Professional Documents
Culture Documents
LS
f
■
DARIO
Kavram Yayınları
69
Kavram Yeryüzü Şairleri 12
Birinci Basım: Ağustos 1995
ADNAN ÖZER
m
İÇİNDEKİLER
TAŞLAMALAR'dan (1887)
Öndeyiş 30
l-LVIII 31-44
DİZELER’den (1887)
I 47
II 48
MAVİ’den (1888-90)
Bahar Demleri 51
Venüs 55
Walt Whitman 56
Ek:
“Bir Hüsnühat İsterdim Kûfiden" 107
“Âşık Değilsen Eğer, Bırak Kapını
Çalsın Aşk" 108
NOTLAR 109
KISA YAŞAMÖYKÜSÜ 113
ŞİİR ADLARI DİZİNİ 117
İLK DİZE DİZİNİ 119
KISA BİBLİYOGRAFYA 121
RUBÉN DARIO’NUN ŞİİR SERÜVENİ
9
bıraktığı izler üzerine ya da kasabada geçen bir olay hakkın
daydı. O günlerde yazdığı bütün şiirler bir olaya bağlıydılar; ve
Dario bu olaylar hakkında güçlü sezgisiyle yorumlar getiriyor,
betimliyordu. Bu şiirlerde uzayıp giden soyutlamalar yoktu. Ne
var ki, bu şiirler Dario’nun güçlü sezgileri hakkında tam bir fikir
vermezler, ta ki tene ilişkin tasvirlerini ortaya koyana kadar.
lü
nem 1800'lü yıllardaki yoğun romantizm dönemidir. Bu dönemin
en önemli şairleri Espronceda ve Zorilla onu özellikle etkilemiş
lerdi. Neoklasik dönemden Quintana ve geçromantik dönemden
Bécquer onun ufkunda parlayan birer yıldızdılar... Yüzyıla va
ran bu süreç, İspanyol romantiklerinin dış ülkelerde sarsıcı bir
etki yarattıkları dönem oldu.
12
III. AZUL (MAVİ, 1888-90)
Dario daha önce söz ettiğimiz gibi bir tür doğaçlamalar sayılabi
lecek “Abrojos” ve “Rimas”ı yazmıştı. Bunlar birbirine akraba şi
irlerdi. “Rimas”ın Bécquer tarzı olduğunu söylemiştik. “Abrojos”
ise Campoamor tarzı idi.
13
nemesmin bir yerinde Méndes: “Şiir sanatının sözcüklerine öbür
sanatların toprağından taşımalı, resimden, heykelden, müzik
ten. (..) resmin bir rengi bir sesi çizmeli, bir gökyüzü cisminin
kokusunu, nesnelerin ruhundan birşeyler saklayıp getirmeli. (..)
Papağanların konuşması gibi hep aynı şeyleri tekrarlamamalı,
suskun kartallar gibi kalmamalı; ışık ve renk birbirine bağlanma
lı, retoriğin bin türlü oyunlarında müziğin gizleri saklı olmalı; ba
hara yakıştırılmayan yapay güller de yapmalı, benim gizemim
buradadır.” Ve Méndes şöyle ekliyordu: “Kastilya dilinde Fran-
sızcanın dışına çıkıp bu tarzı izleyen şairler az da olsa var. (..)
Her şeye rağmen bu cesarette olanlar var İspanya’da, -Tanrıya
şükürler olsun k i- Amerikadakiler de bu yanlışlığa düşmediler.”
14
ka’ya döndüğünde ise, Kolombiya konsolosu olarak Buenos Ai
res’te çalışmaya başladı.Yine bu dönemde kısa bir New York tu
ru vardır. Dario New York’ta José Marti ile tanıştı. Küba’nın bu
büyük yurtsever savaşçısı ve şairi Ismaelillo ve Versos SenciHos
(Basit Şiirler) adlı şiir kitaplarını yayımlamıştı. Basit Şiirlefm Da
rio üzerindeki etkisi daha sonraki yıllarda ortaya çıkacaktır.
