Professional Documents
Culture Documents
Levent Kolukırık
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
ŞUBAT, 2019
TELİF HAKKI VE TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU
Bu tezin tüm hakları saklıdır. Kaynak göstermek koşuluyla tezin teslim tarihinden itibaren
6 (altı) ay sonra tezden fotokopi çekilebilir.
YAZARIN
Adı : Levent
Soyadı : Kolukırık
Bölümü : Eğitim Bilimleri Ana Bilim Dalı, Eğitim Yönetimi ve Denetimi Bilim Dalı
İmza :
Teslim tarihi :
TEZİN
Türkçe Adı : Okul Yöneticilerinin Kayırmacılık Davranışlarına İlişkin Öğretmen
Algıları (Ankara İli Altındağ İlçesi Örneği)
İngilizce Adı : Teacher Perceptions of the School Administrators’ Nepotistic Behaviours
(The Case of Altındağ District of Ankara Province)
i
ETİK İLKELERE UYGUNLUK FORMU
Tez yazma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyduğumu, yararlandığım tüm kaynakları
kaynak gösterme ilkelerine uygun olarak kaynakçada belirttiğimi, bu bölümler dışındaki
tüm ifadelerin şahsıma ait olduğunu beyan ederim.
ii
JÜRİ ONAY SAYFASI
iii
TEŞEKKÜR
Araştırma konusunu seçerken istek ve ilgi alanımı göz önünde bulunduran, bana her türlü
yardımı ve desteği sunan danışmanım Dr. Ayhan URAL’a teşekkürlerimi sunarım. Yüksek
lisans eğitimim boyunca benden desteklerini esirgemeyen her zaman yanımda olan eşim
Meryem KOLUKIRIK, kızlarım Birsen Nisa ve Miray Elif’ e teşekkür ederim.
iv
OKUL YÖNETİCİLERİNİN KAYIRMACILIK DAVRANIŞLARINA
İLİŞKİN ÖĞRETMEN ALGILARI (ANKARA İLİ ALTINDAĞ İLÇESİ
ÖRNEĞİ)
(Yüksek Lisans Tezi)
Levent Kolukırık
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
Şubat, 2019
ÖZ
Levent Kolukırık
GAZİ UNIVERSITY
GRADUATE SCHOOL OF EDUCATIONAL SCIENCES
February, 2019
ABSTRACT
TEŞEKKÜR ...................................................................................................İV
ÖZ .................................................................................................................... V
ABSTRACT ...................................................................................................Vİ
İÇİNDEKİLER............................................................................................ Vİİ
vii
2.1.1.1. Akraba Kayırmacılığı (Nepotizm) .................................................... 9
2.1.1.2. Eş – Dost Kayırmacılığı (Kronizm) ................................................ 11
2.1.1.2.1. Hemşehricilik .................................................................... 13
2.1.2. Siyasi Kayırmacılık (Partizanlık) ............................................................... 14
2.1.2.1. Patronaj .......................................................................................... 17
2.1.2.2. Klientalizm ...................................................................................... 18
2.1.2.3. Hizmet Kayırmacılığı ...................................................................... 20
2.2. Kayırmacılık Konulu Araştırmalar........................................................................... 21
2.3. Yönetim Süreçleri........................................................................................................ 22
2.3.1. Karar Verme ................................................................................................. 23
2.3.2. Planlama ....................................................................................................... 24
2.3.3. Örgütleme ..................................................................................................... 25
2.3.4. İletişim ........................................................................................................... 25
2.3.5. Koordinasyon ( Eşgüdümleme) ................................................................... 26
2.3.6. Değerlendirme .............................................................................................. 26
2.4. Okul Yönetiminde Kayırmacılık ............................................................................... 27
KAYNAKLAR ............................................................................................... 55
EKLER ........................................................................................................... 62
ix
TABLOLAR LİSTESİ
x
ŞEKİLLER LİSTESİ
Şekil 7. Kayırmacılık davranışlarına ilişkin algılarının sendika üyeliğine göre değişimi .... 45
Şekil 8. Kayırmacılık davranışlarına ilişkin algılarının hizmet süresine göre değişimi ....... 47
xi
SİMGELER VE KISALTMALAR LİSTESİ
xii
BÖLÜM I
GİRİŞ
Kayırmacılık, kamu veya özel kurum işlerini yöneten yetkililerin, kendilerine yakın
hissettiği kişi veya grupları hak etmedikleri durumlarda ve yasalara aykırı şartlarda
koruyup desteklemesi olarak tanımlanabilir (Aktan, 2001, s. 23). Kayırmacılık kamuda
çalışan görevlilerin akrabalık, aile bağları gibi manevi bağlar çerçevesinde kişi veya
gruplara ilgili kamu süreçlerinde ayrıcalıkta bulunmasıdır (Karagöz, 2006, s. 25). Oktay
(1983) kabilecilik olarak adlandırdığı durumu; ortak okullarda bulunmak, hemşeri olmak,
ortak siyasi parti görüşünde olmak gibi bir takım manevi tutumların etik kuralların önüne
geçmesi olarak tanımlamaktadır. Buna göre kabilecilik ile kayırmacılık kavramlarının
ilişkili olduğunu söyleyebiliriz.
Nepotizm olarak karşımıza çıkan kayırmacılık, kamuda görev yapan birinin kendi otorite
ve gücünü kullanarak aile veya akrabalarına, yetkinliklerini değerlendirmeksizin kamu
görevlerinde istihdam imkânı sunması anlamına gelmektedir. Halk arasındaki tabiri ile işe
göre değil, adamına göre iş ayarlanması anlamını taşımaktadır (Boadi, 2007). Nepotizm
1
uygulamalarının sosyal ilişkiler ve güvensizlik boyutuna da etkisi bulunmaktadır.
Akrabalar arasındaki dayanışma, toplumsal yapıda güvensizlik, normsuzluk, anlamsızlık
bağlamında anomiye neden olmaktadır. Ayrıca nepotizm, demokrasi ve sivil toplum
örgütlerinin gelişmesindeki önemli engellerden biridir (Berkman, 2009, s. 155). Schmit ve
Allscheid (1995) çalışanlar üzerinde nepotizmin işi bırakma ve devamsızlık eğilimlerine
neden olduğunu gözlemlemişler, örgüt içerisinde bulunanların adalet inancının azalmasına
neden olduğunu belirtmişlerdir. Yapılan katkı ile ulaşılan sonuç arasında eşitsizlik gören
çalışanlar, adalet inancını kaybederek kendilerini değersiz hissetmektedirler. Bu şartlar
sonucunda meydana gelen güvensizlik iş kapasitesini ve bireyin performansını olumsuz
yönde etkilemektedir. Bu durumda çalışanlar işten uzaklaşmakta ve kendilerini daha
değerli hissedecekleri yeni iş yerleri arayışına girmektedirler.
Kamudaki üst düzey görevlerde yapılan atamaların siyasi parti çıkarları doğrultusunda
olduğu ve bu durumun giderek alt derecedeki görev yerleri içinde uygulanmaya başlandığı
görülmektedir (Tutum, 1976, s. 9). Seçilecek üst düzey yöneticilerde, bürokratlarda aranan
nitelikler liyakatten ziyade güvenilir olma, sır tutabilme ve parti menfaatlerini bütün
değerlerin üstünde tutma durumu olarak görülmektedir (Şen, 1995). Çitçi’nin (1983)
yaptığı araştırma, adam kayırmacılığının yani bireylere eşit olarak uygulama
yapılmamasının kamu bürokrasisinde karşılaşılan yaygın bir durum olduğunu
göstermektedir.
Patronaj kavramına dayalı bir sistemde yönetim kesimi daha çok kendi akraba ve
arkadaşlarını uygun kadrolara yerleştirmektedir. Bu uygulama neticesinde işe uygun ve
liyakat sahibi insanların görevlendirilmediği kadrolar oluşmaktadır (Hamilton, 2002, s.
14). Bu uygulamalara yönelik hukuk süreçleri de ortaya çıkabilmektedir (Sarıbay, 1992).
2
Üst düzey yöneticilik görevinde bulunmuş olan Yanık (2002) bu konu ile ilgili: “Bir seçim
sonucu hükümet değiştiğinde üst düzey yöneticilerde bir tedirginlik oluşur. Yöneticilerin
tahminlerinde, hedeflerinde ve bu durumun neticesinde oluşan tasalar işlerin aksamasına
neden olur ve alt düzeydeki memurları da etkilemeye başlar. Bu durum işlerin
sürüncemede kalmasına neden olabilmektedir.” Bu ifadeler hemen hemen her siyasi
iktidarın değişiminde ortaya çıkan siyasi kayırmacılığın kamu çalışanları üzerindeki yan
etkilerini açıkça ortaya koymaktadır. Güven (1976) ifadesi ile siyasi kayırmacılıkta
yandaşlığın haricinde liyakate de yer verilirken patronajda bu durumu görmek imkansızdır.
Patronaj uygulaması birçok gelişmiş ülkede siyasi partinin geleceğini belirlemede etkili
unsur olmaktan çıkmıştır ancak Türkiye ve bazı gelişmekte olan ülkelerde patronaj siyasi
partinin iktidara gelmesinde en etkin araçlarından biri olarak uygulanmaktadır (Sarıbay,
1992, s. 124).
Seçim sonucunda hükümeti kuran siyasi partilerin en çok oy aldıkları seçim bölgelerine
diğer bölgelere oranla daha çok ödenek ayırma eğiliminde olduğu gözlemlenmektedir.
Türkiye tarihinde bunun birçok örneği bulunmaktadır. Birden çok seçim gören partiler bazı
seçim bölgelerindeki oy eğilimleri nedeniyle bu bölgeleri kendi kaleleri tabiri ile ifade
etmektedir. Aynı bölgede sürekli yüksek oy alan partiler bu bölgelerin haricindeki az oy
aldıkları veya oy alamadıkları bölgeleri iktidara geldikten sonra dışlamışlardır. Bu eylem
zarar vermeye kadar devam edebilmektedir. Bu tip bir harekete hizmet kayırmacılığı
denilmektedir ve bu aleni bir yolsuzluk örneğidir (Key, 1994, s. 16). Himaye ve
Müştericilik/vekillik uygulamaları Türk siyasi partilerinde yandaş ve kadroların arasındaki
3
iletişimin olası durumudur. Klientalizm ve patronaj ile kastedilmek istenen oy karşılığı
değiş tokuş yapılan her türlü ayrıcalık ve devlet kaynağıdır. Klientalizm ve patronaj
uygulamalarının her ikisi de menfaatlere aracılık eden taraflardan birini ön plana
çıkarabilmektedir (Schüler, 2002, s. 99). Kayırmacılık bazı kişi veya grupları hak
etmedikleri halde avantajlı konuma taşıdığı için adalet ilkesine de zarar vermektedir.
