu zulmün sona erdirilmesi için konuşan Allame

32
Haque, Ontorongo Aloke Shaikhul Hadis, s.146.
33
Haque, Ontorongo Aloke Shaikhul Hadis, .s. 147.
34
Mahmudur Rahman, Daynik Amar Desh, Dakka 6. 12.1992, s.10.
35
Uddin M. A. Bahar, Daily İnqilab, Dakka 5.2.1992, s.7.
Azîzu’l-Hakk, bir netice alamayınca halkın yaptığı protesto gösterilerine katıldı ve bunun
sonucunda yakalanarak 4 ay hapis cezasına çarptırıldı.
• 1987 yılında Mevlana Muhamedullah Hafizzî Huzur vefat edince Allama Azîzu’l-Hakk,
Bangladeş siyasetinin İslami kanadının lideri oldu İslami Sason Truntru Andulan
Bangladesh partisinin genel başkanı oldu.36
• 1989 yılında Bangladesh Khilafat Mazlis partisinin liderliğine getirildi ve 1991 yılındaki genel
seçimlere bu partiyle girdi. Bangladesh Khilafat Mazlis bu seçime diğer İslami partilerle
“İslami Oikkojot” adı altında ittifak kurarak dahil oldu ve bu ittifakın lideri Azîzu’l-Hakk
seçildi. Bu genel seçimde şaibeli bir şekilde iktidara gelen Bangladesh Awami League,
muhalefet partilerine karşı baskıcı bir siyaset güttü ve Azîzu’l-Hakk’ı 2001 yılında yasadışı bir
şekilde 3 ay hapishanede tuttu. 2001 genel seçimlerine baskı altında giren
Bangladesh Khilafat Mazlis, seçime Bangladesh Jamaat İslami ve diğer bazı muhalefet
partileriyle ittifak yaparak girdi ve bu defa seçimi kazandı. Bunun neticesinde bakanlıklar
galip gelen bu koalisyon partileri arasında dağıtıldı ve Bangladesh Khilafat Mazlis‘e üç
bakanlık verildi.37
• Medrese-i Kavmiyyelerden mezun olan talebelerin medreseden aldıkları diplomaları resmi
olarak kabul görmediği için bu talebeler iş bulmakta zorlanıyordu. Azîzu’l-Hakk bu
mevzuyla ilgili ortaya koyduğu yoğun çaba neticesinde bu diplomaların 2005 yılında
devlet tarafından resmi olarak kabul edilmesini sağladı.38
• 1996 yıllar arasında Bangladeş hükümetinin, İslami yasaları anayasadan kaldırma
girişimlerine karşı alimlerden oluşan bir grup içerisine katıldı ve bu kararı protesto etti.
Protesto faaliyetinin geniş kitlelerde de yankı uyandırması üzerine hükümet aldığı bu
karardan dönmek zorunda kaldı.

III. ALLÂME AZÎZU’L-HAKK'IN ULUSLARARASI DÜZEYDE SUNDUĞU


KATKILAR

1. Babri Câmiî’nin Tahribine Karşı Çıkışı

1992 yılında Hindistan'da Müslümanlar ile Hindular, aşırılıkçılar tarafından yaklaşık 400
yıllık tarihi bulunan Babri Câmiî’nin yıkılması üzerine karşı karşıya geldi. Bu süreçte,
yapılan bu yıkımla birlikte Müslümanlara karşı eziyetler de yapılmaya başlandı. Duruma

36
Mufti Abul Hasan Samsabadi Masik Adursu Nari, Dakka, 9.9.1996, s.47
37
Asad Abul, Daily Songram, Dakka 5.2.2007, s. 5.
38
Haque, Ontorongo Aloke Shaikhul Hadis, s. 21.
vakıf olan Azîzu’l-Hakk, Bangladeş’te protesto hareketleri başlattı. Bu protesto
hareketlerinin bir neticesi olarak Bangladeş’in ev sahipliğinde yapılması planlanan milli
takım düzeyindeki Bangladeş-Hindistan kriket topu müsabakası iptal edildi.39 Buna
ilaveten Azîzu’l-Hakk, başkanı olduğu İslami Ain Bastobayon Komiti adlı dernek eliyle
Hindistan Devleti yetkililerine Babri Câmiî’ni bir yıl içerisinde yeniden inşa etmeleri için
ültimatom verdi. Süreç içerisinde Hindistan tarafından hiçbir reaksiyon gelmeyince
Azîzu’l-Hakk, Dakka’dan başlayıp Babri Câmiî’ne kadar sürmesi planlanan, yaklaşık dört
milyon Müslümanın katıldığı tarihi bir yürüyüş organize etti lakin bu yürüyüş resmi
kanalların engellemesi sonucu Hindistan sınırına kadar devam edebildi. Bu tarihi yürüyüş
uluslararası medyada da yer aldı. Azîzu’l-Hakk’ın bu çabalarına şahit olan büyük hadis
alimi Abdu’l-Fettah Ebû Gudde (v. 1997)40, ona “Mücâhidu’l-Kebîr” lakabını takmıştır.