Daha sonra Paris. Dario, Paris’te “yaşlı bir Kır Tanrısı” olarak
tanımladığı Verlaine’i gördü. O, bu deneyim için “Mallarme’nin
gizine erdim,” demiştir.
15
nilikçi, reformist, aşırı reformist... ne kadar eğilim varsa hepsini
kucaklayarak Amerika ve İspanya’yı etkilediler.
16
ce ruhban sınıfı halka yakınlaştırmakla kalmıyor, insan İçin de
ğişik bir kozmik ilginin yeryüzündeki aracı durumuna geçiyordu.
17
yapıtıyla Dario’yıı etkilemiştir. Hemen hemen hiçbir parnasyen
etkisi taşımayan bu yalın ve yerel şiirler kıtadaki şairlerin kendi
güçleriyle yeni bir estetik ortaya koyabileceklerini göstermiştir.
18
plastik deneyimleri toplu yaşamın çöllerinde kıvranan bedenleri
kışkırtmak amacıyla kullanmıştır.
19
k in e ve ö lü m e galip g e le n ,
B e le n ’e d o ğ r u ... g e çiy o r kervan!
Başka bir grup şiirinde ise, Kuzey Amerika’ya karşı Latin Ameri
ka’daki İspanyol varlığını savunur: “Bu kadar kişi İngilizce mi
konuşacağız. Şimdi susacak mıyız sonra ağlayalım diye?" Bu
veciz sözler ünlü bir denemesinde yer almıştır.
20
K alm ış g ib i çö lle r iç in d e
b asıyoru m feryadı
bakar g ib i ö lg ü n le şe n g ü n e şe
k oyvcriyoru m g ö zy a şla rım ı
21
ğü yolları katetmek öylesine uzun ve yorucu bir çabayı gerektir
mektedir ki, hiç kuşkusuz bir giriş yazısının boyutlarını aşar. Di
leğim, iyimser bir noktaya gelmişken (bu nokta Latin Amerikalı
eleştirmenlerin de üzerinde birleştikleri bir noktadır; gerçeklik
duygusunun iyimser bir bakışla ele alındığı o son kumsal) ken
disi de belirsiz bir serüvene doğru sürüklenen bu metne son
vermek.
Rubén Dario’nun şiirin yanında her zaman daha iyi tasvir edile
bilecek bir manzara ve yenilik arayışı serüveni 6 Şubat 1916 ta
rihinde Nikaragua’da ölümüyle son buldu.
22
ÍLK ÇiiRLER’DEN (PRIMERAS POESIAS, 1880-88)
Ey okuyucu: Duyuyorsan tınılarını
benim naçizane arpımın,
gelecek kulağına yankıları;
ama bilmelisin ki benimdir
çiçekleri tatlı mutluluğun.
“SOTTO VOCE”
25
H Ü Z Ü N L Ü DİZELER
26
II
27
III
2S
TA§LAMALAR’DAN (ABROJOS, 1887)
Ondeyiş
O acılı gü n ler
bir m elektir
durm aksızın uçan
kalkıp ilk aşkım dan!
31
II
32
IV
33
V
34
VI
35
VIII
36
XXX
Y ü zü m e bir bak
ve sö y lem e ö tesin i,
çü nkü bir sö z c ü k daha
öldürebilir belki de beni.
37
XXXV
38
XXXVII
39
XLV
A
A şığım so lg u n y ü zlere,
k u zg u n i saçlı d ilb erlere,
baygın ve ıslak g ö z le r e
m eyilli h ü zü n lere,
karın ardı sıra g e le n ,
o yerd e, kara ve iri
d ü şe n , ipeksi,
iri bu kleler,
gelip geçici p laton ik aşkın
o ld u ğ u y erd e, başından aşağılara,
titreşiverir, bakar
gül ten iy le, tazecik.
