Professional Documents
Culture Documents
Eray Cumbul
06 Şubat 2023
1
0 EKONOMİ NEDİR? 7
2
İÇINDEKILER 3
5 ELASTİKLİK 121
5.1 Talebin Fiyat Elastikliği . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 121
5.1.1 Talebin Fiyat Elastikliğini Etkileyen Faktörler . . . . . . . . . 123
5.2 Talep Eğrilerinde Noktasal Elastiklik . . . . . . . . . . . . . . . . . . 128
5.3 İki Nokta Arasında Orta Nokta Elastikliği . . . . . . . . . . . . . . . 133
5.4 Talebin Çapraz Fiyat Elastikliği . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 134
5.5 Talebin Gelir Elastikliği . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 135
5.6 Arzın Fiyat Elastikliği . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 138
5.6.1 Arzın Fiyat Elastikliğini Etkileyen Faktörler . . . . . . . . . . 141
5.7 Arz Eğrilerinde Noktasal Esneklik . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 142
İÇINDEKILER 5
EKONOMİ NEDİR?
7
8
Mikroekonomi Makroekonomi
(Davranışşal ve deneysel ekonomi) Bir ürünün fiyatı 100 yerine 99.99 olursa o
ürünün satışları neden artar? Ürün etiketine fiyatın çok düştüğünü yazmanın ürünü
daha cazip hale getirmesinin nedeni nedir? Anket firmalarının soruyu nasıl sorduğu
cevabı etkiler mi? Yarın kesinlikle diyete başlayacağını söyleyenlerin önemli bir kısmı
neden yarın fikrini değiştirir?
(Endüstriyel organizasyon/Oyun teorisi) Tekel piyasalarını nasıl regüle etmeliyiz?
Firmalar üretim ve fiyatlama stratejilerini nasıl belirlerler? Optimal seçim kampanyası
stratejileri nelerdir?
(Mekanizma tasarımı) Hangi okul hangi öğrenciler ile eşleşmelidir? Böbrek donörleri
ile hastalar nasıl eşleşmelidir? İhaleler ve sözleşmeler nasıl tasarlanmalıdır?
Makroekonomi bir ülkenin ekonomisinin bütünsel olarak nasıl işlediğini ve nasıl
iyileştirilebileceğini anlamaya çalışır. Uzun vadede ekonomik büyümeyi ve kısa vadede
ulusal gelirdeki, enflasyondaki ve işşizlikteki dalgalanmaları araştırır. Makroekonomik
modellemeler sonucu elde edilen bulgular devletlerin ekonomik, parasal ve mali poli-
takalarını şekillendirmesine yardımcı olurken mikroekonominin konusu olan bireysel
işletmelerin ve yatırımcıların yerel ve uluslararası piyasalardaki stratejilerini gelişimlerine
yardımcı olur. Bu alanda çalışılan bazı örnek sorular şu şekildedir:
Komşularımızla ticaretimiz ne şekilde olmalıdır? Ülkeler hangi ürünleri üretmeli
hangi ürünleri ithal etmelidirler?
Neden bazı ülkeler diğerlerinden daha zengindir?
Enflasyonu düşürmek veya yükseltmek için en uygun para politikası nedir? Cari
açığı nasıl azaltabiliriz? Ekonomik büyümeyi hangi devlet polikalarını kullanarak artırabiliriz?
Ekonomik daralma ve işşizlik problemlerini nasıl çözebiliriz?
Bir ülkede ortalama hayat standardını nasıl artırabiliriz? Gelir eşitsizliğini azaltmak
için neler yapabiliriz?
10
Merkez bankaları faiz oranlarını hangi seviyede belirlemelidir? Faiz oranları, yatırım,
enflasyon ve büyüme arasındaki ilişki nasıldır? Merkez bankalarının kamu ile iletişimi
nasıl olmalıdır? Merkez bankaları ekonomi hakkında topladıkları tüm bilgiyi kamu ile
paylaşmalı mıdır?
Ekonomi eğitimi boyunca yukarıdaki örneklerdeki gibi politika tavsiyelerinde bu-
lunabileceğimiz pek çok sorunun matematiksel modeller yardımı ile teorik olarak
açıklanması ve ortaya atılan teorilerin bazılarını günlük hayattaki verileri kullanarak
ekonometrik modeller yardımı ile sınanması amaçlanır. Ekonomistler, kazanmış
oldukları kapsamlı ve analitik düşünme becerisi sayesinde her şeyden önce iyi bir
gözlemci, analizci ve karar verici olurlar. Ekonomistlerin çalıştıkları yerler arasında yerel
ve ulusal devlet kuruluşları, kamusal ve özel bankalar, muhasebe firmaları, danışmanlık
şirketleri, düşünce kuruluşları, büyük ve çok uluslu şirketler bulunmaktadır. Ekonomi
bölümden mezun olan öğrencilerin iş buldukları meslek grupları arasında iş danışmanlığı,
ipotek danışmanlığı, muhasebecilik, insan kaynakları danışmanlığı, pazarlama, satış ve
proje yöneticiliği, ekonomistlik, finansal analistlik, yatırım analistliği, data analistliği,
finansal planlamacılık, sigorta uzmanlığı ve akademisyenlik bulunur.
KONU 1
Kitabımızın ilk bölümde tam rekabetçi serbest bir ürün veya servis piyasalarında oluşan
fiyat belirlenmesini arz ve talep analizleri yaparak anlamaya çalışacağız.
1.1 Talep
talebini belirleyen etkenler arasındaki ilişkiyi gösterir. Bir ürünün talebini birçok etken
etkileyebilir. Bu etkenler arasında ürünün fiyatı, ilgili ürünlerin fiyatı, tüketicilerin gelir
seviyeleri ve tüketicilerin tercihleri gibi birçok etken bulunabilir. Talep eğrisini genel
olarak D(.) fonksiyonu olarak şu formalize edebiliriz:
QD
x = D(Px , Py , I, T, N, Pe ). (1.1)
11
1.1. TALEP 12
olarak verilen bir talep fonksiyonuna göre iki tüketici (N = 2) olduğunda x ürünün
fiyatı, y ürünün fiyatı, ve gelir birer birim artınca, x ürününden dört tane fazla talep
edilir: (−5 + 1 + 6) × 2 = 4. x ürününün ters talep fonksiyonu ise
Px = f (QD
x , Py , I, T, N, Pe )
ilişkiyi gösteren eğridir ve Denklem (1.1)’deki fonksiyonla gösterilir. Genel olarak diğer
değişkenleri sabit aldığımız için talep eğrisini kısaca QD
x = D(Px ) olarak ifade edip iki
ise talep eğrisinin denklemidir. A noktasında fiyat 8 iken talep edilen miktar 2’dir.
Px Px
10 10
A
8 8
6 6
4 4
2 2
QD
x QD
x
2 4 6 8 10 2 4 6 8 10
Giffen veya Veblen mallar için talep eğrisi pozitif eğimlidir: fiyat arttıkça talep edilen
miktar artar. Örnek olarak savaş veya kıtlık zamanında Giffen ürünler gözlemlenebilir.
Mesela Koronavirüs çıktığında insanlar bir ürünün fiyatı arttıkça (maske gibi) o üründen
daha fazla talep edebilir. 1945-49 yılları arasında İrlanda’da savaş zamanında et fiyatları
çok yüksek olduğu için özellikle fakir insanlar patates fiyatları artmış olmasına rağmen
patatesten daha fazla tüketmek istemişlerdir. Bu örnekte patates Giffen maldır.
Talep yasasını sağlamayan başka bir durum da bir ürünün fiyatındaki değişim tah-
minleridir. Eğer ürünlerin fiyatında bir artıştan sonra hanehalkı gelecekte fiyatların
daha da artacağına inanırsa fiyatı artmış ürünlere talep edilen miktar artabilir.
Çok acil durumlarda alınması gereken ürünleri alan insanlar, fiyatı yükseldikçe daha
kaliteli ürün aldığını düşünen kişiler veya marka bağımlıları fiyatı yükselen ürünlere
daha çok ilgi gösterebilirler. Benzer şekilde bir ürünü çok kişi alıyor diye o ürünün
fiyatı artınca o ürüne talep artabilir. Son olarak maddiyatçı ve burnu havada bir
insan toplumda daha yüksek mevki sahibi olacağını düşünerek ürünler pahalılaştıkça
o ürünlerden fazla talep edebilir. Mesela böyle insanlar elmasın fiyatı düşerse daha az
elmas alırlar veya indirimde olan ürünler yerine sezonluk pahalı ürünleri talep ederler.
Talep eğrisi üzerinde meydana gelen değişiklikler iki farklı şekilde olabilir.
1) Talep eğrisi üzerinde hareket: Normal bir x ürününün fiyatı arttığında ürüne
talep edilen miktarda azalma meydana gelir. Bu durum Şekil 1.2’de görüldüğü üzere
talep eğrisi üzerinde A noktasından B noktasına hareket meydana getirir:
Not 1. x ürününün fiyatı arttığında veya azaldığında x ürününün talep eğrisi sağa
veya sola kaymaz. Bunun sebebi, bir ürünün fiyatı değiştiğinde o ürüne talep edilen
miktarı değişir ama o ürünün talebi değişmez. Böylelikle, fiyatı değişmiş bir üründe
sadece talep eğrisi üzerinde hareket olur.
1.2. ARZ 15
Px
B
P2
A
P1
QD
x
Q2 Q1
¯ T̄ , N̄ ve P̄e sabitleri
2) Talep eğrisinin sağa veya sola kayması: Herhangi P̄y , I,
¯ T̄ , N̄ , P̄e ) şekilde tanımladığımız talep eğrisini sağa veya sola
için Qx = D(Px , P̄y , I,
¯ tüketicinin
kaydırabilecek durumlar y ürününün fiyatı (P̄y ), tüketicinin gelirinin (I),
tercihleri (T̄ ), tüketicilerin sayısında (N̄ ) veya gelecekte ürünün beklenen fiyatı P̄e
meydana gelen dışşal (egzojen) değişimler olabilir. 1.4. kısımda talep eğrisinde kayma
oluşturabilecek olayları daha ayrıntılı şekilde analiz edeceğiz.
1.2 Arz
maliyetleri, üreticilerin sayısı ve teknolojik gelişmeler gibi birçok etken bulunabilir. Arz
eğrisini genel olarak S(.) fonksiyonu olarak şu formalize edebiliriz:
Burada x ürününün birim fiyatı Px , y ürününün birim fiyatı Py , girdi veya ham-
madde maliyetleri (C), teknolojik gelişmeler A, üreticilerin sayısı K, ve tüketicilerin
geleceğe dair sattıkları ürünün fiyat beklentileri Pe olarak verilmiştir. x ürününün ters
arz fonksiyonu ise fiyata bağımlı değişkendir:
Px = f (QSx , Py , C, A, K, Pe ). (1.3)
Px Px
10 10
A
8 8
6 6
4 4 B
2 2
QSx QSx
2 4 6 8 10 2 4 6 8 10
QSx ≥ 0 için sol figürdeki eğrinin denklemi P = 2 + QSx iken sağ figürdeki eğrinin
denklemi P = (QSx )2 ’dir. Bu örneklerde fiyat ile arz edilen miktar doğru orantılıdır.
Arz eğrisini marjinal maliyet eğrisi olarak da yorumlayabiliriz. Marjinal maliyet
bir birim fazla ürün üretmenin firmaya getirdiği ek maliyettir. Örnek olarak bir üründen
10 tane üretim yapan bir firmanın arz eğrisi üzerinde bulunan fiyatının 2 olduğunu
varsayalım. Bu firmaya 11. ürünü (arz fonksiyonu sürekli ise (10 + ϵ). ürünü, ϵ ≈ 0)
üretimenin ek maliyeti 2 ’dir.
Arz yasasına (Law of supply) göre Py , A, K gibi diğer bütün değişkenler sabitken,
bir ürünün fiyatı (Px ) arttığında (azaldığında), o ürüne arz edilen miktar (QSx ) artar
(azalır). Bu yasaya göre fiyatlar yükseldikçe üreticiler daha karlı olacağı için üretim
miktarlarını artırırlar. Bu yüzden arz eğrisi pozitif eğimlidir. Örnek olarak ortalama
bir doktor ortalama bir avukattan daha fazla kazanmaya başlarsa tıp fakültelerine arz
(kayıt) edilen öğrencilerin sayısı artar. Eğer insanlar kolonyaya sıvı sabundan daha fazla
para vermeye başlarsa, firmaların kolonya üretimleri artar sabun üretimleri azalır. Saat
başı maaşlarda artış olursa insanlar daha fazla süre çalışmak ister. Birçok ürün için bu
yasa sağlansa da arz yasasının sağlanamayabileceği durumlar şu şekildedir.
Bir işletmeci işleri kötü gittiği zaman veya iş değiştirmek istediğinde işyerini kapat-
mak ister ve elinde bulunan malları düşük fiyattan satar. Aynı şekilde, kolay bozula-
1.3. TAM REKABETÇI PIYASA DENGESI 18
bilir, çabuk tüketilmesi gereken, modası geçmiş veya sezon sonu ürünlerde üreticiler
ellerindeki malları düşük fiyattan satmak isteyebilirler. Böyle durumlarda düşük fiyat-
tan daha fazla arz edildiği için arz yasası sağlanmamış olur.
Az sayıda işletmecinin kontrol ettiği bir piyasada da arz yasası sağlanmayabilir.
Örneğin tek bir firmadan oluşan monopol (tekel) bir piyasada ürünlerin fiyatı yüksek
olduğunda üretici çok fazla sayıda ürün üretmek istemeyebilir. Benzer şekilde çok
sayıda firmadan oluşan aşırı rekabetin olduğu piyasalarda firmalar düşük fiyatta daha
fazla ürün arz etmek istemeyebilir. Bu iki durumda da arz yasası sağlanmamış olur.
Devlet tavan fiyat veya tavan üretim politikaları getirdiğinde satıcılar yüksek fiyat-
larda daha fazla üretim yapamaz. Tarım ürünlerinin üretimi belirli bir seviyenin üstüne
çıkamayacağından fiyatlar artsa dahi tarım üreticileri üretim miktarlarını artıramazlar.
Benzer şekilde fiyatları arttığında sanatsal ve açık artırma ürünlerinin miktarını artırmak
zor olabilir. Bu durumlar da arz yasasısın sağlanamayacağı örneklerdendir.
Talep eğrisini tüketiciler (yani alıcılar) oluştururken, arz eğrisini üreticiler (yani firmalar
veya satıcılar) oluşturur.
Alıcılar ⇒ Talep
Piyasa Denge. (1.4)
Satıcılar ⇒ Arz
Tam rekabetçi bir piyasa dengesi, arz ve talep eğrilerinin kesiştiği noktada oluşur. Bu
noktada talep edilen miktar arz edilen miktara eşittir, ve arz ve talep eğrilerinde oluşan
fiyat seviyeleri de eşit olur: Piyasa dengesindeki fiyatlara P ∗ ve miktara Q∗ dersek,
QD = QS = Q∗ ve P (QD ) = P (QS ) = P ∗
eşitlikleri sağlanır.
P P
Arz Arz
Arz Fazlası
P1
D
P∗
P2
Talep Fazlası Talep Talep
Q Q
Q∗
Figür 1.4: Tam Rekabetçi Piyasa Dengesi: Piyasadaki denge arz ve talep eğrilerinin
kesiştiği D = (P ∗ , Q∗ ) noktasında oluşur.
Soldaki figürde ürünün fiyatı P1 olduğunda, arz edilen miktarın talep edilen mik-
tardan fazla olduğu görülmektedir. Bu yüzden üstteki kırmızı kesik çizginin büyüklüğü
kadar arz fazlalığı (excess supply) oluşur. Arz fazlalılığı olduğunda üreticiler fiyatlarını
düşürmek isterler. Örnek olarak finansal bir krizin yaşandığı ekonomilerde ev veya ara-
balara talep düşer. Araba ve evlerini satamayan satıcıların ellerinde arz fazlası oluşur
ve ellerindeki malların fiyatı düşer.
Fiyatlar P2 olduğunda ise talep edilen miktar, arz edilen miktardan fazladır. Bu
yüzden alttaki turuncu kesik çizginin büyüklüğü talep fazlalığı/kıtlık (excess de-
1.4. TALEBE ETKI EDEN FAKTÖRLER 20
mand/shortage) oluşur. Bu duruma örnek olarak seyirci talebinin çok fazla olduğu
UEFA şampiyonlar ligi final maçı örnek gösterilebilir. Aşırı talep fazlalığı biletlerin
karaborsaya düşmesine sebep olur ve bu yüzden bilet sahipleri ürünün fiyatını yükseltmek
isterler. Kıtlığa diğer bir örnek Kovid-19 döneminde tüketicilerin marketlerden panik
halinde tuvalet kağıtlarını ve kolonyaları alması ve marketlerde bu ürünlerin kalmaması
gösterilebilir. Figür 1.4’de de görüldüğü üzere, fiyatlar P ∗ seviyesinde dengelenir ve Q∗
kadar üretim yapılır. D = (P ∗ , Q∗ ) denge noktasında arz veya talep fazlası oluşmaz.
Talep tüketici kaynaklı olduğu için talebe etki eden faktörler tüketiciler ile ilişkilidir.
Denklem (1.1)’de verilen talep fonksiyonunu QD
x = D(Px , Py , I, T, N, Pe ) olarak
Talep Eğrisinin
Değişken Değişkendeki Değişim
Değişimi
Tüketicilerin geliri (I) ↑ Sağa kayar
İkame ürünlerin fiyatı (Py ) ↑ Sağa kayar
Tamamlayıcı ürünlerin
↑ Sola kayar
fiyatı (Py )
Tüketicilerin sayısı (N ) ↑ Sağa kayar
Ürün hakkında iyi bir haber Sağa kayar
Tercihler ve ürün Ürün daha çok tercih edilirse Sağa kayar
hakkında haberler (T ) Ürün hakkında kötü bir haber Sola kayar
Ürün daha az tercih edilirse Sola kayar
Ürünün fiyatının gelecekte
Tüketicilerin geleceğe artacağına dair inanış Sağa kayar
dair fiyat inanışları (Pe ) Ürünün fiyatının gelecekte Sola kayar
azalacağına dair inanış
P
Arz
B
P2
A
P1
Talep’
Talep
Q
Q1 Q2
Figür 1.5: Talebin artışı: Tüketici gelirindeki artış talep eğrisi sağa veya yukarı kaydırır.
Sağa kaymış talep eğrisinde ilk etki talep fazlasının oluşumudur. Dengeye yeniden
erişmek için fiyatlarda artış meydana gelir. İlk denge noktası olan A noktasına göre
denge fiyat ve üretim seviyelerinde artış meydana gelir (P2 > P1 ve Q2 > Q1 ). Böylece
yeni denge noktası A noktasından B noktasına gelir. Tüketicilerin gelir değişimi
üreticilerle ilişkili olmadığı için arz eğrisi sabit kalır. Sonuç olarak tüketicilerin geliri
arttığı zaman fiyatlarda bir atış meydana gelir ve üreticiler daha fazla üretirler.
destek sağlamak amacı ile para başmış ve halka ”helikopter para” dağıtmıştır. Merkez
bankaları sürekli para basıp halka dağıtırsa bu paralar hanehalkının cebindeki parayı
(yani gelirlerini) artırır. Hanehalkı bu parayı harcarsa ürünlere talep artar. Bunun sonu-
cunda ürünlerin fiyatı ve yüksek enflasyon (fiyat seviyelerindeki genel artış) yaşanır.
Almanya’da 1. Dünya Savaşı sırasında 1923 senesinde para basımından dolayı
hiperenflasyon yaşanmıştır. Venezuella’da merkez bankasının para arzını 14% artırması
sonucunda 2013 yılında 41% olan enflasyon seviyesi 2018 yılında 65000% olmuştur.
Zambiya’da Kongo’daki savaş için para basılmış ve 2004-2009 seneleri arasında hiperen-
flasyon oluşmuştur. Amerika’da sivil savaş döneminde hiperenflasyon görülmüştür.
Para basma ile fiyat artışları arasındaki ilişkiyi Fisher denkleminden görebiliriz:
M ∗ V = P ∗ Q.
ii) İlgili ürünlerin fiyatındaki değişimler: Bir malın ilgili olduğu ürünleri ikiye
ayırabiliriz: 1) İkame ürünler 2) Tamamlayıcı ürünler.
İkame ürünler birbirleri yerine tüketilebilen ürünlerdir. Örnek olarak çay-kahve,
1
Paranın sirkülasyon hızı, belirli bir süre içerisinde ortalama para biriminin mal ve hizmetleri satın
almak için kaç kere kullanıldığının bir ölçüsüdür.
1.4. TALEBE ETKI EDEN FAKTÖRLER 23
benzinli araba-dizel araba, kola-gazoz ikilileri verilebilir. Tamamlayıcı ürünler ise çay-
şeker, tahin-pekmez, ve sağ çorap-sol çorap gibi beraber tüketilen ürünlerdir.
Bir x malının ikamesinin fiyatı artarsa, x malına olan talep artar. x malının talep
Bir x malının tamamlayıcısının fiyatı artarsa, x malına olan talep azalır. x malının
Örnek 2. Şeker fiyatlarındaki artışın kahve piyasasında ne gibi etkilere sebep olacağını
inceleyelim. Kahve ve şeker beraber tüketilen ürünler olduğu için birbirlerinin tamam-
layıcısıdır. Bu yüzden şeker fiyatlarındaki artış kahveye olan talebi azaltır ve talep eğrisi
sola kayar. Bunun sonucunda Şekil 1.6’de görüldüğü üzere denge fiyatı A noktasından
B noktasına gelir. Kahvenin fiyatı P1 ’den P2 ’ye düşer ve tüketimi Q1 ’den Q2 ’ye geriler.
P
Arz
A
P1
B
P2
Talep
Talep’
Q
Q2 Q1
Figür 1.6: Talebin Azalışı: Bir ürünün tamamlayıcısının fiyatındaki artış ürünün talep
eğrisini sola veya aşağıya kaydırır.
1.4. TALEBE ETKI EDEN FAKTÖRLER 24
Örnek 4. Salgın veya ekonomik kriz olduğunda ev fiyatlarının düşeceğini düşünen bir
tüketicinin ev veya araba alma isteği azalır. Bu yüzden ev ve arabalara talep azalır.
Talep eğrisi sola kayar ve ev ve araba fiyatları azalır.
Örnek 5. 2020 yılının başlarında Koronavirüs salgını sonrasında geleceğe dair belir-
sizlikler artmış ve yatırımcılar daha güvenli finansal varlıklara yönelmiştir. Bu yüzden
piyasalarda daha güvenilir bulunan altın, gümüş, hazine tahvilleri, İsviçre Frankı, ve
Japon Yeni’ne talep artmış ve bu varlıkların fiyatı artmıştır. Piyasalarda daha riskli
görülen hisse senetlerinden uzaklaşılmış ve bu hisselerin fiyatları düşmüştür. Mesela,
1.4. TALEBE ETKI EDEN FAKTÖRLER 25
salgın ortamında seyahat az olacağından petrol ürünlerine daha az talep olur ve petrol
fiyatları geriler, havayolu şirketlerinin hisseleri düşer; ve Rusya, Kanada, ve Norveç
gibi petrol üreten ülkelerin paraları değer kaybeder. Online olarak satış gerçekleştiren
Amazon, Alibaba ve Migros gibi şirketlerin hisselerine talep artar ve bu hisselerin fiyatı
yükselir. Bu gözlemlerimiz aşağıdaki tablodaki grafiklerde görülmektedir.
Örnek 6. Koronavirüs ortaya çıktıktan sonra kolonya, maske ve ekmek yapma maki-
naları gibi ürünlerde kıtlık ve karaborsa oluşmuş ve bu yüzden bu ürünlerin fiyatları
artmıştır. Aşağıdaki figürde Arzum AR 2017 ekmek yapma makinasına talep artışından
dolayı arz edilen miktarın yetersiz gelmesine bağlı olarak oluşan kıtlık ve bunun sonu-
cunda bu ürünün fiyatının nasıl arttığı gözlemlenmektedir.
Figür 1.8: Arzum AR2017 Panetti Ekmek Yapma Makinesinin 2020 Yılının Kasım ve
Nisan Ayları Arasındaki Fiyat Değişimi, Kaynak: www.akakçe.com
Arz miktarı üretici kaynaklı olduğu için arza etki eden faktörler üreticiler ile ilişkilidir.
Denklem (1.2)’de verilen genel arz fonksiyonunu QSx = S(Px , Py , C, A, K, Pe ) olarak
tanımlamıştık. Bu fonksiyonla bağlantılı olarak talebe (Qx − Px ilişkisine) etki eden
faktörler ve arz eğrisi üzerindeki etkileri Tablo 1.4’de gösterilmiştir.
i) Üretimde tamamlayıcı ve ikame ürünlerin fiyatı: Aynı kaynak kullanılarak
üretilen ürünler üretimde tamamlayıcı (yani beraber üretilen) ürünlerdir (complements-
in-production). Örnek olarak dana eti ve deri inekten beraberce üretilir, kereste ve talaş
ağaçtan üretilir, tavuk eti ve yumurta tavuktan üretilir. Bir x ürününün üretiminde
1.5. ARZA ETKI EDEN FAKTÖRLER 27
tamamlayıcı olan bir ürünün fiyatındaki artış (azalış) x ürünün arzını artırır (azaltır).
Örneğin dana eti fiyatlarındaki bir artış üreticilere daha kârlı geleceği için daha fazla
inek kesimine sebep olur. Böylece daha fazla inek derisi üretilir. İnek derisi ürününün
arz eğrisi sağa kayar.
x Ürününün
Değişken Değişkendeki Değişim Arz Eğrisinin
Değişimi
Üretimde tamamlayıcı
↑ Sağa kayar
ürünlerin fiyatı (Py )
Üretimde ikame
↑ Sola kayar
ürünlerin fiyatı (Py )
Girdi fiyatlarındaki değişim (C) ↑ Sola kayar
Üreticilerin sayısı (K) ↑ Sağa kayar
Teknolojik gelişmeler (T ) ↑ Sağa kayar
Ürünün fiyatının gelecekte
artacağına dair inanış Sola kayar
Üreticilerin geleceğe
dair fiyat inanışları (Pe ) Ürünün fiyatının gelecekte Sağa kayar
azalacağına dair inanış
Aynı fabrika veya tarlada üretilebilecek ürünler üretimde ikame ürünlerdir (substitu-
tes-in-production). Örnek olarak patates üreten bir çifçi için domates, mısır üreten bir
çiftçi için soya fasulyesi, 4-kapılı sedan üreten bir otomobil şirketleri pick-up, perde
üreten bir firma için t-şört üretimde ikame mallardır. Bir x ürününün üretiminde
ikame olan bir ürünün fiyatındaki artış (azalış) x ürünün arzını azaltır (artırır). Örneğin
patates üreten bir çiftçi, domates fiyatlarındaki bir artış sonrası patates yerine domates
üretmek ister. Bu yüzden her patates fiyatında üreticiler daha az patates üretmek is-
terler. Diğer bir ifade ile patates ürününün arz eğrisi bir sonraki şekilde görüldüğü gibi
sola kayar. Bu değişiklik sonucunda denge noktası A’dan B’ye gelir. Fiyatlarda artış
meydana gelirken üretilen ve tüketilen miktarda azalış meydana gelir.
1.5. ARZA ETKI EDEN FAKTÖRLER 28
P Arz’
Arz
B
P2
A
P1
Talep
Q
Q2 Q1
Figür 1.9: Arzda Azalış: Bir ürünün üretiminde ikame malların fiyatındaki artış ürünün
arz eğrisi sola veya yukarı kayıdırır.
ii) Girdi fiyatlarındaki değişim: Bir fabrikada bir malın üretiminde meydana
gelen bir maliyet artışı ele alalım. Bunun sonucunda fabrika her fiyatta daha az üretim
yapmak ister. Bu yüzden bu malın arz eğrisi Figür 1.9’deki gibi sola kayar. Bunun
sonucunda, ürünün fiyatı artarken miktarı azalır. Girdi maliyetlerine örnek olarak işçi
maaşları, vergiler, hammadde/ara mallarının (mesela motor ve tekerlek araba üretimi
için ara maldır) fiyatları, kira ve makina giderleri gösterilebilir.