Kayırmacılık kapsamı altında bir mevkiye getirilen kişinin gerekli becerilere sahip
olmaması ihtimali, verilecek hizmetin verimini de etkileyecektir. Bu nedenle kayırmacılık
kamunun faydalandığı alanları da olumsuz yönde etkileyebilmektedir (Nadler & Schulman,
2006).
4
1.2. Araştırmanın Amacı
Bu araştırmanın genel amacı, seçilen bazı değişkenlere göre okul yöneticilerinin yönetim
süreçlerindeki kayırmacılık davranışlarına ilişkin öğretmen algıları arasında anlamlı bir
farkın olup olmadığını belirlemektir. Bu genel amaca ulaşmak için aşağıdaki sorulara
cevap aranmıştır:
5
1.5. Araştırmanın Sınırlılıkları
Bu çalışma Ankara ili Altındağ ilçesinde bulunan ortaokullarda görev yapmakta olan
toplam 392 öğretmen ile sınırlandırılmıştır. Çalışmanın yapıldığı ilçe Ankara ili büyükşehir
sınırları içindedir. Bu bakımdan, araştırma sonuçları yalnızca ilgili katılımcı grubuna göre
değerlendirilmiştir.
6
BÖLÜM II
KAVRAMSAL ÇERÇEVE
Kayırmacılık kavramı, “iltimas” kavramı ile anlamdaş olmakla beraber bu kavramın halk
dilinde teleffuz edilen “torpil” ifadesini de karşıladığı söylenebilir (Aktan, 2001, s. 24;
Çınar, 2009, s. 32; Küçükkocaoğlu, 2005, s. 19; Özsemerci, 2003, s. 37; Turgut, 2007, s.
27). Oxford Word Blog (OWB, 2015) kayırmacılığı en genel anlamıyla diğerlerinin
bedelini ödediği kişisel tercih olarak tanımlamaktadır. Türk Dil Kurumu (TDK, 2015)
kayırma fiilinin eş anlamlısı olarak “iltimas” kelimesini vermektedir. Toplum içinde ise
Kayırmacı yaklaşım yakın ilişkililer arasında oluşturulan çarpık bir bağlantı şeklidir.
Aydoğan (2009) kayırmacılığı bir kamu yetkilisinin beraber çalıştığı bir kişiyi yasadışı ve
adaletsizce desteklemesi ve onu koruması ya da herhangi bir gruba veya kişiye mesleki
becerilerine ve performansına bakmadan ayrıcalık tanınması, başka bir deyişle hak
etmeyen bir kişi veya grubun hak etmediği yere gelmesi, hak etmediği parayı kazanması
olarak tanımlamıştır. Oktay (1983) kabilecilik olarak adlandırdığı durumu; ortak okullarda
bulunmak, hemşeri olmak, ortak siyasi parti görüşünde olmak gibi bir takım manevi
tutumların, evrensel kararların önüne geçmesi olarak tanımlamaktadır. Bu yoruma göre
kabilecilik ile kayırmacılık kavramlarının ilişkili olduğunu söyleyebiliriz. Heper (2006)
devlet yapılanmasının belirli bir siyasi kültür oluşumuna neden olduğundan
bahsetmektedir. Bu durumlardan biri “araçsalcılık” başka bir ifade ile “toplumcu
yönelim”dir. Araçsalcılık insan çıkarları doğrultusunda bir topluluğa ait olma hissini
benimsemektedir. Devlete ait kaynakların tanıdıklara sorumluluk duymadan dağıtma
algısının liyakate dayalı bilinçli algının yerine geçtiğinden bahsetmektedir. Kayırmacılık
7
yerine “torpil” kelimesi daha çok kullanılmaktadır. Alan yazın, kayırmacılık için
‘toplumsal bir kanser’ ifadesini kullanmaktadır (Kwon, 2006, s. 1).
Şekil 1’de de görüldüğü üzere kayırmacılık türlerini Aközer (2003) ilgili başlıklar altında
belirtmiştir. Bu araştırmada kayırmacılık iki ana başlık altında incelenmiştir. Bu ana
başlıklar alt başlıkların kapsam ve içeriklerine göre gruplara ayrılmıştır.
8
olarak uygulama yapılmamasının kamu bürokrasisinde karşılaşılan yaygın sorunlardan biri
olduğunu göstermektedir. Adam kayırmacılığı temelde iki farklı kayırmacılık ile karşımıza
çıkmaktadır. Bunlardan birincisi akraba kayırmacılığı (nepotizm) diğeri eş-dost
kayırmacılığı (kronizm)’dır.
Günümüzde gelişmekte olan ülkelerdeki önemli kamusal görev yerlerinde bulunan kişilere
hiyerarşik açıdan bir grafik şablonu ile bakıldığı zaman ortaya çıkan sonuç bir ailenin soy
ağacı gibidir. Bu soyağacının en üstünde başbakan bulunuyorsa onun hemen altında
kardeşi, amcası, kayınbiraderi, damadı ve oğulları bulunmaktadır (Savaş, 1997, s. 13). Bu
bağlamda ailecilik tutumu otoriter bir devlete ve zayıf sivil topluma işaret etmektedir
(Fukuyama, 2000).
9
“Nepotizme Övgü” kitabında Bellow (2003) birçok alanda nepotizmin kurumsallaşmış bir
yapıya sahip olacak kadar yaygın bir şekilde uygulanıldığından bahsetmektedir. Ancak
kitapta nepotizme işletmelerin sürdürülebilirliği açısından bakılmıştır, çalışanlar açısından
değerlendirme yapılmamıştır. İnsanların bir göreve veya bir statüye ulaşmada kendi
emekleri veya yeteneklerini kullanmaktan ziyade akrabalık ilişkileri kullanmaları kendi
açısından bir zafiyet oluştururken işletme açısından da kayırmacılığa olanak sağlayan
örgütlü bir yapının varlığını göstermektedir. Bu tür yapının olduğu, yetenek ve başarının
dikkate alınmadığı işletmelerde başarısızlık ve iş kaybı gibi durumlar çoğunlukla
kaçınılmazdır (Asunakutlu & Avcı, 2010, s. 731). Nepotizm bu açıdan değerlendirildiğinde
bazı aile şirketlerinin kurumsallaşmasında önüne çıkan en büyük engellerden biri olarak
bahsedilmektedir. Bu nedenle nepotizm iş yaşamındaki en önemli sorunlar arasında yer
almaktadır (Özler vd., 2007, s. 438).
10
politikalarının ve uygulamalarının aşırı olması örgütsel başarıyı ve örgütün performansını
sınırlayabilmektedir. Akraba kayırmacılığının yaygın olduğu ülkelerde istihdamda, başarı
ölçüt olarak alınmadığından başarısızlık kaçınılmaz bir hale gelmektedir (İlhan & Erdem,
2010, s. 156). Sadece akraba kayırmacılığı boyutunda değil genel anlamda kayırmacılık
olgusunun sonuçları içerisinde başarısızlık ve verimsizlik dikkati çekmektedir.
11
atama işlemlerinin yapılmasına izin veren bir durum varken kronizmde ikili ilişkiler veya
dostluk ilişkileri iyi bireylerin yetenek gözetmeksizin birbirlerini kayırması ve ataması
durumu bulunmaktadır.
Yakın veya eş-dost kayırmacılığı olarak ifade edilen kayırmacılık türü ikili ilişkilere göre
şekillenmektedir ve Türkiye’de sadece kamu alanlarında incelenmektedir. Batı
literatüründe çok daha büyük boyutlara ulaştığı gözlemlenmiştir. Batıda “Crony
Capitalism” çok daha tehlikeli sonuçlara yani büyük holdinglerin milyar dolarlık veya
euroluk şirketlerin çökmesine neden olabilecek kadar ileri boyutlara gitmektedir (Darman,
2004). Eş-dost kapitalizmi şeklinde Türkçeye uyarlayabileceğimiz “Crony Capitalism”
başka tür meritokrasiye bağlı kapitalizmin uygulandığını ifade etmektedir. Bu durumu
başka bir ifade ile yolsuzluk olarak adlandırabiliriz. Temelini oluşturan en önemli etken
karşılıklı çıkarlardır. Asya’daki örnekleri arasında Japonya’da bulunan “zaibatsular” (para
holdingleri) ve Kore’de bulunan “chaeboller” gösterilmektedir. Asya’daki örnekleri kısaca
tanımlayacak olursak bir bankayla dayanışma içerisinde bulunan şirketlerin neden olduğu
ticari dayanışma içerisindeki gruplardır. Bu ticari grupların temel etkeni karşılıklı
güvendir. Ancak “Zaibatsu”da aile bağları gözlemlenirken “chaebol”da bu durum
aranmamaktadır. Mitsubishi, Samsung, Mitsui, “chaebol”a örnek teşkil etmektedir (Kang,
2002, s.191). Kronizmin yakın arkadaşların saadet çemberi içerne alınmak istendiği ve iş
alımları ile ihalelerde bizim oğlan ve sen ben zihniyeti çerçevesinde uygulandığı
gözlemlenmektedir (Karakaş & Çiçek, 2009, s. 52). Nepotizmin haricinde sen ben ilişkisi
akrabalık ilişkisini kastetmemektedir. Bu durum sonucunda sıkça karşılaşılan “hemşeri
kayırmacılığı” kronizmin bir alt dalı olarak değerlendirilmektedir (Aytaç, 2010, s. 102;
Özsemerci, 2002, s. 29; Savaş, 1997, s. 13).
12
2.1.1.2.1. Hemşehricilik
Aynı şehirli olan kişiler arasında ortaya çıkan dayanışmaya hemşehricilik denilmektedir.
Türk Dil Kurumu sözlüğüne bakıldığında “hemşehri” memleketli, aynı ilden olan kişiler
anlamına gelmektedir. Karpat (2003) bu durumu sadece aynı ilden olanları değil, aynı
coğrafi bölgeden olan kişileri de hemşehri olarak tanımlanmaktadır.