2. 1980-1988 İran-Irak Savaşı’nda Barışı Sağlamak Amacıyla Yaptığı Girişimler

1980 yılında İran ile Irak arasında vuku bulan savaşın nihayete ermesini sağlamak için
1982 yılında Şeyhu’l-Hadis Allame Azîzu’l-Hakk, Mevlana Hafizzî Huzur’un liderliğinde
bulunan Bangladesh Khilafat Mazlis partisinin elçisi olarak Horasan’a gitti. Savaşı
durdurmak ve iki ülke arasında müzakere sürecini başlatmak amacıyla Saddam Hüseyin ve
Ruhullah Humeyni ile görüşüp savaşın yıkımına dair bilgilendirmelerde bulundu. Öte
yandan iki ülke vatandaşlarına da katıldığı konferanslar vasıtasıyla sükûnet çağrısı yaptı ve
İran’ın ulusal câmîsinde tarafları ateşkese davet eden Arapça bir hutbe okudu. Bu hutbe
bazı televizyon kanallarında canlı yayınlandı.41

3. Bosna-Hersek, Afganistan ve Arakan’da Bulunan Müslümanlar İçin Gösterdiği


Çabalar

39
Sarwr, Gulam, Daynik Jugantor, Et: 13.12.2003, .s. 3.
40
Abdu’l-Fettah Ebû Gudde. Hadis, Fıkıh ve Edebiyat üstadı. İslâmi ilimlerin hemen her birinde (Hadis, Hadis
Usulü, Kuran ilimleri, Fıkıh, Fıkıh Usûlü, Akaid, Tasavvuf, Arap Dili ve Edebiyatı vs.) söz sahibi idi. Ancak
onun asıl ihtisas alanı "Hadis ve Hadis Usulü" idi. Eserlerinin çoğu Hadis, Hadis Usulü, Cerh ve Ta'dil, Teracim
gibi hadis ilimlerinde idi. O kelimenin tam anlamıyla "Muhaddis" idi. Hem de dünyada şu anda benzeri pek az
bulunan muhaddislerden biriydi. Türkiye, Suudi Arabistan, Suriye, Mısır, Irak, Fas, Yemen, Pakistan ve
Hindistan Bangladeş’te kendisinden ders ve icazet aldığı yüzü aşkın hocaları arasında Muhammed Zahid el-
Kevserî, Ahmed Muhammed Şakir, Abdülvehhab Buharî, Ahmed b.Sıddık el-Gumarî, Muhammed Ragıb et-
Tabbah gibi muhaddisler çoğunluktaydı.
41
Uddin M. A. Bahar, Daily İnqilab, Dakka 5.12.1992, s. 2
1993 yılında Bosna-Hersek’te bulunan Müslümanlara uygulanan zulümlere karşı
Bangladeş’ten çok sayıda gönüllüyü bölgeye insani yardıma göndermiştir.42

Afganistan Müslümanlarının 1980’li yıllarda gördüğü zulme karşı çıkabilmek adına


sosyal, ekonomik ve siyasi anlamda pek çok adım atmıştır.43

1997 yılında, işkence ve eziyet altında kıvranan Arakanlı Müslümanların Bangladeş’e


sığınmalarının önünü açmaya çalışmıştır.44

42
Sarwr, Gulam, Daynik Jugantor,13.12.2003, s.4
43
Asad, Abul, Daily Songram, Dakka 5.12.2007, s.07.
44
Haque, Ontorongo Aloke Shaikhul Hadis,.s.21
SONUÇ