Örnek 7. Devletin asgari ücrete zam yaptığını düşünelim. Bunun sonucunda üreticinin
giderleri artar ve arz eğrisi sola kayar. Ürün fiyatlarında artış meydana gelir.
iii) Geleceğe dair inanışlar: Satıcılar gelecekte bir ürünün fiyatının artacağını
düşünürse bugün yerine ileride satmak isterler ürünlerini. Bu yüzden o ürünün arzı
azalır. Arz eğrisi sola kayar.
iv) Teknolojik gelişmeler: Araştırma ve gelişme yatırımları sonucunda elde edile-
cek yeni teknolojiler firmanın üretim maliyetlerini azaltır, firmanın daha verimli işlemesini
sağlar. Bu yüzden firma her fiyat seviyesinde daha çok üretim yapmak ister. Bu se-
bepten arz eğrisi aşağıdaki şekildeki gibi sağa doğru kayar. Bunun sonucunda denge
noktası A’dan B ye gelir. Fiyatlarda P1 ’den P2 ’ye azalma ve üretim miktarında Q1 ’den
Q2 ’ye artış oluşur.
P Arz
Arz’
A
P1
B
P2
Talep
Q
Q1 Q2
Figür 1.10: Arzda artış: Teknolojik gelişmeler sonrasında arz eğrisi sağa kayıyor.
1.6. ÜRÜN ÇEŞITLERI 30
Ürünleri genel hatlarıyla altıya ayırabiliriz: Normal, Düşük (Inferior), Giffen, Veblen,
Lüks (Luxury) ve Gerekli (Necessity) mallar.
Normal malın iki tip özelliği vardır. 1) Bu malın fiyatı arttıkça bu mala talep
edilen miktar azalır. 2) Tüketicinin geliri arttıkça bu mala olan talep artar.
Giffen mallar fiyatı artıkça talep edilen miktarı artan mallardır. Savaş ve salgın
gibi dönemlerinde ortaya çıkan bu ürün çeşidi (patates ve maske gibi) için talep eğrisi
pozitif eğimlidir. Giffen malların en önemli üç özelliği düşük mal olmaları, ikamelerinin
az olması ve bütçede önemli bir yere sahip olmasıdır.
Bir ürünün her fiyat seviyesinde Giffen mal olması çok realistik değildir. Çünkü
ürünlerin fiyatı çok fazla arttığında talep edilen miktar bir seviyeden sonra düşmesini
beklemek mantıklıdır.
Örnek 9. Talep eğrisi şekildeki gibi gösterilen bir ürünün normal ve Giffen mal olduğu
fiyat aralıklarını gösterelim.
P
Normal Mal
10 Talep
4
Giffen Mal
QD
2 4 6 8 10
Bir ürünün fiyatı ve o ürüne olan tercihler sabit olduğunda, gelir (income, I) ile talep
edilen miktar (QD ) arasındaki ilişkiyi gösteren eğri engel eğrisi olarak adlandırılır. For-
mal olarak bu eğrinin denklemi I = f (QD ) olarak herhangi bir f (.) fonksiyonuyla
gösterilebilir. Değişik türde ürünler için bu eğrinin farklı eğimi vardır.
Normal mallar için pozitif eğimli olan bu eğri düşük mallar için negatif eğimlidir.
Geliri artan bir kişi yüzdesel olarak gerekli maldan gelir artışından az alırken, lüks mal-
dan gelir artışından daha fazla almak ister. Bu yüzden, normal mallar içerisinde, gerekli
mallar için Engel eğrisi konkav (içbükey) iken, lüks mallar için konvekstir (dışbükeydir).
p
Örnek olarak, konkav bir fonksiyon olan I = 8( QD x − 1) eğrisi gerekli malların Engel
1.7. ENGEL EĞRISI 32
(QDx )
2
eğrisi iken, konveks olan I = 1 + 16
eğrisi lüks malların Engel eğrisi olabilir.2
2
I’nın QD ’ye bağlı ikinci türevi konkav fonksiyonlar için negatif iken konveks fonksiyonlar için
pozitiftir. Elastiklik konusunu işlerken Tablo 5.5’de gerekli (lüks) malları talebin gelir esnekliği 0 ile
1 arasında (1’den büyük) olan mallar olarak tanımlayacağız.
1.8. ÜRÜN UZAYI 33
I p I
I = 8( QD
x − 1)
8 8
I = QD
x I = QD
x
6 6
4 4
2 2 (QDx )
2
I =1+ 16
QD
x QD
x
2 4 6 2 4 6
2 I = 6 − QD
x
QD
x
2 4 6 8 10
Mavi Bölge: Normal ama düşük veya Giffen değil, Talep eğrisi negatif ve En-
gel eğrisi pozitif eğimli. Gerekli ve lüks mallar genelde normal mallar kümesinin alt
kümesidir. Lüks bir malın Veblen olma durumu da vardır.
Kırmızı Bölge: Düşük olan ama normal, Giffen veya Veblen olmayan mallar, Talep
eğrisi negatif eğimli, Engel eğrisi negatif eğimli
Sarı (Pembe) Bölge: Giffen (Veblen) olan, düşük olan ama normal olmayan mallar,
Talep eğrisi pozitif eğimli ve Engel eğrisi negatif eğimli.
Bu konu hakkında iki tane önemli notumuz şu şekildedir.
Not 1: Her Giffen ve Veblen mal düşük maldır. (Problem seti soru 1.20)
Not 2: Talep ve Engel eğrileri pozitif eğimli bir ürün olamaz.
Bu iddaların doğrulukları için problem setlerinin çözümlerini inceleyebilirsiniz.
1.9. ÖZEL, ORTAK, KULÜP VE KAMUSAL ÜRÜNLER 35
Birinci konunun bu kısmına kadar özel ürünleri işlemiştik. Örnek olarak, bir tane
portakal yediğim zaman bu portakaldan sadece ben mutlu olurum. Yediğim portakal
başka insanlarını mutlu etmez. Bu yüzden portakal özel bir üründür. Sokak lambası
veya parklar gibi kamusal ürünler ise üretimleri arttıkça birçok insan aynı anda mutlu
olur. Bu yüzden bu tip ürünler kamusal üründür.
Ürünlerin özelliklerini daha detaylı açıklayabilmek için iki tane özellik daha tanımlıyoruz:
i) Rakip olabilme ve ii) Dışarıda tutulabilme.
Üretilen mal bir tüketici tarafından kullanıldığında diğer tüketicilerin o maldan ala-
bilecekleri miktarın azaldığı ürünler tüketiciler arasında rakip ürünler (rivalrous goods)
olurken miktarın değişmediği ürünler rakip olmayan ürünlerdir (non-rivalrous goods).
Bunun yanısıra, üretilen bir malın, satın alan kişi dışındaki kişiler tarafından kullanılması
engellenemeyen ürünler dışarıda tutulamayan ürünlerdir (non-excludable goods). Bir
sonraki tabloda değişik ürünleri ve onların özelliklerini gösteriyoruz.
Yukarıdaki tabloya göre kamusal ürünler, rakip olmayan ve tüketimi hariç tu-
tulamayan ürünlerdir. Örnek olarak sokak lambasını herkes bedavaya kullanabilir ve
benim sokak lambasını kullanmam başka insanların sokak lambası kullanımını azalt-
maz. Radyo istasyonları, Tornado sirenleri, devlet okullarında eğitim, araştırma ve
1.9. ÖZEL, ORTAK, KULÜP VE KAMUSAL ÜRÜNLER 36
Piyasa bozulmaları, ürünlerin i) bedavacılık sorunu (free rider problem) ii) pozitif
dışşallık (positive externality), ve iii) negatif dışşallık (negative externality) oluştur-
masıyla oluşabilmektedir.
Bedavacılık sorunu bireylerin veya işletmelerinin bir ürünün tüketiminden herhangi
bir bedel ödemeden kullanabilmesidir. Kamusal ürünlerin bir bütün olarak sunulması
ve tüketiminden kimsenin dışlanamaması özelliklerine sahip olması bedavacılık sorunu
ortaya çıkarmaktadır. Devletin insanlardan aldığı zorunlu vergiler bedavacılık sorunun
oluşturduğu piyasa bozulmasını düzeltebilir. Bunun sebebi cami gibi kamusal ürünler
zorunlu vergi yerine gönüllü katkılarla para toplanıp yapılmaya çalışılsa herkes para
vermek istemeyebilir.
Pozitif dışşallık bir ürünün tüketimi üçüncü bir şahısa fayda sağladığında oluşur.
Kamusal ürünün tüketiminden bir kimse dışlanamayacağı için bu ürün pozitif dışşallık
doğurur. Örnek olarak polis koruması ve sağlık harcamaları bütçesi verilebilir. Pozitif
dışşallık sağlayan ürünler sadece kamu malları da olmayabilir. Örnek olarak araştırma
ve geliştirme faliyetleri yürüten özel bir firma bir buluş yaptığında başka firmalar da
bu buluştan yararlanabilir. Bu durum şirketlerin araştırma geliştirme çalışmalarını
azaltmasına sebep olabilir. İcat edilen ürünlere patent verme veya devletin şirketlere
araştırma ve geliştirme teşvikleri sağlaması bu sorunu çözebilir.
Pozitif dışşallığın olduğu diğer durumlar ise bir çifçinin yetiştirdiği elma ağaçları
arıcılıkla uğraşan kimseler için fayda sağlar. İşe yürüyerek veya bisikletle gidersek,
hava kirliliği azalır ve bütün toplum için iyi olur. Metro istasyonu inşaası evsiz insanlar
için yağmur yağdığında çok yararlı olabilir.
1.11. TALEP VE ARZ EĞRILERININ TOPLANMASI 38
Son olarak negatif dışşallık bir ürünün tüketimi üçüncü bir şahısa zarar sağladığında
oluşur. Örnek olarak bir fabrikanın üretimiyle ortaya çıkan zararlı gazlar ve kimsayal
atıklar fabrika çevresinde yaşayan insanların sağlığını bozabilir. Böyle bir durumda
devlet negatif dışşallık oluşturan firmalara çeşitli vergiler getirerek bu sorunu çözebilir.
Toplum bireylerden oluşur. Bir ürünün toplam talep eğrisini bulabilmek için bireylerin
talep eğrilerini toplamamız gerekir. Özel ürünler için talep eğrilerini yatay olarak
toplarız. Bunun sebebi belirli bir fiyat seviyesinde toplam kaç tane ürün talep edildiğini
bulmak istememizdendir. Bu yüzden, ters talep eğrilerini yatay olarak toplamak her
fiyatta toplam talep edilen miktarın grafiğini verir.
Önemli not: Ters talep eğrileri toplandığında eğimleri azalır ve daha yataylaşırlar.
Bireysel ters talep eğrileri negatif eğimli ise toplam talep eğrisi orijine göre dışbükeydir
(konvekstir). Bu tezimizi bir sonraki örneklerle pekiştirelim.
Örnek 10. İki bireyden oluşan bir ekonomide, limon ürünü için A kişinin ters talep
eğrisi P = 6 − 3qAD iken B kişisinin ters talep eğrisi P = 6 − qBD olsun. Toplam talep
eğrisini bulmak için ilk önce iki kişi için de talep eğrilerinin formüllerini çıkarmamız
gerekir. Basit cebir ile, A kişisinin talep eğrisi qAD = (6 − P )/3, B kişisinin talep eğrisi
qBD = 6 − P olarak bulunur. İki talep miktarını toplarsak
6−P 24 − 4P
QD = qAD + qBD = +6−P =
3 3
elde ederiz. Böylece toplam ters talep eğrisi şu şekilde oluşur:
1.11. TALEP VE ARZ EĞRILERININ TOPLANMASI 39
0
eğer P > 6
QD = qAD + qBD = (1.5)
24 − 4P
eğer P ∈ [0, 6).
3
Bu örnekte bireysel talep eğrilerinin fiyat ekseninde kestiği noktalar iki kişi için de
6 idi. Fakat bu kesim noktaları iki kişiler için aynı olmayabilir. Bu durumda toplam
talep eğrisini bulmak bir sonraki 11. ve 12. örneklerdeki gibi daha zorlaştırır.
Örnek 11. İki bireyden oluşan bir ekonomide, limon ürünü için A kişinin ters talep
eğrisi P = 6 − 3qAD iken B kişisinin ters talep eğrisi P = 2 − qBD olsun. Toplam talep
eğrisini bulmak için ilk önce iki kişi için de talep eğrilerinin formüllerini çıkarmamız
gerekir. Basit cebir ile, A kişisinin talep eğrisi qAD = (6 − P )/3, B kişisinin talep eğrisi
qBD = 2 − P olarak bulunur. İki talep miktarını toplarsak
6−P 12 − 4P
QD = qAD + qBD = +2−P = (1.6)
3 3
olarak buluruz. Aşağıdaki en sağdaki figürde toplam ters talep eğrisini çiziyoruz.
P P P
6 6 6 Z
4 4 4 6−P
qAD = 6−P QD = 3
3
W
2 2 2
12−4P
qBD = 2 − P QD = 3
D
qAD qBD Q
2 2 4/3 4
Toplam ters talep eğrisi en sağdaki şekilde gösterilmiştir. Fiyatlar 6 ’dan yüksek
olduğunda iki tüketici de ürün talep etmemektedir. Bu yüzden toplam talep bu du-
rumda 0’dır. Fiyatlar 2 ile 6 arasında olduğunda sadece birinci tüketici ürün talep
ettiği için toplam talep 1. tüketicinin talebiyle örtüşür. Fiyatlar 0 ile 2 arasında
olduğunda 2 tüketici de ürün talep etmektedir. Talep edilen miktarlar Denklem 1.6’de
yaptığımız şekilde toplanır. Mesela fiyatlar 0 olduğunda toplam talep edilen miktar
2 + 2 = 4’tür. Bu bilgiler ışığında toplam talep fonksiyonu şu şekilde oluşur:
0 eğer P > 6
QD = qAD + qBD = 6 − P
eğer P ∈ [2, 6] (1.7)
3
− 4P
12
eğer P ∈ [0, 2).
3
Örnek 12. Örnek 11’de A kişisi tipinde 100 kişi ve B kişisi tipinde 200 kişi bulunan
bir ekonomide toplam talebi çıkaralım.
100 tane A tipindeki kişinin toplam talep eğrisi QD D
A = 100qA = 100(6 − P )/3 ve
miktarlarını toplarsak
elde ederiz. Bu bilgiler ışığında toplam talep eğrisinin denklemi şu şekilde oluşur:
1.11. TALEP VE ARZ EĞRILERININ TOPLANMASI 41
0 eğer P > 6
100(6 − P )
QD = QD D
A + QB = eğer P ∈ [2, 6] (1.8)
3
1800 − 700P
eğer P ∈ [0, 2).
3
Örnek 13. Örnek 11’de B kişisinin talep eğrisi QB
D = (6 + P )/3 olsaydı neler değişir?
İkinci kişi için limon ürünü Giffen veya Veblen ürün olur çünkü fiyat arttıkça B kişisinin
talep ettiği miktar artmaktadır. Bu durumda iki kişinin talep eğrilerini toplarsak fiyatlar
6 ’den küçükken, toplam talep edilen miktar sabittir ve
6−P 6+P
QD = QD D
A + QB = + =4 (1.9)
3 3
olur. Fiyatlar 6 dan büyükken ise sadece B kişişin talep eğrisi geçerli olduğu için
QD = (6 + P )/3’tür. Şekil üzerinde çizersek:
P P P
8 8 8
6+P
QD = 3
Z
6 6 6
6+P
4 6−P 4 qBD = 4
qAD = 3
3
QD = 4
2 2 2
qAD qBD QD
2 2 4 6 2 4 6
Özel bir ürünün toplumdaki toplam arz eğrisi firmaların bireysel arz eğrilerinin yatay
olarak toplanmasıyla bulunur.
Önemli not: Ters arz eğrileri toplandığında eğimleri azalır ve daha yataylaşırlar.
Bireysel ters arz eğrileri pozitif eğimli ise toplam arz eğrisi orijine göre konkavdır.
En son olarak bu toplama işlemini basit bir örnek üzerinde gösterelim.
Örnek 14. Birinci firmanın ters arz eğrisi 4P = 4 + 3q1S iken ikinci firmanın ters arz
eğrisi P = q2S olsun. Basit cebir ile, birinci firmanın arz eğrisi q1S = (4P − 4)/3 ve
ikinci firmanın arz eğrisi q2S = P olarak bulunur. Arz edilen miktarları toplarsak
4P − 4 7P − 4
QS = q1S + q2S = +P = (1.10)
3 3
P P P
5 5 5
4 4 4
4P −4
3 q1S = 3 3 3 7P −4
QS = 3
2 2 q2S =P 2
X
1 1 1
QS = P
q1S q2S QS
1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4
Toplam arz eğrisi üsteki en sağdaki figürde görüldüğü üzere konkav yani iç bükeydir.
X noktasında bükülme olur çünkü fiyatlar 1 ’den küçükken sadece birinci firma üretim
yapmak isterken, fiyatlar 1 ’den büyükken iki firma da üretim yapmak ister ve firmaların
1.11. TALEP VE ARZ EĞRILERININ TOPLANMASI 43
arz yapmak istedikleri miktarlar her fiyat seviyesinde yatay olarak toplanır.
Bu bilgiler ışığında toplam arz eğrisi şu şekilde oluşur:
P
eğer P ∈ [0, 1)
QS = QS1 + QS2 = (1.11)
7P − 4
eğer P > 1.
3
Kamusal bir ürünün toplam talep eğrisini bulabilmek için bireylerin talep eğrilerini
toplamamız gerekir. Bölüm 1.1’de talep eğrilerini marginal fayda eğrileri olarak da
yorumlamıştık. Özel ürünlerden farklı olarak kamusal ürünlerin toplam talep eğrilerini
bulabilmek için bu eğrileri dikey olarak toplamamız gerekir. Bunun sebebi kamusal
ürünleri herkesin topluca kullanması ve o ürünleri kullanan herkesin mutlu olmasıdır.
Bundan dolayı belirli bir tüketim seviyesinin tüm tüketicilere toplam getireceği marjinal
faydayı hesaplamamız gerekir. Böylece ters talep eğrilerini dikey olarak toplamış oluruz.
Önemli not: Kamusal ürünler için ters talep eğrileri toplandığında eğimleri artar
ve daha dikleşirler. Bireysel ters talep eğrileri negatif eğimli ise toplam talep eğrisi
orijine göre dışbükeydir (konvekstir).
Bu tezimizi bir sonraki örneklerle pekiştirelim.
Örnek 15. İki bireyden oluşan bir ekonomide, kamusal bir ürün olan sokak lambası
için A kişinin ters talep eğrisi PA = 6 − 3QD iken B kişisinin ters talep eğrisi PB =
4 − QD olsun. Talep fonksiyonlarında aynı miktar seviyesini yazmamızın sebebi A ve B
kişilerinin aynı kamusal ürünü kullanmasındandır. Fiyat seviyesi aynı zamanda marginal
fayda (marginal benefit (M B)) eğrisi olduğu için PA = M BA ve PB = M BB ’dir.
Örnek olarak, 1 tane sokak lambası varken (1 + ϵ)’uncu sokak lambasının A kişisine
getirdiği ek fayda M BA = 6 − 3QD = 6 − 3 = 3 iken B kişisine getirdiği ek fayda
1.11. TALEP VE ARZ EĞRILERININ TOPLANMASI 44
P = PA + PB = M B = M BA + M BB = 6 − 3QD + 4 − QD = 10 − 4QD
olarak bulunur. Yapmış olduğumuz dikey toplama işlemini şu şekilde gösterebiliriz.
PA PB P
10
6 6 6 P = 10 − 4QD
4 4 4
PA = 6 − 3QD
D
PB = 4 − Q
2 2 2 Y
P = 4 − QD
QD QD QD
2 2 4 2 4
olmuş olur ve orijine göre konvekstir. Bu grafiğin oluşumundaki temel neden kamu
malının üretim seviyesi 2’den küçükken hem A hem de B kişilerinin kamu malından
fayda sağlamasıdır. Böylece miktar seviyesi 2’den küçükken talep eğrileri dikey olarak
1.12. TOPLAM REFAHIN HESAPLANMASI 45
toplanır. Kamu malının üretim seviyesi 2’den büyükken bu ürün sadece B kişisine
fayda getirir ve toplam talep eğrisi B kişisinin talep eğrisine denk olur. Bu yüzden,
toplam talep eğrisinde Y noktasında köşe nokta oluşur ve eğrinin eğimi sağa gittikçe
yataylaşır.
Bu konunun ilk kısmında bir ekonomide tüketici fazlasının (consumer surplus-CS) nasıl
hesaplandığını analiz edeceğiz. Herhangi bir malı satın alan tüketici, o malı almanın
sevincini yaşar ve mutlu olur. O mal için ödediği para ise onu mutsuz eder. Bu
tüketicinin yaşadığı net mutluluk (veya fayda) tüketici fazlası olarak adlandırılır.
İlk konumuzdan hatırlayacağımız üzere, talep eğrisi tüketicilerin belirli fiyatlarda
bir malı almaları için en fazla kaç para vermek isteyebileceklerini gösteren fiyat ve
miktar kombinasyonları bütünüdür. Marjinal fayda (marginal benefit-MB) olarak da
adlandırılır.
Aşağıdaki figürlerde bunu inceleyelim. Soldaki figürde geçmiş konuda işlediğimiz
sürekli (continuous) olan talep eğrisinden ziyade süreksiz/ayrık (discrete) yani bir malın
üretiminin tam sayı olduğu bir talep eğrisi ele aldık. Fiyatlar 8 , 6 , 4 , 2 ve 1
olduğunda toplam talep miktarları sırasıyla 1, 2, 3, 4, ve 5’tir. Peki bu ürünün satış
fiyatının 2 olduğu bilindiğine göre, tüketicilerin talep fazlası nedir?
Px Px
8 8
6 6
4 4
CS
2 2
Talep=MB Talep=MB
1 1
QD
x QD
x
1 2 3 4 5 1 2 3 4 5
Toplam tüketici fazlası (CS) üstteki sağ figürde gösterilen mavi bölgenin alanı
olmuş olur. Yani bu bölgenin alanı CS = 6 + 4 + 2 = 12’dir. Yukarıdaki argümanları
şu şekilde genelleyebiliriz:
Tüketici fazlası talep eğrisi ile tüketicilerin satın aldığı fiyat arasında kalan bölgedir.
Örnek 16. Aşağıdaki sürekli talep eğrilerinde fiyatlar 3 iken oluşan tüketici fazlaları
mavi bölgelerin alanları kadardır.
1.12. TOPLAM REFAHIN HESAPLANMASI 47
Px Px
10 10
9 Talep=MB 9
8 8 Talep=MB
7 7
6 6
5 CS 5 CS
4 4
3 3
2 2
1 1
QD
x QD
x
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
Bir üründen elde edilen toplam gelir (hâsılat) o ürünün kaç tane satıldığı ile o ürünün
fiyatının çarpılmasıyla bulunur (FiyatÖMiktar). Bir üreticinin giderleri ise şu şekildedir:
Toplam maliyet: (Total cost-T C) Bir firmanın toplam maliyeti sabit maliyetleri
olan maliyetidir. Marjinal maliyet arz eğrisine eşittir ve aynı zamanda toplam
∂T C ∂V C
maliyetin veya değişken maliyetin miktara bağlı türevidir: M C = ∂Q
= ∂Q
.
Bu tanımlara göre bir işyerinin bir birim fazla ürün ürettiğindeki kârı
olarak bulunur. Aşağıdaki ters arz eğrisinde oluşan üretici fazlasını hesaplayalım.
Px Px
Arz=MC Arz=MC
8 8
6 6
4 4
PS
2 2
1 1
QD
x QD
x
1 2 3 4 5 1 2 3 4 5
Bu durumda bu üreticinin fiyatlar 4 iken elde ettiği toplam kârı veya üretici fazlası=
3+2+0=5 yani sağ figürdeki mavi bölgenin alanıdır.
Üretici fazlası arz eğrisi ile üreticilerin sattıkları fiyat arasında kalan bölgenin
alanıdır.
Örnek 17. Aşağıdaki figürlerde gösterilen sürekli (continuous) olan lineer ve lineer ol-
mayan ters arz eğrilerinde fiyatlar 6 iken oluşan üretici fazlası mavi bölgelerin alanıdır.
Px Px
10 10
9 9 Arz=MC
8 Arz=MC 8
7 7
6 6
5 PS 5 PS
4 4
3 3
2 2
1 1
QD
x QD
x
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
Sadece üretici ve tüketicilerden oluşan bir ekonomide toplam refah tüketici ve üretici
fazlasının toplanmasıyla bulunur. Eğer devleti de içeren daha kapsamlı bir model
1.12. TOPLAM REFAHIN HESAPLANMASI 50
Px
22
Arz
CS
13
PS A
10
Talep
−10 0 3 7.3
QD
x
Örnek 18. Yukarıdaki figürde ters talep ve arz eğrileri sırasıyla P = 22 − 3QD ve
P = 10 + QS olarak verilmiş bir ürün için ilk önce oluşan denge fiyat ve talep miktarı
seviyelerini bulalım. Sonrasında, bu denge seviyesinde oluşan tüketici fazlası, üretici
fazlası ve toplam refahı hesaplayalım.
Denge noktasında talep ve arz eğrileri kesişir, ve fiyatlar ve miktarlar birbirine eşit
olur. Bu yüzden QD = QS = Q∗ diyelim. Fiyatların eşitliğinden P ∗ = 22 − 3Q∗ =
10 + Q∗ olur. Böylece denge miktarı ve fiyat seviyeleri Q∗ = 3 ve P ∗ = 13 olarak
bulunur. Tüketici ve üretici fazlalıklarını Figür 4.8’de üzerinde sırasıyla sarı ve mor
renklerle gösterilmiştir.
1.13. TALEP VE ARZIN REGRESYON ANALIZI ILE BULUNMASI 51
Fiyat 13 iken fiyat ile arz arasında kalan alan mor üçgenin alanı üretici fazlası olup
bu alan 3 × (13 − 10)/2 = 4.5’tir. Benzer şekilde fiyat ile talep eğrisi arasında kalan
sarı üçgenin alanı 3 × (22 − 13)/2 = 13.5 olduğu için tüketici fazlası 13.5’tir. Bu
yüzden, devletin olmadığı bir modellemede toplam refah, üretici ve tüketici fazlalarının
toplamı olduğu için 13.5 + 4.5 = 18’tir.
İşgücünü arz eden hanehalkı iken işgücünü talep eden firmalardır. Bu piyasalarda arz
talep grafiklerini çizerken x ekseninde işçi sayısı (quantity of labor-L) yer alırken y
ekseninde ise saatlik ücret/maaş (wage-w) bulunur.
İşgücü talep eğrisi (labor demand) değişik ücretlerde bir firmanın kaç tane işçiyi
işe almak istediğini gösterir. Bu eğri negatif eğimlidir çünkü ek bir işçinin şirkete olan
katkısı işçi sayısı arttıkça azalır. İşgücü arz eğrisi (labor supply) ise ücretler ile işte
çalışmak isteyen hanehalkı sayısı arasındaki ilişkiyi gösterir. Bu eğri pozitif eğimlidir
çünkü ücretler arttıkça daha fazla kişi işte çalışmak ister veya çalışan insanlar günlük
çalışmaya ayırdıkları süreyi artırmak isterler.
52
2.1. İŞGÜCÜ PIYASALARINDA DENGE 53
Tam rekabetçi bir piyasada denge noktası işgücü talebi ile arzının kesiştiği nok-
tada oluşur. Figür 2.1’de işgücü talep ve arz fonksiyonları sırasıyla w = 10 − L
ve w = L şekilde verilen bir işgücü piyasasında denge noktasının (w∗ , L∗ ) = (5, 5)
olduğunu görüyoruz. 7 dolarlık bir saatlik ücret için işveren 3 kişi çalıştırmak isterken,
bu fiyatta 7 tane işçi çalışmak ister. Bu yüzden 7 dolarlık saatlik ücret denge ücret se-
viyesi olamaz çünkü işgücü arz fazlası yani işsizlik (unemployment) oluşur. Bu yüzden
işverenler işçilere 7 dolardan daha az bir maaş verirler. Benzer şekilde, saatlik ücretler
3 olduğunda 3 tane işçi çalışmak isterken, işverenler 7 tane işçi çalıştırmak isterler. Bu
durumda işgücü talep fazlası oluşur. İşverenler daha fazla işçi çalıştırmak için daha
fazla ücret vermek zorunda kalırlar. Bu sebeplerden ötürü denge ücret seviyesinde
işverenler 5 dolarlık saatlik ücret öderler ve bu fiyat seviyesinde 5 işçi çalıştırırlar.
w (Saatlik Ücret)
10
İşgücü Arzı
Arz Fazlası
7
5 D
3
Talep Fazlası
İşgücü Talebi
0 L (İşgücü Miktarı)
0 3 5 7 10
Ayrıca işgücü talep eğrisi, işgücü marjinal getiri eğrisine denktir. Mesela Figür
2.1’de 3 tane işçi çalıştıran bir firma için (3 + ϵ)’nuncu işçi firmaya her saat 7 dolar
kazandırır. Bu firma işçiye saat başına 5 dolar öderse bu işçi firmaya saatte 2 dolar
kazandırır. Bu yüzden Figür 2.2’de görüldüğü üzere işgücü talep eğrisi ile ücret (yani
fiyat) arasında kalan bölge tüm işçilerin firmaya kazandırdıkları toplam para miktarıdır,
yani firmanın kârıdır.