40
XLVII
42
LVII
43
LVTII
44
DİZELER’DEN (RIMAS, 1887)
I
47
II
48
MAVÍ’DEN (AZUL, 1888-90)
BAHAR DEMLERİ
51
ve anlatm aya şol tarihini
gü ller, yıldızlar ve nilüferlerin,
duym ayacaksın n e e z g isin i, ne ayağını,
aşkım ı ve krallığım ı dahi,
duyacaksın şarkılarımı
dudaklarında o ta ğ kuran.
A h , sevgilim b enim ! T atlı
bahar d em leri.
52
G iderler d ö n e n e n arıların
titrek küm elerind e
m u tlu bir ak ışıktan
altın bir kasırga misali;
ve yankılanır su ü stü n d e,
g eçer ışıltılar, incecik
cam dan kanatlarıyla
alkım lı Yusufçuklar.
D in le bak: Şakıyor A ğ u sto s b ö c e ğ i
orm anın sık yaprakları için d e,
aşk alm ıştır g ü n e şte n
ve altın tozları geçm iştir bir in ce elek ten .
N e fesi bir üfleyiş verir b ize
d ö llem e k için toprak anayı,
g ö n ü l tasındaki ruhla
ve çim en lerin kokusuyla.
53
Zerafettir b e n im tatlı ilh am ım ,
bir G rek anforası yanım da taşıd ığım .
V e kaym aktaşından o y u lm u ş
O ışıltı kadehte
N ak sos şarabı d o ld u ru lm u ş;
şık, altın bir kadehtir,
inci kaplı kaidesi
şairlere yakışır;
ve içsinler diyedir.
A nafora’da durur D ia n a ,
sahici, m ağrur v e in c e u z u n
kutsal çıplaklığıyla
ve av sanatına yaraşırcasına.
Siterea V en ü sü
A d o n is’in yan ınd a gergin
o n a y ü z verm eyen okşayışlarıyla.
İstem em N a k so s’ın şarabını,
n e d e kaz b o y u n lu g ü z e l anforayı,
Kıbrıs kadehini d e ,
cakalı A d o n is su nsa b ile.
A şktan içm ek isterim ,
y alnız seni kızıl dudaklarından.
A h , sevgilim benim ! Tatlı
bahar dem leri.
54
VENÜS
Bir aynaya b e n z e r e n g in g ö n lü ;
pelerinin altında y o r g u n , saygıd eğer om uzları:
V e em ektar bir arpla yıllanm ış m eşed en
yeni bir p ey g a m b er gib i söyler şarkısını.
56
KUTSAL OLMAYAN DÜZYAZI ŞİİRLER
VE ÖBÜR ŞİİRLER’DEN
(PROSAS PROFANAS Y OTROS POEMAS, 1886-1901)
XXXIV. SONAT
59
N ey le sin sarayı artık, g ü m ü ş örekeyi neylesin,
m u tlu lu k küresini ve so y su z soytarıyı,
sem aların g ö lü n d e y ü zen arzu kuğularını,
Ü z g ü n şim d i b ü tü n çiçekler avlu çiçeği için,
yasem inleri, K u zey ’in nilüferleri,
B atı’nın yıld ız çiçeğ i ve G iin e y ’in gülleri.
60
PAUL VERLAINE’İN ÖLÜM ÜNE İLAHİ
61
Y onca sunsunlar yetişkin efsane kızları sana,
çiğ , şarap ve bal d ök ü lsü n m ezarına,
gözyaşları d eğ m esin ;
tom urcuk lansın orada asm a dalı, Sitcra’nın çiçekleri
ve d u yu lsu n kadınların belirsiz iç çekm eleri
altında o misali defnenin!
62
V e akıp g eçsin yü ce dağd an at sürüsü
y u n su n sa f ay ulu m ezardan y ü z ü n ü ,
sen in şefk atin d en , ak ışığından;
Sihirli u m u t o g ü n ü duyursa da
vefasız S iren ’in ahenk taşında
canıyla vedalaşacağı.
U m u t e d in , u m u t ed elim hâlâ.
U m u t ed in hâlâ.