Kendi memleketinden daha uzak bölgelere göç eden kişiler için aile bireylerinden sonra
kendilerine referans olabilecek kişiler hemşehrileridir (Özkiraz & Acungil, 2012, s. 253).
Hemşehri tanımını kullanan kişiler memleketleri dışında bulunmaktadırlar (Aytaç, 2010).
Hemşehri olan kişiler arasındaki etkileşim; cenaze, düğün ve borç verme gibi konularda
yardımlaşma olarak sürmektedir. Bu durumlarda temel etken yabancıyı sokmamak
prensibine dayalıdır (Özsemerci, 2002). Ulusal vatandaşlığın çözüm üretemediği
durumlarda hemşehricilik yardıma koşmaktadır. Bu gibi yardımlaşmaların sonucunda
ortaya çıkan hemşehricilik ilişkilerindeki bağ kayırmacılık olarak algılanmaktadır (Köse,
2008, s. 230). Hemşehrilerin arasındaki ilişkiye siyasi ve halkın devlete ulaşmak için
kurduğu ilişki anlamında bakılırsa temel bir kayırmacılık söz konusu olmaktadır. Çünkü
kişinin devlet kademelerine, meclise ve hükümete, siyasi partilere ulaşmada ve bu
iletişimdeki üst düzey yönetim kademeleriyle bağlantı kurmada bir hemşehrinin bulunması
kişiyi olumlu yönde etkilemektedir. Şahsen karşılaşılan sorunlarda iktidar sahibi olan
hemşehrinin yapacağı yardım ve kararlar ile başkasını etkilemesi eşitliğe engel olmaktadır
(Kurtoğlu, 2005, s. 54). Yani, hemşehricilik de diğer kayırmacılık uygulamalarında olduğu
gibi araçsal bir nitelik kazanmaya neden olmaktadır.
Siyasi partiler seçimi kazandıktan sonra kamu kuruluşlarında görev yapan bürokratların
yerlerini ve statülerini değiştirmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta bürokraside
devamlılık özelliğine dikkat edilmesi gerektiğidir. Politik değişimler hizmetlerin etkin
olarak yürütülmesine ve devlet işlerindeki sürekliliğe etki ederek ekonomik gelişime de
engel oluşturabilmektedir (Dubetsky, 1976). Kamunun partizanlaşmasına neden olan bu
durum yolsuzlukları ortaya çıkarmaktadır. Kamuda çalışanlarına tarafsızlığı sağlamak için
siyasi kuruluşlara üye olma seçim kampanyalarına katılma, siyasi düşünce ve yapıyla
mecmua bastırma, memurluk sayesinde ulaşabildikleri bilgileri siyaset amacıyla sızdırma
gibi birtakım alanlarda yasaklamalar ve kısıtlamalar kanunlaştırılmış olsa da bu yasakların
yaptırımlarının tam anlamıyla uygulanmadığı görülmektedir (Kartal & Demirhan, 2009, s.
169).
Günümüzde özellikle üst düzey kamu görevlerinde yapılan atamaların siyasi parti çıkarları
doğrultusunda olduğu ve giderek alt derecedeki görev yerleri içinde uygulanmaya
başlandığı görülmektedir. Bu durumun sonucunda kamu yönetiminde bir görev dağılımı ve
paylaşımına gidildiği gözlemlenmektedir (Tutum, 1976, s. 9). Bu gibi durumların
neticesinde seçilecek üst düzey yöneticilerde, bürokratlarda ve siyasi iktidarlarda aranan
14
nitelikler liyakatten uzaklaşmaktadır. Güvenilir olmaları, sır tutabilmeleri ve parti
menfaatlerini bütün değerlerin üstünde tutmaları aranır özellikler olarak karşımıza
çıkmaktadır (Şen, 1995).
Siyasi süreçte partilerin iktidara geldikten sonra kamuda görev yapan üst düzey yönetici ve
bürokratları görevden alarak bu görev yerlerine ideoloji, yandaşlık ve nepotizm gibi
ölçütler ile yeni kişileri atamaları yaygın bir durum olarak gözlemlenmektedir (Özsemerci,
2002, s. 30). Köse (2008) yaptığı araştırmada çalışanların işverenleri tarafından
cezalandırıldığı, terfi alamadığı ve işten çıkarıldığı durumların arasında siyasi görüş
farklılıklarının neden olduğu durumlarında oldukça yüksek oranda olduğunu belirtmiştir.
Türkiye’de uygulanmakta olan genel kural devlette görev yapan memurun siyasetle
uğraşmayacağıdır. Bu tanımdan devlette görev yapan memurların aktif olarak siyasette
bulunmayacağı yetki ve görevlerini siyasi inanç ve görüşleri doğrultusunda
kullanmayacağı ve halk arasında bu gibi durumlar ile ayrım yapmayacağı kastedilmiştir.
Buna rağmen bürokratlar ile siyasetçilerin ilişkisi önlenememekte ve her iki tarafta
birbirini kullanmaya devam etmektedir. Bu durum hiyerarşiye de neden olmaktadır. Bazı
durumlarda ise üst düzey yöneticilerin altında çalışan memurların kurduğu siyasi bağlar
nedeni ile otorite kaybı yaşanmaya başlanmıştır (Meriç, 1974).
Seçim sonucunda işbaşı yapan siyasi partiler seçmene verilen vaatler ve kendi programları
doğrultusunda bakanların bile görevlerine müdahale ederler. Bu nedenle her bakan
partisinin öngördüğü yolda yürümekle yükümlüdür. Bakanlar gerektiğinde hiyerarşide üst
düzey kadrolara partisinin görüşlerine ve inancına uygun kişilerin atamasını yapabilmekte
ve bu kadrolara gelen kişilerin siyasi kararlarda ve stratejik müdahalelerde etkisi yüksek
olabilmektedir. İktidarların değişken olmasına rağmen bürokrasinin kalıcı olması
gerekirken bu tür uygulamalar iktidar değişikliklerinde tepkilerin oluşmasına neden
olmaktadır (Ardanıç & Ergun, 1980, s. 4).
Mevcut iktidar, yönetim bazlı geniş miktarda partizanca atamaların yapılma olanağına imkân
verilirse, siyasi erkin yer değiştirmesi prensibi tehlikeye atılmış olur. İktidarın yönetsel
durumları daha sonra gelecek olan siyasi başka bir iktidar için elverişsiz hale gelecek düzeyde
15
siyasi amaçları doğrultusunda kullanması ve liyakat kavramını bürokraside uygulamayarak
bunun yerine patronaj uygulamalarına geçmesi doğru bir uygulama değildir (Marx, 1967, s. 74;
Tutum, 1976, s. 10).
Eryılmaz (2010)’a göre birey, kişiliğini geliştirme, çıkarını koruma, kendini anlatabilme,
kendini kabul ettirebilme gibi nedenlerle siyasi katılım da bulunur. Güran (2004) ilgili
konuyu kendi konferansında şu şekilde dile getirmiştir:
Siyasi partinin iktidar olmasından sonra bürokrasideki yönetimsel kadroda yapılan değiştirme
anlayışı, esasında bir taşla bir kaç kuş vurmaktır. Açıkçası hem seçmenlerini ödüllendiriyorsun;
hem de kendi partizanlarını yönetim kadrolarına taşıyorsun ve böylelikle bürokrasiyi kendi
emrinde ve yönünde kontrolüne alıyorsun. Bu durumun neticesinde de verdiklerin sonucunda
da partizanların uygun hizmet sunmalarını ve bağlılıklarını teminat altına alabiliyorsun. Ortaya
çıkan durumda siyasi iktidarını, yanlı, partili, yönetsel iktidar ile kuvvetlendirebiliyorsun.
Siyasi süreçler daha çok yüksek mevkilere atamalarda kendini göstermektedir. Bürokratın
apolitik olması imkânsızdır (Kurtoğlu, 2012, s. 156). Çünkü kamu yönetimindeki üst
kademelerde görev yapan yöneticiler, farklı kamu kurumlarıyla ve yasama kurumlarıyla
ilişki içerisinde olup akilane biçimde süreçleri yönetmekle yükümlü oldukları için siyaset
ile yönetim arasında bir ayrım olduğunu söylemek mümkün değildir (Özsemerci, 2002, s.
26). Aynı zamanda ülkemizin gündeminde olan, Ülker (1995) kamu yönetiminde reform
tasarısı olarak belirtilen “parti bürokratlığı” kavramı gibi yeniden bir uyarlama sürecine
girilme isteği durumu kalıcı hale getirebilir. “Parti bürokratlığı” ile genel müdür genel
müdür yardımcısı, müsteşar ve müsteşar yardımcılarının bakanlarla birlikte gelip gitmeleri
öngörülmektedir. Üst düzey yöneticilik görevinde bulunmuş olan Yanık (2002) “Bir seçim
sonucu hükümet değiştiğinde üst düzey yöneticilerde bir tedirginlik oluşur. Yöneticilerin
tahminlerinde, hedeflerinde ve bu durumun neticesinde oluşan tasalar neticesinde işler
aksamaya başlar ve süreç alt düzeydeki memurları da etkiler. Bu durum işlerin
sürüncemede kalmasına neden olabilmektedir.” Bu ifadeleri ile hemen hemen her siyasi
iktidarın değişiminde ortaya çıkan siyasi kayırmacılığın kamu çalışanları üzerindeki yan
etkilerini açıkça ortaya koymaktadır.
Güran (2004) konu ile ilgili konferansında “siyasetçiler kadroları ile gelir, kadroları ile
gider” cümlesini ele almıştır. Şimdi “kadroları ile gelir, kadroları ile gider” dediğiniz
zaman, dünyanın her yerinde tek bir sonuç çıkıyor: Yönetim kadrolarını, daha bilinen
sözcükle bürokrasiyi siyasileştiriyorsunuz, daha doğru kelime ile partilileştiriyorsunuz.
Bakan, müsteşarı değiştiriyor; müsteşar çalışamıyorum diyor ve müsteşar yardımcıları
değişiyor; bu defa da yardımcılar, genel müdürle çalışamıyorum, diyor vs... Peki genel
müdür değişsin. Bu sona doğru odacı, çaycı, hademe düzeyine iniyor.” şeklinde yorum
yapmıştır. Seçim sonunda değişen iktidarın siyasetine uygun memurlarla çalışmak, kilit
16
mevkilerdeki personelin, siyasi kadro ile aynı felsefeyi paylaşması, siyasi lüzum,
“ekibimizle çalışırız” şeklinde uygulanmaktadır (Güran, 2002, s. 299). Bu ifadelerden
kayırmacılığın ne denli kanıksandığını ve doğal karşılandığını görmek mümkündür.