Benzer şekilde, işgücü talebi eğrisi işçilerin en az kaç liraya çalışabileceklerini
gösteren işçi marjinal maliyet eğrisidir. Bu yüzden işçilere ödenen ücretler ile işgücü
arz eğrisi arasında kalan bölge işçilerin kazancıdır. Figür 2.2’de ise tam rekabetçi bir
işgücü piyasasında oluşan firma kazancı ve işçi kazancı gösterilmiştir.
w (Saatlik Ücret)
10
İşgücü Arzı
Firma
Kârı
5 D
İşçilerin
Kazancı
İşgücü Talebi
0 L (İşgücü Miktarı)
0 5 10
w (Saatlik Ücret)
10
İşgücü Arzı
7 D′
5 D İşgücü Talebi’
İşgücü Talebi
0 L (İşgücü Miktarı)
0 5 7 10
w (Saatlik Ücret)
10
İşgücü Arzı
8
4 D
2 D′
İşgücü Talebi’ İşgücü Talebi
Düşük Eğitimli
0 L( )
0 2 4 8 10 İşgücü Miktarı
Figür 2.4: Düşük Eğitimli İşgücü Talebinde Azalış: Teknoloji tamamlayıcı olduğunda,
teknolojik gelişimler düşük eğitimli insanlara talebi azaltır ve bu insanların maaşları
düşer.
2.3. İŞGÜCÜ ARZINI ETKILEYEN FAKTÖRLER 57
malar düşük eğitimli işçileri daha düşük ücretten çalıştırmaya başlamıştır. Bu olayın
yan etkisi olarak Türkiye’de düşük ücrete çalışmak istemeyen öğrencilerin üniversite
okuma veya üniversiteyi bitirdikten sonra master ve doktora yapma istekleri artmıştır.
w (Saatlik Ücret)
10
İşgücü Arzı
5 D İşgücü Arzı’
3 D′
İşgücü Talebi
0 L (İşgücü Miktarı)
0 4 5 7 10
Eğitim seviyesi: Yüksek eğitimin gerektiği işlerde işgücü arzı daha azdır. Mesela
ekonomi doktorası yapmış kişilerin sayısı ekonomi lisans eğitimi yapmış kişilerin sayısından
daha azdır. Nefroloji veya onkoloji doktorların sayısı aile hekimlerinin sayısından daha
azdır. Daha fazla uzmanlık gerektiren meslekler için işgücü arzı daha az olacağından
bu tip işgücünün arz eğrileri daha solda ve bu yüzden uzman maaşları daha fazla olur.
Devlet Politikaları: Devlet politikaları bazı işlerin işgücü arzını değiştirebilir.
Örneğin devlet bazı meslekler için teşvik verebilir. Devletin tıp okuyan öğrenciler için
teşvik verdiğini düşünelim. Bu durumda daha fazla öğrenci tıp fakültesinde okur ve
2.3. İŞGÜCÜ ARZINI ETKILEYEN FAKTÖRLER 59
doktorların işgücü arzı artar. Bunun yanında devlet çalışmayı çalışmamaya göre daha
fazla (az) teşvik edecek politikalar geliştirirse işgücü arzında azalışa sebep olur. Örnek
olarak devletin sağladığı çocuk bakımı teşvikleri ve doğum izni kolaylıkları bayanların
işgücü arzını azaltır. Bunun yanında, işşizlik veya ücretsiz izin olarak verilen maaşların
süresindeki artış insanların işşiz kalma sürelerini artırır, işgücü arzını azaltır.
KONU 3
Finansal piyasalar hisse senetleri (equities), bono ve tahviller (bills and bonds), para
birimleri (currencies), ve türevler (örnek: opsiyon, future, forward, swap sözleşmeleri)
gibi birçok finansal enstrümanın alınıp satıldığı piyasalardır. Finansal piyasalar bir
ülkenin büyümesinde ve gelişiminde, ekonomiye gelen para akışı ve yatırımlarda, kapi-
tal toplanmasında ve ürün ve servislerin üretimde çok önemli bir rol oynar. Genel
hatlarıyla 5 çesit finansal piyasa tipi olabilir: 1) Menkul kıymetler ve sermaye piyasaları
(Capital markets) 2) Bono ve tahvil piyasaları 3) Para piyasaları 4) Türev piyasaları
ve 5) Forex Piyasaları. Menkul kıymetler ve sermaye piyasaları kendi içinde hisse
senedi, bono/tahvil ve borç piyasaları olarak üçe ayrılır. Kitabımızın bu bölümünde
birinci konuda öğrenmiş olduğumuz arz ve talep modellemelerini genişleterek sırasıyla
hisse senedi, bono/tahvil, borç ve para piyasalarında uyarlayıp bu piyasalardaki fiyat
değişimlerini anlamaya çalışacağız. Bunun yanısıra yatırımcıların finansal varlıklarının
getirilerini nasıl hesapladıklarını detaylıca anlamaya çalışacağız.
60
3.1. HISSE SENEDI PIYASALARI 61
Bir firma tek bir kişinin olabilir (sole proprietorship), birçok kişinin ortaklaşa kurduğu
bir yapı olabilir (partnership) veya birçok kişinin hissedarı olduğu borsada işlem gören
bir şirket olabilir (corporation). Örneğin Amerika’da birçok şirket tek veya birçok
kişinin kurduğu yapı iken, ülkenin 90% oranında ulusal üretimi az sayıda olan şirket
tarafından yapılmaktadır.
Bir şirketin fona1 ihtiyacı olduğunda şirket hisselerini belirli bir kısımı halka arz
(initial public offering) yapar ve bu hisseleri birincil piyasada halka satar veya ihraç
eder. Şirket bu şekilde özsermayesini artırır. Şirket hisselerini sattıktan sonra bu
hisselerin şirketin bulunduğu ülkenin borsasında (ikincil piyasalarda) işlem görmeye
başlar. Başka kişiler arasında alınıp satılmaya başlanan hisseler şirkete ek bir kazanç
sağlamaz. Borsalara örnek olarak Türkiye’deki Borsa İstanbul, Newyork’taki Newyork
Stock Exchange (NYSE), Almanya’daki DAX, ve Meksika’daki Bolsa verilebilir.
Şirket hisselerinin fiyat oluşumunda ana faktörlerden bir tanesi arz ve talebin etki-
leşimidir. Eğer bir kişinin hisseyi satın almak istediği fiyat diğer bir kişinin hisseyi
satmak istediği fiyatla eşleşirse hissenin değişimi gerçekleşir. Hisselerin fiyatı arttıkça
hisse satmak isteyenlerin satmak istedikleri hisse miktarı artar. Bu yüzden bir hissenin
arz eğrisi pozitif eğimlidir. Hisselerin fiyatı arttıkça hisse almak isteyenlerin talep
ettikleri miktar ise azalır. Bu yüzden bir hissenin talep eğrisi negatif eğimlidir. Çok
sayıda alıcı ve satıcının olduğu, aynı ürünün satıldığı, piyasalardan giriş çıkışın serbest
olduğu hisse senedi piyasaları tam rekabetçi piyaasalara örnek olarak verilebilir. Figür
3.2’de arz ve talep eğrileri doğrusal olarak varsayılan Borsa İstanbul’da işlem gören
Garanti Bankası’nın hisseleri için D noktasındaki dengede hisse başı fiyatının 8 olduğu
1
Fon bir kurumu veya işletmeyi finanse etmek ya da belirli bir işi yürütmek için, gerektikçe har-
canmak üzere ayrılan paradır.
3.1. HISSE SENEDI PIYASALARI 62
görülmektedir. Hisseden günlük 2 lot yani 200000 tane alınıp satılmaktadır. Denge
fiyat seviyesinde hissenin fiyatının düşeceğini tahmin eden insanların satmak istedikleri
hisse miktarı hissenin fiyatının yükseleceğini tahmin eden insanların almak istediği hisse
senedi miktarına eşittir.
Risk hayatın her alanında belirsizlik yaratır. Araba ile seyahat halindeyken bir araçla
çarpışma olasılığınız her zaman için vardır. Benzer şekilde yatırım ve finans alanında
da birçok risk bulunmaktadır. Bir yatırımcı finansal bir varlık aldığında iki tipte risk ile
karşılaşabilir: 1) Sistematik risk ve 2) Sistematik olmayan risk.
Sistematik risk makroekonomik faktörlere bağlı olarak varlıkların getirilerinde dal-
galanmalara neden olan risktir. Dağıtılamayan risk veya piyasa riski olarak da ad-
landırlan bu risk çeşidi, finansal sistemin çöküşünü ve böylece ekonominin çok kötü bir
duruma gelme ihtimalini vurgular. Bu tipte bir risk borsadaki tüm sektörleri etkiler ve
yatırıcımların kontrol edemedikleri bir risktir. Sistematik risk i) faiz riski ii) enflasyon
riski ve iii) piyasa riski olarak üçe ayrılır. Örneğin, enflasyon ve faiz değişimleri tüm
piyasayı etkiler. Benzer şekilde, devlet hisse senetlerinden ek olarak yüzde 1 komisyon
almaya başlarsa veya bir ülke komşu olduğu ülkelerle gerilim yaşarsa sistematik risk
arttığı için tüm hisse senetleri üzerinde baskı oluşur. Sistematik riskin kaynağı genel-
likle politik istikrarsızlık, merkez bankalarının politikaları, ekonomik durgunluk, doğal
afetlet veya salgınlar, vergi yasalarda değişim ve yabancı yatırım politikaları gelir.
Sistematik olmayan risk ise mikroekonomik faktörlere bağlı olarak tek bir sektör
veya firma üzerindeki tehditdir. Özel risk, dağıtılabilir (diversifiable) risk veya artık
(residual) risk olarak da ifade edilir. Sistematik olmayan riskler bir noktaya kadar
kontrol edilebilen risklerdir. Örneğin bir uçak şirketinin çalışanları grev yaparsa uçak
3.1. HISSE SENEDI PIYASALARI 63
Sistematik Olmayan
Karşılaştırma Kriteri Sistematik Risk
Risk
Özel bir hisse, firma
Genel piyasa ile
Anlam veya endüstri ile
ilgili büyük ölçekli risk
ilgili küçük ölçekli risk
Birçok hisse Bir endüstriyi veya
Etki seviyesi
senedini etkiler şirketi etkiler
Faiz riski ve piyasa riski
Risk tipi Finansal ve iş riski
enflasyon riski
Riskten Korunma Portföyün
Varlık dağılımı
(Hedging) çeşitlendirilmesi
Riskin kontrol
Kontrol edilemez Kontrol edilebilir
edilebilmesi
Sebep olan faktörler Dışşal faktörler İçsel Faktörler
ile ölçülür.
Bu risk seviyesini en aza indirmenin yolu birçok hisse senedi alarak çeşitlendirme (di-
versification) yapmaktır. Örneğin sistematik bir risk olan Koronavirüs ortaya çıkmasıyla
borsada işlem gören tüm sektörler iyi veya kötü yönde etkilemiştir. Tüm parasıyla uçak
sektöründeki hisseler alan bir kişi, parasını eşit üç parçaya bölerek uçak, iletişim ve gıda
3.1. HISSE SENEDI PIYASALARI 64
sektörlerinden hisseler almış bir kişiye göre Koronavirüsten çok daha fazla negatif yönde
etkilenmiştir. Koronavirüs döneminde uzaktan eğitim veya çalışma iletişim sektörünün
kârlılığını artırdığı için bu sektördeki hisselerin fiyatı artmıştır.
Finansal sermaye varlıkları fiyatlama modeli (Capital asset pricing model-CAPM) sis-
tematik risk ile varlıkların (genellikle hisselerin) beklenen getirileri arasındaki ilişkiyi
tanımlamakta kullanılan bir modeldir. 1964 yılında William Sharpe tarafından bu ilişki
lineer bir CAPM formülü olarak şu şekilde tanımlamıştır:
E(ri ) − Rf
= E(Rm ) − Rf . (3.3)
βi
Denklemin solunda ifade edilen bir hissenin piyasa ödülü bölü risk rasyosunun (mar-
ket reward-to-risk ratio) piyasa risk primine (equity market risk premium) eşit olması
3.1. HISSE SENEDI PIYASALARI 65
Not 2. Beklenen piyasa getirisi genellikle borsada (örneğin Amerika için S&P 500 veya
Türkiye için Borsa İstanbul) işlem gören tüm hisselerin geçmişteki tarihsel getirilerinin
aritmetik ortalamasının alınmasıyla bulunur.
Not 3. Risksiz getiri (faiz) oranı genellikle geçmişteki tarihsel risksiz getirilerin arit-
matik ortalamasının alınmasıyla bulunur (şuanki değil).
CAPM modelinin en önemli değişkeni betadır (βi ). Beta, finansal bir varlığın sis-
tematik riskinin (veya oynaklığının) piyasanın tümüne göre ölçümüdür. Matematiksel
olarak şu şekilde ifade edilir:
Cov(ri , Rm ) σi
βi = = ρi,m × . (3.4)
V arRm σm
Diğer bir ifadeyle bir hissenin betası, hisse ile marketin getirilerinin covaryansı bölü
market getirisinin varyansıdır. Böylece, βi beklenen hisse getirisinin beklenen piyasa
getirisine göre duyarlılığını ölçer. Hisse i’nin βi değeri arttıkça hisse daha riskli bir
3.1. HISSE SENEDI PIYASALARI 66
yatırım olur ve bu yüzden hissenin beklenen getirisi artar. Toplam piyasanın betası
1’dir. Betası 1’dan yüksek olan hisseler riskli olarak kabul edilirken betası 1’den küçük
hisseler düşük riskli olarak kabul edilir. Riski sevmeyen (Risk averse) bir yatırımcı için
ise βi < 1’dir.
Örneğin bir yatırımcının 50% şirket hissesi ve 50% devlet tahvili aldığını düşünelim.
Bu yatırımcının portföyünün betası 2 olsun. Merkez bankasının piyasa faiz oran-
larını azalttığını varsayalım. Bu sistematik riskin sonrasında piyasa getirisi 3% artarsa
portföyün getirisi 2 × 3 = 6 artarken piyasa getirisi 3% azalırsa portföyün getirisi
2 × 3 = 6 azalır. Riski sevmeyen bir yatırımcı elindeki hisseleri satıp daha çok tahvil
almalıdır çünkü yukarıda ifade ettiğimiz gibi devlet tahvilleri şirket hisselerine göre daha
güvenilir bir yatırım enstrümanıdır.
Menkul kıymetler piyasa doğrusu (Security market line-SM L) Denklem 3.2’yi iki
boyutlu bir grafiksel gösterimidir. Bu grafikte x ekseninde risk (β) varken, y ekseninde
hissenin beklenen (veya gerekli) getirisi (E(ri )) bulunur. Diğer bir ifade ile bu doğru
risk-gerekli getiri dengesinin görsel gösterimidir. Bu doğrunun eğimi ise piyasa risk
primini ifade eder (Eğim=E(Rm ) − Rf > 0). Eğimin pozitif olması mantıklıdır çünkü
yatırımcılar daha yüksek riskli yatırımlardan daha çok getiri beklerler. Grafiksel olarak
Figür 3.1’deki gibi olan bu doğru, risk sıfır olduğunda (βi = 0) hissenin risksiz getiri
oranı olan Rf kadar getiri getirmesinin beklendiğini belirtir. Bu doğru bir hissenin risk
seviyesine bağlı olarak yeteri kadar getiri getirip getirmediğini gösterir.
Bu doğrunun üzerinde fiyatlanmayan bir hisse doğru fiyatlanmamıştır. Eğer bir
hissenin hesaplanan tahmini getirisi bu doğrunun üst kısmındaki bölgede olursa bu
hisse değerinin altında fiyatlanmıştır. Bunun sebebi fiyat ile getiri arasında ters orantı
3.1. HISSE SENEDI PIYASALARI 67
olmasıdır. Örneğin, B hissesi risk seviyesine göre piyasanın gerektirdiği veya beklediği
kadar getirinin üstünde bir getiri sunmaktadır. Benzer şekilde bir hissenin beklenen
getirisi bu doğrunun alt kısmındaki bölgede olursa bu hisse, değerinin üstünde fiyat-
lanmıştır. Örneğin, C hissesinin risk seviyesi çok yüksek olmasına rağmen piyasanın
gerektirdiği veya beklediği kadar getiri sunmamaktadır. Şekilde A hissesi ise hissenin
risk seviyesine bağlı olarak tam olması gerektiği değerde fiyatlanmıştır. A, B ve C
hisseleri arasında betası en yüksek olan ve dolayısıyla en riskli olan hisse C hissesidir.
Hissenin Beklenen
Getirisi (E(Ri ))
B SML
A
C
Rf
Risk (βi )
Örnek 19. Beklenen getirisi %16 olan hisse X için βX = 1.42 ve beklenen getirisi
%14 olan hisse Y için βY = 0.8 olsun. Bu iki hissenin birbirine göre doğru fiyatta
fiyatlanması için risksiz faiz oranı Rf ne olmalıdır? CAPM denklemini kullanırsak
CAPM modeline göre bir varlığın risk seviyesine göre beklenen (gereken) getirisi bu-
lunur. Bu değer bulunduktan sonra bu varlığın belirli bir zaman diliminde yaklaşık
getiri oranına göre karşıtırılır ve bu varlık yatırımının uygun veya kârlı bir yatırım olup
olmadığı anlaşılır.
Bir varlık (örnek: hisse) doğru fiyatlandığı zaman bu varlığın tahmin edilen fiyatı
bu varlığın gelecekteki nakit akışlarının CAPM denkleminden bulunan getiri oranı kul-
lanılarak günümüze indirgenmiş değerine eşit olur. Eğer tahmini fiyat CAPM mod-
elinin değerlemesinden daha yüksek olursa bu varlık yüksek fiyatlanmıştır. Zıt şekilde,
tahmini fiyat CAPM modelinin değerlemesinden daha düşük olursa bu varlık yüksek
fiyatlanmıştır. Temettü ödemesi D (Dividend Payment) olan bir hissenin herhangi bir
zaman t’deki fiyat seviyesine Pt dersek bu varlığın tahmini getirisi
E(Pt+1 ) − Pt D
E(rt ) = + (3.5)
Pt Pt
formülünden bulunur. Burada getiri ile fiyatın negatif ilişkili olduğu görülmektedir.
Ayrıca bir varlığın bugünkü fiyatını bulabilmek için bir sonraki denklemi kullanırız:
1 Cov(ri , Rm )(E(Rm ) − Rf )
P0 = E(ri ) − . (3.6)
Rf V ar(Rm )
Şirketlerin kârlılığı üzerine beklentiler: Bir şirketin değeri o şirketin hisse başı
fiyatıyla o şirketin toplam hisselerinin çarpılmasıyla hesaplanır. Bir şirketin hissesini
elinde bulunduran kişi o şirkete ortak olmuş demektir ve o hissenin gelecekte beklenen
kârlılığı üzerinde söz sahibidir. Dolayısıyla kârlılığı yükselmesi beklenen bir şirketin
hissesine talep artar, talep eğrisi sağa kayar. Şirket hissesinin fiyatı artar ve daha
çok hisse alımı ve satımı satılır. Hissedarlar şirketin gelecekteki kârlılığını şirketin
ürünleri hakkında tüketici talebi toplayarak, şirketin üretim maliyetleri hakkında bilgi
toplayarak, şirketin yönetiminin sağlamlığını araştırarak, ve hisse başı karlılığına ve hisse
fiyatı/kârlılık oranına bakarak tahmin edebilir. Örnek olarak Apple şirketi daha hızlı
ve fotoğraf kalitesi yüksek telefon üretecek bir teknoloji bulduğunu açıklarsa Apple
hisselere talep artacağı için hisselerin fiyatı yükselir. Garanti bankasının kârlılığının
azalacağını yönünde bir beklenti olursa, bu bankanın hissenin talebi Figür 3.2’de olduğu
gibi sola kayar ve yeni denge noktası olan D′ ’de hissenin birim fiyatı azalmış olur.
10
Hisse Arzı
8 D
5
4 D′
hisseleri (genelde) düşerken, Amazon ve Migros gibi internet aracılığı ile satış
yapan firmaların ve sağlık, iletişim, ve teknoloji sektöründe bulunan şirketlerin
hisselerinin fiyatı artmıştır. Bunun sebebi pandemiden sonra tüketim tercihleri
değişen insanların daha az seyahat edecekleri için seyahatlere olan taleplerinin
azalması, online alışverişe, uzaktan eğitime ve sağlık hizmetlerine olan talep-
lerinin artması, ve bankaların yaşadıkları finansal strestten dolayıdır.
Bir ülkede çıkan savaşın bitmesine yakın veya deprem olduktan sonra inşaat
sektörü hisselerinde artış gözlemlenir. Bunun sebebi yeni evlerin ve iş yerlerinin
inşa edileceği inancı ve bu sektörde bulunan şirketlerin kârlılıklarının yükseleceği
beklentisidir.
Bir şirket saha fazla hissesini halka arz ettiğinde, ilgili hissenin hisse arz eğrisi sağa
doğru kayar ve hissenin fiyatında düşüş meydana gelir. Benzer şekilde eğer şirket
hisselerini yatırımcılardan geri satın alırsa hisse arzı sola doğru kayar ve hissenin fiyatında
artış gözlemlenir. Toplam hisse stoğu borsada işlem gören şirketlerin sayısında düşüş
(artış) olursa düşer (artar).
3.2. TAHVIL VE BONO PIYASALARI 72
Tahvil ve bonolar (Bonds and bills), bir devletin veya şirketin ödünç para almak için
çıkardığı borçlanma araçlarıdır. Bono (tahvil), vadesi 2 aydan uzun ve 1 yıldan kısa
(1 yıldan fazla) olan ve çıkaran kurum tarafından öngörülen vade sonunda belirli bir
bedelin ödenmesinin taahhüt edildiği menkul kıymetlerdir.
Devlet tahvilleri ve hazine bonoları (treasury bills) Hazine Müsteşarlığı tarafından
çıkarılan devlet iç borçlanma senetleridir. Özel sektör tahvilleri ise şirketler ve bankalar
tarafından çıkarılan borçlanma senetleridir. Eurotahvil (Eurobond) ise, ilgili devlet veya
şirketin kendi para birimi dışındaki yabancı bir para birimi üzerinden çıkardığı ve ulus-
lararası piyasalarda ihraç ettiği borçlanma senetleridir. Bir sonraki figürde Türkiye’deki
devlet ve özel sektör tahvilleri sırasıyla örneklendirilmiştir.
Bir ülkedeki toplam menkul kıymet stoğu o ülkedeki hisse senetleri ve tahviller ve
bonoların parasal miktarlarının toplanmasıyla bulunur. Bir sonraki grafikte Türkiye’de
kamu ve özel şirketlerin piyasaya arz ettikleri menkul kıymet stoklarının (hisse senedi,
bono ve tahvil miktarlarının) 2000 senesinden 2016 senesine geldiğimizde arttığı gözlem-
lenmektedir. Bu artışın ana sebebi Türkiye’de artan kamu ve özel sektör açıkları ve bu
açıkların finansmanında borçlanmanın tercihidir.
3.2. TAHVIL VE BONO PIYASALARI 73
Bono ve tahvil piyasası diğer ülkelerde de finansal piyasaların büyük bir kısmını
oluşturmaktadır. Örneğin, Securities Industry and Financial Markets Association’a
göre Amerika’da 2017 senesinin 1. çeyreğindeki bono ve tahvil piyasasının büyüklüğü
ve dağılımı Figür 3.5’de görülmektedir. Şekilde görüldüğü üzere 13.95 trilyon dolarlık
(35.16%) hazine bono ve tahvilleri tahvil piyasasında en yüksek paya sahiptir. İkinci
sırayı 8.63 trilyon dolarlık (21.75%) payı ile şirketlerin tahvil ve bonoları izlemektedir.
Ayrıca çoğu ülkede hazine ve bono piyasası hisse piyasasından çok daha büyüktür.
3.2. TAHVIL VE BONO PIYASALARI 74
Hazine Bono ve
Tahvilleri
21.75 %
3.51 %
4.99 % Varlığa Dayalı Sermaye
2.36 %
9.63 % Acente Menkul Kıymetleri
22.60 %
Para Piyasaları
Belediye Bono ve
İpotek Bağlantılı Tahvilleri
Bono ve Tahviller
Tahviller bir önceki konuda gördüğümüz hisse senetlerinden birçok açıdan farklılık
gösterir. Bir şirket sermayesini iki farklı şekilde artırabilir: 1) Borçlanarak 2) Öz ser-
mayesini artırarak. Bir firmanın borçlarını yine iki farklı şekilde finanse edebilir:
Benzer şekilde yatırımcılarına şirketin hisse senedini satan bir firma şirketin özserma-
yesini artırır. Dünyada çoğu yatırımcının portföyünde tuttuğu hisse senetleri ve tahviller
arasında farklar ve benzerlikler bir sonraki tabloda özetlenmiştir.
3.2. TAHVIL VE BONO PIYASALARI 75
Karşılaştırma
Hisse Senedi Tahvil (veya Bono)
Kriterleri
Devlet kurumları,
Satan (ihraç eden)
Şirketler finansal enstitüler ve
kurumlar
firmalar
Yok, tahvil alanlar
Var, hisse alanlar
İyelik Hakkı ilgili kurumun
şirkete ortak olurlar.
alacaklısı olurlar.
İkincil Piyasalarda
Var Var
(Borsada) Alım Satım
Yüksek-Hisse senedi Devlet tahvilleri (düşük)
Yatırımın Risk Seviyesi
fiyat oynalığı fazla Şirket tahvilleri (orta)
Faiz oranı riski,
Majör Riskler Piyasa riski, iş riski
enflasyon riski
Devlet tahvilleri (düşük)
Potansiyel Kâr Yüksek
Şirket tahvilleri (orta)
Sabit faiz getirisi ve
Temmettü (Dividend) ve
Getiri Cinsi tahvil fiyatındaki
hisse senedi fiyat yükselişi
yükseliş
Tahvil alanlara aldıkları
Hisse ortakları şirkette oy kurumun batması
Ek faydalar
kullanma hakkına sahiptir. durumunda para
ödeme önceliği.
İyelik (Sahiplik) hakkı olarak düşündüğümüzde hisse senetleri ile tahviller çok
farklıdır. Elimde bir şirketin 10000 liralık bir tahvili varsa bu tahvil şirketin bana
10000 lira borçlandığını gösterir. Şirket iflas etmediği sürece anaparamı ve bir miktar
faiziyle geri ödeyecektir. Tahvil alan bir kişi şirkete ortak değildir, sadece alacaklıdır.
Tahviller de aynı hisse senetleri gibi borsa benzeri ikincil piyasalarda alınıp satılır.
Devlet tahvilleri almış birisinin yaptığı yatırımın risk seviyesi çok düşüktür. Devlet
batmadığı sürece paranızı faiziyle birlikte alırsınız. Risk oranı düşük olduğu için faiz
oranları da düşüktür. Şirket tahvillerinde ise yatırımın risk seviyesi devlet tahvillerine
göre daha yüksektir çünkü şirketlerin batma ihtimali devletlere göre fazladır. Tahvil-
3.2. TAHVIL VE BONO PIYASALARI 76
lerin sabit bir faiz getirisi vardır. Eğer bir ülkede enflasyon çok artarsa tahvilden elde
edeceğiniz reel getiri (enflasyondan arındırılmış getiri) düşük olur. Tahvil alanların
hisse senedi alanlara göre bir avantajı ise şirket battığı zaman ilk ödeme yapılacaklar
lisetesinde tahvil sahipleri bulunur.
Tahvillerden farklı olarak bir şirketin hissesini alan bir kişi şirketin hissedarı yani
ortağı olmuş olur. Bu yüzden hisse senedi iyelik hakkı verir. Şirket ortaklarının önemli
yatırım kararlarının alınmasında şirkette hisse miktarları kadar oy kullanma hakları olur.
Hissedar bir kişiye şirket size belirli bir miktar ödeyeceğim diye söz vermez ama
şirketin kârı ve zararı için ortak olursunuz. Kâr eden bir şirket hissedarlıklarına temettü
gelirleri dağıtır. Hissenin fiyatı artarsa ayrıca bir kazanç sağlarsınız. Piyasa risk seviyesi
yüksek bir yatırım olan hisselerin potansiyel kâr seviyesi yüksek olduğu kadar hisse
fiyatı düştüğünde veya şirket battığında kayıp çok fazla olur. Time Money 101’e
göre Amerika’da 1928 yılından beri ortalama yılda hisse senetleri 10% getiri sağlarken
tahviller yüzde 5 ile 6 arasında getiri sağlamıştır.