O vahşi kıpırtı şen şatır cdâsıyla
m iskin şiire d u y d u ğ u kinle
kuşaklar b oyu ip liğini çıkarıyor pazara.
64
HAYATIN VE UMUDUN ŞARKILARI,
KUĞULAR VE ÖBÜR ŞİİRLER’DEN
(CANTOS DE VIDA Y ESPERANZA, LOS CISNES
Y OTROS POEMAS, 1905)
HAYATIN VE U M U D U N ŞARKILARI
B e n d im , daha d ü n habersiz
m avi d iz e ve yalın şarkıdan,
g e c e m g e ç m e z d i b iilb ü lsü z,
sabahları g ü n iin tarlakuşu olan.
67
T ırm an d ım acıyı ço cu k lu ğ u m d a n beri;
g e n ç liğ im ... g en ç liğ im b en im miydi?
G el g ö r ki hâlâ baştan çıkarır beni
gü llerdeki h ü z n ü n o h o ş kokusu.
68
U ta n d ım d ü n ya karşısında;
b ö y le sessiz olm ak varm ış m eğer;
çıkm adım tatlı bahara
e z g i saati d eğ ilse eğ er...
69
b esb elli keyifle ve dipdiri coşkuyla
erkek u ylu k lu , keçi toynaklı
alnında Satir’in iki b o y n u zu y la
an id en d o ğ m u ş bir heykel vardı.
70
K ızıştırm ıştı arzum u o fildişi kule;
tek isteğ im kapanm aktı içim e,
karanlıklardan u çurum b içtim k en d im e,
susadım g ö k y ü z ü n e , acıktım uzaya ord an yine.
71
K urtardım aklım ı o sefil d ü şü n celerd en ,
soylu sularda yıkandı ru h u m ,
usanm adı kalbim diyar diyar g e z m e k te n ,
giyin d im kutsal orm an ın ı ezg in in .
72
D ü ş incisi ve aşkın m ü z iğ i
g ö b e ğ in d e yeşil d efn e çiçeğ in in
in cecik H ip sip ila em er gü lleri,
bir sap sıkıştırm ıştır Faun arasına dişlerinin.
73
H a yat, ışık ve g erçek , arzun un bu üç ateşi
so n su z a kadar yakar gön ülleri;
dile gelir s a f sanat bir H ıristiyan gibi
Ego sum et verita s e t vita!
74
B uydu işte am acım , sa f ruhtan
kendi yıld ızın ı yapm ak, çınıltılı bir kaynak,
delirip tan yerin d en ve sö k en şafaktan
ed eb iyatın olan ca şid d etin e yaslanarak.
75
TROPİK AKŞAMI
76
BAHARDA HAZAN ŞARKISI
K im ler yer bu lm ad ı ki
k albim in kutlu tarihinde.
Bir kız vardı, bu dertli
ve acılı d ünya için d e.
77
O zam anlar ço cu k gibi u tan gaçtım .
Bir kadındı o tü m d oğasıyla,
pahalı bir kürk gib i geld i o n a aşkım ,
o S a lo m e ve H e r o d ia s’tım .
D aha d u y g u lu y d u İkincisi,
eğlcrd i g ö n lü m ü o d ilb az,
ö y lesin e sev ecen d i ki,
o n u n gibisi bir daha bu lu n m az.
78
A m a o yoru cu şefkati
d ön ü şü verd i korkunç bir tutkuya.
İsterik biri olu v erd i,
varla yok arası bluzlar sırtında.
79
A m a o nafile yıllara rağm en
so n b u lm ad ı aşka su su zlu ğ u m ;
ak d ü şm ü ş saçlarım la h ep b en
b ahçedeki gü llere yakın d urd u m .
80
SALYANGOZ
Antonio M achado’ya
81
GRİ MAJÖR SENFONİ
G ü n eş toparlak ve
d o n u k bir vitray gib i
hasta adım ıyla yürür d oruğa;
d in len ir g ö lg e d e d e n iz rüzgârı
yastığıdır kara tro m p eti.