Türkiye’de yapılan uygulama ele alındığında üst düzey yöneticilerin görevlerinden alınma
şekillerinde tam bir sistemsizlik bulunmaktadır (Meriç, 1974, s. 75). Bu yüzden
Türkiye’deki partilerin tam anlamıyla menfaati oluşturan ve bu menfaati kendi
doğrultusunda dağıtan kuruluşlar olarak çalıştığı öngörülmektedir (Yanık, 2002, s. 161).
Türk kamu yönetiminin tüm kurumları siyasileşme problemi ile karşılaşmak zorundadır
(Yılmaz & Kılavuz, 2002, s. 27). Bu nedenle bütün siyasi iktidarlar yönetimde
siyasileşmeyi kolay hale getirmek için yeni makam ve kadrolar oluşturmaktadır. Devlet
memurluğunda bir güvence olan personeli görevden atamamak sadece kamu
yöneticilerinin atılması durumu söz konusu olduğundan bu birimlere uygun çok sayıda
atamanın gerçekleşmesi ve hakların korunarak uygulanması söz konusudur. Genellikle
müşavirlik, merkez valiliği, müfettişlik, uzmanlık gibi statüler istenmeyen kişilerin
beklemeye alındıkları yerlerdir (Eryılmaz, 2010, s. 253; Yılmaz & Kılavuz, 2002, s. 20).
Siyasi istikrarsızlıklardan dolayı değişen her iktidar bürokrasi kademelerinin hepsinde
keyfi atama ve uygulamalar ile yönetsel durumlara geçmektedir. Bu gibi durumlar
onarılması güç sorunlara neden olabilmektedir (Ülker, 1995, s. 192). Bu durum toplum
tarafından bilinmekte ve ne yazık ki duruma karşı büyük bir tepki bulunmamaktadır.
2.1.2.1. Patronaj
Siyaset süreci içerisinde siyasi partilerin iktidarı aldıktan sonra kamu kurumlarının
çalışanları arasındaki üst düzey bürokratları görevlerinden almaları ve bu görev yerlerine
ideoloji, siyasi yandaşlık, nepotizm gibi temel faktörlerin baz alınması ile başka kişilerin
atanması yaygın bir durum oluşturmaktadır. Patronaj taraflar arasında şahsi ilişkiler ile
oluşan otorite gibi bir bağa dayanmayan karşılıklı sosyal bir ilişki olarak da
tanımlanabilmektedir. Aynı zamanda bu ilişkide iki tarafın eşit olmadığından bahsetmek
söz konusudur. Bu eşitsizliği açıklayacak olursak refah düzeyi, statü farkı ve iktidar gibi
durumlardan kaynaklanmaktadır. Patronaj kavramının en modern hali ile gözlemleneni
parti patronajıdır. Siyasi partizanların desteklerini hareketlendirebilmek için yandaşlarına
belirli destek ve çeşitli hizmetler sunduğu bir yapıdır (Sarıbay, 1992, s. 123). Bu gibi
uygulamalar gerçekleştirilirken liyakat kavramının önemsenmediği bilinmelidir. Güven
(1976) ifadesi ile siyasi kayırmacılıkta yandaşlığın haricinde liyakate de yer verilirken
17
patronajda bu durumu görmek imkansızdır. Bu durumun literatürdeki tanımı “patronaj”dır
(Özsemerci, 2002, s. 30). Patronaj kavramına karşılık olarak kullanılmakta olan “Bosism”
sözcüğü Türkiye’de kamu kurum ve kuruluşlarında üst düzey bürokratların, günlük
konuşma dilinde müsteşar veya bakanlar için patron sözcüğünü kullanması, “Boss”
sözcüğünün Türkçedeki karşılığı olan patron sözcüğünden kaynaklanmaktadır (Aykaç,
1990, s. 100).
Patronaj kavramına dayalı bir sistemde yönetim grubu daha çok kendi akraba ve
arkadaşlarını ilgili pozisyonlara yerleştirerek buna uygun bir politika gözetmektedir. Ancak
bu uygulama neticesinde işe uygun ve liyakat sahibi insanların görevlendirilmediği
sistemler oluşabilmektedir (Hamilton, 2002, s. 14). Bu durumun daha temel sorunlarından
biri de düzenleyici hukuk süreçlerinin ortaya çıkmasıdır (Sarıbay, 1992). Antipatronaj
kavramına dayalı bir sistemde üst düzey boş kadroların ilanı yapılmalı ve talep edebilecek
her kesimden insanın işe başvurabilmesinin önü açılmalıdır. Bu durum neticesinde işe
alınan personelin alım gerekçesi ilan edilmelidir. Böyle yapılırsa kamu çalışanları siyasi
liderlere karşı sorumluluk bilincinde olur ve gerekli manada kaliteli hizmetin verilip
verilmediği konusunda sorgulama yapılabilir (Hamilton, 2002, s. 6). Böyle durumlarda
liyakat kuralları ön planda tutulmalıdır. Fakat patronajda bu durumun tersine siyasi
otoritenin menfaatleri yönünde uygulamalar yapılmaktadır. Patronaj uygulaması birçok
gelişmiş ülkede siyasi partinin geleceğini belirlemede etkili unsur olmaktan çıkmıştır ancak
Türkiye ve bazı gelişmekte olan ülkelerde patronaj siyasi partinin iktidara gelmesinde en
etkin araçlarından birisi olarak uygulanmaktadır (Sarıbay, 1992, s. 124).
2.1.2.2. Klientalizm
18
doğusunda etkili olan kişilerin (dini, aşiret lideri, büyük toprak sahipleri vb.) siyasi
platformlarda oy alabilmek için ilgili seçmenlere toplu veya bireysel olarak avantajlar
sundukları gözlemlenmiştir (Sayarı, 2011, s. 83). Devlet bünyesinde bulunma, kamudan
destek alma ve bu durumların getirisi olan riskten uzak güvene dayalı bir hayatı yaşama
anlayışının gelişmesi gibi kliental tutumların ortaya çıktığı toplumsal yaklaşımlar
içerisinde akrabalık ve dostluk gibi bağlarda yatay bağlılıklar önemli rol olmaktadır (İlhan
& Erdem, 2010, s. 76). Klientalist uygulamaların gerçekleştirilmesinde adam
kayırmacılığının uygulandığı söylenebilir.
Klientalizm her kültürlerde farklı şekillerde karşımıza çıksa da genel olarak şu özellikleri
taşımaktadır (Brinkerhoff & Goldsmith, 2002, s. 3).
Eşit güce ve statüye sahip olmayan kişiler arasındaki ilişkiyi içerir.
Karşılıklılık ilkesine dayanmaktadır.
Toplumsal veya hukuk kuralları katı olmayan toplumlarda görülmektedir.
19
olarak isimlendirmiştir. Weber (1978) tanımına göre yasal yönetime karşı bu tip
yönetimler bürokratik örgütler içerisindeki otoritenin dağılması sonucunda yerelleşmiştir.
Buradan anlaşılacağı üzere korunması gereken otoritenin yasal süreçlere müdahalesi veya
şeffaflığı ve bu durumlarda sorgulanabilir olması en önemli etkenler arasındadır.
Kamu gücünün kötüye kullanılmasının bir diğer türü olan hizmet kayırmacılığı, kamu
görevinde bulunan personelin kendi yakınlarını yasalara aykırı ve haksız yere kollaması
şeklinde tanımlanabilir (Andvig vd., 2001, s. 10; Benk & Karakurt, 2010, s. 135).
Genellikle hizmet kayırmacılığı, seçim dönemlerinde yani seçimlerden önce ve sonra
açıkça görülmektedir (Eker, 1994, s. 87). Hizmet kayırmacılığının ortaya çıkması aslında
bireylerin yapısal özelliklerinde meydana gelmektedir. İnsan doğası gereği yakınlarına
karşı korumacı eğilimindedir. Söz konusu akrabaları aileleri ve çocukları olduğunda genel
olarak objektiflik yitirilmektedir (Andvig vd., 2001, s. 10). Seçim sonucunda hükümeti
kuran siyasi partiler en çok oy aldıkları seçim bölgelerine diğer bölgelere oranla daha çok
ödenek ayırma eğilimine girmektedir. Türkiye tarihinde de bunun birçok örneği
gözlemlenmiştir. Birden çok seçim gören partiler bazı seçim bölgelerindeki oy eğilimleri
nedeniyle bu bölgeleri kendi kaleleri tabiri ile ifade etme yoluna gitmiştir. Birkaç seçim
boyunca aynı bölgede sürekli yüksek oy alan partiler bu bölgelerin haricindeki az oy
aldıkları veya oy alamadıkları bölgeleri iktidara geldikten sonra dışlamışlardır. Bu eylem
zarar vermeye kadar devam edebilmektedir. Bu tip hareketlere hizmet kayırmacılığı
denilmektedir ve bu aleni bir yolsuzluk örneğidir (Key, 1994, s. 16). Siyasi parti liderleri
veya başbakanların daha önce oy alamadığı bölgeleri göz ardı ederek bir sonraki
seçimlerde yerini koruyabilmek için yüksek oy aldığı bölgelere yatırım yapması ve ödenek
ayırması sıkça karşılaşılan bir politik yozlaşmanın sonucudur (Aktan, 1992).
Hizmet kayırmacılık bir başka ifade ile siyasi partinin iktidardayken bir sonraki seçimlerde
var olan mevcut durumunu koruyabilmesi ve oylarını maksimize edebilmesi için bir önceki
seçimlerde başarılı olduğu bölgelere devlet kaynaklarından yatırım yaparak diğer bölgeleri
göz ardı etmesidir (Özsemerci, 2002, s. 29). Bu tür kayırma uygulamalarında kamu
kaynaklarının kullanımında ihtiyaçlar dikkate alınmaz ve hizmetler siyasi iktidarın
menfaatleri doğrultusunda yapılır.