Not: Bir yatırımın risk seviyesi arttıkça o yatırımın daha yüksek getiri sunma
olasılığı artar.
Tahvilin üstünde yazan parasal değere nominal değer (par value/face value-F ) denir.
Tahvil fiyatları bu nominal değere eşit olabildiği gibi bu değerden fazla veya az da ola-
bilir. Tahvil fiyatları nominal değerden fazla olduğun tahvillere primli tahviller denirken,
az olduğu tavillere iskontolu tahviller denir. Figür 3.3’deki örneklerde tahvillerin nom-
inal değerleri sırasıyla 1000TL ve 5000TL’dir. Tavhiller 1) sıfır kuponlu ve 2) sabit
kupon faizli 3) değişken kupon faizli (floating coupon-rate bond) ve 4) geri satın
alınabilir (callable bond) tahviller olmak üzere dört çeşittir.
3.2. TAHVIL VE BONO PIYASALARI 77
i) Sıfır kuponlu tahviller herhangi bir kupon faizi ve faiz ödemesi bulunmayan
tahvillerdir. Tahvili alan kişi nominal değerin daha altında bir bedel ile satın alır.
Tahvilin satış fiyatına PB (Bond price) diyelim. Vade sonunda tahvili alan kişi tahvilin
sadece nominal değerini alarak tahvili teslim eder. Örneğin 1 yıl vadeli iskontolu
olarak ihraç edilen bir devlet tahvilini ele alalım. Nominal değeri F = 1.000 olan
tahvili bugün bir yatırımcı 750 ’ya almış ise devlet 1 yıl sonra bu yatırımcıya 1.000
verecektir. Bu tür tahvillerde vade sonuna kadar herhangi bir ödeme yapılmaz. n yıl
vadeli sıfır kuponlu tahvillerde vadeye kadar olan yıllık getiri (yield to maturity=ṙy )
r
n F
ṙy = −1 (3.7)
PB
şekilde hesaplanır. Yukarıdaki örnekte tahvilin bir yıllık vadesi olduğunu varsayarsak
750 liraya almış olduğumuz ve bir yıl sonunda 1000 liraya sattığımız tahvilin getirisi
yıllık ry = 1000/750 − 1 = 33.3%’dür. Tahvili almak isteyen bir kişi bu getiri oranı ile
diğer alternatif yatırımların oranını karşılaştırır ve bu tahvili alıp almamaya karar verir.
Tahvile ödediğimiz fiyat arttıkça tahvilden kazancımız azalır.
ii) Sabit kupon faizli tahviller için ise tahvil alan bir kişiye nominal değer tahvilin
vadesi dolduğunda yine ödenir. Bunun yanında periyodik olaral tahvili alan kişiye sabit
bir faiz oranından kupon ödemeleri (Cuopon payments-C) yapılır. Bir yılda yapılan
kupon ödemelerinin periyot sayısına m diyelim. Örneğin her 3, 6, veya 12 ayda bir
kupon ödemesi yapan tahvil için m = 4, m = 2, ve m = 1’dir. Figür 3.3’deki
örneklerde gösterilen kupon ödemeli tahvillerin her yıl yapılan kupon ödemeleri 11%
getiri (faiz) oranındadır ve m = 1’dir. Yıllık kupon faiz oranı olan rk , tahvilin yıllık
toplam kupon ödeme miktarının tahvilin nominal değerine bölünmesiyle bulunur:
Örnek 20. F = 1.000 nominal değerli yıllık kupon faiz oranı rk = 20% olan n = 5
yıl vadeli kuponlu tahvil için bize 5 yıl boyunca her yıl C = F × rk = 200 kupon
ödemesi ve vadesi dolduğunda tahvilin nominal değeri olan 1.000 ödenir. Bu örnekte
tahvili 800 , 1000 veya 1200 ’ye satın alsaydık tahvilin bize getirisi ne olurdu? Bu
bölümün geri kalanında bu soruya cevap arayacağız.
Sabit kupon faizli bu tahvilin getirisini iki farklı biçimde hesaplayabiliz: 1) Cari/şuan-
ki yıllık getiri (Current annual yield-rc ) ve 2) Vadeye kadar olan yıllık getiri (Annual
yield to maturity=ry ). Hesaplaması daha basit olan ilk yönteme göre tahvilin yıllık
cari getirisi bir yılldaki toplam kupon ödeme miktarı bölü tahvilin fiyatıdır:
((1 + rk /m)m − 1) × F
rce = (3.10)
PB
ve 6 ayda bir kupon ödemesi yapan bir tahvil yılda iki kere 1000 ∗ (0.025) = 25 öder.
6 ay sonra kazandığım 25 TL’yi 6 aylık 2.5% faiz oranından tekrar değerlendirirsem 12
ay sonunda toplam 25 ∗ (1.025) + 25 = 1000 ∗ 0.025 ∗ 2.025 = 1000 ∗ ((1.025)2 − 1) =
50.625 lira kazanmış olurum. Bu durumda efektif cari getiri 50.625/1000 = 0.0506’tir.
Bu tahvilin cari getirisi ise 50/1000 = 0.05’tir.
İkinci yönteme göre vadeye kadar yıllık getiri (ry ), bir yatırımcının bir tahvilin
gelecekteki bütün nakit akışlarının bugüne indirgenmiş değerini tahvilin fiyatına eşitleyen
yıllık faiz oranıdır. Vadeye kadar getiri oranı cari getiri oranına göre daha iyi bir
ölçümdür çünkü bir yatırımcının tahvili vade sonuna kadar elinde tuttuğunda ne kadar
toplam getirisi olacağını hesaba katar. Bu yüzden, her zaman vadeye kadar getirisi en
yüksek olan tahvilleri satın almak isteriz. Tahvilin vadeye kadar yıllık getirisi (annual
yield to maturity) tahvilin cari getirisi artı ilave kapital artışı veya azalışı ile tanımlanır:
ry = Vadeye kadar getiri = Cari getiri+Kapital kazanç getirisi (veya kayıp götürüsü).
Vadeye kadar olan getiri ayrıca yaklaşık olarak aşağıdaki formülden de çıkarılabilir:
rk PB Tahvilin fiyatı
= = (3.11)
rc F Tahvilin nominal getirisi
elde ederiz.
3.2. TAHVIL VE BONO PIYASALARI 80
C C C C F
PB = (1+ry /m)
+ (1+ry /m)2
+ (1+ry /m)3
+ ... + (1+ry /m)mn
+ (1+ry /m)mn
mn+1
= ( 1−1/(1+r y /m)
1−1/(1+ry /m)
− 1) × rk ×F
m
+ F
(1+ry /m)mn
(3.12)
rk ry −rk
= ry
+ ry (1+r y /m)
mn ×F
Bir sonraki şekilde görüldüğü üzere 5 yıllık ve her yıl sabit kupon ödemesi yapan bir
tahvilin fiyatı gelecekteki kupon ödemeleri ve tahvilin nominal değerinin ödemesinin
günümüzdeki (zaman 0’daki) değeridir.
C+F
P V5 = (1+ry )5
C
P V4 = (1+ry )4
C
P V3 = (1+ry )3
C
P V2 = (1+ry )2
C
P V1 = 1+ry
C C C C C +F
Yıl
0 1 2 3 4 5
Figür 3.6: 5 Yıllık Sabit Kuponlu Bir Tahvilde Nakit Akışları ve Bugünkü Değerleri
PB = P V1 + P V2 + P V3 + P V4 + P V5 eşitliğini sağlamalıdır.
Denklem 3.12’i kullanarak (finansal bir hesap makinası yardımıyla), yukarıdaki
tahvilin vadeye kadar getirisi (ry ) tahvilin fiyatı sırasıyla 800, 1000, ve 1200 lira
olduğunda sırasıyla 27.88%, 20% ve 14.15% bulunur. Yukarıda cari getirinin bu fiyat
seviyelerinde sırasıyla 25%, 20% ve 17% olduğunu göstermiştik. Not etmeliyiz ki 800,
1000, ve 1200 liralık tahiller sırasıyla iskontolu, başabaş ve primli tahvillerdir. Bu
yüzden bulduğumuz bu değerler Tablo 3.5 ile tutarlıdır.
Sırada, Denklem (3.12)’yi daha iyi anlamak için ilk önce 1 lira paramızın 6 ayda
bir birleşik faiz ödemeli gelecekteki fiyatını şu şekilde hesaplayalım.
1 lira paramı 6 aylık i/2 piyasa faiz oranından bankaya yatırırsam, param 6 ay
(1 + i/2) lira olmuş paramı 6 aylık i/2 fazi oranından tekrar bankaya yatırırsam
(1 + i/2)2 lira olmuş paramı 6 aylık i/2 fazi oranından tekrar bankaya yatırırsam
Bu şekilde gidersek ilk paramı yatırdığım tarihten n sene sonra bankada birikmiş
Tablo 3.7: Değişkenlerin Tahvilin Fiyatına ve Vadeye Kadar Bir Yıllık Getirisine Etkisi
sabitken tahvilin fiyatı arttıkça azalır, kupon getiri oranı arttıkça artar, tahvilin nominal
değeri arttıkça artar, ve tahvilin kupon ödemeleri arttıkça artar. Bu kupon getiri oranı
(rk ) arttığında vadeye kadar getirinin ry sabit kalması için tahvilin fiyatı azalmalıdır
çünkü fiyatı sabit kaldığında rk arttıkça ry artar.
Bunların yanısıra, bir tahvilin vade süresi (n) veya bir yıldaki kupon ödeme periyodu
sayısı (m) arttıkça, primli tahvillerin fiyatı artarken iskontolu tahvillerin fiyatı düşer.
Benzer şekilde, m veya n arttıkça primli tahvillerin yıllık getirisi artarken iskontolu
tahvillerin yıllık getiris azalır. m veya n fazlalaştıkça, kupon ödemelerinin getirisi
vadeye kadar yıllık getiriden fazla olan tahvillerin (yani primli olanların) daha fazla
getiri sunması mantıklıdır. Diğer bir ifadeyle m veya n arttığında bir tahvilin vadeye
kadar yıllık getirisinin sabit kalması tahvil fiyatlarındaki yükselişle kaynaklanabilir.
NOT: Bir tahvilin fiyatı arttıkça vadeye kadar getirisi düşerken tahvilin vadeye
kadar yıllık getirisi arttıkça da fiyatı düşer.
Tahvil ve bonolar da aynı hisse senedi piyasalarında olduğu gibi borsa gibi ikincil
piyasalarda aracılar aracılığı ile alınıp satılır. Bu yüzden tahvil ve bono için arz ve
talep fonksiyonları vardır ve bu finansal varlıkların da fiyatı sürekli değişir. Tahvil
sahibi bir kişi iki şekilde para kazanabilir:
Tahvili alan bir kişi tahvilin vade tarihi tam olarak bitmeden ikincil piyasalarda elin-
deki tahvili başka bir yatırımcıya satabilir. Fiyatı 20.000 olan 10% kupon oranlı 10 yıl
vadeli bir tahvilin 1 yıl sonunda 26000 ’ye başka bir yatırımcıya satıldığını varsayalım.
3.2. TAHVIL VE BONO PIYASALARI 85
Bu durumda tahvil sahibi 1 yıl sonunda 2000 ’lık kupon ödemesinin yanında 6000 ’lık
fiyat artışıyla birlikte toplam 8000 kazanmış olur. Bu yüzden 20.000 ’lık bu tahvilin 1
yıl sonraki getirisi 40% olmuş olur. Tahvil fiyatını vadesinden önce yüksek fiyatı satıp
sağlanan getiriye tahvilin satıldığı tarihe kadar tutulan yıllık getirisi (one-year holding
period return-rh ) denir. Formal olarak,
z, ikame varlıkların getiri beklentisi s, beklenen piyasa faiz oranına (expected market
interest rate) i, beklenen enflasyon oranına e, piyasadaki genel risk seviyesine r, tahvil
satanın borç miktarına d tahvil satıcısının kredi notuna c ve tavilin likidite (yani nakite
hızlıca çevrilme) kabiliyetine l dediğimizde tahvilin genel ters talep eğrisinin denklemi
PB = D(QD
B , w, z, s, i, e, r, c, d, l)
3d + 5c + 3l olarak verilen bir tahvil talep denklemi için tahvile talep edilen miktar,
beklenen piyasa faiz oranı, beklenen enflasyon oranı, tahvil satıcısının borç miktarı ve
piyasa riski azaldıkça veya zenginlik, tahvilin beklenen getiri oranı, tahvil satıcısının
kredi notu, tahvilin likidite kabiliyeti arttıkça tahvilin fiyatı artar.
Tahvillerin arzını ise devlet ve şirketlerin bütçesi, enflasyon beklentileri, ve ekono-
minin genel durumu belirleyebilir. Tahvilin fiyatına PB , tahvilin arz edilen miktarına
QSB , beklenen enflasyon oranına e, genel ekonominin durumuna g, ve devletin (veya
şirketin) bütçesine b dediğimizde genel ters arz eğrisinin denklemi şu şekilde gösterilebilir:
3.2. TAHVIL VE BONO PIYASALARI 86
PB = S(QSB , i, e, g, b).
Tahvilin ters talep eğrisini, iki boyutlu bir grafikte y ekseninde tahvilin fiyatı PB ve
x ekseninde tahvilin talep edilen miktarı QD
B olacak şekilde i, e, r, b, c gibi diğer tüm
faktörleri sabit alarak çiziyoruz. Tahvilin fiyatı arttıkça tahvillere talep edilen miktar
azalacağı arz etmek (ihraç etmek) isteyecekleri için tahvilin talep eğrisi negatif eğimlidir
ve talep yasası sağlanır.
Tahvilin ters talep eğrisini, iki boyutlu bir grafikte y ekseninde tahvilin fiyatı PB
ve x ekseninde tahvilin talep edilen miktarı QSB olacak şekilde e, g, b gibi diğer tüm
faktörleri sabit alarak çiziyoruz. Tahvilin fiyatı arttıkça devlet ve şirketler tahvili daha
fazla arz etmek (ihraç etmek) isteyecekleri için tahvilin arz eğrisi pozitif eğimlidir ve
arz yasası sağlanır. Figür 3.7’de tahvillerin ters talep ve arz eğrileri ile D noktasında
oluşan denge fiyat ve miktar seviyeleri örneklendirilmiştir.
P (Tahvil Fiyatı)
10
Tahvil Arzı
7 D′
5 D Tahvil Talebi’
Tahvil Talebi
0 Q (Tahvil Miktarı)
0 5 7 10
i) Zenginlik: Bir ülkede zenginlik veya gelir seviyesi arttıkça hisse senedi, tahvil,
para, borç para gibi tüm finansal varlıklara veya ev, arsa, altın, gümüş, mücevher gibi
finansal olmayan varlıklara (normal ürünler olduğu sürece) talep artar. Bu malların
talep eğrisi sağa kayar ve fiyatlarında artış olur. Figür 3.7’de yeni denge noktasının
D′ ’a gelerek fiyat ve miktarında artış meydana gelir.
ii) Tahvilin beklenen getiri oranı: Bir tahvilin beklenen getiri oranında artış
olursa yatırımıcılar her fiyat seviyesinde daha fazla tahvil almak isterler. Bu yüzden
tahvilin talep eğrisi sağa soğru kayar. Yeni denge noktasında tahvilin fiyatı artmış olur.
With expected returns, it is also important to take into consideration the influence
that the expected returns of alternative assets, like stocks, can have on the demand
for bonds. In fact, an increase in the expected return on alternative assets makes the
demand curve shift to the left as a result of lower demand for bonds.
3.2. TAHVIL VE BONO PIYASALARI 88
ii) Piyasa faiz oranı: Piyasadaki faiz oranları azaldıkça (arttıkça) daha önce
ihraç edilmiş ikincil piyasalarda işlem gören tahviller için talep artar. Bunun sebebi
bu tahvillerin yıllık getirilerinin piyasa faiz oranlarına göre eskiye nazaran daha fazla
olması ve diğer yatırımcıları cezbetmesidir. İkincil piyasalarda tahvilin talebi eğrisi
Figür 3.7’deki gibi sağa doğru kayar. Böylelikle, eskiden ihraç edilmiş ve vadesi daha
dolmamış tahvillerin fiyatı artar. Uzun vadeli tahvillerin kısa vadeli tahvillere göre faiz
oranlarına tepkisi daha yüksektir çünkü vadesi dolanı kadar para politikaların değişikleri
için daha fazla zaman vardır. Örneğin, 10 senede vadesi dolan bir tahvilin fiyatı 30
senede vadesi dolan bir tahvilin fiyatına göre daha az oynaktır.
Örnek 21. Amerikan merkez bankası FED’in faiz kararlarının tahvillerin fiyat oluşumunda
çok büyük bir etkisi vardır. Örneğin, Mart 2017’de FED faiz oranlarını 0.25 puan
artırmıştı ve akabinde ikicil piyasalarda tahvillerin talebinde azalış ve fiyatlarında geri-
leme oldu. 30 yıllık hazine tahvillerinin getirisi 3.14%’den 3.02%’e, 10 yıllık hazine
tahvillerinin getirisi 2.53%’den 2.4%’e, ve 2 yıllık hazine tahvillerin getirisi 1.35’den
1.27’ye düştü.3
iii) Tahvilin kredi notu: Bir tahvilin kredi notu da tahvilin talebini etkileyen
faktörlerdendir. Moody’s, Standard & Poor’s ve Fitch gibi kredi derecelendirme ku-
ruluşları tahvilleri batma risklerine göre derecelendirirler. Yüksek riskli ve düşük kredi
notlu tahviller spekülatif görülür ve bu tahvillerin yüksek getiri ve düşük fiyatlarının
olması lazımdır. Eğer bir kredi kuruluşu bir tahvilin kredi notunu düşürürse, o tahvile
talep azalır. Böylece tahvilin fiyatında düşüş ve getirisinde artış meydana gelir.
Örneğin Amerikan hazine tahvilleri risksiz tahvil olarak kabul edilir. Bunun nedeni
Amerika devletinin batma olasılığının çok düşük olarak kabul edilmesindendir. Bu
yüzden Amerikan hazine tahvillerine göre daha riskli olan özel şirket tahvillerine talep
3
Department of the Treasury. ”Daily Treasury Yield Curve Rates.” Jan. 8, 2020.
3.3. BORÇ PIYASALARI 89
olabilmesi için fiyatlarının daha düşük ve getirilerinin daha yüksek olması gerekir.
1977-2016 yılları arasında, 2 yıl ve 10 yıl vadeli Amerikan hazine tahvillerinin vadeye
kadar yıllık getirileri (annual yield to maturity) sırasıyla mor ve kırmızı renkli eğrilerle
gösterilmiştir. Mavi renkli eğri ise 10 yıllık vadeli tahvillerin getirisinin 2 yıl vadeli
tahvillerin getirisinden farkını göstermektedir. Bu şekilde 10 yıllık vadelilerin getir-
lerinin 2 yıllıklar getirilerini takip ettiği görülmektedir. Ayrıca 2 yıllık tahvillerin getirisi
azalırken 10 yıllıklar ile 2 yıllıklar arasındaki getiri farkı artarken, 2 yıllık tahvillerin
getirisi artarken aynı fark azalmaktadır.
Figür 3.8: 2 Yıl ve 10 Yıl Vadeli Amerikan Hazine Tahvillerin Vadeye Kadar Yıllık
Getiri Eğrileri ve Getiri Farkları
kartı, bono) miktarı ise x ekseninde bulunur. Faiz oranları arttıkça finansal kapitalin
talep edilme miktarı düşerken, finansal kapitalin arz edilme miktarı yükselir. Diğer
bir ifadeyle, faiz oranları yükseldikçe insanlar daha fazla paralarını bankaya yatırmak
isterken daha az oranda borçlanmak isterler. Bu yüzden faiz oranları ile finansal kap-
italin talep edilen miktarı arasındaki ilişkiyi gösteren finansal kapital talep eğrisi
pozitif eğimlidir. Bunun yanında faiz oranları ile finansal kapitalin arz edilen miktarı
arasındaki ilişkiyi gözteren finansal kapital arz eğrisi negatif eğimlidir.
Örnek 22. Örnek olarak bankalar aracılığı ile gerçekleşen ev alımı için borç verme (ev
kredisi) piyasasını inceleyelim. Bu tip bir piyasada finansal ürün talep eğrisi i = 0.4 −
QD iken finansal ürün arz eğrisi i = QS /3 olarak verilmiş olsun (i = Yıllık faiz oranı
(Interest rate), Q = Finansal kapital (Milyar TL cinsinden ev kredisi) miktarı). Tam
rekabetçi bir piyasada, denge faiz oranını ve finanasal kapital seviyesini hesaplayalım.
talep ve arz fonksiyonlarının kesiştiği nokta olan D = (0.3, 0.1) denge noktasıdır.
i (Faiz Oranı)
0.4
Kredi Arzı
D
0.1
0.05 Talep Fazlası Kredi Talebi
Ev Kredisi
0 Q( )
0 0.15 0.3 0.35 0.4 Miktarı
olarak bulunur. Böylece, Figür 3.9’da da görüldüğü üzere piyasa dengesinde %10 yıllık
faiz oranından 300 milyon ’lik ev kredisi verilir. %5’lik yıllık faiz oranı piyasa dengesi
olamaz çünkü bu faiz oranında 350 milyon ’lik ev kredisi taklebi varken, bankalar
sadece 15 milyon ’lik ev kredisi vermeye razıdır. Bu yüzden talep fazlası yaşanır ve
bankalar yıllık ev kredisi faiz oranlarını %10’a çıkarırlar.
Ekonomik aktörlerin para biriktirme isteklerini artıran faktörler borç verme arzını artırır.
i) Devlet Politikaları: SGK ve emekli sandığı gibi devlet tarafından çalışanların
aylıklarından para kesildiği ve bu paraların çalışanlar emekli olunca heray emeklilik
maaşı olarak ödendiği sosyal güvenlik uygulamaları vardır. Bu tip progrmaların in-
sanların paralarını biriktirme isteklerini azalttığı bilinmektedir. Bu programların varlığı
insanların daha az paralarını bankalarda biriktirmesine ve paralarını hemen harcamak
istemelerine sebep olmaktadır. Bu durumda borç verme arz eğrisi azalır ve sola kayar.
ii) Tüketicilerin birikim davranışlarındaki değişim: İnsanlar geleceklerini düşü-
nerek daha fazla birikim yapmak isterlerse bankalara daha çok paralarını yatırırlar.
Böylece borç verme arz eğrisi artar ve sağa kayar.
Örnek 23. 2006 senesinde Amerika’da yaşanan ipotek krizinde insanlar bankalar-
dan çektikleri ev kredilerini ödemeleri konusunda kötümser hale gelmiştir. Ekonomi
güven endeksindeki bu düşüş sonrasında finansal kapital talep eğrisi azalmış yani sola
doğru kaymıştır. Bunun yanısıra kriz oratamında insanlar kazandıkları paralarının
büyük kısmını harcamak yerine biriktirmek istemişlerdir. Bu yüzden finansal arz eğrisi
artmış yani sağa doğru kaymıştır. Bu iki olayın sonucunda Figür 3.10’de görüldüğü
üzere denge noktası D noktasından D′′ noktasına gelmiş ve faiz oranları i∗ ’dan i∗∗ ’a
düşmüştür.
3.4. PARA PIYASALARI 94
i (Faiz Oranı)
Kredi Talebi
Kredi Talebi’
Kredi Arzı
D
i∗
Kredi Arzı’
D′
D′′
∗∗
i
Ev Kredisi
Q( )
Miktarı
Figür 3.10: Ekonomi Güven Endeksinde Düşüş ve İnsanların Para Birikiminde Artış
95
4.1. TAVAN FIYAT UYGULAMASI 96
Devlet fiyatını çok yüksek bulduğu ürünler için tüketicileri gözetmek adına tavan fiyat
(price ceiling) uygulaması yapabilir. Bu uygulamada bir tavan fiyat belirlenip, bu fiyatın
üzerinde herhangi bir satıcının ürettiği ürünü satması yasaklanır. Bu tip bir uygu-
lama, bir ürüne talebin çok yüksek olduğu savaş, kıtlık, veya pandemi gibi dönemlerde
üreticilerin o ürünün fiyatını çok artırmalarını engeller.
Örnek 24. Türkiye’de Mayıs 2020’nin başlarında standart maskelerin fiyatına 1 ’lik ta-
van fiyat uygulaması getirilmiştir. Bu uygulama sonucunda üreticiler bir maskeyi 1 ’nin
üzerine satamamaktadır. Maske için talep ve arz eğrilerinin denklemlerini sırasıyla
Px = 10 − QD S
x ve Px = 0.25 + 0.625Qx olduğunu varsayalım. Bu uygulama öncesinde
maske piyasasının tam rekabetçi bir piyasa olduğunu varsayarsak soldaki figür oluşur.
Uygulama sonrasında ise sağdaki figürde gösterilen değişimler oluşur.
Px Px
10 10
8.8
Arz Arz
CS
CS
4 A 4 DWL A
PS
Talep 1 B Talep
PS
0.25 Qx 0.25 Qx
0 6 10 0 1.2 6 10
Figür 4.1: Tam Rekabetçi Piyasalarda Tavan Fiyat Uygulaması ve Toplam Refah
Tavan fiyat uygulaması öncesinde tam rekabetçi bir piyasada standart bir maskenin
fiyatı 4 ’de dengelenmiştir. Tüketici fazlası (CS) fiyat ile talep eğrisi arasında kalan
sarı bölgenin alanı iken, üretici fazlası (P S) fiyat ile arz eğrisi arasında kalan mor renkli
4.1. TAVAN FIYAT UYGULAMASI 97
Önemli Not: Tam rekabetçi bir piyasada toplam refah en fazladır. Tam reka-
betçi bir piyasadan daha az rekabetçi bir piyasaya geçilmesinden kaynaklanan toplam
refahtaki azalış dara kaybı (dead weight loss-DW L) olarak adlandırılır.
Önemli Not: Tam rekabetçi piyasalarda oluşan denge fiyatınında üzerinde yapılan
bir tavan fiyat uygulaması etkili değildir çünkü piyasa tam rekabetçi denge fiyatına gelir.
Örnek 25. (Tam rekabetçi olmayan piyasalar) Yukarıda ele alınan maske piyasasının
tam rekabetçi bir piyasa olmadığını ve sınırlı sayıda üreticiden oluştuğunu düşünelim.
Her bir firmaya bir maskeyi üretmenin maliyetinin 0.4 olduğunu ve firmaların bir
maskenin satış fiyatını 4 olarak belirlediğini varsayalım. Bu bilgiler ışığında Türkiye’de
Mayıs 2020’nin başlarında getirilen her bir maske fiyatına 1 ’lik tavan fiyat uygula-
masının ekonomide oluşacak değişiklikleri inceleyelim.
Firmalar her bir maskeyi 0.4 ’ye ürettikleri için marjinal maliyetleri 0.4 olup sabittir.
Bu yüzden arz eğrisi yatay bir çizgidir. Tam rekabetçi olmayan piyasalarda herhangi
bir firmanın fiyat üzerine etkisi vardır. Firmalar kendi kârlarını maksimize edecek
fiyatı seçerler ve bu fiyatın 4 olduğunu varsaymıştık. Bu durumda tüketici ve üretici
1
Bir yamuğun alanı (Yamuğun taban uzunluğu+Yamuğun tavan uzunluğu)×Yamuğun
Yüksekliği/2 formülü ile bulunur. Tavan fiyat uygulaması sonucunda tüketici fazlası arta dabilirdi.
Örneğin tavan fiyat seviyesi 2 olsaydı sağ figürde oluşacak yamuğun alanı ((10 − 2) + (7.2 − 2)) ×
2.8/2 = 18.48 olacağı için 18’den yüksek olup artmış olacaktı.
4.2. TABAN FIYAT UYGULAMASI 98
fazlası sırasıyla yeşil ve turuncu bölgelerle sol figürde gösterilmiştir. Toplam refah tam
rekabetçi piyasalara göre daha az olacağından dara kaybı oluşur.
Px Px
10 10
Talep Talep
CS
4
CS
PS
DWL Arz 1 Arz
0.4 0.4 PS
Qx Qx
0 6 9.6 0 9 10
Sağ figürde ise 1 ’lik tavan fiyat uygulamasının sarı bölgeyle gösterilen tüketici
fazlasını artırdığı görülmektedir. Üreticiler 4 ’lik optimal fiyatlarından uzaklaşmış ve
mor bölgelerle gösterilen üreticilerin kârı 21.6’dan 5.4’e düşmüştür. Bu örnekte tavan
fiyat uygulaması dara kaybında (yani pembe üçgenin alanında) azalma ve üretimde
6’dan 9’a artma oluşturur.