82
Şu ihtiyar d e n iz kurdu. K avurm uş y ü z ü n ü
B rezilya g ü n eşin in yalaz ışınları;
görm ü şler içerken bir şişe cinini
Ç in d en izlerin in yaban tayfunları.
T ü tü n d e n çıkan d u m an b u lu tu n u n ortasında
g örü r o ihtiyar uzakları, sisli diyarı,
sıcak ve altuni bir akşam
yelkenleri salınm ış çektirgeyle çıktığı.
83
T rop ik siestası. U y u r d e n iz kurdu.
V e sarıp sarmalar o n u grinin tü m tonları.
Sanki yum u şak d ev irisi bir g ö lg e kalem i
siler u fu ğ u n kavisli çizgisin i.
84
G ÜZDEN KALAN
85
YOK ÖLÜME ÇARE
86
GEZGİN ŞARKI’DAN (EL CANTO ERRANTE, 1907)
VAY Kİ!
H e p bu latin aydınlık,
bana kör kuyulardan
çıkışı g ö steren ışık,
b en d im o b en olm ayan.
89
Başım g ö ğ e erercesin e m u tlu ,
bilirim sahip o ld u ğ u m u
rüzgârın sırlarına artık,
h em to p ra ğ ın , h em d e n iz in ...
90
NOKTÜRN
91
GÜZ ŞİİRİ VE ÖBÜR ŞİİRLER DEN
(POEMA DE OTOÑO Y OTROS POEMAS, 1910)
GUZ d iz e l e r i
96
ARJANTİN ŞARKISI VE ÖBÜR ŞİİRLER DEN
(CANTOA LA ARGENTINAY OTROS
POEMAS, 1914)
EKMEĞİMİZİN SAHİBİ
99
ALTIN DİZE
100
GEÇ VE U N U T
101
H Ü ZÜN LE, DERİN HÜZÜNLE...
Bir g ü n h ü zü n d o lm u ş akıyordum b en
su m isali bir ç e şm e d e n .
102
BAŞTAN ÇIKMALAR
T arifsiz acılar g ö r e n g ö z le r im ,
bahtım gib i karalar bağladılar;
İsa’dan beri çile çek erim ,
h ü zü n lü d ü r ru hu m ö le n e kadar.
103
úfx .J İ
x fy u ï: / l
L C **-' K¿
A A *M ** < W /^
V
/j.MC*- C, *****
u tAi.-tt*, ^ \ \
ân .
■JJ f- * ¿ r r - ~ y I
C o ufr H « ' '» /J ^ “ , J. 5
u d ^ f U İ M » / » ; f
H tf, „ M < x - \ *
¡ ! ¿ 2 ~ ^ ' ; J k í^ - & ~ £ ~ s T k
1887
107
Âşık d e ğ ilse n e ğ e r , bırak kapını çalsın aşk,
âlem d e d iğ in ağrıtacak
sen g itd k ç e , d ip siz olacak,
m u tlu lu k ve k eder aynı zam anda vuracak.
S ö z ü n ö z ü : Bir u çu ru m d u r aşk,
g ö lg e ve ışık, şiir ve m a n zu m ,
orda n ice n e sn en in su reti, m ah zu n
ve aynı zam an d a n eşeli yansıyacak.
1888
108
NOTLAR
Sayfa
109
Espronceda José de: (1810-1842) Romantik İspanyol
şairi ve monarşi karşıtı eylemci. Son derece serüven dolu
bir yaşamı oldu. Henüz 7 yaşında iken krallık rejimine
karşı örgüt kurduğu söylenir. 14 yaşında tutuklanmış;
ömrü hep sürgünlerde geçmiştir.
Zorrilla, Jose : (1817-1893) Lirik şair ve oyun yazarı.
Yazdığı oyunlar ve şiirler döneminin popüler olmuş
eserleridir. Eski İspanyol halk qnlati geleneğini
yorumladı.