20
2.2. Kayırmacılık Konulu Araştırmalar
Özkanan’nın (2013) ‘Yönetimde Kayırmacı Uygulamalar Üzerine Nitel Bir Çalışma’ adlı
doktora tezine göre kamuda terfi işlemleri sırasında kayırmacılığa çokça başvurulduğu
hemşehricilik ve nepotizmin azaldığı fakat siyasi kayırmacılığın arttığı sonuçlarına
varılmıştır. Kamuda sıkça görülen bir başka kayırmacılığın ise dini referanslı olduğu
görülmüştür. Hiyerokratik kayırmacılık adı verilen bu kayırmacılığın genel itibari ile
kişiler üzerinde dışlanma, kuruma yabancılaşma, motivasyonsuzluk gibi etkileri olduğu
tespit edilmiştir. Solmaz (2014) Örgütlerde Kayırmacılığın Örgütsel Adalet Algılaması
Üzerindeki Etkisi adlı yüksek lisans tezinde kayırmacılığın örgütsel adalet algılamasını
olumsuz yönde etkilediği sonucuna ulaşmıştır.
Adalet ve örgütsel adalet kavramları yerli ve yabancı literatürde pek çok kavramla birlikte
incelenmiştir. Büte (2011) tarafından yapılan ‘Kayırmacılığın Çalışanlar Üzerine Etkileri
İle İnsan Kaynakları Uygulamaları İlişkisi: Türk Kamu Bankalarına Yönelik Bir
Araştırma’ adlı çalışmada kayırmacı uygulamaların örgütsel bağlılık ve işten ayrılma niyeti
üzerinde olumsuz etki yaptığı sonucuna ulaşılmıştır. Polat ve Kazak (2014) tarafından
yapılan ‘Okul Yöneticilerinin Kayırmacı Tutum ve Davranışları ile Öğretmenlerin
Örgütsel Adalet Algıları Arasındaki İlişki’ adlı çalışmada okul yöneticilerinin kayırmacı
21
tutum ve davranışları ile öğretmenlerin örgütsel adaletin alt boyutları olan dağıtımsal
adalet, işlemsel adalet ve etkileşimsel adalet algıları arasında anlamlı ve olumsuz bir
ilişkinin var olduğu, kayırmacılığın örgütsel adaletin alt boyutları olan dağıtımsal adalet,
işlemsel adalet ve etkileşimsel adaleti anlamlı bir şekilde etkilediği görülmüştür. Benzer bir
sonuç Arslaner ve Erol (2014) tarafından yapılan ‘Konaklama İşletmelerinde Nepotizm ve
Örgütsel Adalet Algısı Üzerine Bir Araştırma’ adlı çalışmada da elde edilmiştir. Nepotizm
ve örgütsel adalet algısı arasında anlamlı ve olumsuz bir ilişki tespit edilen bu çalışmada,
nepotizm uygulamaları ile yeteneksiz kişilerin işe alınmasının, çalışanlara taraflı muamele
yapılmasının ve haksız terfilerin olmasının diğer çalışanlar üzerinde olumsuz etki yaptığı
ve adalet algılama düzeylerinde azalmaya neden olduğu tespit edilmiştir.
Ramay (2012) tarafından yapılan, ‘Impact Of Favoritism, Nepotism And Cronyism on Job
Satisfaction a Study From Public Sector of Pakistan’ adlı çalışmada kayırmacılık ve iş
tatmini arasında olumlu bir ilişki tespit edilmiştir. Ramay bu bulguyu Pakistan’da
kayırmacılığın kabul görmesi ve tasvip edilmesi ile açıklamaktadır ve Pakistan’da kültürel
bağların etkisinin değişmesi durumunda, bu sonucun yönünün de büyük etkide
değişeceğini ileri sürmüştür. Coco ve Lagravinese (2014) kayırmacılığın eğitim
performansı üzerindeki etkilerini araştırdıkları çalışmalarında, genel anlamda
kayırmacılığın eğitimin maliyetini arttırdığı, öğretmen alımı, terfii ve ödüller sistemini
bozduğunu belirtmiş ve kayırmacılığın en temel sonucunun, işgörenin öğrenme isteğini
yok etmek olduğunu vurgulamışlardır. Alawamlah (2013) tarafından yapılan ‘The Effect of
Favoritism on the Discretionary Power of Administration in Selecting and Appointing
Public Servants: A Case Study of Jordanian Government Administration’ adlı çalışmada
kayırmacılığın kurum üzerinde olumsuz etkilere neden olduğu ve hukuki boşlukların
kayırmacılığa neden olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
22
2003). Bursalıoğlu (2008) yönetim sürecinin eylemlerini planlama, örgütleme, kadrolama,
yöneltme, koordine etme, raporlama ve bütçeleme olarak adlandırmıştır. Akçadağ (2012)
yönetim süreçlerini; planlama, örgütleme, iletişim, koordinasyon, (güdüleme–eşgüdüleme)
etkileme, değerlendirme şeklinde sıralamıştır. Yönetim süreçlerini oluşturan eylemlerin
birtakım farklılıklar olmasına rağmen genel olarak benzerlik gösterdiği görülmektedir. Her
bir sürecin farklı özellikler göstermesine rağmen örgütün devamının sağlanması için
hepsinin bir bütün olarak değerlendirilmesi daha doğru olacaktır. Bir örgütün amaçlarını
yerine getirebilmesi için öncelikle amacının ne olduğuna karar vermesi gerekir. Alınan
kararlar örgütün devamını sağlayacaktır. Bu kararlar sonucunda amaca ulaşmak için
planlama yapılmalıdır. Örgüt üyeleri birbirleriyle iletişim kurmalı ki alınan kararlar ve
yapılan plan sağlıklı bir şekilde uygulanabilsin. İyi bir koordinasyon (eşgüdümleme) insan
gücünü harekete geçirmek ve uyumlu olmalarını sağlamak için yöneticinin önemli
görevlerinden biridir. Objektif bir değerlendirmeye her sürecin sonunda ihtiyaç vardır.
Örgüt süreçlerinden ilki olan karar verme eylemi diğer eylemlerin odak noktasıdır.
Örgütün hayatını devam ettirebilmesi için doğru kararlar vermesi gerekir. Örgütte
olabilecek çatışmaları önlemek, yeri geldiğinde değişiklikler yapabilmek için alternatifler
içinden en uygun olan kararın verilmesi sürecin sağlıklı başlaması açısından önem arz
etmektedir. Verilen doğru kararlar örgütün devamını sağlayacak, diğer süreçlerin sağlıklı
bir biçimde yürümesinin yolunu açacaktır.
İlk önce var olan problem tam olarak anlaşılmalı, problemle ilgili detaylı bilgiler elde
edilmelidir. Problemin niteliği her yönüyle araştırılmalı ve ayrıntılı bilgi toplanmalıdır.
Yazılı ve yazısız tüm veriler toplanmalı ki karar vermenin temeli sağlam atılabilsin
23
(Akçadağ, 2012). Verilerin bir araya getirilerek gruplara ayrılması bazılarının ayıklanması
doğru bir yöntemle yapılmalıdır. Oluşturulan grupların her biri çözüme ulaştırması yönüyle
ayrı ayrı ele alınmalı ve yorumlanmalıdır (Bursalıoğlu, 2008). Alternatif tüm çözüm yolları
belirlenmeli, bu çözüm yollarından en doğru olanına karar verilmelidir. Karar verilen
çözüm yolu uygulanarak sürecin değerlendirilmesi yapılmalıdır.
2.3.2. Planlama
Madde ve insan gücünü verimli şekilde kullanmaya planlama denir (Bursalıoğlu, 2013).
Amaçlarda belirlenen hedeflere ulaşmak için izlenen yolun belirlendiği süreçtir. Diğer
süreçlerde yapılacak eylemler planlama sürecinde belirlenir. Bunun için planlama
sürecinde örgütün amaçlarını ve kişinin ihtiyaçlarını iyi bir şekilde planlamak gerekir.
Taymaz’a (2003) göre planlama sürecinde şu aşamalar bulunmaktadır:
Durum belirlenmeli,
Hedefler belirlenmeli,
Kaynaklar bulunmalı,
Farklı uygulama alternatifleri bulunmalı,
Uygulama yöntemi kararlaştırılmalı,
Plan yapılmalı,
Örgüt üyelerinin görüşleri dinlenmeli,
İyileştirme yapılarak kontroller yapılmalı,
24
2.3.3. Örgütleme
Okulda işlerin daha düzenli yapılması için öğrenci işlerine, personel işlerine, bütçe
yönetimine vb. farklı kişilerin bakması işlevsel örgütleme olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yönetim süreçlerinin( karar verme, planlama, örgütleme, iletişim, koordinasyon,
değerlendirme) örgütte oluşturulmasına süreçsel örgütleme denilmektedir. Eğitim
fakültelerinin Türkçe, matematik, tarih vb. ayrı bölümlere ayrılmasına amaçsal örgütleme
adı verilmektedir. Destekli amaçsal örgütlemeler ise hem ayrı bölümlerin hem de yönetsel
bölümlerin (öğrenci hizmetleri, personel hizmetleri vb.) birlikte olduğu örgütlerdir
(Akçadağ, 2012).
2.3.4. İletişim
Okullarda iletişimi okul yöneticileri başlatır (Bursalıoğlu, 2013). Bazı yöneticiler otoriter
davranarak astların dönüt vermesini engelleyebilir. Yöneticiler ne kadar demokratik ve
yapıcı olursa iletişimin başarısı o kadar artar.
2.3.6. Değerlendirme
27
etkilerini araştırdıkları çalışmalarında, genel anlamda kayırmacılığın eğitimin maliyetini
arttırdığı, öğretmen alımı, terfii ve ödüller sistemini bozduğunu belirtmiş ve
kayırmacılığın en temel sonucunun, işgörenin öğrenme isteğini yok etmek olduğunu
vurgulamışlardır.
28
BÖLÜM III
YÖNTEM
Bu bölümde; araştırmanın modeli, çalışma grubu, veri toplama aracı, verilerin toplanması
ve verilerin analizine ilişkin bilgilere yer verilmiştir.
Değişkenler Grup n %
Erkek 117 29,8
Cinsiyet Kadın 275 70,2
Total 392 100
1-5 yıl 85 21,7
6-10 yıl 89 22,7
11-15 yıl 89 22,7
Hizmet Süresi
16-20 yıl 53 13,5
21 yıl ve üzeri 76 19,4
Total 392 100
Evet 244 62,2
Sendika Üyeliği Hayır 148 37,8
Total 392 100
Ortaokul 336 85,7
Okul türü
İmam Hatip 56 14,3
Total 392 100
Tablo 1’deki veriler doğrultusunda hazırlanan şekiller takip eden sayfalarda detayları ile
paylaşılmıştır. Bu şekiller üzerinden verilerin yorumlanması yapılmıştır.