Devlet fiyatını düşük bulduğu ürünler için üreticileri korumak adına taban fiyat (price
floor) uygulaması yapabilir. Böyle bir uygulamada üreticilerin ürünü satabilecekleri en
düşük fiyat belirlenmiş olur. Böylece fiyatların çok fazla düşmesi ve üreticilerin zor
durumda kalmaları engellenir.
4.2. TABAN FIYAT UYGULAMASI 99
Örnek 26. Çiftçilerin fiyat konusundaki pazarlık güçleri birçok durumda az olabilmekte
ve perakende zincirinde aracı kurumlar çiftçilerden düşük miktarda ücrete ürettikleri
ürünleri alabilmektedir. 2019 senesinde Giresun ve Ordu’daki fındık üreticilerin ürünlerini
düşük fiyata satmalarını engellemek için tarım bakanlığı, 1 kg fındığın taban fiyatını
17 olarak belirlemiştir. Oluşan değişiklikleri şekil üzerinde inceleyelim.
Px Px
Arz CS Arz
17 B
CS
DWL
15 A PS A
PS
Talep Talep
Qx Qx
Figür 4.3: Tam Rekabetçi Piyasalarda Taban Fiyat Uygulaması ve Toplam Refah
Tam rekabetçi bir piyasada 1kg fındığın fiyatının 15 ’de dengelendiğini düşünelim.
Tüketici fazlası (CS) ve üretici fazlası (P S) sırasıyla sarı ve mor bölgelerle gösterilir.
Devlet bir ürünün taban fiyatını 17 olarak belirlediğinde piyasa mümkün olduğu kadar
15 denge fiyatına yakın olmak isteyeceği için yeni denge fiyatı seviyesi 17 olur. Bu
fiyatta oluşan tüketici fazlası, üretici fazlası ve dara kaybı sırasıyla sarı, mor ve pembe
bölgelerle sağdaki figürde gösterilmiştir. Denge noktası A noktasından B noktasına
gelir.
4.2. TABAN FIYAT UYGULAMASI 100
Bölüm 2’de işgücü pisalarında işgücü talebi ve işgücü arzı eğrilerini tanımlamış ve analiz
etmiştik. Bu piyasalarda devletin getirdiği asgari ücret uygulaması bir taban fiyat uygu-
lamasıdır. Örnek olarak Türkiye’de asgari ücret 2021 senesinde aylık 2826 ’dır. Bu
yüzden firmalar bu fiyatın altında yasal olarak işçi çalıştıramazlar. Bir örnek üzerinde
asgari ücret uygulamasının ekonomide doğuracağı etkileri tartışalım.
Örnek 27. Tam rekabetçi piyasa dengesinde bulunan bir işgücü piyasasında işçilerin
işgücü arz eğrisi w = LS olarak verilirken işverenlerin işgücü talep eğrisi w = 10 − LD
olarak verilmiştir. Bu verilenlere göre tam rekabetçi denge ücret seviyesi w∗ = L∗ =
10 − L∗ eşitliğini sağlayacağı için denge noktasında w∗ = 5 ve L∗ = 5 olarak bulunur.
D denge noktasında firmaların kazancı, işçilerin kazancına eşit olup 5*5/2=12.5’dir.
w (Saatlik Ücret)
10
İşgücü Arzı
Firma
Kârı
5 D
İşçilerin
Kazancı
İşgücü Talebi
0 L (İşgücü Miktarı)
0 5 10
w (Saatlik Ücret)
10
İşgücü Arzı
Firma
Kârı İşşizlik=7-3=4
7 ′
D
Dara
5 D
Kaybı
İşçilerin
Kazancı
3
İşgücü Talebi
0 L (İşgücü Miktarı)
0 3 5 7 10
Asgari işçi ücretleri saatlik 7TL olduğu zaman firmalar daha az işçi çalıştırma
isterler ve daha fazla işçi bu fiyat seviyesinde çalışmak ister. Bu yüzden, ücretler 7
olduğu zaman işgücü arzı 7 iken, işgücü talebi 3’tür. Böylece yeni denge noktası
′
D olur ve bu seviyede işşizlik 4’tür. Firmaların kârı işçilerin marginal getiri eğrisi
olan işgücü talebi ile işçilerin ücretleri arasında kalan sarı üçgen bölgedir. Bu yüzden
firma kârı 3*(10-7)/2=4.5’tir. İşçilerin kazancı ise mor ile gösterilen yamuk olduğu
için 3*(7+4)/2=16.5’tir. Ekonomide tam rekabetçi piayasa dengesine göre toplam
4.2. TABAN FIYAT UYGULAMASI 102
refahta pembe üçgenin alanı kadar azalma olacağı için dara kaybı (7-3)*(5-3)/2=4
olur.
Son olarak işgücü piyasalarında tavan fiyat uygulamaları politik olarak çok popüler
olmadığı için çok yaygın değildir. İstisnai bir durum olarak bir şirketin hissedarları
şirket yöneticilerinin alabilecekleri maksimum maaş üzerine teklif verebilirler. Böyle bir
uygulama işgücü piyasalarında tavan fiyat uygulamasına örnek olacaktır.
Günümüzde milyonlarca kişi kredi kartı kullanmaktadır. Bölüm 3.3’de finansal borç
piyasalarda kredi kartları için arz ve talep konularını işlemiştik. Kredi kartını talep eden-
ler hanehalkı ve işletmeler olurken kredi kartının arzını sağlayan kurumlar bankalardır.
Kredi kartlarına uygulanan faizlerde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu
(BDDK) veya merkez bankası gibi kurumlar tarafından üst limitleme yapılması kredi
kartı kullanan tüketicilerin yararına olabilmektedir. Kredi kartı faizlere üst limit ge-
tirilmesi bir tavan fiyat uygulamasıdır ve ”tefecilik yasaları” (Usury laws) olarak bi-
linmektedir. Bir örnek üzerinde böyle bir uygulamanın ekonomi üzerinde oluşturacağı
etkileri inceleyelim.
Örnek 28. Tam rekabetçi piyasa dengesinde bulunan kredi kartı borç piyasasında faiz
oranları i ve QD kredi kartıyla borçlanma talep miktarı ve QS trilyon TL cinsinden kredi
kartıyla borç verme miktarı olarak verilmiş olup kredi kartı arz eğrisi i = QS olarak
verilirken kredi kartı talep eğrisi i = 0.1 − 4QD olarak verilmiştir. Bu verilenlere göre
tam rekabetçi denge ücret seviyesi i∗ = Q∗ = 0.1 − Q∗ eşitliğini sağlayacağı için denge
noktasında i∗ = 0.05 (yüzde 5) ve Q∗ = 0.05 Trilyon TL olarak bulunur. D denge
noktasında bankaların kazancı ve tüketici fazlası eşit olup 1012 ∗ 0.05 ∗ 0.05/2=1.25
Milyar TL’dir.
4.2. TABAN FIYAT UYGULAMASI 103
i (Faiz Oranı)
10%
Tüketici
Fazlası
5% D
Bankaların
Kazancı
0 Q (Borç Miktarı-Trilyon)
0 0.05 0.1
BDDK’nın tam rekabetçi piyasalarda aylık yüzde 5 olan kredi kartı faizleri için üst
limiti yüzde 3 olarak belirlediğini varsayalım. Böyle bir politika etkin bir tavan fiyat
′
uygulamasıdır. Bu taban fiyat uygulaması sonucunda oluşan D yeni denge noktasında
tüketici fazlası, bakların kazancı ve dara kaybı değişimi aşağıdaki şekilde gösterilmiştir.
Faiz oranları yüzde 3 seviyesinde olduğunda tüketicilerin kredi talepleri çok fazla iken
bankalar çok fazla kredi vermek istememektedirler. Bu yüzden (0.07-0.03)=0.04Milyar
TL’lik kredi kıtlığı oluşur. Tüketicilerin fazlası sarı ile gösterilen yamuğun alanıdır ve
1012 ∗ ((0.1 − 0.03) + (0.07 − 0.03)) ∗ 0.03/2 = 1.65 Milyar TL’dir. Bankaların kazancı
ise mor renk ile gösterilen üçgeni olup 1012 ∗ (0.03 ∗ 0.03)/2 = 0.45 Milyar TL’dir.
4.3. TABAN ÜRETIM VE TAVAN ÜRETIM UYGULAMALARI 104
Ekonomide oluşan dara kaybı ise pembe üçgenin alanıdır ve 1012 ∗(0.02∗0.04)/2 = 0.4
Milyar TL olmuş olur. Bu yüzden bu örnek için bu politika tüketicilerin fazlasını
artıtırken bankaların kârını azaltır ve ekonomide dara kaybı oluşturur.
i (Faiz Oranı)
10%
7%
Tüketici Dara
D
Fazlası Kaybı
′
3% D
Bankaların
Kazancı
Kredi Kartı Talebi
0 Q (Borç Miktarı-Milyar)
0 0.03 0.05 0.07 0.1
Figür 4.7: Borçlanma Piyasaları ve Kredi Kartı Faiz Limiti (Tavan Fiyat) Uygulaması
Devletler bazen fiyat yerine üretim kısıtlamalarını veya artışını tercih edebilirler. Örneğin,
Birleşmiş Milletler’in izniyle Türkiye’de 700 bin dekar alanın dışında haşhaş üretimi
yapılamamaktadır. Üreticilerin belirli bir üretim miktarının üzerinde üretim yapamaları
tavan üretim (Quantity ceiling) politikası olarak adlandırılır. Bu tip bir politikanın
ekonomide yaratacağı etki tavan fiyat uygulamasına benzer şekilde olacaktır.
Örnek verecek olursak haşhaş için talep ve arz eğrilerinin denklemlerini sırasıyla
4.3. TABAN ÜRETIM VE TAVAN ÜRETIM UYGULAMALARI 105
Px = 10 − QD S 5 3
x ve Px = 0.25 + 0.625Qx (Q ∗ 10 haşhaş üretimi ton miktarı ve P ∗ 10 ,
1 ton haşhaş tohumunun dolar bazında yurtdışına satış fiyatı) olduğunu varsayalım.
Devlet üreticilere maksimum 120000 ton haşhaş üretme kotası verdiğinde, üreticiler
120bin ton milyon üretmek isteyecekler ve 1 tonun yurtdışına satış fiyatı 1000 dolar-
dan olacaktır. Şekil üzerinde ekonomide oluşan dara kaybı, tüketici fazlası ve üretici
fazlasını şu şekilde gösterebiliriz.
Px
10
8.8
Arz
CS
4
DWL A
Talep
1 PS
B
0.25 Qx
0 1.2 6 10
Figür 4.8: Tam Rekabetçi Piyasalarda Tavan Fiyat Uygulaması ve Toplam Refah
Taban üretim uygulamalarına ise örnek olarak devletin ağaç ve ormanların mik-
tarının belirli bir seviyenin altına gelmemesi için ulusal parkların sayısını artırması ve
ağaç dikimi artıran politikalar yapması olarak verilebilir. Bu tip politikalar tavan üretim
politikaları kadar yaygın değildir.
4.4. VERGILER 106
4.4 Vergiler
Birim vergi (Per-unit/Specific tax) çeşidinde devlet her bir birim ürün üretiminde
üreticilerden t liralık sabit bir vergi alır. Arz eğrisi t birim üste kayacağı için arz-talep
dengesi D noktasından D′ noktasına gelir.
Px
Arz’
10
Arz
Vergi=tTL
′
PB D
Tüketicilerin
vergi
yükü
P∗ D
Üreticilerin
vergi
yükü
PS
Talep
0 Qx
0 Q∗∗ Q∗ 10
İlk konudan hatırlanacağı üzere gelen vergiler üreticilerin maliyetini artıracağı için
üreticiler her bir fiyatta daha az üretmek isterler. Bu yüzden arz edilen miktar azalır
ve arz eğrisi sola kayar. Diğer bir ifadeyle, üreticilerin maliyetleri t birim artacağı için
marjinal maliyet yani ters arz eğrisi t birim üste gelir. Bu değişimi yukarıdak, figürde
gösterömiştik.
Örnek 29. Ters arz eğrisinin denklemi P = QS olarak ifade edilen bir ürün için satın
alınan her miktar başına devlet t lira birim vergi aldığında ürünün fiyatı t lira artar ve
yeni ters arz eğrisinin (Arz’) denklemi P = t + QS olur. Bu değişikliği Figür 4.9’deki
şekilde gösterebiliriz. Gelen vergiler tüketicilerin ödediği fiyat seviyesini P ∗ ’dan PB ’ye
artarken, üreticilerin cebine giren fiyat seviyesini P ∗ ’dan PS ’ye azalır ve bu azalış
üreticilerin kazançlarını azaltır.
t liralık vergiyi üreticiler ve tüketiciler arz ve talep doğrularının eğimlerine bağlı
olarak aralarında paylaşırlar. Vergilerin üretici ve tüketicilere getirdiği vergi yükü
yukarıdaki figürde gösterilmiştir. Tüketicilerin vergi yükü PB − P ∗ olurken, üreticilerin
vergi yükü P ∗ − PS olur. Burada PB − PS , t birimlik vergi miktarına eşit olmalıdır.
Örnek 30. Birim vergilere örnek olarak her litre benzin aldığımızda 2020 senesinde
ödediğimiz 2.53 verilebilir. Diğer örnekler ise sigara ve içkilerdir. 13.05.2020 tarihinde
yürürlüğe giren kararname ile bir tane sigara için asgari maktu (birim) vergi tutarı
0.3899 ’den 0.4569 ’ye çıkmıştır. Bu tip bir politikanın efektif olabilmesi için gerekli
olan kural sigaranın toplam satış fiyatının yüzde 67%’sinin bir kutuda bulunan 20 tane
sigaraya uygulanan toplam birim vergi tutarından düşük olmasıdır. Türkiye’de 13 ’ye
satılan bir kutu sigarada yapacağı üretici kârı değişimini hesaplayalım.
Bir kutu sigaradan 18%’lik KDV alınır. O zaman sigaranın KDV’siz fiyatı
13/1.18 = 11.02 TL’dir. KDV tutarı 1.98 ’dir.
4.4. VERGILER 108
13 ’lik bir sigarada 67%’lik nispi (yüzdelik) vergi tutarı 13 × 0.67 = 8.71 ’dir.
Yeni asgari maktu (birim) vergi bir sigara başına 45.69 kuruş olduğu için ve
1 kutuda 20 sigara olması nedeniyle 0.4569 × 20 = 9.14 ’dir. Bu iki vergi
tutarından büyük olan yani asgari birim vergi tutarı esas alınır ve her kutu başına
9.14TL birim vergi alınır. Ayrıca her kutu başından 0.4539 ’lik ayrıca sabit
maktu (birim) vergi alınır.
Eski vergi oranına göre 1 kutu sigaradan asgari birim vergisi 0.3899 × 20 =
7.8 ’dir. Nispi vergi tutarı olan 8.71 ’den düşük olduğu için nispi vergi tutarı
esas alınır ve devlete toplam ödenen vergi 1.98 + 8.71 + 0.4539 = 11.14 ’dir.
Marjinal maliyeti c olan bir satıcının 13 TL’ye sattığı 1 kutu sigaradaki kazancı
1.86 − c’dir.
Örnek 31. Yukarıdaki örnekte yeni devlet politikasına göre 20T L’lik sigaralardan
alınan vergi değişmez. Bunun sebebi şu şekildedir. 67%’lik nispi (yüzdelik) vergi
tutarı olan 20 × 0.67 = 13.4 , bir kutuda bulunan 20 sigara için asgari birim vergi
oranı olan 0.3899 × 20 = 8 ’den büyüktür. O yüzden birim vergi tutarı önemsiz olup
devlet 13.4TL yüzdelik vergi vergi toplar. Eğer asgari birim vergi oranı 20 sigara için
0.4569 × 20 = 9.14 olursa yüzdelik vergi tutarı olan 13.4 yine 9.14 ’den büyük
olacaktır. Bu yüzden devlet yine 13.4 yüzdelik vergi toplar.
Örnek 32. Tam rekabetçi bir piyasada, ters talep eğrisi P = 9 − 4QD ve ters arz
eğrisi P = QS olarak verilen bir ürün düşünelim.
ii Devlet t = 2 liralık her bir üretim başına birim vergi alsın. Bu durumda yeni
denge seviyesinde oluşan tüketici fazlası, üretici fazlası, devlet geliri ve dara kaybı
nedir?
Px
Arz’
9
Arz
Birim
Vergi=2
Tüketici
Fazlası
′
3.4 D
Devletin
Dara
Vergi D
Kaybı
Geliri
1.4
Üretici
Fazlası
Talep
0 Qx
0 Q∗∗ = 1.4 Q∗ = 1.8 2.25
i) Vergi gelmeden önce tam rekabetçi piyasa dengesinde arz edilen miktar talep
edilen miktara eşit olmalıdır. QD = QS = Q∗ olsun. Fiyatlar da eşit olacağı için
P ∗ = 9 − 4Q∗ = Q∗ eşitliklerinden dolayı P ∗ = Q∗ = 1.8 olarak bulunur. Yukarıdaki
şekilde denge D noktası ile gösterilmiştir.
ii) Devlet t = 2 liralık birim vergi aldığında yeni ters arz eğrisi P = 2 + QS
olur. Yeni ters arz eğrisi (Arz’) ile ters talep eğrisinin kesiştiği nokta tüketicilerin
vergiden sonra ödediği fiyatı ve tükettikleri miktarı gösterir. Dengede Arz’=Talep
olur. QD = QS = Q∗∗ olsun. Fiyatlar da eşit olacağı için P = 9 − 4Q∗∗ = Q∗∗ + 2
eşitliklerinden dolayı Q∗∗ = 1.4 ve tüketici fiyatı PB = Q∗∗ + 2 = 3.4 olarak bulunur.
Yeni denge noktası B noktası ile gösterilmiştir. Tüketicilerin ödediği miktarın 2 ’sini
devlet alacağı için üreticinin cebine giren fiyat miktarı PS = 3.4 − 2 = 1.4 olur.
Tüketici fazlası, tüketici fiyatları ile talep eğrisi arasında kalan sarı üçgenin alanıdır.
Bu üçgenin alanı CS = (9 − 3.4) × 1.4/2 = 3.92’dir. Benzer şekilde üretici fazlası,
üretici fiyatları ile arz eğrisi arasında kalan sarı üçgenin alanıdır. Bu üçgenin alanı
P S = (1.4 − 0) × 1.4/2 = 0.98’dir. Devletin geliri (GR) her bir üretim (veya tüketim)
başına 2 ’lik vergi alındığı ve 1.4 tane ürün üretildiği için yeşil dikdörtgenin alanıdır.
Bu yüzden GR = 2 × 1.4 = 2.8’dir. Bu durumda toplam refah T S = CS + P S + GR
olduğundan T S = 3.92 + 0.98 + 2.8 = 7.7’dir. Dara kaybı ekonomide vergilerden
sonra oluşan toplam refahtaki azalış olduğu için pembe üçgenin alanıdır ve bu üçgenin
alanı (3.4 − 1.4)(1.8 − 1.4)/2 = 1.4’tür.
iii) Tüketiciler üzerine düşen vergi yükü 3.4 − 1.8 = 1.6 iken, üreticiler üzerine
düşen vergi yükü 1.8 − 1.4 = 0.4’tür. Tüketiciler üzerine vergi yükünün daha fazla
olmasının sebebi ters arz eğrisinin mutlak eğimi 1 iken ters talep eğrisinin daha dik ve
mutlak eğiminin 4 olmasıdır.
iv) Dara kaybının en az olduğu zaman üretimin 0 olduğu zamandır. Üretim sıfır
4.4. VERGILER 111
olması için tüketici fiyatı 9 ve üretici fiyatı 0 olması lazım. Bu yüzden, t = 9 liralık
bir vergi tutarı dara kaybını maksimize eder ve dara kaybı 9 × 1.8/2 = 8.1 olur. Fakat
devlet geliri, üretici fazlası (P S) ve tüketici fazlası ( CS) sıfır olur.
Devlet mümkün olduğu kadar fazla vergi toplamamalıdır. Fazla verginin negatif
etkisi üretimde meydana gelen düşüştür. Bu yüzden devlet için gelirlerini maksimize
eden optimal bir vergi oranı vardır ve şekil üzerinde gösterilmiştir.
4.05
Devlet ürün başına t liralık vergi topladığında yeni ters arz eğrisi P = t + QS olur.
Ters talep eğrisi P = 9 − 4QD olduğu için oluşan dengede P = t + Q∗ = 9 − 4Q∗
olur ve vergi geldiğinde oluşan optimal vergi seviyesi Q∗ = (9 − t)/5 olur. Devlet o
zaman şu soruyu çözer. Hangi vergi seviyesi devlet gelirlerini maksimum yapar?
Devlet gelirinin t’ye bağlı ikinci türevi −2 < 0 olduğu için devlet gelirlerinin t’ye
bağlı grafiği konkavdır. Devlet gelirinin t’ye bağlı birinci türevini alıp sıfıra eşitlersek
(9 − 2t)/5 = 0 çıkar ve buradan t∗ = 4.5 devlet gelirini maksimize eden birim vergi
4.4. VERGILER 112
seviyesidir. Bu seviyede devlet toplam (9 ∗ 4.5 − 4.52 )/5 = 4.05 birim vergi geliri elde
eder. Yukarıda şekilde bu optimal nokta gösterilmiştir.
Yüzdelik satış vergileri (Percentage sales tax or Ad-valorem tax) ürünün satış fiyatı
üzerinden yüzdesel olarak uygulanır. Katma değer vergisi (KDV) ve Özel tüketim
vergisi (ÖTV) gibi vergiler yüzdelik satış vergileridir.
Örnek 33. Araçlara ödenen ÖTV tutarı araçların vergisiz haline göre hesaplanırken,
araçlara ödenen KDV, vergisiz bedel artı ÖTV üzerinden çıkan değere göre hesaplanır.
Mesela, 2020 senesinde vergisiz bedeli 120000 olan motor hacmi 1.6-2.0 litre olan bir
araçta alınan KDV tutarı 18% iken ödenen ÖTV oranı 100%’dür. Bu durumda vergisiz
bedeli 120000 ’lik araç için 120000 ÖTV ödenir. Toplam 240000 TL’ye gelen bedel
üzerinden 18%’lik KDV eklediğimizde aracın toplam fiyatı 240000 × 1.18 = 283200
olur. Devlete bu araç için toplam yüzde 136’lık vergi ödenmiş olur.
Örnek 34. Tam rekabetin olduğu bir ekonomide yüzde 10’luk satış vergisi geldikten
sonra oluşan değişiklikleri gösterelim.
Ters arz eğrisi vergi gelmeden önce P = QS olarak verilsin. Her bir fiyatı 10%
artıracağımız için 10%’luk satış vergisi geldikten sonra yeni ters arz eğrisinin (Arz’)
denklemi P = (1 + 0.1) × QS = 1.1QS olur. Bu değişimden sonra Figür 4.11’de
görüldüğü gibi denge noktası A’dan B’ye gelir.
Yüzde 10’luk satış vergisinden sonra üretim Q∗ ’dan Q∗∗ ’ye düşer, tüketici fiyatları
P ∗ ’dan PB ’ye yükselir ve üretici fiyatları P ∗ ’dan PS ’ye düşer. Ayrıca, PB = 1.1PS
eşitliği vardır. Devlet gelirleri yeşil dikdörtgenin alanıdır ve Q∗∗ (PB − PS ) = 0.1Q∗∗ ×
PS olarak hesaplanır.
4.5. TEŞVIKLER 113
Px
Arz’
10
Arz
Vergi=10%
Tüketici
Fazlası
PB B
Tüketicilerin
vergi
yükü
Devletin
∗
Dara
P Vergi A
Üreticilerin Kaybı
Geliri
vergi
yükü
PS
Üretici
Fazlası
Talep
0 Qx
0 Q∗∗ Q∗ 10
4.5 Teşvikler
Birim teşvik (Unit/Specific subsidy) rejiminde devlet üreticilere ürettikleri her üretim
başına s liralık teşvik verir. Üreticilerin maliyetleri azalmış gibidir ve ters arz eğrisi
s birim aşağıya kayar. Bu durumda hem tüketiciler düşük fiyattan ürünlerini almış
olurlar hem de üreticiler tüketicilere sattıkları fiyatın s lira üzerinde kazanç sağlarlar.
Verilen teşvik arz ve talep eğrilerinin eğimlerine (duyarlılıklarına) göre bu iki grup
arasında paylaşılır. Aşağıdaki figürde ilk denge noktası olan D’ye göre yapılan paylaşım
gösterilmiştir.
Px
Arz
10
Teşvik=s Arz’
PS
Üreticilerin
teşvik
payı
P∗ D
Tüketicilerin
teşvik
payı
′
PB D
Talep
0 Qx
0 Q∗ Q∗∗ 10
Herhangi bir ürün için birim teşvik geldikten sonra ürünün arz eğrisi aşağıya kayar
′
ve denge noktası D’den D ’ye gelir. Üretim ve tüketim seviyesi Q∗ ’dan Q∗∗ ’a gelir.
Tüketicilerin ürün için ödediği birim fiyat P ∗ ’dan PB ’ye iner. Üreticilerin aldığı fiyat
4.5. TEŞVIKLER 115
Örnek 35. Ters talep eğrisi ters arz eğrisine göre daha dikse (yataysa), s liralık teşvik
geldikten sonra tüketicilerin (üreticilerin) aldığı teşvik miktarı üreticilere (tüketicilere)
göre daha fazla olur.
Bir sonraki konuda göreceğimiz üzere daha yatay doğrular talebin fiyat değişiklerine
daha duyarlı (veya daha elastik) olduğu doğrulardır. Bir sonraki şekilde talep eğrisi
yatalaştığında tüketicilerin s liralık teşvik kazancının (P ∗ − PB ), üreticilerin kazancına
(PS − P ∗ ) göre az olduğu görülmektedir. Eğer talep eğrisi tamamiyle eğimi sıfır olan
yatay bir doğru olsaydı, gelen teşvikten sadece üreticiler yararlanmış olacaklardı. Yat
talep eğrisi olduğunda birim teşvikten sonra oluşan üretici ve tüketici payları bir sonraki
figürde gösterilmiştir.
Px
PS Arz
Tüketicilerin P∗ D
teşvik PB
′′
payı D Yatay Talep
0 Qx
0 Q∗ Q∗∗ 10
Örnek 36. s liralık birim teşvik gelen bir ürün için teşvik geldikten sonra oluşan tüketici
4.5. TEŞVIKLER 116
fazlası, üretici fazlası ve toplam refahta oluşan değişiklikleri aşağıdaki şekil üzerinde
gösterelim.
Px
Arz
10
A Teşvik=s Arz’
PS
B F
P∗ H
C G
PB
D
Talep
0 Qx
0 Q∗ Q∗∗ 10
s liralık birim teşvik geldikten sonra arz eğrisi s birim aşağıya kayar. Üreticilerin
fiyatı (PS ) tüketicilerin fiyatına (PB ’ye) göre s birim daha üstte oluşur. Tanım gereği
tüketici (üretici) fiyatları ile talep (arz) arasındaki kalan bölgenin alanı tüketici (üretici)
fazlasıdır. Teşvik gelmeden önce denge fiyatı P ∗ ’dır. Teşvik geldikten sonra tüketici
fiyatı PB ’dir ve üretici fiyatı PS ’dür.
Daha önceden belirttiğimiz gibi toplam refah, tüketici fazlası ve üretici fazlası
4.5. TEŞVIKLER 117
Son olarak yukarıdaki sonuçlarımıza göre aşağıdaki tabloyu figür üzerinden oluşturabiliriz.
Tabloda teşvik geldikten sonra toplam rehaf’ta H kadarlık bir azalma olduğu,
tüketici fazlasında C + G ve üretici fazlasında ise B + F kadarlık bir artış olduğu
açıktır.
Yüzdelik teşvik (Ad-valorem subsidy) rejiminde devlet ürünün satış fiyatı üzerinden
yüzde s kadarlık teşvik sağlar. Örnek verecek olursak, denklemi P = 4 + QS olan ters
arz eğrisi yüzde 15’lik teşvik geldikten sonra P = (1 − 0.15)(2 + QS ) = 0.85(4 + QS )
4.5. TEŞVIKLER 118
olur. Arz eğrisinde aşağıya doğru kayma olur ve her fiyatta firma daha fazla üretim
yapmak ister ve arz artmış olur.
Bir sonraki figürde bu değişiklik gösterilmiş olup yeşil ile gösterilen alan verilen
yüzdesel teşviklere bağlı devlet giderleridir. Birim teşviklerde hatırlayacağımız üzere
her bir üretim başına sabit bir teşvik veriliyordu. Birim teşviklerin aksine yüzdelik
teşviklerde devletin verdiği toplam teşvik miktarı ekonomideki üretim seviyesi arttıkça
daha fazla olur. Devletin belirli bir grubun sağlık harcamalarının 15%’lik kısmını
karşılaması yüzdelik teşviklere örnek olarak verilebilir.