Hint alt kıtasında yer alan Bengal bölgesi, son yüzyıl içerisinde ilmi ve siyasi açıdan
hareketli bir süreç geçirmiştir. Bu vetirede Müslümanlar, nüfusun eksserisini teşkil
etmelerine rağmen ezilmiş ve devlet kademelerinden tecrit edilmeye çalışılmıştır. İslam’a
ve Müslümanlara yönelik güdülen bu acımasız tutumlara karşı pek çok Müslüman elinden
geldiğince tepki göstermiştir. Alimler bilgileriyle, siyasiler politikalarıyla, vatandaş da
yaptığı protesto hareketleriyle Müslümanların korku ve endişeden uzak bir vaziyette refah
içinde yaşamasını temin etmeye çalışmıştır. Şeyhu’l-Hadis Allame Azîzu’l-Hakk, böylesi
zorlu bir zamanda hem ilmiyle, hem siyasi faaliyetiyle hem de iştirak ettiği sivil protesto
hareketleriyle her sahada Müslümanların necatı için çalışan nadir dava adamlarından
biridir. Onun gösterdiği yüksek gayret neticesinde Bangladeş’teki Müslümanlar devletin
baskı ve zulmünden önemli sayılabilecek ölçüde korunmuşlardır.

Hayatının hemen her safhası mücahede ve mücadeleyle geçen Azîzu’l-Hakk, yılmaz bir
azim ve tükenmez bir sabırla pek çok kişiyi imrendirecek bir hayat yaşamıştır. Onun en
öne çıkan vasıflarından biri hadisçiliği olmuştur. Hadis ilmine dair değerli çalışmalara
imza atmıştır. Önemli ilim adamlarından ders görmüş ve binlerce talebeye de ders
vermiştir. Bengal Müslümanlarının takdir ve minnetini kazanmış, çok sayıda İslami ve
insani icraatların içerisinde yer almıştır.

Onun bu mücadelesi tüm Müslümanlara örnek olmalıdır. İslam uğrunda hayatını feda
eden böylesi kıymetli ilim adamlarının hayatını inceleyip dersler çıkarmak, kanaatimizce
her Müslümanın üzerine düşen bir görevdir.

Müslümanlar her ne vaziyette olurlarsa olsunlar İslam’ın galebesi için çalışmalı, bu


uğurda çalışma gösterenler öncü insanları da desteklemelidir. Allah Teala, Kur’an-ı
Kerim’de insane takatinden fazla yük yüklemeyeceğini ifade etmekle aslında takati kadar
mesul tutacağını da ifade etmiş olmaktadır. Her Müslüman bu şuurda bir hayat yaşamalı
ve Rabbinin kendisinden istediklerini harfiyyen uygulama yoluna gitmelidir.

Bu çalışmanın, Hint coğrafyasında yaşamış kıymetli ilim adamlarının hayatını


inceleme noktasında bir teşvik unsuru olmasını temenni ederiz. Zira bu coğrafya, her
dönemde kıymetli alimler çıkarmış olan mümbit bir arazidir.
BİBLİYOGRAFYA

A. R. Mallic, British policy And Muslim in Bengal, Bangla Academy, Dakka 1977.

Asad Abul, Daily Songram, Dakka 5-12-2007

Haque Mevlana Nayimul, Madinar Tane, Rasidiya Library. Dakka 2006.

Haque, Allama Azizulul, Sotter Pothe Sungram, Rasidiya Library, Dakka 2012.

Haque, Mevlana Muhammad Mamunul, Masik Rahmani Paygam, Sayı-IX, Dakka 2012.

Haque, Muhammad Ehsanul, Chele Belay Shaikhul Hadis, Thanvi library, Dakka, 2012.

Haque, Muhammad Ehsanul, Ontorongo Aloke Shaikhul Hadis, Thanvi library, Dakka, 2014.

http://www.dailyinqila.com

http://www.shaikhulhadith.com

Karim, Abdul, Banglar Musalmander Samajik Ittihas, Çev. Mukaddesur Rahman, Kakoli
Prokashani, Dakka, 2003.

Mahmudur Rahman, Daynik Amar Desh, Dakka 6-12-1992.

Masud Hasan Çovdury, “Bangladeş”, Banglapedia, Asiatic Society of Bangladesh, Dakka


2003.

Mufti Abul Hasan Samsabadi Masik Adursu Nari, Dakka, 9-9-1996.

Muhammad, Gzi Sana Ullah, İslamBarta.com 18-07-2012.

Sarwr, Gulam, Daynik Jugantor,13-12-2003

Uddin M. A. Bahar, Daily İnqilab, Dakka 5-12-1992

You might also like