30
Erkek Kadın
30%
70%
1-5 yıl 6-10 yıl 11-15 yıl 16-20 yıl 21 yıl ve üzeri
19% 22%
13%
23%
23%
Şekil 3’de görüldüğü üzere hizmet süresine göre dağılım incelendiğinde, 1-5 yıl hizmeti
olanların oranı %21,7, 6-10 yıl hizmeti olanların oranı %22,7, 11-15 yıl hizmeti olanların
oranı %22,7’dir. 16-20 yıl hizmeti olanların oranı %13,5 iken 21 yıl ve üzeri hizmet süresi
olanların oranı %19,4’tür.
31
Evet Hayır
38%
62%
Şekil 4’te görüldüğü üzere sendika üyelik durumu incelendiğinde ise katılımcıların
%62,2’sinin sendika üyeliği bulunurken, %37,8’inin sendika üyeliği bulunmamaktadır.
14%
86%
Şekil 5’te görüldüğü üzere okul türüne göre dağılım incelendiğinde, katılımcıların
%85,7’sinin ortaokulda, %14,3’ünün ise imam hatip ortaokulunda görev yaptığı
görülmektedir.
32
3.3. Veri Toplama Aracı
Bu araştırmada, veri toplama aracı olarak, Erdem ve Meriç (2011) tarafından geliştirilen
“Okul Yönetiminde Kayırmacılık Ölçeği” kullanılmıştır. Anket, iki bölümden
oluşmaktadır. Anketin birinci bölümde katılımcıların demografik özellikleri (cinsiyet,
hizmet süresi, sendika üyeliği ve görev yapılan okul türü) ile ilgili bilgiler bulunmaktadır.
İkinci bölümde ise okul yöneticilerinin kayırmacılık yapma olasılığı bulunan davranışlarını
belirten sorular yer almaktadır.
33
Tablo 2
Okul Yöneticilerinin Kayırmacılık Davranışlarına Yönelik Öğretmen Algıları Ölçek ve Alt
Ölçeklerinin Chronbach’s Alpha Katsayıları
Madde
Ölçek/Alt Ölçekler Cronbach’s Alpha
Sayısı
Planlama 4 0,832
Örgütleme 7 0,789
Koordinasyon 5 0,763
Değerlendirme 9 0,851
Genel Kayırmacılık Davranışı Algısı 25 0,805
34
BÖLÜM IV
BULGULAR VE YORUM
Kayırmacılık ölçeğinin ikinci bölümü dört alt boyuttan oluşmaktadır. Bunlar sırası ile
Planlama, Örgütleme, Koordinasyon ve Değerlendirmedir. Aşağıda dört ana başlık altında
bu alt boyutların analiz sonuçları verilerek bu sonuçlara göre yorumları yapılmıştır.
Sonraki dört ana başlık altında cinsiyet, sendika üyeliği, hizmet süresi ve okul türüne göre
kayırmacılık davranışlarına ilişkin algıların analizleri verilmiştir.
35
nadiren seçenekleri ile, %62,0’ı “sınıf dağıtımının planlanmasında ne sıklıkta kayırmacılık
yapıldığını düşünüyorsunuz?” (x̄=2,0) sorusuna hiçbir zaman ve nadiren seçenekleri ile ve
%65,1’i ise “ders dağıtımının planlanmasında ne sıklıkta kayırmacılık yapıldığını
düşünüyorsunuz?” (x̄=2,0) sorusuna hiçbir zaman ve nadiren seçenekleri ile olumlu görüş
bildirmişlerdir.
Tablo 3
Okul Yöneticilerinin Kayırmacılık Davranışlarına Yönelik Öğretmen Algıları Ölçeğinin
Planlama Alt Boyutuna İlişkin Betimsel İstatistikler
36
“öğretmenlerin belirli gün haftalarla ilgili görevlendirilmelerinde ne sıklıkta kayırmacılık
yapıldığını düşünüyorsunuz?” (x̄=1,9) sorusuna hiçbir zaman ve nadiren seçenekleri ile,
%80,8’i “okulda oluşturulan kurullarda (satın alma, muayene ve teslim alma vb)
öğretmenleri görevlendirmede ne sıklıkta kayırmacılık yapıldığını düşünüyorsunuz?”
(x̄=1,7) sorusuna hiçbir zaman ve nadiren seçenekleri ile, %56,7’si “öğretmenler arasında
işbölümü yapılmasında ne sıklıkta kayırmacılık yapıldığını düşünüyorsunuz?” (x̄=2,3)
sorusuna hiçbir zaman ve nadiren seçenekleri ile, %63,7’si “öğretmenlere eğitim ve
öğretimle ilgili ek görevler vermede ne sıklıkta kayırmacılık yapıldığını düşünüyorsunuz?”
(x̄=2,2) sorusuna hiçbir zaman ve nadiren seçenekleri ile, %67,9’u “okulda yapılacak
faaliyet ve etkinliklere katılacak öğretmenleri görevlendirmede ne sıklıkta kayırmacılık
yapıldığını düşünüyorsunuz?” (x̄=2,1) sorusuna hiçbir zaman ve nadiren seçenekleri ile ve
%60’ı ise “Okul içi görev dağılımında (iş yükü açısından) ne sıklıkta kayırmacılık
yapıldığını düşünüyorsunuz?” (x̄=2,3) sorusuna hiçbir zaman ve nadiren seçenekleri ile
olumlu görüş bildirmişlerdir.
Tablo 4
Okul Yöneticilerinin Kayırmacılık Davranışlarına Yönelik Öğretmen Algıları Ölçeğinin
Örgütleme Alt Boyutuna İlişkin Betimsel İstatistikler
Hiçbir Çoğu Her
Maddeler
zaman
Nadiren Bazen
zaman zaman SS
37
Erdem ve Meriç (2012) yapılan araştırmada okul yöneticilerinin kayırmacılık
davranışlarına ilişkin öğretmen algılarının örgütleme eylemindeki düzeyi nadiren olarak
bulunmuştur. Benzer bir durum da Tan (2006)’ da karşımıza çıkmaktadır. Öğretmenler,
sosyal kulüplerle ilgili iş yükünün az olduğunu düşündükleri için bu konuda kayırmacılık
yapılmadığı düşüncesinde olabilirler. Bazı belirli gün ve haftaların sabit branşlara
verilmesi öğretmenlerin bu konuda kayırmacılık yapılmadığını düşünmelerine neden
olabilir. Okullarda oluşturulan kurullardaki iş yükünün neredeyse tamamını okul
yöneticilerinin yapıyor olması, öğretmenlerin sadece imza atması bu konuda kayırmacılık
yapılmadığını düşünmelerine neden olabilir. Öğretmenler arasında işbölümü yapılırken
hiçbir zaman kayırmacılık yapılmadığını düşünseler de her zaman kayırmacılık yapıldığını
düşünenlerin oranı azımsanmayacak kadardır. Öğretmenler eğitim öğretimle ilgili verilen
ek görevlerin tüm öğretmenlere eşit bir şekilde verildiğini düşünüyor olabilirler. Eğitim
öğretimle ilgili yapılan faaliyet ve etkinliklere tüm öğretmenler görevlendirildiği için
kayırmacılık yapılmadığını düşünüyor olabilirler. Öğretmenler genel olarak okul içi görev
dağılımında kayırmacılık yapılmadığını düşünseler de her zaman kayırmacılık yapıldığını
düşünenlerin oranı azımsanmayacak kadardır.
38
Tablo 5
Okul Yöneticilerinin Kayırmacılık Davranışlarına Yönelik Öğretmen Algıları Ölçeğinin
Koordinasyon Alt Boyutuna İlişkin Betimsel İstatistikler
39
5.4. Kayırmacılık Ölçeği Değerlendirme Eylemi Alt Boyutu
Okul yöneticilerinin kayırmacılık davranışlarına yönelik öğretmen algıları ölçeğinin
değerlendirme alt boyutuna ilişkin betimsel istatistikler Tablo 6’da sunulmuştur. Tablo 6
incelendiğinde ankete katılan öğretmenlerin, %66,3’ü “öğretmenlerin üye oldukları
sendikalarla ilgili ne sıklıkta kayırmacılık yapıldığını düşünüyorsunuz?” (x̄=2,1) sorusuna
hiçbir zaman ve nadiren seçenekleri ile, %78,3’ü “öğretmenlerin cinsiyetleriyle ilgili ne
sıklıkta kayırmacılık yapıldığını düşünüyorsunuz?” (x̄=1,7) sorusuna hiçbir zaman ve
nadiren seçenekleri ile, %69,6’sı “öğretmenlerin siyasi görüşleriyle ilgili ne sıklıkta
kayırmacılık yapıldığını düşünüyorsunuz?” (x̄=2,0) sorusuna hiçbir zaman ve nadiren
seçenekleri ile, %67,4’ü “öğretmenler arasında, mesleki kıdemlerine göre ne sıklıkta
kayırmacılık yapıldığını düşünüyorsunuz?”(x̄=2,1) sorusuna hiçbir zaman ve nadiren
seçenekleri ile,%85,5’i“öğretmenler arasında, memleketlerine göre ne sıklıkta kayırmacılık
yapıldığını düşünüyorsunuz?” (x̄=1,5) sorusuna hiçbir zaman ve nadiren seçenekleri ile,
%76,3’ü“öğretmenlerin branşlarıyla ilgili ne sıklıkta kayırmacılık yapıldığını
düşünüyorsunuz?” (x̄=1,9) sorusuna hiçbir zaman ve nadiren seçenekleri ile, %60,7’si
“performans değerlendirme notunun verilmesinde ne sıklıkta kayırmacılık yapıldığını
düşünüyorsunuz?” (x̄=2,1) sorusuna hiçbir zaman ve nadiren seçenekleri ile,
%65,1’i“ödüllendirilecek öğretmenlerin teklif edilmesinde ne sıklıkta kayırmacılık
yapıldığını düşünüyorsunuz?” (x̄=2,1) sorusuna hiçbir zaman ve nadiren seçenekleri ile ve
%67,8’i ise “görevini aksatan öğretmenlerin cezalandırılmalarında ne sıklıkta kayırmacılık
yapıldığını düşünüyorsunuz?” (x̄=2,0) sorusuna hiçbir zaman ve nadiren seçenekleri ile
olumlu görüş bildirmişlerdir.