Px
Arz
10
PS Teşvik=15%
Üreticilerin
teşvik
payı
P∗ D Arz’
Tüketicilerin
teşvik
payı
′
PB D
Talep
0 Qx
0 Q∗ Q∗∗ 10
Teşvikler, aynı vergilerde olduğu gibi ekonomide dara kaybı meydana getirir.
Teşvik vermek devlet için pahalı olabilir ve devlet teşvik giderlerini karşılamak
labilir. Birçok ekonomiste göre teşvikler çevresel ve sosyal fayda getiren projeleri
olan üreticilere verilmelidir.
Teşvik verilen bir grubun teşviklerini kaldırmak politik nedenlerden dolayı ba-
ELASTİKLİK
Her bir bireyin talep eğrisinin eğimi farklı olabilir çünkü talep eğrisinin eğimi insanların
tercih ve gelirleri gibi sebeplerden dolayı değişebilir. Talep eğrisinin esnekliği fiyat
değişimlerine karşı tüketicin talep ettikleri miktardaki değişimleri ölçer. Talebin fiyat
121
5.1. TALEBIN FIYAT ELASTIKLIĞI 122
Örnek verecek olursak denklemi P = 10 − QD olarak verilen bir ters talep doğrusunun
eğimi QD ’nin önündeki katsayı yani -1’dir. Fiyat (P) ve Miktar (QD ) pozitif olduğu
için talebin fiyat elastikliği (esnekliği) normal mallar için negatif bir sayıdır. Giffen
malların eğimleri pozitif olduğu için εD,P > 0 olur.
Önemli not: Talebin fiyat esnekliği ile ters talep doğrusunun eğimi ters orantılı
iken talep doğrusunun eğimi doğru orantılıdır. Diğer bir ifadeyle, ters talep doğrusu
ne kadar fazla dikleşirse (yataylaşırsa) talebin esnekliği o derece azalır (artar).
Negatif eğimli bir doğrunun eğimi −∞ ile 0 arasında değişir. Bu yüzden normal
bir ürün (negatif eğimli talep eğrisi olan ürün) için εD,P ∈ (−∞, 0] olur. Bir ters
talep doğrusunun elastikliğinin büyüklüğünü εD,P ’nin alacağı mutlak değerine göre şu
şekilde kategoriliyoruz.
Yukarıda belirtiği gibi ters talep eğrisinin eğimi dikleşirse, eğrinin esnekliği (yani
duyarlılığı veya elastikliği) o kadar azalır.
İlk doğrunun eğimi 0 olduğu için duyarlılığı en fazladır ve |εD,P | = P/Q×1/(|Eğim|) =
P/Q×1/0 = ∞ olur. En ufak fiyat değişiminde tüketici aşırı duyarlı olduğu için sonsuz
5.1. TALEBIN FIYAT ELASTIKLIĞI 123
P 1 1/QD 1
|εD,P | = D
× = D
× D −2 = 1 (5.1)
Q |Eğim| Q (Q )
olarak bulunur. X noktası bu eğri üzerinde herhangi bir noktaydı. Bu yüzden bu eğri
birim elastiktir.
Talebin fiyat elastikliğini (yani talep eğrisinin eğimini) etkileyebilecek birçok faktör
bulunmaktadır. Bu faktörlerin nasıl etkilerde bulunduğunu detaylı biçimde inceley-
eleceğiz.
Tüketicilerin sayısı: Bölüm 1.11.3’de gördüğümüz üzere tüketicilerin sayıları
arttıkça ters talep eğrileri toplandıkça daha yataylaşır. Bu yüzden tüketicilerin sayısındaki
artış talep esnekliğini artırır.
İkame ürünlerinin sayısı: Bir ürünün ne kadar fazla ikamesi varsa ürünün fiyatı
arttığında ürünün ikamelerini almaya başlarım. Bu yüzden ikame ürününün sayısı fazla
olan ürünlerin elastikliği fazladır. Ürünlerin bağımlılığı: Sigara ve alkol gibi bağımlılığı
çok yüksek ürünlerin fiyat elastikliği azdır.
Tamamlayıcı ürünler: Tamamlayıcı bir ürünün elastikliği azdır. Örnek olarak
5.1. TALEBIN FIYAT ELASTIKLIĞI 124
lastik veya benzin araba için tamamlayıcı ürünlerdir. Lastik veya benzin fiyatlarının
çok artması taleplerini çok düşürmez çünkü araba için gerekli mallardır.
1) Tüketicilerin sayısı
2) İkame ürünlerinin sayısı
3) Tamamlayıcı ürünler
4) Ürünün bütçedeki payı
5) Ürünlerin çeşidi (Lüks ve gerekli mallar)
6) Tüketicilerin gelir seviyesi
7) Ürünün kullanım sayısı
8) Tüketimin ertelenebilirliği
9) Fiyat seviyesi
10) Fiyat tahminleri
Ürünün bütçedeki payı: Bir ürünün bütçedeki payı ne kadar fazla ise o ürünün
elastikliği o kadar azdır.
Ürünlerin çeşidi: Lüks mallar için elastiklik fazla iken gerekli mallar için elastiklik
düşüktür.
Tüketicilerin gelir seviyesi: Gelir seviyesi düşük (fazla) olan tüketiciler fiyat
değişimlerine daha (az) duyarlıdır.
Ürünün kullanım sayısı: Elektrik gibi çok kullanımlı bir ürünün talep elastikliği
azdır.
Tüketimin ertelenebilirliği: Kısa vadede alınmasına ihtiyaç olamayan ürünlerin
elastikliği fazladır.
Fiyat seviyesi: Plazma TV gibi pahalı ürünlerin fiyat elastikliği fazla iken iğne gibi
ucuz ürünlerin elastikliği azdır.
Fiyat tahminleri: Gelecekte bir ürünün fiyatının düşeceğine (artacağına) inanan
birisi için talebin fiyat esnekliği yüksektir (düşüktür). Bunun sebebi bugün fiyatlar
bugün arttığında o üründen gelecekte almayı (bugün yine de almayı) tercih ederiz.
5.1. TALEBIN FIYAT ELASTIKLIĞI 125
Elastik normal ürünler (|εD,P | > 1) fiyatı arttığında daha rahatça vazgeçe-
bileceğimiz ürünlerdir. Örnekler: İkame ürünü çok olan mallar, Lüks mallar, Dubai
tatili, uçak biletleri, Çok rekabetçi piyasalarda satılan belirli markalı ürünler: Opet
veya Shell petrol (Opet fiyatları çok artırırsa başka benzinciye gideriz.), Porche spor
arabası (Porche fiyatları çok artarsa Ferrari alırım.), Kitkat çikolata (Kitkat fiyatları
çok artarsa bu çikolataların ikamesine yönelirim.), Hacışakir sabun.
İnelastik normal ürünler (0 < |εD,P | < 1) fiyatı arttığında çok rahatça vazgeçe-
mediğimiz ürünlerdir. Örnekler: Gerekli mallar, İkame ürünü az olan mallar, bir kişinin
bütçesinde çok paya sahip ürünler, tüketici bağlılığı çok olan ürünler, kısa vadede
alınması gereken ürünler (maske almak hemen gerekliyse fiyatı fazla olsa da alırız),
ilaç, ekmek, süt, kar fırtınası çok olan bir yerde kürek, benzin, kolej kitapları, kahve,
konser biletleri, su, medikal ürünler, az rekabetçi piyasalarda satılan monopol ürünler,
tuz, elmas, sigara, Apple İphone, iPads (marka bağımlısı tüketiciler için), talebin çok
olduğu saatlerde satılan tren biletleri.
Önemli not: Talebin fiyat esnekliği ile ters talep doğrusunun eğimi ters orantılı
iken talep doğrusunun eğimi doğru orantılıdır. Diğer bir ifadeyle, ters talep doğrusu
ne kadar fazla dikleşirse (yataylaşırsa) talebin esnekliği o derece azalır (artar).
Örnek 37. Sinema biletlerinin fiyatı 20 TL’den 30 TL’ye çıkarsa bu fiyat değişikliğine
öğrenciler yetişkin bireylere göre daha çok duyarlı olurlar ve yüzdesel olarak daha az
sinemaya giderler. Çünkü bir öğrencinin talep eğrisi genel olarak maaş alan bir yetişkin
bireye göre daha duyarlıdır. Sinema bileti fiyatı ile senelik sinemaya gitme sayısını bir
öğrenci ve bir yetişkin için örneklendirelim.
Figür 5.1’de gösterildiği üzere fiyatlar 20’den 30’a çıktığında fiyatlar yüzde 50 artmış
olur çünkü 100(P2 − P1 )/P1 = (30 − 20) ∗ 100/20 = 50 olarak bulunur. Öğrenci
senede 15 yerine 5 kere sinemaya gitmeye başlarken yetişkin birey 10 yerine 8 kere
5.1. TALEBIN FIYAT ELASTIKLIĞI 126
sinemaya gitmeye başlıyor. Öğrencinin talep ettiği miktardaki düşüş yüzde 66.6 (=
(15 − 5) ∗ 100/15) iken yetişkin bireyin yüzde 20 (= (10 − 8) ∗ 100/10) olduğu görülür.
Bu yüzden yetişkinlerin talep ettiği miktar daha az düşmüştür. Diğer bir ifadeyle,
yetişkin bireyler daha dik ve az elastik ters talep eğrisine sahiptir.
Px Px
Öğrenci Yetişkin
A C
30 30
B D
20 20
Talep Talep
0 QD
x
0 QD
x
0 5 15 0 8 10
Negatif eğimli bir doğrunun eğimi −∞ ile 0 arasında değişir. Bu yüzden normal
bir ürün (negatif eğimli talep eğrisi olan ürün) için εD,P ∈ [−∞, 0] olur. Ekstrem
noktalarda bulunan üç tane özel durumlu elastik eğri çeşidi vardır: 1) Tam (veya
mükemmel) elastik, 2) Tam (veya mükemmel) inelastik, ve 3) Birim elastik.
Eğimi 0 ve elastikliği −∞ olan ters talep doğruları yatay bir doğru şeklindedir ve bu
doğrular tam elastik olarak ifade edilir. Eğimi −∞ ve elastikliği 0 olan ters talep
doğruları ise dik bir doğru şeklindedir ve bu doğrular tam inelastik olarak ifade edilir.
Son olarak elastikliği her noktada aynı ve −1 olan ters talep doğruları ise birim inelastik
olarak ifade edilir. Bu doğruları şekil üzerinde şu şekilde örneklendirebiliriz.
5.1. TALEBIN FIYAT ELASTIKLIĞI 127
Px Px
i) Tam elastik ii) Tam Inelastik
9 QD
x = 5
Px = 3
3
0 QD
x QD
x
0 3 6 9 1 3 5 7 9
Px
iii) Birim elastik
10
2 P = 10/QD
x
QD
x
2 4 6 8 10
Yukarıda belirtiği gibi ters talep eğrisinin eğimi dikleşirse, eğrinin esnekliği (du-
yarlılığı) o kadar azalır.
ufak fiyat değişiminde tüketici aşırı duyarlı olduğu için sonsuz sayıda üründen
vazgeçmek istemektedir.
5.2. TALEP EĞRILERINDE NOKTASAL ELASTIKLIK 128
duyarlı değildir, εD,P = 0’dır. Fiyatlar ne kadar artarsa artsın tüketicinin talep
ettiği miktar sabittir.
Üçüncü eğri için herhangi bir X noktasında esneklik hesabı yapalım. Ters talep
eğrisinin denklemi P = 10/QD = 10(QD )−1 olduğu için bu doğrunun eğimi yani
QD ’ye bağlı birinci türevi −10/(QD )2 olduğu için talebin fiyat esnekliği
P 1 10/QD 1
εD,P = × = × = −1 (5.2)
QD Eğim QD −10/(QD )2
olarak bulunur. X noktası bu eğri üzerinde herhangi bir nokta olduğu için bu
eğri birim elastiktir.
Talebin fiyat esnekliği değişik ürünler ve elastiklik sayılarına göre bir sonraki tabloda
özetlenmiştir.
Talebin Fiyat
Elastiklik Ürün Çeşitleri
Elastikliği
εD,P = −∞ Tam Elastik Normal mallar
εD,P < −1 Elastik Normal mallar
εD,P = −1 Birim Elastik Normal mallar
−1 < εD,P ≤ 0 Inelastik Normal mallar
εD,P = 0 Tam Inelastik Normal mallar
εD,P > 0 — Veblen veya Giffen mallar
İki tane talep eğrisinin esnekliklerini karşılaştırabildiğimiz gibi, herhangi bir talep eğrisinde
bulunan noktaların birbirlerine göre esneklerini de karşılaştırabiliriz. Örnek vermek
5.2. TALEP EĞRILERINDE NOKTASAL ELASTIKLIK 129
gerekirse denklemi P = 10 − QD olan lineer bir talep eğrisi üzerinde üç tane (Q, P )
ikilisi (noktası) ele alalım: A = (2, 8), B = (5, 5), ve C = (8, 2).
10
Noktasal
Elastik elastiklik artar
A
8
B
5
Inelastik
Birim
Elastik
C
2
0 QD
0 2 5 8 10
Talebin fiyat elastikliği (esnekliği) formülüne göre bu üç noktadaki elastiklik şu
şekilde hesaplanır.
PA 1 8 1
|εA
D,P | = × = × = 4,
QD
A |Eğim| 2 1
PB 1 5 1
|εB
D,P | = D
× = × = 1,
QB |Eğim| 5 1
PC 1 2 1
|εC
D,P | = D
× = × = 0.25
QC |Eğim| 8 1
Px
4 Noktasal
B elastiklik artar
3
A
2
0 QD
x
0 1 2 3 4 5 6
Son olarak talep eğrisinin esnekliği ile gelir arasındaki ilişkiyi inceleyelim. Bir kişinin
veya firmanın geliri (toplam hasılatı) ürünü sattığı fiyat ile satılan miktarın çarpılması
sonucu bulunur. Formal olarak toplam gelir (total revenue-T R)
olarak tanımlanır. Konkav bir fonksiyon varsaydığımız toplam gelirin Q’ya bağlı türevini
çarpım kuralına göre alıp sıfıra eşitlersek,
∂T R ∂P (Q) ∂P (Q) Q
= ×Q+P =0⇒ × + 1 ⇒ εD,P = −1 (5.4)
∂Q ∂Q ∂Q P
Talep eğrisi birim elastik olduğunda (εD,P = −1), toplam gelir maksimum olur.
Talep eğrisi inelastik olsun (εD,P > −1). Fiyatlar %x artınca miktar %x’den
Talep eğrisi elastik olsun (εD,P < −1). Fiyatlar %x artınca miktar %x’den daha
Örnek olarak talep eğrisi QD = 10 − P olduğunda toplam gelir ile miktar arasında
konkav bir ilişki vardır:
T R = P × Q = P (10 − P ) = 10P − P 2
Aşağıdaki figürde talep eğrisi (fiyat x ekseninde) ile toplam gelir ve fiyat arasındaki
ilişki çizilmiştir. Daha önce gördüğümüz üzere talep eğrisinde talep B noktasında birim
elastik, B noktasının solunda inelastik ve sağında elastiktir. Yukarıdaki gözlemlerimizle
5.2. TALEP EĞRILERINDE NOKTASAL ELASTIKLIK 132
aynı doğrultuda talep eğrisi elastikken fiyatlar 0 ile 5 arasında değişir. Bu durumda
fiyat artışları toplam geliri artırır. Buna zıt şekilde, fiyatlar 5 ile 10 arasında talep eğrisi
elastiktir. Bu durumda fiyat artışları geliri azaltır.
QD
10
Noktasal
Inelastik elastiklik azalır
A
8
B
5
Elastik
Birim
Elastik
C
2
0 P
0 2 5 8 10
Gelir
B
25
A C
16
0 P
0 2 5 8 10
Bir doğru üzerinden A noktasından farklı bir B noktasına gittiğimizdeki elastiklik ile
B noktasından A noktasına geldiğimizdeki elastiklik birbirlerinden farklı olabilir. Bir
tezimizi bir örnekle açıklayalım.
Bu yüzden iki nokta arasında hesaplanan esneklikte referans alınan noktanın büyük
önemi vardır. Bu ikilemi çözmek için ekonomistler orta nokta (yay) esnekliği
kavramını öne sürmüşler ve referans nokta olarak A ve B noktalarının tam ortası kul-
lanılmaktadır. Bu kavrama göre
QDA − QB
D
(QD D
A + QB )/2
εA,B
D,P = (5.5)
PA − PB
(PA + PB )/2
(5 − 2)/((5 + 2)/2)
εA,B
D,P = − = −1.86
(8 − 5)/((8 + 5)/2)
(8 − 5)/((8 + 5)/2)
εB,C
D,P = − = −0.54
(5 − 2)/((5 + 2)/2)
5.4. TALEBIN ÇAPRAZ FIYAT ELASTIKLIĞI 134
Bir ürünün fiyatındaki değişim başka bir ürüne talep edilen miktarı değiştirebilir. X
ürününün Y ürününe karşı çapraz fiyat esnekliği (cross price elasticity) X ürünün
talep edilen miktarının Y ürünündeki fiyat değişimlerine reaksiyon verme oranına göre
ölçülür. Formal olarak X ürününün Y ürününe karşı çapraz fiyat esnekliği
Bir sonraki tabloda çapraz fiyat esnekliğinin büyüklüğü ile ürün çeşitleri arasındaki
bağlantıları gösteriyoruz.
fiyatındaki artış X ürünü için her fiyatta talep edilen miktarını artırır. Yani X
ürününün talep eğrisi sağa doğru kayar.
artış X ürünü için her fiyatta talep edilen miktarı azaltır. Bu yüzden Y ürününün
5.5. TALEBIN GELIR ELASTIKLIĞI 135
Örnek 39. Tanzanya’da meyve pazarını inceleyen bir ekonomist çok uzun zaman sonra
papayaların fiyatının 2 dolardan 2.5 dolara yükseldiğini ve buna bağlı olarak muza talep
edilen miktarının 10000’den 15000’e çıktığını gözlemlemiştir. Bu bilgilere göre muzun
papayaya karşı çapraz fiyat esnekliğini hesaplayalım.
Papayanın fiyatı yüzde (2.5 − 2) × 100/2 = 25 artmış ve muza talep edilen miktar
yüzde (15000−10000)×100/10000 = 50 artmıştır. Bu durumda bu iki ürün birbirinin
ikamesidir ve muzun çapraz fiyat esnekliğini
Tüketicilerin gelirlerindeki değişim satın aldıkları ürünlere talep ettikleri miktarda değişim-
lere sebep olabilir. Talebin gelir esnekliğinin (Income elasticity of demand) formülü
Konu 1.6’de gördüğümüz üzere, geliri 10% artmış bir kişi X malından daha fazla
talep ediyorsa bu ürün normal bir maldır, daha az talep ediyorsa bu ürün düşük (inferior)
bir maldır. Normal bir X malındaki talep edilen miktardaki artış 10%’dan büyükse bu
ürün lüks (luxury) maldır ve bu artış 10%’dan küçükse bu mal gerekli (necessity)
bir maldır. Bu yüzden talebin gelir esnekliği formülüne göre εD,I , normal olan lüks
mallar için birden büyük bir sayıyken, normal olan gerekli mallar için 0 ile 1 arasında
değişir. Daha önce gördüğümüz gibi lüks mallar ekstrem durumlarda Veblen mal
olabilmektedir. Her Veblen ve Giffen mal, düşük mal olduğu için bu mallar için εD,I <
0’dır.
Talebin gelir esnekliğinin yüksek olduğu ürünler gelirim arttıkça çok fazla
tüketmek isteyeceğim ürünlerdir. Örnek olarak Hawaii veya Bali’de lüks bir tatil,
spor arabaları, akıllı telefonlar, spor salonu ve golf kulübü üyelikleri, yüksek kaliteli
çikolatalar verilebilir.
Talebin gelir esnekliğinin az olduğu ürünler gelirim arttıkça tüketimimin az
artacağı ürünlerdir. Örnek olarak ekmek, sebze, donmuş gıdalar, tren, otobüs, pizza.
Talebin gelir esnekliğinin negatif olduğu ürünler düşük ürünlerdir. Örnek
olarak sigara, halk otobüsleri ve minibüs ürün veya servisleri verilebilir.
5.5. TALEBIN GELIR ELASTIKLIĞI 137
Örnek 40. Aşağıdaki figürde 2013 senesinde İngiltere’de yaşayan hanehalkının İngiliz
poundu cinsiden gelirleri (x ekseninde) ve haftalık ortalama sigara harcamaları (y eks-
eninde) arasındaki ilişkiyi göstermektedir. Engel eğrisi, düşük gelir gruplarında pozitif
eğimliyken yüksek gelir gruplarında negatif eğimli olmaktadır. Bu data bize İngiltere’de
sigara ürününün düşük gelir seviyelerinde normal ve yüksek gelir seviyelerinde düşük
mal olduğunu göstermektedir.
Arz eğrisinin fiyat esnekliği talep eğrisinin fiyat esnekliğine benzer şekilde tanımlanır.
İki tane üretici sattıkları ürünün fiyat değişimlerine üretim seviyelerini değişik oranlarda
değiştirerek tepkime verebilirler. Örnek olarak fiyatlar yüzde 10 arttığında birinci üretici
üretimini 12% artırmak isterken birinci üreticiye göre daha duyarlı olan ikinci üretici
üretimini 20% artırmak isteyebilir. Genel olarak arz eğrisi için esneklik formülümüz
talep eğrisinin esneklik formülüne benzer şekilde tanımlanır:
Daha önce gördüğümüz gibi ters arz eğrisinin eğimi arz yasasının sağlandığı du-
rumlarda pozitiftir. Fiyat ve miktar da negatif olamayacağı için εS,P > 0 eşitsizliği
arz yasası sağlandığında geçerlidir. εS,P sayısı ne kadar fazla yükselirse üreticilerin
duyarlılığı o kadar fazla artar. Tablo 1.2’de daha önce belirttiğimiz üzere arz yasasının
bozulabildiği iş değişimi, ekonomik yavaşlama, acil para isteği ve devlet regülasyonları
gibi istisnai durumlarda ise arz eğrisinin eğimi negatif olacağı için εS,P ≤ 0 olur.
Fiyatlar 20’den 30’a çıktığında birinci arz eğrisine sahip üreticiler üretimlerini 15’den
45’e çıkarırken, ikinci arz eğrisine sahip üreticiler üretimlerini 8’den 10’a çıkarırlar.
Bu durumda, ikinci doğruya sahip üreticilerin arz eğrisi daha dik ve daha duyarsızdır
(inelastiktir). Figür 5.7’de bu gözlemlerimiz gösterilmiştir.
Not: Arz eğrilerinin eğimi daha yataylaştıkça daha elastik (duyarlı) olurlar.
Elastik ters arz eğrisine (|εS,P | > 1) sahip bir firma ürünün fiyatı arttığında çok
fazla üretim yapabilir. Bunun yanında inelastik arz eğrisine (0 ≤ |εS,P | < 1) sahip bir
firma ise ürünün fiyatı arttığında üretimini rahatça değiştiremez.
5.6. ARZIN FIYAT ELASTIKLIĞI 139
Px Px
Arz Arz
A C
30 30
B D
20 20
0 QSx 0 QSx
0 15 45 0 8 10
Talep eğrisinin elastikliğine benzer şekilde genel hatlarıyla arz eğrisi elastikliğinin
üç tane ekstrem çeşidi vardır. 1) Tam elastik (εS,P = ∞), 2) Birim elastik (εS,P = 1),
ve 3) Tam inelastik (εS,P = 0). Kısaca Tablo 5.4’de talebin fiyat elastikliği için
tanımladığımız tanımlar arzın fiyat elastikliği için de geçerlidir.
Tam elastik ters arz eğrileri yatay bir çizgi şeklindedir ve bu eğrilerin eğimleri
0’dır. Bu yüzden en ufak fiyatlar artışında firma ürettiği üründen sonsuz tane üretmek
ister.
Birim elastik ters arz eğrilerinde ise elastiklik 1’e eşittir. Fiyatlar 10% arttığında
firma üretimini 10% artırmak ister. Örnek olarak orijinden geçen pozitif eğimli ters
arz eğrileri verilebilir: P = 5QD .
Tam inelastik ters arz eğrileri dikey bir çizgi şeklindedir ve bu eğrilerin eğimleri
sonsuzdur. Bu yüzden fiyatlardaki artış ne olur firma üretim seviyesini değiştirmez.
Bir sonraki figürlerde bu üç durum için de ters arz eğrileri örnekleri veriyoruz.
5.6. ARZIN FIYAT ELASTIKLIĞI 140
Px Px
i) Tam elastik ii) Tam inelastik
9 QD
x = 5
Px = 3
3
0 QD
x QD
x
0 3 6 9 1 3 5 7 9
Px
iii) Birim elastik
10
8 P = 5QD
x
QD
x
2 4 6 8 10
elastiktik εS,P = P/QS × 1/Eğim = 5k/k × 1/5 = 1 çıkar. Yani bu eğri birim
elastik bir arz eğrisidir.
Talep eğrilerinin elastikliğine etki eden faktörleri Tablo 5.2’de özetlemiştik. Tüketicilerlerin
fiyat değişikliklerine karşı tüketim davranışlarını değiştiren bu faktörlerden farklı olarak
arzın elastikliğine etki eden faktörler üreticilerin fiyat değişimlerine verdikleri üretim
davranışlarını değiştirirler. Bu faktörler bir sonraki tabloda özetlenmiştir.
1) Üreticilerin sayısı
2) Yedek kapasite
3) Depolama kolaylığı
4) Üretim periyodunun uzunluğu
5) Girdi ikameleri arasındaki değişimdeki kolaylık
6) Üretimin öğrenim zamanı
7) Üretim maliyetlerindeki artış hızı
Üreticilerin sayısı: Piyasaya firmaların girişi ne kadar çok kolaysa toplam arz
Yedek kapasite (Spare capacity): Eğer bir tekstil fabrikası 60% kapasiteyle
çalışıyorsa, tekstil ürünlerine talep çok arttığı zaman kapasitesini çok rahat
artırabilir. Yedek kapasitenin fazla oluşu arz eğrisinin elastikliğini artırır.
abiliyorsa, arz eğrisinin elastikliği artar. Firma fiyatı artan ürünler için üretimini
5.7. ARZ EĞRILERINDE NOKTASAL ESNEKLIK 142
girdiler arasında rahatlıkla değişim yapılabilirse, üretim süreci daha rahat olur ve
arz eğrisinin elastikliği artar.
Üretimin öğrenim zamanı: Eğer bir firma kapitale dayalı bir üretim yapıyorsa,
eğitim süreci çok kısadır ve arz eğrisi daha elastik olur. Bunun yanında nükleer
santral kurmak çok uzun zaman alan ve yetenekli ve eğitimli işgücü gerektiren
bir iştir. Bu yüzden nükleer santralin arz eğrisi inelastiktir.
ürünlerin arz eğrisi daha elastiktir. Firmalar fiyat değişimlerinde üretimlerini daha
rahat değiştirirler.
Arz eğrisinde bulunan noktaların elastikliğini elastiklik formülümüze göre rahatça hesaplaya-
biliriz. Örnek olarak denklemi P = 2+5QS olan ters arz eğrisini ele alalım. X = (1, 7),
Y = (2, 12) ve Z = (3, 17) noktalarındaki elastiklik değerlerini hesaplayalım:
5.7. ARZ EĞRILERINDE NOKTASAL ESNEKLIK 143
PX 1 7 1
εX
S,P = S
× = × = 1.4
QX Eğim 1 5
PY 1 12 1
εYS,P = S × = × = 1.2
QY Eğim 2 5
PZ 1 17 1
εZS,P = S × = × = 1.13
QZ Eğim 3 5
Bu durumda verilen ters arz eğrisi için sağ üste doğru gidildikçe elastiklik azalır:
εX Y Z
S,P > εS,P > εS,P . Bu ilişkinin ana sebebi X, Y , ve Z noktalarında eğim sabit
olmasına rağmen fiyat bölü miktar oranının X’den Z’ye doğru azalmasındandır.
Px
Px = 2 + 5QSx
17 Z
12 Y Arzın fiyat
esnekliği bu
yönde azalır
7 X
0 QD
x
0 1 2 3 9
TÜKETİCİ TEORİSİ
Bu konuya kadar piyasaların nasıl çalıştığını talep ve arz eğrileri kullanarak anlamaya
çalıştık. Bundan sonraki iki konuda sırasıyla tüketicilerin talep eğrisinin ve üreticilerin
arz eğrisinin nereden geldiğini anlamaya çalışacağız.