Neoklasik dönem: V. Felipe’nin 1701 yılında kral
olmasıyla, Fransız asıllı bir hanedan İspanya’yı
yönetmeye başlamıştır. Böylece geleneksel yaşamda
Fransız tarzı benimsenmeye başlamıştır... Edebiyatta ise
gerçeğe uygunluk, akılcılık, evrensellik ve toplumun
eğitimini gözeten bir tarz benimsenmiştir.
Quintana Manuel José: (1772-1857) Romantizm ve neo
klasik dönemin büyük şairi ve düzyazı ustası.
Bécquer, Gustavo Adolfo: (1820-1870) Geç romantik
dönemin büyük İspanyol şairi. İspanyol eleştirmenler onu
modern İspanyol şiirinin başı olarak değerlendirirler.
José Maria de Heredia: (1842-1905) Küba’nın dünyaca
üne sahip ilk büyük şairi. Modern parnasyen şiirin
öncülerinden.
Coppee, François: (1842-1908) Fransız şair ve oyun
yazarı.
Mendes, Catulle: Modern parnasyen şiirin öncülerinden.
Önemli bir estet.
Gavidia Francisco: (1863-?) El Salvadorlu romantik şair.
Gazeteci, tarihçi ve politikacı. Dönemin yabancı
edebiyatlar uzmanı.
26 Eylül 1885.
111
73 Hipsipila: Gökbilimde 587. yıldız.
Faun: Mitolojide yarısı keçi, yarısı insan tanrı.
A.Ö.
112
RUBEN DARIO’NUN
KISA YAŞAMÖYKÜSÜ
1884 Şili ile Peru arasında savaş çıktı. Dario ilk yurtseverlik
şiirini büyük sempati beslediği Şili için yazdı.
113
1886 Yine gazetecilik yapmak üzere Şili’ye gitti. İlk önemli
kitabı olan Maviyi burada yayımladı.
114
1912 Bu seferki gezi turu Paris-Buenos Aires-Paris oldu.
Akşam Eyyamı 96
Altın Dize 100
Bahar Demleri 51
Baharda Hazan Şarkısı 77
Baştan Çıkmalar 103
Ekmeğimizin Sahibi 99
Noktürn 91
XXXIV. Sonat 59
Öndeyiş 30
Tropik Akşamı 76
Vay ki 89
Venüs 55
Walt Whitman 56
O acılı günler 31
120
KISA BİBLİYOGRAFYA
I2l
Antología comentada del modernismo (Modernizmin Eleştirel
Antolojisi.) Porrata Y Santana, California State University,
1974.
La dramática vida de Rubén Darío (Rubén Dario’nun Dramatik
Yaşamı.) Edelberto Torres, Guetemala, 1952.
122
Adnan Özer 1957 yılında Tekirdağ'ın Gazioğlu köyünde
doğdu. İstanbul Üniversitesi Basın Yayın Fakültesi'ni bitirdi.
İlk şiir kitabı Ateşli Kaval’ın (1981) ardından, Çıngırağın
Ölümü (1983), Rüzgâr Durdurma Takvimi (1985) ve Cemal
Süreya Şiir Ödülü’nü kazandığı Zaman Haritası (1992) adlı
kitaplarını yayımladı. Pablo Neruda, Octavio Paz, Federico
Garcia Lorca, Antonio Machado'nun şiirlerini Türkçe’ye
kazandırdı. Düşler adlı şiir dergisini yönetiyor.
KAVRAM YE R YÜ ZÜ ŞAİRLERİ,
çağım ızın en seçkin şairlerini, yapıtları ve
yaşam larıyla kapsam lı biçim de tanıtm ayı
ve dizi tam am landığında vazgeçilm ez bir
kaynak olm ayı am açlıyor.
En seçkin çevirm enler tarafından hazırlanan
her kitapta, şairlerin bütün şiirlerinden
yapılm ış bir seçm e, incelem eler, notlar,
yaşam öyküsü ve şiir adları/ ilk dize
dizini yer alıyor.