40
Tablo 6
Okul Yöneticilerinin Kayırmacılık Davranışlarına Yönelik Öğretmen Algıları Ölçeğinin
Değerlendirme Alt Boyutuna İlişkin Betimsel İstatistikler
42
5.5. Okul Yöneticilerinin Kayırmacılık Davranışlarına İlişkin Algılarının Cinsiyete
Göre Değişimi
Tablo 7
Okul Yöneticilerinin Kayırmacılık Davranışlarına Yönelik Öğretmen Algıları Ölçek ve Alt
Ölçeklerinin Cinsiyete Göre Karşılaştırılması
43
3,0
2,5
2,0
1,5
1,0
0,5
0,0
Erkek Kadın Erkek Kadın Erkek Kadın Erkek Kadın Erkek Kadın
Toplam Planlama Örgütleme KoordinasyonDeğerlendirme
Şekil 6’da okul yöneticilerinin kayırmacılık davranışlarına ilişkin algılarının cinsiyete göre
ortalamaları ve bu ortalamaların toplam içerisindeki yeri verilmiştir. Dört alt boyuta göre
ayrıca belirtilen ortalamalar; Planlama, Örgütlenme, Koordinasyon ve Değerlendirme
bölümlerinde verilen cevaplara göre analiz edilmiştir.
44
Tablo 8
Okul Yöneticilerinin Kayırmacılık Davranışlarına Yönelik Öğretmen Algıları Ölçek ve Alt
Ölçeklerinin Sendika Üye Olma Durumuna Göre Karşılaştırılması
Evet 2,1 1
Planlama 0,262 0,793
Hayır 2,1 1,1
Evet 2 1
Örgütleme -0,058 0,954
Hayır 2 1,1
Evet 2 1
Koordinasyon -1,504 0,133
Hayır 2,2 1,2
Evet 2 0,9
Değerlendirme 0,532 0,595
Hayır 1,9 1,1
Genel Kayırmacılık Davranışı Evet 2 0,9
-0,136 0,892
Algısı Hayır 2 1,1
Tablo 8’e göre, okul yöneticilerinin kayırmacılık davranışlarına yönelik öğretmen algıları
ölçek ve alt ölçeklerinin sendika üye olma durumuna göre anlamlı farklılık göstermediği
istatistiksel olarak %95 güvenilirlikle söylenebilir (p>0,05). Diğer bir ifade ile sendikaya
üye olanlarla üye olmayanların genel kayırmacılık algısı ile planlama, örgütleme,
koordinasyon ve değerlendirme algıları aynı düzeydedir denilebilir. Bu durum Erdem ve
Meriç (2012) ile benzerlik göstermektedir.
2,2
2,1
2,0
1,9
1,8
1,7
Evet Hayır Evet Hayır Evet Hayır Evet Hayır Evet Hayır
Toplam Planlama Örgütleme Koordinasyon Değerlendirme
45
Şekil 7’de Okul yöneticilerinin kayırmacılık davranışlarına ilişkin algılarının sendika
üyeliğine göre ortalamaları ve bu ortalamaların toplam içerisindeki yeri verilmiştir.
Tablo 9
Okul Yöneticilerinin Kayırmacılık Davranışlarının Öğretmen Algıları Ölçek ve Alt
Ölçeklerinin Hizmet Süresine Göre Karşılaştırılması
46
algıları ölçek ve alt ölçekleri hizmet süresine göre anlamlı bir farklılık göstermiştir
(p<0,05).Aritmetik ortalamalar incelendiğinde, kayırmacılık ölçeği geneli, planlama alt
boyutu, örgütleme alt boyutu, koordinasyon alt boyutu ve değerlendirme alt boyutu için
16-20 yıl kıdeme sahip olan öğretmenlerin kayırmacılık algısı diğer bütün kıdem grubu
öğretmenlerin kayırmacılık algısından daha küçük olduğu saptanmıştır.
2,5
2,0
1,5
1,0
0,5
0,0
6-10 yıl
6-10 yıl
6-10 yıl
6-10 yıl
6-10 yıl
21 yıl ve üzeri
21 yıl ve üzeri
21 yıl ve üzeri
21 yıl ve üzeri
21 yıl ve üzeri
11-15 yıl
16-20 yıl
Total
11-15 yıl
16-20 yıl
Total
11-15 yıl
16-20 yıl
Total
11-15 yıl
16-20 yıl
Total
11-15 yıl
16-20 yıl
Total
1-5 yıl
1-5 yıl
1-5 yıl
1-5 yıl
1-5 yıl
47
Tablo 10
Okul Yöneticilerinin Kayırmacılık Davranışlarının Öğretmen Algıları Ölçek ve Alt
Ölçeklerinin Okul Türüne Göre Karşılaştırılması
Ortaokul 2,1 1
Planlama -1,264 0,207
İmam Hatip 2,3 1
Ortaokul 2 1
Örgütleme -2,292 0,022*
İmam Hatip 2,3 1,1
Ortaokul 2 1,1
Koordinasyon -0,645 0,519
İmam Hatip 2,1 1,2
Ortaokul 1,9 0,9
Değerlendirme -4,416 0,000*
İmam Hatip 2,5 1,2
Genel Kayırmacılık Ortaokul 2 0,9
-2,683 0,008*
Davranışı Algısı İmam Hatip 2,3 1,1
*p<0,05
Tablo 10 incelendiğinde, kayırmacılık davranışı algısı alt boyutlarından planlama ve
koordinasyon algıları okul türüne göre anlamlı farklılık göstermezken (p>0,05),
kayırmacılık algısı ölçeğinin geneli ile alt boyutlarından örgütleme ve değerlendirme okul
türüne göre anlamlı farklılık göstermektedir (p<0,05). Okul türüne göre anlamlı farklılık
gösteren kayırmacılık ölçeğinin geneli ile örgütleme ve değerlendirme alt boyutları için
imam hatip liselerinde görev yapan öğretmenlerin kayırmacılık algısı ortaokul
öğretmenlerine kıyasla daha yüksek olduğu tespit edilmiştir.
48
2,5
2,0
1,5
1,0
0,5
0,0
İmam Hatip
İmam Hatip
İmam Hatip
İmam Hatip
İmam Hatip
Ortaokul
Ortaokul
Ortaokul
Ortaokul
Ortaokul
Toplam Planlama Örgütleme Koordinasyon Değerlendirme
Şekil 9’da Okul yöneticilerinin kayırmacılık davranışlarına ilişkin algılarının okul türüne
göre ortalamaları ve bu ortalamaların toplam içerisindeki yeri verilmiştir. Dört alt boyuta
göre ayrıca belirtilen ortalamalar; Planlama, Örgütlenme, Koordinasyon ve Değerlendirme
bölümlerinde verilen cevaplara göre analiz edilmiştir.
49
BÖLÜM V
SONUÇ VE ÖNERİLER
6.1. Sonuç
Araştırma sonucunda kayırmacılık ölçeği planlama eylemi alt boyutundaki sorular ile
belirlenen öğretmenlerin algılarına göre okul yöneticileri uygulamalarında genel olarak
“hiçbir zaman” düzeyinde kayırmacılık yapmaktadır. Planlama alt boyutunda
öğretmenlerin haftalık ders programlarının hazırlanmasında hiçbir zaman düzeyinde
kayırmacılık yapıldığını belirtenlerin oranı %32,1 ile en yüksek orandadır. Öğretmenlerin
nöbet çizelgelerinin hazırlanmasında hiçbir zaman düzeyimde kayırmacılık yapıldığını
belirtenlerin oranı %45,2 ile en yüksek orandadır. Sınıf dağıtımının planlanmasında hiçbir
zaman düzeyinde kayırmacılık yapıldığını belirtenlerin oranı %46,2 ile en yüksek
orandadır. Ders dağıtımının planlanmasında hiçbir zaman düzeyinde kayırmacılık
yapıldığını belirtenlerin oranı %50,8 ile en yüksek orandadır.
51
Öğretmenler arasında, mesleki kıdemlerine göre hiçbir zaman düzeyinde kayırmacılık
yapıldığını belirtenlerin oranı %39,8 ile en yüksek orandadır. Öğretmenler arasında,
memleketlerine göre hiçbir zaman düzeyimde kayırmacılık yapıldığını belirtenlerin oranı
%69,9 ile en yüksek orandadır. Öğretmenlerin branşlarıyla ilgili hiçbir zaman düzeyinde
kayırmacılık yapıldığını belirtenlerin oranı %52,3 ile en yüksek orandadır. Performans
değerlendirme notunun verilmesinde hiçbir zaman düzeyinde kayırmacılık yapıldığını
belirtenlerin oranı %44,9 ile en yüksek orandadır. Ödüllendirilecek öğretmenlerin teklif
edilmesinde hiçbir zaman düzeyinde kayırmacılık yapılmadığını belirtenlerin oranı %46,7
ile en yüksek orandadır. Görevini aksatan öğretmenlerin cezalandırılmalarında hiçbir
zaman düzeyinde kayırmacılık yapılmadığını belirtenlerin oranı %47,4 ile en yüksek
orandadır.
Kayırmacılık Ölçeği, cinsiyet, hizmet süresi, okul türü ve sendika üyeliği ölçüt verileri
incelendiğinde genel bir sonuç oluşmamıştır. Cinsiyete göre erkekler açısından
kayırmacılık algısı daha yüksek oran kaydederken sendika üyeliğinin kayırmacılık algısını
etkilemediği gözlemlenmektedir. Hizmet süresine göre yapılan değerlendirmeler değişken
sonuçlar kaydetmiştir. Okul türüne göre yapılan değerlendirmeler alt boyutlar arasında
farklı değerler kaydetmiştir.
52
Araştırma sonucunda kayırmacılık ölçeği, “Okul Yöneticilerinin Kayırmacılık
Davranışlarına İlişkin Algılarının Hizmet Süresine Göre Değişimi” incelendiğinde
kayırmacılık davranışlarına ilişkin algının kayırmacılık ölçeği geneli ile planlama,
örgütleme, koordinasyon ve değerlendirme alt boyutları algısı hizmet süresine göre
kayırmacılık yapıldığını düşünmektedir. Dört alt boyuta göre ayrıca belirtilen ortalamalar;
Planlama, Örgütlenme, Koordinasyon ve Değerlendirme bölümlerinde verilen cevaplara
göre analiz edilmiştir.