Tüketici teorisi rasyonel insanların tercihleri ve bütçelerine göre paralarını nasıl har-
cadıklarını ve hangi ürünlerden ne miktarda talep ettiklerini inceler. Tüketicilerin tercih-
leri tüketicilerin neyi nasıl sevdiğini gösterir. Tüketicinin bütçesi ise tüketicilerin kısıtlı
kaynakları olduğunda yapabilecekleri seçim kümesini gösterir. Rasyonel bir tüketici,
tercihleri ve bütçe kısıtına göre satın aldığı ürünlerden maksimum fayda sağlamak is-
ter. Bundan dolayı talep eğrisi fayda maksimizasyonu (utility maximization) sonucu
oluşur. Bu maksimizasyonu yapabilmek için dört tane adımda ilerleyeceğiz.
144
145
B noktasını C noktasına zayıf şekilde tercih eden bir tüketici için bu notasyonu kul-
lanıyoruz: B ⪰ C. B ⪰ C olduğunda B noktasını C noktasına kesin şekilde tercih
edebilirim veya B ve C noktaları arasında farksız (kayıtsız) olabilirim. Diğer bir ifadeyle
B noktasında en az C noktası kadar mutluyumdur. Bu durumu matematiksel notasyon
olarak şu şekilde gösterebiliriz:1
Tercihleri tam olan bir tüketici için 1. bölgede bulunan herhangi iki tane X ve Y
noktası arasında ya X ⪰ Y ’dir ya da Y ⪰ X’dir. Böyle bir tüketici X ve Y sepetlerini
karşılaştırması istendiğinde ”Emin değilim, bilmiyorum” diyemez.
b) Geçişken tercihler (Transitive Preferences): Birbirinden farklı herhangi üç
tane tüketim basketi A, B, ve C’yi ele alalım. Tercihleri geçişken olan bir tüketici A’yı
1
⇔ işareti ancak ve ancak demektir. Genellikle tanımlarda kullanılır. f ⇔ g olduğunda f önermesi
doğru iken g önermesi doğrudur (f ⇒ g), ve g önermesi doğru iken f önermesi (g ⇒ f ) doğrudur.
“∧” işareti “ve” anlamına gelirken, “∨” işareti “veya” anlamına gelir.
6.1. TERCIHLER ÜZERINE VARSAYIMLAR 147
B’ye zayıf şekilde ve B’yi de C’ye zayıf şekilde tercih ederse, A’yı C’ye zayıf şekilde
tercih etmelidir. Matematiksel olarak gösterirsek: Her A, B, C ∈ (R+ × R+ ) için,
Örnek olarak geçişken tercihleri olan bir öğrenci Boston’da Harvard Üniversitesi’ne git-
meyi San Francisco’da Stanford Üniversitesi’ne gitmeye ve San Francisco’da Stanford
Üniversitesi’ne gitmeyi Oxford’da Oxford Üniversitesi’ne gitmeye tercih ediyorsa bu
öğrenci Boston’da Harvard Üniversitesi’ne gitmeyi Oxford’da Oxford Üniversitesi’ne
tercih eder. Dikkat ederseniz, bu öğrenci modelimizdeki gibi ikili seçim yapıyor:
Lokasyon ve üniversite.
c) Doyumsuz tercihler (Satiated Preferences):Modelimizdeki temel varsayım
iki üründen de ne kadar fazla alınırsa o kadar fazla mutlu olunacağıdır. Kısacası “daha
fazla ürün her zaman iyidir” ve bu yüzden tercihler doyumsuzdur. Bu varsayımın
sağlanması için ürünlerin tüketici için öncelikle iyi mal (yani tükettikçe mutluluk getiren
mal) olması gerekir. Örnek olarak doyumsuz tercihleri olan bir tüketici, Figür XX’de
D noktasını A, B ve C noktalarına, ve B veya C noktasını A noktasına tercih eder.
Bunun sebebi en az bir üründen daha fazla alan tüketicinin daha mutlu olmasındandır.
Doyumsuz tercihleri olan bir tüketicinin tercihlerini güçlü şekilde monoton (strongly
monotone) olarak da ifade edebiliriz. Matematiksel olarak: Her A = (A1 , A2 ) ∈
(R+ , R+ ) ve B = (B1 , B2 ) ∈ (R+ , R+ ) için,
A1 ≤ B1 ∧ A2 ≤ B2 ∧ A ̸= B ⇒ B ≻ A. (6.3)
Figür XX’de, B = (2, 5) sepetinde A = (2, 3) sepetine göre aynı sayıda yumurta
varken, elmadan 2 tane fazla vardır. Bu yüzden, doyumsuz tercihleri olan bir tüketici
6.2. FARKSIZLIK EĞRILERI 148
B sepetini A sepetine göre güçlü (kesin) şekilde tercih eder. Doyumsuz tercihler
varsayımı her durumda sağlanmayabilir. Bu konunun ileriki bölümünde doyumlu ter-
cihler varsayımı altında modelimizi daha da zenginleştireceğiz.
d) Yansımalı tercihler (Reflexive Preferences): Her ikili ürün sepeti en az
kendisi kadar iyidir. Tercihler üzerine yaptığımız en zayıf varsayım budur. Figure
6.1’de örnekte 2 yumurta ve 3 elmayı en az 2 yumurta ve 3 elma kadar severim.
Formal olarak her A = (A1 , A2 ) ∈ (R+ , R+ ) için, A noktası, A noktasına zayıf şekilde
tercih edilir: A ⪰ A ’dır.
daha mutlu olmaktadır. Bu 9 tane nokta arasında tüketicinin en mutlu olduğu nokta
I iken en mutsuz olduğu nokta A’dır. Matematiksel olarak ifade edersek:
X ∼ Y ∧ Y ∼ Z ⇒ X ∼⇒ Z (6.5)
Fakat figüre baktığımızda Z noktasında bu tüketici X noktasına göre her iki üründen
de daha fazla almaktadır. Bu yüzden, tercihi doyumsuz olan bir tüketicinin Z nok-
tasında X noktasına göre daha mutlu olması gerekir. Bu çelişki tercihleri sorudaki
gibi verilen bir tüketici için herhangi iki farksızlık eğrisinin kesişemeyeceğini gösterir.
iii) Tüketicinin tercihleri tam olduğundan dolayı, her noktadan geçen sadece bir tane
farksızlık eğrisi vardır. İki tane farksızlık eğrisi bir noktadan geçemez.
√
U (v, k) = v × k, U (v, k) = v×k U (v, k) = 10v×k . (6.6)
2
Genelde, burada gösterilen çarpı işaretlerini fayda fonksiyonlarını yazarken kullanmıyoruz.
Örneğin, basitçe U (v, k) = vk olarak ifade ediyoruz.
6.3. FAYDA FONKSIYONU 151
Marjinal ikame oranı (Marginal rate of substitution-M RS) farksızlık eğrileri ile fayda
fonksiyonunu bir araya getiren bir konsepttir. Matematiksel olarak x ürününün y ürünü
için marjinal ikame oranı
M Ux ∂U/∂x
M RSx,y = Farksızlık eğrisinin eğimi = − =− (6.7)
M Uy ∂U/∂y
6.4. MARJINAL İKAME ORANI 153
olarak ifade edilir. Sözel olarak, bu oran bir tane fazla x ürünü almak için bir
tüketicinin kaç tane y ürününden vazgeçmek istediğini gösterir (x ürününün x eks-
eninde, y ürününün y ekseninde olduğunu varsayıyoruz). Grafiksel olarak azalan ve
artan marjinal ikame oranlarına sahip farksızlık eğrilerini (IC) şu şekilde gösterebiliriz.
Soldaki figürde x ürünü için marjinal ikame oranının (yani farksızlık eğrisinin eğiminin)
mutlak olarak azaldığını görüyoruz. Örnek olarak herhangi bir X noktasındaki eğim,
X noktasından eğriye teğet geçen doğrunun eğimidir. Şekilde A noktasından geçen
doğrunun eğiminin B noktasından teğet geçen doğrunun eğiminden daha dik ve fazla
olduğu görülmektedir.
Konveks farksızlık eğrisine sahip bir kişinin farksızlık eğrileri azalan marjinal ikame
oranına sahiptir. Bu oranı şu şekilde adım adım çıkarabiliriz:
∆x × M Ux ’tir.
sabittir: ∆x × M Ux + −∆y × M Uy = 0.
vazgeçmek isteyebilir. Daha fazla ürün aldıkça ek alınan ürünün getireceği mutluluk
git gide azalır.
Bazı durumlarda da bunun tam tersi olabilir. 1 kere Avatar filmini izlediğinizdeki
alacağınız mutluluk, 2. kere Avatar filmini izlediğinizde filme bağlandığınız için alacağınız
ek mutluluktan az olabilir. Benzer şekilde, bir şirketin hisse payınızın yüzde 48’den
yüzde 49’a çıktığında yaşayacağınız mutluluk yüzde 49’dan yüzde 50’ye çıktığında
yaşayacağınız ek mutluluktan az olabilir. Bu tipte tercihleri olan bir kişinin farksızlık
eğrisi Figür XX’ün sağ kısmında gösterildiği gibi konkav olur. MRS sağ alt köşeye
doğru gittikçe artar.
Doyumsuz tercihleri olan bir tüketici tüm ürünlerden sonsuz tane almak ister. Fakat
tercihlerimizi limitleyen en belirgin kısıt bütçedir. Limitli kaynakların olduğu sadece iki
üründen (x ve y) oluşan bir ekonomiyi (Px ,Py ,I) üçlüsü olarak gösterelim. Burada
Px × x + Py × y ≤ I ve x, y ≥ 0 (6.8)
sini harcadığını varsayıyoruz. Böylece, bütçe gelire eşittir ve tüketicinin bütçe doğrusu
Px × x + Py × y = I olur. Bütçe doğrusunu figür üzerinde gösterirsek:
Tüketici y ürününden almadığında x ürününden maksimum I/Px tane alabilir.
Benzer şekilde, tüketicimiz x ürününden almadığında y ürününden maksimum I/Py
tane alabilir. Sol figürde görüldüğü üzere bütçe doğrusu bu iki uç notayı birleştiren
kırmızı doğru parçasıdır. Bütçe kısıtı x ve y’nin pozitif olduğu ve bütçe doğrusu ile
sınırlanan alanda gösterilmiştir.
Bütçe doğrusunun eğimi
I/Py Px
Eğim = − =− = M RTx,y (6.9)
I/Px Py
olarak bulunur. Sözel olarak, bütçe doğrusunun eğimi tüketicinin bir tane fazla x
satın alabilmek için kaç tane y’den satmak zorunda olduğunu gösterir. Bu oran
−Px /Py ’dir ve aynı zamanda marjinal dönüştürme oranı (marginal rate of transformation-
M RT ) olarak da adlandırılır. Diğer bir ifadeyle tüketici için 1 tane fazla x almanın
fırsat maliyeti Px /Py kadar y ürününden vazgeçmektir. Fırsat maliyeti (opportunity
cost) vazgeçilen alternatifin değeridir.
Şekil XX’nın sağ kısmında görüldüğü üzere x ürünün fiyatı Px ’den Px ’e arttığında
bütçe doğrusunun y ekseninde kestiği nokta değişmez. Bunun sebebi bu noktanın
I/Py ’ye eşit olması ve x ürününün fiyatından bağımsız oluşudur. Diğer taraftan, x
ürünün fiyatı arttığında tüketicinin seçim yapabileceği noktalar kümesi (bütçe kısıtı)
azalır. Böylece yeni bütçe doğrusu sarı doğru parçası olur. Bütçe kısıtı azalan bir kişi
karşılaştırmalı olarak daha fakirdir. Seçim kümesi daralan bir kişi kesinlikle daha mutlu
olamaz. Tercihleri doyumsuz olan bu kişinin x ürünündeki fiyat artışından negatif
etkilenmemesinin tek yolu bütün gelirini y ürününe ayırmasıyla olur.
Geliri I’den I ′ ’a artan bir kişi için de benzer bir analiz yapabiliriz. Bütçe doğrusunun
6.6. FAYDA MAKSIMIZAYONU 156
eğimi −Px /Py olduğu için gelir artışı veya azalışı bütçe doğrusunun eğimini değiştirmez.
Fakat I/Px ve I/Py oranları gelir arttıkça artacağı için bütçe doğrusu yukarı doğru
(I ′ −I)/Py kadar paralel şekilde kayar. Tüketici kesinlikle daha mutlu olur çünkü seçim
yapabileceği alternatif kümesinde (bütçe kısıtında) genişleme olur. Bu değişimler bir
sonraki figür üzerinde gösterilmiştir.
olduğu için: D ∼ E ≻ A ∼ B ∼ C.
Sarı bölge tüketicinin bütçe kısıtı olduğu için tüketicinin bu bölgenin dışında bir
tüketim sepeti almaya parası yetmez. Bu yüzden, G noktası tüketici için diğer
noktalara göre daha fazla fayda sağlamasına rağmen seçilemez.
Bu tüketicinin sarı bölge içerinde kalıp kendisini en mutlu edecek nokta F nok-
Tüketicilerin temel çözdükleri soru belirli bir bütçe kısıtı altında kaç tane x ve y
tüketiminin onları en mutlu ettiğidir. Bu çözüm tüketicilerin değişik ürünlere talep
ettikleri miktarı gösterir. Kısıtlı optimizasyon problemimizi şu şekilde yazılabilir:
i) İlk olarak, optimal tüketim noktasında bir tane fazla x almak için vazgeçmek
istediğim y ürünü miktarı, bir tane fazla x aldığımda piyasada satmak (ticaret
6.6. FAYDA MAKSIMIZAYONU 158
ii) D noktasında farksızlık eğrisinin mutlak eğimi bütçe doğrusunun mutlak eğimin-
den büyüktür: |M RSx,y | = M Ux /M Uy > Px /Py . Bu yüzden 1 lirayı x ürünü
için harcamak y ürünü için harcamaktan daha fazla fayda getirir. Tüketici bu
yüzden harcadığı bütçede x tüketimini artırıp y tüketimini azaltır.
Örnek 41. Sadece elma (E) ve mango (M ) tüketilen bir dünyada, elma ve mangonun
adet fiyatları sırasıyla 2 ve 4 olarak verilmiştir. Tüketicinin geliri ise 16 ’dır. Bunun
yanında elma ve mango tüketimin elde edilen elde edilen toplam fayda (U ) aşağıdaki
tablodaki gibidir. Bu durumda marjinal fayda sütunlarını dolduralım ve tüketicinin
optimal olarak mango ve elma tüketimini bulalım.
Mangodan 2 tane ve elmadan 4 tane alan bir tüketici U (2, 4) = 8 tane fayda alır.
6.7. ÖZEL FAYDA FONKSIYONLARI VE OPTIMAL TÜKETIM 159
Elma miktarı 4’de sabitken, tüketicimizin bir tane fazla mango tükettiğinde elde ettiği
fayda U (3, 4) = 12’dir. Bu yüzden, (2,4) noktasında 1 tane fazla mango tüketmenin
marjinal faydası M UM = 12 − 8 = 4’tür.
Mango miktarı 2’de sabitken, bir tane fazla elma tükettiğinde elde ettiği fayda
U (2, 5) = 10’dir. Böylece, (2, 4) noktasında 1 tane fazla elma tüketmenin marjinal
faydası M UE = 12 − 10 = 2’dir. Benzer şekilde diğer noktalarda da marjinal faydalar
bulunur.
İçsel bir çözümü olan optimal bir noktada M UM /M UE = PM /PE eşitliği sağlanmalı
ve tüm gelir tüketilmelidir. (2, 4) noktasında M UM = 4 ve M UE = 2 olduğu için
ve fiyatlar PM = 4 ve PE = 2 olarak verildiğinden M UM /M UE = 4/2 = PM /PE
eşitliği sağlanır. Dahası (2, 4) noktasında tüm gelir harcanır çünkü PM M + PE P =
42 + 24 = 16 = I’dır.
olarak ifade edilir. x veya y sıfırdan farklı iken, x veya y’nin tüketim miktarındaki artış
faydayı artırır. Bu yüzden her x, y > 0 için, bu fayda fonksiyonu doyumsuz bir kişinin
tercihlerini temsil eder. Figür XX’da görüldüğü üzere bu fayda fonksiyonunun farksızlık
6.7. ÖZEL FAYDA FONKSIYONLARI VE OPTIMAL TÜKETIM 160
eğrileri koordinat düzleminde yatay “C” şeklinde orijine göre konvex ve originle orantılı
şekilde ilerler.
Örnek 42. x ürününü y ürününe göre daha az ve daha fazla seven iki kişinin Cobb-
Douglas fayda fonksiyonları sırasıyla U1 (x, y) = (xy)2 ve U2 (x, y) = x2 y olarak
gösterilebilir. Bir sonraki figürde bu kişilerin farksızlık eğrileri çizilmiştir. İki kişinin
de bütçe kısıtı x + y = 6 olduğunda optimal tüketim sepetleri gösterilmektedir.
Birinci kişinin farksızlık eğrileri ikinci kişiye göre daha yataydır. Bu yüzden birinci
kişi ikinci kişiye göre ek bir x ürünün alabilmek için daha az y ürününden vazgeçmeye
razıdır.
Birinci kişinin fayda fonksiyonu U1 (x, y) = (xy)2 ’dir. Optimal tüketim sepeti
(x∗ , y ∗ ) sıradaki eşitliklerin sağlandığı noktada bulunur.
M Ux ∂U1 /∂x Px y2 1
M RSx,y = − =− =− ⇒ = ⇒ y ∗ = 2x∗ (6.13)
M Uy ∂U1 /∂y Py 2xy 1
i) Güçlü şekilde monoton ve doyumsuz tercihlerini olan bir kişiyi temsil eder.
6.7. ÖZEL FAYDA FONKSIYONLARI VE OPTIMAL TÜKETIM 161
iii) Orijinden geçen L şekilde bir farksızlık eğrisi vardır çünkü U (x, 0) = U (0, y) =
0. İki tane farksızlık eğrisi kesişemeyeceğinden diğer farksızlık eğrileri x ve y
eksenlerini kesmez ve x veya y sonsuza gittiğinde eksenlere teğet olurlar.
iv) Optimal tüketim noktasında, her iki üründen de pozitif miktarda alınır yani köşe
çözüm yoktur içsel çözüm vardır.
v) Orijinden geçen düz bir doğrunun farksızlık eğrilerinde kestiği bütün noktaların
eğimi aynıdır. Bunun sebebi, Cobb-Douglas fayda fonksiyonuna sahip bir kişinin
homotetik tercihleri (homothetic preferences) olmasındandır. Örnek olarak ilk
şekilde A ve B noktalarının eğimleri aynı iken (M RSA = M RSB ), ikinci şekilde
C ve D noktalarının eğimleri aynıdır (M RSC = M RSD ).
U (x, y) = αx + βy (6.15)
olur. x ürününün y ürünü için marjinal ikame oranı sabit ve −α/β’ya eşittir. Matem-
atiksel olarak,
M Ux ∂U/∂x α
M RSx,y = − =− =− (6.16)
M Uy ∂U/∂y β
olarak bulunur. Diğer bir ifadeyle, bu fayda fonksiyonuna sahip bir kişi her bir x ürünü
için her zaman α/β kadar y ürününden vazgeçmek ister. Bu yüzden, x ve y ürünleri
birbirlerinin tam ikamesidir. Örnek olarak x çay dolu fincan miktarını gösterirken y
kahve dolu fincan miktarını göstersin. Fayda fonksiyonu U (x, y) = 2x + y olan bir kişi
6.7. ÖZEL FAYDA FONKSIYONLARI VE OPTIMAL TÜKETIM 162
her zaman için 1 fincan fazla çay içmek için 2 fincan kahveden vazgeçmek istemektedir.
Marjinal ikame oranı -2 ve sabit olduğu için farksızlık doğrularının eğimleri -2’dir.
Farksızlık doğruları, bir sonraki figürün en solunda mavi çizgilerle gösterilmiştir.
Örnek 43. Yukarıdaki şekiller fayda fonksiyonları sırasıyla tam ikame malları temsil
eden ve U1 (x, y) = 2x + y, U2 (x, y) = x + 2y, ve U3 (x, y) = x + y olarak verilen
üç tane tüketicinin farksızlık eğrileri mavi renklerle çizilmiştir. Bu üç tüketicinin de
bütçeleri Px x + Py y = x + y = 4 olarak verilmiş ve şekillerde kırmızı renkli doğrudur.
Fayda fonksiyonu U (x, y) = αx+βy olarak verilmiş birey için M RS( x, y) = −α/β
olduğunu yukarıda bulduk. Bu yüzden, birinci, ikinci ve üçüncü tüketici için sırasıyla
M RS( x, y)1 = −2, M RS( x, y)2 = −1/2, ve M RS( x, y)3 = −1’dir. Px = 1 ve
Py = 1 olarak verildiği için |M RS( x, y)1 | = 2 > Px /Py = 1 ve |M RS( x, y)2 | =
1/2 < Px /Py = 1 olur. Bu yüzden birinci (ikinci) tüketici için her zaman 1 lirayı x
ürünü için harcamak y ürünü için harcamaktan daha fazla (az) fayda getirir. Birinci
tüketici bu yüzden tüm parasını x ürününe ayırırken ikinci tüketici tüm parasını y
ürününe ayırır.
Figür XX’un en solundaki figüre baktığımızda birinci tüketici için en optimal tüketim
basketi E = (4, 0)’dır çünkü bu nokta bütçe kısıtı içinde yer alır ve bütçe doğrusunu
kesen en üstteki farksızlık eğrisinin üstündedir. Bu noktada y ürününden hiç alınmadığı
için köşe çözümü vardır. Birinci kişi figürde gösterilen noktalar arasında şu sıralamayı
yapar:
E ≻ D ∼ C ≻ A ∼ B.
Benzer şekilde, ikinci tüketici için en optimal tüketim basketi x ürününden hiç
almadığı J = (0, 4)’dır. Köşe çözüm vardır. İkinci kişi figürde gösterilen noktalar
6.7. ÖZEL FAYDA FONKSIYONLARI VE OPTIMAL TÜKETIM 163
K ∼ J ≻ G ≻ F ∼ H. (6.17)
olur. Burada x ve y beraber tüketilen mallara örnektir. Farksızlık eğrilerini çizmek için
virgülün sağ tarafındaki sayı ile sol tarafındaki sayıyı birbirine eşitleriz. Bulduğumuz
eşitlik bize lokus eğrisinin denklemini şu şekilde verir:
αx
βy = αx ⇒ y = . (6.19)
β
Bu eğri üzerinde herhangi bir noktada tüketicinin x ve y ürünlerinin tğketim oranı sabit
ve y/x = α/β’ya eşittir. Yukarıda verilen fayda fonksiyonunun farksızlık eğrileri bir
sonraki figürde görüldüğü üzere “L” şeklinde çizilir ve köşeleri her zaman için lokus
eğrisine değer.
Örnek 44. Ç çay dolu fincan sayısı ve Ş şeker sayısını göstersin. Bir tüketicinin fayda
fonksiyonu U (Ç, Ş) = min{2Ç, Ş} olarak verildiğinde, bu tüketicinin farksızlık eğrilerini
bir sonraki figürlerde şu şekilde gösteririz.
6.7. ÖZEL FAYDA FONKSIYONLARI VE OPTIMAL TÜKETIM 164
Çay ve şeker birbirlerini tamamlayıcı ürünlerdir. Bu tüketici her bir fincan çayı 2
tane şekerle içmeyi tercih ediyor. 1 fincan çayı varken 2 veya daha fazla şekerinin olması
aynı faydayı sağlar. Benzer şekilde 2 tane şekeri varken 1 fincan çaydan daha fazla
fincan çayının olması ona ek bir mutluluk getirmemektedir. 2 fincan çay ve 4 şekeri
olduğunda ancak daha mutlu olmaktadır. Özetlemek gerekirse, sol figürde verilen 9
nokta arasında şu ilişki vardır.
J ≻ F ∼ G ∼ H ≻ A ∼ B ∼ C ∼ D ∼ E. (6.20)
Sağ figürde bu tüketicinin bütçe doğrusu Ş + 2Ç = 8 olarak kırmızı çizgiyle çizilmiştir.
Bu durumda optimal tüketim sepetinin G = (Ç∗ , Ş∗ ) = (2, 8) noktası olduğu görülür.
Diğer bir ifade ile optimal noktayı bulmak için bütçe doğrusu ile lokus doğrusunu
(Ş = 2Ç) kesiştiririz:
olarak bulunur. Tam tamamlayıcı mallar bir sonraki tabloda görüldüğü üzere içsel
çözüm verir ve tüketici tercihleri doyumludur. Çay dolu fincan miktarı sabitken şeker
miktarını artırmak tüketiciyi her zaman mutlu yapmamaktadır. Bir sonraki tabloda
Bölüm 6.7’de gördüğümüz üç tane fayda fonksiyonunu ve bu fonksiyonların özelliklerini
özetliyoruz.
KONU 7
ÜRETİCİ TEORİSİ
165
KONU 8
OYUN TEORİSİ
Oyun teorisi (veya kuramı), bireyler, gruplar veya kuruluşlar arasındaki stratejik etk-
ileşimlerin analizi için kullanılan bir matematiksel çerçevedir. Rasyonel aktörlerin karar
verme süreçlerini anlamaya ve verilen bir durumda, kendi faydalarını veya kazançlarını
maksimize etmeye çalışan aktörlerin etkileşimlerinin sonuçlarını açıklamaya çalışır.
Oyun teorisi, ekonomi, psikoloji, siyaset bilimi, biyoloji, ve yapay zeka gibi çeşitli
alanlarda kullanılır. Ekonomide, piyasa rekabeti, anlaşma ve müzakere ve kamu malları
sağlama gibi konuların analizi için kullanılır. Psikolojide, işbirliği, rekabet ve adalet
gibi sosyal ve bilişsel olayları açıklamaya yardımcı olur. Siyaset biliminde, siyasi güç
ve oy verme davranışı, uluslararası ilişkiler ve çatışma çözümü gibi konuları çalışmak
için kullanılır. Biyolojide, hayvan davranışının evrimi, işbirliği ve iletişim gibi konuları
anlamaya yardımcı olur.
Sonuç olarak, oyun teorisi bireyler, gruplar veya organizasyonlar arasındaki stratejik
etkileşimlerin sonuçlarını anlamak ve tahmin etmek için güçlü bir araçtır. Uygulamaları
yaygındır ve çeşitli alanlardaki akademisyenler ve uygulayıcılar için içgörüleri paha
biçilmezdir. Sınırlılıklarına rağmen, oyun teorisi oldukça etkili ve aktif bir araştırma
alanı olmaya devam ediyor ve insan davranışı ve stratejik karar verme konusundaki
166
8.1. OYUNLARIN ÇEŞITLERI 167
olmalı veya diğer bir ifadeyle s∗1 ∈ argmaxs1 ∈S1 u1 (s1 , s2 , ..., sn ) sağlanmalıdır.
Optimal strateji diğer oyuncuların seçimlerine de bağlı olacağı için oyuncu 1’in
diğer oyuncuların stratejilerne karşı vereceği en iyi cevap fonksiyonunu (best re-
sponse/reply) s∗1 = BR1 (s2 , s3 , ..., sn ) olarak tanımlayabiliriz.
Bir suç çetesinin iki üyesi (A ve B) tutuklanır ve hapsedilir. Her mahkûm, diğeriyle
konuşmanın veya mesaj alışverişinin hiçbir yolu olmaksızın hücre hapsindedir. Polis,
çifti ana suçlamadan mahkum etmek için yeterli kanıtları olmadığını kabul ediyor. Her
ikisini de suçunu itiraf ettirmeyi planlıyorlar.
Bu amaç doğrultusunda, polis her mahkuma bir pazarlık sunar. Mahkumların iki
tane seçeneği bulunmaktadır: Suçlarını inkâr etmek veya suçlarını kabul etmek. İki
mahkum da birbirlerinin ne söylediğini bilmeden seçimlerini yapacaklardır. Bu oyunun
olası sonuçları 4 tanedir:
A suçlarını itiraf eder ve B inkâr ederse, A serbest bırakılır, B ise 10 yıl hapis
yatar.
8.4. MAHKUMLARIN İKILEMI OYUNU VE NASH DENGESI 172
kalacaktır.
A ve B’nin ikisi de suçunu inkâr ederse, her biri 2’şer yıl hapis cezasını çekecektir.
Mahkum B
İtiraf İnkâr
İtiraf (-5,-5) (0,-10)
Mahkum A
İnkâr (-10,0) (-2,-2)
Burada belirli bir strateji profili oynandığında, ilgili kutucuğun içindeki virgülden
önceki ilk rakam matrisin satırında belirttiğimiz oyuncunun kazancını gösterirken, virgülün
sağındaki ikinci rakam matrisin sütündaki oyuncunun kazancını göstermektedir. Örnek
olarak Mahkum A suçunu itiraf ettiğinde ve Mahkum B suçunu inkâr ettiğinde, Mahkum
A’nın kazancı 0 iken Mahkum B’nin kazancı -10’dur:
Bir oyuncu için baskın bir strateji rakibin eyleminden bağımsız olarak bir oyuncuya
seçebileceği tüm stratejiler içerisinde en yüksek getiriyi sağlayan bir stratejidir. Rakib-
inin ne yaptığından bağımsız olarak her oyuncunun baskın stratejilerini seçtiği strateji
profili baskın (veya dominant) strateji dengesi (Equilibrium in dominant strate-
gies) olarak tanımlanır.
8.4. MAHKUMLARIN İKILEMI OYUNU VE NASH DENGESI 173
Bir X stratejisi Y stratejisini baskın sekilde domine ettiğinde diğer rakibi ne derse
desin X stratejisi Y stratejisine göre bu oyuncuya daha fazla getiri sağlar. Bu durumda
X stratejisi Y stratejisini baskın şekilde domine eder deriz. Diğer bir ifade ile Y
stratejisi X stratejisi tarafından baskın şekilde domine edilmiştir de diyebiliriz.
Örnek olarak mahkumların ikilemi oyununda mahkumların şuçlarını itiraf etmesi
mahkumlar için baskın bir stratejidir. Bunun sebebi, diğer oyuncu ne derse desin,
herhangi bir mahkum için suçunu itiraf etmek suçunu inkâr etmekten daha fazla kazanç
getirmektedir. Mahkum B itiraf ettiğinde Mahkum A’ya itiraf etmek inkâr etmeye göre
daha yüksek kazanç sağlar (−5 > −10). Benzer şekilde Mahkum B inkâr ettiğinde
Mahkum A’ya itiraf etmek inkâr etmeye göre daha yüksek kazanç sağlar (0 > −2).
Bu veriler ışığında (İtiraf,İtiraf ) bu oyunun baskın strateji dengesidir. İki mahkum için
de itiraf etmek, inkâr etmeyi baskın şekilde domine eder.
Unutulmamalıdır ki her oyunun baskın strateji dengesi olmayabilir. Örnek olarak
strateji kümesi X, Y ve Z’den oluşan bir oyuncu için X stratejisi Y stratejisini baskın
şekilde domine edebilir fakat X veya Z stratejilerini baskın şekilde domine edebilecek
bir strateji bulunmayabilir. Bazı oyunlarda ise bir oyuncunun bir stratejisi diğer strate-
jisini zayıf şekilde de domine edebilir. Bir X stratejisi, diğer oyuncuların ne yaptığına
bakılmaksızın, bir oyuncuya en az diğer herhangi bir Y stratejisi kadar yüksek bir getiri
sağlıyorsa ve bu strateji, diğer oyuncuların stratejilerinin bazı profilleri için kesinlikle Y
stratejisiden daha yüksek bir getiri sağlıyorsa, X stratejisi bu oyuncu için Y stratejisine
göre zayıf şekilde domine eder. Örnek olarak yukarıdaki mahkum ikilemi oyununda
ilk kutucuktaki -5 sayılarını -10 ile değiştirelim. Mahkum B suçunu itiraf ettiğinde
Mahkum A suçunu itiraf veya inkâr etme arasında farksız olacaktır (−10 = −10).
Fakat, Mahkum B suçunu itiraf ettiğinde, Mahkum A için itiraf etmek inkâr etmeye
göre ona daha fazla kazanç sağlayacaktır (0 > −2). Bu durumda Mahkum A için
8.4. MAHKUMLARIN İKILEMI OYUNU VE NASH DENGESI 174
itiraf etmek inkâr etme stratejisini zayıf şekilde domine eder. Kazanç matrisi simetrik
olduğu için Mahkum B için de aynı sonuç vardır.
1950 yılında John Nash tarafından keşfedilen Nash Dengesi, iki veya daha fazla oyun-
culu oyunlarda, oyunun sonuçlarını belirlemek için kullanılan bir konsepttir.
Bir oyunun Nash Dengesi, en basit tabiriyle oyuncuların birbirlerinin stratejilerine
en iyi cevabı veya verebilecekleri en iyi cevaplardan bir tanesini verdiği noktada oluşur.
Mahkumların ikilemi oyununda (İtiraf,İtiraf) strateji profili bu oyunun tek Nash den-
gesidir. Bunun sebebi, 2. mahkum suçunu itiraf ettiğinde 1. Mahkum için iyi strateji
suçunu itiraf etmesi ve 5 sene ceza almasıdır. Aksi takdirde suçunu inkâr ederse 10
sene ceza alacaktır. Benzer şekilde 1. Mahkum suçunu itiraf ettiğinde, 2. mahkum
için de iyi strateji suçunu itiraf etmesi ve 5 sene ceza almasıdır. Böylelikle iki oyuncu
da birbirlerinin stratejilerine en iyi cevabı verirler ve stabilite sağlanmış olur.
Benzer bir mantıkla (İtiraf,İnkâr) strateji profilinin bu oyunun Nash dengesi ola-
mayacağını gösterelim. İkinci mahkum suçunu inkâr ettiğinde birinci mahkum için en
ideal seçenek suçunu itiraf etmesidir. Halbuki, ikinci mahkum birinci oyuncunun itiraf
etme stratejisine en iyi cevabını vermemektedir. İkinci mahkum suçunu itiraf ettiğinde
-10 yerine -5 sene ceza yiyeceği için inkâr stratejisinden sapmak ister.
Yukarıda oluşan Nash dengesinde oyuncuların toplam kazançları -5-5=-10’dur.
Halbuki oyuncuların toplam kazançları (İnkâr,İnkâr) strateji profilini seçtiklerinde -
2-2=-4 olur. Bu yüzden, iki mahkumun da suçunu inkâr etmesi mahkumların toplam
kazançlarını maksimum yapar. Halbuki bu strateji profili tek period oynanan bu oyu-
nun bir Nash dengesi olamaz. Çünkü işbirlikçi olmayan bu oyunda oyuncular stratejik
olarak kendi çıkarlarını düşünürler. Bir oyuncu şucunu inkâr ettğinde diğer oyuncu
8.4. MAHKUMLARIN İKILEMI OYUNU VE NASH DENGESI 175
için suçunu itiraf etmek en optimal strateji olacağı için iki oyuncu da (İnkâr,İnkâr)
stratejisinden caymak ister.
Nash dengesini daha matematiksel olarak şu şekilde tanımlayabiliriz.
Tanım 1. (s∗1 , s∗2 , ..., s∗n ) strategy profilinin bir saf strateji Nash dengesi olabilmesi için
her oyuncu i ∈ N için ve bu oyuncunun seçebileceği bütün si ∈ Si stratejileri için
Ui (s∗1 , s∗2 , ..., s∗i−1 , s∗i , s∗i+1 , ..., s∗n ) ≥ Ui (s∗1 , s∗2 , ..., s∗i−1 , si , s∗i+1 , ..., s∗n ) (8.1)
olmalıdır. Diğer bir ifadeyle s∗i ∈ argmaxsi ∈Si Ui (s∗1 , s∗2 , ..., s∗i−1 , si , s∗i+1 , ..., s∗n )’dir.
olduğu için itiraf etmek Mahkum A için optimal strateji olmuş olur. Benzer şekilde,
8.4. MAHKUMLARIN İKILEMI OYUNU VE NASH DENGESI 176
olarak sağlandığı için itiraf etmek Mahkum B için de optimal strateji olmuş olur.
Böylelikle (İtiraf,İtiraf) bu oyunun saf bir Nash dengesi olmuş olur.
Not 1: Nash dengesinde oyuncular arasında stabilite sağlanmış olur ve oyuncular
seçtikleri stratejilerden sapmak istemezler. Bunun sebebi dengede oyuncuların birbir-
lerin stratejilerine en iyi cevabı vermiş olmalarıdır. Diğer bir ifade ile hiçbir oyuncu
stratejisini tek taraflı olarak değiştirerek daha iyisini yapamaz.
Not 2: Nash dengesi birden fazla olabilir. Oyuncuların en iyi cevap fonksiyonlarının
kesiştiği her nokta bir Nash dengesidir.
Not 3: Bir oyunun saf strateji Nash dengesi olmayabilir.
Not 4: Nash dengesinde oyuncuların toplam kazançları maksimum olmayabilir.
Not 5: Nash dengesinde bir oyuncu baskın şekilde domine edilmiş strateji seçemez.
Her i, j ∈ {A, B} için, matematiksel olarak, herhangi bir oyuncu i’nin rakip oyuncu
j’nin stratejisine (sj ) karşı en iyi cevap fonksiyonu şu şekildedir:
İtiraf
eğer sj =İtiraf
si = BRi (sj ) = .
İtiraf
eğer sj =İnkar
Mahkum B
İtiraf İnkâr
İtiraf ( -5 , -5 ) ( 0 ,-10)
Mahkum A
İnkâr (-10, 0 ) (-2,-2)
Aynı anda oynanan oyunlar normal biçimli (veya stratejik biçimli) oyunlardır.
Bu tip oyunlar, oyunun matris biçimindeki gösterildiğini ifade eder. Bu matris oyunun
farklı oyuncuları tarafından benimsenen stratejileri ve bunların olası sonuçlarını gösterir.
Matris domine edilen stratejilerin ve Nash dengesinin belirlenmesine yardımcı olur.
Aynı anda oynanan oyunlara en popüler örneklerden bir tanesi mahkumların ik-
ilemi oyunudur. Bu oyunu daha önce matris biçiminde göstermiş ve oyunun Nash
dengesini analiz etmiştik. Sırada, aynı anda oynanan diğer popüler oyunları analiz
edeceğiz. Bu oyunların hepsi için varsayımımız tüm oyuncuların birbirlerinin sayılarını,
ve değişik strateji kombinasyonlarının sonucunda oluşacak kazançları tümüyle bildiğini
varsayıyoruz. Oyuncuların bilmedikleri tek şey diğer rakiplerinin stratejileridir. Son-
raki konularda oyuncuların tipleri üzerine eksik bilgileri olduğunda Nash dengesini nasıl
bulabileceğimizi analiz edeceğiz.
Cinsiyetlerin Savaşı Oyunu’nun (Battle of Sexes), iş yönetimi veya askeri operasyonlar
gibi birçok alandaki uygulamaları vardır ve oyun teorisinde analiz edilen bir koordi-
nasyon oyununun klasik bir örneğidir. Oyun şu şekildedir.
Aslı ve Kerem isimli bir çift hafta sonu ne yapacaklarını tartışır. İkisi de hafta so-
nunu birlikte geçirmek istediklerini biliyor ama ne yapacakları konusunda anlaşamıyorlar.
Kerem futbol maçı izlemeyi tercih ederken, Aslı alışverişe gitmeyi tercih ediyor.
Çift birlikte vakit geçirmek istediğinden, birlikte ortak aktivite seçemediklerde hiçbir
fayda elde etmeyeceklerdir ve bu stratejilerin getirileri iki kişi için de 0 olacaktır.
Alışverişe (A) ya da bir futbol maçına (F ) beraber gitmeye karar verirlerse, ikisi de
birlikte oldukları için bir miktar fayda elde edecekler, ancak içlerinden biri aktiviteden
diğerine göre daha fazla keyif alacaktır. Eşler stratejilerini eş zamanlı olarak seçtikleri
8.5. EŞ ZAMANLI OYNANAN OYUNLAR 179
için eş zamanlı oynanan bu oyunun kazanç matristeki soldaki şekilde gibidir:
Aslı Aslı
F A F A
F (2,1) (0,0) F (2,1) (0,0)
Kerem Kerem
A (0,0) (1,2) A (0,0) (1,2)
Öncelikle bu oyunda oyuncuların dominant stratejileri yoktur. İki oyuncu içinde bir
stratejiyi seçmek diğer oyuncu ne yaparsa yapsın diğer seçebileceği stratejiden daha
fazla bir kazanç getirmemektedir. Bu yüzden bu oyunun dominant strateji dengesi de
bulunmamaktadır.
Sağdaki şekilde ise Kerem ve Aslı’nın birbirlerinin stratejilerine karşı en iyi cevapların
sonucunda oluşan kazançları yuvarlak içine alarak sırasıyla kırmızı ve mavi renklerle
gösterebiliriz. Aslı futbol maçına gitmek istediğinde Kerem için en iyi seçenek futbol
maçına gitmesidir çünkü alışverişe yalnız başına gitmesi ona 0 kazandıracaktır ve 2 >
0’dır. Aslı alışverişe gitmek istediğinde ise Kerem için en iyi seçenek alışverişe gidip
1 kazanmasıdır çünkü futbol maçına yalnız başına gitmesi ona 0 kazandıracaktır ve
1 > 0’dır.
Benzer şekilde, Kerem futbol maçına gitmek istediğinde Aslı için en iyi seçenek
futbol maçına gitmesidir çünkü alışverişe yalnız başına gitmesi ona 0 kazandıracaktır
ve 1 > 0’dır. Kerem alışverişe gitmek istediğinde ise Aslı için en iyi seçenek alışverişe
gidip 2 kazanmasıdır çünkü futbol maçına yalnız başına gitmesi ona 0 kazandıracaktır
ve 2 > 0’dır.
Bu gözlemler ışığında, eşlerden ikisinin de futbol maçına gitmesi veya alışverişe
gitmesi bu oyunun iki tane saf Nash dengesidir. Nash dengesinin birden fazla oluşu
oyunun birden fazla şekilde sonuçlanabileceğini göstermektedir.
8.5. EŞ ZAMANLI OYNANAN OYUNLAR 180
Her ne kadar bazı oyunların fazla çoklu Nash dengesi olması oyun teorisinin kara
kutusu olsa da ekonomistler hangi dengelerin daha olası olabileceği yönünde method-
lar geliştirerek bazı oluşan dengelerin diğerlerine göre daha kabul edilebilir olduğunu
tartışmaktadırlar. Literatürde bu tip yapılan çalışmalara denge arıtma (equilibrium
refinement) denilmektedir.
Çin’de keşfedilen Taş-kağıt-makas oyunu, genellikle iki kişi arasında oynanan, her oyun-
cunun aynı anda bir elini uzatarak üç şekilden birini oluşturduğu bir el oyunudur. Bu
şekiller ”taş” (kapalı bir yumruk), ”kağıt” (düz bir el) ve ”makas”tır (işaret parmağı
ve orta parmak uzatılmış el).
Eşzamanlı ve sıfır toplamlı olan bu oyunun üç olası sonucu vardır: beraberlik, gal-
ibiyet veya mağlubiyet. Taş oynamaya karar veren bir oyuncu, makası seçen başka bir
oyuncuyu yenecektir (”taş makası ezer”), ancak kağıt oynayan birine kaybeder (”kağıt
taşı kapatır”). Son olarak kağıt oyunu makas oyununa yenilir (”makas kağıdı keser”).
Bu tip durumlarda kazanan oyuncu +1 kazanırken kaybeden oyuncu -1 kazanır. Her
iki oyuncu da aynı şekli seçerse, oyun berabere biter ve iki oyuncu da 0 kazanır. Bu
oyunun kazanç matrisi şu şekilde oluşur.
Oyuncu 2
Taş Kağıt Makas
Taş (0,0) (-1, 1 ) ( 1 ,-1)
Kağıt ( 1 ,-1) (0,0) (-1, 1 )
Oyuncu 1
Makas (-1, 1 ) ( 1 ,-1) (0,0)
Her bir kutuğun içindeki rakamların toplamı 0 olduğu için bu oyun sıfır toplamlı
8.5. EŞ ZAMANLI OYNANAN OYUNLAR 181
oyunlara bir örnektir. Bu oyunda, rakip oyuncu taş seçerse benim için en optimal
strateji kağıt seçmektir. Benzer şekilde, eğer rakip oyuncu makas seçerse benim için
en optimal strateji makas seçmektedir. Son olarak, rakip oyuncu makas seçerse benim
için en optimal strateji taş seçmektir. Matematiksel olarak, herhangi bir oyuncu i’nin
oyuncu j’nin stratejilerine (sj ) karşı en iyi cevap fonksiyonu şu şekildedir:
Kağıt eğer sj =Taş
s∗i = BRi (sj ) = Taş eğer sj =Makas .
Makas eğer sj =Kağıt
Oyuncu 1 oyuncu 2’nin stratejilerine en iyi cevabı verdiğinde kırmızı yuvarlaklar içindeki
kazançları elde ederken, oyuncu 1 oyuncu 1’in stratejilerine en iyi cevabı verdiğinde
mavi yuvarlaklar içindeki kazançları elde eder.
Herhangi bir kutucuk içinde hem mavi hem de kırmızı yuvarlak bulunmadığı için
bu oyunun saf bir Nash dengesi olamaz. Örnek olarak (Taş,Kağıt) strateji profili bu
oyunun bir Nash dengesi olamaz çünkü 2. oyuncu kağıt seçtiğinde birinci oyuncu için
en optimal strateji makas seçmektir. 2. oyuncu, birinci oyuncunun stratejisine en iyi
cevabı verirken, 1. oyuncu 2. oyuncunun strtaejisine en iyi cevabı vermemektedir.
İleriki konularda karma stratejileri işlediğimizde bu oyunun tek karma strateji Nash
dengesi olduğunu göreceğiz. Bu dengede her iki oyuncu da 1/3 olasılıkla taş, 1/3
olasılıkla kağıt, ve 1/3 olasılıkla makas seçer. Diğer bir ifade ile, bu oyun 99 kere
tekrarlandığında 33 oyunda oyuncuların taş, 33 oyunda oyuncuların kağıt ve 33 oyunda
oyuncuların makas seçeceklerini bekleyebiliriz.
8.5. EŞ ZAMANLI OYNANAN OYUNLAR 182
Oyun teorisinde, bazen güvence oyunu, güven ikilemi veya ortak çıkar oyunu olarak
adlandırılan geyik avı oyunu (Stug-Hunt game), güvenlik ve sosyal işbirliği arasındaki
bir çatışmayı tanımlar.
İki avcı ayrı ayrı ve diğerinin kararını bilmeden geyik mi yoksa tavşan mı avlaya-
cağına karar vermelidir. Bununla birlikte, her iki avcı da bir geyiği avlamanın tek
yolunun ancak diğerinin yardımı ile olabileceğini bilir. İki avcı da geyik yakalamaya
karar verirse geyiği büyük ihtimalle yakalarlar ve 10 kazanırlar. Fakat bir avcı tek
başına daha az çaba ve daha az zaman harcayarak bir tavşanı yakalayabilir, ancak
bunun değeri bir geyikten çok daha azdır ve çok daha az eti vardır. Bir avcı tavşan
avlamayı ve diğer avcı geyik avlamayı seçerse, geyik avlamayı seçen avcı 1 kazanırken
tavşan avlamyı seçen avcı 8 kazanır. İki avcı da tavşan avlamayı seçerse 5 kazanır. Bu
oyunda oluşan kazanç matrisini şu şekilde gösterebiliriz.
Avcı 2
Geyik Tavşan
Geyik ( 10 , 10 ) (1,8)
Avcı 1
Tavşan (8,1) (5,5)
İki oyuncu için de rakibi tavşan avlamayı seçerse tavşan avlamayı seçmesi, ve rakibi
geyik avlamayı seçerse geyik avlamayı seçmesi en optimal stratejidir. Bu yüzden iki
oyuncu da bibirinin stratejilerine en optimal cevabı (Geyik,Geyik) ve (Tavşan,Tavşan)
strateji profillerinde verirler. Bu yüzden, geyik avı oyununun iki tane saf strateji Nash
dengesi vardır.
Birinci dengede avcılar arasında işbirliği sağlanır ve beraber geyik avlamaya gider-
ler ve kazanbilecekleri en fazla toplam kazancı elde ederler. Bu yüzden bu denge
dominant-kazanç (Payoff-dominant) bir dengedir. Diğer dengede ise iki oyuncu da
tavşan avlamaya gider. Bu tip denge ise risk-dominant bir dengedir. İki avcının da
birbirinin seçeceği strateji üzerine bir belirsizliği vardır. Bu belirsizlik ne kadar fazla ise
iki avcı da minimum risk alıp tavşan avlama stratejisini seçme eğilimindedir.
Bireysel hareket eden her avcı için, az ödel ve minimum risk getiren tavşan avlama
stratejisinden vazgeçmesi çok daha iyi olacaktır. Bunun yerine, her avcı ayrı ayrı daha
iddialı ve çok daha ödüllendirici olan geyiği yakalama hedefini seçmeli, böylece diğer
avcının işbirliği ve daha fazla güç karşılığında biraz risk almaktan vazgeçmelidir. Bu
durum genellikle, iklim değişikliğine ilişkin uluslararası anlaşmalar gibi pek çok türde
sosyal işbirliği için faydalı bir analoji olarak görülür.
8.5. EŞ ZAMANLI OYNANAN OYUNLAR 184
Dünya kupası futbol turnuvalarında ilk eleme turu, her biri dörder takımdan oluşan
sekiz gruptan oluşur. Her takım kendi grubundaki diğer tüm takımlarla oynar. Bu
maçlar sonucunda ilk iki sırayı alan takımlar bir üst tura geçmeye hak kazanırlar.
2014 senesinde Dünya kupası eleme grubu maçlarında ilginç bir durum yaşanmıştır.
Son maçlara gelindiğinde Almanya ve Amerika’nın üçer puanı bulunmakta ve gru-
plarındaki diğer iki ülke olan Gana ve Portekiz’in birer puanı bulunmaktaydı. En son
maçlarda Amerika ile Almanya maç yapacakken, Gana ve Portekiz’de kendi aralarında
oynayacaklardı. Almanya ve Amerika oyuncuları anlaşabilirse ve maçta kendilerini faz-
la yormadıkları taktirde berabere kalırlarsa iki takım da bir üst tura yükseleceklerdir.
Bir ülkenin oyuncuları pasif oynarken diğer ülke risk almak istemeyip agrasif biçimde
oynarsa oyunu büyük ihtimalle agrasif oynayan takım kazanacak ve bu durum pasif oy-
nayan takım için en kötü durum olacak ve bir üst tura çıkamayabilecektir. İki takımda
risk almayıp maçta çok fazla efor sarfederek oynadıklarında oyuncular çok yorulacak ve
bu durum bir sonraki maçlar için çok iyi olmayabilir. O yüzden bu durumda iki ülkenin
de kazancı 1 olacaktır. Verilen bilgiler ışığında bu oyunun kazanç matrisi şu şekilde
sonuçlanacaktır.
Almanya
Anlaşma Anlaşmama
Anlaşma (3,3) (0,2)
Amerika
Anlaşmama (2,0) (1,1)
Firmaların pazar gücü vardır, yani her firmanın üretim kararı malın fiyatını etkiler.
olarak bulunur. İki firmanın da üçer tane üretim stratejisi olduğunu varsayalım: qi = 3,
qi = 4, ve qi = 6. Bu üretim seviyelerinde oluşacak kazanç matrisi şu şekildedir:
2
Kartel, firmaların gizli anlaşmalar (işbirliği) yaparak toplam kârlarını maksimum yapmaya
çalıştıkları oluşumdur.
8.5. EŞ ZAMANLI OYNANAN OYUNLAR 187
Firma 2
q2 = 3 q2 = 4 q2 = 6
q1 = 3 (18,18) (15, 20 ) ( 12 ,18)
q1 = 4 ( 20 ,15) ( 16 , 16 ) (8,12)
Firma 1
q1 = 6 (18, 12 ) (12,8) (0,0)
Örnek olarak birinci firma 3 üretim seçtiğinde ve ikinci firma 4 üretim seçtiğinde,
her bir ürünü P = 14 − 3 − 4 = 7TL’den satabilirler. Bu yüzden 1. firmanın kârı
(7 − 2)3 = 15 olurken ikinci firma (7 − 2)4 = 20 kâr elde eder. Rakip firma sırasıyla 3,
4, ve 6 üretim seçtiğinde bu stratejilere her bir firmanın en optimal cevabı sırasıyla 4,
4, ve 3 üretim seviyelerini seçmek olacaktır. Üstteki tabloda 1. ve 2. firmaların en iyi
cevap fonksiyonları kırmızı ve mavi renlerle gösterilmiş ve yuvarlak içine alınmıştır. Bu
durumda iki firmanın da birbirlerinin stratejilerine karşı en iyi cevabı sadece ortadaki
kutucukta verdikleri görülür. Bu yüzden (q1∗ , q2∗ ) = (4, 4) bu oyunun tek saf Cournot-
Nash dengesi olmuş olur. Unutulmamalıdır ki rakip firma 4 üretim sectiğinde bir firma
3 üretirse 15, 4 üretirse 16, ve 6 üretim yaparsa 12 kazanacaktır. Bu yüzden firmanın
4 üretim yapması en optimal seçenektir.
Burada firmalar üretim seviyelerini kısıp 3 üreterek birim ürün fiyatını 8TL ol-
masına olanak tanıyabilirler. Böyle bir durumda toplam kârları 18+18=36 olur ve
Nash dengesindeki toplam kârlılıktan daha fazla kâr elde etmiş olurlar. Böyle bir
sonuç ancak firmaların gizlice anlaşıp rekabet yapmadıkları kartel oluşturmaları ile
mümkündür. Dünyadaki çoğu rekabet kurumunca kartel oluşumları yasal değildir. Bu
tür yapılaşmalar rekabeti engellediği için fiyat artışlarına ve tüketicilerin zarar görmesine
sebep olmaktatır. Bununla birlikte, tek period oynanan bu işbirliksiz oyunda (q1 , q2 ) =
(3, 3) strateji profili denge değildir. İleriki konularda iki firmanın aralarında üretim
8.5. EŞ ZAMANLI OYNANAN OYUNLAR 188
Üç oyunculu mahkumlar ikilemi oyununu şu şekilde tanımlayabiliriz. Polis, üç tane
mahkumu yakalamıştır ve suçlarını itiraf ettirmek istemektedir. Mahkumlar birbir-
lerinden habersiz olarak üç farklı odada eş zamanlı olarak sorguya çekilmektedir. Üç
mahkum da suçunu itiraf ederse, her mahkum 8 ay hapis cezasına çarptırılır. Üç
mahkum da suçunu itiraf etmeyi reddederse, her oyuncu 4 ay ceza alır. Sadece bir
oyuncu itiraf ederse, o serbest kalır ve diğer ikisi 12’şer ay ceza alır. Son olarak, her-
hangi iki mahkum itiraf ederse, her biri 6 ay ve üçüncü mahkum ise 12 ay ceza alır.
Bu oyunun kazanç matrislerini şu şekilde gösterebiliriz:
Mahkum B
İtiraf İnkâr
İtiraf ( -8 , -8 , -8 ) ( -6 ,-12, -6 )
İtiraf Mahkum A
İnkâr (-12, -6 , -6 ) (-12,-12, 0 )
Mahkum C
Mahkum B
İtiraf İnkâr
İtiraf ( -6 , -6 ,-12) ( 0 ,-12,-12)
İnkâr Mahkum A
İnkâr (-12, 0 ,-12) (-4,-4,-4)
Oynanan oyun üç oyunculu olduğu için Mahkum C’yi de düşünmek zorundayız.
Mahkum C suçunu itiraf ettiğinde üstteki kazanç matrisi oluşurken, Mahkum C suçunu
inkar ettiğinde alttaki kazanç matrisi oluşmuştur. Parantezlerin içindeki sayılar sırasıyla
1., 2. ve 3. oyuncuların kazançlarını göstermektedir. Her oyuncunun ikişer tane saf
8.5. EŞ ZAMANLI OYNANAN OYUNLAR 189
stratejisi olduğu için toplam oluşabilecek saf strateji profili sayısı 8 tanedir. Örneğin
(İtiraf,İnkâr,İtiraf) strateji profilinde Mahkum A ve Mahkum C suçlarını itiraf ederken,
Mahkum B suçunu inkâr etmektedir. Bundan dolayı Mahkum A ve Mahkum C -6 sene
ceza alırlarken, Mahkum B -12 sene ceza almaktadır.
Nash dengesinin ikiden fazla sayıda oyuncu olan oyunlarda araken şu soruyu sor-
malıyız: Rakip oyuncular belirli stratejileri seçtiği zaman bir oyuncunun bu stratejilere
en iyi cevabı ne olmalıdır? Bu oyun için diğer oyuncular nasıl seçimlerde bulunursa
bulunsun itiraf etmek her zaman daha fazla kazanç sağlamalıdır. Diğer bir ifadeyle, her
oyuncu için itiraf etmek dominant bir stratejidir. Herhangi farklı i, j, ve k oyuncuları
için oyuncu i’nin en iyi cevap fonksiyonunu şu şekilde yazabiliriz:
İtiraf eğer sj =İnkâr ve sk =İtiraf ise
si = BRi (sj , sk ) = İtiraf eğer sj =İtiraf ve sk =İtiraf ise .
İtiraf
eğer sj =İnkâr ve sk =İnkâr ise