Yapılan testin sonuç değerlerine göre; kayırmacılık ölçeği geneli için; 16-20 yıl kıdeme
sahip olan öğretmenlerin kayırmacılık algısı diğer bütün kıdem grubu öğretmenlerin
kayırmacılık algısından küçüktür. Ek olarak 1-5 yıl kıdeme sahip öğretmenlerin planlama
alt boyutu için kayırmacılık algısı 6-10 yıl kıdeme sahip öğretmenlerin kayırmacılık
algısından daha yüksektir.
Yapılan testin sonuç değerlerine göre; kayırmacılık ölçeği örgütleme eylemi alt boyutu
için; 16-20 yıl kıdeme sahip olan öğretmenlerin kayırmacılık algısı diğer bütün kıdem
grubu öğretmenlerin kayırmacılık algısından küçüktür. Ek olarak 1-5 yıl kıdeme sahip
olanların algısı, 6-10 yıl kıdeme sahip olanlardan, 11-15 yıl kıdeme sahip olanların
ortalaması 6-10 yıl kıdeme sahip olanlardan daha yüksektir.
Yapılan testin sonuç değerlerine göre; kayırmacılık ölçeği koordinasyon eylemi alt boyutu
için; 16-20 yıl kıdeme sahip olan öğretmenlerin kayırmacılık algısı diğer bütün kıdem
grubu öğretmenlerin kayırmacılık algısından küçüktür. Yapılan testin sonuç değerlerine
göre; kayırmacılık ölçeği değerlendirme alt boyutu için; 16-20 yıl kıdeme sahip olan
öğretmenlerin kayırmacılık algısı diğer bütün kıdem grubu öğretmenlerin kayırmacılık
algısından küçüktür.
54
KAYNAKLAR
Akçadağ, T. (2012). Yönetim süreçleri, Türk eğitim sistemi ve okul yönetimi. Ankara: Anı.
Aktan, C. C. (2001). Siyasal ahlak ve siyasal yozlaşma. C.C. Aktan, (Ed.), Yolsuzlukla
mücadele stratejileri içinde (s. 51-69). Ankara: Hak-İş.
Andvıg, J., Fjeldstad, O. H., Amundsen, I., Sissener, T. & Soreide, T. (2001). Corruption
review of contemporary research. Norway: Michelsen Institute.
Araslı, H., Bavik, A. & Ekiz, E. H. (2006). The effects of nepotism on human resource
management the case of three, four and five star hotels in Northern Cyprus.
International Journal of Sociology and Social Policy, 26(7), 295-308.
Arslaner, E., Erol, G., & Boylu, Y. (2014). Konaklama işletmelerinde nepotizm ve örgütsel
adalet algısı üzerine bir araştırma, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Dergisi, 32, 62-77.
Asunakutlu, T., & Avcı, U. (2010). Aile işletmelerinde nepotizm algısı ve iş tatmini üzerine
bir araştırma. Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
Dergisi, 15(2), 93-109.
Ayata, A. G. (1994). Roots and trends of clientelism in Turkey. L. Roniger & A. G. Ayata,
Democracy, clientalism and civil society içinde (s. 49 - 64). United States of
America: Lynne Rienner.
55
Aydoğan, İ. (2009). Favoritism in the Turkish educational system: nepotism, cronyism and
patronage. Educational Policy Analysis and Strategic Research, 4(1), 19–35.
Aykaç, B. (1990). Personel yönetiminde yeterlik ilkesi. Amme İdaresi Dergisi, 23(4), 91-
109.
Bursalıoğlu, Z. (2010) Okul yönetiminde yeni yapı ve davranış. Ankara: Pegem Akademi.
Bursalıoğlu, Z. (2013). Okul yönetiminde yeni yapı ve davranış. Ankara: Pegem Akademi.
Büte, M. (2011). Nepotizm ve iş tatmini ilişkisinde iş stresinin rolü var mıdır? Dumlupınar
Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 29, 175-184.
Çınar, İ. (2009). Kayırmacılık: bir kavram çözümleme denemesi. Eğitişim Dergisi, 24, 18.
http://www.egitisim.gen.tr/site/arsiv/58-24/405-kayirmacilik.html sayfasından
erişilmiştir.
Çitçi, O. (1983). Kamu bürokrasisi üzerine. Amme İdaresi Dergisi, 16(4), 16 - 35.
56
Dağlı, T. & Aycan, Z. (2010). Kurumlarda kayırmacılık ve insan kaynakları uygulamaları.
R. Erdem (Ed.), Yönetim ve örgüt açısından kayırmacılık içinde (s. 169 - 178).
İstanbul: Beta.
Erdem, M. & Meriç, E. (2012). Okul yönetiminde kayırmacılığa ilişkin ölçek geliştirme
çalışması. Eğitim Bilimleri Araştırmaları Dergisi, Uluslararası E Dergi, 2(2), 141–
149.
Fukuyama, F. (2000). Güven sosyal erdemler ve refahın yaratılması. (A. Buğdaycı, Çev.)
İstanbul: Türkiye İş Bankası.
Güran, S. (2004). Türk kamu personel rejimi ve kamu yönetimi temel kanunu tasarısı.
İstanbul Üniversitesi Sosyal Siyaset Konferansları Dergisi, 48, 287-299.
Güven, H. S. (1976). İdare siyaset ilişkileri ve personel yönetimi. Amme İdaresi Dergisi,
9(1), 50-70.
57
Heper, M. & Keyman, F. (1998). Double faced state: political patronage and the
consolidation of democracy in Turkey. Middle Eastern Studies, 34(4), 259-277.
Heper, M. (2006). Türkiye'de devlet geleneği. (N. Soyarık, Çev.) Ankara: Doğu Batı.
Ilgar, L. (2005). Eğitim yönetimi, okul yönetimi, sınıf yönetimi. İstanbul: Beta.
Kang, D. C. (2002). Crony capitalism: corruption and development in South Korea and the
Philippines. Master’s Thesis, Cambridge University, Cambridge.
Karpat, K. H. (2003). Türkiye'de toplumsal dönüşüm. (A. Sönmez, Çev.) Ankara: İmge.
Kartal, N. & Demirhan, Y. (2009). Kamu yönetiminde tarafsızlık. Türk İdare Dergisi,
4(62), 169 -176.
Keefer, P. (2007). Clientelism, credibility, and the policy choices of young democracies.
American Journal of Political Science, 51(4), 804 - 821.
Key, V. O. (1994). Politikada yolsuzluk teknikleri politik yozlaşma ve rant kollama, (C. C.
Aktan, Çev.) Ankara: Takav.
Khatri, N., Tsang, E. W. & Begley T. M. (2010). Networks and cronyism: a social
exchange analysis. Asia Pacific Journal of Management, 27(2), 281-297.
Köse, A. (2008). Küreselleşme çağında bir aidiyet zemini ve örgütlenme şekli olarak
hemşehrilik. Akademik İncelemeler, 3(1), 221-232.
58
Küçükkocaoğlu, G. (2005). Türkiye'de yolsuzluk, kayıt dışı ekonomi, kara para ve
aklanması, uluslararası ticari işlemlerde yabancı kamu görevlilerine verilen rüşvet
ve önlenmesi için yapılan çalışmalar. http://www.baskent.edu.tr/gurayk/
finpazcuma1.doc sayfasından erişilmiştir.
Kurgun, A., Güripek, E. & Aktaş, E. (2010). Nepotizmin çalışanların örgütsel adalet
algılamaları üzerine etkisi. 18. Ulusal Yönetim ve Organizasyon Kongresinde
sunulmuş bildiri, Çukurova Üniversitesi, Adana.
Kuznar, L. A. & Frederick, W. (2005). Simulating the effect of nepotism on political risk
taking and social unrest. International Journal of Middle East Studies, 7(3), 433-
451.
Meriç, E. (2012). İlköğretim okullarında görev yapan öğretmenlerin algılarına gore okul
yönetiminde kayırmacılık. Yüksek Lisans Tezi, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Van.
Meriç, O. (1974). Siyasal iktidar ve yüksek yöneticiler sorunu. Amme İdaresi Dergisi, 7(3),
73-78.
Oktay, C. (1983). Yükselen istemler karşısında Türk siyasal sistemi ve kamu bürokrasisi.
İstanbul: İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi.
59
Özkanan, A. (2013). Yönetimde kayırmacı uygulamalar üzerine nitel bir çalışma, Doktora
Tezi, Süleyman Demirel Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Isparta.
Polat, S. & Kazak, E. (2014). Okul yöneticilerinin kayırmacı tutum ve davranışları ile
öğretmenlerin örgütsel adalet algıları arasındaki ilişki. Kuram ve Uygulamada
Eğitim Yönetimi, 1, 71-92.
Sayarı, S. (2011). Clientelism and patronage in Turkish politics and society. İstanbul: Bilgi.
Schüler, H. (2002). Türkiye'de sosyal demokrasi particilik hemşehrilik Alevilik. (Y. Tonbul,
Çev.) İstanbul: İletişim.
Şen, M. L. (1995). Liyakat ilkesi ve Türk personel sistemindeki uygulaması. Amme İdaresi
Dergisi, 28(1), 77- 92.
Taymaz, H. (2003). İlköğretim ve ortaöğretim okul müdürleri için okul yönetimi. Ankara:
Pegem Akademi.
Tutum, C. (1979). Personel yönetimi. Ankara: Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi
Enstitüsü.
Ural, A.& Kılıç, İ. (2013). Bilimsel araştırma süreci ve spss ile veri analizi, Ankara: Detay.
Ülker, H. (1995). Siyasal iktidar ve bürokrasi ilişkisi. Ankara: Türkiye ve Orta Doğu
Amme İdaresi Enstitüsü.
Yılmaz, A. & Kılavuz, R. (2002). Türk kamu bürokrasisinin işlemsel sorunları üzerine
notlar. Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 3(2), 17-31.
Yılmaz, K. (2012). Türk eğitim sistemi ve okul yönetimi. Ankara: Pegem Akademi.
61
EKLER
62
EK 1. Okul Yönetiminde Kayırmacılık Ölçeği
63
64
EK 2. Araştırma İzni
65
EK 3. Ölçek İzin Yazışması
66